HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd
Transkript
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd
HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 1 17.04.2012 16:04:00 Diyanet ďĹleri BaĹkanlĐĀĐ YayĐnlarĐ / 581 ðlmî Eserler / 92 Tashih Altan ÇAP Mehmet Ali SOY Bask Takip Hac Duran NAMLI Bask Takip Mücella TEKÿN Emre YILDIZ Dizgi Recep KAYA Mehmet KARADAĀ Hasan EKÿNCÿ Hüseyin DÿL Din ÿāleri Yüksek Kurulu karar: 12. 03. 2002/34 7. Bask Bask Korza Yaynclk Basm San. ve Tic. Ltd. Āti. (0 312) 342 22 08 2012-06-Y-0003-581 ISBN: 978-975-19-3393-5 Sertifika No: 12930 © Diyanet ÿāleri Baākanlþ ÿletiāim Dini Yaynlar Genel Müdürlüþü Basl Yaynlar Daire Baākanlþ Tel: (0.312) 295 72 93-94 Faks: (0.312) 284 72 88 e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr Daþtm ve Satā Döner Sermaye ÿāletme Müdürlüþü Tel: (0.312) 295 71 53 - 295 71 56 Faks: (0.312) 285 18 54 e-posta: dosim@diyanet.gov.tr HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 2 17.04.2012 16:04:00 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 3 17.04.2012 16:04:00 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 4 17.04.2012 16:04:00 ÿÇÿNDEKÿLER 10 HARÿTA VE RESÿMLER 13 ÖN SÖZ 19 GÿRÿĀ 19 20 20 24 27 33 33 35 40 41 42 43 44 48 48 48 49 50 51 56 57 61 69 72 HZ. MUHAMMED’ÿN PEYGAMBER OLARAK GÖNDERÿLDÿýÿ ORTAM 1- Coþrafî Durum 2- Siyasî Durum a- Kuzey Arabistan b- Güney Arabistan c- Hicaz Bölgesi 3- Sosyal ve Kültürel Durum a- Nüfus Yaps b- Kabile Hayat c- Aile Yaps d- Baz Âdetler ve Uygulamalar e- Ahlâk f- Edebiyat ve Yaz 4- Ekonomik Durum 5- Dinî Durum a- Yahudilik b- Hristiyanlk c- Mecusîlik d- Sâbiîlik e- Putperestlik f- Hanînik PEYGAMBERLÿýÿNE KADAR HZ. MUHAMMED 1- Ailesi 2- Doþumu, Çocukluþu ve Gençliþi 3- Hz. Hatice ile Evliliþi 4- Kâbe Hakemliþi 5 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 5 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 74 74 75 77 77 79 79 80 80 5- Hz. Muhammed’in Peygamberlikten Önceki Hayatnn ve Kiāiliþinin Temel Özellikleri a- Yetim ve Fakir Olarak Büyümesi b- Ümmî Oluāu c. Ticaretle Meāgul Oluāu d- Çobanlk Yapmas e- Toplum ÿçindeki Yeri ve Çevresi f- Güvenilir Oluāu g- Ahlâk h- Dinî Hayat PEYGAMBERLÿýÿN MEKKE DÖNEMÿ 82 1- Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Görevlendiriliāi 86 2- ÿslâm’a Davet ve ÿlk Müslümanlar 91 3- Müāriklerin Tepkisi 95 4- Müāriklerin Uzlaāma Teklineri 96 5- Muhalefet Sebepleri 99 6- Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman Oluālar 101 7- Habeāistan’a Birinci Hicret 104 8- Habeāistan’a ÿkinci Hicret 106 9- Hâāimoþullarna Boykot 107 10- Hüzün Yl 108 11- Sakif Kabilesini Ziyaret 110 12- ÿsrâ ve Mi’rac 111 13- Akabe Bîatlar 113 14- Hz. Peygamber’in Mekke Dönemindeki Mesajna Toplu Bir Bakā HÿCRET VE MEDÿNE’DE ÿSLÂM TOPLUMUNUN OLUĀUMU 118 1- Hicret 128 2- Hicret Esnasnda Medine 134 134 140 140 143 3- Kurumsallaāma Sürecinin Baālamas a- Mescid-i Nebevî ve Hz. Peygamber Döneminde Diþer Mescitler b- Suffe c- Yeni Bir Kardeālik Sistemi d- Birarada Yaāama Tecrübesi 146 4- Hicretin ÿlk Yllarnda Diþer Baz Önemli Geliāmeler 6 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 6 17.04.2012 16:04:00 İÇİNDEKİLER 148 148 151 155 168 169 179 184 192 196 203 206 214 219 221 221 223 224 227 229 236 236 237 241 245 248 248 254 263 265 268 HZ. MUHAMMED’ÿN ÿSLÂM’A VE MÜSLÜMANLARA YÖNELÿK SALDIRILARLA MÜCADELESÿ 1- Müāriklerle ÿliākiler a- Hz. Peygamber, Barā ve Savaā b- ÿlk Seriyyeler ve Gazveler c- Bedir Savaā (2/624) d- Bedir ile Uhud Savaālar Arasnda Müāriklerle ÿliākilerde Baz Geliāmeler e- Uhud Savaā (3/625) f- Uhud ÿle Hendek Savaā Arasnda Müāriklerle ÿliākilerde Birtakm Geliāmeler g- Hendek Savaā (5/627) h- Hendek Savaā ile Hudeybiye Barā Arasnda Müāriklerle ÿliākiler i- Hudeybiye Barā Antlaāmas (6/628) k- Hudeybiye Barā Antlaāmas ÿle Mekke’nin Fethi Arasnda Müāriklerle ÿliākilerde Geliāmeler l- Mekke’nin Fethi (8/630) m- Huneyn - Evtas Savaālar ve Taif Kuāatmas (8/630) n- Müāriklerle ÿliākilerde Son Aāama (9/631) 2- Yahudilerle ÿliākiler a- Genel Bilgiler b- Kaynukâoþullar’nn Medine’den Çkarlmas (2/624) c- Nadîroþullarnn Medine’den Çkarlmas (4/625) d- Kurayzaoþullar Olay (5/627) e- Hayberin Fethi (7/628) 3- Hristiyanlarla ÿliākiler a- Genel Bilgiler b- Mûte Savaā (8/629) c- Tebük Seferi (9/630) d- Necran Hristiyanlar TANITIM FAALÿYETLERÿ VE ÿSLÂM’IN YAYILIĀI 1- Giriā 2- ÿslâm’a Davet Mektuplar 3- ÿslâm’n Yaylmas Açsndan Heyetlerin Önemi HZ. MUHAMMED’ÿN ÖRNEK KÿĀÿLÿýÿNDEN KESÿTLER 1- Davetçiliþi 2- Doþruluþu 3- Lüzumsuz Davranālar Karāsnda Tutumu 7 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 7 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 268 269 270 271 272 274 276 279 282 284 287 291 295 298 298 300 300 301 301 303 306 310 315 317 322 323 325 326 326 4- Nezâketi 5- Hayata ÿyimser Bakā 6- Alçak Gönüllülüþü 7- Aārlklar Karāsndaki Tutumu 8- Güvenilir Oluāu 9- Adaleti 10- Hoāgörüsü 11- Cömertliþi 12- Yeniliklere Karā Tutumu HZ. MUHAMMED’ÿN AÿLE HAYATI 1- Aile Reisi Olarak Hz. Muhammed 2- Evlilikleri 3- Çocuklar HZ. MUHAMMED VE ÿDARE 1- ÿdarede Hz. Peygamber’in Yeri 2- ÿdarî Kurumlar a- Valilik ve Vilayetlerin ÿdaresi b- Hac Emîrliþi c- Elçilik d- Kâtiplik e- Adlî ÿāler f- Askerî Teākilat EKONOMÿK FAALÿYETLER 1- Hz. Peygamber ve Çalāma 2- Ekonomik Düzenlemeler SOSYAL VE KÜLTÜREL FAALÿYETLER 1- Toplum Yaps 2- Eþitim ve Öþretim 3- Aile 4- Bayram Kutlamalar, Eþlence ve Düþünler 5- Tp ve Saþlk 6- Edebiyat a- Hitabet 8 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 8 17.04.2012 16:04:00 İÇİNDEKİLER 328 331 332 335 339 343 345 348 357 360 362 364 365 369 379 381 b- Āiir 7- Yaz 8- Çevre HZ. MUHAMMED VE BAZI TOPLUM KESÿMLERÿ 1- Çocuklar 2- Gençler 3- Yaāllar 4- Kadnlar 5- Yetimler, Āehit Aileleri ve Gaziler 6- Fakirler 7- Özürlüler 8- Köleler TOPLUMSAL SORUNLAR KARĀISINDA HZ. MUHAMMED 1- ÿhtilaf ve Çekiāmeler 2- Āiddet 3- Zararl Alākanlklar ve Ahlâkî Sorunlar 4- Doþal Olaylar ve Afetler 5- Hurafeler/Batl ÿnanālar 401 HZ. MUHAMMED’ÿN SON GÜNLERÿ VE VEFATI 1- Hz. Peygamber’in Vefatndan Önce ÿslâmiyetin Geniāleme Durumu 2- Veda Hacc (10/632) 3- Hz. Peygamber’in Vefatndan Önce Baz Geliāmeler 4- Hz. Peygamber’in Vefat 5- Hz. Peygamber’in Miras Hz. Peygamber’in Geçim Kaynaklar Ana Hatlaryla Āunlardr: 6- Hz. Peygamber’in Medine Dönemi’ndeki Mesajna Toplu Bir Bakā 404 SON SÖZ 409 BÿBLÿYOGRAFYA 419 ÿNDEKS 386 386 395 396 399 400 9 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 9 17.04.2012 16:04:00 HARÿTA VE RESÿMLER 1. ÿslâm’n doþduþu srada Arap Yarmadas ve çevresindeki devletler (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 23 2. Arap Yarmadas’nda kabileler (ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 33 3. Mekke-Medine yolu-Hicaz-Āam-Irak-Yemen yollar (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 46 4. ÿslâm öncesi dönemde Arap Yarmadas’nda meāhur putlar (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 53 5. Eskiden Zemzem Kuyusu’ndan su çekme sistemi (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 58 6. Hz. Peygamber’in süt annesinin kabilesinin yurdundan görüntüler (foto:A. Sim), Sayfa: 63 7. Busrâ’dan görüntüler (foto: Fatih Erkoçoþlu), Sayfa: 67 8. Hz. Peygamber döneminde Mekke (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 73 9. Mekke’de Hz. Peygamber’in koyun güttüþü bölgeden görüntüler (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 78 10. Hira daþnn genel görünüāü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 82 11. Hira maþarasndan bir görünüā (foto: Mehmet Özdemir), Sayfa: 84 12. Mekke’de Ebû Kubeys daþ ve Safâ’dan bir görünüā (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 90 13. Habeāistan’a hicret (ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 103 14. Hz. Peygamber’in Taif’ten dönerken dinlendiþi ve kendisine üzüm ikram edilen bahçeden bir görünüā (foto: Mehmet Özdemir), Sayfa: 109 15. Akabe bîatlarnn yapldþ alandan bir görünüm (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 111 16. Sevr maþarasnn dātan görünüāü (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 122 17. Sevr maþarasnn içinden bir görünüm, Sayfa: 122 18. Sevr maþarasndan Hira’nn görünüāü (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 123 19. Hz. Peygamber’in hicret srasnda takip ettiþi yol (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 124 20. Hz. Peygamber’in Hicret esnasnda Kubâ’dan Benî Mâlik b. Neccâr yurduna intikali (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 127 10 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 10 17.04.2012 16:04:00 Harita ve Resimler 21. Hicretten önce Medine (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 131 22. Mescid-i Nebevî’nin plân (Creswell’den iālenerek), Sayfa: 135 23. Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevî’nin bir illüstrasyonu (resim taslak çizimi: Prof. Dr. Nusret Çam), Sayfa: 137 24. ÿlk seriyyeler (Ömerî’den iālenerek), Sayfa: 153 25. Batn- Nahle olaynn gerçekleātþi bölgeden bir görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 155 26. Bedir Savaā (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 160 27. Bedir Āehitliþi (foto: Ali Erkaya), Sayfa: 161 28. Uhud Savaā (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 173 29. Önde Okçular Tepesi, arkada Uhud daþndan bir görünüm (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 174 30. Uhud daþ ve Uhud Savaā’nn yapldþ alann Okçular Tepesi’nden genel görünüāü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 175 31. Uhud daþnda Hz. Peygamber ve arkadaālarnn sþndþ mekândan bir görünüā (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 176 32. Bi’r-i Maûne ve Recî’ olaylar (Ömerî’den iālenerek), Sayfa: 181 33. Recî’ olaynn meydana geldiþi alandan bir görüntü (Ömerî, s. 226 ), Sayfa: 182 34. Recî’ olaynn meydana geldiþi alandan bir baāka görüntü (Ömerî, s. 226 ), Sayfa: 183 35. Hendek Savaā esnasnda Hz. Peygamber için bir Türk çadr kurulmuātu, Sayfa: 185 36. Hendek Savaā’nda Müslümanlarn karargâh kurduþu alandan bir görünüm (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 186 37. Hendek Savaā (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 187 38. Hudeybiye Seferi (ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 198 39. Hudeybiye Barā’nn yapldþ alandan bir görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 200 40. Hudeybiye Barā’nn yapldþ alandan bir baāka görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 201 41. Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konakladþ Merru’z-Zahrân’dan bir görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 208 42. Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konakladþ Merru’z-Zahrân’dan bir baāka görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 209 43. Merru’z-Zahrân’dan hareket eden ÿslâm ordusunun geçtiþi dar boþazn 11 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 11 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. Mekke yönünden görünüāü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 209 Mekke’nin Fethi (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 210 Huneyn’de ÿslâm ordusuna pusu kurulan bölgeye doþru ilerleyen yol (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 215 Huneyn Savaā’nn meydana geldiþi alandan bir görünüā (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 216 Huneyn ganimetlerinin toplandþ Ci’râne’den bir görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 218 Huneyn ganimetlerinin toplandþ Ci’râne’den bir baāka görüntü (foto: ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 219 Hayber’in Fethi (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 232 Son muhacir kamlesinin Habeāistan’dan dönüāü (ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 234 Mûte Seferi, Sayfa: 240; Mute Savaā’nn meydana geldiþi bölgeden görüntüler (foto: Fatih Erkoçoþlu), Sayfa: 240 Tebük Seferi, Sayfa: 244 Hz. Peygamber’in ÿslâm’a davet mektubu gönderdiþi bölgelerden bazlar (ÿbrahim Sarçam), Sayfa: 251 Arafat’ta Cebel-i Rahme’de haclar (20. yüzyl baālar, Betenûnî, s. 188189), Sayfa: 388 Mina’da çadrlara yerleāmiā haclar (20. yüzyl baālar, Betenûnî, s. 196197), Sayfa: 389 Hac mevsiminde Mescid-i Haram’da namaz (20. yüzyl baālar, Betenûnî, s.ù106-107), Sayfa: 390 Medine’de konaklayan hac kamlesi (20. yüzyl baālar, Betenûnî, s. 264265), Sayfa: 390 Veda Hacc (Mu’nis’ten iālenerek), Sayfa: 394 Hz. Peygamber’in kabrinin Ravza-i Mutahhara’daki duruāu, Sayfa: 398 Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in medfun bulunduþu Ravza-i Mutahhara’dan bir görünüā, Sayfa: 399 12 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 12 17.04.2012 16:04:00 ÖN SÖZ Bu çalāmay kaleme almaktaki amacmz, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in hayatn gerçekleri içinde doþru bir āekilde tantlmasn ve anlaālmasn saþlamak; onun evrensel niteliþe sahip olan faaliyetlerini, davranālarn ortaya koymak ve belli baāl konulara yaklaāmn yanstmaktr. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doþru ve iyi anlaālmas ve tantlmasnn önemi ortadadr. Çünkü onun hayat, ÿslâmî hükümlerin ve deþerlerin yaāant haline dönüātüþü ve müāahhas hâle geldiþi alandr. ÿyi tannmas doþru bir āekilde örnek alnmasna vesile olacaþ gibi, yanlā tannmas ve anlaālmas ise, dinin tahrifine yol açabilecek ölçüde zararl uygulamalarn hayata geçirilmesine ve akmlarn doþmasna sebep olabilir. ÿslâm’n hedefi Peygamber’in doþru anlaālmasyla ve doþru örnek alnmasyla gerçekleāebilir. Ayrca, Hz. Peygamber daima Kur’an- Kerim’in ruhuna uygun hareket ettiþi için onun anlaālmas, Kur’an- Kerim’in anlaālmasna yardmc olacaktr. ÿnsanlþn her zaman ve mekanda Hz. Peygamberin tebliþ ettiþi ÿlâhî mesaja ve onun hayata geçirilmiā āekli olan örnek kiāiliþine ve rehberliþine ihtiyac bulunduþunu da burada belirtelim. Çünkü bu mesaj, insanlarn can, mal ve rz güvenliþini korumak baāta olmak üzere toplumun en önemli meselelerini kapsamaktadr. Burada çalāmamz hazrlarken baāvurduþumuz kaynaklar ve takip ettiþimiz metot hakknda, ayrntya girmeksizin, ana hatlaryla bilgi vermek istiyoruz. Kaynaklarmzn baānda Kur’an- Kerim gelmektedir. Hz. Peygamber’in hayat, Kur’ân- Kerim’den baþmsz düāünülemez. Onda Peygamberimiz dönemindeki savaālar, antlaāmalar, Yahudilerle, Hristiyanlarla, münâfklarla ve bedevîlerle iliākiler, hicret, Hz. Peygamber’in hayat ve eāleri, beāerî ve rûhî yönü, peygamberliþi, yetki ve sorumluluklar, kendisine yönelik uyarlar, teselliler vb. konularda bol miktarda bilgiler yer almaktadr. O nedenle kaynaklarmzn baānda Kur’an- Kerim’e yer verdik. Çünkü Vâkdî ve ÿbn Hiāâm gibi en eski siyer müellifleri bile bu hususu ihmal etmemiāler, kitaplarnda pek çok olayn ve özellikle gazvelerin Kur’an- Kerim’e yansmas konusuna özel bölümler ayrmālardr. Biz de bir konuyu ele alrken Kur’an- Kerim’in o konuyla ilgili âyet veya sûrelerinden geniā ölçüde faydalandk. Çoþu zaman âyetlerin tam meâli yerine ifade ettiþi anlam vermeyi tercih ettik. ÿkinci temel kaynaþmz hadis külliyâtdr. Bu kitaplarda Hz. Peygamber’in hayatnn ve kiāiliþinin tüm yönleriyle ilgili olan, hattâ siyer-meþâzî ve genel 13 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 13 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji tarih kitaplarnda bulunmayan bilgiler yer almaktadr. Hadisleri kullanrken de metnin tam çevirisi yerine çoþu defa ifade ettiþi anlam vermeyi tercih ettiþimizi burada belirtmek istiyoruz. Kur’an- Kerim ve hadis kitaplarnn dānda en eski siyer-meþâzî kitaplaryla, genel tarih kitaplarnn ilgili bölümleri baālca kaynaklarmz oluāturmaktadr. Bu arada, en eski sîre müelliflerinden Mûsa b. Ukbe’nin eserinden istifade eden ÿbn Abdilber, ÿbn Seyyidinnâs ve ayn zamanda olaylar mükemmel bir āekilde tasvir eden Makrîzî gibi muahhar müelliflerin siyerle ilgili kitaplarndan istifade etmeyi de ihmal etmedik. Bu kaynaklar önemlidir. Çünkü Mûsa b. Ukbe’nin kitab ad geçen müellifler tarafndan kullanlmā, ancak daha sonra kaybolmuātur. Ayrca, klasik kaynaklarmzdaki bilgilerin günümüzle baþlantsn daha iyi kurabilmek amacyla, Ali ÿzzetbegoviç ve Câbirî gibi yakn tarihimizin ünlü düāünürlerinin deþerlendirmelerini de gözard etmedik. Bu arada, son zamanlarda Hz. Peygamber’in hayatn veya hayatnn ve āahsiyetinin çeāitli yönlerini ele alan kymetli araātrmalar yapldþn da belirtmek gerekir. Bu sahadaki kymetli tebliþleri ihtiva eden Türkiye Diyanet Vakf’nn düzenlediþi Kutlu Doþum Sempozyumlarn ve Ebedî Risâlet Sempozyumu’nu burada örnek olarak hatrlatmak isteriz. Ayrca Mevlânâ Āiblî ve Muhammed Hamidullah gibi ciddi araātrmaclarn eserlerini ve bu arada farkl bakā açlarn yanstmak amacyla Hz. Muhammed (s.a.s.) hakknda Bat literatüründe yer alan araātrmalar ihmal etmedik. Bu eserleri kullanrken gerekli gördüþümüz durumlarda okuyucuyu aydnlatmak amacyla atfta bulunduþumuz araātrmalar hakkndaki kanaatimizi dipnotlarda ksaca verdik. Keza, özellikle baz ksmlar kaleme alrken, çaþdaā yazarlarn konumuzla ilgili görüālerini de dikkate aldk. Çalāmamz bir tartāmalar dizisi haline getirmek istemedik. O nedenle çaþdaā siyer yazarlarnn eserlerinde gördüþümüz ve bizce hatal olan hususlara cevap yetiātirmek gibi bir hedefimiz olmamātr. Kaynaklarmz hakknda bu ksa bilgiyi verdikten sonra çalāmada takip ettiþimiz metotla ilgili olarak da baz açklamalarda bulunmak istiyoruz. Hedefimiz Hz. Peygamber’in hayatn, faaliyetlerini ve örnek alnmas gereken kiāiliþini ortaya koymaktr. Ancak, Kur’an- Kerim, hadis kitaplar ve ÿslâm tarihinin ilk kaynaklarndaki gerçek peygamber tasviri ile, tarihin seyri içinde, zamanla halkn muhayyilesini besleyen, özellikle baz edebî eserlerdeki peygamber anlayā arasnda ciddî farklar bulunduþu bir hakikattir. ÿkinci grupta yer alan mesela Ahmed Mürāid Efendi’nin (ö. 1761) Ahmediyye adl eseri ve Muhammed Bîcan’n Muhammediyye gibi baz kitaplarn, halktaki peygamber sevgisini geliātirmeye yönelik olumlu katksndan bahsedilebilir. Ancak, ad geçen eserlerde olduþu gibi, bu tür kitaplarda, uydurma hadis mecmualarnda bile bulunmayan ve Hz. 14 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 14 17.04.2012 16:04:00 ÖN SÖZ Peygamber’in sahih sünnetiyle tamamen çeliāen rivayetler de yer almaktadr. Uydurma rivayetlerin ya da zaman içerisinde yaāayan kültürün bir parças haline dönüāen edebî tasvirlerin, gerçek hayatn ve örnek alnabilecek davranālarn yerini almamas gerektiþi açktr. Bu tür rivayetlerin zaman zaman ana kaynaklarda da yer aldþn belirtmek gerekir. Kaynaklarda zaman zaman Hz. Peygamber’e beāer üstü vasflar yükleyen, onun āahsn ve hayatn insanüstü özelliklerle süslemeye çalāan rivayetler yer almaktadr. Oysa bu rivayetler Peygamber’i tanma bakmndan elveriāli olmadþ gibi, hem tarihî gerçeklere uygunluk ve hem de rivayet kritiþi açsndan doþru deþildir. Araātrmamzda, ciddî bulmadþmz bu tür rivayetlere yer vermemeye çalātk. Kur’an- Kerim’i, Hz. Peygamber’in hayatn ve ahlâkî kiāiliþini bir bütünlük içerisinde dikkate alarak bunlara ters düāen rivayetleri kullanmadk. Hurafeden ve efsaneden arnmā duru bir metin hazrlamaya gayret ettik. Olaylar doþru bir āekilde tespit etmeye çalātk. Her āeyden önce çalāmamz, genel kabul gören, doþru ve saþlam kabul ettiþimiz rivayetleri esas alarak hazrladk. Okuyucunun kaynaþa müracaatn kolaylaātrmak amacyla konuyla ilgili bilgileri aldþmz yerleri dipnotta verdik. Dipnotlarda çok sayda, bazen yirmi veya otuz kadar kaynaþ kaydetmek mümkün olmakla beraber, çalāmamz bir dipnot yþn hâline getirmemek için, konu hakknda geniā ve doyurucu bilgi veren en eski iki veya üç temel kaynaþn, āayet varsa bir veya iki araātrmann adn kaydetmekle yetindik. Bununla birlikte, faydalandþmz kaynaklarn tümünü Bibliyografya’da vermeyi ihmal etmedik. Eþer ele aldþmz olayla ilgili ikinci derecede saþlam olabileceþine ihtimal verdiþimiz bilgiler varsa, bunlar gerekli gördüþümüz durumlarda dipnotta kaynaþn göstermek suretiyle metinde kaydettik. Yine gerekli gördüþümüz yerlerde rivayetler ve olaylar üzerinde yapmā olduþumuz tahlilleri kaydetmenin kitabn hacmini artracaþn ve okuyucuyu yoracaþn düāünerek, tercih ettiþimiz bilgileri vermekle yetindik. Bir baāka ifade ile, akademik tartāmalardan genellikle uzak durduk ve ihtilafl konulardaki görüāleri kaydetmedik. Āayet tartāmalara yer vermiā olsaydk metni iki kat geniāletmiā olurduk. Bununla birlikte, akademik zihniyetten uzaklaāmamaya çalātk. Çalāmamzda her olay günümüze taāma gayreti içinde bulunmadk; aslnda buna imkan da yoktur. Ancak aktüel hâle getirilmeye müsait olanlar güncelleātirdik. Temel hareket noktamz bu olmakla birlikte, faaliyetler bir bütün olarak verilmediþi takdirde pek çok meselenin kapal kalabileceþi düāüncesinden hareketle Hz. Peygamber’in hayatnn ve faaliyetlerinin bütününü vermeye çalātk. O nedenle Hz. Peygamber’in, dönemin āartlar içinde cereyan eden ve tarihsel nitelik taāyan faaliyetlerini de ortaya koymaya çalātk. Nitekim kimi zaman, 15 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 15 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji tarihsel bir olgu olan bir savaāta bile tarihin her döneminde karālaālabilecek unsurlar bulunabilmekte ve o olay yorumlamak suretiyle evrensel ilkeler çkarmak mümkün olabilmektedir. Ayrca okuyucu o savaāla ilgili bilgileri okurken kendisini Hz. Peygamber’e yakn hissedebilmektedir. Kitapta “Doþal Olaylar ve Afetler”, “Hurâfeler ve Bâtl ÿnanālar” gibi çoþu baālklar günümüz āartlar dikkate alnarak atlmā, malzeme yeni bir tarzda tasnif edilerek yorumlu bir āekilde sunulmaya çalālmātr. Okuyucuya ayrca çaþmzda olumlu ve olumsuz olarak geliāen deþerlerin Hz. Peygamber’in sahip olduþu ve uygulama alanna koyduþu deþerlerle mukayesesini yapma imkan verilmiātir. Metin içinde Hz. Peygamber’in uygulama alanna koyduþu deþerlerin günümüz deþerleriyle mukayesesine her zaman teāebbüs etmedik. Mukayesenin okuyucu tarafndan tabîî bir āekilde yaplmasnn daha uygun olacaþn düāünerek, uygulamalar ve deþerleri ortaya koymakla yetindik. Önemle üzerinde durmaya çalātþmz bir baāka husus da, Hz. Peygamber’in savaālar dāndaki faaliyetlerine, malzemenin elverdiþi ölçüde gerekli yeri ayrmak olmuātur. Hz. Peygamber’in hayatnn ve faaliyetlerinin ele alndþ bir eserde, onun savaālar dāndaki faaliyetlerine gerekli yer ayrlmaldr. Bir baāka deyiāle Hz. Peygamber, sadece veya aþrlkl olarak yaptþ savaālarla tantlmamaldr. Aksi takdirde, okuyucuda, Hz. Muhammed (s.a.s.) hakknda, sanki “yalnzca beā-alt defa savaā yapmak üzere gönderilmiā” āeklinde yanlā bir Peygamber imaj hâsl olmaktadr. Oysa bizim ulaātþmz sonuca göre, kaba bir hesapla, Hudeybiye seferi ve Veda Hacc hariç, Hz. Peygamber’in gazvelerde geçirdiþi zamann toplam -yolda geçen zamanlar dahil- ancak bir yldan biraz fazla (1.3 yl) bir süreyi kapsar. Ayrca çarpāma meydana gelen gazvelerin, yani savaālarn says da bütün gazvelerin toplamnn üçte birini geçmez. O takdirde bu orann daha düāük, diþer bir deyiāle Hz. Peygamber’in hayatnda savaālarn yerinin daha da az yer tuttuþu görülecektir. Savaā meydana gelen gazvelerde geçen süre, yirmi üç yllk peygamberlik süresinin yüzde ikisi, tüm Medine döneminin ise yüzde dördü civarndadr. Bununla birlikte bu gazvelerde de onun hayatnn sadece savaātan ibaret olmadþn, bu skntl devrelerde belki çok önemli davranā modellerinin görülmesinin mümkün olabildiþini de belirtmek gerekir. O halde, gazveler dānda kalan zamanlarda Peygamberimiz nelerle meāgul olmuātur? Onun savaālar dāndaki faaliyetleri, âdil, barāç, çevreci vs. kimliþi ile de tantlmas gerekir. ÿāte, malzemelerde hiçbir abartma ve zorlamaya gitmeksizin onun gazveler dāndaki faaliyetlerine, hak ettiþi yeri bu eserde ayrmaya çalātk. Bunu ilk olarak kendimiz yaptþmz iddiasnda da deþiliz. Araātrmalar bir yana, en eski müelliflerimizden ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in 16 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 16 17.04.2012 16:04:00 ÖN SÖZ hicretten sonraki ilk faaliyetlerini verdikten sonra ve gazvelere geçmeden önce, onun ÿslâm’a davet amacyla gönderdiþi elçiler ve mektuplarla, Medine’ye gelen heyetler hakknda geniā bilgiler vermektedir. Ad geçen müellifin bu iki konuda verdiþi bilgiler, eserinde geniā yer tutmaktadr. Ayn durumu muahhar kaynaklarmzdan Āâmî’nin eserinde de görmek mümkündür. Biz de bunun önemini dikkate alarak Hz. Peygamber’in Mekke dönemindeki daveti ve onun bütün hayatn içeren davetçi kiāiliþi hakknda verdiþimiz bilgiler dānda, Medine döneminde “ÿslâm’ tantma ve yayma faaliyetleri”ne ayr bir bölüm ayrdk; mektuplar ve heyetlerle olan iliākileri bu bahiste deþerlendirdik. Kitabmz klasik tarzda “Hayat”, “Kiāiliþi” gibi iki veya üç temel bölüme ayrma yerine, birbiriyle baþlantl konular ardarda sralayarak ana baālklar altnda hazrladk. Hicret’e kadarki ksm kronolojik olarak vermek daha uygun olduþundan o dönem için bu metodu uyguladk. Fakat Medine dönemini ele alrken konular sistematik bir āekilde sunduk. Kendi içinde kronolojik olarak iālemeye müsait olan “Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Müārikler” ve “Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Hristiyanlar” gibi bölümleri de o āekilde yazdk. Bunun yannda bölümler arasndaki baþ korumaya ve birinden diþerine yumuāak geçiā yapmaya özen gösterdik. Duru, anlaālr ve akc bir üslup kullanmaya ve genel kabul gören yazm kurallarna uymaya çalātk. Coþrafya, tarihe yardmc bilim dallarndan birisidir; hatta baz araātrmaclar coþrafyaya dayanmayan tarih bilgisinin romandan ibaret olduþunu söylerler. Hz. Peygamber’in hayatnn, hatta Kur’an ve sünnetin iyi anlaālabilmesi için de, onun yaāadþ ve faaliyetlerini gerçekleātirdiþi mekanlarn iyi bilinmesi gerekmektedir. Sözgelimi Kur’an’da “Peygamber’in hanmlarndan bir āey istediþiniz zaman perde arkasndan isteyin” buyrulmaktadr. Burada perdeden maksat Hz. Peygamber’in hanmlarnn odalarnn kapsna, kap yerine aslan perdedir. Çünkü bu odalarn ahāap kaps yoktu ve kap açklþ kilim veya kumaā perde ile kapatlyordu. ÿāte âyette, Hz. Peygamber’in hanmlarndan bir āey istenirken, tek odadan ibaret olan bu özel hayat alannn kapsna aslmā olan perdenin açlmamas emredilmektedir. Yoksa hanmlarn veya Hz. Peygamber’in eālerinin arada bir perde bulunmadan kimseyle muhatap olamayacaþ āeklinde bir anlam bulunmamaktadr. O nedenle Hz. Peygamber’in yaāadþ ortamn yapsnn bilinmesi önemlidir. Çalāmamzda imkanlar ölçüsünde görsel malzeme kullanmaya çalātk; konularn daha iyi anlaālmasn saþlamak amacyla mekanlar tantc resim, harita ve āekillere yer verdik. Haritalarn büyük ksmn Hüseyin Mu’nis’in Atlasu Târîhi’l-ÿslâm adl eserinden iāleyerek hazrladk. Harita ve resimlerin listesini ve kaynaklarn “ÿçindekiler” bölümünden sonra verdik. 17 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 17 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Çalāmamz temel kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in faaliyetlerini, sözlerini ve davranālarn izlemek suretiyle kaleme aldk. Baālklar tespit ederken ve olaylar iālerken onu merkez aldk ve onun davranālarn yanstan malzemeyi deþerlendirmeye çalātk. Hedefimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in tarihî kiāiliþini, bu kiāilik çerçevesinde gerçekleātirdiþi faaliyetleri ve örnek davranālarn bugünkü kuāaþa en doþru bir āekilde aktarmaya gayret göstermek ve onun āahsnda ÿslâm’ anlatmaya çalāmaktr. Bununla birlikte, herāeyi eksiksiz bir āekilde ortaya koyduþumuz iddiasnda bulunmadþmz da burada ifade etmek istiyoruz. Ülkemizde Hz. Peygamber’le ilgili olarak yaplan çalāmalara mütevazi bir katkda bulunabilirsek kendimizi mutlu hissedeceþiz. Çalāmalarm esnasnda katkda bulunan hocalarma, meslektaālarma; kutsal topraklardaki incelemelerim esnasnda Mekke ve çevresinde yer alan baz tarihî mekanlar görüntülememe yardmc olan Dr. Necati Öztürk’e ve diþer dostlara teāekkürü borç bilirim. Prof. Dr. ÿbrahim Sarçam Ankara - 2002 18 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 18 17.04.2012 16:04:00 GÿRÿĀ HZ. MUHAMMED’ÿN PEYGAMBER OLARAK GÖNDERÿLDÿýÿ ORTAM Hz. Peygamber’in hayat, kiāiliþi ve faaliyetleri ile ilgili bölümlere geçmeden önce, onun içinde doþduþu, yetiātiþi, kendisine peygamberlik görevinin verildiþi ve ÿslâm’ tebliþ ettiþi ortamn coþrafî, etnik, sosyal, kültürel, ekonomik ve dinî yapsnn ortaya konulmas gerekir. Bu bölüm kaleme alnrken onun peygamberlik dönemindeki faaliyetlerinin daha iyi tannmasna, anlaālmasna ve temellendirilmesine yardmc olmak amaçlanmātr. Meselâ Arap Yarmadas’ndaki siyasî durum ele alnrken Hz. Peygamber’in faaliyet gösterdiþi ve iliāki kurduþu bölgelerdeki siyasî yapnn tespitine çalālmātr. 1- Coþrafî Durum Arap Yarmadas, özellikle Hicaz bölgesi, Hz. Peygamber’in doþduþu, yaāadþ ve vefat ettiþi yer olmas dolaysyla ÿslâm tarihi açsndan çok önemlidir. Arap Yarmadas, Asya, Afrika ve Avrupa’nn kesiātiþi önemli bir noktada bulunur. Doþuda Basra ve Umman körfezleri, güneyde Hint Okyanusu ve batda Kzldeniz ile çevrilidir. Güneyde Bâbü’l-Mendeb Boþaz ile Afrika’dan ayrlrken, kuzeyde Süveyā Kanal ile bu ktaya birleāir. Arap Yarmadas’nn bat kesiminde, Kzldeniz kysnda geniāliþi yer yer 80-100 kilometreyi bulan dar bir ky ovas olan Tihâme yer alr. Tihâme’nin doþusunda Hicaz bulunur. Hicaz, Āam’dan Necran’a kadar uzanan daþlar yer yer kesen vadilerden meydana gelir. Bölge, batsnda yer alan Tihâme ile doþusundaki Necid’i birbirinden ayrdþ için Hicaz adn almātr. Fakat genelde Hicaz denilince, Tihâme’yi de içine alan geniā bölge kastedilir. Mekke, Medine ve Taif, Hicaz’n önemli āehirleridir. Hicaz’n doþusunda ve Arap Yarmadas’nn orta kesiminde Necid platosu yer alr. Necid’in güneydoþu kesiminde Yemâme bulunur. Yemâme ile birlikte Bahreyn’e el-Arûd ad verilir. Necid platosu, kuzey, doþu ve güneyden çöllerle kuāatlmātr. Hicaz’n ve Arap Yarmadas’nn bat kesiminin güneyinde Yemen vardr. Yemen bölgesinin kuzey ksmnda Necran, orta ksmnda San’a ve güneyinde Taizz yaylalar meāhurdur. Yemen’in doþusunda, daþlk olan ve daþlk olduþu kadar da vadilerle yarlmā bölgeye Hadramut 19 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 19 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ad verilir. Hadramut’un ve hatta Arap Yarmadas’nn en doþu ksmnda Umman yer alr. Umman’n batsnda ve kuzeybatsnda Irak hudutlarna kadar uzanan bölgeye Bahreyn veya Hecer ad verilir. Yarmadann kuzey kesiminde Nüfûd, güney kesiminde ise Rubu’l-Hâlî ad verilen çöller bulunur. Bu iki büyük çölü birbirine baþlayan dar bir āerit halinde Dehnâ Çölü vardr. Arap Yarmadas’nn Asya ktas ile birleāen kuzey kesiminde, snr teākil edecek coþrafî bir unsura rastlanmadþ için kuzey snr hakknda farkl görüāler mevcuttur. Suriye ve Irak bölgelerini de Arap Yarmadas’ndan sayanlar vardr. Suriye ve Irak, coþrafî açdan Arap Yarmadas’ndan saylmasa bile, etnik açdan saylabilir. Çünkü ÿslâm’n doþuāundan önce bu bölgelerde Araplar oturuyorlard; ÿslâm’n doþduþu sralarda da Suriye ve Irak’ta Araplar tarafndan kurulmuā devletler bulunuyordu. Bölgede çeāitli Arap kabileleri yaāamaktayd. ÿslâm öncesinde, Hz. Peygamber döneminde ve daha sonra dört halife devrinde Müslümanlarla bu bölgelerin halk arasnda sk iliākiler bulunuyordu. ÿslâm’n doþuāuna yakn tarihlerde Arabistan’daki meāhur āehirler āunlardr: Mekke, Taif, Yesrib, Yenbû, Cüreā, San’a, Hicr, Hayber, Suhâr, Debâ, Dûmetülcendel, Fedek, Teymâ, Vâdi’l-Kurâ ve Maknâ...1 2- Siyasî Durum ÿslâm’dan önce Arap Yarmadas’nda belli bir siyasî sistemin varlþ bilinmemektedir. Yarmadann tamamn hakimiyeti altnda tutan merkezî bir idare mevcut olmamātr. Ancak yarmadann kuzey doþusunda Hîreliler, kuzeybatsnda Gassâniler, güneyde Yemen’de Sebe’ ve Himyer krallklar gibi devletler kurulmuātur. Diþer yerlerde kabileler müstakil bir āekilde varlklarn sürdürmüālerdir. Himyerîlerin son dönemlerinin Mekke ile yakn alakas bulunduþundan, kitabmzda Yemen’de kurulan krallklar sonraya brakmay düāündük. O nedenle önce Kuzey Arabistan’da kurulan devletleri ele alacaþz. a- Kuzey Arabistan Nabatîler: M. Ö. IV. yüzyldan m. 106 ylna kadar Filistin’in güneyinde, Akabe Körfezi ile Lût Gölü arasndaki Edom bölgesinde Nabatî Krallþ hüküm sürmüātür. Krallþn merkezi önceleri, bugün bile harabeleri meāhur olan Petra āehriydi. Daha sonra Frat nehri ile Kzldeniz arasnda geniā bir alana yaylan Nabatîler, Kuzey Hicaz’a bile hakim olmuālardr. Putperest olan Nabatîler, Roma ÿmparatorluþu ile çöl arasnda bir tampon görevi üstlenmiālerdir. Bu arada 1. Bekrî, Mu’cem Me’sta’cem, tah. Mustafa es-Sakkâ, Beyrut 1983, I, 5-16; Philip Hitti, Siyâsî ve Kültürel ÿslam Tarihi, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1995, I, 51 vd.; Kudret Büyükcoākun, “Arabistan”, DÿA, III, 248-252. 20 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 20 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam Arap Yarmadas’nn kuzeyi ile güneyi arasndaki kervan ticaretini ele geçirerek zenginleāmiālerdir. Roma ÿmparatorluþu ile Nabatîler arasnda çeāitli siyasal ve ekonomik sebepler yüzünden M.S. I. yüzyln ikinci yarsnda anlaāmazlklar çkmā, sonunda ÿmparator Traianus (saltanat: M.S. 98-117) 106 ylnda Nabatî Krallþ’na son vermiātir. Bununla birlikte Romallar, Akabe Körfezi’nin güneyine inememiālerdir. Bu nedenle Hicaz’n kuzeyinde küçük bir Nabatî Devleti kalnts bir müddet daha devam etmiātir. Nabatî tüccarlardan Yesrib’e yerleāenler olmuātur. Hatta Hz. Peygamber devrinde Medine’de bir Nabat Pazar (Sûku’nNabat) nn mevcut olduþu bilinmektedir.2 Tedmürlüler: Ne zaman kurulduþu kesin olarak bilinemeyen, ancak M.Ö. I. yüzyldan itibaren mevcut olduþu anlaālan Tedmür Krallþ özellikle Nabatî Krallþ’nn ortadan kalkmasyla geliāmiātir. Krallþn merkezi olan Tedmür āehri, Āam’n 260 km. kuzeydoþusunda ve Frat nehrinin 140 km. batsnda yer alr. Tedmürlüler, zaman zaman Romallarn saldrlarna maruz kalmālar, bazen de onlarla birleāerek Sâsânîlere saldrmālardr. Son olarak Romallar karāsnda yenilgiye uþramālardr. Roma ÿmparatoru Orelyan, 273 ylnda āehre girerek yaþma ettirmiā ve pek çok kiāiyi öldürtmüātür. Tedmür, bu olaydan sonra bir daha toparlanamamā ve ülkede ticaret gerilemiātir. Bundan sonra āehirde Hristiyanlk yaylmaya baālamā, ÿslâm fetihlerine kadar üç yüz yldan fazla Roma hakimiyetinde kalmātr. ÿmparator Jüstinyen (saltanat: 527-565), buray Araplara karā bir garnizon haline getirerek āehrin surlarn ināa ettirmiā ve bir de kilise yaptrmātr. Tedmür 634 ylnda ÿslâm komutan Halid b. Velid’e teslim olmuātur.3 Gassânîler: Tedmür Krallþ’nn M.S. III. yüzyln sonlarna doþru gücünü kaybettiþi sralarda Kuzey Arabistan’da iki devlet güçlenmeye baālad. Bunlar, Me’rib Baraj’nn yklmas üzerine güneyden kuzeye göç eden Araplar tarafndan kurulmuā olan Gassânîler ile Hîrelilerdir. Gassânîler, Roma ÿmparatorluþu’na baþl olarak Suriye’de, Hîreliler de Sâsânîlere baþl olarak Irak’ta hüküm sürmüāler ve ÿslâm’n doþuāuna dek varlklarn sürdürmüālerdir. Aslen Kahtânîlere mensup olan ve 200-636 yllar arasnda hüküm süren Gassânîler, III. yüzyln baālarnda Suriye taraflarna gelerek, Gassan suyu kenarna yerleātiler. Yerleātikleri yere nisbetle bunlara Gassânîler; reisleri Cefne’ye nisbetle de Cefneoþullar, Cefne ailesi (Âlu Cefne) denilir. Gassânîler bir müddet sonra bölgeye hakim oldular; Romallarn tesiri ile Hristiyanlþ kabul ettiler ve Bizans kültürünün etkisi altna girdiler. ÿslâm’n doþuāuna kadar Bizans 2. 3. Corci Zeydan, el-Arab Kable’l-ÿslam, tah. Hüseyin Mu’nis, Kahire ts. , 81-97; E. Honigman, “Nabatîler”, ÿA, IX, 1-3; Neāet Çaþatay, ÿslam Öncesi Arap Tarihi ve Câhiliye Çaþ, Ankara 1971, s. 40 vd. ; Hitti, I, 105-112. Corci Zeydan, el-Arab, s. 98-108; Fr. Buhl, “Tedmür”, ÿA, XII/1, 113; Hitti, I, 113-118. 21 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 21 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ÿmparatorluþu’nun uydusu olarak varlklarn devam ettirdiler. Romallar güney snrlarn hem bedevî aknlarna, hem de Sâsânîlere karā koruyabilmek için Gassânîleri desteklediler. Gassânîler Hîrelilerle sk sk savaātlar. Suriye ve Filistin’in 613-614 yllarnda ÿran Āah Hüsrev Perviz tarafndan ele geçirilmesi ile birlikte Gassânîlerin çöktüþü ve gücünü kaybettiþi görülmektedir. Bizansllarn 628’de ÿranllar maþlup ederek Suriye ve çevresini geri almasndan sonra Gassânîler güçsüz ve önemsiz bir duruma düātüler. Hz. Peygamber zamannda Gassânîlerin siyasî bir bütünlüþe sahip olmadþ anlaālmaktadr. Hz. Peygamber’in Gassânî emîrlerinden Hâris b. Ebû Āemir’e ÿslâm’a davet mektubu gönderdiþi bilinmektedir. Ayrca Hz. Peygamber 8/629 ylnda Hâris b. Umeyr’i ad tespit edilemeyen Busrâ emîrine elçi olarak göndermiā; Hâris, Gassanî emîrlerinden Āurahbil b. Amr tarafndan Mûte’de öldürülünce Mûte Seferi’ni tertiplemiātir. Daha sonra da, Gassânîlerden gelebilecek saldr tehdidine karā Tebük Seferi düzenlenmiātir. Gassânîlerin son kral Cebele b. Eyhem’dir. O, Yermük Savaā’nda (15/636) ÿmparator Herakleios tarafndan Bizans ordusu içinde yer alan on iki bin kiāilik Hristiyan Araplarn baāna komutan tayin edilmiā ve Müslümanlara karā savaāmātr. Yermük Savaā’nda Bizans ordusunun maþlup olmas, Gassânîlerin de sonunu getirmiātir. Cebel b. Eyhem’in Yermük yenilgisi üzerine kabilesiyle birlikte kendi topraklarna çekilip Hristiyan olarak öldüþü söylendiþi gibi; Müslüman olduþu ve Hz. Ömer’e gelerek ÿslâm’ kabul ettiþi; ancak bir müddet sonra irtidat ederek Bizans bölgesine gittiþi de söylenmektedir.4 Hîreliler: Kûfe’nin yaklaāk beā kilometre güneyinde yer alan baākentleri Hîre’ye nisbetle bunlara Hîreliler denildiþi gibi, III. yüzylda güneyden gelen Lahm kabilesine mensup olduklar için Lahmîler de denilmektedir. Sâsânîlerin uydusu olan Hîreliler, bu devleti göçebe Araplarn saldrlarna karā korurlar, Bizans’a tâbî bir krallk olan Gassânîlerle sk sk savaārlard. Hîrelilerin meāhur krallarndan birisi olan Numan b. Münzir (saltanat: 586-613) Sâsânî hükümdar tarafndan atldþ hapishanede öldü. Hîre Krallþ bundan sonra doþrudan Sâsânîlerin merkezine baþl bir valilik haline getirildi. Devlet baākanlþna Taþlib kabilesinden ÿyâs b. Kabîsa, onun yanna da murakp olarak da ÿranl bir memur tayin edildi. Bu duruma öfkelenen Bekir b. Vâil kabilesi ile, Sâsânîler ve müttefikleri olan Hîreliler arasnda meāhur Zû-Kâr Savaā meydana geldi. Bu savaāta Sâsânîler yenildiler. Bundan sonra Hîre yine Sâsânîlere baþl olarak yönetildi. Tarihçiler son Hîre kral olarak Münzir b. Numan’ gösterirler. Münzir’in idaresi Halid b. Velid’in Irak fetihlerine kadar sürmüā ve Hîre āehri 12/633 ylnda Ha4. Corci Zeydan, el-Arab, s. 207-220; J. Schleifer, “Gassânîler”, ÿA, IV, 718 vd.; Hitti, I, 118-125; Mustafa Fayda, “Cebele b. Eyhem”, DÿA, VII, 184-185; Ahmet Aþrakça, “Gassânîler”, DÿA, XII, 397-398. 22 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 22 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam 23 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 23 17.04.2012 16:04:00 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji lid b. Velid’e savaālmadan cizye karālþnda yaplan bir antlaāma sonucu teslim olmuā, yaplan antlaāmada kendilerine can ve mal güvencesi verilmiā, dinlerini rahatça yaāayabilecekleri hususu karara baþlanmātr. Mekke’de oturan Kureyā kabilesinin Hîre ile ticârî iliākileri vard. Meselâ, Mervan’n babas Hakem b. Ebü’l-As’n Hîre’den triyat getirip sattþ, Hz. Ömer’in de ÿslâm öncesinde Hîreli Ka’b b. Adiy ile ortak ticaret yaptþ söylenmektedir. Arap Yarmadas’nda yaznn Enbar’dan Hîre’ye geçtiþi, burada geliātiþi ve yarmadann diþer bölgelerine yayldþ, hatta Mekke’ye bile buradan geldiþi bilinmektedir. Putperestlik, Hristiyanlk, Yahudilik, Mecusîlik, Maniheizm ve Mazdeizm’in yaygn olduþu Hîre’ye Nastûrî Hristiyanlþ erken dönemlerden itibaren girmeye baālamātr. Hîreliler baālangçta putperest idiler. Mazdek mezhebi onlar arasnda taraftar bulamamātr. Daha sonra buraya Hristiyanlk girmiātir. Hîre krallarnn ne zaman Hristiyanlþ kabul ettikleri hususunda farkl görüāler mevcuttur. Burann IV. yüzyln baālarndan itibaren bir piskoposluk merkezi olduþu bilinmektedir. Yine ayn yüzyln ortalarnda Hîre’de Nastûrî kilisesine mensup bir Hristiyan topluluk mevcuttu. VI. yüzyln ikinci yarsnda hüküm süren Amr b. Hind’in annesi, Gassanl bir Hristiyan prenses idi ve āehirde bir manastr yaptrmāt. Ayn yüzyln sonuna doþru Numan b. Münzir resmen Hristiyanlþ kabul etti. Bunun üzerine, daha önce de belirtildiþi gibi, Sâsânî hükümdar tarafndan hapse atld.5 b- Güney Arabistan Himyerîlerden Önce Yemen: Yemen’de M.Ö. 1400 ile 650 yllar arasnda Maînliler hüküm sürmüālerdir. Maîn Krallþ’nn merkezi San’a’nn doþusunda harabeleri bulunan Maîn āehri idi. Maînliler daha ziyade ticari hayata önem verirler, Arabistan mahsulleriyle Hindistan ve Çin’den gelen mallar Msr, Filistin ve Suriye’ye satarak büyük gelir elde ederlerdi.6 Yemen’de Maîn Krallþ’ndan sonra Sebe Krallþ kurulmuātur. Sebelilerin baāāehri baālangçta Sirvâh, daha sonra da San’a’nn krk kilometre doþusunda bulunan Me’rib idi. Tarm ve ticaretle uþraāan Sebeliler barajlar ināa etmiālerdir; örneþin Me’rib Baraj çok ünlüdür. M.Ö. 750-115 yllar arasnda hüküm süren Sebe Krallþ, Himyerîler tarafndan yklmātr.7 Himyerîler: Kahtânî Araplarndan olan Himyerîler, baālangçta, sonralar Zafâr adyla bilinen Reydân’da oturuyorlard. Daha sonra Sebelilere karā ga5. 6. 7. Corci Zeydan, el-Arab, s.221-241; Fr. Buhl, “Hîre”, ÿA, V/1, 536-537; Hitti, I, 123-128; Hüseyin Ali ed-Dakûkî, “Hîre”, DÿA, XVIII, 123-124. Corci Zeydan, el-Arab, s. 130-135; Çaþatay, s.10-13. Corci Zeydan, el-Arab, s. 136-140; Çaþatay, s.14-17. 24 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 24 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam libiyet elde edip, onlarn topraklarn hakimiyet altna aldlar. Ksa süre sonra Hadramut’u da ele geçirdiler. Maînliler ve Sebelilerin aksine savaāç bir millet olan Himyerîler, ÿranllarla ve Habeālilerle mücadele etmiālerdir. Himyerî krallarndan bazlar, kuvvetli ve kudretli anlamna gelen “tubba’ ” lakabyla anlrlar. Himyerîler M.Ö. 115 ile m. s. 525 tarihleri arasnda hüküm sürmüālerdir. Himyerîler, IV. yüzyln ortalarnda, yarm yüzyla yakn Habeā hakimiyetini kabul etmek zorunda kaldlar. Fakat 374 ylnda tekrar baþmszlklarna kavuātular. Bu srada bölgede Yahudilik ve Hristiyanlk rekabet halinde bulunuyordu. Hristiyanlk, bölgede Habeālilerin kurduklar geçici hakimiyet döneminde IV. yüzylda buraya girdi. Roma ÿmparatorluþu’nun 395 ylnda ikiye bölünmesinden sonra Doþu Roma (Bizans) imparatorlar siyâsî nüfuz ve ticârî faaliyetlerini geniāletmek amacyla Hristiyanlþ Arap Yarmadas’nda yaymak için büyük çaba sarfettiler. Bu amaçla Aden ve Necran taraflarna papazlar gönderdiler ve Necran’da bir de manastr yaptrdlar. Yahudilik ise tüccarlarn kuzeye yaptþ seyahatlerde Yahudilerle iliākileri sonucu Yemen’e girdi. Hatta Himyerî kral Zûnüvâs Yahudiliþi kabul etti ve Yosef adn ald. Arap Yarmadas’ndan Hristiyanlþn kökünü kazmak için Necran üzerine yürüdü. Zûnüvâs, yerli Hristiyanlarn Hristiyan Habeālilerle siyâsal bütünleāme arzusu taādþna inanyor, hepsini vatan haini sayyordu. O nedenle Necranllar, Hristiyanlþ terke ve Yahudiliþi kabule zorlad. Kabul etmeyenleri Uhdûd ad verilen içi ateā dolu çukurlara atarak diri diri yakt. Baākanlarn öldürdü, mallarn, yaþmalad, ÿncilleri yakt ve kiliselerini ykt. Ateā çukurlarna atlanlarn dört bin veya yirmi bin kiāi olduþu söylenir (523). Kur’an- Kerim’in Bürûc Sûresi’nde8 bu olaya iāaret edildiþi kabul edilir. Āayet Bürûc Sûresi’nde iāaret edilen bu olay ise, hendeklere doldurulup yaklan bu Hristiyanlarn tevhid inancna sahip olduklar anlaālmaktadr. Çünkü ad geçen sûrede bu kimseler “mü’minler” olarak tavsif edilmekte ve onlardan “Allah’a inandklar için intikam alndþ” bildirilmektedir. ÿslâm’n doþduþu srada Himyerî melikleri mahallî küçük emirlikler halinde varlklarn sürdürüyorlard.9 Yemen’de Habeā Hakimiyeti: Zûnüvâs’n katliamndan kurtulan bir āahs, Habeā hükümdarna giderek felaketi haber verdi ve ondan yardm talep etti. Habeā hükümdar, Eryât adl āahsn komutasnda içinde meāhur Ebrehe’nin de bulunduþu yetmiā bin kiāilik bir orduyu Zûnüvâs üzerine gönderdi. Yaplan savaāta Zûnüvâs yenildi ve atn denize sürerek intihar etti veya kaçmak ister8. 9. Bürûc Sûresi 4-8. ÿbn Hiāâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, tah. Mustafa es-Sakkâ, Kahire 1955, I, 35-72; Corci Zeydan, s. 141-151; Cevad Ali, el-Mufassal fî Târîhi’l-Arab Kable’l-ÿslâm, Baþdad 1993, II, 510-599; Çaþatay, s. 17 vd.; Hüseyin Algül, “Himyerîler”, DÿA, XVIII, 62-63. 25 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 25 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ken denizde boþuldu (525). Onun ölümüyle Himyerî Devleti de son buldu. Eryât, Yemen’i istila ederek buray Habeāistan’a baþl bir eyalet haline getirdi; böylece yaklaāk elli beā yl devam edecek olan Habeā hakimiyeti baālamā oldu. Bu suretle Yemen’e kurtarc olarak gelmiā olan Habeāliler istilac olarak kaldlar. Ancak, bununla birlikte, yukarda da söylendiþi gibi Himyerî melikleri Hz. Peygamber zamanna kadar mahallî küçük emirlikler halinde varlklarn korumuālardr. Bu arada Eryât ile Ebrehe arasnda anlaāmazlk çkmas sonucu halkn desteþini de saþlayan Ebrehe, Eryât’ öldürerek Yemen’in idaresini eline geçirdi (537). Habeā hükümdar yeni bir iç savaāa meydan vermemek için, kendisine bir mektup yazarak itaatn arzeden Ebrehe’nin Yemen valiliþini onaylad. Ebrehe, San’a’da meāhur Kulleys tapnaþn yaptrarak bütün Araplarn buray ziyaret etmesini istedi. Onun bu hareketi Araplarn tepkisine yol açt; Kinâne kabilesinden bir āahs tapnaþa girerek pisledi. Buna kzan Ebrehe, Kâbe’yi tahrip etmek gayesiyle önünde filler bulunan bir orduyla Mekke üzerine yürüdü. el-Muþammes denilen yerde karargâh kurdu. Ebrehe ile Kureyāliler arasndaki görüāmeler burada yapld. Ebrehe’nin süvarileri Mekke’ye kadar sokularak Kureyā’in ve diþer kabilelerin mallarn yaþmaladlar; bu arada Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedesi olan Abdülmuttalib’in de iki yüz devesini götürdüler. Kureyā, Hüzeyl, Kinâne ve diþer baz kabileler birleāerek Ebrehe’ye karā savaāmay düāündülerse de baāa çkamayacaklarn anlaynca vazgeçtiler. Bu arada Ebrehe, Abdülmuttalib’le görüāmek istediþini bildirdi. Abdülmuttalib, Ebrehe’ye gelerek el konulan develerini istedi. Ebrehe onun bu tutumunu hayretle karālad. Fakat Abdülmuttalib kendisinin develerin sahibi olduþunu, Kâbe’nin de koruyacak bir sahibi bulunduþunu söyledi; Ebrehe’nin huzurundan ayrlarak doþruca Kâbe’ye gitti ve Allah’a dua etmeye baālad. Kâbe’yi tahrip etmekten vazgeçmesi için yaplan bütün teklifleri reddeden Ebrehe, ordusuna hücum emri verdi. Ancak ordunun önünde bulunan büyük fil yerinden kmldamad. Ordunun büyük bir ksm, Kur’ân- Kerim’de10 de belirtildiþi gibi akn akn gelen ve baālarna taā yaþdran Ebâbîl kuālar tarafndan imha edildi. Cann zor kurtaran Ebrehe, yaral olarak Yemen’e döndü ve ksa süre sonra da öldü (571). Yemen bölgesinde Yahudilik ve Hristiyanlk halkn tümü tarafndan benimsenmemiātir. Nitekim halkn çoþu ÿslâm’n doþuāuna dek putperest olarak kalmātr. Baz kabilelerin özel putlar mevcuttu. Āu kadar var ki Kâbe kutsal bir yer olarak tannyor ve hac mevsiminde ziyaret ediliyordu. 10. Fîl Sûresi 1-5. 26 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 26 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam Yemen’de Sâsânî Hakimiyeti: Ebrehe’nin ölümünden sonra yerine geçen oþullarnn halka zulmetmeleri üzerine Himyerî krallk ailesinden Seyf b. Zûyezen, Sâsânî hükümdar Enûāirvân’dan yardm istedi. Enûāirvân’n, Vehriz adl bir āahsn komutasnda gönderdiþi ordu, Yemen’de Habeā hakimiyetine son vererek Seyf b. Zûyezen’i iktidara geçirdi. Bu arada Abdülmuttalib b. Hâāim baākanlþnda bir Kureyā heyeti de Seyf b. Zûyezen’i tebrik etmek maksadyla Mekke’den Yemen’e gitti. Sâsânî ordusunun Yemen’den çekilmesinden hemen sonra Seyf b. Zûyezen, bir Habeāli tarafndan öldürüldü. Bunun üzerine Enûāirvan, ayn komutann idaresinde bir ordu daha gönderip, bu defa Yemen’i Habeālilerin elinden tamamen alarak Sâsânîler’e baþl bir vilayet haline getirdi. Vehriz, Sâsânî valisi olarak bölgede Kisrâ adna vergi toplad. Vehriz’den sonra San’a’da srasyla Merzubân, Teynücân, Hürre Hüsrev ve Bâzân adl kiāiler valilik yaptlar. Böylece Yemen’deki Sâsânî idaresi elli yl kadar devam etti. Yemen’de Sâsânîlerin son, ÿslâm devletinin ilk valisi olan Bâzân, 7/629 ylnda ÿslâmiyet’i kabul etti ve Hz. Peygamber’in bir valisi olarak bölgede görevini sürdürdü. Yemen’in doþu kesiminde yer alan Hadramut, IV. yüzyldan itibaren Himyerî krallarnn, daha sonra da ÿran valilerinin hakimiyetinde kalmātr. ÿslâm’n doþduþu sralarda bölge, çeāitli reislerin hüküm sürdüþü birden fazla kabilenin idaresi altnda bulunuyordu. c- Hicaz Bölgesi Genel bilgiler: ÿslâm Tarihi için Arap Yarmadas’nn en önemli bölgesi hiç āüphesiz Hicaz’dr. Zira ÿslâm dini bu bölgenin önemli āehirlerinden Mekke’de doþmuā, Medine’de geliāip yaylmātr. Bölgenin bir diþer önemli āehri de Taif’tir. Bu bakmdan, Hicaz bölgesi tarihini ele alrken, Mekke, Medine ve Taif ile bunlarn çevresi üzerinde duracaþz. Mekke, dinî ve ticârî bir merkezdi. Burada bulunan Kâbe dinî bir merkez olma hüviyetini Hz. ÿbrahim zamanndan itibaren ÿslâm’n doþuāuna dek korumuātur. Buna ek olarak, Yemen’den baālayp Akabe Körfezi’ne ulaāan ticaret yolu, Mekke ve Medine’den geçerek Akdeniz limanlarna baþlanmaktayd. Ayrca Mekke çevresinde yln belli zamanlarnda panayrlar kuruluyordu. ÿāte Kâbe’nin dinî bir merkez oluāu ve Hicaz’n, Yemen - Suriye ticaret yolu üzerinde bulunmas bölgenin önemini daha da artrmātr. Hicaz, Kuzey ve Güney Arabistan’n aksine Bizansllar veya Sâsânîler gibi güçlü devletlerin iāgal maksatl saldrlarna maruz kalmamātr. Tarih boyunca çeāitli devletlerin Hicaz’a hâkim olma çabalar çok defa sonuçsuz kalmātr. Bunda, arazinin daþlk, yollarnn dar ve bölgeye asker sevkinin güç oluāunun etkisi vardr. Bunun yannda Hicaz, ekonomik yönden yabanclarn iātahn kabartacak bir zenginliþe sahip deþildi; herhangi bir iāgalci devletin elde edeceþi ganimet ve 27 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 27 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji vergi geliri, orduya yaplacak masraf bile karālamayabilirdi. Dolaysyla ÿslâm’n doþduþu sralarda Hicaz ve Necid, Arap Yarmadas’nn en önemli bölgeleri haline gelmiātir. Çünkü bu ikisinin dānda kalan bölgeler yabanc istilalarna maruz kalmāt. Neticede Hicaz halk, nesiller boyunca hürriyet havasn teneffüs etmiā, nesebine ve diline yabanc unsurlar karāmadan sâfiyetini koruyabilmiātir. Mekke: Kureyā’ten Önce Mekke’nin ÿdaresi: Mekke’nin ÿslâm tarihinde ve Müslümanlar nazarnda önemli yeri vardr. Hz. Peygamber burada doþmuā, büyümüā, evlenmiā, kendisine peygamberlik görevi verilmiā ve peygamberliþinin de on üç yln burada geçirmiātir. Kâbe, Mescid-i Harâm, Safâ ve Merve adl kutsal ve meāhur mekanlar burada bulunur. Haccn menâsikinden bir ksmnn îfâ edildiþi Arafât, Müzdelife ve Minâ, Mekke çevresindedir. Müslümanlar namazlarn Kâbe’ye yönelerek klarlar. ÿslâm’n beā āartndan birisi olan hac, bizzat Mekke’ye gitmek suretiyle yerine getirilir. Mekke’yi ilk olarak mesken edinenlerin Amâlika olduþu söylenir. Daha sonra buraya Güney Arabistan kökenli Cürhüm kabilesi yerleāmiātir. Cürhümlüler zamannda ÿbrahim Peygamber hanm Hâcer ve oþlu ÿsmail ile birlikte Mekke vâdisine gelerek Kâbe’yi ināa etmiātir. Hz. ÿsmail burada büyümüā ve Cürhümlülerden bir kzla evlenmiātir. Aslen ÿbrânî olan Hz. ÿsmail, Yemen asll Cürhümlülerden Arapça öþrenmiātir. Onun neslinden, el-Arabü’l-Müsta’ribe, yani Araplaāmā Araplar denilen kuzey Araplar türemiātir. Hz. ÿbrahim zamannda hac ibadeti farz klnmā ve Mekke güvenli belde olmuātur. Hz. ÿsmail vefatna kadar Kâbe’nin idaresini bizzat kendisi yürütmüā, ondan sonra oþlu Nâbit bu görevi üstlenmiātir. Nâbit’ten sonra Kâbe’nin idaresini ele geçiren Cürhümlüler ayn zamanda Mekke’ye de hakim olmuālardr. Hz. ÿsmail’in torunlar herhangi bir çekiāme içine girmeksizin Cürhümlülerle birlikte yaāamaya devam etmiālerdir. Mekke ÿsmailoþullarna dar gelmeye baālaynca bir ksm Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerine daþlmālardr. Zaman geldi, Cürhümlüler Kâbe’ye saygszlk yapmaya, Mekke’ye dāardan gelen ziyaretçilere zulmetmeye ve Kâbe’ye hediye edilen mallara el koymaya baāladlar. Bu arada Yemen’den Mekke çevresine gelen ve Merru’z-Zahrân’a yerleāen Huzâa kabilesi, Bekir b. Abdümenât kabilesi ile birleāerek Cürhümlüleri Mekke’den uzaklaātrd (207). Bu olaydan sonra Mekke’nin idaresi Huzâallarn eline geçti. Bu kabilenin Mekke idaresi iki yüzyldan fazla devam etti. Bu dönemde çok önemli ve olumsuz bir geliāme yaāand. Huzâa kabilesinin baākan Amr b. Luhay, Hz. ÿbrahim’in tevhid inancn temelinden deþiātiren puta tapclþn ve birçok putun Kâbe’ye yerleātirilmesinin öncülüþünü yapt. Suriye’de Belkâ yaknlarndaki Maâb denilen yerden Mekke’ye put getirerek Kâbe’ye dikti. 28 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 28 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam Çevrede putperestlik yayld. Hz. ÿbrahim’den kalma baz inanç ve ibadet āekilleri de putperestlikle birlikte mevcudiyetini devam ettirdi. Mekke’de Kureyā ÿdaresi: Kureyā kabilesi, Huzâallarn hakimiyeti boyunca Mekke çevresinde, akrabalar olan Kinâneoþullarnn arasnda daþnk bir āekilde yaāyorlard. Kureyā kabilesine adn veren Fihr b. Mâlik’in altnc nesilden torunu olan Kusay b. Kilâb, Mekke ve Kâbe’nin yönetimini ele geçirdi. Kusay küçük yaāta iken babas vefat etmiā, annesi de Suriyeli bir adamla evlenmiāti. Kusay’n çocukluþu da Suriye’de annesinin yannda geçmiāti. Hz. Peygamber’in beāinci göbekten dedesi olan Kusay, Mekke’ye döndü ve Huzâallarn baākan olan Huleyl b. Hubāiyye’nin kz Hubbâ ile evlendi. Bu evlilikten Abdüddâr, Abdüluzzâ, Abdükusay ve Abdümenâf adl çocuklar dünyaya geldi. Kusay, kayn babasnn ölümünden sonra, Kâbe’nin anahtarlarn eline geçirmek istedi. Ancak Huzâallarn āiddetli muhalefeti ile karālaāt. Sonunda Suriye’de bulunan ana bir kardeāi Rizâh’n da yardmyla, hacla ilgili görevleri elinde bulunduran Sûfelileri ve Kâbe hizmetlerini yürüten Huzâallar yenilgiye uþratt. Bundan sonra Mekke’de Huzâallarn idaresi sona erdi ve Kureyā’in hakimiyet dönemi baālad. Kusay, idareyi eline alr almaz, daha önce Mekke çevresinde daþnk bir āekilde yar göçebe hayat yaāayan Kureyā kabilesini bir araya toplayarak Mekke’nin Harem bölgesine yerleātirdi. Kureyā kabilesinin boylarn Kâbe’nin etrafna ināa edilen evlerde iskâna tabi tuttu. Kabilesini bir araya topladþndan dolay “mücemmi’” (birleātirici) ünvann ald. Kendi yakn akrabalarn āehrin iç ksmlarna, uzak akrabalarn da dā ksmlarna yerleātirdi. ÿç ksma yerleāenlere Kureyā el-Bitâh, dā taraflara yerleāenlere Kureyā ez-Zavâhir ad verilir. Bu suretle Kureyā kabilesi göçebelikten (bedevîlik) yerleāik hayata (hadarîlik) geçmiā oluyordu. Kureyā el-Bitâh, ÿslâmiyetin ortaya çktþ sralarda baālca āu kabilelerden oluāuyordu: Hâāim, Ümeyye, Nevfel, Muttalib, Zühre, Abdüddâr, Esed, Teym, Mahzûm, Adiy ve Sehm. Kusay, Mekke’nin idaresi ve hac hizmetlerinde baz yenilikler yapt; Kâbe’nin yanna, Kureyā kabilesinin önemli iālerinin görüāüldüþü Dârunnedve’yi ināa etti. Kureyā kabilesinden her sene para toplayarak yemek hazrlamaya, hac mevsiminde haclara, fakirlere ve yiyeceþi olmayanlara Mekke’de, Mina’da ve Arafat’ta ikram etmeye baālad. Bu vazife ileride “rifâde” adyla kurum haline gelecektir. Kusay, Kâbe avlusuna deriden bir havuz yerleātirerek āehir dāndaki kuyulardan develerle tatl su taāmaya ve haclarn su ihtiyacn bu suretle karālamaya baālad. Bu vazife de ileride “sikâye” adyla kurumlaāacaktr. Ayrca Mekke’nin çeāitli yerlerine kuyular kazdrd. “Hicâbe” ve “sidâne” adyla bilinen Kâbe’nin 29 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 29 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji perdedarlþ, bakm ve anahtarlarnn muhafazas görevini elde etti. “Livâ” ad verilen Kureyā’in bayraþn taāma imtiyazn üstlendi. 480 yl civarnda vefat eden Kusay, vefatndan önce üzerindeki görevleri oþlu Abdüddâr’a vasiyet etti. Ancak Kusay’n torunlar arasnda bu görevler yüzünden ihtilaf çkt. Abdümenâfoþullar olan Hâāim, Abdüāems, Nevfel ve Muttalib, o sralarda Kureyā ticaretini geliātirerek uluslararas boyutlara ulaātrmālar, bu suretle hem çevre ülkelerin hükümdarlar ve hem de Araplar nezdinde āöhret kazanmālard. Bu dört kardeā, Abdüddâroþullarnn elinde bulunan ve Kusay’dan intikal eden Hicâbe, Rifâde, Sikâye, Livâ ve Dârunnedve’yi ele geçirmek istediler. Sonuçta Kureyā ikiye bölündü. Esed, Zühre, Hâris ve Teymoþullar, Abdümenâfoþullarn desteklediler. Bunlar birbirinden ayrlmamak ve ittifak kurduklar kabileleri yalnz brakmamak üzere Mescid-i Harâm’da kokulu su dolu bir kazana ellerini batrp, sonra da Kâbe’ye sürerek yemin ettiler. Bunun için kendilerine “Mutayyebûn” (koku sürülmüāler) denildi. Hz. Peygamber’in kabilesi olan Hâāimoþullar da Mutayyebûn’a dahildi. Öte yandan Sehm, Cumah, Adiy ve Mahzûmoþullar, Abdüddâroþullaryla ittifak kurdular. Bunlar da, birbirinden ayrlmamak ve müttefiklerini yalnz brakmamak üzere Kâbe’nin önünde yemin ettiler. O nedenle kendilerine “Ahlâf” (müttefikler) denildi. Mutayyebûn ve Ahlâf gruplar, birbirlerinin kökünü kazyncaya kadar savaāmaya karar verdiler. Fakat sonunda barā gerçekleāti. Buna göre Hicâbe, Livâ ve Nedve ‘nin eskiden olduþu gibi Abdüddâroþullarnn elinde kalmas, rifâde ve sikâyenin ise Abdümenâfoþullarna verilmesi kararlaātrld. Rifâde ve sikâyeyi Hz. Peygamber’in büyük dedesi Hâāim b. Abdümenâf üstlendi. Her iki taraf da yaptklar bu antlaāmay hiç bozmadan ÿslâm’n ortaya çkāna kadar devam ettirdiler. Kusay’n ihdas ettiþi görevlerden rifâde ve sikâye ÿslâm’n doþduþu srada Hâāimoþullarnn; livâ, nedve ve hicâbe, Abdüddâroþullarnn; Kusay’dan itibaren nesilden nesile intikal eden ordu komutanlþ görevi ise Ümeyyeoþullarnn elinde bulunuyordu. Kusay’n vefatndan ÿslâm’n doþuāuna kadar yaklaāk bir buçuk asr kadar bir süre geçmiātir. Bu zaman zarfnda Mekke’nin idaresiyle ilgili olarak yeni görevlere ihtiyaç duyulmas sebebiyle Kusay’n ihdas ettiþi görevlere zamanla yenilerinin eklendiþi görülmektedir. ÿslâm’n doþduþu srada Mekke’nin idaresi ile ilgili on iki kadar görev göze çarpmaktadr. Bu görevler ve görevleri yürüten kabileler āunlardr: Rifâde: Mekkelilerden para toplayp fakir haclara yemek vermek; bu görev Hâāimoþullarnn elinde idi. Sikâye: Haclarn su ihtiyacnn karālanmas; bu görev de Hâāimoþullarnn elinde idi ve son olarak Abbas b. Abdülmuttalib tarafndan yürütülüyordu. Nedve: Mekke’nin ve Kureyā kabilesinin önemli iālerinin görüāüldüþü Dârunnedve’deki baākanlk görevidir. Bu, 30 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 30 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam Abdüddâroþullarnn elinde idi ve Nedve ad verilen kurul burada toplanrd. Nikah merasimleri burada yaplr, erkek çocuklar burada sünnet edilirdi. Ordu komutanlar savaāa çkarken sancaþ buradan alrlard. Barā zamannda sancak meclis salonunda muhafaza edilirdi. Hicâbe (Sidâne): Ka’be’nin perdedarlþ, bakm ve anahtarnn muhafazasdr. Abdüddâroþullarndan Osman b. Talha’da idi. Livâ: Kureyā’in bayraþn taāma imtiyazdr. Abdüddâroþullarnda idi. Ukâb: Kartal veya karakuā manasna gelen Ukâb, Kureyā’in sancaþ idi. Savaā srasnda ortaya çkarlr ve onu ordu komutan taārd. Eānak: Diyetlerin ödenmesi ve zararlarn tespiti görevidir. Teymoþullarnn elinde olan bu görevi Hz. Ebû Bekir yerine getiriyordu. Kubbe ve E’inne: Kubbe, savaā zamannda bir çadrn kurulmas ve Kureyālilerin orduyu techiz için getirdikleri savaā malzemelerini ve paralar burada toplama görevidir. E’inne ise savaāta Kureyā ordusundaki süvari birliþine kumandanlk yapmaktr. Bu ikisi Mahzumoþullarndan Halid b. Velid’in uhdesinde idi. Sifâret: Kureyā’in yabanclar nezdinde temsil edilmesi. Adiy kabilesinin elinde olan bu görevi Ömer b. Hattab yürütüyordu. Eysâr: Bir iāe baālamadan önce “Ezlâm” ad verilen oklarla bir çeāit kumar oynamak ve fala bakmak. Cumah’tan Safvân b. Ümeyye bu iāe bakyordu. Meāûra veya Meāveret: Kureyā kabile reislerinin bir iāe karar vermeden önce bu iāe bakan kimseyle istiāare etmeleridir. Esed’den Yezîd b. Zem’a bu görevi yürütüyordu. Hukûme veya Emvâl-i Muhaccere: Bu görev putlara sunulmuā olan mallarn saklanmasdr. Sehmoþullarndan Hâris b. Kays buna bakyordu.11 ÿslâm’n doþuāundan ksa bir süre önce Mekke’de, Bizans ÿmparatorluþuna baþl bir krallk kurma teāebbüsü baāarszlkla sonuçlanmātr. Bizans ÿmparatoru Jüstinyen, Kureyā’in Esed kolundan olan ve Hristiyanlþ kabul eden Osman b. Huveyris’e bir taç vermiā; ayrca eline kendisini Mekke kral tayin ettiþini içeren bir de mektup vermiāti. ÿmparator mektupta Mekkelilerden Osman b. Huveyris’i kral olarak tanmalarn ve kendisine vergi vermelerini istemiāti. Jüstinyen’in mektubu ve tacyla Mekke’ye gelen Osman b. Huveyris, Kureyā kabilesini toplayarak durumu iletmiāti. Ancak bizzat kendi ailesinin ileri gelenleri “Mekke’nin özgürlüþe alāmā halk kendilerinin bir kral tarafndan idare edilmesine asla raz olmazlar” diyerek karā çkmālard. Dolaysyla imparatorun isteþi reddedilmiāti. Çünkü bu istek kabul edilseydi, Kureyā’in, Bizansla o dönemde çekiāme halinde bulunan ÿran’la ticârî iliākileri tehlikeye düāebilirdi. ÿmparatorun isteþinin yerine getirilmemesi üzerine Bizansllar Suriye’ye giden Kureyā 11. Ezrakî, Ahbâru Mekke, Mekke, 1352, 1357; ÿbn Habîb, el-Munammak fî Ahbâri Kureyā, tah.Hurāid Ahmed Fârk, Haydarâbâd 1964; Corci Zeydan, el-Arab, s. 275-280; Cevad Ali, IV, 5-127; W. M. Watt, “Kuraysh”, Eÿ2, V, 434-435; Mustafa Fayda, Halid b. Velid, ÿstanbul 1990,s. 21 vd.; ÿbrahim Sarçam, Emevî-Hâāimî ÿliākileri, Ankara 1997, s. 33-68. 31 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 31 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji tüccarn rahatsz etmeye ve hatta tutuklamaya baālamālardr. Fakat bu basklar da sonucu deþiātirmemiātir. Mekke’nin ve Kureyā kabilesinin siyasî tarihinde önemli yer tutan ve Hz. Muhammed (s.a.s.) yirmi yaālarnda iken meydana gelen Ficâr Savaālar ile, Hilfü’l-fudûl Antlaāmas’n Hz. Peygamber’in gençliþini iālerken ele alacaþmz için burada bu iki konu üzerinde durmayacaþz. Yesrib (Medine): Hz. Peygamber buraya hicret ettikten sonra Medine adn alan Yesrib’in eski sakinleri Amâlika kavmi idi. Amâlika daþldktan sonra, M.Ö. VI. yüzyln baālarnda Bâbil Kral Buhtunnasr’n Kudüs’ü iāgal edip oradaki Yahudileri Bâbil’e götürdüþü srada kaçp kurtulan baz Yahudiler Hicaz bölgesine giderek Hayber, Vâdi’l-Kurâ, Fedek ve Yesrib’e yerleātiler. Hristiyanlþn Suriye’de yaylmasndan sonra Romallarn sk takibine uþrayan Suriye ve Filistin Yahudilerinden bazlar da Hicaz’a göç ettiler. Yesrib’e yerleāenler Benî Kurayza, Benî Nadîr ve Benî Kaynukâ’ adl Yahudi kabileleridir. Hicaz’a yerleāen Yahudiler Arap kabile geleneþini benimsediler ve Arap isimlerini aldlar. Bunlar ziraat, ticaret, kuyumculuk, demircilik, dokumaclk, silah ve zirâî alet imalat ile meāgul oluyorlard. Yahudiler, Araplar gibi özel mahallelerde ikamet ediyorlard. Bu arada Yemen’de Me’rib Baraj’nn yklmas üzerine muhtemelen II. veya III. yüzylda kuzeye göç eden güney Araplarndan Ezd kabilesinin iki kolu olan Evs ve Hazrec Yesrib’e yerleātiler. Abdüleāheloþullar Evs’in, Neccâroþullar da Hazrec’in ÿslâm’n doþduþu srada meāhur olan kollarndandr.12 Taif: Mekke’nin yaklaāk yüz yirmi kilometre güneydoþusunda bulunan Taif’te Sakîf kabilesi oturuyordu. Havas serin olduþu için Mekkelilerin sayfiye merkezi idi. Ayrca Ebû Uhayha, Utbe ve Āeybe b. Rebîa, Abbas b. Abdülmuttalib gibi pek çok Kureyālinin orada arazileri ve üzüm baþlar vard. Sakîf kabilesi ziraat ve ticaretle meāgul oluyordu. Taif, kuru üzüm, deri sanayi ve āarap üretimi ile meāhurdur. Baþclþn yannda arclk da yaplyordu. Baāta Ebû Süfyan olmak üzere Kureyā tacirleri Taif’te üretilen mallar Arap Yarmadas dāna ihraç ederlerdi. Görüldüþü gibi ÿslâm’n doþduþu srada Hicaz’da siyâsî bir birlik ve merkezî bir otorite mevcut deþildi. Sosyal düzeni saþlamada kabileler ve gruplar arasndaki güç dengesinin, kan baþna dayal üniter yapnn, gelenek ve örfün, hakemlerin, kabile meclis ve baākanlarnn, āehir eārâfnn önemli yeri vard.13 12. 13. Cevad Ali, IV, 128-142. Cevad Ali, IV, 142-157. 32 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 32 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam 3- Sosyal ve Kültürel Durum a- Nüfus Yaps Burada ÿslâm’n doþduþu srada Arap Yarmadas sâkinleri arasnda yer alan Araplar, Yahudiler, ÿranllar ve diþer etnik unsurlardan söz edilecektir. Arabistan’n asl sakinleri Araplardr ve bunlar tarihî bakmdan iki büyük gruba ayrlrlar: Birincisi, eski devirlerde yaāamā, ancak daha sonra yok olmuā Araplardr. Âd, Semûd, Medyen ve Amâlika gibi. Bunlara “Arab- bâide” denir. ÿkincisi grup ise soylar devam eden Araplardr. Bunlara “Arab- bâkiye” denir ve iki kola ayrlrlar: Arab- Âribe: Asl Araplar bunlardr. Kahtânîler ad verilen bu grubun esas vatan Yemen’dir. Bunlara Güney Araplar da denilir. Cürhüm ve Ya’rub olmak üzere önce ikiye ayrlrlar. Ya’rub’dan olan Kehlân ve Himyer’den pek çok kabile türemiātir. Meāhur Kudâa kabilesi Himyer’in, Ezd ise Kehlân’n koludur. Belli baāl Kahtânî kabileleri āunlardr: Kudâa, Ezd, Mezhic, Hemdân, Kinde, Kelb, Uzre, Ans, Murâd, Huzâa, Cüzâm, Âlü Cefne (Gassânîler), Lahm, Tay, Eā’ar, Evs, Hazrec. Kahtanîlere mensup kabilelerin bir ksm Me’rib Baraj’nn ykl- Arap Yarmadasnda Kabileler 33 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 33 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji mas baāta olmak üzere deþiāik sebeplerle ve deþiāik zamanlarda anavatanlarn terkederek Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerine yerleāmiālerdir. Gassânîler Suriye’ye, Lahm ve Cüzâm Hîre’ye, Huzâa Mekke’ye, Kinde, önce Bahreyn, sonra Hadramut ve daha sonra da Necid’e, Evs ve Hazrec de Medine’ye yerleāen Kahtânî kabileleridir. Arab- Müsta’ribe (veya Mütearribe): Aslen Arap olmayp, sonradan Araplaāan kabilelerdir. Bunlara, Hz. ÿsmail’in neslinden olduklar için ÿsmâîlîler; Hz. ÿsmail’in torunlarndan Adnan’n neslinden türedikleri için Adnânîler de denir. Mekke’ye geldiþinde, babas gibi Süryânîce veya ÿbrânîce konuāan Hz. ÿsmail, Kahtânîlerden Cürhümlü bir kadnla evlenmiāti. Onun soyu, bu Cürhümlü kadnla evliliþinden türeyip Araplaātþ için Arab- Müsta’ribe diye anlmātr. Dolaysyla Hz. ÿsmail’in nesli anne cihetinden Araptr. Bunlara Kuzey Araplar da denir. Adnan Hz. Peygamber’in yirmi birinci göbekten atasdr. Onun neslinden türeyen baālca büyük kabileler āunlardr: Rebîa, Mudar, Kays- Aylân, Gatafân, Kinâne, Kureyā ve bunlarn Süleym, Hevâzin, Temîm, Esed, Hüzeyl, Sakîf, Teym, Hâāim, Ümeyye gibi alt kollar. Adnânîler, nüfuslar çoþalnca Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerine daþlmālardr; Kureyā kabilesi ise Mekke’de kalmātr. Diþer Adnânîler Tihâme, Hicaz ve Necid’de göçebe veya yar göçebe halde yaāamaya devam etmiālerdir. ÿslâm’n ortaya çkāndan sonra çeāitli ülkeleri fetheden Arap ordularnn bu memleketlerin asl sakinleriyle karāmas sonucu ortaya çkan Araplara Arab- Müsta’ceme (Acemleāmiā Araplar) denilmektedir.14 Arap Yarmadas’nda, Araplarn dāndaki milletlerden insanlar da yaāyordu. Bahreyn ve Umman baāta olmak üzere yarmadann ÿran’a yakn olan doþu kesimleriyle Yemen’de Araplarn yansra ÿranllar da vard. Yemen’de yarm asr (575-629) süren Sâsânî idaresi esnasnda ÿranllarn yerli kadnlarla evlenmeleri üzerine “Ebnâ” (oþullar) ad verilen yeni bir etnik grup ortaya çkt. Yemen’de siyâsî ve askerî gücü elinde bulunduran Ebnâ, kültür bakmndan zamanla Araplaāt. San’a’da Sâsânîlerin son, ÿslâm’n da ilk valisi olan Bâzân; peygamberlik iddiasnda bulunan Esved el-Ansî’yi öldüren ve Hz. Ebû Bekir tarafndan San’a’ya vali tayin edilen Fîrûz ed-Deylemî, Ebnâ’ya mensup meāhur kiāilerdir.15 Hicaz bölgesinde de Arap olmayan topluluklar mevcuttu. Medine, Hayber, Vâdi’l-Kurâ ve Fedek’te Yahudiler oturuyordu. Arap Yarmadas’nn çeāitli yerlerinde saylar az da olsa Habeāliler, Rumlar ve Mezopotamyallar da bulunuyor14. 15. Āemseddin Günaltay, ÿslam Öncesi Araplar ve Dinleri, sad. M. Mahfuz Söylemez-Mustafa Hizmetli, Ankara 1997, s.35 vd.; Hakk Dursun Yldz, “Arap”, DÿA, III, 273; Ebû Āühbe, esSîretü’n-Nebeviyye fî Davi’l-Kur’âni ve’s-Sünne, Beyrut 1988, I, 47-48. Mustafa Fayda, “Ebnâ” DÿA, X, 78-79. 34 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 34 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam du. Kendileri birer köle olan Bilal-i Habeāî, Suheyb er-Rûmî ve Ninoval Addâs, Mekke’de yaāayan yabanclardan birkaçdr. b- Kabile Hayat Araplarda bedevî ve hadarî olmak üzere baālca iki çeāit hayat tarz mevcuttu. Çöl ve vahalarda develeriyle birlikte konar-göçer olarak çadrlarda yaāayan Araplara bedevî; köy, kasaba ve āehirlerde yerleāik hayat yaāayanlara da hadarî denir. ÿslâmiyetin ortaya çktþ sralarda Arabistan’n bilhassa orta ve kuzey kesiminde yaāayan Adnânî ve Kahtânî kabileleri Bedevî ve Hadarî diye iki ksma ayrlyordu. Bedevîler geçimlerini hayvanclk, avclk, ticaret ve baskn gibi yollarla temin ederlerdi. Tarm, el iāleri ve sanatlar ile denizcilikten hoālanmazlar, bunlar hakir görürlerdi. Temel besin maddeleri hurma, et, süt ve süt ürünleridir. Bunun yannda zaruri ihtiyaçlarn temin için köylere ve kervanlara baskn düzenlerlerdi. Ticaret de yaparlar, ihtiyaç duyduklar malzemeleri āehirlerden deþiātirme usulü ile temin ederlerdi. Baz Bedevîler gelir elde etmek için ticaret kervanlarna deve temin ederler, klavuzluk ve muhafzlk yaparlard. Bedevîler Arap dilini en temiz ve doþru āekilde kullanrlard. Onun için āehirliler çocuklarn doþru Arapça öþrenmeleri için çöle gönderirlerdi. Yerleāik hayat yaāayanlar, yani hadarîler, köy, kasaba ve āehirlerde kendilerine mahsus mahallelerde kerpiçten veya taātan yaplan evlerde otururlard. Yemen ve çevresinde, Sâsânî ve Bizans snrlarnda krallklar kurmuā olan Arap kabileleri ile Mekke, Medine ve Taif’te oturan kabileler hadarîdirler. Taif ve Medine gibi ziraate elveriāli yerlerde oturan hadarîler geçimlerini genellikle tarmla; Mekke gibi ziraate elveriāli olmayan merkezlerde ise ticaretle temin ederlerdi. Bedevîlik ve hadarîlik arasnda, yar göçebe hayat yaāayan Araplar da vard. Ticaret kervanlarnn uþradþ konaklama yerlerinin bulunduþu vaha ve vadilerde yaāayan kabileler bunun en güzel örneþidir.16 Hayat āartlarnn ve geçim kaynaklarnn farkl olmasna raþmen, gerek bedevîlerde ve gerekse hadarîlerde sosyal yapnn bir tek temeli vardr. O da baþlar, gelenekleri ve ahlâkî deþerleriyle “kabile”dir. Kabile, ayn soydan gelen āahslarn oluāturduþu ve fertlerin birbirine kan, neseb yoluyla baþlandklar topluluktur. Nesep, asabiyetin temelini teākil ettiþi için, ister bedevî ister hadarî olsun her Arap nesebini korumaya özen gösterir ve ecdadnn adn ezbere bilirdi. Kabile daha çok, erkek soyundan gelen akrabalk baþna dayanr; fakat dāarya tamamen kapal deþildir. Hilf (antlaāma, ittifak), civâr (resmî koruma teminat) ve korumaya alma, dost klma (velâ) yoluyla da akrabalk baþ kurulabilir. Bir kimse kabilesini terkeder veya kabilesinden kovulursa, baāka bir kabile men16. ÿbn Haldun, Kitâbü’l-ÿber, Beyrut 1979, I, 101 vd.; Cevad Ali, IV, 271 vd.; Mustafa Fayda, “Bedevî”, DÿA, V, 311-316. 35 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 35 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji subunun himayesine girdiþinde veya müttefiki olduþunda yeni kabilesinin bir üyesi olurdu. Böyle birisine halîf (antlaāmal, müttefik) denilirdi. Resmî koruma teminat altndaki kimseye ise câr denirdi. Savaā veya baskn sonucu ele geçen veya satn alnan köle azat edilirse velâ baþ kurulur; azat edilen köle, azat eden kabilenin mevlâs olurdu. Birçok bakmdan halîf, câr ve mevlâ kabilenin üyesi gibi muamele görürdü. Kendisine seyyid veya āeyh denilen, bazen de emîr, rab ve melik gibi lakaplar da verilen kabile baākan, eāit hak sahipleri arasndan kabile toplantsnda seçilirdi. Baākan adaynda yaā, cömertlik, kahramanlk, sabr, hilim, tevazu ve etkili konuāma kabiliyeti gibi hasletler aranrd. Onda aranan bu özellikler kabilelere göre de farkllk arzederdi. Mudar kabileleri re’ye, Rebîa cömertliþe, Yemen kabileleri ise nesebe önem verirlerdi. Kabile baākanlþ prensip itibariyle rsî deþildi; fakat eski baākann çocuklar kabiliyetleriyle temayüz ederlerse baākanlk onun ailesinde kalmaktayd. Baākanlþn verasetle intikali durumunda makam, babadan büyük oþula geçerdi. Bazen baākann, vefatndan önce yerine geçecek kimseyi tayin ettiþi de olurdu. Meselâ Hsn b. Huzeyfe b. Bedr, kendisinden sonra oþlu Uyeyne’yi veliaht tayin etmiātir. Hsn vefatndan önce oþullarn çaþrarak Uyeyne’ye “Benden sonra benim halifem ve kabilenin baākansn” demiātir. Daha sonra da bunu kabilesine ilan etmiā, onlara baz tavsiyelerde bulunmuā, birlik halinde olmalarn, savaāa hazr durumda bulunmalarn vasiyet etmiātir. Vefat eden reisin neslinin kesilmesi veya çocuklarnn anlaāamamas durumunda kabile bölünmekten korkard. Bu durumda ölen reisin çocuklarnn en ehil olann veya ona en yakn birisini seçme yoluna giderlerdi. Reis adaylar arasnda rekabetin önlenemediþi durumlarda ise, en yakn krala baāvurarak kendilerine bir reis seçmesini isterlerdi. Bedevî hayat yaāayan Maad kabileleri bu metoda baāvururlar; Yemen kralna müracaat ederek reis tayinini ona brakrlard. Bazen kahramanlþ ve cesareti ile ünlü bir kimsenin baākanlþ ele geçirdiþi de olurdu. Âmir b. Tufeyl, amcas Ebû Berâ’n ölümü üzerine kabile baākanlþnn kendisine veraset yoluyla intikal etmediþini; kendi gayret ve meziyetleriyle baākan seçildiþini bir āiirinde dile getirmiātir. Baākan seçiminde anlaāmazlk meydana gelirse kâhinlere müracaat edilerek kur’aya baāvurulduþu da oluyordu. O takdirde kur’a kime çkarsa o baākan olurdu. Kabile baākannn görevi emretmekten çok hakemlik yapmakt. Kimseye görev yükleyemez, ceza veremezdi; kabile toplantlarn idare eder, diþer kabilelerle iliākilerde kabilesini temsil eder, kabile üyeleri arasnda ortaya çkan ihtilaflar çözerdi. O, örfe göre hüküm verirdi. Çünkü örf, Arap Yarmadas halknn kanunu idi. Kanun ve düsturlar, atalardan kalma geleneklerdi. Örf ve âdete karā gelmek çirkin bir davranā olarak telakki edilirdi. Gerektiþinde savaā ilan et36 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 36 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam mek, ganimetleri taksim etmek, göç srasnda çadr kurulacak yerleri belirlemek, misafirleri aþrlamak, antlaāmalar yapmak, esirleri kurtarmak āeyhin görevleri arasndayd. Kabile bazen āeyhin adyla ve lakabyla anlrd. Genel toplantlarda her ne kadar herkesten ziyade āeyh dinleniyorsa da o özel bir ayrcalþa sahip deþildi. Fakat görevleri çok aþrd. Herkes onlarn savaāta cann, barāta servetlerini ortaya koymalarn isterdi. Āeyh harp zamannda komutan olurdu. Kabile baākanna danāmanlk yapan bir de meclis bulunmaktayd. Yerleāik hayat yaāayanlarn toplum yaps da bedevîlerinki gibi kabile esasna dayanyordu. Ancak yerleāik hayata geçmenin özelliklerinden kaynaklanan birtakm deþiāiklikler göze çarpmaktayd. Meselâ Mekke’de oturan Kureyā kabilesinde āeyhlik sistemi ortadan kalkmaya yüz tutmuātu. Āeyhe yardmc olan meclis de farkllaāmāt. Bedevîlerdeki kabile meclisinin āehirdeki karālþ olan “mele’” mevcut idi. Mele’ her oymaktan önde gelen bir veya iki kiāinin katlmnn oluāturduþu meclisti. Bu meclisin nüvesini Kureyā kabilesini bedevîlikten hadarîliþe geçiren Kusay tarafndan ihdas edilmiā olan meclis teākil etmektedir. Dolaysyla bu, Kureyā’in kabile yapsna hadarîliþin getirdiþi bir yenilikti. Mele’in yaptrm gücünden çok ahlâkî otoritesi vard. Bu kurum, siyâsî anlamda bir parlamento ve āeyhler meclisi deþil; ancak önemli iālerde ve ihtiyaç duyulduþunda görüālerine baāvurulan bir danāma meclisi idi. Etkili kararlar oybirliþi ile alnan kararlard. Mele’, çoþunlukla uzun inceleme, düāünme ve görüāmeler sonucu karar verirdi. Bu meclis, yeniliþi kolay kolay kabul etmeyen tutucu insanlardan oluāuyordu. Bazen bir görüāe, etkili bir reis tek baāna karā çkabilirdi. Kureyā’in bir bütün olarak baākan ve Mekke’de merkezî bir otorite bulunmuyordu. Mele’in toplant yeri Dârunnedve idi. Mele’, aile düzeyinin üzerindeki ve āehrin tamamn ilgilendiren iālere bakard; āehrin güvenliþini ve geleceþini ilgilendiren kararlar alrd; Kureyā’in sevkedeceþi kervann yönünü belirlerdi. Kervanlar Dârunnedve’nin önünden kalkarlar ve dönüāte burada konaklarlard. Mekke halknn bu meclisin üyelerinin seçiminde veya tayininde rolü mevcut deþildi. Peygamberliþin Mekke döneminde mele’in üyeleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in baā muhalifleriydi. Dârunnedve’nin yannda, muhtemelen, Kureyā’in alt kollarnn eārâfnn “nâdî” denilen toplant yerleri de vard. Bunlarn rolü Dârunnedve’den fazla idi. Boy içindeki ihtilaflarn çözülmesinde bunlar daha etkili idiler. Boya ait kervanlarn uþurlanmas ve karālanmas nâdîde yaplrd. Bir kabile reisini kabile harici brakma (tard ve hal’) ve bir kimsenin himayeye alnmas o aāiretin nâdîsinde yaplrd. ÿslâm’n doþduþu srada bütün olarak Kureyā’ten ziyade bu kabilenin kollarnn ayr ayr nüfuzlar söz konusu idi. Kamu görevleri Kureyā’in on kolunun baākanlar mesabesindeki kimseler tarafndan yürütülüyordu. 37 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 37 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Kaynaklar Medine’de, Mekke’deki gibi bir Dârunnedve’nin varlþndan bahsetmemektedirler. Yani Evs ve Hazrec kabilelerinin ortak bir meclisleri yoktu. Bu iki kabile arasndaki āiddetli rekabet bu tür bir meclis oluāmasn imkansz hale getirmiātir. Taif’te ise Mekke’deki gibi bir mele’ mevcuttu. Savaā ve barāta āehrin iāleri bu meclis tarafndan yürütülüyordu.17 Kabile nizamnn esas “asabiyet”tir. Asabiyet, bir kimsenin asabesini, yani baba tarafndan akrabalarn veya genelde kabilesini, ister hakl, ister haksz olsun her zaman savunmaya hazr olmasdr; dā tehlikelere karā koymak veya saldr yapmak gerektiþinde bütün kabile üyelerinin harekete geçmesini saþlayan birlik ve dayanāma ruhudur. Bu ruh, kabilenin bütün fertlerini birbirine baþlayan unsurdur. Buna göre herkes tehlike annda kabilesine yardm etmekle mükellefti. Bu, belki çöl āartlarnda hayatn devam için kabile dayanāmasna fazlaca ihtiyaç duyulmasndan kaynaklanyordu. Çünkü çölde hem hayat āartlarna ve hem de düāman kabilelerden gelecek tehlikelere karā koyabilmek için kabile dayanāmasna ihtiyaç vard. Bedevîlerin birlikte yaāamas, birlikte savunmas, birlikte saldrmas gerekiyordu. “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeāine yardm et” atasözü, kabiledaāa her durumda yardm edilmesi gerektiþine iāaret etmektedir. Hatta onun hakl veya haksz olduþunu sorma hakkna bile sahip deþildir. Bu anlayāta suçun ferdîliþi esas deþildi. Cahiliye döneminde söylenmiā bu atasözünü18 ÿslâm döneminde Hz. Peygamber de söyledi; bunun üzerine bir adam “Yâ Resûlallah! Mazluma yardm ederiz. Fakat zalime yardm nasl olur?” diye sordu. Hz. Peygamber buna cevaben “Onu zulümden alkoyarsn” āeklinde cevap verdi.19Āüphesiz Hz. Peygamber’in bu sözünde bahsettiþi yardm edilmesi istenen kardeā din kardeāidir.20 Kabile hayatnda kan davalar, düzeni saþlayacak merkezî gücün bulunmayā nedeniyle yaygnd. Kan davalarnn en büyük sebebi intikam duygusu idi. Arap kabileleri intikam konusunda son derece titiz davranrlard. Bir adam, baāka kabileye mensup birini öldürürse, öldürülenin kabilesi, katilin kabilesinden bir āahs öldürmeden, yahut diyet almak suretiyle barā saþlanmadan huzur bulamazd. Saldran gruba aynyla karālk vermek kutsal bir görev olarak telakki ediliyordu. Saldrya uþrayan taraf, intikam alnmadþ sürece zrh çkarmamaya, baāna koku sürmemeye, āarap içmemeye ve eālerine yaklaāmamaya yemin eder17. 18. 19. 20. Cevad Ali, IV, 343 vd.; V, 108 vd.; ÿbrahim Sarçam, “ÿslam’n Doþuāunun Tarihî Āartlar”, ÿslam ve Demokrasi, Ankara 1998, s. 14. Meydânî, Mecmaü’l-Emsâl, tah. Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, Kahire 1978-1979, III, 373375. Buhârî, Sahîhu’l-Buhârî, ÿstanbul 1981, VIII, 59; Meydânî, III, 375. Cevad Ali, IV, 392-398; Ahmed Ateā, “Asabiyet”, ÿA, I, 663; Mustafa Çaþrc, “Asabiyet”, DÿA, I, 453-454. 38 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 38 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam di. Câhiliye toplumunda kabilesinden biri öldürülen kimse, kollektif sorumluluk duygusuyla öç alnncaya kadar kabilesi ile birlikte çarpārd. Arap kabileleri arasnda siyâsî, sosyal ve psikolojik sebeplerle baskn, yaþma ve savaālar eksik olmazd. Arap kabileleri arasnda meydana gelen savaālara “Eyyâmü’l-Arab” denir. Savaān geçtiþi yere, sebebe veya sonuca göre bu savaālarn her birine Yevmü Buâs, Yevmü Zû-Kâr ve Yevmü Ficâr gibi çeāitli isimler verilmiātir. Bu savaālar, Adnânî kabilelerle Kahtânî kabileler arasnda cereyan ettiþi gibi, bu iki kola mensup kabilelerin birbiri arasnda da meydana gelirdi. Eyyâmü’l-Arab, genellikle āahslar veya kabileler arasnda meydana gelen bir tartāma ile baālar, daha sonra savaāa dönüāür ve bütün kabilenin davas haline gelirdi. Bu savaālarda genellikle asl gaye intikam almakt. Hz. Peygamber krk yaānda iken Araplarla ÿranllar arasnda Zû-Kâr; Evs ile Hazrec arasnda geçen Buâs; Kureyā ve Kinâne ile Kays- Aylân arasnda geçen Ficâr savaālar bunlarn en önemlileri arasndadr. Araplar, Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb’den ibaret olan Haram aylarda savaāmazlard; āayet savaālrsa buna Ficâr ad verilirdi. Bu savaālar kabileler arasnda düāmanlþa, kin ve nefretin yaylmasna, insanlarn ölümüne, kan davalarnn artmasna ve intikam duygusuna yol açard. Bunun yannda Arap kabileleri arasndaki savaālar Araplarn kahramanlklarnn ortaya çkmasna, Arapçann geliāmesine, atasözlerinin söylenmesine, āiire, savaālarla ilgili rivayetlerin anlatlmasna da vesile olmuātur. Bu bakmdan bu savaālarn, Araplarn siyâsî ve kültürel hayatnda önemli yeri vardr.21 Kabilelerin bireyleri hürler, mevlâlar ve kölelerden oluāuyordu. Kabilenin esas üyesi olan hürler (seyyid, efendi, köle olmayan), müāterek nesebe sahip olan kimselerdi. Bunlar, eārâf ve avam olmak üzere iki ksma ayrlyorlard. Zenginler, kumandanlar, āairler ve kâhinler diþerlerine göre üstün kabul ediliyordu. Ancak hak ve yaāayā bakmndan ötekilerden farklar yoktu. Mekke’de Kusay soyundan olanlar, diþer hürlere karā aslzâde snf oluāturuyordu. Kureyā, Sakîf gibi baz kabilelere mensup olmak āeref ve itibar vesilesi idi. Çünkü Kureyā kabilesi Harem bölgesinde oturmalar ve uluslararas ticaret yapmalar sayesinde hem Araplar ve hem de çevre ülkelerin idarecilerinden sayg görürlerdi. Onlara ait ticaret kervanlar her tarafta serbestçe dolaārd. Köleler ve cariyeler (kz köleler) panayrlarda alnp satlr; mal gibi miras kalr; tarm, ticaret ve diþer hizmet iālerinde çalātrlrd. Köleliþin esas kaynaþ savaālard; savaā esirleri çoþu zaman köleleātirilirdi. Satn almak suretiyle de köle sahibi olunurdu. Bunun dānda, kar-koca ikisi de köle ise, doþan çocuk da köle olurdu. Köle tacirleri vard. Bunlar Habeāistan’dan getirdikleri köleleri 21. Cevad Ali, IV, 341-387; Bicâvî ve ark. , Eyyâmü’l -Arab fi’l-Câhiliyye, Msr ts. çeāitli yerler; Mehmet Ali Kapar, “Eyyâmü’l-Arab”, DÿA, XII, 14-16. 39 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 39 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji pazarlarda satarlard. Kureyā’in Teym kolundan Abdullah b. Cüd’ân ünlü bir köle taciriydi. Bir köle, kendi kymetini kazanp sahibine ödeyerek hürriyetine kavuāabilirdi. Azat edilen kölelere mevâlî (tekili: mevlâ) denirdi. Bunlar kölelerle hürler arasnda bir snft. Bir köle veya cariye, sahibi tarafndan azat edilirse, azat edenin mevlâs (azatls) olur, onun kabilesinin bir üyesi saylrd. Bunlar köleler gibi alnp satlamazlard; fakat hürler gibi de deþillerdi; evlenme ve miras konusunda hürler gibi muamele görmezlerdi. Sözgelimi mevlâ, hür bir kz veya kadnla evlenemezdi. Mevlânn diyeti hürün diyetinin yars idi. c- Aile Yaps Kabilede en küçük birim ailedir. Aile, ya ayn ev veya çadrda oturan dede, oþullar, torunlar ve bunlarn çocuklarndan oluāan geniā aile (âl), ya da ana-baba ve çocuklardan oluāan dar aile (yâl) āeklinde olurdu. Evlenme farkl āekillerde gerçekleāirdi. Nikahn dinî bir mahiyeti yoktu. Nikâh āekillerinden biri bildiþimiz tarzda oland. Bunun yansra nikahsz yaāama, süreli nikah (nikâh- mut’a), eāleri karālkl deþiātirme (nikâh- bedel), bir erkekten çocuk sahibi olmak için eāi ona sunma (nikâh- istibdâ’), büyük oþlun babasnn ölümünden sonra üvey annesiyle evlenebilmesi (nikâh- makt), baālk ve mehir vermemek için kzlarn deþiātirilmesi (nikâh- āþâr) gibi çeāitli nikah türleri uygulanrd. ÿslâm, bugün bilinen tarzn dāndaki nikah āekillerini yasaklamātr. Evlatlk müessesesi mevcuttu. Evlatlk iliākisi evliliþe engel teākil etmekteydi. Evlatlk, evlat edinenin vârisi olurdu. Boāanma yaygnd ve boāama yetkisi erkeþe aitti. Ancak baz kadnlar boāama hakknn kendilerine verilmesini āart koāabilirlerdi. Boāanan kadn baāka biriyle evlenebilmek için bir yl beklemek zorundayd. Kadn ancak çocuk doþurduktan sonra aileye dahil olabilirdi. Çocuksuz kadn diyet ödemek zorunda kalrsa diyeti kocas deþil kadnn ailesi öderdi. Kadnlar hür ve cariye olmak üzere ikiye ayrlrd. Cariyelerin Araplar nazarnda develerden fark yoktu. Onu da devesi gibi alp satard. Fakat hür kadnlar farklyd. Bunlar erkeklere denk tutulmamakla birlikte cariyeler gibi de kabul edilmezlerdi. Genel olarak kadnlar insanî haklara layk görülmezler, miras alamazlard. Fakat çölün zor āartlarnda erkek kadar olmasa da kadnn çalāmasna da ihtiyaç duyulmaktayd. Kadn yemek yapar, çocuklara bakar, develeri saþar, yakacak toplar, çadr onarr, hurma lifinden hasr örerdi. Bundan baāka savaāçlara su taāmak, onlar āiirlerle cesaretlendirmek, yarallar tedavi etmek de kadnlara aitti. Fakat bu görevler kadnlara hukuk ve āeref saþlamyordu. Mekke, Medine, Taif gibi yerleāim merkezlerindeki kabilelerde ise eāraf kzlar mevki sahibi idiler. Baz kabile reislerinin ve ileri gelenlerinin kzlar kabile içinde birçok erkekten muteber idiler. Medine’de Neccâroþullarndan Selmâ bint 40 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 40 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam Amr, Kureyā’ten Hatice bint Huveylid, Hind bint Utbe ve meāhur Arap āairesi Hansâ ünlü kadnlardr. d- Baz Âdetler ve Uygulamalar Deve eti, hurma, kavrulmuā un ve süt Araplarn baālca yiyecek maddeleri idi. Arpa unundan yufka āeklinde ekmek piāirirlerdi. Giyim kuāamlar sade idi; basit bir entari, bir kuāak ve bunun üzerine bir de abaye giyerlerdi. Zenginler entarinin üzerine kaftan giyerlerdi. Savaālarda ordunun gerisinde kadnlar ve çocuklar da bulunur onlarn düāman eline esir düāmemesi için erkekler var güçleriyle savaārlard. Yldzlara bakarak yol bulurlard. Anlaāmazlklarn çözümü için hakeme veya kâhine baāvururlard. ÿçinden çkamadklar konularda kâhinlerin fikirlerini sorarlar, hastalandklarnda onlarn tavsiyelerine uyarlar, rüyalarn onlara yorumlatrlar, gelecekte baālarna neler geleceþini onlardan öþrenmek isterlerdi. Araplar önemli olaylar tarih baālangc olarak kullanmālardr. ÿslâm’n doþduþu sralarda iki takvim baālangc olduþu bilinmektedir. Bunlardan biri Fil olay (571), diþeri ise Velîd b. Muþîre’nin ölüm yldr(622). Cahiliye Araplarnn takvimi “Ay Takvimi” idi. Kamerî aylar; Muharrem, Safer, Rebîülevvel, Rebîülâhir, Cemâziyelevvel, Cemâziyelâhir, Receb, Āaban, Ramazan, Āevval, Zilkade ve Zilhicce’dir. Haram aylar da Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Haram aylarda yaþma yaplmaz, kan dökülmez, serbestçe panayrlarda alāveriā yaplr ve hac görevi yerine getirilirdi. Araplar arasnda “Nesî” usulü uygulanmaktayd. Buna göre yln on iki ay Zilhicce ile sona erdikten sonra, bu ay ile Muharrem arasna bir on üçüncü ay eklerler ve onu da helal sayarlard. Bu defa aylarn yeri kayard. Yani Muharrem Safer’e, Safer de Rebîülevvel’e kayard ve bu kayma da böylece devam ederdi. Nesî’ uygulamasn, baālangçta hac mevsimini lml bir aya denk getirmek için yaparlarmā. Daha sonralar da rahatça baskn ve yaþma yapabilmek için uygulama alanna koymaya baālamālardr. Çünkü peāpeāe gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarnda baskn yapamyorlard. ÿslâm, nesî’ uygulamasn yasaklamātr.22 Cahiliye döneminde Araplar arasnda millî birlik bulunmadþ için, kabilelerin ve āehirlerin kendi geleneklerine göre bayram ve törenleri vard. Bununla beraber hac mevsimi, panayrlarn da kurulmasyla ve bütün kabilelerin iātirakiyle bayram havasnda geçerdi. Her kabilenin en az bir putu mevcuttu; bu yüzden her putun da takdis edildiþi çeāitli kutlama günleri vard. Bu günlerde ayrca pazar ve panayrlar kurulurdu. Dinî bayramlar āiir, müzik, içki ve kadnlarn yer 22. Tevbe Sûresi 37; ÿbn Hiāâm, II, 604. 41 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 41 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji aldþ eþlencelerle kutlanrd. Mekke yaknlarnda Zâtü Envât Bayram ünlüydü. Zâtü Envât, büyük ve yeāil bir aþaçt. Araplar onun altna gelip klçlarn dallarna asarlar, çevresinde tapnr ve kurban keserlerdi. Medineliler, ylda, ÿranllardan aynen aldklar iki ünlü bayram kutluyorlard. Tbba gelince, Araplarda iki tür tedavi yöntemi vard. Birisi kâhin ve arrâflarn, diþeri de ilaçla tedavi yöntemiydi. Kâhinler hastalar okuyup üflemek, sihir yapmak, tapnaklara kurban adayp dua etmek gibi āeylerle tedavi ettiklerine inanrlard. Araplar ilaç olarak ot tohumlar, āerbetler ve özellikle bal kullanyorlard. Kan alma (hacamat) da önem verilen bir yöntemdi. Aþryan organlar kzgn demirle daþlanrd. Bunlar, çoþu zaman kabilenin yaāllarndan tevarüs edilen tecrübeye dayanrd. Cahiliye döneminde ünlü doktorlar da vard. Hâris b. Kelede tp öþrenimini Cündiāâpûr’da yapmāt. Bu āahs Hz. Muhammed (s.a.s.) döneminde yaāamātr. e- Ahlâk Araplarn Câhiliye dönemindeki çirkin davranālarna kaynaklarda “Araplarn ayplar” (Mesâlibü’l-Arab) denilir. Bunlar kibir, câhiliye asabiyeti, gasp, içki, fuhuā, kumar, intikam arzusu, riba, hrszlk, kan dökme, yetim mal yeme gibi āeylerdir. Āüphesiz Araplarn hepsinin bu iāleri yaptþ söylenemez. Onlarn arasnda içki içmeyen, fuhāa yanaāmayan pekçok kiāi de vard. Hz. Ebû Bekir bunlardan biridir. Ancak bu âdetler toplumda yaygn durumdayd. Kur’an- Kerim’de, hadîs-i āeriflerde ve sahabîlerin sözlerinde Araplarn ÿslâm’dan önceki inanç, tutum ve davranālarn ÿslâmî dönemdekilerden ayrmak için câhiliye kavram kullanlmātr. Bilgisizlik, cehalet, zorbalk, barbarlk ve vahāet hüküm sürdüþü için o döneme bu isim verilmiātir. Câhiliyenin temel özellikleri ve o döneme damgasn vuran hususlar, bilgisizlik, āirk, putperestlik, kabile asabiyeti, zorbalk, zulüm, hakszlk, adaletten, sulh ve nizamdan yoksunluk, çapulculuk, insan haklarn çiþnemek, insanlarn soylarndan dolay ayplanmas veya üstün görülmesi, çocuklar öldürmek, kz çocuklar topraþa gömmek, vahāiyâne hareketler, kan davas, içki, kumar gibi davranālardr. ÿslâm bunlarn tamamn yasaklamātr. Bunlarn yannda Araplarn güzel davranālar da vard. Bunlara “Araplarn faziletleri” (Fezâilü’l-Arab) denilir. Baþmszlk ve özgürlüklere düākünlük, yiþitlik (mürüvve: kavgada cesaret, felâket ânnda sabr, zayf korumak, güçlüþe karā koyma), cömertlik, ahde vefâ, misafirperverlik, kendilerine sþnanlar himaye etme, kanaatkârlk ve sabr bunlardandr.23 23. ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 237; Ebû Āühbe, I, 94-97. 42 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 42 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam f- Edebiyat ve Yaz Cahiliye döneminde Araplar arasnda nesir pek muteber saylmazd. Bununla beraber, Ensâb (tekili: Neseb) ilmi ve Eyyâmü’l-Arab’la ilgili nesirler mevcuttu. Ayrca meseller (ksa hikayeler), darb- meseller (atasözleri), ahbâr (Araplarn geçmiāine ait destânî-menkbevî rivayetler) da yaygnd. Ancak āiir ve hitâbet çok geliāmiāti. Câhiliye āiiri, ÿslâm öncesi hayatn her safhasna āk tutar. Savaālar hakkndaki bilgileri, Araplarn âdetlerini, iyi ve kötü huylarn o dönemin āiirlerinde bulmak mümkündür. Āiirin baālca konular övgü (medih), övünme (fahr), yergi (hicâ), mersiye söyleme (risâ), kahramanlk (hamâse) gibi hususlard. Āair, mensubu bulunduþu kabilenin kâhini, rehberi, hatibi, sözcüsü ve bilginiydi. Āiiriyle bir āahsn veya bir kabilenin itibarn artrabilirdi; ancak bazen bunun aksi de olurdu. Āairlerin toplumdaki mevkii yüksek idi. Āair, kabilesini āiiriyle bir süvarinin klçla savunmasndan daha iyi savunurdu. Olaylar āiiriyle tescil eder, kabilesine diþer kabilelerin āairleri sataātþ zaman onlara cevap verirdi. Bir kabileden bir āair çktþnda diþer kabilelerden heyetler bu kabileyi kutlamaya gelirdi. Ukâz panayrnda āiir yarāmalar yaplr, en çok beþenilenler ödüllendirilir ve Kâbe duvarna aslrd. Yedi Ask (Muallakât- Seb’a) bu yarāmalarda derece kazanmā meāhur kasidelerdir. ÿmriü’l-Kays, Nâbiþa ez-Zübyânî, Lebîd b. Rebîa, Ümeyye b. Ebu’s-Salt, Züheyr b. Ebû Sülmâ, A’āâ (Meymûn b. Kays), Câhiliye döneminin meāhur āairleridir. Araplar hitâbete büyük önem verirlerdi. Çocuklarn genç yaātan itibaren buna alātrrlard. O dönemde meāhur hatipler yetiāmiātir. Hatibin toplum içindeki yeri āâirden hemen sonra gelirdi veya onunla ayn düzeyde kabul edilirdi. Hitâbetin baālca konular, āiirde olduþu gibi “övgü” ve “yergi” idi. Bir hatip kendi kabilesinin kahramanlk ve cömertlik gibi özelliklerinden birini dile getiren bir konuāma yaptþnda, rakip kabilenin hatipleri ona cevap verirlerdi. Kabile hayat ve kabileler arasndaki iliākiler āiirde olduþu gibi hitâbete de yansmātr. Savaālarda yaplan intikam konuāmalar, niāan ve düþün törenlerinde yaplan konuāmalar, ara bulma ve barā çaþrs konuāmalar, elçi kabullerinde, hükümdar meclislerinde, panayrlarda ve çeāitli toplantlarda yaplan konuāmalar, tâziye konuāmalar ve vasiyetler Câhiliye dönemi hitâbetinin en güzel örnekleridir. ÿyâd ve Temîm kabileleri üstün hitâbeti ile tannmālardr. ÿyâd kabilesinden Kus b. Sâide, Temîm’den Eksem b. Sayfiy, Kureyā’ten Süheyl b. Amr, Hz. Peygamber’in dedelerinden Ka’b b. Lüey, Hâāim b. Abdümenâf ve Abdülmuttalib b. Hâāim meāhur hatipler arasnda yer alrlar.24 24. ÿbn Kuteybe, eā-Āi’r ve’ā-Āuarâ, tah. Müfîd Kumeyha ve Nuaym Zarzûr, Beyrut 1985; Corci Zeydan, Târîhu Adâbi’l-Luga el-Arabiyye, Kahire 1936, I, 156-157; Tâhâ Hüseyin, Fi’l-Edebi’l- 43 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 43 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Araplar önceleri, güney Arabistan’da geliāen “Müsned” adl yazy kullanyorlard. Daha sonra bunun yerini, kuzeyde geliāen ve bugüne kadar gelen Arap yazs almātr. Bu yaz, kuzeydeki Nabat yazsnn çeāitli safhalardan geçerek tekâmül etmesi sonucu ortaya çkmātr. Arap yazsnn bir Nabat ülkesi olan Havran’dan Enbâr ve Hîre’ye, oradan da, Dûmetülcendel üzerinden Hicaz’a geçtiþi; ayrca Hicazllarn Suriye ile olan ticârî iliākileri dolaysyla Havran, Petra üzerinden Hicaz’a intikal ettiþi kabul edilmektedir. ÿslâm’n doþduþu srada Hicaz’da yaz biliniyordu; ancak yaygn deþildi. Mekke’de çok az kiāi okur-yazar durumundayd. ÿslâm’dan önce Araplar arasnda ÿbranice ve Süryânice dinî kitaplar yannda muhtemelen bunlarn Arapçalar ve Arapça hikmet kitaplar da bulunuyordu. Ayrca āahslar ve kabileler aras antlaāma metinleri, köle mülkiyeti senetleri, emanlara dair vesikalar, mektuplar, mezar kitâbeleri, muallakât metinleri Arapça olarak yazlyor ve mühürler de Arapça olarak kaznyordu. Deri, hurma dallar, çanak çömlek krntlar, deve kemikleri, yumuāak beyaz taālar, tahta levhalar ve papirus baālca yaz malzemeleri idi. Cahiliye döneminde bilgiler, hatralar ve edebî ürünler, ksaca Arap kültürü hafzalarda muhafaza edilerek nesilden nesile aktarlyordu; dolaysyla sözlü rivayet esast; yaz hafzaya yardmc bir vasta idi. ÿslâm’n doþuāu ile birlikte, bu dinin okuma yazmaya verdiþi öneme paralel olarak yaz da geliāmiā, okur-yazar saysnda artā olmuātur. 4- Ekonomik Durum Arabistan’n ekonomik hayat tabiat āartlarna, kabilelerin yaāayā tarzlarna baþl olarak genellikle hayvanclk, tarm ve ticaret üzerine dayanmaktayd. Hayvanclk özellikle bedevîlerin temel geçim kaynaþyd. Onlar besledikleri deve, koyun ve keçi gibi hayvanlardan çok yönlü istifade ederlerdi; etini yer, sütünü içer, yününden elbise ve çadr yapar, ihtiyacndan fazlasn satarak diþer zaruri ihtiyaçlarn karālarlard. Bedevîlerin servetleri sahip olduklar deve ve davar sürüleriyle ölçülürdü. Tarm ve ticaretle uþraāan hadarîler de, bedevîler kadar olmamakla birlikte, kervanlar için gerekli olan deve, bunun yannda koyun ve az sayda at ve sþr beslerlerdi. Deve, diyet ve mehir gibi hususlarda ölçü birimi idi. Arap at da fizikî yapsnn güzelliþi; dayankllþ, zekas ve sahibine baþllþ ile meāhurdur. Aknlarda ve savaālarda özellikle aranrd. Tarm, Arabistan’n geçim kaynaklar arasnda önemli bir yer iāgal ediyordu. Düzenli yaþā alan Yemen topraklar çok verimliydi; bundan dolay Yemen’e yeāil toprak (el-Arzu’l-Hadrâ) denir. Bu bölgede yaþmur sularndan daha çok Câhilî, Kahire 1927, s. 366-371; Ahmet Zeki Safvet, Cemheretü Hutabi’l-Arab, I, Kahire 1962; Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, I, Kahire ts.; Hüseyin Elmal, “Hitâbet”(Arap Edebiyat), DÿA, XVIII, 158. 44 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 44 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam faydalanmak için barajlar yaplmāt. Buþday üretimi ile meāhur olan Yemen’in dānda verimli ve ziraate elveriāli topraklar Taif, Medine, Necid, Hayber... gibi bölgelerde bulunuyordu. Basra Körfezi bölgesindeki topraklarn çoþu tarma elveriāli idi. Yemâme bölgesi, yarmadann tahl ambar idi. Yerleāik hayat yaāayan kabileler içinde geçimlerini tarma dayal olarak sürdürenler tahl, meyve, hurma ve sebze yetiātirirlerdi. Hicaz hurma, Taif de üzüm üretimi ile meāhurdu. Baz āehirlerde tarmdan baāka, o zamann standartlarna göre küçümsenemeyecek ölçüde atölye ve tesisler mevcuttu. Baālca sanayi dallar arasnda dokumaclk, demircilik, dericilik, āarap üretimi, kuyumculuk ve triyatçlk (parfüm üreticiliþi) saylabilir. Arabistan’da tarm ve hayvanclktan daha önemli bir gelir kaynaþ ise ticaret idi. Yemenliler çok eski tarihlerden beri ticaretle uþraārlar, Hindistan ve Güney Afrika sahilleri ile Ortadoþu arasnda ticârî faaliyetlerde bulunurlard. Kuzeyde Nabatîler de tüccar idiler. I. yüzyldan itibaren Hicaz Araplar ticarette Yemenlileri geride braktlar. Hicaz Araplar Yemen’den ve Habeāistan’dan aldklar mallar Suriye, Msr ve ÿran’a götürerek satyorlar; kuzeyden aldklar mallar da güneye götürüyorlard. Tarma elveriāli olmayan Mekke’de yaāayan Kureyā kabilesi ticaretle uþraāyordu. Kureyāliler aslnda Arabistan’n çeāitli yerlerinden hac ve umre için gelenlerin ihtiyaçlarn karālayabilmeleri için de öteden beri ticari faaliyetlerde bulunuyorlard. Bu bakmdan Mekke’nin hem dinî ve hem de ticarî bir merkez olduþunu daha önce de belirtmiātik. Mekke, Yemen’den Akdeniz’e, Basra Körfezi’ne ve Doþu Arabistan’daki bölgelere ve Cidde’ye giden ticaret yollarnn kavāak noktasnda bulunuyordu. Kusay b. Kilâb’n torunlar olan Hâāim, Abdüāems, Nevfel ve Muttalib; Bizans, Habeāistan, ÿran ve Yemen hükümdarlaryla siyâsî ve ekonomik iliākiler kurarak ticarî antlaāmalar yapmālar ve Kureyā kervanlarnn bu ülkelerin topraklarnda rahatça seyahat etmelerini temin etmiālerdir. Kur’ân- Kerim’de bildirildiþi gibi25 Kureyāliler, kā ve yaz mevsimlerinde olmak üzere ylda iki kez seyahat (Rihlateā’-Āitâi ve’s-Sayf) tertipliyorlard; kervanlar kān Yemen’e, yazn da Suriye’ye sevkediyorlard. Kureyā’in kā ve yaz seyahat sistemini ilk tertipleyen, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in büyük dedesi Hâāim b. Abdümenâf’tr. O ayn zamanda Bizans ÿmparatoru ile ticarî antlaāma yapmātr. Kā ve yaz ticaret yolu Yemen’deki San’a āehrinden baālayarak Taif, Mekke, Yesrib, Hayber, Hicr, Tebük, Maân, Teymâ, Mûte ve Busrâ üzerinden Āam’a ulaārd. Bunun dānda kuzeye doþru Kzldeniz sahilini takip ederek Akabe Körfezi’ndeki Eyle üzerinden Akdeniz sahiline, Gazze’ye ulaāan bir yol daha vard. Ayrca Mekke’yi ÿran, Irak ve Bahreyn’e baþlayan yollar da mevcuttu. Ku25. Kureyā Sûresi 1-5. 45 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 45 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 46 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 46 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam reyā kervanlar Yemen’den parfüm, zamk, iālenmiā kereste, fildiāi, kaplan postu, altn, mücevher, akik, çeāitli madenler, silah ve baharat alrlard. Bu mallarn bir ksm da Endonezya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan getiriliyordu. Mallar kuzeye götüren kervanlar, dönüāte buþday, zeytin, zeytinyaþ, bakliyat, ipek kumaā ve kap kacak taārlard. Habeāistan ve Bahreyn’den dönen kervanlar ise fildiāi, mercan, inci, dokuma, altn ve gümüā getirirlerdi. ÿslâm’n doþduþu srada Kureyā’in yaz ve kā seyahatleri Hâāim ve kardeālerinin tanzim ettiþi biçimde devam ediyordu. Arabistan’da seyahat eden kervanlar sürekli yaþmalanma tehlikesi ile karā karāya kalrken, Kureyā kervanlarna dokunulmazd. Yol kesiciler, bilmeden Kureyā kervanlarna saldrrlarsa, onlarn Harem bölgesi sakinleri olan Kureyā’ten olduklarn öþrenir öþrenmez serbest brakrlar ve mallarn iade ederlerdi. Bu hususa Kur’ân- Kerim’de iāaret edilmektedir: “Çevrelerinde insanlar kaplp götürülürken bizim (Mekke’yi) güven içinde kutsî bir yer yaptþmz görmediler mi”?26 Hicaz Araplarnn kendilerine mahsus paralar yoktu. Para birimi olarak Dinar (Bizans’n altn paras) ile Dirhem (ÿran ve Yemen’in gümüā paralar) kullanlyordu. Arabistan’n çeāitli yerlerinde panayrlar kurulurdu. Bunlarn en meāhurlar āunlardr: Dûmetülcendel, Muāakkar, Suhâr, Debâ, Mehre (Āhr), Aden, San’a, Taif ve Nahle arasndaki Ukâz, Zülmecaz, Hayber’de Netât, Yemâme’de Hecer, Hadramut’te Râbiye, Suriye’de Ezriât ve Busrâ. Bu panayrlarn Önemli bir ksm haram aylarda kurulmakla beraber, diþer aylarda kurulanlar da vard. Panayrlar beā ile otuz gün arasnda deþiāen farkl sürelerde faaliyetlerini sürdürürlerdi. Bu panayrlar, Araplarn ekonomik hayatnda olduþu kadar sosyal hayatnda da önemliydi. Kabileler aras problemler burada çözülürdü. Panayrlarn en önemlisi, uluslararas mahiyette ve ayn zamanda edebî bir kongre olan Ukâz idi. Burada edebî sohbetler yaplr, āairler en güzel āiirlerini burada okur ve beþenilenler Kâbe duvarna aslrd. Araplar bu panayrlar sayesinde çeāitli kabilelerin örf ve âdetleri hakknda bilgi ediniyorlard. Görüldüþü gibi, Câhiliye döneminde siyâsî birlikten yoksun olan Arabistan’da ekonomik açdan birlik göze çarpmaktadr.27 26. 27. Ankebût Sûresi 67. Hamidullah, “el-Îlâf veya ÿslam’dan önce Mekke’nin ÿktisâdî-Diplomatik Münasebetleri”, çev. ÿsmail Cerrahoþlu, A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, IX, Ankara 1961, s. 213-222; Abdülkerim Özaydn, “Arap”, DÿA, III, 322-324; Ebû Āühbe, I, 98-102. 47 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 47 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 5- Dinî Durum a- Yahudilik Arabistan’a giren semâvî dinlerden en önemlisi ve eskisi Yahudiliktir. Bu din, Filistin’den Suriye-Hicaz arasndaki yerlere sþnmak zorunda kalan Yahudiler vastasyla gelmiā ve Yesrib’e kadar girmiātir. Milâttan önce VI. yüzylda Babil Kral Buhtunnasr’n Kudüs’ü iāgal edip Yahudileri Babil’e götürdüþü srada bunlardan bazlarnn kaçarak Medine, Hayber, Vâdi’l-Kurâ ve Fedek gibi Hicaz’n baz kesimlerine yerleātiþini daha önce görmüātük. Roma Prensi Titus’un 70 ylnda Kudüs’ü iāgal etmesi ve daha sonralar da Romallar tarafndan Yahudilerin sk takibe uþramas üzerine bunlardan bazlar da Hicaz’daki dindaālarnn yanna göç etmiālerdir. Medine çevresi ile Yemen hâriç tutulursa, Yahudiliþin Araplar arasnda pek fazla ilgi görmediþi müāahede edilmektedir. Mevcut Yahudiler de Filistin kökenli idiler. Milâttan sonra II. veya III. yüzylda Yesrib’e yerleāen Evs ve Hazrec ile Yahudiler arasnda meydana gelen sürtüāmeler bu dinin bölge Araplar üzerinde pek etkili olmamasna yol açmātr. Bununla birlikte Evs ve Hazrec’den baz Araplarn Yahudi din adamlarna gelerek bu dini kabul ettikleri de söylenmektedir. Yemen’de ise Yahudilik snrl da olsa yaylmāt. Nitekim Himyerî hükümdar Zûnüvâs’n Yahudiliþi kabul edip Hristiyanlara hücum ettiþini daha önce belirtmiātik. Yahudiliþin Araplar arasnda ilgi görmemesinde, onlarn kendilerini Allah’n seçilmiā halk olarak görmelerinin rolü vardr. Çünkü Araplar, kendilerini propagandaclarn altnda bir seviyede kabul eden bir dine girmeye kolay kolay yanaāmazlard. Ayrca Yahudiler mal temin etmeye verdikleri önem kadar dinlerini yaymak için çalāmamālardr. Bunun yansra o dönemde Yahudilerin vefasz, fitne çkaran ve mal düākünü olarak āöhret bulmalar Araplarn hoāuna gitmiyordu. Yemen’de Zûnüvâs’n Hristiyanlara yaptþ zulümler ve Medine’deki Yahudilerin Evs ve Hazrec’e karā olumsuz tutumlar da Araplar onlardan soþutmuā olmaldr. Öte yandan Yahudiliþin birçok hükmünün bedevîlerin hayat tarzlarna uygun olmamasnn da bu dinin Araplar tarafndan kabul görmemesine sebep olduþu söylenebilir.28 b- Hristiyanlk Hristiyanlk Arap Yarmadas’nn kuzey bölgesinde, özellikle Gassânîler ve Hîreliler arasnda yaylmāt. Birinciler, ikincilerden çok önce Hristiyanlaāmālar ve Ya’kûbî mezhebini kabul etmiālerdi. Çünkü Gassânîler Bizans imparatorluþu ile sk iliāki içinde bulunuyorlard. Ya’kûbîlik Suriye’deki Arap kabileleri arasnda da yaylmātr. Irak bölgesinde ise Hristiyanlarn çoþu Nastûrî mezhebini benimsemiā ve Hîre’de bir Hristiyan Arap topluluþu oluāmuātu. Hîre’de hüküm süren ve baālangçta putperest olan krallk ailesi uzun süre Hristiyan misyonerle28. Günaltay, s. 86-89 48 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 48 17.04.2012 16:04:01 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam rin faaliyetlerine karā direndi. Ancak en sonunda onlar da bu dini kabul ettiler. Hîreliler Sâsânî imparatorluþuna baþl bir uydu devlet olmalarna raþmen ÿran’n resmi dini Mecusîlik bunlar arasnda raþbet görmemiātir. Hristiyanlk, Irak ve Suriye’de Gassânîler ve Hîreliler yannda Tenûh, ÿyâd, Lahm, Cüzâm, Taþlib ve Bekir gibi birçok Arap kabilesi arasnda da geniā bir āekilde yaylmātr. Hristiyanlþn Yemen ve Güney Arabistan’daki durumuna gelince, bu dinin mensuplar Necran’da yoþun bir āekilde bulunuyorlard. Buraya Hristiyanlk Habeā hakimiyeti döneminde girmiātir. Bizans imparatorlar da nüfuzlarn ve ticaretlerini geniāletmek için Hristiyanlþ bir araç olarak kullanmālar, bu amaçla Necran’a papaz göndermiāler ve buraya Necran Kâbesi diye anlan bir de manastr yaptrmālardr. Roma ÿmparatoru, 343 ylnda ÿran aleyhine bir ittifak kurmak üzere Yemen’deki Himyerîlere bir elçilik heyeti göndermiātir. Heyet üyeleri arasnda bir piskopos ile çeāitli rahipler bulunuyordu. Yahudiler ayn zamanda dinî bir amaçla gelen bu heyetin faaliyetlerine engel olmaya çalāmālar ve bunun için çeāitli giriāimlerde bulunmuālarsa da baāarl olamamālardr. Piskopos, üç kilisenin ināa edilmesi için Himyer krallarndan izin almātr. Bu kiliselerden birini o dönemde Himyerîlerin baāāehri Zafâr’da, diþerini Aden’de, ötekini de Basra Körfezi kenarnda yaptrmātr.29 Daha sonra ikinci Habeā hakimiyeti döneminde de baāta Ebrehe olmak üzere Habeā valileri Hristiyanlþ yaymak için büyük çabalar sarfetmiālerdir. Fil Olay bu teāebbüsleri açk bir āekilde göstermektedir. Hristiyanlk Hicaz bölgesinde Mekke, Medine ve Taif’te de, yaylmamakla birlikte, biliniyordu. Bu merkezlerde kölelerden ve hatta eāraftan Hristiyanlþ kabul eden baz kiāilere rastlanmaktadr. Ancak Hristiyanlk Orta Arabistan’daki putperestler üzerinde önemli bir etkide bulunmamātr. Bununla beraber Yesrib’de Ebû Âmir adl bir āahs bu dini kabul etmiā ve Evs kabilesinden birtakm insanlar da etrafna toplamāt. c- Mecusîlik ÿslâm’n doþduþu srada Sâsânî imparatorluþunun resmî dini olan Mecusîlik, Araplar arasnda pek itibar görmemiātir. Bu sebeple Arap Yarmadas’nda bulunan Mecusîlerin büyük çoþunluþu Bahreyn, Yemen ve Umman’da oturan ÿranllardan ibaretti. Bahreyn’deki Mecusîler sayca daha çok ve Umman’dakilere nazaran bulunduklar yerde daha fazla nüfûza sahip idiler. Çünkü Bahreyn, ÿran topraklarna daha yaknd. Mecusîler Bahreyn’e, Basra Körfezi’nin doþu sahillerinden göç etmiālerdir. Yemen bölgesine ise Mecûsilik ÿranllarn Habeālilerden sonra bu ülkeyi istilâlar srasnda gelip yerleāen askerler tarafndan sokulmuātur. 29. Günaltay, s. 89-94. 49 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 49 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mecûsilik Araplar tarafndan pek fazla itibar görmemekle birlikte ÿranllarla iliāki içinde bulunan bir kesimin bu dini benimsediþi de kaynaklarda zikredilmektedir. Ancak bunun önemli bir sayya ulaāmadþ kesindir. Çünkü Irak’ta Sâsânî imparatorluþuna baþl Hîreliler bile Mecûsiliþi deþil, Hristiyanlþ kabul etmiālerdir. Bunda Sâsânîlerin, Mecûsiliþin ulusal bir din kabul etmelerinin, bu yüzden yaymak için çalāmamalarnn etkisi vardr. Ayrca Sâsânîler dinlerini yaymaktan ziyade, siyâsî ve ekonomik hakimiyete önem vermiālerdir. d- Sâbiîlik Sâbiîler Kur’an- Kerim’de, Araplar tarafndan Ehl-i kitap olarak bilinen Yahudiler ve Hristiyanlarla birlikte anlmā, bunlardan (Hz. Peygamber’den öncekiler için) Allah’a ve ahiret gününe inanp salih amel iāleyenler için Rab’leri katnda mükâfat bulunduþu, korkularnn olmayacaþ ve üzüntü çekmeyecekleri bildirilmiā;30 ayrca Araplarn yaāadþ çevrede bulunan diþer gruplarla birlikte Sâbiîler de zikredilmiā, Allah’n kyamet günü bunlarla ilgili hükmünü vereceþi belirtilmiātir.31 Sâbiîliþin menāei Hz. ÿsa öncesi dönemde resmi Yahudilik anlayāna karā çkan Nasuraizm akmna kadar uzanr. Bu hareket içinde yer alan ilk Sâbiîler daha sonra Hz. Yahya’nn vaftizci cemaati ile iliāki içinde olmuālar ve Yahya’nn öldürülmesinden sonra Yahudilerin basksna maruz kalmālardr. M. I. yüzylda anavatanlar Filistin-Ürdün bölgesinden bu basklar nedeniyle önce Kuzeydoþu Mezopotamya’da yer alan Musul civarndaki daþlk Medye bölgesine, daha sonra da buradan büyük oranda, muhtemelen m. II. yüzylda Güney Mezopotamya’ya gelip yerleāmiāler, bölgede mabetler ināa etmiālerdir. Araplar bunlar Sâbiîler olarak adlandrmālardr. Bölge VII. yüzylda Müslümanlar tarafndan fethedilmiā ve Sâbiîler Ehl-i kitap muamelesine tâbi tutulmuālardr. Sâbiîler Yüce varlk inanc (hayat kültü), Yaratc Güç, gnostik düalizm gibi temel inanç esaslarna sahiptirler. Kutsal metinleri vardr. Kendilerine özgü dua, vaftiz, oruç, kurban kesme, kutsal günler, bayramlar ve kendine has iālevleri olan mabetleri vardr. Sarhoāluk veren alkollü maddelerin içilmesini haram, heykel ve suretlere tapnmay büyük günah kabul ederler. Sâbiîler dinlerinin Hz. Âdem’le baāladþn iddia ederler. Onlarn literatürüne göre Sâbiîlikte mevcut olan vaftiz, âyin yemekleri ve ibadetlerin protatipleri Âdem’e, yaratldþnda öþretilmiā, uygulamas yaptrlmātr. Sâbiîler kutsal kitaplarnda Hz. Yahya’ya büyük önem verir, onu āk peygamberi ve gerçek peygamber olarak tavsif ederler. Ahir zaman ve ahiret inancna sahiptirler. Kur’an- Kerim’de iāaret edilen Sâbiîler bunlar olmaldr. Bu, ilk dönem ÿslâm bilginlerinin Sâbiîleri tavsif etmesine uy- 30. 31. Bakara Sûresi 62; Mâide Sûresi 69 Hac Sûresi 17 50 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 50 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam gun düāmektedir. Bu bilginler Sâbiîlerle iliākili olarak yldz-gezegen kültünden, ya da putperestlikten bahsetmemektedirler.32 Diþer yandan Araplar, kavminin dinini terkedip baāka bir dine giren kimseye de Sâbiî derlerdi. Bu ikinci anlamda olmak üzere Mekkeliler Hz. Muhammed (s.a.s.)’e ve ilk Müslümanlara da Sâbiî demiālerdi. Öte yandan Abbâsîler döneminde yaygnlaāan kanaate göre, özellikle Harran putperestleri Sâbiîler olarak tanmlanmā, onlarn eski Asur-Babil geleneþinin devam olarak sürdürdükleri yldz-gezegen kültüne dayal putperestliþi Sâbiîliþin önemli karakteristiþi olarak belirtilmiātir. Halbuki Harran putperestleri, Sâbiîliþi geç bir dönemde, muhtemelen Abbâsîler döneminde zimmî statüsünü sürdürebilmek amacyla almālardr. Yldzlara-gezegenlere tapnma Harran, Yemen ve Irak’n yukar kesimlerinde mevcuttu. Güney Arabistan’da ay, güneā ve zühre yldzndan oluāan üçlü tanrlar sistemi mevcuttu. Burada ay, baba tanr; güneā ana tanrça ; zühre de oþul tanr saylyordu. Ay tanrnn bir ad Almakah, diþer ad da Vedd idi. Almakah için tapnaklar da kurulmuātu. Ay bütün tanrlarn en büyüþü kabul edilirdi. Bu üç gök cisminin oluāturduþu tanrlar sisteminin Bâbil kaynakl olduþu bilinmektedir. Câhiliye Dönemi Araplarnda güneāe tapanlar da vard. Güneā, güney Araplarnda diāi, Tedmürlülerde ise erkek tanr olarak kabul edilirdi. Meāhur putlardan Lât, Menât ve Uzzâ, güneāi temsil eden tanrlar olarak kabul edilirdi. Güneāin kutsal kabul edilmesi ve tanr olarak alglanmas dolaysyla, ÿslâm’dan önce Abdüāems (güneāin kulu) ad yaygn olarak kullanlmaktayd. Abdüāems ad Sebelilerde olduþu gibi, Kureyā kabilesi arasnda da kullanlyordu. Ay, güneā ve zührenin dānda daha baāka yldzlarn da kutsal sayldþ görülmektedir. Lahm, Himyer ve Kureyā kabileleri tarafndan āi’râ yldz (Sirius) takdis ediliyordu. Kur’ân- Kerim’de33 bu yldza iāaret edilerek “Doþrusu, āi’râ yldznn Rabbi O (Allah)’dur” buyrulur. Bu yldza ilk tapann ve bu suretle Kureyā kabilesinin putperestlik anlayāna muhalefet eden kiāinin Ebû Kebāe adl bir Huzâal olduþu söylenir. Güneāe tapanlar, güneāi temsil eden putun bulunduþu tapnakta güneāin doþuāu, zevâli ve batā srasnda günde üç vakit dua ederlerdi. Bu üç vakit, güneāe tapanlara muhalefet için ÿslâm’da kerahet vakti kabul edilmiātir. e- Putperestlik Hiç āüphe yok ki, kuzey Araplar, yani Hz. ÿsmail ve nesli, baālangçta tevhid inancna sahiptiler. Kâbe, tevhid inancnn simgesi idi. Putperestlik onlar arasna 32. 33. Sâbiîler için bk. Āinasi Gündüz, Sâbiîler-Son Gnostikler- Ankara 1999. Necm Sûresi 49. 51 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 51 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji dāardan sokulmuā ve daha sonra Allah’a āirk koāmay âdet haline getirmiālerdir. Zamanla esnâm (tekili: sanem), evsân (tekil: vesen) ve ensâb (tekili: nasb) denilen putlara, heykellere ve dikili taālara tapmaya baālamālardr. Putperestliþin doþal sonucu olarak put evleri āeklinde çok sayda tapnak yaplmātr. Tapnaklara genellikle ev (beyt) denilir, küp āeklinde olanlara da kâbe ad verilirdi. Bunun dānda herkes bir tapnak sahibi olmak ister, buna gücü yetmeyenler Kâbe’nin veya diþer tapnaklardan birinin önünde hoāuna giden bir taā diker ve bu taān etrafnda tapnaþ tavaf eder gibi dönerlerdi. Bedevîler çadrdan tapnak yaparlard. Ayrca her aile bir put edinip evine koyarak ona tapard. Ev halkndan birisi bir yolculuþa çkacaþ zaman elini ve yüzünü bu puta sürerdi. Bu, onun yola çkmadan önce en son yaptþ iā olurdu. Yolculuktan döndüþü zaman da yine o puta elini yüzünü sürer, bu da o kiāinin yolculuktan döndükten sonra ailesini görmeden yaptþ ilk iā olurdu.34 Dolaysyla her ev bir tapnak gibiydi. Bunun dānda kabilelerin ortak olarak kullandklar tapnaklar da vard. Put evleri āeklindeki tapnaklara gelince; Himyerîlerin San’a’da Riyâm, Tay kabilesinin Fels, Rebîa b. Ka’b kabilesinin de Rudâ’ adl tapnaklar vard. Kûfe ile Basra arasndaki Zahr bölgesindeki Sindâd’da bulunan Zülkaabât adl tapnak Bekir b. Vâil ile ÿyâd kabilelerinin idi. Zülhalasa, Mekke’nin güneyinde Yemen yolu üzerinde Taif’e 120 km. kadar uzaklkta yer alan Tebâle’de bulunuyordu. Üzerine bir çeāit taç oyulmuā beyaz bir taā olan bu tapnak Devs, Has’am ve Becîle kabilelerinin putu idi. Taif āehrinde oturan Sakîf kabilesinin “Lât” adl putu vard. Sakîfliler Lât için bir de tapnak yapmālard. Bu tapnaþ Kâbe’ye rakip görürlerdi. “Uzzâ” adl puta Kureyā ve Kinâne kabileleri tapard. Bu put Mekke dānda Batn- Nahle denilen yerde bulunuyordu. Medine’deki Evs ve Hazrec ile çevresindeki baz müārik kabilelerin putu olan Menât, Kzldeniz kenarnda el-Müāellel’de, Kudeyd adl yerde idi. Kur’an- Kerim’de bu putlarn adlar āu âyetlerde geçmektedir: “Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ’y? Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât’”?35 Araplar tapnaklar takdis ederler, onlarn yannda kurban keserlerdi. Ancak bütün bu tapnaklar, Kâbe’nin itibar görmesini asla engelleyememiāti. Kâbe’de 360 put vard. Bunlarn en büyüþü ve önemlisi Hübel’di. Bu, aslen Kuzey Arabistan tanrlarndan olduþu halde, daha sonra Mekke’ye getirilmiātir. Hübel’in Mekke’ye Huzâal Amr b. Luhay veya Huzeyme b. Müdrike tarafndan getirildiþi söylenmektedir. Esasnda puta tapma âdetini de Hicaz’a Suriye’den Amr b. Luhay getirmiātir. Amr yakalandþ bir hastalktan kurtulmak için Belkâ denilen yere giderek orada bir su pnarnda ykanmātr. Burada insanlarn bir 34. 35. ÿbnü’l-Kelbî, Putlar Kitab, çev. Beyza Düāüngen, Ankara 1969, s. 39. Necm Sûresi 19-20. 52 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 52 17.04.2012 16:04:02 ÿslâm Öncesi Dönemde Arap Yarmadasnda Meāhur Putlar Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam 53 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 53 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji takm putlara taptþn görmüā, bunlara niçin taptklarn sorunca onlar “Bunlara taparz, yaþmur istesek yaþdrrlar, yardm istersek yardm ederler” demiālerdir. Amr, onlardan aldklar putlardan birkaç tanesini getirip Kâbe’nin yanna dikmiātir. Hübel adl putun krmz akikten insan suretinde yaplmā olduþu, saþ elinin krlmas üzerine Kureyā’in ona altndan bir el taktrp taptþ rivayet edilir.36 Daha sonra Kusay Hübel’i Kâbe’nin içine yerleātirmiātir. Kureyāliler Amr b. Luhay’ taklit ederek edindikleri putlar Kâbe’nin çevresine yerleātirmeye ve bu putlarn önünde fal oklar çekmeye baālamālardr. Hübel’in önünde yedi adet fal oku vard. Araplar yolculuþa çkmak, ticaret yapmak, evlenmek, nesebi āüpheli bir çocuþun babasn belirlemek, diyet ödetmek, su kuyusu açmak gibi iāleri yapmak istediklerinde bu fal oklarn çekerler, ona göre hareket ederlerdi.37 Arap Yarmadas’nn diþer yerlerindeki kabileler de taā, aþaç ve madenden yaptklar çeāitli putlar bölgelerine ve evlerine dikmeye baālamālardr. Kureyā mensuplar hac için Kâbe’yi ziyarete gelen kabilelerden istifade etmek ve ilgilerini çekmek amacyla baāka kabilelerin putlarn da Kâbe’nin çevresine dikiyorlard. Ayrca Safâ’da bulunan ÿsâf ile Merve’de bulunan Nâile, Kâbe çevresinde yer alan diþer putlard. Müārikler bunlarn yannda kurban keserlerdi. Kur’ân- Kerim’de müāriklerin Vedd, Süvâ’, Yeþûs, Yeûk ve Nesr adl putlarndan bahsedilmektedir: “ÿnsanlara:’Sakn tanrlarnz brakmayn. Vedd, Süvâ’, Yeþûs, Yeûk ve Nesr putlarndan asla vazgeçmeyin’ dediler”.38 Âyet-i kerîmede ad geçen Vedd: Kelb kabilesinin putu idi. Dûmetülcendel’de bulunuyordu. Süvâ’: Kadn āeklindeydi. Hüzeyl kabilesinin putuydu. Yeþûs: Aslan görünümünde idi. Yemen’deki Mezhic ve Cüreā kabileleri buna taparlard. Yeûk: At āeklinde idi. San’a’ya Mekke yönünde iki gecelik mesafede bulunan Hayvân adl bir köyde bulunuyordu. Nesr: Himyerîlerin Yahudiliþi kabul etmeden önce taptklar put idi. Bu put, Hicaz’n baz bölgelerinde de tannmakta idi. Arabistan’da bunlardan baāka çok sayda put bulunuyordu. Araplarn bazlar cinleri yeryüzünde oturan ilahlar olarak kabul ederler, cinlere taparlard;39 meydana gelen pekçok olay onlarn yaptþna inanrlard. Allah’la cinler arasnda akrabalk baþ olduþunu ileri sürerler,40 cinleri Allah’a ortak koāarlard.41 Tabiat olaylarnda ortaya çkan ses ve gürültülerin cinlerin çeāitli āekillere girmeleriyle oluātuþuna inanyorlard. Sonunda bunlarn zamanla 36. 37. 38. 39. 40. 41. ÿbnü’l-Kelbî, s. 27-28, 36. Ömer Faruk Harman, “Hübel”, DÿA, XVIII, 445. Nuh Sûresi 23. Sebe’ Sûresi 41. Sâffât Sûresi 158. En’âm Sûresi 100. 54 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 54 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Gönderildiği Ortam putlar mekan edindiklerine inanmaya baālamālard. Allah’n meleklerden çocuk edindiþine inananlar vard. Allah Teâlâ onlarn bu düāüncelerine ret mahiyetinde āöyle buyurur: “Rahman çocuk edindi” dediler. Hâāâ; hayr; melekler āerefli klnmā kullardr”.42 Aslnda putperestliþin yaylmasndan sonra da Araplar diþer tanr ve putlarn yannda Allah’ tanyorlar, O’na putlara tandklarndan daha üstün sfatlar veriyorlar, O’nun adna yemin ediyorlard. Müārikler, putlardan ayr olarak kendilerini, gökleri ve yeri yaratann Allah olduþunu biliyorlard. Kur’ân- Kerim’de bu hususa iāaret eden pek çok âyeti kerime vardr. Bir âyet-i kerîmede āöyle buyrulur: “Andolsun ki, onlara ‘Gökleri ve yeri yaratan kimdir?’ diye sorsan ‘Allah’tr’ derler”.43 Yaþmur yaþdran ve onunla topraþ canlandrann Allah olduþuna inanyorlard. Bir âyet-i kerîmede “Andolsun ki, onlara ‘Gökten su indirip onunla, ölümünden sonra yeri dirilten kimdir?’ diye sorsan āüphesiz ‘Allah’tr’ derler.”44 buyrulur. Yeminlerini Allah adna yaparlar, meleklerin Allah’n kz olduþuna inanrlar, O’na oþullar ve kzlar isnat ederlerdi. Ancak müārikler putlarn kendileri için Allah’a birer āefaatçi olduþunu düāünürler ve onlara kendilerini Allah’a yaklaātrmalar için taparlard. Bununla ilgili olarak Kur’an’da āöyle buyrulur: “O’nu brakp da putlardan dost edinenler ‘onlara, bizi Allah’a yaklaātrsn diye kulluk ediyoruz’ derler...”.45 Cahiliye döneminin baālca tapnma āekillerine gelince, müārikler put evlerinde dua, secde ve tavaf ederler, adakta bulunurlar, kurban keserler, sadaka verirlerdi. Bu tür ibadetlerin baālca gayeleri ise saþlk, afiyet, servet kazanmak, savaālarda zafer elde etmek, erkek çocuk sahibi olmak için putlarn ilgi, yardm ve āefaatine nâil olmakt. Görüldüþü gibi putlara karā bu tapnmalar ve sayglar dünyevî maksatlara yönelikti. Çünkü müārikler ahirete inanmazlard; yeniden dirilmeyi “eskilerin masallar” sayarlard. Bu yaygn inkara raþmen saylar az da olsa ahirete inanan kimseler vard. Araplar arasnda putlara saygszlk edenler de olurdu. Onlar dünyevî menfaat için bunlara taptklarndan ve putlarn huzurunda fal oklaryla çektikleri kur’ann bazen kendi istekleri doþrultusunda çkmasn istediklerinden, arzular gerçekleāmediþi takdirde kzarlar ve putlara hakaret ederlerdi. Kaynaklarda bu hususta pek çok örnek vardr. Tebâle’de bulunan Zülhalasa tapnaþna öc alma isteþinde bulunan bir adam gelip fal oku çektirir. Çkan okta öç almas yasaklanr. Kur’a üç defa tekrar edilmesine raþmen ayn sonuç çkar. Adam hiddet42. 43. 44. 45. Enbiyâ Sûresi 26. Zümer Sûresi 38. Ankebût Sûresi 63. Zümer Sûresi 3. 55 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 55 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji lenerek oklar eline alp kaya āeklindeki putun üstüne frlatr ve āöyle haykrr: “Senin baban öldürülseydi, öcünü almaktan beni alkoymazdn”.46 Hz. ÿbrahim’den intikal eden baz ibadet ve gelenekler yerine getirilmeye devam ediliyordu. Bu durumda bile Araplar putperestlikten kurtulamazlard; kabileler kendi putlarnn önünde saygyla durmaktan ve dua etmekten kendilerini alamazlard. Mesela Yesribli haclar Kâbe’yi tavaf edip, Arafat’ta vakfe yaptktan ve Mina’daki görevlerini de ifa ettikten sonra Menât’a gider, onun yannda traā olur ve ta’zimde bulunurlard.47 f- Hanîflik Cahiliye döneminde Allah’n birliþine inanan, putperestliþi reddeden ve Kureyā’in yanlā âdet ve inançlarna karā çkan baz kimseler vard. Bunlara Hanîf (çoþulu hünefâ, ahnâf) denilmektedir. Tevhit inancna sahip olan Hanifler Hz. ÿbrahim’in dinini yaāatmaya çalārlar, Yahudilik ve Hristiyanlktan uzak kalrlar, putperestlikle mücadele ederlerdi. Bunlar okur-yazar kiāilerdi. Bir ksm ÿbrânîce ve Süryânîce gibi dilleri bilirdi. Bunlardan bir ksmnn Hz. ÿbrahim dinine en yakn din kabul ettikleri Hristiyanlþ benimsedikleri görülmektedir. Hanîfler topluca bir birlik oluāturamadklar gibi müāterek bir ibadetleri de yoktu. Bireysel olarak dinî hayat yaāayan zahid kimselerdi. Kaynaklarda Hanîf olarak adlandrlan bir kaç kiāinin isminden bahsedilmektedir. Varaka b. Nevfel, Ubeydullah b. Cahā, Osman b. Huveyris ve Zeyd b. Amr bu dönemin önde gelen Haniflerindendir. Bunlar bir defasnda bir araya gelerek putperestliþin bâtl olduþunu, dedeleri ÿbrahim’in dininin tevhit esasna dayandþ kanaatinde birleāmiāler ve bu dinin esaslarn tesbit etmek üzere çeāitli ülkelere daþlmālard. Varaka b. Nevfel, Āam’a giderek Hristiyanlþ benimsemiā, Tevrat ve ÿncil’i öþrenmiātir. Ubeydullah b. Cahā tereddüt içinde kalmātr. Osman b. Huveyris Bizans imparatorunun yanna giderek Hristiyanlþ benimsemiā ve orada kalmātr. Zeyd b. Amr ise ne Hristiyanlþ ve ne de Yahudiliþi benimsemiātir. O, putlara tapmaz, putlar adna kesilen kurban etinden yemezdi; kz çocuklarn topraþa gömülmesine karā çkard. Āiirlerinde hep Allah’n birliþi konusunu iālerdi. Arabistan’da bu dört kiāiden baāka, Allah’n bir olduþuna ve ahirete inanan baāka Hanîfler vard. Güçlü bir hatip olan Kus b. Sâide ve Taifli āair Ümeyye b. Ebu’s-Salt bunlar arasnda yer almaktadr.48 46. 47. 48. ÿbnü’l-Kelbî, s. 40. Ebû Āühbe, I, 70-78. ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 171-172; Mes’ûdî, Mürûcü’z-Zeheb ve Meâdinü’l-Cevher, tah. Muhammed M. Abdülhamid, Kahire 1964, I, 69-75; Alûsî, Bülûþu’l-Ereb, Beyrut ts. II, 244-282; Cevad Ali, VI, 449 vd.; Günaltay, s. 79-83; Çaþatay, s. 158-169; Āaban Kuzgun, ÿslam Kaynaklarna Göre Hz. ÿbrahim ve Haniflik, Ankara 1985; a. mlf., “Hanîf”, DÿA, XVI, 33-39; Mustafa Çaþrc, “Arap”, DÿA, III, 316-321. 56 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 56 17.04.2012 16:04:02 PEYGAMBERLÿýÿNE KADAR HZ. MUHAMMED 1- Ailesi Burada Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedeleri, babas, annesi, bunlarn aileleri ile yakn akrabasndan ve bir bütün olarak kabilesi olan Hâāimoþullar’ndan bahsedilecektir. Eāleri ve çocuklar konusu ileride ayrca ele alnacaktr. Hz. Muhammed (s.a.s.), Mekke’de oturan Kureyā kabilesinin Hâāimoþullar koluna mensuptur. Soyu, Fihr (Kureyā) b. Mâlik yoluyla Hz. ÿbrahim’in torunlarndan Adnân’a kadar uzanr. Babas Abdullah b. Abdülmuttalib, dedesi Abdülmuttalib b. Hâāim, büyük dedesi Hâāim b. Abdümenâf, babaannesi Fatma bint Amr’dr. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in baba tarafndan akrabalarn tantmaya büyük dedesi Hâāim’den baālamak istiyoruz. Hâāimoþullarnn atas ve ayn zamanda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in büyük dedesi olan Hâāim’in asl ad Amr idi. Mekke’de ktlk olduþu bir ylda Suriye’den somun getirip ufalayarak tirit yaptrdþndan dolay kendisine “ufalayan” manasnda “Hâāim” denilmiā ve bundan sonra bu isimle anlr olmuātur. Daha önce de görüldüþü gibi, Kureyā kabilesinin yaz ve kā seyahatlerini ilk defa tertipleyen ve âdet haline getiren odur. Kendi zamannda, rifâde ve sikâye görevlerini yürütüyordu. Bir ticaret seyahati için Suriye’ye giderken uþradþ Medine’de, Adiy b. Neccâroþullarndan Selmâ bint Amr ile evlendi. Bu evlilikten, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedesi Āeybe (Abdülmuttalib) dünyaya geldi. Hâāim bir ticaret seyahati esnasnda Gazze’de vefat etti ve oraya defnedildi.1 Hâāim’in, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dedesi Abdülmuttalib’in de aralarnda bulunduþu beā oþlu ve beā kz vard. Abdülmuttalib, sekiz yaāna kadar Medine’de annesinin yannda kald. Hâāim’in vefat üzerine kardeāi Muttalib, Medine’ye gelip Abdülmuttalib’in annesi Selmâ bint Amr’n iznini alarak yeþenini Mekke’ye götürdü. Āehre girerken Muttalib’in devesinin terkisindeki çocuþu gören Mekkeliler onu kölesi zannederek kendisine Abdülmuttalib dediler ve o günden sonra Abdülmuttalib diye anld. Muttalib’in onu kölesi olarak tanttþ 1. ÿbnü’l-Kelbî, Cemheretü’n-Neseb, tah. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1983, I, 91-93; ÿbn Hiāâm, I, 136-137; ÿbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut 1985; I, 75-81; Belâzürî, Ensâbü’lEārâf, tah. Muhammed Hamidullah, Kahire 1959, I, 60-61, 63-64; ÿbrahim Sarçam, “Hâāim”, DÿA, XVI, 405-406. 57 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 57 17.04.2012 16:04:02 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji da söylenmektedir. Abdülmuttalib kendi zamannda Hâāimoþullarnn baākanyd. Haclarn su ve yemek ihtiyacn karālama (sikâye ve rifâde) görevlerini yürütüyordu. Bu görev babasndan kendisine miras kalmāt. Gördüþü bir rüya üzerine Cürhüm kabilesinin Mekke’den giderken kapattþ Zemzem Kuyusu’nun yerini keāfederek yeniden kazd. Kur’an’da da haber verilen Fil Olay’nda Ka’be’yi ykmaya gelen Ebrehe ile görüāmelerde bulundu.2 Hâāim’in Abdülmuttalib dāndaki oþullarndan Ebû Sayfiy, Esed ve Nadle’nin nesilleri ÿslâm’n doþduþu yllara dek devam ettiyse de daha sonra kesilmiātir. Dolaysyla Benî Hâāim’den sadece Abdülmuttalib’in nesli devam etmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in babas Abdullah, Abdülmuttalib’in oþullarndan biriydi. Abdullah’n baāndan geçtiþi bilinen en önemli olay, babasnn onu kurban etmek istemesidir. Āöyle ki; Zemzem kuyusunu kazdþ esnada Abdülmuttalib’in Hâris’ten baāka oþlu bulunmuyordu. O nedenle Kureyā kabilesinin önde gelen kiāileri tarafndan rahatsz edildi. Savunmasz kalmas üzerine, kendisini destekleyecek on oþlu olduþu takdirde birisini kurban edeceþine dair adakta bulundu. On oþlu dünyaya gelince bunlardan birini kurban etmeye karar verdi. KurEskiden Zemzem Kuyusundan Su Çekme Sistemi ban adayn belirlemek için çekilen kur’a, baālangçta Hz. Muhammed (s.a.s.)’in babas Abdullah’a çkt. Fakat deve says artrlarak çekilen kur’a sonucunda Abdullah’n yerine yüz deve kurban edildi. Abdullah, kurban edilmek istendiþi srada hayatta olan kardeālerinin en küçüþü idi.3 Hz. Muhammed (s.a.s.)’in amcalar ve halalarna gelince, amcalar arasnda Hâris, Zübeyr, Ebû Talib, Ebû Leheb, Hamza ve Abbas meāhurdurlar. Bunlardan Hâris ve Zübeyr, ÿslâm’dan önce vefat etmiā, diþerleri ise ÿslâm dönemine yetiāmiālerdir. ÿslâm dönemine yetiāenlerden Ebû Leheb ve Ebû Tâlib ÿslâm’ 2. 3. ÿbn Hiāâm, I, 137 vd.; ÿbn Sa’d, I, 81-94; Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, tah. Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, Beyrut ts. II, 246-251; H. Ahmet Sezikli, “Abdülmuttalib”, DÿA, I, 272-273. ÿbn Hiāâm, I, 108-109, ÿbn Sa’d, I, 88 vd.; 151-158; Bekir Topaloþlu, “Abdullah”, DÿA, I, 7576. 