Dergiyi Okumak Ýçin Týklayýnýz
Transkript
Dergiyi Okumak Ýçin Týklayýnýz
8 bin yıllık duvar resmi Değerli üstatlarım, değerli meslektaşlarım ve değerli denge dergisi okuyucularımız. Yerel Süreli Yayın 3 Ayda Bir Yayınlanır SAHİBİ Muğla SMMM Odası Adına Mehmet ÇOMAK Sorumlu Müdür Necla Emel YILDIRIM Yayın Kurulu Esra Deniz DEMİRÇALI Murat KAZIL Osman KARA Bahri GÖKMEN Mehmet AVCI Hakem Kurulu: Prof. Dr. Salih ÖZEL Prof.Dr. Şükrü KIZILOT Gazi Üniv. Prof. Dr. Recep PEKDEMİR İstanbul Üniv. Prof. Dr. Recep ŞENER Muğla Üniv. Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ Pamukkale Üniv. Yrd. Doç. Dr. E. Yasemin YEĞİNBOY Dokuz Eylül Üniv. Yrd. Doç. Dr. K. Şevket SAYIN Dokuz Eylül Üniv. Yrd. Doç. DR. İlkay DİLBER Celal Bayar Üniv. Yrd. Doç. Dr. Mehmet AVCI Muğla Üniversitesi Öğr. Görevlisi Hüseyin ÇİÇEK Muğla Üniversitesi Gelirler Kontrolörü Emre KARTALOĞLU Baş İş Müfettişi Yener GÜVEN Dr. Hikmet ÖZTEKİN Basım ve Matbaa İşleri PİH Tasarım Müh.Üret.Dan.Tic.Ltd.Şti Cumhuriyet Cad. Beler Palas No:29 K:6 Beyoğlu İSTANBUL Tel: 0 212 253 52 53 Fax:0 212 253 19 36 Genel Müdür: Gürkan ERGÜNEŞ www.peopleinhats.com İdare Yeri: Muslihittin Mah. Atatürk Bulvarı No: 63 MUĞLA Tel: 0.252.214 70 18 Fax: 0.252.214 72 76 www.msmmmo.org.tr E-posta msmmmo@msmmmo.org.tr Bültenimizde kişisel imzayla yayınlanan yazıların sorumluluğu, yazarına aittir; odamızı bağlamaz. Basım Tarihi: 01.05.2014 Çok yoğun iş döneminden geçiyor olmamız nedeniyle bu sayıda, mesleki konular yerine yakında kutlanacak olan Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına değinmek istedim. Türk çocuklarının bütün zorlukları aşabilecek kabiliyette olduğuna inanan Atatürk, bağımsızlığın ve millet iradesinin en üst seviyeye çıktığı kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı günü Türk çocuklarına armağan etmiştir. Geleceğin teminatı olarak gördüğü çocuklara olan güvenini her fırsatta dile getirmiş, 1922 yılında Bursa ilini ziyaretleri sırasında kendisini karşılayan, çocuklara şöyle seslenmiştir; “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Atatürk, TBMM’nin açıldığı gün olan 23 Nisan’ ı, 23 Nisan 1929 yılında çocuklara armağan ederek çocuklara verdiği önemi ve çocuklara duyduğu güveni ortaya koymuş, Türkiye’nin geleceğini emanet ettiği çocuklara en iyi eğitimin, bilimin ışığında verilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirerek, bütün imkânların bu doğrultuda seferber edilmesi talimatını vermiş ve dünyada bir eşi ve benzeri daha bulunmayan eşsiz bir davranış örneği sergilemiştir. Çocuklarını sağlıklı ve bilgili yetiştirmeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar. Sağlıklı ve bilgili çocuklar yetiştirmeniz ve nice nice 23 NİSAN BAYRAMLARINI KUTLAMAMIZ dileğimle sağlıcakla kalın… SMMM Necla Emel YILDIRIM Basın Yayın Komisyonu Başkanı Değerli Meslektaşlarım, Biz meslek mensupları için çok yoğun bir dönemi yaşıyoruz. Her ay verilen beyanname ve bildirimlere ilave olarak; Ocak’ta 2013 yılı hesaplarının kapatılması, Şirketlerin karar defterlerinin kapanış onaylarının yaptırılması, Şubat’ta son dönem geçici vergi beyannamelerinin verilmesi, Ardından vergi ve muhasebe haftalarının kutlanması, Mart’ta yıllık gelir vergisi beyannamelerinin düzenlenmesi ve gönderilmesi, Bilanço usulüne tabi olan gelir vergisi mükellefleri için 2013 yılı kesin mizan bildirimlerinin verilmesi, Zorlu maraton koşusu gibi geçti… SMMM Mehmet ÇOMAK Muğla SMMMO Başkanı Bu arada yapılan yerel yönetim seçimleri ülke çapında ayrı bir heyecan yaşanmasına neden oldu. Belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği için aday olan pek çok meslektaşımız bu heyecanı daha da derinden yaşadılar. Bazı meslektaşlarımız sevindi, bazıları da üzüldüler. Seçilen meslektaşlarımızı kutlar- ken, seçilemeyen meslektaşlarımıza bundan sonraki yaşamlarında ve ileride yapılacak seçimlerde başarılar diliyorum. Değerli meslektaşlarım, yukarıda bir çırpıda saydığım işleri yapmak o kadar kolay olmadı. Bizler bu işleri yaparken yeri geldi geceleri de çalışmak zorunda kaldık. Bir taraftan devletin vergi gelirlerinin doğru bir şekilde beyan ve tahakkuk etmesi, diğer taraftan hizmet verdiğimiz müşterilerimizin işlerinin zamanında yapılması ve cezalı durumlara düşmemeleri için canla başla çalıştık. Peki, muhataplarımız bize karşı görevlerini aynı titizlikle yerine getiriyorlar mı? Sorusuna verilecek cevap büyük oranda hayır olacaktır. Nedenine gelince; Bazı müşterilerimiz hak ettiğimiz muhasebe ücretlerini ödememek için, sezonun başlamadığından veya sezonun kötü geçtiğinden ya da piyasanın çok kötü olduğundan dem vurup sürekli mazeret üretirler. Bazıları ise ödeme planında muhasebe ücretini en sona yazar, parası olursa öder. Dünyada gördüğüm en yufka yürekli ve acıma duygusuna sahip meslek grubu olan Muhasebecilerde para pul almadan, tabiri caiz ise boğaz tokluğuna iş yapmaya devam eder. Değerli meslektaşlarım, bu böyle gitmemelidir. Parasını ödemeyen kişilerin işlerini yapmaya devam etmeyelim, önceki meslek mensubuna borcu olanlara hiçbir surette hizmet vermeyelim. Bütün bunları yaparken birlik ve beraberlik içinde hareket edip, birbirimizin hakkına, hukukuna hem saygı gösterelim hem de sahip çıkalım. Bunları yaparsak bu tür tahsilat ve haksız rekabet sorunlarımızı kısa sürede kendi kendimize çözeriz diye düşünmüyorum. Bu arada görevini layıkıyla yapan müşterilerimizin hakkını teslim edip, kendilerine teşekkürlerimizi sunalım. Diğer taraftan, bizim mükellef ile devlet arasında köprü vazifesi gördüğümüzü ve önemli bir işleve sahip olduğumuzu her yerde söyleyen devlet büyüklerimiz, sıra masum ve haklı taleplerimize gelince duymazdan gelmektedirler. Bir örnek vermek gerekirse, yıllardır her ortamda herkes tarafından dillendirilen, kayıt dışı işlemlerin artmasında, belge düzeninin oturmamasında, vergi kayıp ve kaçağının önlenememesinde ilk sıralarda yer alan basit usul vergilendirme sistemi, kaldırılacağı veya daraltılacağı yerde kapsamı her geçen gün genişletilmektedir. Bu hususu ilgililerin ve kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum. Sorunsuz ve mutlu günler dileklerimle herkese sevgi ve saygılar… DENGE 1 SMMM Osman KARA /Basın ve Yayın Komisyonu Üyesi SEVGİLİLER GÜNÜ; KONUŞMAK, ÇIKMAK, YATMAK ÜZERİNE Bir 14 Şubat’ ı daha geride bıraktık. Değişen değerler teknolojik yenilikler, bilimsel bulgular v.b. lerinin gölgesinde akıp gideryor zaman. Tüm bu değişikliklerin yaşamımıza yansımasından yıkıntılar, yeniden yapılanmalar arasında boğuşuyor insanlar. Bu 14 Şubat’ ta nereden hangi rüzgar getirdi ise getirdi. Paylaşma gereğini duydum. 2000’ lerde Can DÜNDAR’ ın bir makalesi kalmış aklımda. Yaşama, aşka ve sevgiye dair… “Sevgililer günü” manşetiyle gençlik galerimdeki “aşk sözlüğü” nün sayılarına bir göz gezdirince, sevdanın kalpten dile yansıdığını nasıl renkten renge girdiğini görüyorum. Son 50 yılda “ aşka verdiğimiz isimler” aşkın bizim için taşıdığı anlamı ve toplumun aşkı kabulleniş şekillerini de ele veriyor. 