içindekiler 1.bölüm: afetler
Transkript
içindekiler 1.bölüm: afetler
İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: AFETLER 6 TANIMLAR 6 AFET TÜRLERİ 7 1.1 DOĞAL AFETLER 1.1.1 Jeolojik Afetler 1.1.1.1 Yerkürenin Yapısı ve Levha hareketleri 7 8 9 1.1.1.2 Deprem 14 1.1.1.3 Göçük, Toprak Kayması 15 1.1.1.4 Volkanik Faaliyetler 15 1.1.1.5 Dev Dalgalar (Tsunami) 16 1.1.2 Meteorolojik Afetler 16 1.1.2.1 Aşırı Rüzgârlar 16 1.1.2.2 Aşırı Yağışlar 17 1.1.2.3 Aşırı Soğuklar 18 1.1.2.4 Yıldırım, Orman Yangını, Sıcak Hava Dalgası 19 1.1.3 Biyolojik Afetler 20 1.1.3.1 Salgın Hastalıklar 20 1.1.3.2 Böcek istilası 21 1.1.4 Gökbilimsel Ekenler 23 1.1.4.1 Gökcisimlerinin Etkileri 23 1.1.4.2 Güneş Patlamaları 25 1.2 İNSAN KAYNAKLI AFETLER 28 1.2.1 Küresel Çevre Etkileri 28 1.2.1.1 Küresel ısınma 28 1.2.1.2 Okyanus Akıntılarının Değişimi 29 1.2.1.3 Buzulların Erimesi 29 1.2.1.4 Deniz Seviyesinin Yükselmesi 29 1.2.1.5 Ozon Deliği 30 1.2.1.6 Çölleşme, Kuraklık 32 1.2.1.7 Çevre kirliliği ve asit yağmuru 34 1.2.2 Teknolojik Afetler 35 1.2.2.1 NBC- Nükleer, Biyolojik, Kimyasal Kazalar 35 1.2.2.2 Biyolojik tehlikeler 35 1.2.2.3 Kimyasal tehlikeler 36 1.2.2.4 Ulaşım Sorunları 36 1.2.2.5 Yangınlar 37 1.2.3 Toplumsal Olaylar 37 1.2.3.1 Terör Saldırıları ve Savaşlar 37 1.2.3.2 Kitlesel Ayaklanmalar ve Zorunlu Toplu Göçler 37 2.BÖLÜM: MODERN AFET YÖNETİMİ 38 2.1 BÜTÜNLEİK AFET YÖNETİMİ 38 2.2 AFET YÖNETİMİ EVRELERİ 39 2.2.1 Afet Öncesinde (Risk Yönetimi) 39 2.2.2 Afet Sonrasında (Kriz Yönetimi) 41 2.3 TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA AFET YÖNETİMİ 42 2.4 AFET YÖNETİMİNDE SİVİL TOPLUM KURULULARININ ÖNEMİ 44 2.5 AFETE MÜDAHALEDE ASGARİ STANDARTLAR (THE SPHERE) 45 3.BÖLÜM: AFETE GÖNÜLLÜ HAZIRLIK 3.1 AFET BİLİNCİ VE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ 46 46 3.1.1 Güvenlik Kültürü 46 3.1.2 Güvenlik 47 3.1.3 Güvenlik talepleri 48 3.1.4 Türkiye’de afet riski ve olası afete hazırlık 50 3.2 AFETE HAZIRLIK VE HALK EĞİTİMİ 50 3.2.1 Afete Hazırlıkta Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü 50 3.2.2 Mahalle afet organizasyonu 52 3.2.3 Mahalle Organizasyonun görev, yetki ve sorumlulukları 54 3.2.4 Korunma Kılavuzları 55 3.2.5 Durum Tespiti 58 3.3 AFET DURUMLARINDA GEREKLI PRATIK BILGILER 59 3.3.1 Deprem için pratik bilgiler 59 3.3.2 Göçükler ve Oluşan Boşluklar 65 2 3.3.3 Arama - Kurtarma 67 3.3.3.1 Kaldıraç ve Manivela Kullanımı 68 3.3.3.2 Merdiven Tırmanma 68 3.3.3.3 Merdivenin Güvenli şekilde Kuruluşu 69 3.3.3.4 Payandalama ve Destekleme 69 3.3.3.5 Düğümler 69 3.3.4 Yaralıların Acil Durumlarda Taşınması 72 3.3.4.1 Tek Başına Kurtarma Metotları 73 3.3.4.2 İkili Kurtarma Metotları 75 3.3.4.3 İkiden Fazla Kurtarıcı Metotları 76 3.3.4.4 Geçici Yapılan Sedyeler 77 3.3.4.5 Düzgün Olmayan Zemin ve Engeller 79 3.3.4.6 Oturur Pozisyonda Kurtarma 80 3.3.5 Kurtarmada Beş Safha 80 3.3.6 Yapmanız ve Yapmamanız Gerekenler 81 3.4 YANGIN 82 3.4.1 Yangın Çeşitleri ve Sebepleri 82 3.4.2 Yangın söndürme Yöntemleri ve Araçları 83 3.4.3 Günlük Hayatımızda Kullandığımız Yanıcı Maddeler 85 3.4.4 LPG Nedir? 86 3.4.5 Patlama, Çökme, Elektrik, Kimyasal Tehlike 87 3.4.6 Yanıcı Madde Tankları, Tüpler ve Gaz Tankları 89 3.4.7 Yangın Kapınızı Çalarsa 89 3.5 KİMYASAL KAZALAR 90 3.5.1 Kimyasal kaza tehlikelerinin belirtileri 90 3.5.2 Kimyasal gazlardan korunma 91 3.5.3 Kimyasalların Zararlarına Karşı Alınacak Önlemler 92 3.6 BİYOLOJİK KAZALAR 92 3.6.1 Biyolojik Maddelerin Etkileri 92 3.6.2 Biyolojik maddelerin vücuda giriş yolları 92 3.7 NÜKLEER KAZALAR 92 3.7.1 Nükleer Maddelerin Patlamaları ve Sızıntı Etkileri 92 3.7.2 Nükleer maddelerden korunmada ana prensipler 92 3.7.3 İkazlar, İkaz Alarmı ve İkaz Alarm Teşkilatı 93 3.7.4 Sığınaklar ve Sığınakta bulunması gerekenler 93 3 3.8 ILK YARDIM 94 3.8.1 Tanımlar ve Genel Bilgiler 94 3.8.1.1 İlkyardımda 6 Aşama 97 3.8.1.2 İlkyardımın A-B-C si 99 3.8.2 Kanamalı Hastada İlkyardım 102 3.8.2.1 Kanama kontrolü(Yaraya baskı uygulanması) 103 3.8.2.2 Turnike uygulanması 104 3.8.2.3 Burun kanamaları 104 3.8.3 Kırıklar ve çıkıklar 105 3.8.3.1 Tespit uygulaması 105 3.8.3.2 Kollarda tespit şekilleri 105 3.8.3.3 Bacaklarda tespit uygulamaları 106 3.8.3.4 Omurga Yaralanmaları 107 3.8.3.5 Kaburga Yaralanmaları 108 3.8.3.6 Alt çene kırığı 108 3.8.4 Kopan uzuvlar, Burkulma ve Gerilme 108 3.8.5 Boğulmalar 109 3.8.6.1 Suda Boğulma 109 3.8.6.2 Duman, CO, CO2 vb. Gazlarla boğulma 110 3.8.6 Zehirlenmeler 110 3.8.7 Elektrik çarpması, Donma ve Sıcak Çarpması 110 3.8.8 Radyasyon ve Yanıklar 111 3.8.9 Solunum yoluna kaçan yabancı cisimlerin çıkarılması 112 4 ÖNSÖZ Doğa ile Barış derneğinin yaygın eğitim çalışmalarında kullanılan elinizdeki bu kitap, daima güncelliğini koruyan afetlerin öncesinde en küçük yaşam biriminden başlayan ve en büyük birime kadar ulaşan önlem ve eylem planlarının hazırlanmasına katkıda bulunmak amacı ile hazırlanmıştır. DİB Afete Hazırlık Halk Eğitimleri’nin hedefleri, herhangi bir afet durumunda yetkililer gelene kadar afetzedenin önce kendisine ve sevdiklerine, ikinci adımda çevresine yararlı olacak bilgi ve becerilerin kazandırılması ve yetkililer veya yardımlar ulaştığı andan sonra durumun gereği çalışmalara yardımcı olabilecek kişisel donamın verilmesi ve sürekli güncellenmesidir. Bu hedeflere ulaşmak üzere her sokakta bilinçli, fiziksel ve bilişsel donanıma sahip aldıkları eğitimi kendi çevrelerine yaymaya gönüllü bireylerin (Acil durum önderi) bulunmasına destek olunmalıdır. Konusunun uzmanlarının özellikle yakın gelecekte Marmara’ da acil durumlar yaşanabileceği üzerine uyarıları bilindiğine göre, kısa sürede halkın eğitilmesinin gereği anlaşılmaktadır. En kısa sürede riskli alanlarda ama sıra ile tüm yerleşimlerde gönüllü önderlere ulaşmak ve onların doğru, güncel ve hayat kurtarıcı bilgi ve tekniklere kavuşmasını sağlamak ancak eğitmenlerin eğitimi ile gerçekleştirilebilir. Ancak 17 Ağustos sonrasında yaptığımız girişimler, kısa sürede geniş kitlelere acil durum ve ilk yardım eğitimi yapabilecek gönüllü kapasitenin mevcut olmadığını belirlemiştir. Öngörülen bu eğitimin gerçekleşebilmesi için, uzman olmayan gönüllü kişilerin eğitmen olabilmeleri hedeflemektedir. Ancak bu şekilde katlamalı bir eğitim sistemi oluşturulabilmekte ve kısa sürede geniş tabana yayılması sağlanabilmektedir. Bu nedenle eğitim kitabı DiB Afete Hazırlık Halk Eğitimi eğitmenleri için gönüllü üst düzey doktor ve eğitimcilerin katkıları ve uzman kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır. Kitap, basit ve akılda kalıcı ama hayat kurtarıcı eylemleri, katılımcı (enteraktif) eğitim metodu ile özetlemektir. Kitabın içindeki resimler, büyütülüp takım halinde çoğaltılarak görsel eğitim malzemesi olarak kullanılmaktadır. Doğası gereği bu kitap ilk yardım veya acil durumlar konusunda tüm ayrıntıları kapsayacak veya uzman yetiştirmek amacında ve hacimde değildir. Ancak içeriği uygulamalı halk eğitim malzemesi olarak kabul edilmiştir. Daha ileri aşamaya geçmek isteyen katılımcıların daha ayrıntılı eğitim imkânlarına ulaşmaları için dernek tarafından destek olunmaktadır. Bu kitap hazırlanırken, yerli yabancı birçok yazı ve uygulama incelenmiş, internet taraması ve ulaşılabilen kitaplardan elde edilen veriler, geçirdiğimiz deprem, sel ve diğer felaketler de göz önüne alınarak güncellenmiş ve herkesin kolayca anlayabileceği halde düzenlenmiştir. Zahmetli olduğu kadar zaman ve sorumluluk gerektiren bu çalışmada emeği geçen tüm gönüllülerimize, dostlarımıza ve senelerdir sabırla bizi destekleyen ailelerimize sonsuz teşekkür ederiz. Yazan ve Derleyen: Faik SELCEN, Fahri TÜRKYILMAZ, Hatıra DURAN, Selma ÖZÖĞRETMEN, Yüksel ÜSTÜN KAYNAKLAR: Medicana Ansiklopedisi, Dâhili ve Cerrahi Acil Hastalıklar Kitabı (Prof.Dr. Ünal Değerli), İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü yayınları, Yerel Yönetimler eylem planları ve broşürleri, Kızılhaç, Kızılay, FEMA, ITU-AYM ve BU-KRDAE yayınları 5 1. BÖLÜM: AFETLER TANIMLAR Afet Genel tanımla, insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal veya insan kökenli olaylardır. Afet, bir olayın kendisi değil de doğurduğu sonuçtur. Doğal veya insan kaynaklı bir olayın afet sonucunu doğurabilmesi için, insan toplulukları ve insan yerleşimleri üzerinde kayıplar meydana getirmesi ve insan faaliyetlerini bozarak veya kesintiye uğratarak bir yerleşme birimini etkilemesi gerekmektedir. Bu nedenle herhangi bir afette can ve mal kaybını en aza indirmek için afetten önce önlem almak şarttır. Afetlerin başlıca sonuçları Can ve mal kayıplarına neden olurlar Normal yaşamda rutin hizmetler veren alt yapıyı bozarlar Psikolojik travmalar uzun yıllar devam edebilir Ülkede güvenliğin zayıflamasına ve düzenin geçici de olsa zayıflamasına neden olurlar, Ölüm, sakatlık, yaralanma ve kaybolma, bulaşıcı ve salgın çıkması hastalıkların Büyüklüğüne göre yörenin, bölgenin ve hatta ülkenin ekonomik yapısını bozarlar, Yaşam kalitesi bozulur. Afetin iddeti Afetin büyüklüğü yukarıdaki tanıma uygun olarak, bir olayın meydana getirdiği can kayıpları, yaralanmalar, yapısal hasarlar ve yol açtığı sosyal ekonomik kayıplarla ölçülmektedir. Bu kavramlar içerisinde en önemlisi insan canı olduğu için, kamuoyu afetin büyüklüğünü yol açtığı can kaybı ve yaralanmalar ile değerlendirmektedir. Afetin iddetine Etki Eden Ana Etkenler Bilimsel olarak af etin şiddeti, doğal etkenler ve insan faaliyetleri kökenli etkenler ile açıklanır. Afetlerin etkileri, insan faaliyetlerinin gelişmesine paralel olarak artar veya azalır. A. Doğal etkenler : Olayın fiziksel büyüklüğü, Olayın yerleşim alanlarına olan uzaklığı. B. İnsan ka ynaklı etkenler: Yerleşim alanlarının üzerinde kurulduğu zeminin jeolojik özellikleri, Hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme, Risklere göre alan kullanımı ve yapılaşma kültürü eksikliği, 6 Çevrenin tahribi (Ormanlar, sulak ve tarımsal alanlar, kıyılar), Bilgisizlik, eğitimsizlik ve güvenlik kültürünün noksanlığı, Toplumun afetlere karşı önceden alabildiği koruyucu ve önleyici önlemlerin düzeyi. AFET TÜRLERİ “Afet için olayın kendisi değil ama insan toplulukları ve insan yerleşmeleri üzerinde doğurduğu sonuçtur” tanımına uygun olarak, afet türleri de doğal olaylar ve insan faaliyetleri sonucu ve diğer kontrol edilemeyen olaylar olarak aşağıdaki şekilde sınıflandırılır: 1.1 DOĞAL AFETLER 1.1.1 Jeolojik Afetler 1.1.2 Meteorolojik Afetler 1.1.3 Biyolojik Kaynaklı Afetler 1.1.4 Gökbilimsel Olaylar 1.2 İNSAN KAYNAKLI AFETLER 1.2.1 Küresel Çevre Etkileri 1.2.2 Teknolojik Afetler 1.2.3 Toplumsal Olaylar 1.1 DOĞAL AFETLER Doğada hiçbir şey durağan değildir. Doğa düzenli olarak değişim içindedir. Bunlar bazen önceden tahmin edilebilir gelişmelerdir veya döngüsel olaylar dizisidir. Hava koşullarının mevsimsel hareketleri buna örnektir. Buna rağmen büyük çoğunluğu önceden tahmin edilememektedir. Önceden tahmin edilemeyen ve olağan dışı bir olay meydana geldiğinde insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer çevresel unsurlar için bir tehlike halini alır ve doğal afet olarak tanımlanır. Doğal afet kavramının ortaya çıkışı ile ilgili bir diğer özellik ise, doğal bir çevrede varlığını sürdüren toplumların beklenmedik bir anda canlarının, mallarının ya da güvenliklerinin tehlikeye girmesi veya yok olmasıdır. Bu kavramlarla değerlendirildiğinde çığ, kıyı erozyonu, kuraklık, deprem, sel, sis, don, dolu, toprak kayması, yıldırım, kar, kasırga, tayfun, hortum, tsunami, volkanik patlamalar doğal afetler olarak incelenmektedir. Bazı çevresel bozulmalar da afet nedeni olabilir veya bunların yayılmaları afetin ortaya çıkmasına sebep olabilir (ormanların yok edilmesi ve çölleşme gibi ). Doğal Afetlerin Değerlendirilmesi: Sıklık ve Tehdit Bazı doğal afetler belli bir döngü içinde veya düzensiz olarak ama çok sık meydana gelirler. Bu nedenle önceden önlem alınması gündemden hiç 7 düşmez veya oluştururlar. başka bir ifade ile diğerlerine göre daha büyük tehdit Etki süresi Bazıları uzun bir süre sonrasında biterken, bazılarının süre sınırı belli değildir (Örneğin bir hortum sınırlı bir sürede sona ererken, bir kuraklık yıllarca sürebilir). Başlangıç hızı Bazı afetler aniden, bazıları da bir zaman önce uyararak meydana gelirler. Etki alanı Bazı felaketler küçük bir alanda etkili olurken bazıları ülkenin tamamını etkileyebilirler. Bazıları ise tek bir afetin neden olduğu ve başlangıçta küçük bir alanda etkili olan fakat zincirleme reaksiyonlarla diğer birçok afete de sebep teşkil eden ve böylece çok daha büyük alanlarda etkisini gösteren felaketlerdir. Tahrip gücü Bu durum çoğunlukla zararın tipine ve yerleşim durumuna göre değişir. Önceden tahmin edilebilirliği Bazı afetler belirli bir düzende ve belirli bir yolu izlerler, bazıları ise aniden ortaya çıkarlar ve etkileri tahmin edilemez (Örneğin, bir nehir taşkını, genellikle, taşkın ovası olarak bilinen bir alanla sınırlıyken, zehirli gaz sızıntıları sınır tanımazlar ). Kontrol edilebilirliği ve insanlara zararı Bazı felaketlerde, tamamen çaresiz kalırız ve felaketleri kendi doğal akışlarına bırakmak zorunda kalırız. Bazılarında ise, oluşumlarını önleyemesek bile etkilerini en aza indirebilecek önlemleri almamız mümkündür.(Örneğin, tornadolar ve orman yangınları için tedbir alınabilir ve etkileri kontrol altında tutulabilir) Açıklanan bu kavramların kendi aralarında karşılaştırmalı bir puanlama sistemi ile değerlendirilmesi sonucunda incelenen yerin afet riski belirlenir. Doğal afetler oluşum şekillerine göre dört sınıfta incelenir. 1.1.1 Jeolojik ka ynaklı afetler 1.1.2 Meteorolojik kaynaklı afetler 1.1.3 Biyolojik ka ynaklı afetler 1.1.4 Gökbilimsel Olaylar 1.1.1 JEOLOJİK AFETLER Yer hareketleri ile meydana gelen deprem, volkanlar, toprak kayması, tsunami vb. afetlerdir. Yerkürenin içi sıcak dışı soğuk yapısı ve sürekli soğumakta olmasının getirdiği gerilme ve devinimler nedeniyle ortaya çıkan yeryüzü hareketleri sonucu ortaya çıkarlar 8 1.1.1.1 Yerküre’nin yapısı ve levha hareketleri9 Yerküre’nin içi ile ilgili bilgiler en üst katmanlar dışında dolaylıdır. Yerbilim (jeoloji) bilgilerin çoğu, sismik dalgaların incelenmesi sonucudur. Depremler ile oluşan doğal veya bilim adamlarının oluşturduğu yapay sismik dalgaların, farklı yapılardaki katmanlarda farklı davranırlar ve bu dalga davranışları incelenerek Yerküre’nin içyapısı anlaşılır. Yerküre’nin merkezinde katı haldeki nikel ve demirden oluşan İç Çekirdek bulunur. Bu çekirdeği çevreleyen Dış Çekirdek ise, içindeki sülfür ve oksijen nedeniyle ergime noktası düştüğü için sıvı halde bulunan nikel ve demirden oluşur. 4.5 milyar yıldır soğumasına rağmen hala çok sıcak olan çekirdek, Yerküre’nin manyetik alanının oluşmasında etkendir. Daha sonra gelen Manto ise Alt Manto ve Üst Manto diye ikiye ayrılır. Kısmen ya da tümüyle eriyik durumdaki kayaçlardan oluşan magmayı içerir. Demir, magnezyum, silikat ve oksijence zengin mineralleri içeren Manto’dan sonra, bu katmanların en incesi olan ve okyanuslar ile kıtaları barındıran, oksijen ve silikatça zengin olan Yerkabuğu bulunuyor. Yerkabuğu’nda, okyanus kabuğunu oluşturan bazalt, en çok bulunan kayaçtır. Kıtalardan oluşan kabuk kısmı ise bazalt ile daha az yoğun olan granit, kumtaşı, kireçtaşı gibi kayaçları barındırır. Yerküre’nin üst katmanları fiziksel bölümlemeyle de incelenebilir. Litosfer (taşküre) adı verilen sert katman, Yerkabuğu ve Üst Manto’nun en üst kısmından oluşur. Astenosfer ise Litosfer’in altındaki, plastik özellikleri gösteren akışkan Üst Manto bölümüdür. Litosfer tek parça değildir, okyanus ve kıtaların sınırlarından farklı şekilde levhalara bölünmüştür. Manto katmanı, yeryüzündeki hareketliliğin en büyük nedenidir. Manto’nun alt bölümleri üst bölümlerine göre çok daha sıcaktır. Burada oluşan konveksiyonda, daha sıcak olan magma yükselir, soğur, katılaşır ve Üst Manto’dak i daha soğuk kayaların batmasına neden olur. Batan bu kayalar, tekrar ısınır, ergir ve yükselir. Henüz tam anlamıyla modellenemeyen bu devinim, Litosfer’deki levhaların hareket etmesine neden olur. Levha Hareketleri Yerküre’nin üst katmanları bir bütün halinde olmayıp, sürekli hareket eden levhalardan oluşur. Litosfer’de yılda 1 ila 15 cm hareket eden 7 ana ve birçok küçük levha vardır. Bu çok karmaşık hareketlerin niteliğinin tam olarak saptanması, depremlerin zamanının tahmini için gereklidir. 10 Manto’daki ısı farkları sonucu bu hareketler sırasında levhalar uzaklaşır, yaklaşır birbirlerine çarpar veya birbirlerine göre yanal olarak kayarlar. Bu hareketlilik sonucu zaman içinde levha sınırlarında, okyanuslar, kıtalar, sıradağlar ve yanardağlar oluşur. Levhaların birbirleriyle etkileşimleri bakımından levha hareketlerini 3 ana başlıkta toplayabiliriz. Uzaklaşma-ayrılma; yakınlaşma-çarpışma; yanal yer değiştirme-sıyırma. Bu hareket türleri, aynı zamanda bu sınırlarda oluşan depremlerin ve volkanik faaliyetlerin niteliklerini de belirler. Yakınlaşan-Çarpışan Levhalar Levhaların birbirine yaklaşması ve çarpışması ise üç değişik şekilde olabilir: Okyanussal ve kıtasal levha karşılaşmalarında, daha yoğun olan okyanussal levha (Yoğunluk 2,8 – 3,0 gr/cm 3 ) , kıtasal levhanın (Yoğunluk 2,7 gr/cm3) altına dalar. Alta dalan kısım derinlere indiğinde ergimeye başlar ve bir kısmı, kıta tarafında yanardağ kümeleri oluşumuna neden olur. Güney Amerika levhası’nın altındaki Nazca levhası And Dağları’nı oluşturmuştur. İki okyanussal levhanın karşılaşmasında yine bir levha diğerinin altına dalar. Ergiyerek yüzeye çıkan magma okyanus tabanında yanardağlar oluşturur. Aktivite devam ederse, yanardağ okyanus yüzeyini aşabilecek yüksekliğe erişir ve adalar oluşur. Filipinler’deki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur. 11 İki kıtasal levhanın karşılaşmasında ise, genellikle levhalardan hiçbiri diğerinin altına dalmaz. Levhaların arada sıkışan bölümleri yeni dağlar oluşturur. Himalayalar’ın halen süren oluşumu buna iyi bir örnektir. Yakınlaşan ve çarpışan levhaların sınırlarında oluşan depremler çok değişik derinliklerde ve büyüklüklerde olabilir. Özellikle bir levhanın diğerinin altına daldığı bölgelerde odakları derinlerde büyük depremler oluşur. Uzaklaşan-Ayrılan Levhalar Birbirinden uzaklaşan levhaların aralarındaki yarıktan, Astenosfer’den gelen magma yeryüzüne yayılır. Bu eriyik yüzeye çıktıkça katılaşır ve yerkabuğuna eklenir ve kuvvet uygulamaya ve böylece levhaları birbirinden ayırmaya devam eder. Ayrılma genelde daha ince olan okyanus tabanında görülür. Atlas Okyanusu ortasındaki sırt buna çok iyi bir örnektir. Ayrılma kıtada meydana gelirse yeni bir okyanus tabanı oluşuyor demektir. Doğu Afrika’daki ayrılma henüz bir deniz oluşması için yeterli değildir. Ayrılmalar, Astenosfer’den gelen eriyiğin katılaşarak taşlaşmasına ve levhaların büyümesine neden olur. Uzaklaşan levhalar arasında Litosfer çok ince olduğu için, buralarda büyük depremlere yol açacak enerji birikimleri olmaz. Buradak i depremlerin odakları çoğu zaman yüzeye yakındır. Yanal Yer Değiştirme-Sıyırma İki levhanın birbirini sıyırarak yer değiştirmesi sırasında Litosfer’de artma veya azalma olmaz. İki levha arasındaki sürtünme nedeni harekete belli bir süre direnç gösterirler. Böylece artan gerilim periyodik büyük depremler ile çözülür. Kuzey Anadolu fay hattı ve Kaliforniya’ daki San Andreas fay hattı bu tipdedir. Bu tipte oluşan depremlerin odakları çoğunlukla yüzeye yakın veya orta derinliktedir. 12 Sürtünme ve kırılma uzun bir hat boyunca oluşabileceği için büyük depremler meydana gelir. Sıcak Noktalar Volkanik kökenli olan Hawaii ve çevresindeki adalar örneğinde olduğu gibi levha sınırlarına çok uzak volkanik oluşumlar da vardır. Bunlar mantoda sıcaklığı çok yüksek olan ve sıcak nokta adı verilen küçük bölgelerden yerkabuğu dışına kadar yükselen magma etkisiyledir. Levhalar hareketli ama sıcak noktalar sabit olduğu için sıra yanarda ğ veya yanardağ adalar ortaya çıkar. Levha hareketlerinin incelenmesi sayesinde bugün, büyük depremlerin % 90’nın nerelerde olacağını bilebiliyoruz. Ancak zamanlarını kestirmek için levha sınırlarındaki davranışların detaylı olarak araştırılması gerekiyor. 13 1.1.1.2 Deprem Oluşumu Hareket eden levhalar birbirleri üzerine kuvvet uygularlar. Bu kuvvet yerkabuğundaki kayaçların direnç göstermesi yüzünden belli bölgelerde enerji birikimine yol açar. Bu enerji, kayaçların kırılma sınırını aştığı anda da kırılma (faylanma) olur ve biriken enerji açığa çıkar. Levha hareketleri yüzünden birikmiş gerilme enerjisinin aniden boşalmasına deprem diyoruz. (Ayrıca aktif volkan hareketleri nedeni oluşan ve yapıları farklı olan küçük depremler de vardır.) Faylanma Levhalar arasında farklı yönde kuvvetlere maruz katmanların dayanma sınırının aşılması ile kırılması ve sonrasında tekrar kırılabilecek bir zayıflık, çatlağa benzeyen oluşum. Normal Fay Ters Fay Çöküntü: İki normal faylanma arasındaki bloğun çökmesi sonucu oluşur Doğrultu Atımlı Faylar Yükselti: İki normal faylanma arasında yüksekte kalan bloğa denir. Depremin Ya yılması Depremde açığa çıkan enerji, ses veya su dalgalarına benzeyen sismik dalgalar ile yayılır. Bunlar “Cisim Dalgaları” P ve S dalgaları olarak ikiye ayrılır. 14 P dalgaları, en hızlı yayılan bu yüzden kayıt aletlerinde (sismograf) ilk görülen dalgalardır. P dalgalarında, titreşim hareketi yayılma doğrultusu ile aynıdır. Daha yavaş yayılan S dalgaları, kayıt aletlerinde ikincil olarak görülen ve titreşim hareketi yayılma doğrultusuna dik olan dalgalardır. S dalgaları sıvı içinde yayılamazlar. “Yüzey Dalgaları” ise Cisim Dalgaları’na göre daha yavaş yayılırlar ancak genlikleri daha büyüktür. Hızı daha fazla olan Love ve genliği daha büyük olan Rayleigh dalgaları olarak ikiye ayrılırlar. Yapılarda yıkıma yol açan dalgalar S dalgaları ile yüzey dalgalarıdır. Deprem sırasında yer yüze yinde gözlenebilecek değişimler Yüzey Kırıkları: Deprem odağı eğer yüzeye kırılmalar görülür. Heyelanlar, Çökmeler: Sağlam nedeni toprak hareket eder. olmayan yakınsa yüzeyde de zeminde, sismik dalgalar Çamur Akıntıları: Yeraltı sularının harekete geçmesiyle oluşur. Zemin Sıvılaşması: Suya doygun zeminler sismik dalgalar nedeniyle sıvı gibi davranır. Tsunamiler: Okyanus kıyılarında dev deniz dalgaları oluşur. 1.1.1.3 Göçük, Toprak Kayması, Çamur Akıntısı Toprak katmanlarının yapısına göre veya yeraltı sularının faaliyetlerine göre zaman zaman yeraltında büyük boşluklar oluşur. Bu boşlukların üzerindeki katmanların direnci zayıflaması durumunda büyük alanlar halinde zemin çökmeleri olur. Benzeri göçüklerin yerleşim yerlerinde olmasına rastlanmıştır. Benzeri şekilde yerleşim yerinden geçmesinde yarar görülmeyen yada trafik veya benzeri kentsel sorunların aşılması amacıyla yeraltına alınan akarsuların yanlış ıslah edilmesi sonucu, yeraltında toprak sürüklemeye ve öngörülemeyen boşluklar oluşturmaya başlayabilirler. Aynı barajlarda suyun birikmesi gibi büyük toprak kütleleri müsait bir oluşum nedeni ile birikmeye başlarlar. Ancak uzun zaman içerisinde söz konusu oluşumun dayanma noktası aşılabilir ve bu toprak kütlesi kayarak yayılmaya çalışır. Böyle riskli heyelan alanında yerleşim yeri kurulmaması ve var olanlarının da bir dönüşüm projesi çerçevesinde taşınması gereklidir. Sel veya aşırı yağış sonucu bahsedilen gevşek toprak kütleleri akışkan hale gelebilir. Bu tip çamur akıntıları sellerden daha güçlüdür ve önüne gelen her şeyi yıkar, sürükler. Çamur akıntısına kapılan canlıları kurtarmak pek mümkün olamaz. 1.1.1.4 Volkanik Faaliyetler Daha önce anlatıldığı şekilde levha tektoniği ve sıcak noktalar sonucu hala faal veya sönmüş yanardağlar yerkürenin merkezinden yeryüzüne ulaşma bölgeleridir. Volkanik faaliyetler dediğimiz zaman; Lav püskürmesi ve akıntısı, sıcak su patlaması (Gayzer), zehirli gazlar, toz 15 ve duman çıkışı sonucu doğrudan veya dolaylı etkiler, Bu tip çevrede oluşan yerleşim yerleri hiç az değildir ve çoğunlukla anlatılan efsaneler kanalı ile karşı karşıya oldukları riskin de farkındadırlar. Tarihsel faaliyet kayıtları varsa gelecek aktif zaman aralığı kestirilebilir. Bunun dışında jeolojik ölçüm, kayıt ve takip sistemi kurulması daha mantıklıdır. Yörede geçerli yapı yönetmeliği de mevcut riske göre düzenlenmeli ve yapı stokunun bu yönetmeliğe uyumu ve uyarlanması sağlanmalıdır. 1.1.1.5 Tsunami Özellikle büyük denizler ve okyanuslardaki jeolojik hareketlilik sonucunda ortaya çıkan yer değiştirmeler, üzerlerinde bulunan su kütlesinde ani çökme veya yükselmeye neden olurlar. Bu potansiyel enerji değişikliği dalga mekaniği kurallarına göre çevreye yayılır. Bu yayılma sırasında olağan olmayan dalga kütleleri oluşur. Yüksekliği, genişliği ve taşıdığı büyük enerji nedeni ile karşısına çıkan her şeyi yıkar ve sürükler. Özellikle sığ kıyılarda karasal bölgenin onlarca kilometre içerisine kadar etkili olabilirler. Deniz tabanının yapısı da bu yayılma sırasında dalga yüksekliğini arttırıcı ol oynayabilir. Tsunami riski aslında hesaplanması göreceli kolay bir tehdittir. Ancak günümüze kadar bu yönde yapılmış çalışmalar şaşırtacak derecede azdır. Son senelerde medyanın da etkisiyle bu kavram tanınmaya ve yurdumuzda olmuş benzeri olayları yorumlamaya ve gelecek olayların tahmin edilmesine yönelik çalışmalar başlamıştır. 