58 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 58 17.04.2012 16:04:02 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed kabul etmezken, Hamza ve Abbas Müslüman olmuālardr. Hâāimoþullar, Abdülmuttalib’in dört oþluna, yani Abbas, Hâris, Ebû Tâlib ve Ebû Leheb’e nisbetle srasyla Abbâsîler, Tâlibîler, Hârisîler ve Lehebîlerden oluāmuātur. Abdülmuttalib’in diþer oþlu ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’in babas Abdullah’n nesli Hz. Peygamber’in kz Fâtma yoluyla devam etmiātir. Hz. Hamza’nn üç oþlu bir kz olmuāsa da daha sonraki dönemlerde nesli devam etmemiātir.4 Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Âtike, Beyzâ, Ervâ, Berre, Safiye ve Ümeyme adlarnda halalar vardr. HÂĀÿM Esed Sayfiy Abdülmuttalib Ebû Sayfiy Nadle Fâtma (Hz. Ali’nin Annesi, Ebû Tâlib’in hanm Ümeyme Hâris Ebû Tâlib Berre Âtike Beyzâ Ervâ Safiye Abdullah Abbas Hamza Ebû Leheb Zübeyr Abdullah Tâlib Cafer Ali Akîl Muattib Hasan Hüseyin Zeynep Ümmü Gülsüm Utbe Uteybe Rabîa Nevfel Ebû Süfyan MUHAMMED Kâsm Abdullah Zeynep Rukye Ümmü Gülsüm Fâtma ÿbrahim Hz. Peygamber’in Soy Kütüþü 4. Hâāimoþullar hakknda geniā bilgi için bkz. ÿbnü’l-Kelbî, Cemhere, I, 96-147; Zübeyrî, Kitâbü Nesebi Kureyā, tah. E. Levi Provençal, Kahire 1951, s. 14-91; ÿbn Hazm, Cemheretü Ensâbi’lArab, tah. Abdüsselâm M. Harun, Kahire 1962, s. 14-72; ÿbrahim Sarçam-Mustafa Öz “Hâāim” (Benî Hâāim), DÿA, XVI, 403-405). 59 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 59 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Muhammed (s.a.s.)’in annesi Kureyā kabilesinin Zühreoþullar koluna mensup Âmine bint Vehb’dir. Âmine’nin babas Vehb b. Abdümenâf, kabilesi Zühreoþullar içinde hatr saylr bir kimseydi. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in anneannesi ise Kureyā’in Abdüddâroþullar kolundan Berre bint Abdüluzzâ’dr. Dolaysyla Hz. Muhammed (s.a.s.)’in hem annesi hem babas Kureyā’in seçkin ailelerine mensuptur. Her ikisinin nesebi de Kilâb b. Mürre’de birleāmektedir.5 KÿLÂB Zühre Kusay Abdülmenâf Vüheyb Hiāâm Abdyaþûs Ebû Vakkas Sa’d Vehb ÂMÿNE Ubeydyaþûs Utbe Hz. Peygamber’in Annesi Âmine’nin Ailesi Abdullah evlilik çaþna geldiþinde babasnn giriāimi üzerine Âmine bint Vehb ile evlendi. Geleneþe göre evliliþin üç günü Âmine’nin evinde geçti. Abdullah evlendikten birkaç ay sonra yaz ticareti için Suriye’ye gitti. Oradan dönerken uþradþ Yesrib’de babasnn daylarnn yannda hastaland. Bir ay kadar hasta yattktan sonra vefat etti ve orada defnedildi. Babas öldüþünde Hz. Muhammed (s.a.s.) henüz dünyaya gelmemiāti. Abdullah geride miras olarak beā deve, bir koyun sürüsü ve Ümmü Eymen (Bereke) adl bir cariye brakmāt.6 5. 6. ÿbn ÿshak, es-Sîre, tah. Muhammed Hamidullah, Konya, 1981, s. 19-28; Ziriklî, A’lâmü’n-Nisâ’, Beyrut, ts. I, 18; Bekir Topaloþlu, “Amine”, DÿA, II, 63-64. ÿbn Sa’d, I, 100; Belâzürî, I, 96. 60 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 60 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed 2- Doþumu, Çocukluþu ve Gençliþi Hz. Muhammed (s.a.s.) 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de Benî Hâāim mahallesinde, babas Abdullah’tan kalan evde dünyaya geldi. Kaynaklarda onun Fil Olay’nn meydana geldiþi ylda, bu olaydan 55 gün sonra ve kamerî aylardan Rebîülevvel’in 12. gecesinde doþduþu kaydedilir.7 Âmine, doþumdan sonra hemen kayn babas Abdülmuttalib’e haber göndererek torununun dünyaya geldiþini bildirdi. Abdülmuttalib geldiþinde Âmine, hamile iken gördüþü bir rüyada çocuþa “Ahmed” veya “Muhammed” adnn verilmesinin söylendiþini hatrlatt. Abdülmuttalib çocuþu kucaþna alarak Kâbe’ye götürdü, Allah’a āükretti ve ona Muhammed adn verdi. Doþumunun yedinci gününde Mekkelilere ziyafet verdi. Hz. Peygamber’in sünnetli olarak dünyaya geldiþi rivayet edildiþi gibi,8 dedesi tarafndan doþumunun yedinci gününde sünnet ettirildiþi söylenir.9 Abdülmuttalib’e, atalar arasnda Muhammed adyla anlan bir kimseye rastlanmadþ hatrlatlp torununa bu ismi vermesinin sebebi sorulduþunda “Onun gökte ve yerde övülmesini istedim” cevabn vermiātir.10 Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bir diþer meāhur ismi de Ahmed’dir. Araplar arasnda Muhammed ve Ahmed isminde baz āahslar bulunuyordu. Kaynaklarda bu ad taāyan baz kiāilerin adlar kaytldr. Meselâ ensardan Muhammed b. Mesleme meāhurdur.11 Āu kadar var ki bu isimler yaygn olarak kullanlmyordu. Doþumdan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’i üç veya dokuz gün annesi Âmine, daha sonra ksa bir müddet, amcas Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe emzirdi. Süveybe ondan önce Hz. Hamza’y ve daha sonra da Ebû Seleme’yi de emzirdiþi için Hz. Muhammed (s.a.s.)’le bu ikisi sütkardeāi olurlar.12 Mekke’nin scak havas bebeklerin saþlkl büyümelerine elveriāli olmadþndan, āehrin ileri gelen aileleri yeni doþan bebekleri göçebe kabilelere mensup sütannelere verirlerdi. Bununla çocuklarnn çölün saþlkl havasnda büyümelerini ve ayn zamanda 7. 8. 9. 10. 11. 12. ÿbn Sa’d, I, 100-101; ÿbn Seyyidinnâs, Uyûnü’l-Eser fî Fünûni’l-Meþâzî ve’s-Siyer, tah. Muhammed el-ÿd el-Hatrâvî ve arkadaā, Beyrut 1992, I, 81. ÿbn Sa’d, I, 103. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, I, 21. Āâmî, Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Raāâd, tah. Mustafa Abdülvâhid, Kahire 1993, I, 506. ÿbn Sa’d, I, 169; ÿbn Düreyd, el-ÿātikâk, tah. Abdüsselâm M. Harun, Baþdad 1979, s. 8 vd.; ÿbn Seyyidinnâs, I, 88-89; Āâmî, I, 503 vd. Hz. Peygamber Mekke’de bulunduþu süre zarfnda sütannesi Süveybe ile ilgilenir, ona yardmda bulunurdu. Keza Hz. Hatice de ona ikramda bulunurdu. Hz. Hatice, Ebû Leheb’e, Süveybe’yi kendisine satmay teklif etmiā, ancak Ebû Leheb kabul etmemiātir. Ancak Ebû Leheb hicretten sonra onu azat etmiātir. Hz. Peygamber, Süveybe’ye hicretin yedinci ylndaki vefatna dek hediye göndermeye devam etmiātir. Süveybe’nin ÿslâmiyet’i kabul edip etmediþi konusunda farkl görüāler mevcuttur (bk. ÿbnü’l-Esîr,Üsdü’-ýâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, Kahire 1970, VII, 21; ÿbn Hacer, el-ÿsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, Beyrut 1940, IV,250). 61 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 61 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji fasîh Arapçay öþrenmelerini saþlamā olurlard. Çocuklar genellikle sekiz-on yaālarna kadar sütanne yannda yaāarlard. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doþumunu takip eden günlerde Taif yaknlarnda çölde göçebe hayat yaāayan Hevâzin kabilesinin Sa’d b. Bekir kolundan, içlerinde Halîme bint Ebû Züeyb’in de bulunduþu on kadn, emzirmek için çocuk almak üzere Mekke’ye gelmiālerdi. Halîme’nin yannda kocas Hâris b. Abdüluzzâ da vard. Bu kadnlar sütanneliþini gelir kaynaþ olarak düāündüklerinden, zengin ailelerin çocuklarn tercih ediyorlard. Diþer kadnlar yetim olduþu için “Onun annesi ve dedesi bize fazla bir yardmda bulunamaz” diyerek Hz. Muhammed (s.a.s.)’i almak istememiālerdi. Halime de baālangçta, onu almakta tereddüt etti. Kabilesine eli boā olarak dönmemek için, kocasnn da fikrini alarak ona sütannelik yapmay kabul etti ve çocuþu beraberinde götürdü. Hz. Muhammed (s.a.s.) sütannesinin ailesi içinde çok sevildi; onlar için uþurlu oldu ve bereket getirdi, aile bolluþa kavuātu. ÿki yaān doldurduþunda Halîme onu ailesine göstermek üzere Mekke’ye getirdi. Âmine, o sralarda Mekke’de veba salgn bulunduþundan ve çöl havasnn da çocuþa iyi geldiþini gördüþünden, onun sütannede kalmasn istedi. Halîme de Hz. Muhammed (s.a.s.)’i beraberinde geri götürdü. Beā (dört olduþu da söylenir) yaānda Mekke’ye getirip annesine teslim etti. Bundan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.) alt yaāna kadar Mekke’de annesinin yannda kald. Hz. Peygamber’in Abdullah, Üneyse ve Āeymâ adl sütkardeāleri vardr. Sütannesi, sütbabas ve sütkardeālerinin ÿslâmiyeti kabul ettikleri bilinmektedir.13 Sa’d b. Bekir kabilesi fasîh Arapçasyla ünlüydü. Hz. Peygamber düzgün bir lisana sahip oluāunun, çocukluþunu bu kabile arasnda geçirmesine baþl olduþunu söylemiātir.14 Kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in sütannesinin evine giderken ve onun yannda kaldþ süre zarfnda baāndan geçen birtakm olaþanüstü durumlardan bahsedilir. Bunlar arasnda göþsün yarlmas hadisesi (āakk sadr) önemli yer tutar. Bu konuda kaynaklarda yer alan rivayetlerden birisi özet olarak āöyledir: Halîme’nin anlattþna göre, çocuþu Mekke’den getirdikten bir kaç ay sonra, Muhammed sütkardeāi ile evlerinin arkasnda kuzu güderken, sütkardeāi koāarak annesinin ve babasnn yanna gelir. Beyaz elbiseli iki adamn Muhammed’i tutup yere yatrdklarn, karnn yardklarn ve karātrdklarn bildirir. Halîme ile kocas derhal koāarlar; çocuþu benzi sararmā bir āekilde ve ayakta bulurlar. Ne olup bittiþini sorduklarnda Muhammed, “Beyaz elbiseli iki adamn kendisini yere yatrp karnn yardklarn ve bir āeyler aradklarn” söyler. Bunun üzerine 13. 14. ÿbn ÿshâk, 25-28; ÿbn Hiāâm, I, 162-167; ÿbn Sa’d, I, 108-117; ÿbn Seyyidinnâs, I, 90-97; Makrîzî, ÿmtâü’l-Esmâ’, tah. Mahmûd Muhammed Āâkir, Kahire ts. s. 5-7; Hüseyin Algül, “Hâris b. Abdüluzzâ”, DÿA, 16-194-195; Asrî Çubukçu, “Halîme”, DÿA, 15-338. ÿbn Hiāâm, I, 167; ÿbn Sa’d, I, 113. 62 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 62 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed Hz. Peygamber’in Süt Annesinin Kabilesinin Yurdundan Görüntüler sütannesi ile sütbabas çocuþu alp çadra dönerler.15 Bu mealde baāka rivayetler de vardr. Meselâ bir rivayette, olayn yukardakine benzer āekilde, bir soru üzerine Hz. Peygamber’in anlattþ kaydedilir.16 Ayrca, on yaālarnda iken; Hira maþarasnda Cebrâil’le ilk karālaātþnda; Mi’rac olay öncesinde gibi farkl zaman ve mekanlarda bu tür muameleye tâbi tutulduþuna dair rivayetler de kaynaklarda yer almaktadr. Olayla ilgili anlatmlar, yaā, yer, zaman ve kaç defa meydana geldiþi hususunda birbiriyle farkllk ve çeliāki arzetmektedir. Çeāitli araātrmaclar tarafndan konuyla ilgili rivayetler ravi ve metin açsndan eleātirilmiātir. Āuras gerçektir ki, bu iāin Allah tarafndan Hz. Muhammed (s.a.s.)’i peygamberliþe hazrlamak amacyla yapldþ iddia ediliyorsa, manevî bir temizlik veya hazrlþn yine manevî tarzda olmas gerekir. Halbuki rivayetlerde bu 15. 16. ÿbn Hiāâm, I, 164 vd. ÿbn Hiāâm, I, 166-167. 63 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 63 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji iāin maddi bir operasyonla yapldþ anlatlmaktadr. Ayrca göþsün yarlmas olay ÿnāirâh Sûresi ile irtibatlandrlmātr.17 Fakat ÿnāirâh Sûresi’nde “Biz senin göþsünü açp geniāletmedik mi?” derken, “āakk sadr”dan, göþsün yarlmasndan deþil, “āerhi sadr”dan, yani göþsün açlmasndan bahsedilmektedir. Göþsün açlmasndan maksat da arayā içinde olan Hz. Peygamber’e hak dinin gösterilmesi, peygamberlik görevini nasl yerine getireceþine dair endiāelerinin, korkularnn, Allah tarafndan geniālik verilerek giderilmesi, gönlünün artlmas ve ferahlatlmasdr. Yani olay maddi deþil, manevîdir. Nitekim ayn sûrenin ikinci ve üçüncü âyetlerinde “Biz senin belini büken yükünü senden alp atmadk m?” derken Hz. Peygamber’in srtndaki maddi bir yükün Cenâb- Hak tarafndan yere indirilmesinden deþil, Peygamber’i üzen ve tahammülü aþr gelen zorluklarn kendisinden kaldrlmasndan bahsedilmektedir.18 Bu, sûrenin birinci âyetinin de maddî bir operasyon olarak deþil, manevî bir iā olduþu āeklinde izah edilmesi gerektiþini göstermektedir. Bunun için de cerrâhî müdaheleye gerek olmadþ açktr. Ancak ne var ki, manevi bir olayn sembolik anlatm, daha sonraki raviler tarafndan gerçekmiā gibi mütâlaa edilmiātir. Ortaya çkāyla ilgili olarak āu hususlar düāünülebilir: Olaþanüstü olaylarn Peygamber’in çocukluþundan beri onun hayatnda mevcut olduþunu ispat için böyle bir olay anlatlmā olabilir. Bir de göþüs yarlmas, doþu kültüründe mevcut olan, Araplarda da bilinen ve hatta Zerdüāt ve Ümeyye b. Ebu’s-Salt gibi āahslar hakknda da anlatlan mitolojik bir hikayedir. Bu tür mitolojik bir hikaye Hz. Peygamber hakknda da uyarlanmā olabilir.19 Hz. Muhammed (s.a.s.) alt yaānda iken annesi Âmine, yanna çocuþunu ve cariyesi Ümmü Eymen’i de alarak Medine’ye gitti. Gayesi, doþumdan önce vefat eden kocas Abdullah’n kabrini ve ailenin daylar saylan Adiy b. Neccâroþullarn ziyaret etmekti. Medine’de en-Nâbiþa’nn evinde misafir edildiler. Abdullah’n mezar da bu evin avlusunda idi. Burada bir ay kadar kaldktan sonra Mekke’ye dönerken Âmine, Medine’ye yaklaāk 190 km. uzaklkta bulunan Ebvâ’da hastalanarak vefat etti ve orada defnedildi. Ümmü Eymen çocuþu Mekke’ye getirerek dedesine teslim etti. Bu yolculukta Abdülmuttalib’in, gelini ve torunu ile birlikte gittiþi de söylenmektedir.20 Hz. Muhammed (s.a.s.) daha sonralar Medine’de bu seyahatle ilgili hatralarn anlatmātr.21 17. 18. 19. 20. 21. Tirmizî, V, 442-443. Hamdi Yazr, Hak Dini Kur’an Dili, ÿstanbul ts. VIII, 5919. Geniā bilgi için bk. Bünyamin Erul, “Hz. Peygamber’in Risalet Öncesi Hayatna Farkl Bir Yaklaām”, Diyanet ÿlmi Dergi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (Özel Say), Ankara 2001, s. 360 vd. Belâzürî, I, 94. ÿbn Sa’d, I, 116. 64 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 64 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed Peygamberimiz annesinin vefatndan sonra, sekiz yaāna kadar, iki yl dedesinin himayesinde kald. Bakmn da dads Ümmü Eymen yürüttü. Dedesi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’i çok severdi; onsuz sofraya oturup yemek yemezdi. Kâbe duvarnn gölgesine Abdülmuttalib için bir minder serilir, hiç kimse ona saygsndan dolay bu mindere oturmazd. Hz. Muhammed (s.a.s.) gelip oturduþunda amcalar onu minderden indirmek isterler, Abdülmuttalib ise “Oþlumu brakn. Allah’a yemin ederim ki ileride bunun āan büyük olacaktr” der, onu minderin üstüne yanna oturtur, eliyle srtn okāar ve böyle hareket etmesinden hoālanrd. O sekiz yaānda iken dedesi vefat etti.22 Hz. Muhammed (s.a.s.) dedesinin vefatna çok üzüldü. Ümmü Eymen, dedesinin vefat ettiþi gün Hz. Muhammed (s.a.s.)’i aþlarken gördüþünü söylemiātir.23 Abdülmuttalib vefat etmeden önce torununu Ebû Tâlib’e emanet etti. Zübeyr ile Ebû Tâlib’in kur’a çektikleri söylendiþi gibi, Hz. Peygamber’in Ebû Tâlib’i tercih ettiþi de kaynaklarda kaydedilir. Burada Zübeyr, Ebû Tâlib ve Abdullah’n ana-baba bir kardeā olduklarn da belirtmek gerekir. Ebû Tâlib, yeþeni Muhammed’i kendi öz çocuþu gibi severdi. Bir yere gittiþi zaman onu da beraberinde götürürdü. O, ölümüne dek, krk yldan fazla Hz. Muhammed (s.a.s.)’e öz babas gibi davranmā, onun üzerine titremiā, sevmiā, korumuā ve yetiāmesi için elinden geleni yapmātr. Hz. Muhammed (s.a.s.) de Ebû Tâlib’e iālerinde yardmc olmuātur. Çünkü Ebû Tâlib’in ailesi kalabalkt; buna karālk dar gelirliydi; maddî durumu pek iyi deþildi. Ebû Tâlib’in hanm Fâtma bint Esed de sekiz yaāndan itibaren Hz. Muhammed (s.a.s.)’e öz annesi gibi bakmātr. Ayn zamanda Hz. Ali’nin annesi olan bu hanm, kendi çocuklarndan önce onu doyurur ve gözetirdi. Hz. Muhammed (s.a.s.), Ebû Tâlib’in ölümünden sonra iman eden ve Medine’ye hicret eden Fatma bint Esed’i sk sk ziyaret ederdi.24 Hz. Muhammed (s.a.s.) on iki (dokuz olduþu da söylenir) yaānda iken Ebû Tâlib ticaret maksadyla Suriye’ye gitmeye karar verdi. Hz. Muhammed (s.a.s.) seyahate kendisini de götürmesini srarla rica etti. Onun srarna dayanamayan Ebû Tâlib de yeþenini beraberinde götürdü. ÿslâm Tarihi kaynaklarnn verdikleri bilgiye göre ticaret kervan Suriye topraklarnda bulunan Busrâ’da konakladþ esnada, bir bulutun kervann içinden birine devaml gölge yaptþn gören Bahîrâ adndaki rahip, kervan mensuplarn yemeþe davet eder. Bahîrâ çocuþu dikkatle inceler ve baz sorular sorar. Ebû Tâlib’e, yeþeninin ÿncil’de gönderile- 22. 23. 24. ÿbn Hiāâm, I, 168-169; ÿbn Sa’d, I, 119. ÿbn Sa’d, I, 119. ÿbn Sa’d, I, 119-120; VIII, 222. 65 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 65 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ceþi vadedilen peygamber olduþunu söyler; çocuþu iyi korumasn tembih eder. Bunun üzerine Ebû Tâlib, Āam’a gitmekten vazgeçerek Mekke’ye döner.25 Bu rivayet daha sonralar Hristiyan tarihçiler ve Müslüman tarihçiler tarafndan tartālmātr. Olay, Hristiyan yazarlar tarafndan istismar edilmiā ve yanlā deþerlendirilmiātir. Onlardan bazlar bunu inkar etmiāler; Ehl-i Kitab’n Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olacaþn daha önce kendi kitaplarndan öþrenmiā olduklar yolundaki rivayetlerin Hristiyanlktan dönen Müslümanlar tarafndan uydurulduþunu ve bunun bir efsaneden ibaret olduþunu ileri sürmüālerdir. Bazlar da Hz. Muhammed (s.a.s.)’in, ÿslâm dininin esaslarna ait bir ksm bilgileri Bahîrâ’dan öþrendiþini iddia etmiālerdir. Hatta “Kur’ân’n yazar Bahîrâ” diyecek kadar ileri gitmiālerdir. Batl bilim adamlarnn bu tür iddialarndan rahatsz olan baz Müslüman alimler de, Bahîrâ olayna ait rivayetlerin doþru olmadþn, olay nakleden râvîler içinde hadiseyi gören kimse bulunmadþn söylemiālerdir. Ayrca o sralarda çocuk yaāta olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Bahîrâ ile görüāmesinden ÿslâm dininin esaslarna ait baz āeyler öþrenmesinin akl ve mantþa ters düātüþünü belirterek, ya bu olay tamamen reddetmiāler veya üzerinde durmaya gerek görmemiālerdir. Bahîrâ olay āayet doþru bile olsa, gerçekten dokuz veya on iki yaāndaki bir çocuþun bir kaç saat zarfnda Kur’ân’ ezberlemesi, yeni bir din fikrini öþrenebilmesi ve bir nesil sonra etrafndaki insanlara ilâhî bir tebliþ olarak nakletmesi imkanszdr. Üstelik rivayetlerde, Bahîrâ’nn Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bir āey okuduþuna ve öþrettiþine dair kayt da yoktur. Āayet böyle bir āey meydana gelseydi, peygamber olarak görevlendirildikten sonra kervann diþer mensuplar bunu ortaya koymaktan geri durmazlard. Bütün bunlara ek olarak āunu da söylemek gerekir: ÿslâm’n tevhid akidesi ile Hristiyanlþn teslis inanc arasnda benzerlik mevcut deþildir. Kur’ân’da Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gençliþinde hristiyanlarla iliākisi olduþunu ve onlardan bir āeyler öþrendiþini gösteren hiçbir delil de yoktur.26 Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gençliþinde baāndan geçen önemli olaylardan birisi de Dördüncü Ficâr Savaā’na katlmasdr. ÿslâm’dan önce Arap kabileleri arasnda çeāitli sebeplerle sk sk savaālar meydana gelirdi. Bunlardan dördü, kötülük yapmann ve kan dökmenin yasak olduþu haram aylarda yapldþ için, “Ficâr Savaālar” denilmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu savaālara iātirak ettiþi srada yirmi yaānda idi. Onun katldþ bu savaāta Kureyā ve Kinâne kabileleri, Kays- Aylân ve müttefikleriyle karā karāya gelmiālerdir. Bu savaā Kinâne kabilesinden Berrâd b. Kays’n, Hevâzin kabilesinden Urve b. Utbe’yi bir ticarî 25. 26. ÿbn ÿshak, s. 53-55; ÿbn Hiāâm, I, 180-183; ÿbn Sa’d, I, 153-155; Belâzürî, I, 96-97; Tirmizî, Sünen, ÿstanbul 1981, V, 590; ÿbn Seyyidinnâs, I, 105-108. ÿbn Seyyidinnâs, I, 108; Mustafa Fayda, “Bahîrâ”, DÿA, IV, 486. 66 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 66 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed Busrâ’dan Görüntüler 67 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 67 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji rekabet üzerine öldürmesi sonucu, Hevâzin kabilesinin Kureyā ve müttefiklerine saldrp Harem bölgesine kadar kovalamas üzerine çkmātr. Savaāta Kureyā ve Kinâne’nin genel komutan Harb b. Ümeyye idi. Ayrca Kureyā kabileleri ayr ayr birlikler halinde savaāmālardr. Benî Haāim’in komutanlþn Zübeyr b. Abdülmuttalib yapmātr. Kays- Aylân, baālangçta üstünlük elde ettiyse de savaā akāama doþru Kureyā ve Kinâne’nin galibiyeti ile sonuçlanmātr. Sonunda Kureyā’ten o sralarda otuz yaālarnda bir genç olan Utbe b. Rebîa’nn gayretiyle taraflar arasnda anlaāma saþlanmātr. Kureyā saflarnda ve kendi kabilesi Hâāimoþullarnn yannda amcalaryla birlikte bulunan Hz. Muhammed (s.a.s.)’in savaāmayp amcalarna ait eāyalar koruduþu, atlan oklar kalkanlarla karālayp toplayarak onlara vermekle yetindiþi söylendiþi gibi; ok attþ ve bundan dolay piāman olmadþn ifade ettiþi de kaynaklarda kaytldr. Yine kaynaklarda, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bulunduþu safn karāsnda savaāan her düāman grubunun hezimete uþradþ, bundan dolay onun, Kureyā ordusunun komutan Harb b. Ümeyye’nin dikkatini çektiþi kaydedilir. Kureyā açsndan bu savaān önemi Haram aylarda yaāanan barāç ortamn ihlâlini, ticarî hayata vurulan darbeyi önlemek, Harem bölgesinin mukaddesliþine leke sürülmesine engel olmakt.27 Araplar arasnda savunma, himaye veya zulme uþrayann hakkn zalimden alma gibi amaçlarla ittifak kurulurdu. Bu, anlan maksatlarla iki veya daha fazla kabile, bir kabile ile baāka bir kabileye mensup bir āahs veya iki āahs arasnda yardmlaāmay ve dayanāmay temin için gerçekleāebilirdi. “Hilf” (ç. ahlâf) ad verilen bu ittifak ve antlaāmalar, kuruluā amacna veya kuruculara verilen sfatlara göre Hilfü’l-Fudûl, Hilfü’l-Mutayyebûn, Hilfü’l-Ahlâf gibi adlarla anlrd. Hz. Muhammed (s.a.s.), Ficâr Savaālarndan ksa süre sonra Hâāim, Muttalib, Esed, Zühre ve Teymoþullarnn ittifak ile kurulan Hilfü’l-Fudûl Antlaāmas’na katlmātr. Bu antlaāmann gerçekleāmesine Hz. Muhammed (s.a.s.)’in amcas Zübeyr teāebbüs etmiātir. Teym kabilesi ileri gelenlerinden Abdullah b. Cüd’ân’n evinde toplanan kurucu üyeler; zulme uþrayanlarn haklarn zalimlerden alncaya kadar mücadele edeceklerine, Mekke halkndan ve Mekke’ye dāardan gelen kimselerden hakszlþa uþrayanlarn yannda yer alacaklarna ve zalimden hakkn alncaya kadar mazlumu destekleyeceklerine dair karar aldlar. Bu antlaāmann akdine āu olayn vesile olduþu söylenir: Zübeyd kabilesinden bir āahs Mekke’ye gelir ve Âs b. Vâil’e ticaret için getirdiþi maln satar. Ancak Âs, maln ücretini vermez. Zübeydli, Ahlâf kabileleri olan Abdüddâr, Mahzum, Cumah, Sehm ve Adiy’e baāvurur. Ancak onlar Âs b. ’e karā adama yardm etmezler. Bunun üzerine 27. ÿbn Hiāâm, I, 184-187; ÿbn Sa’d, I, 126-127; ÿbn Seyyidinnâs, I, 113; Hüseyin Algül, “Ficâr”, DÿA, XIII, 52-53. 68 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 68 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed alacakl Kureyā kabilesini yardma çaþrr. Zübeyr b. Abdülmuttalib ve Abdullah b. Cüd’ân’n önderliþinde Hilfü’l-fudûl Antlaāmas akdedildikten sonra cemiyet üyeleri Âs b. Vâil’e giderler ve maln parasn tahsil edip Zübeydliye verirler.28 Yirmi yaānda iken bu antlaāmann imzalanmasna iātirak eden Hz. Muhammed (s.a.s.), sonralar bu olaydan övgüyle bahsetmiā ve āunlar söylemiātir: “Ben, Abdullah b. Cüd’an’n evinde bir antlaāma yaplrken bulundum ki, bu antlaāmay güzel ve kzl develere deþiāmem. ÿslâm’da böyle bir antlaāmaya çaþrlsam derhal kabul ederim”.29 3- Hz. Hatice ile Evliliþi Bu iki olaydan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yirmi beā yaānda iken Hatice ile evlendiþi yla kadar baāndan geçen olaylar hakknda kaynaklarda detayl bilgi mevcut deþildir. Onun bu süre zarfnda amcas Ebû Tâlib’e iālerinde yardmc olduþu anlaālmaktadr. Hatice ile evlenmeden önce onun kervann Suriye’ye götürüp getirdiþi bilinmektedir. Burada, önce Hatice’nin ailesi ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’le evlenmeden önceki hayat hakknda ksa bilgi vermek istiyoruz. Hatice, Kureyā’in Esedoþullar kolundan Huveylid b. Esed’in kzdr. Hz. Muhammed (s.a.s.)’le evlenmeden önce baāndan iki evlilik geçmiāti. Önce Ebû Hâle ile, onun ölümü üzerine Atîk b. Âbid ile evlenmiāti. Hz. Hatice’nin her iki evlilikten de çocuklar dünyaya gelmiāti. ÿkinci kocasnn da ölmesi üzerine kendini çocuklarna ve iāine vermiāti. Diþer zengin Kureyāliler gibi kendi adna Suriye ve Yemen’e ticaret kervanlar gönderiyordu. Akll, zeki, namuslu, zengin ve güzel olduþu için Kureyā’in ileri gelenleri kendisiyle evlenmek istiyorlar, fakat o, bütün teklifleri reddediyordu. Her ikisi de Mekkeli olduþu için Hatice ile Hz. Muhammed (s.a.s.)’in birbirlerini tandklar muhakkaktr. Ancak evlenmeden ksa bir müddet önce, birbirlerini daha yakndan tanmaya vesile olan önemli bir frsat doþdu. Bu da Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hatice’nin ticaret kervann ücret karālþnda Suriye’ye götürmesidir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Suriye seyahatinden önce de Hatice adna Meysere’nin eāliþinde Hicaz-Yemen kervan yolu üzerinde kurulan Hubâāe Panayr’na ticaret maksadyla gittiþi kaynaklarmzda nakledilmektedir.30 28. 29. 30. ÿbn Sa’d, I, 128-129; ÿbn Seyyidinnâs, I, 114. ÿbn Hiāâm, I, 134; ayrca bk. ÿbn Hanbel, I, 190. Hilf konusunda detayl bilgi için bk. Nadir Özkuyumcu, “Hilf”, DÿA, XVIII, 29-30. Hz. Peygamber’in gerek ÿslâm’dan önce adaleti saþlamak için kurulan birlikleri tasdik etmesi (ÿbn Hanbel, I, 190, 317) ve gerekse bu tür antlaāmalar için tereddütsüz bir āekilde metinde kaydettiþimiz deþerlendirmeyi yapmas, müslümanlarn baāka din mensuplaryla savunma, iyiliþi hakim klma ve kötülüþü önleme gibi konularda iābirliþi yapmasnda veya bu amaçlarla kurulan teākilatlara katlmasnda ÿslâmî açdan herhangi bir saknca bulunmadþn ortaya koymaktadr. Makrîzî, s. 8. 69 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 69 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Muhammed (s.a.s.) 25 yaānda iken Hatice’nin, kervann Suriye’ye götürmek üzere adam aradþn öþrenen Ebû Tâlib, yeþenine durumu anlatt ve Hatice’den iā istemesini söyledi. Esasen Hz. Muhammed (s.a.s.) amcas Ebû Tâlib’in yannda ticarî alanda tecrübe sahibi olmuātu. Konu kendisine iletilince, Hatice hemāehrileri arasnda güvenilir ve doþru sözlü bir āahsiyet olarak āöhret bulan Hz. Muhammed (s.a.s.)’e kervann memnuniyetle teslim etti. Kaynaklarda onun Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doþruluþunu, güvenilirliþini ve ahlakn öþrenmesi üzerine kendisine iā teklif ettiþi de nakledilmektedir.31 Hz. Hatice, kölesi Meysere’yi de onun yanna verdi. Ayn tür hizmet için diþer āahslara iki genç deve verdiþi halde, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bunun iki mislini, yani dört deve vermeyi kabul etti. Hz. Muhammed (s.a.s.), Suriye’de bulunan Busrâ’ya kadar giderek Mekke’den götürdüþü mallar satt ve istediþi mallar da satn alarak Meysere ile birlikte Mekke’ye döndü. Getirdiþi mallar Hatice’ye teslim etti. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yönettiþi bu kervan, daha önceki seferlerin iki misli kârla dönmüātü. Meysere, Hatice’ye Hz. Muhammed (s.a.s.)’den övgüyle bahsetti. Sonuçtan son derece memnun olan Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e vadettiþi ücretin iki katn verdi.32 Hatice bundan sonra Hz. Muhammed (s.a.s.)’e evlilik teklifinde bulundu. Bu evliliþe Hz. Hatice’nin arkadaālarndan Nefîse bint Ümeyye’nin araclk ettiþi de söylenmektedir.33 Muhammed de kendisine yaplan bu teklifi amcalaryla istiāâre etti. Sonunda kabul etti; nikah ve düþün için bir gün kararlaātrld. Hz. Muhammed (s.a.s.), amcas Ebû Tâlib ve Hamza ile birlikte Hatice’nin evine gitti. Kureyā’in ileri gelenleri de merasimde hazr bulundular. Hatice, babas Huveylid Ficâr savaālarndan önce öldüþü için, amcas Amr b. Esed’e haber gönderdi. Amcasnn oþlu Varaka b. Nevfel de orada hazr bulundu. Arap örf ve âdetlerine göre törende Ebû Tâlib ve Varaka b. Nevfel birer konuāma yaptlar. Ebû Tâlib konuāmasnda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in üstün ahlakndan bahsederek Hatice’yi amcasndan istedi ve mehrini zikretti. Mehir yirmi deve veya beā yüz dirhem gümüā idi. Varaka b. Nevfel de yaptþ konuāmada bu evliliþin kendileri için bir āeref olduþunu söyledi. Ebû Tâlib develer keserek düþün yemeþi verdi.34 Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hz. Muhammed (s.a.s.), eāinin evinde ikamet etmek üzere Ebû Tâlib’in evinden ayrld. ÿkisi arasnda mutlu bir aile hayat geçti. Sevgi, sayg, baþllk ve iyi geçim üzerine kurulan bu evlilik ÿslâm Tarihi boyunca, günümüze dek, örnek aile yuvas olarak gösterilmiātir. Hz. Mu31. 32. 33. 34. ÿbn ÿshak, s. 59; Taberî, II, 280. ÿbn Sa’d, I, 131; ÿbn Seyyidinnâs, I, 117. ÿbn Sa’d, I, 131. ÿbn Hiāâm, I, 182-187; ÿbn Sa’d, I, 129-134. 70 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 70 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed hammed (s.a.s.), Hatice ile evlendikten sonra geçim skntsndan kurtuldu ve müreffeh bir hayat sürmeye baālad. Evliliklerinin ilk yllarnda Hatice’nin mal ile ticarete devam etti. Bu maksatla Hubâāe Panayr’na gitti. Bu arada gençliþini yannda geçirdiþi amcas Ebû Tâlib’i de unutmad. Otuz alt yaānda iken, amcasnn yükünü hafifletmek amacyla, o sralarda beā yaānda olan Ali’yi yanna alarak bakmn üstlendi. Ali bundan sonra hicrete kadar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yannda kald. Hz. Muhammed (s.a.s.) ayn zamanda Ali’nin kardeāi Câfer’i de öteki amcas Abbas’n yanna vermeyi saþlad.35 Hz. Muhammed (s.a.s.) Hatice ile evlendiþi srada yirmi beā yaānda bulunuyordu. Hatice’nin ise krk, krk alt ve yirmi sekiz yaānda olduþuna dair rivayetler de mevcuttur.36 Genellikle krk yaānda olduþu kabul edilmektedir. Bununla birlikte, yirmi sekiz yaānda olduþunu ileri sürenlerin görüāü, biyolojik gerçekler çerçevesinde kuvvet kazanmaktadr. Çünkü Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed (s.a.s.)’den alt çocuþu olmuātur. Bu, krk yaāndan sonra imkansz olmamakla birlikte, evlendiklerinde yirmi sekiz yaānda olmas gerçekle baþdaāmakta ve daha makul görülmektedir. Nitekim bunu kabul eden yazarlar da vardr. Mesela Ahmed et-Tâcî, “Āayet Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s.)’le evlendiþinde krk yaānda idiyse, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e vahiy geldiþinde elli beā yaānda olmas gerekir. Bu yaāta bir kadn nasl doþum yapar? Halbuki Abdullah adl çocuþunu peygamberlikten sonra doþurduþu kesindir” deþerlendirmesini yaparak, evlendiþinde yirmi sekiz yaānda olduþuna dair rivayeti diþerine tercih ettiþini belirtmektedir.37 Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hatice’den ikisi erkek, dördü kz olmak üzere alt çocuþu dünyaya geldi. Erkek çocuklarnn adlar Kâsm ve Abdullah, kzlarnn adlar ise Zeyneb, Rukye, Ümmü Gülsüm ve Fâtma’dr. Erkek çocuklar daha bebek iken vefat etmiālerdir. ÿslâm tarihçilerinden, onun erkek çocuklarnn saysnn üç veya dört olduþunu kaydedenler, Tayyib ve Tahir adl çocuklarndan bahsedenler de vardr. Ancak tercih edilen görüāe göre Tayyib ve Tâhir, ayr çocuklarn adlar deþil, Abdullah’n lakabdr. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in kzlarndan Rukye, Zeynep ve Ümmü Gülsüm, babalarnn saþlþnda çeāitli aralklarla, Fâtma ise babasndan alt ay sonra vefat etmiātir. Araplarda ilk doþan çocuþa nispetle künye alma ve bu künye ile anlma âdet olduþundan, Hz. Muhammed (s.a.s.) de Hatice’den olma ilk oþlu Kâsm’a nisbetle Ebü’l-Kâsm künyesini almātr. 35. 36. 37. ÿbn Hiāâm, I, 236; Taberî, II, 313. ÿbn Sa’d, VIII, 17; Belâzürî, I, 98-99; M. Yaāar Kandemir, “Hatice”, DÿA, XVI, 465-466. Ahmed et-Tâcî, Sîretü’n-Nebiyyi’l-Arabî, Kahire 1978, I, 17. 71 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 71 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 4- Kâbe Hakemliþi Hz. Muhammed (s.a.s.), otuz beā yaānda iken, yenilenen Kâbe’nin duvarna Hacerülesved’i yerine yerleātirme iāinde Kureyā kabilelerine hakemlik yapt. Mekke’de sk sk su basknlar oluyor ve seller meydana geliyordu. Yllardan beri bu sellerden Kâbe hasar görmüā, duvarlarnda çatlaklar meydana gelmiā ve hatta bina yklmaya yüz tutmuātu. Binann tavan da bulunmadþndan içindeki kymetli eāyalar, hrszlar tarafndan çalnma tehlikesi ile karā karāya bulunuyordu. Bu sebepten Kureyā kabileleri toplanarak binay yenilemeye karar verdiler. Tam bu srada Kzldeniz’de frtnaya tutulan bir Bizans gemisi Cidde yaknlarndaki Āuaybe’de karaya oturmuā ve parçalanmāt. ÿçlerinde Velîd b. Muþîre’nin de bulunduþu bir grup Kureyāli, kazânn meydana geldiþi yere giderek geminin enkazn Kâbe’nin ināaatnda kullanmak üzere satn aldlar. Gemide bulunan Bizansl ināaat ustas Bâkûm’u da yanlarna alarak Mekke’ye getirdiler. Kâbe’nin duvarlar Hz. ÿbrahim tarafndan yapldþ söylenen temele kadar söküldü. Kureyā kabilesinin her bir kolunun ināâ edeceþi ksmlar kur’a ile belirlendi. Her kabile kendi payna düāen ksm örmeye baālad. Bu arada, halkn helal kazancndan yapacaþ baþālarn kabul edildiþi de ilan edildi. Hz. Muhammed (s.a.s.) de ināaat iāinde çalāt. Amcas Abbas ile birlikte taā taād. Hz. ÿbrahim tarafndan Kâbe’nin ināas srasnda tavafn baālangç noktasn belirlemek amacyla yerleātirilmiā olan Hacerülesved’in yerine konulmasna sra gelince, her kabile bu āerefin kendisine ait olmasn istedi. Abdüddâroþullar ve Adiyoþullar, bu āerefi baākasna brakmayacaklarna dair yemin ettiler. Ortaya çkan anlaāmazlk neredeyse savaāa dönüāecekti. ÿnāaata dört beā gün ara verildi. Bu arada Kureyālilerin en yaāls Ebû Ümeyye b. Muþîre’nin teklifi üzerine Harem-i Āerif’in Benî Āeybe kapsndan ilk giren āahsn hakem tayin edilmesine karar verildi. Tam o srada beklenen yerden Hz. Muhammed (s.a.s.) çkageldi. Kureyāliler hep bir aþzdan “Bu, güvenilir (emîn) bir kimsedir. Onun vereceþi karara razyz” dediler. Mesele Hz. Muhammed (s.a.s.)’e anlatldþnda, hemen srtndan abasn (ridâ) çkararak yere serdi. Hacerülesved’i üzerine koydu. Her kabileden birer kiāiyi abann kenarlarndan tutturarak konulacaþ yere getirtti. Burada taā kendi eliyle yerine yerleātirdi. Kureyāliler, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in problemi çözümünden son derece memnun oldular. Çünkü savaāa yol açabilecek bir ihtilaf büyümeden ve hiç bir kabilenin gücenmesine frsat verilmeden halledilmiā oldu. Duvarlar örme iāi bittikten sonra Kâbe’ye bir de ahāap tavan yapld.38 Hz. Muhammed (s.a.s.)’in otuz beā yaānda baāndan geçen bu olaydan sonra, kendisine vahyin geldiþi krk yaāna kadar her yl ramazan aynda Hirâ Maþaras’nda inzivaya çekildiþi görülmektedir. 38. ÿbn Hiāâm, I, 192-197; ÿbn Sa’d, I, 145-147; Ayrca bk. Taberî, II, 277-290; ÿbn Seyyidinnâs, I, 121-122. 72 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 72 17.04.2012 16:04:03 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed 73 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 73 17.04.2012 16:04:03 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 5- Hz. Muhammed’in Peygamberlikten Önceki Hayatnn ve Kiāiliþinin Temel Özellikleri Buraya kadar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþinden önceki hayatn ve baāndan geçen önemli olaylar ana hatlaryla ortaya koymuā bulunuyoruz. Onun peygamberlik dönemine geçmeden önce, bu döneme kadarki hayatnn temel özellikleri hakknda bilgi vermenin gerekli olduþu kanaatindeyiz. Bu, onun vahiy gelmeden önce nasl bir kiāiliþe sahip olduþunu anlamamza yardmc olacaktr. Bu baālk altnda yetim ve fakir olarak büyümesi, yetimliþin ve fakirliþin kendisi için önemi, ümmî oluāu, ticaretle meāgul oluāu, çevresi, ahlâk ve dinî hayat üzerinde durulacaktr. a- Yetim ve Fakir Olarak Büyümesi Hz. Muhammed (s.a.s.) yetim olarak büyüdü. Daha önce de belirtildiþi gibi, doþmadan önce babas, alt yaānda iken annesi, sekiz yaānda iken de dedesi ölmüātü. Bundan sonra, amcasnn yannda hayatn sürdürmüātü. Belki de Cenâb- Hak, ileride peygamber olarak görevlendireceþi Hz. Muhammed (s.a.s.) için bu tür yetiāme tarzn uygun görmüātü. O, anne-baba ve dedesinin yönlendirmesinden uzak olarak yetiāti. Çünkü anne ve baba, yetiāme dönemindeki çocuþun kiāiliþinin oluāmasnda ve yönlendirilmesinde büyük paya sahiptir. Sonuç olarak, onun terbiyesini bizzat Cenâb- Hak üstlenmiātir, diyebiliriz. Nitekim Hz. Peygamber de bir hadisinde “Beni Rabbim terbiye etti ve en güzel āekilde terbiye etti”39 buyurmuātur. Hz. Muhammed (s.a.s.) fakir olarak büyüdü. Sekiz yaāna kadar dedesinin himayesinde, yirmi beā yaāna kadar da amcasnn yannda kald. Gerçi babas Abdullah, beā deve, birkaç koyun ve Ümmü Eymen adl cariyeyi miras brakmāt. Ama, babas, henüz dedesi saþ iken öldüþü için, Arap miras hukukuna göre babas saþ iken ölen kiāinin miras çocuþuna düāmezdi. Esasen miras, aileden büyük erkekler alrd. Bununla beraber, babasnn braktþ miras kendisine tahsis edilse bile bu mal onu zengin edecek miktarda deþildi. Yirmi beā yaānda iken bile, Hatice’nin kervann dört deve karālþnda Suriye’ye götürüp getirmeye raz olmuātu. Fakat baākasnn yediþinde, giydiþinde gözü kalacak ölçüde yoksul da deþildi. O her ne kadar bir yetim olsa da kendi derdi ile baābaāa, içine kapal ve yalnz kalmā biri olarak görmemek gerekir. Çünkü anlaāldþ 39. Suyûtî, el-Câmiu’s-Saþîr, I-II, Beyrut 1990, I, 25; Aclûnî, Keāfü’l-Hafâ, Beyrut 1352, I, 70. Hz. Peygamber’in bu sözü, çeāitli kabilelerin lehçelerini nasl anlayabildiþine dair kendisine sorulan bir soruya cevap olarak söylediþi nakledilmiātir. Bu sözde te’dîb (terbiye etme, eþitme), Allah’n kendisini eþitmesi ve bilgilendirmesi, kabiliyet bahāetmesi anlamnda kullanlmātr. Bir rivayette Hz. Peygamber yukardaki sözünden sonra Allah’n kendisine güzel ahlak emrettiþini belirtmiātir. Dolaysyla hadisin, onun yüce ahlaknn yannda, fesâhat, kültürü, dili, ksaca edebî özellikleriyle ilgili yönü de vardr. (Bk. Aclûnî, I, 70-71). 74 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 74 17.04.2012 16:04:04 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed kadaryla ailesi arasnda akrabalk baþlar güçlüydü. Zengin bir kadn olan Hatice ile evlenmesiyle birlikte de, her ne kadar Mekke’nin önde gelen tacirlerinden ve zenginlerinden biri olamadysa da rahat bir hayat sürecek seviyeye ulaāmāt. Ayn āekilde yetimlik gibi fakirlik de insan hayatnda doþal bir durum olmakla birlikte, bir peygamber olarak Hz. Muhammed (s.a.s.) için fakir büyümenin önemi āu āekilde yorumlanabilir: Zengin birisi olsayd, ÿslâm’a davet ettiþi zaman, insanlarn ona malndan istifade etmek için inandklar sanlabilirdi. Halbuki, insanlar cezbedecek, halk etrafnda toplayacak, dediþini tasdik ve davet ettiþi esaslar kabul ettirecek ve bu iā için önemli bir araç olarak kullanabilecek paraya sahip deþildi. ÿleriki yllarda insanlar onun etrafnda mal için deþil, inanç uþruna toplanacaklardr.40 b- Ümmî Oluāu Güvenilir kaynaklar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in okuma yazma bilmediþi, yani “ümmî” olduþu konusunda ittifak ederler. Onun yetiātiþi dönemde Mekke’de okul yoktu. Az sayda kimse, buraya dāardan gelen okur-yazar kiāilerden ve bu kiāilerin okuttuþu kimselerden kendi gayretleriyle okuma-yazma öþrenmiālerse de Hz. Muhammed (s.a.s.) okuma-yazma öþrenmedi. Āüphesiz ileride kendisine verilecek peygamberlik görevi de ilâhî hikmet gereþi onun okur-yazar olmamasn gerekli klyordu. Hira maþarasnda kendisine ilk vahiy getiren melek ona “oku” dediþinde “Ben okuma bilmem” demiātir. Halbuki onun, peygamberlik yllarnda okumaya-yazmaya son derece önem verdiþi ve sahâbeyi buna teāvik ettiþi bilinmektedir. Ona ilk gelen vahiy “oku” idi. Kendisine gelen vahiyleri ezberlediþi gibi ayn zamanda katiplerine yazdryordu. O, belki yetim ve fakir birisi olduþu için okuyamamā olabilir. Āayet peygamberlikten önce okur-yazar olsayd, kitap okusayd ve bir āeyler yazmā olsayd, peygamberlikten sonra karātlar, onun, kutsal kitaplar, geçmiāte yaāamā milletlerin tarihini okuyarak elde ettiþi bilgileri tebliþ diye sunduþunu iddia edebilirlerdi. Nitekim Hz. Peygamber’in ümmî olmasnn baālca hikmeti Kur’ân- Kerim’de āöyle belirtilmektedir: “Sen bundan önce ne bir yaz okur, ne de elinle onu yazardn. Öyle olsayd, bâtla uyanlar kuāku duyarlard”.41 Onun okur-yazar olmayā, kendisine indirilen vahiyle, diþer fikirlerin birbirine karāmas ihtimalini de ortadan kaldrmātr. Bunun dānda Hz. Muhammed (s.a.s.), devrinin meāhur rahip, āair, kahin ve bilge kiāileri önüne diz çöküp ders almamā ve ilim öþrenmemiātir. Kahinlerin mahareti olan sihir, büyü gibi gizli ilimler konusunda da hiçbir bilgisi ve iddias yoktu. Hatta bunlardan nefret ederdi. Baz alimler, onun ümmîliþini peygamberlik alâmetleri arasnda göste40. 41. ÿbn Hanbel, Müsned, ÿstanbul 1982, IV, 197. Ankebût Sûresi 48. 75 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 75 17.04.2012 16:04:04 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji rirler. Çünkü o, okur-yazar olmadþ halde, bir sûresinin benzeri bile ortaya konulamayan bir kitap getirmiātir. Peygamberliþi döneminde kendisine indirilen bu kitab okuyor, tekrarlyor ve bir tek harfinde bile tereddüde düāmüyordu. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ümmî olmakla birlikte ticaret için gerekli olan hesab bildiþi ve paralarn üzerindeki yazlar tandþ muhakkaktr. “Ancak her hangi bir kutsal kitap okuyamadþ kesindir”.42 Hz. Muhammed (s.a.s.), o günün yaygn olan bilgi ve fikirleriyle de beslenmemiātir. Ayrca o, toplum hayatnn içinde yetiāmiā, insanlar tanmā, örf ve adetleri öþrenmiā, topluma hâkim olan kurallar bilen, ileri görüālü, becerikli, iābilir, çevresine karā duyarl bir cemiyet adam olarak yetiāmiātir.43 Hâāimoþullar içinde hemen herkes, hatta kadnlar bile āiir okuduþu halde Hz. Muhammed (s.a.s.) āiir ināâd etmemiā, kaside yazmamā veya bu konuda bir çabada da bulunmamātr. Nitekim Kur’ân- Kerim’de “Biz Muhammed’e āiir öþretmedik. Zaten ona gerekmezdi”44 buyrularak āairlikle peygamberliþin bir arada bulunmayacaþ bildirilir. Câhiliye’de āiirin baālca konular olan övgü, övünme, yergi ve kahramanlk gibi duygularla krk yaāna kadar hemhal olan bir insann o yaātan sonra mütevazi bir kimse olarak bütün insanlþ kuāatc düāünce ve duygularla ortaya çkmas düāünülemezdi. Kabilenin kâhini, hâkimi, lideri durumunda olan ve el üstünde tutulan bir āâir olsayd, ki ondan önce ve onun döneminde āâirin kabilesi içindeki durumu böyleydi, hayatnda asla yer vermediþi āan ve āöhrete düākün bir kimse haline gelebilirdi.45 Hz. Muhammed (s.a.s.) kâhin, arrâf, büyücü, gâibden haber veren birisi asla deþildi ve bu tür kimselerden nefret ederdi. Kendisine peygamberlikten önce vahiy konusunda bilgisi yoktu ve kesinlikle peygamber olacaþn bilmiyordu. Kur’an’n ifadesiyle kitap ve imann ne olduþunu bilmiyordu.46 O, diþer insanlar gibi 42. 43. 44. 45. 46. W. Montgomery Watt, Hz. Muhammed’in Mekke’si, çev. Mehmet Akif Ersin, Ankara 1995, s. 96. Ülkemizde en fazla tannan müsteārikler arasnda yer alan Watt, araātrmalarnda ÿslâmî deþerlere saygl bir üslupla yaklaāmakta, tarafsz davranmaya gayret etmekte ve özellikle son çalāmalarnda olumsuz yarglardan kaçnmaya çalāmaktadr. Hz. Peygamber’in ümmîliþi hakknda geniā bilgi için bk. Ahmet Önkal, “Hz. Peygamber’in Ümmîliþi”, SÜÿF Dergisi, 1986, sy. 2, s. 249-260. Yâsin Sûresi 69. Meāhur Alman edîbi ve āairi Goethe, āâir ile nebî arasndaki ayrm āu özet ifadeleriyle dile getirir: “Peygamberle āâir arasndaki fark yakînen, kinâye yoluyla anlatmak istiyoruz: Her ikisi de, bir olan Allah’tan rikkate gelerek coāmuālardr. Fakat āâir kendisine bahāedilen ihsan zevkü sefâ içinde harcar ve çalāp kazanmas da āan, āeref ve müreffeh bir hayat içindir. Āâir, düāüncelerinde ve tasavvurlarnda snrsz olduþunu göstermek bâbndan gayesinden bile uzaklaār. Buna karālk Peygamber’in belirli bir gayesi vardr. O, gayesine ulaāmak için en basit vastay dahi kullanr. ÿlâhî nizam umuma bildirmek için bir alâmet, bir iāaretle dahi milletleri bir araya toplar” (Bayram Ylmaz, Goethe ve ÿslamiyet, Konya 1991, s. 95). 42. Āûrâ Sûresi 52. 76 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 76 17.04.2012 16:04:04 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed bir beāerdi. Ancak gerek dā görünüāüyle ve gerekse ahlakyla her insanda bulunan özelliklere en üst düzeyde sahipti. Bu bakmdan Hz. Muhammed (s.a.s.)’e insanüstü birtakm özellikler ve olaylar atfetmek yanlā olduþu gibi, onu alelâde bir insan konumuna indirmek de doþru deþildir. c. Ticaretle Meāgul Oluāu Hz. Muhammed (s.a.s.) kendisine peygamberlik gelmeden önce ticaretle meāgul oluyordu. Bu meslek ona pek çok vasf kazandrmātr. Cesaret, kendisini aldatmak isteyenlere, yaþmac ve soygunculara karā uyanklk, bu vasflardan birkaçdr. Ayrca ticaret sayesinde alā-veriā usullerini, insanlarla iletiāim kurma yollarn öþrenmiātir. Sosyal yönü geliāmiātir; deþiāik ülkelerin ve deþiāik yörelerin insanlarn ve kültürlerini tanmātr, örf ve âdetleri hakknda bilgi sahibi olmuātur. O sadece Hicaz bölgesinde ve Arap Yarmadas dahilinde ticaret yapmakla yetinmemiā, uluslararas ticaretle, yani ithalat ve ihracat iāleriyle meāgul olmuātur. Ticaretle uþraāmas onun bir baāka özelliþini de ortaya koymaktadr. O da baākasna yük olmamas ve kendi aln teriyle kazancn temin etmesidir. Nitekim o, “insan için en hayrl kazancn el emeþi ile elde edilen kazanç olduþunu”47 söylemiātir. Ticarî faaliyetleri onun doþruluk ve güvenilirlik özelliþini de ortaya koymaktadr. d- Çobanlk Yapmas Hz. Muhammed (s.a.s.) çocukluþunda ve gençliþinde çobanlk da yapmātr. Bunu gerek sütannesi Halime’nin yannda bulunduþu srada ve gerekse daha sonraki dönemde Mekke ve çevresinde yaptþ bilinmektedir. Kendi ailesine ait sürünün yannda Mekkelilere ait olanlar da güttüþü rivayet edilmektedir. Bu, Mekke’de çocukluþunu ve gençliþini geçiren bir kimsenin meāgul olacaþ normal bir iātir. Nitekim Hz. Ömer ve Abdullah b. Mes’ud da çocukluklarnda çobanlk yapmālardr. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.s.) ve onun konumundaki bir çocuþun veya gencin o günkü ortamda en baāta yapabileceþi iā, ya ailesine ticarî iālerde yardm etmek, ya da etinden, sütünden, derisinden ve satp da parasndan istifade edebilecekleri hayvanlarn bakmn üstlenmekti. Üstelik ticarî faaliyetler için büyük öneme sahip olan develerin de beslenmesi gerekiyordu. Kureyā her ne kadar yerleāik hayat yaāasa da, kervanlar için gerekli olan develere bakmak zorunda idi. Hz. Muhammed (s.a.s.), ileriki yllarda, çobanlkla ilgili hatralarn zevkle hatrlar ve arkadaālarna anlatrd. Ecyâd mevkiinde çobanlk yaptþn bildirmiātir. Söylediþine göre peygamberler içinde çobanlk yapmayan 47. ÿbn Hanbel, II, 334, 357; III, 466; IV, 141; Suyûtî, I, 245. 77 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 77 17.04.2012 16:04:04 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mekke’de Hz. Peygamber’in Koyun Güttüþü Bölgeden Görüntüler 78 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 78 17.04.2012 16:04:04 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed yoktur.48 Mesela Hz. Musa da, Hz. Davud da çobanlk ettikleri srada peygamber olmuālardr.49 Ancak buradan, çobanlþn peygamberliþin bir āart olduþu da anlaālmamaldr. Yukarda da iāaret edildiþi gibi Hz. Peygamber ve muhtemelen diþer peygamberler de, kendi devirlerinin ekonomik koāullar çerçevesinde bu mesleþi icra etmiālerdir. O’nun, ticarî faaliyetlerinde amcasna yardm ettiþi gibi, hayvanlarn bakmnda da yardm etmesi gayet doþald. Aksi takdirde tembel tembel oturmuā veya avâre bir āekilde gezip dolaāmā olurdu. Ayn zamanda çobanlþn kiāiyi sabra ve tahammüle alātrdþn, himayesi altndakileri koruma alākanlþ kazandrdþn ve sorumluluk duygusu aāladþn da belirtmek gerekir. e- Toplum ÿçindeki Yeri ve Çevresi Hz. Muhammed (s.a.s.), Mekke ve Taif’in bilhassa zenginlikleriyle ünlü ileri gelenlerinden birisi deþildi. Bu, kendisine vahiy geldikten sonra, Kur’ân- Kerîm’in ifadesiyle, muhaliflerinin onun hakknda söyledikleri sözlerden anlaālmaktadr: “Bu Kur’an, iki āehrin (Mekke ve Taif) birinden büyük bir adama indirilmeli deþil miydi? dediler”50 Onlara göre peygamberlik Mekke zenginlerinden Velîd b. Muþîre veya Taifli Urve b. Mes’ud’a gelmeliydi. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberlikten önceki arkadaālar ve dostlar ahlâk düzgün, hatr saylr kimselerdi. Bunlarn en tannmā Ebû Bekir’dir. Onun dānda Kureyā’in saygdeþer āahsiyetlerinden ve Hatice’nin yeþeni olan Hakîm b. Hizam onun samimi dostlarndand. Ayrca Ezd kabilesine mensup tabip ve āair Dmâd b. Sa’lebe ve Mahzûm kabilesinden Kays b. Sâib de onun dostlarndand. Kays daima Hz. Muhammed (s.a.s.)’in güvenilir ve dürüst olduþunu anlatrd. Hz. Muhammed (s.a.s.) kendi emsalinden pek çok gencin mübtelâ olduþu içki, kumar, zina, hrszlk gibi kötü alākanlklara bulaāmamā ve bu alākanlklara sahip olanlarla arkadaālk yapmamā, onlardan uzak durmuā ve etkilenmemiātir. f- Güvenilir Oluāu Hz. Muhammed (s.a.s.), insana esas deþeri kazandran ahlakî meziyetleriyle ünlüydü. Bu meziyetlerinin baānda güvenilir (emîn) olmas gelmektedir. Güvenilirlik (emanet), esasnda bütün peygamberlerin ortak vasfdr. Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) de tüm hayatnda bu vasf taāmātr. Vefâl, sözünde duran, mert, doþru sözlü ve güvenilir olduþu için halk arasnda “Muhammedüni’lEmîn” lakabyla āöhret bulmuātur. Hatta O yirmi beā yaālarndayken Mekke’de 48. 49. 50. ÿbn Hiāâm, I, 167. ÿbn Sa’d, I, 125-126; ÿbn Hanbel, III, 96; Buhârî, III, 48; ÿbn Seyyidinnâs, I, 112; Āâmî, II, 211. Zuhruf Sûresi 31. 79 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 79 17.04.2012 16:04:05 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji sadece “el-Emîn” diye anlyordu.51 Nitekim Hatice onun güvenilir olduþunu bildiþinden ticaret maln kendisine rahatlkla teslim etmiātir. O dönemde nakit ve menkul eāyalarn muhafazas için herhangi bir kurum mevcut olmadþndan, Kureyā’ten baz kimselerin ona kymetli eāyalarn emanet olarak braktklar bilinmektedir. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu emanetlere asla ihanet etmez ve saþlam bir āekilde sahiplerine iade ederdi. En zor anlarnda ve güç durumda kaldþ zamanlarda bile bu emanetlere hyanet etmemiātir. O kendisine emanet edilen āey hususunda güvenilir olduþu gibi sözünde ve iāinde de güvenilir idi. Asla vefaszlk yapmazd. g- Ahlâk Hz. Muhammed (s.a.s.), zeki, sakin, kendinden emin, ölçülü ve dengeli tutuma sahip, sözü dinlenir, herkes tarafndan sevilen ve takdir edilen, doþruluþundan ve samimiyetinden āüphe edilmeyen bir karaktere sahipti. Meslektaālarnn saygsn kazanmā bir tacirdi. Hakbilir idi. Onunla peygamberlik öncesinde ticarî iliākilerde bulunanlar, çok iyi bir arkadaā olduþunu, hak hususunda hatrgönül tanmadþn, zerre kadar riyakarlk yapmadþn söylemiālerdir.52 Yalan söylemezdi. Dost-düāman herkes onun yalan söylemediþini itiraf ederdi. Akrabalarnn hakkn gözetir, ailesiyle ilgilenir, geçimini helal yoldan kazanr, yetimleri korur, muhtaçlara, zayf ve güçsüzlere yardmda bulunur, misafire ikram eder, herkesle iyi geçinirdi. h- Dinî Hayat Hz. Muhammed (s.a.s.), kendisine vahiy gelmeden önce Arap Yarmadas’nda ve burann snrlarnda yaygn olan Yahudilik, Hristiyanlk ve Mecusilik gibi dinlerden hiç birine girmedi. Bu dinlerin mensuplarnn söylediklerine de yaknlk duymad. Putlara tapan Mekkeli müārikler arasnda büyümesine ve yaāamasna raþmen putperestliþe de ilgi duymad; putlara inanmad, tapmad, secde etmedi. Müārik âdetlerinden hiçbirine meyletmedi. Araplarn takip ettiþi yolun yanlā, taptklar putlarn ve bu putlarn gözüne girmek için yaptklar iālerin boā olduþunu anlamāt. Çünkü o putlar hiçbir iāe yaramayan, faydas ve zarar olmayan, yaratmayan, bir belay savmaya gücü yetmeyen āeylerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.) toplumdaki sosyal bozukluklarn da farkndayd. Kabilelerin önde gelen kiāileri olan zengin tüccarlar, akrabalar arasnda bulunan muhtaçlara karā bile geleneksel görevlerini yerine getirmekte ihmalkar davranyorlard. Sahip olduklar servetler, Mekkeli zenginleri gururlu, kibirli ve küstah hale getirmiā, çeāitli sebeplerle güçsüz kalmā kimselere karā üstün51. 52. ÿbn Sa’d, I, 156; ÿbn Seyyidinnâs, I, 116. ÿbnü’l-Esîr, Üsd , II, 317; ÿbn Hacer, el-ÿsâbe , III, 213. 80 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 80 17.04.2012 16:04:05 Peygamberliğine Kadar Hz. Muhammed lük taslamalarna yol açmāt. Hz. Muhammed (s.a.s.) ise kt imkanlaryla fakir, muhtaç ve kimsesizleri kolluyordu. O, Mekke’deki sosyal bozukluklarn farkna varmā olmaldr. Bunlar onun sâlim ftratyla, vahiyden önce de kendi kendine gözlemleyebileceþi āeylerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.) Allah’n varlþna, birliþine ve ahiret hayatna inanyordu. Halkn dalalet içinde bulunduþunu görüyordu. Ancak bu konuda ne yaplacaþn, toplumun āirkten nasl kurtulacaþn bilmiyor, hiçbir āey yapamyor, elinden de bir āey gelmiyordu. Otuz beā yaānda iken Kâbe’nin tamir ve yeniden ināas srasnda Tek Allah’a adanmā bu evin saysz putlarla doldurulmuā olmas, onu sarsmā ve derin düāüncelere sevk etmiā olmaldr. Nitekim otuz beā yaāndan, krk yaānda kendisine vahiy gelinceye kadar, her yl Ramazan aynda, Mekke’nin kuzeydoþusunda ve Kâbe’ye yaklaāk 5 km. uzaklkta bulunan Nur Daþ’ndaki Hira maþarasnda inzivaya çekilmeye baālamāt. Burada düāünceye dalyor, Allah’ ve O’nun yaratc gücünü düāünerek ibadet (tahannüs) ediyordu. Azþ bitince evine geliyor, yiyeceþini aldktan sonra tekrar maþaraya dönüyordu. Maþarada inzivâ hayat sona erince Kâbe’yi tavaf ediyor ve sonra evine geliyordu. Daha önce Hanîflerden Zeyd b. Amr b. Nüfeyl ile Abdülmuttalib b. Hâāim’in de ayn maþarada uzlete çekildikleri bilinmektedir. 81 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 81 17.04.2012 16:04:05 PEYGAMBERLÿýÿN MEKKE DÖNEMÿ 1- Hz. Muhammed’in Peygamber Olarak Görevlendiriliāi Yukarda da açklandþ gibi Hz. Muhammed (s.a.s.) özellikle otuz beā yaāndan sonra, tefekkür ve ibadetle meāgul oluyordu. Bu amaçla, Mekke’nin kuzeydoþusunda yer alan ve Kâbe’ye yaklaāk 5 km. uzaklkta bulunan Nur Daþ’ndaki Hira maþarasna1 kapanyordu. Devaml düāünmeyi, insanlardan uzak durmay, dedikodulardan kaçnmay ve nefis murakabesi yapmay alākanlk haline getirmiāti. Uykudayken gördüþü rüyalar gün āþ kadar parlak ve aydnlk oluyor, rüyada gördükleri daha sonra aynen gerçekleāiyordu. Bu durum devam ederken, inzivâ hayatn daha çok sevmeye ve ramazan ayn maþarada Hira Daþnn Genel Görünüāü 1. Nur Daþ (Hira daþ da denilmektedir) çevresindeki diþer daþlardan dik ve yüksektir. Bu özelliþi dolaysyla uzak mesafelerden görülebilmektedir. Zirvesi, çklmas zor, çplak ve kaygan kayalardan meydana gelmektedir. Bugün yer yer trmanā kolaylaātran basamaklar yaplmā bulunmakla birlikte, çkā ve iniāler çok dikkat istemektedir. Çkā ve iniālerin önceleri daha zor olduþu anlaālmaktadr. Daþn Mekke’ye bakan yüzünde bulunan maþara, zirvenin yirmi metre kadar aāaþsnda yer almaktadr. Buraya maþara deniliyor, ancak aslnda üstüste bulunan kaya bloklar arasnda kalmā bir boāluktur. Bu boāluk, içinde ayakta duran bir kiāinin baā tavana deþmeyecek āekilde durabileceþi kadar yükseklikte, yere uzanabileceþi kadar da geniālik ve uzunluktadr. Maþara, daþa dikine ilerleyen bir girinti deþil, Mekke tarafna bakan uç ksmda yer alan bir boāluktur. Ön ksm, daþn kuzey kesiminde yer almakta, güneāten etkilenmeyen açk bir teras andrmaktadr. Maþara, bir sþnt yeri deþil, tefekküre müsait, Kâbe’nin göründüþü, çevreye hakim konuma sahip bir mekandr. Krā. Fuat Günel, “Hira”, DÿA, XVIII, 121-122. 82 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 82 17.04.2012 16:04:05 Peygamberliğin Mekke Dönemi geçirmeye baālad. Bazen hanm Hatice’nin de onunla birlikte gittiþi oluyordu. Maþaraya gelen yoksullara da yanndaki yiyecekten ikram ediyordu. Yiyeceþi tükenince evine gelip yenisini aldktan sonra tekrar Hira’ya dönüyordu. ÿnziva süresi sona erince, Mekke’ye inerek Kâbe’yi tavaf ettikten sonra evine gitmeyi alākanlk hâline getirmiāti. Kur’an- Kerim’de peygamberliþin (bi’set) nasl baāladþ konusunda ayrntl bilgi mevcut deþildir. Hadislerde ve tarih kitaplarnda vahyin doþru rüyalarla (er-ru’yâ es-sâdka) baāladþ bildirilmektedir. Peygamberliþin ilk müjdeleri kabul edilen ve alt ay süren bu rüyalar gördüþü süre zarfnda Hz. Muhammed (s.a.s.), biraz önce söylediþimiz gibi yalnz kalmay tercih ediyor ve Hira’da tefekküre dalyordu. O srada krk yaāndayd. 610 yl Ramazan aynn 27. gecesinde2 sabaha karā ibadetle meāgul olduþu srada vahiy meleþi Cebrâil kendisine “Oku” emrini verdi. O zamana kadar hiç karālaāmadþ ve görmediþi meleþin heybetli görünüāü ve hitâb karāsnda heyecanlanan ve korkuya kaplan Hz. Muhammed (s.a.s.), āaāknlk ve endiāe içerisinde “Ben okuma bilmem” cevabn verdi. Onu dayanamayacaþ ölçüde skp sonra brakan Cebrâil “Oku” emrini tekrarladysa da yine “Ben okuma bilmem” karālþn ald. Bu konuāma ayn āekilde ikisi arasnda üç defa tekrarland. Cebrâil üçüncü defa ayn cevab aldktan ve onu tahammülü çok zor bir āekilde skp braktktan sonra Alak Sûresi’nin ilk beā ayetini okudu. Hz. Muhammed (s.a.s.) de tekrarlad: “Oku! Yaratan Rabbnn adyla. O insan bir “alaka”dan yaratt. Oku! Rabbn sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmay öþretti. ÿnsana bilmediþini de öþretti.”3 Hz. Muhammed (s.a.s.) Kur’ân’n bu ilk ayetlerini Cebrâil’in öþretmesiyle okudu, kalbine iyice yerleātirdi ve ezberledi; ancak heyecan ve korkusu sürüyordu. Aldþ vahyin etkisiyle titreyerek hzla evine geldi. Yataþna girdi ve eāi Hatice’ye “Beni örtünüz, beni örtünüz” dedi. Derin bir uykuya dald. Uyannca baāndan geçenleri eāine anlatt ve “Kendimden korktum” dedi. Hatice onu sakinleātirici āu sözleri söyledi: “Korkma, Allah’a yemin ederim ki, O hiç bir zaman seni utandrmaz. Çünkü sen akraba hakkna riayet edersin, doþru konuāursun; âciz olanlarn iāini yüklenirsin. Fakiri doyurur, misafiri aþrlar, halka yardm edersin”. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in endiāe ve korkusu mahiyetini bilmediþi bir durumla karālaāmasndan kaynaklanyordu. O nedenle bunun bir cinnet alameti, bir kehanet baālangc olabileceþi kaygsn taādþn belirtiyordu.4 Eāi Hatice onu teselli etmeye çalātktan sonra amcasnn oþlu Varaka b. Nevfel’e götürdü. Kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)’i götürmeyip bizzat kendisinin gide2. 3. 4. ÿbn Sa’d, I, 94; Belâzürî, I, 104. Alak Sûresi 1-5. ÿbn Sa’d I, 195; Belâzürî, I, 104. 83 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 83 17.04.2012 16:04:05 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hira Maþarasndan Bir Görünüā 84 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 84 17.04.2012 16:04:05 Peygamberliğin Mekke Dönemi rek durumu Varaka’ya anlattþ da kaydedilmektedir.5 Gerçekten Hz. Hatice, bu nâzik durumda izlenebilecek en güzel yolu seçmiātir. Her āeyden evvel olay gizlememiā; kendisini ve kocasn āaāknlk ve korku içinde ve sürüncemede brakmamātr. Danāacaþ kimseyi de çok iyi seçmiātir. Varaka b. Nevfel yerine bir baākasna gidebilirdi. Fakat o böyle yapmamātr. Danāmak için kendilerini rahatlatacak ve samîmî bir āekilde yardmc olabilecek kiāiyi seçmiātir. Çünkü Varaka, Yahudilik ve Hristiyanlk hakknda bilgisi olan, Tevrat ve ÿncil gibi kitaplar okuyan, bunlar bilen kimselerin sözlerini dinlemiā olan bir bilgindi. Putlara tapmaktan nefret ettiþi için hak dini aramak amacyla Zeyd b. Amr ile birlikte Suriye’ye gitmiāti. Onun Hristiyanlþ kabul ettiþi de söylenmektedir. Okuma-yazma biliyordu. Kitâb- Mukaddesi çok incelemiā, onu ÿbrânîce harflerle Arapçaya çevirmiāti. Gözleri görmeyen Varaka, Hz. Muhammed (s.a.s.)’den baāndan geçenleri dinleyince āunlar söyledi: “Bu gördüþün, Allah’n Mûsâ’ya indirdiþi Cebrâîl (Nâmûs)’dir. Keāke davet günlerinde genç olsaydm! Keāke kabilenin seni yurdundan çkaracaþ günler hayatta bulunsaydm.” Varaka’nn bu sözlerini iāiten Hz. Muhammed (s.a.s.) “Onlar beni buradan çkaracaklar m?” diye sordu. O da “Evet, çünkü senin getirdiþin āeyi getiren herkes, bu düāmanlþa uþramātr. Eþer o günlere yetiāirsem sana mutlaka yardm ederim” āeklinde cevap verdi.6 Varaka’nn sözleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in içini rahatlatmāt. Bu defa ayn tecrübenin tekrarlanmasn ve kendisine gelen meleþin yeniden görünmesini istiyordu. Bu ümitle sk sk Cebrâil’le karālaātþ Hira maþarasna gidiyor ve onu gözlüyordu. Fakat günler, haftalar geçtiþi halde melek gelmiyordu. Bu āekilde aradan uzun zaman geçti. Buna “Fetretü’l-Vahiy” denir. Kaynaklar, bu bekleyiā için birkaç günden üç yla kadar çeāitli süreler kaydederler. Fakat bu durumun çok uzun müddet devam etmediþi muhakkaktr. Hz. Muhammed (s.a.s.) bundan rahatsz olmuā ve endiāelenmiā; hatta Rabbi tarafndan terkedildiþi zannna kaplmātr. Bir gün Hira daþndan evine gelirken Cebrâil’i ilk gördüþü heybetli haliyle tekrar gördü. Daha önceki gibi korku ve heyecana kaplarak derhal evine koātu ve yataþna girdi. Fakat melek evde bir kez daha karāsna çkt ve ona āöyle hitap etti: “Ey örtünen adam, kalk ve (insanlar) uyar. Rabbini büyük tan. Elbiseni tertemiz tut. Kötü āeylerden uzak dur”.7 Bu ayet-i kerîmeler Hz. Muhammed (s.a.s.)’e peygamberlik görevinin verildiþini; bundan böyle Allah’n kendisine vahyettiklerini insanlara tebliþ edip öþreteceþini; onlar Allah’n yoluna davet 5. 6. 7. ÿbn Hiāâm, I, 238. ÿbn Hiāâm, I, 233-239; ÿbn Sa’d I, 190-197; Buhârî, I, 2 vd.; Taberî, II, 298 vd.; ÿbn Abdilber, ed-Dürer fî ÿhtisâri’l-Meþâzî ve’s-Siyer, tah. Āevki Dayf, Kahire 1966, s. 31-33; Zebîdî, Sahîh-i Buhârî Muhtasar Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, çev. Ahmed Nâim-Kâmil Miras, Ankara 1980, I, 3 vd. Müddessir Sûresi 1-5. 85 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 85 17.04.2012 16:04:05 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji edeceþini; itaat edenleri dünya ve âhiret mutluluþu ile müjdeleyip, yüz çevirenleri cehennem azabyla korkutacaþn gösteriyordu. 2- ÿslâm’a Davet ve ÿlk Müslümanlar Hz. Peygamber Müddessir Sûresinin nâzil olmas üzerine insanlar ÿslâm’a davet etmeye baālad. Kaynaklar onun kendisine peygamberlik görevi verilmesinden itibaren üç (veya dört) yl boyunca ÿslâm’ gizlice yaymaya çalātþn ve açkça davet yaplmas emredilene kadar gizli davetin devam ettiþini kaydederler.8 Bu süre zarfnda Hz. Peygamber tebliþini önce ailesine, sonra da dostlarna ve güvendiþi kiāilere yapmātr. Hz. Peygamber ilk davetini hanm Hz. Hatice’ye yapt. Nâzil olan ayetleri ona okudu. “Āimdi bana kim inanr?” deyince Hatice “Kimse inanmazsa ben inanrm” cevabn vererek Hz. Peygamber’in peygamberliþini ilk olarak tasdik etme āerefine nail oldu. Hz. Peygamber daha önce Cebrâil aleyhisselamn kendisine öþretmiā olduþu abdest ve namaz Hz. Hatice’ye öþretti. Hz. Peygamber’in kzlar Zeyneb, Rukye ve Ümmü Gülsüm de anneleri ile ayn zamanda ÿslâm’a girdiler. Fâtma ise o srada henüz 4-5 yaālarnda bir çocuktu. Hz. Hatice ve kzlarndan sonra, Hz. Peygamber’in evinde oturan ve o sralarda henüz on veya on bir yaānda bulunan Ali b. Ebû Tâlib ile Hz. Peygamber’in azatls Zeyd b. Hârise de iman ettiler. Hz. Peygamber’i Hz. Hatice ile birlikte namaz klarken gören Hz. Ali bunun mahiyetini öþrenmek isteyince, Hz. Peygamber Allah’n seçmiā olduþu dinin bu olduþunu bildirdi. Onu tevhid dini ÿslâm’ kabule, faydas ve zarar olmayan putlara tapmay terketmeye davet etti. Hz. Ali önce babasyla istiāare etmek istediþini söyledi. Ancak Hz. Peygamber, davetin açklanmasndan önce bunun yaylmasn hoā görmediþi için, gizli tutmasn istedi. Ertesi gün Hz. Ali babasna danāmaya gerek duymadan iman etti. Bir gün Ebû Tâlib, Hz. Peygamber’i Hz. Hatice ve Hz. Ali ile birlikte namaz klarlarken gördü ve bu din hakknda bilgi istedi. Hz. Peygamber bu dinin Allah’n, meleklerin ve babas ÿbrahim’in dini olduþunu ve Allah’n kendisini elçi olarak gönderdiþini bildirdi. Ebû Tâlib’i iman etmeye davet etti. Ebû Tâlib ise, dedelerinin dininden ve inandþ āeylerden vazgeçmeyeceþini ifade etti. Ancak olumsuz tepki göstermediþi gibi, hayatta olduþu sürece onu koruyacaþna dair söz de verdi.9 Aile bireylerinden sonra tebliþ sras yakn arkadaālarna gelmiāti. Hz. Peygamber’in güvenilir ve sadk dostu Ebû Bekir onun davetine olumlu cevap 8. 9. ÿbn Sa’d, I, 199; Belâzürî, I, 116; Taberî, II, 318, 322. Belâzürî, I, 112-113; Taberî, II, 313. 86 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 86 17.04.2012 16:04:05 Peygamberliğin Mekke Dönemi vererek hiç tereddüt etmeksizin iman etti. Üstelik sadece kendisi iman etmekle de kalmad; yakn dostlarna, sözü geçecek kimselere Müslüman olduþunu anlatarak onlar da ÿslâm dinine girmeye, Allah’a ve O’nun elçisine iman etmeye çaþrd. ÿlk siyer yazarlarndan ÿbn Hiāâm, eserinde Ebû Bekir’in daveti ile Müslüman olan sahâbîler için özel bir bölüm ayrmātr. Buna göre Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebû Vakkâs ve Talha b. Ubeydullah, Ebû Bekir’in daveti üzerine Müslüman olmuālardr. Ebû Bekir bu āahslar Hz. Peygamber’in huzuruna götürmüā, onlar da ÿslâm’ kabul edip namaz klmālardr.10 Bunlardan sonra iman eden āahslardan bazlar āunlardr: Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Ebû Seleme, Erkam b. Ebü’l-Erkam, Osman b. Maz’un, Ubeyde b. Hâris, Saîd b. Zeyd ve hanm Fâtma bint Hattâb, Umeyr b. Ebû Vakkas, Âmir b. Ebû Vakkas, Ayyâā b. Ebû Rebîa ve hanm Esmâ bint Selâme, Abdullah b. Mes’ud, Habbâb b. Eret, Abdullah b. Cahā, Ebû Ahmed b. Cahā, Hâlid b. Saîd, Âmir b. Füheyre, Ammâr b. Yâsir, Suheyb b. Sinan, Bilâl-i Habeāî, Ebû Zer el-Gfârî... Hz. Peygamber, tebliþe ilk baāladþ andan itibaren kadn-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ve mevlâ ayrm yapmakszn tüm insanlar ÿslâm’a davet etti. Nitekim ilk Müslümanlar incelendiþinde içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin bulunduþu görülmektedir. Bunun yansra ilk Müslümanlarn genellikle gençlerden oluāan bir topluluk olduþu dikkati çekmektedir. Müslüman olduklarnda birkaç kiāi elli yaā civarnda, birkaç kiāi otuz beā yaān üzerinde, geri kalan çoþunluk ise otuz yaān altnda bulunuyordu. ÿçlerinde nüfuzlu ailelere mensup hür kiāiler ve zengin ailelerin çocuklar bulunduþu gibi, Kureyā’in çeāitli kollarna antlaāmal (halîf) olarak katlmā kimseler, azatllar, köleler, kadnlar ve kzlar da yer alyordu. Ksaca ÿslâm, daha ilk tebliþ edildiþi andan itibaren toplumun her kesimine mensup kimseler tarafndan kabul görmüātür. Bu durum ayn āekilde ileriki yllarda da devam edecektir. Gizli davet döneminde ÿslâm’ kabul edenlerin güvenilir, sr saklayan, sâdk, putperestlikten, câhiliyenin bid’at ve sapklklarndan hoālanmayan ve hak dine ilgi duyan kimseler olduklar görülmektedir. Bu dönemde Müslümanlar evlerinde veya tenha daþ aralklarnda abdest alp namaz klabiliyorlard. Hz. Peygamber öþle ibadetini Harem-i Āerif’te yapabiliyor, geceleri burada namaz klabiliyordu. Ancak Müslümanlar toplu halde ibadet edemiyor; müāriklerin topluca bulunduklar yerlerde ÿslâm’a davette bulunamyorlard; Kur’ân’ da gizlice okuyorlard. Çünkü ÿslâm’ açkça tebliþ ettiklerinde saldrya uþruyorlard. Nitekim bir gün Hz. Peygamber, biraz sonra sözünü edeceþimiz Erkâm b. Ebü’l-Erkam’n evinde Müslümanlarla sohbet ediyorken, baāta Hz. Ebû Bekir olmak üzere sahâbîler, ÿslâm’ müāriklere açklamak üzere Kâbe’nin yanna 10. ÿbn Hiāâm, I, 250 vd. Ayrca bk. Taberî, II, 317. 87 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 87 17.04.2012 16:04:05 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji gitmeyi Hz. Peygamber’e teklif ettiler. Hz. Peygamber, henüz saylarnn yeterli düzeye ulaāmadþn söyleyerek buna taraftar olmadþn açklad. Fakat Hz. Ebû Bekir’in srarna dayanamayarak hep birlikte Harem-i āerif’e gittiler. Müārikler orada toplanmā oturuyorlard. Hz. Ebû Bekir cesaretle ortaya atlarak müāriklere karā konuāmaya baālad; putlara tapmaktan vazgeçip Allah’a ve Resûlüne inanmak gerektiþini anlatt. Buna hoāgörü gösteremeyen müārikler onun üzerine saldrdlar. Utbe b. Rebîa, Hz. Ebû Bekir’i fena bir āekilde döverek kanlar içinde brakt. Bu arada müārikler Hz. Peygamber’e de saldrdlar.11 Bu durum karāsnda Hz. Peygamber ÿslâm’ tebliþ için uygun yerin āimdilik Erkam’n evi (Dârülerkâm) olduþu kanaatine vard. Mekke döneminde ve peygamberliþin ilk yllarnda Hz. Peygamber’in Dârülerkâm’daki faaliyetleri önemli bir merhale teākil eder. Henüz on yedi veya on sekiz yaālarnda iken ÿslâm’ kabul eden Erkam b. Ebü’l-Erkam’a ait olan bu ev tebliþ faaliyeti için son derece elveriāli idi. Kâbe’nin yaknnda, Safâ tepesinin eteþinde bulunuyordu. Hac ve umre maksadyla dāardan gelenlerle dikkati çekmeden burada temas kurma imkan vard. Ayrca Mekkeli Müslümanlar da Erkam’n evine kolayca gelip gidebiliyorlard. Hz. Peygamber burada bir yandan ashâb- kirâma dinî bilgiler öþretiyor; diþer yandan insanlar ÿslâm’a davet ediyordu. Müslümanlara Kur’ân okuyor, onlarla birlikte namaz klyordu. Bu evdeki faaliyetler sonucu birçok kimse ÿslâm’ kabul etmiātir. Hz. Ömer burada Müslüman olanlarn sonuncusudur. Dârülerkam’n ikametgah olarak kullanlmas ilk Müslümanlarn ÿslâm’ kabul tarihlerine bir esas teākil etmiātir. Nitekim kaynaklarda sahâbîlerin Müslüman oluālar, Resûlullah’n “Dârülerkam’a girmesinden önce”, “Darülerkam’da iken” ve “Dârülerkam’dan sonra” āeklinde tarihlendirilmiātir. Hz. Peygamber, nübüvvetin 6. ylnda Zilhicce aynda Hz. Ömer’in Müslüman olmasyla Dârülerkam’dan ayrlmātr. Hz. Peygamber, “En yakn akraban uyar”12 ve “Ey Muhammed! Artk emrolunan açkça ortaya koy. Puta tapanlara aldrā etme”13 âyetlerinin nâzil olmas üzerine açkça ÿslâm’a davet etmeye, önce yakn akrabalarndan baālamak üzere tüm Kureyā’e, daha sonra da diþer kabilelere tebliþde bulunmaya baālad. Āuarâ Sûresinde, açkça en yakn akrabasn uyarmas emrediliyordu. Āüphe yok ki bu, diþer insanlara topluca ulaāabilmesi için bir basamak teākil edecekti. Bu âyetin nâzil olmas üzerine Hz. Peygamber bir ziyafet tertipleyerek yakn akrabalarndan krk veya krk beā kiāiyi evine davet etti. Yemekten sonra amcas Ebû Leheb, onun konuāmasna frsat vermeden ileri atlarak söze baālad ve “... 11. 12. 13. ÿbrahim Sarçam, Hz. Ebû Bekir, Ankara 1996, s. 13-14. Āuarâ Sûresi 214. Hicr Sûresi 94. 88 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 88 17.04.2012 16:04:05 Peygamberliğin Mekke Dönemi Kabilesine senin getirdiþin gibi kötü (!) bir āey getiren kimse görmedim” diyerek onu susturdu. Hz. Peygamber maksadn anlatamadan topluluk daþld. Ebû Leheb’in bu davranā Hz. Peygamber’in gücüne gitti. Bir kaç gün sonra bir toplant daha tertipledi. Bu toplantda “Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardm talep eder, O’na inanr, O’na dayanrm . Allah’tan baāka ilah bulunmadþna āehadet ederim. O birdir, eāi ve benzeri yoktur.” diyerek söze baālad. Kendilerine yalan söylemeyeceþini, kendilerini aldatmayacaþn vurgulayarak sözlerine āöyle devam etti: “Allah öyle bir Allah’tr ki, O’ndan baāka ilah yoktur. Hiç āüphesiz ben, özellikle size ve genel olarak bütün insanlara Allah’n elçisiyim. Allah’a andolsun ki, siz uykuya daldþnz gibi öleceksiniz. Uykudan uyandþnz gibi de diriltileceksiniz. Yaptklarnzdan hesaba çekileceksiniz. ÿyiliklerinizin karālþnda iyilik, kötülüklerinizin karālþnda da ceza göreceksiniz. Cennet de cehennem de ebedîdir. ÿlk uyardþm da sizlersiniz.” Hz. Peygamber’in konuāmasndan sonra amcas Ebû Tâlib, onun sözlerini güzel bulduþunu belirterek, emrolunduþu üzere görevine devam etmesini söyledi; onu koruyup destekleyeceþini bildirdi; ancak kendisinin atalarnn dininden ayrlamayacaþn ifade etti. Diþer amcas Ebû Leheb ise, bunun kötü(!) bir āey olduþunu söyleyerek akrabalarnn onun faaliyetine engel olmalarn istedi; āayet onun davetini kabul ederlerse zillete maruz kalacaklarn, himaye ederlerse öldürüleceklerini söyledi. Ebû Tâlib tekrar söz alarak, saþ olduklar müddetçe onu koruyacaklarn ifade etti. Hz. Peygamber’in halas Safiye, Ebû Leheb’e karā çkarak davranānn hoā olmadþn açklad. Ebû Tâlib de Safiye’yi destekledi. Hz. Ali de Hz. Peygamber’i destekleyeceþini söyledi. Onun henüz bir çocuk olmas dolaysyla davetliler gülüātüler ve daha sonra daþldlar. Bu toplantda Ebû Tâlib’in oþlu Câfer ve Muttaliboþullarndan Ubeyde b. Hâris ÿslâmiyet’i kabul etti. Peygamberimiz ÿslâm’ tüm Mekkelilere tebliþe karar verdi. Safâ tepesine çkarak “Ey Kureyā topluluþu !” diye seslendi. Kureyā kabilesi toplannca, “Āayet size āu daþn eteþinde bir süvari birliþi var desem bana inanr msnz?” diye sordu. “Evet, senin yalan söylediþini görmedik” cevabn ald. Bunun üzerine āunlar söyledi: “Öyleyse ben büyük bir azaba dûçâr olacaþnz size haber veriyorum. Abdülmuttaliboþullar! Abdümenâfoþullar! Zühreoþullar!... Allah bana en yakn akrabam uyarmam emretti. Siz “Allah’tan baāka ilah yoktur” demedikçe benim size ne dünyada ve ne de ahirette bir faydam dokunur”. Hz. Peygamber sözlerini bitirir bitirmez, Ebû Leheb ayaþa kalkarak “Helak olasca! Bizi bunun için mi topladn?” diye tepki gösterdi.14 Böylece Hz. Peygamber ÿslâm’ tüm Mekkelilere tebliþ etmiā oluyordu. Daha sonra Mekke dāndaki kabilelere de tebliþ etmeye baālad. Gerçi çeāitli vesileler14. ÿbn Sa’d, I, 200. 89 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 89 17.04.2012 16:04:05 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mekke’de Ebû Kübeys Daþ ve Safâ’dan Bir Görünüā le Mekke’ye gelen āahslar vastasyla ÿslâm, Mekke dānda da tannmāt. Hatta civar kabilelerden tek tük Müslüman olanlar vard. Ama Hz. Peygamber ÿslâm’ daha geniā kitlelere yayabilmek için Mekke çevresinde kurulan Ukâz, Mecenne ve Zülmecâz gibi panayrlar dolaāarak buralara ticaret maksadyla gelen Arap kabilelerine ve haclara, ÿslâm’ anlatyordu. ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in, peygamberliþin dördüncü ylndan itibaren açk davet yürüttüþünü ve bunun on yl sürdüþünü kaydeder.15 Kinde, Kelb, Hanîfe, Âmir b. Sa’saa, Muhârib, Fezâre, Gassân, Süleym, Abs, Uzre, Āeyban......, Hz. Peygamber’in uþrayp ÿslâm’ tebliþ ettiþi kabilelerden baālcalardr. Hz. Peygamber’in Mekke’de hem Kureyā’e ve hem de diþer kabilelere bu āekilde ÿslâm’ anlatmas hicrete kadar devam etmiātir. O, daha sonra Taif’te oturan Sakîf kabilesine de gidecektir. Ebû Leheb, Hz. Peygamber’i her yerde takip ederek sözlerini yalanlyor, onun bir sihirbaz ve yalanc olduþunu, kabilesini birbirine düāürdüþünü, bu yüzden sözlerine itibar edilmemesi gerektiþini söylüyordu. Diþer Kureyā müārikleri de sürekli olarak ÿslâm’n yaylmasn engellemeye çalāyorlard. Deþiāik kabilelerin farkl tepkileri oluyordu. Kimisi kaba, kimisi kibar, bazs kaçamak ve bazs dolayl bir āekilde karālk veriyordu. Ama sonuç daima olumsuzdu. Bazlarnn poli15. ÿbn Sa’d, I, 216. 90 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 90 17.04.2012 16:04:05 Peygamberliğin Mekke Dönemi tik nedenlerle, örneþin Kureyā’ten çekindikleri için ret cevab vermeleri dikkat çekicidir. Nitekim Evs kabilesinden Enes b. Râfi’, “Biz Kureyāle ittifak yapmak maksadyla buraya geldik. Kureyā’e düāman olarak geri dönemeyiz”16 demiātir. Fakat kendisine taknlan tavr ne olursa olsun Hz. Peygamber sebatla, ümitsizliþe kaplmadan, azimle yoluna devam ediyor, her frsatta davetini tekrarlyordu. Medine döneminde çeāitli kabileleri ÿslâm’a davet üzerinde ileride ayrca durulacaktr. 3- Müāriklerin Tepkisi Hz. Peygamber’in üç yl kadar gizli ve daha sonra da açk olarak sürdürdüþü faaliyetler esnasnda Mekke müārikleri Resûlullah’n ÿslâm’a davetine ve insanlara Allah’n baz emirlerini bildirmesine pek karā çkmamālar, onunla tartāmaya girmemiālerdi. Ancak Hz. Peygamber onlarn putlarn kötülemeye, putperestliþin aleyhinde konuāmaya ve putperest olarak ölen babalarnn dalâlette ve cehennemlik olduþunu söylemeye baālaynca müārikler onun peygamberliþini büyük bir tehlike (!) olarak kabul etmeye, kendisine çatmaya, karā gelmeye ve düāmanca davranmaya baāladlar.17 Özellikle putlarn ve putperestlerin cehenneme yakt olacaklarn bildiren âyet-i kerîmeler nâzil olunca ve Hz. Peygamber bu âyetleri sürekli okuyunca düāmanlklarn artrdlar. Bu âyet-i kerîmelerin meâli āöyledir: “Siz ve Allah’n dānda taptþnz āeyler cehennem yaktsnz. Siz oraya gireceksiniz. Eþer onlar birer tanr olsalard cehenneme girmezlerdi. Halbuki hepsi (tapanlar da taplanlar da) orada ebedî kalacaklardr. Orada onlara inim inim inlemek düāer. Yine onlar orada duymazlar.”18 Müārikler, Hz. Peygamber’in davetini engellemek için her türlü yola baāvurdular. Önceleri Hz. Peygamber’le ve Müslümanlarla alay ediyorlard. Peygamberimiz bir topluluþun yanndan geçerken birbirlerine iāaret ederek “ÿāte Abdülmuttaliboþullarnn kendisiyle gökten konuāulan oþlu”19 diyorlard. Bunun dānda, onu çok iyi tandklar halde mecnûn, kâhin, sihirbaz ve āâir gibi sözlerle kendisine iftira ediyorlard. Vahiyler hakknda da ne diyeceklerini āaārmālard. “Kur’ân’ ona ancak bir insan öþretiyor”20 diyorlard. Öþrettiþini iddia ettikleri kiāi de, Hz. Peygamber’in zaman zaman yanna gidip oturduþu Cebr adl, kendisi Hristiyan olan, Arapçay da doþrudürüst bilmeyen yabanc bir köle idi.21 Kur’ân- Kerim’de, “Kendisine nisbet edilen bu āahsn dilinin yabanc olduþu, halbuki Kur’ân’n 16. 17. 18. 19. 20. 21. Belâzürî,I, 238. ÿbn Sa’d, I, 199; Belâzürî, I, 116; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 36. Enbiyâ Sûresi 98-100. ÿbn Sa’d, I, 199; Belâzürî, I, 115. Nahl Suresi 103. ÿbn Hiāâm, I, 393. 91 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 91 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji apaçk bir Arapça olduþu”22 belirtilmekte; böylece müāriklerin iddialar reddedilmektedir. Müārikler ayrca, Hz. Peygamber’in (hâāâ) “Öþretilmiā bir deli”23, vahiylerin ise, “Karmakarāk rüyalar, uydurma sözler, āiir”24, “Büyü”25, “Peygamber’in uydurduþu bir yalan ve baāka bir zümrenin bu konuda kendisine yardm ettiþi”26, “Baākasna yazdrp da kendisine sabah akāam okunmakta olan masallar”27 olduþu āeklinde birbirinden farkl ve tutarsz iddialarda bulunuyorlard. Bütün bu iftiralar karāsnda, nâzil olan vahiylerde, Kur’an- Kerim’in uydurulduþu iddialarna āiddetle karā çklmā; onun beāer sözü deþil, bilakis insanlarn benzerini getiremedikleri ilâhî bir kelam olduþu srarla vurgulanmātr. Müārikler, eþer güçleri yetiyorsa, ona benzer bir kitap ortaya koymaya davet edilmiālerdir; ancak bunu yerine getiremeyecekleri de ifade edilerek kendilerine meydan okunmuātur.28 Kur’an- Kerim’de ayrca onun kâhin ve mecnun olmadþ29 da kesin bir āekilde ifade edilmiātir. Kureyā’in düāmanlþ, sözlü hakaret, dövmek, boykot, iākence ve hatta öldürmeye kadar varan boyutlarda devam etti. En fazla baskya maruz kalanlar, köleler ve himaye edecek kimseleri olmayan Müslümanlard. Müārikler, hür ve itibarl kimseleri pek fazla rahatsz edemedikleri için hnçlarn köle ve câriyelerden alyorlard. ÿslâm’ kabul ettikleri için iākence gören kölelerden birisi Habbâb b. Eret idi. Ona bazen kzgn taālar üzerinde iākence edilirdi. ÿākence izleri ömrünün sonuna kadar onun srtnda kalmātr. Cumah’tan Ümeyye b. Halef, kölesi Bilal-i Habeāî’yi kzgn güneā altnda srt üstü yatrr, büyük bir kaya parçasn göþsü üstüne koydurur, sonra da ÿslâm’dan vazgeçmeye, Lât ve Uzzâ’ya tapmaya zorlard. ÿākence görenler arasnda Bilal’in annesi Hamâme de bulunuyordu. Mahzumoþullarnn kölesi Ammâr’n babas Yâsir ile annesi Sümeyye iākence sonucu öldürülürken, Ammâr da aþr iākencelere tabi tutuldu. Müārikler onu baylncaya kadar dövüyorlard. Ebû Fükeyhe’nin ayaþna bir ip takarak çakllarn üzerinde sürüklüyorlard. Lübeyne’yi āiddetli bir āekilde dövüyorlard. Efendileri Müslümanlþ kabul etmediþi müddetçe bu çaresiz insanlarn ya dinlerinden dönmek veya bir iyiliksever tarafndan satn alnp serbest braklmaktan baāka çareleri yoktu. Nihayet Hz. Ebû Bekir onlarn imdadna yetiāti. Çok sayda Müslüman köle ve cariyeyi sahiplerine büyük miktarda para22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. Nahl Suresi 103. Duhân Sûresi 13. Enbiyâ Sûresi 5. En’âm Sûresi 7. Furkân Sûresi 4. Furkân Sûresi 5. Yûnus Sûresi 38-39; Hûd Sûresi 13; ÿsrâ Sûresi 88. Tûr Sûresi 29; Nûn Sûresi 2. 92 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 92 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi lar ödeyerek satn ald ve sonra hürriyetlerini baþālad. Bilâl-i Habeāî ve annesi Hamâme, Âmir b. Füheyre, Ubeys, Ümmü Ubeys, Ebû Fükeyhe, Zinnîre, Nehdiye ve Lübeyne Hz. Ebû Bekir’in kurtardþ sahâbîler arasndadr.30 Müslüman köle ve cariyelerin dānda, bizzat Hz. Peygamber ve Kureyā’e mensup Müslümanlar da saldr ve iākenceye maruz kalyorlard. Nitekim Hz. Ebû Bekir, yukarda iāaret ettiþimiz gibi Utbe b. Rebîa tarafndan Kâbe’nin yannda fecî bir āekilde dövülmüātü. Hâlid b. Saîd babas tarafndan önce dövülmüā, daha sonra hapse atlarak aç ve susuz braklmāt. Hakem b. Ebü’l-Âsî, yeþeni Osman b. Affan’n ellerini ve ayaklarn baþlamāt. Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvam da kendi ailelerine mensup āahslar tarafndan iākenceye tâbi tutulmuālard. Ancak bütün bu iākenceler ve basklar bir tek Müslüman bile ÿslâm’dan vazgeçirememiāti. Müārikler bizzat Hz. Peygamber’i de rahatsz ediyorlar ve hatta ona iākence yapyorlard. Ukbe b. Ebû Muayt, Übey b. Halef’in kākrtmasyla Hz. Peygamber’e hakaret etmiā; Ebû Cehil’in teāvikiyle de bir deve iākembesi getirip secdede iken iki omuzunun üzerine koymuātu. Ukbe, bir defasnda, namaz klarken onu üzerindeki atksyla boþmaya teāebbüs etmiā, onu bu durumdan Hz. Ebû Bekir kurtarmāt.31 Yine bir gün secdede iken boynuna basmāt. ÿbn Abdilber’in verdiþi bilgiye göre müārikler bir defasnda Hz. Peygamber’i bayltncaya kadar dövmüāler, Hz. Ebû Bekir “Yazklar olsun size! Rabbim Allahtr dediþi ve size Rabbinizden beyyineler getirdiþi için adam öldürecek misiniz”? diyerek onlara çkāmātr. Bunun üzerine müārikler Hz. Ebû Bekir’i mecnunlukla suçlamālardr.32 Hz. Peygamber’in amcas Ebû Leheb ve kars Ümmü Cemîl, onun en āiddetli muhalifi idiler. Ebû Leheb, kapsnn önüne necaset koyar, Ümmü Cemîl de topladþ dikenleri gece vakti geçeceþi yola atard. Bunun üzerine Tebbet Sûresi nazil olmuātur.33 Ebû Leheb, Ebû Cehil, Velîd b. Muþîre, Âs b. Vâil, Nadr b. Hâris, Ebû Uhayha, Ukbe b. Ebî Muayt, Utbe b. Rebîa, Āeybe b. Rebîa, Ümmü Cemîl, Ümeyye b. Halef ve Übey b. Halef, Mekkelilerden ÿslâm düāman olanlarn en meāhurlardr.34 Saldr ve iākencelerin yannda Mekke müārikleri ÿslâm’n yaylmasna engel olmak için tüm güçleriyle çalāyorlar ve çeāitli metotlar takip ediyorlard. Meselâ, Kureyā kabileleri, hac yapmak amacyla dāardan Mekke’ye gelenlerin 30. 31. 32. 33. 34. Mekke döneminde müāriklerin müslümanlara uyguladklar iākenceler için bk. ÿbn ÿshak, s. 169-177; Belâzürî, I, 156-198; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 41-43. Taberî, II, 333. ÿbn Abdilber, Dürer, s. 43; krā. Taberî, II, 333. Belâzürî, s. 122. Mekke döneminde Hz. Peygamber’e muhâlefet eden müāriklerin biyoþrafileri için bk. Belâzürî, I, s. 125 vd.; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 44-47. 93 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 93 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber’le konuāup görüāmelerine engel olmak için aralarnda Mekke’nin yollarn taksim etmiālerdi. Tarihçi ÿbn Habîb’in verdiþi bilgiye göre çeāitli kabilelere mensup on yedi kiāiden oluāan bir ekip, yollar tutarak ziyaretçileri karālarlar, Hz. Peygamber’i soranlara “O mecnundur, āâirdir, sihirbazdr” gibi kötüleyici sözler söyleyerek haclarn kendisiyle konuāmasna engel olmaya çalārlard.35 Ancak bütün bu engellemeler, müārikler için bir fayda saþlamamā ve tersine ÿslâm’n lehine geliāmelere vesile olmuātur. Zira müāriklerin tüm çabalarna raþmen ziyaretçilerden Hz. Peygamber’le görüāüp ÿslâm’a girenler oluyordu. Bunlardan Dmâd b. Sa’lebe’nin ÿslâm’ kabul ediāi son derece ilgi çekicidir. Ezd-i Āenûe kabilesinin baākan olan Dmâd, umre maksadyla Mekke’ye gelmiāti. Kureyā müāriklerinin Hz. Muhammed (s.a.s.)’in akln kaybettiþini söylediklerini duyunca, onu tedavi etmeyi düāündü. Hz. Peygamber’e gelerek, āayet isterse kendisini iyileātirebileceþini söyledi. Bu teklif üzerine Hz. Peygamber āu ifadelerle ona cevap vermeye baālad: “Āüphesiz ki hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardm isteriz. Allah kime hidayet verirse, onu āaārtacak yoktur. Kimi āaārtrsa, onu da hidayete erdirecek yoktur. Ben, Allah’tan baāka ilah bulunmadþna, Muhammed’in de O’nun kulu ve elçisi olduþuna āâhitlik ederim. Bundan sonra...”. Hz. Peygamber henüz cevabn tamamlamadan, Dmâd, heyecanla onun sözünü keserek, söylediklerini üç defa tekrarlatt. Daha sonra da duyduþu bu sözler hakknda āu deþerlendirmeyi yapt: “Bu sözün bir benzerini hiç duymadm; kâhinlerin, sihirbazlarn, āairlerin sözlerini iāittim, ama bunun gibisini iāitmedim. Bu sözler coākun denizleri bile coāturur”. Dmâd, ardndan hemen kelime-i āehadet getirdi ve müslüman oldu. Hz. Peygamber’e kendisi ve kabilesi adna bîat etti.36 Devs kabilesinin ileri gelenlerinden āair Tufeyl b. Amr Mekke’ye gelir. Müārikler hemen yanna gelerek, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in davetinden ve kötülüþünden (!) bahsederler; onun aleyhine konuāurlar ve durumun ciddi boyutlara ulaātþn söylerler. Kendi baālarna gelenin Tufeyl’in ve kabilesinin baāna gelmesinden korktuklarn dile getirirler. Bunun için onunla konuāmamasn ve sözlerini dinlememesini isterler. Bu husus üzerinde o kadar fazla dururlar ki, Tufeyl b. Amr, Hz. Peygamber’den bir āey dinlememeye, onunla konuāmamaya kesin karar verir. ÿstemiyerek de olsa onun baz sözlerinin kulaþna gitmemesi için, Harem-i Āerif’e giderken kulaklarna pamuk tkar ve bu āekilde Kâbe’nin yanna varr. Tam bu srada orada namaz klan Hz. Peygamber’in yanna yaklaār. Bu arada onun okuduklarndan bir söz iāitir. Kendi kendine, kendisinin akll bir āair olduþunu, güzeli çirkinden ayrt edebildiþini, āayet Hz. Muhammed (s.a.s.)’in tebliþ ettiþi āey güzelse kabul edebileceþini, çirkinse reddedeceþini dü35. 36. ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 160. ÿbn Sa’d, IV, 241; Müslim, I, 593-594. 94 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 94 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi āünür. Namazn bitirip evine giden Peygamber’i takip eder ve baāndan geçenleri ona anlatr. Hz. Peygamber kendisine ÿslâm’ anlatr; Kur’an okur. Kur’ân’n üslûbunun güzelliþi ve dinlediþi hususlarn muhtevas Tufeyl’in hoāuna gider. ÿslâmiyet’i kabul ederek yurduna döner; ailesinin ve kabilesinden baz kimselerin müslüman olmasn saþlar.37 4- Müāriklerin Uzlaāma Teklifleri Kureyā müārikleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in azim ve sebatla insanlar ÿslâm’a davet ettiþini görünce, ona engel olmas veya himayeden vazgeçmesi için amcas Ebû Tâlib’e müracaat etmeye karar verdiler. ÿbn Hiāam, Kureyālilerin Ebû Tâlib’e bu maksatla üç defa baāvurduklarn kaydetmekte ve ilk müracaat yapan on kiāilik heyetin isimlerini vermektedir. Bu heyet Ebû Tâlib’e giderek āunlar söylemiātir: “Ebû Tâlib! Yeþenin tanrlarmza hakaret etti. Dinimizi kötüledi. Bizim aklsz olduþumuzu babalarmzn, dedelerimizin eþri yolda gitmiā olduklarn söyledi. Āimdi sen ya onu bunlar yapmaktan vazgeçir; yahut himayeden vazgeç...”. Ebû Tâlib bu heyeti tatl dille baāndan savd. ÿlk müracaatlarndan istedikleri sonucu elde edemeyen müārikler Ebû Tâlib’e ikinci defa baāvurarak artk yeþeninin sözlerine katlanamayacaklarn, ya davasndan vazgeçirmesini veya onu himayeden vazgeçmesini, aksi takdirde kendisine karā da cephe alacaklarn tehdit edercesine söylediler. Ebû Tâlib bu defa Hz. Muhammed (s.a.s.)’i çaþrarak Kureyālilerin kendilerine söylediklerini bildirdi. Davasndan vazgeçmesini, artk meselenin kendisinin de altndan kalkamayacaþ noktaya geldiþini ifade etti. Bunu duyan Hz. Peygamber amcasnn kendini koruma hususunda fikir deþiātirdiþini sanarak “Bu iāten vazgeçmem için güneāi saþ elime, ay da sol elime verseler dahi Allah bu dini üstün klncaya kadar veya ben ölünceye kadar vazgeçmeyeceþim” deyip ayaþa kalkt ve yürüdü. Buna üzülen Ebû Tâlib “Yeþenim! Git, istediþini söyle. Allah’a andolsun ki seni asla onlara teslim etmem” dedi.38 Müārikler, Ebû Tâlib’in Resûlullah’a yardm ettiþini ve onu himayeden vazgeçmeyeceþini, kendilerine onu teslim etmeyeceþini; hatta gerekirse onlardan ayrlacaþn anladklar zaman, Velid b. Muþîre’nin oþlu Umâre’yi yanlarna alarak Ebû Tâlib’e götürdüler. Genç ve yakākl olan Umâre’yi Hz. Peygamber’le deþiātirmek istediler ve Ebû Tâlib’e āu acaip teklifte bulundular: “Ebû Tâlib! ÿāte Kureyā kabilesinin en kuvvetli ve en yakākl genci olan Umâre b. Velîd. Onu al, zekâsndan ve gücünden istifade et, onu evlat edin, senin olsun. Buna karālk, senin ve dedelerinin dinine karā gelen ve kavminin birliþini bozan, āu yeþenini bize teslim et, onu öldürelim. ÿāte sana adam yerine bir adam veriyoruz”. Onlarn bu gülünç 37. 38. ÿbn Hiāâm, I, 382-385; ÿbn Sa’d, IV, 237-240. ÿbn Hiāâm, I, 265-266; Ayrca bk. Taberî, II, 323 vd. 95 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 95 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ve aldatc tekliflerine Ebû Tâlib āu sert cevab verdi: “Allah’a yemin ederim ki siz bana çok kötü bir teklifte bulunuyorsunuz! Nasl olur? Siz oþlunuzu, sizin için beslemem karālþnda bana veriyorsunuz; benimkini ise öldürmek için istiyorsunuz, öyle mi? Bu asla olmaz”.39 Müārikler bizzat Hz. Peygamber’in kendisine baāvurarak da baz tekliflerde bulundular. Bir defasnda Utbe b. Rebîa tek baāna, bir baāka zaman da heyet halinde ona baāvurarak, bu hareketiyle mal istiyorsa mal vermeyi, saltanat istiyorsa kendisini baākan yapmay, hasta ise tedavi ettirmeyi önerdiler. Fakat Hz. Muhammed (s.a.s.), gayesinin bunlar olmadþn, Allah tarafndan kendisine verilen peygamberlik görevini yerine getirdiþini ve bu uþurda her āeye katlanacaþn bildirdi.40 Bundan bir sonuç alamayan müārikler, “Biz senin ibadet ettiþine ibadet edelim, sen de bizim taptklarmza tap” āeklinde bir teklif daha götürdüler.41 Bunun üzerine Kâfirûn Sûresi nâzil oldu. Bu sûrenin meâli āöyledir: “De ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarnza tapmam. Siz de benim taptþma tapmyorsunuz. Ben de sizin taptklarnza asla tapacak deþilim. Evet, siz de benim taptþma tapyor deþilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banadr.”42 5- Muhalefet Sebepleri Kur’ân- Kerim, insanlar Allah’n birliþine inanmaya ve sadece ona ibadet etmeye çaþryor, putlar ve putperestliþi kötülüyor, onlarn ne fayda ve ne de zarar verdiþini açklyordu. Bu âyetlerden bazlar āunlardr: “Siz, Allah’ brakp birtakm putlara tapyorsunuz, aslsz sözler uyduruyorsunuz.” 43 “Onlar Allah’ brakp kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilecek āeylere tapyorlar.”44 Yine Kur’an- Kerim, putlarn ve putperestlerin cehenneme yakt olacaklarn bildiriyordu: “Siz ve Allah’n dānda taptþnz āeyler cehennem yaktsnz....”45 Ayn zamanda meleklere ve cinlere tapanlar eleātiriyor, insanlarn ve cinlerin Allah’a ibadet etmek için yaratldklarn açklyordu. Ksacas, müāriklerin tüm bâtl inanç ve ibadetlerine karā çkyor, kendilerini tevhide davet ediyordu. Onlar ise, atalarndan miras olarak devraldklar inanç, tapnma ve gelenekleri terketmek istemiyorlard. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. ÿbn Hiāâm, I, 266-277; ÿbn Sa’d, I, 201-203; Taberî, II, 326-327. ÿbn Hiāâm, I, 293-295. ÿbn Hiāâm, I, 362; Taberî, II, 337. Kâfirûn Sûresi 1-6. Ankebût Sûresi 17. Yûnus Sûresi 18; Furkân Sûresi 55. Enbiyâ Sûresi 98. 96 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 96 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi Kâbe, tüm Araplar tarafndan kutsal mekan olarak kabul ve ziyaret edildiþi için, Mekke müārikleri, burada bütün Araplarn hakk olduþunu düāünüyorlard. Onlar, Kur’ân’n ifadesiyle, Hz. Peygamber’e “Biz seninle beraber doþru yola uyarsak, yurdumuzdan atlrz”46 diyerek, ÿslâm’ kabul ettikleri takdirde Mekke’den sürülme tehlikesiyle karā karāya kalabileceklerini, bahane olarak, dile getiriyorlard. Fakat Allah Teâlâ, onlarn bu iddiasn, “Biz onlar, kendi katmzdan bir rzk olarak her āeyin ürünlerinin toplanp getirildiþi, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleātirmedik mi? Fakat onlarn çoþu bilmezler”47 buyurarak eleātirmektedir. Kureyā müārikleri putperestliþin yklmasyla bütün Arap kabileleri nezdinde elde etmiā olduklar dinî üstünlüþün ve ticârî menfaatlerin ellerinden gitmesinden endiāe duyuyorlard. Ayrca put imal edip Kâbe’ye gelenlere satanlar vard. ÿslâm’n bunu haram klmasna put ticareti yapanlar fena halde kzyorlard. Araplar, kültürel geleneþin taāycs olarak kabul ettikleri ‘atalar’dan intikal eden örf, adet ve geleneklere büyük önem veriyorlard. Kureyāliler için de putperestlik, korunmas gereken bir deþerdi. Babalarn belli bir dine inanmā olarak bulduklarn ve kendileri için de en akllca yolun babalarnn geleneþini sürdürmek olduþunu sk sk söylüyorlar, kendi tutucu davranālarn hakl çkarmak için babalarnn geleneklerini ileri sürüyorlard. Dolaysyla atalar taklit, gerek inanç ve gerekse ibadet ve yaāama tarzlarnda müārikler için vazgeçilmez bir esast. Muhalifler, ÿslâm’ atalarnn yoluna, yani geleneksel davranā ve inançlara saldr olarak görüyorlard. Kur’an- Kerim’de onlarn bu tutumlar eleātirilmektedir: “Onlara ‘Allah’n indirdiþine ve Resûl’e gelin’ denildiþi vakit, “Babalarmz üzerinde bulduþumuz yol bize yeter” derler. Atalar hiçbir āey bilmiyor ve doþru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi”?48 Kur’an- Kerim, Araplarn ahlakszlþn, zulüm ve hakszlklarn, kötü ve çirkin yaāayālarn açkça eleātiriyor, fenalklarn sayyor ve yaptklarn yüzlerine vuruyordu. Kur’an- Kerim’in getirdiþi ahlakn Arap toplumunun geleneksel ahlak anlayāndan köklü bir āekilde koptuþu ortadadr.49 Onlarn ahlâk, 46. 47. 48. 49. Kasas Sûresi 57. Kasas Sûresi, 57. Mâide Sûresi 104. Maxime Rodinson, Hazreti Muhammed, çev. Attila Tokatl, ÿstanbul 1994, s. 90. Fransz āakiyatç Maxime Rodinson’un, yetiātiþi kültürden ve sahip olduþu düāünce sisteminden kaynaklanan önyarglar nedeniyle olaylar tersine yorumladþ, ÿslam muhaliflerinin sözlerine daha çok yer ve deþer verdiþi, onlara itibar ettiþi, muhalifleri hakl çkarma ve masum gösterme gayreti içinde bulunduþu ve yer yer Hz. Peygamber’in faaliyetleri üzerine alayl ifadeler kullandþ görülmektedir. Bütün bunlarla birlikte, Hz. Peygamber’in zekâsn, sâkin, güvenli ve dengeli tutumunu, meslektaālarnn saygsn kazanmā bir kiāi olduþunu, hayat boyunca bir karara varmadan önce enine boyuna düāündüþünü, kamusal ve özel iālerini ustaca yürüttüþü- 97 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 97 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Kur’an- Kerim’in öngördüþü ahlâk ile çeliāki teākil ediyordu. Kur’an- Kerim insanlar güzel ahlâka ve fazilete davet ediyordu. Mekke müārikleri ölümden sonraki ebedî hayata, yaptklarndan hesaba çekileceklerine inanmyorlar veya inanmak istemiyorlard. Kur’an- Kerim’in kötülük iāleyenlerin cezaya çarptrlacaþndan bahsetmesinden memnun olmuyorlard. Kötü alākanlklarndan, haksz kazançlarla insanlar ezmelerinden, içki, fuhuā... gibi ÿslâm’n yasakladþ günahlardan dolay hesap vermeyi düāünmek bile istemiyorlard. “Hayat ancak bu dünyada yaāadþmzdr, ölürüz ve yaāarz. Bizi ancak zaman helâk eder”50 diyorlar ve ahireti inkar ediyorlard. Kabile yapsnda sosyal tabakalara önem veriliyordu. Mekkeliler, kölelerin, efendisinin dininden baāka bir dine girmesine tahammül edemiyorlar, onlarn Müslüman olmalarn kendilerine karā isyan kabul ediyorlard. Halbuki Hz. Peygamber eāitliþi emrediyor, insanlar arasnda snf fark gözetmiyor, mensuplarn ister köle, ister efendi, ister zengin, isterse fakir olsun, ayn seviyede kabul edip üstünlük ölçüsünün takvâ olduþunu belirtiyor, mü’minleri kardeā ilan ediyordu. Efendiler, kendilerini kölelerle eāit tutan bir dine girmek istemedikleri gibi ona cephe de alyorlard. Mekkelilerin ÿslâm’a muhalefetinde kabile rekabetleri de önemli yer tutmaktayd. Ebû Cehil’in aāaþdaki sözleri onun Abdümenâfoþullarna rekabeti yüzünden Hz. Muhammed (s.a.s.)’e inanmadþn göstermektedir. O, āöyle diyordu: “Biz Abdümenâfoþullaryla āeref hususunda anlaāmazlþa düātük. Onlar halka yemek yedirdiler, biz de yedirdik. Onlar yaya kalmā kimselere binek verdiler, biz de verdik. Onlar halka baþāta bulundular, biz de bulunduk. Sonunda ayn dereceye ulaāp burun buruna giden iki yarā at durumuna geldiþimizde onlar “ÿāte bizden, semâdan kendisine vahiy gelen bir Peygamber çkt” dediler. Biz buna ne zaman ulaāacaþz? Allah’a andolsun ki ona asla inanmayz”.51 Ebû Cehil, peygamberliþi Mekke āehrinin idaresi ve hac ibadeti ile ilgili görevlerden birisi gibi telakki ediyor ve bu görevin Abdümenâfoþullar içinden birisine verilmesine tahammül edemiyordu. Onun bu husustaki düāüncesini dile getirdiþi bir sözü āöyledir: “Sikâye, rifâde ve meāvere görevleri Abdümenâfoþullarnn elinde bulunmaktadr. Āimdi de Peygamber onlardan çkt. Peki bize ne kald”?52 50. 51. 52. nü, gerektiþinde beklemesini ve gerektiþinde de geri çekilmesini bildiþini, eāsiz bir diplomat olduþunu, iāleri mantkl bir āekilde açk ve uzak görüālülükle yargladþn dile getirmesi gibi āahsyla ve hatta mesajyla ilgili pek çok hususu itiraf ettiþi, takdirini dile getirdiþi müāahede edilmektedir. Kitabnn son ksmnda Hz. Muhammed’in uygulamalarnn on dört asrlk etkisini özet bir āekilde gözler önüne sermektedir. Câsiye Sûresi 24. ÿbn Hiāâm, I, 316. Makrîzî, s. 72. 98 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 98 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi Kimi muhalifler Kur’an’n Hz. Muhammed (s.a.s.)’den daha asil birisine verilmesi gerektiþini düāünüyorlard. Velid b. Muþîre, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olmasn bir türlü kabul edememiātir. O, āöyle derdi: “Nasl olur? Ben Kureyā kabilesinin büyüþü ve baākan olaym da bir kenara braklaym. Muhammed’e vahiy gelsin? Nasl olur Ebû Mes’ud Amr b. Umeyr es-Sakafî, Sakîf kabilesinin baākan olsun da o da bir kenara braklsn? ÿkimiz bu iki āehrin (Mekke ve Taif) baākanlaryz”. Onun görüā ve iddialarna cevaben Yüce Allah āöyle buyurur: “Onlar dediler ki: Bu Kur’an iki āehirden bir büyük adama indirilse olmaz myd? Rabb’inin nimetini onlar m paylaāyorlar”?53 6- Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman Oluālar Kureyā müāriklerinin ÿslâm’a muhalefetinin bütün āiddetiyle devam ettiþi bir srada, kahramanlk ve yiþitlikleriyle meāhur iki kiāi, Hamza b. Abdülmuttalib ve Ömer b. Hattab ÿslâmiyet’i kabul ettiler. Bu olay, Müslümanlarn güçlenmesine vesile olduþu gibi ÿslâm muhaliflerinde de āok etkisi yapt. Öneminden dolay ilk ÿslâm Tarihi kaynaklar bu iki āahsn Müslüman oluālaryla ilgili olaylar müstakil baālklar altnda kaydederler. Hz. Hamza, yeþeni Hz. Muhammed (s.a.s.)’den bir kaç yaā büyüktü. ÿkisi çocukluk arkadaā ve süt kardeāi idiler. Hz. Hamza avlanmay severdi. Avdan dönünce evine gitmeden Kâbe’yi tavaf ederdi. Güçlü, kuvvetli idi; hakszlþa maruz kalanlara destek olurdu. Henüz Müslüman olmamāt, ama yeþenini çok seviyor ve ona yaplan haksz muamelelere çok üzülüyordu. Bir gün Ebû Cehil, Safâ tepesinin yannda Hz. Peygamber’e hakaret etmiā, dinini ve peygamberliþini küçümseyerek hakaret dolu sözler söyleyip her zamanki gibi onu incitip üzmüātü. Hz. Peygamber ise karālk vermemiāti. Abdullah b. Cüd’an’n bir câriyesi, olayn meydana geldiþi yere yakn olan evinden olup biteni görmüā ve söyleneni duymuātu. Bu kadn biraz sonra avdan dönen Hamza’ya, Ebû Cehil’in yaptklarn anlatt. Hamza kadnn anlattklarn duyunca içerledi. Doþruca Mescid-i Harâm’a giderek Kureyā’in ileri gelenleri ile birlikte oturan Ebû Cehil’e doþru ilerledi. Yanna varnca yayn kaldrarak baāna vurup yaralad. Sonra da “Sen Muhammed’e sövüp sayarsn ha! ÿāte ben de onun dinindeyim. Elinden gelirse bana da cevap ver, bana da söv de seni göreyim”! diyerek onu tehdit etti. Bu srada Ebû Cehil’in kabilesi olan Mahzumoþullarndan bazlar ona yardm etmek için harekete geçmek istediler. Ancak Ebû Cehil, Hamza’nn hakl olduþunu söyleyerek onlara engel oldu. Hz. Hamza’nn ÿslâm’ kabul ediāi Hz. Peygamber’e ve Müs- 53. Zuhruf Sûresi 31-32. 99 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 99 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji lümanlara güç verdi. Müārikler, ondan korktuklar ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’i savunacaþn bildikleri için kötülük yapmaktan çekinmeye baāladlar.54 Hz. Hamza’nn ÿslâmiyet’i kabulü Hz. Ömer’den önce idi ve o srada Hz. Peygamber Dârülerkam’da faaliyetini sürdürüyordu. Hz. Peygamber bir taraftan tebliþ vazifesini sürdürürken diþer taraftan ÿslâm’n ve Kur’an’n zaferi için baz kuvvetli āahsiyetlerin hidayete ermesini Yüce Allah’tan niyaz ediyordu. Ebû Cehil ve Ömer’den birinin hidayeti için āöyle dua etmiātir: “Allah’m! ÿslâmiyeti ya Ebü’l-Hakem b. Hiāam (Ebû Cehil) veya Ömer b. Hattâb ile te’yid edip güçlendir.” Bu duadan nasibini alan Ömer b. Hattab olmuātur. Ömer b. Hattab, Adiy kabilesine mensuptu. Kureyā’in yiþitlerindendi. Baālangçta ÿslâm’n āiddetli muhalifi idi. Müslüman cariyelere iākence yapard. Bir gün klcn kuāanarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmek maksadyla Dârülerkam’a doþru yöneldi. Yolda yine Adiy kabilesinden Nuaym b. Abdullah’a rastlad. Nuaym ona nereye gittiþini sordu. Ömer “Kureyā’in birliþini bozan ve onlar aklszlkla itham eden, dinlerini kötüleyen, ilahlarna hakaret eden Muhammed’i öldürmeye(!)” diye cevap verdi. Bunun üzerine Nuaym ona, Muhammed’i öldürürse Abdümenafoþullarnn kendisini saþ brakmayacaþn hatrlatt. Peāinden, eniātesi Saîd b. Zeyd ile kzkardeāi Fâtma’nn da Müslüman olduþunu bildirdi. ÿslâm’ kabul etmiā olan Nuaym’n muhtemelen bundan maksad, Saîd ile Fâtma’y ihbar etmek deþil, Ömer’in ilgisini baāka tarafa yöneltip zaman kazanmakt. Kzkardeāini öldürmeyebilirdi; ama Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmeye kararl görünüyordu. Ömer derhal eniātesinin evine yürüdü. Habbâb b. Eret onlara Kur’an öþretiyordu. O, hemen gizlendi. Ömer hiddetle içeriye girdi. Dāarda iken, evde okunan Kur’an’ iāitmiāti. Duyduklarnn doþru olduþuna kanaat getirdi. Eniātesini ve kzkardeāini dövmeye baālad. Kzkardeāi, ÿslâm’ kabul ettiklerini, ne pahasna olursa olsun bundan vazgeçmeyeceklerini haykrd. Bunun üzerine Ömer, okuduklarnn kendisine getirilmesini istedi. Tâhâ Sûresi’nin yazl olduþu kaþd kendisine getirdiler. Okuduklarnn hoāuna gittiþini söyledi. Bunun üzerine Habbâb b. Eret gizlendiþi yerden çkt. Ömer, Muhammed’in bulunduþu yere gitmek istediþini söyleyerek doþruca Dârülerkam’a yürüdü. ÿçeridekiler Ömer’in klcn kuāanmā vaziyette geldiþini görünce kapy açmakta tereddüt ettiler. Fakat içeride bulunan Hz. Hamza “ÿyi niyetle gelmiāse bu iyiliþi kendinden esirgemeyiz; yok eþer bir kötülük aryorsa onu kendi klcyla öldürürüz” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber kapnn açlmasna izin verdi ve Ömer’i avluda karālayarak ne maksatla geldiþini sordu. Ömer “Ey Allah’n Resûlü! Ben Allah’a, onun elçisine ve Allah tarafndan indirilen āeylere inanmak için geldim” cevabn verdi. Hz. Peygamber bunun üzerine tekbir getirdi. Hz. Ömer’in ÿslâm’ 54. ÿbn Hiāâm, I, 291-292 ; ÿbn Habîb, el-Münemmak, s. 339-340; Taberî, II, 333-334. 100 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 100 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi kabul etmesi Müslümanlar güçlendirdi ve sevindirdi.55 Onun Müslüman oluāu biraz sonra göreceþimiz Habeā Hicreti’nden sonra ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber oluāunun 6. ylnn Zilhicce aynda (m. 615) gerçekleāmiātir. Burada, insanlarn ÿslâm’a dahil olmasnda, āahslar ve kitleleri ÿslâm’a cezbetmede Kur’an- Kerim’in tesirine iāaret etmek gerekir. Ömer ve onun gibi pekçok kimsenin ÿslâm’a girmesinde Kur’an- Kerim’in üslubunun güzelliþinin ve etkileme gücünün rol oynadþ görülmektedir. Kur’an üslûp ve edebî özellikler bakmndan beāerin söyleyemeyeceþi üstünlüþe sahiptir; kulaþ okāadþ kadar kalbe de hitap eder. Ömer’den baāka Devsli meāhur āair Tufeyl b. Amr’n, Ebû Zer el-Gfârî’nin, ünlü sihirbaz Dmâd b. Sa’lebe’nin, Akabe mevkiinde ÿslâm’ kabul eden Hazrecli alt kiāinin, Evs kabilesi reislerinden Sa’d b. Muaz’n ve daha pekçok sahâbînin Kur’an- Kerim’i dinledikleri anda Müslüman olduklar bilinmektedir. 7- Habeāistan’a Birinci Hicret Hz. Peygamber, sahâbenin karā karāya kaldþ skntlardan dolay üzülüyor, ancak elinden bir āey gelmiyordu. Sonunda onlara “Allah çektiþiniz skntlardan kurtulmanz için bir yol gösterinceye kadar Habeāistan’a göç etseniz iyi olur. Zira orada, yanndakilerden hiç birine zulüm yaplmayan bir hükümdar vardr” diyerek bu ülkeye gitmelerini tavsiye etti. Bunun üzerine Müslümanlardan bir ksm Habeāistan’a göç ettiler. Bu, ÿslâm’da ilk hicrettir. Kaynaklar Habeāistan’a hicretin iki kez olduþunu, birincisinin peygamberliþin 5. ylnda (m. 615) ve Recep aynda gerçekleātiþini kaydederler. Birinci Habeā hicretine katlanlarn, dördü kadn, on biri erkek olmak üzere toplam on beā (baz kaynaklarda on alt) kiāiden ibaret olduklar kaynaklarda kaydedilmektedir. Bunlar, Osman b. Affan ve hanm Rukye, Ebû Huzeyfe b. Utbe ve hanm Sehle bint Süheyl, Ebû Seleme ve hanm Ümmü Seleme, Âmir b. Rebîa ve hanm Leylâ bint Ebû Hasme, Zübeyr b. Avvam, Mus’ab b. Umeyr, Abdurrahman b. Avf, Osman b. Maz’un, Ebû Sebre, Hâtb b. Amr ve Süheyl b. Beydâ’dr. Görüldüþü gibi bunlardan bazlar hanm ile birlikte gitmiālerdir. Bu muhâcirler kimisi binekli, kimisi de yaya olarak gizlice Kzldeniz kenarna, Āuaybe Liman’na kadar gittiler. Limana tam o srada iki ticaret gemisi gelmiāti. Ücret karālþnda bu gemilere binerek saþ-sâlim Habeāistan topraklarna ayak bastlar. Kureyā müārikleri onlar yakalamak üzere peālerinden adamlar gönderdiler. Fakat bu adamlar muhâcirlere yetiāemediler. Muhâcir Müslümanlar orada huzur ve güven içinde yaāamaya baāladlar.56 55. 56. ÿbn Hiāâm, I, 342-350. ÿbn ÿshak, s. 154-159,194 vd.; ÿbn Hiāâm, I, 321 vd.; ÿbn Sa’d, I, 204-205; Taberî, II, 329 vd. 101 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 101 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Müslümanlar baāka bir bölgeye deþil de özellikle niçin Habeāistan’a hicret etmiālerdir? Bu soruya, Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerini, Müslümanlarn oralara hicret imkan olup olmadþ açsndan deþerlendirmek suretiyle cevap vermek mümkündür. Her āeyden önce Arabistan’daki Arap kabilelerinden herhangi birinin yanna hicret edemezlerdi. Çünkü bu kabileler henüz müārik idiler. Çeāitli vesilelerle Mekke’ye geldiklerinde kendilerini ÿslâm’a davet eden Hz. Peygamber’e hiçbiri henüz olumlu cevap vermemiāti. Üstelik bu kabileler Kureyā müārikleri ile irtibat halinde idiler. Müslümanlar için Kureyā’le aralarnn açlmasn istemezlerdi. Arabistan’da oturan Yahudi ve Hristiyanlarn hakim olduklar bölgelere gidemezlerdi. Zira yarmadadaki Yahudi ve Hristiyanlar birbiri ile çekiāme içinde ve yekdiþerine karā egemenlik kurmakta birbiriyle rekabet halinde idiler. Onlar yeni bir rakip istemezlerdi. Yemen bölgesine de hicret edemezlerdi. Çünkü buras Mecusî ÿran’n sömürgesi idi. Semâvî bir dini kabul etmeye yanaāmadklar gibi, bu dine mensup olanlar da kabul etmezlerdi. Irak ve Suriye bölgesi de Müslümanlarn hicretine elveriāli deþildi. Zira bu iki bölgeye ulaāmak zor olduþu gibi, Kureyālilerin bu bölgelerle yakn ticârî iliākileri vard. Dahas, buralarda ÿran ve Bizans nüfûzu hakimdi. Bunun yansra, bu bölgelerin idarecileri halka zulüm yapyorlard. Umman bölgesinde de zulüm hâkimdi. Dolaysyla tek güvenli bölge Habeāistan’d. Nitekim Hz. Peygamber de oray tavsiye etmiātir. Hz. Peygamber’in özellikle oraya hicreti tavsiyesinden, onun dünyay iyi tandþn da anlyoruz. Müslüman muhacirler Habeāistan’da gerek hükümdar ve gerekse halk tarafndan iyi muamele görmüāler, ibadetlerini serbestçe yapmālar, eziyetle karālaāmamālar ve kimseden kötü bir söz iāitmemiālerdir. Bu srada Habeāistan’daki muhacirlerden bazlarnn Mekke’de meydana gelen bir olay sebebiyle hicretten dört ay kadar sonra Mekke’ye döndüþü, ancak olayn aslsz olduþunun anlaālmas üzerine tekrar Habeāistan’a gittikleri söylenir. Hicret receb aynda gerçekleāmiāti. Muhacirler orada āaban ve ramazan aylarnda kalmālar, āevval aynda geri dönmüālerdir. Biraz sonra bahsedeceþimiz olay ise ramazan aynda meydana gelmiātir.57 Baz ÿslâm tarihi kaynaklarnda yer alan ve “Garânîk Kssas” diye bilinen bu habere göre Peygamberimiz Kâbe’nin yannda Necm Sûresi’ni okurken, “Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ’y? Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât’”58 âyetlerini okuduktan sonra, gûyâ “Bunlar yüksek kuþulardr, onlarn āefaatlar umulur” sözlerini āeytan’n telkini ile söylemiā! Secde ayetine gelince secdeye varmā, bütün kâfirler de secde etmiāler! Müārikler, putlarnn Hz. Peygamber tarafndan övülmesine sevinmiāler. Akāam olunca Cebrâil aleyhisselam gelerek Hz. Peygamber’e “Allah 57. 58. ÿbn Sa’d, I, 206. Necm Sûresi 19-20. 102 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 102 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi Habeāistan’a Hicret 103 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 103 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji tarafndan vahyedilmeyen sözleri söylediþini” bildirmiā. Hz. Peygamber buna çok üzülmüā, āeytann söylediþi sözleri iptal etmiā!.59 ÿbn Sa’d ve Taberî gibi en eski ÿslâm tarihi müelliflerinin doþruluþunu araātrmadan eserlerine aldþ bu rivayeti, Müslüman âlimler, sözlerinin çeliākili, râvîlerinin zayf, senetlerinin kopuk ve her āeyden önce tevhid inancna aykr olmas gibi çeāitli yönlerden eleātiriye tabi tutmuālar ve uydurma olduþunu ortaya koymuālardr. Hz. Peygamber’in, mücadele içinde bulunduþu putlar övücü sözler söylemeyeceþi ortadadr. Nitekim, Necm Sûresi’nin 19. ve 20. ayetleri putlar, putperestliþi kötülemekte ve bunlarn anlamszlþn açklamaktadr. Bu ayetlerin hemen peāinden Hz. Peygamber’in putlar öven ifadeler kullanmā olmas imkanszdr. Belki bu ifadeleri müāriklerden birisi kullanmā olabilir. Nitekim sahîh rivayetlerde putlar öven ibareler yer almamaktadr. Muhtemelen eski tarih yazarlar bu rivayeti, ÿlâhî vahyin āeytanlarn her türlü saldrlarna karā korunduþunu ifade etmek gibi iyi niyetle kitaplarna almālardr. Fakat pekçok batl yazar, uzlaāma noktasndan ve muhacirlerin geri dönmesinden60 hareketle Garânik hikayesini doþru kabul ederek yeni yorumlarla sk sk gündeme getirmiāler; ÿslâm’a saldrmak ve vahiy müessesesinde āüphe uyandrmak için malzeme olarak kullanmālardr. Son olarak 1988 ylnda Hint asll ÿngiltere vatandaā Selman Rüādi tarafndan yazlan “Āeytan Âyetleri” kitab ile konu tekrar gündeme gelmiātir. Garânîk meselesine açklk getirmek amacyla ÿslâm dünyasnda ve ülkemizde çok sayda araātrma yaplmātr.61 8- Habeāistan’a ÿkinci Hicret Müāriklerin basklarnn gittikçe artmas üzerine Birinci Habeā hicretinden bir yl sonra Câfer b. Ebû Tâlib’in baākanlþnda seksen iki erkek ve on sekiz kadndan oluāan bir grup Müslüman daha Habeāistan’a hicret etti. Bu muhâcirlerin isim listeleri kaynaklarmzda yer almaktadr. Kureyā müārikleri hicret eden Müslümanlara iltica hakk tannmamas ve onlar ülkesinden çkarmas için Amr b. Âs ve Abdullah b. Ebû Rebîa’y birtakm hediyelerle Habeāistan Hükümdar Necâāî Ashame’ye elçi olarak gönderdiler. Hükümdar elçilerin taleplerini dinledikten sonra muhacirlerin ifadesine baāvurmaya karar verdi. Saray erkân ve 59. 60. 61. ÿbn Sa’d, I, 205-206; Taberî, II,337-343. Mesela bk. Dozy, Târîh-i ÿslâmiyet, çev. Abdullah Cevdet, Msr 1908, s. 72. ÿbn Seyyidnnâs, I, 215; Ahmet Hamdi Akseki, “Hâtemü’l-Enbiyâ Hakknda En Çirkin Bir ÿsnâdn Reddiyesi”, sadeleātiren: M. Hayri Krbaāoþlu, ÿslamî Araātrmalar Dergisi, Cilt 6, Say 2, s. 125-141 ve Cilt 6, Say 3, s. 199-207. ÿsmail Cerrahoþlu, “Garânîk Meselesinin ÿstismarclar”, A.Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, XXIV, Ankara 1981; Hüseyin Hatemi, Āeytan Ayetleri, ÿstanbul 1989; Sabri Hizmetli, “Garânik Meselesi Üzerine”, ÿslamî Araātrmalar Dergisi, Cilt 3, Say 2, s. 40-58, Ankara 1989. 104 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 104 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi Hristiyan din adamlarnn huzurunda muhacirleri temsilen Câfer b. Ebû Tâlib konuātu. O srada 25 yaālarnda bir genç olan Câfer, büyük bir cesâret, maharet ve açklkla Cahiliye inanç, örf ve adetleriyle ÿslâm’n getirdiklerini mukayese etti. ÿslâm’n inançlarn ortaya koyarak yurtlarn terketme sebeplerini açklad. Hz. Peygamber’in daha henüz ÿslâm’n ilk yllarnda getirdiþi yenilikleri veciz ve edebî bir üslupla dile getiren bu konuāmay öneminden dolay aāaþya alyoruz: “Ey hükümdar! Biz bilgisizlik ve barbarlk içinde yaāayan câhiliye halk idik. Putlara tapyor, ölü eti yiyor, ahlakszlk yapyor, akrabalk baþlarn çiþniyor ve komāuluk haklarn tanmyorduk. Güçlülerimiz zayflarmz eziyordu. Biz böyle bir yaāant içinde iken, Allah bize, aramzdan, soyunu, doþruluþunu, güvenilirliþini ve namusluluþunu bildiþimiz bir Peygamber gönderdi. Bu Peygamber bizi, Allah’ bir bilmeye ve ona ibadet etmeye, bizim ve babalarmzn taptþmz taālar ve putlar brakmaya çaþrd. Bize doþru söylemeyi, emaneti sahibine vermeyi, akrabalk baþlarna sayg göstermeyi, komāuluk haklarn tanmay, cinayetten ve kan dökmekten vazgeçmeyi emretti. Ahlakszlk yapmay, yalanc āahitlik etmeyi, öksüzün maln yemeyi ve namuslu kadnlara iftira etmeyi yasaklad. Bundan baāka bu Peygamber bize, sadece Allah’a ibadet etmemizi ve O’na hiçbir āeyi ortak koāmamamz emretti. Bize namaz, zekât ve orucu emretti.62 Biz de onu tasdik ettik ve inandk. Allah tarafndan kendisine bildirilenlere uyduk. Yalnz O’na ibadet ettik. O’na hiçbir āeyi ortak koāmadk. Bize yasakladklarn braktk. Helal kldklarn helal kabul ettik. Fakat kabilemiz bize saldrd. Bize iākence yaptlar. Yüce Allah yerine, putlara tapmaya dönmek için bizi dinimizden ayrmaya ve daha önce serbestçe iālediþimiz kötülükleri iālemeye zorladlar. Böylece bize kahr ve zulümle bask yapp dinimize inanmaya engel olduklar zaman, senin ülkene göç ettik. Seni baākalarna tercih ettik. Senin koruyuculuþunu istedik. Yannda bize zulüm yaplmayacaþn umduk”. Bunun üzerine Necâāî, Câfer’e “Allah tarafndan Peygamberinize indirilenlerden senin yannda var m?” diye sormuā, Câfer ona “Evet var” cevabn vermiā. Necâāî okumasn isteyince Câfer ona Meryem Sûresini okumuātur. Bunun üzerine Necâāî Müslümanlar iade etmemeye karar vermiātir. Ertesi gün elçiler bu defa Müslümanlarn Hz. ÿsa hakknda kötü āeyler düāündüklerini söyleyerek Necâāî’yi tahrik etmeye çalāmālardr. Necâāî de Müslümanlar tekrar çaþrarak Hz. ÿsâ hakknda ne düāündüklerini sormuātur. Câfer de: “Onun hakknda biz Peygamberimizin bize getirdiklerini söyleriz. O, Allah’n kulu, elçisi, rûhu ve Meryem’e verdiþi ol emri (kelimesi) dir” demiātir.63 62. 63. Orucun hicretin ikinci ylnda farz klndþ dikkate alnrsa, bu konuāmada yer alan oruçla ilgili ifadenin daha sonraki bir dönemde râvîler tarafndan ilave edilmiā olabileceþi ihtimal dahilinde bulunmaktadr. ÿbn ÿshak, s. 195-196; ÿbn Hiāâm, I, 336. 105 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 105 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Câfer b. Ebû Tâlib’in anlattklarndan etkilenen ve hatta Müslüman olduþu bile söylenen Necâāî, muhâcirlerin, ülkesinde güvenlik içinde yaāayabileceklerini bildirmiā, onlar Kureyā müāriklerinin elçilerine teslim etmemiātir; Kureyā heyetinin hediyelerini de geri vermiātir. Müāriklerin elçileri kendilerine verilen görevi baāaramadan Mekke’ye elleri boā olarak gelmiālerdir. Muhacirlerden bazlar çeāitli zamanlarda kendi istekleriyle Mekke’ye ve Medine’ye geri dönmüālerdir. ÿbn Sa’d’n64 verdiþi bilgiye göre Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret ettiþini duyunca Habeāistan’a giden muhacirlerden otuz üçü erkek ve sekizi kadn olmak üzere krk bir kiāi geri dönmüātür. Bunlardan ikisi Mekke’de vefat etmiā; yedi kiāi de Mekke’de hapse atlmātr. Yirmi dördü Bedir Savaā’na katlmātr. ÿçlerinde Câfer’in de bulunduþu son kafile, 7/628 ylnda Hayber’in fethi esnasnda gelmiātir. 9- Hâāimoþullarna Boykot Mekke müārikleri, Müslümanlarn saysnn gitgide çoþaldþn, Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman olmalaryla güçlendiklerini, Habeāistan’a giden muhacirlerin orada güvenlik içinde yaāadklarn ve Necâāî’nin de onlar teslim etmeyip koruduþunu görünce Hz. Muhammed (s.a.s.)’i öldürmeye karar verdiler. O öldürülünceye kadar Hâāim ve Muttaliboþullaryla aralarnda barā, emniyet akrabalk ve karālkl hukuka sayg bulunmadþn açkça ifade ederek, bu iki kabileyi düāman ilan ettiler. Ebû Tâlib, yeþenini ve kabilesi mensuplarn emniyet altna almak için onlar Ebû Tâlib Mahallesi’ne (Āi’bu Ebû Tâlib) taād.65 Müārikler bunun üzerine bu iki kabile üyelerine kz alp vermemek, alāveriā yapmamak, oturup kalkmamak ve konuāmamak üzere aralarnda antlaātlar. Bir protokol imzalayp Kâbe’nin duvarna astlar. Resûlullah kendilerine teslim edilene dek bu āartlara uyacaklarna dair karar aldlar. Müāriklerin bundan gayesi hem Hz. Muhammed (s.a.s.)’i ve hem de onu koruyan Hâāim ve Muttaliboþullarn cezalandrmak; bunlara bask uygulayarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’i desteklemekten vazgeçmelerini ve öldürmeleri için kendilerine teslim etmelerini saþlamakt. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in amcas Ebû Leheb ve oþullar dānda tüm Hâāim ve Muttaliboþullar -mü’min olanlar dinine baþllþndan, henüz iman etmeyenler ise kabilelerine baþllklarndan- Ebû Tâlib Mahallesi’ne taāndlar. Ebû Leheb ve oþullar ise bu birliþe katlmayarak müāriklerin safnda yer aldlar.66 Hâāimoþullar üç yl boyunca peygamberliþin yedinci ylndan (616), onuncu ylna (619) kadar burada sosyal ve ekonomik boykot altnda yaāadlar. Hz. 64. 65. 66. ÿbn Sa’d, I, 207-208. ÿbn ÿshak, s. 139-140; Belâzürî, I, 230-232; ÿbn Seyyidinnâs, I, 222. ÿbn Hiāâm, I, 350-354; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 52; Makrîzî, s. 25. 106 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 106 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi Peygamber, Hz. Hatice ve Ebû Tâlib tüm servetlerini tükettiler. Çünkü bu āartlar altnda kervan ticareti de yapamyorlard. Ancak hac mevsiminde ve haram aylarda dāar çkp ihtiyaçlarn temin edebiliyorlard. Müārikler onlar burada da rahat brakmyorlar, yiyecek satn alacaklar zaman maln fiyatn artryorlard. Āu kadar var ki, boykota katlan kabilelerden, Hâāimoþullarna evlilik yoluyla akraba olanlar, zaman zaman gizlice boykotu ihlal edip mahalleye yiyecek sokabiliyorlard. Sonunda baz insafl kiāiler boykotu kaldrmak amacyla bir araya geldiler. Bunlardan bir ksm Hâāimoþullarnn akrabas oluyordu. Mesela Züheyr b. Ebû Ümeyye, Ebû Tâlib’in kzkardeāinin oþlu; Hiāam b. Amr da Ebû Tâlib’in amcas Nadle’nin ana bir kardeāinin oþlu oluyordu. Bu iki āahs, Kureyā’in ileri gelenlerinden Mut’im b. Adiy, Ebü’l-Bahterî b. Hiāam ve Zem’a b. Esved’i de ikna ederek, onlarn da desteþiyle Ebû Tâlib mahallesine gittiler ve mahsur olanlar buradan çkardlar. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu āahslarn iyiliklerini hiçbir zaman unutmamātr. Āi’bu Ebû Tâlib’de Hâāimoþullar ile birlikte sknt çeken Muttaliboþullarn daha sonra Kur’an- Kerim’de ifade edilen yakn akrabas (Zilkurbâ) arasna dahil etmiātir. Hâāimoþullarna, Muttaliboþullaryla ayn derecede akraba olan Abdüāemsoþullaryla Nevfeloþullarn ise Zilkurbâ’nn dānda tutmuātur. Hz. Muhammed (s.a.s.) bir aþaç kurdunun Kâbe binas içine aslan boykot vesikasnn, “Bismikellâhümme” sözü müstesna, zulüm ve akrabalk baþlarn hiçe sayan ifadeler içeren geri kalan ksmlarn yiyip yok ettiþini bildirdi. Müārikler, vesikann Hz. Muhammed (s.a.s.)’in söylediþi āekle bürünmüā olduþunu gördüler ve boykot hareketine son verdiler (Peygamberliþin 10 yl/619).67 Müārikler bu boykotla umduklarn elde edemediler; ÿslâm’n yaylān önlemek için baāvurduklar bu giriāimleri de baāarszlkla sonuçland. 10- Hüzün Yl Boykotun sona ermesinden sonra, Resûlüllah’ koruyan ve seven amcas Ebû Tâlib ve hanm Hz. Hatice ksa süre arayla vefat ettiler. Bu yl, Hz. Peygamber’in ifadesiyle üzüntü yl (Âmü’l-Hüzn) oldu. Ebû Tâlib, boykotun kalkmasndan sekiz ay yirmi gün sonra, Hz. Hatice de ondan ksa süre sonra, peygamberliþin 10. ylnda, 10 Ramazan/19 Nisan 620’de vefat etti. Hz. Hatice vefat ettikten sonra Hz. Peygamber Hz. Hatice’yi Mekke’nin Hacûn adndaki mezarlþna (Cennetü’lMuallâ) götürerek kendi elleriyle defnetti. O günlerde henüz cenaze namaz farz klnmamāt.68 Daha sonra Hz. Peygamber sk sk mezarlþa gidip onun kabrini ziyaret ederdi. 67. 68. ÿbn Hiāâm, I, 373-377; ÿbn Sa’d, I, 208-210; Taberî, II, 335-336. Belâzürî, I, 337. 107 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 107 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber Hz. Hatice ile birlikte yirmi beā yl geçirmiāti. Hz. Hatice, onun peygamberliþini ilk olarak tasdik etmiā ve davasn desteklemiāti. Bütün maln ÿslâm davas uþruna harcamāt. Herkesin ondan yüz çevirdiþi srada kendisine güç vermiāti. Hz. Peygamber, Hz. Hatice’yi ölümünden sonra hiç unutmamā ve daima hayrla anmātr. Ebû Tâlib’in vefat üzerine Hâāimoþullarnn baākan olan Ebû Leheb akrabalk duygusundan dolay Hz. Muhamed’i himaye etmeye karar verdi. Yalnz bu tutumunun ÿslâm’a karā fikrinin deþiātiþi anlamna gelmemesini belirtti ve bunu sadece kabile içindeki dayanāmay saþlamak için yaptþn açklad. Onun bu himaye kararnn, Hz. Peygamber’in halalarnn ricas üzerine gerçekleātiþi kaynaklarda zikredilir. Buna göre Hz. Peygamber’in halalar Ebû Leheb’e giderek, her ne kadar onun fikrini kabul etmese de Muhammed’in kendisinin yeþeni olduþunu, onu himaye etmeye en uygun kiāinin de yine kendisi olduþunu söylemiālerdir. Ebû Leheb önce buna raz olmuā, fakat ksa süre sonra Ukbe b. Ebû Muayt ve Ebû Cehil’in tahrikleri sonucunda bu kararndan vazgeçmiātir.69 Bu sebepten, biraz sonra göreceþimiz Taif yolculuþu dönüāünde Hz. Peygamber bir baāka kabileden, Benî Nevfel’den, Mut’im b. Adiy’in himayesi altnda Mekke’ye girebilmiātir. 11- Sakif Kabilesini Ziyaret Ebû Tâlib ve Hz. Hatice’nin vefatndan sonra müārikler Hz. Peygamber’i daha fazla rahatsz etmeye baāladlar. Konu tebliþ açsndan düāünüldüþünde, aslnda Mekkelilere yaplmas gereken tebliþ de yaplmāt. Onun için Hz. Peygamber ÿslâm’ baāka insanlara ulaātrmann yollarn aramaya baālad. Mekke döneminin son üç ylnda faaliyetlerini önce Taif, daha sonra Mekke’ye gelen göçebe Arap kabileleri ve Medine’deki Evs ve Hazrec üzerinde yoþunlaātrd. Hz. Muhammed (s.a.s.) yanna Zeyd b. Hârise’yi alarak Taif’e gitmeye karar verdi. Orada oturan Sakîf kabilesinin ÿslâm’a girmesini ve Kureyā’e karā kendisiyle birlikte hareket etmesini ümit ediyordu. Nübüvvetin onuncu ylnda (620) āevval aynn sonlarna doþru Hz. Hatice’nin vefatndan bir ay kadar sonra buraya gitti ve zilkade aynda döndü. Taif’in ileri gelenlerinden Amr b. Umeyr’in oþullar Abdüyâlîl, Mes’ud ve Habîb’i ÿslâm’a davet etti ve kendisine yardm etmelerini istedi. Ancak hiç kimse onun davetini kabul etmedi. Çünkü Sakîf kabilesi mensuplar Kureyā’le aralarnn açlmasn istemezlerdi. Zira birbiriyle akrabalklar ve ticârî iliākileri vard. Baz Kureyālilerin Taif’te arazileri mevcuttu. Bunun üzerine Hz. Peygamber onlardan hiç olmazsa bu görüāmeyi gizli tutma69. ÿbn Sa’d, I, 211. 108 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 108 17.04.2012 16:04:06 Peygamberliğin Mekke Dönemi larn rica etti. Onlar buna da kulak asmadlar; ayak takmn Hz. Peygamber’e saldrttlar. Yolun iki tarafna dizilerek, aralarndan yürüyen Hz. Peygamber ve Zeyd’i taāa tuttular. Atlan taālar Hz. Peygamber’in ayaklarn kanatt; onu korumaya çalāan Zeyd b. Hârise’nin baān yaralad. Hz. Peygamber atlan taālarn verdiþi aþrdan yürüyemez hale geldiþinde yere oturuyordu. Fakat kollarndan tutup kaldryorlar, yürümeye baālaynca tekrar taālyorlar ve gülüāüyorlard.70 Kureyāli Rebîa’nn oþullar Utbe ve Āeybe’nin baþna gelinceye kadar hakaret ettiler, baþrp çaþrdlar, taā attlar. Bu zor durumda Hz. Peygamber ellerini kaldrp Allah’a āöyle yalvarmātr: “Allah’m! Gücümün zayflþn, insanlara karā tâkatimin ve gücümün azlþn sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin merhametlisi! Sen zayflarn Rabbisin. Sen benim Rabbimsin. Sen beni kimin eline brakyorsun? Bana kötü muamele yapan yabancya m? Yoksa beni eline braktþn düāmana m? Bu, senin bana karā bir öfkenden ileri gelmiyorsa ben buna aldrā etmem. Fakat senden gelecek bir himaye ve koruyuā her zaman çok daha hoātur. Senin öfkene uþramaktan, karanlklar aydnlatan, dünya ve ahiret iālerini slah eden yüzünün nûruna sþnyorum. Her āey senin hoānutluþun içindir. Güç ve kuvvet ancak sendendir”.71 Hz. Peygamber daha sonraki bir dönemde kendisine sorulan bir soruya verdiþi cevapta, Hz. Peygamber’in Taif’ten dönerken dinlendiþi ve kendisine üzüm ikram edilen bahçeden bir görünüā 70. 71. ÿbn Seyyidinnâs, I, 232. ÿbn Hiāâm, I, 420; Belâzürî, I, 237; Taberî, II, 345; krā. Hamidullah, ÿslam Peygamberi, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1981, I, 126. 109 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 109 17.04.2012 16:04:06 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Taif yolculuþu esnasnda karālaātþ skntnn Uhud Savaā’nda karālaātþndan daha āiddetli olduþunu söylemiātir.72 Hz. Peygamber ve Zeyd, Utbe ve Āeybe’nin baþnda istirahat ettiler. Burada bu iki kardeāten birinin kölesi olan Addâs, efendilerinin emriyle Hz. Peygamber’e bir tabak üzüm sundu. Hz. Peygamber’in yemeþe baālarken “Bismillah” demesi Addâs’n dikkatini çekti ve “Bu bölgenin halk bu sözü kullanmaz” dedi. Hz. Peygamber ona nereli olduþunu sordu. Addâs Ninoval ve Hristiyan olduþunu söyledi. Hz. Peygamber “Demek ki, sâlih bir kiāi olan Yûnus b. Mettâ’nn āehrindensin” dedi. Addâs Hz. Peygamber’e Yûnus b. Mettâ’y nereden bildiþini sordu. Hz. Peygamber de “O benim kardeāimdir. O bir peygamberdi. Ben de peygamberim” dedi. Addâs bunun üzerine Müslüman oldu. Bu arada Sakîfliler Kureyā’e çoktan haber uçurmuālard. Hz. Peygamber kabilesini terkederek Mekke dāna çktþndan, āehre girebilmesi için himayesine girebileceþi bir kimse araātrmaya baālad. Bu süre zarfnda Hira maþarasnda bekledi. Bir Mekkeli vastasyla haber gönderdiþi Ahnes b. Āerîk ve Süheyl b. Amr, onun himâye isteþini kabul etmediler. Aslen Sakîfli olan Ahnes b. Āerîk, Zühreoþullarnn müttefiki olarak Mekke’ye yerleāmiāti. Ahnes “Ben halîf’im, halîf ise bir baākasn himâyesine alamaz” āeklinde cevap gönderdi. Süheyl b. Amr ise “Ben Âmiroþullarna mensubum. Âmiroþullar Ka’boþullarn himâyesine alamaz” dedi. Sonunda Nevfeloþullarnn baākan Mut’im b. Adiy onu himayesine ald ve oþullaryla birlikte kendisini korudu. Hz. Peygamber önce Kâbe’yi tavaf ederek iki rekat namaz kld ve daha sonra evine gitti.73 12- ÿsrâ ve Mi’rac Üç yl süren sosyal ve ekonomik boykotun ardndan amcasn ve hanmn kaybetmesi, daha sonra da Taif’ten eli boā dönmesi Hz. Peygamber’i son derece üzmüātü. Baz dinî talimatlar bildirme yannda, onun üzüntüsünü ve skntsn hafifletmek maksadyla ÿsrâ ve Mi’rac hadisesi vuku bulmuātur. Hz. Peygamber’in geceleyin Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya götürülmesine ÿsrâ, göklere çkarlmasna da Mi’râc denir. Kur’an- Kerim’de ÿsrâ Sûresi 1. ayette ÿsrâ’dan bahsedilmekte ve āöyle buyrulmaktadr: “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir ksmn gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kldþmz Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sfatlardan münezzehtir; O, gerçekten iāitendir, görendir”. Mescid-i Aksâ’dan göklere çkarldþna dair bilgiler ise bir 72. 73. ÿbn Abdilber, Dürer, s. 63. ÿbn Hiāâm, I, 381, 419-422; ÿbn Sa’d, I, 210-212; Taberî, II, 344-348. 110 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 110 17.04.2012 16:04:07 Peygamberliğin Mekke Dönemi ksmnda uzun ve bir ksmnda da ksa olarak hadis, siyer ve tarih kitaplarnda mevcuttur. ÿsrâ ve mi’racn vuku bulduþunda ittifak vardr.74 13- Akabe Bîatlar ÿslâm’n Medine’de tannmasnda, yaylmasnda ve hatta buraya hicrete zemin hazrlanmasnda Akabe Bîatlarnn önemli rolü olmuātur. Akabe Mekke’de, Mescid-i Harâm’a üç kilometre kadar uzaklkta, Mina hudutlar içinde ve etraf tepelerle çevrili küçük ve kuytu bir vadidir. Hz. Peygamber bu mevkide, 620, 621 ve 622 yllarnda üç yl üst üste hac mevsiminde Medinelilerle görüāmüātür. Bu görüāmelerden ilki sadece mülâkat, ikincisi ve üçüncüsü ise bîat āeklinde gerçekleāmiātir. Hz. Peygamber, câhiliye adetlerine göre hacca ve çevrede kurulan panayrlara katlmak üzere Mekke’ye gelen Arap kabilelerine ÿslâm’ anlatyordu. Her yl yaptþ gibi Peygamberliþin on birinci ylnn (620) hac mevsiminde de ÿslâm’a davet faaliyetini sürdürdüþü sralarda Akabe mevkiinde Yesrib halkndan ve Hazrec kabilesine mensup alt kiāiyle karālaāt. O esnada baālarn traā etmekte olan bu kiāilerin yanna oturdu ve onlara ÿslâm’ anlatt. Bunlar, Es’ad b. Zürâre, Akabe Bîatlarnn Yapldþ Alandan Bir Görünüm 74. ÿsrâ ve Mi’rac hakknda bk.: ÿbn Hiāâm, I, 396-408; ÿbn Sa’d, I, 213-216; Buhârî, I, 91-93; Belâzürî, I, 255-257; Makrîzî, s. 29-30. 111 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 111 17.04.2012 16:04:07 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Avf b. Hâris, Râfi’ b. Mâlik, Kutbe b. Âmir, Ukbe b. Âmir ve Câbir b. Abdullah adl āahslard. ÿslâm’ kabul eden bu alt kiāi, Evs kabilesiyle aralarnda yllardr süregelen savaālarn yol açtþ düāmanlþn ÿslâm sayesinde ortadan kalkacaþn, iki kabile arasnda birlik ve beraberliþin yeniden kurulacaþn ümit ettiklerini söylediler. Bu tavrlaryla Medine’nin siyasî bir lidere olan ihtiyacn vurgulamā oluyorlard. Onlar ertesi yl ayn yerde Hz. Peygamber’le tekrar buluāmaya söz verdiler.75 Bu alt kiāi Medine’ye varnca halka Hz. Peygamber’i tanttlar. Buna Birinci Akabe Görüāmesi denir. Bir sonraki yl, peygamberliþin on ikinci ylnda (621) Zilhicce aynda, içlerinde Birinci Akabe Görüāmesi’nde bulunan alt kiāinin de yer aldþ on’u Hazrecli, ikisi Evsli on iki kiāi söz verdikleri gibi Akabe’de Hz. Peygamber’le buluātular. Burada, hiçbir āeyi Allah’a ortak koāmayacaklarna, hrszlk ve zina yapmayacaklarna, çocuklarn öldürmeyeceklerine, iftira etmeyeceklerine, emirlerine uyacaklarna dair Hz. Peygamber’e bîat ettiler. Yani getirdiþi emir ve yasaklarda Peygamber’e itaat edeceklerine söz verdiler ve onunla sözleātiler. Birinci Akabe Bîat denilen bu olaydan sonra Hz. Peygamber Yesrib halkna Kur’an’ öþretmesi ve henüz Müslüman olmayanlar ÿslâm’a davet için Mus’ab b. Umeyr’i gönderdi. Mus’ab, Es’ad b. Zürâre’nin evinde misafir oldu. Onun bir yl boyunca gösterdiþi faaliyet sonucu Evs kabilesinin iki büyük kabile baākanlarndan Sa’d b. Muaz ve Üseyd b. Hudayr’n da aralarnda bulunduþu pekçok Yesribli ve bunlarn kabilesi olan Abdüleāheloþullarnn tamam Müslüman oldu. Peygamberliþin on üçüncü ylnda (622) hac mevsiminde, ikisi kadn yetmiā beā Medineli Hz. Peygamber’le görüāmek üzere Mekke’ye geldiler. Bunlar asl maksatlarn gizleyerek, görünüāte hac için gelmiālerdi. Ama esas gayeleri Hz. Peygamber’le görüāmek ve onu Yesrib’e davet etmekti. Mekke’ye varnca Hz. Peygamber’e gizlice haber gönderdiler. Hz. Peygamber amcas Abbas’la birlikte Akabe’ye geldi. Görüāme gizli yapld. Abbas, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’yi kritik noktalara gözcü tayin etti.76 Burada bir konuāma yaparak, yeþeninin, kendi kabilesi tarafndan himaye edildiþini, ancak Medinelilerin daveti üzerine oraya hicret etmek istediþini belirtti. Āayet her türlü skntya göþüs gerip düāmanlarna karā koruyacaklarsa onu memleketlerine götürmelerini söyledi. Medineliler bu āartlar kabul ettiler. Hz. Peygamber de bir konuāma yapt, Kur’an okudu. Hicret ettiþi takdirde kendisini canlarn, mallarn, çocuklarn ve kadnlarn koruduklar gibi koruyacaklarna, ona itaat edeceklerine, her türlü āartlarda mâlî yardm yapacaklarna, iyiliþi emredip kötülüþe engel olacaklarna, hiç kimseden çekinmeden hak üzere bulunacaklarna dair söz ald. Hz. Peygamber’in isteþi üzerine Medineli Müs75. 