Hayran Kaldı - Bafra Haber
Transkript
Hayran Kaldı - Bafra Haber
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir. YIKIN HEYKELLERİMİ “Ey milletim Ben Mustafa Kemal’im… Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım, dilim. Özür dilerim… Unutun tüm dediklerimi, Yıkın diktiğiniz heykellerimi… Özgürlük hâlâ En yüce değer Değilse eğer… Prangalı kalsın diyorsanız köleler… Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi… Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı, Ortaçağ’a taşımak istiyorsanız zamanı, Baş tacı edebiliyorsanız Sanatın içine tüküren adamı… Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi… Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın. Anlamı kalmadıysa Yurtta sulh, dünyada barışın. Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın. Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiğiniz heykellerimi… Özlediyseniz fesi, peçeyi. Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi. Hâlâ medet umuyorsanız Şıhtan, şeyhten, dervişten. Şifa buluyorsanız, Muskadan, üfürükçüden… Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiğiniz heykellerimi… Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek… Kara çarşafa girsin diyorsanız, Yobazın gazabından ürkerek… Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız; Budur bizim alınyazımız… Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiğiniz heykellerimi… Fazla geldiyse size, hürriyet, cumhuriyet… Özlemini çekiyorsanız, Saltanatın, sultanın… Hâlâ önemini anlamadıysanız, Millet olmanın… Kul olun, ümmet kalın, Fetvasını bekleyin şeyhülislamın… Unutun tüm dediklerimi. RAHAT BIRAKIN BENİ…” Süleyman APAYDIN www.bafrahabergazetesi.com Tarafsız Aylık Siyasi - Aktüel Gazete / Samsun-Ankara-İstanbul / EYLÜL 2016 / YIL: 67 Valiler Kuş Cenneti’ne AŞÇI AİLESİNİN YAPTIRDIĞI KARABURÇ CAMii Hayran Kaldı TÖRENLE HİZMETE AÇILACAK Canik’te eğitim tesisleri yeni döneme hazır Canik’te öğrenciler değerlerini öğreniyor <2’de > <15’de > REKTÖR PROF. DR. SAİT BİLGİÇ GÖREVİ DEVRALDI <7’de > Evrensel bir özdeyişle “Adalet devletin temelidir.” Adaletin gerçekleşmesinin olmazsa olmaz koşulu ise, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsız-lığıdır. Bunu sağlamak ve herhangi bir biçimde zedelenmesine meydan vermemek için gereken dikkati göstermek, bütün devlet organlarının görevidir. <12’de > Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK SANATÇI VE GERÇEK BİR DOST <3’de > Vural DİLMAÇ ARASANDA BULAMAZSIN <4’te > ORTAOKUL ÖĞRETMENİNDEN ÖVGÜ DOLU SÖZLER <16’da > YENİ ADLÎ YIL AÇILIŞ TÖRENİ GEÇMiŞTEN GUNUMUZE BUYUKLERiMiZ.. Samsun Büyük Şehir Belediyesi’nin Bafralı çiftçilere bayram hediyesi olacak olan Türbe-Kalaycılı Köprüsü ve bağlantı yolları 8 Eylül 2016 Perşembe Günü Gençlik Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın katılımı ile açlacağını söyledi. <3’de > Yargıtay’ın yargı organlarının her yıl ara verme/adlî tatilden sonra yeni bir çalışma dönemine girerken düzenlediği açılış törenleri, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak, yürütme veya yasama ile değil, yargı ile bağlantılı bir salonda yapılmalıdır. Açılış töreninin bir otelde veya başka bir ticarî kuruluşta yapılması da, yargının saygınlığı ile bağdaşmaz. <10’da > Metin BOSTANCIOĞLU TAVUKLAR KUZU GİBİ MELEYEREK BENİ ALDATTILAR KADI EFENDİ <3’te > Hasan DAVRAN BiR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR. <8’de > Alptekin AHISHALIOĞLU İBRETLİK ANILAR <14’de > Konca VURAL AT HIRSIZLARINA <11’de > Vadesi Geçmiş Kredi Borçlarının Yapılandırılması <22’de > Esnafa Nefes Aldırdı <17’de > BEDUH KiTABEVi YENi YERiNDE HiZMETiNiZDE ATATÜRK VAHDETTİN GÖRÜŞMELERİ 3 <21’de > www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com ——— www.bafrahabergazetesi.com 2 Bafra Haber AŞÇI AİLESİNİN YAPTIRDIĞI KARABURÇ CAMii TÖRENLE HİZMETE AÇILACAK S amsun ve Bafra’da pek çok sosyal projeye imza atan Aşçı ailesi adına görüştüğümüz Astaş Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İş adamı H. Kaya Aşcı, ”Biz, Bafralı olarak Samsun sevdalısıyız. İki yıl önce Bafra’ya gençlerin eğitimine katkı sağlamak için OMÜ’ ye bağlı Şevket Aşçı Turizm Fakültesini yaptırdık. Baba ocağı olan Bafra Karaburç Mahallesi’nde geçen yıl yaptırmaya başladığımız camiyi de bitirdik. Önceden köy olan mahallemizde yaptırdığımız camimizin açılışını 16 Eylül tarihinde yapacağız. Cami 350 m² alan üzerinde kurulu bulunup çift şerefeli ve 55 metre yüksekliğinde minareye sahiptir. Cami kubbesi 21 metre yükseklikte olup aynı anda 600 kişinin ibadet etmesine imkân vermektedir. Camimizin bahçesinde kurs verilebilecek salon ve cami personelinin ikamet edebileceği lojman binası ve şadırvan bulunmaktadır. Camiler birlik ve beraberlik duygularımızın en üst düzeye çıktığı ve toplumsal sıkıntıların paylaşıldığı aynı zamanda dini bilgilerin yaşanılarak öğrenildiği kutsal mekânlardır. Bafra’dan hiç kopmadık ve aklımızdan geçeni hep sizinle paylaştık. Birlik beraberlik içerisinde, Aşcı ailesi olarak çalışıyoruz. İnşallah aşağıdan gelecek olan nesiller, bizim çalışmalarımıza devam eder. İnşallah Bafra’ya daha güzel hizmetler ve eserler kazandıra- biliriz. Bu eserimizin bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bu duygular içerisinde 16 Eylül Cuma günü camimizin açılış organizasyonuna tüm hemşerilerimizi davet ediyoruz, onları açılışta yanımızda görmekten onur duyacağımızı belirtmek isterim.” dedi. EYLÜL 2016 Bafra’ya bağlı Karaburç Mahallesi’nde 20 Ekim 2015 tarihinde Hacı Şevket AŞÇI ve Hacı Hüseyin AŞÇI hayratı olarak yapımına başlanan Karaburç Camii, 06 Haziran 2016 tarihinde bitirildi ve hizmete açılmaya hazır hale geldi. 3 Bafra Haber Valiler Kuş Cenneti’ne Hayran Kaldı Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) Ağustos ayı toplantısı için Samsun’a gelen valiler, toplantının yapıldığı Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ne hayran kaldılar. Toplantıya Samsun Valisi İbrahim Şahin, Amasya Valisi Salih Işık, Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, OKA Genel Sekreteri Mevlüt Özen ve Amasya ve Çorum İl Genel Meclisi Başkanları katıldı. O KA Yönetim Kurulu üyelerine Kuş Cenneti’ni gezdiren ve yapılan yatırımları anlatan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, “Samsun’umuzun en çok ziyaret edilen doğal alanlarından birisi haline gelen Kuş Cenneti’nde yaptığımız çalışmalara her geçen gün bir yenisini ekliyoruz. Buraya dikkat çekmeyi başardık ve vatandaşlarımızı böyle güzel bir doğa harikasıyla buluşturduk. Baştan sona yollarını çevre düzenlemelerini güzel bir şekilde tamamladık. Şimdi delta içinde bulunan Aybedir Adası’nı canlandırıyoruz. Buraya tekne ile geçme imkanını sağladık. Adada da buradaki gibi Yörük Çadırımız yapıldı. Hizmete açılacak. Kuş Cenneti dünyanın sayılı harikalarından birisi olacak” dedi. Ağaç evde yapılan toplantının ar- dından ziyaretçi merkezinde bulunan konferans salonuna geçen heyet Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Yurt’un yaptığı sunumla Samsun’da gerçekleşen yol çalışmaları hakkında bilgilendirildi. Heyet deltada yapılan incelemelerin ve toplantıların ardından Bafra’da geçen günlerde yapımı tamamlanan ve yöre halkının kullanımına açılan Türbe- Kalaycılı Köprüsü’nü inceledi. Heyet üyeleri Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan yatırımların takdire şayan olduğunu ve köprünün Avrupa ülkelerindeki standartların bile üzerinde olduğuna dikkat çektiler. Yılmaz, Bafralı çiftçilere bayram hediyesi olacak olan bu köprüyü 08.09.2016 perşembe günü açılışını Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın katılımıyla yapacağız. dedi. SANATÇI VE GERÇEK BİR DOST T ürk sinemasında şöhrete ulaşan her kesimden saygı ve sevgi ile birlikte haklı bir şöhrete sahip olan büyük üstat Ahmet Mekin Bey ile tesadüfen Erdek’te karşılaştım. Benim için güzel bir fırsattı. Hemen kendisine yaklaşıp kısa bir sohbet yaptık. Sohbet sırasında benim ne iş yaptığımı sorduğunda, gazeteci olduğumu ifade ettim. İlgisi biraz daha fazla oldu. Hangi gazete diye sorduğunda, çalıştığım gazeteleri çıkardım. Bafra Haber gazetesini görünce (Bu gazete bana yabancı değil) dedi. Ben de bu gazetenin sahibi Vural Dilmaç’tır dedim. Çok memnun oldu ve Vural Dilmaç benim Erzurum’dan 29. tümenden asker arkadaşımdır dedi. Türkiye’de böylesine Bafra Haber gazetesi gibi bir gazetenin bulunması büyük bir şanstır, gerek arkadaşım Vural Dilmaç’ı ve gerek gazetenin Genel Yayın Müdürü Hasan Davran’ı böylesine muhteşem bir gazete çıkararak örnek gazetecilik yaptıklarından dolayı canı gönülden kutluyorum dedi. Sayın Ahmet Mekin’in hafızalarından bir miktar silinmiş olabileceğini düşünerek rol aldığı filmleri hatırlatmak istiyorum. Al Yazmalım, Ezogelin, Mahşere Kadar, Kavanozdaki Adam, Bir Yudum Su, Bugünün Saraylısı, Çiçek Abbas, Vurun Kahpeye, Denizin Kanı, Bağrı Yanık Ömer, Güzel Zeynep, 72. Koğuş, Avare, Eski Zaman Elbiseleri vs. ve aldığı ödüllerden bazıları 1961 İzmir Fuarı Festivali’nde “En Başarılı Erkek Oyuncu” ödülünü, 2011’de ise “Görünmeyen” adlı filmle 30. İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü almış bulunmaktadır. Mütevazi yaşantısı ve çevreye olan düşkünlüğü ile yaşadığı Erdek Ocaklar beldesinde 7’den 70’e herkesin sevgilisi olan değerli sanatçımız Ahmet Mekin Bey’e sağlıklı günler dileyerek, daha nice filmler ve ödüller kazanmasını temenni ederek yanından ayrıldım. Haber: Duygu Ladikli EYLÜL 2016 TAVUKLAR KUZU GİBİ MELEYEREK BENİ ALDATTILAR KADI EFENDİ Metin BOSTANCIOĞLU mbostancioglu57@gmail.com Ceza Yargılamasında sanığın aldatılarak suç işlemiş olması, suça itilmesi , daha sonra yargılama safhasında “ben aldatıldım” demesi işlenmiş olan suçu ortadan kaldırmaz. Aldatıldım diyen kişi suç işlediğini kabul ediyor demektir. Aldatılmış olmak, şartları var ise olsa olsa cezayı hafifletme sebebi olabilir. Bu da suç işleyeninin aldatılabilir kişilikte olması ve hakimin taktirine bağlıdır. Her durumda ceza verilecek ve cezasını çekecektir. Her halde, suç işledikten sonra Allah beni affetsin demekle de sanık kendisini kurtaramaz. “Allahım beni aldattılar” diyerek merhamet dileyene öbür dünyada sormazlar mı ? “Allah’ın sana verdiği , doğruyu bulabilmen için, en güçlü araç olan aklın buna yetmiyor mu ? “ demezler mi? Ne cevap verecek o zaman ? Aldığın eğitime, diplomalarına, bulunduğun makamlara bakıldığında diğer konularda aldatılmamışsın da suç işlerken mi aldatıldığını söylüyorsun . Suç işlemişsin cezanı çekeceksin boşuna yalvarma. Günah işlemişsin burada da yarıca cezanı çekeceksin. Suç işleyen kişi aldatıldığını ileri sürerek “Milletim beni affetsin” de diyemez. Zaten Türk Milleti adına karar veren Mahkeme” lerin af yetkisi yoktur. Açıkçası, suç işlendikten sonra “ aldatıldım” diyen kişi… Cezasını çekmelidir. Bunları yazarken şu kısa hikaye geldi aklıma : Osmanlı İmparatorluğu döneminde, adamın biri kümesten tavuk çalarken yakalanmış. Çaldığı iki tavuğu eline verip kadının karşısına çıkarmışlar. Kadı sormuş : Bunlar ne Hırsız : Tavuk kadı efendi. Kadı : Bunları çalarken kümeste yakalanmışsın. Ne diyeceksin ? Hırsız : Kadı efendi beni affedin. (Elindeki tavukları göstererek ) Bunlar beni aldattılar. Ben bunları geceleri sessizce kümese yaklaşıp dinledim. Kuzu gibi meliyorlardı. Sabaha karşı ezan vakti o kadar da güzel meliyorlardı ki, ne istedilerse verdim. Besledim onları uzun zaman… Sonra bir zaman geldi ki kuzu gibi meleme seslerinin yerine beni rahatsız eden sesler duymaya başladım. Zaten şüphelenmeye başlamıştım. Girdim dün gece (p) inlerine bir de baktım ki bunlar kuzu değil. Kuzu sesi çıkararak beni aldatmışlar. Tam birer birer yakalayıp zaptiyeye teslim edecektim ki ev sahipleri beni yakaladı. Kadı : Yani suçu kabul ediyorsun. Anlaşıldı. Son sözün ne? Hırsız : Dava vekillerim gelsinler, bir de onları dinleyin ; ayrıca ulemadan görüş alınsın kadı efendi. Kadı : Ne haltlar işlediğini kendin söylüyorsun. Dava vekillerin, ayrıca ulema ne diyecekler bu durumda? Hırsız : Ben de bilmiyorum ne diyeceklerini . Kadı efendi, aldatıldım asıl suçlu (tavukları göstererek) bunlar. Allah beni affetsin, siz de affedin.” Allahın affedip etmediğini bilmiyoruz amma, kadı gereken cezayı vermiş. Günümüzde, Yargıtay’ın çocukların ırzına geçene, çocuğun rızası var diyerek ceza vermediği, bir bayan bakanın “bir kerecikle bir şey olmaz” dediği bir ülkede, suçu kabul eden asıl suçlu yargılanmaz, horozlar susar, tavuklar meler, millet affeder de Allahın affedeceğini zannetmem. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerine gölge düşürülmesine ve haksız eleştirilmesine daima karşı çıkan, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları olmak üzere sonsuza göçen tüm şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyor, bayramınızı kutluyorum. 4 Bafra Haber ÖZDEMİR VE KADEMER AİLELERİNİN MUTLU GÜNÜ S eyhan & Emekli Astsubay Fikret ÖZDEMİR’in kızı kamu yönetimi mezunu, Borusan Otomotiv personeli Ceren ÖZDEMİR ve Bedriye & Altınkaya Sulama Birliği Başkanı, Bafra Karıncak Mahallesi Muhtarı Ali KADAMER’in oğlu İşletme Fakültesi mezunu, Gelir İdaresi Başkanlığı Gelir Uzmanı Yardımcısı Tuğrul KADEMER, OMTEL’ de 16 Temmuz günü gerçekleşen görkemli bir düğün töreniyle, dünya evine girdiler. Ceren ve Tuğrul’un dünya evine girdikleri bu gecede, aileleri ve sevenlerinin mutlulukları gözlerinden okunuyordu. ÖZDEMİR ve KADEMER ailesi düğün törenine katılan davetlileri müzik eşliğinde karşıladılar. Düğün töreni genç çiftin açılış dansından sonra birlikte düğün pastasını kesmesiyle devam etti. Davetliler, müzik eşliğinde gece geç saatlere kadar eğlendiler. Bu mutlu günlerinde ÖZDEMİR ve KADEMER ailesi, yakınları ve aile dostları, arkadaşlarının yanı sıra, Siyasi Parti Temsilcileri, Daire Müdürleri, Oda Başkanları, Mahalle Muhtarları, Sivil Toplum Örgütü Temsilcilerinden oluşan kalabalık bir davetli topluluğu genç çifti yalnız bırakmadı. Bafra Haber Gazetesi olarak, genç çifte bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. EYLÜL 2016 DAMLA DAMLA ARASAN DA BULAMAZSIN Vural DİLMAÇ Yalnız kaldığımda Bafra’daki gençlik günlerimi hatırlarım. Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanlığı yaptığımda her aybaşında kadınlar günü tertip eder, hanımların gönüllerince eğlenmelerini sağlardım. Bu eğlence öyle tuttu ki, her aybaşında Bafralı hanımlar saçlarını yaptırırlar, üstlerini başlarını en iyi şekilde düzenlerler, eğlenceye çok şık katılırlardı. Maksat o günkü gelirleri biriktirmek ve 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda 100 kadar fakir çocuğun giysilerini başlı başına yenilemekti. 23 Nisan günü o çocukların protokol tribünü önünden geçerken alkışlanmaları ve yüzlerindeki mutluluk ifadesini hiç unutmam. Daha sonra çeşitli kuruluşlar protokol tribünü önünden geçerler ve avuçlarımız kabarıncaya kadar alkışlardı. Bafralı hanımların aylık eğlence günlerinde kuruma karşı fedakârlıkları takdirin üzerindedir. Orkestra parası olmadığı için bateride Nuri ve akordeonda ben, tangodan başlar çiftetelliden çıkardık. Saatlerce hiç durmadan çalar, davetlilerin eğlenmesini sağlardık. Hiç unutmam, gelen davetlilerin hiç oturduklarını görmedim. Hepsi ayakta, oyunların içindelerdi. Kan ter içinde kalsalar da, oturmayı hiç akıl etmezlerdi. Günümüzde karabasan gibi halkımızın üzerine çöken (taassup) toplumdaki gelişmeyi ve modern düşünceyi silip götürmüştür. Hayırlısı olsun. Türkiye’de ilk ve son olarak Bafra’da güzellik kraliçesi seçimi gazetemiz adına tertip etmiştik. Karadeniz’in yarısı kaymakamından valisine kadar hepsi Bafra’daydı. Cumhuriyet Meydanı arabalardan geçilmiyordu. Salonun yarısı misafir yarısı da Bafralı davetliler ile dolmuştu. 