türkiye`de insan ticareti mağduru tespit süreçlerinin
Transkript
türkiye`de insan ticareti mağduru tespit süreçlerinin
TÜRKİYE’DE İNSAN TİCARETİ MAĞDURU TESPİT SÜREÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Doç.Dr. Murat Sever Doç.Dr. Oğuzhan Ömer Demir Dr. Yavuz Kahya Ekim 2012 IOM Uluslararası Göç Örgütü İçindekiler Giriş........................................................................................................................ 5 Bölüm 1: Yöntem..................................................................................................11 Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci........................................17 İnsan Ticaretinin Yasal ve Sosyolojik Temelleri......................................................... 19 Mağdur Kimdir?.......................................................................................................... 22 İnsan Ticaretinde Mağduriyet Şekilleri...................................................................... 25 Zorla Çalıştırılma/Hizmet Ettirme/Kölelik ve Benzeri Uygulamalar..........................................26 Fuhşun İstismarı/Diğer Cinsel Amaçlı İstismar Türleri.............................................................27 Vücut Organlarının Alınması....................................................................................................29 Çocuk Mağdurlar......................................................................................................................31 İnsan Ticareti İle Mücadelede Mağdur Tespitinin Önemi......................................... 33 Mağdur Tespit Süreçlerinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular............................... 34 Türkiye’de Mağdur Tespit Süreci ve İlgili Yasal/İdari Düzenlemeler........................ 38 Bu çalışma, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye Ofisi eşgüdümünde, Sida tarafından finanse edilen “Türkiye’nin Göç Yönetimi Çabalarının Desteklenmesi” projesi kapsamında, Polis Akademisi Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından hazırlanmıştır. Türkiye’de İnsan Ticareti ile Mücadelede Yasal Düzenlemeler..................................................39 Türkiye’de İnsan Ticareti Konusunda Yapılan İdari Düzenlemeler............................................41 Birinci Eylem Planı.............................................................................................................. 44 Her hakkı mahfuzdur. Bu yayının hiç bir bölümü yayıncının önceden yazılı izni alınmaksızın kopyalanamaz, bir sistemde saklanamaz veya herhangi bir şekille veya yolla elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt veya başka şekilde aktarılamaz. İnsan Ticareti ile Mücadelede 74 Numaralı Genelge ve Rehberi............................................. 44 İkinci Eylem Planı............................................................................................................... 47 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi.................................................................................49 Adli ve İdari Süreçler................................................................................................... 51 Mağdurlarla İlk Karşılaşma......................................................................................... 55 Önleyici Hizmet Çalışmaları Esnasında İlk Karşılaşma..............................................................55 İhbar ve Şikâyetler Sonrası İlk Karşılaşma..................................................................................56 Projeli Çalışmalar Sonrası İlk Karşılaşma Üzerine Değerlendirmeler..........................................57 Tercüman Konusundaki Tespitler.............................................................................................58 Mağdurun Kim Olduğunun Tanımlanması............................................................... 60 Mağdurdan Kaynaklanan Tereddütler.......................................................................................60 Kanun Metinlerinden ve Uygulamadan Kaynaklanan Tereddütler............................................62 Mağdur Tespitinde Delillendirme Sorunu................................................................. 64 Olası Mağdurların Tutulduğu Kolluk Birimlerinin Fiziki Durumu......................... 65 İlk Görüşmeyi Yapan Görevlilerin Tutumu................................................................ 66 İfade Alma Süreci......................................................................................................... 67 İçindekiler 3 Avukat Tayini ve Avukatlarla İlişki............................................................................. 69 Kolluk Birimlerinin Olası Mağdurlara Yaklaşımı...................................................... 70 Mağduriyetin Kesinleştirilmesi................................................................................... 71 G Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler........77 Mağdur Tespit Süreçleri İçin SWOT Analizi.............................................................. 79 Sonuç ve Öneriler........................................................................................................ 84 Mağdurun Tanımlanması.........................................................................................................85 Mağdurların Korunmasına İlişkin Ulusal ve Yerel Üniteler Oluşturulması................................86 Mağdur Tespiti Kararının Çok Sektörlü Bir Komisyon Tarafından Verilmesi...........................87 Ulusal Yönlendirme Mekanizmasının Türk Vatandaşı Mağdurlar Bakımından Yeniden Oluşturulması.............................................................................................................88 Mağdur Koruma ve Destek Hizmeti Verecek Sivil Toplumun, Sosyal ve Tıbbi Hizmet Mekanizmalarının Genişletilmesi..............................................................................................88 Mağdur Tespit Sürecinde Yer Alan Kolluk Birimlerinin Fiziki, Teknik ve Personel Yönünden Kapasitelerinin Artırılması.......................................................................................90 İnsan Ticareti ile Operasyonel Mücadelenin Tek Çatı Altında Toplanması...............................92 Kaynakça..............................................................................................................93 Tablo, Grafik ve Şekiller Tablo Tablo 1: Alan Çalışmalarında Mülakat Yapılanların Dağılımı............................................. 15 Grafikler Grafik 1: BM Palermo İnsan Ticareti Protokolüne Taraf Olan Ülkelerin Yıllara Göre Sayıları.... 21 Grafik 2: Yıllara Göre Tespit Edilen İnsan Ticareti Mağdur Sayıları (2007-2012 yılları arası)..... 38 Şekiller Şekil 1: İnsan Ticaretini Tanımlayan Temel Unsurlar........................................................ 25 Şekil 2: Türkiye’nin Ulusal Yönlendirme Mekanizması...................................................... 43 Şekil 3: İnsan Ticaretinin (Potansiyel) Mağduru Yetişkin Yabancılarla ilgili Adli ve İdari Sürecin Takibi...................................................................................... 52 Şekil 4: İnsan Ticaretinin (Potansiyel) Mağduru Yetişkin Türk Vatandaşıyla ilgili Adli ve İdari Süreç Takibi......................................................................................... 53 Şekil 5: İnsan Ticareti Mağduru Çocuklarla ilgili Adli ve İdari Sürecin Takibi...................... 54 Şekil 6: Yabancı Mağdurlar İçin Tespit Süreçleri............................................................... 76 Şekil 7: Türk Mağdurlar İçin Tespit Süreçleri................................................................... 76 Şekil 8: Çocuk Mağdurlar İçin Tespit Süreçleri................................................................ 76 İçindekiler 4 GİRİŞ İnsan ticaretinin en çok zarar verdiği kişiler, bu suçun mağdurlarıdır. Zorla çalıştırmadan, köleliğe, kişilerin organlarının alınmasından zorla fuhuş yaptırmaya kadar farklı insan ticareti olaylarında kadın, erkek ya da çocuk on binlerce insan mağduriyet yaşamaktadır. Modern toplumun, medeni değerlerin ve teknoloji temelli eğitimin geçerli olduğu günümüz dünyasında, geçmiş yüzyılların değer yargılarını taşıyan modern görünümlü pek çok insan yaşam biçimlerini başkalarının hukukunu çiğneyerek, ezerek ve sömürerek elde etmektedir. Çağımızın utancı olan bu sorunla mücadele etmek ve faaliyetlerini önlemek kadar, mağduriyet yaşayan insanları korumak ve desteklemek devletlerin öncelikleri arasında yerini alması gereken bir sorumluluktur. Türkiye, son yıllarda her yıl milyonlarca yabancının ziyaret ettiği, çalışmak ve yerleşmek isteyen yabancıların göç ettiği ve yabacı şirketlerin yatırım yaptığı bir ülke haline gelmiştir. 1990’lı yılların başından itibaren eski Sovyet Bloku ülkelerinden gelen yüz binlerce yabancı Türkiye’de yerleşme olanaklarını araştırmış, pek çoğu kısa veya uzun süreli olarak ülkede kalmış, çeşitli işlerde çalışmış ve hatta bir kısmı vatandaşlık hakkı elde etmiştir. Gelişmiş bölgelerin çekme özelliği sadece yabancılar için geçerli değildir. Ülke içinde de yüz binlerce insan köyden-kente ya da kentten kente göç etmiş ve iş imkânları araştırmışlardır. Örneğin, 1980’li yılların başında Türkiye’de 19,6 milyon olan kent nüfusu, 2010 yılına gelindiğinde 56,2 milyon kişiye yükselmiş bulunmaktadır (Demir, 2012). Gerek ülke dışında, gerekse ülke içinde meydana gelen bu mobilitenin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik anlamda Türkiye’ye kattığı pek çok avantaj bulunmaktadır. Kültürel kaynaşma ve yakınlaşma, ekonomik yatırımlar ve istihdam alanı oluşması, turizm gelirleri, devletler arası ilişkilerin olumlu seyri, farklı toplumların bir arada bulunarak oluşturdukları zenginlik bu avantajlardan sadece birkaçıdır. Ancak bu hareketlilik aynı zamanda çok uluslu veya çok kültürlü toplumsal yapılar oluşmasına, oluşan bu heterojen yapı da sosyal kuralların ve normların çeşitli şekillerde erozyona uğramasına ve sosyal kontrol mekanizmalarının etkisini yitirmesine neden olabilmektedir. Çok çeşitli amaçlarla doğup büyüdüğü topraklardan ayrılarak başka yerlerde kendilerine yaşam alanları oluşturmak isteyen insanlar, yabancı oldukları büyük şehirlerde hayatlarını başkalarını istismar ederek kazanan suç gruplarının hedefleri haline gelmektedir. İnsan ticareti, bu istismar sarmalından menfaat elde eden irili-ufaklı gruplarca işlenen uluslararası ağır bir suç türüdür. Türkiye yabancılar açısından insan ticaretinde büyük ölçüde hedef ülke konumundadır. Çoğunlukla zorla fuhuş yaptırma, kısmen de zorla çalıştırma olaylarının görüldüğü Giriş 7 insan ticaretinde Türk vatandaşlarının da mağduriyet yaşadığı dikkat çekmektedir. Bu suçla mücadelede geliştirilen “Koruma, Önleme ve Kovuşturma” odaklı politika ve programların temeli, 2003 yılında ilki hazırlanan ve 2009 yılında genişletilen “İnsan Ticareti Ulusal Eylem Planlarına” dayanmaktadır. On yılı aşkın süredir aktif şekilde süren insan ticareti ile mücadele çalışmalarının odağında suçun mağdurları yer almıştır. Mağdurların tespiti, korunması, desteklenmesi, gönüllü ve güvenli geri dönüşleri bu süreçte önemli unsurlardır. Bununla birlikte, bir devlet politikası olarak ortaya konan insan ticareti ile mücadele çalışmalarına ayrılan kaynaklar, elde edilen kazanımlar, tespit edilen, korunan ve desteklenen mağdurlar, devlet kurumlarının ve sivil toplumun sürece katılımı ve tüm bu süreçlerin sonunda ortaya konan çalışmaların başarılı olup olmadığı üzerine henüz bir değerlendirme çalışması yapılmamıştır. 10 yılı aşkın bir süredir ortaya konan çabalardan nasıl dersler çıkarılması gerektiği; en güçlü ve zayıf yanların neler olduğu; sistemin açmazları, boşlukları veya eksikliklerinin var olup-olmadığı gibi konular bu zamana kadar sistematik olarak ortaya konmamıştır. Bu çalışma, insan ticareti ile mücadelede önemli saç ayaklarından birisi olan “insan ticareti mağdur tespit süreçlerini” değerlendirmektedir. Raporun hazırlanmasındaki amaç, bu süreçte rol alan kişi ve kurumların ne kadar başarılı ya da başarısız olduğunu ortaya koymak değildir. Rapor, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın yöntemi açıklanmış, çalışmanın nasıl gerçekleştiği, hangi veri kaynaklarından yararlanıldığı, bu verilerin nasıl derlendiği ve analiz edildiği özetlenmiştir. İkinci bölümde, insan ticareti mağdur tespit süreçlerinin nasıl olduğu veya olması gerektiği hakkında literatürde, ulusal ve uluslararası raporlarda yer alan bilgilere yer verilmiştir. Üçüncü bölüm, araştırma bulgularının sistematik olarak sunulduğu bölümdür. Mağdurla ilk karşılaşmadan, kolluk birimlerindeki işlemlere ve mahkeme aşamasına; sivil toplumun aldığı rolden, korunma ve geri gönderme işlemlerine kadar tespit süreçlerini etkileyen tüm evrelerin nasıl işlediği bu bölümde detaylandırılmıştır. Raporun son bölümü, süreç hakkında bir SWOT analizi yapılmış ve öneriler sunulmuştur. Bu çalışma, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye Misyonu eşgüdümünde, Sida tarafından finanse edilen “Türkiye’nin Göç Yönetimi Çabalarının Desteklenmesi” projesi kapsamında Polis Akademisi, Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından yürütülmüş olup, Türkiye’nin insan ticareti ile mücadelede mevcut kapasitenin güçlendirilmesine katkı sunmayı amaçlamıştır. Bu çalışmanın, kişi ya da kurumları bağlayıcı bir belge niteliği bulunmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, uygulayıcılara, karar vericilere ve politika yapıcılara insan ticareti ile mücadelede ışık tutabilecek ve yön verebilecek bir çalışma olup, beklentimiz, ortaya konan tespit ve önerilerin uygulamaya katkı sağlayabilmesidir. Raporun temel amaçları; • Mağdur tespit sürecinden sorumlu olan kurumları ve görevlerini belirlemek, • Mücadelede oldukça hassas bir aşama olan tespit boyutunun yasal ve idari gerekçelerini ortaya koymak, • Bu idari ve yasal altyapının uygulanma kapasitesini tespit etmek, • Mağdurların tespitinde kolluk kuvvetlerinin görev ve yetkilerini belirlemek, • Kurumlar arasında işbirliğinin nasıl işlediğini tespit etmek, • Uygulamanın en başarılı örneklerini belirlemek, • Sistemin varsa boşluklarını, işlemeyen yanlarını ya da zorluklarını ortaya koymak, • İnsan ticareti mağdur tespit sürecinin daha başarılı işleyebilmesi adına öneriler geliştirebilmektir. Giriş 8 Giriş 9 BÖLÜM 1: YÖNTEM Bu araştırma, insan ticareti mağdur tespit sürecini analiz eden bir “süreç değerlendirme” çalışmasıdır. Kamu politikasında süreç değerlendirmesi, sürecin başlangıcından sonuna kadar ki her uygulamanın ve bu uygulamalarda doğrudan ya da dolaylı rolü olan her aktörün etkisinin analiz edilmesini kapsamaktadır. Süreç değerlendirmesi, politikalar ile bu politikaların etkileri arasında var olan sistematik ilişkiyi açıklamak, uygulamadaki yansımalarını ve işleyişi tanımlamak için yapılır. Uygulamada elde edilen başarılara ve/ veya yaşanan farklılıklara hangi faktörlerin etki ettiği ortaya konulur (Schmid, 1996). Literatürde “süreç model” (process model) olarak anılan bu analiz tekniği, sürecin aşamalı olarak değerlendirilmesi için kullanılmaktadır. Sürecin değerlendirilmesindeki temel amaç, süreci en ince ayrıntısına kadar tanımlamak, karar verme mekanizmasını nitelikli bilgiyle beslemek (Demirci ve Çevik, 2008) ve var olan sorunların tespiti ve çözümüne yönelik yeni kararlar alınmasına destek sağlamaktır. Süreç değerlendirmesinin ilk aşaması, bir yönetimin yapmayı tercih ettiği uygulamanın (Dye, 1987) ortaya çıkardığı sorunun tespit edilmesi ve/veya bir başka ihtiyacın belirlenmesidir. Sonraki aşama, sorunun çözümü ya da ihtiyacın karşılanabilmesi için gerekli her durumun formüle edilmesidir. Bu aşamaları, kanunlaştırma, uygulama ve son olarak da hedeflenen amaca ne kadar ulaşıldığını ölçme şeklindeki bir dizi aşama takip etmektedir. Yukarıda sayılı beş farklı aşamaya odaklanan süreç değerlendirme modelinde her aşama detaylı olarak ele alınır ve kamu politikalarının daha kolay anlaşılması sağlanır (Lasswell, 1956). Özetle süreç modeli; sorun veya ihtiyacın fark edilmesi, konuyla ilgili aktörlerin alternatif çözüm önerilerini üretmesi, bu öneriler içerisinden en uygun olanının tespit edilerek kanunlaştırılması, sonra uygulamaya dönük aksiyon oluşturulması ve bu uygulamaların hedefine ulaşıp ulaşmadığının ölçülmesi olarak tanımlanabilir (Sabatier, 1999). Bu tür süreç değerlendirme çalışmaları, karar vericilere nitelikli bilgi sağlamanın yanında sistematik süreç alternatifleri sunmaktadır (Akgül ve Kaptı, 2010). Süreç modelinin en güçlü yanı, kamu politikasının aşamalarında yer alan resmi ve sivil kurum/kuruluşların etki alanlarını en ince ayrıntısına varıncaya kadar tanımlamasıdır. En zayıf tarafı ise her aşama sonrası, çevresel faktörler ile siyasetin etki alanının hesaplanamamasıdır (Demirci ve Çevik, 2008). İnsan ticareti suçu arkasında pek çok mağdur bırakan bir sınıraşan suç türüdür. Bu suçla mücadele eden ve suçu önleme üzerine kararlar veren otoritenin aynı zamanda bu suçtan zarar görmüş mağdurları koruması ve rehabilitasyon çalışmalarıyla onun tekrar normal hayata kavuşmasına öncülük etmesi beklenir. Bu nedenle adli süreç devam ederken bu kişilerin mağduriyetlerinin devam etmemesi adına bir takım idari tedbirler alınması ve bu yönde hizmetlerin sunulması gerekmektedir. Bu değerlendirme çalışmasında öncelikle, mağdur tespit süreci ile ilgili ulusal ve uluslararası dokümanlar, belgeler ve yasal mevzuat taranmıştır. Mağdurlara hukuki ve idari olarak tanınan haklar, mağdur tespit sürecinin işleyişi, bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususlar ve geçmiş yıllarda tespit edilen mağdurlar ile ilgili veriler incelenmiştir. Bölüm 1: Yöntem 13 Bu aşamaların değerlendirmesini yapabilmek amacıyla, her bir aşama hakkında bir değerlendirme formu hazırlanmıştır. Formda yer alan sorular, mağdurun kolluk operasyonları öncesi, operasyon sırası ve sonrasında nasıl tespit edildiğini, adli makamların rolünü, sivil görevlilerin ve sivil toplumun katkısı veya rolünü, mağdurların ya da başka bilgi sahibi kişilerin olası rollerini anlamaya yönelik olarak şekillendirilmiştir. İnsan ticareti mağduru tespiti ile ilgili olarak uygulamacı birimlerin çalışma yöntemlerini, usullerini, yaşadıkları zorlukları ve en iyi uygulamaları, sorunları ve beklentilerini tespit edebilmek amacıyla 6 ili kapsayan alan çalışmaları yapılmıştır. Bu amaçla insan ticareti vakalarının sıklıkla görüldüğü Antalya, İstanbul, Trabzon, Rize, Artvin ve Ankara illerinde mağdur tespit sürecinde aktif rolleri olan resmi/sivil kurum ve kuruluşlarda çalışan görevli ve gönüllülerle yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş ve gözlemlerde bulunulmuştur. Bu çalışmalarda insan ticareti ile mücadele eden, koruma ve önleme çalışmalarına aktif olarak katılan bilgi sahibi kişiler belirlenmiştir. Antalya ilindeki çalışma sırasında Emniyet Müdürlüğünün Asayiş, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) ve Yabancılar Şube Müdürlüklerinde görevli uzman personel ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ardından bu ilde bulunan istasyon tipi sığınma evini işleten ve insan ticaretiyle mücadele çalışmalarına destek vermekte olan Aile Danışmanları Derneği’nin başkanı ve üyeleriyle bir odak grup toplantısı yapılmıştır. İkinci alan çalışması İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Bu ilde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Çocuk Şube Müdürlüğü ve Yabancılar Şube Müdürlüğü Kumkapı Misafirhanesi personeli ile görüşmeler yapılmıştır. Bu merkezde gözlemler yapılmış ve notlar alınmıştır. Daha sonra IOM İstanbul Bürosu yetkilileri ve İstanbul sığınma evini işleten ve çalışmalara destek veren İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nın (İKGV) görevlileri ile mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Üçüncü aşamada Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, KOM, Asayiş ve Yabancılar Şube müdürlüklerinde görüşmeler yapılmış; bu suçla mücadelede yer alan bir Cumhuriyet Savcısı ile de mülakat yapılmıştır. Rize ilinde de sırasıyla, Rize Emniyet Müdürlüğü Asayiş, KOM ve Yabancılar Şube Müdürlüklerinde görüşmeler yapılmıştır. Artvin ili Hopa İlçe Emniyet Müdürlüğünde ise KOM Şubesi ve Grubu çalışanları ile mülakatlar yapılmıştır. Hopa ilçesinde Sarp Sınır Kapısına gidilmiş, kapı yetkilisi ile görüşme yapılmış, kapıda gözlemlerde bulunulmuş, ayrıca Sarp Sınır Kapısının Gürcistan tarafında gözlemler yapılmıştır. Bu sırada, Türkiye’den sınırdışı edilen yabancılardan, olası insan ticareti mağdurlarını belirlemek amacıyla kurulan bir masada görevli IOM yetkilisi ile de görüşme yapılmıştır. Ankara ilindeki görüşmelerde öncelikle Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş, KOM ve Yabancılar Şubelerinde görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca bu suçla mücadelede yer alan bir cumhuriyet savcısı ile yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiştir. Ankara’da sığınma evini Bölüm 1: Yöntem 14 işleten bir sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle de mülakat yapılmıştır. Son olarak, çalışma sırasında anlaşılmayan ya da boşlukta kalan bazı konuların detaylandırılmasını sağlamak için Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgili dairelerinde görev yapan personelin fikir ve görüşlerine başvurulmuştur. Tüm çalışmalar sonucunda, insan ticareti mağdurlarının tespitinde doğrudan veya dolaylı olarak rol alan toplam 49 ilgiliyle yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir (Tablo 1). Tablo 1: Alan Çalışmalarında Mülakat Yapılanların Dağılımı Emniyet Asayiş Emniyet KOM Emniyet Yabancılar Emniyet Çocuk Şube STK Uluslararası Kuruluş (IOM) Cumhuriyet Savcısı TOPLAM Antalya İstanbul Trabzon Rize Artvin Ankara 1 3 3 3 2 3 2 1 1 2 2 2 3 3 3 1 - 2 - 2 - - - - 3 2 - - - 1 - 2 - - - - - - 1 - - 1 9 13 8 6 4 9 Görüşme yapılması planlanan kişilere önceden telefon aracılığı ile ulaşılmış ve kendilerinin en uygun günü ve zaman dilimi tespit edilerek randevu alınmıştır. Görüşmelerin süresi, en az 30 dakika ile en fazla 4 saat arasında değişmektedir. Görüşmelerde görüşülenin rahatlığı açısından ses kaydı alınmamış, not tutulmuş ve notlar çalışmalar sırasında dijital hale getirilmiştir. Karşılıklı sohbet tarzında geçen görüşmelerde, görüşülenlerin insan ticareti mağdurlarının tespiti ile ilgili tüm bildiklerini istekli bir şekilde paylaştıkları görülmüştür. Mülakatlarda toplanan veriler öncelikle sistematik bir analize tabi tutulmuş ve bu çalışmanın üçüncü bölümünde belirlenen alt başlıklar halinde tasnif edilmiştir. Devamında, elde edilen bulgular SWOT analizi olarak tabir edilen, ilk defa Albert Humphrey tarafından 1960’lı yıllarda ortaya atılan, özellikle proje, yönetim ve süreç uygulamalarında başvurulan bir yönteme tabi tutulmuştur. Özetle bu yöntem herhangi bir uygulamanın dört aşamalı olarak değerlendirilmesini öngörmektedir. Bu aşamalar, güçlü yönlerin tespiti (Strengths- S), zayıf yönlerin veya sınırlılıkların tespiti (WeaknessesW), fırsatların neler olabileceği (Opportunities- O) ve muhtemel tehditlerin tespitinden (Threats- T) oluşmaktadır. Bölüm 1: Yöntem 15 BÖLÜM 2: İNSAN TİCARETİ MAĞDURLARININ TESPİT SÜRECİ İNSAN TİCARETİNİN YASAL VE SOSYOLOJİK TEMELLERİ Dünya tarihi, sömürülen ve köleleştirilen insanların hayat hikâyeleri ile doludur. İnsanların ten rengi, cinsiyeti, yaşı ve muhtaç durumda olmalarından kaynaklanan düşkünlükleri, onlardan istifade etmek isteyenlerin de var olduğu insanlık dışı bir çarkın oluşumuna yol açmıştır. Özellikle sanayileşme, kentleşme ve küreselleşme süreçleri, yaşanan mağduriyetleri daha bir görünür hale getirmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2005 yılında yaptığı tahmine göre, dünya üzerinde insan ticaretine maruz kalan 12,3 milyon mağdur varken bu sayı 2012 yılında 20,9 milyon olarak tahmin edilmektedir. Bu rakamın % 55’nin zorla çalıştırılan genç kız ve kadınlardan oluştuğu ve ayrıca onların da % 98’inin cinsel istismar mağduru oldukları ve zorla fuhuş amaçlı kullanıldıkları ya da çalıştırıldıkları belirtilmektedir. Ayrıca cinsel amaçlı istismar şeklinin geçmiş yıllara kıyasla oldukça artış gösterdiği ve diğer mağduriyet alanlarından daha fazla öne çıktığı değerlendirilmektedir (ILO, 2012). ABD İnsan Ticareti raporlarında mağduriyetlere ilişkin daha somut verilere yer verilmektedir. 