Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi Sık görülen
Transkript
Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi Sık görülen
Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Sık görülen beslenme sorunları 06.11.2009 AŞIRI BESLENME: Bebek ve çocukların aşırı beslenmesine neden olabilecek birkaç faktör vardır. Genelde bu yaş gruplarında aşırı beslenmenin hormonal bir düzensizlikten kaynaklanmadığı görülür. Çocukların aşırı beslenmesinin en sık görülen nedeni ise; Zamanında kazandırılmamış sağlıklı beslenme alışkanlıklarıdır. Şişman çocukların aileleri incelendiği zaman genellikle, aile bireylerinden birinin veya bir kaçının da kilolu olduğu gözlenir. Bunun dışında, çocuğa çok fazla vakit ayrılamaması durumunda, çocuğun ev yemekleri yerine dışarıda satılan besinlere yönelmesi de aynı sorunu gündeme getirebilir. Çocukların beslenme alışkanlıklarını evde kazandıkları düşünülürse, evde yapılan bazı uygulama hataları, yemek yemeye zorlanma, aşırı enerji yüklü bazı sağlıksız besinlerin kilo alması amacıyla verilmesi gibi faktörler aşırı beslenmeye, aşırı beslenme de bir süre sonra şişmanlığa ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir. BESLENME YETERSİZLİĞİ: Çocukların yeterli ve dengeli beslenmeleri büyüme ve gelişmeleri açısından muhakkak gereklidir. Bazı yanlış beslenme uygulamaları, çocukların yetersiz ve dengesiz beslenmesine neden olabilir. Bunun sonucunda, beslenme yetersizliği hastalıkları veya büyüme geriliği görülebilir. Çocukların büyüme ve gelişmelerinin ve beslenme durumlarının değerlendirilebilmesi için düzenli olarak kontrol edilmeleri gerekir. Bu kontrollere “büyümenin izlenmesi” adı verilir. Büyümenin izlenmesinde, çocukların ağırlıkları ve boylarının içinde bulundukları aylara veya yaşlara uygun olup olmadığı değerlendirilmektedir. Boy kısalığı genelde uzun dönem beslenme yetersizliği hakkında bilgi verirken, ağırlık kaybı kısa dönem beslenme yetersizliğinin göstergesidir. Fakat hem ağırlık hem de boy açısından geri kalmış ve beslenme yetersizliği nedeni ile hastalık belirtileri göstermeye başlamış bir çocuk, uzun bir dönem yetersiz beslenmiştir ve bu durumda tedavi alması gerekir. Bebek ve çocukların büyümelerinin düzenli olarak izlenmesi ve herhangi bir beslenme yetersizliği durumunda, beslenmelerinin bu duruma göre düzenlenmesi gerekir. Beslenme ve diyet uzmanları, yeterli enerji ve protein içeren bir beslenme programı hazırlayarak, çocukların ayına veya yaşına uygun ağırlık ve boya ulaşması için yardımcı olurlar. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Çocuklar İçin Sağlıklı Öğle Yemekleri 17.08.2009 Çocuklar genellikle öğlen yemeklerini okula götürmeyi sevmezler. Bu durumun en temel nedeni çocukların ağız tadına uygun besinlerin beslenme çantasına konmamasıdır. Eğer çocuğunuzun öğlen yemeğinde de sağlıklı beslendiğinden emin olmak istiyorsanız aşağıdaki sihirli formülleri kullanabilirsiniz. 1. Tavuk döner yerine Tavuklu sandviç: Tavuğun göğüs etini ince dilimlere bölün. Izgarada pişirin. Çocuğunuz 7 yaşından küçükse beyaz hamburger ekmeğine, 7 yaşından büyükse kepekli hamburger ekmeğine tavukları dizin. Üzerine 2 tatlı kaşığı şekersiz ketçap ekleyin. Bir dilim iyi yıkanmış marul yaprağı ile tavuk burgerini süslemeyi unutmayın. 1 porsiyonu 289 kalori, 26 gram protein içerir. 2. Paket tatlılar yerine çilekli sandviç: Bir kabın içerisinde 1 çorba kaşığı dolusu az yağlı krem peyniri, 1 çay kaşığı balı karıştırın. Tost ekmeklerinin arasına karışımı yayın. İki adet orta boy çileği yıkadıktan sonra ince dilimleyin. Ekmeğin arasına dilimlenmiş çilekleri dizin. 1 porsiyonu 168 kalori, 4 gram protein içerir. 3. Kızarmış et mamulleri yerine ton balıklı dürüm: Dürüm yufkalarına veya tortilla ekmeklerinin arasına sağlıklı bir dürüm hazırlayabilirsiniz. Ufak bir kutu ton balığının yağını süzdükten sonra dürümün içerisine yayın. Posadan zenginleştirmek amacıyla 2 yemek kaşığı haşlanmış nohutu içerisine ekleyin. Domates dilimleri ve marul yapraklarını dürümün içerisine yerleştirin ve sıkıca sarın. 1 porsiyonu 243 kalori, 31 gram protein içerir. Eğer çocuğunuz öğlen yemeğini evde tüketiyorsa ve sizden atıştırmalık bir şeyler talep ediyorsa panik yapmaya gerek yok. Sağlıklı atıştırmalar hazırlamak için doğru mutfağa… 1. Peynirli patlamış mısır: Çocuğunuz patlamış mısırı çok seviyorsa bir kaseyi dolduracak kadar patlamış mısır hazırlayın. 50 gram kadar Parmesan peynirini rendeleyin ve üzerine serpiştirin. 1 porsiyonu 75 kalori ve 5 gram protein içerir. 2. Peynirli havuç: İki adet orta boy havucu diri kalacak şekilde haşlayın. Sonra üzerine rendelenmiş kaşar peyniri ekleyerek orta hararetli fırında peynir kızarana kadar pişirin. 1 porsiyonu 103 kalori, 12 gram protein içerir. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Genç Beslenmesi 10.07.2009 Hızlı Büyüme Döneminde Beslenme Çocuğunuz artık yetişkin olma yolunda ve hızla büyüyor. Bu dönemde erkeklerde ses kalınlaşmaya başlar, kızlarda ise vücuttaki yağ deposu artar. Boy uzaması her iki grup içinde geçerlidir. Çocuğunuzun kimlik kazanmaya başladığı bu dönemde, evde ufak çatışmalar görülebilir. Çatışma konularından biri de beslenme olabilir. Birkaç püf noktasını aşağıda sıraladık. Besin gereksinmeleri artıyor… Çocukların hızla büyüdükleri bu dönemde, enerji ve besin öğesi gereksinimleri artmaktadır. Okul çağı dönemine göre daha fazla besin tüketmeleri gerekir. Hızlı büyüme dolayısıyla özellikle protein, vitamin ve mineral ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir. Kızlarda kilo alıyorum korkusu oluşabilir… Çocuklarda bu dönemde sadece boy uzamaz aynı zamanda kilo da alırlar. Son zamanlarda obezitenin ne kadar yaygın olduğu düşünülürse, özellikle kız çocuklarında kilo alma korkusu oluşmasına sıkça rastlanır. Bu ilk adaptasyon döneminde yaşanan bir şey ise, normal kabul edilebilir ve zamanla geçecektir. Fakat çocuğunuz kilosunu normal olduğu halde onu dert haline getiriyorsa bir beslenme bozukluğu ortaya çıkabilir. Dengesiz beslenme yaygın bir sorun… Özellikle bu dönemde çocuklar sağlıksız besinlere daha fazla yönelebilirler. Kahvaltı öğününü atlamaya başlayabilirler. Bu dönemde çocuğu çok sıkmadan onunla iletişim kurmanın önemli olduğunu ve onunla tartışarak bu yeni davranışlarını değiştiremeyeceğinizi aklınızdan çıkarmamalısınız. Bu dönemdeki çocuklar için okul çağı dönemi çocuklar için yaptığımız önerilerinde geçerli olduğunu belirtmek isteriz. Lütfen "Okul Çağı Döneminde Beslenme Önerileri" konumuza da göz atın. REFERANSLAR 1) Nutrition Society (2005) Clinical Nutrition, Blackwell Science, Oxford Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Enfeksiyonlarda Doğru Beslenmenin Önemi 03.07.2009 Enfeksiyonları doğru beslenme ile daha çabuk atlatsın Bütün annelerin ortak kâbusudur çocuklarının hasta olması. Özellikle kış aylarında artan enfeksiyon hastalıkları çocuklarda da sıkça görülür. Halsiz çocuğunuz için üzülmek ve uğraşmak bir yana onun yaşadığı enfeksiyon nedeni ile sosyal yaşamdan veya okulundan uzak kalması da bir anneyi ayrıca endişelendirir. Enfeksiyon geçiren çocuğun beslenmesinde dikkat edilecek önemli noktalar vardır. Bu dönemde çocuk beslenmesinde dikkat edilecek bu kritik noktalar, hem enfeksiyonun ağır geçmesini engeller hem de çocuğunuzun daha çabuk iyileşmesini sağlar. Enfeksiyonlar uzun ve şiddetli olduğunda çocuğun kilo kaybetmesine ve eğer yeterli dikkat gösterilmez ise beslenme yetersizliklerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle enfeksiyon geçiren bir çocuğun beslenme düzenine özen gösterilmeli ve besin tüketimi takip edilmelidir. Ayrıca enfeksiyona yakalanan çocuğun yeterince sıvı tükettiğinden de emin olunmalıdır. Beslenmenin özellikle akciğer enfeksiyonları, ishal, kızamık gibi hastalıklarda çok önemli olduğu Dünya Sağlık Örgütü’nce de (WHO) bildirilmiştir. Enfeksiyona yakalanmış bir çocuğun enerji ve protein gereksinimi artar. Ateşe bağlı olarak ise iştahı azalır. Bu durumda çocuğun enerji ve protein ihtiyacını karşılamak için hacmi küçük fakat besin öğesi değeri yüksek besinler hazırlanmalıdır. Etli, tavuklu veya balıklı çorbalar, kastrıd adı verilen yumurtalı sütlü tatlı gibi çocuğun kolayca tüketebileceği besinlere çocuğun beslenmesinde yer verilmelidir. Çocuk iştahsız olduğu için birden çok fazla miktarda besini tüketmesi beklenmemelidir. Bu durumda en basit çözüm çocuğun az ve sık beslenmesini sağlamak olacaktır. A, E, C vitaminleri, çinko, demir mineralleri, omega-3 yağ asitleri hastalıklardan korunma da ve enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde önemli rol oynarlar. Özellikle turuncu-sarı sebze ve meyvelerde, sütte ve yumurtada bulunan A vitamini mikroplara karşı ilk bariyeri oluşturur. Deri bütünlüğünü sağlayan A vitamini kızamıkta ise ayrı bir önem taşır. Hücrelerin yapısını koruyan E vitaminiyse en çok sıvı yağlarda yer alır. İshal durumunda ise günlük yağ tüketiminin sınırlandırılması gerektiği bilinmelidir. C vitamini bağışıklık sistemi hücrelerinin içinde yer alan bir vitamindir. Vücutta depolanamadığından ötürü her gün besinlerle düzenli olarak alınması gerekir. Yanlış bilinenin aksine C vitamini desteği kullanmak enfeksiyona yakalandıktan sonra işe yaramaz. Ayrıca çocuklarda ek vitamin ve mineral kullanımı son derece hassas bir konudur. Doktor tavsiyesi dışında enfeksiyonu geçirmek amacı ile hiçbir ek vitamin ve mineral çocuğa verilmemelidir. Hasta olduğu süre boyunca C vitamininin zengin kaynakları olan sebze ve meyveler çocuğun beslenmesinde yer almalıdır. Eğer çocuk sebze ve meyve tüketemiyorsa, taze sıkılmış meyve ve sebze suları, sebzeli çorbalar mutlaka öğünlerinde yer almalıdır. Çinko yetersizliğinde çocukların daha sık enfeksiyona yakalandıkları bilinir. Bu nedenle çocuk hasta olmadan da çinkodan zengin besinler olan et ürünleri, süt ürünleri, kurubaklagiller ve deniz ürünleri beslenmesinde yeterince yer almalıdır. Demir anemisi ise enfeksiyonlara yakalanma riskini arttırır. Demirden zengin besinler olan kırmızı et, diğer et çeşitleri, kuru meyveler, kuruyemişler, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve pekmeze çocuk beslenmesinde yer verilmelidir. Vücutta demirin kullanılabilirliğini azaltan kepekli ekmek tüketimi, yemekle birlikte veya hemen sonrasında çay ve kahve tüketimi gibi olumsuz uygulamalardan kaçınılmalıdır. Omega-3 yağ asitlerinin ise en iyi kaynağı balıklardır. Haftada 2-3 kez balık tüketmesi sağlanmalı ve balıklar ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır. “Beslenme programınız parmak iziniz gibidir, sadece SİZE özeldir.” Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Fast-Food 09.06.2009 Çocuk Beslenmesinde Fast-Food Besinlerin Yeri Fast-food beslenmenin Türkçe karşılığı hızlı hazır yemek sistemidir. Fast-food besinler bilinenin aksine çok daha geniş bir yelpazeye yayılır. Sadece hamburgerler, cipsler ve kolalar fast-food besin değildir. Tostlar, ekmek arası türk yemekleri, simitler ve poğaçalarda aslında aynı grupta yer alan besinlerdir. Yaptığım bir bilimsel çalışmada daha önceden yapılmış bilimsel araştırmaları incelediğimde rastladığım ilginç bir sonucu sizlerle paylaşmak istiyorum. Marka bilinci ve fast-food besinler çocukların yaşantısına 2 yaşında girmektedir. Özellikle fast-food ürünler konusunda marka kıskacına yakalanan çocuklar ise markalı bardaklarda verildiğinde sütü bile kolaylıkla içmektedirler. Bu durum, ailelerin çocuklarının beslenmesinde ne kadar duyarlı davranması gerektiğinin bir göstergesidir. Fast-food besinler, son dönemde ucuzlaşmaları, zaman kazancı sağlamaları ve çok kolay ulaşılmaları nedeni ile (pazarlama stratejilerini hesaba katmıyorum) çocuklar tarafından da sıklıkla tercih edilmektedir. Uygun zaman dilimlerinde, uygun miktarlar ve sağlıklı seçimler yapıldığında fast-food besinler de çocuk beslenmesinde yer alabilir. Ama günlük beslenme kültürünün içerisine fast-food yerleşiyorsa ve çocuk her gün günde 1–2 öğününü fast-food besinler ile geçiştiriyorsa bu bir beslenme sorunu olarak kabul edilmelidir. Bu tür besinler çok fazla miktarlarda ve çok sık tüketildiklerinde ortaya çıkabilecek beslenme tablosu şu şekilde olacaktır. • Bu besinler yüksek enerji yoğunlukludur. Bu nedenle sık ve fazla miktarda tüketildiklerinde obezite sorununun gündeme gelmesine neden olabilirler. • Bu tür besinlerin birçoğu fazla miktarda protein içermektedir. Proteinin azı ne kadar zararlı ise fazlası da çocuklar için bir o kadar zararlıdır, çünkü böbrekleri yorar. • Bu tür besinler doymuş yağ, kolesterol ve yanmış yağlardan zengindir. Aşırı miktarda ve sıkça tüketiliyorlarsa ileride kalp hastalıklarına yakalanma riskini arttırabilirler. • Yarattıkları beslenme alışkanlıkları çocukların gelecekte de tek yönlü beslenmesine neden olabilir. • Vitaminlerden oldukça sınırlı olan bu beslenme şekli, sıkça tekrar ediyor ise C vitamini başta olmak üzere birçok vitaminin yetersiz alımına neden olabilir. • Yanlış içecek tercihleri çocukların kalsiyum ihtiyacını karşılamasına engel olabilir aynı zamanda çocuklarda sınırlı alınması gereken kafeinin alımını arttırabilir. • Bu tür besinler yüksek miktarda tuz içerdiklerinden ötürü sadece böbrekleri yormak ile kalmaz aynı zamanda gelecekte yüksek tansiyon hastalığına yakalanma riskini arttırabilir. O zaman ne yapmak gerek? • Çocuğunuzun sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenmesini sağlamalısınız. En doğru bilgiye bir diyetisyen vasıtası ile ulaşır. Bir diyetisyenden beslenme eğitimi almasını sağlayın. • Çocuğunuza fast-food besinler bir ödülmüş gibi göstermeyin. • Çocuğunuzun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanması için önce siz sağlıklı beslenin. • Çocuğunuzun gün boyunca tükettiği besinler konusunda bilgi sahibi olun. Böylece evde eksik kalan besin gruplarını tamamlayabilirsiniz. • Okul kantininin ve yemekhanesinin işlerliğinden emin olun. Gerekirse bu konu için okul aile birliği ile temasa geçin. • Çantasında süt ve meyve taşıması konusunda ona destek olun. Böylece acıktığında herhangi bir besine değil, ilk çantasındakilere yönelecektir. • Fast-food restoranlarda bile sağlıklı seçimler yapmasını sağlayın. Asitli içecekler yerine ayran, büyük boy menüler yerine küçük seçenekleri tercih etmesi konusunda onu bilinçlendirin. • Beslenmenin bir bütün olduğunu ve her gün sağlıklı beslenilmesi gerektiğini unutmayın. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Aileler İçin Bir Test 17.04.2009 Çocuğunuza Sağlıklı Beslenme Alışkanlığı Kazandırabiliyor Musunuz? Bütün anne ve babaların ortak endişesi çocuklarının sağlıklı beslenmesidir. Her aile çocuğunun yeterli ve dengeli beslenmesini ve yaşına uygun büyümesini arzu eder. Fakat çocuğun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasında başlıca görev yine ailenindir. Test sorularında yanlış ve doğrularınızı bulun, çocuğunuzun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasına yardımcı olun. Soru 1: Çocuğuma aile fertlerinden farklı yiyecekler hazırlamam gerekir. Cevap: Yanlış Çocuklar ilk yaşlarını doldurduktan sonra sizinle birlikte sofraya oturabilir ve sizin yediklerinizi tüketebilir. Ona sürekli aile fertlerinden ayrı yemek hazırlamak yeni besinlere alışmasını zorlaştırır. Sizle aynı besinleri tüketmesini sağlamak, beslenmesinde besin çeşitliliği sağlar. Soru 2: Çocuklarınıza belirli besinleri tüketmeleri konusunda baskı yapmamalısınız. Cevap: Doğru Çocuklara çeşitli besinleri yemeleri konusunda baskı yapmak veya yemeye zorlamak onların besinlere direnç geliştirmesine neden olabilir. Çocuğunuzun beslenmesi konusunda sorumluluğu paylaşmayı öğrenmelisiniz. Menüyü hazırlamaktan siz sorumlusunuz, fakat neyi ne kadar tüketeceğine o karar vermeli. Baskı yapmak yerine meraklandırmayı denemelisiniz. Soru 3: Çocuğunuz sizin çocukluk döneminize göre daha sağlıksız besleniyor. Cevap: Doğru Yapılan araştırmalar bu günkü besinlerin geçmişe göre daha fazla doymuş yağ, daha fazla tuz ve daha fazla kalori içerdiğini gösteriyor. Çocuğunuz dışarıdaki besinleri sıkça tüketmek zorunda kalıyorsa durum daha vahim bir tablo kazanıyor. Bu durumu engellemek için haftalık aile menüsü planlamanız gerekiyor. Soru 4: Çocuğunuz beslenme konusunda sizi model alır. Cevap: Doğru Çocuklar okul dönemine geçene kadar beslenme konusunda sizi ve diğer aile bireylerini örnek alır. Bu nedenle çocuğunuzun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanabilmesi için önce sizin sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanız gerekir. Soru 5: Çocuklarınızın bazı besinleri sevmesi zaman alabilir. Cevap: Doğru Çocukların bazı besinleri sevmesi onlarla ne sıklıkla karşılaştıklarına bağlıdır. Çocuğun bir besine alışabilmesi için onu 10–15 kez denemesi gerekebilir. Bu durumda size düşen sabırlı davranmak olacaktır. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Çocukların Seveceği Sağlıklı Alternatifler 26.03.2009 Çocuklara yemek yedirmek kimi zaman ne kadar zor bir durum haline geliyor öyle değil mi? Sebze yemeklerinden nefret eden, süt içmem diye direten, abur cubur besinlere yoğun istek ve hayranlık duyan çocuklardan biri de sizin evde mi? Endişelenmenize gerek yok, hem sağlıklı hem de çocukların seveceği birçok sağlıklı alternatif aslında mutfaklarımızda çocuklarımızı bekliyor. Oyun çocuğu (1–3 yaş) ve okul öncesi dönem (3–6 yaş) çocuklar tatlı tatlara ve çıtırdayan besinlere karşı yoğun ilgi duyarlar. Haşlanmış sebzeler ve tatsız yemekler ise kesinlikle onlara göre değildir. Ayrıca bu yaş grubu çocuklar alışkanlıklarına bağlıdır, bu nedenle bir kez alıştıkları bir tadı bırakmak istemezler. Çocuklar bu dönemde yavaş yavaş şekillenmeye başlayan kişilikleri nedeni ile oldukça inatçıdırlar ve en sık inat ettikleri konu kesinlikle yemeklerdir. İnatlaşmalar, tartışmalar, sevdiği tattan onu mahrum etmek çözüm olmaz, aksine onların olumsuz beslenme davranışlarını pekiştirir. Bu nedenle çocuklarla tartışmak yerine, onlara uyum sağlamak ve onlara hissettirmeden sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarını sağlamaktır. Anneye bu konuda büyük görev düşer. Çünkü hem sağlıklı olan hem de çocukların sevebileceği yiyecekleri bulmak bazen bir samanlıkta iğne aramaktan daha zor bir hal alır. Fakat çözüm sanılandan daha kolay, biraz daha yaratıcı olmak sorunun çözümü olacaktır. İşte çocukların seveceği değişik tatlar: Sabahları süt içmem diye diretenler için: Her sabah aynı kahvaltıyı yapmaktan çocuklar da sıkılabilir. Kimi zaman çocukların kahvaltısında değişiklik yapmak, onları hem mutlu eder hem de yeni besinler ile tanıştırır. Sabah kahvaltılarında süt içmeyen bir çocuğa hazırlanabilecek kahvaltı alternatiflerinden biri kahvaltı gevrekleridir. 1 su bardağı süte 1,5 yemek kaşığı vitaminlerden zenginleştirilmiş kahvaltı gevreği, ½ çorba kaşığı ise yulaf ezmesi katın. Kahvaltı gevreğini yerken, sütü nasıl içtiğinin ve yulaf ezmesi sayesinde posa tüketimini desteklediğinin farkına bile varmayacak. Hamburger istiyorum! Diye haykıranlar için: Çocuk menülerinin çoğunun sizlerin günlük enerji ihtiyacının yarısından çoğunu karşıladığını unutmayın. Bu nedenle bu hafta bir değişiklik yapacağız ve kendi hamburgerimizi beraberce hazırlayacağız diye seslenin çocuğunuza. Küçük sandviç ekmeklerinin içerisine ızgarada pişirdiğiniz köfteleri (siz evde hazırlayın) yerleştirin. Izgarada pişireceğiniz birkaç dilim domates hamburgere ketçap tadı verecektir. Turşu yerine 1–2 dilim taze tatlı yeşilbiber veya kırmızıbiber ekleyin ve C vitamini zengini sağlıklı burgeriniz hazır olsun. Süt içmem diyenlere taze sütten yapılmış dondurma: Süt içmem diye direten çocukların süte karşı direnemediği ve kendisini lezzetin büyüsüne kaptırdığı besindir dondurma. Gıda sanayinde hazırlanan dondurmalar, soğuk algınlığa ve öksürmelere de neden olmaz. Bu nedenle süt içemeyen çocuğunuza haftada 1–2 kez dondurma yedirebilirsiniz. Fakat doğru dondurmayı seçmek önemli. Dondurmaları satın alırken besin etiketlerinden taze sütten üretilip üretilmediğini kontrol etmelisiniz. Süt kreması ile yapılanların yağ içeriği daha yüksek olduğundan ötürü taze sütten yapılmış dondurmalar tercih edilmelidir. Akşamları patates cipsinden vazgeçemeyen çocuklar için: Patates cipsi, çıtırdayan lezzeti ile sadece çocukları değil çoğu zaman bizleri de içine çeken bir lezzettir. Fakat çocukların sağlıklı beslenebilmesi için her gün patates cipsi tüketmemeleri daha uygundur. Kızarmış, yağdan ve kaloriden zengin, yüksek oranda tuz içeren patates cipsleri yerine havuçları ve salatalıkları yıkayın, soyun ve parmak kalınlığında uzunlamasına doğrayın. Bir kese kâğıdına veya bir bardağın içine yerleştirebilirsiniz. “Senin için keşfettim” dediğinizde 2–3 kereden fazla direnemeyecektir. Sağlıklı günler, çocuklarınız ile birlikte mutlu yarınlar dilerim… “Beslenme programınız parmak iziniz gibidir, sadece size özeldir.” Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com İlk Yaşlarda Beslenme 27.02.2009 İlk bir yılda akla takılan beslenme soruları ve yaşanan beslenme sorunları bu dönemde çözülebileceği gibi artarak devam da edebilir. Çocuğun beslenme alışkanlıklarının temellerinin atıldığı bu dönemde ailenin özellikle de annelerin bilinçli olması gerekir. İlk bir yıl hızlı büyüyen bebeğinizin, büyümesinin biraz yavaşlamış olması sizi korkutmasın. Bu doğal bir dönemdir. Eğer büyüme kontrollerini düzenli olarak yaptırır ve beslenmesi konusunda bilinçli davranırsanız hiçbir sorunla karşılaşmadan bu dönemi mutlu bir şekilde tamamlayabilirsiniz. Çocuklar sürekli bir büyüme ve gelişme eğrisi içinde olduklarından ötürü enerji ihtiyaçlarının günlük olarak karşılanması önemlidir. Fakat çocuklar bu yaş döneminde oyuna dalıp yemek yemeyi unutabilir, yemek konusunda direniyor olabilir veya düzenli beslenmesi ile ilgili sorunlar yaşıyor olabilir. 1–5 yaş çocuğu genelde günde 2 öğün yemek yer ve başka bir şey yemek istemez. Bu nedenle çocuğun günlük besin tüketiminin takibi önemlidir. Bu şekilde bir öğünde tüketmediği bir besini başka bir öğünde tüketmesi sağlanabilir. 1–5 yaş dönemi çocukları sütü çok seviyor veya tamamen nefret ediyor olabilir. Her iki durumda uzun dönemde sorunlara neden olacaktır. Bu yaş döneminde günlük süt, yoğurt tüketimi 500 ml yani yarım litre kadar olmalıdır. Bu miktardan fazla süt tüketiminin alışkanlık haline gelmesi çocuğun diğer besinsel ihtiyaçlarının karşılanmasına engel olacaktır ki önerilenden fazla miktarda süt tüketimini alışkanlık haline getirmiş çocuklarda demir yetersizliği anemisi daha sık görülmektedir. Yetersiz süt tüketen çocuklar ise büyüme ve gelişme için elzem olan protein ve kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekerler. Çocukların beslenmesi ve besin ihtiyaçları yetişkinlerden farklıdır. Doymuş yağlar aşırı tüketildiklerinde yetişkinlerde kalp-damar sağlığını riske atan bir faktöre dönüşebilirler. Fakat çocuklarda beyin gelişimi için doymuş yağlara da gereksinim vardır. Çocuğun doymuş yağ asidi ihtiyacının karşılanması için kahvaltısına 1 çay kaşığı kadar tuzsuz tereyağı eklenebilir. Diğer önemli nokta ise çocukların tam yağlı süt ürünleri ve tam yağlı peynir tüketmesi gerekliliğidir. Birçok anne kilo alır korkusu ile çocuklarına yarım yağlı veya yağsız süt ürünleri vermek ile hata yapmaktadırlar. Şeker tüketimi konusunda dikkatli olunmalıdır. Şekerli besinlerin gereğinden fazla tüketilmesi iştahsızlığa, diş çürümelerine ve gereksiz kilo alımına neden olabilir. Özellikle bu tür besinler ara öğünlerde ve öğünlerden hemen önce verilmemelidir. Öğünlerden sonra çocuğun obezite sorunu yok ise tüketilebilir. Annelerin sık yanlış yaptıkları konulardan biri de çocukların posa tüketimi ile alakalıdır. Yetişkinlerin posa tüketiminin günde 25-30 gram olması gerekir. Fakat çocuklarda bu ihtiyaç yaşa göre değişir ve yetişkinlerin ihtiyaç duyduğu posa miktarı çocuklara göre yüksektir. Gereğinden fazla posa alımı vücutta kalsiyum gibi önemli olan bazı minerallerin kullanılmasını engeller. Çocukların başlıca posa kaynakları sebze, meyve ve kurubaklagiller olmalıdır. Çocuklara 5 yaşına kadar kepekli ekmek verilmemelidir. Çocuğunuzla geçireceğiniz mutlu günler dilerim. “Beslenme programınız parmak iziniz gibidir, sadece SİZE özeldir.” Dyt. Serkan Tutar Yeditepe Üniversitesi Hastanesi www.e‐diyetisyen.com Beslenme Alışkanlığı 02.02.2009 Çocuklarınıza Beslenme Alışkanlığı Kazandırın Çocuklarınız yemek yemeyi sevmiyorsa, yemek saatleri size işkence oluyorsa bu sorunun çözümü sizin elinizde. Özellikle çocuklarınızın yanlış