16-30 KASIM 2004 İKV Bülteni`ne ulaşmak için tıklayınız.
Transkript
16-30 KASIM 2004 İKV Bülteni`ne ulaşmak için tıklayınız.
16-30 KASIM 2004 İKV BÜLTENİ Komisyon raporu olumlu olursa müzakerelere gecikmeden başlanacağı vurgulanmıştı. Objektif, adil bir karar olmasını ve imzalara sadık kalınmasını bekliyoruz" diyen Gül, Türkiye’nin üzerine düşen görevi tamamen yaptığını söyledi. Kıbrıs konusunda ise Gül, Türk tarafının, yapılan referandumla, Annan Planı’na destek verdiğini ancak Rum tarafının plana "hayır" dediğini hatırlattı. Gül, nihai anlaşmanın sağlanması için Türkiye’nin elinden gelen herşeyi yaptığını ve yapmaya devam edeceğini ifade ederken, "Ama bu sadece bize bağlı bir durum değildir" diye konuştu. Bakan Gül, Müslüman olmayan azınlıklar konusunda ise Türkiye’de bir sorun bulunmadığını, Türkiye’de pek çok kilise olduğunu ve yaşanan bazı sorunların da ortadan kaldırıldığını ifade etti. AB TROYKASI-TÜRKİYE TOPLANTISI 24 KASIM’DA LAHEY’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ AB Dönem Başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot’un ev sahipliğini yaptığı AB Troykası-Türkiye toplantısında Türkiye’yi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığındaki heyet temsil etti. AB ise, BOT’un yanı sıra, Hollanda’nın AB’den sorumlu Devlet Bakanı Atzo Nikolaj, AB'nin gelecek dönem başkanı Lüksemburg’un Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, AB Ortak Dış ve Savunma Politikası Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve Avrupa Komisyonu’nu temsilen Genişlemeden Sorumlu Üye Olli Rehn tarafından temsil edildi. ‘AB Troykası-Türkiye’ toplantısı sonrasında yapılan ortak basın toplantısında, Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot, müzakerelerle ilgili asıl kararın üye ülke liderleri tarafından verileceğini ve müzakere öncesi bir tarama sürecine ihtiyaç olacağını vurguladı. "Türkiye üye ülkelerin kaygılarını anlamalı" diyen Hollandalı bakan, kalan 3.5 haftada Türkiye’nin atacağı bazı adımların liderlerin kararlarını netleştirmesinde yardımcı olacağını vurguladı. AVRUPA PARLAMENTOSU TARAFINDAN HAZIRLANAN TÜRKİYE RAPORU’NUN OYLANMASI 14-15 ARALIK TARİHLERİNE ERTELENDİ Avrupa Komisyonu’nun 2004 yılı Türkiye İlerleme Raporu ve tavsiyesine ilişkin olarak Avrupa Parlamentosu üyesi Hollandalı Hıristiyan Demokrat Camiel Eurlings’in raportörlüğünde hazırlanan taslak rapor 26 Ekim 2004 tarihinde Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’ne (AFET) sunulmuştu. Komite üyelerinin, taslak rapora ilişkin 493 adet değişiklik önerisi vermesinden sonra 22 Kasım 2004 tarihinde toplanan AFET Komitesi, aynı gün gerçekleştirilmesi planlanan oylamayı, sayfalar tutan değişiklik önerilerinin azaltılması ve uzlaşı önerileri oluşturulabilmesi amacıyla 30 Kasım 2004’e erteledi. Aynı şekilde 1 Aralık’ta gerçekleştirilmesi öngörülen AP Genel Kurulu’ndaki oylamanın ise 14-15 Aralık 2004’e ertelenmesi kararlaştırıldı. AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin siyasi ve hukuki reformlar alanında çok önemli gelişmeler kaydettiğine dikkat çekerken, 17 Aralık tarihine kadar bazı ilerlemelerin daha kaydedilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin AB perspektifinin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Rehn, Zirve toplantısı sonunda, Türkiye ile müzakerelerin başlatılması kararının alınması halinde, tarama sürecinin