Edirne Doğa Turizmi Master Planı
Transkript
Edirne Doğa Turizmi Master Planı
T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI III. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ EDİRNE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ EDİRNE İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI EDİRNE 2013 SUNUġ Orman ve Su ĠĢleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU’ nun 2012 yılındaki talimatları üzerine bütün Türkiye’de Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı Bölge Müdürlüklerine bağlı illerde DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI çalıĢmaları baĢlatılmıĢtır. Bu çalıĢmaların temel hedefi “kırsal sahaların, yaylaların, köy kültürünün turizmle tanıĢması, bundan gelir elde etmesi ve dolayısı ile ülkemizin turizminin geliĢtirilmesinin yanında doğal alanlarını koruma etkinliğinin artırılmasıdır”. Turizm faaliyetlerinin uzun dönemde sürdürülebilir olması için geniĢ kapsamlı, dikkatli, katılımcı ve paylaĢımcı olarak planlaması, sürecin etkin yönetimi ve izlenmesi de gereklidir. Aksi takdirde, bu faaliyetlerin geri dönüĢü mümkün olmayan olumsuz etkileri ortaya çıkacak ve turizm bu alanları tahrip eden bir faktör haline gelecektir. ĠĢte bu nedenle bu çalıĢmaya,“ DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME (MASTER) PLANI” çalıĢmasına lüzum duyulmuĢtur. 1 ÖNSÖZ Her alanda devamlı değiĢim ve geliĢimlerin yaĢandığı günümüzde doğaya bakıĢ açısı da değiĢmektedir. Geleneksel turizm anlayıĢı yanında doğa turizmi olarak tanımlanan, doğa içinde yapılan çeĢitli etkinliklerle kendini gösteren bu turizm türü kentleĢen ve doğadan uzaklaĢan insanlar için daha fazla önem arz etmektedir. Yoğun kent yaĢamından bunalan insanların doğayla birlikte oldukları yegâne alanlar korunan alanlardır. Korunan alanların kullanımında bizden sonra gelen nesillerin de faydalanabilmesi için sürdürülebilirlik ilkesine uygun olarak planlama yapılması gerekmektedir. GeliĢigüzel yararlanmalar telafisi olmayan zararlara dahi sebep olabilmektedir. Bu planla kendine has doğal güzellikleri , tarihi ve turistik yapıları bulunan serhat Ģehrimiz Edirne’nin günümüzde ve gelecekte olan gereksinimlerini göz önüne alarak doğal kaynak değerlerinin bozulmadan , sürdürülebilirlik ve katılımcılık ilkeleri ıĢığında planlanarak doğa turizmine katkı sağlanması amacıyla doğa turizmi master planı çalıĢması yapılmıĢtır. 2 ÇALIġMANIN MAKSADI Bu çalıĢmanın amacı; doğal güzellikleri, tarihi ve turistik yapısı ile zengin bir doğa turizmi potansiyeline sahip olan Edirne’de, bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarını göz önüne alarak doğal kaynak değerlerin, sürdürülebilirlik, katılımcılık ve çevreye duyarlılık temel ilkeleriyle planlanarak doğa turizminin geliĢtirilmesini sağlamaktır. Bu plan ile Edirne Ġlinde doğa turizminin geliĢtirilmesi için amaç, hedef ve stratejiler saptanarak yapılması gereken projeler belirlenmiĢtir. Bu master plan, Edirne Ġlinin doğa turizmi konusundaki üst düzey amaç ve hedeflerini açıklamaktadır. Planda 2013-2023 yıllarını kapsayan 10 yıllık dönem için toplu bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda, master plan çerçevesinde daha alt düzeyde detaylı eylem, taktik ve stratejik planları hazırlanabilir. Bu plan, baĢta Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığının birimleri olmak üzere belediyeler, kaymakamlıklar, doğa dernekleri ve konu ile ilgili kurum ve kuruluĢların doğa turizmi ile ilgili yapacakları faaliyetler ve yatırımlar için yol gösterici bir çalıĢma niteliği taĢımaktadır. 3 ĠÇĠNDEKĠLER 1. GiriĢ 1.1. Doğal Alanlar, Yöre Ġnsanının Geleneksel Hayatı, Kırsal Kalkınma, Sürdürülebilir Turizm Alternatifi Ve Edirne Vilayetinde Sürdürülebilir Doğa Turizmi 1.2. Doğal Alanlar Ve Sürdürülebilir Kalkınma 1.3. Sürdürülebilir Doğa Turizmi 1.4. Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Stratejisi 2. Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢimine ĠliĢkin ÇalıĢmalar 2.1. Kaynak Analizi 2.2. DoğaTurizmi Potansiyeli 2.3. TaĢıma Kapasitesi 3. Ġlgi Grubu Analizi Ve Yerel Organizasyonun OluĢturulması 3.1. Ġlgi Grupları/PaydaĢlar 3.2. Ġlgi Grubu Kategorileri 3.3. Ġlgi Grubu Analizi 3.4. Toplum Temelli YaklaĢım 3.5. Yerel Organizasyonun OluĢturulması 3.6. Tarihçe 3.7. Edirne Ġlinin Genel Özellikleri 3.8. Ġlgi Grubu ve PaydaĢ Analizi 4. Doğa Turizmi Arzı 4.1. Doğa Turizmi Değerleri (Doğa Turizmi Arzı) 4.2. Edirne Ġlinin Doğa Turizmi (Arzı) Değerleri ve Bilinirlik Değerlendirmesi 4.3. EDĠRNE Ġlinde Doğa Turizmi Amaçlı Kullanılan ve Koruma Statülü Alanlar 4.4. Seçkin Özellikli Diğer Sahalar 4.5. Edirne Ġlinde Doğa Turizmi ÇeĢitleri 5. Seçkin ve Yüksek Değer TaĢıyan (x) Yıldız Alanların Değerlendirilmesi ve Potansiyelini GeliĢtirme Ġmkanlarının Ortaya Konulmasına ĠliĢkin Analizler 6. Edirne Ġli Sürdürülebilir Doğa Turizmi Stratejileri 6.1. GeliĢme Stratejileri 6.2. Pazarlama Stratejisi 6.3. Ziyaretçi Yönetimi Stratejisi 6.4. Ġzleme ve Değerlendirme Stratejisi(Turizmin Etkilerinin ve Sürdürülebilirliğin Ġzlenmesi 4 1. GĠRĠġ 1.1 DOĞAL ALANLAR, YÖRE ĠNSANININ GELENEKSEL HAYATI, KIRSAL KALKINMA, SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM ALTERNATĠFĠ ve EDĠRNE VĠLAYETĠNDE SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ Tabiatı korumanın geleceği kırsal alanların geleceğine, kırsal hayatın korunmasına ve sağlıklı yürüyen bir kırsal ekonomiye bağlıdır. Kırsal alanlardaki düĢük ve dağınık nüfus ile beraber yetersiz gelir söz konusu olduğunda bu alanların turizm köyleri vb. faaliyetler için kullanılması söz konusu olacaktır. Bu tür giriĢimlerin önemli bir kısmı korunan alanlarda veya dıĢında yapılmaktadır. Bazı etkinliklerin korunan alanlara ve tabiata çok zarar verdiği de görülmektedir. Bu sebeple tabiatı korumakla görevli olan bizlerin çevremiz ile iyi bir proaktif iliĢkiler içinde olmamız lüzumludur. Proaktif kiĢi; iliĢkilerde ve faaliyetlerde inisiyatifi eline alan kiĢi demek olup tabiattaki faaliyetlerin kontrolü için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü taĢra kuruluĢlarının kırsal sahalarda doğa turizminin geliĢtirilmesinde öncü olması doğru bir harekettir. 5 Son yıllarda sivil toplum kuruluĢları ve diğer kuruluĢlar korunan alanlar, doğal alanlar, kırsal kalkınma, kalkınma için iĢbirliği gibi konuları tamamıyla farklı bir bakıĢ açısı ile algılamaya baĢlamıĢlardır. Tabiat ve geleneksel kültürler üzerinde turizmin yarattığı olumsuz tesirler ve bunların neticesinde duyulan korkular kitle turizmine karĢı alternatif çevre duyarlı turizmi ve tabiatı korumayı öne çıkarmıĢtır. Sürdürülebilir doğa turizmi ve ekoturizm tabiatın korunması için bir umut olarak ortaya çıkmıĢtır. Algılamadaki bu değiĢiklik, doğal alanlar, korunan alanlar ve çevresinin bölgesel planlamasında turizme iliĢkin proje ve çalıĢmaların giderek artmasına yol açmıĢtır. Bu sayede turizm, zaman içinde kırsal alanların kalkınmasında, yoksulluğun azaltılması ve yöresel kültürel zenginliğinin korunmasında anahtar bir kelime haline gelmiĢtir. Sürdürülebilir doğa turizmi, kırsal ekonominin çeĢitlendirilmesi, kırsal nüfus için yeni bir bakıĢ açısı yaratılması, yoksulluğun ve kırsal göçün azaltılmasında en önemli seçeneklerden biri olarak görülmektedir. Ancak, turizmin yalnızca yerel ekonomi ile doğru Ģekilde bütünleĢtirildiği takdirde beklentileri karĢılayabileceği ve yöre halkı ile diğer ilgi gruplarına fayda sağlayacağı unutulmamalıdır. 1.2 DOĞAL ALANLAR VE SÜRDÜRÜLEBĠLĠR KALKINMA 1980’li yıllardan itibaren BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programının (UNEP) çevre konularına iliĢkin çalıĢmaları giderek artan bir etki yaratmıĢtır. Dünya Çevre Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında tamamladığı çalıĢmalar sonunda “ortak geleceğimiz” adlı bir rapor hazırlanmıĢtır. GeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde, çevre ve kalkınma konularına çok farklı yaklaĢılması gerektiği bu raporda vurgulanmıĢ olup, kalkınmanın ve insanlığın sahip olduğu kaynakların sürdürülebilir olduğuna değinilmiĢtir. Raporda ortaya konan “sürdürülebilir kalkınma” kavramı, insanların elinde bulundurduğu ve onlara muhtaç olduğu ekolojik, kültürel ve sosyo-ekonomik kaynakların nadir ve eĢsiz olduğu görüĢüne dayanmaktadır. Bir sahanın sahip olduğu kaynaklar, çok farklı maksatlar için kullanılabilmektedir. Örneğin, bir orman kereste imalatı için kullanılabilir, üzerindeki ağaçlar kesilerek tarım toprağı olarak kullanılabilir, korunan alan olarak kullanılabilir. Alanın ve alanda yaĢayan yöre halkının özelliklerine bağlı olarak bu seçeneklerden bazıları uygulanabilirken, bazıları ise kesinlikle uygulanamaz. Yalnızca korumacı bir yaklaĢım içine girildiğinde doğru görülen seçenek ormanın el değmemiĢ eski haline bırakılması olsa da yöre halkı ve diğer iĢ gruplarının bu kaynakların sürdürülebilir kullanımı yaĢam kalitelerini yükseltmek için ormandan hak iddia etmeleri mevzubahistir. Bu sebeple yüzde yüz sürdürülebilir kalkınmaya her zaman ulaĢılamasa da bu hedef üzerine yoğunlaĢılmalıdır. Doğal ve korunan kırsal alanlarda, geçmiĢten günümüze yerel topluluklar ile arazinin beraberliği çok önemli olmaktadır. Korunan alan ağı büyüdükçe korunan alan kavramının anlamı da değiĢmeye ve geliĢme göstermeye baĢlamıĢtır. Bu geliĢme içinde yöre insanlarının varlığı ve faydalanmalarının sürdürülebilirliği de öne çıkmaktadır. Bir doğal alan ve korunan alanın ve içinde yer aldığı bölgenin sürdürülebilir kullanımı, turizm, ekolojik tarım, hayvancılık, yeni bölgesel ürünler, sürdürülebilir ormancılık, hatta enerji üretimindeki yatırımlarla birlikte düĢünüldüğünde daha baĢarılı olacaktır. Doğal alanlarda faaliyetlerin açıklanmasında Kırsal alan, Kırsal kalkınma ve Sürdürülebilir Kalkınma gibi kavramlar değerlendirilmelidir, bu kavramlar Ģu Ģekilde açıklanabilir; Kırsal alan; ġehir diye tabir edilen yerleĢme sahalarının dıĢında kalan tarımla ilgili etkinliklerin yapıldığı alanları da içeren köy, mezra, kom vb. adlarla anılan insan yerleĢimlerinin var olduğu alanları “kırsal alan” olarak tanımlayabiliriz. 6 Kırsal kalkınma kavramı: Kırsal kalkınma, küçük toplulukların içinde bulundukları ekonomik, toplumsal ve kültürel koĢulları iyileĢtirmek amacıyla giriĢtikleri çabaların devletin bu konudaki çabalarıyla birleĢtirilmesi, bu toplulukların tüm ülke insanlarının tümüyle kaynaĢtırılması ve ulusal kalkınma çabalarına tam biçimde katkıda bulunmalarının sağlanma süreci Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Kırsal alan kalkınması; Hem bir eğitim hem de örgütlenme iĢi olup kırsal alan, toplumun gereksinimlerinin göz önünde tutulması, kırsal alan kalkınma politikası ile ilgili planların alınması sırasında topluma zorla kabul ettirilmemesi gereken bir konudur. Toplum istediklerini elde etmedikçe kırsal alan çalıĢmalarına katılmayacaktır. Tarımsal çalıĢmalar, beslenme, eğitim, mesleki önderlik ve öğretim, kooperatifler, el sanatları, küçük sanayiler, sosyal güvenlik çalıĢmaları, planlama ve sağlık politikaları nitelikleri kırsal alan ve ülke planları ile bir bütünlük sağlamalıdır. Sürdürülebilir kalkınma: ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel kaynakların sürdürülebilir kullanımına dayanmaktadır. Burada ekolojik, ekonomik ve sosyo kültürel sürdürülebilirlik Ģartlarının tamamının sağlanması önemli olmaktadır. Kırsal alanlar turizm ve boĢ zamanların değerlendirilmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Kırsal alan, turistlere sakin ve huzurlu bir seçenek sunmaktadır. 2005 yılında Fransız vatandaĢları tatillerinin %52’sini ya bir ailenin yanında ya da bir arkadaĢının evinde, %26’sı evlerinde geçirdiklerini ve %9’luk bir kısmı ise kırsal alanda ikinci bir eve sahip olduklarını ifade etmiĢlerdir. Kırsal alanlar ayrıca doğa için önemli role sahiptirler. Tabii kaynakların korunması, biyolojik çeĢitliliğin sürdürülmesi, doğal felaketlere karĢı koruma, iyi hayat Ģartlarının korunması ve doğal manzaranın korunması doğal çevre ile ilgili hususlardır. 1.3 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ Sürdürülebilir kalkınma, ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel kaynakların sürdürülebilir kullanımına dayanmaktadır. Sürdürülebilir turizmin geliĢimi de sürdürülebilir kalkınma ile bağlantılı bir yaklaĢımdır. Sürdürülebilir turizmin geliĢiminde turistlerin ve ziyaret edilen yerlerin bugünkü ihtiyaçlarının, gelecekteki fırsatları koruyup geniĢleterek karĢılanması amaçlanmaktadır. Bu yaklaĢım, ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçların, kültürel bütünlüğün, 7 gerekli ekolojik süreçlerin, sosyal ve estetik ihtiyaçların, kültürel bütünlüğün, gerekli ekolojik süreçlerin, biyolojik çeĢitliliğin ve kırsal hayatı destekleyen süreçlerin devamını içerecektedir. BirleĢmiĢ Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün tanımına göre sürdürülebilir bir turizm geliĢimi; Çevresel kaynakların en iyi Ģekilde kullanılmasını sağlamalı, Ziyaret edilen toplulukların sosyo-kültürel yapısına, gelenekselliğine saygı göstermeli, Bütün ilgi gruplarına adil bir Ģekilde dağıtılan sosyo-ekonomik faydalar ile tutarlı ve uzun vadeli ekonomik faaliyetler ortaya koymalıdır. Buna göre sürdürülebilir kırsal/doğa turizminin geliĢme ölçütleri; a. Biyolojik çeĢitliliğin korunması, b. Ekonomik tutarlılık, c. Kültürel zenginlik, d. Yöre halkının refahı, e. Ġstihdam kalitesi, f. Sosyal eĢitlik, g. Ziyaretçi memnuniyeti, h. Yetkinin yerele doğru dağıtılması, i. Toplumun genelinin refah ve mutluluğu, j. Fiziki bütünlük, k. Kaynakların etkin kullanımı, l. Çevre temizliğidir. Korunan alanlar açısından; tabiatın seçkin parçaları olan korunan alanlar ile turizm arasındaki bağ, korunan alanların tarihçesi kadar eskidir. Korunan alanlar turizme, turizm korunan alanlara ihtiyaç duymaktadır. Turizm korunan alanların kurulması ve yönetiminde göz önüne alınması gereken önemli bir bileĢendir. Aynı Ģekilde koruma altında olmayan flora ve faunanın tutunduğu tabiat alanlarına ve insanın yaĢadığı sahalardaki yöresel kültüre de turizm bağımlıdır. Bu bağımlılık doğa ve kültürün bozulmaması için tedbirler gerektirir. Bu tedbirlerin neler olacağının “sürdürülebilir kırsal kalkınma” ilkeleri çerçevesinde tespiti de lüzumludur. Turizmin önemli bir ekonomik faaliyet olması ve tüm göstergelerin bu faaliyetin büyüme eğiliminde olacağı yönünde olması önemli bir husustur. Turizmdeki büyümeyle beraber sürdürülebilir turizm, doğaturizmi gibi doğayla ilgili turizme olan talep artmıĢ ve turizm ürünleri ile destinasyonlar çeĢitlenmiĢtir. Turistlerin talepleri de değiĢmiĢ ve çeĢitlenmiĢtir. 8 Turistlerin talepleri konaklamada konforun sağlanması yanında, yöreye özgü kültürel değerler hakkında bilgi edinme, yöre halkıyla iletiĢim, bölgenin flora ve faunası, özel ekosistemler, doğal hayat ve bunların korunması da dahil olmak üzere daha sorumlu bir seyahat deneyimi kazanmak da söz konusudur. Beklenen büyüme ve yeni eğilimler turizmi o kadar stratejik bir konuma taĢımıĢtır ki, turizm eĢsiz özellikli doğal veya korunan alanların sürdürülebilirliğinin yanı sıra bu alanların çevresinde yaĢayan yöre halkının kalkınma potansiyeline de müspet etki sağlayabilmektedir. Bu durumda turizm, doğal alanların korunması ve yöre halkı ile ziyaretçilerin çevre bilincinin arttırılmasında kullanılabilecek çok önemli bir araç olabilmektedir. Dolayısıyla turizm sayesinde koruma çalıĢmaları için gerekli mali kaynakların kazanılmasının yanı sıra ziyaretçiler ile yöre halkına yönelik bilinçlendirme ve eğitim programlarının oluĢturulması ve uygulanması gibi hedeflere de ulaĢılabilmektedir. En önemli husus; turizm faaliyetlerinin uzun dönem de sürdürülebilir olması için geniĢ kapsamlı, dikkatli, katılımcı ve paylaĢımcı olarak planlaması, sürecin etkin yönetimi ve izlenmesi de gereklidir. Aksi takdirde, bu faaliyetlerin geri dönüĢü mümkün olmayan olumsuz etkileri ortaya çıkacak ve turizm bu alanları tahrip eden bir faktör haline gelecektir. ĠĢte bu nedenle bu çalıĢmaya “SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME (MASTER) PLANI” çalıĢmasına lüzum duyulmuĢtur. 