76. ÿbn Abdilber, bu görüāmede bîat yapldþn da kaydetmektedir. (Bk. Dürer, s. 68). Makrîzî, s. 35. 112 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 112 17.04.2012 16:04:07 Peygamberliğin Mekke Dönemi lümanlar, onunla aralarnda irtibat saþlamak için dokuzu Hazrec’den ve üçü Evs’ten olmak üzere on iki temsilci (nakîb) seçtiler. ÿkinci Akabe Bîat denilen bu antlaāmadan sonra Hz. Peygamber sahâbîlere Medine’ye hicret etmeleri için izin verdi. Onlar da küçüklü büyüklü kafileler halinde hicret etmeye baāladlar. ÿkinci Akabe bîat Zilhicce aynda gerçekleāti. Hz. Peygamber, Zilhiccenin geriye kalan günleriyle, Muharrem ve Safer aylarn Mekke’de geçirdi. Bu son bîattan üç ay kadar sonra, Rebîülevvel aynda o da Hz. Ebû Bekir’le birlikte Medine’ye hicret edecektir.77 14- Hz. Peygamber’in Mekke Dönemindeki Mesajna Toplu Bir Bakā Buraya kadar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olarak gönderildiþi ortam, peygamberlik öncesi hayat ve kendisine vahiy geldikten sonraki faaliyetleri üzerinde duruldu. Hz. Peygamber’in hicretine ve Medine’deki hayatna geçmeden önce, ortaya konulan bu târihî zemin üzerine onun Mekke’de tebliþ ettiþi mesaja özet olarak göz atmak, faaliyetlerinin daha iyi anlaālmas ve uþruna mücadele verdiþi hususlarn ortaya konulmas açsndan önem arzetmektedir. Çünkü peygamberliþin Mekke dönemi büyük çapta vahyin tebliþi ve bu konuda gösterilen çabalarla geçmiātir. Mesajn ortaya konulmas için de Mekke döneminde nâzil olan ayetlerin muhtevâsn gözden geçirmek gerekecektir. Kur’ân- Kerim’in sayfa itibaryla yaklaāk beāte üçlük ksmnn Mekke döneminde nâzil olduþunu da burada belirtelim. ÿslâm’n Mekke döneminde nâzil olan âyetlerde genel olarak tevhid, nübüvvet, ahiret gibi temel inanç konular iālenmiā, ibadet ve ahlakla ilgili esaslar konulmuātur. Bu dönemde Hz. Peygamber’in daveti her āeyden önce inanc putperestlikten, āirkten, âhireti inkârdan temizleme noktasnda odaklanmātr. Bu çerçevede tevhid inancn kalplere yerleātirme, Allah’a, kitaplara, meleklere ve peygamberlere iman üzerinde durulmuātur. Bu esaslarn kabulüne zemin hazrlamak, insanlarn kantla ve gönül rzas ile inanmasn saþlamak için de, akln kabul edebileceþi gerçekler dile getirilmiā, insann ve evrenin yaratlāndaki düzenle ilgili deliller ortaya konulmuātur. Ayn ve güneāin, belirlenen ve bir ölçüye göre kendi yörüngelerinde akp gittikleri, yer ve göþün yaratldklar, bunlarn aralarnda denge ve düzen saþlandþ belirtilmiātir. Bir âyet-i kerîmede “Sizi yaratmak m daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak m, ki Allah onu bina etti”78 buyrulmuātur. 77. 78. ÿbn Hiāâm, I, 428-467; ÿbn Sa’d, I, 219-223; Belâzürî, I, 239 vd.; Taberî, II, 353-368; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 67-74; Ahmet Önkal, “Akabe Bîatlar”, DÿA, II, 211. Nâziât Sûresi 27-28. 113 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 113 17.04.2012 16:04:07 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mekke döneminde mesajn inançla ilgili hususlar üzerinde yoþunlaāmas tabiîdir. Çünkü Hz. Peygamber, putlara tapan, öldükten sonra dirilmeye ve risâlete inanmayan bir topluma peygamber olarak gönderilmiātir. Kalplere inancn yerleāmesi için ilk önce bu esaslara inanmay saþlamann gerekli olduþu ortadadr. Bu, tebliþin daha sonraki safhalarnda kiāilerin helal-haram gibi konulardaki esaslar kolayca kabul etmelerini saþlamak açsndan özellikle önemlidir. Bu hususu Hz. Âiāe āu sözleriyle açk bir āekilde dile getirmiātir: “... Kur’an’dan ilk nâzil olanlar, cennet ve cehennemin anlatldþ mufassal sûrelerdir. ÿnsanlar ÿslâm’da toplandklar zaman helal ve haram konularn içeren sûreler inmiātir. Eþer baālangçta ‘içki içmeyin’ āeklinde vahiy inseydi ‘biz asla içki içmeyi terketmeyiz’, ‘zinâ etmeyin’ āeklinde vahiy inseydi ‘biz asla zinay terketmeyiz’ derlerdi...”79 Tevhide aykr inanālar, Allah’a ortak tanmak anlamna gelen “āirk” kavramyla ifade edilmiātir. Allah’n varlþ konusunda Kur’an’n üslûbu ve kullandþ deliller, selîm yaratlā bozulmamā insanlar tarafndan doþal olarak bilinip benimseneceþi esasna dayanr. Vahiy de ftrata yardmc olur. Kur’ân- Kerîm’de O’nun hak olduþunu ispat eden belgelerin, hem insann kendi içinde, hem de dā dünyada bulunduþu ifade edilmiā,80 kainatn sahip olduþu olaþanüstü düzen ve ve ahenk iālenmiātir. ÿlahlþn Allah’tan baāka bir āeye yakātrlmasnn manevî açdan tahrip edici ve mantksal olarak da kabul edilemez olduþu vurgulanmātr. Tevhidle birlikte, ahiret ve öldükten sonra dirilme, cennet ve cehennem üzerinde durulmuā, ahiretin vuku bulacaþ sk sk dile getirilmiā, geçmiā peygamberlerin de kendi ümmetlerine ahiret inancn telkin ettikleri ifade edilmiātir. Bunun yannda, dünyadan el-etek çekme de hoā karālanmamā, dünya-âhiret dengesi vurgulanmātr;81 “ÿnsann ahirete hazrlanrken dünya nimetlerinden nasip almay da unutmamas gerektiþi”82 belirtilmiātir. Mekke döneminde inanç konularnn yansra mesaj, genel teārî ve âdâb esaslarn, zamann ve mekânn deþiāmesiyle deþiāmeyen hususlar da içeriyordu; sözgeliāi iyi davranālar emredilirken, kötü davranālar da yasaklanyordu; inanç üzerinde sebat gösterme, sabr ve tahammül; temizlik, namaz, iffet, doþruluk, ana-babaya iyi davranma, akraba ziyareti, adalet, iyilik, hakk ve iyiliþi tavsiye etme gibi güzel davranālar övülüp emrediliyor; buna karālk, adam öldürme, kz çocuklarn diri diri topraþa gömme, hakszlk, bask, zulüm, insanlarn maln haksz yere yeme, gurur ve kibir gibi hususlar da kötülenip yasaklanyordu. 79. 80. 81. 82. Buhârî, VI,101. Fussilet Sûresi 53. ÿnāirâh Sûresi 7-8. Kasas Sûresi 77. 114 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 114 17.04.2012 16:04:07 Peygamberliğin Mekke Dönemi ÿyilik ve adalet, üzerinde çok durulan hususlardr. ÿyiliþin karālþnn ancak iyilik olduþu,83 iyilikle kötülüþün bir olmayacaþ hatrlatlmā, kötülüþün en güzel bir āekilde önlenmesi istenmiātir; o takdirde düāmann bile candan bir dost olacaþ bildirilmiātir.84 Adalet emredilmiā; suçun ferdîliþi ve ancak suç iāleyenin cezalandrlacaþ,85 her insann kendi davranālarndan bireysel olarak sorumlu olduþu dile getirilmiātir. Cimrilik ve israf kötülenmiā; cimri,86 nankör,87 mala çok düākün,88 daima kusur arayp knayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliþi engelleyen, saldrgan, günahkâr, kaba ve haāin kimse89 kötülenmiā; ayrca kz çocuklarnn hor ve hakir görülmesi90 knanmā, kz çocuþuna karā taknlan olumsuz tutum eleātirilmiātir.91 Yetim mal yenilmemesi, ölçüde tartda dürüst davranlmas, bilgisiz olarak iddialarda bulunulmamas istenmiātir. Mekke döneminde ibadetler de āekillenmeye baālamātr; Bu dönemin sonuna doþru namaz beā vakit olarak kesinleāmiā, zekât üzerinde de durulmuātur. ÿbadetler emredilirken, Allah’n emir ve yasaklarnda insann gücü üstünde ve yaplamayacak bir āey bulunmadþ ifade edilmiā,92 ibadette de ihlas emredilmiātir.93 Namusun korunmas,94 emânete riâyet etme ve verdiþi sözde durma;95 doþruluk, danāarak iā yapma, hakszlk karāsnda yardmlaāma,96 ana-babaya iyilik yaplmas,97 akrabaya, yoksula, yolcuya yardm edilmesi istenmiātir. Muhtaçlara ve yoksullara yardm edenler övülürken,98 Hz. Yahya’nn āahsnda, ana-babaya iyi davranan, isyânkâr ve zorba olmayan,99 alçak gönüllü ve barā taraftar 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. 98. 99. Rahmân Sûresi 60. Fussilet Sûresi 34. Necm Sûresi 38; Fâtr Sûresi 18. ÿsrâ Sûresi 100. Abese Sûresi 17. Âdiyât Sûresi 8. Kalem Sûresi 11-13. Zuhruf Sûresi 17. Nahl Sûresi 57-59. A’râf Sûresi 42. Zümer Sûresi 14. Meâric Sûresi 29. Meâric Sûresi 32. Āûrâ Sûresi 38,39. Ahkâf Sûresi 15; Lokmân Sûresi 14, 15; Ankebût 8; ÿsrâ Sûresi 23-25. Zâriyât Sûresi 19. Meryem Sûresi 14. 115 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 115 17.04.2012 16:04:07 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji olanlar,100 yalan yere āahitlik yapmayanlar,101 israf ve cimriliþin ortasnda orta yol izleyenler102 övülmüā; yoksula yardm etmeyen103 knanmātr. Kezâ adam öldürmeyenler ve zinaya yanaāmayanlar övülürken, bunlar iāleyenlerin cezaya çarptrlacaklar bildirilmiātir.104 Para ve mevki gibi dünyevî imkanlarn Allah katnda mutlak bir deþer ifade etmediþi105 belirtilmiātir. Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara yaplan bask ve iākencelere karā sürekli sabr tavsiye edilmiātir.106 Ona ve sahâbîlere moral vermek amacyla, önceki peygamberlerin mücedelelerinden ve baāarlarndan söz eden kssalar anlatlmātr. Hz. ÿbrahim’in, Hz. Nuh’un, Hz. Musa’nn, Hz. ÿsa’nn kssalar, Hz. Peygamber’in yaāadþna, tecrübe ettiþine benzer durumlar gözler önüne serilmiātir. Bu kssalarda Allah’n peygamberlerine nasl yardm ettiþi ve onlar baāarya erdirdiþi, sonunda inkâr eden toplumlarn nasl yok edildikleri dile getirilmiātir.107 Birtakm evrensel ahlâkî gerçekleri temsiller yoluyla dile getirmek için skça kssalar kullanlmātr. Ayrca Mekke döneminde nâzil olan âyetlerde geçmiā peygamberlerin ve onlara uyanlarn hicrete zorlandklarndan ve hicret ettiklerinden bahsedilir. Bu konuda Hz. ÿbrahim, Hz. Lût, Hz. Āuayb ve Hz. Mûsâ’nn hicretlerinden örnekler sunulur.108 Bunun da Hz. Peygamber’i ve müslümanlar manevî olarak hicrete hazrlama amacna yönelik olduþu söylenebilir. Mekke döneminin sonlarna doþru inen âyetlerde Hz. Muhammed (s.a.s.)’in diþer bütün insanlar gibi fevkalade bir güce sahip olmadþ, sadece kendisine vahyedilene uyduþu109 vurgulanr. ÿnsann ilâhî vahyin rehberliþine ihtiyac bulunduþu, Allah’n peygamberler vastasyla insanlara bildirdiþi mesaj ve semâvî dinlerin hepsinin özünde bulunan temel gerçeklerin ayn ve birbiriyle özdeā olduþu, peygamberlerin hepsinin de tek ve ayn temel gerçeþi tebliþ ettikleri ana tema olarak iālenir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþi ve onun doþru yol üzerinde bulunduþu,110 Kur’ân’n Hz. Muhammed (s.a.s.)’e indirilen vahiyden 100. Furkân Sûresi 63. Sûresi 72. 102. Furkân Sûresi 67. 103. Kalem Sûresi 24-25. 104. Furkân Sûresi 68. 105. ÿsrâ Sûresi 18. 106. Meâric Sûresi 5; Sâd Sûresi 17; Kâf Sûresi 39; Tâhâ Sûresi 130. 107. Fecr Sûresi 1-14; Kâf Sûresi 12-14; Mehmet Paçac, ÿslâm Dininin Temel Kaynaklar, (Kur’ân), Eskiāehir, 1999, 205. 108. Ankebût Sûresi 26; Hûd Sûresi 81;Hicr Sûresi 65; Tâhâ Sûresi 77. 109. En’âm Sûresi 6. 110. Yâsîn Sûresi 3-4. 101. Furkân 116 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 116 17.04.2012 16:04:07 Peygamberliğin Mekke Dönemi baāka bir āey olmadþ; lafz ve anlamyla Allah katndan indirildiþi; insanlarn hepsine peygamber olarak gönderildiþi;111 Kurân’n mü’minler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmet olduþu112 vurgulanr. Yine Mekke döneminin sonlarna doþru, ÿslâm toplumunun önemli bir özelliþi olan āûrây bir prensip ve toplumsal ilke haline getiren ayet nâzil olmuātur. Müstakil bir sûreye de adn veren bu ayette Müslümanlarn iālerini danāma ile yapmalar gerektiþi bildirilmiātir.113 Medine döneminde bu husus üzerinde tekrar durulacak; Cenâb- Hak tarafndan bizzat Hz. Peygamber’e iā konusunda danāmas emredilecektir.114 Tevhid ve ahiret konular baāta olmak üzere Mekke döneminde üzerinde durulan hususlar Medine döneminde nâzil olan surelerde de sk sk tekrarlanacaktr. Medine döneminde daha ziyade bireysel ve toplumsal hayat düzenleyen âyetler inecek, ibadet ve muamelâta dair hükümler konulacaktr. 111. A’râf Sûresi 158. Sûresi 77. 113. Āûrâ Sûresi 38. 114. Âl-i ÿmrân Sûresi 159. 112. Neml 117 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 117 17.04.2012 16:04:07 HÿCRET VE MEDÿNE’DE ÿSLÂM TOPLUMUNUN OLUĀUMU 1- Hicret Hicret kelimesi sözlükte terketmek, ayrlmak, bir yeri terkederek baāka bir yere göç etmek anlamna gelir. Istlahta ise, özel olarak Hz. Peygamber’in ve Mekkeli Müslümanlarn Medine’ye göçünü, genelde ise, gayr-i müslim bir ülkeden ÿslâm ülkesine göç etmeyi ifade eder. Hz. Peygamber, ÿslâm’ yaymak için merkez olabilecek bir yurt arayā içindeydi. Akabe Bîatlarnn gerçekleātiþi süreç içinde planl bir āekilde Medine’ye hicret için gerekli zemin hazrlanmāt. Çünkü Medine stratejik öneme sahipti. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ve ailesinin, büyük dedesi Hâāim’den itibaren, Medine ile sk baþlar vard. Abdülmuttalib’in annesi Hazrecli idi. Bir arazi meselesi yüzünden Abdülmuttalib ile amcas Nevfel arasnda meydana gelen çekiāmede Medineliler Abdülmuttalib’e yardma gelmiālerdi. Hz. Peygamber’in annesi Âmine ve babas Abdullah’n kabirleri Medine’de idi. Abbas’n Medinelilerle yakn dostluþu vard. Bunlara ek olarak Akabe Bîatlar ve baāka vesilelerle Medine’de ÿslâm’n kökleāmesi ve yaylmas için zeminin uygun olduþu anlaālmāt. ÿkinci Akabe Bîat’ndan sonra Rebîülevvel ayna doþru Mekke’de Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir, bunlarn aileleri, Hz. Ali ve hapse atlma, hastalk ve güçsüzlük gibi nedenlerle hicret etmeye imkan bulamayan birkaç kiāiden baāka Müslüman kalmamāt. Bir ksm Habeāistan’da bulunmakla birlikte, çoþu Medine’ye hicret etmiālerdi. Hz. Ebû Bekir çok kere Hz. Peygamber’den hicret için izin istemiā; ancak “Acele etme; belki Allah sana bir arkadaā verir” karālþn almāt. Hz. Ebû Bekir, o arkadaān kendisi olmasn arzu ediyordu.1 Hz. Peygamber’in diþer Müslümanlarla son ana kadar hicret etmemiā olmas, Mekke müāriklerinin onun hicretine engel olma ihtimali ile açklanabilir. Çünkü Mekke müārikleri, onun bir baāka kabile ile birleāmesinin kendilerinin aleyhine geliāmelere yol açacaþn tahmin edebiliyorlard. Mekke müārikleri ÿslâm’n Medine’de yaylmasndan ve Müslümanlarn oraya hicret etmesinden rahatsz oluyorlard. Müārikler için Müslümanlarn Mekke’yi terketmeleri yeterli deþildi. Bilakis bu geliāme, endiāelerini daha da artrmāt. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de hicret edeceþini tahmin ediyorlard ve bunun gerçekleāmesinden korkuyorlar- 1. ÿbn Sa’d, I, 226; Taberî, II, 369. 118 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 118 17.04.2012 16:04:07 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu d.2 Esasnda onlar Medine’ye hicrete temelden karāydlar. Nitekim bu yüzden Akabe Bîatlar gizli yaplmā, Hz. Ömer hariç diþer Müslümanlar gizlice hicret etmiālerdi. Çünkü müārikler, ÿslâmiyet’in Medine’de güçlenmesinden korkuyorlard. Hz. Muhammed (s.a.s.) de hicret eder ve ÿslâm orada güçlenirse, böyle bir geliāme Mekkeliler için siyâsî ve ekonomik açdan tehlike arzederdi. Medine, Mekke’yi Suriye’ye baþlayan kervan yolu üzerinde yer aldþndan, Kureyā’in ticârî hayat ve her āeyden önce Mekke’nin dā güvenliþi tehlikeye girmiā olurdu. Bütün bunlar Kureyā müāriklerini derin derin düāündürüyordu. Oysa henüz frsat ellerinden kaçmā da deþildi. Hz. Muhammed (s.a.s.) hâlâ aralarnda idi. Onu ortadan kaldrrlarsa tehlikeyi (!) önleyebilirlerdi. Bunu düāünüyorlard; fakat Benî Hâāim’den çekiniyorlard. Çünkü onu öldürürlerse, Benî Hâāim kan davasna kalkār, Kureyā kabileleri arasnda, belki bu kabilenin tarihinde ilk defa geniā katlml, uzun yllar sürebilecek ve çok kan dökülebilecek bir iç savaā çkabilirdi. Sürekli çözüm (!) arayā içinde bulunan müāriklerin ileri gelenleri gerekli önlemleri almak üzere Dârunnedve’de toplandlar ve konuyu tartātlar. Gündem kendileri için çok önemli olduþundan, Hâāimoþullarndan Ebû Leheb dānda hiç kimseyi ve güvenmedikleri kiāileri içeriye almadlar. Toplantda baālca üç görüā üzerinde duruldu: Birincisi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’i hapse atp zincire vurmak ve ölünceye kadar burada tutmak. Fakat Müslümanlarn gelip onu kurtarabileceþi ihtimali göz önüne alnarak bu fikir beþenilmedi. ÿkincisi, onu Mekke’den sürmek ve bir daha buraya sokmamak. Sürgün edildiþi yerde bir çevre oluāturarak Mekke’yi ele geçireceþi düāüncesiyle bunun üzerinde de durulmayp bir baāka görüāe geçilmesi istendi. Üçüncü olarak Ebû Cehil bir teklif ortaya att. Buna göre her kabileden birer tane güçlü kuvvetli genç seçilip ellerine keskin birer klç alarak, tek kiāinin vuruāu gibi hep birlikte Hz. Muhammed (s.a.s.)’in üzerine saldracaklar ve onu öldüreceklerdi. O zaman Hâāimoþullar tüm kabilelere karā kan davasna kalkāamayacaklar ve diyete raz olmak zorunda kalacaklard. Diyeti bütün kabileler ortaklaāa ödeyecekti. Bu teklif oybirliþi ile kabul edilerek uygulanmasna karar verildi. Bu hususa Kur’an- Kerim’de iāaret edilmektedir: “Hatrla ki, kâfirler seni tutup baþlamalar veya öldürmeleri yahut seni yurdundan çkarmalar için sana tuzak kuruyorlard. Onlar sana tuzak kurarken Allah da onlara tuzak kuruyordu. Çünkü Allah, tuzak kuranlarn en iyisidir”.3 Müāriklerin almā olduþu karardan sonra Cebrâil, Hz. Peygamber’e gelerek Allah Teâlâ’nn hicret için kendisine izin verdiþini bildirdi. Kureyā’in suikast teāebbüsüne dair karar aldklarn komāularndan duyup Hz. Peygamber’e haber 2. 3. ÿbn Sa’d, I, 227; Taberî, II, 370. Enfâl Sûresi 30. 119 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 119 17.04.2012 16:04:07 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji veren kiāinin, Abdülmuttalib’in kardeāinin kz Rukayka bint Sayfiy olduþu da kaydedilir.4 Peygamberimiz durumdan haberdar olur olmaz derhal Medine’ye hicret etmeye karar verdi. Bir öþle vakti Hz. Ebû Bekir’in evine gitti. Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir’in evine sabah ve akāam saatlerinde uþrard. Bu defa alāk olmadþ bir saatte ziyaret ediāinden önemli bir konuda görüāmek için geldiþi anlaālyordu. Hz. Peygamber, Allah’n kendisine hicret için izin verdiþini bildirdi. Hz. Ebû Bekir beraber yolculuk yapp yapmayacaklarn sordu. “Evet” cevabn alnca sevincinden aþlad. Uzun süreden beri beslediþi develerden birisini Hz. Peygamber’in emrine tahsis ettiþini bildirdi. Hz. Peygamber ise deveyi ancak parasn ödemek suretiyle kabul edebileceþini söyledi ve bu develerden birisini ald. “Kasvâ” adl deve budur. Hz. Ebû Bekir’in kzlar Esmâ ve Âiāe yolculuk için azk hazrladlar. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir, yol klavuzluþu ile ünlü Abdullah b. Üreykt adl kiāiyi klavuz olarak kiraladlar. Hz. Ebû Bekir klavuza develeri teslim etti. Üç gün sonra Sevr Daþ’nn eteþinde buluāmak üzere sözleātiler. Abdullah b. Üreykt henüz ÿslâm’ kabul etmemiāti, ama maharetli bir klavuz olmasnn yannda güvenilir bir kimseydi. Aslen Dîl kabilesindendi; Kureyā’in de Sehm kolunun antlaāmals idi. Hz. Peygamber hemen evine döndü. Üzerinde bulunan emanetleri Hz. Ali’ye brakarak sahiplerine vermesini ve peālerinden gelmesini söyledi. Müārikleri yanltmak için gece kendi yataþnda onun yatmasn istedi. Gece yars Hz. Ebû Bekir’in evine gitti. Her ikisi de gece vakti evin arka kapsndan çkp, yaya olarak Mekke’nin beā kilometre güneybatsnda bulunan Sevr Daþ’ndaki gizlenmeye elveriāli maþaraya gittiler. Medine kuzeyde olduþu halde, güneye doþru gitmeleri hedef saārtmak içindi. Maþarada üç gün üç gece kaldlar. Bu süre zarfnda Hz. Ebû Bekir’in azatls Âmir b. Füheyre koyunlar bu bölgede otlatarak maþarann yaknna getiriyor, onlar da saþp taze süt içiyorlard. Hz. Ebû Bekir’in kz Esmâ maþaraya yiyecek getiriyor, gündüzleri Mekke’de geçiren oþlu Abdullah da geceleri maþaraya gelerek āehirde olup bitenleri haber veriyordu. Abdullah sabaha yakn āehre giderken Âmir b. Füheyre de koyunlar onun peāisra sürerek ayak izlerini ortadan kaldryordu. Müāriklerin sk takibi dolaysyla maþarada skntl anlar yaāand. Öte yandan Kureyāliler sabah olup Hz. Peygamber’in yataþnda Hz. Ali’nin yattþn görünce hayal krklþna uþradlar; sûikastin baāarszlkla sonuçlanmas üzerine hiddetlendiler. Hz. Ali’yi önce Harem-i Āerif’e götürüp hapsettiler; fakat daha sonra serbest braktlar. Bu arada Resûl-i Ekrem’i öldüren veya esir eden kimseye yüz deve ödül vereceklerini Mekke’nin her tarafnda ilan ettiler. 4. ÿbn Sa’d, I, 223. 120 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 120 17.04.2012 16:04:07 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu Ayrca kendileri de derhal onu aramaya koyuldular. Aralarnda Ebû Cehil’in de bulunduþu bir grup, Hz. Ebû Bekir’in evine gelerek Esmâ’y sorguya çekti. Esmâ’nn babasnn nerede olduþunu bilmediþini söylemesi üzerine Ebû Cehil ona bir tokat vurdu ve küpelerini yere düāürdü. Müārikler Hz. Ebû Bekir’i de evinde bulamaynca, Resûl-i Ekrem’in onunla birlikte gittiþi kanaatna vardlar. Derhal Medine yolunu tuttular. Mekke’yi karā karā aradlar. Bir grup, izlerini takip ederek Sevr Daþ’na geldi ve Hz. Peygamber’in saklandþ maþarann aþzna kadar vard. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir endiāelendi. Hz. Peygamber ona endiāelenmemesini söyledi ve müāriklerin kendilerine zarar veremeyeceþini bildirdi. Hz. Ebû Bekir olay āöyle anlatr: “Bir ara baām kaldrdþmda Kureyā casuslarnn ayaklarn gördüm ve “Yâ Resûlallah! Bunlar eþilip baksalar bizi görürler” dedim. Resûlüllah “Sus yâ Ebâ Bekir! ÿki yoldaā ki, Allah onlarn üçüncüsüdür, hiç endiāe edilir mi”? buyurdu. Kur’an- Kerim’de bu hususa iāaret edilmektedir: “Muhammed’e yardm etmezseniz, bilin ki, inkar edenler onu Mekke’den çkardklarnda maþarada bulunan iki kiāiden biri olarak Allah ona yardm etmiātir. Arkadaāna “üzülme, Allah bizimle beraberdir” diyordu. Allah da ona güven vermiā, görmediþiniz askerlerle onu desteklemiā, inkar edenlerin sözünü alçaltmāt”.5 Müārikler maþarann aþzna kadar geldikleri halde içeriye bakmamālar, onlar baāka yerlerde aramaya koyulmuālardr. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir maþaraya girdikten sonra ve müāriklerin gelmesinden önce bir örümceþin maþarann giriāine aþ gerdiþi ve bir güvercinin de yumurtlayp kuluçkaya yattþ; bunu gören müāriklerin içeriye bakma ihtiyac hissetmeden çekip gittikleri kaynaklarda kaydedilmektedir6 ki bunlarn meydana gelmesi imkan dā deþildir. Āu kadar var ki, Peygamberimiz yolculuþa çkarken ne örümceþi ve ne de güvercini hesaba katmāt. O, tüm gerekli tedbirleri alarak yola çkmāt. Maþarada geçirilen üçüncü günün sonunda müāriklerin araātrmalar yavaālamāt. Klavuz, sözleāilen saatte develerle birlikte Sevr’e geldi. Resûl-i Ekrem, Hz. Ebû Bekir ve Âmir b. Füheyre, Abdullah b. Üreykt’n klavuzluþunda Medine’ye doþru yola çktlar. Kafile, tuzaþa düāmemek için kervanlarn izlediþi iālek yolu veya bilinen baāka bir güzergâh takip etmedi. Āayet iālek yollardan birini izleselerdi, Mekke’ye giden yolcular onlar ihbar edebilirlerdi. Mekke’den ayrldktan sonra, Medinelilerin himayesine girinceye kadar öldürülebilirdi. Bu sebepten, klavuzun tercih ettiþi yolu izlediler. Bu yol, Mekke’nin güneyindeki Sevr’den baālar, Cidde’ye doþru kuzeybat istikametinde bir müddet gidildikten sonra tekrar iç ksma döner, Mekke’nin kuzeyindeki Usfân’dan itibaren asl yolla dört defa kesiāir, yolun tam yarsnda, Cuhfe mevkiinde esas yolun Kzldeniz taraf5. 6. Tevbe Sûresi 40. ÿbn Sa’d, I, 228-229; ÿbn Hanbel, I, 348; Belâzürî, I, 260-261. 121 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 121 17.04.2012 16:04:07 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Sevr Maþarasnn Dātan Görünüāü Sevr Maþarasnn ÿçinden Bir Görünüm 122 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 122 17.04.2012 16:04:07 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu na geçer ve bu istikamette Medine’ye ulaār. Cuhfe’den sonra da artk Kureyā’in nüfuz bölgesinden çklmā olur. Sevr Maþarasndan Hira’nn Görünüāü Kafile Medine’ye doþru ilerlerken birkaç defa takibe uþrayp sorguya çekilmek istendi. Fakat bu teāebbüsler baāarszlkla sonuçland. Bunlardan birisi āu āekilde gerçekleāti: Kinâne kabilesinin bir kolu olan Müdlicoþullarndan Sürâka b. Mâlik, Kureyā’in va’detmiā olduþu ödülden haberdar olmuātu. Hz. Peygamber ve arkadaālarnn kabilelerinin yaknndan geçtiþini öþrenir öþrenmez silahlanarak atna bindi ve harekete geçti. Resûl-i Ekrem ve arkadaālarna yaklaānca atnn ayaklar sürçtü. Tekrar toparlanarak atn mahmuzlad; bu defa atn ayaklar kuma sapland ve kendisi de yere düātü. Atn kendi çabasyla kurtaramayp olayda da fevkalade bir durum sezince eman diledi. Çünkü durum kritik idi; Sürâka dengesini kaybetmiā ve yaya kalmāt. Hz. Peygamber ve arkadaālar dört kiāi idiler. ÿsteselerdi onu öldürebilirlerdi. Ama bunu yapmayp onu affettiler. Onun eman istemesi üzerine Hz. Peygamber ve arkadaālar durdular. Sürâka ilerledi. O, atnn Hz. Peygamber’in dua ettiþi bir esnada düātüþünü söylemiātir. Hz. Peygamber Sürâka’nn yaklaātþn görünce “Allah’m onu düāür”! diye dua etmiā, at kapaklanan Sürâka “Ey Allah’n nebîsi! Ne dilersen emreyle” demiā, Resûlullah da “Sen geride dur, arkamzdan gelenleri brakma”7 demiātir. Sürâka 7. ÿbn Sa’d, I, 235-236. 123 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 123 17.04.2012 16:04:07 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 124 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 124 17.04.2012 16:04:07 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu verdiþi bu sözü tuttu. Ayrca kendisine bir emannâme verilmesini istedi. Hz. Peygamber de Âmir b. Füheyre’ye bir emannâme yazdrarak kendisine verdi. Daha sonralar Sürâka’nn hilesini öþrenen Ebû Cehil ona çok kzmā ve hakknda bir hicviye söylemiātir. Bu tehlike atlatldktan sonra bu defa bir baāka ödül heveslisi harekete geçti. Eslem kabilesinin Sehm koluna mensup Büreyde b. Husayb, arazisinden geçen Hz. Peygamber ve yanndakileri durdurup kimliklerini öþrenmek istedi. Fakat sonunda Hz. Peygamber’in konuāmasndan etkilenerek Müslüman oldu. Ayrca Hz. Peygamber’in Medine’ye bayraksz girmesini uygun görmediþi için kendi sarþn çözüp mzraþna baþlad. Arazilerinden çkncaya kadar onlara muhafzlk yapt. Bununla birlikte hicret yolculuþu esnasnda kafileye misafirperverlik gösterenler de oldu ve hoā olaylar yaāand. Yine Eslem kabilesinden Evs b. Hucr, kervana bir deve temin etti ve Medine’ye ulaāncaya kadar kendisine refakat etmek üzere Mes’ud b. Hüneyde adl hizmetçisini Hz. Peygamber’in emrine verdi. Kafile Kudeyd’e gelince yiyecek bir āeyler almak üzere Huzâa kabilesine mensup Ümmü Ma’bed (Âtike bint Hâlid)’in çadrna uþrad. Burada istirahat edip yemek yediler. Ümmü Ma’bed’den hurma veya et satn almak istediler. Fakat o, yannda yiyecek bulunmadþn söyledi. O srada Hz. Peygamber çadrn yannda sürüye katlamayacak kadar zayf ve sütten kesilmiā bir keçi gördü. Onu saþmak için müsade istedi. Keçiyi besmele ile saþnca oradakilere yetip artacak kadar süt verdi. Fesâhat ve belâþatyla ünlü olan Ümmü Ma’bed’in sürüyü otlattktan sonra çadra dönen kocas Ebû Ma’bed el-Huzâî’nin isteþi üzerine Hz. Peygamber’i tarif ederken kullandþ ifadeler çok meāhurdur.8 Bunlar hilye edebiyatna kaynak olmuātur. Onun oþlu Ma’bed el-Huzâî, ileride, Uhud Savaā’ndan sonra Mekke’ye doþru yola çkan müārik ordusuna karā soþuk savaā taktiþi uygulamak suretiyle, Müslümanlara yardm edecektir. Dolaysyla, Ma’bed ailesi Hz. Peygamber’e ve Müslümanlara skntl durumlarda yardm ile tannmātr. Daha sonra Medine’ye doþru yollarna devam ettiler. Cuhfe mevkiine vardklarnda, hicret yolunun ana kervan yoluyla kesiātiþi noktada Hz. Peygamber, Mekke yolunu tand ve oraya özlem duydu. Bunun üzerine, zulme uþratlarak hicrete mecbur brakldþ yurdu Mekke’ye, düāmanlarna üstünlük saþlayarak döndürüleceþine iāaret buyrulan aāaþdaki âyet-i kerîme nâzil oldu:” (Resûlüm!) Kur’an’ (okumay, tebliþ etmeyi ve ona uymay) sana farz klan Allah, elbette seni yine dönülecek yere döndürecektir...”.9 8. 9. ÿbn Sa’d, I, 230-231. Kasas Sûresi 85. 125 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 125 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber 12 Rebîülevvel 1/24 Eylül 622’de Medine’ye 3 km. kadar uzaklkta bulunan Kubâ’ya ulaāt. Burada Evs kabilesinin bir kolu olan Avf b. Mâlikoþullar oturuyordu. Hz. Peygamber bunlardan Amr b. Avfoþullarna misafir oldu. Bu kabilenin reislerinden Külsûm b. Hidm, kendisini dört (veya on dört) gün aþrlad. Bu süre zarfnda Kubâ’ mescidi ināa edildi. Bu mescidin kble tarafna gelen duvarna ilk taā Hz. Peygamber, onun yanna ikinci taā da Hz. Ebû Bekir koydu. Mekke’de üç gün üç gece kaldktan ve kendisine braklan emanetleri sahiplerine iade ettikten sonra yola çkan Hz. Ali Kubâ’da Hz. Peygamber’le buluātu. Hz. Peygamber bir Cuma günü Kubâ’dan Medine’ye doþru hareket etti. Sâlim b. Avfoþullarnn oturduþu Rânûnâ vadisinin ortasnda arka arkaya iki hutbe okuyarak yüz kadar Müslümann iātirakiyle Medine’de ilk Cuma namazn kldrd. Buradaki mescid bugün “Cuma Mescidi” olarak bilinir. Namazdan sonra kafile Medine’ye doþru yol alrken halk yolun iki tarafna dizilmiā sevinç gösterileri yapyordu. Önünden geçilen kabilelerin temsilcileri Hz. Peygamber’i evlerine davet ediyorlard. Hz. Peygamber devesinin kendi haline braklmasn istedi. Böylece Benî Sâlim b. Avf, Benî Beyâza, Benî Sâide, Benî Zürayk ve Beni’lHâris yurtlarndan geçilerek Hazrec’in bir kolu olan Neccâroþullarnn yurduna (dâr) varld. Deve burada Benî Mâlik b. Neccar’dan Râfi’ b. Amr’n oþullar olan ve Muâz b. Afrâ’nn himayesinde bulunan Sehl ve Süheyl adlarndaki iki yetim çocuþa ait bir arsann üzerinde çöktü. Devenin çöktüþü yere evi en yakn olan Ebû Eyyûb el-Ensârî (Hâlid b. Zeyd), Hz. Peygamber’in eāyalarn alarak evine götürdü ve kendisini Mescid’in ve yanndaki odalarn ināaat tamamlanncaya kadar yedi ay boyunca misafir etti. Es’ad b. Zürâre de Hz. Peygamber’e üzerinde yatmas için bir serîr (karyola) hediye etti.10 Hicretten sonra Yesrib āehri “Medinetü’r-Resûl” veya “el-Medinetü’l- Münevvere” adn ald. Hicret, hem ÿslâm tarihinin, hem de dünya tarihinin en önemli olaylarndan biridir. Kaynaklarda hicretin birinci yl hakknda önceki yllara oranla çok fazla bilgi bulunmaktadr. Bu olayda Hz. Peygamber’in ve Müslümanlarn fedakârlþna dair çok güzel örnek davranālar bulmak mümkündür. Muhacirler, Mekke’den sadece yanlarna alabildikleri bir ksm menkul eāya ile hareket ediyorlar, doþal olarak yurt, ev-bark ve hayvan sürülerini Mekke’de brakyorlard. Dönülüp dönülmeyeceþi veya dönme imkan olursa ne zaman dönüleceþi bilinmiyordu. Dolaysyla muhacirlerin mâlî kayplar büyüktü. Fakat fedakarlkta 10. Hicret hakknda geniā bilgi için bk. ÿbn Hiāâm, I, 480-500; ÿbn Sa’d, I-227-238; Belâzürî, I, 259-268; Taberî, II, 383; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 75-87; ÿbn Seyyidinnâs, I, 286-314; Makrîzî, s. 38-48; Diyanet Dergisi Hicret Özel says, Ankara 1991; Ahmet Önkal, “Hicret”, DÿA, XVII, 458-462. 126 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 126 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu 127 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 127 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji bulunmaktan hiç de çekinmiyorlard. Medine’ye hicrette kalclk vard. Yani orada kalmak maksadyla gidiliyordu. Hicretin yegâne amac iākence ve skntlardan kurtulmak deþildi. Bununla beraber gaye bu olsa dahi yadrganacak bir durum yoktur. Çünkü ÿslâm’da dünya ve ahirette iyilik, güzellik ve mutluluk istemek esastr. Fakat Hz. Peygamber’i ve sahâbeyi Medine’ye hicret için harekete geçiren esas unsur, ÿslâm’n oradaki parlak geleceþiydi. Yoksa Müslümanlar Medine’de de skntlara maruz kalmālar ve çeāitli güçlüklerle karālaāmālardr. Āu kadar var ki, Mekke’de müāriklerin eziyetlerine karā sabr tavsiye edilirken, Medine döneminde misilleme hakk verilmiātir. Bu hak, gerektiþinde canlarn ve mallarn ortaya koymalarn gerektiriyordu. Müslümanlar Medine döneminde insanoþlu için en büyük felâketlerden biri olan savaāla defalarca karā karāya kalmālardr. Bedir, Uhud, Hendek ve Huneyn savaālarnda ölüm-kalm mücadelesi vermiālerdir. Ancak, onlar kendi içlerinde birlik ve dayanāma içinde bulunmuālar ve huzurlu bir toplum oluāturmuālardr. Hicret, Resûl-i Ekrem’in sebeplere baþllþa son derece önem verdiþini göstermektedir. Evinden çktþ andan itibaren “yanltc bir rota çizerek”11 Mekke müāriklerinin hile ve tuzaklarndan kurtulmuā, dakik bir strateji sayesinde Medine’ye ulaāmātr. Bu noktada Allah’n yardm ve desteþinin de unutulmamas gerekir. Fakat sebeplere olabildiþi ölçüde baþl kalmā ve tedbiri elden brakmamātr. Hicret’te Hz. Peygamber’in irade sahibi ve sabrl olma, Allah’a sonsuz güven duyma, ümitsizliþe kaplmama, sükûneti muhafaza, hoāgörü, baþālama ve cesaret gibi vasflarndan herbiri için davranā örnekleri bulunmaktadr. Bunlar her Müslüman için birer düsturdur. Skntlara göþüs germe, fedakârlk, ÿslâm uþruna cann ve maln ortaya koyma, dünyevî iliākileri ve menfaatleri bir tarafa brakarak kardeāliþi ve Allah’n rzasn düāünme, verilen sözde durma ve dostluk örneklerinden tablolar hem sahâbîlerin ve hem de Resûl-i Ekrem’in hicretinde görmek mümkündür. Hicret, Müslümanlarn tarihe bakān etkilemiātir. Öneminden dolay Hz. Ömer zamannda (17/638) takvim baā olarak kabul edilmiātir. Peygamberimiz hicret ettiþinde kamerî takvime göre elli üç yaāndayd. 2- Hicret Esnasnda Medine Giriā bölümünde, ÿslâm öncesinde Medine hakknda özet olarak bilgi vermiātik. Ancak, Hicret srasnda burann sahip olduþu etnik, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yapsnn biraz daha detayl bir āekilde bilinmesi gerektiþi 11. W. Montgomery Watt, Hz. Muhammed’in Mekke’si, s. 183. 128 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 128 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu kanaatindeyiz. Çünkü, bilindiþi üzere Hz. Muhammed (s.a.s.), peygamberlik döneminde, ad geçen alanlardaki faaliyetlerinin çoþunu Medine’de gerçekleātirmiātir. Hicretin yapldþ esnada Medine’deki ortamn bilinmesi, gerçekleātirilen bu faaliyetlerin daha iyi anlaālmasna vesile olacaktr. Bilindiþi üzere eski ad “Yesrib” olan Medine, ÿslâm’n doþduþu ve Hz. Peygamber’in hicret ettiþi sralarda Hicaz bölgesinin önemli yerleāim merkezlerinden biriydi. Medine kelimesi aslnda büyük kasaba ve āehir manasna gelen bir cins isimdir. Yesrib ad fesat anlamna gelen bir kökten geldiþi için Hz. Peygamber hicretten sonra buraya hoā ve güzel anlamna gelen Tâbe veya Taybe unvanlarn vermiātir. Daha sonra Medine diye isimlendirilmiātir. Çünkü buray bilinen anlamda bir āehir haline getiren Hz. Peygamber olmuātur. Önce “Medînetü Resûlillah” (Allah Resûlünün āehri) ve Medînetü’n-Nebî denilmiā ve daha sonra Medîne āeklinde kullanlr hâle gelmiātir. Hicretten sonra Adiy b. Neccâroþullar yurduna yerleāen Hz. Peygamber, buray siyasal, sosyal, kültürel ve medenî bir merkez haline getirmiātir. Āehir, Kur’an- Kerim’in Medenî âyetlerinde “Yesrib” ve “Medine” adlaryla anlmātr. ÿklimi güzel, topraþ verimli, fazla derin olmayan tatl yeralt sularna sahiptir. Etnik yap: Hicretten önce Yesrib’de Kurayza, Kaynukâ’ ve Nadîr kabilelerinden oluāan Yahudiler, Güney Arabistan kökenli Evs ve Hazrec Arap kabileleri, Kudâa kabilelerinin ve hatta Amâlika’nn bakiyyelerinden oluāan kabileler ve bunlarn yannda saylar az da olsa, daha ziyade köle olan, baāka etnik kökenli, meselâ ÿranl insanlar bulunuyordu. Yesrib’in, ÿslam’n doþuāuna kadar nesilleri gelen Yahudilerden ve Arap kabilelerinden önceki sâkinlerinin Amâlika olduþu söylenir. Amâlika’nn daþlmasndan sonra M.Ö. VI. yüzyln baālarnda Bâbil kral Buhtunnasr’n Kudüs’ü iāgal edip oradaki Yahudileri Bâbil’e götürdüþü srada kaçp kurtulan baz Yahudiler Hicaz bölgesine giderek Hayber, Vâdi’l-Kurâ, Fedek ve bu arada Yesrib’e yerleātiler. Hristiyanlþn Suriye’de yaylmasndan sonra Romallarn sk takibine uþrayan Suriye ve Filistin Yahudilerinden bazlar da Hicaz’a göç ettiler. Yesrib’e yerleāenler Kurayza, Nadîr ve Kaynukâ’ Yahudi kabileleridir. Hicaz’a yerleāen Yahudiler Arap kabile geleneþini benimsediler ve Arap isimlerini aldlar. Yahudiler ve Arap kabileleri özel mahallelerde ikamet ediyorlard. Yesrib’e Yahudilerin geliāinin Hz. Mûsâ zamanna kadar uzandþ da söylenmektedir. Bu arada Güney Araplarna, yani Kahtânîlere mensup baz kabileler, Yemen’de Me’rib barajnn yklmas üzerine muhtemelen II. veya III. yüzylda, önce Tihâme’ye, oradan da kuzeye göç ettiler. Sa’lebe b. Amr Müzeykyâ ve oþullar Yesrib’e yerleātiler. Evs ve Hazrec, Hârise b. Sa’lebe’nin iki oþludur. Anneleri Kayle bint Cefne’ye nisbetle bu iki kabile Araplar arasnda Benî Kayle 129 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 129 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji adyla meāhur olmuātur. Evs’in baālca kollar āunlardr: Avf b. Mâlik (Kubâ ahalisi), Ümeyye b. Zeyd, Abdüleāhel, Zaûrâ’... Hazrec’in baālca kollar ise āunlardr: Neccâr, Sâide, Amr b. Avf, Zürayk, Selime, Beyâza. Evs ve Hazrec Yesrib’e geldikten sonra bir süre Yahudilere tabi olarak yaāadlar. Bu esnada Yahudilerin siyasal, sosyal ve ekonomik basklarna maruz kaldlar. Bunun üzerine akrabalar olan Gassânîlerden yardm istediler. Gassânîler bu isteþe olumlu cevap vererek Yesrib’e geldiler ve Yahudilerin baākanlarn öldürdüler (492). Yahudilerin bu suretle güç kaybna uþramas üzerine Yesrib’de üstünlük Evs ve Hazrec’in eline geçti. Evs ve Hazrec kabileleri baþmszlklarn kazandktan sonra āehrin iç ksmlarna yerleātiler. Fakat hemen ardndan Yahudiler bu iki kardeā kabile arasndaki eski rekabeti körükleyerek onlar birbirine düāürmeye çalātlar. Arap kabileleri birbiriyle savaārken onlar taraf tuttular. Siyasi durum: Yesrib halk hadarî, yani yerleāik hayat sürmekle birlikte, yönetimde, sosyal, kültürel ve ahlâkî alanlarda kabile gelenekleri hâkimdi. Kabilelerin baākanlar vard. Kan davalar yaygnd. Merkezî bir otorite mevcut deþildi. Bir baāka ifade ile āehrin ortak bir yöneticisi yoktu. Arap ve Yahudi kabileleri birbirinden baþmsz bir āekilde ayr ayr mahallelerde yaāyorlard. Her topluluk, biri diþerinden birkaç kilometre uzaklkta bir köy oluāturuyordu. Arap ve Yahudi kabileleri arasnda zaman zaman ciddî anlaāmazlklar çkyordu. Bununla birlikte çeāitli siyasal nedenlerle birbiriyle ittifak kurduklar da oluyordu; Arap kabileleri zaman zaman birbirlerine karā Yahudi kabileleriyle iābirliþine gidiyorlard. Evs kabilesi, Kurayza ve Nadîr ile, Hazrec kabilesi de Benî Kaynukâ’ ile ittifak kurmuātu. Evs ve Hazrec reisleri ortak bir kral etrafnda birleāmek için çaba sarfettilerse de bunu baāaramamālard. Reislik konusunda āiddetli rekabet bu projenin uygulama alanna konulmasn imkansz hâle getirmiāti. Ortak bir yol bularak Evs ve Hazrec’den birer baākan seçmeyi ve bunlarn müātereken, srayla veya birer yl dönüāümlü olarak görev yapmasn düāündülerse de bu planlarn da uygulama alanna geçirememiālerdi. Kaynaklarmz Yesrib’de, Mekke’deki “Dârunnedve” gibi bir kuruluāun varlþndan bahsetmemektedirler. Evs ve Hazrec arasndaki rekabet, ortak bir meclis (Mele’) oluāturulmasn da imkansz hâle getirmiāti. Abdullah b. Übey’i ortak bir baākan olarak āeçme teāebbüsleri de Hz. Peygamber’in hicretiyle birlikte gerçekleāme imkan bulamayacaktr. Hicret öncesinde bir bütün olarak Evs ve Hazrec’den ziyade, bu kabilelerin (Amr b. Avf ve Evs-Menât gibi) alt kollarnn güçlülüþünün hissedildiþi ve daha önemli olduþu görülmektedir. Āehrin etrafnda, Taif’teki gibi, bir sur veya duvar yoktu. Kabilelerin, kendi hudutlar dahilinde saþlam ve muhkem kaleleri (utum. ç. Âtam) vard. Tehlike annda erkekler savaāmak için dāar çkar, kadnlar ve çocuklar bu kalelere sþnrlard. Bu kalelerin saysnn iki yüz kadar olduþu söylenmektedir. Ayrca kabilelerin bahçeleri ve arazileri 130 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 130 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu 131 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 131 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji vard. Āehir ÿslâm’n çevreye kolayca yaylmasna imkan saþlayacak merkezî bir konumda bulunuyordu. Evs ve Hazrec’in Yahudiler üzerine hâkimiyet elde etmesinden sonra meydana gelen sükûnet dönemi fazla uzun sürmedi. Bu iki kabile akraba olduklar halde, birbiriyle yllarca savaātlar. ÿki kabile arasndaki düāmanlk ÿslâm’n doþuāuna kadar, 120 yl gibi uzun bir müddet, devam etti. Çarpāmalar Sümeyr savaā ile baālad. Ondan sonra Ka’b b. Amr, Serâre, Hâtb, Fâri’, Birinci Ficâr, ÿkinci Ficâr, Rubey’, Buâs Evs ve Hazrec arasnda meydana gelen belli baāl savaālardr. Bunlarn en āiddetlisi olan Buâs savaā, Evsli birisinin Hazrec’e sþnan birisini öldürmesi üzerine baālamā ve Evslilerin galibiyetiyle sonuçlanmātr. Bu savaā Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden beā yl önce meydana gelmiātir. Devaml savaālar āehrin gücünü önemli ölçüde tüketmiā ve düāmanlk, āehirde hayat çekilmez hâle getirmiātir. Yahudiler de zaman zaman Evs ve Hazrec’i birbirine düāürmüāler ve aralarndaki çekiāmeleri körüklemiālerdir. Bunun yansra Evs ve Hazrec’den her biri, birbirine karā Yahudilerle ve Müzeyne, Cüheyne gibi çevredeki diþer Arap kabileleriyle iābirliþine girmiātir. Çarpāmalar genellikle Evs kabilesi aleyhine dönmüātür. Görüldüþü üzere Evs ve Hazrec, huzur ve istikrara yatkn olmayp, bilakis savaā ve düāmanlk üzerine kurulu bedevî hayatna Mekkelilerden daha meyilli idiler. Dini durum: Medine’de Yahudiliþin varlþndan yukarda bahsettik. Bunun yannda, Arap kabileleri arasnda putperestlik revaçta idi. Evs ve Hazrec, Müāellel’de, sahilde bulunan Menât adl puta tapyorlard. Medinelilerin asl putlar bu idi. Ona kurbanlar kesiyor, hediyeler sunuyorlard. Çocuklarna Abdümenât ve Zeydmenât gibi isimler koyuyorlard. Menât’a diþer kabileler de tapmakla birlikte, ona en fazla saygy Evs ve Hazrec gösteriyordu. Bu putun siyah bir taātan ibaret olan ve kutsal kabul edilen mahalli bulunuyordu. Evs ve Hazrec dahil olmak üzere birçok kabile, Menât’a tapmann yannda hac görevini de yapyorlard. Fakat Safâ ve Merve arasndaki sa’y görevini yerine getirmiyorlard. Menât’n bulunduþu yerde ihrama giriyorlard. Hacc ifa ettikten sonra da Menât’a gelip putun önünde saçlarn traā ediyorlar ve hac ibadetinin bu āekilde tamamlanacaþna inanyorlard. Yani ihramdan da burada çkmā oluyorlard. Onlar Menât’n yansra Lât adl puta da tapyorlard. Bu putlarn yansra aile bireylerinin taptklar aile putlar vard. Aþaçtan yaplmā çok sayda put heykeli bulunuyordu. Arap kabilelerinin, Yahudiliþin ve Yahudilerin ahlak anlayānn etkisinde kaldklar da müāahede edilmektedir. Bütün bunlarn yannda Allah’n anldþ ve O’nun yaratc olarak tanndþ da görülmektedir. En eski müverrihlerimizden ÿbn Sa’d, Cahiliye döneminde Ebü’l-Heysem (Mâlik b. Teyyihan) ve Es’ad b. Zürâre’nin putlara tapmay kerih 132 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 132 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu gördüklerini, onlardan nefret ettiklerini ve tevhidi dile getirdiklerini kaydeder. Baz araātrmaclar bu kayda dayanarak yukardaki iki āahs hanîf olarak nitelendirmiālerdir. Hristiyanlk Medine’de yaylmamāt. Bununla birlikte Evs kabilesine mensup Ebû Âmir er-Râhib adnda bir kiāi, Hristiyanlþn ve Yahudiliþin tesiriyle putperestliþe yeni bir āekil vererek Müslüman olan Evslileri kendi tarafna çekmeye çalāmātr. Bu faaliyetinden dolay Hz. Peygamber ona “Fâsk” lakabn takmātr. Çok karmaāk ve halledilmesi zor meselelerde kendilerine baāvurulan kâhinler de mevcuttu. Sosyal hayat: Bölgede çok evlilik hâkimdi. Vefat eden bir adamn sadece hanm ve kz deþil, küçük çocuklar dahi miras alamyordu; miras sadece bir savaā esnasnda eli silah tutan büluþa ermiā erkek çocuklar alabiliyordu. Āayet bütün erkek çocuklar büluþa ermemiālerse, yeþenler ve baba soyundan gelen akrabalar bütün miras alyordu. Bu durumda, zengin olan bir aile, āayet mirasçlarla iyi iliākiler içinde deþilse, ertesi gün parasz ve dilenci durumuna düāebiliyordu. Bayramlarda ve düþünlerde görülen profesyonel āarkclarn yannda cenazelere aþlayan profesyonel aþlayclar da vard. Bu aþlayclar gruplar halinde gelirler, bazlar bir müddet feryat edip aþlarlar, onlar susunca da diþerleri aþtlara devam ederlerdi. Ahenkli bir āekilde āiir söylemeye önem veren āairler ve hatipler bulunuyordu. Ekonomik durum: Medine, eski zamanlardan beri Güney-Kuzey ticaret yolu üzerinde bulunuyordu. Burada Yahudiler ziraat, ticaret, kuyumculuk, demircilik, dokumaclk, silah ve zirâî alet imalat ile meāgul oluyorlard. Biraz daha özele indirgeyecek olursak, Kaynukâoþullarnn diþer mesleklerle birlikte kuyumculuk ve ticaretle, diþer Yahudilerin de çiftçilikle ve ticaretle uþraātklar söyleyebiliriz. Arap kabileleri de daha ziyade çiftçi idiler. Her aile kendi topraklarna sahipti ve herkes kendi çocuklar ve gerektiþinde kölelerinin yardmyla çiftliklerde çalāyordu. Bunun yannda ticaretle uþraāanlar da vard. Bunlar Suriye pazarlarna ticaret amacyla giderlerdi. Āehre ithal mallar da getiriliyordu. Nabatîler arasra kervanlarla Medine’ye yiyecek maddeleri, tahl ve zeytinyaþ getiriyorlard. Çeāitli Arap kabileleri, özellikle göçebeler, satmay veya ihtiyaç duyduklar maddelerle takas etmeyi düāündükleri deve, at, zamk, deþerli taālar gibi mallarn āehre getiriyorlard. Yabanc ithalatçlarla görüāen simsarlar da mevcuttu. Arazisi olmayanlar, para kazanmak için ormandan odun kesip meskun yerlerde satarlard. Hurmalaryla ünlü olan Medine’de hurma bahçeleri vard. O nedenle hurma ziraati çok geliāmiāti. Hurmann bütün yl boyunca taze kalmas ve çürümemesi için konserve endüstrisi vard. Hurmalardan alkollü içkiler de elde ediliyordu. Bunun yansra hurma ihracat da yaplyordu. 133 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 133 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hurmann yannda buþday ve arpa ziraati de yaplyordu. Dokumac kadn ve erkekler, terziler, kasaplar, demirciler, gda maddeleri satclar, marangozlar, oduncular, parfüm satclar baālca meslek gruplardr. Mahallî bir para birimi yoktu ve para olarak Bizans’n para birimi olan dînar ve ÿran’n para birimi olan dirhem kullanlyordu. Dirhem, dînarn onda birine tekabül ediyordu. Hicretten önce Medine’de oluāan Müslüman kesime gelince, Birinci Akabe Görüāmesi (620) ile baālayan ve Hicrete (622) kadar devam eden iki yllk süreçte Evs ve Hazrec kabilelerinden Müslüman olanlarn says çoþalmāt. Birinci Akabe bîatndan sonra Medine’ye ÿslâm’ öþretmek üzere gönderilen Mus’ab b. Umeyr’in faaliyetleri sonucu, reisleri Sa’d b. Muaz’n ÿslâm’ kabul etmesi üzerine, Evs’in önemli bir kolu olan Abdüleāheloþullarnn tamam Müslüman oldu. Bu arada Akabe bîatlarndan bir yl önce Ebû Seleme’nin hicreti ile baālayan Mekke’li müslümanlarn Medine’ye hicreti, daha sonra da devam etti. Öyle ki, kaynaklarmz Hz. Peygamber’in hicreti esnasnda, bizzat Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir, bunlarn aileleri, Hz. Ali, onun annesi ve bunlarn dānda hapse atlanlardan veya hicret edemeyecek derecede hasta ve güçsüz olanlardan baāka Mekke’de Müslüman kalmadþn kaydederler. Hicret eden sahâbîlerden bir ksm, Evs kabilesine baþl beā kolun en büyüklerinden kalabalk ve güçlü bir kabile olan Amr b. Avf oþullarna misafir oldular. Ebû Huzeyfe’nin azatls Sâlim, Hz. Peygamber’in hicretinden önce Kubâ’da Müslümanlara imamlk yapyordu. Hz. Peygamber de Hz. Ebû Bekir’le birlikte Kubâ’ya geldiþinde bir müddet bunlarn arasnda kalacak ve meāhur Kubâ’ Mescidi’ni ināa edecektir. Amr b. Avf oþullarnn yannda yine Evs’ten Abdüleāhel kabilesine ve ayrca Evs’in diþer baz kollarna mensup Müslümanlar, muhacirlere kucak açtlar. Benî Neccâr ve Belhâris b. Hazrec baāta olmak üzere Hazrec’in kollar da Müslümanlar misafir ettiler. Neccâroþullarndan Es’ad b. Zürâre, ÿslâm’ yayma faaliyetlerine önemli katkda bulundu ve Mus’ab b. Umeyr’e yardmc oldu. Hatta Es’ad b. Zürâre’nin Medine’de ināa ettiþi bir mescidde, Mus’ab b. Umeyr’le birlikte vakit namazlar ve cuma namazlarn kldrdklar kaynaklarda kaydedilmektedir.12 3- Kurumsallaāma Sürecinin Baālamas a- Mescid-i Nebevî ve Hz. Peygamber Döneminde Diþer Mescitler Medine’de ÿslâm toplumunun oluāmasnda ve Müslümanlar arasnda birlik ve beraberliþin saþlanmasnda en önemli unsurlardan birisi Mescid-i Nebevî 12. ÿslam öncesinde Medine için bk. Eyüp Sabri Paāa, Mir’ât- Medîne, ÿstanbul 1304, s. 293 vd.; Corci Zeydan, el-Arab, s. 280-282; Fr. Buhl, “Medine”, ÿA, VII, 459-471; Cevad Ali, IV, 128142; Neāet Çaþatay, s. 94-98. 134 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 134 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu 135 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 135 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji (Peygamber Mescidi)’dir. Hz. Peygamber devesinin çöktüþü alana bir Mescid ināa etmeye karar verdi. Medinelilerin hurma kuruttuþu bu arsay satn almak istediþinde sahipleri, karālksz olarak vermek istediler. Ancak Hz. Peygamber bunu kabul etmedi. Arsann deþeri olan on dinar Hz. Ebû Bekir ödedi.13 ÿnāaata, arsann tesviyesi ile baāland. Burada bulunan hurma aþaçlar kesildi, mezarlar baāka yere nakledildi ve tümsekler düzeltildi. Binann temelinde ve alt ksmnda taā, üst ksmlarnda ise kerpiç (lebin) kullanld. Arsa üzerinde eskiden mevcut olan hurma aþaçlar sütun olarak Mescid’in kblesine dizildi ve bunlarn üzerine, hurma dal ve yapraklarndan bir çat yapld. Mescid’in yapmnda baāta Hz. Peygamber olmak üzere muhacirler ve ensâr fiilî olarak çalātlar. Baālangçta kblesi Kudüs’e doþru olan Mescid-i Nebevî’nin üç kaps vard. Birinci kap güneyde, bugünkü kble duvarnda bulunuyordu (Bâbü’s-Selâm). ÿkinci kap doþu tarafnda idi (Bâbü-Cibrîl). Hz. Peygamber bu kapy kullanrd. Üçüncü kap ise bat yönünde bulunuyordu (Bâbü-Âtike). Güney duvar boyunca Suffe denilen bir revak veya gölgelik bulunmaktayd. Kble, Kudüs’ten Kâbe’ye çevrilince güney yönünde bulunan kap kapatlarak kuzey yönünde ayn adla yeni bir kap açld. Diþer kaplarda herhangi bir deþiāiklik yaplmad. Suffe ise güneyden kuzeye nakledildi. Yeni plana göre harim, güneyde iki sra halinde yerleātirilen hurma kütükleri üzerine uzatlan hurma dallarnn toprakla kapatlmasyla elde edilen bir damla örtülmüātü. Tavan, bir insann elinin yetiāeceþi kadar baskt. ÿlk zamanlarda camide yere ince kum döāenmiāti.14 Baālangçta Hz. Peygamber cuma hutbelerini, vaaz ve irāatlarn bir hurma kütüþüne dayanarak veriyordu. Cemaatin says artnca ve ayakta uzun süre hitap kendisini rahatsz edince bir minber yapld. Bu minber, biri oturmak için olmak üzere üç basamaktan ibaretti.15 Hz. Peygamber minbere çktþ zaman üçüncü basamaþa oturuyor, ikinci basamaþa da ayaklarn koyuyordu. Peygamberimiz Mescid’in kble tarafnda belirli bir yerde namaz kldrrd. Bugünkü anlamda oyuntu āeklindeki ilk mihrab, Emevî halifelerinden Ömer b. Abdülaziz’in Medine valiliþi srasnda yaplmātr. Mescid-i Nebevî’nin ināas tamamlandktan sonra Peygamberimiz, geçici olarak yerleātiþi Ebû Eyyûb’ün evinden ayrlarak Mescid’in hemen bitiāiþine aile mensuplar için yaplan odalara taānd. Baālangçta bu odalarn saysnn, birisi Hz. Hatice’den sonra evlendiþi Sevde’ye, diþeri de Âiāe’ye ait olmak üzere iki olduþu söylenmektedir. Hz. Peygamber’in evlilikleri arttkça bu odalara yenileri ilave edilmiā ve saylar dokuza ulaāmātr. Odalarn kap açklþ kilim veya ku13. 14. 15. ÿbn Sa’d, I, 239-241; ÿbn Seyyidinnâs, I, 316. Nusret Çam, ÿslam’da Sanat Resim ve Mimari, Ankara 1994, s. 153. ÿbn Sa’d, I, 349 vd. 136 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 136 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu Hz. Peygamber Döneminde Mescid-i Nebevî’nin Bir ÿllüstrasyonu maā perde ile kapatlyordu. Hz. Peygamber’in odalarnn duvarlar da kerpiçle örülmüā, üstleri hurma dal ve yapraklar ile örtülmüātü. Bu odalarn dānda meārube, āurfe, hzâne adlaryla anlan bir baāka odadan daha bahsedilir. Buras gda maddeleri, silahlar vesaire eāyann saklandþ bir devlet hazinesi (Beytülmâl) olarak kullanlmaktayd. Burann muhafaza ve idareciliþi ile Bilâl-i Habeāî görevlendirilmiāti. Resûl-i Ekrem bu arada aile fertlerini Medine’ye getirmek üzere Ebû Râfi’ ile Zeyd b. Hârise’yi Mekke’ye gönderdi. Bunlar Hz. Peygamber’in zevcesi Sevde ile kzlar Fâtma ve Ümmü Gülsüm’ü Medine’ye getirdiler. Zeyneb’i o srada müārik olan Ebü’l-Âs b. Rebî’ brakmad. Rukye ise kocas Hz. Osman ile daha önce hicret etmiāti. Bu arada Zeyd, eāi Ümmü Eymen ile oþlu Üsâme’yi de yanna ald. Hepsi birlikte yanlarnda Hz. Ebû Bekir’in aile bireyleri, oþlu Abdullah, hanm Ümmü Rûmân, kzlar Esmâ ve Hz. Âiāe de olduþu halde topluca Medine’ye geldiler. Mekkeliler onlara herhangi bir güçlük çkarmadlar.16 Mescid-i Nebevî’nin fonksiyonlarna gelince, buras her āeyden önce bir ibadet mahalli idi; cuma namazn ve beā vakit namaz cemaatle klmak için Müslümanlarn toplandþ ve topluca ibadet ettiþi mekand. Beā vakit namaz her yerde klnabilir. Ancak Hz. Peygamber, cemaatle klnan namazn daha fazla sevap 16. Belâzürî, I, 269-270; ÿbn Seyyidinnâs, I, 315-316; Makrîzî, s. 49. 137 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 137 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji kazandracaþn bildirmiāti. Sahâbîler de onun bu teāvik ve tavsiyesine azâmî ölçüde uymuālardr. Mescid-i Nebevî ibadet mahalli olmann yannda, Hz. Peygamber’in sohbet ve vaaz yaptþ, askerî iālerin müzakere edildiþi, elçilerin kabul edildiþi, bazen duruāmalarn yapldþ, folklor gösterilerinin tertiplendiþi bir mekând. Mescid-i Nebevî, ayn zamanda bir eþitim-öþretim yeri olarak kullanlmaktayd. Namazlardan sonra Hz. Peygamber mescidde oturduþu zaman sahabîler hemen onun etrafnda halka oluātururlard. Hz. Peygamber onlara vaaz eder, nasihatta bulunur, Allah’a itaate davet ederdi. Bunun yannda günlük hayatla ilgili tavsiyelerde bulunur, kendileriyle sohbet ederdi. “Mescid-i Nebevî, ‘Rabbinin adyla oku’ diye Kur’an’n ilk âyeti ile istenen dinle bilimin bütünleāmesinin teknik bakmdan da gerçekleāmesini” saþlamātr.17 Müslümanlarn eþitilmesinde, nâzil olan âyetlerin duyurulup hayata geçirilmesinde, Müslümanlarn cemaatleāmesinde ve kaynaāmasnda, son derece önemli fonksiyonlar üstlenmiātir. Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevî ayn zamanda askerî iālerin görüldüþü bir mekân olarak da kullanlrd. Dāardan gelebilecek her türlü saldr ve tehditlere nasl karā konulacaþ burada görüāülür ve karara baþlanrd. Hz. Peygamber bir yere askerî sefer düzenleyeceþi zaman birliþin baāna geçecek kumandan Mescid’e çaþrr ve gerekli talimat burada verirdi. Askerî birliklerin komutanlar seferden döndükten sonra doþruca buraya gelerek sefer hakknda bilgi verirlerdi. Eþer orduya bizzat kendisi kumanda edecekse, Mescid’de iki rekat namaz klar, sonra zrhn giyinmiā olarak buradan çkar ve kapya getirilen atna binerek seferi baālatrd. Seferden dönüāte de doþruca Mescid’e gider, yine iki rekat namaz klar ve seferin deþerlendirmesini yapard. Savaāta yaralanan askerlerin, mescidde kurulan bir çadrda tedavi edildikleri olurdu. Nitekim Hendek Savaā’nda yaralanan Sa’d b. Muaz, Eslem kabilesinden Rufeyde adndaki kadnn Mescid’deki çadrnda tedavi edilmiā, fakat kurtarlamamāt. Gerektiþinde Mescid-i Nebevî’de harplerde ele geçirilen esirlerin hapsedildiþi de olurdu. Mescid-i Nebevî, elçilerin kabul yeri olarak kullanlrd. 5/626 ylndan itibaren 11/632 ylna kadar, 9/630 ylnda daha yoþun olmak üzere, Arabistan’n çeāitli bölgelerinden Medine’ye heyetler gelmiātir. Bunlarn çoþu kabileleri adna Müslüman olduklarn bildirmek, bîat etmek ve ÿslâm dininin esaslar hakknda bilgi almak üzere geliyorlard. Peygamberimiz elçileri Mescid’de “Elçiler Sütunu” (Üstüvânetü’l-Vüfûd) adn taāyan bir direþin önünde kabul ederdi. Hukûkî ve kazâî davalar için Mescid, sabit bir mahal olmamakla birlikte, Hz. Peygamber devrinde mahkeme ve duruāma salonu olarak kullanlmātr. Aslnda Hz. Peygamber’in bulunduþu her yer, çarā, pazar, konaklama 17. Ali ÿzzetbegoviç, Doþu ve Bat Arasnda ÿslam, çev. Salih Āaban, ÿstanbul 1993, s. 243. 138 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 138 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu mahallinde bir çadr bu tür iāler için uygundu. Fakat o, Mescid’de de çeāitli davalara bakmā ve kararlar vermiātir. Mescid-i Nebevî zaman zaman savaā oyunlarna da sahne olurdu. Bir defasnda Peygamberimiz Habeālilerin burada sergiledikleri bir oyunu hanm Hz. Âiāe ile birlikte seyretmiātir. Hz. Peygamber baþālar Mescid’de kabul ediyordu. Çeāitli bölgelerden gelen cizye ve zekat mallar Mescid’de toplanyor ve gerekli yerlere buradan daþtm yaplyordu.18 Medine’de daha hicretin ilk yllarndan itibaren Mescid-i Nebevî’nin dānda pekçok mescid ināa edilmiātir. Bunlarn çoþu kabile adlar ile, bazlar da bulunduklar mekann adyla anlrlar. ÿki Kbleli Mescid (Mescidü’l-Kbleteyn) gibi, baz olaylar sebebiyle deþiāik isim alanlar da mevcuttur. Adn kblenin deþiāmesinden alan bu son mescid, Hazrec’den Benî Selime’ye aitti. Hz. Peygamber Medine’ye hicretinden sonra on alt veya on yedi ay Kudüs’e doþru yönelerek namaz klmāt. Hicretin ikinci ylnda Hz. Peygamber sahâbîleri ile Benî Selime mescidinde öþle namaznn ilk iki rekatn klnca kblenin deþiāmesi ile ilgili ayet nâzil oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber yönünü Kâbe’ye çevirdi. Böylece Hz. Peygamber iki ayr kbleye dönmüā olarak namaz kldþ için bu mescid “ÿki Kbleli Mescid” adn almātr.19 Kblenin deþiātirilmesi annda Hz. Peygamber’in Mescid-i Nebevî’de bulunduþu da rivayet edilmektedir. ÿki kbleli mescidin dānda, Evs kabilesinin Benî Abdüleāhel kolu tarafndan ināa edilen “Benî Abdüleāhel Mescidi”, yine Evs’in bir kolu olan Benî Hârise’ye ait “Benî Hârise Mescidi”, Benî Zurayk, Benî Amr b. Mebzûl, Benî Sâide, Benî Ubeyd, Râtic, Gfâr, Eslem, Cüheyne, Benî Mâzin, Benî Adiy, Benî Beyâza, Beni’l-Hâris, Benî Harâm, Benî Vâkf... gibi mescidler Medine’de Hz. Peygamber döneminde mevcut olan mescitlerdir. Müslümanlar buralarda vakit namazlarn klyorlar, cuma namazna Mescid-i Nebevî’ye geliyorlard.20 Bunlardan baāka Medine dānda, Cuvâsâ, Beni’ Mustalik, Benî Sa’d b. Bekir, Benî Cezîme, Becîle mescidleri vard. Taif ve Yemâme’de de mescidler bulunuyordu. Ayrca askerî seferler esnasnda ināa edilen pekçok mescidin isimleri kaynaklarda yer almaktadr.21 18. 19. 20. 21. Klasik dönem ÿslâm tarihinde de cami, çok yönlü, dinî, siyâsî, sosyal ve ilmî fonksiyonlara cevap veren bir kurum olmakla birlikte, yllarn ve hatta asrlarn geçmesiyle, mescitlerin dinî hizmet dāndaki fonksiyonlar için bu mekanlarn dānda özel yerler tahsis edilmeye baālanmātr. Sözgelimi Selçuklular döneminde medreselerin kurulmasyla eþitim-öþretim bu kurumlarda devam etmiātir. Bu uygulama, Müslümanlarn nüfuslarnn artmasna, geliāen ihtiyaç ve āartlara göre doþal bir geliāmedir. ÿbn Sa’d, I, 241-244; Belâzürî, I, 271. Belâzürî, I, 273. ÿbn Abdilber, Dürer, s. 88; Ahmed Güner, “Asr- Saadette Camiler/Mescitler ve Fonksiyonlar”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, IV, 254-226. 139 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 139 17.04.2012 16:04:08 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji b- Suffe Suffe, Mescid-i Nebevî’nin bitiāiþinde üzeri hurma dallaryla örtülü, fakir, kimsesiz ve barnacak yeri olmayan Müslümanlar için yaplmā gölgelikti. Burada kalanlara Suffe Ehli, Suffe Ashâb denilirdi. Suffe Ehli, kimsesiz muhâcirler, bekarlar, Arap kabilelerinden Müslüman olup Medine’ye göç edenler ile ilim tahsil etmek isteyen sahâbîlerden oluāuyordu. Bunlar genellikle yoksul kimselerdi. Hz. Peygamber, Suffe’de kalan sahâbîlerin yeme ve içme gibi ihtiyaçlaryla yakndan ilgilenirdi. Baz iyiliksever sahâbîler, Hz. Peygamber’in tavsiyesi üzerine bunlar birer-ikiāer evlerine davet ederek iaāelerini temin ederlerdi. Hz. Peygamber zengin Müslümanlar bunlara yardm etmeye teāvik ederdi. Ensâr, hurma salkmlarn getirerek Mescid-i Nebevî’ye brakrlard. Suffe Ashab arasnda çeāitli iālerde çalāanlar da vard.22 Suffe’de Hz. Peygamber’in dānda okuma-yazma ve Kur’an öþretmek üzere öþretmenler de görev yapyordu. Ubâde b. Sâmit bunlardan biridir. Burada toplanan öþrenciler esas itibaryla kendilerini Kur’an öþrenimine vakfetmiālerdi; Kur’an âyetlerini aralarnda müzakere ederler ve geceleri ilim tahsili ile meāgul olurlard. Bu sebeple bunlardan yetmiā kiāiye “kurrâ” ad verilmiātir. Hz. Peygamber Medine dāna irāad ve ÿslâm’ anlatmak için bir kimse veya ekip göndereceþi zaman Suffe Ashab arasndan seçerdi. Bunlardan orduya katlanlar, diplomatik faaliyetlerde görevlendirilenler ve müezzinlik yapanlar da vard.23 c- Yeni Bir Kardeālik Sistemi ÿslâm toplumunun teākilatlanmasnda bir önemli adm da ensar ile muhacirler arasnda özel kardeālik sistemi kurulmasdr. Buna geçmeden evvel, ÿslâm’n getirdiþi ve geliātirdiþi kardeālik sisteminin tarihî seyrine ksaca temas etmek yerinde olacaktr. Hz. Peygamber ÿslâm’ ilk tebliþ etmeye baāladþ andan itibaren bu dine girenleri hangi rk, kabile ve ülkeden olursa olsun eāit kabul etmiā ve kabile kardeāliþinin yerine ÿslâm kardeāliþini getirmiātir. O, bir yandan insanlara Allah’n varlþn ve birliþini anlatrken, diþer yandan bu inanç etrafnda toplananlar din kardeāliþinde birleātirip kaynaātryordu. Bu sistemde Habeāistanl bir köle ile Kureyāli bir asilzade arasnda fark kalmyordu. ÿslâm tarihinin en eski kaynaklar, Hz. Peygamber’in, birisi hicretten önce Mekke’de, diþeri de hicretten sonra Medine’de Müslümanlar iki defa özel olarak kardeāleātirdiþini kaydederler. Mekke’deki kardeāleātirmede (muâhâtta) son derece anlaml bir husus dikkati çekmektedir. Bu, Kureyā’e mensup baz Müslümanlarn azatl kölelerle kardeā ilan edilmesidir. Kaynaklarn bu konuda verdiþi 22. 23. Belâzürî, I, 272-273. Suffe ve Suffe Ehli hakknda geniā bilgi için bk. Akif Köten, “Asr- Saadette Suffa Ashab”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, IV, 381-416. 140 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 140 17.04.2012 16:04:08 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu listeler incelendiþinde Kureyā mensuplaryla āu azatl kölelerin kardeāleātirildiþi görülmektedir: Hz. Peygamber’in azatls Zeyd b. Hârise ile Hz. Hamza, Ebû Huzeyfe’nin azatls Sâlim ile Ebû Ubeyde b. Cerrâh ve Hz. Ebû Bekir’in azat ettiþi Bilâl-i Habeāî ile Ubeyde b. Hâris.24 Bu kardeāleātirme (muâhât) hadisesini Müslümanlar ksa sürede özümsediler. Öyle ki, bir Müslüman, putperest kabiledaāyla ve akrabasyla iliākisini kesip, aralarnda kan baþ bulunmayan, baāka bir kabile veya ülkeye mensup olan, yahut da köle olan bir Müslümanla maddi ve manevî dayanāma içine giriyordu. Nitekim ÿslâm’n daha ilk yllarnda Hz. Ebû Bekir iākence çeken, kendisiyle aralarnda kan baþ bulunmayan köleleri hiçbir karālk beklemeden srf Müslüman olduklar için büyük paralar ödeyerek satn almā ve hürriyetlerini ellerine vermiātir. Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacirler birbiriyle kenetlenmiā ve kardeālik bilincine sahip olmuā kimselerdir. Medine’deki Evs ve Hazrec kabilelerinin “Ensar” haline dönüāmesine gelince, ÿslâm’dan önce Evs ve Hazrec kabileleri, ayn babadan türemiā olduklar halde yllarca birbiriyle savaāmālard. Aralarndaki geçimsizlik Hz. Peygamber’in buraya hicretine kadar devam etmiāti. Birinci Akabe görüāmesinde ÿslâm’ kabul eden Medineliler, Evs ve Hazrec düāmanlþnn vahim boyutlarn ve Hz. Peygamber’den nasl medet umduklarn āu sözleriyle dile getirmiālerdi: “Milletimiz iç savaālar sebebiyle çok kötü bir durumdadr. Cenab- Hak sizin sayenizde milletimizi savaātan, darmadaþnklktan belki kurtarr ve onlar birleātirir”.25 Gerçekten Evs ve Hazrec arasndaki kan davalar o derece korkunç boyutlara ulaāmāt ki, bu iki kabile neredeyse tarih sahnesinden silinecekti. Bu husus Kur’an- Kerim’de āöyle ifade edilmiātir: “Allah’n size olan nimetini hatrlayn. Hani siz birbirinize düāman kiāiler idiniz de O, gönüllerinizi birleātirdi. O’nun nimeti sayesinde kardeā oldunuz. Siz bir ateā çukurunun tam kenarnda iken oradan sizi kurtard”.26 Cenâb- Hak, Evs ve Hazrec’in Müslüman olmadan önceki durumunu ve içinde bulunduklar ortam ateā çukuruna benzetmektedir. Ateā çukurunun kenarnda bulunan kimseler büyük ölçüde yok olmakla karā karāya kalrlar. Evs ve Hazrec kabileleri de böyleydi; birbirine ateā püskürüyorlard. Kabileleraras savaālarda birbirini öldürmek suretiyle tükenecekleri bir srada Allah hidayetini lutfedip ÿslâm sayesinde onlar kurtard ve kardeā topluluklar haline getirdi; Evs ve Hazrec birbirleriyle kenetlendiler, ÿslâm’a girmekte birbir- 24. 25. 26. ÿbn Habîb, Muhabber, s. 70; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 92; ÿbn Seyyidinnâs, I, 321. ÿbn Hiāâm, I, 429. Âl-i ÿmrân Sûresi 103. 141 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 141 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji leriyle adeta yarātlar. ÿslâm’n birleātirici āemsiyesi altnda “Ensar” adyla, ÿslâm toplumunun āerefli bir kesimini oluāturdular. Āimdi sra Muhacirlerle Ensar kardeāleātirmeye gelmiāti. Hz. Peygamber, Enes b. Mâlik’in evinde (bir rivayete göre Mescid-i Nebevî’de) hicretin birinci ylnn ortalarnda onlar toplad ve ikiāer ikiāer kardeāleātirdi. Bu sistemin yüklediþi sorumluluklar taraflara açklad. Kardeāleātirilen kimselerin saysnn krkbeāer kiāiden doksan veya elliāer kiāiden yüz olduþu söylendiþi gibi, ensardan biriyle kardeāleātirilmeyen hiçbir muhâcirin kalmadþ da rivayet edilmektedir.27 Kardeāleātirilen kimselerle ilgili listeler kaynaklarda geniā olarak kaydedilmektedir. Ancak burada biz, listeleri uzun uzadya vermeksizin birkaç örnek kaydetmekle yetineceþiz. Kardeāleātirilen kimselerden bazlar āunlardr: Hz. Ebû Bekir ile Hârice b. Zeyd, Abdullah b. Mes’ud ile Muaz b. Cebel, Mus’ab b. Umeyr ile Ka’b b. Mâlik...28 Kardeāleātirmenin, rastgele seçilen iki kiāinin bir araya getirilmesiyle oluāturulmadþn; bilakis hicretten itibaren alt ay aākn bir süre zarfnda Hz. Peygamber’in Müslümanlar iyice tanyarak, durumlarn inceleyerek ve her çift arasnda ortak vasflar bularak bunu gerçekleātirdiþini belirtmek gerekir.29 Hz. Peygamber’in, eāsiz bir sosyal yardmlaāma ve dayanāma örneþi olan kardeāleātirmeyi gerçekleātirmesinin gayesi, iā-güç ve servet sahibi olduklar Mekke’de herāeylerini brakan ve dinleri uþruna doþup büyüdükleri yeri terkeden muhâcirleri maddî ve manevî olarak desteklemek, malî skntlarn bir ölçüde de olsa hafifletmeye çalāmak ve öz yurtlarndan ayrlmā olmann vermiā olduþu garipliþi ve mahzunluþu gidermekti. Böyle bir faaliyet ayn zamanda muhâcirlerle ensar birbirine sndrma, yekvücut olarak kenetlenmelerini saþlama, bilgi ve tecrübelerini birleātirme, ortaklaāa iā yapma ve üretme anlayān kazandrma amacna yönelikti. Ensarn fedakarlþ o derece ileri gitti ki, hurmalklarnn muhacir kardeāleriyle paylaātrlmasn bile teklif ettiler. Ancak Hz. Peygamber bunu uygun görmedi. Beraber çalāmak suretiyle mahsule ortak olmalarn kararlaātrd. Kardeāleātirilenler birbirlerine vâris bile olabileceklerdi. Bu müessesenin mirasa ait hükmü Bedir Savaā’nden sonra nâzil olan Kur’an âyeti ile neshedilmiātir.30 Kardeālik anlaāmas ile, Câhiliye dönemindeki hilfin yerini ÿslâm kardeāliþi almātr. Ancak Hz. Peygamber câhiliye döneminde 27. 28. 29. 30. Belâzürî, I, 271. ÿbn Hiāâm, I, 504-507; ÿbn Sa’d, I, 238-239; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 88-92; ÿbn Seyyidinnâs, I, 321-326; Makrîzî, s. 49-50. Muâhât için ayrca bk. Zebîdî, VII, 73-78. Enfâl Sûresi 75. 142 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 142 17.04.2012 16:04:09 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu hakszlþ önlemek ve yardmlaāmak amacyla gerçekleātirilen hilfleri de doþru kabul etmiātir. Āu kadar var ki, ÿslâm döneminde ve özellikle hicretten sonra Müslümanlar arasnda dayanāma temin edildiþi ve kardeālik kurulduþu için hilfe gerek kalmadþn açklamātr. Muâhât sayesinde muhâcirlerin Medine’nin yaāayāna daha kolay ve ksa sürede intibak saþlanmātr. Malî destek ve vâris olma, iāin maddî yönüydü. Mesele sadece maddî destekten ibaret deþildi; öyle olsayd, Hz. Peygamber muhâcirlere gerekli yardmn yaplmasn ensara emreder, onlar da bu emri memnuniyetle yerine getirirlerdi. Fakat bu sistemle iāin maddî yönü manevî bir kardeālikle desteklenmiā oluyordu. Ensar ile muhâcirler arasnda ortak kimlik oluāturuluyor, zihniyet birliþi saþlanyordu. ÿçte Yahudi ve münafklara, dāta ise müārik Arap kabilelerine karā anlaāmā ve kaynaāmā bir toplum oluāturuluyordu. Bu daha sonra geniāleyerek bütün mü’minleri içine alan genel ÿslâm kardeāliþine dönüāmüātür. Kardeālik müessesesini bir de insan haklar açsndan deþerlendirmek gerekir. Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima can, mal ve rz güvenliþi gibi temel insan haklarn korumuā ve buna riayet etmiātir. Veda hutbesinde insan haklar ile ilgili esaslar bir kez daha vurgulamātr. Görüyoruz ki, Hz. Peygamber, insan haklarna ilave olarak kardeālik haklarn getirmiātir. O, “Ey Allah’n kullar kardeā olunuz” buyurmuātur. Ki bu, insan haklarnn de ötesinde bir geliāmedir. Çünkü kardeālikte, hakkn da ötesinde fedâkârlk ve duygu sözkonusudur. Hicretten sonra Hz. Peygamber, muhacirleri yerleātirmek amacyla Medine’de yeni bir yerleāim plan hazrlad. Ensar, Medine’deki fazla arazilerini muhacirlere vermek üzere Hz. Peygamber’e baþāladlar. Āayet o isterse evlerini de verebileceklerini söylediler. Fakat Peygamberimiz “Evlerinizin hayrn görün” buyurarak bunu kabul etmedi; sahipsiz arazilere ve ensarn baþāladþ topraklara muhacirleri yerleātirdi. Kabilelere ve āahslara belli yerleri tahsis etti. En eski tarih yazarlarmzdan ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in Abdurrahman b. Avf, Hz. Ebû Bekir, Talha b. Ubeydullah, Ebû Seleme, Zübeyr b. Avvam ve Erkam b. Ebü’l-Erkam’a tahsis ettiþi yerleri, hurmalklar ve arsalar ayr ayr bildirmektedir.31 Kubâ’da ev yaplmas mümkün olmayan yerlerde muhacirler misafir olduklar evlerde ikamete devam ettiler. Medineli Müslümanlar, kendilerine misafir olan muhacirleri aþrlamak için birbiri ile yarāyorlard.32 d- Birarada Yaāama Tecrübesi Daha önce de belirtildiþi gibi, Resûl-i Ekrem Medine’ye hicret ettiþi srada burada bütün āehir halkn kapsayan bir idârî yap mevcut deþildi. Her kabile kendi içinde birlik oluāturuyordu. Hz. Peygamber, kardeāleātirme müessesesi 31. 32. ÿbn Sa’d, III, 126, 174, 216, 244. Belâzürî, I, 270. 143 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 143 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ile Müslümanlar arasnda birliþi saþlamlaātrdktan sonra āehre, Müslümanlar, gayr müslim Araplar ve Yahudileri içine alan ve daha önce Medine tarihinde hiç rastlanmayan bir siyâsî-sosyal yap getirdi. Bu yap, etnik kökenleri ve dinleri farkl çeāitli gruplardan, federasyonlardan oluāan bir konfederasyon idi. Bu teāebbüs her āeyden evvel āehir halknn barā ve güven içinde yaāamasn saþlamak gayesini taāyordu. Öncelikle de Medine’de Müslümanlarn güvenliþini saþlamak gerekiyordu. Bu, ÿslâm’n ve Müslümanlarn geleceþi bakmndan son derece önemli idi. Çünkü Mekke müārikleri Medine’ye saldrmak için frsat kolluyorlard. Medine’de Müslümanlar dānda müārik Araplar ve Yahudiler önemli bir güç olarak duruyorlard. Yahudiler hem malî bakmdan, hem de nüfus olarak hiç de küçümsenmeyecek bir durumda idiler. Hz. Muhammed (s.a.s.) baālangçta Yahudileri ve müārik Araplar āehirden uzaklaātrmak veya onlara husûmet beslemek gibi bir tutum içine girmedi. Aksine onlarla antlaāma yapmak için teāebbüse geçti. Bu suretle Medine’ye yaplacak bir saldr karāsnda Yahudilerin ve müāriklerin tehlike oluāturmas önlenmiā oluyordu. Buna ek olarak āehri beraberce savunacaklard. Bu, siyâsî ve askerî bakmdan son derece gerekli idi. Hz. Peygamber, Müslümanlarn yansra Medine toplumunu oluāturan Yahudileri ve diþer gruplar bir āehir devleti halinde teākilatlanmaya ikna etti. Durumu müzakere etmek üzere Enes b. Mâlik’in evinde bir toplant yapt. Bu toplantya katlanlar Medine toplumunu yeniden düzenleyen bir sistem oluāturmaya karar verdiler; birbirleriyle ve yabanclarla iliākilerini, idârî ve adlî yaplarn, fertlerin sahip olduklar din ve vicdan hürriyetini, haklarn ve sorumluluklarn belirli esaslara baþlayan bir metin hazrladlar. Bir sosyal mukavele olarak da kabul edilebilecek bu metin, āekil açsndan bugünkü anayasalarla hayli farkl olsa da bir anayasa niteliþindedir. Bu metin, ana kaynaklarmzda bütün halinde bize intikal etmiā bulunmaktadr. “Kitâb”, “Sahîfe” ve “Müvâdea”, yani sulh antlaāmas adn taāyan bu vesîka zamanmzda Medine Anayasas, Medine Vesîkas, Medine Belgesi, Medine Sözleāmesi ve Medineliler Sözleāmesi olarak anlmaktadr. Ondokuzuncu yüzyldan günümüze kadar, çeāitli araātrmaclar tarafndan inceleme konusu yaplmātr. Araātrmaclar tarafndan 47 veya 52 madde olarak tasnif edilen vesîkann baz maddeleri āunlardr: “Bu kitap (yaz), Peygamber Muhammed tarafndan Kureyāli ve Yesribli mü’minler ve Müslümanlar ve bunlara tâbi olanlarla, yine onlara sonradan iltihak etmiā olanlar ve onlarla beraber cihat edenler için (olmak üzere tanzim edilmiātir). * ÿāte bunlar, diþer insanlardan ayr bir ümmet (câmia) teākil ederler. 144 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 144 17.04.2012 16:04:09 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu * Kureyā’ten olan muhâcirler, kendi aralarnda âdet olduþu vechile kan diyetlerini ödemeye iātirak ederler; onlar harp esirlerinin kurtuluā fidyesini mü’minler arasndaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ilkelerine göre ödemeye iātirak edeceklerdir. * Mü’minler kendi aralarnda aþr malî sorumluluklar altnda bulunan hiç kimseyi (bu halde) brakmayacaklar, kurtuluā fidyesi veya kan diyeti gibi borçlarn iyi ve makul bilinen esaslara göre vereceklerdir. * Takvâ sahibi mü’minler, kendi aralarnda mütecâvize ve haksz bir eylemde bulunmay tasarlayan, yahut bir suç ve kötülük iāleme, yahut bir hakka tecâvüz veyahut da, mü’minler arasnda bir karāklk çkarma kastn taāyan kimseye karā olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evlâd bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktr. * Takvâ sahibi mü’minler, en iyi ve en doþru yol üzerinde bulunurlar. * Üzerinde ihtilâfa düātüþünüz herhangi bir āey, Allah’a ve Muhammed’e götürülecektir. * Yahudiler, mü’minler gibi, muharebe devam ettiþi müddetçe (kendi harp) masraflarn karālamak zorundadrlar. * Yahudiler Müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri müddetçe masrafta bulunacaklardr. * Bu sahifenin (yaznn) gösterdiþi kimse lehine Yesrib vâdisi dahili (cevf), haram (mukaddes) bir yerdir. * Onlar (Müslümanlar ve Yahudiler) arasnda, Yesrib’e hücum edecek kimselere karā yardmlaāma yaplacaktr. Vesîka, Medine’de dinî olduþu kadar siyasî bir topluluk da meydana getirme gayesine yönelikti. Daha ilk maddede bu topluluþun ensar ve muhacir Müslümanlarla, bir savaā durumunda Müslümanlarla birlikte saldrgana karā savaāacaklarn kabul eden gayri müslim topluluklardan oluāacaþ belirtilmektedir. Vesikaya göre bu topluluk (ümmet) diþer bütün insanlardan ayr bir mahiyettedir. Aralarnda ihtilaf çkan herkes için Allah, kanunlarn ve adaletin yegane kaynaþdr. Hz. Muhammed (s.a.s.) de en yüksek hakemdir. Vesîkada, açk bir āekilde Yahudilerin Mekke müāriklerine veya onlarn iābirlikçilerine bir yardm, yahut himaye hakk vermeleri yasaklanmātr. Bir düāman saldrs halinde, buna karā çkmak üzere bir Müslüman-Yahudi ittifak sözkonusu olacaktr. Āehrin savunulmas için giriāilecek savaālarn masraflar, taraflarca karālanacaktr. Fakat Medine dānda yaplacak bir savaā halinde hiçbir topluluk diþerine yardmda bulunma sorumluluþu altnda bulunmayacaklardr. Müslümanlarn çktklar savaālara Yahudilerin katlmas, Hz. Muhammed 145 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 145 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji (s.a.s.)’in müsaade ve rza göstermesine baþlanmātr. Yahudiler, Müslümanlara düāman olan Mekkelilere bundan böyle emân hakk tanmayacaklardr. Vesîkada Müslüman cemaatin ve ÿslâm dininin hukûkî ve sosyal varlþ, diþer unsurlar tarafndan tannmaktadr. Bu, Müslümanlar açsndan önemli bir geliāmedir. Bu sözleāme ile Medine’deki müārik Araplar ve Yahudiler, Müslümanlar dinî, siyâsî ve sosyal açdan tanyorlard. Ayn zamanda Mekkelilerle ittifaklarn bozup, onlara karā Müslümanlarla iābirliþi içine giriyorlard. Müslümanlar gayri müslimlere, inanç ve fikir hürriyeti, mal ve can güvenliþi saþlyorlard. Hîle ve vefaszlk yasaklanyordu. ÿstibdat, zorbalk, hakka ve hukuka riayetsizlik, zulüm ve āiddetin hakim olduþu o günkü dünya ortamnda bu vesîka çok önemli bir geliāmedir. Hatta “Yeryüzünde bir devletin vazettiþi ilk yazl anayasa olma özelliþine sahip olduþu” kabul edilmektedir.33 Ayn zamanda “Bu vesika, Peygamber’in nâdir tesadüf edilir bir diplomasi kabiliyetine sahip olduþunu göstermektedir.”34 Hz. Peygamber ve Müslümanlar vesîkann āartlarna riayet ettiler. Yahudilerin vesîkann āartlarna her riayetsizliklerinde Hz. Peygamber, onlara ahde vefa göstermeleri gerektiþini hatrlatmātr. Ancak Yahudilerin vefasz davranmalar, Kureyā’i tahrik etmeleri, hileleri, Evs ve Hazrec’in aralarn bozmaya çalāmalar, Resûl-i Ekrem’e suikast tertiplemeleri gibi davranālar sebebiyle önce onlardan Kaynukâ’, sonra Nadîr gruplar āehirden çkarldlar. Hendek Savaā’ndan sonra da Kurayza’nn cezalandrlmasyla vesîka yürürlükten kalkmā oldu.35 4- Hicretin ÿlk Yllarnda Diþer Baz Önemli Geliāmeler ÿstatistiþe önem veren Hz. Peygamber, hicretten sonra Müslümanlarn bir saymn yaptrmātr. Müslümanlkta bu ilk nüfus saymnn yapldþ yl ve saymn sonucunda elde edilen rakam hakknda çeāitli görüāler ileri sürülmektedir. Ancak hicrî 1. ylda yapldþ ve saym sonucunda Müslümanlarn saysnn 1500 olduþu kabul edilmektedir.36 Hicretin 1. yl āevval aynda (Nisan 623) veya 2. yln āevval aynda (Nisan 624) Hz. Peygamber Hz. Âiāe ile evlenmiātir. Hicretin 1. (622) veya bir rivayete göre 2. (623) ylnda ezan yürürlüþe konmuātur. Namaz Mekke döneminde farz klndþ halde, Resûlü Ekrem Medine’ye 33. 34. 35. 36. Muhammed Hamidullah, ÿslam Peygamberi, I, 206. Frantz Buhl, “Muhammed, ÿA, VIII, 462. Danimarkal araātrmac Frantz Buhl (1850-1932), incelemelerinde genellikle yaāadþ dönemin āarkiyatçlarnn Hz. Muhammed hakknda sahip olduþu olumsuz bakā açs, saplant ve önyarglarla hareket etmektedir. Bununla birlikte, çalāmalarnda yukardaki gibi az da olsa objektif deþerlendirmelere rastlanmaktadr. ÿbn Hiāâm, I, 501-504; Hamidullah, ÿslam Peygamberi, I, 220-229; Salih Tuþ, ÿslam Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, ÿstanbul 1969, s. 30-47. M. Tayyib Okiç, “ÿslamiyette ÿlk Nüfus Saym” A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: VII, Ankara 1960, s. 11-12. 146 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 146 17.04.2012 16:04:09 Hicret ve Medine’de İslâm Toplumunun Oluşumu hicret edinceye kadar namaz vakitlerini bildirmek için bir yol düāünülmemiāti. Esasnda Mekke dönemindeki ortam da buna müsait deþildi. Medine döneminde Müslümanlar baālangçta bir araya toplanp namaz vaktinin gelmesini beklerlerdi. Bir müddet, namaz vakitlerinde sokaklarda “Namaza! Namaza!” (es-Salâh, es-Salâh) āeklinde çaþrda bulunuldu. Ancak bu yeterli olmuyordu. Namaz vaktinin geldiþini duyurmak üzere bir ilana ihtiyaç vard. Bunun için Hristiyanlarn āimdiki çan yerine kullandklar ve üzerine bir çomakla vurularak ses çkaran bir tahta parças (nâkûs) çalnmas, boru öttürülmesi, ateā yaklmas veya bayrak dikilmesi āeklinde çeāitli fikirler ileri sürüldü. Ancak boru Yahudilerin, nâkûs Hristiyanlarn, ateā de Mecusîlerin adeti olduþu için Resûl-i Ekrem hiçbirini beþenmedi. Bu srada sahâbeden Abdullah b. Zeyd b. Sa’lebe’ye rüyasnda ezan öþretilmiā ve o da ertesi gün Hz. Peygamber’e gelerek durumu anlatmāt. Hz. Peygamber “Bu sâdk bir rüyadr”37 diyerek Bilâl-i Habeāî’ye ezan cümlelerini öþretti. Bilal-i Habeāî de Neccâroþullarna ait yüksek bir evin damna çkarak ilk olarak sabah ezann okudu. Daha sonra Mescid-i Nebevî’nin arka tarafna ezan okumak için özel bir yer yapld. Hicretin birinci ylnda Cuma Namaz farz klnmātr. Önceleri gerek yolculukta ve gerekse mukîm iken bütün namazlar ikiāer rekat klnyordu. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden bir ay sonra Rebîülâhir aynda, mukîm iken klnan öþle, ikindi ve yats namazlar dört rekata çkarld.38 Hicretin ikinci yl āaban aynda ramazan orucu farz klnd. Ayn yln Ramazan bayramndan bir iki gün önce Hz. Peygamber ftr sadakas ile ilgili hükümleri bir hutbesinde halka açklad. Āevval aynn girmesiyle birlikte bayram namaz kldrd. Zilhicce aynn onuncu günü de kurban bayram namaz klnd. Hicretin ikinci ylnda Ramazan ayndan sonra ise zekat farz klnd.39 37. 38. 39. ÿbn Hanbel, IV, 43. Belâzürî, I, 271-272; Taberî, II, 400. ÿbn Sa’d, I, 248-249. 147 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 147 17.04.2012 16:04:09 HZ. MUHAMMED’ÿN ÿSLÂM’A VE MÜSLÜMANLARA YÖNELÿK SALDIRILARLA MÜCADELESÿ 1- Müāriklerle ÿliākiler a- Hz. Peygamber, Barā ve Savaā Peygamberliþin Medine döneminde, Hudeybiye Antlaāmas’ndan Mekke’nin Fethi’ne kadar yaklaāk iki yl devam eden barā dönemi dānda Mekke müārikleriyle ve diþer müārik Arap kabileleriyle iliākiler genellikle mücadele ve savaā āeklinde geçmiātir. Ancak, Kureyā müāriklerine karā izlediþi politikada Hz. Peygamber’e yardmc olan Huzâa’nn baz kollar ile, Cüheyne, Damre ve Gfâr gibi antlaāma yaplan kabileleri bundan hariç tutmak gerekir. Mekke’nin Fethi, Huneyn zaferi ve ardndan Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerinden heyetlerin Medine’ye gelip Müslüman olmalaryla birlikte, müāriklerle iliākilerde büyük bir yumuāama yaāanmātr. Bununla birlikte, Hz. Peygamber’le müārikler arasndaki mücadele, hicretin 9. yl sonunda müāriklerle iliākilerde son noktann konulmasna kadar devam etmiātir. Müāriklerle iliākilerde olduþu gibi, hicretin ikinci ylndan sonra Müslümanlarla Yahudiler ve Hristiyanlar arasndaki iliākilerde de savaālar önemli yer tutmaktadr. O nedenle, burada, Hz. Peygamber’in savaāa bakā açsna temas etmek yerinde olacaktr. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Peygamberimiz hem Mekke ve hem de Medine döneminde insanlar öþütle, delille, ikna yoluyla ve Kur’an okuyarak ÿslâm’a davet etmiātir. Dolaysyla onun etrafnda oluāan topluluk, zor kullanlarak bir araya getirilen insanlardan deþil, bunun aksine tatl dille, ikna yoluyla Allah’a çaþrlmalar sonucu hür iradeleriyle ÿslâm’ seçen kimselerden oluāmuātur. “Çünkü insan, zorla alātrmayla, kanunlarla, kaba kuvvetle slah edilemez, sadece davranā deþiāebilir”.1 Halbuki Hz. Peygamber’in amac insanlarn sadece davranālarn deþiātirmek deþil, özüne hitap ederek slah etmekti. Barā, sevgi ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.s.), esasnda savaātan ve savaāmaktan hoālanmazd. ÿslâm’n Mekke döneminde kendisine ve Müslümanlara düāmanlk yapan, iākence eden ve āiddet uygulayanlara ayn yolla karā çkmamā, onlardan intikam alma yoluna gitmemiātir. Mekke döneminde nâzil olan Kur’an- Ke1. Ali ÿzzetbegoviç, s. 144. 148 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 148 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi rim âyetlerinde Hz. Peygamber’e ve inananlara sürekli sabr tavsiye edilmiātir.2 Müslümanlar maruz kaldklar iākencelerden āikayet ettiklerinde Hz. Peygamber “Sabredin ben savaāla emrolunmadm” buyurarak onlara sabrl ve metin olmay öþütlemiātir. Kur’an- Kerim’de baāka topluluklarla iliākilerde barā esastr. ÿnananlara hitaben “hep birden barāa girmeleri” emredilmektedir.3 Eþer baākalar barāa yanaārlarsa Hz. Peygamber’den de barāa yanaāmas istenmektedir.4 ÿnananlar için Allah uþrunda yola çktklar zaman iyice araātrma yapmalar ve kendilerine barā önerene, dünya hayatnn geçici menfaatini arzulayarak “Sen mü’min deþilsin” dememeleri öngörülmektedir.5 Barā ve barā kabule eþilim insann ftratnda, tabiatnda bulunan olumlu nitelik ve yatknlklardan biridir. Kur’an- Kerim’de ftrat övülür ve onun devam ettirilmesi emredilir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’den de Allah’n insanlar hangi ftrat üzere yaratmāsa ona çevirmesi istenir.6 Barā kavram bu baþlamda ele alndþnda, Hz. Peygamber’in uygulamalarnda barān esas olduþunu anlamamz daha kolay olacaktr. Çünkü o, hayat boyunca ftrat zorlayan davranālardan hem kendini ve hem de sahabeyi uzak tutmuātur. Hz. Peygamber’in gayesinin barā olduþunun bir baāka göstergesi de onun çeāitli vesilelelerle çevrede barān hüküm süreceþine dair söylemiā olduþu sözlerdir. Nitekim Medine’ye gelip Müslüman olan Adiy b. Hâtim’e söylediþi āu söz çok mânidardr: “Allah’a andolsun ki, çok sürmez bir kadnn Kâdisiye’den devesinin üzerinde yalnz baāna çkp Kabe’yi ziyaret edinceye kadar Allah korkusundan baāka hiç bir korku duymayacaþn iāiteceksin”.7 Hz. Peygamber’in bu sözünü, ileride ne olup biteceþine dair gâibden haber verdiþi iddia edilen rivayetler snfna dahil etmeye ve o āekilde deþerlendirmeye kanaatimizce hiç gerek yoktur. Çünkü herāeyden önce böyle bir huzur ve barā ortamnn gerçekleāmesinin saþlanmas onun en büyük arzusu ve hedefiydi. Ayrca bu konuāmann gerçekleātiþi hicrî 9. yla kadar izlenen politika sayesinde gelinen nokta ve alnan olumlu sonuçlar da bu hedefe ulaālacaþn somut olarak göstermiātir. Ayn çizgide ve ayn hzla çalāmalar devam ederse, bir kadnn tek baāna Kâdisiye ile Mekke arasnda emniyet içinde yolculuk yapabilmesinin hiç de imkansz olmayacaþ açktr. Bunun gerçekleāeceþini söylemek için kehânette bulunmaya da gerek yoktur. Zaten 2. 3. 4. 5. 6. 7. Ahkâf Sûresi 35; Müzzemmil Sûresi 10. Bakara Sûresi 208. Enfâl Sûresi 61. Nisâ Sûresi 94. Rûm Sûresi 30. ÿbn Hiāâm, II, 581; Taberî, III, 115; ÿbn Seyyidinnâs, II, 320. 149 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 149 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Peygamberimizin de böyle bir iddias olmamātr. Yukarda söylediþimiz āekilde o, somut örneklerden hareket ederek bu sonuca varmā olmaldr. Peygamberimiz Mekke döneminde ÿslâm’ bu āehrin dāna da silahla tantmamā ve kaba kuvvetle yaymamātr. Evs ve Hazrec’in ne āekilde ÿslâm’a girdiþini daha önce görmüātük. Tam aksine, ÿslâm’ kabul ettiklerinden dolay Müslümanlara klç çekilmiātir. Hicretten sonra, tahammül etme ve boyun eþmenin yerine savaāa izin verilmiā ve hatta savaā emredilmiātir. Savaāa izin verilmesinin ve cihadn meārû klnmasnn sebepleri āu āekilde özetlenebilir: Meārû savunma: Savaāa izin verilmesinin en baāta gelen sebebi Müslümanlarn canlarn, mallarn ve namuslarn korumalarna imkan tanmaktr. Müslümanlar, Mekke’de müāriklere hoāgörülü davrandkça, onlar azgnlklarn, zulümlerini artrmālard. Bu saldrganlk hicretten sonra da devam etti. Ebû Süfyan ve Übey b. Halef, ensara bir mektup yazarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’le kabilesinin arasndan çekilmelerini istediler ve aksi takdirde kendileriyle savaāacaklarn bildirdiler. Ensar’n bunu reddetmesi üzerine Kureyāliler münafklara ve Yahudilere de buna benzer mektuplar yazdlar. Ebû Süfyan, küçük birliklerle Medine’ye saldrlar düzenlemeye baālad. Nitekim hicretten sekiz ay sonra iki yüz kiāilik bir birlikle “Batn- Râbiþ” denilen yere kadar yürüdü. Bu durum, Mekke müāriklerinin iyilikten, hoāgörüden ve yumuāak davranātan anlamadklarn ve onlarn saldrlarnn da hoāgörüyle önlenemeyeceþini gösteriyordu. Zora karā zor kullanmak, kuvvete karā kuvvetle karālk vermek kaçnlmaz hale gelmiāti. Cihada izin veren âyet-i kerîmelerin nâzil olmasyla Müslümanlar artk canlarn ve mallarn korumak için savaāabileceklerdi. Bu âyet-i kerîmelerde mü’minlerle savaāldþ, zulme uþradklar, sadece Allah’a inandklar için haksz yere yurtlarndan çkarldklar ifade edilmekte ve bütün bu sebeplerden dolay kendilerine savaā konusunda izin verildiþi açklanmaktadr.8 ÿslâm davetini güvence altna almak: Allah Teâlâ’nn tüm insanlk için gönderdiþi ÿslâm dininin yaylmas gerekiyordu. Hür iradesiyle Müslüman olan kimselere, kendilerine klç çekenlere karā savunma hakk vermemek, ÿslâm’n yaylmasna engel teākil edebilirdi. Müslümanlar davete silahla engel olan müāriklere boyun eþmek zorunda braklrsa, bunu gören diþer insanlar, saldrlara karā kendilerine savunma hakk tanmayan bir dini kabul etmekten çekinirlerdi. ÿnsan haklar ve din hürriyetini güvence altna almak: Hz. Muhammed (s.a.s.) nasl ki insanlar zor kullanarak ÿslâm’a dahil etmiyorsa, hür iradesiyle Müslüman olan kimseleri dinlerinden döndürmek için hiç kimsenin zor kullanmaya hakk yoktu. Bu noktada zor kullanmak, insan haklarn çiþnemek ve din hürriyetini insanlarn elinden almak demekti. 8. Hac Sûresi 39-40. 150 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 150 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Antlaāmalar bozanlar ve hainlik yapanlar cezalandrmak: Yahudilerle yaplan savaālar, ahdi bozanlar cezalandrma politikas içinde deþerlendirilebilir. Medine’deki Yahudiler, Hz. Peygamber’le yaptklar antlaāmay ksa süre sonra ihlal etmiālerdir. Kimisi müāriklerle iābirliþi içine girmiā, bu yetmiyormuā gibi kimisi de Hz. Peygamber’e süikast tertiplemiātir. Kaynukâ ve Nadîroþullar, Medine’den çekip gitmeyi kabul etmiālerdir. Bunlar sorgusuz sualsiz idam edilebilirdi. Fakat Hz. Peygamber böyle yapmamātr. Kurayzaoþullar ise Hendek Savaā’nda Müslümanlar aleyhine savaā suçu iāledikleri için, seçtikleri hakemin verdiþi karara göre idam edilmiālerdir. Bu husus “Yahudilerle ÿliākiler” ksmnda ele alnacaktr. ÿslâm topraklarn yabanclarn saldrlarndan korumak: Evrensel ÿslâm daveti Arap Yarmadas’nn snrlarna dayannca dünyann o zamanki süper güçlerinin ÿslâm bölgelerine yaptklar saldrlara karā konulmazsa, hem ÿslâm ve hem de Müslümanlar zarar görürdü. Nitekim ÿslâm dininin Arap Yarmadas’nn hemen her tarafna yaylmas üzerine, daha önce Müslümanlar önemsemeyen Bizans ve Sâsânî ÿmparatorluklar ÿslâm topraklarna saldrmay planlamālardr. Tebük Seferi ve Mûte Savaā bu saldrlar önlemek amacyla gerçekleātirilmiātir. Savaā zorunlu klan nedenler Kur’an’da açklanmātr. Hz. Peygamber’in gazveleri gerek savaā taktikleri ve gerekse dinî ve siyâsî sonuçlar bakmndan büyük önem taāmaktadr. Onun döneminde meydana gelen çarpāmalar, dünya harp tarihinin bilinen en az kan dökülen savaālarndandr. Yaplan bir hesaba göre (yaklaāk olarak) onun dönemindeki bütün savaālarda Müslümanlarn verdiþi āehit says (Bi’r-i Maûne ve Recî’ Olaylarnda öldürülenler hariç) 138, müāriklerin verdiþi ölü says da (Kurayza hariç tutulursa) 216’dr.9 Çünkü Hz. Peygamber daima prensip olarak düāman yok etmeyi deþil, kazanmay tercih etmiātir. b- ÿlk Seriyyeler ve Gazveler Burada gazve ve seriyye kavramlarn ksaca açklamak yerinde olacaktr. Asker says az veya çok olsun, savaā için, yahut baāka maksatla hareket edilsin, çarpāma meydana gelsin veya gelmesin Hz. Peygamber’in katldþ bütün seferlere gazve (ç. gazavât) denir. Onun bizzat katlmadþ, bir sahâbînin kumandas altnda gönderdiþi askerî birliklere ise seriyye ad verilir. 9. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaālar, s. 21. Oysa, 20. yüzyl boyunca dünyada meydana gelen dünya savaālarnda, bölgesel ve iç savaālarda yars sivil olmak üzere yaklaāk 100 milyon insan hayatn kaybetmiātir. Doktrin ve diktatörlüklerin sebep olduþu katliamlarda öldürülenlerin says da 100 milyon civarndadr. Buna göre, 20. yüzyln baāndan bu yana yaāanan savaālarda katledilenlerin says, ilk uygarlklardan 1900 ylna kadar kadar geçen süredeki savaā kurbanlarndan fazladr (Bk. Ramazan Özey, Günümüz Dünya Sorunlar, ÿstanbul 2001, s. 121, 123.). 151 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 151 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ÿslâm tarihçilerine göre Hz. Peygamber’in emir ve kumandasnda yirmi yedi gazve gerçekleāmiātir. Bunlar Ebvâ, Buvât, Bedru’l-ûlâ-Sefevân, Zü’l-Uāeyre, Bedir, Benî Kaynukâ’, Sevîk, Karkaratülküdr, Gatafân, Benî Süleym, Uhud, Hamrâülesed, Benî Nadîr, Bedru’l-Mev’id, Zâtü’r-Rikâ’, Dûmetülcendel, Müreysî’ (Beni’l-Mustalik), Hendek, Benî Kurayza, Benî Lihyân, Gâbe, Hudeybiye, Hayber, Mekke’nin Fethi, Huneyn, Taif ve Tebük’tür. Bu gazvelerden sadece dokuzunda çarpāma meydana gelmiātir. Biz burada çarpāma olanlar genellikle savaā baālþ altnda deþerlendirirken, çarpāma olmayanlar da seferin özel adyla veya gazve, sefer gibi isimlerle ifade ettik.10 Seriyyelerin says hakknda otuz beā ilâ altmā alt arasnda çeāitli rakamlar verilmektedir. Yeri geldikçe seriyyelerden ileride bahsedilecektir. Āimdi burada seriyyelerin tümünün adn vermeyeceþiz. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra yeni bir devletin kurulmas ve ÿslâm düāmanlaryla savaāa izin verilmesi üzerine Medine’ye sþnan Müslümanlar tehdit eden Kureyālileri bu tehditten vazgeçirmek için onlar ticaret yollarnda tazyik ederek ekonomik bask altna almaya karar verdi. Bu suretle onlarn ÿslâm’a ve Müslümanlara karā düāmanlklarna karālk verilmiā olacakt. Bu maksatla çeāitli stratejik noktalara seriyye ve gazveler düzenledi. Büyük Bedir Gazvesi’nden önce bu amaca yönelik olarak dört seriyye ve dört gazve tertipledi. Bunlardan Batn- Nahle Seriyyesi hariç diþerlerinde baskn yaplmadþ gibi çarpāma da meydana gelmedi. Birer ay arayla meydana gelen ilk üç seriyye āunlardr: Birincisi, hicretin 1. yl ramazan aynda (Mart 623) Hz. Hamza’nn kumandasnda yaplan Sîfülbahr seferi. ÿkincisi, yine ayn yln āevval aynda Ubeyde b. Hâris’in komutasndaki bir süvarî birliþi tarafndan gerçekleātirilen Râbiþ seferi. Üçüncüsü, bundan bir ay sonra Zilkade aynda Sa’d b. Ebû Vakkâs baākanlþnda düzenlenen Harrâr seferidir. Çarpāma meydana gelen dördüncü seriyye ise, hicretten on yedi ay sonra (Receb 2/Ocak 624) Abdullah b. Cahā baākanlþnda gönderilen Batn- Nahle Seriyyesi’dir. Burada, hem seriyyelere örnek vermek maksadyla ve hem de sonuçlar itibaryla çok önemli olduþu için Batn- Nahle Seriyyesi hakknda bilgi vereceþiz. Hz. Peygamber, biraz sonra ad geçecek olan Bedru’l-Ûlâ (Birinci Bedir) seferinden dönünce, Receb aynda halas Ümeyme’nin oþlu Abdullah b. Cahā’, hepsi muhâcirlerden oluāan yedi (sekiz veya on iki olduþu da söylenir) kiāilik bir birliþin baāna tayin etti; Übey b. Ka’b’a da bir mektup yazdrarak kendisine verdi. Ona, Medine’nin doþu tarafndaki Necid yolunu takip etmesini, mektubu 10. Gazvelerin says ve adlar için bk. ÿbn Hiāâm, II, 608-609; ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 110 vd.; Taberî, III, 152-154. 152 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 152 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi ÿlk Seriyyeler iki gün yol aldktan sonra açmasn, içindeki emri yerine getirmesini ve arkadaālarndan kimseyi beraber gitmek için zorlamamasn söyledi. Abdullah b. Cahā iki gün yürüdükten sonra mektubu açt ve arkadaālarna okudu. Mektupta āunlar yazlyd: “Bu mektubumu okuduþunda Taif-Mekke arasndaki Batn- Nahle’ye kadar git. Orada Kureyā kervanlarn gözetle”. Mektubu okuduktan sonra yola çkan Abdullah b. Cahā ve arkadaālar, Medine’ye iki yüz kilometre mesafede 153 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 153 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji bulunan Bahrân (Buhrân) adl yere vardklarnda, kafilede bulunan Sa’d b. Ebû Vakkas ve Utbe b. Gazvân develerini kaybettiler. Onu aramak için çktklarnda yollarn kaybettiler ve kafileden ayrldlar. Diþerleri ise Batn- Nahle’ye kadar vardlar. Orada beklerken, Taif’ten dönmekte olan ÿbnü’l-Hadramî baākanlþndaki dört kiāilik Kureyā kervanna rastladlar. Savaān yasaklandþ haram aylardan Receb aynn son günüydü. Abdullah b. Cahā ve arkadaālar o günün Receb aynn son günü mü, yoksa Āaban aynn ilk günü mü olduþu hususunda bir müddet tereddüt ettiler. Ancak daha sonra kervan baākan Amr b. el-Hadramî’yi öldürüp diþer iki kiāiyi (Osman b. Abdullah ve Hakem b. Keysan) de esir ettiler. Halbuki Resûlüllah böyle bir āey emretmemiāti. Dördüncü āahs (Nevfel b. Abdullah) ise kaçt. Abdullah b. Cahā ele geçirdiþi ganimeti beāe bölerek, bir hissesini Hz. Peygamber için ayrd. Geri kalann da kendi aralarnda bölüātüler. Bu srada ganimetlerin taksimini bildiren âyet11 henüz nâzil olmamāt. Seriyye mensuplar Medine’ye geldiklerinde, Hz. Peygamber iki esiri hapsetti. Ancak, kendisine ayrlan ganimeti almad; haram ayda savaāmay emretmediþini hatrlatarak onlar azarlad. Abdullah b. Cahā ve arkadaālar Hz. Peygamber’in ve Müslümanlarn kendilerini knamalarna çok üzüldüler. Bu arada Kureyā müārikleri “Muhammed ve arkadaālar haram ay helâl hâle getirdiler; haram ayda kan döktüler, kervann mallarn aldlar ve adamlar esir ettiler” diyerek Müslümanlar itham etmeye baāladlar. Mekke’de bulunan Müslümanlar da onlara verdikleri cevapta, olayn Āaban aynda meydana geldiþini söylediler. Bir süre sonra Bakara Sûresinin 217. âyet-i kerimesi nazil olarak durumu aydnlatt. Bu âyet-i kerimede Cenab- Allah, Haram Aylarda savaāmann büyük günah olduþunu, fakat Allah’ inkar etmenin, insanlar Mescid-i Harâm’ ziyaretten alkoymann ve halkn oradan çkarmann daha büyük günah olduþunu, fitne çkarmann adam öldürmekten daha beter olduþunu beyan etmektedir.12 Böylece seriyye mensuplarnn hakllþ ortaya çkmā oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber de kendi hissesine ayrlan ganimeti ald. Bu arada müārikler iki esirin serbest braklmas için Medine’ye fidye gönderdiler. Fakat Hz. Peygamber, esirleri ancak Sa’d b. Ebû Vakkas ve Utbe b. Gazvân geri döndükten sonra iade etti. Esirlerden Hakem b. Keysan ÿslâmiyet’i kabul edip Medine’de kalrken, Osman b. Abdullah Mekke’ye döndü.13 Bu seriyyeden yaklaāk bir buçuk ay kadar sonra Bedir Savaā meydana gelmiātir. Bu dönemde tertiplenen gazveler ise, Ebvâ, Buvât, Bedru’l-Ûlâ ve Zü’l-Uāeyre’dir. Bu gazveler çeāitli sebeplerle hicretin ikinci ylnda ve Bedir Savaā’ndan 11. 12. 13. Enfâl Sûresi 41. Bakara Sûresi 217. Vâkdî, Kitâbü’l-Meþâzî, tah. Marsden Jones, Beyrut 1966, I, 13-19; ÿbn Hiāâm, I, 601-606; ÿbn Sa’d, II, 10-11; ÿbn Seyyidinnâs, I, 359-362; Seriyyelerin says ve adlar için ayrca bk. ÿbn Hiāâm II, 609; ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 116 vd.; Taberî, III, 154-159. 154 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 154 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Batn-Õ Nahle OlayÕnÕn Gerçekleúti÷i Bölgeden Bir Görüntü önce düzenlenmiālerdir. Bu seferler esnasnda Hz. Peygamber Medine ile Mekke arasnda oturan baz kabilelerle, sözgelimi Benî Damre ile, karālkl saldrmamak ve birbiri aleyhine bir üçüncü tarafa yardm etmemek üzere antlaāma yaparak onlarn tarafsz kalmalarn saþlamātr.14 c- Bedir Savaā (2/624) Hz. Peygamber ile müārikler arasndaki ilk savaā Bedir’de meydana gelmiātir. Hicretin 2. ylnda Kureyāliler, büyük bir kervan hazrlayp Ebû Süfyan’n idaresinde Suriye’ye göndermiālerdi. Bin deveden oluāan ve elli bin dinar sermaye ile hazrlanan bu kervan, Kureyā tarafndan sevkedilen en büyük kervanlardan biridir. Kervann getirdiþi mallar beā yüz bin dirhem tutarnda idi. Hz. Peygamber kervann geçtiþini haber alnca sahâbîleri toplad. Kervandaki mallarn çokluþunu, buna karālk muhafz saysnn azlþn anlatarak bu kervan Mekke’ye dönerken uþrayacaþ Bedir’de ele geçirebileceklerini söyledi. Kendilerini sefere davet etti. Gerektiþinde müāriklerle savaā da yaplacakt. Hem ensar, hem de muhâcirler bu sefere iātirak edeceklerini açkladlar. Hz. Peygamber Medine’den çkmadan on gün önce Talha b. Ubeydullah ve Saîd b. Zeyd’i kervan hakknda bilgi toplamak için Suriye yoluna gönderdi. Ancak bu iki sahâbî Medine’ye Bedir Savaā esnasnda ulaāabildiler.15 14. 15. Belâzürî, I, 287. Vâkdî, I, 19; Taberî, II, 478; Makrîzî, I, 62. 155 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 155 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bu arada kervann dönüā haberini baāka kaynaklardan öþrenen Hz. Peygamber, 12 Ramazan 2/9 Mart 624’te Medine’den hareket etti. Sancaktarlk görevine Mus’ab b. Umeyr, Hz. Ali ve Sa’d b. Muâz’ tayin etti. Yaā küçük olanlar yoldan geri çevirdi. Müslüman askerlerin says, yetmiā dördü muhâcir ve geri kalan ensar olmak üzere toplam üç yüz beā idi. Orduda yetmiā deve, iki de at bulunuyordu. Üç kiāiye bir deve düāüyor, bu develere de nöbetleāe biniliyordu. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Ebû Lübâbe bir deveye biniyorlard. Yürüme sras Hz. Peygamber’e geldiþinde, onun yürümesine gönülleri raz olmayarak binmesini istiyorlar ve kendilerinin yürüyeceþini belirtiyorlard. Hz. Peygamber ise bunu kabul etmiyor ve kendisinin sevaba ihtiyacnn onlardan az olmadþn bildiriyordu.16 Hz. Peygamber Bedir Savaā’na çkarken çeāitli görev ve mazeretleri nedeniyle muhâcirlerden ve ensardan sekiz kiāiyi izinli sayd. Daha sonra onlara da bu savaāa katlanlar gibi ganimetten hisse ayrd. Yolda, o srada henüz ÿslâm’ kabul etmemiā bulunan Hazrecli Hubeyb b. ÿs’âf (Yisâf) ve Kays b. Muharris Hz. Peygamber’e gelerek kabileleri ile birlikte bu savaāa katlmak istediklerini söylediler. Hz. Peygamber, müāriklere karā müāriklerin yardmyla savaāamayacaklarn belirtince her ikisi de Müslüman olup Bedir Savaā’na katldlar.17 Hz. Peygamber, Cüheyne kabilesinden Besbes b. Amr ile Adiy b. Ebü’zZaþbâ’y Medine’den ayrldktan sonra kervan hakknda bilgi toplamak için gönderdi. Onlar da, Medine’nin 160 km. kadar güneybatsnda yer alan ve Kzldeniz sahiline 30 km. uzaklkta bulunan Bedir kuyularna gidip, kervann henüz buraya gelmediþini öþrendiler ve durumu Hz. Peygamber’e bildirdiler. Bedir, o dönemde Medine-Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla birleātiþi noktada bulunuyor ve kervanlarn ikmal yeri olarak hizmet görüyordu. Bu arada kervann yöneticileri Hz. Peygamber’in kervann dönüāünü gözlediþini öþrendiler. Ebû Süfyan Suriye’den ayrldktan sonra Kureyā’ten yardm istemek üzere Kinâne kabilesinden Damdam b. Amr adl āahs yirmi dînar ücretle kiralayarak Mekke’ye gönderdi. Kendisi de, Hz. Peygamber’in Bedir kuyularna gönderdiþi āahstan sonra inceleme maksadyla Bedir kuyularna geldiþinde takip edildiþini anlaynca, pusuya düāmemek için kervan Bedir’e uþratmadan, Bedir’i sol tarafna alarak ve az kullanlan sâhil yolunu takip ederek Mekke’ye doþru yola devam etti. Ebû Süfyan’n yardm isteþinin Mekke’ye ulaāmas üzerine Kureyā kabilesinin hemen bütün kollarndan bin kiāilik bir ordu hazrland. Orduda yedi yüz deve, yüz de at vard. Atllar zrhl idi. Süheyl b. Amr ve Huveytb b. Abdüluzzâ gibi 16. 17. ÿbn Sa’d, II, 21; ÿbn Hanbel, I, 411; ÿbn Seyyidinnâs, I, 384. Vâkdî, I, 47; ÿbn Hanbel, III, 454. 156 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 156 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi zengin müārikler, ordunun hazrlanmasnda binek ve para yardmnda bulundular. Müārik ordusu Ebû Cehil’in kumandasnda Mekke’den yola çkt. Bu arada Ebû Süfyan Cuhfe’den bir haberci göndererek kervann kurtulduþunu bildirdi ve ordunun geri dönmesini istedi. Kureyā ordusu, kervann sahil yolunu takip edeceþini bilemediþinden, kervann geleceþi normal yolu takip ediyordu. Ebû Süfyan’dan gelen haber üzerine ordunun içinden bazlar, kervann kurtulduþunu ve savaāa gerek kalmadþn söyleyerek geri döndüler. Geri dönenler arasnda Hz. Ömer’in kabilesi Adiy ve Hz. Peygamber’in annesinin kabilesi Benî Zühre de vard. Buna raþmen Kureyāliler hazrladklar ordunun büyüklüþünü ve gücünü göstermek ve bir daha böyle bir duruma düāmemek için yola devam ettiler. Ebû Cehil Bedir’e kadar gidip güçlerini duyurmadan, yiyip içip eþlenmeden kesinlikle geri dönülmeyeceþini bildirdi.18 Kureyāliler ayn zamanda Batn- Nahle’de öldürülen Amr b. Hadramî’nin intikamn da almak istiyorlard.19 Bedir yaknnda ordusuyla konaklayan Hz. Peygamber, kervan hakknda bilgi toplamak üzere Hz. Ali, Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebû Vakkâs ve Besbes b. Amr’ Bedir kuyularna gönderdi. Kur’an- Kerim’de bu iki ordunun Bedir’e geldiklerinde birbirinden habersiz olduklar āöyle ifade edilmektedir: “Hatrlayn ki (Bedir Savaā’nda) siz vâdinin yukar kenarnda (Medine tarafnda) idiniz. Onlar da uzak kenarnda (Mekke tarafnda) idiler. Kervan da sizden daha aāaþda (deniz sahilinde) idi. Eþer (savaā için) sözleāmiā olsaydnz, sözleātiþiniz vakit hususunda ihtilâfa düāerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olann açk bir delille helâk olmas, yaāayann da açk bir delille yaāamas için böyle yapt. Çünkü Allah, hakkyla iāitendir, bilendir.”20 O srada Hz. Peygamber ve sahâbîler Kureyā ordusunun Mekke’den çkp Bedir’e geldiþini henüz bilmiyorlard. Zübeyr b. Avvam ve arkadaālar Bedir’e yakn bir yerde konaklayan Kureyālilerin Bedir kuyusuna su almak için gönderdikleri kölelerden birkaç tanesini yakalayarak Hz. Peygamber’in huzuruna getirdiler. Hz. Peygamber o esnada namaz klyordu. Bu arada köleleri getirenler onlar sorguya çekmeye baāladlar ve kim olduklarn sordular. Köleler Kureyā ordusundan olduklarn açklaynca onlar dövmeye baāladlar. Çünkü bu haber hoālarna gitmemiāti. Dayaktan canlar yanan köleler bu kez ifade deþiātirerek Ebû Süfyan’n kervanndan olduklarn söylediler. Bu arada namazn tamamlayan Hz. Peygamber sahâbîlere “Siz onlar doþru söyleyince dövüyorsunuz, yalan söylediklerinde ise brakyorsunuz”! diyerek sorgulama metotlarn eleātirdi. Sonra Kureyā ordusunun bulunduþu yer hakknda kölelerden bilgi ald. Ordunun 18. 19. 20. Vâkdî, I, 43-44; ÿbn Hiāâm, I, 618-619. Bk. Vâkdî, I, 63 vd. Enfâl Sûresi 42. 157 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 157 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji kaç kiāiden ibaret olduþunu sorunca bilmediklerini söylediler. Bunun üzerine yiyecek ihtiyacn karālamak için günde kaç deve kestiklerini sordu. Bir gün dokuz, ertesi gün on deve kestiklerini öþrenince ordunun asker saysnn dokuz yüz ilâ bin arasnda olduþunu tahmin etti. Mekke’nin ileri gelenlerinden orduda kimlerin yer aldþn öþrendi.21 Hz. Peygamber bunun yannda Adiy ve Zühre kabilesi mensuplarnn müārik ordusunu terkederek Mekke’ye geri döndüklerini de kölelerden öþrendi. Ammâr b. Yâsir ile Abdullah b. Mes’ud’u esirlerin söylediklerini yerinde incelemek üzere görevlendirdi. Bu ikisi, sabaha karā Kureyā karargâhnda büyük bir karāklk yaāandþ haberini getirdiler. Çünkü Kureyāliler, karargâhlarna dönen diþer kölelerden Müslümanlarn Bedir civarnda bulunduþunu öþrenince büyük bir heyecana kaplmālar, baskna uþramamak için de tedbir almaya baālamālard. Hz. Peygamber, Bedir’de savaāmaya karar vermeden önce, muhâcirlerin ve ensarn görüālerini öþrenmek istedi. Muhacirlerden Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer ve ensardan da Sa’d b. Muaz söz alarak konuātular. Hz. Ömer, Kureyā ordusunun karālanmas yönünde görüā beyan ederek āöyle konuātu: “Yâ Resûlallah! Vallahi ÿāte Kureyā ve onun gücü! Onlar āimdiye dek zelil olmadlar, aziz oldular, kâfir oldular, iman etmediler. Allah’a andolsun ki onlar güçlerini asla teslim etmeyecekler ve seninle savaāacaklardr! Hazrlan”! Ensardan söz alan Sa’d b. Muaz, daha önce kendisine iman edip desteklemeye söz verdiklerini, o nedenle düāmana karā koymaktan çekinmeyeceklerini belirtti. 17 Ramazan 2/14 Mart 624 Cuma sabah erken saatlerde her iki ordu Bedir’e doþru yola çkt. ÿslâm ordusu kuyulara müāriklerden daha önce ulaāt. Peygamberimiz baālangçta Medine tarafna en yakn ve düāmana da en uzak olan kuyunun çevresine yerleāti. Sahâbeden Hubâb b. Münzir buraya yerleāilmesini uygun bulmad ve Hz. Peygamber’e bu kararnn vahye dayanp dayanmadþn sordu. Peygamberimiz bunun kendi görüāü olduþunu söyleyince düāmana en yakn kuyunun yanna yerleāilmesini ve diþer kuyularn kapatlmasn teklif etti. Peygamberimiz bu görüāü uygun buldu ve Hubâb’n iāaret ettiþi kuyunun çevresine yerleāerek diþer kuyular kumla kapattrd.22 Ancak, daha sonra, açk braklan kuyudan müāriklerin su almalarna izin verdi.23 Bu arada Huzeyfe b. Yemân ile babas ÿslâm ordusunda yer almak üzere Hz. Peygamber’in yanna gelirken müārikler tarafndan yakalandlar. Ancak Peygamber’e katlmayacaklarna dair söz vermeleri üzerine serbest brakld21. 22. 23. Vâkdî, I, 52-53; ÿbn Hiāâm, I, 616-617; Taberî, II, 423, 436-437; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 104; Makrîzî, s. 77. Vâkdî, I, 53-54; ÿbn Hiāâm, I, 620; Belâzürî, I, 293; Taberî, II, 440; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 105. Vâkdî, I, 61; Taberî, II, 441. 158 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 158 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi lar. Daha sonra Hz. Peygamber’in yanna gelerek baālarndan geçeni anlattlar. Peygamberimiz onlara verdikleri sözde durmalarn, savaāa katlmamalarn ve Medine’ye dönmelerini söyledi.24 Hz. Peygamber’in en güç annda ve askere ihtiyac olduþu bir zamanda bile Müslümanlardan, müāriklere verdikleri sözde durmalarn istemesi onun doþruluþa ve ahde vefaya verdiþi önemi ortaya koymaktadr. Hz. Peygamber düāman ordusu geldikten sonra ve savaāmadan önce câhiliye devrinde de Kureyā’in elçilik görevini yürüten Hz. Ömer’i müārik ordusuna göndererek barā ve güvenlik içinde Mekke’ye dönebileceklerini bildirdi ve savaā yaplmamasn teklif etti. Müārik ordusunda yer alan Hakîm b. Hizam, bu teklifin kabul edilmesini istedi; ancak Ebû Cehil bunu kabul etmeyip savaāmakta srar etti.25 Hz. Peygamber’in bu tutumu, savaā meydannda bile barā politikas takip ettiþini göstermektedir. Hz. Peygamber savaātan bir önceki geceyi Allah’a ibadet ve dua ile geçirdi. Sa’d b. Muaz savaā alanna yakn bir yerde kendisi için bir çardak yapt ve kapsnda nöbet tuttu. Hz. Peygamber orduyu savaā nizamna koyduktan sonra Hz. Ebû Bekir’le birlikte çadrn içine çekildi ve Allah’a āöyle dua etti: “Yâ Rabbi! ÿāte Kureyā! Kibir ve gururla geldi. Sana meydan okuyor. Peygamberini yalanlyor. Yâ Rabbi! Peygamberlere yardm sözünü, bana da özel olarak zafer va’dini yerine getirmeni senden istiyorum. Allahm! Eþer sen āu bir avuç Müslüman helâk edersen sana ibadet eden bulunmayacaktr”. Hz. Ebû Bekir “Bu kadar istek yeter Yâ Resûlallah! Allah va’dettiþi zaferi yaknda sana ihsan edecektir” dedi.26 Bu arada her Müslüman asker, bulunduþu yere taā yþd. Bu taālar savunma savaā yapacak olan Müslümanlar için faydal birer malzeme teākil etmiātir. Müārikler ise saldr metoduna giriātiklerinden, karā tarafa atmak için bir veya iki taātan fazlasn yanlarnda gezdiremezlerdi. Arap geleneþine göre savaā mübareze (teke tek vuruāma) āeklinde baālad. Müārik ordusundan Esved b. Abdülesed, ÿslâm ordusundan da Hz. Hamza ortaya çkp döþüātüler. Hz. Hamza rakibini öldürdü. Bunun üzerine Kureyālilerden Utbe b. Rebîa, kardeāi Āeybe ve Velîd b. Utbe ortaya atldlar. Bunlarn karāsna ensardan üç kiāi çkt. Fakat müārikler kendilerine denk kabul etmedikleri için onlarla vuruāmayacaklarn, karālarna kendilerine denk kimselerin çkmasn istediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in emriyle Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ubeyde b. Hâris meydana çkt. Hz. Hamza Utbe’yi, Hz. Ali Velîd’i, Ubeyde b. Hâris de Āeybe’yi öldürdü. Teke tek vuruāmalardan sonra baālayan ve dört veya 24. 25. 26. ÿbn Hanbel, V, 395. Vâkdî, I, 61; Belâzürî, I, 292; Makrîzî, s. 82. Vâkdî, I, 59, 67, 81; ÿbn Hiāâm, I, 627; Taberî, II,447. 159 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 159 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 160 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 160 17.04.2012 16:04:09 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi beā saat süren savaā, ikindiye doþru ÿslâm ordusunun kesin zaferiyle sonuçland. Savaāta müārik ordusundan baāta Ebû Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa, Āeybe b. Rabîa ve Ebû Süfyan’n oþlu Hanzala gibi ileri gelen ÿslâm düāmanlar olmak üzere toplam yetmiā kiāi öldü; bir o kadar sayda asker de esir alnd. Müslümanlar, alts muhâcirlerden, sekizi de ensardan olmak üzere toplam on dört āehit verdiler.27 Hz. Peygamber āehitlerin cenaze namazn klarak onlar defnettirdi. Müārik ölülerini de gömdürdü. Düāman ölülerine her türlü tecâvüz ve parçalama hareketlerini yasaklad. Bedir Āehitliþi Peygamberimiz savaā srasnda Benî Hâāim’den ve diþer kabilelerden baz kimselerin ve özellikle amcas Abbas’n zorla çkarldþn belirterek öldürülmemelerini istemiāti. ÿslâm ordusu içinde yer alan Ebû Huzeyfe b. Utbe bunu duyunca “Babalarmz, oþullarmz, kardeālerimizi öldüreceþiz, fakat Abbas’ öldürmeyeceþiz öyle mi? Allah’a yemin ederim ki ona rastlarsam boynunu vuracaþm” dedi. Bu söz Hz. Peygamber’in kulaþna gittiþinde ona bu sözü söyleyip söylemediþini sordu. Ebû Huzeyfe babasnn, amcasnn ve kardeāinin öldürüldüþünü görünce dayanamayp bu sözü sarfettiþini belirtti. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Senin baban, amcan ve kardeāin bizimle savaāmakta ciddi idiler. Kimsenin zorlamas olmadan gönüllü olarak savaāa çktlar. Ancak Hâāimoþullar zorla çkarldlar” buyurdu. Nitekim Kureyā ordusu Mekke’den çktþnda Benî Hâāim orduya katlmayp Mekke’de kalmā ve bu durum baālangçta kimsenin dikkatini çekmemiāti. Ordu 27. ÿbn Sa’d, II, 17. 161 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 161 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mekke’ye bir konak mesafede istirahate çekildiþi esnada Ebû Cehil’in bunu hatrlayarak “Ey Kureyā! Ne yaptþnzn farknda msnz? Benî Hâāim’i Mekke’de braktnz. Āayet Muhammed zafer kazanrsa onlar da kazanmā olur. Eþer siz galibiyet elde ederseniz onlar Mekke’de çoluk çocuþunuzdan intikam alrlar. Onlar Mekke’de brakmayp beraberinizde götürünüz” diyerek arkadaālarn ikaz etmiātir. Bunun üzerine geri dönerek Abbas, Nevfel, Tâlib ve Akîl’i almālar ve zorla götürmüālerdir. Bu yetmiyormuā gibi yolda Hâāimoþullarna āu sözlerle çkāmālardr: “Ey Hâāimoþullar! Siz bizimle çkyorsunuz ama, gönlünüz Muhammed’le birliktedir. Bunu çok iyi biliyoruz”. Bu söz üzerine Ebû Tâlib’in oþlu Tâlib, Mekke’ye geri dönmüātür.28 Geri kalan Hâāimoþullarnn Hz. Muhammed (s.a.s.)’in safna geçmelerinden korktuklar için de onlar ve haliflerini bir çadrda toplamālar ve baālarna nöbetçi dikmiālerdir.29 Hz. Peygamber’in Benî Hâāim’in öldürülmemesini istemesinden onun kabilecilik yaptþ ve sadece kendi kabilesi için bunu emrettiþi sonucu çkarlmamaldr. Nitekim Ebû Leheb dānda Benî Hâāim mensuplar Müslüman olanlar ve olmayanlar Mekke döneminde onu desteklemiāler, kendisine yardmc olmuālar ve üç yl müāriklerin uyguladþ boykota birlikte katlanmālardr. Abbas ise hâlâ yeþenine desteþini sürdürüyordu. Üstelik Hz. Peygamber Bedir Savaā’nda sadece Benî Hâāim’in deþil, diþer kabilelere mensup olup da minnet duyduþu baz kimselerin de öldürülmemesini istemiātir. Bunlar arasnda, boykotu krma konusunda yardm dokunan Ebü’l-Bahterî de vardr. Savaā esnasnda Mücezzir b. Ziyad adl sahâbî Ebü’l-Bahterî ile karālaāmā, Mücezzir ona Hz. Peygamber’in emrini hatrlatarak teslim olmasn istemiātir. Ebü’l-Bahterî bir arkadaāna da eman verilmesi halinde teslim olacaþn söylemiā, fakat Mücezzir onun bu isteþini kabul etmemiātir. Bunun üzerine Ebü’l-Bahterî, yaāama isteþi uþruna arkadaān ölüme terkettiþi için Kureyā kadnlarnn kendisini ayplayacaklarndan endiāe ederek savaāmaya devam etmiā ve öldürülmüātür.30 Ayrca Peygamberimiz Zem’a b. Esved ve Hâris b. Âmir’in öldürülmesini de yasaklamātr. Fakat bu ikisi, bilmeden öldürülmüālerdir. Esirlere uygulanan muameleye gelince, Hz. Peygamber her āeyden önce esirlere iyi davranlmasn emretmiātir. Onlardan sadece ikisini, Ukbe b. Ebû Muayt ile Nadr b. Hâris’i, vaktiyle kendisine ve Müslümanlara yaptklar aþr iākencelere karālk olarak ölüme mahkum etmiātir. Diþer esirlere yaplacak muamele konusunda sahâbîlerin görüālerine baāvurmuātur. Hz. Ömer ve Sa’d b. Muâz gibi baz sahâbîler bunlarn en yakn akrabalar tarafndan öldürülmesini teklif etmiāler, 28. 29. 30. ÿbn Hiāâm, I, 619. ÿbn Sa’d, IV, 9-11. ÿrfan Aycan, “Ebü’l-Bahterî”, DÿA, X, 296. 162 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 162 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hz. Ebû Bekir ise fidye karālþnda serbest braklmalarn önermiātir. Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir’in görüāünü benimseyerek esirlerin malî durumlarna göre bin ilâ dört bin dirhem fidye ödemelerini āart koāmuātur. Esirler arasnda Hz. Peygamber’in amcas Abbas, diþer amcalarnn oþullar Akîl ve Nevfel de bulunuyordu. Fidye ödenmesi konusunda bunlara herhangi bir ayrcalk tannmamātr. Baz esirlerin karālksz olarak, okur-yazar olanlarn ise on Müslümana okuma yazma öþretmeleri āartyla serbest braklmalarna karar verilmiātir.31 Hz. Peygamber’in damad Ebü’l-Âs da esirler arasnda bulunuyordu. Zeyneb, kocasnn fidyesi olarak bir miktar malla birlikte, evlenirken annesinin kendisine taktþ gerdanlþ gönderdi. Hz. Peygamber gerdanlþ görünce duyguland; sahâbenin de görüāünü alarak gerdanlþn Zeyneb’e iade edilmesini ve Ebü’lAs’n serbest braklmasn emretti.32 Fakat damadndan da kzn Medine’ye göndermesini istedi. Ebü’l-As sözünde durarak hanmn Medine’ye gönderdi. Hz. Peygamber damadnn bu davranān takdir etti. Esirler arasnda yer alan Ebû Azze, fakir ve beā kz olduþunu söyleyerek onlarn hatrna serbest braklmasn istedi. Hz. Peygamber de, Müslümanlara karā bir daha savaāmayacaþna ve kendisinin aleyhinde konuāmayacaþna dair söz alarak onu fidyesiz olarak serbest brakt.33 Esirler arasnda Kureyā’in hatiplerinden Süheyl b. Amr da yer alyordu. O, bacaþndan bir okla vurulmuā; yaral halde kaçmaya teāebbüs etmiā, fakat yakalanmāt. Süheyl’in kaçmas üzerine Hz. Peygamber onu yakalayann öldürmesini emretmiā; ancak daha sonra kendisi yakalamā, fakat öldürmemiātir.34 Hz. Ömer, Süheyl b. Amr için “Yâ Resûlallah! Onun ön diālerini sökeyim de bir daha senin aleyhinde konuāmaya kalkmasn” āeklinde bir teklifte bulundu. Fakat Peygamberimiz buna raz olmad. “Ben diālerini söktürerek ona iākence yapamam. Allah da beni, peygamber olduþum halde dahi, ayn azaba uþratr” āeklinde cevap verdi ve devam etti: “Onun, senin beþeneceþin bir davranāta bulunmas da umulur.”35 Hz. 31. 32. 33. 34. 35. ÿbn Sa’d, II, 22, 26. ÿbn Hiāâm, I, 652-653; Taberî, II, 468. Vâkdî, I, 110-111; ÿbn Hiāâm, I, 660. Vâkdî, I, 105, 117. Vâkdî, I, 107; ÿbn Hiāâm, I, 649; Süheyl b. Amr Mekke’nin fethinde müslüman olur. Hz. Peygamber’in vefatndan sonra, ridde hareketleri meydana geldiþi esnada Mekke halk irtidat etmemekle birlikte āehirde bir iç karāklk ortaya çkar. Hatta Mekke valisi Attâb b. Esîd bile korkup saklanr. Bu srada Süheyl b. Amr bir konuāma yaparak halk yatātrr. O, āunlar söyler: “ Ben biliyorum ki bu din, güneāin doþmas ve batmas devam ettiþi sürece pâyidar olacaktr. Aranzdan çkan bu kiāi-Ebû Süfyan b. Harb-sizi aldatmasn. Benim bildiþim bu meseleyi o da bilir. Ancak Benî Hâāim’e olan kskançlþ onun kalbini mühürlemiātir. Ben Kureyā’in karada ve denizde en çok ulaām vastalar bulunanym. Emîrinize boyun eþiniz. Zekatlarnz ona veriniz...”. Süheyl’in bu sözleri kulaþna gittiþinde Hz. Ömer, onun hakknda 163 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 163 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Peygamber’in Süheyl’e karā bu davranā; esirlere iyi muamele yapmas, iākenceye müsade etmemesi, düāmann bile ÿslâm’a kazanmay ve yeri geldiþinde ondan istifade etmeyi hedeflemesi gibi ömrü boyunca sürdürdüþü politikann çok güzel bir örneþini teākil etmektedir. Ebû Süfyan’n oþlu Amr da esirler arasnda bulunuyordu. Onu Ali b. Ebû Tâlib esir almā, fakat Hz. Peygamber’in hissesine düāmüātü. Müārikler Mekke’de esirlerin kurtarlmas için fidye tedarikine baāladklarnda Ebû Süfyan’a da oþlu Amr’n fidyesini ödeyerek kurtarmasn teklif ettiler. Ancak Ebû Süfyan bunu kabul etmedi. “Oþlum Hanzala öldürüldü; Amr için de para vereceþim öyle mi? Canmdan oldum, bir de malmdan m olaym? Bunu asla yapmayacaþm. Muhammed oþlumu gönderinceye kadar elinde bir yl kalsa dahi para ödemem. Bunu ödeyemeyecek durumda deþilim. Sizi ödemekte güçlüþe düāürecek bir uygulamann bana da size de isabet etmesine ve Amr’n da bu konuda örnek olmasna raz olmam” diyerek fidye vermeyi reddetti. Bu arada Ebû Süfyan baāka yollar aramaya baālad.Tam bu srada Medine’den umre maksadyla Mekke’ye gelen Sa’d b. Numan ile Münzir b. Amr’ yakalayp oþluna karālk esir etmeyi planlad. Münzir kaçmay baāard; fakat Sa’d esir alnarak hapse atld. Halbuki Mekkeliler umre için gelene dokunmazlard. Hapise atlan sahâbînin yaknlar Hz. Peygamber’e gelerek Ebû Süfyan’n oþlunun Sa’d’a mukabil salverilmesini istediler. Hz. Peygamber onlarn bu isteþini yerine getirerek Amr’ serbest brakt. Bunun üzerine Ebû Süfyan da Sa’d’ serbest brakt.36 Bu olaydaki tutumundan Hz. Peygamber’in arkadaālarna düākünlüþünü, onlarn hapiste yatmasna ve iākence çekmesine asla gönlünün raz olmadþn, bir sahâbîyi Ebû Süfyan’dan alacaþ dört bin dirheme kesinlikle deþiāmediþini göstermektedir. Sahâbenin, Hz. Peygamber’in tavsiyesine uyarak esirlere iyi davrandþna dair kaynaklarmzda geniā bilgiler yer almaktadr. Sözgelimi onlar, yanlarnda bulunan az miktardaki ekmeþi esirlere yediriyor, kendileri hurma ile yetiniyorlard. Hatta ellerinde bulunan küçük bir ekmek parçasn bile esirlere veriyorlard. Muhtemelen yaral ve yürüyemeyecek derecede halsiz olan esirleri develere bindiriyorlar, kendileri de yaya yürüyorlard.37 Peygamberimiz esirlerin can güvenliþini saþlamak için de gerekli tedbirleri almātr. Yaknlar āehit düāen gazilerin heyecana kaplarak esirlere herhangi bir zarar vermelerini önlemek için yaptþ bir duyuru āöyledir: “Sa’d b. Ebî Vakkas’a kardeāi Umeyr’in āehit olduþunu haber vermeyin! Yoksa elinizdeki esirlerin hepsini 36. 37. Hz. Peygamber’in kendisine söylediþi sözleri hatrlar ve “Ben āehadet ederim ki sen Allah’n Resûlü’sün” demekten kendini alamaz. Vâkdî, I, 139; ÿbn Hiāâm, I, 650; Zübeyrî, 126-127; Taberî, II, 466-467. Vâkdî, I, 119; Taberî, I, 461. 164 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 164 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi öldürür”!38 Bu davranāyla Peygamberimiz, esirleri koruduþu gibi, bir gazinin, öfkesine yenilerek ve ortadan kaldrlmaya çalālan intikam duygusuna kaplarak yeni bir huzursuzluþa yol açabilecek harekette bulunmasn da önlemiātir. Medine’ye dönerken bütün ganimetler bir araya toplanarak savaāa katlanlar arasnda eāit āekilde bölüātürüldü.39 Daha sonra savaā ganimetleriyle ilgili ayrntl hükümler içeren âyet-i kerîme nâzil oldu. Buna göre ganimetin beāte biri Allah’a, Resûlü’ne, onun akrabasna, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmālara aittir.40 Hz. Peygamber bu âyetin hükümlerini ilk defa ayn yl Benî Kaynukâ’ Yahudilerinden elde edilen ganimetlere uygulad. Buna karālk, Bedir ganimetlerinin ganimet âyetine göre daþtldþn kaydeden ÿslâm tarihçileri de vardr. Hz. Peygamber, Ebû Cehil’in devesini baākomutan hakk (safiy) olarak kendisi ald ve diþer develerinin arasna katt. Bu deveye biner, gazvelere çkard. Hudeybiye seferine çkarken kurbanlklar arasnda onu da götürdü. Müārikler onu yüz deve karālþnda istediler. Ancak Hz. Peygamber “Āayet kurbanlklar arasna katmasaydk kabul ederdik” dedi.41 Hz. Peygamber, Zeyd b. Hârise ve Abdullah b. Revâha’y Bedir zaferini haber vermek üzere Medine’ye gönderdi. Zeyd b. Hârise āehre ulaātþnda Hz. Peygamber’in kz Rukye vefat etmiā ve yeni defnedilmiāti. Hz. Peygamber de ramazann sonunda veya āevvalin baānda ordusuyla birlikte Medine’ye döndü. Medine’de kalan Müslümanlar Hz. Peygamber’i ve mücahitleri karālayarak kutladlar. Seleme b. Selâme adl sahâbî “Bizi ne için kutluyorsunuz? Allah’a andolsun ki biz, baþlanmā develer gibi saçlar dökülmüā ihtiyarlarla karālaātk ve onlar boþazladk” āeklinde yersiz sözler sarfetti. Peygamberimiz bu sözler karāsnda tebessüm etti; ona Kureyā müāriklerini ve dolaysyla Müslümanlarn baāarsn küçümsememesi yolunda āu sözü söyledi: “Kardeāim! Onlar eārâf ve reislerdir.”42 Bu arada Hz. Peygamber’in sadece kervanla karālaāacaþn zanneden ve bu yüzden onunla birlikte çkmayan baz sahâbîler gelerek üzüntülerini beyan ettiler. Üseyd b. Hudayr bunlardan biriydi. Hz. Peygamber’in huzuruna çkarak elde ettiþi zaferden dolay kendisini kutlad. Yemin ederek, düāmanla karālaāacaþn tahmin etmediþi için çkmadþn söyledi. Hz. Peygamber de “Doþru söylüyorsun” buyurdu.43 Bu olaydan hareketle Hz. Peygamber’in, samimiyetine güvendiþi ve 38. 39. 40. 41. 42. 43. Vâkdî, I, 106. Vâkdî, I, 99; Taberî, II, 458-459. Enfâl Sûresi 41. Vâkdî, I, 103. ÿbn Hiāâm, I643-644. Vâkdî, I, 117. 165 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 165 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji iyi niyetine inandþ kimseleri sorgulamaktan ve onlar hakknda yanlā kanaat beslemekten kaçndþn söyleyebiliriz. Kur’an- Kerim’de Müslümanlarn Bedir Savaā’nda meleklerin yardmyla desteklendiþi ve Allah’n kendilerine yardm ettiþi açkça belirtilmektedir. Âl-i ÿmrân Sûresi’nin bu konuyla ilgili âyetlerinin meâli āöyledir: “Andolsun ki sizler güçsüz olduþunuz halde Allah Bedir’de size yardm etmiāti. Öyle ise Allah’tan saknn ki O’na āükretmiā olasnz. O zaman sen mü’minlere āöyle diyordun: ÿndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli deþil midir”?44 Ayn āekilde Enfâl Sûresi’nde Allah’n Bedir’de Müslümanlara yardm ettiþi ve mücâhidleri meleklerle desteklediþi zikredilmektedir.45 Bakara, Âl-i ÿmran ve Enfâl sûrelerinde bunlardan baāka Bedir Gazvesi’nden bahseden daha pek çok âyet-i kerîme mevcuttur. Kur’an- Kerim’de bu savaātan ayrdetme günü (Yevme’l-Furkân) ve iki topluluþun karā karāya geldiþi gün (Yevme’l-Teka’l-Cem’ân) diye bahsedilmektedir.46 Müslümanlarn kervana karā çktklar,47 Allah’n iki topluluktan (kervan veya ordu) birini Müslümanlara va’dettiþi,48 Müslümanlarn ayak bastklar yeri kuvvetlendirmek için yaþmur yaþdrdþ ve daha baāka yardmlarda bulunduþu49 bildirilmektedir. Nitekim Bedir Gazvesi’nin cereyan ettiþi gün yaþmur yaþmā, müāriklerin ordugâhnn bulunduþu alan bataklk haline gelmiātir. Buna karālk tozlu olan ÿslâm ordusunun bulunduþu alan ise yaþmur suyuyla sertleāmiā ve bu da Müslümanlara güç vermiātir.50 Baz âyet-i kerîmelerde Hz. Peygamber’in, Müslümanlarn ve ayrca müāriklerin ve münafklarn psikolojik durumlar hakknda bilgiler mevcuttur.51 Ayrca esirler,52 ganimetler ve bunlarn taksimi53 konusunda Müslümanlarn uygulamalar gereken hükümler bildirilmektedir. Karā karāya gelen iki topluluktan birinin Allah yolunda, diþerinin ise inkarc bir topluluk olduþu vurgulanmaktadr.54 Allah Teâlâ’nn, Müslümanlara yardm etmesine karālk, ÿslâm’a karā srarl bir direniā gösteren Mekke müāriklerinin cezalandrldþ anlaālmaktadr. Kur’an- Kerim’de geçen “Batāe-i Kübrâ” 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. Âl-i ÿmrân Sûresi 123-124. Enfâl Sûresi 9-12,17; Bu konudaki rivayetler için bk. Vâkdî, I, 78-79; ÿbn Hiāâm, I, 633-634. Âl-i ÿmrân 41. Âl-i ÿmrân 5. Âl-i ÿmrân Sûresi 8. Âl-i ÿmrân Sûresi 11, 17. Vâkdî, I, 53; ÿbn Sa’d, II, 15; Taberî, II, 439; Makrîzî, s. 78. Srasyla bk.: Âl-i ÿmrân Sûresi 43, 44, 47, 49. Âl-i ÿmrân, 67-68, 70-71. Âl-i ÿmrân 41, 69. Âl-i ÿmrân 13. 166 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 166 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi (āiddetli yakalayā)55 tabiriyle Bedir Savaā’nn kasdedildiþi kabul edilmektedir. Āüphesiz bu ayetlerde bildirilen olaþan dā durumlar müārikleri ilzam etmek için birer mucize olarak deþil, Allah’n Müslümanlara yardm olarak telakki etmek gerekir.56 Bedir Gazvesi’nde, birbiriyle yakn akraba olan pek çok kiāi karā karāya gelmiāti. Hz. Hamza ile kardeāi Abbas, Hz. Ebû Bekir ile oþlu Abdurrahman, Mus’ab b. Umeyr ile kardeāi Ebû Aziz, Ebû Huzeyfe ile Utbe b. Rebîa muhalif saflarda yer alanlardan birkaçdr. Böylece farkl inançlara sahip babalarla oþullar, kardeāler, amcalar, daylar yeþenler farkl saflarda yer almālard. Fakat Hz. Peygamber babalaryla savaāmak isteyen oþullara ve oþullaryla çarpāmak isteyen babalara imkan ölçüsünde engel olmuātur. Mesela oþluna karā çkmak isteyen Ebû Bekir’e ve babasna karā çkmak isteyen Ebû Huzeyfe’ye mübareze için müsade etmemiātir. Bedir Gazvesi, Hz. Peygamber’in savaā taktiþini ortaya koymas bakmndan önemlidir. Sözgelimi Hz. Peygamber ÿslâm ordusunu o āekilde yerleātirmiāti ki, güneā āklar ordunun gözünü kamaātrmyordu. Düāman askeri için, bunun tersi söz konusuydu. Savaā taktiþi dāndaki uygulamalar da Müslümanlar için bir kaynak teākil etmiātir. O zaman üniforma olmadþ için Hz. Peygamber, muhacirler, Evs ve Hazrec için ayr ayr parola tespit etmiātir. Bu zafer ayn zamanda savaā esirlerine ve yarallara uygulanan muamele açsndan da önem arzetmektedir. Bedir zaferi, baāta Medine olmak üzere bütün Arap Yarmadas’nda ve hatta yarmada dānda Müslümanlarn itibarnn artmasna vesile olmuātur. Arabistan’da büyük üne sahip olan Mekkelilerin bu savaāta yenilmesi, tüm gözleri onlar maþlup eden kimseye çevirmiātir.57 Öyle ki, olayn etkisi Arap Yarmadas’nn dāna da taāmā, Müslümanlarn galibiyetini öþrenen Habeāistan Necâāîsi son derece sevinmiātir.58 Ancak Yahudiler, Bedir Gazvesi’nden önce tarafsz kalmaya söz vermiāken, Bedir zaferinden sonra Müslümanlarn baāarsn kskanmaya baālamālardr. Ka’b b. Eāref üzüntüsünden “Yerin alt üstünden iyidir” demiātir. 55. 56. 57. 58. Duhân Sûresi 161; ÿbn Sa’d, II, 17. Bedir savaānn Kur’an- Kerim’e yansmas için bk. Vâkdî, I, 131-138; ÿbn Hiāâm, I, 666-677; Makrîzî, s. 60-61; Ömer Özsoy-ÿlhami Güler, Konularna göre Kur’an,Ankara 1996, s. 666-672. Frantz Buhl, “Muhammed”, ÿA, VIII, 464. Vâkdî, I, 120-121. 167 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 167 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bedir Savaā ile birlikte ÿslâm tarihi literatürüne “Ehl-i Bedir (Bedir Ehli)” kavram girmiātir. Kur’an- Kerim’de59 ve Hz. Peygamber’in hadislerinde60 Ehl-i Bedir’den övgü ile söz edilmiātir. Hadislerde Ehl-i Bedir’in Müslümanlarn en faziletlileri olduklar zikredilmiātir. Bedir Savaā’nn en önemli sonuçlarndan birisi de Uhud Savaā’na sebep olmasdr. Mekke müārikleri yenilgi haberini alnca büyük üzüntüye kapldlar. Ebû Cehil’in yerine Ebû Süfyan’ baākanlþa getirerek, hep birlikte Müslümanlardan intikam almak için yemin ettiler ve derhal faaliyete baāladlar. d- Bedir ile Uhud Savaālar Arasnda Müāriklerle ÿliākilerde Baz Geliāmeler Bedir Savaā’nda yaknlarnn öldürülmesi Kureyā müārikleri üzerinde āok etkisi yapt. Kervann baānda Mekke’ye ulaāan Ebû Süfyan, yenilgiye uþrayan Kureyā ordusu āehre döndüþü zaman yaknlarnn öldürüldüþünü öþrenince Hz. Muhammed (s.a.s.)’le savaāncaya ve öldürülen yaknlarnn intikamn alncaya kadar ykanmamaya ve hanmna yaklaāmamaya yemin etti. Bu andn yerine getirmek ve intikam almak maksadyla Bedir Gazvesi’nden iki buçuk ay kadar sonra iki yüz kiāilik silahl bir birlikle Medine’ye doþru yürüdü. Gece vakti Nadîroþullar Yahudilerinden Sellâm b. Miākem’e misafir oldu. Medine üzerine hücum etmeye cesaret edemediþinden, dā mahallelere saldrd. Bir hurma bahçesinde çalāan iki Müslüman öldürdü. Tarlay da ateāe vererek kaçt. Peygamberimiz olay öþrenir öþrenmez otuz süvari ve yüz yirmi yayadan oluāan bir askerî birlikle Ebû Süfyan’n peāine düātü. Ancak düāman birliþi Müslümanlarla savaā göze alamayarak kaçt. Ebû Süfyan bu sefere çkarken yanna erzak olarak torbalara doldurulmuā kavrulmuā un (sevîk) almāt. Kaçarken aþrlk teākil eden torbalardan bir ksmn att. Kavrulmuā una nisbetle bu sefere “Sevîk Gazvesi” denildi.61 Hicrî üçüncü yln baānda Muharrem aynda Hz. Peygamber Süleym ve Gatafân kabilelerinin Medine’ye hücum etmek istediklerine dair haber ald. Medine’de yerine Abdullah b. Ümmü Mektum’u vekil brakarak iki yüz kiāilik bir kuvvetle “Karkaratülküdr” adl yere kadar gitti. Fakat müārikler çarpāmay göze alamadan kaçtlar. Müslümanlar herhangi bir tuzaþa düāmeden Medine’ye döndüler.62 59. 