300`ÜNCÜ UÇAK, 13`ÜNCÜ BÜYÜK FiLO
Transkript
300`ÜNCÜ UÇAK, 13`ÜNCÜ BÜYÜK FiLO
NİSAN 2016 YIL 12 SAYI 122 Ahmet Karaman: “Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü almamız, çalışmalarımızın bir meyvesi” 300’ÜNCÜ UÇAK, 13’ÜNCÜ BÜYÜK FiLO MOBIL TRAX UYGULAMA “MOBILELINE” ÜÇ JENERASYON, ÜÇ HAVACILIK AŞIĞI GÜNDEM Merhaba Arkadaşlar, Bilişim alanında yaptığımız hamleler, katıldığımız fuarlar ve verdiğimiz eğitimlerle pek çok başarıya imza attığımız, kabiliyetlerimizi geliştirdiğimiz bir yılı geride bıraktık. 2016’da da rakiplerimizden önce kendimizle olan rekabetimizden aldığımız enerji ile başarılarla dolu bir yıl geçirmeyi hedefliyoruz. Bu yolda en büyük güvencemiz ise sahip olduğumuz insan gücü kalitesi. Ailemizin bir parçası, bizim de iştiraki olduğumuz Türk Hava Yolları A.O., son yıllarda gösterdiği büyük atılımı 5 Şubat günü filosuna kattığı A330-300 uçağı ile 300’üncü uçağına kavuşarak taçlandırdı. Uçak sayısı bakımından dünyanın 13’üncü büyük havayolu şirketi olan Türk Hava Yolları, 2016 sonuna kadar filosuna 39 yeni uçak daha eklemeyi hedefliyor. Yeni yılın ilk ayını planlamalar, hedefler ve toplantılarla geçirdikten sonra ikinci aya hızlı bir giriş yaparak Dubai’de gerçekleştirilen MRO Middle East’e katıldık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika firmaları ile dünyadaki diğer bakım firmaları arasında verimli görüşmeler gerçekleştirilmesi amacıyla organize edilen fuar 3-4 Şubat tarihlerinde Dubai World Trade Centre’da düzenlendi. Havacılık alanında gelişen pazarlar, havayolu firmalarının ihtiyaçları, gelir fırsatları, uçak bakımı gibi konuların ele alındığı, Aircraft Interiors Middle East (AIME) ile aynı yerde ve zamanda gerçekleştirilen fuarda havayolu firmaları, MRO’lar, OEM’ler, diğer sektörel tedarikçiler ve bölgesel fikir liderleri boy gösterdi. Bu, bize hem gurur verdi hem de hizmet vereceğimiz, teknik bakımını yapacağımız filonun ne kadar büyüdüğünü bir kere daha hatırlattı. Her geçen gün büyüyen Ortadoğu pazarı başta olmak üzere dünya MRO pazarı açısından da son derece önemli olan fuara Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak 36 metrekarelik bir stand ve kalabalık bir ekiple katıldık. Her geçen gün güçlendiğimiz Ortadoğu’da yeni bağlantılar kurma ve eski bağlantılarımızı güçlendirme adına başarılı bir fuar organizasyonunu geride bırakmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Her alanındaki varlıkları ile dünyayı daha yaşanılır ve daha anlamlı kılan tüm kadınların geçmiş 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım. Biz de bu büyük ve kaliteli filoya yakışır bir MRO şirketi olarak Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü aldık. 2016 Air Transport News Ödülleri dağıtılırken orada olmak ve alanında en iyi şirket seçilmek gurur vericiydi. Türk Hava Yolları büyüdükçe biz de büyüyoruz, bundan sonra da büyümeye devam edeceğiz. Bu ödülün, uçak bakım onarım konusunda yükselen markamızın bir tescili olduğunu vurgulamak isterim. Esen kalın, Ahmet Karaman Genel Müdür 01 02 İÇİNDEKİLER 14 04 04 10 14 18 24 Bizden Haberler Havacılık Dünyasından Röportaj: Ahmet Karaman Başarı Hikâyesi Emniyet Köşesi 10 18 40 SAHİBİ Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Ahmet Karaman (Genel Müdür) 26 34 36 38 40 44 YAPIM PAZARLAMA & KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRLÜĞÜ Savtekin Özkan Öztürk (Pazarlama & Kurumsal İletişim Müdürü) Özel Röportaj Bilgi Teknolojileri Cemal Gökgöz (Yayın Koordinatörü) İş Sağlığı, Güvenliği ve Çevre Abdullah Koncagül, Erdem Engin, Ümra Kaynar (Yayın Kurulu) AR-GE İnci Koç, Emrah Usta, Harun Toptaş, Sunullah Doğmuş, Zehra