1.1.2 METEOROLOJİK AFETLER Atmosfer olayları sonucu ortaya çıkan afetlerdir ve atmosfer olaylarının, insan için yararlı olduğu uygun sınırı aşmasıyla meydana gelirler. Meteorolojik olaylar insana yararlı olma sınırını aştığı anda yani normale göre, aşırı, şiddetli ya da eksik olduğu zaman, zararlı olmakta ve afet olarak nitelendirilmektedir. Yeryüzündeki doğal afetlerin çok büyük bir bölümü meteorolojik tehlikelerden kaynaklanır. Atmosferdeki hava hareketleriyle, okyanus yüzeyi ve yeryüzü şartlarına bağlı olarak gelişir, bölgesel büyük zararlar doğururlar. Ülkeler ve mevsimlere göre değişen etkileri vardır. Bazıları başlı başına doğal afettir. Bireyler ve toplum üzerinde hayati yaşamsal etkiler meydana gelir. 1.1.2.1 Aşırı Rüzgârlar Siklon: Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu fırtına. “Tropik siklonlar” Tropik okyanuslar üzerinde oluşur. Fırtına merkezi çevre havasından daha sıcaktır. Cepheleri yoktur. En kuvvetli rüzgârlar yeryüzü yakınındadır, daha çok yaz mevsimlerinde etkilidir. “Ekstra-Tropik” siklonlar tropik bölge dışında oluşurlar. Fırtınanın merkezi çevre havasından daha soğuktur. Cepheleri vardır. En kuvvetli rüzgârları daha üst atmosferdedir ve özellikle kış mevsimi boyunca etkilidir. 16 Oluşum yerleri, güçleri ve etki süreleri farklıdır. Burada rüzgârlar alçak merkez etrafında saat yönünün tersinde eserler. Böylece sıcak hava yükselir. Yükselen hava ortamın nem oranı durumuna göre her 100 m yükseklikte 0,6–1,0 derece arasında soğur. Havanın soğumasıyla içindeki buhar yoğunlaşmaya başlar ve böylece bulut oluşumlarına yol açarken açığa çıkan gizli ısı bulutun gelişmesini sağlar. Kasırga: Sıcak iklim kuşağında, ani basınç farklarından kaynaklanan ve hızları saatte 100 – 150 km.ye kadar çıkabilen çok şiddetli rüzgârlardır. Çok yüksek hızla hareket eden bulutların taşıdığı yağmur, daha sakin olan kasırganın sarmal kısmının arkasına düşer. Kasırga boydan boya 50–800 km genişliğindedir. Kasırganın orta kısmında (odağı) ısı 10°15°C daha yüksektir. Büyük kasırgalarda hava 12.000 m. yüksekliğe kadar, bazı kasırgalarda stratosfere kadar sirküle olur. Sağanak yağmur getiren Kümülüs ve Kümülonimbus bulutlarının rüzgâr kuşağında aldıkları spiral şekil radar ekranında görülebilmekte ve böylece muhtemel bir kasırganın gelişi anlaşılmaktadır. Kara istasyonları, kasırgaları uydular, uçaklar ve denizdeki gemiler, radarlar vasıtasıyla takip ederler. 1.1.2.2 Aşırı Yağışlar Sel: Aşırı yağışlar veya diğer nedenlerle bir yerin geçici olarak sular altında kalması sonucu meydana gelen hasar ve kayıplardır. Yerleşim bölgelerinde, ekili alanlarda, ulaşım güzergâhlarında etkili olur. Ani sel: Kısa süreli ve şiddetli yağışlar neticesinde nehirlerde, su kanallarında yağmur sularının hızla yükselerek, cadde ve sokaklarda akmasıyla oluşan hasarlar su altında bırakarak ve ulaşımı aksatarak etkili olur. Nehir taşkınları Meteorolojik nedenlerle, kendiliğinden gelişen hallerde veya baraj kapaklarının açılmasıyla nehrin normal yatağının dışına taşarak çevreye zarar vermesi durumudur. Nasıl etkili yor? Toprak kayması akarsu yatağını genişletir Bir karış sel suyu bile insan ı düşürebilir, sele kapılanlar Nehir yataklarındaki yerleşimleri boğulur veya kaybolabilir, yıkar, Diz seviyesinde sürükler, sel otomobili Altyapıyı kullanılmaz hale getirir, Güçlü seller, ağaçları, kayaları Hayvan barınaklarında kayıplar yuvarlar, enerji ve iletişim olur. hatlarını tahrip eder, Selle gelen çamur ve mil tabakası çevreyi kaplar toprak kaymalarına neden olur 17 Neler yapılmalı? Meteorolojik tahminler edilmelidir, Yerleşim yerlerini tehdit eden nehir ve dere yatakları mutlaka ıslah edilmelidir, gözlem dikkatle ve takip Sürekli tehdit altında olan yerlerde erken uyarı sistemi oluşturulmalıdır, Sel riski yüksek alanlar yerleşime ve endüstriye açılmamalı, açık olanlar da daha güvenli bölgeleri nakledilmelidir, Erken uyarı mesajıyla tehlikeli bölge tahliye edilmelidir 1.1.2.3 Aşırı Soğuklar Kar erimesi: Hidrolojik-atmosferik modeller ve yeni izleme ve veri işleme teknolojilerin kullanımı ile kar suyundan sağlanacak faydalar ve taşkın zararlarının azaltılması önemli bir konudur. İlkbahar mevsimlerinde, dağlık bölgelerde kar erimesinden kaynaklanan su potansiyelinin belirlenmesi ve taşkınların doğuracağı zararların önlenmesi yurdumuz açısından önemlidir. Karla kaplı alanlar, uydu teknolojileri ile tespit edilebilir ve yüksek kotlara yerleştirilecek otomatik kar-meteorolojik rasat parkları ile su potansiyeli saptanarak ani erimelerden ve sağanak yağışlardan oluşacak sel felaketleri azaltılabilir. Don: Hava sıcaklığının kritik değerin altına düşmesidir. Bitkilerin gelişimini engellediği için özellikle meyve ve sebze yetiştiriciliğinde zarara neden olur. Ülkemizde, Akdeniz ve Ege’de Mart, iç Anadolu ve Trakya’da Nisan, doğu Anadolu’da Haziran ayına kadar don görülür. Gerekli önlemler alınmadığında üretimin düşmesine paralel ülke ekonomisine olumsuz etkisi vardır. Don tahmini ve uyarıları tarım ve ulaşım sektörleri için önemlidir. Tipi: Kar yağışı ve şiddetli rüzgâr nedeniyle görüş mesafesinin ortadan kalkması ve hızlı aşırı soğuma sonucu korunaksız kalanlar için yaşamsal tehlike oluşturur. Nasıl etkili yor? Hava, deniz ve kara ulaşımı yavaşlar veya tamamen durur, Enerji hatları ve dağıtım noktaları sorunlar çıkar, Kazalar, önemli ekonomik kayıplar oluşur, Donma sebebiyle can kaybına neden olur. Neler yapılmalı? Meteorolojik tahminler ve uyarılar doğrultusunda davranılmalıdır, Zorunlu olmadıkça seyahat edilmemelidir, Ulaşıma çıkan araçlar gerekli tedbirleri almalıdır, Sağılıkla ilgili tedbirleri almadan evden dışarı çıkılmamalıdır. 18 Çığ: Dağlık ve eğimli arazilerde, vadi yamaçlarında, tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlesinin iç ve dış etkilerle aşağı doğru hızla kayması çığ olarak adlandırılır. Kendiliğinden gelişen yer hareketleri (deprem, volkan patlaması vb.) veya insanların yol açtığı sarsıntılar (kayakçılar) veya ses titreşimi sonucu tetiklenebilir. Nasıl etkiliyor? Neler yapılmalı? Ülkemizde genelde kış aylarında oluşur, Gözlem ve çığ uyarıları yapılmalıdır, Hızlı hareketle yerleşim yerlerini, tesisleri Tehlike ve risk haritaları hazırlanmalıdır, ve yolları tamamen kapatabilir, Çığ altında kalanlara kısa sürede ulaşılamazsa yaşama şansı çok az olur, Çığ tehlikesi olan yerlerde çığ kalkanları ve tüneller yapılmalıdır, Tetikleyici sarsıntıya sebep olmamalıdır Buzlanma: +4°C altındaki sıcaklıklarda, yere ulaşan yağışın donarak ya da havadaki nemin soğuk yüzeylerde yoğuşması ve buzlanması durumudur. Her ne kadar doğa bu olumsuzluktan yeni yaşam fırsatları yaratsa da tüm insan faaliyetleri olumsuz etkilenir. Dolu: Kümülonimbus gibi “Konvektif ” bulutlardan yere düşen, farklı şekil ve büyüklüğe sahip, yuvarlak veya düzensiz parçalar halindeki donmuş damlalardan oluşan “Buz” yağış türü. Büyüklükleri ve hızları nedeniyle insan, hayvan ve bitkiler için tehlike yaratabilirler. Aynı tehlike uçaklar içinde söz konusudur. Dolu kışın değil genelde sıcak anlarda görülür “Yaz Yağışı”dır. 1.1.2.4 Orman Yangını, Yıldırım, Sıcak Hava Dalgası Orman Yangınları: Orman yangınlarının çoğuna bilerek veya bilmeyerek insanlar neden olur. Özellikle uzun kurak ve sıcak dönemlerde ormanların yangına karşı çok duyarlı olduğunu unutmamak gerekir. Çok ender olarak şartların kendi kendine tutuşmasına elverişli olduğu durumlar veya yıldırım gibi tetikleyiciler yangına yol açabilir. Hava şartları orman yangınlarının yayılması veya söndürülmesinde çok önemli bir faktörüdür. Sıcak Hava Dalgaları: Çok sıcak ve nemli havalarda, havadaki yüksek nem vücuttan terin buharlaşmasını yavaşlatır. Terin buharlaşmas ı canlılar için doğal bir soğuma mekanizmasıdır. Sıcak, nemli hava sadece bunaltıcı değil aynı zamanda insan sağlığı için de tehlikelidir. Yüksek sıcaklık ile nemin birlikte oluşması ölümlere sebep olabilir. Küresel ısınma ile birlikte ülkemizde sıcak hava dalgaları daha sık, daha uzun süreli ve şiddetli olabilecektir. Yıldırım: Tek bir yıldırım, 100,000 amper kadar büyüklükte elektrik akımı oluşturabilir. Birçok kurban tarlada çalışırken veya çobanlık yaparken, ata binerken, dağlarda gezerken ya da küçük teknelerle denizde dolaylı veya doğrudan yıldırım tarafından çarpılmıştır. Can ve mal kayıplarını azaltabilmemiz için yıldırım riski sırasında açık arazide, bina içinde ve otomobilde davranış ve ilk yardım bilgilerinin yaygınlaştırılması ve hava durumu programları ile yıldırımla ilgili uyarıların verilmesi gerekir. Önceden Tahmin ve Erken Uyarı Meteorolojik-Hidrolojik karakterli doğal afetleri deprem gibi diğer doğal afetlerden ayıran en önemli özellik, meteorolojik afetlerin önceden tahmin ve bunun sonucunda erken uyarı yapılabilmesidir. Bu özellikten de yararlanarak, gelişmiş ülkelerin afet yönetim programlarının bir parçası olan meteorolojik tahmin ve erken uyarı, planlama ve eğitim ile can kayıplarında önemli azalmalar ve ekonomik zararlarda da önemli düşüşler sağlamıştır. Bu nedenle ülkemizde de meteorolojik karakterli sel, taşkın, çığ düşmesi dolu ve fırtına gibi doğal afetlerin zararlarını azaltmak ve gerekli tedbirleri alabilmek için bu tür afetlere yönelik tahminlerin yapılması ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu tehlikeler hakkında bilgili olmak ve önerilen önlemleri uygulamakla etkileri azaltır. 1.1.3 BİYOLOJİK AFETLER 1.1.3.1 Salgın hastalıklar Kaynağı ister kasıt ister kaza ya da çevresel olsun, sağlığa yönelik tehditlere acil müdahale etme yeteneği kadar bulaşıcı hastalıkların gelişmiş gözetimi, acil durum hazırlığı ve planlaması da uzmanlar ve karar-vericiler tarafından bir ihtiyaç olarak kabul edilmektedir. Sınır kısıtlamalarının hafifletilmesi ya da kaldırılması yoluyla insanların, gıda maddelerinin ve mikropların serbestçe göç edebileceği bir dünyada yaşıyoruz. Aynı zamanda, grip gibi kasıtlı yayım ya da küresel salgınların (pandemikler) olası tehditleriyle başa çıkmak zorundayız. Kamu sağlığı ile ilgili olduğu oranda bulaşıcı hastalıklar Avrupa’da bile hâlâ başlıca tehlikelerden biridir. Deneyimler uluslararası bir sağlık tehlikesine karşılık verebilme yeteneğinin, sorunların önceden incelenmiş olması ve işbirliği içinde hareket için planların hazır olmasından geçtiğini göstermektedir. Uluslararası alanda salgınların tespiti, yönelimlerin gözlenmesi ve ulusal gözetim sistemlerinin gelişiminin değerlendirilmesinin son derece önemli olduğu açıktır. Salgın hastalıkların ortaya çıkması sadece sağlığı değil toplumun diğer alanlarını da ilgilendirmektedir. Örneğin, bir tatil yerinde salgın başlaması durumunda sorun, hastalığa yakalananlardan, su sistemi kirlenen işletmelere ve bölgenin turizmine kadar yayılacaktır. Bu ülke ekonomisini de uzun bir süre etkileyebilir. Ortaya çıkış aşamasında tespit edilmesi ve yaygınlaşmasının önlenmesiyle hastalıkların olumsuz etkileri de daha küçük olacaktır. Ülke, bölge, afet bölgesi, vs. gibi bir yerden kaçanlar arasında salgın hastalık baş göstermesi sivil çöküntüye yol açabilir. Herhangi bir krizin insan sağlığı üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkisi vardır. Bir 20 pandemik, yaygın, kasıtlı üretilmiş bir salgın hastalık, ya da daha küçük ölçekli bir salgın hastalık, kamu sağlığı uzmanlarının tek başına başa çıkamayacağı bir korku ortamı yaratır. Bir kargaşa karşısında sorunları başlangıç aşamasındayken çözmek kargaşayı kabullenmekten daha iyidir. Acil durumlarda tüm ilgilileri (örneğin sivil savunma, ordu, sivil toplum ve hükümet dışı örgütleri) dikkate almak için koordineli hareketler son derece önemlidir. Avrupa’daki ülkeler salgın hastalıkların gözetimi ve kontrolü alanında işbirliği konusunda uzun süreli deneyime sahiptirler. Avrupa Parlamentosu ve Konseyi, salgın hastalıkların ortak gözetimi için ağ yaklaşımını benimsemiştir. Bununla beraber, mevcut düzenlemeler, salgınlara müdahale etmek için etkili bir koordinasyon sağlayabilmede yetersizdir. Bu durum, yakın zamanda grip salgınının patlak verdiği ve çeşitli AB üyesi ülkelerin uzmanlarından oluşan W HO araştırma ekibinin gönderildiği Madagaskar’da açıkça görülmüştür. Sürveyansın yanı sıra uyarı ve müdahale içeren ağın işleyişinde tüm Avrupa çapındaki salgınlara müdahale etmek için daha iyi yetişmiş uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir Merkez toplanan gözetim verilerinin daha iyi mukayesesini ve uygunluk denetimini de içeren düzenli bir gözetim yönteminin oluşturulmasını sağlayabilir. Burada erken uyarı ve karşılık sistemi oluşturulmalı ve araştırmaların yönetilmesinde destek olmak üzere yeterli sayıda uzman bulundurulmalıdır. Merkez ile referans laboratuarlar arasındaki ağ, başvuran ülkelere teknik yardım verecektir. 1.1.3.2 Böcek istilası En son 2006 Temmuz ayında Konya'nın Derebucak ilçesindeki Gembos Ovası'nda ve Temmuz 2005 de Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi'nde çekirge istilası yüzünden büyük maddi zarar meydana geldi. Avusturya 1338 de, Kıbrıs 1845–1869 tarihleri arasında büyük çekirge istilasına uğramıştır. Tropikal türlerden olan ve 'katil yosun' olarak bilinen 'Caulerpa taxifolia' türü yosun ile birçok tropikal balık Akdeniz havzasında alan kazanmaktadır. Sanayileşme imkânlarıyla zirai ürünlerin üretim ve korunmasında kullanılan birçok kimyasal madde insana ve doğaya zarar vermektedir. Bütün dünyada tarımsal korumada kimyasal ilaçlara bir alternatif üretilmeye çalışılmaktadır. Tarımda verimi ve kaliteyi etkileyen canlı ve cansız etmenler vardır. Cansız etmenler: İklim, su, sıcaklık, toprak yapısı, besin maddeleri, ilkel tarım teknikleri vb. Canlı etmenler: Zararlılar, hastalıklar, yabancı otlar. Zararlılara karşı kullanılan doğal düşmanlar tarımda ekonomik olarak zarar yapmayan ve zararlı böceklerin üzerinde ya da içinde yaşayan veya zararlı böcekleri yiyerek beslenen faydalı böcekler ve mikroorganizmalardır. Zararlı böceklere karşı birçok böcek türü, bakteri, fungus, virüs gibi etmen biyolojik savaşta kullanılır. Faydalı 21 böcekler zararlı böcekleri, larvalarını ve yumurtalarını yiyerek zararlı popülâsyonu azaltırlar. Bakteri ve funguslar gibi canlılar ise zararlı böcekler üzerinde hastalık yaparak ölümlerine neden olurlar. Avrupa’da ekolojik tarım yöntemleri için belli oranda primler veriliyor. Dört iklimin yaşandığı Türkiye coğrafyasından yararlanmayı düşünen ekolojik kuruluşlar, kontrol ve danışmanlık hizmetleri sunmakta ve ürünlerin pazarlanmasında da büyük kolaylıklar sağlıyorlar. Ekolojik tarım sistemi, klasik tarım ile kıyaslandığında daha az dış tarımsal girdilerin kullanıldığı, fakat daha çok biyolojik yoğunluğun yer aldığı alternatif bir tarım şeklidir. Üretimin kendi haline bırakılması, bitkinin gübrelenmemesi, budanmaması, gerekli bakımın yapılmaması ve yeri geldiğinde ilaçlanmaması değildir. Belli bir metotla kimyasal zararları bilinen faktörleri kullanmamayı ve her bölgeye göre değişik adaptasyonları, doğayla uyumlu üretim, tarımın kapalı bir sistem içinde yapılması ve üretimde değişim ve dönüşüm kullanmayı ön plana çıkarır. Gübrelemede, kolay çözünen mineral gübrelerin kullanımından vazgeçilip, işletmenin kendi gübrelerini (Kompost) kullanma, özenli toprak işleme ve toprak verimliliğini korumak önemlidir. İlaçlamada, kimyasal–sentetik, insektisit (böcek öldürücü), fungusit (mantar öldürücü)ve herbisit (yabancı ot öldürücü) kullanımı iptal edilir. Bunların yerine, dayanıklı, sağlıklı tohum ve bitki çeşitlerinin seçimi, ekolojiye uygun tarım yapılması, bitkinin ve toprağın verimliliğini ve direncini artırıcı doğal bitki özlerinden elde edilen ürünleri kullanma, yabancı ot kontrolünde mekanik yöntemleri ve temiz tohumların kullanılma, hastalık ve zararlılara karşı biyolojik kontrol yöntemleri ve faydalı böceklerin kullanılması gibi hayvansal faktörler de önemli yer tutar. Genetik mücadele, dayanıklı çeşitleri ayıklamaktan oluşur. Basit, az masraflı, çevreyi kirletmeyen bir yöntem olan genetik mücadele, en azından geçici olarak birçok sorunu çözmüştür. Genetik yöntemin kullanım sınırları, dirençli genlerin keşfine, ıslah edilen çeşitlerin ticari değerine ve asalağın yeni çeşitle uyum sağlama tehlikesine bağlı olarak değişir. Biyolojik mücadele, tarım zararlılarının düşmanlarından yararlanır. Ancak çevreyi ve doğayı tehdit eden, modern tarımın sebep olduğu kirlilik ve tehlikelerinin yanında yeni geliştirilmekte olan alternatif koruma önlemleri de doğal sistemi tehdit edebilecek boyuttadır. Bunlara örnek olarak bağışıklık kazanmış böcek türlerinin dayanıksız sistemlere ulaşması ve genetik değişikliğe uğramış organizmaları (GMO) sayabiliriz. Konunun başında verdiğimiz doğal örneklere de olduğu gibi insan faaliyetleri sonucu yabancı hayvan ve bitki türlerinin yerel fauna ve florayı işgali mümkündür. Bu durumun felaket boyutuna ulaşma riskine karşı alınmış henüz hiçbir ulusal veya uluslararası önlem yoktur. 22 1.1.4 GÖKBİLİMSEL ETKENLER 1.1.4.1 Gökcisimlerinin Etkileri Dünyamızın hareket ettiği alanına etkide bulunan başta güneş ve gezegenler olmak üzere birçok gökcismi ve gökbilimsel olay vardır. Başlıca etkiler güneşin değişken ve döngüsel olayları ile dünya ve diğer gökcisimlerinin yörüngelerinin döngüsel olarak farklı konumlardan geçiyor olmasıdır. Gravite Alanları ve Yörüngesel Etkiler Dünyanın güneş etrafındaki halen eliptik şekilde olan yörüngesi zamanla daireselliğe geçmektedir. Dünya güneş etrafında eliptik döndüğü zamanlar daha çok enerji alır, daireselliğe geçtiği zamanlarda ise daha az enerji alır. Bu döngü yaklaşık 100.000 yıldır. Bir diğer önemli faktörde dönme ve yalpa eksenindeki değişimdir. Bu döngüler de yaklaşık 41.000 yıl ve 23.000 yıldır. Bu döngülerin etkilerini gösteren değerler denizlerden alınan çökelti “sediment” örneklerinin incelenmesi ile belirlenir. Birikintilerin içindeki hayvan ve bitkisel kalıntılardan, diğer fosillerden ya da inorga23 niklerden yapılan analizler sıcaklık, oksijen, bitki çeşitleri, karbon, jeokimyasal değişimler, vb. yüzlerce bilgi sağlar. Ancak bu çalışmanın hassasiyeti birçok sebep sonuç ilişkisini saklayacak kadar düşüktür. Örneğin 50–100 yıllık bir dönemin olayları tek bir değer olarak belirlenebilir. Gökcisimlerinin Dünya ya Çarpması Dünya’da yaşamı tehdit edebilecek olası bir astronomik çarpışma önlenememesi fakat önceden haber alınarak önlem alınabilmesi bakımından incelenebilecek bir afet konusudur. Etki bakımından çapı 20–100 metre arasında değişen bir gökcisminin kent büyüklüğünde bir alanı haritadan silebileceği hesaplanıyor. Çapları 1 km.den büyük olan gökcisimlerinin etkisi ise tüm gezegenden hissedilir ve canlıların büyük bölümünü ortadan kaldırabilir. Örneğin 65 milyon yıl önce Meksika Körfezi’ne çarpan ve dinozor neslinin yok olmasına neden olan asteroitin 10 km. çapında olduğu hesaplanıyor. Anlaşılacağı üzere, Dünya çapında bir felaket olabilmesi için yeryüzüne düşecek gökcisminin çapının 1km. daha büyük olması gerekiyor. Bilim adamlarının elindeki verilere göre, Dünya yörüngesi ile kesişebilecek bu çaptaki cisimlerin sayısı 500 ile 1000 arasında değişiyor. Ancak önümüzdeki yüz yıl içinde Dünya’ya 1 km çapında bir cismin çarpma olasılığı 10 binde 1 olarak veriliyor. Çapları yarım km. kadar olan gökcisimlerinin sayısı ise 2.000 – 4.000 arasında değişiyor. Bunlar ciddi yerel yıkımlara yol açsa da, gezegen ölçeğinde bir tehdit oluşturabilmek için yeterince büyük değiller. Buna rağmen önümüzdeki 100 yıl içinde bu tür bir gökcisminin çarpması %30 gibi oldukça yüksek bir olasılıkla değerlendiriliyor. Böyle bir olayla en son karşılaşmamız ise 30 Haziran 1908 tarihinde Sibirya’da olmuş, 500 hektarlık ormanlık alan yok olmuştur. Dünya en son böyle bir tehlikeyi 22 Mart 1989 günü atlatmış, 200 metre çaplı kaya yapılı bir cisim Dünya’ya 690.000 km uzaktan geçmişti. Bu mesafe, her ne kadar Ay’dan daha uzak olsa da, astronomik açıdan çok küçük bir mesafeydi. Eğer bu cisim Dünya’ya çarpsaydı, saniyede 16 km. hızla çarparak en az 450 megatonluk TNT gibi patlayacak ve yaklaşık 5 km. çaplı bir krater çukuru açacaktı. Bir gökcismi Dünya’ya çarparsa “Dünya dev toz bulutuyla kaplanacak, Güneş aylarca ortadan kaybolacak, küresel yangınlar ve yoğun asit yağmurları meydana gelecek, bitkisel örtü harap olacak, yaşamın sürmesini sağlayan besin maddelerinde büyük kıtlık yaşanacak. Sadece dayanıklı canlılar ayakta kalabilecek.“ Ama 65 milyon yıl evvel Dünya’ya çarptığı varsayılan bir dev asteroit dinozorları yok etmeseydi, belki de “Homosapiens” e giden süreç gerçekleşmeyecekti. Çünkü etçil dinozorlar gezegende kol gezdiği müddetçe bizim insansı maymun benzeri atalarımızın evrimleşmesi imkânsızdı. Kim bilir, belki de bir süre sonra Dünya’ya bir başka 24 asteroit çarpacak ve bunun sonucunda bazı canlılar yok olurken, bu durum bazılarının da var olmasına neden olacaktır. 1.1.4.2 Güneş Patlamaları Dünyadaki yaşam için vazgeçilmez enerji kaynağı olan güneş saniyede 4.0x10E23 kilowatt enerji üretir. Güneş evrendeki milyonlarca benzeri gibi orta büyüklükte bir yıldızdır ve enerjisinin kaynağı nükleer füzyondur. Merkezde üretilen enerjinin, yüksek yoğunluk ve dev boyutlar nedeniyle yüzeye ulaşması için milyonlarca yıl geçmekte, bu süreç içerisinde sayısız soğurma ve yeniden ışınım mekanizmaları çalışmaktadır. Güneş üzerinde gözlenen aktif bölgelerde güneş lekeleri, güneş patlamaları, koronal delikler, koronal kütle atımları parçacık olayları, geniş ölçekli manyetik alanlar değişimleri ortaya çıkar. Güneş patlamalarındaki (periyodik) azalma 18. yy. daki soğukluğun nedeni olduğu kabul edilir. Bu tip etkileri önceden biliyoruz. Güneş çevrimleri ve uzun ve kısa dönemli aktivite değişimleri, güneş dünya etkileşmesi, patlama olaylarının önceden tahmininde yararlı olmaktadır. Güneşle gezegenler arasında kalan bölge gezegenler arası ortam adıyla anılmaktadır. Bu ortam çoğunlukla mükemmel bir boşluk gibi düşünülse de güneş rüzgârının etkisi altında oldukça çalkantılı bir bölgedir. Güneş rüzgârındaki değişimler güneş aktivitesine bağlıdır. Güneş yüzeyi üzerinde büyük lekeler görülmeye, güneş patlamalarının, aktif fışkırmaların, koronal delikler ve kütle atımları artmaya başladığında güneş rüzgârının kimyasal bileşimi, yoğunluğu ve manyetik alan şiddeti artmaktadır. Güneş rüzgârıyla gezegenlerin manyetik alanları farklı biçimlerde etkileşmektedirler. Güneş Aktivitelerinin Manyetik ve Enerjetik Etkileri Dünyanın manyetik alanı güneş rüzgârının manyetik alanının, yoğunluğunun ve hızının artışlarına duyarlıdır. Bu sürecin Dünya'da gözlenen sonucu manyetik fırtınalardır. Güneş aktivitesinin tetiklediği jeomanyetik fırtınalar sonucu atmosferin ince ve yüksek bu katmanındaki atom ve moleküllere çarpan hızlanmış parçacıklar buradaki gazların farklı renklerde parlamasına (kutup ışıması) yol açmaktadır. Kutup ışımaları genellikle 60° ile 80° enlemleri arasında görülmektedirler. Manyetik fırtına eğer çok şiddetli ise, örneğin 1909 yılında jeomanyetik ekvatorda yer alan Singapur'da bile kutup ışıması izlenmiştir. 25 Atmosferdeki bu değişiklikler hasarlara yol açabilmektedir. teknolojik sistemlerimizde büyük Güneş patlamaları ardından 30 dakika içerisinde enerji yüklü protonlar Dünyaya ulaşmaktadır. Manyetik alanı yavaş hareket eden bir bulut gibi 1 ile 4 gün içerisinde Dünyaya gelmektedir. Bu yüklü plazma Dünya atmosferine çarparak jeomanyetik fırtınayı başlatmaktadır. Magnetosferin enerjisindeki bu artış güneş rüzgârının geliş doğrultusuna ve şiddetine bağlı olarak Dünyanın manyetik alanındaki gözlenen ani değişimlere yol açmaktadır. Radyo haberleşmeleri, deniz ulaşımını yönlendiren sistemler, GPS (Global Pozisyonlama Sistemi) sinyalleri ve uydular bundan etkilenmektedir. Güneş aktivitesi sırasında artan jeomanyetik fırtınalar ve mor ötesi ışınım Dünya atmosferinin üst katmanlarını ısıtmaktadır ve bunun sonucu bu katmanlar genişlemekte ve alt atmosferi hareketler etkilenmektedir. Yayınlanan yüksek enerjili parçacıklar da, nükleer patlamaların ya da kazaların ardından yayınlanan radyasyon enerjisi kadar, insan yaşamı için tehlikelidir. Yeryüzünü bu tehlikeden magnetosfer ve atmosferi korumaktadır. Güneş Aktivitelerinin İklimsel Etkileri Güneş uzun yıllar sabit bir enerji kaynağı olarak düşünülmüştür. Fakat son yıllarda güneş sabiti ile ilgili yapılan duyarlı ölçümler 11 yıllık çevrim içinde güneş sabitinde % 0,2 ila 0,5 e kadar değişiklikler görülmüştür. Atmosfer bilimciler güneş sabitinde gözlenen bu miktardaki değişimlerin bile iklim değişiklikleri için yeterli olduğunu söylemektedirler. Bitkilerin büyümesinin Güneşin 11 yıllık leke ve 22 yıllık manyetik aktivite çevrimleriyle ilişkili olduğu gövdelerindeki halkalardan belirlenmektedir. Geçmiş 300 yıl göz önüne alınarak güneş aktivitesinin uzun dönemli değişimlerine bakıldığında 70–80 yıllık bir aktivite periyodundan söz edilebilmektedir. Teleskop kullanılarak Güneş leke gözlemlerinin yapıldığı 17. ve 18. yüzyıllarda güneş lekelerinin çok az görüldüğü kayıtlara geçirilmiştir. Bu dönemde Avrupa da küçük buzul çağı yaşanmıştır. Bu durum Güneş iklim etkileşmesine işaret eden iyi bir örnektir. Öte yandan proton olayları sırasında, çok fazla sayıda enerji yüklü parçacık atmosferin orta katmanlarına kadar ulaşmaktadır. Bu parçacıklar atmosferin bu katmanlarında moleküler iyonizasyona yo l açmaktadırlar. Bunun sonucu ortaya çıkan yeni kimyasal bileşikler de atmosferdeki ozon miktarını azaltabilmektedir. Böylece yaşamımız için çok zararlı olan mor ötesi ışınım yeryüzüne artan oranda ulaşmaktadır. Güneşte meydana gelen 1982 yılındaki proton olayında ozon yoğunluğu geçici olarak % 70 oranında azalmıştır. 