60. 61. 62. Âl-i ÿmrân Sûresi 123. Buhârî, V, 9. Hz. Ömer hilafeti döneminde tertiplediþi dîvanda Bedir Ehli’ne öncelik tanmātr. Ünlü Tabakât müellifi ÿbn Sa’d (ö. 230/ 844) eserinde Bedir Ehli’ne özel bölüm ayrmātr. ÿbn Sa’d’a göre fazilet bakmndan beā gruba ayrlan sahâbîlerin ilk tabakasn Bedir Ehli oluāturur. Vâkdî, I, 181-182; ÿbn Hiāâm, II, 44-46; Taberî, II, 483-485. Vâkdî, I, 182-184. 168 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 168 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Bu olaydan iki ay kadar sonra Hz. Peygamber, Gatafân kabilesinin Muhârib ve Sa’lebe kollarnn Zûemer denilen yerde toplanp Medine çevresini yaþmalamaya hazrlandþn öþrendi. Hicrî üçüncü yln Rebîülevvel aynda dört yüz elli sahâbî ile onlarn basknna engel olmak üzere harekete geçti. Fakat müārikler korkuya kaplarak kaçp daþlara sþndlar. O srada yaþmur yaþmāt. Peygamberimiz klcn bir aþacn dalna asarak yaþmurda slanan elbisesini kurutmakla meāgul olurken kabile baākanlarndan Dü’sûr b. Hâris gizlice yanna yaklaāt. Elindeki klçla baāucuna dikilerek onu öldürmek istedi ve “Ey Muhammed! Āimdi seni benden kim kurtarabilir”? diye sordu. Hz. Peygamber “Allah kurtarr” deyince sarslarak klc elinden düātü. Klc Hz. Peygamber alarak “Āimdi seni benden kim kurtarabilir”? deyince “Hiç kimse” cevabn ald. Fakat Hz. Peygamber ondan intikam alma yoluna gitmedi. Dü’sûr daha sonra Müslüman oldu.63 Bu olaydan iki ay sonra Hz. Peygamber, Medine’ye iki yüz km. uzaklkta bulunan Bahrân (Buhrân)’da Süleym kabilesinin Müslümanlara karā asker topladþn öþrendi. Onlara karā üç yüz sahâbî ile harekete geçti. Bunu duyan Süleymoþullar kaçtlar. Hz. Peygamber düāmanla karālaāmad; on gün süren seferden sonra Medine’ye döndü.64 Bu arada sahil yolundan Suriye’ye kervan göndermeye cesaret edemeyen Kureyā müārikleri Irak yolunu kullanmaya karar verdiler. Hz. Peygamber sahil boyunda oturan kabilelerle antlaāma yapmāt. Bu esnada Hz. Peygamber bir Kureyā kervannn Medine’nin doþusundan Suriye’ye doþru gitmekte olduþunu öþrendi. Kureyā eārâfnn idaresinde ÿcl kabilesinden ve Kureyā’in de Sehm kolunun müttefiki olan Furât b. Hayyân’n klavuzluþundaki bu Kureyā kervanna karā Zeyd b. Hârise’nin idaresinde yüz kiāilik bir birlik gönderdi. Zeyd b. Hârise Necid’de bulunan Karede mevkiinde kervan ele geçirerek Medine’ye getirdi. Hz. Peygamber kervann mallarn ganimet statüsüne tabi tuttu. Esir alnan kervann klavuzu Furât b. Hayyân Müslüman oldu ve Hz. Peygamber tarafndan serbest brakld. Suffe Ehli arasna katlan Furât, Hz. Peygamber’in güvenini kazand ve āiirleriyle onu övdü.65 e- Uhud Savaā (3/625) Bedir Savaā’nda yaknlarn kaybeden Mekke müārikleri Ebû Süfyan’a gelerek kervandan elde edilen kârn Hz. Muhammed (s.a.s.)’den ve Müslümanlardan intikam almak için asker temininde harcanmasn teklif ettiler. Ebû Süfyan da asl öç almak isteyenin kendisi olduþunu; oþlu Hanzala ve kabilesinin ileri ge63. 64. 65. Vâkdî, I, 193-196; ÿbn Sa’d, II, 34-35; Belâzürî, s. 311; ÿbn Seyyidinnâs, I, 404. Vâkdî, I, 196-197; ÿbn Sa’d, II, 35-36; Bekrî, I, 228; Ahmet önkal, “Bahran Gazvesi”, IV, 491. Vâkdî, I, 197-198; ÿbn Hiāâm, II, 50-51; ÿbn Sa’d, II, 36; Taberî, II, 492-493; Asri Çubukçu, “Furât b. Hayyân”, DÿA, XIII, 218. 169 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 169 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji lenlerinin Bedir’de öldürüldüþünü ifade ederek bu teklifi kabule hazr olduþunu bildirdi. Onlar Bedir’in intikamnn yannda Suriye kervan yolunu tehdit altndan kurtarmak da istiyorlard. Çünkü geçimlerini ticaretle saþlayan Mekkeliler için Suriye’ye giden kervan yolunun güvenliþi çok önemli idi. Kureyā müārikleri sadece kendi mensuplarndan oluāan orduyla Müslümanlara Bedir’de yenilmiālerdi. O nedenle, Bedir Savaā’na sebep olan kervandan elde edilen kâr Müslümanlara karā asker toplamak için harcamaya, bu yolla asker saysn artrmaya karar verdiler. Bedir Savaā’nda esir edilip, daha sonra Hz. Peygamber’in karālksz olarak salverdiþi āair Ebû Azze’nin de aralarnda bulunduþu dört kiāilik bir heyeti Mekke çevresindeki Sakîf, Kinâne ve diþer Arap kabilelerinden asker toplamak üzere görevlendirdiler. Sonunda iki bini ücretli asker olmak üzere toplam üç bin kiāilik kuvvetle Ebû Süfyan’n komutasnda Medine’ye doþru hareket ettiler. Orduda iki yüz at ve alt (veya yedi) yüz zrhl asker ve üç bin de deve vard. Mekke’de oturan Hz. Abbas Kureyā’in savaā hazrlklarn, asker ve hayvan saysn, silah durumunu bir mektupla Hz. Peygamber’e bildirdi. Mektubu getiren Gfârl āahs Hz. Peygamber’i Kubâ’da buldu. Hz. Peygamber mektubu Übey b. Ka’b’a okuttu ve ondan bu haberi gizli tutmasn istedi. Sa’d b. Rebî’ adl sahâbînin evine giderek evde kimse bulunmadþn öþrenince Hz. Abbas’n yazdklarn ona anlatt ve ondan da bu haberi gizli tutmasn istedi. Sa’d sözünde durdu. Ancak bu arada evde bulunan ve konuāulanlar habersizce dinleyen Sa’d’n hanm, Hz. Peygamber Medine’ye döndükten sonra duyduþu herāeyi kocasna anlatt. Sa’d, hanmn alarak derhal Hz. Peygamber’in yanna koātu; hanmnn olay yaymasndan ve kendisinin zan altnda kalmasndan endiāe ettiþini dile getirdi.66 Hz. Peygamber ona hanmn serbest brakmasn emretti. Sonunda haber Medine’de yayld. Huzâal Amr b. Sâlim de kabilesinden bir grup adamla gelerek Kureyā ordusu hakknda Hz. Peygamber’e bilgi verdi. Kureyā’in Benî Nevfel kolundan Cübeyr b. Mut’im, kölesi Vahāî b. Harb’e, Bedir’de öldürülen amcas Tuayme b. Adiy’e karālk Hz. Hamza’y öldürdüþü takdirde hürriyetini baþālayacaþna dair söz verdi. On beā kadar kadnla birlikte orduya katlan Ebû Süfyan’n kars Hind de, āayet Bedir’de babasn öldüren Hamza’nn cesedini eline geçirebilirse ciþerini aþznda çiþneyeceþine dair yemin etti. Öte yandan Hz. Abbas’tan haber gelir gelmez Hz. Peygamber Mekke’den hareket eden ordu hakknda bilgi toplamak üzere Fedâle’nin oþullar Enes ve Mu’nis’i görevlendirdi. Bunlar Medine’nin güneybatsnda yer alan Akîk vâdisinde müārik ordusunu gözetleyerek onlarn says, durumu ve konak yer66. Vâkdî, I,203-205; Belâzürî, I, 314. 170 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 170 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi leri hakknda bilgi getirdiler.67 Hz. Peygamber daha sonra Hubâb b. Münzir’i düāman kuvvetlerinin says ve hazrlklar hakknda bilgi toplamakla görevlendirdi ve ondan, elde ettiþi bilgileri sadece kendisine aktarmasn istedi. Hubâb düāman askerlerinin arasna girerek bu görevini baāaryla yerine getirdi. Hz. Peygamber elde ettiþi bilgileri en ince detaylarna kadar deþerlendirdi.68 Durum çok kritik olduþu için Sa’d b. Ubâde, Sa’d b. Muaz ve Üseyd b. Hudayr, düāmann āehre yaklaātþ cuma gecesini Mescid-i Nebevî’de geçirdiler; Hz. Peygamber’in kapsnda sabahladlar. Medine’nin her tarafnda sabaha kadar nöbet tutuldu. Hz. Peygamber Müslümanlar toplayarak ne yaplmas gerektiþini tartāt. Münafklarn da katldþ toplantda iki husus üzerinde duruldu: Ya Medine içinde kalnarak savunma tertibat alnacak veya āehir dānda düāmanla karālaālarak meydan savaā yaplacakt. Hz. Peygamber gördüþü bir rüya üzerine Medine’de kalnmasn, çocuklarn ve kadnlarn kalelere yerleātirilerek savunma savaā yaplmasn tercih ettiþini açklad. Ancak Bedir Gazvesi’ne katlamamā olan gençlerle Hz. Hamza gibi baz kahramanlar meydan savaā yaplmasn istediler.69 Enes b. Katâde’nin “Ya āehit oluruz, ya da ganimet ve zafer elde ederiz” sözüne Peygamberimiz “Ben sizin yenilgiye uþramanzdan korkuyorum” āeklinde cevap vererek endiāesini dile getirdi.70 Çoþunluþun isteþi meydan savaā olunca Hz. Peygamber de düāman Medine dānda karālamaya karar verdi. Cuma namazndan sonra halka bir konuāma yapt ve sabrl olduklar takdirde zafer elde edeceklerini bildirdi. Bu karara sevinenlerin yannda hoālanmayanlar da oldu. ÿkindi namaz klndktan sonra Medine’nin kenar semtlerinde oturan Müslümanlar hazrlklarn tamamlayarak Mescid-i Nebevî’de toplanmaya baāladlar. Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le birlikte evine geçerek zrhn giydi, klcn kuāand ve miþferini baāna geçirdi. Bu arada Müslümanlar da onun evi ile minberi arasnda saf tutmuālar, dāar çkmasn bekliyorlard. O esnada Sa’d b. Muaz ile Üseyd b. Hudayr, Müslümanlara, Medine’den çkmak istemediþi halde Resûlüllah’a bunu srar ettiklerini açklayarak onlar fikirlerinden caydrdlar. Daha önce Medine dānda çarpāmak için direnenler, bu defa, hazrlþn tamamlayp dāar çkan Hz. Peygamber’e kendisine muhâlefet etmeyeceklerini belirterek, nasl isterse öyle yapmasn istediler. Hz. Peygamber bunu daha önce kendilerine söylediþini, fakat kabul etmediklerini belirterek, “Bir Peygamber giydiþi zrhn savaāmadan çkarmaz. Eþer sabrederseniz, her biriniz görevinizi yaparsanz Allah zaferi bize ihsan edecektir” buyurdu. 67. 68. 69. 70. Vâkdî, I, 206-207. Vâkdî, I, 207-208. Vâkdî, I, 210-211. Vâkdî, I, 213. 171 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 171 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber Medine’de Abdullah b. Ümmü Mektûm’u vekil brakarak bin kiāilik bir kuvvetle yola çkt. Medine ile Uhud arasnda meāhur münafk Abdullah b. Übey’in müttefiki olan alt yüz kiāilik bir Yahudi birliþini orduya kabul etmedi. Ensardan bazlar müttefikleri olan diþer Yahudilerden yardm talep etmeyi teklif ettilerse de Hz. Peygamber “Bizim onlara ihtiyacmz yoktur” diyerek bu teklifi reddetti. Āeyheyn mevkiine gelindiþinde yaā küçük olanlar ordudan ayrarak geri çevirdi. Geri çevrilenler arasnda Râfi’ b. Hudeyc ile Semüre b. Cündüb de vard. Râfi’ b. Hudeyc’in iyi ok attþnn söylenmesi üzerine Hz. Peygamber ona özel izin verdi. Bu arada Râfi’ b. Hudeyc ile Semüre b. Cündüb arasnda ilginç bir olay yaāand. Semüre, Râfi’i güreāte yendiþini, üvey babas vastasyla Hz. Peygamber’e iletti. Bunun üzerine Hz. Peygamber ikisini güreātirdi. Semüre’nin rakibini yenmesi üzerine Hz. Peygamber ona da orduyla birlikte çkmas için müsade etti.71 Burada Benî Hârise ve Benî Selime kabileleri geri dönmeye yeltendilerse de daha sonra bu teāebbüslerinden vazgeçip orduyla birlikte hareket ettiler.72 ÿslâm ordusu geceyi Āeyheyn’de geçirdi. Hz. Peygamber hem āehrin ve hem de ordunun korunmas için gerekli önlemleri ald. Uhud’a kestirme yoldan ve düāmanla karālaāmadan gidebilmek için bir klavuz soruāturdu. Ensardan Ebû Hasme bu göreve tâlib oldu ve ÿslâm ordusunu Hâriseoþullarnn arazisinden geçirerek Uhud’a götürdü. ÿslâm ordusu 11 āevval 3/ 25 Ocak 625 Cumartesi sabah erkenden Medine’nin kuzeyinde ve āehre bir saatlik mesafede bulunan Uhud daþna vard. Sabah namaz burada klnd. Ordu arkasn daþa verip, Ayneyn’i soluna ve güneāi de srtna alarak Medine’ye karā saf tuttu. Abdullah b. Übey “Ben meydan savaāna taraftar deþildim. Medine’den çklmamasn istedim. Muhammed çoluk çocuþun sözüne uydu da bizim sözümüze itibar etmedi” diyerek üç yüz adam ile birlikte Medine’ye döndü. Onun Medine ile Uhud arasnda geri döndüþü de söylenmektedir.73 Bu hareketten sonra ÿslâm ordusunun says yedi yüze düātü. Orduda yüz zrh vard. Hz. Peygamber ordusunu savaā düzenine koydu ve sancaþ Mus’ab b. Umeyr’e verdi. Ayrca öndekilere, saþ, sol kanatlara ve geridekilere ayr ayr komutan tayin etti. Orduya hitabede bulundu. Düāmann cephe gerisinden saldrmasn ve ÿslâm ordusunu arkadan vurmasn önlemek için Abdullah b. Cübeyr komutasndaki elli okçuyu Uhud daþnn karāsndaki Ayneyn tepesine (daha sonra buna Okçular Tepesi, yani “Cebelü’r-Rumât” da denilmiātir) yerleātirdi. Bu okçulara, ÿslâm ordusu üstünlük elde etse dahi, ikinci bir emre kadar, ne olursa olsun kesinlikle yerlerinden ayrlmamalarn, āa71. 72. 73. Vâkdî, I, 216; ÿbn Hiāâm, II, 66; Belâzürî, I, 316. Makrîzî, s. 118. ÿbn Hiāâm, II, 64. 172 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 172 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi yet düāman süvarileri arkadan saldrrsa atlara ok atmalarn emretti. Okçularn komutan Abdullah b. Cübeyr diþer askerler tarafndan rahatça görülebilmek için o gün beyaz elbise giydi.74 Uhud Savaā Öte yandan Ebû Süfyan, Evs ve Hazrec’e: “Bizim sizinle iāimiz yok. Amcamzn oþluyla aramzdan çekilin” āeklinde bir haber gönderdi. Ensâr bu teklifi sert ve aþr bir dille reddetti. Bedir gibi Uhud Savaā da mübâreze āeklinde baālad. Kureyā ordusundan ileri atlan ordu sancaktar Talha b. Ebû Talha’y Hz. Ali, ondan sonra meydana çkan Osman b. Ebû Talha’y da Hz. Hamza öldürdü. Daha sonra savaā kzāt. ÿslâm ordusu düāmann ordu merkezine kadar ilerledi. Savaān ilk safhasnda düāman yirmiden fazla ölü verdi. Sancaktarlar birer birer öldüþünden, yere düāen sancaþ kaldracak kimse bulunamad. Sancak yere düāünce müārikler daþlmaya baāladlar. Saþ ve sol kanat komutanlar çekilmek zorunda kaldlar. Savaā Müslümanlar tarafndan kazanlmā görünüyordu. ÿslâm askerleri düāman kovalarken savaā alanndan uzaklaātlar ve daha sonra da düāmann braktþ eāyalar toplamaya baāladlar. Abdullah b. Cübeyr’in idaresindeki okçular düāmann bozulduþunu ve Müslümanlarn galip geldiþini görünce ganimetten 74. ÿbn Hiāâm, II, 65; Taberî, II, 507. 173 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 173 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji mahrum olmamak amacyla onun ikazna raþmen yerlerini terkettiler. Bu iki hatal davranā, savaān gidiāatn deþiātirdi. Müslümanlar arkadan vurmak için frsat kollayan Halid b. Velid okçularn azaldþn görünce derhal harekete geçti. Yerlerinden ayrlmayan Abdullah b. Cübeyr ve on arkadaā müāriklerle çarpāa çarpāa āehit düātüler. Sonunda Halid b. Velid Ayneyn tepesinin doþusundan Müslüman ordusunun arkasna sarkt ve ganimet toplamakta olan Müslüman askerler üzerine ani bir baskn yapt. Bunu gören Kureyā ordusu da geri dönerek Müslümanlara saldrd. Önden ve arkadan yaplan iki hücum, bir baāka deyiāle iki ateā arasnda kalan müslümanlar paniþe kapldlar ve savaā düzenleri bozuldu. Saflar bozulmuā, Müslümanlarn bir ksm da silahlarn brakmāt. Tekrar silaha sarlp çarpāmaya baāladlar. Hz. Hamza’y öldürmek için frsat kollayan Vahāî b. Harb emeline savaān bu safhasnda ulaāt. Önde Okçular Tepesi, Arkada Uhud Daþndan Bir Görünüm Müārik ordusundan dört kiāi, ÿbn Kamie, Abdullah b. Āihab, Utbe b. Ebû Vakkas ve Übey b. Halef özellikle Hz. Peygamber’i hedef almālard. ÿbn Kamie, Hz. Peygamber’in yanna kadar sokulmay baāararak bir klç darbesiyle onun yüzünü yaralad. Bu āiddetli darbeden Hz. Peygamber’in miþferi ikiye bölünerek halkalar yanaþna batt. Utbe b. Ebû Vakkas tarafndan atlan bir taāla Hz. Peygamber’in alt dudaþ yarld ve bir diāi krld. Abdullah b. Āihâb onu alnndan yaralad. Übey b. Halef Hz. Peygamber’i öldürmek üzere hare174 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 174 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi 75. 76. 77. Uhud daþ ve Uhud Savaā’nn yapldþ alann Okçular Tepesi’nden genel görünüāü kete geçti. Peygamberimiz ona bir mzrak atarak atndan düāürdü. Übey bu yaralanmann tesiriyle Mekke’ye dönerken yolda öldü. Übey daha önce Bedir Savaā’nda esir düāen oþlunun fidyesini ödemek üzere Medine’ye geldiþinde Peygamberimize, bir at beslediþini ve onun üzerinde kendisini öldüreceþini söylemiā, Hz. Peygamber de “Bilakis onun üzerinde ināallah ben seni öldürürüm” karālþn vermiāti. Ebû Âmir tarafndan savaātan önce alana çukurlar kazlmā ve üzerleri kamufle edilmiāti. Önünde bulunan çukura kendisinin veya atnn düāmesi sonucu Hz. Peygamber’in diz kapaklar yaraland. Bütün bunlar karāsnda “Peygamberine bunlar yapan bir millet nasl felâha kavuāur? Halbuki o Peygamber onlar Allah’a davet ediyor” diyordu.75 ÿçlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin de bulunduþu bir grup sahâbî Hz. Peygamber’in etrafnda halka oluāturarak onu korudular. Ebû Dücâne vücuduyla onu bir kalkan gibi koruyor, Sa’d b. Ebû Vakkas da düāmana ok atyordu. Düāmann vurduþu klç darbelerine karā Hz. Peygamber’i koruyan Talha b. Ubeydullah’n kolu kesildi ve çolak kald. Bu arada ÿbn Kamie, Mus’ab b. Umeyr’i āehit etti. Onu Hz. Peygamber’e benzeterek, öldürdüþünü sand.76 O esnada Hz. Peygamber’i gören Ka’b b. Mâlik, “Ey mü’minler! Müjde! Resûlullah burada!” diye haykrd. Müslümanlar toplandlar. Mus’ab b. Umeyr’in āehit düāmesi üzerine Hz. Peygamber sancaþ Hz. Ali’ye teslim etti.77 ÿçlerinde Hz. Fâtma ve Hz. Âiāe’nin de bulunduþu on dört Müslüman kadn savaā alanna yiyecek ve su getirdiler; yarallarn tedavisi ile ilgilendiler. Hz. Fâtma babasnn Vâkdî, I, 244-245; ÿbn Hiāâm, II, 80; ÿbn Sa’d, II, 45; Taberî II, 515. Vâkdî, I, 246. ÿbn Hiāâm, II, 73. 175 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 175 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji yüzündeki kanlar temizlemeye çalāt. Kann dinmediþini görünce bir hasr parçasn yakp küllerini Peygamber’in yüzüne bastrarak kanamay durdurmay baāard.78 Hz. Peygamber yaral olduþu için öþle namazn oturarak kld. Müslümanlar da arkasnda oturarak kldlar.79 Hz. Peygamber az sayda ashabyla Uhud daþna sþnd. Ebû Süfyan, savaā alanndan ayrlmadan önce Hz. Peygamber’in saþ olup olmadþn öþrenmek üzere Müslüman topluluþa hitaben “ÿçinizde Muhammed var m?” diye üç defa sordu. Hz. Peygamber cevap verilmemesini istedi. Bu defa Ebû Süfyan “ÿçinizde Ebû Bekir var m?, ÿçinizde Ömer var m?” diye sordu ve bu sorusunu da üç defa tekrarlad. Cevap Uhud daþnda Hz. Peygamber ve arkadaālarnn verilmeyince “Eþer saþ olsalard sþndþ mekandan bir görünüā cevap verirlerdi. Bunlarn üçü de ölmüā ve iā bitmiā” dedi. Hz. Ömer buna dayanamayp “Yalan söyledin Allah düāman! Saydþn āahslarn hepsi saþdr. Allah seni zelîl ve hakîr etmek için onlar saþ brakt” dedi. Ebû Süfyan “Savaā srayladr. Bu gün Bedir Savaā’na bedeldir” dedi. Hz. Ömer “Evet ama eāit deþiliz. Zira bizim ölülerimiz cennette; sizin ölüleriniz ise cehennemdedir” āeklinde cevap verdi. Ebû Süfyan “Yüce ol Hübel, aziz ol Hübel” diyerek Hübel adl putu övdü. Bunun üzerine Hz. Ömer, Hz. Peygamber’den izin alarak “Allah yüce ve her āeyden üstündür” dedi. Ebû Süfyan “Bizim Uzzâ’mz var, sizin Uzzâ’nz yok” diyerek Uzzâ adl put ile öþündü. Hz. Ömer “Allah bizim mevlâmzdr. Sizin mevlânz yoktur” diye karālk verdi. Bundan sonra Ebû Süfyan “Gelecek yl sizinle Bedir’de buluāalm ve savaāalm” dedi. Hz. Peygamber’in emriyle Hz. Ömer “Olur, ināallah” āeklinde cevap verdi. Ebû Süfyan bu konuāmadan sonra arkadaālarnn yanna döndü. Kureyā ordusu daha sonra savaā alann 78. 79. Makrîzî, s. 138. ÿbn Hiāâm, II, 87. 176 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 176 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi terkederek, Medine’ye saldrmadan Mekke’ye doþru ilerlemeye baālad. Peygamberimiz onlarn Medine üzerine saldrp saldrmayacaklarn izlemek üzere Sa’d b. Ebû Vakkas’ (Baz kaynaklara göre Ali b. Ebû Tâlib’i) görevlendirdi.80 Müārikler tarafndan Hanzale b. Ebû Âmir dāndaki āehitlerin hepsine iākence yapld. Hanzale’nin, müārikleri destekleyen babas meāhur Ebû Âmir, Hanzale’nin cesedine iākence yaplmasna engel oldu.81 Vahāî, Hz. Hamza’nn ciþerini sökerek Hind bint Utbe’ye götürdü. Hind ciþerden bir parçay aþzna alarak çiþnedi, sonra geri çkard. Vahāi’ye mükafat olarak zinet eāyalarn verdi. Hz. Peygamber amcas Hz. Hamza’nn cesedinin yarlp ciþerinin çkarldþn, iākence yapldþn, burnunun ve kulaklarnn kesildiþini görünce son derece üzüldü; āayet müāriklere karā bir daha zafer kazanrsa onlardan otuz kiāiye ayn āekilde misilleme yapacaþn söyledi.82 Ancak nâzil olan bir ayette böyle bir intikam yasakland.83 Hz. Peygamber aff tercih etti ve kimseye misilleme yapmad. Hz. Peygamber’in halas Safiye, kardeāi Hamza’nn āehit edildiþini duyunca savaā alanna geldi. Hz. Peygamber, Safiye’nin oþlu Zübeyr b. Avvam’dan, Hz. Hamza’ya yaplan iākenceyi görmemesi için annesini alandan uzaklaātrmasn istedi. Zübeyr ona “Anneciþim, Peygamber sana dönmeni emrediyor” dedi. Bunun üzerine Safiye, kardeāine iākence yapldþn duyduþunu, fakat bunun, Allah yolunda az olduþunu ve sabredeceþini söyledi. Zübeyr’in durumu kendisine bildirmesi üzerine Hz. Peygamber Safiye’yi rahat brakmasn söyledi. Safiye kardeāinin cenazesinin yanna gelerek ona yaplanlar gördü, dua ve istiþfarda bulundu.84 Görüldüþü üzere Uhud Savaā’nn birinci aāamasnda Müslümanlar galip gelmiālerdir. ÿkinci aāamas Müslümanlar için bir felaket olmuātur. Üçüncüsünde ise savunma safhas baālamak üzereydi, ki bu son aāamada Enes b. Nadr, Sa’d b. Ebû Vakkas ve Ebû Dücâne gibi baz Müslümanlarn büyük kahramanlklar görülmüātür. Uhud Savaā’nda Müslümanlarn içine düātüþü son durumun yenilgi olarak deþerlendirilmemesi gerekir. Evet, Müslümanlar yara almālardr, yetmiā āehit vermiālerdir, ama düāmana teslim olmamālar, savaāmaktan ylmamālar ve toprak kaybetmemiālerdir. Hepsinden önemlisi düāman ordusu Müslümanlardan esir ve ganimet elde edememiātir. Hatta Medine’ye saldrmaya bile cesaret ede- 80. 81. 82. 83. 84. Vâkdî, I, 296-298;ÿbn Sa’d, II, 47-48; Taberî, II, 526-527. ÿbn Seyyidinnâs, II, 38. Vâkdî, I, 290, 332; ÿbn Hiāâm, II, 95-96; Taberî, II, 528-529. Nahl Sûresi 126. Taberî, II, 529. 177 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 177 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji meyip Mekke’nin yolunu tutmuālardr. Bu savaāta müārikler yirmi iki (yirmi üç veya otuz yedi olduþu da söylenir) ölü vermiālerdir. Kur’an- Kerim’de Uhud Savaā hakknda, müāriklerin hazrlklar da dahil, savaān hemen her safhas hakknda bilgiler yer almātr. Müāriklerin mallarn insanlar Allah yolundan çevirmek için harcadklar ve daha da harcayacaklar,85 Hz. Peygamber’in mü’minleri savaā için duracaklar yerlere yerleātirmek üzere erkenden ailesinden ayrldþ,86 hâmîleri Allah olduþu halde iki grubun (Benî Seleme ve Benî Hârise) bozulmaya yeltendiþi,87 Müslümanlarn yara aldþ, fakat buna karālk müāriklerin de yara aldþ,88 Resûlüllah’n arkalarndan çaþrrken baz mü’minlerin kimseye bakmadan kaçtklar,89 üzüntünün ardndan bir güven geldiþi,90 iki topluluþun karālaātþ gün, āeytann geri dönenleri, iāledikleri birtakm iālerden dolay yoldan kaydrmak istediþi, ama Allah’n onlar affettiþi91 bildirilmektedir. Müslümanlarn, baākalarn iki misline uþrattþ musibete kendileri uþraynca “Bu da nereden geldi”? dedikleri haber verilmekte ve buna karā Hz. Peygamber’in “Bu kendinizdendir” cevabn vermesi istenmektedir.92 Resûlüllah ölse veya öldürülse bile Müslümanlarn savaā meydannda ve ÿslâm’da sebat etmeleri gerektiþi93 belirtilmektedir. Bu ayet-i kerîmede Hz. Peygamber’in öldüþüne dair yalan haberin yaylmas üzerine infiale kaplan Müslümanlar tenkit edilmekte; Hz. Muhammed (s.a.s.)’in fâni, ÿslâm’n ise bâki olduþu, bu sebeple o ölse bile Müslümanlarn bunu sükûnetle karālayp dinlerinde sebat etmeleri gerektiþi hatrlatlmaktadr. Bir baāka ayet-i kerîmede, iki topluluþun karālaātþ gün Müslümanlarn baāna gelenin, Allah’n izniyle ve inananlar ve iki yüzlülük yapanlar, yani münafklar bilmesi için olduþu94 açklanmaktadr. Uhud Savaā’ndan bahseden daha baāka âyet-i kerimeler de mevcuttur.95 Uhud Savaā’ndan sonra baz münafklar ve Yahudiler Hz. Peygamber ve Müslümanlar aleyhinde saþda solda ileri geri konuāmaya baāladlar. Hz. Ömer’in 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. Enfâl Sûresi 36. Âl-i ÿmrân Sûresi 121. Âl-i ÿmrân Sûresi 122. Âl-i ÿmrân Sûresi 140. Âl-i ÿmrân Sûresi 153. Âl-i ÿmrân Sûresi 154. Âl-i ÿmrân Sûresi 155. Âl-i ÿmrân Sûresi 165. Âl-i ÿmrân Sûresi 144. Âl-i ÿmrân Sûresi 166. Uhud Savaā’nn Kur’an’a yansmas için bk. Vâkdî, I, 319-329; ÿbn Hiāâm, II, 106 vd.; Ömer Özsoy-ÿlhami Güler, s. 672-675. 178 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 178 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi bu münafklar ve Yahudileri öldürmek için izin istemesi üzerine Hz. Peygamber Yahudiler için “Yahudiler bizim zimmetimizdedir. Ben onlar öldüremem”; münafklar için de “Ben, ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedü’r-Resûlüllah diyen kiāiyi öldürmekten nehyolundum” diyerek buna müsade etmedi.96 Uhud Savaā’ndan alnmas gereken dersler ve baz gerçekler āu āekilde özetlenebilir: Resûlüllah her zaman olduþu gibi bu savaāta da istiāareye önem vermiātir. Okçularn onun emirlerine uymamalar can kaybna sebep olmuātur. Bu da zaferin sabrla ve komutann emirlerine itaatle elde edileceþini göstermektedir. Ganimet elde etme arzusu, Allah rzasn kazanmann ve Hz. Peygamber’e itaatn önüne geçmemelidir. Bunun aksine uygulamalar yenilgiye yol açmātr. Müslümana gevāeklik, ümitsizlik yakāmaz. Peygamberimiz Uhud āehitlerini her yl ziyaret ederdi. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman da onun bu uygulamasn devam ettirmiālerdir.97 f- Uhud ÿle Hendek Savaā Arasnda Müāriklerle ÿliākilerde Birtakm Geliāmeler Hz. Peygamber, Uhud āehitlerini, elbiseleri ve kanlaryla ykanmadan defnedip ayn gün Medine’ye döndü. Müslümanlar evlerine çekilip yaralarnn tedavisi ile meāgul olmaya baāladlar. Yaral olan Hz. Peygamber ertesi gün sabaha doþru, Kureyā ordusunun Medine’ye baskn düzenlemek istediþine dair bir haber ald. Hem düāmann basknn önlemek ve hem de Müslümanlarn zayf düāmediþini göstermek maksadyla Kureyā ordusunu takip etmeye karar verdi. Sadece bir gün önce Uhud’da bulunmuā olanlara katlma iznini verdiþi beā yüz kiāilik bir orduyla Medine’ye sekiz mil uzaklktaki Hamrâülesed’e kadar giderek burada beā gün konaklad. Bu sefer, “Hamrâülesed Gazvesi” olarak bilinir. Takip edildiþini anlayan müārik ordusu geri dönmeye cesaret edemeyerek Mekke’ye doþru yoluna devam etti. Peygamberimiz Hamrâülesed’de bulunduklar beā gün boyunca Müslümanlarn saysn kalabalk göstermek ve düāmann kalbine korku salmak için geceleri ateā yaktrd. Yaklan beā yüz ateāin alevleri çok uzak mesafelerden görülebiliyordu. Henüz ÿslâmiyeti kabul etmemiā olan Ma’bed elHuzâî, Hamrâülesed’e gelerek Uhud Savaā’nda Müslümanlarn uþradþ musibetten dolay Hz. Peygamber’e üzüntülerini bildirdi. Ma’bed’in kabilesi Huzâa, Hz. Peygamber’in müttefiki idi ve çevrede olup bitenleri ona bildiriyorlard. Ma’bed el-Huzâî, Hz. Peygamber’in yanndan ayrldktan sonra Mekke’ye doþru 96. 97. Makrîzî, s. 165-166. Uhud Savaā hakknda geniā bilgi için bkz. Vâkdî, I, 199-334; ÿbn Sa’d, II, 36-48; ÿbn Sa’d’n Uhud Savaā hakknda verdiþi bilgilerin Vâkdî’nin ksa bir özeti olduþu anlaālmaktadr. O nedenle bu savaāla ilgili dipnotlarda detayl olarak ad geçen eseri gösterme gereþi duymadk. ÿbn Hiāâm, II, 60-168; Belâzürî, I, 311-338; Taberî, II, 499-533; ; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 145-157; Makrîzî, s. 113-170. 179 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 179 17.04.2012 16:04:10 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji yola çkt. Medine’ye yetmiā dört km. uzaklktaki Revhâ mevkiinde Kureyā ordusuna yetiāti. Kureyāliler bu srada Medine’ye dönmeyi ve saþ kalan Müslümanlar öldürmeyi tartāyorlard. Ma’bed, Müslümanlarn Uhud Savaā’nda bulunamayanlarn da katldþ büyük bir ordu ile kendilerini takip ettiklerini ve geri dönmelerinin kendileri için tehlikeli olacaþn Ebû Süfyan’a söyledi. Bu sözler üzerine telaāa kaplan Ebû Süfyan ordusuna hareket emri vererek Mekke’ye doþru yola koyuldu. Ma’bed bu son geliāmeyi Hz. Peygamber’e bildirdi. Müārik ordusu Mekke’ye doþru yol alrken Medine yönüne gitmekte olan küçük bir kervanla karālaāt. Ebû Süfyan bu kervan vastasyla Hz. Peygamber’e gözdaþ vermek amacyla “Medine’ye geri döneceklerini ve saþ kalan Müslümanlar öldüreceklerini” bildirdi. Bu haber kendisine ulaānca Hz. Peygamber “Allah bize kâfîdir. O ne güzel vekildir (Hasbünallâhü ve ni’me’l-vekîl)” dedi. Müslümanlar Hamrâülesed’de beā gün kaldktan sonra 17 āevval 3/2 Nisan 625’te Medine’ye döndüler.98 Bu arada Kureyā müārikleri dānda kalan müārik Arap kabileleriyle Müslümanlar arasnda meydana gelen birkaç olaya temas etmek gerekir. Bunlar, Esed, Âmir b. Sa’saa, Hüzeyl, Lihyân, Adal ve Kâre kabileleri ile Müslümanlar arasnda meydana gelen Katan Seferi, Bi’r-i Maûne ve Recî’ olaylardr. Bunlardan Recî’ Olay ile Mekke müārikleri arasnda da baþlant mevcuttur. Medine’den Frat’a kadar uzanan geniā bir alana yaylmā olan Esed kabilesi Uhud Savaā’ndan sonra bu savaāta güç kaybna uþradþn düāündükleri Müslümanlara karā ani bir baskn yapmaya ve Medine’yi yaþmalamaya karar verdi. Bu kabileyi böyle bir hareket için, daha sonra peygamberlik iddiasnda bulunacak olan Tuleyha b. Huveylid ile kardeāi Seleme kākrtmālard. Durumdan haberdar olan Hz. Peygamber onlara karā Uhud Savaā’ndan üç ay kadar sonra Muharrem aynda Ebû Seleme baākanlþnda 150 kiāilik bir kuvvet gönderdi. ÿslâm birliþi Esed kabilesinin suyunun bulunduþu Katan’a kadar ilerledi. Sonunda Tuleyha’nn adamlar toplanmaya dahi frsat bulamadan etkisiz hale getirilip daþtldlar.99 Uhud Savaā’ndan dört ay sonra Safer 4/Temmuz 625’te Müslümanlar üzüntüye boþan bir olay olan Bi’r-i Maûne fâcias meydana geldi. Bu olay āöyle geliāti: Âmir b. Sa’saa kabilesi baākan Ebû Berâ (Âmir b. Mâlik) Medine’ye gelerek Hz. Peygamber’e baz hediyeler takdim etti. Fakat Hz. Peygamber “Ben bir müārikin hediyesini kabul etmem” diyerek bunu reddetti. Halbuki Ebû Berâ’n hediyesini hiçbir Mudarl reddetmemiāti. Bundan sonra Hz. Peygamber, Ebû Berâ’ ÿslâm’a davet etti. Fakat o kabul etmemekle birlikte yanndan da uzaklaāmad. Kabile98. 99. Vâkdî, I, 334-340; ÿbn Hiāâm, II, 101-105; ÿbn Sa’d, II, 48-49; ÿbrahim Sarçam, “Hamrâülesed Gazvesi”, DÿA, XV, 498. Vâkdî, I, 340-346; ÿbn Sa’d, II, 50. 180 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 180 17.04.2012 16:04:11 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Bi’r-i Maûne ve Recî’ Olaylar sine ÿslâm’ anlatacak kimseler göndermesini Hz. Peygamber’den rica etti. Peygamberimiz davetçilerin baālarna bir tehlike gelebileceþinden endiāe ettiþini söyledi. Ebû Berâ’n onlarn emniyetini garanti etmesi üzerine Ehl-i Suffe’den yetmiā kadar kurrây ad geçen kabileye gönderdi. Davetçiler, Âmir b. Sa’saa kabilesine ÿslâmiyeti tantacak ve Kur’an- Kerim öþreteceklerdi. Heyet, Bi’r-i Maûne denilen kuyunun yanna varnca konaklad. ÿçlerinden Harâm b. Milhân adl sâhâbî, Âmir b. Sa’saa kabilesinin baākanna Hz. Peygamber’in mektubunu götürdü. Bu srada Ebû Berâ’n öldüþüne dair bir āayia yaylmas üzerine, elçi, mektubu Ebû Berâ’n yeþeni Âmir b. Tufeyl’e verdi ve yanndakileri ÿslâm’a davet etti. Öteden beri ÿslâm’a karā olan Âmir b. Tufeyl, mektubu okumadþ gibi elçiyi de öldürttü. Peāinden Bi’r-i Maûne’de bulunan ÿslâm davetçilerine saldrmak üzere kabilesinden adam toplamaya çalāt. Ancak Ebû Berâ, davetçilere eman tandþn ilan ettiþi için kimse onun sözüne kulak asmad. Bunun üzerine Âmir b. Tufeyl’in Süleym kabilesinin kollarndan topladþ askerler ÿslâm heyetine saldrarak Amr b. Ümeyye ve Ka’b b. Zeyd hariç hepsini öldürdüler. Esir edilen Amr b. Ümeyye, Âmir b. Tufeyl tarafndan serbest brakld. Amr b. Ümeyye Medine’ye gelirken Âmir kabilesinden yolda rastladþ ve Hz. Peygamber’in eman vermiā olduþu iki kiāiyi bilmeden öldürdü. Daha sonra Hz. Peygamber bu 181 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 181 17.04.2012 16:04:11 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji iki maktulün diyetini ödeyecektir. Hz. Peygamber olay öþrenince çok üzüldü. Çünkü ÿslâm davetçileri sadece ÿslâm’ anlatmak için gönderilmiālerdi. Üstelik savunmaszdlar ve kendilerinin can güvenliþi için de teminat verilmiāti. Rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.s.), daha evvel kendisine ve ashabna yaplan hakszlk ve tecavüz karāsnda bedduaya yeltenmediþi halde, otuz veya krk gün sabah namazlarnda Bi’r-i Mâûne’de ÿslâm davetçilerini öldüren kabilelere beddua etmiātir.100 Recî’ olaynn meydana geldiþi alandan bir görüntü Yine ayn yln Safer aynda, Bi’r-i Maûne faciasnn meydana geldiþi sralarda Recî’ Olay meydana geldi. Adal ve Kâre kabilelerinden bir heyet Medine’ye Hz. Peygamber’e gelerek kabilelerine ÿslâm’ öþretecek bir heyet göndermesini rica ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in gönderdiþi on kiāiden oluāan ekip Mekke ile Usfân arasnda Hüzeyl kabilesine ait Recî’ suyuna vardklarnda Hüzeyl kabilesinin bir kolu olan Lihyânoþullarndan yüz kadar silahl bir birlik yanlarna gelerek kendilerini esir alp Mekke müāriklerine satacaklarn söylediler. Heyet mensuplarndan Hubeyb b. Adiy, Abdullah b. Târk ve Zeyd b. Desinne dāndakiler teslim olmay reddederek müāriklerle çarpāmalar sonucu āehit edildiler. Lihyânoþullar, bu üç kiāinin ellerini baþlayarak Mekke’ye doþru hareket ettiler. Abdullah b. Târk kendilerine reva görülen muameleye tahammül edemeyerek yolda baþn çözdü ve müāriklerle çarpāarak āehit düātü. Onun I, 346-353; ÿbn Hiāâm, II, 183-186; ÿbn Sa’d, II, 51-53; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 161164; Ahmet Önkal, “Bi’r-i Maûne”, DÿA, 195-196. 100. Vâkdî, 182 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 182 17.04.2012 16:04:11 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Recî’ olaynn meydana geldiþi alandan bir baāka görüntü kabri Zahrân’dadr. Hubeyb ile Zeyd’i Mekke’ye götürerek, Bedir’de öldürülen yaknlarnn intikamn almak isteyen Mekkelilere sattlar. Mekke müārikleri bu iki sahâbîyi bir müddet hapiste tuttuktan sonra āehir dāndaki Ten’îm mevkiine götürdüler ve onlar daraþacna asarak iākence ile āehit ettiler. Zeyd aslmak üzere daraþacna getirildiþinde Ebû Süfyan ile aralarnda geçen konuāma, sahâbenin Hz. Peygamber’e baþllk derecesini göstermesi bakmndan önemlidir. Ebû Süfyan ona sorar: “Ey Zeyd! Muhammed’in āimdi yanmzda senin yerinde olup onun boynunu vurmamz ve sen de ailenin yannda olman ister miydin”? Zeyd āu cevab verir: “Vallahi, ben ailemin arasnda bulunurken, Muhammed’e āimdi bulunduþu yerde bir diken batmasn bile istemem”. Bunun üzerine Ebû Süfyan āunlar söyler: “Muhammed’in arkadaālarnn onu sevdiþi ölçüde insanlardan hiç birinin bir baāka kimseyi sevdiþini görmedim”. Hubeyb b. Adiy’e de ÿslâm’dan dönerse serbest brakacaklarn bildirdiler. Fakat o bunu kabul etmedi. Ölmeden önce iki rekat 183 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 183 17.04.2012 16:04:11 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji namaz klmasna izin vermelerini istedi ve namazn ksa sürede bitirdi. Ölümünü geciktirmek için uzattþn sanmamalar için namazn uzatmadþn söyledi. Hubeyb burada söylediþi bir āiirle Müslüman olarak öldükten sonra ölüm āeklinin hiç önemi bulunmadþn belirtti. Nihayet müārikler onu kuru bir aþaca baþlayarak çarmha gerdiler. Bedir’de öldürülenlerin çocuklarn -bu çocuklarn saysnn krk olduþu söylenmektedir- getirerek ellerine mzrak verdiler ve onu āehit ettiler.101 Ahde vefâ ve verilen emâna riayet, Araplarn câhiliye döneminde bile en fazla önem verdikleri hususlard. Fakat Âmir ve Lihyânoþullar her iki olayda da Hz. Peygamber’e verdikleri sözü tutmamālar ve ÿslâm davetçilerini haince āehit etmiālerdir. g- Hendek Savaā (5/627) Medine’nin çevresine āehri savunmak amacyla kazlan hendekten dolay bu savaāa “Hendek Gazvesi” denildiþi gibi, çeāitli gruplar bir araya gelerek Müslümanlara saldrdþ için “Ahzâb Gazvesi” diye de anlmaktadr. Kur’an- Kerim’de, içerisinde bu savaātan bahsedilen “Ahzâb” adnda bir sûre mevcuttur. Bedir Savaā ile āimdi bahsedeceþimiz Hendek Savaā arasnda geçen üç yl zarfnda -ileride görüleceþi üzere- Müslümanlarla Yahudiler arasndaki iliākilerde baz geliāmeler yaāanmātr. Hendek Savaā’nn sebeplerinin daha iyi anlaālabilmesi için bu geliāmelere burada ksaca temas etmek yerinde olacaktr. Yahudilerden Kaynukâ’ ile Benî Nadîr, hicretten sonra Müslümanlarla gerçekleātirilen antlaāmay ksa süre sonra bozmuālar, Mekke müārikleriyle iābirliþi içine girmiāler ve daha da ileri giderek Hz. Peygamber’i öldürmeye teāebbüs etmiālerdir. Bunun üzerine önce Benî Kaynukâ’, daha sonra da Benî Nadîr, Medine’den çkarlmālardr. Benî Nadîr Yahudilerinden bazlar Hayber’e sþnmālardr. Hendek Savaā esnasnda Medine’de Yahudi kabilelerinden sadece Benî Kurayza bulunuyordu. Hayber’e yerleāen Yahudilerden ve diþer ÿslâm karātlarndan, içlerinde Huyey b. Ahtab ve Hristiyan Ebû Âmir’in de bulunduþu yirmiye yakn kiāi Mekke’ye giderek Kureyā müāriklerini Müslümanlarla savaāa teāvik ettiler. Ebû Süfyan onlarn bu teāebbüsüne çok sevindi. Bu heyet, Kureyā’ten sonra Gatafân, Süleym, Esed, Fezâre, Mürre ve Eāca’ gibi müārik Arap kabilelerini de çeāitli vaatlerle ayaklandrd. Mesela Gatafân kabilesine Hayber’in bir yllk hurma mahsulünü vermeyi kabul ettiler. Burada hemen belirtelim ki, Gatafânllar, ister Yahudilerle, ister müāriklerle ve ister Müslümanlarla, hangisi iālerine geliyor ve menfaatlerine uygun düāüyorsa iābirliþi içine giriyorlard. Bu defa müāriklerle itI, 353-362; ÿbn Sa’d, II, 55-56; Makrîzî, s. 174-178; M. Yaāar Kandemir, “Hubeyb b. Adî”, DÿA, XVIII, 266-267. 101. Vâkdî, 184 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 184 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi tifak kurdular. Mekke çevresindeki Sakîf ve Kinâne kabileleri de Kureyā’e destek verdiler. Bu suretle Yahudiler, Kureyāliler ve diþer müārik Arap kabileleri Müslümanlar aleyhinde birleāmiā oluyordu. Sonunda Mekke ve çevresinden dört bin kiāilik ordu topland. Savaā sancaþ Dârunnedve’de açld. Mekke’den hareket eden dört bin kiāilik orduya çevreden gelen birliklerin katlmasyla müārik ordusunun toplam asker says Medine’ye varldþnda on bine ulaāt. Diþer taraftan müāriklerin Medine üzerine yürüdüþünü Huzâa kabilesinden on günlük yolu dört gecede katederek gelen bir haberci vastasyla öþrenen Hz. Peygamber, Medine’de kalp savunma savaā yapmak veya düāman āehir dānda karālamak hususunda sahâbîlerin görüālerine baāvurdu. Müzâkerede savunma savaā yaplmasna, savunma metodu olarak da, Selmân- Fârisî’nin tavsiyesi üzerine āehrin hücuma açk ksmlarna hendek kazlmasna karar verildi.102 Medine’nin taālk, aþaçlk ve daþlk ksmlar zaten düāman ordusunun āehre giriāine elveriāli deþildi; yollar da dard. Hz. Peygamber bir grup sahabe ile birlikte keāfe çkarak kazlacak yerleri belirledi. Kurayza Yahudilerinden de ödünç olarak kaz aletleri ald. Hendeþin kazlmasnda ve savunulmasnda üç bin Müslüman görev ald. Her on kiāilik takma krk zirâ’lk (bir zirâ’ yaklaāk 52 cm.) yer ayrd. Kendisi kaz iāine nezaret ettiþi gibi bizzat çalāt; toprak kazd ve srtnda toprak taād. Hendek, içine düāenin çkamayacaþ derinlikte ve karādan karāya bir süvarinin atlayamayacaþ geniālikte planland. Buna göre derinlik ve geniālik ölçüleri de tespit edildi. Hendeþin bugünkü ölçülerle yaklaāk 5500 m. uzunluþunda, 9 m. eninde ve 4,5 m. derinliþinde olduþu tahmin edilmektedir.103 Müslümanlar hem hendeþin düāman tarafndan doldurulmasn önlemek ve hem de bu topraþ siper olarak kullanmak amacyla kazdan çkan topraþ kendi taraflarna yþdlar. Ayrca düāmana atmak için kendi taraflarna taā yþdlar.104 Hendek kazma iāi tamamlandþnda Medine sanki bir kale haline geldi. Hz. Peygamber ÿslâm ordusu için karargâh olarak Sel’ daþnn eteþini seçti. Kendisi için bir Türk çadr kuruldu.105 Aile fertlerini ayr ayr Hendek Savaā esnasnda Hz. Peygamber hisarlara gönderdi. için bir Türk çadr kurulmuātu 102. Vâkdî, II, 444-445; Taberî, II, 566. Hz. Peygamber’in Savaālar, s. 137. 104. Vâkdî, II, 446. 105. ÿbn Sa’d, VI, 83. 103. Hamidullah, 185 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 185 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hendek Savaā’nda Müslümanlarn karargah kurduþu alandan bir görünüm Düāman birlikleri güneyden ve kuzeyden Medine çevresine geldiklerinde hendek kazma iāi tamamlanmāt. Kureyāliler ve onlarn güney müttefikleri, Kur’an- Kerim’de de bildirildiþine göre “Müslümanlarn alt yanlarndan”, kuzey müttefikleri ise, yani Gatafân ve Fezâreliler, Yahudilerin Hayber’in bir yllk mahsulüne karālk Esed ve Necid’de oturan kabilelerle birleāerek “üst yanlarndan” gelmiālerdi.106 Müārikler, alāk olmadklar bir savunma tedbiri olan hendekle karālaānca āaākna döndüler. Bölgelerinden çkarken yanlarna bu tür bir savaāta kullanlabilecek malzeme de almamālard. Müārikler Medine çevresinde üç ayr karargâh kurdular. Ordunun genel komutan Kureyā lideri Ebû Süfyan b. Harb idi. Hendek kuāatmasndan bir ay önce hasat yaplmā ve tarlalardan mahsül toplanmā olduþundan, düāman askerleri hayvanlarn beslemekte güçlük çekmeye baāladlar. Ordu ile birlikte getirdikleri yiyeceklerle yetinmek zorunda kaldlar.107 Seçkin üç bin Müslüman asker ve otuz beā atl, hendeþi korumaya ve devriye gezmeye baālad. Çünkü sadece hendek kazmak yeterli deþildi; ayn zamanda onun korunmas gerekiyordu. Piyadeler ve süvariler arasnda görev taksimi yapld. Düāman atllar hendek boyunca dolaāyorlar, hendeþin savunulmas zayf 106. Ahzâb Sûresi 10. II, 444. 107. Vâkdî, 186 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 186 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi 187 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 187 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji noktalarn araātryorlard. Onlar hendeþi geçebilmek maksadyla bir geçit oluāturmak için harekete geçtiþinde Müslümanlar tarafndan ok yaþmuruna tutuluyorlard. Düāmann basks sonucu Müslümanlar zaman zaman skntl anlar yaāadlar. Hz. Peygamber’in öþle, ikindi, akāam ve yats namazlarn zamannda eda edemediþi günler oldu.108 Baz cesur düāman süvarileri bir iki defa hendeþi aāmaya teāebbüs ettiler. Bunlardan Nevfel b. Abdullah el-Mahzûmî, hendeþi aāmay baāaramayarak içine düātü ve Hz. Ali veya Zübeyr b. Avvam tarafndan öldürüldü. Düāman, Nevfel b. Abdullah’n cesedinin iade edilmesi için on bin dirhem vermeyi teklif etti. Hatta Ebû Süfyan’n yüz deve gönderdiþi söylenir. Ancak Hz. Peygamber onun cesedini karālksz olarak iade etti.109 Düāmann birkaç defa daha hendeþi aāma teāebbüsü baāarszlkla sonuçland. Kuāatma uzadkça müāriklerin hem kendilerinin ve hem de hayvanlarnn yiyecekleri tükenmeye baālad. Bu arada onlarn Hayber’den yiyecek takviyesi gördükleri anlaālmaktadr. Nitekim bir defasnda Benî Nadîr Yahudilerinden Huyey b. Ahtab’n gönderdiþi yirmi deve yükü arpa, hurma ve hurma kabuþu Müslümanlarn eline geçti. Müārikleri organize ederek on bin kiāilik orduyla Medine’nin kuāatlmasna sebep olan Huyey b. Ahtab, dāardaki ordunun hendeþi aāamayacaþn görünce, vahann güneydoþusunda oturan Kurayza Yahudi kabilesinin baākan Ka’b b. Esed’e giderek onu müāriklerle birleāmeye ve Müslümanlar arkadan vurmaya raz etmeye çalāt. Huyey b. Ahtab’n Ebû Süfyan tarafndan yolda gönderildiþi de söylenmektedir.110 Ka’b b. Esed baālangçta isteksiz davrand; Hz. Muhammed (s.a.s.)’le daha önce antlaāma yaptþn, ondan sadece doþruluk ve vefa gördüþünü, bu sebeple antlaāmay bozmayacaþn açklad. Fakat Huyey b. Ahtab’n srarl teklifine dayanamad. Huyey, Hz. Peygamber tarafndan yazdrlmā olan antlaāma yazsn da getirterek parçalad. Bu suretle iāini saþlama almā oluyordu.111 Benî Kurayza’nn bu hareketi Müslümanlar zor durumda brakt; çünkü bu durumda iki ateā arasnda kalmā oluyorlard. Hz. Peygamber Hz. Ebû Bekir’le birlikte çadrnn içinde bulunduþu bir srada Hz. Ömer gelerek Benî Kurayza’nn antlaāmay bozduþunu haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Hasbünallahü ve ni’me’l-vekîl”(Allah bize yeter. O ne güzel vekildir) buyurdu ve gerekli önlemleri almak üzere faaliyete geçti. Hz. Peygamber’in Kurayza’nn tutum ve davranālarn izlemek üzere görevlendirdiþi Zübeyr b. Avvam, onlarn savaā için hazrlk yaptklarn tespit etti. Daha sonra durumu incelemek için gönderdiþi ve içlerinde Sa’d b. Muâz ve Sa’d 108. Vâkdî, II, 472-473; Makrîzî, s. 233. II, 474; Makrîzî, s. 234. 110. Vâkdî, II, 455. 111. Vâkdî, II, 456. 109. Vâkdî, 188 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 188 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi b. Ubâde’nin de bulunduþu bir ekip, Kurayza’y bozduklar antlaāmay yenilemeye davet etti. Yahudiler bunu kabul etmedikleri gibi ÿslâm heyetine hakaret ettiler; aralarnda sert tartāmalar meydana geldi. Bu giriāimlerinden bir sonuç elde edemeyeceklerini anlayan Müslüman elçiler Hz. Peygamber’e gelerek durumu bildirdiler.112 Bu geliāme Müslümanlar endiāe ve korkuya sevketti. Hz. Peygamber, kalelere ve saþlam binalara yerleātirilmiā olan hanmlar ve çocuklar Kurayza’nn ve onlarla iābirliþi yapabilecek müāriklerin saldrsndan korumak için gerekli askerî tedbirleri almaya baālad. Hz. Peygamber bu arada müāriklerin ittifakn bozmak için Gatafân birlikleri komutanlarndan Uyeyne b. Hsn ve Hâris b. Avf’a, kuāatmay terketmeleri karālþnda Medine mahsulünün üçte birini vermeyi teklif etti. Bir söylentiye göre üçte bir karālþnda antlaāma metni hazrlanp, henüz taraflar ve āahitlerce imzalanmamāt.113 Gatafânllar buna raz olmayp mahsulün yarsn istediler. Hz. Peygamber bu konuda ensardan Sa’d b. Muaz ve Sa’d b. Ubâde’nin düāüncelerini sordu. Bu iki sahâbî, Gatafânllarn câhiliye döneminde misafirlikte yaplan ikram ve satn alma dānda kendilerinden bir hurma bile almaya cesaret edemediklerini belirterek “Allah bizi ÿslâm ile āereflendirdikten ve bizi doþru yola sevkedip seninle āereflendirdikten sonra m onlara mallarmz vereceþiz”? diyerek böyle bir antlaāma yapmaya hiç gerek olmadþn söylediler. Bunun üzerine Peygamberimiz bu plan uygulamaktan vazgeçti ve görüāmelere son verdi.114 Bu arada Müslümanlar lehine bir baāka önemli geliāme oldu. Düāman saflarnda bulunan Eāca’ kabilesinin reisi Nuaym b. Mes’ud ÿslâmiyeti kabul ederek gizlice Hz. Peygamber’in yanna geldi. Kendisinin ÿslâm’ kabulünden müāriklerin haberi olmadþn ve Müslümanlara yardm edebileceþini bildirdi. Hz. Peygamber ona “harp hiledir” prensibinden hareketle faaliyette bulunabileceþini söyledi. Nuaym b. Mes’ud giriātiþi faaliyet sonucunda Yahudi-müārik ittifakn bozmay baāard. Āöyle ki; önce Kurayza’ya giderek, onlarn konumunun kuāatmaclardan farkl olduþunu, burasnn kendilerinin yurdu olduþunu, Kureyā ve Gatafân kabilelerinin er geç kendi yurtlarna döneceklerini, o zaman kendilerinin Müslümanlarla baābaāa kalacaklarn, böyle bir durum karāsnda ise Müslümanlara karā koyabilecek güçleri bulunmadþn hatrlatt. Onun için yanlarnda tutmak üzere müāriklerden rehin istemelerini tavsiye etti. Yahudiler bu görüāü isabetli buldular. Nuaym bu defa Kureyā müāriklerinin yanna giderek Ebû Süfyan ve etrafndakilere, Kurayzaoþullarnn Hz. Muhammed (s.a.s.)’le antlaāmay bozduklarna 112. Taberî, II, 570-572. Hiāâm, II, 223; Taberî, II, 573. 114. Vâkdî, II, 477 vd. ; Belâzürî, I, 246; ÿbn Hiāâm, II, 223; Taberî, II, 573. 113. ÿbn 189 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 189 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji piāman olduklarn, Kureyā ve Gatafân’dan rehine isteyeceklerini ve boyunlarn vurmak üzere Müslümanlara teslim edeceklerini söyledi. Āayet kendilerinden rehine isterlerse vermemelerini tavsiye etti. Bir müddet sonra Kurayza’nn kendilerinden rehine istemesi üzerine müārikler Nuaym b. Mes’ud’un söylediklerinin doþru olduþu kanaatine vardlar. Yahudilere haber göndererek asla rehine vermeyeceklerini bildirdiler. Āayet savaāmak isterlerse kendileriyle birlikte meydana çkmalarn istediler. Kurayzaoþullar ise rehine almadan onlarla birlikte savaāmayacaklarn belirttiler. Nuaym b. Mes’ud’un bu giriāimi Yahudilerle kuāatmaclarn birbirlerine olan güveni sarst. Gruplardan herbiri diþerini hainlikle suçladlar. Böylece Yahudi-müārik ittifak bozulmuā oldu.115 Bu srada Zilkade ay girmek üzereydi. Mekke çevresinde panayrlar kurulacak ve hac mevsimi baālayacakt. Ayn zamanda Haram Aylar da girmiā bulunuyordu. Bu nedenlerle Kureyāliler Mekke’ye dönmeye karar verdiler. Bu esnada ortaya çkan bir frtnada düāman çadrlar sökülmeye, ateāleri sönmeye ve atlar ürkmeye baālad. Bu hususa Kur’an- Kerim’de āu āekilde iāaret edilmektedir: “Ey iman edenler! Allah’n size olan nimetini hatrlayn; hani size ordular saldrmāt da, biz onlara karā bir rüzgâr ve sizin görmediþiniz ordular göndermiātik. Allah ne yaptþnz çok iyi görmekteydi”.116 Peygamberimiz gece vakti Huzeyfe b. Yemân’ müāriklerin ordugâhnda olup bitenler hakknda gizlice bilgi edinmek ve elde ettiþi bilgileri kendisine getirmek üzere görevlendirdi. Huzeyfe b. Yemân büyük bir cesaretle düāman saflarna girerek rüzgarn onlarn karargâhn altüst ettiþini, baākomutan Ebû Süfyan’n bir konuāma yaparak kuāatmay kaldrmaya karar verdiþini açkladþn ve bu kararnda ciddi olduþunu göstermek için devesinin ayaklarndaki baþ çözmeyi bile hatrna getirmeden üzerine bindiþini müāahede etti. Huzeyfe b. Yemân daha sonra saþ sâlim ÿslâm karargâhna dönerek düāman tarafnda olup bitenleri Hz. Peygamber’e anlatt. Müārik ordusunun kuāatmay kaldrmas üzerine Hz. Peygamber Müslümanlara evlerine dönmeleri için izin verdi. Hendek Savaā’nn Kur’an- Kerim’e yansdþ ve Ahzâb Sûresi’nin 9. âyetinden 27. âyetine kadarki ksmnn bu gazve dolaysyla nâzil olduþu görülmektedir. Allah Teâlâ bu hususla ilgili ilk âyetlerde mü’minlere, kendilerine olan nimetini hatrlamalarn, üzerlerine ordular geldiþini ve bu ordulara karā rüzgar ve görmedikleri ordular gönderdiþini; müārik ordularnn Medine’nin alt ve üst taraflarndan geldiklerini; mü’minlerin denendiþini ve āiddetli bir sarsntya uþradklarn117 bildirmektedir. Müteakip âyetler, bu savaāta münafkII, 480 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 229 Sûresi 9. 117. Ahzâb Sûresi 9-10. 115. Vâkdî, 116. Ahzâb 190 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 190 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi larn psikolojisinden ve tutumlarndan bahsetmektedir. Münafklarn “Allah ve Peygamber’in sadece kuru vaadlerde bulunduklarn” söylediklerini; yine onlardan bir grubun “Ey Yesribliler! tutunacak yeriniz yok, geri dönün” dediþini; bir grubun da Peygamber’den “Evlerimiz açktadr” diyerek izin istediþini; oysa evlerinin açkta olmadþn ve sadece kaçmak istediklerini118 bildirmektedir. Daha sonraki âyetlerde müāriklerin ve onlara yardmc olan Yahudilerin durumu hakknda bilgiler verilmektedir. Son âyetler ise, Allah’n kuāatmac kâfirleri kinlerinden dolay geri çevirdiþini, onlarn bir çkar elde edemediklerini; müārikleri destekleyen Yahudilerin de daha sonra cezalandrldþn haber vermektedir.119 7 Āevval 5/1 Ocak 627’de baālayan Hendek kuāatmas yirmi üç gün devam ettikten sonra 1 Zilkade 5/24 Ocak 627’de sona ermiātir.120 Hendek Savaā’nn müttefiklerin baāarszlþ ile neticelenmesiyle, Kureyā’in Hz. Peygamber’i ortadan kaldrmak için son teāebbüsü de boāa çkmātr. Bu savaā esnasnda alt Müslüman āehit düāmüā; müāriklerden de üç kiāi ölmüātür.121 Hendek Savaā Mekke müārikleriyle iliākilerde önemli bir safha teākil eder. Nitekim Kureyā müārikleri bu savaātan sonra Müslümanlara bir daha savaā açamayacaklardr. Kurayza Yahudilerinin iāledikleri savaā suçu dolaysyla Hendek Savaā’ndan hemen sonra cezalandrlmalar konusu Yahudilerle iliākiler bölümünde iālenecektir. Hendek Savaā’nda Hz. Peygamber’in izlediþi hareket tarznda alt çizilmesi gereken noktalar āu āekilde özetlenebilir: Hz. Peygamber düāman ordusunun hazrlþn duyar duymaz gerekli önlemleri almā ve hazrlklar baālatmātr. Ksa sürede dikkatle ve titizlikle hazrlamā olduþu projeyi hiç ylmadan ve her türlü güçlüþe göþüs gererek uygulama alanna koymuātur. Hendeþin projesinin hazrlanmasnda, kazlmasnda ve savunma süresince en ince detaylar bile ihmal etmemiātir. Müslümanlar için çok tehlikeli saylabilecek geliāmelerde paniþe kaplmamā, azmini yitirmemiā ve gerekli sebeplere baþlanmātr. Düāman ordusunun bir kanadn çökertmek için Medine’nin hurma mahsulünün bir miktarn vermeyi, daha geniā bir ifade ile maddi fedakarlþ göze almā; fakat arkadaālaryla yaptþ görüā alāveriāinden sonra bu düāüncesinden vazgeçmiātir; ayrca gerektiþinde soþuk savaā taktiþi uygulamātr. Sonunda büyük bir tehlike, her iki taraftan da çok az saylabilecek bir can kaybyla atlatlmātr. Halbuki müārikler, Müslümanlarn üç katndan fazla bir kuvvetle onlarn iāini bitirmek ama118. Ahzâb Sûresi 12-13. 119. Ahzâb Sûresi 25-26; Hendek savaānn Kur’an- Kerim’e yansmas için bk. Vâkdî, II, 494-495; ÿbn Hiāâm, II, 245 vd. ; Ömer Özsoy-ÿlhami Güler, s. 675-677. I, 243-246; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 169-177. 121. Vâkdî, II, 495-496. 120. Belâzürî, 191 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 191 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji cyla gelmiālerdi. Bu savaāta düāman safnda yer alan Amr b. As, Halid b. Velid ve Drâr b. Hattâb gibi pek çok cengâver daha sonra ÿslâm saflarna katlmātr. Peygamberimiz Hendek kazmnda ve savunma esnasnda Müslümanlar arasnda herhangi bir ayrm gözetmemiā, adalet ve eāitlik prensiplerine uymuātur. Her zaman olduþu gibi, olayn baāndan sonuna kadar attþ admlarda ve ciddi geliāmelerde danāmaya ve görüā alāveriāinde bulunmaya önemli yer vermiātir. Haber alma ve düāman hakknda bilgi toplama konusunda titiz davranmā ve bu hususta uygun gördüþü kimseleri görevlendirmiātir. Biraz evvel söylendiþi gibi, Yahudi lideri Ka’b b. Esed, kendisine antlaāmay bozmay teklif eden Huyey b. Ahtab’a, Peygamberimizin “Sözünde duran, doþru bir insan ve iyi bir komāu olduþunu” söylemiātir. Bu, Hz. Peygamber’in iyi bir karaktere sahip olduþunun düāman tarafndan bile itiraf edildiþini ortaya koymaktadr. Hz. Peygamber kuāatma esnasnda geliāen olumsuz durumlar karāsnda Müslümanlarn maneviyatn bozmamaya, hatta bilakis yükseltmeye ve güçlendirmeye özen göstermiātir. h- Hendek Savaā ile Hudeybiye Barā Arasnda Müāriklerle ÿliākiler Hz. Peygamber Hendek kuāatmasnda müārikler safnda yer alan kabileler üzerine seriyyeler tertiplemiātir. Ukkâāe b. Mihsan’, emrine verdiþi krk kiāilik bir birlikle Esed kabilesinin oturduþu Gamre’ye göndermiātir. O nedenle bu seriyyeye Gamre seferi denilmiātir. Esedoþullar Müslümanlarn geldiþini duyunca bulunduklar bölgeyi terkederek kaçmālardr. Ukkâāe b. Mihsan kaçanlar takip ettirmemiā ve Müslümanlar hiçbir kayp vermeden Medine’ye geri dönmüālerdir.122 Yine Hendek kuāatmasna katlan Süleymoþullarna karā bir askerî birliþin baānda Zeyd b. Hârise gönderilmiātir.123 Bu arada, daha önce Recî’ olaynda Müslüman irāad heyetini pusuya düāürerek bir ksmn āehit eden ve bir ksmn da esir alarak Mekke müāriklerine idam etmeleri için satan Adal ve Kâre kabilelerini cezalandrmak ve ayn zamanda Mekke müāriklerine gözdaþ vermek maksadyla Hz. Peygamber’in de katldþ bir sefer düzenlenmiātir. Bu seferde Hz. Peygamber Medine’den çktktan sonra asl hedefini gizlemek için önce Suriye’ye gidiyor gibi yapmā, daha sonra esas hedefe yönelmiā ve Usfân’a kadar ilerlemiātir. Bu arada Hz. Peygamber’in geldiþini duyan Lihyanoþullar kaçmālardr. Hz. Peygamber Usfân’dan Hz. Ebû Bekir’i on kiāiyle birlikte, buraya on yedi ve Mekke’ye altmā dört kilometre uzaklkta bulunan Gamîm’e kadar göndermiā, o da herhangi bir tehlike ile karālaāmadan geri dönmüātür. Bu sefere Benî Lihyan Gazvesi ad verilmektedir.124 122. Vâkdî, II, 550-551; Mustafa Aþrman, “Gamre seferi”, DÿA, XIII, 341-342. Sa’d, II, 86. 124. Vâkdî, II, 535-537; ÿbn Hiāâm, II, 279-281; Belâzürî, I, 348; Taberî, II, 595; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 185-186; Atk b. Gays el-Belâdî, Meâlimi Mekke et-Târîhiyye ve’l-Eseriyye, Mekke, 1980, 123. ÿbn 192 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 192 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Bu arada Hz. Peygamber Medine-Suriye yolundaki Gâbe mevkiinde otlatlan yirmi saþmal devesini bir basknla ele geçirerek alp götüren, develeri gütmekte olan Ebû Zer el-Gfârî’nin oþlu Zer’i öldürüp hanm Leylâ’y ve develeri kaçran Fezâre kabilesinin baākan Uyeyne b. Hsn’ takip için Gâbe Gazvesi’ni tertiplemiātir. Bu gazveye ÿslâm ordusunun konakladþ yere nisbetle Zûkared Gazvesi de denir. Bu sefer srasnda, çalnan develerden sadece on tanesi kurtarlabilmiā, Ebû Zer el-Gfârî’nin hanm da bir yolunu bularak ve Hz. Peygamber’in çalnan develerinden birisine binerek Medine’ye gelmiātir. Bu kadn, düāmann elinden kurtulduktan sonra Hz. Peygamber’e gelerek “Yâ Resûlallah! Ben, eþer Allah beni bu devenin üzerinde kurtarrsa Allah rzas için onu kurban etmeyi adamātm” demiātir. Bunun üzerine Peygamberimiz tebessüm ederek āunlar söylemiātir: “O deveyi ne kötü cezalandryorsun! Allah seni onun üzerine bindiriyor, onunla kurtaryor, sen ise onu boþazlamak istiyorsun! Allah’a ma’siyet olan bir hususta ve sahip olmadþn bir āeyden adak olmaz. O benim develerimden biridir. Evine dön”!125 Bu arada Medine’ye yirmi dört mil uzaklkta bulunan Zü’l-Kassa’ya iki sefer düzenlenmiātir. Bunlardan birincisi Medinelilere ait yaylm hayvanlarn yaþmalamak isteyen Sa’lebe kabilesine karā tertiplenmiātir. Hz. Peygamber, Muhammed b. Mesleme baākanlþnda on kiāilik bir birlik göndermiā; birlik uykuya daldklar srada oka tutulmuā, sadece Muhammed b. Mesleme aþr yaral olarak kurtulabilmiātir. Zü’l-Kassa’ya ikinci sefer de yukardakinin benzeri bir sebebe baþl olarak, Muhârib, Enmâr ve Sa’lebe kabileleri üzerine düzenlenmiātir. Hz. Peygamber bu defa Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ krk kiāiyle göndermiātir. Ebû Ubeyde, Muhammed b. Mesleme’nin yaralandþ ve arkadaālarnn āehit düātüþü yere kadar varmā, ad geçen kabileler de korkarak daþlara kaçmālardr.126 Hz. Peygamber benzer sebeplerle birkaç defa Zeyd b. Hârise komutasnda Süleym, Enmâr ve Sa’lebe kabileleri üzerine birlikler sevketmiātir. Bu arada Zeyd b. Hârise bir ticaret kervannn baānda recep aynda Suriye’ye giderken Fezâre kabilesi tarafndan aniden baskna uþrayarak arkadaālar āehit edilmiā ve mallar ellerinden alnmātr. Bu hücumdan güçlükle kurtularak Medine’ye dönen Zeyd, Hz. Peygamber tarafndan yukardaki olaydan bir ay kadar sonra Fezâre üzerine gönderilmiātir. Zeyd’in komutasndaki birlik Fezâreoþullarn bozguna uþratmātr. Burada Mustalikoþullar Savaā’ndan (6/627) bahsetmek istiyoruz.Vâkdî ve Belâzürî gibi baz kaynaklar, Mustalikoþullar gazvesinin Hendek Savaā’ndan s. 205-207. 125. Vâkdî. II, 537-549; ÿbn Hiāâm, II, 281-289; Belâzürî, I, 348-349; Taberî, II, 592-604; Hüseyin Algül, “Gâbe gazvesi”, DÿA, XIII, 267-268. II, 551-552; ÿbn Sa’d, II, 85-86. 126. Vâkdî, 193 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 193 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji önce meydana geldiþini kaydederler. ÿbn Hiāâm, Taberî ve ÿbn Abdilber gibi bir ksm tarihçiler ise Hendek Savaā’ndan sonra meydana geldiþini kabul ederler. Biz bu olayn Hendek Savaā’ndan sonra meydana geldiþine dair görüāleri kabul ettik. Çünkü, Mustalikoþullar Gazvesi’nde iki bin deve ve beā bin koyun ganimet olarak alndþ kaynaklarda kaydedilmektedir. Āayet bu ganimetler Hendek’ten önce alnmā olsayd, bu gazveden bir ay geçmeden hendek kazmaya baālayan Hz. Peygamber’in ve Müslümanlarn çalāmalar esnasnda açlk çekmemeleri gerekirdi. Hz. Peygamber’in binlerce koyunu ve deveyi saklayp insanlar aç brakmas düāünülemezdi. Ayrca bu gazvede ifk olay meydana gelmiāti; bir ay kadar vahiy gelmemiāti. Daha sonra vahiy gelmiā ve Peygamberimiz iftiraclara ceza vermiātir. Eþer bu gazve Hendek Savaā’ndan önce vuku bulsayd, ifk olay ile ilgili geliāmelerin hendek kazm esnasnda cereyan etmiā olmas gerekirdi. Halbuki Hendek kazm esnasnda bu tür olaylardan bahis yoktur.127 Peygamberimiz, Huzâa kabilesinin bir kolu olan Mustalik kabilesi reisi Hâris b. Ebû Drâr’n at ve silah satn aldktan sonra çevredeki kabileleri de yanna alarak Medine üzerine yürüyeceþine dair haber ald. Bu haberi yerinde tetkik etmek üzere yine Huzâa’nn Eslem koluna mensup Büreyde b. Husayb’ casus olarak karā tarafa gönderdi. Büreyde, onlar deslekleyecekmiā gibi görünerek düāman ordusunun karargâhna kadar sokuldu ve haberin doþruluþunu öþrenerek Medine’ye geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber yerine Zeyd b. Hârise’yi brakarak bin kiāilik bir kuvvetle Medine’den hareket etti. Müreysî’ kuyusunun baānda karālaātþ düāmana önce Hz. Ömer’i göndererek onlar ÿslâm’a davet etti. Mustalikoþullar bu daveti kabul etmediler ve hemen çarpāmaya baāladlar.128 Fakat ÿslâm ordusu karāsnda tutunamayarak yenildiler ve on ölü verdiler. Mustalikoþullarndan ganimet olarak alt yüz veya yedi yüz esir, beā bin koyun ve iki bin kadar deve alnd. Müslümanlar da yanlālkla bir āehit verdiler. Çarpāmann meydana geldiþi suya nisbetle bu gazveye Müreysî’ Gazvesi de denir. Hz. Peygamber Medine’ye gelince esirler arasnda bulunan Benî Mustalik’in reisi Hâris’in kz Cüveyriye ile evlendi. Bunu duyan sahâbîler, Resûl-i Ekrem’in akrabas olarak kabul ettikleri Mustalikoþullarndan aldklar esirleri serbest braktlar. Bu evliliþin Mustalikoþullar ile Müslümanlar arasndaki düāmanlþ giderdiþi ve Hz. Peygamber’in Cüveyriye ile evlenmesinin asl hedefinin bu kabileyi ÿslâm’a yaklaātrmak olduþu görülmektedir. Nitekim bu evlilikten sonra baākanlar Hâris b. Ebû Drâr baāta olmak üzere Mustalikoþullar ÿslâmiyet’i kabul etmiālerdir.129 bilgi ve konu hakknda tahlil için bk. Mehmet Apaydn, Resûlullah’n Günlüþü, ÿstanbul 1995, s. 120. 128. Vâkdî, I, 407. 129. Vâkdî, I, 404 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 289-296; Belâzürî, I, 341-342; Taberî, II, 604-610; ÿbn Ab127. Geniā 194 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 194 17.04.2012 16:04:12 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Burada savaātan sonra muhâcirler ile ensar arasnda meydana gelen bir olaya iāaret etmek istiyoruz. Savaā Müslümanlarn galibiyetiyle sonuçlandktan sonra Müreysî’ kuyusundan su çekerken muhâcirlerden ve Hz. Ömer’in ücretle tuttuþu seyisi Cehcâh ile ensardan Sinan b. Vebre arasnda kavga çkt; Cehcâh, Sinan’a birkaç defa vurdu. Bunun üzerine Sinan b. Vebre “Yetiāin ey ensar” diyerek onlar imdadna çaþrd. Cehcâh da “Yetiāin ey muhâcirler” diyerek muhâcirleri imdada çaþrd. Neredeyse muhâcirlerle ensar birbirine girecekti. ileri gelen kimseler yatātrc konuāmalar yaptlar. Duruma Hz. Peygamber müdahele ederek, bunun câhiliye halknn da’vâs olduþunu söyledi ve “Brakn bunu! Bu, kötü bir āeydir” buyurdu.130 Mustalikoþullar Gazvesi sonunda Hz. Âiāe’ye yaplan iftira (ÿfk) olayna gelince, Hz. Peygamber bu sefere hanm Âiāe’yi de beraberinde götürmüātü. Savaātan sonra Medine’ye dönülürken ordunun konakladþ bir yerde Hz. Âiāe devesinin mahmilinden inip bir ihtiyacn gidermek için ordugâhtan uzaklaāt. Dönüāünde gerdanlþnn düātüþünü farketti ve onu aramaya çkt. Tam o srada, Hz. Âiāe, devesinin üzerindeki hevdec ad verilen kapal, yuvarlak ve üstü kubbeli kafesinin içinde bulunduþu sanlarak, orduya hareket emri verildi. Hz. Âiāe geri döndüþünde ordunun konak yerinden uzaklaātþn gördü ve kendisini almaya gelecekleri ümidiyle beklemeye baālad; ve bu srada uykuya dald. Ordu gece vakti konakladþ ve hareket ettiþi için131 olayn bu āekilde meydana geliāi son derece tabiîdir. Öte yandan ordunun ardçs Safvan b. Muattal, Hz. Âiāe’yi gördü ve devesine bindirerek orduya yetiātirdi. Bu sefere katlmā olan münafklarn reisi Abdullah b. Übey, derhal Hz. Âiāe ile onu orduya yetiātiren āahs hakknda iftiraya baālad. Mistah b. Üsâse, Hassân b. Sâbit ve Hamne bint Cahā gibi baz Müslümanlar da onun iftirasna alet oldular. Hz. Âiāe’nin aleyhinde konuāanlardan Hamne, Hz. Peygamber’in diþer hanm Zeyneb’in kzkardeāi oluyordu. Bunu da Zeyneb’e olan sevgisinden dolay yapmāt. Fakat Zeyneb, Hz. Âiāe hakknda kzkardeāiyle ayn görüāü paylaāmamātr. Hz. Âiāe savaātan döndükten sonra bir ay kadar hasta yatt. Bu arada Hz. Peygamber’in ve Hz. Âiāe’nin anne ve babasnn, dedikodulardan haberi olmuātu; fakat kzlarna bundan bahsetmemiālerdi. Hz. Âiāe, kendisine yaplan iftiray tesadüfen öþrendi. Hz. Peygamber’in izniyle babasnn evine gitti ve üzüntüsünden günlerce aþlad. Annesi onu teselli etmeye çalāyordu. Böyle bir āeye ihtimal vermeyen ve bu iftiraya çok üzülen Hz. Peygamber halka yaptþ bir konuāmada, baz adamlarn, ailesi hakkndaki tavrnn kendisini rahatsz ettiþini, ailesinden dilber, Dürer, s. 188-191. II, 415; ÿbn Hanbel, III, 392-393; Buhârî, IV, 160. 131. Vâkdî, II, 580. 130. Vâkdî, 195 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 195 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji iyilik gördüþünü, Safvân b. Muattal’a da iftira edildiþini, onu da iyi olarak bildiþini; evine ancak kendisiyle birlikte girdiþini açklad.132 Hz. Âiāe’ye güvenmesine raþmen, yine de tam emin deþildi. Onu boāayp boāamama konusunda Hz. Ali, Üsâme b. Zeyd ve diþer baz kimselerle istiāâre etti. Üsâme, isnadn yalan ve aslsz olduþunu, Hz. Âiāe ve diþer aile fertleri hakknda iyilikten baāka bir āey düāünmediþini söyledi. Hz. Ali ise çok kadn bulunduþunu, Hz. Peygamber’in, Âiāe’nin yerine bir baākasyla da evlenebileceþini söyledi. ÿfk olaynn meydana gelmesinden bir ay kadar sonra Hz. Âiāe’nin suçsuz olduþunu bildiren âyetler nâzil oldu. Bu âyetlerde, yaplan dedikodularn tamamen aslsz ve iftira olduþu bildirildi; Hz. Âiāe’nin namuslu olduþu haber verildi. Mü’minlerin bu olay iāittiklerinde iftira olarak deþerlendirmeleri gerektiþi hatrlatld ve bu āekilde hareket etmeyenlerin tavr knand. Allah’n, inanmā insanlar, bir daha buna benzer bir tutumu tekrarlamaktan sakndrp uyardþ açkland. ÿnananlar arasnda çirkin āeylerin yaylmasn arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir azap bulunduþu bildirildi.133 Peygamberimiz masum olduþuna dair ayetlerin nâzil olduþunu Hz. Âiāe’ye bildirdi. Hz. Âiāe Allah’a hamdü senâda bulundu. Daha sonra Hz. Peygamber halka bir açklama yaparak durumu bildirdi ve nâzil olan âyetleri okudu. ÿftiraya ad karāanlara had cezas uygulanmasn emretti.134 Bunlardan Hassân b. Sâbit, Hz. Âiāe hakkndaki bir kasidesinde onun namuslu olduþunu dile getirerek özür dilemiātir.135 Kur’an’da iftirann kötü bir davranā olduþu vurgulanmaktadr. Her iftiraya uþrayan Hz. Âiāe gibi āansl da deþildir. Çünkü iftiraya uþrayann suçsuzluþu hakknda bundan böyle âyet nazil olmayacaktr. Fakat Kur’an- Kerim bu konuda uyulacak esaslar ana hatlaryla göstermiātir. Bilir-bilmez, āüphe üzerine, suçsuz insanlar hakknda tamamen tahmine dayanarak hüküm vermenin kötülüþü vurgulanmā ve aþr cezalar konulmuātur. i- Hudeybiye Barā Antlaāmas (6/628) Hudeybiye Barā Antlaāmas’na geçmeden önce Hz. Peygamber’in ve Müslümanlarn umre için Medine’den Mekke’ye hareketini ve antlaāmadan evvel Hudeybiye’de gerçekleāen Rdvan Bîat’n ele almamz gerekir. Hz. Peygamber, hicretin 6. Yl Zilkade aynn baānda, rüyasnda Kâbe’yi tavaf ettiþini gördü. Bunun üzerine umreye gitmeye karar verdi. Yerine Abdullah b. Ümmü 132. ÿbn Hiāâm, II, 300. Sûresi 11-21. 134. ÿbn Hiāâm, II, 302; ÿbn Hanbel, VI, 194-198; Taberî, II, 610-619; ÿbn Seyyidinnâs, II, 139-148; Mustafa Fayda, “Aiāe”, DÿA, II, 201-205. 135. ÿbn Hiāâm, II, 306. 133. Nûr 196 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 196 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Mektum’u brakarak 1500 civarnda sahâbî ile birlikte Medine’den hareket etti. Müslümanlar yanlarna yolculuk silah olarak sadece knlarna sokulmuā olan klçlarn aldlar. Hz. Peygamber gerekirse savaāmak için silah alnmas yolundaki teklifleri kabul etmedi. Kurbanlk olarak yetmiā deve ald. Hâli vakti yerinde olan baz sahâbîler de kendi kurbanlklarn aldlar. Hudeybiye’ye kadar Zülhuleyfe, Melel, Ravhâ, Ebvâ, Cuhfe, Harrâr ve Usfân güzergâh takip edildi. Peygamberimiz baz sahâbîlerle birlikte Zülhuleyfe’de umre için ihrama girdi. Sahâbenin bir ksm da Cuhfe’de ihrama girdiler. Peygamberimiz, içlerinde Abbâd b. Biār’in de bulunduþu yirmi kiāilik bir süvârî birliþini öncü olarak ileri gönderdi. Umre yapmak maksadyla yola çktklarn Mekkelilere haber vermek üzere, Huzâa kabilesinden olup o srada Medine’ye gelen ve buradan kendisiyle birlikte hareket eden Büsr b. Süfyan’ Mekke’ye gönderdi ve topladþ bilgilerle geri dönmesini istedi. Ebvâ’ya uþrayarak annesinin kabrini ziyaret etti. Büsr b. Süfyan, Usfân yaknlarndaki Gadîru’l-Eātât denilen yerde Hz. Peygamber’e gelerek tespitlerini anlatt. Büsr, Kureyā müāriklerinin Müslümanlarn geldiklerini duyduklarn, korkuya kaplarak çevreden asker topladklarn, Mekke’deki daþ baālarna gözcüler diktiklerini, Müslümanlar Mescid-i Harâm’a sokmak istemediklerini, savaā için hazrlk yaptklarn ve Halid b. Velid’i bir grup süvari ile gönderdiklerini ayrntl olarak haber verdi. Gerçekten Halid b. Velid iki yüz atl ile Gamîm mevkiine geldi. Müslümanlar namazlarn korku namaz hükümlerine göre kldlar. Hz. Peygamber, Büsr’ün getirdiþi haber üzerine, doþruca Kâbe’ye ilerlemek veya Kureyā’e destek veren kabilelerin üzerine yürümek hususunda sahâbîlerin görüāüne baāvurdu. Hz. Ebû Bekir, doþruca Kâbe’ye yürünmesi, āayet engel olunursa çarpālmas yönünde görüā beyan etti. Mikdad b. Amr ve Üseyd b. Hudayr da bu doþrultuda sözler söylediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Biz kimseyle savaāmak için deþil, umre için yola çktk” dedi ve Mekke’ye doþru yürümeye karar verdi. Müāriklerin keāif kollarna yakalanmadan, Mekke’ye 17 km. mesafede bulunan Hudeybiye kuyusuna ulaāt. Burada konakladþ srada Huzâal Büdeyl b. Verkâ, kabilesinden baz kimselerle Hz. Peygamber’in yanna geldi. Büdeyl, Mekke’de bir evi bulunduþu için müāriklerin Müslümanlar aleyhindeki faaliyetlerinden haberdard. Nitekim müāriklerin ne pahasna olursa olsun Müslümanlar Mekke’ye sokmamakta kararl olduklarn haber verdi. Hz. Peygamber ona savaāmak amacyla deþil, Kâbe’yi ziyaret için geldiklerini, āayet engel olan olursa savaāacaklarn söyledi. Büdeyl doþruca Mekke’ye giderek bu bilgiyi müāriklere aktard. Bundan sonra Hz. Peygamber’le Kureyā arasnda karālkl elçiler gidip geldi. Peygamberimiz sadece umre için geldiklerini, Kâbe’yi tavaf edip geri döneceklerini, yanlarnda kurbanlklarn bulunduþunu ve kimseyle savaāmak iste197 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 197 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 198 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 198 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi mediklerini bildirmek üzere Hrâā b. Ümeyye’yi Mekke’ye gönderdi. Fakat müārikler ona çok kötü davrandlar. Hatta öldürmek istediler. Hrâā geri dönerek durumu Hz. Peygamber’e anlatt. Bu arada Kureyālilerin Müslümanlardan birini yakalamalar için gönderdikleri krk veya elli kiāilik bir birlik, ÿslâm askerlerinin etrafnda dolanrken sahâbîler tarafndan yakalanarak Hz. Peygamber’in huzuruna getirildi. Peygamberimiz onlar affetti ve serbest brakt. Halbuki onlar Müslümanlara taā ve ok atyorlard.136 Peygamberimiz geliā amacn Kureyā müāriklerine iletmek üzere bu defa elçi olarak Hz. Ömer’i göndermek istediyse de o, Mekke’de kabilesinden kendisini savunacak akrabas bulunmadþ ve Kureyā’in, kendilerine olan düāmanlþn ve sertliþini bildiþi için gitmek istemedi ve Hz. Osman’ önerdi. Bunun üzerine Peygamberimiz Hz. Osman’ elçi olarak Mekke’ye gönderdi. Akrabasndan o zaman henüz Müslüman olmayan Ebân b. Saîd, Hz. Osman’ karālayarak himayesine ald. Müārikler bu ziyarete izin vermeyeceklerini Hz. Osman’a da bildirdiler ve āayet isterse sadece kendisinin Kâbe’yi tavaf edebileceþini söylediler. Hz. Osman bunu kabul etmedi; bunun üzerine ona da kzdlar ve kendisini tutukladlar. Bu arada Hz. Peygamber’e, Hz. Osman’n öldürüldüþü āeklinde bir haber ulaāt.137 Bu geliāme üzerine yeni bir savaā ihtimali belirmiā oluyordu. Peygamberimiz, müāriklerle savaāmadan oradan ayrlmayacaklarna dair sahâbeden bîat almaya karar verdi. Hudeybiye’deki konaklamas esnasnda gölgelendiþi aþacn altnda sahabeden, bir rivayete göre “ölüm üzerine”, bir baāka rivayete göre ise “savaātan kaçmamak üzere” bîat ald (Bey’atürrdvân). Orada bulunmayan Hz. Osman’n yerine de, kendi saþ elini sol elinin üzerine koyarak bîat etti. Öte yandan, Müslümanlarn Hz. Peygamber’e baþllklarn ve onun yolunda ölümü göze aldklarn ortaya koyan bu bîat hakknda Mekke’ye haber ulaātþnda, müārikler telaāa kaplarak Hz. Osman’ serbest braktlar. Ardndan Süheyl b. Amr, Huveytb b. Abdüluzzâ ve Mikrez b. Hafs’tan oluāan elçilik heyetini barā yapmak üzere Hudeybiye’ye gönderdiler. Buna göre, barā āartlar içinde bu sene umre yapmamak kayd mutlaka olacakt.138 Karālkl müzakereler sonucunda Hz. Peygamber ile Kureyā heyeti arasnda ÿslâm’n ksa sürede Arap Yarmadas’nda yaylmasna139 ve Müslümanlarn yaklaāk yirmi iki ay sonra Mekke’yi fethetmesine zemin hazrlayacak olan bir antlaāma imzaland. Antlaāma aāaþdaki āartlar içeriyordu.: 1- Müslümanlar bu yl Mekke’ye giremeyecekler ve Kâbe’yi ziyaret edemeyecekler, gelecek yl bu ziyareti yapabileceklerdir. Ertesi yl ancak üç gün Mekke’de kalabi136. ÿbn Hiāâm, II, 314. II, 631-632. 138. ÿbn Hiāâm, II, 316; Taberî, II, 633. 139. Vâkdî, II, 624. 137. Taberî, 199 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 199 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji lecekler, bu süre zarfnda hiçbir Mekkeli onlarla görüāmeyecektir. Kâbe ziyaretine gelirken yanlarnda sadece yolcu klc bulundurabileceklerdir. Peygamber, Mekke’den çkarken kendisiyle birlikte gitmek isteyenlerden hiç kimseyi yanna alamayacaktr; kendisiyle birlikte Mekke’ye girenlerden burada kalmak isteyenler olursa onlara engel olmayacaktr. 2- Arap kabilelerinden, isteyen kabile iki taraftan birisiyle birlik kurabilecektir. 3- Kureyā’ten birisi bu arada ÿslâm’ kabul eder ve Müslümanlara sþnrsa, bu kiāi Müslümanlar tarafndan kabul edilmeyecek; fakat Mekke’ye iltica eden hiç bir Müslüman iade edilmeyecektir. 4- Hac ve umre maksadyla Mekke’ye gelen veya Yemen ve Taif’e gitmek üzere buradan geçenlerle, Suriye’ye veya doþuya gitmek üzere Medine’ye gelenler emniyet içinde olacaklardr. 5- Bu antlaāma on yllk bir süre için geçerlidir. Bu süre zarfnda ne Kureyā Müslümanlara, ne de Müslümanlar Kureyā’e saldracaktr. Buna her iki tarafn müttefikleri de dahildir. Hudeybiye Barā’nn yapldþ alandan bir görüntü Hz. Peygamber, Kureyā heyetinin itiraz üzerine antlaāma metni üzerine “Bismillâhirrahmânirrahim” yerine câhiliye döneminde de bilinen “Bismikallâhümme” sözünün; “Resûlüllah” yerine de “Abdullah’n oþlu Muhammed” ifadesinin yazlmasn kabul etti. Çünkü birincisinde tevhid inancn zedeleyen bir durum sözkonusu deþildi. ÿkincisi de durumu deþiātirmiyordu; yani Hz. Peygamber 200 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 200 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hudeybiye Barā’nn yapldþ alandan bir baāka görüntü Allah’n elçisi olduþu gibi, ayn zamanda Abdullah’n oþluydu. Hz. Ali tarafndan kaleme alnan antlaāma metni iki nüsha olarak hazrland ve iki tarafn āahitlerince imzaland. Antlaāmann üçüncü āahslara tandþ imkandan faydalanmak isteyen Huzâa kabilesi Müslümanlarn, Bekir kabilesi de müāriklerin müttefiki oldular. Hudeybiye’de antlaāma maddeleri görüāüldükten sonra Kureyā heyetinin baākan Süheyl b. Amr’n oþlu Ebû Cendel, Müslüman olduþu için atldþ hapisten kaçarak Müslümanlara sþnd. Antlaāma gereþince Hz. Muhammed (s.a.s.) onu babasna iade etti. Bu uygulama sahâbîler arasnda huzursuzluþa yol açt. Ne var ki, Ebû Basîr ve Ebû Cendel baāta olmak üzere Mekke’den kaçan, ancak antlaāma gereþince Medine’ye giremeyen Müslümanlarn Kzldeniz sahilindeki Îs mevkiine yerleāmesi ve Kureyā’e ait kervanlar tehdit etmesi üzerine müārikler, aradan bir yldan biraz fazla zaman geçtikten sonra Hz. Peygamber’e müracaat edecek ve “Müslüman olan Mekkelilerin iadesi” maddesi antlaāma metninden çkarlacaktr. Umre yaplmadan geriye dönülmesi, mültecîlerin tek tarafl iadesi ve “Resûlüllah” ibaresinin metinden çkarlmas Müslümanlara çok aþr geldi. Hz. Ömer, bu antlaāmann Müslümanlar için aþr āartlar taādþn, buna karālk müāriklerin lehine olduþunu ileri sürüyor ve ayrca umre yaplmadan Medine’ye dönülmesini içine sindiremiyordu. Sonunda Hz. Ebû Bekir onu ikna etti. Antlaāmadan sonra Hz. Peygamber ve Müslümanlar kurbanlarn keserek ihramdan çktlar; 201 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 201 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hudeybiye’de on günden biraz fazla kaldktan sonra Medine’ye dönmek üzere yola çktlar. Yolda Dacnân mevkiine geldiklerinde umre seferi, Rdvan Bîat ve Hudeybiye Barā’ndan bahseden Fetih Sûresi nâzil oldu.140 Fetih Sûresi’nin ilk âyetlerinde Hz. Peygamber’e Allah tarafndan açk bir fethin (feth-i mübîn) ve yüce bir yardmn (nasr- azîz) bahāedildiþi bildirilir. Daha sonra Hudeybiye Barā Antlaāmas ve ÿslâmiyet’in genel konumu itibaryla Müslümanlarn kalbine güven verildiþi ve bu sayede imanlarnn güçlendiþi haber verilir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’e bîat edenlerin aslnda Allah’a bîat etmiā olduklar belirtilir. Hz. Peygamber’in etrafnda kenetlenen Müslümanlarn bu örnek davranāna karālk, kalplerine tam olarak imann yerleāmemesi nedeniyle umre seyahatine ve dolaysyla Hudeybiye Seferi’ne katlmayan Medine civarndaki (Cüheyne, Müzeyne ve Bekir kabileleri gibi) bedevî Araplarn ikiyüzlülüþü dile getirilir. Onlarn Hudeybiye’den dönen Hz. Peygamber’den özür dileyecekleri, ancak bunda samîmî olmadklar, çünkü bu sefere çkan Müslümanlarn saþ salim geri dönemeyecekleri zannna kapldklar ve bu kötü niyet ve tutumlarnn sonucunda helâke müstehak olduklar ifade edilir. Bu art niyete sahip olan bedevî Araplarn ganimet elde edeceklerini umduklar takdirde “Brakn biz de sizinle birlikte gelelim” diyerek Müslümanlarla birlikte savaāa gitmek isteyecekleri, ancak bunlarn önceden ciddi ve çetin bir savaāa davet edilip gerçekten inanp inanmadklarnn anlaālmas gerektiþi hatrlatlr. Hudeybiye’de aþacn altnda Hz. Peygamber’e bîat eden mü’minlerden Allah’n raz olduþu ve onlara güvenlik verdiþi bildirilir. Hudeybiye’de elde edilen baāardan sonra, isim zikredilmese de Hayber’in fethi gibi daha birçok zaferin kazanlacaþ ve bol ganimetler ele geçirileceþi müjdelenir. ÿki taraf arasnda barā yaplmayp da savaā çkmā olsayd, kâfirlerin arkalarna dönüp kaçacaklar dile getirilir. Müslümanlarn umre yapmalarna ve kurban kesmelerine engel olan Mekkelilerle savaāmaya and içtikleri halde, kendilerine savaā izni verilmemesinin sebebi olarak, Mekke’de ÿslâmiyeti benimsediklerini henüz açþa vurmamā olan mü’minlerin bulunuāu gösterilir. Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’a gireceklerine dair gördüþü rüyann gerçek olduþunu Allah’n doþruladþ bildirilir. Nihayet üç āey, yani Mekke’ye girmek, güvenlik ve Kâbe ziyaretini yerine getirmek teminat altna alnr: “ÿnāallah, siz güven içinde, baālarnz traā etmiā ve saçlarnz ksaltmā olarak korkmadan Mescid-i Harâm’a gireceksiniz...”141 Hudeybiye Barā Antlaāmas ÿslâm tarihinde önemli bir dönüm noktasdr. Antlaāma, ilk bakāta Müslümanlarn aleyhine görünmesine raþmen, lehlerinde 140. ÿbn Seyyidinnâs, II, 172. seferi, Rdvan bîat ve Hudeybiye barānn Kur’an- Kerim’e yansmas için bkz. Vâkdî. II, 618-624; ÿbn Hiāâm, II, 320-322; Emin Iāk, “Feth Sûresi”, DÿA, XII, 456-457; Ömer Özsoyÿlhami Güler, s. 679-680. 141. Umre 202 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 202 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi geliāmelere vesile olmuātur. Bu geliāmelerin baānda ÿslâm’n hzla yaylmas gelmektedir. Hudeybiye Barā’ndan bir yl önceki Hendek Savaā esnasnda Müslümanlar Medine’yi üç bin mücahid ile savunmuālard. Fakat, Hudeybiye’den yirmi iki ay sonra gerçekleāecek olan Mekke’nin Fethi’ne on bin Müslüman katlacaktr. Bundan baāka, Hudeybiye Barā, Hicaz bölgesinin iki önemli yerleāim merkezi olan Hayber’in ve daha sonra Mekke’nin fethine zemin hazrlamātr. Ayrca, Müslümanlarn Kureyā müārikleri tarafndan resmen tannmasn saþlamātr. Nitekim müārikler, o zamana kadar tanmadklar Müslümanlar bu antlaāma ile siyâsî bir güç olarak kabul etmiālerdir. Bu durum diþer müārik Arap kabilelerinin korkuya kaplmalarn saþlamātr. Nitekim daha önce Müslümanlarla irtibat kurmak istemelerine raþmen Kureyā’ten çekinen baz Arap kabileleri bundan böyle Hz. Peygamber’le rahatça görüāme ve ÿslâm hakknda bilgi sahibi olma imkânna kavuāmuālardr. Hatta bir ksm ÿslâm’ kabul etmiātir. Hz. Peygamber, barā ortamndan yararlanarak komāu ülkelerin devlet baākanlarna ÿslâm’a davet mektuplar göndermiātir. Öte yandan Hudeybiye Barā, Hayber Yahudilerini kuvvetli müttefikleri olan Mekke müāriklerinden ayrmātr. Çünkü bu antlaāmadan sonra, eskiden birbirlerine müttefik gözü ile bakan Hayber Yahudileri, Kureyā, Gatafân ve Fezâre gibi kabileler arasndaki iābirliþi bozulmuātur. Peygamberimiz, antlaāma sayesinde Kureyā’in arkadan vurma ihtimali ortadan kalktþ için, Hudeybiye’den döndükten sonra Hayber üzerine yürümüātür. Dolaysyla bu antlaāma, Hz. Peygamber’in diplomatik açdan büyük bir baāarsdr. Bütün bunlara ek olarak Hudeybiye Barā Antlaāmas’ndan sonraki ortamda ÿslâmiyet hzla yaylmātr. Öyle ki, antlaāmann ardndan gelen iki yl zarfnda ÿslâm’a girenlerin says, o zamana kadar Müslüman olanlardan daha fazladr.142 k- Hudeybiye Barā Antlaāmas ÿle Mekke’nin Fethi Arasnda Müāriklerle ÿliākilerde Geliāmeler Hudeybiye Barā Antlaāmas ile Mekke’nin Fethi arasnda geçen iki yla yakn bir zaman zarfnda Hz. Peygamber tarafndan Kureyā dāndaki müārik Arap kabilelerine karā seriyyeler sevkedilmiātir. Bu seriyyeler, müāriklerle iliākilerde önemli yer tutmaktadr. Peygamberimiz Ömer b. Hattab komutasnda otuz kiāilik bir birliþi hicretin 7. yl āaban aynda Türebe’ye, Hevâzin kabilesi üzerine sevketmiātir. Yine ayn ay içinde Hz. Ebû Bekir baākanlþnda bir birliþi Necid’de oturan Benî Kilâb üzerine göndermiātir. Bu arada sevkedilen diþer baz seriyyeler āunlardr: Ayn yln āaban aynda Beāîr b. Sa’d idaresinde Mürre kabilesine gönderilen otuz kiII, 638; Umre seferi, rdvan bîat ve Hudeybiye antlaāmas için ayrca bk. ÿbn Sa’d, II, 95-105; Belâzürî, I, 349-352; Taberî, II, 620-638; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 191-196; Hamidullah, “Hudeybiye Antlaāmas”, DÿA, XVIII, 297-299. 142. Taberî, 203 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 203 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji āilik birlik. Bu birlik saldrya uþramā, içlerinde Beāîr b. Sa’d’n da bulunduþu az sayda kimse saþ olarak kurtulabilmiātir. Ayn yln āevval aynda yine Beāîr b. Sa’d, Medine’ye baskn düzenlemek isteyen Gatafân kabilesine karā üç yüz kiāilik bir birlikle baāarl bir sefer gerçekleātirmiātir. Yine ayn yln ramazan aynda Gâlib b. Abdullah yüz otuz kiāinin baānda Meyfaa’ya, Benî Uvâl ve Benî Abd b. Sa’lebe’ye karā gönderilmiātir. Hicretin altnc ylnda (628) müāriklerin engel olmas üzerine gerçekleātirilemeyen umre, yedinci ylnda (629) yaplmātr. Bu umre ( ), Mekke müārikleriyle iliākilerde önemli bir yere sahiptir. Hz. Peygamber, Hudeybiye Barā Antlaāmas’nn üzerinden bir yl geçtikten sonra, antlaāma āartlaryla Müslümanlara tannan hakka dayanarak, içlerinde geçen yl umre yapamayanlarn da bulunduþu iki bin sahâbî ile birlikte bir yl önce Kureyā’in engel olmas yüzünden gerçekleātirilemeyen umreyi yerine getirmek maksadyla Mekke’ye hareket etti. Zülhuleyfe’ye vardþnda ihrama girdi. Buradan Muhammed b. Mesleme’yi yüz atl ile öncü olarak gönderdi. Tedbir olarak ok, yay, miþfer, mzrak ve kalkan gibi silahlar da alarak Beāîr b. Sa’d idaresinde bunlar da önden gönderdi. Fakat silahlar Mekke’nin içine sokmayp āehrin dānda brakarak baāna iki yüz kiāilik bir nöbetçi birliþi brakt. Mekkeliler Müslümanlar tavaf yaparken görmeye tahammül edemediklerinden āehri üç günlüþüne boāalttlar. Bununla beraber Mescid-i Harâm’a yakn mekanlardan Müslümanlar seyredenler de oldu. Müslümanlar üç gün boyunca Kâbe’yi tavaf ettiler, Safâ ve Merve arasnda sa’y yaptlar; kurbanlarn kestiler. Mekke sokaklarnda gezdiler, eski evlerini gördüler. Doþup büyüdükleri, fakat zorunlu olarak yedi yldr ayr kaldklar āehirlerinde hasret giderdiler. Peygamberimiz, umre ibadetini yerine getirenlerden bir birlik oluāturarak Batn- Ye’cec’de bulunan silahlarn baāna gönderdi. Bu suretle silahlar bekleyen nöbetçilerin de Kâbe’yi ziyaret etmelerini saþlad. Müslümanlar ziyaretin dördüncü günü sabah Fetih Sûresi’nin 27. ayetinde açklandþ gibi va’dini yerine getirdiþinden dolay Allah Teâlâ’ya āükrederek gönül huzuru içinde Medine’ye hareket ettiler. Bu âyet-i kerîmede Allah Teâlâ, Resûlü’nün rüyasn doþru çkaracaþn ve Müslümanlarn Mescid-i Harâm’a emîn bir āekilde gireceklerini beyan etmektedir. Peygamberimiz isteseydi Mekke’yi terketmez ve buray rahatlkla hakimiyeti altna alabilirdi. Fakat onun politikasnda barā antlaāmasn bozmaya ve vefaszlþa yer yoktu. Peygamberimiz bu sefer esnasnda amcas Abbas’n baldz Meymûne ile evlendi. Bunun üzerine Mekkelilerden bazlar “Demek ki Muhammed hemāehrilerine hâlâ dostluk ve iyi duygular besliyor” āeklinde yorumlar yaptlar.143 Umretü’l-Kazâ’dan döndükten sonra Hz. Peygamber, ÿbn Ebi’l-Avcâ esSülemî’yi elli kiāilik bir birlikte ÿslâm’a davet amacyla Süleym kabilesine gön143. ÿbn Sa’d, II, 120-123. 204 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 204 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi derdi. Fakat Süleymliler Müslümanlarn arasnda bulunan bir casus vastasyla onlarn geliāini önceden haber alarak hazrlk yaptlar. ÿslâm’ kabule yanaāmadklar gibi Müslümanlara saldrdlar. Bu saldrdan birlik baākan yaral olarak kurtuldu; diþerleri āehit edildiler. Hudeybiye Barā’nn üzerinden bir yl aākn bir süre geçtikten sonra 8. hicrî yln Safer aynda Kureyā’in ünlülerinden Halid b. Velid, Amr b. Âs ve Osman b. Talha Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Hz. Peygamber hicretin 8. ylnda ve Mekke’nin Fethi’nden önce müārik Arap kabileleri üzerine baz seriyyeler sevketti. Safer aynda Kinâne’nin bir kolu olan Beni’l-Mülevvah’a karā Kedîd mevkiine Gâlib b. Abdullah idaresinde bir seriyye gönderdi. Ayn sralarda alt ay önce Beāîr b. Sa’d’n arkadaālarn öldüren Mürre kabilesini cezalandrmak üzere iki yüz kiāilik bir birlik hazrlayarak baālarna Zübeyr b. Avvam’ tayin etmiāti. Fakat tam bu srada Kedîd’den Medine’ye dönen Gâlib b. Abdullah’ Zübeyr b. Avvam’n yerine tayin ederek seriyyeyi onun komutasnda sevketti. Bundan bir ay kadar sonra rebîülevvel aynda Āücâ’ b. Vehb’i yirmi dört kiāilik bir birliþin baānda Siyy mevkiine, Hevâzin’in Benî Âmir kolu üzerine gönderdi. Peygamberimiz Beliy ve Kudâa kabilelerinin Medine’ye saldracaklarna dair bir haber alnca, 8. hicrî yln cemâziyelâhir aynda Amr b. Âs komutasnda 300 kiāilik bir birliþi Zâtüsselâsil’e gönderdi. Ona, yol üzerinde uþrayacaþ Beliy, Uzre ve Belkayn kabilelerinden yardm istemesini emretti. Amr’n babaannesi Beliy kabilesindendi. Bu durum, bu yolculukta Amr için bir avantaj teākil ediyordu. Hedefe yaklaāan Amr, kalabalk bir düāmanla karālaāacaþn anlaynca Hz. Peygamber’den yardm istedi. Peygamberimiz bunun üzerine Ebû Ubeyde b. Cerrâh komutasnda içlerinde Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in de bulunduþu ikiyüz kiāilik bir kuvveti destek olarak gönderdi. Müārikler beā yüz kiāilik ÿslâm birliþinin kendilerine doþru geldiþini duyunca daþldlar. Böylece tertiplenen askerî sefer de amacna ulaāmā oldu. Bu sefer esnasnda Amr b. Âs, hava soþuk olduþu için ateā yakmak isteyenlere, güvenlik gerekçesiyle müsade etmedi. Dönüā esnasnda, cünüp olan Amr hava soþuk olduþu için hastalanmaktan korkarak, gusül abdesti almakszn abdest ald ve teyemmüm ederek cemaate namaz kldrd. Amr’n her iki uygulamas da sahâbe arasnda eleātiri konusu oldu. Amr Medine’ye döndükten sonra durumu Hz. Peygamber’e anlatt. Peygamberimiz güldü ve bir āey söylemedi.144 Hz. Peygamber Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ sekizinci yln Receb aynda Cüheyne kabilesi üzerine üç yüz kiāiyle birlikte Sîfülbahr’e Kzldeniz sahiline gönderdi. Birlik herhangi bir tuzaþa düāmeden, çarpāma olmadan geri döndü. Yine 144. Vâkdî, II, 769-774; ÿbn Hanbel, IV, 203-204. 205 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 205 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji sekizinci yln Āaban aynda Ebû Katâde’yi on beā kiāilik bir birliþin baānda Necid’de, Hadra’da Muhârib kabilesinin yurdunda oturan Gatafân üzerine gönderdi. l- Mekke’nin Fethi (8/630) Hz. ÿbrahim zamanndan beri tevhid inancnn merkezi olan Kâbe’yi putlardan temizlemek Hz. Peygamber’in en baāta gelen hedeflerinden biriydi. Hudeybiye Barā Antlaāmas Müslümanlarn Mekke müārikleriyle barā içinde yaāamasn saþlamā olsa dahi, Kâbe hâlâ putperestliþin merkezi olma özelliþini koruyordu. Üstelik müārikler biraz sonra anlatacaþmz gibi Hudeybiye Antlaāmas’n da ihlal etmiālerdi. Hz. Peygamber’in Mekke’nin Fethi’ne karar vermesinin ve bu karar gerçekleātirmesinin asl nedeni, on yllk bir süre için imzalanan Hudeybiye Barā Antlaāmas’nn, üzerinden henüz iki yl geçmeden müārikler tarafndan bozulmuā olmasdr. Olay āu āekilde gerçekleāmiātir: Hudeybiye Antlaāmas gereþi Müslümanlarla birlik kuran Huzâa kabilesi ile, müāriklerle birlik kuran Bekir kabilesi arasnda eskiden beri düāmanlk mevcuttu. Hicretin sekizinci yl āaban aynda Bekir kabilesinden bir grup, bir gece vakti anszn Huzâallara baskn yaparak yirmi üç kiāiyi öldürdü. Bu baskn srasnda Kureyā müārikleri Bekir kabilesine silah, binek ve su yardm yaptlar. Hatta Safvân b. Ümeyye, ÿkrime b. Ebû Cehil ve Süheyl b. Amr gibi baz Kureyāliler gizlice, yüzlerini örterek baskna bizzat iātirak ettiler. Hz. Peygamber’in müttefiki olan Huzâa kabilesinden Amr b. Sâlim, bir süvari birliþi ile Medine’ye gelerek durumu bir āiirle anlatt. Peygamberimiz onlarn gönüllerini ald ve yardm edeceþine söz vererek yurtlarna gönderdi. Kureyālilere de bir mektup yazarak, ya Bekir kabilesiyle olan ittifaklarn bozmalarn, ya da öldürülen Huzâallarn diyetlerini ödemelerini istedi. Eþer bunlardan birini yerine getirmeyecek olurlarsa kendileriyle savaāacaklarn bildirdi. Kureyā müārikleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in tekliflerinden ilk ikisini reddedip elçiye olumsuz cevap vererek geri gönderdiler. Ancak daha sonra buna piāman oldular; antlaāmay yenilemek için Ebû Süfyan’ Medine’ye gönderdiler.145 Bu amaçla Medine’ye gelen Ebû Süfyan, Hudeybiye Antlaāmas’nn akdi esnasnda bulunamadþn gerekçe göstererek, birtakm giriāimlerde bulundu; antlaāmay yenilemeyi ve süresini uzatmay teklif etti. Peygamberimiz kendilerinin Hudeybiye’de yaplan antlaāma ve müddet üzerinde durduklarn, onu bozmadklarn ve deþiātirmediklerini belirterek olay bilmiyormuā gibi davrand ve “Yoksa siz bir olay çkarp onu bozdunuz mu?” diye sordu. Ebû Süfyan “Hayr” diye cevap verdi ve olup bitenleri inkar etti. Peygamberimiz, Ebû Süfyan’n teklifine olumlu cevap ver145. Vâkdî, II, 786-787. 206 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 206 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi medi. Hz. Peygamber’in ailesinden ve diþer sahâbîlerden bazlarna da baāvuran ve onlardan da yüz bulamayan Ebû Süfyan, sonuçta istediþini elde edemeden Mekke’ye döndü. Ebû Süfyan Medine’den ayrldktan sonra Hz. Peygamber Mekke’yi fethe karar verdi ve gizlice hazrlþa baālad. Öyle ki, seferin nereye yaplacaþn baālangçta hanm Âiāe’ye bile açklamad. Daha sonra hedefini Hz. Ebû Bekir’e bildirdi; fakat gizli tutmasn istedi. Medine çevresindeki kabilelere haber göndererek Ramazan aynn baālarnda Medine’de toplanmalarn istedi. Hz. Peygamber Mekke’yi kan dökmeden fethedebilmek için hazrlklarn gizli bir āekilde yürütmüātür. Müārikler Müslümanlarn Mekke’nin Fethi maksadyla sefere çktþn bilselerdi, gerekli önlemleri alrlar, āehri savunmak için ellerinden geleni yaparlard. Sonunda çok sayda can kaybna sebep olan bir savaā cereyan edebilirdi. Oysa Hz. Peygamber mukaddes belde Mekke’yi kan dökmeden fethetmek istiyordu. Bundan dolay Mekke üzerine yürüdüþünü gizli tutmuā ve amacna da ulaāmātr. Peygamberimiz Kureyā müāriklerine haber szmasn önlemek amacyla Mekke’ye giden yollar tuttu. Bu iāle görevlendirdiþi kimselerin baāna Hz. Ömer’i tayin etti. Hâtb b. Ebû Beltea adl sahâbî, Medine’deki sefer hazrlklarn bir mektupla Kureyā eārâfna bildirmeye teāebbüs etti. Bütün kaynaklarn ittifakla bildirdiþine göre Peygamberimiz Cebrâil’in haber vermesiyle durumdan haberdar oldu. Hâtb’n mektubu götürmek için ücretle kiraladþ kadn, Hz. Peygamber’in görevlendirdiþi Hz. Ali ve arkadaālar tarafndan yolda yakaland. Sorguya çekilen Hâtb, suçunu itiraf etti ve bu iāi Mekke’de bulunan ailesini korumalar için Kureyālileri memnun etmek amacyla yaptþn söyledi. Peygamberimiz onun özrünü kabul etti; sonunda Bedir mücahitleri arasnda bulunduþu için affetti. Bu olay üzerine āu âyet-i kerîme nâzil oldu: “Ey iman edenler! Eþer benim yolumda savaāmak ve rzam kazanmak için çkmāsanz, benim de düāmanm, sizin de düāmannz olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onlar dost edinmeyin. Oysa onlar size gelen gerçeþi inkâr etmiālerdir. Rabbiniz Allah’a inandþnzdan dolay Peygamber’i de sizi de yurdunuzdan çkaryorlar. Ben, sizin sakladþnz da açþa vurduþunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim onlar dost edinirse doþru yoldan sapmā olur”.146 Bu âyet-i kerime ile bütün Müslümanlar uyarlmālardr. Peygamberimiz 10 ramazan 8/1 Ocak 630’da muhâcirler, ensar ve çevreden toplanan kabilelerle Medine’den hareket etti. Baz kabileler de yolda orduya katldlar.147 Peygamberimiz Zübeyr b. Avvam’ iki yüz kiāiyle ileri gönderdi. Ramazan ay olduþu için isteyenlerin oruçlarn bozabileceþini ilan ettirdi. Kendisi de Usfân ile Emec arasnda bulunan Kedîd’de orucunu bozdu. 146. Mümtehine 147. Makrîzî, Sûresi 1 s. 363-364. 207 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 207 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ÿslâm ordusunun gözcü birlikleri, yolda Hz. Peygamber’in faaliyetlerini izlemek üzere Hevâzin kabilesinin görevlendirdiþi bir casusu yakalayarak onun huzuruna getirdiler. Sorguya çekilen casus, Hevâzin kabilesinin baz Arap kabilelerini de yanna alarak Müslümanlara karā savaā hazrlklarna baāladþn tüm ayrntlaryla haber verdi. Peygamberimizin emriyle Halid b. Velid tarafndan tutuklanan casus, ordu Merruzzahran’da konakladþ esnada kaçt; fakat Halid tarafndan tekrar yakaland. Halid durumu Peygamberimize bildirdi. O da Mekke’ye girinceye kadar onun tutukluluk halinin devamn istedi. Casus Mekke fethedildikten sonra Peygamberimizin ÿslâm’a daveti üzerine Müslüman oldu, ÿslâm ordusuyla birlikte Huneyn Savaā’na katld ve Evtas Savaā’nda öldü.148 Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konakladþ Merru’z-Zahrân’dan bir görüntü Müslümanlar yats vakti Mekke yaknlarnda Merruzzahrân’da konakladlar. Peygamberimiz burada ÿslâm ordusunun gücünü göstermek maksadyla gece vakti asker saysnca, yani on bin ateā yaktrd. Bunu gören ve gelenlerin kim olduþunu bilemeyen Mekke müārikleri telaāa kaplarak liderleri Ebû Süfyan’ iki arkadaāyla birlikte durumu öþrenmek ve āayet Hz. Muhammed (s.a.s.)’le karālaārsa eman almak amacyla gönderdiler. Ancak Ebû Süfyan ve arkadaālar ÿslâm ordusunun gözcü birlikleri tarafndan yakalanarak Hz. Peygamber’in huzuruna götürüldüler. Mekke lideri Ebû Süfyan uzun tereddütlerden sonra Müslüman oldu. 148. Vâkdî, II, 805-806. 208 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 208 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Mekke’nin Fethi’ne giderken ordunun konakladþ Merru’z-Zahrân’dan bir baāka görüntü Merru’z-Zahrân’dan hareket ÿslâm ordusunun geçtiþi dar boþazn Mekke yönünden görünüāü 209 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 209 17.04.2012 16:04:13 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 210 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 210 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi ÿslâm ordusu dört koldan āehre girdi. Hz. Peygamber’in kumanda ettiþi birliþin dāndaki birliklerin baānda Halid b. Velid, Zübeyr b. Avvam ve Kays b. Sa’d bulunuyordu. Peygamberimiz mecbur kalnmadkça kan dökülmemesini emretti. ÿslâm ordusu herhangi bir ciddî mukavemetle karālaāmadan āehre girdi. Peygamberimiz “Bugün Kâbe’de savaān helal olacaþ gündür” āeklinde sözler sarfeden komutan Sa’d b. Ubâde’yi azlederek elinden sancaþ ald ve oþlu Kays b. Sa’d’a verdi. Sa’d’n “Bugün savaā günüdür” sözüne karālk “Bugün merhamet günüdür” dedi.149 ÿslâm ordusu, güneyden āehre giren Halid b. Velid’in komuta ettiþi birlik hariç, mukavemetle karālaāmad. Peygamberimiz muhâcirlerin baānda Mekke’yi kan dökmeden fethetmenin verdiþi huzur içinde ilerlerken, āehrin alt tarafnda klçlarn parladþn görünce çok üzüldü. Halid b. Velid’e haber göndererek çarpāmaya son vermesini emretti. Halid daha sonra sorguya çekildiþinde, çarpāmay müāriklerin baālattþn bildirdi. Hz. Peygamber, Mekke’de evlerinin kapsn kapatanlarn, silahlarn brakanlarn, Mescid-i Harâm’a ve Ebû Süfyan’n evine girenlerin emniyette olduþunu duyurdu. Yarallarn, arkasn dönüp kaçanlarn ve esirlerin öldürülmemelerini emretti. Bunun üzerine Mekkeliler evlerine kapanp silahlarn sokaklara attlar. Peygamberimiz Zî Tuvâ mevkiinde durunca insanlar onun etrafnda toplandlar. O, Allah’n kendisine Mekke’nin Fethi’ni nasip etmesinden, Müslümanlarn saysnn çokluþundan ve Allah’a olan tevazuundan dolay devesinin üzerinde eþiliyor, “Hayat ancak ahiret hayatdr” diyordu. Mekke’ye girince Kâbe’yi tavaf etti; çevresindeki putlar krdrd. Kâbe’nin bakmn yürüten, anahtarn muhafaza eden Abdüddâr ailesinden Osman b. Talha’ya haber gönderip Kâbe’nin anahtarn getirterek içeri girdi ve iki rekat namaz kld. Öþle vakti gelince Hz. Peygamber, Bilâl-i Habeāî’ye Kâbe’nin damnda ezan okuttu. Namaz kldrdktan sonra halka hitabede bulundu. “Ne dersiniz? Āimdi size ne yapacaþmz sanyorsunuz?” diye sordu. “ÿyilik umuyoruz, sen asîl bir kardeā ve asîl bir kardeā oþlusun” cevabn verdiler. Bunun üzerine “Ben size kardeāim Yusuf’un dediþini diyorum: Bugün sizi knamak yok. Allah sizi affetsin. O merhametlilerin en merhametlisidir”150 dedi. Konuāmasnda tevhid, Allah’n varlþ ve birliþi üzerinde durdu. O’nun eāi ve ortaþ bulunmadþn, va’dini yerine getirdiþini, kuluna (kendisine) yardm ettiþini, düāmanlar bozguna uþrattþn bildirdi. Cahiliye dönemine ait faizin, kan ve mal davalarnn kaldrldþn, sidâne ve sikâye dāndaki kurumlarn laþvedildiþini duyurdu. Diyet ödenmesi gereken öldürme olaylar, vârise vasiyet yaplamayacaþ, kadnn halasnn ve teyzesinin üzerine 149. ÿbn Seyyidinnâs, II, 232. Sûresi 92. 150. Yûsuf 211 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 211 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji nikahlanamayacaþ, deþiā tokuā yoluyla mehirsiz evlenmenin olmayacaþ gibi baz hukûkî meselere açklk getirdi. Câhiliye dönemi kibirlenmelerinin ve atalarla övünmenin kaldrldþn duyurdu. Bütün insanlarn Âdem’in nesli olduþunu ve onun da topraktan yaratldþn söyledi. “Allah katnda en iyiniz, en fazla takva sahibi olannzdr” dedi. Mekke’nin Allah tarafndan haram ve dokunulmaz bölge klndþn hatrlatt ve bu yasaþn kendisi tarafndan pekiātirildiþini bildirdi. Mü’minlerin kardeā olduþunu söyledi. Kâbe’nin anahtarn tekrar Osman b. Talha’ya ve sikaye görevini de eski sahibi amcas Hz. Abbas’a verdi. Temîm b. Esed el-Huzâî’yi Harem hudutlarnn taālarn yenilemekle görevlendirdi. Bu arada Eslem kabilesinden Hrâā b. Ümeyye adl kiāi, eski bir kan davas yüzünden Hüzeyl kabilesinden ve ÿslâm’ kabul etmemiā olan Cüneydib b. Edla’ öldürdü. Peygamberimiz Hrâā b. Ümeyye’yi knad ve maktulün diyetini ödetti. Bu vesile ile, gördüþü lüzum üzerine fethin ikinci gününde öþle namazndan sonra halka hitap ederek Mekke’nin Mukaddes bölge oluāuyla ilgili hükmü tekrar hatrlatt.151 Mekke’nin fethinden sonra hicretin kalktþn ilan etti.152 Saîd b. Saîd’i Mekke çarāsn kontrol için görevlendirdi. Safâ Tepesi’nde halkn bîatn kabul etti. Kendisi için Hacûn mevkiinde deriden bir çadr kurulmuātu. Her namaz vakti buradan Mescid-i Harâm’a geliyordu. Hz. Peygamber Mekke’de genel af ilan etti. Ancak on biri erkek, alts kadn olmak üzere on yedi kiāiyi genel af dānda tuttu. Bunlarn katlinin serbest braklmas da kiāisel kin ve düāmanlk yüzünden deþildi. Bunlar çok büyük suç iālemiālerdi. Mesela Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh, önce Müslüman olmuā, Medine’ye hicret etmiā ve hatta vahiy katipleri arasnda yer almāt. Bir müddet sonra ÿslâm’dan çkp Mekke müāriklerinin yanna dönmüā, kâtipliþi srasnda vahyi kendi arzusuna göre tahrif ettiþini söyleyerek müāriklerin ÿslâmiyet aleyhindeki çalāmalarn desteklemiāti. Ebû Süfyan’n kars Hind de, Uhud’da āehit edilen Hz. Hamza’nn ciþerini çiþnemiāti. Bununla beraber bu ikisi ve daha baākalar affedildi. Öldürülmesi serbest braklanlardan sadece alt kiāi Mekke’ye girildiþi gün katledildi. Süheyl b. Amr, Safvân b. Ümeyye ve ÿkrime b. Ebû Cehil gibi müāriklerin ileri gelenlerine emân verildi. Hz. Peygamber Mekkelilerden kimlerin kendisine ve sahâbîlerine iākence yaptþn, kimlerin kendisini öldürmek üzere süikast tertiplediþini ve kimlerin Bedir, Uhud ve Hendek gibi savaālara iātirak ettiþini ve bütün bedevîleri toplayarak kendisini ve ÿslâm’ ortadan kaldrmak istediþini çok iyi biliyordu. Bunlar Mekke’nin Fethi’yle birlikte onun eline düāmüālerdi. ÿsteseydi hepsini klçtan geçirebilirdi. Onun bir tek sözü ve hatta iāareti bile bunu gerçekleātirmeye yeterdi. Fakat o böyle yapmad. Çünkü 151. Vâkdî, 152. ÿbn I, 844-845. Sa’d, II, 142. 212 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 212 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hz. Peygamber, prensib olarak her zaman düāman kazanmay, imha etmeye tercih ederdi. Onun bütün bu davranālar, insanlarn kalbinin nasl kazanlacaþn gösteren ve hoāgörü anlayān ortaya koyan hususlardr. Kâbe ve çevresinde bulunan putlar Hz. Peygamber’in emriyle krld; bir ksm ateāe verildi. Yaplan bir ilanla herkesin evinde bulunan putu imha etmesi istendi. Peygamberimiz Ramazan ay içinde çevredeki putlar krmak için birlikler sevketti; Halid b. Velid’i Uzzâ, Sa’d b. Zeyd el-Eāhelî’yi Menât, Amr b. As’ Süvâ’ adl putlar krmak için görevlendirdi. Put alm satmn, āarap, domuz eti ve ölü hayvan eti bedelini yemeyi ve kâhine ücret vermeyi yasaklad.153 Mekke’nin Fethi, Hz. Peygamber’in yeni Müslüman olanlarla ilgili uygulamalar açsndan özellikle dikkat çeker. Fetihten sonra Mekkeliler sanki maþlup edilmiā bir millet ve ele geçirilmiā bir bölgenin ahalisi olarak kalmadlar. Aksine, hak ve görevler konusunda zaferi kazananlarla eāit duruma yükseldiler. Kimsenin malna, mülküne, evine arazisine el konulmad; bunlar ganimet statüsüne tabi tutulmad.154 Mücahitler yaþma ile deþil, Mekke’yi fethettikleri günün gecesini sabaha kadar tekbir, tehlil ve Kâbe’yi tavafla geçirdiler. Peygamberimiz Mekke’nin üç zengininden toplam yüz otuz bin dirhem borç alarak ihtiyac olan sahâbîlere daþtt. Daha sonra bu borcu Hevâzin ganimetlerinden ödeyecektir.155 Mekke’de hiçbir asker brakmadan, āehrin idaresini de yeni ÿslâm’ kabul etmiā Attâb b. Esîd adl bir Mekkeliye brakarak Huneyn’e doþru hareket etti. Burada, Uzzâ’y ykp Mekke’ye dönen Halid b. Velid’in Cezîme kabilesine ÿslâm’a davet etmek için gönderilmesiyle, bu sefer esnas ve sonrasndaki geliāmelere ksaca temas etmek yerinde olacaktr. Halid b. Velid Uzzâ’y ykp geri döndükten sonra Āevval aynda Peygamberimiz onu Cezîme b. Âmir kabilesini ÿslâm’a davet etmek üzere gönderdi. Savaāmak için gönderilmeyen Halid, muhâcirlerden, ensardan ve Süleym kabilesinden oluāan 350 kiāilik bir birlikle Cezîme kabilesinin yurdu olan Gumeysâ’ya vard. Cezîme kabilesi ÿslâm birliþini silahl olarak karāladlar. Halid onlardan silahlarn brakmalarn istedi. Onlar bu emri yerine getirdiler ve “Dinimizi deþiātirdik” anlamnda “Sabe’nâ” dediler. Halid onlarn Müslüman olduklarna kanaat getirmedi. Vaktiyle ÿslâm düāmanlaryla iābirliþi yaptklarn da hatrlayarak kendilerini esir ald, askerler arasnda daþtt. Ertesi sabah da öldürülmelerini emretti. Bunun üzerine Süleymoþullar ellerindeki otuz kadar esiri öldürdüler. Fakat ensara ve muhâcirlere mensup askerler Halid’in bu emrini yerine getirmeyerek esirleri serbest braktlar. Olay öþrenince çok üzülen Peygamberimiz, Halid’in bu davranān doþru bulmad 153. Vâkdî, II, 864-865. Sa’d, II, 143. 155. Vâkdî, II, 863. 154. ÿbn 213 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 213 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ve onun yaptklarndan berî’ olduþunu söyledi. Hz. Ali’yi Cezîme kabilesine göndererek öldürülenlerin tazminatlarn ödetti.156 m- Huneyn - Evtas Savaālar ve Taif Kuāatmas (8/630) Hz. Peygamber’in Mekke’yi fethetmesi üzerine, Taif çevresinde oturan Hevâzin kabilesi Sakîf kabilesiyle birleāerek Müslümanlarla savaāa hazrland. Zaten daha önce de Hz. Peygamber’in Medine’den çktþn duyduklarnda onun kendileri üzerine yürüyeceþini sanarak hazrlk yapmaya baālamālard. Bu amaçla bir casus görevlendirdiklerini biraz önce anlatmātk. Bu arada Sakîfliler de kalelerini korumak için mancnk ve debbâbe yapmn öþrenmek üzere içlerinden iki kiāiyi Cüreā’e gönderdi. Bugün “eā-Āerâi’ Vâdisi” diye bilinen Huneyn, Mekke’nin kuzeydoþusunda ve Taif’in kuzeybatsnda yer alr. Huneyn Vâdisi’nin içinde yer alan Huneyn suyu, Harem-i Āerîf’e 36 km. uzaklktadr. Hevâzin ordusunun komutan Mâlik b. Avf otuz yaālarnda, gösteriāe düākün, tecrübesiz ve maceraperest bir gençti. Askerlere cesaret vermek ve firar önlemek amacyla kabilenin kadnlarn, çocuklarn ve hayvanlarn da savaā alanna getirtmiāti. Dolaysyla Hevâzinliler bir bakma ölüm kalm savaāna hazrlanmālard. Meāhur āair Düreyd b. Smme’yi de çok yaāl olmasna ve gözleri görmemesine raþmen bilgisinden ve tecrübesinden istifade için savaā alanna davet etmiālerdi. Düreyd b. Smme “Yenilgiye uþramā bir orduyu ne geri çevirebilir?” diyerek kadnlarn, çocuklarn ve mallarn savaā alanna getirilmesine karā çktysa da bir türlü sözünü dinletemedi. Diþer taraftan Hz. Peygamber Huneyn vadisinde toplanan müāriklerin üzerine yürümeye karar verdi. On iki bin kiāiden oluāan ÿslâm ordusunun iki bini yeni Müslüman olmuā Kureyālilerden oluāuyordu. Seksen kadar Kureyāli de henüz iman etmemiāti. Hz. Peygamber Kureyāli Safvân b. Ümeyye’den emanet olarak yüz zrh ve daha baāka silahlar ald. Hz. Peygamber savaātan önce Abdullah b. Ebû Hadred adl sahâbîyi bilgi toplamak üzere gizlice karā tarafa gönderdi. Abdullah düāman ordugâhnda birkaç gün kalarak elde ettiþi bilgileri Hz. Peygamber’e getirdi. Bu arada ÿslâm ordusu arasndan “Bize azlþmzdan dolay bugün kimse gâlibiyet elde edemez” āeklinde sözler sarfedenler oldu.157 Okçularna ve askerlerinin savaā kabiliyetine güvenen Hevâzinliler, Huneyn Vâdisi’nin kendilerine göre en uygun yerini önceden tutarak ÿslâm ordusuna pusu kurdular. ÿslâm ordusunun öncü kuvvetleri, düāmann āiddetli saldrs karāsnda baālangçta bozularak geri çekilmek zorunda kald. Bu durum tüm III, 875-884; ÿbn Sa’d, II, 147-148; Abdülkerim Özaydn, “Cezîme b. Amir”, DÿA, VII, 508. 157. Vâkdî, II, 889-890. 156. Vâkdî, 214 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 214 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi orduyu etkiledi; Müslümanlar Hevâzin okçular karāsnda paniþe kapldlar. Peygamberimiz soþukkanllþn koruyarak yerinde sebat etti. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Abbas ve oþullar, Üsâme b. Zeyd gibi sahâbîler onun yanndan ayrlmadlar. Hz. Peygamber’in gayreti ve Hz. Abbas’n gür sesiyle yaptþ çaþr üzerine Müslümanlar tekrar toparlanarak düāman bozguna uþrattlar. Bozguna uþrayan Hevâzinliler kadnlarn ve çocuklarn savaā alannda brakarak kaçtlar. Kaynaklarmzda, ÿslâm ordusunun zaferiyle sonuçlanan çarpāma srasnda Müslümanlar ile Hevâzin ordusu arasna siyah bir karnca bulutunun indiþi ve bütün vadiyi doldurduþu rivayet edilmektedir.158 Müslümanlarn kzgnlþ o derece artmāt ki, kadnlardan ve çocuklardan da öldürdükleri olmuātu. Bu olay Peygamberimize intikal edince kadnlarn ve çocuklarn öldürülmesini derhal yasaklad.159 Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr “Yâ Resûlallah! Onlar müāriklerin çocuklar deþil midir”? āeklinde bir soru sordu. Buna cevap olarak Hz. Peygamber “Sizin en hayrllarnz da müāriklerin çocuklar deþil midir? Her çocuk ftrat üzere doþar. Ana babas onu ya Hristiyanlaātrr, ya da Yahudileātirir” buyurdu.160 Huneyn savaānda müārik ordusu yetmiā ölü verirken, Müslümanlardan da, içlerinde Üsâme b. Zeyd’in anabir kardeāi Eymen b. Ubeyd’in de bulunduþu dört kiāi āehit düātü. Bozguna uþrayan Hevâzin ordusunun, aralarnda komutan Mâlik b. Avf’n da bulunduþu büyük çoþunluþu Taif’e giderken, bir ksm da ÿslâm ordusu ile yeniden savaāmak üzere Evtâs mevkiinde topland. Huneyn’de ÿslam Ordusuna pusu kurulan bölgeye doþru ilerleyen yol 158. ÿbn Hiāâm, II, 449; Taberî, III, 77. Hiāâm, II, 458; ÿbn Sa’d, II, 151 160. Vâkdî, II, 904-905. 159. ÿbn 215 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 215 17.04.2012 16:04:14 Huneyn Savaā’nn meydana geldiþi alandan bir görünüā Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Huneyn Savaā’nda alt bin esirin yansra, yirmi dört bin deve, krk binden fazla koyun ve bir miktar gümüā Müslümanlarn eline ganimet olarak geçti. Hz. Peygamber ganimetlerin Mekke’nin 24 km. Kuzeydoþusunda bulunan Ci’râne’ye götürülmesini emretti. Mes’ud b. Amr el-Gfârî’yi de bunlar üzerine muhafz tayin etti. Esirler arasnda Hz. Peygamber’in sütkardeāi Āeymâ da bulunuyordu. Kendisine biraz sert davranlnca Peygamberimizin sütkardeāi olduþunu söyledi. Fakat Müslümanlar, onun bu sözüne pek inanmamakla birlikte kendisini yine Hz. Peygamber’in huzuruna götürdüler. Āeymâ “Yâ Muhammed! Ben senin sütkardeāinim”! dedi. Peygamberimiz bunu delille ispatlamasn isteyince Āeymâ, omuzunda bulunan ve çocukken onun srdþ yerin izini gösterdi. Bunun üzerine olay hatrlayan Peygamberimiz, hrkasn yere sererek Āeymâ’y üzerine oturttu. ÿsterse yannda kalabileceþini, āayet arzu ederse kabilesine dönebileceþini bildirdi. Āeymâ kabilesine dönmeyi tercih edince Peygamberimiz baz mallar vererek onu ailesinin yanna gönderdi. Hz. Peygamber, Ebû Âmir el-Eā’arî komutasnda bir Müslüman birliþini Evtâs’a gönderirken, kendisi de Taif’e doþru 216 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 216 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi hareket etti. Ebû Âmir el-Eā’arî, emrindeki askerlerle Evtâs’a giderek Düreyd b. Smme komutasndaki Hevâzin ordusunu bozguna uþratt. Meydana gelen çarpāmada Düreyd öldürüldü. Dizinden bir okla yaralanan ÿslâm komutan Ebû Âmir el-Eā’arî, öleceþini anlaynca yerine yeþeni Ebû Mûsâ el-Eā’arî’yi tayin etti. ÿslâm birliþi Evtâs’tan zaferle döndüþünde Hz. Peygamber, hem vefat etmiā olan Ebû Âmir’e, hem de Ebû Mûsâ’ya dua etti. Kur’an- Kerim’de Huneyn Savaā’ndan, açkça, ad zikredilerek bahsedilmektedir. Bu olay tasvir eden âyetlerin mealleri āöyledir: “Allah bir çok yerde ve Huneyn gününde size yardm etti. Çokluþunuz sizi böbürlendirmiāti, ama size bir yarar saþlamamāt; yeryüzü bunca geniāliþine karālk size dar gelmiāti de arkanz dönmüātünüz. Sonra Allah, elçisine ve inananlara güven verdi ve görmediþiniz askerler gönderdi de inkâr edenlere azap etti. ÿāte inkarclarn cezas budur. Bundan sonra da Allah dilediþinin tövbesini kabul eder. Allah çok baþālayc ve merhametlidir.”161 Diþer taraftan Hz. Peygamber, etraf saþlam surlarla çevrili Taif āehrine doþru hareket ederek buray kuāatt. Taifliler surlarn tamir etmiāler ve kale içine bol miktarda, hatta bir yl yetecek kadar yiyecek depolamālard. ÿslâm ordusu bu kuāatmada mancnk kullanarak surlara taā yaþdrd. Fakat iki metre civarnda kalnlþa sahip olan kale duvarlar bu darbeler karāsnda sarslmad. Müslümanlar kaleye yaklaāabilmek için tahtadan veya deriden yaplan bir araç olan debbâbe kullandlar. Bu aracn içine girerek düāman oklarndan korunuyorlar ve bu suretle surlara ilerleyip gedik açyorlard. Taifliler debbâbenin üzerine kale duvarlarnn üzerinden kzgn demir atarak onu yaktlar. Müslümanlar bu defa debbâbeyi demirle kapladlar. Taifliler buna da debbâbenin üzerine büyük taālar atarak karālk verdiler. Taif’in ksa sürede fethedilemeyeceþi ve Sakîf kabilesinin durumunun zamana braklmasnn gerekli olduþu anlaālmāt. Peygamberimiz kuāatmann üzerinden on beā gün geçtikten sonra Nevfel b. Muaviye ed-Dîlî ile istiāâre etti. Nevfel b. Muaviye, “Tilki inine girmiātir. Āayet beklersen yakalarsn, kuāatmay kaldrrsan sana bir zarar dokunmaz” āeklinde görüā beyan etti. Bu srada Haram Aylar da yaklaāmāt. Müslümanlar Taif kuāatmasnda on dört āehit verdiler. Peygamberimiz kuāatmay kaldrarak Huneyn ganimetlerinin toplandþ Ci’râne’ye hareket etti. Hz. Peygamber Zilkade aynn baānda Ci’râne’ye geldi. Burada on üç gün kalarak Huneyn Savaā’nda ele geçirilen esirleri ve diþer ganimetleri taksim etti. Ganimetlerin beāte biri hazineye ayrlp geri kalan gaziler arasnda paylaātrld. Ganimetlerin taksiminden sonra, içlerinde Hz. Peygamber’in süt amcasnn da bulunduþu on dört kiāilik bir Hevâzin heyeti, onun huzuruna gelerek piāmanlklarn arzettiler; ÿslâmiyeti kabul ettiklerini, süt kardeāinin kendi kabilelerin161. Tevbe Sûresi 25-27. 217 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 217 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji den olduþunu dile getirdiler ve affedilmelerini istediler. Hz. Peygamber onlara bu isteklerini cemaatle namaz klndktan sonra orduya hitaben açkça dile getirmelerini söyledi. Onlar da bu tavsiyeyi yerine getirince Hz. Peygamber savaā esirlerinden veya mallardan birini tercih etmelerini söyledi. Heyet üyelerinin esirleri tercih etmeleri üzerine Hz. Peygamber kendisinin ve ailesi mensuplarnn hissesine düāenleri serbest braktþn ilan etti. Hz. Ebû Bekir de kendi ailesi mensuplarnn ayn uygulamay yapacaklarn söyledi. Diþer muhacirler ve ensar da ayn yolu izlediler. Ancak öte yandan Temîm kabilesinin lideri Akra’ b. Hâbis, Fezâre’nin reisi Uyeyne b. Hsn ve Süleym’in reisi Abbas b. Mirdas bu karara itiraz ettiler. Peygamberimiz bir konuāma yaparak onlar ikna etti. Zeyd b. Sâbit’i ensar, Hz. Ömer’i muhacirler ve Ebû Rühm el-Gfârî’yi Arap kabileleri arasnda dolaātrarak hepsinin muvafakatn aldrd.162 Böylece ksa süre sonra Hevâzin esirlerinin tamam serbest brakld ve ailelerine teslim edildi. Peygamberimiz esirlere Msr’da imal Huneyn ganimetlerinin toplandþ edilmiā ince beyaz elbise (Kubtyye) Ci’râne’den bir görüntü daþtmāt. Ci’râne’de esirlerin dānda kalan ganimet mallarnn taksiminde, Müellefe-i Kulûb’a (kalpleri ÿslâm’a sndrlmā kimselere) ganimetin beāte birinden (humus) pay ayrld. Müellefe-i kulûb’un çoþunu yeni fethedilen Mekke’nin eārâf teākil ediyordu. Bunlar arasnda Kureyā lideri Ebû Süfyan, oþullar Yezîd ve ileride halife olacak Muaviye de vard. Müellefe-i kulûb Kur’an- Kerim’de ayn zamanda zekât verilecek zümreler arasnda da zikredilmektedir. Peygamberimiz, Huneyn Savaā’ndan elde edilen ganimetleri taksim ederken Hevâzin kabilesinin baākan ve komutan Mâlik b. Avf’n ev halkn ve mallarn daþtm dānda tutmuātu. Peygamberimiz onun Taif’te Sakîf kabilesi arasnda bulunduþunu öþrendi. Huneyn Savaā’na sebep olan ve henüz düāman safnda, Sakîf kabilesi arasnda bulunan Mâlik b. Avf’n ne āekilde olursa 162. Vâkdî, III, 952. 218 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 218 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi olsun etkisiz hale getirilmesi gerekiyordu. Hz. Peygamber kendisine gelen Hevâzin heyeti vastasyla ona haber göndererek, āayet yanna gelir ve Müslüman olursa ailesini ve maln kendisine iade edeceþini ve buna ek olarak da yüz deve vereceþini bildirdi. Bu haber üzerine yanna gelip Müslüman olan Mâlik b. Avf’a va’dettiklerini verdi ve onu kabilesinin ÿslâmiyeti kabul eden kollar (Sümâle, Selime ve Fehm) üzerine vali tayin etti. Bu ikram karāsnda son derece duygulanan Mâlik, Müslüman olunca söylediþi bir āiirde, insanlar arasnda Muhammed gibi birisini ne gördüþünü ve ne de iāittiþini, onun sözünü yerine getirdiþini ve kendisine bol bol bahāiā verdiþini dile getirdi. Daha sonHuneyn ganimetlerinin toplandþ ra emri altndaki kabilelerle birlikte Ci’râne’den bir baāka görüntü Sakîf kabilesine karā mücadeleye baālad.163 ÿzlediþi bu politikayla Hz. Peygamber, o tehlikeli, inatç, korkusuz ve yiþit Huneyn cephesi komutann elde etmekle kalmyor, ayn zamanda onu eski müttefiklerine karā harekete geçirmiā oluyordu. Hz. Peygamber Ci’râne’de ihrama girerek umre yapmak maksadyla Mekke’ye geldi. Umre yapp tekrar Ci’râne’ye uþradktan sonra, sekiz yl önce terketmek zorunda kaldþ āehri fethetmenin verdiþi huzurla, Medine’ye hareket etti ve 28 Zilkade 8/16 Āubat 630’da buraya ulaāt. n- Müāriklerle ÿliākilerde Son Aāama (9/631) Görüldüþü üzere Hz. Peygamber yirmi üç yllk Peygamberlik döneminde, baāta kendi kabilesi Kureyā olmak üzere en fazla müāriklerle uþraāmak zorunda kalmātr. Mekke’nin Fethi’nden sonra Kureyā’in ve daha sonra Hevâzin ve Sakîf gibi Arap Yarmadas’nn en kuvvetli kabilelerinin ÿslâm’a dahil olmasyla, putperestlik büyük ölçüde etkisiz hale getirilmiātir. Ancak müārikler hâlâ varlklarn devam ettiriyorlar, hac ve umre için Kâbe’yi ziyarete gelebiliyorlard. Çünkü Kâbe’yi ziyarete gelen kimselere engel olunmayacaþ ve haram aylar esnasnda 163. Vâkdî, III, 954-955; ÿbn Hiāâm, II, 491. 219 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 219 17.04.2012 16:04:14 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji kimsenin korku içerisinde bulunmayacaþ āeklinde onunla müārikler arasnda antlaāma vard. Bu süresiz ve genel antlaāmalarn yannda özel ve süreli antlaāmalar da bulunuyordu. Sözgelimi Hz. Peygamber, hicretin birinci ylndan itibaren Medine’ye komāu müārik kabilelerin olumsuz tavrlarna engel olmak ve onlarla dostane iliākiler kurmak gibi çeāitli sebep ve amaçlarla Damre, Müdlic, Gfâr, Eāca’ ve Cüheyne gibi Arap kabileleri ile antlaāmalar yapmāt. Hz. Peygamber, Tebük Seferi’nden Medine’ye döndükten sonra Hz. Ebû Bekir’i hac emiri tayin ederek üç yüz kadar Müslümanla birlikte Mekke’ye gönderdi. Esasen hac da bu ylda (9/631)farz klnmāt. Bu sralarda, hem müārikler ve hem de onlarla Hz. Peygamber arasndaki genel ve özel antlaāmalar hakknda Berâe (Tevbe) Sûresi’nin baāndan itibaren 28 âyet nâzil oldu. Bu âyetlerde, Allah Teâlâ, Müslümanlarn müāriklerle yapmā olduklar antlaāmalar tek tarafl olarak feshettiþini ve onlarn Müslüman olmalarn, yoksa öldürüleceklerini, Kendisi ve elçisi adna ihtar ve ilan etmektedir. Araplar arasndaki geleneþe göre antlaāmalar üzerinde baākan veya ailesinden birisi söz sahibi olabilirdi. O nedenle Peygamberimiz “Benim adma bunu ancak ailemden bir adam yerine getirebilir” diyerek Hz. Ali’yi çaþrd; bu ayetleri ve içerdiþi baz hükümleri Mekke’ye gelen haclara tebliþ etmek üzere onunla gönderdi.164 Hz. Ali, Mekke’ye gitmekte olan Hz. Ebû Bekir’e yolda ulaāt. Kendisinin halka Berâe Sûresi’nin ilk ayetlerini okumakla ve ilan etmekle görevlendirildiþini ve Hz. Ebû Bekir’in hac emîri olarak görevine devam edeceþini bildirdi. Hz. Ali, Zilhicce’nin onuncu, yani bayramn birinci günü Mina’da Cemre’nin yannda toplanan insanlara Berâe Sûresinin ilk ayetinden baālayarak müārikleri ilgilendiren diþer ayetlerini okuduktan sonra āu hususlar bildirdi: Kâfirler cennete giremeyecektir. Bu yldan sonra hiçbir kimse müārik olarak hac yapamayacaktr. Kimse Kâbe’yi çplak olarak tavaf edemeyecektir. Süresiz antlaāmalar iptal edilmiātir, bu durumda olanlara Allah dört ay süre vermiātir. Süreli antlaāmalar süresi sonuna kadar devam edecektir. Hac görevini ifa ettikten sonra da Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali beraberce Medine’ye döndüler. Bu ültimatom etkisini hemen gösterdi. O yl hacca katlmā olan müāriklerden önce baz itiraz sesleri yükseldi; ancak daha sonra “Kureyā bile Müslüman oldu”165 diyerek, dört ay bile beklemeden hepsi Müslüman oldular. Bu suretle Arap Yarmadas’nda putperestliþin kökü kaznmā, Kâbe ve Mescid-i Harâm Hz. ÿbrahim ve Hz. ÿsmail peygamberlerin braktklar esasa uygun bir āekilde, yalnzca tevhid inancna sahip mü’minlere tahsis edilmiātir.166 164. ÿbn Hiāâm, I, 545; Belâzürî, I, 383. III, 123. 166. ÿbn Hiāâm, I, 543-546; ÿbn Sa’d, II, 168-169; Belâzürî, I, 383; Mustafa Fayda, Hz. Peygamber’in müārik Araplara karā siyasetinin son safhas”, Ebedî Risalet Sempozyumu, ÿzmir ts. I, 121-126. 165. Taberî, 220 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 220 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi 2- Yahudilerle ÿliākiler a- Genel Bilgiler Mekke döneminde nâzil olan âyetlerde bir bütün olarak Ehl-i Kitap’tan,167 ÿbrahim ve Mûsâ’nn sahîfelerinden,168 ayrca baz âyetlerde de özellikle ÿsrâiloþullarndan bahsedilmesinden169 hareketle o dönemde Mekke’de baz Yahudilerin bulunduþu ve ikamet ettiþi anlaālmaktadr. Baz Yahudilerin Medine’den Mekke’ye geldikleri ve burann halk ile baz iliākiler kurduklar da ihtimal dahilindedir. Hatta Ukâz Panayr’nda ticârî mallarn satmak üzere Mekke’ye gelenlerin bulunduþu bilinmektedir. Bu dönemde genel olarak Ehl-i Kitap, Müslümanlara karā olumlu tavr içinde bulunuyordu. Bunun dānda Mekke müāriklerinin Yahudilerle iliāki içinde olduklar da bilinmektedir. Nitekim Mekke döneminde müārikler, Nadr b. Hâris ve Ukbe b. Ebû Muayt’ Medine’de bulunan Yahudi bilginlerine Hz. Muhammed (s.a.s.) hakknda akl danāmak üzere gönderirler. Yahudiler de bu heyet üyelerine Hz. Muhammed (s.a.s.)’e üç āey, Ashâb- Kehf, Zülkarneyn ve ruh hakknda soru sormalarn, eþer bunlar bilirse Peygamber olduþunu, yoksa Peygamber olmadþn söylerler. Heyet Mekke’ye geldikten sonra müārikler Hz. Peygamber’e bu sorular sorarlar. Peygamberimiz sorular cevaplamak için bir gün mühlet ister. Ancak kendisine on beā gün sonra bu sorulara açklk getiren vahiy nâzil olur.170 Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiþinde āehir halknn yars kadar Yahudilerden oluāuyordu. Peygamberlikten önce Yahudiler, Evs ve Hazrec’e, yakn bir zamanda gelecek olan Peygambere tabi olup Araplara karā kendisinden yardm isteyeceklerini söylüyorlar ve düāmanlarn bu āekilde tehdit ediyorlard.171 Hicret esnasnda bir Yahudi üç katl bir evin damna çkarak ufukta Medine’ye doþru gelen bir kafile görünce bunlarn beklenen misafirler olduþunu baþrarak ilan etmiātir. Hicretten sonraki günlerde Peygamberimiz Yahudilere hoāgörülü davranmā, Medine Sözleāmesi’nde onlar ümmetin bir parças olarak kabul etmiā ve antlaāmaya dahil etmiātir. Onun bu olumlu tutumu karāsnda daha hicretin birinci ylnda Kaynukâ’ Yahudilerinden Abdullah b. Selâm, ailesiyle birlikte Müslüman olmuātur. Daha sonralar çeāitli zamanlarda ÿslâm’a giren Yahudiler de mevcuttur. Peygamberimiz Yahudilerle uyum içinde yaāama çerçevesinde Ehl-i Kitab’ ve bu meyanda Yahudileri, Kur’an’n emriyle “Allah’tan baākasna tapmayalm. 167. Müddessir Sûresi 31; Ankebût Sûresi 46. 168. A’lâ Sûresi, 18-19. 169. Āuarâ Sûresi 192-197; Ahkâf Sûresi 10. 170. ÿbn Hiāâm, I, 300 vd. 171. ÿbn Hiāâm, I, 547. 221 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 221 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji O’na hiçbir āeyi eā tutmayalm ve Allah’ brakp da kimimiz kimimizi ilahlaātrmasn” āeklinde aralarnda ortak olan bir söze (kelime) çaþrmātr.172 Kendisine ilâhî emir gelmeyen konularda onlara muvafakat etmeyi yeþlemiātir. Baālangçta namazlarda onlarn kblesi olan Beytü’l-Makdis’e yönelmiātir. Müslümanlarn onlarn kestiklerini yemelerine ve iffetli kadnlaryla evlenmelerine müsade etmiātir. Benî ÿsrâil kssalarn anlatmā ve bunlar anlatmada saknca görmemiātir. Yahudi cenazelerine sayg gösterip ayaþa kalkmātr. Müāriklere girmeyi yasakladþ mescide Ehl-i Kitap olarak Yahudilerin girmesine müsaade etmiātir. Hz. Peygamber’in bütün bu iyi tutumlarna raþmen Yahudiler Müslümanlar ÿslâm’dan döndürmek için çeāitli faaliyetler içine girmiāler, zaman zaman Kur’an- Kerim’i alaya almālar, onu inkar etmiālerdir. Hidayete erenlerin kendileri olduþunu, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de ancak kendilerine tâbi olmas halinde hidayete ereceþini, Hz. Peygamber’in “Ben ÿbrahim milletindenim” demesi üzerine onun Yahudi olduþunu ve Üzeyr’in Allah’n oþlu olduþunu iddia etmiālerdir. Hz. Peygamber’in gökten bir kitap indirmesini ve Allah’n kendileriyle konuāmasn istemiālerdir. Müslümanlarn varlþn, iktidar sahibi olmalarn, güçlü bir topluluk haline gelmelerini bir türlü hazmedememiālerdir. Yahudilerin Hz. Peygamber’le alay ettikleri de oluyordu. Zeyd b. Lusayt adndaki Yahudi, onun devesi kaybolduþunda “Muhammed gökten haber aldþn iddia ediyor, fakat devesinin nerede olduþunu bilmiyor” āeklinde sözler sarfetmiātir. Bunun üzerine Peygamberimiz “Vallahi ben ancak Allah’n bildirdiþini bilirim...”173 demiātir. Yahudiler Evs ve Hazrec’e eski düāmanlklarn hatrlatarak Müslümanlar arasnda huzursuzluk çkarmak istemiālerdir.174 Münafklarla dayanāma içine girmiāler ve onlara cesaret vermiālerdir. Nitekim Yahudilerin Medine’den çkarlmalaryla münafklar güçlerini büyük ölçüde kaybetmiālerdir. Kur’an- Kerim’de Yahudilerin Hz. Peygamber’e sorularn, söz ve davranālarn ifade eden ve onlara cevap mahiyetinde nâzil olmuā pekçok âyet-i kerîme mevcuttur. Kur’an- Kerim, Benî ÿsrâil’in âhiret karāsnda dünyay satn aldklarn, kitaplarn tahrif ettiklerini, Allah’n ayetlerini az bir pahaya sattklarn, kendilerine kutsal klnan Cumartesi yasaþn çiþnediklerini, yalana kulak verip haram yediklerini, peygamberlerini yalanlayp onlar öldürdüklerini, hakk inkâr ettiklerini, kendilerinin Allah’n dost ve oþullar olduklarn iddia ettiklerini, insanlar cimriliþe teāvik ettiklerini, inananlara karā en āiddetli düāman olduklarn... çeāitli yerlerde ortaya koymuātur. Yahudiler Kur’an- Kerim’in bu tavr karāsnda büsbütün hiddetlenmiāler ve düāmanlklarn artrmālardr. Bütün bu sebebÿmrân Sûresi 64. Hiāâm, I, 527; Taberî, III, 106. 174. ÿbn Hiāâm, I, 555. 172. Âl-i 173. ÿbn 222 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 222 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi lerle Yahudilerle Müslümanlar arasnda bir dizi mücadele yaāanmātr. Burada belirtmek gerekir ki, bütün bu genel olumsuz havaya raþmen, Yahudilerle Müslümanlar arasnda meydana gelen scak çatāmalardan herbirinin, Müslümanlar açsndan ayrca ciddi ve hakl sebepleri vardr. Üstelik Hz. Peygamber, Yahudilerle yaplan antlaāmann bozulmamas için her türlü çabay da sarfetmiātir. b- Kaynukâoþullar’nn Medine’den Çkarlmas (2/624) Müslümanlarla yaptklar antlaāmay ilk bozan Yahudi kabilesi Kaynukâ’oþullardr.175 Onlar Hazreclilerin müttefiki idiler. Bedir Savaā’ndan sonra taāknlk yapmaya ve bu savaāta zafer elde eden Müslümanlar kskanmaya baāladlar. Müslümanlarn galip gelmesini Kureyā’in savaā tekniþini bilmeyiāine baþladlar. Peygamberimiz bu tutumdan endiāelenmeye baālad. Kur’an- Kerim’de onlarn davranālar āöyle ifade edilmektedir: “Eþer bir topluluþun antlaāmaya hyanet etmesinden korkarsan, sen de onlara karā ayn āekilde davran.”176 Peygamberimiz Kaynukâ’oþullarn kendi pazar yerlerinde toplayarak Kureyā’in Bedir’de uþradþ yenilgiyi hatrlatp kendilerini ikaz etti. Onlar ÿslâm’a davet etti. Kendisinin peygamber olduþunu hatrlatt. Fakat Yahudiler, Kureyā’in savaā tekniþini bilmediþini, kendilerinin ise usta savaāc olduklarn yineleyerek Hz. Peygamber’i tehdit ettiler177 ve antlaāmay bozdular. Müslüman bir kadnn Kaynukâ’ pazarnda hakarete uþramas bu kabile ile Müslümanlar arasnda bardaþ taāran son damla olmuātur. Ticaret ve kuyumculukla uþraāan Kaynukâ’oþullarnn kendi adlaryla anlan pazar yerinde ensardan bir kadn bir iā için bir kuyumcu dükkanna uþrar. Dükkanda bulunan bir Yahudi (baz rivayetlerde dükkan sahibi) kadnn eteþini habersizce bir yere iliātirir. Kadn ayaþa kalknca vücudu açlr. Yahudiler gülüāürler. Kadn hem utançtan hem de öfkeden feryat etmeye baālar. Oradan geçmekte olan bir Müslüman, olay öþrenince kadna bu hareketi yapan Yahudiyi öldürür. Yahudiler de Müslüman āehit ederler. Āehidin yaknlar da Yahudilere karā Müslümanlardan yardm isterler. Neticede ortam iyice gerginleāir. Kaynukâ’oþullarnn tutumundan endiāelenmeye baālayan Peygamberimiz, Āevval 2/Mart-Nisan 624’te onlarn üzerine yürüdü. Bu Yahudi kabilesinin hem okul, hem de mahkeme salonu olarak kullandklar Beytü’l-Midras’n önünde onlar ÿslâm’a davet etti. Fakat Kaynukâ’oþullar kendilerinin Hz. Muhammed (s.a.s.) tarafndan daha önce bu konuda ikaz edildiklerini belirterek davete olumsuz cevap verdiler. Onlarn Medine’nin özelliklerinden olan iki kaleleri (utum. çoþulu: âtâm) vard. Bu kalelere çekildiler. Müslümanlar onlar on beā 175. ÿbn Hiāâm, II, 47. Sûresi 58. 177. ÿbn Hiāâm, I, 552. 176. Enfâl 223 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 223 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji gün süreyle kuāattlar. Yedi yüz savaāçya sahip olan Kaynuka’ Yahudileri korkuya kapldlar. Hz. Peygamber’in vereceþi karara raz olmak üzere kalelerinden çkarak teslim oldular. Kaynukâ’oþullarnn eski müttefiki ve münafklarn baākan Abdullah b. Übey, Hz. Peygamber’den srarla onlarn baþālanmalarn istedi. Peygamberimiz onlarn Medine’yi terketmelerini emretti. Bu defa Abdullah b. Übey Kaynukâ’oþullarnn yerlerinde braklmalar için çaba sarfettiyse de bunu baāaramad.178 Kaynuka’oþullar ailelerini yanlarna alarak Medine’yi terkettiler. Önce Vâdi’lKurâ’ya uþrayp bir ay kaldlar. Burada binek ve yiyecek ikmali yaptktan sonra Suriye tarafna gittiler ve Ezriât āehrine yerleātiler. Bin beā yüz klç, üç yüz zrhl elbise, iki bin mzrak ve beā yüz kalkandan ibaret olan silahlarn ve mallarn Medine’de braktlar. Onlardan kalan mallarn beāte biri Beytülmâle ayrlarak gerisi Müslümanlar arasnda taksim edildi. Kaynaklarda Bedir Gazvesi’nden sonra beāte biri (Humus) ayrlan ilk ganimetin bu Yahudi kabilesinden elde edilen ganimet olduþu kaydedilir.179 c- Nadîroþullarnn Medine’den Çkarlmas (4/625) Nadîroþullarnn Medine’den çkarlmasna geçmeden önce Ka’b b. Eāref’in öldürülmesi üzerinde ksaca durmak gerekir. Benî Nadîr Yahudilerinden Ka’b b. Eāref āairdi; Hz. Peygamber’i ve Müslümanlar daima kötülerdi. Bedir Savaā’nn Müslümanlarn galibiyeti ile sonuçlanmasn bir türlü hazmedememiāti. Hatta Müslümanlarn zaferine o kadar içerlemiā olacak ki, “Yerin alt üstünden daha iyidir” deþerlendirmesini yapmāt. Mekke’ye giderek, Kureyā müāriklerini Hz. Peygamber’e karā āiirleriyle tahrik etmiāti. Medine’ye döndüþünde Müslümanlarn hanmlar için aāk āiirleri terennüm etmeye baālad. Peygamberimiz bir gün sahâbilere “Ka’b b. Eāref için kim hazrdr? Çünkü o, Allah ve Resûlü’ne eziyet etmiātir.”180 dedi. Bunun üzerine Evs kabilesinden Muhammed b. Mesleme, Ka’b b. Eāref’i öldürmeyi üstlendi. Muhammed b. Mesleme, içlerinde Ka’b’n süt kardeāi Ebû Nâile’nin de bulunduþu bir grup Müslümanla bir plan hazrladlar ve onu kendi kalesinde öldürdüler (3/624).181 Nadîroþullar Uhud Savaā’nda müārik ordusunun karargâhna gelerek onlar Müslümanlara karā kākrtmālard. Bunun dānda Müslümanlar bir kaç defa düelloya davet etmiāler, hatta suikast tertiplemiāler, ancak bu planlarn uygulamaya muvaffak olamamālard. Hz. Peygamber onlar ikaz etti. Bu arada meydana gelen bir baāka geliāme, Nadîroþullaryla iliākilerde yeni bir sayfann I, 178; ÿbn Hiāâm, II, 48-49. Sa’d, II, 29-30; Belâzürî, I, 308-309. 