Hasılcı (Katkıda Bulunanlar) YAYIN GODE İSTANBUL Songül Kurnaz (Yayın Grup Direktörü) Sağlık Rehberi Bulmaca Ulaş Atay (Editör) 34 Murat Çimagil (Art Direktör, Kapak Tasarım) Hakan Büyükyazıcı (Grafik Uygulama) Baskı ve Cilt Mavi Ofset www.maviofset.com 38 GODE İSTANBUL Al Karanfil Sokak No: 5 Levent / İstanbul godeistanbul.com 444 02 90 04 BIZDEN HABERLER Türk Hava Yolları 300’üncü uçağı filosuna kattı Avrupa’nın en genç ve en modern filosu ile yolcularına hizmet sunmayı amaç edinen Türk Hava Yolları, 300’üncü uçağını da filosuna kattı. 5 Şubat 2016 tarihinde Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin Atatürk Havalimanı’nda yer alan hangarında gerçekleştirilen törene Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, Airbus Kıdemli Satış Direktörü Douglas Anderson, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. genel müdür yardımcıları ve kalabalık bir davetli topluluğu katıldı. Türk Hava Yolları’nın 300’üncü uçağı olan Airbus A330-300 tipi uçağın teslim töreninde konuşan M. İlker Aycı, böylece uçak sayısı bakımından Türk Hava Yolları’nın dünyanın en büyük 13’üncü havayolu şirketi olduğunu belirtti. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Leonardo Da Vinci ve İsmail Cevheri’den ilham alarak, 1632 yılında, lodoslu bir havada kendisine kanat takarak, Galata Kulesi’nden Üsküdar Doğancılar’a kadar uçmasının üzerinden yaklaşık 300 yıl sonra, beş uçaktan oluşan filosu ile Türk Hava Yolları’nın kurulduğunu hatırlatan Aycı sözlerine şu şekilde devam etti: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularının milli şirketler kurmak adına başlattığı hamleler ile muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak, istikbali göklerde aramak, göklerde de olmak, yerde de olmak, denizde, havada olmak her zaman bu milletin ufkunda ve aklındadır. Türk Hava Yolları, Türkiye’nin ekonomisinin yaklaşık olarak yüzde 2’sini temsil ediyor ve ülke ekonomisinin büyümesinde çok önemli bir role sahip. Nereye yeni bir hat açılsa o ülke ile ihracat, ticaret büyüyor; siyasi ve ekonomik ilişkiler daha da gelişiyor.” Türk Hava Yolları olarak sadece kargo ve yolcu taşımadıklarını, medeniyetlerin arasına köprü olduklarını, Türkiye’nin medeniyet birikimini ve tasavvurunu, milli bayrak taşıyıcı olarak başka ülkelere götürerek çok önemli bir görevi ifa ettiklerini vurgulayan Aycı, “Ülkenin büyümesinde Türk Hava Yolları’nın ve Türk havacılığının önemli bir görevi var ve biz bu görevin farkında ve bilincindeyiz. Bizler yavaşlarsak ekonomimiz yavaşlayabilir. “Lokomotif olmaya devam edersek diğer sivil havacılık şirketleri de bizimle birlikte büyür.” M. İlker Aycı / Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı 05 Kotil: “Filoyu 60 uçaktan 300 uçağa çıkarmak için çok ciddi çalışmalar yapıldı.” Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil Biz hızlanırsak ekonomimiz hızlanır ve ülkemiz hızla büyümeye devam eder. Bizler lokomotif olmaya devam edersek diğer sivil havacılık şirketleri de bizimle birlikte büyür. Birbirimizin elinden tutacak ve bu ülke için ne gerekiyorsa yapacağız; beraber yürüyeceğiz, beraber büyüyeceğiz” şeklinde konuştu. Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil de konuşmasında, Airbus’ın tasarladığını ve imal ettiği 300’üncü uçağı, büyük bir gayret ve çalışma ile filolarına kattıklarını belirtti. Filoyu 60 uçaktan 300 uçağa çıkarmak için çok ciddi çalışmalar yapıldığını, uçak siparişlerinin Yönetim Kurulu için son derece ciddi bir görev olduğunu ve bunları finanse etmenin kolay olmadığını ifade eden Kotil şöyle devam etti: “Son 13 yılda Türk sivil havacılığının, Ulaştırma Bakanlığımız başta olmak üzere, SHGM’nin yanı sıra Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı büyükelçilikler ve siyasi iradenin desteği ve Türk Hava Yolları çalışanlarının büyük gayretleri sonucunda 300’üncü uçağı filomuza kattık. Ülkemize hayırlı olmasını dilerim.” Airbus Kıdemli Satış Direktörü Douglas Anderson ise konuşmasında “Türk Hava Yolları’nı filolarındaki uçak sayısını 300’e çıkaran bu önemli dönüm noktası nedeniyle kutluyor ve Airbus uçaklarına duydukları güvenden dolayı kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. 10 yıl önce Türk Hava Yolları filosunda yalnızca 7 adet geniş gövdeli uçak bulunuyordu, bugün ise filolarında 70’den fazla geniş gövdeli uçak bulunuyor. Türk Hava Yolları’nın büyümesine ortak olmaktan dolayı gurur duyuyor ve gelecekte de büyümelerinin bir parçası olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi. Türk Hava Yolları’nın 300’üncü Airbus 330-300 uçağında, TCI (Turkish Cabin Interiors) yapımı, Türkiye’de üretilen kabin içi mutfak ve TSI (Turkish Seat Industries) yapımı ekonomi sınıfı koltuklar kullanıldı. 06 BIZDEN HABERLER Türk Hava Yolları’nın Batman v Superman uçağı tanıtıldı Türk Hava Yolları’nın ABD’deki yeni uçuş noktaları Gotham City ve Metropolis oldu. Türk Hava Yolları, “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filmi için Warner Bros. Pictures ile sponsorluk anlaşması imzaladı. Türk Hava Yolları 2016 yılının en çok beklenen filmlerinden Batman v Superman: Adaletin Şafağı’na resmi sponsor oldu. Türk Hava Yolları ve Warner Bross Pictures ile gerçekleştirilen bu işbirliği için Türk Hava Yolları filosunda yer alan Boeing 777-300 ER tipi yolcu uçağını da Batman v Superman logoları ile giydirdi. Bu sponsorlukla birlikte, sefer yaptığı 113 ülkeyle dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi olan Türk Hava Yolları, çizgi dünyasının en meşhur şehirleri Gotham City ve Metropolisi’i de uçuş ağına eklemiş oldu. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Atatürk Havalimanı hangarında gerçekleştirilen lansmana Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, İstanbul Vali Yardımcısı Atatürk Havalimanı Mülki İdare Amiri Mehmet Ali Ulutaş, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. genel müdür yardımcıları, yöneticiler, Warner Bros. Pictures Kıdemli Başkan Yardımcısı Gane Garlock ve basın mensupları katıldı. Yeni rotalar Gotham City ve Metropolis Bu yılın en önemli filmlerinden birine sponsor olmaktan heyecan duyduklarını ve bu filmin Türk Hava Yolları markasına olumlu katkı sağlayacağına inandığını ifade eden Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu yıla koyduğumuz hedefler arasında iki yeni şehir daha vardı. Son birkaç yıldır bu iki şehirle pazarlıkları sürdürdük ve uçuş destinasyonlarımıza iki yeni şehir daha eklemek istedik. Bu şehirlerin sivil havacılık otoritelerinden izin almak çok kolay olmadı. Bu şehirde çok etkili iki kişinin iznini almaya çalıştık. Bunlardan bir tanesi Bruce Wayne, diğeri de Clark Kent. Bunlar bu şehirlerde çok etkili iki süper kahraman. Warner Bros. yetkilileri ve Kurumsal 07 Freni boşalan Mahan Air uçağı hangara alındı Başkanlığımızdaki, Pazarlama ve Satış departmanlarımızdaki arkadaşlarımızın başarısıyla bu iki hattı güvenle açıklıyorum; yeni hatlarımız Gotham City ve Metropolis olacak! Hayırlı uğurlu olsun” dedi. Warner Bros. Pictures Kıdemli Başkan Yardımcısı Gane Garlock ise yaptığı konuşmada “Batman ve Superman’i partnerimiz Türk Hava Yolları ile gökyüzüne uçurmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. Milyonları peşinden sürükleyen, dünya çapında en tanınmış sanal kahramanlardan Batman ve