Mart - TFMD
Transkript
Mart - TFMD
ISSN 1309-095X TFMD ‘’FOTO MUHABİRİ’’ Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Adına Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Rıza ÖZEL (Başkan) YÖNETİM KURULU Rıza Özel (Başkan) Ümit Kozan (Başkan Vekili) Yüksel Pektekin (Başkan Yrd.) Arif Akdoğan (Başkan Yrd.) Hamza Şahin (Genel Sekreter) Öner Şan (Genel Sekreter Yrd.) Barış Oral (Mali Sayman) Murad Sezer (Üye Marmara ve İstanbul Bölge Temsilcisi) Kadir Kemaloğlu (Üye Ege Bölge Temsilcisi) Raşit Aydoğan (Üye) Bülent Karadaş (Üye) TFMD KURUCU ÜYELERİ Rafet Hüner Sökmen Baykara Zekai Durmuş Halim Ermiş Rıza Ezer Dursun Gündoğdu Bülent Hiçyılmaz İlhan Kuyucu Turgut Mantar Mehmet Ünlü GENEL YAYIN DANIŞMANLARI Bülent Hiçyılmaz Mehmet Ünlü Şükrü Akın Aykut Fırat KAPAK FOTOĞRAFININ HİKAYESİ Türkiye sosyal medyada fotoğraflarla tanıtıldı. Instagram’da yüzbinlerce takipçisi olan fotoğrafçılar Come See Turkey projesi kapsamında Türkiye’ye geldi. Türkiye Foto Mubabirleri Derneği’ninde desteklediği projeyi Instagram’ın Türk fenomeni Mustafa Seven yürüttü. 10 46 HUKUK DANIŞMANI Av. Umut Kurman ALK Hukuk Bürosu Grafik Tasarım Erhan KOÇ YAYIN KURULU Uğur Kavas Emin Demir Celal Çevirgen Murat Çetin Mühürdar Yavuz Özden Kenan Gürbüz Kenan Çimen Denizhan Güzel Cem Öksüz İbrahim Laleli Adnan Poyraz Bülent Uzun Cem Bakırcı Adres: Feza Gürsey Bilim Merkezi Yanı Altınpark-Aydınlıkevler-ANKARA Tel: 0 312 417 87 60 • Fax: 0 312 417 87 18 Süreli yayın Sayı: 20 Mart 2014 / Üç ayda bir yayınlanır Foto Muhabiri Dergisi’nde yeralan yazı, fotoğraf ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Yazı ve fotoğrafların kullanım hakları TFMD’ye (Türkiye Foto Muhabirleri Derneği) aittir. izinsiz olarak yayınlanamaz. Baskı Dumat Ofset • Ankara 0.312 278 82 00 64 52 70 76 i r i b a h Foto Mu , r ı d ı G ı n a t n i h i tar a z u n u S o sizin h … e d e s e gitm r, Söz uçar yazı kalı kanıttır a fs a r ğ to fo r, tı la n ama yazı ancak a TFMD Başkanı Rıza ÖZEL Ancak, “Tanıklık etmek” ağır bir vicdani yüktür. Yaşanılanları objektife baktığında olayları en yalın haliyle, en gerçek haliyle sunmak zorundadır, foto muhabiri. Tarihe belge taşımanın ağır vicdani yükü ile bakar vizöründen herbir meslektaşım. Foto muhabirini yaşanılanı en doğru şekilde aktarmak zorunda bırakır, aksi onu vicdanı ile başbaşa bırakır. Fotoğrafa yansıyan kimi zaman bir sevincin ortak coşkusu, kimi zamanda bir acının dayanılmaz sızısı olabilir. Ancak kimi zaman da foto muhabirinin karesine takılan olay, hiç hoşa gitmeyebilir. Hoşa gitmez çünkü tarih o olayı o kare ile anımsayacaktır. Fotoğraf: Ümit BEKTAŞ F oto muhabirleri ile ilgili tüm dünyada söylenen bir tanımlamadır “Tarihin tanıkları.” İki kelime ama altında derin anlamlar barındıran iki kelime. Foto muhabiri deklanşöre bastığı anda yaşanılanlar, gazetede, dergide, internette, televizyonda ajansın sisteminde yayınlandıktan sonra artık tarih sayfalarına taşınan bir belge niteliği taşır. Bu belgeleme işinden dolayıdır, foto muhabirliğinin tanıklığı. O fotoğraflar olmasa birileri o olayı kendi bakış açısıyla aktaracaktır. Hatta “Söz uçar yazı kalır” diyerek kaleme de alacaktır. Yazı ile kendi gerçeklerinizi aktarabilirsiniz ama kanıtlayamazsınız. “Fotoğrafsa” buz gibi kanıttır, ne bir cümle söze ne bir tek satır yazıya ihtiyaç bırakmaz. 29 yıldır aralıksız olarak düzenlenen Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması tarihinde ilk kez ödül kazanan fotoğraflara yüz çeviriliyor. Bu mesleğe ve bu işi canları pahasına yapan arkadaşlarımızın emeklerine bugüne kadar sahip çıktık. Bundan sonra da meslektaşlarımızın aydınlık yarınları için onlarla birlikte yürümeye devam edeceğiz. Türk medyasının en önemli organizasyonları arasında gösterilen Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması 2014’e 4 bin 3 yüzün üzerinde kare katıldı. Yarışmanın saygınlığının temeli 17 kişilik bağımsız jüri saatler süren değerlendirme ile ödül alan kareleri belirledi. Yarışmada ödül alan meslektaşlarımızın yanı sıra bu organizasyona eserlerini gönderen tüm arkadaşlarımızı gönülden kutluyorum. Onların çektiği her bir kare tarih sayfalarına birer belge olarak kayıt edildi. YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI 2014 T ürkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014 yarışmasında Reuters foto muhabiri Osman Örsal’ın çektiği “Kırmızılı Kadın” karesi “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü aldı. 29.su düzenlenen Türkiye’nin en önemli medya organizasyonları arasında yer alan ve basın fotoğraflarının ödüllendirildiği tek yarışma olan “Yılın Basın Fotoğrafları”’na 2013 yılına damga vuran olaylardan 4 bin 381 karenin katıldığı açıklandı. Jüri değerlendirmelerinin ardından Ramada Plaza Ankara Oteli’nde yapılan basın toplantısı ile açıklanan sonuçlarla 6 kategoride 22 fotoğraf ve 4 seri ödül aldı. Ödül alan kareler, derneğin web sitesi www. tfmd.org.tr adresinde sunuluyor. YILIN FOTOĞRAFI OLDU Türkiye’de basın fotoğrafçılığına yön veren isimlerin yanı sıra Dünyaca ünlü foto muhabiri Christopher Morris’in katıldığı jüri, geçtiğimiz yıla damgasını vuran gezi olaylarında simge olduğu gerekçesiyle Reuters foto muhabiri Osman Örsal’ın karesini Yılın Basın Fotoğrafı olarak seçti. Yarışmada Anadolu Ajansı foto muhabiri Ali İhsan Öztürk’ün Van’daki Muradiye Şelalesi fotoğrafı da Jüri Özel Ödülü’nü aldı. Zaman foto muhabiri Kürşat Bayhan’ın üçüncü köprü inşaatı sırasında orman alanında yapılan yol genişletme çalışmalarından bir kare de Çevre Fotoğrafı olarak seçti. Sabah foto muhabiri Murat Şengül’ün bir otel bahçesinde köpekleri ile birlikte uyudukları kareyi ise Türkiye’nin modern yüzünü yansıtan günlük hayattan bir kare olarak değerlendirerek TFMD Özel Ödülü’ne layık gördü. Bu yıla özel olarak açıklanan özel kategori AB Yolunda Türkiye’de ise birinciliği Zaman foto muhabiri İsa Şimşek’in Sultanahmet ve Ayasofya arasındaki havuzda gerçekleştirilen su oyunlarından karesi aldı. HAFIZALARA KAZINACAK Nisan ayında Ankara’da yapılacak törenle ödüllerin dağıtılacağını belirten TFMD Başkanı Rıza Özel, “Yarışmada derece alan fotoğraflar, sergilerle Türkiye’yi dolaşacak. Ödül alan karelerin yanı sıra yıla damgasını vuran olaylardan seçilen fotoğrafların yer aldığı özel bir seçki de 20 yıldır aralıksız olarak yayınlanan ve artık bir kaynak eser olarak değerlendirilen Yılın Basın Fotoğrafları Kataloğu ile basılı hale 6 gelecek. Derneğimizin dergisi Foto Muhabiri’nin Mart sayısında da geniş şekilde yer bulacak kareler, www.tfmd. org.tr adresinde de galeri olarak sunulacak. Tüm bu yapılanlar sayesinde gazete sayfalarında bir günlük ömrü olan tarihe not düşen kareler, hafızalarda kazınacak” dedi. 2013’E DAMGA VURAN KARELER Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014 yarışması geçtiğimiz aylarda sonuçlanmıştır. Bu yıl 29. kez düzenlenen Türkiye’nin en önemli medya organizasyonları arasında yer alan ve basın fotoğraflarının ödüllendirildiği tek yarışma olan “Yılın Basın Fotoğrafları”’na 2013 yılına damga vuran olaylardan 4 bin 381 karenin katıldı. Bağımsız jüri değerlendirmelerinin ardından açıklanan sonuçlarla 6 kategoride 22 fotoğraf ve 4 seri ödül aldı. Ancak 29 yıllık yarışma tarihinde ödüller açıklandıktan sonra ilk kez sponsorluklar iptal edildi. Yarışmanın Anasponsoru Vakıfbank ve Çevre Kategorisi’ne ismini veren TUKÇEV, sponsorluk sözleşmelerini tek taraflı fesh ettiklerini açıkladı. YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI 2014 JÜRİSİ VII Fotoğraf Ajansı Kurucusu, Christopher Morris, İZTV Genel Yayın Yöneteni-Foto Muhabiri Coşkun Aral, DEPO Photos Yayın Yönetmeni Abdurrahman Antakyalı, TSYD Genel Başkanı Naci Arkan,Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Sabah Gazetesi Fotoğraf Editörü Kutup Dalgakıran, TFMD Onur- sal Başkanı Bülent Hiçyılmaz, Hürriyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Sebati Karakurt, Vatan Gazetesi Ekler Fotoğraf Editörü Burak Kara, Associated Press Türkiye Fotoğraf Editörü Burhan Özbilici, Habertürk Gazetesi Eski Fotoğraf Editörü Fatih Sarıbaş, Anadolu Ajansı Görsel Yayınlar Daire Başkanı Ahmet 7 Sel, Akşam Gazetesi Eski Fotoğraf Editörü-Foto Muhabiri Mustafa Seven, Zaman Gazetesi Fotoğraf Editörü Selahattin Sevi, Milliyet Gazetesi Eski Fotoğraf Editörü-Foto Muhabiri Yurttaş Tümer, TFMD Eski Başkanı-Habertürk Gazetesi Foto Muhabiri Ateş Tümer. YILINBASINFOTOĞRAFI R E HAB I AF R G O FOT 1 4 Y IN IL 20 İstanbul Gezi Parkı’nda polisin bir kadına sıktığı biber gazı, bir çok olayın başlamasına neden oldu. › Osman ÖRSAL,Reuters Yılın Basın Fotoğrafı Ödülünü Kazanan Osman Örsal Kimdir? 