1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ
Transkript
1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ
IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 DERS NOTU 07 KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ, LM EĞRİSİ VE PARA TALEBİ FAİZ ESNEKLİĞİ Bugünki dersin içeriği: 1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ ............................................................................................................ 1 1.1 İŞLEMLER (MUAMELELER) TALEBİ ..................................................................................................................... 2 1.2 ÖNLEM (İHTİYAT) TALEBİ ................................................................................................................................ 2 1.3 SPEKÜLATİF TALEP ......................................................................................................................................... 3 A. Likidite Tuzağı ....................................................................................................................................... 4 2. LM EĞRİSİ VE PARA TALEBİNİN FAİZ ESNEKLİĞİ ..................................................................................... 5 EK. SPEKÜLATİF PARA TALEBİ .................................................................................................................. 12 KAYNAKÇA .............................................................................................................................................. 19 1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ Daha önce Keynesçi para talebi teorisinin Likidite Tercihleri Teorisi dediğimiz bir teoriye dayandığını ve bu teorinin ana hatlarını anlatmıştık. Bu bölümde, Likidite Tercihleri Teorisini daha ayrıntılı bir şekilde temel para talebi güdüleri ile birlikte göreceğiz. Keynes para tutmanın nedeni olarak 3 adet güdü ortaya koymuştur: (1) Paranın İşlem (Muamele) Talebi (2) Paranın Önlem (İhtiyat) Talebi (3) Paranın Spekülatif Talebi Şimdi bunları sırasıyla görelim. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 1 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 1.1 İşlemler (Muameleler) Talebi Para bir değişim aracıdır ve insanlar alışverişlerinde, günlük işlemlerinde kullanmak üzere para tutarlar. İşlemlerin büyüklüğünde bireyin kazandığı gelir belirleyicidir. Gelirleri arttıkça bireyler daha çok harcama yaparlar ve bunun sonucunda da daha çok para tutmak isterler. Daha yüksek bir gelir düzeyi, para için daha yüksek bir işlemler talebi oluşturur. Dolayısıyla, paranın işlemler talebi gelir ile pozitif ilişkilidir. 1.2 Önlem (İhtiyat) Talebi Keynes, alışverişte ve günlük işlemlerde kullanmak dışında, insanların ayrıca, sağlık veya tamir harcamaları gibi acil durumlarda kullanmak için de, ihtiyatlı olmak anlamında, para tuttuklarını belirtmiştir. Keynes tarafından bu güdüye paranın önlem (ihtiyat) talebi adı verilmiştir. Paranın önlem (ihtiyat) talebinin, gelir ile pozitif, faiz oranı ile de negatif ilişkisi vardır. Gelirleri arttıkça bireyler tedbirli olmak için daha fazla para tutarlar. Faiz oranının yükselmesi ile bireyler bu güdü ile tuttukları para miktarında azaltmaya gidebilirler çünkü faiz oranı elde tutulan paranın fırsat maliyetidir. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 2 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 1.3 Spekülatif Talep Para tutma talebini belirleyen en son güdüyü Keynes, spekülatif güdü olarak belirtmiştir. Keynes, devlet tahvilleri getiri getirirken ve para herhangi bir getiri getirmezken, bireylerin neden işlemler ve önlem taleplerinin gerektirdiğinden fazla para tutukları sorusunu sormuştur. Bunun nedenini, gelecek faiz oranındaki belirsizlik ile faiz oranı ve tahvil fiyatları arasındaki ilişki olarak belirlemiştir. Keynes bu güdüyü spekülatif talep olarak adlandırmıştır. Tahvil fiyatlarının düşeceği beklentisi (yani faiz oranının yükseleceği beklentisi) ile tutulan para, Keynes’in spekülatif para talebi adını verdiği para talebidir. Diğer bir ifade ile, spekülatif para talebi, ileride ortaya çıkabilecek finansal fırsatları değerlendirebilmek için tutulan paradır. Bu düşünceye göre, faiz oranı ne kadar düşükse, o kadar fazla sayıda yatırımcının tercihi tahvili satıp paraya dönmek olacaktır. Yani, çok düşük olan faiz oranlarında, hemen hemen bütün yatırımcılar faiz oranlarının gelecekte yükseleceğini düşünecek ve dolayısıyla bu çok düşük faiz oranlarında, neredeyse herkez için para, tercih edilen servet tutma varlığı olacaktır. Bu düşünce çerçevesinde, toplam spekülatif para bakiyeleri talebi, Şekil 1’de gösterildiği gibi bir şekil alacaktır. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 3 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Şekil 1 Bireysel ve Toplam Spekülatif Para Talebi Eğrileri A. Likidite Tuzağı Şekil 1’e dikkat edilirse, çok düşük faiz oranlarında, yukarıda kısaca anlattığımız sebepler yüzünden (ayrıntılı açıklamalar için EK’e bakabilirsiniz), grafik neredeyse yatay bir hal almaktadır. Çünkü bu çok düşük faiz oranlarında hemen hemen bütün yatırımcılarda (bireylerde) şöyle bir genel kanı hakimdir: yükselecek olan faiz oranları yüzünden tahvillerde meydana gelecek olan sermaye Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 4 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 zararının beklenen değeri, faiz getirisinin (kupon ödemesi) üzerinde olacaktır. Bu yüzden, bu düşük faiz oranlarında servet, tamamen para olarak tutulacaktır, bu yüzden bu çok düşük faiz oranında toplam spekülatif para talebi sonsuza yaklaşacak, talep eğrisi tamamen yatık bir şekil alacaktır. Keynes bu duruma Likidite Tuzağı adı vermektedir. Likidite Tuzağı, çok düşük faiz oranlarında spekülatif para talebinin neredeyse tamamen yatık olmasıdır. 2. LM Eğrisi ve Para Talebinin Faiz Esnekliği Önceki bölümde Keynesçi sistemde para tutmanın 3 temel güdüsünü gördük, şimdi bunları bir araya getirerek toplam para talebi fonksiyonunu yeniden yazabiliriz. İşlemler (muamele) talebi ve (ihtiyat) önlem talebi gelir ile pozitif, faiz oranı ile negatif ilişkilidir. Paranın spekülatif talebi ise, faiz oranı ile negatif ilişkilidir. Bütün bu faktörleri birleştirirsek, toplam reel para balansları talebini, aşağıdaki şekilde ifade edebiliriz: (M/P)d = L(Y,r). Fiyatların değişmediği kısa dönem durumu ele alırsak reel para talebi ile nominal para talebi arasında bir fark yoktur. Dolayısıyla, Fiyatların değişmediği kısa dönemde, aşağıdaki şekilde toplam para talebi aşağıdaki şekilde yazılabilir: Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 5 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Md = L(Y,r). Burada Y gelir, r ise faiz oranıdır. Gelirdeki artış, para talebini artırır, faiz oranındaki artış ise para talebini düşürür. Para talebi fonksiyonunu, kolaylık olması için, aşağıdaki şekilde doğrusal olarak yazabiliriz: Md = c0+c1Y-c2r c1, c2>0 Yukarıdaki bu fonksiyon toplam para talebini düz bir doğru şeklinde çizebileceğimizi varsaymaktadır. Denklemdeki c1 parametresi gelirdeki 1 birimlik artışa karşılık para talebinde meydana gelecek artışı bize vermektedir. Diğer taraftan c2 ise faiz oranında bir meydana gelecek 1 birimlik artışa karşılık para talebinde oluşacak azalmayı vermektedir. Daha önceki dersimizden biliyoruz ki, para piyasasındaki denge, reel para bakiyeleri (balansları) arzının reel para bakiyeleri (balansları) talebine eşit olması durumunda meydana gelir. Fiyatların değişmediği kısa dönem durumda, reel para arzı ile