Superman’in birlikte yer aldığı 350 milyon dolarlık dev bir proje olduğunu, böyle büyük bir prodüksiyonun gişe rekoru kırmasını beklendiğini ifade eden Aycı, “Warner Bros. ile bir ortaklığa imza attık. Yaptığımız bu ortaklık sayesinde hem filmin Los Angeles’taki galasında hem de Londra’daki galasında Türk Hava Yolları havayolu resmi sponsoru olarak yer alacak. Ayrıca filmde Batman’i oynayan Oscar ödüllü Ben Affleck ve Lex Luthor karakterini canlandıran Jesse Eisenberg ile reklam filmi de çektik” dedi. Batmobile’i Turkish Cargo taşıyacak Türk Hava Yolları’na ait bir uçağın içten ve dıştan görüntülerinin yer aldığı “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filminde kullanılan Batmobile aracının resmi taşıyıcı sponsoru da Türk Hava Yolları iştiraklerinden Turkish Cargo oldu. Buna göre, anlaşma doğrultusunda Batmobile’i dünyanın çeşitli yerlerindeki organizasyonlara Turkish Cargo taşıyacak. Filmde Batman rolünde izlediğimiz ünlü oyuncu Ben Affleck ve Lex Luthor karakterini canlandıran aktör Jesse Eisenberg ile bir reklam filmi çeken Türk Hava Yolları önümüzdeki günlerde bu filmin yayınına başlayacak. Tahran-İstanbul seferini yapan İran’ın Mahan Havayolları’na ait EP-MNP kuyruk tescilli Airbus 310-300 tipi yolcu uçağı, Atatürk Havalimanı’nda park pozisyonundayken frenleri boşalarak beton bariyerlere çarptı. Yolcuları içindeyken frenleri boşalıp park pozisyonundan çıkan uçak, aprondaki beton bariyerleri yıkarak durabildi. Uçak, yolcuları güvenli bir şekilde tahliye edildikten sonra Türk Hava Yollar Teknik A.Ş. hangarına çekildi. Mahan Havayolları teknik ekibinin yapmış olduğu hasar tespit çalışmalarını takiben, söz konusu hasarın ciddiyetine rağmen onarım işlemleri kısa süre içerisinde tamamlandı. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. uçağa “tool” desteği verdi. Mahan Havayolları yetkilileri kendilerine gösterilen misafirperverlik ve destek için teşekkürlerini dile getirdi. 08 BIZDEN HABERLER Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., İSO ve kimya sanayi buluşması gerçekleştirildi Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nün sahibi Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Havacılık sektörünün tüm kategorilerinde ödül dağıtılan tek uluslararası ödülü olan Air Transport News Ödül Töreni bu yıl Salzburg Mozart Evi’nde yapıldı. 2016 Air Transport News Ödülleri’ne Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’yi temsilen Genel Müdür Yardımcısı Halim Şahin katıldı. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak, Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü almaktan mutlu olduklarını belirten Şahin, “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., uçak bakım onarım merkezi pazarının yükselen markasıdır. Bu ödüle sahip olmamızı sağlayan tüm çalışma arkadaşlarımıza, kurulduğumuz günden bugüne kadar göstermiş oldukları özverili çalışmaları için teşekkür ediyorum” dedi.Dünyada 7’inci sırada olduklarını ve ilk 5’e girmek için çalıştıklarını söyleyen Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman ise şunları ifade etti: “2002 yılında sıralamaya dahi giremiyorduk, bugün 7’inci sıradayız. Dünyanın en iyisi de olabiliriz fakat bu, daha sonraki dönemlerde gerçekleşebilecek bir hedef. Artık izlenen, takip edilen bir uçak bakım merkezi konumuna geldik.” İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyeleri, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. yöneticileri ve sanayiciler, Sabiha Gökçen Havalimanı yerleşkesinde 24 Mart Perşembe günü bir araya geldi. Odakule’de daha önce Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ve İSO üyelerinin, sanayicilerle