beslenme alışkanlıkları kazanmalarının yanı sıra sizinde fark etmeden onlara öğrettiğiniz yanlış alışkanlıklar olabilir. Çocuklarınızın beslenmesinde özen göstermeniz gerekenler; Çalışma düzeninizin yoğun olması çocuğunuza fazla zaman ayırmanızı engellemesinin yanı sıra onun beslenme saatlerinin de dengesiz olmasına neden olmaktadır. Yemek saatlerinin düzenli olması çocuğunuzun vücudunun daha sistematik çalışmasını sağlayacaktır. Evde birlikte tükettiğiniz öğünlerin saatlerini mümkün olduğunca sabit kılmaya çalışın. Önemli olan sofranızdaki yemek çeşidinin çok olması değildir. Farklı besin gruplarından oluşan bir sofra çocuğunuzun daha sağlıklı beslenmesini sağlayacaktır. Özellikle öğününüzde süt ve grubu, et ve grubu, tahıllar ve sebze‐meyve gruplarından bir besin olması en sağlıklı sofraları kurmanızı sağlayacaktır. Çocuklarınız yemek yemeye karşı direnç geliştirmişse bunu kırmanın en güzel yolu onu da yaptığınız mutfak işlerine dahil etmektir. Mutfak alışverişine beraber gitmeniz, yemeği veya sofrayı beraber hazırlamanız bu direncin kendiliğinden kırılmasını sağlayacaktır. Sofraya ailece oturmak çocuk için inanılmaz önem arz etmektedir. Ayrıca onun rahat oturması sadece yemekle ilgilenmesi açısından da size yardımcı olabilecek önemli bir unsurdur. Yemek porsiyonları çocuğun ilk direnç gösterebileceği noktadır. Önünde fazla miktarda yemek konulan çocuk yememek için daha ilk lokmadan mücadeleye başlar. Bu sebeple mümkün olduğunda küçük kaplarda ve az miktarda porsiyonlar ile önüne yemek koymalısınız. Bu sayede çocuğunuzun yemeği bittikten sonra tekrar istemesini sağlayabilirsiniz. Buna anne ve baba da katılarak örnek olabilir. Güne iyi bir kahvaltı ile başlamak güçlü bir gelecek için şarttır. Bu konuda sürekli çocuğunuz ile konuşmalısınız. Çünkü bu davranış değişikliğinin çocuğunuzda gelişmesi onun büyüme ve gelişimini sağlamasının yanında okul başarılarının da altın anahtarı olacaktır. Çocuklar yeni besinleri yeme ve onlara alışma konusunda oldukça karamsar olmaları nedeni ile yeni besinleri onlara sunarken zorlayıcı ve kırıcı olmamak gerekmektedir. Özellikle bu besinlerin ne tür faydalarının olduğunu onlara anlatmak kısacası öğretici olmak en kesin çözümdür. Çocuklar yetişkinler gibi açlığa karşı dirençli değillerdir. Bu sebeple az ve sık beslenmeleri onlar için en mantıklı seçim olacaktır. Bunun sağlanmasında anne ve babaya büyük pay düşmektedir. Çocuklarınızın abur cubur sevgisini engellemeye çalışmak sonuçsuz kalacak bir uğraştır. Bunun için sağlıklı olan besinleri atıştırmasını öğretme görevi ilk olarak aileye düşmektedir. “Beslenme Programınız Parmak İziniz Gibidir, Sadece Size Özeldir” Dyt. Serkan TUTAR www.e-diyetisyen.com serkantutar@e-diyetisyen.com Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e‐diyetisyen.com Uzak Durulması Gereken Besinler 09.01.2009 Çocukların Daha İyi Gelişmesi İçin Hangi Besinlerden Uzak Durulmalı? Diyetisyen Gizem TUTAR http://www.e-diyetisyen.com/ Her anne, çocuğunun yaşına uygun bir şekilde büyümesini ve gelişmesini ister… Kimi zaman annelerin bu istekleri bir tutku halini alır ve kimi yanlışlara doğru sürüklenebilirler. Çocukların sağlıklı büyüyüp gelişmesi için dikkat edilmesi gereken en temel nokta; çocuk beslenmesinin yetişkin beslenmesi ile aynı olmadığını bilmek ve yetişkin beslenmesinde sağlıklı kabul edilen bazı yiyeceklerin çocuk beslenmesi için uygun olmadığı gerçeğini kabullenmektir. Bir çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz etkileyebilecek en temel durum, çocuğun yetersiz beslenmesidir. Eğer çocuk yaşına göre ihtiyaç duyduğu enerjiyi ve besin öğelerini tam anlamı ile karşılayamıyorsa beslenme yetersizliği oluşacak buna paralel olarak çocuğun zihinsel ve bedensel gelişimi olumsuz etkilenecektir. Dengesiz beslenme diğer önemli bir sorun olarak karşımıza çıkar. Çocukların bazı besinlere aşırı düşkün olması, bazı besinleri ise hiç tüketmemesi dengesiz beslenmeye yol açacaktır. Bu durumda, büyüme ve gelişme için gerekli olan besin öğelerinin bir kısmı aşırı alınırken, bir kısmı hiç alınamaz ve bedenselzihinsel gelişim sekteye uğrar. Çocuğunuzun zihinsel ve bedensel gelişiminin yaşına uygun olmasını istiyorsanız bazı besinlere ve bazı kurallara özel dikkat göstermeniz gerekir. Kepekli ekmek, pirinç, makarna: Birçok anne kepekli ekmeğin çocuklar için uygun olduğunu düşünmektedir. Fakat yetişkin beslenmesinden farklı olarak kepekli ürünler çocukların gelişimini olumsuz etkiler. Fazla alınan kepek; demir ve kalsiyum gibi çocuk gelişiminde önemli olan minerallerin atımını arttırabilir. Bu nedenle de çocuk beslenmesinde 5 yaşına kadar kepekli ürünlerin kullanımı önerilmez. Light süt ürünleri: Annelerin genel olarak yaptığı bir yanlışta çocuklarına light süt ürünleri vermeleridir. Yetişkin beslenmesi için oldukça sağlıklı olan light süt ürünleri çocukların gelişimi için uygun değildir. Çünkü çocuklar, beyin gelişimi için doymuş yağ asitlerine ihtiyaç duyarlar ve bu yağ asitleri light süt ürünlerinde bulunmamaktadır. Kızartma ve kavurma yöntemi ile pişirilen besinler: Kızartma ve kavurma yöntemi ile pişirilen besinler yanmış yağ ve yüksek enerji içerirler. Bu nedenle çocuk beslenmesinde önerilmeyen besinler arasında yer alırlar. Kızartma türü besinlerde, vitamin ve mineral kayıpları yoğun olduğundan ötürü çocuğun beslenme gereksinimi karşılamakta yetersiz kalırlar. Bol suda pişirilmiş sebzeler: Sebzeler, tüm insanlar için son derece değerli olan besin kaynaklarıdır. Fakat sebzelerin bol suda pişirilmesi ve bu suyun dökülmesi, sebzeleri değersiz kılar ve yüksek vitamin kayıplarına neden olur. Bu nedenle anneler bilmelidir ki, sebzeleri bol suda pişiriyorlarsa çocuklarının büyüme ve gelişmesi risk altına girmektedir. Soyulduktan sonra açıkta bekleyen meyveler, açıkta beklemiş salatalar: Birçok anne çocuğunun bol bol sebze ve meyve tüketmesini ister. Fakat bu sebze ve meyveler eğer doğrandıktan sonra açık ortamda beklemişler ise, herhangi bir besin değeri kalmaz. Annelerde çocuklarının vitamin aldığını düşünerek yanılırlar. Gereğinden fazla süt ürünü: 1 yaş üstü çocukların beslenmesinde yapılan bir hata da, gereğinden fazla süt ürünü tüketimidir. 1 yaş üstü çocuklarda günde 500 ml süt ve yoğurt tüketimi yeterli olmaktadır. Çocukların gereğinden fazla süt tüketmesi, diğer besinlerin yetersiz alımına neden olabileceği gibi, demir anemisi riskini de arttırmaktadır. Kızarmış balık: Omega–3 yağ asitlerinin en zengin kaynağı olan balık, çocukların beyin gelişimi için önemli bir besin kaynağıdır. Fakat kızarmış balıkta omega-3 içeriği azalmaktadır, bu nedenle çocuklar için yararlı olmaktan çıkar. Şekerli besinler: Yüksek şeker içeren besinler ve beyaz şeker, boş enerji kaynaklarıdır ve büyüme-gelişme açısından bir fayda sağlamaz. Özellikle bu tür besinlerin öğün öncesinde verilmesi iştahı kapatarak tabloyu daha olumsuz hale getirebilir. Annelerin unutmaması gereken konu, her çocuğun beslenmesinin kendine özgü olması gerektiği fakat çocuk beslenmesi konusundaki bazı temel doğrulardan da vazgeçmemeleri gerektiğidir. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Okul Çocukları 19.12.2008 Bu yazı Uzm. Dyt. Dilara Koçak’ı http://www.dilarakocak.com.trwebsitesinden/ alınmıştır. Hiç bir şey ebeveynleri ve aileleri çocuklarının sağlığından daha fazla ilgilendirmez. Birçok çocuk sağlıklı doğar, normal şekilde büyür ve sağlıklı yetişkinler haline gelir. Ama bunu gerçekleştirebilmek için sağlık muayenelerinin, büyüme ve gelişme ölçümlerinin düzenli yapılması gerekmektedir. Çocuğun her yaş için besin gereksinimi ve yiyeceklere olan ilgisi farklıdır. Beslenme ve öğrenme Yeterli ve dengeli beslenmiş bir çocuk öğrenmek için hazır demektir. Sağlıklı ve zinde olan çocuklar, öğrenme yeteneği, dayanıklılık ve kendilerine güven konusunda da yeterlidirler. Düzenli yapılan fiziksel aktivite ile beraber yeterli ve dengeli beslenme çocukların sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Sabah kahvaltısı Çocukların kahvaltıya önemli derecede gereksinimi vardır. Sürekli olarak öğün atlama, çocuğun okul performansı ve başarısı üzerinde negatif etkiler gösterir. Sabah yapılan kahvaltı çocuğun öğrenmesinde daha başarılı olmasını sağlar. Öğrenmek için çocukların enerjiye gereksinimleri olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Yapılan çalışmalar kahvaltı yapan çocukların daha başarılı oldukları, daha geç yorgunluk hissettiklerini belirtmiştir. En önemlisi kahvaltı yapan çocuklarda ileri dönemde şişmanlık görülme oranı daha azdır. Hareket İyi beslenme, sağlıklı yaşamın bir parçasıdır. Çocuklar fiziksel yönden aktif olmalıdırlar. Günümüzde çocuklar, boş zamanlarda oyun oynamak yerine TV seyretmeyi daha çok tercih etmektedirler. Gerçekte, birçok çocuk 5000 saatini TV izleme ile geçirmektedir. Sağlık uzmanlarına göre, çok TV izleyen çocuklarda fiziksel aktivite düşük ve yaratıcılık olayı da yok denecek kadar azdır. Bu nedenle, uzmanlar TV için harcanan zamanın kısıtlanması ve bunun günde 1 veya 2 saatten fazla olmaması gerektiğini önermektedirler. Fiziksel aktiviteyi ailenizin alışılagelmiş bir davranış ve eğlence haline getirin. Okul çağındaki çocuklar hayatlarının bundan sonraki dönemlerinde devam ettirecekleri birçok alışkanlığı bu dönemde kazanırlar. Sağlıkları, yeterli ve dengeli beslenmeleri ve fiziksel aktivite yapma durumları bu dönemde daha önemli hale gelir. Bu yaşlarda çocuklar çevrelerindeki olayları anlamaya ve yorumlamaya başlarlar. Daha fazla büyüdüklerini hissetmek ve hissettirmek için de kendi tercihlerini yapma konusunda mücadele verirler. Artık okul başlamıştır. Evden uzakta oldukları içinde başka kişiler onların besin seçimlerini etkilerler. Yapılan bir çalışmaya göre okul çocuklar için öğretmenleri ve okul arkadaşları anne ve babalarından daha önde gelen birer bilgi kaynağıdır. Tabi günümüz teknolojisinde televizyonun yeri de unutulmamalıdır. 6- 12 yaş arası çocuklar yılda ortalama 5 cm kadar büyürler. Bu da yılda yaklaşık 2,5 kg kadar bir vücut ağırlığında artışa eşittir. Bu nedenle vücut ağırlığındaki artış dengede tutulmalı ve aşırı kilo alımı engellenmelidir. Süt, peynir ve yoğurt çocukların güçlü kemiklere, dişlere ve kaslara sahip olmak için gerekli olan protein, kalsiyum ve D vitaminini sağlar. Et, tavuk, balık, yumurta, fasulye, fındık ve tahıl ürünleri güçlü kaslar için gerekli olan protein, demir, B vitaminleri ve bazı mineralleri sağlar. Ekmek ve tahıl grubu B vitamini, demir, mineral ve posa içerir. Bunlar ayrıca iyi birer kompleks karbonhidrat kaynağı olup çocukların aktiviteleri için gerekli enerjiyi sağlar. Sebzeler A vitamini (beta karoten), C vitamini, kompleks karbonhidratlar ve posa içerir. Ayrıca belirli miktarlarda B vitaminleri, potasyum, kalsiyum ve demir mineralleri içerir. Meyveler, çocukların cildi, göz ve diş eti sağlığı için gereken A (beta karoten) ve C vitaminini, potasyum ve diğer mineralleri içerir. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Beslenme Çantası 17.10.2008 Beslenme çantası dolu geliyorsa … Gününün büyük bir kısmını okulda geçiren çocuklar için beslenme çantaları ve atıştırmalıklar beslenmeleri konusunda önemli rol oynar. Sağlıklı ve doğru atıştırmalığı seçmek ve beslenme çantalarında besin güvenliğini sağlamak ise ebeveynlerin görevidir. Günümüzde çevremizi saran sağlıksız atıştırmalıklar, kızartma ve fast-food kültürü çocukları beslenme çantalarından ve evdeki sağlıklı atıştırmalardan uzaklaştırabilmektedir. Yapılan bir bilimsel araştırmada sağlıksız besinler kadar bu besinlerin sunuluş şeklinin ve markalarının da çocukları etkilediği ve çocukların bu besinlere daha fazla yöneldiği gözlenmiştir. Çocukluk çağı obezitesinin giderek yaygınlaştığı ülkemizde, çocukları dışarıdan beslenmeye yöneltmek yerine, hem lezzetli hem de sağlıklı atıştırmalıklar ve besinler tüketmelerinde etkin rol oynayabiliriz. Unutmamak gerekir ki, en sağlıklı besinler evde doğru koşullarda hazırlanmış olanlardır. Çocuğunuzun dışarıdan kalori yüklü ve besin kalitesi yok denecek kadar az olan bazı besinlerle beslenmesini seyretmek yerine, evde bir sandviç hareketi başlatabilirsiniz. Değişik tat ve dokularda hazırlayacağınız sandviçler çocuğunuzun lezzetten ve sağlıktan aynı anda keyif almasını sağlar. Çocukların sağlıklı büyüyüp gelişebilmesi için, her öğün dört ana besin grubundan besinlerin menülerinde yer alması gerekir. Yani çocuklar her öğünde uygun miktarlarda et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, ekmek, pilav ve makarna gibi tahıl ürünleri, sebze-meyve tüketmelidir. Hazırlayacağınız değişik alternatifli sandviçler ile hem sağlıklı beslenmesini hem de tat duyusunun gelişmesini sağlayabilirsiniz. Karışık sandviçlerin ayran veya taze sıkılmış meyve suları ile tüketilmesi daha sağlıklı bir menü ortaya çıkarmanızı sağlar. Tüketim miktarları da en az besin çeşitliliği kadar önemli bir konudur. Çocuğunuzun besin ihtiyacını karşılayacak miktarlarda beslenmesi için sandviçleri uygun boyutlarda hazırlamaya çalışmalısınız. Diğer dikkat etmeniz gereken konu ise, besin güvenliğidir. Et, süt ve peynir gibi protein zengini ürünler sıcağa karşı duyarlıdır ve oda sıcaklığında çabuk bozulurlar. Ayrıca, pişirilmeden tüketilen bazı ürünlerden sebzelere mikroorganizma geçişi olabileceğinden ötürü, güvenilir kurumlardan alışveriş yapmaya, hazırlama aşamasında et ürünleri ve sebzeler için ayrı doğrama tahtası ve bıçak kullanmaya ve besinleri uygun koşullarda saklamaya dikkat etmelisiniz. Besin güvenliğini sağladıktan sonra, çocuğunuzla birlikte sandviçlerin tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca evden çıktığı gibi geri getirilen beslenme çantasının sinir bozucu görüntüsünden de kurtulabilirsiniz. “Beslenme programınız parmak iziniz gibidir, sadece SİZE özeldir.” Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e‐diyetisyen.com Obez Çocukla Doğru İletişim 26.09.2008 Obez Çocuğunuzla Doğru İletişim Kurun Diyetisyen Gizem ŞEBER Alman Hastanesi http://www.e-diyetisyen.com/ Kilonuz konusunda siz nasıl hassassanız çocuğunuzda bu konuda sizden daha farklı değildir. Çevremizde çocukluk çağı obezitesinin bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde, aileler çocuklarını kırmamak adına önlem almakta bu nedenle geç kalabiliyor. Tedavinin gecikmesi duruma daha da zor bir şekil verirken, aileler bir süre sonra sadece çocuklarını suçlamaya başlayıp, çocuğun direnç geliştirmesine neden olabiliyorlar. Sizin de çocuğunuz şişman ise başta onunla bu konuyu nasıl konuşacağınızı değerlendirmelisiniz. Hem de en ince ayrıntısına kadar… Ebeveynlerin en sık sordukları soru çocukları ile şişmanlıkları hakkında nasıl konuşmaları gerektiğidir. Aile fertleri bu durumdan mümkün olduğu kadar kaçmayı tercih etse de, aslında problemleri görmezden gelmek çocuğa verilecek mesajlar arasında en kötüsüdür. Bu nedenle eğer çocukla kilosu hakkında konuşulması gerekiyorsa bu sorumluluğu almak aile fertlerinin görevidir. İlk yapılması gereken, çocuğun gerçekten kilolu olup olmadığının değerlendirilmesidir. Kilolu olmayan bir çocuğa verilecek yanlış mesajlar, çocuğun gelecek hayatında kilo almadan korkarak çeşitli yeme bozukluklarına yakalanma riskini artırabilir. Çocukların kilo değerlendirmeleri sadece sağlık profesyonelleri tarafından yapılmalıdır. Çocuğun büyüme eğrilerine göre değerlendirilmesi, bel çevresi ölçümleri ve yapılacak diğer ölçümler ile kesin sonuçlara ulaşılır. Çocuğun yaşı da üzerinde durulması gereken bir konudur. Oyun dönemi çocukları (7 yaşına kadar) yemek yeme kontrolünü tam olarak gerçekleştiremez. Bu nedenle kontrol edilmelidir. Kontrol mekanizmasının ezici bir disipline dönüşmesi çocuğun psikolojisini bozabileceğinden ötürü kaçınılması gereken bir tutumdur. Bu yaştaki çocuklar kilo almak ve vermek konularını tam olarak algılamaz. Şekerli ve yüksek yağlı besinlerine olan erişimini engellemek ve sağlıklı beslenme ile ilgili onunla sohbet etmek bu dönem için en ideal uygulamalardır. Okul çağı çocuklarında durum daha farklı olacaktır. Çünkü bu yaş çocuklar sadece ailelerinin kontrolü altında değildir. Daha fazla miktarda ve çeşitte besine ulaşma şansı olan okul çağı çocuklarına anlayışla yaklaşmak, durumu çocuğun psikolojisini zedelemeden açıklamak gerekir. Çocuk direnç geliştirirse kontrolü daha da zorlaşır. Çocuğun yaşı büyüdükçe durum kolaylaşabilir. Gençlik döneminde bedeni ile daha ilgili olan bir kişi haline gelen çocuğunuz kilo kontrolü konusunda daha bilinçli olma şansı yakalar. Fakat bu dönemde yanlış iletişim nedeni ile oluşacak kilo korkusu yeme bozuklularına yakalanma riskini artırır. Çocuğunuzla kilosu ile ilgili konuşurken başta obezitenin zararlarından genel olarak bahsetmekle başlayabilirsiniz. Fakat dikkatli olmalısınız. Yanlış mesajlar, alaycı tavırlar, diğer çocuklarla kıyaslama ters etki yaratarak çocuğunuzun sizden uzaklaşmasına neden olabilir. Konuşmaya kendini nasıl hissettiğini sorarak devam edebilirsiniz. Arkadaşlarının ve yakınlarının tepkisini, kıyafet alırken kendini nasıl hissettiğini ve günlük koşuşturmada hareket ederken çektiği zorlukları sorabilirsiniz. Onun nasıl hissettiğini empati kurarak dinlemek aranızda olumlu bir etki yaratır. Çocuğunuz obezite ile mücadele ediyorsa, sorumluluğunuz sadece onunla konuşmak değil aynı zamanda konu üzerine geniş çaplı düşünmektir. Sağlıklı beslenmenin doğuştan gelen bir yetenek olmadığını ve çocuğunuzun beslenme alışkanlıklarını sizden aldığını unutmamanız gerekir. Sağlıklı beslenme, bireye öğretilmesi gereken bir yetenektir. Yapılan araştırmalar, birçok çocuğun kilosundan mutlu olmadığını ve bu konuyu aileleri ile paylaşamadıklarını göstermektedir. Ailesi ile açık bir şekilde bu konuyu konuşabilen çocuklar problemlerini çözmekte daha istekli ve yaratıcı olurlar. Gelecekte kilo korkusu nedeni ile yeme bozukluklarına yakalanma riskleri de azalır. Çocuğunuzun Kilosunu Herkesle Konuşmak Zorunda Değilsiniz! Arkadaşları ve diğer sosyal çevresi karşısında onu kilosu yüzünden utandırmak durumu kötüleştirmekten öteye gitmez. Sizden uzaklaşmaması ve kendine olan güveninin sarsılmaması için sağlık profesyonelleri dışında çocuğunuzun kilosunu birileri ile paylaşmamaya özen gösterin. Profesyonel Yardım Alın Çocuğunuzun obezite probleminden fiziksel ve psikolojik bir zarar almadan kurtulmasını istiyorsanız sağlık profesyonellerinden yardım alın. Çocuğunuzun kilo problemini bir psikolog ile paylaşmasını, doktorların sağlık açısından çocuğunuzu değerlendirmesini sağlamak yararlı olur. Çocuğunuzun büyümesini olumsuz etkilemeden kilo vermesini sağlamak için bir diyetisyenden profesyonel yardım alın. Diyetisyen, hem çocuğunuzun kilo vermesini sağlayacak bir beslenme programının hazırlanmasında hem de onun sağlıklı beslenmeyi öğrenmesini sağlamakta rol alır. Sağlık Profesyonellerinin Yanında Bunları Yapmayın! Çocuğunuzun tembel olduğunu ve kendisi ile ilgilenmediğini onun yanında sağlık personeline dile getirmeyin. Onun yerine konuşmayın ve onun kendini ifade etmesine izin verin. Her konsültasyona onunla birlikte katılmayın, size söylemekten çekindiği fakat rehberi olan kişiye paylaşmak istediği bir şeyler olabilir. Özeline saygı duyun. Çevresindeki herkesin onunla dalga geçtiğini –geçiyor olsalar da‐ paylaşmayın. Diğer kardeşinin ideal kilosunda olduğundan ve ne kadar sağlıklı beslendiğinden bahsetmeyin. Şişman olsa da, ona karşı hislerinizin değişmediğini ve onu ne kadar çok sevdiğinizi onunla paylaşın. Evde Bunları Yapmayın! Sürekli lokmalarını sayarmış gibi hareket etmemeye özen gösterin. Evde normal yaşantınız devam etsin, tek konu diyet olmasın. Zorlandığı noktalarda onu yalnız bırakmayın destek olun. Bak senin yüzünden bizde aynı şeyleri yemek zorunda kalıyoruz gibi olumsuz mesajlar vermeyin. Zayıflamaya çalıştığı sürece evde abur cubur bulundurmamaya çalışın. Şişmanken kötü göründüğünü söylemeyin. Kilo korkusu yeme bozukluklarına yakalanma riskini arttırır. Dyt. Serkan Tutar Yeditepe Üniversitesi Hastanesi www.e‐diyetisyen.com Çocuklarınız İçin Sağlıklı Bir Gelecek… 05.09.2008 Dyt. Serkan TUTAR Yeditepe Üniversitesi Hastanesi http://www.e‐diyetisyen.com/ Hepimizin ortak bir özelliği var. O da çocuklarımızı kendimizden daha fazla düşünüyor olmamız. Çocuklarımızın hastalanması, fazla kilolu olması veya zayıf olmaları bizler için hep içinden çıkılmaz birer problem halini alıyor. Peki, anne ve baba olarak üzerinize düşen görevinizi tam olarak yapıyor musunuz? Yoksa sizinde bebeğinizin dengesiz beslenmesinde katkınız var mı? Hamilelik döneminde dengeli beslenme bebeğinizin geleceğini etkiliyor… Son yapılan çalışmalarda, obezitenin anne karnında başlayabileceğini gösterilmiştir. Hamilelik döneminde annenin fazla kilo alması nedeni ile çocuğun bu duruma adapte olduğu ve ileride obez bir birey olması riskinin arttığı düşünülmektedir. Ayrıca bu dönemde ihtiyaçtan çok daha fazla besin alınmasının bebek için çok fazla yararının olmadığı, aksine bu durum hamile annede yağ kitlesinin artmasına sebep olduğu saptanmıştır. Hamilelik döneminden önce normal kiloya sahip olan anne adaylarının, hamilelik döneminde ortalama 12,5 kg alması önerilmektedir. Hamilelik döneminden önce şişman olan anne adaylarının ise hamilelik döneminde almaları gereken kilo ortalama 6 kg olmalıdır ve bu kilonun çok üzerine çıkılmaması tavsiye edilir. Peki, bebeğiniz doğduktan sonra onu nasıl doğru besleyebilirsiniz? Bu dönemde annelerin akılları bebeğinin beslenmesi konusunda oldukça karışıktır ve bebeğini emzirmekte zorluk çekmektedir. Anne bu durumdan rahatsız olması nedeni ile de, ilk olarak mamalara sarılmaktadır. Bebeğinizin beslenme alışkanlıkları, bilişsel zekâsı ve o dönemdeki ruhsal durumu, hatta ileride sigara tiryakisi olup olmayacağı bile bu dönemde, bebeğinizi anne sütü ile besleyip beslemediğinizden etkilenmektedir. İlk altı ay boyunca bebeğinizin anne sütü dışında; su da dâhil olmak üzere hiçbir içecek, yiyecek veya mamaya ihtiyacı yoktur. Niçin anne sütü? Hepimiz anne sütünün desteklenmesi gerektiğini biliyoruz, peki ya nedenlerini biliyor muyuz? Anne sütü, bebeğinizin; Tip 1 diyabet, obezite, koroner kalp hastalığı ve çölyak gibi bazı kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmaktadır. Anne sütü, bebeğin ağzından anüsüne kadar olan kısımda mukozal bir tabaka oluşturarak sindirim sisteminin korunmasını sağlamaktadır. Bebeğinizin ruhsal, bedensel ve bilişsel zekâsının gelişmesine katkısı ise yadsınamaz. Anne sütü almış bireylerin IQ puanları 8-9 puan daha fazla olduğu bilinmektedir. Ayrıca içerisinde bulunan büyüme faktörleri ve immünoglobülinler sayesinde bebeğinizi enfeksiyonlara karşı korur. 6. aydan sonra ne yapmalıyım diyorsanız? Annelerin en sık sordukları sorulardan biridir, bebeğime hangi besini önerirsiniz? veya hangi besinler iştahını açar? 6. aydan sonra başlanan ek besinler bebeğiniz için ilk zamanlar problem yaratabilir ve bu dönemde kilo kazanımı da daha az olabilir. Bebeğinizin bu duruma adapte olabilmesi için yumuşak kıvamda olan besinleri vermeye devam etmelisiniz. Telaşlanarak sadece yemek sularını bebeklerinize vermenin, onlar için yararı olmadığını aklınızdan çıkarmayın. 6. ayda bebeğinize anne sütüne ek olarak devam mamaları, pekmez, yoğurt, meyve suyu ve yumurta sarısı gibi besinler verilebilirsiniz. 7. ayda ise bu besinlere ek olarak yumuşak tavuk ve balık etleri, sebze çorba veya sebze püre, bisküvi, pirinç, pirinç unu verilebilir. 8. ayda ise kıymalı veya sebzeli eklenmiş yemekler, süt ve sizin hazırlamış olduğunuz yumuşak kurubaklagil yemekleri de verilmeye başlanmalıdır. 1 yaşına gelmiş olan bebek ise evde hazırlanmış her yemeği yiyebilir. Bebeklerinizin besine karşı direnç geliştirmesine neden olmayın… Ek besinlere başlayan çocukların adapte olma süreçleri uzadıkça ve kilo kazanımları yavaşladıkça anne ve babalar telaşlanıp ek vitamin, mineral, balık yağı gibi besin desteklerine sarılmaktadırlar. Bu tür ek tabletleri bebeğinize vermeden önce kesinlikle bir doktor kontrolü gerekir. Ayrıca az miktarda besin tüketen bebek ve çocuklara baskı yaparak besinleri tükettirmeye çalışmanızın bir faydası olmaz. Bu noktada uygulamanız gereken birkaç önemli püf noktası vardır ve bunlar hem çocuğunuzun kendine olan özgüvenini arttıracak hem de besine karşı direnç oluşturmasını engelleyecektir. Masaya beraber oturduğunuz çocuğunuza ne kadar yemek yemek istediğini sormalısınız. Bu durum çocuğun dikkatini yemeğe vermesini sağlayacaktır. Yemeği sizin yedirmeniz yerine kaşık ve çatalı ona bırakın. Çocuğunuzun tabağına yemek koyarken miktar olarak az yemek koyun ve bir daha yemek istemesini sağlayın. Kurabiye, poğaça, börek gibi besinler hazırlarken bunlara şekiller vermeye özen gösterin, bu bir çizgi film kahramanı, bir bebek veya araba olabilir. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Diş Çürükleri ve Beslenme 22.08.2008 Diş çürükleri annelerin korkulu rüyasıdır. Her anne çocuğunun dişlerinin güzel ve bakımlı olmasını ister. Bunu gerçekleştirmek içinde ellerinden geleni yaparlar. Fakat annelerin atladığı tek bir nokta vardır ki o da diş sağlığının sadece şeker tüketimi ile ilişkili olmadığı gerçeğidir. Şeker tüketimi diş sağlığını etkileyen en önemli nedenlerden biri olsa da, tek neden değildir. Diş sağlığı çocuklar açısından çok önemlidir. “Nasıl olsa süt dişi, üzülmeye gerek yok” mantığı sakıncalı ve yanlıştır. Çünkü süt dişleri problemli olan ve diş çürüğü sıkça görülen çocukların yetişkinlik çağında da diş sağlığı ile ilgili problem yaşama riskinin fazla olduğu bilinmektedir. Diş çürükleri çocukların genel sağlığını da olumsuz etkiler. Erken yaşta oluşan çürükler çocuğun iştahsız olmasına, yemek yiyememesine, kilo kaybına, beslenme yetersizlikleri ile karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Ayrıca çürük sayısı fazla ise çocuklarda psikolojik sorunların da ortaya çıktığı görülmektedir. Çocuğun diş sağlığı anne karnında olduğu dönemde başlar. Annenin gebelik döneminde yetersiz beslenmesi, çocuğun düşük doğum ağırlığı ile doğmuş olması gibi durumlar çocuğun diş sağlığını da olumsuz etkiler. Bu duruma bir de ailelerin yanlış davranışları eklenirse çürük riski artar. Emziğin bal, şeker gibi besinlere batırılarak verilmesi, tamamlayıcı besinlere geç başlanması, geceleyin uzun süren emzirme periyotları ve bebeğin annesini emzik gibi görmeye başlaması diş sağlığını olumsuz etkileyen etmenlerdendir. Çocuklarda diş çürüklerinin oluşmasının sebeplerinden en belirgin olanı şeker tüketimidir. Sofra şekeri olarak da adlandırdığımız beyaz şeker tüketim miktarı ve sıklığı ile diş çürüklerinin görülme riski birbiri ile yakından ilişkilidir. Özellikle öğün aralarında yenen şekerlemeler ve benzeri şekerli besinler çürük riskini arttırır. Şekerli içeceklerin, katı şekerlere göre diş sağlığı açısından daha riskli olduğu bilinir. Şeker içeren içeceklerin tüketimi azaltılmalı, taze meyve suyu, ayran ve süt gibi içeceklere çocuklar yönlendirilmelidir. Çiğneme işlemi esnasında tükürük salgılanması diş sağlığını koruyucu bir etmendir. Bu nedenle çocuklara öğünlerde çiğnemeyi uyarıcı katı besinlerde mutlaka verilmelidir. Fosfor ve florür diş sağlığını koruyucu etki gösteren minerallerdir. Fosforun en iyi besinsel kaynakları süt ürünleridir. Süt ürünleri aynı zamanda diş yapımında önemli rolü olan kalsiyum mineralinden de zengindir. Çocuklara ara öğünlerde diğer sağlıklı yiyeceklerin yanında süt ve süt ürünleri verilebilir. Florürün en bilinir kaynağı ise içme suyudur. Diş sağlığının korunması aynı zamanda diş bakımıyla da ilişkilidir. Çocukların diş bakımının düzenli olarak yapılması gerekir. Çocuklara diş bakımının nasıl yapılması gerektiğini öğretmek diş hekimlerinin ve ailelerin görevidir. Çocuğunuzla geçireceğiniz mutlu günler dilerim. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Beslenme Stratejileri 08.08.2008 Çocuklar İçin Beslenme Stratejileri Çocuklar için en iyisi düzenli bir beslenme programı içinde beslenmeleridir. Yemekler düzenli olmadığında çocuklar gün boyunca daha fazla abur cubur tüketirler ve bu nedenle de yemek zamanında aç olmazlar. Bu nedenle yemekleri düzeni bir şekilde yeme alışkanlığı kazandırmak iyi olacaktır. Çocuklarınızı yemekle ödüllendirmek yerine sevgi ve ilgiyle ödüllendirin ve yemeği ceza olarak da kullanmayın Yemek zamanı iyi bir aile zamanı olabilir. Çünkü çocuklara besleyici besinleri yemelerini söylemekle bunu göstermek çok daha farklı etki yaratmaktadır. Hem de bu onlara sosyal davranış için olumlu bir model oluşturur. Çocuklara neyi, ne kadar yiyeceklerine karar verme konusunda şans tanıyın. Çocukların öğünleri planlaması ve yemekleri hazırlaması için fırsat verin. Çocukların favori yemeklerine sebzeler ekleyebilirsiniz. Çorbalara sebze veya fasulye ekleyerek zenginleştirebilirsiniz. Çiğ sebzeleri de yemeleri için alıştırabilirsiniz. Çocuklar sebzelerin parlak renkli ve kıtır kıtır oluşunu severler. Sebzeler ve meyvelerle ilgili boyama kitapları bulabilirsiniz Çocuklarınıza neyi, ne kadar yiyeceklerine karar verme konusunda şans tanıyın. Genelde oyun çağı ve okul çağı çocuklar sizin yediklerinizin 1/4 'ü 1/3'ü kadar yemek yiyebilirler. Ayrıca tabağına yemeği servis ederken az miktarda yemek koyup yeniden istemelerini sağlayın. Çocuklar eğer yemekle oynamaya başlamışsa bu onların doydukları anlamına gelir. Bu nedenle çocuğunuzun masadan uzaklaşmasını sağlayabilir veya tabağını alabilirsiniz. Tabağındaki her şeyi bitirmesi için baskıcı davranmayın, çünkü böle davranmanız ileri yaşlarında o besinden hoşlanmamasına veya kilolu olmasına neden olabilir. Aktivite çocuğun iştahını arttırır. Yemeklerden önce biraz aktivite yapmasını sağlamanız veya onunla oynamanız çocuğunuzun acıkmasına ve daha mutlu bir şekilde yemek yemesini sağlayacaktır. Çocukların öğünleri planlaması ve yemekleri hazırlaması için fırsat verin. Onun yemek yemesini zevkli hale getirmek ve besinleri sevdirmek için besinleri onları neşelendirecek şekilde servis etmeye çalışın. Onları zorlamadan yeni besinler denemeye teşvik edin. Bu dönemde çocuklar ve gençler psikolojik olarak dalgalanmalar yaşadıkları için eğer çocuğunuzun vücut ağırlığı ile ilgili bir sıkıntısı varsa ona yaklaşımınızda dikkatli olmalı ve onu kırıcı şekilde bunu dile getirmemelisiniz uzmandan yardım almayı deneyin Eğer içinde bulunduğu şartlardan dolayı dışarıda yemek tüketimleri genelde yağlı ve kalorili oluyorsa evde hazırladığınız besinler besin değeri yüksek ve az yağlı olacak şekilde hazırlanabilir. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Çocuk İçin Ara Öğün Daha Önemli 28.07.2008 Yetişkinler genelde kilo kaybetmek istedikleri zaman daha düzenli beslenmeleri gerektiğini hatırlıyor. Az ve sık beslenmek metabolik hızı arttırıyor. Bu şekilde kilo vermek kolaylaştığı gibi, bir sonraki öğüne daha az acıkıldığından iştah kontrolü de kolay oluyor ayrıca sinsirim porblemi olanlar içinde az ve sık yemek önemli bir tedbir. Ara öğün Ancak ara öğün tüketimi çocuklar için çok daha önemli tabi ki çocuklarda hedef kilo kaybı değil. Ama çocukların mide kapasitelerinin yetişkinlere göre daha ufak olması daha sık yemeleri için önemli bir sebep. Çocuklar da ara öğün 3 ana öğüne ek olarak 2 -3 kere besin değeri yüksek çeşitlerle olmalıdır. Çocuklar hep aynı besinleri tüketmekten hoşlanmaz ve çok çabuk sıkılırlar, dikkatleri dağılır hemen oyuna dönmek isterler, doyma duygusunu çok takip etmeyebilirler. Özellikle oyun çağındaki çocuklar çok hareketli olduğundan aldıkları enerjiyi de hemen yakarlar bu sebeple küçük öğünlerle beslenmeye devam etmek önemlidir. Ara öğünler değişik renk, tat ve çeşitlilikte sunulmalıdır. Çocuklar günlük enerjilerinin %20’sini ara öğünlerden karşılamaktadırlar. Bu nedenle öğünlerde enerji değeri dengeli ve lif açısından yüksek besinler vermeye özen gösterin. En çok tüketilen ürünler olan şeker, çikolata, bisküvi ve şekerli içecekler verilmemelidir çünkü bu yiyecekler gereksiz yere şişmanlığa, boş kalori alımına ve diş çürüklerine neden olurlar. Bunun yerine büyüme ve gelişmede önemli protein kaynağı, süt ve ürünleri ile meyveler çocuklar için daha doğru seçimlerdir. Ancak çocuğun sıkılmaması için biraz yaratıcı davranmanız gerekebilir. Aşağıda size yardımcı olabilecek 15 farklı önerimiz var Çocuklar için sağlıklı atıştırmalık 15 öneri… 1. Muzu soyup, az yağlı sade yoğurt ile karıştırıp, ezilmiş kahvaltılık gevrekler ile bir kapta dondurabilirsiz böylece hem lezzetli hem de sağlıklı bir ev yapımı dondurma yapmış olursunuz 2. Kurutulmuş meyveler ile fındık, fıstık ve bademi küçük bir kavanoz içinde karıştırın meyveli fındık ezmesini sizde ara öğün olarak tercih edebilirsiniz yanına 1 bardak süt ilaveettiğinize çok daha dengeli bir seçim yapmış olursunuz 3. Az yağlı sade yoğurdu yaban mersini ve kuru vişne ile karıştırıp meyveli yoğurt haline getirin, isterseniz yine dondurabilir veya içine mısır gevreği ekleyebilirsiniz 4. Küçük boy patateslerin üzerine az yağlı kaşar koyarak mikrodalga fırında pişirin üstüne kuru nane ilave edin eğer çocuğunuz baharat sevmiyorsa bu konuda ısrarcı olmayın 5. Tam tahıl unundan krep yapıp, içine krem çikolata sürüp, çilek, muz, kivi ve şeftali dilimleri ekleyin böylece çocuğunuzun hem çikolata arzusunuz karşılarsınız hem de meyve yedirmiş olursunuz 6. Taze mevsim meyvelerini minik küpler halinde kesip meyve salatası yapın. Üstüne taze sıkılmış portakal suyu ilave edin veya yoğurt da eklenebilir 7. İnce ince kestiğiniz elma dilimlerinin üstüne fıstık ezmesi sürüp servis edin kulağa farklı gelse de çocuğunuz sevebilir yanına bir bardak süt ilave edebilirsiniz 8. Az yağlı süt, çilek ve muzu 3 dakika boyunca blenderdan geçirip ve ona süper bir içecek hazırlayabilirisniz 9. Minik sandviçlerin yanına ton balıklı omega-3 içeriği yüksek bir salata yapın veya sandwich içinde ton balığını kullanın beyin gelişimi için omega 3 ün önemli olduğunu unutmayın 10. Fıstık ezmesi, ezilmiş kahvaltılık gevrekler ve dövülmüş cevizi karıştırıp küçük toplar haline getirin. Yanında az süt vermeyi unutmayın. 11. Tam tahıllı ekmek, az yağlı kaşar, hindi füme ve domates-biber dilimlerinden oluşan tost hazırlayın. Yanında taze sıkılmış bir meyve suyunu da unutmayın. 12. Minik yuvarlak bol peynirli ve sebzeli pizzalar hazırlayın. Yanına da büyük bardak ayran ekleyin. 13. Taze marul yaprakları, az yağlı peynir, haşlanmış ve ince dilimlenmiş tavuk veya hindiden oluşan tahıllı soğuk bir sandviç hazırlayın 14. Beyaz peynir ve domatesten oluşan kanepeler hazırlayın. Yanına da ince ince dilimlediğiniz limonlu havuçları ekleyin. 15. Taze sebzeler ile bulguru karıştırıp içine bir dilim peynir ekleyip mikrodalga fırında pişirin. Diyetisyen Nur Gizem Tutar Taksim Alpha Tıp Merkezi www.e-diyetisyen.com Çocuklarda İştahsızlık 11.07.2008 Sağlıklı Beslenmenin Önündeki Engel: İştahsızlık Diyetisyen Gizem ŞEBER Alman Hastanesi Beslenme, çocukların büyüme ve gelişimi için gerekli olan en önemli olgulardan biridir. Çocuğun yeterli ve dengeli bir beslenme tarzı ile, ihtiyaç duyduğu besin öğelerinin tamamını karşılaması; optimal büyüme ve gelişmenin sağlanması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, beslenme yetersizliğine bağlı hastalıkların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Fakat çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak her zaman bu kadar kolay olmamaktadır. Çocuklarda sağlıklı beslenmeyi aksatan ve en sık şikâyet edilen durumlardan biri de çocuklarda görülen iştahsızlıktır. İştahsızlığın nedenlerini bilmek ve nedene yönelik çözüm geliştirmek bu sorunu çözmenin en etkin yoludur. Çocuklarda gözlenen iştahsızlık durumunun birçok nedeni olabilir. Bu nedenler genellikle biyolojik ya da psikolojik temellidir. Biyolojik temelli nedenler, bebeklik döneminde emme ve yutma refleksinin gelişmemiş olması, ek besinlere çok geç başlanması, infeksiyon, ateş, sarılık, tüberküloz, emilim bozuklukları gibi hastalıklardır. Bunun yanı sıra, barsak parazitlerinin varlığı, anemi (kansızlık) ve diş çıkarma dönemlerinde de çocuklarda iştahsızlık görülebilmektedir. Biyolojik temelli iştahsızlık durumlarında, sorun ortadan kaldırılmadan çocuğun iştahını düzeltmek mümkün değildir. Psikolojik temelli iştahsızlıklar genelde çocuğun çevresinden ve aile bireylerinin davranışlarından kaynaklanır. Bilinçaltına yerleşmiş sıkıntılar ve endişeler, sınav kaygısı, erken yaşta yaşanan sınav başarısızlığı, aileden birinin vefatı çocukta iştah azalmasına neden olabilir. Ailenin sofra düzeninin ve sağlıklı beslenme bilincinin olmayışı, çocuğa yemek yeme konusunda yapılan baskılar, başka çocuklarla kıyaslama, yemek sırasında yapılan tartışmalarda çocuğun yemek yeme isteğini azaltabilir. Yemek öncesinde yorucu fiziksel aktiviteler yapmakta bazı çocuklarda öğün sırasında