14 Aralık 1975 yılında İstanbul’da doğan Osman Örsal, ilk ve orta eğitimini İstanbul’da yaptıktan sonra Üniversite Eğitimini İzmir’de tamamladı. 1992 Yılında Hürriyet Gazetesi İzmir Bölge Müdürlüğü’nde gazetecilik mesleği ile tanışan Foto Muhabiri 1993 yılından itibaren sırasıyla Yeni Asır, Gazete Ege ve Akşam Gazeteleri ile Associated Press Ajansı’nda çalıştı. Osman Örsal, 2006 yılından bu yana ise mesleğini İstanbul’da Reuters Haber Ajansı’nda sürdürüyor. Reuters foto muhabiri Osman Örsal, Yılın Basın Fotoğrafı karesinin hikayesini anlattı: Yılın Basın Fotoğrafı’nın Hikayesi... 10 “Bir çevre protestosunu haber yapmak için yola çıktığımda, çekeceğim fotoğrafın Türkiye’de bir ay sürecek olayların sembollerinden birine dönüşeceğini hiç düşünmemiştim. Taksim Gezi Parkı’na ulaştığımda karşılaştığım manzara daha önce yüzlercesini takip ettiğim eylemlerden hiç farklı değildi. Taksim’deki yeniden yapılandırma projesi çerçevesinde Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesini protesto eden bir grup eylemci iş makinalarini engellemeye çalışıyordu. Çevik kuvvet polisleri ise bir çok eylemde de olduğu gibi bu gruba dağılmalarına yönelik çağrılar yapıyordu. Bu uyarıları dinlemeyen gruba, po- lisin gaz bombaları ve biber gazı ile müdahale etmeye hazırlandığı görülüyordu. Bir anda başladı olaylar, deklanşöre bastığımda, kadrajımda gördüğüm, bir çevik kuvvet polisinin gaz sıktığı, kırımızı elibesli ve bir el çantası taşıyan bir kadındı. Barışçıl park protestoları kısa sürede yurt geneline yayılıp yedi kişinin hayatını kaybettiği çatışmalara dönüşürken, “kırmızılı kadın” fotoğrafı protestoların sembollerinden birisi haline gelmişti. Gazetelerden, dergilere, duvar resimlerinden, grafittilere, ve hatta tişört baskılarından dövmelere kadar kendisine yer bulan “kırmızılı kadın” dünya üzerinde tanınan bir figür ha- 11 line gelmişti. Tabii bizler foto muhabiri olarak görev yaparken tarihe tanıklık ediyoruz. Çektiğimiz fotoğraflar zaman zaman farklı tepkiler yaratıyor. Bundan sonra adımın geçtiği her noktada belki insanların hafızalarındaki bu kare yansıyacak. Beni bu kare ile anımsayacaklar. I L ÖZE Ö J UR Van’ın doğal güzellikleri sonbaharda ziyaretçilerine eşsiz bir renk cümbüşü sunuyor. Muradiye ilçesindeki Muradiye Şelalesi’nin yıldızların altındaki manzarası bölgeye turist çekiyor. › Ali İhsan ÖZTÜRK,Anadolu Ajansı LÜ Ü D 1 4 JURİÖZELÖDÜLÜ ‘14 20 YILINHABERFOTOĞRAFI Suriye’deki iç savaştan kaçan halk Türkiye’ye sığınıyor. Annesiyle birlikte Bismil yakınlarındaki kampta yaşayan 4 yaşındaki Zeynep Bin Mustafa annesinin elinden tutması için ağlıyor. ›Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi 2.si YILINHABERFOTOĞRAFI Taksim Gezi Parkı’na iş makinelerinin girmesinin ardından başlayan olaylara müdahale eden polisin kullandığı biber gazı bir çok farklı platformda eleştirilere neden oldu. ›Bülent KILIÇ, AFP 3.sü YILINÇEVREFOTOĞRAFI İstanbul’da üçüncü köprü için Poyrazköy ve Garipçe köyünde zemin etütleri yapılıyor. İnşaat alanına ulaşmak için mevcut orman yolları genişletilirken bazı yerlerde ise yeni yollar açılıyor. › Kürşat BAYHAN,Zaman Gazetesi 1.si YILINÇEVREFOTOĞRAFI Nesli tükendiği sanılan Anadolu Leoparı, Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Solmaz köyü yakınlarında bir çoban tarafından öldürüldü. › Özgür AYAYDIN, Anadolu Ajansı 2.si YILINÇEVREFOTOĞRAFI İstanbul’un etrafındaki taş ocakları. › Celil KIRNAPÇI, Zaman Gazetesi 3.sü RAFET HÜNER ÖZEL ÖDÜLÜ Suriye’de El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen örgütler, Esad yanlılarını başlarını keserek infaz etti. › Emin ÖZMEN, Agence Le Journal YILINSPORFOTOĞRAFI N LI YI 2013 Mersin Akdeniz Oyunları Türkiye-İtalya hentbol maçı. 1.si ›Sedat YILMAZ, Habertürk Gazetesi OTO F R SPO FI A GR 14 0 2 YILINSPORFOTOĞRAFI Spor Toto Süper Lig’de Galatasaray ile Gençlerbirliği karşı karşıya geldi. Galatasaraylı Umut Bulut ve rakibi kaleci Ramazan Köse’nin mücadelesi. ›Berk ÖZKAN, Anadolu Ajansı 2.si YILINSPORFOTOĞRAFI Fenerbahçe-Arsenal maçı ›Mehmet TOPALOĞLU, İHA 3.sü YILINSİYASETFOTOĞRAFI 1.si Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ı, Sincan Cezaevi’nden tahliye edilmesinin ardından evinde oğlu Deniz karşıladı. YI › Volkan FURUNCU, Anadolu Ajansı N LI Si ET YAS FI RA TOG FO 14 20 YILINSİYASETFOTOĞRAFI Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rize’de Ziraat Botanik Çay Bahçesi’nde yöresel kıyafetli kadınlarla birlikte çay topladı. › Aykut ÜNLÜPINAR, Anadolu Ajansı 2.si YILINSİYASETFOTOĞRAFI › Mevlüt KARABULUT, Zaman Gazetesi 26 3.sü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını fondaki ışıklar altında yaptı. 27 Y AB UN OL DA I R TÜ EB Y I K ISI C RIN 14 0 2 Sultanahmet ve Ayasofya arasındaki havuzda gerçekleştirilen su oyunları büyük küçük herkesin ilgisini çekiyor. ›İsa ŞİMŞEK, Zaman Gazetesi AB YOLUNDA TÜRKIYE 1.si AB YOLUNDA TÜRKIYE Gülhane Parkı’nda kitap okuyan kadınlar. › Hüseyin SARI, Zaman Gazetesi 2.si AB YOLUNDA TÜRKIYE İstanbul Bağcılar Belediyesi maddi durumu iyi olmayan 30 çifti evlendirdi. Nikah töreninden sonra çiftler, 3 boyutlu sanal İstanbul turu yaptı. ›İsa ŞİMŞEK, Zaman Gazetesi 3.sü YILINSERBESTFOTOĞRAFI 1.si Köylüler, Sultan sazlığından kamışları biçerek geçimini sağlıyor. N LI YI › Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi SER ST BE FI RA TOG FO 14 20 YILINSERBESTFOTOĞRAFI Siirt’in Tillo ilçesinde bir adam uçurumun kenarına oturarak Botan Vadisi’ni izliyor. › Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi 2.si YILINSERBESTFOTOĞRAFI Reyhanlı saldırısında bir binanın yan duvarları yıkıldı. › Hüseyin SARI, Zaman Gazetesi 3.sü MUSTAFA PEKCAN ÖZEL ÖDÜLÜ Taksim’deki Gezi olayları sırasında bir BDP’li, Atatürk bayraklı bir göstericiyi TOMA’nın sıktığı tazyikli sudan çekerek uzaklaştırırken bir başka eylemci de güvenlik güçlerine doğru bozkurt işareti yaptı. › Uğur CAN, DHA İstanbul’da bir otelin bahçesinde iki arkadaş köpekleriyle birlikte uyuyor. › Murat ŞENGÜL, Sabah Gazetesi TFMD ÖZEL ÖDÜLÜ › Bülent KILIÇ, AFP IN IL JI A T POR RÖ O T FO 1 4 27 Mayıs’ta İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’na iş makinelerinin girmesinin ardından başlayan olaylar, sosyal medya aracılığı ile tüm Türkiye’ye yayıldı, 6 sivil ve 1 komiser hayatını kaybetti, 8163 kişi ise yaralandı. 1.si Y YILINFOTORÖPORTAJI 20 YILINFOTORÖPORTAJI Taş olmayan Bangladeş’te insanlar Jaflong bölgesinde Pian nehrinden taş elde ediyor. Altın madenini andıran görüntülerde Bangladeşliler eleklerle tek tek taşları ayırıyor. › Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi 40 2.si 41 42 YILINFOTORÖPORTAJI Şehrin kendilerinden aldığı hareket yeteneğini geri isteyen parkour sporcuları engelleri yürüyerek değil akrobatik hareketlerle aşıyor. › Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi 43 3.sü SEBAHATTIN YILMAZ CEM EMIR ÖZEL ÖDÜLÜ Sanatçı Erdem Gündüz’ün başlattığı pasif eylemi “Durma” kısa zamanda Türkiye’nin bir çok kentine yayıldı. Bu protesto şekli #Duranadam etiketi ile sosyal medya üzerinden Türkiye gündemine girdi. Taksim Meydanı başta olmak üzere pek çok merkezde durma eylemi yapıldı. › Kürşat BAYHAN, Zaman Gazetesi 44 45 Foto muhabirliği mesleğinin 44 yıllık tanığı Faik Kaptan’dan MESLEKİ SEVDA ÖYKÜSÜ... TFMD Başkan Vekili Ümit Kozan, Faik Kaptan ile Atatürk Havalimanı’nda görev yaptığı Doğan Haber Ajansı (DHA) bürosunda röportaj yaptı. Lise yıllarındayken gazetecilik sevdasına kapılan ve gazeteciliğe duyduğu sevgiyi ve heyecanı aradan geçen 44 yıla rağmen hiç kaybetmeyen bir gazeteci Faik Kaptan...Türkiye’deki foto muhabirliği mesleğinin 44, hava limanı muhabirliğinin 37 yıllık tanığı... “Gazetecilik, özellikle de ‘foto muhabirliğinin’ dayanılmaz bir cazibesi vardır. Böyle olmasa tam 44 yıldır, sırtımda fotoğraf makinesiyle dolaşmazdım” diyor Faik Kaptan. Bu röportajı, gazeteci olmanın heyecanını hiç kaybetmeyenlerin keyifli okuyacağına inanıyorum. İlk olarak duayen gazeteci Faik Kaptan ile şuan çalışmayı sürdürdüğü Doğan Haber Ajansı’nın (DHA) Atatürk Havalimanı’ndaki bürosunda, mesleğine duyduğu sevdanın ilk günlerini konuşarak başladık sohbete... “İlk gençlik yıllarım Adapazarı’nda geçti. Lise çağlarında bir arkadaşımla beraber fotoğrafçı açmıştık. Ara sıra da mahalli gazetelere fotoğraf veriyorduk. Mesleğe sevgimin ilk başlarından bahsediyorum... Çektiğiniz bir fotoğrafın ertesi gün küçük de olsa bir gazete sayfasında görünmesi muhteşem hazdır. Hiçbir duyguya değişilmez. Adapazarı’ndaki yıllardan sonra üniversite sıralarında Gazetecilik Yüksek Okulu’nda arkadaşlarımla beraber okul gazetisi çıkartmaya başlamıştık. Öğretim Görevlisi İffet Halim Oruz’un sahibi olduğu ‘Kadın’ dergisindeki 46 fotoğraf ve röportajlarla bünyeme hakim olan mesleki sevginin artışı, zamanla geçinebilmek için yaptığım diğer uğraşıları bana unutturdu. Yıl 1970, Yedek Subay olarak gittiğim ve 24 ay yaptığım askerlik dönüşü Adapazarı’ndaki evimde bir gece yarısıydı. ‘Bundan sonraki yaşantım sadece gazetecilik olacak’ kararıyla İstanbul’a geldum ve gazetecilik serüvenim başladı. Ankara’da askerlik yaparken aynı evi paylaştığım arkadaşlarım aracılığıyla tanıdığım Bedii Faik’in oğlu Faik Akın’ın da çalıştığı, Cağaloğlu’nda Dünya Gazetesi’ne başvurdum. Sanırım, Kasım ayıydı. Başvurumu kabul ettiler ve bana üç ay stajyer muhabir olarak çalışacağımı söylediler. Ancak aradan geçen üç aylık süre sonunda, kadro yapılması konusunda bir hareketlilik olmayınca, İstihbarat Şefi Erdoğan Bazer’e, “İşe yaramıyorsam gidebilirim, şayet beğendiyseniz kadromun yapılmasını istiyorum” dedim. Önce şaşırdı, sonra yazı işlerine gitti ve dönüşte bana sözleşme için idare müdürlüğe gitmemi söyledi. Bab-ı Ali’ye sanırım yüksek okul mezunu muhabir olarak gelen birkaç muhabirden biriydim. O dönemde Yener Süsoy Milliyet’te müzik yazarlığı yapıyor, İlker Ateş ise Tercüman’da Spor Yazarlığı yapıyordu. Dünya Gazetesinde önce adliye sonra polis muhabiri olarak çalıştım. Gittiğim işlerin hem fotoğrafını çekiyor, hem Ümit Kozan Faik Kaptan süre çalkalardık. Tabi bu ilaçların birbirlerine göre belirli formülleri vardı. Bir birimizden formül çalardık. En iyi formül en az gren yapan formüldü. En güzel formülleri Sinan Akatay arkadaşımız bulurdu. de haberini yazıyordum. Diğer arkadaşların da çoğu öyleydi. Sadece büyük ağabeylerimiz Sait Şenol ve Osman Özcan haber yazmıyorlar, sadece foto muhabirliği yapıyorlardı. GRAM GRAM İLAÇ TARTARDIK. Dünya gazetesindeki çalışmamızı biraz açmak istiyorum. Orada bir gazeteci için haberin tüm unsurlarının bilinmesi gerekiyordu. Yani, öncelikle fotoğraf laboratuvarında birinci ve ikinci banyoları kendimiz hazırlardık. Birinci banyo film yıkama ve kart basma banyosuydu. İkinci banyo ise içinde hipo sülfit olan tespit banyosuydu. Yani filmin veya kartın görüntüsü geldiği anda bu banyoya atılır, görüntü orada sabitleşirdi. Bir habere gidip döndükten sonra önce, karanlık oda da filmimizi yıkardık. Filmi kuruması için asıp haberi yazardık. Film acil ise saç kurutma makinesi ile kuruturduk. Haberi yazdıktan sonra tekrar karanlık odaya gider, filmi agrandisman makinesine takıp bize şefimiz tarafından sayılı olarak verilen fotoğraf kartlarına 13x18 ebadında basardık. Kartları da kurutma makinesinde kuruttuktan sonra daktiloda yazdığımız haber metninin üzerine ataç ile takıp şefe verirdik. Bu banyoları yapmak için Sirkeci’den gram gram ilaç alır, onları terazide tartar, sonra da koyu renk şişe içinde uzun İşte böyle bir gazetecilik döneminden sonra 1973 yılında Hürriyet Haber Ajansı’ndan çağırıldım. Dünya Gazetesi’nden 47 ayrılmam zor oldu. Bedii Bey bırakmak istemiyordu. ‘Gitme seni şef yapacağım’ derken Genel Müdür Mithat Perin de ‘Yazı İşleri’ne alalım, ilerde müdür yaparız’ diyordu. Rica, minnet zor ayrıldım. Çünkü o dönemde patron izin vermeden bir başka gazeteye geçilmiyordu. Hürriyet Haber Ajansı’nda görevdeyken merkezde bekler ve Türkiye’nin neresinde olursa olsun çıkan olaylara giderdim. Bazı büro şefleri de yıllık izinlerini kullanacakları zaman oraya gider, o bölgede çalışırdım. KIBRIS BARIŞ HAREKATI GÜNLERİ Kıbrıs Barış Harekatı başladığı zaman önce ihtiyat askeri olarak 45 gün Edirne-Yunanistan hududunda Karağaç’ta üsteğmen olarak görev yaptım. Oraya da fotoğraf makinesi çantamla gittiğim için Kolordu Komutanı Korgeneral Ali Fethi Esener’in talimatı üzerine küçük bir uçakla Yunanistan sınırı boyunca Meriç Nehri üzerinde geçiş noktalarını tespit eden fotoğraflar çektim. Balıkesir’den gelen o küçük uçak Edirne yakınlarında bir tarlaya inip beni alıyor, sonra yarım saat kadar uçtuktan sonra sınır boyunca fotoğraflar çekiyordum. Gerçekten güzel bir belge çektim. Oradan döner dönmez de bu kez Kıbrıs’a Hürriyet Muhabiri olarak Lefkoşa’ya gittim. Burada iki yıl kaldım. Bu süre içinde harekat bitmiş, ancak çatışmalar her gece devam ediyordu. Gidişimin ilk altı ayında devamlı olarak cephede çalıştım. Dönünce Nezih Demirkent beni Hürriyet kadrosuna aldı. İstihbarat servisinde foto muhabiri olarak İstihbarat Şefi Mehmet Türker’in servisinde Çetin Şencan’ın yanında çalıştım. 1976 yılından beri de 15 günlüğüne geldiğim Atatürk Havalimanı’nda çalışıyorum.Tam 37 yıldır yani... Gazetecilikte geçerdiğim 44 yıllık ömrü ancak böyle özetleyebilirim. Tabii bu süre içinde foto muhabiri olarak siyah-beyazdan dia pozitife, oradan renkli negatife; son olarak da dijital ortama ve bilgisayar dünyasına geçişlerde yaşadıklarımız gerçekten mesleğimizin ayrı ayrı gelişmeleriydi.. Foto Muhabirlerinin İlk Genel Kurulu Foto Muhabirleri Derneği’nin ilk genel kurulunda sol başta Ümit Turpçu ve yanındakiler Kani Atmaca, Erol Dernek (Rahmetli), Murat Çetin, Hayrettin Karateke, Faik Kaptan El Sallıyarak Uğurlandık Gar’dan İstanbul’a Mavi trene binmemizin ardından ben tekrar trenden inerek bu fotoğrafı çektim. Rahmetli Yaşar Uçar ve diğer arkadaşlarımızın el sallayarak bizleri uğurlama fotoğrafıyla o günü ölümsüzleştirdik. İlk genel kurulumuzun ardından Gazeteciler Cemiyeti’nde Beyhan Cenkci abimiz bize akşam yemeği vardı ve ardından arkadaşlarımız bizleri Mavi Tren’le İstanbul’a yolcu ettiler. Soldan sağa ayakta: İlhan Kuyucu, Erol Dernek (Rahmetli), Hayrettin Karateke, Bülent Hiçyılmaz, Dursun Gündoğdu, Murat Çetin, Sökmen Bayraka, Ümit Turpçu Soldan sağa oturanlar: Faik Kaptan, Şükrü Akın, Yaşar Uçar (Rahmetli), Rafet Hüner, Kani Atmaca. 48 FOTO MUHABİRLERİ DERNEĞİMİZİN KURULUŞU Yıllar sonra bizleri bir araya getiren ‘Foto Muhabirleri Derneğimizin’ kurulduğu gün yaşadıklarımızı da unutamam. Ankara’dan Ümit Turpçu ve Halim Ermiş, dernek kurma çalışmalarını tamamladıklarını ve genel kurul yapacaklarını belirterek bizleri de Ankara’ya çağırdı. Hürriyet İstihbarat’tan rahmetli Erol Dernek, Murat Çetin, Kani Atmaca, Hayrettin Karatekin ve ben Faik Kaptan beş kişi olarak arkadaşlarımızı temsilen İstanbul’dan Ankara’ya gitmeye karar verdik. Ancak o dönemlerde Ankara ve İstanbul Gazeteciler Cemiyetleri arasında ne hikmetse sebebini bilmediğimiz anlaşmazlık vardı. Bizim Ankara’da kurulan derneğin toplantısına gitmemize de pek iyi gözle bakmadılar. Ama bizim umurumuzda de- ğildi. Kurulan Foto Muhabirleri Derneği idi. Bugüne kadar cemiyetlerin ikinci sınıf gördüğü foto muhabirlerinin kurduğu bir dernekti. Bana göre Foto Muhabirliği gazeteciliğin olmazsa olmazıydı. Cemiyetlerin yöneticilerinin ise yanına bile yaklaşılmıyordu. Sırça köşklerinde protokol işleri yapıyorlardı. Bu kurulan dernek ise bizim derneğimizdi. Buraya gitmemek olmazdı. Gidişimiz ve dönüşümüz Mavi Tren’le olmuştu. Genel Kurulu yapmış ve tüm arkadaşlardan büyük ilgi görmüştük. Ben Genel Kurul da bir konuşma yapmıştım. Hiç unutmadığım bir cümle ise, “Gazetecinin özellikle Foto Muhabirinin Ankaralısı, İstanbullusu olmaz. Bizler birbirimize sıkı sıka sarıldığımız zaman aşamayacağımız engel yok” demiştim. Büyük alkış almıştım. Çok mutlu olmuştuk. Başkanlığa Rafet