Taşdemir Kararı
Transkript
Taşdemir Kararı
. AVRUPA COUNCİL OF EUROPE KONSEYİ AVRAPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KARAR VE KABULEDİLEBİLİRLİK OLARAK Başvuru no. 38841/07 Resul TAŞDEMİR tarafından Türkiye'ye karşı STRASBURG 23 Şubat 2010 İnceleyen: Özden DOĞAN 38086 Malatya Cumhuriyet Başsavcı Vekili (TMK 10.Maddesi ile Görevli) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İnsan Hakları (İkinci Daire), Başkan : Françoise Tulkens, Yargıçlar : Ireneu Cabral Barreto Vladimiro Zagrebelsky, Danute Jočienė, Dragoljub Popović, Nona Tsotsoria, Işıl Karakaş, Bölüm Kayıt Yardımcısı: Françoise Elens-Passos’dan oluşan daire; 23 Şubat 2010 tarihli oturumunda; 24 Temmuz 2007 tarihinde yapılan yukarıdaki yaptığı görüşme sonucunda, aşağıdaki şekilde karar vermiştir : başvuruyu, GERÇEKLER Başvuru sahibi, Bay Resul Taşdemir, 1979 doğumlu bir Türk vatandaşıdır. Başvurusunun yapıldığı zaman o Erzurum Cezaevi'nde bir hapis cezasına çarptırılmıştı. Başvuru sahibi tarafından sunulan şekilde davanın gerekçeleri, aşağıdaki gibi özetlenebilir : Başvuranın, 6 Eylül 2005 tarihinde, Dünya Barış gününü kutlamak için, DEHAP (Demokratik Halk Partisi) tarafından bina dışında düzenlenen, Ağrı ilinin Doğubeyazıt ilçesinde bir gösteriye katılmıştır. Gösteri sırasında, yapılan basın açıklamasında, birisi de başvuran olmak üzere, kalabalık tarafından sloganlar atılmıştır. Daha sonra, başvuran ile birlikte beş sanık hakkında, suç ve suçluyu övmek suçundan Ceza Kanunu’nun 215. Maddesi uyarınca, ceza davası başlatılmıştır. İddianamede, savcılık başvuranın (misilleme olarak cepheye Yaşasın Apo! HPG (PKK'nın silahlı kanadı)!) "Biji serok Apo, HPG cepheye misillemeye" diye bağırdı belirtmiştir. Dava sırasında, Mahkemenin, sanığın ifade ve savunmalarının yanı sıra, CD kayıtları ve gösteri sırasında çekilen fotoğraflarını dikkate alıp incelemiştir. Başvuranın Mahkemede, CD kayıt ve fotoğraftaki kişi olduğunu kabul ettiği, ancak barış lehine sloganlar attığını belirtmiştir. Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2007 tarihli nihai kararında başvuranı yirmi beş gün hapis cezasına mahkum etmiş, Mahkeme daha sonra hapis cezasını 500 Türk Lirası (YTL) (270 Euro'ya eşdeğer) para cezasına çevirmiştir. Başvuran para cezasını ödemediği için ceza yeniden hapis cezasına dönüştürülmüştür. ŞİKÂYET Başvuran, bağırarak slogan atmaktan suçlu bulunduğu belirterek hakkında verilen mahkûmiyeti, AİHS’nin 9 ve10. Maddelerine aykırı olduğu nedenle şikâyet etmiştir. HUKUK Başvuran, Sözleşmenin 9 ve 10. Maddeleri kapsamındaki ifade özgürlüğü hakkının ihlal edil edildiğini, slogan attığı için mahkûm edildiği nedenle şikâyetçi olmuştur. AİHM, ilk etapta, başvuranın şikâyetini yalnızca ölçülülük ile ilgili olarak, aşağıdaki gibi Sözleşme'nin 10. maddesi uyarınca incelenmesi gerektiğini dikkate almıştır. "1- Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğü ve haber ve görüş alma ve da verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. 2 - Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin otorite ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir." İkinci olarak AİHM, başvuranın mahkûmiyetinin ifade özgürlüğü hakkına müdahale teşkil edip etmediğine bakar. Ayrıca AİHM, bu müdahalenin Ceza Kanunu'nun 215. Maddesine uygunluğunu denetler. AİHM, yetkililerin ulusal güvenlik ve kamu düzenini korumak için aranan, sürdürülebilen amaçlarından meşruiyet olarak gözlemlemektedir. Bu nedenle, müdahalenin "demokratik bir toplumda gerekli" olup olmadığını, müdahalenin meşruiyetini tespit edecektir. AİHM çoğu kez “gerekli” kelimesinin, “ivedi bir sosyal gereklilik” anlamına geldiği ve Sözleşmeci Devletlerin bu tür