Bülten Cilt / Volume: 4 Sayı / No: 27 Şubat görüntülemek için
Transkript
Bülten Cilt / Volume: 4 Sayı / No: 27 Şubat görüntülemek için
TÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK BÜLTENİ 1989 TURKISH PSYCHOLOGICAL COUNSELING and GUIDANCE BULLETIN Cilt / Volume: 4 Sayı / No: 27 Şubat / February 2016 ISSN 1304 - 5008 Dernekten Haberler Okul Takımı Motivasyon Çalışması Toplumsal Olaylar, Savaş ve Şiddet Yaratıcı Drama Günlüğünden Affet Bizi Çocuğum 1989 TÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK BÜLTENİ TURKISH PSYCHOLOGICAL COUNSELING and GUIDANCE BULLETIN CİLT 4, SAYI 27, ŞUBAT 2016 Volume 4, No 27, February 2016 TÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK DERNEĞİ YAYINIDIR Publication of Turkish Psychological Counseling and Guidance Association Sahibi Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Adına Prof. Dr. Filiz BİLGE Genel Basın Yayın Sekreteri Hayal DEMİRCİ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fatma ARICI Yayın Komisyonu Büşra AKÇABOZAN E. Feyza DİNÇEL Gökçen AYDIN Mine MUYAN Pınar ÇAĞ Zeynep ERKAN ATİK Sayfa-Kapak Tasarımı İbrahim SAĞLAM Dernek Adresi: Öncebeci Mah. Umut Sokak No: 50/4 Kolej/Ankara Tel - Faks: 0 312 430 36 74 İnternet Adresi: www.pdr.org.tr pdrder@yahoo.com Basım Sorumlusu: Makromedya Halkla ilişkiler Ltd. Şti. Tel: 0312 431 85 64 Basım Tarihi ve Yeri: 2016 / Ankara Atalay Matbaacılık Ltd. Şti. Tel: 0312 384 41 82 Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni Türk PDR-DER Üyelerine Ücretsiz Olarak Gönderilir. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni Yılda İki defa Yayınlanır. Bültende Yer Alan Yazıların Sorumluluğu Yazarlarına Aittir. İÇİNDEKİLER Yayın Yönetmeni Psi. Dan. Fatma ARICI-ŞAHİN’den.............................................................. 2 Genel Başkan Prof. Dr. Filiz BİLGE’den.................................................................................. 3 Genel Basın Yayın Sekreteri Hayal DEMİRCİ’den................................................................... 5 Dernekten Haberler Devlet Personel Daire Başkanlığı’ndan Hakkımız Olan Ünvanı Talep Ettik......................... 6 Sekizinci Üniversiteler Psikolojik Danışma ve Rehberlik Sempozyumu............................... 6 Türk PDR Dergisi ve Akademik Yayıncılık Süreci................................................................... 7 Mesleki Yeterlilik Kurumu ve Meslektaşlarımız Çalışmaya Devam Ediyor........................ 10 Manisa Şubemizi Ziyaret Ettik............................................................................................... 11 Genel Başkanımızdan Kongre İzlenimleri............................................................................ 12 Bölüm Olmak İçin Biraraya Geldik........................................................................................ 14 Dernek Genel Merkezimizde Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü ve Daire Başkanlarını Misafir Ettik............................................................... 15 PİY Eğitimleri Devam Ediyor.................................................................................................. 18 Genç Araştırmacı Ödülü Ulusal Kongremizde Takdim Edildi.............................................. 17 Derneğimiz 2015 Yılı Empati Ödülü Işıklar Askeri Lisesi’nin Oldu...................................... 18 Herkes İçin Sürdürülebilinir Eğitim....................................................................................... 18 XIII. Ulusal Psikolojik Danışma Rehberlik Kongresi Yapıldı................................................ 19 Teşekkür, Vefa ve Veda........................................................................................................... 20 Türk PDR-DER Eskişehir, İstanbul, İzmir Şubesi................................................................. 22 Türk PDR-DER Manisa, Samsun Şubesi............................................................................... 23 Milletvekili Meslektaşımız Deniz Depboylu’yu Ziyaret Ettik................................................. 24 Şube Başkanlarımızla Ankara’da Biraraya Geliyoruz.......................................................... 24 Proje Başvurumuz Kabul Edildi............................................................................................. 25 Tüm Üyelerimizin Bilgisine…................................................................................................. 25 Türk PDR-DER Olarak Ankara’da 13-15 Ocak 2016 Tarihleri Arasında “Psikolojik Danışman Meslek Standartlarının Belirlenmesi” Konulu Çalıştay Düzenledik................. 26 Kimlik Kartlarını Üye ve Fahri Üyelerimize Ulaştırmaya Devam Ediyoruz......................... 27 Uçan Süpürge ve Projeleri..................................................................................................... 28 Alandan İyi Örnekler Okul Takımı Motivasyon Çalışması........................................................................................ 32 Öğrenci Deneyimleri Yaratıcı Drama Günlüğünden................................................................................................. 33 Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma Topluluğu’nu (GÜPDAT) Tanıyoruz.......................... 36 Paylaşımlar Türk PDR Derneği’nin Hayata Etkin Katılımı: Yılın Empati Ödülü....................................... 38 Toplumsal Olaylar, Savaş ve Şiddet....................................................................................... 40 Benny’nin Videosu: Film Analizi............................................................................................. 41 Tartışıyoruz Affet Bizi Çocuğum................................................................................................................. 44 Aşk mı Şiddet mi? Flört Şiddeti: Psikolojik Şiddet............................................................... 46 Psikolojik Danışmanlar Meslek Standartlarını Hazırlıyor.................................................... 49 Röportaj Anıyoruz Konrad Zacharıa Lorenz......................................................................................................... 57 Tanıyoruz Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı............ 58 Elazığ Rehberlik ve Araştırma Merkezi................................................................................. 60 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Engelsiz ODTÜ Birimi.......................................................... 63 The Victors: University of Michigan Galipler (Kazananlar):Michigan Üniversitesi............. 64 Yeni Yayınlar. ............................................................................................................. 67 1989 Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi (TOHM Olcay Yılmaz İle Röportaj................................ 52 YAYIN YÖNETMENİNDEN Uzm. Psi. Dan. Fatma ARICI-ŞAHİN Psikolojik Danışman farici@hacettepe.edu.tr Sevgili Meslektaşlarım, Yeni bir sayının heyecanıyla merhabalar! Barışa, hoşgörüye ve umuda daha çok tutunmaya ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, 27. sayımızın içeriğinde, bireysel yaşamlarımızdan başlayarak toplumsal yaşamımıza uzanan ve iyi oluşumuzu tehdit eden bir kavram olarak “şiddet” temasına odaklandık. Sayfalar arasında gezinmeye başladığımızda; öncelikli olarak “Derneğimizden Haberler” ve “Etkinlikler” başlıkları ile geçen sayıdan bu yana alanımızda yaşanan gelişmeleri izliyoruz. Ardından öğrencilerimizin deneyimlerini, yaratıcı drama günlüğü ve Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma Topluluğu’nun (GÜPDAT) çalışmaları üzerinden dinliyoruz. Bu sayıda yeni bir başlık olarak “Alandan İyi Örnekler”de, örnek bir çalışma olarak ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Ankara Ortaokulu Kız Voleybol Takımı’nda meslektaşlarımızın motivasyonu nasıl arttırdıklarını izliyoruz. Temamızın ağırlıklı olarak yansımalarını gördüğümüz “Paylaşımlar” bölümünde; derneğimizin hayata etkin katılımını değerlendirdikten sonra, şiddeti toplumsal olaylar ve savaş çerçevesinde anlamaya çalışıyoruz ve Benny’nin Videosu filmi analizi ile şiddetin bireysel yaşamımızdaki etkilerini tartışıyoruz. Şiddetin etrafımızı sarıp sarmaladığı oranda çocuklarımızdan af diliyoruz. “Tartışıyoruz” başlığı altında yine temamız doğrultusunda “Aşk mı Şiddet mi?” sorusu çerçevesinde romantik ilişkilerimizi değerlendiriyoruz. Bunun yanı sıra, alanımız için meslekleşme sürecinin önemli bir parçası olan meslek standartlarının hazırlanması konusunda Mesleki Yeterlilik Kurumu ile gerçekleştirilen protokolün önemini ele alıyoruz. “Röportaj” başlığı altında, psikolojik danışma açısından yeni bir uygulama alanını, Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi’nde çalışan Uzm. Psi. Dan. Olcay YILMAZ’ın deneyimleri üzerinden tanıyoruz. “Anıyoruz” başlığı altında Konrad Zachria Lorenz’i yaşamı ve çalışmalarıyla birlikte ele alıyoruz. “Tanıyoruz” başlığı altında ise, Hasan Kalyoncu Üniversitesi PDR Programı, Elazığ Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Engelsiz ODTÜ Birimi ve misafir araştırmacımız aralığıyla University of Michigan hakkında bilgi ediniyoruz. Bu sayı, güçlü bir yayın komisyonunun (yayın komisyonunda görev teslimi yapan üyelerle ve komisyona katılan yeni üyelerle birlikte) ortak çalışmalarıyla hazırlandı. Bundan sonraki sayılarda bültenimizin yayın yönetmenliğini Uzm. Psi. Dan. Nurten KARACAN-ÖZDEMİR üstlenecek ve yayın komisyonunda kendisine Uzm. Psi. Dan. Ümre KAYACI, Uzm. Psi. Dan. Semih KAYNAK ve Uzm. Psi. Dan. Gökhan KABACAOĞLU eşlik edecektir. Yeni yayın komisyonumuza görevlerinde kolaylıklar diliyor, verdikleri ve verecekleri emek için teşekkür ediyorum. Bültenin hazırlanmasında ve sizlere ulaşmasında bugüne kadar yoğun bir şekilde destek ve emek sunmuş olan komisyon arkadaşlarım Uzm. Psi. Dan. Büşra AKÇABOZAN’a, Uzm. Psi. Dan. Feyza DİNÇEL’e, Uzm. Psi. Dan. Gökçen AYDIN’a, Uzm. Psi. Dan. Mine MUYAN’a, Uzm. Psi. Dan. Pınar ÇAĞ’a ve Uzm. Psi. Dan. Zeynep ERKAN ATİK’e ise ayriyeten teşekkürü bir borç biliyorum. Bu sayıya yaptıkları katkılarla içeriği zenginleştiren yazarlara ve Türk PDR Derneği Yönetim Kurulu’na da teşekkürlerimi sunarak, sizleri sayfalarla baş başa bırakıyorum. Şiddetsiz bir güne uyanmanın özlemi ve umuduyla… Hoşça kalın! 2 GENEL BAŞKANDAN Prof. Dr. Filiz BİLGE Türk PDR DER Genel Başkanı fbilge@hacettepe.edu.tr Sevgili Psikolojik Danışmanlar, Geçen 26. sayımızda sizleri iyi haberlerle buluşturmak dileğiyle yazıma son vermiştim. Ama ne yazık ki şiddet son bulmadı, bulmuyor… Özgecan’dan bu yana kadınlarımız ve çocuklarımız yine istismara, şiddete uğradı, katledildi. Şiddet ve terör can almaya devam ediyor, yüzlerce ocağı söndürüyor. Polislerimize, askerlerimize, tüm kamu görevlilerimize, halkımıza yöneltilen her türlü şiddet ve terörün bitmesini yürekten istiyoruz. Bu isteğimizin yanı sıra, profesyonel olarak şiddete ilişkin olarak bilmemiz ve yapmamız gerekenler konusunda donanımımızı artırmak durumundayız. Bunun için, Yayın Komisyonumuz Bültenimizin yeni sayısında tema olarak şiddeti belirlemiştir. Sevgili meslektaşlarımız ve öğrencilerimiz Bültenimizin 27. sayısını Derneğimizin Genel Başkan Yardımcısı değerli meslektaşım Hakkı EKEN’in sponsorluğunda sizlere sunmanın heyecanını, mutluluğunu ve haklı gururunu paylaşmak istiyorum. Bugüne kadar alanımıza, Derneğimize sunduğu katkılara ek olarak sevgili meslektaşım bu yayınımıza da imzasını attı. Kendisine çok teşekkür ederim. Teşekkürlerime devam etmek istiyorum. Bugüne kadar Bülten Kurulumuzda görev yapan başta Yayın Yönetmenimiz Uzman Psikolojik Danışman Fatma ARICI-ŞAHİN olmak üzere Uzman Psikolojik Danışman Büşra AKÇABOZAN, Uzman Psikolojik Danışman Emine Feyza DİNÇEL, Uzman Psikolojik Danışman Gökçen AYDIN, Uzman Psikolojik Danışman Mine MUYAN, Uzman Psikolojik Danışman Pınar ÇAĞ, Uzman Psikolojik Danışman Zeynep ERKAN-ATİK’e emekleri, katkıları ve çabaları için çok teşekkür ediyorum. Yeni Yayın Kurulu’nda yer alan Yayın Yönetmenimiz Uzman Psikolojik Danışman Nurten KARACAN ÖZDEMİR, Yayın Komisyonu üyelerimiz Uzman Psikolojik Danışman Ümre KAYACI, Uzman Psikolojik Danışman Semih KAYNAK, Uzman Psikolojik Danışman Gökhan KABACAOĞLU’na üstlendikleri bu anlamlı görev için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Derneğimiz Genel Basın Yayın Sekreteri değerli meslektaşım Hayal DEMİRCİ de göreve geldiğimizden bugüne kadar geçen sürede zaman ayırıyor, emek harcıyor, katkılarını sürdürüyor. Kendisine çok teşekkür ederim. Bültenimizde her ne kadar şiddet gibi olumsuz bir temaya odaklanıldıysa da genel olarak içeriğe bakıldığında meslektaşlarımız ve mesleki örgütümüz olan Derneğimiz tarafından yapılan etkili ve başarılı çalışmalar, uygulamalar ve etkinlikler yer almakta. Bütün bunlar umudumuzu, inancımızı ve çalışma azmimizi artırıyor. Emeğinize, yüreğinize sağlık. 3 GENEL BAŞKANDAN Öncelikle Alanımızın tek dergisi olan Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi’nin yeni yapılanmasıyla akademisyenlerimize hizmet sunmaya devam edeceğini ifade etmek isterim. Dergimizin editörlerinden değerli meslektaşım Yrd. Doç. Dr. Mehmet PALANCI’nın buna ilişkin ayrıntılı yazısını Bültenimizde okuyacaksınız. Bu süreçte Dergiye o kadar çok zamanını ayırdı ve emek harcadı ki ne söylesem yetersiz kalacak diye endişeleniyorum. Kendisine çok teşekkür ederim. Ayrıca değerli editörlerimiz Prof. Dr. A. Aykut CEYHAN ve Doç. Dr. Zeynep HATİPOĞLU SÜMER de ellerinden gelen çabayı gösterdiler. Editörlerimizin hepsine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bundan önce Dergimize hizmet vermiş tüm Editörlerimizin ve Yayın Kurulu üyelerimizin de emeğine sağlık. Etkinliklerimiz arasında yer alan 12. Ulusal PDR Öğrenci Kongresi, 13. Ulusal PDR Kongresi, 14. PDR Anabilim Dalı Başkanları Toplantısı, 8. Üniversiteler Psikolojik Danışma ve Rehberlik Sempozyumu, Psikolojik Danışman Meslek Standartlarının Belirlenmesi Çalıştayı, 24. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi’nin düzenlenmesinde görev alan Derneğimiz Yönetim Kurulu üyeleri Hakkı EKEN, Ali ERDOĞAN, Ülkü YÜKSEL, Hayal DEMİRCİ, Hasan EŞİCİ, Şakir CANÖZ’e, Şubelerimizin Başkanları ile Yönetim ve Denetleme Kurulu üyelerine, PDR Anabilim Dalı Başkanlarımıza, tüm hocalarımıza, uygulamacılarımıza, öğrencilerimize, Dernek üyelerimize ve katılımlarıyla, katkılarıyla yanımızda olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum, ellerinize ve emeğinize sağlık. Şubelerimize yeni seçilen tüm Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerimize başarılar diliyor, daha önceki yönetimlerde görev almış üyelerimize teşekkür ediyorum. Yukarıda sözünü ettiğim bu haberlerle ilgili tüm ayrıntıları Bültenimizde bulacaksınız. Meslektaşlarımızı ve öğrencilerimizi mesleğimiz için birlik olmaya çağırıyorum. Derneğimize üye olarak tüm çalışmalarımızda yer alabilir, katkılarda bulunabilirsiniz. Sizlerle daha da büyüyecek ve güçleneceğiz, bunu biliyorsunuz. Yazımı daha fazla uzatmadan sizi Bülten’in sayfalarında gezinmeye, gezinirken düşünmeye ve bundan sonraki sayılar için çalışmalarınızı paylaşmaya davet ediyorum. Şiddetsiz bir yaşamı, şiddetsiz bir dünyayı çocuklarımızla birlikte oluşturmak ve gönül rahatlığıyla çocuklarımıza, gençlerimize bırakmak dileğiyle hoşça kalın. 4 YÖNETİM KURULUNDAN Hayal DEMİRCİ Genel Basın Yayın Sekreteri hayaldemirci@gmail.com Sevgili Meslektaşlarım, BÜLTENİMİZİN ÖNCEKİ YAYIN KURULUMUZA TEŞEKKÜR EDİYOR VE YENİ YAYIN KURULUMUZA BAŞARILAR DİLİYORUZ. Meslek alanımıza ilişkin güncel çalışmaları, yayınları, kongre ve eğitim haberlerini duyurmak aynı zamanda dernek genel merkezimiz ile şubelerimizdeki çalışmaları bu bülten aracılığı ile sizlere ulaştırmaya çalışıyoruz. Bültenimizin hazırlanmasında emek harcayan yayın kurulumuzun editörü Uzman Psikolojik Danışman Fatma ARICI-ŞAHİN ve onunla birlikte yayın ekibinde çalışan; Uzman Psikolojik Danışman Büşra AKÇABOZAN, Uzman Psikolojik Danışman Emine Feyza DİNÇEL, Uzman Psikolojik Danışman Gökçen AYDIN, Uzman Psikolojik Danışman Mine MUYAN, Uzman Psikolojik Danışman Pınar ÇAĞ, Uzman Psikolojik Danışman Zeynep ERKAN-ATİK‘e bu sayıya kadar yaptıkları özverili çalışmalar için teşekkür ediyoruz. Bundan sonra çıkacak olan sayılarda desteklerini sürdüreceklerine inanıyoruz. Bültenimizin bundan sonraki sayılarının hazırlanmasında görev alacak olan yeni Yayın Kurulu üyelerimiz; Uzman Psikolojik Danışman Nurten KARACAN ÖZDEMİR, Uzman Psikolojik Danışman Ümre KAYACI, Uzman Psikolojik Danışman Semih KAYNAK, Uzman Psikolojik Danışman Gökhan KABACAOĞLU‘na bu görevi kabul ettikleri için teşekkür eder, kolaylıklar dileriz. 5 DERNEKTEN HABERLER DEVLET PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI’NDAN HAKKIMIZ OLAN ÜNVANI TALEP ETTİK Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Meliha TUZGÖL DOST, Devlet Personel Başkanlığı Kadro ve Kamu Görevlileri Daire Başkanı Mehmet Hanifi ÖZDEMİR ve Tevfik AK ile görüştüler. Geçtiğimiz yıllar içinde “Psikolojik Danışman” ünvanını kullanabilmek için verilen çabaların ve yapılan görüşmelerin devamını sağlamak ve farklı platformlarda da bu talebimizi gündeme getirmek için Devlet Personel Daire Başkanlığına ziyarette bulunduk. Devlet Personel Başkanlığı ziyaretinde; 190 Sayılı Kadro Cetveline, “Psikolojik Danışman” ünvanının eklenmesi için yapılacak çalışmalar konusunda bilgi alışverişinde bulunarak meslektaşlarımızın ortak talebini ilettik. Çözüm için ortak bir yol haritası oluşturmaya çalıştık. Heyetimiz; yetkililere, Psikolojik danışmanların hangi kurum ve kuruluşlarda istihdam edildikleri, psikolojik danışmanların yetkinlik ve yeterlilikleri hakkında ayrıntılı bilgiler vererek görüşmeyi tamamladı. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Filiz BİLGE, Genel Sekreter Ali ERDOĞAN ve Hacettepe Üniversitesi Psikolojik Ziyaretin gerçekleştirilmesindeki çabası ve desteği için meslektaşımız Doç. Dr. Meliha TUZGÖL DOST’a teşekkür ederiz. SEKİZİNCİ ÜNİVERSİTELER PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK SEMPOZYUMU Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde ve Derneğimiz işbirliğiyle 8. Üniversiteler Psikolojik Danışma ve Rehberlik Sempozyumu 9-10 Nisan 2015 tarihlerinde Eskişehir’de gerçekleştirildi. Programın açılış konuşmaları; Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Müdürü Prof. Dr. Esra CEYHAN, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği adına Genel Eğitim Sekreteri Uzman Psikolojik Danışman Ülkü YÜKSEL ve 6 Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci GÜNDOĞAN tarafından yapıldı. Sempozyum Prof. Dr. Perry C. FRANCIS ve Dr. B. Van BRUNT’un ABD’de Üniversite Psikolojik Danışma ve Rehberlik hizmetlerinin tanıtılması, güncel konular, yasalar ve etik konusundaki sunumlarının yanı sıra paneller, oturumlar ve çalıştaylarla devam etti. İki gün süren ve yoğun ilginin olduğu sempozyumun gerçekleştirilmesindeki emekleri ve destekleri için Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci GÜNDOĞAN’a ve başta Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Müdürü Prof. Dr. Esra CEYHAN olmak üzere tüm uygulamacılara çok teşekkür ederiz. DERNEKTEN HABERLER TÜRK PDR DERGİSİ VE AKADEMİK YAYINCILIK SÜRECİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet PALANCI Türk PDR Dergisi Editörü Değerli Meslektaşlarım; Türk PDR Dergisinin yayın politikalarında 2016’nın başlangıcıyla birlikte bir dizi değişiklikler gerçekleştirildi. Bunlardan; sayıları yayın başvurularına göre gittikçe artacak olan “alan editörlüğü” sistemine geçilmesi, tam elektronik dergicilik uygulaması, COPE yayın ilkelerinin referans alınması ve kurumsal başvuru sürecinin başlatılması, DOI verilmesi, erken görünüm seçeneğinin kullanılması, editörler dahil çifte körleme yapılması, alandaki yayın potansiyelindeki artış gözetilerek yılda dört sayı yayınlanma kararı alınması, duyurularının en az bir yıl önceden yapılması koşuluyla odak konulu özel sayı uygulamasının başlatılması, değerlendirme süreleri için üst zaman sınırlaması getirilmesi, yazarlar ve uluslararası veri tabanlarına başvurular için düzenlenen geniş rehber, dinamik değerlendirme formları ve artırılan güvenlik, saygın veri tabanları için başlatılan başvuru süreçleri, atıf ve dizgi kontrolü için profesyonel destek alımı, ilk sayısından itibaren eşleşme ve dizinlenme hataları giderilen arşiv düzenlemesi, kapak ve içerik tasarımı dahil makalelerde erişilecek yeni görünüm gerçekleştirilen başlıca iyileştirmeler arasında sayılabilir. Akademik yayıncılık süreci için göz ardı edilemeyecek uluslararası ve ulusal bazı öncelikler ve gelişmeler dergimiz Editörleri tarafından dikkatlice izlenmektedir. Türk PDR Derneğinin, alanda çalışan akademisyenlerin, yürütülen projelerin, topluma sağlanan katma değerin, nicel ve nitel olarak gelişen alan uygulamalarının ve uygulama alanında çalışan değerli meslektaşlarımızın katkıları ile Psikolojik Danışmanlığa yönelik artan toplumsal ilgi alanımızın akademik yayıncılığa bakan ortak değeri Türk PDR dergisi içinde oldukça önemli bir zamanda değişim baskısı getirmiştir. Dünyada akademik yayıncılıkla ilgili gelişim periyotlarını önemli kurumların liderliğinde dönüşüm ve standartların geliştirildiği yeni dönemler izlemektedir. Son birkaç yıl içinde özellikle elektronik dergicilik uygulamaların artan etkisi ile “big data” analizi, veri temelli karşılaştırmalar ve gelişen işbirliği seçenekleri yeni uygulamalara kapı aralamıştır. Türk PDR Dergisi için bu sürece ortak olmak nitelik geliştirici uygulamalar bağlamında yerel ve uluslararası dinamiklerden etkilenmeye açık bir öncelik olarak önemsenmektedir. YÖK tarafından öne sürülen akademik yükseltme kriterleri arasında hakemli dergilerde yayın yapmış olmanın öneminin artmasıyla birlikte Türkiye’de bu konuda hızlı bir niceliksel değişim yaşanmıştır. Bu durum hem yayıncılıkta hem de akademide olumlu ve olumsuz sonuçları beraberinde getirmiştir. Daha çok okuyucu ve araştırmacıya ulaşan iyi dergilerde yayın yapmak isteyen akademisyenler arasındaki rekabet çıtayı oldukça yükseltmiş olsa da bu rekabetin zaman içerisinde nitelik artırıcı bir etken olmaktan ziyade, 7 DERNEKTEN HABERLER niteliğin önünde bir engel teşkil ettiği görüşü ortaya konmuştur. Genel olarak bakıldığında ise akademik yayınların niteliğine ilişkin sorunlar üç ana eksende değerlendirilmiştir. Bunlardan ilki akademisyenlerin bilimsel yayın yapma kültürü, ikincisi akademik yükseltme sisteminin getirdiği manipülasyonlar ve üçüncüsü ise akademisyenlerin akademik disiplini ile yayın etiğine verdikleri önemdir. Benzer şekilde standartlaşma sorunları ve etik ihlal eleştirileri dergi yönetimleri içinde en çok konuşulan hususlar arasında yer almıştır. Bilimsel araştırma yapmanın iki temel amacı, bilimsel iletişimi sağlamak ve toplumsal sorumluluk olarak vurgulanmaktadır. Türkiye’deki bilim insanlarının ürettikleri eserlerin dünya sıralamasında sayısal olarak ilk yirmide yer bulmasına karşın ortak bilimsel üretim ve katma değer sağlamaya niteliksel katkısının yaklaşık sekseninci sıralarda yer alması kendi gelişim eğrimiz içinde odaklanılması gereken ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bahsi geçen yaklaşım sınırlılığına koşut, akademik yayıncılıkta gözlenen nitelik düşüşünün altında yatan sebeplerden ilki; yazarların akademik yükselme basamaklarında hızla ilerleyebilmeleri için, yayınlarını da en kolay ve en hızlı olacak şekilde tasarlamaları ve yayımlamak istemeleri olarak dile getirilmiştir. Bu nedenle ortaya konan yayınların pek çoğunun seçilen konu, konunun ele alınış biçimi, yayının içeriği, alana katkısı ve bilimsel değeri açısından yetersiz kaldığı yönünde ki eleştiriler artmaktadır. Bunun birincil göstergesi ise akademisyenler için en hızlı ve kolay ulaşabilir olan üniversite öğrencilerini örneklem seçen araştırmaların yoğunluğudur. Basit birkaç araç ya da yöntemle toplanan verilerin basit analizlerle sunulması artık nerede ise yadsınmaz olmuştur. Türk PDR Dergisi yeni süreçte aday makaleler için örneklem niteliği, amaca uygunluğu, uygulama alanına sağlanacak katkı ile yöntem derinliğini önceleyen bir bakış açısı sunacaktır. Sadece yeni kavramsal ilişkileri açıklamakla sınırlı kalmayan tematik olarak da özgün değer taşıyan çalışmaları teşvik edici uygulamalar geliştirilecektir. Akademik 8 yayıncılık; yazarların dergi tercihlerine göre açığa çıkan tercih birikiminin bir sonucu olmaktan çok dergilerin kendilerine alan açarak çekim oluşturmaya çalıştıkları bir yapıya yönelmektedir. PDR alanı için uygulayıcıların ve psikolojik yardım almaya çalışan bireylerin problemlerini çözme potansiyeli yüksek araştırmaların daha öncelikli görüleceği bir yayın odaklanması izlenecektir. Psikolojik danışmanlık lisans ve lisansüstü eğitiminin niteliğini artırmaya, uluslararası karşılaştırmalara yönelen araştırmalar ile uluslararasılaşmaya katkı sağlayacak çalışmaların da öncelikli görülmesi içerik bağlamında ele alınması gereken konuların başında gelmektedir. Alanda üretilen daha nitelikli makaleler için tercih edilme ve yurt dışından daha fazla yayın alabilmekle ilgili teşvikler farklı başlıklar altında geliştirilecektir. Akademik yayıncılık için son yıllarda tartışılan nitelik temelli problemlerin ikincisi ise akran değerlendirme sürecinin nasıl daha standart kılınacağı sorusudur. Bu konuda dergi yönetişim standartlarının artışı kadar hakemlerden kaynaklanan sorunların da nasıl giderileceği tartışma konusudur. Haklı görülebilen bazı editöryel kaygıların makul olmaktan çıkan değerlendirme sürelerine ve çelişkili sonuçlara dönüşmemesi gerekir. Gelişmiş dünya akademik yayıncılık için standartlardan vazgeçmeden olabilenin en iyisini yapma ve alternatifler çözümler geliştirme konusunda hayli yol aldı. Dünya üzerinde oluşan makale dolaşım sistemi ve kalite geliştirici politikalar bu standartlara uymayan ülkeler ve dergiler için aradaki mesafeyi kapatamayacak düzeyde artırmaya başlamıştır. Yerelde kalan birçok dünya ülkesi ve dergi için daha ciddi, akılcı, kapsamlı, özenli ve teknik dergicilik uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle dergi okulu olma ve odak dergi kavramı ile oluşan tercih eğilimi gözetilmelidir. Diğer taraftan tüm süreçler için kullanılacak elektronik tabanla sağlanacak denetim, güven veren şeffaf ve hesap verebilir uygulamaların takipçilerin tercihlerini etkilediği bilinmektedir. Editöryel bağımsızlık şeffaflık ve hesap verilebilirlik içinde olmak koşuluyla DERNEKTEN HABERLER nitelik geliştirici bir serbesti olarak daha fazla tanımlanma eğilimindedir. Akredite tüm kurum ve taraflardan bu anlamda destek alınması öncelikler arasındadır. Kolektif çalışma seçeneklerinin teknoloji ile gelişmesi ve artık sınır tanımaması, artan fonlar ve akademisyen sayısı, veri toplama sürelerinin ve analizlerinin hızlanması ile artan sosyal değişim baskısı bilimsel çalışmaların sonuçlarını daha hızlı eskitmektedir. Yayıncıların bu konuda özenli ve dikkatli olması gerekmektedir. Diğer taraftan artan araştırma sayısına bağlı olarak artan akademik dergilerin “özgünlüklerini” nasıl sağlayacakları sorusu editörler için daha dikkat çekici bir uğraş alanı olmak zorundadır. Nicelik kaygıları çalışmaların kavramsal hatalar barındırması kadar akademik yayın üslubu ve özellikleriyle ilgili birçok eksik ve hata içermesi şeklinde açığa çıkmaktadır. Yukarıda ifade edilmiş olduğu üzere yazarların hem problemi belirlemede, çözümlemek için girişilen yol ve yöntemde, bir diğer ifadeyle bilimsel bilgi üretiminde ve raporlaştırma safhalarında sorunları olduğunu göstermektedir. Bu noktada pek çok bilim insanının akademik disipline ve dergilerin etik davranıp davranmadığına yönelik kuşkular da artık daha fazla dillendirilmeye başlanmıştır. Uygulamada ise akademisyenlerin, hakem ve editör kontrolünden geçeceği gerekçesiyle çalışmalarını yeteri kadar özen ve çaba göstermeden değerlendirme sürecine sokmaları eleştirilmektedir. Bu konudaki iyi örneklerden biri olarak, bir makalenin ancak 5. ya da 6. taslak versiyondan sonra yayımlanmak üzere nihai hali ile dergilere gönderildiği görülmektedir. Gittikçe kabul gören uygulama ise ilk yükleme esnasında daha sıkı bir editöryel kontrol ve dengelenen işi yüküdür. Akran değerlendirmelerinin de çok sıkı bir şekilde editöryel kontrolden geçirilmesi vurgusu yeni iş tanımı ile artan sorumluluk atıfları arasında yer almaktadır. Kapsamlı erişim ve taranma seçenekleri, izlenme oranları ve daha yüksek etki değeri bu konuda sunulacak güvencelere bağlıdır. Yayın tekelciliği ve dünyada oluşan kapital yayın ekseniyle ilgili tartışmalar sıkı bir şekilde yürütülmelidir ancak bu konuda açığa çıkan organizasyonların sağladığı gelişim de göz ardı edilmemelidir. Yazarlar için itiraz ve itiraz sonrası basamakların da ön yargıdan uzak ve hesap vermeye açık hale gelmesi, dergi elektronik tabanının tavizsiz kullanımının her aşamasında sağlanacak güvencelerle geliştirilecektir. Türk PDR Dergisinin bu konuda izleyeceği yol ve alacağı kararlar periyodik sayılarımız yayınlanırken aşamalı olarak değerli meslektaşlarımızla paylaşılacaktır. Elektronik tabanların daha titiz kullanımı hakemlik süreçleri ile ilgili standartları artırarak uygulamada editörlerin hakemlerin çalışma biçimlerine dair verilere dayalı olarak tercihte bulunmasını kolaylaştırmıştır. Aynı durum yazar davranışları ve eğilimleri için de geçerlidir. Editörlerin sürecin daha çok teknik iş ve işleyişine odaklanmaları yerine nitelik ve etki değeri geliştirecek kısımlarına odaklanması önerilmektedir. Dijitalleşme ile yayıncılığın internet ortamına taşınması, sonrasında ise bilginin paylaşılması ve yaygınlaştırılması amacıyla gelişen “açık erişim” yaklaşımının bugün için bilgi yönetimi kapsamında dergiciliğin ve bilimin gelişmesinde önemli bir nokta olduğu belirtilmektedir. Özellikle dizinlerin varlığı ve arama motorlarının kapsayıcılığıyla bilgiye erişim daha kolay ve tematik olacak şekilde gerçekleşebilmektedir. Dijitalleşmeyle beraber hem editör, hem de hakem ve yazar için yayın süreci hızlanmış dergiler içinse süreç yönetimi pratiklik kazanmıştır. Bir makalenin gönderilmesi, dönütlerin verilmesi, revizyonun yapılması ve yayına hazır hâle getirilmesi basamakları makul bir hızla ilerletildiğinde, mevcut sistemler 2-3 ay içerisinde işlemlerin tamamlanmasını mümkün kılmaktadır. Dijitalleşme bilgiye erişimi daha hızlı, kolay ve ucuz kılarken dizinlerle birlikte bilgilerin arşivlenmesi ve geleceğe taşınması dünle mukayese edilemez şekilde kolaylaşmaktadır. Bilimsel yayınların ve kitapların değil, tüm akademik ve bilimsel etkinliklerin dizinlenip arşivlenmesi bilginin korunması açısından dijitalleşmenin önemini iyice artırmıştır. Türk PDR Dergisi daha yüksek etki değeri, makalelerin niteliğini geliştirmede her türlü yayıncılık desteği ve daha özgün bir akademik yayıncılık için tüm yönetişim standartlarını yükseltmeyi önemsemektedir. Uluslar arası standartlar ve uygulamalar bizim için bu konuda önemli bir hiza taşıdır. Türkiye’deki akademik yayın tarihi için uzun sayılacak bir süreden beri yayın hayatında olan Türk PDR Dergisi için 2016’nın sıçrama yılı olmasını umuyoruz. Bu konudaki motivasyonumuzu değerli yazarlarımız, hakemlerimiz ve alan çalışanlarının desteklerinden aldığımızı vurgulamak isteriz. Umarım hepimizi daha mutlu ve etkin kılacak uygulamaları birlikte hayata geçirebiliriz. 