de gecikmeden başlatılması gerektiğini dile getirdi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise, Komisyon raporunda müzakerelerin 'açık uçlu' olacağının belirtilmesinden duyulan kaygıyı dile getirdi. Gül, müzakerelerin Avrupa Komisyonu'nun İlerleme Raporu'ndaki gibi 'katılım müzakereleri' olarak tanımlanmasını, ana hedefin üyelik olarak vurgulanmasını isterken, Komisyon tavsiyesindeki 'açık uçlu' ifadesinin çıkartılmasını talep ettiğini belirtti. "Komisyon müzakerelere başlama tavsiyesi yaptı. Önceki zirvelerde Bilindiği gibi AP raporları bağlayıcı bir nitelik taşımıyor. Bununla birlikte, söz konusu raporun, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğinin şekilleneceği 17 Aralık’taki kritik zirvenin hemen öncesinde oylanacak olması, ayrıca 450 milyon AB vatandaşını temsil eden ve gün geçtikçe güçlenen AP’nin görüşünü yansıtması bakımından önem taşıyor. 1 YENİ AB KOMİSYONU 22 KASIM 2004’DE GÖREVE BAŞLADI AB’NİN KUZEY KIBRIS’A YÖNELİK TÜZÜKLERİNİN KABULÜ 2005 YILINA KALDI Avrupa Komisyonu’nun yeni üyeleri 22 Kasım 2004 tarihinde göreve başladı. Komisyon üyeleri hakkında Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasındaki uzlaşmazlığın üç hafta sürmesi nedeniyle ertelenen işler, 25 üyeli bu ilk Komisyon’un yükünü daha da artırmış oldu. Avrupa Birliği Dönem Başkanı Hollanda’nın önerisi çerçevesinde, Birliğin Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonların kaldırılmasını hedefleyen mali yardım ve Kıbrıs'ın kuzeyi ile AB arasındaki doğrudan ticarete ilişkin tüzüklerinin 2005 yılında görüşülmesine karar verildi. Avrupa Birliği Daimi Delegeler Komitesi'nin COREPER'in kararı, AB'nin, iki tüzüğü birlikte tutmakta ısrarlı olduğu ve bu kararı alarak bir anlamda Kıbrıslı Rumların tutumuna karşı direndiği şeklinde yorumlandı. Tüzükler, Hollanda dönem başkanlığı süresince muhtemelen yeniden gündeme gelmeyecek. Tüzüklerin, 1 Ocak 2005'de AB dönem başkanlığını devralacak olan Lüksemburg döneminde sonuçlandırılması bekleniyor. Portekizli Jose Manuel Duaro Barroso başkanlığında göreve başlayan yeni Komisyon üyelerini bekleyen görevler arasında; ticari konular, teşvikler ve İstikrar Paktı’nın gözden geçirilmesinin yanı sıra, 17 Aralık Zirvesi’nde Türkiye ile ilgili olarak alınacak karar sonrasındaki çalışmalar yer alıyor. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz Ekim ayında yayımlanan raporunda Avrupa Komisyonu Türkiye ile müzakerelerin açılmasını tavsiye etmişti. Yeni Komisyon’un ise bu konudaki tartışmaları yönlendirmek üzere bir yaklaşım belirlemesi gerekiyor. Bilindiği üzere Avrupa Parlamentosu, kuzey Kıbrıs ekonomisini geliştirmek ve mali destek vermek amacıyla AB Komisyonu tarafından hazırlanan tüzüğü, 17 Kasım 2004’deki Genel Kurul oturumunda oylayarak kabul etmişti. Genel Kurul’da yapılan oylamada, 618 üye “evet”, 39 üye “hayır” oyu kullanmıştı. Mali yardım tüzüğü kuzey Kıbrıs’a 3 yıl içinde 259 milyon Euro tutarında mali yardım yapılmasını öngörüyor. Yeni Komisyon’un Avrupa Anayasası üzerinde de çalışması gerektiği anlaşılıyor. Önümüzdeki yıl Anayasa’nın onaylama süreci başlayacak ve pek çok ülke Anayasa’yı referanduma sunacak. Ekonomi gündeminde en önemli başlık Avrupa ekonomisinin ABD ve Asya ile rekabet edebilme gücü olacak. Başkan Barroso, Lizbon hedeflerini Komisyon’un öncelikleri arasında tanımlamış bulunuyor. LİTVANYA AVRUPA ANAYASASI’NI