26 Geçtiğimiz güneş çevrimleri sırasında güneşte meydana gelen patlamaların günlük olarak izlenebileceği "flare endeksi" veya "güneş patlaması endeksi" güneş fiziği laboratuarları taraf ından hesaplanmaktadır. Internet kaynaklarında 1976 yılından itibaren olan patlamaları grafikler halinde izleyebilirsiniz. Güneş Aktivitelerinin Diğer Etkileri Jeolojik Araştırmalar Yeraltı kaya yapısının belirlenmesinde jeologlar Dünyanın manyetik alanından yararlanmaktadır. Ölçümler sırasında doğru manyetik bulgular elde edebilmek için Dünya manyetik alanının en sakin olduğu dönemler tercih edilmektedir. Bunun tersine bazı araştırmacılar da araştırmalarını jeomanyetik fırtınalarla ilgili öngörülere göre düzenlemektedirler. Bu sırada yeraltı elektrik akımlarında meydana gelen değişiklikler buradaki mineral yapılarının ve petrolün görülmesini sağlamaktadır. Elektrik Dağıtımı Uzun mesafelere elektrik dağıtan taşıyıcı elektrik hatlarının civarında hareket eden manyetik alanlar oluşursa bu iletkenlerin içerisindeki elektrik akımı indüklenmektedir. Jeomanyetik fırtınalar bu olayın büyük ölçüde gerçekleşmesine neden olmaktadır. Elektrik dağıtım kuruluşları dağıtım sırasında tüketicilerine çok uzun iletim hatlarından alternatif akım göndermektedirler. Bu hatlarda jeomanyetik f ırtınalar sırasında şebekeye zarar veren doğru akımlar meydana gelmektedir. Böyle bir nedenden dolayı 13 Mart 1989 Quebec, Kuzey Doğu Amerika ve İsveç'de uzun süreli elektrik kesintileri yaşanmıştır. Dünyanın bu bölgelerinde elektrik dağıtım firmaları jeomanyetik f ırtına alarmlarını sürekli izleyerek olası arızaları en aza indirmeye çalışmaktadırlar. Petrol Boru Hatları Metal ve çevresi arasında gelişen elektrokimyasal bir tepkime olup metalin yenilimine (korozyonu) yol açar. Bu nedenle borular geçirgen olmayan polietilen bir kılıfla kaplanır. İlave olarak metal yeniliminin başladığı anodik bölgeyi ortadan kaldırmak amacıyla katodik koruma uygulanır. Sabit tutulması gereken bu elektriksel koruma jeomanyetik fırtınalar sırasında hızlı değişimler olur ve katodik korumanın bozulmasına yol açar. Bi yoloji Yapılan araştırmalarda fiziksel olarak stres altında bulunan bazı biyolojik sistemlerin jeomanyetik alandaki çalkantılara tepki gösterdiği sonucuna varılmıştır. Güneşteki değişimlerin biyolojik sistemlerde bozulmalara yol açmasıyla ilgili belirtilerden biri de, göçmen kuşların göç sırasında yön bulma yeteneklerinin bozulmaya uğramasıdır. Güvercinlerin, yunusların ve balinaların sinir sistemlerinde yuvalanmış küçük manyetik mineral birimlerinden oluşmuş doğal pusulaları vardır. Yön belirlemede kullandıkları tek yöntem değildir ama yapılan birçok gözlemde göç eden güvercin gruplarından, geri dönüşler sırasında jeomanyetik fırtınaya yakalanmış olan gruplarda çok sayıda güvercinin geri dönmediği saptanmıştır. 27 1.2 İNSAN KAYNAKLI AFETLER İnsan faaliyetleri sonucu atık kavramı ortaya çıkmıştır. Teknolojik süreçler sonucu insanın faydalanamayacağı hale gelmiş, doğanın ise kısa sürede ve sürdürülebilir olarak baş edemeyeceği gaz, sıvı veya katı maddeler ortaya çıkar. Bu insan için ekonomik değerini yitirmiş ve doğal dengeye aykırı maddelere atık diyoruz. Yoksa doğada atık kavramı yoktur. Tüm canlı cansız varlıklar kendi oluşum ve yaşam süreçleri boyunca kullandıkları kaynakları doğal yollardan karşılarlar. Bu süreç içinde artık olarak tekrar doğaya salınan maddeler ise başka canlı veya cansız süreçlerin girdisi yani hammaddesidir. İnsan faaliyetleri sonucu sadece kirleticiler değil aynı zaman sonuçlarını insan faaliyetleri ile gidermenin mümkün olmadığı istenmeyen etkiler ve olaylar zinciri ortaya çıkabilir. Bu tip etkilerin sonucunda bozulan doğal dengenin tepkisi ise yine insan için felaket boyutlarına ulaşabilir. Günümüzde insan faaliyetleri sonucu küresel tehdit olarak algılanan belli başlı sonuçlar bilinmektedir. Bunlara karşı izleme, önleme ve iyileştirme çalışmaları gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ancak gerçek çözüm yeryüzündeki tüm insanların bu sebep sonuç ilişkisi hakkında bilinçlenmesi ve işbirliği içinde bu güne kadar edindiği alışkanlıklarından vazgeçmesi ile ortaya çıkacaktır. 1.2.1 KÜRESEL ÇEVRE ETKİLERİ 1.2.1.1 Küresel ısınma Günümüzün en önemli çevre sorunlarından biri küresel ısınma ve küresel iklim değişimidir. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosferde sera etkisini artıran gazların kabul edilemez artışı yeryüzü ve atmosferin normalden fazla ısınmasına neden olmaktadır. Bu gazların kontrolsüz olarak atmosfere salınmaması için yapılan uluslararası sözleşmelere, maliyet artışları getireceği için yeterli derecede uyum sağlanamamaktadır. Atmosferin üst tabakalarında biriken ve yok olamayan bu gazlar yeryüzünden yansıyan güneş ışığını tekrar yeryüzüne geri yansımasına veya başka bir ifade ile atmosferde hapis olmasına neden olmaktadırlar. Bu nedenle atmosferden dışarı çıkamayan ışınların enerjisi dünyada kalmakta ve normal dışı bir ısınmaya sebebiyet vermektedir. Bu ısınmanın iklim değişimi yaratması ve bunun sonucunda olağan dışı atmosferik olaylar meydana gelmektedir. Atmosferdeki karbondioksit ya da sera gazı (ısıtıcı gazlar) ile termostat (soğutucu) gazların alt ve üst limitler arasındaki ayarı “plankton” dediğimiz küçük deniz canlıları yapar. Ormanların da bunda katkısı vardır ancak gerçek düzenleyici planktonlardır. Bu canlılar havadaki karbondioksiti alırlar ve yerine sülfür (DMS) gazını verirler. İklim değişiklikleri bölgesel, mevsimsel, miktarsal, süresel ve ısısal dengeleri değiştirmekte ve bu değişimlerin mikro hayat üzerinde büyük etkileri olmakta ve insan yerleşim ve faaliyetlerini etkilemesi sonucunda afetler meydana gelmektedir. 28 Tarihsel süreçde en iyi belirlenebilen korelâsyon sıcaklık artışı ile yağış, rüzgâr ve verimin de arttığıdır. Buna göre buzul dönemleri (Küresel soğuma) serin ve kurak geçmiş ama bunun tersi olarak buzul dönemlerin arasında kalan dönemler (Küresel ısınma) sıcak ama yağışlı geçmiştir. Yani havadaki sıcaklığın artması demek, yağışın artması, bu da üretimin artması demektir. Küresel olarak ısınan her 1 ºC dünyaya %2–3 gibi fazla yağışa neden olur. Eğer sıcaklık artarsa birincil üretim artar ve denizdeki planktonlar çoğalır. Planktonlar çoğaldıkça, havadaki sıcaklığa neden olan karbondioksit miktarı da planktonlar tarafından çekildiği için azalır. Havadaki karbondioksitin azalması ile birlikte bu kez hava soğumaya başlar ve birincil üretim düşmeye de başlar. Böylece planktonların da sayısında azalma olur ve yeniden hava ısınmaya başlar. Deniz ve atmosfer arasındaki bu Karbon döngüsü “Giga” tonlar ölçeğindedir. Bu olay kara için de aynen geçerlidir. Küresel ısınmanın sonucunda meydana gelen olağan dışı olaylar aşağıda açıklanmaktadır: 1.2.1.2 Okyanus Akıntılarının Değişimi Küresel ısınma ve sera gazlarındaki artış sonucu yerküre ile atmosfer arasında ki doğal ısısal dengenin bozulması yanında en yaşamsal ve doğal dengeler bozulmaktadır. Örneğin “Karbon” ve “Su” döngüsünün bozulması sonucunda beslenme zinciri ve yağışlar dengesi bozulmaktadır. Çok küçük sıcaklık farkları okyanus akıntılarının yönünü, miktarını ve zamanını değiştirmektedir. Buna bağlı tüm sistemler zincirleme olarak etkilenmektedir. Deniz ekosisteminin önemli türlerinin göçleri, beslenmeleri kısaca yaşam döngüleri etkilenmektedir. 1.2.1.3 Buzulların Erimesi Artan ortalama sıcaklık sonucunda gerek kutuplarda gerekse büyük ve yüksek dağlarda yer alan buzul kütlelerinde gözle dahi belirlenebilir azalmalar yani erime görülmektedir. Her ne kadar erimekte olan kutup buzullarının önemli bir bölümü zaten okyanus üzerinde yüzen kütleler yani erimeleri sonucunda deniz seviyesinde önemli bir değişiklik yaratmaları beklenmese de Antarktika kıtası üzerinde bulunan ve dağlardan eriyen diğer buzulların deniz seviyesini yükselttiği düşünülmektedir. Bunun dışında yüz binlerce yıldır donmuş olarak günümüze ulaşan buzulların erimesi sonucu olabilecek bir diğer olay da biyolojik istilalardır. Günümüz koşullarındaki fauna ve flora dengesi buzullar arasından yeniden hayat bulabilecek organizmalara karşı korunmasız yakalanabilir. Bu da bazı türlerin ortadan kalmasına kadar sonuçlar doğurabilir. Belki de insan sağlığına etkisi olabilecek mikrop ve virüsler ileride tekrar ortaya çıkabileceklerdir. 1.2.1.4 Deniz Seviyesinin Yükselmesi İklim değişimi senaryolarına göre iklim değişikliğinden en fazla, deniz seviyesinin yükselmesinden dolayı, kıyı bölgelerimiz etkilenecektir. Özellikle deniz su seviyesi artan bir hızla yükselmeye devam ederse 29 gelecekte tuzlu deniz suyu ve dalgalar kıyıları, akarsu deltalarını ve tatlı su lagünlerini ve diğer kıyısal sulak alanları tahrip etmeye başlayacaktır. Denizlerin fırtınalardan dolayı kabarmaları çok daha yıkıcı etkilere sahip olabilecektir. Etkileri: Alçak arazinin su altında kalması, Plajlar ve dik sahillerde erozyon, Yeraltı ve yüzey sularının tuzlanması, Taban suyunun yükselmesi, Neler yapılmalı? Atmosfere salınan gazlar kontrol altına alınıp azaltılmalı, “Kyoto Protokolü” imzalanmalı ve uygulanmalı, Fırtına ve sel tahribatının artması, Birleşmiş Milletler sözleşmelerinin uygulaması denetlenmeli, Deniz suyu seviyesindeki yükselme şeklinde özetlenebilir. İhlal eden ülkelere ağır yaptırımlar getirilmelidir. 1.2.1.5 Ozon Deliği Atmosferimizin üst tabakalarında yorgan gibi dünyamızı saran bir ozon tabakası mevcuttur. Ozon üç atomlu oksijen molekülüdür ve güneşin zararlı ışınlarını filtrelemektedir. Ozon tabakası eşit olarak dağılmamıştır, dünya üzerinde herhangi bir yerdeki ozon miktarı, yerin enlemiyle, mevsimlerle ve zamana göre değişim gösterir. Genelde normal şartlar altında ozon tabakası kutuplar üzerinde en kalın ve ekvator etrafında en incedir. Güneş radyasyonu çok daha dolaysız ve buna bağlı olarak da çok daha şiddetli olduğundan stratosferik ozon ekvator üzerinde yüksek miktarlarda üretilir. Buna karşılık stratosferik rüzgârlar ve farklı stratosferik basınçlar, ozonun ekvatordan kutuplara doğru hareket etmesine neden olurlar. 30 Ancak yine endüstriyel emisyonlar neticesinde atmosfere karışan bazı gazlar ozon ile reaksiyona girerek bu tabakada gedikler açmaktadır. Son bilimsel çalışmalar Antarktika kıtası üzerinde Avrupa kıtasından daha büyük bir ozon deliği (Ozon yoğunluğunun çok düşük olduğu bölgeler) göstermektedir. Buradan atmosfere karışan tehlikeli dalga boylarındaki ışınımlar, kuzey yarı küreye kadar ulaşmaktadırlar. Bu zararlı ışınım sonucunda deri kanserlerinin arttığı artık bilimsel olarak kabul edilmekte ve güneşin etkilerine karşı canlı cansız tüm konu ve kişileri kapsayacak yollar aranmaktadır. Örneğin, aşırı UV-B, bütün yeşil bitkilerin büyüme süreçlerine mani olur. Buğday, pirinç, mısır ve soya fasulyesi gibi dünyadaki temel gıda ürünlerinden çoğu da dâhil olmak üzere pek çok tarımsal ürün güneşin yakıcı ışınlarına karşı duyarlıdırlar. Deneyler yiyecek üretiminin, dünyaya ulaşan UV-B radyasyondaki her %1'lik artışla %1 oranında azalabileceğini göstermektedir. Küresel ozon kayıplarının bitki türlerindeki azaltacağı ve bunun sonucu küresel yiyecek stoklarının azalması endişesi vardır. Diğer bir örnekte, okyanuslardaki besin zincirinin zarar görmesidir. Artan UV-B radyasyonun; besin zincirinde balinalar ve büyük balıklar, kuşlar ve memeliler tarafından tüketilen küçük balıklar için temel yiyecek olan planktonların büyüme oranlarına mani olduğu, fotosentezi zayıflattığı ve denizkestanelerinin duyarlı türlerinde DNA'da öldürücü zararlar görüldü. Ozon artışının hava kirliliğini artırdığı biliniyor. Benzeri zararlar endüstriyel maddeler üzerinde de görülmektedir. Günlük hayatın parçası olan birçok malzeme zorlaşan atmosferik şartlara özelikle aşırı radyasyona karşı tepki vermekte, zamanından önce yaşlanmaktadır. Bunlara en iyi örnekler binalarımızın dışına bakan tüm yapı elemanlarının yüzeyleridir. Boya, pencere vs. ürünlerinin zamanından önce değerlerini yitirmesi ve yerlerine konulacakların da daha korumalı olması zorunluluğu sonucu doğan maddi kayıpların hesabı bile durumun ciddiyetini açıklamaya yeter. Kaldı ki canlı yaşamı doğrudan tehdit altındadır. Bunun gereğini geçte olsa kavrayan uluslararası örgütler sanayide kullanılan ozon tabakasına zarar veren gazların kullanılmasını engellemek üzere harekete geçtiler. Günümüzde büyük ölçüde bu tip gazların kullanılması kontrol altındadır. Ancak örneğin hayvancılıktan kaynaklanan metan gazı sırasında midede oluşur) salınımına karşı henüz bir kararlaştırılabilmiş değildir. (sindirim yaptırım Hassas ozon tabakasının korunması sadece hükümetlerin değil her seviyedeki sivil toplum örgütlerinin de toplumun bilinçlenmesine yardım etmekte sorumluluğu vardır. Artan toplumsal bilinç ve irade tüm ozon tüketen kimyasal maddelerin üretimleri ve kullanımlarının yasaklanması için baskı oluşmaktadırlar. 31 Yeni çalışmalar ozon deliğindeki büyüme hızının yavaşladığını hatta küçülme eğilimi görüldüğünü müjde vermektedirler. Küçülme Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi NOAA ve NASA tarafından yapılan ölçümlerle ortaya çıkarıldı. Geçen altı yıl boyunca yapılan ölçümlerde genişliği 23 milyon kilometre kareye varan ozon tabakasındaki delik, bu sene Eylül ayında gerileyerek 15,5 milyon kilometre kareye düştü. Birey olarak sizde ozon tabakasının korunması için zararlı kimyasal maddeler hakkında bilgi edinin ve endişelerinizi dile getirin: Ozonu tüketen maddeleri içermeyen çevre dostu ürünler satın alabiliriz. Klimanız (ev, araba, vs.) kloroflorokarbonla çalışıyorsa servislerinin itinayla yapıldığından emin olunuz. Yeni bir ürün alırken kloroflorokarbonsuz modelleri tercih edin. Eski ürünleri atmadan kloroflorokarbonların atmosfere salınmadıklarından emin olun. 1.2.1.6 Çölleşme, Kuraklık Çölleşme: Belirli bölgelerde kuraklık veya taban suyu seviyesinin düşmesi nedeniyle kuruyan ve bu nedenle dış etkenlerle erozyona maruz kalan verimli toprak miktarının hızla azalması, çorak hale gelmesidir. Çölleşen toprağı bir daha geri kazanmak mümkün olmaz. 32 Uluslararası anlaşmalara uygun olarak akarsu havzaları kontrol altına alınmalı, ağaçlandırma ve orman geliştirme programları uygulanmalı, Kuraklık: İklimin nem yönünden olumsuz değişmesi sonucu (bir bölgede nem miktarındaki dengesizliğin o bölgedeki su kıtlığına neden olması) su kaynaklarını, tarımı ve tüm canlıları olumsuz etkilemesidir. Kuraklık tabiatın gizli bir tehlikesidir. Genellikle herhangi bir mevsim veya bir zaman diliminde yağış miktarındaki azalmadan dolayı meydana gelir. Kuraklık hesaplamalarında bir bölgedeki yağış ve evapotranspirasyon (buharlaşma+terleme) arasındaki dengenin uzun süreli ortalaması göz önünde bulundurulmalıdır. Kuraklık zamanla (yağış mevsiminin başlamasında gecikmeler, ürün büyüme mevsimiyağış zamanının ilişkisi) ve yağış faktörleriyle ( yağış yoğunluğu, sayısı) ilişkilidir. Yüksek sıcaklık, şiddetli rüzgâr ve düşük nem birçok bölgede kuraklıkta etkili olur. Kuraklık, yavaş gelişir ancak derin zararlara neden olur. Kuraklık yalnızca fiziksel bir olay veya bir doğa olayı olarak görülmemelidir. Onun, insan ve faaliyetlerinin su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle toplum üzerinde çeşitli etkileri vardır. Uzun süreli kuru hava nem azlığı yaratarak bitki, orman ve su kaynaklarında azalmaya sebep olur ve neticede, ciddi çevresel, ekonomik ve sosyal problemlerin ortaya çıkar. Etkileri: Neler yapılmalı? Su kaynakları azalır, çevresel Var olan su kaynaklarının yönetimi için değerler ve yaşam alanları etkilenir. planlar geliştirilmeli, Nüfus artışıyla birlikte artan su Suyun dünyadaki dolaşımı ihtiyacı yeterince karşılanamaz, “Hidrolojik Çevrim” bozulmamalı Tarımsal yetmez üretim düşer, olan ihtiyaca Riskli bölgeler için “Kuraklık Planlaması” yapılmalı Kuraklık Çeşitleri Meteorolojik Kuraklık Nem azlığının derecesi ve uzunlu ğu meteorolojik kura klığı belirler ve bölgeden bölge ye gelişiminde f arklılıklar gö zlenir. Yağış ın ve ya ğışlı gün sa yısın ın belirli bir değerden az olması temeline dayanarak kurak dönemler tespit edilir. Tarımsal Kuraklık Meteorolojik kuraklığın çeş itli ö ze llik leri ile çok yak ın ilişkilidir. Toprakta bitkinin ihtiyacın ı karş ılayaca k miktarda su bulunmaması olarak tanımlanan tarımsal ku raklık ne m kayb ı ve su kaynakla rında kıtlık oluştuğu zaman meydana gelir. Ürün miktarında azalma ya, büyümelerinde değişime ve hayvanla r için tehlike ye sebep olur. Hidrolik Kuraklık Yeralt ı su kayn akları, yü ze y suları ve yağış karakterist iklerinin etkisi ile ilişkilidir. Uzun süreli ya ğış azlığının kaynak se viyeleri, yü ze y ak ışı ve top rak nemi gibi h idrolojik s istemin bileşenlerinde kendisini göstermesidir. Ye ralt ı suları, nehirler ve 33 gölle rin se viyesin de keskin bir düşüşe sebep olur. İnsan, bitki ve hayvan yaşamı için büyük b ir tehlike ya ratır. Hidrolo jik kuraklıkta en önemli etken iklim olmasına rağmen arazi kullan ımı (örneğin ağaç kesimi), ara zinin verimsizleşmesi bölgenin hidrolojik öze llik lerini etkiler. Bölgeler h idrolojik sistemleri ile birbirine bağlı oldukları için meteorolojik kuraklığın etkisi ile ya ğış kıtlığı yaş anan alanların sın ırları daha ge nişle yebilir. İnsan aktivitele ri; ara zi kullan ımında değişim meydana getird iği için meteorolojik kuraklığın f rekansında değişim olmadığı halde su kıt lığın ın f rekansında değişim meydana getirmesinden dolayı en önemli etken olarak gö zlenmiştir. Kuraklık Planlaması Rastlanılacak herhangi kurak bir dönem için yap ılacak ça lışmalar üç ana çalışma grubunda toplanır. İzleme birimi şu an ve gelecek için ne kadar suyu n mevcut olduğunu izler. Etkileri inceleme birimi, tarım, belediye ler vb. kurak lıkt an ne kadar etkileneceğine karar ve rir. Kuraklık müdahale gücü ilgili tüm alanlar hakkında kanun yapma yetkileri vardır. Kuraklığın etkileri ve mevcu t kaynakla r hakkında bilgi toplarla r. Kuraklık planlaması 10 adımdan oluşur: 1. Kuraklık gö re v gücü atamak 2. Kuraklık planın ın ö nemi ve hedef lerine karar vermek 3. Çeşitli su kullan ıc ıları arasında anlaş mazlıkla rı çö zmek 4. Doğal, biyolo jik ve insan sık ınt ıla rını tespit etmek ka ynaklarının f inansal ve kanuni 5. İzleme, keşif ve cevap prosedürlerini hazırlamak 6. Araştırma ve eğitim ihtiyaçla rını tesp it etmek 7. Bilimsel ve kanuni eksikleri tamamlamak 8. Kuraklık planın ı te st etmek ve duyurmak 9. Kuraklık ve su ka ynakları konusunda medya ve halk ı bilgilendirmek 10. Kuraklık planın ı gü ncelleştirmek ve kuraklık sonrası geliştirmek 1.2.1.7 Çevre Kirliliği ve Asit Yağmuru İnsan faaliyetleri sonucunda doğal dengenin, tüm canlıların yaşamı tehdit edecek oranda bozulmasına çevresel kirlilik diyoruz. Örneğin, Avrupa’da atmosfere bırakılan zehirli baca gazların yol açtığı “Asit yağmurları” sonucu orman Ekosistemi” yok olması sınırları aşan çevresel kirlenmeye en iyi örnektir. Yüksek emisyonlu bacalardan atmosfere yayılan kükürt ve azot oksitler, asit yağmurlarına dönüşerek bitkilere, göllere, akarsulara, ormanlara, hayvanlara, toprağa, suya, binalara ve insanlara önemli zararlar vermektedir. Özellikle uzun bacaları ile atmosfere bol miktarda kükürt dioksit salan termik santraller ve diğer sanayi tesisleri çok ciddi asit yağışı problemine ve çevre kirliliğine neden olmaktadır. Asit yağışları, binlerce kilometre uzaklıkta da etkili olarak uluslararası sorunlara yol açmaktadır. 34 Buna benzer şekilde, aşırı tarımsal ilaç kullanılması, yeryüzü ve yer altı sularında ve tarım topraklarında ağır metaller birikmesi, teknolojik kazaların sonucu ortaya çıkan katı, sıvı, gaz yada radyasyon cinsinden atıklar, kimyasal atıklar ve petrol sızıntıları yoğun çevresel kirlilik örnekleridir: Mart 1978'de The Amoco Cadiz adlı süper tankerin taşıdığı 1.619.048 varil, 24 Mart 1998 günü Exxon Valdezden yaklaşık 100.000 ton, 13 Kasım 2002 tarihinde Yunan bandıralı Prestige’den 63,000 ton, 15 Ağustos 2006 Bir Japon petrol tankerinin, Hint Okyanusu’nda bir yük gemisine çarpması sonucu, 4 bin 500 ton ham petrol denize yayılmıştır. 1.2.2 TEKNOLOJİK AFETLER NBC Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik Kazalar 1.2.2.1 Nükleer Kazalar ve Radyolojik Etkiler Enerji üretim tesislerinde, yakıt veya atık madde nakliyatında meydana gelen kazalar nedeniyle çevreye ölümcül oranda radyasyon yayılabilmekte Eski teknolojiye sahip tesislerdeki önlemler yetersiz kalmaktadır. Sanayi tesislerinde ve nükleer santrallerdeki olası bir kazanın ve patlamanın atmosfere bırakacağı kimyasal ve radyoaktif kirleticiler ile yüklenen hava parselleri de rüzgârlar vasıtasıyla çok uzaklara taşınabilir. Bu nedenle, kimyasal ve nükleer serpintiler için meteorolojik erken uyarı yapılmalıdır. Her ne kadar Türkiye’de henüz nükleer bir santral mevcut değilse de, eski doğu bloğunun kullandığı eski teknolojiye sahip ülkelerin yer aldığı büyük kirletici kaynağı olan orta ve doğu Avrupa’nın rüzgâr-altı kısmında bulunan Türkiye için bu tehlike her zaman olasıdır. Chernobil kazasında nükleer kirleticiler, Doğu Avrupa’dan atmosfere salınan endüstriyel duman ve tozlar ile birlikte, nükleer kazadan birkaç gün sonra Türkiye’ye ulaşmıştır. Hastane ve kliniklerdeki radyolojik tehlike artmaktadır. Diğer nükleer veya radyolojik ışınım kaynakları çevreye ve canlılar üzerinde zararlı veya ölümcül etkileri olan tehlikeler yaratmaktadır. Bu cihazların, artık veya atıklarının kirliliği uzun süre devam etmektedir Kullanılmış kaynakların denetimsiz el değiştirme olasılığı ve terörist amaçlarla kullanılma olasılığı bulunmaktadır. Nükleer yakıt atıklarının nihai depolanması sorunu çözülmemiştir. 1.2.2.2 Bi yolojik tehlikeler İnsanlar hayvanlar ve bitkiler üzerinde hastalık yapıcı veya zehirleyici özellikleri olan canlı organizmalar veya ölümcül bileşikleridir. Virüsler ve diğer hastalık yapıcı mikroplar, Toplu mekânlar, gıda ve su kaynakları için biyolojik terör tehdidi, 35 Genetiği değiştirilmiş gıdalar bilinmeyen tehlikeler taşıyabilir. 1.2.2.3 Kim yasal tehlikeler Canlılar üzerinde tahriş edici, yakıcı, felç edici veya öldürücü etkileri olan, deri, solunum veya sindirim sistemiyle alınabilen gaz, sıvı ve katı maddelerdir. Üretim tesislerindeki kaza sonucu, nakledilirken veya depolarında sızıntı yoluyla açığa çıkabilir. Örneğin, 3 Aralık 1984 günü, ABD kökenli Union Carbide firmasının Hindistan'da Bhopal'de kurduğu böcek ilacı üreten fabrikadan yanlışlıkla 40 ton metil isosiyanat gazını dışarı atması 18.000 kişinin ölümüne, 150.000'den fazla insanın zehirlenmesine neden oldu. Çevresel etkileri Çernobil faciasından bile korkunç olan bu kaza sonrasında, Bhopal eyaleti doğal afet bölgesi ilan edildi. Greenpeace'in bölgede kazadan 20 yıl sonra, 2004 yılında yaptığı ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katı toksik madde bulundu.1 1.2.2.4 Ulaşım Sorunları/kazaları Ulaşımda ekonomi, düzen, mal ve can emniyetinin sağlanabilmesi, modern karayolu, demiryolu, denizyolu ve havaalanlarının planlanması ve bu yollardaki ulaşımın her aşaması göz önünde bulundurulması ile mümkündür. Otoyol ve büyük şehirlerdeki trafiği felce uğratan sağanaklar, aşırı kar yağışı, yoğun sis, buzlanma, kuvvetli rüzgârlar gibi meteorolojik olaylar ile etkili mücadele, ancak problemin boyutlarının bilinmesi ve bunlara karşı hazırlıklı olunması ile mümkündür. Bununla beraber havalimanları yer seçiminde meteorolojik şartlar göz önüne alınmadığı gibi hiçbir şehrimizin Kar Acil Durum Plan ı yoktur. Uçaklar iniş ve kalkışları esnasında meteorolojik olaylardan daha fazla etkilenirler. Yoğun sis, kar, buzlanma, rüzgâr kaymasına bağlı olarak birçok uçak kazası oluşmakta ve sefer tehirleri olmakta, bu da büyük can ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bu nedenle havaalanları için yer ve pist doğrultularının belirlenmesi için seçilecek yerin iklim analizinin yapılması gerekir. Denizler ve Türk Boğazlarında, coğrafi, meteorolojik, hidrolojik ve sosyolojik koşullar göz önüne alınmadan yoğun gemi trafiği gerçekleşmekte ve tüm bölge hatta dünya için afet boyutuna ulaşabilecek sonuçlar doğuracak kaza riskine karşın tehlikeli madde taşımacılığı sürdürülmektedir. Kara yollarında Trafik Kazaları Ülkemizde karayolu trafik kazaları büyük can ve mal kaybına yol açmaktadır. Trafik kazalarında ortaya çıkan can ve mal kaybı göz önüne alındığında depremden bile önce gelen bir yavaş afet durumunu tespit etmekteyiz. Ülkemizde sadece karayolu taşımacılığının özendirilmesine rağmen, trafik kurallarına uyum ve trafik şartlarının iyileştirilememektedir. Buna ilave olarak kamuya karşı yetersiz bireysel tazminat imkânlarının olduğu ve yavaş işleyen adalet mekanizmasını da görmezden gelemeyiz. 