2008 yılında toplam 30,961 insan ticareti mağduru tespit edilmişken, bu rakam 2012 yılında 41,120’ye çıkmıştır (USDOS, 2012). İnsan ticareti kavramıyla ifade edilmek istenen, bireyin zorla çalıştırılması, hizmet etmeye zorlanması, fuhuş amaçlı istismarı, özgürlükleri kısıtlanarak sömürülmesi veya organ ve dokularından istifade edilmesidir. Borçlandırma, kölelik ve benzeri uygulamalar zorla evlendirme, çocukların asker olarak kullanılması, çocuk kaçırma, dadılık yaptırma gibi çok geniş bir yelpazede insan ticareti suçu işlenmektedir (Hughes, 2000). Günümüzde insan ticareti kavramı, birbirinden farklı istismar şekillerini ve mağduriyetleri kapsayacak şekilde kullanıldığından salt “tipik” insan ticareti olayından bahsetmekte mümkün değildir (ICMPD, 2006). Bunun için tehdit, baskı, şiddet ve kandırma gibi birçok yöntemler kullanılmaktadır. Ulusal ve uluslararası çok yönlü problemleri beraberinde getiren insan ticareti suçu, mağdur ettiği bireyleri maddi (fiziki ve ekonomik) ve manevi (psikolojik) zararlara uğrattığı için bir insanlık suçu olarak görülmektedir. İnsan ticareti suçu, hayatın pek çok alanını tehdit etmektedir. Hansen (2000) bu tehditlere yönelik verilen tepkilerin iki farklı açıdan değerlendirildiğini belirtmektedir. Bunlardan ilki, bireyi ve toplumu ön plana alan yaklaşımdır. Bu yaklaşımda sosyal hizmetlere, insan haklarına, güvenli göç politikalarına, işçilerin koruma altına alınmasına ve fuhuş sektöründe çalışan kadınların durumlarına odaklanıldığı görülmektedir. İkincisi, insan ticareti suçunu devlet güvenliğine yönelik tehdit olarak algılamaktadır. Giderek yaygınlaşan insan ticareti suçu, bir insanlık ayıbı olduğu kadar ulusal ve uluslararası güvenliği de tehdit eder haldedir. Bu anlamda yapılan çalışmalarda ise insan Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 19 ticareti suçu; sınır güvenliği, göç kontrol politikaları ve uluslararası işbirliğine duyulan ihtiyaçlar yönüyle tartışılmaktadır. Bu tehdit, özellikle ülkelerin sınır kontrollerinde ve dolayısıyla iç güvenliğinde kendisini göstermektedir. Bu nedenle insan ticaretinin başlangıç noktaları olarak yasadışı göç ve nedenleri gösterilmektedir. Bu yaklaşımın ortaya koyduğu gerçek, insan ticaretinin toplum hayatını oldukça olumsuz yönde etkilediğidir. Bu yüzden sınıraşan boyutlarda devam eden bu insanlık suçuyla mücadele, ulusal ve uluslararası platformlarda sağlanan işbirliğine bağlı sürdürülmelidir. İnsan ticareti daha çok organize olmuş suç örgütlerinin yeni eğilimler gösterdikleri fuhuş sektöründe kendisini göstermektedir (Jahic ve Finckenauer, 2005:26). Fuhuş yaptırmak amacıyla kaçırılan, zorla alıkoyulan ya da kandırılarak cinsel istismara maruz kalan kadınlar, insan ticaretinin en sık görülen mağdurlarıdırlar. Genellikle bu mağdurlar, daha iyi bir hayat vaadiyle kandırılarak ya da çaresizliklerinden yararlanılarak istismar edilmektedir. Bu istismarın yaygınlığı sebebiyle insan ticareti daha çok cinsel içerikli suç anlamında algılanmakta ve kullanılmaktadır. Ancak bu durum, erkeklerin de mağdur olabileceği gerçeğinin göz ardı edilmesini gerektirmez. Çünkü insan tacirleri, ister yetişkin ister çocuk olsun kadınlar kadar erkekleri de hedefine koymaktadır (ICMPD, 2006:15). Uluslararası ölçekte insan ticaretiyle mücadele için atılan ilk adım, 1904 ve 1910 yıllarında beyaz kadın ticaretini önlemek amacıyla bir araya gelen Avrupa ülkelerinin imzaladıkları işbirliği sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler ile zorla ya da kandırılarak fuhuş amaçlı kadınların satılmasına engel olunmaya çalışılmıştır (Özer, 2012). Sonraları 1921 ve 1933 yıllarında Milletler Cemiyetinin kadın ve çocuk ticareti üzerine yapmış olduğu sözleşmeler ile 1949 yılında Birleşmiş Milletlerin (BM) insan ticaretinin ve cinsel sömürünün yasaklanmasına dair sözleşmeleri, konuya uluslararası ilgiyi arttıran öncü çalışmalar olarak dikkatleri çekmektedir (Lobasz, 2009:324). Grafik 1: BM Palermo İnsan Ticareti Protokolüne Taraf Olan Ülkelerin Yıllara Göre Sayıları 160 140 120 116 111 100 151 76 60 44 40 20 0 4 2001 20 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 İnsan Ticareti Protokolü’ne 14 Ağustos 2012 tarihi itibariyle imza atan 117 ülke bulunmaktadır. İmzası olmayan 34 ülke de protokole taraf olduğunu belirtmiş ve toplam 151 ülke taraf olmuştur. Ayrıca protokole imza atan ancak onay sürecini hala tamamlayamayan 10 ülke de insan ticareti ile ilgili uygulamalarını bu protokole dayandırmaktadır (UN, 2012). Grafik 1’de Palermo Protokolüne taraf olan ülkelerin yıllara göre artış sayıları sunulmaktadır. 2000 yılında imzaya açılan BM Sınıraşan Organize Suçlarla Mücadele Sözleşmesi (SASMUS)’ni tamamlayıcı İnsan Ticareti Protokolü bu çabaların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. BM Palermo Protokolü olarak bilinen bu protokolle insan ticaretinin, özellikle kadın ve çocuk ticaretinin önlenmesi, durdurulması ve cezalandırılması için kavramsal çalışmalar yapılmış ve ülkeler arası bir konsensüs oluşturmak amacıyla üye ülkelerin imzasına açılmıştır. İnsan ticareti suçuna ve mağdurlarına ilişkin uluslararası farkındalığın oluşmasında Protokolün önemli katkısı bulunmaktadır (Demir ve Küçükuysal, 2011). 20 135 143 95 80 Ancak bu yıllardan sonra uzunca bir süre uluslararası dikkatlerden uzaklaşan insan ticareti ile mücadele çalışmaları, 2000’li yıllara gelindiğinde uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları konusunda çalışmalar yapan aktivistlerin ve değişik feminist grupların da gayretleri ile gündemin ilk sıralarına taşınmıştır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 124 142 Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 21 MAĞDUR KİMDİR? Haksızlığa uğramış her insan mağdurdur. Bu haksızlık, suç olan eylemlerle bireyin menfaatlerinin kesilmesi, fiziki ve/veya psikolojik durumunun olumsuz etkilenmesi ile ortaya çıkmaktadır. Mağdur biliminde (viktimoloji) suçun mağduru ile ilgili çok farklı yaklaşımlar ve tartışmalar bulunmaktadır. Alman ekolünün öncülerinden olan Hentig (1948), fail ve mağdur arasındaki ilişkiler üzerine çalışmalar yapmış ve suçun mağdurunun suçun işlenmesinde aktif rolünün de bulunabileceğine vurgu yapmıştır. Schneider (1982) ise bireyler kadar, devletlerin, herhangi bir topluluğun veya uluslararası bir kuruluşun da mağdur edilebileceğinden söz etmektedir. Mağdurun tespit edilmesinde suçun nasıl tanımlandığının da büyük önemi bulunmaktadır. Suç mağduru olan kişilerle ilgili uluslararası belgelerde farklı tanımlar yapıldığı görülmektedir. BM’nin 29 Kasım 1985 tarihinde kabul ettiği Suçtan ve Yetki İstismarından Mağdur Olanlara Adalet Sağlanmasına Dair Temel Prensipler Bildirisinde “Suçtan ve Yetki İstismarından” mağdur olma yönüyle iki farklı mağdur tanımı yapılmıştır. Bunlardan suçun mağduru ile ilgili olanı, Bildirinin 1. Maddesinde “üye devletlerin yetki istismarını suç olarak yasaklayan kanunları gibi yürürlükte bulunan ceza kanunlarının eylem veya ihmal yoluyla ihlal edilmesi nedeniyle, bireysel veya toplu olarak, fiziksel veya psişik biçimde, yaralanma dâhil olmak üzere manevi acılar çeken, ekonomik kayba uğrayan veya temel hakları esaslı bir biçimde zayıflayan ve bu suretle zarar gören kimseye mağdur denir” şeklindedir. Ayrıca 2. madde, mağdur olmanın kapsadığı alana işaret ederek suçun failleri tespit edilmemiş veya yakalanmamış ya da mahkeme safahatı sonuçlanmamış olsa dahi bir kimsenin birinci maddede tanımlanan duruma göre mağdur olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir. “Mağdur” teriminin kişinin ailesini, bakmakla yükümlü olduğu kişileri ve zor durumdayken kendisine yardımcı olduğu gerekçesiyle zarar görenleri de kapsayabileceği ifade edilmektedir. Yetki istismarı nedeniyle mağdur edilme durumuna göre ikinci bir mağduriyet tanımı bildirinin 18. Maddesinde şu şekilde yapılmıştır: “Henüz üye devletlerin ulusal ceza yasalarını değilse bile, insan hakları ile ilgili uluslararası hukukta tanınmış normları ihlal eden eylem ve ihmaller nedeniyle, bireysel veya toplu bir biçimde, fiziksel veya ruhsal olarak yaralanması dahil olmak üzere, manevi acılar çeken, ekonomik kayba uğrayan veya temel hakları esaslı biçimde zayıflayan ve bu suretle zarar gören kimselere mağdur denir.” Devamındaki maddede ise devletlerin, yetki istismarından kaynaklanan fiilleri yasaklaması ve ayrıca mağdurların iç hukukta haklarını arayabilecekleri bir mekanizmanın tesisi için gerekli düzenlemeleri yapması yönünde bir hüküm getirilmiştir. Avrupa Birliği Konseyi’nin 15.03.2001 tarihli Çerçeve kararına göre ise mağdur; “üye devletlerin ceza hukukunu ihlal eden icrai ya da ihmali bir eylemden doğrudan Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 22 fiziksel, ruhsal veya manevi zarar gören veya ekonomik kayıp yaşayan gerçek kişi” olarak tanımlanmaktadır. BM Protokolünde insan ticareti suçunun mağduru, “eyleme, araca ve amaca göre açıkça belirtilen tanıma göre suça maruz kalan ve bu şekilde onuru, hak ve hürriyeti kısıtlanan kimsedir.” Protokole göre, insan ticareti şu şekilde tanımlanmaktadır (Madde-3): “(a) ‘İnsan ticareti’, kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkası üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rızasını kazanmak için o kişiye veya başkalarına kazanç veya çıkar sağlama yoluyla kişilerin istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması anlamına gelir. İstismar terimi, asgari olarak, başkalarının fuhşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarın başka biçimlerini, zorla çalıştırmayı veya hizmet ettirmeyi, esareti veya esaret benzeri uygulamaları, kulluğu veya organların alınmasını içerecektir. (b) İnsan ticaretinin (a) bendinde belirtilen yöntemlerden herhangi biriyle yapılmış olması halinde, mağdurun bu istismara razı olup olmaması durumu değiştirmeyecektir. (c) Bu maddenin (a) bendinde öngörülen yöntemlerden herhangi birini içermese bile, çocuğun istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması “insan ticareti” olarak kabul edilecektir. (d) Onsekiz yaşının altındaki herkes “çocuk” kabul edilecektir.” Ayrıca bu protokolün ötesine geçip, suçla mücadeleyi daha da etkili kılmak ve insan ticareti mağdurlarının toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları temelinde korunmalarını sağlamak için Avrupa Konseyi tarafından “İnsan Ticaretine Karşı Avrupa Konseyi Sözleşmesi” hazırlanmıştır. BM Protokolü ile hemen hemen aynı tanımlamalara işaret eden bu sözleşme, tanımda geçen eylemleri suç olarak düzenlemeleri yönünde taraf devletlere sorumluluklar yüklemiştir (Madde-18). Türkiye, 19 Mart 2009 tarihinde bu sözleşmeyi imzalamış olup, halen onay beklemektedir. Avrupa Konseyi sözleşmesi, iç hukukta suç olarak tanımlanması gereken eylemleri şu şekilde ifade etmektedir (Madde-4): “(a) İnsan ticareti, tehdit veya kuvvet kullanmak veya diğer zorlayıcı tedbirlerle, kaçırmak suretiyle, hileyle, aldatmayla, nüfûzu kötüye kullanmayla, kişinin çaresizliğinden yararlanmayla veya başkası üzerinde denetim yetkisi olan Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 23 kişilerin rızasını kazanmak için o kişiye veya başkalarına kazanç veya çıkar sağlama yoluyla kişilerin istismar amaçlı tedarik edilmesi, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması anlamına gelir. İstismar, minimum düzeyde, fuhşun istismarı veya diğer cinsel istismar şekilleri, zorla çalıştırma veya hizmet ettirme, kölelik veya kölelik benzeri uygulamalar, iç hizmetlerde çalıştırma veya organların alınmasını içermelidir. Türkiye’nin İnsan Ticareti ile Mücadelede Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi Ulusal Eylem Planı’nda (2009:7) mağdur “insan ticaretine konu olan, kandırılmak suretiyle ikna edilen, zorlama uygulanan ve baskı sonucunda maddi ve manevi açıdan zarar gören ve diğer sosyal haklardan mahrum edilen kişiler” olarak tanımlanmıştır. İnsan ticareti suçunun mağduru, farklı istismar türleriyle karşılaşabilmektedir. Bu nedenle suçun kapsadığı alanı kavrayamamış ve uygulamalarına dönüştürememiş olan ülkeler, insan ticaretini dar anlamda yorumladıklarından birçok mağduru ihmal etmekte ve onların koruma tedbirlerinden yararlanmalarına yardımcı olamamaktadır Dolayısıyla bir işçinin ya da yasadışı göçmenin, kadın-erkek çocuk herkesin, insan ticaretinin mağduru olabileceği dikkatlerden kaçmamalıdır (USDOS, 2012). İNSAN TİCARETİNDE MAĞDURİYET ŞEKİLLERİ İnsan ticareti suçunda mağduriyet, savunmasız bireylerin zorla çalıştırılması, hizmet ettirilmesi, başkalarının fuhşunun istismar edilmesi, esaret ve benzeri uygulamalara tâbi kılınması ya da vücut organlarını vermesinin sağlanması gibi birçok insanlık dışı muameleyi içerir. Mağduriyetler, mağdur üzerinde tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulanarak ya da nüfuzu kötüye kullanarak, kandırarak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak ortaya çıkmaktadır. BM İnsan Ticareti protokolünde insan ticaretindeki mağduriyet tanımlanırken eylem, araç ve amaç olmak üzere üç temel saç ayağından bahsedilmektedir. İnsan ticareti mağduriyetinin daha iyi anlaşılabilmesi için Tablo-1’de yer alan süreçlerin hangi istismar şekilleriyle ortaya çıktığı bu bölümde detaylandırılmaktadır. Şekil 1: İnsan Ticaretini Tanımlayan Temel Unsurlar Araç (Nasıl Yapıldığı) Eylem (Ne Yapıldığı) •Magduru temin etmek •Bir yerden bir yere taşımak •Devretmek •Barındırmak •Teslim almak •Kuvvet kullanmak veya tehdit Amaç (Niçin Yapıldığı) •Zorlama / Baskı •Zorla çalıştırma / Hizmet ettirme / Kölelik ve benzeri uygulamalar •Kaçırma •Aldatma / Hile •Nüfuzu kötüye kullanma •Fuhuş istismarı / Diğer cinsel amaçlı istismar türleri •Kişinin çaresizliğinden yararlanma •Organların alınması •Kişinin rızasını almak için ücret vermek Kaynak: UNODC (2008)’den uyarlanmıştır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 24 Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 25 •Diğer istismar türleri Zorla Çalıştırılma / Hizmet Ettirme / Kölelik ve Benzeri Uygulamalar Tarihte köleliğe benzer özellikleri olan, “gönülsüz hizmet ettirme” ya da “emek sömürüsü” anlamında kullanılan bu mağduriyet tipi, Bales (1999)’in ifadesiyle günümüzde “yeni kölelik” olarak tanımlanmaktadır. Mağduriyet, hayatta kalmak için bireylerin işverene karşı her türlü teslimiyeti sonucunda oluşmaktadır. Birey, tamamen işverenin kontrolünde hareket etmektedir. Zorla çalıştırılan kişinin, temel yaşam koşulu için gerekli asgari ihtiyaçları karşılanmakta ancak çalışma şartlarına yönelik herhangi bir istekte bulunamamaktadır. Çünkü özgürlüğü kısıtlanmış bu insanların temel hakları hiçe sayılmakta örneğin pasaportları ellerinden alınarak, tehdit edilerek ya da çaresizliklerinden dolayı belirli işlerde çalıştırılarak sömürülmektedir. Daha çok illegal yollardan hedef ülkeye gelen ve yaşamını sürdürmek için yakalanmadan çalışmak durumunda kalan yasadışı göçmenlerin karşılaştığı bir mağduriyet şeklidir. Sever ve Arslan (2008: 106) zorla çalıştırmanın iki farklı şekilde ortaya çıktığını ve mağduriyetlere neden olduğunu belirtmektedir. Bunlardan ilki insanların ücret almaksızın çalıştırılması ve onlar üzerinden kazanç sağlanmasıdır. Kadın olsun erkek olsun her hangi bir karşılık almaksızın kişinin çalıştırılması ve emeğin karşılığı elde edilen kazancın sömürende kalmasıdır. İkincisi ise az bir ücret karşılığı kişinin çaresizliği, acziyeti ve kimsesizliğinden istifade ederek çalıştırılması sonucu meydana gelen mağduriyetlerdir. Ekmek fırınında barındırılan ve karın tokluğu karşılığında yük taşıtılan, getir-götür işleri yaptırılan bir yasadışı göçmenin durumu zorla çalıştırılmadan kaynaklanan mağduriyete örnek verilebilir. Bu kişi kendisini, işverenin her türlü işini yapma mecburiyetinde hissedecektir. Çünkü işverenin muamelelerine karşı müzakere etme şansı dahi bulunmayan göçmen, aksi bir durumda kendini sokakta bulabilecektir. Bu onun yakalanma riskini arttıran bir durumdur. Yerli olsun yabancı olsun herkes benzeri istismar şekilleriyle karşılaşabilir. Özetle bireyin içerisinde bulunduğu çaresizlikten istifade etmek suretiyle zorla, ağır şartlarda ve sosyal güvencesi olmayan işlerde çalıştırılması bu tür mağduriyetlerin oluşmasına yol açmaktadır. Zorla çalıştırma ve hizmet ettirmeden kaynaklanan mağduriyetler daha çok tarım, inşaat ve tekstil endüstrisi ya da turizm ve hizmet sektöründe restoranlarda gerçekleşmektedir. Vasıfsız işlerden olan kot taşlama veya hamallık da bunlar arasında sayılabilir. Her iki cinsten yetişkin ve çocuklar acımazsızca bu sektörlerde çalıştırılarak istismar edilmektedirler. Özellikle çocuklar, dilencilik yapmaya ya da sokaklarda işporta malları satmaya ve yankesicilik gibi kriminal faaliyetlerde bulunmaya zorlanmaktadır. Hatta insanların merhamet duygularını ve heyecanlarını arttırmak için bazen dilendirilen çocukların sakat bırakıldıkları da görülmektedir (ICMPD, 2006:24). Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 26 Zorla çalıştırılmadan kaynaklı mağduriyetlerin genel olarak siyasi karışıklıkların, iç savaşların, yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluğun yoğun olarak yaşandığı ülke insanlarının göç ederek yerleşmeye çalıştıkları hedef ülkelerde yaşandığı görülmektedir. Göç, insanları daha savunmasız ve çaresiz bırakabilmektedir. Yeni bir hayata tutunabilmenin çabası olarak bireyler çoğunlukla zorla çalıştırılmaya karşı koyamamakta, insanların bu çaresizliklerini bilenler, durumu fırsata çevirerek onların emek gücünden istifade etmeye çalışmaktadırlar. Mağduriyetin yaşandığı bu alanda özellikle yabancı uyruklu kadınların, ev işi hizmetlerinde ve daha çok cinsel istismar için zorla çalıştırıldıkları görülmektedir (USDOS, 2012). Mağdurların içinde bulundukları konumları, ilgili yerlere şikâyette bulunmalarını da engellemektedir. Ayrıca bulundukları ülkenin şikâyet mekanizmaları hakkında bilgi sahibi olmamaları ya da bu kurumlar hakkında yanlış bilgiye sahip olmaları, konumlarını kabullenmelerine yol açabilmektedir. Hatta örgütlü bir yapının elinde iseler tamamıyla sorunun içine hapsolmaları kaçınılmaz hale gelmektedir. Sonuç olarak mağdurların tespiti de oldukça zorlaşmaktadır. Köleliğin, zorla çalıştırmadan farklı olduğu, 1926 tarihli Kölelik Sözleşmesinde ifade edilmektedir. Kölelik zorla çalıştırmanın daha ileri safhasıdır ve zamanla zorla çalıştırılma kölelik benzeri uygulamalara dönüşebilmektedir. Kölelik ile ifade edilen, bir insanın sahip olduğu her şeyin hatta en temel insan haklarının kullanımının dahi bir başka kişi ya da otoritenin buyruğu altına tümüyle ya da kısmen alınmasıdır. Bu konuda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde (1948), “Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır” ifadesi geçmekte ve kölelik ve benzeri uygulamalar insan haklarına aykırı eylemler olarak tanımlanmaktadır. Köleliğin, Köle Ticaretinin ve Köleliğe Benzer Kurum ve Uygulamaların Kaldırılmasına İlişkin Ek Sözleşmede (1956) ise kölelik benzeri durumlardan söz edilmektedir. Borç esareti ve serflik bunlardandır. Fuhşun İstismarı/Diğer Cinsel Amaçlı İstismar Türleri Bu tür mağduriyetlerde sıklıkla kadınların cinsel amaçlı istismarıyla karşılaşılır. Baskı, tehdit, aldatma ve benzeri yöntemlerle bir kadının çıkar elde etmek maksadıyla cinsel amaçla kullanılması, satılması veya pazarlanması insan ticareti suçunu oluşturur. Bu tür mağduriyetlere neden olan tacirler, birbirinden farklı yöntemler kullanmaktadır. Doğrudan baskı, tehdit vb. yöntemler kullanıldığı kadar kadın mağdurun değer verdikleri üzerinden de dolaylı olarak baskı kurulabilmektedir. Örneğin, fuhuş yapmaya zorlanan bir yabancı uyruklu kadın mağdura, içinde bulunduğu durumun ailesine bildirileceği, varsa görüntülerinin verileceği ya da yakınlarına zarar gelebileceği gibi tehditler yapılarak dolaylı yollardan baskı unsuru oluşturulmaktadır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 27 Doğrudan baskı yönteminde ise mağdurlar borçlandırılarak cinsel amaçlı sömürüye tabi tutulmaktadır. Kadın mağdurların, barınma, yeme-içme, ulaşım, giyinme gibi her türlü temel ihtiyaçları, onları istismar edenler tarafından yüksek oranlarda fiyatlandırılarak borçlanmaları sağlanmaktadır. Borçlarını ödedikten sonra serbest kalabilecekleri belirtilmesine rağmen bu kısır döngü onların fuhuş sektöründen çıkmalarına imkân tanımamaktadır. Yasadışı yollarla bir ülkede bulunan yabancı kadınlar daha fazla istismara maruz kalmaktadır. Mağdurlar turist vizesi alınarak hedef ülkeye getirilmekte veya sahte belgelerle hedef ülkeye girişleri sağlanmaktadır. Güvenlik güçleri tarafından yakalandığında sınırdışı edileceğini bildiklerinden dolayı tacirlerine itiraz edememekte veya ilgili mekanizmalara şikâyette bulunamamaktadır. BM Palermo Protokolü ve TCK 80. maddeye göre bireyin bu şekilde bir psikolojik baskıya maruz kalması mağdur olması için yeterli bir kriterdir. Mağdurun bu istismara razı olup olmaması durumu değiştirmeyecektir. Zamana ve şartlara uygun olarak yöntemlerini sürekli değiştiren tacirler, fuhuş yaptırmak amacıyla temin etmeye çalıştıkları kadınları, gazetelere verdikleri iş ilanlarıyla buldukları görülmektedir. Özellikle yurtdışında dadılık, garsonluk gibi çok beceri gerektirmeyen iş fırsatları hakkında ilanlar kendi ülke basınında verilmekte ayrıca gençlere daha dolgun ücretler ödeneceği duyurusu yapılmaktadır (Levchenko, 1999: 10). Bazen aynı ilanlar güzellik yarışmaları için verilmekte ve birçok kadın bu şekilde kandırılarak yurt dışında fuhuş amacıyla çalıştırılmakta ve mağdur edilmektedir. Genellikle bu tür mağduriyetlerin yaşanmasında tedarikçilik gibi başat rolleri, mağdurların yakın çevrelerinden birileri üstlenmektedir (Demir, 2011). Cinsel amaçlı sömürüden kaynaklanan mağduriyetlerin oluşmasında aynı emek sömürüsünde olduğu gibi göç veren ülkelerdeki ekonomik, siyasi ve sosyal olumsuzluklar itici faktörleri oluşturmaktadır. Özellikle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan ülkelerde meydana gelen ekonomik kriz, bu ülke insanlarının göç etme eğilimlerini arttırmış ve ekonomisi kendi ülkelerinden daha iyi olan bölge ülkelerine doğru göç etmelerine yol açmıştır. Fuhuş amaçlı insan ticaretinde tacirlerin hedef kitlesi genel olarak yurtdışında yaşamayı amaçlayan ve bunun için olası fırsatları değerlendirebilecek genç kız ve kadınlardır. Evlendirme vaadiyle kandırma bu alanda kullanılan yöntemlerdendir. Sözde evlendirme ajansları, internet aracılığı ile kaynak ve hedef ülke arasında ilişkileri kurarak sipariş aldıkları kişilere fotoğraflarını temin