nominal para arzı (veya sadece para arzı) aynıdır. O halde LM eğrisi aşağıdaki şekilde yazılabilir: M S0 =Md = c0+c1Y-c2r Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları c1, c2>0 e-mail: oeruygur@gmail.com 6 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Burada M S0 ifadesi sabit bir para arzı miktarını göstermektedir. Para talebi denkleminde, c2 parametresi para talebinin faiz esnekliğini belirlemektedir. Para talebinin faiz esnekliği şöyledir: dM d d ε= M dr r Düzenlersek, şöyle yazılabilir: ε = dM d r dr M d ε = (−c2 ) r d M Görüldüğü gibi, para talep fonksiyonu üzerindeki herhangi bir noktada, yani herhangi bir faiz oranı ve talep edilen para miktarı bileşiminde (yani veri r ve M d için), para talebi fonksiyonunun esnekliğini (yani para talebinin faiz esnekliğini) belirleyen etken c2 parametresinin aldığı değerdir. Şekil 2 ve 3’te para talebinin faiz esnekliğinin LM eğrisinin eğimi üzerindeki etkisi gösterilmektedir. Şekil 2’de dik olarak çizilen para talebi eğrisi, düşük bir para talebi faiz esnekliği durumunu göstermektedir. Şekil 3 ile karşılaştırılırsa görülmektedir ki, para Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 7 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 talebinin faiz esnekliğinin düşük olması durumunda LM eğrisi göreli olarak daha dik bir şekil alacak, yani LM eğrisinin eğimi daha yüksek olacaktır. Şekil 3’te para talebinin faiz esnekliğinin göreli olarak yüksek olduğu durum çizilmiştir. Bunun sonucunda para talebi daha yatık bir şekilde gösterilmektedir. Daha yatık bir para talebi eğrisi, aynı şekilde daha yatık bir LM eğrisine sebep olmaktadır. Şekil 2 Para Talebi Faiz Esnekliğinin Düşük Olması ve LM Eğrisinin Eğimi Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 8 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Şekil 3 Para Talebi Faiz Esnekliğinin Düşük Olması ve LM Eğrisinin Eğimi Para talebi eğrisinin tamamen faiz esnek-olmayan olduğu durumda LM eğrisinin alacağı görünüm, Şekil 4’te gösterilmektedir (yani c2=0’dır). Bu durum aslında, Klasik Durumu, yani klasik iktisadın söylediği durumu göstermektedir. Keynezçi iktisadın tersi olarak, klasik iktisat para talebinin faiz oranına duyarlı olmadığını, yani para talebi eğrisinin tamamen faiz esnek-olmayan bir eğri olduğunu söyler. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 9 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Şekil 4 LM Eğrisi: Klasik Durum Diğer bir uç durum ise, para talebi eğrisinin tam esnek olduğu zaman meydana gelir. Bu durum daha önce Likidite Tuzağı olarak anlattığımız durumdan başka bir durum değildir. Tam esnek para talebi durumunda, LM eğrisi tam yatay bir şekil alır. Şekil 5’te düşük faiz oranlarında LM eğrisinin neredeyse tam olarak yatık halde gösterilmesinin sebebi, düşük faiz oranında Likidite Tuzağı’nın gerçekleşebilmesi durumudur. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 10 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Şekil 5 Likidite Tuzağı Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 11 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 EK. Spekülatif Para Talebi Not: Derste spekülatif para talebi konusu bu detayda anlatılmamıştır. Bu yüzden sınavda aşağıdaki kısımdan sorumlu değilsiniz. Bu EK, ilgilenenler için (eğer varsa) konulmuştur. Para tutma talebini belirleyen en son güdüyü Keynes, spekülatif güdü olarak belirtmiştir. Keynes, devlet tahvilleri getiri getirirken ve para herhangi bir getiri getirmezken, bireylerin neden işlemler ve önlem taleplerinin gerektirdiğinden fazla para tutukları sorusunu sormuştur. Bunun nedenini, gelecek faiz oranındaki belirsizlik ile faiz oranı ve tahvil fiyatları arasındaki ilişki olarak belirlemiştir. Keynes’in spekülatif talep olarak adlandırdığı bu