9 DERNEKTEN HABERLER MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU VE MESLEKTAŞLARIMIZ ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) temsilcileri ile meslektaşlarımız 29 Haziran 2015 Pazartesi günü saat 10:00’da Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü toplantı salonunda biraraya geldi. Toplantıda Okul Psikolojik Danışmanı ve Kariyer Psikolojik Danışmanı alt grupları ile yaptığımız çalışmaların raporları sunuldu. MYK temsilcileri ile Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Filiz BİLGE, Hacettepe Üniversitesi PDR Anabilim Dalı 10 Başkanı Prof. Dr. Oya G. ERSEVER, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM, Prof. Dr. Tuncay ERGENE, Doç. Dr. Arif ÖZER, Doç. Dr. Meliha Tuzgöl Dost, Gazi Üniversitesi PDR Anabilim öğretim üyelerinden Prof. Dr. Feride BACANLI ve Öğr. Gör. Dr. Kemal ÖZTEMEL, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi PDR Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşenur BÜYÜKGÖZE KAVAS ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Sekreteri Ali ERDOĞAN’ın katılımı ile gerçekleşen toplantıda emeği geçenlere, gelecekte alanımıza hizmet edecek tüm meslektaşlarımız adına teşekkür ediyoruz. Toplantıda, standartlar hazırlandıktan sonra PDR alanındaki akademisyen ve psikolojik danışmanların görüşlerinin alınması ve dernekte gelecek yönetimlerin bu konuyu takibi için bir arşivin oluşturulması üzerinde duruldu. Bu çalışmaların Yönetim Kurulumuz desteğiyle, aşağıda çalışma grupları ve isimleri bulunan meslektaşlarımızca sürdürülmesine ve grupların zenginleştirilmesine karar verildi. PSİKOLOJİK DANIŞMAN (6) KARİYER PSİKOLOJİK DANIŞMANI (7) 1. Filiz Bilge 2. Tuncay Ergene 3. Oya G. Ersever 4. Galip Yüksel 5. Türkan Doğan 6. İlhan Yalçın (R) 7. İbrahim Keklik 8. Gökhan Atik 9. Özer Kaya 1. Filiz Bilge 2. Feride Bacanlı 3. Binnur Yeşilyaprak 4. Arif Özer (R) 5. Kemal Öztemel 6. Ayşenur Büyükgöze Kavas 7. Ülkü Yüksel 8. Fulya Kunter OKUL PSİKOLOJİK DANIŞMANI (7) 1. Filiz Bilge 2. Ragıp Özyürek (R) 3. Mehmet Güven 4. Meliha Tuzgöl Dost 5. Sinem Tarhan 6. Zeynep Kılıç 7. Ali Erdoğan 8. Şakir Canöz DERNEKTEN HABERLER MANİSA ŞUBEMİZİ ZİYARET ETTİK Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE, Genel Başkan Yardımcımız Hakkı EKEN, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şakir CANÖZ, Genel Eğitim Sekreterimiz Ülkü YÜKSEL, Genel Basın Yayın Sekreterimiz Hayal DEMİRCİ 15 Mart 2015 tarihinde Manisa Şubemizi ziyaret etti. Yönetim Kurulu üyelerimiz Manisa Şube Başkanımız Zehra DOĞRUOĞLU ve Başkan Yardımcısı Esin TÜRKOĞLU, Mali İşler Sekreteri Ali AKSU, Basın ve Yayın Sekreteri Coşkun BOZKURT, Şube Sekreteri Gülcan ŞİMŞEK, Örgütlenme Sekreteri Mehmet TURGUT, Eğitim Sekreteri Sümeyye DERİN tarafından karşılandı. ve SOMADA Psikososyal Destek Merkezi’ne gidildi. Proje hakkında Cansu DİKMEN ve Feyza ÇELİK paylaşımlarda bulundu. Yoğun geçen iki günlük ziyarette bölgede görev yapan onlarca meslektaşımızla biraraya gelmemizi sağlayan Manisa Şubemize teşekkür ediyoruz. Manisa ve bağlı ilçelerden meslektaşlarımızın katıldığı toplantıda ilk olarak Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE “Kadına Yönelik Şiddet” konusunda bir konferans verdi. Ardından Genel Merkez Yönetim Kurulu derneğimizin bir yıllık çalışmalarını ve ikinci yılın hedeflerini paylaştı. Genel Merkez Yönetim Kurulu ve Manisa Şube Başkanı Zehra DOĞRUOĞLU ile birlikte 16 Mart 2015 Pazartesi günü Akhisar Rehberlik ve Araştırma Merkezi ziyaret edildi. Ardından Soma’ya geçildi 11 DERNEKTEN HABERLER GENEL BAŞKANIMIZDAN KONGRE İZLENİMLERİ 12.Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Öğrencileri Kongresi 23-25 Temmuz 2015 tarihleri arasında Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) PDR Anabilim Dalı’nın işbirliğinde Eskişehir’de gerçekleştirildi. Kongreye Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan 58 üniversitenin PDR bölümlerinden 800’e yakın öğrenci katıldı. ESOGÜ PDR öğrencileriyle birlikte öğrenci sayısı yaklaşık 850 oldu. Kongrenin açılışı, konferanslar ve açılış kokteyli Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kongrenin ikinci gününde yapılan çalıştaylar, bildiri oturumları ve poster sunumları için Eğitim Fakültesi’nin derslikleri kullanıldı. Gala yemeği Şehr-i Davet’de yapıldı. Üçüncü gün ise sosyal etkinliklere ayrıldı. Kongremiz Atatürk Kültür Merkezi’nde müzik dinletisi ve açılış konuşmaları ile başladı. ESOGÜ Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü PDR Anabilim Dalı Başkanı, Türk PDR-DER Genel Başkanı, Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve ESOGÜ Rektörü konuşmalarıyla öğrencilerin mutluluğunu ve heyecanını paylaştılar. Kongrenin açılış programında Türk PDR-DER Genel Başkanı Prof. Dr. Filiz BİLGE Derneği tanıtan bir sunum yaptı ve etkinliklerinden söz etti. Etkinlikler arasında yer alan “Türk Psikolojik Danışma ve Prof. Dr. Filiz BİLGE Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkanı Rehberlik Derneği Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK Lisans Öğrencisi Araştırmacı Ödülü”nü kısaca anlatan Prof. Dr. Filiz BİLGE birinci, ikinci ve üçüncü olan öğrencilere ödüllerini vermek üzere Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK’ı davet etti. Birincilik ödülünü Mehmet ŞİMŞEK (Mersin Üniversitesi), ikincilik ödülünü Ayşegül GÜREL, Neyzen AYDIN, Ceren MÖREY ve Seçil KORKMAZ (Yeditepe Üniversitesi) aldı. Üçüncülük ödülü ise iki grup olarak Şeyma GÜLER ve İbrahim BALABAN (Ahi Evran Üniversitesi) ile Pınar TOPCUOĞLU ve Musa YILDIRIM (Sakarya Üniversitesi) tarafından paylaşıldı. Ödül töreninin ardından Prof. Dr. Üstün DÖKMEN “İnsanın Yaşamla İletişiminde PDR” üzerine bir konferans verdi. Sonrasında Doç. Dr. Ali ERYILMAZ ve Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan KIRDÖK tarafından iki konferans ve “PDR’de Örnek Uygulamalar”ın paylaşıldığı bir panel gerçekleştirildi. Akşam yine aynı yerde kokteyl verildi. Kongrenin ikinci gününe üniversitede düzenlenen 14 sözlü bildiri oturumu, 8 poster sunumu ve 27 çalıştayla devam edildi. Öğrencilerimiz tatlı bir heyecan yaşayarak hocalarının oturum başkanlığında ve akranlarının yoğun bir ilgisiyle toplam 57 sözlü bildiri sundular. YÖRET Vakfı bünyesinde gerçekleştirilen projelere katılan PDR öğrencileri deneyimlerini paylaştılar. 12 DERNEKTEN HABERLER gerçekleştirecek olan üniversitenin seçimine geçildi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi adaylığını koydular. Sunumları sonrasında her iki üniversite için de oy kullanıldı. Salon küçük olduğu için sadece içeride bulunan katılımcıların oyları gözlenebildi. Sonuçta çoğunluğun oyunu alan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi kongre düzenlemesini üstlendi. Buradan gala yemeğine geçildi. Kongrenin kapanış ve değerlendirme toplantısı 24 Temmuz 2015 Cuma saat 17.00-18.30 saatleri arasında üniversitenin salonunda yapıldı. Çok yoğun bir katılımın olduğu toplantıda bazı öğrenciler dışarıda kaldı. Öğrenciler eleştirilerini ve önerilerini sundular. Olumlu dönütlerin yanı sıra eleştirilerde bulunuldu. Bunlar; kayıtların birkaç dakikada kapanması, kontenjanın sınırlı olması, başvuru formunun doldurulmasında kiminin bir sözcükle geçiştirdiği yerler (adres gibi) nedeniyle avantaj kazanması, kayıt ücretinin yüksek olması, yemek yerine kumanya verilmesi, bildiri sunacak olanlara kontenjan ayrılmaması konularında yoğunlaştı. Kongre Düzenleme Kurulu üyeleri ve Türk PDRDER Genel Başkanı ile Genel Başkan Yardımcısı eleştirilere ilişkin görüşlerini paylaştılar. Öğrencilerin kongresi de olsa bu kongrelerin Türk PDR-DER tarafından bir üniversite ile birlikte düzenlenen kongreler olduğu, üniversite tarafından sunulan olanakların zenginliği ya da sınırlılığının son derece önemli olduğu nitekim ESOGÜ’de tadilata alınan yemekhane ve kongre salonunun sıkıntı oluşturduğu bütün bunlara rağmen Derneğin, akademisyenlerin ve uygulayıcıların amacının öğrencilerin mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak olduğu ve bunun için yaz tatilinin ortasında çıkıp gelerek konferans veren, panel ve çalıştay düzenleyenlere teşekkür edilmesi gerektiği aktarıldı. Kongrenin açılışının yapıldığı ve kokteyl verildiği ilk gün ve ikinci gün verilen gala yemeği için üniversitenin dışında çare arandığı bununla birlikte öğrencilerin her isteğinin karşılanmaya çalışıldığı anlatıldı. Öneriler daha sonra yapılacak olan kongrelerde dikkate alınmak üzere not edildi. Şehr-i Davet’de verilen gala yemeğine katılım oldukça yüksekti. Kongre düzenlenmesinde olduğu gibi müzik ve dans konusunda da yeteneklerini sergileyen ESOGÜ PDR öğrencileri keyifli dakikalar yaşadılar ve yaşattılar. Kongrenin yapılmasında büyük emeği geçen başta Düzenleme Kurulu olmak üzere kurul ve komisyonlarda yer alan PDR öğrencilerine, yine başta PDR Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilüfer ÖZABACI olmak üzere öğretim üyelerine ve elemanlarına, Türk PDR-DER Yönetim Kurulu üyelerine ve sekreterliğine çok teşekkür ederim. Konferansları, panelleri ve çalıştaylarıyla öğrencilerimizin bilgi ve deneyim kazanmalarına yardımcı olan hocalarımıza, uygulamacılarımıza ve tüm meslektaşlarımıza; coşkusu, heyecanıyla ve özveriyle Türkiye’nin dört bir yanından kongreye katılan öğrencilerimize ve kongrenin gerçekleştirilebilmesi için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin kısıtlı da olsa tümimkanlarını seferber eden ESOGÜ Rektörü Sayın Prof. Dr. Hasan GÖNEN’e en derin şükranlarımızı sunarım. Önümüzdeki yıl Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi PDR Anabilim Dalı öğretim üye ve elemanları ile öğrencilerinin ev sahipliğinde buluşmak üzere hoşça kalın. Katılımcıların eleştirileri ve önerileri paylaşıldıktan sonra geleneksel olarak her kapanışta yapılan ve önümüzdeki yıl13. PDR Öğrenci Kongresini 13 DERNEKTEN HABERLER BÖLÜM OLMAK İÇİN BİRARAYA GELDİK Bilindiği gibi Derneğimiz ve Hacettepe Üniversitesi PDR Anabilim Dalı işbirliğiyle 7-8 Kasım 2014 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi’nde yapılan 13. PDR Anabilim Dalı başkanları toplantısında daha önceki toplantılarda olduğu gibi bölüm olmak için gerekli girişimlerde bulunmak üzere Türk PDR-DER yetkilendirilmişti. PDR Anabilim Dallarının da süreçte bölüm olmak için başvuruda bulunmaları kararı alınmıştı. Toplantıdan bu yana geçen süre içerisinde HÜ PDR Anabilim Dalı’nın bölüm olma başvurusu olumlu sonuçlandı. Başvuru Bölüm Kurulu, Fakülte Kurulu, Üniversite Eğitim Komisyonu aşamalarından geçerek 01.07.2015 Çarşamba günlü Senato toplantısında Yükseköğretim Kurulu’(YÖK)na iletilmek üzere kabul edildi. Başta Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oya G. ERSEVER olmak üzere süreçte emeği, katkısı olan bütün hocalarımıza teşekkür ederiz. Bunun yanı sıra Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman DOĞAN hocamızın girişimleriyle Dernek olarak PDR Anabilim Dalı Başkanlıklarından bölüm olmaya ilişkin olarak özgün görüş yazıları istendi. Görüş talebimize 40’a yakın Anabilim Dalı Başkanımızdan yanıt geldi. Kendilerine destekleri ve katkıları için çok teşekkür ederiz. Bu arada YÖK Başkanlığından istediğimiz randevu talebine de yanıt alındı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN 14 ile 02.07.2015 Perşembe günü yapılan görüşmeye Türk PDR-DER Genel Başkanı Prof. Dr. Filiz BİLGE, HÜ PDR Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oya G. ERSEVER ve GÜ PDR Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Galip YÜKSEL ile birlikte katıldı. Sayın Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN hocamıza hazırladığımız dosya (Derneğin yazısı, Bülten ve Sonuç Bildirgesi, PDR Anabilim Dalı Başkanlıklarının görüş yazıları) takdim edildi. PDR Anabilim Dallarının bölüm olma gerekçeleri birlikte ele alındı ve tartışıldı. Üç mesleğin (Psikolojik Danışman-6, Okul Psikolojik Danışmanı-7, Kariyer Psikolojik Danışmanı-7) standartlarının hazırlanmasına ilişkin olarak Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun Derneği yetkilendirdiği bilgisi paylaşıldı. Psikolojik danışmanların Milli Eğitim Bakanlığı ağırlıkta olmakla birlikte diğer bakanlıklarda da istihdam edilmesi, kamu ve özel kurum ve kuruluşların hizmet taleplerinin giderek artması ve çeşitlenmesi, bununla birlikte program açabilmek ve bölüm olabilmek için gerekli ölçütlerin sağlanmasının önemli olduğu üzerinde duruldu. Ayrıca Dernek olarak PDR’nin akreditasyon çalışmaları için de yetki alma isteğimiz dile getirildi. Bölüm olmak ve akreditasyon yetkisi almak için gerekli hazırlıklarda işbirliği yapılmasının vurgulandığı görüşme son derece olumlu bir iklim içinde gerçekleşti ve karşılıklı iyi dileklerle sona erdi. Görüşmeye katılan hocalarımıza çok teşekkür ederiz. DERNEKTEN HABERLER DERNEK GENEL MERKEZİMİZDE ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ VE DAİRE BAŞKANLARINI MİSAFİR ETTİK Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Merkezinde Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü ve Daire Başkanlarını ağırladık. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Sayın Celil GÜNGÖR, Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanı Sayın Veysel ÖZTÜRK ve Özel Yeteneklerin Geliştirilmesi Daire Başkanı Sayın Oktay KILIÇ, 12 Mart 2015 Çarşamba günü Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Merkezini ziyaret ettiler. Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE, ilk defa yapılan bu ziyaretin Derneğimiz ve meslektaşlarımız için çok anlamlı ve önemli olduğunu belirterek teşekkür etti. Ziyarette; Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Türk PDR-DER’in işbirliği ve destek içinde olmalarının psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin nitelikli gelişimine katkı sağlayacağı belirtildi. Bu tutumun olası sorunları engelleyeceği gibi sorunların çözümü konusunda da olumlu katkı sağlayacağı görüşü dile getirildi. Dernek Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE tarafından, konuklara derneğin çalışmaları hakkında bilgi verildi. Bu bilgilendirmede Dernek yayını olarak basımı yapılan, “Afetler, Krizler, Travmalar ve Psikolojik Yardım” kitabı, Psikolojik İlkyardım Kitabı, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni ve derneğin diğer yayınları ve çalışmalarından söz edildi. Genel Müdür Sayın Celil GÜNGÖR, 1999 Marmara depreminden sonra, 2000 yılında depremden hemen 15 DERNEKTEN HABERLER sonra hızlı bir şekilde hazırlanan psikososyal uygulama kitaplarının günümüz ihtiyaçlarına (örneğin, Konya’daki Zümrüt Apartmanının çökmesinde) cevap veremediğini, bu nedenle bu kaynakların revize edilmesi çalışmalarının yapıldığını ifade etti. Kitapları revize etme ve eğitici eğitimi çalışmalarında derneğin deneyimlerinden yararlanmak istediklerini belirten Sayın GÜNGÖR destek ve işbirliğinin önemini vurgulamıştır. Prof. Dr. Filiz BİLGE, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile her konuda işbirliği içinde çalışmaktan ve destek olmaktan memnun olacağımızı ifade etmiştir. haline geldiğini, böylece rehber öğretmenlerin üniversitelerdeki yeni gelişmelerden haberdar olduklarını ifade etmiştir. Derneğimizin yaklaşık 20 kişiden oluşan Merkez Travma Birimi ile diğer şehirlerde alan çalışmalarına destek olan gönüllülerimizin bulunduğunu sözlerine eklemiştir. Dernek Genel Sekreterimiz Ali ERDOĞAN travma birimince; travma, psikolojik ilkyardım, psikososyal destek, grupla psikolojik danışma, afet grupları ile çalışma, çalışana destek, medya ve diğer kurumlara bilgi aktarma gibi alanlarda eğitimler verildiğini ve belirtilen konularda materyaller geliştirildiğini belirtmiştir. Mezunlarımızın çok büyük bir kesimini bünyesinde barındıran Milli Eğitim Bakanlığı ile bu tür çalışmaları birlikte yürütmek ve işbirliği içinde çalışmak için geç bile kalındığı söylenmiştir. Prof. Dr. Filiz BİLGE, bu konuda meslektaşlarımızın maruz kaldığı bir haksızlığı paylaşmak istediğini; okullara gelen stajyerler için, okullarda çalışan diğer branş ve sınıf öğretmenlerine, bu hizmetler karşılığı bir ödeme yapılırken, rehber öğretmenlere bu konuda bir ödemenin yapılmadığını söylemiştir. Celil GÜNGÖR, ödeme konusunda bilgi alarak, durumu araştıracaklarını gerekirse ek protokolle ödemenin yapılmasının sağlanabileceğini belirtmiştir. Rehber öğretmen arkadaşlarımızın ücret alamamaları nedeniyle staj için gelen öğrencilerle birikimlerini paylaşmaktan feragat etmediklerini umut ettiğini sözlerine eklemiştir. Prof. Dr. Filiz BİLGE, en önemli sorunlarımızdan biri olan alan dışı atamaların artık son bulmasını istediklerini ve destek beklediklerini ifade etmiştir. Celil GÜNGÖR de, Derneğin bu konuda mesleğin sınır bekçiliğini yaptığını, bunun da haklı bir savunma olduğunu düşündüklerini belirtmiştir. Bu konunun kökten çözülmesinden yana olduklarını, Psikolojik danışma ve rehberliğin herkesin yapabileceği bir alan olarak görülmekten çıkarılması gerektiğini, Psikolojik Danışma ve Rehberliğin, çok önemli ve özel bir alan olduğunu düşündüklerini vurgulamıştır. Celil GÜNGÖR, BİLSEM’ler ile ilgili bir çalışma başlatıldığını, BİLSEM’e öğrenci seçiminin ilkokul ikinci sınıfa indirildiğini, bu hafta Ankara’da 100 öğretmenin BİLSEM konusunda eğitime alındığını ve çalışmaların hızla devam ettiğini belirtmiştir. Veysel ÖZTÜRK, okullarda özel eğitim ile ilgili iş ve işlemlerin rehber öğretmenlerimize önemli bir yük getirdiğinin farkında olduklarını, ancak bu iş ve işlemlerin en iyi ve en doğru şekilde rehber öğretmenlerimiz tarafından yapılacağını bildikleri için zorunlu olarak bu yükün rehber öğretmenlerimizin üzerine kaldığını ifade etmiştir. Ali ERDOĞAN, okullarımızda psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin gün geçtikçe daha görünür ve daha nitelikli hale geldiğini, öğrenciler, öğretmenlerle velilerin bu hizmetlerden giderek daha çok yararlandıklarını belirtmiştir. Üniversitelerimizin PDR bölümü öğrencilerinin, okullarda gözlem ve staj için okullarımıza gelerek uygulama konusunda önemli deneyimler kazandığını böylece teoriyi pratikle birleştirdiklerini sözlerine eklemiştir. Oktay KILIÇ da karşılıklı olarak birbirini destekleyen bir sistem Dernek Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şakir CANÖZ bağımsız anaokullarından rehberlik alanı normunun kaldırılmasına ilişkin olarak meslektaşlarımızdan tepkiler geldiğini, bu konuda Genel Müdürlükten destek beklendiğini ifade etmiştir. Prof. Dr. Filiz BİLGE bağımsız anaokullarında meslektaşlarımıza neden gereksinim olduğunu belirtmiş ve bu konuda Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni 3.sayısında yer alan ve Uzman Psikolojik Danışman Mahmut BEKTAŞ’a ait olan yazıdan söz etmiştir. Sayın Celil GÜNGÖR de yazıyı okuyacağını belirtmiştir. Prof. Dr. Filiz BİLGE yönetim kurulumuz ve üyelerimiz adına, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Sayın Celil GÜNGÖR, Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanı Sayın Veysel ÖZTÜRK ve Özel Yeteneklerin Geliştirilmesi Daire Başkanı Sayın Oktay KILIÇ’a derneğimizi ziyaret etmelerinden dolayı teşekkür etmiştir. Celil GÜNGÖR de derneğimizi ziyaret etmekten memnun olduklarını belirterek ev sahipliğimiz için teşekkür etmiş ve ziyaret karşılıklı iyi dileklerle sona ermiştir. 16 DERNEKTEN HABERLER PİY EĞİTİMLERİ DEVAM EDİYOR Kriz ve afetlerde akut dönem çalışmalarında kullanılan temel teknik ve becerilerin kazandırılması için Derneğimiz tarafından başlatılan psikolojik ilk yardım eğitimleri devam etmektedir. Eğitimlerde kuramsal bilgilerin yanı sıra uygulamalar da yer almaktadır. Eğitimleri veren değerli hocalarımız Doç. Dr. Özgür ERDUR BAKER ve Doç. Dr. Türkan DOĞAN’a alanımıza, Derneğimize yaptıkları katkılardan dolayı şükranlarımızı sunarız. Bunun yanı sıra Derneğimizin travma birimi üyelerinin her birine ayrı ayrı teşekkür ederiz. GENÇ ARAŞTIRMACI ÖDÜLÜ ULUSAL KONGREMİZDE TAKDİM EDİLDİ Derneğimizin alanla ilgili araştırma yapmış veya yapmakta olan akademisyen ve uygulamacıları teşvik etmek amacıyla ulusal kongrelerimizde vermekte olduğu “Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genç Araştırmacı Ödülü”nün sahibi bu yıl Karadeniz Teknik Üniversitesi Araştırma Görevlisi Fatma ALTUN olmuştur. Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK’ın yapmış olduğu bağışlarla verilen ödül için meslektaşımız Fatma ALTUN’u tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz. Bilimsel çalışmalara verdiği maddi ve manevi destek için de saygıdeğer hocamız Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK’a şükranlarımızı sunuyoruz. 17 DERNEKTEN HABERLER DERNEĞİMİZ 2015 YILI EMPATİ ÖDÜLÜ IŞIKLAR ASKERİ LİSESİ’NİN OLDU Derneğimiz 2015 yılı “VI. Empati Ödülü” için; Empati Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur. Süreç başvuru şartlarını taşıyan beş adayın belirlenmesi ve bu adayların derneğimizin internet sayfasında elektronik oylamaya tabi tutulmasıyla sonuçlanmıştır. Işıklar Askeri Hava Lisesi “Kardeşliğin Adı: Soma” adlı çalışması ile 2015 “Empati Ödülüne” layık görülmüştür. XIII. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresinin açılışının yapıldığı 7 Ekim 2015 Çarşamba günü Lamos Hotel Mersin Erdemli’de HERKES İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİNİR EĞİTİM “Herkes İçin Sürdürülebilinir Eğitim” temalı 24. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi 16-18 Nisan 2015 tarihleri arasında Niğde Üniversitesi, Derneğimizin de içinde yer aldığı Ulusal Eğitim Dernekleri (ULED) Platformu, PEGEM Akademi işbirliğiyle ve 603 bilim insanının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE ve Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şakir CANÖZ 16-18 Nisan 2015 tarihleri arasında düzenlenen 24. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi’ne katılmışlardır. Dört ayrı panelin düzenlendiği kongrede Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE “Barış İçin Eğitim” konulu panelde sunum yapmıştır. Kongreye 601 18 gerçekleştirilen ödül törenine Işıklar Askeri Hava Lisesi adına Hv. Plt. Kur. Alb. Mustafa Turan ŞAHİN ve meslektaşımız Üsteğmen Mustafa AKSOY katılımda bulunmuştur. Işıklar Askeri Hava Lisesi’ne ödülleri Genel Başkan Yardımcımız Hakkı EKEN ve Genel Eğitim Sekreterimiz Ülkü YÜKSEL tarafından verilmiştir. Bu anlamlı çalışmaları için Işıklar Askeri Lisesi’ni tebrik ediyor ayrıca 2015 empati ödülüne aday olan tüm kişi ve kurumlara şükranlarımızı sunuyoruz. bildiri ile başvuru yapılmış ancak bunların 445’i kabul edilmiştir. Meslektaşlarımız kongrede 32 sözlü ve üç poster bildiri sunmuşlardır. PDR Anabilim Dalından hocalarımız ve öğrencilerimiz kongrede görevli olarak yer almıştır. Kongrenin başından sonuna kadar çok yoğun ilgi gören standımız ve bizim için canı gönülden koşturmuşlardır. Kendilerine çok teşekkür ederiz. Ayrıca Derneğimiz sekreteri Fatma EFE’nin çabası ve emeği de unutulamaz. Kongreye ev sahipliği yapan Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan GÖRÜR, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazım Hikmet POLAT, Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Kamil İŞERİ, Yrd. Doç. Dr. Muhammed BAŞTUĞ, başta PDR Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yasemin YAVUZER olmak üzere tüm PDR hocalarımızla öğrencilerimize bize gösterdikleri ilgi ve özen için çok teşekkür ederiz. DERNEKTEN HABERLER XIII. ULUSAL PSİKOLOJİK DANIŞMA REHBERLİK KONGRESİ YAPILDI XIII. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi Mersin Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’nin işbirliği ile 7-9 Ekim 2015 tarihlerinde Mersin Lamos Otel’de gerçekleştirildi. Kongrede PDR’nin kariyer psikolojik danışmanlığı, aile ve evlilik psikolojik danışmanlığı, rehabilitasyon psikolojik danışmanlığı ve ruh sağlığı psikolojik danışmanlığı gibi alt uzmanlık alanlarının gelişmesinin önemi üzerinde duruldu. Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde önemli uzmanları, akademisyenlerin ve uygulamacıların katıldığı kongrede konferanslar, paneller, çalıştaylar ve çeşitli tartışma platformları yoluyla mesleğimizin geleceğe dönük çizgisi gösterilmeye çalışıldı. 19 DERNEKTEN HABERLER TEŞEKKÜR, VEFA ve VEDA Yüksel BAYRAKTAR Türk PDR-DER Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Eski Başkanı Hayli zamandır TÜRK PDR DERNEĞİ ailesi içinde sizlerle birlikteyim. Ocak 2011 den beri sizlerle birlikte TÜRK PDR DERNEĞİ Bursa Şubesinde çalışmaktayım, çok keyifli anlar yaşadım, unutamayacağım güzellikler yaşadık ve dönütler aldık çalışmalarımıza dair, üniversitede hocalarımdan, alanda çalışan meslektaşlarıma, üniversite öğrencilerine kadar çok güzel bağlar kurduk, bu zaman zarfında kendimi çok değerli hissettirdiniz ve hep yanımda oldunuz… Kimi zaman çok zorlandık bu süreçte, kırdığımız, kırıldığımız arkadaşlarımız oldu… Haziran 2010 yılında Bursa’ya geldim, dernek Bursa Şubesi ile tanışmam Ekim 2010 yılında Prof. Dr. Şermin Külahoğlu sayesinde olmuştu ve dediği bir şey vardı, artık yeni yüzler olsun, yeni vizyonlu insanlar olsun, gelin yönetimlerde yer alın ve bu vesile ile 2011 yılındaki seçimlerde derneğe örgütleme sekreteri olarak girdim ve o günden beri yönetimdeyim. Acısı ile tatlısı ile çok güzel bir beş yıl geçirdim, derneğimiz sayesinde hem Türkiye genelinde hem Bursa genelinde çok nezih insanlarla tanışma fırsatı yakaladım. Yaşadığımız olumsuzluklar olmadı mı oldu tabi ki, hepsi acı bir hatıra olarak bende kalacak ki yaşadığımız güzellikler hepsinin üstünü kapatmaya yetti. Bu güzellikleri yaşatan bazı insanlara huzurlarınızda teşekkürlerimi sunmak istiyorum. İlk başta beni her fırsatta destekleyen aileme, Büyük azim ve gayretle Türk PDR Derneği Bursa Şubesi’ni kuran kurucu üyelerine, Geçirdiğim yaklaşık beş yıllık süre zarfında birlikte görev yaptığım, 20 Beni dernekle tanıştıran Prof. Dr. Şermin Külahoğlu hocama ki halen daha ne zaman darda olsan bir telefon etmemiz yetmiştir, dernek yönetim faaliyetleriniz bize öğreten Cemal Akyürek, M. Cem Saygı, Solmaz Özdemir’e, arkadaşlığını desteğini hiç esirgemeyen Eda Durukan’a, Fırat Turgay’a ve yılların eskitemediği kadim dostum Aynur Fırıncı Kodaz’a, Çok kısa bir süre çalışma olanağı bulduğum, derneği her koşulda sahiplenen, iletişim diline hayran olduğum Doç. Dr. Figen Akça hocama, Her türlü sıkıntımızda yanımızda olan, sohbeti ve sıcaklığı ile yardıma koşan, Prof. Dr. Filiz Bilge hocama, son yıllarda kazandığım en değerli abim Hakkı Eken’e ki bizden çok çekti hakkını helal eyle genel merkezde hep darbe yapacak planları ile ünlenen Şakir Canöz hocama, her türlü travmatik olayda yardıma koşan Ali Erdoğan hocama, Ülkü Yüksel hocama, ofroad denince onun adı akla gelen İzmir şubeden Hayal Demirci hocama ve Hasan Eşici hocama, DERNEKTEN HABERLER Bilgi ve tecrübelerini sunmakta esirgemeyen, Manisa şube başkanımız Zehra Doğruoğlu hocama ve Türk PDR-Der şube başkanları ve yöneticilerine, ayrıca her türlü hukuksal sorunumuzda ve her alanla ilgili her yaptığımız çağrıya kayıtsız kalmayan, Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Sendikası Bursa Şube Yönetim Kurullarına teşekkürlerimi sunuyorum. STK’larda yeni insanlar yeni fikirler, yeni ufuklar açar ve yeni vizyonlar geliştirir. Bugün bıraktığımız yönetim kurulu, derneği çok karmaşık bir süreçte devraldı, doğru düzgün üyesi olmayan, şubenin varlığından bile kimsenin haberi olmadığı, bir dönemde, elimizi taşın altına koyduk ve bugün gelinen noktada, Türkiye ve Bursa genelinde iyi çalışan izlenimi yaratan, üreten, faaliyet yapan aktif olarak sahada kendini belli eden, hem maddi hem manevi olarak ayakları yere basan bir dernek bırakmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Uludağ üniversitesi öğrencileri elimizden geldikçe sizlere ulaşmaya çalıştık ama gördük ki yeterince el uzatamamışız, sizler de özrümüzü kabul buyurun. Bunu Yaklaşık 20 yıllık STK hayatım boyunca en uyumlu çalıştığım, yönetim kurulundaki koca yürekli insanlara borçluyuz, hepsinin gönlümde apayrı bir yeri, bir dost sıcaklığı kardeş vefası, arkadaş canlısı bu güzel insanlara teşekkür çok az kalır, Çok azimli çalıştılar hep bir birimizin eksiğini kapattık bir aile olduk, bazen tartıştık, kırdık birbirimizi ama bir kuymak partisi ile her şeyi de çözebildik, bu vefakâr arkadaşlarım; Soğukkanlılığı ile Aydın Koç abimiz, iş disiplini ile Yaşar Dilber namı diğer dayımız, iş bitiriciliği ile Deniz Demir, sosyal medya ayağında harikalar yaratan Ayşegül Akar, örgütlemede ve diğer görevlerde verilen hiçbir görevden kaçmadan çalışan Derya Karakulak, hazırlayıp ve ayarladığı eğitimlerle Türk PDR Derneği şubeleri arasında fark yaratmamızı sağlayan Münire Kaytan, bu koca yürekli insanlara huzurlarınızda teşekkür ederim, sonsuz teşekkürler, iyi ki tanımışım sizleri ve sizlerle çalışma olanağım olmuş. Ayrıca her genel kurulda gerek hukuki desteği gerek seçim sürecini en iyi şekilde yürüten Kadir Karslı ya, sosyal etkinliklerin vaz geçilmez adamı, yönetim de olmamasına rağmen yönetim kurulu üyesi gibi çalışan Muammer Kurnaz’a ve isimlerini saymadığım değerli dostlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Dernek hepimizin, dernek sen ben o biz. Ekip olarak dilimiz döndükçe, sizler için alanımız için bir şeyler yapmaya çalıştık, Ulaşamadığımız yerler oldu eksikliklerimiz olmuştur illaki, bu süreçte sürçü lisan eylediysek af ola. Ve son olarak bugüne kadar gerek etkinliklerde, gerek eğitimlerde, gerek sosyal faaliyetlerde bizleri yalnız bırakmayan siz değerli meslektaşlarıma sonsuz teşekkürler. Dernek hepimizin bu mesleği eğitim kurumunda çalışan diğer meslek gruplarından ayıran en güzel özelliklerden biri kendimize ait bir sivil toplum kuruluşunun olması düşünenler bu derneği kuranlar ne güzel insanlarmış ne güzel bir şey düşünmüşler, bizler de bu sorumluluk ve bilinçle derneğimizi sahiplenmemiz gerekmekte ve elimizi taşın altına koymalıyız, her geçen gün meslektaşlarımızın derneğe ilgisi de büyümekte ve derneği sahiplenmekte, yeni şubeler açılmakta, derneğe uzaktan bakan sevgili meslektaşlarım sıra sizde … Dernek yönetim kurulunda görev almayacağımı daha önce bildirmiştim, bugün (27.11.2015) yapılan genel kurulda, yeni bir ekip yeni bir vizyon, yeni bir heyecanla göreve geldiler, kimsenin sorumluluk alıp elini taşın altına koymak istemediği bir zamanda ellerini taşın altına koydular, bu bağlamda Murat Kasap, Murat Kabadaş, Serap Kabadaş Gökhan Bayar, Kübra Karadeniz, Z. Tuba Kartoğlu Aybar ve Mehmet Sarı hocama teşekkür eder görev sürelerince başarılar dilerim, her türlü durumda yanlarında olacağımı beyan etmek isterim. Hakkınızı helal edin. Hadi eyvallah …. Evet, arkadaşlar her zaman savunduğum bir şey var, 21 DERNEKTEN HABERLER TÜRK PDR-DER ESKİŞEHİR ŞUBESİ Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Eskişehir Şubesi tarafından 16.11.2015 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulunda iki yıl meslek alanımıza hizmet edecek ve meslektaşlarımızı dernek çatısı altında birleştirecek Yönetim Kurulu seçimi yapılmıştır. Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Doç. Dr. Baki DUY, Başkan Yardımcısı Sayın Şebnem OĞAN, Yönetim Kurulu Sekreterleri Sayın Tansu MUTLU, Gamze ÜLKER TÜMLÜ, Zerrin BÖLÜKBAŞI MACİT, Ender DALBUDAK, Mali İşler Sekreteri Sayın Serdar KÖRÜK’e yeni çalışma döneminde başarılar diliyoruz. Yönetim kurulunda ve komisyon çalışmalarında yer alan ve çalışmalara destek veren tüm Eskişehir Şubesi üyelerimize emekleri için teşekkür ediyoruz. TÜRK PDR-DER İSTANBUL ŞUBESİ Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İstanbul şubesi tarafından 19 Aralık 2016 Cumartesi günü yapılan genel kurulda geçen yıllarda da şube başkanlığı görevini yürüten meslektaşımız Alpaslan DARTAN ve ekibi iki yıl daha bu görevi sürdürmek için aday olmuş ve seçimi kazanmışlardır. Yönetim kurulunda yer alacak meslektaşlarımız Doç. Dr. Deniz KAYMAK, Oktay AYDIN, Ali AKDOĞAN, Sibel ÖZBİLGİÇ, Belkıs ELİTAŞ ve Yusuf KULCA’ya yeni dönemde başarılar diliyoruz. Daha önceki yönetim kurulunda görev alan arkadaşlarımıza mesleğimize ve derneğimize verdikleri katkıdan dolayı teşekkür ediyoruz. TÜRK PDR-DER İZMİR ŞUBESİ Prof.Dr. Ragıp ÖZYÜREK Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İzmir Şube eski Yönetim Kurulu Başkanı 30.12.2013 tarihinde, olağan genel kurul ve seçimi ile devraldığımız, 2014-2015 yılları arasında Türk PDR-DER İzmir Şubesi 5. Yönetim Kurulu olarak taşıdığımız görevimizi 05.12.2015 tarihinde devir etmiş bulunmaktayız. Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Diğdem Müge SİYEZ, Yönetim Kurulu Sekreteri Doç. Dr. Ebru İKİZ, Mali İşler Sekreteri Veli ÜSTÜNER, Örgütlenme Sekreteri Hayal DEMİRCİ, Yönetim Kurulu Üyeleri Çiğdem SUMAR ve Serdar ÇANKAYA’ya şubemizin zor 22 günlerinde bir araya gelerek pek çok sorunu birlikte çözüme ulaştırdıkları ve işleyişi düzeltmek için verdikleri yoğun çaba ve emeğin bir şahidi olarak teşekkür ediyorum. 2016 ve 2017 İzmir şube yönetim kurulunda görev alan genç meslektaşlarımız Ferhat YILMAZ, Gönül İnan SELEN, Ayşe Devrim BURÇAK, Zeynep KURTBEYOĞLU, Furkan ZENUNİ, Özge Evrim BAYRAM, Seda PEZEK‘e başarılar diliyorum. DERNEKTEN HABERLER TÜRK PDR-DER MANİSA ŞUBESİ Zehra DOĞRUOĞLU İki dönemdir başkanlığını yaptığım Türk PDR-DER Manisa şubesi yeni dönem yönetimini genç ve dinamik arkadaşlara bırakma zamanı artık. Kuruluş çalışmaları heyecanı daha dün gibi. 50 üye ile başlayıp üçbuçuk yılda 202 üyeye ulaşmış olmanın sevincini yaşıyorum. Bu konudaki başarımızı, tüm ilçelere ulaşmış olmamıza ve yönetim kuruluna ilçelerden birer temsilci almamıza bağlıyorum. Bu dönem de bu geleneğimizi bozmadık. Genel merkez yönetim kurulundan beş kişinin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz genel kurulumuzda, farklı ilçelerden meslektaşlarımızın görev almasına önem verdiğimiz yeni yönetimde Akhisar, Soma ve Turgutlu ilçelerinden birer, Yunusemre ve Şehzadeler ilçelerinden ikişer üyemiz var. Buna Göre Yönetim Kurulu üyelerimiz; Esin TÜRKOĞLU, Ali AKSU, Mehmet TURGUT, Gökhan ARIKAN, Ayşegül KARAKAYA ENÖN, Gülcan ŞİMŞEK ve Coşkun BOZKURT olarak belirlenmiştir. Benimle bu yola çıkan ve emek harcayan yönetim kurulundaki arkadaşlarım elinize yüreğinize sağlık. Örgütlenmenin önemini bilen ve meslek örgütümüzün içinde yer alan tüm arkadaşlarıma, Kuruluş aşamasından beri desteklerini esirgemeyen şube başkanı arkadaşlarıma, bizi yalnız bırakmayan genel merkez yönetim kuruluna, bize eğitim desteği veren hocalarıma ve iki dönemdir dernek yönetiminde olmama destek olan eşim ve oğluma teşekkür ederim. TÜRK PDR-DER SAMSUN ŞUBESİ Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Samsun Şubesi’nin Genel Kurul Toplantısı Samsun Öğretmenevi’nde 17 Ocak 2016 Pazar günü gerçekleştirildi. Toplantıya Türk PDR-DER Genel Örgütlenme Sekreteri Şakir CANÖZ, Samsun PDRDER Şube Başkanı Prof. Dr. Kurtman ERSANLI, 19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem GENÇOĞLU ve Samsun’da çeşitli alanlarda görev yapan dernek üyeleri katıldı. Divan Başkanlığını Türk PDR-DER Genel Örgütlenme Sekreteri Şakir CANÖZ’ün yaptığı Genel Kurul yoğun bir ilgi gördü. 19 Mayıs Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölüm başkanı Prof. Dr. Kurtman ERSANLI PDR derneğinin öneminden ve Samsun’a olan katkısından bahsetti. “Bundan sonra da her imkan ve fırsatta derneğe seve seve katkıda bulunacağım” dedi. 19 Mayıs Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem GENÇOĞLU ise yaptığı konuşmada PDR Derneği Samsun Şubesi’nin kuruluş hikâyesinden söz ederek şöyle devam etti: “Mesleki anlamda elde edilen birçok kazanç PDR derneğinin girişimleriyle elde edilmiştir. Bu nedenle sivil toplum örgütleri çok önemlidir” dedi. Türk PDR-DER Genel Örgütlenme Sekreteri Şakir CANÖZ, Derneğin projeleri ve çalışmaları hakkında Genel Kurul’a bilgiler verdi. Seçim sonrasında oluşan yeni Yönetim Kurulu Asil Üyeleri: Oğuz ÖZAT, Yaşar BARUT, Bahar KARAOSMANOĞLU, Naciye KASİK, Fatma AYDINLI, Ahmet YILDIZ, Ahmet UZUN; Denetleme Kurulu Asil Üyeleri, Arzu TERZİ, Canan GÜVEN, Hülya ÖZDAĞ oldu. Samsun şubemizim yeni Yönetim Kurulu üyelerine başarılar diliyor, daha önce yönetimde yer almış başta değerli hocamız Prof. Dr. Kurtman ERSANLI olmak üzere tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. 23 DERNEKTEN HABERLER MİLLETVEKİLİ MESLEKTAŞIMIZ DENİZ DEPBOYLU’YU ZİYARET ETTİK Uzman Psikolojik Danışman Ülkü YÜKSEL, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şakir CANÖZ ve Genel Mali Sekreterimiz Yrd. Doç. Dr. Hasan EŞİCİ tarafından gerçekleştirildi. Ziyaretimizde Derneğimizin son dönem çalışmalarından; mesleğimizin standartlarının hazırlanması süreci içerisinde olduğumuzdan, projelerimizden, eğitimlerimizden, yayınlarımızdan söz ettik ve alanımızla ilgili girişimlerimizi paylaştık. Yeni mezunlarımızın istihdam alanlarının sadece okul psikolojik danışmanlığı olmadığının ve bu konuya dönük çalışmalar yapılmasının gerekliliğinden konuştuk. Diğer yandan alan dışı atamalar nedeniyle yaşanan sıkıntıları dile getirdik. Sayın DEPBOYLU diğer alan mezunlarının kendi bölümleri ile ilgili istihdamının arttırılmasının uygun olacağını belirtti. Ayrıca rehberlik kursları ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığına soru önergesi verdiklerini ifade etti. Bu ve diğer konularda kendisine sunulan yazılı ve sözlü bilgilendirme için teşekkür etti. 11.01.2016 tarihinde TBMM’deki ilk ve şimdilik tek meslektaşımız Milliyetçi Hareket Partisi 26.Dönem Aydın Milletvekili Sayın Deniz DEPBOYLU’yu makamında ziyaret ettik. Ziyaret Genel Başkanımız Prof. Dr. Filiz BİLGE, Genel Eğitim Sekreterimiz ŞUBE BAŞKANLARIMIZLA ANKARA’DA BİRARAYA GELİYORUZ Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Şube Başkanları toplantısı 13 Şubat 2016 Cumartesi günü 10.30-17.00 saatleri arasında Ankara İlksan Deha Otel’de yapılacaktır. Şube olağan genel kurullarının yapılmasının ardından yeni yönetim kurulları 24 Mesleğimiz ile ilgili ileriye dönük çalışmalar için her zaman işbirliğine hazır olduğunu ifade eden milletvekilimiz Sayın Deniz DEPBOYLU ile gayet olumlu ve verimli geçen görüşmemizin sonunda karşılıklı iyi dileklerle makamından ayrıldık. Kendisine konukseverliği, desteği ve teşviki için teşekkürlerimizi sunarız. ile tanışma mahiyetinde olacak toplantıya şube başkanlarının yada yönetim kurulunun belirlediği üyelerin katılımı beklenmektedir. Toplantıda Genel merkez ve şubeler arası koordinasyon ve ilişkilerin düzenlenmesi ve geliştirilmesi, ihtiyaç analizlerinin yapılması, eğitim ve işleyişlerin planlanması, proje ve faaliyetler konusunda bilgi verilmesi gibi konularda bilgi alış verişinde bulunulması hedeflenmektedir. DERNEKTEN HABERLER PROJE BAŞVURUMUZ KABUL EDİLDİ Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği olarak 2015 yılı Teklif Çağrısı döneminde Erasmus+Yetişkin Eğitimi Personel Hareketliliği faaliyeti kapsamında meslektaşımız Seval APAYDIN aracılığıyla “Afet Sonrası Psiko-Sosyal Destek Hizmetleri” çalışma alanıyla başvuruda bulunmuştuk. Ancak projemiz yedek listede kalmıştı. Ardından Ulusal Ajans tarafından projemize Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) IV İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamındaki ek fon kaynağı sağlanabileceği ve tekrar başvurabileceğimiz bildirilmiştir. Bunun üzerine tekrar başvuruda bulunulmuş ve 09.12.2015 tarihinde sözleşme imzalanarak proje sürecimiz başlamıştır. Proje, afet sonrası psiko-sosyal destek ve psikolojik ilkyardım konularında gerçekleştirilecek olan eğitim faaliyetlerine katılımı amaçlayan bir “Yetişkin Eğitimi Personel Hareketliliği” (KA1) projesidir. Türk PDR Derneği bu projede yetişkin eğitimi alanında bireysel gelişimi desteklemeyi, kurumsal gelişimi desteklemeyi ve yaygınlaştırma çalışmaları ile etkiyi artırmayı amaçlamaktadır. Projenin öncelikli amacı özel uzmanlık gerektiren afet sonrası psikolojik destek çalışmaları konusunda sahada çalışacak olan gönüllülerin eğitim ihtiyaçlarına destek olmaktır. TÜM ÜYELERİMİZİN BİLGİSİNE… Proje süresinde Travma Birimimiz bünyesinde çalışmalar yapan 15 meslektaşımız İngiltere’de “Grief Recovery Center/UK”, Norveç’te “Center for Crisis Psychology” tarafından organize edilen yapılandırılmış kurslara katılacaktır. Kurslar; Travma, Travma sonrası kayıplar ve yas, Yas süreçleri ve yas sonrası iyileşme, Travmada kadınlarla/çocuklarla/engelli bireylerle çalışma, Travma sonrası görev alan psiko-sosyal destek çalışanlarına yardım/kendine yardım becerileri konularını içermektedir. Proje çıktıları olarak yeni öğretim materyalleri (sunum, kitapçık ve broşür) hazırlaması ve derneğin şubeleri nezdinde Psikolojik ilkyardım ve psikososyal destek konularında eğitimler düzenleyerek yeni gönüllüler yetiştirilmesi hedeflenmektedir. Kurs faaliyetlerinin farklı ülkelerde gerçekleşecek olmasının; kültürlerarası örneklerin gözlemlenebilmesi, farklı ya da benzer uygulamaların, ortak noktaların keşfedilmesi ve deneyim paylaşımı olanağı sunması açısından yararlı olacağı düşünülmektedir. Bununla beraber; projenin kısa vadede, farklı ülkelerde çeşitli hareketlilik faaliyetleri, işbaşı izleme çalışmaları ve ortaklık projeleri (KA2) organize etmek, uzun vadede EU AID kapsamında proje çalışması yapmak gibi hedeflere katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Saat 09.30’da aşağıda iletişim bilgileri verilen Ankara Bera Otel’de gerçekleştirilecektir. Derneğimizin Olağan Genel Kurulu 13 Mart 2016 Pazar Günü Saat 09.30’da Dernek Genel Adres: Ziya Gökalp Bulvarı No: 58 Kolej Çankaya Ankara / Türkiye Tel:+90 312 458 00 00 http://www.bera.com.tr/ankara/iletisim.html Merkezi’nde yapılacaktır. 13 Mart 2016 Pazar günü çoğunluk sağlanamadığı takdirde; İkinci toplantı çoğunluk aranmaksızın; 20 Mart 2016 Pazar Günü Tüm üyelerimizin iş takvimlerinde 20 Mart 2016 tarihini not etmelerini ve genel kurulumuza katılmalarını önemle rica ediyoruz. 25 DERNEKTEN HABERLER TÜRK PDR-DER OLARAK ANKARA’DA 13-15 OCAK 2016 TARİHLERİ ARASINDA “PSİKOLOJİK DANIŞMAN MESLEK STANDARTLARININ BELİRLENMESİ” KONULU ÇALIŞTAY DÜZENLEDİK Bilindiği gibi Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği olarak, Mesleki Yeterlilik Kurumu ile yaptığımız protokol gereği üç mesleğe (Psikolojik Danışman, Okul Psikolojik Danışmanı, Kariyer Psikolojik Danışmanı) ilişkin standartların hazırlanması süreci içindeyiz. Süreçte “Psikolojik Danışman – Seviye 6” meslek standartlarının hazırlanması için görevli olan komisyon üyelerimizin isteği üzerine farklı kurumlarda çalışan meslektaşları içine alacak şekilde 13-15 Ocak 2016 tarihleri arasında İlksan Deha Otel’de bir çalıştay düzenlenmiştir. Derneğimiz çalıştay için çeşitli kurum ve kuruluşlara yazı göndererek meslektaşlarımızın görevlendirilmesini arz etmiştir. Çalıştayda; Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı (Çocuk Mahkemeleri, Aile Mahkemeleri), Genelkurmay Başkanlığı, Kara Harp Okulu, Emniyet Genel Müdürlüğü, İŞKUR ve Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun temsilcileri hazır bulunmuştur. Bu kurumlardan gelenlerin yanı sıra çalıştaya üniversite psikolojik danışma birimi, üniversite kariyer uygulama ve araştırma merkezi, özel psikolojik danışma 26 merkezi ve rehabilitasyon merkezi adına meslektaşlarımız katılmıştır. Ankara, Gazi ve Hacettepe Üniversitesi’nden öğretim üyelerimizin olduğu Psikolojik Danışman Komisyonu ve Dernek Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte Okul Psikolojik Danışmanı ile Kariyer Psikolojik Danışmanı komisyonlarından gelen temsilcilerin katılımıyla gerçekleşen çalıştayda; üç gün boyunca çok yoğun ve yüksek tempoda çalışılmıştır. Bu hızlı tempo içinde son derece önemli ve verimli konuşmalar, tartışmalar, paylaşımlar olmuştur. Çay-kahve ve öğle aralarında yapılan paylaşımlarda meslektaşlarımız bu çalışmaların çok anlamlı, önemli olduğu ve daha sık bir araya gelinmesi gerekliliğinin altını çizmişlerdir. Çalıştayımıza katılan meslektaşlarımıza çabaları ve özverileri için teşekkür ederiz. Çalıştayda elde edilen bilgiler EDUSER’in yardımıyla Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından istenen formata getirilecektir. Daha sonra Derneğimiz Psikolojik Danışman Komisyonu aracılığıyla öncelikle meslektaşlarımıza daha sonra da kurumlara görüş alınmak üzere iletilecektir. DERNEKTEN HABERLER KİMLİK KARTLARINI ÜYE VE FAHRİ ÜYELERİMİZE ULAŞTIRMAYA DEVAM EDİYORUZ Üyelerimizde gelen istek doğrultusunda hazırlattığımız dernek üye kimlik kartlarını ücretsiz olarak sahiplerine ulaştırmaya devam ediyoruz. Kartları ulaşan üye ve fahri üyelerimizin bizlerle paylaştığı keyifli fotoğraflardan mesleki aidiyet ve bağlılığın gücü okunuyor. 27 DERNEKTEN HABERLER UÇAN SÜPÜRGE VE PROJELERİ Uçan Süpürge cinsiyet demokrasisine ve kadının insan haklarına inanan, her ortam ve durumda şiddetsizliği savunan bir kadın örgütü. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, 1996 yılında kuruldu. İlk faaliyetlerine bir dernek olarak başlamadı. Dönemin siyasi atmosferi ve dernek yasasıyla ilgili mevzuatların kadınlar adına muhalif bir duruş sergilediği yapılanmaya karşı yarattığı zorluklar nedeni ile öncelikle kar amacı gütmeyen bir şirket olarak kuruldu. 2008 yılında dernek oldu. Bu durum sadece prosedürel bir değişiklik yarattı. Kurulduğu andan bu yana temel amacı; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesine yönelik eylem ve politikaların yaygınlaşması için çalışmak, ulusal ve uluslararası alanlarda girişimlerinde bulunmak ve bu girişimlere destek vermek oldu. Derneğin kurulmasının altında yatan düşüncelerden biri de şu, Türkiye’de kadın örgütlerinin pek çoğu, 1990 sonrasında kuruldu. Uçan Süpürge Derneği de birbiri ile iletişimi kopuk olan kadınlar arasında bir dayanışma merkezi olmayı hedefledi. Kadın örgütleri arasında iletişim, işbirliği ve dayanışma olanaklarının sağlanması ve artırılması temel hedeflerimiz içerisinde yer aldı. Bunu sağlayabilirsek kadınlar olarak daha da güçleneceğimizi düşündük. Öyle bir örgüt olsun ki kadınları, örgütlü kadınlarla, aynı ya da farklı işler yapanlarla bir araya getiren, bunları genç kuşaklara aktaran ve uluslararası bir iletişim ağı kuran bir yapı olsun istedik. “Uçan Süpürge” ismi oylanarak bulundu. Bu ismi seçmemizdeki temel motivasyon “Hiçbir kadın, saçını süpürge etmeyecek” idi. Daha sonra bu motivasyonla pek çok projeye koyulduk: İlk Adım, Yerel Muhabirler, Çocuk Gelinler projeleri ortaya 28 çıktı. “Kadın Filmleri Festivali yapalım, kadın bakış açısını içeren filmleri aktaralım, kadın yönetmenlere pozitif ayrımcılık uygulayalım” dedik. Bu sene 19.su düzenlenecek Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali böyle ortaya çıktı. Halen Sinema Eleştirmenleri Jürisi’nin dünyada ödül verdiği tek kadın filmleri festivaliyiz. Festival, ülkemizden ve dünyadan kadın yönetmenlerin uzun, kısa, belgesel ve animasyon filmlerinin belirli başlıklarda izleyiciye sunulduğu; panel, söyleşi ve sergilerin düzenlendiği uluslararası bir organizasyon. Film gösterimlerinin yanı sıra festival kapsamında filmleri gösterilen yerli ve yabancı yönetmenler, basın mensupları, festival yöneticileri, sinema eleştirmenleri Ankara’da ağırlanıyor. Festivalin birçok hedefi var: Dünyanın dört bir yanından kadın yönetmenlerin filmlerini izleyici ile buluşturmak, sinema sanatının çarpıcı dilinden yararlanarak toplumsal cinsiyete ve kadın sorunlarına ilişkin tartışmaları yaygınlaştırmak, kadının statüsünü yükseltmek için kurumsal çabaların artırılmasını sağlamak ve Türkiye’yi ve festivali ulusal-uluslararası alanlarda tanıtmak bunlardan birkaçı. DERNEKTEN HABERLER 18. UÇAN SÜPÜRGE ULUSLARARASI KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ 08 -18 MAYIS 2015 18th FLYING BROOM INTERNATIONAL WOMEN’S FILM FESTIVAL 08 -18 MAY 2015 Bunun yanı sıra derneğimizin çok önem verdiği ve uzun yıllar üzerinde çalıştığı ve çalışmaya devam ettiği bir konu da Çocuk Gelinler sorunu. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği çocuk gelinler sorununa ilişkin yürüttüğü çalışmalarda 10 yılı geride bıraktı. 10 yıldır devam ettiğimiz Çocuk Gelinler Projesi çalışmalarımızı Kanada Büyükelçiliği’nin desteğiyle ‘Yakından Bakmak’ kitabında topladık. Kadınların güçlenmesi ve örgütlenmesi konularında çalışmalarımıza değer katan projelerimiz gölge meclisler yerelin gücüyle ortaya çıktı. “Gölge 29 DERNEKTEN HABERLER rol modelleri geliştirmeyi hedefleyerek Türkiye’deki demokratik vatandaşlık ve insan haklarının gelişmesindeki en önemli engellerden biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önüne geçmek için de projeler yürüttü. Eğitimde, meslek seçimi konusunda çoğu kez çocukların yetenekleri ve hayalleri doğrultusunda değil, cinsiyet rollerine uygun yönlendirmelerle eşitsizlik yürütülüyor. “Benim Madam Curie’m” Projesi, bu gerçeğe dikkat çekip sadece kız ve erkek çocuklarda değil, örgün eğitim kurumlarında görev alan öğretmenler, eğitim uzmanları ve velileri de kapsayan paydaşlarda da farkındalık ve toplumsal cinsiyet duyarlılık yaratılması sağlamayı amaçlayan bir proje çalışması idi. Avrupa Birliği Merkezi Finans ve İhale Birimi ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle AB Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Hibe Programı kapsamında yürütülen ve 14 ay süren proje Ekim 2014’te sona erdi. “Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ni Destekliyorum: Bal Arıları Mühendis Oluyor” Projesi, Kasım 2015’ten bu yana Ford Otosan Meclis” Projesi ve “Gölgeni İzle: Yerel Siyasete Kadın Katılımı için Gölge Meclisler” Projesi aynı amaca hizmet eden fakat farklı yöntemler kullanan iki proje olarak 2014-2015 yıllarında hayata geçirildi. Gölge Meclis Projesi, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Sivil Toplum Diyaloğu – Siyasi Kriterler Hibe Programı kapsamında finanse edildi. Projenin ortakları Bulgaristan Sofya’da çalışan bir kadın derneği olan Kadın Çalışmaları ve Politikaları Merkezi ile Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi’dir. Projenin amacı ise kadınları hayatlarını doğrudan şekillendiren kararların alındığı yerel yönetim mekanizmalarında temsilinin ve bu mekanizmalara katılımlarının artırılması idi. Bu bağlamda Ankara ve Yalova’da kadınlardan oluşan ve yerel gündemi kadın bakış açısıyla izleyen gölge meclisler kuruldu. Gölgeni İzle: Yerel Siyasete Kadın Katılımı için Gölge Meclisler Projesi Hollanda Büyükelçiliği Matra Programı kapsamında finanse edildi, Kırşehir’de hayata geçirildi. Derneğimiz, kız çocuklarının meslek seçimi konusunda kalıplaşmış meslekler dışında alternatif 30 DERNEKTEN HABERLER A.