bir gerekliliğin mevcut olup olmadığına ilişkin belirli bir takdir yetkisi bulunduğu ancak bunun Avrupa denetimi ile yakından ilgili olduğu sonucuna varmaktadır (bkz. Zana/Türkiye, 25 Kasım 1997, 51. paragraf). AİHM, denetleme yetkisini incelerken, dava ışığında itiraz edilen müdahaleyi bütünüyle ele almalıdır. Özellikle, söz konusu müdahalenin “izlenen meşru amaçla orantılı” olup olmadığına ve ulusal makamların gerekçe olarak sunduğu nedenlerin “ilgili ve yeterli” olup olmadığına karar verilmelidir (bkz. Fressoz ve Roire/Fransa, no. 29183/95, 1999-I). Ayrıca, verilen cezaların niteliği ve şiddeti de müdahalenin oranı değerlendirilirken dikkate alınması gereken faktörlerdir. (bkz., Yarar v Türkiye, no. 57258/00, § 41, 19 Aralık 2006) AİHM yukarıda kaydedilen ilkelerin aynı zamanda ulusal makamların, terörle mücadelenin bir parçası olarak ulusal güvenliği ve kamu güvenliğini sağlamak için aldıkları tedbirlere de uygulandığı kanaatindedir. Bu bağlamda, dava koşullarını ve Devletin takdir yetkisini göz önüne alarak, bireyin ifade özgürlüğüne ilişkin temel hakkı ve demokratik bir toplumun kendisini terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı korumaya ilişkin yasal hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığını tespit etmelidir (Zana, 55. Paragraf) Mevcut dava koşullarında, Mahkeme gösteri sırasında atılan “HPG (PKK’nin silahlı kanadı) cepheye, misillemeye!” sloganının, terörizmi savunmaya vardığını düşünmektedir. Mahkemenin görüşüne göre söz konusu müdahale en azından düzenin bozulmasının veya suçun önlenmesi sebebiyle Sözleşme 10/2’ye uygundur. Yargılama sonunda başvurucu yirmi beş gün hapis cezasına çarptırılmış ve bu 500 Türk Lirasına çevrilmiştir, söz konusu davanın koşullarında bu ceza oransız veya gereğinden ağır değildir. Yukarıda belirtilenler ışığında, AİHM, başvurunun Madde 35 anlamında, açıkça dayanaktan yoksun olduğu için reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. (Sözleşmenin 3 ve 4. maddeleri) Bu nedenlerle, oybirliğiyle Mahkeme başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Françoise Elens-Passos Françoise Tulkens Bölüm Kayıt Yardımcısı Başkan *Bu karar AİHM'sinin TAŞDEMİR/TÜRKİYE DAVASI www.echr.coe.int adlı internet web sayfasından alınmış olup; tercümesi Google Translate isimli web tarayıcısının çeviri programı kullanılarak tarafımdan yapılmıştır. SUNUŞ Strasburg’a Hakim ve Savcıların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları hakkındaki farkındalıklarının artırılması projesi kapsamında düzenlenen ziyarete katıldıktan sonra, ziyaretin amacına uygun ve amaçlanan farkındalığın göstergesi olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, İkinci Dairesi tarafından verilen Taşdemir/TÜRKİYE DAVASI’nı (Başvuru no. 38841/07) inceledim. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10.maddesi: “1-Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğü ve haber ve görüş alma ve da verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. 2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin otorite ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” Sözleşmenin bu 10.maddesi ifade özgürlüğünü güvence altına alır. Ayrıca, Mahkeme Handyside kararında, “ İfade özgürlüğü sadece kolaylıkla kabul edilebilen veya zarsız ya da ilgilenmeye değer görülmez nitelikte düşünce ya da bilgiler için değil; aynı zamanda devleti veya toplumun belirli bir kısmını çarpan, şoke eden veya endişeye iten düşünce ve bilgiler için de gereklidir. Bu demokratik bir toplumun olmazsa olmaz koşullarından olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliğinin bir gereğidir.” diye belirtilmiştir. İfade özgürlüğü, düşünce veya