Hüner’i seçmiştik. Sanırım, Sökmen Baykara, İstanbul’da iken bizim “Çıkabilur da çıkmayabilur da” şeklinde takıldığımız Halim Ermiş de yönetime girmişlerdi. Çok güzel bir gündü. Akşam olunca o dönemin efsane Cemiyet Başkanı Beyhan Cenkçi’de bize cemiyet binasında yemek verdi ve hepimizle tek tek ilgilendi. Bizlere, ‘Bu cemiyet sizin de cemiyetiniz. İstediğiniz an üye olabilirsiniz’ dedi. Ama üye olamadık. Üye olduğumuz anda İstanbul’daki cemiyet bizi üyelikten atıyordu. Keşke üye olsaydık. Gece trenin kalkma zamanı geldiğinde hep beraber Gar’a gittik. İnanın ayrılırken utanmasak ağlayacaktık. Çok güzel kaynaşmıştık. O günden bugüne Türkiye Foto Muhabirleri Derneği bizi hiç unutmadı. Sağolsunlar.” Lütfen Biraz Saygı! Bu süre içinde yaşadıklarımdan birkaçını hiç unutamam. Şehit Binbaşı’nın cenazesinin kamyonetle götürülmesi bunların başında gelir. Çünkü bu fotoğrafı çektikten sonra inanın bir süre kendime gelemedim. Hikayesi şöyle: Haziran 2007, günlerden Perşembe. O günkü gündem de son günlerde sıklaşan şehit cenazelerinden Binbaşı Murat Özyalçın’ın cenazesi... Cenaze Van Ferit Melen Havalimanı’ndan İstanbul Atatürk Havalimanı’na getirilecekti. Havalimanı muhabirleri olarak beş arkadaş aprona çıkarak uçağın altına gittik. Uçak kargoya yakın bir yere park ederken karşılamaya sadece sivil giyinmiş bir er gelmişti. Cenazeyi getiren uçakla da Şehit Binbaşı’nın bir silah arkadaşı vardı. Uçaktan valizler indikten sonra Şehidimizin valizlerini yanında gelen silah arkadaşı bir kenara koymuş bekliyordu. Bu sırada tabut uçaktan çıktı. Ancak valizleri boşaltan yer işçileri karşılamaya kimse gelmediği için hemen tabutun altına girdiler, “Hiç olmazsa şehidimizin cenazesini biz taşıyalım ve görevimizi yapalım” dediler. İşçiler omuzlarına aldıkları şehit cenazesini bir kamyonete doğru götürüyorlardı. Fotoğraf açısında yerimiz güzel değildi. Tam o sırada arkamda uçaktan yolcuların inmesi için yanaştırılan bir merdiven gördüm. Hemen şoförüne işaret ettim ve koşarak üstüne çıktım. En üst basamaktan baktığım anda dondum kaldım. Hemen 3-4 kare bastım ve aşağıya indim. Kamyonet de gitti. Görülen objektiften başka zihnime de kazınmıştı. Kamyonetin içindeki Şehit Binbaşı’nın tabutunun her iki yanında valizleri ve çantası vardı. Korkunçtu. İnsanın içini titretiyordu. Bu kadar mı vurdum duymaz olmuştuk? Aşağıya indiğim zaman gözüm kararmıştı. Odaya gelip fotoğrafları 49 bilgisayara aktardığım zaman gerçek, bütün çıplaklığı ile ortadaydı. Evet “Lütfen Biraz Saygı”… İnanın bu fotoğraf ertesi gün yayınlandığı andan itibaren bütün yurtta büyük tepki topladı. Buradaki tüm düzen değişti. Bütün şehit cenazeleri için törenler düzenlenmeye başladı. Bu fotoğraf aradan yıllar geçmesine rağmen tüm sosyal medyada sık sık gündeme geliyor. Bu fotoğrafın inanın meslek hayatımda bambaşka bir yeri vardır. 44 yıl boyunca binlerce fotoğraf çektim, binlerce haber yazdım. Birçok ödül aldım. Ama bu fotoğrafın yeri bende hep ayrı oldu. Faik Senin Tanıdığın Mı, Geç O Zaman -Mevhibe Hanım, “Ama oğlum ben çok yaşlandım. Belki torunumu bir daha göremem, izin ver de geçeyim” Faik Kaptan, 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım, kızı Özden Toker ile birlikte torunu Gülsün Toker Bilgehan’ı Paris’e yolcu etmek için şu anda yıkılmış olan Yeşilköy Havalimanı’na geldiklerinde aralarında geçen diyaloğu şöyle aktardı: “Mevhibe Hanım, kızı Özden Toker birlikte torunu Gülsün Toker Bilgehan ile kısa süre sohbet ettikten sonra torun İnönü annesinin ve anne annesinin ellerini öptükten sonra öğrenim gördüğü Paris’e gitmek için pasaport kontrolünden geçti. Mevhibe Hanım, tam geri dönmek üzereyken bir anonsla olduğu yerde kaldı. Paris uçağı bir saatlik gecikme yapmıştı. Bunun üzerine geri döndü ve pasaport kontrol noktasının yanında bulunan personel kapı- Bu arada ben devreye giriyorum ve masanın altından Osman’ın ayağına vuruyorum. Osman bir anda bana dönüyor ve “Ha Faik senin tanıdığın mı? Geç o zaman teyze, kefilin sağlam” deyince nur içinde yatsın Mevhibe Hanımın yüzünde bir gülümseme oluyor. sındaki polisten torunun görmek için içeriye geçme izini istedi. Adı Osman olan polis arkadaşın yanındaydım. Aralarında şöyle bir konuşma geçti: -Mevhibe Hanım, “Oğlum torunum Paris’e gidiyor. Uçağı bir saat gecikme yaptı. Bana izin verirsen torunumu bir saat daha göreyim” -Polis Osman; “ Ama teyzeciğim, biliyorsun içersi gümrüklü saha. Sizi bırakırsam bana kızarlar” Bizim polis Osman’a bu sırada “Tanımadın mı Osman, Mevhibe Hanımı. İsmet İnönü’nün eşi kendileri”deyince bizim Osman olduğu yerden fırlayıp koşarak Mevhibe Hanımın yanına gitti ve kendisinin ellerinden öperek özür diledi, emrinde olduğunu söyledi. Ben de o günün anısına izin isteyerek bu fotoğrafı çektim. İşte Mevhibe Hanım böyle bir kişiliğe sahip Eski Cumhurbaşkanı eşiydi!” Kıbrıs Hatıraları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ölümsüz liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş ile orada bulunduğum iki yıl süresince sık sık bir araya geldim. Dr. Küçük, iki yıl sonra ben Türkye’ye dönerken bana bir yemek vermişti. Rauf Denktaş’ta dönmeden önce Kıbrıs’ta kalmamı ve Kıbrıs TAK Ajansının rahmetli müdürü Sait Şenol’un yardımcısı olarak kalmamı istedi. Ama ben geriye gazeteme döndüm. II. Elizabeth’in Kızının Dileği Gerçek Oldu İngiltere Kraliçesi II Elizabeth 1972 yılında Türkiye’yi ziyarete geldi.(Solda beyazlı) Kızı Prenses Anne’de beraberindeydi (Sağdan ikinci). Fotoğraf’ta Kraliçe ve beraberindekiler Sultan Ahmet Camiini gezerken. Ancak Kraliçe Aysofya’yı da gezdi. Kraliçe ikinci katı gezerken kızı Prenses Anne ve eşi Prens Philippe birinci katta kaldı. Ben de yanlarında tek gazeteci olarak kaldım. Bir ara Prenses Anne parmağını bir sütundaki deliğe soktu. Bir kare çektim. Bu fotoğraf bir İngiliz Ajans tarafından satın alındı ve tüm dünyada yayınlandı. Prenses sevgilisiyle evlenebilmek için dilek tuttu başlığı ile verildi. Ertesi yıl Prenses sevgilisiyle evlenince bir kez daha yayınlandı. Bu orijinal fotoğraf Dünya Gazetesi arşivinde kaldı. 50 Uçan Daire Bir pilotun uçan dair gördüğünü duymuştum. Resmi raporlara geçmişti. Bu pilotu yakalamak ve konuşmaya ikna etmek için bir aya yakın uğraşı verdim. Sonunda ikna ettim ve Cağaloğlu’nda merkeze getirip konuştuk. Resmi üniformalı bir pilotun ilk kez uçan daire gördüğü haber olarak önemliydi. Osman Fazıl Polat Paşa, Duracağım Yeri Gösterdi Kıbrıs Barış Harekatının unutulmaz komutanlarından Osman Fazıl Polat Paşa (Sağdan ikinci) cephede bir çatışma anında bana duracağım yeri gösterdi. Emel Sayın, Falda Özal’ı Gördü Rahmi Turan Genel Yayın Müdürü olduğu zaman magazin ağırlıklı haberler gözdeydi. Turgut Özal Cumhurbaşkanı olmadan önce Emel Sayın’a havalimanında kahve falı baktırmıştım. O da falda Cumhurbaşkanı için “Kısa boylu, gözlüklü, tıknaz birisi görülüyor” diye yorum yapmıştı. Haber ertesi gün manşet oldu. Çetin Altın Hatırası Dünya gazetesindeyken bır ara Sıkı Yönetim Mahkemelerine bakmıştım. Yargılanan Çetin Altan’ın bir duruşmasındaki duruşu hoşuma gittği için bunu çekip haber yapmıştım. Vehbi Koç Ayakta Kalmayı Severdi Türkiye’nin en büyük iş adamı Vehbi Koç sağlığında çok sayıda uçak yolculuğu yaptı. Rahmetli Koç en ileri yaşında bile destek için koluna girilmesini istemez ve hele tekerlekli sandalyeden nefret ederdi. Kıbrıs’da Yemin Töreni Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) ilan edildiği gün, (KKTC’den önceki devlet. Onda önce de Otonom Kıbrıs Cumhuriyeti idi) Meclis’te Bakanlar yemin ederken. Arkada oturan ve olayı gözleyen TC Lefkoşa Büyükelçisi Asaf İnan. Otelin Personeline Garsonluk Yaptık Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs’da görev yaparken Lefkoşe’de Saray Otel’de kalırdık. Tarihi bir oteldi. Üçüncü katta sadece gazetecilerin kalmasına izin veriliyordu. Zira ara sıra odalara karşı taraftan mermi geliyordu. Personelle akraba gibi olmuştuk. Ortalık biraz rahatladğı bir dönemde otel müdürü Erdal Andız personele gece tertip etti. Gazeteciler olarak bizler de bu kez garson arkadaşlara garson olarak hizmet verdik. Sol baştaki o zaman TRT’de Kameraman olan Erbil Tuşalp diğerleri ise yerel gazeteciler ve en sağda ben garson kıyafetlerimizle. 