1.4 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME STRATEJĠSĠ, Yukarıda da bahsedildiği üzere, insan kullanımı bakımından hassas olan sahalarda turizm söz konusu olduğunda turizmin iyi planlanması ve yönetilmesi önemli olmaktadır. AlıĢılmıĢ turizm stratejileri ile Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Stratejisi arasındaki fark Ģudur; alıĢılmıĢ yöntemler yukarıdan aĢağıya bakıĢ açısı ile uygulanmaktadır. Yani kararlar merkezden alınmakta ve uygulanması için yerele taĢınmaktadır. Yöre halkı katılımcı olamamaktadır. Sürdürülebilir turizm ise aĢağıdan yukarıya bir yaklaĢım için gayret göstermektedir. Bu yaklaĢımda yöre halkının beklentileri ele alınır, yönetime katılmasını sağlayıcı yapı kurulur, yörenin kalkınma potansiyelini bünyesinde barındıran tabii değerlerin korunması için kararlar ortak alınır ve karar almanın yanında uygulama ve izleme aĢamalarında da yöre halkının becerilerini, bilgisini, en uygun Ģekilde kullanmak esastır. Bu yaklaĢım yöre halkının, yerel otorite ve organizasyonların yetkilendirilmesine dayanır. -Sürdürülebilir turizm geliĢim aĢamasında doğa ve çevresinin ortak çıkarları söz konusudur. Konaklama ve diğer turizm altyapıları mümkün olduğunca doğal alan dıĢında olmalıdır. Bu 9 durum doğaya ve kültüre zararı en aza indirdiği gibi ev pansiyonculuğu gibi faaliyetlerin yapılabileceği gibi yöreye faydayı arttırabilir. -Yöre halkı ve diğer bölgesel ilgi grupları turizm geliĢiminde önemli ortaklardır, söz konusu gruplar turiste konaklama imkanı sunacaklar, sunacakları ürünün kalitesinin korunmasında da sorumluluk alacaklardır. -Günübirlik ziyaretçiler yerine uzun süreli konaklamaya lüzum duyan turistle hedefleniyorsa, doğal ve kültürel mirasa dayalı çekim noktaları, el sanatları gibi faaliyetler ortaya konmalıdır. -Doğal alanlar genellikle çok hassastır, bu sebeple ekolojik değerler, belirli bir saha ile sınırlı olmayacaktır. Geleneksel hayat, yerel kültür, kırsal sosyal ekonomik yapılar da aynı zamanda turizmin temel kaynağı olmaktadır. - Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı’nın ilimizde/bölgemizde ve ülkemizde doğa turizmine konu olacak sahaların tüm ilgi grupları için anlamlı ve cazip bir bakıĢ açısına dayandırılmasına esas olmalıdır. - Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı’nda turizm doğayı koruma, kırsal kalkınma için bir araç olarak ele alındığından, doğa turizmi yönetim planı olarak ele alınmalıdır. Halihazırda olan turizm etkinlikleri de tartıĢılmalı, değerlendirilmelidir. Ġlde sürdürülemez olan turizm veya gelir getirici faaliyetler de tanımlanmalıdır. Ayrıca iyi bir yönetim için tehditler ve fırsatlar da ele alınarak bunlardan hareketle ortaya çıkacak fikirler ortaya konmalıdır. -Doğaya dayalı turizm yönetiminin entegre bir anlayıĢla (alan ve çevresinin sahip olduğu doğal, tarihi ve sosyo-ekonomik kaynakların bütüncül ele alınması) değerlendirilmesi de önemlidir. -Turizm geliĢimi genel olarak piyasa talebine göre yönlendirilir. Bir alanın turizm potansiyelinin değerlendirilmesi, rekabetçi ve özgün bir destinasyon oluĢturması için gerçekçi beklentiler ortaya konulmalıdır. Yüksek ekolojik değerlere sahip olan sahalar yüksek turizm değeri içermeyebilir. Turizm, ancak doğru pazar ürünlerini hedeflediği zaman baĢarılı olabilir. Özellikle hassas tabiat alanlarında taĢıma kapasitesi düĢük iken, bu alanlardan beklenen faydalar yüksek olmaktadır. TaĢıma kapasitesinin düĢüklüğü sınırlı sayıda turist demektir. Bu sebeple taĢıma kapasitesinin değerlendirilmesi de önemli olmaktadır. -Entegre doğal alan yönetimi, Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı ile doğa ve turizm yönetimi için tüm ilgi gruplarının desteğini almayı hedefler. Tüm ilgi gruplarının etkin desteği önem taĢır. Turizm geliĢiminin karmaĢık yapısı göz önüne alınırsa, ilgi 10 gruplarının etkin iĢbirliği oldukça önemlidir, planın herkes tarafından sahiplenilmesi ayrıcalık olacaktır. -Sürdürülebilir kırsal kalkınma için kapsamlı bir vizyon belirlenmesine de ihtiyaç vardır. -Pazarlama stratejisi de Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı’nın bir parçası olup, kalkınma ve rekabete açık ürün-Pazar kombinasyonu için yaratıcı yaklaĢımlar içermelidir. Pazarlar, hedef gruplar, turist sayısı, ürünler, hizmetler, yaratıcı yaklaĢımlar bu stratejide yer almalıdır. -Turizm destinasyonu yönetimi; yaygın bir stratejik yaklaĢım olup, destinasyonu rekabete açık hale getirir, bir turizm pazarını iyi bir Ģekilde yönetmek, pazarlamak, bir destinasyonu rekabetçi yapabilmek için gereken tüm unsurları içeren bir rekabetçi yaklaĢımdır. -Ġyi tanımlanmıĢ amaçlarla ve göstergelerle mantıksal bir çerçeve kurmak, ayrıntılı bütçe, mali portre ve ilgi gruplarının tümüne açık görev ve sorumluluklar veren bir iĢ planı hazırlamak gereklidir. -Ziyaretçinin izlenmesi ve ziyaretçi yönetim planı: Madem ki doğa gibi hassas bir sistemde çalıĢılıyor bu durumda turist ziyaretinin ilkelerini belirleyen bir ziyaretçi yönetim planı lüzumludur. Aynı zamanda da hem geri bildirim temin etme, hem de taĢıma kapasitesinin 11 kontrolü için izleme programı da olmalıdır. Geribildirimler kalitenin arttırılması, sunumların taleplere uygun hale getirilmesi (iyileĢtirilmesi) ve hizmetteki aksamaların doğadaki değiĢimlerin takibi için çok gereklidir. ġu unutulmamalıdır ki; Turizm, doğanın korunması için ortaya konan ana hedeflere ulaĢmak garanti edildiği takdirde teĢvik edilmelidir. 2. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġĠMĠNE ĠLĠġKĠN ÇALIġMALAR 2.1 KAYNAK ANALĠZĠ GeliĢme planı ve stratejisi için öncelikle kaynak analizi yapılması zorunludur. Bir alanın sahip olduğu kaynaklar, o alanın kalkınması için bir sermaye veya potansiyel oluĢturmaktadır. Bu kaynakların analizi de önemli veri ve bilgi oluĢturulmasını temin etmektedir. Ekolojik ve kültürel kaynakların yanında sosyo-ekonomik özellikler de turizm geliĢimi için önemli bir temel oluĢturmaktadır. Örneğin kırsal turizmin tarımsal faaliyetleri desteklemediği durumlarda kırsal turizmin gerçekleĢtirildiği bölge hem kendi sermayesini hem de kırsal olma özelliğini kaybedecektir. Gerek turizm potansiyeli gerekse taĢıma kapasitesi turizm kaynaklarının mevcut durumuna bağlı olduğundan kaynak envanterinin mutlaka yapılması gerekir. 2.1.1 Kaynak Analizinde Ele Alınacak Unsurlar a. Doğal Kaynaklar: turizmin geliĢimi için önemli olan yöreye özgü doğal kaynaklardır. Bu kaynakların halihazırdaki ekonomik kullanımları, korunma durumları, statüleri, iklim gibi turizm geliĢimi için potansiyel kaynakların envanterini içermektedir. Seçkin Doğal Kaynaklar: Turizm yalnızca korunan doğa parçaları ile ilgili değildir. EĢsiz manzaralar, dağlar ve nehirler gibi ve korunmayan türler de turizm için ilgi çekici olmaktadırlar. Örneğin; ormandaki ağaçların üzerinde gezinen sincapları konakladığımız evin penceresinden gözlemlemek son derece çekicidir. Bir orman öncelikli olarak odunculuk amacıyla kullanılsa da dağ bisikleti gibi bir aktivite için ortamı çekici hale getirebilmektedir. Seçkin Doğal Kaynakların Halihazırdaki Ekonomik Kullanımlarının Tanımlanması Doğal kaynakların çok çeĢitli kullanımları söz konusudur, ormanların odunculuk amaçlı kullanımı, nehirler ve göllerin sportif balıkçılık, su sporları ve enerji üretmek için kullanımları gibi. Bu kullanımlardan bazıları gelenekseldir ve düĢük etkilere sahiptir. Bazıları ise sürdürülebilir değildir. Bu sebeple bunlar turizm geliĢimi için de uygun değildir. Kaynağın Korunma Durumu ve Statüsü: Bazı doğal kaynaklar mevcut kanunlarla korunur. Bunların turizmde kullanımı da bu kanunlara uygun olmalıdır. Ġklim; mevsimlerin dağılımı, ortalama sıcaklık, nem ve günlük ortalama optimal güneĢ ıĢığı saatlerine bağlı olarak iklim analizi yapılmaktadır. Burada önemli olan iklimin farklı mevsimlerde turizm için elveriĢli olup olmadığıdır. Turizm GeliĢimi Ġçin Potansiyel Doğal Kaynaklar: Potansiyel kaynakların tespiti turizm planlaması için önemli ve özellikle yönlendirici olmaktadır. Tüm bu kaynakların envanter çalıĢmalarının haritaya aktarılması, turizm ürünleri ve hizmetlerinin geliĢmesi ve altyapı ile tesislerin fiziksel planlaması için önemli olmaktadır. b. Kültürel Kaynaklar: Kültürel kaynakların envanteri doğal kaynaklara iliĢkin çalıĢmalara benzerlik göstermektedir. Özellikle doğal ve kültürel kaynaklardan oluĢan kombinasyonlar, turistler tarafından yüksek ilgi ile karĢılanmaktadır. Kültürel mirasın korunmasının önemi konusunda farkındalık meydana getirilebilirse, sürdürülebilir turizm geliĢimine ve doğa korumaya verilen destek artacaktır. 12 c. Sosyo-Ekonomik Kaynaklar: Altyapı, insan kaynakları ve farklı ekonomik sektörlerin bileĢimini içermektedir. Bu konuda yapılacak envanter çalıĢması, birbiri ile bağlantılı birçok farklı unsurlar içermesi ve bu unsurların turizm geliĢimi için ilk bakıĢta kavranamaması mümkündür. Bölgenin kalkınma potansiyelinde, sosyal ve ekonomik rekabet edebilirlik unsurları büyük öneme sahiptir. Yerel nüfusun turizme yaklaĢımı, turizm sektöründe çalıĢma isteği gibi bazı unsurların turizm ile doğrudan iliĢkisi bulunmaktadır. Altyapı: Bir bölgenin turizmde rekabet edebilirliği ve kalkınma seviyesinin tespiti için altyapı kalitesi önemli bir göstergedir. Altyapının kalitesi, yerel nüfusun hayat kalitesini ortaya koymanın yanı sıra turizm geliĢimi için de zorunlu bir Ģarttır. Alan, güvenli içme suyu, donanımlı sağlık tesisleri gibi temel unsurları içermiyorsa turizm geliĢimi asla baĢarılı olamayacaktır. Altyapının farklı unsurları için Ģartlar, kalite ve gelecekteki durum değerlendirilmelidir. Kaynak halihazırda turizm için mi kullanılmaktadır? Sorusu hem kaynağın turizm geliĢimi için önemi konusunda hem de kaynak kalitesi hakkında göstergeleri ortaya koyabilmektedir. - Su kaynaklarına yönelik etütler; kaliteli su kaynağının sağlanması, su kaynağının sürdürülebilir kullanımı ve su çıkarmanın çevresel etkisini de içerir. - ĠletiĢim ağına yönelik etütler; turistlerin refahı ve turizm geliĢimi için önemli olan cep telefonlarının da olmak üzere telefon ve internet ağlarının kalitesine yönelik etüdleri içermektedir. - Sağlık hizmetlerinin; kalite, miktar ve coğrafi dağılımı son derece önemlidir. - Güç kaynaklarına yönelik etütler; elektrik Ģebekesi, ısınma ve yemek piĢirme için enerji kaynaklarının varlığı önemlidir. Her ne kadar resmi standartlara göre planlansa ve tehlike içermese de turistler nükleer santrallerin yakınında konaklamamaktadır. - Su ve toprak kirliliği etkisi olan atık su sistemleri önemli olup, bölgeye gelen turistlerin sayısı ile meydana gelecek atık su miktarı da dikkate alınmalıdır. - Katı atıkların düzenli depolaması toplum için olduğu kadar çevre için de önemlidir. Katı atıkların görüntü kirliliğine de yol açması ayrı bir menfi etkisidir. - Yol ağlarının durumu; çoğu turistin tercihlerini yaparken en önemli etkendir. - Güvenlik; kamu güvenliğini ve asayiĢi sağlamak turist güvenliği gibi unsurlar önemli olmaktadır. AĢırı kar yağıĢı, kanyon veya dağ kurtarma timlerinin olup olmaması da çok önemlidir. - Politik istikrarsızlık ve suçlar; turist için caydırıcı etki yapmaktadır. 13 Ġnsan Kaynakları; Bir bölgenin insan sermayesini ifade eden bu unsur, turizm geliĢiminde anahtar etmenlerden biridir. Ġnsan kaynakları hem hizmeti hem de manevi nitelikteki kültür ve kimliği oluĢturmaktadır. Ġnsan kaynaklarına iliĢkin etütler aĢağıdaki unsurları içermelidir; - Yöre halkının nüfusu, - Göç vb. eğilimler, - Demografik yapı, - Aktif nüfus ve yapısı, eğitim seviyesi, potansiyel bilgi ve beceriler, açık fikirlilik, geleceğe odaklanma, çalıĢma ahlakı, - Yöreye özgü geleneksel ekonomik faaliyetleri ve yöresel sanatları yapabilme, - Turizm geliĢimine iliĢkin tutum, misafir severlik duygusu, hizmete yönelim, - Sosyal tutarlılık, esneklik, mevcut sosyal iliĢkilerin kalitesi ve aralarındaki iĢbirliğini içeren sosyal yapı, - Yerel kurumlar, idareler, yönetiĢim, bürokrasiden kaçınma vb. hususlarla finansal kaynaklar ve yönetimleri, - Alanın kültürü ve kimliği, alanda etkin görev alacak kiĢilerin ortak değerleri, ilgileri, yaklaĢımları, algılama Ģekilleri, özel ilgi ve becerileri, özgün gelenekler, o topluma ait olma ve o toplumda yaĢamaktan onur duyma gibi durumları içerir, - Farklı ekonomik sektörler; söz konusu coğrafi bölgeye ve ile yoğunlaĢma durumları, firma sayısı, ölçeği, ortalama karlılık, geleceğe yönelik bakıĢ açısı, pazarları ve dıĢ iliĢkileri, sektörler arası iĢbirliği son derece önemlidir, tüm sektörler turizm sektörü ile iliĢkili olabilmektedir. Kaynak analizinin sonuçları; sürdürülebilir turizm yönetimi ve kalkınmada sermayeyi oluĢturan kullanılabilir kaynaklara genel bir bakıĢı sağlamakla beraber, bölgenin mevcut kalkınma durumunu ve sürdürülebilirliğini değerlendiremeye yönelik bir resim sunmaktadır. Analiz aynı zamanda; bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik bir vizyon oluĢturulmasını ve turizm geliĢiminin diğer sektörlerle bütünleĢtirilmesini sağlayacaktır. 2.2 DOĞATURĠZMĠ POTANSĠYELĠ Yüksek değerlere sahip doğal ekolojik sahalar her zaman yüksek turizm potansiyeli içermezler; 14 - Bazı doğa parçaları araĢtırma yapan uzmanlara, iyi eğitimli ekoturistlere hitap etmektedir. Bu alanlar sayıca az olduğu için de sınırlı bir turizm potansiyeli içerirler, - Bazı doğal sahalar, eriĢim, güvenlik gibi nedenlerle turistler için elveriĢli olmayan yerlerde bulunurlar, - Ekolojik kaynakların kullanımlar karĢısındaki duyarlılığı (taĢıma kapasitesi), ziyaretçi giriĢinde kısıtlamalara sebep olmaktadır, Bir sahanın daha fazla turist çekebilmesi için ihtimalleri ortaya koyan turizm potansiyeli önemli bir konudur. Turizm potansiyelinin tespiti için arz ve talebin ortaya konması gerekir. Bu potansiyel sınırlıysa baĢarılı bir turizm giriĢimini baĢlatmak imkanı olmayacaktır. Turizm ekonomik bir faaliyet olduğundan ancak turizm pazarında sürdürülebilirliği için bir talebi karĢılaması lüzumludur. Turizme iliĢkin motivasyon ve istekler değiĢkendir, kaynakların değeri aynı kalırken değiĢen tüketici davranıĢları turizm potansiyelini etkilemektedir. Dolayısıyla turizm potansiyeli tüketicinin bakıĢ açısı (talebi) ile değerlendirilmelidir. Turizm potansiyeline iliĢkin veri toplarken, istatistiki veriler, anketler gibi yöntemlerle veri elde edilebilir, ayrıca derinlemesine görüĢmeler, katılımcı gözlemleme, olaylar üzerinde çalıĢmalar ile veri elde etmek için kullanılan niteliksel araĢtırma metotları kullanılmaktadır. Turizm potansiyeli için “turizm talebi” incelemesi aĢağıdaki hususların tespiti ile yapılabilir; - Halen yapılan turizm, - Halihazırdaki turist miktarı, - Her bir ziyaretçinin günde harcadığı miktar, - Ortalama kalma zamanları, - Turist profili, - Dürtü analizi; hangi temel etmenlerin turistler için rol oynadığı,(doğa, kültür, sağlık, güneĢ, vb.) - Benzer bir il veya saha ile kıyaslama yapılması, milli veya milletlerarası bir il ile kıyaslama yapılması ve neden o ilin tercih edildiği, - Gelecekte rakip olacak iller hangileridir, nedeni, “Turizm arzı” incelemesinde ise aĢağıdaki hususlar öne çıkmaktadır; 15 - Ġlimizde bir uluslararası havaalanı var mıdır veya yakın bir ilden yararlanma imkanı makul müdür? - Alan ulaĢım hangi araçlarla olur?