Ş. ve Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği tarafından ve Milli Eğitim Bakanlığı desteği ile hayata geçiriliyor. Bu proje için Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ile işbirliği yapılıyor ve uzman desteği alınıyor. Bal Arıları Mühendis Oluyor Projesi, 24 aylık süre zarfında, Türkiye’nin 81 ilinde birer lisede lise 1. sınıf kız ve erkek öğrenciler ile veliler ve öğretmenlere yönelik hazırlanmış bir toplumsal cinsiyete duyarlı rehberlik programının hayata geçirilmesini içeriyor. Bu rehberlik programı aracılığıyla, toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde kadınlara uygun görülen meslekler dışında seçeneklerin de var olduğu ve bunları seçerken kız ve erkek öğrenciler için eşit fırsatlar sunulması gerekliliği konularında farkındalık yaratılması amaçlanmaktadır. Programın uygulanmasında, söz konusu hedef gruplar için tasarlanmış oturumlar Psikolojik Danışma ve Rehberlik uzmanları tarafından yürütülmekte ve oturumlarda Ford Otosan A.Ş.’den projemize gönüllü destek veren kadın ve erkek mühendisler rol model olarak yer almaktadır. Biz Uçan Süpürge Derneği olarak ülkemiz ve tüm dünya kadınlarının barış içinde yaşayabilecekleri ortamlar, eşit olanaklar ve fırsatlar sağlayacak politikalar üretilmesi için, hem kadınların kendilerini keşfetmelerini sağlayacak fırsatlar sunmak hem kız çocuklarının güçlenmesinde birlikte çalışarak daha yaşanılabilir bir gelecek inşa etmeye çalışıyoruz. Bu çabamıza tüm kadınları ve gönüllüleri davet ediyoruz. 31 ALANDAN İYİ ÖRNEKLER OKUL TAKIMI MOTİVASYON ÇALIŞMASI Bu yazımızda, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Ankara Ortaokulu Kız Voleybol Takımı ile “Motivasyon ve Ekip Çalışması” konusunda gerçekleştirdiğimiz çalışmamızı sizlerle paylaşmak istedik. Çalışmamız, takım koçu ve okul idaremiz tarafından paylaşılan “oyuncuların maçlarda motivasyonlarının düşmesi, maçta üstünlükleri devam ederken karşı takımın farkı kapatmasıyla oyundan düşmeleri” gibi nedenlerle ortaya çıkmıştır. PEKİ, BU ÇALIŞMADA NELER YAPTIK? Öncelikle takım koçu ile görüşerek sorun alanları ve takım içi dinamiklerle ilgili bilgi aldık. Bunun yanı sıra oyuncuların da ihtiyaçlarını belirleyebilmek için onlarla bireysel görüşmeler gerçekleştirdik. Ayrıca ekip içi dinamiklere dair oyuncuların algılarını belirleyebilmek amacıyla “sosyometri” uyguladık. Sosyometride, oyunculara bir turnuvaya gittiklerinde aynı odada kalmak isteyecekleri üç arkadaşının isimlerini yazmalarını istedik. Çalışmanın başından sonuna kadar oyunculara gizlilik konusunda teminat verdik. Bu uygulamadan sonra, takım içindeki rollere ilişkin daha detaylı bilgi edinebilmek için aşağıdaki açık uçlu sorulara yazılı cevap vermelerini istedik. Takımda ben ................................................................... Takımda kaptan.............................................................. Takımda koç.................................................................... Bu iki uygulama, oyuncuların birbirleriyle olan ilişkilerini, iletişimlerini, grup içerisinde alt grupların olup olmadığını, takım içi işbirliğinin nasıl olduğunu, grubun dışında kalan birilerinin olup olmadığını, liderin kim olduğunu görmemize yardımcı oldu. Söz konusu aşamadan sonra çalışmamızı iki oturum şeklinde planladık. Birinci oturumda; “ekip olmak” ve “motivasyon” konuları üzerinde çalıştık. “Bitiş düdüğü çalana kadar mücadeleyi bırakmama”, “motivasyonu kaybetmeme” ve “ekip olabilme” 32 Psi. Dan. Adil RODOSLU Psi. Dan. Leyla VURAL konularının işlendiği videolar izleyerek konuların üzerinde tartıştık. Oyuncuların “neler hissettiklerini ve kendilerine dair ne öğrendiklerini” konuştuk. Oyuncular öz-eleştirilerini yaparak bir sonraki maç için kendilerini hazırladılar. Bu oturumun sonrasında oyuncular Türkiye yarı finallerine katıldılar ve turnuvayı geçerek finallere katılma hakkı kazandılar. İkinci oturumda ise oyuncuların katıldıkları bu turnuvada öncekilerden farklı olarak neleri gerçekleştirdikleri, konusunu ele aldık. Örneğin, önceden yeniliyorlarsa son dakikaya kadar mücadele etmek yerine oyunu bırakırken bu maçta sonuna kadar mücadele ettiklerini ifade ettiler. Ayrıca, “sahada şiddet”e dair farkındalık kazandırmayı amaçladık. Bu doğrultuda, birbirlerine karşı saygılı ve nezaket kuralları içinde davranmalarının önemini, sözel ya da sözel olmayan şiddetin kullanılmasının takıma vereceği zararları ve saha dışından kendilerine yönelik yapılacak kötü tezahüratlarla başa çıkabilme yollarını çalıştık. Bunun için, kötü tezahüratlara karşılık vermeme, dikkatini oyuna yöneltme, süreci bir oyun haline getirerek eğlencemeye çalışma gibi stratejiler oluşturuldu. Son olarak oyunculara aşağıdaki soruları sorarak onlardan çalışmamıza dair geri-bildirim aldık. Bu çalışma bana.............................................................. Bu çalışma sonrasında kendimle ilgili........................... Bu çalışma sonrasında takım olmakla ilgili .................. Bu çalışma sonrasında başarmakla ilgili....................... Bu çalışma ayrıca............................................................. Geri-bildirimler çok olumlu olmakla birlikte, oyunculardan bu çalışmanın devam etmesi isteği, psikolojik danışmanların maçlara da gelerek gözlem yapmaları ve maçlarda oyunculara destek olmaları önerileri geldi. Bu çalışmamızın, 2015-2016 eğitimöğretim yılında ortaokuldaki tüm spor takımlarına yayılımı gerçekleştirilecektir. ÖĞRENCİ DENEYİMLERİ YARATICI DRAMA GÜNLÜĞÜNDEN Saadet KÖSEOĞLU – Kübra ACAR Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı 4. Sınıf Öğrencileri Kübra: Ben bir psikolojik danışman adayıyım. Yaratıcı dramayla hayatımda buna uygun değişiklikler yapmak istediğim bir dönemde tanıştım. Bizim işimiz iletişim. Yaratıcı drama da tam bu noktada yardımcımız olabilecek bir alan. Onu ister yöntem olarak kullanın ister bir disiplin; üniversitedeki derslerin ta kendisi o. Yaratıcı drama sürecine başladığımdan beri psikolojik danışma ve rehberlik alanında teorik olarak öğrendiğim birçok kavramı yaşantıya dönüştürme fırsatı yakaladım. Saadet: Ben de geçen yıl Eylül ayında tanıştım yaratıcı dramayla. Hatta Çağdaş Drama Derneği’ne Kübra ile birlikte yazılıp beraber başladık birinci aşamaya. Öncelikle yaratıcı dramanın ne olduğundan biraz bahsedeyim. İnci San’ın tanımına göre yaratıcı drama; doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği ‘oyunsu’ süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır. Yani drama bir tiyatro ya da oyunculuk örneği sergilemek değildir, sadece tiyatro formlarından yararlanır. Yazılı bir metni yoktur. Sahneye koymak gibi temel bir amacı olmadığı halde, istenirse yapılan çalışmalar çok fazla değiştirilmeden gösteriye sunulabilir. Kübra: Ben de kısaca yaratıcı drama eğitimini aldığımız Çağdaş Drama Derneği’nden bahsetmek istiyorum. Prof. Dr. İnci San Devlet Tiyatrosu sanatçısı Tamer Levent ve bir grup Eğitim, Eğitim Bilimleri, Sanat, Sanat Eğitimi alanlarında çalışan kişiler tarafından 1990 yılında kurulmuştur. Derneğin temel amacı, yaratıcı dramayı tiyatro, eğitim ve sosyal yaşamda bir disiplin ve yöntem olarak geliştirmek ve yaygınlaştırmaktır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için eğitim ve tiyatro ilişkisine odaklanan dernek, seminer, kurs, yayın, konferans, danışmanlık vb. akademik düzeyde bilimsel araştırma ve projeler gibi ulusal ve uluslararası etkinlikler yapmakta, üniversite dâhil hemen her eğitim basamağında bulunan öğretmen ve öğretim elemanlarına hizmet içi eğitimler vererek alana yaratıcı drama eğitmeni/lideri yetiştirmektedir. Derneğin merkezi Ankara’dadır ve Türkiye genelinde şube ve temsilcilikleri bulunmaktadır. İstanbul, İzmir, Eskişehir’de şubeleri; Adana, Antalya, Burdur, Bursa, Denizli, Hatay, Kayseri, Kocaeli, Muğla, Mersin, Şanlıurfa ve Trabzon’da da temsilcilikleri bulunmaktadır. Biz eğitimimizi Ankara şubesinde almaktayız. Saadet: Drama eğitimi sürecine geçelim. Dramaya başlarken öncelikle lider ve grup üyeleriyle birlikte 33 ÖĞRENCİ DENEYİMLERİ daire oluşturulur, böylelikle herkes birbirini görebilir. Aynı zamanda daire eşitliğin simgesidir. Yaşamda hepimizin öğrenci, anne, başbakan gibi bir rolü vardır; ama dramaya gelirken bunların hepsini kapıda bırakarak dairede yerimizi alırız. Daha sonra dramanın aşamalarından ısınmayla başlanır. Kübra: Isınma aşamasında oyunlar oynanır ve etkinlikler yapılır. Bu kısım bence atölyenin en eğlenceli kısımlarıdır. Oyunlar o günkü atölye konusuyla ilgili olur. Daha sonra canlandırma aşamasına geçilir. Bu aşamada doğaçlamalar yapılır ve rol oynama gibi teknikler kullanılır. Sanırım benim için en ürkütücü kısım, bu aşamaydı. Ancak sürece kendimi tam anlamıyla verdiğimde kaygılarım da kimliğimle birlikte kapının dışında kaldı. Saadet: Rol oynama-doğaçlama aşamasına gelindiğinde, belirlenen bir konu üzerinden belli teknikler kullanılarak bir hedefe doğru yol alınır. Bu aşamada yaratıcılık oldukça önemlidir. Lider gruplara ayırarak belli bir zaman dilimi içerisinde bizden bir doğaçlama çıkarmamızı isteyebilir. Burada grup dinamiği, uyum ve iletişim çok önemlidir. İlk haftalarda bu uygulamada zamanı ayarlama konusunda sıkıntılar yaşadık, ama zamanla daha iyi hale geldik. Öyle ki 10 saniyede doğaçlama çıkardığımız zamanlar oldu. Hepsinden de ayrı keyif aldım. Kübra: Bu süreçte çoğu zaman günlük hayatımızda sahip olmadığımız rollere bürünüyoruz. Gerçekten öyleymiş gibi davranıyoruz. Eğitim süresince liderimizin sık sık kullandığı gibi empati kelimesini gerçekten uyguluyoruz. Saadet: Son olarak değerlendirme aşamasına geçiliyor. Bu aşamada sürecin özü, önemi, niteliği ve niceliği saptanır. Duyguların, düşüncelerin paylaşımı alınır. Genel olarak eğitsel kazanımlar üzerine ya da ortaya çıkan oluşumlar üzerine tartışmalar yapılır. Öğrenilenlerin kazanıma dönüşüp dönüşmediği ve bu durumun gelecek yaşantılara etkisinin olup olmayacağı, tüm drama yaşantısı ve süreçlerinin nasıl algılandığı, anlaşıldığına yönelik duygu ve düşüncelerin paylaşımı yapılır. Kübra: Çoğu lider son aşamada sadece katılımcıların süreç hakkındaki fikirlerini almaktadır. Ancak gerçek bir değerlendirme, bize sürecin ne katması gerektiğini öğreten aşamadır. Değerlendirme aşamasında süreç hakkında fikirler söylenip, daha farklı neler 34 yapılabileceği konuşulunca süreç daha verimli olmaktadır. Her atölyenin sonunda artık farkında olduğumuz şeylerden sorumlu da olduğumuzu bilerek süreci tamamlarız. Bu süreç boyunca herkesin eşit olması, dikkatle dinlenmesi, duygu ve düşünceleri rahatlıkla paylaşabilmesi, en iyi olma çabasının olmaması ve birlikte üretmek çok önemlidir. Saadet: Dramada kazanım elde ederken müzik, dans, resim, plastik sanatlar gibi pek çok alandan da yararlandık. Yüzümüze alçıdan maskeler de yaptık, müzede drama çalışması da… Benim için hepsi de birbirinden güzel ve zevkli süreçlerdi. Aynı zamanda dramada kullandığımız pek çok tekniği mesleğimle bağdaştırıp psikolojik danışma sürecinde de kullanabileceğimi gördüm. Kübra: Atölye sürecini somutlaştırmak adına iletişim-etkileşim konulu üç saatlik atölye sürecini kısaca anlatayım. Yine her zamanki gibi çember olarak sürece başladık. Ardından müzik eşliğinde mekâna dağıldık ve yürümeye başladık. Bu yürüyüş ÖĞRENCİ DENEYİMLERİ Saadet: Yaratıcı drama sürecinin etkili bir şekilde ilerleyebilmesinde ders dışında verilen ödevlerin, drama ile ilgili okumaların katkısı da büyüktür. Evet, ilk başta ödev denilince şaşıranlar olabiliyor, ama drama eğitimi de bizim için ikinci bir üniversite gibi. Dramada her aşamanın ödevleri vardır ve bu ödevler tamamlanmadan diğer aşamaya geçilmez. Altı aşamadan oluşan yaratıcı drama liderliği eğitiminin son aşamasında artık raportör olunur ve proje hazırlanır. Projenizi tamamladığınızda tıpkı yüksek lisans tezi sunar gibi Çağdaş Drama Derneğinin belirlediği bir jüri önünde projenizi sunuyorsunuz. Projeniz kabul edilirse Milli Eğitim Bakanlığının açtığı drama eğitmenliği sınavına girerek Milli Eğitim Bakanlığı onaylı drama eğitmeni oluyorsunuz. Gerçekten de uzun ve emek isteyen bir süreç. Lider adaylarının büyük bir çoğunluğu proje aşamasına geldiklerinde süreci yarım bırakmakta imiş. Bu nedenle gerçek bir drama eğitmeni bulmak çok zor. Dramaya öğrencilerin deşarj olduğu bir ders gibi bakmak yerine hem öğrenciye eğitsel anlamda çok şey katan hem de diğer derslerde bir yöntem olarak kullanılıp öğrenilenlerin kalıcı olmasını sağlayan önemli bir alan olarak bakmak ve bu alana hak ettiği değeri vermek gerekmektedir. Son olarak yaratıcı drama lideri olduktan sonra bu alanda ilerleyip yüksek lisans yapmak da mümkündür. hem mekana uyum sağlayıp mekanı tanımamızı sağlıyor, hem de diğer katılımcılarla göz göze gelerek etkileşimi arttırıyor. Ardından tekrar çember olarak etkinliğimize başladık. “Benim adım Kübra. …… gibiyim.” o boşluğu doldurma işi bize düşüyor. Herkes o boşluğa kendi baş harfiyle başlayan bir nesne, duygu ekledi ve bütün çemberdeki üyeler kendilerini tanımladılar. Ardından çemberdeki diğer üyelerle iletişimi sağlayan başka bir etkinlik yaptık. “Ben Kübra, sen Saadet, o Serkan” tarzında cümleler kurarak arkadaşlarımızın ismini sıraladık. Bunu yaparken o kişiye yönelmek, gözlerine bakmak önemliydi. Yapılan her etkinlik o haftaki atölyenin konusuna hizmet etmelidir. Daha sonra iletişimin önemini anlatan “parazit” oyununu oynadık. Bu oyun grupların üçe ayrılması ve paralel olarak dizilmesiyle oynanmaktadır. Ortada kalan grup diğer iki grubun iletişimini zorlaştırmakla görevlidir. Değerlendirme aşamasına geldiğimizde ise bu oyunlar ve etkinliklerin amaçlarını konuştuk. İletişimi zorlaştıran ve kolaylaştıran etkenleri hep birlikte tartıştık. Kübra: Merakla ve tedirginlikle başladığım yaratıcı drama sürecinin henüz çok başındayım. Ancak bana kazandırdıklarını görebilecek kadar ilerlediğimin farkındayım. Yaratıcı dramanın Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında aktif olarak kullanılabileceğini biliyorum. Çalışma hayatımda bizleri bir adım ileriye taşıyacağını düşünüyorum. Saadet: Hali hazırda yaratıcı drama liderliği eğitimi devam eden biri olarak dramayı, alanında hep daha iyi ve donanımlı olmayı hedefleyen tüm psikolojik danışmanlara ve adaylarına tavsiye ederim. Hem kişisel-sosyal hem de mesleki açıdan sizlere çok katkısının olacağını düşünüyorum. Umarım drama deneyimlerimizle bir nebze olsun yaratıcı dramaya ilginizi çekip, ilgilenme merakı uyandırabilmişizdir. Bize bu alanı tanıtan üst dönemden arkadaşımız Ahmet Ayaz başta olmak üzere, yaratıcı drama eğitimine teşvik eden çok değerli hocalarımıza teşekkür ediyoruz. 35 ÖĞRENCİ DENEYİMLERİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİK DANIŞMA TOPLULUĞU’NU (GÜPDAT) TANIYORUZ Esma KIRCA Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı 4. Sınıf Öğrencisi Öncelikle yazımı herkesin anlayabileceği sadelikte ve heyecanımızı hissedebileceğiniz bir samimiyetle yazmayı seçtim. Umarım bu heyecana kısa süreliğine de olsa sizleri de dâhil edebilirim. Gazi Üniversitesi’nde okuduysanız ve bir topluluğun içinde yer almaya çalıştıysanız, burada topluluk işlerinin hiç de kolay olmadığını öğrenmişsinizdir. Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma Topluluğu (GÜPDAT) aslında temelleri 2010 yılına dayanan, ama bahsi geçen zorluklardan dolayı 24 Mayıs 2012 tarihinde kurulan bir topluluktur. Bu topluluk, henüz birinci sınıf olan bir grup Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü öğrencisinin hayaliydi. Hayal kurdular, engellendiler, ağladılar, direndiler ve sonunda hayalleri gerçek oldu. Bu zorlu yolda hocaları onları yalnız bırakmadı, onlarla birlikte direndiler. Öyle insanlar ki bunlar, GÜPDAT ile ilgili konularda çocuklar gibi heyecanlı olabiliyorlar. Bu toplulukta görevler var, fakat görevlerin kesin sınırları yok. Hatta bu topluluktaki hayalperestlerden biri şöyle diyor bu durum için: “Yapılması gereken işler vardı ve yapacak olan kişiler, hepimiz bir ucundan tuttuk; birimiz gidip tohumu aldı, diğerimiz toprağı eşti, öteki gübreledi, birimiz su oldu, diğerimiz güneş ve hep birlikte sevdik, oldu”. Bu topluluğun kurulmasında belki de bu 36 bölümün öğrencisi olmanın ayrıcalığı vardır. GÜPDAT’ın amacı; insanlara faydalı olabilmek için psikolojik danışman adaylarının yetişmesine yardımcı olacak çalışmalar yapmaktır. Bu çalışmalar doğrultusunda GÜPDAT içerisinde; Kitap Analizi Grubu, Film Analizi Grubu, Gezi Grubu, Sosyal Sorumluluk Grubu ve bir de E-Dergi olmak üzere beş alt bölüm yer almaktadır. Aşağıda, bu gruplardan kısaca bahsettim. Kitap Analizi Grubu: Bu bölümdeki etkinliklerimiz öncelikle bize eşlik etmesini istediğimiz hocamızdan ricada bulunmamızla başlar. Daha sonra hocamızla birlikte belirlediğimiz kitabın analizi için tarihe karar verilir. Herkesin kitabı okuyabilmesi için bir süre verilir ve sonrasında bir araya gelinerek kitap hakkında detaylı bir şekilde konuşulur. Kitap analizlerinin en önem- ÖĞRENCİ DENEYİMLERİ lisi yanı, okunan kitaptaki öğelerin psikolojik açıdan ele alınmasıdır. Mesela psikolojik danışma kuramları ve onların içeriğinde yer alan kavramlarla özdeşleşen ya da ters düşen noktalara odaklanılır. Bu etkinliklerde konunun uzmanı hocalarımızın bize eşlik etmesinin yanında birçok farklı kişinin olması da çok önemlidir. Psikolojik danışmada grup çalışmaları açısından düşünürsek kitap analizi çalışmaları farklı bakış açılarını görmek ve ‘yalnız değilmişim’ hissini yaşayabilmek açısından da yararlı olmaktadır. Film Analizi Grubu: Bu grupta da çalışmalarımız bir hocamızla birlikte psikolojik açıdan ele alınabilecek bir filmin seçilmesi ile başlar. Filmin izlenme zamanı ve yerine karar verildikten sonra duyuru yapılır. Film izleme aşamasında herkes önemli gördüğü yerleri ya da sorularını not alır. Film bittikten sonra alınan notlardan yola çıkılarak grup etkileşimi başlar. Kitap analizinde olduğu gibi grupla yapılan bu etkinlikler de çok verimli sonuçlanmaktadır. Gezi Grubu: Gezi grubundaki görevli arkadaşlarımızın araştırmaları sonucunda birkaç seçenek belirlenir. Bazen şehir içi bazen de şehir dışı şeklinde olan bu seçenekler kendi grubumuzda oylamaya sunulur ve oylama sonucu gidilecek yere ve zamanına karar verilir. Geziler, şehrin gürültüsünden ve okul telaşından bir nebze de olsa uzaklaşmamızı ve birbirimizle kaynaşmamızı sağlar. Sosyal Sorumluluk Grubu: Biz PDR öğrencileri olarak insanın “sosyal bir varlık” olduğunun farkındayız, farkında olmalıyız. Bu bölümdeki etkinlikler daha çok insan ilişkileri açısından bizlere deneyim kazandırır. Bu grup çalışmaları kapsamında; kimi zaman yeni mezun olmuş meslektaşımızın ‘Kütüphanemiz yok!’ çağrısına, içlerine yüreğimizden dökülen sevginin yazılı olduğu kitapları yollayarak cevap verdik, kimi zaman huzurevinde kalan değerli büyüklerimizle huzur bulmaya gittik, kimi zaman da onkolojide günler hatta aylar geçiren güzel kardeşlerimizle yeni yılı birlikte karşıladık. E-Dergi: Üniversitemizdeki tüm topluluklar gibi topluluğumuzun da, internet üzerinden yaptığı faaliyetlerin ve bunun dışındaki çalışmalarının yer aldığı ‘Hemhâl’ adlı e-dergisi bulunmaktadır. Dergi yönetimi için sene başında gönüllü olan bir arkadaşımız editör olarak belirlenir. Topluluğumuzda yer alan ve dergide aktif görev almak isteyen arkadaşlarımız da bir araya gelerek içerikte nelerin yer alacağına karar verir. Editör arkadaşımız içerikteki çalışmaları gönüllü arkadaşlara dağıtır ve teslim edilmesi gereken zamanı bildirir. Zamanı geldiğinde yapılan röportajlar, yazılan yazılar internette e-dergi şeklinde sunulur. Dergimiz, kişi sayısına bağlı olarak zaman zaman basılı hale de getirilir. Son olarak, topluluğumuz tarafından bu yıl başlatılan ve geleneksel hale gelmesini istediğimiz ‘PDR Gecesi’ de bizim için çok önemli bir yere sahiptir. Topluluğumuzun tüm etkinliklerinde olduğu gibi bu geceye de hocalarımız ve her sınıftan arkadaşlarımız katılabilmektedir. Bu gecede sohbet, yemek, müzik, dans yani kısaca her şey yer almaktadır. GÜPDAT olarak yaşadığımız grup ruhunu ve bilincini sizlere aktarabilmiş olmak dileğiyle… 37 PAYLAŞIMLAR Türk PDR Derneği’nin Hayata Etkin Katılımı: Yılın Empati Ödülü Tarihsel süreç içerisinde psikolojik danışma kavramının oldukça uzun bir geçmişi vardır. Günümüzde oldukça geniş bir alanda sunulan psikolojik danışma hizmetlerine ilişkin ilk uygulamalar Aydınlanma Çağı’na kadar dayanmaktadır. Kişilerarası ve kişisel sorunların daha nitelikli bir şekilde tanımlanıp çözümlenmesini amaçlayan, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde başlayan psikolojik danışma hizmetleri, 1950’li yıllarda Amerikan modelleri referans alınarak ülkemizde de sesini duyurmuştur. Zaman içerisinde psikolojik danışma hizmetlerinin çalışma alanları genişlemiş, birçok kurumda iyileştirici, önleyici ve geliştirici faaliyetlerde yer edinmeye başlamıştır. Günümüzde ise, psikolojik danışma hizmetlerinin nitelik ve nicelik yönünden zenginlik kazanmasında Amerika’da edindiği deneyimlerini meslek elemanları ile paylaşan Prof. Dr. Feriha Baymur ve Prof. Dr. Hasan Tan’ın öncü çalışmaları oldukça kıymetlidir. Türkiye’de psikolojik danışmanın profesyonel bir meslek olarak kabul edilmesinde önemli çabaları olan Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (Türk PDR-DER), 1989 yılında Prof. Dr. İ. Ethem Özgüven öncülüğünde kurulmuştur. Psikolojik danışma ve rehberlik (PDR) alanının oldukça aktif olması ve çalışanlarının sayısının hızla artması, mesleki kavramların toplumda doğru anlaşılması, PDR hizmetlerinin kalitesinin arttırılması, mesleki birlik ve bütünlüğün sağlanması, mezunlarının ve çalışanlarının haklarının korunması ve alana yönelik bir meslek örgütünün yoksunluğu gibi gerekçeler Türk PDR Derneğinin kurulmasını zorunlu kılmıştır. Kurulduğu günden itibaren her geçen gün çalışmalarına ivme kazandıran Türk PDR Derneği, mesleğin yasal olarak tanınması, yetişme standartlarının ve uygulanabilir etik kuralların işlevsel olabilmesi amacıyla önemli bir çaba göstermektedir. Türk PDR-DER, ilgili alanda sahip olduğu kuramsal ve uygulanabilir bilgi birikiminden 38 Arş. Gör. Özkan Çıkrıklı Ordu Üniversitesi Arş. Gör. Evren Erzen Artvin Çoruh Üniversitesi toplumun faydalanabilmesini ve psikolojik danışmanın profesyonel bir meslek olarak tanınabilmesini sağlamak için düzenli olarak birtakım faaliyetleri yerine getirmektedir. Halkı bilgilendirmeye yönelik düzenlenen toplantılar, basın yayın kuruluşları tarafından düzenlenen programlara uzman olarak katılma, kamuoyunu ilgilendiren güncel konularla ilgili basın açıklamaları yapma, ebeveynlere yönelik uygulamalı eğitim programları, resmi kurumlarda görev yapan personellerin eğitilmesi ifade edilen bu faaliyetler arasında yer almaktadır. Dernek, ülke çapında okullarda ve Rehberlik Araştırma Merkezlerinde üyeleriyle sunduğu birçok önleyici ve geliştirici hizmetin yanı sıra olağanüstü durumlardaki kriz yönelimli müdahaleleriyle de adını duyurmaktadır. Örneğin, bireylerin hayatında, yıkıcı deneyimlerle birlikte ciddi psikolojik travmaların yaşandığı 2012 Van depreminde de depremzede vatandaşlar için yardım ve profesyonel destek faaliyetleri organize edilmiştir. Derneğin çalışmaları şüphesiz sadece depremlerle sınırlandırılmamıştır. 13 Mayıs 2014 günü resmi rakamlara göre 301 maden işçisinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan Soma Maden Kazası karşısında yaşanan psikolojik travma vakaları, derneği harekete geçirmiştir. Derneğin internet sayfasında facianın ardından yürütülecek faaliyetlerle ilgili bir plan oluşturulmuş ve derneğin Manisa şubesi başta olmak üzere yürütülebilecek psikososyal faaliyetler hakkında çalışmalara başlanmıştır. Çünkü, Türk PDR Derneği’nin ve binlerce üyesinin, bir empati örneği olarak sedyeye uzanabilecek diğer hastayı düşünerek çamurlu çizmelerini çıkarmak isteyen işçiyi ya da abisinin cenazesini örten Kızılay battaniyesinin bir başkasına da gerekli olabileceğini düşünerek battaniyeyi yeniden Kızılay’a teslim eden duyarlı vatandaşı bu facia sonrasında yalnız bırakması düşünülemezdi. Doğumdan ölüme kadar uzanan gelişim süreci içerisinde bireyler hayatın onlara sunduğu bazı olanakları görememekte ya da çeşitli PAYLAŞIMLAR nedenlerden dolayı bunları ihmal etmektedirler. Bir başkasını dinlemek, onu anlamak, ona yardım edebilmek ve bu benzersiz duyguyu tadabilmek, hayatın insana sunduğu en büyük imkânlardandır. Ancak, yaşam yolunda doludizgin ilerleyen bireyler çoğu zaman en yakınlarındaki insanları dahi görememektedirler. Bunun sağlanabilmesi için bireylerin empatik becerilerinin gelişmesi, karşılıklı kabul ve saygı çerçevesinde ilişkilerini şekillendirmeleri gerekmektedir. Türk PDR-DER, kendi öznel dünyalarından sıyrılıp etrafındaki diğer insanları düşünen, anlayan, onların kazanımları için çaba gösteren kişilerin veya grupların toplum tarafından da tanınabilmelerini sağlamak amacıyla Yılın Empati Ödülü vermektedir. Derneğin tarihinde verdiği ilk empati ödülü, eğitime verdiği desteklerden ötürü 16 Ekim 2009 tarihinde ölümünden sonra Prof. Dr. Türkan SAYLAN’ın manevi kişiliğine atfedilmiştir. Bir sonraki yılın empati ödülü ise engelli bireylere internet üzerinden maddi destek sağlayabilecek firmaların bir araya gelmelerini ve diğer engellilerle buluşmalarını kolaylaştırmaya yönelik Engelleri Kaldır projesi dolayısıyla Rodin Alper BİNGÖL’e verilmiştir. 2011 yılı ödülü hayatın farklı alanlarından insanların birbirlerini anlamasına katkı sağlayan Yarım Kalan Hayatlar projesiyle gazeteci Ayşe ARMAN’a layık görülmüştür. Verilen ödüller arasında ilk topluluk ödülü olma özelliği 2012 yılındaki ödüle aittir. Bu yıl, Van depremini takip eden haftalarda Van’ın plaka kodu olan 65 sayısına ithafen bu dakikada tribünde üstlerini çıkaran ve Van’daki soğukla mücadele eden insanlara dikkat çeken Beşiktaş kulübünün taraftar grubu olan Çarşı adına grubun sözcüsü Alen MAKARYAN’a 14 Aralık 2012 tarihinde verilmiştir. Son ödül olan 2013 Yılın Empati Ödülü ise engelli bireylerin bir arada spor yapıp kaynaşmalarını amacıyla Edirne Valiliği-Edirne Belediye Başkanlığı-Trakya Üniversitesi Rektörlüğü ortak girişimiyle hayata geçirilen I.Balkan Özel Gereksinimli Çocuklar Spor Oyunları Projesi’ne verilmiştir. Özetle toplumda başkalarını anlarken, diğer bireyleri de empatiye teşvik eden, hatta empati oluşturmak için somut olarak etkinlik tasarlayan bireyler ya da topluluklar bu ödüle layık görülmektedir. Çoğu sivil toplum örgütü bir ödül organizasyonunun düzenlenmesinde belirli bir kesimi, belirli niteliklere sahip kişileri ödül almaya layık olarak belirlemekte ve ödül bu dar kapsamlı kesime gitmektedir. Bu yaklaşım ödüllendirme faaliyetinin sınırlı bir alana etki etmesine neden olmaktadır. Yılın Empati Ödülü ise toplumun her kesiminden her bireyin alabileceği tüm topluma hitap eden bir organizasyon olması ile benzerlerinden ayrılan bir konumdadır. Beşiktaş Spor Kulübünün taraftar grubu Çarşı’nın 2012 yılında bu ödüle layık görülmesiyle birlikte, ülkenin herhangi bir yerinde yaşanan güçlüklere karşı birlik olabilmenin, acıları paylaşabilmenin değerli bir davranış olduğu vurgulanmış ve toplumun dikkati yeniden ulusal yardımlaşma dürtüsüne çekilmiştir. Bu bağlamda toplumda birbirine ihtiyacı olan insanların birbirleriyle olan yardımlaşma güdülerinin yanı sıra gelecekte farklı grupların birbirleriyle daha hoşgörülü ve karşılıklı anlayışlılığa dayalı bir iletişim içerisine girilmesi de desteklenmiştir. Günümüzde pek çok farklı grubun birbiriyle çatışma içerisinde olduğu görülmektedir. Heteroseksüellik dışında bir cinsel yönelimi olanlar, sol görüş ile sağ görüşe mensup olan geniş toplum kesimleri, futbolda farklı takımın taraftarları, yaşamı paylaşma konusunda yaşama farklı açılardan bakan aile bireyleri, lüks bir yaşam sürerken alt gelir seviyesindeki insanların kaygılarını küçümseyen kesimler ve hatta izledikleri televizyon programları konusunda farklılaşan bireyler birbirlerine karşı hoşgörü yerine sert ve yıkıcı eleştirilerle yaklaşmakta ve kutuplaşmalar meydana gelmektedir. Toplumdaki bu yoğun çatışma ortamının getirdiği gerginlik atmosferi içerisinde, planlanan empati ödülleri, bireylerin birbirlerinin farklılıklarına saygı duyabilmelerine katkı sağlamaktadır. Söz konusu gelişim, toplumun farklı kesimleri arasında düşüncelerin farklı olabileceğini, ancak duyguların aynı şekilde yaşanabileceğini göstermesi açısından büyük önem arz etmektedir. KAYNAKLAR Akkoyun, F. (1995). PDR’de unvan ve program sorunu: Bir inceleme ve öneriler. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2(6), 1-21. Altıntaş, E. (2008). Çağdaş eğitim sisteminde öğrenci kişilik hizmetleri ve rehberlik. Can. G. (Ed.). Psikolojik danışma ve rehberlik. (1-27). (9. Baskı). Ankara: PegemA Yayıncılık. Bankart, C. P. (1997). Talking cures: A history of Western and Eastern Psychotherapies. Pasific Grove, CA: Brooks/Cole. Eren-Gümüş, A. ve Gümüş, M. A. (2010). Psikolojik danışmada etik ve hukuk. İstanbul: Vedat Kitapçılık. Hackney, H., & Cormier, S. (2008). Psikolojik danışma ilke ve teknikleri: Psikolojik yardım süreci el kitabı (T. Ergene ve S. A. Sevim, Çev.). Ankara: Mentis. Özgüven, B. E. (1990). Ülkemizde psikolojik danışma ve rehberlik faaliyetlerinin dünü ve bugünü. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 1, 1, 4-15. Şen, H. (2013, Şubat). 2012 yılının empati ödülünü verdik. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni, 4(24), 5-7. Yeşilyaprak, B. (2009). Türkiye’de psikolojik danışma ve rehberlik alanının geleceği: Yeni açılımlar ve öngörüler. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 42(1), 193-213. 39 PAYLAŞIMLAR TOPLUMSAL OLAYLAR, SAVAŞ VE ŞİDDET Psi. Dan. Rıdvan ŞAHİN Atam İlkokulu Şiddet ile ilgili birçok soru var aklımızda. Sorudan daha fazla cevap… Bu soruları sorarken ve cevapları ararken karşımıza çeşitli bakış açıları çıkmaktadır. Psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, felsefe, iktisat gibi disiplinler şiddeti farklı yönleriyle tartışmakta, daha anlaşılabilir hale getirmeye çalışmaktadırlar. Bu disiplinler şiddeti anlamaya ve açıklamaya çalışırlarken şiddetin çıkış noktasını siyasetin başka araçlarla sürdürülmesi, ekonomik gelişmeye ivme kazandıran bir araç, gizli ölüm istenci, egemenlik arayışı, yaşam mücadelesi gibi nedenlere dayandırmaktadırlar. Şiddeti kim uygular? Şiddet kime uygulanır? Şiddetin nedenleri nelerdir? Şiddetin sonuçları nelerdir? Şiddetin aktörleri kimlerdir? Şiddetin koşulları nelerdir? Şiddet nerede uygulanır? ... 40 Şiddetin içgüdüsel bir davranış olması veya toplumsal sorunların sonucu olarak ortaya çıkması (gelir ve refah dağılımındaki ya da hukukun uygulanmasındaki adaletsizlikler) gibi nedenleri düşünüldüğünde insanın kişisel sorumluluğuyla, bir başka deyişle “insan özünde iyi mi, kötü mü?” sorusunun cevabıyla ne yapılacağı, ikilemde kaldığımız öncelikli konu haline gelmektedir. Milgram’ın itaat deneyinin sonuçlarını okurken deneklerin cevaplarından memnun olmamamız ya da bir deneğin hayatında gerçekleşen şu dönüşüme herkeste rastlamamamız bulantımızı biraz daha arttırıyor: Milgram’ın itaat deneyine katılan bir denek, deney sonrasında, kötü şeyler yapacağını bile bile askere alınmasına izin vermeyeceğini, vicdani ret hakkını hapse girme ihtimalini bildiği halde sonuna kadar zorlayacağını ve çok az insanın otoriteye uysalca itaat ettiğinin farkında olduğunu aktarıyor. Hitler önderliğinde Yahudi katliamında bulunan Nazi askerlerine bu katliamlara nasıl ortak oldukları sorulduğunda “sadece emirleri yerine getirdikleri” gibi bir açıklamada bulunmaları itaat güdümlü şiddet sorunsalının vahametini ortaya koyuyor. İnsanlık tarihi farklı bağlamlarda ele alınsa ve şiddet bağlamı ayrı bir başlık altında ele alınsa kuşkusuz tarihin en karanlık sayfaları bu bölümde yer alırdı. Aynı zamanda nedenleri çarpıtılarak en fazla yüceltileni de… Kutsal toprakları ele geçirmek, PAYLAŞIMLAR insani yardım yapmak, demokrasi götürmek, etnik/ ırksal ve dini/mezhepsel temizlik, sosyal adaleti sağlamak… Devletlerin birbirleriyle yaptıkları savaşlara bakıldığında dini, etnik ve ekonomik kaygılar ön plana çıkmaktadır. İç savaşlar dahi bu kaygılarla başlatılmakta, sürdürülmektedir. Bu sebeplerden hangisi şiddetin motivasyonu olursa olsun, savaşı başlatanların hiçbiri, hiçbir zaman bu savaşlarda ölmemektedir. Bu da bizi şiddetin başlangıcının nedenlerini sorgulamakla birlikte, eşgüdümlü olarak, şiddetin sonuçlarıyla yüzleşmeye götürmektedir. Şiddetin nedenlerini anlamak kadar sonuçlarının da her zaman yıkımla sonuçlandığını unutmamak gerekmektedir. Yönetim biçimini kendi ideolojisi ya da inancı doğrultusunda dönüştürme, devrim yapma amacıyla siyasi veya dini örgütler, var olan devlet sistemini tanımayarak –hatta devlet şiddetine “karşı şiddet”le karşılık vermek iddiasıyla- kasıtlı bir illegal oluşumu tercih etmekte ve şiddeti belirli bir amaç doğrultusunda, pratikte bir araç olarak görmektedirler. Bilinçli şekilde örgütlenmiş bu yapıların yanında dönemsel olarak bir araya gelmiş ve şiddetin parçası olmuş kalabalıklar da söz konusudur. İnsanlık tarihinde azınlık durumundaki millet ve mezheplere uygulanan şiddet bunlara örnek olarak gösterilebilir. Farklı dinamiklerden beslenen ama her zaman toplumu bütünüyle etkileyen söz konusu toplumsal olayların meydana geliş süreçlerini anlayabilmek, şiddeti ortaya çıkaran süreçleri ortadan kaldırmak için ilk adım olacaktır. Çalışma alanı hangi disipline bağlı olursa olsun sözü edilen disiplinlerin bilimsel problem çözme sürecine dahil edilmesi olayların nedenlerini kavramsallaştırmayı ve çözmeyi kolaylaştıracaktır. Şiddet kavramına psikolojik bakış açısı, Tarantino ve Haneke sinemasının izlenmesi ve yorumlanması yoluyla da genişletilebilir. Psikolojik danışma alanının yanı sıra, iktisat, sosyoloji, felsefe ve siyaset üzerine okumalar yapmak, konu hakkında daha derinlemesine bir anlayış geliştirmeyi sağlayacaktır. KAYNAKLAR Arent, H. (1996). Şiddet üzerine. Cogito. Sayı 6-7 (Kış-Bahar). Yapı Kredi Yayınları Gümüş, A. (2006). Şiddetin Nedenleri. Toplumsal Bir Sorun Olarak Şiddet Sempozyumu. Eğitim Sen Yayınları BENNY’NİN VİDEOSU: FİLM ANALİZİ Uzm. Psi. Dan. Pınar ÇAĞ ODTÜ, Öğrenme ve Öğretmeyi Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayın Tarihi : 11 Şubat 1993 (Norveç) Yönetmen : Michael Haneke Süre : 1 saat 45 dakika Senaryo : Michael Haneke “Çocuklar duygusal ya da entelektüel destek verilmeksizin televizyonun önünde bırakılırsa, onlar için Saraybosna’daki bir cesetle ‘terminatör’deki bir ceset arasında gerçeklik açısından bir fark kalmaz… Benny aslında ne yaptığının farkında değil, çünkü videolarda tek yapmanız gereken filmleri geri almak, böylece ölen insanlar yeniden canlanır.” * Şiddetin her türlüsünü günlük yaşantımızda içtiğimiz su kadar kanıksadığımız günlerden geçerken; bu filmi izlerken fazlasıyla tıkanık zamanlar yaşadım. Vicdan, üzüntü, minnet, derin acı gibi duyguların pek çoğunu duymayan, bunları bambaşka ve kötü duygularla değiştirmiş, bunu adeta kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak kodlamış olan bir ergen; Benny. İçine kapanık, ağır şiddet içeren videolar izleyen, lisede arkadaşlık ilişkileri içerisinde mesafeli ve uzak görüntü çizen Benny henüz 14 yaşında. Benny, vaktinin çok büyük bir kısmını şiddet içeriği yoğun olan videolar kiralayıp izleyerek, televizyonda şiddet içerikli yayınları takip ederek, geri kalan zamanında ise kendi video kamerasıyla çekimler yaparak ve yatak odası penceresinden görünenlerin kameradaki yansımasını perdeleri kapalı odasından izleyerek geçirir. Giderek daha mekanik bir hal alan yaşantısı, Benny’nin gerçekle kurduğu köprünün sarsaklaşmasına neden olur. Hayatındaki videolar adeta gerçek halini almaya başlar. Bu sırada ailesinin çiftlikte olduğu bir haftasonu eve davet ettiği ve yeni tanıştığı kız arkadaşına önce kendi çekmiş 41 PAYLAŞIMLAR olduğu, çiftliklerinde geçen, bir domuzun hayvan silahı ile öldürülme sahnesini izlettirir ve ölümü yakından görmenin nasıl bir his olduğunu bilmediğini ifade eder (aslında neler olacağı az çok burada sezilir). Arkadaşına çekmecede sakladığı hayvan silahını gösterir ve bu sırada kızı aynı tabancayla öldürür. Ancak sanki dolaptan süt alıp içmek kadar olağan, sıradan, basit bir olaymış gibi yaşar hem öncesini hem sırasını hem de sonrasını. Son derece soğukkanlıdır. Ailesi çiftlikten döndüğünde ise aynı soğukkanlılıkla tüm öldürme sahnesini kaydettiği videosunu her aşamasıyla onlara izletir. İşin buradan sonraki kısmı çok daha vicdanlara sığmayacak bir hal alır; ailesi çaresiz kalıp durumu örtbas etmek için planlarını oluşturur. Bunun üzerine babası orada kalıp, cesetle ilgilenip onu yok etme planlarını gerçekleştirirken, Benny ve annesi uzaklaşarak Mısır’a giderler. Döndüklerinde her şey hallolmuştur, ceset yok edilmiştir. Buna rağmen hayat ne Benny ne de ailesi için normale dönmez. Dönemez. Haneke bu filmde izleyicinin adım adım şiddete yönelen bir genç çocuğun dünyasını yakından tanıması ve anlaması için elinden geleni ardına koymamış. Tabi filmi izlerken bu nedenle tüylerinizin ürperdiği, kanınızın çekildiği sahnelerle sık sık karşılaşabiliyorsunuz. Bu sahnelerden biri -belki de filmdeki en keskin sahne- şöyle cereyan ediyor: Benny kız arkadaşını ilk vurduğunda acıyla yere yığılan kız, kıvranmaya ve çığlıklar atmaya başlıyor, bunun üzerine Benny iki kere daha hayvan silahını sıkarak arkadaşını öldürüyor. Sonra kızın kanının damladığı örtüleri küvette yıkıyor, kanın döküldüğü yerleri sakince siliyor, tüm kanı temizledikten sonra mutfağa gidip süt içip bir şeyler yiyor! Filmin yaklaşık on dakikasını alan bu sahneler peş peşe akıllara kazınıyor. Benny’nin şiddeti ne kadar kanıksadığı, içselleştirdiği ve normalleştirdiği tokat gibi çarpıyor seyircinin yüzüne. Bir ergenin dışarıdaki dünya ile bağlantı kurmasında muhim olan insanlardır. Yani birincil ilişkiler kurması çok önemlidir, ancak filmde Benny’nin ne kadar çok nesneleşen bir dünyası olduğunu görüyoruz. Meta ve medyadan ibaret bir çocuğun gerçek algısını kaybetmesi aslında anormal değildir! Olağandır, hatta sıradandır. Benny için artık gerçek kendi video kamerasında oynayan yapay görüntülerden ibarettir. Elbette bu hal onun hem içine kapanmasına hem de normal kıyısından uzaklaşmasına neden olmuştur. Ancak bu yapıda durumun anormal olduğunu 42 keşfetmemiş bir anne babanın oluşu ise ayrı bir tartışma konusudur. Sıklıkla evde yalnız kalan, iletişimlerinin aynı masada oturup sessizce yemek yemekten pek öteye gitmediği, babanın daha sert, otoriter; annenin ise içine kapanık ve kendi halinde olduğu bu ailede yabancılaşmanın tüm harflerinin depremi neredeyse film boyu görülebiliyor. Burada bir aile yok aslında, aynı aileye gelmek zorunda kalmış üç üyenin mecburi ilişkisi var demek daha doğru olabilir. Aklımda tek bir soru beliriyor? Bunca ölüm haberini okuduğumuz, her gün her dakika ölüm haberi aldığımız bu günlerde ışığın yönünü kaybetmişken, çektiğimiz her damla nefesin ciğerlerimize ulaştığını bir türlü hissedemez haldeyken söylesenize post modernizm acaba bizleri tepkisiz, soğukkanlı, acıma duygusunu kaybetmiş birer metaya dönüştürmüş olabilir mi? Bilmem, olabilir mi? Dilleri bile dönmezken televizyon izlemeye başlayan, ellerinden telefon, tablet eksik olmayan, bilgisayarsız soluk alamayacak hale gelen bir nesilden bahsediyoruz. Durumun vahameti giderek artarken, çocukların artık ne kadar tutuk konuştuğunu fark edebiliyor musunuz? Sanki üç kelime yeterli oluyor; evet, hayır, PAYLAŞIMLAR bilmem; kısa cevaplarla daha kısa iletişimlerle kendi sanal dünyalarında istediklerinde öldürebildikleri, istediklerinde tekrar canlandırabildikleri insancıkların içinde yaşamaya devam ediyorlar. Bir tuşla öldürdüğü herhangi bir şeyi, bir tuşla geri alabiliyor belki de. Benny de filmde videoyu geri sardığında belki de kız arkadaşının yeniden canlanacağını sanmış olabilir. Çünkü ona etrafındaki tüm uyarıcılar böyle bir dünya öğütlemişti; ama gerçek çok daha farklıydı elbette. Benny cinayet akşamını ve sonrasındaki günü çok enteresan şekilde geçirir. Önce aynı akşam arkadaşlarıyla dışarı çıkar, eğlenir, o gece arkadaşında kalır, ertesi gün ise sabahtan akşama kadar sokaklarda gezinir, sinemaya gider, birkaç arkadaşına uğrar, berbere gidip saçlarını kazıtır ve eve döner. Giderek ıssızlaşan Benny erkenden uyumaya, videolardan uzaklaşmaya, televizyonda komedi izlemeye, karikatür takip etmeye başlar, okulda ödevlerini yapmamaya ve derslerini takip etmekte güçlük yaşamaya başlar. Sanıyorum film sırasında Benny’nin davranışının sarsıcı yüzleşmesini derinden yaşamaya başladığı kısım tam da buraya denk geliyor. Babası çiftlikten döndükten sonra henüz Benny’nin cinayet itirafıyla yüzleşmemişken; Benny’nin saçlarını kazıttığını görünce; ona “Senin bu kendi kendini yok etme girişimini kimse sevmiyor” der. Bir ebeveyn çocuğunun kendini yok etme yolunda derin adımlarla ilerlediğini, giderek sessiz, içine kapanık bir hal aldığını görmesine rağmen ona yaklaşacak bir yol bulamaz. Yanlış yollar dener belki, ancak bu yoğun iletişimsizlik onları başka yollara çoktan sürüklemiştir artık. “İnternet üzerinden insanlarla, akla hayale gelebilecek her konu hakkında, ölene kadar sohbet edebilirdim ama bu, gerçek hayatta adımı söyleyebilmeme bile yardımcı olmazdı. Dolayısıyla internetin de morfin sülfattan pek bir farkı olmadığını anladım.”** “Baba: Niçin yaptın bunu? Benny: Bilmiyorum, sanırım nasıl olduğunu görmek istedim.” Benny Mısır’dan döndükten sonra hayat her ne kadar tüm aile için normalleşmiş gibi görünse de, birkaç gün sonra polise gidip her şeyi itiraf eder. Dayanılmaz bir hal alan içinin sesine dayanamadığı açıktır. Son olarak; ebeveynleriyle karakolda karşılaşan Benny annesinin ve babasının gözlerindeki birçok duyguyu okuyacak kadar derin ve uzun bakışmasıyla film sona erer.14 yaşında bir ergen için bir cinayet her ne olursa olsun fazlasıyla ağırdır! Kafaları dolduran, morfin sülfat etkisi yapan bir yaşantıdan çocuklarını kurtarması gereken tek, temel ve güçlü kaynak ebeveynlerdir! Anne baba için bunca kirli şiddet furyasının içinde çocuğu korumak zor olsa da, bu bir gerekliliktir! Yalnız büyüyen, yalnızlaşan çocukların, ergenlerin doğrudan bağımlılık geliştirdiği en temel araçlar artık teknolojik aletlerdir. Etin ete, gözün göze değdiği iletişimi unutalı çok oluyor, ancak yeniden hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken en temel şeylerden biri bu sanıyorum. Çocuklarınızın gözlerine bakın, onlara fısıldayacak çok şeyiniz olmalı. Başka türlüsünü düşününce ruhum yoruluyor. Öbür türlüsüne izin vermediğimiz bir dünya kurabiliriz. Hayal ettiğimiz güzel dünyanın vuku bulmasında en temel varlık çocuklar, çocuklarımız! Onları şiddetsiz, temiz, iyi duyguların olduğu barış dolu bir dünyada, ruhlarının kirlenmediği, her gün daha çok yeşerdikleri bir halde bulmak ve büyütmek dileğiyle. Ve “Boşuna aramayın yüreğimi, çünkü onu hayvanlar yedi.”*** DİPNOTLAR * Michael Haneke (Film röportajından bir kesit.) ** Günday, H. (2013). Daha. İstanbul: Doğan Kitap. *** Baudelaire, C. (2007). Kötülük çiçekleri (Erdoğan Alkan, Çev.) İstanbul: Varlık Yayınları. 43 PAYLAŞIMLAR AFFET BİZİ ÇOCUĞUM Arş. Gör. Muharrem KOÇ Hacettepe Üniversitesi Canım evladım, Affet bizi çocuğum! Sana bu yazıyı yazmamız gerekiyordu. Kendimizi başka türlü affettiremezdik, umarım böyle affedersin bizi. Televizyon izlerken senin de bizimle izlediğini, o “kutudakileri” anlayabileceğini düşünemedik. Seni susturmak için hiç çekinmeden sana vurdulu-kırdılı çizgi filmler izlettik, yanında mafya dizileri izledik, sürekli birilerinin birilerini öldürdüğü ve öldürerek kazandığı filmler izledik, evimizin duvarlarına onların posterlerini astık. Sen dünyaya bizim isteğimizle geldin, bunu sana sormadık, kendimiz karar verdik ve doğdun. Tertemizdin, daha hiç suça bulaşmamıştın, bembeyazdın, daha kirlenmemiştin. Yaşama sevinciyle doluydun, ağlarken bile mutlu ederdin, çevrendekileri. Gün geçtikçe büyüdün ama biz bunu fark etmedik, hep seni çocuk sandık, “bizi anlamaz daha çocuk o” dedik. Ama anlıyormuşsun, bunu göremedik. Her şeyimizi görüp duyduğunu, bizden öğrendiğini anlayamadık. Affet bizi çocuğum! Yanında kavga ettiğimiz için affet bizi. Sen daha bebekken bile yanında tartıştık, birbirimize bağırıp çağırdık, kötü şeyler söyledik, nasıl olsa “çocuk o anlamaz” dedik ve ne söylediklerimize dikkat ettik ne hareketlerimize. Belki de kadına el kalktığını ilk biz sana gösterdik. Affet bizi çocuğum! Arabayla trafikteyken seni arka koltuğa oturttuk ve kendimizce seni koruduk. Ama küfürlü araba sürmekten çekinmedik, gelen geçene laf atmakta bir sakınca görmedik. Kaza yapınca diğer araç kusurlu diye inip onunla kavga etmekten geri durmadık, sana hakkını yememeyi öğrettik. Hiç çekinmedik, çünkü sen daha sadece küçük bir çocuktun anlamazdın. 44 Affet bizi çocuğum! Elektrikle oynamak senin için çok tehlikeliydi, biz de seni korumak istedik. Her elektrikli aletle oynadığında bağırdık, kızdık, eline vurduk seni “koruduk”. Yaptığın yanlışı sana böyle gösterdik. Bilgisayar aldık sana sonra, istediğin bütün oyunları yükledik. Saatlerce o oyunlara oynamana izin verdik, saatlerce birilerini öldürdün, yıktın, yaktın… Hiç karışmadık sana, çünkü öyle kendi halinde büyüyorsun zannettik. Affet bizi çocuğum! Hatalarımız bitmedi daha. Maça götürdük seni, hani o çok sevdiğin maçlara. Binlerce insanın aynı anda küfrettiği, kaybedince kavga ettiği o maçlarda, rakip olmanın birbirinden nefret etmeyi ve diğerini yok etmeyi gerektirdiğini gösterdik sana biz. Sahada top oynayanların maç esnasında gerilip birbirine saldırmasını, birbirini yumruklamasını keyifle izledik, izlettik sana. Affet bizi çocuğum! Hatırlar mısın bazen pikniğe giderdik? PAYLAŞIMLAR Gittiğimiz yerde ateş yakar, ağaçların dallarını kırar, sana en iyi hangi ağacın yanacağını, hangi dalı kırman gerektiğini öğretirdik. Ormanların, hayvanların evi olduğunu, onların yaşam alanlarını mahvettiğimizi, aynı zamanda kendimize de zarar verdiğimizi hiç söylemedik sana, hiç anlatamadık, doğada bizden başka canlıların da yaşadığını. Affet bizi çocuğum! Her fırsatta sana “hakkını yedirme, dik başlı ol” dedik, “şiddeti sevmeyiz, şiddetten hoşlanmayız” dedik; ama “yeri geldiğinde de ilk yumruğu atan sen ol, hakkını aramayı bil, kimseden korkma, gerektiğinde vur” dedik. Biz böyle dedik ama çocuğum, o gün her şeyi anladık ki iş işten geçmişti galiba. Daha birinci sınıfa yeni başlamıştın, her şeyin başındaydık, mutluyduk. Seni okula götürdük, çocuğumuz büyümüştü, okula gidiyordu diye havalara uçuyorduk. Ama daha ilk günün akşamında öğretmenin gün içinde senin yaptıklarını anlatınca şok olmuştuk. Sıra arkadaşını istemeyip onu dövmüşsün, arkadaşın defterini yere düşürdü diye ona saldırmışsın, ders dinlemek istemediğini söyleyip sınıfın kapısına tekme atmışsın… Öğretmenin bunları sayarken kendimizi tutamadık ve senin üstüne yürüyüp, bağırıp çağırdık. Ve o anda dondum kaldım! O anda kendime geldim! Gözümün önünden babanla tartışmalarımız ve birbirimize ettiğimiz hakaretler, trafikteki küfürler, kavgalar, maçta yaşananlar, bilgisayarda öldürdüğün adamlar ve daha neler neler geçti! Ne yapmışız biz sana, hangi nasihatleri vermişiz, neler öğretmişiz sana çocuğum neler! Affet bizi çocuğum! Sana öğrettiğimiz, gösterdiğimiz, yaşattığımız her şey için, tüm yanlışlar için bizi affet! Her gün insanların öldüğü, kimsenin kimseye tahammülünün kalmadığı, birilerinin sürekli yakıp yıktığı, doğanın her gün daha çok talan edildiği, birilerinin sürekli kaybettiği, her günün bir öncekinden daha çok şiddet içerdiği bir dünyaya seni getirdiğimiz için affet bizi! Ya da herkesin rahat, mutlu, huzurlu, sağlıklı, kavgasız gürültüsüz yaşayabileceği bu dünyayı mahvettiğimiz için… Affet bizi çocuğum. . . Affet bizi evladım. . . Affedin bizi çocuklar! 45 TARTIŞIYORUZ AŞK MI ŞİDDET Mİ? FLÖRT ŞİDDETİ: PSİKOLOJİK ŞİDDET* Dr. Ezgi TOPLU-DEMİRTAŞ Orta Doğu Teknik Üniversitesi Flört ilişkilerinin üniversite öğrencilerinin beden ve ruh sağlığına olumlu ve koruyucu bir etkisi olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Örneğin Braithwaite, Delevi ve Fincham, flört ilişkisi olan bireylerin, ilişkisi olmayan bireylere göre daha az ruh sağlığı ve yeme bozukluğu problemi yaşadıklarını, riskli davranışlara daha az yöneldiklerini ve daha az sayıda cinsel partner sahibi olduklarını ortaya koymuşlardır. Türkiye’de –dünyada olduğu gibi- lisans ve lisansüstü eğitim yaşantısı, Erikson’ın Psikososyal Gelişim Kuramı’na göre genç yetişkinlik dönemine denk gelir. 18-30 yaşları arasını kapsayan bu dönem, yakınlığa karşı yalıtılmışlık olarak adlandırılır ve “aşk” bu dönemin olmazsa olmazıdır. Bireylerin bağlılığa dayalı romantik ilişkiler kurması ve sürdürmesi en temel beklentilerinden biridir. Bu dönemde uzun süreli flört ilişkileri yaşanabilir ve bu ilişkiler birlikte yaşamla ve/ya evlilikle sonuçlanabilir. Evlilikle sonuçlansın ya da sonuçlanmasın, uluslararası alanyazında oldukça fazla irdelenen evlilik öncesi romantik ilişkiler (bundan sonra flört ilişkisi olarak adlandırılacaktır) ulusal alanyazında, ne yazık ki yeterince önemsenmemektedir. Bu yazıda flört ilişkisi ile anlatılmaya çalışılan, Murray ve Kardatzke’nin tanımına göre “iki bireyin arkadaşlığın ötesinde birbiriyle duygusal, romantik ve/veya cinsel yakınlık kurduğu; fakat aynı zamanda evli, nişanlı veya buna benzer başka bir ilişki içinde olmadıkları ilişki biçimidir.” 46 Ne yazık ki, flört ilişkileri her zaman bu denli iyimser bir tablo ortaya koymayabilir. Samsun Kulis Haber adlı bir internet gazetesinde yayınlanan “Boğazı kesilen öğrenci: O anı hiç unutmayacağım” başlıklı bir haber bu bağlamda aydınlatıcı olabilir. Habere göre, biri 18 diğeri 19 yaşında olan üniversite öğrencileri yaklaşık iki yıldır flört etmektedir. Olay günü çift kıskançlık sebebiyle tartışır. Tartışma sırasında kadın öğrenci sevgilisine bir tokat atar ve dönüp gider. Sevgilisi ise kadın öğrencinin arkasından koşarak onu yakalar, sırtından ve boğazından bıçaklar. Olay üzerine eski erkek arkadaşından şikâyetçi olan kadın öğrenci, duruşmada, ilişkileri boyunca defalarca eski erkek arkadaşından ayrıldığını ifade eder. Ancak erkek arkadaşı, her ayrılıkta kadın öğrenciyi, intihar etmekle tehdit eder. Bunun üzerine ilişki yeniden başlar. Kadın öğrenci, eski erkek arkadaşının çok kıskanç olduğunu, giyimine, gezmesine, kararlarına karıştığını belirtir. Erkek öğrenci ise, eski kız arkadaşının onu aldattığını düşündüğünü, bu nedenle kıskandığını, tartışmaya başladıklarını ve tokat sonrası ne yaptığını hatırlamadığını söyler. Erkek öğrencinin duruşmada olay günü ne yaptığını hatırlamadığını söylemesi üzerine kadın öğrenci “Senin hatırlamadığın o anları ben ömrüm boyunca unutmayacağım” şeklinde ifade verir, çünkü “ya benimsin ya kara toprağın” diyerek bıçaklanmıştır. TARTIŞIYORUZ Bu haber flört şiddetinin oldukça iyi bir örneğidir. Haber değeri taşımasının nedeni, flört şiddetinin etkilerinin/sonuçlarının daha görünür bir biçimini (fiziksel) yansıtmasıdır. İntihar girişiminde bulunmakla tehdit etmek, kıskançlık nedeniyle sık sık tartışmak, karşı tarafı kontrol altına almak için giyimine, kararlarına müdahale etmek ve karşı tarafı korkutacak kadar öfkelenmek gibi davranışlar, flört şiddetinin etkilerinin/sonuçlarının daha az görünür tarafını yansıtmaktadır: Psikolojik (flört) şiddeti. Bu olayda olduğu gibi fiziksel şiddete çoğu zaman psikolojik şiddet de eşlik eder. Haberde görülmemekle birlikte, cinsel şiddet de flört şiddetinin bir alt biçimi olarak yaşanabilir. Flört şiddeti, flört yaşantısındaki birçok şiddet türünü kapsayan bir şemsiye kavram olarak kullanılmaktadır. Örneğin, Anderson ve Danis flört şiddetini “bir flört ilişkisinde eşlerden birinin diğerini tehdit veya eylem yoluyla fiziksel, cinsel ya da sözel (psikolojik) olarak istismar etmesi” olarak tanımlamaktadırlar. Flört şiddetinin bir alt türü olarak “psikolojik şiddeti” ise Lawrence ve arkadaşları, “bir kişinin partnerini küçük düşürme ve onu suçlu, üzgün, eksik/yetersiz hissettirerek özsaygısını zedeleme gibi amaçlarla dalga geçme, sözlü tehditler, partneri ailesinden ve arkadaşlarından soyutlama ve partneri kontrol etme çabası” olarak ele almaktadırlar. Psikolojik şiddet, diğer flört şiddeti türlerine göre daha geç araştırılmaya başlanmıştır. Ancak üniversite öğrencilerinin ilişkilerinde oldukça yaygındır. 2011 yılında, Ankara’daki dört büyük devlet üniversitesinde, Zeynep Sümer ile birlikte yürüttüğümüz bir çalışmada, kadınların %77’si, erkeklerin ise %70’i son bir yıl içinde, süregelen ilişkilerinde en az bir kez psikolojik şiddet içeren bir davranışa maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Benzer şekilde, kadınların %85.2’si, erkeklerin ise %75.6’sı ilişkilerinde psikolojik şiddet uyguladıklarını ifade etmişlerdir. Bu çalışmada psikolojik şiddeti “hakaret ve/ya küfür etmek, alay etmek, bağırmak, tehdit etmek, kasıtlı olarak kızdırmak” gibi daha sözel davranışlar oluşturmaktadır. Ankara’daki devlet ve özel üniversitelerde lisans/lisansüstü eğitim gören ve bir flört ilişkisi olan 1000 kadar öğrenci ile psikolojik şiddeti daha ayrıntılı olarak incelediğim doktora tezimde ise kadın ve erkeklerde psikolojik şiddet uygulama oranları %90’lara kadar çıkmaktadır. Oranlar oldukça yüksek görünmesine karşın, uluslararası bulgularla tutarlıdır. Psikolojik şiddet, flört ilişkisinde en yaygın görülen türdür. Öte yandan, psikolojik şiddet, flört şiddetinin diğer türlerinden bağımsız değildir. Örneğin, O’Leary’nin boylamsal araştırmalardan elde ettiği bulgulara göre evlilik öncesi ilişkilerde yaşanan psikolojik şiddet, -daha sonraki flört ve- evlilik ilişkisinde yaşanan fiziksel şiddetin en önemli yordayıcısıdır. Diğer bir anlatımla, psikolojik flört şiddeti, diğer şiddet türlerinin (fiziksel/ cinsel) olmazsa olmazı ve ön koşuludur. Psikolojik şiddetin sonuçları da oldukça olumsuzdur. Mağdurlar sık sık, uzun süreli ilişkilerde sürekli olarak yaşanan psikolojik şiddetin, diğer şiddet türlerinden daha acı verici olduğunu ve etkilerinin daha uzun sürdüğünü belirtmektedirler. Psikolojik şiddet sadece mağdurlar değil, failler üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır. İlişkilerinde psikolojik şiddet uygulayan bireyler, yaptıklarının yanlış olduğunu bilmelerine karşın yapmanın kendilerini suçlu, küçük ve utanmış hissettirdiğini ifade etmişlerdir. Bu kadar yaygın olmasına ve yıkıcı etkilerine rağmen psikolojik şiddet, flört ilişkisinde, diğer şiddet türleri ile karşılaştırıldığında, ne yazık ki, önemsenmemekte, aksine normalleştirilmektedir. Örneğin, Capezza ve Arriaga, üniversite öğrencilerine psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet içeren senaryolar vermiş ve öğrencilerin farklı şiddet türlerini nasıl algıladıklarını incelemiştir. Bulgular, üniversite öğrencilerinin psikolojik şiddeti daha kabul edilebilir bulduğunu göstermiştir. Bu durum, üniversite öğrencilerinin psikolojik şiddeti bir problem olarak algılamamasına, “sevgi, kıskançlık, aşk” adı altında normalleştirmesine, şiddete maruz kalmalarına/uygulamalarına ve uzun vadede bunu deneyimlediğinde yardım etme davranışında bulunmamasına neden olabilir. Bir başka deyişle psikolojik şiddete yönelik algılar ve tutumlar, şiddeti oluşturan davranışlara maruz kalmaya ve uygulamaya yol açabilir. Örneğin, kişisel eşyaları gizlice karıştırmak, bazı arkadaşlar ile görüşmeyi engellemeye çalışmak nerede/kimlerle birlikte olduğunu arkadaşlara/aile üyelerine sorarak öğrenmeye çalışmak, ortak sosyal medya hesabı açmak, aile bireyleri/arkadaşlar ile çok fazla zaman geçirmesinden şikâyet etmek psikolojik şiddetin kontrol boyutunun oldukça tipik davranışlarıdır. Ancak ülkemizde flört eden üniversite öğrencileri 47 TARTIŞIYORUZ arasında, bu davranışları yapmamak bir sorun olarak görülmektedir. Benzer şekilde kıskançlık da psikolojik şiddetin bir boyutudur. “Seven erkek/ kadın kıskanır” psikolojik şiddeti meşrulaştırmanın en açık ifadesidir. Bir psikolojik şiddet davranışı olan kıskançlık bu şekilde önemsenmemekte ve hatta normalleştirilmektedir. Bu normalleştirme bireyin kıskançlık göstergesi olan davranışları kendisinin yapmasına ve kendisine yapılmasına izin vermesine neden olmaktadır. Kıskançlığı normalleştiren bir birey, bu konuda yardım almaya da gerek duymaz. Bu döngü, toplumda sağlıksız ilişkiler yaşanmasının ve bu ilişkilerin sağlıksız olarak algılanmayışının altında yatan nedenlerden biridir. Bu bağlamda, bu döngüyü kırmak için, psikolojik danışman yetiştiren eğitimciler, üniversite öğrencileri, psikolojik danışmanlar/psikolojik danışman adayları ve yerleşkede çalışan psikolojik danışmanlar arasında konu hakkında bir farkındalık yaratmak ve bu farkındalığı yükseltmek oldukça önemlidir. Bu farkındalık, uzun vadede, yerleşkelerde üniversite öğrencilerinin ilişkilerinde yaşadığı psikolojik şiddet sorununa önleyici ve iyileştirici ilk girişimler için ön ayak olacaktır. Bu adımlar, toplumda, daha sağlıklı ilişkiler yaşamanın da önünü açacaktır. DİPNOT * Psikolojik şiddet kavramı yerine alanyazında “psikolojik saldırganlık” kavramı önerilmektedir. Bu yazıda, diğer türler tanımlanırken şiddet kullanıldığı için bütünlüğü bozmamak adına şiddet kelimesi kullanılmıştır. KAYNAKLAR Anderson, K. M., & Danis, F. (2007). Collegiate sororities and dating violence: An exploratory study of informal and formal helping strategies. Violence against Women, 13(1), 1-14. 