70’ lerin başında “arkadaşlık teklif edilir” di. Aşkını “Dest-, izdivacınıza talibim” (Eski dilde : “Benimle evlenir misiniz?” diye ilan edenlerin çocukları, ana babalarından kalma bir mahcubiyeti koruyorlardı. “Aşk”, “Özgürlük” diye tercüme eden Avrupa’ nın cıvıltısı henüz bizim okul duvarlarına vurmamıştı. Bekaret, “Kutsal Emanet” vasfını yitirmemişti. Anneler okul dönüşü kızların kulağına, “İffetini korursan en iyi kısmeti bulursun” öğüdünü fısıldıyorlardı hala… Hayat borsasında en çok iffetle, tahsilin prim yapacağına dair umutlarını henüz yitirmemişlerdi. O yüzden sıralar arası gizli mektuplaşmalar çokça “arkadaşlık teklifi” ile nihayetlenir, bu teklif nadiren okul bahçesinde kaçamak bir buseye dönüşürdü. Sonrası el ele tutuşup saatlerce konuşmadan beklemekse en büyüğüydü aşkın. Gece olup da ev tenhalaştı mı, TRT’ de “Gece ve Müzik” başlar, melankoli ortalıkta kol gezerdi. Magazincilere yakalanan şöhretlerin geleneksel savunması “sadece arkadaşız” ola ki o günlerden kalmadır. Biz gerçekten “sadece arkadaş” tık. Döneminin simge flimi Aşk Hikayesi’ ydi. Şarkısı ise “Bir kıvılcım düşer önce…. Büyür yavaş yavaş, Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş…” Sonra 70’ lerin ikinci yarısında “ ilan-ı aşk “ yöntemi, “konuşma teklif etme” şeklinde değişti. Lise koridorlarında “ konuştuğun biri var mı” sorusu bir ağız yakalama işaretiydi. İzleyen cümle genellikle “okul çıkışı beraber yürümek” olurdu. “Aşk” dediğin de, konuşarak yürümekten ibaretti zaten… O yüzden Alpay “Eylül’ de gel okul yoluna…” dedimi herkes kahrolurdu. Yegane buluşma ve karanlıkta baş başa kalma mekanı olan sinema salonları porno filim salgını yüzünden kızlara kapandığından, mekansızlık sorunu had safhaya ulaşmış durumdaydı. Okul bahçeleri aşka tahammülsüzdü. Her an bir köşeden müdür veya bir müdür yardımcısı çıkagelirdi. Parkların izbelerinde, tek gözle bekçi gözetleyerek öpüşmeye çalışan gençler görünürdü; “densizlik” DENGE 2 ten değil “yersizlik” ten… “Flört” diye bir şeyden söz edilir olmuştu. Semiha Yankı “Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika” dediğinde gençler al basmış yanaklarla saatine baka kalmıştı. “Sevişmek” pek dillendirilmezdi çünkü Şenay’ ın “Sev kardeşim” daha masum bir çağrı gibi gelirdi kulağa… Ardından 80’ lerde “aşk sözlüğümüz” e, ”çıkma” fiili girdi. Cumhuriyetin Çikita muz yiyebilen ilk nesli, yarı İngilizce konuşan başbakanlarına özenerek “Go Out” u “çıkmak” şeklinde Türkçeleştirdi. Daha önceleri, (“arkadaş” ken yani), pek çıkılmazdı. Çünkü “çıkmak” için (Amerikan filmlerindeki gibi) önce kızın evine “girmek”, ana babasından izin almak, eve geç dönmek, kapı önünde dudağına bir öpücük kondurmak gerekirdi. Biz daha içeriye girememiştik ki “çık” a bilelim.. Ancak geçen yıllar içinde anneler, iffet sahibi kızlarının iyi kısmet bulup evlenebileceklerine dair umutlarını yitirmişlerdi… Dil bilen ve patronuyla yurtdışı gezilere de “çıkabilen” “prezantabl” bir “executive sekreter” daha çabuk iş bulup daha iyi para kazanabiliyordu. “Çıkma” böylece kolaylaşıp yaygınlaştı. Kızlar, “çıktıkları çocuk” tan sıkıldı mı, Ajda Pekkan gibi “Arkanı dön ve çık…” diyebiliyordu artık…. Ve nihayet 90’ lar… Söylem “yatmak” a çevrildi. Aşk, seksle buluştu, ilişki “yataylaştı.” Önce Sezen Aksu şarkı sözlerinde dediği gibi “Yakalarsam ‘muck… muck…” yapacağını açıkladı, ardından İngilizce tek sorudan ibaret bir şarkı liste başı oldu: “Benimle yatar mısın?” Aşk hayatımız “arkadaşlarımızla konuşmaktan”, “çıktıklarımızla yatmaya” dönüştü. 2000’ lere geldiğimizde. Yaşamın teknolojiye teslimiyle “aşk” ımızıda klavyenin tuşları arasına sıkıştırdı 2010’ lar.. Hızla yabancılaştı insanlar günümüzde. Yatay’ ı dikey’ i hep birlikte dökülüyordu yalnızlaşmanın akabinde günümüzde… Evliliklerin yenildiği boşanmalar, günümüzde açıklanıyordu yetkililerin ağızlarından. Günümüzün gelinen açmazlıklarında : Tüm sevgililerin “Sevgililer Günü” nü sevgiyle kutlarken gelecek zaman için edilecek sözcük ve eylemleri de merak ettiğimi de belirtmek istiyorum. Sevgiyle kalın. DENGE 3 İŞ GÜVENLİĞİ, İŞ KANUNDAKİ ÇALIŞMA SÜRELERİ VE DÖNEM SONU İŞLEMLERİNİN VERGİSEL BOYUTU SEMİNERİ YAPILDI. Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından “İş Güvenliği, İş Kanunundaki Çalışma Süreleri ve Dönem Sonu İşlemlerinin Vergisel Boyutu” konulu seminer düzenlendi. 29.01.2014 tarihinde Muğla SMMM Odası üyelerinin katıldıkları Muğla SMMM Odası Hizmet, Kültür ve Eğitim Binası Rıfat T. Nalbantoğlu Kongre Salonunda gerçekleştirilen seminere Duygu YUMUK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Baş Müfettişi Yener GÜVEN, YMM Gelirler Eski Başkontrolörü Emre KARTALOĞLU ve SMMM Murat ATAMER konuşmacı olarak katıldılar. Duygu YUMUK Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu İş Baş Müfettişi Yener GÜVEN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Baş Müfettişi Yener GÜVEN plaketini, Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK’ tan aldı. YMM Gelirler Eski Başkontrolörü Emre KARTALOĞLU plaketini, Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK’ tan aldı. YMM (Gelirler Eski Başkontrolörü Emre KARTALOĞLU SMMM Murat ATAMER SMMM Murat ATAMER plaketini, Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK’ tan aldı. DENGE 4 DAR MÜKELLEF KURUMLARIN ELDE ETTİĞİ KAZANÇLAR 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3.maddesinin 2.fıkrasında kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayan kurumların,sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği,üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancının aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşacağı hükme bağlanmıştır. -Türkiye’de işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar. -Türkiye’de bulunan zirai işletmelerden elde edilen zirai kazançlar -Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları -Türkiye’de taşınır ve taşınmazların ve hakların kiralanmasından elde edilen iratlar -Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları -Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar. Kurumların tüm kazançları,prensip olarak ticari kazanç sayılır ve ticari kazanç olarak vergilendirilir.Dar mükellef kurum kazancının ise yapısı itibariyle gelir vergisinin konusunu oluşturan kazanç ve iratlardan hangisinin kapsamına girdiği vergileme açısından önem taşır.Dar mükellef kurumların, Türkiye’de gelir vergisi kanununda sayılan gelir unsurlarından(ücret geliri hariç) her birini ayrı ayrı elde etmesi mümkündür. SMMM Esra Deniz DEMİRÇALI Muğla SMMM OdasıBasın Yayın Komisyonu Üyesi Dar mükellef kurumlar Türkiye’de elde ettikleri kazançları üç şekilde beyan ederek öderler. -Özel beyan ile(sair kazanç ve iratlar) -Yıllık Kurumlar Vergisi beyannamesi ile (Ticari ve zirai kazançlar) -Kaynakta vergi kesintisi yapılmak suretiyle (geri kalan kazançlar) (muhtasar beyanname ile) Özel beyan ile bildirilen kazançların vergilendirilmesinde vergilendirilme dönemi yerine kazancın elde edilme tarihi esas alınır. Bu kazançların elde edilme tarihinden itibaren 15 gün içinde beyannamesi verilir.Yıllık beyanname ile beyanda ise vergilendirme dönemi, hesap dönemidir. Dolayısıyla hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi gerekir. Diğer taraftan,tarhiyatın muhatabının Türkiye’yi terk etmesi halinde beyanname ülkeyi terk tarihinden önceki onbeş gün içinde verilecektir. Dar mükelleflerin ticari ve zirai kazançları ile özel beyanname ile beyan edilmesi gereken kazançları dışında Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar vergi kesintisi yolu ile vergilendirilmektedir.Kurumlar Vergisi Kanununun 30.maddesinde tek tek maddeler halinde kesintiye tabi gelir unsurları sayıl- DENGE 5 mıştır. Burada unutulmaması gereken nokta; uluslar arası işlemlerde üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacak kazançların vergileme hakkının hangi ülkede olduğu ve vergi oranları konularında çifte vergiyi önleme anlaşmalarına bakılmasıdır. Bilindiği üzere sorumlu sıfatıyla dar mükellef kurumlar için kesilen ve ödenen katma değer vergisi çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları kapsamında değildir. Kesinti suretiyle vergilendirilen serbest meslek kazancını örnek olarak alalım: 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Tebliği’ nin Serbest Meslek Kazançları başlıklı bölümünde; “Serbest meslek faaliyeti esas itibariyle gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır. Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi ve Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir. Nolu Katma Değer Vergisi Beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. YARARLANILAN KAYNAKLAR: 5520 SAYILI YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU 1 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ TEBLİĞİ 117 NOLU KDV TEBLİĞİ 60 NOLU KDV SİRKÜLERİ HUD BEYANNAME DÜZENLEME KLAVUZU Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.” açıklamaları yer almaktadır. Katma Değer Vergisi Kanunu’ nun 1/1 inci maddesiyle, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 6 ncı maddesinde de işlemlerin Türkiye’de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye’de bulunmasını, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği belirtilmiştir. Öte yandan, aynı Kanunun 9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır. Sorumluluk uygulaması ile ilgili olarak, gerek 117 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinde gerekse 60 Seri Nolu KDV Sirküleri’ nde; yurt dışındaki firmalara Türkiye’de yaptırılan veya Türkiye’de faydalanılan hizmetlerin KDV ye tabi olacağı, yabancı firmanın Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması halinde söz konusu işleme ait KDV’ nin, hizmetten Türkiye’de faydalanan firma tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip, ödeneceği açıklanmıştır. Dolayısıyla serbest meslek hizmeti nedeniyle dar mükelleflere yapılan ödemelerde faydalanma yerinin Türkiye olması nedeniyle, sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanarak 2 DENGE 6 71. BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI İSTANBUL’DA YAPILDI Toplantıda, TÜRMOB ile TÜİK tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen Elektronik Veri Transferi Projesinin (e-VT) tatınıtmı yapıldı. İstatiski verilerin ortak bilgi havuzuna aktarılacağı, kurumların istediği bilgi ve veriye bu huvuzdan ulaşacağı vurgulandı. Toplatının ikinci bölümünde TÜRMOB’ un Avrupa Muhasebeciler Federasyonu (FEE) tam üyeliğine kabulüyle ilgili tören yapıldı. Üyelik hakkında katılımcılara bilgi verildi. LUCA EĞİTİM SEMİNERİ YAPILDI Luca kullanan üyelere yönelik eğitim semineri Muğla SMMM Odasında ve Marmaris İlçe Temsilcilik ve Hizmet Biriminde yapıldı. Luca Bölge temsilcisi Nazmi GÜRS’ ün verdiği eğitim seminerlerinde İleri Seviye eğitimi (Banka işlemleri, fatura aktarımı, muhtasar döviz işlemleri, yenilikler) konulararına yer verilerek uygulamalar yapıldı. DENGE 7 VERGİ HAFTASINDA, MUĞLA VERGİ DAİRESİNDEN ODAMIZA ZİYARET “VERGİ HAFTASININ ÖNEMİ, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIYLA PAYLAŞTIKÇA ARTIYOR” Muğla Vergi Diaresi Başkanı Zafer EVCİ, Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet Çomak’ a çiçek hediye etti. Vergi Haftası etkinlikleri çerçevesinde Muğla Vergi Dairesi Başkanı Zafer EVCİ ve Grup müdürleri Muğla SMMM Odasını Ziyaret etti. Vergi Haftası’nın öneminin sivil toplum kuruluşlarıyla paylaştıkça arttığına işaret eden Evci; “Böylece yapılan etkinlikler daha iyi anlaşılıyor. İlimizde etkinliği yoğun bir program çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Bu programın aynısını ilçelerimizde de uyguluyoruz. Amacımız vergiyi toplumun tüm kesimlerine duyurmak. Herkes bu konuda duyarlı olursa verginin daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Umarım bundan sonraki etkinliklerimizde de birbirlerine yakın kurumlar olarak hep beraber oluruz. Biz bugüne kadar Odanızdan her türlü desteği gördük. Bundan sonra da kurumsal ilişkilerimiz şimdi olduğu gibi pozitif yönde karşılıklı olarak devam edecektir.” dedi. VERGİ HAFTASINDA MUĞLA SMMMO’DAN MUĞLA VERGİ DAİRESİNE ZİYARET Vergi Haftası etkinlikleri çerçevesinde Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu, Muğla Vergi Dairesi Başkanı Zafer Evci’ yi makamında ziyaret etti. Grup Müdürlerininde hazır bulunduğu ziyaret sırasında, kurumlar ve mensupları arasındaki bazı sorunlar gündeme taşınarak çözümleri hakkında karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. DENGE 8 AVUKATLARCA MAHKEME KARARINA İSTİNADEN TAHSİL EDİLEN VEKALET ÜCRETLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almıştır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/1 nci fıkrasında ise, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergile- SMMM Bülent KAÇAR rine mahsuben % 20 oranında tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır. Ayrıca KDV Kanunun 1/1 nci maddesine istinaden; “Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin” katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan 356 Sıra No’lu Vergi Usul Kanuna göre; “İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az 2 nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek ve makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna DENGE 9 dair bir şerh düşülerek, ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacaktır. Yukarıda belirtilen şekilde yetkili memura imzalattırılmadığı tespit edilen her bir serbest meslek makbuzu için ayrı ayrı Vergi Usul Kanununun 352-II/7 nci maddesine göre söz konusu avukat adına usulsüzlük cezası kesilecektir” hükmü yer almaktadır. Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, avukatlar tarafından vekalet ücretinin tamamı üzerinden ödemeyi yapan adına düzenlenecek serbest meslek makbuzunda %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak olup; vekalet ücreti ödemesi yapan borçlunun GVK’nun 94’üncü maddesinde sayılan kişilerden olmaması halinde ise, gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Ayrıca, mahkeme kararı gereğince avukata ödenen vekalet ücreti serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV’ye tabi olup; avukat tarafından düzenlenecek serbest meslek makbuzunda ayrıca katma değer vergisi hesaplanacaktır. DENGE 10 “ARAYA KİMSE GİRMESİN” SÖYLEMİ Genellikle tahsilât sorunumuzu konuşurken ve buna yönelik çözüm önerileri sunarken yöneticilerimiz tarafından dile getirilen bir söylem var; “Mükellefle aramıza bir başka kişinin, kurumun, girmesi bağımsızlığımızı engeller. Serbest meslek faaliyetimizin koşullarını, ilişki düzeyini belirleyen biz olmalıyız.” Oysa konuya ilişkin çözümler üretilirken bunun aksini iddia eden bir meslek mensubu olduğu kanısında değilim. Eğer araya girme söyleminde konusu