51 Kenan GÜRBÜZ Yeryüzü Cenneti MUĞLA Yazı ve Fotoğraflar: Kenan GÜRBÜZ Birçok antik kentin bulunduğu ören yerleri ile ziyaretçileri tarihe yolculuğa çağıran Muğla, bin 124 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridiyle Türkiye’nin en uzun sahil şeridine sahip. Muğla il sınırları içerisinde bulunan 195 ören yerinden 22’sinin düzenlenerek ziyarete açılmış durumda. 5 arkeoloji müzesi bulunan Muğla, Bodrum, Milas, Yatağan, Ortaca, Köyceğiz, Fethiye, Marmaris ve Datça ilçelerinde bulunan arkeolojik ve kültürel değerleri ile Türkiye’nin en önemli kentlerinden birisi olma özelliğine sahip. Muğla’daki müze ve ören yerlerini her yıl yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret ediyor. Denizi, kumu ve güneşi ile bir dünya markası olan bölgede tatil yapan yabancı turist sayısı ise 3 milyonun üzerinde. Birçok antik kentin bulunduğu ören yerleri ile ziyaretçileri tarihe yolculuğa çağıran Muğla, bin 124 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridiyle Türkiye’nin en uzun sahil şeridine sahip. Muğla il sınırları içerisinde bulunan 195 ören yerinden 22’sinin düzenlenerek ziyarete açılmış durumda. 5 arkeoloji müzesi bulunan Muğla, Bodrum, Milas, Yatağan, Ortaca, Köyceğiz, Fethiye, Marmaris ve Datça ilçelerinde bulunan arkeolojik ve kültürel değerleri ile Türkiye’nin en önemli kentlerinden birisi olma özelliğine sahip. Muğla’daki müze ve ören yerlerini her yıl yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret ediyor. Denizi, kumu ve güneşi ile bir dünya markası olan bölgede tatil yapan yabancı turist sayısı ise 3 milyonun üzerinde. Türkiye’nin tek sualtı arkeoloji müzesi Bodrum’da Bodrum’daki sualtı ve arkeoloji müzesi, St. Jean Şövalyeleri tarafından 1406-1523 yılları arasında inşa edilen Bodrum Kalesi içinde bulunuyor. Kalenin içindeki kuleler, Bodrum Müzesi’nin sergileme alanı olarak kullanılıyor. Dünyanın bilinen en eski batığı’ olarak tanımlanan Uluburun Batığı’ndan elde edilen eserler, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin en önemli parçaları arasında gösteriliyor. 54 Bodrum Antik Tiyatro, Halikarnas Mozolesi ve Myndos Kapısı gibi tarihi yerleri her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ediyor. Muğla’nın mavi koyları Muğla’nın Turkuvaz mavisi koyları ise dünyaca ünlü. 1 hafta süren bir mavi yolcukta doğal güzellikleri ile ünlü koyların yanı sıra, bölgedeki antik kent ve ören yerlerini de keşfetmek mümkün. Son dönemde mavi yolculuk rotalarını turistler, deniz uçakları yapılan yolculuklarla gökyüzünden görüntüleme şansını yakalıyorlar. Mavi Yolculuğa ne şekilde çıkmak istediğinize kendiniz karar verirsiniz, tercih sizin. İster tek başınıza, ister sevdiklerinizle birlikte bir tekne kiralayın, ya da aynı teknede hiç tanımadığınız dünyanın herhangi bir yerinden bu arada bulunanlarla birlikte yeni dostluklara yelken açabilirsiniz. Depo Photos Foto Muhabiri Kenan Gürbüz, “Yeryüzü Cenneti” olarak tanımladığı Tarihle doğanın buluştuğu kent Muğla’yı fotoğraflarıyla anlattı Kenan GÜRBÜZ 55 Muğla evleri; tasarımları, ahşap işçilikleri, tavan işlemeleri ve şehrin sembolü haline gelmiş bacaları ile Türk geleneksel mimarisinde özgün bir model oluşturuyor. Muğla ve ilçelerindeki evler, genelde iyi korunmuş durumdalar. Geleneksel mimariden doğrudan esinlenmiş yeni yapıların da Muğla bölgesinde halen diğer bölgelerimize kıyasla daha fazla inşa edildiği söylenebilir. Bunda kentin yüksek eğitim ve yerel şuur düzeyi ile yörenin turistik bir bölge olmasının etkileri bulunuyor. Kent merkezinde özellikle Hisar dağı eteklerine doğru yoğunlaşan eski Muğla evleri, Milas evleri, Karabağlar Yaylası’ndaki Karabağlar Mahallesi ve Yılanlı Dağı yamacındaki Düğerek Mahallesi evleri ile bir arada ele alınabilir. 56 Yeryüzü Cenneti MUĞLA Muğla’nın ahşap evleri 57 Gökova Körfezi’nde Günbatımı, Dalyan’da Tekne Turu Muğla ve İlçelerinde tatil yapma planları yapan foto muhabiri arkadaşlara önerim: Gökova Körfezi’nde güneşin batışını, Ölüdeniz’de yamaç paraşütü ile yapılan atlayışları, Bodrum, Marmaris ve Fethiye’de gece hayatını mutlaka görüntülesinler. Tatil yorgunluğunu ise binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip kaya mezarları ile ünlü Dalyan’da tekne turu yaparak ve deniz ürünlerinin tadına bakarak atmalarını öneriyorum. Muğla ve ilçeleri özellikle tarihe ve doğal yaşama ilgisi olan fotoğraf tutkunları için adeta bir cennet. 58 Yeryüzü Cenneti MUĞLA Ortak noktanız hazır: mavinin peşine düşmek! Şehirmiş, kalabalıkmış ve iş stresiymiş hepsini unutarak… Muğla’da mavi yolculukta kullanılan rotaları; “Bodrum, Gökova, Fethiye, Hisarönü Körfezi, Marmaris, Dalyan, Göcek, Kekova, Antalya, Fethiye arasında olduğunu anlatarak, bunlardan da en fazla Bodrum’da Tavşan Burnu, Karaada, Kisse Bükü, Orak Adası ve Çökertme; Gökova›da Sedir Adası, İngiliz Limanı, Karaca Söğüt Limanı, Tuzla Limanı, Yedi Adalar Limanları ve Löngöz Limanı, Çatı Limanı; Hisarönü Körfezi’nde Palamut Bükü, Datça-Bencik Limanı, Selimiye Limanı, Orhaniye Limanı ve Kameliye Adası; Yeşilova Körfezi’nde Akvaryum, Bozburun Limanı; Marmaris’te Bozuk Kale Bükü, Serçe Limanı, Gebekse Koyu, Kadırga Koyu, Yıldız Adası ve Cennet Koyu; Köyceğiz’de Ekincik Koyları ile Dalyan ve Delik Ada; Fethiye’de Göcek Koyları, Yıldız Adası, Gemiler Adası ve Ölüdeniz” şeklinde sıralayabilirim. 59 SARAYDAN POZ KAÇIRMA Beyaz Saray’ın algı yönetimi için servis ettiği fotoğraflar ulusal ve uluslar arası ajanslar ile dünyaya sunuluyor. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Sadullah Çebi: “Kovboy imajı var” Prof. Dr. Murat Sadullah Çebi 60 Röportaj: Raşit AYDOĞAN Ukrayna’da yaşanan iç karışıklıklar sonucu Rus askerlerinin Kırım Özerk Cumhuriyeti’ne girmesiyle beraber NATO endişesini dile getirdi. Karşı kıyımızda yaşanan bu gerilim Türkiye’nin de tepkisiyle karşılaştı. ABD Başkanı Barak Obama, Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin ile yaklaşık bir buçuk saatlik telefon görüşmesi yaptı. Görüşme esnasında, Beyaz Saray’ın resmi fotoğrafçısı Pete Souza tarafından çekilip dünyaya servis edilen fotoğrafta, Obama’nın çalışma ofisinde kot pantolon ve üzerindeki kolları dirseğe kadar sıvanmış spor gömleği, sağ eli belinde, sol eli telefon ahizesinde ve dalgın bakışları görüşmenin başarıya ulaşamadığının göstergesiydi. Zira basına Putin’in geri adım atmayacağı noktasında haberler yansımıştı. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Sadullah Çebi, Beyaz Saray’ın zaman zaman servis ettiği bu fotoğrafları ve kamuoyunun bilinçaltına yüklenen göstergeleri dergimiz Foto Muhabiri’ne değerlendirdi. 61 KOVBOY İMAJI VAR “Bu fotoğrafta ABD’ye ilişkin gerçeğin inşası söz konusu. Bu fotoğraf, baktığımızda önceden düşünülmüş, planlanmış, kurgulanmış özellikle seçilmiş bir görüntü. Burada kodlanan, şifrelenen bir kovboy imgesi var. Bu kovboy imgesini daha önce uluslar arası kolektif bilince, değişik olaylar vesilesiyle yerleştirilmesine defalarca şahit olduk. Körfez Savaşı, Irak Savaşı, baba Bush ve oğul Bush şimdi ise Obama ile karşımıza çıkıyor. Obama’nın çok sayıda iletişim uzmanından imaj konusunda faydalandığı ve sosyal medyayı çok iyi kullandığı biliniyor. Beyaz Saray tarafından bu görüşmenin içeriğine dair yapılan açıklamadan şunu görüyoruz. “Rusya’nın Birleşmiş Mil- letler (BM) sözleşmesi altındaki yükümlülüklerine, Ukrayna ile 97 tarihli askeri üs anlaşmasının ihlali anlamına gelen ve Budapeşte sözleşmesi ile Helsinki nihai senediyle uyuşmayan, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik açık ihlalinden duyduğu kaygıları ifade etmiş.” Yani daha yumuşak uyarıcı bir üslup, yani Putin’in aklına seslenen daha akılcı bir retorik var. Buradaki argümanlar çok güçlü, yani Obama artık bir soğuk savaş döneminde yaşamıyoruz diyor. Elini kolunu sallayarak bunu yapamazsın diyor. Bunu ben yapabilirim fakat sen yapamazsın diyor. Aynı zamanda Rusya’nın da gönlünü almaya çalışıyor. Ukrayna ve Kırım’da yaşayan Rus nüfusun haklarının korunması gerektiğini ifade ediyor. Bu- nun yanı sıra Obama, Putin’i tehdit ederek uluslar arası düzeyde siyasi ve ekonomik izolasyonlarla karşı karşıya