48 Braithwaite, S. R., Delevi, R., & Fincham, F. D. (2010). Romantic relationships and the physical and mental health of college students. Personal Relationships, 17, 1-12. Capezza, N. M., & Arriaga, X. B. (2008). You can degrade but you can’t hit: Differences in perceptions of psychological versus physical aggression. Journal of Social and Personal Relationships, 25, 225-245. Erikson, E. H. (1968). Identity: Youth and crisis. New York: W. W. Norton Follingstad, D. R., Rutledge, L. L., Berg, B. J., Hause, E. S., & Polek, D. S. (1990). The role of emotional abuse in physically abusive relationships. Journal of Family Violence, 5(2), 107-120. Murray, C. E., & Kardatzke, K. N. (2007). Dating violence among college students: Key issues for college counselors. Journal of College Counseling, 10, 19-89. O’Leary, K. D. (1999). Psychological abuse: A variable deserving critical attention in domestic violence. Violence and Victims, 14(1), 3-23. Samsun kulis haber. Boğazı kesilen öğrenci: “O Anı Hiç Unutmayacağım” (2013, June 19). Retrieved from http:// www.samsunkulishaber.com/bogazi-kesilen-ogrenci-oani-hic-unutmayacagim/4126/ Shorey, R. C., Temple, J. R., Febres, J., Brasfield, H., Sherman, A. E., & Stuart, G. L. (2012). The consequences of perpetrating psychological aggression in dating relationships: A descriptive investigation. Journal of Interpersonal Violence, 27(15), 2980-2998 Toplu-Demirtaş, E. (2015). Psychological aggression perpetration among dating college students: The interplay of societal, parental, and personal factors [Flört ilişkisi olan üniversite öğrencileri arasında psikolojik saldırganlığa başvurma: Toplumsal, ebeveyne ilişkin ve kişisel faktörlerin etkileşimi] .Unpublished doctoral dissertation [Yayımlanmamış Doktora Tezi]. Middle East Technical University [Orta Doğu Teknik Üniversitesi]-Ankara Toplu, E., & Hatipoglu-Sümer, Z. (October, 2011). Flört ilişkisinde şiddetin yaygınlığı ve türleri. Paper presented at the meeting of XI. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi, Selçuk, İzmir. TARTIŞIYORUZ PSİKOLOJİK DANIŞMANLAR MESLEK STANDARTLARINI HAZIRLIYOR Uzm. Psi. Dan. Zeynep ERKAN ATİK Mesleki Yeterlilik Kurumu Uzman Yardımcısı Psikolojik danışma alanının Türkiye’de hayat buluşu, hepimizin bildiği gibi 1950’li yıllara dayanmaktadır. O yıllardan bu yana meslekleşme sürecinin önemli bileşenleri üzerinde yoğun emekler harcanarak çalışmaların yürütüldüğü görülmektedir. Lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim programlarının açılması, alan mezunlarının farklı alanlarda istihdam edilmesi gibi önemli kazanımlar elde edilmiş olsa da, gelinen nokta itibariyle henüz mesleki bir kimliğe sahip olduğumuz söylenemez. Hele ki, son zamanlarda alan mezunlarımızın istihdamına yönelik yapılan haksızlıklar üzüntü verici düzeydedir. Ayrıca bu durum meslekleşme sürecinin önemli bir parçası olan hukuki ve resmi tanınırlığın henüz istediğimiz düzeyde olmadığına da işaret etmektedir. Her ne kadar meslek örgütümüz bir alan savunucusu olarak yanlış uygulamaları engelleme girişimlerinde bulunsa da, temelde yaşanan bu ve buna benzer problemlerin ortadan kaldırılması için mesleğin ulusal ve uluslararası alanda tanınması gerekmektedir. Tanınırlığın sağlanması ise mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve yetkinliklerin tanımlanması ile mümkündür. Psikolojik danışma alanının doğduğu ve halen gelişimini yakından takip ettiğimiz Amerika Birleşik Devletleri’nde psikolojik danışma, tüm uzmanlık alanlarıyla tanımlanmış durumdadır. Psikolojik danışman eğitimi programları ilgili kalite güvence kurulu (CACREP) tarafından akredite edilmekte, psikolojik danışmanlar özel olarak bu mesleği icra edebileceklerine dair ilgili kurul tarafından (NBCC) tarafından sertifikalandırılmaktadır.1 Diğer yandan Avrupa’daki psikolojik danışman eğitimi incelendiğinde ise Avrupa Birliğine üye ülkeler ve diğerleri arasında farklılıklar gözlenmekte ancak Bologna süreci ile birlikte ortak bir yapıya kavuşmanın adımları atılmış durumdadır. Türkiye’deki duruma bakıldığında ise, yaklaşık 20 yıldır psikolojik danışman eğitim programlarının standart hale getirilmesi konusu üzerinde yoğun çabalar harcanmış ancak istenen sonuç ne yazık ki elde edilememiştir. Lisans düzeyindeki eğitim programlarının standart bir içeriğe sahip olması yönündeki alan akademisyenlerinin girişimleri, 2007 yılında YÖK’ün hazırladığı, daha çok öğretmenlik programını andıran, standart eğitim programları ile engellenmiştir. O günlerden bu yana eğitim programlarının güncellenmesine ilişkin pek çok tartışma yürütülmüş, diğer yandan psikolojik danışman adaylarının ve meslek elemanlarının niteliklerinin artırılması yönünde görüşler dile getirilmiştir. Bu dönemlerde Bologna sürecinde eğitim programlarının kredi transfer sisteminin (AKTS) kurulması çalışmaları yürütülmeye başlanmıştır ve bu süreçte bütün eğitim programları şeffaf ve kredilendirilebilir hale getirilmiştir. Yine de bu durum psikolojik danışmanlık alanının istenen meslek standartlarına sahip olmasını sağlayamamıştır. Standardizasyon çalışmaları yönünde atılan en somut ve önemli adım 9 Haziran 2015 tarihinde Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’nin (Türk PDR-Der) Türkiye’de meslek standartlarını belirlemekten sorumlu Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile meslek standardı hazırlama protokolünü imzalamaları olmuştur. Protokol kapsamında Psikolojik Danışman (Seviye 6), Okul Psikolojik Danışmanı (Seviye 7) ve Kariyer Psikolojik Danışmanı (Seviye 7) meslek standartları yer almaktadır. Meslek standartlarının hazırlık çalışmaları, oluşturulan çalışma grupları ile sürdürülmektedir. 49 TARTIŞIYORUZ MESLEKİ YETERLİLİK KURUMUNUN İŞLEVİ MYK, 2006 yılında 5544 sayılı Kanun kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olarak kamu tüzel kişiliğine, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli bir kamu kurumu olarak Avrupa Birliği ile uyumlu Ulusal Yeterlilik Sistemini kurmak ve işletmek amacıyla kurulmuştur. Temel görevleri arasında ulusal meslek standartlarını hazırlamak, ulusal yeterlilikleri hazırlamak, sınav ve belgelendirme faaliyetlerini yürütmek, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesine yönelik hususları belirlemek ve eğitim akreditasyon yer almaktadır.2 MESLEK STANDARTLARININ HAZIRLANMASININ KATKILARI Türkiye’de şu an MYK tarafından hazırlanmış 611 ulusal meslek standardı bulunmaktadır. Bu rakam bizlere mesleklerin ne denli tanımlanmaya ihtiyaç duyulduğunu göstermekle birlikte, bu konuda yürütülen çalışmaların azımsanmayacak düzeyde olduğunu da ifade etmektedir. Peki, biz psikolojik danışmanlar kendimize özgü meslek standartlarını tanımladığımızda ne gibi kazanımlar elde edeceğiz? Bu soruya verilebilecek birçok cevap bulunmaktadır. Özellikle psikolojik danışma alanında profesyonelleşme ile ilgili kaynaklar incelendiğinde Meslek elemanının belgelendirilmesine kadar ve Türkiye’deki meslek alanımızla ilgili güncel durum geçen sürecin ilk aşaması olan ve Türk PDR-Der’in değerlendirildiğinde aşağıdaki başlıklar üzerinden MYK, 2006 yılında 5544 sayılı Kanun kapsamında Çalışma ve elde Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili hali hazırda üzerinde çalıştığı aşama, meslek kazanımlar edileceği ön görülmektedir: MYK, 2006 yılında 5544 sayılı Kanun kapsamında Çalışma MYK, 2006 yılında 5544 sayılı Kanun kapsamında Çalışma ve ve Sosyal Sosyal Güvenlik Güvenlik Bakanlığı’nın Bakanlığı’nın ilgili ilgili standartlarının hazırlanmasıdır. Peki neden meslek kuruluşu olarak kamu tüzel kişiliğine, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli bir kamu kurumu kuruluşu olarak kamu tüzel kişiliğine, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli bir kamu kurumu kuruluşu olarak kamu tüzel kişiliğine, idari Bu ve mali Mesleki özerkliğe sahip, doğru özel bütçeli bir kamu kurumu standartlarının hazırlanmasına ihtiyaç duyduk? kimliğin tanımlanması: Hem olarak Avrupa Birliği ile uyumlu Ulusal Yeterlilik Sistemini kurmak ve işletmek amacıyla olarak Avrupa Birliği ile uyumlu Ulusal Yeterlilik Sistemini kurmak ve işletmek amacıyla olarak öncelikle Avrupa meslek Birliği standardını ile uyumlu Ulusal Yeterlilik Sistemini kurmak ve işletmek amacıyla noktada tanımlamak alan içinde hem de alan dışında mesleğimizin kurulmuştur. Temel görevleri arasında ulusal meslek standartlarını hazırlamak, ulusal yeterlilikleri kurulmuştur. Temel görevleri arasında ulusal meslek standartlarını hazırlamak, ulusal yeterlilikleri kurulmuştur. Temel görevleri arasında ulusal meslek standartlarını hazırlamak, ulusal yeterlilikleri gerekir. MYK, sınav meslek standardını en genel haliyle, yürütmek, tanımlanmasına yönelik birçok farklı kullanımın hazırlamak, ve belgelendirme faaliyetlerini Türkiye Yeterlilikler Çerçevesine yönelik hazırlamak, ve belgelendirme faaliyetlerini yürütmek, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesine yönelik hazırlamak, sınav ve olabilmek belgelendirme faaliyetlerini yürütmek, Yeterlilikler Çerçevesinerehber yönelik “Bir meslektesınav başarılı için gerekli olan olduğunu (rehber öğretmen, rehberlikçi, 2 Türkiye 2 hususları belirlemek ve eğitim akreditasyon yer almaktadır. 2 hususları belirlemek ve eğitim akreditasyon yer almaktadır. bilgi, beceri, tutum ve tavırların neler olduğunu uzman vb.) görmekteyiz. Bu farklı kullanımlar hususları belirlemek ve eğitim akreditasyon yer almaktadır. gösteren asgari norm” olarak tanımlamaktadır. alanımızın meslekleşme sürecine zarar vermektedir. Meslek elemanının belgelendirilmesine kadar geçen sürecin ilk aşaması olan ve Türk PDR-Der’in hali Meslek belgelendirilmesine kadar aşaması ve Standartlar eğitim kurumlarının ve iş dünyasının Meslekilk standartlarının ile birliktehali bu Meslek elemanının elemanının belgelendirilmesine kadar geçen geçen sürecin sürecin ilk aşaması olan olanhazırlanması ve Türk Türk PDR-Der’in PDR-Der’in hali hazırda üzerinde çalıştığı aşama, meslek standartlarının hazırlanmasıdır. Peki neden meslek hazırda üzerinde çalıştığı aşama, meslek standartlarının hazırlanmasıdır. Peki neden meslek ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmaktadır. MYK çeşitlilik ortadan kalkacaktır. hazırda üzerinde çalıştığı aşama, meslek standartlarının hazırlanmasıdır. Peki neden meslek standartlarının hazırlanmasına ihtiyaç duyduk? noktada öncelikle meslek standardını tanımlamak tarafından hazırlanan meslek standartları resmidirBu standartlarının hazırlanmasına ihtiyaç Bu standartlarının hazırlanmasına ihtiyaç duyduk? duyduk? Bu noktada noktada öncelikle öncelikle meslek meslek standardını standardını tanımlamak tanımlamak gerekir. MYK, meslek standardını en genel haliyle, “Bir meslekte başarılı olabilmek için gerekli olan ve tüm tarafların erişimine açıktır. Türkiye’deki Resmi tanınırlık: Psikolojik danışma ve rehberlik gerekir. MYK, meslek standardını en genel haliyle, “Bir meslekte başarılı olabilmek için gerekli gerekir. MYK, meslek standardını en genel haliyle, “Bir meslekte başarılı olabilmek için gerekli olan olan eğitim sistemine ve iş yaşamına özgü bir standart programı asgari mezunları kendilerini psikolojik danışman bilgi, beceri, tutum ve tavırların neler olduğunu gösteren norm” olarak tanımlamaktadır. bilgi, beceri, tutum ve tavırların neler olduğunu gösteren asgari norm” olarak tanımlamaktadır. bilgi, beceri, tutum ve tavırların neler olduğunu gösteren asgari norm” olarak tanımlamaktadır. hazırlamaya imkân vermesi bakımından MYK özel bir ihtiyaçları olarak tanımlasalar da, Başbakanlığa bağlı Devlet Standartlar eğitim kurumlarının ve iş dünyasının doğrultusunda hazırlanmaktadır. MYK Standartlar eğitim kurumlarının ve iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmaktadır. MYK Standartlar eğitim kurumlarının ve iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmaktadır. MYK Personel Dairesi Başkanlığınca hazırlanan meslek öneme sahiptir. tarafından hazırlanan meslek standartları resmidir ve tüm tarafların erişimine açıktır. Türkiye’deki tarafından hazırlanan meslek standartları resmidir ve tüm tarafların erişimine açıktır. Türkiye’deki tarafından hazırlanan meslek standartları resmidir vegrupları tüm tarafların erişimine açıktır. içerisinde psikolojik danışmaTürkiye’deki mesleği eğitim sistemine ve iş yaşamına özgü bir standart hazırlamaya imkân vermesi bakımından MYK özel eğitim sistemine ve iş yaşamına özgü bir standart hazırlamaya imkân vermesi bakımından MYK eğitim sistemine ve iş yaşamına özgü bir standart hazırlamaya imkânBu vermesi MYK özel özel MESLEK STANDARTLARININ HAZIRLANIŞI mevcut değildir. durumbakımından alan mezunlarımızın bir öneme sahiptir. bir sahiptir. Meslek standartları, kamudaki atamalarda psikolojik danışman olarak bir öneme öneme sahiptir. mesleğin hiyerarşik ve sistematik bir biçimde iş birimlerine ayrılmasını atanmalarında bir engel teşkil etmektedir. Örneğin Meslek Standartlarının hazırlanışı Meslek Standartlarının hazırlanışı sağlayan Meslek iş analiziStandartlarının metodu ile hazırlanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nda rehber öğretmen, Adalet hazırlanışı Bakanlığında pedagog kadroları kapsamında Hazırlanan meslek standartları kapsamında; kişinin Meslek standartları, mesleğin hiyerarşik ve sistematik bir biçimde iş birimlerine ayrılmasını sağlayan Meslek standartları, mesleğin hiyerarşik ve sistematik bir iş ayrılmasını sağlayan atamalar bu durumdan kaynaklanmaktadır. yürütmesi gereken başlıca görevler, izlemesi Meslek standartları, mesleğin hiyerarşik ve sistematikyapılan bir biçimde biçimde iş birimlerine birimlerine ayrılmasını sağlayan iş analizi metodu ile hazırlanmaktadır. Hazırlanan meslek standartları kapsamında; kişinin yürütmesi Meslek standartlarının hazırlaması ile birlikte gereken işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirirken iş analizi metodu ile hazırlanmaktadır. Hazırlanan meslek standartları kapsamında; kişinin yürütmesi iş analizi metodu ile hazırlanmaktadır. Hazırlanan meslek standartları kapsamında; kişinin yürütmesi gereken başlıca görevler, gereken işlemlerKamu ve bu işlemleri gerçekleştirirken sergilemesi sergilemesi gereken başarım izlemesi ölçütleri yer Kurumlarınca bu mesleğin tanımlandığı gereken görevler, izlemesi gereken işlemleri sergilemesi gereken başlıca başlıca görevler, izlemesi gereken işlemler işlemler ve ve bu bu işlemleri gerçekleştirirken gerçekleştirirken sergilemesi gereken başarım ölçütleri yer almaktadır. Aşağıda yer alan tabloda meslek standardını oluşturan alt almaktadır. Aşağıda yer alan tabloda meslek şekilde kullanılması yönünde bir eğilimin oluşması gereken başarım başarım ölçütleri ölçütleri yer yer almaktadır. almaktadır. Aşağıda Aşağıda yer yer alan alan tabloda tabloda meslek meslek standardını standardını oluşturan oluşturan alt gereken alt standardını oluşturan alt başlıklar ayrıntılı olarak sağlanabilecektir. başlıklar ayrıntılı olarak sunulmaktadır. başlıklar ayrıntılı olarak sunulmaktadır. başlıklar ayrıntılı olarak sunulmaktadır. sunulmaktadır. Ulusal Meslek Standardı Ulusal Ulusal Meslek Meslek Standardı Standardı Meslek Tanımı Meslek Meslek Tanımı Tanımı Meslek Tanımı Meslek Meslek Tanımı Tanımı Uluslararası Uluslararası Sınıflandırmada Uluslararası Sınıflandırmada ki Yeri Sınıflandırmada ki ki Yeri Yeri Sağlık, Sağlık, Güvenlik, Çevre Sağlık, Güvenlik, Çevre ve Meslek ile Güvenlik, Çevre ve ile ve Meslek Meslek ile İlgili Mevzuat İlgili Mevzuat İlgili Mevzuat Meslek Profili Meslek Meslek Profili Profili Çalışma Ortamı Çalışma Ortamı ve Koşulları Çalışma Ortamı ve ve Koşulları Koşulları Görevler, Görevler, İşlemler ve Görevler, İşlemler Başarımve İşlemler ve Başarım Başarım Ölçütleri Ölçütleri Ölçütleri Kullanılan Kullanılan Araç, Gereç ve Kullanılan Araç, Gereç Ekipman Araç, Gereç ve ve Ekipman Ekipman Bilgi ve Bilgi ve ve Beceriler Bilgi Beceriler Beceriler Tutum ve Tutum ve ve Davranışlar Tutum Davranışlar Davranışlar 50 Meslek Standartlarının Hazırlanmasının Katkıları Meslek Meslek Standartlarının Standartlarının Hazırlanmasının Hazırlanmasının Katkıları Katkıları Türkiye’de şu an MYK Türkiye’de Türkiye’de şu şu an an MYK MYK bizlere bizlere mesleklerin mesleklerin ne ne tarafından hazırlanmış 611 ulusal meslek standardı bulunmaktadır. Bu rakam tarafından tarafından hazırlanmış hazırlanmış 611 611 ulusal ulusal meslek meslek standardı standardı bulunmaktadır. bulunmaktadır. Bu Bu rakam rakam denli tanımlanmaya ihtiyaç duyulduğunu göstermekle birlikte, bu denli tanımlanmaya ihtiyaç duyulduğunu göstermekle birlikte, bu konuda konuda TARTIŞIYORUZ Eğitim programlarının akreditasyonu için zemin hazırlaması: Son yıllarda yükseköğretimde akreditasyon konusunda farklı disiplinlerin girişimlerinin sonuç getirdiği görülmektedir. Eğitim programları ulusal veya uluslararası akreditasyon kurumlarınca/kurullarınca akredite edilebildiği gibi, MYK tarafından hazırlanan ulusal yeterliliklere dayalı eğitim veren eğitim programlarının akreditasyon yetkisi Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu ile MYK tarafından yetkilendirilecek kurum ve kuruluşlara verilmiştir. Eğitim akreditasyona ilişkin faaliyetler henüz başlamamış olsa da, hazırlanan meslek standartları eğitim akreditasyon faaliyete geçtiğinde psikolojik danışma eğitim programlarının akreditasyonu için önemli bir zemin hazırlamış olacaktır. Toplumsal imaj: Toplumda psikolojik danışma alanının sunduğu hizmetler yeteri kadar tanınmamaktadır. Psikolojik danışmanın ne olduğu, ne gibi hizmetler sunduğu konusunda toplumu bilgilendirecek, herkesin erişimine açık bir dokümanın hazırlanmış olması öneme sahip olacaktır. Psikolojik danışma alanında meslek standartlarının hazırlanması ile birlikte kimlik sorunu aşılmış olacak ve meslek elemanlarının nitelikleri daha net değerlendirilecektir. Niteliğin artması ile birlikte uygulamalarda verimlilik artacak ve topluma yönelik yansımalar daha dikkat çeker hale gelecektir. Mesleğin sınırlarının çizilmesi: Psikolojik danışmanların özellikle okullarda çalışan okul psikolojik danışmanlarının mesleklerini icra ederken karşılaştıkları en belirgin problem durumu, meslek elemanı olarak neyi, ne ölçüde yapmaları gerektiğinin belirli olmamasıdır. Meslek standartlarının hazırlanması ile birlikte meslek elemanının görevleri, yürüteceği işlemler net olarak belirlenecektir. Bu sayede rol karmaşasının yaşanmasının önündeki engelleri kaldıracak bir kanıt elde edilmiş olacaktır. Eğitim programlarının standart hale getirilmesi: Hazırlanan meslek standartları örgün ve yaygın eğitim için rehber doküman niteliğindedir. Bu nedenle psikolojik danışman eğitimlerinin içeriklerinin, psikolojik danışman adaylarına kazandırılması gereken bilgi ve becerilerin belirlenmesi konusunda başucu kaynağı olacaktır. Diğer yandan alan akademisyenleri ve meslek elemanları tarafından hazırlanmış ve tüm psikolojik danışmanların görüşüne sunulmuş olan meslek standartları, eğitim programlarının standartları haline getirilebilecektir. Sonuç olarak, meslekleşme sürecinin önemli bir parçası olan mesleğin standartlarının hazırlanması ile birlikte, alanımız önemli bir ivme kazanacak ve alanımızın meslek olarak tanınırlığı pek çok yeni gelişmeyi beraberinde getirecektir. DİPNOTLAR 1 ABD’deki psikolojik danışman eğitim ve ilgili kurulların işleyişi ile ilgili ayrıntılı bilgi için: Gelişen Psikolojik Danışma ve Rehberlik: Meslekleşme Sürecinde İlerlemeler (Cilt 1) incelenebilir. 2 Mesleki Yeterlilik Kurumunun sorumlu olduğu faaliyet alanları ile ilgili ayrıntılı bilgi için: “Mesleki Yeterlilik Kurumu Faaliyet Alanları ve Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanına Katkıları” Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni Cilt 4, Sayı 26 incelenebilir. KAYNAKLAR Korkut Owen, F. (2007). Psikolojik danışma alanında meslekleşme ve psikolojik danışman eğitimi: ABD, Avrupa birliği ülkeleri ve Türkiye’deki durum. İçinde R. Özyürek, F. K. Owen ve D. W. Owen (Ed.), Gelişen psikolojik danışma ve rehberlik: Meslekleşme sürecindeki ilerlemeler (ss. 95122). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Mesleki Yeterlilik Kurumu. (2015). Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu. www.myk.gov.tr adresinden 19 Eylül 2015 tarihinde edinilmiştir. Mesleki Yeterlilik Kurumu. (2015). Ulusal Meslek Standartları. http://www.myk.gov.tr/index.php/en/ulusal-meslekstandard-ana adresinden 15 Eylül 2015 tarihinde edinilmiştir. Owen, D. W. (2007). In search of excellence in the profession of counseling: Pathways to professionalism. İçinde R. Özyürek, F. K. Owen ve D. Owen (Ed.), Gelişen psikolojik danışma ve rehberlik: Meslekleşme sürecindeki ilerlemeler (ss. 1-20). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Vacc, N. A. ve Loesch, L. C. (2000). Professional orientation to counseling. Philadelphia: Brunner-Routledge. 51 RÖPORTAJ TÜRKİYE OLİMPİYAT HAZIRLIK MERKEZİ (TOHM) OLCAY YILMAZ İLE RÖPORTAJ Arş. Gör. Ümre KAYACI Arş. Gör. Semih KAYNAK Gazi Üniversitesi Ankara’da başlayan Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi uygulaması, şu an 19 merkezde hizmet vermektedir ve uygulamanın 81 ilde olması planlanmaktadır. Olimpiyat Hazırlık Merkezleri 12 ilde, biri paralimpik olmak üzere 17 farklı olimpik branşta faaliyet göstererek sporcuların, performanslarını geliştirmeyi, sosyal ve kişisel gelişimlerini desteklemeyi hedeflemektedir. Merkezde çalışan üç psikolojik destek elemanından biri ve aynı zamanda merkezin sorumlusu olan Uzman Psikolojik Danışman Olcay YILMAZ, mesleğimizin yeni bir uygulama alanını tanıtmak adına bizleri çok güzel karşıladı. Tüm sorularımızı içtenlikle cevaplayarak, bizleri Olimpiyat Hazırlık Merkezinde misafir etti. Bizler bu röportajı gerçekleştirirken çok keyif aldık ve birçok şey öğrendik. Sizlerin de okurken aynı keyfi almanız dileğiyle… Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız? İsmim Olcay YILMAZ. Kara Kuvvetleri mezunuyum. Bilimsel hazırlık alarak Hacettepe Üniversitesi’nde Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı’nda yüksek lisansımı tamamladım. Şimdi aynı üniversitede aynı bölümde doktora eğitimime devam ediyorum. Daha çok kariyer danışmanlığı üzerine çalıştım, Silahlı Kuvvetlerde de bu alanda çalışıyordum. Silahlı Kuvvetlerdeki personelin kişilik özelliklerine bağlı olarak seçecekleri sınıflar üzerine çalıştım. Ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı’na geçtim. Burada da sporcu eğitim merkezleri, milli takımlar ile psikolojik değerlendirme ve müdahale üzerine çalışıyorum. Şu an burada da psikolojik değerlendirme ve müdahale birimi sorumlusuyum. Üç yıldır Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi’nde çalışıyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda psikolojik danışman hangi ihtiyaca cevap verir? Aslında sporun birçok bileşeni var. Teknik, taktik bileşenlerinin yanı sıra psikolojik bileşenleri var. Sporcular ile çalışırken şunu görüyorsunuz; fiziksel kabiliyet, uygulanan teknik, taktik, teknik heyet bile aynı olmasına rağmen haftalar arasında performans farkları var. Bu durumda psikolojik etkenlerin devreye girdiğini görüyorsunuz. Aynı sporcu, aynı heyet, aynı taktik hatta bazen aynı rakip; ama performanslarda çok ciddi iniş ve çıkışlar görülüyor. Burada psikolojik faktörler devreye girmiş oluyor. Biz burada sporcularla çalışırken bu etkenleri iki 52 basamak şeklinde ayırıyoruz; performans önündeki engellerin kaldırılması ve performansın arttırılması. Performansın arttırılmasında dikkat toplama, kaygı, motivasyon gibi etkenler yer alırken, performans önündeki engeller basamağında ise sporcuların performanslarını dolaylı olarak etkileyen etkenler yer almaktadır. Mesela ergen sporcuların içinde bulundukları gelişim dönemi, evli sporcuların aile yaşamları, ikinci mesleği bulunan sporcuların kariyer, iş yaşamları performanslarını etkilemektedir. Bu iki basamakla birlikte çalışıyoruz. Bazen dikkat toplama, kaygı azaltma gibi eğitimler yaparken bazen de evlilik, iş yaşamı gibi konularda danışmalar yapıyoruz. RÖPORTAJ Bu birimin nasıl kurulduğu hakkında bilgi verir misiniz? Yapısı, işleyişi hakkında genel bilgi verir misiniz? Burası birim değildi aslında, biz (ben ve bu birimde çalışan diğer iki psikolog arkadaşım) birim haline getirdik. Bir psikolog bulunsun, sporculara psikolojik destek versin amacıyla kuruldu burası, biz geldikten sonra daha sistemli bir hale getirdik. Şu an bu merkezde çalışan üç uzmanız. Müdahale hizmetlerinin yanı sıra stratejik planlar hazırlama, yol haritalarını belirleme gibi çalışmalar da yapıyoruz. Kasım ayında bir çalıştay düzenleyeceğiz mesela. Olimpiyat hazırlık merkezlerinde psikolojik hizmet veren bütün meslek elemanlarını davet edip, onların yaptıkları faaliyetleri değerlendirme, müdahale, raporlama ve sonraki hizmetler gibi dört basamak halinde psikolojik hizmetlerin nasıl daha iyi sunulabileceği üzerine çalışmalar yapacağız. Çünkü farklı alanlardan mezun kişiler bu birimlerde çalışabiliyor. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO), Psikoloji, Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanı mezunları bu birimlerde çalışıyorlar. Bunun için de değerlendirme, uygulama basamaklarında farklılıklar oluyor ya da hipnoz gibi bilimsel olmayan yöntemlerle karşılaşıyoruz. Bunları önlemek, daha sistemli hale getirmek ve danışanlara zarar verilmesini önlemek adına böyle çalışmalar yapıyoruz. Sporcular dışında sporcu performansını etkileyen, antrenörler (teknik heyet dâhil) ve aileler gibi iki önemli faktör bulunmaktadır. Bu nedenle sporcuların yanı sıra bu kişilerle de çalışıyoruz. Mesela antrenörlere sporcularla nasıl iletişim kuracakları ile ilgili eğitimler verdik. Olimpiyat hazırlık merkezlerinde çalışan aşçıdan temizlik personeline kadar geniş kitlelere eğitim verdiğimiz oluyor. Çünkü bu insanlar milli takım oyuncuları ve ergen sporcularla çalışıyorlar ve nasıl iletişim kurdukları performanslarını etkiliyor. Öncelikle tüm sporcular burada komple bir sağlık taramasından geçiriliyor. Diş, kalp, fizik tedavi, aklınıza ne gelirse. Ben de durumlara göre değişse de, bazı psikolojik değişkenlere bakıyorum. Bu değişkenler yaşa, yapılan spor dalına göre değişebiliyor. Yaşam kalitesine baktığımız oluyor ya da jimnastik gibi bir spor dalında çok önemli olan beden algısı kavramına önem verdiğimiz oluyor. Müsabaka yakınsa kaygıyla başa çıkma gibi kavramlara değinebiliyoruz. Bu taramalardan sonra oluşturduğumuz raporlarla müdahale alanları belirleyerek danışanlarımızı biz seçiyoruz. Daha sonra bu kişileri görüşmelere çağırıyoruz, tabi gönüllülük esas oluyor. İşin bir kısmı böyle; ama bunun haricinde kendisi psikolojik danışma almak üzere başvuran birçok sporcumuz da oluyor. Bu birimde hangi meslek grubundan çalışanlar var, onların görev tanımları nelerdir? Burada çalışanların mesleki açıdan alanı aslında spor psikolojisi ama Türkiye’de bu alanın meslek tanımı henüz yok. Spor psikoloğu eğitim alanı yok, bir iki yüksek lisans programı açıldı, bazı sertifikasyon programları mevcut ama o programları bitirenler spor psikoloğu unvanını almazlar. Bu nedenle biz çalışanlarımıza psikolojik destek elemanı diyoruz ya da alanda çalışan psikolog, psikolojik danışman gibi uzmanlar kendi unvanlarını kullanıyor. Türk Psikologlar Derneği ile bu konuda bir akreditasyon çalışması yapıyoruz. “Spor psikoloğu kime denilmeli, hangi alanda, ne tür eğitimler almalı?” sorularını cevaplayacak bir çalışma yapıyoruz. Psikolojik danışman olarak ben de bu çalışmanın içindeyim. Bazen ailelerle çalışıyoruz. Aynı okullarda eğitsel psikoloji kapsamında sorunlar yaşayabiliyoruz. Bazı aileler çok sonuç odaklı olabiliyor, çocuklarını yanlış yönlendirebiliyorlar ya da onların kariyerleri ile ilgili müdahalelerde bulunuyorlar. Bu nedenle bizim hedef kitlemizde sporcuların dışında aileleri de yer alıyor. “Birimde grup rehberliği, aile, antrenör eğitimleri gibi hizmetler veriyoruz” dediniz. Ayrıca bir de “bireyle danışma uygulamaları gerçekleştiriyoruz” dediniz. Bu süreç hakkında bilgi verebilir misiniz? 53 RÖPORTAJ Peki, bu birimler ya da psikolojik destek elemanları sadece Olimpiyat Hazırlık Merkezlerinde mi var? Şu an fiilen aktif çalışan 19 olimpiyat hazırlık merkezi mevcut; planlanan ise 81 ilde olması. Olimpiyat hazırlık merkezlerinin teşkilatlarında antrenörlerin haricinde psikolog ve diyetisyen de olacak şeklinde planlama yapıldı. Yazımızı bu şekilde hazırladık. Şu an çalışan 19 olimpiyat hazırlık merkezinde de psikolojik müdahale birimi var. Burada çalışanların 4-5’i psikolojik danışman, diğerleri de psikolog ya da Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu mezunu. Silahlı Kuvvetler gibi çok farklı bir alandan bu birime geçiş yapmışsınız. Bu birimde çalışmaya başlamadan önce veya çalışma sırasında almanız gereken eğitimler oldu mu? Olduysa, bunlar ne gibi eğitimlerdi? Olmaz olur mu, oldu tabi. Ama eğitim alacak yer bulamadım, bu nedenle çok zorlandım. Şunu söylemek istiyorum; ilk başladığımda kendi görev tanımımı benim belirleyeceğimi söylediler. Formal eğitim alma şansım olmadı. Aslında Kasım ayında yapmayı düşündüğümüz çalıştay ile bunu da sağlamaya çalışıyoruz. Yurt dışından spor psikolojisi üzerine çalışan iki hoca ve ülkemizde bu alanda çalışan hocaları çalıştayımıza davet ettik. Hem bazı eğitimler verecekler hem de geleceğe yönelik bazı eğitim planlamaları yapacağız. Ama maalesef ben bu alanda öncü olunca bu gibi imkânlarım olmadı, zorluklarını yaşadım. Ruh sağlığı çalışanı olarak bu meslekte çalışırken en çok hangi alanlarda zorluklar, yetersizlikler yaşıyorsunuz? Hangi konularda nelere ihtiyaç duyuyorsunuz? Şimdi şöyle bir sorun var. Öncelikle sporcuların profili, danışan profilinden çok farklı. Çok hızlı davranmanız gerekiyor. 45-50 dakika süren normal psikolojik danışma uygulamaları yapamadığımız oluyor. Mesela kamp dönemi, sporcu bir hafta burada, ne yapacaksınız o hafta içinde yapmanız gerekebiliyor. Ya da müsabakaya çok az zaman kalmış oluyor, görüşmeniz gereken 15 sporcu olabiliyor. Bu durumlarda 50 dakikalık danışmalar yapmak mümkün olmuyor. Ayrıca her zaman burada, bu odalarda psikolojik danışma yapamıyoruz. Kamplara gidiyoruz, orada sporcuların ortamlarında banklarda, tribünlerde görüşmeler yaptığımız oluyor. Verilen hizmet, performansın arttırılması kısmında geleneksel psikolojik danışmadan oldukça farklılaşıyor. Bu bölümde sıkıntılar yaşıyoruz. 54 İkincisi, sonuç beklentisi nedeniyle üzerinizde çok baskı olabiliyor. Sporcuların çoğu madalya hedefleri için gelebiliyor, gümüş madalya almışken, altın madalya alabilmek için bize geliyor ve bunu bizden bekliyor. Bu nedenle böyle durumlarda bazen yönlendirici olmamız ya da nokta atışı şeklinde müdahaleler planlamamız gerekiyor. Böyle bir sonuç beklentisi süreci çok zorlaştırıyor. Türkçe kaynak hemen hemen sıfır. Formel eğitim olmadığı gibi Türkçe kaynak yok. Bu nedenle bu alanda çalışacak olan kişinin İngilizcesinin iyi olması gerekmektedir. Diğer bir sorun; ölçme araçları. Sporda kullanılan ölçme araçları farklılaşabiliyor. Mesela sürekli kaygı ölçeği, yarışma dönemi yakınken yaşan kaygıyı ölçmeye uygun olmuyor. Ya da normal popülasyonda kullanılan ölçeklerin normları sporcularda uygulanmaya uygun olmuyor. Mesela saldırganlık ölçeği kullanıldığında bazı spor dallarında belli bir miktar saldırganlık uygun görülüyor ama bu ölçeğin normal popülasyonuna göre normlarını alırsak bize uymuyor. Bu arada özellikle uyarlama çalışmaları ile bu alanda kullanılan ölçme araçları artıyor. Oturumlarda sürekliliği sağlayamıyoruz. Bir süre danışan ile danışma yapıyoruz, sonra iki ay başka kampa gidiyor, ardından tekrar geliyor, sürece devam ederken zorluk yaşayabiliyoruz. Bu merkezde bir psikolojik danışman olarak çalışmanın avantajları nelerdir? Çok geniş yelpazede danışan kitleniz var. Bu, bana sorarsanız bir psikolojik danışma için kişisel gelişim RÖPORTAJ açısından çok büyük avantaj. Bizim burada sporcuya kariyer danışmanlığı yaptığımız da oluyor, aile danışmanlığı, gerektiğinde grupla psikolojik danışma yaptığımız da oluyor. Çok güzel bir açılım olanağı var, çünkü yeni bir alan. Her yeni alanda olduğu gibi birçok noktaya gidebilecek yer. Maddi getirisinin yanında prestijli bir alan, özellikle üst düzey sporcularla çalışma, milli takımlar, prestijli kulüplerle çalışma imkânlarınız oluyor. Mesleki tatmin anlamında güzel. Bir yandan da şu var; bizim çalıştığımız sporcuların ciddi patolojik sorunları olmuyor, gündelik sorunlarla geliyorlar. Bu nedenle bir psikolojik danışmanın zorlanacağı sorunlar nadiren oluyor. Bir başka avantaj, aynı zamanda dezavantaj da oluyor. Çalışmanızın sonucunu direkt görme imkânınız oluyor. Üç-beş oturum görüştüğünüz birinin performans değişikliğini görme şansınız oluyor, mesleki tatmin açısından bu çok güzel bir şey. Ayrıca bu alana talep artıyor. Futbol Federasyonu karar aldı, seneye tüm kulüplerin bir psikolojik destek elemanı bulundurması zorunlu hale geldi. Futbolda başlayan bu durum basketbol, voleybol, tekvando, atletizm gibi olimpik branşlara da yayılıyor. İnsanlar psikolojik desteğin önemini anladılar ve bunu yerleştirmeye çalışıyorlar. Bu da bizim için çok ciddi bir çalışma alanı oluşturuyor. Burada çalışmak üzere başvuran psikolojik danışmanda ne gibi özellikler arıyorsunuz? Başvuru süreci hakkında bilgi verir misiniz? Normalde Bakanlık bünyesinde çalışmadıkları için bazen İl Spor Müdürlükleri üzerinden bazen de federasyonlar üzerinden alım yapılıyor. Bazen İl Spor Müdürlükleri üzerinden alıyorlar bazen de federasyonlar üzerinden alım yapılıyor. Kadro sorunu birçok alanda olduğu gibi burada da var. Alımda genellikle sözleşmeli personel kadrosu kullanılıyor. Ya da spor psikoloğu kadrosu daha olmadığı için başka kadrolar üzerinden alım yapılıyor. Burada çalışmak isteyen psikolojik danışmanlar İl Spor Müdürlüklerinin web sayfalarını takip edip, başvurabilirler. Aranan özelliklere gelirsek daha önce de dediğim gibi İngilizce olmazsa olmaz bence. Çünkü mesela kano milli takımızın 7 oyuncusu için İngilizce kaynak taramayı bırakın, onlarla danışma yapacaksınız. Ya da uluslararası müsabakalar oluyor veya kamplar nedeniyle yurt dışına gitmemiz gerekiyor, yabancı dil bence önemli. Bunun haricinde diğer aranan özellik “deneyim”. Çünkü insanlar yatırımlar yapıyor ve bu yatırımların karşılığını almak istiyorlar. Bizim buralara başvuru yapıp, sporcularla çalışmak istediklerinde biz yardımcı oluyoruz. Bu da o kişilerin özgeçmişlerine ekleyebilecekleri bir deneyim oluyor. Ayrıca psikolojik danışmanın kendini geliştirmiş olması şart. Çünkü biz burada psikolojik danışma uygulamalarında genellikle bütüncül bir yaklaşım tercih ediyoruz. Bilişsel, Bilişsel Davranışçı, Gestalt, Çözüm Odaklı yaklaşımlarda bilgi sahibi olmak bence işlerine yarar. Formel eğitim yok dediniz ama sizce burada çalışmak isteyen ruh sağlığı çalışanlarının ne gibi eğitimler almaları gerekmektedir? Bizim aldığımız eğitimin yanı sıra, bence özellikle ergenlik dönemi olmak üzere gelişim dönemlerine 55 RÖPORTAJ koşucularında bu durum istenmez. Bu konuda komik bir anımı anlatayım. Normalde badminton oyuncuları sıcaktan yakınırlardı ama tam anlamazdım, ilk defa izlemeye gittiğimde anladım. Badminton topları çok küçük olduğu için o salonlarda klima açılmıyormuş ve bu nedenle ortam gerçekten çok sıcak oluyor. Danışma sırasında oyuncuların bahsettikleri sıcağı ilk defa o gün anladım. Oyuncuları antrenmanda, onların sahalarında gözlemlemek de işimizin bir parçası zaten. Orada birçok şeyi daha iyi anlıyorsunuz, gözünüzde canlandırmak ile orada gözlemlemek, konuşmak çok büyük avantaj sağlıyor. Antrenman ya da yarış sırasında orada olmak, sporcunun nelerden etkilendiğini görme, kaygısını arttırabilecek faktörleri bire bir gözlemleme imkânı sağlıyor. yönelik dersler almaları gerekmektedir. Ayrıca az önce söylediğim kuramlara yönelik dersler almaları gerekmektedir. Bunun dışında sporla ilgili dersler, spor fizyolojisi, spor psikolojisi gibi dersler alınması gerekmektedir. Çünkü bizlerin bildiği bazı tekniklerin bile bu alanda uygulanması farklılaşmaktadır. Mesela gevşeme egzersizleri bizim eğitimde öğrendiğimiz bir şeydir, ama bunun sporculara ne zaman uygulanacağını iyi bilmek gerekmektedir. Müsabaka ya da yarıştan yarım saat önce uygulandığında sporcunun performansını etkiliyorsunuz. Bunun için spor ve psikolojiyi birleştiren dersler almaları gerektiğini düşünüyorum. Bildiğimiz kadarı ile siz de spor ile ilgilenmiştiniz. Bu durumun bu merkezde çalışırken avantajları oldu mu ya da böyle bir merkezde çalışmak için sporla ilgilenmek aranan bir özellik mi? Evet, ben atletizm ile ilgilendim. Bu olmazsa olmaz bir özellik diyemem, ama bence faydalı. Çünkü sporcuların dünyası çok farklı; haftanın yedi günü akşam saatlerine kadar antrenman yapan, ailelerini görmeyen bu kişileri güdüleyen şeyin ne olduğunu yapan kişi onları daha iyi anlar diye düşünüyorum. Ya da o başarı kaygısını yaşayınca sporcuyu daha iyi anlıyorsunuz. Bir sporu bilmek bile yetmiyor bazen. Mesela yüz metre koşucuları ile atıcılık ile uğraşan sporcuların yaşadıkları kaygı aynı değil ya da kaygıyı atıcılıkta sıfıra indirmek mümkün iken yüz metre 56 Merkezde genel taramalarda farklı ölçme araçları kullandığınızdan bahsettiniz. Bu ölçme araçlarını neye göre belirliyorsunuz, tüm sporculara uygulamanız gereken zorunlu ölçme araçları var mı? Tüm sporculara uygulanan standart bir ölçme aracı yok. Duruma bağlı olarak değişiyor. Resmi uygulanması gereken ölçme araçları yok, uyguladığınız kitleye göre şekilleniyor. Bazen patolojiyi belirlemeye yönelik ölçme araçları uygularken, jimnastik gruplarında beden algısı gibi ölçme araçları uygulayabiliyoruz. Bazen talep onlardan geliyor. Antrenör gelip gruplarında motivasyon düşüklüğü hissettiğini söylüyor, bu durumda motivasyona yönelik bir şeyler uyguluyoruz. Sporculuğun son yıllarında ise tükenmişlik düzeylerine bakabiliyoruz. Yani danışanın ihtiyacı, spor türü, çalışılan grup, çalışma amacına göre ölçme araçları şekilleniyor. Alanda çalışan ya da yeni başlayan psikolojik danışmanlara bülten aracılığıyla neler söylemek, önermek istersiniz? Öneri anlamında kesinlikle kendilerini geliştirmelerini söyleyebilirim. Bizim alandaki dersler çok güzel, ama özellikle uygulama alanında derslerde öğrendiklerinin üzerine bir şeyler koymalarını öneririm. Çünkü herkesin de dediği gibi saha ile eğitim çok farklı. İkinci yabancı dil olmazsa olmaz, onun için de bu alanda kendilerini geliştirmelerini söyleyebilirim. Teşekkür ederiz… ANIYORUZ KONRAD ZACHARIA LORENZ (1903-1989) Etolojinin Babası ve Yaban Kazlarının Annesi Arş. Gör. Semih KAYNAK Gazi Üniversitesi Konrad Z. Lorenz, Emma ve Dr. Adolf Lorenz çiftinin ikinci ve son çocuğu olarak 7 Kasım 1903 yılında dünyaya gelmiştir. Babasının saygın bir cerrah olmasından dolayı iyi bir çevrede ve küçük bir kasaba olan Altenberg’de büyüyen Lorenz, küçük yaşlarından itibaren hayvanlar ile ilgilenmeye başlamıştır. Lorenz hayvanlara olan ilgisinden dolayı zoolog olmayı istese de, babasının isteğiyle 1923 yılında Viyena Üniversitesi’nde tıp okumaya karar vermiştir. 1927 yılında çocukluk aşkı Margarethe Gebhardt ile evlenen Lorenz’in üç çocuğu olmuştur (1928 yılında il çocukları Thomas, 1930 yılında ikinci çocukları Agnes ve 1941 yılında üçüncü çocukları Dagmar). 1928 yılında üniversiteden başarıyla mezun olan ve Viyana Zooloji Enstitüsü’ne kaydolan Lorenz, kuşların kanat yapıları ve uçuşları üzerine yaptığı çalışması ile 1933 yılında doktora derecesi almıştır. Kuşlar üzerine ilgisini ve çalışmalarını sürdüren Lorenz, çalışma arkadaşlarının da önerileriyle zooloji çalışmaları ile hayvan psikolojisini birlikte ele alarak çalışmalarına devam etmiştir. Lorenz, Protestan geçmişinden ve evrimci yaklaşımından dolayı Avusturya’da gelir getiren işler bulmakta zorlandığından Almanya’ya gitmeye karar vermiştir. Almanya’da Nazi Partisi’ne üye olmuş, hayvan psikolojisi üzerine çalışmaların ‘ari ırk’ projesine yardımcı olabileceğini düşünmüş, yayımladığı bir makalesinde Darwinizm ve Nasyonel Sosyalizmin ilişkisini tartışmıştır. 1940 yılında Königsberg Üniversitesi’nden psikoloji alanında profesörlük ünvanı almıştır. 1941 yılında orduya alınan Lorenz, orduda psikolog, psikiyatrist ve doktor olarak görev yapmıştır. 1944 yılında Ruslara esir düşmüş, 3 buçuk yıl boyunca Rusya’nın savaş kamplarında tutuklu olarak kalmıştır. Lorenz, 1948 yılında esaretten kurtulunca, ailesinin yaşamaya devam ettiği Altenberg’e dönmüş; Avusturya akademi çevrelerinde uygun pozisyonlarda iş aramıştır. Hz. Süleyman’ın Yüzüğü isimli ünlü kitabını bu dönemde, 1949 yılında yazmıştır. Geçmişte Nazi sempatizanı olmakla suçlanan Lorenz, Avusturya’da iş bulmakta güçlük yaşacağını anlayınca Almanya’da Max Planck Enstitüsü’nde çalışmaya başlamıştır. Hayvan davranışları üzerine araştırmalarını emekli oluncaya kadar bu enstitüde sürdüren Lorenz, Niko Tinbergen ve Karl von Frisch ile yaptıkları ve basımlamayı (imprinting) keşfettikleri çalışmalarından ötürü 1973 yılında Nobel’e aday gösterilmiş ve Fizyoloji Nobel ödülünü kazanmıştır. Nobel ödülünü kazandığı yılda emekliye ayrılan Lorenz, doğduğu topraklar olan Altenberg’e dönmüş ve 27 Şubat 1989 tarihinde hayata veda etmiştir. “Gelişmiş maymunlar ile uygar insan arasındaki kayıp halkayı buldum: BİZ!” Önerilen Türkçe Konrad Lorenz Kitapları: • Ve İnsan Köpekle Tanıştı – Cumhuriyet Kitapları • İşte İnsan – Saldırganlığın Doğası Üzerine – Cumhuriyet Kitapları • Hz. Süleyman’ın Yüzüğü – Cumhuriyet Kitapları 57 TANIYORUZ Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Hasan Kalyoncu Üniversitesi, tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş, büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış Gaziantep’te yer almaktadır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi eğitim-öğretim sürecine 2011 yılında başlamış ve 2015 yılı itibariyle ilk mezunlarını vermiş, yeni bir üniversitedir. Yeni olmasına rağmen alanında tanınmış öğretim elemanları ile birlikte eğitim kalitesini çok kısa zamanda üst noktalara taşımıştır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi; araştırma, geliştirme, yenilikçilik, girişimcilik, insana yatırım gibi unsurlara öncelik vermesi nedeniyle önemli bir farklılığa sahiptir. Büyük hedefleri olan, geniş ve derin bir vizyona sahip, topluma karşı sorumluklarının farkında olan Hasan Kalyoncu Üniversitesi, kurulduğu günden beri özgür düşünce ortamında bilgi üretmeyi ve öğrencilerin vizyonunu genişletip yenilikçi ve girişimci ruhlarını ortaya çıkarmayı temel hedef edinmiştir. Üniversite bünyesinde öğrenciler sadece iyi bir eğitimle mezun olmayıp, hayata hazırlanırken karşılarına çıkabilecek mesleki ve kişisel engellere de karşı koyma becerisi kazanmaktadırlar. Arş. Gör. Özgür DEMİR Yrd. Doç. Dr. Hasan EŞİCİ Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı 2012 yılında 70 öğrenci ile eğitim-öğretime başlamıştır. Bu yıl dört sınıf düzeyinde toplamda 320 öğrencisi olan PDR Anabilim Dalı, alanında uzman öğretim elemanları ile hizmet vermektedir. Bu kapsamda PDR Anabilim dalında görev yapan öğretim elemanlarının isimleri aşağıda belirtilmiştir. Prof. Dr. Yaşar ÖZBAY (PDR Anabilim Dalı Başkanı), Prof. Dr. Şener BÜYÜKÖZTÜRK (Eğitim Fakültesi Dekanı), Yrd. Doç. Dr. İbrahim Ethem ÖZDEMİR, Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı TOMAR, Yrd. Doç. Dr. Ufuk AKBAŞ, Yrd. Doç. Dr. Hasan EŞİCİ, Arş. Gör. Merih TOKER, Arş. Gör. Ahmet AYAZ, Arş. Gör. Merve ÇALIŞKAN, Arş. Gör. Özgür Osman DEMİR. Hasan Kalyoncu Üniversitesi PDR Anabilim Dalı vakıf üniversiteleri arasındaki puan sıralamasında sürekli olarak “en iyi üç PDR programı” arasına girmektedir. Öğrencilerinin yurt dışı eğitimler aracılığıyla yeni deneyimler kazanmalarına da yardımcı olmaktadır. Erasmus programları ile Avrupa’daki üniversitelere 58 TANIYORUZ giden öğrenciler, bu sayede hem kişisel hem de mesleki gelişimlerine yatırım yaparken hem de yurt dışı deneyimine sahip olabilmektedirler. Hasan Kalyoncu Üniversitesi PDR Anabilim Dalı, öğrencilerinin gelişimine imkân verecek birçok yapılanmayı kendi bünyesinde oluşturmayı başarmıştır. Öğrencilerin istek ve çabalarıyla kurulan PDR Kulübü, üniversite genelinde dergi çıkartmak, üniversite genelindeki organizasyonlarda yer almak ve sosyal sorumluluk projelerine imza atmak suretiyle kısa sürede etkili bir konuma gelmiştir. Üniversitemizde kurulan Psikolojik Danışma Merkezi akademik, idari personel ve öğrencilere bireysel ve grupla psikolojik danışma hizmetlerini vermektedir. Bununla birlikte bölümümüzün koordinasyonunda bulunan Kariyer Merkezi ve Üstün Yetenekliler Merkezi ile hem üniversite geneline hem Gaziantep’e hem de bölge insanına hizmet etmektedir. Bu merkezlerde öğrenciler henüz lisans düzeyinde iken deneyimli öğretim elemanlarının süpervizyonunda PDR uygulama alanlarını yaşayarak öğrenme fırsatı yakalamaktadırlar. Bu sayede ileride yönelecekleri çalışma alanlarının ilk tohumlarını uygulama alanlarını tanıyarak atmaktadırlar. PDR KULÜBÜ… Öğrencilerin kendi çabalarıyla kurduğu HKÜ PDR Kulübü, PDR öğrencilerinin kendi ilgileri ve yeteneklerini tanımak, el birliği ile PDR alanını tanımak ve tanıtmak, üniversite içerisinde ve Gaziantep genelinde sosyal sorumluluk projeleri hazırlamak, basılı dergi ile PDR öğrencilerinin mesleki gelişimine ve üniversite öğrencilerinin kişisel gelişimine destek vermek amaçlarını taşımaktadır. PDR öğrencilerinin bütün üniversite öğrencileriyle uyumlu olarak çalıştığı etkinliklerde PDR Kulübü aktif rol üstlenmektedir. KARİYER MERKEZİ… Hasan Kalyoncu Üniversitesi Kariyer Merkezi’nin öncelikli amacı, öğrenimine devam eden öğrencilerin kariyer ihtiyaçlarını karşılamaktır. Çeşitli eğitimler alan öğrenciler, ileride sahip olacakları uygun iş ortamını daha sağlıklı bir biçimde seçme imkânına kavuşmaktadır. Öğrenciler, aldıkları teorik eğitimlere ek olarak anlaşmalı olunan sektörler ile birlikte o sektörlerde staj imkânı bulmaktadırlar. Bu sayede birey sektörü, sektör ise bireyi tanıyarak çift yönlü bir kazanç sağlanmaktadır. Ayrıca mezun olan öğrencilerin sektördeki ilerleyişini takip ederek bir değerlendirme mekanizması da bu merkez bünyesinde işleyişini sürdürmektedir. KALYONCU ÜSTÜN YETENEKLİLER MERKEZİ (KÜYMER )… Kalyoncu Üstün Yetenekliler Merkezi (KÜYMER) 11 Eylül 2014 tarihinde kurulmuştur. Merkezin temel amacı, üstün yetenekli çocukların erken yaşlarda tanılanmalarını sağlamak ve gelişimlerine uygun eğitim programları geliştirmek ve uygulamaktır. KÜYMER alanında uzman kadrosu ile uygulama laboratuvarları kurma, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yapma, bilim ve doğa kampları, bilim okullarında yaz ve kış etkinlikler düzenlemektedir. Ayrıca öğrencilerin asistan olarak çalışabilecekleri ulusal projelere imza atmaktadır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi PDR Anabilim Dalı öğrencileri, bu tür merkezler ile birlikte mesleki gelişimlerini tamamlarken, bir bütün olarak kişisel gelişimlerini de tamamlamaktadırlar. Hasan Kalyoncu Üniversitesi PDR Anabilim Dalı olarak öğrenci-öğretim elemanı ilişkisinin ötesinde bir aile sıcaklığı ile ülkesine ve insanına her alanda ve her anlamda olumlu katkı sağlayacak öğrenciler yetiştirmek için gayret göstermektedir. Web Adresimiz: hku.edu.tr E-posta: info@hku.edu.tr Telefon: 0342 211 80 80 Fax: 0342 211 80 81 59 TANIYORUZ Elazığ Rehberlik ve Araştırma Merkezi Uzm. Psi. Dan. Bekir EROL RAM Müdür Yardımcısı bağımsız binalardan biridir. diyebiliriz. Yaklaşık 600 bin nüfuslu bir ilde tek RAM olarak hizmet vermekteyiz. Sorumluluk alanımıza Elazığ Merkez ve 10 ilçe nüfusu girmektedir. Merkezimiz “Özel Eğitim Bölüm Başkanlığı” ve “Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölüm Başkanlığı” olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. 2012 yılından bu yana kurum müdürlüğünü Levent SANCAR, müdür yardımcılığını ise Bekir EROL yapmaktadır. FAALİYETLERİMİZ Yönetmeliklerde belirtilen görevler ve rutin yapılan işler dışında son üç yıl içerisinde yaptığımız özgün çalışmalarımızdan bazıları aşağıda sıralanmıştır. AKADEMİMİZ 2012 yılında Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri ve Özel Eğitim alanlarıyla ilgili ilimizdeki psikolojik danışmanların, eğitimcilerin, annebabaların, öğrencilerin ve toplumdaki diğer kesimlerin ihtiyaçlarına yönelik eğitim, panel, toplantı, konferans, seminer, basın-yayın faaliyetleri gibi etkinlikleri gerçekleştirmek amacıyla kurumumuz bünyesinde Elazığ Ram Akademi’yi kurduk. Elazığ Ram Akademi üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, yerel medya ve diğer resmi kurumlarla işbirliği içerisinde panel, konferans, eğitim, TV programları gibi faaliyetler yürütmektedir. Elazığ Ram Akademinin gerçekleştirdiği faaliyetlerden bazıları şunlardır: KISACA TARİHİMİZ Bakanlık düzeyinde Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne, İlde ise Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı olan kurumumuz müdür ve müdür yardımcısı olmak üzere iki Yönetici, 13 Psikolojik Danışman, 15 Özel Eğitim Öğretmeni, iki Memur ve beş Yardımcı personel ile 37 kişilik bir ekipten oluşmaktadır. Elazığ Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 09.10.1984 gün ve 3013 sayılı onayı ile faaliyetlerine başlamıştır. Yani 31 yıllık bir geçmişe sahip bir kurumdur. İlk çalışmalarını Karşıyaka Lisesi binasında sürdüren merkezimiz, daha sonra Hükümet Konağındaki bürosunda hizmet vermiş, 1988 yılı Eylül ayında da bakanlığımız tarafından yaptırılan ve şehrin batı tarafında bulunan Cumhuriyet Mahallesindeki binasına taşınmıştır. Merkezimiz binası dört katlı olup, test odaları, aynalı oda, oyun odası, psikolojik danışma odası gibi Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin hizmet özelliklerine göre yapılmış ve bütün ihtiyaçlara cevap verecek şekilde hazırlanmıştır. Bu özellikleriyle Türkiye’de RAM’lar için özel olarak yapılan ilk 60 - Panel/Toplumsal Bir Travma: Parçalanmış Aileler ve Çocukları: Hukukçu, akademisyen, psikolog ve psikolojik danışmanların katıldığı ve yerel medyanın izlediği panele il genelindeki psikolojik danışmanlar ve akademisyenler davet edilmiştir. Parçalanmış ailelerin çocuklarda oluşturduğu sosyal ve psikolojik sorunların, bu sorunları azaltmaya yönelik önleyicikoruyucu çalışmaların tartışıldığı panele 250 psikolojik danışman ve eğitimci katılmıştır. - Eğitim/Öğrenci Koçluğu Eğitimi: Akademi uzmanlarımızın hazırladığı ve Fırat Kalkınma Ajansında kabul gören projemiz ile ilimizde görev yapan 70 psikolojik danışmana öğrenci koçluğu ile ilgili temel TANIYORUZ PSİKOLOJİK DANIŞMANLARIN MESLEKİ GELİŞİMİNE YÖNELİK FAALİYETLERİMİZ Uyum Eğitimleri: İlimize yeni atanan meslektaşlarımıza yönelik her yıl düzenli olarak en az üç günlük tanışma, kaynaşma ve oryantasyon programları düzenlenmektedir. İlimize ataması yapılan meslektaşlarımız göreve başladıktan birkaç hafta sonra eğitime alınmakta ve hem mesleki bilgilerin verildiği hem de sosyal aktivitelerin gerçekleştirildiği bu programla, yaşadıkları uyum problemleri minimuma indirilmeye çalışılmaktadır. becerileri kazandırmayı amaçlayan üç günlük eğitim Ankara Olgu Psikolojik Danışma Merkezi uzmanlarınca verilmiştir. - Eğitim/Engelsiz Havalimanı: Elazığ Havalimanı’nda görev yapan polis, güvenlik görevlisi ve diğer çalışanlara yönelik “Engellilerle İletişim” konulu eğitimler belirli periyotlarla gerçekleştirilmiştir. - Konferans/Psikolojik Danışmada Etik İkilemler: Değerler Eğitimi projesi kapsamında akademi olarak “psikolojik danışmada etik ikilemler” konulu konferans gerçekleştirilmiştir. Ankara Üniversitesi’nden değerli hocamız Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak ve Ankara Olgu Psikolojik Danışma Merkezinden Psi. Dan. Özden Bilgin konferansımızın konukları olmuşlardır. - Anne-Baba Okulları: Akademimizin hazırladığı program çerçevesinde, il genelinde pilot okullardaki psikolojik danışmanlarla işbirliği içerisinde, anne-baba okulları açıp katılan velilerimize sertifika verilmektedir. - Veli Oryantasyon Programı (VOP): Belki de Türkiye’de bir ilk olan projemizle, 2012 yılından bu yana her eğitim-öğretim yılının başında okula yeni başlayan öğrencilerin uyum eğitimine alındığı okulların açıldığı tarihten önceki bir haftada anaokulunda ve ilkokulda çocukları bulunan velilerimiz için eğitimler düzenlenmektedir. Hazırladığımız bir haftalık programlarla anne-babalar, çocuk eğitimi, çocukla iletişim, davranış ve uyum problemleri, okul başarısında anne-babanın sorumlulukları gibi başlıklarda eğitim almaktadırlar. Rehberlik Etkinlikleri Yarışması: Değerler Eğitimi projemiz kapsamında il genelindeki psikolojik danışmanlar arasında “Rehberlik Etkinlikleri Yarışması” düzenlenmiştir. Yarışmaya katılan psikolojik danışmanlar Sorumluluk, Sevgi-Saygı, Hoşgörü, Yardımlaşma-Paylaşma, Özgüven başlıklarında toplam 55 rehberlik etkinliği geliştirilmiştir. Geliştirilen etkinlikleri kazanım ve içerik yönünden psikolojik danışmanların, yazım ve şekil yönünden edebiyat ve bilişim teknolojileri öğretmenlerinin değerlendirdiği 7 kişilik bir jüri oluşturulmuştur. Yarışma sonucunda birinciye dijital fotoğraf makinesi, ikinciye taşınabilir disk ve üçüncüye kitap seti hediye edildi. Hazırlanan etkinlikler yine meslektaşlarımızın yararlanması için okullarla paylaşıldı. Duygu Yönetimi Eğitimi: Finansmanı olduğumuz ve Fırat Kalkınma Ajansı (FKA) ortaklığıyla gerçekleştirilen “Duygu Yönetimi Eğitimi” kapsamında Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Bilgin tarafından 60 psikolojik danışmana sertifikalı eğitim verilmiştir. Çocuk İstismarını Önlemeye Yönelik Eğitimler: 2014-2015 eğitim-öğretim yılı içerisinde psikolojik danışmanlara, okul yöneticilerine ve velilere yönelik çocukların cinsel, fiziksel, duygusal istismarlarını önleme amaçlı farkındalık eğitimleri gerçekleştirilmiştir. Tercih ve Kariyer Rehberliği Eğitimlerimiz: Her yıl düzenli olarak Mayıs ayında ilimizde görev yapan psikolojik danışmanların mesleki rehberlik ve danışma açısından bilgi-becerilerini tazelemek, geliştirmek amacıyla en az üç günlük “Tercih ve Kariyer Rehberliği” eğitimleri düzenlenmektedir. Alanında uzman meslektaşlarımızın ve üniversiteden akademisyenlerin eğitim görevlisi olarak katıldığı bu çalışmalarda meslektaşlarımız TEOG, YGS-LYS 61 TANIYORUZ istismarı konusundaki farkındalık düzeylerini, öğrencilerimizin de istismar konusunda farkındalık düzeylerini belirlemeye yönelik araştırmalar gerçekleştirerek sonuçlarına yönelik eğitimler gerçekleştirilmiştir. ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ Kurumumuza başvuran bireylerin bireysel incelemeleri ve eğitsel değerlendirmeleri aynı hafta içerisinde yapılabilmektedir. Günde ortalama 15-20 kişinin incelemesi ve özelliğine uygun yerleştirmeleri gerçekleştirilmektedir. İlimizde 27 okulda Özel Eğitim Sınıfı, 50 okulda ise Destek Eğitim Odası bulunmaktadır. Bu sınıflarda görev yapan özel eğitim öğretmenleriyle belirli periyotlarla toplantılar yapılmaktadır. Ayrıca ihtiyaç duyan okullara yönelik bireyselleştirilmiş eğitim programları (BEP), kaynaştırma eğitimi gibi konularda seminerler düzenlenmektedir. gibi sınavlarla ilgili yenilikleri takip etme ve tercih dönemlerinde sunulacak yardımla ilgili becerilerini geliştirme imkânı bulmaktadırlar. AB PROJELERİMİZ Gerek kurumumuzun öncülüğünde gerekse diğer kurumlarla ortak olarak yürüttüğümüz Avrupa Birliği projeleri ile farklı ülkelerin Psikolojik Danışma ve Rehberlik ile Özel Eğitim Hizmetlerini tanıma, karşılaştırma imkânı bulunmaktadır. Son olarak Comenius Regio Partnerships Project kapsamında 2012/2014 yıllarını kapsayan “Promoting Reading Literacy” (Okuma Becerilerini Teşvik) konulu projemizi Almanya ortaklığında gerçekleştirilmiştir. ARAŞTIRMALARIMIZ Her yıl düzenli olarak yaptığımız araştırmalarla elde ettiğimiz veriler bize yol göstermekte, projelerimize ve diğer çalışmalarımıza kaynak oluşturmaktadır. Son olarak 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılında Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi işbirliği ile tüm Elazığ liselerini kapsayan “Liselerde Madde Kullanımı” konulu araştırma gerçekleştirilmiştir. Yine aynı yıl içerisinde psikolojik danışmanların çocuk cinsel 62 Özel Eğitim Hizmetleri ile ilgili farklı engel gruplarına yönelik okul, sınıf ihtiyaçları yine kurumumuzca tespit edilip ilgili birimlere iletilerek bu okul ya da sınıfların açılmaları sağlanmaktadır. Evde eğitim ve hastane sınıfları da kurumumuzca yürütülen ve takip edilen çalışmalar arasındadır. Engelli bireylere yönelik ilde faaliyet gösteren çeşitli derneklerle işbirliği içerisinde belirli günlerde (Dünya Engelliler Haftası vb.) çeşitli organizasyonlar yapılmaktadır. Ayrıca eğitsel değerlendirme ve tanılamalarda standart zekâ testleri kullanılmaktadır. Kurumumuzda performans testlerini uygulayan ve sertifikası olan toplam 13 uygulayıcı/ formatör bulunmaktadır (5 WISC-R, 6 Stanford-Binet, 1 Leiter, 2 WNV) SOSYAL AKTİVİTELERİMİZ Meslektaşlarımız arasında dayanışma ve kaynaşmayı artırmak amacıyla öğretmenler günü, yeni atananlarla tanışma ve kaynaşma günleri, geziler ve kültürel aktiviteler düzenlenmektedir. İLETİŞİM ADRESLERİMİZ Bize ulaşmak isteyen meslektaşlarımız, desteğe ihtiyacı olan öğrenci ve velilerimiz, Elazığ’a yolu düşen herkes bize aşağıdaki iletişim adreslerinden ulaşabilirler. Web Adresimiz: www.elazigram.meb.k12.tr E-posta: 144705@meb.k12.tr Telefon: (424) 247 46 95 Fax: (424) 247 77 95 TANIYORUZ Orta Doğu Teknik Üniversitesi Engelsiz ODTÜ Birimi Arş. Gör. Nazlı Büşra AKÇABOZAN ODTÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik Engelsiz ODTÜ Koordinatörlüğü yeniden yapılandırılarak yerine kurulan Engelsiz ODTÜ Birimi, 2011 yılından beri hizmet vermektedir. Engelsiz ODTÜ Birimi, ODTÜ’de öğrenim gören ve herhangi bir engeli nedeniyle özel ihtiyaçları bulunan öğrencilerin üniversitedeki olanaklara ve hizmetlere eşit erişimlerini sağlamaya ve gelişimlerini destekleyen bir ortam oluşturmaya yönelik çalışmalar yapmakla görevlendirilmiştir. Birimin başkanlığını ODTÜ Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Hatipoğlu Sümer yapmaktadır. Birimde aynı zamanda ODTÜ, Eğitim Bilimleri Bölümü, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programında yüksek lisansını yapan araştırma görevlisi Hilal Döner, ODTÜ, Psikoloji Bölümü, Klinik Psikoloji alanında doktorasını yapmakta olan Uzman İpek Demirok ve birim sekreteri Alev Ceylan görev yapmaktadır. Birimin amaçları, engelli öğrencilerin öğrenimleri sürecince çeşitli alanlardaki ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları güçlükleri belirlemek, belirlenen ihtiyaçların karşılanması ve güçlüklerin ortadan kaldırılması konusunda hizmetler sunmak ve değerlendirmek, öğretim elemanlarına yönelik destek hizmetleri geliştirmek ve üniversite çalışanlarının ve öğrencilerin engellilik alanında bilinç ve duyarlılık düzeyini artırıcı hizmetler sunmak olarak belirlenmiştir. Engelsiz ODTÜ Birimi, gizlilik, gönüllülük, saygı, akademik fırsat eşitliği, erişilebilirlik, geri bildirime açıklık ve sorumluluk ilkeleri doğrultusunda hizmet vermektedir. ENGELSİZ ODTÜ BİRİMİ’NDE SUNULAN HİZMETLER: • Engelli öğrencilerin derslerinde ihtiyaç duydukları uyarlamalara ilişkin ilgili öğretim elemanlarına ve ilgili Fakülte Koordinatörlerine iletilmek üzere, akademik uyarlama mektubu yazma • Engelinden ötürü derslerde not tutmakta ve/ veya ders çalışmakta güçlük çeken öğrencilere, öğrenci asistanlığı yoluyla not tutucu hizmeti sunma ve/veya ders partnerliği sağlama • Görme ve hareket engelli öğrencilerin yerleşke içi ve yerleşkeye geliş-gidişlerini kolaylaştırmak amacıyla özel donanımlı araç ve ücretsiz taksi hizmetleri sağlama • Engelli öğrencilerin ilk yılında, üniversite yaşamına uyumlarını desteklemek, onları üniversitenin engelli öğrencilere sunduğu olanaklar konusunda bilgilendirmek amacıyla kampus oryantasyon programı hazırlama • Engelli öğrencisi olan Bölümlere, gerektiği durumlarda, danışmanlık hizmeti verme 63 TANIYORUZ • Engellilik alanında üniversite personelinin ve öğrencilerin bilgi ve duyarlılık düzeyini artırmaya yönelik seminer, konferans ve eğitim verme • Engelli öğrencilerin ihtiyaçlarını belirleme, yapılan uygulamaları izleme ve Birim tarafından verilen hizmetleri değerlendirme ENGELSİZ ODTÜ BİRİMİ’NDE YAPILAN ETKİNLİKLERDEN ÖRNEKLER: • Eğitim Fakültesi öğretim elemanları ve öğrencilerine yönelik “Tut ki Görme Engelli Öğrenciniz Oldu“; Otizm Vakfı ile birlikte “Otizmin Farkında mıyız?; Topluma Hizmet dersi öğrencilerine yönelik “Görme Engelli Öğrenciyle Ders Partneri Olmak” başlıklı seminerler • ODTÜ öğrencilerine yönelik olarak sesli ve yazılı betimlemeli film gösterimleri (örneğin, Forest Gump, Yeşil Yol, Esaretin Bedeli) • Engelli Kadın Derneği ile birlikte “Biz de Varız” isimli belgesel gösterimi ve söyleşi • Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Engelsiz ODTÜ Birimi ve Engelsiz ODTÜ Topluluğu işbirliği ile kütüphanedeki engellerin tanımlanması ve engelliliğe yönelik farkındalığın arttırılması amacı ile “En-Gel de Gör Kütüphaneyi” başlıklı etkinlikler • Engelsiz ODTÜ Birimi tanıtım günleri ve tanışma toplantıları İletişim Bilgileri: Adres: ODTÜ Kütüphanesi –Solmaz İzdemir Salonu Telefon: 0312 210 7196 E-posta: engelsiz@metu.edu.tr Web Sitesi: www.engelsiz.metu.edu.tr The Victors: University of Michigan Galipler (Kazananlar): Michigan Üniversitesi Arş. Gör. Mine MUYAN ODTÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik Visiting Scholar (Misafir Araştırmacı), University of Michigan Doktora yeterlik sınavımdan sonra, bağlı olduğum ÖYP programına giriş nedenlerimden biri olan uzun süreli yurtdışı araştırma desteğine erişmek için planlar yapmaya başlamıştım. Ne yazık ki kendi programımın uzun süreli araştırma desteklerinin o dönemde sonlandırılması nedeniyle uzun bir burs arayışı ve gerekli evrakları tamamlama sürecinden sonra, TÜBİTAK’ın 2214-A Doktora Sırası Araştırma Bursu aracılığıyla Michigan Üniversitesi’nde 11 aylığına misafir araştırmacı olarak çalışmak üzere kabul aldım. Misafir araştırmacı olarak bir yıla yakın zaman geçireceğim bu üniversiteyi seçerken belirlediğim ölçütlerim; akademik hedeflerimin gideceğim kurumdaki araştırmacılarla kesişmesi, gideceğim üniversitenin araştırma olanaklarının yeterliliği ve yaşayacağım şehir ile üniversitenin benim bireysel ihtiyaçlarımı ne derece karşılayabileceği idi. Şanslıydım ki 11 aylık bu araştırma sürecimi, araştırma becerileri konusunda tahmin ettiğimden daha çok gelişimime katkı sunan Michigan Üniversitesi’nde ve insanı huzurla sımsıkı sarıp sarmalayan bir üniversite şehri olan Ann Arbor’da geçirdim. Şimdi size bir yıl gibi görece kısa bir sürede bile aidiyet duygusu aşılayabilen Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) en eski ve saygın üniversitelerinden biri olan misafiri olduğum okulum Michigan Üniversitesi ve göller arasına saklanmış şirin bir üniversite şehri olan Ann Arbor hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi sunmak istiyorum. 64 TANIYORUZ MİCHİGAN ÜNİVERSİTESİ Michigan Üniversitesi, henüz Michigan bölgesinin bir eyalet olarak kabul edilmesinden bile önce, 1817’de Detroit’de kurulan en eski devlet üniversitelerinden biri. Ann Arbor şehrinin kurulmasından 13 yıl sonra da 1837’de Ann Arbor’a taşınmış. Michigan Üniversitesi, eğitim öğretime her ne kadar iki öğretim üyesi ve yedi öğrenci ile başlasa da, şu an Ann Arbor’da 19 fakültesinde 588 anadalı ve seçkin 6852 öğretim üyesiyle 43525 öğrencisine hizmet vermekte. ABD’deki 50 eyalet ve 100’den fazla ülkeden öğrencisiyle Michigan Üniversitesi, ABD’deki en büyük “Hukuk-Öncesi (Pre-Law)” ve “Tıp-Öncesi (Pre-Med)” programlarına sahip üniversite. Tabii ki en ön sırada gelmesinde, 374 milyon dolarlık araştırma bütçesiyle ABD’deki en yüksek araştırma bütçeli üniversite olmasının da katkısı büyük. Ancak sahip oldukları bu bütçenin de hakkını fazlasıyla verdiklerini söylemek mümkün. Örneğin, bu üniversite düzenli olarak ABD’nin en iyi devlet üniversiteleri sıralamasında neredeyse her zaman ilk üçte yer alıyor. Bununla da kalmayıp genellikle birinci üniversite seçiliyor. Dünya çapındaki sıralamalar da Michigan Üniversitesi’nin eğitim öğretimdeki kalitesine dikkat çekiyor. Örneğin, bu üniversite Times Higher Education’ın “Sosyal Bilimler Alanında Dünyanın En İyi 100 Üniversitesi 2014-2015” (World University Rankings Top 100 Universities for Social Sciences 2014-2015) listesinde 8. sırada ve ARWU’nun “Sosyal Bilimler Alanı için Dünyadaki Üniversitelerin Akademik Sıralaması 2015” (Academic Ranking of World Universities in Social Sciences - 2015) listesinde de 11. sırada yer alıyor. Bu akademik başarıya nasıl ulaştıklarına dair benim gözlemlerim ise, öncelikle üniversitenin çok sayıda burs ve fon yardımıyla her aşamadaki (lisans, lisansüstü, profesyonel) araştırmacıyı araştırma yapmaya teşvik etmesi ile zengin bilgi kaynaklarını (kütüphaneleri ve sayısız akademik veri tabanına ücretsiz kolay erişim) tüm öğrenci ve personellerine sunması. Michigan Üniversitesi, sadece eğitimiyle değil spor alanındaki ünüyle de anılıyor ABD’de. Tüm şehri kapsayan kampüsün her köşesinde hemen hemen her spor dalına özel sayısız kapalı ve açık spor alanına rastlamanız mümkün. Michigan Üniversitesi’nin spor takımları NCAA’nin (Ulusal Kolej Atletizm Derneği) birinci liginde (Division 1) yer alan en yüksek atletizm bütçesine sahip en yetenekli sporcuları barındıran takımlardan. Dolayısıyla okulun her maçı, sıradan bir üniversite karşılaşmasından çok, tüm şehirde kutlanan, yakın şehirlerdeki (eyaletlerdeki) fanatiklerinin de katıldığı bir festival havasında geçiyor. Öğrenciler, mezunlar ve aileleri üniversiteye ve her spor aktivitesine oldukça bağlılar. Örneğin, şehirde en çok kazanan alışveriş mağazaları, üniversitenin lisanslı ürünlerini satan mağazalar (MDen ve The Victors Mağazaları)… Bir başka örnek ise, misafir araştırmacılar/öğrenciler hariç herkesin oyunlar için kombine biletlerinin olması ve bir oyun izlemek istiyorsanız asla son dakikaya bırakmamanızın gerektiği. Öyle ki Ann Arbor’ın toplam nüfusu yaklaşık 117000 iken, üniversitenin 115000 kişiden fazla kapasiteli Amerikan futbolu sahası (The Big House) sezon maçlarında yetersiz kalmakta ve çok sayıda izleyici maalesef stada bile girememekte. Mavi-sarı tulumlarıyla maçlarda ve şehirde görmeye alıştığım minicik bebeklerden tutun da, tekerlekli sandalyelerini bile üniversitenin renklerine boyayan yaşlılarına kadar herkese ulaşabilen Michigan Üniversitesi’nin iyi bildiği bir konu da, aidiyet duygusu aşılaması…Üniversite ile ilgili daha detaylı bilgiler için http://www.umich.edu sayfasından yararlanabilirsiniz. 65 TANIYORUZ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ (DEPARTMENT OF PSYCHOLOGY) Doktora yeterliliğimden sonra gideceğim kurumu ve bölümü belirlerken ilk adım olarak, daha önce tezimle ilgili yaptığım çalışmalarda atıfta bulunduğum araştırmacılarla iletişime geçtim. Söz konusu iletişim sürecinde de başlangıçta psikolojik danışmanlarla işbirliği içinde ortak çalışmalar yürütmeye ne derece açık olup olmadıklarını bilmediğim için Psikoloji Bölümü’ndeki araştırmacılarla biraz daha tedirgin iletişime geçiyordum. Bu nedenle bu bir yıl boyunca birlikte çalıştığım, hem klinik psikolog hem sosyal hizmet uzmanı olan araştırmacı hocam ile yaptığım ilk yazışmalarımda biraz tedirgindim. Ancak onun kültürler arası çalışmalara olan ilgisi ve disiplinler arası yürüttüğü çalışmalar benim de bu süreci oldukça verimli geçirebileceğim konusunda bana fikir vermişti. Tam da beklediğim gibi oldu! Farklı araştırma laboratuvarlarında araştırma becerilerimi geliştirme, farklı çalışma gruplarıyla çalışma ve ileriye dönük işbirliği kurma olanağına eriştim. Beklemediğim bir şey ise, Psikoloji Bölümü’ndeki tüm hocaların disiplinler arası çalışmalara ve farklı kültürlerden gelen araştırmacılara olan ilgisi idi. Michigan Üniversitesi’nde Psikoloji Bölümü, gerek seçkin akademik kadrosu, gerek aktif çalışan 72 farklı araştırma laboratuvarı ve gerekse de zengin araştırma olanakları (fonlar, sunulan araştırma dersleri, etkinlik destekleri vb.) ile okulun en iddialı bölümlerinden. Biyopsikoloji, Klinik Psikoloji, Biliş ve Bilişsel Sinirbilimi, Gelişimsel Psikoloji, Kişilik ve Sosyal Bağlamlar ile Sosyal Psikoloji alanlarında doktora eğitimi sunan bu bölüm, ayrıca üç ayrı alanda da (Sosyal Hizmetler ve Psikoloji, Eğitim ve Psikoloji, Cinsiyet ve Feminist Psikoloji) ortak program sunmakta. Kısa ya da uzun süreli bir yurtdışı araştırma yapmayı planlıyorsanız, bu bölümde çalışan araştırmacılar ve ilgi alanlarıyla ilgili daha detaylı bilgiye https://www.lsa.umich.edu/psych sayfasından ulaşabilirsiniz. ANN ARBOR Ann Arbor, hemen hemen herkesin Michigan Üniversitesi’nin bir takımının taraftarı olduğu, özellikle maç günlerinde bebekten yaşlıya her kesimin üniversite renklerinde giyindiği, “The Victors” ve “Go Blue!” marşlarının tüm işletmelerde baş tacı olduğu, tüm dünyadan nüfusuyla çeşitliliğin hakim olduğu, neredeyse her eve bir gölün düştüğü, her yerde düzenin hüküm sürdüğü ve özellikle de yaz aylarında 66 çeşitli festivallere (örn. sanat, antika ve sokak festivalleri) ev sahipliği yapan görece minik bir şehir. Kışların dondurucu olabilecek kadar soğuk geçtiği bu kuzey kentinde bahar ve yaz, tüm çiçeklerin açtığı ve hafif esintisinin hiç durmadığı keyifli mevsimler. Ann Arbor’da başta üniversitenin düzenledikleri olmak üzere birçok sanat etkinliğine katılmak mümkün. Ayrıca Michigan Üniversitesi’nin sahip olduğu “Modern Sanatlar Müzesi”, “Doğal Tarih Müzesi” ve “Arkeoloji Müzesi” müze gezmeyi sevenler için bire bir. Ann Arbor, tüm çeşitliliğine rağmen kendi şehir merkezini gıda zincirlerinden ve büyük alışveriş merkezlerinden koruyabilmiş bir şehir. Şehir merkezinde tarihi sinemalar, butik mağazalar, tüm dünya mutfağına ait küçük restoranlar ve yemyeşil parklar bulunuyor. Eğitim düzeyi çok yüksek olan bu şehirde halkın gelir düzeyi de görece olarak yüksek. Bu nedenle de ABD’nin birçok şehrinde rastlayabileceğiniz evsizlik sorununa ve evsizlere, burada rastlama olasılığınız da kısmen düşük. Ann Arbor aynı zamanda Chicago’ya 3-4 saat sürüş mesafesinde, otomotiv sanayisinin başkenti olan ve Kanada’ya geçişin yapılabileceği Detroit’e de 45 dakika sürüş mesafesinde olmasıyla da tercih edilen bir şehir. Bu büyük şehirlerde ya da yakındaki eyaletlerde (Ohio gibi) ve hatta Kanada’da çalışan birçok insan, huzurlu, düzenli ve güvenli yaşam sunmasından dolayı Ann Arbor’da yaşamayı tercih edebiliyor. İnsana huzur veren, sakin ama eğlenceyi de barındıran bu şehirde yaşamaya alışmak gerçekten çok kolay, ama buradan ayrılması da bir o denli zordu benim için. Ann Arbor ile ilgili daha detaylı bilgiye http://www.visitannarbor.org sitesinden erişebilirsiniz. YENİ YAYINLAR Kariyer Yelkenlisi Modeli Kendilerine Uygun Limanı Arayanlar İçin Çalışma Elkitabı Yazarlar: Fidan Korkut-Owen, Tansu Mutlu-Süral, Fatma Arıcı-Şahin, Selen Demirtaş-Zorbaz Editör: Prof. Dr. Fidan Korkut-Owen Yayınevi: Anı Yayıncılık Kariyer kararı verme süreci uzun bir deniz yolculuğuna benzetilebilir. Bu süreç, bir yelkencinin bazen sakin, bazen dalgalı, bazen akıntılı ve rüzgarlı olabilecek bir denizde ulaşılabilecek uygun bir liman araması ve bu limanı bulunca da oraya ulaşmak için yelkenlinin dümenini o tarafa doğru yönlendirmesi metaforuna benzetilebilir. Bu metafora göre geliştirilen Kariyer Yelkenlisi Modeli’ne temellendirilen bu kitapta, çeşitli etkinlikler aracılığı ile bireylerin kariyer kararı verme süreçlerine destek olmak amaçlanmaktadır. Modelde, bireylerin kendilerini ve içinde yaşadıkları toplumdaki eğitim ve iş olanaklarını daha ayrıntılı öğrenmeleri ve bu farkındalıklar doğrultusunda verdikleri kararlara göre kariyer planlaması yapmaları biçimindeki kariyer psikolojik danışmanlığının üç aşaması dikkate alınmıştır. Bu kitap bireylerin hem bir profesyonel desteği hem de isterlerse kendi başlarına çalışabilecekleri bir yapı göstermektedir. Kariyerleriyle ilgili kararsızlık yaşayan bireyler bu kitabı kullanarak kariyer yolculuklarında kendi kariyer yelkenlilerinin hangi limana doğru gitmesinin uygun olacağına karar verebilirler. Afetler, Krizler, Travmalar ve Psikolojik Yardım Editörler: Özgür Erdur-Baker, Türkan Doğan Türk PDR-Der Yayınları Bu kitabın hazırlanmasındaki temel amaç afet ve kriz durumlarında önemli rol ve sorumluluklar yüklenen/yüklenmesi beklenen psikolojik danışmanlar ve diğer alan çalışanları için kaynak oluşturmaktır. Kitabın hem sahada çalışan psikolojik danışmanlara hem de onların yetişmesine destek veren alan eğitimcilerine yararlı olacağı düşünülmektedir. Yine Psikiyatri, Psikoloji, Sosyal Hizmetler ve diğer alanların programlarında yer alan dersler için yardımcı ders kitabı olarak önerilebilir. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği yayını olarak meslektaşlarımızın ve bu alanda çalışan profesyonellerin hizmetine sunulmuştur. Maskülen (Erilliğin Farklı Yüzleri) Feminen (Dişilliğin Farklı Yüzleri) Yazar: Carl Gustav Jung Çeviren: Didem Gamze Erdinç Yayınevi: Pinhan YayıncılıkPsikoloji Dizisi Yazar: Carl Gustav Jung Çeviren: Tuğrul Veli Soylu Yayınevi: Pinhan YayıncılıkPsikoloji Dizisi Maskülen kavramı sadece Jung’un insan ruhu hakkındaki devrimci teorileri için değil kişiliğin gelişimi için de dikkate değerdir. Eğer Jung’un inandığı gibi “modern insan halihazırda, kendi aklının ışığı ötesinde hiçbir şeyin dünyasını aydınlatamayacağı fikriyle zihnini bulandırmış” ise her insana idrak kabiliyetinin sınırlarını ve bu sınırları nasıl aşacağını göstermek temel bir mesele haline gelir. İşte Jung’un Maskülen adlı eserinde yapmaya çalıştığı budur. Erilliğin dürtüsünü ve doğasını ilgilendiren ünlü sezgilerini kaleme alır ve bunların kişiliğin gelişimini nasıl etkilediğini açıklar. Kişisel ve klinik tecrübelerinin ürünü olan eşsiz perspektifi sayesinde Jung, erilliğe dair anlayışımız konusunda uzun yıllar daha psikanalistlerin zihnini meşgul edecek sorunları ortaya atmıştır. “Sevgi, bir kader gücüdür, öyle ki bu gücün enerjisi cennetten cehenneme uzanır” der Jung, kitabın içindeki “Bir Öğrencinin Sevme Sorunu” adlı bölüm üzerine düşüncelerini dile getirirken. Ne var ki Jung bu kitapta sadece sevgi veya aşk sorunundan bahsetmez: Geniş alanlara ve kitlelere ulaşan, kişinin iç dünyasıyla ilgili teorilerini açıklamaya ve yorumlamaya devam eder. Feminen ilke ışığında, mitolojik anne figürü arketiplerinden yirminci yüzyıl Avrupa kadınının tecrübelerine kadar okuyucuya rehberlik yapar. Bu arada animus ve anima gibi kendi kişilik anlayışı içinde son derece önemli kavramları aydınlatmayı ihmal etmez. Jung’un fikirlerinin çoğu yirmi birinci yüzyılda yetişen nesiller için kaynak niteliğindedir. Feminen, Jung’un iddialarının radikalliğini göstermesi açısından da kışkırtıcı bir eserdir. 67 DERNEK YAYINLARI Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Psikoloji ve Sosyal Hizmetler Yüksek Lisans ve Doktora Tez Bibliyografyası. Yrd.Doç.Dr. Filiz BİLGE Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Nobel Yayın Dağıtım, 2001. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanında Çalışanlar İçin Etik Kurallar. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Nobel Yayın Dağıtım, 2006. (Geliştirilmiş 10.Baskı). İlköğretimde Rehberlik. Editör: Prof.Dr. Yıldız KUZGUN, Nobel Yayın Dağıtım, 2006. (Yenilenmiş 5.Baskı). Eğitimde Rehberlik Hizmetler - Gelişimsel Yaklaşım. Prof.Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK. Nobel Yayın Dağıtım, 2012. (Yenilenmiş 20.Baskı). Çalışan Anne ve Çocuk “Siz Başrolü Seçtiniz” (4.Baskı). Prof.Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK. Morpa Kültür Yayınları, 2007. VI. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi Bildiri Özetleri. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. Nobel Yayın Dağıtım. VII. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi Bildiri Özetleri. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. Pegem A Yayıncılık, 2003. III. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Öğrencileri Kongresi Bildiri Özetleri. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. Nobel Yayın Dağıtım, 2006. İlköğretimde Gelişimsel Rehberlik. Rehberlik. Prof.Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK. Morpa Kültür Yayınları, 2006. 1989 I. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulamaları Kongresi Bildiri Özetleri. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. Pegem A Yayıncılık, 2006. Sosyal Kaygı ile Başa Çıkma, Yrd. Doç. Dr. Aynur GÜMÜŞ EREN, Editör: Prof.Dr. Uğur ÖNER. Nobel Yayın Dağıtım, 2006. Öfke ile Başa Çıkma, Dr. Ahmet ÖZMEN, Editör: Prof.Dr. Uğur ÖNER. Nobel Yayın Dağıtım, 2006. Stresle Başa Çıkma, Dr. Kamile Bahar AYDIN, Editör: Prof.Dr. Uğur ÖNER. Nobel Yayın Dağıtım, 2006. Duyguları Fark Etme ve İfade Etme Psiko-Eğitim Programı. Dr. Yaşar KUZUCU, Editör: Prof.Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK, Nobel Yayın Dağıtım, 2006. Aile Terapisi: Tarihi, Kuram ve Uygulamaları, Çeviri Editörleri: Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM, Doç. Dr. İbrahim KEKLİK, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, 2013 (2. Baskı) Gelişimsel Psikolojik Danışma ve Terapi: Yaşamboyunca İyilik Halini Arttırmak, Prof.Dr. Fidan KORKUT-OWEN, Prof.Dr.Dean OWEN, Nobel Yayın Dağıtım,2007. Gelişen Psikolojik Danışma ve Rehberlik Cilt-1, Prof.Dr. Ragıp ÖZYÜREK, Prof.Dr. Fidan KORKUT-OWEN, Prof.Dr. Dean OWEN, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, 2013. Gelişen Psikolojik Danışma ve Rehberlik Cilt-2, Prof.Dr. Ragıp ÖZYÜREK, Prof.Dr. Fidan KORKUT-OWEN, Prof.Dr. Dean OWEN, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, 2013. Psikolojik İlk Yardım: Saha Çalışanları için Rehber, Doç.Dr. Özgür ERDUR BAKER, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, 2013. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi (44 sayı) Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni (27 sayı) Okul Psikolojik Danışmanı e-Bülteni (5 sayı) 68 Bu sayfada dergimiz yayınları ve geliri derneğimize kalmak üzere satışı yapılan yayınlar yer almaktadır. Çatışma Çözme Eğitimi ve Akran Arabuluculuğu, Dr. Nuray TAŞTAN, Editör: Prof.Dr. Uğur ÖNER, Nobel Yayın Dağıtım, 2006. 1987'den bugüne eğitim bizim işimiz... Ankara (312) 419 05 60, Adıyaman (416) 214 09 22, Afyon (272) 215 30 00 Aksaray (382) 213 99 35, Aydın (256) 315 60 15, Balıkesir (266) 241 23 72 Bartın (378) 228 18 81, Batman (488) 212 30 55, Bursa (224) 225 11 61 Denizli (258) 265 44 41, Elazığ (424) 237 23 05, Eskişehir (222) 220 12 23 Gaziantep (342) 220 12 52, Isparta (246) 223 34 35 İstanbul / Avcılar (212) 695 00 44, İstanbul / Bakırköy (212) 570 42 63 İstanbul / Mecidiyeköy (212) 275 19 29, İzmir Bornova (232) 343 33 99 İzmir Çankaya (232) 402 02 20, Kahramanmaraş (344) 221 42 00 Karabük (370) 424 16 70, Kars (474) 223 42 60 Kastamonu (366) 220 08 90, Kayseri (352) 333 5 444 Kocaeli (262) 323 04 44, Konya (332) 352 45 46 Konya Bosna (332) 241 21 00, Kütahya (274) 223 25 00 Manisa (236) 231 94 40, Mardin Kızıltepe (544) 696 47 45 Muş (436) 212 87 47, Nevşehir (384) 214 40 40, Ordu (452) 666 77 44 Rize (464) 217 37 17, Sivas (346) 223 89 89, Trabzon (426) 321 35 97 Van (432) 214 44 48, Yalova (226) 814 77 75 e-posta:pegem@pegem.net - www.pegem.net www.pegemakademi.com - www.pegemuzaktanegitim.com TÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK DERNEĞİ YAYINLARI Fiyatı 50 TL Üye ve Toplu Alımlarda 40 TL Fiyatı 65 TL Üye ve Toplu Alımlarda 45 TL Fiyatı 35 TL Üye ve Toplu Alımlarda Öncebeci Mah. Umut Sk. No: 50/4 Kolej/ANKARA Tel & Faks: 0312 430 36 74 web: www.pdr.org.tr e-posta: pdr@yahoo.com 30 TL Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Hesap Numaraları Yapı Kredi Bankası Mithatpaşa Şubesi IBAN TR81 0006 7010 0000 0090 5411 56 Posta Çeki Hesap No: 149812