geçen kurum idare ise yöneticilerimiz haklılar. Kişisel olarak ben de idarenin bizim tahsilâtlarımızı yapma önerisine karşı çıkıyorum ve bu öneriyi bağımsızlığımızı tehlikeye düşürecek bir öneri olarak görüyorum. Ancak görünen o ki çözüm önerilerine kulaklarımızı tıkamaya devam edecek olursak aynen idarenin müşteri sınırlaması çalışmasında olduğu gibi bir çalışmayla karşılaşabileceğimizi unutmayalım. Meslek mensuplarının sorunlarına çözüm bulamayan ve sorunun yine idarenin iradesiyle çözüldüğü emrivakisi ile karşılaşırsak da hiç şaşırmayalım. Oysa yaklaşık on yıldır şahsen savunduğum ve meslektaşlar arasında karşılık bulduğunu gördüğüm çözüm önerisi ise meslek mensubunun sorunlarına çözüm üretmek durumundaki meslek örgütümüzün yani odalarımızın ve Birliğimizin müdahalesi değil belki ama kolaylaştırıcı, ön açıcı bir rol üstlenmesi düşüncesine dayanıyor. SMMM Akın ÖZDEMİR Aslında bunun güzel bir adımı Haksız Rekabetle Mücadele Yazılım Programı ile atılmış oluyor ama yazılımın ödeme araçlarından herhangi biri ile (nakit, senet, çek, kredi kartı) ilişkilendirilmesi, Oda tarifesi altında olmamak kaydıyla meslek mensubu tarafından belirlenecek olan ücret ve buna dayalı sözleşmenin illerde odalarda, ilçelerde atıl durumda olan ilçe temsilciliklerinde oluşturulacak yetki verilmiş hizmet birimlerinde veya hukuk birimlerinde, yetkilendirdiğimiz hukuk büroları aracılığı ile yapılması, hem haksız rekabeti önleyecek, hem tahsilât sorunumuzu çözecek hem de mesleki kayıtdışılığın önüne geçecektir. O vakit varsın idare Gelir ve KDV kanunundaki çelişkiyi gidermesin, varsın KDV oranlarını düşürmesin. Meslek mensupları Tahsilât sorunu çözüldüğünde makbuzunu da keser vergisini de öder. Zaten şimdi de tahsilât yapamadığı halde, bu yükümlülüklerini borçlanma pahasına yerine getirmiyorlar mı? Dönelim gene konumuza ve bir soru ile devam edelim… DENGE 11 “Araya kimse girmesin” söylemini dile getirenler gene diyorlar ki; “Siz Sözleşmenizi yapın, paranızı alamazsanız götürün konuyu sizin yerinize avukatınız hukuki yoldan halletsin!” E hani araya kimse girmeyecekti! Alacağın tahsilâtında araya birilerini sokmakta bir sakınca görmüyorsak, sözleşme imzalama aşamasında araya birilerinin girmesinin ne sakıncası var? Hiç bir sakıncası yok. Aksine dünya kadar faydası var! Bu faydalardan bazılarını sıralayalım ve bitirelim o zaman; • Haksız Rekabetle Mücadele Yazılım ve Elektronik Sözleşme Programımızın eksik olan tahsilât bo yutu da sonuçlandırılmış olacak. • Böylelikle hem meslek mensupları hem de mükellefler disipline edilmiş olacak. • Mesleki kayıt dışılığın önlenmesi ile odalarımızın nispi aidatlarında önemli derece de bir artış gerçekleşecek. • Bankalarla yapılacak olan promosyon anlaşmaları ile hem projenin finansmanı sağlanacak hem de son yıllarda maddi olarak zayıflayan odalarımızın gelir kaynaklarına bir yenisi eklenmiş olacak. • Odalara borçlu meslek mensubu kalmayacak. • Meslek mensuplarının pos cihazı maliyetleri ortadan kalkacak. • Disiplin Kurullarımızın, Yönetim ve Haksız Rekabet Kurullarımızın yükü hafifleyecek. • Meslek mensupları gelecek planlaması yapabilecek Maddeleri sıralamak sayfalar alır ama benim sadece bir sayfalık yerim var. Unutmayalım meslek örgütlerimiz varsa eğer meslek mensupları ve onların sorunlarını çözmek için var. Son söz; araya biri girecekse eğer, varsın Benim Meslek Örgütüm Girsin… DENGE 12 YENİ TTK IŞIĞINDA GELİR VERGİSİ BEYANI VE ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR SEMİNERİ YAPILDI Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından “Yeni TTK Işığında Gelir Vergisi Beyanı ve Özellik Arz Eden Husular” konulu seminer düzenlendi. 06.03.2014 tarihinde Muğla SMMM Odası üyelerinin katıldıkları Muğla SMMM Odası Hizmet, Kültür ve Eğitim Binası Rıfat T. Nalbantoğlu Kongre Salonunda gerçekleştirilen seminere SMMM Nusret KURDOĞLU konuşmacı olarak katıldı. SMMM Nusret KURDOĞLU Seminerde 2013 Yılı Gerlileri Beyanı (Ticari Kazançlar, Zırai Kazançlar, Ücretler, Serbest Meslek Kazançları, Gayrimenkul Sermaye İratları, Menkul Sermaye iratları ve Diğer Kazanç ve İratlar) ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulamarında Özellikli Hesapların İşleyişi konularına yer verildi. Son bölümde ise meslek mensuplarının soruları cevaplandırıldı. Seminer sonunda katılımcılarla birlikte sunumu yapan SMMM Nusret KURDOĞLU’ na günün anısına plaketi takdim edildi. DENGE 13 DÜNDEN BUGÜNE MİLAS SMMM Osman KARA /Basın ve Yayın Komisyonu Üyesi Milas, Muğla ilinin 13 ilçesinden birsidir. Mahalle (Köy) sayısı en fazla olan yerleşim biriminin yönetim merkezidir. Kendine has özellikli durumları nedeni ile çok özel bir konuma sahiptir. Düzenli kent merkezi, antik kalıntıları, tarihsel değeri bulunan eserleri, evleri, canlı pazarı, tanınmış ünlü Milas halıları, zeytini ve zeytinyağı gibi pek çok ilginç özelliği olan ve son yıllarda “yüzyılın arkeolojik buluntusu” ile öne çıkan, diğer adıyla; “Kayıp Hazine” si, Karia krallarından Mousolosun babası (Pers Satrapı) Kral Hekatomnos buluntusu ile yine dünyada gündemin ilk sıralarına yerleşmiş bir yerleşim birimidir. Tarihte Karia’ nın ilk başkenti olan Milas, görkemli tarihine tanıklık eden önemli anıtlarla ve 37 antik kent merkezi kalıntılarıyla doludur. Mylasa isminin sonundaki “asa” eki bir Anadolu kökenli isim olduğunu ve tarihinin Dor kolonileri ve adalarından gelen göçlerden daha eskiye gittiğini gösterir. 1938 yılında Milas yakınında İsveç’ liler tarafından kazılan ve Gencik Tepede Mikren kaplarının bulunması bu gerçeği kanıtlar. M.S. 2 yüzyılda yaşanmış Plutark’ “Kralın lahitinden çekilmiş aile içindeki ikram resminin a göre Milas adının yer aldığı en erken sunulan baba merkezi” tarih, Milas’ lı Arselis’ in Giges’ e Lidya tahtını elde etmesi için yardım ettiği M.Ö. 680 yılıdır. Burada Ariselis yine bir Karia’ lı olan Giges’ e yardım eder. M.Ö. 500 yılında ise Pers donanmasındaki komutanlar arasında Milas’ lı tiran Okiates, Naksos Seferi sırasında zikredilir. Jon isyanından sonra Karia’ da ilerleyen Pers ordularını bozguna uğratan Heraklides, tiran Oliates’ in kardeşidir. Bu dönemde Pers yönetimi altına giren Mylasa, Aspendos yakınında yapılan savaş sonrası kısa bir dönem için Pers boyunduruğundan kurtulur. M.Ö. 450 yılında Attika – Delos Birliğine katılan Milas’ ın yılda 1 talent ödediği, bu birlikten M.Ö. 440 yılında ayrıldığı ve tekrar Pers yönetimi altına girdiği bilinir. Coğrafyacı Strabon, Milas’ ın bölgedeki en önemli bir yer Gümüşkesen Mezar Anıtı DENGE 14 olduğunu anlatır. Milas isminin yeraldığı en erken tarihlerden biri, Pers yönetimi sırasında bölgeyi yöneten Tiran Oliates dönemidir. Milas’ ın altın çağı, özellikle M.