(demiryolu, özel taĢıt, genel taĢımacılık, vd.), bunlara yaklaĢım nasıl olmaktadır (kötü, yeterli, iyi gibi), - Alana ulaĢma durumu (kolay-rahat, çaba ile zor ve tehlikeli) - Ġle gelmek için yabancı turistler ülkemizden vize alıyor mu? - Sahamızın istikrarlı bir yönetimi var mı? - Güvenlik ve ulaĢım açısından ne gibi problemler yaĢanabilir? - Alt yapı incelemesi; taĢımacılık ağı, yerel yolun durumu (toprak, asfalt), anayolla bağlantısı, demiryolu ağı, yerel genel taĢımacılığın yaygınlığı, program, ücretler, hat/duraklar, döngü patikaları, patikalar, yollar, iĢaret levhaları, genel enformasyon levhaları, araç-otobüs park kapasitesi, bilgi alma, tercüme kolaylıkları, - Yiyecek içecek ve barınma; restoran sayısı, restoranların sınıflandırılması (iyi-sayısı, orta iyi-sayısı vb.) - Hangi standartta yiyecek sunuluyor? (yüksek, yeterli, kötü) - Ġl ve çevresinde ne tür barınma alanları var? (otel, hotel, yatak kapasitesi, rota üstü barınma kulübeleri, bungalov, parkları, kamp alanı, diğerleri), - Hangi standartlarda barınma sunuluyor? (yüksek, yeterli, kötü), - Ġlinizin seçkin özellikteki doğal alanlarının özellikleri (sundukları ile tek mi biraz farklı mı, diğer seçkin özellikli yerlere benziyor mu?) - Alan turist gezi rotasına girecek Ģekilde turistlerin ilgisini çekebilecek diğer sahalara yakın mı? (diğer çekici sahalara yakın, orta derecede potansiyel, düĢük veya yakında böyle bir potansiyel bulunmamakta), - Ġlin alanlarında yaban hayatı; (bayrak tür, ilginç diğer türler, temsil edici yaban hayatı, farklı yaban hayatı izleme aktiviteleri, yürüyerek, botla, gözlem noktası ile vb.), - Yaban hayatı izleme de tatmin edicilik durumu (garanti etme, genellikle, Ģans veya mevsime bağlı), - Bölgedeki önemli yaban hayatının tanımı, - Yardımcı tesislerin durumu (rekreasyonel, spor, diğer; durumu:kötü-yeterli-iyi), Kaynakların turizm potansiyelinin değerlendirilmesi; 16 - doğal değerler: (sahiller, sahil kayalıkları, kumullar, dağlar, ormanlar, korunmuĢ izole olmuĢ alanlar, Ģelaleler, göller, nehirler, mağaralar, yaban hayatı, hayvan-kuĢ, deniz canlıları, iklim, diğerleri) - kültürel değerler; (tarihi binalar, tarihi yerler, anıtlar, arkeolojik yerler ve koleksiyonlar, folklor ve gelenekler, el iĢleri, müzeler, sahne sanatları, sanayi mirası vb.) - Toplumun turizm potansiyeli; (Ġnsan kaynakları; aktif nüfusun büyüklüğü ve yapısı, eğitim düzeyi ve profesyonel bilgi, beceriler, eğitimler, orijinal-karakteristik ve geleneksel özellikleri, ekonomik faaliyetler-sanatlar profesyonel olmayanlar dahil, resmi olmayan bilgi ve beceriler, turizm geliĢimine yaklaĢımlar, misafir severlik anlayıĢı, hizmet eğilimleri, yerel kuruluĢ ve idareler ile yönetim, alanın kültürü ve kimliği;) - Ekonomik kaynakların turizm potansiyeli; (tarım, ormancılık, balıkçılık, sanayi ve diğer) - Altyapı; (su sistemleri, ulaĢım ağları, sağlık imkanları, ulaĢım terminalleri, enerji kaynakları, kanalizasyon sistemleri, katı atık ve yok etme sistemi, caddeler/yollar, güvenlik sistemleri vd.) - İş ve hizmet altyapısı; (fırınlar, kasaplar, bakkallar, süpermarketler, doğrudan satıĢ yapan çiftlikler, kiralık araç, servis istasyonları, taksiler, otobüsler, kiralık bisiklet, kiralık spor malzemeleri ve bakımı, postaneler, bankacılık hizmetleri, doktorlar, diĢçiler, eczaneler, kafe ve restoranlar, atm’ler, bankalar, diğer iĢ ve hizmetler.) Turizm Talebi; turizmin mevcut durumunun incelenmesi; Ziyaretçi; boĢ zamanlarını geçirmek için bir yere gelen kiĢi olarak tanımlanabilir, turist ise alanda bir veya daha fazla gece konaklamaktadır. Her turist bir ziyaretçidir, ancak her ziyaretçi turist değildir. Dolayısı ile turist ve ziyaretçi sayılarının ayrılması gerekmektedir. Ziyaretçi ve turist ayrımı farklı talepleri sebebi ile yapılmak durumundadır, ayrıca her ikisinin de farklı etkileri bulunmaktadır. Bir turistin ortalama harcaması alanda daha fazla zaman geçirdiğinden, konaklamaya, ilave yiyecek ve içeceğe ödeme yaptığından genellikle daha yüksek olmaktadır. Turizme iliĢkin mevcut durumun ortaya konabilmesi için; - Turist ve ziyaretçilerin ayrı ayrı sayısı (yıllık, mevsimlik, aylık, haftalık, günlük), - Son on yılda turistlerin/ziyaretçilerin değiĢimi, - Ortalama kalıĢ süreleri, konaklama ve ulaĢım Ģekilleri önemlidir. 17 (Sürdürülebilir doğa turizm gelişme planımızda ana unsur turizm olduğundan turizme iliĢkin veri kullanılamaz olduğu hallerde ikinci en iyi seçenek olarak ziyaretçilere ait veriler üzerinden değerlendirme yapılması mecburiyeti doğmaktadır). - Turist baĢına ortalama harcama, - Grup hacmi ve düzeni, - Turistlerin ağırlıklı yaĢ grubu, - Yaptıkları faaliyetler, - Ziyaret edecekleri-ettikleri yere iliĢkin seçimleri, - Memnuniyeti, deneyimleri ve para harcama Ģekilleri, - Ġkinci ziyaretlerin yüzdesi ve sayısı, - Kullanılabilir ilave veriler. Talep incelemesinde ilimizi rakip olarak gördüğümüz veya bizimle rekabet eden benzer il veya illerle karĢılaĢtırmak faydalı ve yerinde olacaktır. Turizm Arzı: Konum Faktörü; Bir ilin baĢka turizm pazarları ile iliĢkili olarak nasıl konumlandığını, bir turistin alana ulaĢmak için harcadığı zamanı, parayı/enerjiyi belirtir. Bir saha ne kadar güzel olursa olsun, hedef grup tarafından kolayca ulaĢılabilir değilse asla baĢarılı bir turizm geliĢimi sağlanamayacaktır. Yerel nüfusun değil turistin algılama durumu dikkate alınmalıdır. Örneğin bakir alanları ziyaret etmekten zevk alan ve ilkel patika yollarla ulaĢılan yerleri ziyaret etmek isteyen turistler için düĢünülen uzak mesafeler için alanın sınırlı sayıda turist potansiyeli olacaktır. - Uzun mesafeden gelen turistler için hava alanına uzaklık çok önemlidir, - Tur operatörlerinin çoğu havayolu ulaĢımını zorunlu görmektedirler, bu sebeple bağımsız turistler veya tur operatörleri hedeflenebilir, - Tren, otobüs veya özel araçlarla eriĢim de konum faktörleri içinde önemlidir, - Alana ziyaret, iklim Ģartları açısından da kısıtlı imkanlara neden olabilir, - Ġle özgü yapılan bürokratik iĢlemlerin bıktırıcılığı da önemlidir, sık sık güvenlik birimleri tarafından kimlik sorulmak, aranmak gibi, 18 - Turizm arzında; iĢaretlemeler, doğru yönlendirmeler, bilgiye ulaĢma kolaylığı da önem arz etmektedir. Haritalar, broĢürler, internet imkanı, kılavuz ve rehberler önemli bir arz faktörüdür. - Yiyecek içecek sunumu ve konaklama arzı; Sunumun ürün ve hizmet kalitesi, hijyenik standartlar, özgünlük/otantik, yöresel olması, yer ve ürünlerin çeĢitliliği, ortam ve konukseverlik önemlidir. - Restoranların sınıflaması önceden yapılırsa turist için kolaylık olacaktır. - Konaklama tüm türleri içerebilmelidir, ürün ve hizmetlerin kaliteli olması, özellikle hijyeniklik konaklamada çok önemlidir. Doğal Alanın Kendine Has Özellikleri; Doğal alanların değer yaratması, kırsal kalkınmada rol oynaması beklentisi de son yıllarda öne çıkan bir görüĢtür. Doğal alanların alternatif kaynak kullanımına dönüĢtürülmesi için yapılan baskılar sonucu tehdit altında olduğu yerlerde devamlılığını sürdürebilmeleri, diğer alternatif kaynak kullanımları karĢısında koruma ve kullanma dengesinin uzun dönemli ekonomik değerinin gösterilebilmesine bağlıdır. Tabiat ve kültürel miras, yaban hayatının gözlemlenmesi, yöreye özgü özellikler ve korunması gereken öncelikli türler, doğa ile ilgili çalıĢan ve doğanın kıymetini bilen ekoturistler için son derece önemlidir. 2.3 TAġIMA KAPASĠTESĠ - Belirli bir sürede ( yıl, ay, hafta, gün, saat ) bir bölgenin alabileceği ziyaretçi sayısı veya bölgenin kaynakları üzerinde istenmeyen veya planlanmamıĢ etkilere sahip olmayan ve sürdürülebilir kalkınmayı tehdit etmeyecek düzeyde bir alanda aynı anda bulunabilecek ziyaretçi sayısı, - Bir bölgenin, hayati önemde olduğu düĢünülen değerleri, ekolojik süreç ve koĢulları tehlikeye atmadan ve sürdürülebilir kalkınma imkanlarını azaltmadan belirli bir süre boyunca destekleyebileceği insan faaliyetlerinin (ağaç kesimi, avlanma, tarım) ve diğer etmenlerin (örneğin: Ġklim değiĢikliği, kirlenme vb.) baskısı, - Ziyaret edilen bir alan veya tesisin sahip olduğu kaynaklar üzerinde koruma amaçlarını tehlikeye atmadan, istenmeyen ve planlanmayan etkilere neden olmadan belirli bir süre (yıl, ay, gün, an) boyunca alabileceği ziyaretçi sayısı Ģeklinde tanımlanmaktadır. TaĢıma kapasitesi, Sürdürülebilir Doğa Turizmi Gelişme (Master) Planında önemli bir planlama aracıdır. Turizmin geliĢimi ve korunmasında önemli bir kavramdır. TaĢıma kapasitesinin analizi ve izlenmesi, yönetim kararları yönünden girdi sağlayacaktır. TaĢıma 19 kapasitesi sayesinde kullanımı sınırlamak, en elveriĢli ziyaretçi sayısını tamamlayarak müspet etkileri azamiye çıkartmak, olumsuz etkileri en aza indirmek mümkün olabilecektir. Kısaca Doğa Turizmi Gelişme (Master) Planındaki “sürdürülebilirlik” taĢıma kapasitesinin aĢılmaması ile temin edilir. Ziyaretçi sayısı ve etkinin büyüklüğü arasında doğrudan iliĢki vardır. Ancak alan içinde tek tehdit unsuru ziyaretçiler değildir. Doğa için önemli olan tehditlerin tümünün birleĢik etkisidir. 2.3.1. TaĢıma Kapasitesinin Elemanları; Sosyal TaĢıma Kapasitesi, Turizm için yerel tolerans limitleri olarak tanımlanmakta olup yöre halkı üzerindeki olumsuz etkilerinden ve ziyaretçiler ile yöre halkı arasındaki çatıĢmalardan kaçınılmasını içerir. Bu unsurun turizm geliĢimi içerisinde anahtar rolü vardır. Yöre halkı turizmi desteklemezse kalkınma asla olmaz. Yerel kabulü belirleyen temel etmenler, sosyal yapı ve kültürün hassaslığı, toplumun değiĢimin üstesinden gelebilme yeteneği, turizmin algılanıĢı, yöre halkı ile ziyaretçilerin iliĢkileri, kullanıcı grupların davranıĢları, birbiri ile uyumu ve paydaĢ olmanın ekonomik ve toplumsal faydalarıdır. Ekonomik TaĢıma Kapasitesi; Sürdürülebilir bir turizm geliĢiminde turizm, ekonomik yapı ile bütünleĢmiĢtir ve diğer sektörleri de desteklemektedir. Ekonomik taĢıma kapasitesi; turizm geliĢimini sağlayan bir yerel ekonomi ve yerel ekonominin sürdürülebilirliğini sağlayan bir turizm geliĢimi anlamına gelmektedir. Yani temel kıstas; turizm geliĢimi ile yerel ekonomi arasındaki sinerjidir. Ekonomik taĢıma önemli olan iki unsur; Beklenen faydaları temin etmek için asgari turist sayısı ve ekonominin üstesinden gelebileceği azami turist sayısıdır. Ekolojik TaĢıma Kapasitesi; Ekolojik taĢıma kapasitesi, ziyaretçilerin/turistlerin ziyaret edilen alandaki ekosistemler, ikamet yerleri ve canlı türleri üzerinde ortaya koyduğu ekolojik zararlardır. Burada, ekolojik değerlerin, ziyaretçi akıĢlarının ve davranıĢlarının uzun süreli ve sistematik olarak izlenmesi ve veri toplanması önemli olmaktadır. 20 Ġdari/fiziki TaĢıma Kapasitesi; Fiziki taĢıma kapasitesi aynı anda ve belirli bir zamanda müĢteri olarak alınabilecek ziyaretçi sayısıdır. Bu kapasite, alana uygun insan sayısına, yani alanın büyüklüğü ve diğer fiziki Ģartlar (doğal, coğrafi koĢullar ve hava Ģartları) ile turizm altyapısının kapasitesine dayanmaktadır. Burada temel göstergeler; kalabalık, kuyruklar ve trafik sıkıĢıklığıdır. Fiziksel kapasite yönetiminin verimliliği ve etkinliği Ģu unsurlara bağlıdır; - Organizasyon kaynaklarının kapasitesi (insan ve ekonomik kaynaklar vb. gibi), - Ziyaretçi yönetiminin kapasitesi, Bir sahanın ziyaretçi kullanımına/ turizm gelişimine karşı hassas olan kaynakları: Kırmızı liste ve endemik türlerin habitatları, alanın savunmasız olan diğer kaynakları, göçe hassas türler, Ziyaretçi yönetimi de dahil olmak üzere yönetim amaçları ve hedefleri: Genel bir doğa koruma planı, amaçlar, hedefler ve doğa koruma politikası, tür koruma politikaları, bölgeleme sistemi, izleme sistemi, Ziyaretçiler/turistler, turizm gelişimi ve etkileri üzerine veriler; tüm güzergahlar, tesisler, konaklama ve ziyaretçi/turist için olan etkinlikler ve detaylı haritalar, ziyaretçi sayısı, özellikleri, akımları, ziyaretçi modelleri, etkinlikler ve mevsime bağlı özelliklere iliĢkin bilgiler vb. ziyaretçiler tarafından özel olarak gerçekleĢtirilen faaliyetler, ziyaretçi etkilerine iliĢkin veriler, etkilerin izlenmesi ve değerlendirilmesine iliĢkin yöntemler, ölçütler ve göstergeler. Coğrafi bilgi sistemleri (CBS) teknikleri ile bilgilerin gösterilmesi mümkündür. Psikolojik TaĢıma Kapasitesi; Psikolojik taĢıma kapasitesi bir alanın belirli bir zaman diliminde ziyaretçi deneyimleri üzerinde olumsuz etkilenmeye sebep olmaksızın kaldırabileceği maksimum ziyaretçi sayısıdır. 21 3. ĠLGĠ GRUBU ANALĠZĠ VE YEREL ORGANĠZASYONUN OLUġTURULMASI 3.1 ĠLGĠ GRUPLARI/PAYDAġLAR Ġlgi grupları, “belirli bir koruma ve sürdürülebilir kalkınma projesi ile ilgili olarak fayda sağlayan, projenin içinde yer alan veya söz konusu projeden olumlu ya da olumsuz etkilenen bireyler, gruplar veya organizasyonlar” olarak tanımlanabilirler. PaydaĢlar, bir problemi çözmek için sürdürülebilir doğa turizmi geliĢimine ve amaçlarımıza ulaĢmak için güvenebileceğimiz kiĢilerdir. Ġlgi gruplarının hepsi sürdürülebilir doğa turizmi geliĢimine ortak değildir veya olmaları gerekmez. Çünkü bir ortağın projeye olumlu bir bakıĢı, tutumu olmalıdır ve amaçlara ulaĢmak için iĢbirliği yapmalıdır. Bazen bir ilgi grubu projeye olumsuz bakabilir ve hatta aktif bir tehdit bile olabilir, ilgi gruplarını iĢbirliği yapılanlar haline getirmek onlara paydaĢ değeri verilmesi ile mümkün olur. 3.2 ĠLGĠ GRUBU KATEGORĠLERĠ Turizmde ilgi grupları; - Yöre halkı, kiĢiler ve kurumlar, - Alana dayalı ilin sorumlu yöneticileri, - Bölgesel yetkililer, - Ulusal yetkililer, - Turizm ofisleri, yerel turizm organizasyonları, konaklama ve hizmet sunanlar, taĢımacılar, - Turizmle ilgili sektörler, - Tarım, ormancılık ve balıkçılık gibi farklı ekonomik sektörlerin temsil edildiği ticaret ve sanayi odaları ve el sanatları ile ilgili birimler, - ĠĢçi sendikaları, dernekler, STK’lar, - Eğitim ile ilgili birimler, 22 3.3 ĠLGĠ GRUBU ANALĠZĠ Ġlgi grubu analizi sürdürülebilir doğa turizmi gelişme planının ortaya konması ve uygulamasında yer alan farklı taraflara iliĢkin genel bir izlenim sahibi olabilmek, niyet okumak için kullanılan bir araçtır. Yalnızca bir envanter olarak ele alınmamalıdır, sürdürülebilir doğa turizmi gelişme planının planlanmasında potansiyel ortaklarımızın kimler olduğunu ve hangi tarafla çeliĢkiler yaĢayacağımızı bize bildirmektedir. Ayrıca projenin farklı seviyelerinde destek temini için de son derece elveriĢli bir analizdir. Ġlgi grupları analizine dayalı olarak sürdürülebilir doğa turizmi gelişme planının yönetiminden sorumlu bir organizasyon oluĢturulmalıdır. Sürdürülebilir doğa turizmi geliĢimi için, detaylı bir ilgi grubu analizi ilgi gruplarının; - Genel hedeflerini, - Turizmden beklediği faydaları - Turizmdeki rollerini tanımlamalıdır. Bu süreç; Ģu adımlardan oluĢur; 23 1. Ġlgi gruplarının tanımlanması, 2. Her ilgi grubunun çıkarlarının, önceliklerinin ve değerlerinin belirlenmesi, 3. Her ilgi grubunun davranıĢlarının belirlenmesi, 4. Ġlgi grubunun gücünün ve ilgi grupları arasındaki muhtemel koalisyonlarının gücünün tahmin edilmesi, 5. Ġlgi gruplarının mevcut ihtiyaçlarının ne düzeyde karĢılandığının değerlendirilmesi, 6. Ġlgi grupları ile birebir iletiĢimlerin baĢlatılması ve ilgi gruplarının güveninin kazanılması, 7. Ortak menfaatler, sinerji ve baĢarı unsurlarının tanımlanması, 8. PaydaĢların bir araya getirilmesi, 9. Ortak hedef ve amaçların ve onlara ulaĢmak için gerekli olan stratejinin ortaya konması, 10. Organizasyon çerçevesinin oluĢturulması, 11. Uygulama (zaman çizelgesinin ve hedeflerin ortaya konması, iletiĢim organizasyonunun oluĢturulması, ilgi gruplarına somut sorumlulukların verilmesi.) 