36 Etki eden faktörler İnsan (Saygısızlık, Bilgisizlik, Dikkatsizlik, Deneyimsizlik, Alkollü araç kullanımı) Teknik Araç donanımlarının yetersizliği ve bakımsızlığı (Fren, Amortisör, Lastik v.s.) Kaza Önleyici Sistemlerin eksikliği (ABS, ASR, VSA, Cruse Control,vs.) Kazanın etkilerini hafifletici sistemler (Emniyet kemeri, hava yastığı, sağlam kabin) Görüş açısını kısıtlayan şartlar (Trafik işaretleri, Farlar, Silecekler) Kültür (Eğitim, öğretim, sosyal yapı, kadercilik, güvenliğe önem vermeme) Çevre (Kaza yerinin özelliği, yol niteliği, hava durumu) 1.2.2.5 Yangınlar Yarattığı zararlar bakımından afetlerin içinde yüzde beşlik bir paya sahip yangınlar en yakınımızdaki tehlikedir. Konut yangınları, Araç yangınları, Orman yangınları, Kimyasal madde yangınları, Petrol yangınları, 1.2.3 TOPLUMSAL OLAYLAR Toplum düzenini etkileyen veya bozan, kamu otoritesini ortadan kaldıran, can ve mal kaybına yol açan bireysel, örgütsel veya kitlesel olaylar sonucunda da insan yerleşimleri ve insan hayatı ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir 1.2.3.1 Terör Saldırıları ve Savaşlar Toplumda tepki ve korku yaratarak, kısa veya uzun dönemde belirli bir amaca hizmet etmek için can ve mala kasteden saldırı eylemleridir. 1.2.3.2 Kitlesel Ayaklanmalar ve Zorunlu Toplu Göçler 37 2. BÖLÜM: MODERN AFET YÖNETİMİ “Afet Yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla yapılması gereken farklı disiplinleri içeren modern çalışmaların tümüdür.” Yönetim bilimleri açısından bakıldığında, yönetim bilgi sistemleri, kaynak kullanım teknikleri, yöneylem araştırması, proje yönetimi ve planlaması, kamu yönetimi bilimi gibi uzmanlıkları gerektirir. Özellikle ülkemizde mevcut sistemin iyileştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Planlama açısından “Topyekûn hazırlıklı olmak” anlayışı ışığında şehir ve bölge planlaması, altyapı envanteri, nüfus ve ekonomik faaliyetin dağılımı, alan kullanımı, afet mimarisi ve planlaması gibi konuları kapsar. Yer bilimleri kapsamında, coğrafi bilgi sistemleri, uzay teknolojisi, topografya gibi konular bölge planlaması ve önceden tahmin amacıyla vazgeçilmez unsurladır. İnşaat mühendisliği ise fiziki çevrenin afet tesirlerine karşı rasyonel tasarımı, zararların kabul edilebilir düzeyde tutulması alanlarının yanında diğer disiplinlerle etkileşim içinde olmalıdır. Günümüzde afet yönetimi kavramı niteliği ve kapsamı açısından daha da geliştirilmiştir. Modern afet yönetimi günümüzde tüm sosyal ve ekonomik faaliyetlerle birlikte ele alınmak üzere “Bütünleşik Afet Yönetimi” olarak kabul edilmiştir. 2.1 BÜTÜNLEİK AFET YÖNETİMİ “Afet yönetiminde oluşturmaktır.” en temel hedef afetlere dirençli bir toplum Toplumun afetlere karşı direnci tabandan tavana yayılır. Tabanda afete dirençli olmak için öncelikle afet ve güvenlik bilincinin tam anlamıyla yayılmış olması gereklidir. Topyekûn güvenlik için ulusun ve tüm kurumlarının her an ve her tehlikeye karşı güvenli olması gereklidir. Kurumların güvenliğinin sağlanması için kurumları oluşturan tüm kişilerin güvenli sisteme sahip olmayı istemeleri şarttır. Bir zincir ancak halkalarının gücü ölçeğinde kuvvetlidir. Afet öncesi risklerin belirlenmesi ve bunlara karşı alınacak önlemlerin yönetilmesi, afet sonrasında ise etki analizine göre müdahale, iyileştirme ve yeniden yapılanma (krizi belirleme ve en kısa sürede etkilerinden kurtulup normale dönme) çalışmalarıdır. 38 Afet öncesinde ve sonrasında yapılacaklar eşit önemlidir. Birinde eksiklik varsa diğerinin tam olması mümkün değildir. Afet yönetimi, afetleri önleme, afetlere karşı hazırlıklı olma, afet zararlarını azaltılma, hızlı ve etkili bir kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma, yeniden yapılanma için toplumun tüm imkân ve kaynaklarının (insan gücü, malzeme, donanım ve para) afet öncesi ve afet sonrasında iyi yönlendirilmesi ve rasyonel kullanımını içeren çok geniş bir kavramdır. 2.2 AFET YÖNETİMİ EVRELERİ Verilen hedefler ışığında modern afet yönetimi 4 ana evreden meydana gelen bir döngüdür. 2.2.1 Afet Öncesinde (Risk Yönetimi) Meydana gelebilecek olaylardan toplumun en az zarar ve fiziksel kayıplarla kurtulabilmesi için gereken teknik, idari ve yasal tüm önlemleri olaylar olmadan önce almak, Mümkün olan hallerde tahmin ve erken uyarı yolu ile istenmeyen olayları önlemek, Mümkün olmayan hallerde ilk andan itibaren kurtarma, ilk yardım ve iyileştirme çalışmalarının en hızlı, verimli ve etkili bir şekilde yapılmasını sağlamak, Afet zararlarının azaltılması çalışmalarını, kalkınmanın her aşamasına dâhil etmek ve böylelikle mevcut riskin artmasını önlemek ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak, Toplumun her kesiminin, olayların etkilerinden en az zararla kurtulabilmesi için gerekli bilgilerle donatılmasını sağlayacak eğitim programları uygulamak. Risk Yönetimi Evreleri Yapılan tüm faaliyetler birbiriyle iç içe girmiş, birbirlerini takip etmek zorunluluğu olan ve bir önceki safhada yapılan çalışmaların büyük ölçüde bir sonraki safhada yapılan çalışmaları etkilemesi nedeniyle de süreklilik göstermesi gerekir. Bu anlayış ile incelenecek safhalar: 2.2.1.1 Zarar Azaltma Mümkünse afet tehlikesinin önlenmesi veya büyük kayıplar doğurmaması için alınması gereken tüm önlemler ve faaliyetler zarar azaltma safhasında yapılmalıdır. Zarar azaltma safhası, pratikte, iyileştirme ve yeniden inşa safhasındaki faaliyetlerle birlikte başlar ve yeni bir faaliyet olana kadar devam eder. Bu safhada yürütülen faaliyetler ülke, bölge ve yerleşme birimi bazında olmak üzere çok geniş uygulama alanı göstermektedir. Bu safhada yapılacak çalışmalar; Afet anında uygulanacak yasal mevzuatın gözden geçirilmesi ve ihtiyaç halinde yeniden düzenlenmesi, 39 Yapı ve deprem yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi, Afet tehlikesi ve riskinin makro ve mikro ölçekte yeniden belirlenmesi, geliştirilmesi ve tehlike haritalarının hazırlanması, İhtiyaç duyulan bilimsel ve teknik araştırma-geliştirme faaliyetlerinin planlanması ve uygulanması, Ülke için afet erken uyarı ve kontrol sistemlerinin kurulması ve geliştirilmesi, Afet zararlarının azaltılması konusunda ilgili her kesimi kapsayan geniş kapsamlı eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi, Afet zararlarının azaltılması kavramının, kalkınmanın her aşamasında dahil edilmesi ve uygulanmasının sağlanması, Afetlere karşı önleyici ve zarar azaltıcı mühendislik tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması Bu faaliyetlerden de görülebileceği üzere bu safhadaki faaliyetler, kurtarma ve ilk yardım veya iyileştirme safhalarındaki faaliyetlerden gerek kavram ve gerekse uygulama şekilleri açısından çok farklı faaliyetlerdir. Bu faaliyetler birçok kurum ve kuruluşla, çok çeşitli disiplinlerin belirli bir hedef doğrultusunda çalışmasını gerektiren orta ve uzun vadeli çalışmalardır. Bu nedenle de, toplumun her kesimini ilgilendirmekte ve bu kesimlerin katkı ve gayretleri gerekmektedir. 2.2.1.2 Hazırlanma Tehlikenin insanlar için olumsuz etki doğurabilecek sonuçlarını, karşı önlemler alınarak, zamanında, en uygun şekilde ve en etkili organizasyon ve yöntemlerle ortadan kaldırmak önceden hazırlık safhasında yapılması gereken çalışmaların ana hedefidir. Zarar azaltma safhasında alınan önlemlerle olayların durdurulması veya önlenmesi her zaman mümkün olamayacağı için, önceden hazırlık safhasında da insan canı ve malı ile milli servetleri afetlerin yıkıcı etkilerinden koruyacak bazı faaliyetlerin yürütülmesi zorunlu olmaktadır. Bu faaliyetler arasında; Merkezi düzeyde afet yönetimi ile ilgili planların hazırlanması ve geliştirilmesi, İl düzeyinde “Kurtarma ve Acil Yardım Planlarının” hazırlanması ve geliştirilmesi, Bu planlarda görev ve sorumluluk verilen tatbikatlarla bilgi düzeylerinin geliştirilmesi, Bölgelerde teçhizat stoklanması, merkezleri kurulması personelin ve kritik eğitim ve malzemelerin Alarm ve erken uyarı sistemlerinin kurulması, işletilmesi geliştirilmesi gibi ana faaliyetlerin yürütülmesi gerekmektedir. ve 40 Halkın afetlere karşı hazırlıklı olmasını sağlayacak geniş kapsamlı halk eğitimi faaliyetlerinin yoğunlaştırılması, Afete karşı halk organizasyonlarının oluşturulması, Bazı kritik yapıların onarım ve güçlendirme işlemlerinin yapılması ve benzerleri gibi. Önceden hazırlık safhasındaki faaliyetler yalnızca afetin alarm süresi içerisinde yapılan kısa süreli faaliyetler olarak görülmelidir. Bu faaliyetler olayın yıkıcı etkilerini azaltacak ve insan canı, malı ve milli servetleri koruyacak uzun ve kısa süreli birçok faaliyeti de içerebilir. Bu yönüyle de zarar azaltma aşamasında belirtilen faaliyetlerle iç içe girmişlerdir. 2.2.2 Afet Sonrasında (Kriz Yönetimi) Mümkün olan en fazla sayıdaki insanı kurtarmak ve sağlıklarına kavuşmalarını sağlamak, Afetlerin doğurabileceği ek tehlike ve risklerinden insan canını ve malını korumak, Afetten etkilenen toplulukların hayati ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa zamanda karşılamak ve hayatın bir an önce normal hale getirilmesini sağlamak, Afetin doğurabileceği ekonomik ve sosyal kayıpların en düşük düzeyde kalmasını veya yaraların bir an önce sarılmasını sağlamak, Afetten etkilenen topluluklar için emniyetli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturmak. • Kriz Yönetimi Evreleri 2.2.2.1 Müdahale (Kurtarma ve İlk Yardım) Bir afetin oluşunu takip eden ve afetin oluşundan hemen sonra başlayarak, afetin büyüklüğüne bağlı olarak en çok 1–2 aylık bir süre içerisinde yapılan faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin ana hedefi, mümkün olan en kısa süre içerisinde en büyük sayıdaki insan hayatını kurtarmak, yaralıların tedavisini sağlamak ve açıkta kalanların su, yiyecek, giyecek, ısınma, barınma, korunma gibi hayati ihtiyaçlarını en kısa süre içerisinde ve en uygun yöntemlerle karşılamaktır. Bu safhada yapılan faaliyetler arasında; Haber alma ve ulaşım, İhtiyaçların belirlenmesi, Arama ve kurtarma, İlkyardım, Tedavi, Tahliye, 41 Geçici iskân, Yiyecek, içecek, giyecek, yakacak temini, Güvenlik, çevre sağlığı ve koruyucu hekimlik, Hasar tespiti, Tehlikeli yıkıntıların kaldırılması, Yangınlar, patlamalar, bulaşıcı hastalıklar önlenmesi gibi birçok faaliyet bulunmaktadır. vb. ikincil afetlerin Bu safhada yapılacak bütün faaliyetler tüm güç ve kaynakların en hızlı şekilde ve en etkili yöntemlerle afet bölgesinde kullanılmasın ı amaçladığından çok iyi bir koordinasyonu gerektirmekte ve olağanüstü koşullarda uygulanması zorunluluğu, olağanüstü hazırlık, yetki ve sorumluluklara ihtiyaç duymaktadır. 2.2.2.2 İyileştirme ve Yeniden Yapılanma Evresi İyileştirme evresinde yürütülen faaliyetlerin ana hedefi, afete uğramış toplulukların haberleşme, ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon, eğitim, uzun süreli geçici iskân, ekonomik ve sosyal faaliyetler vb. gibi hayat i işlevlerin asgari düzeyde karşılanabilmesidir. Yeniden yapılanmanın amacı afetten etkilenen toplulukların gelecekte benzer olaylarda, aynı olumsuz sonuçlarla yüz yüze gelmemelerini sağlamaktır. Hedef, afetten etkilenen veya zarar gören tüm insan işlevlerinin afetten önceki düzeyden daha ileri bir düzeye ulaştırılmasıdır. Bu faaliyetler içerisinde yıkılan veya hasar gören tüm yapı ve tesislerin yeniden inşaası olduğu gibi, toplumun afet nedeniyle bozulmuş olan ekonomik, sosyal ve psikolojik bütünlüğünün de yeniden sağlanması vb. gibi çok geniş alanlara yayılan faaliyetler bulunmaktadır. Faaliyetlerin süresi afetin büyüklüğüne bağlı olarak birkaç yıl sürebilir ve bu sürede toplum için gerekli olan ve zarar azaltma faaliyetleri de yürütülebilir. 2.3 TÜRKİYE’DE VE DÜNYAD A AFET YÖNETİMİ Ülkemizde ister doğal ister teknolojik kaynaklı olsun, afet zararlarının önceden azaltılmasına yönelik önlemlerden çok, acil durumlar ortaya çıktıktan sonra müdahale ve yaraları sarmaya yönelik tedbir uygulamaları ağırlık kazanmaktadır. Bu konuda ki kanunlar tüm yenilemelere rağmen uygulamaya paralel durumdadır. Kısaca ifade edersek, tüm dört evreyi kapsayan ve bütün bireyleri ve bütün tehlikeleri ve tüm kaynakları bir kanun çatısı altında toplamamaktadır. Afet kanunumuza göre afet öncesinde uzun dönemli stratejik planlama, hazırlık, eğitim ve lojistik konularında koordinasyon görevi Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ne aittir. Ancak afet öncesinde, olağan hallerde yürürlükte bulunan kanunlarla birbirinden çok farklı kurum ve kuruluşlar özelikle hazırlık döneminde yapılması gereken faaliyetleri kapsamaktadırlar. 42 Bunların nitelikler eksikliği kanunlar, koordinasyon yetkisi is belirli değildir. Yasal yapının getirdiği yanında yasaların gerektiği gibi uygulanamaması ve kontrol başka bir sorundur. Koordinasyon eksikliği yanında farklı yerel veya ulusal ölçekte birbirlerini ile çelişmektedir. Burada yürürlükteki bazı kanunları örnek verelim: 7126 sayılı Sivil savunma Kanunu 4452 sayılı kanuna dayalı 586 sayılı kanun hükmümde kararname 7269 sayılı afetler dolayısı ile alınacak tedbirler ve yardımlara dair yönetmelik 88/12777 sayılı acil yardım teşkilatı ve planlama esaslarına dair yönetmelik 2690 sayılı atom enerjisi kanunu 96/8716 sayılı başbakanlık kriz yönetim merkezi yönetmeliği 4452 sayılı kanuna dayanan 99/583 sayılı acil durum yönetimi başkanlığına dair khk 2935 sayılı olağanüstü hal kanunu 3194 sayılı imar kanunu Bu kargaşayı engellemek üzere afet yönetiminde farklı bakanlıklara, kurum ve kuruluşlara bağlı görev ve sorumlulukları koordine edecek ve silsileye uygun bir kurum kurulmalı ve tüm evreleri kapsayan mali ve idari kontrol yetkileri içeren bir şemsiye kanun hazırlanmalıdır. Dünyada afetlerin yoğun yaşandığı, insani kayıplarının engellenmesi amacı ile her ülke kendine özgün risklere göre ve kendi devlet yapısına göre oluşturmuştur. En başarılı ve tecrübeli oldukları kabul edilen ülkeler ABD ve Japonya’dır. Avrupa birliği ülkeleri arasında da olası risklere göre hazırlanma oranı yüksek olmakla birlikte bu iki ülkedeki gibi ulusal bir koordinatör kurum yoktur. Dünyada Etkili Afet Yönetim Örneklerinin Ortak Yönleri Afet yönetimi bilimsel, bütünsel ve döngüsel yapısının bireysel, kurumsal ve ulusal ölçekte aynı şekilde geçerlidir. Etkili afet yönetiminin kesintisiz ve döngüsel bir yapısı olduğunu bilerek aşağıdaki diğer ortak özellikleri de içermesi gerektiğini unutmamalıyız. Sürekli güncellenen yapı Gelişen güncel olaylar, yerleşme, nüfus, sanayi ve ekonomi değişkenleri nedeni ile afet yönetimi ve koordinasyonunda sürekli yeni veriler sağlanmaktadır. Merkeze bağlı kalmadan güncelleştirmelere müsait ağ yapısına en yakın sistemler en güncel ve gerçeğe yakındır. Koordineli bağımsız yapı Planlama ve operasyon gibi temel unsurlarda fazla dikey bir organizasyonun sakıncaları açıktır. Bu sorunun giderilmesi için yerel yetki kullanımının teşvik edildiği ve acil durumun gereği kadar organizasyonun üst sıralarına başvurulduğu sistemler kurulmuştur. Özetle aşırı detaylandırılmamış, basit, kolay anlaşılabilir ve kolay uygulanabilir bir ana plan ve tüm yerel birimlerin katıldığı özgün 43 yerel planlar bu yapının ana özelliğidir. Bir kurum bu ana planın ulusal koordinasyonunu sağlamakta ve yerel düzeydeki işlemleri denetlemekte ve ana planla eşgüdümünü gözetmektedir. Afet öncesinde planlama, risk analizleri, eğitim yanında koordinasyon görevini yürüten bu kurum afet durumunda hukuki danışmanlık, kaynak akışı, lojistik, basın ve halkla ilişkiler gibi ek fonksiyonları da üstlenerek tek sorumlu örgüt haline gelmektedir. Sürekli gelişen sistem Planlama ve operasyonlarda, her tatbikat veya afetten elde edilen yeni verilerin sistemi yeniden yapılanmaya yöneltebileceğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle dinamik yapının katı ve statik sistemlere göre gerektiği yerde inisiyatif kullanma imkanı, dolayısıyla olası bir tıkanıklığa yol açmadan durumun gereği müdahaleyi geciktirmeden uygulama imkanı vardır. Bu tecrübeler de uygulamaların daha işler hale getirilmesi için hemen sisteme girebilmektedir. Tüm evrelerde kesintisiz hizmet Başarılı modellerin bir diğer ortak özelliği afet yönetimini dört temel evrede de aynı kurum ve eşgüdümün hâkim olmasıdır. Afet öncesinde hazırlık ve sonrasında etkileri hafifletme çalışmalarını ve farklı kurumları denetlemeye yetkili ve gerekli diğer mali idari yetkiyle donatılmış bir ulusal kurumun bulunması başarının kaynağıdır. 2.4 AFET YÖNETİMİNDE SİVİL TOPLUM KURULULARININ ÖNEMİ Günümüzde kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil kuruluşlar, Körfez ve Düzce depremleri öncesine göre risk yönetimi evresini daha iyi yönetmeye çalışıyorlar. Deprem ağırlıklı olmakla birlikte, diğer bazı konuları da içeren afet yönetiminin dört temel evresi olan afete hazırlık, zarar azaltma, müdahale ve iyileştirme konularında kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler ve sivil kuruluşları birçok araştırma ve proje yürütüyorlar. Ancak Türkiye henüz çağdaş ve risk odaklı bir “ulusal afet yönetim planına” sahip değildir. Bu sebeple depremler sonrasında ortaya çıkan başta koordinasyon olmak üzere diğer problemler, birçok konuda geçerliliğini korumaktadır. Sadece devlet birimleri arasında işbirliği, yetki ve sorumluluk karmaşası değil aynı zamanda temel afet bilincinin yaygınlaştırılması ve afetle baş etme kültürünün geliştirilmesi konusunda çalışan belediyeler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları arasında da işbirliği, eşgüdüm ve ortak dil eksikliği sürmektedir. Afete hazırlık gibi makro ölçekte planlanma gerektiren bir konuda asli unsur olan Devletin afet yönetimindeki çok merkezliliği ortadan kaldırması, gerekli yasal, kurumsal ve örgütsel düzenlemeleri yapması gerekmektedir. Depremlere hazırlıklı olmada yerel toplulukların ve kendiliğinden oluşan toplum örgütlenmelerinin katkıları her ülkede önemsenmektedir. Türkiye’de de 1999 depremleri sonrasında ‘Sivil Toplum Kuruluşları’nın büyük katkılar sağlayabildikleri kanıtlamıştır. Bu potansiyelin zarar azaltma amaçlarına yönelik olarak da örgütlenmesi afet yönetiminde ileri gitmiş tüm ülkelerde mutlak gerekli, kabul görmüş ve uygulanan bir yöntemdir. 44 2.5 AFETE MÜDAHALEDE ASG ARİ STANDARTLAR (THE SPHERE) Doğal afetler ve silahlı çalışmalar her yıl milyonlarca kişiyi yardıma muhtaç durumda bırakmaktadır. Bu zorluklarla baş edebilmek için insani sistem, afetten etkilenen kişilere haklarını sağlamakta her zamankinden daha kararlı olmalıdır. “Sphere” Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Sözleşmesi Yardımlarında Asgari Standartlar Projesi dünyada ilk defa afetten insanların insani yardımdan neyi beklemeye hakları belirlemektedir. Bu çalışmanın amacı, insani yardımın etkinliğini yardım kuruluşlarının sorumluluğunu arttırmaktır. ve Afet etkilenen olduğunu ve insani Afet yardımlarının etkinliğinin ve sayışım sorumluluğunun artırılmasın ı amaçlayan önemli bir uluslararası inisiyatiftir. Bu çalışmanın temel taşı olan İnsani Yardım Sözleşmesi uluslararası insani prensipler ve koşullar, insan hakları sözleşmesi ve mülteci kanunu ve Kızıl Haç ile STK yürütme yasasına dayanır. İnsani Yardım Sözleşmesi, insani eylemi yöneten temel ilkeleri açıklamakta ve halkların korunma ve yardım alma haklarını savunmaktadır. Sözleşmeyi beş temel bölümde asgari standartlar izlemektedir: a. Su temini ve Sanitasyon sağlanmasında asgari standartlar b. Beslenmede asgari standartlar c. Gıda yardımı için asgari standartlar d. Barınak ve yerleşim yeri planlamada asgari standartlar e. Sağlık hizmetleri. Kapsamında asgari standartlar Tüm standartlar, uygulamalardan gelen bilgi ve yorumlar yanında teknik ve cinsiyet ile ilgili özellikleri de içermektedir. 45 3.BÖLÜM: AFETE GÖNÜLLÜ HAZIRLIK 3.1 AFET BİLİNCİ VE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ 3.1.1Güvenlik Kültürü Ülkemizi yasa boğan deprem, böyle durumlara Halkımızın ve ilgili tüm birimlerin ne kadar hazırlıksız olduğunu net bir şekilde göstermiştir. Yaşanabilecek küçük veya büyük felaketlerde, gerçekleşecek yeni bir depremde, Türk Boğazlar Bölgesinde gerçekleşebilecek bir tanker kazasında, Kent içi benzin istasyonlarında ve bütan gaz dolum tesislerinde, İstanbul’un bir kısmının altına döşenmiş olan doğal gaz boru şebekesinde olabilecek bir kaçakta, sellerde vb durumlarda İstanbul ve civarı onarılamaz bir felaketi yaşayabilir. Ayrıca, Okullar, Sinemalar, Mağazalar, vb halkımızın topluca gittiği merkezler de oluşabilecek (yangın, sabotaj, kaza vb. ) küçük felaketler yaşanabilir. Her yıl on binlerce yaşama mal olan ve büyük maddi kayıplara yol açan trafik kazaları da, bizim için her gün yaşanan ancak artık alıştığımız bir felakettir. Derli toplu düşündüğümüz takdirde, bir çok konuda yeterli bilgi sahibi olmadığımız ortaya çıkmıştır. Bu durum toplumumuzda büyük bir korku ve güvensizlik yaratmıştır. 17 Ağustos 2000 saat 3.03 te hiçbirimizin ne yapacağını bilemediği ortaya çıkmıştır. Bilgi sahibi olmadığımız için ne yapacağımızı bilemedik, ne yapacağımızı bilemediğimiz için, doğru veya yanlış ne söylenirse telaşla onu yapmaya başladık. Bu panikti. Daha sonra ise başımıza gelenlerle ilgili yoğun bilgi almaya başladık, ülkemizin %98 inin deprem bölgesi olduğunu yeniden öğrendik, aslında çarpıcı bir farkına varmaydı. Fayların ne olduğunu öğrendik. tartışmaların tarafı olduk. Nereden Deprem olmayacak veya zararları adamlarını daha çok sevdik. büyük geçtiği üzerine olmayacak yapılan diyen bilim Masaların altına girip girmemekte, kapıların ve kirişlerin altına sığınmakta tereddütte kaldık. Kimimiz evinin ortasına ezilmesi mümkün olmayan (360 kg ağırlığında) çelik masalar aldı, kimiz baretlerle yatıp kalkmaya başladı, kimimiz deprem düdükleri aldı, acil durum çantalarının her çeşidi piyasaya çıktı, hiç kimse evine güvenmemeye başladık, televizyonlar enkazların altında ölen binlerce insanın ve yıkılmış yüzlerce binanın görüntüleriyle doldu, insanların çığlıkları, ağlamaları, feryatları, yardım çağrıları, kargaşalık, geç kalan ve yetersiz müdahaleler, gelmeyen yardımlar, olmayan iletişim, yetkililerinde ne yapacaklarını bilmediklerinin anlaşılması ve benzerleri. 46 Bu durum bizlerde, hiç gelişmemiş bir kavramı geliştirmeye başladı, hep başkalarına ihale ettiğimiz, yaşananları görmediğimiz, başımıza gelebileceğini kabul etmediğimiz, televizyonlarda veya gazetelerde “görüntü” kabul ettiğimiz bir kavram: GÜVENLİK. 3.1.2 Güvenlik Birincil olarak canınızın ve malınızın korunmasının sağlanması, ikinci olarak ta yakınlarınızın canı ve yaşamanız için gerekli şeylerin korunmasının sağlanmasıdır. Canınıza veya malınıza yönelebilecek herhangi bir duruma karşı sizi koruyabilecek bir kuvvetin varlığına inanırsanız kendinizi güvenlikte hissedersiniz. u veya bu nedenle canınızın ve malınızın korunmadığına inanırsanız, güven hissiniz sarsılır. Varlığınızı veya varlığınızı sürdürmenizi engelleyebilecek tehlikeleri ve korunma çarelerini bilmiyorsanız, oluşacak güvensizlik sizi korkuya ve paniğe götürür. Varlığınızı veya varlığınızı sürdürmenizi engelleyebilecek tehlikeleri ve korunma çarelerini bilmemizin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Yani bilgilenmemiz gereklidir. Bilgi sahibi olursak, korku sahibi olmayız, çünkü, acil durumların ne olduğunu, böyle bir durumda neler yaşanabileceğini, olabileceklere karşı nasıl önlemler alabileceğimizi, sonrasında neler yapmamız gerektiğini ve çevremize nasıl destek olabileceğimizi bilirsek, bu bilgi bize güven verir. Bu bilgiyi çevremizle paylaşırsak ve herkesin paylaşmasını teşvik edersek GÜVEN hissimiz hem çoğalarak güçlenir, hem çoğulcu, hem de organize olur. Bu bilginin toplumsallaşması, güvenlik taleplerinin doğru ve bilgiye dayalı yapılmasını kolaylaştırır. Doğru güvenlik talepleri, güvenlik sistemlerinin gözden geçirilmesine, bilgiye dayalı olarak yenilenmesine ve taleplerin doğruluğu ile güçlü olması ölçeğinde ihtiyaca göre düzeltilmesine sebep olur. Toplumumuz şimdiye kadar ne talep etti? Bahçeli evlerimizi 3-4 katlı binalara dönüşmesini, 3-4 katlı binalarımızın 10-15 katlı apartmanlara dönüşmesini talep ettik. Çünkü ilgili herkesin paylaştığı büyük bir rant söz konusuydu. Aynı alt yapıya dikine gelişimle fazladan nüfusun barınmasını talep ettik. Hazır olanakların hemen yanına sanayi, yan sanayi ve diğer iş çevrelerinin oluşmasını vb. talep ettik. Hiç kimse sokağına itfaiye musluğu, acil durumlarda müdahale edecek ekiplerin geçebileceği sokaklar, sağlıklı yapılaşmanın gereği zemin etüdü, acil durumlara karşı bilgilenme vb. talep etti mi? Görüldüğü gibi ne talep ettiysek onunla başbaşayız. 47 Ne talep edersek onu alacağımıza da emin olabilirsiniz. Hemen hemen her şey bilgilenmeye, bu bilginin geniş halk kitleleriyle paylaşılmasına ve doğru yöntemlerle talep edilmesine bağlıdır. Bilgi, güvenliğimizin nasıl sağlanacağı üzerine bize fikir verdiği gibi önlem almanın da yöntemini verir. Bu yöntemlerin birleşmesi ile bir güvenlik sistemi ve bu sisteminin güvenilir görevlilerce idaresi ile reel güvenliğe ulaşılmasını mümkün kılar. Gerçek güvenlik, bilgi ve birikime dayalı sisteme (GÜVENİLİR SİSTEM), bu sistemi oluşturacak ve işletecek kişilere bağlıdır. Bunu sağlayacak olan mekanizmaya da Güvenlik Sistemi denir. Bu durumda GÜVENLİK; can ve malımızın korunmasından, Güvenilir sisteme ve kişiye kadar giden bir olgudur. 