Ö. 4. Yüzyılda Hysaldomus, Moussolos gibi ünlü Pers strapları döneminde olur. Milas, Sodra Dağından çıkarılan beyaz renkli mermeri sayesinde civardaki tüm antik kentlere mermer sağladı. Bu mermerler kullanılarak şehirde çok sayıda tapınak inşa edildi. Milas’ ın önemi Batı Anadolu’ nun üç önemli bölgeleri; Mysia, Lydia ve Caria (Karya)’ nden Karia’ nın başkentinin Halikarnassos’ a (Bodrum) taşınmasından sonra da devam etti. Helenistik ve Roma çağında önemini koruyan Milas, İskender’ in ölümünden sonra, önce Mısır Ptolemos, daha sonra ise bölgeyi kolayca ele geçiren Euromus Tapınağı Suriye Kralı Antiochus’ un idaresi altına girdi. Milas bölgedeki diğer şehirlere karşılıklı antlaşmalar yaparak önemini ve gücünü arttırdı. Euromos, Miletos ve Labranda şehirlerinin (Labranda aynı zamanda yerleşim yeri olarak sadece ibadet merkezi olarak da tanımlanmaktadır.) sakinleri Milas’ ın ünlü üç kavimlerinin bir parçası sayıldı. Romalılar Suriye Kralı Antiyokus’ u yendiklerinde Karia Bölgesini Rodos’ un yönetimine verdiler. Rodos yönetiminden hoşnut kalmayan Karia’ lılar Rodos’ a karşı bir isyan düzenlediler. Bu kargaşa Roma’ nın Rodosluların hemen savaşa son verip çekilmesine karar vermesi ile sona erdi. Milas, M.Ö. 40 yılında ise daha önceleri Brütüs ve Cassius’ un generalliğini yapmış Labianus’ un komutasındaki Part ve Roma birlikleri tarafından tahrip edildi. Bu felaketten sonra imparator Agüstüs’ ün yardımını isteyen Milas şehrinin, imparatorun yardımları ile imar edildiğini, o dönemden kalan kitabelerden anlıyoruz. Milas şehrinin ise buna karşılık olarak Agüstüs ve Tanrıça Rome için bir tapınak inşa ettiği biliniyor. Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olan Milas, dini açıdan Stavropolis (Afrodisias) şehrin yönetimi altına girer. Anadolu’ da Selçuklu’ ların dağılmasından sonra 14. Yüzyılda Menteşeoğulları tarafından alınan Milas, 1425 tarihinde ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Tarihte Türk’ lerin kurduğu ve kendiliğinden terk ettiği tek kent olan, aynı zamanda Menteşeoğulları’ nın başkenti olduğu “Beçin” Milas’ tadır. Labranda Antik kenti (Agora Yolu) DENGE 15 Gümünüzde “toprak altındaki Milas, toprağın üstünden daha zengin” tanımlaması Milas’ a özgüdür. Her ne kadar antik Milas’ tan çok az sayıda bina kalsa da. Strabon’ un bahsettiği ve savaş zamanlarında bütün bağımsız kabilelerin tapındığı ve onun adı altında birleştiği en sevilen, saygı gören Zeus’ a ithaf edilen üç tapınaktan fazla bir şey kalmamıştır. Milas’ ı en iyi tanımlayan Karia’ dan bu güne çift başlı balta “LABRİS” ile “SORGUÇLU MİĞFER” kabartma rölyefidir. Baltalı Kapı Milas’ ın adı Karia şehri olan Mylasa’ dan geliyor. Bir zamanlar Antik Karia bölgesinin başkenti olan Milas, Kral Mauseolosun başkenti olarak Halikarnasos’ u seçmesi ile bu özelliğini kaybetmiş ama tarihin bütün zamanlarında önemini korumuştur. Milas önemli bir ticaret merkezidir. Aydın il salnamelerine göre Zeytin ve zeytinyağı sanayi bakımından önemli ve zengin olduğu anlaşıl- Lapris (Çift Başlı Balta) maktadır. Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Aydın Defterdarlığı kayıtlarına göre en fazla vergi verenlerin Milas’ tan çıktığı ve günümüzde de aynı önemi koruduğu görülmektedir. Ticaretin tamamının Yahudi ve Rumlar’ ın elinde olduğu Milas, Cumhuriyet Dönemindeki asimilasyon ve kültür farklılıklarına dayalı göçlerden sonra; Yahudi ve Rumlar’ ın kenti terk etmeleri ile Türk’ lere kalmıştır. Halen Milas ticaretinde Yahudiler’ den ve Rumlar’ dan kalan güzellik esintilerini bulmak mümkündür. “Hocabedrettin Mahallesinin” bir bölümü Yahudi Mahallesi olarak anılır. Sodra Dağının eteklerinde korunmaya çalışılan, ancak bakımsız olan Yahudi Mezarlığı da halen mevcuttur. Son yıllara kadar, şehir parkı, Atapark ve Madamın Evi önünde yolun trafiğe kapatılarak akşamları insanların en güzel giyisileri ile gezme- Sorguçlu Miğfer DENGE 16 leri ki “Süs Yolu” gezintisi, eski Milas’ ta yaşayan azınlıklardan kalmadır. Bu gelenek Milas’ ta bitmesine rağmen birçok büyük küçük kentler “Sevgi Yolu” olarak bu gelenekleri yaşatmaktadır. Milas, ülkemizin eğitim seviyesi en yüksek yerleşim yerlerindendir. Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar Yahudiler ve Rumlardan kalma örf, adet ve hoşgörü örneklerini korumuş ve insan ilişkilerinde demokratik bir esas oluşturmuştur. Akşam saatlerine doğru herhangi bir işyerinde farklı görüş, düşünce ve kültüre dayalı farklı insanların birlikte yiyip, içip, eğlendiklerini görürsünüz. Sorunsuzluklarına bakıp imrenmek, Milas’ ın, demokrasiyi yaşama taşıyan kent olma özelliğidir. Milas merkezinde her hafta Salı günleri büyük bir panayır gibi rengarenk saran “pazar” kurulur. Yerli, yabancı turistlerin akın ettiği bu pazarda; yöresel kıyafetleri ile bahçelerinde yetiştirdiklerini sergileyen kadınları, evlerinde “Arasta” dan bir görüntü yaptıkları yoğurdu, peyniri sunan yöre insanlarını, dalından sofraya sunulan taze meyve ve sebzeleri, çam kokulu balları, zeytinin her çeşidini, incecik işlenmiş yerel dokumaları bulmak mümkündür. Eski bir Milas Sokağı Bitki örtüsünün zenginliği Milas’ ın beslenmesine aynı şekilde yansımaktadır. Pazar yerlerinin ağırlıklı görüntüsü ot çeşitleri, zeytin, zeytinyağı mutfağın vazgeçilmezidir. Halilbey Caddesi Çiçek kızartma, börülce çullama, börülce sallama, ebegümeci kavurması, kenker (şevketi bostan), karnabahar, karnabahar tatarı, patlıcan ekşilemesi, yoğurtlama, hardal salatası, tilkişen kavurması, palandiz salatası, soğan depmesi, acur salatası, semiz otu salatası, deniz börülcesi salatası gibi… Milas Menteşeoğulları döneminde verimli bir yaşam sürmüştür. Bugün tamamen yıkılan Sünnetçioğlu Hanı, özelliği yok olan Çaputcu hanı, restorasyonu bitmek üzere olan Çöllüoğlu hanının varlıkları o günlere uzanmaktadır. Bu hanlar alt katları hayvanların bağlandığı, üst katlarında misafirlerinin kaldığı odalardan oluşan ve her odası geniş bir avluya bakan yapılarDENGE 17 Pazar Yerinden bir görüntü Eski Konak olması, doğa güzelliği, temiz denizi ve tarihi kalıntıları ile turizme büyk katıkı sağlamıştır. Tarımsa üretim ve deniz balıkçılığı çok gelişmiş ve kendi sanayisini de oluşturmuştur. Madencilik, önemli bir yere sahiptir. Ülkemizin tarım politikalarının sanayiye yönelik hal almasından sonra Pamuk ve tütün yok olsa da, halıcılık son çırpınışlarını yapsa da, zeytin ve zeytinyağı Milas’ ın önemli tarımsal varlıklarıdır. Dağ köylerinde yapılan ipekböcekçiliği ve ipek üretimi can çekişmektedir. Bozalan, Karacahisar, Ada Milas, Gemici Suyu gibi dünyaca dır. Bu gün sapasağlam ayakta olan Kurşunlu Cami, Ulucami, Ağa Camisi Menteşeoğulları’ nın özgün yapılarıdır. Beylere ait Eskişar’ ların Konağı, Hacı Ali Ağa Konağı, Menteşelerin Konağı (Öğretmenevi), Baltalı Kapı bölgesinde Beylerin konakları gibi özgün konaklar bugün hala yaşam kavgalarını ve ayakta kalma savaşlarını sürdürmektedir. Yazları çok sıcak geçen Milas sokakları, inşaların mekan anlayışını kökten etkilemiştir. Eski Milas sokaklarının dar ve kıvrımlı olması bu duruma iyi bir örnektir. Evleri ise genellikle cumbalı, ahşap kepenkli pencereleri, büyük kapı içerisinde küçük cep kapıları ile sokağa açılan bahçeler sahiptir. Yapıları ise genellikle ahşap bağdadi’ nın sıvanması veya ahşap kalas aralarının kalın çam ağacı ile doldurulması esasına dayanır. Bu yapılar kışın soğuğa ile yazın sıcağa dayanıklı izolasyon görevi görmektedir. Sokakların kıvrımlı olması ise yazın aşırı sıcağı azaltan bir karşı özellik taşımaktadır. Yeni yapılan terminal ve pistleri ile ülkemizin önemli havaalanlarından “Milas Bodrum Havalimanı” ulaşımda Milas’a büyük katkılar sağlamıştır. İlimizdeki üç elektrik santralinin ikisinin Milas’ ta olması, en uzun kıyaya sahip Tamir edilmiş Milas evi DENGE 18 tanınan desenleriyle