12. Ġzleme ve geri bildirimin yapılması 3.4 TOPLUM TEMELLĠ YAKLAġIM Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Planı’nın hazırlanmasında toplum temelli yaklaĢım uygulanması neticesinde; - Yöre halkı için sürdürülebilir geçim kaynakları ortaya koymak, - Toplulukların kendi yapılarını korumalarını teĢvik etmek ve - Doğal alanların koruma hedeflerinde yerel faydayı oluĢturmak mümkündür, Toplum temelli turizmin en önemli özelliği, doğal kaynakların kalitesi ile alanın kültürel mirasının bozulmamıĢ ve turizmle güçlendirilmiĢ olmasıdır. Doğal çevre üzerindeki olumsuz etkiler en aza indirilmeli ve yerel kültür korunmalıdır. Turizm, insanların kendi yerel kültürlerini yaĢatma ve değerlendirmeye teĢvik etmelidir. 3.5 YEREL ORGANĠZASYONUN OLUġTURULMASI Ġlgi grubu analizine dayalı olarak, korunan alan ve çevresi için, Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Planını izlemek veya biçimlendirmek amacıyla, korunan alan yönetimi ve tüm ilgi gruplarının resmi iĢbirliğine dayalı bir organizasyon oluĢturulmalıdır. Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Planını uygulamak, desteklemek ve sorumluluklarını, karar verme gibi hususları düzenler. 3.6 TARĠHÇE Tarih öncesi ve Ġlkçağ: Günümüzden 5-6 bin yıl öncesine giden Neolitik dönem sonrası Madenler Çağı baĢlangıcına tarihlendireceğimiz, yazıdan önceki; yani, tarih öncesi (Prehistorya) dönemine ıĢık tutan ilk kültür buluntularına ise, Edirne'nin 10 km. uzağındaki Avarız Köyü yolu ile Tunca arasında (Çardakaltı mevkiinde) rastlanmıĢtır. Buradaki buluntular bu alanın bir çeĢit köy diye niteleyebileceğimiz yerleĢim noktası olduğuna iĢaret eder niteliktedir. Edirne çevresinde yaklaĢık M.Ö. 5300 yıllarına dayandırılan bir baĢka Neolitik Çağ yerleĢim yeri de güneyde Enez'de HocaçeĢme mevkiidir. Kuzeyde LalapaĢa'da ise Edirne çevresini Son Tunç Çağı ile ilk Demir Çağı baĢlarına ve yaklaĢık M.Ö. 1400 - 900 yıllarına götüren kalıntılar, yani Megalitik Anıtlar adı verilen ve yörede Dolmen veya Kapaklıkaya ve Menhir (DikilitaĢ) denilen büyük mezarlar bulunur. Edirne sınırları içinde çok sayıda Tümülüs görülebilir. (Tümülüs; bir mezar odasını örten toprak yığınıdır.) 24 Ġlk Çağ'da Edirne'nin bugünkü yerinde ise bir Trak Köyü'nün bulunduğu ve adının Orestia (veya Orestias) olduğu kabul edilmektedir. Orestia'yı kuranların Traklar'ın en büyük kolu Odrisler olduğu bilinir. M.Ö. 1400 - 1200 yılları arasında bu bölgede Akhalar yaĢamıĢtır. M.Ö. V. yüzyıl ortalarına kadar Perslerin hakimiyetinde kalmıĢtır. M.Ö. IV. Yüzyılda Makedonya Kralı II.Filip tarafından Makedonya'ya katılmıĢtır. Orestia M.Ö. 280'de Galatlar, M.Ö. 168'de de Romalılar'ın nüfuzu altına girmiĢtir. Romalılar Dönemi: Romalılar Orestia'yı Hadrianopolis yaptılar.Trakya günümüzden 2170 yıl önce Romalılar'ın nüfuzu altına girince, Roma Orduları buraları istila etmeye baĢladılar.Trakya üzerindeki hakimiyetlerini, buralarda bazı krallıklar veya prenslikler kurarak, hatta varolanları koruyarak sürdürüyorlardı. Örneğin o dönemlerde Doğu Trakya Krallığı adıyla varolan ve merkezinin Vize olduğu bilinen Krallığı güdümleri altına alarak; bu Krallığı, Doğu Trakya'nın iĢbirlikçi bekçileri haline getirmiĢlerdi. Ancak yerli halk, Roma'nın sadık bendesi haline gelen Krallarına karĢı ayaklandı. Bu tür isyanlar, Ġmparator Cladius zamanında (M.S. 44-46) bastırıldı, Trakya bütünüyle Roma'ya katıldı ve Roma Ġmparatorluğu'nun bir eyaleti oldu. Romalılar buralarda yeni ve kendilerine uygun düĢen idari düzenlemeler yaptılar. Trakya'da yeni Ģehirler kurmaya baĢladılar veya var olan eski kasabaları "ġehir Hukuku" altına alıp kendi kültürlerini iyice yerleĢtirdiler. Edirne'nin Orestia'dan Hadrianopolis Adına GeçiĢi: M.S. 123-124 yılında uzun bir seyahate çıkan Ġmparator Hadrianus o dönemde küçük bir yerleĢim yeri olan ve bugünkü Edirne'nin yerinde bulunan Orestia Kasabasını stratejik konumuyla da çok beğendi ve buraya "ġehir Hukuku" armağan etti. Böylece Hadrianus'un ġehri anlamına gelen Hadrianopolis Ģehri kurulmuĢ oldu ki; Edirne Ġlk Çağ boyunca bu adla anılacaktır. Hadrianopolis Hakkında: Hadrianopolis'te diğer Roma ġehirleri gibi idari muhtariyete sahip; iç iĢlerinde bağımsız, dıĢ siyasette Roma'ya bağlı bir Ģehir devleti durumundaydı. M.S. 2. ve 3. yüzyıllar diğer Ģehirlerle birlikte Hadrianopolis'in de en parlak dönemi olarak kabul edilir. Hadrianopolis yaklaĢık 360.000 metrekarelik bir alanı kaplıyordu ve yamuk dörtgen Ģeklindeki bu alanın etrafı kuvvetli duvarlarla çevriliydi. Her köĢede silindirik birer kule vardı ki bu kulelerden günümüze ulaĢabilen tek yer Saat Kulesi olarak bildiğimiz, asıl adı Makedonya Kulesi olan yerdi. Kuleler arasında onikiĢer burç bulunmaktaydı ve dokuz kapısı vardı. Kale bir hendekle çevriliydi. ġehir planının Roma Askeri kolonilerinin veya castrum denilen Roma Ordugahlarının planlarına uyduğu görülür. BaĢka bir deyiĢle burası M.S. 3. yüzyılda bir askeri istihkam (castrum) olarak kullanılmıĢtır. Hadrianopolis hakkındaki bilgilerin çoğu günümüze ulaĢan sikkelerden (o dönemde kullanılan madeni paralar) elde edilmektedir. 25 Eyalet BaĢkenti Olduğu Dönemde Hadrianopolis Edirne, bize yaklaĢık 90 yıl baĢkentlik ettiği dönem öncesinde, Hadrianopolis döneminde de bir eyalete baĢĢehirlik yapmıĢtır .Hadrianopolis Ġmparator Diokletianus'un gerçekleĢtirdiği idari reformlar ve mülki teĢkilatlandırma sonrasında Trakya Eyaletinin altı vilayetinden birini teĢkil eden Haemimontus'un baĢĢehri olmuĢtur .Bu durum Hadrianopolis'in kurulduğu M.S. 2. yüzyılı izleyen 3. yüzyılda da ne denli önemli bir konumda bulunduğunu göstermektedir. Ne yazık ki Hadrianopolis'ten günümüze kalanlar fazla değildir. Bizans Dönemi: Hadrianopolis 4. yüzyıldan itibaren çevresinde yaĢanan pek çok savaĢa tanık olmuĢ, zaman zaman bu savaĢların odak noktası durumuna gelmiĢ ve iĢgaller yaĢanmıĢtır. Örneğin Castantinus ile Liciunus'un orduları bu Ģehir etrafında savaĢmıĢlar, M.S. 314 yılında Liciunus mağlup olmuĢ ve Hadrianopolis'e sığınmıĢtır. Ġkinci savaĢta ise, Liciunus, Ġstanbul'a çekilmiĢ ve kendisini Roma'da yine mağlup eden Constantinus Roma'yı bırakarak Constantinopolis adını verdiği Ġstanbul'u baĢĢehir yapmıĢtır. Ġstanbul baĢkent olunca, burasını Orta Avrupa'ya ve Roma'ya bağlayan yol üzerindeki (Via Egnatia Yolu) Hadrianopolis daha da önem kazanmıĢtır. 4. yüzyılın ortalarında ise Trakya, Hunlar'ın ve Gotlar'ın istilasına uğrar .Ostrogotlar Trakya'yı istila ettiklerinde Hadrianopolis'te Got Askerlerinin baĢında bulunan iki komutan da bunlara katıldı. Fakat müstahkem bir Ģehir durumundaki Hadrianopolis'i zaptedemediler. Gotlar M.S. 378 de ikinci kez Hadrianopolis üzerine yürüyünce; Trakya topraklarında ve Ģehir yakınlarında Ġlkçağ'ın en büyük muhaberelerinden biri yaĢandı. Roma Ġmparatorluğu M.S. 395 yılında ikiye bölünüp bütün Balkan Yarımadası gibi Hadrianopolis Ģehri de Bizans'ın (Doğu Roma Ġmparatorluğu) payına düĢtükten sonra, kent sıklıkla el değiĢtirdiği bir sürece girmiĢtir. Örneğin, M.S. 5. yüzyılda Hun Hakanı Atilla Kumandasındaki askerlerin eline geçti. M.S. 6. yüzyılda Avarların idaresine girdi. Bizanslılar Hadrianopolis'i Avarlardan tekrar geri aldılar ve Avarlar bu topraklardan çekildiler. M.S. 7. yüzyılın ortalarından itibaren Hadrianopolis Bulgarlar'ın saldırılarına sahne oldu. Bu saldırılarda kent bir kaç kez el değiĢtirdi, yakılıp yıkıldı. M.S. 812 yılında Bulgar Hanlarından Krum Hadrianopolis'i kuĢattı ve 811 yılında ele geçirdi. Bu savaĢlarda Bulgar Askerlerinin öldürdükleri Bizans Ġmparatoru Nikephoros'un kafatasını gümüĢ ile kaplatıp Ģarap kupası olarak kullandıkları anlatılır. Krum bu savaĢta Hadrianopolis halkını da esir almıĢ ve tamamen çevre köylerdeki halkla birlikte Tuna Nehri'nin ötesine Banat toprakları denilen yere sürmüĢtür ki; kaynaklar o dönemde kentin nüfusunun 12 bin civarında olduğunu yazarlar. Krum ölünce yerine geçen Omurtag, Bizanslılarla uzun süreli bir anlaĢma yaptı ve Hadrianopolis yeniden Bizans toprakları içinde kaldı. M.S 914'te Bulgar Kralı Simeon Hadrianopolis'i aldıysa da Ģehir bir süre sonra yine Bizanslılar'ın oldu. Bulgar saldırıları ve Hadrianopolis etrafındaki savaĢlar değiĢik aralıklarla 26 sürdü. Örneğin; M.S. 1003'te Bulgar Kralı Samuel yortu törenleri sırasında Hadrianopolis'i aldı ve halk (adet olduğu üzere) kılıçtan geçirildi. Aynı savaĢlarda bu kez Samuel'in askerleri yenildi ve 15 bin esirin gözleri oyuldu. Kral Samuel ordusunun bu durumunu görünce hastalanmıĢ ve ölmüĢtür. Sonraki yıllarda Hadrianopolis Peçeneklerin kuĢatmalarıyla karĢı karĢıya kaldı. M.S. 1050'de Peçenekler Hadrianopolis önlerinde mağlup oldular. 1077'de yeniden kuĢattılar. Sonuçta bütün bu savaĢ ve iĢgallere rağmen Hadrianopolis Bizans'ın elinde kalmıĢtır. M.S. 1361'de Osmanlı Türklerince fethedilene kadar... Hadrianopolis Önce Edrine Oldu : Bizans Dönemi Sonları 1361'e gelinen yıllarda Hadrianopolis bir yandan dıĢ akınlara maruz kalırken diğer yandan da Bizans'ın iç mücadelelerine sahne oluyordu. Nitek 1072 yılında Bizanslılar bir isyanla karĢı karĢıya kalmıĢ ve bu isyan Hadrianopolis'te yaĢayan biri tarafından yönlendirilmiĢtir.Bir sonraki isyanda da yine Hadrianopolis'in rolü etkin olmuĢtur. Peçeneklerin de taraf olduğu bu kargaĢa dolu yıllardan sonra Hadrianopolis Kumanlar'ın saldırılarıyla karĢılaĢmıĢtır. Haçlı Seferleri ve Sonrası Birinci Haçlı Seferinde bir dalga Hadrianopolis'e gelmiĢ, buradan Ġstanbul önüne gitmiĢtir.Diğer dalga ise Ġmparatorun "Aynı Ģehirde üç günden fazla kalınmaz" yönündeki emrine uyarak Hadrianopolis'te iki gün kalmıĢ; Ġkinci Haçlı Seferinde Haçlı Ordusu M.S. 1189'da Hadrianopolis'te kıĢlamıĢtır. Sonraki yıllarda Dimetoka'da baĢlayan bir ayaklanma, Hadrianopolis'e sıçrayacaktır.1205 yılında ise Ġmparator Naibi Henri, Hadrianopolis önüne dayandı. KuĢatma oldu. Hatta ilk hendek geçilerek merdivenler, kuleler ve diğer aletler faaliyete geçirildiyse de Hadrianopolis halkı bir çıkıĢ yaparak kuleleri yaktılar ve Henri kuĢatmayı kaldırmaktan baĢka çare bulamadı. Hadrianopolis, Ġznik Prensi'nin iĢgali ile de karĢılaĢmıĢtır. Ancak Ģehir bütün huzursuzluğuna rağmen bir ticaret merkezi olmayı sürdürdü. Burası o yıllarda kumaĢ ticareti merkezi idi ve burada bir çok Avrupalı tüccar yaĢamaktaydı.1305'te Hadrianopolis'te kanlı Katalan - Bizans mücadelesi yaĢandı. Bu olaydan yaklaĢık 40 yıl sonra Hadrianopolis'te yaĢanan bir isyan ve kanlı sınıf mücadelesi ise kendini 1341'de Ġmparator ilan eden Kantakuzenos'un Osmanlılardan yardım istemesine yol açtı. Sözkonusu sınıf mücadelesinde o, eĢraf ve asillerin baĢındaydı ve Zelotlar denilen zümreye karĢı savaĢtı. Türkler'den yardım isteyip Umur Bey'le dostluk kurunca kuvvetlerimiz Kantakuzenos'un yanında savaĢtı. (Bu savaĢın da anlatıldığı bir eserde Edirne sözcüğü kullanılmıĢtır.) Daha sonra Kantakuzenos, damadı durumuna gelen Orhan Gazi'den yardım istedi. Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Bey, idaresindeki 10 bin askerle 1352'de 27 kazanılan zafer sonrasında, 1354'te bir gece Gelibolu Kalesini alıverdi. Böylece Trakya akınları da baĢladı. Osmanlı Dönemine Kadar Kentsel GeliĢim Edirne, tarihi boyunca adım adım giderek büyüyen, geliĢen tipik bir kentleĢmeden çok, zaman zaman geriye dönümlü bir kentleĢme süreci izlemiĢtir. Bu durum esas olarak Edirne'nin coğrafi konumunun öneminden kaynaklanmıĢtır. Denebilir ki, hiç bir kent, coğrafi konumuna Edirne kadar bağlı bir kentleĢme süreci izlememiĢtir. Öyle ki, elveriĢli coğrafi konumu, Edirne'nin hem kentleĢmesinin en önemli itici nedeni olmuĢ, hem de tam tersi, zaman zaman gerilemesinin ve sönükleĢmesinin kaynağı olmuĢtur. Edirne'nin, son derece elveriĢli coğrafi konumu, onun tarihi, sosyal, siyasi ve ekonomik yaĢamını derinden etkilemiĢ, hatta kenti bütün yönleriyle belirleyen ana etken olmuĢtur. Ancak, kentin bu geriye dönümlü geliĢmesinde doğal olayların da payı olmuĢtur. Edirne, tarihi boyunca sayısız saldırı ve iĢgale uğradığı gibi, çeĢitli zamanlarda yangın, yer sarsıntısı, su baskını, salgın hastalık gibi olaylarla da karĢı karĢıya kalmıĢtır. Kent, her saldırı, iĢgal, hastalık ve doğal afetle yıkıma uğramıĢ, harap olmuĢ ve nüfusu azalmıĢtır. Edirne, kurulduğu ilk dönemden günümüze kadar benzeri olayları her zaman yaĢamıĢtır. Ancak Ģehir, bütün huzursuzluğuna rağmen bir ticaret merkezi olmayı sürdürmüĢtür. Osmanlılarca fethedilene kadar uzun bir dönem kumaĢ ticareti merkezi olmuĢtur. Bu nedenle burada bir çok Avrupalı tüccar yaĢamıĢtır. Fetihten sonra da sağlanan özgürlük ortamı nedeniyle bir ticaret merkezi olarak cazibesini sürdürmüĢtür. Adriyatik'ten baĢlayarak Ġstanbul'a uzanan tarihi Roma Yolu (Via Egnatia) üzerinde bir merkez olarak, her dönem Edirne pazarları yerli ve yabancı tüccarların odak noktası olmuĢtur. PadiĢahlar Dönemi Osmanlı Dönemi BaĢlangıcı : Edirne'nin Fethi: 1361'e doğru önce Dimetoka fethedildi. Sultan I.Murat Edirne'ye yönelik hareketine, Ġstanbul yolu üzerindeki Çorlu'yu alarak devam etti. Daha sonra Lala ġahin PaĢa'yı Edirne'ye gönderdi. Kale dıĢına çıkan Bizans kuvvetleri ile yaĢanan savaĢta Bizanslılar yenilerek kaleye çekilmek zorunda kaldılar. Bundan sonra Sultan I.Murat, Hacı Ġlbey ve Evrenos Bey yönetimindeki uç akıncı kuvvetlerini de yanına çağırdı. Bunlar ordunun öncü birliklerini oluĢturdular. Güçlü Osmanlı Ordusunu Kale kapılarında gören ve zaten yenilmiĢ olduğundan direnme güçleri kalmayan Bizanslılar da kenti Lala ġahin PaĢa'ya teslim ettiler. Sarı Saltuk Sultan Menkıbesinde bizzat Peygamberimiz Hz.Muhammet'in Edirne'ye Dar-ün Nasr (üstün Ģehir) adını verdiği Hikayet-i BeĢir Çelebi'de anlatılmaktadır. Ayrıca tarihte kentin adı Dar-ül Karar (kıyamete kadar yaĢanacak Ģehir), Dar-ül Mülk(BaĢkent), Darül Meymene (Ordular Kenti) olarak geçmektedir. 28 Bir değerlendirmeye göre PadiĢah Sultan I.Murat; sevincini çevredeki Müslüman-Türk Beyliklerine mektupla bildirirken, Hadrianopolis adını Edrine olarak değiĢtirmiĢ; (Bu isim zaman içinde farklı biçimlerde söylenmiĢtir.) günümüzdeki Edirne adı ise, 18. yüzyılın ilk yıllarından itibaren kullanılmaya baĢlanmıĢtır. PadiĢahlar Döneminde Edirne Sırpsındığı mevkiinde, Balkanlardaki Osmanlı ilerlemesine karĢı oluĢturulan ilk Haçlı Ordusunun yenilmesinden sonra (1364 - Sırpsındığı Zaferi) Sultan I.Murat, 1365 yılında devlet merkezini Bursa'dan Edirne'ye taĢıdı. Sultan I.Murat Döneminde Ģimdi Selimiye'nin de bulunduğu alanda bir saray yapıldı. Sultan Yıldırım Beyazit zamanında saray büyütüldü. Yıldırım Beyazit Ġstanbul'u kuĢatma hareketini buradan yürüttü. Edirne ilk yıllarında Rumeli harekatı için bir üs olarak önemsenirken; 1402'den sonra, Süleyman Çelebi'nin hazineyi ve devlet arĢivini de buraya taĢımasıyla, siyasi merkez olma süreci tamamlandı. Bu dönemde Edirne, ünlü ġehzadeler mücadelesine sahne olmuĢtur. Edirne'nin Osmanlı Ġmparatorluğu'nun siyasi tarihinde önem kazanması da, tam bu Ģehzadeler mücadelesi sırasında olmuĢtur. 1402 yılındaki Ankara SavaĢı, Sultan Yıldırım Beyazit komutasındaki Osmanlı Ordusunun Timur'a yenilmesiyle sonuçlanınca, Anadolu Beyleri eski topraklarını ele geçirdiler ve Sultan Beyazit'in oğulları arasındaki taht mücadelesi Devletin bir dönem karıĢıklık içinde kalmasına neden oldu. Bu dönem tarihimizde Fetret Devri (1402 - 1413) olarak anılır.1403'te Süleyman Çelebi, 141O yılında da Musa Çelebi Edirne'yi ele geçirdi. Edirne'de ilk kez para bastıran Osmanlı Hükümdarı Musa Çelebi'dir. Ankara bozgunu ile baĢlayan karıĢıklık dönemi, Çelebi Sultan Mehmet'in 1413'te Edirne'yi Musa Çelebi'den geri almasıyla noktalandı. Çelebi Sultan Mehmet(I.Mehmet), saltanatının bundan sonraki bölümünü Edirne'de geçirdi ve 1421'de burada vefat etti. Sultan I.Mehmet'in vefatından sonra, taht kavgaları yeniden baĢladı. Tahta çıkan Sultan II.Murat'a karĢı, önce Sultan Yıldırım Beyazit'in oğullarından Mustafa Çelebi, sonra da II.Murat'ın kardeĢi Küçük Mustafa ayaklandı. Bu isyanları bastıran Sultan II.Murat, 1422 yılında Edirne'ye ayak bastı. Fiziki geliĢim açısından Sultan II.Murat dönemi, Edirne için en verimli yıllar olarak kabul edilir. Onun zamanında kent, hızla geliĢti. 