ONAYLAYAN İLK ÜLKE OLDU Litvanya, Avrupa Anayasası’nı onaylayan ilk AB üyesi ülke oldu. Onama kararı, 11 Kasım tarihinde yapılan Meclis oylamasında, 4 ret ve 3 boş oya karşın 84 kabul oyu ile alındı. Bu gelişme, AB Komisyonu tarafından memnuniyetle karşılandı. Litvanya’da Meclis oylaması öncesinde, Avrupa Anayasası’nın referanduma sunulması konusunda tartışmalar olmuş ancak, Litvanya vatandaşlarının AB üyeliğini önceden oyladığı ve bu nedenle anayasanın onaylanması gerekmediği sonucuna varılmıştı. Avrupa Anayasası’nın yürürlüğe girmesi için tüm üyelerin kendi ulusal düzenlemeleri çerçevesinde Meclis oylaması veya referandum yoluyla anayasal antlaşma metnini onaylamaları Yeni dönemde üyelerin 25’e çıkması nedeniyle Komisyon içinde bir uyumsuzluk ortaya çıkacağı endişesine rağmen Barroso, kendisinden önceki dönemin tersine daha pratik bir yönetim anlayışı benimsiyor. Bu yapıda önemli meseleler için bazı çekirdek gruplar oluşturulacağı ve meselelerin bu gruplar tarafından ele alınacağı belirtiliyor. Bu gruplardan biri dış ilişkilerden, diğeri de ekonomik hedeflerden sorumlu olacak. Yeni dönemde ayrıca ayrımcılıkla mücadelen sorumlu bir grup da olacak. 2 gerekiyor. Buna göre, 11 üye ülke referanduma gidecek. İspanya, 20 Aralık tarihinde anayasayı referanduma sunan ilk ülke olacak. Öte yandan, İtalya’nın da onama işlemini en geç yılbaşına dek gerçekleştirmesi bekleniyor. düşünüyor. Komisyon, erken yapılacak hazırlıkların, Euro’ya karşı olan düşünceleri ortadan kaldırmaya yardımcı olacağını belirtiyor. Araştırmaya katılanların %48’i Euro hakkında fazla bilgilerinin olmadığını ve ülkelerinin Euro bölgesine dahil olduktan sonra daha fazla bilgi sahibi olabileceklerini belirtiyor. Halk arasında ankete cevap verenlerin %71’inin temel endişesi, Euro kullanılmasının fiyatlarda artışa neden olması. KOMİSYON GELECEKTE EURO ALANI’NA KATILACAK AB ÜLKELERİNE ŞİMDİDEN HAZIRLIK YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNDU EPB’nin mevcut üyeleri Euro’nun kabulü ile dolaşıma çıkması arasında üç yıl geçiş dönemi yaşadılar. Ancak bu kez, Euro’yu gelecekte kabul edecek ülkelerin büyük çoğunluğu farklı bir yaklaşımla, Euro’ya geçiş aşamalarını hızlandırmayı öngörüyor. Bu tür bir geçiş ise, başta ticaretle uğraşanlar ve bankacılar olmak üzere iş dünyasına ve kamu kurumlarına önemli yük getirebilecek. Yeni para biriminin dolaşımında önemli rol oynayan Otomatik Para Makinaların (ATM) söz konusu ülkelerde sayısının kısıtlı olması da önemli bir sorun. Örneğin Euro alanında 2 milyon ATM varken bu sayı Macaristan’da sadece 22.000. Buna karşın çok sayıdaki banka şubesinin çalışma saatlerinin uzatılması ya da hafta sonları da çalışmasının bu açığın kapatılmasına yardımcı olacağı sanılıyor. Euro Alanı’nın genişlemesi için yapılan hazırlıklara ilişkin ilk yıllık raporunu sunan Komisyon, yeni üye ülkeler ve İsveç’in Euro’ya sorunsuz geçebilmeleri için şimdiden hazırlık çalışmalarına başlamaları gerektiğini belirtti. İlgili rapor, söz konusu ülkelerde, tek para birimi hakkında kamuoyu oluşturulmasını hedefliyor. Komisyon 21 Ekim 2004’de yayımladığı Maastricht kriterlerinin karşılanmasına ilişkin son raporunda da Euro alanına dahil olacak hiçbir ülkenin kriterleri yerine getirmediğini ve Ekonomik ve Parasal Birliğe (EPB) en erken 2006 ortasında dahil olmalarının mümkün olabileceğini belirtmişti. Raporda, geçmiş deneyimler ve gelecekteki üye ülkelerin kendine özgü durumları nedeniyle özel sektör ve kamu sektörünün en kısa zamanda gerekli düzenlemeleri yapması gerektiği, halen Euro alanında bulunan 12 ülkenin Euro’ya geçişinin yaklaşık altı yıl sürdüğü belirtiliyor. 