ÇOCUKLA LET ŞM ki insan birbirlerine fark ettikleri anda iletişim
Transkript
ÇOCUKLA LET ŞM ki insan birbirlerine fark ettikleri anda iletişim
ÇOCUKLA İLETİŞİM İki insan birbirlerine fark ettikleri anda iletişim başlar. Eğer birbirlerini fark etmişlerse iletişimsizlik mümkün değildir. İletişim bir gülümseme, bir el sıkışma, bir gözyaşı, bir kaş çatma, bir hareket, bir sözcük, bir öpücük, bir tonlama, bir fısıltı, bir göz kırpma, bir kucaklama, bir homurtudur. İlişki ise; en az iki insan arasında kişilere özel önceki ve o anki mesaj alış verişidir. Aralarında kurulan bağ, münasebet anlamına gelir. Günlük hayatta farklı şifrelere sahip insanlarla ( kimine merhaba derken, kiminin gözünün içine bakarak, kimine dokunarak v.b.) iletişim kurarız. Bazı çocukta dokunmak işe yararken, bazı çocukta birey olarak dikkate alınmak işe yarayacaktır. Her çocuk birey olduğunu bilmek ve dikkate alınmak ister. Çocukla konuşmak deyince çoğu yetişkinin aklına çocuğa bir şeyler söylemek, anlatmak hatta söz dinletmek gelir. Oysa karşılıklı konuşmanın en önemli tarafı çocuğu dinlemektir. Dinleme ve anlama karşılıklı konuşmanın ayrılmaz parçasıdır. Bir çok anne-baba çocuklarla iletişim kurmada ve onların sorunlarına çözüm getirmede esas görevlerinin onlarla konuşmak, öğüt vermek, öneride bulunmak olduğunu düşünürler. Oysa çocuğun sorunlarını çözmede gerekli olan uygun ortamı sağlamak ve onu dinlemektir. Dinlemek çocuğun gelecekte de sağlıklı bir iletişim kurabilmesini, kendisi hakkında olumlu duygulara sahip olmasını, kendisine değer verildiğini hissetmesini kendine saygısını ve problem çözme davranışını geliştirir. Aileler, çocuklara rahatlıkla konuşabilecekleri bir ortam sağlanmalıdır, eğer ortada bir problem varsa o problemin öncelikle kime ait olduğu bulunmalıdır. Eğer problem çocukta ise, öncelikle anne-baba çocuğa duygu ve düşüncelerini açıklamak için konuşma fırsatı vermeli, onu dinlemelidir. Dinleme çocuğa ana-baba tarafından önemsendiğini gösterir, değer verildiğini hissettirir. Dinlemek onaylamak ve çocuğun istediğini yapmak değildir. İyi bir dinleyici olmak için; çocuğu dinlerken rahat bir şekilde oturulmalıdır. Rahat bir oturuş çocuğu dinlemeyi kolaylaştırır. Çocukla konuşurken göz teması kurmak önemlidir. Bunun için ya çocuğun boyunun hizasına gelmek için diz çökmeli ya da çocuğu kucağa almalıdır. Göz teması çocuğu duyulan ilgiyi ve kişiliğine duyulan saygıyı gösterir. Konuşurken çocuğun aynı zamanda ses tonuna, yüz ifadelerine ve bakışlarını kaçırıp kaçırmadığına dikkat edilip, davranışları ile söylediklerinin tutarlı olup olmadığına bakılır. Çocuk kendisine yakın duran, yüzüne bakan kişiye daha çok güven, yakınlık ve konuşma isteği duyar. Çocuk bir şey anlatırken “ tamam, sen anlat ben dinliyorum” diyen ve bu arada yemekle uğraşan bir anneye anlatma isteği duymaz. Dinleme sırasında çocuğun sözünü kesmeden,çocuk durakladığında “Hımm, evet anlıyorum.....” gibi sözlü belirtiler ya da gülümseme, baş sallama gibi sözsüz belirtiler yapılmalıdır. Tüm bu belirtiler, çocuğun anlattığı problemi sorduğu soruları duyduğumuzu, onu önemsediğimizi