1424 - 1439 yılları arasında Edirne, çeĢitli yabancı elçi, heyet ve hükümdarlar tarafından ziyaret edildi. Bu dönemde cami, hamam, köprü, medrese, imaret gibi önemli yapılaĢmalar yaĢandı. Aynı yıllarda Edirne, ünlü ġehzade Düğünlerine sahne oldu(Oğulları Mehmet ve Aleaddin için yapılan Sünnet Düğünleri). Tunca Nehri boylarında ikinci sarayın yapımı da bu dönemde baĢladı. Sultan II. Murat, Edirne'yi aynı zamanda bir askeri üs olarak değerlendirmiĢ ve çeĢitli seferleri buradan yönetmekle kentin ün kazanmasını sağlamıĢtır. Fatih Sultan Mehmet Edirne'de dünyaya geldi ve Ġstanbul'un alınması planları burada oluĢtu. Ġkinci saray onun döneminde tamamlandı. Oğlu Sultan II. Beyazıd kendi adıyla anılan Külliye ve ünlü DarüĢĢifa'yı yaptırdı.16. yüzyıl muhteĢem abidelerin inĢa edildiği ve Ģehrin 29 fiziki açıdan klasik formunu kazandığı bir dönemdir. Kanuni Sultan Süleyman batıya yaptığı seferler sırasında çoğu kez Edirne'de konakladı. Edirne'nin suyolları onun zamanında yapıldı. Bu dönem Edirne'nin, özellikle yüzyılın son çeyreğinden itibaren, imparatorluğun sınırlarının geniĢlemesinin de etkisiyle askeri bir sınır merkezi olmaktan çıkarak padiĢahların bir dinlenme yerine dönüĢmeye baĢladığı dönemdir. Selimiye Camisi bu dönemin ürünüdür.17. yüzyıl hanedan mensupları burasını çoğu zaman sürekli ikamet yeri olarak kullandılar. Edirne adeta ikinci payitaht özelliği kazandı. Ġstanbul'un saray çekiĢmelerinden bunalan padiĢahlar Edirne'ye sığındı. Sultan I. Ahmet ile baĢlayan Edirne ilgisi giderek arttı. Sultan II.Osman ve IV. Murat döneminde geniĢ koruluk ve ormanlarıyla Edirne bir av sporu ve eğlenceleri merkezi oldu. Ancak özellikle Sultan IV. Mehmet (Avcı Mehmet olarak ta bilinir.) döneminde Edirne gerçek anlamda bir siyasi merkez olarak Ġstanbul'a rağmen ağırlık kazandı. PadiĢah, vaktinin çoğunu Edirne'de geçirir ve elçileri de burada kabul ederdi. Sultan II. Süleyman Edirne'de vefat etti. Yerine geçen Sultan II. Ahmet'in cülus töreni burada yapıldı. Edirne Vak'ası denilen ayaklanma sonrasında Sultan II. Mustafa tahtından oldu. O da Edirne'de yaĢamayı çok seviyordu. Edirne'de dünyaya gelmiĢ, burada tahta çıkmıĢtı. Döneminde Edirne'ye KöĢkler, ÇeĢmeler yapıldı. Bu yıllarda Edirne'nin nüfusu 200 binlere ulaĢmıĢtır. Edirne Vak'ası: 18. yüzyılın baĢında meydana gelen bir ayaklanmadır. Bu ayaklanma ile PadiĢah tahtından indirilmiĢ, Sadrazam azledilmiĢ, ġeyhülislam da öldürülmüĢtür. Olayların geliĢimi Ģu Ģekildedir: Sultan II.Ahmet vefat etmiĢ, yerine Sultan II.Mustafa yine Edirne'de tahta çıkmıĢtı. PadiĢah, devlet iĢleriyle ilgilenmiyor, vaktinin çoğunu avcılıkla geçiriyordu. Sadrazam ve ġeyhülislam ise görevlerini kötüye kullanmakla suçlanıyorlardı. Ġstanbul'daki muhalifler yeni Sadrazam ve ġeyhülislam tayin ederek Edirne üzerine yürüdüler. Sultan II.Mustafa, Yeniçerilerin de isyancılara katılmasıyla tahtından indirildi. Yerine Sultan III.Ahmet geçirildi(1703). ġeyhülislam Feyzullah Efendi ise Bat-Pazarında katledildi ve cesedi KiriĢhane'ye kadar sürüklenerek Tunca Nehrine atıldı. Sultan III.Ahmet sonrası; Edirne'nin, yavaĢ yavaĢ gözden düĢtüğü ve siyasi önemini kaybettiği kabul edilir. 18. yüzyılla birlikte kentin talihi tersine dönmüĢtür. Yönetim bozuklukları, baĢarısızlıklar, Batıda terkedilen kale ve bölgelerden gelen göçlerin de etkisiyle eski ihtiĢamını kaybetmeye baĢlayan Edirne, önce depremler ve yangınlarla, sonra da iĢgallerle sarsılır. Edirne Kıyamı: Edirne 19. yüzyılda da siyasi ve tarihi açıdan hareketli olaylara sahne olur. Sultan III. Selim'in baĢlattığı yeniliklerin bunda payı büyüktür. Bu yeniliklere karĢı 1801 yılındaki ilk ayaklanmayı 1806'daki Edirne Kıyamı izler. Sultan III. Selim'in Edirne'de Nizam-ı Cedid adı altında, Yeniçerilere alternatif, modern askeri eğitim görmüĢ yeni birlikler oluĢturulması amacıyla, verdiği buyrukla meydana getirilen Kıt'alara karĢı, Yeniçerilerin Ģiddetli direniĢ 30 göstermesi ve ayaklanması nedeniyle, PadiĢah kararından vazgeçmek zorunda kalmıĢ ve Nizam-ı Cedid birliklerinin kaldırılmasına karar vermiĢ, Yeniçeriler de bu karara dayanarak Edirne'de mevcut tüm Nizam-ı Cedid birliklerini katletmiĢlerdir. ĠĢte bu olaya da tarihte Edirne Kıyamı denir. Edirne'nin Bir Osmanlı Müslüman Kenti Olarak GeliĢimi: Edirne fethedildiği dönemde Balkanlar'ın önemli yerleĢim alanlarındandı. Fetih sonrasında ise bu Ģehir; memleketin sosyal ve ekonomik yaĢamında rol oynayanlarca ve devlet yönetiminin ileri gelenleri ile hükümdarın öncülüğünde adeta yeniden kurulmuĢtur. Fetihle birlikte Kent, tarihinin yepyeni bir evresine girmiĢ oldu. Kısa süre içinde çok büyük bir geliĢme gösterdi ve dünya tarihinde adları ön sırada anılan kentlerden bir durumuna geldi. Edirne'ye yerleĢmeye baĢlayan ve çoğunluğunu sipahi ailelerinin oluĢturduğu Osmanlılar, kale çevresinde yeni mahalleler meydana getirdiler. Ne var ki Kaleiçi'nde de bazı düzenlemelere gidildi. Müslüman halkın bir bölümü (iki mahalle) buraya yerleĢtirildi. Ġki kilise camiye çevrildi(1752 depreminde yıkılan Ayasoyfa Kilisesinden dönüĢtürülen Cami ile Aina varoĢundaki(Yıldırım Mahallesi) Yıldırım Camisi, hamam ve imaret yapımına baĢlandı. Bu yapılanmada uygulanan özgün yöntem; "vakıflar" yoluyla kurulup idare edilen "imaret" sistemiydi. ġehrin kale dıĢındaki ana mahalleleri bu yolla kurulmuĢtur ki; bu oluĢumda cami, hamam, medrese, aĢevi gibi sosyal ve dini hizmetlere dönük üniteler de mutlaka yerini alırdı. Edirne'nin YaĢadığı ĠĢgaller - Dört ĠĢgal Dönemi: 1361 yılında fethedilen Edirne, 1829 Rus iĢgaline dek 459 yıl iĢgal yaĢamamıĢtır. 1829 Rus ĠĢgaline gelene kadar gerçekleĢen tarihi olaylar silsilesi Ģu Ģekildedir: Ġlk Rus ĠĢgali Dönemi Sultan III. Selim'den sonra tahta çıkan Sultan II. Mahmud'un kararıyla, "Vakayi Hayriye - Hayırlı Olay" olarak anılan ve Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasıyla sonuçlanan olaydan sonra, Osmanlı Ġmparatorluğu'nun yeni kurulan, daha yeterince teĢkilatlandırılamamıĢ bir Ordu'yla neredeyse Ordusuz denilebilecek bir döneminde, Ruslar bu zaafı değerlendirip savaĢ ilan ederler ve ünlü 1828-1829 Osmanlı - Rus SavaĢı böylece baĢlamıĢ olur. Ġki yıl süren bu savaĢta, 1828 yılındaki ilk Rus saldırısı durdurulduysa da, 1829 yılındaki ikinci saldırılarıyla Ruslar, Sadrazam ReĢit PaĢa yönetimindeki Osmanlı Ordusunu yenilgiye uğratırlar ve Edirne fetihten beri ilk kez iĢgal yaĢar. Kent, savaĢın bitiminde Osmanlı Tarihinin en ağır anlaĢmalarından birine tanık olur. Edirne AnlaĢması: Osmanlı Ġmparatorluğu'nun Küçük Kaynarca AnlaĢmasından sonra imzaladığı en ağır anlaĢmadır. Önemli maddeleri özetle Ģunlardır: Ruslar, aldıkları toprakları geri verecek, Prut Nehri sınır olmaya devam edecekti. 31 Rus Ticaret Gemilerine boğazlardan geçiĢ hakkı tanınacak, Rus uyruklular Osmanlı topraklarında serbestce ticaret yapabileceklerdi. Eflak ve Boğdan'da Osmanlı Askeri bulunmayacaktı. Osmanlı Ġmparatorluğu 11.5 milyon duka altın savaĢ tazminatı ödeyecekti. Ġkinci Rus ĠĢgali Dönemi: Edirne'nin ikinci kez iĢgali, halk arasında 93 Harbi olarak ta bilinen 1877-78 Osmanlı - Rus SavaĢı'na rastlar. Nisan 1877'de baĢlayan savaĢ, irili ufaklı bir dizi çatıĢmanın ardından Rusların Edirne üzerine yürümesiyle geliĢir. Bunun üzerine Kentteki askeri birliklerin komutanı Ahmet Eyüp PaĢa kenti boĢaltır ve 20 Ocak 1878'de teslim olur. SavaĢ, 31 Ocak 1878'de Edirne'de barıĢ ilkelerini saptayan bir anlaĢmayla kesilir. SavaĢı sonuçlandıran asıl anlaĢma ise 3 Mart 1878'de imzalanan Ayestefanos AnlaĢmasıdır. 1903 yılındaki Bulgar Ġsyanı dıĢında Edirne, 1877-78 savaĢını izleyen yaklaĢık 30 yılda savaĢ görmedi, barıĢ içinde yaĢadı. Bulgar ĠĢgali - Üçüncü ĠĢgal Altındaki Dönem Edirne, üçüncü kez 1913'te iĢgal edildi. 22 Eylül 1912'de Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan temsilcileri, Sofya'da toplanarak saldırıya yönelik bir bağlaĢma anlaĢması imzaladılar. BağlaĢıklar, Ekim ayı ortalarında Osmanlı Topraklarına saldırdılar. 9 Ekim 1912'de de Bulgarlar'ın Edirne saldırısı baĢlar. Ünlü Edirne Müdafii ġükrü PaĢa'nın örgütlediği Edirne Savunması, her türlü yokluk ve yoksunluğa rağmen altı aya yakın sürer. 26 Mart 1913'te kent Bulgarlar'a teslim edilir. Balkan SavaĢı'ndan Tarihi bir kesit : Hıdırlık Tabyası 1877-78 Osmanlı-Rus SavaĢı nedeniyle inĢa edilen ve en son Balkan SavaĢlarında kullanılan Tabyaların en büyüğü Hıdırlık Tabyası'dır. Diğer önemli bir Tabya olarak Kıyık Tabyası Balkan SavaĢı Müzesi haline getirilmiĢtir. Ancak tarihi açıdan Hıdırlık Tabyası daha büyük önem arzeder. Bu tabya; ünlü Edirne Savunması sırasında Komutan ġükrü PaĢa'nın karargah olarak kullandığı ve Edirne teslim olduğunda beyaz teslim bayrağı'nın çekildiği tarihi yer olarak bilinir. Edirne Savunması ve ġükrü PaĢa Hakkında: ġükrü PaĢa 1912-13 Balkan SavaĢı sırasında, Edirne'yi kendisinden istenen süreden fazla Savunarak düĢmanın Ġstanbul'a geçmesini önleyen ünlü bir kahramandır. Edirne büyük acılar ve yoksulluklar içinde 155 gün düĢmana karĢı, onun Komutanlığında savunulmuĢ ve kendisine Edirne Müdafii adı verilmiĢtir. Ancak 5 aylık savunma sonunda, 26 Mart 1913 32 günü, biraz da Edirne'nin Ata yadigarı ünlü Selimiye Camisi gibi mukaddes mekanlarının, top atıĢlarıyla yok edilmesini engellemek amacıyla, teslim olmayı kabul ederek kılıcını Bulgar komutanı General Ġvankov'a teslim etmiĢtir. Ne var ki bu savunmada gösterdiği kahramanlık nedeniyle Kendisine hayran olan ve saygı duyan Bulgar Kralı Çar Ferdinand, Kılıcı ġükrü PaĢa'ya Edirne'de iade etmiĢ ve barıĢ yapılana kadar PaĢayı bir esir gibi değil misafir gibi ağırlamıĢtır. ġükrü PaĢa 1857 Erzurum doğumludur. Almanya'da dört yıl eğitim görmüĢ olup, Almanca, Ġngilizce ve Fransızca bilmekteydi. Harbiye ve DarüĢĢafaka Okullarında balistik ve matematik öğretmenliği de yapan ġükrü PaĢa Edirne'ye topçu komutanı olarak tayin edilmiĢti. Tuğgenerallikten Orgeneralliğe kadar süren görevini Edirne'de yaptı. SavaĢ yıllarının olumsuz koĢulları nedeniyle yakalandığı siyatik hastalığını tedavi için gittiği Bursa Kaplıcalarında zatürre oldu ve bu hastalık nedeniyle Ġstanbul'da 5 Haziran 1916'da vefat etti. Mezarı önceleri Merkez Efendi Mezarındayken yakın zamanda adına yapılan ġükrü PaĢa Anıtı'na getirilmiĢtir." 30 Mart 1913'te imzalanan Londra BarıĢ AnlaĢması ile, Türkiye - Bulgaristan sınırı Midye Enez Hattı olarak belirlendi. Bulgar ĠĢgalinin Sona Ermesi: Böylece Edirne, Bulgaristan'a terkedilmiĢ oldu. Balkan SavaĢı neticesinde Osmanlı Ġmparatorluğu'ndan elde ettikleri toprakları paylaĢamayan Balkan Devletleri, yeniden, bu kez aralarında savaĢmaya baĢladılar. Bulgaristan, bir süre sonra Romanya ve Sırbistan'ın saldırısına uğrayınca, Edirne'yi boĢaltmak zorunda kaldı. Bundan yararlanan Osmanlı Hükümeti harekete geçti ve Enver PaĢa komutasındaki birliklerimiz 21 Temmuz 1913'te Edirne'yi iĢgalden kurtardı. 29 Eylül 1913'te imzalanan Ġstanbul AnlaĢmasıyla da fiili durum resmiyet kazandı. Edirne'nin Son ĠĢgali: Edirne, I. Dünya SavaĢı'nın bitimiyle birlikte bir baĢka önemli geliĢmeye tanık oldu. Yunanlılar'ın Mondros Mütarekesini izleyen günlerde Anadolu ve Trakya'da baĢlattıkları iĢgal hareketleri 25 Temmuz 1920'de Edirne ve tüm Doğu Trakya'nın istila edilmesiyle sonuçlandı. Edirne, son defa yaklaĢık iki yılı aĢkın bir süre Yunan iĢgali altında kaldı. Edirne'nin KurtuluĢu: Kuvvay-ı Milliye'nin gösterdiği güçlü direniĢ ve Yunanlıları Sakarya'da uğrattığımız ağır yenilgi, Ġtilaf Devletlerini 1922 yılı içinde tutum değiĢikliğine zorladı. Nitekim Mart 1922'de toplanan Paris Konferansı, Edirne ve Kırklareli dıĢında, bütün Doğu Trakya'nın bize geri verilmesini önermiĢti. Doğal olarak Ata yadigarı Edirne’mizin iĢgal altındaki durumunun devamını öngören bu tasarı, Ankara Hükümetince reddedildi. Edirne'nin kaderi, Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanmasıyla değiĢmeye baĢladı. 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesine göre Yunanlılar Karaağaç'ta içinde olmak 33 üzere Meriç'in batısına dek bütün Doğu Trakya'dan çekilecek, yerlerine geçen itilaf birlikleri bu bölgeyi, en çok bir ay içinde Türk Birliklerine bırakacaklardı. Mudanya Mütarekesi, 14 Ekim 1922'den baĢlayarak yürürlüğe girdi. 25 Kasım 1922'de birliklerimiz Edirne'ye ayak bastı. Lozan Konferansı uyarınca, Karaağaç Nahiyesi ile Ġstasyonunun 15 Eylül 1923'te boĢaltılmasından sonra, Trakya tam olarak iĢgalden kurtulmuĢ oldu ve bugünkü sınırlarımıza ulaĢıldı. Tarihinde yeni bir sayfa baĢlayan Edirne, böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır kenti, serhad Ģehri oldu. 3.7 EDĠRNE ĠLĠNĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ 3.7.1 3.7.2 3.7.3 3.7.4 3.7.5 3.7.6 3.7.7 3.7.8 3.7.9 Ġlin Topoğrafyası ve Jeomorfolojik Durumu Jeolojik Yapı ve Stratigrafi Ġklim Özellikleri Toprak Özellikleri Orman Varlığı Flora-Fauna YerleĢim Alanları ve Nüfus Ekonomik Faaliyetler UlaĢım ve Konaklama 34 Edirne Marmara Bölgesi’nin Trakya bölümünde bulunan bir ilimizdir. Doğusunda Kırklareli ve Tekirdağ, Güneyinde Çanakkale ili ve Ege Denizi , Kuzeyinde Bulgaristan , Batısında Yunanistan yer almaktadır. Edirne ili Türkiye’nin Kuzeybatısında yer almakta olup 40 ° 35’ ve 42° 00’ kuzey enlemleri ile 26 °02’ ve 27°00’ doğu boylamları arasında yer almaktadır. Ġlimizde merkez ilçe dahil 9 ilçe bulunmaktadır. 35 3.7.1. ĠLĠN TOPOĞRAFYASI VE JEOMORFOLOJĠK DURUMU Ġlimizin dağları, ovaları ve akarsuları, gölleri aĢağıda verilmektedir. Dağları: Batı Istıranca Dağları: Edirne Ġli’nin Kuzeyini, LalapaĢa Ġlçesini kaplar. Koru Dağı: KeĢan Ġlçesinin Güneydoğusunu kaplar. Ġlin en yüksek yeridir. Yerlisu Tepesi 725 metre yüksekliktedir. Çandır Dağı: Ġpsala ve Enez Ġlçelerinin adeta doğa sınırını meydana getirir. En yüksek tepesi Çandır 385 metredir. Uzunköprü Dağları: Uzunköprü Ġlçesinin Güneydoğusu dağlıktır. En yüksek tepesi Süleymaniye Tepesi 378 metredir. Ovaları: Tunca Ovası: Tunca Irmağı vadisindeki ovalar küçük parçalar halindedir. Kazanova: Meriç Vadisinde Kapıkule ile Edirne arasındadır. Ġpsala Ovası: Meriç Vadisindedir. Ġpsala Ġlçesi topraklarının çoğunu içine alır, Enez’e kadar uzanır. Ġlin en büyük ovasıdır. Ergene Ovası: Ergene Vadisindedir. Uzunköprü, Meriç Ġlçe topraklarının büyük bir bölümünü içine alır. Ovanın toprakları çok verimli olup, her çeĢit bitki üretilmeye elveriĢlidir. Edirne ovalarında çeltik, pancar, ayçiçeği, süpürge, mısır, kabak, karpuz ve kavun çok yetiĢtirilir. Akarsular: Edirne Ġlinde yer alan akarsuların en önemlisi Meriç Nehri’dir. Meriç Nehri Bulgaristan’ın Rodop Dağları üzerinde Rila Tepesinden doğmaktadır. Kısa sürede geniĢleyen Meriç Nehri Bulgaristan’da sırası ile Pazarcık, Filibe, Dimitrovgrat, Mustafa PaĢa gibi önemli yerleĢim ve sanayi bölgelerinin içinden geçer. Meriç Nehri Bulgaristan’da yaklaĢık 200 km yol kat ederek Edirne yakınlarında Karaağaç istasyonu Kuzeyinde Türk Topraklarına girer. Meriç Nehri, Türk sınırları içinde ilk olarak Edirne Kuzeyinde Arda Nehri ile karıĢır. Bundan sonra Edirne Güneyinde Tunca Nehri, Meriç Nehri ile birleĢir. Uzun bir süre Türk Yunan sınırını çizerek akan Meriç Nehri’ne Ġpsala Ġlçesi yakınlarında Ergene Nehri karıĢır. Meriç Nehri Ġpsala Güneyinde baĢlıca iki kola ayrılır. Birinci kol Türk Sınırını terk ederek Yunanistan’a geçer ve Saros Körfezine dökülür, diğer kol ise bataklıklar oluĢturarak Gala Gölü gibi göllenmeler yaparak Türk Topraklarından Enez yakınlarında Saros Körfezine (Ege Denizine) dökülür. Meriç Nehrinin Türk Topraklarındaki eğimi % 0.2 civarındadır. GeniĢliği yer yer 100 metre civarında olup, Meriç Nehri 150-300 km yol kat eder. Meriç Nehri’nin debisi mevsimlere göre değiĢir. KıĢın daha fazla olan akıntı yazın çok azalır. Bu azalmaya Bulgaristan’ın Meriç Nehri üzerine inĢaa ettiği bir barajın etkisi olduğu kesindir. 