yaptığı buluşmasının devamı niteliğinde bu buluşmada, “Uçak bakımında kullanılan kimyevi maddelerin Türkiye’de üretilmesi” konusu masaya yatırıldı. Etkinliğe, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, Genel Müdür Danışmanı Halil Tokel, İstanbul Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Türker Çelik, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. yöneticileri, İSO üyeleri ve Türkiye’de faaliyet gösteren kimya sanayisinin firma temsilcileri katıldı. İthal olarak alımı gerçekleşen kimyevi maddelerin Türkiye’de yerli sanayicilerimiz tarafından üretilmesi amaçlanan toplantıda, Türkiye’de yerli uçak yapımının altyapı çalışmalarının başladığını, kendilerinin de bu anlamda ciddi çalışmalara katkı sağladığını söyleyen Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, “Türkiye’de sermaye çok değerli, bundan dolayı sanayicilerimizi yanlış yönlendirmemeliyiz. Bizler sizleri doğru yönde çalışmalar yapmaya yönlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Uçakta kullanacağımız her malzemenin bir şekilde uçağın imalatçısı tarafından onaylanması gerekiyor. Bizler de siz sanayicilerimizi doğru ve uygun çalışmalar yapma konusunda desteklemek için çalışıyoruz. Aksi hale tüm çabalar boşa gidecektir” dedi. “Medeniyet yürüyüşümüzde, ülke kalkınmasında her türlü yardımı ve desteği sağlamak boynumuzun borcudur. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. yerli uçağımızın yapımı konusunda yerleştirme çalışmalarında neden öncü rol oynadı! Hepimizin bir sevdası var. Türkiye’nin çağdaş medeniyet seviyesine çıkması bizlerin özlemidir” diyen Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdür Danışmanı Halil Tokel ise 2023 yılında Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına gireceğine inandığını, ülke bürokrasisinin ve özel sektörünün bu hedefe kilitlenmesi gerektiğini vurguladı. 09 Thales ile anlaşma imzalandı Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ile Thales firması arasında beş yıllık, işbirliği, yazılım ve lisans anlaşması imzanlandı. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı yerleşkesinde bulunan genel merkezinde gerçekleştirilen imza töreninde Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Halim Şahin, Thales firmasından Avrupa & Ortadoğu ve Afrika’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Francois Piolet yer aldı. CMM, SB, SIL ve diğer komponent bakım dokümanlarının ücretsiz olarak sağlanması, belirli komponentlere özel indirimli tamir fiyatlarının uygulanması, havayolu kriterlerine göre fiyatlandırılmalar yapıldı. Bu anlaşmayla, Airbus uçaklarının aviyonik komponentleri için 10 gün, mekanik komponentleri için 15 gün; Boeing uçaklarının aviyonik komponentleri için 14 gün, mekanik komponentleri için 28 gün SPT(Shop Processing Time) tamir süreleri belirlendi. NFF (No Fault Found) konularında havayollarının kriterleri uygulamaya kondu. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ile Thales arasındaki mevcut işbirliği geliştirilerek, yeni uçak yatırımlarında Thales komponentlerinin seçimi sonrasında özel tamir, parça fiyat ve kazanımların elde edilmesi yönünde görüş birliği taraflarca dile getirildi. Aviyonik komponentlerin söküm nedenleri, yapılan level 2 ve level 3 tamirler bir veritabanı olarak Thales ile yıl içinde her çeyrekte paylaşılacak; SB, SIL ve firma tavsiyeleri de göz önüne alınarak, komponent güvenirliğine olumlu katkı yapması sağlanacak. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı yerleşkesinde bulunan genel merkezinde gerçekleştirilen imza töreninde Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Halim Şahin, Thales firmasından Avrupa & Ortadoğu ve Afrika’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Francois Piolet yer aldı. 10 HAVACILIK DÜNYASINDAN Swiss, Boeing 777-300ER uçakları için 10 yıl komponent desteği alacak Swiss International Air Lines (Swiss), ilki Ocak 2016’da teslim alınan Boeing 777-300ER uzun menzilli uçuş filosu için Lufthansa Technik ile 10 yıllık komponent destek anlaşması imzaladı. Anlaşma dokuz adet Boeing 777-300ER uçağını kapsayacak. Lufthansa Technik Kurumsal Satış ve Pazarlama Başkanı Wolfgang Weynell, Swiss ile yaptıkları bu ilk entegre komponent hizmet anlaşması ile ilgili şunları söyledi : “Lufthansa Technik, üst seviye hizmet ve hızlı temin süresi içeren bu tedarik konseptini Swiss için özel olarak geliştirdi. Bu durum, rekabetçi fiyatlandırmayla beraber, havayolu şirketinin tercihini bizden yana kullanmasında büyük bir etken oldu.” Lufthansa Technik, Swiss 777-300ER tipi uçaklar için komponent tedarik çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu çalışma Swiss’in Zürih Havalimanı’nda bulunan ana bakım üssüne yedek parça stoku hazırlanmasını da kapsıyor. Hizmetin başlangıç tarihi 1 Ocak 2016 olarak açıklanmıştı. Boeing 777’lere teknik destek verme konusunda oldukça deneyimli olan Lufthansa Technik ile yapılan anlaşma, kapsamlı parça tedarikinin yanı sıra farklı 777 tiplerinin bakım ve onarımını da kapsıyor. Lufthansa Technik’teki bakım uzmanlarının, 777 modelinin Lufthansa Cargo’nun uçağı olarak kullanılmaya başlanmasında da yadsınamaz katkıları bulunuyor. Ayrıca Lufthansa Technik, Lufthansa German Airlines’ın filosundaki Boeing 777X model uçakları için sağlamaya başlayacağı yeni bakım hizmetinin çalışmalarını da yürütüyor. Kaynak: airlinereporter.com 11 Filipin Havayolları ile Lufthansa Technik anlaşma imzaladı Filipin Havayolları (Philippine Airlines - PAL), Lufthansa Technik ile Airbus A320 ve A340 filolarına ait komponentlerin bakımı için beş yıllık bakım anlaşması imzaladı. Filipin Havayolları’nın, Filipinler’in başkenti Manila’daki bakım üssünde destek verecek olan Lufthansa Technik, Manila ve Çin’in Shenzhen şehrindeki komponent hizmeti ofislerinde müşteri desteğini de koordine edecek. Bakım, onarım ve modifikasyon hizmetleri Lufthansa Technik’in Almanya’nın Hamburg kentindeki ve Shenzen’deki komponent merkezlerinde yürütülecek. Filipin Havayolları Satınalma Başkan Yardımcısı William Tan konu ile ilgili şunları söyledi: “Lufthansa Technik’in hizmetlerini Filipin Havayolları’nın spesifik ihtiyaçlarına göre düzenlemesi ve JFK gibi uçuş operasyonlarımız için hayati öneme sahip lokasyonlar dâhil olmak üzere dünya genelinde 7/24 AOG hizmeti sağlaması bizi çok memnun etti.” Lufthansa Technik Satış Yöneticisi Jens Behrend ise “Filipin Havayolları’na şirketimize gösterdiği güvenden ötürü teşekkür etmek isterim. Bu anlaşmaların imzalanması, yüksek rekabetin olduğu bu pazarda bizim için büyük bir başarı anlamına geliyor. Lufthansa Technik olarak Filipin Havayolları ile olan bu ortaklığımızı devam ettirme ve diğer uçak tiplerini de kapsayacak şekilde genişletmeye kararlıyız” dedi. Kaynak: mro-network.com Boeing 8.888’inci 737 uçağını XiamenAir’e teslim etti Ürettiği 8.888’inci 737 uçağını XiamenAir’a teslim etmek üzere üretim hattından çıkaran Boeing, yeni nesil 737-800 tipi bu uçağa, önemini ön plana çıkaran renkli bir logo giydirdi. “Bu muazzam olayı kutlamaktan heyecan duyuyoruz” diyen ve bu gelişmeden oldukça memnun olduklarını dile getiren XiamenAir Yönetim Kurulu Başkanı Che Shanglun konu ile ilgili şunları söyledi: “Bu gelişme Çin Bahar Festivali dönemine denk gelerek artan seyahat talebini önemli