3.1.3 Güvenlik talepleri Bilgilenmiş toplum kendi ve yakınlarının can ve mal güvenliği üzerine GÜVENLİK TALEPLERİNİ oluşturmaya başlar. Bu güvenlik talepleri bilgilenme ölçeğinde doğru taleplere doğru yönelecektir. Bu talepler, en basit can güvenliği talebinden, güvenliği oluşturan sisteme ve bu sistemi idare eden güvenilir yöneticileri talebe kadar yoğunlaşacaktır. Bilgi ve bu bilginin getirdiği inanma güvenliğin birinci şartıdır, GÜVENLİK BİLGİYE DAYANIR, İÇE SİNDİRİLMİ VE YAAM BİÇİMİ HALİNE GETİRİLMİ BİLGİYE KÜLTÜR DENİLİR. Bilginin yaygınlaşması sonucunda güvenlik kültürüne sahip olan topluluk ise güvenilir sistemi ve sistemin gereksinmelerini (teknoloji dahil) talep eden, talebin karşılanması için baskı unsuru olan ve izleyen topluluk haline gelir. Bu şekilde yaşanabilecek tüm acil durumlar en az kayıpla geçiştirilebilir. Güvenlik, can ve mal güvenliğinden bunu koruyacak sisteme, bu sistemi oluşturacak ve yürütecek güvenilir kişilere kadar giden kavramdır. Bilgi sahibi olmayan kişi ve toplum korku sahibi olur. Toplumun bilgilendirilmesi güveni arttırır. Fakat, bilgiyi veren kuruluşun veya kişinin de çok önemi vardır. Eğer bilgiyi veren kişi ve kuruluş Güvenirliğini yitirmiş ise verilen bilgi ne kadar ciddi olursa olsun inandırıcı olmaz. Güvenlik, öncelikle, can, daha sonra mal korunması anlamına gelen geniş bir konudur. Bilgi ve bilgiye dayalı güvenlik, Olabilecek tehlikelere karşı güvenlik, Durum tespiti, Olabileceklerin tespiti, Güvenilir kişi, İtimatsızlık ve inanmamak, Kavramları düşünülmeli ve her acil duruma göre bir kez daha sorgulanmalıdır. 48 Acil Durumlar Doğal Afetler, Doğal olmayan Teknolojik felaketler ve kazalardır. Doğal afetler: Halkın can ve mal varlığını tehdit eden en büyük tehlikelerdir. Bunlar; Fırtına Depremler Kasırga Doğal yangınlar Tayfun Su baskınları Çığlar Toprak kaymaları (Heyelan) Kuraklık Doğal olma yan afetler: Doğal olmayan afetler, savaşta veya barışta halkın can ve mal varlığını tehdit eden teknolojik kaza ve sabotajlardır. Bunlar; Nükleer kazalar (Nükleer santrallerde olabilecek sızıntılar) Trafik ve gemi kazaları (Türk Boğazlarında gerçekleşebilecek bir tanker kazası) Sabotajlar olarak çeşitlendirilebilir. İstanbul’un bir kısm ının alt ına döşenmiş olan doğal ga z boru şebekesinde olabilecek bir kaçakta, Kent içi benzin istasyonlarında ve bütan gaz dolum tesislerinde petrol türevleri, kim yasal ve nükleer kazala r, ayrıca, okullar, sinemalar, mağazala r ve bunun gibi halkım ızın topluca gittiği merke zlerde oluşabilecek f elaketler de yaşanabilir. Zarar a zaltma girişimlerinde, ö zellikle ‘Yere l Gönüllü Örgütlenmeleri’ çok yönlü katk ıla rda bulunabilirle r. Mahallelerde oluşturulacak gönüllü kurullar, olası d epremlerde mahallelerin ne gibi riskler alt ında olduğunu inceleyerek, yapılaşma ve çevre kullanım ına iliş kin pek çok uyumsuz da vran ış örneğin in orta ya çıkarılmas ında, yere l toplumun dikkatine getirilm esinde ve bunların giderilmesinde, hiçbir resmi müdahaleye gere k kalmaksızın b irincil rol o yna yabilirler. A yrıca, deprem sonrasında ilk yard ım ve ku rtarma konularında planlar yap ıp bu konuda bilgi ve belirli düze ylerd e beceriler kazand ırma ya yönelik eğitim p rogramları dü zenle yebilirler; bunlara kat ılabilirler. Bu tü r oluşumların cesaretlendirilerek, örn ekler gösterilerek ve kimi maddi destekler sağlanarak ya ygın laşt ırılm ası, hazırlık lı bir kentsel toplum kültürü gelişmesinde en önemli adımdır. Bu nedenle ‘Mahalle Af et Yönetimi’ türündeki projelere ye rel yönetimlerce öncelik verilmesi ve mahalle muhtarlıklarıyla birlikte ye rel yönetimlerin çeşitli organlarında temsil hakkı ku llanmaları ve yere l yatırım kararla rına katılmaları sağlanmalıd ır. Bu yak laş ım ye rel temsiliyete dayalı demokratik katılımc ılık bilincini arttırması ile yön etimsel yara rlar sa ğla yacakt ır. 49 3.1.4 Türki ye’de afet riski ve olası afete hazırlık Ülkemizde son 60 yılda meydana gelen doğal afetlerin yol açtığı yapısal hasarların oranları yaklaşık olarak aşağıdaki gibidir. % 5 kaya düşmeleri % 62 depremler % 4 yangınlar % 15 heyelanlar % 2 çığ, fırtına vs.. % 12 su baskınları Buna göre ülkemiz için en önemli afetin D E P R E M olduğu görülmektedir. Topraklarımızın % 96’ sı deprem bölgeleri içerisinde, nüfusumuzun % 98’ i bu bölgelerde yaşamaktadır. Bu gerçek karşısında yapılması gereken, deprem zararlarını azaltacak ciddi tedbirleri, gerçekçi olarak almaktır. 3.2 AFETE HAZIRLIK VE HALK EĞİTİMİ 3.2.1 Afete Hazırlıkta Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü Kurtarma, sağlık, insani yardım gibi farklı sektörlerde uzmanlaşan Sivil Toplum Kuruluşları, 1999 depremleri sonrasında acil yardım ve iyileştirme konularında önemli yararlıklar göstermişlerdir. Ancak bu kuruluşların da zarar azaltma etkinliklerinde bulunmaları, kendi ilgi alanlarında yurt içinde ve uluslararası düzeylerde projeler uygulamaları ve çalışmalarında süreklilikler sağlamaları şarttır. Bu kuruluşların sektörlerine göre, ilgili başka kuruluşlarla birlikte, ulusal iletişim ve bilgi ağlarında yer almaları, bu yolla çeşitli projeler geliştirmeleri, gerektikçe o sektördeki ilgili tüm tarafları bir araya getirecek toplantılar düzenlenmesi gibi çalışmalar, süreklilikler sağlamak amacıyla merkezi yönetim tarafından desteklenmelidir. Ulusal afet yönetimi anlayışı içerisinde sivil toplum kuruluşları sahip oldukları nitelikli insan gücüyle, gönüllü ve yaratıcı çabaları ile en büyük destektir. Ülkemizde birçok sivil toplum kuruluşunda bu anlayış mevcuttur. Geçtiğimiz tecrübeler sırasında çalışmalarıyla ön plana çıkmış ve günümüzde halen afete hazırlık evresinin gereğini yerine getiren farklı alanlarda uzmanlaşmış onlarca kuruluş vardır. Ülkemizde afet konusunda çalışan kuruluşların başında Kızılay gelir. Kızılay kanunla kurulmuş, özerk ve devlet afet planlarına entegre edilmiş yegane kuruluştur. Ancak son 10 sene içerisinde bazı gönüllü kuruluşlar bu planlarda yer almaya başlamıştır. Bu kuruluşlara, acil durumlarda iletişim konusunda Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC), acil müdahale konusunda Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ve Arama Kurtarma Araştırma Derneği (AKA), afete hazırlanma ve halk eğitimleri konusunda Doğa ile Barış Derneği (DiB), Afete Kaşı Sivil Koordinasyonu Destekleme Derneği (ASK) gibi örnekler verebiliriz. "Gönüllülerin Sivil Savunma Hizmetlerine Katılma Esasları Yönergesi" 05.05.2000 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Bu yönerge esasları dâhilinde, ülke çapında birden fazla ilde teşkilatlanan 14 sivil toplum kuruluşu ile Sivil savunma Genel Müdürlüğü ve yalnız bir ilde 50 teşkilatlanan 79 sivil toplum kuruluşu ile ilgili valilikler arasında protokoller yapılmıştır. Gerek acil durum ortamında yapılması gerekenler, gerekse zarar azaltıcı önlemler ve depreme hazırlıklı olma ve risk yönetiminde deneyim, her yurttaşların bilgisi ve dikkati içine çekilebilmelidir. Bu nedenle toplumun her kesitinden topluluk ve bireylere ulaşılabilmesi gerekir. Bu amaçla genel medya ve her türlü iletişim ortamları yanında iş çevreleri, bireysel ilgi alanları (hobiler), spor, ibadet merkezleri, kahvehaneler gibi insanların bir araya geldiği yerler vb. her kanaldan yurttaşa erişilmesi gerekir. Ülkemizde bugün halk eğitimi görevlerinin önemli bir kısmı, Sivil Savunma Müdürlükleri tarafından belirlenen istekli sivil toplum örgütlerine verebilmektedir. Ancak bu eğitim afet ve ilkyardım bilincinin arttırılması çabalarını aşamamaktadır. Yerel örgütlenmelerin tevsik edilmesi ve eğitim kapsamının genişletilerek risk belirleme ve zarar azaltma eylemleri konularını da kapsaması, verilen eğitimin etkinliğini artıracaktır. Yerel düzeyde etkin eğitim kampanyaları için çok fazla sayıda eğitmene ihtiyaç vardır. Halk eğitmeni eğitimi yoluyla gerekli ve doğru bilgi ve becerilerin hızlı ve güvenli yayılmasının sağlanması gereklidir. Doğa ile Barış Derneği’nin bu amaçla eğitmen eğitimi metodu ile tasarladığı ve AB-ECHO örgütünün sponsorluğunda ve İstanbul Valiliğinin desteğinde yürütmüş olduğu “Acil Durumlar ve İlkyardım Halk Eğitimi” projesi buna örnek gösterilmektedir. Bu projenin benzeri tüm Halk Eğitim Merkezleri’nde açılacak kurslarla halkın farklı kesimlerine ulaşabilecek eğiticiler yetiştirmek amacı ile uygulanabilir. Eğitim ve bilinçlenme çalışmaları kapsamında göre v yapacak eğiticilere ve eğitim programına katılanlara sertifikalar verilmesi ve medya desteği eğitimin sürdürülmesi için gerekli isteklendirme yaratabilir. Böyle bir uygulama, hem yerel kaynakları güçlendirecek, hem de yerel şartları ve kültürü bilen kişilerce verilecek olan eğitimin daha etkili olmasını sağlayacaktır. 51 3.2.2 Mahalle afet organizas yonu Mevcut yasalara uygun, afete hazırlık için sokak sokak organize olmayı hedefleyen, sivil toplum kuruluşlarının, sivil katkı ve katımları kolaylaştıran bütünleştirici bir yapısı olmalıdır. Yasal yapılanma sivillerin organizasyonda vermektedir. görev almalarına izin Yasanın öngördüğü görevlilere sivil kapasite her türlü maddi manevi imkânlarını sunmak sureti ile yardımcı olmaktadır. 52 Acil Durum tedbirlerinin tüm mahalle sakinleri taraf ından öğrenilmesi gerektiğinden, gönüllüler halk eğitimi ile mutlaka uğraşmak zorundadırlar. STK ların da desteği ile gerekli her türlü bilgi, malzeme ve donanım tedarik edilmeli ve acil durumlarda kullanıma hazır hale getirilmelidir. Afet halinde, her mahalle için oluşturulması gereken Destek Gurupları ve Erken Cevap Organizasyonu a. Komuta Merkezi(Kriz Merkezi) b. Sekreterlik ve İletişim Bölümü: c. Operasyon Bölümü: d. Arama; Hafif araçlarla arama kurtarma, işaretleme e. İtfaiye; Tehlike mücadele f. kontrolü, Teknik değerlendirme, Yangınla İlkyardım; İlkyardım, Yaralı nakli, Sağlık Merkezi g. Güvenlik; Mahalli polis kapasitesini sivil gönüllülerle destekleme h. Lojistik Bölümü: Afete müdahalede asgari standartlar (Shepere) ölçütünde i. Beslenme; Malzeme, Mutfak, Dağıtım j. Barınma; Yerleşme, Sıhhi işler, Tamir ve Bakım birimleri k. Trafik; Ulaşımın sağlanması l. Soysal destek; Sağlıklı ve insanca günlük hayatın sağlanması m. Psikososyal Destek (Yaşlılar, Çocuklar) n. Eğitim (İlköğretim ve öncesi eğitimde aksamanın giderilmesi) o. Sağlık ( İlkyardım sonrası bekleme, Morg hizmetleri) Bu yapılanma ile amaçlanan: Acil durumlarda tıbbi yardım ulaşana kadar, arama kurtarma ve ilkyardım çalışmalarının başlatılması, Acil duruma erken cevap verilmesi yoluyla paniği ve talanının engellenmesi. Hasar ön tespiti yapılması ve bu doğrultuda yardımların doğru organizasyonun sağlanması. Acil durumun gereği müdahalenin erken safhada belirlenmesi ve afet masasına bildirilmesi Arkadan oluşabilecek tehlikelerin kontrol altına alınması, hasarın büyümesini engellemesi. Sağlıklı ve düzenli çalışmaların yapılması günlük hayata dönmek üzere gerekli Durumun gereği güvenlik, sağlık, sevk ve idare görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olunması. 53 Acil Durumlara hazırlık ve tatbikat çalışmalarının güvenilir ve işlevsel olmasının sağlanması Acil durum yönetiminin üst yapılarla entegrasyonunun sağlanması Acil Durum Yönetimi hakkında eğitim ve duyuru yapılarak halkın katılımının sağlanmasıdır. 3.2.3 Mahalle Organizasyonun görev, yetki ve sorumlulukları 7126 sayılı Sivil Savunma yasasının ilgili tüzükleri ve değişiklikleriyle ekleri çağa ve yaşanacak afetlere göre yorumlanır veya güçlendirilirse gerekli yapılanma ile görev ve sorumlulukları belirleyebilmektedir. Sivil Toplum Kuruluşları hazırlık eğitimleri dahil tüm destek çalışmalarında Sivil Savunma Müdürlüğü ile yapacakları protokollerle yasallaşabilir. Bu protokol la belirlenecek görevlilere mükellef kartları verilerek, hem otokontrol, hem de çalışanların görevleri doğrultusunda yasallaşması sağlanmış olacaktır. Buna göre; Madde 52 şunlardır - Korunma kılavuzlarının barıştaki başlıca görevleri Bölgelerindeki bütün evler, buralarda oturan nüfus ve uzman personel ile önemli bina ve tesisler, sığınak ve sığınak olabilecek yerlere ait gerekli bilgileri tespit ve kayıtlarını tutmak, Bölgesinin ve komşu bölgelerin sınırlarıyla buralardaki sivil savunma hizmetleriyle ilgili teşkilât ve tesislerin yerlerini tespit ve kayıtlarını tutmak, Cadde ve sokak kılavuzlarının seçilmelerini ve eğitimlerini sağlamak, Bölgelerindeki bina korunma personelinin ve diğer halkın sivil savunma kurs, konferans ve yayınlarından faydalanmalarına yardım etmek, yapacakları hazırlık ve alacakları tedbirlerde kendilerini aydınlatmak ve yardımcı olmak. Madde 53 - Korunma kılavuzlarının olağanüstü hallerde ve seferdeki başlıca görevleri şunlardır: Mevcut durum ve alınacak son hazırlık tedbirleri ve hareketleri hakkında halkı aydınlatmak, yardım etmek, morallerini kuvvetlendirmek, Taarruzdan sonra bölgelerindeki hasar ve zayiatı ve NBC maddeleri tesirlerini tespit ederek üst kademelere devamlı bilgi vermek, Tehlike durumlarına ve halin icaplarına göre halka alacakları tedbir ve yapacakları hareketleri tavsiye etmek; cadde ve sokak kılavuzları ve bina korunma personeli ile güçlerinin yettiği kadar yangın başlangıçlarının söndürülmesini ve ilk kurtarma ve yardım işlerinin yaptırılmasını sağlamak; 54 Bölgelerine gelecek sivil savunma kuvvetlerine yol göstermek ve bu kuvvetlerin kullanılmasına esas olacak durum ve şartlar hakkında birlik komutanlarına bilgi vermek. Madde 54 - Korunma kılavuzları; barıştan itibaren kurulur, yetiştirilir ve donatılarak göreve hazır bulundurulur. Madde 55 - Mevzuat hükümlerine ve mahallî mülki idare âmirliklerinden verilecek direktiflere göre, korunma kılavuzlarının bildireceği hususların ve isteklerin cadde ve sokak kılavuzları, bina korunma personeli ve halk tarafından yerine getirilmesi mecburidir. Halk Tarafından Yapılacak Teşkilat ve Alınacak Tedbirler yasa ve yönetmeliklerine göre: 3.2.4 Korunma Kılavuzları Olası acil durum ve afetler için çalışma bölgesinde durum tespiti, acil önlem planları yaparak alınması gereken önlemleri almak yada alınması için görevlilere başvurmak, yapılan çalışmaların takipçisi olmak, acil müdahale planlarını hazırlamak hasar görebilecek bölgeleri tespit etmek, gerekli önlemleri almak ve alınması için görevliler ile işbirliği yapmak tahmini insan zayiatını tespit etmek gibi konularda görevlilere yardımcı olmak ve Sivil Savunma servislerine rehberlik etmekle görevlidir. Cadde Veya Sokak Kılavuzları: Madde 96 - Hassas bölgelerde her kılavuzluk bölgesindeki cadde ve sokak kesimleri için, buralarda oturanlar arasında birer cadde veya sokak kılavuzu ve birer yedeği seçilir. Madde 97 - Cadde ve sokak kılavuzları; barışta ve savaşta kendi kesimlerine ait her türlü bilgilerin tespitinde, halka ait hizmetlerde korunma kılavuzlarına yardımcılık ve halka yol göstericilik yaparlar. Barışta bina korunma personelinin seçilmesini ve eğitimlerinin sağlanmasını izlerler; savaş sırasında bu personel i1e yangın başlangıçlarının söndürülmesi, ilk kurtarma ve yardım işlerinin yapılmasını sağlamaya çalışırlar. Madde 98 - Cadde veya sokak kılavuzlarının halk tarafından tanınmaları için görev sıralarında kollarında bir tanınma işareti ile bir düdük, bir gaz maskesi, harp paketi, el feneri gibi şahsi teçhizatları bulunur. Bina Korunma Personeli Ve Malzemesi: Madde 99 - Hassas bölgelerdeki bütün ev, apartman ve içinde oturulan diğer binalarda, sivil savunma bakımından gerekli tedbirlerin alınması, yangın başlangıçlarının söndürülmesi, ilk vardım ve kurtarma hizmetleri gibi görev ve faaliyetler için; buralarda oturanlar arasında iş bölümü yapılarak, her binada bir korunma âmiri ve nüfus mevcuduna göre sırası ile birer veya daha fazla itfaiyeci, hastabakıcı, kurtarıcı ve sığınak bulunan yerlerin gerekenlerinde sığınak âmiri gibi korunma personeli ayrılır. 55 Madde 100 - Bina korunma personeli; sivil savunma veya millî savunma veya Milli Savunma ile ilgili diğer hizmetlere ayrılmamış olan bina içindeki erkeklerden, erkekler yoksa kadınlardan seçilir. Hastabakıcılık için kadınlar tercih olunur. Madde 101 - Bina korunma âmirleri, binada oturan aileler veya kimseler tarafından, diğerleri de korunma âmirleri arasından seçilirler ve sivil savunma hizmetleri bakımından korunma âmiri emrinde bulunurlar. Bina korunma âmirleri, sivil savunma işlerinde bulundukları binanın sorumlu âmiri olup, bu bakımdan vereceği talimat ve isteklerin bütün binadakiler tarafından yerine getirilmesi mecburidir. Madde 102 - Hassas bölgelerdeki, içinde oturulan bütün binalarda, yangın başlangıçlarının söndürülmesi, yapılacak ilk yardım, kurtarma ve korunma faaliyet ve hizmetleri için gerekli malzeme ile herkes için birer halk tipi koruyucu maske bulundurulması veya bunların kullanılmalarının öğrenilmesi lazımdır. Bu malzemenin temin ve tedariki hususunda Hükümetçe halka gerekli kolaylık ve yardım gösterilir, Mahalle Örgütlenmesinin Acil Müdahale Organizas yonundaki Yeri Mahalle Organizasyonunun Afete hazırlık için top yekûn hazırlanma noktasında en önemli çalışmadır. İlk yardım ve acil durum eğitimi ve her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturulmasından sonra yapılacak koordinasyon ve görevlilerin tanımı Apartman ve ya kurum görevlileri: Kapıcı, Yönetici ve benzeri görevliler: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetine katılarak destek verir. Kendi binası için her türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve yaşanabileceklere karşı acil eylem planlarını, bu konularla ilgili görevlileri oluşturur, görev tanımlarını yapar. Bu planları binanın yönetim tablosuna asarak duyurur, bilgileri güncelleştirir, konu ile ilgili tatbikatları belirli aralıklarla gerçekleştirir. Herhangi olumsuz bir durumda yetkililerin müdahalesi gerekiyorsa, öncelikle durumu haber verir, onlar gelinceye kadar gerekenleri yapar. Görevliler geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır. Sokak Görevlisi: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetlerinin asli unsurudur. Kendi sokağı için her türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve yaşanabileceklere karşı acil eylem planlarının oluşturulması için kolaylaştırıcılık yapar, planlar oluştuktan sonra bu konularla ilgili görevlileri oluşturur, görev tanımlarını yapar. Bu planları bina görevlilerine duyurarak bütün sokak yaşayanlarına iletilmesini sağlar, bilgileri günceller, konu ile ilgili tatbikatların belirli aralıklarla gerçekleştirilmesini kolaylaştırır. Olumsuz bir durumda yetkililerin 56 müdahalesi gerekiyorsa, öncelikle durumu haber verir (kendi sokağının iletişiminden sorumludur), onlar gelinceye kadar gerekenleri yapar. Görevliler geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır. Mahalle koordinasyon grubunun üyesidir.(Kendisine mutlaka bir yedek görevli hazırlar ve ilgili yerlere bildirir.) Mahalle koordinatörü: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetlerinin asli unsurudur. Kendi mahallesinde her sokakta bir temsilci oluşturmak için çalışma yapar, bu temsilcilerin konu ile ilgili eğitim almalarını sağlar ve bu ekiple her türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve yaşanabileceklere karşı acil eylem planlarının oluşturulması için kolaylaştırıcılık yapar, planlar oluştuktan sonra bu konularla ilgili görevlileri koordine eder. Bu planları görevlilere duyurarak mahalle yaşayanlarına iletilmesini sağlar, bilgileri günceller, konu ile ilgili tatbikatları belirli aralıklarla gerçekleştirilmesini kolaylaştırır. Olumsuz bir durumda yetkililerin müdahalesi gerekiyorsa, öncelikle durumu haber verir (kendi mahallesinin iletişiminden sorumludur), yetkililer gelinceye kadar gerekenleri yapar.Görevliler geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır. İlçe koordinasyon grubunun üyesidir.(Kendisine mutlaka bir yedek görevli hazırlar ve ilgili yerlere bildirir.) Her İlçe için mahalle koordinatör Grubu: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için her iki ayda bir koordinasyon toplantısı yapar. Bu toplantıya yetkilileri davet ederek çalışmaların izlenmesini sağlar. Olağanüstü durumlarda yetkililerle de anlaşarak toplantılar düzenler. İlçenin acil önlem ve acil eylem planlarının güncellenmesi ve ilçe ölçeğinde tatbikatlar yapılabilmesi için yetkililerle de anlaşarak gündem belirler. İletişim için gerekli ekipmanların sağlanmasına çalışır. İlçe Koordinatörü: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetlerinin asli unsurudur. Kendi ilçesinde her mahallede bir temsilci oluşturur. Bu temsilcilerin konu ile ilgili eğitim almalarını sağlar ve bu ekiple her türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve yaşanabileceklere karşı acil eylem planlarının oluşturulması için kolaylaştırıcılık yapar. Planlar oluştuktan sonra bu konularla ilgili görevlileri koordine eder. Bu planları görevlilere duyurarak bütün ilçe yaşayanlarına iletilmesini sağlar, bilgileri günceller, konu ile ilgili tatbikatları belirli aralıklarla gerçekleştirilmesini kolaylaştırır. Herhangi olumsuz bir durumda yetkililerin müdahalesi gerekiyorsa, öncelikle durumu haber verir (kendi ilçesinin iletişiminden sorumludur), yetkililer gelinceye kadar gerekenleri yapar. Görevliler geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır. İl koordinasyon grubunun asli 57 üyesidir.(Kendisine mutlaka bir yedek görevli hazırlar ve ilgili yerlere bildirir.) İletişim koordinasyon merkezleri ile temasla görevidir. İlçeler Koordinatör Grubu: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her ilçe için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için her iki ayda bir koordinasyon toplantısı yapar. Bu toplantıya yetkilileri davet ederek çalışmaların izlenmesini sağlar. Olağanüstü durumlarda yetkililerle de anlaşarak toplantılar düzenleyebilir. İlçenin acil önlem ve acil eylem planlarının güncellenmesi ve ilçe ölçeğinde tatbikatlar yapılabilmesi için yetkililerle de anlaşarak gündem belirler. İletişim için gerekli ekipmanların sağlanması için çalışır. Koordinasyon ve İletişim Merkezleri (3-6-9): Yetkililerle birlikte oluşturulacak olan iletişim ve koordinasyon merkezleridir. Yukarıda bahsedilen tüm görevlilerle koordinasyonu, iletişimi ve görevlilerin yönlendirilmesini sağlar. Mahalle çalışmalarında noktalar. yapılacak tespitler ve dikkat edilecek 1. Mahallenin bir planı temin edilir, 2. Her sokakta bir gönüllü görevli oluşturulur, 3. Bu görevli sürdürülmekte seminerinden geçirilir, bulunulan Eğitmenlerin Eğitimi 4. Bu görevli vasıtası ile öncelikle apartman yöneticileri ve kapıcıları hedeflenmek üzere sokak yaşayanları içerisinde yaygın bir eğitim programı uygulanır. 3.2.5 Durum Tespiti 1. Her sokakta; Binaların yaşı, yapıldığı günden bu yana yapılan değişiklikler (projesinde olmayan dükkan ve iş yerleri ile çekme katlar dahil), binanın veya varsa bahçesindeki ek birimlerinin tespiti (su kuyuları dahil), son depremden sonraki hasar durumu, ve daha önce yaşanmış olumsuzlukların getirdiği durumun tespiti ile varsa acil durumlara karşı alınan önlemler ve benzeri durumlar tespit edilerek, sokak planına işlenir. 2. Sokaktaki halihazır tüm iş yerleri konumu da göz önüne alınarak, sokak planına işlenir (Emniyet Müdürlükleri, Jandarma karakolları, Belediye Zabıta karakolları ve Belediye birimleri, İtfaiye Birimleri, Askeri birimler, Okullar, Büyük mağazalar ve marketler, İş yeri merkezleri, Benzin istasyonları, Tüp gaz dolum veya servis birimleri, Oto tamirhaneleri, Boya atölyeleri, Marangoz ve ahşap press atölyeleri, Fabrikalar (özellikle; yanıcı, yakıcı, parlayıcı, patlayıcı ve kimyasal imalat ve iş yapanlar), Limanlar ve Yat limanları, Yanıcı, yakıcı, parlayıcı, patlayıcı ve kimyasal malzeme depoları, Demir atölyeleri, Hastane, Dispanserler, Sağlık ocakları, Doktor muayenehaneleri, Klinikler, Eczaneler, İlaç depoları, Elektrikli malzeme dükkanları, Jeneratör dükkanları, Oto parklar, İş makineleri atölyeleri ve park yerleri, sürücü kursları, kahvehaneler, 58 diğer sosyal faaliyet salonları ve birimleri, sinemalar ve tiyatro salonları, spor kulüpleri, kongre merkezleri, kütüphaneler, radyo ve TV istasyonları, alt geçit, üst geçit, viyadük, pasajlar, lokantalar, özel kulüpler, ve benzerleri sokak planına işlenir. 3. Yaşanabilecek acil durumlarda acil müdahaleyi kolaylaştırmak amacıyla kendilerinden yardım alınabilecek sokak yaşayanları ve ihtisas alanları tespit edilir ve sokak planına işlenir; Doktorlar ve ihtisas alanı, Hemşireler, İlk yardım eğitimi almış olanlar, Mühendisler ve ihtisas alanı, Eczacılar, Sağlık memurları, Subay ve Astsubaylar, Emekli Subay ve Astsubaylar, Öğretmenler, Emekli öğretmenler, Sivil savunma görevlileri, Emekli sivil savunma görevlileri, Psikolog, Psikiyatrist, Amatör telsizciler ve Halk bandı telsizcileri, Taksi durakları ve merkezleri ve benzerleri. 4. Yeşil alanlar, Parklar, Açık alanlar, Açık ve Kapalı spor alanları, Dolgu sahaları, İtf aiye muslukları, Trafolar, Yüksek gerilim hatları, Doğal gaz borularının geçtiği ana ve yan dağıtım merkezleri, Postane, İletişim merkezleri, Telefon kulübeleri, Ana trafik hattının yönü ve benzeri yerler tespit edilerek plana işlenir. 