1998 yılında Meriç Nehrinin debisi ortalama 157 m³/sn olarak belirlenmiĢtir. Meriç Nehri Ġpsala Köprüsü Ġstasyonunda 1979 yılından bu yana sürdürülmekte olan su kalitesi gözlem sonuçlarından elde edilen ortalama değerlere göre, bu istasyonda nitrit azotu, toplam fosfor, demir ve bakır parametreleri açısından su kalitesi Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde verilen kriterlere göre III. sınıf yani kirlenmiĢ su özelliği taĢımaktadır. Edirne Ġlinde yer alan diğer önemli akarsu Ergene Nehri’dir Ergene Nehri’ni oluĢturan havzanın yağıĢ alanı 11.026 km² olup, Trakya’nın topraklarımızda kalan bölümünün % 36 46.5’ini kapsamaktadır. Ergene Havzasının Batısında Meriç Havzası, Kuzey ve Doğusunda Yıldız Dağları (Istıranca), Güneyinde IĢıklar ve Koru Dağları ile sıralanmıĢtır. Ergene Havzasının büyük bir bölümü tarıma elveriĢli arazilerden oluĢmaktadır. Ergene Nehri Tekirdağ Saray Ġlçesi’nin Kuzeyinde Yıldız Dağlarının 312 rakımlı TaĢpınar Tepesi civarındaki kaynaklardan doğan ve Ergene Nehri Deresi adını alarak Güneye doğru iner, soldan Sara ve Makine Derelerini alarak Güneybatıya yönelir. Ġnanlı yakınlarında Çorlu suyunu alarak Ergene Nehri adı altında Kuzeybatıya döner. Eski Bedir Köyü civarında Batıya dönen nehir Düğüncülü, Katrancı yakınlarında Lüleburgaz Deresi Karakavak civarında Hayrabolu Deresi ile birleĢir. Katrancı yakınlarında ġeytan Deresi, Pehlivanköy yakınlarında da Ana Dereyi (Teke-Süloğlu) alan Ergene Nehri Güneybatıya yönelerek Uzunköprü’den geçer ve Balabancık Köyü Batı kısmında 6.00 metre kotlarında Meriç Nehri ile birleĢir. Meriç ve Ergene Havzasında kara iklimi sürmekte olup, kıĢlar soğuk ve yağıĢlı, yazlar sıcak ve kuraktır. Havzada çok sayıda DMĠ. ve DSĠ.’ye ait (HMĠ) hidrometeoroloji istasyonları ile EEĠ. ve DSĠ.’ye ait (AGĠ) Akım Gözlem Ġstasyonları mevcuttur. Ergene Havzasında bu güne kadar ölçülmüĢ en düĢük sıcaklık -24.2 °C, en yüksek sıcaklık 42.8 °C ve yıllık ortalama sıcaklık miktarı 13 °C olup, yılık ortalama yağıĢ miktarı 606.3 mm’dir. 1998 yılı Ergene Nehrinin ortalama debisi 14 m³/sn’dir. Ergene Havzasında sanayi olarak, Tekirdağ Ġli’nin Çerkezköy ve Çorlu Ġlçelerinde genellikle özel sektöre ait beyaz eĢya ve tekstil sanayi, Kırklareli Alpullu’da Ģeker fabrikası, Pıranhisar’da çimento fabrikası, Lüleburgaz’da doğal gaz tesisleri, BüyükkarıĢtıran’da cam ve büyük yağ fabrikaları faaliyet göstermektedir. Ayrıca, Ergene Havzasındaki Ġl, Ġlçe ve büyük yerleĢim yerinde tarıma dayalı yağ, un, peynir fabrikaları, tarım aletleri tesisleri ve özellikle Edirne Ġli Uzunköprü Ġlçesinde çeltik fabrikaları faaliyet göstermektedir. Meriç Nehri Su Potansiyeli Meriç Nehri Türkiye GiriĢi 4084 hm³ Tunca Nehri Türkiye GiriĢi 673 hm³ Arda Nehri Türkiye GiriĢi 1085 hm³ TOPLAM GĠREN SU (EDĠRNE) 5842 hm³ Yer altı Su Kaynakları LalapaĢa Ġlçesi ve civarı gnays, Ģist, mermer, amfibolit yapıda olup; yer altı suları zayıf ancak çatlak zonlarda kaynakları boldur. Edirne’nin Kuzey bölgesi kalkerli formasyonda olup; yer altı suyu iyi, kalkerlerin çatlaklarından yer altı suyu teminini mümkündür. Edirne Ġli çevresinde pliyosen kil, kum, çakıl formasyonları hakim; yer altı suyu olarak da iyi, serbest ve basınçlı akiferler mevcuttur. Meriç Nehri boyunca alüvyonlarda sığ kuyu ile su temini mümkündür. Miosen yumuĢak, kum-çakıl, siltli akiferlerden su almak mümkündür. Ġlde özellikle Höyüklü, Karakasım, Doyran ve Tayakadın Köyü bölgelerinde alüvyon akiferlerinde çok derin kuyular yer almaktadır. Bu yerleĢim yerlerinde içme suyu bu derin kuyulardan sağlanmaktadır. Hasköy ile Havsa Ġlçesi arasında da yeterli yer altı suyu mevcuttur. 37 Uzunköprü Ġlçesi ve çevresinde de pliyosen formasyonu görülmekle birlikte; yer altı suyu daha çok Uzunköprü’nün Kuzeyinde Kırcasalih Bölgesindeki serbest basınçlı akiferlerden sağlanmaktadır. Uzunköprü KeĢan arası yer altı suyu yönünden zayıftır. KeĢan Ġlçesinin Kuzey kısımlarında oligosen, gre, marn, Ģeyl formasyonları görülmekte; yer altı suları ise zayıftır. KeĢan Ġlçesinin Güney kısmında ve Saros Körfezinin Kuzeyinde oligosen, filiĢli formasyonlar yer almakla birlikte yer altı suları çok zayıftır. Gala Gölü ve Hisarlı Dağları civarında volkanik tüf, agdomera, breĢ formasyonları görülmekte, yer altı suları yönünden ise iyi serbest basınçlı akiferler yer almaktadır. Ġpsala ve civarında jeolojik olarak temel kaya oligosen yaĢlı kil taĢı ve silt taĢı formasyonları ile üstte kliosen yaĢlı kil, silt, kum, çakıldan oluĢan birimler bulunmaktadır. Ġpsala Ovası da kuvarterner, yaĢlı kil, silt, kum ve az çakıldan oluĢan alüvyon birimlerden oluĢmaktadır. Bu formasyonlar bu civarda akifer özelliği taĢımaktadır. Alüvyon ve alüvyon altında az miktarda kullanma suyu alınabilmektedir. Havza yer altı suyu bakımından debisi ölçümlemiĢ daha çok nehir suyu hakim olmaktadır. Ġpsala Ovasındaki akiferlerin Meriç Nehri kesimi ile Enez Ovasındaki özellikle sahil Ģeridindeki akiferlerin kalitesi kötüdür. Bu kesimlerdeki yer altı suları tuzludur. Edirne Ġlinde akiferler, Hisarlı Dağlarının çevrelediği Enez Ovasında, Ġpsala Ovası, Meriç Nehri alüvyonları ile Ġlin Kuzey kesimlerinde yer almaktadır. Ġldeki yer altı sularının debileri ortalama 35-50 lt/sn diğer bölgelerdeki yer altı su Kaynaklarının debileri ortalama 35-40 lt/sn civarındadır.Ġklimin yer altı sularına etkisi daha çok yağıĢlarda görülmektedir. YağıĢların etkisiyle akiferlerdeki su miktarları artmasına rağmen derin kuyulara yağıĢın bir etkisi olmamaktadır. Kalite yönünden yer altı suları içme suyu kalitesindedir. Bazı yer altı sularının kalitesinin düĢüklüğünden dolayı sulamada kullanılmaktadır. Özellikle Ġpsala Ovası ve Enez sahil Ģeridindeki yer altı sularının tuzlu olması nedeniyle sulamada da kullanılmamaktadır. Ancak tuzlu suda yetiĢebilen ürünleri üretmek mümkündür. Ġlimize içme suyu Süloğlu Barajından ve PaĢaçayır Mevkiinde bulunan 2 adet derin kuyudan karĢılanmaktadır Gölleri: Gölbaba: Edirne Merkez Ġlçesine bağlı Büyükdöllük Köyü ile Değirmenyeni Köyleri arasındadır. Tekke Gölü: Enez Ġlçesinde bulunur. Bücürmene Gölü: Tekke Gölü’nün Güneyindedir. Harmanlı Gölü: Enez Ġlçesinin Güneyindedir. 38 Gala Gölü: Enez, Ġpsala, KeĢan Ġlçeleri arasındadır. Sığırcılı Gölü: Ġpsala, Karpuzlu Gölünün Doğusundadır. Pamuklu Gölü: Ġpsala, Karpuzlu Köyünün Güneydoğusundadır. 3.7.2 JEOLOJĠK YAPI VE STRATĠGRAFĠ Trakya Genel Jeoloji Kesiti; Yörenin jeolojik yapısını tersiyer kuvarterner yaĢlı birimler oluĢturmaktadır. YaĢlıdan gence doğru Ģöyle sıralanırlar; Tersiyere ait Oligosen devrini Yenimuhacir Formasyonu, Üst Oligosen devrineait DaniĢment Formasyonu, Pliyosene ait Ergene Formasyonu ve Kuvarternere ait Genç Çökeller yani Alüvyonlar oluĢturmaktadır. Yenimuhacir Formasyonu: KeĢan Ġlçesi’nin Kuzey kesiminde Yenimuhacir Köyü yakınlarında yüzlek verirler. Genellikle ince taneli elemanlardan (kil, silt, az kum taĢı) oluĢmuĢ sarı-kızıl kahve renktedir. Yer yer karbonatlı seviyelere rastlanır. Kil ağırlıklı olduğundan yörede yapılan su yapılarında (baraj, gölet vs.) geçirimsiz doğal yapı gereci olarak kullanılmaktadır. Ayrıca inĢaat sanayisinde tuğla-kiremit ham maddesi olarak kullanılmakta olup, formasyonun kalınlığı tahminen 600 m’dir. DaniĢment Formasyonu: Yenimuhacir Formasyonu üzerinde geçiĢli olarak yer almaktadır. Kil- silt- kum ve çakıllı olan birim içerisinde, yer yer linyit oluĢumlarına rastlanılmaktadır. Yer altı suyu bakımından zayıf akifer olarak bilinen bu formasyonun kalınlığı 300- 600 metre arasında değiĢmektedir. Süloğlu Üyesi: Sarı, kahve renkli kum taĢı, kil taĢı, silt taĢı ile yer yer kömür bantlarından oluĢan birim DaniĢment Formasyonunun üyesi olarak kabul edilmiĢtir. Ergene Formasyonu: Bu formasyon siltli, kumlu, çakıllı yer yer killi birimlerden oluĢmaktadır. Formasyonun kalınlığı 100-500 metre arasında değiĢken olup, yapısı itibariyle Trakya’nın akifer özelliğindeki en önemli yer altı suyu bulunduran birimidir. Alüvyon: Trakya yöresinde akarsu vadilerinde oluĢmuĢ genç çökeller olup, kalınlıkları akarsu yatağının konumuna bağlı olarak değiĢir. 2 - 20 metre arasında kalınlık arz eden alüvyonlarda killi, siltli kum ve çakıl birimleri gözlenir. 3.7.3 ĠKLĠM ÖZELLĠKLERĠ Marmara Bölgesinin Trakya kesiminde bulunana Ġlimiz ve civarı karasal iklim özelliklerine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kıĢlar çok soğuk ve sert geçmektedir. Marmara ve Meriç Havzalarında yer alan Edirne Ġli genel nemlilik indislerine göre de yarı nemli iklim tipine girmektedir. Ġlin Güneyinde ve Ege Denizi Saroz Körfezinde yer alan Enez Ġlçesi ve sahil Ģeridinde Akdeniz iklimi hüküm sürmekte olup, yazlar sıcak ve kurak, kıĢlar ılık ve yağıĢlı geçer. 2008 Yılı içerisinde; 12 gün kar yağıĢı ve 42 gün sis olayı görülmüĢtür. Yıllık ortalama yağıĢ miktarı 32,1 mm yıllık sıcaklık ortalaması 14,5 °C, nem oranı % 68,8'dir. Yıllık rüzgar hızı ortalaması 2,0 m/s, yıllık basınç ortalaması 1011.2 mb/hg, hakim rüzgar “N” Kuzey 39 yönündedir. Edirne Ġlinin denizden yüksekliği 51.19 m, enlem derecesi 41° 40’, boylam derecesi 26°34’ dır. Meteoroloji istasyonu çeĢidi sinoptik ve büyük klima istasyonudur. Rüzgar :2008 yılı ölçümlerine göre hakim rüzgar “N” Kuzey yönünde olup, ortalama rüzgar hızı 2,0 m/s’dir. Basınç:2008 yılı ölçümlerine göre yıllık basınç oranı 1011.2 mb/hg’dır. Basıncın en düĢük olduğu Mart ayında 1003,7 mb/hg, en yüksek olduğu ġubat ayında ise 1020.9 mb/hg’dır. Nem: 2008 yılı ölçümlerine göre yıllık ortalama nisbi nem; % 68,8’dir. Nemin en düĢük olduğu ay Ağustos ayı % 49, en yüksek olduğu ay ise Ocak ayı olup, % 88’dir. 2008 yılı ölçümlerine göre Ocak ayı 13 gün ile sisin en yoğun olduğu ay olarak saptanmıĢtır. Sıcaklık : Edirne, Akdeniz iklimi ve Orta Avrupa’ya özgü kara ikliminin etkisi altında kalan bir geçiĢ bölgesidir. Edirne toprakları, yılda ortalama olarak 20 gün karla örtülüdür. Sıcaklık ortalamaları, ilkbaharda 19,3 °C, yaz aylarında 25 °C, sonbahar aylarında 12 °C, kıĢ aylarında ise 7,9 °C civarındadır.. Ġlin yıllık sıcaklık ortalaması 13.5 °C ve ortalama yıllık yağıĢ miktarı da 600 mm. civarındadır. BuharlaĢma: BuharlaĢma oranı 2008 yılı ortalamasına göre 87,1 mm’dir. BuharlaĢmanın en yoğun olduğu ay 212,2 mm ile Ağustos ayı, 0.0 mm ile en düĢük buharlaĢmanın Ocak, ġubat, Mart, ve Aralık aylarında olduğu görülmektedir. Yağmur: 2008 yılında Edirne Ġlindeki yağıĢ türü genelde yağmur ve kar Ģeklindedir. Yıllık toplam yağıĢ miktarı 385,2 mm’dir. YağıĢın en fazla olduğu ay 71,6 mm ile Eylül ayı, en az olduğu ay ise 2,8 mm ile ġubat ayıdır. Kar, Dolu, Sis ve Kırağı : 2008 yılı ölçümlerine göre; Ocak ayında 4 gün, ġubat ve Kasım aylarında 2 gün, Mart ayında 1 gün, Aralık ayında 3 gün kar yağıĢı görülmüĢ olup, diğer aylarda kar yağıĢı görülmemiĢtir. 2008 yılı ölçümlerine göre Ocak ayı 17 gün ile en çok don olduğu aydır. Seller: Edirne ili yükseltisinin fazla olmaması nedeniyle yüzyıllardan beri sel baskınlarına sahne olmaktadır. Kuraklık:2008 yılı itibariyle, ġubat ayı en kurak ay olmuĢtur. Bu ay içerisinde 2,8 mm yağıĢ görülmüĢtür. Mikroklima: Edirne Ġlinde Meriç Nehri ve ormanlık alanları kısmi mikroklima bölgesi olarak kabul edebiliriz. Ġl genelinde köyler üzerinden mikroklima arz eden rakım farkı dolayısıyla gerek ağaçlandırma gerekse yükseklik bakımından Uzunköprü Ġlçesinde Süleymaniye Köyü ile Meriç ve Ergene Nehirlerinin Ġlçe sınırları içerisinde bulunmasından ötürü bu yerlerde nem ve rutubet oranı değiĢikliği gözlenmekte olup, bu yerlerde nem ve rutubetten dolayı Ġlçe iklimi yer yer etkilenmektedir. 40 3.7.4.TOPRAK ÖZELLĠKLERĠ Alüvyal Topraklar (A): Bu topraklar, akarsular tarafından taĢınıp depolanan materyaller üzerinde oluĢan (A) C profili genç topraklardır. Bulundukları iklime uyabilen her türlü kültür bitkisinin yetiĢtirilmesine elveriĢli ve üretken topraklardır. Alüvyal topraklar Edirne Ġlinde daha çok Meriç Nehri boyunca uzanmaktadır. Toplam alanları 87.570 hektardır. Bunun 51.653 hektarı I. sınıf, 13.750 hektarı yetersiz drenajlı ve II. sınıf; 11.939 hektarı III. sınıf, 5443 hektarı IV. sınıf, 165.000 hektarı V. sınıf ve 4620 hektarı VI. sınıf olup, fena drenajlı arazilerden oluĢmaktadır. Hidromorfik Alüvyal Topraklar (H): Alüvyal toprakların fena drenajlı kısımlarında bulunan bu topraklar Ģimdiki halleri ile tarıma uygun değildirler. Bu toprakların bazısı yılın büyük bir bölümünde yüzeyde veya yüzeye yakın taban suyuna sahiptir. Bazısında nemli serin mevsimlerde su yüzeye yakındır. Fakat yazın sonlarında kısa bir süre için bir metrenin altına kadar düĢer. Toprakların bir kısmı ise taĢkınlara maruzdur. Halen çayır veya otlak olarak değerlendirilen bu topraklar ıslah edilse tarımda kullanılabilir. Hidromorfik Alüvyal topraklar Edirne’de daha çok Alüvyal toprakların fena drenajlı kısımlarında bulunmakta olup, toptan miktarları 14.120 hektardır. Bu miktarın 655 hektarı V. sınıf, 13.465 hektarı VII. sınıf araziler olup, tamamı fena drenajlı topraklardır. Kahverengi Orman Toprakları (M): Kahverengi Orman Toprakları kireççe zengin ana madde üzerinde oluĢur. Profilleri A (B) C Ģeklinde olup, horizonlar birbirine tedricen geçiĢ yapar. A horizonu çok geliĢmiĢ olduğundan iyice belirgindir, koyu kahverengi ve dağılgandır. Gözenekli ve granüler bir yapıya sahiptir. Kahverengi orman toprakları genellikle geniĢ yapraklı orman örtüsü altında oluĢur. Drenajları iyidir. Tarıma alınmıĢ olanların verimi iyidir. Kahverengi Orman toprakları Edirne’de orta ve dik eğimlerde bulunmakta olup, toplam miktarları 10.268 hektardır. Bunun 11.83 hektarı II. sınıf, 3235 hektarı III. sınıf, 4503 hektarı IV. sınıf, 610 hektarı VI. sınıf ve 737 hektarı VII. sınıf arazilerden oluĢmaktadır. Bu toprakların % 38.1’ü iĢlemeli tarıma uygun II., III ve IV. sınıf arazilerden oluĢmaktadır. % 7.7’si mera, % 48.3’ü orman, % 4.5’i fundalık ve % 1.2’si yerleĢim yeri arazileridir. Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları (N): A (B) C profili topraklardır. A horizonu iyi oluĢmuĢtur ve gözenekli bir yapısı vardır. (B) horizonu zayıf oluĢmuĢtur. Kahverengi veya koyu kahverengi, granüler veya yuvarlak köĢeli blok yapıdadır. (B) horizonunda kil birikimi yok veya çok azdır. Horizon sınırları geçiĢli ve tedricidir. Kireçsiz kahverengi orman toprakları genellikle yaprağını döken orman örtüsü altında oluĢur. Kireçsiz kahverengi orman toprakları Edirne’de dik ve çok dik eğimlerde bulunmakta olup, derinlikleri çok sığ ve çok sığdır. Toplam miktarları 201.926 hektardır. Bunun 5124 hektarı I. sınıf, 52.865 hektarı II. sınıf, 72.275 hektarı III. sınıf 20.029 hektarı IV. Sınıf, 28.506 hektarı VI. sınıf ve 23.127 hektarı VII. sınıf araziden oluĢmaktadır toprakların % 41.8’i iĢlemeli tarıma uygun I., II., III., IV., sınıf arazilerden oluĢmaktadır. % 6.5’i mera % 30.1’i orman, % 19.9’u fundalık, % 1.7’si yerleĢim alanından ibarettir. 