180. Ebû Dâvud, III, 211. 181. ÿbn Hiāâm, II, 51-58; ÿbn Sa’d, II, 31-34. 178. Vâkdî, 179. ÿbn 224 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 224 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi açlmasna yol açt. Bi’r-i Maûne faciasndan saþ kurtulan Amr b. Ümeyye edDamrî, Hz. Peygamber’in eman verdiþi iki kiāiyi yanlālkla öldürmüātü. Öldürülen āahslarn diyetine Medine sözleāmesi gereþi Nadîroþullarnn da ortak olmas gerekiyordu. Bu maksatla Hz. Peygamber, içlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin de bulunduþu bir grup sahâbî ile birlikte Benî Nadîr yurduna gitti. Yahudiler baālangçta Hz. Peygamber’e iyi davrandlar; diyete ortak olacaklarn bildirdiler ve bir müddet istirahat etmesini istediler. Fakat Peygamberimiz sahâbîlerle bir duvarn dibinde gölgelenirken üzerine bir taā yuvarlayarak onu öldürmeyi planladlar. Bu plan Yahudi reislerinden Huyey b. Ahtab tasarlamāt. Sellâm b. Miākem adl Yahudi lideri, bunun Müslümanlarla aralarndaki antlaāmay bozmak anlamna geldiþini hatrlatarak süikasti önlemeye çalātysa da baāaramad. Amr b. Cihâā adl Yahudinin taā yuvarlamaya hazrlandþ srada durumu sezen Hz. Peygamber, bir ihtiyac için ayrlyormuā gibi oturduþu yerden kalkarak doþruca Medine’ye gitti. Yahudiler hiçbir āey olmamācasna sahâbîlere “Ebü’l-Kâsm, biz isteþini yerine getirmeden acele etti” dediler. Daha sonra sahâbîler onu aramaya koyuldular. Medine’den gelen bir yolcudan, onun āehre gittiþini öþrendiler ve peāinden onlar da gittiler. Peygamberimiz Müslümanlara Nadîroþullarnn kendisini öldürmek istediklerini bildirerek, onlarn üzerine yürümek üzere hazrlanmalarn söyledi. Muhammed b. Mesleme’yi onlara elçi olarak göndererek, hainlik ve vefaszlklarn hatrlatt ve on gün içinde Medine’yi terketmelerini emretti. Bunun üzerine Nadîroþullar göç hazrlþna baāladlar. Münafklarn baākan Abdullah b. Übey, Araplarn ve diþer Yahudilerin yardm edeceþini vaadederek Nadîroþullarnn direnmelerini istedi. Kendi kabilesinden ve diþer Araplardan oluāacak iki bin kiāilik bir kuvvetle kendilerine kanlarnn son damlasna kadar yardm edeceþini bildirdi. Huyey b. Ahtab, Abdullah b. Übey’in bu vaadine inanarak direnmeye karar verdi ve Hz. Peygamber’e “Biz yurdumuzdan çkmyoruz, istediþini yap” āeklinde haber gönderdi. 18 Rebîülevvel 4/29 Haziran 625’te Nadîroþullar üzerine yürüyen Peygamberimiz onlar kuāatarak önce antlaāmaya davet etti. Fakat Yahudiler buna yanaāmadklar gibi, Müslümanlara ok ve taā atmaya baāladlar. Bu arada Müslümanlar, bir savaā taktiþi olarak Nadîroþullarna ait özellikle meyve vermeyen hurma aþaçlarn kesmeye baāladlar. Buna, hücuma geçildiþinde kolaylk saþlamas için tevessül edilmiāti. Kuāatma on beā gün sürdü. Abdullah b. Übey tarafndan vadedilen yardmn gelmemesi ve Kurayza’nn da kendilerine silah ve asker yardmnda bulunmamas üzerine Nadîroþullar Medine’den çkmaya raz oldular. Yaplan antlaāma gereþince savaā malzemeleri hariç develere yükleyebildikleri menkul mallarn, hanmlarn ve çocuklarn yanlarna alarak alt yüz deveden oluāan bir kafile 225 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 225 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji halinde Medine’den ayrldlar. Üzüntülerini belli etmemek için Medine çarāsndan āenlik yaparak geçtiler. ÿçlerinde ileri gelen kiāilerin de yer aldþ çoþunluk Hayber’de kalrken,182 geri kalanlar Suriye taraflarna gittiler. Huyey b. Ahtab ailesini Hayber’e braktktan sonra, Kureyā müāriklerini Hz. Peygamber’e karā tahrik etmek üzere Mekke’ye gitti. Hendek kuāatmas onlarn faaliyetleri sonucunda gerçekleāti. Nadîroþullarndan Müslüman olan bir kaç kiāi yerlerinde brakldlar. Peygamberimiz ensâr’n görüāünü de alarak Nadîroþullarnn topraklarn muhacirlere ve bunun yansra ensardan fakir olan iki kiāiye verdi.183 Kur’an- Kerim’in Haār Sûresi Nadîroþullar Gazvesi dolaysyla nâzil olmuātur. Hatta bundan dolay bu sûreye “Benî Nadîr Sûresi” de denilmiātir.184 Sûrenin indiriliā sebebi, Nadîroþullarnn Hz. Peygamber’le yapmā olduþu antlaāmay bozmalardr. Sûre, göklerde ve yerde olanlarn hepsinin Allah’n yüceliþini dile getirdiklerini bildiren âyetle baālamaktadr. Daha sonra olayla ilgili âyet-i kerimelerin ifade ettiþi anlam āu āekilde özetleyebiliriz: Sûrede Nadîroþullarnn yurtlarndan çkarlmalarnn ve Müslümanlarn bu baāarsnn Allah’n izni ve yardmyla gerçekleātiþi, bunu daha önceden Nadîroþullarnn ve Müslümanlarn da beklemediþi belirtilmekte ve bu olaydan herkesin ders almas gerektiþi vurgulanmaktadr. Yeminini bozmuā, inanç ve deþerlerine baþllþ yitirmiā bir topluluk için sürgünün en hafif ceza olduþu, aslnda böyle bir toplumun dünyada da ahirette de aþr cezalar hak etmiā olduþu belirtilmektedir. Hurma aþaçlarn kesmenin Allah’n izniyle olduþu açklanmaktadr. Gayr-i müslimlerden silah kullanmadan ele geçirilen ve ÿslâm devletinin gelir kaynaklar arasnda yer alan “fey”in taksim esaslar, kimlere daþtlacaþ belirtilmektedir. Münafklarn Nadîroþullarna desteþi ve verdiþi teminat anlatlmaktadr. Münafklarn Yahudilere “Eþer siz yurdunuzdan çkarlrsanz, mutlaka biz de sizinle birlikte çkarz, sizin aleyhinize asla kimseye uymayz, eþer savaāa tutuāursanz mutlaka yardm ederiz” dedikleri haber verilmektedir. Ancak eþer onlar çkarlsalar, onlarla beraber çkmayacaklar, savaāa tutuāmuā olsalar onlara yardm etmeyecekleri, yardm etseler bile arkalarn dönüp kaçacaklar bildirilmektedir. Onlarn müstahkem āehirlerde veya siperler arkasnda bulunmakszn Müslümanlarla toplu halde savaāamayacaklar, kendi aralarndaki savaālarnn ise çetin olduþu; dātan derli toplu göründükleri, fakat darmadaþnk olduklar haber verilmektedir.185 182. Makrîzî, s. 181. I, 363-383; ÿbn Sa’d, II, 57-59; ÿbn Hiāam, II, 190-203; Taberî, II, 550-555; Makrîzî, s. 178-183. 184. Buhârî, VI, 58. 185. Nadîroþullarnn Medine’den sürülmelerinin Kur’an- Kerim’e yansmas için bk. Vâkdî, I, 380383; Emin Iāk, “Haār Sûresi”, DÿA, XVI, 424-426. 183. Vâkdî, 226 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 226 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi d- Kurayzaoþullar Olay (5/627) Benî Kaynukâ’ ve Beni Nadîr’in Medine’den çkarlmasyla, Hendek Savaā sonuna kadar āehirde sadece Benî Kurayza kalmāt. Benî Kurayza, Hendek Savaā’nda, biraz önce ad geçen Benî Nadîr’den Huyey b. Ahtab’n tahrikiyle Müslümanlar arkadan vurmaya karar vermiāti. Kurayzaoþullar bu hareketleriyle Müslümanlarn helakna yol açacak bir davranāta bulunmuā oluyorlard. Hz. Peygamber, Kurayzaoþullarnn haberini alnca durumu incelemek ve engel olmak üzere, içlerinde Evs’in reisi Sa’d b. Muaz ile Hazrec’in reisi Sa’d b. Ubâde’nin de bulunduþu dört kiāilik bir heyeti Kurayza yurduna göndermiāti. Bunlar, Kurayza’nn reisi Ka’b b. Esed’le görüāerek ihanetten vazgeçmelerini istemiāler, āayet ihanet ederlerse sonucun Kurayza için iyi olmayacaþn bildirmiālerdi. Fakat Ka’b b. Esed ÿslâm heyeti ile alay etmiā, kaba ve sert davranmā ve uyarlara kulak asmamāt. Benî Kurayza daha önce de Nadîroþullar kuāatmas esnasnda Müslümanlar arkadan vurmak üzere hazrlþa giriāmiā, Hz. Peygamber bu nedenle Benî Nadîr kuāatmasn kaldrp Benî Kurayza üzerine yürümek zorunda kalmāt. Sonunda Benî Kurayza barā teklif etmiā, Nadîroþullarna yardm etmemek āartyla barā teklifleri kabul edilmiāti. Bu defa Hendek kuāatmasnda savaā suçu iālemeleri, kendilerine savaā ilan etmek için yeterli bir sebepti. Çünkü güvenilirliklerini tamamen kaybetmiālerdi. “Kurayza’nn Medine’de kalmas sürekli bir tehlike arzediyordu. Medine’den gitmelerine izin vermekse, Hayber’deki ÿslâm karāt entrika yuvasn güçlendirmekten baāka bir iāe yaramayacakt.”186 Hendek kuāatmaclarnn Medine’den ayrlmalarndan bir gün sonra Peygamberimiz Kurayzaoþullar üzerine yürümeye karar verdi. Yerine ÿbn Ümmü Mektûm’u vekil brakt. Müslümanlarn acele hareket etmelerini temin maksadyla ikindi namazn Kurayza yurdunda klmalarn söyledi. Kurayzaoþullar kalelerine çekilerek taāknlk yapmaya, Hz. Peygamber’e ve hanmlarna sövmeye baāladlar. Fakat kuāatma uzadkça zor durumda kaldlar. Kendi baākanlar Ka’b b. Esed onlara üç teklifte bulundu: Ya ÿslâm’ kabul etmek, ya Cumartesi günü, yani hiç ummadklar bir günde Müslümanlara saldrmak, ya da çocuklarn ve kadnlarn öldürüp, sonra ölünceye kadar Müslümanlarla çarpāmak. Fakat Yahudiler her üç teklifi de kabul etmediler.187 Peygamberimiz Kurayza’y ÿslâm’a davet etti. Onlarn bunu kabul etmemesi üzerine çarpāmay baālatt.188 186. Maxime Rodinson, s.165. Hiāâm, II, 237. 188. Abdürrezzak, el-Musannaf, Lübnan 1970-1972, V, 216. 187. ÿbn 227 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 227 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Kaynaklarmzda, Kurayza’nn bir yandan, eski müttefikleri Sa’d b. Muaz’n vereceþi karara raz olmak āartyla teslim olduklar belirtilirken,189 diþer taraftan daha yaygn rivayete göre onlarn, kuāatma āiddetlenince Hz. Peygamber’in vereceþi karara uymak üzere teslim olduklar, bu arada eski müttefikleri olan Evs kabilesinin Hz. Peygamber’den onlarn baþālanmalarn istediþi; bunun üzerine Hz. Peygamber’in Evs’e, Sa’d b. Muaz’n hakemliþini teklif ettiþi ve Evs’in de buna raz olduþu kaydedilmektedir.190 Ancak birinci grup rivayetlerde Sa’d’n hakemliþi iāin baānda, yani teslimden önce, ikinci grup rivayetlerde ise, teslimden bir müddet sonra ortaya çkmaktadr. Fakat, her ikisinde de sonuçta, Sa’d b. Muaz’n hakem tayin edildiþi belirtilmektedir. Hendek Savaā’nda yaralanan Sa’d b. Muaz, Mescid-i Nebevi’nin içinde kurulan bir çadrda, Eslem kabilesinden Rufeyde el-Ensâriyye adl bir hanm sahâbî tarafndan tedavi ediliyordu. Bu hanm, Müslümanlardan yaral olanlarn hizmetinde bulunuyordu.191 Hükmünü vermek üzere bir merkep üzerine bindirilerek Hz. Peygamber’in karargâhna getirilen Sa’d, büluþ çaþna girmiā erkeklerin öldürülmesine, kadnlarn ve çocuklarn esir alnmasna, mallarn ise ganimet statüsüne tabi tutulmasna karar verdi. Ana kaynaklarmzda Sa’d b. Muaz’n neye göre, sözgelimi örfe göre mi, Tevrat’a göre mi veya Kur’an’a göre mi karar verdiþi konusunda açk bir bilgiye rastlayamadk. Ancak karardan sonra Hz. Peygamber’in hakeme “Allah ve Resûlü’nün hükmüyle karar verdiþini söylediþi” kaydedilmektedir.192 Çaþdaā araātrmaclardan Muhammed Hamidullah, Sa’d b. Muaz’n “Yahudilerin mukaddes kitab olan Tevrat’n maþlup düāman karāsnda Yahudilere tanmā olduþu haklar aynen Müslümanlara tandþn” belirterek Tevrat’n ilgili hükmü ile, Sa’d’n karar arasnda isabetli bir baþlant kurmaktadr.193 Gerçekten Tevrat, maþlup düāman karāsnda Yahudilere ayn haklar tanmaktadr.194 Kurayza kabilesinin eski müttefiki olan Sa’d, muhtemelen Tevrat’n bu hükmünü biliyordu. Sonunda karar infaz edildi. Kadnlardan sadece birisi, Hallâd b. Süveyd adl sahâbînin üzerine kale duvarndan deþirmen taā atarak ölümüne sebep olan bir kadn öldürüldü. Öldürülen Kurayzallarn says hakknda kaynaklarda dört yüz ila dokuz yüz arasnda çeāitli rakamlar verilmektedir. Mallar, kadnlar ve çocuklar ganimet statüsüne tabi 189. ÿbn Hiāâm, II, 240; Taberî, II, 583. II, 509-510; Taberî, II, 586. 191. Hz. Peygamber döneminde ve ÿslam tarihinin daha sonraki dönemlerinde hanmlarn yarallarn tedavisinde görev aldklar bilinmektedir. Maxime Rodinson, Rufeyde ile, kendi kültüründen bir hanm, XIX. yüzylda yaāayan ve bir ara Türkiye’de de hizmet vermiā olan ünlü ÿngiliz hemāire, arasnda benzerlik kurarak Rufeyde’yi āu ifadeyle tavsif etmektedir.”...dönemin Flerence Nightingale’i Rufeyde...” (bk. Maxime Rodinson, s. 165). 192. Belâzürî, I, 247; Taberî, II, 587, 588. 193. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaālar, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1981, s. 210. 194. Tesniye, 20/13-14. 190. Vâkdî, 228 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 228 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi tutuldu; hurmalklar gaziler arasnda bölüātürüldü. O srada Kurayza yurdunda bulunan Benî Nadîr Yahudilerinden meāhur Huyey b. Ahtab da Kurayza’nn akbetine uþrad ve ihanetin cezasn canyla ödedi. Kurayzaoþullar Gazvesi Zilkade 5/Ocak-Āubat 627’de gerçekleāmiātir.195 Ahzâb Sûresinde Kurayza Gazvesi’yle ilgili olarak āu ayetler yer almaktadr: “Allah; Ehl-i Kitaptan, müārik ordularna yardm edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düāürdü. Bir ksmn öldürüyor, bir ksmn da esir alyordunuz. Allah, onlarn yerlerine, yurtlarna, mallarna ve ayak basmadþnz topraklara sizi mirasç yapt. Allah’n her āeye gücü yeter.”196 e- Hayberin Fethi (7/628) Kurayza Gazvesi sonunda Medine āehri Yahudi tehdidinden büyük ölçüde kurtulmuā olmakla beraber bir bütün olarak Hicaz’da bu tehlike henüz sona ermemiāti. Çünkü Benî Kaynukâ’ ve Benî Nadîr ile iābirliþi içinde bulunan pekçok Yahudi, Hayber’de bulunuyordu. Medine’den çkarlan Benî Nadîr Yahudilerinden bir ksmnn Hayber’e yerleātiklerini ve bir grup Yahudinin Mekkelileri ve diþer müārik Arap kabilelerini teāvik ederek Hendek kuāatmasna sebep olduklarn daha önce görmüātük. Hayber Yahudileri daha sonra burann bir yllk hurma mahsulü karālþnda Gatafânllar kendileriyle birlikte Hz. Peygamber’le savaāmaya davet ettiler. Gatafânllar dört bin askerle kendilerine destek olacaklard. Suriye ve Irak bölgelerinden gelen ticaret yolu Hayber üzerinden Medine’ye ulaātþndan, Müslümanlarn ticaret yolu tehlikedeydi; Hayber Yahudileri kervanlar için tehlike oluāturuyordu. Beni Kurayza’nn akibetini öþrenen Hayber Yahudileri korkuya kaplarak, Müslümanlar onlarn üzerine yürümeden önce, Hayber,Teymâ, Fedek, Vâdi’lKurâ Yahudileri ile birleāerek Medine üzerine yürümeye karar verdiler. Gatafân kabilesine giderek, dört bin askerle onlarn desteþini de saþladlar. Hz. Peygamber hicretin altnc yl Ramazan aynda, durumu incelemek üzere Abdullah b. Revâha baākanlþnda bir heyeti Hayber’e gönderdi. Haberin doþruluþunu anlaynca bu defa Hayber reisi Üseyr’i buraya vali olarak atamay tasarlad. Bu teklifi iletmek için Abdullah b. Revaha’y otuz kiāiyle tekrar gönderdi. Üseyr buna önce istekli davrand; hatta otuz kiāilik Yahudi heyetini de yanna alarak ÿslam heyetiyle birlikte Medine’ye doþru hareket etti; ancak yolda fikrinden vazgeçti. ÿslâm heyeti ise Medine’ye döndü. Hudeybiye Barā Hz. Peygamber’e Hayber’de gittikçe büyüyen tehlikeyi bertaraf etme frsat verdi. Çünkü Peygamberimiz, Hayber üzerine yürüdüþünde 195. ÿbn Hiāâm, II, 233- 245; ÿbn Sa’d, II, 74-78; Belâzürî, I, 347-348; Taberî, II, 581-593; ÿbn Abdilber, Dürer, 178-182; ÿbn Seyyidinnâs, II,103-113. 196. Ahzâb Sûresi 26-27. 229 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 229 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mekkelilerin Medine üzerine saldrma ihtimali Hudeybiye Barā sayesinde ortadan kalkmāt. Peygamberimiz Hudeybiye Seferi’nden dönüp Medine’de bir ay kaldktan sonra Müslümanlarn Hayber’in fethi için hazrlanmalarn emretti. Hayber, kaleleri saþlam, savaāçlar fazla ve ele geçirilmesi zor bir yerleāim merkezi idi. Dolaysyla bu āehrin fethi, sebat ve sabr isteyen bir iāti. Bunun için Peygamberimiz “Bizimle ancak cihada raþbet edenler gelsin” buyurdu. ÿslâm ordusunun yola çkmasndan önce Medine’deki Yahudi kalntlarndan bazlar Müslümanlar huzursuz etmeye, vadesi gelmemiā alacaklarn istemeye baāladlar.197 Medine’deki münafklar da Yahudilerle haberleāerek Müslümanlarn gücü hakknda bilgiler verdiler. Abdullah b. Übey, Hayber Yahudilerine meydan savaā yapmalarn, korkmamalarn, ancak tedbirli olmalarn tavsiye etti. ÿslâm ordusu yedinci hicrî yln Muharrem ay sonlarna doþru (Mays 628) Medine’den hareket etti. Ordunun says bin dört yüzü piyade, iki yüzü süvari olmak üzere bin alt yüz idi.198 Habeāistan’dan gelen muhacirlerle, Eā’arîler ve orduya sonradan katlan Devsliler bu sayya dahil deþildir. Yarallar tedavi etmek, yemek piāirmek ve Müslümanlara yardmc olmak üzere, içlerinde Ümmü Seleme, Safiye bint Abdülmuttalib ve Ümmü Eymen’in de bulunduþu yirmi Müslüman kadn da bu sefere katld. Müslümanlarn bu gücüne karālk Hayber’de tarihçi Yâkubî yirmi bin,199 Vâkdî on bin200 düāman askeri olduþunu bildirmektedir. Ancak yirmi bin rakam abartl olmaldr. ÿslâm ordusunun yolculuþu, yola çkā günü de dahil, dört gün sürdü. Hz. Peygamber’in bu yolculukta Eāca’ kabilesinden iki klavuzu vard. Gece vakti Hayber’e gelen Peygamberimiz, hücum için sabah olmasn bekledi. Çünkü o, prensip olarak geceleyin bir yere anszn baskn yapmazd.201 Sabahleyin tarlalarna gitmek üzere kalelerinden çkan Yahudiler, ÿslâm ordusunu görünce korkuya kaplarak kalelere sþndlar. Medine’ye 150 km. uzaklkta bulunan Hayber, Netât, Ākk ve Ketibe denilen baālca üç bölgeden ve bu bölgelerde bulunan hisarlardan ibaretti. Bu hisarlarn ismi āöyledir: Naim, Sa’b b. Muaz, Zübeyr, Übey, Nizar, Kamûs, Vatih, Merhab ve Sülâlim. Peygamberimiz karargâh önce Netât bölgesinin yaknna kurdu. Burada karālkl ok atā yapld. Burann elveriāsiz olmas nedeniyle ÿslâm ordusu Recî mevkiine (Mekke yaknlarndaki Recî deþil) nakledildi. Hz. Peygamber Yahudi197. Vâkdî, II, 634 vd. 198. Vâkdî, II, 689. 199. Yâkûbî, Târîhu’l-Ya’kûbî, Beyrut ts., II, 56. 200. Vâkdî, I, 634, 637, 642. 201. ÿbn Hiāâm, II, 329. 230 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 230 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi leri ÿslâm’a davet etti; ancak onlar reddederek savaāa karar verdiler. Gatafânllar, Hayber’in bir yllk hurma mahsulüne karālk dört bin askerle Yahudilere yardma gelmiāler ve Hz. Peygamber’in buraya ulaāmasndan üç gün önce Hayber kalelerine yerleāip mevzilenmiālerdi. Kuāatma esnasnda Hz. Peygamber Gatafânllarn baākan Uyeyne b. Hsn’a elçi göndererek, Hayber’den çekilmeleri halinde burann bir yllk hurma mahsulünü (baz rivayetlerde yarsn) vermeyi teklif etti. Ayn teklif Fezâre kabilesine de yapld. Her ikisi de reddettiler. Ancak kuāatma esnasnda ailelerinin yurtlarnda savunmasz olduþunu hatrlayarak endiāeye kapldlar ve derhal yurtlarna döndüler.202 Uyeyne b. Hsn, fetihten sonra Hz. Peygamber’e gelerek dört bin askeriyle Hayber’den tam kuāatma esnasnda çekildiþini belirtmiā ve Hayber ganimetlerinden pay istemiātir. Hz. Peygamber ise “Yalan söylüyorsun” diyerek bunu reddetmiāti.203 Onlarn çekilip gitmeleri Yahudilerin moralini bozdu. Bu srada Simak adnda bir Yahudi ÿslâm karargâhna gelerek, kendisine eman verilmesi karālþnda āehrin zayf noktalar hakknda bilgi verdi. Bütün bu geliāmeler Hayber’in fethinin kolaylaāmasna vesile oldu. Netât bölgesine yoþunlaātrlan hücum sonunda önce buradaki kaleler, onun ardndan Ākk ve sonra da Ketibe bölgesindeki kaleler peāpeāe fethedildi. En sonunda Kamûs kalesinin düāmesiyle Hayber’in fethi sonuçland. Hayber’in fethinde Hz. Ali’nin büyük kahramanlklar görüldü. Hayber’de Yahudiler, aralarnda Hz. Peygamber’i zehirlemeye kalkan Zeyneb’in babas Haris, Merhab, Üseyr, Yâsir, Âmir, Kinâne b. Ebû’l-Hukayk’n da bulunduþu doksan üç ölü, Müslümanlar ise on beā āehit verdiler.204 Hayber’de ele geçirilen menkul ganimetlerin beāte biri Hz. Peygamber’e ve ganimet âyetinde belirtilenlere taksim edilmek üzere hazineye ayrld. Beāte dördü ise gazilere paylaātrld. Benî Nadîr’den Huyey b. Ahtab’n Medine’den çkarken götürdüþü bir deve derisinin içini dolduracak miktardaki hazine uzun araātrmalardan sonra bulundu. Hz. Peygamber altn ve diþer deþerli madenlerden oluāan bu hazineyi dul ve yoksul kadnlarla muhtaçlara daþtt. Ganimet mallar arasnda bulunan Tevrat nüshalar Yahudilere iade edildi. Hz. Peygamber, Hayber arazilerinin iāletilmesini “ÿslâm devletinin onlar çkarma haklarnn sakl tutulmas āartyla” ve yllk hurma ve diþer tarm ürünlerinin yarsn ÿslâm devletine vermek kaydyla Yahudilere brakt.205 Hayber’in Fethi Mekke müāriklerini endiāe ve üzüntüye boþdu; ancak baāta Hz. Abbas olmak üzere II, 950-952; ÿbn Hiāâm, II, 230. II, 676. 204. Vâkdî, II, 700. 205. ÿbn Hiāâm, II, 337. 202. Vâkdî, 203. Vâkdî, 231 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 231 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 232 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 232 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Mekke’deki Müslümanlar ise sevindirdi.206 Hayber’in Fethi’yle Yahudilerin Arap Yarmadas’nda siyâsî bir güç olmalar sona erdi; ekonomik güçleri de zayflad. Daha önce Müslümanlara kafa tutan, tehdit eden bir unsur olduklar halde, bundan böyle onlara vergi veren tebaa durumuna düātüler. Hayber’den elde edilen ganimet ve her yl gelen gelirler sayesinde ÿslâm devletinin ekonomik gücü artt. Hayber’in Fethi’nden sonra burada birkaç gün kalan Hz. Peygamber’i, Yahudi liderlerinden Sellâm b. Miākem’in kars Zeyneb bint Hâris zehirlemeye teāebbüs etti. Bir koyun keserek kzartp güya ikram etmek maksadyla Hz. Peygamber’i davet etti. Yanna Biār b. Berâ’y da alarak bu davete giden Hz. Peygamber daha ilk lokmada yemeþin zehirli olduþunu farketti ve lokmay yutmadan geri çkard. Fakat ayn sofrada bulunan Biār b. Berâ, Hz. Peygamber’e saygszlk olur düāüncesiyle aþzna aldþ lokmay zorla yuttu ve zehirlenerek vefat etti. Zeyneb bint Hâris’in ksas uygulanarak öldürüldüþü söylendiþi gibi affedildiþi de kaydedilir.207 Hz. Peygamber Hayber’in fethinde Yahudi liderlerinden Huyey b. Ahtab’n kz Safiye’yi (asl ad Zeyneb ) baākomutan hakk olarak kendisi ald. Onu ÿslâm’ kabul edip kendisine eā olmak ile, dininde kalp akrabalarnn yanna dönmek hususunda serbest brakt. Safiye ÿslâm’ tercih ederek Hz. Peygamber’in zevceleri arasnda yer ald.208 Bu arada içlerinde Ebû Hureyre’nin de bulunduþu Devsliler ve Eā’arîler Hayber’e geldiler. Hz. Peygamber sahâbîlerle istiāare ederek onlara da ganimetten pay ayrd. ÿki gemi ile Necâāî’nin yannndan gelen ve içlerinde Câfer b. Ebû Tâlib’in de bulunduþu Habeāistan muhacirleri de Hayber’e ulaātlar. Peygamberimiz “Hangisine sevineceþimi bilemiyorum. Câfer’in geliāine mi, yoksa Hayber’in fethine mi?” diyerek sevincini açklad. Hayber’in fethi Muharrem-Safer 7/MaysHaziran 628’de gerçekleāti.209 Hz. Peygamber Hayber’in fethinden sonra Vâdi’l-Kurâ üzerine yürüdü. Buradaki Yahudiler müstahkem kalelere sþnarak bir gün kadar direndiler. Fakat sonunda Hayber Yahudilerinin āartlarna göre teslim oldular. Buna göre yllk arazi mahsullerinin yarsn ÿslâm devletine vergi olarak ödeyeceklerdi. Teymâ Yahudileri, Hayber, Fedek ve Vâdi’l-Kurâ’da meydana gelen geliāmeleri duyunca Hz. Peygamber’le cizye üzerine antlaāma yaptlar. 206. ÿbn Hiāâm, II, 347. II, 677-678; ÿbn Hiāâm, II, 337-338. 208. Vâkdî, II, 707. 209. Hayber’in fethi ve buna baþl geliāmelerle ilgili geniā bilgi için bk. Vâkdî, II, 633-721; ÿbn Sa’d, II, 106-117; Taberî, III, 9-20. 207. Vâkdî, 233 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 233 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Son muhacir kafilesinin Habeāistan’dan dönüāü 234 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 234 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hz. Peygamber Hayber’in fethinden sonra Muhayyisa b. Mes’ud’u ÿslâm’a davet ve Hayber Yahudilerinin akbetini hatrlatmak maksadyla Fedek bölgesine gönderdi. Fedek halk topraklarnn yars karālþnda Hz. Peygamber’le anlaāmak istediler; bir barā antlaāmas gerçekleātirmek üzere Hz. Peygamber’in huzuruna heyet gönderdiler. Peygamberimiz bu āartlar kabul etti. Fedek barā yoluyla elde edildiþi için arazisinin yars Hz. Peygamber’e tahsis edildi.210 Hz. Peygamber’in Yahudilerle iliākilerini ana hatlaryla ortaya koyduktan sonra, bu iliākilerin günümüze de āk tutabilecek āekilde ksa bir deþerlendirmesini yapmak istiyoruz. Peygamberimiz, Yahudileri ne pahasna olursa olsun Müslümanlarla birarada yaāayamayacak bir kitle olarak asla görmemiātir. Onun hedefi Yahudileri tamamen imha etmek veya ÿslâm hakimiyeti altndaki topraklarn dāna göndermek de deþildi. Āayet öyle olsayd Hayber ve çevresindeki Yahudileri ortadan kaldrr veya onlar ÿslâm hakimiyeti altnda bulunan topraklarn tamamen dāna sevkederdi. Halbuki böyle hareket etmemiā, Müslümanlarn güçlü olduþu bir dönemde ad geçen Yahudileri yerlerinde brakmātr. Yedinci hicrî yln baānda gerçekleāen Hayber’in fethinden, kendisinin vefat tarihi olan onbirinci hicrî yla kadar dört yl aākn bir süre zarfnda Müslümanlarla Yahudiler birarada yaāama tecrübesinin güzel örneþini vermiālerdir. Üstelik yarmadann daha baāka yerlerinde, mesela Yemen’de ve hatta Medine’de bile antlaāmal olan, Müslümanlarn zimmeti ve himayesi altnda Yahudiler yaāamaktayd.211 Kurayza Gazvesi’nden on beā ay kadar sonra gerçekleāen Hayber’in fethine giderken Hz. Peygamber’in yannda Medine Yahudilerinden on kiāi bulunuyordu.212 Sürgün veya imha edilen Yahudiler de antlaāmay bozuncaya kadar Medine içinde Müslümanlarla birlikte yaāyorlard. Demek ki Peygamberimiz doþru dürüst yerinde duranlara ses çkarmamātr. Fakat, olaylar anlatrken de temas ettiþimiz gibi Medine’nin içindeki Yahudileri, Müslümanlarn güçlü düāmanlar olan müāriklerle iābirliþi yaptklar, tehdit unsuru haline geldikleri, devlet otoritesini ve sosyal barā hiçe saydklar için āehirden çkarmā veya ortadan kaldrmātr. Hemen yanbaānda kendisinin can, mal ve namus güvenliþini tehdit eden birer kitle haline geldikleri için bir arada yaāamak artk imkansz hale gelmiātir. Āayet antlaāmay bozmasalard, müāriklerle iābirliþi yapmasalard, savaā suçu iālemeselerdi ve Müslümanlarn can güvenliþini tehdit eden birer unsur haline gelmeselerdi belki Medine’deki Yahudi kabileleri de yerlerinde braklabilirlerdi.213 II, 706-707; ÿbn Hiāâm, II, 343. II, 634-635. 212. Vâkdî, II, 684. 213. Hz. Peygamber’in Yahudilere karā uygulamalarn gördükten sonra, on dört asrlk ÿslâm tarihi boyunca Müslümanlarla Yahudiler arasnda geliāen iliākilere ksa bir göz atmakta fayda görüyoruz. ÿslâmiyet’in doþuāundan XX. yüzyln ortalarna kadar Yahudiler, Hristiyan dünyas 210. Vâkdî, 211. Vâkdî, 235 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 235 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 3- Hristiyanlarla ÿliākiler a- Genel Bilgiler Müslümanlarn Hristiyanlarla iliākileri ÿslâm’n Mekke döneminde baālamātr. Varaka b. Nevfel’in Hristiyanlkla alâkas bulunduþunu, ilk vahiyden sonra Hz. Peygamber’in Varaka b. Nevfel ile görüātüþünü ve baāndan geçeni ona anlattþn; Müslümanlarn halk ve idarecileri Hristiyan olan Habeāistan’a hicret ettiþini; Rebia’nn oþullarnn kölesi Ninoval Addas’n Taif yolculuþu dönüāünde Hz. Peygamber’in huzurunda ÿslâm’ kabul ettiþini daha önce, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþinin Mekke dönemini ele alrken görmüātük. Bunlarn dānda Mekke döneminde Hristiyan Bizansllar ile Mecusî Sâsânîler arasndaki mücadeleleri Mekke müāriklerinin yannda Hz. Peygamber ve Müslümanlar da yakndan takip etmiālerdir. Bu mücadelelerin seyri özet olarak āöyledir: Sâsânîler 611 ylnda Antakya’y, 614’te Kudüs’ü ve 619’da Msr’ ele geçirmiālerdi. Bunun üzerine Mekke müārikleri kendileri gibi çok tanrl dine sahip ÿranllarn Hristiyan Bizansllara galip gelmesine sevinmiāler; Müslümanlar ise üzülmüālerdi. Hatta müārikler daha da ileri giderek ateāperest ÿranllarn kitap ehli olan Bizansllara galip geldikleri gibi, kendilerinin de Müslümanlara üstün geleceklerini söylemeye baālamālard. Bunun üzerine Rûm Sûresi nâzil olmuā, Bizansllarn bu yenilgiden sonra bir kaç (3-9) yl içinde galip gelecekleri bildirilmiāti. Müslümanlar Kur’an- Kerim’in bu haberine çok sevinmiāler, müārikler ise inanmamālard. Hz. Ebû Bekir ile müāriklerden Übey b. Halef bahse giriāmiālerdi, anlaāmann son āekline göre Rûmlar ÿranllar 9 yl içinde yenerse Übey b. Halef Hz. Ebû Bekir’e yüz deve verecek, āayet ÿranllar Rûmlar yenerse Hz. Ebû Bekir Übey b. Halef’e yüz deve verecekti. Gerçekten ksa bir müddet sonra kendini toparlayan Herakleios düzenlediþi bir seferle ÿranllar Frat’n gerisine püskürttü. 622 ila 627 yllar arasnda Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ iāgal ederek Mezopotamya’ya girdi; Tebriz’de ateā tapnaþn ykt. Bizansllarn ilk zaferi Bedir Savaā sralarna, son zaferi ise Hudeybiye Antlaāmas’ndan birkaç ay öncesine rastlar. Bizans’n ÿran’a galip geldiþi srada Übey b. Halef ölmüātü. Hz. Ebû Bekir onun varislerinden yüz deveyi alp Hz. Peygamber’in emriyle fakirlere daþtt. tarafndan āiddet ve baskya maruz braklmālar; buna karālk Müslümanlar tarafndan müsamaha görmüālerdir. Mesela Suriye bölgesinde yaāayan ve Hristiyan Bizans’n āiddet ve basksna maruz kalan Yahudiler ilk ÿslâm fetihleri esnasnda Müslüman fâtihleri kurtarc olarak görmüāler ve kendilerine yardmc olmuālardr. Yahudiler, zaman zaman çeāitli Avrupa ülkelerinden, daha güvenli hayat āartlarna sahip olabilecekleri Kuzey Afrika ve Osmanl topraklarna göç etmiāler ve bu meyanda II. Murat zamanndan itibaren Türkiye’ye yerleāmiālerdir. Bu durum Osmanllarn son zamanlarna kadar devam etmiātir. Sonuç olarak, Müslümanlarn ve özellikle Türk-ÿslâm dünyasnn tarih boyunca Yahudilere hoāgörülü davrandþn ve hatta Hristiyanlara karā onlar koruduþunu görüyoruz. 236 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 236 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret ettiþi srada burada önemli sayda Hristiyan bulunduþu görülmemektedir. Ancak Medine’de Ebû Âmir er-Râhib adnda ve Hz. Peygamber’in fâsk dediþi bir papazn varlþ bilinmektedir. Bu āahs, hicretten sonra Medine’yi terkedip Mekke’ye yerleāmiātir. Orada müāriklerle iābirliþi yapmā, etrafna topladþ kiāilerle Uhud Savaā’nda Müslümanlara karā savaāmātr. Hz. Peygamber Hudeybiye Barā’ndan sonra birçok devlet baākanna ve bu meyanda Hristiyan olan Bizans, Msr, Habeāistan hükümdarlarna ÿslâm’a davet mektuplar göndermiātir. Bizans ÿmparatoru Herakleios ÿslâm’la ilgilenmiā; Msr Mukavks’ Hz. Peygamber’in elçisine iyi davranarak kendisine çeāitli hediyeler göndermiātir. Habeāistan hükümdarnn da ÿslâm’a girdiþi söylenmektedir. Hz. Peygamber Haris b. Umeyr el-Ezdî’yi bir mektupla Bizans’a baþl Busrâ valisine göndermiātir. Elçi Mûte’ye varnca Bizans’n bir diþer valisi Āurahbil b. Amr el-Gassânî tarafndan yakalanmā ve öldürülmüātür. Hâris Hz. Peygamber’in öldürülen tek elçisidir. Bu olay Rasûlullah’ son derece üzmüātür. b- Mûte Savaā (8/629) Bizansllar ile Müslümanlar arasnda yüzyllar boyu sürecek olan silahl mücadeleler Mûte Savaā ile baālamātr. Peygamberimiz hicretin sekizinci yl Rebiulevvel aynda içlerinde Ka’b b. Umeyr el-Gfârî’nin bulunduþu on beā kiāilik bir heyeti Belkâ’ya bir gecelik mesafedeki Zâtu Atlah’a bölge halkn ÿslâm’a davet için göndermiāti. Ancak heyet üyeleri oka tutularak hepsi āehit edilmiāler; yalnzca yaral olarak kurtulan Ka’b Medine’ye dönebilmiātir. Bu olaya çok üzülen Hz. Peygamber onlarn üzerine bir ordu göndermeyi düāünmüā; ancak bölge halknn baāka yere gittiklerini öþrenince bundan vazgeçmiāti.214 Bir yandan, biraz önce bahsedilen āehit Hâris b. Umeyr’in, diþer yandan Zâtu Atlah’ta öldürülen Müslümanlarn maruz kaldþ hukuk ihlâline karālk vermek üzere Hz. Peygamber, üç bin kiāilik bir ordu hazrlad ve kumandanlþa Zeyd b. Hârise’yi tayin etti. Zeyd āehit düātüþü takdirde Câfer b. Ebû Tâlib’in, onun āehit olmas halinde de Abdullah b. Revâhâ’nn kumandan olmasn, Abdullah da āehit olursa aralarndan birini komutan seçmelerini, elçisinin āehit edildiþi yere kadar ilerlemelerini emretti. Orduyu Seniyyetü’l-Vedâ’ya kadar uþurlad. Müslümanlardan, bölge halkn ÿslâm’a davet etmelerini; kabul ettikleri takdirde savaāmamalarn; aksi takdirde Allah’a sþnp onlarla savaāmalarn istedi. Ayrca Müslümanlara sözlerinde durmalarn, aār gitmemelerini; çocuklar,215 kadnlar, 214. Vâkdî, II, 752-753. Peygamber’in, ÿslâm ordusunu Mûte’ye gönderirken çocuklarn (ve genel olarak sivillerin) korunmas konusunda verdiþi bu talimat son derece önemlidir. Her āeyden önce bu talimat, çocuklarn öldürüldüþü bir cahiliye ortamnn akabinde, çocuk haklarnnn en baānda yer 215. Hz. 237 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 237 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji yaāllar ve manastrlara çekilmiā kimseleri öldürmemelerini; hurmalklara zarar vermemelerini, aþaçlar kesmemelerini ve binalar yakmamalarn tembih ve tavsiye etti.216 ÿslâm ordusunun Medine’den ayrlp kuzeye doþru ilerlediþini öþrenen Āurahbil b. Amr el-Gassânî, kardeāi Sedûs’u bir orduyla onlara karā sevketti. Meydana gelen savaāta Sedûs’un öldürülmesi üzerine Āurahbil korkarak kalesine sþnd. Müslümanlar yollarna devam ederek Maân’a kadar ilerlediler ve burada karargâh kurdular. O srada Bizans ÿmparatoru Herakleios’un Beliy kabilesinden Mâlik b. Zâfile kumandas altnda Behrâ, Vâil, Bekir, Lahm ve Cüzâm gibi Arap kabilelerinden oluāan yüz bin (baz kaynaklarda yüz bini Rumlardan ve yüz bini de ad geçen Hristiyan Arap kabilelerinden olmak üzere toplam iki yüz bin) kiāilik bir ordunun baānda Maâb’a geldiþini öþrendiler. Müslümanlar Maân’da iki gün kalarak ne yapmalar gerektiþini görüātüler. Bazlar, Bizansllarn büyük bir orduyla geldiklerinin Hz. Peygamber’e bildirilmesini ve ondan gelecek habere göre hareket edilmesini teklif ettiler. Abdullah b. Revâha söz alarak, kendileri açsndan asker, silah ve binek saysnn çokluþunun önemi olmadþn örnekler vererek anlatt; savaāmak gerektiþini, ya zafer kazanacaklarn veya āehadete ulaāacaklarn dile getirdi. Sonunda savaāa karar verildi. Maân’dan ayrlan ÿslâm ordusu, savaān cereyan edeceþi Mûte’ye giderek savaā düzenine geçti . Savaāta Zeyd b. Hârise’nin āehit düāmesi üzerine sancaþ Câfer b. Ebû Tâlib ald. O da kahramanca çarpātktan sonra āehit olunca sancaþa Abdullah b. Revâha sahip çkt. O da āehit düāünce Müslümanlar sancaþn Halid b. Velid’e verilmesini kararlaātrdlar. Halid sancaþ alr almaz düāman üzerine saldrmaya karar verdi. Bu srada akāam olmasna raþmen onun bu hareketi tesirini gösterdi. ÿslâm ordusunun saþ kanat komutan Kutbe b. Katâde, Hristiyan Araplarn komutan Mâlik b. Zâfile’yi öldürdü. Müslümanlar Halid b. Velid’in etrafnda toplanarak pekçok düāman askerini öldürdüler. Geceleyin savaāa ara verildi. Düāman ordusunun sayca üstün oluāunu göz önüne alan Halid b. Velid deþiāik bir taktik uygulamaya karar verdi. Ordunun saþ kolundaki askerleri sola, solundakileri saþa, öndekileri arkaya ve arkadakileri öne alarak, düāmann, Müslümanlarn geceleyin yardm aldklarn sanmalarn planlad. Esasnda onun asl hedefi, düāmann maneviyatn sarstktan ve āiddetli bir hücum ile onlar alan can güvenliþini içermektedir. Bunun yansra, orduyu ehl-i kitabn oturduþu bölgelere gönderirken bu talimat vermesi ayrca anlamldr. Bu da açk bir āekilde ortaya koymaktadr ki, onun nazarnda rk ve din fark gözetilmeksizin çocuklarn can güvenliþi saþlanmaldr. Oysa, 2001 yl itibaryla, son 10 yl içinde dünyada savaālar yüzünden 2 milyon çocuk katledilmiā, 6 milyon çocuk da yaralanmā, ya da ciddi bir āekilde sakatlanmātr (Bk. Ramazan Özey, Günümüz Dünya Sorunlar, ÿstanbul 2001, s. 123.). 216. Vâkdî, II, 757-758. 238 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 238 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi yldrdktan sonra, ÿslâm ordusunu yok olmaktan kurtarp emniyet içerisinde geri çekmekti. Düāman askerleri ertesi sabah karālarnda deþiāik askerleri görünce āaārdlar ve maneviyatlar sarsld. ÿslâm ordusu ani bir hücumdan sonra geri çekildi. Halid’in plan hedefine ulaāt. Düāman askerleri Müslümanlar takip etmeye cesaret edemediler. Halid’in kendilerini çöle çekip orada savaāmak istemesinden endiāe ettiler. Sonunda iki ordu birbirinden ayrld. ÿslâm ordusu Medine’ye döndü. Peygamberimiz ve Medine’de bulunan Müslümanlar, hatta çocuklar, onlar Cürf mevkiinde karāladlar. Bazlar onlara, firar edenler anlamna gelen “ferrâr” veya “fürrâr” diye hitap ettiler ve soþuk karāladlar. Mûte savaāndan dönen gâziler, Medine’deki Müslümanlarn kendilerini soþuk karālamalar yüzünden utançlarndan evlerinden çkamaz hale geldiler. Peygamberimiz ise onlarn firârî olmadklarn bildirdi. Kendilerine, döne döne hamle yapan savaāç anlamnda “kürrâr” (veya kerrâr) denilmesini emretti. Onlara teker teker haber göndererek kendilerinin firârî deþil, döne döne hamle yapan savaāç olduklarn bildirdi.217 Kaynaklarda Mûte Savaā’nn Bizans ordusunun yenilgisiyle sonuçlandþn belirten rivayetler bulunduþu gibi,218 Müslümanlar açsndan yenilgi olarak deþerlendiren ifadeler de mevcuttur.219 Āu kadar var ki bu savaā, Halid b. Velid’in savaātþ bölgedeki düāman askerlerinin yenilmesi ve Müslümanlarn az (sekiz, on bir veya on beā kiāi) kayp vererek geri çekilmesi sonucunda elde edilmiā bir baāar olarak kabul edilmelidir. Bizans ordusu tamamen maþlup olmamakla birlikte, savaān Müslümanlar açsndan zaferle sonuçlandþn söylemek mümkündür. Nitekim Hz. Peygamber’in deþerlendirmesinden de bu anlaālmaktadr. Mûte Savaā ile Halid b. Velid ve Müslümanlar Bizans ordusunu, onlarn savaā taktiklerini ve silahlarn yakndan tanmā oldular. Bu tecrübenin, ilerideki yllarda gerçekleāecek fetihler esnasnda faydas olacaktr. Ayrca Suriye ve Filistin’deki Araplar Müslümanlarn imannn gücünü ve kahramanlklarn görmüāler, onlar tanmaya baālamālardr. Hz. Peygamber bu savaāta Halid b. Velid’e “Seyfullah” (Allah’n klc) lakabn vermiātir.220 Bu savaāta Müslümanlar, Hz. Peygamber’in yaknlarn, ÿslâm’a çok büyük hizmetleri geçmiā āahsiyetleri, Hz. Peygamber’in yakn dostu Zeyd b. Hârise’yi; amcasnn oþlu ve daha bir yl önce Habeāistan’dan dönmüā olan Cafer b. Ebû Tâlib’i ve ensarn büyük āairi Abdullah b. Revâha’y kaybettiler. Bu kayplar 217. Vâkdî, II, 765. Sa’d, II, 130. 219. Makrîzî, s. 349. 220. Mûte savaā için ayrca bk. ÿbn Hiāâm, II, 373-389; ÿbn Sa’d, II, 128-130; Buhârî, V, 86-88; Taberî, III, 36-42; ÿbn Abdilber, Dürer, 209-210; ÿbn Seyyidinnâs, II, 208-213. 218. ÿbn 239 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 239 17.04.2012 16:04:15 Mute Savaā’nn meydana geldiþi bölgeden görüntüler Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 240 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 240 17.04.2012 16:04:15 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi hem onlar hem de Hz. Peygamber’i üzdü ve aþlatt. Peygamberimiz, savaāta āehit düāen Câfer’in ailesinin üzüntülü olduþunu belirterek onlar için yemek hazrlanmasn istedi.221 c- Tebük Seferi (9/630) Suriye’den gelen baz tüccarlar, Bizans ÿmparatorunun, Hristiyan Arap kabilelerinin de desteþini alarak Müslümanlara karā savaā hazrlþna baāladþna dair Medine’ye baz haberler getirdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz, Eslem, Gfâr, Cüheyne, Eāca’ ve Süleym gibi diþer Arap kabilelerinin de katldþ otuz bin kiāilik bir ordu hazrlad. O, genellikle sefer için gideceþi yeri gizli tuttuþu halde bu sefere çkarken hedefinin Bizans ordusu olduþunu açkça beyan etti. Çünkü yol uzun, düāman güçlü ve kalabalk, hava da scakt. Hurmalar olgunlaāmāt. Halkn meyvelerin altnda, aþaçlarn gölgesinde oturmaktan hoālandþ bir zamand. Bu seferin tesadüf ettiþi zamana Kur’an dilinde güçlük zaman (Sâatü’l-Usre), o nedenle de bu sefere güçlük Gazvesi’ (Gazvetü’l-Usre), orduya da güçlük ordusu (Ceyāü’l-Usre) denilmiātir. Aāaþdaki âyetler sefer öncesinde baz Müslümanlarn tutum ve davranālarn yanstmaktadr: “Ey inananlar! Size ne oldu? “Allah yolunda savaāa çkn” denilince yere yþlp kaldnz. Ahiret yerine dünya hayatna m raz oldunuz? Oysa dünya hayatnn geçimliþi ahirete göre pek azdr. Eþer savaāa çkmazsanz Allah sizi elem verici bir azap ile cezalandrr ve yerinize sizden baāka bir kavim getirir; siz savaāa çkmamakla ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her āeye kâdirdir. Eþer siz Muhammed’e yardm etmezseniz, bilin ki, inkâr edenler onu, iki kiāinin ikincisi olarak yurdundan çkardklarnda, Allah ona yardm etmiātir. Hani o, maþarada arkadaāna “Üzülme; Allah bizimledir” diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet saþlayan) emniyetini indirdi. Görmediþiniz askerlerle onu destekledi ve inkâr edenlerin sözünü alçaltt. Allah’n sözü en üstündür. Allah yücedir, bilgedir. Hafifiyle, aþryla hepiniz yola koyulun ve Allah yolunda mallarnzla, canlarnzla cihad edin. Eþer bilirseniz bu sizin için daha hayrldr.”222 Baz bedevîler özür beyan ederek sefere katlmak istemediler. Onlar hakknda nâzil olan âyette, kendilerinin bu sefere katlmamak için bahane ileri sürmek üzere Hz. Peygamber’in huzuruna geldikleri ve sefere katlmamalarnn uygun bir davranā olmadþ āöyle ifade edilmektedir: “Bedevîlerden, mazeretleri olduþunu iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler...”223 Ayn āekilde seksen küsür münafk gelip, mazeretleri olmadþ halde yalandan özür beyan ederek izin istediler. Bunun üzerine āu ayetler nâzil olarak onlara izin veren Hz. II, 766; ÿbn Hiāâm, II, 381. Sûresi 38-41. 223. Tevbe Sûresi 90. 221. Vâkdî, 222. Tevbe 241 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 241 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Peygamber’i ikâz etti: “Eþer yakn bir dünya mal ve kolay bir yolculuk olsayd, sana uyup peāinden gelirlerdi. Fakat meāakkatli bir hedef onlara uzak göründü. Bir de ‘Gücümüz yetseydi sizinle beraber çkardk’ diye Allah’a yemin ederek kendilerini helak ediyorlar. Halbuki Allah onlarn yalan söylediklerini biliyor. Seni Allah affetsin! Doþru söyleyenler sence belli olup yalanc olanlar öþrenmeden niye onlara izin verdin?”224 Tevbe Sûresi’nde münafklarn Tebük Seferi ile ilgili tutumlarndan ve psikolojik durumlarndan bahseden baāka âyetler de vardr. Peygamberimiz zengin sahâbîleri Tebük Seferi’ne binek ve yiyecek temin etmeleri için teāvik etti. Hz. Osman, Abbas b. Abdülmuttalib, Abdurrahman b. Avf gibi Müslümanlar büyük ölçülerde baþāta bulundular. Hz. Ebû Bekir, tamam dört bin dirhemden ibaret olan parasnn hepsini, Hz. Ömer ise malnn yarsn baþālad. En büyük baþā Hz. Osman yapt. O, ordunun üçte birini donatt.225 Bu arada baz göz yaāartc olaylar da yaāand. Tebük Seferi’ne çkmay çok arzuladklar halde fakirlikleri sebebiyle binek bulamayan baz sahâbîler Hz. Peygamber’e müracaat ederek ondan kendilerine binek temin etmesini istediler. Yedi kiāi olan bu grup kendilerine binek temin edilememesi üzerine orduya katlamayacaklarn anlaynca aār derecede üzülüp gözyaā döktüler. Bu kiāiler Müslümanlar arasnda “Bekkâîn” (çok aþlayanlar) diye anlmālardr. Bu davranālarndan dolay haklarnda ayet inmiā ve kendilerinin bu durumdan dolay sorumlu olmadklar; sorumluluþun ancak zengin olduklar halde Peygamber’den izin isteyenlere ait olduþu bildirilmiātir.226 Onlarn bu durumlar baz sâhâbîleri harekete geçirmiā, ÿbn Yâmîn b. Umeyr ve Abbas b. Abdülmuttalib ikiāer kiāinin, Hz. Osman da geri kalan üç kiāinin binek ve yiyeceklerini temin ederek kendilerinin ÿslâm ordusuna katlmalarn saþlamālardr.227 ÿslâm ordusu Huzâa kabilesinden Alkame b. el-Faþvâ’ adl sahâbînin klavuzluþunda yola çkarak Medine’ye 778 km. uzaklkta228 ve Sûriye yolu üzerinde bulunan Tebük’e kadar ilerledi ve orada karargâh kurdu. Herakleios o srada Humus’ta bulunuyordu. Bu sefer esnâsnda ÿslâm ordusu düāmanla karālaāmad; dolaysyla çarpāma da meydana gelmedi. Bizans’n Müslümanlara karā herhangi bir ordu hazrlamadþ ve Medine’ye ulaāan haberlerin doþru olmadþ anlaāld. Hz. Peygamber Āam tarafna ilerleyip ilerlenmemesi konusunda sahabenin görüālerine baāvurdu. Hz. Ömer “Eþer yürümekle emrolundunsa yürü!” dedi. Hz. Peygamber “Eþer emir alsaydm bu konuda size danāmazdm” karā224. Tevbe Sûresi 41-43. 225. Vâkdî, III, 991. 226. Tevbe Sûresi 92-93. 227. Vâkdî, III, 993-995; ÿbn Hiāâm, II, 518-519. 228. M. Muhammed Hasan Āürrâb, el-Meâlimü’l-Esîre fi’s-Sünne ve’s-Sîre, Beyrut 1991, s. 69. 242 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 242 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi lþn verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer āu sözleriyle görüāünü dile getirdi: “Yâ Resûlallah! Rumlar çok kalabalktrlar. Oralarda Müslümanlardan tek kiāi bile yoktur. Gördüþün gibi onlara yaklaātn. Senin yaklaāman onlar korkutmuātur. Uygun görürsen bu yl geri dön. Yahut Yüce Allah bu konuda bir emir bildirir”. Bunun üzerine Hz. Peygamber Tebük’ten ileri geçmedi. Tebük Seferi esnasnda, çevredeki yerleāim alanlarnda oturanlar ÿslâm hakimiyetine girdiler. Hz. Peygamber, çoþunda Hristiyanlarn, bazsnda ise Yahudilerin yaāadþ Cerbâ’, Eyle (Bugünkü Akabe), Ezruh, Maknâ ve Maân bölgelerine birlikler göndererek bu bölgelerin halkn ÿslâm’a davet etti. Onlarn temsilcileri Tebük’te bulunan Hz. Peygamber’in yanna geldiler. ÿslâm’ kabul etmemekle birlikte yllk cizye ödemeye raz olarak ÿslâm devletinin tebaas olmay kabul ettiler. Peygamberimiz bu yerleāim merkezlerinin herbiri için antlaāma metni yazdrarak kendilerine verdi. Ayrca Halid b. Velid’in emrine dört yüz süvari vererek önemli bir merkez olan Dûmetülcendel’e gönderdi. Halid orann Hristiyan yöneticisi Ukeydir b. Abdülmelik’i yakalayarak Hz. Peygamber’in huzuruna getirdi. Ukeydir’in cizye ödemeyi kabul etmesi üzerine Dûmetülcendel de ÿslâm devletinin hâkimiyetine girdi. Ukeydir de Dûmetülcendel’e geri gönderildi. Tebük Seferi dolaysyla, Ehl-i Kitapla iliākilerde önemli yer tutan bir hususa iāaret etmek yerinde olacaktr. Bu seferin hazrlklar esnasnda, sefer srasnda ve sonunda Kur’an- Kerim’in Tevbe (Berâe) Sûresinin baz âyetleri nâzil oldu. Hz. Peygamber Tebük’te bulunduþu esnada kendilerine davetçiler gönderdiþi Ehl-i Kitap mensuplarna, bu sûrenin 29. âyetinin hükümlerini tatbik etmeye baālad. Buna göre Ehl-i Kitab’a dahil olan zümrelere Müslüman olmalar teklif edilir. Daveti kabul ederlerse Müslüman olurlar; āayet kabul etmeyip kendi dinlerinde kalmak isterlerse ÿslâm devletine cizye ödemeleri istenir. Cizye ödemeyi kabul ederlerse devletin tebaas olurlar. O takdirde canlar, mallar, rz ve namuslar ile din ve mabetleri ÿslâm devletinin himayesine alnr. Kendilerine “Zimmî” denir. ÿslâm ordusu Medine’ye döndüþünde halk sevinç içinde Seniyyetü’l-Vedâ’ya koāarak orduyu karālad. Hz. Peygamber Mescid’e girip iki rek’at namaz kld. Sonra Mescid’de oturdu. Bu arada Tebük Seferi’ne iātirak edemeyip Medine’de kalan seksen civarnda sahâbî birer birer gelerek özür beyan ettiler. Peygamberimiz onlarn ifadelerini esas alarak ve iç yüzlerini Allah’a havale ederek mazeretlerini kabul edip kendileri için istiþfarda bulundu. Ancak sefere katlmayan Ka’b b. Mâlik, Mürâre b. Rebî’ ve Hilâl b. Ümeyye adl sahâbîler yolculuklarna engel teākil eden bir mazaret ortaya koyamadlar. Bunun üzerine Peygamberimiz ve Müslümanlar bu üç kiāiyle elli gün süreyle irtibatlarn kestiler. Sonunda onlarn affedildiklerine dair âyet nâzil oldu. Bu âyetin 243 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 243 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 244 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 244 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi meâli āöyledir: “Ve (seferden) geri braklan üç kiāinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü geniāliþine raþmen onlara dar gelmiā, vicdanlar kendilerini sktkça skmāt. Nihayet Allah’tan (O’nun azabndan) yine Allah’a sþnmaktan baāka çare olmadþn anlamālard. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onlarn tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir.”229 Görülüyor ki, mazeretleri olmadþ halde Tebük Seferi’ne katlmayan bu üç kiāinin, ihmal sonucu da olsa, Hz. Peygamber’in emrini yerine getirmemeleri ve gerekli durumlarda toplumla birlikte hareket etmemeleri, affedildiklerine dair haklarnda âyet inene kadar, dālanmalarna yol açmātr. d- Necran Hristiyanlar Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olarak görevlendirildiþi VII. mîlâdî yüzyl baālarnda, Mezhic kabilesinin bir kolu olan Benî Hâris b. Ka’b (Belhâris) kabilesinin yaāadþ Necran bölgesinde kalabalk bir hristiyan topluluk oturuyordu. Heyetler yl (Senetü’l-Vüfûd) diye meāhur olan 9. hicrî ylda (630-631) Necranl hristiyanlar, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bir mektubunun kendilerine ulaāmas üzerine heyet halinde Medine’ye geldiler. Hz. Peygamber bu mektubunda onlar ÿslâm’a davet ediyor, āayet kabul etmezlerse cizye vermelerini, onu da kabul etmezlerse kendileriyle savaālacaþn bildiriyordu. Necranl Hristiyanlar, bu mektup üzerine ondördü ileri gelenlerinden ve idarecilerinden olmak üzere altmā kiāilik bir heyeti Medine’ye gönderdiler. Bunlar arasnda âkibleri Abdulmesîh, uskuflar Ebû Hârise b. Alkame, seyyidleri elEyhem de vard. Âkib, Necranllarn emîri ve halk meclisinin baākan; uskuf, dini liderleri, papaz ve bilginlerin baā; seyyid ise ticaret ve seyahat iāleri baākandr. Necran heyeti bir ikindi vakti Medine’ye gelerek Mescid-i Nebevî’ye girdiler. Hz. Peygamber ashab ile henüz ikindi namazn klmāt. Bu srada ibadet vakitleri gelen Hristiyanlar doþuya yönelerek ibadet etmeye hazrlandlar. Baz sahâbiler bunlara engel olmak istediler. Fakat Hz. Peygamber onlarn serbest braklmasn ve ibadetlerini yerine getirmelerine müsade edilmesini emretti. Necran heyeti adna konuāan Ebû Hârise ile Abdulmesîh’i ÿslâm’a davet etti. Onlar “Biz senden önce Müslüman olduk” diye cevap verdiler. Hz. Peygamber “Yalan söylüyorsunuz. Sizi ÿslâmiyeti kabulden üç āey, domuz eti yemeniz, haç’a tapmanz 229. Tevbe Sûresi 118. Tevbe Sûresinin Tebük seferi ile ilgili âyet-i kerîmelerinden bir ksmn konuyu ele alrken metin içinde ya meal olarak veya ifade ettiþi anlam itibaryla kaydettiþimiz için ilgili diþer âyetleri ayrca toplu olarak kaydetmedik. Tebük seferinin Kur’an’a yansmas konusunda toplu bilgi için aāaþdaki eserlere baklabilir: Vâkdî, III, 1060-1076; Makrîzî, s. 489; ÿlhami Güler-Ömer Özsoy, s, 683-686. Tebük seferi hakknda geniā bilgi için verdiþimiz kaynaklar dānda ayrca bk. ÿbn Sa’d, II, 165-168; Buhârî, V, 128-136; Taberî, III, !00-111; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 238-246; ÿbn Seyyidinnâs, II, 292-305; Makrîzî, s. 445-488. 245 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 245 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ve Tanr’nn oþlu bulunduþuna inanmanz alkoymaktadr” āeklinde karālk verdi. Necranllar “O halde ÿsa’nn babas kim?” diye sordular. Hz. Peygamber bu soruya vahyi beklemek niyetiyle cevap vermeyip sustu. Bu arada Hz. ÿsa’nn āahsiyeti ve Hristiyanlk hakknda bilgilerin yer aldþ Âl-i ÿmran Sûresi’nin baāndan itibaren seksenden fazla âyet nâzil oldu. Hz. ÿsa hakkndaki soruya bu sûrenin 59. âyetinde Hz. ÿsa’nn babasz dünyaya geliāine Hz. Âdem’in yaratlā örnek gösterilerek cevap verilmektedir. Hz. Peygamber Âl-i ÿmrân Sûresinin 59-61. âyetlerini Necran heyeti mensuplarna okuduktan sonra onlar mübaheleye (karālkl lanetleāmeye) davet ederek “Eþer size söylediklerimi inkar ederseniz, geliniz sizinle mübahele edeceþim” dedi. Mübahele dinî bir konunun karālkl konuāmak suretiyle halledilmesi imkansz hale gelince, meseleyi çözümlemek için her iki tarafn haksz olann Allah’n lanetine uþramas için Allah’a dua ve niyazda bulunmalardr. Mübâhele ayetinin meali āöyledir: “Artk sana bu ilim geldikten sonra kim seninle onun hakknda münakaāa etmeye kalkarsa de ki: “Geliniz oþullarmz ve oþullarnz, kadnlarmz ve kadnlarnz, kendimizi ve kendinizi çaþralm sonra can-u gönülden ibtihal ile dua edelim. Allah’n lanetini yalanclarn boynuna geçirelim.”230 Hz. Peygamber yanna Hz. Fâtma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ali’yi alarak Necranl hristiyanlarn karāsna çkt ve kendilerini karālkl lanetleāmeye davet etti. Onun bu teklifi karāsnda Necranllar durumu aralarnda görüāmek üzere müsade istediler. Sonunda Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamber olduþunu bildiklerinden mübahele yapmamaya karar verdiler. Kendi dinlerinde kalmak istediklerini ve cizye vermeye raz olduklarn bildirdiler. Hz. Peygamber’in bu teklifi kabul etmesi üzerine, bin tanesi Receb, diþer bini de Safer aynda olmak üzere ylda iki bin kat elbise vermeleri āartyla bir antlaāma kaleme alnd. Aralarnda mâli konularda ihtilafa düātükleri zaman Necranllara hakemlik yapmak üzere Ebû Ubeyde b. Cerrâh bölgeye gönderildi.231 Görüldüþü üzere Peygamberimiz döneminde Hristiyanlarla iliākilerin gerginleāmesine Hristiyanlar tarafndan Müslüman elçinin ve davet heyetinin öldürülmesi yol açmātr. Ayrca Hristiyan bölgelerinden saldr haberlerinin gelmesi Medine’de sürekli tedirginlik meydana getirmiātir. Dolaysyla Peygamberimiz döneminde kuzeye tertiplenen seferlerin sebebi, Hristiyanlar tarafndan iālenen uluslararas hukuk ihlalinin cezalandrlmasna ve Hristiyan dünyasndan gelecek saldrlar önlemeye yöneliktir ve hedefleri bellidir. Nitekim Mûte Seferi’nde ve Hz Peygamber’in bizzat katldþ Tebük Seferi’nde kuzeydeki Hristiyan yerÿmrân Sûresi 61. 231. Buhârî, V, 120; Makrîzî, s. 502; Mustafa Fayda, “Hz. Muhammed’in Necranl Hristiyanlarla görüāmesi ve mübâhele”, A. Ü. ÿslam ÿlimleri Enstitüsü Dergisi, II, s143-149, Ankara 1975. 230. Âl-i 246 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 246 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in İslâm’a ve Müslümanlara Yönelik Saldırılarla Mücadelesi leāim merkezlerine geliāigüzel saldrlarda asla bulunulmamātr. Bu ikincisinde tam tersine birtakm yerleāim merkezleri barā yoluyla ÿslâm hakimiyetine girmiātir. Hatta Hristiyanlarn güvenlikleri teminat altna alnmātr. Yoksa Müslümanlar salt intikam için o bölgeye gitmiā olsalard bölge farkl uygulamalara sahne olurdu. Sonuç olarak denilebilir ki, Hz. Peygamber’in Hristiyanlarla ilgili politikasna barā hâkimdi. Nitekim Necran Hristiyanlar ile iliākilerde de bu durum açkça kendini göstermektedir.232 halife döneminden itibaren gerçekleāen fetihlerle birlikte ÿslâm, Hristiyanlarn hakim olduþu topraklarda büyük ölçüde yayld. Bu fetihler esnasnda Irak, Suriye ve Msr’da çok açk bir āekilde görüldüþü gibi barā politikalarnn savaātan çok daha fazla yer tuttuþu müāahede edilmektedir. Fakat konuya Hristiyanlar açsndan bakldþnda, bunun askerî yönden maþlubiyet olduþu bir gerçektir. Bu maþlubiyet karāsnda ÿslâm dünyasna karā önce sözlü, daha sonra da Haçl seferleri gibi askerî saldrya geçilmiātir; ancak Hristiyan dünyas Haçl seferlerinden kalc bir sonuç elde edememiātir. Tam tersine Müslüman Türkler Avrupa içlerine kadar ilerlemiālerdir. Daha sonraki dönemlerde Hristiyanlar tarafndan ÿslâm, Hz. Muhammed ve Müslümanlar hakknda önceki döneme oranla, nispeten daha lml yaklaāmlar sergilenmiā ve özellikle āarkiyat çalāmalar srasnda daha saþlkl tespit ve deþerlendirmeler yaplabilmiātir. Müslümanlar tarih boyunca hakimiyetleri altndaki Hristiyanlara Hz. Peygamber’in tatbik ettiþi evrensel ilkeler istikametinde yaklaāmālardr. Onlarn can ve mal güvenliklerini teminat altna almann yannda, dinî, hukûkî, ekonomik ve kültürel serbestlik tanmālardr. Buna karālk, Hristiyan dünyas bu prensiplerin deþerini çok geç farkedebilmiātir. Onlarn ÿslâm’a ve Müslümanlara karā olumsuz bakālar, XX. yüzyln üçüncü çeyreþine kadar, taraflara geçmiāi unutmalarn, karālkl anlaāma için samimi gayret göstermelerini karara baþlayan II. Vatikan Konsiline (1962-1965) kadar devam etmiātir. 232. Dört 247 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 247 17.04.2012 16:04:16 TANITIM FAALÿYETLERÿ VE ÿSLÂM’IN YAYILIĀI 1- Giriā Hz. Peygamber her zaman ve her yerde ÿslâm’a davet ve tantm faaliyetinde bulunmuātur. Onun Medine döneminde gönderdiþi tebliþ ve irāad heyetlerinin yannda, gazve ve seriyyelerinde dahi davet faaliyetlerine dair örnekler bulmak mümkündür. Hudeybiye Barā’na kadar toplu olarak baz kabilelerin ve bunun yansra āahslarn ÿslâm’a dahil olduklarn görmekteyiz. Ancak Hudeybiye Barā’ndan itibaren Hz. Peygamber’in vefatna kadar geçen dört yl zarfnda ÿslâm daha hzl bir āekilde yaylmā ve geniā halk kitleleri bu dini kabul etmiālerdir. Āüphesiz bu konuda Hz. Peygamber’in ÿslâm’ tantma ve yayma faaliyetlerinin büyük rolü olmuātur. Hz. Peygamber’in Mekke döneminde ÿslâm’a davet faaliyetleri üzerinde Peygamberliþinin Mekke dönemini ele alrken durmuātuk. Ayrca kiāiliþiyle ilgili bölümde de davetçiliþini iāleyeceþiz. Burada ise onun çevre ülkelerin hükümdarlarna, kabile baākanlarna ve etkili āahslara ÿslâm’a davet mektuplar göndermesini, bu mektuplarn ÿslâm’n yaylmas açsndan önemini ve Medine’ye daha ziyade hicretin dokuz ve onuncu ylnda gelen heyetlerin ÿslâm’ yayma faaliyetleri arasndaki yerini ele almak istiyoruz. 2- ÿslâm’a Davet Mektuplar Hudeybiye Antlaāmas’yla geçici de olsa saþlanan barā ortamnda Hz. Peygamber ÿslâm’ daha rahat bir āekilde yayma frsat buldu. Hudeybiye’den Medine’ye döndükten sonra hicretin altnc ylnn son ay olan Zilhiccede (veya yedinci ylnn ilk ay olan Muharremde) evrensel ÿslâm davetini her tarafa duyurmak amacyla çevre ülkelerin hükümdarlarna ÿslâm’a davet mektuplar gönderdi. Elçilerden altsn ayn günde yola çkardþ rivayet edilir.1 Hz. Peygamber Dihye b. Halîfe el-Kelbî’yi Bizans hükümdarna; Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Habeāistan hükümdarna; Abdullah b. Huzafe es-Sehmî’yi ÿran Kisrasna; Hâtb b. Ebû Beltaa’y ÿskenderiye hükümdar Mukavks’a; Āücâ’ b. Vehb’i Gassan Kral Hâris b. Ebû Āemir’e; Selît b. Amr’ Yemame hakimi Hevze b. Ali’ye gönderdi. Bunlarn dānda Arabistan’n kuzeyinde ve güneyinde bulunan çeāitli kraliyet ailelerinin bakiyelerine, Arap kabile baākanlarna, ünlü ve nüfuzlu ki1. ÿbn Sa’d, I, 258; Ayrca bk. Taberî, II, 644. 248 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 248 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı āilere, Hristiyanlara, Yahudilere ve Mecusilere de mektuplar yollad. O, muhtemelen hükümdarlarn ÿslâm’ kabulünün, tebaalarnn en azndan bir ksmnn da kabulüne vesile olacaþn ümit ediyordu. Hz. Peygamber’in Bizans ÿmparatoru Herakleios’a gönderdiþi mektup āöyledir: “Bimillâhirrahmânirrahîm. Allah’n kulu ve Peygamberi Muhammed’den Bizans ÿmparatoru Herakleios’a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni ÿslâm’a çaþryorum. ÿslâm’ kabul et ki kurtuluāa eresin. Allah da sana mükâfâtn iki kat versin. Eþer kabul etmezsen halkn günahn sen çekersin. ‘Ey Ehl-i Kitab! Sizinle bizim aramzda müāterek olan söze geliniz. Sadece Allah’a kulluk edelim ve O’na hiçbir āeyi ortak koāmayalm. Allah’ brakp da kimimiz kimimizi ilahlaātrmasn. Eþer yüz çevirirlerse, āahit olun biz Müslümanz, deyiniz.’”2 Herakleios Hz. Peygamber’in elçisini o srada bulunduþu Kudüs’te (veya Humus’ta) kabul etmiā; yine o esnada Suriye’de bulunan Ebû Süfyan ve arkadaālarndan Hz. Peygamber hakknda bilgi almātr. Onlardan elde ettiþi bilgilerin peygamberlik vasflarna uygun olduþunu belirten Herakleios, sonunda onun peygamber olduþuna kanaat getirmiā, ancak tebaasnn Hristiyanlþ terk etmeye karā olduþunu belirterek ÿslâm’ kabule yanaāmamātr. Elçiye iyi davranarak hediyelerle uþurlamātr. Hz. Peygamber Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Habeāistan hükümdarna göndermiātir. Habeāistan hükümdarnn ÿslâm’ kabul ettiþi ve Hz. Peygamber’in mektubunu muhafaza ettiþi rivayet edilir. Necâāî ayn zamanda içlerinde Câfer b. Ebû Tâlib ve Ümmü Habîbe’nin de bulunduþu ülkesindeki muhacir Müslümanlar gemiye bindirerek Amr b. Ümeyye ile birlikte Medine’ye göndermiātir. Esasnda Hz. Peygamber’in, Necâāî’ye, birinde ÿslâm’a daveti, diþerinde Ümmü Habîbe’nin kendisine nikahlanmasn ve sahabilerden orada bulunanlar da göndermesini istediþi iki mektup yolladþ rivayet edilir. Hz. Peygamber’in Abdullah b. Huzafe es-Sehmî’yi ÿran kisrâsna gönderdiþini biraz önce kaydetmiātik. ÿran Kisras Hüsrev Perviz (II. Hüsrev) mektubu alnca Hîreli katibine okutmuā, mektupta Hz. Peygamber’in adn kendi adndan önce yazmasna sinirlenerek mektubu yrtmā ve elçiyi de dāar çkartmātr. Elçi doþruca Medine’ye gelip olay anlatnca Hz. Peygamber, Kisrâ’nn devletinin parçalanmas için Allah’a dua etmiātir. Diþer taraftan Kisrâ, Yemen’deki valisi Bâzân’a bir mektup yazarak Resulüllah’n derhal yakalanmasn ve kendisine gönderilmesini emretmiātir. ÿki görevlinin gelip Yemen valisinin mektubunu kendisine vermeleri üzerine Peygamberimiz onlar ÿslâm’a davet etmiā; bir gün sonra da Kisrâ’nn öldürüldüþünü onlara haber vermiātir. Gerçekten Kisrâ 27 Āubat 628’de kendi öz oþlu Āîreveyh (Āîrûye) tarafndan öldürülmüātür. Bu geliāme üzerine Bâzân ve etrafndakiler Müslüman olmuālardr. ÿran Kisrâs ÿslâm’ kabul 2. Âl-i ÿmrân Sûresi 64. 249 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 249 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji etmemiātir, ama Bahreyn, Umman ve Yemen gibi Arabistan’daki ÿran sömürgelerinin yöneticilerine gönderilen mektuplar baāarl sonuçlar vermiā ve bu bölgeler ÿran’dan ayrlp ÿslâm devletinin birer eyaleti haline gelmiālerdir.3 ÿskenderiye Valisi Mukavks, Hâtb b. Ebû Beltea tarafndan kendisine gönderilen mektubu alnca, Kptîlerin kendisini dinlemeyeceþini ve makamndan da ayrlamayacaþn belirtmiā ve cevâbî mektupla birlikte, Mâriye ve Sîrîn adnda iki cariye ile baz hediyeleri Medine’ye göndermiātir. Hz. Peygamber Mâriye’yi kendisi almā ve ÿbrahim adl çocuþu ondan dünyaya gelmiātir. Sîrîn’i ise Hassân b. Sâbit’e vermiātir. Hâtb b. Ebî Beltea, Mukavks’n kendisine cömert davrandþn, kapsnda fazla bekletmediþini ve orada beā gün kaldþn söylemiātir.4 Peygamberimiz Āücâ’ b. Ebû Vehb’i Gassan Kral Hâris b. Ebû Āemir’e göndermiā, Hâris, kendisine böyle bir mektup gelmesine sinirlenerek yere atmā ve hatta Medine’ye bir hücum seferi tertipleme tehdidinde bulunmuātur. Hâris, Bizans imparatoruna durumu yazmā, ancak ondan beklediþi desteþi saþlayamadþ için bu düāüncesinden vazgeçmiātir. Elçiyi de hediyelerle geri göndermiātir.5 Peygamberimiz Hanîfe kabilesinin baākan ve kendisi bir Hristiyan olan Hevze b. Alî’ye Selît b. Amr’ bir mektupla göndererek onu ÿslâm’a davet etmiātir. Āayet Müslüman olursa o bölgede idareciliþinin devam edeceþini de bildirmiātir. Hevze elçiye ikramda bulunmuā, ona iyi davranmā, fakat ÿslâm’ kabul etmediþini bildiren bir mektupla geri göndermiātir.6 Mekke’nin Fethi’nden sonra ölen Hevze’nin yerine geçen Sümâme b. Üsâl Müslüman olmuātur. Peygamberimizin bir mektupla Busrâ valisine gönderdiþi Hâris b. Umeyr, Gassanl bir baākan olan Āurahbil b. Amr tarafndan kendi topraklarndan geçerken öldürülmüātür. Bu olayn Mûte Savaā’na yol açtþn daha önce kaydetmiātik. Peygamberimiz Alâ b. Abdullah el-Hadramî’yi Bahreyn’e gönderdi. Alâ, Bahreyn Emiri Münzir b. Sâvâ’ya Hz. Peygamber’in mektubunu verdi. Münzir ile Araplar ve ÿranllardan oluāan ada halknn çoþunluþu ÿslâm’ kabul etti. Hz. Peygamber Alâ’ya bir mektup yazarak kendi dinlerinde kalmak isteyen Yahudi ve Mecusilerden cizye alnmasn istedi. Müslümanlardan alnacak zekât miktarlarn ve zekâta tâbi mallar bildirdi. Alâ da Hz. Peygamber’in mektubunu halka okuyarak zekatlar tahsil etti. Hz. Peygamber, Hecer (bugün el-Hufuf’un olduþu yer) Mecusilerine de gönderdiþi mektupta onlardan ÿslâm dinini kabul 3. 4. 5. 6. ÿbn Sa’d, I, 259-260. ÿbn Sa’d, I, 260-261. ÿbn Sa’d, I, 261. ÿbn Sa’d, I, 263; ÿbn Seyyidinnâs, II, 355. 250 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 250 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı etmelerini istedi. Āayet kabul etmezlerse kendilerinden cizye alnmasn istedi.7 Peygamberimiz Alâ’y oraya vali tayin etti. Ancak eski valinin de görevinden azledilmediþine baklrsa Müslüman olanlarn idaresi, zekat tahsili, ÿslâm’n öþretilmesi gibi hususlarn Alâ b. Hadramî’ye verildiþi, gayr-i müslim tebaann idaresinin ise eski valinin elinde kaldþ anlaālmaktadr.8 Hz. Peygamber’in ÿslam’a davet mektubu gönderdiþi bölgelerden bazlar Peygamberimiz Amr b. As’, ÿslâm’a davet etmek üzere bir mektupla Umman’a, Cülendâ’nn oþullar Ceyfer ve Abd’e gönderdi. Bunlar Ezd kabilesine mensup idiler. Ceyfer o srada Umman kralyd. Mektubun metni āöyledir: “Selam hidayet yoluna tabi olanlar üzerine olsun. Sizin her ikinizi ÿslâm’n davetine çaþryorum. ÿslâm’a tabi olun ve kurtuluāa erin. Zira ben, Allah’n tüm canllar 7. 8. ÿbn Sa’d, I, 263. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Alt Orijinal Mektubu, çev. Mehmet Yazgan, ÿstanbul 1990, s. 90. 251 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 251 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji uyarmak üzere ve va’dini kâfirler üzerinde tamamlamas için tüm insanlþa gönderdiþi elçisiyim. ÿmdi eþer her ikiniz de ÿslâm’ tanrsanz her ikinize de iktidar vereceþim. Ama ikiniz de kabul etmeyi reddederseniz ikinizin de krallþ sizden uzaklara yok olup gidecektir. Süvarilerim ülkenizde ordugâh kuracaklar ve peygamberlik vasfm krallþnza galip gelecektir”. Hz. Peygamber’in mektubunu alan Ceyfer ve Abd, birkaç gün düāündükten sonra ÿslâm’ kabul ettiler ve faaliyetlerinde Amr’a yardmc olmaya baāladlar. Amr onlarn zenginlerinden zekat toplayp fakirlerine daþtt. Hz. Peygamber’in vefat esnasnda Amr, Umman’da bulunuyordu.9 Hz. Peygamber Yemen halkna mektup yazarak Muaz b. Cebel ve Mâlik b. Zürâre ile gönderdi. Yemen’in çeāitli bölgelerine ve kiāilere de mektuplar yazarak bu görevlilerin kendilerine gönderildiþini bildirdi; zekat ve cizyelerin bu ikisine verilmesini emretti. Yemen halk Mâlik b. Zürâre’yi Hz. Peygamber’e göndererek Müslüman olduklarn bildirdiler ve itaatlerini arzettiler. Peygamberimiz de onlara bir mektup yazarak Mâlik b. Zürâre’nin durumu kendisine ulaātrdþn bildirdi.10 Onun bu son tavr, yani Yemen halknn Müslüman olduþuna dair haberin kendisine ulaātrldþn yöre halkna bir mektupla bildirmesi, kendisinin inceliþini, insanlara önem ve deþer verdiþini, ÿslâm’ kabul edenleri taltif ve takdir etmeye özen gösterdiþini ortaya koymaktadr. Hz. Peygamber’in elçileri gönderirken ve mektuplar yazarken izlediþi politikaya gelince, o, herāeyden önce elçileri, gidecekleri ülkeleri çok iyi bilen, daha önce o bölgelere gitmiā kimselerden seçiyordu. Mesela Mekkeli Abdullah b. Huzâfe’nin birçok defa ÿran’a gittiþi, oraya giden diþer Araplar gibi biraz Farsça bildiþi, o nedenle Sâsânî imparatoruna elçi olarak gönderildiþi görülmektedir. Elçilerde ikna gücü, ahlâk güzelliþi, dürüstlük, güzel konuāma, anlama ve kavrama yeteneþi aranyordu. Ksa, öz ve veciz bir biçimde yazlan mektuplar ÿslâm’a daveti içeriyordu. Karā taraf tehdit eden, itibarn düāüren ifadelere asla yer verilmiyordu. Hükümdarlara unvanlar ile hitap ediliyordu. Mektuplarn içeriþi her hükümdarn özelliþi dikkate alnarak belirleniyor ve o āekilde yazlyordu. Hz. Peygamber mektuplar mühürleyerek gönderiyordu. Gümüāten yaplmā olan bu mühürün üzerinde üç satr halinde, Allah Resûl Muhammed 9. 10. ÿbn Sa’d, I, 262-263. ÿbn Sa’d, I, 264-265. 252 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 252 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı yazyordu. Yani “Allah’n elçisi Muhammed”. Peygamberimiz bu mührü daima parmaþnda taār, bir vesikay mühürlemek gerektiþi zaman da basmas için yanndakilere verir, sonra tekrar parmaþna takard.11 Peygamberimiz kabile baākanlarna, toplu olarak kabilelere, papazlara, çeāitli yerlerde oturan Yahudi kabilelerine ÿslâm’a davet ve ayrca bölgelerde görev yapan valilerine de ÿslâm’n kurallarn bildiren mektuplar yazyordu. Hatta bu mektup aþnn Hûzistan Merzüban Hürmüzân’a kadar geniālediþi görülmektedir. Bu mektuplarn says o kadar çoktur ki, gönderilen āahs ve kabilelerin isimlerini yazmak, metinlerini vermek veya teker teker ele alp tahlil etmek bu çalāmann hacmini aāacaktr. O nedenle burada mektuplarn içerdiþi hususlar genel hatlaryla ortaya koymak ve ÿslâm’n yaylmasndaki rolüne iāaret etmek istiyoruz. Hz. Peygamber’in mektuplarnn herbirinin gönderildiþi āartlar ve muhataplar farklyd. Buna baþl olarak mektuplarn herbirinin üslup ve içeriþinin de birbirinden farkllk arzettiþi göze çarpmaktadr. Kabile baākanlarna gönderilen mektuplar incelendiþinde, bunlarda her kabile veya āahsn özel durumunun ve konumunun dikkate alndþ, Müslüman olduklar takdirde kendi arazileri üzerinde braklacaklarnn bildirildiþi, mal ve can güvenliklerinin teminat altna alndþ, Damre, Gfâr ve Eslem gibi baz kabilelerle karālkl yardmlaāma üzerinde durulduþu, iman, namaz, zekat, Allah ve Resûlüne itaat ve ahde vefâya dikkat çekildiþi, kan davalarnn kaldrldþ, bir kabilenin kendi içindeki ve kabileler arasndaki zulüm ve hakszlþ önlemeye yönelik ifadeler kullanldþ görülmektedir. Ehl-i kitaba gönderilen mektuplarda ise karā tarafn inançlar hakknda ÿslâm’n hükümlerinin ortaya konulduþu, ÿslâm’ kabul etmelerinin teklif edildiþi, āayet bu teklifi reddederlerse uygulanacak hükümler, karālkl haklar ve mükellefiyetler ve cizye ile ilgili meselelerin yer aldþ görülmektedir. Peygamberimiz Himyer meliklerine gönderdiþi mektupta onlarn Allah’n hidayetine eriāerek ÿslâm’a girdiklerini belirtiyor, Allah ve Resûlü’ne tabi olmalar, namaz klmalar ve zekat vermeleri gerektiþini bildiriyordu. Toplanacak zekatlardan kendisinin ve aile fertlerinin faydalanmasnn helal olmadþn açklamas son derece dikkat çekicidir. Mektuplarda konumuz açsndan ÿslâm’a daveti içeren ifadeler özellikle önemlidir.12 Meselâ Hayber Yahudilerine “Sizi Allah’a ve Peygamberine çaþryo11. 12. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Alt Orijinal Mektubu, s. 66. ÿbn Hiāâm, II, 606-608; ÿbn Sa’d, I, 258-291; Taberî, II, 644-657; ÿbn Seyyidinnâs, II, 344-357; ÿbn Hudeyde, el-Misbâhu’l-Mudî’, Beyrut 1985, I-II, 143-428; (Bu eserde Hz. Peygamber’in krk sekiz elçisinin biyoþrafisi ve mektuplarla ilgili geniā bilgiler yer almaktadr)Ahmet Zeki Safvet, Cemheretü Resâili’l-Arab,Kahire 1971, I, 31-88; Muhammed Hamidullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, Beyrut 1987, 43-368. 253 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 253 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji rum”; Necâāî’ye “Ben seni tek olan, ortaþ olmayan Allah’a, O’na itaate, bana tabi olmaya, bana indirilene inanmaya çaþryorum”; Bizans imparatoruna “Ben seni ÿslâm’a çaþryorum”; Eyle papazna “Müslüman ol veya cizye öde”. Hâris b. Ebû Āemir’e “Ben seni tek olan, ortaþ olmayan Allah’a inanmaya çaþryorum; öyle olursa mülkünde braklrsn”. Mukavks’a “Seni Allah’n birliþini ikrara davet ediyorum” ... sözleriyle davet yaplmātr. Hz. Peygamber’in ÿslâm’ yaymak için devlet ve kabile baākanlarnn yansra baz kiāilere de davet mektuplar görderdiþi ve özel olarak ilgilendiþi görülmektedir. Büdeyl b. Verkâ’ya Müslüman olmas için bir mektup göndermiā; Hz. Ali’ye yazdrdþ bu mektup sonraki yllarda bu aile için bir övünç kaynaþ olmuātur.13 Umretü’l-Kazâ esnasnda Müslümanlar Mekke’ye girerken o zaman henüz ÿslâm’a girmemiā olan Halid b. Velid ortalktan kaybolur. Peygamberimiz Hâlid’i, kardeāi Velîd b. Velid’e ÿslâm’a davet maksadyla sorar. Fakat kardeāini arayp bulamayan Velid, kendisine bir mektup göndererek durumu bildirir. Halid mektubu alnca Hz. Peygamber’in kendisiyle ilgilenmesine çok sevinir ve ÿslâm’a raþbeti artar; ksa süre sonra da Müslüman olur.14 3- ÿslâm’n Yaylmas Açsndan Heyetlerin Önemi Mekke fethedilip Kureyā’in; onun ardndan da güçlü bir kabile olan Hevâzin’in ÿslâm’ kabul etmesi ve dokuzuncu hicrî yldaki Tebük Seferi esnasnda Arabistan’n kuzey kesiminin ÿslâm hakimiyetine girmesi üzerine Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerinde oturan kabileler Medine’ye heyetler göndermeye baāladlar. Gerçi kabile temsilcilerinin Medine’ye daha önce de, mesela beāinci hicrî ylda geldikleri görülmektedir; Müzeyneliler ÿslâm’a girdiklerini bildirmek üzere hicretin beāinci ylnda Hz. Peygamber’e heyet göndermiālerdir. Fakat hicretin dokuzuncu ylnda heyetler yoþun bir āekilde gelmiā, onun için bu yla “Heyetler Yl” (Senetü’l-Vüfûd) denilmiātir.15 Heyetlerin geliāi onuncu ylda da devam etmiātir. Medine’ye heyet gönderen kabilelerden bazlar āunlardr: Müzeyne, Sa’d b. Bekir, Temîm, Himyerîler, Beliy, Abdülkays, Ezd, Becîle, Has’am, Hanîfe, Tay, Esed, Taþlib, Âmir b. Sa’saa ve kollar, Fezâre, Mürre, Muhârib, Kilâb, Kinâne, Eāca’, Kinde, Sakîf, Bâhile, Süleym, Āeyban, Havlân, Cüheyne, Kelb, Murâd, Hemdân, Neha’, Necranllar... 13. 14. 15. Hamidullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, s. 277-278. ÿbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Beyrut 1974, IV, 239; Hamidullah, el-Vesâik, 85-86. ÿbn Hiāam, II, 559. 254 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 254 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı Medine’ye gelip Hz. Peygamber tarafndan kabul edilen heyetlerin çeāitli amaç ve istekleri vard. Ancak genellikle mensubu bulunduklar kabilenin Müslüman olduþunu bildirmek ve onlar adna bîatta bulunmak, ÿslâm’n hükümlerini öþrenerek kabilelerine dönüp ÿslâm’ öþretmek veya dini öþretecek kimseler talep etmek için geliyorlard. Bunun yannda az sayda da olsa baz āartlarla ÿslâm’ kabul etmek, dünyalk elde etmek, ÿslâm dinini kabul etmemekle birlikte cizye vererek ÿslâm hakimiyetini kabul etmek... gibi gayelerle Hz. Peygamber’e gelen heyetler de mevcuttu. Taþliblilerden Hristiyan olarak gelenlerin dinlerinde kalabilecekleri, fakat çocuklarn Hristiyan adetine göre vaftiz ettiremeyecekleri hükme baþlanmāt.16 Heyetlerle yaplan görüāmelerin ÿslâm’n yaylmas açsndan büyük önemi vardr. Çünkü heyetler hangi amaçla gelirlerse gelsinler, bu, ÿslâm’ hangi zaman ve zeminde olursa olsun insanlara anlatmak isteyen Hz. Peygamber için iyi bir frsatt. Heyetlerin kabileleri adna gelmeleri de büyük bir avantajd. Medine’ye gelen heyetlere Hz. Peygamber, birkaç tatsz küçük olay dānda müsamahakâr ve misafirperver davranmātr. Onlara iltifat etmiā, deþer vermiā, nazik davranmā ve kendileriyle ilgilenmiātir. Hz. Peygamber ÿslâm’ kabul ederek gelen ve kendisine bîat eden veya Medine’de Müslüman olan heyetlerin burada bir müddet kalarak Kur’an- Kerim’i öþrenmelerini, dinin prensip ve esaslarna vâkf olmalarn, bizzat kendisinin ve sahâbîlerin tatbikatn, ÿslâm’n yaāanā ve uygulanā tarzn görmelerini saþlamaya çalāyordu. Heyet üyelerinin sorularn cevaplandryor ve mükellef olduklar hususlar bildiriyordu. Hz. Peygamber elçileri Mescid-i Nebevî’de “Heyetler Sütunu“ (Üstüvânetü’l-Vüfûd) adn taāyan bir direþin önünde kabul ediyordu. Bu sütunun yeri günümüzde de Mescid-i Nebevî’de, üzerinde “Bu Hey’etler Sütunudur” (Hâzihî Üstüvânetü’lVüfûd) yazl sütunla gösterilmektedir. Medine’de bazen on gün, bazen de daha fazla kalan heyetlerin aþrlanmalarna tahsis edilmiā evler vard. Abdurrahman b. Avf, Muþîre b. Āu’be, Ebû Eyyûb el-Ensârî ve ensardan bazlarnn evleri bu iā için kullanldþ gibi, Mescid-i Nebevî’nin bitiāiþindeki Suffe ve Mescid’in yannda kurulan bir çadr, gerektiþinde misafirhane olarak kullanlyordu. Hz. Peygamber heyetler Medine’den ayrlrken onlara çeāitli hediyeler veriyordu. Bazlarna emânnâme, ahidnâme (yazl emir ve talimat, baz āahs ve gruplara tannan hak ve imtiyazlar, yabanclarla yaplan antlaāma hükümlerini içeren belge) ve kendilerine tahsis edilen arazileri bildiren yaz veriyor; baz kabilelere kendi içlerinden valiler tayin ediyordu. Müslüman olanlara zekat tahsildar, Hristiyan olarak kalanlara da cizye tahsildar gönderiyordu. Heyetlerin gelmesiyle birlikte hemen hemen bütün Arap 16. ÿbn Sa’d, I, 316. 255 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 255 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Yarmadas Hz. Peygamber’in ya peygamberliþini, ya da hâkimiyet ve zaferini kabul etmiā oluyordu. Heyetlerle ilgili bu ortak ve temel bilgileri sunduktan sonra bunlarn ÿslâm’n yaylmasndaki rolü ve yeri üzerinde durmak istiyoruz. Hz. Peygamber’in süt annesi Halime’nin kabilesi olan Sa’d b. Bekir Medine’ye bir heyet gönderir. Heyetin baākan Dmâm b. Sa’lebe devesini Mescid-i Nebevî’nin önünde baþladktan sonra içeriye girer. Sahâbe ile oturan Hz. Peygamber’i tandktan sonra kendisine biraz sert ve haāin davranacaþn söyler ve krlmamasn ister. Peygamberimiz istediþini sorabileceþini ve incinmeyeceþini ifade eder. Dmâm, “Ben senin ilâhn, senden öncekilerin ve senden sonrakilerin ilâh adna and içerek soruyorum. Seni bize Allah m elçi olarak gönderdi?” diye sorar. Peygamberimiz “Evet” cevabn verir. Dmâm ayn yemini her soruda tekrarlayarak āu sorular sorar: “Yalnz kendisine ibadet etmemizi, kendisine hiçbir āeyi ortak koāmamamz, babalarmzn tapmā olduþu putlar terketmemizi bize emretmeni Allah m sana emretti?”, “Beā vakit namaz klmay Allah m emretti?”. Peygamberimiz her defasnda “Evet” cevabn verir. Sonra Dmâm, zekat, oruç, hac ibadetlerini ve ÿslâm’n diþer hükümlerini teker teker sayar, kelime-i āehadet getirerek Müslüman olur ve “Ben Allah tarafndan getirdiklerinin hepsine iman ettim ve bunlarn tamamn eksiksiz yerine getireceþim. Ben kabilemi temsilen gönderilmiā bulunuyorum. Dönünce onlara burada duyduklarm anlatacaþm” der ve memleketine hareket eder. Peygamberimiz onun arkasndan bakarak “Eþer bu adam sözünde durursa kurtuluāa erdi” der. Dmâm b. Sa’lebe, kendisini heyecanla bekleyen kabilesinin yanna döner. Onlarn tapmakta olduþu putlar kötüleyerek konuāmaya baālar. Kabiledaālar onu putlar kötülediþi için baāna bir belâ gelebileceþi hususunda ikaz ederler. Fakat o bunlara aldrmaz. Hz. Peygamber’le yaptþ konuāmay ayrntlaryla anlatr. Ksa bir tereddütten sonra kabile mensuplar o gün Müslüman olurlar. Tapmakta olduklar putlarn hemen tahrip ederek mescid yaparlar ve namaz klmak için ezan okurlar.17 Yukardaki olayda, elçinin sorduþu sorulara ve öþrenmek istediþi hususlara bakldþnda, onun ÿslâm hakknda önceden birtakm bilgilere sahip olduþu görülmektedir. O bu bilgileri kabilesine Hz. Peygamber tarafndan daha önce ÿslâm’a davet amacyla gönderilen elçiden almātr.18 Bu bilgilerin doþruluþunu tetkik etmek ve bizzat Hz. Peygamber’le görüāmek için de Medine’ye kadar gelmiātir. Hz. Peygamber’in Dmâm’la konuāmas sonucu ÿslâmiyet adna elde edilen baāar fevkalâde önemlidir. O, elçinin serbest davranmasna müsade et17. 18. ÿbn Sa’d, II, 299; ÿbn Hiāâm, II, 573-575; ÿbn Hanbel, I, 264-265; Taberî, III, 124-125; ÿbn Seyyidinnâs, II, 313-314. Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, tah. M. Fuad Abdülbâkî, I-V ÿstanbul ts. (1955 Kahire basksndan tpkbasm), I, 42. 256 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 256 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı miā, istediþini sorabileceþini belirtmiā, bu suretle rahatça düāüncelerini ifade etmesine frsat tanmātr. Elçi, karāsnda kendisine güveni tam, kesin konuāan, getirdiþi mesajdan emîn bir āahsiyet bulmuātur. Peygamberimizin tavr, sorulara ikna edici ve kesin cevap veriāi ziyaretçi üzerinde o derece etkili olmuātur ki, yurduna dönünce kabilesine ÿslâm’ kabul ettirmeyi baāarabilmiā, eski inançlarn terkettirmiā, taptklar putlar krdrmā, cami yaptrtmā ve ezan okutmuātur. Onun gibi pekçok kabile temsilcisinin Medine’de ÿslâm’ kabul ederek yurduna döndüþü ve kabilesinin Müslüman olmas için faaliyetlerde bulunduþu görülmektedir. Heyetlere Medine’de kaldklar süre içinde Kur’an, Sünnet ve ÿslâm’n temel esaslar öþretiliyordu. Hz. Peygamber Esed kabilesi heyetinden Hadramî b. Âmir’e bizzat kendisi Abese ve A’lâ sûrelerini öþretmiātir. Peygamberimiz baz kabilelerin özel durumlarn dikkate alarak makul isteklerini kabul etmiātir. Esed kabilesini ÿslâm’a davet ettiþinde onlar mallarndan alnan zekatn kendi fakirlerine verilmesi ve ktlk durumunda baāka yerelere göç etmeleri āartyla bîat ederek Müslüman olmuālardr.19 Peygamberimiz kabilelerin öteden beri sahip olduklar batl inançlar ve bunlarla ilgili uygulamalar ortadan kaldrmaya çalāyordu. Esed kabilesi heyeti kuālar azarlamak, onlarn isimlerinden, seslerinden ve geçiālerinden anlamlar çkarmak (yâfet), taālar iāaretleyip avuçlarnda sallayarak birtakm anlamlar çkarmak ve kehanet gibi uygulamalarn hükmünü sorduklarnda Peygamberimiz bütün bunlar yasaklamātr.20 Uzre heyeti aralarnda bir kâhin kadn bulunduþunu, ona muhakeme için baāvurduklarn bildirirler. ÿçinden çkamadklar bir meseleyi ondan sorup soramayacaklarn öþrenmek isterler. Peygamberimiz ondan bir āey sormamalarn emreder; ayrca putlar adna kestikleri hayvanlarn etlerini yemelerini yasaklar.21 Kinde temsilcileri tereyaþnn içine bir çekirge gözü saklayarak Hz. Peygamber’in yanna girerler ve gizledikleri āeyin ne olduþunu sorarlar. Peygamberimiz “Sübhanallah! Bu ancak kâhinlerin iāidir. Kâhine, kâhinliþe özenmek ateātedir”22 buyurur. Hz. Peygamber’in ÿslâm’a aykr batl anlayā ve adetleri ortadan kaldrmaya yönelik uygulamalarna āu olay da örnek olarak kaydetmek istiyoruz: Peygamberimiz Cahiliye döneminde kendilerine hayvan yüreþi yemeyi yasaklayan Cu’fî temsilcilerine kzarmā bir yürek ikram eder. Eti yemek üzere eline alan heyet üyesi Seleme b. Yezid’in, muhtemelen heyecandan ve yasak saydþ 19. 20. 21. 22. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, II, 31. ÿbn Seyyidinnâs, II, 333-334. ÿbn Seyyidinnâs, II, 335. Halebî, III, 272-273; Asm Köksal, ÿslam Tarihi (Medine Devri), ÿstanbul 1980, X, 137. 257 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 257 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji bir āeyi yemekten korktuþu için eli titrer. Peygamberimiz kendisine cesaret vererek “Ye onu!” deyince adam yürek etini yer.23 Hz. Peygamber kabileler arasnda dengeyi korumak, snr tecavüzleri sebebiyle ortaya çkabilecek tatsz olaylar önlemek ve kabilelerin karālkl olarak haklarna riayet etmesini saþlamak istiyordu. Bu amaçla kabilelerin birbirinin topraklarna izinsiz girmelerini yasakladþ oluyordu. Nitekim Esed kabilesine Tay kabilesinin sularna ve topraklarna izinsiz girmelerini yasaklayan bir emirnâme vermiātir.24 Sözkonusu yaz sadece bu hükümle, baālarna Kudâî b. Âmir’in tayin edildiþini bildiren ibareyi içeriyordu. Hz. Peygamber’in bu ve buna benzer uygulamalarndan, hangi kabilelerde ne tür problemlerin bulunduþunu çok iyi bildiþi anlaālmaktadr. Zira o iyi biliyordu ki bir davetin baāarya ulaāmas davetçinin, muhatabnn kültürel ve psikolojik yapsn gözönünde bulundurarak yaklaāmasna baþldr. Hz. Peygamber’in, kabileler arasndaki problemlerin yannda, kabileler arasndaki iliākiler, tarihler ve aralarnda cereyan eden savaālar hakknda da bilgiye sahip bulunduþu baz heyetlerle yaptþ görüāmelerden anlaālmaktadr. Murâd kabilesi temsilcisi Ferve b. Müseyk kabilesi adna Medine’ye gelir ve Hz. Peygamber’e bîat eder. Peygamberimiz Ferve ile, Murâd kabilesiyle Hemdân kabilesi arasnda ÿslâm’n ortaya çkāndan az önce meydana gelen ve Murâd kabilesinin büyük kayplar vererek yenilgiye uþramasyla sonuçlanan Rezm Savaā hakknda konuāur. Ona “Rezm Savaā’nda kabilenin baāna gelenler sana da tesir etti mi?” diye sorar. Ferve de: “Rezm gününde benim kabilemin baāna gelenlerin benzeri kimin kabilesinin baāna gelir de onu üzmez?” āeklinde cevabn verir. Bunun üzerine Peygamberimiz “Fakat bu, senin kabilenin ÿslâmiyet’e girmesinde faydal oldu” āeklinde bir deþerlendirmede bulunur.25 Bu konuāma ayn zamanda Hz. Peygamber’in kabileler arasndaki eski çekiāmeleri ÿslâm lehine deþerlendirdiþini göstermektedir. Câhiliye döneminde Ammuenes (Umyânis) adl puta tapan Havlânîler, topluca Müslüman olduktan sonra Medine’ye on kiāilik bir heyet göndererek Hz. Peygamber’e ÿslâmiyet’i kabul ettiklerini bildirirler ve kendilerine dinin hükümlerinin öþretilmesini isterler. Peygamberimiz onlardan putlarnn âkbetini sorar. Havlânîler ona çok yaāl iki kiāiden baāka tapan kimsenin kalmadþn, döndüklerinde de ykacaklarn bildirirler. Bu bilgilerden de hangi kabilenin hangi puta taptþn Hz. Peygamber’in çok iyi bildiþi anlaālmaktadr. 23. 24. 25. ÿbn Sa’d, I, 324-325. ÿbn Sa’d, I, 270. ÿbn Hiāâm, II, 583; ÿbn Seyyidinnâs, II, 321-322; Mustafa Fayda, ÿslamiyetin Güney Arabistan’a Yaylā, Ankara 1982, s. 59. 258 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 258 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı Medine’den ayrlālarnda heyetlere verdiþi talimatlarda Hz. Peygamber’in ihtiyatl davrandþ, barāla elde edilecek baāarlara öncelik verdiþi, gereksiz sürtüāmelere yol açacak faaliyetlerden kabile temsilcilerini sakndrdþ ve bu konuda gerekirse karar deþiātirdiþi de görülmektedir. Murâd kabilesinin baākan Ferve b. Müseyk, kabilesinden Müslüman olanlarla birlikte ÿslâm’ henüz kabul etmemiā olanlara karā savaāmak için Hz. Peygamber’den izin alarak Medine’den ayrlr. Peygamberimiz onun arkasndan bir haberci göndererek tekrar huzuruna çaþrr. Ona kabilesini ÿslâm’a davet etmesini ve Müslüman olanlardan bunu kabul etmesini, ancak kendisinden yeni bir talimat alncaya kadar Müslüman olmayanlara karā herhangi bir harekette bulunmamasn tenbih eder.26 Peygamberimiz Havlân heyetinde olduþu gibi kabile temsilcilerine ÿslâm’n temel esaslarn, helal ve haram olan hususlar açklamātr. ÿslâm’n esaslarn baz kabilelere yazl olarak vermiātir.27 Ahlâkî konular da ihmal etmediþi görülmektedir. Tay kabilesi temsilcilerine sözlerinde durmalarn, emaneti yerine getirmelerini, komāulara iyilik yapmalarn, hiç kimseye zulmetmemelerini emretmiātir. Zulmün kötülüþünü özellikle vurgulamak amacyla “Zulüm kyamet günü karanlklardr” demiātir.28 Adiy b. Hâtim’in yaāadþ bölgede avclk önemli bir geçim kaynaþ olduþu için bu kabilenin temsilcilerine ÿslâm’n av ile ilgili hükümlerini ayrntl bir āekilde öþretmiātir.29 Putperestliþin ortadan kaldrlmas ve yerine tevhid inancnn yerleāmesi için heyetlere her āeyden önce ÿslâm’n tevhid inancn bildirmiātir. Bunun yannda tevhid inancna taban tabana zt olan putlar krdrmak için baz heyetleri özel olarak görevlendirmiātir. Sakîf heyetinden, eskiden taptklar Lât putunu ykmalarn istemiā, ancak onlar korkularndan buna yanaāmak istememiālerdir. Hz. Peygamber onlarn bu isteklerini kabul etmiātir. Çünkü amaç bu āekilde de gerçekleāmiā oluyordu. Biri Sakîfli, diþeri de Câhiliye döneminden beri bu kabile ile dost olan iki kiāiyi, Muþîre b. Āu’be’yi ve Ebû Süfyan b. Harb’i bu putu ykmakla görevlendirmiātir. Osman b. Ebü’l-As’a da yklan putun yerine Taif Mescidi’nin yaplmasn emretmiātir.30 Heyetlere putlar krma görevi vermesiyle ilgili bir örnek daha vermek istiyoruz. Becîle kabilesinden Cerîr b. Abdullah bir heyetle Medine’ye gelerek Müslüman olur ve bîat eder. Peygamberimiz ona kabilesinin bulunduþu yerlerde neler 26. 27. 28. 29. 30. Tirmizî, V, 361. ÿbn Sa’d, I, 345. ÿbn Sa’d, I, 324; ÿbn Seyyidinnâs, II, 336-337. ÿbn Hanbel, IV, 257. ÿbn Kayym, Zadülmead, Msr 1970, III, 33; Köksal, IX, 327. 259 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 259 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji olup bittiþini sorar. Cerîr, ÿslâm’n üstünlük saþladþn, yayldþn, mescitlerde ezan okunduþunu ve kabilelerin, taptklar putlar yktklarn söyler. Peygamberimiz Tebâle’de Has’amllarn yurdunda bulunan, pek çok kabilenin tapnaþ olan ve Yemen Kâbesi olarak bilinen Zülhalasa’nn ne durumda bulunduþunu sorar. Cerîr b. Abdullah’tan bu putun yerinde durduþunu öþrenince yüz elli kiāiyle onu Zülhalasa’y ykmakla görevlendirir.31 Cerîr, ad geçen putu ykar. Sonunda Has’am kabilesi mensuplar da Hz. Muhammed (s.a.s.)’e tabi olduklarn bildirmek üzere Medine’ye bir heyet gönderirler. Onlar Hz. Peygamber’e “Allah’a, O’nun elçisine ve onun Allah katndan getirdiþi āeylere inandk. Sen bize bir mektup yaz, biz de onun içinde olanlara tabi olalm” derler. Bunun üzerine kendileri için āu belge yazlr: “Bu, Allah’n elçisi Muhammed’den Bîāe’de ve çölde yaāayan Has’amllara bir ahidnâmedir. Câhiliye döneminde dökülmüā olan kanlarnzdan dolay intikam almanz kaldrlmātr. Sizin içinizden her kim ÿslâmiyeti isteyerek veya istemeyerek kabul ederse, bolluk ve ktlk zamanna göre artan-eksilen, yaþmur suyu veya āebnem suyu ile sulanan yumuāak arazideki ziraatn yetiātirilmesi ve yenilmesi kendisine aittir. Akan su ile sulanan yerlerden öāür, yani onda bir, kuyu ile sulananlardan ise yirmide bir alnr”. Has’amllar için düzenlenen yaz, kan davalarnn yasaklandþna dair ifadeleri ve arazi ürünlerinden tahsil edilecek zekatn miktarlarn içermesi bakmndan önemlidir. Cerîr b. Abdullah örneþinde olduþu gibi Peygamberimiz Yemen’de baz kabileleri ve āahslar ÿslâm’a davet için merkezden ordular göndererek ÿslâm’ yaymak üzere faaliyete geçmek yerine, yeni dini benimseyen kabile liderlerini kendi vatandaālarna ve komāu kabilelere göndermiātir. Onun bu tutumu, toplum psikolojisini göz önünde bulundurduþunu ortaya koymaktadr.32 Ayn āekilde Ezd kabilesinden Medine’ye on kiāilik bir heyetle gelip Müslüman olan Surad b. Abdullah’, Surad Ezdlilerinin baāna tayin etmiā ve ona, kendi kabilesinden Müslüman olanlarla birlikte yaknlarnda bulunan Yemenli müārik kabilelerle mücadeleye giriāmesini emretmiātir. Surad b. Abdullah da kendilerine komāu olan Cüreā halkn ÿslâm’a davet etmek üzere harekete geçmiātir. Onlarn bu daveti reddetmeleri üzerine Surad, āehri kuāatmā, uzun ve planl bir mücadeleden sonra nihayet onlar yenilgiye uþratmātr. Sonunda Cüreā temsilcileri de Hz. Peygamber’e gelerek Müslüman olmuālardr. Peygamberimiz onlara āu sözleriyle iltifatta bulunmuātur: “Hoā geldiniz! ÿnsanlarn en güzel yüzlüleri, en doþru, en tatl sözlüleri, emaneti en çok gözetenleri! Sizler bendensiniz, ben de sizdenim”. Pey- 31. 32. ÿbn Sa’d, I, 247-248. ÿbn Sa’d, I, 286,348; Mustafa Fayda, ÿslamiyetin Güney Arabistan’a Yaylā, s. 55-56. 260 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 260 17.04.2012 16:04:16 Tanıtım Faaliyetleri ve İslâm’ın Yayılışı gamberimiz onlara hayvanlar için otlak olmak üzere Cüreā civarndaki belirli koruluklar tahsis etmiātir.33 Hz. Peygamber tarafndan baz heyetlere yüklenen deþiāik mükellefiyetlere rastlanmaktadr. Aāaþda kaydedeceþimiz uygulama bize ÿslâm tarihinin daha sonraki dönemlerinde zâviyelerin geleni geçeni aþrlamak suretiyle öāürden muaf tutulmasn hatrlatmaktadr. Yemen’den Hz. Peygamber’e gelen heyetler arasna bulunan Benî Bârk temsilcileri Müslüman olurlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber onlar için āu belgeyi yazdrr: “Bu, Allah’n elçisi Muhammed’in Ezd kabilesine yazdþ ahidnâmedir. Bârk kabilesinin meyve aþaçlar kesilmeyecek, kendileri istemedikçe vahalarnda hayvan otlatlmayacaktr. Onlar da savaā ve ktlk zamanlarnda yanlarna gelen Müslümanlar üç gün misafir edeceklerdir. Meyveleri olgunlaātþ zaman yolcular dalndan koparmamak ve toplayp götürmemek āartyla yere dökülenlerden karnlarn doyurabileceklerdir.”34 Peygamberimiz, ÿslâm’n yasak ettiþi hususlarda heyetlere kesinlikle taviz vermiyordu. Sakîf heyeti adna konuāan Abdüyâlîl b. Amr zina, āarap ve ribâ gibi kötü alākanlklar kabilesinin brakamayacaþn söylemiātir. Fakat Hz. Peygamber bu āartlar asla kabul etmediþi gibi, kendilerine bu uygulamalarn herbirini yasaklayan âyetleri okumuātur.35 Sakîf temsilcileri Lât adndaki puta üç yl daha tapmalarna izin verilmesini istemiāler, fakat Peygamberimiz bunu asla kabul etmemiātir. Sonunda Sakîf temsilcileri Müslüman olmuālar ve Hz. Peygamber’in ad geçen kabileye yazdþ bir mektupla geri dönmüālerdir. Āu kadar var ki Müslüman olduklarn ve Hz. Peygamber’den aldklar emirleri bir müddet kabilelerinden gizlemiāler, daha sonra uygun bir āekilde onlara ÿslâm’ anlatmālar ve bu suretle kabilelerinin Müslüman olmasn saþlamālardr.36 Āayet heyetlerin geldiþi yörelerde ÿslâm’n haram kldþ maddeler üretiliyorsa, Hz. Peygamber ÿslâm’n bunlar hakkndaki hükümlerini kendilerine bildirmiātir. Ceyāân temsilcileri Medine’ye geldiklerinde Yemen’de imal edilen içkilerin hükmünü sorarlar. Bu meyanda bal āarab (bit’) ve arpadan yaplan içki (mizr) nin adn zikrederler. Peygamberimiz bu içkilerin kendilerini sarhoā edip etmediþini sorar. “Çok içersek sarhoā oluruz” cevabn verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz “Çoþu sarhoā eden āeyin az da haramdr” buyurur. ÿāçilerine içirmek için āarap bulunduran bir adamn durumunu sorduklarnda da “Her sarhoā edici āey haramdr” cevabn verir.37 Kendilerinin üzüm ve içki sahibi ol33. 34. 35. 36. 37. ÿbn Sa’d, I, 338; Mustafa Fayda, ayn eser, s. 61 vd. ÿbn Sa’d, I, 352; Abdülkerim Özaydn, “Bârk”, DÿA, V, 70. Vâkdî, III, 966-967. Vâkdî, III, 969-970. ÿbn Sa’d, I, 359. 261 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 261 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji duklarn, āarabn haram klndþn ve üzümü ne yapacaklarn söyleyen Fîrûz ed-Deylemî’ye “Onu kurutup kuru üzüm yapnz” der.38 Heyet üyelerinde aile hukuku ile ilgili yeni düzenlemelere aykr olan eski uygulamalar varsa bunlar deþiātirmiātir. ÿslâm’ kabul etmezden önce iki kz kardeāle evli olan Fîrûz ed-Deylemî’ye bunlardan birini boāamasn emretmiā ve o da boāamātr.39 Peygamberimiz heyetlere, toplumun her kesimine adaletli bir āekilde davranlmas ve deþer verilmesi gerektiþini göstermek amacyla baz uygulamalarda bulunmuātur. Hicretin 9. ylnda Medine’ye gelen yetmiā-seksen kiāilik Benî Temim heyetiyle birlikte o srada çocuk yaāta bulunan Amr b. Ehtem de gelir. Heyet üyeleri onu eāyalarnn baāna nöbetçi olarak brakrlar. Peygamberimiz heyet üyelerine birtakm hediyeler verir. ÿçlerinde hediye almayan kimse olup olmadþn sorar. Eāyalarnn yannda bir çocuk kaldþn söylerler. Hz. Peygamber onun da gönderilmesini ister. Kays b. Âsm adl heyet üyesi, onun ata tarafndan izzeti olmayan bir çocuk olduþunu söyler. Peygamberimiz de “Olsun, o, heyet olarak gelmiātir. Bahāiā almaya hakk vardr” buyurur. Çocuþu getirtir ve bahāiāini verdirir.40 Benzer bir olay da Tücîb heyeti ile yaāanmātr. Hz. Peygamber ad geçen kabilenin temsilcilerine bahāiā verdikten sonra içlerinden bir genci bineklerinin yannda braktklarn öþrenince onu da çaþrtarak hediyesini vermiātir.41 Hz. Peygamber’in Müslüman olan kabilelere valiler, zekat tahsil memurlar ve ÿslâm’ öþreten elemanlar göndermesini, ilgili bölümlerde iālediþimiz için o hususlar burada tekrarlamak istemiyoruz. ÿslâm’n yaylmas ve yerleāmesi açsndan özellikle eþitim-öþretim faaliyetlerinin önemi çok büyüktür. Bununla ilgili bilgi için eþitim-öþretim faaliyetlerini ele aldþmz bölüme baklabilir. 38. 39. 40. 41. ÿbn Hanbel, IV, 232. ÿbn Hanbel, IV, 232. Vâkdî, III, 979-980. ÿbn Sa’d, I, 323. 262 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 262 17.04.2012 16:04:16 HZ. MUHAMMED’ÿN ÖRNEK KÿĀÿLÿýÿNDEN KESÿTLER 1- Davetçiliþi Kur’ân- Kerim’de Hz. Peygamber “Allah’n davetçisi”1 olarak vasflandrlmā; ona yüklenen görev de “öþüt ver”, “davet et”, “tebliþ et”, “ikaz et” gibi emirlerle ifade edilmiātir. Kendisine uyarma (inzâr) ve müjdeleme (tebāîr) görevi verilmiā; uyaran (nezîr), uyarc (münzir), ve müjdeci (mübeāāir, beāîr) olarak nitelendirilmiātir.2 Bütün insanlara müjdeci ve uyarc olarak gönderildiþi, dolaysyla peygamberliþinin evrensel niteliþe sahip olduþu belirtilmiātir.3 Hz. Peygamber, en yaknlarndan baālayan, daha sonra bütün Arap Yarmadas’n kapsayan, hatta yarmadann snrlarn aāan davet faaliyetlerini peygamberlik görevi boyunca sürdürmüā ve bu hususta büyük baāar elde etmiātir. Onun uyguladþ davet metotlar tutarl, mantkl, sistemli, gerçekçi ve baāarya götürücü özelliþe sahiptir. Bu suretle önce etrafnda inançl bir kitle, daha sonra da baālattþ davet faaliyetlerini baāka ülkelere taāyacak toplumu oluāturmuātur. Kendisi, Allah’n elçisi sfatyla komāu ülkelerin devlet baākanlarna davet mektuplar göndermiātir. Bu faaliyetiyle, sonraki yüzyllarda hzla geliāecek olan evrensel davet çalāmalarn baālatmātr. Hz. Peygamber’in davetinin baāarya ulaāmasnn çeāitli etkenleri vardr. Bunlarn baānda, bizzat kendisinin, davet ettiþi dine samimiyetle baþlanmas ve bu dinin prensiplerini kendi hayatnda uygulamā olmas gelmektedir. Gerçekten o, ÿslâm’n insanlara yüklediþi yükümlülüklerin hiçbirinden kendisini hariç tutmamātr. Farzlar önce kendisi uygulamā, yasaklara önce kendisi uymuā ve en yaknlarna tatbik etmiātir. Hz. Peygamber’in davet faaliyetlerinin baāarya ulaāmasnn etkenlerinden biri de ümitsizliþe ve karamsarlþa kaplmakszn çalāmalarn daima sabr, azim, inanç ve kararllkla sürdürmüā olmasdr. O, davet çalāmalarnda sosyal iliākilerini aralksz bir āekilde sürdürmüā ve bu iliākilerden büyük ölçüde istifade etmiātir. Örneþin Müslüman olanlarn yansra, henüz ÿslâm’a girmemiā bulunan akraba ve çevresiyle ilgisini de srarla devam ettirmiātir. Toplum üzerindeki etkilerini göz önüne alarak, kabile baākanlarna özel ilgi göstermiātir. Davetini 1. 2. 3. Ahzâb Sûresi 46. Necm Sûresi 56; Sa’d Sûresi 65,70; Fâtr Sûresi 23. Sebe’ Sûresi 28. 263 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 263 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji sunmak üzere toplantlar düzenlemiā, çarā, pazar, panayr ve ev gibi, insanlarn toplu olarak bulunduþu her yerde tebliþ faaliyetini sürdürmüātür. ÿslâm’a davet için hiç kimseyi hakir görmemiātir.4 Hz. Peygamber muhataplarn tanmaya büyük önem verir, onlarn duygularn, isteklerini ve fert olarak özelliklerini dikkate alr, kendilerine deþer verir, ilgi gösterir, yaknlaāma teminine gayret ederdi. Muhataplaryla ortak noktalarda birleāme esasndan hareket ederdi. Faaliyetlerinde af, müsamaha, yumuāaklk, āefkat ve merhameti; kin, öfke ve zorbalþa tercih ederdi. Kur’an- Kerim’de Hz. Peygamber’in ÿlâhî bir lütuf sayesinde insanlara yumuāak davrandþ belirtilir; kaba ve kat kalpli olduþu takdirde çevresinden daþlp gidecekleri uyarsnda bulunulur.5 Hz. Peygamber insanlarn kusurlarn yüzüne vurmazd; eleātirilerini isim vermeden yapard. Çünkü kiāinin hatasn yüzüne vurmak, mahcup olmasna ve toplumdan uzaklaāmasna yol açabilir. Muhataplarnn farkl tepkilerine karā daima azim ve ümitle davetine devam etmiātir. Özellikle Mekke döneminde daveti kabul etmeyen kabilelerden kimisi kaba, kimisi kibar, kimisi kaçamak bir āekilde olumsuz cevap vermiātir. Fakat o, sebatla, ümitsizliþe kaplmadan, azimle gayret göstermiā, her frsatta davetini tekrar etmiātir. Peygamberimiz hiçbir kimseyi ÿslâm’ kabule zorlamamātr. Çünkü onun görevi insanlar zorla dine sokmak deþil; ÿslâm’ tebliþ etmek ve uyarmaktr. ÿnsanlar zorla ÿslâm’a dahil etmek, arzu edilenin aksine sonuçlar doþurur; ÿslâm’n son derece karā çktþ ve istemediþi münâfklþ yaygn hale getirir, insanlar iki yüzlü yapar. Halbuki ÿslâm samimi olmaya, samimi olarak inanmaya büyük önem verir. Hz. Peygamber’in, davet faaliyetlerini yürütürken takip etmiā olduþu metot insanlar güzel öþütle ÿslâm’a çaþrmaktr. Bu esaslar doþrultusunda hareket eden Hz. Peygamber, hiçbir Yahudiyi, Hristiyan veya baāka bir din mensubunu dinini terkedip ÿslâm’a girmesi için zorlamamātr. Bilakis onlar zorlamakszn ÿslâm’a davet etmiā; kabul etmedikleri takdirde kendilerine belli āartlar çerçevesinde din ve vicdan özgürlüþü saþlamātr. Kur’an- Kerim’de insanlarn iman etmeleri için zorlanamayacaþ, hatta Hz. Peygamber’in bu konuda, sorumluluk duygusuyla gücünün yettiþinin ötesinde kendisini zorlamasnn bile uygun olmadþ6 ifade edilmektedir. Peygamberimiz çalāmalarnda hiçbir zaman āahsî menfaat arzusu gözetmemiātir. Nitekim Kur’an- Kerim’de onun uyarma ve müjdeleme görevinin kar- 4. 5. 6. Örnek için bk. ÿbn Hiāâm, II, 344. Al-i ÿmrân Sûresi 159. Āuarâ Sûresi 3-4. 264 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 264 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler ālþ olarak bir ücret istemediþi bildirilir.7 Onun vefatndan sonra da Müslümanlar ÿslâm’a daveti, kendilerinin kaçnlmaz görevlerinden biri olarak kabul etmiālerdir.8 Burada, bir davetçi olarak Hz. Peygamber’de Allah Teâlâ’nn bulunmasn istediþi bir niteliþe iāaret ederek bu bahsi bitirmek istiyoruz. Müddessir Sûresinde “Kalk ve (insanlar) inzâr et. Rabbini büyük tan” hitâbyla insanlar dine davet etmesi emrolunduktan sonra Hz. Peygamber’den “elbisesini temiz tutmasnn” emredilmesi, davet açsndan konuya bakldþnda son derece dikkat çekicidir. Âyet-i kerîmede geçen ve temizlenmesi istenen “elbise”den maksadn ne olduþunu izah hususunda amel, kalp, nefis, beden, ahlâk, din ve elbise āeklinde,9 kiāinin maddî ve manevî yönünü kapsayan geniā yorumlar yaplmātr. Bununla birlikte, maksat ne olursa olsun, gerek beden ve kyafet, gerekse kalp ve ahlâk temizliþinin iletiāim açsndan önemli olduþu ortadadr. Bu hitaba muhatap olduþunda artk Hz. Muhammed Allah’n elçisidir, ÿslâm’a davetle emrolunmuātur, âyet-i kerîmede maddî ve manevî temizliþe dikkat etmesi vurgulanmātr. 2- Doþruluþu Öncelikle belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber bir doþruluk abidesi idi. Ayn zamanda doþru insanlardan oluāan bir toplum oluāturmak onun en büyük hedefiydi. Bu bakmdan önce kendisi doþruluk örneþi olmuātur. Gerçekten doþruluk, onun hayatnn her safhasnda görülen bir haslettir. Onun içi ile dā, özü ile sözü birdi. Bir baāka ifade ile olduþu gibi görünür, göründüþü gibi olurdu. Söyledikleri ile yaptklar arasnda uyumsuzluk yoktu. Doþruluþu ile insanlara örnek olduþu gibi bu konudaki sözleriyle de ümmetini doþruluþa sevketmeye gayret göstermiātir. Kaynaklarda onun doþrulukla, doþruluþun faziletiyle ilgili yüzlerce sözü mevcuttur. Hz. Peygamber bireyden doþru olmasn isterken, diþer insanlara da doþruluþun telkinini emretmiātir. Bu konudaki bir sözü āöyledir: “Doþru olunuz; doþruluþa yöneltiniz.”10 “Yâ Resûlallah! ÿslâm hakknda bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç kimseye sormayaym” diyen bir kiāiye “Allah’a inandm de, sonra da dosdoþru ol”11 demiātir. Bu sözünde dosdoþru olmay, Allah’a imandan hemen 7. 8. 9. 10. 11. Furkân Sûresi 56-57. Ahmet Önkal, Rasûlüllah’n ÿslam’a Davet Metodu, Konya 1989; Mustafa Çaþrc, “Davet” DÿA, IX, 16-19; Āevki Saka, “Kur’an’a Göre ÿnanç Hürriyeti”, Diyanet Dergisi, Ankara 1992, s. 127137. Kurtubî, el-Câmi’ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut 1967, XIX, 62-66. ÿbn Hanbel, IV, 231. Müslim, I, 65. 265 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 265 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji sonra dile getirmesi ve doþrulukla Allah’a iman arasnda baþlant kurmas dikkat çekicidir. “Yaālandnz yâ Resûlallah” denildiþinde “Beni Hud ve Vâka sûreleri yaālandrd”12 demiātir. Çünkü Hûd Sûresinde “Seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduþun gibi dosdoþru ol”13 buyurulmuātur. Yukardaki âyet-i kerîmeye ve bu konudaki daha baāka âyet-i kerîmelere göre doþru davranmak ona ve bütün Müslümanlara Allah’n emridir. Doþruluþu hayatnda uygulayan Hz. Peygamber’in bu yöndeki tavsiyeleri de toplum üzerinde tesirli olmuātur. Onun doþruluþu konusunda dostlar, düāmanlar, muhalifleri, hasl herkes sözbirliþi etmiātir. Ebû Süfyan henüz Müslüman olmadþ bir srada bir Suriye seyahati esnasnda Bizans ÿmparatoru Herakleios, Hz. Muhammed (s.a.s.) hakknda bilgi almak üzere kendisini huzuruna çaþrdþnda, onun özelliklerini sayarken, doþru olduþunu ve doþruluþu emrettiþini ifade etmiātir. Doþruluþun zdd olan ikiyüzlülük, yalanclk, sahtekârlk gibi kötü huylar bireyler arasnda saþlkl iliākiler kurma imkann ortadan kaldrr. Hz. Peygamber de daima, insanlara bu huylardan āiddetle kaçnmalarn söylemiātir. Yalan söylemeden, hile ve sahtekarlk yapmadan mutlu bir hayat sürülebileceþinin somut örneþini kendi hayatnda göstermiātir. Bunun yannda insanlara da bu doþrultuda emir ve tavsiyelerde bulunmuātur. Doþrulukla çeliāen davranālarn her çeāidini kötü görmüātür. Bir çocuþu “Gel sana āunu vereceþim” diyerek çaþrp da sonra bir āey vermemeyi bile aldatma ve yalan saymā; bu tür davranālardan kaçnlmasn istemiātir.14 Āu olay, bu hususa güzel bir örnektir. Bir gün Hz. Peygamber Abdullah b. Amr’n evinde misafir iken, annesi onu bir āey vereceþini söyleyerek yanna çaþrr. Hz. Peygamber çocuþa ne vermek istediþini sorar. Annesi hurma vereceþini söyler. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Eþer aldatp bir āey vermeseydin sana bir yalan yazlmā olurdu”15 buyurur. Doþruluþun iyiliþe, iyiliþin cennete götüreceþini, yalann kötülüþe, kötülüþün ise cehenneme sürükleyeceþini veciz bir āekilde vurgulamā, yalandan āiddetle kaçnlmasn istemiātir. Sorulan bir soru üzerine Müslümann korkak olabileceþini, cimri olabileceþini, ama asla yalanc olamayacaþn ifade etmiātir.16 Kaynaklarda onun doþruluþun fazileti ve yalann kötülüþü ile ilgili yüzlerce sözü bulunmaktadr. 12. 13. 14. 15. 16. Tirmizî, V, 402. Hûd Sûresi 112; Ayrca bk. Āûrâ Sûresi 15. ÿbn Hanbel, II,452. ÿbn Hanbel, III, 447. Mâlik b. Enes, el-Muvatta’, ÿstanbul 1981, s. 989-990. 266 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 266 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler Hz. Peygamber asla hâinlik yapmamātr. Bir sözünde hâinlikten Allah’a sþndþn dile getirmiātir.17 En azl düāmanlarna bile hâinlik düāünmediþi görülmektedir. Mekke’nin Fethi’nde, görüldükleri yerde öldürülmelerine izin verilenler arasnda bulunan Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh’i baþāladktan sonra sahâbîlere söylediþi söz dikkat çekicidir. Bununla ilgili olayn geliāmesi ksaca āöyledir: Abdullah önce Müslüman olup hicret etmiā, vahiy kâtipleri arasnda yer almā, ancak daha sonra irtidat edip Mekke müāriklerinin yanna dönerek onlarn ÿslâm aleyhindeki çalāmalarn desteklemiāti. Mekke’nin Fethi’nde öldürüleceþini anlaynca süt kardeāi olan Hz. Osman’a sþnd. Yaptklarndan piāmanlk duyduþunu belirterek ondan kendisi için Hz. Peygamber’den eman dilemesini istedi. Neticede Hz. Osman’n ricas üzerine Hz. Peygamber onu affetti ve bîatn kabul etti. Abdullah, Hz. Osman’la birlikte Hz. Peygamber’in yanndan ayrldktan sonra onu öldürmek üzere frsat kollayan baz sahâbîler, eman vermeden önce kendilerine onu öldürmeleri yönünde niçin iāarette bulunmadþn sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber “ÿmâ etmek hâinliktir. Peygamber’e îmâ etmek yakāmaz”18 dedi. Hz. Peygamber her zaman sözünde durmuātur. Diþer ahlâkî faziletlerde olduþu gibi bu konuda da ümmeti için örnek bir yaāayā sürdürmüātür. Verdiþi sözde durmay imandan saymā, aykr davranmay ise münafklk alâmeti kabul etmiātir. Çünkü verdiþi sözde durmamak, sözüne güvenilmez olmak, imann özünde bulunan doþruluk vasf ile çeliāmektedir. Kendisi birine söz verdiþi, vaad veya taahhütte bulunduþu zaman onu yerine getirirdi. Antlaāmalara uyard. Aāaþda anlatacaþmz olay onun antlaāmalara riayete ne derece önem verdiþini gayet güzel bir āekilde gözler önüne sermektedir: Ebû Basîr adl sahâbî Müslüman olduþu için Kureyā müārikleri tarafndan hapse atlr. Hudeybiye Antlaāmas’ndan sonra bir yolunu bularak kaçar ve Medine’ye Hz. Peygamber’in yanna gelir. Müārikler Ebû Basîr’in kendilerine iade edilmesi için derhal Medine’ye iki adam gönderirler. Peygamberimize hitaben bir de mektup yazarlar. Mektubu Übey b. Ka’b’a okutan Hz. Peygamber daha sonra Ebû Basîr’i çaþrarak, Hudeybiye Antlaāmas gereþince kendisini Kureyālilere teslim etmek zorunda olduþunu bildirir. Ebû Basîr ise teslim edilmemesini ister. Fakat Peygamberimiz “Bildiþin gibi biz Kureyā müāriklerine söz verdik. Dinimizde vefaszlþa yer yoktur” der. Ancak müāriklere verdiþi sözde durmaya özen gösterirken Müslüman da gücendirmez; Allah’n ona ve onun durumundaki Müslümanlara bir çkā yolu göstereceþini söyler.19 Yine Hudeybiye’de geliāen bir baāka olay bu 17. 18. 19. Ebû Dâvud, II, 191. ÿbn Sa’d, II, 141; Ayrca bk. Belâzürî, I, 358. Makrîzî, s. 303. 267 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 267 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji hususa güzel bir örnektir: Hudeybiye’de antlaāma metni imzalandktan sonra Kureyā heyetinin baākan Süheyl b. Amr’n oþlu Ebû Cendel, Müslüman olduþu için atldþ hapisten kaçarak ayaklarndaki zincirleri sürüyerek Müslümanlara sþnr. Antlaāma gereþince Hz. Muhammed (s.a.s.), Kureyālilerle yaptþ antlaāmaya sadk kalacaþna dair Allah adna söz verdiþini belirtip kendisine sabr tavsiye ederek onu babasna iade eder.20 3- Lüzumsuz Davranālar Karāsnda Tutumu Hz. Peygamber, tabiatlar gereþi baz kimselerin sergilediþi kaba ve lüzumsuz davranālardan hoālanmazd. Müslümanlar Bedir Savaā’na giderken yolda bir bedevîye rastlarlar; ondan bilgi almak isterler. Fakat adamda bilgi olmadþn görürler. Peygamber’e selam vermesini isterler. Adam içinizde peygamber var m diye sorar. “Evet” derler. Selam verir. “Eþer sen peygamber isen bu devemin karnndakini bana bildir” der. Orada bulunan Seleme b. Selâme, “Onu Peygamber’e sorma, bana gel ben sana haber vereyim” der ve baz āeyler söyler. Seleme’nin bu davranā Hz. Peygamber’in hoāuna gitmez. Adama karā kaba ve fâhiā āeyler söylediþini belirtir.21 Ayn sahâbînin Bedir Savaā’ndan Medine’ye dönerken sarfettiþi baz sözler karāsnda Hz. Peygamber’in takndþ tavr da anlamldr. Bedir Savaā esnasnda Medine’de kalan Müslümanlar Hz. Peygamber’i ve mücahitleri kutlamak için karālarlar. Seleme b. Selâme’nin “Bizi ne için kutluyorsunuz? Allah’a andolsun ki biz, baþlanmā develer gibi saçlar dökülmüā ihtiyarlarla karālaātk ve onlar boþazladk” āeklinde münasebetsizce sözü karāsnda tebessüm eder; Müslümanlarn baāarsn küçümsememesi yolunda ona āu sözü söyler: “Kardeāim! Onlar eārâf ve reislerdir.” Bu rivayetler, Hz. Peygamber’in lüzumsuz davranālardan hoālanmadþn ortaya koyduþu gibi, baz sahâbîlerin Hz. Peygamber karāsnda son derece serbest davrandþn, Hz. Peygamber’in de onlar krmadan, sert davranmadan cevaplar verdiþini göstermektedir. Birinci olay, câhiliye Arabnn peygamber anlayān ve bir peygamberden beklentisini ortaya koymas açsndan da ayrca dikkat çekicidir. 4- Nezâketi Hz. Peygamber nâzik ve kibar bir kimseydi. Bu niteliþini hayat boyunca aile fertlerine, diþer Müslümanlara, Medine’de kendisini ziyarete gelen heyetlere, da20. 21. Asrî Çubukçu, “Ebû Cendel”, DÿA, X, 118-119; Recep Klç, Peygamberliþin Gerekliliþi ve Peygamberimizin Örnekliþi,” Hz. Peygamber’in Hayatndan Davranā Modelleri, Ankara 1998, s. 35-42. ÿbn Hiāâm, I, 612; Makrîzî, 72. 268 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 268 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler vette bulunduþu āahslara ve mektup gönderdiþi kimselere karā davranālarnda görmek mümkün olduþu gibi, bunun dānda, müāriklere karā davranālarnda müāahede etmek de mümkündür. Sözgelimi Umretü’l-Kazâ esnasnda üç günlük müddet dolunca, Hz. Peygamber, Ebtah mevkiine kurulmuā olan deri çadrnda ensardan Sa’d b. Ubâde ile birlikte otururken Kureyā müāriklerinden Süheyl b Amr ile Huveytb b. Abdüluzzâ, onun yanna gelirler. Antlaāmaya göre üç günün dolduþunu hatrlatarak Mekke’den çkmasn isterler. O esnada Sa’d b. Ubâde Süheyl b. Amr’a kzar ve ona āu sözleri söyler: “... Buras ne senin ve ne de babann topraþdr. Resûlüllah buradan ancak antlaāmaya uyarak gönül rzasyla çkar”. Bunun üzerine Peygamberimiz tebessüm eder. Sa’d’a dönerek “Konak yerimizde bizi ziyarete gelenleri incitme” buyurur ve sahâbeye hareket emri verir.22 5- Hayata ÿyimser Bakā Hz. Peygamber hayata iyimser bakar ve etrafndakilere de öyle tavsiye ederdi. Yüzünden tebessüm eksik olmazd. En skntl annda bile üzüntüsünü belli etmez, yanndakilerin içini karartacak tavr sergilemezdi. Halbuki o, Mekke döneminde müāriklerin eziyetlerine ve Medine döneminde de çeāitli saldrlara ve süikastlere maruz kalmā, skntlarla karālaāmātr. ÿnsanoþlu için en büyük felaketlerden biri olan savaālarla, silahl saldrlarla defalarca karā karāya gelmiātir. Aç kaldþ zamanlar olmuātur. Bütün bunlarn yannda, alt defa evlat acs yaāamātr. Hz. Fâtma hariç, diþer bütün çocuklarn saþlþnda iken kaybetmiātir. Kaynaklar bize kzlarnn ve oþlu ÿbrahim’in vefatnda son derece üzüldüþünü ve gözlerinden yaālar aktþn naklederler.23 ÿbrahim’in vefat esnasnda karāsndaki daþa dönerek āunlar söylemiātir: “Ey daþ! Benim baāma gelen senin baāna gelseydi yklp giderdin. Fakat biz, Allah’n emrettiþi gibi ‘biz Allah’n kullaryz ve biz O’na döneceþiz,24 hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur’25 deriz.”26 Bu söz, onun karālaātþ güçlüklerin, çektiþi skntlarn boyutunu; bunun yansra sabrnn, metanetinin, teslimiyetinin derecesini ve beāerî yönünü ortaya koymas bakmndan dikkat çekicidir. Hz. Peygamber aile fertlerine olduþu gibi, sahâbeye de çok düākündü; onlarn baāna gelen musibete kendi baāna gelmiā gibi üzülürdü. Sözgelimi Bi’r-i Maûne’de, yetmiā kiāilik tebliþ heyetinin müārikler tarafndan hâince katliama uþramasna son derede üzülmüātür. Bütün bu üzüntü ve sknt verici olaylar 22. 23. 24. 25. 26. Vâkdî, II, 740. ÿbn Sa’d, I, 138; VIII, 37. Bakara Sûresi 156. Fâtiha Sûresi 2. Belâzürî, I, 452. 269 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 269 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji onun dünyasn karartmamātr. Tam tersine metanetini daima muhafaza etmiātir. Hiçbir zaman ümitsizliþe kaplmamātr. Hayata iyimser bakā onun en önemli örnek davranālarndan ve özelliklerinden biridir. ÿyimserlik ve yüksek moral, baāarya ulaāmann ve örnekliþin temel unsurlarndandr. ÿnsanlarn, morali bozuk, hayata küsmüā birisini örnek almak istemeyecekleri tabiîdir. 6- Alçak Gönüllülüþü Tarih boyunca insanlk, eline geçirdiþi maddî veya manevî güçle, kendi cinsine, hatta Allah’a bile kafa tutan nice iktidar sahibi tanmātr. Ancak, hem maddî ve hem de manevî güce sahip olan Hz. Muhammed (s.a.s.) farklyd. O bir sözünde “Ben ne bir kralm, ne de zorbaym; bilakis Kureyā’ten kurutulmuā et yiyen bir kadnn oþluyum”27 demiātir. Bu sözüyle halktan biri olduþunu vurgulamātr. Kendisi Kelime-i Āehâdet’de de ifadesini bulduþu āekliyle “Allah’n kulu ve elçisidir”. Bu özellik, onun bütün hayatna yansmātr. Sözgelimi bir topluluþa girdiþinde boā bulduþu yere oturduþunu görüyoruz. Gerçekten, hayatn bir “devletli” gibi deþil sradan bir “Allah’n kulu” olarak yaāamātr. Debdebesiz, sade bir hayat tarzn seçen Hz. Peygamber’in hayatnda “peygamberliþin kiāisel bir menfaat için kullanldþ da görülmüā deþildir.”28 Yaāl sahâbî Mahreme b. Nevfel bir gün Hz. Peygamber’in kendisine gelen elbiseleri daþttþn duyar. Oþlu Misver’i yanna alarak Hz. Peygamber’in evinin önüne gelir. Ona Hz. Peygamber’e seslenmesini söyler. Fakat çocuk çekinir. Bunun üzere Mahreme “Evladm, o bir zorba deþildir”29 diyerek çocuþu rahatlatr. Mahreme b. Nevfel’in bu sözü, Hz. Peygamber’in, içinde yaāadþ toplum tarafndan nasl alglandþn açkça göstermektedir. Arnaldez’in tabiriyle o, “Hiçbir zaman despot olmamātr.”30 Müslüman olmadan evvel bir Hristiyan ve ÿslâm düāman olan, daha sonra bir heyetle Medine’ye gelen Adiy b Hâtim et-Tâî, Hz. Peygamber’in yannda akrabasndan bir kadn ve çocuklarn bulunduþunu görünce, onda ÿran ve Bizans krallarnn niteliklerinin bulunmadþn anlar.31 Hz. Peygamber, Adiy b. Hâtim’i evine götürürken, kendisini durdurup skntsn anlatan yaāl bir kadnn uzun müddet derdini dinler. Evine vardklarnda içi lif dolu deri minderini misafire 27. 28. 29. 30. 31. ÿbn Mâce, II, 1101; Hâkim, III, 47-48; Halebî, III,43. Arnaldez, Hz. Muhammed(Hadis ve Sözleri), çev. Burhanettin Semi, ÿstanbul 1982. Buhârî, VII, 50. Arnaldez, s. 32. ÿbn Hanbel, IV, 378. 270 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 270 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler verip kendisi yere oturur. Onun bu davranāndan ötürü Adiy b. Hâtim “Vallahi bu bir kral deþildir”32 deþerlendirmesini yapar ve sonunda Müslüman olur. 7- Aārlklar Karāsndaki Tutumu Hz. Peygamber aārlklklardan hoālanmaz, bu tür davranālardan uzak durur, hiçbir zaman ifrata kaçan duygu ve düāüncelerin etkisi altnda kalmaz, sahâbîleri de bu konuda ikaz ederdi. ÿslâm’a söz getirebilecek, insanlar usandracak, ÿslâm’dan nefret ettirecek davranālar, ÿslâm’n temel prensiplerini zedeleyici hareketleri hiç hoā karālamazd. Bu tür olaylar kendisine intikal edince üzülür ve hatta öfkelenirdi. Bu gibi durumlarda açk tavr taknr ve böyle davranālarda bulunanlar uyarrd. Bu konudaki tutumuna birkaç örnek verelim. Sahâbîlerden birisi cemaate namaz kldrrken uzun sûreler okuyarak namaz iyice uzatr. Bu durumu cemaatten birisi Hz. Peygamber’e iletir. Bunun üzerine Hz. Peygamber ayaþa kalkarak topluluþa karā āu veciz konuāmay yapar: “ÿnsanlar! ÿçinizde halk nefret ettirenler var. Herhangi biriniz imamlþa geçip de halka namaz kldrrsa namaz uygun bir āekilde ksa kessin. Zira onlar arasnda hasta, yaāl ve iāigücü olanlar vardr”. Olay anlatan sahâbî, Hz. Peygamber’i o günkü konuāmas esnasndaki kadar öfkeli hiç görmediþini söylemektedir.33 Sakîf heyeti Medine’ye gelip Müslüman olunca, içlerinden heyetin en genç üyesi olan Osman b. Ebü’l-As’ kendi kabilesine vali ve imam tayin eder. Ona āu tavsiyede bulunur: “Sen imamlk yaptþnda halka namaz hafiflet, namaz itidal üzere kldr. Halkn en zayf olanlarn, içlerindeki yaāllarn, küçüklerin, zayflarn ve iāgüç sahibi olanlarn durumlarn göz önünde bulundur”.34 Hz. Peygamber, helal olan iki durumdan birisini seçmek gerektiþinde kolay olann tercih ederdi. ÿbadetlerde ftrat, yani yaratlā ve insann yeteneklerini zorlamazd. Mekke’nin Fethi’nde Peygamberimizin yanna bir adam gelerek “Ben, Allah sana Mekke’nin fethini nasip ederse Beytülmakdis’de namaz klmay adadm” der. Peygamberimiz “Burada klman daha faziletlidir” karālþn verir. Hz. Peygamber’in hanm Meymûne de “Yâ Resûlallah! Āayet Allah sana Mekke’nin fethini nasip ederse Beytülmakdis’de namaz klmay adadm” der. Peygamberimiz ona da āunu söyler: “Senin buna gücün yetmez...”. Bunun üzerine Meymûne “Önümde ve ardmda muhafzlarla giderim” deyince “Sen buna güç yetiremezsin. Beytülmakdis’in kandillerinde yaklacak yaþ gönder. Oraya gitmiā gibi olursun” der. 32. 33. 34. ÿbn Hiāâm, II, 580. Buhârî, I, 31. ÿbn Hiāâm, II, 541. 271 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 271 17.04.2012 16:04:16 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Meymûne, Beytülmakdis’in kandillerinde yaklmak üzere yaþ satn alnmas için her yl Kudüs’e para gönderirdi.35 Hz. Peygamber, ibadetlerin îfâsnda da insan takatn zorlamay hoā karālamazd. Enes b. Mâlik’in anlattþna göre bir gün Hz. Peygamber Mescid’e girdiþinde iki direþin arasna çekilmiā bir iple karālaār. “Bu ip nedir”? diye sorar. “Bu Zeyneb’in ipidir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca bu ipe tutunur” derler. Hz. Peygamber bunun üzerine āöyle buyurur: “Hayr, bu ipi çözünüz. Sizden biriniz zinde ve dinç olduþu müddetçe namaz klsn. Yorulunca da hemen otursun.”36 8- Güvenilir Oluāu Güzel ahlâkn en önemli özelliklerinden olan güvenilirlik, ayn zamanda peygamberlerin genel niteliklerindendir. Hz. Peygamber, gençliþinden itibaren güvenilir olarak tannmātr. O, yirmi beā yaālarnda iken Mekke’de sadece “el-Emîn” diye anlyordu. 35 yaānda iken, Kâbe’nin tamiri esnasnda Hacerülesved’in yerine konulmasnda Kureyā kabilesi arasnda çkan anlaāmazlkta meselenin halledilmesi, ertesi gün Kâbe’ye ilk girecek āahsa braklmāt. Tam o esnada Hz. Muhammed (s.a.s.)’in geldiþini görünce “el-Emîn” geliyor diyerek sevinmiālerdi. Onun “el-Emîn” lakabyla anldþna dair kaynaklarda daha pekçok örnek vardr. Mekkeliler, kendisine kymetli eāyalarn teslim ederlerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu emanetlere asla ihanet etmez ve sahiplerine saþlam bir āekilde iade ederdi. Emanetlere en zor annda bile hainlik yapmamātr. Bilindiþi üzere Medine’ye hicret edeceþi gece müārikler, öldürmek maksadyla onun evini kuāatmālard. Evini terketmeden önce, yannda bulunan emanetleri Hz. Ali’ye teslim etmiā ertesi gün sahiplerine vermesini istemiātir. Burada dikkat çekici bir husus vardr. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hz. Ali’ye teslim ettiþi bu mallarn müāriklere ait olduþu anlaālmaktadr. Çünkü o srada Müslümanlar Medine’ye hicret etmiālerdi. Mekke’de birkaç Müslüman kalmāt. ÿslâm dininin baāarya ulaāmasnda Hz. Peygamber’in güvenilir oluāunun pay büyüktür. Āayet davranālaryla güven vermeyen birisi olsayd insanlar onun etrafnda toplanmazd. Hz. Peygamber āahslara, āahslarn mallarna ihanet etmediþi gibi, kamu malna da ihanet etmemiātir. Nitekim Huneyn Savaā’ndan sonra ganimetlerin toplandþ yerde durmuā ve eline devesinin hörgücünden bir tüy alarak āunlar söylemiātir: “ÿnsanlar! Benim sizin ganimetinizde gözüm yoktur. Hatta āu tüyde 35. 36. Vâkdî, II, 866. Buhârî, II, 48. 272 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 272 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler bile”.37 Sahâbîlere daima güvenilir olmay telkin ederdi. Emanetin zdd olan hiyanetin çirkin bir davranā olduþunu söylerdi. Sahâbîler de Hz. Peygamber’i emîn olarak tanmālar ve sonsuz bir güvenle kendisine baþlanmālardr. Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak arasnda sk bir baþ bulunduþunu bildirmiātir. Bu hususla ilgili sözlerinden birkaç āöyledir: “Kiāinin kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve hâinlik de bir arada olmaz.”38 “Mü’min, insanlarn kendisine güvendiþi kimsedir. Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanlarn sâlim olduþu kiāidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a andolsun ki, kötülüklerinden komāusunun emîn olmadþ kimse cennete giremez.”39 “Emanet(e riayet)i olmayann iman yoktur.”40 Güven duygusu, toplumun her kesiminde ve her alanda bulunmas gerekir. Anne babann çocuþa, çocuþun anne babasna; eālerin birbirine; âmirin memura, memurun âmire; iāçinin iāverene; iāverenin iāçiye; satcnn müāteriye; müāterinin satcya güven duyduþu bir toplum saþlkl bir yapya kavuāmuā olur. Burada Hz. Peygamber’in çok önem verdiþi alāveriāteki güven üzerinde ksaca durmak gerekir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, alāveriāin özü karālkl güvendir. Alāveriāte güven ortadan kalktþ ve güvensizlik yaygnlaātþ zaman insanlarda her āeyi āüphe ve ihtiyatla karālama duygusu geliāir. ÿnsanlar arasndaki manevî baþlar zayflar. Çekingenlik ve sevgisizlik meydana gelir. Kendisini aldatan veya aldatmaya çalāan insana karā kimsenin sevgi ve sayg duymayacaþ ve hatta nefret edeceþi kesindir. ÿnsanlar, sözüne ve iāine güvenilmeyen kimselerle irtibat kurmaktan çekinirler. Āayet bu kiāi ticaretle uþraāyorsa alāveriā yapmaktan, müāteri ise mal vermekten, sanatkar ise iā sipariā etmekten kaçnr. Dolaysyla bu tür kiāilerin mallarna ve çalāmalarna raþbet azalr, kazançlar artmaz. ÿāte Hz. Peygamber’in “hainlik fakirlik getirir” sözündeki incelik burada yatmaktadr. Ama tersi olursa, yani herkes birbirine güvenirse kazanç, üretim ve tüketim artar. Bu da bolluþa ve zenginliþe vesile olur. Ticaretle uþraāanlarn topluma yaptþ hizmetler inkar edilemez. Çünkü herkes maln üretildiþi yere kadar gidip ihtiyacn karālayamaz. Nitekim Hz. Peygamber ticaret erbabnn kiāiye ve topluma yaptþ hizmetler nedeniyle büyük manevî mükafatlara eriāeceþini müjdelemiātir. Her türlü aldatmay, hileyi ve karādaki insana zarar vermeyi yasaklamātr. O, bir gün yiyecek maddesi satan birinin yanna uþrar. Elini ürünün içine daldrdþnda parmaklar slanr. Sonunda ürünün üstü, yani müāterinin göreceþi ksmn kuru, alt ksmn ise yaā olduþu 37. 38. 39. 40. ÿbn Mâce, Sünen, ÿstanbul 1981, II, 950-951; Ebû Dâvud, Sünen, ÿstanbul 1981, III, 84. ÿbn Hanbel, II, 349. ÿbn Hanbel, III, 54. ÿbn Hanbel, III, 135, 154. 273 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 273 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji anlaālr. Tahln sahibine “Bu ne”? diye sorar. Satc, yaþmur yaþdþn söyler. Bunun üzerine Peygamberimiz āunlar söyler: “Islak ksm, insanlarn görebilmesi için yiyeceþin üzerine neden koymadn? Bizi aldatan bizden deþildir.”41 Güven duygusu bir milletin kendi bireyleri arasndaki iliākilerinde önemli olduþu gibi, uluslararas iliākilerde de önemlidir. Kendisine güvenilmeyen bir ulusun uluslararas iliākilerde, ekonomiden siyasete hiçbir alanda baāarya ulaāmas mümkün deþildir. Hz. Peygamber sadece Mekke’de, Medine’de veya daha geniā anlamyla Hicaz bölgesinde ticaret yapan bir iāadam deþildi; bilakis uluslararas ticaretle uþraāan bir tâcirdi. Uluslararas ticarette de telkin ettiþi güven sayesinde, Hz. Hatice’nin kervann yönettiþi Suriye seferinde beklenmedik kâr elde etmiātir. Bu sebeple Hz. Hatice ona vadettiþi ücretin iki katn vermiātir. Bu da güvenilen bir ticaret adamnn kazancnn artacaþna güzel bir örnektir. 9- Adaleti Toplum sevgiyle kaynaār, adaletle ayakta durur. Herkesi kucaklayan bir adalet uygulamas, fertlerin birbiriyle kaynaāmasna vesile olur. Hakszlk ve adaletsizlik ise huzursuzluþa yol açar. Çünkü hiç kimse bir baākas tarafndan hakknn çiþnenmesinden hoālanmaz. Kurân- Kerim’de adalet üzerinde çok durulmuātur. Adaletten yoksun olan kiāi ile adaletli kimse bir misalle mukayese edilmiātir. Buna göre adaletten yoksun olan kiāi dilsiz, bir āey beceremeyen ve hiçbir āeye yaramayan bir köleye benzetilmiā; böyle bir kiāinin, doþru yolda yürüyerek adalet vasfn kazanmā bir kiāiyle bir tutulamayacaþ bildirilmiātir.42 Bir hak konusunda hüküm verilirken hakkn kendi lehine hükmedilmesi halinde bundan memnun olan, fakat aleyhine hükmedilmesi halinde bu hükmü tanmayan insanlarn zalim olduklar bildirilmiātir.43 Kiāisel çkar, akrabalk, zenginlik, fakirlik, kin, düāmanlk taraflardan birinin soylu veya aāaþ tabakadan olmas, bedenî ve rûhî bakmdan kusurlu olmas gibi durumlarn bir hakkn ihlâlini, örtbas edilmesini, âdil davranmamay, adalet ilkesinden sapmay mazur göstermediþi ifade edilmiātir.44 Kur’an- Kerim’de Hz. Peygamber insanlar arasnda adaleti gerçekleātirmekle emrolunmuātur.45 Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima adaleti esas almātr. ÿbn Sa’d, Hz. Peygamber’in ÿslâm’dan önce de anlaāmazlklarda hakemliþine baāvurulan biri- 41. 42. 43. 44. 45. Müslim, I, 99. Nahl Sûresi 76. Nûr Sûresi 48-51. Nisâ Sûresi 135; Mâide Sûresi 8; En’âm Sûresi 152. Āûrâ Sûresi 15. 274 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 274 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler si olduþunu kaydetmektedir.46 Nitekim Kâbe hakemliþi meāhurdur. O, insanlar arasnda fark gözetmemiātir. Peygamberliþi döneminde de baākalarnn geliāigüzel istek ve telkinlerinden etkilenmeden ÿlâhî emirlerin gösterdiþi doþrultuda hareket etmiātir. Kaynaklarda onun adaletle ilgili çok sayda sözü mevcuttur. Peygamberimiz hak hususunda titiz davranr, kimsenin canna ve malna zarar vermeyi ve üzerine kul hakk geçmesini istemezdi. ÿstemeden zarar verdiþi olursa, bir özür dilemekle halledilebilecek veya buna gerek duyulmayacak durumda bile, āayet kendisinden bir ksas talebinde bulunulursa seve seve bu isteþi yerine getirirdi. Bedir Gazvesi’nde savaātan önce elinde bir okla ÿslâm ordusunun saflarn düzeltirken, Sevad b. Gaziyye adl sahâbînin saf bozduþunu ve biraz ileri çktþn görür. Karnna okla dokunarak hizaya geçmesini ister. Bunun üzerine Sevâd, “Yâ Resûlallah canm acttn! Āüphesiz Allah seni hak ile gönderdi; ksas uygulamama müsade et” der. Hz. Peygamber karnn açarak ksas uygulamasn söyler. Sevâd hemen onu kucaklar ve öper. Peygamberimiz niçin böyle yaptþn sorduþunda, “Yâ Resûlallah! Görüyorsun, öldürülmemekten emin deþilim. Seninle son temasmn cildimi cildine deþdirmek olmasn istedim” der. Peygamberimiz de ona hayr dileþinde bulunur.47 Görüldüþü üzere Sevâd b. Gaziyye’nin asl hedefi ksas uygulamak deþildir. O, Hz. Peygamber’e sevgisini bu āekilde dile getirmek istemiā ve onun bedeninden hikmet beklemiātir. Peygamberimiz aslnda iāin bu ciheti üzerinde pek durmamā, ona iyilik dilemekle yetinmiātir. Ancak sevgisini bu āekilde göstermek isteyen adam krmamātr. Bu olaydan çkarlmas gereken bir sonuç da Hz. Peygamber’in onun asl niyetini bilmediþi ve zahire göre hareket ettiþidir. Fakat bu rivayette bizim asl dikkat çekmek istediþimiz husus, Hz. Peygamber’in adalete ve kul hakkna verdiþi önemdir. O, üzerine geçen bir kul hakkn, her zaman ve her yerde, en skntl annda bile, savaā için orduyu tanzim ettiþi bir srada olsa dahi ödemeye hazr olduþunu göstermiātir. Bu konuda bir örnek daha vermek istiyoruz. Huneyn Savaā’na katlan bir sahâbî anlatr: “Ben devemin üzerinde Hz. Peygamber’in yannda ilerliyordum. Ayaþmda sert pabuç vard. Devem Peygamber’in devesini skātrdþnda pabucumun kenar Resûlüllah’n baldrna dokunarak rahatsz ediyordu. Bunun üzerine Resûlüllah ayaþma kamç ile vurarak “Canm yakyorsun, arkamdan yürü!” dedi. Ben de onun yanndan savuātum. Ertesi gün Resûlüllah beni istemiā. Kendi kendime “Beni dün ayaþn incittiþim için aramātr” dedim. Yanna geldim. Bana “Sen dün benim ayaþm 46. 47. ÿbn Sa’d, I, 157. Taberî, II, 446-447; ÿbn Seyyidinnâs, I, 395. 275 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 275 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji incitmiā, canm yakmātn. Ben de senin ayaþna kamç ile vurmuātum. Seni bunun karālþn ödemek için çaþrdm” dedi ve bana seksen koyun verdi.”48 Taif kuāatmas kaldrlp Ci’râne’ye dönülürken Resûl-i Ekrem’in kamçs deveye her vurduþunda, onun terkisinde giden Ebû Zür’a el-Cühenî adl sahâbîye deþer. Hz. Peygamber bir ara dönüp āöyle bir bakar ve “Yoksa kamç sana m deþiyor”? diye sorar. Ebû Zür’a “Evet” cevabn verir ve bunun önemi olmadþn belirtir. Ci’râne’ye varldþnda Hz. Peygamber Ebû Zür’a’ya hediye verir.49 Hz. Peygamber’in sahâbe arasnda meydana gelen hukuk ihlallerinde taviz vermediþi ve adaleti saþladþ görülmektedir. Kaynaklarmzda bununla ilgili çok sayda örnek yer almaktadr. Enes b. Nadr adl sahâbînin kzkardeāi Rubeyyi,’ bir kadnn diāini krar. Diāi krlan kadnn yaknlarna diyet teklif edilir. Ancak kabul etmeyip ksas isterler. Durum Hz. Peygamber’e bildirilir. O da ksas uygulanmasn emreder. Bunun üzerine Enes b. Nadr Hz. Peygamber’e gelerek “Vallahi Rubeyyi’in diāi krlamaz” diyerek itirazda bulunur. Hz. Peygamber bunun Allah’n emri olduþunu ve uygulanmas gerektiþini belirtir. Fakat o srada diāi krlan kadnn yaknlar ksastan vazgeçerek diyete raz olurlar.50 Hz. Peygamber adaletin zdd olan zulmü her vesile ile kötülemiātir. Kaynaklarmzda onun bu hususla ilgili çok sayda ikaz yer almaktadr. Bunlarn en meāhurlarndan birisi āudur: “Müslüman Müslümann kardeāidir, ona zulmetmez...”51 Bu sözüyle o, Müslümanlarn kardeā olduþunu dile getirdikten sonra, Müslümann en baāta gelen vasfnn kardeāine zulmetmemek, hakszlk yapmamak olduþunu bildirmiātir. Müslümanlarn birbirine hakszlk yapmamasn istediþi gibi, ayn zamanda muâhide zulüm yaplmamasn da emretmiātir. Kendisi hakszlþa uþrayan daima korumuā, mazlumun korunmasn ve ona yardm edilmesini istemiātir. Zulmün uhrevî zararlarn da açklamātr.52 10- Hoāgörüsü Hoāgörü, literatürümüzdeki deyimiyle müsâmaha, görmezliþe gelme, aldrmama, bir suçluya karā āiddet göstermeyip geçiverme, katlanma53 gibi anlamlara gelir. Hoāgörü, toplum hayatnda son derece gerekli bir davranā biçimidir. Çünkü insanlar farkl inanç, düāünce ve davranālara sahiptirler. Bir konuda dayanakla48. 49. 50. 51. 52. 53. Taberî, III, 93. Vâkdî, III, 940. Buhârî, III, 169. Zebîdî, VII, 360. Zebîdî, VII, 374-376. Āemseddi Sami, Kâmûs-u Türkî, ÿstanbul. 