15 tane mayolu güzel kızlarımız gülücükler dağıtarak podyumda boy gösterirlerken, davetliler de onlara desteklerini alkışlar ile veriyorlardı. Bu olay aylarca konuşuldu ve Bafra gazetesi Türkiye çapında puan topladı. Şimdi böyle bir organizasyonu yapacak şahıs yahut kuruluş var mı? Hiç aramanıza gerek yok, o Vural da olsa artık bu konular çok gerilerde kaldı, onun da yapacağı bir şey kalmadı. Turgay Şeren örnek alınmalı Bafra Spor Kulübü Başkanı iken bana bir haber geldi. Turgay Şeren seninle kulüpte konuşmak istiyor dediler, hemen fırladım gittim. Hoşbeşten sonra kendilerini için ne yapabilirim diye sordum. Bana “Vural Bey, Galatasaray Kulübü’nün altyapısı için kabiliyetli gençler arıyorum, lütfen karşı kulüple temasa geçip bir çift kale maç yaptıralım, ben de bu arada gençleri görmüş olurum.” dedim. Hemen bir saat içinde çocukları toparlayıp sahada yerlerini almalarını temin ettik. Rahmetli Turgay Şeren yarım saat bir takımda (santrafor), öbür yarım saatte de karşı tarafta da yine santrafor olarak oynadı. Maksadı gençlere pas vererek oyun güçlerini arttırmaktı. Bir saat sonunda maç bitti, tekrar kulübe geldiğimizde ben kendisine oyun hakkında görüşlerini sordum, o da yönetime raporumu vereceğim dedi. Ben 22 oyuncudan hiçbirisini beğenmediğini anlamıştım, zaten ben de o bir saatlik zaman içinde gözüme kestirebileceğim oyuncu göremedim. Turgay Şeren’in Türk futbolu için yaptığı çalışmalar bütün kulüplere örnek olmalıdır. Yıllar önce koskoca Turgay Şeren karış karış Türkiye’yi gezip kabiliyetli gençleri araştırıyor, şimdiki kulüpler altyapılarını kurmuşlar, sözüm ona Süper Lig’e oyuncu yetiştiriyorlar. Dünyanın parasını alan altyapı çalıştırıcıları şöyle bir Anadolu’yu dolaşsalar ne değerler keşfedecekler, nerde o düşünce onlarda… 78 milyon içinden bir 11 çıkarıp milli takım kuramayan ve doğru dürüst maç kazanamayan, avuç dolusu para vererek Türk asıllı oyuncuları Türkiye’ye davet edip sahaya çıkaran, yine de sondan birinci olan anlı şanlı teknik direktörlere ne demeli! Ruhun şad olsun “büyük kaplan” Turgay Şeren. Kurban Bayramı’nızı en içten dileklerimle kutlarım. Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü VURAL DİLMAÇ Genel Yayın Yönetmeni HASAN DAVRAN Bafra Temsilcisi (0362) 542 88 73 Gsm: (0532) 795 43 96 Sayı: 106 EYLÜL 2016 Aylık Gazete İdare Merkezi Kurban Bayramınızı Kutlarız... Barbaros Bvl. Muhtarı Evvel Sk. 5/5 Beşiktaş / İSTANBUL Gsm: (0535) 893 91 19 www.bafrahabergazetesi.com e-mail: davranbafra@mynet.com hasandavran@hotmail.com Grafik Tasarım U. Furkan GÜVEN BASKI: BAFRA OFSET / (0362) 543 30 52 Medrese Aralığı Tabakhane Mh. No. 7 Bafra / SAMSUN Baskı Tarihi: 07 Eylül 2016 Bafra Haber Gazetesi Ücretsizdir. Para İle Satılmaz 5 Bafra Haber BAŞKAN ŞAHİN’E ASFALT TEŞEKKÜRÜ Bafra Belediyesi’nin yaz mevsimi başında başladığı asfalt ve kaldırım çalışmaları, ilçenin pek çok mahallesinin cadde ve sokaklarında devam ediyor. Önce bordür ve kaldırımları, sonra yağmur suyu deşarj hatları yapılan Çaycılar Sokak’ta asfalt çalışmaları da başlatıldı. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin başlatılan çalışmaları yerinde inceledi ve vatandaşlarla sohbet etti. Vatandaşlar başkan Şahin’e yapılan çalışmalar için teşekkür etti. B afra Belediye Başkanı Zihni Şahin incelemeler sırasında şu açıklamayı yaptı: “Bu yaz yoğun bir asfalt ve kaldırım çalışması yapacağımızı söylemiştik. Bu çalışmalarımız bütün hızıyla devam ediyor. Kısa bir süre önce biz bordur ve kaldırım çalışmalarını Büyükşehir Belediyemizin ise alt yapı çalışmalarını yaptığı ilçemizin önemli ve büyük sokaklarından olan Çaycılar Sokak’ta asfalt çalışmalarımızı başlattık. Bugün hem çalışan personelimize kolay gelsin demek, hem çalışmaları yerinde takip etmek hem de esnaf ve vatandaşlarımızla bir arada olmak için buraya geldik. Vatandaşlarımız memnuniyetlerini ifade etti. Bende kendilerine teşekkür ediyorum. İmkânlarımızın üzerinde hemşerilerimizin beklentilerini karşılamak için çalışanlarımızla beraber gayret ediyoruz. Bafra’mızda 5 yıldır doğalgaz çalışmaları devam ediyor. İlçemiz bir yandan çevre dostu ve ekonomik bir yakıt olan ailelerimize büyük kolaylık sağlayan doğalgaza kavuştu. Bir yandan da bozulan yollarımızın büyük bir bölümünün asfalt ve kaldırımlarını yeniliyor ve yenilerini de ilave ediyoruz. Bu çalışmalarımız pek çok mahallemizde yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Önemli mesafeler aldık. Diğer yandan da Büyükşehir Belediyemizle birlikte yeni mahalle olan köylerimizin grup ve mahalle içi yollarında asfalt, çakıllama çalışmaları yapıldı. Yapılmaya da devam ediyor. Bu mahallelerimizde camii ve okul bahçelerimizi düzenledik. Çocuk oyun parkları kurduk. Hizmetlerimiz devam edecek.” dedi. EYLÜL 2016 BAŞKAN ŞAHiN: 12.000 TON ASFALT ÇALIŞMASI YAPTIK Bafra Belediyesi’nin asfalt, kaldırım ve yama çalışmaları aralıksız olarak devam ediyor. B afra Belediye Başkanı Zihni Şahin, devam eden çalışmalar hakkında şunları söyledi: “Yaz mevsimiyle beraber asfalt kaldırım çalışmalarına yoğunluk verdik. İlçemizin çeşitli mahallelerinde bu çalışmaları yapmaktayız. Bazı mahallelerimizde çalışmalar yaptık. Fen İşleri Müdürlüğümüze bağlı ekiplerimiz bu çalışmaları yoğun bir şekilde hız kesmeden devam ettiriyor. Daha önce Altınyaprak, Mevlana, Kemalpaşa, Hacınabi, Tabakhane, İshaklı ve birçok mahallemizin cadde ve sokaklarında asfalt ve kaldırım yaptık. Buralarda eksik kalan yerlerimizde yine çalışmalara devam edeceğiz. İki yıl içinde Gazipaşa, Kemalpaşa, Mevlana, Büyük Cami, Cumhuriyet, Hacınabi, Yaka, Tabakhane Mahallelerimizin cadde ve sokaklarında asfalt ve kaldırım çalışmaları yaptık. Her mahallemizde yama çalışması yaptık. Şehir merkezimizde 400 kilometre yolumuz var. Diğer yandan doğalgaz çalışmaları da devam etti. Yeni mahalle olan köylerimizde de çakıllama ve asfalt yol yaptık. Yaz mevsimi ile birlikte asfalt ve kaldırım çalışmalarına yoğunlaştık. İlçemizde Yün Pazarı olarak bilinen Hacınabi Mahallesi Nuri İbrahim Caddesi ve Tütün Mağazaları 1, 2, 3, 4, 5, 6. Sokakları kapsayan asfalt ve kaldırım çalışmalarını bitirdik. Gazipaşa Mahallemiz de yama çalışmaları yapıyoruz. Gaziosmanpaşa Mahallemiz de asfalt çalışmaları yapmaktayız. Gazipaşa Mahallemizde ve diğer mahallelerimizde asfalt ve kaldırım çalışmalarımız olacak. Büyükşehir Belediyemizin yetkisi alanında olan caddelerimizde de Büyükşehir Belediyemiz asfalt ve kaldırım yapacak. Tüm imkânlarımızı seferber ettik. İş makinalarımız, asfalt şantiyemiz, parke taşı tesislerimiz ve personellerimiz olmak üzere Kendi imkânlarımızla bu seferberliği devam ettiriyoruz. Bu yıl içerisinde şu ana kadar 12.000 ton sıcak asfalt çalışması 6.000 metrekare kaldırım ve 5.000 metre ise bordur çalışması yaptık.” Başkan Şahin bundan sonra kısa zaman içerisinde Tekel Caddesi, Alaçam Caddesi ve Yaşar Doğu Caddesi’nde çalışmalara başlayacaklarını, daha sonra pazaryeri civarında çalışmaları sürdüreceklerini söyledi. Bununla birlikte doğal gaz nedeni ile bozulan yolların da hızlı bir şekilde yapılacağını söyleyen Şahin, “Vatandaşlarımızın mağduriyetini en kısa sürede gidereceğiz” dedi. Kurban Bayramınızı En İçten Dileklerimle Kutlar Ülkemiz İçin Birlik, Milletimiz İçin Kardeşlik, Tüm İnsanlık İçin Barış ve Huzur Getirmesini Temenni Ederim BAFRA BELEDİYE BAŞKANLIĞI ADINA ZİHNİ ŞAHİN 6 Bafra Haber EYLÜL 2016 22 YILLIK EPİLEPSİ NÖBETLERİ, CERRAHİ İLE SON BULDU Beyindeki elektriksel aktivitenin normalin dışına çıkmasıyla oluşan epilepsi nöbetleri, hastaları ne yazık ki toplum dışına itiyor. Pek çok hasta yaygın uygulanan ilaç tedavisine karşı dirençli ve cerrahi uygulamanın varlığı ile başarı oranı konusundan habersiz. Medicana International Ankara Hastanesi’nin aralarında olduğu az sayıda merkezde yapılabilen bu ameliyat sayesinde adeta yeniden doğan öğretmen Sevinç Ucer ise önceleri hep notalarını unuttuğu bağlamasını çalacağı ve öğrencileri ile etkinlikler yapabileceği günleri iple çekiyor. Öğretmen Sevinç Ucer (39), tam 22 yıldır epilepsi hastası... Geçirdiği nöbetler nedeniyle lise yıllarından bugüne yaşamı boyunca çok çeşitli sıkıntılar yaşayan Ucer, geçtiğimiz günlerde daha önce hiç duymadığı cerrahi tedavi seçeneği ile tanışarak ameliyat oldu ve sağlığına kavuştu. Ucer’in şimdi en büyük isteği ise daha önce hastalığı nedeniyle yaşadığı unutkanlıkları geride bırakmak ve bağlama çalmak... Ucer’in doktoru Medicana International Ankara Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Kurt, epilepsi rahatsızlığında ilaca dirençli hastalarda tedavide, büyük önemi olan cerrahiyi tercih edebildiklerini söylerken, “Uygun olan hastaların yüzde 90-95’i cerrahi sonrası nöbetsiz hale gelir. Bu büyük bir avantajdır ve hastanın hayatında beyaz bir sayfanın açılması anlamına gelir. Kalan %5-7’lik kısımda da aslında bir pozitif değişimden bahsediyoruz; nöbet sayıları ve sürelerinin azaldığını gözlüyoruz” dedi. Toplumdan dışlanmak en büyük sorun... Epilepsi ameliyatı sonrası nöbetleri son bulan Sevinç Ucer yıllardır ilaç tedavisi gördüğünü ancak cerrahi tedaviyi hiç duymadığını söylerken, tedavi sürecini şöyle anlattı: “Epilepsi ile yaşamak oldukça zor. Nöbetler, nöbetlerin getirdiği unutkanlıklar... Toplumdan da dışlanıyorsunuz. Öyle ki pek çok hasta bu nedenle çevreden saklıyor. Yaygın olduğunu da öğrencilerimden görüyorum. Bir öğrencim de şu an epilepsi hastası. Bu hastalığın ameliyatla tedavisinin olabileceğini insanların öğrenmesi gerek. Benim en büyük destekçim hep ağabeyim oldu ve yıllardır tedavi için birlikte uğraşıyoruz ama başvurduğumuz merkezlerin uyarıları ilaç, uyku ve TV konularından ibaret kalıyordu. Her yolu denedik, insanlar da kurtulmak için deniyor. İnanın hocanın okuduğu suyu bile kurtuluş olur mu umuduyla içmişliğim var. Çünkü epilepsi ile hayat çok zor. Sonrasında hocamızdan ameliyat olarak hastalıktan kurtulabileceğimi öğrendiğimde içim kıpır kıpır oldu. Ne kadar korksam da Gökhan hocamız güven verdi ve eski Sevinç olabileceğim mutluluğuyla kabul ettim. Şu an çok mutluyum. Artık bir zamanlar yapamadıklarımı yapayım istiyorum. Örneğin evde duran ve notalarını unuttuğum bağlamamı çalayım istiyorum, öğrencilerimle etkinlikler yapmak istiyorum.” Cerrahi kararını konsey alıyor Prof. Dr. Gökhan Kurt, Sevim Hanımın kendilerine başvurduğunda ilaç tedavisine rağmen nöbetlerinin devam ettiğini gördüklerini belirten Dr Kurt, şunları kaydetti: Kurban Bayramınızı Kutlar Bayramın: size, ailenize ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını dilerim. Bafra Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi, Bafra Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı, Metin GENÇÇAKIR “Epilepsinin asıl tedavisi açık cerrahidir. Ancak öncelikle medikal/ilaç tedavisiyle epilepsiye çözüm bulunmaya çalışılır. Eğer bu tedaviye dirençli bir vaka söz konusu ise bir takım ilaç değişiklikleri ve kombinasyonlar uygulanır. Ne yazık ki hastaların önemli kısmında ilaca direnç söz konusudur. Ortalama 2 yıllık böyle bir mücadelenin ardından ilaca rağmen nöbetleri devam eden hastanın artık cerrahi yönden değerlendirmesini yapmak gerekir. Epilepsi cerrahisine karar vermek ise bir ekip işidir. Cerrahi müdahale kararı, gerek radyolojik olsun gerekse hastanın davranışlarını ve nöbet şeklini gösteren bir takım tetkikler sonucu konsey tarafından alınır. Beyin-sinir cerrahlarının yanı sıra çocuk yaştaki hastalar için çocuk nöroloğu, yetişkinler için erişkin nöroloğu, psikiyatrist ve psikolog ile nükleer tıpçı ve radyoloğun oluşturduğu bir konseyde hastanın tüm verileri masaya yatırılarak cerrahiye uygunluğu değerlendirilir. Hastalarımız yeniden doğuyor Pek çok hastamız tedavinin ardından iş sahibi oluyor ya da mesleklerini daha iyi biçimde icra eder hale geliyor. Kimi evleniyor, çocuk sahibi olabiliyor. Kendi tabirleriyle ‘yeniden doğmuş gibi’ hayata yeni bir başlangıç yapıyorlar. O nedenle epilepsi tedavisinde cerrahinin yeri büyük önem taşıyor. Ancak ne yazık ki cerrahi yapan merkez sayısı çok az. Bir de cerrahi tedavinin varlığından ve başarı oranından haberdar olan hasta sayısı çok düşük. Diğer bir tedavi de radyocerrahi olabiliyor Epilepsi tedavisinde radyocerrahi uygulama da mümkün olmakla birlikte sınırlı bir alana sahiptir. Uygun hastalarda yani cerrahiye elverişli olmayan beyin tümörlerinde, damarsal bozukluğu olan kişilerde vb bu seçenek tercih edilebilir.” Dedesi Olacak İnsanın TORUN SEVGiSi Tıbbın henüz sırrını çözemediği en kuvvetli ağrı kesici ; TORUN SEVGISI Yan tesiri yok Torunlar paranın faizi, cennet kokularımız.. Nene ve dedeleri hayata bağlayan torunlardır Evlat kemikmiş torun ilik. Torunlar gonca güller, dünyanın en güzel çiçekleri… Yavrularımızın cennet meyvelerini Allah herkese kısmet etsin. 7 Bafra Haber EYLÜL 2016 Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Sait Bilgiç Atandı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tarafından Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç kendisine tebrik ziyaretinde bulunanlara teşekkür etti ve iade-i ziyaretlerde bulundu. REKTÖR PROF. DR. SAİT BİLGİÇ GÖREVİ DEVRALDI On dokuz Mayıs Üniversitesi’nin yeni rektörü olarak atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç, törenle görevi Prof. Dr. Hüseyin Akan’dan devraldı. sun’un lehine olacaktır. İyi ve dinamik bir ekip kurarak iyi bir şeyler yapacağımızın ümidini taşıyorum.” dedi. “Samsun’un beklentilerini karşılayacak açılımları yapmaya çalışacağız.” R ektörlük makamında düzenlenen devir teslim töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ilk olarak ne kadar önemli bir görevi devraldığının bilincinde olduğunu söyledi. “OMÜ Samsun için çok önemli bir kurumdur” Rektör Prof. Dr. Bilgiç, “Ben omuzlarıma önemli ve değerli bir yük aldığımın farkındayım. Ve biliyorum ki burada sadece rektörün duruşuyla, çalışmasıyla bir başarı yakalamak mümkün değil. Bu üniversitenin bütün çalışanları bu işe canı gönülden heyecanla sarılmadıkça belirli bir noktaya varılamaz. OMÜ Samsun için çok önemli bir kurum. Bu emaneti hakkıyla koruyacağımı bilmenizi isterim. Bu iş sadece hevesle değil büyük bir sorumlulukla yapılacak bir iştir. Şundan emin olun ki bütün kararlarım ve bütün adımlarım bu kurumun, kurum çalışanlarının ve Sam- Prof. Bilgiç konuşmasına “Sevgili Samsunlulara da seslenmek istiyorum.” diyerek devam etti. Bilgiç, “İnansınlar ki bu işi hakkıyla yerine getirmeye layık görülen bir rektörleri olacaktır. Üniversitenin Samsun için ne kadar önemli olduğunu bilen bir ekiple karşı karşıya olduklarını göreceklerdir. Samsun’un beklentilerini karşılayacak açılımları yapmaya çalışacağız. Üniversitemiz sadece Samsun’a hizmet eden bir kurum değildir. 50 bin öğrencisi ve 6 bin personeli ile çok büyük bir yapıdır. Bu kurumdan elbette ki Samsunluların da hatta ülkemizin de beklentileri büyüktür. Bunu karşılamak ve bu büyüklüğün hakkını vermek boynumuzun borcudur. Sanayisiyle, endüstrisiyle, halkıyla onların beklentileriyle kucaklaşan, onların sorunlarına çare üreten bir kurum haline gelmeye çalışacağımızdan da emin olabilirler. Üniversitemizin geleceği, Samsun’un ve ülkemizin menfaatleri ne gerektiriyorsa hepsini yapmaya hazırız.” diye konuştu. Sözlerini sürdüren Bilgiç “Bu kadar sıkıntılı bir dönemde rektör olmak, işe başlarken asli işlerimize doğrudan odaklanamamak, bu kadar badire atlattığımız bir dönemde sizlerin bana gösterdiği teveccüh, Yükseköğretim Kurulu’nun bana güvenleri ve ebetteki Sa- REKTÖR BİLGİÇ’DEN BAKAN KILIÇ’A NEZAKET ZİYARETİ yın Cumhurbaşkanı’mızın bu kadar yoğun ve önemli programları arasında çok ince eleklerden geçirerek yaptığı tercihle ortaya koyduğu takdir başımızın üzerindedir.” dedi. “Hainler Hariç” Hiçbir insanının zarar görmesini istemediklerini ifade eden Prof. Dr. Sait Bilgiç, “Yıllarca emek verilen devletin masraf ettiği, zaman harcadığı insanlarının bir çırpıda kenara itilmesinden asla gönlümüz razı olmaz. Ama bir milletin varlığını sürdürebilmesi, vatan dediği bir toprağa sahip olması, kanlarıyla sulanmış bir toprağa sahip olması, o topraklar üzerinde dalgalanan milyonlarca şehidin kanını temsil eden istikbal ve istiklalimizin temsilcisi olan bayrağımızın dalgalanması için hainlerin fırsat bulmayacağı şekilde birbirimize sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini bilmenizi istiyorum. Bu değerleri taşıyabilmek, içimizdeki hainlerin varlığına son vermek ve onlara fırsat vermemekle mümkündür. Biz bugün sadece bunları dilemekten ibaret bir konumda değiliz. Devletin bu güveni taşıyarak bize teslim ettiği bu kurumda da varsa hain bunların üstesinden gelmek için elimizden geleni yapacağımıza emin olun.” dedi. Rektör Sait Bilgiç, “15 Temmuz’dan bugüne kadar yaşadığımız olaylar bizi son derece üzmüştür. 