bilginin özü anlamında düşünme, konuşma ve açıklama gibi unsurları güvence altına almakla birlikte aynı zamanda kanaat özgürlüğünü, haber ve görüş alma ve verme özgürlüğüne da kapsamaktadır. Kanat özgürlüğü, herhangi bir kişinin bir endişeye kapılmadan bir görüşe sahip olması ve bunu ifade edebilmesidir. Bir gösteri yapmak, gösteriye katılmak, bildiri dağıtmak gibi eylem türleri de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. (Chorherr-Avusturya davası).10.madde aynı zamanda kamu makamlarına ifade özgürlüğünü korumaları için pozitif yükümlülük yüklemektedir. Bireyler arası ilişkilere kadar varan bir alanda koruma sunmak için tedbir almasını da gerektirebilir. (AİHM'si Kayıt Avukatı, Birim Başkanı Atilla Nalbant'ın ders notları) Terör olayları sırasında ifade özgürlüğünün sınırlandırılması ve şiddet çağrısı içeren fikirler bakımdan Taşdemir/ TÜRKİYE DAVASI incelendiğinde, Başvurucu 6 Eylül 2005 tarihinde Ağrı’da bir gösteriye katılmıştır. AİHM, kararda şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur; gösteri sırasında atılan “HPG cepheye, misillemeye” sloganının terörizmi savunmaya vardığını düşünmektedir. Başvurucunun attığı slogan ”Biji Serok Apo, HPG cepheye misillemeye” şeklindedir. AİHM kararında, “Söz konusu davanın koşullarında mahkeme, gösteri sırasında atılan “HPG (PKK’nin silahlı kanadı) cepheye, misillemeye!” sloganının, terörizmi savunmaya vardığını düşünmektedir. Mahkemenin görüşüne göre söz konusu müdahale en azından düzenin bozulmasının veya suçun önlenmesi sebebiyle Sözleşme 10/2’ye uygundur. Dahası, yargılama sonunda başvurucu yirmi beş gün hapis cezasına çarptırılmış ve bu 500 Türk Lirasına çevrilmiştir, söz konusu davanın koşullarında bu ceza oransız veya gereğinden ağır değildir.” Görüldüğü gibi, AİHM kararlarında sloganların ne zaman, hangi koşularda, kim tarafından ve somut bir hedefi işaret edip etmediği gibi unsurlarıyla değerlendirilmektedir. Aynı zamanda öngörülen ceza yaptırımının da oranlı olup olmadığı da değerlendirme konusu yapılmaktadır. Başvuranın attığı sloganlar terörü savunur nitelikte olup, başvuran yargılama sonucunda yirmi beş gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu bağlamda, AİHM, müdahalenin orantılı olup olmadığı incelenirken, uygulanan cezaların niteliğinin ve ağırlığının da göz önünde bulundurulması gerektiğini tespit etmiştir. AİHM kararında, başvuranın, başkalarını şiddet yöntemlerine, silahlı direnişe veya isyana teşvik ederek “ulusal güvenliği” veya “kamu düzenini” etkilediğini değerlendirmektedir. Sonuç olarak, terör propagandası içerdiği iddia edilen dava konusu ifadeleri sözleşmenin 10.maddesi açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriterlerine göre yukarıda belirtilen açıklamalar kapsamında incelendiğinde: ifadenin içeriği, ifadenin hangi zamanda ve nerede sarf edildiği, ulusal güvenliği ve kamu düzenini etkileyip etkilemediği hususları dikkate alındığında, özelikle gösteride söylenen ifadenin şiddet ve mesaj içerip içermediği, mesajın şiddete teşvik edip etmediği, şiddete teşvikin ayaklanma, nefret söyleme, güvenlik görevlisini tehlikeye sokma hususları ile de karşılaştırıldığında, dava konusu ifade de ki mesaj da doğrudan şiddet bulunduğu, yapılan gösteri yasal izin alınan gösteri olsa dahi, “Biji Serok Apo, HPG cepheye misillemeye” şeklinde atılan sloganın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi 2. paragrafında düzenlenen “görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin otorite ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir” hükmüne aykırı olduğundan, ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine varılarak başvuranın başvurusu kabul edilmemiştir.