1317, II, 1333 276 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 276 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler r, amaçlar, hedefleri ve yöntemleri çoþu zaman farkl olduþu için her zaman ve her konuda uzlaāmalar mümkün olmayabilir. O sebeple, birbirlerinin düāünce ve davranālarna hoāgörü ile yaklaāmalar gerekmektedir. Hoāgörü, çaþmzn olumlu anlamda yükselen deþerlerinden birisidir. Nitekim 1995 yl, Türkiye’nin giriāimi ile “Hoāgörü Yl” ilan edilmiātir. Hz. Peygamber’in hoāgörüsünü anlamak, çaþmzdaki hoāgörü anlayā ve uygulamalarnn onun uygulama alanna koyduþu hoāgörünün neresinde bulunduþunun anlaālmasna da yardmc olacaktr. Hz. Peygamber bizzat hoāgörü anlamndaki müsâmaha kelimesini pek çok sözünde kullanmā ve faaliyetlerinde hoāgörü prensiplerini uygulamātr. Halbuki hoāgörü, Bat’da, Asr- Saadet’ten bin yla yakn bir zaman sonra, XV. yüzyldan itibaren bir felsefî kavram olarak kullanlmaya baālamātr. Hoāgörü Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde önemli bir ilkedir. Bu ilkenin temelini de “Kolaylaātrnz, zorlaātrmaynz. Müjdeleyiniz, korkutmaynz” sözleriyle atmātr. Dinin kolaylk olduþunu54 açklamātr. Hoāgörü ve kolaylk dini olan ÿslâm’la gönderildiþini bildirmiātir.55 Baz kiāilerin “Allah katnda hangi iā daha üstündür?” āeklindeki sorularna cevap verirken, Allah’a imandan sonra saydþ hususlarn içine hoāgörüyü de dahil etmiātir.56 Hoāgörünün cennete girmeye vesile olacaþn bildirmiātir.57 Hz. Peygamber hoāgörüyü bireyler arasnda tek tarafl deþil, karālkl uyulmas gereken bir davranā biçimi olarak görmüātür. Hakszlþa yol açlmamas, bir kiāinin sürekli hoāgörü bekleyen, diþerinin ise hoāgörü göstermek zorunda kalan durumuna düāmemesi ve toplumun tüm bireyleri arasnda hoāgörünün hakim olmas için “Hoāgörülü davran ki sana da hoāgörü ile davranlsn”58 buyurmuātur. Bu söz, ayn zamanda hoāgörüye aynyla karālk verilmesi ve hoāgörünün istismar edilmemesi gerektiþini de ortaya koymaktadr. Hz. Peygamber kaba ve genel âdâba aykr davranālar karāsnda fevrî hareket etmez, bunlar olgunlukla karālard. Bir gün üzerinde Necran mamulü yakas sert bir elbise bulunduþu halde yürürken, yanna yaklaāan bir kiāi Hz. Peygamber’in elbisesini hzlca çeker. Bunun sonucu elbisesinin yakas boynunda iz brakr. Adam bununla yetinmez ve “Ey Muhammed! Senin yanndaki Allah’n malndan bana vermeleri için emret”! der. Hz. Peygamber adama döner ve güler; 54. 55. 56. 57. 58. Buhârî, I, 15 ÿbn Hanbel, VII, 116 ÿbn Hanbel, IV, 204; V, 319 ÿbn Hanbel, I, 5; II, 210 ÿbn Hanbel, I, 248 277 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 277 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji onu cezalandrma yoluna gitmez. Arkasndan da ona istediþini vermeleri için emir verir.59 Yine bir gün bedevînin biri Mescid-i Nebevî’ye küçük abdestini yapar. Orada bulunanlar bu adam cezalandrmak isterler. Hz. Peygamber onlara müdahele ederek adamn abdest bozduþu yere su dökmelerini ister ve “Siz zorlaātrc olarak deþil, kolaylaātrc olarak gönderildiniz”60 der. Bu olayda Hz. Peygamber’in, uygunsuz davranāta bulunan kiāiye hoāgörüyle davranmasnn yannda, sahâbeyi de eþittiþi ve konuyla ilgili genel prensipleri hatrlattþ görülmektedir. Hz. Peygamber’in, aile bireylerine ve yakn çevresine hoāgörüsü takdire āayandr. Eālerine, çocuklarna, yannda büyüyenlere ve hizmetinde bulunanlara hoāgörülü davrandþn daha önce gördük. Bunun yansra geniā toplum kesimlerine de hoāgörü göstermiātir. Sözgeliāi yaknlarna karā iālenen cinayetlerin ve kendisine karā tertiplenen süikastlerin faillerini affetmiātir. Hz. Peygamber baāka din mensuplarna hoāgörü göstermiā, onlara saygl davranmātr. Örneþin hicretten sonra Medine’de müārik Araplar ve Yahudilerin de katlmyla Medine Sözleāmesini imzalamātr. Gayr-i Müslimlere inanç, fikir, mal ve can güvenliþi tannmātr. Onlara tandþ ibadet hürriyeti konusunda bir örneþi burada hatrlatmak gerekir. Hristiyan Necran heyeti bir ikindi vakti Medine’ye gelerek Mescid-i Nebevî’ye girmiālerdir. Hz. Peygamber ashab ile henüz ikindi namazn kldþ srada ibadet vakitleri gelen Hristiyanlar doþuya yönelerek ibadet etmeye hazrlanmālardr. Baz sahâbiler onlarn ibadet etmesine engel olmak istemiāler, fakat Hz. Peygamber onlarn serbest braklmasn ve ibadetlerini yerine getirmelerine müsade edilmesini emretmiātir. Ehl-i kitaba dahil olan zümreler, yani Yahudiler, Hristiyanlar, Mecusîler, āayet ÿslâm’ kabul etmeyip kendi dinlerinde kalmak isterlerse devlete cizye adl yllk bir vergi ödedikleri takdirde canlar, mallar, rz ve namuslar ile din ve mabetleri himaye altna alnmātr. Görüldüþü üzere bu uygulamada sadece hoāgörü ile yetinilmemiā, bunun çok ötesinde himaye, koruma, garanti altna alma, teminat verme gibi hususlar devreye girmiātir. Bu alandaki uygulamalar daha sonraki dönemlerde de devam etmiātir. Hz. Peygamber’in Ehl-i kitaba karā hoāgörüsünü Hristiyanlarla iliākiler, Yahudilerle iliākiler ve toplum yaps ile ilgili bölümlerde anlattþmz için ayn konu üzerinde burada uzun uzadya durmak istemiyoruz. Katlanma olmakszn hoāgörüsüz hayat geçmeyeceþi tabiîdir. Hoāgörü, tahammülün de ötesinde hâkim, egemen, güçlü olduþu zamanda hak tanmak, affetmek āeklinde gerçekleāirse daha da anlaml olmakta ve önem kazanmaktadr. Bu çerçevede, Mekke’nin Fethi’nde Hz. Peygamber’in yaptþ hoāgörü önemlidir. 59. 60. Buhârî, IV, 40. Buhârî, VII, 102. 278 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 278 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler Āüphesiz her āeyin hoā görüleceþi de söylenemez. Bireye ve topluma karā iālenen öyle aþr suçlar görülmektedir ki, bunlarn hoā görülmesi mümkün deþildir. Bu bakmdan Hz. Peygamber’in, yeni bir toplum düzeni kurmaya, toplumsal düzeni saþlamaya ve barā korumaya yönelik baz uygulamalar, hoāgörüsüzlük olarak deþil, yukarda çizilen çerçevede deþerlendirilmelidir. Peygamberimiz bu tutumuyla, hoāgörüyü safdilliþe varan bir davranā biçimi olarak görmediþini de ortaya koymuātur. Ayrca her āeyi hoā görmek, yanlā bir hoāgörü anlayānn doþmasna, hoāgörünün bir sþnma arac olarak kabul edilmesine ve kötü alākanlklarn yaygnlaāmasna sebep olabilir. Hoāgörü toplumsal barā ve uzlaāmaya katkda bulunur. Karālkl sevgi ve saygya dayal, kavgasz, çekiāmesiz, birbirinin düāüncelerine, görüālerine, inançlarna saygl bireylerden oluāan huzurlu bir toplum oluāmasna vesile olur. Ki, böyle bir toplum yaps, Hz. Peygamber’in en baāta gelen hedefiydi. Hz. Peygamber sadece yanlāa göz yummakla yetinmemiā, doþru olan da göstermiā, ayn yanlān tekrarlanmamas için gayret göstermiātir. Çünkü aksi takdirde göz yumma, giderek sabr taāran, bireyin ve toplumun huzurunu bozan noktalara ulaāabilir. Baālangçtaki hoāgörü daha sonras için birikim oluāturabilir. Hz. Peygamber’in hoāgörüsü Batl araātrmaclarn da ilgisini çekmiātir. Mesela onunla ilgili özel bir eser kaleme alan ÿngiliz subay Bodley, çok yönlü bir insan olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’in insanlarn zaaflarn hesaba kattþn ve bu zaaflara karā müsamaha gösterdiþini, insanlarn ihtiraslarn anladþn61 vurgular. Hoāgörü, kolaylaātrma ve lml politikann onun baāarsna damgasn vurduþunu dile getirerek bu konuda āunlar söyler: “Ebû Cehil’in oþlu ÿkrime’nin ÿslâm’ kabul etmesi, itidal ve kolaylþ hakl gösteren bir zaferdi.”62 Bodley, Hz. Peygamber’in hoāgörü çizgisini hemen her ortamda izlediþini, itidalden en skntl zamanlarnda bile ayrlmama çabas içinde bulunduþunu63 ifade eder. 11- Cömertliþi Cömertlik, mal ve imkan gönüllü olarak ve karālk beklemeden gerekli yerlerde ve gerektiþi ölçüde baākalarnn yararna harcamaktr. Hemen belirtmek gerekir ki, ÿslâm dini cömertliþi insann sahip olmas gereken temel erdemlerden birisi olarak kabul etmiātir. Kur’an- Kerim’de cömertlik Yüce Allah’n sfatlar arasnda geçmekte (Kerîm),64 O’nun ikram sahibi olduþu belirtilmektedir.65 61. 62. 63. 64. 65. Bodley, Tanr Elçisi Hz. Muhammed, terc. Semih Yazcoþlu, ÿstanbul ts. s. 377. Bodley, s. 326. Bodley, s. 377. ÿnfitâr Sûresi, 6. Rahmân Sûresi 26, 78. 279 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 279 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Yine Kur’an- Kerim’de, cömertliþin tezahürlerinden olan yardmn, kendi can çekmesine raþmen, karālk beklemeden,66 gösteriā yapmadan, kimseyi incitmeden, baāa kakmadan,67 sahibinin yannda deþer taāyan maldan68 yaplmas istenmiātir. Her konuda Yüce Kur’an’n prensiplerini uygulayan Hz. Peygamber de söz ve davranālarnda cömertliþe gerekli deþer ve önemi vermiātir. Öyle ki o, kendisini çok yakndan tanyan sahâbîler tarafndan “insanlarn en cömerdi” olarak tantlmā,69 cömertliþinin ramazan aynda daha da arttþ70 belirtilmiātir. Kaynaklar onun cömertliþini yaþmurla mukayese ederler ve hayr konusunda yaþmurdan daha cömert olduþunu kaydederler.71 Buradaki karālaātrma dikkat çekicidir. Nasl ki yaþmurdan herkes, sözgeliāi her dine mensup olan, her yaātan, zengin-fakir bütün insanlar istifade ederse, onun cömertliþinden de her kesimin faydalandþn söylemek mümkündür. Hz. Peygamber’den istenen bir āeye yok dediþinin vaki olmadþ, varsa verdiþi rivayet edilir.72 Cömertlik, servet edinme duygusuyla karālksz harcama ve iyilik yapmaktan kaçnmay ifade eden “cimrilik” ile, kiāinin kendine ait veya sorumluluþu altndaki mal veya imkân gereksiz yere harcamay ifade eden ve “ÿsraf” diye adlandrlan iki aārlþn ortasnda bulunur. Kur’an- Kerim’de müsrifler kötülenip israf reddedilirken, israf ve cimrilikten uzak olarak dengeli harcamada bulunanlar övülür.73 Kur’an- Kerim’de insanlar hayra, ihsana, yardma teāvik edilirken, cimrilik gösterenlerin bu davranālarnn kendileri için iyi olmadþ ve bilakis fena olduþu,74 Allah’n cimrileri sevmediþi,75 cimriliþin zararnn, cimri insann bizzat kendisine dokunacaþ,76 cimrilikten korunanlarn kurtuluāa ereceþi,77 cimrilik edenin düātüþü zaman malnn kendisine fayda saþlamayacaþ78 bildirilir. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74. 75. 76. 77. 78. ÿnsân Sûresi, 7-9. Bakara Sûresi 262-265. Âl-i ÿmrân Sûresi 92. Müslim, II, 1802. Buhârî, I, 4. Müslim, II, 1803. ÿbn Sa’d, II, 195. Müslim, II, 1805-1806. Nisâ Sûresi 6; Furkân Sûresi 67. Âl-i ÿmrân Sûresi 180. Nisâ Sûresi 36-37; Hadîd Sûresi 23-24. Muhammed Sûresi 38. Teþâbün Sûresi 16. Leyl Sûresi 8-11. 280 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 280 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler Hz. Peygamber cimriliþi kötülemiā, bu sfattan Allah’a sþnmātr.79 Kendisinin cimri olmadþn da açkça ifade etmiātir. ÿnsanlar hakknda düāünülebilen küçük düāürücü huylardan birisinin cimrilik olduþunu bildirmiātir.80 Cimrilik duygusuyla imann bir arada bulunamayacaþn söylemiātir.81 Bir hadisinde, mal hrsn demir zrha benzetmiā, cömert insanla cimri insann āu āekilde mukayesesini yapmātr: Cömert insandaki yardm duygusu mal hrsn yenip kiāi cömertlik yaptkça üzerindeki zrh geniāler. Böyle bir kiāide mal hrsnn ve cimrilik duygusunun basks gittikçe azalr. Cömert kimse ayn zamanda baākalarnn skntlarn hafifletmiā olmaktan dolay huzura kavuāur. Buna mukabil cimri insandaki mal hrs, kendisini, gittikçe skan bir zrh gibi rahatsz eder. ÿnsanlarn sknt içinde bulunduklarn görmekten dolay da vicdanen rahatsz olur. Buna raþmen cimriliþi yüzünden vicdann rahatlatacak iyilikler yapamaz. Böylece cimrilik duygusu kendisini tam bir psikolojik bask altna alr.82 Hz. Peygamber cimrilik sebebiyle geçmiāte baz milletlerin helak olduklarn āu sözleriyle bildirmiātir: “Cimrilikten saknn! Çünkü cimrilik sizden öncekileri helâk etmiā; onlar birbirinin kanlarn dökmeye, haramlarn helal saymaya sevketmiātir.”83 Hz. Peygamber, çeāitli alanlarda kaynak ve imkân savurganlþn, yani israf önlemeye yönelik çabalarda bulunmuātur. “Yiyiniz, içiniz, tasadduk ediniz, giyininiz. Fakat israf etmeyerek ve kibirlenmeyerek”84 buyurmuātur. Abdest alrken bile suyun israf edilmemesini istemiātir.85 Kiāinin zamann, en iyi bir āekilde deþerlendirme imkânna sahip bulunduþu dönem olan gençliþini, yani bir bakma iāgücünü, servetini, ilim gibi kaynak ve imkânlarn nasl kullandþndan sorguya çekileceþini86 bildirmiātir. Bu suretle, kiāinin, bahsi geçen kaynak ve imkânlar kullanrken sorumluluþunun bilincinde olmas gerektiþine dikkat çekmiātir. ÿsraf, gerek bireysel harcamalarda ve gerekse kamu harcamalarnda olumsuz sonuçlar doþurabilir. Kamu alanndaki israf halk skntya sokacak ekonomik sorunlara yol açabilir. Bu açdan bakldþnda, Hz. Peygamber’in bir yönetici olarak, cömertlik sfatna hâiz olmasnn yannda, israfn olumsuzluþuna vurgu yapmas anlaml ve önemlidir. Bunun yansra israf, her düzey ve alanda sosyal 79. 80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. Buhârî, III, 224. ÿbn Hanbel, II, 320. ÿbn Hanbel, II, 256, 340. Buhârî, III, 231; VII, 37; Müslim, I,708-709. Müslim, III, 1996. Buhârî, I, 33; ÿbn Mâce, II, 1192. ÿbn Mâce, I, 147. Tirmizî, IV, 612. 281 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 281 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ve psikolojik bunalmlara sebep olabilir. Çünkü imkân olanlarn israfç tutumlar, ÿmkân olmayanlarda kskançlþa ve öfkeye yol açabilir.87 12- Yeniliklere Karā Tutumu Yenilik, ilerleme, geliāme ve dinamizm, insanlþa mutluluk getiren admlardr. Hz. Peygamber’in mesaj, herāeyden evvel geldiþi çaþda dinî, sosyal, ekonomik, ahlâkî ve kültürel düzenlemeler açsndan muazzam bir yenilikti. Dolaysyla onun Peygamberlik döneminin tamam yeniliklerle doludur. Yalnz āu var ki, o bu yenilikleri gerçekleātirirken o güne kadar insanlþn ürettiþi, vahye aykr olmayan, akla ve insan yaratlāna uygun olan iyi uygulamalar, yani “ma’ruf”u ykmamātr. Çünkü Hz. Peygamber’in gayesi toplumun deþerlerini ne olursa olsun altüst etmek deþil, her alandaki bozukluklar düzeltmekti. Fakat bu slah faaliyetleri esnasnda da düāündüþü ve uygulamay planladþ bir hususta daha uygun bir alternatifle karālaātþ zaman onu reddetme yoluna gitmemiā, aksine uygun gördüþü takdirde derhal uygulama alanna koymuātur. Esasnda istiāare müessesesine de bu noktadan baklmaldr. Onun istiāareye verdiþi deþer de bir bakma fikir üretmeye ve çok sesliliþe önem verdiþini, makul gördüþü takdirde yeni düāünceleri kabule ve tatbik etmeye hazr olduþunu göstermektedir. Hz. Peygamber’in hayatnda yeniliklere açk olduþunu gösteren çok sayda örnek mevcuttur. Bunlardan birkaç örnek verebiliriz. Mescid-i Nebevî önceleri yats ve sabah namaz vakitlerinde hurma dallar ve yapraklar yaklarak aydnlatlyordu. Hicretin dokuzuncu ylnda Temîm heyeti ile birlikte Medine’ye gelen ve yannda birkaç kandil ile fitil ve yaþ getiren Temîm ed-Dârî, bir cuma gecesi hizmetçisine Mescid’de kandilleri direklere astrarak yaktrr. Hz. Peygamber Mescid’e gelince bunlar kimin yaktþn sorar. Temîm ed-Dârî’nin yaptþn öþrenince ona āunlar söyler: “Sen ÿslâm’ nurlandrdn. ÿslâm’n mescidini süsledin. Allah da seni dünyada ve ahirette nurlandrsn”. Bu olay Hz. Peygamber’i o derece etkiler ki, Temîm ed-Dârî’ye kandilleri asan hizmetçinin adn sorar. Fetih olduþunu öþrenince onun adn Sirâc (kandil) olarak deþiātirir. Sahâbe arasnda yer alan Sirâc, Mescid-i Nebevî’yi aydnlatma ve isim deþiātirme olayn bizzat kendisi anlatmātr.88 Hz. Peygamber’in yeniliklere açk olduþunun bir göstergesi de savaā alannda bir yabanc milletin tekniþini kabul etmesidir. Hendek Savaā’nda āehri savunmak için ÿranllarn savunma tekniþini kabul ettiþi ve Selmân- Fârisî’nin teklifi üzerine āehrin çevresine hendek kazldþ kaynaklarda kaydedilmektedir. Yine Taif kuāatmasnda ÿran’da mancnk kullanldþn bildiren Selmân- Fârisî’nin teklifi 87. 88. Detayl bilgi için ayrca bk. Mustafa Çaþrc, “Cimrilik”, DÿA, VIII, 4-5; a. mlf., “Cömertlik”, DÿA, VIII, 72-73; Cengiz Kallek, “ÿsraf”, DÿA, XXIII, 178-180. ÿbnül-Esîr, Üsd, II, 328; Köksal, IX, 363-364. 282 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 282 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Örnek Kişiliğinden Kesitler üzerine mancnk kullanmaya karar vermiā ve ona mancnk yaptrmātr. Yezîd b. Zem’a, Tufeyl b. Amr ve Hâlid b. Saîd gibi āahslarn da mancnk getirdikleri ve ad geçen kuāatmada kullanldþ kaynaklarmzda kaytldr.89 Bütün bu örnekler, Hz. Peygamber’in insan aklnn ürettiþi yenilikleri benimsediþini ve daha da geliātirilmesini teāvik ettiþini göstermektedir. Peki, Müslümanlar tarafndan Hz. Peygamber’in hangi tür davranālarnn örnek alnmas gerekir? Hz. Peygamber’in kiāiliþi kendi döneminde olduþu gibi, kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumlarn yaāayā için örnek olmuātur. Kur’an- Kerim’de, Hz. Peygamber’in mü’minler için canl ve mükemmel bir fazilet örneþi olduþu bildirilmektedir. Dolaysyla onun hedefi insanlara hayatta pratik olarak uygulayabilecekleri kurallar öþretmek ve bunlar kendi yaāayānda göstermektir. Mü’minlere düāen de onu örnek almaktr. Bu hususla ilgili âyet-i kerîmenin meâli āöyledir: “Andolsun ki Resûlüllah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuāmay umanlar ve Allah’ çok zikredenler için güzel bir örnektir”90 Hz. Peygamber’in örnek alnmasn emrederken Allah Teâlâ’nn, onun yaāadþ dönemin ve coþrafyann āartlarna göre yediþi yemekleri, kullandþ eāyalar, giydiþi elbiseleri, ksaca onun hayatnn āeklî yönünü örnek almalarn kastetmiā olmadþ ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediþi açktr. Zaten o takdirde Hz. Peygamber’in örnek alnmasnn imkanszlþ ortadadr. Esasnda örnek alnmadaki temel espri de bu deþildir. Āayet öyle düāünülürse bugün binmek için deve, yemek için hurma, giymek için de Yemen elbisesi aramak gerekecektir. Ayn zamanda, Hz. Peygamber’in hayatnn āeklî yönünü, mesela kyafetinin örnek alnmas gerektiþini savunmak, ÿslâm’n evrenselliþi ile çeliāmektedir. Sözgelimi, hayvan derisi giyen Müslüman bir eskimodan, onun Arabistan scaþnda giydiþi kyafetini örnek almasn istemek gerçeklerle baþdaāmaz. Bu saylan hususlarn dinin özüyle alakas da yoktur. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.) peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten sonra da ayn āeyleri yemeye, peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber olduktan sonra da onu giymeye devam etmiātir. Peygamber olduktan sonra giyim tarzn deþiātirdiþine dair kaynaklarda hiçbir kayt mevcut deþildir. Dolaysyla Müslümanlar için örnek alnmas ve hayata geçirilmesi gereken āeyler Hz. Muhammed (s.a.s.)’in uygulamalarnn āeklî yönüyle ilgili hususlar deþil, bilakis doþruluþu, adaleti, insanlara sevgi ve saygs, barāa verdiþi önem, hoāgörüsü, güvenilirliþi, yumuāak huyluluþu, çalākanlþ, kanaati, āefkat ve merhameti, cömertliþi gibi faziletlerdir.91 89. 90. 91. Vâkdî, III, 937. Ahzâb Sûresi 21. Bu konuda geniā bilgi için bk. Recep Klç, “Peygamberliþin gerekliliþi ve Peygamberimizin Örnekliþi”, Hz. Peygamber’in Hayatndan Davranā Modelleri, Ankara 1998, s. 30-36. 283 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 283 17.04.2012 16:04:17 HZ. MUHAMMED’ÿN AÿLE HAYATI 1- Aile Reisi Olarak Hz. Muhammed Hz. Peygamber birçok hadisinde ailenin önemine iāaret etmiā ve onun bir huzur yeri olduþunu belirtmiātir. Bir baba olarak çocuklar dünyaya gelince sevinmiā; vefatlarnda ise üzülmüātür. Sözgelimi oþlu ÿbrahim’in doþum haberini kendisine getiren Ebû Râfi’e hediye vermiā; ÿbrahim’in annesi Mâriye’yi de azat etmiātir.1 Bu çocuþunun bakm ve yetiātirilmesiyle ilgilenmiā; sütannesine bir hurmalk tahsis etmiātir. Sk sk sütannesinin bulunduþu yere onu görmek için gitmiātir. ÿbrahim, on alt veya on sekiz aylk iken vefat etmiātir. Onun vefat üzerine gözlerinden yaā dökülmüātür. Bunun üzerine “Sen de mi aþlyorsun yâ Resûlallah!” diyen Abdurrahman b. Avf’a bunun āefkatten kaynaklandþn, üzüntülü olduþunu, ancak baþra çaþra ve feryat ederek aþlamay yasakladþn söylemiātir.2 “Bir dost ve bir baba olarak yaratlān en ince duygularyla” bezenmiā olan3 Hz. Peygamber, bir aile reisinin aile fertlerine nasl davranmas gerektiþini emir ve tavsiyeleri ile açkladþ gibi, bizzat kendi uygulamalar ile de ortaya koymuātur. Erkeþin kadna iyi davranmas gerektiþini çok açk ve kesin bir āekilde dile getirmiātir. Bu anlamda “En hayrlnz ailesi için hayrl olandr. Bana gelince, ben aileme karā en hayrl olannzm”;4 “En hayrlnz hanmlarna karā iyi davranannzdr”5 buyurmuātur. Enes b. Mâlik, “Ailesine Resûlüllah kadar āefkatli bir kimse görmedim”6 demiātir. ÿman, ahlâk ve aile fertlerine yumuāak davranma arasnda kurduþu baþnty dile getiren āu sözü çok anlamldr: “Mü’minlerin imanca en mükemmel olan, ahlâkça en güzel olan ve aile fertlerine yumuāak davranandr.”7 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. ÿbn Sa’d, I, 135-136. ÿbn Sa’d, I, 134-144. John Davenport, Hz. Muhammed ve Kur’an- Kerim, çev. Ömer Rza, ÿstanbul 1926, s. 59; ÿngiliz asll yazar John Davenport ad geçen eserinde müsteāriklerin Kur’an- Kerim ve Hz. Muhammed hakkndaki olumsuz iddia ve isnatlarn reddetmektedir. ÿbn Mâce, I, 636. ÿbn Mâce, I, 636. ÿbn Sa’d, I, 136. ÿbn Hanbel, VI, 47. 284 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 284 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Aile Hayatı ÿnsann üzerinde hakk olan kiāilerin baānda aile fertleri gelmektedir. Çünkü kiāinin sevincini ve üzüntüsünü ilk önce paylaātþ kimseler aile fertleridir. Hz. Peygamber çeāitli vesilelerle erkeklerin kadnlar üzerinde, kadnlarn da erkekler üzerinde haklar bulunduþunu söylemiātir. Kadnlar hakknda Allah’tan korkulmasn, onlara hakszlk yaplmamasn istemiātir. Kocasn āikayet için kendisine gelen kadnlarn says artnca bu tür davranāta bulunanlarn iyi kimseler olmadþn söylemiātir.8 Hanmlarna iyi davranmā, onlar dövmemiātir. Kendisi bunu yapmadþ gibi, hanmlarn dövenleri de “Kadnlarnz nasl dövüyor, sonra da akāam olunca beraberce yatyorsunuz”9 diyerek knamātr. Kadnlarn dövülmemesi, hele yüze hiç vurulmamas, kötü sözlerle tahkir edilmemesi ve evinin terkedilmemesi10 konularnda ikazda bulunmuātur. “Kadnlar ancak kötüleriniz döver”11 demiātir. ÿbn Sa’d, hanmlarn dövülmesi ile ilgili rivayetleri özel bir baālk altnda toplamātr.12 Hanmlarnn ve diþer aile fertlerinin yaknlarna da ilgi gösterirdi. Hz. Hatice’nin bir arkadaā yanna geldiþinde ona iltifatta bulunmuātur. Her koyun kesiāinde Hz. Hatice’nin arkadaālarna et gönderdiþi rivayet edilir.13 Ev halkndan saylan Enes b. Mâlik’in annesi ve büyükannesi ile de ilgilenmiātir. Babasndan kendisine intikal eden ve çocukluþunda kendisinin hizmetini gören Ümmü Eymen’e “Anneciþim” diye hitap ederdi ve onun için “Bu, benim ailemin bakiyyesidir”14 derdi. Kur’an- Kerim’de Hz. Peygamber’in hanmlar ve aile hayat hakknda bilgi verilmektedir. Eāleri ile aralarnda geçen tartāmalarda hem Peygamber’e ve hem de hanmlarna öþütlerde bulunulmakta ve yol gösterilmektedir.15 Bunun yansra Hz. Peygamber’in eālerinin mü’minlerin anneleri olduþu,16 bildirilmektedir. Hz. Peygamber aile fertlerinin eþlenme ve dinlenme gibi ihtiyaçlarn karālar, meārû eþlencelerden onlar yararlandrmaya çalārd. Ramazan ve Kurban Bayram merasimlerine kzlarn ve hanmlarn da götürürdü.17 Bir bayramda Ha- 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. ÿbn Sa’d, VIII, 205; ÿbn Mâce, I, 639; Ebû Dâvud, II, 608-609; Dârimî, Sünen, ÿstanbul 1981, s. 543. ÿbn Hanbel, IV, 17. ÿbn Hanbel, V, 5; Ebû Dâvud, II, 606-607. ÿbn Sa’d, VIII, 204. ÿbn Sa’d, VIII, 204-205. Tirmizî, IV, 369. ÿbn Sa’d, VIII, 223, 226. Ahzâb Sûresi 28-29. Ahzâb Sûresi 6. ÿbn Mâce, I, 415. 285 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 285 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji beālilerin sergiledikleri gösterileri Hz. Âiāe’nin seyretmesine izin vermiā ve hatta yardmc olmuātur. Hz. Âiāe ile koāu yapmātr.18 Aile bireyleri ile āakalaāmātr. Hz. Peygamber çocuklarna olduþu gibi, yannda, kendi himayesinde büyüyenlere, mesela Ali b. Ebû Tâlib’e, Zeyd b. Hârise’ye ve azatls Ümmü Eymen’e de son derece āefkatli davranmātr. Amcas Ebû Tâlib’in yükünü hafifletmek üzere 5 yaānda iken yanna almā olduþu Hz. Ali, babas Mekke’de olduþu halde Hz. Peygamber’in yannda büyümüā ve ömrü boyunca onun yanndan ayrlmamātr. Ayn āekilde Zeyd b. Hârise de Hz. Peygamber’in ailesi içinde büyümüātür. Hz. Hatice, kendisine Hakîm b. Hizam’n köle olarak verdiþi Zeyd’i Hz. Peygamber’e hediye etmiā; Hz. Peygamber de onu azat etmiāti. Zeyd’in babas, oþlunu araya araya Mekke’de bulmuā; Hz. Peygamber onu, kendi yannda kalmak veya babas ile birlikte gitmek konusunda serbest brakmāt. Zeyd ise Hz. Peygamber’i babasna tercih etmiātir. Bu da Hz. Peygamber’in ona karā hareketleri, davranā ve muamelesinin gerçek bir babann davranāndan farksz olduþunu göstermektedir. Hz. Peygamber, babasndan kendisine kalan ve Hz. Hatice ile evlendiþi zaman azat ettiþi Ümmü Eymen’i de ailesinden sayarak ona bir anneye gösterilen muameleyi göstermiātir. Hanmlarn, çocuklarn, yannda büyüyenleri ve hizmetçilerini dövmemiātir.19 Medine’de Hz. Peygamber’in hizmetine verilen Enes b. Mâlik, kendisine vefatna kadar hizmet etmiā; bir defack olsun karādakinin davranālarna bkknlk, ylgnlk ve iç skntsnn bir ifadesi olan “öf” bile demediþini söylemiātir. Hz. Peygamber hanmlar ile istiāâre etmiātir. Kaynaklarda bu konuyla ilgili bol miktarda bilgi bulunmaktadr. Ayrca zaman zaman hanmlarnn itirazlarna ve taleplerine maruz kalmātr. Āayet hep emredici olsayd, hanmlarna birāey danāmasayd ve sormasayd herhangi bir itirazla karālaāmazd. Bu bakmdan “hanmlarla istiāâre edilmesini, ancak söylediklerinin aksiyle hareket edilmesini”20 söylediþine dair rivayetin shhati üzerinde düāünülmesi gerekir. Herāeyden önce bu rivayet hadis tekniþi açsndan saþlam deþildir; sahih hadis kitaplarnda yer almamaktadr. Bu rivayetin ortaya çkmasna sebep olan sosyal āartlarn araātrlmas ise ayr bir inceleme konusudur. Āu kadar var ki bu rivayet, Hz. Peygamber’in uygulamalarna ters düāmektedir. Oysa ilk vahiy aldþ zaman, içinde bulunduþu skntl durumu hanm ile istiāâre etmiātir. Hz. Hatice de hem kendisini teselli etmiā ve hem de onu meseleye kesin çözüm bulacak ve doþru teāhis koyacak bir kiāiye, Varaka b. Nevfel’e götürmüātür. Bu olay Hz. Hatice’nin dirayetini, soþukkanllþn ve isabetli karar verme yeteneþini mü18. 19. 20. ÿbn Mâce, I, 636. ÿbn Sa’d, VIII, 204; ÿbn Mâce, I, 638. Aclûnî, II, 3. 286 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 286 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Aile Hayatı kemmel bir āekilde ortaya koymaktadr. ÿlk vahiy nâzil olduþunda kendisine hanmnn yardmc olduþunu ileriki yllarda unuttuþu düāünülemez. Hz. Peygamber Hudeybiye seferinde barā antlaāmasndan sonra sahâbîlere kurbanlarn kesmelerini ve traā olmalarn emreder. Sahâbîler görünüāte antlaāmann āartlarn Müslümanlarn aleyhine bulduklar için isteksiz davranrlar; hiçbiri kalkp da bu emri yerine getirmez, o emir verdikçe yüzüne bakarlar. Buna çok üzülen ve hatta kzan Hz. Peygamber hanm Ümmü Seleme’nin çadrna girerek durumu ona anlatr. Ümmü Seleme āunlar söyler: “Yâ Resûlallah! Sen çkp kurbann kes, baān traā et. Onlarn hepsi sana uyacaktr”. Peygamberimiz Ümmü Seleme’nin tavsiyesini yerine getirir. Sahabe de duygular ile hareket etmeyi brakr ve ona uyar.21 Hz. Peygamber, evinde zamannn bir ksmn ibadete, bir ksmn ailesine, diþer ksmn da kendisine olmak üzere üçe ayrrd. O’na göre kiāinin ailesiyle geçirdiþi vakit, boāa harcanmā bir vakit deþildir. Hz. Peygamber, insanlara, bildiþini anlatacaþ ilk kiāilerin aile fertleri olduþunu öþretmiātir. O, kendisine gelen heyetleri “Ailenize dönün ve onlara ta’limde bulunun” derdi. Kendisi de aile fertlerini eþitmiātir. O’nun bu yönünden en fazla faydalanan hanm Hz. Aiāe olmuātur. Hz. Peygamber aile kurumunun korunmasna çalāmātr; boāanmay zorlaātrmātr. 2- Evlilikleri Hz. Peygamber, hemāehrileri arasnda iffetli, āerefli ve namuslu bir āahsiyet olarak tannyordu. 25 yaānda iken, kendisinden yaāça büyük ve iki defa evlenip dul kalmā olan Hz. Hatice ile evlenmiā; onunla 25 yl mutlu bir hayat geçirmiātir. Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile beraberliþinde göze çarpan en önemli husus, scak bir dostluk ve arkadaālktr. Hz. Peygamber Allah’tan aldþ vahyi gelip ilk defa ona anlatmā ve onunla paylaāmātr. Hz. Hatice de kendisini anlayā ve olgunlukla karālamātr. Hz. Hatice’nin vefat ettiþi yl, Resûl-i Ekrem’in en çok üzüldüþü yl olarak “Hüzün Yl” tabiriyle anldþn daha önce görmüātük. Hz. Peygamber onun saþlþnda baāka bir kadnla evlenmemiātir. Halbuki o dönemin örf ve adetleri çok kadnla evliliþe müsaitti. Hz. Hatice’nin vefatndan sonra onun aziz hatrasna sayg duyarak, yaklaāk 2,5 yl yalnz ve bekar olarak yaāadktan sonra Sevde bint Zem’a ile evlenmiātir. Hz. Peygamber, cinsel tatmin peāinde olsayd, geleneþe, gençliþine, Kureyā kabilesine mensup oluāuna ve özellikle bir peygamber olarak, kendisine tabi olanlardan gördüþü itibara baþl olarak 54 yaāna kadar birkaç evlilik gerçekleātirebilirdi. 21. Vâkdî, II, 613. 287 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 287 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Mekke döneminde tek kadnla evli olan Hz. Peygamber çok kadnla Medine döneminde evlenmiātir. ÿlk defa çok evliliþe 53 veya 54 yaālarnda iken ayak atmātr. Bu evliliklerin dinî, sosyal, ekonomik ve ahlâkî pekçok sebebi vardr. Buna ek olarak, Kur’an’n çok evliliþi snrlayan hükümleri, Nisâ Sûresinin 3. ayeti, Medine döneminin sonlarna doþru ve Hz. Peygamber’in vefatndan yaklaāk iki yl önce nâzil olmuātur. Çok evliliþi snrlayan emirlerin gelmesinden önce evlilik konusunda eski örf geçerli idi. Arabistan’da çok kadnla evlilik normal olarak yaāanan bir hayat tarzyd. Tarihçi ÿbn Habîb, ÿslâm’n doþduþu srada on hanmla evli olan çok sayda āahsn isimlerini kaydetmektedir.22 Aslnda Hz. Peygamber de çok evliliþi örf üzerine gerçekleātirmiā bulunuyordu. Dolaysyla onun evlilikleri deþerlendirilirken dönemin siyasal, sosyal ve kültürel āartlar gözönünde bulundurulmaldr. Çünkü kendi döneminde dostlarndan ve düāmanlarndan hiç kimse onu bu uygulamasndan dolay eleātirmemiātir. Hz. Peygamber on bir hanmn bir arada nikah altnda bulundurmuātur; vefat esnasnda ise nikah altnda dokuz kadn vard. Hz. Peygamber’in hanmlarnn isimleri āöyledir: Hatice bint Huveylid; Sevde bint Zem’a; Aiāe bint Ebû Bekir; Hafsa bint Ömer; Zeyneb bint Huzeyme; Ümmü Seleme; Zeyneb bint Cahā; Cüveyriye bint Hâris; Reyhâne bint Zeyd; Safiyye bint Huyey; Ümmü Habîbe bint Ebû Süfyan; Mâriye; ve Meymûne bint Hâris. Ancak dokuz rakamna birkaç ylda deþil, vefatna kadar geçen bir zaman diliminde ulaālmātr. Zeyneb bint Cahā ile beāinci, Reyhâne ve Cüveyriye ile altnc, Safiyye, Ümmü Habîbe ve Meymûne ile yedinci hicrî ylda nikahlanmātr. Bu hanmlarn çoþu çocuklu idi. Yani vefat etmiā olan eski kocalarndan çocuklar kalmāt. Hz. Peygamber hanmlarna verilmesi gereken mehiri daha evlenirken ihmal etmemiā, hepsine dönemin örfüne göre mehir vermiātir. Ancak Safiyye’ye vermemiā, onu hürriyetine kavuāturmay mehir olarak saymātr.23 Hz. Peygamber, çok evliliþi dört ile snrlayan ayet nâzil olduktan sonra dörtten fazla kadnla evli bulunan sahâbîlerine dördünü seçip diþerlerini boāamalarn emretmiātir. Kur’an- Kerim’den24 ve uygulamadan hareketle, kendisinin bu snrlandrmann dānda tutulduþunu görmekteyiz; fakat bundan böyle baāka kadnlarla evlenmesinin kendisine helâl olmadþ bildirilmiātir.25 Resûl-i Ekrem’e özel olarak verilen bu müsadenin hukûkî, siyâsî, sosyal ve eþitimle ilgili çeāitli sebepleri vardr. 22. 23. 24. 25. ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 50 ÿbn Mâce, I, 629. Ahzâb sûresi 50. Ahzâb Sûresi 52. 288 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 288 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Aile Hayatı Kur’an- Kerim’de, Hz. Peygamber’in hanmlarnn mü’minlerin anneleri olduklar ve mü’minlerin ondan sonra onun eāleriyle asla evlenemeyecekleri hükme baþlanmātr.26 Hz. Peygamber dokuza ulaāan hanmlarndan dördünü tercih edip diþerlerini boāasayd, bu hanmlarla baāka birisi evlenemeyeceþine göre, boāamak onlar için zulüm olurdu. ÿslâm toplumunun eþitilmesinde Hz. Peygamber’in evliliklerinin önemli yeri vardr. ÿslâm’n, özellikle kadnlarla ilgili görüālerinin çevreye yaylmasnda Hz. Peygamber’in hanmlarnn büyük katks olmuātur. Onlar, sahâbîlerin hanmlarnn eþitimi için ellerinden gelen çabay esirgememiālerdir. Mü’min kadnlarn eþitimiyle özellikle meāgul olup, ÿslâm’ yayacak öþrenciler yetiātirmiālerdir. Āüphesiz Hz. Peygamber’in bütün eālerinin eþitim konusunda ayn seviyede olduklar söylenemez. Onlarn bir ksm yaāl, bir ksm ise gençti. Fakat bu hususta Hz. Aiāe’nin özel bir yeri vardr. Nitekim, Hz. Peygamber’in Hz. Aiāe ile evliliþinde göze çarpan en önemli husus, bir hoca-talebe iliākisidir. Hz. Aiāe, o derece mükemmel yetiāmiātir ki, Hz. Peygamber’den sonra onun evi, kadnerkek, büyük-küçük birçok kimsenin huzuruna gelip kendisini dinlediþi, soru sorup cevabn aldþ bir ilim ve irfan ocaþ olmuātur. Hz. Peygamber zamanndan itibaren kadnlarn eþitim ve öþretimiyle yakndan meāgul olmuātur. Hz. Aiāe, hem sahâbîlere ve hem de tâbiîlere, sonraki müctehit imamlara āk tutacak bilgiler nakletmiātir. Hz. Peygamber’in sünnetini nakletmek ve açklamakla kalmamā; ayn zamanda onun doþru anlaālmas hususunda ilmî tenkit zihniyetini de ortaya koymuātur. Sahâbîler arasnda çok sayda fetva vermesiyle ünlü olan yedi sahâbîden biridir. Hz. Peygamber’den 2210 hadis rivayet etmiātir. Hz. Peygamber’in diþer hanmlar da 378 ila 5 arasnda deþiāen saylarda hadis rivayet etmiālerdir. Hz. Hafsa da okuma yazma bilen, zeki ve bilgili bir kadnd. ÿslâm’n eþitim ve öþretiminde onun da hizmetleri olmuātur. Hz. Peygamber’in evliliklerinden bazlar da fedâkar ve cefâkar Müslüman kadnlar himaye, onlar takdir etme ve itibarlarn koruma gayesine yönelikti. Mekke döneminde Müslüman olan baz hanmlar iākenceye maruz kalmālar, Habeāistan’a ve daha sonra Medine’ye göç etmiāler, kocalar vefat etmiā; birkaç çocuklar kalmāt. Üstelik aileleri de Mekke’de henüz müārik olduklar için onlarn yanna da dönemiyorlard. Hz. Peygamber onlar himaye ve çocuklarn da bakm altna almak istemiā, sonunda bunlar nikah altna almātr. Sevde bint Zem’a, Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe bu hususa örnek teākil etmektedir. Hz. Peygamber baz evliliklerini, o hanmn kabilesini ÿslâm’a yaklaātrmak, onun kabilesi ile Müslümanlar arasndaki düāmanlþ gidermek, sahip olduþu 26. Ahzâb Sûresi 6. 289 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 289 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji mevkii korumak ve sahâbîler arasnda doþabilecek kskançlþn, krgnlþn ve dedikodularn önüne geçmek için gerçekleātirmiātir. Cüveyriye ve Safiyye ile evliliþi buna örnek gösterilir. Cüveyriye, Mustalik kabilesinin baākan Hâris b. Ebû Drâr’n kz idi. Mustalikoþullar Gazvesi’nde kocas ölmüā ve kendisi de Müslümanlarn eline esir düāmüātü. Fidyesi ödendikten sonra Hz. Peygamber’le evlenmiā; bunu duyan Müslümanlar, Hz. Peygamber’in hsmlar kabul ettikleri Mustalik kabilesine mensup diþer esirleri de serbest brakmālardr. Bu evliliþin Mustalik kabilesi ile Müslümanlar arasndaki düāmanlþ giderdiþi ve bu evlilikteki asl hedefin ad geçen kabileyi ÿslâm’a yaklaātrmak olduþu anlaālmaktadr. Mustalikoþullarnn bu evlilikten sonra ÿslâm’ kabul etmeleri de bunu göstermektedir. Safiyye de Hayber Gazvesi’nde esir alnanlar arasnda bulunuyordu. Kendisi Yahudi baākanlarndan Huyey b. Ahtab’n kzyd. Hz. Peygamber aradaki kin ve nefreti ortadan kaldrmak maksadyla bunlarla akrabalk kurmuā ve Safiyye ile evlenmiātir. Hz. Peygamber’in baz evlilikleri de yeni ÿslâmî bir hükmün topluma kazandrlmas amacn taāyordu. Zeyneb bint Cahā ile evliliþi buna örnektir. Zeyneb’in ilk kocas Hz. Peygamber’in azatl kölesi ve evlatlþ Zeyd b. Hârise idi. Hz. Peygamber, ayn zamanda halasnn kz olan Zeyneb’i Zeyd ile bizzat kendisi evlendirmiāti. Zeyd azatl bir köle idi. Eski Arap geleneþine göre asîl bir kadn bir köle ile evlenemezdi. Halbuki ÿslâmiyet bütün insanlar yaratlā bakmndan eāit sayyordu. Bu sebeple Resûl-i Ekrem, eski gelenek ve anlayān ortadan kaldrlmasn önce kendi akrabas arasnda uygulamaya baālad. Böylece eski an’ane yklmā oluyordu. Fakat Zeyd ile Zeyneb mutlu bir aile hayat yaāayamadlar. Zeyd, Hz. Peygamber’e müracaat ederek karsn boāamak istediþini söyledi. Hz. Peygamber bundan çok müteessir oldu. Kur’an- Kerim’de Zeyd ile Zeyneb arasnda gerçekleāen bu evliliþin devamn saþlamak için Peygamber’in takndþ olumlu tavr anlatlmaktadr. Nitekim o Zeyd’e “Hanmn tut (boāama) ve Allah’tan kork!”27 diyordu. Ancak geçimsizlik son haddine vardþ için Zeyd kars Zeyneb’i boāamak zorunda kald. Câhiliye döneminde evlatlk, öz evlat gibi muamele görüyor ve öz evladn bütün haklarna sahip bulunuyordu. Geleneþe göre evlatlþn boāadþ hanmla evlenmek babalþa yasakt. ÿslâmiyet bu geleneþi kaldrd ve evlatlþ sadece din kardeāi olarak kabul etti. Evlatlþn boāadþ kadn nikahlamay manevî babalara helal kld. Hz. Peygamber, hem Zeyneb’in ve hem de akrabasnn isteþi üzerine onu nikahlad. ÿddia edildiþi gibi Hz. Peygamber Zeyneb’in güzelliþine hayran kaldþ için evlenmiā deþildir. Zeyneb onun halasnn kzyd. Onu her zaman görüyordu. Āayet isteseydi onunla Zeyd’den önce kendisi evlenebilirdi. 27. Ahzâb Sûresi 37. 290 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 290 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Aile Hayatı Hz. Peygamber’in baz evlilikleri, yakn dostlar, çevresi ile irtibatnn, evlilik yoluyla kurulan akrabalkla güçlenmesine yönelik idi. Mesela Hz. Ebû Bekir’in kz Hz. Aiāe ve Hz. Ömer’in kz Hafsa ile evliliþi buna örnek gösterilebilir.28 3- Çocuklar Hz. Peygamber’in Hz. Hatice’den iki erkek ve dört kz çocuþu dünyaya gelmiātir. ÿlk çocuþu Kâsm iki yaānda, Abdullah da küçük yaāta iken vefat etmiātir. Abdullah adl çocuþuna ayn zamanda Tayyib ve Tâhir denildiþi nakledilmektedir.29 Bunlarn dānda Medine döneminde Msrl Mâriye’den ÿbrahim adl oþlu olmuātur. Kzlarnn doþum sras konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte genellikle, Zeyneb, Rukye, Ümmü Gülsüm ve Fâtma āeklinde olduþu kabul edilmektedir. Zeyneb: Hz. Peygamber’in ikinci çocuþu ve kzlarnn en büyüþüdür. Babas otuz yaānda iken dünyaya geldiþi nakledilmektedir. Hz. Hatice’nin arzusu üzerine Hz. Peygamber Zeyneb’i teyzesinin oþlu Ebü’l-Âs b. Rebi’ ile evlendirmiātir. Bu evlilikten Zeyneb’in Ali ve Ümâme adl iki çocuþu dünyaya gelmiātir. Zeyneb, babasna peygamberlik gelince annesi ile birlikte ÿslâmiyet’i kabul etmiātir. Kocas Ebü’l-Âs ise o dönemde iman etmemiā; ancak Müslüman olan hanm ile beraber yaāamaktan da vazgeçmemiātir. Bu āekilde evlilikleri Bedir Savaā’na kadar devam etmiātir. Hz. Peygamber Medine’ye hicret edince, ailesi ile birlikte kz Zeyneb’i de Mekke’den getirtmek istemiā ancak kocas ondan ayrlmak istememiātir. Bu arada Ebü’l-Âs, müārikler safnda katldþ Bedir Savaā’nda esir düāmüā, Zeyneb, kocasnn fidyesi olarak bir miktar malla birlikte annesinin kendisine evlenirken çeyiz olarak verdiþi gerdanlþ göndermiātir. Hz. Peygamber gerdanlþ iade ederek Ebül-Âs’ serbest brakmātr. Ancak ondan, kzn çocuklar ile birlikte Medine’ye göndermesini istemiā ve bu konuda kendisinden söz almātr. Ebü’l-Âs sözünü tutarak Zeyneb’i ve çocuklarn Medine’ye göndermek üzere yola çkarmātr. O srada hamile olan Zeyneb, Mekke’de Zî Tuvâ adl yerde, henüz ÿslâm’ kabul etmemiā bulunan Hebbâr b. Esved’in saldrs sonucu deveden düāmüā ve çocuþunu düāürmüātür. Bu olay sonucu yakalandþ hastalk ilerleyerek hicrî 8. ylda onun ölümüne sebep olmuātur.30 Olaydan sonra Mekke’ye dönmüātür. Bu arada Hz. Peygamber onu getirmek için Zeyd b. Hârise’yi ve en28. 29. 30. ÿbn Sa’d, VIII, 53-221; Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 715-746; Eā Olarak Hz. Peygamber, Ankara 1997; Ziya Kazc, Hz. Muhammed’in Eāleri ve Aile Hayat, ÿstanbul 1991; ÿbrahim Canan, “Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber”, Hz. Peygamber ve Aile Hayat, ÿstanbul 1989, s. 284-342. ÿbn Habîb, Muhabber, s. 79; Belâzürî, I, 405; Bu konudaki rivayetlerin tartāmas için bk. Âiāe Abdurrahman, Benâtü’n-Nebî, Beyrut 1979, s. 63-70. ÿbn Seyyidinnâs, II, 238. 291 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 291 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji sardan bir āahs Bedir Savaā’ndan bir ay kadar sonra Mescid-i Harâm’a 10 km. uzaklkta bulunan Batn- Ye’cec’e kadar göndermiā, Zeyneb de yannda çocuklar olduþu halde bu ikisi ile birlikte Medine’ye gelmiā ve Hz. Peygamber’in yannda yaāamaya baālamātr. Diþer taraftan Ebü’l-Âs, hicretin 6. ylnda müāriklere ait bir kervanla gittiþi Suriye’den dönerken ÿs mevkiinde karālaātþ ÿslâm askerî birliþi tarafndan Medine’ye getirilmiā ve ÿslâmiyet’i kabul etmiātir. Hz. Peygamber Zeyneb’i eski kocas ile tekrar evlendirmiātir.31 Zeyneb, Ebü’l-Âs’la gerçekleāen bu ikinci evliliþinden ksa süre sonra hicretin 8. ylnda, vefat etmiātir. Çocuklarndan Ali, Mekke’nin Fethi’nden sonra ölmüātür. Kz Ümâme ise, teyzesi Fâtma’nn vefatndan sonra Hz. Ali ile, onun āehit edilmesinden sonra da Muþîre b. Nevfel ile evlenmiā ve onun nikahnda iken vefat etmiātir. Ümâme’nin bu kocasndan Yahya adnda bir çocuþunun dünyaya geldiþi söylenir.32 Biraz sonra görüleceþi üzere diþer iki kz kardeāi Rukiye ve Ümmü Gülsüm gibi Zeyneb’in nesli de devam etmemiātir.33 Rukye (Rukayye): Babas otuz üç yaāndayken dünyaya geldiþi kaydedilir. Rukye, Ebû Leheb’in oþlu Utbe ile, biraz sonra bahsedilecek olan Ümmü Gülsüm de Uteybe ile nikahland. Hemen bütün güvenilir kaynaklar, Hz. Peygamber’in bu iki kznn Ebû Leheb’in oþullaryla zifafa girmedikleri konusunda müttefiktirler. Ebû Leheb ve hanm, kendilerinin ÿslâm’a karā tutumlarn yeren Tebbet Sûresi’nin nâzil olmas ve ayn zamanda Rukye ve Ümmü Gülsüm’ün ÿslâm’ kabul etmeleri üzerine, oþullarn Hz. Peygamber’in kzlarndan ayrlmaya zorladlar. Neticede her ikisi de ayrld. Bundan sonra Hz. Peygamber Rukye’yi Hz. Osman ile evlendirdi. Rukye kocasyla birlikte Habeāistan hicretine katld. Daha sonra Mekke’ye dönerek Medine’ye hicret etti ve burada yaāamaya baālad. Hicretin 2. ylnda Bedir seferi hazrlklar esnasnda kzamþa yakaland. Hz. Peygamber, Hz. Osman’ sefere götürmedi ve hasta hanmyla ilgilenmesi için Medine’de brakt. Ancak Rukye, Hz. Peygamber seferde iken vefat etti. Hz. Osman’dan dünyaya gelen Abdullah adndaki oþlu iki veya alt yaānda iken vefat etti.34 31. 32. 33. 34. Ebü’l-Âs’n Medine’ye getirilmesi, ÿslâmiyeti kabulü, Hz. Peygamber’in onu Zeyneb’le yeni bir mehir ve nikahla m, yoksa eski nikah üzere mi evlendirdiþi konusundaki farkl rivayetler için bk. ÿbn Hiāâm, I, 657-659; ÿbn Sa’d, VIII, 32-33; Taberî, II, 470-472; Belâzürî, I, 398-400; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 130-131. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 22. Zeyneb’in biyoþrafisi için bk. ÿbn Hiāâm, I, 651-658; ÿbn Sa’d, VIII, 31-36; Taberî, II, 469-472; Belâzürî, I, 397-400; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 130-131; M. Nazif Āahinoþlu, “Zeyneb bint Muhammed”, ÿA, XIII, 554-555. ÿbn Sa’d, VIII, 36-37; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 113-115; Neāet Çaþatay, “Rukayye”, ÿA, XIII, 765766. 292 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 292 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed’in Aile Hayatı Ümmü Gülsüm: Rukye’den küçük olduþuna göre, babas otuz dört yaān üzerinde iken dünyaya gelmiā olmaldr. Yukarda da geçtiþi gibi Ebû Leheb’in oþullarndan Uteybe ile nikahland. Annesinin ve babasnn zorlamas sonucu Uteybe Ümmü Gülsüm’ü boāad. Ümmü Gülsüm hicrete kadar babasnn evinde yaāad. Kzkardeāi Fâtma ve Hz. Peygamber’in diþer aile fertleriyle birlikte Medine’ye hicret etti. Ablas Rukye’nin vefatndan bir müddet sonra hicretin 3. ylnda Hz. Osman’la evlendirildi. Hicretin 9. ylnda vefat etti. Ümmü Gülsüm’ün çocuþu olmad. Onun vefat üzerine Hz. Peygamber “bir üçüncü (baz rivayetlerde on) kzm olsayd yine Osman’la nikahlardm” demiātir.35 Fâtma: Hz. Peygamber’in kzlarnn en küçüþüdür. Doþum tarihi konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte, genel kabul, birincisi aþrlkl olmak üzere 609 ve 605 yllarnda yoþunlaāmaktadr. Kaynaklarmzda onun çocukluk ve gençlik yllaryla ilgili bilgiler azdr. Baāndan geçen olaylardan birisi āöyledir: Bir gün Hz. Peygamber Kâbe’nin yannda namaz klarken secdeye vardþnda müārikler bir koyunun iç organlarn srtna koyarlar. Hz. Peygamber secdeden baān kaldramaz. Bu srada Fâtma gelip babasnn üzerindekileri atar ve müāriklere çkār.36 Hz. Fâtma, babasnn hicretinden bir müddet sonra, içlerinde kzkardeāi Ümmü Gülsüm ve Hz. Ebû Bekir’in ailesinin de bulunduþu bir kafile ile birlikte Medine’ye hicret etti. Bir müddet sonra Hz. Ali onu babasndan istedi. Hz. Peygamber kznn görüāünü alarak37 hicretin 2. ylnda Fâtma’y Hz. Ali ile evlendirdi. Hz. Fâtma, evlendikten bir yl kadar sonra ilk çocuþu Hasan’, ondan bir yl sonra da ikinci çocuþu Hüseyin’i dünyaya getirdi. Daha sonraki yllarda Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adl kzlar ile Muhsin (veya Muhassin) adl oþlu dünyaya geldi. Ancak bu sonuncusu küçükken vefat etti. Hz. Fâtma’nn ÿslâm kültüründe ünlü olduþu hususlardan birisi saþlk ve sosyal yardm alanlarndaki hizmetleridir. Nitekim Uhud Savaā’nda gazilere su ve yiyecek taāmā, yarallar tedavi etmiā, babasnn yüzündeki kanlar temizlemiātir. Hz. Peygamber’in vefatna çok üzülmüā ve ondan alt ay kadar sonra vefat etmiātir. Hz. Peygamber’in nesli Fâtma’nn çocuklar vastasyla devam etmiātir.38 ÿbrahim: Hz. Peygamber’in Msrl Mâriye’den olma oþludur. Hicrî 8. ylda dünyaya gelmiātir. Hz. Peygamber ÿbrahim’in doþumu üzerine Mâriye’yi hürri35. 36. 37. 38. ÿbn Sa’d, VIII, 37-39; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 384; Tevfik R. Topuzoþlu, “Ümmü Külsüm”, ÿA, XIII, 107-108. Buhârî, I, 67. ÿbn Sa’d, VIII, 19, 20. ÿbn Sa’d, VIII, 19-30; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, VII, 220-226; M. Yaāar Kandemir, “Fâtma”, DÿA, 219223. 293 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 293 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji yetine kavuāturmuā ve çocuþu da sütanneye vermiātir. ÿbrahim henüz iki yaān doldurmadan hicretin 10. ylnda hastalanarak vefat etmiātir.39 Görüldüþü üzere Hz. Peygamber’in çocuklar genç yaālarda vefat etmiālerdir. Baāta kzlar olmak üzere çocuklarnn vefatlar esnasndaki yaālar konusunda kaynaklarda farkl kaytlar mevcuttur. Bu husus Endülüs’lü ünlü âlim ÿbn Hazm’n da ilgisini çekmiā ve Peygamber’in kzlarndan hiçbirinin 35 yaān geçmediþini, Fâtma’nn vefat ettiþinde 25 yaānda, Rukye’nin de o civarda, Ümmü Gülsüm’ün 22 yaānda olduþunu belirtmiā, Zeyneb’in de genç yaāta vefat ettiþini kaydetmekle yetinmiātir.40 39. 40. ÿbn Sa’d, I, 134-144; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, I, 49-51; Asri Çubukçu, “ÿbrahim”, DÿA, XXI. ÿbn Hazm, s. 16-17. ÿbn Hazm’n bu tespiti aāaþ yukar doþrudur. Ancak, kaynaklardaki bilgiler āþnda ve yine ihtiyat kaydyla vefatlar esnasnda Zeyneb’in 30, Rukye’nin 22, Ümmü Gülsüm’ün 22-27, Fâtma’nn ise 23-27 yaānda olduþu söylenebilir. 294 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 294 17.04.2012 16:04:17 HZ. MUHAMMED VE ÿDARE 1- ÿdarede Hz. Peygamber’in Yeri Hemen söyleyelim ki, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in idaresi adalet, ahlâk, istiāâre, bîat ve ehliyet esaslarna dayanyordu. Allah’n kendisine yüklediþi tebliþ görevini yürütürken, kendisine inananlar idare ederken bu ilkelere baþl kalmātr. ÿslâm’n doþduþu sralarda Mekke āehir devletinde Hz. Peygamber’in ailesinin üzerinde sadece sikâye görevi vard. O’nun dedesinin ve amcalarnn Mekke āehir meclisinde idârî görevleri olmakla birlikte, babas Abdullah, oþluna miras brakabileceþi hiçbir idârî imtiyaza sahip deþildi. Dedesinin imtiyazlar da tevârüs yoluyla önce amcas Ebû Tâlib’e, ondan da diþer amcas Abbas’a geçmiāti. Dolaysyla kendisinin peygamberlikten önce hem ailesi arasnda ve hem de Mekke āehir devletinde idârî görevi yoktu. Resûl-i Ekrem, peygamberlikten sonra da asla maddî iktidar düāünmedi. Nitekim hemāehrileri, kendi putlarna dil uzatmamak āartyla ona baākanlk teklif ettiklerinde “Güneāi saþ elime, ay da sol elime verseniz ben yine de görevimden vazgeçmem” diye cevap vermiāti. Bu olay, kendisinin maddî iktidar peāinde koāmadþn açk bir āekilde ortaya koymaktadr. O, daha ziyade cemaatini teākilatlandrmay düāünmüātür. Bir kabile veya bölge idarecileri onun tebliþinin etrafnda toplanrsa, siyâsî iktidarn kendiliþinden tâlî bir āey olarak geleceþi tabîî bir durumdu. Mekke döneminde, hicretten önce kendi küçük cemaatini idare edebiliyordu. ÿslâm’a giren baz Medinelilerden kendisine itaat edeceklerine... dair Akabe mevkiinde bîat ald. ÿçlerinden, kendisiyle irtibat saþlayacak on iki nakîb seçtirdi. Hicretten sonra Medine’de ülkeye de sahip olunca Müslümanlar müstakil bir idarî yapya kavuāmuā oldular. Hz. Peygamber’den sonra da bîat, ÿslâm devletlerinde idarecilerle halk arasnda yaplan, seçim veya baþllk karakteri taāyan bir akit olarak devam etmiātir. Āüphesiz Resûl-i Ekrem’i peygamber olarak seçen Allah Teâlâ’dr. Dolaysyla onu peygamber olarak mü’minler seçmezler. Sadece bu durumunu ve vasfn kabul ederler. Hz. Peygamber, kendisini Allah’n Resûlü olarak tasdik edenlerden bîat (baþllk akdi, sadâkat ve itaat yemini) alyordu. Kur’an- Kerim’de ifade 295 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 295 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji edildiþi üzere1 bîat aslnda Hz. Peygamber’in āahsna deþildir; onun araclþyla Allah Teâlâ’ya verilmektedir. Bîat etmekle sadece erkekler deþil, kadnlar da mükellef idiler. Bîat Hz. Peygamber’e itaati gerekli klyordu. Kur’an- Kerim’in pekçok ayetinde Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat emredilmektedir. Hz. Peygamber’in idaresi istiāâre üzerine kurulmuātu. Kur’an- Kerim’de istiāârenin önemi üzerinde çok durulur; bizzat Hz. Peygamber’e istiāâre etmesi emrolunur.2 Hz. Peygamber de bu emre uyarak sahâbîlerle istiāârede bulunmuātur. Ebû Hüreyre bu konuda āöyle söylemiātir: “Resûlüllah’tan daha fazla arkadaālar ile istiāâre eden hiçbir kimse görmedim.”3 Savaālardan önce ve savaā esnasnda sahabe ile istiāâresine burada bir örnek verelim. Bedir Savaā baālamadan önce konakladþ yeri uygun bulmayan Hubâb b. Münzir Hz. Peygamber’e gelerek āunlar söyler: “Yâ Resûlallah! Buras sana Allah’n konaklaman emrettiþi, ileri gitmemiz veya geri çekilmemiz câiz olmayan bir yer midir? Yoksa āahsî bir düāünce, savaā ve hile için tedbir olarak düāünülmüā bir yer midir?” Hz. Peygamber kendi fikri olduþunu söyler. Bunun üzerine Hubâb “Yâ Resûlallah! Buras karargâh için uygun bir mekân deþildir. Sen insanlar buradan kaldr. Kureyā’in konacaþ yerin yaknndaki su baāna gidip konalm....” der. Peygamberimiz Hubâb’a “Doþru söyledin” der ve onun tavsiyelerini uygular.4 Onun istiāâresi, dünyevî meseleleri kapsadþ gibi, bazen, hakknda vahiy gelmeyen, meselâ ezann meārû klnmas gibi, dinî hususlar da içine alyordu. Hz. Peygamber, Müslümanlarn tek ve sürekli baākan durumundayd. Nitekim Kur’an- Kerim’de mü’minlerin Hz. Peygamber’e itaatle yükümlü olduklar ve anlaāmazlklarda nihâî hakemin o olduþu bildirilmiātir.5 Ayn zamanda ona itaat, Allah’a itaat ile özdeāleātirilmiātir.6 Hz. Peygamber, valiler, hâkimler, öþretmenler, bölge bölge gezen öþretim müfettiāleri, askerî birliklere komutanlar, vergi memurlar, elçiler, hac emîri, imam, müezzin tayin ediyor; antlaāmalar aktediyordu. Hz. Peygamber, câhiliye döneminde Mekke āehri ile ilgili kurumlardan hicâbe ve sikâye hariç diþerlerini kaldrmātr. Hicâbe ve sikâyeyi de eski sahiplerine vermiātir. Hz. Peygamber’in idarede izlediþi baz temel prensipler vardr. Her āeyden önce O’nun baālca gayesi ÿslâm’ mümkün olduþunca çok insana ulaātrmakt. 1. 2. 3. 4. 5. 6. Fetih Sûresi 10. Âl-i ÿmrân Sûresi 159. Vâkdî, II, 580; Tirmizî, IV, 214. ÿbn Hiāâm, I, 620. Âl-i ÿmrân Sûresi 31-32; Nisâ Sûresi 59-61, 65. Nisâ Sûresi 80. 296 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 296 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve İdare Bunun dāndaki her āey o amac gerçekleātirebilmek için bir vasta idi. O, her skntya bu gaye uþruna katlanmātr. Faaliyetlerinde adalet ve ahlâk esas almātr. ÿnsanlar arasnda fark gözetmeksizin herkese âdil ve ahlâkî davranmā, ahde vefa göstermiātir. ÿslâm’n doþduþu srada insanlar arasnda snf farklar mevcuttu. ÿslâm döneminde ise, bu dini kabul eden herkes eāit saylyordu. Bunun yannda, ÿslâm devletinin tebaasna girmek, gayri müslimlerin kendi aralarndaki eāitsizlikleri bile ortadan kaldryordu. ÿçte barā ve huzuru, dāta da emniyeti saþlamak Hz. Peygamber’in temel hedeflerinden biriydi. Nitekim Câhiliye döneminde kabileler arasnda savaālar, kanl soygunlar, kervan basknlar ve kan davalar eksik olmazken, Hz. Peygamber döneminde bunlar büyük çapta önlenmiātir. Hz. Peygamber hicreti müteakip, merkezi, Müslümanlarla güçlendirmek ve toparlanmak gayesiyle Medine’ye hicreti teāvik etmiātir. Uygulamada baz istisnalar bulunmakla birlikte, bu politikay Mekke’nin Fethi’ne dek sürdürmüātür. Mekke’nin Fethi’nden sonra hicrete gerek kalmamāt. Çünkü artk ÿslâm Arabistan’n çeāitli bölgelerine yaylmāt. Bundan böyle yeni bölgelerin ÿslâm’a intibak etmelerini, oralarda dinin kökleāmesini saþlamak ve ÿslâma uygun bir çevre oluāturmak gerekiyordu. ÿāte bu maksatla o, taāraya yoþun bir āekilde öþretmenler ve diþer memurlar göndermiātir. Hz. Peygamber insana sayglyd. Prensip itibaryla düāman imhay deþil, hep kazanmay gaye edinmiātir. Düāmann potansiyel gücünü yok etmeyi deþil, daha sonra bu gücü kullanmay düāünmüātür. Onun on yl süren Medine döneminde ÿslâm, yaklaāk iki milyon kilometrekarelik bir alana yaylmātr. Bu kadar hzl geliāme, yaylma ve deþiāim, Benî Kurayza hariç tutulursa, düāman tarafndan iki yüzden biraz fazla kiāinin ölmesi ve Müslümanlar tarafndan da yüz elliye yakn kiāinin āehit edilmesi karālþnda gerçekleāmiātir. Hz. Peygamber, yukarda da iāaret ettiþimiz gibi döneminin teknik geliāmelerinden istifade etmiātir. Bunun yannda düāman hakknda bilgi toplama, kendi planlarn gizleme, iktisâdî bask uygulama, düāmann dost ve müttefiklerini kendi yanna çekme, onlar kendi düāmanlaryla kuāatma, soþuk savaā, düāman arasna tefrika sokma, düāmann bir ksmnn yaknlþn kazanma... gibi taktikleri de baāaryla uygulamātr ÿnsanlara meziyet, liyakat ve deþerlerine göre muamelede bulunmuātur. Ne kadar azl düāman olursa olsun, bir kiāi ÿslâm’a girdiþinde onun haysiyet ve āerefini muhafaza etmiātir. Peygamberimiz Müslüman olan kabilelere içlerinden birisini yeniden vali tayin ederken onlarn ehil olmalarna ve hatta öyle ki, ayrnt saylabilecek ahlâkî özelliklerine bile dikkat etmiā ve bunlar deþerlendirmiātir. Mesela cimriliþi bir idareci için zaaf olarak görmüātür. Ced b. Kays’n yerine Biār b. Berâ’y kendi kabilesi Benî Seleme’ye baākan tayin etmesi buna örnek verile297 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 297 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji bilir. Benî Seleme kabilesinden bir heyet huzuruna geldiþinde onlara baākanlarnn kim olduþunu sorar. “Ced b. Kays’tr. Ancak biraz cimridir” cevabn alnca bu durumdan memnun olmaz ve “Hangi hastalk vardr ki, cimrilikten daha elem verici olsun! Hayr sizin baākannnz Ced b. Kays deþil, Biār b. Berâ olsun”7 diyerek Biār’i kabilesine baākan tayin eder. 2- ÿdarî Kurumlar a- Valilik ve Vilayetlerin ÿdaresi ÿslâmiyet Medine dāna yaylmaya baālaynca Hz. Peygamber, Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerine, āehirlere ve baz kabilelere valiler tayin etmiātir. Kaynaklarda bunlara “emîr” ve “âmil” de denilmektedir. Ayrca valilerin dānda zekat tahsildarlar da görevlendirmiātir. Bunlara âmil denilmektedir. Âmiller zekat tahsil ettikleri gibi ganimet ve cizye gibi devlet gelirlerinin tahsili ile de ilgilenirlerdi. Hz. Peygamber herhangi bir sebeple Medine dāna çktþ zaman yerine vekil brakrd. Ordunun veya küçük askerî birliklerin baānda kendisi sefere çkamadþ zaman sahâbîlerden birini komutan tayin ederdi. Hz. Peygamber memurlarn tayin ederken atandklar göreve ehil kimseler olmalarna önem verirdi. Eski idareciler Müslüman olduklarnda, onlar kendi valisi olarak genellikle görevinde brakrd. Fakat yeni valiler de tayin ederdi. Kabilelere genellikle kendileri arasndan zekat memuru tayin ederdi. Valilerin görevleri, bulunduklar yerde Hz. Peygamber’i temsil etmek, davalara bakmak, adaleti uygulamak, emniyet ve asayiāi saþlamak, çekiāmeleri önlemek, namaz kldrmak, idarî iālere bakmak, ÿslâm’n yaylmasna çalāmak, bazen de zekat toplamak ... gibi hususlard. Nitekim merkezden vergi tahsildar gönderilmediþi durumlarda vali vergileri toplar, bu maksatla memurlar tayin ederdi. Hz. Peygamber’in vali tayin ettiþi bölge ve āehirlerle, tayin edilen valiler āunlardr: Yemen: Hz. Peygamber, Sâsânîlerin Yemen valisi Bâzân’ ÿslâmiyeti kabul etmesi üzerine görevinde brakmātr. Bâzân’n vefat üzerine Yemen’deki her bölgeye yönetici tayin etmiātir. Bâzân’n oþlu Āehr’i onun yerine, Amir b. Āehr’i kendi kabilesi Hemdân’a atamātr. Zebîd, Aden ve Yemen’in sahil bölgesine Ebû Musa el-Eā’arî’yi; Cened’e Muaz b. Cebel’i; Hadramut’a Ziyâd b. Lebîd elEnsârî’yi tayin etmiātir. Āehr b. Bâzân, Hz. Peygamber’in hastalþ esnasnda Yemen’deki irtidat hareketi esnasnda Esved el-Ansî tarafndan öldürülmüātür. Bahreyn: Hz. Peygamber ÿslâm’ tebliþ etmek, zekat ve cizye toplamak üzere 8/630 ylnda Alâ b. Hadramî’yi Bahreyn’e gönderdi. Alâ, Hz. Peygamber’in mek7. Hâkim, Müstedrek, Haydarâbâd 1335-1342, III, 219-220. 298 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 298 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve İdare tubunu Münzir b. Sâvâ’ya verdi. Münzir, Hz. Peygamber’le birkaç defa mektuplaātktan sonra Müslüman oldu. Hz. Peygamber Alâ b. Hadramî’yi Bahreyn’e vali tayin etti. Baz kaynaklarda Alâ’nn, bu görevi Hz. Peygamber’in hayat boyunca sürdürdüþü zikredilir. Diþer baz kaynaklarda ise, daha sonra onun yerine Ebân b. Saîd’in tayin edildiþi kaydedilir. Umman: Hz. Peygamber, Amr b. As’ ÿslâm’ tebliþ etmek ve vergi toplamak üzere Umman’a gönderdi Hz. Peygamber vefat ettiþi srada Amr b. As orada vali olarak bulunuyordu. Mekke: Hz. Peygamber, Mekke’nin Fethi’nde Müslüman olan Ümeyyeoþullarndan Attâb b. Esîd’i buraya vali olarak atamātr. Kendisine günlük bir dirhem de ücret tahsis etmiātir. Attâb bu göreve getirildiþi srada yirmi yaālarndayd. Muaz b. Cebel’i de Kur’an, sünnet ve fkh öþretmek üzere Attâb’n yannda brakmātr.8 Taif: Hz. Peygamber, Sakîf kabilesinin ÿslâm’a giriāini arzetmek üzere Medine’ye gelen heyet üyeleri arasnda bulunan Osman b. Ebü’l-As’ Taif’e vali tayin etmiātir. Heyetin en genç üyesi olan bu āahs, heyetin Medine’de bulunduþu srada Hz. Ebû Bekir’in dikkatini çekmiā; “Ben bu genci liyakatl olarak görüyorum. Kur’an’ diþerlerinden fazla ezberledi. Dinin esaslarn yaāamada heyecanl ve samimidir” diyerek Hz. Peygamber’e övmüātür. Bunun üzerine Hz. Peygamber onu Taif’e vali tayin etmiātir. Hz. Ebû Bekir döneminde de Taif valiliþini sürdüren Osman b. Ebü‘l–As’ Hz. Ömer Umman ve Bahreyn valiliþine atamātr. Necran: Hz. Peygamber Necran’daki Hâris b. Ka’boþullarna Amr b. Hazm’ vali tayin etmiā ve kendisine orada yapacaþ iāleri de belirten bir talimatnâme vermiātir. Amr b. Hazm Hz. Peygamber’in vefat esnasnda Necran’da bulunuyordu. Hz. Peygamber, bu geniā idârî ve mâlî yetkilerle donatlmā valilerin dānda çeāitli bölgelere ve kabilelere vergi memurlar, zekat tahsildarlar tayin etmiātir. Zekatn farz klnān takip eden yllarda zengin Müslümanlar zekatlarn bizzat getirip Hz. Peygamber’e teslim ediyorlard. Ancak ÿslâmiyet Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerine ve Medine’ye uzak yerlere yaylnca zekatlar toplamak için memurlar tayin edilmiātir. Baz zekat memurlar ve tayin edildikleri yerler āunlardr: Adiy b. Hâtim: Tay ve Esed kabilelerine; Mâlik b. Nüveyre, Temîm’in Benî Hanzala koluna; Kudâî b. Âmir ed-Düelî ve Sinân b. Ebû Sinân, Esed kabilesine; Abdullah b. Ebû Revâha ve Sevâd b. Gaziyye el-Belevî, Hayber’e; Ziyâd el-Bâhilî, Bâhile kabilesine; Sa’d ed-Devsî, Devs kabilesine; ÿmriü’l-Kays b. Asbaþ, Kelb 8. ÿbn Hiāâm, II, 500. 299 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 299 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji kabilesine; Zibrikân b. Bedr, Sa’doþullarna; Amr b. Saîd, Teymâ’ya; Uyeyne b. Hsn, Fezâreoþullarna; Ebû Süfyan, Necran’a; Ya’lâ b. Ümeyye, Cened’e; Velîd b. Ukbe, Mustalikoþullarna... Valilerin maaālar daima merkez tarafndan tespit edilmiā; onlarn vilayet gelirlerinden istedikleri kadar maaā almalarna müsade edilmemiātir. Hz. Peygamber, valileri doþrudan kendisi tayin ettiþi gibi, ayn zamanda onlar denetlerdi.9 b- Hac Emîrliþi Bu görev Mekke’nin Fethi’nden sonra ihdas edilmiātir. Mekke’nin fethedildiþi ylda Hz. Peygamber’in özel olarak hac emîri tayin etmediþi, bu görevi Mekke Valisi Attâb b. Esîd’in yerine getirdiþi görülmektedir. 9/631 ylna gelindiþinde, haccn farz klnmas üzerine Hz. Peygamber Hz. Ebû Bekir’i hac emîri tayin ederek 300 kiāilik bir kafilenin baānda Mekke’ye gönderdi. Ertesi yl, yani 10/632 ylnda Hz. Peygamber bizzat haccetti. Hz. Peygamber’in vefatndan sonra hac farîzasnn emniyet içinde yerine getirilebilmesi iāini halifeler üstlenmiālerdir. Halifeler bu görevi ya bizzat kendileri yürütmüāler, kendileri hacca gidemedikleri zaman ise güvendikleri bir āahs hac emîri tayin etmiālerdir.10 c- Elçilik Hz. Peygamber’in çevre ülkelerin hükümdarlarna ve baz kabilelere elçiler göndermesinin baālangc Medine döneminin ilk yllarna dayanr. Mekke müārikleri, daha önce Habeāistan’a hicret etmiā olan Müslümanlarn kendilerine teslim edilmesi için Necâāî’ye elçilik heyeti göndermiālerdi. Hz. Peygamber onlarn plann sonuçsuz brakmak ve hükümdarn muhacirler lehine hüküm vermesini saþlamak için o srada henüz Müslüman olmamā bulunan Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Habeāistan hükümdar Necâāî’ye göndermiātir. Bu olay Bedir Gazvesi’nden ksa bir süre sonra gerçekleāmiātir. Bu durum, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in görevli tayin etmede göz önünde bulundurduþu temel ilkenin ehliyet olduþunu bir kere daha ortaya koymaktadr. Daha önce gördüþümüz gibi, Hz. Peygamber 6/628 ylnda gerçekleāen Hudeybiye Antlaāmas’ndan sonra o dönemin nüfuzlu hükümdarlarndan altsna elçiler ve ÿslâm’a davet mektuplar göndermiātir. O, elçilerini sahâbîlerin en liyakatl ve muktedir olanlar arasndan seçerdi. Elçilerde ahlâk, yüz güzelliþi, hitabet, ikna kabiliyeti, dürüstlük, bilgi vs. gibi hasletleri arard. Siyâsî görevle gönderdiþi elçiler arasnda henüz Müslüman olmayan da vard. Mesela Amr b. Ümeyye ed-Damrî biraz önce bahsettiþimiz göreve gönderildiþinde henüz ÿslâm’ kabul etmemiāti. Hz. Peygamber, Suriye, Irak ve Habeāistan’a elçi gön9. 10. ÿbn Hiāâm, II, 600. Taberî, III, 122. 300 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 300 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve İdare derirken daha önce o bölgelere gitmiā olanlar tercih ederdi. Elçilerin, gönderildikleri ülkelerin dilini bilmelerine özen gösterirdi. Dinî vazife ile gönderilen elçilerin hepsi de ÿslâmî konulara vâkf ve dinî hükümleri titizlikle yerine getiren sahâbîlerdi.11 d- Kâtiplik Hz. Peygamber ümmî olduþundan, nâzil olan Kur’an ayetlerini yazya geçirmek; özellikle Medine döneminde komāu devletlerin hükümdarlarna ve diþer kabile baākanlarna mektup yazmak ve Arap kabileleriyle yaplan antlaāmalar kaleme almak için sahâbîlerden yaz bilenleri kâtip olarak vazifelendiriyordu. Kaynaklarmz genellikle Hz. Peygamber’in vahiy, mektup ve antlaāma yazan kâtiplerinin isimlerini herhangi bir tasnife tabi tutmadan karma olarak vermektedirler. Bunun yannda vahiy kâtipleri ile sair iālerde kâtiplik yapanlar ayr ayr zikredenler de vardr. Hz. Peygamber’in kâtiplerinin says hakknda çeāitli görüāler vardr. Bunlarn saysn on ile snrlandranlar bulunduþu gibi, otuzdan fazla olduþunu ve hatta krk üçe ulaātþn söyleyenler de vardr ki bunlarn isimlerini kaynaklardan öþrenmekteyiz. Hz. Osman, Hz. Ali, Übey b. Ka’b, Zeyd b. Sâbit, Hâlid b. Saîd, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in en meāhur kâtipleridir.12 e- Adlî ÿāler Medine Vesikas, antlaāmaya dahil gruplarn siyâsî, askerî ve mâlî hususlarda takip edecekleri hareket tarzn tespit ve tanzim ediyordu Bu vesîka ayrca adlî alanda da çok baāarl bir yenilik saylr. Fertlerin ve hatta kabilelerin kendi haklarn kendilerinin korumas usulünü kaldrmātr. Hükümleri infaz etmek üzere merkezî otorite yetkili klnmātr. Allah ve Resûlü, diþer bir deyiāle Kur’an ve Hadis, her ikisi birden yüksek hakemler olarak kabul edilmiātir. Her türlü dava ve ihtilaflar Hz. Peygamber tarafndan çözüme kavuāturuluyordu. O, gerek hukûkî ve gerekse cezâî davalar Kur’an hükümleri çerçevesinde çözüyor, Kur’an’da bulunmayan hususlar için de hükümler koyuyordu. Hz. Peygamber’e gelen hrszlk, zina, sarhoāluk, adam öldürme, yaralama vb. olaylarda suçlulara Kur’an’n tespit ettiþi cezalar uygulanyordu. Bu arada davalar karara baþlarken, gelecek yüzyllarda uygulanacak muhâkeme usulü hakknda prensipler ortaya koyuyordu. 11. 12. ÿbn Hiāâm, II, 606-608; ÿbn Hadîde, I-II, 143-428; (Bu eserde Hz. Peygamber’in krk sekiz elçisinin biyoþrafisi ve mektuplarla ilgili geniā bilgiler yer almaktadr). Cehāiyârî, Kitâbü’l-Vüzerâ’ ve’l-Küttâb, tah. Mustafa es-Sakkâ’ ve dþr. Kahire 1980, s. 12-14; ÿbn Hudeyde, el-Misbâhu’l-Mudî, s. 21-142; Mustafa A’zamî, Asr- Saadette Yaz ve Vahiy Katipleri, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslam, I, 368-462. 301 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 301 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Ceza davalarnn yannda Hz. Peygamber’e hukuk davalar da getiriliyordu. Ona gelen bu tür davalar arasnda miras ihtilaflar, toprak meseleleri, su kuyusu mülkiyeti davalar, su hakk ihtilaflar, neseb, borç vs. gibi davalar bulunuyordu. Hz. Peygamber’in hayatnda vuku bulan ve kendisinin hüküm verdiþi olaylara dair ÿslâm tarihinde müstakil eserler bile kaleme alnmātr. ÿbn Tallâ elEndelüsî(ö. 497/1104)’nin Kitâbu Akdiyeti’r-Resûl adl eseri bunlardan biridir. Baz siyer kitaplarnda (meselâ Āâmî’nin Sîresi’nde) Hz. Peygamber’in hükümlerinde, fetvalarnda izlediþi hareket tarzna dair özel ksmlar ayrlmātr. Hz. Peygamber’in görevlendirdiþi valiler görev yaptklar bölgelerde bazen kazâî iāleri de yürütüyorlard. Hz Peygamber vilayetlerde kazâî iālere bakmak üzere özel olarak baz sahâbîleri de görevlendirmiātir. Hatta Medine’de davalarn çoþalmas sebebiyle, önceden hâkim sfatyla yürütmekte olduþu görevlerden bir ksmn sahâbîlerine devretmiātir. Kendisi de temyiz yetkisini kullanmātr. ÿki kardeāe ait arazi parças üzerine yaplan bir evin kime ait olduþu hususunda varisler, ihtilafa düāerler. Meselenin halli için Hz. Peygamber’e baāvururlar. O da davaya bakmak için Huzeyfe b. Yemân’ görevlendirir. Huzeyfe bizzat evin yanna giderek keāif ve incelemelerde bulunur. Āahitleri ve bilirkiāileri dinler. Sonunda verdiþi karar Peygamber’e bildirir. O da Huzeyfe’nin verdiþi karar onaylar. Hz. Peygamber hâkimliþe, hukûkî konular iyi bilen, hasm taraflarn delillerini ve hilelerini en güçlü bir āekilde kavrama kabiliyetine sahip olan sahâbîleri tayin ederdi. Tayin ettiþi kadlarda yaā büyük olma āart aramazd. Meselâ Hz. Ali ile Muaz b. Cebel’in, kad tayin edildiklerinde yaālar yirmi beā civarnda idi. Zeyd b. Sâbit’in yaā ise daha küçüktü. Hz. Peygamber’in zamannda Hz. Ömer, Hz. Ali, Muaz b. Cebel, Abdullah b. Mes’ud, Übey b. Ka’b, Zeyd b. Sâbit, Ebû Musa el-Eā’arî, Ukbe b. Âmir, Huzeyfe b. Yemân kadlk yapmālardr. Hz. Peygamber tarafndan srf adlî görevle tayin edilen ilk kad Hz. Ali’dir. O, bu görevle Yemen’in Necran bölgesine gönderilmiātir. Hz. Peygamber Hz. Ali’den, daval ve davacnn her ikisini de dinlemedikçe hüküm vermemesini istemiātir. Muaz b. Cebel’i de Kur’an ve ÿslâm esaslarn öþretmek ve yarg görevini yürütmek üzere Yemen (Cened)’e göndermiātir. Hz. Peygamber’in, Hz. Ömer’e kendi huzurunda hüküm verdirdiþi de olmuātur. ÿslâm’dan önce fertler ve kabileler arasnda cezalarn tatbikinde farkl muamele yaplrken, ÿslâm’da nesil, soy ve bölge ayrm yaplmakszn adalet önünde herkese eāit haklar tannmātr. Hz. Peygamber zamannda adlî duruāmalarn yapldþ muayyen bir bina, duruāmann günü ve saati yoktu. O, camide, pazarda, evde, taraflar kabul ediyor ve hemen davaya bakyordu. Bunun yannda, Mescid-i Nebevî’nin bir köāesinin duruāma salonu olarak kullanldþ da söylenmektedir. Hz. Peygamber, Medine 302 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 302 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve İdare ve çevresinin adlî iālerini yürütmekle beraber, Arap Yarmadas’nn her tarafndan kendisine davalar getiriliyordu. ÿslâm devletinde gayri müslim tebaa dinî, hukûkî ve adlî muhtariyete sahiptir. Kendi mahkemelerinde kendi kanunlarna tabi olarak yaāarlar. Buna raþmen, Hz. Peygamber’e davalarn getirdiklerinde, kendi kanunlarn tatbik ediyordu. Zimmîlerle Müslümanlar arasndaki ihtilaflarda ÿslâm mahkemeleri yetkili idi. Safvân b. Muattal, hakknda söylediþi bir hiciv dolaysyla Hassân b. Sâbit’i klçla yaralar. Olay Hz. Peygamber’e intikal eder. O, her ikisini de huzuruna çaþrr ve ifadelerini alr. Tahrikinden dolay Hassân b. Sâbit’i knar. Fakat suç sabit olduþu için Safvân’n tutuklanmasn; āayet Hassan aldþ yaradan dolay ölürse ona ksas uygulanmasn emreder. Bundan sonra araya Sa’d b. Ubâde girerek “Resûlüllah’n aff daha çok sevdiþini; ancak aralarnda adaletle hükmettiþini” söyledi. Hassân b. Sâbit’i ve akrabalarn ikna ederek davadan vazgeçmelerini saþlad. Bunlar Hz. Peygamber’e gelerek davadan vazgeçtiklerini bildirdiler. Safvân b. Muattal serbest brakld. Hz. Peygamber bu geliāmeden çok memnun oldu ve Hassân b. Sâbit’e bir Beyraha malikanesini baþālad. Ayrca Msr’dan Mukavks’n kendisine hediye ettiþi iki kardeā câriyeden biri olan Sîrîn’i verdi. Sa’d b. Ubâde de bir bahçe baþālad.13 f- Askerî Teākilat Hz. Peygamber, savunma ve gerektiþinde ÿslâm davetinin önündeki engelleri kaldrmak için ordusunun baāna geçerek savaā meydanlarnda kahramanca çarpāmātr. Onun saþlþnda özel olarak, devaml ve muvazzaf bir ordu mevcut deþildi. ÿç güvenliþi saþlamak için polis teākilat da yoktu. Eli silah tutan her Müslüman, dinin hizmetinde, askerlik görevi ile mükellefti. Bir sefer tertiplemek veya bir saldrya karā koymak gerektiþinde Hz. Peygamber gönüllüleri çaþrr, bir kayt defteri açlr ve her aday buraya adn kaydettirirdi. Tespit edilen günde, gönüllüler, silahlar, binekleri, sefer azklar... ile āehir dānda bir karargâhta toplanrlard. Hz. Peygamber oraya gelir, askerleri teftiā ederdi. Her sefer için gerekli asker saysn kendisi kararlaātrrd. Kendi imkanlaryla kendini techiz edemeyenleri devlet bütçesinden donatrd. Asker toplama iāi kabile baākanlar vastasyla yaplrd. Hemen her seferde, gideceþi bölgeye orduyu en ksa ve emniyetli yoldan ulaātracak bir klavuz araātrr, uygun kiāiyi bulduþunda klavuz tayin eder, onun rehberliþinde hareket ederdi. Sefere çkacak bir ordunun kumandann Hz. Peygamber tayin ederdi. Āayet bizzat sefere çkmāsa, kendisine baþl komutanlar tayin ederdi. Ordu klasik 13. Vâkdî, II, 436-438; ÿbn Hiāâm, II, 305-306; Hz. Peygamber döneminde adlî teākilat için bk. Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 970-994; Fahrettin Atar, “Asr- Saadette Adliye Teākilat”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslam, III, s. 105 vd. 303 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 303 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji āekilde öncü, ardc, saþ kanat, sol kanat ve merkez olmak üzere beā ksma ayrlyordu. Askerî birlik ve ktalarn toparlanmas ve teākili genellikle kabilelere braklrd. Āayet baz kabilelerden gelenler çok az ise, bunlar diþerleriyle birleātirilirdi. Sefere çkan ordu içinde, kesin çizgiler olmamakla birlikte, çeāitli komuta kademeleri vard. Ordunun karargâh, nöbetçiler vastasyla gece-gündüz korunurdu. Esirler sorguya çekilerek veya ileri keāif kollar gönderilerek sefere çklmadan önce düāmann durumu hakknda bilgi toplanrd. Keāif birlikleri vastasyla düāmann izini sürme, pusu kurma ve casusluk gibi savaā taktikleri biliniyordu. Hz. Peygamber bilgi toplamak için casus kullandþ gibi, düāman casuslarna karā da gerekli tedbirleri alyordu. Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye sevkederken ondan klavuzlar kiralamasn, önden casuslar ve gözcüler sevketmesini istemiātir.14 Düāmann kan dökülmeksizin boyun eþmesi için, gerekli tedbirlere baāvuruyordu. Hz. Peygamber, düāman āaārtma metotlarn uygulard. Medine’den ayrlmadan önce asl gayesinden baāka bir amac varmā gibi bir āâyia yaydrrd. Baālangçta, asl hedefinden baāka bir istikamette yürürdü. Sonra bir dönüā yaparak yolunu deþiātirirdi. Tahmini mümkün olmayan tenha yollar seçerdi. Tebük Seferi hariç, asl hedefini genellikle gizli tutmuātur. Hz. Peygamber, hicret yürüyüāü de dahil, katldþ savaālarda ve gönderdiþi seriyyelerde bayrak (livâ) ve sancak (râye) kullanmātr. Her zaman savaātan önce düāman yeniden ve bir kere daha ÿslâm’a davet ederdi. Āayet kendisi sefere çkmyorsa, gönderdiþi komutanlara bu kurala uymalar için kesin talimat verirdi. Savaā genellikle mübâreze (teke tek dövüāme) āeklinde baālard. Hz. Peygamber, rüzgarn ve güneāin, savaāan askerler üzerindeki tesirlerini biliyordu. O dönemde savaālar -Hendek, Taif ve Hayber kuāatmalar hariç- , genellikle yarm gün sürmüātür. Hz. Peygamber, savaā esnasnda güneāin Müslüman askerlerin gözünü rahatsz etmemesi için, ordusunu ona göre mevzilendiriyordu. Düāmana karā arazi üstünlüþünü saþlayabilmek için uygun bölgeyi seçiyordu. Savaālarda koruyucu silah olarak zrh, kalkan ve miþfer; yaralayc ve öldürücü silah olarak da klç, ok, yay, mzrak ve karg; yardmc silah olarak mancnk ve debbâbe; binek hayvan olarak daha ziyade at ve deve kullanlyordu. Askerlerin silah arkadaālarn düāmandan ayrabilmesi için her seferde ayr olmak üzere bir parola (āiâr) seçiliyordu. O dönemde henüz üniforma mevcut deþildi. 14. Makrîzî, s. 536. 304 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 304 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve İdare Āüphesiz düāmann canna ve malna zarar verme, savaāta tabiî bir durumdur. Düāman öldürülebilir, esir edilebilir. Fakat insan haysiyetine yakāmayan hareketler ve ölülere iākence yapmak, Hz. Peygamber tarafndan yasaklanmātr. Ölülerin, canl varlklarn yaklmas gibi davranālara müsade edilmemiātir. ÿnsann saþ iken veya öldükten sonra bir organnn kesilmesi (müsle) yasaklanmātr. Çünkü bu tür bir uygulama, insan onuruna yakāmayan, sadece kin ve nefreti artran bir davranātr. Baz azl düāmanlarna müsle yapmasn isteyenlere Hz. Muhammed (s.a.s.) “Ben ona müsle yapmam. Peygamber bile olsam Allah da beni ayn āekilde cezalandrr” demiātir15 Hz. Peygamber gönderdiþi askerî birliklere, insanlara saþ iken de öldükten sonra da iākence yapmalarn yasaklamātr.16 Düāman tarafta savaāan erkekler dānda kalan sivillerin, yani çocuklarn, yaāllarn, din adamlarnn, iāçilerin, hizmetçilerin, sakatlarn, kadnlarn ve savaāla ilgisi bulunmayan diþer kimselerin, savaāa iātirak etmedikleri müddetçe öldürülmeleri yasaklanmātr. Savaā esirlerine, öldürülme, fidye karālþ veya mübadele, yani Müslüman esirlere karālk serbest brakma, āartl serbest brakma, köleleātirme ve karālksz serbest brakma (ki Hz. Peygamber döneminde en fazla uygulanan usul budur) gibi muameleler yaplrd. Hz. Peygamber esirlere iyi davranlmasn istemiā, onlara eziyet ve iākence yaplmasn yasaklamātr. Kendisinden bilgi almak için bile olsa esire bask yaplmasnn uygun olmadþna iāaret etmiātir.17 15. 16. 17. Vâkdî, II, 570. Vâkdî, I, 107. Hz. Peygamber’in askerî yönüyle ilgili olarak bk. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaālar, s. 227-290; Mahmud Āît Hattâb, Komutan Peygamber, çev. Ahmet Aþrakça, ÿstanbul 1988; Kettânî, Hz. Peygamber’in Yönetimi ( et-Terâtîbu’l-ÿdâriyye ), çev. Ahmet Özel, I-III, ÿstanbul 1990; Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 881-994. 305 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 305 17.04.2012 16:04:17 EKONOMÿK FAALÿYETLER 1- Hz. Peygamber ve Çalāma Hz. Peygamber’in hayat diþer alanlarda olduþu gibi çalāma konusunda da insanlar için örnektir. Her āeyden önce o, Kur’an- Kerim’in çalāma hayat ve prensipleri ile ilgili ayetlerini kendi hayatnda uygulamātr. Bu alanda doþruluk, güvenilir olma, adaleti uygulama ve sözleriyle davranālar arasnda çeliāki bulunmama gibi temel ilkelere uymuātur. Kiāinin çalāmasn, üretimde bulunmasn ve ailesini geçindirmesini, fakire, yoksula yardm için çalāmay, Allah yolunda cihad ve gündüzleri oruç ve geceleri namazla geçirme ile bir tutmuātur.1 Onun çalāma ile ilgili sözlerinden bazlar āunlardr: “Hiç bir kimse kendi elinin emeþi ile kazandþndan daha hayrl bir lokma asla yiyemez.”2 “Allahm! Tembellikten, korkaklktan, ihtiyarlþn verdiþi düākünlük ve cimrilikten sana sþnrm.”3 “Doþru sözlü ve her konuda güvenilen bir ticaret adam ahirette peygamberler, sddîkler ve āehitlerle beraber olacaktr.”4 “ÿnsann yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olan, çalāp kazanarak elde ettiþidir.”5 “Birinizin srtnda odun destesi taāmas, versin veya vermesin, insanlara gidip el açmasndan daha iyidir.”6 En kötü āartlar altnda çalāmay dahi baākalarna yük olmaktan iyi gören Hz. Peygamber’in bu sözleriyle insanlar çalāmaya teāvik ettiþi, tembelliþi kötülediþi, çalākan insanlar dünya ve ahiret mutluluþu ile müjdelediþi görülmektedir. Hz. Peygamber insanlar çalāmaya teāvik ettiþi gibi, bizzat kendisi de çalāmā ve çalāma hayatnn ilkelerini kendi hayatnda uygulama alanna koymuātur. Çalāmalarn çocukluþundan itibaren hayatnn sonuna kadar sür1. 2. 3. 4. 5. 6. Buhârî, VI, 190; ÿbn Mâce, II, 724. Buhârî, II, 9. Buhârî, III, 224. ÿbn Mâce, II, 724. ÿbn Mâce, II, 723. Buhârî, III, 9. 306 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 306 17.04.2012 16:04:17 Ekonomik Faaliyetler dürmüātür. Bilindiþi üzere o, çocukluþunda çobanlk yapmā, gençliþinde ve yetiākinliþinde ticaretle meāgul olmuātur. 12 yaānda iken amcas ile birlikte uzun bir ticaret yolculuþuna çkmātr. 25 yaānda iken Hz. Hatice’nin kervann ücret karālþnda Suriye’ye götürüp getirmiātir. Ticârî faaliyetlerinde meslektaālarnn, ticârî iliākilerde bulunduþu kimselerin ve tüm Mekkelilerin güvenini kazanmātr. Onun bütün bu faaliyetleri geçimini temine yönelik çalāmalardr. O, bütün bunlarn yannda sosyal faaliyetlerde de bulunmuātur. Hayatn ele alrken geniā bir āekilde üzerinde durduþumuz gibi gençliþinde Hilfü’l-fudûl cemiyetine katlmas ve Kâbe’nin ināas srasnda hakemlik yapmas bunlara güzel birer örnektir. Hz. Muhammed (s.a.s.) peygamber olarak görevlendirildikten sonra çalāmalarn farkl ve geniā bir alanda sürdürmüātür. Allah tarafndan kendisine verilen tebliþ görevini yerine getirmek için tüm gücüyle ve her türlü güçlüþe göþüs gererek yerine göre bir devlet adam, yerine göre de bir komutan ve gerektiþinde de bir iāçi olarak çalāmātr. Bir davetçi olarak Mekke’de ve bu āehrin dānda ÿslâm’ yaymak için yoþun faaliyetlerde bulunmuātur. O, Kur’an- Kerim’de “Kitap ve hikmeti, insanlara bilmediklerini öþreten” bir kimse olarak takdim edilmektedir. Kendisi de bizzat muallim olarak gönderildiþini ifade etmiātir. Bu baþlamda o, eþitim görevini yerine getirmek amacyla her kademeden sahâbîleri eþitmek için bir öþretmen olarak çalāmātr. Yerine göre bir iāçi gibi çalātþn söylemiātik. Hicret esnasnda konakladþ Kuba’da mescid yaplrken ilk taā kendisi koymuā, bununla da yetinmeyerek ināaat çalāmalarna katkda bulunmuātur. Bir gün bu çalāmalar esnasnda güçlükle kaldrabildiþi bir taā kucaþna alr. Bir sahâbî yanna vararak “Yâ Resûlallah! Babam anam sana feda olsun! Elindekini bana ver” der. Hz. Peygamber “Hayr! Sen de baākasn al” der. Mescidin ināaat bitinceye kadar çalāmaktan geri durmaz. Sahâbeyi çalāmaya teāvik eder. Ayn āekilde Mescid-i Nebevî’nin temeline de ilk taā kendisi koyar. Muhâcirler ve ensarla birlikte çalār. Kuba mescidinde olduþu gibi yine bir gün kerpiç taārken bir Müslüman “Yâ Resûlallah! Onu bana ver, ben taāyaym” der. Fakat o: “Sen de baāka taā al ve taā! Sen Allah’a benden daha muhtaç deþilsin” der. Hz. Peygamber Mescidin ināaatnda aþr taālar yüklenir, kerpiçleri elbisesine doldurur ve taārd. Bu esnada da “Hayat ancak Ahiret hayatdr. Allahm! Muhâcirlere ve ensara rahmet eyle”7 derdi. Çalāmalaryla Müslümanlar coātururdu. Ümmü Seleme’nin anlattþna göre Mescid’in ināaatnda onun çalāmasna ihtiyaç duyulmadþ halde, taā ve kerpiç taāmā; onu gören Müslümanlar da kendilerinin boā durmalarnn doþru olmayacaþn söyleyerek çalāmalarn hzlandrmālardr. Hendek Savaā’nda da kazlacak yerleri bizzat 7. ÿbn Hiāâm, I, 496. 307 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 307 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji kendisi çizdiþi gibi, kendisi için kurulan Türk çadrndan çkp bizzat çalāmātr. Kazma, kürek ve hatta balyozla çalāmā, zembille toprak taāmātr.8 Gerektiþinde söküklerini dikmiā, ayakkablarn tamir etmiā,9 gerekli gördüþünde çarāpazar kontrol etmiātir. Hz. Peygamber yaplan iāin geliāigüzel deþil, düzgün ve saþlam yaplmasna önem verirdi. Bir vesile ile āunlar söylemiātir: “Sizden biriniz bir iā yaptþ zaman, onu mükemmel bir āekilde yapsn.”10 Hz. Peygamber Müslümanlar çalāmaya teāvik etmiātir. Nitekim iāi olmayan birisine, âletler temin ederek, odun kesip satmasn söylemiātir: Ensardan bir āahs gelip Hz. Peygamber’e yoksulluktan āikayet eder. Sonra dönüp āöyle der: “Ey Allah’n elçisi! Bir ev halk içinden geldim ki, yanlarna dönünceye kadar bazlarnn ölmüā olacaþn sanyorum.” Peygamberimiz “Git, bak birāey bulabilecek misin?” der. Adam gider ve bir yayg ile bir bardak getirerek “Ey Allah’n elçisi! Bu yaygnn yarsn yere seriyor, yarsn da bürünüyorlard. Āu bardakla da su içiyorlard” der. Peygamberimiz “Bu ikisini benden bir dirheme kim satn alr?” diye sorar. Bir adam “Ben alrm” der. Peygamberimiz “Bir dirhemi kim artrr?” diye sorar. Bir baāka adam “Onlar iki dirheme alrm” der. Peygamberimiz “Bunlar senindir” der ve adam çaþrarak ona “Bir dirhemle ailene yiyecek al, bir dirhemle de bir balta satn alarak bana gel” der. Adam da öyle yapar ve gelir. Hz. Peygamber “Āu vadiye git, orada ne bir diken, ne bir odun brak. Bana da on günden önce gelme” der. Adam öyle yapar ve sonra Hz. Peygamber’e gelerek “Bana emrettiþin āey bereketli oldu” der. Bunun üzerine Peygamberimiz āöyle buyurur: “Bu, senin için kyamet günü yüzünde dilenmekten dolay lekeler veya trmk izleri olarak gelmenden daha iyidir.”11 Kubâ’ mescidinde ve Bilâl-i Habeāî’den sonra Mescid-i Nebevî’de müezzinlik yapan Sa’d b. Âiz adl sahâbî Hz. Peygamber’e malnn azlþndan dolay āikayet eder. Hz. Peygamber de ticaret yapmasn emreder. Sa’d biraz selem aþac yapraþ (karaz) satn alr, onu satarak kâr eder. Bunu Hz. Peygamber’e anlatr. O da ticaretine devam etmesini söyler.12 Peygamberimiz durumlarna göre özürlüleri bile çalāmaktan alkoymamā, onlarn ticaret yapmasn kolaylaātrc hükümler getirmiātir. Bu tutumuna bir örnek verelim: Ticaretle meāgul olan Münkz b. Amr adl sahâbînin aklî dengesi bozulur ve dilinde bir tutukluk meydana gelir. Buna raþmen ticarî faaliyetlerini devam ettirir. Fakat sürekli aldanr. Hz. Peygamber’e gelerek durumunu anlatr. 8. 9. 10. 11. 12. Vâkdî, II,446, 453. ÿbn Sa’d, 367. ÿbn Sa’d, I, 142. ÿbn Mâce, II, 740-741; Kettânî, II, 285. ÿbn Hacer, el-ÿsâbe, II, 27. 308 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 308 17.04.2012 16:04:17 Ekonomik Faaliyetler Hz. Peygamber onun ticaret yapmasn, çalāmasn yasaklama yerine kolaylaātrma yoluna gider; alāveriā yaparken, “aldatma yok” demesini ve satn aldþ malda üç gün muhayyerlik hakkna sahip olduþunu satcya söylemesini ister. Münkz Hz. Osman zamannda bile Hz. Peygamber’in kendisine tandþ bu hakk satclara karā kullanmātr.13 Faydasz ve boā āeylerle meāgul olmamak ve boā durmamak Hz. Peygamber’in prensiplerinden biriydi. Onun çalāma hayat ile ilgili olarak verilen bu bilgilerden, çalākan bir insan örneþi karāmza çkmaktadr. Bu durumda onun dinlenmeye zaman ayrp ayrmadþ akla taklabilir. Halbuki Hz Peygamber gerektiþinde dinlenmeye de zaman ayrmātr. Hicretten hemen sonra, Medinelilerin daha önce kutladklar iki bayramn yerine Ramazan ve Kurban bayramlarn koymuātur. Meārû bayram āenliklerine, folklor gösterilerine ve düþünlerde kutlamalara izin vermiātir. Düþünlerde davetlilere ikramda bulunmuā; bunu tavsiye ve teāvik etmiātir. At ve deve yarālar tertiplemiātir. Hz. Peygamber parann piyasaya arz konusu üzerinde durmuātur. O bu hususta āöyle buyurur: “Kim bir akar veya ev satp da parasn onun benzeri bir āeye yatrmazsa, onun bereketini görmemeye müstehak olmuātur.”14 Ticareti teāvik etmiā, ticaret ortaklklar kurmuātur. Ticareti teāvikle ilgili āu sözü çok meāhurdur: “Rzkn onda dokuzu ticarette, onda biri ise sürüdedir.”15 Bu sözüyle Hz. Peygamber ticaretin bir millet için ne derece önemli olduþunu dile getirmiātir. Bir devletin ekonomisinde iç ve dā ticaretin büyük önemi vardr. Hz. Peygamber ticareti teāvik etmek suretiyle, ayn zamanda medenî bir hayat tarzn da teāvik etmiātir. Çünkü ticaret, yerleāik bir hayat tarznn oluāmasna ve imar faaliyetlerinin geliāmesine vesile olmaktadr. Hz. Peygamber’in en yakn arkadaālar ticaretle uþraāyorlard. Sözgelimi dört halife birer tüccar idiler. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in vefatndan bir yl önce ticaret amacyla Busrâ’ya gitmiāti.16 Hz. Peygamber ticaretin yannda ziraati de teāvik etmiātir. Aþaç dikmeye teāvik ettiþi hadisler, ayn zamanda ziraati teāvik olarak deþerlendirilmelidir. Hz. Peygamber her meslek erbâb ile, mesleþi üzerinde konuāur, ona mesleþine olan ilgisini ve sevgisini artrc hususlar, mesleþi ile ilgili uyulacak kurallar ve hükümleri söylerdi. Hz. Peygamber küçük sanatlara da önem vermiātir. Onun zamannda yaygn olan meslekler arasnda manifaturaclk, attarlk, demircilik, tartclk, sarraflk, eczaclk, terzilik ve kuyumculuk saylabilir. 13. 14. 15. 16. ÿbn Hacer, el-ÿsâbe, II, 302-303. ÿbn Mâce, II, 832. Münâvî, Feyzülkadîr, III, 244-245. ÿbn Hanbel, VI, 316. 309 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 309 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 2- Ekonomik Düzenlemeler Hz. Peygamber’e ekonomik konularda da ayetler nâzil oluyor, birtakm hükümler konuyor, baz câhiliye âdetleri yasaklanp, bazlar da slaha tabi tutuluyordu. Hicretten sonra Medine’de mevcut pazarlarda ise genellikle müārikler ve Yahudiler hâkimdi. Bunlar ticârî faaliyetlerinde kendi dinî anlayālarna ve câhiliye âdetlerine göre hareket ediyorlard. Hz. Peygamber, Medine’deki diþer pazarlar gezip gördükten sonra buralarn Müslümanlarn pazar olamayacaþn söyledi. ÿslâm’n ekonomik konulardaki hükümlerini uygulayabilmek için Müslümanlarn kendi pazarlarn kurmalarna gerek duydu. Benî Sâide bölgesinde bulunan açk bir alan pazar yeri olarak seçti ve bir pazar nizamnâmesi hazrlad. Bu pazarda esnafn sâbit mekanlar edinmesini yasaklad ve burada vergi alnmayacaþn ilan etti. Tecrübeli bir tâcir olan Hz. Peygamber, vergi alnmadþ takdirde satclarn yeni pazar tercih edeceklerini biliyordu. Çünkü Yahudi kabilelerinden Benî Kaynukâ’, kendi pazarlarn parselleyip ücret karālþnda kiraya vermiālerdi. Ayrca pazar vergisi de alyorlard. Nitekim tüccar, Müslümanlarn kurduþu pazara raþbet göstermiā ve buras yeterli müāteri bulmuātur. Hz. Peygamber Medine pazarn kontrol için görevliler tayin etmiātir. Bunlardan biri Ömer b. Hattab, diþeri de Semrâ bint Nuheyk ismindeki bir hanm sahâbîdir. Saîd b. Saîd b. el-As’ da Mekke çarāsn kontrol ile görevlendirdiþi daha önce kaydedilmiāti. ÿslâm, ticâreti helal klarken ve teāvik ederken, merhale merhale ribây yasaklamātr. Alāveriāi ve diþer borç türlerini ribâdan arndrmātr. Bu konuda Mekke’de nâzil olan ayetlerde17 baz uyarlarda bulunmakla yetinilmiātir. Mekke ve Taif’te olduþu gibi faiz uygulamas Medine’de de yaygnd. Hz. Peygamber bilhassa Yahudilerin tefecilik yoluyla halk ezdiþini görmüātü. Hicrî beāinci yldan önce Âl-i ÿmrân Sûresinin 130. ayetiyle ribâ yasakland. Bu hususta en son nâzil olan Bakara Sûresinin 275-279. ayetleri ile de bu yasak pekiātirildi. Hz. Peygamber ülkenin dört tarafna gönderdiþi talimatlara ribâ ile ilgili maddeler de koydu ve bu yasaþn bütün Müslümanlar tarafndan bilinip uygulanmasna özen gösterdi. Vedâ Hutbesi’nde ekonomik konulara deþinmeyi de ihmal etmedi ve ribâ yasaþn burada bir kez daha hatrlatt. Hz. Peygamber Câhiliye toplumunda yaygn olan ve aldanmaya, hakszlþa ve sömürüye yol açan alāveriā türlerini yasaklamātr. Satm akdini (bey’) Kur’an- Kerim’in ilgili ayetleri istikametinde düzenlemiātir. Satlan maln seçiminde emrivâkiye yol açan, aldanma riski ve belirsizlik taāyan davranā ve āekillerle yaplan satm akitlerini yasaklamātr. Hadis literatüründe Hz. Peygamber’in bu konudaki uygulamalarn ve sözlerini içeren özel bölümler (büyû’) mevcuttur. 17. Rûm Sûresi 39. 310 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 310 17.04.2012 16:04:17 Ekonomik Faaliyetler Hz. Peygamber ticârî bir mal pahalanmas gayesiyle stoklayp piyasaya arzn geciktirmeyi (ihtikâr) yasaklamātr. Çünkü bu, fiyatlarn sun’î bir āekilde yükselmesine ve normal piyasa seviyesinin üstüne çkmasna yol açmaktadr. Özellikle temel ihtiyaç maddeleri sözkonusu olduþunda bu tutum toplumun zarar görmesine sebep olmakta ve uzun müddet devam halinde toplumsal bunalmlara yol açmaktadr. Hz. Peygamber, mal çok pahal satmak için bekleten kimseyi kötülemiātir.18 Hz. Peygamber, mallarn ucuza kapatmak maksadyla köylüyü, üreticiyi ve ihracatçy āehir dānda karālamay yasaklamātr.19 O dönemde āehirli sermaye sahipleri piyasa fiyatlarndan habersiz yabanc ticaret kervanlarn yolda karālayarak, getirdikleri mallar toptan ucuza kapatmak suretiyle stoklayp yüksek fiyatla satarlard. Üreticinin ve satcnn baz uyank sermayedarlar tarafndan bu āekilde aldatlmasn önlemek maksadyla Hz. Peygamber bunu yasaklamā ve bu yasaþ uygulamak üzere görevliler tayin etmiātir. Āayet Hz. Peygamber bu önleme baāvurmasayd üretici emeþinin karālþn alamaz ve üreticinin alnteri boāa gitmiā olurdu. Diþer yönden sermaye sahipleri haksz kazanç elde etmiā olurlard. Hz. Peygamber kâr snrlamasna gitmemiā, fiyatlarn serbest rekabet piyasasnda arz ve talep dengesine göre oluāmas ilkesini benimsemiātir. Kâr’n tabîî ve ahlâkî āartlara baþl olarak ayarlanmasn öngörmüātür. Buna raþmen, bir kimse maln pazarn ve günün fiyatndan fazlaya satarsa bu kiāinin hile, aldatma yapmā olacaþn bildirmiātir. Hz. Peygamber hilenin haram, kötü ve yanlā bir davranā olduþunu, dünyada ve ahirette sorumluluþa neden olduþunu bildirmiātir. Bu meyanda “Bizi aldatan bizden deþildir”20 buyurmuātur. Alāveriālerde tüccara doþruluþu telkin etmiā, doþru davranan ticaret erbabnn peygamberlerle, āehitlerle, sddklarla birlikte haārolunacaþn haber vermiātir.21 Alāveriāte kolaylk gösteren kimselere dua etmiātir.22 Hz. Peygamber, gelir elde ederken baāvurulmamas gereken usullerle, harcama yaparken dikkat edilmesi gereken prensipleri ana hatlaryla açklamātr. Sözgelimi, gayr- meārû kazanç yollarndan hrszlk, gasp, haksz ve bâtl yollarla gelir saþlamay yasaklamātr. Helal olan ticarette de hakszlþ önlemek için ölçü ve tartda hile yaplmamasn emretmiātir. Harcamalarda da orta yolun izlenmesini istemiā, israf ve cimriliþi hoā görmemiātir. 18. 19. 20. 21. 22. ÿbn Mâce, II, 728-729. Buhârî, III, 27. Müslim, I, 99. Tirmizî, III, 514-516. Buhârî, III, 9. 311 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 311 17.04.2012 16:04:17 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber tüketicinin korunmas için gerekli tedbirleri almātr. Mesela bu amaçla kalite kontrolü üzerinde durmuātur. Çürük ve bozuk mal satmay, kalitesiz mal kaliteli malla karātrmay yasaklamātr. Islak mahsulü altta saklayan satcy knamātr. Kusurlu mal, kusurunu söylemeden satmann helal olmayacaþn söylemiātir. Fiyat kzātrmay yasaklamātr. Ölçü ve tart konusunda denetim getirmiātir. Piyasada bulunan birbirinden farkl ölçek ve tartlar arasnda birliþin saþlanmas için standart belirlemiā ve “Tart Mekke ehlinin tartsdr, ölçek ise Medine ehlinin ölçeþidir” buyurmuātur.23 Hz. Peygamber’in iāçi iāveren iliākilerine verdiþi öneme gelince, o, ÿslâm öncesi Arap toplumunda yaygn olan ücretle iā yaptrma ve iāçi çalātrmaya toptan karā çkmamātr. Ancak iāçilere aþr iā yüklenmesi, ücretin geciktirilmesi, kaybolan maln haksz yere iāçiye ödetilmesi gibi haksz uygulamalar yasaklamā, iāçilere adaletli bir āekilde davranlmasn ve kardeā muamelesi yaplmasn emretmiā, bu prensipleri de hayatnda uygulamātr.24 Bu hususla ilgili sözlerinden birisi āöyledir: “ÿāçiye ücretini teri kurumadan veriniz.”25 Hz. Peygamber kyamet gününde üç kiāinin düāman olduþunu belirtmiā, bunlardan birisinin “ÿāçi çalātrp da ona ücretini vermeyen kimse” olduþunu söylemiātir.26 Hz. Peygamber döneminde devletin baālca gelirleri, ganimetin beāte biri (Humus), cizye ve zekat idi. Gayr-i müslimlerden savaā yoluyla elde edilen her türlü mal ve esirlere ganimet (çoþulu: ganâim) denir. Kur’an- Kerim’de ganimet anlamnda “enfâl” de kullanlmātr. Enfâl Sûresinin ilk ayetinde ganimetlerin Allah’a ve Resûlüne ait olduþu belirtilmiātir. Daha sonra savaā ganimetleriyle ilgili ayrntl hükümler içeren ayet27 nâzil olmuātur. Bu ayete göre ganimetin beāte biri Allah’a, Resûlüne, onun akrabasna, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmālara aittir. Ganimetler, savaā esirleri, arazi ve menkul mallar olmak üzere üçe ayrlr. Savaā esirleri de gayr-i müslim eriākin erkekler, kadn ve çocuklar olmak üzere iki ksmda mütalaa edilir. Müslümanlarn gayr-i müslimlerden savaā veya barā yoluyla elde ettiþi topraklar hakkndaki uygulamalara gelince, Hz. Peygamber silahla elde edilen Benî Kurayza, Hayber ve Vâdi’l-Kurâ ganimetlerini Enfâl Sûresinin 41. ayetine göre beāte dördünü savaāçlara, beāte birini ayette zikredilen diþer snflara olmak üzere daþtmā, ancak Hayber ve Vâdi’l-Kurâ arazisi Yahudilere yarclkla iālet23. 24. 25. 26. 27. Neseî, VII, 284; Ali Bardakoþlu, “Bey’”, DÿA, VI, 13-19. Ali Bardakoþlu, “ÿslam Hukukunda ÿāçi ÿāveren Münasebeti”, ÿslam’de Emek ve ÿāçi ÿāveren Münasebetleri, ÿstanbul 1986, s. 179; Kur’an ve Sünnette iāçi-iāveren iliākileri ve deþerlendirmesi için bk. a.g.e., s. 177-188; Hüseyin Atay, ÿslam’da ÿāçi-ÿāveren ÿliākileri, Ankara 1979. ÿbn Mâce, II, 817. Buhârî, III, 41. Enfâl Sûresi 41. 312 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 312 17.04.2012 16:04:18 Ekonomik Faaliyetler meye vermiātir. Benü’n-Nadîr ve Fedek arazileri barā yoluyla ele geçirildiþinden, Haāir Sûresinin 6-9. ayetlerinin hükmü uygulanarak Resûl-i Ekrem’e ait kabul edilmiā, O da elde edilen gelirleri Hâāimoþullarnn fakirlerinin ihtiyaçlar ve devletin savunma giderleri için harcamātr. Hz. Peygamber’in akrabalarn teākil eden Zilkurbâ, Benî Hâāim ve Beni’l-Muttalib mensuplardr. Hz. Peygamber zamannda bu zümrelere mensup kimselere humustan hisse ayrlmātr. Allah’a ait hisse ve onun ayrlp ayrlmayacaþ konusu tartāmaldr. Hz. Peygamber’in, Allah’a ait hisseyi Kâbe için ayrdþ rivayet edilmiātir. Bunun yannda, Allah’a ait hissenin hazineye ait olduþu da zikredildiþi gibi, böyle bir hissenin sözkonusu olamayacaþn söyleyenler de vardr. Hz. Peygamber’in vefatna kadar Allah ve Peygamber için iki hisse, Zilkurbâ için bir hisse ayrldþ; diþer üç hissenin ise yetimler, miskinler ve yolculara verildiþi kaydedilir.28 Cizye, ÿslâm devletindeki gayr-i müslim tebaadan alnan baā vergisidir. Âkl, bâliþ, hür, maddi gücü yerinde ve saþlkl olan gayr-i müslim erkeklerden alnrd. Gözleri görmeyen, felçli, yaāl, çalāmaktan aciz ve yoksul kimseler, bu konuda farkl görüāler olmakla beraber, cizye vermekle mükellef deþildi. Cizye karālþnda zimmîlerin can, mal ve inanç hürriyetleri güvence altna alnrd. Hz. Peygamber, antlaāma yaptþ zimmîlere bu haklar taahhüt etmiātir. Bu uygulama Hz. Peygamber zamannda baālamātr. 9/630 ylndaki Tebük Seferi esnasnda nâzil olan Tevbe Sûresinini 29. ayet-i kerîmesinde, ehli kitap, eþer ÿslâmiyeti kabul etmezlerse, cizye ödemeleri, bunu reddederlerse kendileriyle savaālmas emredilmektedir. Cizye ayetinin inmesiyle Hz. Peygamber ayn yl Eyle, Ezruh, Cerbâ ve Dûmetülcendel; ertesi yl Necran, Yemen, Bahreyn, Maknâ, Teymâ ve Hecer’deki gayri müslimlerle cizye ödemeleri āartyla antlaāmalar yapmātr. Bunlardan Eyle, Ezruh, Dûmetülcendel ve Necran halk hristiyan; Teymâ ve Maknâ halklar Yahudi; Bahreyn, Hecer ve Yemen ahalisi de ksmen Yahudi ve Hristiyan, ksmen de mecusilerden oluāuyordu. Cizyenin miktar, zaman ve alndþ bölgeye göre fakllk arzetmektedir. Fert baāna veya müāterek olarak alnabilirdi. Hz. Peygamber, Bahreyn ve Yemen halk ile mükellef baāna ylda 1 dinar veya buna denk Yemen elbisesi karālþnda antlaāma yapmātr. Eyle halk ile toplu olarak yllk 300 dinar, Cerbâ ve Ezruh halk ile 100 dinar cizye ödemeleri āartyla barā yapmātr. Bu dönemde Eyle’nin 300, Ezruh ve Cerbâ’nn ise 100’er kiāilik cizye mükellefinin bulunduþu bilinmektedir. Bundan anlaāldþna göre bu bölgelerden, mükellef baāna yllk birer dinar cizye alnmātr. 10/631 ylnda Necran halkyla yaplan antlaāmada iki taksitte vermeleri āartyla cizye olarak 2000 elbise alnmas kararlaātrlmātr. Cizye, Hz. Peygamber zamannda 28. Hz. Peygamber’in ganimetlerle ilgili uygulamalar hakknda geniā bilgi için bk. Ebû Yûsuf, Kitâbü’l-Harâc, çev. Ali Özek, ÿstanbul 1973, s. 48 vd.; Mâverdî, el-Ahkâmü’s-Sultâniyye, çev. Ali Āafak, ÿstanbul 1976, s. 145-158; Mehmet Erkal, “Ganimet”, DÿA, XIII, 351-354. 313 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 313 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ya doþrudan mükelleflerden, veya gayri müslim kabile baākanlarnn, yahut da ileri gelenlerin araclþyla toplanrd. Bu dönemde özel cizye memurlarnn bulunmadþ, zekât toplayan âmillerin gayr-i müslimlerden cizyeyi de topladklar görülmektedir. Kur’an- Kerim’de zekât ile ganimetin harcanacaþ yerlerin açkça zikredilmesine karālk, cizyenin daþtlacaþ yerler hakknda açk hükümler yer almamātr. Kur’an- Kerim’de cizyenin mahiyeti ve uygulanā hakknda da detayl hükümler mevcut deþildir. Dolaysyla cizyenin zekattaki gibi belirli yerlere harcanma zorunluluþu yoktur. Kamu yararna uygun olarak, ihtiyaç duyulan yerlere harcanabilir.29 Devletin gelirleri arasnda yer alan zekât, bilindiþi üzere farz bir ibadettir ve Müslümanlarn mallarndan alnr. Altn, gümüā ve nakit paralar nisab miktarna ulaātþnda krkta biri zekat olarak verilir. Hayvanlarn zekat ise cinsine ve miktarna göre deþiāmektedir. Ayrntl bilgiler geniā bir āekilde ilmihal kitaplarnda yer almātr. Arazi vergilerinden alnan zekâta ise öāür denilir. Öāür, yaþmur suyu ile sulanan topraklardan yüzde on, emek sonucu sulanan topraklardan ise yüzde beā nisbetinde alnr. Zekât Hicretin ikinci ylnda farz klnmasndan itibaren Hz. Peygamber tarafndan toplanmā ve gerekli yerlere daþtlmātr. ÿlk yllarda zengin Müslümanlar zekatlarn bizzat getirip Hz. Peygamber’e teslim ediyorlard. Ancak ÿslâmiyet Arap Yarmadas’nn çeāitli bölgelerine yaylnca Hz. Peygamber zekatlar toplamak için memurlar tayin etmiātir. Zekâtn verileceþi ve harcanacaþ yerler Tevbe Sûresinin 60. âyetinde açklanmātr. Bunlar, yoksullar, düākünler, zekât toplayan memurlar, gönülleri ÿslâm’a sndrlacak olanlar (müellefe-i kulûb), köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolcular olmak üzere sekiz gruptur. 29. Mâverdî, s. 159-163; Mustafa Fayda, Hz. Ömer Zamannda Gayr-i Müslimler, ÿstanbul 1989, s. 109-164; Mehmet Erkal, “Cizye”, DÿA, VIII, 42-45. 314 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 314 17.04.2012 16:04:18 SOSYAL VE KÜLTÜREL FAALÿYETLER 1- Toplum Yaps Hz. Peygamber döneminde ÿslâm toplumu, Müslümanlar ve zimmîlerden meydana geliyordu. Müslümanlarn büyük çoþunluþu Araplardan oluāmakla birlikte diþer etnik kökenlere mensup (meselâ Habeāli, ÿranl, Rum vs.) insanlar, ayrca etnik kökeni farkl köleler ve azatl köleler de bulunuyordu. Çünkü Hz. Peygamber’in mesaj her renk, rk, dil ve kültüre mensup insana açkt. Mekke döneminde ve Medine döneminin ilk yllarnda Hz. Peygamber’in davetine, bütün olarak kabileler deþil, bireyler katlmālardr. Kabile yapsnn hâkim olduþu; kiāinin kimliþini, āahsiyetini ve konumunu kabilesinde ve kabilesi sayesinde bulduþu bir toplumda bireylerin kazanlmas çok zor bir iāti. Kabileden kopmak bir bakma intihar etmek, yani yok olmak demekti. Kabilesinden kopan bir insan, antlaāma (hilf) yoluyla baāka bir kabileye iltihak etmek zorunda idi. Böyle bir ortamda bireyi kazanmak zor olduþu gibi, bireyin de kabilesine raþmen ÿslâm’ kabul etmesi büyük bir fedakarlk ve cesaret isteyen bir iāti. Hz. Peygamber, davetini kabul eden bireyler arasnda yeni bir dayanāma baþ kurarak, Allah’a iman ve Resûlü’ne baþllk üzerinde birleāen bir toplum meydana getirdi; tüm mü’minleri kardeā ilan etti. Etnik kökeni ve daha önceki snf ne olursa olsun, bütün mü’minleri eāit kabul etti. Yeni toplum, kabileyi aāyor ve kuāatyordu. Bu düzenleme bir bakma ÿslâm hâkimiyetinde eāit haklara sahip vatandaālk statüsü kazandryordu. Āu kadar var ki, yeni toplum yapsnda kabilenin varlþ tamamen inkar edilmiyor veya ortadan kaldrlmyordu. Zaten hedef ve amaç, kabileyi ortadan kaldrmak da deþildi. Bireylerin kabileye baþl kalmalarnda hiç bir engel yoktu. Hatta, yoþun bir āekilde 9. ve 10. hicrî yllarda yeni topluma mensubiyet, kabileler düzeyinde de gerçekleāmeye baālamātr. Hz. Peygamber kabileleri adna Medine’ye gelen heyetleri kabul etmiātir.1 Kabile baākanlar ve ileri gelenleri, kabile aleyhine deþil, kabilenin varlþn koruyarak Medine’ye gelmiāler ve yeni topluma katlmālardr. Hz. Peygamber özellikle askerî seferlerde kabile yapsndan istifade etmiātir. ÿlk karālaātþ kimselere tanāmak maksadyla hangi kabileden olduklarn sormuātur. Ancak bir kabileye mensubiyet üstünlük ölçüsü olmaktan çkarlmā, üstünlük ölçüsü takvâ olmuātur. 1. Câbirî, ÿslam’da Siyasal Akl, çev. Vecdi Akyüz, ÿstanbul 1997, 188-189. 315 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 315 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Siyasî açdan liderliþi kaybedenlere yaplan muameleye burada ksaca temas etmek yerinde olacaktr. Eski kabile reislerinin bir ksm Hz. Peygamber tarafndan ayn kabile veya āehre memur veya vali tayin edilmiā; askerî seferler ve diþer hususlarda kabilelerle irtibat saþlamak için kabile temsilcisi olmuālardr. Ancak baz eski reisler yerine baākalar tayin edilmiātir. Meselâ Mekke’de oturan Kureyā ile Taif’de oturan Sakîf kabilelerine yeni valiler tayin edilmiātir. ÿslâm’ kabul eden reisler, yeni bir görev verilmediþi durumlarda bile Hz. Peygamber tarafndan daima itibar görmüālerdir. Hz. Peygamber döneminde kast, snf ve aristokrasi gibi doþuātan geldiþi kabul edilen ayrcalkl statülerin yerini, çalāmakla kazanlan ve ehliyete dayanan konumlar almātr. ÿdarecilerin ve diþer görevlilerin tayininde, iāe ehil olma esas kabul edilmiātir. Hür-mevlâ-köle, zengin-fakir, kuvvetli-zayf, kadn-erkek, genç-ihtiyar kim olursa olsun inanan herkes eāit kabul edilmiātir. Böylece Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Halid b. Velid gibi, farkl tabiat ve karakterlere mensup insanlar tek çat altnda birleātirmiātir. ÿslâm’la birlikte Arap Yarmadas’nda merkezî otorite hâkim olduþu için, kabilelerin kan davas gütmeleri, müstakil olarak birbirinden intikam almalar yasaklanmātr. Çok yaygn olan kan davalar kaldrlmā; onun yerine suçun ferdîliþi ve sadece suç iāleyenin cezalandrlmas prensibi kabul edilmiātir. Gasp, soygun, içki, kumar, fuhuā, hrszlk, yetim mal yemek, kan dökme, intikam, yalan, kin, haset, kibir, gybet, koþuculuk gibi fert ve toplumun zararna olan davranālar yasaklanmātr. Anlaāmazlklarn çözümünde kâhine baāvurulmas yerine, ya bizzat Hz. Peygamber’e veya onun tayin ettiþi memurlara baāvurma esas getirilmiātir. Müslümanlar dānda kalan ve “zimmî” diye adlandrlan Yahudiler, Hristiyanlar, küçük aznlklar āeklinde Sâbiîler ve Mecusîler cizye vergisi ödeyerek hür tebaa statüsünde yaāyorlard. Hz. Peygamber, Müslümanlarn oluāturduþu toplumda bu inanc paylaāmayanlarn inanç hürriyetine, can ve mal güvenliþine sahip olarak yaāamalarna imkan tanmātr. Hicretten hemen sonra Medine’de bulunan müārik ve Yahudi toplumlar ile bir sözleāme yaparak bu uygulamann ilk admn atmā olduþunu daha önceki konularda anlatmātk. Bu suretle bir çok dinî-kültürel grubun birarada yaāamasn mümkün klan bir yap oluāmuātur. Daha sonra Medine’deki Arap kabilelerinin tamamen Müslüman olmas ve Yahudi kabilelerinin āehirden çkarlmas ile Medine’de yalnz Müslümanlar kalmātr. Bununla beraber baāāehir dānda, Hayber, Vâdi’l-Kurâ, Fedek, Maknâ ve Teymâ’da Yahudiler; Eyle, Ezruh, Dûmetülcendel ve Necran’da Hristiyanlar; ayrca Hecer ve Bahreyn’de ksmen Mecusiler oturuyordu. Buralarn halkyla yaplan anlaāmalar sayesinde gayr-i müslimler dinî ve hukukî temele dayal kültürel 316 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 316 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler kimliklerini koruyarak ÿslâm toplumunun içinde yaāamaya devam etmiālerdir.2 Peygamberimiz zimmîye zulüm hakszlk yapan, ona gücünün üstünde sorumluluk yükleyen ve ondan arzusu dānda bir āey alan kimseye kyamet günü bizzat kendisinin hasm olacaþn söylemiātir.3 Yaplan antlaāmalarda onlarn canlarn, mallarn, dinlerini, ayin ve ibadetlerini, mabetlerini ve din adamlarn hukukun himayesi altna almātr.4 Muâhidi öldürenin cennete giremeyeceþini söylemiātir.5 Hz. Peygamber zamannda Mekke’nin Fethi’ne kadar, yarmadann içinden meydana gelen göçler sayesinde baāāehir Medine’nin nüfusu artmātr. Halk yine bedevî ve hadarî olmak üzere iki tarzda yaāamaya devam etmiātir. Fakat Hz. Peygamber medenî bir toplum kurmay hedeflemiātir. Bu bakmdan Medine’ye yaplan göçlerle āehirleāmeye doþru bir geliāme yaāanmātr. 2- Eþitim ve Öþretim Allah’a iman eden bir toplum oluāturmay amaçlayan Hz. Peygamber ilme, eþitim ve öþretime büyük önem vermiātir. Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öþrenme, öþretme, öþrenci ve öþretmene verilen deþer çok fazla yer tutar. Hadis literatüründe eþitim ve öþretime teāvik eden yüzlerce ve buna karālk bilgisizliþi yeren çok sayda hadis mevcuttur. Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de “Oku” emridir. Dolaysyla okumak ona ve ümmetine Allah Teâlâ’nn ilk emridir. Bunun yannda Kur’an- Kerim’de bilime teāvik eden ve âlimi öven âyet-i kerimeler mevcuttur. Kur’an- Kerim’de, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ilâhî tebliþ görevinin eþitim-öþretimden ibaret olduþu bildirilir. Bu mealde āöyle buyrulur: “Kitap ve hikmeti öþreten bir Peygamber göndermekle Allah mü’minlere büyük bir lütufda bulunmuātur”.6 Hz. Peygamber de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini āöyle açklamātr: “Allah beni bir muallim olarak göndermiā bulunuyor”.7 Dolaysyla gönderildiþi toplumu eþitim ve öþretime tâbi tutmak onun peygamberlik görevleri arasnda bulunmaktadr. Kur’an’n ve Hz. Peygamber’in teāviki, Müslümanlar arasnda yazya, ilme raþbeti ve öþrenme arzusunu artrmātr. Onun döneminde insanlar birāeyler öþrenmek için kendisinin ve diþer öþretmenlerin yanna gelmeye baālamālardr. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Ahmet Özel, “Gayri Müslim”, DÿA, XIII, 420. Beyhakî, IX, 205. ÿbn Sa’d, I, 288. Ebû Dâvud, III, 191. Âl-i ÿmrân Sûresi 164. ÿbn Hanbel, III, 328; ÿbn Mâce, I, 17. 317 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 317 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bu ilkeler çerçevesinde Hz. Peygamber’in eþitim-öþretimle ilgili faaliyetlerine temas etmek yerinde olacaktr. O, daha Mekke döneminde, kendisine vahyedilen ayetlerin yazlmasna ve bu suretle korunmasna önem vermiātir. Ayetlerin çoþaltlarak daþtlmasn teāvik etmiātir. Mekke döneminin ilk yllarnda Dârü’lErkam’ bir eþitim-öþretim merkezi olarak kullanmātr. Burada, Kur’an âyetleri okunuyor, yazlyor, dinî bilgiler öþreniliyor ve bu bilgilerin pratik uygulamas yaplyordu. ÿslâm’ öþrenmek isteyenler de buraya geliyorlard. Hz. Peygamber, hicretten iki yl önce Mekke’ye gelip Akabe mevkiinde Müslüman olan Medinelilerin eþitimi ile de ilgilenmiā; onlarn isteþi üzerine Kur’an’ ve ÿslâm’n prensiplerini öþretmek için Medine’ye öþretmen göndermiātir. Hicretten sonra Medine’de Hz. Peygamber’in ilk ve önemli faaliyetlerinden birisi, bir ibadet mahalli olmasnn yannda, ayn zamanda eþitim-öþretim merkezi olan, Mescid-i Nebevî’yi ināâ etmek olmuātur. Mescid’in bitiāiþinde “Suffe” denilen mekanda kalan baz sahâbîler, Kur’an ve yaz öþrenmekle meāgul oluyorlard. ÿslâm’n temel esaslarn öþrenmek üzere Medine’ye çeāitli bölgelerden gelenlerin bir ksm da burada kalyordu. Suffe’deki öþrenci saysnn kimi zaman dört yüze ulaātþ oluyordu. Hz. Peygamber burada bizzat ders verdiþi gibi, Kur’an ve yaz öþretmek üzere muallimler de tayin ediyordu. Ubâde b. Sâmit adl sahâbî, burada yaz ve Kur’an öþretenlerden biridir.8 Hatta sadece Müslüman muallimler deþil, müārik muallimler de yaz öþretiyordu. Nitekim Bedir Savaā’nda Müslümanlarn eline esir düāen müārik askerlerden okur-yazar olup da kurtuluā fidyesi verecek paras bulunmayanlar, on Müslüman çocuþuna yaz öþretmek suretiyle serbest braklmālardr. Zeyd b. Sâbit bu āekilde Arapça okuma yazma öþrenmiātir. Āüphesiz bu uygulama, o dönemin āartlar dikkate alndþnda muazzam bir geliāmedir. Ahmed b. Hanbel’in naklettiþi bir rivayet, müārik esirlerin yaz öþretmesiyle ilgili uygulama hakknda bilgi ve ipucu verici mahiyettedir. Buna göre bir gün öþrencilerden birisi aþlayarak babasnn yanna gelir. Babas niçin aþladþn sorar. Çocuk, öþretmeninin dövdüþünü söyler. Babas “Kötü adam! Bedir’in intikamn alyor...”9 der. Biraz sonra temas edeceþimiz üzere, Hz. Peygamber’in eþitiminde āiddete yer yoktur. Fakat müārik öþretmenin bu davranāndan, eski gelenekte dayaþn bulunduþu anlaālmaktadr. Ancak yukardaki olaydan Hz. Peygamber’in haberinin olup olmadþna, haberdar olduysa ne gibi bir tavr takndþna dair bilgiye rastlayamadk. Hz. Peygamber, Mescid-i Nebevî’ye ilim öþrenmek için gelenleri, Allah yolunda mücâhede edenlerle bir tutmuātur.10 Ksa süre sonra Mescid-i Nebevî ve 8. 9. 10. ÿbn Hanbel, V, 315. ÿbn Hanbel, I, 247. ÿbn Hanbel, II, 418. 318 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 318 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Suffe ihtiyac karālayamaz duruma gelince Medine’de yeni eþitim mekanlar faaliyete geçirilmiātir. Kaynaklar, onun saþlþnda Mescid-i Nebevî’nin dānda Medine’de dokuz mescid daha bulunduþunu nakletmektedirler. Bu mescidlerde Hz. Peygamber sohbet yaptþ, namaz klndþ gibi eþitim-öþretim faaliyetlerinin yürütüldüþü de muhakkaktr. Peygamberimiz eþitim-öþretim faaliyetlerini sabit mekanlarn dānda da sürdürmüātür. Gerektiþinde bu tür faaliyet için yer ve zaman tanmamātr. Buna örnek olmak üzere onun baāndan geçen bir olay burada anlatmak istiyoruz. Bir yolculuk esnasnda Hz. Peygamber, deve üzerinde karādan gelen bir adamn kendisiyle görüāmek istediþini tahmin eder. Selamlaāmadan sonra nereden gelip nereye gittiþini sorar. Adam Resûlüllah’la görüāmek istediþini söyler. Hz. Peygamber kendisini tantr. Bunun üzerine adam ona “ÿman nedir? Bana öþret” der. Peygamberimiz de “Allah’tan baāka ilah bulunmadþna ve Muhammed’in de Allah’n elçisi olduþuna āehadet edersin, namaz klarsn, zekat verirsin, ramazan orucunu tutarsn, Beytullah’ haccedersin” der. Adam da bunlar kabul ettiþini söyler. Bu arada beklenmedik bir geliāme olur. Adamn devesinin ayaþ bir fare tuzaþna girer ve yklr. Adam da düāerek ölür. Peygamberimiz onun ykanp kefenlenmesi ve defniyle ilgilenir.11 Hz. Peygamber ilim öþrenmede kadn-erkek ayrm gözetmemiā, erkeklerin yansra kadnlarn eþitimiyle de ilgilenmiātir. Onlara özel gün ayrarak konuāma yapmātr. Onun zamannda kadn öþretmenler de vard. Nitekim Āifâ (Ümmü Süleyman b. Hayseme), Hz. Peygamber’in hanmlarndan Hz. Hafsa’ya yaz öþretmiātir. Hz. Peygamber’in hanmlar kzlarn eþitim ve öþretimi ile ilgilenirlerdi. Onlar, evlerine gelen genç kzlara bildiklerini anlatrlard. Bu kzlar da öþrendikleri bilgileri baākalarna aktarrlard. Hz. Aiāe ve Ümmü Seleme baāta olmak üzere Hz. Peygamber’in hanmlarnn ve daha baāka kadnlarn eþitim ve öþretime büyük katklar olmuātur. Hz. Âiāe, öþrenme konusunda utanmayan ensar kadnlarn övmüātür.12 Bu noktadan hareketle, kadnlarn öþrenmeye büyük ilgi gösterdiþi sonucunu çkarmak mümkündür. Sahâbîler de kendi kz çocuklarnn eþitimiyle ilgilenmiālerdir. Sözgelimi Sa’d b. Ebû Vakkas, kzna yaz öþretmiātir. Hz. Peygamber’in eþitim konusunda hür-köle ayrm gözetmediþi de bilinmektedir. Hadis kaynaklarnda onun āu sözü çok geçmektedir: “Kim bir câriyeyi güzel bir āekilde eþitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun için iki mükâfat vardr”.13 11. 12. 13. ÿbn Hanbel, IV, 359. Buhârî, I, 41. Buhârî, I, 33; ÿbn Hanbel, IV, 395, 402, 414. 319 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 319 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber eþitimde kolaylaātrc metotlar takip etmeyi, sabr ve tahammülü teāvik ve tavsiye etmiā; öfkeye ve āiddete yer verilmemesini istemiātir. Nitekim bir sözünde “Öþretin, kolaylaātrn, zorlaātrmayn, öfkelendiþiniz zaman susun!” demiā ve “Öfkelendiþiniz zaman susun!” sözünü üç defa tekrar etmiātir.14 Bir eþitici olarak onun hakknda sahâbede oluāan imaj son derece olumludur. Muaviye b. Hakem es-Sülemî adl sahâbî, bu hususta āunlar söylemiātir: “Ben Resûlüllah’tan daha güzel eþitim veren bir öþretmen görmedim. Beni ne azarlad, ne dövdü ve ne de hakaret etti”.15 Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde yaznn önemli yeri vardr. O, Kur’an- Kerim ayetlerini yazdrmātr. Medine vesikasn da yazl olarak düzenlemiātir. ÿlk nüfus saymn yazl olarak yaptrmātr. Bütün antlaāmalar yazl belgelere dayandrmātr. Devlet gelirlerini, gelirlerin tahminini, takdirini ve tahsilâtn yazyla tespit ettirmiātir. Sefere çkarken ordusunu bir meydanda toplayp isimlerini yazdrr ve ordu mevcudunu kaytl hale getirirdi. Hz. Peygamber, ailelerin gençleri ok atmak, yüzmek, hesap, tp, neseb ve Kur’an okumak gibi hem maddî ve hem manevî alanlarda eþitmelerini tavsiye ve emir buyurmuātur. Onun döneminde çocuk, genç, yaāl, her yaātan insanlar eþitim almātr. Müslümanlþ kabul eden bölgelere öþretmenler tayin etmiātir. Bu itibarla Medineliler arasnda yaz yazmay bilenler çoþaldþ gibi, Hz. Peygamber’in saþlþnda ve vefatndan sonra Müslümanlarn fethettikleri yerlerde yaz hzla yaylmaya baālamātr. Sahâbe arasnda Farsça, Rumca, Kptîce, Habeāçe, ÿbrânîce ve Süryânîce bilenler vard. Hz. Peygamber bir gün Zeyd b. Sâbit’e: “Sen Süryânîce biliyor musun? Bana mektuplar geliyor?” demiātir. Zeyd b. Sâbit’in “Bilmiyorum” demesi üzerine Hz. Peygamber “Onu öþren” demiātir. Bunun üzerine Zeyd ÿbrânîce ve Süryânîce öþrenmiātir.16 ÿdareci ve memurlarn yetiāmesi için ayr okullar mevcut deþildi. Ancak halkn eþitildiþi mekanlarda Kur’an öþrenimi mecbûrî olduþundan, buralarda eþitim görenler, her çeāit idârî görevlerde istihdam ediliyorlad. Hz. Peygamber bilginin yaygnlaāmasn teāvik etmiā; insanlardan bildiklerini baākalarna aktarmalarn istemiātir.17 Taāradan Medine’ye gelip burada bir müddet kalan ve ÿslâm’ öþrenen heyetlere, bölgelerine dönüp, öþrendiklerini oradaki insanlara öþretmelerini istemiātir.18 Abdülkays heyetine iman ve ilmi 14. 15. 16. 17. 18. ÿbn Hanbel, I, 239, 283, 365. ÿbn Hanbel, V, 447-448; Müslim, I, 381; Dârimî, s. 353-354. ÿbn Hanbel, V, 182; Tirmizî, IV, 67-68. Müslim, III, 2156; Dârimî, 62. Buhârî, I, 30, 167. 320 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 320 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler muhafaza etmelerini tembih etmiātir.19 Bu, Hz. Peygamber’in ilim ile iman arasndaki baþntya dikkat çekmesi bakmndan önem taāmaktadr. Hz. Peygamber yoþun ve titiz bir çalāma sonunda, câhiliye örf ve adetleri üzerine yaāayan bir toplumun fertlerini eþitmiā ve o fertlerden yepyeni bir ÿslâm toplumu oluāturmuātur. Bu muazzam dönüāüm, eþitim-öþretim sayesinde mümkün olmuātur. Onun eþittiþi topluluþun içinden hâfzlar, kraat alimleri, hâkimler, valiler, ülkeler fetheden ordu komutanlar, devlet adamlar ve devlet baākanlar yetiāmiātir. Āüphesiz Hz. Peygamber eþitim ve öþretimi, kendi döneminin fizikî āartlar, ihtiyaçlar ve metotlar çerçevesinde gerçekleātirmiātir. Öþretim mekanlar, konular, metotlar, günümüzde bile on-yirmi yl ve hatta daha ksa süre zarfnda deþiāebilmektedir. Bu durumda Hz. Peygamber’in eþitim-öþretim konusunda her zaman geçerliliþini koruyabilecek evrensel nitelikteki uygulamalar bizim için önemlidir. Bu hususlar da āu āekilde sralayabiliriz: Okumaya, yazmaya önem vermesi; Eþitimde āiddete yer vermemesi; Āayet öþrettiþi konular pratiþe yönelik ise söylediþini önce kendisinin uygulamas veya uygulamal bir āekilde öþretmesi; Bir konuyu iyice hazmetmeden diþerine geçmemesi (on âyeti iyice hazmettirmeden diþer on ayete geçmediþi rivayet edilmektedir);20 Öþrencileri bktrmamas, usandrmamas; Öþrettiþi kimselerin yaān, kapasitesini, bilgi ve kültür seviyelerini dikkate almas; Ortaya soru atarak dikkatleri toplamas ve daha sonra da cevaplamas; Zekâ geliātirme yoluna gitmesi (bilinen bir hususu bilmece tarznda sormas gibi); Topluma arz ettiþi bir hükmü daha iyi anlaālabilmesi için gerekli gördüþü durumlarda sebep ve gerekçesiyle birlikte anlatmas; Konuyu örneklerle ve benzetmelerle, gerekirse jest ve mimiklerini de kullanarak ve hatta āekil çizerek sunmas; Srf tartāmak, çekiāmek, inat için ve gereksiz āeyleri sormak dānda, soruya teāvik etmesi ve sorular ikna edici bir āekilde cevaplamas; Sahabeyi alātrmak için baz sorular ve meselelerin çözümünü, hatta bazen kendi huzurunda bile onlara havale etmesi; bu suretle onlara deþer verdiþini 19. 20. Buhârî, I, 30. ÿbn Hanbel, V, 410. 321 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 321 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ortaya koymas, kiāiliklerinin ve sorumluluk bilinçlerinin geliāmesine katkda bulunarak geleceþe hazrlamas; Sorduþu soruya doþru cevap alnca teāvik ve taltif için, takdirlerini açkça belirtmesi; Lüzumu halinde tekrardan kaçnmamas; Bazen anlatacaþ konunun özetini verip daha sonra açklamaya geçmesi; Gerekli durumlarda yazdrarak öþretmesi vb.21 3- Aile Aileyi saþlkl toplumun esas kabul eden Hz. Muhammed (s.a.s.), evliliþi kolaylaātrp özendirmiā, bugün bilinen tarzn dāndaki nikah āekillerini kaldrmātr. Gayri meārû birleāmeleri yasaklamā; bu konudaki prensiplere riayet etmeyenler için cezalar tertip edilmiātir. Eskiden kadn ancak çocuk doþurduktan sonra aileye dahil edilirken, bu defa nikahla dahil edilmiātir. Anne-baba haklar ve anne-babann çocukla ilgili hak ve görevleri belirlenmiātir. ÿslâm’n ilk yllarnda örfün devam olarak bir süre varlþn koruyan evlatlk kurumu Medine döneminde nâzil olan ve Allah’n evlatlklar öz oþullar olarak tanmadþn bildiren âyetle22 kaldrlmātr. Devamndaki âyetle de evlatlklarn asl babalarna nisbet edilmeleri emredilmiātir.23 Evlatlk kurumunu yaāatan etkenlerden birisi olan kimsesiz çocuklarn bakm ve gözetimine özen gösterilmiā, devlet gelirlerinden yetimlere pay ayrlmā, devletin yannda bu çocuklarn bakm ve gözetimi konusunda akrabalara da görevler yüklenmiātir. Böylece ailenin daþlmamas yönündeki iradesini ortaya koymuātur. Evlatlk iliākisinin evliliþe engel oluāu kaldrlmātr. Ailede kadn, kocas karāsnda baþmsz kiāiliþe sahiptir; ekonomik bakmdan da baþmszdr. Hz. Peygamber kadnlar erkeklerin mülkiyetinde olan bir mal veya köle deþil, ayn haklara sahip kimseler olarak kabul etmiātir. Erkek ailenin reisidir; ancak kadn üzerinde mutlak hâkim, zorba veya despot deþildir. Kadna haklar verilmiā, miras hakk tannmātr. Kocas, hanmn haklarndan mahrum brakamaz; onun karāsnda kadn, zavall bir mahkum deþildir. Eskiden saysz kadnla evlenmek serbest idi. Aile esas itibaryla tek evlilik üzerine kurulmakla birlikte, belirli durumlarda kocann dörde kadar evlenmesine izin verilmiātir. Bu son durum, yani çok kadnla evlenme bir emir deþil, farz deþil, 21. 22. 23. Bu hususlarla ilgili ayrntl bilgi ve örnekler için bk.: Ebû Gudde, Hz. Muhammed ve Öþretim Metodlar, çev. Enbiya Yldrm, ÿstanbul 1998. Ahzâb Sûresi 4. Ahzâb Sûresi 5. 322 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 322 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler belirli āartlarda baāvurulan bir ruhsattr. Nitekim bu tür bir evliliþe izin veren Nisâ Sûresinin 3. ayetinde çok kadnla gerçekleātirilecek evlilikle, hanmlar arasnda eāitlik ve adalet saþlanamayacaþndan korkuluyorsa bir tek kadn nikahlamakla yetinilmesi gerektiþi belirtilmiā ve tek hanmla evlilik teāvik edilmiātir. Çok evliliþi ilga etmiā ve dörtle snrlamā olan ÿslâm, bunu da ne sürekli devam ettirmek ve ne de toplumda yaygn hale getirmek istemiātir.24 Nikah akdi tek tarafl olarak erkeþin iradesiyle deþil; iki tarafl irade ile oluāan bir akittir. Aile müessesesi sevgi, āefkat ve merhamet üzerine kurulmuātur. Çeāitli sebeplerle çocuklarn öldürülmeleri yasaklanmātr. Kz çocuklarna aile içinde itibar kazandrlmā ve onlar diri diri topraþa gömme âdeti (ve’d) āiddetle yasaklanmātr. Kur’ân- Kerim’de eāler, ana-baba ile çocuklar ve yakn akrabalar arasndaki iliākileri düzenleyen ve aileyi koruyan esaslar mevcuttur. 4- Bayram Kutlamalar, Eþlence ve Düþünler Toplum ve birey düzeyinde meārû ölçüler çerçevesinde eþlenmenin bir ihtiyaç olduþuna inanan Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra, bura sakinlerinin ylda iki bayram kutladklarn gördü. “Allah sizin için o iki günü daha hayrl iki günle, Kurban ve Ramazan Bayramlar ile deþiātirmiātir”25 buyurdu. Hz. Peygamber meārû olan bayram āenliklerine izin vermiātir. Düāman saldrs bulunmadþ zamanlarda bayram boyunca silahla evden çklmasnn, klç ve diþer silahlarn taānmasnn yasaklandþna dair rivayetler vardr.26 Muhtemelen bu yasaklar, dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle özellikle kalabalk yerlerde ve dar yollarda meydana gelebilecek kazalarn meydana gelmesine ve bayramn huzurunu bozabilecek olaylarn çkmasna frsat vermemek amacn taāyordu. Peygamberimiz, cahiliye döneminin hurâfeye dayal ve tevhid inancna aykr geleneklerine ve bayram kutlamalarna müsade etmemiātir. Bilmeden bu tür taleplerde bulunan Müslümanlara da kesin bir āekilde ret cevab vermiātir. Huneyn Savaā’na giderken baz Müslümanlar, yolda yeāil ve büyük bir aþaç görürler. Müāriklerin her yl gelip silahlarn dallarna asarak yannda kurban kestikleri, bir gün kalp āenlik yaptklar, Mekke yaknlarnda Zâtu Envat denilen aþaç gibi bir aþaç tahsis etmesini Hz. Peygamber’den isterler. Peygamberimiz “Allahü Ekber! Muhammed’in nefsi elinde bulunan Allah’a andolsun ki, Musa’nn kavminin Musa’ya dediþi gibi dediniz” der ve Kur’an- Kerim’den “Onlar “ Onlarn nasl tanrlar varsa sen de bize öyle bir tanr yap demiālerdi. Musa da ‘Siz cahil bir 24. 25. 26. Hamidullah, ÿslam Peygamberi, II, 728. ÿbn Hanbel, III, 103. Buhârî, II, 6; Zebîdî, III, 205. 323 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 323 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji topluluksunuz’ demiāti”27 mealindeki âyeti okur. Bunun cahiliye döneminin bir geleneþi olduþunu söyler ve “Sizden öncekilerin geleneþini mi izleyeceksiniz” der.28 Dinî ve sosyal olmak üzere iki yönü bulunan Ramazan ve Kurban Bayram kutlamalar Asr- Saadet’de musallâ (namazgâh) ad verilen geniā bir alanda kadnlarn ve genç kzlarn da katldklar bayram namaz ile baālard. ÿlk defa bayram namaz musallâda hicretin ikinci ylnda, Kurban Bayramnda Zilhicce aynn onuncu günü klnmātr.29 Hz. Peygamber musallada kurbann keserdi. Bayramlarn kalabalkla ve büyük bir coāku içinde kutlanmasn arzu ederdi. Hatta kimseye zarar verme sözkonusu olmadþ durumlarda silahlarla folklor gösterilerine dahi izin verirdi. Mescid-i Nebevî’nin toprak zemini üzerinde bir grup Habeālinin oynadþ mzrak-kalkan oyunlarn hanm Hz. Aiāe ile birlikte seyretmiātir. Ayrca, kendisi seyretmemekle birlikte, Hz. Aiāe’nin yannda câriyelerin def çalp oynamalarna izin vermiātir. Hz. Peygamber’in Ramazan Bayramlarnda namazgâha çkmadan önce hurma yeme âdeti bir sünnet telakki edilmiā; bu anlayā, bayramlarda tatl ikram geleneþini doþurmuātur. Tebrikleāme de vard. ÿlk Müslümanlarn, muhtemelen, Hz. Peygamber’in “Allah’m! Muhammed’den, Muhammed ailesinden ve Muhammed ümmetinden kabul et”! demesinden mülhem olarak “Allah bizden ve sizden kabul etsin” duasyla tebrikleātikleri rivayet edilmektedir.30 Hz. Peygamber zamanndaki eþlencelerden birisi de hayvan yarālar idi. Burada sözkonusu olan, birbirinin hayatna kastedecek veya yaralayacak āekilde dövüātürülmesi caiz olmayan hayvanlarn yarātrlmasdr. Bu hayvanlar da at, katr, deve gibi binek hayvanlardr. Hz. Peygamber bu yarālar teāvik etmiātir. Yarālarn mesafesi, idmansz atlar için yaklaāk 1600 m. uzunluþunda, Seniyyetü’l-Vedâ ile Benî Züreyk Mescidi aras; özel olarak yarāa hazrlanmā atlar için ise, yaklaāk 10 km. uzunluþunda, Hafyâ ile Seniyyetü’l-Vedâ aras idi.31 Bu yarālar bizzat Hz. Peygamber’in öncülüþünde yaplyor ve yarā kazananlar ödüllendiriliyordu. Muhtemelen bu yarālara kadn-erkek, çocuk-genç-ihtiyar herkes seyirci olarak katlyor, yarān heyecann yaāayarak ferahlyordu. Bunun yannda koāular yapldþ da bilinmektedir. Ok atma da savaāa hazrlk yannda, önemli bir eþlence vastasyd. Düþün, bayram, sefere çkā, ticâret kervanlarn karālama ve uþurlama zamanlarnda çalg ve davul çalnmas âdet idi. Bunun 27. 28. 29. 30. 31. A’râf Sûresi 138. Vâkdî, III, 890-891; ÿbn Hiāâm, II, 442. Taberî, II, 481. Buhârî, II, 2-12; Zebîdî, III, 151-206. Tirmizî, IV, 205; Nesâî, VII, 225-226. 324 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 324 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler dānda eþlence vastalar arasnda yüzmek; çeāitli harp oyunlar oynamak ve seyretmek; avlanmak; güreāmek ve güreā seyretmek saylabilir. Hz. Peygamber, nikahn gizli tutulmayp duyurulmasn, çalg çalnp āarklar söylenerek kutlanmasn tavsiye ederek düþün eþlencesini de tasvip etmiātir. Davetlilere ikramda bulunmuā ve bunu tavsiye etmiātir. Hz. Peygamber, insanlarn biyolojik ve sosyal yöndeki istek ve ihtiyaçlarn çok iyi biliyordu. Meārû zemin içinde ve aārlþa kaçmadan, normal bir āekilde eþlence ihtiyacnn karālanmasna izin veriyordu. Eþlencenin dinen caiz olmayacaþ āeklinde kanaate sahip olanlar vard. Hz. Peygamber, konuyu yeterince takdir edemeyip karā çkan bu gibi kimseleri, ikaz ediyor, “Onlara iliāmeyin, bu günler bayram günleridir” diyordu.32 Ancak kutlamalarda haram ve harama yol açan āeyler kesinlikle bulunmadþ ve buna izin verilmediþi bir gerçektir. 5- Tp ve Saþlk Tarih boyunca insanla birlikte hastalk da bulunmuā ve bununla mücadele için tp ilmi geliāmiātir. Cahiliye döneminde Hicaz’da Hâris b. Kelede gibi ÿran’da tahsil yapmā tabipler bulunmakla beraber, Araplar arasnda yanlā ve bâtl tbbî telakkiler çok yaygnd. Mesela ylan sokmuā bir kimseyi zehirin vücuda yaylmamas için uyutmazlar; üstüne baāna ziller takarlard. Āaālþ, hastay deþirmen taāna baktrarak tedavi etmeye çalārlard. Vebadan korunmak için merkep gibi anrrlar, hastalar kâhinlere götürürler, büyü yaparlard. Tapnaklara kurban keserler ve bu suretle hastalarn vücuduna girmiā āeytanlarn çkacaþna inanrlard... Hz. Peygamber bu tür yanlā, bâtl ve deþeri olmayan, hurafelere dayal anlayā ve tedavi usullerini kaldrd. Tbba yeni bir anlayā getirdi. Her hastalþn bir çaresi olduþunu bildirerek, tedavi yollarnn araātrlmasn teāvik etmiātir. Tabip olmayanlarn hasta tedavi etmeleri halinde, hastalarn uþrayacaþ zararn onlara ödetilmesi gerektiþini bildirmiātir. Hasta olunduþunda uzman (hâzk) hekime müracaat etmeyi ve cahil tabiplerden yüz çevirmeyi tavsiye etmiātir. Bulaāc hastalklara karā korunmak, salgn hastalk bulunan mahalle girmemek, bu tür hastalþn bulunduþu yerden dāar çkmamak, vücut, el ve diā temizliþine dikkat etmek, ki, vefat etmeden önceki hastalþ esnasnda bile diā temizliþine önem vermiā ve misvak kullanmay ihmal etmemiātir,33 yiyecek ve çevre temizliþine önem vermek, yiyecek ve içeceklerde orta yolu korumak; yemekten önce ve sonra elleri ykamak; hastalannca tedavi olmak, hastalara çeāitli tedavi usulleri tarif 32. 33. Buhârî, II,3, 11; Zebîdî, III, 151, 203. ÿbn Sa’d, II, 233-234. 325 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 325 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ederek bir ilaç telakkisi oluāturmak, ilaç kullanmak, kan aldrmak... gibi hususlar Hz. Peygamber’in uyguladþ koruyucu ve tedavi edici tbbî metodlardr. Hz. Peygamber’in tbba dair hadislerinin bir ksm genel tp konularna, bir ksm koruyucu hekimliþe ve diþer bir ksm da tedavi etmeye dair ilaç tariflerinden ibarettir. Bu hadislerin çoþu, o dönemde Arap Yarmadas’ndaki yanlā tbbî uygulamalar düzeltmek ve tbba yeni bir hüviyet kazandrmak gibi önemli bir rol oynamātr. Ortaçaþa hakim olan bir ÿslâm tbbnn doþmasna zemin teākil etmiātir. Ebû Bekir Râzî ve ÿbn Sînâ ile bunlardan sonra gelen meāhur tabiplerin bilimsel açklamalarnn en baāta gelen kaynaklar Kur’an- Kerim’in tp ile alakal ayetleri ile Hz. Peygamber’in ayn konudaki hadisleridir. Meāhur muhaddisler eserlerinde Hz. peygamber’in tp ile ilgili hadislerine yer vermiāler, hatta bu konuya “Kitâbü’t-Tb” ad altnda özel bölümler ayrmālardr. Bunlarn dānda ayrca “Tbb- Nebevî” ad altnda müstakil eserler kaleme alnmātr. Koruyucu ve tedavi edici hekimliþe ait hadislerden bazlar āunlardr: “Kim, bilgisi olmadþ halde hekimlik yapmaya kalkārsa sebep olacaþ zarar öder”.34 Sa’d b. Ebû Vakkas hastalandþnda Hz. Peygamber onu ziyarete gitmiā ve “Hâris b. Kelede’yi çaþrn. O iyi bir hekimdir. Seni tedavi etsin” buyurmuātur. “Allah, verdiþi derdin āifasn da verir”.35 “Bir yerde veba olduþunu iāitirseniz oraya girmeyiniz. Bulunduþunuz yerde veba ortaya çkarsa oradan ayrlmaynz”.36 “Size ne oluyor ki, diāleriniz sararmā olduþu halde yanma geliyorsunuz. Misvak kullannz”.37 6- Edebiyat a- Hitabet Hitabet, Hz. Peygamber’in insanlar ÿslâm’a davet ve muhataplarn ikna etmek için baāvurduþu bir yoldu. Onun hitabelerinin bir ksmn cuma ve bayram günleri gibi muayyen zamanlarda yaptþ hutbeler, diþer ksmn da belirli bir vakte baþl olmayan konuāmalar oluāturmaktadr. Bir açklama yapmann faydal veya zaruri olduþu zamanlarda, mesela savaālardan önce orduya hitabesi; bildi34. 35. 36. 37. ÿbn Mâce, II, 1148. Buhârî, VII, 12. Buhârî, VII, 21. Tbb- Nebevî hakknda bk. Buhârî, VII, 2-33 Ebû Dâvud, IV, 192-242; Tirmizî, IV, 381-413; ÿbn Mâce, II, 1137-1176; Mahmut Denizkuālar, Kur’an- Kerim ve Hadislerde Tp, ÿstanbul 1990. 