güdüyü anlamak üzere aşağıdaki örneği düşünelim. Varsayalım ki geçmişte, o zamanki piyasa fiyatı olan 1000 TL vererek bir yıl vadeli bir devlet tahvili aldınız. Bu aldığınız tahvilin vadesi geldiğinde (1 yıl sonunda) ödenecek 50 TL’lik bir kupon ödemesi olsun. Bu durumda tahvilin yıl sonunda size getireceği faiz oranı nedir? Cevap %5’tir (50 TL, 1000 TL’nin %5’idir). Şimdi, piyasa faiz oranının %10’a yükseldiğini düşünelim. Bu durumda, size yapılacak olan kupon ödemesi sabit olduğu için1 (50 TL), elinizdeki tahvilin o andaki piyasa fiyatı ne olur? Piyasa faiz oranı %10 ise, ve size yıl sonunda 50 TL ödeme yapılacak ise, elinizdeki tahvili piyasada ancak 500 TL’den satabilirsiniz, dolayısıyla, elinizdeki devlet tahvilinin piyasa fiyatı artık 500 TL’dir (çünkü size 1 Tahvillerin yıl sonunda getirecekleri ödeme miktarı kupon ödemesidir ve sabittir. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 12 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 yıl sonunda ödenecek olan 50 TL, 500 TL’nin %10’dur). Böylece, iktisatta çok önemli yeri olan bir bilgiye varmış oluyoruz: faiz oranı ile tahvil fiyatı arasında ters bir ilişki vardır. Piyasa faiz oranı yükseldiği zaman, elinizdeki tahvilin piyasa fiyatı düşer. Örneğimize dönersek; faiz oranının %10’a yükseldiği durumda alırken 1000 TL verdiğimiz tahvilin fiyatı artık sadece 500 TL’dir. Bu durum, elinizdeki bu tahvili piyasada satarsanız, 500 TL sermaye zararı (500 TL’ye satabiliyorsunuz -1000TL’ye aldınız=-500 TL) edeceksiniz anlamına gelir. Şimdi de tersi durumu düşünelim. Varsayalım ki piyasa faiz oranı %5’ten %2’ye düştü. Bu durumda elinizdeki tahvilin değeri artacaktır. Yıl sonunda 50 TL sabit kupon ödemesi alacağınıza göre, ve piyasa faiz oranı %2 olduğuna göre, elinizdeki tahvili piyasada satabileceğiniz miktar nedir? Cevap 2500 TL’dir (çünkü 50 TL, 2500 TL’nin %2’sidir). O halde görüyoruz ki, faiz oranında olan bir düşme (örneğin %5’ten %2’ye), size önceden 1000 TL’ye almış olduğunuz tahvili piyasada 2500 TL’ye satma imkânı verecektir, bu da size 1500 TL sermaye kârı getirecektir (2500 TL’ye satabiliyorsunuz -1000TL’ye aldınız=1500 TL). Özetlersek, faiz oranı düşmesi mevcut tahvillerde sermaye kârına neden olacaktır. Şimdi, para ve tahvil için beklenen getiriyi belirleyelim. Para’nın beklenen getirisi= 0 Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 13 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü Tahvilin beklenen 27 Nisan, 2010 ⎧ faiz getirisi (=r )+ beklenen sermaye kârı ⎪ veya getirisi = ⎪⎨ ⎪ ⎪⎩faiz getirisi (=r )- beklenen sermaye zararı Para’nın beklenen getirisi her zaman sıfırdır, çünkü para faiz ödemesi getirmez. Diğer taraftan tahvil sahibine faiz getirisi yaratır. Tahvilin beklenen getirisi işte bu faiz getirisine beklenen sermaye kârının eklenmesi (sermaye kârının olması durumunda) veya beklenen sermaye zararının çıkarılması (sermaye zararının olması durumunda) ile bulunur. Yukarıdaki tartışmaların sonucu olarak; faiz oranının düşeceğini bekleyen bir yatırımcı (birey) sermaye kârı beklerken, faiz oranının artacağını bekleyen bir yatırımcı ise sermaye zararı beklentisindedir. Faiz oranının gelecek düzeyi ile ilgili bu belirsizlik ve sonuçları Keynes’in spekülatif para talebi analizinde temel noktayı oluşturur. Varsayalım ki, bir yatırımcı faiz oranının düşeceğine inanmaktadır. Bu durumda tahvilin daha yüksek bir beklenen getirisi vardır: sahibine hem faiz getirisi hem de sermaye kârı yaratacaktır (ikisinin toplamı). Diğer taraftan, eğer faiz oranının artacağı bekleniyorsa, tahvilin beklenen sermaye zararı tahvilin getireceği faiz getirisinden fazla olabilir. Bu durumda tahvilin beklenen getirisi negatif olur ki böyle bir durumda para tercih edilen varlık olacaktır çünkü paranın beklenen getirisi