kalırsınız diyor.” “Burada ABD Başkanı ulusal bir kovboyluktan çıkıyor ve evrenselliğe evriliyor. Yani burada ben varım bu sürüyü ben güderim diyor.” “Fotoğrafın görüntüsel göstergesine baktığımız zaman simgelediği bir kovboy var. Kıyafeti bir kovboy kıyafeti. Kot pantolonu, dirseğe kadar sıvanmış jean gömleği. Bu pozun verilmesi kesinlikle tesadüfi değil. Fotoğraf çekilirken belki de Obama’nın imaj danışmanları Beyaz Saray fotoğrafçısının arkasında duruyordu. Obama’nın kollarını sıvaması bir işe, bir mücadeleye girişeceğine yönelik bir göndermeyi ifade ediyor, her an tetikteyim, kovboy gibi silahımı senden hızlı çekerim diyor. Yani bu belirtisel bir göstergedir Kırım konusunda. Eli belindeki duruş bir özgüven göstergesidir, kendine ve yapacağı hamlelere güveni ifade ediyor. haklarının, özgürlüğün, demokrasinin beşiğidir. Gerektiğinde bu ihlallerin olduğu ülkelerde gerekli eylemlere girişir.” KAMU DİPLOMASİSİ YAPILIYOR Seçim kampanyaları sürecinde Cumhuriyetçiler savurganlıkla eleştirilirken Demokrat aday Barak Obama’nın tabanı delik ayakkabılı fotoğrafı yine kamuoyuna servis edilmişti. First Lady Michelle Obama CNN’e verdiği bir mülakatta eşinin kendisine ve giyimine çok da önem vermediğini altı delik ayakkabılar giydiğini vurgulamıştı. “Devletler, hükümetler mesajlarını günümüzde medya aracılığıyla veriyorlar. Medya aracılığıyla kamu diplomasisi yapılıyor. Devletlerin uluslar arası toplumda olumlu izlenim oluşturmak için kullandığı bir yöntem bu. Beyaz saray bunu defalarca yaptı. Seçim kampanyaları döneminde yırtık ayakkabıyla servis ettikleri fotoğraf bunlardan biri. Bu bir izlenim yönetimidir. Nedir bu izlenim?Yani ABD haksızlığın karşısındadır, barışçıldır, insan YIRTIK PAPUÇLU OBAMA ELİ SOPALI OBAMA Suriye ordusunun onlarca tankla Halep’e düzenlediği operasyon sonrası birçok sivil hayatını kaybetmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD liderini telefonla aramış ve 36 dakikalık bir görüşme gerçekleştirmiş. Ertesi gün gazetelere yansıyan fotoğraftaki detay birleşik devletlerde günün konusu haline gelmişti. Servis edilen fotoğrafta sol elinde telefon ahizesini tutan Obama’nın sağ elinde ise bir beyzbol sopası fotoğraf karesinin altın noktasında boy gösteriyordu. Düzenlenen günlük basın toplantısında Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney, konuyla ilgili gazetecilerin soru yağmuruyla karşılaşmıştı. Carney, Obama’nın bir beyzbol hayranı olduğunu ve Chicago White Sox taraftarı olduğunu belirterek mevcut durumu geçiştirmekle yetinmişti. MADEN İŞÇİLERİ Yazı ve Fotoğraflar Selahattin Sönmez Kara Elmas diyarında yerin 500 metre altında çalışan esmer tenli maden işçilerini Hürriyet Gazetesi Foto Muhabiri Selahattin Sönmez, fotoğrafladı. Sönmez, gündüzü gece gibi yaşayan alın teri ile ölüme meydan okuyan kömür işçilerinin hikayesini yazdı. 64 65 MADEN İŞÇİLERİ i, nişanlıları, çalışıyorlar. Eşler a nd tı al re et m inde bekYerin 500 babaları endişe iç ne an ı, ar kl cu ço ocağına sevgilileri, fetleri ile maden ya kı z ya be m be r, eden teklerken onla güneş yüzü görm le er tl fe ya kı h inip simsiya uldak mae dönüyor. Zong rin le ev rı la m şa ocağına rar çıkıp ak r korku ile maden bi de in er zl yü in den işçilerin iniyor. 66 Madencilerle Kahkahalar Zonguldak’ta Türkiye Taş Kömürü Üzülmez Taş Kömürü İşletme Müdürlüğü’nde madene indim. Zonguldak’ta güneş henüz doğmuştu. Üzerlerinde beyaz kıyafetler başlarında sarı baretleri ile maden ocağının giriyordu işçiler. Etrafımda bir anda onlarca baretli madenci toplandı ve sabah ayazı sıcak bir sohbete dönüştü. “Abi bizim galeriye gel orada daha güzel fotoğraf çekersin, hem ben güzel poz veririm” diyenler, ona laf atmaya çalışan “ Yok abi onun suratı simsiyah sen bizim galeriye gel, orada daha güzel fotoğraf çekersin” diyen başka bir işçi ocağının önünde kahkahalar. İçimde Büyük Korku İçimde korku yavaş yavaş beni esir almaya başladığı anda sabahki sohbet ve kahkahalar bir an aklıma geldi. Korkunun yerine ilk kez madene inmenin heyecanı sardı. Beyaz tulumları ve botlarımı giydikten sonra sıra bareti takmaya geldiğinde uzaktan beni izleyen başka bir işçi yanıma sokulup abi “Korkma biz her gün inip çıkıyoruz “ deyince heyecan daha da arttı. Asansörle İndim Hazırlıklar tamamlandıktan sonra kendimi madene inecek asansörün içinde buldum. Yanımda iki makinem ve bana eşlik edecek iki maden çalışanı, asansör çalışmaya başlayıp aşağıya inmeye başlayınca; sabah güneş ışıklarının üzerine vurduğu Madenci Anıtı üzerinde isimler gözlerimin önüne geldi. Aşağıya indiğimde heyecan ve korku yavaş yavaş beni terk etmeye başladı. 67 Fotoğraf Çekmek Zor 20 metre ileride gördüğüm ışık ve şarkı söyleyen madencilerin sesleri yaklaştıkça yüzleri kömür tozundan görünmeyen sadece başındaki baret ve üzerindeki kıyafet içerisinde gülümseyen bir bir çift göz elini uzatıp “Hoşgeldiniz“ dedi. Açılan koridorda yaklaşık 1 kilometre yürüdükten sonra çalışan işçilerle karşılaştım. Yeraltında fotoğraf çekmek, yer üstünde fotoğraf çekmek kadar kolay değildi. Işık yok, hareket edebileceğin alan çok kısıtlı. Havanın etkisi ile makine ve objektifler buğulanmaya başladı. Korkunun ve heyecanın yerini artık “Fotoğraf çekemeyeceğim“ endişesi almaya başladı. MADEN İŞÇİLERİ 68 Üç Vardiya Çalışıyor Ocakta 5 Saat Kaldım Artık fotoğraf çekme zamanı deyip, denklaşöre basmaya başladım. Işık o kadar kötü , yer o kadar dar ki, 100 metreyi sürünerek gitmek zorunda kaldık. Fotoğraf çekmek neredeyse imkansız, ben de kendimi maden ocağına bıraktım. Maden ocağında 3 vardiya çalışıyordu. Gündüz vardiyasında çalışanlar, akşam ve gece vardiyası için güvenli alan oluşturmak için çalışıyordu. Akşam ve gece vardiyası ise kömürü bu Kömür ocağında 5 saat geçirdikten sonra tekrar geriye dönüş başladı. Yukarı çıkıp ilk aynaya baktığımda kendimi tanımadım. Aşağıda diğer işçiler gibi çalışmadım sadece fotoğraf çektim. Ama yüzümdeki kömürle onlardan biri olup çıktım dışarıya. Sabah madene inen işçiler öğleden sonra çıkmaya başladı. Onları kapıda karşılamaya ve sonrasını çekmeye başladım. Bir gün daha ailerine, sevdiklerine kavuşmanın rahatlığı ve sevinci ile Kömür güvenli alanlardan çıkarıyordu. 69 Karası’ndan kurtulmak için banyo yapmaya gittiler. Banyo yaptıkları yeri görmek ve onları burada çekmek istedim, işçilerle birlikte ben de banyoya doğru yürüdüm. Aşağıda gördüğüm elleri yüzleri kömür tozundan simsiyah olanlar, aşağıda mendilini veren suyunu ikram eden madencilerin hiç birini banyo sonrası tanıyamadım. Tesadüfen Gazeteci Röportaj Erdoğan Öztürk 1 964 Samsun doğumlu olan Cengiz Altay, mesleğe 1984 yılında Samsun’da Akajans’ta başladı. Mesleğe başlaması tamamen tesadüf. Büro şefliğini dayısı Adem Bilir’in yaptığı Akajans bürosuna bir sabah uğradığında o anda muhabir olmadığı için bir cinayet olayına gitmek zorunda kalır. Fotoğraf makinesine lunaparktaki fotoğrafçı filmi takıp nasıl çekeceğini gösterir. Cengiz Altay, lunaparktaki fotoğrafçının tarif ettiği şekilde çeker, haber ertesi gün Tercüman ve Bulvar gazetelerinin birinci sayfasında çıkar. Dayısı, iş arayan Cengiz Altay’a, gazeteciliği yapabileceğini söyler ve denemesini önerir. Altay, dayısını dinler ve mesleğe adım atar. Altay, meslekte olgunlaşmadan Ünye’de 14 kişinin öldüğü düğün, Vezirköprü’de 15 öğrencinin öldüğü traktör kazası gibi önemli olayları da takip etmek zorunda kalır. Askerlik görevini 1987 Ocak ayı sonunda tamamlayan Altay, 1989 yılında Hürriyet Haber Ajansı’na geçiş yapar ve 1995 yılında da iş imkanlarının daha iyi olduğuna inandığı Antalya’ya gelir. Antalya’da polis adliye muhabiri olarak çalışacağını tahmin etmektedir, ancak iş başvurusu yaptığı Akdeniz 70 Atılım gazetesinde kendisine ‘geçici’ denilerek spor servisinde görev verilir. Ama ‘geçici’ denilen spor muhabirliği onun Antalya’daki ‘daimi’ işi olur. Antalya’da, Akdeniz Atılım gazetesinden sonra Hürriyet Haber Ajansı’nda, daha sonra da Sabah gazetesinde çalıştı. Sabah gazetesinde Ocak 2104’te yapılan tenkisatta işten çıkarıldı. Mayıs ayı başından itibaren Antalya’da 1922 yılında yayın hayatına başlamış olan Antalya gazetesinde spor şefi olarak işe başladı. İŞTEN ÇIKTI AMA, İŞI