2003 YILI AB İŞSİZLİK ORANLARININ BÖLGELERE GÖRE BÜYÜK FARKLILIKLAR GÖSTERDİĞİ AÇIKLANDI On yeni ülkenin büyük bölümü Euro’ya geçiş için ulusal programlarını hazırlamış ve ulusal koordinatörlerini atamış durumda. Estonya, Litvanya ve Slovenya Euro’yu 2007’de kabul etmeyi hedeflerken diğer ülkeler daha temkinli davranarak 2010’a yakın bir tarihte Euro’ya geçmeyi planlıyor. (Letonya ve Malta 2008, Slovakya 2008 veya 2009, Polonya 2009, Çek Cumhuriyeti 2009 veya 2010, Macaristan 2010). İsveç’te ise hazırlıklar dondurulmuş durumda. 9 Kasım 2004 tarihinde Eurostat tarafından 2003 yılına ait AB işsizlik oranları açıklandı. Buna göre 2003 yılında Avrupa Birliği’nde genel olarak işsizlik oranı bir önceki yıla kıyasla %8,9’dan %9,1’e, Euro alanında ise %8,4’den %8,9’a yükseldi. Ayrıca önümüzdeki döneme ilişkin yapılan tahminler de işsizlik oranında yakın gelecekte kayda değer bir düşüşün gerçekleşmeyeceğini gösteriyor. Nitekim Komisyon tarafından açıklanan Sonbahar Dönemi Ekonomik Tahmin raporuna göre 2004 ve 2005 yıllarında işsizlik oranı 2003 yılı seviyesinde (AB’de %9,1 ve Euro Alanında %8,9) kalacak. Olası bir düşüş ancak 2006’da 800.000 yeni iş imkanın yaratılmasıyla mümkün olabilecek. Eylül 2004 tarihli Eurobarometre araştırmasına göre bu ülkelerdeki AB vatandaşları Euro’nun para birimi olarak kabul edilmesiyle yoğun olarak ilgilenmiyor. Ankete katılanların %50’si Euro’nun kabul edilmesinden yana, %48’i ise karşı ya da kayıtsız. Büyük bir çoğunluk, tek para biriminin avantajlar sağlayacağını 3 2003 yılı işsizlik oranları incelendiğinde, Avrupa Birliği’ndeki bölgesel farklılıkların fazlalığını göze çarpıyor. Örneğin 2003 yılında İtalya’nın Bolzano bölgesinde işsizlik oranı %2 olarak gerçekleşirken la Reunion Fransız adalarında bu oran %31,8’e kadar çıkıyor. Avrupa Birliği’ndeki 254 bölgeden 53’ünde işsizlik oranının %4,5’in (AB ortalamasının yarısı) altında. Buna göre 12 Hollanda bölgesinden 11’i, 9 Avusturya bölgesinden 8’i, İngiltere’de yer alan 18 ve İtalya’da yer alan 8 bölgenin yanı sıra G. Kıbrıs (%4,1) ve Lüksemburg (%3,7) AB ortalamasının altında işsizlik oranına sahip. İşsizlik oranının en yüksek olduğu 25 bölgeden 10’u Polonya’da, 5’i Almanya’da, 4’ü Fransa’nın deniz aşırı topraklarında, 3’ü İtalya’da, 2’si Slovakya’da ve geriye kalan 1 tanesi de İspanya’da yer alıyor. Söz konusu bölgelerdeki işsizlik oranının, AB ortalamasının iki katından (%18,2’den) fazla olduğu tespit edildi. Dönem başkanı Hollanda tarafından yapılan açıklamada, bu yeni oluşumun Avrupa Birliği’nin, küresel tehditlerle daha iyi mücadele edebilmesi açısında önemli olduğu vurgulandı. Yayımlanan ortak bildiride, bu adım “Birliğin askeri yeteneklerinin geliştirilme sürecinde yeni bir safha” olarak nitelendirilirken, kurulacak gücün Birleşmiş Milletler kontrolündeki harekatlarda, BM birlikleri için gerekli altyapının oluşturulmasında kullanılabileceği belirtildi. Ancak AB Muharebe Grupları, daha ufak çaplı harekatlarda bağımsız olarak kullanılmak için de hazır tutulacak. ON YENİ AB ÜYESİ, ESKİ ÜYELERE GÖRE DAHA ÇOK DEVLET YARDIMI VERİYOR Geçtiğimiz dönemde Avrupa