ölçüde karşılayacak. Uçağımız, şanslı sayı logosuyla yolcularımıza iyi dileklerimizi de iletecek.” (Sekiz rakamı Çin kültüründe “refah” ve “zenginlik” anlamlarına geldiği için uğurlu kabul ediliyor.) XiamenAir’in Boeing’in değerli bir müşterisi olduğunu ve bir dönüm noktası olan bu uçağı teslim almalarından gurur duyduklarını vurgulayan Boeing Kuzeydoğu Asya Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Ihssane Mounir sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu 737, tüm filosu Boeing uçaklarından oluşan XiamenAir’ın en önemli uçağı ve XiamenAir uçuş ağını genişletmeye devam ettikçe birlikte daha büyük kazanımları kutlamayı da ümit ediyoruz.” XiamenAir hakkında 1984’te Çin Sivil Havacılık Kurumu ve belediye yönetiminin ortaklığı olarak kurulan XiamenAir, filosu sadece Boeing’den oluşan tek Çin havayolu taşıyıcısı. 1985’te iki adet 737-200 ile üç şehirde hizmete başlayan şirket, 17 adet 737-700, 106 adet 737-800, dört adet 757-200 ve altı adet 787-800 tipi uçaktan oluşan filosunu, son 737 uçağı ile birlikte 133’e çıkarmış oldu. XiamenAir 29 yıldır süregelen kârlılığı ile şu anda dünyanın en kârlı havayolu şirketlerinden biri olarak anılıyor. Kaynak: aviation-news.net 12 HAVACILIK DÜNYASINDAN 7 3 7 g n i Boe i d r i t ş e l k e unu gerç ş u ç u k l i MAX Boeing 737 MAX uçağının 29 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirdiği başarılı test uçuşu Boeing için sadece önemli bir kilometre taşı olmakla kalmadı, uçuşun, planlanandan erken başarıya ulaşması projeye ayrılan bütçeye de olumlu şekilde yansıdı. Boeing 2015 yılında 96,11 milyar dolarlık cirosuyla, 2014’e göre yüzde 6’lık bir artış kaydetti. Aynı yıl 762 adet uçak teslimatı yapan şirket için bu rakam 2014 yılına göre yüzde 5 artış ve yeni bir rekor anlamına geliyor. Bu iyimser tabloya rağmen, CEO Dennis Muilenburg 2016 yılında bu rakamların gerileyebileceğine dikkat çekiyor. Şirket 2016 yılında yaklaşık 12 adet 737 MAX üretmeyi planlıyor. Bu uçaklar test uçakları ya da 2017 yılında teslim edilecek erken üretimler olacak. Bu da Boeing’in yılda bir düzinelik 737 üretim kapasitesini, aslında 2016 yılı cirosuna katkıda bulunmayacak uçaklara bağladığı anlamına geliyor. Yatırımcıların bu duruma aşırı tepki vermemesi gerektiğini belirten Muilenburg ve Boeing CFO’su Greg Smith, şirketin 2015 yılında kâr rekoru kırdığını hatırlatarak, 2016’da beklenen düşüşün kalıcı olmadığının altını çizdi. Boeing, dar gövdeli yolcu uçaklarına olan uzun vadeli talebe olan güvenini, 2019’daki üretim kapasitesini aylık 57 adede çıkarma kararıyla teyit etti.737 MAX programı, 2011 yılında Boeing tarafından Airbus A320neo ile rekabet edebilmek için başlatılmıştı. Ocak 2016’da Lufthansa’ya teslimat yapan Airbus’a göre 1,5 yıl kadar piyasaya geç girecek olan Boeing ilk 737 MAX’ı 2017 yılı ortasında Southwest Airlines’a teslim edecek. Boeing’in her iki modeli de büyük satış başarıları yakalamasına rağmen, Airbus yaklaşık bin uçaklık fazla sipariş adedi ile ciddi bir fark oluşturmuş durumda. Yine de Boeing kesinleşmiş 3 bin adet 737 MAX siparişiyle kendini garanti altına almış durumda görünüyor. All Nippon Havayolları (ANA) üç adet A380 uçağının alımını onayladı Japon, All Nippon Havayolları (ANA Holding), Rolls-Royce Trent 900 motoruna sahip üç adet Airbus A380 alımını onayladı. Daha önce çıkan haberlerde A380 uçaklarının, yakın zamanda iflas eden Skymark Airlines’a ait uçak olduğu belirtilmişti. ANA bu siparişle A380’i işleten ilk Japon havayolu olacak. 