sıfırdır (en azından negatif değildir). Tahvil fiyatlarının düşeceği beklentisi (yani faiz oranının yükseleceği Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 14 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 beklentisi) ile tutulan para, Keynes’in spekülatif para talebi adını verdiği para talebidir. Bu noktaya kadar, para talebi ile faiz oranı düzeyinde gelecekte olması beklenen değişimler arasındaki ilişkiyi gördük. Keynes, bu ilişkiyi para talebi ile faiz oranı düzeyi arasındaki ilişkiye indirgemiştir. Bunu yaparken varsayımı şudur: bireylerin normal faiz oranı hakkında göreli de olsa sabit bir düşünceleri vardır. Piyasa fiyatı, onlara göre normal faiz oranı olan bu düzeyin üstüne çıkarsa, faiz oranının ileride düşeceğini beklerler. Diğer taraftan, piyasa fiyatı, onlara göre normal olan bu faiz oranının altına inerse, ileride faiz oranının yükseleceğini beklerler. Burada önemli olan, her birey için bu normal faiz oranının farklı olabileceğidir, bu yüzden göreli bir kavramdır, bireyden bireye (yatırımcıdan yatırımcıya) değişir. Öncelikle tek bir yatırımcı için olan bireysel spekülatif para talebini düşünelim, daha sonra da bu bilgiler ışığında toplam spekülatif para talebini çıkaralım. Yatırımcı i‘nin spekülatif para talebini M i2 ile gösterelim. Yatırımcının i’nin para işlem (muamele) talebini de M i1 ile gösterelim. O halde, aşağıdaki ifadeyi yazabiliriz: M i1 + M i2 ≡ M i ve Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 15 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 M i + Bi ≡ Whi Burada M i , Bi ve Whi ifadeleri, sırasıyla, bireyin tuttuğu toplam parayı, tahvili ve sahip olduğu serveti göstermektedir. Keynes’in teorisine göre, bu yatırımcının aklında bir normal faiz oranı vardır. Bu oranı, Şekil 1’de rin ile gösteriyoruz. Bu normal faiz oranının üstündeki faiz oranlarında, yatırımcıda, faiz oranının ileride düşeceği beklentisi olduğu için, bu oranlarda tahvil bir varlık olarak paraya tercih edilecektir. Dolayısıyla, spekülatif para talebi, faiz oranı rin ’nin üstündeki değerlerdeyken sıfır olacaktır. Diğer taraftan, paranın tahvile tercih edilebilmesi için tahvilin beklenen getirisinin negatif olması gerektiğini hatırlayınız. Tahvilin beklenen getirisi, sahibine getireceği faiz oranı eksi beklenen sermaye zararı (veya artı beklenen sermaye kârı) olduğu için, tahvilin beklenen getirisi hemen rin ’in altındaki oranlarda negatif olmayacaktır. Çünkü tahvil bir miktar faiz getirisi getirmektedir. Normal faiz oranının altında yatırımcı faiz oranının artacağını bekleyecektir, faiz artışı beklentisi, sermaye zararı beklentisi demektir. Beklenen sermaye zararının bir kısmını faiz getirisi telafi edeceği için, tahvilin beklenen getirisinin negatif olması için faiz oranının rin ’den daha düşük bir miktarda olması gerekecektir. Bu sayede faizde ileride oluşacak olan faiz artışı ve dolayısıyla sermaye zararı tahvilin getireceği faiz ödemesinden yüksek oluşacak ve bunun sonucunda negatif beklenen Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 16 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 tahvil getirisi oluşacaktır. Bu faiz oranını Şekil 1’de ric ile gösteriyoruz. Bu faiz oranının altında tahvilin beklenen getirisi negatif olduğu için yatırımcı tahvil tutmaz, dolayısıyla bu oranın altındaki faiz oranlarında, bu yatırımcının spekülatif para talebi Whi − M i olacaktır. Aşağıda örnek bir hesaplama ile bu durum anlatılmaya çalışılmaktadır. Bizim önceki örneğimizde, yatırımcımız kupon ödemesi 50 TL olan tahvili 1000 TL’ye almıştı (çünkü o sırada piyasa faiz oranı %5 idi). Eğer yatırımcımız %5 faiz oranını kendisinin normal faiz oranı olarak düşünüyorsa, faiz oranı %5’in altına indiği zaman eninde sonunda yeniden %5 e çıkacağını düşünmektedir. Faiz