ettikleri kadınları pazarlamaktadırlar (Hughes, 1996). Bu mağduriyet alanı, birkaç şekilde gerçekleşebilmektedir. Kimi durumlarda nikâh işlemleri hemen yapılmakta, bazen de ileri bir tarihte evlenmek üzere söz Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 28 verilmektedir. Ancak bir süre sonra kandırılan ve batağın içine çekilen mağdur kadın değişik baskı ve tehditlerle ya pornografik yayınlar için kullanılmakta ya da fuhuş sektöründe pazarlanmaktadır. İnsan ticareti denildiğinde ilk akla gelen fuhuş amaçlı yaşatılan mağduriyetlerdir. İnsan tacirleri küresel gelişmeleri yerinde takip ederek sosyal, siyasi ve ekonomik bakımdan zor durumda olan ülkelerdeki kadınları hedeflerine almakta ve onları kolaylıkla istismar edebilmektedirler. Burada öncelikle üzerinde durulması gereken konu; bir şekilde kandırılarak yabancı ülke topraklarına yasal veya yasadışı yollarla getirilen kadınların, bu ülkede öncelikle yasadışı göçmen ve dolayısıyla güvenlik tehdidi olarak görülmesidir. Bazı hedef ülkeler, yasadışı göçmen olup da cinsel istismara uğramış olan mağdurlara insan ticaretinin öznesi olmaktan çok, ülkeden bir an önce sınırdışı edilmesi gereken göçmenler olarak görmekte ve uygulamalarını bu yönde şekillendirmektedirler. Fuhuş sektörünün talep boyutu ile ilgili olarak sorunun nedenleri ile yeterince mücadele edildiğini söyleyebilmek oldukça zordur. Mücadele stratejilerinin daha çok fuhuş yapanlar üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir (Özerdoğan vd., 2012). Toplumda yaşanan siyasi, sosyal ve ekonomik değişimler, cinselliği alınıp satılır bir meta haline getirmiştir. İnsan ticareti gibi ciddi suçlarla sosyal düzensizlik arasında anlamlı bir ilişki bulunduğunu belirten Karakuş ve McGarrell (2012:3) ise fuhuş ve benzeri sosyal düzensizlik unsurlarının toplumsal bütünleşme ve dayanışmayı azalttığını vurgulamışlardır. Bu çözülmeyle birlikte suça yatkın bireylerin de suç işleme fırsatlarında artış görülmektedir. Bu anlamda sosyal düzensizlikten beslenen tacirler, fuhuş sektöründe sundukları yasadışı hizmetlerde talebe önem vermekte ve bu durum Türkiye’deki kadın ticaretinin başlıca nedeni olarak görülmektedir. Vücut Organlarının Alınması Bireyin zorla, kaçırılarak, kandırılarak ya da çaresizliklerinden yararlanılarak vücut organlarının veya dokularının üzerinden yürütülen ticaret de bu alanda yaşanan mağduriyetlerdendir. Gelişmiş ülkelerde organ ve doku bağışına olan ihtiyacın gönüllü donörlerden karşılanamaması bu alanda da bir rantın oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle sosyal, siyasi ve ekonomik sorunlar altında ezilen geri kalmış ülke insanları, insan ticaretinin bu türünün mağdurları olabilmektedir. BM İnsan Ticareti Protokolü, “organların alınması” amacıyla gerçekleşen ticareti, bir insan ticareti suçu olarak tanımlamıştır. Tacirlerin veya başka bir otoritenin organı için donöre ödeme yapması, bu ticaretin adını değiştirmez. Çünkü verici organını verdiği andan itibaren eksik ve yoksun bir kişidir. İnsan ticaretine konu olan çok farklı organ Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 29 ticareti türünden bahsedilebilir. Özellikle böbrek ticareti, organ ticareti türleri arasında en fazla karşılaşılanıdır. Çaresiz ve kandırılan insanların organlarını satması için zorlanması, tehdit edilmesi veya zorla kaçırılmaları bu insan ticaretinde kullanılan yöntemlerdir. Bazen ekonomik sorunları nedeniyle bir böbreğini satmaya razı olan mağdurlarla karşılaşılabileceği gibi yasadışı yollarla hedef ülkelere götürme vaadiyle kandırılan ve organları alınan mağdurlarla da uygulamalarda karşılaşılmaktadır. Hatta bu tür söylemlerle ameliyat edilen mağdurların yaralı halleri dolayısıyla fiziki çaresizliğinden de istifade edilerek herhangi bir ücret ödemeksizin kandırıldıkları ve organlarının gasp edildiği görülmektedir (Pearson, 2004: 5). Yoksulluk nedeniyle organ ve dokusunu satmak isteyen bazı mağdurlar, organı karşılığında alacağı ücretten değil ayrıca hijyenik olmayan ortamlarda gerçekleştirilen cerrahi müdahaleler neticesinde sağlığından da olabilmektedir. Organ ticareti çok daha gizli ve örtülü ilişkiler ağı içerisinde yürüdüğünden insan ticaretinin bu türünün boyutuyla ilgili güvenilir bir istatistik bulunmamaktadır (Pearson, 2004). Ancak konuyla ilgili sayılı örneklerde her bir organ satışından elde edilen kazancın yüz binlerce dolarla ifade edildiği bilinmektedir. Bir organın satılması ile elde edilen kazanç, çoğu işçinin yıllarca emek vererek kanacağı miktardan fazladır. Bu nedenle organ ticareti mağdurları, özellikle muhtaç oldukları anlarda tacirlerin ağına düşerek organlarından vazgeçebilmektedirler. İnsan ticareti mağdurları arasında az sayıda da olsa organları için kaçırılan, satılan ya da öldürülen çocukların varlığından söz etmektedir. Bu işi sektöre dönüştüren tacirler, sokaklardan çocukları/yetişkinleri kaçırarak organ ticareti yapan suç örgütlerine satmaktadırlar. Latin Amerika, Doğu Avrupa ve Afrika’dan organları için kaçırılan, kandırılan ve öldürülen organ ticareti mağdurları ile ilgili vakalar oldukça fazladır (Pearson, 2004: 9). Organ ve doku ticaretinin tıbbi bir operasyonla vücuttan alınan ve aslında tıbbi atık olarak çöpe gönderilen organ, doku ve parçalar üzerinden de gerçekleştirildiği iddia edilmektedir. Bu parçaların kozmetik, ilaç gibi farklı alanlarda değerlendirilebildiğini belirten Dickenson (2009), insanın ölüsünün dirisinden çok daha fazla para ettiğini öne sürmüştür. Bu sektörden para kazanan organ tacirlerinin varlığı ve bu suçla mücadelenin zorluğu, fakir ve ihtiyaç sahibi insanların çaresizliği ile kaçırılan, satılan ya da öldürülen insanlardan alınan organların satışından elde edilen kazançla ilişkilidir. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 30 Çocuk Mağdurlar İnsan ticaretinde yaşanılan mağduriyetler farklı alanlarda gerçekleşmektedir. Cinsel istismar, zorla çalıştırma, kölelik ve benzeri uygulamalar ile organ satışının yanı sıra daha spesifik olarak; çocuk askerler ve çocuk ticareti de bu kapsamda değerlendirilmektedir. Çocuk Askerler: Günümüzde terör ve savaşların yaygınlığı, bu ortamlarda çocukların istismar edilmelerinin yolunu açmıştır. Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Çocuk Askerlerin Kullanımını Durdurma Koalisyonu (2001), 18 yaşın altında olan ve herhangi bir devletin düzenli/düzensiz silahlı kuvvetlerine veya silahlanmış siyasi örgütlerine üye olanların çocuk askerler olarak tanımlanması gerektiğini belirtmektedir. Buna neden olanlar, devletin silahlı güçleri olabileceği gibi terörist gruplar da olabilmektedir. Çocuklar bu çatışmaların ortasında bazen savaşçı olarak kullanılmakta, bazen de emek ve cinsel istismara maruz bırakılmaktadır. Çocuklar, özellikle terör örgütleri tarafından eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla kaçırılabilmekte ve militan olarak çatışmalarda ön saflara itilmektedirler. Çocuk askerlerin istismarının üç şekilde olabileceğini belirten Polat ve Güldoğan (2010:105), ilk olarak çocukların silahlı kuvvetler veya illegal gruplarca hamal, aşçı, casus, haberci, gözcü ve cinsel köle olarak dolaylı kullanımından bahsetmektedir. Genç kızlar zorla evlendirilerek ya da erkek savaşçılarla ilişkiye zorlanarak ikinci kez insan ticaretinin mağduru olabilmektedir. İkinci olarak, propaganda amaçlı ya da canlı kalkan olarak kullanılan çocuk askerler de bulunmaktadır. Üçüncü olarak, çocukların doğrudan sıcak çatışmalarda kullanılmasından söz edilmektedir. Türkiye’de çocuk askerler kavramı, çoğunlukla PKK/KCK terör örgütü ile birlikte anılmaktadır (Roth ve Sever, 2007: 906). Çocuk Askerler Küresel Raporuna (Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, 2008) göre, PKK/KCK terör örgütünün 1994 yılından itibaren 3000 çocuğu çatışma içerisine soktuğu belirtilmektedir. Bu askerlerin onda birinin kız çocuklarından oluştuğunu belirten rapor göre PKK/KCK terör örgütü, istismar etmek amacıyla çocukları kaçırmaya devam etmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporuna göre, dünyanın farklı bölgelerinde devam eden otuzun üzerinde çatışmada, yaklaşık 120.000 çocuğun asker olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir (Aktaran Seyhan, 2012: 104) Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 31 Çocuk Ticareti: Uluslararası evlat edinmeye aracılık yapmayı, çocukların cinsel istismarını, dilendirilmesini ve zorla çalıştırılmasını kapsayan farklı bir mağduriyet alanıdır. Yetişkinlerin karşılaştığı mağduriyet alanlarının tümü ve aynısı bu kez çocuklar için söz konusudur. Özellikle ailesi olmayan yetiştirme yurtlarındaki çocuklar, bu ticaretin mağduru olmaktadır. Bunun yanında, çocuklarını internet üzerinden satışa çıkaran ailelere rastlamak da mümkündür (Sever ve Arslan, 2008). Ayrıca çocuk pornografisi için istismar edilen çocukların internet sitelerinden pazarlandıkları bilinmektedir. Çocuklar erken evlendirilerek, çalıştırılarak, dilendirilerek, cinsel istismara maruz kalarak evden, okuldan ve toplumdan koparılmaktadır. UNICEF’e (2005) göre her yıl yaklaşık 1,2 milyon çocuk pazarlanmaktadır. Çocukların cinsel sömürü maksadıyla ticareti ile mücadelede Türkiye’nin hukuki boyutta hazırlıklı olduğu görülmekte ve yetişkinlere kıyasla uygulamada kurumlararası koordinasyonda etkin bir işbölümüne sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu suç türünün önlenemeyecek boyutlara ulaşmadığı da söylenebilir. Bununla birlikte Türkiye’de çocuk ticaretinin en sık karşılaşıldığı yer, turizm ve iş hayatının merkezi olan İstanbul’dur (Yabaş, 2008: 65). İstanbul ve Diyarbakır illerinde ECPAT International’in 2007 yılında yapmış olduğu bir çalışmada, cinsel olarak en sık sömürüye uğrayanların 12-18 yaş grubundaki kız çocuklarının olduğu belirtilmektedir. Ayrıca çocukların karşılaştığı cinsel sömürünün iki farklı şekilde ortaya çıktığı öne sürülmektedir. Bunlardan ilki, aranan özellikteki çocuğun aracılara bildirilerek temin edilmesi ve adrese yönlendirilmesidir. İkincisi ise istismarda bulunmak amacıyla talepte bulunanın tacirlerin belirlediği bir yere giderek istediği çocuğu bu ortamda seçmesidir. IOM Ankara Ofisinin Türkiye’de tespit edilen ve kendi ülkesine güvenli geri dönüşü sağlanan mağdurlara ilişkin istatistiklerine göre, 823 mağdurdan sadece 33’ünün çocuk mağdurlardan oluşmaktadır. 2012 yılında güvenli geri dönüşü sağlanan mağdurlarının çok büyük bir kısmı cinsel sömürü konusu olmuştur. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 32 İNSAN TİCARETİ İLE MÜCADELEDE MAĞDUR TESPİTİNİN ÖNEMİ Mağdur tespiti, istismarın sona erdirilmesi, etkilerinin aşamalı bir şekilde azaltılması ve faillerin tespit edilip cezalandırılması ile sonuçlanacak bir sürecin en kritik ve önemli aşamasıdır. Başarılı bir tespit, hem istismara maruz kalanların haklarını güvence altına alacak hem de tacirlerin cezalandırılmalarını sağlayacaktır. Mağdur tespiti anlık bir işlem değildir. Mağdur tespiti, dinamik, karmaşık, çok aktörlü ve uzun bir zaman dilimine yayılan bir tarama sürecidir. Bu süreç aynı zamanda çok kısa sürede tamamlamayı da gerektirmektedir. Mağdurun, sürecin başlangıcında belirlenememesi ve tespit konusunda geç kalınması, mağdur haklarının ihlal edilerek yeterli koruma sağlanamaması sonucunu doğurabilmektedir (OSCE, 2004). Başarılı bir tespit süreci işletilemez ve istismara maruz kalmış olmasına rağmen bir kimseye “mağdur” statüsü verilmez ya da bu konuda geç hareket edilir ise mağduriyetin sürekliliği kaçınılmaz olacaktır. Suç örgütlerinin baskı ve tehditleri altında özgür iradelerini beyan edemeyen kişiler, mağduriyetlerini saklamakta, bu nedenle devletlerin sunduğu koruma hizmetlerinden yararlanmamayı tercih edebilmektedirler. Diğer yandan, mağdur tespit sürecinde titiz ve duyarlı davranılmaması, mağdur olmayan kişilerin kendilerini mağdurmuş gibi göstermelerine ve haksız yere avantaj sağlamalarına da yol açabilmektedir. Yasadışı göçte hedef olan ülkelerin büyük bir çoğunluğu, insan ticareti mağdurlarıyla yasadışı göçmenleri birbirinden sağlıklı bir şekilde ayırt edememektedir. Mağdur tespit sürecinin sağlıklı işlemediği bu durumlarda insan ticareti suçuna maruz kalan bireyler, sınırdışı edilerek veya geri gönderme merkezlerinde bekletilerek yasadışı göçmenler gibi muamele görebilmektedirler. Yasadışı göç ve göçmen kaçakçılığında insanların karşılaştıkları sorunlar ile insan ticaretine maruz kalmış bir bireyin yaşadığı sendromlar birbirinden farklıdır. İnsan ticareti mağduru ile ilgili doğru tespit yapılamaz ise fiziksel ve ruhsal yönden birey yalnız bırakılmış ve bu kimseye ikincil bir mağduriyet yaşatılmış olmakta, birey sömürü zincirinden kurtarılamamaktadır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 33 MAĞDUR TESPİT SÜREÇLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR Daha önce belirtildiği gibi insan ticareti, Palermo Protokolü150’yi aşkın ülke tarafından imzalanmış ve devletlerin iç hukukuna girmiştir. Protokol, temel olarak insan ticaretine konu olan bireyin tespitini, kurtarılmasını, korunmasını, mağdurlara destek mekanizmalarının oluşturulmasını ve bunların standart hale getirilmesini ve ayrıca iç hukukun bu esaslara göre düzenlenerek yetki ve sorumlulukların belirlenmesini öngörmektedir. Her ne kadar ülkeler aynı tanımı esas alsalar dahi bu ülkelerde mağdurların tespitine yönelik uygulamalar ulusal kanunlara, ceza adalet sisteminin ve sosyal kurumların yapılanmasına göre farklılaşabilmektedir. Özellikle Avrupa Sözleşmesi, taraf devletlere ceza hukuku mevzuatını gözden geçirme ve sözleşmede sayılı eylemleri yaptırıma bağlama konusunda sorumluluklar getirmekte ve bu tür farklılıkların ortadan kaldırılmansa yardımcı olmaktadır. Devletlerin insan ticaretinde nasıl bir konumda oldukları da belirleyici bir unsurdur. Örneğin, çoğunlukla insan ticareti mağdurlarına kaynaklık teşkil eden ülkelerde mağdur destek mekanizmaları o kişilerin olası mağduriyetlerinin önüne geçmeye odaklanmış olup, önleme çalışmaları daha ön planda değerlendirilmektedir. Hedef ülkeler ise olası mağduriyetlerin önüne geçmenin yanında mağdur olanların bulunması ve korunmasını da içeren daha geniş kapsamlı programlar uygulamak durumundadırlar. Dolayısıyla, devletlerin insan ticareti mağdurlarına bakışı ve mağdur tespit süreçleri de birbirinden farklı olabilmektedir. Mağdur tespitinde dikkat edilmesi gereken konular ile ilgili olarak önceki çalışmalarda öne çıkarılan ve tavsiye edilen hususlara ilişkin Avrupa Konseyi (2008) üç temel konuyu öne çıkarmaktadır: • Mağdur tespiti konusunda yetkilendirilenlerin mümkün olduğunca hızlı hareket etmesi ve kişinin mağdur olup olmadığı konusunda net bulgulara ulaşması gerekmektedir. Bu, insan ticareti suçuna konu olan kişinin mağdur olarak muamele görmesini sağlayacaktır. • Mağdur olabileceği ihtimali olan her bir kişiye, tespit sürecinde insan ticareti mağduru olarak muamele edilmeli ve her türlü destek verilmelidir. Bu tavır, insan tacirleri ile ilgili tanıklık yapmaları konusunda onları cesaretlendirecektir. • Yetkili merciler mağdur tespit süreci tamamlanıncaya kadar yabancı mağduru ülkesine göndermemelidir. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 34 İnsan ticareti ile mücadelenin lokomotif kuruluşlarından olan IOM’e göre (2009), bir kişinin mağdur olarak tespiti yapılırken süreç içerisinde elde edilen bilgi ve dokümanların iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu bulgular bir kimseye mağdur statüsünün verilmesinde önemli ipuçları sağlayacaktır. Örneğin, insan ticareti suçuna konu olan bir kimsenin “zorlamak, kaçırmak, hile yapmak, aldatmak, nüfuzu kötüye kullanmak, kişinin çaresizliğinden yararlanmak” suretiyle istismar edilip edilmediğini tespit etmek için özellikle kişinin borçlu olup olmadığı, pasaportuna işverenince el konulup konulmadığı, izinsiz olarak hareket etme imkanının olup olmadığı ve kişinin kendisi ya da sevdiklerine yönelik bir şiddet uygulanacağından korkup korkmadığı gibi konuların aydınlatılması gerekmektedir. Mağdur statüsünün belirlenmesi için bireylerle yapılan mülakatlarda yaş, cinsiyet, uyruk, ikamet gibi demografik özellikler ile suiistimal belirtileri, beden dili, kişinin yaşam koşulları, çevresi ile olan ilişkileri de mutlaka birlikte değerlendirilmelidir. Ayrıca, mağdur tespit çalışmalarında bireyin utandırılmamasına, incitilmemesine dikkat edilmeli; güvenli ortamlarda, kişinin güvenini kazanarak görüşmeler yapılmalıdır. Rahat davranması sağlanmalı, mülakat iyi bir iletişim kanalı oluşturularak yapılmalıdır. Mülakat öncesinde kişi mutlaka insan ticareti ve bu suça maruz kalanların hakları ve faydalanabileceği imkanlarla ilgili bilgilendirilmelidir. Kesinlikle mülakat yapılan kişiye karşı önyargısız olunmalı ve sorular kişinin içinde bulunduğu hassas durum gözetilerek özenle seçilmeli ve alınan cevaplar dikkatle dinlenerek analiz edilmelidir. Kişinin isteği üzerine mülakata her an son verilebileceği belirtilmelidir. Ayrıca mülakatlarda, konuyu bilen sosyal hizmet uzmanları ya da psikologlar bulundurulmalı gerekirse tercüman sağlanmalıdır (IOM, 2009). Mağdur tespit sürecinde görevlendirilenlerin, potansiyel mağdurları saptarken kendilerine kolaylık sağlayacak bir listenin oluşturulması gerekmektedir. IOM ve Avusturya Federal İçişleri Bakanlığının birlikte yaptıkları bir çalışmada, insan ticareti mağdurunu tespit ile görevlendirilen kurumların işlemleri yerine getirirken dikkat etmelerini gereken bilgileri içeren bir liste hazırlamıştır. Bu listenin, istismar türüne ve meydana geldiği ülkenin durumuna uyarlanarak kullanılmasının üye ülkelere faydalı olacağı yönünde vurgular yapılmıştır. Bu listede, kandırma, zorlama, yasadışı ikamet, hassas durum, istismar düzeyinde yaşam-çalışma koşulları, tecrit ve diğerleri başlıkları altında sayılan belirtilerden bazıları aşağıda belirtilmiştir (Aronowitz, 2009: 75-78). Bu belirtilerin bir kaçının birlikte bulunması insan ticareti suçuna maruz kaldığı şüphesiyle karşılaşılan bir kimsenin gerçekten mağdur olma olasılığını artırmaktadır. (IOM, 2006, UNODC, 2012). Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 35 Kandırma: - Asılsız vaatlere kanarak hareket etmiştir (evlilik, eğitim veya iş bulma vaadi) Yasadışı İkamet: - Yetkili makamlara teslim edilmekle tehdit edilmektedir - Göçmen statüsünün ortaya çıkmasından korkmaktadır - Düzensiz göçmen statüsünde olduğunun bilincinde değildir - Sahte kimlik veya seyahat belgelerine sahiptir - Sahte ya da düzmece belgelere sahip olduğunun bilincinde değildir - Yabancı bir ülkede bulunduğunun ve belgelere ihtiyacı olduğunun bilincinde değildir İstismar Düzeyinde Yaşam/Çalışma Koşulları: - Hiçbir gelir elde edememekte ya da çok düşük bir gelir elde etmektedir - Kazandığı gelir eline geçmemektedir - Kötü veya belirli bir standardın altındaki koşullarda barınmaktadır - İşyerinde yaşamaktadır ya da barınmak için fahiş bir kira ödemektedir - Tıbbi bakım hizmetlerine erişim sağlayamamaktadır - (Sık sık) Çalışma ortamı, şehir veya ülke değiştirmektedir Zorlama: - Arzusu hilafına çalışmak zorunda olduğunu düşünmektedir - Çalışma ortamından ayrılamamaktadır - Hareketlerinin kontrol altında olduğuna işaret eden belirtiler sergilemektedir - Mevcut durumunu bırakamayacağını düşünmektedir - Korku ya da endişe belirtileri sergilemektedir - Şiddete ya da şiddet tehdidine maruz kalmıştır - Aile fertlerine veya sevdiklerine yönelik şiddete ya da şiddet tehdidine maruz kalmıştır - Pasaportu veya diğer seyahat belgeleri ya da kimlik belgeleri bir başkasının elinde olduğundan bunları ibraz edememektedir - Yabancı bir ülkede bulunduğunun ve belgelere ihtiyacı olduğunun bilincinde değildir - Doğrudan kendisine hitap edildiğinde başkalarının kendisi adına konuşmasına izin vermektedir - Başka bir kişi tarafından verilen talimatlar doğrultusunda hareket ettiği izlenimini uyandırmaktadır - Belirli koşullar altında çalışmaya zorlanmaktadır - Cezalandırılmak sureti ile disiplin altında tutulmaktadır - Uzun bir dönem boyunca uzun süreler çalışmaktadır - İzin günü kullanamamaktadır - Diğer insanlarla serbestçe iletişim kuramamaktadır - İnsan tacirinin ya da insan ticareti grubunun işaretini taşıyan bir dövmesi vardır - Borçlandırılarak çalışmak zorunda bırakıldığını düşünmektedir - Varış ülkesine ulaşım giderleri yardım ve yataklık yapan kişilerce karşılanmıştır, varış ülkesinde çalışmak ya da hizmet görmek suretiyle bu borçlarını ödemesi gerekmektedir - Büyü veya animizm korkusu ile zorlamaya tabi tutulmaktadır - Belirli işleri (fuhuş) yapabilmek ya da uzun süre çalışabilmek için uyuşturucu (ilaç) kullanmaya zorlanmaktadır Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 36 Hassas durum: - Yerel dile/kültüre yabancıdır - Ev ya da iş adresini bilmemektedir - Çalışma koşullarını iyileştirmek için pazarlık yapamamaktadır - Başkalarına bağımlı yaşamaktadır - Anlamadığı bir dilde bir sözleşme imzalamıştır - Kendisini istismar eden kişinin adını bilmemektedir (insan taciri sahte ad veya takma ad kullanıyor olabilir) - Zihinsel veya fiziksel bir engeli bulunmaktadır - Yetkili makamlara karşı güvensizlik duymaktadır Tecrit: - Sosyal etkileşimi yoktur ya da çok sınırlıdır - Ailesi ile veya içinde bulunduğu ortam dışındaki insanlar ile nadiren irtibat kurabilmektedir - İşçiler diğer insanlardan gizlenmektedir Diğerleri: - İnsanların istismar edilmesi amacıyla kullanılması ihtimali yüksek olan bir yerde bulunmuştur veya böyle bir yer ile bağlantı içindedir. - Hükümet yetkilileri veya diğer paydaşlar tarafından insan ticareti kaynağı olduğu tevsik edilen bir yerden gelmektedir. - Yetkili makamlara karşı güvensizlik duymaktadır - Mağdurlar ulaşım, yaptıkları iş vb. konularda birbirine benzer ya da basmakalıp yanıtlar vermektedir - Seyahat için yapılan ön ödeme ile seyahatin gerçek maliyeti arasında büyük bir fark vardır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 37 TÜRKİYE’DE MAĞDUR TESPİT SÜRECİ VE İLGİLİ YASAL / İDARİ DÜZENLEMELER Türkiye insan ticareti ile mücadele için uluslararası anlaşmalara taraf olarak kendi iç hukukunda gerekli düzenlemeleri yapmakta ve uygulamaya dönüştürebilme çabası içerisinde hareket etmektedir. Bu konuda gerçekleştirilmekte olan uluslararası işbirliği çalışmalarında da aktif rol almaktadır. Türkiye çok çeşitli nedenlerle insan ticareti konusunda hedef ülke haline gelmiştir. Türkiye’de en sık karşılaşılan insan ticareti türleri zorla fuhuş ve zorla çalıştırmadır (USDOS, 2012; KOM, 2012). Türkiye’de tespit edilen insan ticareti mağdurlarının profiline bakıldığında, özellikle son yıllarda Orta Asya ülkelerinden gelen ve sosyo-ekonomik düzeyleri oldukça düşük olan bireylerin bu suçun mağdur kitlesini oluşturduğu görülmektedir. Sovyet Rusya’nın yıkılışının ardından pek çok alanda sorun yaşayan bu ülkelerin insanları, kendileri için daha iyi bir yaşam koşulu oluşturmak amacıyla Türkiye’yi hedef seçmektedirler. 2004 yılından 2011 yılı sonuna kadar Türkiye’de insan ticareti suçuna maruz kalan toplam 1251 mağdur kurtarılmıştır. Genel olarak yıllara göre mağdur sayısında bir azalma eğilimi görülmektedir (Grafik-2). Grafik 2: Yıllara Göre Tespit Edilen İnsan Ticareti Mağdur Sayıları (2004-2012 yılları arası) 300 Türkiye’de İnsan Ticareti ile Mücadelede Yasal Düzenlemeler Türkiye, Palermo Protokolünü ilk imzalayan ve onaylayan ülkeler arasındadır. Protokol 13 Aralık 2000’de imzalanmış ve 25 Mart 2003 tarihinde onaylanmıştır. Türk Ceza Kanunu’na 2002 yılında giren insan ticareti suçu, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nun 80. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre insan ticareti şu şekilde tanımlanmış ve açıklanmıştır: “(1) (Değişik fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K. 3.md) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası verilir. (2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir. 250 200 Romanya uyruklu olduğu görülmektedir. Son beş yıl içerisinde uyruklar bazında önemli değişimler yaşanmıştır. Önceleri Moldova, Ukrayna ve Rusya Federasyonu vatandaşları insan ticareti mağduru tespit edilirken, son yıllarda insan ticareti mağdurlarının büyük çoğunluğunun Orta Asya ülkelerinden, özellikle Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Azerbaycan ülkelerinden geldikleri saptanmıştır. 256 239 (3) On sekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri ve ya sevk edilmeleri ve ya barındırılmaları hâllerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir. 246 150 148 100 120 50 (4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.” 102 58 82 0 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanlığı Türkiye’de karşılaşılan insan ticareti mağdurlarının genel olarak Moldova, Ukrayna, Rusya, Kırgızistan, Türkmenistan, Gürcistan, Ukrayna, Özbekistan Azerbaycan, Bulgaristan, Tunus, Sri Lanka, Endonezya, Afganistan, Belarus, Moğolistan ve Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 38 Kanun hükümlerinde açıkça insan ticaretini tanımlanmakta ve faillerine 8 yıldan 12 yıla kadar hapis, on bin güne kadar adli para cezası öngörmektedir. Ayrıca kanunda 2006 yılında yapılan düzenlemeyle insan ticaretinde en sık karşılaşılan zorla fuhuş yaptırma eylemi de eklenmiştir. Türkiye’de zorla çalıştırılarak istismar edilen kimselerle uygulamalarda sık karşılaşılmaktadır. Bu nedenle özellikle ev hizmetlerinde çalıştırılan ve bu şekilde istismar edilen yabancılara yönelik olarak da yasal düzenlemelere gidilmiştir. Yabancıların çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinlerinin esaslarını Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 39 belirlemek amacı ile 06 Mart 2003 yılında “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki Kanun” yürürlüğe girmiştir. Kanunda 2008, 2010 ve 2011 yıllarında eklemeler ve değişiklikler yapılarak bu alanda ihtiyaç görülen konularda hukuki düzenlenmelere gidilmiştir. Öncelikle izinlerin verilmesi, uzatılması konularında başvurular için kolaylıklar sağlanmış ve belirli süreler tayin edilmiştir. Çalışma izin belgesini alan yabancıların, bu belgeyi aldıkları tarihten itibaren en geç doksan gün içinde ülkeye giriş vizesi talebinde bulunmaları, ülkeye giriş yaptıkları tarihten itibaren en geç otuz gün içinde de İçişleri Bakanlığına ikamet tezkeresi almak için başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir (Madde 12). Yabancı işçi çalıştıranlar ve bağımsız çalışan yabancıların faaliyetlerini izinsiz sürdürmeleri durumunda, diğer ifadeyle kanunda belirtilen süre içerisinde yetkililere bildirmemeleri durumunda cezai hükümlere yer verilmiştir (Madde 21). Ayrıca yabancıların ve işverenlerin kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini denetleyen bir mekanizma geliştirilmiştir (Madde 20). Ayrıca 10 Ekim 2011 tarihinde Bakanlar Kurulunca 2011/2306 sayılı kararname çıkartılmıştır. Bu kararnameye göre kalış süresi (Madde 1); “(1) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki süre, vize muafiyet süresi veya vizede belirtilen kalış süresi yeterli ise yabancının Türkiye’den çıktığı gün itibarıyla önceki 180 gün zarfında 90 gün olarak uygulanır. (2) Yabancının Türkiye’deki vize muafiyeti süresi veya vizede belirtilen kalış süresi 90 günden az ise 90 güne tamamlanacak şekilde yurt içinden uzatılabilir.” Kanunda yapılan değişiklik ve Kararnamede uygulamaya yönelik getirilen düzenleme ile yabancının çıkış yaptıktan sonra tekrar ülkeye girip ülkede her defasında 90 gün kalabilmesinin yolu kapanmıştır. Yabancının Türkiye’den çıktığı gün itibariyle önceki 180 gün içerisinde en fazla 90 gün kalabilmesi mümkündür. Böylece daha önce birçok mağduriyetin yaşandığı bu alanlar yasayla düzenlenerek istismara kapalı hale getirilmiştir. Evlendirme yoluyla gerçekleşen mağduriyet alanlarına yönelik olarak olası suiistimallerin önüne geçmek amacıyla Vatandaşlık Kanunu’nda bir düzenlemeye gidilmiştir. 2003 yılında yapılan değişiklik ile evlenme ile edinilen otomatik vatandaşlık hakkı kaldırılmış ve belirli şartlara bağlanmıştır. Bu hükümler, 2009 yılında yenilenen 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. Maddesinde düzenlenmiştir. İnsan tacirleri önceki düzenlemeden istifade ederek ülkeye getirdikleri ve kendileri ile ilgili vatandaşlık statüsü kazandırdıkları kimseleri zorla fuhşa itebiliyorlar, vatandaşlık zırhı giydirdikleri kadınlar ise sınırdışı edilemediğinden dolayı sürekli bir istismar zinciri içinden çıkamıyorlardı. Yeni düzenlemeyle “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 40 eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir…” denmekte ve özel şartlar sıralanmaktadır. Bu şekilde evlendirme ajanslarının faaliyetlerine engel teşkil eden bir yasal düzenleme gerçekleştirilerek bu mağduriyet alanında yaşanan istismarla mücadelede önemli bir adım atılmıştır. Türkiye’de İnsan Ticareti Konusunda Yapılan İdari Düzenlemeler Mağdurlara yönelik destek mekanizmalarının oluşturulması konusunda Palermo Protokolünde bir kısmı zorlayıcı ve bağlayıcı olmayan açık hükümlere yer verilmiştir. Ancak insan ticareti mağdurunun “nasıl tespit edileceği” ile ilgili bir düzenleme yer almamaktadır. Bu konu, Türkiye’de de henüz kanunla düzenlenmiş değildir. İnsan ticareti ile mücadele konusunda ilgili ve yetkili tüm resmi/sivil kurum ve kuruluşların katılımının sağlandığı “İnsan Ticareti ile Mücadele Ulusal Görev Gücü (UGG)” 2002 yılının Ekim ayında oluşturulmuştur. Bu görev gücü, Dışişleri Bakanlığının koordinasyonunda ve on beş farklı resmi ve sivil kurum ve kuruluşun bir araya gelmesiyle kurulan bir platformdur. Bu kurum ve kuruluşlar şunlardır: • Dışişleri Bakanlığı ○○ Konsolosluk Genel Müdürlüğü (UGG Koordinatörü) • İçişleri Bakanlığı; ○○ AB ve Dışilişkiler Daire Başkanlığı, Mahalli İdareler ○○ Emniyet Genel Müdürlüğü ▪▪ Asayiş Daire Başkanlığı, ▪▪ Yabancılar, Hudut, İltica Dairesi Başkanlığı, ▪▪ Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı, ○○ Jandarma Genel Komutanlığı, KOM Daire Başkanlığı ○○ Sahil Güvenlik • Adalet Bakanlığı ○○ AB Genel Müdürlüğü, ○○ Uluslararası Hukuk ve Dışilişkiler Genel Müdürlüğü ○○ Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ○○ AB Koordinasyon Dairesi ○○ Çalışma Genel Müdürlüğü Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 41 • Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği (Gözlemci) Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 42 Kaynak: İnsan Ticareti Raporundan uyarlanmıştır (UGG, 2007: 20) • Polis • Jandarma çi leri Bakan • Resmi/Sivil Kurum ve Kurul lar • Ki iler • Medya • 157 Acil Yard m Ha • ternet vs. OPERASYON ADL SÜREC BA AMASI KAYET SUÇ ÖNLEME ÇALI MALARI DE ERLEND RME HBAR Şekil 2: Türkiye’nin Ulusal Yönlendirme Mekanizması UGG, insan ticareti mağdurlarına yapılacak işlemlerle ilgili olarak bir yönlendirme mekanizması geliştirmiştir. Bu sistem kısaca hangi kurumların hangi sorumlulukları üstleneceğini ve hangi aşamada ne gibi roller üstleneceklerini açıklığa kavuşturmaktadır (Şekil-2). MA DUR TESP Uluslararası kuruluşlardan IOM 2005, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği ise 2008 yılından itibaren görev gücünün toplantılarına gözlemci olarak katılmakta ve çalışmalara destek sağlamaktadır. Böylece insan ticareti ile ilgili olarak mağdurların tespiti, korunması ve ayrıca insan tacirleri ile mücadelede açısından aktif ve geniş katılımlı bir ortam sağlanmıştır. Bu oluşumla, ilgili politika ve uygulamalarda uluslararası standartların yakalanması, daha kapsamlı ve sonuç getirici eylem ve prosedürler geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci STKlar: IKGV-KDV-ADD • Uluslararası Göç Örgütü (IOM) (Gözlemci) Koruma dari Süreç • Aile Danışmanları Derneği / Antalya (ADD) Tarama ve Son Karar • Kadın Dayanışma Vakfı / Ankara (KDV) EGM-Yaban ar Hudut l a Dairesi • İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı / İstanbul (İKGV) S nma Evleri ve Rehabilitasyon Geri Dönü Kovu turma STK Mahkemeler EGM Jandarma Jandarma • Türkiye Barolar Birliği Soru turma • Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Cumhuriyet Sav ar • Yargıtay EGM Adli Süreç ○○ Temel Sağlık Hizmetleri Ön Tarama ○○ AB Koordinasyon Dairesi Güvenli ve Gönüllü Geri Dönü i leri Bakan IOM çi leri Bakan -EGM STKlar: IKGV-KDV-ADD • Sağlık Bakanlığı 43 Birinci Eylem Planı Ulusal Görev Gücü, 06 Mart 2003 yılında, insan ticaretindeki boşlukları tespit ederek mağdurlara ilişkin işlemlerin ve soruşturmaların uluslararası standartlara kavuşturulması amacıyla “İnsan Ticareti ile Mücadele Eylem Planı”nı yürürlüğe koymuştur. Bu eylem planında mağdurlara yönelik koruma tedbirlerine ve kurumlar arası görev dağılımlarının yer aldığı idari düzenlemelere yer verilmiştir. Eylem planında yer alan düzenlemeler kısaca şunlardır: • Mağdurlar için güvenli sığınma evlerinin kurulması, • Mağdurların tedavi ve bakımlarının karşılanması, • Mağdurların güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması, • Acil yardım ve ihbar hattının kurulması, • Türk Vatandaşlığı Kanununda değişiklik yapılması, • Kolluk kuvvetlerinin farkındalığını arttırmak ve eğitimlerin verilmesi, • Tanıklık yapacak mağdurların korunması, • Yabancıların çalışma izinlerinin tek bir birim tarafından verilmesi, • Mağdurların korunması ve desteklenmesi konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının teşvik edilmesi ve sayılarının arttırılması, • Mağdurlara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonundan yardım sağlanması, • Kamuoyunu bilinçlendirme kampanyalarının yürütülmesi, • Adli İstatistik Genel Müdürlüğünce ayrıntılı istatistik tutulması. UGG, 2006 ve 2007 yıllarında Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ile işbirliği yaparak “Türkiye İnsan Ticareti ile Mücadele Raporu”nu hazırlamıştır. İlk eylem planında yer alan düzenlemeler UGG tarafından değerlendirilmiş ve ilgili kurumların katılımı ve ortak hareketiyle uygulamaya konmuştur. İnsan Ticareti ile Mücadelede 74 Numaralı Genelge ve Rehberi İnsan ticareti suçuna maruz kalan mağdurların tespiti, korunması ve diğer psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinin mağdur hakları çerçevesinde uygulanması, suçun soruşturulması hakkında esasların yer aldığı hükümler ve ekinde bulunan “İnsan Ticareti ile Mücadele Rehberi”, İçişleri Bakanlığı’nın 2006 yılındaki 74 sayılı genelgesiyle ülkenin tüm resmi merkezi ve taşra birimlerine ulaştırılmıştır. Böylece, konu hakkında Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 44 tüm kamu görevlilerin farkındalığının arttırılması amaçlanmıştır. Bu genelgede insan ticaretinin ulusal ve uluslararası ölçekte ulaştığı boyutlar hakkında bilgiler verilerek konunun hassasiyeti ve önemi üzerinde durulmuştur. İnsan ticareti mağdurlarının tespiti ve tanımlanması konusunda genelgede şu hususlara dikkat çekilmektedir: • Türkiye’de en sık karşılaşılan insan ticareti tipi olan zorla fuhuş yaptırmanın muhtemel mağdurlarını tespit etmek amacıyla fuhuş olaylarına müdahale edilirken, yabancıların durumunun hassasiyetle değerlendirilmesi ve konunun muhtemel insan ticareti boyutunun araştırılması • Muhtemel insan ticareti mağdurunu tanımlama işlemlerinde, bireylerin suça yönelik şikâyetinin ya da şikâyette bulunmasına bakılmaksızın da olayla ilgili diğer kolluk çalışmalarından elde edilen belirtilerin de değerlendirmeye alınması • Türk Ceza Kanunu 80. maddesinde yer alan eylemlere maruz kalan on sekiz yaşını doldurmamış olan çocukların insan ticareti suçuna ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da insan ticareti mağduru olarak tespit edilmesi • İnsan ticareti ile doğrudan bağlantısı olmayan ve uluslararası standartlar kapsamında mağdur olması mümkün olmayan bazı yabancıların izinsiz çalışma ve fuhuş ya da benzeri işleri daha rahat ve yasal zeminde gerçekleştirmek için mağdur olduklarını ifade ettikleri, ikamet izni almaya çalıştıkları ve bu nedenle “insan ticareti mağduru” korumasını elde ederek bu sayede Türkiye’de sağlanmakta olan destek imkanlarından faydalanmaya çalıştıkları için mağdur tespit aşamasında bu konunun değerlendirilmesi • İnsan ticaretine maruz kaldığı tespit edilen yabancı uyruklu kişilere, kolluk birimleriyle suçun aydınlatılması için işbirliği yapmak isteyip istemeyeceğine yönelik kararını bir aylık düşünme süresi içerisinde değerlendirebileceği konusunun iletilmesi ve bu konuda belge düzenlenmesi (74 nolu Genelge, 2006). Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 2006 yılında hazırlanan İnsan Ticareti ile Mücadele Rehberi’nde (İTMR) yer alan “Mağdurun Tanımlanması”, “Detaylı İnceleme” ve “Mağdurlara Yaklaşım” başlıkları altında, mağdur tespit süreci ile ilgili yetkililerin dikkat etmesi gereken hususlara yönelik kılavuz bilgilere yer verilmektedir. Mağdurun tanımlanması başlığı altında; bir kimsenin, potansiyel insan ticareti mağduru olup olmadığı şüphesini kuvvetlendirecek ipuçlarından söz edilmektedir. Yaş, cinsiyet, uyruk gibi farklı değişkenler hakkında bilgiler sunularak uygulayıcıların karşılaştıkları vakalarda bu verilerle karşılaştırılması ve daha başarılı bir mağdur tespit işlemi yürütebilmeleri sağlanmaktadır. Ön değerlendirme ve tespitlerin yapılması sonrasında potansiyel mağdurlarla gerçekleştirilecek mülakatlarda, görevlilerin Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 45 özellikleri sayılmaktadır. Başarılı bir mağdur tespiti için görevlilerin konu hakkında iyi eğitim almış olmaları istenmektedir. Ayrıca bu görevlilerin aktif ve duyarlı dinlemesi, empati kurması, kültürleri tanıması ve kültürlere saygılı olması ve aldığı bilgileri yorumlayabilmesi istenmektedir. İyi bir gözlemci, sabırlı ve esnek olması görevliden beklenen davranışlar ve niteliklerdir. Ayrıca mülakatların gerçekleşeceği ortamın sakin olmasına ve potansiyel mağduru rahatsız edecek durumlardan uzak tutulmasına dikkat çekilmektedir. Mağdur tespitinde, kişinin insan ticareti mağduru olup olmadığını anlamak için bazı kritik soruların yöneltilmesi ve alınan cevapların detaylı incelenmesi gerektiği ise 8. Maddede belirtilmiştir. Mülakatta potansiyel mağdura sorulması gereken kritik sorular şunlardır (İTMR, 2006: 17-19): • Birey ve tacir arasındaki ilk temas nasıl sağlanmıştır? • Mağdur Türkiye’ye nasıl getirilmiştir? • Mağdura Türkiye’de nasıl bir iş sözü/umudu verilmiştir? • Seyahat masrafları kim tarafından karşılanmıştır? • Seyahat için gerekli belgelerin sahte olması söz konusu mudur? • Pasaportu şu anda kimdedir? • Mağdur Türkiye’de kim tarafından karşılanmıştır? • Mağdur Türkiye’ye gelmesinin ardından ne kadar süre sonra istismar süreci başlamıştır? • Mağdur fuhşa ya da çalışmaya nasıl zorlanmıştır? • Mağdur bu sürede para kazanmış mıdır? • Tacir ile mağdur arasında bir borç ilişkisi oluşmuş mudur? • Mağdurun çalışma şartları nasıldır? • Mağdurun hareketleri kısıtlanmakta mıdır? Bu sorulara verilecek cevaplar, kişinin mağdur olup olmadığının değerlendirilmesinde görevlilere yardımcı olmakta ve kılavuzluk yapmaktadır. Ancak yine de bazı durumlarda görüşmek istemeyen insan ticareti mağdurlarıyla da karşılaşılabilmektedir. Bu durumla ilgili getirilen öneri, bu gibi kimselerin sivil toplum kuruluşu çalışanlarıyla irtibatının sağlanmasıdır. Mağdur tespit sürecindeki son karar için STK’ların desteğine ihtiyaç duyulabileceği ve görüşmek istemeyen kişilerin rehabilitasyonları sırasında fikir değiştirerek tacirler hakkında detaylı bilgiler vermeyi kabul edebilecekleri belirtilmekte ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği tavsiye edilmektedir (İTMR, 2006: 19). Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 46 İnsan Ticareti ile Mücadele Rehberinde “Mağdura Yaklaşım” başlığı altında, mağdurun içinde bulunduğu psikolojik durumu hakkında bilgiler verilerek mülakatı yapacak personelin ön bilgi sahibi olması ve bu şekilde mağdur incitilmeden tespit sürecinin sonuçlandırılması beklenmektedir. Bu kimselere haklarının hatırlatılmasının ve güven içerisinde olduklarının hissettirilmesinin gerekliliğinden ve bunun nasıl gerçekleştirileceğinden söz edilmektedir. Ayrıca konuyla ilgili uzmanların hazırladığı mağdur tespit işlemlerinde başvurulacak on temel ilke sayılmış, mağdur tespitinde görevlendirilen ilgililere rehberlik yapılmıştır (İTMR, 2006: 21): • Mağdurun incitilmemesi, • Mağdurun içinde bulunduğu gerçek durumun bilinmesi ve risklerin değerlendirilmesi, • Mağdura rehberlik edilmesi, • Yeterli birikime sahip tercümanın ve soruşturma ekibinin seçimi, • Mağdurun kimliğinin korunması ve gizlilik, • Gerçekleştirilecek tüm işlemlerde mağdurun rızasının alınması, • Mağdurun kendi durumuyla ilgili değerlendirmelerin dinlenmesi ve saygı duyulması, • Mağdura tekrar travma yaşatılmaması, • Mağdurlara acil müdahale için hazır olunması, • Sonraki mağdurların korunması ve insan ticareti olaylarının ortaya çıkartılması için geliştirilecek stratejilerde kullanılmak üzere yeterli bilginin toplanması. İkinci Eylem Planı 18 Haziran 2009 tarihinde “İnsan Ticareti ile Mücadelede Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi Ulusal Eylem Planı” adıyla ikinci bir plan hazırlanmıştır. Bu eylem planı çerçevesinde insan ticareti ile mücadelede asgari standartların yakalanması, ilgili/ yetkili tüm devlet kurumlarının kapasitelerinin arttırılması ve sivil toplum kuruluşlarının aktif olarak mağdura sunulan psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinde yer edinmesinin sağlanmasına yönelik düzenlemelerin kısa, orta ve uzun vadede planlaması yapılmıştır. Eylem planında hedeflenen konular şunlardır: • İnsan ticareti mağdurlarına hukuki yardımın ve adalete erişimin sağlanması • İnsan ticareti mağdurlarına sağlık hizmeti ve psikolojik yardımın sağlanması • İnsan ticareti mağdurları ile ilgili tanımlama usullerinin/prosedürlerinin güçlendirilmesi Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 47 • Bütün insan ticareti mağduru kişilerin mağdur desteğine erişmelerinin sağlanması • Yeterli sayıda sığınma evi kurulması • Ulusal kurumların personeli için ve mağdurlar için dil konusunda desteğin sağlanması • Mağdura karşı davranışta sosyal cinsiyet eşitliğinin sağlanması • İnsan ticareti mağduru kişilerin yeniden mağduriyet yaşamalarının önüne geçilmesi • Yeniden geri dönüş ve topluma yeniden kazandırma programları yürütülmesi • Kişisel verilerin bütünlüğünün korunması • İnsan ticareti ile mücadele için kapsamlı bir kanun çerçevesinin oluşturulması • Suç analizi yapılması • Lojistik teçhizatın modern standartlara ulaştırılması • İnsan ticaretiyle mücadeleyi geliştirmek için kolluk kuvvetleri arasında ulusal bir ağ oluşturulması • İnsan ticareti alanında uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi Yukarıda belirtilen konular, insan ticareti karşıtı bir strateji geliştirmek ve sektörel eylem planlarıyla uygulamaya dönüştürmek amacıyla Türkiye-AB mali işbirliği programı çerçevesinde hazırlanmıştır. Farklı alanlara göre 7 alt bileşen olarak sınıflandırılan aktiviteler, İçişleri Bakanlığı koordinesinde ilgili diğer kurumların da katılımıyla uygulanmaktadır. Bölüm 2: İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreci 48 BÖLÜM 3: TÜRKİYE’DE İNSAN TİCARETİ MAĞDURLARININ TESPİT SÜREÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ADLİ VE İDARİ SÜREÇLER Türkiye’de insan ticareti mağduru tespitinde uygulanan prosedürler, “adli ve idari” olmak üzere iç içe geçmiş ancak birbirinden bağımsız yürüyen iki farklı süreçte devam etmektedir. Adli süreçte, kolluk birimleri Cumhuriyet savcısının talimatıyla hareket ederek suç soruşturması ile ilgili çalışmaları yürütmekte ve suçun kovuşturulması için konuyu delilleriyle birlikte mahkemeye sunmaktadır. Bu aşama, konu mahkeme aşamasına getirilene kadar insan ticareti suçunun delillerinin toplanması, bu suçu işleyen faillerin yakalanması, gerekli yazışmaların yapılması gibi işlemler; mahkemeye getirildiğinde ise müştekilerin dinlenmesi, sanığın savunma hakkını kullanması gibi ceza adalet sistemi içerisindeki diğer işlemleri içermektedir. Adli süreç uzun bir zaman diliminde gerçekleşmektedir. Mahkemenin vereceği kararlar bazen aylar veya yıllar sürebilmektedir. İdari süreçte yine kolluk birimleri aktif rol üstlenmekle birlikte, gerekli hallerde ulusal/ uluslararası kurum ve kuruluşların (IOM, KDV, İKGV, ADD) kolluk birimlerine desteği, onlarla işbirliği ve ortak hareketi söz konusudur. Potansiyel insan ticareti mağdurunu tanımlamak ve tespitini en hızlı şekilde yaparak koruma altına almak, uluslararası standartlarda kendisine tanınan haklara erişimini sağlamak, mağdur yabancı ve ülkesine dönmeyi tercih ediyorsa, ülkesine güvenli bir şekilde geri dönüşünü sağlamak idari süreç içindeki işlemlerdir. Türkiye’de mağdur tespiti ile ilgili yürütülen her iki süreç (adli ve idari), insan ticareti suçu ile ilk karşılaşma anında başlamaktadır. İnsan ticareti suçu ve mağduru ile karşılaşma, kolluğun önleyici hizmetleriyle, planlı insan ticareti operasyonları ve diğer yapılan operasyonlar sırasında, mağdurun kolluğa ulaşımı, ihbar ve şikâyetlerin kolluğa ulaşmasıyla ya da ulusal/uluslararası kuruluşların kollukla gerçekleştirdiği ortak çalışmalarla gerçekleşmektedir. Kolluğun herhangi bir birimi, insan ticareti suçuyla karşılaştığında konuyu zaman kaybetmeksizin ilgili birime yönlendirebilmektedir. Olayın ve potansiyel mağdurların niteliğine göre çok hızlı ve seri bir şekilde olayın takibi ve mağdur tespiti kolluk birimleri içerisinde el değiştirmektedir. Bu mekanizmalar, potansiyel mağdurun çocuk, yetişkin yabancı veya yetişkin Türk vatandaşı olmasına göre farklı usullere göre işletilmektedir. Potansiyel insan ticareti mağduru ile ilk karşılaşma anında kolluk birimleri ön bir değerlendirme yapmaktadır. Bu birimler, Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Jandarma Genel Komutanlığının taşra teşkilatlarında görev yapan birimlerdir. Özellikle şikâyet, ihbar ya da önleyici hizmetler esnasında insan ticareti ile ilgili konular, kolluğun herhangi bir birimine geldiğinde, görevliler potansiyel insan ticareti mağduru ile ilgili bulguları değerlendirerek olayı Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 51 ve mağdur olma olasılığı bulunan kişileri uzman birimlere sevk etmektedirler. Bu birimler, İl Emniyet Müdürlükleri çatısı altında hizmet veren Asayiş, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ile Yabancılar Şube Müdürlükleridir. Ayrıca İl Jandarma Komutanlığı altında da Asayiş ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubeleri bu konuyla doğrudan ilgilenen birimlerdir. bulunmamaktadır. Bu nedenle sığınma evine gitmek istemeyen mağdurla ilgili olarak kendilerinin de rızaları alınmak suretiyle bir an önce güvenli bir şekilde ülkelerine dönüşleri sağlanmaktadır. Mağdurun ülkede daha fazla kalmasını gerektirecek durumların varlığı halinde insani ikamet izni düzenlenebilmektedir. Bu sürecin sonrasında mağdur IOM ile işbirliği halinde ülkesine güvenli olarak dönmektedir (Şekil-3). Şekil 3: İnsan Ticaretinin (Potansiyel) Mağduru Yetişkin Yabancılarla ilgili Adli ve İdari Sürecin Şekil 4: İnsan Ticaretinin (Potansiyel) Mağduru Yetişkin Türk Vatandaşıyla ilgili Adli ve İdari Süreç Takibi Takibi İdari Süreç: Emniyet Yabancılar Şubesi + STK + IOM Yetişkin Yabancılar Adli Süreç: Jandarma/Emniyet KOM/Asayiş Ş. + Savcılık Olayların gerçekleştiği ildeki Emniyet Müdürlüklerinin ya da Jandarma Komutanlığı birimlerinin karşılaştıkları potansiyel insan ticareti mağdurları ile ilgili adli sürecin yer aldığı ön işlemlerin hemen akabinde potansiyel yabancı mağdurlar, İl Emniyet Müdürlüğü’nün Yabancılar Şube Müdürlüğüne yönlendirilmektedirler. Bu birimlerde mağdur tespiti işlemleri ve mülakatları, eğitimli ve uzman ekip tarafından ve ayrıca gerektiğinde uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarından da destek alınarak yapılmaktadır. Ancak genel atamaya tabi olan personelin bir süre sonra yerinin değiştiği ve yerine gelen personelin de aynı tecrübeye sahip olabilmesi için belirli bir süreye ihtiyacının olduğu görülmektedir. Mağdur olduğuna kanaat getirilen ve mağdur tespiti için eldeki bulgulara uyan insan ticaretine maruz kalmış kişiler hakkında İl Emniyet Müdürlüklerindeki Yabancılar Şubelerinin hazırladıkları rapora istinaden Yabancılar Hudut İltica Dairesince kişinin mağdur olduğu resmen tespit edilmektedir. Mağdur statüsü verilen yabancılar, Ankara, İstanbul ve Antalya’da bulunan ve ilgili sivil toplum kuruluşlarınca işletilen sığınma evlerine yerleştirilmektedirler. Sığınma evinde kalmak isteyen yabancı mağdurlar IOM ile işbirliği halinde güvenli olarak ülkelerine gönderilmektedirler. Sığınma evinde kalmayı kabul eden mağdurlara sığınma evlerinde bulundukları süreçte gerekli tıbbi, adli ve psikolojik destek verilmektedir. Sığınma evine gitmek istemeyen mağdurların güvenli bir şekilde tutulabilecekleri alternatif bir mekan Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 52 İdari Süreç: Jandarma/Emniyet KOM/Asayiş Şb. Yetişkin Türk Vatandaşları Adli Süreç: Jandarma/Emniyet KOM/Asayiş Şb. + Savcılık İnsan ticaretine maruz kalmış kişinin yetişkin Türk vatandaşı olması halinde gerek adli gerekse idari süreç, Asayiş ve KOM Şubelerince yürütülmektedir. Bu süreçte mağdur tespiti için ifade alma sırasında kimi durumlarda veya yerel imkânlar elverdiği takdirde psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve/veya doktor bulundurulmaktadır. Mağdur tespiti, uzmanların ortak değerlendirmesi sonucunda yapılmaktadır. Yerli mağdur, olayın niteliğine ve kendi içinde bulunduğu durumuna göre ailesine teslim edilebilmektedir. Ailesine teslim edilmesi uygun görülmeyen kadınlar, benzer istismar durumlarına maruz kalmış olan diğer kadınların psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümü sırasında geçici olarak kalabilecekleri “kadın konukevlerine” yerleştirilmektedirler. Ayrıca ülkemizdeki mevcut ulusal yönlendirme mekanizması Türk vatandaşlarını kapsayacak şekilde düzenlenmemiştir. Mağdur erkek ise ihtiyaç halinde yerel imkânlara göre bir sığınma ünitesine yerleştirilmektedir. Araştırmamız sırasında sığınma evi veya diğer destek mekanizmalarından yararlanan yerli mağdurlara ilişkin istatistiksel verilere ulaşılamamıştır (Şekil-4). 