Kaplumbağa ve Tavşan
Transkript
Kaplumbağa ve Tavşan
Kaplumbağa ve Tavşan Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar bir ormanda yaşayan, Kanemo adında bir yavru kaplumbağa varmış. Çok meraklıymış Kanemo. "Anneciğim neden bizim kabuğumuz var? Neden biz yavaş yürüyoruz? Neden tavşan hep bizi geçiyor? " gibi sorularla annesini sürekli sıkıştırır, annesi de sabırla, Kanemo'nun bu sorularını yanıtlamaya çalışırmış. Kanemo, bir sabah kalktığında annesinin yanına gelmiş. "Anneciğim rüyamda ne gördüm biliyor musun? Tavşan, su samuru ve benim de katıldığım bir koşu yarışı yapılmış ve ben birinci olmuşum. Rüyamda kendimi, kürsüde, birincilik ödülünü alırken gördüm" demiş. Annesi gülümsüyerek bakmış Kanemo'ya. "Yavrucuğum, bir kaplumbağa hiç bir zaman bir tavşanı geçemez . O sadece masallarda olur. Kendini yanlış hayallere kaptırma" demiş. Kanemo annesinin söylediklerine üzülmüş. Üzülmüş ama, rüyasında kendisini birincilik kürsüsünde görmeye devam etmiş. Kendisini hep, kürsüde birincilik ödülünü alırken hayal ediyormuş. Hatta, artık sadece uyurken değil, ayaktayken bile bu hayali görmeye başlamış. Günlerden bir gün bir koşu yarışı ilan edilmiş. Büyük ödüllü bir yarışmaymış. Kazanan hayvan, karşı ormanda, bir hafta, "ye, iç, gez" tatili yapacakmış. Kanemo hemen annesine koşmuş. -"Anneciğim mutlaka bu yarışa katılmalıyım. " -"Yavrum bu sana göre bir yarış değil, kendini ezdirme" -"Kazanacağımı hissediyorum anneciğim lütfen bana izin ver" -"Sen bilirsin Kanemo, ama sonra bana gelip ağlama, tamam mı?" -"Tamam, anneciğim. Sen merak etme. Bana izin verdiğin için teşekkür ederim" demiş ve doğru yarış alanına koşmuş. Yarış alanında bütün hızına güvenen hayvanlar yerlerini almışlar. Kaplumbağa onlara zar zor yetişmiş. "Bir dakika bekleyin, ben de yarışa katılacağım" diye bağırmış. Bütün hayvanlar gülmüş. Tavşan da ileriden gülerek bağırmış. "Haberin olsun Kanemo, uyumaya hiç niyetim yok! Boşuna yorulma! hah ha hah" Doğrusu o ya, kaplumbağanın o ana kadar nasıl kazanacağına dair, doğru dürüst bir planı da yokmuş. Küçücük bacaklarıyla bütün hayvanları nasıl geçeceğini değil, yarışı nasıl bitireceğini bile planlamamış. Sadece yarışı kazanıp, birinci olacağını hissediyormuş. Gözünün önünde canlanan, yarışı kazanmış olduğu hayalin, ona verdiği güvenle konuşmuş. "Hadi, çok konuşmayın da, başlayalım yarışa" Hakem, "Karşıdaki tepedeki yardımcımdan mendili alıp, buraya ilk gelen yarışı kazanır " diyerek kuralı açıklamış ve düdüğünü öttürerek yarışı başlatmış. Bütün hayvanlar bulundukları tepeden aşağı doğru koşuya başlamışlar. Kanemo ise yan dönmüş, kafasını içeri sokmuş, kabuğunun yanındaki boşluklara ayaklarını getirerek, kabuğunu tekerleğe benzetmiş ve kendini tepe aşağı yuvarlanmaya bırakmış. Yarı yolda bütün hayvanları geçecek kadar hızlanmış. O hızla karşı tepeye tırmanmış ve tırmanırken boşluklara koyduğu ayaklarını motor gibi kullanarak, hem hızını arttırıyor, hem de kendisini istediği gibi yönlendiriyormuş. Sonunda karşı tepeye ilk ulaşan Kanemo olmuş. Mendili aldığı gibi tepeyi tırmanmaya çalışan diğer hayvanların yanından gene jet gibi geçmiş. Tekerlek motor yöntemiyle, karşı tepeye de tırmanmış. Bitişe bir kaç metre kala kendini düzelterek ağzındaki mendille yavaş yavaş bitiş çizgisine doğru yürümeye başlamış. Hakem ve diğer seyirciler kaplumbağanın yürüyerek geldiğini görünce şaşkınlıktan neredeyse küçük dillerini yutacaklarmış. Büyük bir sessizlik olmuş. Kanemo sallana sallana yarışı bitirmiş. Seyirciler şaşkınlıklarından sıyrılmışlar, büyük bir alkış patlamış. Kanemo hayaline ulaşmış. Diğer hayvanların şaşkın ve inanmaz bakışları altında, madalyasını ve birincilik ödülünü almış. Kanemo'yu o ormanda herkes, inanılmazı başarma örneği olarak tanıyor. Artık çocukların inanılmaz iddialarına, o ormanda, gülünmüyor. Sadece şöyle deniyor. "Yani Kanemo gibi mi?" Atilla Gösterişli 26/Ocak/2004