halıcılık’ ta sanayi üretimi karşısında mücadelesine devam etmektedir. Yararlanılan Kaynaklar: -Karia, Karialılar ve Mylasa sempozyum sunumları -Prof Dr. Aşkıdil Akarca Resimler : Osman Kara, Ahmet Yelliler Eski Milas’ tan Sokak Resmi DENGE 19 Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi Muğla Menteşe Şubesi Yetkilisi Yasemin ÇOLAK İŞYERİ - KASKO - TRAFİK - YANGIN - SORUMLULUK NAKLİYAT - DASK - TARIM FERDİ KAZA - MÜHENDİSLİK - MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI Tüm Sigortacılık İşlemleri İçin Fiyat Tekliflerimizi Görün Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi MUHASEBE HAFTASI KUTLANDI Muhasebe haftası etkinlikleri çerçevesinde Muğla Merkez’de meslek mensubu ve eşlerinin katıldığı gece Bağlarbaşı resturantta düzenlendi. Meslektaşlarımız bir taraftan yorgunluk atarken diğer yandan Mart ayı için enerji depoladılar. Yönetim Kurulumuz, muhasebe haftası kutlamaları nedeniyle yakın ilişiki içinde bulunduğumuz kurumları ziyaret etti. Hafta hakkında bilgiler verildi. Yönetim Kurulumuzun Muğla Vergi Dairesi Başkanı Zafer Evci’ yi ziyareti MUHASEBE HAFTASINDA MUĞLA SMMM ODASI BASIN AÇIKLAMASI Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Üyeleri ve tüm meslek mensuplarının 1-7 Mart Muhasebe Haftasını kutlayan Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK, Yaptığı basın açıklamasında “Ülkemizin ticari hayatı ve ekonomisinin gelişmesinde etkin rol oynayan, yatırımcılara ve kamuya mali bilgilerin doğru bir şekilde yansımasını sağlayan, vergilerin beyanı ve toplanmasında büyük katkısı olan meslek mensuplarının çözüm bekleyen önemli sorunları olduğunu” belirterek sözlerine şöyle devam etti, -Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu’ nu dünya uygulamaları açısından gerekli gören, kabul eden ve destekleyen meslek örgütümüz ile kurul arasında yaşanan yetki, staj ve sınav konularındaki sıkıntıların giderilmesi, -Bağımsız denetim olgusunun hayatın her alanında yaşama geçirilmesi için gerekli yasal ortamın hazırlanması, -Denetim olmadığı her yerde suiistimallerin, yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kaçınılmaz olacağı bilinciyle denetim alanları ve standartlarının belirlenmesi, -Meslek yasamızın antidemokratik maddelerden arındırılması, -Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin beyanname, finansal tablo imzalamak ve tasdikten doğan sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi, -Vergi incelemelerinde, meslek mensuplarına sorumluluk yükleme konusunda kolaycılığa kaçılmayarak daha titiz ve özenli davranılması, -Serbest Meslek faaliyetlerinde K.D. Vergisi oranının %18 den %8 e çekilmesi ve K.D.V’ yi doğuran olayın tahsilata bağlanması, -Meslek mensuplarımızın ücretlerinin tahsil edilmesi için meslek örgütü tarafından yapılan öneriler hakkında gerekli düzenlemelerin yapılması, -Vergi kayıp ve kaçağının başlıca nedenlerinden biri olan basit usulde vergilendirmenin kapsamının daraltılması, -Beyanname ve bildirimlerin geç veya hatalı verilmesi nedeniyle mükelleflere uygulanmakta olan, akıl ve mantık dışı yüksek cezaların makul seviyelere çekilmesi, Hususlarındaki başlıca taleplerimizin, yetkililer tarafından bir an önce çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. DENGE 20 MESLEK MENSUPLARI HAKKINDA MÜTESELSİL SORUMLULUK RAPORLARI Dr. Mustafa ALPASLAN SMMM Bilindiği üzere, vergi inceleme elemanları tarafından, 3568 Sayılı Yasaya göre unvan almış meslek mensuplarına müşterilerinin sahte belge kullanmaları nedeniyle haklarında yazılan raporlardan dolayı müşterek ve müteselsil sorumluluk raporları düzenlenebilmektedir (Maliye Bakanlığı 29.06.1997 tarih ve 4 sıra no’lu Vergi Beyan SMMM’ce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğ) Meslek mensupları hakkında, düzenlenen raporların başlığında “Görüş ve Öneri Raporu” adı altında meslek mensuplarına defterlerini tuttukları müşterilerden dolayı cezalı tarhiyatlar yapılabilmektedir. Görüş ve öneri raporlarında meslek mensuplarının 3568 sayılı yasaya bağlı 4 seri nolu tebliğ gereğince, sorumluluk raporları düzenlenerek meslek mensuplarının bağlı oldukları SMMM odalarına da bildirilmektedir. Konu ayrıca meslek mensubu açısından Asliye Ceza Mahkemesine taşınarak meslek mensubu için kamu davası açılmaktadır. Böylece meslek mensupları hakkında disiplin soruşturması açılarak meslek mensupları hem cezalı tarhiyattan, hem asliye ceza mahkemesinde yargılama sürecinden ve hem de disiplin soruşturmasından dolayı mağdur duruma itilmektedir. Konu hakkında temelde, birçok hatalı işlemler yapılabilmektedir. Örneğin; 1)Meslek mensubunun beyan ve ifadesi alınmadan müşterisinden dolayı meslek mensubu hakkında müteselsil sorumluluk, görüş ve öneri raporu düzenlenmektedir. Oysaki meslek mensuplarının konu ile ilgili bilgi ve ifadelerine başvurularak görüş ve ifadeleri mutlaka alınmalıdır. Hatta meslek mensubu için rapor yazılmadan önce rapor değerlendirilme komisyonunda dinlenme talebi dikkate alınmalıdır. 2)Düzenlenen görüş ve öneri raporlarında meslek mensubunun defterini tuttuğu veya müşavirliğini yaptığı mükellefin, vergi kaybına neden olacak fiili nedeniyle mükellefle beraber müteselsil sorumlusu olabilmesi için raporda mutlaka meslek mensubunun fiili iştiraki, bu fiilin işlenmesinde meslek mensubunun rolü ve etkisi, meslek mensubunun maddî veya manevî menfaat temin edip etmediği, meslek mensubunun bu konuda işlenen fiil ile ilgili durumu, işlenen suçun bütün unsurları ile (maddî-manevî unsurlar) gerçekleşip gerçekleşmediği ve benzeri konular etraflıca raporda kesin kanıtları ile beraber yer almalıdır. 1 3)Görüş ve öneri raporlarında, yeterli kanıt ve deliller toplanmadan doğrudan doğruya 4 seri nolu genel tebliğ baz alınarak sorumluluk görüş ve öneri raporları düzenlenmektedir. 2 4)Mükellefin kendisi hakkında yapılan cezalı tarhiyat ile ilgili Yargıya gitmesi halinde, görüş ve öneri raporu düzenlenmemelidir. Çünkü, vergi yargısına giden mükellefin, vergi mahkemesinde haklı olduğunu ispat etmesi durumunda, ne olacaktır? 3 5)Meslek mensubunun defterin tuttuğu, esnaf, tüccar veya sanayiciye doğrudan doğruya kefil olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Mükellefin hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu kesinleşmeden meslek mensubu hakkında da görüş ve öneri raporu düzenlenmemesi gerekir. 6)Kendisi hakkında düzenlenen sorumluluk, görüş ve öneri raporu ile ilgili vergi yargısında haklı çıkan mükellefe geçmişte uğradığı maddî ve manevî zararlardan dolayı ayrıca bir tazminat hakkı olması gerekmektedir. Zira kendisi hakkında sorumluluk, görüş ve öneri raporu yazılan meslek mensubunun yaşanan süreçten dolayı maddî ve manevî yönden çektiği ızdırap, gündelik çalışmalarını da olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. DENGE 21 7)Maliye Bakanlığı’nın ve TÜRMOB’un müşterek bir çalışma yaparak meslek mensuplarının defterini tuttuğu, danışmanlığını yaptığı, müşterilerin çeşitli sebeplerle vergi kaybına neden olucu davranışlarından dolayı sorumluluklarının kesin sınırlarının belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Aksi takdirde yaşanan ağır ekonomik koşullar nedeniyle mükelleflerin vergi kaybına neden olucu fiillerinden dolayı malî müşavirlik ve muhasebe mesleği yapılamaz bir hal alacaktır. Özellikle sahte fatura kullanımı ve düzenlenmesi ile ilgili problemlerin yoğunlaştığı son yıllarda “koda” girmeyen (özel esaslara alınma işlemi) mükellef neredeyse kalmamıştır. 