15 Temmuz’da yapılan bu hain girişimin arkasında FETO terör örgütünün yer aldığı devletimiz tarafından açıkça ortaya konmuştur. Bu örgütün içinde yer alanlara, bu örgüte şu ve ya bu şekilde destek veriyor olanlara, bizim asla ve asla buna müsaade etmemiz, müsamaha göstermemiz mümkün değildir. Bugün FETÖ’ dür, PKK’dır yarın başka bir ad olabilir. Biz beyni hür, özgür bir biçimde bu vatana samimiyetle, inançla bağlı insanların hak ve hukuklarını sonuna kadar koruyacağız. Hiçbir fikir ayrılığı, onların haklılıklarının korunmasının önünde engel olmayacaktır. Herkes emin olsun, sadece hainler hariç. Ben bu güne kadar aldığım hiçbir görevde ‘yapıyormuş’ gibi davranmadım. Ne gerekiyorsa onu yaptım. Bugün içinde ne gerekiyorsa onu yapacağız.” şeklinde konuştu. “Temenni ediyorum ki üniversitemiz daha da iyi noktalara gelecektir.” İki dönem rektörlüğü ardından görevi devreden Prof. Dr. Hüseyin Akan da “Yeni rektörümüzün ataması gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanı’mız tarafından Resmi Gazete’ de Cumartesi yayınlandığı için devir teslimi bugün gerçekleştiriyoruz. Devlet kurumlarında devamlılık esastır. Ben de yeni rektörümüze ve ekibine başarılar diliyorum. Umuyorum ve temenni ediyorum ki üniversitemiz daha da iyi noktalara gelecektir. Bundan sonra bu emanet onların omuzlarında, kolay gelsin diyor ve başarılar diliyorum.” dedi. Prof. Dr. Hüseyin Akan, konuşmasının ardından yeni Rektör Prof. Dr. Bilgiç’e çiçek takdim etti. REKTÖR BİLGİÇ, VALİ ŞAHİN’İ ZİYARET ETTİ projeler ve Samsun’a kurulması planlanan 2. devlet üniversitesi hakkında fikir alışverişinde bulunduğu ziyaret sıcak bir sohbet havasında gerçekleşti. Verimli geçen ziyaretin ardından duyduğu memnuniyeti dile getiren Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç’e çalışmalarında başarılar diledi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç, 25 Ağustos Perşembe günü Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ı makamında ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’in yeni Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü görevine atanan Prof. Dr. Sait BİLGİÇ, Samsun Valisi İbrahim ŞAHİN’ i makamında ziyaret etti. 12 Ağustos 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi rektörlüğüne atanan ve 15 Ağustos 2016’da görevi devralan Prof. Dr. Sait Bilgiç, Vali İbrahim Şahin’i makamında ziyaret ederek kabullerinden dolayı teşekkür etti. Ziyarette Prof. Dr. Sait BİLGİÇ ile bir süre sohbet eden Vali Şahin, yeni görevinin hayırlı olması dileklerinde bulundu ve başarılar diledi. 8 Bafra Haber BiR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR. Hasan DAVRAN İ nsanlara verilen öğütler ve nasihatler ne hikmetse kulak ardı edilir, önemsenmez. Önemsiz gözüken bu nasihatler aslında o kadar kıymetlidir ki bunun farkına varanlar hiçbir zaman kötü duruma düşmezler. Bugün ülkemiz insanları öyle bir duruma düşürüldüler ki yaşama enerjilerini yitirdiler. Her şeye olumsuz yanından bakan, sürekli yakınan, amaç misyonu belirsiz, yaşama duygusu kaybolmuş toplum haline geldik. Eskiden ağladığımıza ağlamıyor, güldüklerimize gülmüyoruz. Değişen ve gelişen hayat bizi olup bitenlere karşı duyarsızlaştırdı. Yozlaşma ve değer yoksunluğu her toplum için bir tehdittir. Hele çürüme toplumun en tepe katmanlarında başlamışsa tehlike çanları çalıyor demektir. Çıkarları uğruna renkten renge giren, dün ak dediğine bugün kara diyen, adının başında Prof. unvanı bulunan yalakalık, yağdanlık yaparak iktidardakileri övmek, muhalefettekileri aşağılamak için görevlendirilmiş ruhen çirkin zavallılar her zamanda olmuş günümüzde de olmaya devam ediyor. Bu anlatımdan tenzih etmem gereken değerli profesörler var. Onları tenzih ediyorum. Bugünlere nasıl geldik? 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak kurulmuş , Anayasası’nda da Atatürk ilkelerine bağlı devlet ilkesi, hukuk devleti ilkesi, sosyal devlet ilkesi, laik devlet ilkesi, eşitlik ilkesi, güçler ayrılığı ilkesini belirtmiş olmasına rağmen Türkiye çok partili rejime geçmesiyle bu ilkelerinden oy uğruna vazgeçip seçim kazanmak uğruna hiç parti ayrımı yapmadan dini siyasete alet etmiş tüm siyasi partiler dini cemaat liderleriyle pazarlığa oturup oylarını alabilmek için paraysa para ,arsaysa arsa ,kadroysa kadro vererek seçimlere girmişler, iktidarda kalabilmek pahasına bu günlere gelmişiz. Hiç birisi bizi aldattılar kandırdılar demesin. Hepsi anlaşarak bilerek bu anlaşmaları yaptılar. Suç aldatanda değil aldanandadır. Suçlu ararsak, suçlu! elinde gücü bulunduran milletin oylarını alarak kendilerini vekil tayin edip ülke yönetiminin emanet edildiği hükümetler ve milletvekilleridir. Demokrasi deyip olmayan demokrasiyi liderler sultasına indirgeyen; milli irade deyip seçimlerde milletvekillerinin listesinin sıralamasını tayin eden; liderlerin yaptığı seçim sistemiyle seçilen; milli irade deyip % 10’luk seçim barajıyla seçime gidersen; Müslümanız deyip Kuran-ı Kerim’de işi ehline, liyakat sahibine verin sözünü göz ardı edip kendi görüşümde olsun da liyakatsiz olsun deyip görevi ehil olmayan kadrolarla doldurursan; dini Kuran’dan çıkaran dincilere, tarikatlara, şeyhlere, şıhlara teslim edersen sonucu bu olur. Ortada ciddi sağlık sorunları olan bir kişi(Fetö) veya Türkiye’de 22 tarikat ve cemaatin emperyalistlerle iş birliği yaparak çocuklarımızın geleceğini farklı yönlere sürükleyen 1967 yılından bu güne kadar yurtlar, dershaneler, okullar, üniversiteler kurarak bu okullarda öğrenci yetiştiriyorum adı altında dini istismar ederek binlerce çocuğumuzun kanına giren bu hasta adam zamanında hastaneye veya tımarhaneye yatırılıp teda- vi edilseydi bu kadar insanın günahına girip, canına kıymazdı. Bunu yaparken de okullar Milli Eğitim’e bağlıydı. Hiç mi denetlemek aklınıza gelmedi? Sayılabilecek daha çok ihmallerin sonucu ülkemiz 15 Temmuz’ da bir felaketin eşiğinden döndü. Ülkemiz 3 tarafı denizlerle, dört tarafı gözünü açıp ülkemizi nasıl böleriz düşüncesinde olanlarla çevriliyken bu da yetmezmiş gibi beşincisi de içteki düşmanların saldırısıyla olmayan demokrasimiz değil ülkemiz bir felakete sürüklenecekti. Hepimiz canımızdan bir parça çocuklarımızı, peygamber ocağı deyip, kınalar yakarak, davul zurna eşliğinde halaylar çekerek bu vatan uğruna şehit olabileceklerini bile bile askere gönderdik. İyi ki vatanını seven kahramanlarımız vardı. Bu vatan hainlerine karşı çıktılar. Milletimiz de İstiklal Savaşı vererek sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ne ve demokrasisine sahip çıktılar. Bu günlerden nasıl kurtuluruz? Mustafa Kemal Atatürk’ ün silah arkadaşlarıyla yedi düvelle savaşarak, İstiklal Savaşı vererek, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk’ü yok saymanın, unutmanın, başka arayışlara girmenin ülkemizi ne hale getirdiğini 15 Temmuz’da hep beraber gördük. Atatürk demek, lider demek. Onu tüm dünya görmüş, liderliğini saygıyla kabul etmiştir. Dünyaya böyle bir lider bir daha gelmemiştir. Böyle bir lidere sahipken başka arayışlara girmemizin başımıza ne dertler açtığını yaşadık. Ülkemiz Atatürk felsefesiyle kavga ettiği için bu günleri yaşıyoruz. Cumhuriyetin kıymetini bu ülkenin aydınları, vatandaşları da bilmedi. Bugünlerde onun değerini yaşayarak öğreniyoruz. Atatürk sadece Türklerin değil, emperyalizmin ezdiği ve sömürdüğü milletlerin de ortak kahramanıdır. EYLÜL 2016 Atatürkçü düşünce, ideolojidir, akılcıdır, dogmatik değildir. İnkılapçılık, değişen ve gelişen dünyada modernleşmedir, demokrasidir, bunları hayata geçirmektir. Atatürk’ün inkılaplarına, devrimlerine sahip çıkmak için en önemli unsur eğitim. Bütün okullar Milli Eğitim’e bağlanmalıdır. Modernleşme ve gelişme, üretme, eğitimden geçer. Bu ülke şeyhler, dervişler, tarikatlar, cemaatlerden mutlaka kurtarılmalı. Din, mekteplerde Türkçe; Kuran, mealinden okunmalı ve sahih olmayan hadisler, hurafelerden arınmalıdır. Bunun ne kadar önemli olduğunu anladık sanırım. Bizim dinimiz akıl dinidir. Aklı olmayanın dini olmaz. İşletilmeyen akıl, akıl değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” demiştir. 1918’de vatan düşman işgalindeyken Mustafa Kemal Atatürk vatan bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir, Milletin istiklalini milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır deyip çok zor dönemde vatanı bize emanet etmiş, ulusal egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu dile getirmiştir. Bizde, bu ülke için canını verenleri hiç unutmadan bizden sonrakilere özgür bir vatan bırakmak için canımızı vermeye hazırız. Böyle bir coğrafyada ümitsizliğe yer vermeden ya istiklal ya ölüm diyecek milletiz. BU BÖYLE BİLİNE… Bu duygu ve düşünceler içerisinde Kurban Bayramı’nızı kutlarım. 9 Bafra Haber EYLÜL 2016 YAŞAYAN BAFRALILAR “ANAN AĞZINA SEN NE ARiiN LA URDA” Bülent ARSLAN bulent.arslan@arskom.com.tr C unda Adasında yazlıkta yaşayan arkadaşımız Zekai YILMAZ’ı ben, Lütfi ANLAYIŞLI eşlerimizle ve Coşkun LOKMAN ziyaretine gitmiştik, bahçede otururken Zekai’ye bir telefon geldi, anladım ki Cimbilik Ali arıyor. Konuşurlarken Zekai’ye işaretle telefonu bana vermesini söyledim, sağolsun Zekai “Bak seninle konuşmak isteyen bir arkadaş var, veriyorum” dedi ve telefonu bana uzattı. Ben telefonu alıp “Na’ber la gadaşım” dediğimde, Cimbilik Ali’nin nidası “Anan ağzına sen ne ariiin la urda” oldu, hepimiz bu güzel ve içten karşılık karşısında gülmekten yerlere yattık. Ben bu yaz hafta sonları zaman ayırarak İstanbul dışında yazlıklarda yaşayan arkadaşlarımın ısrarlı davetlerine icabet etmek ve de onların yalnızlıklarına renk katmak için ziyaret ettim. İlk ziyaretim Tarık KOCABAŞ ve eşine oldu. Kuşadası’ndaki yazlıklarında bir Cumartesi sabah kapıyı çaldığımda Tarık gazete okurken uyuya kalmış, beni kapıda görünce bir süre kendisine gelemedi ve “ben rüya mı “Hayat yaşamayı, vefa hatırlamayı, dostluk paylaşmayı özel günler ise hatırlanmayı bilenler için vardır. Kurban Bayramınız Kutlu olsun.” Osman TOSUNER Bafra Ziraat Odası Başkanı görim, la yoksa sen gerçek misin?” dedi. Sonra kucaklaştık. Ve çok güzel 2 gün beraber olduk. İnanın eskilere dalmaktan ne denize gittik ve ne de herhangi bir etkinliğe katıldık. Sadece yakın mesafedeki İzmir’in Selçuk Kabasına bağlı Şirince Köyüne gittik. Şirince Köyü eski kaynaklara göre “Dağdaki Efes” adıyla bir dağın tepesinde, geçmişi çok eski tarihlere uzanan karakteristik özelliğini kaybetmemiş, çok üst düzeyde aromalı üzüm bağları ve dolayısıyla çeşitli tat ve lezzette şarapları olan bir dağ köyü imiş. Ayrıca, Maya takvimine göre 21 Aralık’ta kopacak kıyamet sonrası dünyada zarar görmeyecek iki köyden biri olarak kabul edilen Şirince Köyü’nü, görmemiş olanlara tavsiye olunur. olmasa biz burada yanarız” ifadesi oldu ve hemen gözüm tepelerdeki yenilenebilir enerji kaynağı olan rüzgar tribünlerine takıldı. Böylece, rüzgar buranın bir vazgeçilmezi olduğunu anladım. Ayvalık, Antik Çağ’da bir tür yabani ayva anlamına gelen Kidonia olarak anılıyormuş. Bölgeye ilk yerleşenlerinin Midilli’nin Kydona Köyü’nden ya da Girit’in Kydonies bölgesinden gelmiş olabilecekleri düşünülmektedir. Midilli Adası demişken, çok yakında, yerleşim bölgelerinin bile çıplak gözle görülebildiği bu ada (ve adaların) düşman bir ülke yönetiminde olduğu, her hafta alışverişlerini gelerek Ayvalık pazarlarında yaptığı halde içimi burktu. Değerli arkadaşlarımızla sabah geç saatlere kadar beraberliklerimiz oldu, yedik içtik ve eski günleri yad ederek çok güzel saatlerde beraber olduk. Hoşça kalın, Sağlıcakla kalın...Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Bir sonraki, yani 30 Ağustos haftası da Edremit’e uçakla, oradan da kiraladığım bir araba ile 27 Ağustos Cumartesi öğleden sonra Ayvalık/Altınova da arkadaşımız Lütfi Anlayışlı’nın evine gittik. Hemen diğer arkadaşlara ulaştık, Aynı muhitte yaşayan Coşkun Lokman ve Yahya GENÇ’e ve daha sonra CUNDA Adası’nda yaşayan Zekai YILMAZ’a ulaştık. İlk durağım Lütfi ANLAYIŞLI oldu ve daha sonraki gün Coşkun bir programı dolayısıyla bulunduğu Eskişehir’den döndü ve o’da bize katıldı. Ayvalık, Balıkesir’in, Marmara Denizi’ne kıyısı olan Türkiye’mizin en önemli turizm yörelerinden biri olan şirin bir kasabamız. Edremit’te havalimanından çıkar çıkmaz İlk dikkatimi çeken, bizi uçuracakmış gibi savuran rüzgar oldu ve arabayı teslim eden görevliye “Burası her zaman böyle mi kardeşim?” diye sorduğumda, “Abi bu rüzgar Her şeye kadir olan Yüce Allah, bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın! Kurban Bayramınızı Kutlarız.. Kurban Bayramınızı kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim. Erdal DOĞAN Resai YILMAZ Samsun ve İlçeleri Kırmızı Et Üreticileri Başkanı Bafra Fenerbahçeliler Derneği Başkanı “Evinizin neşeli, sağlığınız yerinde, sevdiklerinizin yanında olduğu mutlu bayramlar geçirmeniz dileğiyle. Kurban Bayramınız kutlu olsun.” Turgut ŞAHİNOL Turgut Kuyumcu 10 Bafra Haber EYLÜL 2016 YENİ ADLÎ YIL AÇILIŞ TÖRENİ Yargıtay Birinci Başkanı bir konuşma yapar. Açılış konuşmasının metni ve tören gündemi üzerinde daha önceden Başkanlar Kurulunun düşüncesi alınır.” Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK 1.Giriş Türkiye’de adlî ve idarî yargı mahkemeleri, yürürlükteki kanunlarımıza göre çalışmalarına her yıl 20 Temmuz – 31 Ağustos tarihleri arasında ara verirler, başka bir deyişle, adlî tatile girerler. Bu süre içinde yalnız nöbetçi mahkemeler, usul kanunla-rında gösterilen istisnaî dava ve işlere bakarlar. Yeni adlî yıl 1 Eylül günü başlar (Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 102103, Ceza Muhakemesi Kanunu m. 331, İdarî Yargılama Usulü Kanunu m. 61-62). Yeni adlî yıl dolayısıyla Yargıtay’ca bir açılış töreni düzenlenir. 2016-2017 adlî yılı, 1 Eylül 2016 günü daha öncekilerden farklı bir ortamda, değişik bir yerde ve yargı bağımsızlığı bakımından tartışmalı bir törenle başladı. Bu törenin daha sonrakiler için de örnek oluşturma olasılığı dolayısıyla farklı özelliklerini geçmiştekilerle karşılaştırmalı olarak irdelemekte yarar var. İlk kez 6 Eylül 1943 günü Adalet Bakanlığı’nca düzenlenen 1943-1944 adlî yılı açılış töreninde dönemin Adalet Bakanı Ali Rıza Türel’in törenin amacını belirten konuşmasının ardından o zamanki adıyla Temyiz Mahkemesi Birinci Başkanı Halil Özyörük’ün verdiği söylevle başlayan ve her yıl 6 Eylül günü yapılan törenlerle sürdürülen bir gelenek hâlini alan uygulama, 1956 yılında Adalet Bakanlığı’nın ara vermesiyle bir süre için durmuştur. 27 Mayıs 1960 Devriminden sonra yeniden başlatılan adlî yıl açılış törenleri, sadece 1961, 1965, 1973, 1975 ve 1979 yıllarında Millet Meclisi ve/veya Cumhuriyet Senatosu seçim dönemlerine rastlamaları dolayısıyla Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un tören yasaklarına ilişkin hükümleri (m. 64) gereğince yapılamamıştır. 2.Yasal Düzenlemeler Adlî yıl açılış töreni geleneği, 1973 yılında yasal bir zorunluk hâline getiril-miştir. 