oranı %4.75’e inerse, tahvilin piyasa değeri 1053 TL olacaktır (yuvarlarsak). Yatırımcımız eninde sonunda faiz oranının %5’e çıkacağını düşünüyorsa, bu tahvilin fiyatının eninde sonunda 1000 TL’ye ineceği anlamına gelir. Bu faiz oranında tahvili elinden çıkarıp satmazsa, faiz oranı %5’e çıktığında tahvil fiyatı 1000’ye ineceği için, 1000-1053=-53 TL sermaye zararı oluşacaktır. Yıl sonunda tahvil 50 TL kupon ödemesi getirecektir. Bu durumda tahvilin beklenen getirisi 50-53=-3 TL olarak gerçekleşecektir. Dolayısıyla, yatırımcımız faizler %4.75’e indiğinde (kendisinin normal faiz oranı %5 ise) tahvilini satıp paraya çevirmezse, sonunda -3 TL zarar edecektir. Satar ise, 1000 TL’ye aldığı tahvili 1053 TL’ye satarak 53 TL kazanmış olacak, tahvili sattığı için kupon ödemesi olan 50 TL’yi kaybettiğinden, net olarak 3 TL kazanmış Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 17 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 olacaktır. Görüldüğü gibi yatırımcımız faiz oranı %4.75’e indiğinde tahvilini satıp paraya geçecektir. Peki yatırımcımız hangi faiz düzeyinin üstünde bu şekilde tahvilini satıp paraya geçmek istemez? Bu düzey %4.76’dır. Faiz oranı bu düzeye indiğinde, tahvilin değeri 50/0,0476=1050 TL olur. Bu oranda satarsa, 50 TL’lik kupon ödemesinden vazgeçmiş olacak, ama karşılığında da tahvili 1000 TL’ye alıp 1050 TL olduğu zaman sattığı için 50 TL kazanacaktır. Kazandığı miktar kaybedeceği miktara eşittir, dolayısıyla bu oranda yatırımcı tahvilini satıp satmamak konusunda kayıtsızdır. Fakat %4.76’nın üstündeki bir faiz oranında, mesela %4.8’de tahvilin değeri 1042 TL olacak, tahvili satarsa 1000 TL’ye alıp 1042 TL’ye sattığı için 42 TL kazanacak, fakat tahvili sattığı için 50 TL’lik kupon ödemesinden olacağı için -8 TL zarar etmiş olacaktır. Dolayısıyla, yatırımcımız, eğer faizlerin sonunda %5’e yükseleceğine inanıyorsa (başka bir ifadeyle, kendisinin inandığı normal faiz oranı %5 ise, rin =0.05), faiz oranları %4.8’e indiğinde tahvilini satıp paraya geçmez. Eşik faiz oranı, demin de gösterdiğimiz gibi %4.76’dır ( ric =%4.76). Eğer piyasa faiz oranı %4.76’nın altına inerse bu yatırımcı tahvilini satıp paraya dönüştürecektir. Dolayısıyla bu yatırımcı faiz oranı %4,76’nın altına indiğinde para olarak tutmadığı bütün varlıklarını yani bütün tahvillerini ( Bi = Whi − M i1 ) paraya çevirecek, ve böylece Whi − M i1 miktarında bireysel spekülatif para talebi oluşturacaktır. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 18 IKTI 102 Gazi Üniversitesi-İktisat Bölümü 27 Nisan, 2010 Şekil 1’de örnekteki durum genel olarak gösterilmektedir. Normal faiz oranı ( rin ) ile eşik oran ( ric ) arasında para talebi sıfırdır, çünkü bu aralıkta yatırımcı faizlerin yükseleceğini düşünmesine ve bunun da tahvil fiyatlarını düşüreceğine inanmasına rağmen, tahvilin getireceği faiz getirisi (kupon ödemesi), tahvil fiyatında oluşacak olan düşmeden kaynaklanacak sermaye kaybından daha fazla olacağı için, bu aralıkta yatırımcı servetini tahvil olarak tutmayı yeğleyecektir. Keynes’e göre her bireyin normal faiz algılaması ve dolayısıyla spekülatif para talebi ile faiz arasında kurdukları ilişki farklıdır. Fakat faiz oranı ne kadar düşükse, o kadar fazla sayıda yatırımcının tercihi tahvili satıp paraya dönmek olacaktır. Yani, çok düşük olan faiz oranlarında, hemen hemen bütün yatırımcılar faiz oranlarının gelecekte yükseleceğini düşünecek ve dolayısıyla bu çok düşük faiz oranlarında, neredeyse herkez için para, tercih edilen servet tutma varlığı olacaktır. Bu düşünce çerçevesinde, toplam spekülatif para bakiyeleri talebi, Şekil 1’de gösterildiği gibi bir şekil alacaktır. Kaynakça • Macroeconomics, Froyen, 2009. Yrd. Doç. Dr. H. Ozan Eruygur Ders Notları e-mail: oeruygur@gmail.com 19