5. Tüm bu tespitler yapıldıktan sonra yaşanabilecek acil durumlara göre: Deprem, yangın, patlama, çökme, sel, heyelan, trafik kazası, diğer kazalar, savaş durumu (Konvansiyonel, Nükleer, kimyasal, biyolojik ve benzerleri) ve bunun gibi durumlara yönelik çeşitli senaryolardan, öncelikler sırasına göre tespit edilenler, her birim için önce tek tek sonrada birbirleri ile ilişkilendirilerek alınabilecek tedbirler planlanır. Sokaklar ilişkilendirilerek mahalle planları; mahalleler ilişkilendirilerek ilçe; ilçeler ilişkilendirilerek; İl önlem ve eylem planları oluşturulur. Bu planlar; acil durumlar için, öncesi, anı ve sonrasının tüm şartları düşünülerek, uzmanlarla ve yetkililerle birlikte oluşturulur. Oluşan bu planlar doğrultusunda, tüm tedbirler, hazırlıklar eğitimler ilgili tüm tarafların katılımıyla süratle oluşturulur. ve 3.3 AFET DURUMLARINDA GEREKLİ PRATİK BİLGİLER 3.3.1 Deprem için pratik bilgiler Yurdumuzun %98’i deprem kuşağı üzerinde bulunduğundan ve depremi engellemek mümkün olmadığından, halkımız için en büyük tehlike depremdir. İnsanları öldüren deprem değil, kötü yapılmış binalar ve bina yapmaya uygun olmayan zemin koşullarıdır. Yaşadığınız ve Uzun Süreli Kullandığınız Mekân İçin Önce; evinizin depreme dayanıklılığını kontrol ettirin. Evinizde olabilecek hasarı en aza indirmeye, yaralanmayı önlemeye ve depremden sonra en az dört gün (72 saat) yardımsız biçimde enkaz altında yaşamınızı devam ettirmeye hazırlıklı olmalısınız. 59 Evinizin, hâlihazır durumunu tespit ettikten sonra; koridorlar, ağır ve sağlam masalar, buzdolabı, çamaşır makinesi yanı ve benzeri, güvenli yerlerini ve camlar, aynalar, mutfak dolapları göğüs hizanızdan yüksek eşyalar ve benzeri tehlikeli bölgelerini belirleyin. Güvensiz Bölgeler: MERDİVENLER DÜEBİLECEK EYALAR Bu belirlemelere göre Acil Durum Planınızı yaparak ailece paylaşın ve iş bölümü yaparak uygulayın. Çocuklarınıza deprem sırasında evde ya da okulda bulundukları zaman ne yapmaları gerektiğini öğretin. Okullarının deprem planını öğrenmelerini sağlayın. Eve ulaşılamayacak durumlarda güvenli bir buluşma yeri belirleyin. Acil telefon numaralarını telefon rehberinizin iç kapağında ayrıca telefonun üzerinde bulundurun. Mutlaka her daire için 2 kg.lık veya iki daire için (Ortak bir alana koymak kaydıyla) 6 kg.lık yangın söndürme cihazı bulundurun. Yangın söndürme cihazınızı test ettirdikten sonra evinizin kullanımına uygun bir bölümünde bulundurun. Depremden önce yapılacak birkaç basit hazırlık depremden sonraki zor yaşantımızı çok kolaylaştırabilir. 60 Örneğin; Mutlaka yakınımızda bulunduracağımız ayakkabılarımız, yatağımızın yanında kullanıma hazır bir cep feneri, evimizin ailece bilinen güvenli bir yerinde bulunduracağımız acil durum çantası, aracımızın bagajında; bir çadır, uzun müddet bozulmayan yiyecek ve içecekler, fener, ilkyardım malzemesi, giysi, telsiz, battaniye, sıhhi malzemeler gibi eşyaların bulunması organize yardımın gelmesi için gerekli olan 3- 4 gün boyunca bizi çok rahatlatacaktır. Korunma için bulunacağınız yeri ve muhtemel kaçış yolunu önceden belirleyin. Depremin yıkıcı etkisi 10-12 saniye sonra başlamaktadır. Bu süre, binayı terk edebilmek için çok önemlidir. Kronometreli kaçış uygulaması Eğer bulunduğunuz noktadan 10-12 saniye içinde bina dışına çıkacak ve güvenli bir açık alana ulaşacak durumdaysanız, bu yolu saptayın. Bu süre içinde kaçma eylemini gerçekleştirebilecek bir yöntem bulduğunuz takdirde, tatbik ederek zamanı saptayın. Böylelikle hem kesin kaçış sürenizi öğrenebilir, hem bu süreyi daha da kısaltacak yöntemler geliştirebilirsiniz. Dikkat: Bu yöntem sadece giriş altı, giriş ve 1. katta olanlar için geçerlidir. Binayı terk ederken mutlaka başınızı yüksekten veya tavandan düşen nesnelerden (tuğla, kiremit, avize vb.) korumalısınız. Bir kask veya baret, bulamazsanız bir sandalye, bir tahta parçası, büyük ve kalın bir kitap işinize yarayabilir. 61 Eğer binayı terk edemiyorsanız; boşluklarından uzak durunuz. Kesinlikle merdivenlerden ve Asansör kullanmayınız. Birinci kattan daha yüksekteyseniz atlamayı denemeyiniz “Yaşam Kurtarma Alanları” yaratınız. Masa, yatak altı gibi yerler yerine, ağırlık merkezi yere yakın çelik dolaplar, para kasaları, çamaşır ve bulaşık makinesi gibi nesnelerin yanına veya buna benzer karşılıklı duran eşyaların arasına yatın ve ayaklarınızı karnınıza çekerken, ellerinizi de başınızın üstünde kavuşturun. Yıkılma anında bu nesneler belki tamamen ezilmeyecekler ve yaratabilecekleri alan, sizin yaşam kurtarma alanınız olacaktır. Mutfak ve banyolar iyi bir saklanma ve “yaşam kurtarma alanı ” yaratılabilecek uygun bir ortam gibi gözükmektedir. Tezgâh altında ve yanında yer alan fırın, bulaşık makinesi ve buzdolabı, bu bölümün ezilme oranını en aza indirger. (Ancak, set üstü dolaplardan dökülecek tabak, çanak ve bardak gibi cisimlere karşı bir önlem alınması, rafların düşmesine engel olmak için de duvarla olan bağlantılarının sabitleştirilmesinde yarar vardır.) Yaşanan depremlerden elde edilen veriler, gerekli tedbirler alınmak kaydıyla mutfak ve banyoların en uygun yerler olabileceğini göstermektedir. Deprem Anında, sarsıntı başladığı andan itibaren 10-12 saniye içinde bulunduğunuz yerden bina dışına güvenli bir açık alana çıkma olanağınız ve planınız varsa, bunu derhal önceki bölümde anılan önlemleri alarak uygulamaya koyun. Eğer binayı terk edemiyorsanız, daha önce belirlediğiniz yaşam kurtarma alanı gidin ve yan yatarak, ayaklarınızı karnınıza çekerken, ellerinizi de başınızın üstünde kavuşturun. Kesinlikle oradan oraya koşmayın ve ayakta durmayın. Balkona çıkmaktan, merdivenden inmekten, asansöre binmekten kaçının. Kolon ve kirişlerden de uzak durun. Bu arada, camlar kırılabilir, kitaplıklar devrilebilir, mutfak dolaplarındaki tabak çanaklar dökülebilir. Deprem Anında Taşıtta Bulunanlar, yer sarsıntısını hissettiğiniz anda, paniğe kapılmayın. Otomobilde; Yolda iseniz, aracınızı yol kenarına çekip, binalardan, elektrik direklerinden veya ağaçlardan uzakta durdurun. Tünelde; İçinde iseniz ve çıkışa yakın değilseniz, aracınızı durdurup aşağıya inin ve yanına yan yatarak ayaklarınızı karnınıza çekerken, ellerinizi de başınızın üstünde kavuşturun. Kapalı bir otoparkta; Arabanızın dışına çıkıp, yanına yatınız, üzerinize yıkılacak tavan, tünel gibi büyük kitleler aracı belki ezecek, 62 ama yok etmeyecektir. Araç içinde olduğunuz takdirde, üzerinize düşen bir parça ile ezilebilirsiniz Depremden Sonra nasıl davranacağınız çok önemlidir. Paniğe kapılmadan, söylentilere inanmadan, kurtarma çalışmalarına katılmak gerekir. Deprem öncesi önlemlerinizi aldıysanız ve depremi az ya da çok hasarla atlattıysanız, öncelikle durumunuzu değerlendirin; Bulunduğunuz yapı yıkılmamışsa ve kaçabilecek durumdaysanız kontrollü, hızlı ve dikkatli bir şekilde binayı terk edin (Binadan ayrılırken kapıları dikkatli bir şekilde açın, sarsıntı anında merdivenler bağlantı yerlerinden ayrılmış, tavandan dökülebilecek sıva, beton parçası gibi tehlikeli durumlar olabilir.) Çünkü Hemen ardından gelebilecek bir artçı şok, o ana kadar yıkılmamış binayı yıkabilir. Binayı terk etmeden önce çevrenizdeki seslere kulak verin, bu sesler, zor durumda olan insanlara ait olabilir. Bu sayede, binadan çıktıktan sonra yapılacak olan yardımlara çok daha hızlı bir şekilde katkıda bulunabilirsiniz. Kurtuldunuz! Bu kez başka sorumluluklar sizi bekliyor. Binaların dışına çıktığınız andan itibaren kurtarma çalışmalarına yardımcı olmanız gerekir. Verebileceğiniz her türlü destek, yaşam kurtarmak demektir. Kalabalık mekânları boşaltırken sakin olmak, toplu ve düzenli hareket etmek çok önemlidir. Felaket sonrası olası karmaşa ortamı için dikkatli olunmalı. Eğer Enkaz Altında İseniz; Kıpırdayacak durumdaysanız ve kesin bir çıkış yolu görebiliyorsanız, kurtulmak için çaba gösterin. Aksi takdirde durumunuzu koruyun ve sakin olun. Dışarıdan bir müdahale sesi duyana kadar bağırmaya çalışmayın. Fazladan her çaba, size gelecekte gerekli olacak enerjiyi tüketecektir. İlerleyen saatlerde dışarıya ses verebilecek bir ses kaynağı yaratma yolu bulun. Tencere benzeri bir metale vurulacak bıçak sapı, sert bir yüzeye vurabileceğiniz diğer sert bir cismin olup olmadığını kontrol edin. Çünkü saatler geçtikten sonra böyle bir şey edinme gücünü kaybetmiş olabilirsiniz. Bir ses duyduğunuzda cevap verin, yerinizi ve durumunuzu anlatmaya çalışın. Deprem Sırasında Dışarıda Bulunuyorsanız: Bina, direk, reklam panosu, duvar gibi devrilebilecek şeylerin uzağında durmak gerekir. Herhangi bir nesnenin altına girmek çok sakıncalıdır. Deprem bitene kadar açık alanda beklenmelidir. İstanbul gibi bir kentte araba kullanamayacağınızı bilmelisiniz. Yolların büyük bölümü yıkılacak ya da enkaz yığınlarından kullanılamaz hale gelecektir. Sağlam olan yollar ise trafik yoğunluğundan kullanılamaz 63 hale gelecektir! Bu durumda, ulaşmanın tek yolu olacak. saatlerce yürümek yakınlarımıza Rahat bir ayakkabı ve birkaç giysi, yağmurluk bu uzun yürüyüşü daha mümkün kılacaktır. Bir başka büyük tehlike de, depremden sonra çıkacak olan yangınlardır. Eğer depremde evimiz yıkılmadıysa ve hasar görmediyse eve girip doğal gaz, elektrik, LPG tüpü gibi sistemleri ana vanalarından kapatmak gereklidir. Bunun dışında salgın hastalıklar, yiyecek ve içecek kıtlığı, sel ve artçı depremler gibi ana deprem şokundan sonra devem eden tehlikelere karşı hazırlıklı bulunulmalı ve mutlaka önlem alınmalıdır. Acil Durum Çantasında Bulunması Gerekenler: İlk yardım çantas ı ve kitapçığı (hayatta kalma el kitabı), naylon yağmurluk, su, kuru yiyecekler (kuru kayısı, dayanıklı bisküvi) cep feneri ve yedek piller, kalem ve kağıt, el radyo ve pilleri, gerekli ilaçlar ve tedavi gereçleri. Araba Bagajı İçin: Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum çantasındaki gereçlere ektir. Bunları aracınızda ayrı bir yerde bulundurunuz. Çekme halatı ve takoz, zincir, en az dört litre şişe su, konserve yiyecek, kurutulmuş meyve, fındık ve konserve açacağı, yedek kıyafet ve bir sırt çantası, uyku tulumu ve yer battaniyeleri, ilk yardım çantası, ilaçlar, el feneri ve yedek pilleri, su geçirmez kibrit ve mumlar, tuvalet kâğıdı ve torbaları, bozukluk içeren para, yaşadığınız bölgenin haritası, kalem ve kağıt, çocuklar için oyuncaklar (oyuncak bebekler), her bir şahıs için tahliye çantası. Aynı zamanda, daima aracınızın benzin deposunu en az 1/4 oranında dolu tutun. Ofis Çantası: Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum çantasındaki gereçlere ektir. Söz konusu eşyaları ofisinizin uygun bir yerinde muhafaza edin. Eldivenler, sert ayakkabılar ve kıyafetler, acil durum battaniyeleri, el feneri, radyo ve piller (su geçirmez çantalarda muhafaza edilmelidirler), bir düdük, kurutulmuş meyve, fındık ve yüksek enerji besinleri, aile ve arkadaşlarınızın fotoğrafları, isim adres ve sağlık bilgilerinizin yazılı bulunduğu bir kağıt ve EN AZ BIR HAFTALIK GEREÇ BULUNDURUN. 64 Çeşitli Uyarılar 3.3.2 Göçükler ve Oluşan Boşluklar Yeterli dayanıklılıkta olmayan binalar depremde çökebilir. (V) Biçimli Taban Çökmesi Çöken yapılarda çoklukla insanların bir süre için hayatta kalabileceği boş alanlar oluşabilir. Kurtarmacılar bu boş alanları araştırıp tespit etmeyi öğrenmelidir. Zemin, çatı veya diğe r geniş parçalar bir duvara destek verip çöktüğünde veya diğer bir tarafa sarktığında aralarda boşlukla r oluşturur. Dayanıklı mobilya ve gereçler, yıkıntı ve molozlar zeminin merkezinde toplanırsa V tipi bir çökme meydana gelir. 65 Yükü taşıyamayan dış duvarlar yıkılır; yıkıntıların büyük bölümü yerlere ve sokağa yayılır. Zemin, çatı ve iç duvarlar desteksizdir; bu yüzden öbek halinde çöker. Bu tip çökme, düz çökme olarak adlandırılır. Duvara Dayalı Çökme Yıkılan zemin altındaki dayanıklı mobilyalardan boş alanlar oluşur. Destek oluşturan eşyalar yıkılmayacak kadar güvenli olduğu için sözü edilen boş alanlara sürünerek ilerlemek mümkündür. Kurtarma çalışmasına katılacak olanlar ortamın yapısına uygun olarak koruyucu giysiler kullanmalıdır. Tüm Tavan Çökmesi Kapalı alanlara giriş kurtarma görevlisinin karşılaştığı en tehlikeli işlerden bir tanesidir. Bu alanlarda giriş sınırlıdır. İçeride; tehlikeli gaz, buhar, toz duman olabileceği gibi oksijen miktarı da yetersiz olabilir. (Böyle durumlarda özel malzemeler gereklidir.) Durum ne kadar acil olursa olsun bir kurtarma uzmanı olmadan ve onun tavsiyelerini almadan yıkık bir binaya kesinlikle girilmemelidir. Girmek üzere olduğunuz yapı hakkında edinebildiğiniz kadar bilgi edinip, güvenliğinizi ve başarı şansınızı arttırmak için gözlem gücünüzü kullanmalısınız. Kurtarma yaptığınız bölgedeki yaşam biçimi hakkında bilgi edinmelisiniz. Karşılaşabileceğiniz tehlikeleri bilemeniz ve önlemlerinizi almanız şarttır. Binaların ne şekilde yapıldığını ve nasıl yıkıldığını anlamaları gerekmektedir. Bina yıkıntılarının altında güvenli bir şekilde nasıl çalışılabileceğinin öğrenilmesi gerekir. Enkaz kaldırma ve kurtarma işini, kurtarılacak insan sayısının en çok olduğu bölgeden başlayarak yapmalısınız. Kurtarmada ilk adım iyi bir keşif yapmaktır. Binanın dört bir tarafında, İncelemelerinizi yürütürken “Kurtarma ekibi burada! Beni duyabiliyor musunuz? Bağıramıyorsanız üç kere vurun!” diye seslenerek yaralıların bulundukları yerleri saptamaya çalışınız. 66 Bağırdıktan sonra, enkazdan gelecek sesleri dinlemek için kesin bir sessizlik sağlayın ve duyulabilecek darbeleri, bağırmaları, nefes alıp vermeleri, sürtme ve tırmalama seslerini ve benzerlerini duymaya çalışın. Bu çalışmalar sırasında, göçükten bilinçsiz parça çekmeyin, sigara içmeyin, kibrit yakmayın! Yıkıntıları rastgele alıp atmayın. Kıvılcım yaratmayın! Elektriği açmayın! Önce ortamda birikmiş gaz bulunup bulunmadığını kontrol edin! Kendinize ve komşularınıza ait aletlerin listesini yapın. Özellikle, merdiven, araba krikosu, balta, marangoz takımları, battaniye, halat, ilk yardım gereçleri, bahçe takımları, cep fenerleri, kasklar ve eldivenler. Gerektiğinde, bunların yerlerini ve kullanmasını bilmeniz önemli olabilir. Kurtarma çalışmalarının en önemli araçlarından birisi de halat ve halatların düğümleridir. Kurtarma çalışmalarında kullanılabilecek daha birçok düğüm bulunmasına rağmen aşağıda anlatılanlar en fazla kullanılanlarıdır. İnsanların yaşamı acil durumda düğümü düzgün ve güvenli bir şekilde bağlamanıza bağlıdır. 3.3.3 Arama - Kurtarma Acil durumlarda hayat kurtarmaya gönüllü halk, sıkça destek vermektedir. Ancak eğitilip koordinasyon içine girmemiş kişiler kendi hayatlarını ve kurtarmaya çalıştıkları hayatları tehlikeye atabilirler. Yardım etmek isteyenler acil durum ekiplerinin gelmesini beklemeli ve onların verecekleri talimatlara uymalıdırlar. Bu konu hakkında daha detaylı bir çalışma yapmak isteyen kişiler daha fazla bilgiyi Belediye, Sivil Savunma, hastaneler ve İtfaiyede aramalıdır. Eğitim ayrıca, acil durum gereksinimlerine resmi kuruluşların yanı sıra destek veren özel ve gönüllü kuruluşlardan da sağlanabilir. Kurtarma faaliyetinde bulunuyorsanız düşüneceğiniz şey olmalıdır. kendi güvenliğiniz, Kurtarma bölgelerinde kırık camlar, yıkılmış elektrik gaz, patlamış su ve lağım boruları, bağlantıları merdivenler, güçsüz ve dağılmış zeminler her zaman tehlikelerdir. Sağlam görünen yapılar da gerçekte öyle Kurtarma çağrınıza cevap verecek yardım kendinizi güvenceye alacak bir bölgede kalın. ilk direkleri, sızan zarar görmüş rastlanabilecek olmayabilir. ekiplerini beklerken Yardım yetkilileri, acil durum bölgelerinde çalışma şartlarına alışkın ve bilgili olduklarından (patlama, göçük) meydana geldiğinde enkaz altında kalabilecek kişilere ulaşmak onlar için daha kolaydır. 67 Afet ile mücadele ve kurtarması doğası itibariyle çok riskli bir faaliyettir. Deprem, kasırga, sel veya patlama gibi doğal ve teknolojik felaketlere karşı binaların güçsüz ve savunmasız kalması ve olabilecek hasarın büyüklüğü, felaketin şiddetine ve binanın yapısı ile zemin şartlarına bağlıdır. Kurtarma görevlileri, diğer yetkililer ve organize olmuş gönüllülerle birlikte deprem konusunda bilgili olmayan insanların enkazda dolaşmalarını da engellemelidirler. Aksi halde, başka çöküntülere ve kazazedelerin enkaz altında sıkışmalarına neden olabilirler. 3.3.3.1 Kaldıraç ve Manivela Kullanımı Binalar yıkıldığında insanlar enkaz altında sıkışır. Oluşan yıkıntıları elle kaldırmak genellikle çok zor, hatta mümkün değildir. Bu yüzden, manivela ve kaldıraç kullanılması gerekli olabilir, el kitabımızda yüzeysel bir bilgi vermeyi uygun gördük. Kaldıraç Dayanıklı tahta veya metal parçalarından yapılır. Metal veya tahta gibi sağlam ve sert bir maddeden yapılan kaldıraç dayanıklı olur. Kaldıracın nasıl yapılacağı hakkında bilgi edinin. 3.3.3.2 Merdiven Tırmanma Merdiveni basamaklarından tutun. Basamaklara ortalayarak basın . Merdivenin üzerinde sürekli bir biçimde durmanız gerekiyorsa bir bacağınızı basamaklara geçirerek dizinizden kenetleyin. 68 3.3.3.3 Merdivenin Güvenli şekilde Kuruluşu Merdiven tabanının duvara ne kadar uzaklıkta konması gerektiğini belirlemek için çalışma yüksekliğini dörde bölün. Daha güvenli olması için çatı tepesi kadar bir yükseklikte çalışırken çalışma yüksekliğinin gerisinden en az üç basamak uzatın. 3.3.3.4 Payandalama ve Destekleme Yıkıntıları temizlediğinizde yapının bir kez daha çökeceğinden şüphe ediyorsanız tahtalarla destek tutturmanız gerekir. Aynı işlem kapı ve camlara da uygulanır. Payandalarken abartıya kaçmayın. Payandalama işi yeniden inşa etme değil yapıyı desteklemedir. 3.3.3.5 Düğümler Kazık Bağı: Birçok güvenli düğümün esasını oluşturan ve çabuk bağlanan bir düğümdür 69 Camadan Bağı, genel amaçlar için kullanışlı bir düğümdür. Sabit uç Hareketli uç Basit Figürlü Sekiz Düğümü: 8 figüründen meydana gelen bu düğüm makaradan halatın çıkmaması için atılan bitiş düğümüdür. Sabit uç Hareketli uç Halat Bedeninde Sekiz Figürü: Bu tip düğüm geniş kapsamda kullanılmaktadır. Güvenlik hatlarını, insanları, demir halatları, kurtarma aletlerini ve diğer ekipmanları bağlamaya yarar. Hareketli Uç Sabit Uç Çarşaf Düğümü: Çarşaf düğümü farklı ölçülerdeki iki halatı birbirine bağlamaya yarar. Burada gösterilen halatın ölçüsünde büyük farklılık bulunduğunda kullanılır. Kurtarma çalışmasında bütün halatları biraraya getirmek için çift çarşaf düğümü kullanılmaktadır. Halatlar zincirle biraraya getirilerek da kullanılabilir. Hareketli Uç Sabit Uç Sabit Uç Hareketli Uç Her iki düğümün kopmamalarıdır. de avantajı halatlar ıslak olduğunda 70 Barço bağı, sıkılaştırmayacak bir ilmek yapar. Genel amaçlı düğüme çok uygundur. Sabit Uç Hareketli Uç Dülger bağı, bir halatı direk, kazık veya demirleme yerine sıkı bir şekilde bağlamak için kullanılır. Sabit Uç Sabit Uç Hareketli Uç Hareketli Uç Kereste düğümü, bir halatı tahta bir kazık veya bir direğe sıkı bir şekilde bağlamak için kullanılan, çabuk bir şekilde yapılan geçici bir düğümdür. Direk veya kazıkları kaldırırken, kaldırılan objenin üstteki ucuna konan sade ilmekle birlikte kullanılır. Üçlü Ya y Düğümü: İkisi, diğer birine göre ayarlanabilen üç ilmik ile yapılır, emniyet ipi olarak kullanılır. 71 Kare Bağı: İki kalasın dik açı ile birbirine bağlanmasında kullanılır. Çapraz bağı: İki direği birbirine istenen açı ile bağlamada kullanılır. 3.3.4 Yaralıların Acil Durumlarda Taşınması Kurtarma çalışmalarındaki asıl amaç, mümkün olduğunca çabuk ve zarar vermeden yaralıları tehlikeli bölgeden uzaklaştırıp, ilk yardımı gerçekleştirmektir. Yaralı sayısı fazla ise uzman yardım ekibi gelene kadar geçecek zamanı, yaralılar için en yararlı şekilde kullanmaya çalışın. Çabucak tüm yaralılar ciddiyet derecelerine göre sıralanarak kontrol edilip tıbbi merkezlere gönderilmek üzere hazırlanırlar. Kurtarma veya yaralı sayısının fazla olduğu durumlarda panik meydana gelebilir. Yaralılara yardım edecek olan insanların sakin ama seri ve dikkatli olmaları, ayrıca yaralılara ve kendilerine gelebilecek olası kazalara karşı uyanık olmaları gerekir. Baş ve omurga yaralanmasından şüphelendiğiniz durumlarda yaralıyı taşımak için bir çeşit omurga desteği kullanmanız gerekir. Mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde olayda kaç kişinin yaralandığını saptayın. En yakınınızdaki yaralıya gidip durumunu kontrol edin. Size cevap vermiyorsa uyandırmaya çalışıp, nefes alıp almadığını kontrol edin. Sizin yapmanız gereken yaralının tıbb i yardım gelene kadar hayatta kalmasını sağlamaktır. İlk yardımı önce en ağır durumda olduğunu tespit ettiğiniz yaralıya uygulayın. 72 3.3.4.1 Tek Başına Kurtarma Metotları Yaralıyı hareket ettirmeniz gerekenden fazla kıpırdatmayın. Yaralıyı taşımak için kullanacağınız yolu iyi belirleyin. Yalnızsanız yaralıyı mümkün olduğunca çabuk bir şekilde taşımanız gerekir. Bunun için, aşağıda tarif edilen taşıma yöntemlerini deneyin. Destek Alarak Taşıma: Bu yöntem kendi başlarının çaresine bakabilecek yaralılar için uygulanır. Fazla ciddiyet arz etmeyen yaralıları taşımanın en kolay yoludur. Sürükle yerek Taşıma: Bu yolla taşımada sırtüstü yaralı sürüklenerek taşınır. kollarınızla başına destek tutun. Yaralıyı, yalnızca, sürükleyin. yatan veya oturur pozisyonda duran bir Ellerinizi yaralının koltukaltlarına koyup vererek elbisesini iki tarafından sıkıca güvenliği için gerekli olduğu durumda 73 Battani ye yle Sürükleme: Sürükleyerek taşımaya alternatif bir metottur. Kurtarıcı, yaralıyı battaniyeden destek alarak çeker. Sırtta Taşıma: Yaralıyı ayakta veya oturur pozisyonda sırtınızda taşıyın. Yaralı bilinçli değilse veya kolunda yara varsa bu yolu denemeyin. Merdivenden Aşağı Doğru Taşıma: Baş ve omurga yaralanmalarından veya kırıktan şüphe ediyorsanız bu yöntemi denemeyin. Yaralının altına halı veya kilim koyarak taşıyın. 74 İtfai ye Sürünüşü: Yaralının ellerini üçgen bandaj veya yırtık bir gömlekle bağlayıp boynunuza geçirin. Bu yöntemle sizden daha ağır insanları taşıyabilirsiniz. 3.3.4.2 İkili Kurtarma Metotları: Taşıma işleminde iki kişiyseniz aşağıdaki acil durum metotlarından birini deneyin: Sandal ye yle Taşıma: Sandalyeyle taşıma bilinçli veya bilinçsiz yaralılar için yapılır. Baş veya omurga yaralanmalarından şüphe ediliyorsa bu yöntem kullanılmamalıdır. Emniyet için yaralının kolları göğsüne çapraz gelecek şekilde sıkıca sandalyeye bağlayın. Ele Oturtarak Taşıma: Bu metot, yürüyemeyen ve üst tarafını kullanamayan yaralıları taşımak için kullanılır. Bileklerinizi birbirine kenetleyin. Eldiven takarsanız daha rahat taşırsınız. 75 Dört Elle Taşıma: Bu yol, ellerini yaralıları taşımak için kullanılır. ve kollarını kullanabilen 3.3.4.3 İkiden Fazla Kurtarıcı Metotları Kurtarma çalışmalarını ikiden fazla kişiyle yapıyorsanız yaralıları taşımak için kullanabileceğiniz birçok farklı metot bulunmaktadır. Battaniyeyle Taşıma: Baş veya omurga yaralanmalarından şüphe ediliyorsa bu yöntemi denemeyin. a) Battaniye veya halıyı yarısına kadar uzunlamasına çevirin. Baş ve ayaktan bakarak yaralıyı bir hizaya getirin. b) Yaralıyı yara almamış taraf ına battaniyeye doğru çevirin. doğru yatırın ve hep birden c) Yaralıyı battaniyeye sırtüstü çevirin. Battaniyeyi açın ve sonra iki tarafından da kıvırın. Yaralıyı battaniyenin baş, omuz, kalça ve bacaklarına gelecek kıvrımlarından sıkı bir şekilde tutarak kaldırın. d) Yaralıyı kaldırıp sedyeye koyarken battaniyeyi gergin ve sıkı bir şekilde tutun. 76 Üç Kişi yle Kaldırıp Taşıma: Bu yöntemle ciddi şekilde yara almış kişi daha fazla zarar verilmeden kolayca taşınır ve sedyeye konur. 3.3.4.4 Geçici Yapılan Sedyeler Eğer sedye yoksa bir masa üstü, kapı veya iki tane kalın çubuk ve battaniye veya giysi kullanarak bir sedye yapabilirsiniz. Baş ve omurgadan yaralanma şüphesi bulunan yaralılar kalın çubuk kullanılmadan taşınmamalıdır. 77 Battani ye ve Kalın çubuktan Yapılan Sedye Battaniyeyi düzgün bir şekilde zemine koyun ve üzerine kalın bir çubuk yerleştirin. Battaniyenin üçte bir uzunluğunu çubuğun üzerine katlayın. İkinci çubuğu ise birincisine paralel biçimde yerleştirin, böylece çubuk, battaniyenin çift katlı tarafında kalacaktır. Kalan battaniyeyi de iki çubuğun üzerine katlayın. Yaralının battaniye üzerine bindirdiği ağırlık battaniyenin kayıp çıkmasını önleyecektir. Bulunan Malzemelerden Yapılan Sedye Kapılar, kısa merdivenler ve galvanizli demirlerden sedye yapılabilir. Bu yüzden çevrenizi uygun malzeme bulmak için araştırın. Sedyenin yaralıyı taşıyıp taşımayacağından emin olun. Not: Yaptığınız sedyeden emin olmak için yaralıyla aynı kiloda veya ondan daha ağır olan birisini taşıyarak deneyin. Sedyeyi hol girişlerinden, kapı eşiklerinden ve merdivenlerden geçirirken yaralıya zarar vermemeye dikkat edin. Sedyeyi Battaniyeyle Örtme: Yaralıyı sıcak tutmak için ve yaralara kolay müdahaleyi sağladığı için battaniye kullanılır. Battaniyeyi köşelemesine sedyeye yerleştirin. Sarkan kenarları katlayın ve yere değmemesi için sedyenin içine sokun. Yaralı sedyeye konduktan sora altta kalan köşeyi ayakların üzerinden geçirerek ayak bileklerinin arasına sıkıştırın. Baş hizasında kalan köşeyi göğsüne doğru hastanın baş ve boynuna sarın. Yaralı yı Sedye ye Bağlama: Yaralılar yıkıntıların arasından taşınırken kazık bağıyla bağlanmalıdır. Yaralı yarı göğsünden, kalça ve dizlere kadar bağlanır. 