41 Kireçsiz Kahverengi Topraklar (U): (B) C profilli topraklardır. A horizonu kahverengi, Kırmızımsı kahverengi, grimsi kahverengi, yumuĢak kıvamda veya biraz sıkıdır. B horizonu daha ağır bünyeli, daha sert, kahverengi veya kırmızımsı kahverengidir. B horizonunun normal olarak kireci yıkanmıĢtır. Fakat reaksiyon nötr veya kalevidir. A’dan B’ye geçiĢ tedricidir. Kireçsiz kahverengi topraklar asit ana madde üzerinde olduğu kadar kireç taĢı üzerinde de oluĢabilir. Doğal bitki örtüsü çalı ve otlar ile yaprağını döken ormandır. Doğal drenajları iyidir. Kireçsiz kahverengi topraklar Edirne Ġlinde genellikle dik ve çok dik eğimlerde yer alıp, derinlikleri sığ ve çok sığdır. Toplam miktarları 201.970 hektardır. Bunun 12.315 hektarı I. sınıf, 86.162 hektarı II. sınıf, 77.318 hektarı III. sınıf, 16.444 hektarı IV. sınıf, 5001 hektarı VI. sınıf, 4730 hektarı VII. sınıf arazilerden ibarettir. Bu toprakların % 82.6’sı iĢlemeli tarıma uygun olan I., II., III., IV., sınıf arazilerden oluĢmaktadır. % 10.5’i mera % 0.3’ü orman % 4.4’ü fundalık ve % 2.2’si yerleĢim yeri arazilerinden ibarettir. Rendzina Topraklar (R): Ġntrazonal toprakların ikinci üyesi olan rendzina topraklarında A1 katmanı koyu grimsi kahverengiden siyaha kadar değiĢen renklidir. Ġçinde bol miktarda kireç taĢı, marn ve tebeĢir parçaları mevcuttur. Rendzinaların çoğu tarım altına alınmıĢtır. Çoğunlukla nadassız kuru tarım uygulanan bu topraklarda tahıl yetiĢtirilmektedir. Rendzina topraklar Edirne’de çok az miktarda olup, toplam miktarları 17 hektardır. Tamamı II. sınıf araziler olup, olup kuru tarımda kullanılmaktadır. Vertisol Topraklar (V): Bu toprak kurak mevsiminde büzülen, yağıĢlı mevsimlerde geniĢleyen koyu renkli ve çok killi topraklardır. Bu topraklardan montmorillonit denen kil minerali fazla bulunur. Toprağın ĢiĢip büzülmesi bu minerallerden ileri gelir. ġiĢme ve büzülme sonucu bu toprakların yüzeyinde gevĢek granüler yapı, kabarıklık ve çöküntüler meydana gelir. Üzerlerindeki doğal bitki örtüsü çoğunlukla kısa otlar ve az olarak ta karıĢık orman fundalıktır. YetiĢtirilen ürünler daha çok buğday ve ayçiçeğidir. Bu toprak üzerinde az miktarda bağ ve bahçede bulunmaktadır. Vertisoller Edirne’de Merkez, Havsa, Uzunköprü ve Ġpsala Ġlçelerinde yaygındır. Toplam miktarları 10.131 hektardır. Bunun 376 hektarı I. sınıf, 71.704 hektarı II. sınıf, 31.051 hektarı III. Sınıf arazilerden oluĢmaktadır. % 93.8’i iĢlemeli tarıma uygun I.,II.,III., sınıf arazilerden oluĢmaktadır. % 3.7’si mera, % 0.2’si orman, % 0.8’i fundalık ve % 1.4’ü yerleĢim yeri arazilerinden ibarettir. Çıplak Kaya ve Molozlar: Üzerinde toprak örtüsü bulunmayan, parçalanmıĢ veya kısmen parçalanmıĢ sert kaya ve taĢlarla kaplı sahalardır. Genellikle bitki örtüsünden yoksundurlar. Edirne’de bu tür arazilerin toplamı 29 hektardır. Irmak TaĢkın Yatakları: Akarsuların normal yatak dıĢında feyezan halinde iken yayıldıkları alanlardır. Genellikle kumlu, çakıllı ve molozlu malzeme ile kaplıdırlar. Suları ile sık sık yıkanmaya maruz kaldıklarından toprak materyali ihtiva etmezler. Bu nedenle arazi tipi olarak nitelendirilirler. Tarıma elveriĢli olmadıkları gibi üzerilerinde doğal bitki örtüsü de yoktur. Bu tür arazilerin Edirne’deki miktarı 1081 hektardır. Kıyı Kumulları: Akarsular tarafından kıyılarda biriktirilen kum yığınlarından oluĢmaktadır. Tarımsal kullanıma uygun değildir. Bitki örtüleri yoktur. Edirne’de bu tür arazilerin toplamı 423 hektardır. 42 3.7.5 ORMAN VARLIĞI Edirne Ġli Merkez Ġlçe, LalapaĢa, Süloğlu, Havsa, Uzunköprü, Meriç Ġlçeleri grubunda ormanlar daha çok Ġlimizin yüksek kısımlarında bulunmaktadır. LalapaĢa Muhittin Baba (601 m) sırtı ve civarı ile Uzunköprü B. Hacıdağ (359 m) silsilesi geniĢ orman alanlarıdır. Edirne Ġli Merkez Ġlçe, LalapaĢa, Süloğlu, Havsa, Uzunköprü ve Meriç Ġlçelerini kapsamaktadır. Edirne Ġli orman alanları Kırklareli il sınırı ile Bulgaristan hududunun kesiĢtiği, kuzey ve kuzeydoğu bölgeleriyle Enez-KeĢan hattının güneyinde yayılıĢ göstermektedir. Edirne Ġli’nin genelinde sulak alan ekosistemi, antropojen step sahası ve kuru orman alanlarının dağınık yayılıĢ göstermesi ve büyük tarım alanlarının olması orman alanlarının yayılıĢ ve bütünleĢmesini etkilemektedir. Edirne Ġl Merkezi’nden Uzunköprü yönünde bulunan köy yerleĢimlerinin yakın çevresindeki orman alanları, büyük tarım alanlarıyla iç içedir. Bu nedenle, orman alanlarının büyük bir kısmı parçalı dağılıĢ gösteren meĢe ormanlarıdır. Uzunköprü-Meriç arasındaki, orman alanları Meriç yerleĢiminin kuzeybatısı ve güneydoğusunda yayılıĢ göstermektedir. Kuzeybatı kesimindeki asli türler meĢe olup, kısmen bozuk meĢelere ve ibreli türlere de rastlanmaktadır. Meriç yerleĢiminin güneydoğusunda ise meĢe türleri hakim meĢcereyi oluĢtururken, Saatağacı, PaĢayenice Köyleri çevresinde Karaçam ve Kızılçam plantasyonları yer almaktadır. Uzunköprü Ġlçesi’nin güneydoğusunda kalan ormanlarda yapraklı türlerin, Ömerbeyli, Gazimehmet köylerinde meĢe türlerinin, Dereköy ve Hasanpınar Köyleri’nin güneyinde ise karıĢık türlerin hakim olduğu meĢcereler yer almaktadır. Beykonağı yerleĢmesinin güneyinde plantasyon sahaları bulunmaktadır. Süleymaniye, Karaburçak, Harmanlı, Kırköy yerleĢmelerinin yakın çevresindeki orman alanları, yapraklı türlerin yayılıĢ gösterdiği alanlardır ve meĢe asli orman ağacıdır. KeĢan Orman ĠĢletme Müdürlüğünün sorumluluğunda bulunan ormanlardaki ağaç türleri ve yayılım alanları: KeĢan, Enez, Ġpsala Ġlçeleri ile Gelibolu Ġlçesinin küçük bir kısmını kapsamaktadır. Bu sahalarda bulunan ibreli ağaç türleri kızılçam, karaçam, sahil çamı, fıstık çamı türlerinden oluĢmaktadır. Ancak kızılçam çoğunluktadır. Yapraklı ağaç türlerinden meĢe, diĢbudak, ıhlamur, akasya, gürgen, aylantus ve kavak bulunmakta olup ibreli türler genel olarak sahaların çoğunda yayılıĢ gösterirken, yapraklı türler genellikle dere kenarları ile yangın emniyet yolları kenarlarında kavak ise Meriç Nehri kenarında yayılıĢ göstermektedir. EDİRNE İLİNİN ORMAN VARLIĞI Edirne EDİRNE Uzunköprü TOPLAM VERİMLİ ORMAN Ha. BOZUK ORMAN Ha. TOPLAM AÇIKLIK ORMANLIK ALAN ALAN Ha. Ha. GENEL ALAN Ha. 12845,0 6683,0 19528,0 197721,0 217249,0 12400,0 25245,0 9637,0 16320,0 22037,0 41565,0 143558,0 341279,0 165595,0 382844,0 43 3.7.6 FLORA – FAUNA Trakya Bölgesi endemizm yönünden zengin sayılmamaktadır. BaĢlıca endemik bitkiler Ģunlardır. Centaurea kilea (Asteraceae: Papatyağiller), Helleborus vesicarius Noel gülü (Ronunculaceae: Düğün çiçeğigiller), Paronychia argyroloba (III ecebraceae), Fraxinus ornus ssp. cilicia (Oleaceae: Zeytingiller), Anchusa heterophylla ssp. incana (Boraginaceae), Asperula Lilaciflora ssp. phrygia (Rubiaceae), Crocus biflorus ssp. pulchriclor (Iridaceae: Süsengiller), Edirne Ġlinin faunasını iç su balıkları, semender, kurbağalar, sürüngenler, kuĢlar, memeliler oluĢturmaktadır. Faunistik çalıĢmalar Omurgasız Hayvanlarda; tayyare böcekleri, hap böcekleri, karıncalar, parazitoit arıcıklar; Omurgalı Hayvanlarda; kuyruklu ve kuyruksuz kurbağalar, kuĢlar ve özellikle kemirici memelileri içermektedir. Trakya Bölgesi fauna ve endemik hayvan türlerine ait bilgiler aĢağıdaki tabloda verilmektedir. 44 3.7.7 YERLEġĠM ALANLARI VE NÜFUS Ġlçe Adı 2010 ADNKS NÜFUS (31.12.2010) Toplam Merkez Enez Havsa Ġpsala KeĢan LalapaĢa Meriç Süloğlu Uzunköprü Toplam 152.993 10.818 20.875 30.112 77.246 7.523 15.970 7.628 67.263 390.428 Ġl ve ilçe Merkezi Belde ve Köyler 2011 ADNKS NÜFUS (31.12.2011) Toplam 138.793 14.200 158.929 3.826 6.992 11.066 8.602 12.273 20.477 8.332 21.780 29.629 54.314 22.932 80.010 1.347 6.176 7.706 3.158 12.812 15.816 3.394 4.234 8.415 40.154 27.109 67.268 261.920 128.508 399.316 Yıllık Nüfus ArtıĢı KiĢi (20112010) Ġl ve ilçe Merkezi Belde ve Köyler 144.531 4.074 8.499 8.169 57.195 1.661 3.205 4.340 40.620 272.294 14.398 5.936 6.992 248 11.978 -398 21.460 -483 22.815 2.764 6.045 183 12.611 -154 4.075 787 26.648 5 127.022 8.888 Toplam Ġl ve ilçe Merkezi 5.738 248 -103 -163 2.881 314 47 946 466 10.374 Belde ve Köyler Ġlçe bazında yıllık Nüfus ArtıĢ Hızı % 0 (Binde) 198 0 -295 -320 -117 -131 -201 -159 -461 -1.486 38,07 22,67 -19,25 -16,17 35,16 24,03 -9,69 98,19 0,07 22,51 Açıklama: Ġl, ilçe, belediye, köy ve mahallelere göre nüfuslar belirlenirken: Nüfus ve VatandaĢlık ĠĢleri Genel Müdürlüğü tarafından, ilgili mevzuat ve idari kayıtlar uyarınca Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT)'nda yerleĢim yerlerine yönelik olarak yapılan; idari bağlılık, tüzel kiĢilik ve isim değiĢiklikleri dikkate alınmıĢtır. 2011 yılında Edirne’nin toplam nüfusu 2010 yılı nüfusuna göre 8.888 kiĢi artmıĢtır. Edirne merkez ilçenin nüfusu (köyler hariç) 2010 yılında 138.793 kiĢi iken 2011 yılında 5.936 kiĢi artarak 144.531 kiĢi olmuĢtur. Edirne ilinde; Merkez, Enez, KeĢan, LalapaĢa, Süloğlu ve Uzunköprü ilçelerinin toplam nüfusları artarken, diğer ilçelerin nüfusları azalmıĢtır. Edirne genelinde il ve ilçe merkezlerinde oturan kiĢi sayısı 10.374 kiĢi artarken, belde ve köylerde oturan kiĢi sayısında ise 1.486 kiĢilik azalma olmuĢtur. 3.7.8 EKONOMĠK FAALĠYETLER Edirne’nin ekonomisinde ağırlık tarıma dayanır. Faal nüfûsun % 73’ü tarım, balıkçılık, avcılık ve ormancılıkla uğraĢır. Gayri sâfi hâsılasının % 42’si tarımdan elde edilir. Sanâyi hızla geliĢmektedir. Avrupa’yı Ortadoğu’ya, Anadolu ve Ġstanbul’a bağlayan transit yol buradan geçer. Tarım: Edirne’de çeĢitli tarım ürünleri yetiĢir. Ovaları çok bereketlidir. Tarla tarımı çok geliĢmiĢtir. Tahılda buğday, sanâyi ürünlerinde Ģekerpancarı ve ayçiçeği ön sırayı alır. Meyvecilikte, kavun, karpuz yetiĢtiriciliği ve bağcılık ileridir. Son 10 senede tarım ürünleri bir kat artmıĢtır. Buğday, pirinç, ayçiçeği, Ģekerpancarı, fasulye, susam, kolza, domates, patlıcan, pırasa ve lahana ilde yetiĢtirilen baĢlıca tarım ürünleridir. Meyve olarak kavun, üzüm, karpuz, elma, armut, erik, kızılcık ve bâdem önemli yer tutar. Sulama, gübreleme ve modern tarım araçları kullanma hususunda önde gelen iller arasındadır. 45 Hayvancılık: Çayır ve mer’aların gittikçe azalmasına rağmen hayvan potansiyeli yüksektir. Koyun, kıl keçisi, sığır ve manda beslenir. Koyunların çoğu kıvırcıktır. Eti yağsız, sütü bol ve yapağısı kalitelidir. KıĢın Balkanlardan gelen yaban ördek sürüleri boldur. Beyaz peyniri meĢhurdur. Madenleri: Edirne’de çıkarılan baĢlıca maden linyittir. KeĢan, Demirhanlı, Küçük Doğanca, Enez ve Meriç linyit ocaklarından senede yaklaĢık 50 bin ton linyit çıkarılır. Türkiye ihtiyacının yarısını karĢılayacak tabiî gaz rezervleri Trakya’da bulunmaktadır. Edirne’de tabiî gaz ve petrol aramalarına devam edilmektedir. Sanayi: Yakın zamana kadar Edirne’nin sanayii tarıma dayalı, yağ, un, beyaz peynir ve kaĢar peyniri fabrika ve mandıralarından ibaretti. Son 10 senede sanayi hızla büyümüĢtür. Mühim kısmı imalat, gıda, tarım, sıhhi tesisat malzemeleri, dokuma ve deri sanayiine aittir. 3.7.9 ULAġIM VE KONAKLAMA UlaĢım: Edirne Türkiye’nin Avrupa’daki sınır kapısıdır. Anadolu’yu, Ġstanbul’u, Ortadoğu’yu Avrupa’ya bağlayan kara ve demiryolları Edirne’den geçer. Avrupa’dan Türkiye’ye giren 4 sınır kapısından 3’ü Yunanistan ve biri Bulgaristan sınırındadır. Kapıkule sınır kapısından baĢlayan E-5 Karayolu, Edirne-Havsa-Babaeski-Çorlu-Silivri-Ġstanbul güzergâhını takip eder. Ġpsala sınır kapısından baĢlayan yol, Ġpsala-KeĢan-Malkara-Tekirdağ-Silivri güzergâhını takip eder ve E-5 Karayolu ile birleĢip Ġstanbul istikâmetine devam eder. Edirne ile ilçeleri birbirine asfalt yollarla bağlanmıĢtır. Köy yolları düzgündür. Motorlu araç sayısı hızla artmıĢtır. Demiryolu bakımından da Edirne iĢlek bir yerdedir. Her gün Ġstanbul- Sofya-Venedik-Paris, Ġstanbul-Sofya-Belgrad-Zagreb-Viyana, Ġstanbul-Sofya-BükreĢ- Moskova seferleri karĢılıklı olarak Kapıkule’den yapılır .Ayrıca Ġstanbul-Selanik-Atinatren seferleri Uzunköprü ve Eskiköy üzerinden yapılır. 230 km’lik düzgün bir yolla Ġstanbul’a bağlıdır. Ġstanbul-Edirne güzergahından karayolu ve demiryolu mevcut olup bu güzergah dıĢında kalan çevre illerden Edirne’ye ulaĢımda tek alternatif yol karayoludur. Konaklama: Kaliteli hizmet veren butik oteller ve özel belgeli konaklama tesislerinin yanı sıra, kamp yapılabilecek ĠĢletmeler de mevcuttur. 46 3.8. ĠLGĠ GRUBU ve PAYDAġ ANALĠZĠ Edirne Kültür ve Turizm Müdürlüğü Edirne Gençlik Hizmetleri ve Spor Ġl Müdürlüğü Enez, KeĢan, Süloğlu Belediyeleri Trakya Üniversitesi Trakya Kalkınma Ajansı Edirne Doğa Sporları Kulübü Derneği KeĢan Doğa Çevre ve Kültür Derneği Avcı Dernekleri 4. DOĞA TURĠZMĠ ARZI 4.1 DOĞA TURĠZMĠ DEĞERLERĠ (DOĞA TURĠZMĠ ARZI) 47 4.2. EDĠRNE ilinin Doğa Turizmi (Arzı) Değerleri ve Bilinirlik Değerlendirmesi Değerin bilinirliği; Bölgesel seviyede B, Ülke seviyesinde T , Milletlerarası seviyede: M Milli Park ve Benzeri Sahalar Adı Ġlçesi Gala Gölü Milli Parkı Enez Gökçetepe Tabiat Parkı KeĢan DaniĢment Tabiat Parkı KeĢan Bilinirlik M B B 4.3. EDĠRNE Ġlinde Doğa Turizmi Amaçlı Kullanılan ve Koruma Statülü Alanlar 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu çerçevesinde bulunan alanlar; Gala Gölü Milli Parkı Gökçetepe Tabiat Parkı DaniĢment Tabiat Parkı 4.4. Seçkin Özellikli Diğer Sahalar Göller o Gala Gölü o Dalyan Gölü o TaĢaltı Gölü o I.Tuzla Gölü o II.Tuzla Gölü o Bücürmene Gölü o Sığırcık Gölü o Pamuklu Göl o Gölbaba Barajlar o Alrınyazı Barajı o Alıç Regülatörü o Kadıköy Barajı o Süloğlu Barajı o Sultanköy Barajı o Hamzadere Barajı Kıyılar o Saros Körfezi Kıyıları (Ege Denizi) Akarsular o Ergene o Meriç o Tunca o Arda 48 Edirne Milli Park ve benzeri sahalara ait SWOT Analizi Güçlü Yönler Zayıf Yönler GALA GÖLÜ MĠLLĠ PARKI: - Gala Gölü Milli Parkının Uzun Devreli GeliĢme Planının son aĢamaya gelmiĢ olması. - Gala Gölü Milli Parkı sınırları içerisinde Ġnsan faaliyetli hayvancılık faaliyetlerinin devam etmesi. - 163 kuĢ türü ve 16 balık türünün bulunması - Milli Park yanında bulunan çeltik sahalarında bulunan çeltik evi tabir edilen binalarda av sezonunda yoğun bir Ģekilde avcı konaklaması olması , Zaman zaman Milli Park sahasında kaçak avlanma teĢebbüslerinin olması. - Hem sulak alan hem de ormanlık alanın iç içe bulunması. DANĠġMENT TABĠAT PARKI: - DaniĢment Tabiat Parkına deniz turizmi için gelen müĢteri kitlesine; Kamping ve plaj hizmetlerinin bir arada verilebilmesi 2008 yılında 29 yıllığına ĠĢletmeciye kiralanması ve iĢletmecinin alanı geliĢtirecek çalıĢmalarda bulunmaması. - UlaĢımı kolay ve düzgün olması ayrıca Erikli sahiline 3 km mesafede bulunması. GÖKÇETEPE TABĠAT PARKI: - - Ġlimizin doğal güzelliklerinin (deniz, kum, yeĢillik) bir arada bulunduğu nadir yerlerden biri olması. Alanın büyüklüğü (50,0 ha) ve kamp alanının kullanım kapasitesi 1140 kiĢi/gün olması. Fırsatlar Olumsuz etkilerinin minimum seviyeye çekilebilmesinin sağlanması için 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’ nun 4. maddesi gereği Uzun Devreli GeliĢim Planı YaptırılmıĢtır. 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu 7. ve 8. maddeleri ile Milli Parklar Yönetmeliği 23/a bendi gereği UDGP süreci sonuçlanmadan milli park sahası içerisinde uygulamaya yönelik hiç bir ( su ürünleri emvali üretim ve avcılığı da dâhil) proje yapılamamaktadır. Plan uygulamaya geçtiği zaman Milli Park Kriterlerine uygun yatırımlar yapılarak Milli Park Yönetimi faaliyetine baĢlayacaktır Kıyı kenar çizgisi tespitinin gecikmesi dolayısıyla geliĢme planlarının yapımının baĢlamamıĢ olması. Tehditler Yakında bulunan tarım alanlarında yapılan zirai ilaçlamalar ekosistemde zararlı etkilere sebep olmaktadır. Tabiat parklarında profesyonel Ģekilde hizmet verilemediğinden daha az sayıda ziyaretçi gelmekte ve kaynak değeri düĢmektedir. 49 Milli Park ve benzeri sahalara dayalı doğa turizmi uygulamalarında güçlü yönlerin daha geliĢtirilmesi, güçlü yönler ve fırsatlardan yararlanarak zayıflık ve tehditlerin önlenmesine ve doğa turizminin geliĢtirilmesine yönelik stratejik kararlar; 1. Ġlimizde Gala Gölü, Meriç Nehri , Ganos Ormanları, Gökçetepe ve DaniĢment Tabiat Parkları doğa turizmi için en elveriĢli alanlardır. Bu alanlarda doğa yürüyüĢleri, bitki inceleme ve kuĢ gözleme faaliyetleri, kamp ve karavan turizmi, su ve plaj sporları teĢvik edilmelidir. 2. Edirne ili sulak alanları kuĢların göç yolu üzerinde olmasından dolayı tüm Meriç Nehri boyunca ve Gala Gölü Milli Parkında kuĢ gözlem yerleri oluĢturulmalıdır. 