16.5.1973 tarih ve 1730 sayılı Yargıtay Kanunu, “Adalet yılının açılışı” kenar başlıklı 52. maddesinde şu düzenlemeye yer vermişti: “Her adlî yıl, Ankara’da Yargıtay Birinci Başkanının söylevi ile açılır. Birinci Başkanın yokluğunda bu görev, Yargıtay Birinci başkanvekillerinin en kıdemlisi tarafından yerine getirilir. Açılış söylevinin metni üzerinde daha önceden Başkanlar Kurulunun düşüncesi alınır.” Bu düzenleme, yerini 4.2.1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Adlî yılın açılışı” kenar başlıklı 59. maddesinde biraz daha sadeleştirilmiş bir biçimde şu düzenlemeye bırakmıştır: “Her adlî yıl Ankara’da bir törenle açılır. Görüldüğü gibi, her iki metinde de sadece Yargıtay Birinci Başkanının söylevi/ konuşması öngörülmüştür. Fakat 1973 yılındaki adlî yıl açılış töreninde Birinci Başkan Cevdet Menteş’in söylevinden sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Faruk Erem de kürsüye çıkmış ve bir konuşma yapmıştır. Bu, yeni bir geleneğin başlangıcı olmuştur. Ne 1730, ne 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nda öngörülmemekle birlikte; yukarıda anılan hükümlerin yürürlükte oldukları dönemlerde yapılan açılış törenlerinde Yargıtay Birinci Başkanından sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı da konuşmuştur(1). Bu konuşmalarda bazen eleştirel bir yaklaşımla da olsa yargının durumu ve sorunları dile getirilmiştir. Fakat 2014 yılında durum değişmiştir. 10 Mayıs 2014 günü Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümünde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzi-oğlu’nun Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’den sonra yaptığı konuşmayı hem uzun, hem siyasî içerikli bulan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, tepki göstermiş ve salonu terk etmiştir. İş burada kalmamış; Başbakan, 1 Eylül 2014 günü yapılan 2014-2015 adlî yargı açılış törenine Türkiye Barolar Birliği Başkanının da konuşma yapacağı gerekçesiyle katılmamıştır. Bununla da yetinilmemiş, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Adlî yılın açılışı” kenar başlıklı 59. maddesi, 2.12.2014 tarih ve 6572 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yürürlükten kaldırılmıştır: “2797 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.” (m. 26). Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve Isparta Milletvekili Recep Özel ile birlikte 52 AK Parti Milletvekilinin aynı adla verdikleri Kanun Teklifinde 30. madde içinde yer alan, daha sonra TBMM Adalet Komisyonu ve Genel Kurulunda yapılan değişiklikler sonucunda 26. madde olarak numaralandırılan bu hüküm hakkında maddeyi tekrarlayan tek satırlık bir gerekçe gösterilmiştir: “…Yargıtay Kanununun 59 uncu maddesi de yürürlükten kaldırılmaktadır.”(2) Yapılan bu değişiklikten sonra yürürlükteki 2797 Yargıtay Kanunu’nda adlî yıl açılış törenini düzenleyen bir hüküm kalmamıştır. Buna rağmen açılış törenleri gelenek olarak sürdürülmektedir. Nitekim 1 Eylül 2015 günü 2015-2016 adlî yılı açılış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla yapılmıştır. 3.Adlî Yıl Açılış Törenlerinin Yapıldığı Yer Son olarak 1 Eylül 2016 günü 2016-2017 adlî yılı açılış töreninin Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılması ve Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit’ten sonra bu törenlerde bir ilk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuşması tartışmaları alevlendirmiştir. Türkiye’de başlangıçta Adalet Bakanlı- ğı’nca düzenlenen adlî yıl açılış tören-leri, genellikle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi konferans salonunda yapıl-maktaydı. Sadece 6 Eylül 1955 günü yapılan açılış töreni, Yargıtay’da Kubbealtı olarak adlandırılan ve sonradan yıkılan bölüme alınmıştı. 1977-1978 adlî yılı açılış töreni de, Yargıtay’ın Birinci Başkan Cevdet Menteş zamanında hizmete açılan kendi konferans salonunda yapılmış ve bu uygulama, uzun süre devam etmiştir. Bu uygulamanın bir istisnası olarak 2001-2002 adlî yılı açılış töreni, daha geniş bir katılım sağlamak amacıyla Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonunda yapılmıştır. Aynı düşünce ile Birinci Başkan Ali Alkan zamanında 1 Eylül 2014 günü düzenlenen 2014-2015 adlî yılı açılış töreni, JW Marriott Otelinde yapılmıştır. Şimdi tartışma konusu olan son açılış töreninin de başlangıçta Ankara’da bir otelde yapılmak istendiği, hatta davetiyelerin bastırıldığı, ancak daha sonra 15 Temmuz 2015 darbe girişimi ve bunu izleyen gelişmeler üzerine güvenlik kaygısıyla bundan vazgeçildiği ve açılış töreni için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nin uygun görüldüğü Yargıtay Başkanlığınca yapılan açıklamadan anlaşılmaktadır. Ancak toplantı yerinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak belirlen-mesi üzerine, bu durumun yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu ve davetli Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, törene katılmayacaklarını açıklamışlardır. Yargıtay Başkanlığınca yapılan açıklamada ise “sahibi devlet ve millet olan bir kongre salonunda bu toplantının yapılacak olmasının nasıl yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedeleyeceğini anlamakta zorluk” çektikleri ifade edilmiştir(3). 1 Eylül 2016 günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan 2016-2017 adlî yılı açılış töreninde Yargıtay Başkanı Cirit’ten sonra, salonda hazır bulunan 1.500’ü aşkın hâkim ve savcının ayakta alkışları arasında kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı görüştedir: “Millet adına görev yapan yargının, milletin mekânında adlî yıl açılış töreni yapması, yargı bağımsızlığına gölge düşürmez, tam tersine yargı bağımsızlığını güçlendirir.” Konuşmasında FETÖ operasyonlarına da değinen ve bu kapsamda 15 Temmuz 2015’den bu yana “göz altına alınan 3.495 hâkim ve savcının adalet teşkilâtımızda herhangi bir zaafa yol açmayacağına, tam tersine gerçek adaletin tesisi konusunda ciddî bir rahatlama sağlayacağına” inandığını açıklayan, “Geciken adalet, adalet değildir” özdeyişini hatırlatan Cumhurbaşkanı, darbe girişiminde bulunanlar hakkında süratle karar verilmesi ve “almaları gereken ceza neyse bu cezayı almaları” gerektiğini belirtmiştir(4). 4.Değerlendirme ve Öneriler Görüldüğü gibi, 1 Eylül 2016 günü yapılan sonuncusuna kadar adlî yıl açılış törenleri, önceleri genellikle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi konferans salonunda, sonra Yargıtay’ın kendi konferans salonunda, birer kez Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi ile Ankara’da bir otelde yapılmıştır. Bunların hiçbirinde yürütme organı ile bir bağlantı yoktur. Törenin yapıldığı yer, sadece sembolik olarak değil, adaletin temeli niteliğindeki yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından da önem taşımaktadır. Anayasa’mıza göre “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” (m. 8). Dolayısıyla Yargıtay’ın yargı organlarının her yıl ara verme/adlî tatilden sonra yeni bir çalışma dönemine girerken düzenlediği açılış törenleri, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak, yürütme veya yasama ile değil, yargı ile bağlantılı bir salonda yapılmalıdır. Açılış töreninin bir otelde veya başka bir ticarî kuruluşta yapılması da, yargının saygınlığı ile bağdaşmaz. En uygun yer, doğal olarak öncelikle Yargıtay’ın kendi konferans salonudur. Ancak bu salon geniş bir katılım için küçük görülüyorsa; uygun yer olarak Ankara Adalet Sarayı konferans salonu ya da Atatürk’ün 5 Kasım 1925 günü “Cumhuriyetin müeyyidesi” olarak açtığı(5) ve bir dönem adlî yargı açılış törenleri için kullanılan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi konferans salonu düşünülmelidir. Bu törenlerde geçmişte olduğu gibi sadece hâkim ve Cumhuriyet savcıları adına Yargıtay Başkanı ile savunma adına Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşmalı, yargının durumu ve sorunları hakkında görüşlerini açıklamalı, çözüm önerilerini dile getirmelidirler. Cumhurbaşkanı ya da yürütme veya yasama organının bir üyesinin konuşması, yargı bağımsızlığı ile bağdaşmaz. 1 Eylül 2016 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni adlî yıl açılış töreninde yaptığı konuşma, bu açıdan tartışılabilir niteliktedir. Çünkü Anayasa’mıza göre “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” (m. 138/ II). Evrensel bir özdeyişle “Adalet devletin temelidir.” Adaletin gerçekleşmesinin olmazsa olmaz koşulu ise, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsız-lığıdır. Bunu sağlamak ve herhangi bir biçimde zedelenmesine meydan vermemek için gereken dikkati göstermek, bütün devlet organlarının görevidir. _________________________________ (1)Yargıtay ve adlî yıl açılış törenlerinin tarihçesi için bk. Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı. Tarihçe (www.yargitay.gov.tr/sayfa/tarihce). (2)Bu gerekçe ve Adalet Komisyonu Raporu’ndaki açıklama için bk. TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: 24, C. 92, Yasama Yılı: 5, S. Sayısı: 655 “Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve Isparta Milletvekili Recep Özel ile 52 Milletvekilinin, Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, … ile Adalet Komisyonu Raporu”, s. 10, 58. (3)Yargıtay Başkanlığının açıklaması için bk. Vatan Gazetesi, 30.8.2016, s. 13 “Beştepe’de adlî yıl açılışı, yargı bağımsızlığını zedelemez.” (4)Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması için bk. Cumhuriyet Gazetesi, 2.9.2016, s. 4 “Erdoğan’dan Yargıya Talimat Gibi Mesaj: FETÖ Sürecini Hızlandırın”; Hürriyet Gazetesi, 2.9.2016, s. 18 “Saray’da ilk adlî yıl töreni – Eleştirilere yanıt: Milletin mekânında açılış yargı bağımsızlığını güçlendirir” (Oya Armutçu). (5)Atatürk’ün bu konuşmasının tam metni için bk. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. II (19061938), 2. baskı, Ankara 1959 (Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları: 1), s. 236-240; Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 18 (1925-1927), İstanbul 2006 (Kaynak Yayınları: 442), s. 116-118. 11 Bafra Haber AT HIRSIZLARINA Konca VURAL Hani, adamın biri çok sevdiği atıyla giderken bir pınar başında mola verir. Orda rastladığı bir diğer yolcuyla oturur sohbet eder arkadaş olurlar. Bir müddet sonra arkadaşı ona ne güzel atın varmış, biraz binip gezinmeme izin verir misin? der. O da niye olmasın diyerek ata binmesine müsaade eder. Adam ata atladığı gibi uzaklaşmaya başlar. Giderken de seslenir “Hadi bana eyvallah. Sen kendine bir başka at bul.” Atına binilmesine müsaade ederek iyilik yapan adam bu durum karşısında şaşkına dönmüştür. Arkasından, “Arkadaş tamam atı al götür ancak senden bir isteğim var. Ne olur benim iyi niyetimi götürme, bari onu geri ver.” diyerek seslenir. İyi niyetleri çalan hırsızları mal çalan hırsızlardan daha tehlikeli görüyorum. Çalınan mal belki yerine gelir fakat yitirilen güven kolay kolay kazanılmıyor. Mal kazanmak uğruna insanların güvenlerini kaybedenlere acıyorum. Güvenden mahrum oldukları için o malların içerisinde bir serçe gibi titreyerek ömürlerini tüketiyorlar. Zaman zaman aynı şeyleri yaşıyoruz. İyi niyetler istismar ediliyor. İstismarlar karşısında artık bir başkasına güven-itimat kalmıyor. İnsan giden ata acımıyor, iyi niyet var ya… İşte o iyi niyetin suiistimal edilmesine üzülüyor. Ona kahrediyor. Aslında zaman zaman kullandığım “İtimat kontrole mani değildir” sözüne ne kadar ihtiyaç duyduğumuza da bu anlamda ihtiyaç duyuyorum yeniden. Bir zamanlar çek senet nedir bilmezdik. İki dudağın arasından çıkan sözler yeterliydi. Söz denilince akla namus, namus denilin- ce de söz gelirdi. Şimdi çeke de senede de güven kalmadı. Eskiden sözünü yerine getiremeyenlerin yüzü kızarırdı. Şimdi güneş yanığı deyip geçiyorlar. Her geçen gün artan yalnızlığın temelinde işte bunlar vardır. Siyasetin bugünkü manzarasına bakıldığında da atı alıp kaçanların sayısının az olmadığını görebilirsiniz. Yanına gelip oturanların her birisinin maksadının atı alıp kaçmak olduğunu düşünmek insanı deli eder. Her gelene bu şüphe içinde bakmak ise hastalıklı hale getirir. Böyle olmayacağını düşünmek ise tedbirsizliktir. Ama ne olursa olsun, daima tedbirli olmak gerekiyor siyasetin dünyasında. Kale almadığınız an at hırsızlarına yakalanabilirsiniz. Eskiler bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır diyerek ne kadar vefalı olduklarını gösterirlerdi. Şimdi onu da ancak türkülerde dinleyebiliyoruz. Vefa, insanımızın gönlünde okyanuslar gibiydi. EYLÜL 2016 Denizin suyunun çekilmesi gibi çekile çekile İstanbul’da bir semtin adı olarak kaldı. Bu sözler karamsarlık ifadeleri olarak anlaşılmamalı. Zira bir mal nerede kaybedilmişse orada aranmalıdır. Kaybedilen güveni, itimadı iyi niyeti yeniden bulmak gerekiyor. Yoksa dünyamızı tehdit eden küresel ısınma gibi, ruhlarımızda küresel güvensizlik tehlikesi altında ıstırap çekecektir. Atımızı çalanlar bilmeli ki üzüntümüzün sebebi giden at değil, onunla birlikte götürülen iyi niyetimizdir. Onları belki affedebiliriz fakat diğerlerini asla. Kimsenin merhamet ve iyi niyeti istismar etmeye hakkı yoktur. Bu böyle biline. Kurban Bayramınız Kutlu Olsun SEVGİYLE KALIN BAFRA BELEDiYESi’NDEN VERGi AFFI AÇIKLAMASI Bafra Belediyesi, vatandaşların faydalanması için alacakların yeniden yapılandırılması hakkında duyuruda bulundu. H ükümetin bazı alacakların yeniden yapılandırması hususunda aldığı kararın Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmesinin ardından, Bafra Belediyesi bir açıklama yaparak vatandaşları uyardı. Resmi Gazete’nin 29806. sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 6736 Sayılı Kanu’nun 1. maddesinin 1. fıkrasının g ve ğ bentlerinde Belediyelerin kanun kapsamına giren alacaklarının da sayıldığı hatırlatılan açıklamada şu ifadelere yer verildi. “30 Haziran 2016 tarihinden önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde ise bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizi, gecikme zamları, 2016 yılına ilişkin olarak 30.06.2016 tarihinden önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizi, gecikme zamları kapsama girmektedir. Buna göre; Emlak Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi ve İlan Reklam Vergisi 6736 sayılı kanunun 10. maddesinin 1. fıkrasında, ilgili maddelerde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar başvuru şartı getirilmiştir. Bu madde kapsamında borçlular 31 Ekim 2016 tarihine kadar borçlu bulundukları tahsil dairelerine yazılı olarak başvurmaları gerekir. Yapılandırılan borçlar tercihe göre peşin veya taksitler halinde ödenebilecektir. Peşin ödemeler, ilk taksit ödeme süresinin son günü olan 30 Kasım 2016 tarihine kadar yapılacaktır. Peşin ödemelerde yapılandırılan borçlara herhangi bir kay satı ya da faiz uygulanmayacaktır. Yapılandırılan borçların taksitle ödenmek istenmesi halinde, başvuru sırasında 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte ödeme seçeneklerinden biri seçilebilecek ve ilk taksit 30 Kasım 2016 tarihine kadar, kalan taksitlerde 2 şer aylık dönemler halinde ödenecektir. Yapılandırmanın devam edebilmesi için, ilk iki taksitin süresinde ödenmesi şarttır. Ayrıca, taksitlerden bir takvim yılında en fazla iki tanesinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödemesi hali kanunun ihlal nedeni sayılmayacaktır. Bu durumda, diğer taksitler ilgili dönemlerinde ödenebilecektir.” 12 Bafra Haber EYLÜL 2016 GEÇMiŞTEN GUNUMUZE BUYUKLERiMiZ.. rını görmek mümkün, gelecek turistler için olağanüstü bir tecrübe. Bugün, Geçmişten Günümüze Büyüklerimiz köşemizin konuğu Sn. Yusuf ZİYA KURAL ve oğlu Ürolojik Laparoskopi’nin özellikle Böbrek Kanseri ve Prostat Kanseri tedavisinde ülkemizdeki ilk uygulamaları gerçekleştiren Sn. Prof. Dr. Ali RIZA KURAL. 