326 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 326 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler rilmesi gereken bir mesele ortaya çktþnda, onlar aydnlatmak amacyla; bir soru sorulduþunda; sohbetler ve münâzaralar (mesela Necran Hristiyanlaryla yaplan münâzara gibi), ikinci ksmda mütâlaa edilebilir. Peygamberliþinin ilk yllarnda Safâ tepesinde Mekkelilere hitaben yapmā olduþu ve özü itibaryla Allah’tan baāka ilah bulunmadþn ifade ettiþi konuāma, onun hitabetinin ilk örnekleri arasnda yer almaktadr. Peygamberimizin tebliþ görevinde hitabet bir gaye deþil, araçt. Bu bakmdan konuāmalarn sâde bir dille yapmā, sözlerini edebî ve aþr ifadelerle süslemek gereþini duymamā, sanat kaygs taāmamātr. Hiçbir edebî yarāmaya katlmamātr. Temîm kabilesi tarafndan yaplan bir hitabet yarāmas teklifini kabul etmemiā ve konuāmamātr.38 Hz. Peygamber’in hutbelerinin çoþu “el-Hamdü lillâhi Nahmedühû ve Nestaînühû...” (Hamd Allah’a mahsustur, O’na hamdeder ve O’ndan yardm isteriz), “el-Hamdü lillâh bi-Hamdihî”(O’na hakkyla hamdederim), bir ksm da “Ûsîküm ÿbâdallah bi-Takvallah”(Ey Allah’n kullar! Size Allah’a karā gelmekten saknmay tavsiye ederim) cümleleriyle baālar. Hamdü senâdan sonra “Eyyühen-nâs” (Ey insanlar!) cümlesiyle devam eder. Onun “Ey insanlar!” āeklinde hitap etmesi, mesajnn evrenselliþini de ortaya koymaktadr. Her hutbesinin baānda “el-Hamdü lillah” kelimesi bulunurdu. Ancak bayram hutbelerine tekbirle baālard.39 Hz. Peygamber’in hitabeleri, putperestliþi ve her türlü Câhiliye inancn terketmeye çaþr, tüm insanlar karanlktan aydnlþa çkaracak ÿslâm’a davet, ÿslâm inançlarnn güzelliþi, insanlarn dünya ve ahirette mutluluþa eriāmelerinin yollar ve cihadn fazileti gibi konular içermektedir. Vedâ haccnda yaptþ konuāma çok meāhurdur. Bu konuāmann içerdiþi hususlar ana hatlaryla ilgili konuda vereceþimiz için burada tekrar etmek istemiyoruz. Hz. Peygamber’in hutbelerinin, toplumun maddî ve manevî ihtiyaçlaryla yakndan ilgili, kiāisel ve toplumsal problemlerin çözümüne yönelik olduþu görülmektedir. O, hutbelerini genellikle ksa tutmuā ve bunu tavsiye de etmiātir.40 Peygamberimiz konuāurken sesini dinleyicilerin saysna, durumuna ve konuya göre ayarlard. Dinleyicilerin az olduþu ve özellikle sohbet tarznda yaptþ konuāmalar oturarak yapard. Gerektiþinde sesini daha iyi duyurabilmek için konuāurken ayaþa kalkar, konuātuþu yere, zaman ve zemine göre minberde, bineþinin veya yüksek bir kayann üzerinde hitap ederdi. Bu, hem dinleyicilerin kendini görmesi ve hem de sesini duyurabilmesi amacna yönelikti. Safâ tepesinde halka hitap ederken oradaki en yüksek kayann üzerine çkmātr. Mekke’nin 38. 39. 40. ÿbn Hiāâm, IV, 207-212. ÿbn Kuteybe, Uyûnu’l-Ahbâr, II, 231. Hanbel, IV, 263, 320; Müslim, I, 594. 327 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 327 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Fethi’nde de Kâbe’nin merdivenine çkarak konuāmuātur. Veda Hutbesi’ni ve Mina’daki konuāmasn devesinin üzengileri üzerinde yükselerek yapmātr. Hz. Peygamber gerektiþinde konuāmasn çeāitli jest ve mimiklerle desteklerdi. Bakālaryla dinleyicileri devaml kontrol altnda bulundururdu; konuāurken tek bir fert veya noktaya bakmazd. Sözü gereþinden fazla uzatmazd. Yazl metne dayanmadan irticâlen konuāur, buna raþmen bocalama, kekeleme, sözün devamn getirememe gibi olumsuz durumlarla karālaāmazd. Sorulara her zaman ve her yerde açkt; camide, evinde, yolda, minberde, konuāma esnasnda, yolculukta, gece vaktinde hasta iken veya kalabalþn içinde sorulan sorular geri çevirmezdi. Çünkü soru soran kiāi, o esnada öþrenmeye hazr durumdadr; sorular geçiātirme yoluna gitmez, cevabn bir an önce bitmesini deþil de, sorann tatmin olmasn düāünürdü. Vahiy yoluyla cevaba hazrlkl deþilse, vahyin gelmesini bekleme yolunu tercih ederdi. Kendisiyle konuāan herkesi sözlerini bitirinceye kadar dinlerdi. Fasih konuāurdu; bu özelliþini de büyük ölçüde çocukluþunu sütannesi Halime’nin kabilesi arasnda geçirmesine borçludur. Halime’nin kabilesi olan Sa’doþullar, Arap Yarmadas’nn en fasih konuāan kabilelerinden biri idi. Hz. Peygamber az sözle çok anlam ifade etme yeteneþine sahipti. Onun veciz sözlerini ve veciz konuāma özelliþini ifade eden “Cevâmiu’l-Kelim” tabiri bizzat kendisi tarafndan, kendi özelliþi olarak kullanlmātr.41 Nitekim kaynaklarda onun cevâmiu’l-kelim niteliþine sahip pek çok hadisi vardr.42 Sahâbe içinde de güçlü hatipler vard. Çeāitli kabilelerden gelen heyetler Hz. Peygamber’in huzurunda konuāma yaptklarnda Hz. Peygamber bazen onlara cevab kendi adna sahabe içindeki hatiplere verdirirdi. Bu hatiplerden Sâbit b. Kays, “Peygamber’in hatîbi” diye anlr.43 b- Āiir ÿslâm’n doþduþu srada Arap toplumunda āiirin hayâtî tesiri ve öneminden giriā ksmnda bahsetmiātik. Āiir, ÿslâm’dan sonra Müslüman-müārik iliākilerin- 41. 42. 43. Buhârî, IV, 12; VIII, 76. Bu konuda bk. M. Yaāar Kandemir, “Cevâmiu’l-Kelim”, DÿA, VII, 440. Hz. Peygamber’in hitabeti ve hutbeleri için āu eserlere baklabilir: Câhz, el-Beyân, , I 302-304; II, 31-45; A. Zeki Safvet, Cemheretü Hutabi’l-Arab; Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, II,114121; Ahmet Lütfi Kazanc, Peygamber Efedimizin Hitabeti, ÿstanbul 1980; Muhammed Halîl elHatîb, Hutabi’r-Rasûl, Kahire 1983; Talat Koçyiþit, ÿslâmî Davetin Mahiyeti ve Hz. Peygamber’in Hutbeleri, Ankara 1994; Hasan Ali Görgülü, “Hz. Peygamber’in hutbede izlediþi metod ve Günümüzde hutbe uygulamalar”, Süleyman Demirel Üniversitesi ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, say 3, ÿsparta 1997, s. 175-235; Hüseyin Elmal, “Hitabet- Arap Edebiyat”, DÿA, XVIII, 158-159 Mustafa Baktr, “Hutbe”, DÿA, XVIII, 425-428. 328 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 328 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler de de bu önemini korumuātur. Müārikler, Hz. Peygamber’i “Mecnun bir āâir”44 olmakla itham etmiālerdi. Kur’an bu iddiay reddetmekte ve onu tanyan müāriklerin samimi olamayacaklarn belirtmektedir. Halbuki Hz. Muhammed (s.a.s.) āâir deþildi. Nitekim Kur’an’da “Biz ona āiir öþretmedik. Zaten ona yaraāmazd da”45 buyrulur. Müāriklerin ithamlar üzerine Kur’an- Kerim’de müārik dönemin āâirleri, āiirleri ve onlara uyanlar āu ayetlerle kötülenmiātir: “Āâirlere gelince, onlara da sapklar uyarlar. Onlarn her vadide baāboā dolaātklarn ve gerçekte yapmadklar āeyleri söylediklerini görmedin mi?”46 Ancak daha sonra bu āâirlerden “ÿman edip iyi iāler yapanlar, Allah’ çok çok ananlar ve hakszlþa uþratldklarnda kendilerini savunanlar...”47 istisna edilmiālerdir. Yani kötülüþü ifade etmeyen ve iyi maksatla kullanlan āiir, önceki ayette kötülenen āiirden ayr tutulmuātur. Āu kadar var ki, Kur’an’da bir sanat kolu olarak salt āiir ve āair deþil, āiirin insanlar saptrc yönü eleātirilmektedir. Kur’an’n bir āiir ve Hz. Peygamber’in de bir āâir olmadþ vurgulanmaktadr. Müārikler, ÿslâm’n güçlenmesine katkda bulunacaþ endiāesiyle āairlerin Müslüman olmalarna engel olmaya çalāyorlard. Āarap, kumar ve kadna düākün olan meāhur āair A’āâ (Meymûn b. Kays), Hz. Peygamber’e övgü olarak nazmettiþi kasideyi kendisine sunmak ve Müslüman olmak düāüncesiyle 6/628 ylnda Yemen’den Hicaz’a gelir. Bunun üzerine Kureyā müārikleri endiāeye kaplrlar. Āairin zaaf noktalarn iyi bilen Ebû Süfyan, ÿslâm’n içki, kumar ve zinay yasakladþn söyleyerek onu bu ziyaretten vazgeçirmeye ve geri göndermeye çalār. Müārikler ayrca Müslümanlar yaknda maþlup etmelerinin ihtimal dahilinde olduþundan bahsederler. Āayet Müslümanlar maþlup edemezlerse bir yl sonra tekrar gelebileceþini āaire söylerler ve kendisine yüz deve hediye ederek geri gönderirler. Fakat A’āâ, köyüne yaklaātþ srada atndan düāerek ölür.48 ÿslâm, mûskî ve āiiri temelden yasaklamamā; bunlar insanlar kötü yollara sevkeden bir mahiyet aldklar zaman zararl bulmuātur. Hz. Peygamber, ahlâkszlþa yol açan, kargaāa meydana getiren āiirlere karā sahâbîleri uyarmātr. Peygamberimiz genelde āiirde hikmet aranabileceþini āu sözüyle açklamātr: “Baz āiirler var ki hikmettir”.49 Hz. Peygamber, baz āairlerin āiirlerinden beþendiþi msralar, kendi ifadeleri arasnda aynen tekrarlamātr. Meselâ ünlü āair Lebîd’in bir beyti için āöyle bu44. 45. 46. 47. 48. 49. Sâffât Sûresi 36. Yâsin Sûresi 69. Āuarâ Sûresi 224-226. Āuarâ Sûresi 227. Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, I, 337. Buhârî, VII, 107; ÿbn Mâce, II, 1236-1237. 329 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 329 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji yurmuātur: “Āâirin söylediþi en doþru söz, Lebîd’in ‘Allah’tan baāka her āey bâtldr’ ifadesidir”.50 Yine Hz. Peygamber, Müslüman olmayan āâirlerin bile nezih āiirlerini sahâbîlerden dinlediþi zaman āiirin muhtevasn beþendiþini ifade etmekten geri kalmamātr. Meselâ ÿslâm dönemine yetiāen ve fakat Müslüman olmayan Ümeyye b. Ebu’s-Salt’n āiirini dinleyince “Ümeyye az daha Müslüman oluyordu”,51 “Ümeyye’nin dili iman etmiā, fakat kalbi küfürden kurtulamamātr”52 buyurmuātur. Hz. Peygamber ve Müslümanlar hem Mekke ve hem de Medine döneminde müāriklerin fiilî saldrlarnn yannda sözlü saldrlarna da maruz kalyorlard. Sözlü saldrlarn baānda Ebû Süfyan b. Hâris, Abdullah b. Ziba’râ, Drâr b. Hattâb, Hübeyre b. Ebû Vehb ve Ebû Azze gibi Kureyāli; Ümeyye b. Ebu’sSalt, Enes b. Züneym gibi diþer kabilelere mensup müārik āairlerin hücumlar yer almaktayd. Āiirle yaplan bu hücumlara ayn yöntemle karālk vermenin gerekli olduþu kanaatine varan Hz. Peygamber, Müslümanlardan bu konuda kendisine yardmc olmalarn istemiātir. Bu isteþi Hassân b. Sâbit, Ka’b b. Mâlik ve Abdullah b. Revâha yerine getirmiālerdir. ÿbn Hiāâm’n es-Sîretü’n-Nebeviyye adl eserinde, Bedir, Uhud ve Hendek savaālar, Mekke’nin Fethi ve Huneyn Savaā’ndan sonra hem müārik āairler ve hem de Müslüman āairler tarafndan karālkl atāmalar āeklinde söylenmiā āiirler geniā yer tutmaktadr.53 Hz. Peygamber döneminde āiir ÿslâm’ tebliþ arac olarak da kullanlmātr. Hassân b. Sâbit’in câhiliye döneminin olumsuz deþer yarglarn ve kabilecilik saplantlarn dile getiren hicivleri son derece etkili olmuātur. Hassân bu konuda azimli ve iddialyd. Hz. Peygamber, āiirleriyle ÿslâmiyete büyük hizmetlerde bulunan Hassân b. Sâbit’i övücü sözler söylemiātir. Yahudi āâir Ka’b b. Eāref, Bedir Gazvesi’nin ardndan Mekke’ye giderek bu savaāa katlan ve ölen müārikler için söylediþi āiirlerle Kureyā’in intikam duygularn tahrik etmiāti. Bunun üzerine Hassân b. Sâbit, Ka’b b. Eāref ve onu evlerinde misafir edenler hakknda āiirler söylemiātir. Bu āiirler o derece etkili olmuātur ki, artk hiç kimse Ka’b’ evinde misafir etmeye cesaret edememiātir. Abdullah b. Revâha da sanatn, Hz. Peygamber’i ve ÿslâm dinini savunmak ve müārikleri hicvetmek yolunda kullanmātr. Hassân b. Sâbit ve Ka’b b. Mâlik āiirlerinde Kureyā müāriklerini, kabîlevî ve āahsî kusurlar ile kötülerken, Abdullah b. Revâha onlar imanszlklar ve srarl küfürlerinden dolay yermiātir. Hz. Peygamber onun āiirleri hakknda da övücü sözler söylemiātir. Müslümanlar umre maksadyla Mekke’ye girerken Abdullah b. Revâha “Ey kâfirler! Çekilin 50. 51. 52. 53. Buhârî, VII, 107. Müslim, II, 1768. ÿbn Kuteybe, eā-Āi’r ve’ā-Āuarâ, s. 300. ÿbn Hiāâm, II, 9-43, 129-168, 254-273, 459-482. 330 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 330 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Resûlüllah’n önünden!” diye baālayan āiiri söylerken Hz. Ömer onu susturmak istemiātir. Fakat Hz. Peygamber hemen müdahele ederek “Karāma yâ Ömer! ÿbn Revâha’y kendi haline brak. Zira onun söylediþi āiirin kâfirler üzerindeki tesiri okun tesirinden çok fazladr!”54 buyurmuātur. Mekke’nin Fethi’nde Abdullah b. Ziba’râ ve Enes b. Züneym gibi o zamana kadar müārikler safnda yer almā olan āairler, önce hayatlarndan endiāe ederek kaçmālar; ancak daha sonra Hz. Peygamber’in huzuruna gelerek Müslüman olmuālardr. Bundan sonra da Hz. Peygamber’i öven ve ondan özür dilediklerini ifade eden āiirler yazmālardr. Ünlü āâir Ka’b b. Züheyr, Medine’de Resûlüllah’n önüne gelerek Müslüman olmuā ve “Bânet Suâd” veya diþer adyla “Kasîde-i Bürde”yi okumuātur. Ka’b b. Züheyr bu kasidesinde Suâd adn verdiþi sevgilisinin hasretinden duyduþu elemleri ifade eder, onun güzelliþini ve peāinden nasl koātuþunu dile getirir. Sözü Hz. Peygamber’e getirerek onun yüksek meziyetlerini anlatr. Ondan özür diler, baþālanmasn ister. Resûlüllah son derece duygulanr, srtndaki hrkay çkarr ve Ka’b’a hediye eder.55 Mukaddes emanetler arasnda yer alan ve bugün ÿstanbul’da Topkap Saray müzesinde muhafaza edilmekte olan “Hrka-i Saadet” budur.56 7- Yaz ÿslâmiyet, daha ilk nâzil olan ayetten itibaren yazya önem vermiātir. Kur’an- Kerim’de yaz malzemesi olan kaleme ve onunla yazlanlara and içilmiātir.57 Kaþda,58 yazl metinlere59 de deþer verilmiātir. Yukarda da deþindiþimiz gibi, Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde yaznn önemli bir yeri vardr. O, bilginin yaz ile tespit edilmesini emretmiā, çocuklara okuma yazma öþretmenin babalarn görevi olduþunu bildirmiātir. Okuma yazmay sahâbe arasnda teāvik etmiā ve yaymaya çalāmātr. ÿlk nazil oluāundan itibaren ayetleri yaz ile kaydettirmiātir. Hz. Peygamber’in Kur’an ayetlerini kaydeden, çeāitli antlaāmalar kaydeden, mektuplar kaleme alan ve diþer yaz iālerini yürüten katipleri vard. O, antlaāmalar yaz ile kaydettirmiātir. Komāu ülkelerin hükümdarlarna ve kabilelere mektuplar göndermiātir. Döneminde okur yazar says artmātr. O dönemden itibaren ÿslâm dünyasnda yaz geliāmeye ve yaylmaya baālamātr. Araplar arasnda kitâbî nesir geliāmiātir. Bedir Savaā’nda 54. 55. 56. 57. 58. 59. Tirmizî, IV, 139. ÿbn Kuteybe, eā-Āi’r ve’ā-Āuarâ, s. 80-82. Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, II, 46-53, 83-88; M. Nihad Çetin, “Āiir”, ÿA, XI, 530-542. Kalem Sûresi 1. En’âm Sûresi 7. Abese Sûresi 13. 331 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 331 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Müslümanlarn eline esir düāen müārik askerlerden okur-yazar olup da kurtuluā fidyesi verecek paras bulunmayanlarn, on Müslüman çocuþuna yaz öþretmek suretiyle serbest braklmā olduklarn daha önce kaydetmiātik. O dönemde ve daha sonralar yaz malzemesi olarak taā ve tahta levhalar, kemikler ve kumaālar, deri ve parāömen ve papirus kullanlmātr. Hz. Peygamber’in Arap yazsnn geliāmesine katkda bulunduþu da bilinmektedir. Arapçada birbirine benzeyen baz harflerin noktalarnn konulmaya baālanmasnn cahiliye dönemine uzandþ söylendiþi gibi, Hz. Peygamber zamannda konulduþu da söylenmektedir. Nitekim o, kâtiplerinden Muaviye’ye harflere onu temsil eden noktalar koymasn (rakā) tavsiye etmiātir.60 8- Çevre Ftrat ve tabiat üzerinde srarla duran, Yaratan ve yaratlan ile uyumlu bir āekilde yaāamay tavsiye eden Hz. Peygamber’in çevrecilik ile ilgili o kadar güzel tavsiyeleri ve tatbikat vardr ki, hepsi bugün dünyadaki çevrecilerin çevre meselesinin çözümü için getirdikleri önerilerle benzerlik ve aynîlik arzetmektedir. Hz. Peygamber, doþal çevrenin korunmas ve insann içinde yaāamak zorunda olduþu yakn maddî ve manevî çevresinin nasl olmas gerektiþi konusunda baz faaliyetlerde bulunmuātur. Hz. Peygamber insanlar aþaç dikmeye ve mevcut aþaçlar korumaya sevketmiātir. Onun aþaç dikmeye sevkeden, aþacn çevre ile ilgili ve ekonomik deþerini gösteren pekçok hadisi vardr.61 Baz aþaçlara ve özellikle hurma aþacna özel bir ilgisi olduþu bilinmektedir. Hz. Peygamber, bizzat kendisi aþaçlandrma faaliyetlerinde bulunmuātur. Ormanlar te’sis etmiā, mevcut ormanlar korumaya önem vermiātir. Bir defada beā yüz hurma aþac dikmiātir. Eski bir orman yeri olan Zurayb mevkiini yeniden ormanlaātrmātr. Bu bölge bu olaydan sonra, orman anlamna gelen “el-ýâbe” adyla anlr olmuātur. Belirli bölgeleri özel koruma altna almātr. Bunlar Harîm (veya Haram) ve Himâ, yani yasak, korunan bölgeler olarak adlandrlmātr. Buralarda aþaçlarn kesilmesini, ot yolunmasn, kuā ve diþer hayvanlarn avlanmasn yasaklamātr. Hz. Peygamber’in her zaman ve her frsatta aþaç dikmeyi tavsiye eden, aþaç dikmenin dünyevî ve uhrevî mükâfâtn dile getiren sözlerinden bazlar āunlardr: “Elinizde bir aþaç fidan varsa kyamet kopmaya baālasa bile eþer onu dikecek kadar vaktiniz varsa mutlaka dikin”.62 “Kim aþaç dikiminde bulunursa, onun için 60. 61. 62. Āevki Dayf, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, II, 129-132. ÿbn Hanbel, VI, 420. 444; Buhârî, III, 66 vd.; ayrca bk. Zebîdî, VII, 117-189. ÿbn Hanbel, III, 184, 191. 332 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 332 17.04.2012 16:04:18 Sosyal ve Kültürel Faaliyetler aþaçtan hasl olan ürün miktarnca Allah sevap yazar”.63 “Her kim, boā kuru ve çorak bir yeri ihyâ edecek olursa, bu amelinden dolay Allah tarafndan mükâfatlandrlr. ÿnsan ve hayvan ondan faydalandkça oray ihyâ edene sadaka yazlr”.64 “Müslümanlardan bir kimse aþaç dikerse, o aþaçtan yenen ürün mutlaka onun için sadaka olur. Yine o aþaçtan çalnan meyve de o Müslüman için sadaka olur. Kuālarn yediþi de sadakadr. Herkesin ondan yiyip eksilttiþi ürün de onu diken Müslümanlara ait bir sadakadr.”65 Buhârî, Sahîhinde, ekip dikme ile ilgili hadisleri ayr bir kitâb halinde derlemiātir.66 Hz. Peygamber sit alanlar da oluāturmuātur. Medine ve Taif sit alan korunmuā bölgelerden en önemlileridir. Medine āehri merkez olmak üzere her yönden bugünkü mesafe ölçülerine göre yaklaāk 32 km’lik çevresi koruma altna alnmātr. Burada aþaçlarn kesilmesini yasaklamātr.67 Taif’te oturan Sakîf kabilesinden bir heyet hicretin dokuzuncu ylnda Medine’ye gelip Müslüman olduþunda, Hz. Peygamber onlara uymalar gereken hususlar içeren bir yaz verdi. Siyâsî, sosyal ve ekonomik meseleleri içeren bu yaznn metninde çevre ile ilgili olarak, onlarn vadilerinin tümünün koruma altna alndþn, yabani aþaçlar kesmenin ve hayvanlar öldürmenin yasak olduþunu bildirdi. Hz. Peygamber Vecc Vâdisine Sa’d b. Ebû Vakkas’ korucu tayin etti.68 Tay ve Cüreā kabileleri de kendi arazilerinin koruma altna alnmasn Hz. Peygamber’den istemiāler, o da onlarn isteklerini kabul etmiātir. Görüldüþü gibi Hz. Peygamber, ancak günümüzde farkna varlan ve ihtiyacna inanlan milli park, sit alan ve yeāil alan gibi çevrecilik faaliyetlerini kendi döneminde baālatmātr. Onun bu faaliyetleri sonucu tabiatn ve yerleāim yerlerinin ekolojik yaplar korunmuātur. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de Hz. Peygamber’in tespit ettiþi sit alanlarn korumak için gayret sarfetmiāledir. Hz. Peygamber tabiatn bir parças olan bütün hayvanlar severdi. Ancak at, deve, koyun, keçi, kedi ve güvercine özel ilgisi ve merak vard.69 Çeāitli vesilelerle insanlarn hayvanlarn hayat hakkna sayg göstermesini açklamātr. ÿālerinin en yoþun olduþu bir anda bile hayvanlarn korunmas ve bakm ile ilgilenmiātir. Mekke’nin fethinde ordusuyla birlikte Mekke’ye doþru ilerlerken yol kenarnda yavrularn emziren ve onlar korumak için havlayan bir köpek 63. 64. 65. 66. 67. 68. 69. ÿbn Hanbel, V, 415. Münâvî, VI, 39. Buhârî, VI, 122. Buhârî, III, 66-74. Buhârî, II, 220. Vâkdî, III, 973. Makrîzî, s. 400. 333 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 333 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji görür. Askerlerin köpeþe ve yavrularna herhangi bir zarar vermesini önlemek amacyla önlem alr. Cuayl b. Sürâka adl sahâbîye, köpeþin karāsnda durmasn emreder. Huneyn Savaā’ndan sonra Ci’râne’de iken, Sürâka b. Mâlik, elindeki emannâme ile kendisine gelir. Havuzlarna kendi develeri için doldurmuā olduþu sulardan, çevrede otlayan yitik develerin de su içtiþini, bunun için kendisine mükâfat olup olmadþn sorar. Hz. Peygamber, her susamā canlya su vermekte ecir bulunduþunu söyler.70 Birçok hadisinde hayvanlara iyi muamele edilmesini, āefkatli ve merhametli davranlmasn, eziyet edilmemesini fazla yük yüklenmemesini onlarn bakmnn iyi yaplmasn, aāaþlanmamasn ve yaratlālarna uygun iālerde kullanlmalarn emretmiātir. Hayvanlarn yavrularn bile düāünmüātür. Keçi saþan bir adama, yavru için süt artrmasn söylemiātir. Kuā yuvalarnn bozulmasn, yumurta ve yavrularn alnmasn yasaklamātr.71 Srf zevk ve eþlence maksadyla yaplan avclþ hoā görmemiātir. Hz. Peygamber, geniā, çok odal, yüksek olmayan, geniā avlulu ve bahçeli evlerin yaplmasn tavsiye etmiātir. Meskenlerin iki kattan fazla olmasna müsade etmemiātir; hatta yüksek ināaatlara müdahele ederek yktrdþna dair rivayetler vardr. Yollar daraltmay knamātr. Seferde bile çadrlarn kurulmasna varncaya dek düzenli olmay severdi.72 70. 71. 72. ÿbn Hiāâm, I, 490. Ebû Dâvud, III, 469. Kettani, II, 41-42; Hz. Peygamber’in çevre hakkndaki faaliyetleriyle ilgili geniā bilgi için āu araātrmalara baklabilir: ÿbrahim Canan, ÿslam’da Çevre Saþlþ, ÿstanbul 1986 s. 89; Mehmet Bayraktar, ÿslam ve Ekoloji, Ankara 1997, s. 49-61; ÿbrahim Özdemir, Çevre ve Din, Ankara 1997 s. 163-168; 180-184; ayn yazar ve Münir Yükselmiā, Çevre Sorunlar ve ÿslam, Ankara 1997. 334 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 334 17.04.2012 16:04:18 HZ. MUHAMMED VE BAZI TOPLUM KESÿMLERÿ 1- Çocuklar Nesli korumak ve geliātirmek, ÿslâm’n temel hedeflerinden biridir. Nesli korumak da çocuk sahibi olmak, onu yetiātirmek ve doþumundan baālayp evlenmesiyle noktalanacak bir süreç içinde onunla ilgilenmekle mümkündür. Hz. Peygamber evliliþi, çocuk sahibi olmay ve çocuk yetiātirmeyi teāvik etmiātir. Diþer aile fertlerinin olduþu gibi çocuþun gözetiminden ve yetiātirilmesinden aile büyüklerinin sorumluluþuna dikkat çekmiātir. Onun bu konuyla ilgili olarak söylediþi āu sözü çok meāhurdur: “Hepiniz çobansnz ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz”.1 Çocuklarna düākün olan hanmlar övmüā ve onlar çocuklarna karā sevgi ve āefkatle davranmaya teāvik etmiātir.2 Çocuklara derin bir sevgi ve āefkat besleyen Hz. Peygamber, onlar ciddiye alp seviyelerine inmeyi ve problemlerini dinleyerek yönlendirmeyi öþütlemiātir. O, çocuklar kucaþna alr, öper ve okāard. Bir defasnda Hz. Peygamber torunu Hasan’ öperken yannda oturan Akra’ b. Hâbis onu görür ve “Siz çocuklar öper misiniz? Benim on çocuþum var, hiçbirini öpmedim” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurur. Yine “Siz çocuklar öper misiniz? Biz öpmeyiz” diyen bir kiāiye “Allah senin kalbinden merhameti kaldrdysa ben ne yapabilirim”3 buyurur. Çocuklar hoā tutmuā ve onlarn isteklerini yerine getirmeye önem vermiātir. Namaz klarken ve hutbe okurken bile bu tutumunu deþiātirmemiātir. Kaynaklar, torunu kucaþnda iken namaza geldiþini, çocuþu brakp namaza durduþunu, secdede iken çocuþun srtna binmesi üzerine de secdeyi uzattþn; kzlarndan Zeyneb’in kz Ümâme’yi namazda omuzuna aldþn naklederler.4 Hz. Peygamber çocuklarla ilgilenir, selam verir,5 onlarn hatrn sorard. Zaman zaman çocuklar ve özellikle torunlarn srtna bindirirdi. Hoālanacaklar adlar takarak çocuklarla āakalaār ve onlar eþlendirirdi. Bütün bu scak yaknlktan dolay çocuklar onu çok severlerdi; bir yolculuktan döneceþi zaman ken1. 2. 3. 4. 5. Buhârî, I, 215. Buhârî, VI, 120-121. Buhârî, VII, 75; Tirmizî, IV, 318. ÿbn Hanbel, VI, 467; Buhârî, VII, 74-75; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, V, 22. ÿbn Mâce, II, 1220. 335 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 335 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji disini karālamaya çkarlard.6 Hicret esnasnda Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evine misafir olacaþ srada Neccâroþullarnn küçük kzlar def çalp āark söylemiālerdir.7 Hz. Peygamber onlara “Beni seviyor musunuz”? diye sormuā; onlar da “Evet yâ Resûlallah” demiāler, o da “Vallahi ben de sizleri seviyorum” demiā ve bu sözünü üç defa tekrarlamātr.8 O Medine dānda da çocuklara gösterdiþi ilgi ile ünlü olacak ki, Umretü’l-Kazâ dolaysyla Mekke’ye gittiþinde Hâāimoþullarnn çocuklar kendisini karālamālar, önünden ve ardndan koāuāmuālardr.9 Hz. Peygamber döneminde çocuklar sosyal hayatn bir parçasyd. Bayram namaznn klnacaþ yere (musallâ) kadnlarla birlikte çocuklar da çkarlard.10 O, savaālarda kadnlarn ve çocuklarn öldürülmemesini özellikle emretmiātir.11 Çocuklarn ekonomik yönden güçlü olmalarn, babasnn mal varken āuna buna muhtaç düāmelerini önlemek için gerekli önlemleri almātr. Peygamberimiz, malnn tamamn Allah yolunda harcanmak üzere vasiyet etmek isteyen Sa’d b. Mâlik’in bu tavrn hoā karālamamā, “Çocuklarna ne braktn”? diye sormuā, bir āey brakmadþn öþrenince de malnn onda dokuzunu çocuklarna brakmasn söylemiātir. Sa’d’n srar üzerine üçte birini vasiyet etmesini istemiā ve onu bile çok bulduþunu belirtmiātir.12 Malnn tamamn bir sefer için baþālayan Ebû Bekir’e “Çocuklarna ne braktn”? diye sorarak çocuklar üzerindeki duyarllþn bir kez daha dile getirmiātir.13 Hz. Peygamber namaz kldrrken çocuk aþlamas duyunca, aþlayan çocuþun üzülmemesi ve annesinin huzursuz olmamas için ksa sûreler okuyarak namaz çabuk bitirirdi. Hatta zaman zaman namaza dururken uzun sûreler okumay düāünse bile aþlama sesi duyunca bundan vazgeçerdi.14 Bu uygulama Hz. Peygamber’in çocuklara ve annelerine merhametini ortaya koyduþu gibi, ayn zamanda onun döneminde camiye kadnlarn küçük çocuklaryla birlikte geldiklerini de göstermektedir. Hz. Peygamber çocuklar istismar etme, onlar, sözgelimi savaā gibi, yaāna uygun olmayan alanlara sürme ve emeklerini sömürme yoluna asla gitmemiātir. Bedir Seferi’ne çkarken Medine dānda ordusunu durdurmuā; yaālarn küçük gördüþü sahâbîleri geri çevirmiātir. Geri çevirdikleri arasnda o srada on üç 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. ÿbn Hanbel, IV, 5; Ebû Dâvud, III, 219. ÿbn Mâce, I, 612. Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs, Msr 1302, I, 385. Buhârî, II, 204. Buhârî, II, 8. Mâlik I, 447-448; Buhârî, IV, 21. Buhârî, II, 82-83; Tirmizî, III, 305-306. Vâkdî, III, 991. Buhârî, I, 173-174. 336 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 336 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri yaālarnda bulunan Abdullah b. Ömer, Berâ’ b. Âzib ve Zeyd b. Sâbit de bulunuyordu. On alt yaānda bulunan Umeyr b. Ebû Vakkas’ da geri çevirmek istemiā; ancak aþlamas üzerine müsade etmiātir. Uhud Savaā’na çkarken de Āeyheyn denilen yerde durup ordusunu gözden geçirerek yaālar küçük olduþu için yirmiye yakn çocuþu āehre geri göndermiātir. Hendek Savaā esnasnda ise, büluþ çaþna girmemiā çocuklarn çalāmasna topraþ kazma iāinde müsade etmiā; ancak kuāatma baālaynca onlar kalelere, ailelerinin yanna göndermiātir. Halbuki bu savaāta kuāatmaclarn says Müslüman askerlerin saysndan üç kat fazla idi ve askere çok ihtiyaç vard. Bu savaāta cephede kalmaya müsade ettiþi çocuklar arasnda yer alan Zeyd b. Sâbit’in ve Abdullah b. Ömer’in o srada on beā yaānda bulunduþuna15 baklrsa, bu yaān altndakileri evlerine gönderdiþi tahmin edilebilir. Medine’ye dokuzuncu hicrî ylda gelen yetmiā-seksen kiāilik Benî Temim heyetiyle birlikte o srada çocuk yaāta bulunan Amr b. Ehtem de gelir. Heyet üyeleri onu eāyalarnn baāna nöbetçi olarak brakrlar. Peygamberimiz heyet üyelerine birtakm hediyeler verir. ÿçlerinde hediye almayan kimse olup olmadþn sorar. Eāyalarnn yannda bir çocuk kaldþn söylerler. Hz. Peygamber onun da gönderilmesini ister. Kays b. Âsm adl heyet üyesi, onun ata tarafndan izzeti olmayan bir çocuk olduþunu söyler. Peygamberimiz de “Olsun, o, heyetle birlikte gelmiātir. Bahāiā almaya hakk vardr” buyurur. Çocuþu getirtir ve bahāiāini verdirir.16 Hz. Peygamber’in çocuklarla ilgili en önemli düzenlemelerinden biri de kz çocuklarn erkek çocuklarla eāit statüye getirmesidir. ÿslâm’n doþduþu srada, Araplar arasnda kz çocuþuna karā davranālar sosyal bir problem haline gelmiā ve hatta cinayet āeklini almāt. Câhiliye döneminde kz çocuþu ailede maddî bakmdan bir yük, sosyal bakmdan da bir utanç kaynaþ kabul edilirdi. Ayrca çocuklar ekonomik ve sosyal endiāelerle öldürülürlerdi. Kur’an- Kerim’de câhiliye insannn kz çocuþuna karā tutumu kötülenmiā, çocuklarn öldürülmeleri āiddetle knanmā ve yasaklanmātr.17 Hz. Peygamber de kz çocuþuna özel önem vermiātir. Kz çocuþu yetiātirenleri özel olarak övmüātür.18 Kz çocuþunu hakir görmeyi ve ona karā kötü duygu ve düāünceler beslemeyi yasaklamātr.19 Câhiliye döneminde kz çocuklarn diri diri topraþa gömüp de sonra Müslüman olan baz kimseler, zaman zaman Hz. Peygamber’in huzurunda topraþa 15. 16. 17. 18. 19. Vâkdî, II, 453. Vâkdî, III, 979-980. Nahl Sûresi 58-59. Tirmizî, IV, 318 vd. ÿbn Hanbel, IV, 151. 337 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 337 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji gömme iāini nasl yaptklarn anlatrlard. Hz. Peygamber de duyduklarndan son derece etkilenir ve aþlard. Bir gün bir adam Hz. Peygamber’e gelerek kz çocuþunu nasl diri diri topraþa gömdüþünü anlatr ve āunlar söyler: “Ey Allah’n elçisi! Biz câhiliye döneminde putlara tapan ve çocuklar öldüren bir millet idik. Benim bir kzm dünyaya gelmiāti. Konuāacak çaþa gelmiāti; kendisini çaþrdþmda sesini duyunca sevinirdim. Bir gün onu yanma çaþrdm ve ardmsra götürdüm. Sonunda bir kuyunun baāna geldik. Kzmn hiçbir āeyden haberi yoktu. Kuyunun baānda elinden tuttum ve kuyuya attm. Ondan duyduþum en son söz “Babacþm, babacþm”! diye kuyuda yanklanan çþlkt”. Adam bunu anlatnca Hz. Peygamber aþlar ve elleriyle gözlerinin yaān siler. Orada bulunanlardan biri “Ey Allah’n elçisi! Ona üzüldün mü”? diye sorar. Hz. Peygamber ona “Brak! O kendisini meāgul eden āeyi soruyor” der. Sonra adama dönerek olay tekrar anlattrr. Adam tekrar anlatr. Olaydan çok etkilenen Hz. Peygamber sakal slanncaya kadar aþlar ve adam “Allah câhiliyede iālenen kötülükleri silmiātir. Sen iyi iāler yapmaya devam et” āeklinde teselli eder.20 Hz. Peygamber savaā esirleri arasnda bulunan çocuklar bile düāünmüātür. Kurayza esirleri arasnda bulunan büluþ çaþna ermemiā çocuklarn annelerinden ayrlmamalarn emretmiātir.21 Hz. Peygamber’in sünneti dikkate alndþnda çocuþun anne baba üzerindeki haklar, ona güzel bir isim koyma, iyi bir eþitim ve öþretimden geçirme, evlendirme ve çocuklar arasnda eāit muamele etme āeklinde özetlenebilir. Hz. Peygamber çocuklara ad koyma konusunda titiz davranlmas gerektiþini bildirmiā ve bu konuda srarl tavsiyelerde bulunmuātur: Onun bu husustaki sözlerinden birisi āöyledir: “Siz kyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarnzn isimleriyle çaþrlacaksnz, güzel isimler koyunuz”.22 Putperestliþi çaþrātran ve ÿslâm adabna uymayan adlarn deþiātirilmesini tavsiye etmiā ve bu tür isimlerden kendisinin de deþiātirdiþi olmuātur. Allah’tan baākasna kulluk anlam taāyan isimleri koymay haram kabul etmiā ve bunlar baāka isimlerle deþiātirmiātir. Burada, söz isim konusuna gelmiāken, Allah’a mahsus isimlerin “abd” kelimesiyle birlikte olmakszn kullanlmas hususuna ksaca temas etmekte fayda görüyoruz. Esmâ-i Hüsnâ’nn “abd” kelimesiyle birlikte kullanlmamas, zâhiren dahi olsa tevhid inancn zedeleyici mahiyette görüldüþünden, hoā karālanmamātr. Ancak Abdülkadir, Abdurrahman gibi isimlerin kullanā yaygn olmakla birlikte Kadir, Rauf gibi isimler, Arap olmayan Müslümanlar arasnda ve özellikle Türkler arasnda kullanlmaktadr. Bu da muhtemelen bu isimlerin Abdülkadir, Abdurrauf 20. 21. 22. Dârimî, I, 3-4. Makrîzî, s. 251. Ebû Dâvud, V, 236. 338 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 338 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri āeklinde telaffuz edilmesinin güçlüþünden kaynaklanmaktadr. Fakat bu isimleri bu āekilde kullanmann tevhid inancn zedelediþi söylenemez. Çocuþa isim koyarken esas amaç, ismin tevhid inancn zedeleyici bir mahiyet taāmamas ve bunun yannda, çocuþa alay konusu yaplabilecek bir ad konulmamas ve çocuþun taādþ isimden utanç duymamasdr. Milliyet bakmndan Arap olmayan kiāilerin adlar ÿslâm inanç ve ahlâkna ters düāmedikçe kullanlmasnda bir mahzur yoktur ve nitekim bu isimler deþiātirilme cihetine gidilmemiā ve kullanlmātr ve kullanlmaya da devam edilmektedir. Meselâ Alparslan, Tuþrul, Selçuk gibi.23 Hz. Peygamber, güzel isim koymann yannda, iyi bir terbiyeyi, çocuþun babas üzerindeki haklar arasnda saymātr. Terbiyeyi ana babann çocuþuna brakacaþ en güzel miras olarak deþerlendirmiātir.24 Buradaki terbiyeyi bilinen anlamda terbiyenin yannda, genel olarak çocuþa iyi bir eþitim kazandrma āeklinde anlamak ve deþerlendirmek Hz. Peygamber’in çocuk eþitimiyle ilgili uygulama ve sözleriyle çeliāmez; hatta paralellik arzettiþini de söyleyebiliriz. Anne ve baba, kendilerine ait olan neslin korunmas görevini evladnn bir yuva kurmasna zemin hazrlamakla yerine getirmiā olurlar. Çocuþun zinaya bulaāarak günah iālemesine yol açmamak için babasnn onu evlendirmesi gerektiþine dair Hz. Peygamber’den nakledilen baz rivayetler mevcuttur. Hz. Peygamber anne babann çocuklarna eāit muamele yapmasnn onlarn görevi ve çocuþun da doþal hakk olduþunu bildirmiātir.25 Bu konuda çocuklarn kz-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olmas arasnda fark yoktur. Hz. Peygamber “Allah’tan korkun ve çocuklarnz arasnda adaleti gözetin”26 buyurmuātur. Çocuklara mal baþālanmasnda âdil davranlmamasn zulüm olarak deþerlendirmiātir.27 Dolaysyla anne babann hibe, hediye, miras gibi maddî konularda olduþu gibi, sevgi, ilgi ve āefkat gibi manevî hususlarda da çocuklar arasnda adaletli davranmas gerekir. Aksi halde kardeālerin birbirini kskanmas ve birbirine karā olumsuz baz duygu ve düāüncelere kaplmas kaçnlmazdr.28 2- Gençler Hz. Peygamber ÿslâm’ tebliþ ederken toplumun yeniliþe açk, idealist ve enerjik kesimini oluāturan gençlerden büyük ölçüde destek almātr. O, tebliþe 23. 24. 25. 26. 27. 28. Özgü Aras, “Ad koyma”, DÿA, I, 332-333. Tirmizî, IV, 337. ÿbn Hanbel, IV, 269. Buhârî, III, 133-134; Müslim, II, 1243. Müslim, II, 1243. Beyza Bilgin, ÿslam ve Çocuk, Ankara 1997; Hayati Hökelekli, “Çocuk”, DÿA, VII, 355-358. 339 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 339 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji baāladþ ilk andan itibaren kadn - erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ayrm yapmakszn tüm insanlar ÿslâm’a davet etmiātir. Nitekim ilk Müslümanlar incelendiþinde içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin yer aldþ görülmektedir. Ancak, bu fertler arasnda gençlerin çoþunlukta olduþu bilinmektedir. Mekke’nin nüfuzlu ve refah içinde yaāayan ailelerine mensup gençler, ÿslâm’a; yaāllar, köleler, fakirler, kimsesiz ve zayf kimselerin duyduklar sempati ve ilgiden daha fazla alâka göstermiālerdir. ÿslâm’ yayma konusunda Hz. Peygamber’e asl destek ve yardmc olanlar gençlerdir. Nitekim ilk Müslümanlardan birkaç kiāi, elli yaā civarnda, birkaç kiāi otuz beā yaān üzerinde, geri kalan çoþunluk ise otuz yaān altnda bulunuyordu. Mesela genç yaāta ÿslâm’ kabul edenlerden Hz. Ali 10, Zeyd b. Hârise 15, Abdullah b. Mes’ud ve Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebü’l-Erkam ve Sa’d b. Ebû Vakkas 17, Mus’ab b. Umeyr 18-20, Abdullah b. Ömer 13, Câfer b. Ebû Tâlib 22, Osman b. Huveyris, Osman b. Affan, Ebû Ubeyde ve Hz. Ömer 25-31 yaālarnda idiler. Bunlarn dānda genç yaāta ÿslâm’ kabul eden pek çok āahs mevcuttur. Bunlar arasndan ÿslâm’n Mekke ve Medine dönemlerinde ve Hz. Peygamber’in vefatndan sonraki zamanlarda çok önemli fonksiyonlar üstlenen āahslar yetiāmiātir. ÿçlerinden devlet baākanlar, valiler, hakimler, öþretmenler ve ülkeler fetheden komutanlar çkmātr. Bu gençlerin faaliyetlerine örnek olmak üzere, Hz. Peygamber’e evini tahsis eden ve 17 yaānda ÿslâm’ kabul etmiā olan Erkam b. Ebi’l-Erkam’n ÿslâm’n ilk yllarnda üstlenmiā olduþu role burada temas etmek istiyoruz. Peygamberliþinin ilk yllarnda Hz. Peygamber’in Erkam’n evindeki faaliyetlerinin önemli bir merhale teākil ettiþi görülmektedir. Bu ev, tebliþ faaliyeti için son derece elveriāli idi. Kâbe haremine dahildi. Safâ tepesinin eteþinde bulunuyordu. Hac ve umre maksadyla dāardan gelenlerle dikkati çekmeden burada temas kurma imkan vard. Ayrca Mekkeli Müslümanlar da Erkam’n evine kolayca gelip gidebiliyorlard. Hz. Peygamber burada bir yandan sahâbeye dinî bilgiler öþretiyor; diþer yandan ÿslâm’a davet görevini yerine getiriyordu. Bu evdeki faaliyetler sonucu birçok kiāi ÿslâm’a girmiātir. Hz. Ömer burada Müslüman olanlarn sonuncusudur. Dârülerkam’n merkez olarak kullanlmas, ilk Müslümanlarn ÿslâm’ kabul tarihlerine bir esas teākil etmiātir. Nitekim tarihçiler, ilk sahâbîlerin Müslüman oluālarn, “Resûlüllah’n Dârülerkam’a girmesinden önce-sonra”, “Dârülerkam’da iken” āeklinde tarihlendirilmiātir. ÿslâm’n ilk yllarnda büyük hizmeti geçen gençlerden biri de Hz. Ali’dir. Onun gençliþindeki faaliyetleri herkes tarafndan bilinmektedir ki, ün kazandþ kahramanlklarn gençliþinde, 20 ilâ 30 yaālar arasnda gerçekleātirmiātir. 340 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 340 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri Gençlerin, Mekke döneminde ÿslâm’n Arap Yarmadas’nn dānda tannmasnda da önemli faaliyetleri olmuātur. 25 yaālarnda iken Habeāistan’a hicret eden Câfer b. Ebû Tâlib’in, ÿslâm’ savunmak üzere Habeāistan hükümdarnn, Hristiyan din adamlarnn ve saray erkannn huzurunda yaptþ konuāma, edebî yönden ve muhtevâ açsndan tarih kitaplarmz süslemektedir.29 Dârü’l-Erkam’da iken Müslüman olan Mus’ab b. Umeyr, I. Akabe Bîat’ndan sonra Hz. Peygamber tarafndan Medine’ye öþretmen olarak gönderildi. O srada 25 yaālarnda bir genç olan Mus’ab b. Umeyr’in faaliyetleri sonucunda pek çok Medineli Müslüman oldu. Hepsinden önemlisi Üseyd b. Hudayr ve Sa’d b. Muaz gibi iki nüfuzlu kabile reisinin ÿslâm’a giriāini saþlad. Meāhur tarihçi ÿbnü’l-Esîr, Mus’ab’n bu faaliyetinin, ÿslâm’n yaylmasna yaptþ katkya vurgu yapmaktan kendini alamaz.30 Medine döneminde de gençlerin faaliyetleri dikkat çekmektedir. Burada Zeyd b. Sâbit’in faaliyetlerine temas etmek yerinde olacaktr. Hz. Peygamber tarafndan komāu hükümdar, emîr ve Arap kabilelerine gönderilen mektuplarn çoþu Zeyd b. Sâbit’in kaleminden çkmātr. Keza o, komāu ülkelerden gelen mektuplar tercüme etmek ve cevap yazmak için Hz. Peygamber’in emriyle ÿbranice ve Süryanice öþrenmiātir. ÿyi bir miras bölüātürücüsü olduþu için savaālarda ele geçen ganimetlerin taksimine de o memur edilmiātir. Vahiy katipleri arasnda yer alan Zeyd, Hz. Peygamber vefat ettiþinde 21 yaā civarnda bulunan Zeyd, Hz. Ebû Bekir döneminde Kur’an- Kerim’i cem’etmekle görevlendirilmiā ve bu görevi baāaryla yerine getirmiātir.31 Yüce kitabmz Kur’an- Kerim’i cem’eden bu sahâbînin, böylesine ciddi ve önemli bir faaliyeti gerçekleātirdiþi sralarda 22 yaā dolaylarnda olmas, ÿslâm’n ilk döneminde gençlerin ne derece büyük rol oynadþn ortaya koymaktadr. ÿslâm hukukunda kyasn āer’î delillerden biri ve ictihadn meārû olduþuna dair Hz. Peygamber döneminden bir olay nakledilir. Buna göre Hz Peygamber Muaz b. Cebel’i Cened’e kad ve öþretmen olarak gönderirken, kendisine bir dava getirildiþi zaman neye göre hüküm vereceþini sorar. Muaz “Allah’n kitabna göre hüküm veririm” der. Hz. Peygamber “O’nda bir hüküm olmazsa neye göre verirsin?” diye sorar. Muaz “Resûlüllah’n sünnetine göre hüküm veririm” der. Hz. Peygamber “Eþer Resûlüllah’n sünnetinde de hüküm bulamazsan ne yaparsn?” deyince Muaz “Kendi görüāüme göre hüküm veririm” der. Hz. Peygamber onun bu cevabndan son derece memnun olur.32 Muaz’n, Hz. Peygamber tarafndan 29. 30. 31. 32. ÿbn Hiāâm, I, 336-337. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, V, 182. ÿbn Hanbel, I, 10; Buhârî, VI, 98-99. Ebû Dâvud, IV, 18. 341 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 341 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Yemen’e gönderildiþi esnada yaāl baāl bir insan olduþu düāünülebilir. Halbuki Muaz o tarihte 26-27 yaālarnda bulunuyordu. Hz. Peygamber vahiy katiplerini genellikle gençler arasndan seçmiā; gençlerin fetvâ vermesine müsade etmiā; onlardan öþretmenler tayin etmiātir. Hz. Peygamber gençleri asla istismar etmemiātir. Onlar muhtemel tehlikelerin kucaþna atmaktan kaçnmātr. Onlarn heyecann istismar etme cihetine kesinlikle gitmemiātir. Gençleri çoþu yaāl sahâbîlerden oluāan ordulara komutan tayin etmiātir. Çoþu savaālarda sancaþ bizzat kendisi gençlere vermiātir. Mesela Tebük Seferi’nde sancaþ Zeyd b. Sâbit’e, Bedir’de Hz. Ali’ye, vermiātir. 18 yaālarnda olan Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye gönderdiþi orduya komutan tayin etmiātir. Hz. Peygamber’in kendi gençliþi de, hayatnn takdir edilecek ve örnek alnacak dönemlerindendir. Hz. Peygamber gençliþinde, 25 yaālarnda iken Mekke’de sadece “el-Emîn” diye anlyordu. Hz. Peygamber’in çevresine, arkadaālarna baþllþ, dostluþa verdiþi önem ve doþruluþu gençler için örnektir. Hz. Peygamber, 20 yaānda iken Hilfü’l-fudûl cemiyetine katlmāt. Bu suretle Mekke’nin emniyetinin saþlanmasna henüz genç iken katkda bulunmuātu. Bu hareketiyle hakszlþa karā olduþunu göstermiāti. Hz. Peygamber toplum içinde meydana gelebilecek tefrikalar önlemeye çalārd. Gençler de onun bu vasfn örnek almal, tefrikaya frsat vermememeli ve tefrikaya alet olmamaldrlar. Yetiākinler de gençleri tefrikaya alet etmemelidirler. Hz. Peygamber, kyamet gününde arān gölgesi altnda mutlu olacaklar arasnda, gönlü Allah’a baþl, severek Allah’a ibadet eden gençleri de saymātr.33 Onun için gençler dinin en iyi gençlikte yaāanacaþnn bilincinde olmaldrlar. Gençlik deyince sadece erkek çocuk akla gelmemelidir. Bir toplumda gençlerin yarsn genç kzlar oluāturur. ÿslâm’ ilk kabul edenler arasnda genç kzlarn ve kadnlarn önemli mevkii vardr. Hz. Peygamber’in kz çocuklarna özel itina gösterdiþi bilinmektedir. Hz. Peygamber’in ÿslâm kardeāliþine verdiþi önem gençlere örnek olmaldr. Birbirinin düāüncelerine saygl olmaldrlar. Gençler ayrca Hz. Peygamber’in istiāâreye verdiþi önemden ders almaldrlar. Baākalarnn, büyüklerin tecrübelerinden, birikimlerinden istifade etmelidirler. Hz. Muhammed (s.a.s.), peygamber olduþu halde, baākalarna danāmā, kendisini istiāare müessesesinin dānda tutmamātr. Hatta istiāare ona Allah Teâlâ tarafndan emredilmiātir. Çünkü herkesin herāeyi bilmesi mümkün deþildir. Bazlar, baz āeyleri daha iyi bilirler. Diþerleri de onlarn bilgi ve tecrübesinden istifade ederler. Hz. Peygamber’in saþlþ korumaya verdiþi önem, gençler için bir örnektir. O, saþlþn korunmasn ve hastalanmadan önce saþlþn deþerinin bilinmesini 33. Buhârî, I, 160-161. 342 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 342 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri istemiātir.34 ÿnsan saþlþna zararl olan pek çok alākanlþa, mesela sigara, içki ve kumara, gençlik döneminde alālr. Gençler bu konuda dikkatli olmaldrlar. Büyükler de bu hususlarda gençlere kötü örnek olmamaldrlar. Eve sürekli sarhoā gelen bir baba, çocuþunu içkinin kucaþna düāmekten kurtaramaz. Hz. Peygamber aile yapsnn saþlamlaātrlmasna büyük önem vermiātir. Aile bireylerinin karālkl görevlerini açk açk belirttiþi saysz sözleri vardr. Bu sözlerinin yansra, mutlu ve huzurlu bir aile ortamnn gerçekleāmesini temin için temel esaslar yaāayā ile de göstermiātir. Böyle bir ortamn, gencin ruh ve beden saþlþ açsndan önemli olduþu asla unutulmamaldr. Saþlkl aile olmadan saþlkl gençlik olamayacaþ bellidir. Aile büyükleri, gençlerin ileriki hayatnda örnek alabilecekleri örnek bir hayat tarz sergilemelidir. Aile bireyleri arasndaki olumsuz iliākiler çocuklara ve gençlere yanstlmamaldr. Hz. Peygamber ihtiyarlktan önce gençliþin kymetinin bilinmesini istemiātir. Çünkü gençlik çaþ deþerlendirilmezse faturas aþrdr. Bu, gencin iyi bir eþitim almas ve hayata hazrlanmas için önemli olduþu kadar, Allah’a karā görev ve sorumluluþu açsndan da önemlidir. Halk arasnda çok sk olarak “gençliþini yaāamak” tabiri kullanlr. Ancak gençliþini yaāamak demek, birtakm arzularn peāinde koāmak anlamna gelmemelidir. Çünkü ibadetin yaā ve snr yoktur. Büluþ çaþndan itibaren herkes mükelleftir. Üstelik ölümün ne zaman geleceþi de belli deþildir. Gençlerin eþitiminde yetiākinlere de görevler düāmektedir. Yetiākinlerin kuracaþ scak ve mutlu bir aile yuvasnda Hz. Peygamber’in aile fertlerine karā tutumu gençlere hem teorik açdan öþretilmeli ve hem de genç bizzat kendisi, bunun uygulamasna aile içinde tank olmaldr.35 3- Yaāllar Āüphesiz dünya, hem gençlere ve hem de yaāllara aittir. Fakat çaþdaā bir düāünürün de belirttiþi gibi, ahlâkî-dinî ölçülerden mahrum olan ve srf aklî saikleri tanyan günümüzün hakim uygarlk anlayā, dünyay giderek daha fazla gençliþin ölçülerine ve zevklerine uygun olarak biçimlendirmektedir.36 Yaāl kimse, hele deþiāimin hzl bir āekilde gerçekleātiþi günümüzde, çoþu zaman kendi gençliþindekinden çok farkl ortama ve deþerlere uyum saþlamak zorunda kalmaktadr. Yetiāme çaþnda aldþ eþitim bu uyumu güçleātirmektedir. O bakmdan çeāitli alanlarda düzenlemeler yaplrken, yaāllarn durumlar, istek ve ihtiyaçlar da ciddiyetle dikkate alnmaldr. 34. 35. 36. Buhârî, VII, 170. Mehmet Aydn, “Gençlik ve Din”, Gençlik ve Din, Ankara 1998, s. 219-258. Ali ÿzzetbegoviç, s. 207. 343 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 343 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Her konuda i’tidali esas alan Hz. Peygamber, küçüþü korurken, onlara merhameti emrederken, büyükleri ihmal etmemiātir. Bilakis büyüklere saygy küçüklere sevgi ile birlikte zikrederek bunlarn birbirinden ayrlmaz olduþunu gözler önüne sermiātir. Onun konuyla ilgili bir sözü āöyledir: “Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimize sayg göstermeyen bizden deþildir”.37 Küçükler sevgiye, yaāllar da saygya, her iki kesim de ilgiye ve bakma muhtaçtr. ÿāte bu sözüyle Hz. Peygamber, bu iki toplum kesimine karā gençlere ve yetiākinlere önemli sorumluluk ve görev yüklemiātir. Bu iki hususa, yani küçüklere sevgi, büyüklere sayg hususuna birlikte riayet etmeyen kimselere aþr ithamda bulunmuātur. Çekirdek aile yapsnn günümüzde yaygnlaāmas, evlenen çiftlerin ayr oturmas, yaāllarn bir taraftan genç aile üyelerinden ayrlmalarna yol açarken, diþer taraftan da bunlarn barndrlmalarn önemli bir sorun haline getirmektedir. Doþal olan, kiāinin hayatnn son evresini evlatlarnn yannda, kendi yetiātiþi ve bildiþi ortamda, yakn çevresi içinde ilgi ve himaye görerek geçirmesidir. Bu ortam onu neāelendirir, hayata baþlar. Öte yandan huzur evleri ise, kendilerine yabanc bir ortamdr. Bununla birlikte, āartlar gereþi, kimsesizlikten veya baāka nedenlerle, çocuklar için yetiātirme yurdu kadar yaāllar için huzur evi gibi kurumlara gerek duyulabileceþini de gözard etmemek gerekir. Ancak aslolan, yaāllarn, ömürlerinin son evresinde kendi evinde, aile içinde yaāamalardr. Yaāllar açsndan durum böyledir. Öte yandan bunun bir faydas da āu olacaktr: Bugünün genci, yetiākini, yarnn yaālsdr. Yeni yetiāen nesil ise büyüklere saygy en iyi bir āekilde aile ortamnda, yani baāta kendi ana babas olmak üzere yaknlarnn büyüklere gösterdiþi davranālardan pratik olarak öþrenecektir. Hz. Peygamber’in sözlerinde ve uygulamalarnda yaāllarn saygn bir statüsü vardr. O, gençleri yaāllara sayg göstermeye teāvik etmiātir. Konuyla ilgili bir sözünde āöyle buyurmuātur: “Herhangi bir genç, yaāndan dolay bir ihtiyara sayg gösterirse, Allah da ihtiyarlþnda ona hizmet edecek kimseler yaratr”.38 Mekke’nin Fethi’nde Hz. Ebû Bekir yüz yaāna yaklaāmā olan babas Ebû Kuhâfe’yi Hz. Peygamber’in huzuruna getirir. Hz. Peygamber “Yaāl baban buraya kadar yormayp evinde braksaydn, ben onu ziyaret ederdim” der. Buna karālk Hz. Ebû Bekir “Onun size gelmesi daha uygundur” āeklinde cevap verir.39 Hz. Peygamber’in yaāl Ebû Kuhâfe’ye karā bu nâzik davranā Hz. Ebû Bekir’e karā iltifatnn yannda, yaāl insanlara duyduþu saygnn bir ifadesi olarak deþerlendirilmelidir. Yaāllar sözkonusu olunca, ana babaya (ebeveyn) karā görevler konusuna ksaca deþinmek yerinde olacaktr. Çocuþun ana baba karāsnda haklar olduþu 37. 38. 39. ÿbn Hanbel, II, 185. Tirmizî, IV, 372. ÿbn Hiāâm, II, 405-406. 344 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 344 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri gibi, hiç āüphesiz ana babann da çocuklar karāsnda haklar vardr. Kur’ân- Kerim’de40 Allah’a kulluk görevinin hemen ardndan genellikle ana babaya karā saygl olmann ve onlara iyi davranmann bir görev olduþuna dikkat çekilir. Çünkü, ana baba, çocuþun varlk sahnesine çkmasnn sebebidir ve Allah’n nimetlerinden sonra insann yetiāmesinde en önemli katky da onlar saþlar. O nedenle Kur’ân- Kerim’de ana babaya saygszlþn en hafif āekli ve bir iç skntsnn ifadesi olmak üzere “onlara of bile deme”41 buyurulmuā, azarlanmamalar ve kendilerine güzel söz söylenmesi emredilmiātir. Devamnda da42 merhamet duygusundan kaynaklanan bir tevazu anlayāyla ana babann himaye altna alnmas istenmiā, onlarn küçükken çocuklarna gösterdikleri āefkat ve merhamete dikkat çekilmiātir. Bu suretle ana baba ile çocuklar arasndaki duygusal baþn önemi vurgulanmātr. Hz. Peygamber en önemli amelleri sralarken vaktinde klnan namazdan sonra ana babaya iyiliþi,43 buna karālk büyük günahlar sralarken de Allah’a ortak koāmaktan sonra ana babaya âsî olmay saymātr.44 Ana babann ölümlerinden sonra hatralarn yaāatmak üzere onlarn dostlaryla iliākinin devam ettirilmesini istemiātir.45 4- Kadnlar Eþitim, aile, aile hayat gibi konular iālerken kadn konusu ve özellikle bu konularda Hz. Peygamber’in kadnlara karā tutumu üzerinde ksmen durmuātuk. Burada o bölümlerde yer veremediþimiz hususlara temas edeceþiz. Ancak genel olarak ÿslâm’da ve ÿslâm tarihi boyunca kadn konusunu tartāmak konumuz dāndadr. Burada Hz. Peygamber nazarnda, onun döneminde ve faaliyetlerinde kadnn yerini özet olarak ele alacaþz. Önce hanmlarn ÿslâm’n doþuāu esnasndaki hizmetlerini ana hatlaryla ksaca gözden geçirelim. Onlarn ÿslâm’a hizmetleri bu dinin doþduþu ylda deþil, ayda deþil doþduþu ilk günde baālamātr. Hz. Peygamber’in ilk vahyi aldþ anda hanmnn olumlu ve akll tutumunu burada tekrarlamaya gerek yoktur. Ayrca ilk Müslüman olan kiāi kadndr. Hz. Peygamber’in ve Hz. Ebû Bekir’in kzlarnn Mekke döneminde iman etmek suretiyle ÿslâm’a verdikleri desteþin büyüklüþü tartālamaz. Ammâr b. Yâsir’in annesi Sümeyye iākence sonucu āehit düāen ilk Müslümandr. O yllar kadnlar açsndan öylesine hukûkî boāluþun 40. 41. 42. 43. 44. 45. Bakara Sûresi 83; En’am Sûresi 151; ÿsrâ Sûresi 23. ÿsrâ Sûresi 23. ÿsrâ Sûresi 24. Buhârî, VII, 68-69; Müslim I, 89; Tirmizî, IV, 310. Buhârî, VII, 71; Müslim I, 91; Tirmizî, IV, 312. Tirmizî, IV, 313; Mustafa Çaþrc, “Ana Baba-Ahlak”, DÿA, III, 101-104. 345 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 345 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji bulunduþu bir ortam idi ki, Sümeyye’nin katiline hiç kimse hesap da soramamātr. ÿslâm’n ilk dönemlerinde kocasndan önce Müslüman olan, Müslüman olarak müārik ailesini terkeden hanmlar tanyoruz. Hz. Ömer’in ÿslâm’ kabulünde kzkardeāi Fatma’nn dinine samimiyetle baþl oluāunun rolü vardr. Mekke dönemindeki faaliyetlerinde Hz. Peygamber’e halalarnn önemli ölçüde destek verdiþi görülmektedir. Halasnn kz Ervâ bint Küreyz, Ebû Tâlib’in hanm Fâtma bint Esed, Hz. Abbas’n hanm Ümmü’l-Fadl Hz. Peygamber’in yardm ve desteþini gördüþü ve o sebeple ömrü boyunca daima saygyla andþ hanmlar arasnda yer alrlar. Habeāistan muhacirlerinin yüzde yirmi beāi hanm sahabilerden oluāuyordu. Bunlarn içinde ÿslâm’da sebat konusunda kocasndan daha azimli olan birisini, Ümmü Habîbe’yi tanyoruz. Habeāistan’a hicrette olduþu gibi Medine’ye hicrette de kadnlarn cesaret ve metanetini müāahede ediyoruz. Ümmü Seleme ailesinin kendisini kocas Ebû Seleme’den ayrmas üzerine tek baāna Medine’ye hicreti göze alabilecek kadar cesaret gösterebilmiātir. Medine döneminde de Müslüman hanmlar gerektiþinde savaāa katlmaktan çekinmemiā, gerektiþinde yarallarn imdadna koāmuātur. Bunun yannda ibadet olmann yannda sosyal bir niteliþi de olan cemaatle beā vakit namaza, cuma, ve bayram namazlarna katlmālardr.46 Hz. Peygamber erkeklerin yansra kadnlardan da biat almātr. Biatn, yönetici ile yönetilen arasnda yaplan, seçim veya baþllk karakteri taāyan bir akid olduþunu dikkate alrsak bu, son derece önemli ve çaþna göre ileri bir uygulamadr. Bu uygulama devletin halk unsuru ile devlet kademesi arasndaki iliākilerde Hz. Peygamber’in kadn-erkek ayrmna gitmediþini, bir bakma yöneticiyi seçmede kadnlara söz hakk tandþn göstermektedir. Gerçi Hz. Muhammed (s.a.s.)’i peygamber olarak seçen insanlar deþil Allah’tr. ÿnsanlara da onun bu durumunu kabul etmek veya etmemek düāer. O, kendisine tâbi olanlardan biat alyordu; bu açdan düāünülecek olsa dahi, Hz. Peygamber’in kadnlara tandþ siyâsî haklar ve onlar bu haklar konusunda erkeklerden ayrmamas son derece dikkat çekicidir. Peygamberimiz kadnlarn verdiþi eman ve himayeyi kabul ederek onlara hukûkî bir statü kazandrmātr. Ümmü Hânî Mekke’nin Fethi esnasnda bir adam için eman verdiþini ve onu himayesine aldþn gelip Hz. Peygamber’e açklamā, o da bunu kabul etmiātir. Bu uygulama kadnlarn yönetici nezdindeki hukûkî statüsünü göstermesi açsndan önemlidir. Olay bir hukûkî konudur 46. Buhârî, VI, 160; Müslim, I, 595, 603, 605-606. 346 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 346 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri ve himaye altna alnan kocasnn canyla ilgilidir. Buhârî, bu konuya özel bir ksm ayrmātr.47 Kur’an- Kerim’de kadn ve erkek, inanç, Allah’a itaat, tevazu, ibadetler, doþruluk, sabr, yardm, namusu koruma, Allah’ anma hususlarnda eāit olarak kabul edilmiātir.48 Kadnla erkeþi bir arada zikreden âyetler incelendiþinde görülmektedir ki, Kur’an kadn ile erkeþe birbirini tamamlayan, birbirine destek veren, iki inanan, iki insan olarak bakmaktadr. Kadn için de erkek için de Allah katnda deþer ölçüsü takvadr. Makâsd- āerîa denilen dinin korumay hedeflediþi hususlarda, dini, akl, nesli, nefsi ve mal koruma konularnda kadn erkek ayrm yoktur. Erkeþin akl, mal, dini, nesli ve namusu nasl mukaddes ise, ayn deþerler kadn için de mukaddestir. Neslin devamnda kadnn rolünün erkekten fazla olduþu dahi söylenebilir. Erkek çocuþunu da kz çocuþunu da kadn dünyaya getirir. Her ikisini de önce kadn, yani anne yetiātirir. Hz. Peygamber ilim öþrenilmesi konusunda kadn-erkek ayrm gözetmiyordu.49 Kur’an’ kadn erkek ayrt etmeden bütün insanlara tebliþ etmiātir. Nâzil olan âyetleri erkeklere olduþu gibi kadnlara da okuyordu.50 Hz. Peygamber’in nazarnda kadn düāünce ve ifade özgürlüþüne sahiptir. Kadn veya kz istemediþi erkekle evlendirilemez. Ayrca Hz. Peygamber kadnlarn görüālerine önem vermiā, onlara birtakm konularda danāmātr. Bununla ilgili örnekleri aile hayat ile ilgili bölümde verdiþimiz için burada tekrarlamak istemiyoruz. Hz. Peygamber kadn bir eāya gibi telakki etmemiātir. “Dünya bir geçimden (metâ’) ibarettir. Bu geçim dünyasnn en güzel nimeti de iyi kadndr.”51 hadisinde geçen metâ’ ise kadnn bir eāya gibi telakki edildiþini göstermez ve öyle telakki edilmesini de gerektirmez. Bir erkek için bekar olarak hayatn devam ettirmenin güçlüþü ve bu noktadan bakldþnda bile kadnn erkek için önemi ortadadr. Keza kadn için de durum böyledir. Bir yuva kurma arzu ve isteþi her iki cinsin de ftratnda vardr. Dolaysyla kadn erkek için bir nimet olduþu gibi, erkek de kadn için nimettir. Birbirine duyduklar ihtiyaç ve faydalanma karālkldr. Kadn denilince sadece eā anlaālmamal ve bu kesim geniā bir yelpaze içinde düāünülülüp deþerlendirilmelidir. O, yerine göre bir çocuþun, bir gencin veya bir yetiākinin annesidir, anneannesidir, babaannesidir. Birisinin evlâddr, bir dedenin torunudur. Bazen bir yetimdir, çocuktur veya gençtir. Bazen de akra47. 48. 49. 50. 51. ÿbn Hiāâm, II, 411; Buhârî, IV, 67. Ahzâb Sûresi 35. ÿbn Mâce, I, 81. ÿbn ÿshak, s. 128. Müslim, II, 1090. 347 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 347 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji balarnn veya devletin ilgisine ve yardmna muhtaç bir fakirdir. O nedenle Hz. Muhammed (s.a.s.)’in anneye, çocuþa, fakire, yetime, dula, muhtaca... verdiþi deþer de kadna verdiþi deþer çerçevesinde mütâlaa edilmelidir. “Kadnlarla iyi geçinin”52 âyet-i kerîmesi Hz. Peygamber’in hem aile hayatnda uygulama alanndaki yerini almā ve hem de bununla ilgili sözleri sahâbîlere verdiþi emir ve tavsiyeler arasnda önemli yer tutmuātur. Onun kadnlara hakszlk yaplmasna engel olduþu görülmektedir. Görülüyor ki Hz. Peygamber ve sahâbîler kadn kendilerinden aāaþ, her dediklerine itaat etmek zorunda olan ikinci snf bir insan olarak görmüyorlar; onlarn kendileriyle ayn haklara sahip olduklarn kabul ediyorlard. Ayn āekilde kadnlar da kendilerini erkekten aāaþ, onlarn emrinde, onlarn her dediþine ve yaptþna boyun eþmesi gereken kimseler olarak görmüyorlard.53 5- Yetimler, Āehit Aileleri ve Gaziler Kendisi de bir yetim olarak büyüyen ve içinde yetiātiþi toplumda yetimlere yaplan kötü muameleye āahit olan Hz. Peygamber’in üzerine titiz bir āekilde eþildiþi toplum kesimlerinden biri, belki de en baāta geleni yetimlerdi. Câhiliye döneminde bakmszlk, boāama kolaylþ ve vefat gibi nedenlerle dul ve yetimlerin says çok fazla idi. Anne ve babann ölmesi halinde yetimleri gözetmek seyyidlerin, yani kabile reislerinin görevlerinden biriydi. Kabileler arasnda sk sk savaālar meydana geldiþi için, vesayet altna giren öksüz kzlarn says fazlayd. Bir velinin velayeti altnda on-onbeā kadar öksüz kz bulunduþu olur52. 53. Nisâ Sûresi 19. ÿslam’da kadn konusunda geniā bilgi için bk. M. Tayyib Okiç, ÿslamiyette Kadn Öþretimi, Ankara ; Hayri Krbaāoþlu, “Kadn konusunda Kur’an’a Yaplan Eleātiriler”,ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 271-283; Rza Savaā, Hz. Muhammed Devrinde Kadn, ÿstanbul 1991; a. mlf., “ÿslam’a Göre Kadnn Toplumdaki Yeri”, ÿslam’n Iāþnda Kadn, s. 95-112”Mehmet Aydn, “ÿslam’n Iāþnda Kadn”, ÿslam’n Iāþnda Kadn, s. 1-39; Mehmet Hatiboþlu, “ÿslam’n Kadna Bakā”, ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 231-235; Salih Akdemir, Tarih Boyunca ve Kur’an- Kerim’de Kadn”,ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 260-270; Süleyman Ateā, “ÿslam’n Kadna Getirdiþi Haklar”, ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 320327. Çaþmzn ünlü düāünürlerden Ali ÿzzetbegoviç, günümüzün hâkim olan uygarlk anlayānn kadna bakā açsn āöyle deþerlendirmektedir: “Uygarlk, kadn hayranlk veya kullanm objesi yapmā; fakat takdir ve saygya layk tek āey olan āahsiyeti ondan almātr. Bu durumla her gün biraz daha fazla karālaāyoruz. Fakat bilhassa çeāitli “miss”lerin seçimlerinde ve manken veya fotomodel gibi kadnlara mahsus mesleklerde bu durum apaçk ortaya çkmaktadr... Uygarlk bilhassa analþ küçük düāürmüātür. Satā, mankenlik, mürebbiyelik, sekreterlik, temizlik iāleri gibi meslekleri analk görevine tercih etmiātir. Uygarlk analþ kölelik ilan ederek kadna ondan kurtulmay vadetmiātir. Ne kadar kadn ailesinden ve çocuklarndan ayrarak (o “kurtararak”diyor) çeāitli iālerde çalātrdþn iftiharla belirtiyor. Öbür tarafta kültür ezelden beri anneyi yüceltmiā, onu bir sembol, bir sr yapmā, mukaddes klmā, en güzel āiirler, en müessir sesler, en güzel resim ve heykeller ona ithaf edilmiātir”. (Ali ÿzzetbegoviç, s. 211). 348 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 348 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri du. Yetimler kendilerini müdafaadan aciz olduklar için, büyük vârisler onlarn haklarna riayet etmez, onlara bir āey vermezlerdi.54 Yetimler vâris olamadklar için genellikle önemli bir mal varlþna sahip olamazlard. Teamüle göre bir kimse, velayeti altndaki öksüz kzn üzerine maālahn atarsa, örfen bu hareket, “bu kz benimdir” anlamna gelirdi. Bu durumda kzn velisinden baāka bir kimse onu nikahlamaya asla tâlip olamazd.Velî, āayet yetim kz hoāuna giderse, kendisi nikahlard. Bu takdirde kzn emsali arasndaki teamüle göre takdir ve tayin edilen mehiri vermezdi. Bununla birlikte, kzcaþzn veraset gereþi sahip olduþu maln kendi malyla birlikte idare eder ve o maldan kendisi istifade ederdi. Yetime ise bir āey vermezdi. Kz hoāuna gitmezse veya dulu nikah etmek istemezse, baākasyla evlenmesine de engel olurdu. Nikahlamadþn baākasna vermediþi gibi, malna bir an önce vâris olabilmek için türlü iākencelerle aþr iālerde kullanrd.55 Görüldüþü üzere yetimlere câhiliye toplumunda uygulanan muameleler, bir sosyal problem olarak karāmza çkmaktadr. Bu sebeple, hem Kur’an’da ve hem de Hz. Peygamber’in hadislerinde, o dönemdeki diþer problemlere olduþu gibi bu hususa da yer verildiþi ve üzerinde durulduþu görülmektedir. Nitekim Kur’an’da ve hadislerde yetimlere uygulanan kötü muameleler yerilmiā ve yetim haklar korunarak himaye altna alnmātr. Kur’an ayetlerinde ve Hz. Peygamber’in hadislerinde, yetimlerle ilgili karālaālabilecek her durum için esaslar gösterilmiā; müminlerin bu konuda yapmalar ve kaçnmalar gereken davranālar geniā bir çerçevede ortaya konmuātur. Konuyla ilgili ayetleri ana hatlaryla iki ksmda mütalaa etmek mümkündür. Ayetlerden bir ksm yetime iyi muamele etmeyi emretmektedir. Diþer bir ksm ise, yetimin mallar ve genel olarak yetimle ilgili hukûkî hükümler içermektedir. Kur’an- Kerim’de “O, seni yetim bulup barndrmad m?”56 buyrularak bizzat Hz. Peygamber’in yetim olarak büyüdüþü vurgulanmakta ve Allah’n, onu yetim iken çeāitli imkanlar yaratarak barndrdþ belirtilmektedir. Ayn sûrede Hz. Peygamber’e, yetime iyi davranmas āu ifade ile emredilmektedir: “Yetimi sakn ezme”!57 Aāaþda anlatacaþmz olay, ÿslâm dininin dul ve yetimlerin haklarn korumaya verdiþi önemi göstermektedir. Ensârdan bir adam (Evs b. Sâbit) ölür, geride bir dul hanm ve üç yetim kz brakr. Ölen kiāinin hiç oþlu yoktur. Amcasoþullar, onun malnn tamamn alrlar. Dul kadna ve yetim üç kza bir āey 54. 55. 56. 57. ÿ. Kafi Dönmez, “Yetim”, ÿA, XIII, 402. Zebîdî, XI, 78-79. Duhâ Sûresi 6. Duhâ Sûresi 9. 349 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 349 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji vermezler. Kadn, durumu Hz. Peygamber’e āikayet eder. Hz. Peygamber onlara adam gönderir. Vârisler, maln kendilerine ait olduþunu söylerler. Çünkü Arap âdetine göre, mirasa yalnz ölenin erkek akrabas vâris olurdu. Bu olay üzerine āu âyet-i kerîme nazil olur: “Ana babann ve yaknlarn braktklarndan erkeklere bir pay vardr; ana babann ve yaknlarn braktklarndan kadnlara da bir pay vardr...”58 Hz. Peygamber hemen onlara haber gönderip, Allah’n kadnlara da mirastan pay ayrdþn bildirir.59 ÿslâm’dan önce insanlar yetimlerin mallarn yerler, onlarn mallarndan faydalanmak için yetimle evlenme, ya da onu oþlu veya kz ile evlendirme yollarna baāvururlard. “Hakszlkla yetimlerin mallarn yiyenler āüphesiz karnlarna ancak ateā tknmā olurlar” ve “ Rüād çaþna eriāinceye kadar, yetimin malna, sadece en iyi tutumla yaklaān”60 ayetlerinin nâzil olmas üzerine Müslümanlar yetimlerin mallarndan el çektiler. Onlarn mallarn yemek bir tarafa, yetimlerin mallarnn kendi mallarna karāmamasna dikkat etmeye baāladlar. Öyle ki, yetimin önünden artan yemeþi yemekten bile çekiniyorlard. Evlerinde yetim bulunanlar onun yiyeceþini ve içeceþini ayrdlar. Onlara ayr bir ev tahsis ettiler. Bu durum, mallarn çalātrmaktan aciz olan yetimlerin de aleyhine olduþu gibi yetim hâmîlerine de güç geliyordu. Hatta Abdullah b. Revâha Hz. Peygamber’e gelerek āunlar söyledi: “Yâ Resûlallah, hepimiz yetimleri oturtacak ayr bir eve, onlara ayr yiyecek ve içecek verecek güce sahip deþiliz”. ÿāte bu yanlā anlamay bertaraf edip konuya açklk getirmek maksadyla āu ayet-i kerime nazil oldu: “Sana yetimler hakknda soruyorlar. De ki: Onlar iyi yetiātirmek daha hayrldr. Eþer onlarla birlikte yaāarsanz, bilin ki onlar sizin kardeālerinizdir...”61 Bu âyete göre önemli olan, yetimi güzel yetiātirmek, onun maln da kendi yararna slah edip geliātirmektir. Aleyhlerine olmamak āartyla yetimlerle beraber oturmakta, onlarn mallarn kendi mallarna katp beraber çalātrmakta bir saknca yoktur. Ancak elde edilen gelirden masraf çktktan sonra paylarna düāeni onlara vermek veya onlarn hesabna kaydetmek gerekir.62 Yetimlerin toplum içindeki durumlarn iyi bir düzeye getirmek Hz. Peygamber’in baālca sosyal faaliyetleri arasnda yer almātr. Onun yoksullar ve yetimlerle ilgilenmesi ve onlarn haklaryla ilgili düzenlemelerde bulunmaya baālamas peygamberliþinin ilk yllarna rastlar. Nitekim, Habeāistan’a giden muhâcirlerin baākan Câfer b. Ebû Tâlib, Necâāî’nin huzurunda ÿslâm’ ve Müs58. 59. 60. 61. 62. Nisâ Sûresi 7. Vâhidî, Esbâbü’n-Nüzûl, tah. Seyyid el-Cümeylî, Beyrut 1990, s. 120-121. En’âm Sûresi 152. Bakara Sûresi 220. Süleyman Eteā, Yüce Kur’an’n Çaþdaā Tefsiri, ÿstanbul 1990, I, 379. 350 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 350 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri lümanlar savunmak maksadyla yaptþ konuāmada “Cahiliye döneminde kuvvetlilerin zayflar ezdiþini” söylemiā, konuāmasnn devamnda Hz. Peygamber’in emrettiþi ve yasakladþ hususlar dile getirmiātir. Onun yasakladþ konulardan birinin de “yetim mal yemek” olduþunu söylemiātir.63 Hz. Peygamber, yetimlerle ilgilenmeyi ömrünün sonuna kadar sürdürmüātür. Hz. Peygamber’in yetimlere karā tutumunun en güzel örneþini, ünlü sahâbî Enes b. Mâlik’e olan davranālarnda bulmak mümkündür. Enes b. Mâlik yetimdi. Babas Mâlik b. Nadr’n, Müslümanlara karā olduþu, ÿslâmiyetin Medine’de yayldþ ilk günlerde hanm Ümmü Süleym’in Müslüman olmasna kzarak Āam’a gittiþi ve hicretten önce orada öldüþü rivayet edilmektedir. Ümmü Süleym daha sonra Ebû Talha el-Ensârî ile evlendi. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiþinde henüz on yaānda, okur- yazar ve zeki bir çocuk olan Enes’i, annesi (veya üvey babas) Hz. Peygamber’in hizmetine verdi. Enes, Hz. Peygamber’in vefatna kadar on yl onun hizmetinde bulundu. Hz. Peygamber’in eþitimöþretim tarzna, insanlara ve özellikle çocuklara karā hoāgörüsüne ve diþer ahlâkî davranālarna dair birçok bilgi Enes vastasyla intikal etmiātir. Enes, Hz. Peygamber’den bir defa bile azar iāitmediþini söylemiātir. Hz. Peygamber, bir hatas yüzünden Enes’i ikaz edecek olan hanmlarna “Brakn çocuþu!”64 derdi. Hz. Peygamber, içinde yetim barndran ve yetime iyi davranlan eve büyük önem vermiā ve āeref atfetmiātir. O, bu konuda āunlar söylemiātir: “Müslümanlarn evleri arasnda en iyisi içinde kendisine iyi davranlan yetim bulunan evdir. En kötüsü de, içinde, yetim bulunup da kendisine kötü davranlan evdir”.65 Burada yetimi sadece barndrmak deþil; barnma ile beraber ona iyi davranmak da zikredilmektedir. Āayet evde barndrlan yetime iyi davranlmazsa, maddî ve manevî eziyete maruz braklrsa, bu tür bir barnma, onun için bir zulüm haline gelebilir. Ünlü Ebû Hüreyre’nin durumu da ÿslâm’n yetimlere verdiþi deþeri gözler önüne seren en güzel örneklerden biridir. O, kendisinin yetim olarak büyüdüþünü, Büsre bint Gazvân’n yannda hizmetçi olarak karn tokluþuna çalātþn; ÿslâm’la birlikte ise āeref bulduþunu belirtmiātir.66 Hz. Peygamber bir yetim ile baākas arasnda meydana gelen anlaāmazlkta, mahkeme yetimin aleyhinde sonuçlansa bile, baþā yoluyla ve gönül rzasyla yetimi koruma cihetine gitmiātir. Uhud Savaā’ndan önce ensardan Ebû Lübâbe ile yine ensardan bir yetim arasnda bir hurma bahçesi yüzünden anlaāmazlk 63. 64. 65. 66. ÿbn Hiāâm, I, 336. Buhârî, III, 195. ÿbn Mâce, II, 1213. ÿbn Mâce, II, 817. 351 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 351 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji çkar. Hz. Peygamber Ebû Lübâbe’nin lehine hüküm verir. Ancak ondan hakkn çocuþa baþālamasn ister. Kendisine bunun karālþnda cennette bir hurma bahçesi baþālanacaþn söyler. Fakat Ebû Lübâbe buna yanaāmaz. Hz. Peygamber ona gücenir. O srada ÿbnü’d-Dehdâha, Hz. Peygamber’e, yetime bir hurma bahçesi baþāladþ takdirde kendisinin ne gibi bir mükâfata eriāeceþini sorar. O da cennette bir bahçe bahāedileceþini bildirir. ÿbnü’d-Dehdâha hurma bahçesini satn alarak yetime baþālar. Hz. Peygamber onun bu davranāna çok sevinir.67 Peygamberimiz yetimleri asla istismar etmemiātir. Amme hizmetinde kullanlacak olsa dahi yetimlerin mallarna el koymamātr. Hatta onlarn, mallarn bu iā için baþālamalarna bile gönlü raz olmamātr. Sözgeliāi Mescid-i Nebevî’nin ināâ edildiþi arsa, ensar’dan Es’ad b. Zürâre’nin himayesinde bulunan Sehl ve Süheyl adndaki iki yetime aitti. Bu iki yetim, arsay mescid yaplmas için hibe etmek istemiāler; ancak Hz. Peygamber bunu kabul etmemiā ve bedelini ödemiātir.68 Hz. Peygamber’in yardm konusunda yetimleri yakn akrabalarna tercih ettiþi zamanlar olmuātur. Nitekim bir gün kendisine ganimet mallar arasnda esirler getirilir. Hz. Feygamber’in amcas Zübeyr b. Abdülmuttalib’in kzlar Ümmü’l-Hakem ve Dubâa, bunu duyunca yanlarna Hz. Fâtma’y da alarak, Hz. Peygamber’e gelirler. ÿçinde bulunduklar durumu anlatrlar ve ondan hizmetçi talebinde bulunurlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Bedir yetimleri sizi geçti”69 buyurur. Beāîr b. Akrebe adl sahâbî, henüz çocuk iken, babas Uhud Savaā’nda āehit düāer. Bunun üzerine Hz. Peygamber Beāîr’i ziyaret eder; onun aþladþn görür ve “Aþlama, ben, baban, Aiāe de annen olsa istemez misin?” diyerek onu teselli eder. Beāîr de “Evet” cevabn verir.70 Hz. Aiāe’nin himayesinde yetimler mevcuttu.71 Bunlarn dānda bizzat Hz. Peygamber’e vasiyet edilmiā yetimler de vard. Nitekim Es’ad b. Zürâre vefat ederken Kebāe, Habîbe ve Fâria adl üç kzn Hz. Peygamber’e braktþn vasiyet etmiātir. Peygamberimiz hangi hanmnn yanna gidecekse bu kzlar da beraberinde götürürdü. Kendisi onlarn evlilikleriyle de ilgilenmiātir.72 Hz. Peygamber yetimle ilgilenmenin dinî bir görev olduþunu; yetimlerle ilgilenenin ahirette mükâfata eriāeceþini bildirmiātir. Nitekim bir sözünde “Kim 67. 68. 69. 70. 71. 72. Vâkdî, I, 281. Buhârî, IV, 258. Ebû Dâvud, III, 393; V, 310. Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, Haydarâbâd 1941, II, 78. Mâlik, I, 251. ÿbn Sa’d, III, 610. 352 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 352 17.04.2012 16:04:18 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri Allah rzas için bir yetimin baān okāarsa, elinin dokunduþu her saç saysnca iyilik yazlr. Kim yannda bulunan yetim erkek veya kz çocuþa iyi davranrsa ben ve o, cennette (āehadet ve orta parmaþn göstererek) āu ikisi gibidir”73 buyurmuātur. Yedi büyük günah sralayan hadislerde bu günahlar arasnda yetim mal yemek de geçmektedir: Hz. Peygamber āöyle buyurur; “Helak edici yedi āeyden kaçnnz: Āirk, büyü, adam öldürme, riba yeme, yetim mal yeme, savaātan kaçma ve iffetli kadna zina isnadnda bulunma”.74 ÿbn Mâce, “Kitâbü’l-Edeb”de yetim hakk konusunda bir bab açmātr. Burada “ÿki zayfn hakkn yemekten sakndrrm: Yetim ve kadn”75 hadisi dikkat çekicidir. Hz. Peygamber “Kim üç yetimi himaye ederse, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirmiā, Allah yolunda cihad etmiā gibi gibi olur. Ben ve o, yani yetimleri koruyan, cennette āu ikisi gibi kardeāiz” buyurdu ve elinin iki parmaþn birbirine bitiātirdi.76 Hz. Peygamber yetim malnn korunmasna önem verirdi. Hatta onu koruyacak kapasitede olmayanlarn bu iāi üstlenmelerini istemezdi. Nitekim Ebû Zer el-Gfârî’ye kendisini zayf gördüþünü belirterek, yetim malnn velâyetini üzerine almamasn tembih etmiātir.77 Avn b. Ebû Cühayfe babasndan āu sözü nakleder: “Bize Peygamber’in zekat memuru geldi. Zekat zenginlerimizden alp fakirlerimize verdi. Ben yetim bir çocuktum. Bana da bir deve verdi”.78 Bu örnek de Hz. Peygamber döneminde devletin yetimleri korumaya gösterdiþi itinay gözler önüne sermektedir. Hz. Peygamber, yetime, yoksula ve yolcuya infakta bulunan zengini övmüā; onlarn hakkn yiyeni ise kötülemiātir.79 “Kim bir yetimin yiyeceþini ve içeceþini üstlenirse, affedilmeyecek günah iālemedikçe Allah onu cennete yerleātirir”80 buyurmuātur. Yetim yeþenlere zekat vermenin hükmünü soranlara, buna, birisi akrabalktan dolay ve diþeri de zekattan dolay olmak üzere iki kat mükafat verileceþini bildirmiātir.81 Kalbinin katlþndan āikayet eden bir adama, yetime merhamet etmesini, baān okāamasn, yediþi yemekten ona da yedirmesini söylemiā, o zaman kalbinin yumuāayacaþn bildirmiātir. 73. 74. 75. 76. 77. 78. 79. 80. 81. ÿbn Hanbel, V, 250. Buhârî, III, 195. ÿbn Mâce, II, 1213. ÿbn Mâce, II, 1213. Neseî, VI, 55. Tirmizî, III, 40. Neseî, V, 91. Tirmizî, IV, 320. Neseî, V, 93. 353 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 353 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Görüldüþü gibi Hz. Peygamber, o dönemde sosyal bir problem olan ve her zaman da problem olabilecek yetim hakk ve yetimlere iyi davranlmas konusunda çok önemli ve köklü çözümler getirmiātir. Hz. Peygamber, āehitlerin geride braktklar çocuklarna özel ilgi göstermiātir. Onun özel iltifat ve ilgisine mazhar olan āehit çocuklarndan birisi Uhud āehitlerinden Abdullah b. Amr’n oþlu Câbir’dir. Babas āehit olduþunda Câbir on sekiz yaālarnda bulunuyordu. Hz. Peygamber Uhud savaāndan bir gün sonra Hamrâaülesed Gazvesi’ne giderken, sadece bir gün önce Uhud’a katlanlarn gelmesine müsade ettiþi halde, babas bir gün önce āehit olan Câbir b. Abdullah’a özel izin vermiātir. Câbir, Hz. Peygamber’e gelerek, Uhud Savaā’na, kzkardeālerine bakacak baāka kimsesi bulunmadþ için katlamadþn bildirmiā ve sefere iātirak etmek için izin istemiātir. Hz. Peygamber Câbir’e baāka zamanlarda da yardmc olmuātur. Çoþu alacakllar, hurmalarn toplanma mevsimi geldiþinde Câbir’den babasnn borçlarn isterler. O da hurma bahçesinden baāka gelirleri olmadþn ve o ylki ürünün de borcunu karālamaya yetmeyeceþini Hz. Peygamber’e bildirir. Hz. Peygamber toplanan hurmalar birkaç öbek halinde yþdrr. Bunlardan en büyük öbeþin yanna oturarak ölçeþi eline alr ve herkese alacaþ nisbetinde hurma vermeye baālar. Hz. Peygamber’in bir mucizesi olarak Câbir’in bütün borçlar ödendikten sonra hurmalarn eksilmediþi rivayet edilir.82 Hz. Peygamber, maddî sknt içinde bulunan āehit ailelerine yardmlarda bulunurken, onlar ezikliþe sevkedecek davranālardan da kaçnmātr. Buna örnek olarak Câbir b. Abdullah ile aralarnda geçen olay hatrlatmak istiyoruz. Hz. Peygamber’le birlikte Zâtürrikâ’ Gazvesi’ne katlan Câbir b. Abdullah, ona maddî sknt içinde olduþunu bildirir. Hz. Peygamber Câbir’den kendisine devesini satmasn ister. Uzun süren pazarlktan sonra Medine’ye varnca teslim etmek āartyla deveyi satn alr. Câbir Medine’ye dönünce deveyi teslim etmek için götürdüþünde Hz. Peygamber ona borcunu öder ve deveyi de kendisine hediye eder. Câbir o srada tandþ bir Yahudiye rastlar ve durumu ona anlatr. Yahudi buna hayret eder ve “Demek o senden deveyi satn ald, parasn verdi, sonra da deveyi sana hediye etti ha”! diyerek bu hayretini gizleyemez. Câbir de “Evet” cevabn verir.83 Hz. Peygamber āehit çocuklarna sadece yardmla, maddî ve manevî ihtiyaçlarn karālamakla yetinmemiā; kendilerinin ileriki yllarda yalnzca yardmla geçinen insanlar olarak yaāamaktan kurtulup birer iā sahibi olmalarn, geçimlerini kendileri temin etmelerini istemiā ve bunun için teāvik etmiātir. Hz. Peygamber’le Mûte Savaā’nda āehit düāen Câfer-i Tayyar’n oþlu Abdullah 82. 83. Buhârî, V, 32. ÿbn Hanbel, III, 303; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, I, 307-308. 354 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 354 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri arasnda geçen bir olay buna örnek olarak kaydedebiliriz. Peygamberimiz bir gün çocuklarla birlikte pazarda satā yapan Abdullah b. Câfer’in yanna uþramā, kendisiyle ilgilenmiā ve “Allahm! Onun satān bereketli kl” diye dua etmiātir. Abdullah b. Câfer Hz. Peygamber’in vefatnda 10 yaānda olduþuna göre84 bu olay, çocuk yedi ilâ on yaālar arasnda iken meydana gelmiā olmaldr. Hz. Peygamber āehit çocuklarn teselli etmiātir. Ebû Saîd el-Hudrî Uhud Savaā esnasnda on üç yaānda bulunuyordu. Babas Mâlik b. Sinan onun geliāmiā olduþunu söyleyerek savaāa katlmasn istemiā, ancak Hz. Peygamber kabul etmemiāti. Mâlik b. Sinan Uhud Savaā’nda āehit düāmüātür. Ebû Saîd el-Hudrî, savaātan sonra Medine’ye dönen Hz. Peygamber’i Benî Hudre çocuklaryla birlikte karālamaya gitmiātir. Hz. Peygamber onu teselli etmiā ve “Allah babana ecrini versin” diyerek dua etmiātir. Hz. Peygamber genç yaāta Uhud’da āehit düāen amcas Hz. Hamza’nn yetim çocuklar ile ilgilenmiātir. Hamza’nn kz olan Ümâme, Umretü’l-Kazâ’da “Amca! Amca!” diyerek Peygamberimizin arkasna düāmüā, o da Ümâme’yi alarak Medine’ye getirmiātir. Çocuþun bakmn üstlenmek için Zeyd b. Hârise, Hz. Ali ve Câfer b. Ebû Tâlib arasnda anlaāmazlk çkmātr. Bunun üzerine araya Peygamberimiz girmiā; Câfer b. Ebû Tâlib’in hanm Esmâ, Ümâme’nin teyzesi olduþundan, onun bakmn Câfer’e vermiātir. Ümâme’yi daha sonra Seleme b. Ebû Seleme ile evlendirmiātir. Yine Uhud Savaā’nda āehit düāen Abdullah b. Cahā’n terekesinin idaresini üzerine almā; oþluna Hayber’de bir mülk satn alvermiātir.85 Hz. Peygamber’in Medine döneminde sahabenin hemen tamam gazilerden oluāuyordu. Çünkü Bedir, Uhud, Hendek savaālarna katlanlar birer gazi idiler. Peygamberimiz Ehl-i Bedir’den övgü ile söz etmiātir.86 Övgüsünde özellikle Bedir ehlinin faziletinden bahsetmekle birlikte, bu, ayn zamanda onun gazilere verdiþi deþeri göstermektedir. Mekke’nin Fethi’ne yönelik hazrlklar müāriklere haber vermek için onlara mektup yazan ve fakat daha sonra bu mektubu ele geçirilen Hâtb b. Ebû Beltea örneþinde olduþu gibi, bunlarn baz suçlarn affettiþi görülmektedir. Hz. Peygamber āehitlerin geride kalan yaknlarn teselli için elinden gelen çabay sarfederdi. Buna, küçük yaāta āehit düāen Hârise b. Sürâka’nn annesine karā davranān örnek olarak verebiliriz. Hârise bir yetimdi ve babas Sürâka hicretten önce ölmüātü. Kendisi de hicretten sonra annesi ile birlikte Müslüman olmuātu. Hârise, yaānn küçük olmas nedeniyle Bedir Savaā’na mücâhit 84. 85. 86. ÿbn Hacer, ÿsâbe, II, 280-281. ÿbn Seyyidinnâs, II, 32. Buhârî, V, 9 vd.; ÿbn Hanbel, I, 105; ÿbn Mâce, I, 56-57. 355 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 355 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji olarak katlamad. Bu arada savaā alannn gerisinde bir su birikintisinden su içerken atlan bir okla isabet ald ve bu savaān ensardan ilk āehidi oldu. Annesi ve kzkardeāi Hârise’nin öldüþünü duydular. Annesi Ümmü Hârise, Hz. Peygamber’in gelmesini bekledi ve ondan oþlunun durumunu soracaþn, eþer cennette ise aþlamayacaþn, āayet cehennemde ise aþlayacaþn ifade etti. Peygamberimiz Bedir’den Medine’ye dönünce bu kadn oþlunun durumunu sormak üzere onun huzuruna gelerek “Eþer oþlum cennette ise sabreder, sevabn beklerim; deþilse onun için var gücümle aþlarm” dedi. Hz. Peygamber Hârise’nin cennette, üstelik Firdevs cennetinde olduþunu bildirdi. Bunun üzerine annesi oþlu için asla aþlamayacaþn açklad.87 Hz. Peygamber’in bir āehit annesini teselli ediāiyle ilgili āu olay da son derece mânidardr: O, Uhud āehitlerini defnettikten sonra atna binerek gazilerle birlikte Medine’ye doþru hareket etttiþi srada ensar kadnlar kendisini karālamak üzere yola çkmālard. Bunlarn arasnda Hz. Peygamber’in atnn dizginini tutan Sa’d b. Muaz’n annesi Kebāe bint Ubeyd de vard. Bu kadnn diþer oþlu Amr āehit düāmüātü. Sa’d b. Muaz, “Yâ Resûlallah! Annem”! diyerek onu takdim etti. Hz. Peygamber Kebāe bint Ubeyd’e “Merhaba”! diye hitap etti. Kebāe Hz. Peygamber’e yaklaāarak “Seni saþ salim gördüm ya, felaket hiç gelir bana” dedi. Peygamberimiz ona oþlu Amr b. Muaz için baāsaþlþ diledikten sonra onun ve diþer āehitlerin cennetlik olduþunu belirtip āöyle dua etti: “Allahm! Kalplerindeki üzüntüleri gider. Musibetlerinden dolay mükâfatlandr. Āehitlerin geride braktklarna güzel muamelede bulunacak iyi halefler eyle”.88 Uhud Savaā’nda āehit düāen Enes b. Fedâle’nin yetim kalan üç yaālarndaki oþlu Muhammed Hz. Peygamber’in huzuruna getirilir. Peygamberimiz ona satlmamak ve hibe edilmemek kaydyla bir hurmalk baþālar.89 ÿslâm ordusu Uhud Savaā’ndan Medine’ye döndüþünde kadnlar savaāa katlan yaknlarndan haber sormak üzere Hz. Peygamber’in yanna gelirler. Baldz Hamne bint Cahā’a kardeāi Abdullah’n ve days Hamza’nn āehit olduþunu söyler. Hamne soþukkanllk gösterir ve Allah’tan onlarn baþālanmasn ister. Hz. Peygamber kocasnn āehit düātüþünü söyleyince üzülür ve feryat eder. Bunun üzerine Hz. Peygamber, kadnlarn yannda kocalarnn ayr bir yeri olduþunu söyler. Ona niçin böyle yaptþn sorduþunda, “Yâ Resûlallah! Yetim çocuklarn hatrladm; beni ürpertti” der. Hz. Peygamber o çocuklarn iyi yetiāmesi için dua eder, onlarla ilgilenir. Hamne’ye Hayber’de yiyecek yardmnda bulunur.90 87. 88. 89. 90. Vâkdî, I, 65, 94; Buhârî, III, 206; Ali Toksar, “Hârise b. Sürâka”, DÿA, XVI, 202-203. Vâkdî, I, 316. ÿbn Sa’d, II, 37; VIII, 342. Vâkdî, I, 291-292. 356 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 356 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri Bir sözünde Peygamberimiz, “Dul hanmlarla fakirlerin iālerine koāanlar Allah yolunda cihad etmiā gibi mükâfâta nail olurlar”91 buyurmuātur. Bu sözün kapsamna āehitlerin geride braktklar dul eālerine yardmc olanlarn da girdiþi muhakkaktr. Hz. Peygamber āehit ailelerinden manevî desteþini esirgememiā ve onlar için “Allah’m! Onlarn kalplerindeki üzüntüyü gider. Musibetlerini gider. Geride braktklarna iyi halef kl” āeklinde dua etmiātir.92 Hz. Peygamber’in gazilere, āehitlere ve āehit çocuklarna verdiþi deþerden sahâbe de etkilenmiātir. ÿbn Hiāâm’n tarih belirtmeden kaydettiþi bir habere göre onun en yakn arkadaā olan Hz. Ebû Bekir kucaþnda küçük bir kz çocuþunu seviyorken yanna bir adam girer ve çocuþun kim olduþunu sorar. Hz. Ebû Bekir “O benden daha hayrl olan bir adamn kzdr. Bu Sa’d b. Rebî’in kzdr”93 cevabn verir. Sa’d b. Rebî’ ise Bedir Savaā’na katlmā bir gazi idi; Uhud Savaā’nda āehit düāmüātü. 6- Fakirler Toplum içinde gözetilip kollanmas gereken kesimlerden birisi de āüphesiz çeāitli sebeplerle fakir düāen insanlardr. Kur’an- Kerim’de fakirlere yardm edilmesi, onlarn yedirilip korunmas üzerinde çok sayda âyet-i kerime mevcuttur. Hz. Peygamber daha ÿslâm’n ilk yllarndan itibaren fakirlerin korunup gözetilmesi, fakirlikle mücadele edilip toplumda muhtaç kimsenin braklmamas yönünde ciddî admlar atmātr. Bu admlar, muâhât, kölelerin azad edilmesi, muhtaçlara gerek devlet eliyle toplanan ganimet ve zekattan, yani devlet bütçesinden pay ayrlmas ve gerekse nafile yardmlarn teāvik edilmesi āeklinde özetlenebilir. Hatta o dönemde gayri müslimlerin fakirlerinin bile korunup gözetildiþi görülmektedir. Nitekim maddî gücü yerinde olmayan, çalāmaktan âciz ve yoksul gayri müslimler cizye vermekten muaf tutulmuātur. Hz. Peygamber’in nafile yardmlara teāviki konusuna bir örnek olmak üzere āu olay nakletmek istiyoruz: Bir gün Hz. Peygamber’e yaln ayak, yar çplak, kaplan postu rengindeki gömleklerini veya abalarn baālarna geçirmiā Mudarl birtakm adamlar gelir. Onlarn yoksul halini görünce Hz. Peygamber’in yüzünün rengi deþiāir. ÿçeri girip çktktan sonra Bilâl-i Habeāî’ye ezan okumasn ve kamet getirmesini söyler. Namaz kldrdktan sonra cemaate bir konuāma yapar. Fakirlere yardm edilmesini öngören bir ksm ayetleri okuduktan sonra “Kiāi, dinarndan, dirheminden, elbisesinden buþdayndan, hurmasndan, yarm hurma bile olsa sadaka vermelidir” der. ÿnsanlar seferber olurlar ve para, yiyecek ve 91. 92. 93. Buhârî, VII, 76. Vâkdî, I, 316. ÿbn Hiāâm, II, 95. 357 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 357 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji içecek gibi ihtiyaç maddelerini getirirler. Öyle ki, yiyecek ve giyeceklerden iki küme oluāur. Hz. Peygamber bu manzara karāsnda son derece memnun olur ve āunlar söyler: “Kim ÿslâm’da güzel bir çþr açarsa, onun ve onunla amel edenlerin mükafat, o çþrla amel edenlerin mükafatndan hiçbir āey eksilmeksizin kendisine ait olur. Kim ki ÿslâm’da kötü bir çþr açarsa, o çþrn ve onunla amel edenlerin günah, onunla amel edenlerin günahndan bir āey eksilmeksizin kendisine ait olur”.94 Hz. Peygamber, fakirlerin durumunu iyileātirmeye yönelik faaliyetlerde bulunurken onlar hiçbir zaman horlama ve aāaþlama cihetine gitmemiātir. Hz. Peygamber’in fakirlik ve fakirlerle ilgili çok sayda sözü mevcuttur. Bunlar iki gruba ayrarak deþerlendirmek mümkündür: Birinci grup rivayetlerde fakirliþin lehinde ifadelere yer verildiþi görülmektedir. Hatta hadis âlimleri, fakirliþin fazileti ile ilgili bablar açarak bu konuyla ilgili hadisleri derlemiālerdir.95 Bu rivayetlerde fakirliþin fazileti,96 sabreden fakirlerin cennete ilk giren gruplar arasnda yer alacaþ,97 cennete fakirlerin girebileceþi,98 cennet ehlinin çoþunluþunu fakirlerin teākil edeceþi,99 Müslümanlarn fakirlerinin cennete zenginlerinden önce gireceþi,100 fakirliþin utanlacak bir āey deþil, insann manevî hayat için baz avantajlar saþlayan bir mertebe sayldþ, fakirlerin toplumun hayrl bir tabakasn oluāturduþu,101 Allah’n mü’min-namuslu ve fakir kulunu sevdiþi102 belirtilmektedir. ÿkinci grup rivayetlerde ise sabredip olgunluk göstermeyen, yoksulluþunu bahane ederek taāknlk yapan, kötülük iāleyen, isyan eden fakirler āiddetle knanmātr. Fakirlikten Allah’a sþnlmas gerektiþi,103 fakirliþin kiāiyi birtakm kötülüklere sürükleyebileceþi, hatta nankörlüþe bile sevkedip küfre düāürebileceþi104 belirtilmektedir. Bu grup rivayetlerde fakirliþin aleyhinde ifadeler yer almaktadr. Fakirliþin lehinde ve aleyhinde görülen bu rivayetler arasnda, ilk bakāta çeliāki bulunduþu sanlabilir. Halbuki birinci grupta yer alan rivayetlerde yoksulluk karāsnda sabr ve metanet gösterilmesi gerektiþi ve fakirliþin insan için ÿbn Hanbel, IV, 358-359. Buhârî, VII, 178; ÿbn Mâce, II, 1379. 96. Buhârî, VII, 178. 97. ÿbn Hanbel, II, 425, 479. 98. ÿbn Hanbel, II, 276. 99. ÿbn Hanbel, V, 259. 100. ÿbn Hanbel, III, 254; Dârimî, s. 735. 101. ÿbn Hanbel, IV, 230. 102. ÿbn Mâce, II, 1380. 103. ÿbn Hanbel, II, 540. 104. ÿbn Hanbel, V, 36. 94. 95. 358 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 358 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri bir eksiklik olmadþ vurgulanmaktadr. ÿkinci grup rivayetlerde ise, fakirlikle mücadele ve fakirlerin korunmas konusunda gayret gösterilmesinin teāvik edildiþi görülmektedir. Bu açdan bakldþnda iki grup rivayet arasnda çeliākiden ziyade uyum bulunduþu ve bu ifadelerin toplumun bu iki unsuru arasnda denge saþlamaya yönelik olduþu rahatlkla söylenebilir.105 Hz. Peygamber çeāitli vesilelerle “Veren elin alan elden hayrl olduþunu”106 belirtmiātir. Sosyal dayanāmann uygulanacaþ kesimler içinde fakirler önemli yer tutar. O nedenle fakirlerle ilgili konuyu Hz. Peygamber’in sosyal dayanāmaya verdiþi büyük önemi gözler önüne sererek bitirmek istiyoruz. Onun hayat dikkatle incelendiþinde, Kur’an- Kerim’in içerdiþi sosyal dayanāma ilkelerini çeāitli alanlarda ve toplumun tüm kesimlerini içine alacak āekilde uygulamaya geçirdiþi görülür. Kur’an- Kerim’in bu konudaki ilkelerinden birisi āöyledir: “ÿyilik ve takvâ üzerinde yardmlaān, kötülük ve zulüm üzerinde yardmlaāmayn”.107 Bu ayet-i kerimede, her türlü iyilik, ihsan, itaat, doþruluk, günahszlk gibi anlamlara gelen birr kelimesi ile takvâ kelimesinin kapsadþ bütün alanlarda dayanāma istenmektedir. Toplumun ve bireyin mutluluþu, barā ve huzuru için gereken sosyal dayanāma alanlarn āu āekilde sralayabiliriz: Hz. Peygamber, bireylerin manevî dayanāma içinde olmalarn istemiātir. Bireyin, hayatn zorluk ve kolaylk anlarnda diþer insanlarn yannda olmasn, baāka bir ifade ile onlara psikolojik destek saþlamasn istemiātir. Hasta ziyâreti, ve ta’ziye, davete icabet, hediyeleāme buna birer örnektir. Hz. Peygamber bilgisizi öþrenmekle, bilgini de öþretmekle yükümlü tutarak Müslümanlar ilmî dayanāmaya sevketmiātir. Müslümanlarn yaāadþ topraklara yaplacak saldrlara karā bütün gücüyle maddî ve mânevî dayanāma içinde bulunmas vatan savunmasnda dayanāmay saþlamātr. Hz. Peygamber ekonomik alanda aldþ tedbirlerle toplumun her kesimini korumay amaçlamātr. Zekat, sadaka ve fitre baāta olmak üzere boç verme gibi çeāitli konularda getirilen mâlî yükümlülükler Müslümanlar arasnda ve hatta Müslüman olmayanlarla bile ekonomik dayanāmann yollarn açmātr. Kur’an’da sosyal dayanāmada yaknlara öncelik tannmātr. Bundan sonra yoksullar, düākünler, köleler, borçlular vs. gelmektedir. Kur’an’n sosyal dayanāma ile ilgili ilkeleri Hz. Peygamber tarafndan bizzat uygulanmātr.108 105. Osman Eskicioþlu, “Fakir”, DÿA, XII, 130. III, 945; Buhârî, VII, 186. 107. Mâide Sûresi 2. 108. Ahmet Tabakoþlu, ÿslam ve Ekonomik Hayat, Ankara 1996, s. 34-42; Seyfettin Erāahin, “ÿslam’n Sosyal Dayanāma ÿlkeleri ve Tarihimizdeki Baz Uygulamalar”, Fakirlik Problemi ve Çaþdaā 106. Vâkdî, 359 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 359 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 7- Özürlüler Toplum içinde çeāitli sebeplerden dolay var olabilecek kesimlerden birisi de özürlülerdir. Hz. Peygamber özürlülerle ilgilenmiā, onlara güçlerinin yetmediþi alanlarda görev vermemiā, yeteneklerine göre kamu alannda istihdam etmiā, kendilerine deþer vermiā, topluma kazandrmaya çalāmātr O, özürlüleri bir dilenci kitlesi ve sürekli insanlara muhtaç durumda kalmaya mahkum bir kitle olarak görmemiātir. Āimdi onun bu hususlarla ilgili uygulamalarn örneklerle açklamak istiyoruz. Hz. Peygamber’in özürlülerle ilgili uygulamalarn ele alrken bu kesimi bedensel ve zihinsel özürlüler olmak üzere iki ksmda deþerlendirmek gerekir. Bedensel özürlülerin baānda görme özürlüler (a’mâlar) gelmektedir. Çünkü o dönemde, hastalk sebebiyle ve bunun yannda savaālarn ok ve mzrak gibi delici aletlerle yaplmasndan dolay toplumda görme kabiliyetlerini kaybeden insanlarn hayli fazla olduþu görülmektedir. Kur’an- Kerim’de a’mâ kelimesi çoþu yerde manevî körlük, bir ksm âyetlerde de maddî körlük anlamnda kullanlmātr. Abese Sûresi’nde özel olarak körlerin ve genel olarak sakatlarn haklarna ve onlara gerekli ilginin gösterilmesi gerektiþine dikkat çekmek için Abdullah b. Ümmi Mektum’un ad verilmeden “a’mâ” diye bahsedilmektedir.109 Hz. Peygamber’in hadislerinde daha çok görme özürlülerle ilgili hükümler yer almaktadr. O, gözleri kör olup da sabredenlerin cennetle mükafatlandrlacaþn bildirmiātir.110 Körlere karā kötü davrananlar, mesalâ, onlarn yoluna engel olanlar knamātr.111 Hz. Peygamber’in görme özürlülere karā davranālarnda en güzel örneþini ünlü sahâbî ÿbn Ümmü Mektûm’a karā tutumunda görmek mümkündür. Onu Mescid-i Nebevî’de müezzin olarak görevlendirmiātir. Bunun yannda, kendisini kamu görevlerinin en üst kademesinde, kendi yerine vekil, baāka bir ifade ile devlet baākan vekili olarak istihdam etmiātir; Veda Hacc’na ve Uhud Savaā’na gidiāi de dahil, çeāitli vesilelerle Medine dāna çktþnda on üç defa Medine’de yerine onu vekil brakmātr.112 Namazlarda onun ve daha baāka görme özürlülerin imamlk yapmalarna izin vermiātir. Bunu söylerken baz kamu görevlerinde istihdam edilecek āahslarda birtakm özelliklerin aranmasnn gerektiþini de gözard etmek istemiyoruz. Elbette birtakm görevlerin ayrcalþ olmaldr. Ancak Hz. Peygamber’in uygulamasnda dikkati çeken husus, bir a’may devletin en yüksek makamnda görevlendirmesidir. Çözüm Yollar, Ankara 1998, s. 83-107. 109. Abese Sûresi 1-10. 110. ÿbn Hanbel, V, 258-259. 111. ÿbn Hanbel, I, 217; 309. 112. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, IV, 264. 360 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 360 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri Peygamberimiz özürlüleri bir dilenci kitlesi olarak görmemiātir; onlara dilenci imaj oluāturacak uygulamalarda da bulunmamātr. Kendilerini yardma muhtaç, âcizliþe, âtl olmaya mahkum ve zavall bir kitle olarak görmemiātir. Durumlarna göre özürlüleri çalāmaktan alkoymamā, onlarn ticaret yapmasn kolaylaātrc hükümler getirmiātir. Hz. Peygamber’in çalāmaya verdiþi önemi ele alrken de temas ettiþimiz bir hususu bu tutumuna örnek olarak kaydetmek istiyoruz. Ticaretle meāgul olan Münkz b. Amr adl sahâbînin aklî dengesi bozulur ve dilinde bir tutukluk meydana gelir. Buna raþmen ticarî faaliyetlerini devam ettirir. Ancak sürekli aldanr. Hz. Peygamber’e gelerek durumunu anlatr. Hz. Peygamber onun ticaret yapmasn, çalāmasn yasaklama yerine kolaylaātrma yoluna gider; alāveriā yaparken, “aldatma yok” demesini ve satn aldþ malda üç gün muhayyerlik hakkna sahip olduþunu satcya söylemesini ister. Kur’ân- Kerim’de “Âmâya, topala, hastaya güçlük olmadþ”113 belirtilmiā, bunlara yapamayacaklar görevlerin yüklenmeyeceþi; ve bunun yansra güçlerinin yetmemesinden dolay yapamadklarndan dolay da günahkâr olmayacaklar belirtilmiātir. Her konuda Kur’ân’n prensiplerini hayata geçiren Hz. Peygamber de uygulamalarnda özürlüleri güç yetiremeyecekleri iālerden muaf tutmuātur. Sözgeliāi, Ensardan Selemeoþullarnn baākan Amr b. Cemûh topald. Bedir Savaā’na katlmak istedi. Ancak Hz. Peygamber buna müsade etmedi ve onu savaātan muaf tuttu. Daha sonra Uhud Savaā’na katlmak istedi. Oþullar Bedir Savaā’n örnek göstererek ona engel olmak istediler. Bunun üzerine Amr, Hz. Peygamber’e baāvurdu. Peygamberimiz ona, mazereti olduþunu, bu sebepten savaāla mükellef bulunmadþn bildirdi. Ancak Amr’n srar üzerine izin verdi. Oþullarna da babalarn savaāa gidip gitmemekte serbest brakmalarn söyledi. Savaāa katlan Amr, sonunda, hep arkasnda savaāan ve onu korumaya çalāan oþlu ile birlikte āehit düātü.114 Toplumun her kesimi ile ilgilenen Hz. Peygamber’in zihinsel özürlülerle ilgilenmemesi ve onlar ihmal etmesi düāünülemezdi. Nitekim akl hastalarnn dinî yükümlülüklerden muaf tutulduþunu āu sözü ile ifade etmiātir: “Üç kimseden kalem kaldrld: Büluþ çaþna erinceye kadar çocuktan, uyanncaya kadar uyuyandan ve āifa buluncaya kadar akl hastasndan”.115 Bu hadis, fkh ve fkh usûlü kitaplarnda akl hastasnn edâ ehliyetini düzenlemede delil olarak kullanlmātr. ÿlmihal kitaplarnda ibâdetlerin farz olmasnn āartlar arasnda “Âkil” olmas gerektiþi kaydedilmiātir. Bir çeāit akl eksikliþi ve zayflþ hali demek olan “Ateh” ile ilgili olarak aile hukukunda düzenleme yapmātr.116 113. Nûr Sûresi 61. I, 264-265; ÿbn Hiāâm, II, 90-91. 115. Buhârî, VIII, 21. 116. Buhârî, VI, 169. 114. Vâkdî, 361 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 361 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber saþlam insanlarn özürlülere davranālar konusunda ahlâkî düzenlemelerde de bulunmuātur. Nitekim görme özürlüye yol göstermeyi, saþra ve dilsize laf anlatmay sadaka olarak deþerlendirmiāitir.117 8- Köleler Her āeyden önce belirtmek gerekir ki, köleliþi ÿslâm icad etmemiā; tam tersine Müslümanlar çok eski dönemlerden kalan ve bütün dünyaya yaylan bu müesseseyi devralmālard. ÿslâm açsndan kölelik ne bir cezalandrma yolu ve ne ekonomik amaçlarla kendisinden faydalanlan bir savaā ganimetidir. Eskiden köleler insan yerine konulmazken ÿslâm’la birlikte kimliklerine kavuāmuālardr. Kur’an’n köleliþi tamamen kaldrma cihetine gitmediþi ve doþrudan kaldrmaya yönelik bir çaþrda bulunmadþ doþrudur. Fakat, Kur’an- Kerim’de insanlarn köleleātirilmesine dair bir tek ayet de mevcut deþildir. Buna karālk kölelerin hürriyetlerine kavuāturulmas teāvik edilmiātir.118 Olaylar deþerlendirirken dönemin āartlar dikkate alnmaldr. Günümüzün hayat tarzna ve anlayāna ters düāen bir hususun o günde yasaklanmā olmasn istemenin gerçeklerle baþdaāmayacaþ ortadadr. ÿslâmiyet kölelere hukûkî bakmdan yeni haklar tanmā, ayn zamanda bu snfn kaynaklarn savaā esirleriyle snrlamātr. Hatta düāman ordusu saflarndan ayrlarak ÿslâm karargâhna sþnp teslim olan savaā esirleri āayet ÿslâm’ kabul ederlerse kendiliklerinden hürriyetlerini elde etmiā saylrlar. Taif kuāatmas esnasnda Peygamberimiz kaleden çkp kendilerine katlan kölelerin azat edileceþini duyurmuā, Bunun üzerine yirmi civarnda köle kaleden çkarak Müslüman olmuā ve Hz. Peygamber onlar azat etmiātir. Geçimleri için de herbirini Müslümanlardan hali vakti yerinde olanlara vermiā ve bunlara Kur’an ve sünneti öþretmelerini emretmiātir.119 Aslnda köleliþi doþuran esas sebep savaā ve bunun doþurduþu sonuçlardr. Savaāta ele geçen esire karālksz serbest brakma, kurtuluā fidyesi alnarak veya esirlerin karālkl deþiātirilmesi suretiyle serbest brakma veya köle statüsüne koyma iālemlerinden biri uygulanrd. Hz. Peygamber o dönemin örfüne göre esirlerin köleleātirilmesi statüsünü de yalnz kadn ve çocuklara, onu da son derece snrl tutarak, uygulamā, hiçbir yetiākin erkeþi köleleātirmemiātir. Kur’an- Kerim köleleri özgürlüþe kavuāturmay teāvik etmiātir. Devlet gelirlerinden bir ksmn köle azadna ayrmātr. Köleleri serbest brakmay baz günahlarn keffareti olarak tövbe kaps ve sevap kazanma yolu haline getirmiātir. Nite117. ÿbn Hanbel, V, 169. Sûresi 13; Nisâ Sûresi 92; Mücâdele Sûresi 3; Mâide Sûresi 89. 119. Vâkdî, III, 931-932. 118. Beled 362 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 362 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Bazı Toplum Kesimleri kim ÿslâmiyette kölelerden çok azatllardan bahsedilir. Hz. Peygamber bütün kölelerini çeāitli vesilelerle azat etmiātir. Sözgelimi amcas Abbas’n kendisine hediye ettiþi Ebû Râfi’i, Abbas’n Müslüman olduþunu duyunca azat etmiā ve onu câriyesi Selmâ ile evlendirmiātir. Ebû Râfi’ vefatna kadar Hz. Peygamber’in yaknlar arasnda yer almātr. Azatllarla hürler arasndaki sosyal statü farkn ortadan kaldrmak maksadyla Zeyd b. Hârise’yi halasnn kz Zeyneb’le evlendirmiātir. Bütün bu uygulamalarn sonucunda ÿslâm dünyasnda ksa süre sonra köle ve câriyenin kalmamas ve bu müessesenin tamamen ortadan kalkmas gerekirdi. Devam ettiþi süre içinde de köle ve câriyeler, sahibinin kardeāi, eāi, çocuþu gibi insanca muamele görmesi icab ederdi. Oysa durum böyle olmamā; insanlarn irade ve isteþi Allah ve Resûlünün iradesine uymamātr. Gelenek bu konuda dinin arzusuna gâlip gelmiātir. Yüzyllar boyunca hayvan pazarlar gibi köle pazarlar kurulmuātur. Hz. Peygamber kölelerini azat etmenin yannda devlet kademelerinde azatllara görev dahi vermiātir. Örneþin, azatl kölesi Zeyd b. Hârise ve onun oþlu Üsâme’yi, içinde önde gelen sahâbîlerin de bulunduþu ordulara komutan tayin etmiātir. Hür erkekten çocuk doþuran bir câriyenin ve çocuþunun hür olmas prensibini getirmiātir. Bu uygulama, o dönemin siyâsî ve sosyal āartlar dikkate alndþnda çok önemli bir geliāmedir. Ünlü Alman yazar Auguste Bebel (18401913), Arap kültürünün ÿslâmiyetle birlikte geçirdiþi geliāmeleri, özellikle de Hristiyanlþn unutturduþu ortaçaþ öncesi kültür mirasn Bat’ya tanttþ kitabnda bu konuda āu insafl deþerlendirmeyi yapmaktadr: “Aslnda köleliþe tamamen karā çkmak ve köleciliþin yok edilmesini istemek, o yüzyllarn anlayāna, kavrama gücüne, örf ve âdetlerine çok aykr ve fazla ileri gitmiā bir talep olurdu. Bilindiþi gibi kölelik Avrupa’da Yeniçaþ’a kadar uzanmātr. Hz. Muhammed (s.a.s.) ayrca köle bir kadnn hür bir kimseden olan çocuþunun da hür olmas kuraln getirmiātir. Bu, o dönemlerdeki Avrupa’nn, ya da Almanya’nn bu konudaki anlayāna tamamen aykr bir yenilikti. Sözkonusu yerlerde ayn konumdaki bir çocuk hürriyetten yoksundu. Öte yandan Hz. Muhammed (s.a.s.) bu konumdaki bir çocuþun annesinin (Ümmü veled) satlabilmesi veya hediye edilebilmesi imkânn da ortadan kaldrmātr”.120 Günümüzde kölelik müessesesi ortadan kalkmā olduþu için bugün artk savaā esirlerinin köle haline getirilmesi sözkonusu deþildir.121 120. Auguste Bebel, Hz. Muhammed ve Arap Kültürü, ÿstanbul 1997, s. 89. ÿslam Peygamberi, II, 746-750; Ahmet Özel, “Esir”, DÿA, XI, 382-389. 121. Hamidullah, 363 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 363 17.04.2012 16:04:19 TOPLUMSAL SORUNLAR KARĀISINDA HZ. MUHAMMED 1- ÿhtilaf ve Çekiāmeler ÿslâm’la birlikte kabileler ve fertler arasnda öteden beri süregelen kavgalar büyük çapta önlenmiāti. Ancak zaman zaman çeāitli sebepler yüzünden Müslümanlar arasnda huzur bozucu ihtilaf ve çekiāmeler çktþ da oluyordu. Hz. Peygamber bu tür olaylar câhiliye zihniyeti olarak deþerlendiriyor ve annda önlemeye çalāyordu. Bir gün Evs ve Hazrec’e mensup bir grup Müslüman birarada oturup sohbet ederlerken yanlarna uþrayan bir Yahudi, Müslümanlarn bu āekilde birlik ve beraberlik içinde bulunmalarn kskanr. Sonra bir Yahudi gence, onlarn yanna giderek, Evs ve Hazrec arasnda meydana gelen Buâs Savaā’n ve ondan önce meydana gelmiā olan savaālar hatrlatmasn ve bu savaālar üzerine birbirleri hakknda söylemiā olduklar āiirleri okumasn ister. Genç adam kendisine verilen görevi yerine getirir. Bunun üzerine Evs ve Hazrec’e mensup Müslümanlar birbiriyle çekiāmeye baālarlar. Hatta iāi, silaha sarlarak dövüāmek üzere harekete geçmeye kadar götürürler. Durumu öþrenen Hz. Peygamber olaya müdahele ederek āunlar söyler: “Ey Müslüman topluluþu! Allah’tan saknnz. Ben aranzda bulunuyorken, Allah sizi ÿslâm’la āereflendirmiā, onunla size ikramda bulunmuā, câhiliyeden kurtarmā, küfürden uzaklaātrmā ve kalplerinizi birleātirmiā iken, nasl oluyor da câhiliye davas güderek birbirinize düāüyorsunuz”? Onun bu sözleri üzerine Müslümanlar derhal kavgaya son verip birbiriyle barārlar.1 Böyle bir çekiāme, Mustalikoþullar Savaā’ndan sonra muhâcirler ile ensar arasnda da meydana gelmiātir. Bu savaā Müslümanlarn galibiyetiyle sonuçlandktan sonra, muhâcirlerden ve Hz. Ömer’in ücretli seyisi Cehcâh el-Gfârî ile ensardan Benî Avf’n halîfi Sinan b. Vebre arasnda Müreysî’ kuyusundan su çekerken kavga çkar. Cehcâh, Sinan’a birkaç defa vurur. Bunun üzerine Sinan b. Vebre “Yetiāin ey ensar”!, Cehcâh da “Yetiāin ey muhâcirler” diyerek muhâcirleri ve ensar imdada çaþrrlar. Muhâcirlerle ensar birbirine girecekleri srada ileri gelen kiāiler araya girerek yatātrc konuāmalar yaparlar. Bu arada Hz. Peygamber olay yerine gelerek duruma müdahele eder ve bunun câhiliye halknn da’vâs olduþunu söyler. Olayn mahiyetini öþrenince de “Brakn bunu! Bu kötü bir āeydir” buyurur.2 1. 2. ÿbn Hiāâm, I, 555-556. Vâkdî, II, 415; ÿbn Hanbel, III, 392-393; Buhârî, IV, 160. 364 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 364 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed 2- Āiddet ÿslâm’dan önce ve ÿslâm’n doþuāu srasnda dünya āiddete yabanc deþildi. Roma ÿmparatorluþu’nda, Arap Yarmadas’nda, Gassânîler ve Hîreliler gibi Arabistan’n çevresindeki devletlerde, hatta kabilelerin iç bünyesinde ve kabileler arasnda bile āiddet, toplumsal iliākilerde bilinen ve uygulanan bir yöntemdi. Mekke döneminde Müslümanlar ve hatta bizzat Hz. Peygamber bile, bundan nasiplerini almālar ve āiddete maruz kalmālardr. Mekke’de gücü elinde bulunduran müārikler, ÿslâm’n yaylān önlemek için Müslümanlara sosyal ve ekonomik boykot, bask, keyfî tutuklama, göçe mecbur brakma, baþlama, zincire vurma, kzgn kumlar üzerine yatrp üzerlerine taā yþma gibi çeāitli iākence türleri ve hatta öldürme gibi yöntemler uygulamālardr. Habbâb b. Eret adl sahâbî, kendilerine müārikler tarafndan āiddet uygulandþn açkça ifade etmiātir.3 Müāriklerin Müslümanlara karā āiddet uygulamas, ÿslâm’n Mekke döneminin son gününe kadar sürmüātür. Nitekim hicretten önce Dârunnedve’de toplanan müāriklerin, Hz. Peygamber’e uygulamak üzere aralarnda tartātklar üç husustan (baþlamak, sürgün etmek ve öldürmek) herbiri birer āiddet yöntemidir. Mekkeliler frsat düātükçe Medine döneminde de ele geçirdikleri Müslümanlara āiddet uygulamaktan geri durmamālardr. Nitekim hicretin dördüncü ylnda Zeyd b. Desinne ve Hubeyb b. Adiy’i çarmha gerip iākence ile öldürmüālerdir. Müārikler āiddet yöntemiyle ÿslâm’n yaylān önlemeye muvaffak olamadklar gibi, bilakis bu konuda baāarszlþa uþradlar. Öte yandan baāarya ulaāan, āiddet uygulayan deþil, uygulanan taraf, yani Müslümanlar oldu. Çünkü Hz. Peygamber müāriklere ayn yöntemle karālk vermedi ve onlardan intikam alma yoluna gitmedi. Müslümanlar çektikleri iākencelerden dolay kendisine szlandklarnda sabretmelerini öþütledi. Çünkü kendisi āiddet taraftar olmadþ gibi, onun asl hedefi āiddeti önlemekti. Kur’an- Kerim’de “Sen onlar üzerinde bir zorba deþilsin”4 buyrulur; “Her inatç ve zorbann hüsrâna uþradþ”5 bildirilir. Āiddeti aile içi ve toplumsal āiddet olarak iki ksmda ele almak mümkündür. Aile içi āiddetten bahsedildiþinde ilk akla gelen, aile reisinin, diþer aile bireyleri ve büyüklerin küçükler üzerinde uyguladþ āiddet ve baskc tavrlardr. Bu tür bir uygulamann ailede huzuru, sevgi ve saygy ortadan kaldracaþ gibi, böyle bir ortamda yatp kalkan çocuklar ve gençler için kötü sonuçlar doþuracaþ ve onlarn karakteri üzerinde olumsuz etkide bulunacaþ açktr. Çünkü āiddeti kanksayan aile fertlerinin de artk āiddetin bulunmadþ yerde yaāamak isteme3. 4. 5. Buhârî, IV, 238-239. ýâāiye Sûresi 23. ÿbrâhîm Sûresi 15. 365 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 365 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji mesi ve kendisinin de ileride ayn yollara baāvurmas doþaldr. Bunu önlemek de āiddet, bask ve ezici tavrlar yerine karālkl sevgi ve saygnn hakim olduþu bir aile yuvas oluāturmakla mümkündür. Çok sayda bireysel ve toplumsal çatāmann kaynaþ olan āiddet, bir toplumda problemleri çözüm ve iletiāim arac haline geldiþi zaman, basit sorunlar dahi üzücü olaylarla sonuçlanabilir. Hz. Peygamber gerek aile içi āiddeti ve gerekse toplumsal āiddeti söz ve davranālaryla önlemeye çalāmā ve bu konuda gerekli tedbirleri almātr. Onun evinde her āeyden önce sevgi ve saygya dayal bir hayat tarz hakimdi. Bunun yannda, aile içi problemleri āiddete baāvurmakszn çözme yoluna giderdi. Nitekim hanmlarna, hizmetinde bulunanlara ve evinde büyüyen kimselere hiçbir zaman āiddet uygulamamā; onlar dövmemiātir. Hz. Âiāe, Hz. Peygamber’in hiçbir hizmetçisini ve hanmn dövmediþini; eliyle hiçbir canlya vurmadþn söylemiātir.6 Kendisi bunu yapmadþ gibi, hanmlarn dövenleri de “Kadnlarnz nasl dövüyor, sonra da akāam olunca beraberce yatyorsunuz”.7 diyerek knamātr. Kadnlarn dövülmemesi, hele yüze hiç vurulmamas8 konusunda uyarlarda bulunmuātur. Hz. Peygamber ile hanmlar arasnda çkan bir sorun üzerine yanlarna gelen Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in, onunla evli olan kzlarn dövmeye kalkāmalar üzerine āiddet konusundaki tavrn āu sözleriyle dile getirmiātir: “Allah Teâlâ beni āiddet uygulayan (muannif) birisi olarak göndermedi; bilakis eþitici ve kolaylaātrc olarak gönderdi”.9 Hz. Peygamber sadece ailede deþil, toplumun tüm bireyleri arasnda āiddete yer verilmemesi konusunda da uyarlarda bulunmuātur. Onun bu hususla ilgili bir sözü āöyledir: “...Müslümanlara vurmaynz”!10 Bu sözüyle Hz. Peygamber, kiāisel ve toplumsal sorunlar vurup krarak deþil; hiddet ve öfkeye kaplmadan, anlaāarak ve uzlaāarak çözmeyi tavsiye etmiā olmaktadr. Keza toplumsal huzuru bozmaya yol açabilecek davranālar daha fiiliyata geçmeden önleme yoluna gitmiātir. ÿnsanlarn yaralanmasna ve hatta ölümüne yol açabilecek silahl saldrlara meydan vermemek, silahla öfke dindirmemek için ikazda bulunmuā, bu tür hareketlerde bulunanlar toplumdan dālarcasna “Bizim aleyhimize silah taāyan bizden deþildir”.11 buyurmuātur. Peygamberimiz toplumu zor kullanarak slah etmeye çalāan bir slahatç deþildi. Nitekim, insanlar için bir sfat olarak kullanldþnda “Baākasna hak 6. 7. 8. 9. 10. 11. ÿbn Hanbel, VI, 229; Müslim, II, 1814; ÿbn Mâce, I, 638. ÿbn Hanbel, IV, 17. ÿbn Hanbel, V, 5; Ebû Dâvud, II, 606-607. ÿbn Hanbel, III, 328. ÿbn Hanbel, I, 404. ÿbn Hanbel, II, 185. 366 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 366 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed tanmayan, zorba ve zor kullanarak halk slah eden” gibi anlamlara gelen “Cebbâr” sfat ile muttasf olmadþn hem kendisi ifade etmiā; hem de sahâbe bunu dile getirmiātir. Çeāitli vesilelerle “Allah beni cömert bir kul kld; zorba ve zâlim klmad”12 demiātir. Yine çeāitli sözlerinde zorbalþ ve zorbalar kötülemiātir. Sahabenin kanaati de onun asla zorba olmadþ yönünde idi. Bir baāka vesileyle daha önce de belirttiþimiz gibi, Ficar savaālarnda Kureyā’in komutanlarndan biri olan ve daha sonra yetmiā yaālarnda Mekke’nin Fethi’nde ÿslâmiyeti kabul edip Medine’ye yerleāen Mahreme b. Nevfel bir gün Hz. Peygamber’e elbise geldiþini ve onlar halka daþttþn duyar. Yanna o srada küçük yaāta bulunan oþlu Misver’i alarak Hz. Peygamber’in evinin önüne gelir. Çocuþa Hz. Peygamber’i çaþrmasn söyler. Fakat çocuk çekinir. Bunun üzerine Mahreme b. Nevfel Hz. Peygamber hakknda oþluna āu deþerlendirmeyi yapar: “Evlâdm, o bir zorba deþildir”! Bunun üzerine Misver Hz. Peygamber’i çaþrr. O, sesi duyunca dāar çkar ve Mahreme için hazrladþ elbiseyi getirerek takdim eder.13 Hz. Peygamber Müslümanlara yönelik terörü ve saldry henüz hazrlk safhasnda iken önceden tespit ederek küçük çapl bir müdahele ile önlemiātir. Hz. Peygamber Halid b. Süfyan el-Hüzelî’nin Medine üzerine yürümek için adam toplamakla meāgul olduþunu öþrenir. Abdullah b. Üneys adl sahâbîyi tek baāna onu ortadan kaldrmakla görevlendirir. Abdullah b. Üneys, Halid b. Süfyan’ Urene Vadisi’nde bulur. Kendisini Hz. Muhammed (s.a.s.)’e karā savaāmak isteyen Huzâal bir Arap olarak tantr ve Halid’in adamlar daþldktan sonra gece vakti onu öldürür. Saþ sâlim Medine’ye gelerek olup biteni Hz. Peygamber’e anlatr. Olay, hicretin dördüncü ylnda, Uhud Savaā’ndan sonra meydana gelmiātir ki bu, müāriklerle iliākilerin en āiddetli olduþu bir dönemdir. Dolaysyla iki kesim arasnda bir savaā ortam sözkonusudur. Halid b. Süfyan hazrlklarn tamamlayp Müslümanlar üzerine saldrmay baāarabilseydi, her iki taraftan da çok fazla kan dökülebilirdi. Peygamberimiz, rastgele seçilen, ya da tesadüfen olay yerinde bulunan kimselerin zarar görmelerine frsat vermemiā, bu tür olaylar karāsnda üzülmüā ve gerekli uygulamalar yapmātr. Bi’r-i Maûne katliamndan saþ kurtulan Amr b. Ümeyye’nin, kendisinin himayesine aldþ iki kiāiyi bilmeden öldürmesine son derece üzülmüā ve tazminatlarn ailelerine ödemiātir. Peygamberimiz en azl düāman bile olsa iākence yapmamā ve kendisine bu yolda yaplan teklifleri kesin bir dille ve prensip haline gelecek sözleri ile reddetmiātir. Bedir Savaā’nda esir alnanlar arasnda Kureyā’in hatiplerinden Süheyl b. Amr da bulunuyordu. Süheyl, bacaþndan bir okla vurulmuā; yaral halde 12. 13. Ebû Dâvud, IV, 143; ÿbn Mâce, II, 1086. Buhârî, VII, 50. 367 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 367 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji kaçmaya teāebbüs etmiā ve fakat yakalanmāt. Hz. Ömer “Yâ Resûlallah! Onun ön diālerini sökeyim de bir daha senin aleyhinde konuāmaya kalkmasn” dedi. Fakat Peygamberimiz buna raz olmad; “Ben diālerini söktürerek ona iākence yapamam. Allah da beni, peygamber olduþum halde ayn azaba uþratr” āeklinde cevap verdi ve devam etti: “Onun, senin beþeneceþin bir davranāta bulunmas da umulur”. Süheyl b. Amr Mekke’nin Fethi’nde Müslüman olur. Hz. Peygamber’in vefatndan sonra, ridde hareketleri meydana geldiþi srada Mekke halk irtidat etmemekle birlikte āehirde bir iç karāklk ortaya çkar. Hatta Mekke Valisi Attâb b. Esîd bile korkup saklanr. Bu srada Süheyl b. Amr bir konuāma yaparak halk yatātrr. O, āunlar söyler: “Ben biliyorum ki bu din, güneāin doþmas ve batmas devam ettiþi sürece pâyidar olacaktr. Aranzdan çkan bu kiāi-Ebû Süfyan b. Harb-sizi aldatmasn. Benim bildiþim bu meseleyi o da bilir. Ancak Benî Hâāim’e olan kskançlþ onun kalbini mühürlemiātir. Ben Kureyā’in karada ve denizde en çok ulaām vastalar bulunanym. Emîrinize boyun eþiniz. Zekatlarnz ona veriniz...”. Süheyl’in bu sözleri kulaþna gittiþinde Hz. Ömer, onun hakknda Hz. Peygamber’in kendisine söylediþi sözleri hatrlar ve “Ben āehadet ederim ki sen Allah’n Resûlü’sün” demekten kendini alamaz. Hz. Peygamber’in Süheyl’e karā bu davranā; iākenceye müsade etmemesinin yannda, esirlere iyi muamelede bulunmas, düāmann bile ÿslâm’a kazanmay ve yeri geldiþinde ondan istifade etmeyi hedeflemesi gibi ömrü boyunca sürdürdüþü politikann çok güzel bir örneþini teākil etmektedir. Peygamberimiz kendisine duyulan güveni istismar eden ve bu istismar cinayet iāleyecek derecede kötüye kullanan, terör estiren, hâinlik yaparak Müslümanlarn malna ve canna kyan āahslara müstehak olduklar cezay uygulamaktan geri durmamātr. Ureyne kabilesine mensup kiāilere verdiþi cezay buna örnek gösterebiliriz. Olay āöyle geliāir: Bakmszlktan zayf ve hasta olan bu sekiz kiāi Medine’ye Hz. Peygamber’e gelerek ÿslâmiyeti kabul ettiklerini bildirirler. Bu āahslara Medine’nin havas iyi gelmez ve hastalanrlar. Süt içmeye alākn olduklarn belirtirek Hz. Peygamber’den kendilerine süt temin etmesini isterler. Peygamberimiz onlar āehrin dāndaki bir otlakta yaylan ve azatl kölesi Yesâr tarafndan güdülen develerin bulunduþu yere gönderir. Burada bir müddet kalrlar, sütle beslenirler ve saþlklarna kavuāurlar. Bu nankör adamlar bir sabah develeri alp götürmeye kalkārlar. Yesâr yanna birkaç kiāi alarak kendilerine engel olmak ister. Fakat hrszlar onu yakalarlar; ellerini, ayaklarn kestikten sonra diline ve gözlerine diken batrarak iākence ile öldürürler. Durumu öþrenen Hz. Peygamber’in görevlendirdiþi Kürz b. Câbir’in komutasnda yirmi kiāilik bir süvari birliþi bu hainleri yakalayarak Medine’ye getirir. Peygamberimiz onlara ksas uygular ve idam ile cezalandrr.14 14. Vâkdî, II, 568-571; ÿbn Hiāâm, II, 640-641; ÿbn Sa’d, II, 93; Buhârî, VIII, 19-20. 368 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 368 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed 3- Zararl Alākanlklar ve Ahlâkî Sorunlar Zararl alākanlklara önce alkollü içki kullanmndan baālamak istiyoruz. Alkollü içkiler hem bireysel ve hem de toplumsal bir sorundur; bunlar kullanan bireyin yannda çevresindekiler de olumsuz etkilenir. Daha önce deþindiþimiz gibi, ÿslâm’n temel amac dini, akl, nefsi, nesli ve mal korumaktr. Alkollü içkilerin kullanlmas bu beā amaçla çeliāmektedir. Her āeyden önce dinin çok deþer verdiþi ve korumaya çalātþ akla zarar vermektedir. Öncelikle, bu maddeler baþmlsn akln kullanamayan, saþlkl düāünemeyen, karar verme ve muhakeme yeteneþini kaybeden bir kimse haline getirmektedir. Bunun yannda nefse zarar vermektedir. Çünkü insann psikolojik yapsn bozmaktadr. Utanma duygusunu ortadan kaldrmaktadr. Sarhoāluþun yol açtþ namus kavgalarna sk sk rastlanmaktadr. Nesle zarar vermektedir; alkol kullanan anne ve babann kendilerinden çok çocuklarna bedensel ve psikolojik açdan zarar verdiþini bilim adamlar söylemektedir. ÿçki, ailelerin parçalanmasna yol açmaktadr. Çünkü alkollü içkiler kiāiyi geçimsiz, kavgac, saldrgan, suça, kaza yapmaya ve cinayet iālemeye meyyal, özellikle aile bireylerine āiddet uygulayan bir kimse haline getirmektedir. Sindirim sistemine zarar vermektedir. Vücudun çeāitli hastalklara yakalanma riskini artrmaktadr. Görmeyi, konuāmay ve daha ileri seviyede iāitme duygusunu bozmaktadr. Üzülerek belirtmek gerekir ki, çaþdaā bir düāünürün de iāaret ettiþi gibi “alkolizm bilhassa teknik ve āehirleāme çaþnda en büyük problem olarak karāmza çkmaktadr”.15 ÿçkinin zararlarn özetledikten sonra Hz. Peygamber dönemine ve onun içkiyi önleme konusundaki faaliyetlerine dönmek istiyoruz. Kaynaklarmzda sahabeyi rahatsz eden içki kaynakl çok sayda olay anlatlmaktadr. Meselâ içki henüz yasaklanmadan içki içen Hz. Hamza sarhoā iken Hz. Ali’ye ait iki deveyi keser. Hz. Ali Hz. Peygamber’e onu āikayet eder. Hz. Peygamber de Hz. Hamza’ya giderek kendisine kzar.16 Yine içki yasaklanmadan önce Abdurrahman b. Avf ensardan birisinin evinde içkili vaziyette cemaate akāam namazn kldrrken Kâfirûn Sûresini yanlā okur ve bu arada “Ey iman edenler! Siz sarhoā iken -ne söylediþinizi bilinceye kadar- namaza yaklaāmayn...”17 âyeti nâzil olur.18 ÿslâm’n doþduþu srada içki içme alākanlþ Araplar arasnda çok yaygn olduþu için Allah Teâlâ ilk Müslümanlar içki yasaþna yavaā yavaā alātrmātr. Önce, içki ve kumarn her ikisinde de büyük günah ve insanlar için birtakm faydalar olduþunu, ancak her ikisinin de günahnn faydasndan büyük oldu15. 16. 17. 18. Ali ÿzzetbegoviç, s. 238. Müslim, II, 1568-1570. Nisâ Sûresi 43. Ebû Dâvud, IV, 80. 369 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 369 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji þunu19 bildirmiā, bir dahaki safhada içkili iken namaz klmay yasaklamā,20 en sonunda ise sarhoāluk veren içkileri içmeyi kesin bir āekilde yasaklamātr.21 Hz. Ömer’in içkinin haram klnmasn āiddetle arzuladþ bilinmektedir. Nitekim o, “Allahm! ÿçki konusunda açk ve kesin bir beyanda bulun” diye dua etmiā, bunun üzerine āu âyet-i kerîme nâzil olmuātur: “Sana āarap ve kumar hakknda soru sorarlar. De ki: her ikisinde de büyük günah ve insanlar için bir takm faydalar vardr. Ancak her ikisinin de günah faydasndan daha büyüktür. ...”22 Hz. Ömer çaþrlarak inen âyet kendisine okunur. Hz. Ömer tekrar “Allahm! ÿçki konusunda açk ve kesin bir beyanda bulun” diye dua eder. Bunun üzerine āu âyet-i kerîme nazil olur: “Ey iman edenler! Siz sarhoā iken -ne söylediþinizi bilinceye kadar- namaza yaklaāmayn...”.23 Namaz klnacaþ zaman Hz. Peygamber’in münâdîsi “Sarhoā namaza yaklaāmasn” diye ilan eder. Hz. Ömer çaþrlarak inen bu âyet de okunur. O, tekrar “Allahm! ÿçki konusunda açk ve kesin bir beyanda bulun” diye dua eder. Son safhada Mâide Sûresinin içkinin kesin bir āekilde yasaklandþn bildiren âyetleri nâzil olur: “Ey iman edenler! Āarap, kumar, dikili taālar (putlar), fal ve āans oklar birer āeytan iāi pisliktir; bunlardan uzak durunuz ki kurtuluāa eresiniz. Āeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranza düāmanlk ve kin sokmak, sizi Allah’ anmaktan ve namazdan alkoymak ister. Artk bunlardan vazgeçtiniz deþil mi”?24 Hz. Ömer “Vazgeçtik” der.25 ÿçkinin haram klndþna dair nâzil olan âyetler her tarafa duyurulur. Enes b. Mâlik, Ebû Talha’nn evinde içki içilirken içkinin haram klndþna dair haberi duyduþunu ve Ebû Talha’nn derhal içki küplerini döktürdüþünü bildirmiātir. Herkes evindeki içkileri dökmüā, dökülen içkiler Medine sokaklarnda sel gibi akmātr.26 ÿçki hicretin üçüncü ylnda Uhud Savaā’ndan sonra haram klnmātr. Hz. Peygamber’in içkinin yasaklanmasndan sonraki tavrn ana kaynaklarda yer alan sözleri ve bilgiler āþnda āu āekilde özetlemek mümkündür: O, içkinin tedavi amacyla kullanlamayacaþn söylemiātir.27 ÿçki yasaþn, ÿslâm’n ulaātþ her yere, vilayetlere, meselâ Cüreā’e mektuplarla bildirmiātir.28 Sarhoāluk veren 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. Bakara Sûresi 219. Nisâ Sûresi 43. Mâide Sûresi 90-91. Bakara Sûresi 219. Nisâ Sûresi 43. Mâide Sûresi 90-91. Ebû Dâvud, IV, 79-80; Neseî, VIII, 286-287. Buhârî, V, 189-190; Müslim, II, 1570 vd. Müslim, II, 1073. Müslim, II, 1576. 370 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 370 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed her maddenin haram klndþn söylemiātir.29 Yani içkinin haram olmasndaki ölçünün sarhoāluk vermesi olduþunu açklamātr. Her sarhoāluk veren maddenin “hamr” olduþunu vurgulamātr.30 Çoþu sarhoāluk veren maddenin aznn da haram olduþunu açklamātr.31 ÿçkinin her kötülüþün anahtar olduþunu ifade etmiātir.32 Muaz b. Cebel’e yaptþ on maddelik tavsiye demeti arasnda “Asla içki içme! Çünkü o her kötülüþün baādr”33 demiātir. ÿçkiyi szdrann, szdrtann, satann, taāyann, taānann, kazancn yiyenin, içenin ve sunann āiddetli bir āekilde knanmay hak ettiþini bildirmiātir.34 Hz. Peygamber’in meārubat olarak su, bal āerbeti, süt ve meyve suyu içtiþi bilinmektedir.35 ÿçkinin haram klnmasndan sonra Hz. Peygamber’in içki kullanan baz kimseler hakkndaki uygulamalarna temas etmek istiyoruz. Hayber’in fethinde içki bidonlar krlp içkiler döküldüþü zaman sahabeden mizah seven Abdullah b. Hammâr (Lakabnn Hmâr olduþu da söylenir.) dayanamayp içki içer. Zaten bu āahsn içki görünce dayanamadþ da bildirilmektedir. Kendisini hemen Hz. Peygamber’in huzuruna götürürler. Hz. Peygamber onun bu davranāndan hoālanmaz ve pabuçlaryla hafifçe vurur. Orada bulunanlar da vururlar. Hz. Peygamber’in bu āahs daha önce de bu yüzden defalarca cezalandrdþ kaynaklarda kaydedilmektedir. O srada Hz. Ömer “Allahm! Ona lanet et, artk çok oldu”! der. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Öyle deme Ömer! O, Allah ve Resûlü’nü sever” buyurur.36 Buhârî, içki içene lanet etmenin caiz olmadþ, çünkü onun din dā saylamayacaþ, yani bu hareketiyle dinden çkmā olmadþ konusuna bir bab ayrmā ve yukardaki olay bu vesileyle anlatmātr. Mizah seven Abdullah Hz. Peygamber’i güldürürdü. Ayn āekilde Nuayman b. Amr, zaman zaman içki içermiā. Hz. Peygamber’e getirirler, o da pabuçlaryla vurur, sahabeye de emreder, onlar da pabuçlaryla vururlar, üzerine toprak saçarlarmā. Bu durum çok tekrarlannca sahabeden birisi ona “Allah lânet etsin” der. Bunun üzerine Resûlüllah “Öyle deme! O, Allah ve Resûlünü sever” der.37 Böyle bir baāka sarhoā Hz. Peygamber’in huzuruna getirilir. Kimisi eliyle, kimisi pabuçlaryla ve kimisi elbisesiyle ona vurur. Birisi 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. Buhârî, V, 245; Müslim, II,1585-1588; ÿbn Mâce, II, 1123-1124; Ebû Dâvud, IV, 86, 88-91; Neseî, VIII, 327. Neseî, VIII, 296. ÿbn Mâce, II, 1124-1125; Ebû Dâvud, IV, 87; Neseî, VIII, 300-301. ÿbn Mâce, II, 1119. ÿbn Hanbel, V, 238. ÿbn Mâce, II, 1122. Neseî, VIII, 335. Vâkdî, II, 665; Buhârî, VIII, 14; ÿbnü’l-Esîr, Üsd, III, 216. ÿbnü’l-Esîr, Üsd, V, 352. 371 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 371 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji “Allah rezil etsin” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Kardeāinize karā āeytana yardmc olmayn” der.38 Āüphesiz Hz. Peygamber’in bu davranā içkiyi ve onu içeni hoā gördüþü anlamnda deþerlendirilmemelidir. Hoā görmemiā, hatta bilakis cezalandrmātr. Bu da, Hz. Peygamber döneminde bile baz yasaklara tam olarak uymayanlar bulunduþunu, ancak böylelerinin din dā ilan edilmediþini ve toplumdan dālanmadþn göstermektedir. Hz. Peygamber döneminde alkollü içkiler yasaklanrken āüphesiz bugünkü gibi alkolün zararlarn tam anlamyla tespit edebilecek imkanlar mevcut deþildi. Fakat Yüce Yaratc, alkolün insan vücudunda yapabileceþi tahribat bildiþi için onu yasaklamātr. ÿzzetbegoviç’in ifadesiyle “alkolü yasaklarken ÿslâm din olarak deþil, ilim olarak hareket etmiātir”.39 Geliāen teknik imkanlar ve yaplan araātrmalar ÿslâm’n bu yasaþn yalanlamamā, tam tersine doþrulamātr. Hz. Peygamber de birkaç münferit olay dānda alkollü içkileri o dönemin inatç ve tutucu insanlarna terkettirebilmiātir. Bu suretle ileriki yüzyllarda ÿslâm dünyasnn büyük ölçüde içkiye karā korunmasn saþlamātr. Fakat ayn baāary zor kullanmalarn ve bilimsel çalāmalarn saþlayabildiþini söylemek zordur. Amerikal Profesör Julius Hirsch, Hz. Peygamber’in bu konudaki baāarsn āu sözleriyle takdir etmektedir: “Hz. Muhammed (s.a.s.) Kur’an vastasyla içkiyi yasaklamā ve yüzyllarca büyük insan kitlelerini içkinin zararlarndan koruyabilmiātir. Bu netice XX. yüzylda münevver Amerika’da her çeāit propagandaya ve fennî yükselmeye raþmen elde edilememiātir”.40 ÿslâm’n doþduþu srada Araplar arasnda yaygn bir āekilde kumar oynanyor ve fal oklar kullanlyordu. ÿçki ve kumar Mekke’de yaygn olduþu gibi Medine’de de yaygnd. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiþi esnada Medineliler de içki içiyorlar, kumardan kazandklarn yiyorlard.41 Kumar oyununda on ok kullanlr, bunlardan üç tanesi boā braklr, yedi tanesine de hisseler takdir edilip yazlrd. 1’den 7’ye kadar oklarn hisseleri, rakamlar oranndayd. On kiāi arasnda yaplan çekiliāte, kendilerine boā ok çkanlar, ortaya konulan maldan hisse alamazlard. Ayrca maln parasn bu boā çkanlar öderdi. Bu tür kumar daha çok bir deveyi kesip etini 28 hisseye ayrmak suretiyle oynanrd. Kumar oklarnn dānda üçlü ve yedili fal oklar vard. Üçlü fal oklarn herkes yannda taār, bu oklardan birinde “rabbim bana emretti” veya “yap”, diþerinde “rabbim bana yasak etti” veya “yapma” yazl olurdu. Üçüncüsünde ise yaz bulunmazd. Araplardan birisi bir yolculuþa çkp çkmama, 38. 39. 40. 41. Buhârî, VIII, 14-15. Ali ÿzzetbegoviç, s. 227. Alpaslan Özyazc, Alkollü ÿçkiler, Sgara ve Diþerleri, Ankara 1996, s.14-16. ÿbn Hanbel, II, 351. 372 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 372 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed bir iāi yapp yapmama konusunda karar vermek için bu oklar çekerlerdi. Ok olumlu çkarsa o iāi yaparlar, olumsuz çkarsa yapmaktan vazgeçerlerdi. Yedili fal oklar Kâbe’nin yanndaki “Hübel” adl putun bekçisinin elindeki torbada, kâhinlerin ve hâkimlerin yannda bulunurdu. Bunlarn herbirinin üzerinde “evet”, “hayr”, “sizden”, “baākasndan”, “açk deþil”, “diyet”, “su” ifadelerinden biri yazlyd. Babas āüpheli çocuklarn nesebini tayin etmek, öldürülen kimsenin diyetini tayin etmek, su kuyusu açmak gibi hususlarda bu fal oklar kullanlrd. Bu tür iālerden biriyle ilgili fal oku çektirmek isteyen bir kimse, hediyelerle birlikte Hübel’in bekçisine veya kâhine giderek ok çektirir ve ona göre hareket ederdi.42 Kur’an ve sünnette kumar ve fal oklaryla ilgili uygulamalar haram klnmātr. Kur’an- Kerim’de içkinin haram klndþ âyet-i kerîmede kumar (meysir) da yasaklanmātr.43 Bir baāka âyet-i kerîmede haram klnan hususlar arasnda “... fal oklaryla ksmet aramak” da saylmātr.44 Hz. Peygamber içki ile birlikte kumarn da haram klndþn pek çok sözünde açklamātr.45 Hadislerden, menfaat karālþ oynanan oyunlarn hepsinin meysir tabiri içine girdiþi anlaālmaktadr. Kumarda yorulmadan, kolayca ve haksz bir āekilde baākasnn maln almak sözkonusudur. Nitekim Kur’an- Kerim’de ve hadîs-i āeriflerde kumar için kullanlan “meysir” kelimesi, kolaylk anlamna gelen “yüsr” kelimesi ile ayn kökten gelmektedir. Kumar oynayan kiāi baākasnn maln yorulmakszn kolayca aldþ için meysir denilmiātir. Kur’an- Kerim’de ve hadîs-i āeriflerde geçen meysir, o dönemde et üzerine oklarla oynanan bir çeāit kumardr. Bu tür kumarla kazanlan etler de haram klnmātr. Kumarda kaybeden tarafn, kazanma ümidiyle tekrar tekrar oynama hrsna kapldþ, sonunda çeāitli bireysel ve toplumsal huzursuzluklarn ortaya çktþ görülmektedir. Fal oklar çekmek suretiyle Allah’a mahsus olan gayb bilme hususu bu malzemelere isnat edilmiā ve putlara ilahlk atfedilmiā oluyordu. Ayrca hem Kur’an’a, hem de sünnete göre insanlarn akln kullanmalar esastr. Bundan dolay babas belli olmayan bir çocuþun nesebini, bir yerde su bulunup bulunmadþn, yolculuþun iyi geçip geçmeyeceþini, ticaretin kâr saþlayp saþlamayacaþn fal oklarnn bilmesi mümkün deþildir. Hz. Peygamber, geçmiā peygamberlerden bazlarnn fal oklar kullandþna dair kanaatin doþru olmadþn da söylemiātir. Hz. ÿbrahim ile oþlu ÿsmail’i ellerinde fal oklar ile birlikte 42. 43. 44. 45. ÿbn Habîb, el-Muhabber, s. 333-335; Alûsî, III, 53-70; Cevad Ali, VI, 776 vd. ; Mustafa Öz, “Ezlâm”, DÿA, XII, 67. Mâide Sûresi 90-90. Mâide Sûresi 3. Ebû Dâvud, IV, 97; ÿbn Hanbel, I, 274. 373 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 373 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji tasvir eden bir resimi görünce imha edilmesini istemiā, onlarn asla fal oklar kullanmadþn bildirmiātir.46 Hz. Peygamber bir taraftan güzel ahlâkyla insanlara örnek olurken, diþer taraftan, ortaya çkan veya çkabilecek ahlâkî sorunlar önlemek için gayret sarfetmiātir. ÿslâm’n amaçlarndan birisinin nesli korumak ve saþlkl bir toplum yaps oluāturmak olduþunu biraz evvel kaydetmiātik. Nesli ve aile yapsn bozan sorunlarn baānda fuhuā gelmektedir. Fuhuā ahlâk çökertmekte, psikolojik bozukluklara, günümüzde AIDS gibi büyük ölçüde cinsel iliākiye baþl hastalklarn artmasna, fuhuāla baþlantl suçlarn ve kadn ticaretinin yaygnlaāmasna, kadnn bir geçim kaynaþ olarak kullanlmasnn, kadn simsarlarnn, kadn sayesinde para kazanan kimselerin ortaya çkmasna neden olmaktadr. Fuhuāu meslek ve geçim kaynaþ haline getirmek ftrata aykr olduþu gibi, annelik vasf ile de baþdaāmamaktadr. Câhiliye döneminde daha ziyade câriyeler fuhāa itilirdi. Hür kadnlar arasnda da zina vak’alar görülüyordu. Erkeklerin zina yapmas genellikle ayp saylmaz ve bununla övünülürdü.47 Kur’an’da48 ve hadislerde49 fuhuā çeāitleri ve fuhāa götüren çirkin davranālar yasaklanmā ve cezâî müeyyideler konulmuātur. Hz. Peygamber, fâhiāenin zina karālþnda elde ettiþi geliri kazançlarn en kötüleri arasnda saymā ve yasaklamātr.50 Bîat alrken zina etmemeyi de āart koāmuātur.51 Fuhāun önlenmesi için eþitim, evliliþin kolaylaātrlmas ve aile yapsnn güçlendirilmesi gibi hususlar üzerinde durmuā, buna raþmen suç iāleyenleri cezalandrmaktan geri kalmamātr. ÿnsanlk tarihi boyunca hemen her toplumda kamu düzenini bozan ve yüz kzartc büyük bir suç olarak kabul edilen hrszlk, Hz. Peygamber’in önlemeye çalātþ sosyal problemlerden biridir. Ahlâk ve hukuk kurallarna aykr yollardan haksz kazanç saþlanmasna sebep olan hrszlk, ÿslâm’n son derece deþer verdiþi, korumay hedeflediþi ve kutsal kabul ettiþi mal güvenliþini ve meārû yollardan gelir elde etmenin esas olduþu ilkesini ihlâl etmektedir. Câhiliye döneminde hrszlk bir hayli yaygnd ve genel olarak ayp ve suç saylmaktayd. Bununla birlikte, merkezî bir siyâsî otorite bulunmadþndan suçun düzenli bir āekilde kontrol altnda tutulduþu ve suçlularn cezalandrldþ söylenemez. Sözgelimi göçebe Araplar kabile fertlerine, dost kabilelere, mabetlere ve kamuya ait mallarn çalnmasn suç sayarken, aralarnda antlaāma ve himaye bulunmayan 46. 47. 48. 49. 50. 51. Buhârî, IV, 111. Cevad Ali, V, 133-134. Furkân Sûresi 68; ÿsrâ Sûresi 32. Wensick, II, 345-348. Buhârî, III, 43; Müslim, II, 1199. ÿbn Hiāâm, I, 433; Taberî, III, 62. 374 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 374 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed diþer kabilelerden güç kullanarak çalnan mal ganimet sayar ve bu tür eylemleri de cesareti simgeleyen davranālar olarak görürlerdi.52 Burada biz, hrszlþn hukûkî boyutu, suçun oluāmas, niceliþi, niteliþi ve cezann tatbiki ile ilgili tartāmalar üzerinde durmayp, ksaca sosyal ve ahlâkî boyutuna, Kur’an ve sünnetin bu fiil karāsndaki tutumuna temas edeceþiz. Ayrca Kur’an- Kerim’de hrszlkla ilgili hukûkî hükümler mevcuttur.53 Kur’an- Kerim’de, üzerine bîat alnmas gereken hususlar saylrken “hrszlk yapmamak” da zikredilmektedir.54 Hz. Peygamber’in Akabe’de Müslüman olanlardan bîat aldþ hususlar arasnda “hrszlk yapmamak” yer alyordu. Hatta bu sözleāmede hrszlþn “Allah’a ortak koāmamak”tan sonra ikinci srada yer aldþ görülmektedir55 ki bu husus son derece dikkat çekicidir. Hadis literatüründe Hz. Peygamber’in hrszlkla ilgili sözleri incelendiþinde, bunlarn içinde en fazla yeri “Hrsz, mü’min olduþu halde hrszlk etmez” sözüyle, “Hrszlk yapmayn” veya “hrszlk yapmamak” üzere bîat aldþ konusu ile ilgili hadislerin tuttuþu görülmektedir.56 Bu da Hz. Peygamber’in, konunun sk sk iman ile baþlantsn kurarak, hrszlþn cezâî yönünden ziyade iman ve ahlâk boyutu üzerinde durduþunu göstermektedir. Hz. Peygamber’in sünnetinde hrszlk, dünyada ve ahirette bir dizi müeyyide ve sorumluluþu gerektiren aþr bir suç ve büyük bir günah olarak nitelendirilmiātir. Suçu sabit görülen hrszlar da cezalandrlmātr. Ancak bu noktada üzerinde durulmas gereken husus, hrsza ceza vermenin amaç olmadþdr. Önemli olan, insanlar eþitmek, hrszlþa sevkeden etkenleri, sosyal ve ekonomik dengesizliþi, ahlâkî çöküntüyü ortadan kaldrmaktr. Üstelik Hz. Peygamber suçun oluāmasnda, ispatnda ve cezann infaznda suçlu lehine titiz davranmā, affetmeyi ve sulhü tavsiye etmiā, āikayetçisi bulunmayan veya kamuoyuna malolmamā suçlar görmezlikten gelmiātir. Onun bu tutumu olumlu sonuç vermiā, döneminde hrszlk olaylarnda düāüā olmuātur.57 ÿnsann yalnz kendisiyle ilgilenmesi, iliākide bulunduþu herkesi ve her āeyi kendi yararna kullanma isteþi anlamna gelen bencillik (enâniyet), ahlak sistemlerinde ve insan davranālarnda ciddi bir kusur olarak kabul edilir. Bencillik hemen her konuda ve alanda yardmlaāmaya, dayanāmaya ve iābirliþine engel olur. ÿnsanlar açgözlü hale getirir. Bencillik duygusundan kaynaklanan birtakm 52. 