3. Edirne Ġlinin turizm potansiyeli en yüksek olan değerlerinden biri de nehirleridir. Özellikle merkezde bulunan Meriç ve Tunca Nehirleri kıyılarında bulunan tesisler nehir kaynaklarının rekreasyonel olarak kullanılmasından hayli uzak bulunmaktadır. Nehir kenarında yürüyüĢ ve bisiklet yolları halkın en fazla talep ettiği bir durumdur. 4. Enez Ġlçesi her yönüyle gezilecek bir tarihi, arkeolojik bulgulara ve doğal güzelliklere sahip Ģirin bir ilçedir. Yıllardır askeri yasak bölge kapsamında olması nedeniyle yabancı turizme açılamayan Enez yakın zamanda yasak bölge kapsamından çıkarılmıĢtır. Enez’de her yıl Temmuz ayı içerisinde bir Av ve Balık Festivali düzenlenmektedir. Bu amaçlarla gelen yerli ve yabancı turistlerin Enez merkeze 10 km uzaklıkta bulunan Gala Gölü Milli Parkında kuĢ gözlemi ve doğa yürüyüĢleri yapabilecekleri alanlar oluĢturulmalıdır. 5. Edirne ilinde av turizmi için en uygun ilçeler Enez, Ġpsala ve Uzunköprü Ġlçeleridir. Av sezonunda çevre illerden yoğun bir Ģekilde avcı grupları gelmektedir. Ġpsala ve Enez Ġlçelerinin Gala Gölü Mili Parkı sınırları dıĢında kalan bölgelerinde av turizmine yatırım yapılmalıdır. Özellikle Yeni Karpuzlu beldesinde Avcıların gece kalabilecekleri konaklama yerlerinin yapılması çeltik sahalarında bulunan çeltik evlerinin kullanılmasının önüne geçebilecek böylece daha düzenli bir turizm politikası uygulanmasına ve kayıtdıĢı ekonominin de önüne geçecektir. 50 4.5 EDĠRNE ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ ÇEġĠTLERĠ KuĢ Gözlemciliği Doğa YürüyüĢü Av Turizmi Bisiklet Turizmi Oryantiring Agro-Doğa Turizmi Kano ve Su Sporları EDĠRNE ĠL VE ĠLÇELERĠNĠN DOĞA TURĠZMĠ MATRĠSĠ Enez Ġlçesi KeĢan Ġlçesi Ġpsala Ġlçesi LalapaĢa Ġlçesi Havsa Ġlçesi Meriç Ġlçesi Süloğlu Ġlçesi Uzunköprü Ġlçesi Değerler toplamı Merkez Ġlçesi Aktivite/değer 9 12 8 2 3 1 1 3 1 Rafting (R) 51 Canyoning/kanyon yürüyüĢü (C) Mağaracılık (M) Dağ (DB) Denizel (DS) bisikletçiliği değerler X X X X X X X DüzenlenmiĢ doğa gezisi rotası(DGR) X X X X Tabiata X X X X Dağ-yayla gezisi imkanı ( DG) X X Peyzaj güzelliği/fotosafari (PF) Yaylada konaklama/kamping (YK) uyumlu kırsal gezisi(KMG) miras Pansiyonculuk(P) X Kır havasında Ģehir merkezleri(KHġM) X X X Aktif yaylacılık(AY) Kelebek gözlemciliği imkanı(KeG) KuĢ gözlemciliği imkanı(KuG) X Sportif balıkçılığı imkanı(SOB) olta X Milli park sahalar(MP) vb X X X X Milli park vb. nde konaklama(MPK) KıĢ sporları potansiyeli(KSP) 52 Aktif kıĢ sporları merkezi(KSM) Estetik Ģelale bulunan yerler(Eġ) Estetik göl/baraj olan yerler(EGB) Botanik gezilerine uygun saha(BOG) Tescilli avlak sahası (AvS) Yabana hayatı geliĢtirme sahası(YHGS) Garantili yaban hayatı gözlemi(GYHG) Ġzole ilginç X ekosistemler(ĠE) Çim kayağı(ÇK) Sualtı Gözleme (SAG) YaĢamı Ġmkanı Bakir Küçük Koylar (BKK) Ormanaltı florası tanıma gezi imkanı(Mantar ve benzeri dahil) (FGĠ) X Endemik Bitkilerin Gözlemi (EBG) Köy Pazarları(Orman meyvelerinden reçel marmelat, kurutulmuĢ meyve satılması kaydıyla) (KP) X X Çayır Ģeklinde gruplanmıĢ dağ çiçekleri gezisi (görselliği yüksek olacak) (DÇG) Doğal taĢlardan tabiat tarihi gezisi(Gezi sırasında en az 10-15 değiĢik taĢ türü ve jeomorfolojik yapılar tanıtılmalıdır) (DTTTG) Bakir doğa parçaları keĢif gezisi(Bakir vadi ve bakir orman gibi gizli kalan değerleri keĢfetme gezileri) (BDPKG) Gastronomi gezisi (Gezi günü belirlenir. Gezi günü ziyaretçilerle yöresel yemekler yapılarak 53 X yedirilir) (GG) Dokusu bozulmamıĢ kırsal miras gezisi (köyler) (KMG) Yayla gezisi imkanı (Ya) X Yaya (Y) X gezi imkanı Tarihi eserler, alanı (Ts) X X sit ġelale görme imkanı (ġ) Peyzaj değeri yüksek yerler,fotoğrafik yerler (P) Mağara gezisi (Mğ) Motorlu gezi imkanı (M) Jeolojik jeomorfolojik değerler (Jm) 54 ve Kano ve Su Sporları görme imkanı (Cn) Agro-Doğa Turizmi imkanı Bakir orman gezisi (Bo) Atla geziye uygun (At) X X X X Edirne’nin doğa turizmi yönünden öne çıkan ilçeleri; - Merkez ilçe, (Meriç Nehri Deltası) - Enez Ġlçesi, (Gala Gölü Milli Parkı) - KeĢan Ġlçesi, (DaniĢment ve Gökçetepe Tabiat Parkları) . 5. SEÇKĠN VE YÜKSEK DEĞER TAġIYAN (X) YILDIZ ALANLARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ VE POTANSĠYELĠNĠ GELĠġTĠRME ĠMKANLARININ ORTAYA KONULMASINA ĠLĠġKĠN ANALĠZLER Gala Gölü Milli ParkınınTurizm Talebi Değerleri tablosu Halihazırda ki ziyaretçi Sahayı gezmek maksatlı gelen ve konaklayan: - .kiĢi sayısı Ziyaretçi (konaklamayanlar) : 3 000 kiĢi Para harcama Ziyaretçi Profili GeliĢlerinin Ġlk 5 Sebebi Kıyaslanabileceği saha Konaklama, yeme-içme, yanında yöresel el sanatı ve yöresel kurutulmuĢ veya konserve ürünler alınarak para ödeme Ģekilleriyle KiĢi baĢına ortalama en az ………-…… TL harcama yapılmaktadır Bireysel gezginler : % 90 EĢler: %.............Aileler : %............. Tur grupları (tanıdık ve benzer talepteki kiĢilerin bir araya gelmesi Ģeklinde) : %.......... Diğerleri : % 10 1- Av Turizmi 2- KuĢ Gözlemciliği 55 UlaĢılabilirlik Analizi Sahanın Uluslararası havaalanına yakınlığı Alana UlaĢım Orta derecede yakın; 3 saat Özel taĢıt (X) Toplu taĢıma ( ) Diğerleri (X) (Bisiklet, motosiklet, yürüyüĢ, atlı vb.) Ziyaretçinin Genel ulaşım kanaati: UlaĢım için problemler: Altyapı Analizi TaĢımacılık ağı Yerel ağ(toprak, asfalt) Anayollara bağlantı Yerel genel taĢımacılık Programlar Ücretler Ring patikaları ĠĢaret levhaları Genel yer iĢaret levhaları Bilgi panoları Araçlar için park kapasitesi Bilgi alma ve tercüme kolaylıkları Restoran sayısı Yetersiz Yeterli Ġyi Açıklama X X X X X X 56 X 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 4. maddesi gereği Uzun Devreli GeliĢim Planı yapılmıĢ olup, Kurum görüĢleri aĢamasındadır. 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu 7. ve 8. Maddeleri ile Milli Parklar Yönetmeliği 23/a bendi gereği Uzun Devreli GeliĢim Planı süreci sonuçlanmadan milli park sahası içerisinde uygulamaya yönelik hiçbir proje yapılmamaktadır. Plan uygulamaya geçtiği zaman Milli Park kriterlerine uygun yatırımlar yapılarak Milli Park Yönetimi faaliyetine baĢlayacaktır. Danişment Tabiat Parkının Turizm Talebi Değerleri tablosu Halihazırda ki ziyaretçi Sahayı gezmek maksatlı gelen ve konaklayan: 9071.kiĢi sayısı Ziyaretçi (konaklamayanlar) : 6 500 kiĢi Para harcama Ziyaretçi Profili GeliĢlerinin Ġlk 5 Sebebi Konaklama, yeme-içme, yanında yöresel el sanatı ve yöresel kurutulmuĢ veya konserve ürünler alınarak para ödeme Ģekilleriyle KiĢi baĢına ortalama en az 100-200 TL harcama yapılmaktadır Bireysel gezginler : % 11 EĢler: %.............Aileler : % 40 Tur grupları (tanıdık ve benzer talepteki kiĢilerin bir araya gelmesi Ģeklinde) : % 39 Diğerleri : % 10 1- Deniz Turizmi 2- Hafta sonları piknik Kıyaslanabileceği saha UlaĢılabilirlik Analizi Sahanın Uluslararası havaalanına yakınlığı Alana UlaĢım Orta derecede yakın; 3 saat 57 Özel taĢıt (X) Toplu taĢıma (X) Diğerleri (X) (Bisiklet, motosiklet, yürüyüĢ, atlı vb.) Ziyaretçinin Genel ulaşım kanaati: UlaĢım için problemler: Altyapı Analizi TaĢımacılık ağı Yerel ağ(toprak, asfalt) Anayollara bağlantı Yerel genel taĢımacılık Programlar Ücretler Ring patikaları ĠĢaret levhaları Genel yer iĢaret levhaları Bilgi panoları Araçlar için park kapasitesi Bilgi alma ve tercüme kolaylıkları Restoran sayısı Yetersiz Yeterli X X X X X X X X X Ġyi Açıklama Yeme içme konaklama analizi Restoranların durumu Yemek Standartları Barınma imkanları Kategori Sayısı Turistik Yerel Yüksek standartlı yemek sunanlar : Yeterli ve yöresel standartta yemek sunanlar: Kötü standartta yemek sunanlar : Kategori KuruluĢ Sayısı Açıklama Yatak Sayısı (iyi-kötü-orta) Oteller Hosteller (Misafirhaneler) Yatak&kahvaltı oteli Rota üstü kulübeler Bungalov tarzı Kamp alanı iyi Müdürlüğümüzce kamp alanı düzenleme iĢi ihalesi yapılarak uygun bir ortam sağlanmıĢtır. Diğerleri: Pansiyon 58 Sahanın kendine has seçkin ve diğer önemli özellikleri; Sunduğu değerlerden Alan turist ziyaret döngüsüne girecek Ģekilde turistlerin ilgisini çekecek diğer alanlara yakın mı? Alandaki yabanıl varlıklar Var-Yok Yok Tek-eĢsiz olanlar var mı? Biraz farklı ama değerli olanlar Diğer ilgi çeken yerlere benzer olanlar Evet Neler? Yok Yok Hangi Sahalar Erikli sahiline 3 km mesafededir. Sunduğu özellikleri Bayrak türler Diğer ilginç yaban hayatı (fauna) 1. 1. 2. 2. Kelebekler Apollo kelebeği ….. tür ……. tür Endemik bitkiler, 59 Tatmin edici yaban hayatı izleme imkanı (Varsa) Tatmin edici yaban hayatı izleme imkanı Garanti edilen türler var mı? Genellikle rastlanma ihtimali ġans veya mevsime bağlı olanlar Alanda bulunan tesisler Sahadaki tesisler Rekreasyonel tesisler Spor tesisleri Diğerleri KuĢlar Memeliler Yetersiz X X Yeterli Ġyi Açıklama Durum Açıklaması Çadır ve karavanlarda konaklama yapılmaktadır. TaĢıma Kapasitesi Analizi Sosyal ve ekonomik taĢıma kapasitesi Değerlendirme ġekli: 1- Tamamen Sağlanabiliyor, 2- Genel Olarak Sağlanıyor, 3- Veri Yok, 4- Çoğunlukla Sağlanamıyor 5- Hiç Sağlanamıyor Göstergeler Tüm ilgi grupları turizmden elde edilen gelirden eĢit pay alırlar Tüm ilgi grupları turizm geliĢimine oranlı bir miktar para yatırımı yapabilir Yerel ekonomi için turizm faydaları açıktır Turizm geliĢimiyle ilgili paydaĢların ihtiyaç,istek ve önerileri ele alınıyor Tüm ilgi gruplarına önem veriliyor Ġlgi gruplarının birbiriyle olan iliĢkileri iyi Beraber çalıĢmanın önemi biliniyor Ġyi bir iĢbirliği içindeler Belirli kararların alınma amacı saklanmıyor Yerel ilgi grupları karar almada söz sahibi Bölgesel ilgi grupları karar almada söz sahibi Diğer sektörler de turizm geliĢimine fayda sağlıyor Turizm kırsal ekonomiye destek veriyor Geleneksel faaliyetler ve üretim türleri turizm geliĢiminden sonra geliĢme gösterdi Turizm geliĢimi istihdamı artırma beklentilerini karĢılıyor Yerel halk, özellikle gençler için yeni iĢ imkanı ortaya çıktı Kendi turizm iĢini kurmak isteyenlere yeterli destek veriliyor Turizm iĢi kurmak için eğitim ve öğretim veriliyor Planlı turizm uygulaması yapılıyor Yerel köyler ve kamusal alanın özelliği turizmden sonra zarar görmemiĢtir. Turizm temel olarak yerel mal ve hizmetlerden faydalanır Bölgemizi ziyaret eden turist sayısı yeterlidir Turizm kültürel mirasın devamına yardımcı oluyor Turizm endüstriyel mirasın sürdürülmesi için yardımcı oluyor Turizm geliĢimi peyzaj dokusuna zarar vermiyor Turizm doğanın korunmasına yardımcı oluyor Turizm kültürel manzaranın korunmasına yardımcı oluyor Turizm hayat kalitesini artırıyor 1 2 3 X X 4 5 X X X X X X X X X X X X X X X X X X 60 Sosyal ve Ekonomik TaĢıma Kapasitesi Verilerini Değerlendirme Sonuçları; Ekolojik taĢıma kapasitesi analizi Etki Faaliyet Kamping&piknik AhĢap Hediyelik eĢyaların satılması, Dağcılık,trekking Su sporları Rafting Olta balıkçılığı Normal spor etkinlikleri Yeme içme Doğa yürüyüĢü Mağaracılık Kanyoning Yaban hayatı gözlemi Bilimsel geziler Genel etkiler Müspet /menfi Müspet Korunan alan üzerindeki etki Müspet Kabul edilebilir Kabul edilemez Kabul edilebilir ancak; X X 61 Ġzlemeye esas olan Ekolojik Göstergeler aĢağıdaki Ģekilde incelenmelidir. 1- Tamamen doğru, 2- Genel olarak doğru, 3- Veri yok, 4- Çoğunlukla yanlıĢ, 5- Hiç yok, Ekolojik taĢıma kapasitesinin etkileri; Ekolojik göstergeler Bitkiler turizm artıĢından etkilenmemektedir YürüyüĢ yolarından yürümeyen turistler bitkilere çok zarar veriyor Turizmden dolayı daha fazla toprak erozyonu meydana gelmektedir Korunan alanın suları gözle görünür Ģekilde kirlenmektedir Turizm geliĢimi sebebi ile balık miktarı azalmıĢtır Korunan alanın yer altı suları içme suyu olarak kullanılabilir Turistler yaban hayatı için rahatsız edici bir faktördür Turizmden dolayı flora ve faunada ölümler artmıĢtır 1 2 3 4 5 Ekolojik TaĢıma Kapasitesi Verilerini Değerlendirme Sonuçları; Fiziki/idari TaĢıma Kapasitesi Ġncelemesi ve Değerlendirmesi; (1-Akıcı, yeterli 2- Ġyi, 3- Fena değil, 4- Kötü, 5- Çok Kötü) Fiziki/idari taĢıma kapasitesi Altyapı Park giriĢi Park yeri imkanları Bilgi imkanları Yiyecek içecek temini Ticaret Kolaylık tesisleri Patika ağı Yaban hayatı izleme noktaları Aktiviteler ÇalıĢanlar Yer Korunan alana giriĢ yolları Korunan alandaki yol ağı Korunan alan içindeki toplu taĢıma araçları Park etme akıĢ Yer sayısı Biletleme yönlendirme ĠĢaret levhaları Yetkililer Ziyaretçi merkezi Ofisler Basılı ve görsel materyal Tedarik Seçenekler Tuvaletler Atıkların toplanması Yeterlilik durumu Sayısı ve uygunluğu seçenekler Paket doğa turları Bisiklet kiralama Araç kiralama At-katır kiralama Yeterli sayıda Donanımlı Kapasite 1 2 3 X X X 4 5 X X X X X X X X X X X 62 X X X X X Fiziki/idari taĢıma kapasitesi yönünden yapılan değerlendirme; Psikolojik TaĢıma Kapasitesi: ( Göstergeler; turistlerle kavga olayları var mı? Sürekli mi? Turistler hakkında genel kanı-Olumlu/olumsuz vb. göstergeler) Gökçetepe Tabiat Parkı Turizm Talebi Değerleri tablosu Gökçetepe Tabiat Parkı 2010 yılında ihale yolu ile ĠĢletmeciye kiralanmıĢ olup; GeliĢim planı yapım aĢamasında olduğundan ayrıca Altyapı ve tesis yapım iĢleri devam ettiğinden dolayı kullanıma açılmamıĢtır. EDĠRNE ĠLĠ VE ĠLÇELERĠNĠN KIYAS YÖNTEMĠ ĠLE KISA DEĞERLENDĠRMESĠ KarĢılaĢtırma yöntemi, kapsam dahilindeki unsurun benzerleri ve rakipleri ile arasındaki farkı görmesi ve daha ilerlemesine itici güç olması amaç edinilerek verimliliği arttırma yöntemidir. Karşılıklı bilgi alışverişi olarak değerlendirilen bu yöntemde, kopyalama değil, kendi ürünlerimize yönelik ilham almak, uyarlamak hedeftir. Gelecek eğilimlerini şimdiden görüp, müşterinin isteklerini şimdiden karşılamaya hazırlıklı olmayı gerektirir. Karşılaştırma yapılan ilçenin/ilin başarılı oluğu hususta takip ettiği yolun ilçede/ilde alınabilirliği araştırılmalıdır. 63 KIYAS YÖNTEMĠ ĠLE DOĞA TURĠZMĠ POTANSĠYELĠ YÜKSEK OLAN BAZI ĠLÇELERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Edirne ili Ġlçe Kıyaslanan Kıyaslama Örnek Alınacak Deneyim Ġl/ilçe sebebi, KeĢan Ġklim, doğa ve Doğa ve deniz kültürleri yapıları Enez Ģehir yapısı birbirlerine benzerliği sebebiyle Enez’in doğa kültürünü geliĢtirmesi açısından KeĢan örnek olabilir. Merkez Enez Tarihi ve kültürel yapısı Edirne merkezi tarihi değerleri yüksek bir yer olması sebebiyle Enez ilçesinde de bulunan tarihi yerlerin turizm açısından geliĢtirilmesine örnek olabilir. 6. EDĠRNE ĠLĠ SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ STRATEJĠLERĠ 6.1.GeliĢme Stratejileri Strateji 1. “Doğa turizmi yatırım projelerine uygulanmak için teĢviklerin sağlanması ile Edirne’de turizm sektöründe yatırımların arttırılması” Strateji 2. “Turizm sektöründeki karar verme süreçlerinde merkezi-yerel-sivil toplum kuruluĢlarının beraber çalıĢmasının ve iĢbirliği içinde olmasının sağlanabileceği organizasyonların yapılarak alınacak kararların uygulanması süreçlerinde yeralmak” 6.2. Pazarlama Stratejisi Strateji 1. “Zengin tarihi ve kültürel değerlere sahip alanlara yakın doğal değerlere de sahip yerlerin bütünleĢtirilerek , turistler için bir çekim noktası haline getirilmesi” Strateji 2. “Toplumun farklı kesimlerine uygun fiyatta, kaliteli turistik ürün alternatiflerinin sunulması, faydalandırmada yüksek ekonomik güç sahibi olmanın gerekmemesi ” 6.3. Ziyaretçi Yönetimi Stratejisi Strateji 1. “ Genel kurallar ve Koruma ilkeleri ile birlikte müĢteri beklentilerine de dayalı sürdürülebilir ziyaretçi yönetiminin sağlanması” 64 6.4. Ġzleme ve Değerlendirme Stratejisi (Turizmin etkilerinin ve sürdürülebilirliğin izlenmesi) Strateji 1. “Doğa temelli turizmin geliĢimindeki amaç ve hedeflerin ne kadar gerçekleĢtiğinin değerlendirmesi ve izlenmesine iliĢkin geliĢmelerin belirli bir sıklıkta raporlanarak ilgili tarafların ve Kurumların değerlendirmesine sunulması” 65 66