3 Ağustos Günü ACIBADEM MASLAK HASTANESİ’ ndeki kendisi için hazırlanan özel bölümde buluştuk. Sırada bekleyen onlarca hasta arasında bize değerli vakitlerini ayırdığı için önce kendisine bir teşekkür borçluyum. Ben önce Sn. Y. Ziya KURAL’ la böyle değerli evlatlar yetiştiren BABA ile başlamak istiyorum. (Kusura bakmazsanız, Ziya Amca diye hitap edeceğim). Ziya Amca, BAFRA deyince, aklına ne geliyor, Neler söylersin? BAFRA; dünyanın en güzel yeri. Öyle bir mümbit arazisi var ki pamuktan başka her şey yetişiyor. Kızılırmak’ın taşıdığı alüvyonlar Bafra Ovası’nı oluşturdu. Örneğin; şu anda fındığın her yerde en kalitelisi yetişiyor. Tütün; dünyanın en güzel ve kaliteli tütünlerini yetişirdi bu kasaba. Biliyor musun?Yüz sene önce Amerika’dan kalktılar Bafra’ya geldiler. Bafra’da “REJİ” dediğimiz yerleri kurdular,tütün alım yerleri ve depolar inşa ettiler. Ama biz ne yaptık? Bafra’da tütün tarımını bitirdik ve binaları da yerle bir ettik. Şimdi ise geriye dönüş için çabalıyoruz. Bir başka ürünümüz çeltik, namütenahi bir ürün. BAFRA pirinci, son derece lezzetli. Sebze; yetişmeyen sebze yok. Kırmızı biberde Türkiye’nin en kaliteli ve en verimli biberleri, kırmızı lahanaları, pancarları hep Bafra’mızda yetişiyor. Güneyden gelip kamyonlarla taşıyorlar. Kavun, karpuzdan hiç bahsetmeyeceğim. Ziya Amca bütün bunlara ilaveten, BAFRA bugün turizmde de 1 numara olur. Evet M.Ö 3000, 2000 ve 1000 yıllarına uzanan tarihi yerler, Kuş Cenneti harika, ülkemizde bulunan 400’ün üzerindeki kuş cinsinin 320’si KIZILIRMAK Deltası’nda, Kuş Cenneti’nde mevcut. Hala Yılkı Atla- Sen ne diyorsun, hele o sizlerin bahsettiğiniz “Liman Şehri Bafra”, gerçekleşse var ya! BAFRA, ırmak havzasının iki tarafına yerleşim merkezleri yerleştirilse, köprüler yapılsa, ayrıca mavnalar şehrin ortasına kadar gelse, “Muhteşem” olur, düşünebiliyor musun? Şehir olağanüstü bir özellik kazanmış olur. Her iki kıyıda modern “Cafe”ler, çay bahçeleri lokantalar, arkada yerleşim alanları, Fener’e doğru rıhtım, balık göllerine uzanan sahil vs. Çok güzel bir proje...Önemli olan başlaması, başlayınca o biter. Değil mi ki “Başlamak bitirmenin yarısıdır.” Bu tabi bir kişinin gayreti ile olmaz, bunu ancak başarılı bir ekip sonlandırabilir. Yani sizin gibi ekibiyle bir lider.Ben görüyorum, sizler hiç ben demiyorsunuz, hep biz diyorsunuz. İşte başarı buradan geliyor. Zaten “BEN” diyen hep arkada kalır, düşündüğü başarılara ulaşamaz. Bu sizlerin benim kafama soktuğu bir rüya, inşallah birileri düşünür ve uygulamaya koyar da bizde gurur duyarız. Neyse şimdi ben size geçmişe ait önemli bir hikâye anlatacağım. “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”; Samsun’da nasıl kuruldu. Biliyorsun, Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sonucunda 15 Mayıs 1919’ da İzmir’in işgali üzerine kurulan bir cemiyettir. Türkiye’nin çeşitli kent ve kasabalarında oluşturulan ve Milli Mücadele’nin ilk örgütsel çekirdeğini oluşturan sivil bir kuruluştur. Bu örgüt Samsun’da da kurulmuştur, biz bu konunun çevresindeydik, biliyorduk. Ancak bu konuda öncü olan H..ö...z..e H......n Efendi(*), o zaman henüz daha soyadı kanunu çıkmadığı için lakapla anılıyordu, bu işin başındaydı, o kurdu ve biz sadece onu tanıdık. Son derece gizli tutulan isimlerdi. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı’ydı. 60 sene süreyle yönetim hiç kimseye söylemedi, oldukça ketum kaldı. Ancak sadece diğer üyelerden H.......e R....m Efendiyi biliyoruz ama onu da başkasından duyduk. O söylemedi. Daha sonra R.m M...........U soyadını aldı. Birde, K..a A.İ(KA) isminde birisini duyduk, o zaman. Bu cemiyetin içinde bulunduğunu, KA, ATATÜRK Hayranı. Balıkçı kisvesine girmiş, limanda güya balıkçılık yapıyor. İşgal kuvvetleriyle yakınlaşıyor, onlarla haşır neşir oluyor, ve onların güvenini kazanıyor. Yok, yok. Bu Müdafaa-i Cemiyetinin Bafra ile bir ilgisi yok, ancak ben sadece ATATÜRK’ ün Samsun’a çıkışı ile ilgili olayı anlatmak istiyorum. Evet bu KA, Samsun’da Namık Kemal Caddesi’nin bitiminde, Mecidiye Caddesi’ne giren bir sokak vardır, o sakağın içerisinde bu KA’ nın bir evi var, işte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin toplantıları o evde oluyor. Ancak, işgal kuvvetleri sürekli gece hangi evde ışık var sürekli o evleri basıyorlar. Dolayısıyla, KA böyle bir baskına mahal vermemek için evin tüm pencerelerini siyah perdelerle, tahtalarla kapattırıyor. Ayrıca onlar içerde çalışırken KA’ da onların ihtiyaçlarını karşılıyor. Yemek, içmek, kırtasiye ihtiyaçlarını. ATATÜR de İstanbul’dan bu çalışmaları izliyor. Kimin ne yaptığını yakından takip ediyor. ATATÜRK Samsun’a hareket etmeden önce de haber gönderiyor ve diyor ki; “Ben Samsun’a ulaştığımda beni KA rıhtımdan alsın. ” Ve ATATÜRK Samsun’a ulaştığında KA teknesiyle Bandırma Vapuru’ na yanaşıyor ve ATATÜRK ‘ü gizlice alıyor, İşgal Kuvvetlerinin güvenini de kazandı ya, kimse şüphelenmiyor, toplantının yapıldığı kendi evine getiriyor. Zaman geçiyor, daha sonra ATATÜRK KA’ yı bırakmıyor. KA ‘da onunla birlikte Amasya, Erzurum kongre gezilerinde hep yanında oluyor, daha sonra KA, soyadı kanunu çıkınca K......Ş soyadını aldı, yani A K.....ş (AK) oldu. Sonraları Atatürk’ün yanında öldü. O’nun oğlu da bizim çok hürmet ettiğimiz bir abimiz, Samsun Bölge Çalışma Müdürlüğünde, Müdür Muavini olarak görev yapıyordu. Bir gün bizim dedemiz, ailemizin büyüğü, Hasan UMUR geldi ve Ziya, evladım dedi, buralarda AK’ nin bir oğlu var onu bulmamız lazım dedi, nasıl bulabiliriz? dedi. Dede o bizim arkadaşımız R.....k K......Ş (RK), hemen ulaşabiliriz. Hemen aradık, R Bey’e konuyu söyledik ve sağ olsun R Bey hemen geldi ve beraberce o eve gittik. Çalışma odası ve diğer odalar aynen duruyordu, yani Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’i orada kuruldu ve faaliyetlerini orada sürdürdü. Ne gariptir ki Hasan dedem 60 sene daha yaşadı ve kuruculardan olmasına rağmen ağzından bir tek kişinin ismini duymadık. Türkiye buralardan geldi, evladım, o karakterli, vatanını ve milletini seven insanlar vasıtasıyla buralara geldi. İşte ben ATATÜRK’ ün Samsun’a çıkışını, hangi şartlar altında bu ülkeyi kurtardığını anlatmaya çalıştım. (*) Şimdi senden bir isteğim var, burada zikrettiğimiz isimleri lütfen yazma, isteyen olursa benim telefon numaramı verebilirsin, daha detaylı daha geniş bir şekilde ben kendileriyle konuşurum. Hasan Dedem, çok faal bir insandı, ailemizin büyüğü idi. Cumhuriyet döneminde Samsun’un ilk Belediye Başkanı oldu ve 4 sene hizmet etti. Bu arada 3-4 tane de kitap yazdı. Ziya Amca, bunların BAFRA ile bir ilgisi var mı? Hasan UMUR sizin akrabanız değil mi Ziya Amca? Evet, bizim aile büyüğümüz, Ali RIZA KURAL(RK), annemin dedesi, ZK; ailemizin büyük şemsiyesi. Ziya Amca ile olan söyleşimizi burada noktalarken, böylece bir büyüğümüzü daha eskilere götürdük, gene herkeste olduğu gibi Ziya Amca’nın da gözlerindeki parıltı ve mutluluk, anlatırken ki o heyecan, gittiği dönemlere ait yaşadıklarını geri dönüp hafızalarını zorlayarak o anı yaşama gayretlerini görmeye değerdi. Evet, başlıkta da kısaca isminden bahsettiğim Bafra’nın yetiştirdiği bir başka büyük insandan, yani Ali RIZA KURAL’ dan bahsetmek istiyorum. Ben kendisine, “Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? diye sorduğumda çok mütevazi olarak başladı ve... “Ben Dr. Ali Rıza KURAL, 1951 yılında Bafra’da doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi Samsun’da tamamladım ama bir okul değişikliği nedeniyle Bafra Orta Okulu’nda da okudum. Babam Y. Ziya KURAL, annem Gülbeyaz KURAL halen, bin şükür hayattalar. Çocukluğumuz da yazları Nebiyan Dağı’nın eteklerinde kurulmuş olan babamın doğum yeri Ağcaalan Köyü’nde geçti. O köy Vezirköprü’nün alt tarafına doğru uzanır. Neden böyle bir bağ var diye sorarsanız, Babaannem Vezirköprülü, Hacıbelcek’lerden. Halen devam eden soyları var. 1974’te üniversiteyi bitirdim. Daha sonra üroloji ihtisası tamamladım ve aynı okulda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Doçent ve Profesör oldum. Şu anda ACIBADEM Hastanesinde Üroloji uzmanı olarak görevimi sürdürüyorum.” Bu arada kısa öyküsüyle hemen Profesör olduğu tarihlere kadar geldi ancak, dedim ya çok mütevazı davranıyor, detaya girmedi ama ben araştırdım bakın bu sevgili kardeşimizin daha ne meziyetleri var. Aslında kendisi Doktor Sanatçı.Kendisi, Musikiye olan merakından mandolin ve keman dersleri aldı. Ayrıca Üniversite yıllarında Arif Sami TOKER’den, Rüştü ERİÇ gibi üstatlardan musiki dersleri aldı. Sadece onunla kalmadı, Süheylá Altmışdört’ün yönettiği İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Korosu ve İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü’nde öğrenimini sürdürdü. Tabi sanattan hiç kopmadı. Bu arada Fügen Hanımefendi ile evlendi, 2 çocukları oldu, Çağlar KURAL, Gizem KURAL. İkisi de yakın zamanda evlendiler. 13 Bafra Haber EYLÜL 2016 “BAFRA’NIN ÖYLE BİR MÜMBİT ARAZİSİ VAR Kİ PAMUKTAN BAŞKA HER ŞEY YETİŞİYOR. KIZILIRMAK’IN OLUŞTURDUĞU ALÜVYONLU TOPRAKLAR BİR HAZİNE.” DİYOR SN. YUSUF ZİYA KURAL AMA DAHA DA ÖNEMLİSİ BU TOPRAKLARDA DAHA BAŞKA NELERİN YETİŞTİĞİ, OĞLU SN. PROF. DR. ALİ RIZA KURAL, TÜRKİYE’DE İLK DEFA DA VINCI ROBOTUYLA PROSTAT KANSERİ AMELİYATLARINI GERÇEKLEŞTİREN KİŞİ. Lütfen “http://www.alirizakural.com/da-Vinci-Robotik-Cerrahi-Sistemi-Video. aspx” sitesindeki videoyu izleyin. Peki, Ali Rıza’cım. Bafra’da 3 ay kadar okul dönemizden kalan bir anınız var mı? Rıza KURAL, “Tabii, sadece o 3 aylık dönemde değil, Samsun’da kaldığımız süre içerisinde hemen hemen her hafta sonu Bafra’ya giderdik, evimiz İsmet Paşa Mahallesi’ndeydi, orada sanırım Mithat Paşa İlkokulu vardı, o okulun bahçesini hiç unutmam. Orada sürekli top oynardık, maçlar yapardık. Bende yeri çok başkadır. Sele sepet top kandil gezmelerini hiç unutamam mesela, sokakta satılan dondurmaları, bayramları hiç unutamam. Ramazanlar çok faklı olurdu. Ben genel de Babaannem de kalırdım. Eve yakın olan 27 Mayıs Parkı’nı hiç unutmam. Bisikletlerini unutamam. Özetle şunu söyleyebilirim ki kısa dönemlerde kalmama rağmen Bafra’nın bende çok önemli bir yeri vardır. Gene ismini aldığım, Cumhuriyetin ilkelerine son derece bağlı Ali Rıza dedemin bende önemli bir yeri vardır.” Münir Nureddin Selçuk’un şefliğindeki İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde korist olarak şarkı söylemiş. sonra tıptaki başarılarının yanında musiki hayatını da ihmal etmedi, aynı hızla, başarılı çalışmalarına devam etti. Hatta Maslak Show Center’da Senfoni Orkestrası ve Türk Sanat Müziği sazları eşliğinde Türk Sanat Müziğinin seçkin eserlerinden oluşan bir konser vermiş. Ayrıca konserinde icra ettiği eserlerden oluşan “Hayal İçinde” isimli bir CD’si müzik marketlerde satışa sunulmuş geliriyle de Endoüroloji Eğitim Laboratuvarı kurulmasına ön ayak olmuştur. Bazen hepimiz duyduğumuz bir şakı da kendimizi yaşarız. Kulaklarımızda çınlayan musiki nağmeleriyle birlikte, geçmişe gider ah o eski günler deriz. Birde söylemeden geçemeyeceğim, Seçkin Türk Sanat bestelerini Senfoni Orkestrası eşliğinde icra etmesini yadırgayan kişilere verdiği cevap çok ilginç, “Türk Müziği Bestelerine çok sesli “SOS” döktük. Tabi sadece ne bununla kaldı, ne de yetindi. 2008’lere dayanan yukarı da bahsettiğimiz konser ve CD çalışmalarından Tabi bu söyleşi böyle uzayıp giderken ben araştırmalarımdan bahsetmek istiyorum ki sanat adına çok önemli işler başarmış. İşte buradan yola çıkarak yeni bir CD daha yapmaya karar verdi, ismi “Sevdiklerimin Sevdikleri”. Hepimizin sevdiği şarkılar yanında çevremizdeki insanları, onun sevdiklerini hatırlatan birçok eser vardır. Onları hatırlamak, yâd etmek hayatımızın bir parçasıdır. Ben bunu kendi kaleminden CD broşürünün kapağına taşıdığı kendi sözleriyle anmak istedim. “Geçmişten günümüze dek nice şarkılar yer etmiştir belleğimizde, niceleri de ‘Gönül telimizi titretmiştir’. Çocukluktan beri hep musikinin içinde olan, ilkokul çağında mandolin, lise yıllarında keman çalan, sonrasında İstanbul Belediye Konservatuvarı, İstanbul Üniversitesi Korosu, Devlet Klasik Türk Musikisi Korosu, TRT İstanbul Radyosu gibi kurumlarda ses sanatçısı olarak çalışan, görev yapan biri olarak sevdiklerimin, yakınlarımın beğenip dinledikleri şarkılardan bir demet seçip ‘Bu kubbede hoş bir seda’ bırakmak arzusuyla bu albümü yapmaya karar verdim. Çocukluğumda sevgili babam Yusuf Ziya Kural’ın sesinden defalarca dinlediğim ‘Gönlüm yaralı bilmiyorum bana n’oldu’ , Gülbeyaz Kural anneciğimin dinlemekten bıkmadığı ‘Yar saçların lüle lüle’, sevgili eşim Fügen Kural’a evlenme törenimizde söylediğim merhum Necdet Tokatlıoğlu’nun ‘Dua’ sı, oğlum Çağlar’ın favorilerinden biri çok sevilen bir Avni Anıl şarkısı: ‘Biraz kül biraz duman’, Kızım Gizem’in çok sevdiği ve son zamanlara kadar bestesini benim yaptığımı zannettiği ‘Gel gönlümü yerden yere vurma’ isimli Erdinç Çelikkol eseri, kardeşlerimin, benim sevdiklerimiz diğerleri; yakın zamanda tanıştığımız dostlarımız Narmina İsgandarova ve ailesine ithafen ‘Gönlüm senin esirin kalbim senindir’ isimli unutulmaz Azeri eser... İlkinden sonuncusuna dek baktığınızda sanki benim hayatımı özetliyor gibi bu albüm. Umarım sizler de seversiniz bu albümü ve ‘Hoş bir seda kalır’ kulaklarınızda...” Bir sonraki sayımızda “Geçmişten Günümüze Büyüklerimiz” köşemizde bir başka büyüğümüzle beraber olma dileğiyle, Hoşça kalın, Sağlıcakla kalın... BAŞSAĞLIĞI BAŞSAĞLIĞI Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi çok değerli aile dostumuz Prof. Dr. Hakan Uncu ve Dilara Uncu’ nun biricik oğlu BiNTUĞ’u çok genç yaşta kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Merhuma Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. AYDINER AİLESİ çok değerli aile dostumuz Prof. Dr. Hakan Uncu ve Dilara Uncu’ nun biricik oğlu BiNTUĞ’u çok genç yaşta kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Merhuma Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. Turgut-Gülseren ŞAHİNOL 14 Bafra Haber İBRETLİK ANILAR.. alptekinahishali@hotmail.com Alptekin AHISHALIOĞLU O rta okul yıllarından tanıdığım hali vakti yerinde sayılan ama peş peşe anasını ve babasını kara toprağa veren , yakın akrabaları da az sayıda olan kendi halinde , mütevazi bir hayat süren , köyünün toprağından ekmeğini çıkaran eski bir arkadaşım çok uzun yıllar önce bedestendeki kuyumcu dükkanıma müstakbel gelin adayı ve ailesi ile birlikte takı almak için geldiler , damat adayının durumu iyi diye de kız tarafı hayli yüklü miktarda takı alınmasını istiyor damat adayı arkadaşım ise bu isteklerinin çok abartılı olduğunu elindeki parayı takılara verirse toprağı işlemesi için gerekli olan mazot parası işçi parası gibi paralarının kalmayacağını söyleyip daha makul bir şeyler alınmasını söylüyor ama mal bulmuş mağribi gibi kız tarafı illa da olacak deyip bastırıyor . Damat adayı arkadaşımın sabrının taştığını ve bu evlilikten vaz geçeceğini hissettim , arkadaşımın koluna girip dükkandan dışarı çıkardım “ seni bunaltıyorlar ve sen bu işi bozmak üzeresin değil mi “ soruma “ evet “ deyince “ gelin adayı kızcağız ağzını açmıyor ,ortalığı karıştıranlar halası teyzesi ve yengesi , sen diğerlerini boş ver ve beni dinle bu gün günlerden Cuma , düğün ise Pazar günü , sen ne istiyorlarsa iki misli al bana da para verme , onlara veresiye aldım de aldığın takıları da bana pazartesi günü getir iade et işi bozma ve kız tarafına da bir ders vermiş olalım “ deyince “ öyle şey olur mu yahu “ deyince “ bal gibi olur , hadi dükkana girelim rolümüzü güzelce oynayalım “ deyip beraberce dükkana girdik . Arkadaşım kız tarafına dönüp “ siz ne istiyorsanız söyleyin fazlasıyla alacağım ama beni arkadaşıma borç yapmak zorunda bıraktınız ” dediğinde kız tarafı on bilezik diyor arkadaşım yirmi olsun