53. 54. 55. 56. 57. Cevad Ali, V, 605. Mâide Sûresi 38-39. Mümtehine Sûresi 12. Buhârî, I, 10. Bk. Wensinck, v. dþr. el-Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Hadîsi’n-Nebevî, Leiden 1936-69, II, 455457. Hrszlk konusunda geniā bilgi ve meselenin özellikle hukûkî yönü için bk. Ali Bardakoþlu, “Hrszlk”, DÿA, XVII, 384-396. 375 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 375 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji olumsuz eþilimler de mevcuttur. Kibir, cimrilik, kin gütme, bireydeki paylaāma ve dayanāma ruhunu öldüren hrs, aç gözlülük, tamahkarlk gibi hususlar bunlardan birkaçdr. Bunlarn yanlā ve kötü olduþuna, terkedilmeleri ve kontrol altna alnmalar gerektiþine dair ÿslam literatüründe çok sayda bilgi mevcuttur. Bencilliþin erdem olarak bilinen karāt özgeciliktir. Yani baākalarnn iyiliþini düāünmek, yararna davranmak; hazlarn artrmak, aclarn dindirmek, baākalarnn yarar için kendi isteklerinden özveride bulunmak ve tutkularn snrlamak. Diþer bütün ahlâkî faziletlerde olduþu gibi, özgecilik de insanda bir huy ve meleke haline gelmekle kazanlmā olur. Bunun meleke halini almas da bu alandaki davranālarn örnek alnmasna ve güçlü bir irade eþitimine baþldr. Yarar ummadan ve karālk beklemeden bir insann diþerine yardm etmesi, yani saf özgeci davranā biçimi can, mal ve rz güvenliþinin teminatdr. Birey kendi cann, maln, namusunu nasl kutsal biliyor ve koruyorsa, diþerlerininkini de öyle bilmelidir. Kur’an- Kerim’de, insann en ciddi zaaflarndan birisi olan bencilliþi yeren, özgeci davranālar öven ve teāvik eden ifadeler bulunmaktadr. Kur’an’da iāaret edilen bencillik örneklerinden bazlar āunlardr: Müāriklere “Allah’n size rzk olarak verdiþi āeylerden yoksullara infak edin” denildiþi zaman onlarn “Allah’n geçimini saþlayabileceþi kimseleri biz mi besleyeceþiz”?58 demeleri knanr. Firavun’un çlgnca bir bencillik duygusuyla halkna “Ben sizin en yüce tanrnzm”59 demesi eleātirilir. Kârûn’un azgnlktan kaçnmas ve insanlara ihsanda bulunmas yönündeki tavsiyelere karālk elindeki bütün imkanlara kendi bilgisiyle kavuātuþunu iddia etmesi60 hoā karālanmaz. Fecr Sûresinde,61 insanoþlunun, toplumlar kötü akibetlere sürükleyen sebepleri teākil eden zaaflarn dile getiren ayetler mevcuttur. Bu zaaflar insann bencilliþinden kaynaklanr. Bencillik de yüce Yaratan’a karā güven eksikliþi āeklinde kendisini gösterir. Buna göre Rabbi insanoþlunu denemek için ona bol bol rzk verecek olsa hemen sevinir ve bunu O’nun bir ikram kabul eder. Fakat rzk biraz daraldþnda hemen Rabbi tarafndan kahra uþradþn söylemeye yeltenir, szlanmaya baālar. Halbuki o, bolluk zamannda da yetimleri ve kimsesizleri kollayp gözetmez, bunun için önayak olmaz, miras helal haram demeden yer, mala mülke karā aār düākünlük gösterir. Burada, azgnlk ve taāknlklar sebebiyle helak edilen kavimleri haber veren âyetlerin ardndan varlkl kesimin bencilliþini ve mal hrsn dile getiren âyetlere yer verilmiātir. Bu da, aslnda bu zaaflarn, toplum düzeninin 58. 59. 60. 61. Yâsîn Sûresi 47. Nâziât Sûresi 24. Kasas Sûresi 76-79. Fecr Sûresi 15-20. 376 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 376 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed bozulmasnn ve toplumlar için birer çöküā nedeni olduþunun vurgulanmas amacyla dile getirilmesi açsndan önem arzetmektedir.62 Hz. Peygamber’in faaliyetlerinde ve sözlerinde bencillik kötülenmiātir. Meselâ Hz. Peygamber, alāveriālerde bencil duygularla hareket edilmesini yasaklamātr. Sözgeliāi bir kimsenin pazarlþ devam ederken diþerinin araya girmesini, kiāinin onda gözü olsa bile, pazarlþ kendi lehine bozmaya çalāmasn açk ve kesin bir ifade ile nehyetmiātir. “Sizden biriniz kardeāinin pazarlþ üzerine pazarlk yapmasn”63 buyurmuātur. Bencillikle yakndan alakal bir kavram da servettir. ÿslâm düāüncesinde servet edinmek, servetin esiri olunmadþ müddetçe teāvik edilmiātir Buna karālk insann sahip olduþu serveti, sahibinin ululanmasn temine, arzularn, ihtiraslarn, bencilliþini tatmine yönelik kullanmas ise hoā karālanmamātr. Zekat, hac, infak gibi ibadet ve vazifeler, yoksulu korumann yannda bencilliþi yenmeye, özgeci davranālar geliātirmeye, bunlar bireyin ve toplumun yaāantsna yerleātirmeye vesile olan uygulamalardr. Bencilliþin, insann kendisinin farknda olduktan sonra baākasnn farknda olmamas āeklinde tezahür ettiþi de gözden uzak tutulmamaldr. Kendisi siftah ettikten sonra gelen müāteriyi “komāum henüz siftah etmedi” diyerek komāusuna gönderen esnafn tutumu bunun güzel bir örneþidir. Yoksa özgecilik, bireyin kendisini baākasnn lehine olarak tüketmesi anlamna gelmemelidir. Kiāinin kendine deþer vermesi, kendini düāünmesi, kendisi için çalāmas doþaldr. Ancak, diþer ahlâk ve davranālarda da dengeyi, ölçüyü (itidali); duygularn, tutum ve davranālarn normal ve dengeli olmasn öngören ÿslâm, bu konuda da dengenin saþlanmasn öngörmüātür. Kur’an ve Sünnet, aār bireysel tutkular dizginleyici ve düzenleyici bir ahlâk öþretisi ortaya koymuātur. Yukarda bir baāka vesile ile de dile getirilen Hz. Peygamber’in bir sahâbîye tavsiyesi bu konudaki dengeli tutuma da kanaatimizce örnek teākil etmektedir. Hz. Peygamber, malnn tamamn Allah yolunda harcanmak üzere, ölüm döāeþinde vasiyet etmek isteyen Sa’d b. Mâlik’in bu tutumunu hoā karālamaz, “Çocuklarna ne braktn”? diye sorar. Bir āey brakmadþn öþrenince de malnn onda dokuzunu çocuklarna brakmasn söyler. Ancak Sa’d’n srar üzerine üçte birini vasiyet etmesini ister ve onu bile çok bulduþunu belirtir.64 Kanaatimizce bu, bencillik ve özgecilik arasnda gözetilmesi gereken dengeye de çok güzel bir örnek teākil etmektedir. 62. 63. 64. Hayati Hökelekli, “Enâniyet”, DÿA, X!, 170-171. Buhârî, III, 24. Tirmizî, IV, 305-306. 377 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 377 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Peygamberimiz, insan haklarnn en önemlilerinden biri olan ve çoþunlukla rz kavramyla ifade edilen insann kiāiliþinin, haysiyet, āeref ve saygnlþnn korunmasna büyük önem vermiā, kiāilik haklarnn çiþnenmesini önlemeye çalāmātr. Veda Hutbesi’nde insanlarn kanlarnn ve mallarnn yansra rzlarnn da mukaddes olduþunu vurgulamātr. Bu üç hususu birarada anmak suretiyle yaāama hakkna, mülkiyete ve manevî kiāiliþe iliākin haklar ayn ölçüde güvence altna aldþn göstermiātir. Bir sözünde, kiāiye kötülük olarak Müslüman kardeāini küçük görüp aāaþlamann yeteceþini bildirdikten sonra, Müslümanlarn kanlarnn, mallarnn ve rzlarnn birbirine haram, yani dokunulmaz olduþunu belirtmiātir.65 Hac ibadetinin kurallarn srasyla eda etmekte hata eden bir sahâbîye, bunun fazla bir sakncas bulunmadþn, herhangi bir Müslümana dil uzatmann daha büyük bir günah olduþunu söylemiātir.66 Son olarak zikredilen bu sözünden hareketle Hz. Peygamber’in, kiāilik haklarn dinin özüyle alakalandrdþ ve bu haklara riayetin ibadetlerdeki baz āeklî ihmallerden daha önemli saydþn belirttiþi anlaālmaktadr. Bir baāka sözünde, kiāinin dinini ve rzn korumasn birarada zikretmiātir,67 ki burada, din ile manevî kiāilik deþerlerini ifade eden rz kavramn birlikte zikretmesi dikkat çekicidir. “Bu ifadeden, kiāilik deþerlerinin dinî deþerler için hakiki zemini teākil ettiþini, saþlam bir dindarlþn saþlam ve korunmuā bir kiāilikte daha da mükemmel olacaþn anlamak mümkündür.”68 Hz. Peygamber insanlarn kötü sözlerle anlmasn, bir kimsenin gyâbnda kusurlarnn anlatlmasn ve insann elinde olmayan bedenî kusurlar hakknda konuāulmasn yasaklamātr. Çünkü bu tür davranālar, insan onurunu rencide edip zedelemekte; toplumda dargnlk ve düāmanlklarn ortaya çkmasna, sevgi, sayg ve barān zarar görmesine sebep olmaktadr. Gybet Kur’an- Kerim’de ölmüā bir din kardeāinin etini yemeye benzetilmiātir.69 Bu benzetme ile gybetin kötülüþü vurgulanmātr. Hz. Peygamber de bir kimseyi kendisinde bulunan kusurla anmann gybet, kendisinde bulunmayan bir kusuru ona isnat ederek aleyhinde konuāmann ise iftira olduþunu bildirmiātir.70 “Karālþnda bana dünyay verseler bir insan hoālanmayacaþ bir āeyle taklit ve tavsif etmeyi kesinlikle sevmem”71 demiātir. ÿnsanlarn gizli hallerinin araātrlmamasn istemiātir.72 Kesin delile dayanmakszn sadece āüpheye dayanarak insanlarn yarglanmasn yasaklamātr. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. Müslim, III, 1986. Ebû Dâvud, II, 517. Buhârî, I, 19. Hayati Hökelekli, “Irz”, DÿA, XIX, 134. Hucurât Sûresi 12. Müslim, III, 2001; Tirmizî, IV, 329; Ebû Dâvud, V, 192. Ebû Dâvud, V, 192-193. Ebû Dâvud, V, 194, 199. 378 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 378 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed Hz. Peygamber’in en baāta gelen hedeflerinden birisi toplum huzurunun korunmasn saþlamakt. Bu amaçla o, insanlarn birbirini hor ve hakir görmelerini, dedikoduyu, ara bozmak için laf getirip götürmeyi, ikiyüzlülüþü, yalan, yalanc āahitliþi, lânet okumay, sövmeyi, hakareti, ana-babaya isyankar davranmay, intihar, iftiray, ölüleri kötülemeyi, kskançlþ, kin beslemeyi, dargnlþ, kusur araātrmay, aldatmay, sözünde durmamay ve yaplan iyiliþi baāa kakmay yasaklamātr. Hz. Peygamber’in yasakladþ bu davranālarn fert ve toplum için zararl olduþu ve iālendiþi takdirde toplumda olumsuz tahribat meydana getireceþi açktr. Burada sözü uzatmamak için bunlarn zararlar konusunda detayl açklamalara girmek istemiyoruz. 4- Doþal Olaylar ve Afetler Doþal afetler, doþurduþu sonuçlar itibaryla birtakm toplumsal sorunlarn ortaya çkmasna sebep olduþu için bu konuyu Hz. Peygamber’in toplumsal sorunlarla ilgili davranālarn ele aldþmz bu bölüm altnda iālemeyi uygun bulduk. Burada, tedbir alnarak zararn önlenebileceþi doþal felâketlerle, insann müdahelesi dahilinde bulunmayan olaylar karāsnda Hz. Peygamber’in tutum ve davranālarndan baz örnekler sunacaþz. Hz. Peygamber Tebük Seferi esnasnda, Tebük’e varldþnda (veya yolda Hicr mevkiinde) bir akāam vakti, geceleyin āiddetli bir frtna kopacaþn bildirir. O nedenle sahâbeden hiç kimsenin, yannda arkadaā bulunmadkça, ayaþa kalkmamasn ve develerinin dizlerini baþlamasn tembih eder. Herkes develerinin dizlerini baþlar. Gece vakti çkan frtnada onun tavsiyesine uyanlara bir zarar gelmezken, uymayan Benî Sâide kabilesinden iki kiāiden birinin boþaz tkanr, diþerini de frtna bir taraflara atar. Boþaz tkanan sahâbî daha sonra iyileāir, diþeri de Tay kabilesi tarafndan Medine’ye gönderilir.73 Bu olayda önemli olan nokta, Hz. Peygamber’in frtnann çkacaþn nereden bildiþinden ziyade, doþal bir felâket öncesinde tedbir alnmasn istemesi ve arkadaālarn uyarmasdr. Nitekim onun ikazna uyanlar felâketten etkilenmedikleri halde, dinlemeyenler zarara uþramālardr. Doþal felâketlerin dinle ilgili yönü de esasnda ve büyük ölçüde bu noktada, yani tedbirde düþümlenmektedir. Çünkü doþal bir felaketin vukûunun önlenmesinin imkansz olduþu durumlarda, insana düāen görev tedbir almaktr. Ayn āekilde Hz. Peygamber’in salgn hastalktan korunma konusundaki tavsiyelerinin de o gün için çok güzel ve faydal sonuçlar alnabilecek bir tedbir olduþu görülmektedir. O bu konuda āu sözü söylemiātir: “Bir yerde vebâ olduþunu 73. Vâkdî, III, 106; ÿbn Hiāâm, II, 520-521; ÿbn Hanbel, V, 424-425; Taberî, III, 105. 379 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 379 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji iāittiþiniz zaman oraya girmeyiniz! Bulunduþunuz yerde vebâ ortaya çkarsa, oradan da çkmaynz”.74 Kaynaklarmzda, Hz. Peygamber’in Tebük Seferi esnasnda Āam’da veba salgn bulunduþuna dair bir haberin kendisine ulaāmas üzerine bu sözü söylediþine dair rivayetler bulunmaktadr.75 Āimdi Hz. Peygamber’in doþal olaylar karāsndaki tutumuna temas etmek istiyoruz. Câhiliye halk ay ve güneā tutulmas gibi tabiat olaylarn uþur veya uþursuzluk olarak yorumlamakta, önemli bir kiāinin veya bir hükümdarn doþum, ya da ölümünün iāareti saymakta idiler.76 Hz. Peygamber, ay ve güneā tutulmas hakknda, eski çaþlardan beri kehânete dayal bu tür yorumlarn yanlā olduþunu bildirmiātir. Hz. Peygamber zamannda, birisi Mekke döneminin sonlarnda, ikisi de Medine döneminde olmak üzere üç defa güneā tutulmas ve iki defa da ay tutulmas meydana gelmiātir. Ay tutulmas esnasnda Yahudiler toplanp ateā yakmālar, tas çalmālar, ayn büyülendiþini söylemiālerdir. Diþer birçok konuda olduþu gibi Hz. Peygamber güneā ve ay tutulmalar konusunda da bu tür gerçek dā inanç ve telakkileri ykmātr. Câhiliye halknn bu konudaki telakkisinin doþru olmadþn belirtmiā, bunlara sadece birer gök olay olarak bakmātr. Akl erdirilemeyen olaylar karāsnda akl dā yorumlar yerine Allah’a sþnmann daha saþlkl yol olduþunu göstermiātir. Nitekim oþlu ÿbrahim’in vefat ettiþi gün güneā tutulmuā, halk bu olayn ÿbrahim’in ölümünden dolay gerçekleātiþi āeklinde yorumlamālardr. Fakat Hz. Peygamber “Bir kimsenin ölümü ve doþumu sebebiyle güneā ve ay tutulmaz. Siz bu gibi olaylar gördüþünüz zaman namaz kln ve Allah’a niyazda bulunun”77 tavsiyesinde bulunmuātur. Bir baāka rivayette ise “Hiçbir insann ölümüyle güneā ve ay tutulmaz. Bunlar Allah’n kudretinin bir niāanesi olan âyetlerinden iki âyettir. Bu olaylar gördüþünüzde namaz kln”78 demiātir. Güneā tutulmas esnasnda Mescid’e çkarak dört (baz rivayetlerde iki) rekat namaz klmātr.79 Tamamen insanlarn gücü ve iradesi dānda meydana gelen güneā ve ay tutulmalar esnasnda Hz. Peygamber’in ibadet etmesi, onun, kâinattaki düzeni yaratan Yüce Allah’n gücünü takdir ve takdise yönelik bir davranā olarak deþerlendirilmelidir. 74. 75. 76. 77. 78. 79. Mâlik, s. 895-897; Buhârî, VII, 20-22; Müslim, II, 1737-1742; Ebû Dâvud, III, 478. ÿbn Hanbel, III, 416. Müslim, I, 622; Neseî, III, 136, 141, 145; ÿbn Mâce, I, 401. Buhârî, II, 24. Buhârî, II, 24. Buhârî, II, 23-31; Müslim, I, 618-630; Neseî, III, 124-154; ÿbn Mâce, I, 400-402; Mehmet Apaydn, s. 95-98. 380 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 380 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed Hz. Peygamber hadislerinde hayatn korunmasyla ilgili alnmas gereken pekçok tedbirden bahsetmiātir. Sözgelimi frtnal havada denize açlmama, korkuluþu bulunmayan bir terasta geceleyip uyku sersemliþi ile düāmemek için böyle bir mekanda uyumama,80 yanar durumda braklan lambann yaþna tamah eden farenin yanan fitili çekerek yangna yol açmasn önlemek için uyumadan önce lambay söndürme81 gibi tedbirler bunlar arasndadr. 5- Hurafeler/Batl ÿnanālar Hurafeler, mantksal temeli ve gerçek hayatla ilgisi bulunmayan yanlā inanç ve uygulamalardr. Bunlar din dā alanlarda görülmekle birlikte, dinî konularda daha yaygndrlar; rk ve din ayrm olmakszn çeāitli toplumlar arasnda mevcutturlar. Din baznda ele alnacak olursa, tarihte ve günümüzde Yahudiler ve Hristiyanlarda olduþu gibi Müslümanlar arasnda da görülmektedirler. Önceki dinlere ait baz unsurlarn Müslümanlar arasna taānmas ve bilgisizlik gibi nedenler, ulûhiyet, gayb, uþur - uþursuzluk ve ölülerden yardm beklemek gibi bellibaāl hurafelerin ortaya çkmasna ve uygulanmasna yol açmātr.82 Batl inanālar ve hurafeler, çaþmzn olumsuz anlamda geliāme gösteren deþerlerinden biridir. Oysa ilk bakāta, pozitif bilimlerin baādöndürücü bir āekilde ilerleme kaydettiþi, sosyal bilimlerin de geliātiþi, bilimsel araātrmalarn hayatn her alanna nüfuz ettiþi günümüzde, hurafelere ilginin azalmas gerektiþi düāünülebilir. Ne var ki, satanist hareketler, medyumluk ve fal baāta olmak üzere çeāitli amaçlarla çaput baþlamak, mum yakmak, kurāun veya mum dökmek, yanlā kurban adamak, çeāitli nesneleri uþursuz saymak gibi saysz hurafelerin ve halk inançlarnn coþrafî snr ve kültürel seviye fark bile tanmakszn zamanmzda ilgi gördüþü ve insanlar etkilediþi görülmektedir. Hatta bunlardan bir ksmnn birer meslek haline geldiþi ve bu alanda modern iletiāim araçlarnn da kullanldþ müāahede edilmektedir. Bu tür uygulamalara, baāta inanç boāluþu ve saþlkl din anlayāndan yoksunluk olmak üzere, bilgisizlik, dinî temel kaynaklarndan öþrenmeme, esrarengize ve bilinmeyene karā duyulan merak, manevî duygular tatmin arzusu, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi çeāitli faktörler sebep olmaktadr. Hurafelere ilginin, inanç zayflþnn ve bilgisizliþin yansra ekonomik ve sosyal skntlarla da alakas bulunmaktadr. Ekonomik ve sosyal problemlerini gerçekçi usullerle çözüme kavuāturamayanlarn, birtakm hayali yollara baāvurarak arzu ve emellerine ulaāmaya, ümit kaynaþ aramaya çalāmalar kaçnlmazdr. 80. 81. 82. Tirmizî, V, 141. ÿbn Hanbel, V, 82; Buhârî, VII, 143. Ali Murat Yel-Yusuf Āevki Yavuz, “Hurâfe”, DÿA, XVIII, 381-384. 381 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 381 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bu noktada, diþer alanlardaki faaliyetlerinde olduþu gibi, Hz. Peygamber’in hurafeler karāsndaki tutumunun da günümüzde deþerini ve önemini koruduþu ortaya çkmaktadr. Hz. Peygamber bu açdan da insanlara örnekliþini göstermiātir. O nedenle biz burada Hz. Peygamber’in hurafeler karāsndaki tutumunu ortaya koymaya çalāacaþz. Ancak bunu yaparken, günümüzde görülen, bilinen ve yaāayan yaygn hurafeleri kaydetmek ve tartāmak amacmz dāndadr. Batl inançlar ve hurafeler üzerinde genel olarak yazlan çok sayda makale ve kitap bulunmaktadr.83 Burada bizim için Hz. Peygamber’in hurafelere karā genel tutumu ve onun bu konudaki davranālarndan çkarlabilecek ana fikir önemlidir. ÿslâm’n doþduþu sralarda görülen her hurafeyi de deþil, Peygamber’in tavrn ve genel bakān yansttþn bildiþimiz davranālarn ortaya koymaya çalāacaþz. Hurafelerde bölgesel ve kültürel farkllklar da bulunabilir. Sözgelimi câhiliye döneminde Araplar arasnda yaygn olan bir hurafeye o dönemde dünyann baāka bir bölgesinde veya bugün rastlanmamas mümkündür. Bütün bunlarn tersi durumla da karālaālabilir. Yani o dönemde dünyann baāka bir bölgesinde veya günümüzde yaygn olan bir hurafeye o günkü Arap toplumunda rastlanmayabilir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kur’an- Kerim’de ve hadislerde, insann kaderini deþiātirme iddias taāyan, Allah’tan baāka varlklardan yardm alma gayesi güden, insanlar saþlam bilgi kaynaklarndan ve sebeplere baāvurmaktan alkoyan her türlü hurafe, batl inanç ve uygulamalar açk ve kesin bir āekilde reddedilmiā ve yasaklanmātr. Hz. Peygamber’in hemen tüm faaliyetlerinde hurafelerle mücadele ettiþi görülmektedir. Sözgelimi kehâneti ve kâhinlerin eylemlerini kesinlikle hoā görmemiā, çeāitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber verme, gizli kiāilik özelliklerini ortaya çkarma sanat olan ve hemen bütün milletlerde batl inanç ya da folklor olarak varlþ görülen falclþ yasaklamātr. O sralarda Araplar arasnda falclk son derece yaygnd. Câhiliye dönemi Arap toplumunda görülen ve kuālarn adlar, sesleri ve uçuālarndan uþursuz anlamlar çkarma, kuālarn uçuā tarzn inceleyerek yorumlar yapma veya çakl taā, nohut, bakla gibi maddelerle fal tutma gibi bütün fal çeāitleri Hz. Peygamber’in yasakladþ hususlarn kapsamna girmektedir.84 83. 84. Bu konuda āu eserlere baklabilir: Abdülkadir ÿnan, Hurafeler ve Menāeleri, Ankara 1962; Kemalettin Erdil, Yaāayan Hurafeler, Ankara 1999; Mustafa Uysal, ÿslam’a Sokulan Bid’at ve Hurafeler, I-II, ÿstanbul 1975; Martin Lings, Antik ÿnançlar Modern Hurafeler, çev. Enes Harman-Ufuk Uyan, ÿstanbul 1980; ÿsmail Lütfi Çakan, Hurafeler ve Batl ÿnanālar, ÿstanbul 1981; ; Ali Çelik, “Asr- Saadette Halk ÿnançlar”, Bütün Yönleriyle Asr-Saadette ÿslam, V, ÿstanbul 1995, s. 327443. ÿlyas Çelebi, “Fal”, DÿA, XII, 138-139. 382 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 382 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed Hz. Peygamber su dolu bardaþa, güneāe, billur parçasna bakarak remil atp secili ve kafiyeli sözlerle ve bunlarn yansra, sözgelimi çocuklarn vücut yaplarna bakarak gelecekleriyle ilgili tahmin yürütmek gibi daha baāka usullerle gâibden haber verdiþini iddia eden “arrâf”lara ve “kâhin”lere müracaat yasaklamātr. Arrâfa gidip bir āey sormay yasakladþn açkça dile getirdiþini görüyoruz.85 Muaviye b. Hakem es-Sülemî adl sahâbî, kendisine “Biz birtakm āeyleri câhiliye döneminde yapyorduk. Kâhine gidiyorduk” deyince “Kâhinlere gitmeyin” buyurmuātur.86 Ad geçen āahsn “Uþursuzlukta bulunuyorduk” demesi üzerine de, kendilerinin öyle zannettiklerini, ancak buna itibar edilmemesini ve niyetlenilen iāten geri kalnmamasn söylemiātir. Bir grup insann kâhinler hakknda bilgi almak amacyla sorduklar soruya “Kâhinler birāey deþildir” demiātir.87 Kâhin veya arrâfa giderek onlar tasdik etmekle iman arasnda baþlant kurmuātur. Nitekim “Böyle hareket edenlerin kendisine indirileni inkâr etmiā saylacaklarn ve namazlarnn krk gün kabul edilmeyeceþini” bildirmiātir.88 Hz. Peygamber, ÿslâm’da uþursuzluk telakkisinin bulunmadþn, uþursuzluþa inanmann kiāiyi āirke götürebileceþini haber vermiātir. Kuāun ötmesinin ve uçmasnn uþursuzluk saylamayacaþn belirterek, ilginç görünen nesne ve olaylarn iyiye yorulmasn tavsiye etmiātir.89 Büyü yapmann ve muska taāmann tevhid inancn zedeleyeceþini bildirmiātir.90 ÿslâm öncesinde Araplar, baāta güneā ve ay olmak üzere birtakm gök cisimlerine ve melek, cin ve āeytan gibi rûhânî varlklara taparlard. Bunun yansra, bu cisimler hakknda çeāitli batl inançlara da sahip idiler. Sözgelimi yldzlarn yaþmur yaþdrdþna inanrlard. Hz. Peygamber ise bunun câhiliye inanc olduþunu söylemiātir.91 Araplar güneāin melek olduþunu,92 āeytanlarn putlar mekân edindiklerini kabul ederlerdi.93 Bir yldzn kaymasn veya düāmesini, o beldede bir büyüþün doþmasna, yahut ölmesine, veyahut da bir felaketin geleceþine iāaret sayarlard.94 Hz. Peygamber bu tür inançlarn bâtl olduþunu bildirmiātir. Bu konudaki görüāünü açkladþ bir olay āöyle geliāmiātir: Bir gece vakti Hz. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. Müslim, II, 1751. Müslim, II, 1748. Müslim, II, 1750. ÿbn Hanbel, II, 429; IV, 68; V, 380; Ebû Dâvud, IV, 226; Müslim, II, 175; Tirmizî, I, 243; ÿbn Mâce, I, 209. Buharî, VII, 17; Müslim, I, 382. ÿbn Hanbel, I, 381; Ebû Dâvud, IV, 212-213. Müslim, I, 644. Âlûsî, II, 215 vd. Âlûsî, II, 197. Hamdi Yazr,VII, 4569; Ali Çelik, V, 334 vd. 383 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 383 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Peygamber sahabîlerle birlikte otururken bir yldz kayar ve ortalþ aydnlatr. Bunun üzerine câhiliye döneminde böyle bir durumda ne dediklerini yanndakilere sorar. Onlar da “Bu gece büyük bir adam doþdu; büyük bir adam öldü” derdik” cevabn verirler. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Yldz ne bir kimsenin ölümü için kayar, ne de dünyaya geldiþi için” der.95 Krlarda yaāadþna, çeāitli renk ve āekle girerek insanlara göründüþüne, onlar yollarndan saptrp helâk ettiþine, klçla vurulan ilk darbede öldüþüne, ikinci darbede ise dirildiþine inanlan ve efsânevî bir varlk olan “þûl”96 hakknda Hz. Peygamber “ýûl yoktur”97 buyurmuā, bu türden hayaletlerin varlþna dair telakkilerin bâtl olduþunu kesin bir āekilde ifade etmiātir. Bunun yannda, câhiliye inançlarnn kalnts olarak bir hayâletin görünmesi durumunda besmele çekmek ve ezan okumak gibi Müslümanlarn maneviyatn güçlendiren uygulamalar da tavsiye edilmiātir. Anlan efsane, çeāitli bölgelerin yansra Anadolu’ya cad, umac, dev anas ve ayn kökten olmak üzere gulyabani gibi adlarla geçmiātir.98 ÿslâm’n doþduþu srada cincilik, düþüm atmak, üflemek, fal oklar ve yldza bakmak gibi usullerle yaygn bir āekilde putperestlikle birlikte uygulanmaktayd. ÿslâm buna āiddetle karā çkmātr.99 Sihir/büyü yaplmasn Hz. Peygamber büyük günahlar arasnda saymā,100 hatta bir sözünde bunu Allah’a āirk koāmann hemen ardndan zikretmiātir.101Sihir yapann imannn zâyi olacaþn bildirmiātir.102 Bunun yannda büyü yapan için cezalar öngörülmüātür.103 Hz. Peygamber’in 9. ve 10. hicrî yllarda yoþun bir āekilde Medine’ye gelen heyetlerle yaptþ görüāmeler, ÿslâm’ tantma ve yayma bakmndan olduþu kadar, batl inanālar ve hurafelerle mücadele açsndan da önem arzeder. Peygamberimiz kabilelerin öteden beri sahip olduklar batl inançlar ve bunlarla ilgili uygulamalar ortadan kaldrmaya çalāmātr. Bu hususla alâkal örnekleri ilgili bölümde verdiþimiz için burada tekrar etmek istemiyoruz. Câhiliye döneminde insanlarn ay ve güneā tutulmas gibi tabiat olaylarn uþur veya uþursuzluk olarak yorumladklarn, önemli bir kiāinin veya bir hükümdarn doþum, ya da Müslim, II, 1750-1751. Âlûsî, II, 343 vd. 97. Müslim, II, 1744; Ebû Dâvud, IV, 233. 98. ÿlyas Çelebi, “Gûl”, DÿA, XIV, 177. 99. Büyünün mahiyeti, çeāitleri ve çeāitli kültürlerdeki durumu hakknda özet bilgi için bk. Hikmet Tanyu, “Büyü”, DÿA, VI, 501-506. 100. Buhârî, VII, 34; Nesâî, Sünen, ÿstanbul 1981, VII, 111. 101. Buhârî, VII, 29, 34. 102. Nesâî, , VII, 112. 103. ÿbn Hanbel, I, 190-191; Tirmizî, IV, 60. 95. 96. 384 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 384 17.04.2012 16:04:19 Toplumsal Sorunlar Karşısında Hz. Muhammed ölümünün iāareti saydklarn, Hz. Peygamber’in, ay ve güneā tutulmas hakknda, eski çaþlardan beri kehânete dayal bu tür yorumlarn yanlā olduþunu bildirdiþini de biraz evvel kaydetmiātik. Kur’an- Kerim’de ve hadislerde okumaya, bilgiye, akla, düāünceye, araātrmaya son derece önem verildiþi malumdur. Hz. Peygamber hayatnda ve faaliyetlerinde batl inanālara ve hurafelere göre deþil, bilakis ve daima inanç, azim, sebat, sabr, çalāma, sebeplere baþlanma ve danāarak hareket etme gibi esaslara riayet etmiā, faaliyetlerini somut admlar atarak gerçekleātirmiātir. Batl inanālarn ve hurafelerin inanç boāluþuna, dinî hayatn zayflamasna, hurafelerin dinî bir görevmiā gibi telakki edilmesine, dolaysyla dinin tahrifine, hayalciliþe, gerçeklerden, bilimsel davranālardan ve akl kullanmaktan uzaklaāmaya, ekonomik ve duygusal açdan insanlarn sömürülmesine, baz insanlarn haksz kazanç saþlamasna, insanlarn iyi niyetinin kötü niyetli kiāiler tarafndan istismar edilmesine, din istismarna, insanlarn geleceþi ve gayb öþrenme hususundaki zaaflarnn kötüye kullanlmasna, ahlâkî çöküntüye ve ruh saþlþnn bozulmasna yol açtþ veya açabileceþi gerçektir. Bu tür aslsz āeylere raþbeti önlemek için herāeyden evvel dinin, temel kaynaklarndan, ehil kimselerden ve tatmin edici bir āekilde öþrenilmesi ve öþretilmesi gerekmektedir. Eþitim kurumlarnn yansra, iletiāim araçlarna da bu hususta büyük görevler düāmektedir. Aksi takdirde bu alandaki boāluk, ehil olmayan bilgisiz kiāiler tarafndan doldurulacak ve hurafeler daha da yaygnlaāacaktr. 385 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 385 17.04.2012 16:04:19 HZ. MUHAMMED’ÿN SON GÜNLERÿ VE VEFATI 1- Hz. Peygamber’in Vefatndan Önce ÿslâmiyetin Geniāleme Durumu Hicretin 1. ylndan itibaren, özellikle kabile baznda ÿslâm’a katlmlarla, tertiplenen gazveler ve sevkedilen seriyyeler, merhale merhale ÿslâm toplumunun hakimiyet alann geniāletmiātir. Bedir Savaā’na kadar gerçekleātirilen gazveler ve seriyyelerle Müslümanlar Medine ve çevresinde, Medine’den Kzldeniz’e kadar uzanan topraklarda hakimiyet saþlamālardr. Bedir Savaā ile Hendek Savaā arasndaki geliāmelerle hakimiyet alan Mekke yaknlarna kadar uzanmā, Müslümanlar Hicaz’da en büyük askerî ve toplumsal güç olduklarn kantlamālardr. Bu safhada Yahudiler Medine’den çkarlmālardr. Hendek Savaā’ndan sonra Beni’l-Mustalik’in itaat altna alnmasyla Hicaz’n doþusuna, yani Necid içlerine, ardndan Hayber’in Fethi’yle de Medine’nin kuzeyine doþru hakimiyet alan geniālemiātir. Hicretin 8. ylnda Mekke’nin Fethi’yle yarmada sakinleri ÿslâm’a hzl bir āekilde katlmaya baālamālardr. Tebük Seferi ile Arabistan’n kuzeyindeki Hristiyan Araplarn ve Yahudilerin oturduþu bölgelerin Medine’ye baþllþ saþlanmātr. Hz. Peygamber’in, hakimiyeti saþlamak için Arap yarmadasnn her yerine askeri birlik göndermesi gerekmemiātir. Hicretin 9. ve 10. ylnda Medine’ye yarmadann çeāitli bölgelerinden heyetlerin gelmesiyle birlikte, o ana kadar hakimiyetin uzanmadþ bölgeler, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ya peygamberliþini, ya da hâkimiyet ve zaferini kabul etmiātir. Medine’ye gelen heyetler arasnda bulunan Kinde, Murâd ve Hemdân gibi güçlü kabilelerin ÿslâmiyeti kabulü ile Yemen; Ezd kabilesinin kabulü ile Umman; Abdülkays, Temîm ve Esed kabilelerinin kabulü ile doþu ve orta Arabistan ÿslam topraklarna katlmātr. Çünkü kabilelerin ÿslâmiyeti kabul etmeleri, zekat vermeleri ve diþer baz mükellefiyetleri yerine getirmeleri, Medine devletine baþllklarn göstermek için kafi geliyordu. Bu yerlerle Hz. Peygamber muntazam iliākiler kuruyor, valiler, öþretmenler ve vergi memurlar tayin ediyordu. 2- Veda Hacc (10/632) Hz. Peygamber Hicretin sekizinci (630) ylnda Mekke fethedildikten sonra hac mevsimini beklemeden Medine’ye dönmüātü. Zaten Mekke’nin Fethi’nden 386 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 386 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı önce de henüz hac farz klnmamāt. Hicretin dokuzuncu (631) ylnda hac farz klnmā, ancak o yl Hz. Peygamber bizzat hacca gitmemiā ve Hz. Ebû Bekir’i hac emîri tayin ederek Mekke’ye göndermiāti. Peygamberimiz hicretin onuncu ylnda (632) hac farizasn yerine getirmiātir. Onun bu haccna, sahâbîlerle vedalaātþ ve bir daha Kâbe’yi görmediþi için Vedâ Hacc (Haccetü’l-Vedâ), Müslümanlara hac ibadetinin bütün hükümlerini hem nazarî olarak bildirdiþi ve hem de pratik olarak gösterdiþi için Belâþ Hacc (Haccetü’l-Belâþ), haccn farz klnmasndan sonra ilk hacc olmas dolaysyla ÿslâm Hacc (Haccetü’l-ÿslâm) gibi isimler verilmiātir. Fakat onun bu hacc daha ziyade “Veda Hacc” olarak meāhur olmuātur. Veda Hacc’nn eda āekli konusunda farkl rivayetler vardr. Baz rivayetlerde onun temettu’ veya kran haccna niyet ettiþi belirtilirken, bazlarnda ifrad haccna niyet ederek ihrama girdiþi kaydedilmektedir.1 Hicretin onuncu ylnn Zilkade aynda Hz. Peygamber hac için hazrlanmaya baālad. Bunu Müslümanlara da duyurarak hazrlanmalarn istedi. Onunla birlikte haccetmek isteyenler Medine’de toplandlar. Hz. Peygamber 26 Zilkâde 10/ 22 Āubat 632 Cumartesi günü, yannda hanmlar ve kz Fâtma da olduþu halde, muhâcirler, ensardan ve diþer Arap kabilelerinden oluāan Müslümanlarla birlikte Medine’den hareket etti. Yanna kurbanlk yüz deve ald. Zülhuleyfe adl yere vardþnda öþle namazn seferî olarak iki rekat kld ve ayn gün burada ihrama girdi.2 Öþleyi Medine’de, ikindiyi Zülhuleyfe’de kldþ da söylenir. Hz. Peygamber’in Veda Hacc’na giderken izlediþi güzergah ana hatlaryla āöyledir: Zülhuleyfe, Beydâ, Melel, Irkuzzabye, Ravhâ, Arc, Sukyâ, Ebvâ, Cuhfe, Gadîr-i Hum, Kudeyd, Usfân, Gamîm, Merruzzahrân, Serif ve Zî Tuvâ. Hz. Peygamber, 4 Zilhicce Pazar (Vâkdî’ye göre Sal, Makrîzî’ye göre Pazartesi) günü kuāluk vakti Kasvâ adl devesinin üzerinde olduþu halde Mekke’ye ulaāt; Kâbe’yi tavaf edip iki rekat namaz kld ve Safâ ile Merve arasnda sa’y etti.3 Veda Hacc süresince Mekke’nin Ebtah mevkiinde kendisi için kurulan çadrda konaklad. Perāembe gününe kadar Mekke’de kald. Ayn gün (Terviye) Mina’ya hareket etti. Öþle, ikindi, akāam ve yats namazlarn orada kld. Geceyi de burada geçirdi. Ertesi sabah, namaz kldktan sonra güneā doþuncaya kadar burada kald. Arafat’taki Nemire Mevkii’nde çadr kurulmasn emretti. Sonra Mina’dan hareket edip Müzdelife’den geçerek, Cuma günü Arafat’ta hazrlanan çadra varp konaklad. Zeval vaktinden sonra çadrndan çkp devesine binerek Arafat vâdisinin ortasna geldi. Urane vadisinde meāhur Veda Hutbesi’ni okudu. 1. 2. 3. Vâkdî, III, 1092; ÿbn Sa’d, II, 173. Vâkdî, III, 1089. ÿbn Seyyidinnâs, II, 360-361. 387 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 387 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bir ezan okutarak ayr ayr ikâmetle öþle ile ikindiyi birlikte kldktan (cem’i takdîm) sonra devesinin üzerinde Arafat’a çkt. Kbleye dönüp akāama kadar dua ile meāgul oldu. Arafat’ta iken kendisinin ilâhî tebliþ görevinin tamamlandþn belirten āu âyet-i kerîme nâzil oldu:4 “Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladm ve sizin için din olarak ÿslâm’a raz oldum”.5 Arafat’ta Cebel-i Rahme’de haclar (20. yüzyl baālar) Hz. Peygamber güneā battktan sonra devesine binerek Arafat’tan ayrld ve Müzdelife’ye geldi. Yats vaktinde akāam namazyla birlikte yats namazn birleātirerek (cem’i te’hîr), akāam üç, yatsy da iki rekat olarak, ayn āekilde tek ezan ve her namaz için ayr ikâmetle kldrd. Geceyi Müzdelife’de geçirdi. Ertesi sabah, yani Cumartesi (bayramn birinci) günü sabah namazn Müzdelife’de kldktan sonra Meā’ar-i Harâm’a geldi. Cemre-i Akabe’de ufak taālardan yedi tane att. Mina’da yine deve üstünde bir konuāma yapt. Burada kurbanlk olarak hazrladþ yüz deveden altmā üçünü, ömrünün her yl için bir deve hesabyla bizzat kendisi kurban olarak kesti. Diþer develeri de Hz. Ali kesti. Kurban etinden bir parça yiyen Peygamberimiz, geri kalann Müslümanlara 4. 5. Makrîzî, s. 524. Mâide Sûresi 3. 388 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 388 17.04.2012 16:04:19 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı daþtt.6 Daha sonra traā olup ihramdan çkt. Sonra Kâbe’ye gidip tavaf yapt ve öþle namazn kld. Tekrar Mina’ya dönerek bayram günlerini burada geçirdi ve bu günlerde diþer taālama görevlerini de yerine getirdi. Bayramn ikinci günü Mina’da Müslümanlara üçüncü konuāmasn yapt. Bayramn beāinci günü Mina’dan tekrar Mekke’ye gelip vedâ tavafn yaptktan sonra Medine’ye döndü (29 Zilhicce 10 / 26 Mart 632). Hz. Peygamber’in ÿslam’a davet mektubu gönderdiþi bölgelerden bazlar Mina’da çadrlara yerleāmiā haclar (20. yüzyl baālar) Hz. Peygamber’in 9 Zilhicce 10 / 6 Mart 632 Cuma günü saylar 140.000 civarndaki topluluþa Arafat’ta îrad ettiþi konuāmann kaynaklardan çkarlan karālaātrmal bir metni aāaþda verilmiātir. Hz. Peygamber konuāmaya baālamadan önce Cerîr b. Abdullah vastasyla sükûneti temin etmiā ve Rebîa b. Ümeyye gibi gür sesli münâdîleri görevlendirerek7 cümlelerin tekrar edilip uzaklara kadar duyurulmasn saþlamātr. “Hamd ve āükür Allah’a mahsustur; biz O’na hamdeder, O’ndan yardm talep eder, affmz ondan diler ve ona yöneliriz. Nefislerimizin āerlerinden, hareket ve fiillerimizin kötülüklerinden Allah’a sþnrz. Allah kimi doþru yola iletirse o kimse için sapklk olamaz; kimi sapklþa sevkederse o kimse için doþru 6. 7. ÿbn Abdülber, Dürer, s. 268. Taberî, III, 151. 389 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 389 17.04.2012 16:04:20 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hac Mevsiminde Mescid-i Harâm’da Namaz (20. Yüzyl Baālar) Medine’de Konaklayan Hac Kafilesi (20. Yüzyl Baālar) 390 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 390 17.04.2012 16:04:20 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı yola sevkeden kalmamātr. Allah’tan baāka ilah olmadþna, O’nun Tekliþine ve bir denginin bulunmadþna āehadet ederim. Yine āehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Ey Allah’n kullar! Sizlere Allah’tan korkup çekinmenizi tavsiye ve sizi O’na itaatte bulunmaya teāvik ederim. Bu suretle en iyi ve hayrl olan bir āey ile sözlerime baālamak istiyorum: O halde ey insanlar! Size açkladþm āeyleri dinleyin! Zira bilmiyorum, bu yldan sonra bulunduþum bu yerde belki de sizlerle tekrar buluāamayacaþm. Ey insanlar! Kanlarnz (hayatnz), mallarnz, haysiyet ve āerefleriniz, Rabbinizle buluāacaþnz güne kadar, bu yerde (Mekke), bu ayda (Zilhicce), bu günün mukaddes olmas gibi mukaddes ve mükerremdir. Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahit ol! Emanet olarak eli altnda bir āey bulunduran kimse, onu kendisine emanet etmiā olan āahsa iade etmelidir. Gerçekten (artk) Câhiliyye Devrinde mevcut ribâ kaldrlmātr; āu kadar var ki (borç olarak verdiþiniz) sermayeleriniz sizindir; (bu suretle) ne zulmedecek ve ne de zulm edileceksiniz. Allah (bundan böyle) ribâ’nn olmayacaþna hükmetti. Kaldrdþm ilk ribâ, amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in ribâsdr. Ve yine Câhiliyye Dönemi kan davalar kaldrlmātr; (kaldracaþm) ilk kan davas (yeþenim) Âmir b. Rebîa b. Hâris b. Abdülmuttalib’in kan davasdr. Câhiliyye Dönemi’nin (Mekke āehri ile ilgili) hükümet vazifeleri kaldrlmātr. Kâ’be Muhafzlþ (sidâne) ve haclarn su iāleri (sikâye) vazifesi bundan müstesnadr. Kasden adam öldürme ksas ile cezalandrlr. Taā ve sopa ile öldürme gibi, āüpheli kast hallerinde yüz deve (kan diyeti)’dir. Daha fazlasn isteyen kimse, Câhiliyye devri insanlarndandr. Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahid ol! O halde ey insanlar! Gerçekten āeytan, sizin bu ülkenizde kendisine taplmaktan ümidini kesmiā bulunuyor. Fakat o, bunun dāndaki iā ve hareketlerinizden ehemmiyetsiz saydklarnzda, kendisine tâbi olunmaktan hoānût olacaktr. Ey insanlar! “Nesî” usûlünü (yani Haram Aylar’dan olan mukaddes aylara bunun dāndan bir ay ilavesi usûlünü) tatbik etmek küfürde aār gitmektir; kâfirler bununla saptmālardr. Onlar bu bir aylk (zaman) bir sene kutsiyetsiz (yani Haram Aylar dā, alelâde bir ay), diþer bir sene de haram (yani, Haram Aylar’a dahil, mukaddes bir ay) sayarlar, gayeleri, Allah’n Haram Aylar’dan saydþ (aylarn) birbiri arkasna akān görünüāte muhafaza etmek ve Allah’n Haram Aylar dā saydþ aylar bunun içinde (yani mukaddes) gibi göstermektir. 391 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 391 17.04.2012 16:04:21 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bu suretle onlar, Allah’n helal ettiþi āeyi haram hale getirmiā oluyorlar. Āimdi zaman (yani takvim), Allah’n yeri ve semâvât yarattþ gündeki durumuna rucû etmiā bulunuyor (yani Nesî tatbik edilen sene ile, nesîsiz aylar birbiri üzerine çakāmā, diþer bir ifadeyle kamerî takvim, nesî ameliyesine ihtiyaç göstermeksizin o yl tam güneā takvimindeki aylar üzerine intibak edip oturmuātu). “Gerçekte Allah indinde, yeri ve semâvât yarattþ günde takdir ettiþine göre, aylarn says on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardr”; bu dördün üçü birbiri arkasna gelir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, dördüncüsü Mudar kabilesinin Receb aydr ki bu, Cemâziyelâhir ile Āa’bân ay arasnda bulunur. Dikkat edin! tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahit ol! O halde ey insanlar! Hanmlarnzn sizin üzerinizde hakk bulunduþu gibi sizin de onlar üzerinde hakknz vardr: Sizin onlar üzerinizdeki hakknz, sizden baāka bir erkeþe döāeþinizi çiþnetmemeleri ve sizin hoālanmadþnz herhangi bir kimseyi, izninizle olmas müstesna evlerinize sokmamalardr. Kadnlara en iyi bir tarzda davranp muamelede bulununuz; çünkü onlar sizin himaye ve muhafazanz altna girmiā kimselerdir. Sizler onlar Allah’n bir emaneti olarak almā bulunuyorsunuz. Onlara “Allah’n adyla” helalinden yaklaān. Kadnlar hususunda Allah’dan korkup çekinin ve onlara karā en iyi bir tarzda davranp muamele edin! Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahit ol! Ey ÿnsanlar! Mü’minler kardeātir. Bir kimse için kardeāinin maln (yemek) onun tam rzasn elde etmedikçe helal olmaz. Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahid ol! Benden sonra küfre sapp birbirinizi boþazlar hale gelmeyin. Dikkat edin! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahit ol! “Ey ÿnsanlar! Rabbiniz bir, atanz birdir. Hepiniz Âdem’den türemiā bulunuyorsunuz. Âdem ise topraktan yaratlmātr. Allah indinde en mükerrem ve makbul olannz, O’ndan korkup çekineninizdir. Bir Arabn Arap olmayan üzerinde bir üstünlüþü yoktur; (varsa) bu, takvâ yönündendir. Dikkat edin ! Tebliþ ettim mi?.. Ey Allah’m Sen āahit ol! Kendisini dinleyen mü’minlerin “Evet” demeleri üzerine Hz. Peygamber āöyle devam etti: “Burada bulunanlar bulunmayanlara bu sözlerimi bildirsinler!.. Ey ÿnsanlar! Allah muhakkak ki her vârisin mirastan olan hissesini tayin ve tesbit etmiātir. O halde bir vasyet, her hangi bir vâris lehine olmak üzere, diþer vârislerin mahfuz hisse hudutlarn, aāamaz. Mirasçlardan baākas için yaplan bir vasiyet, miras olarak kalan mallar toplamnn üçte birinden fazla olamaz. Çocuk kimin döāeþinde doþmuāsa oraya aittir. Babasndan baāka bir kimseye mensubiyet iddiasnda bulunan, yahut (kendisini himaye altna almā olan) efendisinden baākasn efendi edinenin üzerine Allah’n, meleklerin ve bütün insan392 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 392 17.04.2012 16:04:21 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı larn laneti olsun!.. Böyle bir insann ne nâfile ibadetleri (sarf) ve ne de farz ibadetleri (‘adl) kabul olunacaktr. Ve’sselâmü aleyküm.”8 Veda Hutbesi, Hz. Peygamber’in duygu, düāünce ve faaliyetlerinin en yüksek noktasn oluāturur. ÿnsanlarn sahip olduþu haklar ve vecibeleri ortaya koyan bu konuāma, Hz. Peygamber üç ay kadar sonra vefat ettiþi için, daha sonralar büyük bir tesir meydana getirmiātir ve bir bakma onun vasiyeti olarak deþerlendirilmiātir. Hutbe ana hatlaryla āu hususlar içermektedir: Tevhid; Allah’a itaatin gerekliliþi; emanete riayet; ribânn yasaklanmas; can, mal ve rz güvenliþi; kan davalarnn kaldrlmas; sidâne ve sikâye dāndaki câhiliye devri kurumlarnn laþvedilmesi; nesî usûlünün kaldrlmas; haram aylarn te’kidi; eālerin birbiri üzerindeki haklar; mü’minlerin kardeā olduþu; mü’minlerin iç çekiāmelerden ve birbirine düāmekten sakndrlmas; ksas ve mirasla ilgili hukûkî meseleler. Bu konuāma, bütün insanlar kapsayan bir evrensel beyannâme niteliþi taāmaktadr. Nitekim Peygamberimiz Allah’a hamdü senâdan sonra konuāmasna “Ey insanlar”! hitabyla baālamā ve sahâbîlerin dikkatini çekerek bütün insanlara hitap etmiātir. ÿnsan hayatnn, malnn ve āerefinin mukaddes, dokunulmaz olduþunu beyan etmesi de, Hz. Peygamber’in insanlarn yaāama ve mal-mülk hakkna, rz ve namuslarnn korunmasna verdiþi önemi ortaya koymaktadr. Cahiliye Dönemi’nde görülen kan davalarnn kaldrlmā olduþunu kesin bir āekilde dile getirmektedir. Bu suretle kiāi dokunulmazlþ, toplum düzeni, toplum güvenliþi saþlanmā, anarāi önlenmiā, bunun yerine kardeālik te’sis edilmiātir. Hz. Peygamber faizi ve kan davasn kaldrrken bunlar önce kendi yaknlarna uygulamā, onlara herhangi bir ayrcalk tanmamātr. Peygamberimiz insanlarn Rabbi’nin bir olduþunu, ayn anne ve babadan türediklerini, insanlarn eāit olduþunu kesin bir dille ifade etmiā, dil, renk ve rk ayrmndan sarf nazarla tüm insanlar arasnda eāitlik esasn kabul etmiātir. Esasen Kur’ân’n bu konuda koyduþu temel prensip de böyledir. Bundan sonra aile hukukunun özünü teākil eden kar-koca haklar üzerinde durmuātur. Özet olarak Veda Hutbesi’nde Hz. Peygamber, kiāi dokunulmazlþ, hayat hakk, mülkiyet hakk, mesken dokunulmazlþ, toplumsal barā, eāitlik, miras, aile hukuku ve ayrntlandrlabilecek diþer baz meseleler üzerinde durmuātur. 8. Vedâ Hacc ve Hutbesi için bk.: Vâkdî, III, 1088-1116; ÿbn Hiāâm, II, 601 vd.; ÿbn Sa’d, II, 172-189; Taberî, III, 148 vd.; ÿbn Abdülber, Dürer, s. 259-268; ÿbn Seyyidinnâs, II, 359368; Makrîzî, s. 510 vd.; Veda Hutbesi için ana kaynaklar da gözden geçirerek Muhammed Hamidullah’n mukayeseli metnini esas aldk ve sadeleātirdik. Bunun için bk. el-Vesâiku’sSiyâsiyye, s. 360 vd. ; ÿslam Peygamberi, I, 298-301. 393 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 393 17.04.2012 16:04:21 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 394 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 394 17.04.2012 16:04:21 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı 3- Hz. Peygamber’in Vefatndan Önce Baz Geliāmeler Hz. Peygamber Veda Hacc’ndan döndükten sonra Yemen’de Esved el-Ansî, mensubu bulunduþu Ans ve Mezhic kabilelerinin desteþini saþlayarak peygamberlik iddiasyla ortaya atld. Kendisine karā koyan vali Āehr b. Bâzân’ öldürerek, hanm Âzâd’ zorla nikahlad ve bölgeye hakim oldu. Olay öþrenen Hz. Peygamber, Cerîr b. Abdullah adl sahâbîyi onu ÿslâm’a davet için gönderdi. Esved el-Ansî buna olumsuz cevap verdi. Sonunda bölge ileri gelenlerinden Kays b. Mekāûh, Fîrûz, Cüāeyā ve Dâzeveyh, kendi safnda göründükleri Esved’e suikast düzenleyerek, hanm Âzâd’n da yardmyla onu öldürdüler. Esved Hz. Peygamber’in vefatndan beā (baz rivayetlerde bir) gün önce öldürüldü ve resmî bilgi Medine’ye Hz. Ebû Bekir döneminde ulaāt. Hicrî onuncu yln sonunda, Cahiliyye Dönemi’nde ksmen Hristiyan, ksmen de putperest olan ve hicretin onuncu ylnda Medine’ye heyet göndererek ÿslâm’ kabul eden Hanîfe kabilesinden “Müseylime” adl āahs Yemâme’de peygamberlik iddiasyla ortaya atld. Halbuki o, kabilesinin temsilcileriyle Medine’ye gelerek Müslüman olmuātu. Yemâme’ye dönünce irtidâd ederek peygamberlikte Hz. Muhammed’e ortak olduþunu iddia etmeye baālad. Hz. Peygamber Müseylime’ye mektup yazp Amr b. Ümeyye ed-Damrî ile göndererek onu ÿslâm’a davet etti. Müseylime ise yazdþ cevapta Hz. Peygamber’e ortaklk teklif etti; yeryüzünün yarsnn kendisine ve yarsnn da Kureyā’e ait olduþu iddiasnda bulundu. Peygamber de ona yazdþ cevabî mektupta yeryüzünün Allah’a ait olduþunu, ona kullarndan dilediþini vâris klacaþn bildirdi.9 Bu geliāmeler srasnda Hz. Peygamber vefat etti.10 Peygamberimiz, onbirinci hicrî yln ikinci ay olan Safer aynn sonlarna doþru (Mays sonu 632) Mûte Savaā’nda āehit düāen Zeyd b. Hârise, Câfer b. Ebû Tâlib ve diþer sahâbîlerin intikamn almak üzere Bizans’a karā bir sefer düzenlemeye karar verdi. ÿçlerinde yaāl ve tecrübeli sahâbîlerin de yer aldþ ordunun komutanlþna o srada henüz on sekiz veya on dokuz yaānda bir genç olan Üsâme b. Zeyd’i tayin etti.11 Üsâme ordusunu hazrladktan iki gün sonra, 29 Safer 11/27 Mays 632 Çarāamba günü hastaland. Ertesi sabah, yani perāembe günü biraz iyileāince Üsâme için kendi eliyle sancaþ baþlad. Orduya baz tavsiyelerde bulundu; verdikleri sözden dönmemelerini, çocuklar ve kadnlar öldürmemelerini, düāmanla karālaāmay temenni etmemelerini, birbiriyle çekiāmemelerini tavsiye ederek Üsâme’yi uþurlad. Üsâme Medine yaknndaki “Cürüf” 9. 10. 11. ÿbn Hiāâm, II, 600-601; Taberî, III, 146-147. Müseylime, Hz. Peygamber’in vefatndan sonra Hz. Ebû Bekir zamannda Halid b. Velid komutasndaki ÿslâm ordusu tarafndan ortadan kaldrlacaktr. ÿbn Sa’d, II, 189 vd. 395 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 395 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji mevkiinde karargâh kurdu. Ordu burada toplanmaya baālad. Ordunun içinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Sa’d b. Ebû Vakkas gibi ileri gelen sahâbîler de bulunuyordu. Baz sahâbîler, Üsâme’nin genç ve tecrübesiz olmasndan dolay onun komutan tayin edilmesini eleātirdiler. Bunu duyan Peygamberimiz cumartesi günü Mescid’e giderek itirazlara cevap verdi. Üsâme’yi komutan tayin ettiþi için baz itirazlarn kendisine ulaātþn, ayn āekilde, daha önce de onun babasn komutan tayin etmesinden ötürü de itiraz ettiklerini, halbuki babas kumandanlþa nasl layk idiyse, oþlunun da layk olduþunu bildirdi.12 4- Hz. Peygamber’in Vefat Hz. Peygamber’in hastalþnn çok aþrlaāmas üzerine Üsâme hareket edemedi. Hz. Peygamber’in baā aþrs ve āiddetli ateāi vard. Ateā nöbetleri geçirirken dahi Suriye seferinin hazrlklar ile ilgileniyordu. Hz. Peygamber hastalþ esnasnda yaptþ konuāmada “Bir kul ki, Allah onu dünya ile kendine kavuāmas arasnda bir seçim yapmas için muhayyer kld, o, Allah’a kavuāmay tercih etti” buyurdu. Hz. Ebû Bekir bu sözün ifade ettiþi anlam ve o “kul”un Hz. Peygamber’in bizzat kendisi olduþunu anlad ve “Nefislerimiz, mallarmz ve evlatlarmzla sana feda olalm” diyerek aþlamaya baālad. Onun aþladþn gören Hz. Peygamber “Aþlama Ebû Bekir! Arkadaālk ve maln feda konusunda bana en çok yardm dokunan Ebû Bekir’dir. Ümmetimden birini dost edinseydim Ebû Bekir’i seçerdim. Lâkin ÿslâm kardeāliþi daha üstündür” dedi. Hz. Ebû Bekir’in kaps dānda Mescid-i Nebevî’nin avlusuna açlan tüm kaplarn kapatlmasn emretti. Bunun sebebini açklarken de ÿslâm’a ondan daha faydas dokunan kimse tanmadþn söyledi.13 Peygamberimiz hastalþ esnasnda vücudunda hafiflik hissettiþi zaman namaz kendisi kldrr, aþrlk hissedince “insanlara emredin namazlarn klsnlar” derdi.14 Nitekim namaza çkamayacak derecede hastalannca namaz Hz. Ebû Bekir’in kldrmasn emretti. Hz. Âiāe, babasnn yufka yürekli olduþunu, Kur’an okurken gözlerinden yaālar boāandþn, Resûlullah’n makamnda durmaya tahammül edemeyeceþini ve bu görevin Hz. Ömer’e havale edilmesini istedi. Fakat Hz. Peygamber srarla “Ebû Bekir’e söyleyin, namaz kldrsn”15 buyurdu. Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Peygamber’in hastalþ esnasnda en az on yedi vakit namaz kldrdþ rivayet edilmektedir. Son günlerini Hz. Âiāe’nin odasnda geçiren Hz. Peygamber bir gün öþle üzeri hastalþnn biraz hafiflediþini hissetti. 12. 13. 14. 15. ÿbn Sa’d, II, 249, 250; ÿbn Hiāâm, II, 650. ÿbn Sa’d, II, 227; ÿbn Hiāâm, II, 649. Makrîzî, s. 542. ÿbn Sa’d, II, 218, 219 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 652. 396 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 396 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı Hz. Abbas ve Hz. Ali’nin yardmyla Mescid’e çkt. O esnada cemaat namaza durmuātu. Hz. Ebû Bekir onun geldiþini anlaynca çekilip mihrab kendisine brakmak istedi. Ancak Hz. Peygamber, yerinden çekilmemesi ve namaza devam etmesi için iāaret ederek Hz. Ebû Bekir’in yannda namaza durdu. Pazartesi günü sabah namazndan sonra Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber’in hastalþnn hafiflediþini gördü ve kendisinden izin alarak Sünh mevkiindeki evine gitti. Baz sahâbîler de iālerine gittiler. O srada Hz. Peygamber’in hastalþ aþrlaāt. Son nefesini vermeden önce kölelere iyi davranmay, onlar giydirmeyi, yedirmeyi, onlara yumuāak söz söylemeyi ve namaza devam etmeyi tavsiye etti.16 Hz. Âiāe’nin bildirdiþine göre Hz. Peygamber vefat etmeden önce hafif bir sesle “Lâ ilâhe illallah, ruh teslimi ne āeymiā” demiā ve güçlükle iāitilebilen son sözü ise āu olmuātur: “Maa’r-Refîk’l-A’lâ” (Yüce Rabbim’le beraber).17 Hz. Peygamber bu sözleri söyledikten sonra eāi Hz. Âiāe’nin kollar arasnda, yerine hiç kimseyi brakmadan,18 14 Rebîülevvel 11/8 Haziran 632 Pazartesi günü kuāluk vakti ruhunu teslim etmiātir. Hz. Peygamber’in vefat Müslümanlar derinden üzdü ve mateme boþdu. Hatta öyle ki, onun gerçekten ölüp ölmediþini soranlar, öldüþüne inanmayanlar da oldu. Hz. Ömer klcn çekerek Resûlüllah’n ölmediþini iddia etmiā ve onun öldüþünü söyleyenlerin kellesini uçuracaþn söylemiātir. Vefat esnasnda Medine’nin Sünh mevkiindeki evinde bulunan Hz. Ebû Bekir derhal gelerek doþruca Hz. Peygamber’in bulunduþu odaya girdi. Yüzünü açp vefat etmiā olduþunu görünce gözlerinden yaālar boāand ve dudaklarndan āu sözler döküldü: “Sana her āey feda olsun! Allah’a andolsun ki, ölüme iki kere uþramayacaksn. Mukadder olan ölümü iāte tattn, hayatta iken güzeldin, ölümünde de güzelsin”.19 Hz. Ebû Bekir bundan sonra odadan çkarak metin bir āekilde, āaāran halk teskin etmeyi baāard. Hz. Ömer’in söylendiþini duyunca onu susturarak konuāmaya baālad. Allah’a hamdettikten ve Hz. Peygamber’e salât ve selâm getirdikten sonra āu târihî konuāmay yapt: “ÿnsanlar! Muhammed’e tapan bilsin ki Muhammed ölmüātür. Allah’a ibadet edenler O’nun diri ve ölümsüz olduþunu bilirler. Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan evvel nice peygamberler gelip geçmiātir. O ölür veya öldürülürse siz gerisin geriye dönecek misiniz? Kim geri dönerse Allah’a bir zarar vermez. Allah āükredenlere mükafatlarn verir”.20 Hz. Ebû Bekir’in bu sözleri 16. 17. 18. 19. 20. ÿbn Sa’d, II, 254; ÿbn Hanbel, III, 117. ÿbn Abdilber, Dürer, s. 271; Makrîzî, s. 457. ÿbn Hiāâm, II, 653. ÿbn Sa’d, II, 265-266. Âl-i ÿmrân Sûresi 144. 397 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 397 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Müslümanlar sakinleātirdi.21 Bundan sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in yakn akrabalar ile birlikte, Hz. Peygamber’in cenazesinin bulunduþu odaya girdiler. Bu arada ensarn, aralarndan birini halife seçmek üzere Benî Sâide gölgeliþinde toplandþna dair haber geldi. Hz. Ömer, yanna Hz. Ebû Bekir’i de alarak oraya gitti. Yolda Ebû Ubeyde b. Cerrâh da onlara katld. Halife seçilen Hz. Ebû Bekir’e ertesi gün Mescid-i Nebevî’de umumî bîat yapld. Hz. Peygamber’in cenazesini Hz. Ali ykad. Hz. Abbas, onun oþullar Fazl ve Kusem ile Üsâme b. Zeyd, Hz. Ali’ye yardmc oldular. Sal günü öþleye doþru ykanp kefenleme iāi tamamlandktan sonra Hz. Peygamber’in cenazesi evinde bulunan serîr’in üzerine konuldu. Müslümanlar grup grup odann alabileceþi kadar sayda, önce erkekler, sonra hanmlar ve daha sonra da çocuklar içeriye girerek imamsz olarak cenaze namaz kldlar.22 Bu arada Hz. Peygamber’in defnedileceþi yer hususunda ihtilaf çkt. Kimisi onun Mescid-i Nebevî’ye, kimisi Bakî Kabristan’na defnedilmesini söyledi. Hz. Ebû Bekir, “Bir defasnda Peygamber’in ‘Ruhu kabzedilen her peygamber ancak öldüþü yere defnedilmiātir’ buyurduþunu iāitmiātim” diyerek meseleyi halletti ve onun, vefat ettiþi yer olan Hz. Âiāe’nin odasna defnedilmesine karar verildi.23 Mezar Ebû Talha el-Ensârî (Zeyd b. Sehl) kazd. Hz. Peygamber vefat ettiþi günün ertesi, yani Sal günü defnedildi. Kabrine Hz. Ali, Fazl b. Abbas, Kusem b. Abbas ve Üsâme b. Zeyd’in indikleri rivayet edilir. Daha sonraki yllarda Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de Hz. Peygamber’in yanna defnedildiler. Aāaþdaki āekilde görüldüþü gibi Hz. Peygamber’in kabri kble tarafnda olup, Hz. Ebû Bekir’in baā Hz. Peygamber’in omuz hizasna, Hz. Ömer’in baā da Hz. Ebû Bekir’in omuz hizasna gelecek āekilde defnedilmiālerdir. KIBLE DOĞU Hz. MUHAMMED* (s.a.s.) Hz. EBÛ BEKÿR* (r.a.) Hz. ÖMER* (r.a.) BATI KUZEY Hz. Peygamber’in kabrinin Ravza-i Mutahhara’daki duruāu 21. 22. 23. ÿbn Sa’d, II, 268 vd.; ÿbn Hiāâm, II, 655-656. ÿbn Sa’d, II, 290, 291. ÿbn Sa’d, II, 292-293; Makrîzî, s. 548-549. 398 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 398 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in medfun bulunduþu Ravza-i Mutahhara’dan bir görünüā 5- Hz. Peygamber’in Miras Hz. Peygamber’in mirasna geçmeden önce onun geçim kaynaklar hususuna temas etmek gerekir. O, çocukluk ve gençlik çaþlarnda amcas Ebû Tâlib’in himayesinde iken, evin geçimi konusunda, özellikle ticâri faaliyetlerinde ona yardmc olmuātur. Ebû Tâlib seferlerinde onu da beraberinde götürüyordu.24 Hz. Peygamber’in, zengin bir hanm olan Hz. Hatice ile evlendikten sonra da ticârî faaliyetlere devam ettiþi de bilinmektedir. Peygamberliþi döneminde de Mekke’de muhtemelen ticârete devam ediyordu. Kur’ân- Kerim’de açklandþ üzere, müāriklerin taaccüb ederek “Bu nasl Peygamber! Yemek yiyor, çarālarda dolaāyor”25 āeklindeki ifadelerine baklrsa, o, çarā/pazarda ÿslâm’ tebliþ ve ihtiyacn temin yannda, muhtemelen alāveriā de yapyordu. Hz. Peygamber, ne peygamberliþi ve ne de devlet baākanlþ karālþnda herhangi bir ücret almyordu. Kur’an- Kerim’de onun görevi karālþnda ücret istemediþine ve karālk almadþna dair pekçok âyet-i kerime bulunmaktadr.26 Hz. Peygamber Medine döneminde gerek mecburi vergilerden ve gerekse fakirlere verilmesi gereken nafile sadakalardan hiç bir āekilde faydalanmazd. Vergilerin ve zekat gelirlerinin kendisi ve aile fertleri için helal olmadþn söylerdi. 24. 25. 26. ÿbn Sa’d, I, 120. Furkân Sûresi 7. Yûsuf Sûresi 104; Kalem Sûresi 146. 399 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 399 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Hz. Peygamber’in Geçim Kaynaklar Ana Hatlaryla Āunlardr: a- Enfâl Sûresinin 41. âyetinin hükmüne göre ganimetin beāte birinden aldþ hisse. Ayette geçen Allah ve Resûlü’nün hissesi bir kalem kabul edilirse bu, “humusu’l-humus” (beāte birin beāte biri) yani yüzde dört oranndadr. Hz. Peygamber yine Enfâl Sûresinin 41. âyetine göre savaāa katlan gazi sfatyla, savaāa iātirak eden gazilere daþtlan beāte dörtten de hissesine düāeni almātr. Bunlarn dānda Hz. Peygamber, “safiy” denilen ve ganimet taksim edilmeden önce baākomutann seçip beþendiþi maldan sembolik olarak almātr. Bu aldþ, bazen bir klç, bazen bir at, bazen bir köle veya cariye veyahut da herhangi bir eāya olmuātur.27 b- Hz. Peygamber hediye kabul ederdi. Dolaysyla onun bir gelir kaynaþn da kendisine hediye edilen ve baþālanan mallar oluāturmaktadr. Mesela Benî Nadîr’den Muhayrk isminde bir Yahudi, Uhud Gazvesi’nde onun safnda savaāmā, bu savaāta ölmeden önce vasyet yoluyla yedi adet bahçesini kendisine baþālamātr.28 c- Barā yoluyla ele geçirilen gayr-i müslim topraklarndan elde edilen arazi geliri. Meselâ Fedek arazisi gibi. Hz. Peygamber’in maddî mirasn menkul mallar ve gayr-i menkul mallar āeklinde iki ksmda mütâlaa etmek mümkündür. Menkul olanlar, para, zâtî eāya, hayvan gibi mallardr. Hz. Peygamber hastalþ esnasnda yannda bulunan yedi (baz rivayetlerde beāten dokuza kadar çeāitli rakamlar verilmektedir) dirhemin fakirlere daþtlmasn istemiātir.29 Bu bakmdan o, nakit miras brakmamātr. Daha önce kölelelerini de azat ettiþinden, vefat ettiþi esnada kölesi ve cariyesi de yoktu. Baz kaynaklar onun geriye develerinin, giyim eāyalarnn, yüzüþünün, baz aletlerin ve zrhnn kaldþn kaydederler. āüphesiz hanmlarnn kullandþ ev eāyalar bunlarn dāndadr. Onun hayvanlar ile baz ev aletleri ve ayakkablarnn Ali ailesine verildiþi kaydedilir. Hrkas, klc ve yüzüþü ise devlete kalmātr. Gayr-i menkul mallara, yani arazilere gelince, Hz. Peygamber’in vefatndan sonra kz Hz. Fâtma baāta olmak üzere baz yakn akrabalar Hz. Ebû Bekir’den onun mirasn istediler. Hz. Ebû Bekir, Resûlüllah’n “Biz peygamberler miras brakmayz, braktþmz sadakadr”30 buyurduþunu söyleyerek, onun terekesini 27. 28. 29. 30. Belâzürî, I, 342. Vâkdî, I, 262-263; ÿbn Abdilber, Dürer, s. 151. ÿbn Sa’d, II, 237-239. Buhârî, IV, 42. Kaynaklarmzda yer alan baz rivayetlerde Hz. Ebû Bekir’den, Hz. Peygamber’in mirasn istemek üzere Hz. Fatma’nn Hz. Abbas ile birlikte gittikleri (Buhârî, VII, 3; Müslim, II, 1381); Hz. Peygamber’in zevcelerinin miras talep için Hz. Osman’ Hz. Ebû Bekir’e göndermek istedikleri ve bunun üzerine Hz. Âiāe’nin onlara Hz. Peygamber’in “Biz peygamberler 400 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 400 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı taksim etmeyeceþini, ancak hayatta iken kendisinin bakmakla mükellef olduklarna bakacaþn ve onun sarfettiþi yerlere de aynen sarfedeceþini bildirdi.31 Hz. Peygamber Fedek arazisinin gelirlerini ailesinin giderleri için harcar, amme iālerine, yolcu ve misafirlere sarfederdi. Dolaysyla Hz. Peygamber, arazileri intifa hakk kendinde kalmak āartyla kamunun istifadesine vakfetmiātir. Hz. Peygamber’in sahip olduþu arazileri, vefatndan sonra devlete maledildi. Hz. Ebû Bekir burann gelirlerini aynen Resûlüllah’n harcadþ yerlere sarfederdi. Fedek, Hulefâ-i Râāidîn döneminde de hazineye ait olarak kalmā ve Hz. Ebû Bekir’in uygulamasna devam edilmiātir. Hz. Peygamber’in hanmlarnn oturmakta olduþu odalar Hz. Peygamber vasiyet yoluyla onlara brakmātr. Buna göre onlar burada oturacaklar, dünyadan ayrlnca da bu odalar, araziler gibi Resûlüllah’n sadakalar arasna katlacakt.32 Hz. Peygamber’in manevî miras Kur’an ve Sünnettir. Hz. Peygamber’in ahirete irtihalinden sonra da Müslümanlar Kur’an ve sünnete sahip çkmālar ve bu uþurda büyük gayret göstermiālerdir. Bu gayret sonucunda hem Kur’an ve Sünnetteki prensipleri günlük hayatlarna uygulamālar ve hem de saylar milyonlarla ifade edilen Kur’an nüshalar, tefsirler ve hadis eserleriyle Kur’an ve sünneti kültürel hayatlarnn temel taālar yapmālardr. 6- Hz. Peygamber’in Medine Dönemi’ndeki Mesajna Toplu Bir Bakā Hz. Peygamber’in Medine dönemindeki faaliyetlerini ele alrken Kur’an- Kerim âyetlerine yer vermiā bulunuyoruz. Fakat bu dönemdeki mesajnn daha iyi anlaālabilmesi için Medine döneminde nâzil olan vahiylere topluca göz atmak gerekir. Kur’ân- Kerim’in Medine’de nâzil olan ksm incelendiþinde görülmektedir ki, Mekke döneminde belirlenen kurallar ve esaslar Medine döneminde de vurgulanmā, geliāen āartlara, Müslümanlarn müstakil bir yönetime, yurda, topluma ve istikrarl bir hayata sahip oluālarna baþl olarak bir ksm prensipler de yeniden konulmuātur. Tevhid, âhiret gibi inanç esaslaryla ilgili hususlar, 31. 32. miras brakmayz, braktþmz sadakadr” buyurduþunu hatrlattþ (Müslim, II, 1379); hilâfeti döneminde Hz. Ömer’e, Hz. Ali ile Hz. Abbas’n müracaat ettikleri ve halifenin de onlara Hz. Peygamber’in yukarda nakledilen sözünü ve ayrca Hz. Ebû Bekir’in uygulamasnn da bu tarzda olduþunu hatrlattþ (Buhârî, VII, 3-4) āeklinde bu konuda farkl rivayetler nakledilmektedir. Ayrca Ebû Hüreyre ve Hz. Âiāe’den de Hz. Peygamber’in bu sözü rivayet edilmektedir (Buhârî, VII, 3; Müslim, 1383). Bu hususta daha baāka rivayetler de mevcuttur. Āu kadar var ki, her ne kadar râvîler, miras talep eden kiāiler ve miras talep edilen zamanlar fakl olsa bile, rivayetler, Hz. Peygamber’in mirasyla ilgili sözü söylediþi noktasnda birleāmektedir. ÿbn Sa’d, II, 314, 315, 316. Hz. Peygamber’in gelirleri, geçimi ve miras konusunda geniā bilgi için ayrca bk. ÿbn Sa’d, I, 314-317; Celal Yeniçeri, “Asr- Saadette Hz. Peygamber’in ve Ailesinin Geçimi”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslam, I, 311-364, ÿstanbul 1995. 401 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 401 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji hicretten sonra inen âyet ve sûrelerde de tekrar tekrar hatrlatlmātr. Kur’ân’n Allah kelâm ve hidayet kaynaþ olduþu belirtilmiā, Kur’ân üzerinde gereþi gibi düāünülmesi istenmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliþinin gerçekliliþi üzerinde durulmuātur. Din hürriyeti teminat altna alnmā; dinde zorlama olmadþ bildirilmiā, ÿslâm’da ftrat zorlayan hiçbir güçlüþün bulunmadþ belirtilmiātir. Mü’minlerin, inkârclarn ve ikiyüzlülerin temel vasflar açklanmātr. Gerekli durumlarda iābirliþi yaplabilmekle birlikte, inkârclarn dost edinilmemesi sk sk vurgulanmātr. Ehl-i kitaba mensup zümrelerle iliākiler ve onlarn hareketlerine karā taknlacak tavrlarla ilgili çeāitli düzenlemeler yaplmātr. Önceki peygamberlerin ve milletlerin kssalar Medine döneminde nâzil olan ayetlerde de anlatlmātr. ÿbadetler, Medine döneminde de üzerinde titizlikle durulan hususlardr. Her āeyden evvel Allah’a ibadet emredilmiā, namaz ve zekat üzerinde tekrar tekrar durulmuātur. Hicretten sonra toplu ibadet uygulamalarna geçildiþi, cuma, bayram ve vakit namazlarnn toplu olarak klnmas yönünde faaliyetlere ve bunun gerçekleāmesi için daha hicretin ilk günlerinden itibaren mescitlerin ināasna baālandþ görülmektedir. Mekke döneminde zekat bu defa hicretin ikinci ylnda farz klnmā ve bu tarihten itibaren merkezî idare tarafndan toplanmaya baālanmā ve daþtlacaþ gruplar da açkça belirtilmiātir. Medine döneminde oruç ve hac farz klnmātr. ÿnanç ile amel arasnda uyum bulunmas istenmiā, bu konuda āöyle buyrulmuātur: “Ey inananlar! Yapmayacaþnz āeyleri niçin söylüyorsunuz?”33 Sosyal konularda düzenlemeler gerçekleātirilmiātir. Sözgeliāi yetimlerin hakknn korunmasna, infaka, yani Allah rzas için harcamaya, maddî- manevî yardmlaāmaya, hayr iālemeye teāvik edilmiātir. Āu var ki, gösteriā için yaplan yardm da hoā karālanmamātr. Mü’minlerin kardeāliþi34 ve nihayet insanlarn kardeāliþi35 vurgulanmātr. Çekiāme ve sürtüāme yasaklanmā; birlik ve barā teāvik edilmiātir. ÿslâm’n birleātirici ve beraberliþi saþlayc rolü dile getirilmiā, iyiliþi emredip kötülüþü yasaklama sk sk tekrarlanmātr. Kin ve düāmanlþa sevkeden sebeplerden toplumun arndrlmas istenmiātir. Sözgeliāi olaylarn doþruluþunun araātrlmas öngörülmüātür. Eþitim faaliyetleri daha düzenli hale getirilmiātir. Körükörüne eskiye baþlanp yeni düāüncelere kulak vermemek kötülenmiā, aklc hareket edilmesi istenmiātir. Ahlâk alannda üzerinde durulan hususlara gelince, iyi huylar sk sk dile getirilmiātir. ÿnanma ile birlikte dürüst yaāama da Kur’ân’n mesajnda önemli 33. 34. 35. Saf Sûresi 2. Hucurât Sûresi 10. Hucurât Sûresi 13. 402 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 402 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed’in Son Günleri ve Vefatı yer tutar. ÿyilik, sabr, dürüstlük, āükür, güzel söz ve hoāgörü, emanete riayet, hayr yapma, akrabann, yetimlerin, komāularn, yoksullarn, yolcularn ve arkadaālarn haklarna riayet, alçak gönüllülük gibi hasletler övülmüā, emredilmiā, sözgeliāi evlere girme adab gibi birtakm görgü kurallar iālenmiātir. Adalet üzerinde Medine döneminde de önemle durulmuātur. Esasnda, borçlar, antlaāmalar, āahitlikler, çeāitli suçlara karā öngörülen cezalar gibi hukûkî düzenlemelerin de adaletin tesisine yönelik olduþu söylenebilir. ÿyi huylar övülüp gözler önüne serilirken, kötü huylar ve bu huylara sahip olanlar da yerilmiātir. Alay, cimrilik, iftira, ikiyüzlülük, çalm satmak, riya, āarap, kumar, fuhuā, zulüm, haksz ve haram mal yemek, hrszlk, arkadan çekiātirme, çekememezlik, sûizan, kusur araātrma, adam öldürmek gibi hususlar kötülenip yasaklanmā; can, mal ve namus güvenliþi getirilmiātir. Hainlere taraf olunmamas emredilmiātir. Allah’n, kendini beþenen ve böbürlenen kimseleri sevmediþi belirtilmiātir. Dürüstlük, doþruluktan ayrlmama üzerinde durulmuā, meselâ, insanlarn yapmayacaþ āeyleri söylemesinin Allah katnda büyük nefretle karālanacaþ bildirilmiātir. Bilgisiz konuāmama istenmiātir. Ekonomik alanda yeni düzenlemeler yaplmā, ribâ açk ve kesin bir āekilde yasak edilmiā, bu iāle uþraāanlar eleātirilmiātir. Helal ve temiz āeyleri yeme, çalāma, yetimlerin ve reāit olmayanlarn maln koruma altna alma gibi hususlar üzerinde durulmuātur. Āahitlik, borçlarn kayd, aile hukuku gibi çeāitli hukûkî düzenlemeler gerçekleātirilmiātir. Devlet idaresiyle ilgili olarak istiāâre ve görevin liyakat sahiplerine verilmesi gibi baz temel ilkeler belirlenmiātir. Allah ve Resûlü’ne itaatin gerekliliþi vurgulanmātr. Hicretten sonra Müslümanlar artk bir yurda sahip olduklar için, yurt savunmas anlayā geliātirilmiā ve bunun gerçekleāmesi için gerekli admlar atlmātr. Bu konuyla ilgili olarak barā üzerinde durulmuā, barān hayrlara vesile olan bir uygulama ve davranā biçimi olduþu bildirilmiā ve gerektiþinde de gerçekleāen savaāla ilgili birtakm esaslar konulmuātur. Mü’minler, akitlerini yerine getirmeye çaþrlmātr. Hz. Peygamber’in, yukardaki hususlar üzerindeki uygulamalarn kitabmzn çeāitli ksmlarnda açklamā bulunuyoruz. Görülüyor ki, Kur’ân, Hz. Peygamber’in sîretinin genel çerçevesini çizmiā, onun uyacaþ kurallar ana hatlaryla belirlemiātir. Nitekim Hz. Peygamber’i en iyi ve yakndan tanyan aile fertlerinin deþerlendirmesi de bu yöndedir. Hz. Âiāe, bir soru üzerine Peygamber’in ahlâknn Kur’ân ahlâk olduþunu36 açklamātr. Ahlâk, geniā anlamda kiāinin huylar ve bu huylarnn doþrultusunda gerçekleātirdiþi davranālarn bütünü olarak düāünüldüþünde, Hz. Peygamber’in ahlâknn ve faaliyetlerinin Kur’ân’n bir uygulamas olduþu görülür. 36. Müslim, II, 513 403 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 403 17.04.2012 16:04:22 SON SÖZ Hz. Peygamber’in hayatn, faaliyetlerini, kendi dönemine ve vefatndan sonra da XIV asrdr günümüze dek insanlara āk tutan ve hâlen de tutmaya devam eden davranālarndan bir ksmn bu çalāmada ortaya koymaya çalātk. Hz. Muhammed (s.a.s.) 23 yllk peygamberlik dönemi boyunca iyi ve doþru ilkeleri verimli uygulamalara dönüātürmüātür. Bu çerçevede putperestliþin yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düāmanlþn yerine kardeāliþi, sürtüāmenin yerine dayanāmay getirme gayreti içinde olmuātur. Savaān yerine barān hakim olmasn hedeflemiātir. Doþruluk, nezaket, güvenilirlik, adalet, hoāgörü, özgecilik ve cömertlik gibi ahlâkî davranālaryla insanlara örnek olmuātur. Buna karālk kan davas, gasp, soygun, āiddet, intikam, kin beslemek, içki, kumar, hrszlk, yetim mal yemek, yalan, gybet, bencillik, çekememezlik, koþuculuk gibi fert ve toplumun huzurunu bozan davranālarla mücadele etmiātir. Toplumsal hayat için gerekli olan temel deþiāiklikleri gerçekleātirmiātir. Bütün bu faaliyetlerinin sonucu olarak, vahyin āþnda, mükemmel kiāiliþiyle ekonomik, sosyal, kültürel ve ahlâkî alanlarda gerçekleātirdiþi uygulamalar sayesinde “câhiliye” olarak nitelendirilen ve temel özellikleri bilgisizlik, putperestlik, kabile asabiyeti, zorbalk, zulüm, hakszlk, baābozukluk, merkezî otoriteden yoksunluk, adaletsizlik, barā ve nizamdan uzak bir hayat, çocuklar öldürmek, vahāiyane hareketler, kan davas gibi davranālar olan bir dönemi kapatarak yerine sulh ve sükûnun hakim olduþu yepyeni bir toplum oluāturmuātur. Hz. Peygamber’in vefatndan sonra da Müslümanlar, onun uygulamalarn bilgi ve düāünce süzgecinden geçirerek hayatlarna uygulamālardr. ÿnsanlar, nesiller boyu onun hamurunda yoþrulmuālardr. Onun zamannda nüveleri oluāan yapdan faydalanarak ksa süre sonra orijinal bir medeniyet, yani ÿslâm medeniyetini kurmuālardr. ÿslâm sanatn, bilimini, felsefesini, ahlâkn oluāturmuālardr. ÿslâm medeniyetini meydana getiren unsurlarn kaynaklarn araātracak olursak, en baāta Hz. Peygamber’in faaliyetlerinin bulunduþunu görürüz. Hz. Peygamber’in ilme ve öþrenmeye verdiþi önem ÿslâm dünyasnda ilmin ve ilim kurumlarnn oluāmasna ve geliāmesine zemin hazrlamātr. Saþlk ve temizliþe verdiþi önem ÿslâm dünyasnda saþlk kurumlarnn ve tp bilimlerinin geliāmesine yol açmātr. Sosyal dayanāmaya ve yardmlaāmaya, yetimlere, yaāllara, yoksullara, özürlülere verdiþi deþer, vakflar ve diþer sosyal yardm kurumlarnn oluāmasna katkda bulunmuātur. Adalete verdiþi önem adlî kurumlarn 404 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 404 17.04.2012 16:04:22 SON SÖZ oluāmasn etkilemiātir. Çalāmaya, üretime ve ticarete verdiþi önem ÿslâm dünyasnda ekonomik canllþa vesile olmuātur. Aileye, akraba dayanāmasna ve akrabalar arasnda yardmlaāmaya verdiþi önem, aile kurumunun saþlam bir āekilde ayakta durmasnn yannda, belki günümüzde bile büyük ölçüde olumlu etkisine āahit olduþumuz gelir düāüklüþü sebebiyle ortaya çkabilecek bunalmlarn önlenmesine vesile olmuātur. Estetiþe ve güzelliþe verdiþi önem ÿslâm sanatlarnn doþuāuna temel teākil etmiātir. Gayri müslimlere dinî, hukûkî ve adlî muhtariyet vererek ve kültürel kimliklerini korumalarna müsade ederek, çok sayda dinî-kültürel grubun birarada yaāayabileceþinin en güzel örneþini göstermiātir. Bu davranā ile hoāgörünün geliāmesine öncülük etmiātir. Bu tutumu daha sonraki yüzyllarda Müslümanlar için örnek olduþu gibi, diþer medeniyetler için de bir model teākil etmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in hayat, kiāiliþi ve faaliyetleri ÿslâm dünyasnda çok sayda esere konu olduþu gibi, Bat’da da edebiyatçlarn, bilim adamlarnn ve idarecilerin ilgi alanna girmiātir. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in mesaj çaþmzda da insanlk için önemini, deþerini ve canllþn korumaktadr. Her āeyden evvel, Hz. Peygamber günlük hayatmzdaki yerini muhafaza etmektedir. Mutlu bir aile yuvasnn oluāturulmasndan tutalm, iyilik yapma duygusuna sahip bulunmamzda, fakiri korumamzda, özürlülere karā yaklaāmmzda, manevî hayatmza güç saþlamada, büyüklere sayg, küçüklere sevgi göstermemizde, ticarî hayatta dürüstlüþe önem vermemizde, asker ocaþnn peygamber ocaþ saylmasnda, kazancmz helalinden kazanma, sevgi ve saygya dayal bir toplum hayat oluāturma gibi çok sayda alanda duygu ve düāüncelerimizi besleyen en önemli kaynak Hz. Peygamber’dir. Çaþmzda karā karāya kaldþmz bir ksm problemlerin çözümünde onun hayatndan alabileceþimiz örnekler bulunmaktadr. Sözgelimi insanlþn zararna geliāen āiddet, alkol ve uyuāturucu alākanlþ gibi kötü alāknlklarla mücadelede onun ortaya koyduþu uygulamalar, on dört yüzyldan beri ÿslâm dünyasnda büyük ölçüde olumlu etkide bulunduþu gibi, günümüzde de deþerini ve önemini korumaktadr. Çaþmzn olumlu alanda yükselen deþerlerinden birisi insan haklardr. Ancak yakn tarihimizde dünyann pek çok yerinde en temel insan haklar olan can, mal ve rz güvenliþi ihlalleri meydana gelmiātir ve halen de gelmektedir. Halbuki on dört asr önce Hz. Peygamber tüm faaliyetlerinde insanlarn can, mal ve rz emniyetini dikkate almātr. Bir diþer yükselen deþer “Hukukun üstünlüþü”dür. Hz. Peygamber’in adalete verdiþi önem dikkate alndþnda, gerçekten hukukun üstünlüþü prensibine riayet ettiþi ve Kur’an’n bu konudaki ilkelerini uygulama alanna koyduþu görülmektedir. Bir diþer husus, çaþmzn deþiāim çaþ olmasdr. Deþiāimin en önemli unsurlarndan birisi teknolojidir. Hz. Muhammed (s.a.s.), savunma dahil pek çok alanda yeni teknolojileri yakndan takip etmiā ve uygulama alanna koymuātur. Buna ek olarak, teknolojik 405 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 405 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji geliāmeler güçlü ve dinamik ahlâkî ilkelerle kontrol altnda tutulmaldr. Aksi takdirde, esasnda insanlþn refah ve mutluluþunu temin amacyla geliātirilen teknoloji, ayn zamanda dünyann ve insanlþn geleceþini tehlikeye sürükleyebilecek tahribata da yol açabilir. Bu tür olumsuz etkileri görmek için, günümüz dünya sorunlar üzerine yazlmā bir kaç esere göz atmak yeterlidir. Günümüzde olumlu yönde geliāen bir diþer deþer, birarada yaāama tecrübeleridir. Peygamberimiz çok sayda dinî-kültürel özelliþe sahip insann birarada yaāayabileceþini uygulamalaryla göstermiātir. Bu hususla ilgili örnekler Medine Vesikas, Hristiyanlarla ve Yahudilerle iliākilerin ele alndþ bölümlerde iālenmiātir. Hz. Peygamber’in mesajnn içerdiþi deþerler sistemi evrensel niteliþe sahiptir. Bir baāka deyiāle mesaj, evrensel deþerlerin mesajdr. Vahiy sürecinde bireysel ve toplumsal düzeyde uygulama alanna konulan adalet, hoāgörü...gibi deþerler, bütün insanlar kuāatan, çaþdan çaþa, ülkeden ülkeye deþiāmeyen, her coþrafyada, her toplumda ve her zaman geçerli olabilen, her ortamda davranā ve uygulamalara yanstlabilen niteliktedir. Onun mesajnn evrensel oluāu, bizzat Kur’an- Kerim’de ifade edilmiātir. Ayn zamanda Hz. Peygamber’in ÿslâm’ yayma ve geniāletme faaliyetleri bir bütün olarak dikkate alndþnda, mesaj evrensel kabul ettiþi ve uygulamay da bu yönde gerçekleātirdiþi görülmektedir. Onun getirdiþi mesaj, kaynaþ ve niteliþi bakmndan evrenseldir. Her āeyden önce mesajn kaynaþ, birleātirici, kuāatc bir kaynak olan ve evreni yaratan Yüce Allah’tr. Hz. Peygamber getirdiþi evrensel deþerleri bizzat kendisi yaāamā, uygulamā, çevresine örnek olmuā, herkesin anlayabileceþi bir dille yaygnlaāmasn, topluma yerleāmesini ve gelecek için de yol gösterici olmasn saþlamātr. Āüphesiz bu evrensellik, mesajn, önce Hz. Peygamber’in içinde yaāadþ topluma yönelik olmasyla hiç bir surette çeliāmez. Ayn zamanda mesaj, niteliþi bakmndan evrenseldir. Mesajn içerdiþi deþerler sistemi, temel haklar açsndan, yanl deþil, evrenseldir. Uygulama da bu çizgide gerçekleāmiātir. Mesaj, kendinden olmayanlar dālayarak deþil, bütün insanlþ kucaklayarak evrensel olma özelliþine sahiptir. Hz. Peygamber’in mesaj, ÿslâm tarihi boyunca, az sayda da olsa istisnalar bulunmakla birlikte, onun gösterdiþi çizgide ve faaliyetleri āþnda, yani evrensel boyutu dikkate alnarak uygulanmātr. Meselâ insana, insanlarn can, mal ve rz güvenliþine verdiþi deþerin yansmalarna iāaret edelim. Klasik dönem ÿslâm tarihinde Kudüs’ün sadece iki fetih ve bir iāgal karāsndaki durumuna karālaātrmal bir bakā, bu hususun net bir āekilde anlaālmasn saþlayacaktr. Hz. Ömer Kudüs’ü barā yoluyla fethetmiā, gayr-i müslim halkn can ve mal güvenliþini, kararlaātrlan bir vergi karālþnda antlaāma ile güvence altna almātr. Ama āehrin 492/1099 ylnda Haçllar tarafndan iāgalinde ise, tüm Müslümanlar 406 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 406 17.04.2012 16:04:22 SON SÖZ öldürülmüā, Yahudiler Müslümanlara yardm ettikleri gerekçesiyle, sþndklar sinagoglarla birlikte yaklmā, cesetler, sokaklarda, dize kadar yükselen kan gölünün içinde kalmātr. Buna karālk Haçllarn elindeki Kudüs’ün Selahaddin-i Eyyûbî tarafndan 583/1187 ylndaki fethinde ise kimsenin burnu kanamamā, Haçllar fidye karālþnda serbest braklmātr. Bu karālaātrmay yapmaktaki amacmz, iki uygarlk arasndaki çizgiyi kalnlaātrmak veya netleātirmek deþil, deþerlere bakā ve pratikteki fark yanstmaktr. Hz. Peygamber’in getirdiþi evrensel deþerlerin kendi insanmza ve çaþdaā dünyaya tantlmas ve tüm insanlþn istifadesine sunulmas için, bunlarn öncelikle evrensel boyutta canlandrlmas gerekmektedir. Bugün bu deþerler güzel bir āekilde ortaya konularak kavranr, özümsenir, yaāanan kültürün parças haline dönüātürülebilir, insan iliākilerine yanstlabilirse, küreselleāen dünyada kimliþimizi daha iyi koruyabilir, baākalarnn deþerlerini doþru bir āekilde anlamlandrabilir, onlarla daha saþlkl iliākiler içine girebiliriz. Öte yandan kendi insanmzn ve ÿslâm dünyasnn yansra, bütün insanlþn deþerler konusundaki ihtiyaçlarna, beklentilerine ve özlemlerine de cevap verebiliriz. Bu, insanlþn evrensel huzuruna ve kurtuluāuna katkda bulunmak demektir. Bunu yaparken, bütün dünyann olumlu düāünce ürünlerinden yararlanlabileceþi de unutulmamaldr. Çünkü esasnda Hz. Peygamber de insanlþn olumlu birikimlerinden faydalanmaya açkt. 407 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 407 17.04.2012 16:04:22 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 408 17.04.2012 16:04:22 BÿBLÿYOGRAFYA ABDURREZZAK, Ebû Bekir San’ânî (211/826), el-Musannaf, I-XI, Lübnan 19701972. ACLÛNÎ, ÿsmail b. Muhammed (1162/1749),Keāfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-ÿlbâs, Beyrut 1352. AýIRAKÇA, Ahmet, “Gassânîler”, DÿA, XII, 397-398. AýIRMAN, Mustafa, “Gamre Seferi”, DÿA, XIII, 341-342. AHMED ET-TÂCÎ, Sîretü’n-Nebiyyi’l-Arabî, Kahire 1978. ÂÿĀE ABDURRAHMAN, Benâtü’n-Nebî, Beyrut 1979. AKDEMÿR, Salih, “Tarih Boyunca ve Kur’an- Kerim’de Kadn”, ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 260-270. AKKAYA, Nejla, “ÿslâm Hukukunda Kadnn Sosyal ve Siyasal Haklar”, ÿslâm’da Kadn Haklar, Ankara 1998, I, 200 vd. AKSEKÿ, Ahmet Hamdi, “Hâtemü’l-Enbiyâ Hakknda En Çirkin Bir ÿsnâdn Reddiyesi”, sadeleātiren: M. Hayri Krbaāoþlu, ÿslâmî Araātrmalar Dergisi, Cilt 6, Say 2, s. 125-141 ve Cilt 6, Say 3, s. 199-207. ALGÜL, Hüseyin, “Ficâr”, DÿA, XIII, 52-53. ALGÜL, Hüseyin, “Hâris b. Abdüluzzâ”, DÿA, 16-194-195. ALGÜL, Hüseyin, “Himyerîler”, DÿA, XVIII, 62-63. ALGÜL, Hüseyin, ÿslâm Tarihi, I, ÿstanbul 1986. ÂLÛSÎ, Mahmûd Āükrü el-Baþdâdî (1270/1853), Bülûþu’l-Ereb fî Ma’rifeti Ahvâli’l-Arab, I-III, Beyrut ts. APAYDIN, Mehmet, Resûlullah’n Günlüþü, ÿstanbul 1995. ARNALDEZ, Roger, Hz. Muhammed (s.a.s.)(Hadis ve Sözleri), çev. Burhanettin Semi, ÿstanbul 1982. ATAR, Fahrettin, “Asr- Saadette Adliye Teākilat”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, III, s. 105-176. ATEĀ, Ahmet, “Asabiyet”, ÿA, I, 63. ATEĀ, Süleyman, “ÿslâm’n Kadna Getirdiþi Haklar”, ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 320-327. ATEĀ, Süleyman, Yüce Kur’an’n Çaþdaā Tefsiri, I-X, ÿstanbul 1990. 409 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 409 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji AYCAN, ÿrfan, “Ebü’l-Bahterî”, DÿA, X, 296. AYDIN, Mehmet, “Gençlik ve Din”, Gençlik ve Din, Ankara 1998, s. 219-258 AYDIN, Mehmet, “ÿslâm’n Iāþnda Kadn”, ÿslâm’n Iāþnda Kadn, s. 1-39 Ankara 1998. A’ZAMÎ, Mustafa, “Asr- Saadette Yaz ve Vahiy Katipleri”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, I, 368-462. BAKTIR, Mustafa, “Hutbe”, DÿA, XVIII, 425-428. BARDAKOýLU, Ali, “Bey’”, DÿA, VI, 13-19. BARDAKOýLU, Ali, “ÿslâm Hukukunda ÿāçi ÿāveren Münasebeti”, ÿslâm’da Emek ve ÿāçi ÿāveren Münasebetleri, ÿstanbul 1986. BARDAKOýLU, Ali, “Hrszlk”, DÿA, XVII, 384-396. BAYRAKTAR, Mehmet, ÿslâm ve Ekoloji, Ankara 1997. BEBEL, Auguste, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Arap Kültürü, ÿstanbul 1997. BEKRÎ, Abdullah b. Abdülaziz (487/1094),Mu’cem Me’sta’cem, tah. Mustafa esSakkâ, I-II, Beyrut 1983. BELÂDÎ, Atk b. Gays, Meâlimu Mekke et-Târîhiyye ve’l-Eseriyye, Mekke, 1980. BELÂZÜRÎ, Ahmed b. Yahya b. Câbir (279/892), Ensâbü’l-Eārâf, I, tah. Muhammed Hamidullah, Kahire 1959. BETENÜNÎ, Muhammed Lebîb, er-Rihletü’l-Hicâziyye, Msr 1329. BÿCÂVÎ VE DÿýERLERÿ, Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, Msr ts. BÿLGÿN, Beyza, ÿslâm ve Çocuk, Ankara 1997. BRÿCE, C. An Historical Atlas of Islam, Leiden 1981. BUHÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. ÿsmail (256/870), Sahîhu’l-Buhârî, I-VIII, ÿstanbul 1981, Çaþr Yaynlar. BUHÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. ÿsmail (256/870),et-Târîhu’l-Kebîr, Haydarâbâd 1941. BUHL, Frantz “Tedmür”, ÿA, XII/1, 113. BUHL, Frantz, “Muhammed”, ÿA, VIII, 452-470. BÛTÎ, Said Ramazan, Fkhu’s-Siyre, çev. Ali Nar-Orhan Aktepe, ÿstanbul trz. BÜYÜKCOĀKUN, Kudret, “Arabistan”, DÿA, III, 248-252. CÂHIZ, Ebû Osman, Amr b. Bahr (255/869),el-Beyân, ve’t-Tebyin, tah. Abdüsselâm M. Harun, I-IV, Kahire 1985. CANAN, ÿbrahim, “Aile Reisi ve Baba Olarak Hz. Peygamber”, Hz. Peygamber ve Aile Hayat, ÿstanbul 1989, s. 284-342. CANAN, ÿbrahim, ÿslâm’da Çevre Saþlþ, ÿstanbul 1986. 410 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 410 17.04.2012 16:04:22 BİBLİYOGRAFYA CEHĀÿYÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed (310/922)Kitâbü’l-Vüzerâ’ ve’l-Küttâb, tah. Mustafa es-Sakkâ’ ve dþr. Kahire 1980. CERRAHOýLU, ÿsmail, “Garânîk Meselesinin ÿstismarclar”, A.Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, XXIV, Ankara 1981. CEVAD ALÿ, el-Mufassal fî Târîhi’l-Arab Kable’l-ÿslâm, I-X Baþdad 1999. CORCÿ ZEYDAN, el-Arab Kable’l-ÿslâm, tah. Hüseyin Mu’nis, Kahire ts. CORCÿ ZEYDAN, Târîhu Adâbi’l-Luga el-Arabiyye, Kahire 1936, I, 156-157. CRESWELL, K. A. C., Early Muslim Architecture, I-II, Oxford, 1932-1940 . ÇAýATAY, Neāet, ÿslâm Öncesi ArapTarihi ve Cahiliye Çaþ, Ankara 1982. ÇAýRICI, Mustafa, “Asabiyet”, DÿA, I, 453-454. ÇAýRICI, Mustafa, “Davet” DÿA, IX, 16-19. ÇAM, Nusret, ÿslâm’da Sanat Resim ve Mimari, Ankara 1994. ÇETÿN, M. Nihad, “Āiir”, ÿA, XI, 530-542. ÇUBUKÇU, Asrî, “Halîme, DÿA, 15-338. DAKÛKÎ, Hüseyin Ali, “Hîre”, DÿA, XVIII, 123-124. DÂRÿMÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezid (275/888),Sünen, ÿstanbul 1981, Çaþr Yaynlar. DAVENPORT, John, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Kur’an- Kerim, çev. M. S. S. P. Ankara 1967, s. 36. DAYF, Āevki, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî, I-IV, Kahire ts. DERVEZE, ÿzzet, Kur’ân’a Göre Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hayat, çev. Mehmet Yolcu, I-III, ÿstanbul 1989. DÿYANET DERGÿSÿ HÿCRET ÖZEL SAYISI, Ankara 1991. DÿYARBEKRÎ, Hüseyin b. Muhammed (990/1582), Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, I-II, Kahire 1302. DOZY, Târîh-i ÿslâmiyet, çev. Abdullah Cevdet, Msr 1908. DÖNMEZ, ÿ. Kafi “Yetim”, ÿA, XIII, 402. DRAZ, Abdullah, En Mühim Mesaj Kur’an, çev. Suat Yldrm, ÿzmir 1994. EBÛ DÂVUD, Süleyman b. Eā’as (275/888), Sünen, I-V, ÿstanbul 1981, Çaþr Yaynlar. EBÛ GUDDE, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Öþretim Metodlar, çev. Enbiya Yldrm, ÿstanbul 1998. EBÛ ĀÜHBE, Muhammed, es-Sîretü’n-Nebeviyye fî Dav’il-Kur’âni ve’s-Sünne, I-II, Beyrut 1988. ELMALI, Hüseyin, “Hitabet- Arap Edebiyat”, DÿA, XVIII, 158-159. 411 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 411 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ERĀAHÿN, Seyfettin “ÿslâm’n Sosyal Dayanāma ÿlkeleri ve Tarihimizdeki Baz Uygulamalar”, Fakirlik Problemi ve Çaþdaā Çözüm Yollar, Ankara 1998, s. 83-107. ESKÿCÿOýLU, Osman, “Fakir”, DÿA, XII, 130. EZRAKÎ, Ebü’l-Velîd Muhammed (222/837), Ahbâru Mekke, I-II, Mekke 1352, 1357. FAYDA, Mustafa, ÿslâmiyetin Güney Arabistan’a Yaylā, Ankara 1982. FAYDA, Mustafa, “Aiāe”, DÿA, II, 201-205. FAYDA, Mustafa, “Bahîrâ”, DÿA, IV, 486. FAYDA, Mustafa, “Bedevî”,DÿA , V, 311-316. FAYDA, Mustafa, “Ebnâ” DÿA, 78-79. FAYDA, Mustafa, Halid b. Velid, ÿstanbul 1990. FAYDA, Mustafa, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Necranl Hristiyanlarla görüāmesi ve mübâhele”, A. Ü. ÿslâm ÿlimleri Enstitüsü Dergisi, II, s. 143-149, Ankara 1975. FAYDA, Mustafa, “Hz. Peygamber’in Müārik Araplara Karā Siyasetinin Son Safhas”, Ebedî Risalet Sempozyumu, ÿzmir ts. I, 121-126. FAYDA, Mustafa, ÿslâmiyetin Güney Arabistan’a Yaylā, Ankara 1982. GADBAN, Münir Muhammed, Nebevî Hareket Metodu, Tark Akarsu, I-II, ÿstanbul 1991. GAZÂLÎ, Muhammed, Fkhu’s-Sîre, Kahire 1987. GÖRGÜLÜ, Hasan Ali, “Hz. Peygamber’in Hutbede ÿzlediþi Metod ve Günümüzde Hutbe Uygulamalar”, Süleyman Demirel Üniversitesi ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, say 3, ÿsparta 1997. GÜNDÜZ, Āinasi, Sâbiîler-Son Gnostikler, Ankara 1999. GÜNALTAY, Āemseddin, ÿslâm Öncesi Araplar ve Dinleri, sadeleātirenler: Mahfuz Söylemez-Mustafa Hizmetli, Ankara 1997. GÜNER, Ahmed, “Asr- Saadette Camiler/Mescitler ve Fonksiyonlar”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, IV, 254-226. GÜNER, Ahmet, “Asr- Saadette Camiler / Mescitler ve Fonksiyonlar”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, IV,ss. 155-223, ÿstanbul 1995. GÜNGÖR, Ali ÿsra, Vatikan, Misyon ve Diyalog, Ankara 1997. HÂKÿM, Ebû Abdullah Muhammed (405/1014), el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, I-IV, Haydarâbâd 1335-1342. HAMÿDULLAH, Muhammed, “Hudeybiye Antlaāmas”, DÿA, XVIII, 297-299. HAMÿDULLAH, Muhammed el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, Beyrut 1987. 412 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 412 17.04.2012 16:04:22 BİBLİYOGRAFYA HAMÿDULLAH, Muhammed, “el-Îlâf veya ÿslâm’dan Önce Mekke’nin ÿktisâdîDiplomatik Münasebetleri”, çev. ÿsmail Cerrahoþlu, A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, IX, Ankara 1961, s. 213-222. HAMÿDULLAH, Muhammed, Hz. Peygamber’in Alt Orijinal Mektubu, çev. Mehmet Yazgan, ÿstanbul 1990. HAMÿDULLAH, Muhammed, ÿslâm Peygamberi, çev. Salih Tuþ, I-II, ÿstanbul 1981. HAMÿDULLAH, Muhammed, Resûlullah Muhammed, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1992. HAMÿDULLAH, Hz. Peygamber’in Savaālar, çev. Salih Tuþ, ÿstanbul 1981 HARMAN, Ömer Faruk, “Hübel”, DÿA, XVIII, 445 HATÿBOýLU, Mehmet, “ÿslâm’n Kadna Bakā”, ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 231-235 HATTÂB, Mahmud Āît, Komutan Peygamber, çev. Ahmet Aþrakça, ÿstanbul 1988. HEYKEL, M. Hüseyin, Hz. Muhammed (s.a.s.) Mustafa, çev. Ömer Rza Doþrul, ÿstanbul 1948. HÿTTÿ, Philip Siyâsî ve Kültürel ÿslâm Tarihi, çev. Salih Tuþ, I-IV, ÿstanbul 1995. HÿZMETLÿ, Sabri, ÿslâm Tarihi, Ankara 1995. HÿZMETLÿ, Sabri “Garânik Meselesi Üzerine”, ÿslâmî Araātrmalar Dergisi, Cilt 3, Say 2, ss. 40-58, Ankara 1989. HONÿGMAN, E. “Nabatîler”, ÿA, IX, 1-3. HÖKELEKLÿ, Hayati, “Çocuk”, DÿA, VII, 355-358. HÜSEYÿN ATAY, ÿslâm’da ÿāçi-ÿāveren ÿliākileri, Ankara 1979. IĀIK, Emin, “Feth Sûresi”, DÿA, XII, 456-457. IĀIK, Emin, “Haār Sûresi”, DÿA, XVI, 424-426. ÿBN ABDÿLBER, Ebû Ömer Yûsuf (463/1071), ed-Dürer fî ÿhtisâri’l-Meþâzî ve’sSiyer, tah. Āevki Dayf, Kahire 1966. ÿBN DÜREYD, Ebû Bekir Muhammed b. Hasen ((321/933), el-ÿātikâk, tah. Abdüsselâm M. Harun, Baþdad 1979. ÿBN HABÎB, Muhammed (245/859)Kitâbü’l-Muhabber, tah. Eliza Lichten-Stadter, Haydarâbad 1942. ÿBN HABÎB, Muhammed, (245/859), Kitâbü’l-Munammak fî Ahbâri Kureyā, tah. Hurāid Ahmed Fâruk, Haydarâbad 1964. ÿBN HACER, Ebü’l-Fazl Ahmed b. Ali (852/1448), el-ÿsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, I-IV, Beyrut 1940. 413 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 413 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ÿBN HADÎDE, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali (783/1381), el-Misbâhu’l-Mudî, Beyrut 1986. ÿBN HALDUN, Abdurrahman b. Muhammed (808/1406), Kitâbü’l-ÿber ve Dîvânü’l-Mübtedei ve’l-Haber, I-VII, Beyrut 1979. ÿBN HANBEL, Ahmed (241/855), Müsned, I-VI, ÿstanbul 1982. Çaþr Yaynlar. ÿBN HAZM, Ebû Muhammed Ali (456/1064),Cemheretü Ensâbi’l-Arab, tah. Abdüsselâm M. Harun, Kahire 1962. ÿBN HÿĀÂM, Ebû Muhammed Abdülmelik (218-833), es-Sîretü’n-Nebeviyye, tah. Mustafa es-Sakkâ I-II, Kahire 1955. ÿBN ÿSHAK, Muhammed (151/768), es-Sîre, tah. Muhammed Hamidullah, Konya, 1981. ÿBN KAYYIM EL-CEVZÿYYE (751/1350), Zâdü’l-Meâd fî Hedyi Hayri’l-ÿbâd, I-II, Msr 1970. ÿBN KESÿR, Ebü’l-Fidâ (774/1372), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XIV, Beyrut 1974. ÿBN KUTEYBE, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim (276/889), eā-Āi’r ve’āĀuarâ, tah. Müfîd Kumeyha ve Nuaym Zarzûr, Beyrut 1985. ÿBN MÂCE, Sünen, I-II, ÿstanbul 1981. (Çaþr Yaynlar). ÿBN SA’D, Ebû Abdillah, Muhammed (230/844), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrut 1985. ÿBN SEYYÿDÿNNÂS, Uyûnü’l-Eser fî Fünûni’l-Meþâzî ve’s-Siyer, tah. Muhammed el-ÿd el-Hatrâvî, ve arkadaā, I-II, Beyrut 1992. ÿBNÜ’L-ESÎR, ÿzzüddîn Ebü’l-Hasen (630-1232), el-Kâmil fi’t-Târîh, I-XII, Beyrut 1965. ÿBNÜ’L-ESÎR, ÿzzüddîn Ebü’l-Hasen (630-1232), Üsdü’-ýâbe fî Ma’rifeti’sSahâbe, tah. Muhammed ÿbrahim el-Bennâ ve Muhammed Ahmed Aāûr, I-VII, Kahire 1970. ÿBNÜ’L-KELBÎ, Hiāâm b. Muhammed (204/820), Putlar Kitab, çev. Beyza Düāüngen, Ankara 1969. ÿBNÜ’L-KELBÎ, Hiāâm b. Muhammed (204/820), Cemhere, tü’n-Neseb, tah. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1983. KANDEMÿR, M. Yaāar, “Cevâmiu’l-Kelim”, DÿA, VII, 440. KANDEMÿR, M. Yaāar, “Hatice”, DÿA, XVI, 465-466. KAPAR, Mehmet Ali, “Eyyâmü’l -Arab”, DÿA, XII, 14-16 KAZANCI, Ahmet Lütfi,Peygamber Efendimizin Hitabeti, ÿstanbul 1980. KAZICI, Ziya, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Eāleri ve Aile Hayat, ÿstanbul 1991. 414 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 414 17.04.2012 16:04:22 BİBLİYOGRAFYA KETTÂNÎ, Hz. Peygamber’in Yönetimi (et-Terâtîbu’l-ÿd~âriyye ), çev. Ahmet Özel, I-III, ÿstanbul 1990. KILIÇ, Recep, Peygamberliþin gerekliliþi ve Peygamberimizin Örnekliþi,” Hz. Peygamber’in Hayatndan Davranā Modelleri, Ankara 1998. KIRBAĀOýLU, Hayri “Kadn konusunda Kur’an’a Yaplan Eleātiriler”, ÿslâmî Araātrmalar, cilt 5, sy. 4 Ekim 1991, s. 271-283. KOÇYÿýÿT, Talat, ÿslâmî Davetin Mahiyeti ve Hz. Peygamber’in Hutbeleri, Ankara 1994. KOÇYÿýÿT, Talat, ÿsmail Cerrahoþlu, Kur’an- Kerim Meal ve Tefsiri, I, Ankara 1990. KOMÿSYON, Doþuātan Günümüze Büyük ÿslâm Tarihi, I, ÿstanbul 1989. KOMÿSYON, Kur’an- Kerim ve Açklamal Meâli, Türkiye Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara 1993. KÖKSAL, M. Asm, ÿslâm Tarihi , Mekke Devri ve Medine Devri (I-XI), ÿstanbul 1980-1981. KÖTEN, Akif, “Asr- Saadette Suffa Ashab”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, IV, 381-416. KUZGUN, Āaban, “Hanîf”, DÿA, XVI, 33-39. KUZGUN, Āaban, ÿslâm Kaynaklarna Göre Hz. ÿbrahim ve Haniflik, Ankara 1985. KÜÇÜK, Abdurrahman, ÿslâm ve Günümüz Meseleleri, Ankara1991. LEON-E. HALKIN, Tarih Tenkidinin Unsurlar, çev. Bahaeddin Yediyldz, Ankara 1989. MAKRÎZÎ, Takiyyüddin Ahmed b. Ali (845/1444), ÿmtâü’l-Esmâ’, tah. Mahmud Muhammed Āâkir, y.y; ts. MÂLÿK B. ENES, el-Muvatta’, ÿstanbul 1981. Çaþr Yaynlar. MES’ÛDÎ, Ebü’l-Hasen Ali b. Hüseyin (346/957), Mürûcü’z-Zeheb ve Meâdinü’lCevher, tah. Muhammed M. Abdülhamid, Kahire 1964. MEYDÂNÎ, Ebü’l-Fazl Ahmed b. Muhammed (518/1124), Mecmau’l-Emsâl, tah. Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, I-IV, 1978-1979. MUHAMMED HALÎL EL-HATÎB, Hutabi’r-Rasûl, Kahire 1983. MU’NÿS, Hüseyin, Atlasu Târîhi’l-ÿslâm, Kahire 1987. MÜNÂVÎ, Muhammed Abdürrauf (1032/1623), Feyzülkadîr, !-VI, Msr 1938. MÜSLÿM, Ebü’l-Hüseyin Müslim b. el-Haccâc (261/875), el-Câmiu’s-Sahîh, tah. M. Fuad Abdülbâkî, I-V ÿstanbul ts. (Çaþr Yaynlar). OKÿÇ, M. Tayyib, ÿslâmiyette Kadn Öþretimi, Ankara 1984. 415 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 415 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji OKÿÇ, M. Tayyib, “ÿslâmiyette ÿlk Nüfus Saym”, A. Ü. ÿlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: VII, Ankara 1960, s. 11-20. ÖMERÎ, Büreyk Muhammed Büreyk, es-Serâyâ ve’l-Buûsü’n-Nebeviyye Havle’lMedîne ve Mekke, Cidde 1996. ÖNKAL, Ahmet, “Akabe Bîatlar”, DÿA, II, 211. ÖNKAL, Ahmet, “Bi’r-i Maûne”, DÿA, 195-196. ÖNKAL, Ahmet, “Hicret”, DÿA, XVII, 458-462. ÖNKAL, Ahmet, “Hz. Peygamber’in Ümmîliþi”, SÜÿF Dergisi, 1986, Sy. 2, s. 249-260. ÖNKAL, Ahmet,Rasûlüllah’n ÿslâm’a Davet Metodu, Konya 1989. ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Arap”, DÿA, III, 322-324. ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Cezîme b. Amir”, DÿA, VII, 508. ÖZDEMÿR, ÿbrahim, Çevre ve Din, Ankara 1997. ÖZEL, Ahmet, “Esir”, DÿA, XI, 382-389. ÖZEL, Ahmet, “Gayr-i Müslim”, DÿA, XIII, 420. ÖZEY, Ramazan, Günümüz Dünya Sorunlar, ÿstanbul 2001. ÖZSOY, Ömer -Güler, ÿlhami Konularna Göre Kur’an, Ankara 1996. ÖZYAZICI, Alpaslan, Alkollü ÿçkiler Sgara ve Diþerleri, Ankara 1996. RODÿNSON, Maxime, Hz. Muhammed (s.a.s.), çev. Attila Tokatl, ÿstanbul 1994. SAFVET, A. Zeki, Cemheretü Hutabi’l-Arab, I-III, Kahire ts. SAFVET, Ahmet Zeki, Cemheretü Resâili’l-Arab, I-IV, Kahire 1971. SAKA, Āevki, “Kur’an’a Göre ÿnanç Hürriyeti”, Diyanet Dergisi, Ankara 1992, s. 127-137. SARIÇAM, ÿbrahim-Öz, Mustafa, “Hâāim” (Benî Hâāim), DÿA, XVI, 403-405. SARIÇAM, ÿbrahim “Hâāim”, DÿA, XVI, 405-406. SARIÇAM, ÿbrahim, Emevî-Hâāimî ÿliākileri, ÿslâm Öncesinden Abbâsîlere Kadar, Ankara 1997. SARIÇAM, ÿbrahim, “ÿslâm’n Doþuāunun Târihî Āartlar”, ÿslâm ve Demokrasi, Ankara 1998. SARIÇAM, ÿbrahim, Hz. Ebû Bekir, Ankara 1996. SARIÇAM, ÿbrahim, ÿlk Dönem ÿslâm Tarihi, Eskiāehir 1999. SAVAĀ, Rza, Hz. Muhammed (s.a.s.) Devrinde Kadn, ÿstanbul 1991. SAVAĀ, Rza, “ÿslâm’a Göre Kadnn Toplumdaki Yeri”, ÿslâm’n Iāþnda Kadn, Ankara 1998, s. 95-112. SCHLEÿFER, J. “Gassânîler”, ÿA, IV, 718 vd. 416 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 416 17.04.2012 16:04:22 BİBLİYOGRAFYA SERÿNSU, Ahmet Nedim, Kur’an Nedir?, ÿstanbul 1996. SEZÿKLÿ, H. Ahmet “Abdülmuttalib”, DÿA, I, 272-273. SÿFÿ, A. Mir’âtü’l-Memleketi’l-Arabiyyeti’s-Suûdiyye, Münih 1981. SUYÛTÎ, el-Câmiu’s-Saþîr, I-II, Beyrut 1990. ĀÂMÎ, Muhammed b. Yûsuf (942/1535)Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Raāâd, I, tah. Mustafa Abdülvâhid, Kahire 1993. ĀENER, Mehmet, “Veda Hutbesi’nin ÿnsan Haklar Yönünden Ksaca Tahlili”, Doþuda ve Batda ÿnsan Haklar, 1993-1994 Kutlu Doþum Bildirileri, Ankara 1996, s. 125-130. ĀÿBLÎ, Mevlânâ Asr- Saadet, çev. Ömer Rza, sadeleātiren: Osman Zeki Mollamehmetoþlu, I-V, ÿstanbul 1973. TABAKOýLU, Ahmet, ÿslâm ve Ekonomik Hayat, Ankara 1996. TABERÎ, Ebû Câfer Muhammed b. Cerîr (310/922), Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, tah. Muhammed Ebü’l-Fazl ÿbrahim, I-XI, Beyrut ts. (T. ter.Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, çev. Zâkir Kadirî Ugan-Ahmet Temir, I-V, ÿstanbul 1992.). TÂH HÜSEYÿN, Fi’l-Edebi’l-Câhilî, Kahire 1927, s. 366-371. TÿRMÿZÎ, Ebû ÿsâ Muhammed (279/892), Sünen, ÿstanbul 1981. Çaþr Yaynlar. TOPALOýLU, Bekir, “Abdullah”, DÿA, I, 75-76. TOPALOýLU, Bekir, “Amine”, DÿA, II, 63-64. TUý, Salih, ÿslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, ÿstanbul 1969. ÜNAL, ÿsmail Hakk, “Bir Tasavvuf Āairi Ahmedî’nin Hadis Kültürü”, ÿslâmiyât, cilt 2, say 3, Ankara, Temmuz-Eylül 1999, s. 197-207. VÂHÿDÎ, Esbâbü’n-Nüzûl, tah. Seyyid el-Cümeylî, Beyrut 1990. VÂKIDÎ, Muhammed b. Ömer (207/822), Kitâbü’l-Meþâzî, tah. Marsden Jones, I-III, Beyrut 1966. VECDÿ, Muhammed Ferid, es-Sîretü’l-Muhammediyye Tahte Dav’il-ÿlmi ve’lFelsefe, Kahire 1993. WATT, W. Montgomery”Kuraysh”, Eÿ2, V, 434-435. WATT, W. Montgomery, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Mekke’si, çev. Mehmet Akif Ersin, Ankara 1995, WENSÿNCK, v. dþr., el-Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Hadîsi’n-Nebevî, I-VIII, Leiden 1936-69. YARDIM, Ali, Peygamberimizin Āemâili, ÿstanbul 1997. YENÿÇERÿ, Celal, “Asr- Saadette Hz. Peygamber’in ve Ailesinin Geçimi”, Bütün Yönleriyle Asr- Saadette ÿslâm, I, 311-364, ÿstanbul 1995. 417 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 417 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji YILDIZ, Hakk Dursun, “Arap”, DÿA, III, 273. YILMAZ, Bayram, Goethe ve ÿslâmiyet, Konya 1991. ZEBÎDÎ, Zeynüddin Ahmed b. Ahmed, Sahîh-i Buhârî Muhtasar Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, çev. Ahmed Nâim-Kâmil Miras, I-XIII, Ankara 1980-83. ZÿRÿKLÎ, A’lâmü’n-Nisâ’, I-V, Beyrut, ts. ZÜBEYRÎ, Ebû Abdullah el-Mus’ab b. Abdullah (236/850), Kitâbü Nesebi Kureyā, tah. E. Levi Provençal, Kahire 1951. 418 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 418 17.04.2012 16:04:22 ÿNDEKS A Ab’ab (ýabþab) 53 302, 340 Abbâd b. Biār 197 Abdullah b. Ömer 337, 340 Abbas b. Abdülmuttalib 30, 32, 58, 71, 72, 112, 160, 161, 166, 169 212, 214, 215, 233, 242, 243, 362, 396 Abdullah b. Resûlüllah 71, 291 Abbas b. Mirdas 218 Abbâsîler 51, 59 Abd b. Cülendâ 251, 252 Abd b. Sa’lebe (Benî Abd b. Sa’lebe) 204 Abdullah b. Abdülmuttalib 57, 58, 59, 60, 61, 64, 65, 74 Abdullah b. Amr 266, 354 Abdullah b. Câfer 355 Abdullah b. Cahā 87, 152, 153, 154, 355 Abdullah b. Cübeyr 172, 173, 174 Abdullah b. Cüd’ân 40, 68, 69, 99 Abdullah b. Ebû Bekir 136 Abdullah b. Ebû Hadred 214 Abdullah b. Ebû Rebîa 104 Abdullah b. Revâha 165, 229, 230, 238, 239, 299, 330, 350 Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh 212, 267 Abdullah b. Selâm 221 Abdullah b. Āihâb 174 Abdullah b. Târk 182 Abdullah b. Übey 130, 172, 195, 225, 230 Abdullah b. Üneys 367 Abdullah b. Üreykt 120, 121 Abdullah b. Zeyd 147 Abdullah b. Ziba’râ 330, 331 Abdurrahman b. Avf 87, 101, 143, 242, 255, 284, 340, 369 Abdurrahman b. Ebû Bekir 167 Abdüddâr, Abdüddâroþullar 29, 30, 60, 68, 72, 211 Abdükusay 29 Abdullah b. Hâris 62 Abdüleāhel (Abdüleāheloþullar, Benî Abdüleāhel) 32, 112, 126, 130, 134, 139, 187 Abdullah b. Huzâfe 248, 249, 252 Abdülkays 254, 320, 386 Abdullah b. Mes’ud 77, 87, 142, 158, Abdulmesih 245 Abdullah b. Hammâr 370 * Kabile, boy, hanedan ve aile adlar italik, kavramlar italik bold, yer adlar, kiāi adlar ve diþerleri normal dizilmiātir. Hemen her sayfada geçen kiāi, yer ve kabile adlar ile, ÿçindekiler’de kolayca bulunabilecek kavram ve isimler indekse alnmamātr. 419 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 419 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Abdülmuttalib b. Hâāim 26, 27, 43, 57, 58, 59, 61, 64, 65, 81, 117, 118 Akabe Bîatlar 111, 113, 118, 119, 134 Abdülmuttaliboþullar 89, 91 Akabe Körfezi 20, 21, 27, 45 Abdüluzzâ 29, 60, 62, 156, 199, 269, 408 Akabe mevkii 100, 111 Abdümenâf b. Kusay 29, Abdümenâfoþullar 30, 89, 98 Abdüāems, Abdüāemsoþullar 30, 45, 51, 107 Abdüyâlîl b. Amr 108, 262 Abs (Benî Abs) 33, 90 Adal 33, 180, 182, 192 Addâs 35, 110, 236 Âdem (Hz. Âdem) 50, 212, 246, 392 Aden 25, 47, 49, 298 Adiy (Benî Adiy) 29, 31, 68, 156, 157 Adiy b. Ebü’z-Zaþbâ 156 403 Akabe Vâdisi 110 Âkib 245 Akîk Vâdisi 170 Akîl b. Ebû Tâlib 162, 163 Akra’ b. Hâbis 218, 335 Aksum 103, 234, 251 Alâ b. Abdullah 250 Alâ b. Hadramî 251, 298, 299 Ali b. Ebü’l-Âs 291, 292 Alkame b. el-Faþvâ 242 Almakah 51 Âlü Cefne, Cefne ailesi, Cefneoþullar 21, 33 Adiy b. Hâtim 149, 259, 270, 271, 299 Amâlika 28, 32, 129 Adiy b. Neccâr (Benî Adiy b. Neccâr) 57, 128 Âmine bint Vehb 60, 61, 62, 64 Âmil 298 Adiyoþullar 30, 72 Âmir b. Ebû Vakkas 87 Adnân 34, 57 Âmir b. Füheyre 86, 93, 120, 121, 125 Adnânîler 34 Adulis 103, 234 Ahidnâme 255 Ahlâf 30, 68 Ahnes b. Āerîk 110 Âim 53 Âiāe bint Ebû Bekir (Hz. Âiāe) 114, 120, 137, 139, 146, 175, 195, 196, 286, 288, 289, 291, 319, 324, 352, 366, 396, 397, 398, 400, 401, 402, Âmir b. Rebîa 101, 391 Âmir b. Sa’saa 90, 180, 181, 254 Amir b. Āehr 297 Âmir b. Tufeyl 36, 181 Âmiroþullar 110, 184 Ammâr b. Yâsir 87, 92, 158, 345 Ammuenes (Umyânis) 258 Amr b. As 104, 192, , 205, 213, 251, 299 420 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 420 17.04.2012 16:04:22 İNDEKS Amr b. Avf (Benî Amr b. Avf) 130, 134 Arab- müsta’ribe 28, 34 Amr b. Cemûh 361 Arafat 28, 29, 56, 387, 388, 389, 394 Amr b. Cihâā 225 Arc 124, 387 Amr b. Ebû Süfyan 164 Arrâf 42, 76, 383 Amr b. Ehtem 262, 337 Arûd 19 Amr b. Esed 70 Âs b. Vâil 68, 69, 93 Amr b. Hadramî 157 Asabiyet 38, 408, 410 Amr b. Hazm 299 Ashâb- Kehf 221 Amr b. Hind 24 A’āâ (Meymûn b. Kays) 43, 329 Amr b. Luhay 28, 52, 54 Ateh 361 Amr b. Mebzûl (Benî Amr b. Mebzûl) 139 Atîk b. Âbid 69 Amr b. Muaz 356 Attâb b. Esîd 163, 213, 299, 300, 368 Amr b. Saîd 300 Auguste Bebel 363 Amr b. Sâlim 170, 206 Avf b Hazrec 126, 130, 187 Amr b. Umeyr 99, 108 Avf b. Hâris 112 Amr b. Ümeyye 181, 225, 248, 249, 300, 367, 395 Âmü’l-Hüzn 107 Avf b. Mâlik (Avf b. Mâlikoþullar, Benî Avf b. Mâlik) 125, 126, 129, 130, 187 Ans 33, 395 Avn b. Ebû Cühayfe 353 Antakya 236, 251 Ay Takvimi 41 Arab- âribe 33 Ayneyn 172, 174 Arab- bâide 33 Ayyâā b. Ebû Rebîa 87 Arab- bâkiye 33 Âzâd 395 Arab- müsta’ceme 34 Azerbaycan 236 Âtike 59, 125, 136 B Bâbil 32, 51, 129 Bâcir 53 Babilon 251 Bahîrâ 65, 68 Bâbü Âtike 135 Bâbü Cibrîl 135 Bâhile 255, 298 Bahrân (Buhrân) 154, 169 Bâbü’s-Selâm 135 Bahreyn 19, 20, 34, 45, 47, 49, 250, 298, 299, 313, 316 Bâbü’l-mendeb 19 Bakî’ 127, 131 421 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 421 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Bâkûm 74 Besbes b. Amr 156, 157 Bârk 261 Beāîr b. Akrebe 352 Barā 30, 31, 38, 43, 106, 115, 144, 148, 149, 159, 196, 199, 202, 203, 204, 206, 227, 235, 247, 248, 279, 287, 297, 312, 313, 359, 393, 400, 402, 403, 404, 406 Beāîr b. Sa’d 203, 204, 205 Bey’ 312 Bey’atürrdvân 199 Beyâza (Benî Beyâza) 126, 127, 130, 131, 139, 187 Basra 45, 49, 52 Beydâ 101, 386 Basra Körfezi 19,33, 45, 49, 251 Beytü’l-Makdis 222 Batn- Nahle 52, 152, 153, 154, 155, 157 Beytü’l-Midras 223 Beytülmâl 137 Batn- Râbiþ 150 Beyzâ bint Abdülmuttalib 59 Batn- Ye’cec 204, 292 Bîat 94, 111, 112, 113, 118, 119, 134, 138, 196, 199, 202, 203, 212, 296, 374, 397 Batāe-i Kübrâ 166 Bâzân 27, 34, 249, 298, 395 Becîle 52, 139, 254, 259 Bedru’l-Mev’id 152 Bi’r-i Maûne 151, 180, 181, 182, 225, 269, 367, 415 Bedru’l-Ûlâ 152, 154 Bi’set 83 Behrâ 33, 238 Bilâl-i Habeāî 87, 93, 137, 141, 147, 211, 308, 357 Bekir b. Vâil 22, 52 Bekir, Bekir b. Abdümenât 28, 49, 201, 202, 206, 238 Biār b. Berâ 233, 297, 298 Bekkâîn 242 Buhtunnasr 32, 48, 129, Belhâris b. Hazrec 134 Beliy 33, 205, 238, 254 Busrâ 22, 45, 47, 65, 67, 71, 237, 250, 309 Belkayn 205 Buvât (Gazve) 152, 154 Benî Āeybe 74 Büdeyl b. Verkâ 197, 254 Berâ’ b. Âzib 337 Büreyde b. Husayb 125, 194 Berrâd b. Kays 68 Büsr b. Süfyan 197 Berre bint Abdülmuttalib 60 Büsre bint Gazvân 351 Berre bint Abdüluzzâ 60 Büyû’ 310 Buâs Savaā 39, 132, 364 C Câbir b. Abdullah 112, 354 Câfer b. Ebû Tâlib 71, 89, 104, 105, 422 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 422 17.04.2012 16:04:22 İNDEKS 106, 233, 237, 238, 241, 249, 340, 341, 350, 355, 397 276, 334, Cidde 45, 72, 121 Cahcabâ 127, 131 Civâr 35 Câr (liman) 36, 103, 234 Cebelü’r-Rahme 394 Cizye 24, 139, 233, 243, 245, 246, 254, 255, 278, 298, 313, 314, 316, 357 Cebelü’r-Rumât 172 Cu’fî 257 Cebr 91 Cuayl b. Sürâka 334 Cebrâil 63, 83, 85, 86, 102, 119, 207, Ced b. Kays 297, 298 Cuhfe 46, 121, 123, 125, 157, 197, 387 Cehcâh el-Gfârî 195, 364 Cuma Mescidi 126 Cem’-i takdîm 388 Cumah 30, 31, 68, 92 Cem’-i te’hîr 388 Cuvâsâ 139 Cened 298, 300, 302, 341 Cübeyr b. Mut’im 170 Cennetü’l-Muallâ 107 Cerbâ 243, 244, 313 Cüheyne (Benî Cüheyne) 33, 148, 202, 205, 220, 241, 254 Cerîr b. Abdullah 259, 260, 389, 395 Cündiāâpûr 42 Ceyfer b. Cülendâ 251, 252 Cüreā 20, 54, 214, 260, 261, 333, 370 Ceyāân 261 Cürhüm, Cürhümlüler 28, 33, 34, 58 Ceyāü’l-Usre 241 Cürüf 126, 130, 187, 395 Cezîme (Benî Cezîme b. Âmir) 139, 213, 214 Cüāeyā 395 Ci’râne 73, 210, 216, 217, 218, 219, Cüzâm 33, 34, 49, 238 Cebele b. Eyhem 22 Cüveyriye bint Hâris 194, 288, 290 D Dacnân 202 Debâ 20, 47 Damdam b. Amr 156 Debbâbe 214, 217, 304 Damre (Benî Damre) 148, 155, 220, 253 Dehnâ 20 Devs (Benî Devs), Devsliler 52, 94, 101, 230, 233, 299 Dârunnedve 30, 37, 38, 119, 130, 185, 365 Dmâd b. Sa’lebe 79, 94, 101 Dârü’lerkam 88, 100, 340 Dmâm b. Sa’lebe 256 Davud (Hz. Davud) 78 Dmeāk 251 Dâzeveyh 395 Drâr b. Hattâb 192, 330 423 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 423 17.04.2012 16:04:22 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Dîl (Benî Dîl) 120 Dubâa bint Zübeyr 352 Dihye b. Halîfe 248 Dûmetülcendel 20, 44, 47, 152, 240, 243, 313, 316 Dinar 47, 136, 155, 313, 357 Dü’sûr b. Hâris 169 Dirhem 47, 134 Düreyd b. Smme 214, 217 E Ebâbîl 26 Ebû Hüreyre 296, 351 Ebân b. Saîd 199, 299 Ebû Katâde 206 Ebnâ 34 Ebû Kubeys Daþ 73, 210 Ebrehe 25,26, 27, 49, 58 Ebû Kuhâfe 344 Ebtah 269, 387 Ebû Ahmed b. Cahā 87 Ebû Leheb 58, 59, 61, 88, 89, 90, 93, 106, 108, 119, 162, 292, 293 Ebû Âmir el-Eā’arî 216, 217 Ebû Lübâbe 156, 352 Ebû Âmir er-Râhib 49, 133, 175, 184, 237 Ebû Ma’bed el-Huzâî 125 Ebû Aziz b. Umeyr 167 Ebû Nâile 224 Ebû Azze 163, 170, 330 Ebû Râfi’ 137, 284, 363 Ebû Basîr 201, 267, Ebû Rühm el-Gfârî 218 Ebû Berâ’ (Âmir b. Mâlik) 36, 180, 181 Ebû Saîd el-Hudrî 355 Ebû Cehil 93, 98, 99, 100, 108, 119, 121, 125, 157, 159, 161, 162, 165, 168, 206, 212, 279 Ebû Sebre 101 Ebû Cendel 201, 268 Ebû Fükeyhe 92,93 Ebû Süfyan b. Harb 32, 59, 150, 155, 156, 157, 161, 163, 164, 168, 169, 170, 173, 176, 180, 183, 184, 186, 188, 189, 190, 206, 207, 208, 211, 212, 218, 249, 259, 266, 288, 300, 329, 368 Ebû Hâle 69 Ebû Süfyan b. Hâris 330 Ebû Hârise b. Alkame 245 Ebû Talha el-Ensârî 351, 370, 398 Ebû Hasme 101, 172 Ebû Tâlib 58, 59, 65, 66, 69, 70, 71, 86, 89, 95, 96, 104, 105 106, 107, 108, 162, 164, 177, 233, 237, 238, Ebû Dücâne 175, 177 Ebû Eyyûb el-Ensârî 126, 136, 255, 336 Ebû Huzeyfe b. Utbe 101, 134, 141, 161, 167 Ebû Mûsâ el-Eā’arî 217, 298, 302 Ebû Sayfiy 58 Ebû Seleme 61, 87, 101, 134, 143, 180, 346, 355 424 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 424 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS 239, 249, 286, 295, 340, 341, 346, 350,355, 399 Enfâl 119, 142, 149, 154, 157, 165, 166, 178, 223, 312, 400 Ebû Ubeyde b. Cerrâh 87, 141, 193, 205, 246, 340, 396, 398 Enmâr 193 Ebû Uhayha 32, 93 Enûāirvan 27 Ebû Ümeyye b. Muþîre 72 Ebû Zer el-Gfârî 87, 101, 193, 353 Erkam b. Ebü’l-Erkam 87, 88, 143, 340 Ebû Zür’a el-Cühenî 276 Ervâ bint Abdülmuttalib 59 Ebü’l-Âs b. Rebî’ 137, 163, 291 Ervâ bint Küreyz 346 Ebü’l-Bahterî 107, 162 Eryât 25, 26 Ebü’l-Heysem (Mâlik b. Teyyihan) 132 Es’ad b. Zürâre 111, 112, 126, 132, 134, 352 Ebvâ 46, 64, 152, 154, 197, 387 Ecyâd 73, 77, 210 Ehl-i Bedir 168, 355 Ehl-i Kitâb 66, 222, 238, 243, 249, 253, 278, 402 Ehl-i Suffe 181 Ehliyet 295, 300, 316, 361 E’inne 31 Eksem b. Sayfiy 43 Elçiler Sütunu 138 Emânnâme 255 Emec 124, 207 Emirnâme 258 Emvâl-i Muhaccere 31 Enbâr 44 Enes b. Fedâle 170, 356 Ensâb 43, 52 Esed (Benî Esed) 33, 34, 180, 184, 186, 188 192, 257, 258, 299, 386 Esed (Kureyā’in kolu) 29, 30, 31, 34, 58, 68, 69 Esed b. Hâāim 58 Eslem 125, 138, 139, 194, 212, 228, 241, 253 Esmâ bint Ebû Bekir 120, 137 Esmâ bint Selâme 87 Esnâm 52 Esved b. Abdülesed 159 Esved el-Ansî 34, 298, 395 Eā’ar, Eā’arîler 33, 230, 233 Eāca’ 184, 189, 220, 230, 241, 254 Eānak 31 Enes b. Nadr 177, 276 Evs 32, 33, 38, 39, 48, 49, 52, 91, 101, 108, 112, 113, 125, 126, 129, 130, 132, 134, 139, 141, 146, 150, 167, 173, 221, 222, 224, 227, 228, 349, 364 Enes b. Râfi’ 91 Evs b. Hucr 125 Enes b. Züneym 330, 331 Evs b. Sâbit 349 Enes b. Katâde 171 Enes b. Mâlik 142, 144, 272, 284, 285, 286, 351, 370 425 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 425 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Evs-Menât 127, 130, 131 Ezan 146 Evsân 52 Ezd (Benî Ezd) 32, 33, 79, 251, 254, 260, 261, 386 Evtâs 208, 214, 215, 216, 217 Ezd-i Serât 33 Eyhem 22, 245 Ezd-i Āenûe 94 Eyle 45, 243, 244, 254, 313, 316 Ezd-i Umman 33 Eymen b. Ubeyd 215 Ezlâm 31, 373 Eysâr 31 Ezriât 47, 224 Eyyâmü’l-Arab 39, 43 Ezruh 243, 244, 313, 316 F Fâri’ (Savaā) 132 Fetretü’l-Vahiy 85 Fâria bint Es’ad b. Zürâre 352 Fey 226 Fatma bint Amr 57 Fezâilü’l-Arab 42 Fâtma bint Esed 65, 346, Fezâre (Benî Fezâre) 90, 184, 193, 203, 218, 231, 254, 300 Fâtma bint Hattâb 86, 100 Fâtma bint Resûlüllah 59, 71, 86, 137, 175, 246, 269, 291, 292, 293, 294, 352, 387, 400 Frat 20, 21, 180, 236 Fîrûz ed-Deylemî 34, 262, 3954 Ficâr 32, 39, 66, 68, 70, 132 Fazl b. Abbas 398 Fihr (Kureyā) b. Mâlik 29, 57 Fedek 20, 32, 34, 129, 229, 233, 235, 312, 316, 400, 401 Fil Olay 41, 49, 58, 61 Fehm (Hevâzin’in kolu) 219 Filistin 20, 22, 24, 48, 50, 129, 239 Fels 52, 53 Fur’ 198 Ferve b. Müseyk 258, 259 Furât b. Hayyân 169 Feth-i Mübîn 202 Fürrâr 239 G Gâbe 127, 152, 193 Gamre, Gamre Seferi 192 Gâbe, Gâbe Gazvesi 152, 193 Gadîru’l- Eātât 124, 198, 197 Ganimet 27, 165, 169, 171, 174, 177, 179, 194, 202, 213, 216, 218, 224, 228, 231, 233, 298, 312, 313, 352, 357, 375 Gâlib b. Abdullah 204, 205 Garânîk, Garânîk Kssas 102, 104 Gamîm 192, 197, 387 Gassân, Gassânîler 21, 22, 33, 34, 48, Gadîr-i Hum 387 426 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 426 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS 49, 90, 130, 251, 365 Gazvetü’l-Usre 241 Gatafân 33, 34, 152, 168, 169, 184, 186, 189, 190, 203, 204, 206, 229, 231 Gazze 47, 57 Gazve 151 Gumeysâ 213 Gfâr 33, 139, 148, 220, 241, 253 H Habbâb b. Eret 87, 92, 100, 365 Hallâd b. Süveyd 228 Habeāistan 26, 39, 45, 47, 101, 102, 103, 104, 106, 118, 167, 230, 233, 234, 236, 237, 239, 248, 249, 289, 292, 300, 341, 346, 350 Hamâme 92, 93 Hamne bint Cahā 195, 356 Hamrâülesed 124, 152, 179, 180 Hac emîri 220 Hamza b. Abdülmuttalib 58, 59, 61, 70, 99, 100, 106, 141, 152, 159, 167, 170, 171, 173, 174, 177, 212, 356, 369 Haccetü’l-Belâþ 387 Handeme daþ 73, 210 Haccetü’l-ÿslâm 387 Hanîf, Hanîflik, Hanîfler 56, 81, 133 Haccetü’l-Vedâ 387 Hacerülesved 72, 272 Hanîfe (Benî Hanîfe) 33, 90, 250, 254, 395 Hacûn 107, 212, 394 Hansâ 41 Hadra 206 Hanzale b. Ebû Âmir 177 Hadramî b. Âmir 257 Hanzala b. Ebû Süfyan 161, 164, 169 Hadramut 19, 20, 25, 27, 34, 47, 298 Haram Aylar 39, 41, 66, 68, 107, 154, 190, 217, 219, 391, 392, 393 Habîbe bint Es’ad b. Zürâre 352 Hablâ 127, 131, 187 Hafsa bint Ömer 288, 289 291 Hakem b. Ebü’l-As 24 Hakem b. Keysan 154 Hakîm b. Hizam 79, 159, 286 Halîf 36, 87, 110 Halîme bint Ebû Züeyb 62, 77 Hâlid b. Saîd 87, 93, 283, 301 Halid b. Süfyan 367 Halid b. Velid 21, 22, 31, 174, 192, 197, 205, 208, 211, 213, 238, 239, 243, 254, 316, 395 Harâm (Benî Harâm) 139 Harb b. Ümeyye 68 Harem-i Āerif 72, 87, 94, 120 Hârice b. Zeyd 142 Hâris b. Âmir 162 Hâris b. Avf 189 Hâris b. Ebû Drar 194, 290 Haris b. Ka’b 245, 299 Hâris (Benî Hâris, Kureyā’in kolu) 30 Hâris (Benî Hâris, Medine’de) 125, 427 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 427 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 126, 130, 138, 187, 245 Hâris b. Abdüluzzâ 62, 408 Hâris b. Ebû Āemir 22, 248, 250, 254 Hâris b. Kays 31 Hâris b. Kelede 42, 325, 326 Hâris b. Umeyr 22, 237, 250 Harise (Benî Hârise, Medine’de) 126, 130, 138, 172, 178, 187 Hârise b. Sa’lebe 129 Hayf 394 Hazrec 32, 33, 34, 38, 39, 48, 52, 108, 111, 113, 126, 129, 129, 130, 132, 134, 139, 141, 146, 150, 167, 173, 221, 222, 227, 364 Hecer 20, 47, 250, 313, 316 Hemdân 33, 254, 258, 298, 386 Herakleios 22, 236, 237, 238, 242, 249, 266 Harran 51 Hevâzin 33, 34, 62, 66, 68, 203, 205, 208, 213, 214, 215, 217, 218, 219, 254 Harrâr, Harrâr seferi, 152, 153, 197 Hevze b. Ali 248, 250 Has’am 52, 254, 260 Heyetler Sütunu 255 Hasan b. Ali 59, 246, 293, 335 Heyetler Yl 245, 254 Hassân b. Sâbit 195, 196, 250, 303, 330 Hrâā b. Ümeyye 199, 212 Hârise b. Sürâka 355, 356 Hâāim b. Abdümenâf 30, 43, 45, 57, 118 Hâāimoþullar 30, 57, 58, 59, 68, 76, 106, 107, 108, 119, 161, 162, 313, 336 Hsn b. Huzeyfe b. Bedr 36 Hîreliler, Hîre 20, 21, 22, 24, 34, 44, 48, 49, 50, 251, 365 Hicâbe 29, 30, 31, 296 Hicr 20, 45, 88, 116, 379 Hâtb b. Amr 101 Hilâl b. Ümeyye 243 Hâtb b. Ebû Beltea 207, 248, 250, 355 Hilf 35, 68, 69, 315 Hatice bint Huveylid (Hz. Hatice) 41, 61, 69, 70, 71, 74, 75, 79, 80, 83, 85, 107, 108, 136, 274, 285, 287, 288, 291, 307, 399 Hilfü’l-Mutayyebûn 68 Havlân 33, 254, 259 Havran 44 Hayber 20, 32, 34, 45, 47, 48, 103, 106, 129, 152, 184, 186, 188, 202, 203, 226, 227, 229, 230, 231, 233, 235, 240, 244, 253, 290, 299, 304, 312 , 316, 355, 356, 371, 386 Hilfü’l-Ahlâf 68 Hilfü’l-fudûl 32, 68, 69, 307, 342 Himyer 20, 33, 49, 51, 253 Himyerîler, Himyer krallþ 20, 24, 25, 26, 27, 33, 48, 49, 52, 54, 254 Hind bint Utbe 41, 170, 177, 212 Hira Maþaras 63, 75, 81, 82, 83, 84, 85, 110 Hiāam b. Amr 107 Hizâne 136 428 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 428 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS Hubâb b. Münzir 158, 171, 296 Huyey b. Ahtab 184, 188, 192, 225, 226, 227, 229, 231, 233, 290 Hubâāe 69, 71, Huzâa 28, 29, 33, 34, 51, 52, 125, 148, 170, 179, 185, 194, 197, 201, 206, 242 Hubbâ bint Huleyl 29 Hubeyb b. Adiy 182, 183, 365 Hubeyb b. ÿs’af 156 Hudeybiye 46, 124, 148, 152, 165, 196, 197, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 229, 230, 236, 237, 248, 267, 268, 287, 300 Huzâa 33 Huzeyfe b. Yemân 158, 190, 302 Huzeyme b. Müdrike 52 Hûzistan 253 Huleyl b. Hubāiyye 29 Hübel 52, 54, 176, 373 Huleys 124 Hübeyre b. Ebû Vehb 330 Humus 224, 242, 249, 312, 400 Hürmüzan 253 Hürre Hüsrev 27 Hüseyin b. Ali 59, 246, 293 Huveylid b. Esed 69, 70 Hüsrev Perviz (II. Hüsrev) 22, 249 Huveytib b. Abdüluzzâ 156, 199, 269 Hüzeyl 26, 34, 54, 180, 182, 212 I-ÿ Irkuzzabye 387 ÿki Kbleli Mescid 139 ÿbn Ebi’l-Avcâ 204 ÿkrime b. Ebû Cehil 206, 212, 279 ÿbn Kamie 174, 175 ÿmriü’l-Kays 43, 299 ÿbn Sînâ 326 ÿmriü’l-Kays b. Asbaþ 299 ÿbn Ümmü Mektûm (Abdullah b. Ümmü Mektûm) 172, 227, 360 ÿnanç ve fikir hürriyeti 146 ÿbn Yâmîn b. Umeyr 242 ÿsa (Hz. ÿsa) 50, 105, 116, 246 ÿbnü’d-Dehdâha 352 ÿsâf 54, 156 ÿbnü’l-Hadramî 154 ÿskenderiye 248, 250, 251 ÿbrahim (Hz. ÿbrahim) 27, 28, 29, 56, 57, 72, 86, 116, 206, 220, 221, 222, 373 ÿsmail (Hz. ÿsmail) 28, 34, 51, 220, 373 ÿbrahim b. Resûlüllah 269, 284, 291, 293, 294, 380 ÿsrâ 92, 110, 111, 115, 116, 345, 374 ÿcl (Benî ÿcl) 169 ÿfk Olay 194, 196 ÿstiāâre 70, 196, 217, 286, 295, 296 342, 403 ihtikâr 311 ÿyâd (Benî ÿyâd) 43, 49, 52 ÿs 292 ÿsmailoþullar, ÿsmailîler 28, 34, ÿsrâil (Benî isrâil) 222 429 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 429 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji ÿyâs b. Kabîsa 22 J Jüstinyen 21, 31 K Ka’b b. Adiy 24, Kays b. Muharris 156 Ka’b b. Amr 132 Kays b. Sa’d 211 Ka’b b. Esed 187, 188, 192, 227 Kays b. Sâib 79 Ka’b b. Eāref 167, 224, 330 Kays- Aylân 34, 39, 66, 68 Ka’b b. Lüey 43, Kebāe bint Es’ad b. Zürâre 351 Ka’b b. Mâlik 142, 175, 243, 330 Kebāe bint Ubeyd 356 Ka’b b. Zeyd 181 Kedâ 73, 210 Ka’b b. Züheyr 331 Kedîd 205, 207 Ka’b b. Umeyr 237 Kehlân 33 Kâhin 36, 39, 41, 42, 43, 76, 91, 92, 94, 133, 213, 257, 316, 325, 373, 382, 383 Kelb (Benî Kelb) 33, 54, 90, 254, 299 Kahtânîler 21, 33, 34, 129 Kilâb b. Mürre 60 Kamûs (Hayber’de hisar) 230, 231 Kâre (Benî Kâre) 180, 181, 182, 192 Kinâne 26, 29, 34, 39, 52, 66, 68, 123, 156, 170, 185, 205, 231 254 Kâre 33, 181 Kinâne b. Ebû’l-Hukayk 231 Karede 169 Kinde 33, 34, 90, 254, 257, 386 Karkaratülküdr 152, 168 Kuaykân 210 Kâsm b. Resûlüllah 59, 71, 291 Kubâ’ 124, 126, 130, 134, 143, 170 Kasvâ 120, 387 Kubâ’ Mescidi 126, 134, 308 Katan Seferi 180 Kubbe 31 Kayle (Benî Kayle) 129 Kudâa 33, 129, 205 Kayle bint Cefne 129 Kudâî b. Âmir 258, 299 Kaynukâ’ 32, 129, 130, 133, 146, 151, 152, 165, 184, 221, 223, 224, 227, 229, 310 Kudeyd 52, 125, 387 Kays b. Âsm 262, 337 Kûfe 22, 52 Kays b. Mekāûh, 395 Kulleys 26 Ketîbe 232 Kilâb 29, 45, 60, 203, 254 Kudüs 32, 48, 129, 136, 139, 236, 249, 251, 272, 406, 407 430 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 430 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS Kusem b. Abbas 398 Kurayza 32, 127, 129, 130, 131, 146, 151, 152, 184, 185, 188, 189, 190, 191, 225, 227, 228, 229, 235, 297, 312, 338 Kutbe b. Âmir 112 Kutbe b. Katâde 238 Kedâ 73 Kureyā el-Bitâh 29 Küleyye 46, 124 Kureyā ez-Zavâhir 29 Kurrâ 140, 181 Külsûm b. Hidm 126 Kus b. Sâide 43, 56 Kürâü’l-Gamîm 198 Kusay b. Kilâb 29, 30, 37, 39, 45, 54, 60 Kürrâr 239 Kürz b. Câbir 368 L Lahm 22, 33, 34, 49, 51, 238 Lît 210 Lât 51, 52, 92, 102, 132, 259, 261 Lihyân gazvesi 152, 194 Lebîd b. Rebîa 43, 329 Lihyân, Lihyânoþullar 33, 152, 179, 181, 182, 184, 185, 193 Lehebîler 59 Livâ 30, 31, 305 Leylâ (Ebû Zer’in hanm) 193 Lût 20, 116 Leylâ bint Ebû Hasme 101 Lübeyne 92, 93 M Ma’bed ailesi 125 Ma’bed el-Huzâî 125, 180 Mâlik b. Neccâr (Benî Mâlik b. Neccâr) 127 Ma’lât 73, 210 Mâlik b. Nüveyre 299 Maâb 28, 241 Mâlik b. Zâfile 238 Maad kabileleri 36 Mâlik b. Zürâre 252 Maân 45, 238, 243 Mancnk 214, 217, 282, 283, 304 Mahreme b. Nevfel 270, 367 Mâriye 250, 284, 288, 291, 293 Mahzum 29, 30, 31, 69, 80, 92, 99 Mâzin (Benî Mâzin) 139 Maîn, Maînliler 24, 25 Me’rib Baraj 21, 24, 32, 33, 129 Maknâ 20, 243, 244, 313, 316 Me’zemân 394 Mal güvenliþi 146, 247, 316, 374, 406 Mecenne 90 Mâlik b. Avf 214, 215, 218, 219 Medâin-i Sâlih 240, 244 Mâlik b. Nadr 351 Medine sözleāmesi 225 Medâin 251 431 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 431 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Medye 50 Mehre 47 Msr 24, 39, 45, 104, 218, 236, 237, 247, 259, 303, 336 Mele’ 37, 130 Mikdad b. Amr 197 Melel 46, 124, 197, 198, 387 Mikrez b. Hafs 199 Menât 51, 52, 53, 56, 102, 130, 132, 213 Mina 29, 56, 111, 220, 328, 387, 388, 389, 394 Merhab (put) 53 Mistah b. Üsâse 195 Merhab (Hayber’de hisar) 230, 231, 232 Misver b. Mahreme 270, 367 Merru’z-Zahrân 28, 208, 209 Muâhât 140, 141, 142, 143, 357 Mervan b. Hakem 24 Muâhid 276, 317 Merve 28, 54, 73, 132, 204, 387 Muaviye b. Hakem es-Sülemî 320, 383 Merzubân 27 Muaviye b. Ebû Süfyan 218, 332 Mes’ud b. Amr 108, 216 Mes’ud b. Hüneyde 125 Muaz b. Cebel 142, 252, 298, 299, 302, 341, 371 Mesâlibü’l-Arab 42 Muâz b. Afrâ 126 Mescid-i Aksâ 110 Mudar 34, 36, 392 Mescid-i Harâm 28, 30, 99, 110, 111, 154, 197, 202, 204, 211, 212, 220, 292, 390, Muþammes 26 Mescid-i Nebevî 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 142, 147, 171, 245, 255, 256, 278 , 282, 302, 307, 308, 318, 319, 324, 352, 360, 396, 398 Mu’nis b. Fedâle 170 Muþîre b. Āu’be 255, 259 Muhammed b. Mesleme 61, 193, 204, 224, 225 Muhârib 90, 169, 193, 206, 254 Muhassab 73, 394 Muhayrk 400 Meā’ar-i Harâm 388 Muhayyisa b. Mes’ud 235 Meārû savunma 150 Muhrak 53 Meārube 135 Mukavks 237, 248, 250, 254, 303 Mevlâ 36, 39, 40, 87, 176, 316 Münkz b. Amr 308, 309, 361 Meyfaa 204 Murâd 33, 254, 258, 259, 386 Meymûne bint Hâris 204, 271, 272, 288 Mus’ab b. Umeyr 101, 112, 134, 142, 156, 167, 172, 175, 340, 341 Meysere 70, 71 Musa (Hz. Musa) 80, 116, 323, Mezhic 33, 54, 245, 395 Mustalik (Beni’l-Mustalik) 139, 152 , 432 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 432 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS 194, 290, 300, 364, 386 Mülevvah (Beni’l-Mülevvah) 205 Musul 50 Münzir b. Numan 22 Muāakkar 47 Münzir b. Sâvâ 250, 299 Mut’im b. Adiy 107, 108, 110 Mürâre b. Rebî’ 243 Mutayyebûn 30, 69 Müreysi’ Gazvesi 152 Muttalib 29, 30, 45, 57, 69, 313 Mürre 60, 184, 203, 205, 254 Muttaliboþullar 89, 106, 107 Müseylime 395 Mübâhele 246 Mübâreze 173, 304 Müāellel 46, 52, 53, 132, 198 Mücezzir b. Ziyad 162 Müzdelife 28, 387, 388, 394 Müdlic, Müdlicoþullar 123, 220 Müzeyne 33, 132, 202, 254 N Nabat Yazs 44, Nabatî Krallþ, Nabatîler 20, 21, 45, 133 Nâbiþa 43, 64 Nâbiþa ez-Zübyânî 43 Nâbit 28 Nâdî 37 Nadîr 32, 127, 129, 130, 131, 146, 151, 152, 168, 184, 187, 188, 224, 225, 226, 227, 229, 231, 313, 400 Necâāî 104, 105, 106, 233, 249, 254, 300, 350 Neccâr, Neccâroþullar 32, 40, 57, 64, 126, 129, 130, 134, 147, 187, 336 Necid 19, 28, 34, 45, 169, 186, 203, 206, 386 Necran 19, 25, 49, 245, 246, 247,277, 278, 299, 300, 313, 316, 327 Nedve 30, 31 Nefîse bint Ümeyye 70 Nadle b. Hâāim 58, 59, 107 Neha’ 254 Nadr b. Hâris 93, 162, 221 Nehdiye 93 Nahle 47, 153 Nemire 387 Nâile 54, 224 Nesî 41, 391, 392 Nâim (Hayber’de hisar) 232 Nesr 54 Nakîb 113, 295 Netât 47, 230, 231, 232 Nâkûs 147 Nevfel b. Abdullah 154, 188 Namûs 232 Nevfel b. Abdümenâf 118 Nastûrî 24, 48 Nevfel b. Hâris 162, 163 Nasuraizm 50 Nevfel b. Muaviye 217 Nebît 127, 131, 187 Nevfel, Nevfeloþullar 29, 30, 45, 107, 433 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 433 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji 108, 110, 170 Nûbe 103 Nizâr (Hayber’de hisar) 232 Nuh (Hz. Nuh) 116 Nuaym b. Abdullah 100 Numan b. Münzir 22, 24 Nuaym b. Mes’ud 189, 190 Nühm 53 O Okçular Tepesi 172, 174 ,175 Osman b. Maz’un 87, 101 Osman b. Abdullah 154 Osman b. Ebü’l-As 259, 271, 299 Osman b. Talha 31, 173, 205, 211, 212 Osman b. Huveyris 31, 56, 340 Ömer b. Abdülaziz 136 R Râbiþ 150, 152 Rezm Savaā 258 Râbiþ seferi 152 Rdvân bîat 196, 202, 203 Râbiye 47 Riâm 53 Râfi’ b. Hudeyc 172 Rifâde 29, 30, 57, 58 Râfi’ b. Mâlik 112 Rihlateā’-Āitâi ve’s-Sayf 45 Râfi’ b. Amr 126 Riyâm 52 Rânûnâ Vâdisi 126, 127, 131, 187 Rizâh 29 Ravhâ 46, 197, 198, 387 Ravza-i Mutahhara 398, 399 Ru’yâ es-Sâdka (er-Ru’yâ es-Sâdka) 83 Râye 304 Rubey’ 132 Rebîa b. Ka’b 52 Rubeyyi’ bint Nadr 276 Rebîa b. Ümeyye 389 Rudâ’ 52 Rebîa kabilesi 34, 36 Rufeyde 138, 228 Recî’ 151, 180, 181, 182, 183, 192 Rukayka bint Sayfiy 120 Reci’ (Hayber’de) 232 Reydân 24 Rukye bint Resûlüllah 59, 71, 86, 101, 137, 165, 291, 292, 293, 294 Reyhâne bint Zeyd 288 Rûme kuyusu 127, 131 S Sa’b b. Muaz (Hayber’de hisar) 230, 232 Sa’d (put) 53 Sa’d b. Âiz 308 Sa’d b. Bekir 62, 139, 254, 256, Sa’d b. Ebû Vakkas, (Sa’d b. Mâlik) 87, 152, 154, 157, 175, 177, 319, 326, 333, 336, 340, 377, 396 434 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 434 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS Sa’d b. Muaz 101, 112, 134, 138, 158, 159, 171, 189, 227, 228, 341, 356 Sebeliler, Sebe krallþ 20, 24 Sa’d b. Numan 164 Sedûs 238 Sa’d b. Rebî’ 170, 357 Sehl b. Râfi’ 126 Sa’d b. Ubâde 171, 188, 189, 211, 227, 269, 303 Sehle bint Süheyl 101 Sa’d b. Zeyd 213 24, 27, 34, 35, 49, 50, 151, 252 Sehm (Eslem kabilesinin kolu) 125 Sa’d ed-Devsî 299 Sehm (Kureyā’in kolu) 29, 30, 68, 120, 169 Sa’lebe (Benî Sa’lebe) 169, 193, 204 Sel’ daþ 127, 131, 187 Sa’lebe b. Amr 129 Seleme (Benî Seleme) 297 Sâatü’l-Usre 241 Seleme b. Ebû Seleme 355 Sâbiîler 50, 51, 316 Seleme b. Huveylid 179 Sâbit b. Kays 328 Seleme b. Selâme 165, 268 Safâ 28, 54, 72, 88, 89, 90, 99, 132, 204, 212, 327, 340, 387 Seleme b. Yezid 257 Safiy 165, 400 Safiye bint Abdülmuttalib 59, 89, 177, 230 Safiye bint Huyey 233, 288, 290 Safrâ 46 Safvân b. Ümeyye 31, 206, 212, 214 Safvân b. Muattal 196, 303 Saîd b. Saîd 212, 310 Saîd b. Zeyd 87, 100, 155 Sâide (Benî Sâide) 43, 56, 126, 127, 130, 131, 139, 187, 310, 379, 398 Sakîf 32, 34, 39, 52, 90, 99, 108, 170, 185, 214, 217, 218, 219, 254, 259, 261, 271, 299, 316, 333 Selît b. Amr 248, 250 Selime (Benî Selime) 127, 130, 131, 139, 172, 219 Sellâm b. Miākem 168, 225, 233 Selmâ (Câriye) 363 Selmâ bint Amr 40, 57 Selman Rüādi 104 Selmân- Fârisî 185, 282 Semrâ bint Nuheyk 310 Semüre b. Cündüb 172 Seniyyetü’l-Vedâ 127, 131, 232, 237, 243, 324 Seniyyetü’n-Nûr 127, 131 Serâre 132 Sâlim 126, 134, 141, 170, 206 Serif 387 Sâlim b. Avfoþullar 126 Seriyye 154 San’a 19, 20, 24, 26, 27, 34, 45, 47, 52, 54, 251 Sevâd b Gaziyye 275, 299 Sâsânîler, Sâsânî ÿmparatorluþu 22, Sevde bint Zem’a 136, 137, 287, 288, 289 435 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 435 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Sevîk 152, 168 Suhâr 20, 47 Sevr Daþ 73, 120, 121 Seyf b. Zûyezen 27 Suheyb b. Sinan (Suheyb er-Rûmî) 35, 87 Seyyâle 46, 198 Sukyâ 387 Sîfülbahr 152, 205 Surad b. Abdullah 260 Sîrîn 250, 303 Süheyl b. Amr 43, 110, 156, 163, 199, 201, 206, 212, 268, 269, 367, 368 Sidâne 30, 31, 390 Süheyl b. Beydâ 101 Sifâret 31 Süheyl b. Râfi’ 126 Sikâye 29, 30, 57, 58, 98, 211, 295, 296, 391, 393 Sülâlim 230, 232 Sinan b. Ebû Sinan 298 Süleym, Süleymoþullar 34, 90, 152, 168, 169, 181, 184, 193, 204, 213, 218, 241,254, 351 Sinan b. Vebre 195, 364 Sümâle (Benî Sümâle) 219 Sindâd 52 Sümâme b. Üsâl 250 Sirâc 282 Sümeyr (Savaā) 132 Sirius (Āi’râ) 51 Siyy 205 Sümeyye (bint Hubbât, Ammâr b. Yâsir’in annesi) 92, 345, 346 Suayr 53 Sürâka b. Mâlik 123, 334 Suffe 136, 140, 169, 255, 318, 319 Süvâ’ 53, 54, 213 Suffe Ehli, Suffe Ashab 140, 169 Süveybe 61 Simâk 232 Ā Āakk Sadr 62, 64 Āîreveyh 249 Āam 19, 21, 45, 56, 66, 242, 351, 380 Āi’bu Ebû Tâlib 106, 107 Āehr b. Bâzân 298, 395 Āiâr 304 Āerhi Sadr 64 Āeyban 33, 90, 254 Āeybe (Benî Āeybe) 72 Āeybe b. Rebîa 32, 93, 109, 110, 159, 161 Āifâ (Ümmü Süleyman b. Hayseme) 319 Āuayb (Hz. Āuayb) 116 Āuaybe 72, 101 Āeyheyn 127, 131, 172, 187, 337 Āurahbil b. Amr 22, 237, 238, 250 Āeymâ bint Hâris 62, 216 Āücâ’ b. Vehb 205, 248 Ākk 230, 231, 232 436 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 436 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS T 242, 243, 245, 246, 254, 304, 313, 342, 379, 380, 386 Tâbe 129 Taþlib 22, 49, 254 Tahir 71 Tedmür, Tedmürlüler 21, 51 Taif 19, 20, 27, 32, 35, 38, 40, 45, 46, 47, 49, 52, 62, 79, 90, 99, 103, 108, 109, 110, 130, 139, 152, 153, 154, 200, 214, 215, 216, 217, 234, 236, 259, 276, 282, 299, 304, 310, 316, 333 Temîm 34, 43, 212, 218, 254, 282, 299, 327, 386 Talha b. Ebû Talha 173 Teym, Teymoþullar 29, 30, 34, 40, 68 Talha b. Ubeydullah 87, 93, 143, 155, 175, 340 Teymâ 20, 45, 229, 233, 300, 313, 316, Tâlib b. Ebû Tâlib 162 Teynücân 27 Tâlibîler 59 Tihâme 19, 34, 129 Tay 33, 52, 254, 258, 259, 299, 333, 379 Tuayme b. Adiy 170 Taybe 129 Tucîb 262 Tayyib 71, 146, 291, 348 Tufeyl b. Amr 94, 101, 283 Tebâle 52, 55, 260 Tuleyha b. Huveylid 180 Tebük 22, 45, 151, 152, 220, 241, Türebe 203 Temîm b. Esed 212 Temîm ed-Dârî 282, Tenûh 33, 49 Tevrat 56, 85 228, 231 Tubba’ 25 U Ubâde b. Sâmit 140, 318 Ukbe b. Âmir 112, 302 Ubeyd (Benî Ubeyd) 139 Ukbe b. Ebû Muayt 93, 108, 162, 221 Ubeyde b. Hâris 87, 89, 141, 152, 159 Ukeydir b. Abdülmelik 243 Ubeydullah b. Cahā 56 Ukkâāe b. Mihsan 192 Ubeys 93 Umâre b. Velid 95 Udvetü’d-Dünyâ 160 Udvetü’l-Kusvâ 160 Uhdûd 25 Umeyr b. Ebû Vakkas 87, 164, 337 Umman 19, 20, 34, 49, 102, 250, 251, 252, 299, 386 Ukâb 31 Umretü’l-Kazâ 204, 254, 269, 336, 355 Ukâz 43, 47, 90, 221 Umyânis 53, 258 437 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 437 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Urane 387 Utbe b. Gazvân 154 Ureyne (Ureyne kabilesi) 368 Utbe b. Rebîa 68, 88, 93, 96, 159, 167 Urve b. Mes’ud 79 Uteybe b. Ebû Leheb 292, 293 Urve b. Utbe 66 Utum 130, 224 Usfân 46, 121, 124, 182, 192, 197, 207, 387 Uvâl (Benî Uvâl) 204 Uskuf 245 Uyeyne b. Hsn 189, 193, 218, 231, 300 Utbe b. Ebû Leheb 292 Uzre 33, 90, 205, 257 Utbe b. Ebû Vakkas 174 Uzzâ 51, 52, 92, 102, 176, 213 Ü Übey (Hayber’de hisar) 232 Ümmü Habîbe 249, 288, 346 Übey b. Halef 93, 150, 174, 236 Ümmü Hânî 346 Übey b. Ka’b 152, 170, 267, 301, 302 Ümmü Hârise 356 Übülle 251 Ümmü Ma’bed 125 Ükaysr 53 Ümmü Ma’bed’in Çadr 124 Ümâme bint Ebü’l-As, 291, 292, 335 Ümmü Rûmân 137 Ümâme bint Hamza 355 Ümmü Seleme 101, 230, 287, 288, 289, 307, 319, 346 Ümeyme bint Abdülmuttalib 59, 152 Ümmü Süleym 351 Ümeyye b. Abdüāems 29, 34 Ümmü Ubeys 93 Ümeyye b. Ebu’s-Salt 43, 56, 64, 330 Ümmü’l-Hakem bint Zübeyr 352 Ümeyye b. Halef 92, 93, 161 Üneyf (Benî Üneyf) 127, 131, 187 Ümeyye b. Zeyd 130 Üneyse bint Hâris 62 Ümmet 144 Ümmü Cemîl 93 Üsâme b. Zeyd 137, 196, 215, 304, 342, 363, 395, 396, 398 Ümmü Eymen (Bereke) 60, 64, 65, 74, 137, 230, 285, 286 Üseyd b. Hudayr 112, 165, 171, 197, 215, 341 Ümmü Gülsüm bint Ali 293 Üseyr 229, 231 Ümmü Gülsüm bint Resûlüllah 71, 86, 137, 291, 292, 293, 294 Üstüvânetü’l-Vüfûd 138, 255 Üzeyr 222 V Vâdi’l-Kurâ 20, 32, 34, 48, 129, 224, 229, 233, 312, 316 Vahāî b. Harb 170, 174, 177 438 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 438 17.04.2012 16:04:23 İNDEKS Vâil (Benî Vâil) 238 Veddân 198 Vâkf (Benî Vâkf) 127, 131, 139, 187 Vehb b. Abdümenâf 60 Varaka b. Nevfel 56, 70, 83, 85, 236, 286 Vehriz 27 Vatih vadisi 232 Velîd b. Muþîre 41, 72, 79, 93 Ve’d 323 Velîd b. Ukbe 300 Vecc Vâdisi 333 Velîd b. Utbe 159 Veda hacc 360, 386, 387, 395 Velîd b. Velid 254 Velâ 35 Vedd 51, 54 Y Ya’bûb 53 51, 52, 54, 69, 102, 129, 200, 235, 249, 250, 252, 260, 261, 283, 298, 302, 313, 329, 342, 386, 392 Ya’kûbî, Ya’kûbîlik 48, 230 Ya’lâ b. Ümeyye 300 Yenbu’ 103, 234 Ya’rub 33 Yesâr 368 Yahya (Hz. Yahya) 50, 115 Yeûk 54 Yahya b. Muþîre 292 Yevme’l-Furkân 166 Yâsir 87, 92, 158, 231, 345 Yevme’l-Teka’l-Cem’ân 166 Yeþûs 54 Yezîd b. Ebû Süfyan 218 Yemâme 19, 45, 47, 139, 395 Yezîd b. Zem’a 31, 283 Yemen 19, 20, 24, 25, 26, 27, 28, 32, 33, 34, 35, 36, 44, 45, 47, 48, 49, Yûnus b. Mettâ 110 Z Zafâr 24, 49 Zekat 359, 377 Zafer (Benî Zafer) 127, 131, 187 Zem’a b. Esved 107, 162 Zahr 52 Zemzem Kuyusu 58 Zahrân 28, 183, 208, 209 Zer b. Ebû Zer 193 Zâtu Atlah 237 Zerdüāt 64 Zâtü Envât 42, 322 Zeyd b. Amr 56, 81, 85, Zâtü’r-Rikâ’ 152 Zeyd b. Desinne 182, 365 Zâtüsselâsil 205 Zeyd b. Hârise 86, 108, 109, 137, 141, 165, 169, 192, 193, 194, 238, 239, 286, 290, 291, 340, 355, 363, 395 Zaûrâ 127, 130, 131 Zebîd 298 439 HZ MUHAMMED ve EVRENSEL MESAJI 01.indd 439 17.04.2012 16:04:23 Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaji Zeyd b. Lusayt 222 Zeyd b. Sâbit 218, 301, 302, 318, 320, 337, 341, 342 Zühre, Zühreoþullar 29, 30, 60, 89, 110, 157, 158 Zülhalasa 52, 260 Zeydmenât 131 Zülhuleyfe 46, 124, 197, 204, 387 Zeyneb bint Ali 293 Zülkaabât 52, 53 Zeyneb bint Cahā 195, 288, 290, 363 Zülkarneyn 221 Zeyneb bint Hâris 233 Zülkeffeyn 53 Zeyneb bint Huzeyme 288, 289 Züllibâ 53 Zeyneb bint Resûlüllah 71, 86, 137, 163, 291, 292, 294 Zülmecâz 47, 90 Zî Tuvâ 211, 291, 387 Zürayk (Benî Zürayk) 126, 127, 130, 131, 138, 187 Zibrikân b. Bedr 299 Züreyh 53 Zilkurbâ 107, 313 Züāāerâ 53 Zimmî 51, 243, 303, 313, 315, 316, 317 Zinnîre 93 Ziyâd b. Lebîd 298 Ziyâd el-Bâhilî 299 Zû-Kâr 22, 39 Zûemer 169 Zûkared Gazvesi 193 Zûnüvâs 25, 48 Zurayb 332 Zü’l-