1- Konu ile ilgili, İzmir SMMM odasının TÜRMOB’a yazdığı bir rapor izsmmo.com adresinde yer almıştır. Bu raporun incelenmesinde yarar bulunmaktadır. Ayrıca konu ile ilgili bkz. Gınalı Ayşe: “Vergi İnceleme Raporlarında Müşterek ve Müteselsil Sorumlu Tutulan Meslek Mensuplarının Sorumluluk Süreci” bkz. www.erzurumsmmmo.org.tr 2- Yeni Vergi İnceleme yönetmeliğinde görüş ve öneri raporlarının mutlak suretle tarhiyat öneren raporlar mahiyeti arz etmediği anlaşılmaktadır. Burada meslek mensupları hakkında, “Görüş ve Öneri Raporu” adı altında düzenlenen raporlar gereğince tarhiyat yapılamaz, Asliye Ceza Mahkemelerinde dava açılamaz. Çünkü düzenlenen raporun adı, öneri raporudur. Öneri raporları gereğince, meslek mensupları hakkında ciddi bir konuda kamu davası açılamaz, tarhiyat önerilemez ve hatta müteselsil sorumluluktan dolayı meslek mensupları suçlanamaz. 3-Konu ile ilgili emsal bazı yargı kararları aşağıda olduğu gibidir; Bu kararların incelenmesinden de görüleceği üzere meslek mensupları hakkında cezalı tarhiyat önerilemez. (a) İzmir 1. Vergi Mahkemesinin 17/2/2004 gün ve E:2004/99-K:2005/140 sayılı kararlarında muhasebecinin mükellefin sahte ve muhteviyatı itibariyle fatura düzenlediği ile ilgili olarak sorumlu olamayacağına ve bu nedenle muhasebeci hakkında önerilen tarhiyatı ortadan kaldırmıştır. (b) Dnş. 4. D. nin vermiş olduğu 9/3/2005 günlü ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararlarında yine muhasebecinin 213 sayılı VUK nun mük. 227 . maddesine göre mükelleften mesul olamayacağına karar verilmiştir. (c) Dnş. 3. D.nin vermiş olduğu 9/11/1999 gün ve E:1998/2581-K:1999/3680 sayılı kararlarında mükellefin tarhiyat öncesi uzlaşmaya vararak uzlaşılan ve üzerinde mutabık kalınan vergi ve cezaları ödemese bile sorumlusunun muhasebecisinin olamayacağına karar vermiştir. Diğer taraftan bir başka kararda ise, Danıştay 4. Dairesi 7/2/2006 gün ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararlarında “Muhasebecilerin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmakta olup, şirketin düzenlediği faturalar karşılığında %5 komisyon geliri elde ettiği varsayımına dayanılarak 213 sayılı VUK’nun mükerrer 227. maddesi uyarınca muhasebeci olan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği hk.” Karar vermiştir. DENGE 22 ŞAHIS İŞLETMELERİN SONA ERMESİ HALİNDE KDV UYGULAMASI Kemal Oktar Kıdemli Danışman PwC Türkiye Tek kişinin işlettiği şahıs işletmeleri ile KDV uygulamasında ortaklardan bağımsız olarak ortaklık adına vergilenen adi ortaklıkların faaliyeti, işin terk edilmesi, ölüm veya ortaklık kompozisyonunda meydana gelen değişimler nedeniyle sona ermektedir. Şahıs işletmesinin sona ermesi halinde KDV yönünden yapılacak işlemler aşağıda ele alınmıştır. 1. İşletme Sahibinin İşi Bırakması Şahıs işletmesinde işletme sahibinin işi bırakması halinde KDV mükellefiyeti sona ermektedir. Bu durumda işletmedeki tüm malların veya yapılan hizmetlerin bedeli (bedeli bilinmiyor veya bulunmuyor ise emsal bedeli) üzerinden KDV hesaplanması ve işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın 25. gününe kadar KDV beyannamesi verilmek suretiyle vergilendirilmesi gerekir. KDV Kanununun 3/a maddesi, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi veya işletme personeline verilmesini teslim saymakta ve vergilenmesi gerektiğini hükme bağlamaktadır. Buna göre, işletmedeki malların gerek işletme sahibi tarafından evine götürülmesi, gerek işletme personeline dağıtılması, gerekse üçüncü kişilere bedelsiz teslim edilmesi halinde, emsal bedeli üzerinden KDV beyan edilmesi gerekecektir. Örneğin bakkal dükkanını kapatan bir esnafın, dükkandaki gıda ve temizlik malzemelerini eve götürmesi halinde, bunların emsal bedeli üzerinden KDV hesaplaması ve son beyannamede teslim ve hizmetlerin karşılığını teşkil eden bedele dahil etmek suretiyle vergilendirmesi gerekir. Bu şekilde işletmesindeki malları çekiş göstererek vergilendiren kişinin, bu malları daha sonra üçüncü bir kişiye teslim etmesi halinde, arızi faaliyet kapsamında KDV uygulanmayacaktır. Aksi halde, yani işletmeden çekiş gösterilip vergilendirilmeden eve götürülen mallar daha sonra satılırsa arızi faaliyet söz konusu olmayacak, ticari faaliyetin satış tarihine kadar devam ettirildiği göz önüne alınmak suretiyle vergilendirme yapılacaktır. Buna, gelir vergisi yönünden itfa edilip edilmediğine bakılmaksızın amortismana tabi iktisadi kıymetlerin de dahil olacağı tabiidir. Örneğin kamyonuyla taşımacılık yapan kişinin faaliyetini sonlandırması halinde, kamyonu üçüncü kişiye sattıysa satış bedeli üzerinden, satmayıp takoza çekmesi halinde emsal bedeli üzerinden KDV hesaplayıp beyan etmesi gerekir. Araç, plakası iptal edilmek suretiyle hurdaya ayrılıp hurda metal olarak satılırsa, KDV Kanununun 17/4-g maddesine göre KDV istisnası uygulanması mümkündür. Ancak bu durumda KDV Kanununun 30/c maddesinin devreye gireceği ve kamyonun alımında ödenen KDV’nin indirilecek KDV hesabından çıkarılması amacıyla ilave edilecek KDV olarak beyan edileceği unutulmamalıdır. Faaliyetine son veren işletmenin, bu şekilde KDV beyan edeceği son vergilendirme döneminde indirilemeyen ve sonraki döneme devreden KDV bulunması halinde, bu verginin nakden veya herhangi bir vergiden mahsuben iadesi söz konusu olmayıp, ilgili yıl gelir vergisi matrahının tespitinde gider olarak göz önüne alınması mümkündür. 2. İşletme Sahibinin Ölmesi İşletme sahibinin ölümü halinde de şahıs iletmesi sona ermektedir. Bu durumda işletme sahibinin ölümünden önceki dönem için mirasçıların KDV beyannamesi vermesi gerecektir. Vergi Usul Kanununun 16. maddesi uyarınca ölüm halinde verilmesi gereken KDV beyannamesi süresine üç ay eklenecektir. Öte yandan işletme sahibinin ölümü halinde işletmedeki malların KDV yönünden akibeti, mirasçıların tavrına bağlı olarak değişecektir. Eğer mirasçılar (miras ortaklığı şeklinde veya feraget ettikleri mirasçı) tarafından işletme aynen sürdürülecek ise, KDV Kanununun 17/4-c maddesi uyarınca işletmedeki mallar için KDV hesaplanmayacaktır. Dahası, bu şekilde yeni işletmeye devrolan malların alımı sırası ödenen ve indirim konusu yapılamayan vergiler de sonraki döneme devrolunan vergi olarak indirim konusu yapılmaya devam edilecektir. Ancak mirasçılar işletmeyi sürdürmez ise, işletmedeki mallar ve yapılan hizmetler için, işin bırakılmasına ilişkin önceki bölümdeki açıklamalar geçerli olacaktır. Yani işletmeden çekilen tüm mallar ve yapılan hizmetler için, satış bedeli, yoksa emsal bedel üzerinden KDV hesaplanacak ve son dönem beyannamesinde DENGE 23 beyan edilerek ödenecektir. Yüklenilen vergilerden indirim konusu yapılamayanlar da gelir vergisi matrahının tespitinde gider olarak değerlendirilecektir. 