BIRAKMADI TFMD, TSYD ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan Altay, foto muhabirliği beceresini ‘orta derece’ olarak nitelendiriyor. Maçlarda hep foto muhabiri olarak akredite olup saha içinde görev yapıyor. Maç yazısını ve maçın perde arkası haberlerini hep fotoğraf çekerken saha içinde yazıyor. Sabah gazetesinde işine son verildikten sonra da Antalyaspor’un antrenman ve maçlarını aksatmadan takip etti. Bunun nedenini, “Mutlaka bir gazetede yine spor muhabiri olarak işe başlayacaktım. Bu yüzden hergün antrenmana gidip fotoğraf çektim, gelişmeleri takip ettim. Antalya gaze- Mesleğe 1984 yılında tesadüfen başlayan Cengiz Altay, 19 yıl önce polis adliye muhabiri olarak geldiği Antalya’da yine tesadüfen spor servisine verildi. Şimdi Antalyasporlu futbolcuları karanlıkta bile yürüyüşlerinden tanıyor. Cengiz ALTAY 71 72 tesinde işe başladığımda hiç ara vermemiş gibiydim” diyerek açıklıyor. ANTALYASPOR PEŞİNDE 20 SEZON Antalyaspor’un peşinde Süper Lig’de 15, şimdiki adı ile PTT 1. Lig’de ise 5 sezon koşturdu. Antalyaspor’un 3 kez Süper Lig’den düşüşüne, 2 kez de Süper Lig’e yükselişine tanık oldu. Şimdi Antalyaspor’un peşinde 20. sezonuna hazırlanıyor. Artık sözleşmelerine görevini ‘muhabir’ olarak değil, özellikle ‘spor muhabiri’ veya ‘spor şefi’ olarak yazdırıyor. Antalyaspor’u günlük olarak takip etmeye, basına açık olan antrenmanları kaçırmamaya özen gösteriyor. Her sezon ortalama 250’ye yakın antrenmanı takip ediyor. Geride kalan 19 sezonda yüzlerce futbolcunun yanı sıra Antalyaspor’un başında teknik direktör olarak Metin Türel, Ümit Kayıhan, Metin Ünal, Joseph Jara- binsky, Rudiger Abramczyk, Cezmi Turhan, Hüseyin Kalpar, Giray Bulak, Mehmet Ali Öztürk, Adnan Dinçer, Tarık Söyleyici, Coşkun Demirbakan, Adnan Gülek, Yılmaz Vural, Raşit Çetiner, Ümit Turmuş, Hikmet Karaman, Mehmet Özdilek, Osman Akyol ve Fuat Çapa’yı gördü. Antrenmanları kaçırmamaya özen göstererek takip ettiği için futbolcuları gölgesinden bile tanıyabildiğini iddia eden Altay, “Gece yapılan antrenmanlarda sahanın karanlık bölümündeki futbolcuları yüzlerini görmesem bile 80-90 metre mesafeden yürüyüşlerinden, koşmalarından kim olduklarını biliyorum” diyor. Altay, sürekli saha içinde çalışmasının nedenini de, “Foto muhabirliğimi de kendim yapmak zorundayım. Spor servisinin sorumlusu da, foto muhabiri de benim. Bence maçın en güzel yaşandığı yer saha içi. Saha içinde maçın atmosferini daha iyi hissediyorsunuz. Sahadakilerin mücadelesini daha iyi analiz edebiliyorsunuz” diyerek açıklıyor. 73 ÇOK KONUŞULAN FOTOĞRAFI ÇEKTİ Antalyaspor’un 48 yıllık tarihinde en çok konuşulan ve hatırlanan fotoğrafı çeken de Cengiz Altay. Kırmızı-beyazlı takımın 2007 yılında Gençlerbirilği’ne 3-1 yenilerek Süper Lig’den düştüğü maç sonrası tribün liderlerinden Süleyman Turhan’ın, stat kapısında Başkan Sedat Peker’in yakasına yapıştığı anı görüntüleyen tek gazeteci olan Altay, “Fotoğraf gazetede yayınlandıktan sonra epeyce sansasyon oldu. Hatta ulusal kanalların spor programlarında o fotoğraf gösterilerek çok sert tepkili yorumlar yapılmıştı” diyerek o anısını anlattı. Altay’ın ilginç anıları da var. Trabzonspor kampını takip etmek için gittiği otelde gördüğü fiziği düzgün bir bayanın fotoğrafını çeker. Çektiği bayan Tuğba Özay’dır, ama magazinle ilgisi olmayan Altay bayanı tanımaz. Çektiği fotoğraf Hürriyet gazetesinin arka kapağında ha- tırı sayılır büyüklükte yayınlanır. Bürodaki magazin muhabirlerinin henüz arka kapakta hiç haberi çıkmamışken, bunu başaran spor muhabiri Cengiz Altay olur. Antalya’da, 1998 yılında kalkış sırasında parçalanan tekerinden çıkan parçanın motoruna girmesi sonucu gövdesinin üzerine zorunlu iniş yapan Fransız uçağını askeri havalimanına girip çekebilen 2 gazeteciden biri de Cengiz Altay’dır. Emniyet görevlileri, habercilerin askeri havalimanına gitmelerine engel olur. Bu sırada bir polis otomobili askeri havalimanına gitmek için habercilerin arasından geçmeye çalışmaktadır. Cengiz Altay bu kargaşada, büro şefi Dursun Gündoğdu’nun da işaret etmesiyle polis otomobilinin arka kapısını açıp biner. Polisler, Altay’ın araca bindiğini askeri havalimanına gittikleri zaman farkederler ama artık engel olamazlar. Hürriyet, sabah karşı yeniden birinci sayfa yaparak Altay’ın çektiği fotoğrafları yayınlar. Antalyaspor’u takip ettiği 19 yılda sayısız anıları olan Altay’ın unutamadığı maçlardan biri 2011 yılında Sivas’ta yoğun kar yağışı altında oynanan karşılaşma. Bir başka ilginç anısını da şöyle anlatıyor: “Antalyaspor’un, Süper Lig’de mücadele edeceği 2006/07 sezonunun başında Isparta kampındaydık. Hazırlık maçı vardı. Hazırlık maçı oynanırken Hakan Çimen, genç futbolcu Alican Tez ile tartıştı, elindeki topu genç futbolcunun yüzüne attı. Gerilim artık, taraftar da tribünden inmeye kalkıştı. Bu sırada ben fotoğrafı çektiğim için kulübün bazı idari görevlileri bana sitemli yaklaştı. Ertesi gün maçtaki gerginlik fotoğrafları ile birlikte spor sayfamızda yayınlandı. Kulüpteki görevliler kimsenin morali bozulmasın diye o günün gazetesini almamış. Birkaç gün sonra kulüp müdür bana telefon açtı ve mahçup bir ses tonu ile, saha içindeki gerilim saha içindeki gerilim anında çektiğim fotoğrafları istedi. Nedenini sorduğumda, futbolcunun sözleşmesini tek taraflı feshetmek istediklerini, federasyona kanıt olarak sunacaklarını söylediler. Çekmemi istemedikleri fotoğraf onlara lazım oldu yani.” 74 75 Türkiye Fotoğraflarla Tanıtılıyor Fotoğraf paylaşım sitesi İnstagram, sıradışı bir tanıtıma ev sahipliği yaptı. Dünyanın en ünlü instagram fotoğrafçıları, İstanbul’dan başlayarak 10 günde 10 şehir gezdi. Sosyal medyanın fotoğraf fenomenleri, çektikleri kereleri “Comeseeturkey” etiketi ile sosyal medyada paylaşarak Türkiye’yi tanıttı. Cumhurbaşkanlığı himayesindeki projeyi Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’de destekledi. Haber: Arif AKDOĞAN 76 D ünyayı kasıp kavuran fotoğraf paylaşımı uygulaması olan Instagram’ın fenomen isimleri diğer güçlü sosyal medya mecralarını da kullanarak Türkiye’yi tanıtıyor. İlk grubu geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen İnstagram’da her biri yüzbinlerce takipçisi olan isimler, İstanbul’dan yola çıkarak Trabzon, Artvin, Ardahan, Kars, Ağrı, Van, Mardin ve Gaziantep’i gezdi. Popüler fotoğrafçılar, çektikleri kareleri İnstagram’ın yanısıra Twitter, Facebook, Printerest, Youtube ve Vine gibi sosyal medya platfotmlarından paylaştı. Cumhurbaşkanlığı Destekliyor Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde gerçekleştirilen, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından desteklenen projenin ana sponsorluğunu ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üstlendi. Projenin yönetimini de Türkiye’nin en fazla takip edilen fotoğrafçılarından biri olan ve dünyanın sayılı Instagram fotoğrafçıları arasında yer alan Mustafa Seven ve ekibi yapıyor. Projenin Mimarı Mustafa Seven Projenin mimarı Mustafa Seven, dinlerin ve binlerce yıllık medeniyetlerin buluştuğu Türkiye’yi, Avrupa ile Asya’yı bileştiren toprakları dünyaya anlatmak, tanıtmak için yola çıktıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Çankaya Köşkü ekibinin bu projeye büyük bir özenle sahip çıktığını ifade eden Seven şöyle konuştu: “İkinci turu 15 Mayıs’ta başlayacak projenin ilk etabı geçtiğimiz günlerde bitti. İlk turda 10 instagram fotoğrafçısıyla 10 kenti gezdik. Proje tamamlandığında 13 ülkeden 20 Instagram fotoğrafçısı Türkiye’de 24 kenti gezmiş olacak. Kendi bakış açılarıyla ülkemizin kültürünü, tarihini, doğasını ve insanlarını fotoğrafın evrensel dilini kullanarak anlattılar, anlatacaklar. Ayrıca “Come see Turkey” Projesini belgeselleştirecek TRT ekibi de 77 fotoğrafçıları adım adım izliyor. Tamamen sosyal medya üzerinden yürütülecek projenin dünyanın dört bir yanından insanlara ulaşıyor. Bu işin sonunda sosyal medyada ComeSeeTurkey seyahatleri ile ortaya çıkacaktır. Burada çekilen Türkiye fotoğraflarının gezici sergilerle dünyayı dolaşması ve kitaplaştırılması da projenin devam eden ayakları” Nereleri Gezecekler 14 Nisan’da başlayan ilk turda İstanbul’dan yola çıkan fotoğrafçılar Trabzon, Artvin, Ardahan, Kars, Ağrı, Van, Mardin ve Gaziantep’i gezdi. Tur tamamladı. 