78 Sedye Taşıma: Sedye normalde gidiş yönüne doğru yaralının yüzü gelecek şekilde en az dört kişiyle taşınmalıdır. Yaralı yokuş yukarı veya merdiven yukarı taşınıyorsa baş öne gelecek şekilde taşınmalıdır. Ambulans veya yatağa koyarken de aynı işlem uygulanmalıdır. Unutulmaması gereken şey, taşıma esnasında yaralıyı sürekli olarak izlemektir. 3.3.4.5 Düzgün Olmayan Zemin ve Engeller Düzgün olmayan bir zeminden geçerken sedye dört kişiyle ve dengeli tutularak taşınmalıdır. Kurtarıcılar sedyenin yüksekliğini iniş ve çıkışlara göre ayarlamalıdır. Zemin yapısı çok bozulmuşsa sedye 6-8 kişiyle sıralı bir şekilde geçirilmelidir. Bu işlem, yaralıyı molozların üzerinden geçirirken de geçerlidir. Yaralı sedyeye sıkı bir şekilde bağlı olduğu için işlem daha kolay yapılır. Sedyeyi kapıdan geçirirken ön taraftaki taşıyıcılar sedyenin ortasına geçip önce sedyenin ön tarafını kapıdan geçirmelidirler. Bu arada, taşıyıcılardan bir tanesi kapıdan geçip sedyeyi ön tarafından tutar. Taşımanın daha uzun süreceğini bilseniz dahi doğru taşımayı tercih edin. Duvar ve yüksek engelleri geçmekten kaçının. Duvardan geçirmek zorunda kaldığınız durumlarda aşağıdaki işlemleri uygulayın: 1. Ön kollar duvar üzerine oturtulacak biçimde sedye kaldırılır. Öndeki kişi duvarın diğer yanına geçerken diğer taşıyıcılar sedyeyi ayn ı seviyede tutmalıdır. 2.Sedye duvar üzerinden ileri geçirilir. Arka kollar duvar üzerine 79 oturtulur. Arkadaki taşıyıcılar da diğer tarafa duvardan devralırlar. geçer ve sedyeyi 3.3.4.6 Oturur Pozisyonda Kurtarma Deprem veya patlamalarda bazen yaralılar araçlarında oturur pozisyonda bulunur. Tehlikeli bir durum söz konusu olduğunda oturur pozisyonda duran bir yaralıyı araçtan çıkarmanız gerekir. Kurtarma çalışmasında aşağıdaki işlemleri uygulayın. 1.Arabadaki yaralı kişinin ayaklarını enkazdan çıkarıp arabanın çıkışına doğru yaklaştırın. Kolunuzu koltuk altından sarıp elinizle çenesine destek verin. 2.Yaralının boynunu mümkün olduğunca dik tutarak başını hafif bir şekilde geriye doğru tutarak omuzlarınıza yaslayın. 3.Diğer kolunuzu da yaralının diğer koltukaltına koyup kol bileğinden tutun. 4.Adımınızı yere sağlam bir şekilde basarak ve boynunu mümkün olduğunca sabit tutarak yaralıyı sarın. Yaralıyı araçtan sürükleyerek güvenli bir yere taşırken eğip bükmemeye dikkat edin. Yaralı kimsenin kurtarma çalışmaları sonunda acı ve sıkıntısı daha da artabilir. Bu yüzden yaralıyı gerekli durumlar dışında hareket ettirmeyin. Yaralı kimseyi emniyetli bir yerde tıbbi yardım gelene kadar bekletin. Gerekirse ilk yardım uygulayın. Bilinci yerinde olan kazazedeyi yardım gelene kadar moral vererek rahatlatınız. 3.3.5 Kurtarmada Beş Safha 1.Safha: Yüze y Yaralanmaları yla İlgilenme: Bölgeyi inceleyin. Görünürdeki yaralılarla ilgilenin. Binada yaşayanlar hakkında bilgi toplayın. 2.Safha: Yıkıntı Altında Tespiti ve çıkarılması: Ciddi şekilde Sıkışmamış Yaralıların Minimum çabayla kurtarılabilecek yaralılara ulaşmanın yollarını arayın. Enkazın altından görebilip sesini duyduğunuz fakat yanlarına ulaşamadığınız yaralılarla iletişim kurun. 3.Safha: Kurtarma Esnasında Yapılan Keşif ve İncelemeler: Yıkıntıları inceleyin. Görüp duyabildiğiniz tüm kişileri kurtarın. Bağırıp dinleme yöntemini uygulayın. 4.Safha: Deta ylı Araştırma ve Enkaz Kaldırma: Enkaz altında sıkışmış insanların bulunma şansı olan bölgeleri daha derinlemesine araştırın. Yaralıların tespit edildiği yerlerdeki yıkıntıları kaldırın. 80 5.Safha: Sistematik Bir şekilde Enkaz Kaldırma: Tahmin edilen tüm yaralılar açıklanana kadar enkaz altındaki seçilmiş bölgeyi temizleyin. Sprey boya veya işaret kullanarak araştırılan binayı işaretleyin. Malzeme Uydurma: Kurtarma çalışmalarını tatbik etmek için pek pahalı malzemeye ihtiyacınız yoktur. Uygun malzeme hakkında bilgi, Sivil Savunma ya da İtfaiye Müdürlüğü’nde mevcut bulunabilir. Birçok bölgede yardım ekipleri bulunabilir. Bu gruplarla yardımlaşın. 3.3.6 Yapmanız ve Yapmamanız Gerekenler Bunları Uygula yın Çalışmaya başlamadan önce tetkik yapın. Fazla zaman harcamayın. Merdiven ve üst kat çökmelerine karşı mümkün olduğunca duvara yakın yürüyün. Yıkıntıları elinizle kaldırırken eldiven takın. Yaralı kimsenin davranın. bulunduğu bölgeden enkaz kaldırırken dikkatli Battaniye kullanarak yaralıyı çökmelerden ve tozdan koruyun. Enkazdan mümkün olduğunca uzak durun, yıkıntıları fazla deşmeden öylece bırakın. Çünkü oluşabilecek diğer çökmelerden yaralıların bulunduğu boş alanlar tahrip olabilir. Enkaz kaldırma konusunda dikkatli olun, özellikle de çökmelere karşı boş alanları korumaya çalışın. Yıkıntı aralarında keskin alet kullanırken gerekli özeni gösterin. Üzeri yıkıntıyla dolu zemini, üstünden geçmeden veya çalışmadan önce payandayla destek vererek güçlendirin. altında Yaralı sayısının mevcut yardım durumlarda zaman kaybetmemeye kullanın. olduğu akıllıca kapasitesinin üstünde çalışın. Kaynaklarınızı Yaralı kimseyi taşımadan önce incelemeye alın ve ilkyardım uygulayın. Yaralının ağız ve burnunu tozdan koruyun ve rahat nefes almasını sağlayın. Yaralı kimsenin şok durumunu azaltmak için onu sıcak tutun. Sedyenin battaniyelenmiş olduğunu kontrol edin ki yaralı kendini sıcak ve rahat hissetsin. Teşhis edilen tüm yaralıların listesini yapın. Bunları Yapma yın Yaralı kimse çok ciddi şekilde yara almamışsa ilkyardım uygulamadan hareket ettirmeyin. 81 Gaz sızıntısı olan bir yerde kibrit yakıp sigara içmeyin. Yıkıntıların üzerinden hareketlendirmeyin. sürünerek geçip hasarlı bölgeyi Enkaz altından kereste veya tahta çekmeyin; başka çökmelere sebebiyet verebilirsiniz. Yıkıntıları maksatsız bir şekilde atmayın, tekrar kaldırmanız gerekebilir. Ekibin diğer üyelerine haber vermeden ve yanına yardımcı almadan bölgeye girmeyin. Gevşemiş elektrik tellerine dokunmayın. 3.4 YANGIN Yanma ve yangın Yanma; Isının birleşmesidir. bulunduğu ortamda yanıcı maddenin oksijen ile 3.4.1 Yanma çeşitleri ve sebepleri Yanma çeşitleri Yavaş yanma; Örnek: uyulmayan kömür depolarında oluşabilir. Depolanma koşullarına Hızlı yanma; Örnek: Kötü hava şartlarında meydana gelen orman yangınları. Parlama - Patlama şeklindedir. Örnek: Evinizdeki veya iş yerinizdeki tüp gazın patlaması, Boğazlarımız ve Marmara denizinden geçen tehlikeli yük taşıyan gemilerde olabilecek herhangi bir aksaklık sonucu oluşabilir ya da İstanbul’un altında döşeli doğal gaz boru sisteminde bir hata ya da deprem gibi bir doğal afette meydana gelebilir. Kendi kendine yanma; Örnek: Gerekli şartları yerine getirilmeden depolanmış tehlikeli maddeler ve benzerleri. Yangın çeşitleri ve sınıflandırılması; Katı yanıcı maddeler yangını (odun, kömür, kâğıt ve benzeri) Sıvı yanıcı maddeler yangını (gazyağı, benzin, mazot ve bezeri) Gaz haldeki yanıcı maddeler yangını (L.P. G., havagazı, doğal gaz ve benzeri) Yanabilen hafif metaller yangını (Aliminyum, mağnezyum ve benzeri), olmak üzere dört çeşit yangın vardır. Yangın sebepleri Korunma önlemlerinin alınmaması, Bilgisizlik, İhmal, Kazalar, Sıçrama, Sabotaj ve Doğa olaylarıdır. Yanmanın şartları; Yanma olayının meydana gelmesi için üç şartın bir arada olması gerekmektedir. 82 Bu şartlar; yanıcı madde, ısı ve oksijendir.. artlardan herhangi birinin bulunmaması veya yeterli miktarda olmaması halinde yanma meydana gelmez. Bu ola y YANGIN ÜÇGENİ ile izah edilebilir. 3.4.2 Yangın söndürme yöntemleri ve Araçları Yangın Söndürme Yöntemleri a) Soğutarak söndürmek (Isı yı azaltmak ve ya ortadan kaldırmak) Su ile soğutma: Yanan cismin su içinde oksijeninin kesilmesi ve yanıcı maddeden ısı soğurulması. Patlayıcı maddelerin oluşturdukları yangınlarda; en kısa sürede bol su kullanılmalıdır. Yanıcı maddeyi dağıtma: Yanan maddenin dağıtılmasıyla yangının nedeni olan yüksek ısı bölünür. Kuvvetli Üfleme b) Hava yı Kesmek: Oksijeni yok etmek veya oranını düşürmek Örtme: Katı maddeler (kum, halı, toprak vb.) ve kimyasal bileşikler (köpük, klor, azot vb.) kullanılarak yanan maddenin oksijen ile temasının kesilmesiyle yapılan söndürmedir. Akaryakıt yangınlarında örtü oluşturan kimyasallar kullanılmaktadır. Boğma: Yangının oksijenle (hava ile) temasının kesilmesi veya azaltılması amacıyla yapılır. Özellikle kapalı yerlerde oluşan yangınlarda kullanılmaktadır. Oksijeni azaltma: Yanmanın olduğu yerde kontrollü bir patlama ile oksijen oranını azaltılması. c) Yanıcı maddeyi ortadan kaldırmak: Yanıcı maddeyi ısıdan ayırma: Yanma koşullarından olan yanıcı maddenin ortadan kaldırılmasıyla yangın söndürülür. Gaz yangınları için söndürme maddeleri; KKT, CO2 ve Halon alternatifleridir. Zehirli Gazların tehdidi altındaki yerlere solunum cihazsız girilmemelidir. Yanıcı gazların oluşturdukları yangınlarda gaz kesilmelidir. Ara boşluk meydana getirmek: Yanıcı maddeler arasında emniyet bölgesi oluşturulur. 83 Su ile reaksiyona girerek yanıcı ve patlayıcı olan Hidrojen ve Asetilen gazlarını açığa çıkartan maddeler, Alüminyum, Magnezyum gibi Hafif Metaller ve akaryakıt yangınlarında kesinlikle su kullanılmaz!!! Toz halindeki söndürme araçları kullanılır. 84 Yangın söndürme araçları a. Soğutucu (Isı derecesini düşürücü) araçlar : Su kovaları ve varilleri Pompalı su kovaları b. Hava yı kesici (Boğucu) oksijen oranını azaltıcı araçlar: Kum ve toprak Köpük - aygıt CO2 c. Kim yasal reaksiyon sonucu yangın söndürme araçları 3.4.3 Günlük Ha yatımızda, Sürekli Kullandığımız Yanıcı Maddeler Örnek olarak uygun koşullar sağlandığında çok kolay başlangıç enerjisi sağlayabilen maddelerin başında gelen sigaradan kaynaklanan yangın oranı ülkemizde yılda %17-20 civarındadır. Günlük hayatımızda sık sık kullandığımız yanıcı maddeleri ne kadar tanıyoruz? Tiner: Suda çözünmez, yoğunluk farkı ile su üzerinde kalır, çabuk buharlaşır.(Kolaylıkla buharlaşabilen sıvı maddelerin .benzin, tiner, vb. Kanallar yada kanalizasyon sistemine karışması patlama tehlikesi yaratır!) Asetilen, doğal gaz: Havaya göre hafif gazlardır. Diğer bütün solvent gazlar havadan daha ağırdır. Asit: Su ile seyreltilmesi işleminde izlenecek yol mutlaka suyun içine asit aktarılması şeklinde yapılmalıdır. Toz halindeki yanıcı maddeler: yanması halinde toz patlaması tehlikesi vardır: 20 gr. toz halinde ( 100 µ .dan küçük tanecikli ) bulunan bir maddenin (un, leblebi tozu, vb.) patlaması 6500 m/sn.lik bir hızlanma yaratır ki bu hız LPG.de 3500 m/sn ve TNT. de ise 7000 m/sn. dir. Statik Elektrik: Toz akışı statik elektrik oluşmasına uygun ortamı sağlar. Statik elektrik gözle takip edilemediği için de ortaya çıktığında önemli bir yangın tehlikesi oluşturmaktadır. Oluşma koşulları arasında en öncelikli şart yalıtkan bir yapı içerisinde birikebilmesidir. İnsan vücudu da etkili bir statik elektrik kaynağıdır bu yüzden sıkça topraklanması gerekir. Yanıcı maddelerle yapılan çalışmalarda mutlaka güvenlik kontrolü yapılmalı ve işe öyle başlanmalıdır.(Topraklama, havayakıt karışım tehlikesi, yakıcı madde, vb.) Statik elektrik gaz kaçağı olan ortamlarda da yangın tehlikesi meydana getirir. Yanıcı gaz +hava zengin karışımlarını LPG buharını veya gaz kaçağını ateşlemeye yeterlidir. 85 3.4.4 LPG Nedir? LPG sıvılaştırılmış petrol gazıdır. Propan, Bütan veya karışım (%30 Propan-%70 Bütan) olarak kullanılır. Renksiz, kokusuz, yanıcı ve parlayıcı bir gazdır. Bir kaçak olduğunda fark edilebilmesi için daha sonra içine merkaptan denilen özel kokulandırıcılar katılır. Zehirleyici değildir, fakat oksijenden ağır olduğu için, zeminde ve çukur yerlerde birikerek boğucu olabilir. Ülkemizde LPG, sanayide, konutlarda (ocaklarda ve ısınma amacıyla), küçük işletmelerde mutfak, ısıtma ve proseste, ziraatte ve son zamanlarda taşıtlarda kullanılmaya başlamıştır. LPG tüpler için alınacak önlemler: Mandallı (shut-off) vana kullanılan tüpler edinilmeli, Mümkünse gaz dağıtımını tek noktadan uygulamalı, Tüpün bulunduğu yerde yeterli hava dolaşımI sağlanmalı, Tüp yanıcı ve yakıcı maddelerden mümkün olduğunca uzak bir yerde korunmalı. Evde gaz kaçağı yapılacaklar: hissedildiği anda yangın tehlikesine karşı Güvenlik araştırması ve hızlı durum kontrolü Kıvılcımlanmaya karşı önlemleri al: 1-Statik elektrik kaynaklarını toprakla (insan vücudu, vb.) 2-Sert metal çarpışmasını önle 3-Telefon, kapı zilini etkisiz kıl 4-Kapı menteşelerinin yağlamasını düzenli olarak yap 5-Pilli çalar saati uzaklaştır 6-Elektriği apartman ana hattından kes 7-Herhangi bir kıvılcımlanma havalandırma yap. tehlikesi kalmadığına emin olunca Olası bir yangına müdahale önlemi olarak bir kova su (200cc. sıvı deterjan ile karıştırılmış biçimde) kapı girişinde veya holde emiciliği yüksek bir banyo havlusu ile beraber bulundurulmalıdır. Müdahale için havluyu deterjanlı suyu emecek şekilde kovaya batırılır (deterjan köpük yaparak havlu gözeneklerini kapatır) ve yangının başladığı bölge tamamen kaplanmaya çalışılır. Yanan tüpü kontrol altına almak için önce maddeleri uzaklaştırıp tüpü dik tutmalıyız !!! etraf ındaki yanıcı Yanan tüpün kontrollü halde yanmasını sağladıktan sonra en son olarak soğutma işlemine geçilmelidir. 86 Apartmanlarda meydana gelen yangın olaylarında, yangın tehlikesi açısından bodrum ve çatı birinci planda önemlidir. Tavan arası, bodrum, kalorifer dairesi temiz tutulmalıdır. Çünkü bodrumda ya da herhangi bir katta başlayan yangının çatıya tesir etmesi oldukça sık rastlanan bir durumdur. Binalarda meydana gelen yangına dışarıdan müdahalede yapılması içerideki canlıların ölümüne neden olabilir!!! Ayrıca yangının yanıcı maddelere doğru hareketini sağlayacağından yangının büyüme tehlikesi meydana getirir. Doğru müdahale içeriden dışarıya ve yangının kaynağına doğru yapılan işlemdir. Taşıtlarda LPG Kullanımı Standartlarda yer alan başlıklar kısaca şunlardır: Aracın LPG kullandığı arka veya ön cama yapıştırılacak olan bir etiket ile belirtilmelidir. LPG kullanan araçlar yeraltındaki garajlara park edilmemelidir. Dönüşüm parçalarının olmalıdır. tamamı ECER -R 67 standardına uygun Araçlardaki LPG dönüşümünün, Sanayi Bakanlığından yetki belgesi almış kurum veya kuruluşlarca yapılması sağlanmalıdır. Araç tadilatlarında kullanılan tank % 80 dolum emniyetini içermelidir. Tesisatta kullanılan parçaların montajının güvenli olması için bağlantılarının iyi olması ve montaj sonrası mutlaka gaz kaçak testi yapılması gerekir. Araçta her an kullanılmaya hazır 4 kg’lık K.K. tozlu yangın söndürme cihazı bulundurulmalıdır? 3.4.5 Patlama, Çökme Tehlikesi, Elektrik Tehlikesi, Kimyasal Tehlike Patlama Enerjinin aniden açığa çıkması nedeniyle etkisi yıkıcı olabilen bir olaydır. Alev alıcı ve yanıcı sıvıların ve gazların endüstriyel amaçlarla saklanması ve kullanılmasında, patlama ihtimali vardır. Bu iş kolunda çalışanlarla birlikte kullanıcılar, kesinlikle bir eğitimden geçmelidirler. Fiziksel Patlama; bütün basınçlı kaplar fiziksel patlama tehlikesi oluştururlar. Yangın söndürme tüpleri, deodorantlar, düdüklü tencere, LPG tüpleri içlerindeki gazın artan sıcaklıkla genleşmesi sonucu, çeperlerin taşıyabileceği basıncı aştığında en zayıf yerinden, genellikle ısındığı taraftan patlar. Dış kabı aksi istikamete doğru şarapnel tesiri ile fırlar. Tüpler soğutulduktan sonra yangın mahallinden çıkartılmalıdır. 87 Kimyasal Patlama; a-Patlayıcı Maddelerin patlaması; Yangın yerinde patlayıcı maddeler olabilir. Isı ve ateşin ulaşması sonucu patlama meydana gelir. b-Oda patlaması; Yanıcı gazların alt ve üst patlama sınırları vardır. Kapalı hacimde var olan veya açığa çıkan yanıcı gazların konsantrasyonu bu patlama sınırları arasına ulaşırsa en ufak bir kıvılcımla bile oda patlaması meydana gelir. Çökme Tehlikesi Çökmenin birinci sebebi, yüksek sıcaklıktan dolayı yapı malzemelerinin taşıma gücünün zayıflamasıdır; Ahşap binalarda; direk, bağlantı ve kirişlerin yanması sonucu, betonarme binalarda kolan ve kirişlerdeki demirin yumuşaması ve taşıyıcı özelliğini kaybetmesi ile, betonun 5000C sıcaklıktan sonra tozlaşması ve ayrışması ile çökme oluşur. Çökmenin diğer sebebi ise çeşitli nedenlerle oluşan basınç ve kuvvetlerdir; Taşların iç gerginlik sonucu çatlaması ile, Isıdan dolayı oda hacminin genişlemesi ve uzama, gerilme ile, patlamadan dolayı gelen yüksek basınç ile, uzun süre sıkılan söndürme suyunun oluşturduğu fazla ağırlık ile ve su emici maddelerin şişerek oluşturduğu kuvvetlerle yan duvarları yıkması sonucu çökme oluşur. Elektrik Tehlikesi Yangın yerindeki elektrik kaçağı en büyük tehlikelerdendir. İtfaiyecinin en büyük silahı sudur ve su da elektriği iletir. Dolayısıyla su sıkarken çarpılma ve ayrıca dokunarak çarpılma tehlikesi vardır. Elektrik kurumu tarafından aksi belirtilmedikçe tüm teller ve metal kısımlar elektrikli olarak kabul edilmelidir. Sarkan kablo, metal gaz, su ve kalorifer boruları ve demir çitlerden uzak durulmalıdır. Yangın yerinde önce elektrik şalteri indirilerek veya sigorta sökülerek, mümkün değilse elektrik kurumundan yardım istenerek elektrik kesilmelidir. Bu arada elektrik kesildiği için gündüz penceresiz odalarda ve zemin altındaki katlarda, gece tüm yangın yerinde gizli karanlık tehlikesi oluşur. Bu nedenle el feneri bulundurulmalıdır. Kim yasal Tehlike Su İle Reaksiyona Girerek Yanıcı Gaz Üreten Maddeler: Sodyum, Potasyum, Kalsiyum metalleri, bu metallerin peroksitleri ve karpit gibi maddeler su ile temas ettiklerinde Hidrojen gazı oluştururlar. Yanma patlama şeklinde olur. Bu nedenle yangında bu maddelere kesinlikle su sıkılmamalıdır. Bu maddeler tamamen havasız ortamda saklanmalıdır. Zehirleyici Kimyasal Maddeler; Kurşun tozu (Pb), Cıva (Hg) ve Fosfor (P) açık yaralardan ve mide bağırsak yolu ile insan vücuduna girip 88 zehirleyebilirler. PVC yandığı zaman Hidroklorik Asit (HCl) çıkarır. Hidrojen Siyanür (HCN), Metil Bromür (CH3Br, [Halon 1001]) ve Karbon Tetraklorür (CCl4, [Halon 104]) deri yolu ile vücuda girebilen zehirli maddelerdir. Radyoaktif Maddeler; Atomların parçalanması esnasında çekirdeklerinden çeşitli ışınlar yayılır. Bu ışınlar alfa (a), beta (b) ve gama (g) diye adlandırılmıştır. Alfa ve beta ışınları yüklü partiküllerdir. Gama ışınları ise röntgen ışınlarına benzeyen kısa dalgalı ve giriş (yarma, nüfuz) gücü yüksek ve uzun menzilli elektromanyetik dalgalardır. Tahriş Edici Sıvı Kimyasal Maddeler; Tahriş edici maddeler arasında sıvılar deriye daha derinden nüfuz edebildiklerinden daha tehlikelidirler. Bunlar çoğunlukla kuvvetli asitler ve kuvvetli bazlardır; Nitrik Asit (HNO3), Hidroklorik Asit (HCl), Sulfirik Asit (H2SO4), Hidroflorik Asit (HF), Sodyum Hidroksit [Sudkostik] (NaOH) v.b 3.4.6 Yanıcı Madde Tankları, Tüpler ve Gaz Tankları İçerisinde yanıcı madde bulunduran atmosfere açık tanklar, basınçlı tüplere göre daha yüksek bir patlama tehlikesi yaratır. Dolu kaplar yüksek sıcaklık altında patlamaz, yırtılır (hidrolik basınç etkisi). Boş kaplar ise barındırdığı yanıcı gazın ısı artması ile yükselen basıncıyla beraber patlar. Gaz Tankları: Küresel tanklar pislik tutma ve patlamaya karşı diğer bütün tanklara göre çok daha iyidir. Fakat dolum ve imalat zorluğu yüzünden tercih edilmez. En çok rastlanan gaz tankları varil tipi olanlardır. Pislik biriktirme oranı yüksek ve mukavemet açısından vasattırlar. Varil dolumu ve boşaltımı yapılırken alınacak önlemler: Topraklama yapılır. Boşaltma ağzı doldurduğumuz kabın dibine değmelidir. Çalkantılı akışla boşaltma yapılmaz. Plastik kap kullanılmaz (statik elektrik yüklenir ve topraklanması çok zor) 3.4.7 Yangın Kapınızı Çalarsa: Soğukkanlı olunuz, sakinleştiriniz. önce kendinizi sonra çevrenizdekileri Yangın ihbar düğmesi varsa ona basınız. İtfaiye teşkilatına telefon ediniz. ( Tel:110) Yangın yerinin adresini en kısa ve doğru şekilde bildiriniz. Mümkünse yangının cinsini bildiriniz. motorlu vasıta, kimyasal madde vb.) (Bina, Benzin istasyonu, 89 Yangını çevrenizdekilere duyurunuz. İtfaiye gelinceye kadar elde mevcut vasıta ve imkanlarla yangını söndürmeye gayret ediniz. İtfaiye ekibinin geleceği yolu açınız ve görevlilere yardımcı olunuz. Görevlilerden başkasının yangın sahasına girmesine engel olunuz. Kendinizi Ve Başkalarını Tehlikeye Atmayınız! Sonuç olarak; Yangınla mücadelede etkili yöntem, söndürmeye çalışmak değil yangının oluşmasına imkan unsurları en aza indirmektir. yangını verecek Yangın ya da herhangi bir afette bize yardım edecek en büyük unsur, güvenlik kavramını tamamen içimize sindirmiş olmaktır. Bilgi sahibi olmadığımız bir olayda sonucu çok büyük meydana getirebilecek müdahalelerden kaçınmalıyız. zararlar 3.5 KİMYAS AL KAZALAR Doğal olmayan afetleri tanımlarken örnek verdiğimiz olaylar sonucunda ortaya çıkabilecek kimyasal, biyolojik ve nükleer (radyoaktif) maddeler tüm canlıların yaşamını tehdit eder. Kazalar sonucu ortaya çıkabilecek kimyasal maddeler; öldürücü, yaralayıcı ve tahriş edici etkiler görülen, sis ve yangın meydana getiren, insan, hayvan bitki ve metallere etkili olan; katı, sıvı, gaz veya aerosol halindedir. 3.5.1 Kim yasal kaza tehlikelerinin belirtileri Patlama sesi, Etrafta şüpheli veya su birikintileri görülmesi, Çevreye değişik kokuların yayılması (sarımsak, hardal kokusu), Görmede bulanıklılık hissi, Ani baş ağrısı, öksürme, aksırma, burun akması veya kanamaların görülmesi, Göğüste ağrı, nefes almada zorluk görülmesi, Deride kızarıklık veya kabarcıkların görülmesi, Bulantı veya kusma görülmesidir. Kim yasal kazalar sonucu orta ya çıkabilecek gazlarının çeşitleri Yakıcı gazlar Boğucu gazlar Sinir gazları Kan zehirleyici gazlar Kusturucu gazlar Göz yaşartıcı gazlar 90 Uyuşturucu gazlar Karışık gazlar 3.5.2 Kim yasal gazlardan korunma Kimyasal gaz kaçağı belirtisi varsa, gazlı bölgeye kesinlikle girme! Hızla uzaklaş, sivil savunmacılara haber ver. Varsa maske tak yoksa ıslak mendille ağzını burnunu kapat, kapalı yere gir. Süratle hareket et veya ettir. İlkyardım Tenine bulaşan sıvıyı sürtmeden sil. Bol su ile uzun süre yıka. Kirli elbiselerini temizle veya çıkar at. Gerekiyorsa gaza maruz kalana suni teneffüs yap. (boğucu gazlar hariç) 3.5.3 Kim yasal Maddelerin Zararlarına Karşı Alınacak Önlemler Kimyasallar hakkındaki gerekli bilgileri öğreniniz, çevredekilere öğretiniz ve bu öğretiler üzerine gerekli önlemleri alınız. Evinizin ve işyerinizin iç kısımlarında penceresi en az ve korunmaya elverişli bir odasına sığınınız. (örneğin Tuvalet) ek önlem olarak sulandırılmış çamaşır suyuna batırılmış bez, battaniye ve benzeri malzeme ile örtünüz. Pencere kenarlarını ve kapı aralıklarını bant, yapışkan sünger ve macun ile besleyiniz. Kimyasal maddelerin zararlarına karşı korunma sağlayan malzemeleri temin etmeye çalışınız ve kullanmayı öğreniniz. Eğer gözlerinizde yanma varsa, bu gaz sızıntısının belirtisidir. Gözlerinizi bol su ile yıkayınız. Tehlike geçinceye kadar bekleyiniz. Kendi kendinize yardım ve ilkyardım esaslarını öğreniniz. Dışarıda iseniz Sığınmaya uygun bir yere girmeden önce; Üzerinize gaz bulaşmış olabilir derhal elbiselerinizi çıkarınız, cildinizi bol su ile yıkayınız. Taşıtta iseniz Aracın pencere, kalorifer ve havalandırma sistemlerini kesinlikle kapalı tutarak en seri şekilde sığınmaya uygun bir yere giriniz. Yapılacak uyarılara göre hareket ediniz. 91 3.6 BİYOLOJİK KAZALAR 3.6.1 Bi yolojik Maddelerin Etkileri Örneğin; yağmur bulutlarına konan veya içme sularına karıştırılan hastalık yapıcı etkenler ve benzerleri ile suni olarak ve ani başlayan, toplumun tüm bireylerini aynı anda ya da kademeli olarak etkileyen, basitten karmaşığa kadar her tür hastalık ve zehirlenme gibi sonuçlar meydana getirebilirler. Ayrıca yerel bitki ve hayvanlar arasına yerleştirilen, var olan doğal dengeyi bozarak zarar veren bitki, hayvan ve mikroorganizma türleri ve benzeri etmenlerle suni olarak küçük ya da büyük afetler yaratılabilir. 3.6.2 Bi yolojik maddelerin vücuda giriş yolları 1. Solunum sistemi 2. Sindirim sistemi 3. Deri yolu 4. Tenasül organları yolu 5. Göz yolu 3.7 NÜKLEER KAZAL AR Nükleer maddelerin etkileme ve özelliklerine bağlı olarak yaptıkları etkiler; yüzeysel deri yanıklarından canlıların kemik yapılarını bozmaya ve bunları nesilden nesile aktarmaya kadar değişebilir. Ayrıca toprak ve su kirliliği ile etkilerini uzun yıllar devam ettirebilirler. (Hava ve su ile toprağa, toprakta yetişen bitkiye, bitkiden beslenen hayvana ve tüm bunları yiyecek olan insana birikerek gelmekte ve kuşaktan kuşağa etkisini sürdürebilmektedir.) 3.7.1 Nükleer Maddelerin Patlamaları ve ya Sızıntı Etkileri a. Işık b. Isı c. Basınç d. Radyoaktif Serpinti 1) Alfa zerreleri 2) beta zerreleri, 3) nötronlar, 4) gama ışınları. 