Komisyonu’nun rekabetten sorumlu üyesi olan Mario Monti görevini devretmeden önce bir açıklama yaparak yeni üye ülkelerin pazar ekonomisine uyum sağlarken bir yandan da devlet yardımlarını kontrol altında tutmak konusunda başarılı olduklarını belirtti. Monti, AB-15’in de son birkaç yıldır daha az daha etkili devlet yardımı verilmesi konusunda ilerleme kaydettiğini ancak tüm üye ülkelerin Topluluğun rekabet gücünü artırmak için daha çok çaba harcamaları gerektiğini ifade etti. Üye ülkelerden, geniş çaplı devlet yardımı vermekten vazgeçmeleri ve yardımları işletme bazında ve araştırma ve geliştirme, çevre, yapısal uyum gibi yatay Topluluk politikalarına yönlendirmeleri isteniyor. 2003 yılında kadın işsizlerin artış oranında bir önceki yıla kıyasla düşüş yaşandığı da, Eurostat verilerinin ortaya koyduğu bir diğer sonuç. Ancak bölgelere bakıldığında erkek işsizlik oranına kıyasla kadın işsizlik oranının daha yüksek seviyede seyrettiği görülüyor. Bu oran %2,3 ile Avusturya’nın Salzburg bölgesinde en düşük, %33,3 ile İtalya’nın Calabria bölgesinde en yüksek olarak belirlendi. Eurostat tarafından açıklanan veriler 15-24 yaş arasındaki gençlerin işsizlik oranının da bölgeler arasında önemli farklılık gösterdiğine işaret ediyor. Buna göre genç işsizlerin oranı İtalya’nın Campania bölgesinde %58,4’ü bulurken Avusturya’nın Tirol bölgesinde %4,5. Yayımlanan 8. Devlet Yardımları Çizelgesi’ne göre, on yeni üye ülke 2000 ile 2003 yılları arasında her yıl için ortalama 6 milyar Euro devlet yardımı verirken, AB-15 2002 yılında 34 milyar Euro yardımda bulundu. En büyük üç yeni üye ülkenin verdiği yardımlar söz konusu tutarın önemli bir kısmını oluşturuyor; Polonya 2,4 milyar Euro, Çek Cumhuriyeti 1,9 milyar Euro ve Macaristan 0,6 milyar Euro. On yeni üye ülke 2000 yılında 4 milyar Euro yardım verirken bu rakam 2003 yılında 8 milyar Euro’ya çıktı. Ancak bu artışta merkezi ekonomik yapıdan pazar ekonomisine geçmenin yapısal zorlukları ve bazı sektörlerin ciddi sıkıntılar yaşaması da etkili oldu. Çek bankacılık sektörünün 2002 yılında yaşadığı kriz 2,4 milyar Euro’ya, Polonya AVRUPA BİRLİĞİ ‘MUHAREBE GRUPLARI’ OLUŞTURULUYOR 21 Kasım 2004 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Savunma Bakanları toplantısında, 2007 yılına kadar 1.000 – 1.500 kişiden oluşan, 13 muharebe grubunun oluşturulması kararı alındı. Grupların, Birliğe üye ülkelerin bakanlarının karar alması durumunda, 5-10 gün içinde etkin hale gelmesi ve 6.000 km uzaklıktaki operasyonlara dahi katılabilmesi öngörülüyor. 4 kömür sanayiinin yeniden yapılandırılması 3,9 milyar Euro’ya mal oldu. Aynı şekilde, Güney Kıbrıs’ın uluslararası işletmeler için vergi kolaylıkları sağlaması ve Malta’nın gemi inşa sanayiine verdiği destek, tutarın artmasına yol açtı. Ancak tüm bu yardımlar Katılım Antlaşması’na geçiş düzenlemesi olarak koyulmuştu. Birimi” oluşturulacak. Bu birim öncelikli olarak, içinde eski Lefkoşa Havaalanı'nın da bulunduğu bölgedeki 3000 mayını temizleyecek. Rum kesiminde yer alan mayın tarlalarının temizliğinin ardından, Türk tarafında bulunan mayınların da temizlenmesi gündeme gelecek. Bu konuda, Türk yetkililer ile müzakereler halen devam ediyor. AB-15’de devlet yardımları 2002 yılında GSYİH’nin %0,4’ü kadarken, yeni üye ülkelerde bu oran yükseliyor; %1,42. On yeni üye ülke homojen bir yapı da sergilemiyor. Malta’da devlet yardımlarının GSYİH’ye oranı %3,9 ve G. Kıbrıs’da %2,9 iken; Estonya, Litvanya ve Letonya’da bu oran AB-15’in de altına düşerek %0,2 olarak gerçekleşmiş. AVRUPA KONSEYİ BAŞKANLIĞI’NI 2005 MAYIS AYINA KADAR POLONYA DEVRALDI Polonya, Avrupa Konseyi (Council of Europe) Başkanlığı’nı 10 Kasım 2004’de Norveç’den devraldı. 