15 Mayıs’ta başlayacak ikinci etapta ise diğer 10 kişilik fotoğrafçı ekibi Kayseri, Kapadokya (Nevşehir), Konya, Antalya, Aydın, Pamukkale, Dalyan, Bodrum, İzmir ve Çanakkale’yi gezip görüntüleyecek. Instagram Fenomenleri “ComeseeTurkey” projesinin ilk 10 günlük etabında Morgan Stone Grethet ve Sam Horine (ABD), Nicolee Drake (İtalya), Christopher Collin (İsveç), Thomas Kakareko (Almanya), Fedja Salihbasic, (Danimarka), Sezgin Yılmaz (Türkiye), Putri Anindya, Aditya Zulizar ve Darisz Cahyadi (Endonezya) çektikleri fotoğrafları sosyal medyada takipçileriyle paylaştı. @aditzt Aditya Zulizar (Endonezya) Ağrı Dağı İstanbul Ani Harabeleri @dariszcahyadi Darisz Cahyadi (Endonezya) Trabzon, Uzungöl İstanbul Ayasofya @felecool Fedja Salihbasic, (Danimarka) Artvin Malabadi Köprüsü Mardin @cucinadigitale Nicolee Drake (İtalya) Sümela Manastırı, Trabzon @grether Morgan Stone Grethet (ABD) İshakpaşa Sarayı İstanbul Adıyaman Şanlıurfa @thomas_k Thomas Kakareko (Almanya) 83 Kızkulesi, İstanbul @wisslaren Christopher Collin (İsveç) Ağrı @sezyilmaz Sezgin Yılmaz (Türkiye) Halfeti, Şanlıurfa @samhorine Sam Horine (ABD) İshakpaşa Sarayı @puanindya Putri Anindya (Endonezya) Harran, Şanlıurfa Ağrı İstanbul Yunan adasından Türk gazeteciye ödül Sakız Adası tarihinde ilk kez bir Türk gazeteciye Onur Ödülü verildi. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği üyesi usta gazeteci Denizhan Güzel’e Sakız Adası Ticaret Odası, adanın kültürünü tanıtma ve Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için gösterdiği çabalardan dolayı onur ödülü ve şeref madalyası verdi. 27 YILLIK BİR USTA Her yıl Sakız Adası Ticaret Odası tarafından adaya bir çok yönden katkıda bulunanlara verilen bu ödül bu yıl, Denizhan Güzel’e ve Sakız Adası’ndaki Alfa-Pi Yayınevi sahibi Yannis Panlyos’a layık görüldü. 27 yıllık usta foto muhabiri Denizhan Güzel, bu ödülü alan ilk kez bir Türk gazeteci oldu. ONUR ÖDÜLÜ ALDI Foto muhabiri Denizhan Güzel ödünü Sakız Adası’nda düzenlenen bir törenle aldı. Sakız Adası Ticaret Odası Başkanı Georgoulis Georgios yaptığı konuşmada gazeteci Denizhan Güzel’i komşu ve bir dost olarak tanımladı. Sakız Adası’nı ve kültürünü tanıtmak için çok çaba harcadığını söyleyen Georgios, “O, bizimle arkadaşlık ilişkileri kurdu. Güzel, adamızı çok seviyor ve sanki bizim gibi bu- 88 DENİZHAN GÜZEL rada doğmuş. 1986 yılında Milliyet Gazetesi’nde çalışma hayatına başladığını biliyorum. Güzel, bugüne kadar büyük gazete ve ajanslarda çalıştı ve her zaman iki halk arasındaki ilişkileri güçlendirmeye çabaladı. Bu sebepten dolayı ona bu onur ödülü ve şeref madalyası vermeye layık gördük” diye konuştu. onur ödülü vermeyi layık gördüklerini söyledi. Bu ödüle layık olan ilk Türk gazeteci olduğunu vurgulayan Kytrilakis te, Güzel’e adaya sağladığı katkılardan dolayı teşekkür etti. DOSTLUĞA KATKI SAĞLAYANLARA TEŞEKKÜR TÖRENDEN NOT Gazeteci Denizhan Güzel ödülünü alırken Yunanistan’ın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını kutladı. Katkıda bulunan herkese teşekkür eden Güzel, “Bu dostluğa katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Umarım iki ülke arasındaki ilişkiler daha da gelişir” dedi. Sakız Adası Homeros Kiralık Odalar, Daireler ve Yazlık Evler Derneği Başkanı Dimitris Kytrilakis, adanın turizmine ve kültürüne sağladığı destekten ötürü Gazeteci Denizhan Güzel’e 89 Bu arada törende ödüller verilmeden önce her yeni yıla girerken düzenlenen yılbaşı çöreği kesme serenomisi yapıldı. Yılbaşı çöreği hazırlanırken içine bir tane para konuyor. Bu parayı bulanın yılının şanslı ve bereketli geçeceğine inanılıyor. Papazlar yeni yılın para, bereket, sağlık ve şans getirmesi için dualar okuduktan sonra çöreği parça parça keserek önce Türk misafirlere ardından diğerlerine dağıtıldı. YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI İZMİR’DE GÖRÜCÜYE ÇIKTI 90 TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014’de ödül alan kareler, İzmir’den sergi turuna başlıyor. Basın Fotoğrafları 15 Nisan tarihleri arasında İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde açılacak ilk sergi ile görücüye çıktı. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği Türkiye’de basın fotoğrafçılığı dalındaki en prestijli yarışması “TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014” ödüllü fotoğrafları 20 Nisan’a kadar İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi fuaye alanında sergilendi. Yılın Basın Fotoğrafları’2014 yarışmasında Reuters foto muhabiri Osman Örsal’ın çektiği “Kırmızılı Kadın” karesi “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü almıştı. Sergide geçtiğimiz yıla damga vuran olaylardan hafızalara kazınan 22 fotoğraf ve 4 seriden oluşan 70 fotoğraf yer aldı. Serginin açılışına İEÜ Rektörü Prof. Dr. Oğuz Esen, İEÜ Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gökçen Karanfil, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Ege Temsilcisi Kadir Kemaloğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı Halil Hüner, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Çimen, Türkiye Spor Yazarları Derneği İzmir Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Yılmaz, gazeteci Yusuf Çınar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oğuz Esen, serginin ilk kez İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde açılmasından dolayı mutluluk duyduklarını belirterek, “29 yıldır süren bir geleneği olan serginin bu yıl ilk etkinliğinin üniversitemizde açılması bizler için önemli. Toplumumuzun yaşadığı olayların belleği fotoğraflarla ortaya çıkıyor. Hem görsellik hem de olayların anılması açısından büyük bir emek ile karşı karşıyayız” dedi. Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gökçen Karanfil de, foto muhabirleri yılın basın fotoğrafları sergisinin ilk durağının İzmir’de olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Karanfil, serginin kuruluşundan itibaren akademisyen ve öğrencilerin büyük ilgisini çektiğini de vurguladı. 91 TMFD Ege Bölge Temsilcisi Kadir Kemaloğlu, her fotoğrafın ayrı bir hikayesi bulunduğuna dikkat çekerek, “2014 yılında gelenekler değişti. Türkiye’deki serginin ilk durağı İzmir Ekonomi Üniversitesi oldu. Türkiye’nin en prestijli fotoğraf ödülü, basın fotoğrafçılığı oskarları olarak nitelendirilen yarışmanın sergisinin bu yıl 29.’cusu gerçekleştiriliyor. Foto muhabiri hiçbir zaman taraflı değildir. Ne görürse onu çeker. Objektifi hiçbir zaman yalan söylemez” dedi. Yarışmaya, haber, serbest, spor, çevre, siyaset, foto röportaj ve AB Yolu’nda Türkiye kategorilerinde 4 bin 381 kare katıldığını belirten Kemaloğlu, serginin İzmir’in ardından İstanbul’da Beykent Üniversitesi’nde 29 Nisan’da “Toplumsal Bellek ve Medya” konulu etkinlik çerçevesinde açılacağını kaydetti. 30 YIL, 30 FOTOĞRAF 92 1984 yıllında kurulan Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin, 30. Yıl etkinlikleri kapsamında One Tower’da 30 fotoğraflık özel bir sergi açıldı. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin 30’uncu yıl etkinlikleri özel bir sergi ile başladı. One Tower Kule Konut ve AVM projesinde düzenlenen “30. Yıl, 30 Fotoğraf” sergisinde Yılın Basın Fotoğrafları Yarışmaları’nda farklı yıllarda ödül alan kareler sunuldu. Bir ay boyunca açık kalan serginin açılışına iş ve medya dünyasından konuklar katıldı. Sergide yer alan fotoğraflarla ile ilgili TFMD Başkanı Rıza Özel ve Genel Sekreter Hamza Şahin konuklara bilgi verdi. İTO Yatırım ortaklarından Özkan Özçelik, TFMD Başkanı Özel’e bir anı plaketi sundu. Özel, “Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, 30 yıl önce güçlükle büyük özverilerle kuruldu. Bugün medya dünyasının en saygın meslek örgütleri arasında yer alan derneğimiz 1985 yılından bu yana da aralıksız olarak Yılın Basın Fotoğrafları Yarışmalarını düzenliyor. Bu yarışmada ödül alan kareler ülkemiz basın tarihinin görsel hafızasını oluşturuyor”diye konuştu. 93 Basın Fotoğrafçılığının tek yayını artık size daha da yakın... 94 www.tfmd.org.tr “Foto Muhabiri” İPhone’de, İPad’de Android’le akıllı telefonlar ve tabletlerde www.tfmd.org.tr adresinde web’te 95 96