diyor , bir arma olsun dediklerinde arkadaşım iki tane ver diyor , hasılı ne istedilerse iki katını verdim , kız tarafının ağzı kulaklarında onlar da kesenin ağzını açtı bol bol kızlarına hediye aldılar ve güle oynaya dükkandan çıkıp gittiler . Pazartesi günü arkadaşım aldığı altınları , hediye takılanları da alıp dükkana geldi sadece alyansları getirmemişti , benim altınlarımı verip hediye takılanları da satıp parasını alıp gitti fakat bu olayı eşine düğün günü anlatmış ve onun da olurunu almış . Daha sonraki yıllarda bu arkadaşım eşine her türlü takının alasını aldı ve o gün bu gün mutlu bir evlilik sürdürüyorlar ,Allah mutluluklarını daim etsin. Kıssadan hisse : herkesin işine fazla burnunuzu sokmayın. BİR DÜĞÜN YAPTI AĞALIK BİTTİ Bafra ile Alaçam arasında yaşayan kendi halinde Mehmet ağa denen ve babamın dükkanına sık sık uğrayan munis bir adamcağızdı . Oğlunu evlendirip mürüvvetini görmek için kesenin ağzını açmış , her türlü harcamayı bütçesine göre yapmış ve düğün günü çatmıştı , davetlileri iyi ağırlamak için yemekler yapılmış , kuzular kesilmiş içkiler alınmış ve düğün eğlenceleri davul zurna ile başlamış , akın akın gelen davetlilere mahcup olmamak için bir araba habire şehre gidip içki getirmiş , kümeste ne kadar tavuk ,ördek horoz varsa kesilmiş , şu danayı da keselim , şu düveyi de keselim , ineği de keselim deyip evde kesilmedik hayvan bırakmamışlar bir de o yılların kötü adeti atılan mermilerle evde ne tavan kalmış ne kiremit hatta mermilerle evin bacasını bile yıkmışlar ama düğünden sonra yapılan hasarı onarmak hiç de kolay olmadığından zavallı Mehmet ağanın ağalığı bitmiş ismi sadece Mehmet diye anılır olmuştu. (Müsrifliğin sonu) EVLAT AZİZ AMA TERBİYESİ DAHA AZİZ DİYEN ANNE saati alıp çıktı kısa bir süre sonra “ver parayı” deyip benden beş bin lirayı alıp gitti .Bense saati silip parlatıp bir kutuya koyup babama götürdüm verdim (babam bu saati aileden birine hediye etti). Aradan on küsur yıl geçti , bu arkadaşımın ailesi çok kıymetli bir mülk satmışlardı , o günlerde annesi benim dükkanıma geldiğinde “ oğlum sana bundan on sene önce altın bir cep saati getirip sattı mı “dediğinde (rahmetli ustamız Abdülhakim Önay kuyumculuk sır işidir , ne aldığınızı ne de sattığınızı kimseye söylemeyeceksiniz diye bize sık sık tenbihatta bulunurdu) hatırlamıyorum cevabını verdim . Anne ısrarla “bu benim için çok önemli mutlaka cevabını vermelisin “diye beni sıkıştırıyordu , bense hep hatırlamıyorum deyip olayı geçiştirmek istiyordum. Anne bana “bak oğlum bunu öğrenmem benim için çok önemli diyorum sen ise beni baştan savmak istiyorsun , şimdi kulağını aç ve cevap ver , senin bir oğlun ve bir kızın var onların başına yemin edip bana doğruyu söyle” dediğinde elim ayağım buz kesti ve itiraf etmek zorunda kaldım . Anne ise babamın saati idi , kasanın anahtarları ortada idi ben onun bu haltı yediğini bildiğim halde yüzüne vurmadım , oğlum ise bizim altın cep saatimiz vardı ne yaptın diye bana soruyor , beni suçluyor deyip gitti .Ertesi gün oğlu dükkanıma gelip havadan sudan sohbetten sonra “şu kadar yıl önce sana altın bir cep saati vermiştim , onu ne yaptın “ diye sorduğunda “ hatırlamıyorum “dedim . Arkadaşım ise “nasıl hatırlamazsın “diye bana yüklenmeye başladı , belli ki annesinden paparayı yemişti . Bense “peki o saati bana neden vermiştin “soruma da “ silip EYLÜL 2016 parlat diye verdim “ cevabını vermez mi . “Peki o zaman benden para da almış mıydın “soruma da şu kadar aldım diye cevap verince kalkıp üzerine yürüdüm “ dün annen bana yemin ettirip evden yürüttüğün saati bana sattığını itiraf ettirdi , sen hem anneni hem de beni suçlamaya kalkıyorsun bu günden sonra seninle dostluğum bitmiştir “sözüm üzerine kalktı kapıdan çıkarken de tehditler savurup gitti , bu olaya ne kadar üzüldüğümü kelimelerle anlatamam ama bir kaç gün sonra bu arkadaşımın annesini yolda görünce “teyzeciğim 30 yıllık arkadaşım , baba dostumla aramı açtın , biz artık iki dünya bir araya gelse konuşmayız “ dedim ama o eli öpülesi saygıdeğer teyzemin sözleri ise kurşun gibi ağır oldu “ aranızı açmakla iyi ettim , sen işinde gücünde mazbut bir hayat yaşayan çocuksun , benim oğlum ise kumarcı ayyaşın biri , bu kişi benim evladım da olsa böyle biriyle arkadaşlık yapmanı sana yakıştıramam deyip boynuma sarıldı , ben ağlayarak ellerini öpüp yanından ayrıldım . O anne de evladı da hayatta değiller ama ben bu olay aklıma her geldiğinde bir tuhaf oluyorum , ağlamaklı oluyorum . Bu olay içimde bir ukde idi ve sıkıntımı paylaşmak istedim.(Yaşayan görüyor) Sevgili dostlarım önümüzdeki günlerde kutlayacağımız kurban bayramınızı en halisane dileklerimle kutluyor , her zamanki gibi sürç-i lisan ettikse affola deyip nice bayramlarda birlikte olmayı diliyorum. Sağlıcakla kalın Her aklıma geldiğinde burnumun direğini sızlatan bu anı gerçekten ibret alınacak bir olaydır . 1970’lerin başlarında rahmetli babam bir gün kuyumcu dükkanıma uğradığında “ güzel ve değerli altın bir cep saati satmak için getiren olursa kaç para olursa olsun benim için al “ demişti . Çocukluk arkadaşlarımdan birisi günlerden bir gün bana çok güzel bir altın cep saati getirip “bunu satmak istesem kaç para verirsin “ deyince “ bu saat çok özel bir saat , bu satılacak bir saat değil , bunu bir başkası getirse en fazla iki bin lira veririm ama satıcı sen olunca beş bin lira bile veririm” deyince “ver parayı” dedi . Bense kendisine “bu saate paha biçmek çok zor , sen en iyisi bunu bir kaç kişiye göster , belki çok daha fazla para veren olur” dediğimde Kurban Bayramınız Kutlu Olsun. Osman GENÇ Türk Kızılayı Bafra Şube Başkanı Kurban Bayramınızı Kutlarız. 15 Bafra Haber EYLÜL 2016 eğitim tesisleri yeni döneme hazır 15 Temmuz Şehitler Tepesi Canik’te Canik’te öğrenciler değerlerini öğreniyor Tarihle Bütünleşecek Canik Belediyesi tarafından Toptepe Mahallesi’nde çalışmaları yürütülen 15 Temmuz Şehitler Tepesi projesi kapsamında yapılan kazılarda Helenistik döneme ait tarihi mezar odası bulundu. Başkan Osman Genç, “Şehrimizin her tarafı tarih fışkırıyor. 15 Temmuz Şehitler Tepesi daha da ilgi görecek” dedi. Toptepe Mahallesi’nde 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde yer alan 15 Temmuz Şehitler Tepesi’nde, Samsun Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan ve Samsun Müze Müdürlüğü kontrolünde yürütülen proje kapsamında Canik Belediyesi’nde yapılan çevre düzenlemeleri çalışmaları sırasında Helenistik döneme ait tarihi mezar odası bulundu. TARİHİ MEZAR ODASI ÇIKTI Doğal kesme blok taşlardan yığma tekniği ile yapılan mezar odası, yaklaşık 12 metre uzunluğunda bir koridor (dramos) ve 250X280 cm ebatlarında mezar odasından oluşmaktadır. Kare bir kapıdan geçilerek girilen mezar odasında, muhtemelen antik dönemlerde yapılan soygunlar neticesinde herhangi bir buluntuya rastlanılmazken, sadece dağınık vaziyette kemik ve odun parçaları bulundu. PROJE TARİHLE ANLAMLAŞACAK 15 Temmuz Şehitler Tepesi’nin Samsun’un önemli projelerinden birisi olduğuna işaret eden Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “Anıtlar Kurulu ile ortaklaşa 7 yıldır yaptığımız çalışma sonucunda imarla alakalı sorunları çözdük ve bu büyük projemiz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Burası daha önce ticaret şehri olan Samsun’da gemilerin güvenliğini sağlamak için gözetleme noktası görevini görüyordu. Biz bu projeyi uygulayarak tarihteki dokusuna uygun olarak tarihi yaşatmayı amaçlarken ortaya çıkan tarihi mezar, projemizi daha da anlamlaştırdı” dedi. SAMSUN TARİHİ GÜÇLÜ BİR ŞEHİR Samsun’un en önemli mekanlarından 15 Temmuz Şehitler Tepesi’nin kültür ve yaşam merkezine dönüşeceğini de ifade eden Başkan Genç, “Ortaya çıkan Helenistik döneme ait tarihi mezar projemizi daha da anlamlı kılacak. Zira biz yıllardır Samsun’un güçlü bir tarihi geçmişi olduğunu, bu şehrin bir ticaret şehri ve sancak olduğunu dile getiriyoruz. Şehrimizin her yeri bu tür tarihi eserlere sahip. İnşallah 15 Temmuz Şehitler Tepesi daha fazla ilgi çekecektir. 15 Temmuz Şehitler Tepesi böylece tarihle bütünleşecek. Burası Samsun’un tamamının görülebildiği tek yer. İnşallah projemiz bittiğinde ve Samsun’a gelen turistlere, vatandaşlarımıza hizmet verecek” diye konuştu. ANITLAR KURULU’NA TEŞEKKÜR Sancaktepe Projesi ile Samsun’da sosyal ve kültürel yatırımlarda yeni bir fark oluşturulacağını ifade eden Genç, “İlçemiz sosyal yaşam alanları yönünden zengin, tarihi ve mistik dokusu ile daha çok ön plana çıkacak. İnşallah 15 Temmuz Şehitler Tepesi projemizle burası tam bir çekim merkezi olacaktır. Şehrimiz önemli bir turistik tesise daha kavuşacak. Böyle büyük bir projeyi hayata geçirmemizde önümüzü açan Anıtlar Kurulu’na ve Müze Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Bir sosyal yaşam projesi olan çalışma kapsamında 70 bin metrekare alan üzerinde 2 bin kişilik amfi tiyatro, kafeterya, seyir alanları ve yürüyüş yolları ile 15 Temmuz Şehitler Anıtı yer alacak. Canik Belediyesi, Mevlana eğitim, Kültür ve Yaşam Kampüsü’nde 5 yıl önce kurduğu ve dershanelerin dönüşümüne model olan etüt merkezleri yeni eğitim-öğretim dönemine hazır. Etüt merkezlerinde çocuklar etüt derslerinin yanında değerler eğitimi de alıyor. ki dönemde de çocuk ve gençlerimiz burada kendilerini geleceğe hazırlayacaktır” diye konuştu. Türkiye’nin en önemli eğitim merkezlerinden birine sahip olan Canik Belediyesi, hayata geçirdiği Mevlana Eğitim, Kültür ve Yaşam Kampüsü’nde hayata geçirdiği eğitim merkezleri ile çocuk ve gençleri geleceğe hazırlarken, dershanelerin dönüşümüne model olacak şekilde kurulan Kariyer Gelişim Merkezi ile Canik Akıl Küpü ve Etüt Merkezi, Sıbyan Mektebi, anaokulları ve kreş yeni eğitim öğretim dönemine hazır. 3. sınıftan 12. sınıfa kadar yaklaşık 2 bin öğrencinin yararlandığı etüt merkezlerinde ayrıca çocuklar, etüt eğitiminin yanında, manevi, kültürel, sanatsal ve sportif dersler de görebiliyor. ‘GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN YOLU EĞİTİMDEN GEÇİYOR’ Bir ülkenin en büyük zenginlik kaynağının yetişmiş insan gücü olduğunu ifade eden Genç, “Güçlü ve kalkınmış bir Türkiye’nin yolu eğitimden geçmektedir. Bu nedenle çocuklarımızın eğitimlerini başarılı bir şekilde gerçekleştirmeleri için gayret gösteriyoruz. Okullarımızın fiziki yapılarını düzeltmek, yavrularımıza sağlıklı ortamlarda eğitim olanağı sunmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Eğitim yatırımlarında önemli mesafeler kat eden ilçemizde yavrularımıza çağdaş imkanlarda eğitim olanağı sunuyoruz. Yavrularımızın kaliteli ve sevgi dolu bir eğitimle, geleceğe adım atarken her daim ellerinden tutacağız” şeklinde konuştu. ‘DEĞERLER EĞİTİMİ DE ALIYORLAR’ Canik Belediyesi olarak eğitim alanındaki yatırımlarına devam edeceklerine de vurgu yapan Başkan Osman Genç, “Sosyo-ekonomik seviyenizi ne kadar yükseltirseniz yükseltin eğer ki kültürel seviyenizi yükseltemiyorsanız, geleceğin teminatı gençlere iyi bir eğitim verilemiyorsa sağlıklı bir gelecekten söz edilemez. Gençlerin şimdiden şekillenmeye başlaması çok önemli. Bu noktada gençlerimizi bilgiyle donatırken, onlara milli ve manevi değerlerimizi de öğretiyoruz. Bütün imkanlarımızla gençlerimizin yanındayız” ifadelerini kullandı. ‘KADINLAR DA KENDİLERİNİ GELİŞTİRİYOR’ Etüt merkezlerinde öğrenciler temiz ve güvenli ortamlarda takviye ders görürken, büyükler de “hayat boyu eğitim” kapsamında Gençlik Merkezi, 8 Mart Aile Okulu ve Eğitim Merkezi ile İkinci Bahar Yaşam Merkezi gibi sosyal ve kültürel tesislerde kendilerini geliştiriyor. Aile Okulları ise, mutlu bir şehir için mutlu anne-babalar yetiştiriyor. Bir toplumu şekillendiren faktörün eğitim olduğunu ifade eden Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “Bize emanet edilen şehrimizin 20 yıl sonrası için şimdiden adım atmak, 20 yıl sonra keşke dedirttirmemek için maddi ve manevi olarak ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz” dedi. EN BÜYÜK YATIRIM EĞİTİME Eğitime ve aileye yaptıkları yatırımı geleceğe yapılan yatırım olarak gördüklerini belirten Başkan Genç, “Canik Belediyesi olarak geride bıraktığımız 12 yılda görevimiz olmamasına rağmen en büyük yatırımı eğitime yaptık. Manevi değerleri önemseyen, bilgili bir gençlik için eğitime yatırım yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bir toplumu eğitim şekillendirir. Hükümetimizin özel önem verdiği dershanelerin dönüşümüne en iyi örnek olacak şekilde kurduğumuz etüt merkezlerimiz yeni eğitim-öğretim dönemine hazır. İnşallah önümüzde- “Kurban Bayramınızı kutluyor, Bayramın tüm insanlığa huzur ve mutluluk getirmesini, milletçe birlik ve beraberlik içinde daha nice bayramlara kavuşmayı, bütün İslam aleminin ve insanlığın barış ve huzur içinde olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.” Canik Belediye Başkanlığı Adına Osman GENÇ Belediye Başkanı 16 Bafra Haber EYLÜL 2016 ORTAOKUL ÖĞRETMENİNDEN ÖVGÜ DOLU SÖZLER Eski İlköğretim Müfettişi Yılmaz Mutlu’nun cenaze namazı için Bafra Tabakhane Camii’ne gelen Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin büyük sürpriz yaşadı. Başkan Şahin Ortaokul Öğretmeni 90 yaşındaki Şeref Acarel’i karşısında görünce ilk önce şaşırdı ve daha sonra öğretmeninin elini öperek hayır duasını aldı.Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin’in Samsun Mithatpaşa Lisesi ortaokul kısmında öğretmeni olan Şeref Acarel ise Başkan Şahin için, “Evladım seninle gurur duyuyorum. Okul zamanındaki çalışma azmin ile şu andaki şehri eminliğin ile Bafra ve bölgesi için çalışmaların beni gururlandırıyor. Çok mutluyum. 32 yıllık öğretmenlik görevimde benim okuttuğum öğrencilerimin arasında merhum Bakan Adnan Kahveci, Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Eski Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Özcan Tekiner, doktorlar, eczacılar, öğretmenler, bürokratlar, iş adamları mevcuttur. Hepsinin güzel çalışma haberleri ve yaşamları bana yaşama sevinci veriyor. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin evladım ise beni hiçbir zaman mahcup etmedi.” dedi. Eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Özcan Tekiner’in oğlu İnşaat Yüksek Mühendisi Petek Proje Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Tekiner, Şeref Acarel’in babasının meslektaşı olduğunu eğitime büyük katkılar sağladığını söyleyip, elini öptü ikili duygulu anlar yaşadılar. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ise öğretmeni Şeref Acarel’in kendisi hakkındaki sözleri için teşekkür etti. ACI KAYBIMIZ Selanik Dırama eşrafından merhum Fatma Dıraman’ın ve merhum Ali Dıraman’ın oğlu merhum Mustafa Dıraman’ın ve Mediyah Pekiye’nin abisi Tuncer Pekiye’nin kayınbiraderi merhum Münevver Anıç ve merhum Hasan Tahsin Alıcı’nın damadı Suavi Dıraman, Zeynep Dıraman Çiroğlu’nun sevgili babaları Alp Dıraman’ın çok sevgili dedesi Serdar Çiroğlu’nun kayınpederi merhume Güzey Dıraman’ın 59 yıllık sevgili eşi Bafra’nın tanınmış simalarından Tokmakçı Ali Efendi’nin oğlu, Shell eski mensubu yüksek mimar mühendis 84 yaşında MUSTAFA SELAMİ DIRAMAN hakkın rahmetine kavuşmuştur. (Çocukluk yılları Bafra Gazipaşa Mahallesi’nde geçmiştir) Ailesi olarak; cenazemize katılan, telefonla arayarak taziye dikellerinde bulunan, akrabalarımıza, arkadaşlarına ve sevenlerine, acımızı paylaşan herkese teşekkür ederiz. AİLESİ 17 Bafra Haber EYLÜL 2016 BAFRA’DA TÜTÜN ÜRETİCİLERİ BAŞKANLARDAN KUTLAMA ZİYARETİ Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ve Bafra TSO BaşDEVLETTEN DESTEK BEKLiYOR kanı Göksel Başer, Ondokuz Mayıs Üniversitesi RekBafra İlçe Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Derebey, Oda Genel Sekreteri Alper Çelebi ve On dokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Bafra Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ali Kemal Ayan Gökçeağaç ve Gökçesu Mahallelerinde tütün üreticilerini ziyaret etti. çen sene 40 dönüm arazide tütün yaptım ve 4 ton tütün aldım. Bizim burada başka yapacak bir şeyimiz yok. Çünkü suyumuz yok, su olmayınca hiç bir şey olmuyor. Mecburiyetten bu işi yapıyoruz” ifadelerini kullandı. O da başkanı ve beraberindeki heyet üreticileri yerinde ziyaret ederek sorunlar hakkında bilgi aldı. Ziyarette üreticiler tütün üretiminin baştan sona zorlu bir iş olduğunu ancak kazancın düşük olduğunu söylediler. Tütün üreticilerinin tek memnun olduğu şey ise eskiden elle dizilen tütünün şimdi makine ile dizilmesi. Çocukluğundan beri tütün işi ile uğraştığını söyleyen Nermin Gümüş, “Daha öncelerde elde diziyorduk. Sonra kutulu makine çıktı. Kutulara koyuluyordu, şimdi bu makine çıktı. 