46 Avrupa ülkesini bir araya getiren ve Türkiye’nin de 1950 yılından bu yana üyesi olduğu Konsey’in Başkanlığı’nı alan Polonya görevi 2005 Mayıs ayına kadar sürdürecek. Polonya Dışişleri Bakanı aynı tarihte, Bakanlar Komitesi’ne ülkesinin önceliklerini içeren belgeyi de sundu. Polonya’nın Başkanlığı’na özellikle 1617 Mayıs’da Varşova’da yapılacak Üye Devletler Zirvesi damgasını vuracak. Polonya Dışişleri Bakanı, Zirve’nin Avrupa Konseyi’nin standartlarını ve temel değerlerini koruma ve yeni gerekliliklere cevap verme kapasitesini artıracağını belirtti. Polonya, Avrupa Konseyi’nin Üçüncü Zirvesi’nin yanı sıra bir de Gençlik Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. KIBRIS, AB’NİN DE KATKISIYLA KARA MAYINLARINDAN TEMİZLENİYOR Avrupa Birliği’nin 2,5 milyon Euro mali destek sağlayarak yürürlüğe koyduğu “Gelecek İçin Ortaklık Programı” çerçevesinde finansmanı gerçekleştirilen mayın temizleme işlemi, Kıbrıs adasını ikiye bölen Yeşil Hat’tın geçtiği ara bölgede düzenlenen bir törenle başladı. Törende bir konuşma yapan AB G. Kıbrıs Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Adrian Van Der Meer, Avrupa Birliği’nin, dünya üzerinde yürütülen mayın temizleme çabalarına her zaman mali destek verdiğini ve bu desteğin temel amacının insani olduğunu belirtti. Kıbrıs’ın hassas bir toprak parçası olduğunu vurgulayan Van Der Meer, mayınların temizlenmesinin adadaki durumun normalleşmesiyle uzlaşma ve barışın kurulması süreçlerine yardımcı olacağını belirtti. Van Der Meer konuşmasında, eylemin kişi ve malların serbest dolaşımı esasına göre Avrupa Birliği’nin Yeşil Hat politikası ile uyum içinde olduğunun altını çizdi. Ayrıca bölgede yürütülen çalışmanın, Birleşmiş Milletler Mayın Eylem ve Etkili İşbirliği Politikası ve Ottowa Konvansiyonu koşullarını desteklediğini, bu konuda ilgili tüm yetkililerin tam bir uyum içinde çalıştığını belirtti. Polonya, öncelik listesinin başına terörizmle ve organize suçlarla mücadeleyi koydu. Konuya ilişkin olarak 16-18 Mart 2005 tarihleri arasında Varşova’da bir de İçişleri Bakanları Toplantısı düzenlenecek. Polonya Başkanlığı’nın diğer öncelikleri arasında ortak hukuk alanının geliştirilmesi bulunuyor. Bu amaçla Avrupa Konseyi’nin 50 yıl içinde yürürlüğe koyduğu 200’ün üzerinde hukuki düzenlemenin ayıklanması öngörülüyor. Polonya Avrupa Konseyi’nin temel antlaşmalarının gözden geçirilmesi konusunu da gündeme getirmeye hazırlanıyor. Polonya da daha önceki Başkanlıklar gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hukuki sisteminin etkililiğinin iyileştirilmesi yönünde çaba sarf etmek niyetinde olduğunu açıkladı. Polonya ayrıca; hoşgörü ve çatışmaların önlenmesine yönelik olarak kültürler arası diyaloğun geliştirilmesine, ayrıca, yerel demokrasinin ve sınır-ötesi işbirliğinin geliştirilmesine de yer verileceği belirtildi. Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü (UNFICYP) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) işbirliğiyle yürütülen program çerçevesinde, her türlü mayınsızlaştırma operasyonundan sorumlu bir “Mayın Eylem 5