iştahsızlık oluşturabilir. İştahsızlığa en sık neden olan durum ise, çocuğun beslenme düzeninin olmaması ve beslenmesi ile ilgili yapılan bazı yanlışlıklardır. Yemek öncesinde sıvı veya bisküvi, kek, çikolata gibi şekerli besinler tüketen çocuklar öğünlerde yemek yemek istemeyebilir. Çocuğa sevmediği besinleri zorla yedirmeye çalışmak, çocuğun o besinden uzaklaşmasına sebep olabilir. Çocuklarda iştahsızlığın nedeninin belirlenmesi uygun çözüm yolları geliştirmek için önemlidir. Çocukta fiziksel bir rahatsızlık olup olmadığının saptanması için gerekli tetkiklerin yapılması ve iştahsızlık biyolojik temelli ise gerekli tedavinin uygulanması gerekir. Çevresel nedenlerle oluşan iştahsızlık, soruna yönelik çözüm uygulanarak düzeltilebilir. Çocuğun iştahsız olmasını veya besin seçmesini engellemenin en temel yolu, aile bireyleri olarak sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmaktır. Çünkü okul öncesi dönem çocukları anne ve babalarını model alırlar. Sağlıklı beslenmeye önem vermeyen, yemek yemeyi gereksiz gören, sürekli tek çeşit beslenen anne ve babaların çocukları da aynı davranışları sergilerler. Bu sebeple, çocuğun iştahsızlığı ile başa çıkmanın en temel yolu, kendi beslenme alışkanlıklarımızı düzenlemek ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmaktır. Yemek yeme konusunda çocuğa baskı yapılmamalı, çocuk ile bu konuda tartışılmamalıdır. İştahı iyi başka çocuklarla, çocuğu kıyaslamak da besin tüketiminin azalmasına neden olabileceği için bu tutumdan da kaçınılması gerekir. Anne veya babanın sofrada çok titiz olması ya da kendi beslenebilecek yaşta olan çocuğa izin vermemesi de çocuğun beslenme konusunda olumlu davranış geliştirmesine engel olabilir. Diğer bir yanlış tutum ise çocuğun yemeğini bitirmesi için aceleci davranmak veya süre vermektir. Yemeklerin porsiyon büyüklüğü de çocukların iştahını etkileyebilir. Tıka basa dolu bir tabak, çocuğun besine olan ilgisini azaltabilir. Yemeği tabağa küçük miktarlarda koymak ve isterse tekrar alabileceğini söylemek bu konuda uygulanabilecek en doğru metottur. Piknikler, arkadaş toplantıları ve mutlu bir sofra çocuğun besin tüketimini arttırır. Besinlerin sunuluş tarzı da çocuklar için önem taşır. Bu nedenle şekli, rengi ve kokusu uygun olmayan besinler çocuğa sunulmamalıdır. Yemeklerin değişik şekillerde sunulması (bebek şeklinde bir salata tabağı gibi), çocuklar için özel üretilmiş tabak ve bardakların kullanılması da çocuğun sofraya olan ilgisini arttırabilir. Bebekler ilk yaşlarında ek besinler ile tanıştırılırken, küçük miktarlarda başlanmalı ve aynı gün birden fazla besin verilmemelidir. Çocuk tadını beğenmezse ya da besini kusarsa bir süre (1 hafta gibi) beklenerek besin tekrar denenmelidir. Burnunu kapatarak besini zorla yedirmek ya da o an için tüketmek istemediği bir besini yemek için zorlamak iştahsızlığı tetikleyebilir. Çocuklara ara öğünlerde çikolata, bisküvi, gofret gibi şekerli besinler veya kolalı içecekler, meyve suları gibi içecekler verilmemelidir. Öğünden bir saat önce sıvı alımı mide kapasitesi küçük olan çocuğun öğünde besin tüketememesine ve kendini tok hissetmesine neden olabilir. Bu sebeple çocuklar öğün öncesinde değil öğün sonrasında sıvı alımına teşvik edilmelidir. Çocuğun sadece sevdiği besinlerin sofrada bulunması çocuğun tek tip beslenme alışkanlıkları kazanmasına neden olabilir. Sevmediği besinlerde sofrada bulunmalı fakat yemesi konusunda baskı yapılmamalıdır. Sofrada tekrar tekrar aynı yemeği gören çocuk bir süre sonra tüketmek isteyecektir. Çocuğun sağlıklı beslenme konusunda eğitilmesi çok önemlidir. Mutfakta aile bireylerine sofra hazırlama ve toplamada yardım etmesi onun mutfağa ısınmasını sağlayabilir. Çocuğun yaşına uygun güvenilir kaynaklar yardımıyla ve ailenin sağlıklı besinleri özendirici şekilde tanıtımıyla çocuk sağlıklı beslenmeye yönelir ve iştahsızlık sorunundan kurtulur. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Çocuğunuz Çok Şişman Olmasın 27.06.2008 Çocuğunuz Çok Şişman Olmasın Çocuğun şişmanlamasını engellemek ve ona sağlıklı bir gelecek hazırlamak için ne yapabilir? Çocukluk döneminde ki şişmanlık yetişkinlik için risk teşkil eder Çocukluk döneminde şişmanlık, bir an önce nedenlerinin bulunup, önüne geçilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Aileler bu durumu başlangıçta ciddiye almasalar da, artık çağımızın sorunu obezite çocuklarımızı da bulmuştur. Erken dönemlerde ortaya çıkan şişmanlık sorunu, ileri yaşlardaki aşırı şişmanlık (obezite) riskini artırıyor. Ayrıca çocukluk dönemindeki aşırı kilo ile ileri yıllardaki şeker hastalığı (diyabet) ve kalp hastalıkları gibi sağlık risklerinin arttığı, artık bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Genellikle büyük ve yoğun olan porsiyonları, tabak boyutu ve doluluk bakımından azaltarak, ideal sınırlara çekin. Çocuğunuzun tek tip besinlerle beslenmesini engelleyin. Sevdiği tek bir besinden çok fazla vermek yerine, farklı besinler tüketmesini sağlayın. Çocuğunuzu tatlı ve yağlı besinler (çikolata, gofret, şekerleme, cips vb) yerine, meyve ile ödüllendirin. Çocuğunuza yavaş yemek yeme alışkanlığını kazandırın. Yemek yaparken veya beslenme çantası hazırlarken birlikte yapabilirler. Bu şekilde çocuk kendi hazırladığı besinleri tüketmekten daha keyif alır ve tüketimini arttırır. Çocuğunuzun televizyon ve bilgisayar karşısında oturma süresini azaltın. Sadece söyleyerek değil, kendiniz de uygulayarak, egzersiz yapma alışkanlığının çocuğunuza kazandırılmasında yol gösterici olun. Beslenme uzmanı bulundurmaları yönünde, okullardan ve yuvalardan talepte bulunun. Çocuğunuzu okula yazdırırken oyun bahçesi olanları tercih edin. Her mahallede çocukların oyun oynayıp, spor yapabileceği alanların ayrılması için talepte bulunun. Çocuğunuzun arkadaşları ile bilgisayar başında değil, dışarıda spor salonları veya açık alanlarda oyun oynamasını sağlayın. Çocuğunuza günü ve zamanı planlamayı öğretin. Bu planın içinde her zaman beslenme, oyun, uyku ve egzersize yeterli vakit ayırmasını sağlayın. Sürekli dışarıdan beslenme alışkanlığını çocuğunuza kazandırmayın. Mümkünse beslenme çantası hazırlayın veya yanına sağlıklı besinler verin. Çocuğunuzun günlük besin öğesi gereksinimlerinin belirlenmesi, eğitimlerle besin tercihlerinin düzeltilmesi, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanması için mutlaka bir diyetisyene danışın. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Annelerin Sık Sorduğu Sorular 13.06.2008 Çocuk beslenmesi hakkında en çok sorulanlar ve yanıtları Çocuğumun bizim yeme alışkanlıklarımızı taklit etmesi kötü bir şey mi? Okul öncesi yıllar çocuğun besine karşı davranışlar geliştirmesi ve olumlu yeme alışkanlıkları edinmesi için önemli bir zaman dilimidir. Oyun çağı çocuklar hareketlerine karşılık, gereken yakıtı sağlamak için yeterli enerjiyi almalıdırlar. Siz de çocuğunuza iyi örnek olmak için şekerli ve yağlı besinleri azaltıp, özellikle kalsiyum ve protein açısından dengeli ve yeterli beslenmeye dikkat ederseniz, çocuğunuz sizi taklit ederek doğru beslenme alışkanlığına kavuşacaktır. Çocuğumu özellikle hangi besin maddeleriyle beslemeliyim? Anne ve babalara göre asıl sorun, çocuğun nasıl ve ne miktarlarda besin tüketmekle yeterli ve dengeli beslenmiş olacağını bilmektir. Küçük çocuklar özel besinlerden daha çok kalsiyum, yeterli miktarda protein, A vitamini ve demir gibi besin öğelerini içeren yiyeceklere ihtiyaç duyarlar. Her besin için çocukların birçok seçeneği vardır. Örneğin; eğer çocuğunuz havuç yemek istemiyorsa, kavunu deneyin. Her ikisi de iyi bir A vitamini kaynağıdır. Süt içmiyor mu, o zaman da peynir ve yoğurdu yemesini sağlamaya çalışın. Örneğin o gün hiç kalsiyum kaynağı besinlerden tüketmediyse, makarna üzerine peynirlerden güzel bir sos yapabilirsiniz. Et tüketimini çeşitlendirin her gün hayvansal protein kaynağı (et,tavuk,balık) yedirmeye özen gösterin Çocuğum yemek yemek istemiyor çok zorlanıyorum, ne yapmalıyım? Çocuğunuza masada yemek yerken yardım edebilir, ona örnek olabilirsiniz. Ancak zorla yemek yedirmeye çalışmayın. Artık bebek olmamasına rağmen, henüz sizin yediklerinizi yiyecek kadar büyümemiştir. Size oranla daha küçük porsiyonlarla doyar. Bu nedenle, daha sık acıkır. Ona bir gün içinde nelerden ve ne kadar yemesi gerektiğini, en önemlisi neden yemesi gerektiğini öğretin. Ardından bırakın kendi eksiklerini kendi görüp tamamlamaya çalışsın. Yemek yemeyi onun için daha eğlenceli hale getirin. Yemeği bir ceza veya ödül olarak kesinlikle kullanmayın. Masada yemek yemekten hoşlanmıyor genelde ayakta atıştırmayı tercih ediyor. Bu konuda ne yapabilirim? Çocuklar günde 5 veya 6 öğüne ihtiyaç duyarlar. Çünkü midelerinin kapasitesi sınırlıdır. Çocukların rutin bir şekilde beslenmesi, yani yiyecek ve içecekleri her gün aynı saatte alması daha yararlıdır. Bir alışveriş sırasında beklerken tüketilen bir atıştırma veya yemekten hemen önce tüketilen bir besin, normal yeme düzenine zarar verir. Besleyici içecekleri günlük yeme programının bir parçası olarak planlayın ve onları yemeklerin arasına yerleştirin. Düzenli beslenme planı sayesinde, atıştırmaların yerini dengeli ve sağlıklı besinler alacaktır. Aynı zamanda nadiren olabilecek atıştırmaları, sağlıklı besinlerle sağlıklı öğünlere çevirebilirsiniz. Eğer çocuğunuz tatlı bir besin istiyorsa, bunu sizin yaptığınız az yağlı bir dilim kek ve bir bardak sütle, onun ihtiyaçlarına uygun, dengeli bir öğün haline getirebilmelisiniz. Çocuğum iyi beslenmiyor ve çok sık hastalanıyor ne yapmalıyım? Çocuğunuzun 5 besin grubundan yeterli miktarlarda tüketiyor olmasına dikkat ediniz. Tüm besin grubunda yer alan yiyecekleri ona sevdirmeye çalışın. Besinlerin ne gibi faydaları olduğunu örnekler vererek anlatmaya çalışın. Yeterli ve dengeli beslenmeyen çocukların bağışıklık sistemleri daha zayıf olur ve daha kolay ve sık hastalanırlar. Proteinin bağışıklık sistemi üzerinde ki görevi büyüktür. Bu nedenle tavuk, et, balık, yumurta, gibi besinlerin tüketimi önemlidir. Bu gruptaki besinler proteinin yanında, demir, çinko, fosfor, magnezyum,B6, B12, B1, A vitamini içerirler. Çocuğumun gelişimi için vitamin-mineral tableti kullanmaya gerek var mı? Eğer çocuk düzenli ve dengeli besleniyorsa, dışarıdan alınan vitamin ve minerallere gerek yoktur. Ancak çocuğunuzun özellikle tüketmediği bir besin grubu varsa, o gruptan alacağı vitamin ve mineral grubundan eksik besleniyor olabilir. Bu durumda, vitamin-mineral tableti kullanımına doktorunuz veya diyetisyeninizle birlikte karar vermeniz gerekir. Bu tabletlerin kontrolsüz ve gereksiz kullanımı, vücutta birikebilme özelliği gösterip, bazı organlara zarar verebilir. Aklınızda bulunsun!!! Çocuğuma tavuk eti yedirmekte zorlanıyorum ne yapabilirim? Çocuklarınızın tavuk tüketmesini sağlayabilmek için sunum şeklinizde değişiklikler yapabilirsiniz. Çorbalara, sebze yemekleri ve salatalara, kuru baklagillere, börek, mantı, makarna ve tatlılara tavuk eti ekleyerek değişik lezzetler elde etmiş olursunuz. Hem de yemekleri, besin öğeleri açısından zenginleştirirsiniz. Böylelikle çocuğunuza birçok alternatif yaratıp, tavuk etini ona sevdirebilirsiniz. Çocuğum et ve tavuğu çok sevmiyor, yemiyor. Bu durumu nasıl dengeleyebilirim? Çocukların bu dönemdeki beslenme alışkanlıkları çok çabuk değişiyor. Bir besin öğesini yemeyi reddettiğinde, çocuğa önce bunun tüketilmesinin gerekliliği anlatılmalı. Ardından hala reddetmeye devam ediyorsa, üzerine çok fazla düşülmemeli ama yanı sıra çocuğa ne yapması gerektiği anlatılmalı. Örneğin, çocuğunuz et grubu besinler yemediğinde, her öğün peynir tüketmeli. Haftada 4-5 kez yumurta yemeli. Bazı çorbaların ve yemeklerin içine kıyma ve küçük parçalarda tavuk ekleyerek de çocuğunuzun et tüketmesini sağlamaya çalışabilirsiniz. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Süt ve Çocuk 30.05.2008 Süt ve Çocuk SÜT en temel besin grubudur. Çünkü süt organizmanın büyüme ve gelişimi için gerekli olan besin öğelerinin tamamına yakınını içerir. Besin değeri yüksek olan SÜT bebeklik ve çocukluk dönemi başta olmak üzere her dönemde tüketilmesi gereken bir besindir. Özellikle bu dönemlerde kemik sağlığı açısından oldukça önemli olduğu şüphesizdir Çocuklar için her gün 2 bardak süt tüketilmesi, büyüme ve gelişme, yeterli protein, demir, çinko ve kalsiyum açısından son derece önemlidir. Çocuğunuzda; görme, duyguların kontrolü, tepki kalıplarının oluşması, yaşıtlarla sosyal ilişki yeteneği, dil gelişimi ve zihinsel yetenekler doğumdan 7 yaşına kadar sürmektedir. Öğrenme yeteneği ise 3–10 yaşları arasında en üst seviyelere ulaşır ve ömür boyu devam etmektedir. Beyin gelişimi büyük oranda yaşamın ilk yıllarında, özellikle de anne karnında ve doğumdan sonraki ilk 5 yılda oluşur. Yaşam boyu kullanacağı becerileri, öğrenme kapasitesi, çevreyle ilişki yetenekleri ve kişiliği de beyin gelişimi ile birlikte büyük ölçüde bu yıllarda gelişir. Türkiye’de, çocukların yetersiz beslenme sorunlarının başında sütlerin ve proteinlerin eksik kullanımı gelmektedir. Beslenme yetersizliği, gelişmekte olan beyin dokusunu etkilemektedir. Beslenme yetersizliği olan çocukların beyin dokusunun küçüldüğü gösterilmiştir. Erken dönemde, uygun besin destek programlarıyla bu küçülmeye müdahale edilebilir (UNICEF, 2001). SÜTÜN YARARLARI NELERDİR? Süt, tüm yaşlar için gerekli olan kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında kullanılacak en iyi kaynaktır. Çocuklukta ve gençlikte özellikle kemiklerin güçlü olması için gerekli bir besindir. Büyüme ve gelişmeyi destekler. Çocuk beyninin gelişiminde yapısında bulunan yağ asitleri ile görev almaktadır. İleri yaşlarda osteoporoz'dan korunmada kalsiyum minerallerinin önemi çok iyi bilinmektedir. Kemik erimesini önler. Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir. Mide rahatsızlıkları için iyidir Vücut ağırlığının korunmasında etkilidir. Sindirim sistemini düzene sokar. Beyne enerji verir. Diş çürüklerini önler. Diş sağlığının devamlılığı için en ideal besin süttür. Tansiyonu düşürmeye yardımcıdır. TARİFLER Karışık Meyveli Milkshake Malzemeler: 1 adet muz Yarım su bardağı yıkanmış çilek veya 1 adet kivi 2 su bardağı süt 3 yemek kaşığı yoğurt (çocuğunuzun isteğine bağlı olarak 1 yemek kaşığı kadar toz şeker de ekleyebilirsiniz) Yapılışı: Mutfak robotu veya blenderin içine muzu, çilek veya kiviyi yerleştirin. Üzerine süt ve yoğurdu ekleyip, 3-4 dakika kadar karışım iyice köpüklenene dek karıştırın. İşte çocuklarınız için harika milkshake hazır. Sütlü Tavuk Çorbası (6 kişilik) Malzemeler: 6-7 bardak tavuk suyu 1 tavuk eti (haşlanarak doğranmış) 1 yemek kaşığı un 1 su bardağı süt 1 yumurta sarısı ½ çay bardağı tel şehriye 1 yemek kaşığı sıvı yağ ½ demet maydanoz Yapılışı: Bir tencereye sıvı yağ ve unu koyarak pembeleşene kadar kavurun. Tavuk suyunu yavaş yavaş karıştırarak ilave edin. Haşlanmış tavuk etleri, tuzu ve karabiberi de ekleyerek kaynatın. Kaynayan tencereye şehriyeleri atın. Ayrı bir kasede süt ve yumurta sarısını iyice çırpın. Şehriyeler pişince tencereye ilave edin. 1-2 dakika kaynadıktan sonra ince kıyılmış maydanozla servis yapın. Çikolatalı Puding (4 kişilik) Malzemeler: 1 su bardağı un 1 fiske tuz ½ su bardağı toz şeker 3 tatlı kaşığı kabartma tozu 4 yemek kaşığı kakao 1 su bardağı Süt 1/3 su bardağı sıvı yağ 2 yumurta, hafifçe çırpılmış 1 tatlı kaşığı vanilya tozu Sos malzemesi: 1 su bardağı esmer toz şeker 2 yemek kaşığı kakao 1 su bardağı kaynar su Yapılışı: Fırını 180 derecede ısıtın. Unu, tuzu, şekeri, kabartma tozunu ve kakaoyu orta boy bir kaseye koyun. Üzerine sütü yağı, yumurtayı ve vanilyayı ekleyin. Hepsini iyice karıştırın. 4 adet fırın ısına dayanıklı, 1 kup ölçülerindeki kaselere, hazırladığınız malzemeyi bölüştürün. Ayrı bir kapta, esmer toz şekeri ve kakaoyu karıştırın. Kaplardaki malzemenin üzerine eşit olarak bölüştürün. Kaynamış suyu her kaseye eşit olarak dökün ve kapları bir tepsiye dizerek fırına koyun. 25 dakika sonunda fırından çıkarın ve çocuğunuza servis yapın. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Emzirme Dönemi ve Beslenme 16.05.2008 Emzirme döneminde beslenmeniz bebeğinizin gelecekteki sağlığı ve anne sütü verimliliği için çok önemli. Hamileliğinizdeki beslenme alışkanlığınıza emzirirken de devam edin. Değişik besin gruplarından beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Bebeğini emziren anne, ne iki kişilik yemeli, ne de hızla kilo vermeye çalışıp diyet yapmalıdır. Emzirme sırasında normal kalori ihtiyacınıza ek olarak 300-500 kalori daha fazla beslenmeniz yeterlidir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere ek olarak, 1 su bardağı süt, bir yumurta veya 1 köfte kadar et, 1 ince dilim ekmek ve bir adet meyve eklemeniz yeterlidir. Emzirme sırasında normal olarak kilo vereceksiniz. İlk 4 ayda her ay yaklaşık 500 gram ile 1 kg arası kilo vereceksiniz, Ancak tartı kaybı açısından emziren anneler arasında büyük farklar görülür. Ayda 2 kilodan daha fazla tartı kaybetmek asla doğru değildir. Emzirme sırasında fazla sıvı ihtiyacınız olacaktır. Her emzirme seansında bir bardak, yani 200-250 ml.su için. Sütün sık aralıklarla sağılmasının süt üretimini daha olumlu etkilediği bilinmektedir. Emzirme döneminde kendinizi susamış hissettiğiniz zamanlar daha fazla olacaktır. Günde 2.5-3 litreye yakın sıvı almaya dikkat edin. İhtiyaç hissettikçe, yeterince su, bitki çayları, meyve suyu, ayran, komposto gibi sıvılar tüketin. Kompostoyu şekerli yapmanıza gerek yok. Meyvenin kendi şekeri yeterli olacaktır. Hamilelikte aldığınız multivitamin tabletine bir süre devam edin. Ancak bundan alacağınız vitamine güvenerek günlük taze sebze ve meyve tüketiminizi kısmamalısınız. Süt verme süresi ve hacmine göre, hekim veya beslenme uzmanı ile görüşüp, daha sonra aldığınız vitaminleri kesebilirsiniz. Sigara içmemelisiniz. Araştırma sonuçlarında, nikotinin sütü azalttığı gösterilmiştir. Tamamen bırakamıyorsanız, içtiğiniz miktarı en aza indirgeyin ve zaman olarak bebeği emzirdikten hemen sonrayı seçin. Bebeğin sigara dumanına veya annenin üstüne sinmiş kokuya maruz kalması bir yana, anne sütündeki kalıntılar da huzursuzluk, kusma ve ishale, bebeğin yeterli kilo alamamasına yol açabilir. Bu nedenle, hamilelik dönemini fırsat bilerek sigarayı bırakmanız ve emzirme döneminde de içmemeniz hem sizin hem de bebeğinizin yararınadır. İlaç almanız gereken bir durum olursa, mutlaka doktorunuza danışın. Tıpkı gebelik döneminde olduğu gibi, emzirme döneminde de ilaç alımı konusunda dikkatli olmanız büyük önem taşır. Besinler gibi, ilaçlar da anne sütü aracılığıyla bebeğe ulaşabildiğinden, bu konunun üzerinde titizlikle durulması gerekir. Emziren annenin kaçınması gereken gıdalar nelerdir? Eğer, bebeğiniz sizin aldığınız bazı gıdalara hassasiyet gösteriyor, emzirme sonrasında huzursuz oluyorsa, bir süre o gıdadan uzak kalmayı deneyebilirsiniz. Bebeğinizin rahatladığını fark ederseniz, emzirme süreci boyunca o gıdayı beslenmenizden çıkarmanızda yarar vardır. Ailede belli bazı gıda alerjileri varsa, bu gıdaları tüketirken de dikkatli olmanızda yarar vardır. Kesin kanıtlanmış olmasa da, lahana, karnabahar, kuru baklagiller, soğan, sarmısak gibi keskin kokulu gıdalar sıkça suçlanmakta, bebekte gaz sancısını artırdığı ileri sürülmektedir. Böyle bir durum gözlemlerseniz, bir süre bu gıdalardan uzak kalmayı deneyebilirsiniz. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Kahvaltının Önemi 02.05.2008 Çocuklar büyüme çağında olduklarından, enerji ve besin öğelerine duydukları ihtiyaç yüksektir. Bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için evde ve okulda tün besin gruplarındaki besinlerden yeterli miktarda almaları gerekir. İyi beslenmeyen, büyüme ve gelişme geriliği gösteren çocukların başarı düzeyi, genellikle iyi beslenenlere göre düşüktür. Kahvaltı Kahvaltı çocuklar için önemli bir öğündür. Kahvaltıda çabuk sindirilen, kana çok çabuk karışan şekerli gıdalar yerine süt, yumurta gibi yavaş emilen, tokluk hissi daha fazla olan ve büyüme döneminde daha fazla ihtiyacımızın olduğu proteinli gıdaları almak gerekir. Çocuklar genellikle; • Gece geç saatlerde yattıklarından • Kahvaltı etmekten hoşlanmadıkları • Sabahları okula gitmek için hazırlanırken vakit kaybettiklerinden • Kahvaltı etmeyerek zayıf kalacaklarını düşünmelerinden dolayı kahvaltıyı sıklıkla atlamaktadırlar. Halbuki gece boyunca boşalan depoyu doldurmanın tek yolu kahvaltı yapmaktır. Kahvaltı Neden Önemlidir? Çünkü 8-12 saatlik açlık sonrası vücuda ihtiyacı olan enerjiyi sağlayan ilk öğün kahvaltıdır. Kan şekeri olarak bilinen glikoz için kahvaltı iyi bir kaynak oluşturması açısından önem taşır. Glikoz beyin için en önemli enerji kaynağıdır, çünkü beyin herhangi bir enerji deposuna sahip değildir. Beyin fonksiyonları için (okulda) fazla oranlarda glikoza ihtiyaç duyulur. ANCAK Sadece glikoz içeren yani şekerli bir besin ile güne başlamak öğlene doğru aşırı acıkma ve konsantrasyon düşüklüğü, kan şekerinde oynamalar sonucu problem yaratabilir. Oysa yanında süt veya peynir gibi bir protein kaynağı kan şekerini dengeler ve bu şikayetleri ortadan kaldırabilir. Araştırmalara göre kahvaltı yapmayan çocuklar kendilerini genellikle sabahları yorgun ve halsiz hissedebilmektedirler. Kahvaltı ile okuldaki verimlilik ve psikolojik durum arasında önemli bir bağlantı vardır. Kahvaltı yapan çocuklar; • Günün ilerleyen saatlerinde daha güçlü ve dayanıklı olurlar. • Kahvaltı çocukları öğrenmenin zorluklarına karşı hazırlar. • Düzenli kahvaltı yapan çocuklar okullarında daha başarılı oluyorlar. • Sabah açlığı öğrenme, problem çözme ve kas koordinasyonunda azalmaya neden olabilir. • Kahvaltı yapılmadığı durumlarda derse devam da azalabilir. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr 1-2 Yaş Çocuk Beslenmesi 18.04.2008 1-2 Yaşındaki Çocuğunuzu Beslerken Kafanız Karışık Olabilir Anne sütünden sonra ek gıdaya geçiş bebeğin büyümesinde ilk yıla göre yavaşlama ve yeni besinlere çocuğun tepkisi anneleri çok endişelendirir ve ne yapacaklarını bilememenin sıkıntısınız çekerler. Bazen büyükanne yöntemleri işe yarar bazen çocuklar o kadar farklı davranırlar ki ne yapacağınızı şaşırırsınız. Yeni yeni yürümeye başlayan çocukların bu yaşlardaki beslenme alışkanlıklarını ebeveynleri olan sizler belirlediğiniz için titizlik içinde olmak çok normal ve gerekli. Yemek seçimleri küçük yaşlarda yerleşir o yüzden çocuğunuzun sağlıklı yemeklerden oluşan bir damak tadı oluşturmasına yardımcı olun, bunu yaparken sabırlı ve tutarlı olmanız önemli. Yapmanız gereken çocuğunuzun tabağını yeni tatlar ve dokularla tanıştırarak her çeşit besinden yeterli miktarda almasını sağlamak . Bu yaşlardaki çocukların mide hacimleri küçüktür bu yüzden onlara sağlıklı ve güçlü büyümeleri için besin değeri yönünden zengin yemekler tercih edilmelidir. Çocukların midesi şeker gibi boş kalori ile doldurulmamalıdır. Çocuğunuzun kendi kendini beslenmesine, İlk önce parmaklarıyla daha sonra da 15-18 aylıkken çatal kaşıkla kullanmaya başlayarak keşfetmesine izin verin. Çocuğunuzun bu becerilerini geliştirmesi için sakin ve sabırlı olun, kendi başına yemek yemesine izin verin ve yemekten zevk almasını sağlayın ama bunu oyuna dönüştürmeyin. Çocuklar özgür davranmak isteyebilir, bu nedenle yemek masasında kontrolünüzü onlara göstermeniz lazım. Çocuğunuzu aç ve tok olduğunu göstermesi için izin verin ama sınırlarınızı da koymaya çalışın. Unutmayın: Yemekte hangi sağlıklı yiyecekleri sunacağınıza siz karar veriyorsunuz sunduğunuz yiyeceklerden hangisini ne kadar yiyeceğine de çocuğunuz karar veriyor. Süt Hakkında Süt, çocukların beslenmesinde çok önemli bir rol oynar çünkü güçlü kasların oluşumu için gereken kalsiyum ve D vitamini içerir. 2 yaşından küçük çocuklarda tam yağlı süt normal büyüme ve beyin gelişimi için gerekli yağı içerir. Çocuğunuz 2 yaşına gelince az yağlı ya da yağsız süte geçilebilir ancak bunu yapmadan önce çocuğunuzun doktoruna veya beslenme uzmanınıza danışmalısınız. 