3 senedir bu makine ile diziyoruz. Çok memnunuz.” dedi. Yaz tatilinde tütün işi yapan Ordu Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği öğrencisi Gamze Kocabaş, tarlaya gitmediğini, tütün dizme makinesinin başında çalıştığını söyledi. Babadan gelen tütün işini yapmaya çalıştığını ifade eden Gökçeağaç Mahallesi’nden tütün üreticisi 78 yaşındaki Yusuf Kocabaş, “Amerikalı bir sigara fabrikasının müdürünün kendisine ‘Dünyanın her tarafından fabrikamıza tütün geliyor. Türkiye’nin ürettiği tütün yetmiyor. Tütünü yaygınlaştırın, herkes tütün yapsın, siyasilerle görüşün destekleme yapsın. Hiç olmasa yabancı ülkelerden gelen tütün olayı bitsin. Burada Türkiye’de üretilen tütün işlensin, hem istihdamı oluşturulur hem göç olayı olmaz.’ diyor. Ama bizim bunu yapacak gücümüz yok. Şu anda girdiler çok pahalı. Çoğu tütünü bırakıyor. Bu köyde en az 10 hane daha bu işi bırakıyor.” şeklinde konuştu. Tütünün hem masraflı hem de çok zahmetli olduğunu belirten Göksesu Mahallesi’nde tütün üreticiliği yapan Aytekin Çil, “Devlet bu işi komple bıraktı, tütüne destek yok. Önceden TEKEL varken bu iş böyle değildi. Hep tüccarın eline kaldık. Tüccar ne derse o oluyor. Ama devletin bu işe bir el atarak piyasa bulması lazım. Ge- Üreticiler tarafından kurutulan tütünleri inceleyen Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bafra tütünü gelmiş geçmiş yılların en kaliteli tütününü yakalamıştır. Tütün kırsal kesimde yaşayan çiftçinin en önde gelen yegâne geliridir. Gecen yıl 15 liraya sattılar, bu sene de tüccarların sözleşmelerinde 17-18 lira arasında ama bu sene 18 lira değil tütün 25 lira olması gerekir. Ekimler az ama kalite randıman çok yüksek. Kırsal kesimde tütünle uğraşanlar olarak devletten tek isteğimiz ovada dekar başına vermiş olduğu pirimi kırsal kesimde tütün yapan çiftçiye verilmesini istiyoruz. Bu destekler verilirse kırsalda göçler önlenir, tütün daha kaliteli olur, dışarıdan tütün alınacak tütünler Türkiye’nin genelinde yapılır. Kendi imkânlarımızla devlete büyük bir katkı oluşturur.” On dokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Bafra Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ali Kemal Ayan ise Bafra’nın tütüncülüğün merkezi olduğunu vurguladı. Ayan şöyle konuştu: “Özellikle ihraçlık en kaliteli tütünün merkezi. Bafra’da yaklaşık 8 bin aile tütün üretimi ile iştigal etmekte. Bu ailelerinde yüzde 80’den fazlası bu kırsal alanda ve başka hiç bir alternatifi olmayan tütün tarımı ile ilgilenmekte. Burada biz çok önemli bir şey görüyoruz. Önder bir çiftçi var. İki önemli bir şekilde mekanizasyon var. Üçüncüsü burayla ilgili olan insanların işleri daha kolay, makine ile beraber daha rahatlar. Dolayısıyla önden çiftçi, tarımsal mekanizasyon, mutlu ve iyi gelirli insanlar ve Türkiye’nin ihraç edilebilir nitelikte çok önemli bir döviz kaynağı. Tütünü kaliteli bir şekilde üretebiliyoruz ve bu kaliteli tütünü ihraç edip ülkemize döviz kazandırabiliyoruz. Bunun için Bafra’nın yeni tarımsal mekanizasyonun da tütünü yerleştirmekle önemli bir kazanın elde ettiği Bafra’daki tütün çiftçisi ve bu üründen ve bu çiftçilikten daha mutluyuz. İyi fiyatlar yakalıyoruz. Daha da iyi fiyatlar tütünde yakalayınca çiftçinin emeği karşılığını bulacak ve çiftçide daha mutlu olacak.” törlüğü’ne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’i makamında ziyaret ettiler. Başkan Şahin, Rektör Bilgiç’e yeni görevinde başarılar dileyerek hayırlı olsun temennisini iletti. Ziyarette fikir alışverişinde de bulunuldu. Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin’e ve Bafra TSO Baş- kanı Göksel Başer’e ziyaretlerinden ötürü teşekkür etti. Başkan Zihni Şahin ve Bafra TSO Başkanı Göksel Başer daha sonra Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Ceyhan’ı da ziyaret ederek tebrik ettiler. BEDUH KiTABEVi YENi YERiNDE HiZMETiNiZDE katkıda bulunuyorduk artık bunu yanında kitabevimizle insanların daha çok okumasını sağlamayı amaçlıyoruz. Kitabevimizin bir kütüphane ortamında kitapların rahatlıkla incelenebileceği, uygun indirimlerle okuyucularla buluştuğu bir ortam olmasını hedefliyoruz.” dedi. B eş yıldır Bedestan Arastası’nda kültür hizmeti yapan Beduh Kitabevi, Yaka Mahallesi Gençlik Caddesi’ne taşındı. İkinci el, sahaf kitap alım satımı da yapan Beduh Kitabevi’nde yeni yayınlanan kitaplardan çok, özel seçilmiş her kategoriden: siyasi, felsefi, araştırma inceleme, roman, biyografi, şiir kitabı bulunmaktadır. Beduh Kitabevi sahibi Konca Vural, “Bugüne kadar yaptığımız sosyal ve kültürel etkinliklerimizle Bafra sosyal yaşamına İstediğiniz her kitabı getirtme imkânı bulunan Beduh Kitabevi’nde, ayrıca el yapımı süslenmiş su kabakları, bambudan avizeler, el yapımı kolyeler bulunmaktadır. Beduh Kitabevi yeni yerinde bütün kitapseverleri bekliyor. 18 Bafra Haber EYLÜL 2016 BAŞKAN YILMAZ TARiHi FENER iÇiN HAREKETE GEÇTi Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun’un en kuzey noktasındaki Bafra Burnu’nda 1880 yılında Fransızlar tarafından yapılan ve dünyada sadece üç örneği bulunan deniz fenerini ziyaret etti. S amsun’un tüm ilçelerindeki turizm potansiyellerini gün yüzüne çıkarmak için büyük uğraş veren Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Bafra’daki 1800’lü yıllardan kalma deniz fenerinin turizme kazandırılması için harekete geçti. Başkan Yılmaz, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ile birlikte fenerin en tepesine çıkarak yapılacaklar hakkında görüş alışverişinde bulundular. Deniz Feneri, Osmanlı döneminde 1880 yılında Fransız müteahhitler tarafından Kızılırmak’ın denize döküldüğü yerdeki delta üzerinde Halisburnu Mevkisine inşa edilmiştir. Daha sonra yöre fenerden dolayı Fener Köyü adını almıştır. 1919 yılından bugüne kadar da kuşaktan kuşağa aynı akrabalar arasında bakımı yapılmaktadır.” bilgisini verdi. 1880 YILINDA YAPILDI BÜYÜLEYİCİ GÜZELLİK TURİZME KAZANDIRILACAK Başkan Yılmaz, deniz feneri ziyaretinde yıllardan bu yana fenerin bakımını ve bekçiliğini yapan Özkan ailesine de çat kapı konuk oldu. Deniz feneri bekçiliğinin kendileri için babadan oğula geçen meslek olduğunu söyleyen Fikret Özkan, “Bafra Okyanusların, denizlerin ve göllerin yanında büyüleyici güzelliğiyle duran deniz fenerlerinin, yüzyıllar boyunca suların aydınlatıcısı, kaptanların kılavuzu olduğunu belirten Başkan Yılmaz, “Bafra İlçemiz Fener Mahalle’mizde dünyada 3 örneği bulu- nan deniz fenerimiz ilçemiz ve şehrimizin turizm potansiyeli açısından büyük önem taşıyor. Tarihi geçmişi olan ve Osmanlı’dan kalma bu deniz fenerimizi biz turizm ögesi olarak şehrimize kazandıracağız.” dedi. Bafra Feneri bulunduğu konum olarak doğal güzelliğinin yanı sıra güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği bir cazibe merkezi. Biz yıllardır Bafra Haber Gazetesi olarak bu doğa güzelliğini fotoğraflarken bölgedeki sivrisinek ve ince sineklerden rahatsızlık duymuştuk, aynı zamanda çevre sakinleri de bu konudaki rahatsızlıklarını bize iletmişlerdi. Bugün bu alanı turizme açmak için çalışma yapılacaksa ilk olarak bu sorunun çözümünün aranması gerektiği açıktır. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı’mız ve Bafra Belediye Başkanı’mızın dikkatini bu konuya da çekmek isteriz. Kurban Bayramınız Kutlu Olsun 19 Bafra Haber EYLÜL 2016 KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ Prof. Dr. Hakan Uncu’ nun evlat acısı UNCU AİLESİNİN ACI GÜNÜ Ankara üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi A.D. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Uncu’ nun oğlu Bintuğ Uncu (18) geçirdiği kalp krizi sonrası vefat etti. Halide ve İbrahim Uncu’nun oğlu,Perihan Uncu’nun eşi, Prof.Dr.Hakan Uncu, Prof.Dr.Gürkan Uncu’nun babaları, Eski Belediye Başkanlarından Merhum Ali Kale’nin damadı, eski tütün tüccarlarından Mehmet Uncu (83) vefat etti. Cenazesi 3 Eylül 2016 Cumartesi günü İsmetpaşa Mahallesi’ndeki evinin önünde helallik alınarak Tabakhane Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra Bafra Asri Mezarlık’taki aile kabristanlığına defnedildi. Cenazeye Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra TSO Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Başar, Meclis Başkanı Nur Meral Aydıner, Aydıner İnşaat Yöne- Cenazesi 06.08.2016 Cumartesi günü Ankara Gölbaşı Merkez Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Gölbaşı Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığına defnedildi. Cenazesine Ankara’da bulunan Bafralılar, Bafralılar Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, İş Adamları, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyeleri, Doktorlar, arkadaşları, sevenleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz. CEMAL ÜNLÜ, DUALARLA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI Bafra PTT Müdürü Oskay Ünlü’ nün babası, 1. Sınıf Emekli Emniyet Müdürü Cemal Ünlü (82) vefat etti. Cemal Ünlü’ nün cenazesi 23.08.2016 Salı günü Bafra Kuşluğan Mahallesi’ndeki evinin önünde helallik alınıp, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Kuşluğan Mahallesi’ndeki aile kabristanlığına defnedildi. Cenazesine 24. Dönem MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Yakakent Kaymakamı Yusuf Gemici, Samsun İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Karslı, Bafra İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Yiğit, Yakakent Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma, Bafra İlçe Jandarma Ko- mutanı Hakan Arıkan, Alaçam Emniyet Amiri Kenan Bıyık, Bafra Esnaf Kefalet Kooperatif Başkanı Metin Genççakır, Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Bafra Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, PTT Samsun Baş Müdürü Adnan Sert, Polis Memurları, Siyasi Parti Temsilcileri, Muhtarlar, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz. tim Kurulu Başkanı Mehmet Aydıner, Aydıner İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Turgut Aydıner, siyasi parti temsilcileri, Bafra Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Davut Çepni, Bafra Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı Metin Genççakır, Türk Kızılayı Bafra Şube Başkanı Osman Genç, Bafra Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, sivil toplum örgütü temsilcileri, banka müdürleri, işadamları, doktorlar , esnaflar , mahalle muhtarları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz. 20 Bafra Haber EYLÜL 2016 KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ... KAYBETTİKLERİMİZ ALTINKAYNAK AİLESİNİN ACI GÜCÜ HURiYE LEKESiZ DUALARLA DEFNEDiLDi Bafra Sakatlar Derneği Üyesi, Doktor Hasan Bayrakçı, Lokantacılar Derneği Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, Mahmut Tombul’un Teyze Oğlu, Dursun Altınkaynak (60) vefat etti. Cenazesi 23.08.2016 Salı Günü Tabakhane Camii’nde İkindi namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Bafra Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığına defnedildi. operatif Başkanı Metin Genççakır, Bafra Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Karafazlıoğlu, Bakkallar Odası Başkanı Aziz Öztürk, Muhtarlar, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cenazesine 24. Dönem MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, Bafra Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Davut Çepni, Bafra Esnaf Kefalet Ko- Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz. Merhum Haşim Lekesiz’in eşi, Gülseren Şahinol, Bayram Lekesiz, Nurten Bünyak, ve Bafra Ticaret ve Sanayi Odası Emekli Genel Sekreteri Suat Lekesiz’in anneleri, Bafralı İş adamı Kuyumcu Turgut Şahinol’un kayınvalidesi, İbrahim Lekesiz’in yengesi Huriye Lekesiz (96)vefat etti. BALAKÇI AiLESiNiN ACI GÜNÜ Merhum İbrahim Balakçı’nın oğlu,Muzaffer Balakçı’nın eşi,karayollarından emekli Bafra Otogüneş futbolcularından Fikret Balakçı(82) vefat etti. Cenazesi 15.07.2016 Cuma günü Bafra Büyükcami’nde Cuma namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Bafra Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığına defnedildi. Cenazesine Bafra Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı Metin Genççakır,Türkiye Emekliler Dernek Bafra Şb. Bşk. Ünal Bandır,Balkan Türkleri Derneği Bşk.Memduh Aksu,iş adamları,esnaflar,spor camiasından çok sayıda vatandaş katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. ATASAGUN AİLESİNİN ACI GÜNÜ Merhum Doktor Muammer Atasagun, Mukadder Atasagun’un ablaları Mediha Atasagun(98) vefat etti. Cenazesi 29.06.2016 Çarşamba günü Bafra Büyük Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Bafra Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığına defnedildi. Cenazesine Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Metin Genççakır, doktorlar, sivil toplum ku- ruluşu temsilcileri, esnaflar, iş adamları, sevenleri ve vatandaşlar katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. Merhume Huriye Lekesiz’in cenazesi İshaklı Mahalllesi, Gençlik Caddesi’ndeki evinden alınarak, İshaklı Cami’nde kılınan öğle ve cenaze namazını müteakiben Asri Mezarlık’ta bulunan aile kabristanlığına defnedildi. Cenazeye Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra TSO Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Başar, Bafra Ticaret Borsası Başkanı Namık Kibaroğlu, Bafra TSO Yönetimi, Samsun TSO Genel Sekreteri Süleyman Karabük, Ak Parti Bafra İlçe Başkanı Tuncay Yurduseven, Bafra Esnaf Sanatkârlar Odası Başkanı Metin Genççakır, Bafra ve Samsun Kuyumcu esnafları, banka müdürleri, iş adamları, mahalle muhtarları, esnaflar, okul müdürleri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. YILMAZ MUTLU DUALARLA DEFNEDiLDi Dr. İsmail Mutlu, Mine, Neşe Mutlu’nun Babaları, Kuyumcu Yalçın Mutlu’nun abisi, Öğretmen Kemal Demir’in eniştesi, Orhan Tokalak’ın kayınbiraderi , Neriman Mutlu’nun eşi Eski İlköğretim Müfettişi Yılmaz Mutlu (81) vefat etti. Cenazesi Tabakhane Camii’nde kılınan öğle ve cenaze namazını müteakip Bafra Asri Mezarlığı’na defnedildi. Cenazeye Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Bafra Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Metin Genççakır, eğitim camiası, emekli öğretmenler, sivil toplum örgütü temsilcileri, mahalle muhtarları, iş adamları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Bafra Haber Gazetesi olarak merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. 21 Ali Ak Bafra Haber ATATÜRK VAHDETTİN GÖRÜŞMELERİ 3 Ali AK Emekli Öğretmen Arş. Yazar III. BÖLÜM Mütareke Dönemi Görüşmeleri Mütarekeye Doğru 1918 Eylül ayına gelindiğinde savaşın kaybedileceği anlaşılmıştı. 