18 yaşın altında olan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu çocuklar ise derhal Çocuk Şube birimlerine yönlendirilmekte ve bu birimlerde çalışan eğitimli personel duruma müdahil olmaktadır (Şekil-5). Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 53 Şekil 5: İnsan Ticareti Mağduru Çocuklarla ilgili Adli ve İdari Sürecin Takibi İdari Süreç: Çocuk Şube + STK/Çocuk Esirgeme Kurumları MAĞDURLARLA İLK KARŞILAŞMA Potansiyel mağdur kişilerle ilk karşılaşma ve dolayısıyla ilk izlenim ve ön değerlendirme, mağdur tespiti için çok önemlidir. Türkiye’de insan ticareti suçu mağdurlarıyla ilk karşılaşma; • Kolluk birimlerinin önleyici hizmetleriyle, • Kolluk birimlerinin düzenlediği planlı veya ani operasyonlarla, Çocuklar Adli Süreç: Çocuk Şube + Çocuk İzleme Merkezleri (18 yaşın altındaki herkes) İnsan ticaretine konu olan çocuklar ile doğrudan Çocuk Şubeleri ilgilenmektedir. Bu mağdurlarla adli süreçte yapılan görüşmeler, Çocuk Şubelerdeki kolluk görevlileri marifetiyle, Çocuk İzleme Merkezleri (ÇİM) olarak adlandırılan ve sadece çocuklara hizmet veren birimlerde gerçekleştirilmektedir. ÇİM’lerde 7/24 hizmet veren ve çocukla ilgili olaylarda nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda eğitim almış kişiler görev yapmaktadır. Bu merkezlerde savcı, psikolog, doktor ve diğer ara hizmetlerde çalışan görevliler bulunmakta ve bu görevliler çocuk mağdurların ifadesini almaktadır. Bu ifadeler, sesli ve görüntülü olarak kayda alınmakta, böylelikle çocuğun verdiği bilgileri bir daha anlatmasını gerektirmeyecek şekilde delillendirme yapılması sağlanmaktadır. Bu ifade işleminin ardından çocuklar, yabancı ise Yabancılar Şubesi aracılığı ile STK’ların korumasına alınmakta ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ilgili birimleriyle işbirliğine gidilerek bir koruma sağlanmakta; Türk vatandaşı ise çocuğun ailesine ya da duruma göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olarak hizmet veren çocuk yuvalarına alınmakta ve rehabilitasyonu için gerekli hizmetler verilmektedir. Ayrıca mevcut sığınma evleri, 13-15 yaş grubundaki çocuklar için uygun olmadığı için çocuk yuvalarına yerleştirilebilmektedir. • Mağdurların mücadelede yetkili birimlere bizzat ulaşmasıyla, • 157 ve benzeri acil yardım telefon hatlarını (155, 156 vd.) arayarak yapılan ihbar ve şikâyetlerle, • Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla birlikte gerçekleştirilen ortak çalışmalarla gerçekleşmektedir. Önleyici Hizmet Çalışmaları Esnasında İlk Karşılaşma Genel kolluk hizmet birimleri, toplumun huzurunu ve güvenliğini sağlamak, hayatın normal akışını düzenlemek amacıyla görevlerini yaparken insan ticareti suçuyla ve bu suçtan dolayı istismar edilenlerle de karşılaşabilmektedirler. Plansız bir şekilde gelişen bu gibi olaylarla karşılaşan ekipler genellikle insan ticareti suçu ve mağdurları hakkında uzmanlığı olmayan görevlilerdir. Bu aşamada, olası mağdurun karakteristiklerini bilmeyen bir kolluk görevlisinin konuyu tam olarak anlayamaması olasıdır. Bazı durumlarda bu görevlilerin mağdurları yanlış yönlendirmesi ihtimali de bulunmaktadır. Bununla birlikte, önleyici hizmetlerde bulunan kolluk görevlileri genellikle bu tür olaylarla karşılaştıklarında olayın niteliğine ve kişilerin durumuna göre konuyu, doğrudan ve hiç bekletmeksizin kolluğun konuyla ilgili eğitim almış uzmanlarının bulunduğu aşağıdaki birimlere yönlendirmektedir; • Asayiş Şube Müdürlüğü, • Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü, • Yabancılar Şube Müdürlüğü ya da • Çocuk Şube Müdürlüğü Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 54 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 55 İhbar ve Şikâyetler Sonrası İlk Karşılaşma İnsan ticareti suçu ve mağdurları hakkında bilgilere, ihbar ve şikâyetler sonrasında da ulaşılmaktadır. Bu tür suçlara ilişkin gelen ihbar ve şikâyetlerde olay yerine giden ekipler, genellikle kolluk birimlerinin konu hakkında bilgi ve tecrübesi olan uzman görevlilerden oluşmaktadır. 157 hattına gelen ihbarların değerlendirilebilir bulunması durumunda, operatörler konuyu ilgili şehrin il emniyet müdürlüğünün 155 veya il jandarma komutanlığının 156 numaralı hattına bildirmektedir. Bu hattın operatörleri de konuyu ilgili birime yönlendirmektedir. İhbar ve şikâyetlerin niteliğine göre insan ticareti suçu ve potansiyel mağduru ile karşılaşmada; • Kişi 18 yaşın altında (çocuklar) ise ○○ Çocuk Şube Müdürlüğüne bağlı uzmanlar, • 18 yaşın üstünde (yetişkin) ise olayın niteliğine göre, ○○ Asayiş Şube Müdürlüğüne, ○○ Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne veya ○○ Jandarmaya bağlı uzmanlar bulunmaktadır. İhbar ve şikayetler sonrası ilgili ekiplerin müdahalesiyle potansiyel mağdurla ilk karşılaşma sağlanmaktadır. Her birim, insan ticareti suçu ve mağdurları konusunda bilgi, birikim ve tecrübesi olan eğitimli uzman personeli aracılığı ile konuya yaklaşmaktadır. Eğer bu birimlerde uzman psikolog ya da sosyal çalışma uzmanları yoksa ulusal ve/ veya uluslararası kurum ve kuruluşlardan destek alınarak mağdurla ilk karşılaşma sağlanmaktadır. Ancak bazı illerde kolluk yetkililerinin insan psikolojisinden anlayan ve bir mağdura profesyonel olarak nasıl destek sağlanması gerektiğini bilen uzmanlara ulaşmakta zorluk çektiği belirtilmektedir. Sığınma evi bulunan Ankara, İstanbul ve Antalya illerinde deneyim sahibi STK çalışanlarının bu aşamada destek vermeleri halinde yararlı sonuçlar elde edildiği de gözlenmiştir. Kolluk görevlileri, ihbar ve şikayet üzerine gelişen olaylarda karşılaşılan kişilerin ifadelerine daha fazla önem vermektedir. Olası mağdurdan alınacak bilgiler, açılacak olan soruşturma dosyasının sağlıklı bir şekilde işletilmesine ve olası bir insan ticareti şebekesinin tespitine imkân sağlayabilecektir. Ancak, bir süredir baskı ve tehdit ile sindirilmiş olan ve çeşitli şekillerde korkutulmuş bir suç mağdurunun, yapılan bir polis/jandarma operasyonu sonrasında hiç tanımadığı güvenlik güçlerine, güven ilişkisinin tesis edilemediği bir ortamda sağlıklı bilgiler Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 56 vermesini beklemek çok makul değildir. Mağdur, bir an önce bu ortamdan kurtularak normal hayat düzenine geçmek istemektedir. Bunun için en kısa sürede bulunduğu ortamdan ayrılmayı sağlayacak opsiyonları tercih etmektedir. Örneğin, mağdur yabancı ise tacirler hakkında şikayetçi olmaktansa, bir an önce sınırdışı edilerek ülkesine dönmeyi istemektedir. Sürecin uzaması ihtimali mağdur için bir avantaj oluşturmamaktadır. Bu nedenle uygulayıcılar, ilk karşılaşmada kolluk görevlilerine destek sağlamak üzere uzman psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarına ihtiyaçlarının olduğunu belirtmektedirler. İhbar ve şikayet üzerine aniden gelişen olaylarda, ilk karşılaşma sırasında kişi şikayetçi olduğunu belirtmediği takdirde ön tespit ve değerlendirme kısa sürmekte, somut delillerle desteklenecek bir durum olmadığında ise mağdur tespiti yapılamamaktadır. Teknik imkanların yetersiz olduğu durumlarda ise daha çok kişilerin ifadeleri ile yetinilmektedir. Aslında yasal düzenlemelerde şikayetçi olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak son yıllarda tacirler, kendi aleyhlerinde delil olabilecek her şeyden kaçınmakta ve iz bırakmadan hareket etmektedirler. Dolayısıyla işledikleri suçta profesyonel davranmaları, kolluk görevlilerinin somut delillere ulaşmasında sorun yaşamasına yol açmaktadır. Bazen mağdurun şikayeti olmaksızın, tacir hakkında işlem yapmanın mümkün olamayacağı değerlendirilmektedir. Bunun yanında, bir başkasından yardım alarak ya da kendi girişimiyle kaçmayı başaran mağdurlar, güvenlik güçlerine, başka kamu görevlilerine veya yabancı iseler ülkelerinin konsolosluk görevlilerine gelerek yardım isteyebilmektedir. Bu durumda gelen mağdurlar, operasyonlarda kurtarılan mağdurlara kıyasla işbirliğine daha açık davranmakta ve tacirler hakkında bilgi vermektedirler. Ancak, mağdurun yardım talep ettiği kamu görevlilerinin insan ticareti suçuna vakıf olmaması halinde, gerek tespit, gerekse koruma önlemlerinde zafiyet yaşanabildiği, örneğin sıradan bir asayiş (darp, yaralama vs.) olayıymış gibi bu soruna yaklaşıldığı da belirtilmektedir. Projeli Çalışmalar Sonrası İlk Karşılaşma Üzerine Değerlendirmeler Türkiye’de insan ticareti suçunun ortaya çıkartılmasında planlı ve projeli çalışmalar, Emniyet Asayiş Şube ve KOM Şube Müdürlükleri ile Jandarma KOM Şube Müdürlüklerince gerçekleştirilmektedir. Bu tür operasyonlarda potansiyel mağdurlarla ilk kez karşılaşanlar da yine bu birimlerde çalışan görevliler olmaktadır. Yabancılar Şubeleri, idari yönden insan ticareti mağdurunun tespiti işlemlerini gerçekleştirirken, adli süreçte teknik çalışmalar Asayiş ya da KOM Şubelerince yürütülmektedir. Uzun soluklu bu çalışmalarda tacirlerin yaptıkları telefon görüşmeleri dinlenmekte, fiziki izlemeler yapılmakta, ilişkiler ağı çözülmeye çalışılmakta, suça ilişkin delillendirme Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 57 yapılmakta, bu sırada tacirler tarafından kontrol edilen olası mağdurlar hakkında da bilgi toplanmaktadır. Güvenlik güçleri, gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda, mağduriyetin uzamaması ve olumsuz sonuçların oluşmaması için titiz davranmaya gayret göstermektedir. Elde edilen deliller çerçevesinde araç fiillerin varlığı tespit edilmekte, kişilerin mağduriyetleri de belgelenmektedir. Böylelikle, operasyon sırasında yakalananlardan hangisinin tacir, hangisinin mağdur olduğu konusunda kolluk kesine yakın ön bir bilgiye sahip olabilmektedir. Bu ön bilgiyle operasyon yapan görevliler, daha sağlıklı şekilde müdahale imkanına sahip olmakta, kadın görevliler mağdur kişilerle doğrudan temas kurmakta ve onları koruma altına almaları sağlanmaktadır. Planlı operasyonlar sırasında da, uzun süren dinleme ve izlemelere rağmen varlığı tespit edilemeyen, ancak operasyon sırasında ortaya çıkan mağdur kişiler de kurtarılabilmektedir. Projeli çalışmalar suçun ortaya çıkarılması, kovuşturulması ve mağdurun desteklenmesi açısından, ön çalışmalara da sahip olunduğundan, çok daha etkili ve başarılıdır. Ancak bazı planlı operasyonlarda insan tacirleri yakalanırken mağdurun tespit edilemediği de görülmektedir. Bu sorunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak her durumda, ani operasyonlara kıyasla, planlı operasyonlarda güvenlik güçleri, ilk karşılaşmaya daha hazırlıklı olmaktadırlar. Bu tür profesyonel olmayan yöntemlerin denenmesi aşağıdaki riskleri taşımaktadır: • Karşılıklı hatır gönül çerçevesinde kurulan ilişki, bir süre sonra tercümanın rolünü karıştırmasına ve olayı manipüle etmesine neden olabilmektedir. • Yeminli tercüman çalıştırılmaması eksik veya yanlış tercümeye, bu ise kişinin gerçekten mağdur olup olmadığının doğru şekilde anlaşılamamasına neden olabilmektedir. • Bu tür kişilerin gizliliği koruma konusunda ne kadar hassas olabileceği tartışmalı bir konudur. • Kovuşturma aşamasında avukat ve resmi tercüman eşliğinde alınmayan ifadeler problem yaratmakta ve cezalandırmaları engellemektedir. • Mağdurun güvenliği açısından tehdit oluşturmaktadır. Tercüman Konusundaki Tespitler Operasyonlarda tercüman bulma konusunda sorunlar yaşandığı görülmüştür. Güvenlik birimleri, tercüman çalıştırma konusunda yeterli ödenekleri bulunmadığını belirtilmektedir. Bu nedenle tercüme hizmetleri yerel imkanlarla karşılanmaya çalışılmakta, bu ise profesyonel bir tarz olmadığından istenen sonucu vermemektedir. Yapılan görüşmelerde uygulayıcıların tercüman olarak mağdurlarla aynı dili konuşabilen ancak tercüman sıfatı taşımayan personellerinden de istifade ettikleri görülmektedir. Kendilerini şanslı gören bu uygulayıcılar, her zaman bu dilleri bilen personelle çalışmanın mümkün olmadığını dile getirmişlerdir. Bazı illerde tercüman sorunu yaşadıklarını belirten kolluk görevlileri sorunu farklı yöntemler keşfederek çözmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Alan çalışmalarında karşılaştığımız bir uygulayıcı, riskli olduğunu bilmelerine rağmen, profesyonel olarak tercüman olmayan, ancak Türkiye’de yaşamakta olan bazı yabancılardan da yardım aldıklarını ifade etmişlerdir. Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 58 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 59 MAĞDURUN KİM OLDUĞUNUN TANIMLANMASI Sovyetler Birliği’nin dağılması süreci ile başlayan göç hareketleri çerçevesinde Türkiye’ye gelen binlerce kadından bir kısmı fuhuş sektöründe istihdam alanı bulmuş, bunlardan bir kısmı da suç örgütlerinin istismarına maruz kalmıştır. Türkiye’de insan ticareti konusu, Palermo Protokolünün ardından gelişen süreçte daha çok yabancı kadınların veya genç kızların fuhuş yapmaya zorlanması şeklinde bilinmektedir. Bu algının oluşmasında fuhuş sektörünün çokça medyada yer bulması da önemli bir faktör olmuştur. İnsan ticareti ile ilgili düzenlenen eğitim ve farkındalık çalışmalarında da daha çok “yabancı”, “kadın”, “zorla fuhuş yaptırma” mağduru kişiler ön planda tutulmuştur. Bu durum, insan ticaretinin diğer alanlarına maruz kalan kişilerin yeterince tanınmamasına, ihmal edilmesine, ikinci planda tutulmasına veya farklı şekillerde işlem yapılmasına yol açmıştır. Bunun dışında, fuhuş nedeniyle hakkında işlem yapılan kişilerin mağdur olup olmadığı, rızasıyla bu işin içinde olup olmadığı, olası mağdur kişinin davranışları ve yaklaşımı, kanun metninin bazı konularda açık olmaması gibi pek çok neden, uygulayıcıların mağdur tespitinde farklı yorumlamalara girmelerine yol açmaktadır. Özellikle uygulayıcıların, fuhuş sektöründe “rıza”nın olup olmadığının veya olup-olmaması gerektiğinin tespiti konusunda zorlandıkları anlaşılmaktadır. Bu konuda karşılaşılan tereddütler; (a) mağdurun psikolojik durumundan kaynaklanan tereddütler, (b) kanun metinleri ve uygulamadan kaynaklanan tereddütler olarak iki farklı açıdan değerlendirilmiştir: Mağdurdan Kaynaklanan Tereddütler Zorla fuhuş yaptırılarak insan ticareti mağduru olan kadın veya genç kızların güvenlik güçlerinin yardımıyla insan tacirlerinin kontrolünden kurtarılmaları sonrasında, güvenlik güçlerinin yaptığı mülakatlarda açık olmadıkları, hikâyelerini gizledikleri, hiç konuşmadıkları, konuşsalar dahi tacir hakkında bilgi vermedikleri uygulayıcılar tarafından ısrarla vurgulanmaktadır. Bu konuda yabancı veya yerli mağdurlar arasında belirgin farklılık bulunmamaktadır. Ancak yabancı mağdurlar özellikle dil bariyeri, yabancı bir ülkede bulunma, şok ve travma oluşması gibi nedenlerle emniyet birimlerinde konuşmaktansa süreçten bir an önce nasıl çıkabileceklerine odaklanmaktadırlar. Mağdur kişilerin geçmiş tecrübeleri olan ve mağdur olmayan sektör çalışanlarından etkilendikleri de görülmektedir. Tacirler tarafından korkutulan kadınlar, polis içinde tacirlerin elemanlarının olduğuna inandırılmışlardır. Bu nedenle, konuşmaları halinde daha ağır sonuçlara uğrayacaklarını düşünmektedirler. Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 60 Tespit edilen yabancı mağdurların bir kısmı, Türkiye’ye gelirken fuhuş sektöründe çalışacağını bilerek, çok para kazanma hayaliyle gelmektedir. Doğrudan tacirlerin yönlendirmesi ile gelen bu kişiler, ülkeye girişten hemen sonra insan ticareti sarmalına sokulmakta, hareket serbestisi kısıtlanmakta ve zorla müşterilere pazarlanmaktadır. Ülkeye kendi inisiyatifiyle gelerek fuhuş sektöründe çalışan yabancı kadınlardan bazılarının da ilerleyen süreçte kaçırılarak ya da kandırılarak tacirlerin ağına düştükleri de anlaşılmaktadır. Her iki gruptaki kadınların hayallerini gerçekleştiremeden hayal kırıklığına uğraması ve kazanımlarına tacirler tarafından el konulması ağır bir durum oluşturmaktadır. Uygulayıcıların kanaatine göre, az sayıda da olsa bu amaçla gelenlerin de olduğu ve tekrar sektöre bir an önce dönmek, kendi iradeleriyle çalışmak amacıyla soruşturma sürecini uzatmadan ülkesine dönmek istediği belirtilmektedir. İfadesinde “mağdur olmadığını, rızasıyla bu işi yaptığını, kimse tarafından zorlanmadığını” beyan eden kişilere güvenlik birimlerinde yapılan telkinlerin de çoğu durumlarda sonuçsuz kaldığı ifade edilmektedir. Nihayetinde, bu kişilere mağdur statüsü verilememektedir. Ancak, planlı operasyonlarda tespit edilen ve mağdur olabileceğine dair yüksek şüphe bulunan bazı kadınların da operasyon sonrası yapılan görüşmelerde, rızasıyla bu süreçte yer aldığını ve kimseden şikayetçi olmadığını beyan ettiği sıklıkla rastlanan bir durumdur. Emniyet birimleri, topladıkları delilleri mağdur kişilerle paylaştıklarında bazı mağdurların konuşmaya yanaştığını, ancak bunun çok nadir olduğunu belirtmektedirler. Aslında yasal düzenlemeler uyarınca bu rıza dikkate alınmamalı ve doğrudan işlem yapılmalıdır. Bu nedenle böylesi durumlarda uygulayıcıların rıza aramaksızın da işlemlerini yürütmesi gerekmektedir. Ancak adli görevi de bulunan kolluk, rol çatışması yaşamakta ve mağdur olarak tespit ettiği birisi için açtığı dosyada mağduriyetin yaşanmasına yol açan kişi/leri, somut delilleri de belirtmesi gerekmektedir. Çünkü adli amiri olarak savcı, kendisini görevi gereği adli olay menşeli yönlendirmektedir. Dolayısıyla adli ve idari görevi bulunan kolluk rol çatışması yaşamaktadır. Mağdur ile yapılan görüşmede, güvenlik güçleri nadiren konu hakkında uzman ve tecrübeleri olan sivil uzmanlardan yardım alabilmektedir. Travmaya uğramış kadın psikolojisini bilen uzmanların mağdurları bir süre sonra açabildikleri, konuşmaya ikna ettiklerine rastlanmaktadır. Ancak, bu tür imkansızlıklar (uzman personele ulaşamama) veya mağdurun sürekli kapalı olması nedeniyle bu durum her zaman mümkün olmamaktadır. Uzmanlardan bazıları, son yıllarda karşılaştıkları vakalarda mağdur olduklarına kanaat getirdikleri bazı kadınların veya genç kızların eğitim seviyelerinin oldukça düşük olduğunu gördüklerini, tüm çabalara rağmen bu kişilerin konuşmaya ikna dahi edilemediğini belirtmektedirler. Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 61 Benzer çekinceler, zorla çalıştırma mağduru olan kişilerde de görülmektedir. Gerek yetişkin, gerekse çocuk mağdurlar olsun, bir süre devam eden hapsetme, tehdit, korkutma, dayak ve benzeri uygulamalar neticesinde sindirilmiş hale geldiklerinden dolayı, süreç hakkında bilgi vermekte güçlük çekmektedirler. Özellikle yerli mağdurlar, yaşam şartlarının yine aynı çevrede ve ortamlarda devam edeceği inancıyla, kendilerine eziyet eden kişiler hakkında şikâyetçi olmaktan ve bilgi vermekten kaçınmaktadırlar. Çocukların daha rahat konuşabilmesi ve açılmasına yönelik olarak psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının çabalarının başarılı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, yetişkin mağdurların kendilerini ifade etmesine imkân sağlayacak destek mekanizmalarının olmadığı görülmektedir. Görüldüğü üzere, mağdur tespitinde mağdurun çeşitli nedenlerle işbirliğine yanaş(a) maması ile uygun ortam ve koşulların sağlanamaması temel sorunlardan birisi olarak ortaya çıkmaktadır. Kanun Metinlerinden ve Uygulamadan Kaynaklanan Tereddütler Uygulayıcılarla yapılan görüşmelerde, TCK 80. Madde ile 227. Madde içeriklerinde yer alan benzer ifadelerin tereddüt oluşturduğu, farklı birimlerin madde metinlerini farklı şekilde yorumladıkları anlaşılmaktadır. Bu nedenle mevzuatın farklı yorumlara açık olması, uygulamada sorunların yaşanmasına yol açabilmektedir. İnsan ticaretinin öncül bir suç olduğu düşüncesi ilgili tüm birimlerin düşüncesi olmalıdır. için kişinin kimseden şikayetçi olmadığı beyanını esas alarak, konuyu insan ticareti yönünden sorgulamamaktadır. Aslında fuhuş yapan kadının rızası olsa dahi araç fiillerin (tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek) birisine maruz kalması halinde insan ticareti suçu oluşmakta, diğer bir deyişle kadın mağdur durumuna düşmektedir. Tanımlama konusundaki çok önemli bir sorun da “zorla çalıştırma” nedeniyle oluşan insan ticareti suçu hakkında uygulayıcı birimlerin yeterli bilgiye sahip olmamalarıdır. Türkiye’de zorla çalıştırma olayları dilendirme, hırsızlık yaptırma, ev bakıcılığı yapma şekillerinde görülmektedir. KOM Şubelerinin planlı operasyonlarında bu çeşit zorla çalıştırma mağdurlarına ilişkin duyarlılık göze çarpmaktadır. Ancak, Asayiş birimlerinde insan ticaretin unsurlarının oluştuğu “zorla çalıştırma” olaylarının daha çok “Hürriyete Karşı Suçlar” kapsamında değerlendirildiği, TCK’nın 109 (Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma) ve 117. (İş ve çalışma hürriyetinin ihlâli) maddelerine göre işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Her iki kanun maddesi de 80. Maddeye kıyasla çok daha hafif cezalar öngörmektedir. TCK 80. maddede tanımlanan insan ticareti suçu ile TCK 227. maddede tanımlanan fuhşa sevk/teşvik suçu benzerlikler içermektedir. Aynı tür eylemler 80. maddede, insan ticareti suçu olarak tanımlanırken 227. Maddede fuhşa sevk/teşvik olarak tanımlanmış ve farklı cezalar öngörülmüştür. Diğer bir ifadeyle fuhuş suçunun nitelikli hale dönüşmesini sağlayan TCK’nın 227’nci maddesinin 4, 5 ve 6. fıkralarında sayılan (cebir, şiddet, hile çaresizliğinden yaralanma, nüfuzun kötüye kullanılması) nitelikli durumların varlığı insan ticareti suçunda belirtilen unsurlarla örtüşmektedir. Bu durum da birbirinden farklı yorum ve uygulamalara neden olmaktadır. Kanun maddelerinin farklı yorumlanması, ‘fuhuş yaptırmak suretiyle insan ticareti suçu’ ile ‘fuhşa sevk/teşvik suçu” tanımlarından kaynaklanan durumlar “kimin fuhuş yaptırılan”, “kimin insan ticaretine maruz bırakılan” olduğu konusunda uygulayıcıların karşılaştıkları olaylarda tereddüt yaşamalarına neden olmaktadır. Bu nedenle, uygulayıcılarda “fuhuş yapan kadının rızası varsa insan ticareti suçu oluşmaz” algısına yol açmaktadır. Özellikle fuhuş olaylarında olası mağdurların çoğu kendi rızaları ile bu işe girdiklerini belirtmekte, dikkatli ve detaycı olmayan soruşturmacılar ise kolaycılığa kaçarak dosyayı kapatabilmek Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 62 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 63 MAĞDUR TESPİTİNDE DELİLLENDİRME SORUNU Türkiye’de son yıllarda tespit edilen insan ticareti mağduru sayısında önemli bir düşüş görülmektedir. Uygulayıcılar, bu düşüşün nedenlerinden birisinin delillendirmede yaşadıkları zorluklar olduğunu belirtmektedirler. İnsan ticareti şebekelerinin kullandıkları yöntemler, bağlantıları, organizasyonel yapıları ve her türlü eylemleri ile ilgili olarak güvenlik güçlerinin 2002 yılından bu yana geniş tecrübeleri bulunmaktadır. Uzun yıllardır bu konularda operasyonlar yürütmekte olan uygulayıcılar, mağdur sayısının yüksek olduğu 2003-2007 yılları arasındaki periyotla, son 4 yıllık zaman diliminde tacirlerin eylem, yöntem ve yapılanmalarında önemli değişiklikler yaşandığını gözlediklerini ifade etmişlerdir. Uygulayıcılara göre, geçmiş dönemde (2003-2007 arası) ülkeye getirilen ya da ülke içinde kaçırılan mağdurların (yerli veya yabancı) kimlik ya da pasaportlarına el konuluyor, zor kullanılıyor, kapalı yerlerde tutuluyor, dövülüyor veya işkence ediliyordu ve bu gibi sindirme yöntemlerine sıklıkla başvuruluyordu. Dolayısıyla tacirlerin yakalanması, mağdurların tespit edilmesi oldukça kolay olmaktaydı. Ancak son zamanlarda bu tür eylemlere teknik ve fiziki takip aşamalarında çok az rastlanıldığı ifade edilmektedir. Tacirlerin, önceki yıllarda almış olduğu cezaların caydırıcı bir etki oluşturması, tacirleri farklı yöntem arayışlarına itmiştir. İnsan tacirleri günümüzde kendilerini adli yönden zora sokabilecek maddi delil üretmemeye dikkat etmektedirler. Bu çerçevede, çok sık tek kullanımlık telefon hatları kullanmakta ve mümkün olduğunca maddi delil bırakmamaktadırlar. Daha önceleri geniş ağlarla, örgütlü olarak işlenen insan ticareti suçu, artık müstakil işler yapan küçük tacirlerce işlenmekte ve dolayısıyla ağır cezalar almadan faaliyetlerine kaldıkları yerden devam edebilmektedirler. Bir uygulayıcı, kendi bölgelerinde bu şekilde hareket eden tacirlerin katı bir hiyerarşi içinde hareket etmediklerini, bu nedenle örgütlü tanımına uymadan faaliyet yürüttüklerini, bu nedenle adli makamların kendilerine teknik takip için izin vermediklerini vurgulamıştır. Bu tarz çalışan tacirler, en fazla fuhşa teşvik ve aracılık suçlarından ceza almaktadırlar. Bu cezalar ise insan ticareti için öngörülen cezaların yanında oldukça hafif kalmaktadır. Tacirlerdeki bu yöntem değişimi, istismar edilen mağdurlar bakımından farklı bir etki oluşturmaktadır. Tacirler, az da olsa mağdurlara pay vermekte, kimi zamanlarda kontrollü şekilde alışveriş yapmasına ve gezebilmesine imkân sağlamakta, ailesi ile telefon görüşmesi yapmasına da bazı durumlarda müsaade etmektedir. Bu durumda, mağdur durumun zamanla daha da düzeleceği inancıyla güvenlik güçlerine başvurmamakta, bu durumu kabullenerek tacirinin kurallarına uyarak yaşamaya alışmaktadır. Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 64 OLASI MAĞDURLARIN TUTULDUĞU KOLLUK BİRİMLERİNİN FİZİKİ DURUMU Güvenlik birimleri, illerde gerçekleştirilen fuhuş operasyonlarında ya da planlı insan ticareti operasyonlarında ilk hedef olarak karşılaştıkları kadınlarla ilgili işlemleri en kısa sürede tamamlayarak dosyalarını adli makamlara sunmayı amaçlamaktadırlar. Bu suçla mücadele eden birimlerde uzmanlaşma esastır. Her uzman birim fiziki olarak ayrılmış bölümlerde hizmet vermektedir. Örneğin, Asayiş Şubesine bağlı olarak görev yapan Ahlak ve Kumar Büro Amirlikleri, şube içinde fiziki olarak diğer birimlerden soyutlanmış mekânlarda yer almaktadır. Bazı illerde bu büroların daha geniş alanda çalışma fırsatı bulduğu, olası mağdurlar için ayrılmış alanlara sahip olduğu yerler gözlenmiştir. Ancak bu imkanlar her ilde ve şubede aynı ölçekte değildir. Daha dar mekanlara sahip bürolarda özellikle çok sayıda kişinin ifadesinin alınması gereken durumlarda bu çalışmada vurgulanan hassasiyetlere tam anlamda uymak mümkün olamamaktadır. Şubeye getirilen kadınlar arasında mağdur olabilecekleri değerlendirilenler diğerlerinden ayrılmakta, bu süre zarfında ayrı bir odada tutulmaktadırlar. Ancak, bu durum operasyon biriminin fiziki imkanlarıyla sınırlıdır. Yapılan gözlemlerde, potansiyel mağdurların kolluk birimlerinde kısa süreyle tutuldukları fiziki ortamların birçok yerde “ayrı olarak tutulma” veya “kişinin rahatlatılabileceği imkanlar sunma” bakımından yetersiz olduğu anlaşılmıştır. İfade alma işlemleri tamamlanan ve mağdur olduğundan şüphelenilen kadınların talep etmeleri halinde hastaneye, sığınma evlerine veya sonrasında götürülecekleri her neresiyse ayrı araçlarla sevk edilmesi sağlanmaktadır. Operasyonlarda yakalanan tacirler ile fuhuş yapan kadınlar ve bunlar arasında olabilecek mağdurların birbirleri ile karşılaşmamalarına azami dikkat edilmekte bununla birlikte devam eden süreçte bu statülerin tespitinin güç olması nedeniyle bu ayrımda uygulayıcıların sorunlar yaşadığı da bilinmektedir. Yakalanan tacirler, doğrudan şüpheli nezaretine alınmakta, kadınlar ise ifadeleri alınmak üzere şubenin ifade alınan bürolarına götürülmektedir. İki grup birbirini hiç bir şekilde görmemektedir. Bu nedenle, ifadesine başvurulacak olan potansiyel mağdurlar, tacirlerle yüz yüze gelmemektedir. Her ne kadar yukarıda belirtildiği şekilde tacir ve mağdurun bir arada tutulmamasına veya yüz yüze getirilmemesine çalışılsa da ifadesi alınacak kadınlar arasında tacirin iş ortağı olan veya tacirin yakın dostu olan kadınların bulunması ve bu kişilerin potansiyel mağdurları etkileme olasılığı da bulunmaktadır. Operasyon aşamasında mağdur tespit sürecine aktif olarak katılma fırsatı bulan bir sosyal hizmet uzmanı, bu tür kişilere karşı Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 65 güvenlik birimlerinin dikkatli olması gerektiğini ve şüphelendikleri kişileri gruptan ayırarak işlemlerine devam etmeleri gerektiğini belirtmiştir. Yetişkin mağdurlarla ilgili ifade işlemlerinin en kısa sürede yapılması sağlanmakta ve bunun için kolluğun çalışma ortamları olan bürolar kullanılmaktadır. Fiziki yetersizliklerin farkında olan kolluk görevlileri potansiyel mağdurların tutuldukları ortamlardan en az şekilde etkilenmeleri ve zarar görmemeleri için azami gayret göstermektedirler. Mağdur olan kişilerin tespiti halinde olan imkânların en uygununu iyi niyetli bir şekilde sunmaya çalışmaktadırlar. Uygulayıcıların pek çok yerde bilinçli ve eğitimli oldukları görülmüş ve eldeki imkânları en verimli şekliyle değerlendirdikleri anlaşılmıştır. Bir güvenlik uzmanının bu konudaki bir tespiti oldukça açıklayıcıdır: “Araçlarımız, odalarımız, ekipmanlarımız, soruşturması devam eden kişiler için dizayn edilmişken mağdur olması ihtimali olan birisinin aynı imkanlar dahilinde tutulmasının ve bu atmosferde mağdur oldukları tespitinin yapılmasının ne denli doğru olduğu söylenebilir ki?” Bir yandan suçla mücadele etme adına gayretlerin olduğu, öte yandan bu suçun potansiyel mağdurlarına yönelik hassas davranılmaya çalışıldığı ancak sınırlı imkanlarda personel azlığı nedeniyle bir takım sorunların da yaşandığı anlaşılmaktadır. Bu durumu özetleyen bir uygulayıcı, mağdurlarla ilgili ön tespit ve değerlendirme sürecinde saatlerle yarıştıklarını belirtmiştir. Az ve sınırlı süreye sahip bu görevliler, gece yapılan bir operasyonda gözaltı yapılan 20-30 kişinin hastaneye götürülmeleri, şubeye getirilmeleri, ifadelerinin alınması gibi tüm bu işlemleri birkaç saate sığdırmak zorunda olduklarını, bu nedenle her bireye kısa çok az zaman ayırabildiklerini, çalışma ortamının da kişileri rahatlatacak fonksiyon görmemesi nedeniyle, mağdurlara yönelik ifadelerin çok sağlıklı bir şekilde ele alınamadığını ifade etmektedirler. İLK GÖRÜŞMEYİ YAPAN GÖREVLİLERİN TUTUMU Yetişkin potansiyel insan ticareti mağdurlarıyla ilk karşılaşanlar, genel kolluk hizmetinde ve/veya konusu itibariyle adli süreci takip edecek olan kolluğun diğer birimlerinde (Asayiş, KOM) görev yapan eğitimli ve tecrübe sahibi personeldir. İnsan ticareti konusunda deneyimli, uzman personelin istihdamı hayati öneme sahiptir. İlk işlemlerde görev alan ekip içerisinde, kişilerin olay yerinden kolluk birimlerine getirilmeleri, oradan da sağlık kuruluşlarına ve (yabancı iseler) Yabancılar Şubeye götürülmelerine kadar gerçekleşen işlemler anında, insan ticareti konusunda eğitimli erkek memurlar yanında sivil giyimli kadın memurların da görev yapmasına, ilgili Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 66 şubelerde en az 3 kadın görevlinin vardiyalı olarak çalıştırılmasına imkanlar ölçüsünde gayret gösterilmektedir. Uygulayıcılarla yapılan görüşmelerde özellikle en az bir yabancı dil bilen bayan personelin bu tür operasyonlarda görevlendirilmesine özen gösterildiği belirtilmektedir. Ancak bu durum her zaman mümkün olmamaktadır. Bayan personel sayısının yetersiz olması, bayan personelin bu tür travmatik olaylardan psikolojik olarak çok çabuk etkilenmeleri, gönüllü olarak çalışmak istememeleri, bulaşıcı hastalık kapma ihtimalinden dolayı çekingen davranmaları karşılaşılan sorunların başında gelmektedir. Uygulamada her ne kadar daha önce belirlenmiş standartlara uyarak işlemler yapılmaya çalışılsa da personel azlığı ve fiziki yetersizlikler önemli bir sorun teşkil etmektedir. Örneğin, KOM Şubelerinde konuyla ilgili görevli birimler insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı suçlarına bakan büro ya da kısımlar şeklinde yapılanmıştır. Hali hazırda bir büro ya da kısım olarak hizmet veren bu birimlerin tek başlarına şubeyle temsil edilebilecek iş yüküne sahip oldukları gözlenmiştir. Kısıtlı bir bütçe ve az sayıda personel ile bu suçlarla mücadele üstün bir gayret ve mevcut imkanların sonuna kadar zorlanmasıyla mümkün hale gelmektedir. Mevcut imkanlar çerçevesinde insan ticareti suçuyla mücadele ve birlikte yürütülmesi gereken diğer işlemlerin (tespit, koruma gibi) tek bir büronun sınırlı kaynak ve personeli ile yapılması özellikle iş yükü yoğun olan illerde neredeyse imkansızdır. İFADE ALMA SÜRECİ Operasyonlar sırasında tespit edilen potansiyel insan ticareti mağdurları bilgilerine başvurulmak üzere kolluk birimlerine getirilmektedir. Bazen bir operasyonda bilgisine başvurmak üzere getirilen kadınların sayısı 20-30’u bulabilmekte, hatta 100’ü aşkın kişinin konu olduğu olayların gerçekleştiği kolluk görevlileriyle yapılan görüşmelerde belirtilmektedir. Sayı arttıkça bu kişilerin her birinin ifadelerinin sağlıklı alınabilmesi güçleşmektedir. Uzun süreli ve planlı bir operasyonda öncelikle konunun insan ticareti boyutuna baktıklarını belirten uygulayıcılar, ilk karşılaşma anında kişilerin ifadeleri alınırken her şeyi söyleyemediklerini, sürecin adli bir işlem olması nedeniyle ürkebildiklerini, bu nedenle de insan psikolojisi uzmanı kişilerin ifade alma sürecinde bulunmalarının daha uygun bir yaklaşım olacağını belirtmektedirler. Kolluk birimlerinde, görevleri gereği, ifade alma ve çalışma mantığında şüpheli konumundaki kişinin suçluluğunu belirleyecek yöntemler geliştirmek ve bu durumu ortaya koyacak deliller toplamak önceliklidir. Çalışmalarda bu amaca odaklanılmakta ve soruşturma dosyası tekamül ettirilmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla vuku bulmuş bir Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 67 asayiş olayını en kısa sürede çözmek için olayın failini bulma işlevine odaklanılmaktadır. Bu yaklaşım, güvenlik güçlerinin olası mağdur kişiye yoğunlaşabilmelerini çok zorlaştırmakta veya fırsat bile vermemektedir. Gözlemlerimize göre, operasyon sonrası ifade alma işlemi sırasında nadiren psikolog veya sosyal hizmet uzmanı hazır bulunmaktadır. Bazı illerde bilgili sosyal hizmet uzmanının yokluğu, bazı illerde ise kolluk kuvvetlerinin gizliliği ön planda tutmaları nedeniyle bu aşamada mağduriyeti belirlemeye yönelik ifadelerin kolluk tarafından alındığı, bunun da sağlıklı olmadığı anlaşılmaktadır. İş yükünün, fiziki yetersizliklerin ve personel sayısındaki azlığın da potansiyel mağdur olarak görülen kişilerin ifadelerinin alınmasını etkilediği görülmüştür. Bu etkenlere rağmen ilgili kolluk biriminde görev yapanların potansiyel mağdura yönelik tutum ve davranışlarında profesyonelce davranmaya çalıştıkları da gözlemlenmiştir. Kolluk görevlilerinin yaşadığı zorluklar hakkında izlenimlerini belirten bir STK çalışanı ise, kadınların ifadeleri alınırken ortamın dar ve yeterince uygun olmamasının ve ayrıca uzman personel eksikliğinin ya da zaman ve imkanların zorlanmasından kaynaklanan nedenlerin, her bir kadının başından geçen olayı rahatlıkla anlatmasına ve yeteri kadar bu kişilere zaman ayrılmasına ve dolayısıyla bildirimlerin eksik kalmasına yol açtığını vurgulamıştır. Potansiyel yabancı mağdurların dil bilmemeleri de ifade almayı zora sokan hususlardandır. İfade sırasında detayları yakalayabilmek, ifadesi alınanın hislerini anlayabilmek ve ipuçlarını tespit edebilmek önemlidir. Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı zaten zor bir süreç olan ifade alma işlemi, araya tercümanın da girmesiyle hepten zor hale gelmektedir. Potansiyel mağdurların doğru tespitinde kolluğun bazı değerlendirme ve ön hazırlık çalışmaları yapması gerekmektedir. Mağdurun beden dilinin değerlendirilmesi, ülkeye giriş-çıkış kayıtlarına bakılması, ifade öncesinde sohbet edilmesi ve kişiye güven telkin edilmesi kolluğun ifade sürecinde dikkat etmesi gereken hususlar olarak belirtilmektedir. Bir STK yetkilisi, potansiyel mağdurlarla ifade alma sürecinde kolluğa destek olduklarını ve ilk görüşmelerde çoğunlukla kadınların kızgın, gergin ve stresli olduklarını gözlemlediklerini belirtmiştir. Bazı mağdurlara tacirler tarafından uyuşturucu veya hap içirildiğini ve bazı mağdurların bunun farkında dahi olmadıklarını, bu durumu ancak birlikte çalıştıkları bir psikolog sayesinde anlayabildiklerini ifade eden uzman bu şartlarda mağdurdan sağlıklı bilgi alınmasının beklenmemesi gerektiğini vurgulamıştır. AVUKAT TAYİNİ VE AVUKATLARLA İLİŞKİ Yaşı 18’den küçük olan çocuk mağdurlara insan ticareti olaylarında avukat görevlendirilmesi yasal bir zorunluluktur. Yetişkin insan ticareti mağdurları, adli süreç boyunca CMK 234. madde kapsamında kendilerini savunacak vekilleri yoksa barolardan avukat görevlendirilmesini isteyebilmektedirler. Bu amaçla, bazı barolarda insan ticareti alanında daha önce görev yapmış ve konuyu bilen bir avukat görevlendirilmesine çalışılmaktadır. Örneğin Ankara Barosu, şiddete maruz kalan kadınlara adli yardım sağlayabilmek amacıyla oluşturduğu bir merkezden insan ticareti olaylarına gönüllü avukatlar görevlendirmektedir. Ancak, her ilde gönüllü ve bu konulara vakıf ve deneyimli avukatlara ulaşmak mümkün değildir. Uzun yıllardır insan ticareti soruşturmalarında görev alan bir uygulayıcı, gönüllü ve deneyimli olmayan avukatların olası mağdurları tespit etmeye yönelik çabalarda kolluk görevlilerine yardımcı olmadıkları, mağdur kişilerin ifade vermesi aşamasında konuşmalarını teşvik etmedikleri, hatta bir an önce işlemleri tamamlayıp ayrılma eğiliminde olabildiklerini vurgulamaktadırlar. Avukat görevlendirilmesi ile ilgili bazı tespitleri bulunan bir STK çalışanı, çoğu durumda barodan avukat gelmediğini; gelse de avukatın konunun uzmanı olmaması nedeniyle sorun yaşandığını belirtmiştir. Bu nedenle barolarda da ihtisas konusuna göre düzenlemelerin yapılması ve görevlendirmelerin bu ihtisaslaşmaya göre uygulanması gerekmektedir. Bu konuda IOM’in insan ticareti ile mücadele eden birimlere yönelik verdiği eğitimler bulunmaktadır. Araştırma esnasında insan ticareti ile mücadele eden uygulayıcı ve hukuk adamlarıyla yapılan görüşmelerde konunun ayrıca özel bilgi ve birikim gerektirdiği ve dolayısıyla insan ticareti ile ilgili birimlerde ihtisaslaşmış alt birimlere ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir. Böylece insan ticareti suçuyla mücadelede kurum kültürü ve kurumsallaşmaya gidilerek ilgililerin konuya her defasında yabancılaşmasının önüne geçilebilecektir. Barolarda bu konuya ilgi duyan avukatların özellikle bu alanda istihdamı sağlanabilmeli, bu konuda seminer ve eğitimler düzenlenmelidir. Ayrıca avukatsız alınan ifadelerin kovuşturmanın ileri safhalarında sorun olabileceği uygulayıcıların ajandasında yer etmelidir. Her ilde insan ticaretine maruz kalmış kişilere destek sağlayan sosyal hizmet uzmanlarının olmayışı uygulayıcıların bir anlamda elini kolunu bağlamaktadır. Bir uygulayıcı, sosyal kurumlardan destek alınamadığı için 157’den destek istediklerini beyan etmiştir. Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 68 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 69 KOLLUK BİRİMLERİNİN OLASI MAĞDURLARA YAKLAŞIMI MAĞDURİYETİN KESİNLEŞTİRİLMESİ İş yüküne, fiziki ve teknik imkanların yetersizliğine ve bu durumların üzerlerinde çaresizlik ve baskı unsuru oluşturmasına karşın kolluk görevlilerinin insan ticareti ve fuhuş suçunda karşılaştıkları kişilere yönelik hassas tutum sergiledikleri gözlemlenmiştir. Her olayda karşılaştıkları kişileri, öncelikle potansiyel bir insan ticareti mağduru olarak gördükleri ve empati kurarak ilişkilerini belirledikleri anlaşılmaktadır. Bu konuda kolluk görevlilerinin farklı eğitimler aldığı da anlaşılmaktadır. Mağdur olduğu yönünde kuvvetli emare bulunan şahıslar, ifadeleri alındıktan sonra, idari bir sürece tabi tutulmaktadırlar. İdari süreç, mağdurun koruma ve rehabilitasyon hizmetlerinden bir an önce yararlanabilmesi için adli sürecin sonuçlanmasını beklemeden gerçekleştirilen bir işlemler bütünüdür. İdari süreçte mağduriyetin kesinleştirilmesi işlemlerinde bulunacak görevliler, insan ticareti konusunda eğitimli ve tecrübeli bay/bayan kolluk görevlileri, gerekli hallerde psikolog, tercüman, avukat, doktor, sosyal hizmet uzmanı, STK çalışanları ya da IOM temsilcilerinden oluşmaktadır. Bu süreçte ilk aşama mağdur olduğu izlenimi doğuran kişinin mağduriyet durumunun kesinleştirilmesidir. Mağdurun içinde bulunduğu durumu, kolluk görevlilerinin empati kurarak anlamaya çalışması, ifadenin başarılı bir şekilde alınmasını sağlayacaktır. Mağdurlar, başlarına gelen olayları güvenilir gördüğü kimselere anlatma ihtiyacı duymaktadırlar. Ancak her ne kadar kolluk görevlileri hassasiyet gösterse de, olası mağdurların her zaman konuşmaya açık olmadıkları ifade edilmektedir. Bu husus zaman istemektedir. Örneğin, taciri tarafından borçlandırılan ve bu durumu teknik takip çalışmasıyla tespit edilen bir mağdur, şikayette bulunmadığını belirtmiştir. Bu teknik kayıtlar, tek başına delil olamayacağından kendisinin şikayetçi olup olmayacağı konusunda ifadesine başvurulmasına rağmen bu kişi yine de mağduriyetini ifade etmemiştir. Kolluğun ısrarlı yaklaşımı, mağdurun şikayetçi olmama yönündeki kararlı duruşu nedeniyle sonuçsuz kalabilmiştir. Kolluk görevlilerinin ısrarlı çabalarına ve olumlu yaklaşımlarına rağmen bazı mağdurların halen kapalı kaldıkları yönünde başkaca örneklere uygulayıcılarla yapılan görüşmelerde sıkça rastlanılmıştır. Kolluğun özenli yaklaşımlarına rağmen, ülkesindeki çocuklarının, yakınlarının risk altında olabileceği düşüncesiyle mağdur her türlü güvenceye karşı tepkisiz kalabilmektedir. Mağdur psikolojisi ve iletişim teknikleri konusunda kolluk birimlerinin aldığı/alacağı eğitimler, belli bir seviyeden öteye gidememektedir. Kolluk görevlisinin kendisini aldattığı algısı mağdurlarda daha baskındır. Kadın psikolog tarafından alınan ifade, kolluk kuvvetlerinin aldığı ifadeden daha başarılı olmaktadır. Bir cumhuriyet savcısı bu süreçle ilgili şu yorumları yapmıştır: “...Tacir mağduru yalan yanlış tehdit etmiş. Poliste herkesi tanıyorum demiş. Tacir, ‘yakalanırsan ve ters konuşursan bile polis seni bana teslim eder’, diye mağduru uyarmış. Bu konuda psikolog desteği sağlar ve ikna ederseniz konuşuyorlar. Şikayetçi oluyorlar. Birkaç defasında kolluk ifadesi alınmadan psikolog desteği aldırarak bizzat şikayetlerini aldım...” Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 70 Türk vatandaşlarının mağduriyet durumu hakkında ilgili kolluk kuvvetlerinin görüşü ve kişinin ifadesi doğrultusunda cumhuriyet savcıları karar vermektedir. Mağdur olduğu belirlenen kişi eğer kadınsa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü bünyesindeki sığınmaevi/konuk evlerine ya da yerel yönetimlerin kadın sığınma evlerine nakledilmekte, çeşitli sosyal ve tıbbi hizmetlerden yararlandırılmaktadır. Ancak, mağduriyeti hakkında bilgi vermeyen ve ya şikayetçi olmayan kadın mağdurlar hakkında bir statü belirleme çalışması yapılamamaktadır. Bu nedenle, kişi bir dinlenme, rahatlama ve düşünme dönemi geçirmeden normal yaşama katılmaktadır. Aynı sorun erkek mağdurlar için de geçerlidir. Uygulamada sık rastlanmamakla birlikte olası bir erkek mağduriyeti ile ilgili neler yapılacağı konusu belirsizdir. Mağdur kişi eğer erkekse ve tıbbi ve ruhsal desteğe ihtiyaç duyacak durumdaysa bu konuyla ilgili nelerin yapılacağı bilinmemektedir. Araştırma ekibi tarafından bu tür bir soru, uygulayıcı birimlere yöneltildiğinde cevaben illerin imkânlarına göre sosyal destek mekanizmalarından yararlandırılabileceği belirtilmiştir. Bu mekanizmalar yerel yönetimlerin sağlayacağı imkanlardan oluşmaktadır. Özetle tüm bu aşamalar ile ilgili olarak en somut, görünür kurumun adli süreci takip eden birimler (Asayiş veya KOM) olduğu anlaşılmaktadır. Türk vatandaşı olan çocuk mağdurla ilgili işlemler ise Çocuk Şubelerinde yapılmaktadır. Çocuk mağdurlar savcı, psikolog, doktor ve diğer ara hizmetlerde çalışan görevlilerin bulunduğu Çocuk İzleme Merkezleri (ÇİM) olarak adlandırılan ve sadece çocuklara hizmet veren birimlerde ifadelerini vermektedirler. Çocuğun mağduriyetini bu birim tespit etmektedir. Yukarıda sayılan Türk vatandaşı kişilerin adli işlemlerinin sonrasında uygulanması gereken mağdur tespit sürecine yönelik olarak Ulusal Yönlendirme Mekanizmasında (UYM) açıkça bir düzenleme yer almamaktadır. UYM, uygulamada daha çok yabancı kadın mağdurların tespiti, korunması ve desteklenmesine yönelik olarak işlev Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 71 görmektedir. Bu nedenle, yerli mağdurların ve özellikle zorla çalıştırma mağduru olanların işlemlerinin nasıl yürütüleceği konusunda önemli bir boşluk bulunmaktadır. Bu mağdurlara ilişkin verilerin olup olmadığı, her yıl açıklanan insan ticareti mağduru rakamları içinde bu kişilerin yer alıp almadıkları da belirgin değildir. Yabancı mağdurlara yönelik işlemler ise daha net ve belirgindir. Adli işlemleri diğer birimlerde tamamlanan yabancı kişiler Yabancılar Şubelerinde yer alan Geri Gönderme Merkezlerine sevk edilmektedir. İnsan ticareti mağduru olma olasılığı yüksek olan kişiler hakkında şube yetkilileri bilgilendirilmekte, bu durumda şube yetkilileri bu kişileri merkezlerde düzenlenmiş ayrı bir bölümde muhafaza etmektedir. Yapılan gözlemlerde, bazı illerde bu tür yerlerin özenle dizayn edildiği, bazılarında ise imkânların daha kısıtlı olduğu anlaşılmıştır. Mağduriyetin kesinleştirilmesi aşamasında bazı illerde Yabancılar Şube yetkilileri ile o ildeki STK çalışanlarının ortak hareket ettiği ve işbirliği içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Hatta STK uzmanları da mağduriyete ilişkin kanaat bildirme sürecine kolluk birimlerinin davetiyle doğrudan katılabilmektedir. Mağduriyet ile ilgili kararlar, birlikte verilmektedir. Geri Gönderme Merkezinde farklı bir yerde barındırılan mağdur ile uzman görevliler çeşitli zamanlarda görüşmeler yapmaktadırlar. Bazı illerde bu görüşmeleri yapması için uzman psikologlar veya sosyal hizmet uzmanları davet edilmektedir. Ancak bu standartlaştırılmış ve resmi bir süreç olmayıp, ilgili şube müdürünün takdirinde ve inisiyatifinde olan bir durumdur. Mağduriyetin kesinleştirilmesi, adli süreçte gerçekleştirilen işlemler sonucunda yapılan ön değerlendirmeler çerçevesinde, insan ticareti suçuna konu olan bireyin eylem, araç ve amaç fiiller kapsamında istismar edilip-edilmediğinin ortaya konulduğu ve bu konuda söz konusu bireyin mağdur olup olmadığına kesin karar verildiği aşamadır. Bu tespitin yapılabilmesi için olası mağdur ile çeşitli zamanlarda mülakatlar yapılmaktadır. Mülakatta potansiyel insan ticareti mağduru hakkında şüpheleri dağıtacak ve gerçekten mağdur olduğuna kanaat getirilmesini sağlayacak detaylı bilgilerin elde edilmesi gerekmektedir. Mağduriyetin kesinleştirilmesi amacıyla bir araya gelen uzmanlar, sohbet tarzında gerçekleştirdikleri görüşmelerde potansiyel mağdur adayına anahtar sorular yönelterek kişinin durumunu değerlendirmeyi sağlayacak ipuçlarını elde etmeye çalışmaktadırlar. Bu sorulara alınan cevaplar bir bütünsellik içerisinde analize tabi tutulmakta ve kişinin mağduriyeti anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bu mülakatlarda görev alan uygulayıcı ve STK yetkilileri, şu tür anahtar sorular üzerinde durduklarını ifade etmişlerdir: Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 72 “Örneğin; -‘Bu kısa saçı kendin istediğin için mi kestirdin?’ sorusuna verilecek cevap bizim önemli bir ipucu elde etmemizi sağlamaktadır. Çünkü biliyoruz ki hiçbir kadın istemedikçe saçıyla ilgili başkasının istediği bir stili seçmez ve tacirler genellikle kadınları kısa saçlı olarak hazırlamaktadırlar. -‘Kadına has dönemlerinizde ilişkide bulunuyor musunuz?’ sorusunu sorduğumuzda evet cevabı alıyorsak bu kimsenin mağdur olma ihtimalinin yüksek olduğunu değerlendiriyoruz. -‘Parfümünü kendin mi seçtin?’ Çünkü biliyoruz ki tacir, parfümeriyi kadına gönderiyor ve sadece birkaç seçenekten birisini kullanması yönünde zorlama yapılıyor ve parasını da fuhuş karşılığı kazancından kesiyor. Böyle bir durum mağduriyetin kesinleştirilmesinde önemli bir ipucu sağlıyor. -‘Kıyafeti kendin mi buldun?’ Çünkü biliyoruz ki bu kıyafetler normal şartlarda bir bayanın giyebileceği kıyafetler değil. Transparan ve oldukça abartılı kıyafetler.” Bu tür anahtar sorulara verilen cevaplarda kadın istemsiz olarak bu davranışlarda bulunuyorsa zorla fuhuş yaptırılıyorlar kanaati uzmanlarda oluşmaktadır. Bir STK çalışanı, eğer mülakata alınan kadın mağdurun kendi cinsine karşı olumsuz bir tavrı yoksa bu tür tespitlerin bir bayan görevli tarafından yapılmasının daha başarılı sonuçlar alınmasında faydalı olacağını ifade etmiştir. Mağdur tespiti ile ilgili mülakatlarda bulunmuş bir başka STK çalışanı, potansiyel mağdurun açıklamalarının önemine dikkat çekerek, mülakatlarda mağduriyeti kesinleştiren durumlardan bahseden mağdurların bu ifadelerine dikkat çekmektedir. Mağduriyetin kesinleştirilmesinde kişinin bir ayda yüz kişiyle birlikte olduğunu ifade etmesinin önemli bir ipucu olduğunu ve mutlaka bu ifadenin değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Çünkü bu bir zorlamayı ifade etmektedir. Yine fuhuş yaptırılan kadınlara verilen uyuşturucunun da insan ticareti mağdurunun tespiti için değerlendirilmesi gerekli bir done olduğu ifade edilmektedir; “…Bazen mülakatlarda ve ifadelerde geçen ‘bize ilişkiden önce çay içiriyorlardı. Rahatlayalım diye.’ sonra soruluyor ‘içince miden bulanıyor muydu?’ evet cevabı alınca da, anlaşılıyor ki uyuşturucu verilerek kadınların direnmesi engelleniyor ve kendi rızasıyla fuhuş yapmıyorlar. Bu durumda kişinin ‘mağdur’ olduğuna kanaat getiriyoruz …” Cinsel istismara uğrayan kadınlarla, gönüllü olarak fuhuş işinde çalışan ve bir zorlamaya uğramayan kadınlar arasındaki farkların bariz olduğunu belirten bir STK çalışanı, anahtar sorularla ve durum değerlendirmeleri hakkında değişik ipuçlarından söz Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 73 etmektedir. Örnek olarak, ‘ilişki türünü kendileri belirliyorlar mı?’ sorusuna verilecek cevabın önemli bir bulgu olabileceği ifade edilmiştir. Beş yıldızlı otellerde saati birkaç yüz dolar karşılığında çalışan kadınlar işi ticarete dönüştürmüş ve mağdur olma ihtimali düşük kadınlardır. Ancak diğerleri için aynı durum söz konusu değildir. Zorla alıkonulanların kuralları kendilerinin belirleme fırsatları bulunmamaktadır. Bu kişiler günde birkaç kez ilişkiye girmekte, ilişki saatini ve yerini kendileri belirleyememektedir. Normal bir insanın içinin kaldıramayacağı, izbe odalarda, pis yataklarda mağdurlar zorla çalıştırılabilmektedir. Potansiyel mağdurlarla yapılacak mülakatların mağdurun rahat etmesine yardımcı olacak ayrı ortamlarda gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu konuda uygun yer ve şartların sağlandığı, ancak bu hassasiyetlere rağmen fiziki imkansızlıkların yol açtığı/açabileceği ön görülemeyen durumların da yaşandığına dikkat çekilmektedir. Bu açıdan Geri Gönderme Merkezleri (GGM) mağdurlara hizmet sunma bakımından ideal ortamlar değildir. GGM, potansiyel mağdurun mülakatlarının gerçekleştirildiği ve idari olarak mağduriyetlerin kesinleştirildiği kolluk binaları olmasının yanında aynı zamanda yasadışı göçmenlerin ve suç işlediği için hakkında sınırdışı kararı verilenlerin ülke dışına çıkartılıncaya kadar tutuldukları yerlerdir. Bu binalarda temizlik ve diğer öz bakım hizmetleri bulunmaktadır. Ancak farklı kültür, anlayış ve dilden onlarca insanın barındığı, insanların sürekli giriş-çıkış yaptıkları, günlerce tutuldukları, hatta bazı dönemlerde kapasitesinin fazlasında hizmet verdiği ve kaçışlarının önlenmesi amacıyla güvenlik önlemlerin alındığı düşünüldüğünde; insan ticaretine maruz kalmışların bu binalarda işlemlerinin yürütülmesinin uygun olmadığı anlaşılmaktadır. etmeyen tüm yabancı kadınlar, diğerleriyle birlikte aynı ortamda sınırdışı edilmeyi beklemektedirler. Mağduriyetleri bilinmeyen bu kişileri bulup diğerlerinden ayırt etmek amacıyla bazı illerde özel uygulamalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunlardan birine Antalya ili örnek gösterilebilir. Bu ilde imkânlar elverdiği ölçüde sosyal hizmet uzmanları için bu kişilerle birebir görüşme fırsatları oluşturulmakta, uzman kişi de bu şahıslar arasında mağdur olabilecek kişileri tespit etmeye çalışmaktadır. Bazı durumlarda mağdur olduğundan şüphelenilen kişilerin konuşmasını sağlamak ve sorunlarını paylaşmasına zemin hazırlamak için birden fazla seanslar düzenlenmekte ise de bu uygulamayı yapan illerde kişiler mağduriyetini açıklamada oldukça ürkek ve çekingen davranmaktadırlar. Ancak, ısrarlı ve şefkatli yaklaşımların bir zaman sonra kapıları açtığı da ifade edilmektedir. Aşağıdaki tablolarda, yabancı, yerli ve çocuk mağdurlarla ilgili mağdur tespit sürecini ilgilendiren aşamalara yer verilmiştir. Genel olarak yönlendirme mekanizmasının yabancı mağdurlara ilişkin yürütülmesinde bir sorun görünmemektedir. Ancak, yerli mağdurların tespitine yönelik resmileştirilmiş bir prosedür izlenmediği görülmektedir. Bu durum, ilgili birimlerin uygulamalarında görülen bir boşluktur. Özellikle zorla çalıştırma mağduru olabilecek kişilerle ilgili de hangi birimlerin ne gibi roller üstlenmeleri gerektiği konusunda hem merkezi yönlendirmede, hem de yerel uygulamalarda belirgin bir boşluk göze çarpmaktadır. İnsan ticareti mağduru olabilecek çocuk mağdurlar konusunda da yerel uygulamalarda standartlaştırılmamış farklılıklar bulunmaktadır (Şekil-6, 7 ve 8). Yabancı mağdurların tespitinin yapıldığı GGM bu nedenlerle uygun bir barınma ortamı sunmamaktadır. Konuyu açıklayan bir uzmanın ifadeleri şu şekildedir: “…GGM’ne getirilen her bir kadın için bir dosya düzenlendiğinden bu birime gelen dosya sayısı oldukça fazladır. Bu nedenle orada mağdurların tespiti zorlaşmaktadır. Her bir kişi hakkında dosyayı okuyup, değerlendirip ardından mülakat uygulamasına geçilmesi ve sonuçta mağdur olup olmadığı hakkında karar verilmesi ayrı bir zaman, birikim, yeterli personel ve özen istemektedir. Ancak sınırlı imkanlar nedeniyle bu güç durumlar karşısında dahi kolluk görevlileriyle birlikte, geceleri dahil olmak üzere, mağdur tespit çalışmalarına katılıyoruz. Buna rağmen gözden kaçanların bulunabileceği, beni oldukça rahatsız ediyor. GGM’ne getirilenlerin insan ticareti mağduru olma olasılığı her zaman vardır.” Sınırdışı edilmek üzere geri gönderme merkezlerine getirilen ve mağduriyetini ifade Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 74 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 75 Bölüm 3: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurlarının Tespit Süreçlerinin Değerlendirilmesi 76 157 Hattı, Kolluk Kuvvetleri Sorumlu Kurumlar 157 Hattı, Kolluk Kuvvetleri İhbar, Şikayet, Önleyici Çalışmalar İhbar, Şikayet, Önleyici Çalışmalar 157 Hattı, Kolluk Kuvvetleri Yapılan İşlem Sorumlu Kurumlar Şekil 8: Çocuk Mağdurlar İçin Tespit Süreçleri Sorumlu Kurumlar Yapılan İşlem Şekil 7: Türk Mağdurlar İçin Tespit Süreçleri İhbar, Şikayet, Önleyici Çalışmalar Yapılan İşlem Şekil 6: Yabancı Mağdurlar İçin Tespit Süreçleri Kolluk Kuvvetleri + Savcılık Operasyon ve Müdahale Kolluk Kuvvetleri + Savcılık Operasyon ve Müdahale Kolluk Kuvvetleri + Savcılık Operasyon ve Müdahale Çocuk İzleme Merkezi İfade Alma Kolluk Kuvvetleri, Avukat İfade Alma Kolluk Kuvvetleri, Tercüman, Avukat İfade Alma Mağduriyetin Kesinleşmesi Yabancılar Hudut İltica Dairesi Mağduriyetin Kesinleşmesi BELİRSİZ Mağduriyetin Kesinleşmesi BELİRSİZ Mağduriyetin Tespiti Yabancılar Şube, IOM, STK’lar, Psikolog, Tercüman Mağduriyetin Tespiti BELİRSİZ Mağduriyetin Tespiti BELİRSİZ BÖLÜM 4: MAĞDUR TESPİT SÜREÇLERİNİN SWOT ANALİZİ, SONUÇ VE ÖNERİLER BELİRSİZ Koruma Altına Alma BELİRSİZ Koruma Altına Alma IOM, STK’lar Koruma Altına Alma MAĞDUR TESPİT SÜREÇLERİ İÇİN SWOT ANALİZİ Güçlü Yanlar, Zayıf Yanlar, Fırsatlar, Tehditler Bu çalışmanın üçüncü bölümünde detaylandırılan mağdur tespit süreçlerinin güçlü ve zayıf yönleri ile önümüzdeki sürece ilişkin fırsat ve tehditlerin neler olabileceği bir SWOT analizi ile aşağıda sunulmuştur. Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 79 Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 80 Zayıf Yanlar Güçlü Yanlar •Kolluk personelinin bilinç düzeyini arttırıcı eğitimlerin veriliyor olması •STK’ların süreçlere katkısının kavranmış olması •Yönlendirme mekanizmasının aktörleri arasındaki diyalog ve işbirliğinin iyi derecede olması •Personelin potansiyel mağdura yaklaşım bilincinin yüksek olması •Sığınma evlerinin bulunması ve işler halde olması •Uluslararası kuruluşlarla ulusal kurumların birlikte iş yapma kültürünün gelişmiş olması •İnsan ticareti ile mücadele rehberinde, mağdur tespiti ile ilgili kılavuz bilgilere yer verilmesi ve yetkililerin tespitte bu kılavuzu dikkate alarak karar vermesi •Her türlü ihbarda standartlaştırılmış uygulamaları olan 157 Acil Yardım Hattı’nın süreçte yer alması •Operasyonel birimlerin teknik imkanlarının tespit sürecinde önemli katkı sağlaması • Yerli ve yabancı mağdurlar için standartlaşmış bir tespit süreci ve uygulama modelinin olmaması • Zorla çalıştırma dahil farklı formlarda mağdur olabilecek kişilere yönelik bilgi düzeyinin ve duyarlılığın zayıf olması • Mağdur tespitinin çok sektörlü bir kurul kararına dayanmıyor olması • Yeterli sayıda STK’nın sürece dahil olmaması • Tercüman yetersizliği • Sosyal hizmet uzmanları ve psikologların sürecin çeşitli aşamalarında istihdam edil(e)memesi • Uzman kolluk personel sayısının azlığı • Mağdurun kolluk birimlerine karşı oluşmuş önyargısı • Kolluk birimlerinin fuhuş yapan kadınlara yönelik önyargısı • Kanunların metinlerinden veya uygulayıcıların farklı yorumlarından kaynaklanan tutarsızlıklar • Ülkesine dönen mağdurun ilerleyen mahkeme safahatında yer alamaması • Görüntülü ifade alınamaması • Operasyonel birimlerde fiziki imkanların yetersizliği • Mağdur tespiti ve mülakatları için özel tasarlanmış ve ayrı binaların bulunmaması • Mağdurlara tanık koruma programı çerçevesinde koruma önlemlerini sağlanmaması • Avukatların mağdur hakları ve adalete erişimleri konusunda bilgi sahibi olamaması ve sürece dahil olmamaları • Mağdurların sikayetçi olup olmadığına bakılmaksızın işlem yapılması gerekirken kısmen de olsa bu şekilde uygulama yapılmaması • Operasyon birimleri ile Yabancılar Şubesi arasında koordinasyonda aksamalar yaşanması • Illerin mağdur tespiti ni tamamlamak icin Merkez teşkilatından bilgi beklemeleri ve dolayısıyla sürecin uzaması • Tespit edilen mağdurların Ulusal Yonendirme Mekanizmasına dahil edilmemeleri ve bu kişinin tekrar mağdur olma riskini arttırması • Eylem planının uygulanmasını sağlayacak çalışma planlarının oluşturulmamış olması • Magdur tespiti, magdur hakları ve sağlanan hizmetlerin yasal düzenleme yerine idari düzenlemeler olarak yapılmasının olusturduğu eksiklikler Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 81 Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 82 Tehditler Fırsatlar •Yasalaşmak üzere olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bünyesinde İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Dairesi Başkanlığının kurulacak olması •İnsan ticareti ile mücadeleye ve mağdur korumaya yönelik bir yasa taslağı hazırlığı olması •Kolluk birimlerinin mücadele konusundaki istekliliği •Kurumlar arası işbirliği kapılarının açık olması •Uluslararası alanda işbirliğine açık ülkeler ve bu ülkelerin kolluk birimlerinin olması •Farklı devletlerde bulunan STK’lar arasında bir diyalog zemini bulunması •Teknik imkanların tespit sürecinde etkin şekilde kullanılabilir olması •Mücadeleci birimlerin kendi eksiklikleri konusunda farkındalığının olması ve bunu ifade edebiliyor olmaları •İnsan ticaretinin sadece zorla fuhuş yaptırma mağduru olan yabancı kadınlarla sınırlı olduğu algısı •Tacirlerin süreçte psikolojik olarak rol alıyor olması (Mahkeme aşamasında karşılaşmaları gibi) •Tacirlerin mağdurlar üzerinde oluşturduğu korku ve baskı •Gerçek mağdur olmayanların mağdur gibi görünmeleri •Mağdurların destek ve koruma hizmetlerinden yararlanmak istememesi •Mağdurun kendi ülkelerindeki koruma ve destek mekanizmalarının yetersiz olması •Avukatlık hizmetlerinde karşılaşılabilecek olumsuzluklar (Tacirin müvekkilliğini yapan avukatların olumsuz söylemlerde bulunarak mağdurun etki altında bırakılması gibi) •Mağdurun sıırdışı edilme endişesi içerisinde tutum sergilemesi •Mağdurun şikayetçi olmayı istemesi sonrasında kimliğinin saklanamaması ya da gizlenememesi •Mağdurun tespitinde yaşanacak gecikmelerin daha farklı mağduriyet alanlarının doğmasına neden olabilirliği •Yasadışı göçmenler ile insan ticareti mağdurlarının birbirleriyle karıştırılma potansiyeli •Mağdurun yeniden mağduriyet sarmalına girme olasılığı Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 83 SONUÇ VE ÖNERİLER 1) Mağdurun tanımlanması Türkiye’de mağdurun tanımlanması ve tespiti işlemini etkileyen, adli ve idari olmak üzere iç içe geçmiş iki farklı süreç bulunmaktadır. Bunlardan ilki adli süreçtir ve insan ticaretinin suç boyutuna odaklanmaktadır. Diğeri ise insan ticareti suçunun mağdurlarını korumaya yönelik idari süreçtir. 2) Mağdurların korunmasına ilişkin ulusal/yerel üniteler oluşturulması Her ikisinde de süreci başlatan ve mağdurla ilk karşılaşan kolluk birimleridir. Adli konularda takibi yapan ilgili kolluk birimleri, cumhuriyet savcısının talimatıyla hareket ederek, insan ticareti suçunu aydınlatmaya, suçluları yakalamaya ve varsa müştekilerin ifadelerini soruşturma dosyasına ekleyerek delilleriyle birlikte savcılığa iletmektedir. Bundan sonraki aşamada suçun yargılanmasına geçilmekte ve savcılık, kendi adına çalışan kolluk birimlerinin hazırladığı dosyayı suçun kovuşturulması için mahkemeye sunmaktadır. İdari süreçte ise mağduriyete konu olabilecek kişiler arasında gerçek mağdura ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu tespit ile mağdurun bu suçtan daha fazla zarar görmemesi amaçlanmaktadır. Adli süreçte, konu mahkeme aşamasına getirilene ve hukuki sonuca varılıncaya kadar belirli bir süreye ihtiyaç vardır. Ancak suçun mağdura yansımaları devam etmektedir. Bu nedenle zararı gidermek için devam eden adli süreçten önce idari bir işlemle mağdurun tespit edilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Zaman kaybetmeksizin mağdurun tespiti ile mağdurun korunması ve iyileştirilmesi gerekmektedir. Adli sürecin sonuçlanması beklenirse insan tacirlerinin istismarı nedeniyle oluşan hem fiziksel hem de psikolojik sorunlar hatta topluma dönük sosyolojik problemler devam edecektir. Türkiye’de işleyen bu süreçte yetişkin yabancıların insan ticareti mağduru olup olmadığının tespiti, Yabancılar Şubeleri tarafından yapılmaktadır. Bu işlemler esnasında kolluğun bu konuda eğittiği nitelikli personel görev almaktadır. Ayrıca ulusal/ uluslararası kurum ve kuruluşların (IOM, KDV, İKGV, ADD), sağladıkları destekler de başarılı bir tespit işleminin yapılmasına yardımcı olmaktadır. Bu süreçlerde Antalya, Ankara gibi illerde oldukça başarılı, koordineli ve özverili örneklere rastlanmaktadır. Sivil toplum ile devlet görevlileri arasındaki uyum ve anlayışın üst düzeyde olduğu bu örneklerde kurumlar arasındaki senkronize hareket tarzının mağdur tespiti sürecine olumlu şekilde yansıdığı gözlenmektedir. Bununla birlikte, bu örnekler tüm illerde standartlaştırılmış bir yapıda değildir. Bazı yerlerde boşluklar, eksiklikler ve zayıf yönlere de rastlanmaktadır. Mağdur tespitine ilişkin süreç değerlendirmesi, sürecin güçlü ve zayıf yanları ile olası tehditler ve fırsatlar bütüncül bir şekilde değerlendirilerek, uygulamaların genele standart bir şekilde yansımasını sağlayabilmek üzere aşağıdaki alanlara ilişkin öneriler geliştirilmiştir. Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 84 3) Mağdur tespiti kararının çok sektörlü bir kurul tarafından verilmesi (Örneğin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı temsilcisi-sosyal hizmetler uzmanı, Sağlık Bakanlığı temsilcisi-psikolog/doktor, İçişleri Bakanlığı temsilcisi-kolluk yetkilisi, Adalet Bakanlığı temsilcisi-savcı, IOM temsilcisi, STK’lı bir temsilci) ve benzer düzenlemelerin yasallaşması 4) Ulusal Yönlendirme Mekanizmasının Türk Vatandaşı Mağdurlar Bakımından Yeniden Oluşturulması 5) Mağdur koruma ve destek hizmeti verecek sivil toplumun, sosyal ve tıbbi hizmet mekanizmalarının genişletilmesi, mağdur psikolojisinin bilincinde yaklaşılması 6) Mağdur tespit sürecinde yer alan kolluk birimlerinin fiziki, teknik ve personel yönünden kapasitelerinin artırılması 7) İnsan ticareti ile operasyonel mücadelenin tek çatı altında toplanması 8) İnsan ticareti ile mücadele eden birim personelinin ihtisaslaşması ve bu konuyla ilgili çalıştırılması 9) Kurulması kararlaştırılan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bünyesinde İnsan ticareti Mağdurlarını Koruma Dairesinin kurulması Mağdurun Tanımlanması İnsan ticaretinin ne anlama geldiği konusunda uygulayıcılar ikilem yaşamaktadır. Kişisel değerlendirmeler özelinde tanımlamalar yapılmaktadır. Bu da mücadelede farklı anlayış ve uygulamaların oluşmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla mücadelenin temelini oluşturan kavramların farklı anlaşılması sonuç olarak daha başka sorunsal alanları ortaya çıkarmaktadır. Bu anlamda insan ticaretinin ne olduğunu açıklayan hukuki metinlerin yoruma açık olmasının, aynı terimlerin farklı kanun maddelerinde yer almasının ve eksik kalan anlatımların varlığı göze çarpmaktadır. Tanımı konusunda farklı anlayışların olması, doğal olarak uygulayıcılar açısından sorun teşkil etmektedir. Bu sorunu giderebilmek amacıyla, öncelikle TCK 80. ve 227. Madde metinlerinde aynı anlama gelen ifadeleri giderecek bir değişiklik çalışması yapılmalıdır. Aksi takdirde, insan ticareti mağduru ile fuhuş yapan kişi arasında ayırım yapmakta güçlük çekilmeye devam edilecektir. Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 85 Bu konuda yapılabilecek diğer bir çalışma, mağdur tespit aşamalarına ışık tutacak tipolojiler oluşturulmasıdır. Farklı türdeki insan ticareti olaylarından alınacak örneklerle, kişilerin mağdur tespitinin nasıl yapıldığı, bu süreçte nelere dikkat edildiği, hangi kurumların ne şekilde rol aldığı, tespit kararının nasıl ve neden verildiği konularının yer alacağı tipolojiler, uygun görsel öğelerle de zenginleştirilerek, pratik bir rehber şeklinde basılıp uygulayıcı birimlere gönderilebilir. Bu uygulama, insan ticareti mağdur tespiti üzerine odaklanmış spesifik eğitim faaliyetlerinde tanıtılmalı, böylelikle kişilerin kafalarında oluşabilecek farklı yorumların en aza indirgenmesi sağlanabilmelidir. Ayrıca insan ticareti mağdurlarının tespitinden sorumlu kurum ile tespitte görev alacak personel ve nitelikleri belirlenmelidir. Bu komisyonda bir sosyal hizmet uzmanı (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı), bir psikolog, bir doktor (Sağlık Bakanlığı), insan ticareti olayına bakan bir kolluk yetkilisi (İçişleri Bakanlığı), olayın adli boyutunu takip eden bir savcı (Adalet Bakanlığı) mutlaka bulunmalıdır. Mağdurların Korunmasına İlişkin Ulusal ve Yerel Üniteler Oluşturulması Bu suçla mücadele kolluk bakımından yeni bir yapılanmaya ihtiyaç olduğu kadar, kolluk birimlerinin görev sahası dışında kalan koruma ve destek hizmetleri bakımından yeni bir örgütlenmeyi de gerektirmektedir. TBMM Genel Kurulu’nda yasalaşmayı bekleyen Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu taslağında bünyesinde İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Dairesi’nin de bulunduğu Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile bu müdürlüğün taşra teşkilatlanması olan İl Göç İdaresi Müdürlüklerinin kurulması öngörülmektedir. Halen kurumlar arası koordinasyonu sağlayan ancak yasal bir zemini olmayan Ulusal Görev Gücü yerine, kurumlar arası işbirliği ve eşgüdümü kanuni bir zeminde yürütecek bir “Ulusal İnsan Ticareti ile Mücadele Koordinasyon Birimi” kurulmasında yarar görülmektedir. Kanun tasarısında taşra teşkilatı kadroları arasında da beş (5) “insan ticareti sığınma evi müdürü” kadrosu ihdas edilmesi, ayrıca çeşitli sayılarda psikolog, mütercim, sosyal çalışmacı gibi kadroların açılmasının planlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda halen üç (3) olan insan ticareti sığınma evi sayısının beşe (5) çıkarılabileceği görülmektedir. Göç İdaresi İl Müdürlüklerinin, insan ticareti ile mücadele eden kolluk birimleri ile yakın temasta olacağı ve adli süreç sonrası mağdur tespit sürecinde de rol üstlenecekleri değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, kolluk birimleri, sosyal hizmet kurumları ve göç idaresi müdürlüklerinin yakın temas halinde çalışmaları yürütmesi gerekecektir. Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 86 Mağdur Tespiti Kararının Çok Sektörlü Bir Komisyon Tarafından Verilmesi Yabancı kişilere insan ticareti mağduru statüsü verilmesi kararı mevcut uygulamada İl Yabancılar Şube Müdürlüklerinin hazırlayacağı bir rapor çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Hudut İltica Dairesince verilmektedir. Bazı durumlarda, yabancılar şubesi görevlileri operasyonel birimin çalışmalarında yer alarak, mağdurlar hakkında detaylı bilgi sahibi olmaktadır. Ancak bu uygulama standart değildir. Bazı illerde dosyanın gizliliği gerekçesiyle yabancılar şubesi personelinin soruşturma safhasına katılmasına müsaade edilmemektedir. Bu kopukluk, operasyon yapan birimin mağdur olarak nitelendirdiği ve yabancılar şubesine sevk ettiği yabancının, bu şubede yapılan mülakat sonrasında mağdur olmadığına kanaat getirilmesine neden olabilmektedir. Örneğin, örgütlü bir insan ticareti soruşturmasında yapılan delillendirmelerde telefon görüşmelerinde bir kadının mağduriyetine ilişkin oldukça net ifadeler tespit edilebilmekte, operasyon sonrası mülakatlarda da mağdurlar bu durumu kabullenebilmektedir. Mağdurenin Yabancılar Şubeye sevki sonrasında çeşitli dış etkenlere bağlı olarak ifadesini değiştirebildiği ya da delillerden habersiz olan şube personelinin mağdur kişiye yüzeysel sorular sorarak mağduriyetini ortaya koyacak bilgilere ulaşamadığı da görülmektedir. Bu eksiklik sonucunda mağdur statüsü verilmesi ve koruma altına alınması gereken kişi, sınırdışı edilebilmektedir. Yine aşağıda detaylıca anlatılacağı gibi kolluk görevi bulunan personelin mağdur psikolojisi formasyonu olmaması, travma yaşamış bir kişiyi açmak için bilgi ve deneyiminin olmaması, olası mağdurlar hakkında bilgi alabilmeyi zorlaştırmaktadır. Diğer yandan, Yabancılar Şubesi tarafından hazırlanan rapor çerçevesinde, kişiyle mülakat yapmamış ve soruşturma dosyasına vakıf olmayan Yabancılar Hudut İltica Dairesi’nin son karar verici olması da ayrıca düşünülmelidir. Bu nedenle, mağdur statüsüne ilişkin kanaat bildiren raporun, her ilde oluşturulacak bir komisyonca verilmesinin daha uygun olacağı değerlendirilmektedir. Adı “İnsan Ticareti Mağdur Statüsü Komisyonu” olabilecek bu yapı, herhangi bir insan ticareti olayı gerçekleştiğinde bir araya gelmeli ve operasyonu yapan birim temsilcisi, mağdur yabancı ise yabancılar şube temsilcisi, psikolog ve sosyal hizmet uzmanından oluşmalıdır. Komisyon kişinin insan ticareti mağduru olup olmadığına karar verme yetkisine sahip olmalıdır. Komisyonun verdiği karar bağlayıcı olmalı ve mağdur Merkez birimlerce koruma ve destek hizmetlerine yönlendirilmelidir. Bu komisyon her bir ilde mağdur tespiti için bir araya gelebilecek kadar fonksiyonel olabilmelidir. Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 87 Ulusal Yönlendirme Mekanizmasının Bakımından Yeniden Oluşturulması Türk Vatandaşı Mağdurlar İnsan ticareti mağduru yetişkin bir Türk vatandaşı ise mağdur olup olmadığı konusunda yabancı mağdurlarda olduğu gibi formel bir idari tespit çalışması yapılmamaktadır. Sadece adli süreç işletilmektedir. Eğer kolluk birimleri yetişkin bir Türk vatandaşının insan ticareti mağduru olduğunu hazırladığı suç dosyasında belirtmişse bu kişi mağdur olarak tanımlanmaktadır. Bu kişinin koruma ve rehabilitasyon hizmetlerinden istifade etmesi gerektiği ise yine bu kolluk birimlerinde görevli personel tarafından savcılığa aktarılmakta ve savcılığın talimatları sonucu Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne bildirimi yapılmaktadır. Türk vatandaşı olan insan ticareti mağdurları için koruma, sağlık ve rehabilitasyon hizmetleri bu kurum tarafından takip edilmekte ve illerdeki yerel yönetimlerin fiziki imkanlarını oluşturduğu sığınma evlerinde kalmaktadırlar. Ayrıca yine STK’ların bu kimselere yönelik aktif hizmetlerde bulunduğu bilinmektedir. Ancak sorun, bu kişilerin yabancılarda olduğu gibi tespitinin resmi bir prosedüre dayanıp dayanmadığı ve uzman ekip marifetiyle yapılıp yapılmadığıdır. Bu çerçevede, Türk vatandaşı olan bir mağdurun tespit ve korunmasına yönelik olarak ulusal bir yönlendirme mekanizmasının ele alınmasında yarar görülmektedir. Mağdur Koruma ve Destek Hizmeti Verecek Sivil Toplumun, Sosyal ve Tıbbi Hizmet Mekanizmalarının Genişletilmesi Potansiyel insan ticareti mağduru, ilk olay anında Asayiş, KOM ve genel kolluk hizmetleri görevlileriyle karşılaşmaktadır. Bu personel konu hakkında ne kadar iyi eğitilmiş olursa olsun uzmanlık alanları suçu aydınlatmak ve suçluyu bulmaktır. Ancak mağduru tanımak, anlamak ve mağdurun hakları olduğunu ifade etmek ayrı bir uzmanlık alanını ilgilendirmektedir. Sosyal ve psikolojik yönleriyle olaya müdahil olabilecek kurumların da kolluk birimleriyle birlikte eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde hareketi sağlanmalıdır. İlk karşılaşma anında mutlaka kolluk birimlerinin dışında konuya daha yakın kurum ve kuruluşların katılımı gerekmektedir. Bir STK çalışanının ifadeleriyle; “Mağdurlar, Polislerin karşısında daha ketum olabiliyorlar. Operasyonda yakalanıyorlar. Bazen 100 kişi birden yakalanıyor. Her bir kişiyle mülakat için çok kısa süre kalıyor ve bu süre içerisinde mağdur bir şey ifade edemeyeceğini düşündüğünden derdini anlatamayabiliyor. Konuşmaktan kaçınıyor.” zamanlı başlanmalıdır. Bunun için aile ve sosyal politikalar konusunda hizmet üreten kurumların merkez ve taşra teşkilatlarında konu hakkında uzmanlaşacak kişilerden operasyon sonrasında istifade edilmesi yerinde bir uygulama olacaktır. Bu süreçte ihtiyaç duyulabilecek tam zamanlı ya da kontratlı çalışacak tercümanlara da ihtiyaç duyulmaktadır. İnsan ticareti ile mücadelede STK’lara büyük iş düşmektedir. Bu sivil toplum kuruluşların sayılarının artması için de gerekli teşvik, destek ve düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. İnsan ticareti konusunda Türkiye genelinde sadece 3 sivil toplum kuruluşu hizmet vermektedir. Gerek finansal desteğin sürekli olmaması, gerekse konunun hassas ve riskli olması sivil toplumu bu konuya yönelmekten uzak tutmaktadır. STK çalışanının aşağıdaki tespitleri bu çerçevede önemli görülmektedir: “Tacirlerden korkuyoruz elbette. Çünkü mağdur şikayetçi olmayı kabul ettiyse mahkemeye gidiş-gelişlerde birlikte hareket ediyoruz. Mutlaka ya mahkeme koridorlarında ya da yakın çevresinde karşılaşıyor ve korkuyoruz. Risk var. Çoğunlukla bulaşıcı hastalıklara sahip mağdurlarla birlikteyiz ve bu riskten çekiniyoruz. Finans sıkıntısı var. Aktivist olma/olmama sorunu var. Dolayısıyla STK’lar niçin görev alsın sorusuna verilebilecek tek cevap “cesaret”tir.” Ayrıca STK çalışanları, mağdurlarla ilgilenirken bulaşıcı hastalıkların tehdidi altında bulunmaktadır. Bu çerçevede, sivil toplumun bu konuya daha çok ilgi duymasını özendirecek politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. STK’lar yanında sosyal hizmetler mensupları ve psikologlara yönelik bir uzman havuzu kurulması üzerinde düşünülmeli, bu gruplara yönelik kapsamlı eğitim faaliyetleri planlanmalıdır. Mağdurların geldiği ülkelerde hizmet veren STK’larca desteklenmesinde de yarar görülmektedir. Türkiye’de tespit edilen mağdurların korunması ve rehabilitasyon işlemlerinden sonra tekrar kişilerin tacirlerin ağına düşmemesi için bu ülkelerde faaliyet gösterecek STK’lar ile işbirliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle sığınma evlerinden mağdur oldukları gerekçesiyle ülkelerine gönderilenlerin mağduriyetlerinin ülkelerinde de devam edebileceği dikkatlerden kaçmamalıdır. IOM’in Türkiye’de en çok tespit edilen mağdurların ülkelerine yönelik çalışmalarının artarak devam emesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu süreçlerde nitelikli personel eksikliği, teknik imkânların sınırlılığı ve fiziki ortamların yetersizliği nedeniyle bu adli ve idari sürecin eş zamanlı başlatılmasında fayda görülmektedir. Mağduriyetin tespiti ve kesinleştirilmesi çalışmalarına adli işlem ile eş Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 88 Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 89 Mağdur Tespit Sürecinde Yer Alan Kolluk Birimlerinin Fiziki, Teknik ve Personel Yönünden Kapasitelerinin Artırılması Gerek operasyonel gerekse idari birimlerin mağdurların korunabilmelerine imkan sağlayacak fiziki şartlarının yetersiz veya kısıtlı olduğu belirtilmişti. Özellikle, yabancı mağdurların tespitinin yapıldığı Geri Gönderme Merkezleri bu bakımdan sakıncalı durumlar içermektedir. Bu nedenle, operasyonel birimlerin ifade aldıkları yerlerde özel odalar oluşturulmalı, mağdur olabilecek kişiler ilk aşamada diğerlerinden ayırt edilmelidir. Geri Gönderme Merkezlerinde de mağdurların sevkinin hemen ardından diğer kişilerden soyutlanmış, rahatlatıcı özel mekanlar hazırlanmalı, olası mağdurlar bu yerlerde barındırılmalıdır. Mağdur tespiti yapılanlar ise vakit geçirilmeden sığınma evlerine nakil edilmelidir. Gönderilmediği takdirde haftalarca süren idari işlemler esnasında Geri Gönderme Merkezlerinde bulunan mağdurun ifadesinden ve dolayısıyla kendisine sunulacak yardımlardan vazgeçebileceği bilinmelidir. Diğer yandan, mağdur tespit sürecinde görevli eğitimli ve deneyimli kolluk personelinin görev yerlerinin değiştirilmemesi veya en azından tecrübelerini uygulamaya yansıtabilecekleri yerlerde istihdam edilmeleri oldukça önemlidir. Bir STK çalışanı, konu hakkındaki önerisini şu gerekçeye dayandırarak ifade etmektedir: “...Mağdurun beden dili, fuhuş yapan kadından daha farklı geliyor size. Aslında duruşları konuşuyor. Mesela eline peçete almış bir kadınla yaptığımız görüşmede sürekli ağzını sildiğini gördük. Bunun istemediği şekilde fuhşa zorlanmaktan kaynaklandığını öğrendik. Keşke bu işe bakan polis görevlileri değişmese. Çünkü onlar karşılaşılan olay kadar tecrübeye sahip oluyorlar. Bazen oluyor ki dakikalarca havadan sudan konuşarak iletişim kurmaya çalışıyorum. İletişime hazır hale getiriyorum sonra ilgili sorular soruyorum. Ancak tecrübe başka bir şey...” (özellikle ifade alma aşamasında), kolluk görevlilerinin bu tür durumlara karşı uyanık ve hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Uyuşturucu bağımlısı haline getirilmiş, şizofren veya psikolojik bozuklukları olan, saldırgan davranışlar sergileyebilen kişilerin mağdur olma olasılıkları göz ardı edilmemelidir. Kolluk personeli, görevi gereği soruşturma sırasında neden-sonuç ilişkisi üzerinde durmakta ve insan ticareti suçu ile mücadeleye ilişkin yaklaşımlarda bulunabilmektedir. İlk karşılaşmada, ön değerlendirme ve ifade alma işlemleri sırasında olası mağdurlara doğrudan ya da konuşma aralarında yargılayıcı sorular sorulmaması gerekmektedir. Genellikle “Niye Kaçmadın” veya “Neden 157’yi Aramadın” gibi sorular, potansiyel mağduru ister istemez iletişimden uzak kalmaya itebilmektedir. Kolluk görevlileri bu konuda dikkatli olmalıdır. Mağdur tespiti için görüşmeler yaparken boşluk bulmaya dönük tavırlardan uzak durulmalıdır. Yabancı mağdurların kendilerini rahat ifade etmelerine fırsat tanınmalıdır. Sağlıklı iletişim imkanlarının oluşmaması ifade alan ve/veya görüşmeleri yapan kişilerin muhataplarına inanmalarına yol açabilmektedir. Bir STK çalışanı olan psikiyatrisin şu ifadeleri konuya önyargılı olunmaması gerektiğine açıklık getirmektedir: “Bu kişilerin geldikleri ülkelerin yaşam koşulları düşük olduğundan kendilerini geliştirmeleri mümkün olmamıştır. En iyisinin eğitimi ortaokul terktir. Hikâyelerine bakıldığında hemen kanıyorlar. Markette tanıştığı bir kişiyle karşılaşıp kanıp Türkiye’ye gelebiliyorlar. Ama gerçekten böyleler. Kolluğun tereddüt yaşamasının nedeni de budur. ‘bu kadar da olmaz nasıl buna kanar” deniliyor. Ancak kanıyor işte…” Dil bariyerinden kaynaklanan tedirginliklerin giderilebilmesi için olabildiğince profesyonel tercüme hizmetlerinden yararlanma yoluna gidilmelidir. Bu nedenle tercüman ihtiyacı mutlaka karşılanmalıdır. Ayrıca potansiyel insan ticareti mağduruna yönelik olarak adli ve idari süreçte yer alan kişilerin yaklaşımlarının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle fuhuş operasyonları sonrasında karşılaşılan kadınlarla ilgili olarak önyargının silinmesi önemlidir. Her birinin mağdur olma potansiyelinin olabileceği değerlendirilmelidir. Özellikle yetişkin yabancı uyruklu insanları kendi kültürel normları içinde değerlendirmek gerekmektedir. Aksi bir tutum, gerçek mağdurların da susmalarına ve kendilerini yetkililere karşı kapatmalarına neden olabilmektedir. Adli sürecin başında, potansiyel insan ticareti mağdurlarının fiziksel tavırlarında ve psikolojik durumlarında normal olmayan hareketler sergiledikleri görüldüğünde Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 90 Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 91 K İnsan Ticareti ile Operasyonel Mücadelenin Tek Çatı Altında Toplanması Bu alanda göze çarpan bir diğer önemli sorun, fiziki ve teknik imkânları ve personel sayısı yetersiz olan birimlerin fazla olan iş yükü altında insan ticareti ile mücadele çalışmalarına yeterince eğilememesidir. Buna ek olarak, insan ticareti suçunun örgütlü bir suç çeşidi olması, genellikle hürriyeti tahdit etme, fuhşa zorlama, zorla çalıştırma gibi asayiş suçlarıyla ilişkili olması, suçun konusu olan kişilerin büyük kısmının yabancı olması, göçmen kaçakçılığı ile yöntemsel açıdan yakın ilişkisi, bu suçla mücadelenin birden fazla kolluk biriminin ilgi alanına girmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, farklı pek çok birim (Asayiş Şubelerinin farklı büroları, Yabancılar Şubeleri, KOM Birimleri) aynı suç türü hakkında soruşturma yapmak durumunda kalmakta, eşit düzeyde bilgi ve deneyim sahibi olmayan bu görevliler farklı uygulamalar yapabilmektedir. Bu durum, kaynakların ve imkânların verimli şekilde kullanılamamasına neden olduğu gibi, suçla mücadelenin başarısını etkilemektedir. Ayrıca, adli süreci tamamlayan birimlerin olası yabancı mağdurları yabancılar şubelerine sevk etmeleri, bu kişilerin daha sonra sığınma evlerine nakli gibi süreçler de işlemlerin birbirinden kopuk ve çok aşamalı yürümesine yol açabilmektedir. Yabancılar şubelerinde görev alan personelin her gün onlarca yasadışı göçmen ve suç işlemiş yabancı ile muhatap olmaları nedeniyle oluşan iş tatminsizliği nedeniyle, insan ticaretinin olası mağdurlarına yeterli düzeyde hassasiyet gösterilememesine yol açtığı da uygulayıcılar tarafından dillendirilmektedir. İnsan ticaretinin yalnızca bir türü, fuhuş istismarıdır. Dünyada da en sık karşılaşılan mağduriyet alanı budur. Ancak tekstil endüstrisinde, evlerde ve diğer pek çok yerde zorla çalıştırılan kişiler de insan ticaretinin mağduru olabilmektedir. Bu tür mağduriyet alanlarının tespiti, soruşturulması, ortaya çıkarılması ve gerekli tüm işlemlerin en doğru şekilde yapılabilmesi özel bir donanım ve profesyonel bir yaklaşım gerektirmektedir. Yukarıdaki kaygıların giderilmesi ve daha etkin bir mücadele mekanizması geliştirilebilmesi için “İnsan Ticareti ve Göçmen Kaçakçılığı ile Mücadele” birimlerinin kurulmasının yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Halen Emniyet içinde Asayiş, KOM ve Yabancılar; Jandarma içinde ise Asayiş ve KOM birimleri şeklinde görülen yapılanmada, bu birimlerin sorumluluk sahalarına giren insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı hakkındaki tüm görevler, yeni birime devredilmelidir. Bu birim, örgütlü suç soruşturmaları yapabilecek düzeyde teknik imkânlarla donatılmalıdır. Birimde çalışacak personelin eğitimli, deneyimli ve başarılı personel arasından seçilmesi gerekmektedir. Bu birimin taşra teşkilatlarına atanacak personel arasında tam zamanlı psikolog ve tercümanlar yer almalıdır. Taşra birimlerinin hizmet binaları mağdurlar bakımından özel olarak tasarlanmalıdır. Bölüm 4: Mağdur Tespit Süreçlerinin SWOT Analizi, Sonuç ve Öneriler 92 KAYNAKÇA KAYNAKÇA Akgül, A. ve Kaptı, A. 2010 Türkiye’nin Uyuşturucuyla Mücadele Politikası: Politika Süreç Analizi, içinde, S.Özeren, M.A. Sözer, ve O.Ö. Demir (Der.). Yerelden Küresele Sınıraşan Suçlar, ss. 75-102. Ankara: Polis Akademisi Yayınları. Aronowitz, A.A. 2009 Karşılaştırılabilir Göstergeler de Dahil Olmak Üzere İnsan Ticaretine İlişkin Verilerin Toplanmasına Yönelik Kılavuz İlkeler, Nibelungengasse: IOM ve Avusturya Federal İçişleri Bakanlığı. Avrupa Konseyi 2008 Recommendations on Identification and Referral to Services of Victims of Trafficking in Human Beings, http://www.humantrafficking.org/ publications/625 Bales, K. 2000 Disposable People. Berkeley, CA: University of California. 2008 Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, Çocuk Askerler Küresel Raporu, London, Available at http://www.child-soldiers.org/ Demir, O.Ö. 2011 Methods of sex trafficking: Findings of a case study in Turkey, Global Crime, 11(3), pp.314-335. Demir, O.Ö. 2012 İç ve Dış Göç, içinde H.İ. Bahar (Der.) Sosyoloji, ss.283-297 Ankara: Polis Akademisi Yayınları. Demir, O.Ö. ve Küçükuysal, B. 2012 Sınıraşan Organize Suçlar: Kavramlar, Yöntemler, Eğilimler. Ankara: Adalet. Kaynakça 95 Demirci, S. ve Çevik, H.H. Hughes, D.M. 2008 Kamu Politikası ve Karar Verme, içinde A.Balcı, A. Nohutçu, N.K. Öztürk ve B. Coşkun (Der.). Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar. Ankara: Seçkin. 1996 Sex tours via the Internet. Agenda: A Journal about Women and Gender, 28, 71-76. ICMPD Dickenson, D. 2009 Body Shopping: The Economy Fuelled by Flesh and Blood, MA: OneWorld Publications. 2006 2005 Year Book on Illegal Migration, Human Smuggling and Trafficking in Central and Eastern Europe. A Survey and Analysis of Border Management and Border Apprehension Data from 22 States. Vienna: ICMPD. Doezema, J. ILO. 2012 Global Employment Trends 2012: Preventing A Deeper Jobs Crisis. Geneva: ILO. 2002 Who gets to choose? Coercion, Consent, and the UN Trafficking Protocol, Gender & Development, 10 (1), 20-27. Dye, T.E. IOM 1947 Understanding Public Policy. London: Prentice Hall. 2005Turkey, Trafficking and Trends, http://www.countertrafficking.org/ pdf/2005_turkey_trafficking_and_trends.pdf (erişim tarihi: 29.01.2013) ECPAT International 2007 “Türkiye’de Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüye Dair Durum Analizi: İstanbul ve Diyarbakır”, http://www.yeniden.org.tr/TCSS/TCSD.asp, (erişim tarihi: 29.01.2013) Hansen, L. 2000 The Little Mermaid’s Silent Security Dilemma and the Absence of Gender in the Copenhagen School, Millennium Journal of International Studies 29 (2), 285-306. IOM 2006 Resource Book for Law Enforcement Officers on Good Practices in Combating Child Trafficking (Çocuk Ticareti ile Mücadele konusundaki İyi Uygulamalar Hakkında Kolluk Kuvvetleri Kaynak Kitabı), Viyana. IOM 2009 Karşılaştırılabilir Göstergeler de Dahil Olmak Üzere İnsan Ticaretine İlişkin Verilerin Toplanmasına Yönelik Kılavuz İlkeler. Viyana: IOM. Hentig, v.H. Jahic, G. & Finckenauer, J. O. 1948 The Criminal and His Victim. New Haven: Yale U. Press. Hughes, D. M. 2000 The ‘Natasha’ Trade: The Transnational Shadow Market of Trafficking in Women. Journal of International Affairs, 53 (2). Kaynakça 96 2005 Representations and Misrepresentations of Human Trafficking, Trends in Organized Crime 8(3), Spring. Karakuş, Ö. ve McGarrell, E.F. 2012 The Distribution of Women Trafficking Market in Turkey: Does Demand Matter?, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi, 3 (1), 1-24. Kaynakça 97 KOM Polat, O. & Güldoğan, E. 2012 Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele 2011 Raporu. www.kom.gov.tr Lasswell, H.D. 1956 The Decision Process. College Park MD: University of Maryland. 2010 Çocuk Askerler: Psikolojik, Sosyal ve Fiziksel Sorunlar, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi, 1 (1), 105-124. Roth, M.P. and Sever, M. Levchenko, K. 2007 The Kurdish Workers Party (PKK): Funding Terrorism through Organized Crime, A Case Study, Studies in Conflict and Terrorism, 30 (10), 901-920. 1999 Legal Study on the Combat of Trafficking in Women for the Purpose of Forced Prostitution in Ukraine. Vienna: Ludwig Boltzmann Institute of Human Rights. Sabatier, P.A. Lobasz, J. K. Schmid G. 2009 Beyond Border Security: Feminist Approaches to Human Trafficking. Security Studies, 18, 319–344. OSCE 2004 National Referral Mechanisms: Joining Efforts to Protect the Rights of Trafficked Persons A Practical Handbook. Warsaw: OSCE. Özer, E. 2012 Kimse Duymaz: Türkiye’de İnsan Ticareti Mağdurları Üzerine Bir Araştırma. Ankara: Ayizi. 1999 Theories of The Policy Process: Theoretical Lenses on Public Policy. Boulder, CO: Westview Press. 1996 Process Evaluation: Policy Formation and Implementation, in Schmid G., O’Reilly J. and Schömann K. (eds), International Handbook of Labour Market Policy and Evaluation, Edward Elgar. Schneider, H. J. 1982 The Present Situation of Victimology in the World, (Ed.) Hans Joachim Schneider, The Victim in International Perspective, pp.11-46. Sever, H. ve Arslan, S. 2008 İnsan Borsası. Ankara: Adalet. Özerdoğan, N., Sayıner, D., Köşgeroğlu, N., Örsal, Ö. Seyhan, O. 2012 Kavramlar, Süreçle ve Mücadele Açısından Dünyada ve Türkiye’de İnsan Ticareti, içinde Demir, O.Ö. ve Küçükuysal, B. (2012). Sınıraşan Organize Suçlar: Kavramlar, Yöntemler, Eğilimler, ss. 95-128, Ankara: Adalet. 2009 Ulusal Görev Gücü, Türkiye’nin İnsan Ticareti ile Mücadelede Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi Ulusal Eylem Planı. 2012 Kadın ve Fuhuş Olgusu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Sağlık Meslek Yüksek Okulu, http://cws.emu.edu.tr/en/conferences/2nd_int/ pdf/n.%20ozerdogan,%20d.%20sayiner,%20n.%20kosgeroglu,%20 o.%20orsal.pdf Pearson, E. 2004 Coercion in Kidney Trade?: Background Study on Trafficking in Human Organs Worldwide, Sector Project against Trafficking in Women. Deutsche Gesellshaft für Technische Zusammenarbeit (GTZ), Eschborn. Kaynakça 98 U.S. Department of State (USDOS) 2012 Trafficking in Persons Report 2012, Available at http://www.state.gov/j/tip/ rls/tiprpt/2012/192359.htm Kaynakça 99 Ulusal Görev Gücü (UGG) 2007 2007 Yılı Türkiye İnsan Ticareti ile Mücadele Raporu, Ankara. UN 2012 United Nations Treaty Collections. Available at http://treaties.un.org/Pages/ ViewDetails.aspx?src=IND&mtdsg_no=XVIII-12-a&chapter=18&lang=en UNICEF 2005 Poverty, Available at http://www.unicef.org/sowc05/ english/povertyissue3. html UNODC 2008 Toolkit to Combat Trafficking in Persons, Global Programme against Trafficking in Human Beings. Yabaş, İ. 2008 Dünyada ve Türkiye’de Cinsel Sömürü Amaçlı Çocuk Ticareti, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Polis Akademisi. Kaynakça 100