3. İşletmenin sermaye şirketine dönüşmesi KDV Kanununun yukarıda sözü edilen 17/4-c maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununun 81. maddesinde belirtilen işlemler KDV’den müstesna tutulmuştur. Bu durumda Gelir Vergisi Kanununun 81/2. maddesinde hükme bağlandığı şekilde, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen bir ferdi işletmenin bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devralan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması halinde, devrolan şahıs işletmesinin mal ve hizmetleri KDV’ye tabi tutulmayacaktır. Devrolan şahıs işletmesinin son dönemde vereceği KDV beyannamesinde yer alan sonraki döneme devreden KDV tutarı, devralan sermaye şirketi tarafından indirim konusu yapılabilecektir. Yukarıdaki şartlar dahilinde yapılmayan devir veya dönüşüm işlemlerinde KDV istisnası uygulanmayacaktır. Örneğin sermaye şirketine devrolan şahıs işletmesinin bilanço esasına göre defter tutmaması, aktif ve pasiflerinin bir kısmının devrolması, ferdi işletmenin sahibinin öz sermaye tutarında ortaklık payı almaması gibi hallerde, devrolan şahış işletmesinin tüm malları ve hizmetlerinin emsal bedeli üzerinden devralan şirkete fatura düzenlemesi ve KDV hesaplaması gerekecektir. 4. Adi ortaklılarda ortaklık kompozisyonlarındaki değişiklikler Kollektif şirketler ve adi komandit şirketlerde olduğu gibi, adi ortaklıklar da KDV yönünden bağımsız işletme birimi olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme mükellefiyeti ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmektedir. Ortaklığın KDV ile ilgili hesapları, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerinden ayrı yapılmakta, yine ortaklardan bağımsız olarak işyerinin bağlı bulunduğu vergi dairesine KDV mükellefiyeti tesis edilmektedir. KDV beyannameleri de ortaklık adına düzenlenmekte ve ortaklardan biri tarafından imzalanmaktadır. Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri KDV’ye tabi olmayacak, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise vergi uygulanacaktır. Buna göre: bir adi ortaklıkta, ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer ortaklara veya üçüncü şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmayacaktır. Hisse devri işlemi adi ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuruyor veya ortaklık, ortakların kararı ile fesh ediliyorsa, bu devir işlemlerine vergi uygulanması gerekmektedir. Ortaklardan biri veya birkaçının hisselerinin diğer ortak veya ortaklara devredilmesi suretiyle ortaklığın sona ermesi halinde, devralan ortak veya ortakların kendi hisseleri ile satın aldıkları hisseler dikkate alınmaksızın, ortaklıkça, devralan ortak veya ortaklara teslim edilen toplam mal bedeli üzerinden KDV hesaplanacaktır. Ortaklık tarafından düzenlenecek olan faturada ayrıca gösterilecek olan bu vergi, ilgili dönem işlemleri ile birlikte adi ortaklığın son beyannamesine dahil edilerek beyan edilecek, devralan ortak veya ortaklar tarafından ise genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir. ÖRNEKLER: a) Ortaklardan birinin hissesini bir diğer ortağa devretmesi (A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığında (B)’nin hissesini (C)’ye devrederek ortaklıktan ayrılması ve (A) ile (C)’nin [AC] adi ortaklığı olarak faaliyete devam etmesi halinde (B)’nin hissesini (C)’ye devrinde KDV hesaplanmayacaktır. Ancak ayrılan ortağa hissesi olarak, ortaklık tarafından bir mal teslimi veya hizmet ifası yapılması söz konusu ise, bu işlem için KDV uygulanacağı tabiidir. Örneğimizde ortaklıktan ayrılan (B)’ye hissesi olarak ortaklığın sahip olduğu bir aracın devredilmesi halinde, (B)’nin bu araç üzerindeki hissesi oranına bakılmaksızın, aracın toplam emsal bedeli üzerinden (B)’ye ortaklık faturası düzenlenecek ve KDV hesaplanacaktır. b) Ortaklardan birinin hissesini ortak olmayan bir kişiye devretmesi (A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığında (B)’nin hissesini (D)’ye devrederek ortaklıktan ayrılması ve (A), (C) ve (D)’nin [ACD] adi ortaklığı olarak faaliyete devam etmesi halinde (B)’nin DENGE 24 hissesini (D)’ye devrinde KDV hesaplanmayacaktır. c) Ortaklığa yeni ortak alınması (A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığına yeni ortak olarak (D)’nin alınması ve (A), (B), (C) ve (D)’nin [ABCD] adi ortaklığı olarak faaliyete devam etmesi halinde (D)’nin ortaklığa alınması nedeniyle KDV hesaplanmayacaktır. (D)’nin daha önce ferdi bir işletme olması ve işletmesindeki tüm malları ortaklık hissesi olarak ortaklığa katması halinde, bu malların tamamı üzerinden ortaklığa fatura düzenlemesi, KDV hesaplaması ve ferdi işletmesiyle ilgili vereceği son dönem beyannamesinde beyan edip ödemesi gerekecektir. (D) tarafından ortaklık adına düzenlenen faturada gösterilen KDV’nin, ortaklık tarafından indirim konusu yapabileceği tabiidir. d) Ortakların kararıyla ortaklığın sona ermesi (A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığı, ortaklığın sona ermesini kararlaştırmıştır. Bu durumda ortaklığın tüm mallarının satış veya işletmeden çekilme suretiyle tasfiyeye tabi tutulması ve satış ya da emsal değer üzerinden KDV hesaplanması gerekecektir. Ortaklığın mallarının ortaklar tarafından paylaşılması da aynı şekilde vergilendirilecek olup, ortakların işletmeden çektikleri mallar üzerindeki hisseleri gözönüne alınmaksızın, ortaklık tarafından ortak adına fatura düzenlenmek suretiyle toplam değer üzerinden KDV hesaplanacaktır. Ortaklıktan ayrılan ortakların işletmeden çektikleri mallarla yeni bir şahsi işletme oluşturmaları halinde, adlarına düzenlenen ortaklık faturasında gösterilen KDV’yi indirim konusu yapabilecekleri tabiidir. Örneğin ortaklıktan bir kamyon alarak ayrılan ortak, bu kamyon için ortaklık faturasında gösterilen KDV’yi, yeni işletmesinde indirim konusu yapabilecektir. e) Ortak sayısının 1’e düşmesi nedeniyle ortaklığın sona ermesi (A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığında, (A) ve (B) ortaklıktan ayrılmaya karar vermiştir. Üçüncü ortak olan (C), ortaklıktan ayrılanların hisseleri vermek suretiyle ortaklığın faaliyetini aynen sürdürecektir. Ancak ortak sayısı 1’e düştüğü için faaliyetini sürdüren bir ortaklıktan söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda da ortaklığın tüm mallarının (C)’ye satılması ve (C)’nin hissesi gözönüne alınmaksızın yukarıdaki bölümde açıklandığı gibi emsal değer üzerinden KDV hesaplanması gerekecektir. Ortaklığın mallarıyla faaliyetini ferdi işletme olarak sürdürecek olan (C)’nin, ortaklık faturasında gösterilen KDV’yi ferdi işletmesinde indirim konusu yapabileceği tabiidir. DENGE 25 SMMM Mustafa DİNGİLOĞLU vefat etmiştir. SMMM Ramazan ÖZTÜRK’ün babası Mustafa ÖZTÜRK vefat etmiştir. SMMM Ersin SOYSAL’ın kayınvalidesi vefat etmiştir. (Merhum ve Merhumelere Tanrı’dan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu ve Basın Yayın Komisyonu) SMMM Mehtap YIKILMAZ’ın Mehmet Hamdi adını verdikleri oğlu dünyaya geldi. SMMM Osman OKUR’un Azra adını verdikleri kızı dünyaya geldi. SMMM Saner YILDIRIM’ın Aysima adını verdikleri kızı dünyaya geldi. ( Miniklere Dünya’ya hoş geldiniz derken, sağlıklı, mutlu ve uzun bir gelecek diliyor, ailelerini kutluyoruz. Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu ve Basın Yayın Komisyonu) SMMM Mehmet Hakan EVRAN ile Hanım DEMİRDERE ile evlendi. (Genç çiftlere ömür boyu mutluluklar dileriz. Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu ve Basın Yayın Komisyonu) DENGE 26 8 bin yıllık duvar resmi