ve değer verdiğimizi çocuğa hissettirir. Bunu hisseden çocuk rahatlıkla sizinle iletişim kurar. Çocuğu dinlerken sessiz olunmalı, zaman zaman duraklamalarda söze karışılmalıdır. Sessizliğin faydasına gelince konuşan kişiye konuştukları hakkında düşünme, daha fazla açıklama ve olaya daha dikkatli bakma imkanı kazandırır, kişiyi aynı zamanda rahatlatır. Tam bir sessizlik iyi değildir. Çocuk konuşurken daha önce bahsettiğimiz “Hımm, evet anlıyorum” gibi sözler, duraklama ve yüz ifadeleri sessiz kalmayı tamamlar, çocuğa önemsendiğini gösterir. Bu tepkiler olmasa çocuk karşısındaki kişinin onu dinlemediğini düşünür. ÇOCUĞU DİNLEMENİN YARARLARI - Çocuğun kelime dağarcığı zenginleşir. Konuşma yeteneği gelişir, kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade eder. - Çocuğun içine kapanması, ağlaması, saldırgan davranması yerine kendini sözle anlatarak rahatlamasını sağlar. Bu, çocuğun toplumsal yaşama uyumunu kolaylaştırır. - Doğru anlaşıldığını hisseden çocuk, kendini daha huzurlu ve rahat hisseder. Bunun sonucunda çocuğun kendine güveni artar. Duygusal ve sosyal yönden gelişmesini sağlar. - Başkaları tarafından dinlenen çocuk da başkalarını kolaylıkla dinler. - Aile içi ve diğer ilişki kurduğu insanlarla sağlıklı bir iletişim içine girmesini sağlar. Sen dili, anne- baba ve çocuk arasındaki anlaşmazlıklar sonucu oluşur. Çocuğun olumsuz davranışları ya da sözleri anne-baba da hoşnutsuzluk, kızgınlık gibi duygular yaratabilir. Bu duygular karşısında tepkilerini genellikle aniden ve sözel olarak şöyle ifade ederler!’Ne laf anlamaz çocuksun’,’Sana bin kere tembih ettim’,’Neden dikkat etmiyorsun’,gibi. Buradaki ifade tarzı çocuğa yönelik SEN mesajı, sen kelimesi, sen-dilidir. Bu ifade fiziksel cezalardan daha olumsuz etki yapar. Sen dili kızgınlığın gerçek nedenini açıklamaz. Bu nedenle çocuk anne babasının neden kızdığını anlayamaz. Ancak çocuk,’ Annem hep bana kızar’ der. Sen dili ile gönderilen kızgınlık ifadeleri, davranışa değil, kişiye yönelik açık saldırıdır. Kızgınlığın kişiye yönelik olması çocuğu sarsar, gücendirir, kızdırır, onun karşılık vermesine yol açar. Zamanla çocuk içine kapanır iletişimini keser. Çocuk sevilmediğini düşünebilir. Onuru kırılan çocuk, "Ama siz de hatalı davranıyorsunuz" diyerek karşılık vermeye başlar. Böylece çocuk da kızgınlık duygularını sen dili ile ifade etmeyi öğrenir. Bu durumda annebabalar çocuğa daha fazla ceza vermeye başlarlar. Ben dili, anne-babanın olumsuz davranış sırasında yaşamakta olduğu olumsuz etki ve duyguları açıklayan dürüst ve sorumlu bir kızgınlık ifadesidir. ÖRNEK: Neden böyle yaptın? Yerine “Bu davranışına çok üzüldüm”(kızgınlık ve öfke gibi birikimleri önler). Duyguların açıklanması çok önemlidir Çünkü düşünceler, zevkler değişse de duygular aynıdır. Çocukların duyguları daha yoğun olduğundan, duyguların ifade edilmesi onların, durumu daha iyi anlayabilmelerine, kendilerini anne veya babanın yerine koymalarına ve onlardaki etkiyi fark ederek davranışlarını onlar için değiştirmek isterler. Böylece çocuk olumsuz davranışını annebabaya yardımcı olmak için değiştirebilir