12 ile 18 ay arası bardak kullanımına geçiş için iyi bir zamandır. Biberonu bir anda kesmek yerine, bazı öğünlerde bardak kullanmasına teşvik ederek zamanla biberon kullanımını çocuğunuzun beslenme programından kaldırabilirsiniz. Çocuğunuz yalnız başına yemek yemeğe başladıktan sonra ona sütünü bardakta verin. Eğer emziriyorsanız, biberon alışkanlığını önleyin ve doğrudan sütü bardakta verin. Bazı çocuklar inek sütünü başta sevmez çünkü anne sütünden farklıdır. Eğer böyle bir durumla karşı karşıya iseniz, tam yağlı inek sütünü anne sütüyle karıştırabilirsiniz ve karışımı giderek %100 inek sütüne döndürebilirsiniz. Demir Alımı Çocuğunuz 1 yaşına ulaşınca demir eksikliğini takip etmek önemlidir. Demir eksikliği çocuğun fiziksel, zihinsel ve davranışsal gelişimini etkiler ve anemi yani kansızlığa yol açar. Demir eksikliğini önlemek için, çocuğunuzun yeterince demir alamamasından dolayı endişe duyuyorsanız ya da çocuğunuza vitamin takviyesinde bulunmayı düşünüyorsanız bunu önce doktoruyla konuşun. Kaçınılacak Yiyecekler 1 yaşından önce çocuğa vermediğiniz ve kısıtladığınız bazı alerjen yiyecekleri şimdi verirken alerjik reaksiyonlara da dikkat edin. Eğer yakın bir akrabanızda yediği herhangi bir besine karşı gelişen bir alerjisi varsa bunu doktorunuza söylediğinizden emin olun. Patlamış mısır, sert şekerlemeler, sert meyveler, fındık fıstık gibi boğaza takılma tehlikesi olan yiyeceklere dikkat edin. Çocuğunuz bu tür besinleri tüketirken yanında bulunup onu hep denetleyin. Çocuğum Ne Sıklıkta Yemeli? Çocuğunuza günde 3 ana öğün ve 2-3 ara öğün verin. Unutmayın çocukların öğün atlaması olağan dışı değildir. Çocuklarının öğün atlamalarına razı olmak, göz yummak, izin vermek, birçok ebeveyn için kolay değildir ancak çocuklar kendi açlık ve tokluk hislerini anlamaları için onlara zaman tanınmalıdır. Aç olmayan çocuklara zorla yemek yedirmemek önemlidir. Böylece çocukluk döneminde ki obeziteden de çocuğunuzu korumuş olursunuz. Ana öğünlerden ve ara öğünlerden oluşan normal bir beslenme programı oluşturmaya özen gösterin, böylece çocuğunuz yemeğin günün belli saatlerinde yenileceğini anlayacaktır. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Okul Öncesi Dönemde Beslenme 03.04.2008 Erken çocukluk ve oyun döneminde çocuklar çevrelerinden çok etkilenirler. Oyun oynamak onlar için her şeyden önemlidir, aile içinde düzenli öğün tüketim alışkanlığı yok ise, çocuğun yetersiz ve dengesiz beslenmesi söz konusu olabilir. Oysa bu dönem, çocuğun besine karşı pozitif tepki geliştirmesi ve olumlu alışkanlıklar kazanması açısından önemli bir zaman dilimidir. Yetişkin dönemdeki sağlığı açısından büyüme dönemindeki beslenmenin kalitesi önemlidir. Okul öncesi çocukların büyüme hızı bebeklere oranla daha düşük olmasına karşın, oyun aktiviteleri ve büyüme için ihtiyaçları olan enerjiyi tam almalıdırlar. Çocuğa mutlaka kahvaltı alışkanlığı kazandırılmalı... Kahvaltı günün en uzun açlığı olan gece açlığını takip etmesi nedeniyle, biten enerjinin tekrar alınabilmesi için en önemli öğündür. Kahvaltısını iyi yapmayan çocukların ara öğünde bir şeyler tüketmeleri dengeli beslenme açısından çok daha fazla önem kazanmaktadır. 3 ana öğün dışında tüketilecek ara öğünler, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak için kaçınılmazdır. Çocukların kahvaltı ve ara öğün yapması kadar, bu öğünlerde yediği besinlerin içeriği de çok önemlidir. Bu öğünlerde kan şekerini hızlı yükselten ve sonra düşüren, diş çürümesine de sebep olabilecek şekerli gıdalar yerine süt, yumurta gibi yavaş emilen, besleyici değeri daha fazla olan ve büyüme döneminde ihtiyacın arttığı proteinli gıdaları almak gerekir. Bunun için süt ile kek veya bisküvi ile meyve suyu veya kraker ile ayran çocuğa seçenek olarak sunulabilir. Zorlamayın, örnek olun... Küçük çocukların sağlıklı beslenmesi ileride oluşabilecek şişmanlık, kalp hastalıkları, kanser ve diğer kronik hastalık risklerini azaltmada yardımcı olur. Küçük çocuklar için kalsiyum, protein, A vitamini ve demir en önemli ihtiyaçlardır. Her besin için çocuklara farklı seçenekler bulunabilir. Sütü reddeden çocuğunuza peynir veya yoğurt verebilirsiniz. Çocuğunuza ancak rehberlik yapabilir ve örnek olabilirsiniz. Ancak onun zorla yemesini sağlayamazsınız. Zorlayıcı davranışlar, yeme sorununu büyütür. Oyun çağındaki çocukların ve okula yeni başlayanların porsiyonları yetişkin porsiyonunun 1/3’ü kadar olmalıdır. Bazı yayınlar ise, her yaş için 1 yemek kaşığını ölçü olarak önerir. Yani, 4 yaşındaki çocuk için 4 yemek kaşığı sebze veya 5 yaş için 5 yemek kaşığı sebze 1 öğün için yeterlidir. 4-6 yaş okul öncesi dönem için bir günlük örnek beslenme menüsü Sabah peynir 1 bardak süt ile yarım muz veya 4 kaşık tahıl gevreği ile süt veya 1 dilim ekmek ile Ara 1 küçük meyveli yoğurt veya taze sıkılmış meyve suyu Öğle 2 köfte kadar et veya tavuk 3 yemek kaşığı patates püresi veya bulgur pilavı 1 dilim ekmek Sebze veya salata Ara Meyve ile süt veya meyve ile yoğurt veya yarım tost veya tahıl gevreği ile süt Akşam 1 dilim ekmek 1 kepçe çorba Etli sebze yemeği 3 kaşık yoğurt Ara Meyve ile süt Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr 0-1 Yaş Çocuk Beslenmesi 21.03.2008 Bebeğin ilk 6 ay süresince anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir. Anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda devam mamalarına geçiş mutlaka uzman kontrolünde yapılmalıdır. 0-6. aylar arasında sadece anne sütü Bu dönemde bebeğin aylara göre büyümesi izlenerek anne sütü kullanılmalıdır. Anne bu dönemde beslenmesine mutlaka çok özen göstermelidir. Eğer çeşitli nedenlerle anne sütü yetmiyorsa veya annenin çeşitli sağlık sorunları varsa, mutlaka çocuk doktorunun veya beslenme uzmanının kontrolünde, bebeğin ayına uygun devam mamaları kullanılmalıdır. Geleneksel beslenme yöntemleri bebeğin gelişimini olumsuz etkileyeceği için bunlardan uzak durulmalıdır, bebeğe inek sütü verilmemelidir. 4-6. aylar arasında Anne sütü devam etmelidir. Meyve suyu (tercihen gaz yapmayan ve alerjen olmayan taze elma suyu iyi bir seçimdir), yoğurt ve sebze çorbası beslenme planına ilave edilebilir. Bu dönemde yeterli miktarda varsa, anne sütüne mutlaka devam edilmelidir. Ancak anne sütü yoksa veya yetersizse, devam mamaları kullanılabilir. Bunun yanı sıra, doktorunuzun veya beslenme uzmanınızın önerdiği ek gıdalar eklenebilir. Beslenme planına her yeni ilave edilecek ek gıda, birkaç gün ara ile eklenmeli ve bebek bu ek gıdalar azar azar verilerek beslenmelidir. Bebeğe çok miktarda çorba ve benzeri ek gıda vererek, onu yemeye zorlamak, bu ürüne karşı tepki duymasına sebep olacak ve bebek diğer ek besinlere de tepki gösterecektir. Bu nedenle, ek gıdalara geçişte annenin sabırlı olması ve bebeği zorlamaması gerekir. 7. ayda Anne sütü devam etmelidir. Yumurta sarısı (1/8 ölçüsünde başlanıp, gün aşırı verilerek artırılabilir.) Ekmek içi, pirinç, muhallebi (Muhallebi hazırlarken süt kullanılmamalı, süt yerine su ile hazırlanan muhallebiye, ocaktan indirip, ılıttıktan sonra devam maması ilave edilmelidir.) Meyve suyu Meyve püresi Yoğurt (ev yapımı, günlük) Et, tavuk eti, balık eti Bitkisel yağlar Sebze püresi veya sebze çorbası Pekmez (Meyve suyuna karıştırılabilir. Ancak, pekmez bebeğe kalsiyum içeren gıda yedirildikten en az bir saat kadar sonra verilmelidir.) Devam mamaları bebeğin beslenme planına eklenmelidir. 8-11. ayda Anne sütü devam etmelidir. İyi ezilmiş ev yemekleri (kıymalı yemekler ve sebze yemekleri) Tam yumurta veya pastörize peynir Tahıl-kuru baklagiller ezmeleri Pekmez (Meyve suyuna karıştırılabilir. Ancak, pekmez bebeğe kalsiyum içeren gıda yedirildikten en az bir saat kadar sonra verilmelidir.) Yoğurt Devam mamaları 12. ayda Anne sütü devam etmelidir. Bu aydan itibaren bebek artık aile sofrasına oturtulup, ailenin yediği yemeklerle tanıştırılmalıdır. Artık, dolma, köfte gibi yemekleri rahatlıkla yiyebilir. Emzirme döneminde aklınızda bulunsun! Vücudunuz 1 ml süt salınımı için yaklaşık 7 kalori harcar. Protein yeterli miktarda alınmalıdır. Özellikle balık haftada en az 2 kez tüketilmelidir. B12 vitamini süt verimliliği için önemlidir. En iyi kaynağı ise, yağsız kırmızı et ve yumurtadır. Kalsiyumun yeterli alınması, annenin kemik sağlığı için önemlidir. Kadınlardaki osteoporoz riski unutulmamalıdır. Folik asit gebelik döneminde olduğu kadar, emzirme döneminde de önemlidir. Yeşil yapraklı sebzeleri bol yemek gerekir. B vitamini tüketimi de yeterli olmalıdır. Bunun için tam buğday, bulgur ve kuru baklagiller tercih edilebilir. Magnezyum ve çinko her kadın için yaşamın her döneminde önemlidir. En iyi kaynaklarından biri ise fındık‘tır. D vitamini anne sütünde yeterli değildir. Bebeğe yapılan takviyeye rağmen, güneşli havalarda her gün 15-20 dakika açık havaya çıkarmak, bu vitaminin sentezi için faydalı olur. Kompostolar şekersiz hazırlanabilir. Bunun için meyvelerin doğal şekeri yeterlidir. Demir eksikliğiniz varsa, meyve sularına pekmez veya kuru üzüm ekleyebilirsiniz. Basit şeker tüketmeniz gerekli değildir. Tatlı yemek isterseniz, gaz yapmayacak şekilde sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz. Süt protein, karbonhidrat ve kalsiyum açısından ideal dengeye sahiptir ve emzirme döneminde süt tüketmeye özen göstermeniz gerekir. Gaz yaparsa, laktozsuz sütleri tercih edilebilirsiniz. Probiyotik ve prebiyotikler de kullanılabilir. Bilimselliği kanıtlanmasa da soğan, ısırgan otu çayı ve malt, süt salınımına genelde pozitif etki yapmaktadır. Uzm. Dyt. Dilara Koçak Uzman Diyetisyen www.dilarakocak.com.tr Gebelikte Beslenme 03.03.2008 Bu dönemde beslenmenizi özel planlamalısınız. Yeterli ve dengeli beslenerek, planlı hareket etmaeniz, fiziksel aktivitenizi uygun düzeyde tutmanız hem bebeğin gelişimine katkıda bulunur, hem de vücudunuzda oluşacak değişimlere kendinizi hazırlamış olursunuz. Gebelik döneminde 9-12 kg ağırlık kazanımı normaldir, ancak gebeliğe fazla kilo ile başladıysanız 7-8 kg ile gebeliği tamamlamak da mümkün olabilir. Eğer ikiz bebek bekliyorsanız ortalama 1722 kg ağırlık kazanımı normaldir. Yeterli ve dengeli beslenen hamile kadınlar, eğer bilinen risklerden de (sigara ve alkol tüketimi, ilaç kullanımı) kendilerini koruyorlarsa, gebelik süresince ve doğum sırasında çok daha az problemle karşılaşmakta ve sağlıklı bebekler dünyaya getirmektedirler. Bu nedenle hamilelikte beslenme çok büyük önem taşır. İlk 3 ay (I. Trimester) Gebeliğe fazla kilo ile başladıysanız, ilk 3 ay aldığınız kaloriyi çok fazla artırmaya gerek yoktur. İlk 3 ay kilo almamak sorun yaratmaz. Ancak ağırlık kaybına neden olabilecek davranışlarda bulunmak veya ağırlık kazanımını katı bir şekilde sınırlandırmak da gebelik dönemi için uygun bir davranış değildir. Uygun ağırlık kazanımı bebeğin doğum ağırlığını etkileyecektir. Eğer vücut ağırlığındaki artışı uygun olmayan şekilde sınırlandırırsanız, bebeğinizin düşük doğum ağırlığı ile doğmasına sebep olabilirsiniz. Bebeğin 2,8 kg’dan düşük ağırlıkta doğması, daha fazla ağırlıkta doğan bebeklere göre, hastalıklar açısından zayıf olmasına yol açmaktadır. İkinci üç ay (II. Trimester) İkinci 3 ayda artan ihtiyacı karşılayabilmek için hamile kadınların günlük 300 kalorilik ek enerji alması gerekir. Özellikle gebeliğin 20. haftasından sonra vücudun gereksinimleri artar. Bebeğin hızlı büyümeye başladığı ve iştahın arttığı bir dönemdir. Endişe etmeyin, vücudunuz yağ depolamaya başlamıştır. Annede oluşmaya başlayan yağ birikimleri özellikle emzirme döneminde artan enerji ihtiyacını karşılamak ve anne sütü salınımı için gerekli enerjiyi depolama açısından önemlidir ve metabolizmayı oluşan değişikliklere karşı korur. Üçüncü üç ay (III. Trimester) Kilonuz artmaya devam eder. Bu dönem, bebeğin en hızlı büyüdüğü dönemdir. Ayaklarda ve ellerde şişme, sık idrara gitme problemleri normaldir. Kabızlık şikayeti artabilir. Gebelikte bebeğin büyüme ve gelişmesinin, annenin aldığı besinlerin bebeğe plasenta ile taşınması sonucu olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bebek tüm enerji ve besin öğesi gereksinimlerini annenin depolarından karşılar. İyi beslenme, gebeliğin her dönemi için önemlidir. Mide ekşimeleri Gebelik sürecinde kadınların en çok şikayetçi olduğu durum “mide ekşimeleri”dir. Bunun nedeni, bebeğin sindirim organlarına baskıda bulunması olabilir. Mide ekşimesi ile ilgili rahatsızlıkları hafifletmek için • Yemeklerinizi azar azar ve sık sık tüketebilirsiniz (5- 6 öğün gibi). • Rahat elbiseler giyebilirsiniz. • Kafeinli içeceklerden uzak durabilirsiniz. • Yemek sonrası yürüyüş yaparak, mide öz suyunu bastırabilirsiniz. • Uyurken başınızı yüksek olacak şekilde yerleştirebilirsiniz. • Soslu, yağlı ve baharatlı besin tüketiminizi sınırlandırabilirsiniz.