3.7.2 Nükleer maddelerden korunmada ana prensipler a. Uzaklık b. Perdeleme c. Zaman Radyas yonu ara yan, varlığını RADYAK ALETLERİ denir. tespit eden ve ölçen aletlere 92 3.7.3 İkazlar, İkaz Alarmı ve İkaz Alarm Teşkilatı İkaz - alarm Tehlikelerin önceden haber verilebilmesi için kurulan teknik sisteme denir. İkazlar ve ikaz alarm Sivil Savunmada kullanılan ikazlar 5 türlüdür. Sarı İkaz: Hava saldırısı olasılığı var işareti 3 dakika devamlı siren sesi olarak verilir. Kırmızı İkaz: Hava saldırısı tehlikesi çok yakın işareti 3 dakika yükselen alçalan dalgalı siren (canavar düdüğü) sesi ile verilir. Gri ve ya Si yah İkaz: Radyoaktif serpinti veya Kimyasal saldırı tehlikesi işareti 3 dakika süreli kesik kesik siren sesi veya Radyo-TV yayını olarak verilir. Karartma İkazı: Savaşın başlangıcından önce görülen lüzum üzerine verilir. Radyo anonsu ve belediye hoparlörleriyle yapılacak yayınlarla duyurulur. İkaz Alarm Teşkilatı Sivil Savunma Üniteleri olarak, Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde, Genel Kurmay Başkanlığı Hava Savunma Harekat Merkezinde, Bölge Harekât Müdürlüğünde, Görev yapmak üzere birer Sivil Savunma İkaz - Alarm merkezleri kurulmuştur. 3.7.4 Sığınaklar ve Sığınakta bulunması gerekenler Sığınaklar: Savaşta, doğal veya teknolojik afetlerde hayatta kalmayı sağlayabilecek yapılardır. Sığınaklar kullanım amaçlarına göre; Basınç sığınakları, Radyoaktif serpinti sığınakları olarak ikiye ayrılır. Sığınakta bulunması gerekenler: Günümüzdeki deprem tehlikesi de göz önüne alınarak; Mevsimlik giyim eşyası, yatak malzemesi, battaniye varsa uyku tulumu, Temizlik malzemeleri, içmek ve kullanmak için yeterli su, kova, çöp bidonu, Kalorisi yüksek dayanıklı gıda maddeleri. (Konserve, kuru kayısı, bisküvi, vb gibi) Tabak, bardak, çatal, kaşık, Aydınlatma ve ısıtma aygıtı, pilli radyo, pilli el feneri, yedek pil, gemici feneri, 93 İlkyardım çantası, sürekli kullanmak zorunda olduğunuz ilaçlar, Basit tamir aletleri, Saat, kitap, oyuncak, eğlence malzemesi ve benzeri. Önemli Not: Sığınaklarda en bulundurulur. az 14 günlük gıda maddesi ve su stoku İçme suyu stoku için günde şahıs başına iki litre su düşünülür. Aile sığınaklarında kişi başına en az bir metrekarelik yer düşünülür. Yükseklik ise en az 1.80 metre olmalıdır. 3.8 İLK YARDIM Bu kit ilk yardım veya acil durum eğitimi konusunda tüm ayrıntıları kapsayabilecek hacimde değildir. Ancak içeriği uygulamalı halk eğitim malzemesi olarak kabul edilmiştir. 3.8.1 Tanımlar ve Genel Bilgiler İlkyardım Tanımı Yaşamı tehdit eden acil durumlarda, hastalanan veya kazaya uğrayan kimseye tıbbi tedavisi yapılıncaya kadar veya uzman sağlık personeli ulaşıncaya kadar, olay yerinde mevcut imkanlarla yapılan hayat kurtarıcı girişime ilkyardım denir. Üzerinde durulacak önemli kavramlar İlkyardımı yapan, bilgisi ne olursa olsun uzman sağlık personelinin yerini tutamaz. Olay yerindeki mevcut imkanlar kullanılır. İlkyardım yapan profesyonel sağlık personeli değilse kesinlikle ilaç kullanılmaz. İlkyardım ileride doğabilecek tedavisi mümkün olamayan rahatsızlıklara engel olmak ve hayat kurtarmaya çalışmaktır. İlkyardımcı emin olmadığı hiçbir uygulamada bulunmaz. Etkili ilkyardım ilk önce değerlendirilmesi ile başlar. bilgi toplama ve durumun doğru İlkyardımın Amacı 1. Önce kendi, arkasından kazazedenin güvenliğini garanti altına almak, yaşamını korumak, 2. Acil durumun ve kazazedenin sağlık durumunun kötüleşmesini önlemek, 3. Acil durum nedeni ile oluşan sağlık problemlerinin iyileşmesini kolaylaştırmak. Üzerinde durulacak önemli kavramlar İlkyardımı yapan öncelikle kendi güvenliğini sağlar. 94 1. Uçaklarda oksijen maskesini çocuktan önce refakatçisinin takması gereği, 2.Trafik kazalarında güvenlik önlemlerine uyulmaması nedeni ile olayı takip eden kazaların ölümleri arttırdığı hatırlatılmadır. Kaza ölümlerinin % 10’ u ilk beş dakika içinde, % 54’ ü ise ilk yarım saat içinde meydana gelmektedir. Kaza yerinde İlk beş dakika içerisinde uygulanacak etkili bir ilkyardım ile ölümlerin yaklaşık yarısını önleme şansı vardır. Anatomi: İnsan vücudunun yapısını inceleyen bilim dalıdır. İnsan vücudunu oluşturan unsurlar nelerdir? Kemikler Damarlar Kıkırdak Sinirler Kaslar Organlar İskelet sistemi 206 kemikten oluşmuştur. Bu sistem kaslar aracılığıyla hareket eder. Kaslar damarlarla beslenir ve motor sinirlerle ulaştırılan komutlara göre hareket eder. Organ: Dokulardan oluşmuş fonksiyonel bütün Doku: Hücrelerden oluşmuş bütün Hücre: Vücudun en küçük canlılık birimidir Motor sinirlerin merkezi beyindir. Beyin aynı zamanda bütün vücudun idare merkezidir. İskelet, kaslar ve sinir sisteminin devamlılığını sağlamak için oksijen birinci şarttır. Oksijen almayı solunum sistemi sağlar. 95 Solunum sistemi burun ve ağızda başlar, Akciğer’ de sonlanır. Normal şartlarda yetişkin sağlıklı bir insan dakikada 12 ila 14 defa nefes alıp verir. Akciğerlerde kana geçen oksijenin vücuda dağılımını sağlayan damarlar ağı, yani kan dolaşım sistemidir. Dolaşım sisteminin iflası OK’ tur. Kan dolaşım sisteminin pompası kalptir. Kalbin pompalama darbelerinin atardamarların yüzeye yaklaştığı yerlerden hissedilmesine nabız denir. Sağlıklı bir yetişkinin nabzı dakikada 60 ila 80 kere atar. Kişiye ve değişen şartlara göre dakikada 50 ila 100 arası nabız normal kabul edilebilir. Örneğin vücut ο ısısının 1 C artması ile nabız 20 kere/dak artabilir. İlkyardımda ilk dikkat edilecek konu oksijen sağlanması yani, nefes alma düzeni ve tüm vücut da serbest kan dolaşımının sağlanmasıdır. 96 3.8.1.1 İlkyardımda 6 aşama 1. Yangın veya patlama riski varsa kazazedeyi güvenli bir yere almak. 2. Kazazedenin durumunu belirlemek. 3. Acil durum gereği İlkyardım yapılır. (Kanama, Kırık, çarpması,) Yanık, Zehirlenme, Donma, Boğulma, Elektrik Solunum veya nabız yoksa HEMEN A-B-C uygulamasına başlanır. 4. Haberleşme (Yer yaralıların durumu) tarifi, kaza hakkında bilgi, yaralı sayısı, 5. Kazazedelerin öncelik sırasına göre uygun pozisyonda taşınması. 6. Ulaşan sağlık ekibine durum ve yapılanlar hakkında bilgi vermek. Üzerinde durulacak önemli kavramlar Birinci ve en önemli unsur soğukkanlılıktır, paniğe kapılmadan hızlı hareket edilir. Birden fazla yaralı varsa hızla en acil olan belirlenir, önceliği ona verilir, sakin ve gerektiği kadar ilkyardım uygulanır, diğerlerine daha sonra geçilir. Öncelikle kişinin olduğu yerde durumu araştırılır. Bilinç yerinde midir? Kazazede şokta mıdır? Kişi o anda değilse bile, kolayca her an şoka girebilir. ok ile zamanında mücadele edilemezse hayati fonksiyonlar duracaktır. Duruma göre en uygun, en yakın sağlık merkezi aranmalıdır. (Yanık, Mikro cerrahi vs.) uuru açık olan kişi korku içindedir, hiç değilse psikolojik olarak sakinleştirilmelidir. 97 Bayılma : Geçici ve kısa süreli bilinç kaybıdır Koma: Süreklilik taşıyan, uyanıklık halinden, çevre ile ilişkisinin bütünü ile kesilmesine, değişkenlik gösteren bilinç kaybı durumudur. OK: Büyük; *kanama ∗travma ∗alerji ∗enfeksiyon sonucu uyarılara refleks düzeyinde bile yanıt verilmemesine kadar kan dolaşımı yetersizliği nedeniyle, vücut canlılığının azalması ve hayati fonksiyonların aksamasıdır. Dolaşımın yetersiz olması durumunda kazazede; halsiz, heyecanlı, tedirgin, sıkça esniyor (havasızlık), susuzluk çekiyor, bulantı hissediyor, sendeliyor ise şoka girmesinden şüphe edilir. ok Belirtileri 1. Vücut ısısının düşmesi, Terleme 2. Dudaklarda, Parmak Uçlarında Morarma 3. Yüzde Solukluk veya Kızarma 4. Kendinden geçmesi, bilinç (şuur) kaybı 5. Nabız yüzeysel (zayıf, belirsiz) ve sayıca fazla (normale göre) 6. Solunum sık sık ve hacimsiz olması veya tamamen zayıflaması Görüntü olarak Koma, ok ve Bayılma arasında pek bir fark yoktur. Her üç durumda da kazazede öncelikle: Sert düz yere yatırılır, ayakları yükseğe kaldırılır, Sıkı giysiler gevşetilir (Yaka, kravat, düğme, kemer, sutyen, korse, ayakkabı, vs.) Üzeri örtülerek vücut ısısı korunur. Bilinç kapalı ise kesinlikle su ve benzeri bir şey içirilmez, nefes borusuna kaçabilir, dolaşımın bozulmasına yol açar. 98 Bayılma yı Nasıl Ayırt ederiz Kişinin yüzüne hafifçe birkaç kez vurulur Varsa kolonya, alkol koklatılır Başı yere eğilir veya ayakları havaya kaldırılır Kişi bayılmış ise kendine gelecektir. Eğer kendine gelemiyorsa OK’ tadır. Kazazede nefes alamıyor ve ya nabız alınamı yorsa bu durumda hemen ilk yardımın A-B-C si uygulanma ya başlanır . Üzerinde durulacak önemli kavramlar Bayılmanın öncesinde baş dönmesi, boşluk duygusu, bulantı, kulaklarda uğultu, bulanık görme veya göz kararması bulunur. Bayılmanın oluştuğu durumda solukluk, soğuk terleme, hafif ve hızlı nabız gözlemlenir. Kişi baş dizlere eğilerek oturtulur veya ayaklar yüksekte yatırılırsa şikâyetler kendiliğinden geçecektir. Görüntü olarak Koma, ok ve Bayılma arasında pek bir fark yoktur. Her üç durumda da kazazede öncelikle: 3.8.1.2 İlkyardımın A-B-C si A - Airway (Hava yolu) B – Breathing (Solunum) C - Circulation (Dolaşım) ok ile mücadele için ilk yapılacaklar (ok → Nabız ve Solunum belirsiz veya yok !) Kazazedenin bayılmış, bilinçsiz durumda olduğu anlaşılması ile dü z ve sert bir yerde kurtarma pozisyonunda yatırılmış ve dolaşımın 99 bozulmaması için vücudu sıkan elbiselerin gevşetilip ve üzerinin örtülmüş olması gerekmektedir. Bu pozisyonda, bir elimizle enseden destekleyerek, diğer elimizle alından iterek baş geriye düşürülür. Ensenin altına elimizin yerine yükseltici bir nesne koyarak nefes yolunun açık kalması sağlanmalıdır. Eğer nabız alınamıyorsa ve kazazede tekniğinin uygulanmasına başlanır. nefes almıyorsa A-B-C A. (Airw ay) hava yolunun açılması NOT: Solunumun durmasından itibaren 1 dakika içinde gözbebekleri büyür, 2 dakika sonra ise tamamen açılmış olur. 1.Kazazedenin rahat nefes alabilmesi için hava yolunun açılması sağlanmalıdır. Bunu sağlamak için: bir elimizle çeneyi tutarken diğer elimizle alından başı geriye iteriz. 2.Nefes kontrolü için kulağımızı, kazazedenin burnuna ve ağzına yaklaştırırken, bir yandan göğüs hareketler kontrol edilir. Ağza ayna tutmak da (buğulanma) nefes kontrolüdür. 3.2 İşaret ve orta parmak birlikte kürek gibi, üst yanaktan içeriye ve alt yanağa doğru hareket ettirilerek, ağız boşluğu içindeki yabancı cisimlerin temizlenmesi sağlanır. 100 B. (Breathıng) nefes almanın sağlanması 1. Baş alından geriye itilirken diğer elle enseden kaldırılarak nefes yolunun açılması sağlanmalıdır. 2. Alnı geriye bastırırken, aynı elimizle burun delikleri kapatılır. Kazazedenin tüm ağzını kapsayacak şekilde kendi ağzımızı genişçe açarak dışarı hava kaçırmamaya dikkat edilir. 3. Balon şişirir gibi kuvvetlice tam nefes verilir. Her nefeste göğüsün şiştiğinden emin olunur. 4. Nefes verdikten sonra kontrol için kulağımızı, kazazedenin burnuna ve ağzına yaklaştırırken, bir yandan göğüsün inmesi kontrol edilir. 5. Ağız boşluğunda nefes almayı engelleyen yabancı maddelerin temizlenmesi için: 6.Baş yana çevrilir, iyice geriye itilerek, varsa kan veya kusmuk gibi sıvıların akabilmesi sağlanır. 101 3.8.2 Kanamalı Hastada İlk yardım Kan dolaşım sisteminde bozulmalara yol açacak önemli yaralanmalarda ilkyardım, kazazedenin OK’ a girmemesi için kan kaybının önlenmesi ile başlar. Kan plazma, alyuvarlar, akyuvarlar, pıhtı unsurları ve parçacıklardan oluşur. Kan içerisindeki unsurlar pıhtılaşma oluşturup damar yolunun dışarıya olan temasını keserler. Yaralanmalarda kanayan yeri parçacıklar tıkarken, pıhtı unsurları aralara dolarak ağ tabakası oluştururlar. Ağ tabakası kuruyarak koruyucu pıhtı kabuğu oluşturur. İlkyardım oluşan pıhtı kabuğuna kesinlikle zarar vermeyecek şekilde yapılır. Vücutta yaklaşık 6 litre kan bulunur. Kanın dolaşım sistemi dışına çıkması kan kaybıdır. Kan kaybı yarım litreye kadar tolere edilebilir. 1,5 litreden sonra hayati tehlike vardır. (Çocuklarda kilosuna bağlı olarak 1 lt.den daha az ) Yaralar açık veya kapalı olabilir. Kapalı, iç kanamalarda da kan kaybı tehlikeli olabilir. Atardamar kanamaları ciddi kanamalardır. Kan nabız ritmiyle, açık kırmızı renkte fışkırır. Kısa sürede durdurulması tüm ilkyardım aşamalarından daha önceliklidir. 102 Toplardamar kanamaları kaynama gibi olup, koyu kırmızı renktedir. Basıncı daha düşük olduğundan durdurulması kolaydır ama kısa sürede önlem alınması gereklidir. Bunlar dışında kılcal damarlarda kanama olur. (Açık yara değilse, vücutta morarmalar olarak belirebilirler). Baskı uygulama ve lokal soğutma yeterlidir. Kazazedeyi hareket ettirmeden sağlık merkezine ulaştırmak ve şok belirtileri için uyanık olmalıdır. Kanamanın durdurulması için, yaraya baskı uygulanması ve yaralı uzuvda kan dolaşımının engellenmesi kan kaybını azaltacağından hayati önem taşır. 3.8.2.1 Kanama kontrolü (Yaraya baskı uygulanması) Steril bezle, yoksa temiz bir bezle tampon hazırlanır. Tampon ile yaranın üzerine kuvvetle 5 – 10 dakika direkt baskı uygulanır. Tampon değiştirilmeden üzerine yeni bir tampon konur. Yaranın ağzı açıksa kenarları birbirine yanaştırarak baskı uygulanır. Eğer yaranın içinde yabancı cisim varsa, derinde olmayan cam veya metal gibi kolay hareket ettirilebilen cisimleri yaranın içinden çıkarın, çıkarılması uygun olmayacak cisimleri yaradan çıkarmayın, bu durumda baskı üzerine değil cismin çevresine uygulanır. Aynı zamanda kanamalı uzuv vücuda göre yukarıda tutulur ve uzva gelen atardamarın sıkıştırılması ile dolaylı baskı yoluyla kan miktarı azaltılmaya çalışılır. Atardamar üzerine 10 dakikadan fazla baskı uygulanmamalıdır. Vücutta baskı yapılabilecek basınç noktaları: 103 Üst kolda iç tarafta, koltuk altına doğru bulunabilecek olan “Brachial” damar, Kasık çukurunda leğen kemiği üzerinde alt ekstremiteleri besleyen “Femoral damar. 3.8.2.2 Turnike uygulanması Turnike, ekstremitelerde ciddi yaralanmalarda uygulanan bir tekniktir. Turnikenin amacı kan dolaşımını kontrollü olarak engellemektir. Bu nedenle, yeri, sıkılığı ve süresi önemlidir. Eğitimli olmayan kimselerin turnike uygulaması tavsiye edilmez. Ancak durdurulması mümkün olmayan çok büyük kanamalarda veya birden fazla yaralı olması durumunda son çare olarak aşağıdaki kurallara uyularak yapılabilir. Turnike yaranın yukarısına gelen tek kemikli ekstremite bölgesinde uygulanır. Turnikenin sıkılığı kanamanın şiddetine orantılı olacak şekilde ayarlanır. Turnike mutlaka 15-20 dakikada 15-20 saniye gevşetilerek dolaşım serbest bırakılır. Bu nedenle mutlaka turnike saati kaydedilmeli ve ulaşan sağlık ekibine bu bilginin verilmesi sağlanmalıdır. 3.8.2.3 Burun kanamaları Burun kanamalarında, burun deliklerini sıkarak basınç uygulanır. Burnu kanayanı kesinlikle yatırmayın, oturtun ve başını düz tutun. Sakin olmasını sağlayın ki endişelenerek kan basıncının artmasına sebep olmasın. Enseye ve başa buz koyun veya soğuk uygulayın. Ağızdan nefes alınır. Kanama dinince 4 –5 saat daha sümkürülmemesi ve pıhtının alınmaması hatırlatılmalıdır. Tüm bu uygulamalara rağmen kanama 15 - 20 dakikadan fazla devam ederse hastayı en yakın sağlık kuruluşuna götürün. 104 3.8.3 Kırıklar ve çıkıklar Röntgen olmaksızın bir kemiğin kırık olmadığını belirlemek her zaman mümkün değildir. Bunun için yaralanmaya sanki kırıkmış gibi yaklaşılır. Eğer kişi çok ağrılıysa, yaralı bölgesini hareket ettiremiyorsa, üzerine ağırlık veremiyorsa ya da yarada şekil bozukluğu varsa kırık veya çıkıktan şüphe edilir. Çıkık bir kemiği yerine oturtmaya çalışmayın. Bu sadece bir uzman tarafından yapılabilir. Kolu veya bacağı bulduğunuz pozisyonda sararak sabitleyin ve yaralıyı hastaneye götürün, yaralı hareket edemiyorsa ambulans çağırın. Hastanın bir şey yiyip içmesine izin vermeyin, çünkü hastanın kemiklerini genel anestezi altında düzeltmek gerekebilir ve yemek hastanın kusmasına neden olabilir. Kişiyi sıcak tutun ve şok olasılığı açısından sürekli izleyin. Kanama varsa önce onu tedavi edin. Kişiyi olabildiğince az hareket ettirin. Hareket, kırık kemikleri daha da ayırır ve organları yaralayabilir 3.8.3.1 Tespit uygulaması Hareketi önleyerek kırığın daha da kötü olmasını ve acının artmasını engellemek için ve özellikle hastanın nakli veya tıbbi yardımın gecikeceği durumlarda kırık şüphesi olan yeri uygun şekilde tespit etmek büyük önem taşır. Tespit malzemesi sert olmalıdır. (tahta, karton parçaları, gazete rulosu) Mümkünse bir üst ve bir alt eklemin oynamasını engelleyecek derecede uzun olmalıdır. Tespiti bağlamak için bez (bandaj, kravat vb.) kullanılır. 3.8.3.2 Kollarda tespit şekilleri Üst kolun tespiti için omuzla dirsek arası iki taraflı destekle sarılır. Bu şekilde karşı koltuk altından vücuda bağlanır ve üçgen sargı ile boyuna asılarak önkolun ağırlığı karşılanır. 105 Omuz kırığında da aynı şekilde kol vücuda tespit edilir. Köprücük kemiği kırığında eğer gerekliyse omuzlar arkadan “8” şeklinde çapraz yapılarak birbirine bağlanır. Bağların geçtiği yerde damar ve sinirlerin zedelenmemesi için koltuk altı bezlerle desteklenmelidir. Sargı hafifçe gerilerek köprücük kemiği üzerindeki baskı azaltılır. Kırık ön kol tespiti için dirsekten el bileğine kadar kırığın altından ve üstünden sarın. Ön kolu boyundan geçen geniş bir sargı ile, parmakların dirsekten biraz daha yukarı seviyede, avucu göğsüne gelirken başparmağı yukarı doğru olmasını sağlayacak şekilde asın. 3.8.3.3 Bacaklarda tespit uygulamaları Diz altındaki kırıkların tespiti için önce nazikçe yaralı bacağı uzatın. İki bacak arasına bezler koyun. Yaralı bacağı diğer bacağa birkaç yerinden (kırık üzerinden değil) bağlayın. 106 Eğer iki geniş tespit bulma olanağınız varsa bunları kullanmak en idealidir. Tespitler tüm bacak boyunca olmalıdır. Ayak tarağında ve ya a yak bileğindeki kırıklarda elastik “8” şeklinde sarılması gereklidir. Ayakkabının çıkarılmaması daha uygundur. Ayak çevresinde 1-2 kez dairesel olarak sarılarak başlanır, bandajı diyagonal olarak ayağın üstünden ve bileğin çevresinden geçecek şekilde bağlayın; bandajı ayağın üstünden aşağı doğru ve ayağın tabanından geçirin. “8” şeklindeki dönüşlere devam edin, ayak (parmaklar hariç), bilek ve bacağın altı kaplanana kadar bandajlayın; bant ya da klipsle bandajı sabitleyin. Kalça ile diz arasındaki kırıkların tespiti için bütün bacak çift taraflı destek ile sarılır. Desteklerden dış tarafta olanı koltukaltına kadar uzanmalıdır. İstenmeyen hareketlerinde engellenmesi için sağlam bacak da birlikte tespit edilebilir. 3.8.3.4 Omurga Yaralanmaları Kazazedenin boyun veya omurgasında yaralanma varsa, kol veya bacaklarında his kaybı vardır veya kendi hareket edemez. Hayati tehlike yoksa veya kusmaya bağlı olarak boğulma riski yoksa yaralıyı kıpırdatmamak gerekir. Hareket ettirmek gerekirse vücudunu dümdüz tutmalısınız. Beli veya boynu bükülmemeli, vücudu dönmemelidir. 107 Yaralı kapı, masa veya geniş bir kalas gibi sert bir zemin üzerine, boyun boşluğu, bel boşluğu, kürek kemikleri arası ve vücut iki yanından desteklenerek, birlikte sarılır. 3.8.3.5 Kaburga Yaralanmaları Göğüste açık yara varsa üzerine vazelinli gazlı bez ya da temiz nemli bez sarılır. Eğer solunum güçlüğü varsa kazazede yarı oturtulur vaziyette desteklenir 3.8.3.6 Alt çene kırığı Çene kırıklarında sarkmanın engellenmesi için mutlaka başla birlikte tespit edilmesi gereklidir. 3.8.4 Kopan uzuvlar, Burkulma ve Gerilme Kopan uzuvlar Kanın durdurulması, yaranın temizlenmesi ve sarılması gerekir. Yara yerinin de soğutulması faydalıdır. Kopan parça steril gazlı bez veya temiz bir beze sarılır. Naylon bir torba içerisine konur. Bu şekilde buz içerisinde, buza temas etmeden saklanır. En yakın mikro cerrahi merkezine ulaştırılır. 108 Burkulma ve gerilme Kas veya tendon yırtılması GERİLME, bağlarda veya eklem kapsülünde olan yırtılma ise BURKULMA olarak tanımlanır. Burkulma ve gerilme dokuların aşırı zorlanmasından olur. İki durum için de belirtiler aynıdır (ağrı, şişme ve morarma). Ağrı ve şişmeyi azaltmak için soğuk su ya da buz torbası kullanılır. Röntgen çekilmeden kesin karar verilemeyeceğinden burkulmalar daima sanki kırıkmış gibi tespit edilmelidir. 3.8.5 Boğulmalar 3.8.5.1 Suda Boğulma Belirtileri -Bilinç kaybı -Solunum durması -Morarma -Ağız ve burundan kanlı köpük Tedavileri -Su boşaltmayla vakit kaybetmeden tedaviye başlanır. -Derhal ağızdan ağza suni solunum yapılır. -Ağızdan suni solunum yapılamıyorsa Yöntem I uygulanır. -Bu sırada ciğerlerdeki su da atılacaktır. -Eğer gerekliyse kalp masajı yapılır. Islak elbiseler çıkarılmalı ve kazazede sıcak tutulmalıdır. Müdahale Yöntemleri Yöntem I Kazazede, yüzü bir yana dönük yüzüstü yatırılır. El ayası ile kürek kemiklerin altına basılarak nefes verdirilir. Dirseklerden arkaya doğru kollar bir direnç fark edinceye kadar kaldırılır. Akciğere pasif hava girişi sağlanır. 109 YÖNTEM II Sırtüstü yatan kişiye dizimizle başına destek oluruz. El bileklerinden tutup kollarına başa doğru yarım daire çizdirilir. Kollar tekrar indirilir ve göğsü üzerinde çaprazlanıp bastırılır 3.8.5.2 Duman, CO, CO2 vb. Gazlarla boğulma Hareket ettirilmez, yürütülmez, Açık havaya çıkartılır, Üstü örtülür (Vücut sıcaklığı korunur) Solunuma yardımcı olunur. (Yöntem II) Solunum durmuşsa hemen suni solunum uygulanır. NOT: Tüm boğulmalarda, ka za zede başarılı bir kurtarmadan sonra dahi mutlaka bir sağlık kuruluşuna götürülmelidir. 3.8.6 Zehirlenmeler Çamaşır suyu gibi yakıcı maddelerle ve deterjan zehirlenmelerinde kesinlikle kusturulmaz, süt içilir ve kazazede sağlık merkezine ulaştırılır. İlaç zehirlenmelerinde kusturmak için ılık tuzlu su içirilir ve kazazede sağlık merkezine ulaştırılır. Yılan ve Akrep Isırıkları: Kazazede hareket ettirilmez. Isırılan yerin üstünden turnike uygulanır. Yara bol su ile temizlenir. Isırık 2 cm kesip kanatılır, zehir emilerek akıtılır (kanla birlikte emilen zehir ağızda ve sindirim yolunda etkili değildir) Temiz bir bezle kapatılır. Buz veya soğuk su ile kompres yapılır, 3.8.7 Elektrik çarpması, Donma ve Sıcak Çarpması Elektrik çarpması Elektrik çarpmasında akımın şiddeti ve süresi çok önemlidir. Bu sebeple anında reaksiyon göstermek ve akımı kesmek genelde hayat kurtarıcı tek yoldur. Evlerde sigorta aramakla vakit kaybetmektense; Kurtarılan kişinin şoka girmemesi için önlem alınır, kalp atışı ve solunumu kontrol 110 edilir, gerekli ise ABC kuruluşuna sevk edilir. uygulaması yapılır ve en yakın sağlık Varsa tahta veya plastik bir çubukla temas kesilir, ilk anda bu tip bir yardımcı yalıtkan malzeme bulunamıyorsa, kazazede, elle tutmadan tekme veya ani darbe ile akım kaynağından uzaklaştırılır. Dışarıda ve sanayide yüksek akım olasılığı nedeni ile kazazedeye yaklaşmadan akımın kesilmesi gereklidir. Donma: Islak ve soğuk giysi varsa derhal çıkarılır. Öncelikle battaniye ile örtülerek vücudun ısınması sağlanır. 25 - 30 derecede sıcak bir odaya alınır. Yumuşak masajlarla kan dolaşımının artması sağlanarak vücut ısısı artırılır (Kesinlikle sert masaj yapılmaz uur açıksa şekerli sıcak sıvılar içirilir. Yaşlılarda kalp problemi olasılığı nedeni ile PASİF VE YAVA ISITMA yapılır. Önce vücut, sonra kol ve bacaklar örtülerek ısıtılır. Yine önce vücut olmak üzere ılıkla başlanarak aktif ısıtmaya geçilebilir. AKTİF ISITMADA (sıcak su torbası gibi ısı kaynağı ile) önce vücut, sonra kol ve bacaklar ılıktan başlayarak kademeli olarak ısıtılır. Sıcak çarpması Belirtileri: Deri kuru ve sıcaktır, önce kırmızı sonra gri renk alır. Tedavisi: 1. Kazazede güneşten korunmalı, serin ve havalandırmalı bir yere alınmalı, 2. Başına, kasıklarına buz veya soğuk kompres uygulanır, 3. Hatta imkân varsa ateş düşene kadar soğuk su ile dolu küvete sokulur (Ateş kontrolü bu durumda derece ile dil altı veya makattan yapılmalıdır) 4. Islak çarşafa sarıp vantilatör önüne yatırılır, 5. uur açıksa Soğuk ve tuzlu içecekler içirilir. 3.8.8 Radyas yon ve Yanıklar Radyas yon Radyasyona uğrayıp kirlendiklerinden tüm giysiler çıkarılır ve imha edilir. Yapışan toprak vb. varsa iyice temizlenir. Sabunlu bol su ile banyo yaptırılır. (Gerekirse cildi zedelemeden keselenir.) Yanıklar Doğru: Genelde evlerde oluşan yüzeysel ve küçük alanları kapsayan yanıklarda, soğuk suyun altında tutarak soğutmak en etkili önlemdir. 111 Yalnızca bu tip basit yanıklarda Siliverdin veya Bephantene gibi merhemler sürülebilir. Yanlış: Yanığın üzerine diş macunu veya yoğurt gibi maddeler sürülmesi yanlıştır. Daha geniş veya derin olan ciddi yanıklarda, yanık yerin üzerindeki elbiseler kesilerek çıkartılır. Yanığın üzerine kuru temiz bir bez örterek dış etkenlerden korunması sağlanır. Kazazede en kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Kimyasal maddelerin etkisiyle oluşan yanıklar uzun süre bol su ile yıkanarak tüm gözeneklerden kimyasal maddenin temizlenmesi sağlanır. Geniş yanıklarda ise kazazedeye duş yaptırılması daha uygundur. Katran gibi yapışkan maddelerle oluşan yanıklar üzerindeki madde 10 – 20 dakika buz tatbik edilerek donması sağlanırsa kendiliğinden ayrılacaktır. Göze yakıcı veya tahriş edici madde kaçması durumunda, ciddi problemlerin engellenmesi için gözün temiz, bol ama basınçsız akan su ile yıkanması gerekir. 3.8.9 Solunum yoluna kaçan yabancı cisimlerin çıkarılması Nefes borusuna yabancı cisimlerin kaçması durumunda Kazazedenin ayakta arkasına geçerek göğsünü kucaklarız. Bu durumda bir elimizin yumruğunu sternumun bittiği yerdeki boşluğa oturtup, diğer elimizle üzerine bastırmak suretiyle göğüs kafesini kuvvetlice sıkarız. Eğer kazazede şişman ise yere yatırıp, aynı yerden (sternumun bittiği yerdeki boşluk) karnı göğüs kafesine doğru bastırmak suretiyle nefes borusundan yabancı cismin atılmasına çalışırız. Çocuklarda dizimize veya bir elimizin üzerine yüzüstü yatırarak sırtına (kürek kemikleri arasına) hızlı hızlı vurmak gerekir. Bebeklerde ise ayaklarından kaldırarak sırtına vurabiliriz. 112