29 Eylül’de Bulgaristan mütareke isteyerek savaştan çekilmişti. Almanya’dan silah, cephane ve kömür gelmeyeceği gibi, başkent İstanbul’da korumasız kalmıştı. Ancak, telgraf, Naci Bey’e ulaştığında Ahmet İzzet Paşa hükümeti kurmuş, Mustafa Kemal’in istediği Harbiye Nazırlığı’nı da kendi üstüne almış bu konuları padişahla görüşüyordu. Yani Mustafa Kemal’e görev vermemişti. Padişah da Mustafa Kemal’i yakından tanıyordu, isteseydi verebilirdi. Aslında İzzet Paşa da Mustafa Kemal’in isteklerini biliyordu. cağını görmüş görev bölgesinde rumu, hükümetin istifası yeni hükühalkın örgütlenmesini, silahlanması- meti konuşurlar. nı istemişti. Bu amaçla kendisine bağlı 20, Kolordu’nun komutanı aynı zamanda eski arkadaşı olan Ali Fuat Paşa’yla 5 Ağustos’ta Adana’da görüşerek subay kadrosunu jandarmaya kaydırmayı, halka silah dağıtmayı kararlaştırdılar. Mustafa Kemal ertesi gün de “İskenderun’a çıkacak İngilizlere ateş emrini verdiğini” telgrafla Başbakan İzzet Paşa’ya bildirdi (39). Gerçi 560 000 askerimiz silah a¬ltındaydı (36). Ama ordularımız İstanbul’dan çok uzaktaydı. Trakya’da sadece 8000 asker vardı. Oysa Meriç’in batısında 60-70 bin kişilik İngiliz ordusu General Milne komutasında İstanbul’a yönelmişti. Bu durum karşında Başbakan Talat Paşa hükümeti 7 Ekim’de istifa etti. İttihat-Terakkiye egemen olanlar iktidardan uzaklaşmış, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına iktidar yolu Hemen o gün “Yıldırım Orduları” açılmıştı. komutanı Liman Von Sanders İstanbul’a çağrıldı. Komutayı da Mustafa Kemal’e bırakması emredildi (37). 31 Ekim’de Mustafa Kemal Yıldırım Orduları komutanlığını almak üzere Racu’dan Adana’ya geldi (38). Mustafa Kemal; İzzet Paşa’yı yeniden hükümet kurmaya ikna eder. Kendisi de bu hükümete girecektir. Ama önce Tevfik Paşa hükümetinin düşürülmesi gerekmektedir. Bu amaçla “Mustafa Kemal, Rauf, Fethi, Canbulat işbölümü yaparak” ge- Fakat bir gün bile geçmeden 7 Kasım’da Yıldırım Orduları Komutanlığı kaldırılır. Mustafa Kemal Paşa Harbiye Nezareti (Savaş Bakanlığı) emrine verilir. Yani İstanbul’a merkeze alınmıştır. 8 Kasım’da ise Başbakan İzzet Paşa padişahın baskılarına dayanamayarak istifa eder. Zor günler ge- MÜTAREKE YAPILIYOR Yeni hükümet hemen mütareke için temaslara başladı. Bu temaslar sonucunda Limni Adası’ndaki Mondros Limanı’nda İngiliz Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Caltrophe ile Osmanlı Başdelegesi Rauf Orbay Bey görüşmelere başladı. NEREDE? - Agamemnon Zırhlısında! Neden AGAMEMNON? - Çünkü, Agamemnon, Troya Savaşlarında Anadolu’ya saldıran Yunanlıların başkomutanının adıdıydı. Ne demek istiyorlardı? - ‘’Sizi ANADOLULULARI bir daha ezdik’’ diyorlardı. “Üç bin yıl önce yendiğimiz gibi bir daha yendik Anadolu’yu-Anadoluluları’’demek istiyorlardı. Osmanlı Devleti 30 Ekim’de Agamemnon zırhlısında itilaf devletleriyle Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak Birinci Dünya Savaşı’nı bitirdi. EYLÜL 2016 celi gündüzlü çalışırlar. (41). Mustafa Kemal Paşa işte bu düşüncelerle birde cepheden gelen bir komutanı olarak padişahla görüşmek için 15 Kasım Cuma gününe randevu alır. 5. Görüşme: 15 Kasım 1918 Mustafa Kemal, 15 Kasım Cuma günü Cuma selamlığını takiben mahfilde Padişah Vahdettin ile görüştü. Mustafa Kemal, bu görüşmede padişaha bilgiler sundu, açıklamalarda bulundu. Hükümette yer almak istediğini tekrarladı. Bu isteğinin ve çiren İzzet Paşa 11 Kasım’da Mus- ısrarının nedenlerini anlattı. tafa Kemal’i telgraf makinası başına çağırarak; İstanbul’a gelmesinin iyi olacağını bildirir.’ Hem de acele et- Padişah ise Mustafa Kemal’in bu isteğine soğuk bakıyordu. Ona hümesini ister. kümette yer vermek istemiyordu. Zaten isteseydi Tevfik Paşa’ya da O günün şartlarında padişahın hü- söyler, bildirir hükümete aldırırdı. kümeti kurma görevini tekrar İzzet Paşa’ya vereceği zannedilmektedir. Mustafa Kemal de bu yeni hüküme- Minber Gazetesi bu görüşmeyi şöyle te Savaş Bakanı olmak istemektedir. duyurdu: Mustafa Kemal Paşa dün Bu isteği de herkesçe bilinmektedir. uzun müddet huzur-u hümayunda kalarak İltifat-ı Şahaneye mazhar Mustafa Kemal Paşa trenle İstan- olmuştur” (42). bul’a doğru yaklaşırken hükümet Tevfik Paşa tarafından kurulmuştur. Yani padişah hükümet kurma göre- Bugünkü dilde: “Mustafa Kemal vini İzzet Paşa’ya değil de Tevfik Pa- Paşa dün uzun süre padişahın huzurunda kalarak onun güzel ve göşa’ya vermiştir. nül alıcı sözlerine erişmiştir” (43). Fakat Meclis’ten güvenoyu alması Mustafa Kemal, anlaşmayı çok teh- gerekecektir. Güvenoyu alamazsa likeli buluyordu. İşgallerin başlaya- Tevfik Paşa hükümeti düşecektir. O zaman da yeni hükümeti kurma görevinin İzzet Paşa’ya verilmesini padişahtan isteyeceklerdir. Bütün bunları öğrenen Mustafa Kemal, Sarayın Baş Yaveri Naci Bey’e telgraf çekerek, hemen barışa gidilmesini hükümet kurma görevinin İzzet Paşa’ya verilmesini ve hükümette kendisiyle birlikte arkadaşları; Fethi, Tahsin, Rauf, Azmi Canbulat ve Hayri Efendi’ye bakanlık görevleri verilmesinin ihtiyaç olduğunu bildirir. İzzet Paşa’nın hükümet kurması için Tevfik Paşa hükümetinin düşürülmesi yetmiyordu. Hükümet düşürüldükten sonra, padişahın hükümeti kurma görevini İzzet Paşa’ya vermesi gerekiyordu. Padişahla işbirliği yapılması zorunluydu. Mustafa Mustafa Kemal 13 Kasım’da İstan- Kemal’de bu yüzden fazla ısrarcı bul’a indiğinde İngiliz, Fransız, İtal- olamıyordu. Padişahı aydınlatmaya yan ve Yunan savaş gemilerinden ikna etmeye çalışıyordu. oluşan 67 parçalık Filo boğazdan geçmektedir. Uzunca bir süre karşıya geçemez. Mustafa Kemal. İşte (Rauf Orbay bu görüşmenin tarihini “Geldikleri gibi giderler” sözünü o 16 Kasım Cuma günü olarak veriyor. Gün olarak “Cuma” doğru ama gün orada söylemiştir. 16 Kasım tarihi yanlıştır.) Mustafa Kemal karşıya geçince doğruca Rauf Bey’e gider. Sonra beraberce İzzet Paşa’yı ziyaret ederler. İzzet Paşa daha Başbakanlık odasını boşaltmamıştır (40). Ülkenin du- 6,7,8. Görüşmeler Gelecek Sayımızda... Notlar Yazı Dizisi Sonunda Verilecektir. 22 Bafra Haber EYLÜL 2016 OMÜ VAKFI KOLEJİ MÜDÜRÜNDEN Vadesi Geçmiş REKTÖR BİLGİÇ’E SUNUM Kredi Borçlarının Yapılandırılması Esnafa Nefes Aldırdı Türkiye genelindeki esnaf ve sanatkarların, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri’ne 31 Mart 2016 yılına kadar olan borçları yapılandırıldı, bu borçlarının temerrüt faizleri silinerek sadece anaparayı ödemeleri sağlanıyor. Yapılandırma 29 Haziran ve 29 Temmuz tarihlerinde Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri’nde yapıldı. Borçları yapılandırılan esnafların bu defa taksitlerini aksatmadan ödemeleri gerekiyor. Yapılandırma taksitlerini 2 kere aksatan esnafın yapılandırılması kaldırılacak ve borcu yapılandırılmamış haline geri dönecek. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Bafra Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Metin Genççakır Bafra da yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Metin Genççakır, “Esnaf sanatkarımızın bugün itibariyle 20 milyar TL’na yaklaşan Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, Kurban Bayramınız kutlu olsun. bir plasman hacmi var. Bundan yaklaşık 18 yıl önceki Türkiye’nin genel bütçesi kadar parayı bugün esnaf sanatkarımıza finansman olarak vermekteyiz. Bununla birlikte devletimiz hazine destekli kredinin sadece yüzde 5 faizini esnaf sanatkarımız ödemekte. Diğer faizini hazine karşılamaktadır. “BUGÜNE KADAR TÜM FAİZLER SİLİNDİ” Yapılandırmayla ilgili teknik detaylara değinen Metin Genççakır, “Alınan kararlar doğrultusunda takibe düşen esnaf sanatkarlarımız, gerek icra takibine, gerekse kurumsal takibe düşen esnaf sanatkarımızın temerrüt faizlerinin tamamının silinmesine. Yani yüzde 5 olan kredi faizi, temerrüt faizi yüzde 28 olarak çalışmakta. Bugüne kadar oluşmuş temerrüt faizlerimizin tamamının silinmesine. Yani tahsilat yaparken peşin ödemede, peşin getiren ortaklarımızın sadece ve sadece anaparasını tahsil etmek suretiyle onun üzerindeki miktar ne kadar olursa olsun o temerrüt faizlerini silmeye karar verildi. Peşin ödemelerde hiç gecikme faizi alınmayacağını, borcun 12 aya kadar taksitlendirilmesi durumunda % 8 faiz uygulanacağını, 24 taksit için ise, % 12 faiz işletilecek. Bafra Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi’mize kayıtlı üye sayımız 2645’tir. Bu yapılandırmadan kredisi sorunlu olan 70 üyemiz başvuru yaparak faydalandılar. Dokuz üyemizde bütün ısrarımıza ve ayaklarına kadar gitmemize rağmen Mübarek Kurban Bayramını sevdiklerinizle beraber sağlıklı ve huzur içinde geçirmenizi dilerim. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Vakfı Koleji Müdürü Mustafa Kurt, Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç’i 2 Eylül Cuma günü makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi. Mustafa Kurt, ziyarette okulun çalışmaları hakkında bir sunum da gerçekleştirdi. Eğitim kalitesi, başarıları ve altyapısıyla Samsun’un en gözde kolejleri arasında yer alan OMÜ Vakfı Koleji’nin çalışmalarından duyduğu memnuniyeti belirten Rektör Bilgiç ise okulun daha da gelişmesi noktasında desteklerinin artarak devam edeceğini söyledi. yız. Hükümetimizin esnaf sanatkarlarımıza verdiği bu destekten memnunuz, Allah devletimize zeval vermesin.” dedi. başvuru yapmadılar. Başvuru yapan üyelerimizin bu sayede sicilleri temizlenmiş oldu, bizde kooperatif olarak rahatlamış olduk. Bafra da esnafımızın çoğunluğu köylü esnafıdır. Verdiğimiz krediden köylü esnafımızda faydalanmaktadır. Kooperatif olarak bugüne kadar esnafımıza 50 milyon TL kredi verdik. Finansman sorunumuz yok. 150 bin TL’na kadar kredi verebiliyoruz. Türkiye de 1750 kooperatif içerisinde ilk 50 içerisindeyiz. Samsun’da 4. sırada- Mübarek Kurban Bayramı tüm ulusumuza kutlu olsun. Allah tüm inananlara nice huzurlu, bereketli bayramlar nasip etsin. Genççakır, “Bu silinen paralar tamamen Esnaf Kefalet Kooperatiflerimizin birikimlerinden silinen paralardır. Yani bu faiz kaldırma meselesinin tamamen maliyeti Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifimize ait olduğunu söylemek istiyorum. Esnaf sanatkarımızın sıkıntılı dönemlerden geçtiğini biliyoruz. Gerçekten terör olaylarından, geçtiğimiz yıl Haziran ayından bu yana son bir yılda gerçekten ülkemiz belli sıkıtılar komşularıyla sorunlar varken, kendi içinde sorunlar varken terör sorunları varken ekonomik sorunlar da tabi ki esnaf sanatkarımızın tedirgin ediyor. Bunu aşmak mutlak önemli. Bu karar o anlamda algılamak istiyorum. Bundan sonra bu tip yapılandırmaların olmamasının daha doğru olacağını düşünüyorum.” diyerek sözlerini sonlandırdı. Tüm Hemşehrilerimizin Mübarek Kurban Bayramını Tebrik Eder Sağlık ve Mutluluklar Dileriz. 23 Bafra Haber Bafra’daki Tarihi Alibey Çeşmesi’nin Restorasyonu Tamamlandı MİLLETVEKİLİ KIRCALI VE AK PARTİ İL BAŞKANI GÖKSEL’DEN REKTÖR BİLGİÇ’E TEBRİK ZİYARETİ OMÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Menderes Kabadayı’nın da hazır bulunduğu ziyarette Rektör Sait Bilgiç’e iyi dilek ve tebrikler iletildi. cesinde olup konunun ehli kişiler ve yetkililer tarafından incelenerek başka eksikleri olup olmadığının ortaya konması gerekmektedir. Tebrikleri kabul eden Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ziyaret ve ilgilerinden dolayı Milletvekili Kırcalı ile İl Başkanı Göksel ve İl Başkan Yardımcısı Semizoğlu’na teşekkür etti. Alibey Çeşmesi’nin Tarihçesi ve Özellikleri Cumhuriyet Meydanı’nda Hükümet Konağı yanındadır. Canik (Samsun) bölgesinin en tanınmış hanedanı Canikoğulları`ndan Hacı Ali Bey, diğer bir unvanıyla Ali Paşa tarafından 1751 yılında yaptırılmıştır. Bafra Cumhuriyet Meydanı Hükümet Konağı önünde yıllardır bakım yapılmayarak kaderine terk edilen Alibey Çeşmesi için zaman zamanda “Bu çeşmeyi buradan kaldıralım meydanın güzelliğini bozuyor” düşüncesi içerisinde olanlar da oldu. Tarih bilinci zayıf insanlarımızda bu düşünceye katıldı. Nasıl ki eski Osmanlı döneminden Rum ve Ermeni vatandaşlarımızdan günümüze kalan o güzelim tarihi evlerin bir kısmı yıkılıp yerlerine apartman yapıldıysa bu çeşme de o şekilde ortadan kaldırılmak istendi. Fakat amaçlarına bir türlü ulaşamadılar. Zamanın Valisi Hasan Basri Güzeloğlu Bafra’ya yaptığı ziyaretlerinden birinde Gazi Paşa Mahallesi’ndeki Müze Sokağı ve Papazın Evi’ni gezerken “Eski tarihi evleri tespit edin bana getirin, kamulaştıralım veya sahiplerinin görüşünü alarak örneğin Kastamonu Safranbolu’daki evler gibi projelendirip bunları turizme açalım.” demişti. Fakat üç vali değişti biz bunları tespit edip götüremedik. Bafra Belediye Başkanımız Zihni Şahin’den hiç değilse elde kalanlarda gitmeden bu projeye duyarlı yaklaşmasını ve sahip çıkmasını istiyoruz. Alibey Çeşmesi’nin restorasyonu çalışmaları Nisan ayında, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin’in girişimleri sonucu ve Turizm Bakanlığı, Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından başlatıldı ve Ağustos ayında tamamlandı. Çokta güzel oldu fakat bazı noksanları kaldı. Çeşmenin ne zaman, kim tarafından yapıldığı ön ve arka yüzündeki kitabelerinde gerçeğine uygun olarak Osmanlıca yazılmış ancak Türkçesi bilgilendirme mahiyetinde çeşme çevresine konulmamıştır. Ayrıca ışıklandırması yapılmamış. Yapılan her şey yapılmayandan güzeldir. Bizim eleştirilerimiz görünüm düşün- Çeşme, düzgün kesme taştan inşa edilmiştir. Ön cephesi (Güney), önde iki sütun, arkada iki yarım sütunla taşınan yuvarlak kemerlidir. Kemerin her iki yan tarafı çiçek motifleri ile süslüdür. Arka cephesinde ise (Kuzey)başlıklı iki yarım sütunla taşınan büyük yuvarlak kemer içinde, ortada iki yarım sütunla ve kenardaki iki plasterle taşınan üç kemerli bir bölüm vardır. Çeşmenin ön ve arka yüzlerinde Lale Devri’ni andıran kitabeler vardır. Bafra`nın en eski çeşmesidir. ÖN YÜZDEKİ KİTABE: Cenab-ı Abu Ruyi Mirül Hac Ali kim/ O da Ferda-i Zamanında, muhassal Canik liva kılup Mir-i Süleymaniyle Eyyamında ittihad/bihamdillah ki, Caniği kıldılar mamur seraba Duayı Hayri isticlap için bu mai atşane/ mezarı aşarı hayrata cezile eyl edi peyda zamanında birer hayre muvaffak oldular cümle/beka çuyanı ikbali rihalii Caniği liva Bu vadinin Abu Badi Safi Cudi olmağla/idup nasa sebilullah ataşi eyledi reva Bugüne çeşme bünyat etti kim abu firavundur/ ki böyle hayrı cariye muvaffak eyledi Mevla İcabet eyleye Yezdanı bi hakkı sure-i Kevser/ anın banisine ecri cezil bi hisabı feta icta Naili ziri mısradan çıkardı tarihini amma kıldı zulal el hac Ali Bey anı ihya 1167 EYLÜL 2016 AK Parti Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı ile AK Parti Samsun İl Başkanı Muharrem Göksel ve İl Başkan Yardımcısı Mustafa Semizoğlu, On dokuz Mayıs Üniversitesinin yeni Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç’i makamında ziyaret ederek yeni görevinden dolayı kutladılar. MHP Samsun Milletvekili Usta’dan Rektör Bilgiç’e Ziyaret Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’e tebrik ziyaretleri devam ediyor. MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta ve ya- nındaki heyet, Rektör Bilgiç’i makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi. Erhan Usta ve Prof. Dr. Sait Bilgiç, bir süre sohbet ederek fikir alışverişinde bulundu. CUMHURİYET BAŞSAVCISI VE ADALET KOMİSYONU BAŞKANI’NDAN REKTÖR BİLGİÇ’E TEBRİK ZİYARETİ ARKA YÜZDEKİ KİTABE : Sahib-ül hayrat vel hasenat Hacı Ali Bey bu çeşme etti bina Cümle alem el acup eyledi ana duai cennet Firdevs içre makamın eyleye Huda/şefaat kıla rüz-ı Kıyamette ana Mustafa Bu çeşme yapıldı abı oldu Bahr-i yat/gel iç Muhammed aşkına ab-ı hayat Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz ve Samsun Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanı Kemal Alver, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin yeni Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç’i ziyaret ederek hayırlı olsun temennisinde bulundu. Rektörlük makamında gerçekleşen ziyarette Rektör Bilgiç’i yeni görevinden ötürü tebrik eden Başsavcı Ahmet Yavuz ve Adalet Komisyonu Başkanı Kemal Alver, Bilgiç ve ekibine çalışmalarında başarılar diledi. Rektör Bilgiç de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek her iki misafirine iyi niyet dilekleri için teşekkür etti. Kurban Bayramınız Kutlu Olsun..