2019 yılında teslim edilmesi planlanan ve toplam 544 yolcu koltuğuna sahip olacak uçaklar için yapılan anlaşmanın değeri 1 milyar doların üzerinde. Airbus CEO’su Fabrice Brégier yaptığı açıklamada, bu uçakların Tokyo’nun işlek havalimanlarında yaşanan sıkışıklığı gidermeye yardımcı olacağını ve şirketin yeni stratejisine katkıda bulunacağını belirtti. Karşılaştırmanın 737 MAX’ın piyasaya sürülüş tarihinden itibaren yapılması gerektiğini hatırlatan Muilenberg, ancak bu koşullarda satış rakamlarının eşit olacağını vurguluyor. Bu uçakların aktarmasız Tokyo-ABD uçuşlarına olanak sağlayacağını belirten ANA yetkilileri, Avrupa uçuşlarında da bu uçakları kullanabileceklerini ifade etti. Kaynak: atwonline.com Kaynak: atwonline.com 13 Airbus ile İran arasında iki yeni anlaşma imzalandı İran, Airbus ile yeni uçak alımları ve geniş kapsamlı sivil havacılık işbirliği paketi içeren iki anlaşmaya imza attı. Anlaşmalar, Paris Elysee Sarayı’nda, İran Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani’nin resmi Fransa ziyareti sırasında, Fransa Başkanı François Hollande ile imzalandı. Iran Air, Airbus ile geniş çaplı yolcu uçağı alımı için -73 adet geniş gövde ve 45 adet tek koridorlu- anlaşma imzaladı. Anlaşma, pilot ve bakım eğitiminin yanı sıra alınacak uçakların verimli operasyonu ve servis desteklerini de kapsıyor. Aynı zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanı Dr. Abbas Ahmad Akhoundi, ülkesindeki sivil havacılık sektörünün modernleşmesinin bir parçası olarak görülen hava trafiği taşımacılığı hizmetinin (ATM) geliştirilmesi; havaalanı ve havacılık operasyonlarının iyileştirilmesi; teknik ve akademik eğitim; bakım, onarım ve endüstriyel işbirliği konularında da kapsamlı bir ortaklık anlaşmasına imza atmış oldu. Bu iki anlaşma, Geniş Kapsamlı Ortak Aksiyon Planı’nın (Joint Comprehensive Plan of Action, JCPOA) uygulanması, bu planın kurallarının ve rehberliğinin bir parçası olarak vuku buldu. İran Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Farhad Parvaresh tarafından imzalanan 118 adetlik yeni uçak alımı anlaşması, 21 adet A320ceo ailesi, 24 adet A320neo ailesi, 27 adet A330ceo ailesi, 18 adet A330neo (-900) ailesi uçaklarını, 16 adet A350-1000 ve 12 adet A380 tipi uçakları kapsıyor. Bu anlaşmaların İran sivil havacılık sektörünün, bölgenin odağına yeniden girmesi anlamına geldiğini belirten Parvaresh, Airbus gibi iş ortaklarıyla beraber en yüksek dünya standartlarını yakalayacaklarını düşündüğünü ifade etti. “İran halkının uçabilmesi için gökyüzü apaçık” diyerek sözlerine başlayan Airbus CEO’su Fabrice Brégier ise “Airbus, İran’ın uluslararası sivil havacılık topluluğuna ticari havacılık olarak tekrar katılmasının gururunu yaşıyor. Bu anlaşmalar İran’ın ticari havacılık sektöründeki revizyonu ve modernizasyonu için önemli bir adım ve Airbus olarak bunu desteklemek için hazır durumdayız” dedi. Kaynak: airportsinternational.com Lufthansa insansız uçak teknolojisi için ticari uygulamalar geliştiriyor Lufthansa Danışmanlığın alt grubu olan Lufthansa Aerial Services (Lufthansa Havadan Görüş Sistemleri-LAS), Çinli insansız hava araçları (drone) üretici şirketi DJI (SZ DJI Technology Co) ile anlaşma imzaladı. Anlaşma, önemli müşteriler için insansız hava araçları kullanarak DJI ile ortak olarak ticari uygulamalar geliştirilmesini içeriyor. Lufthansa, DJI drone’larını ve açık platform sistemlerini (open onboard systems) kullanarak, yazılım ve donanım entegrasyonu yapacak, teknoloji operasyonlarını yönetecek ve veri analizi gerçekleştirecek. Hızla büyüyen sivil insansız hava aracı pazarı, aralarında altyapı denetiminin de bulunduğu çeşitli ölçüm, denetim ve izleme uygulamalarını içeriyor. LAS kısa zaman önce, rüzgâr türbinleri imalatçıları ile türbinlerin büyük pal’lerinin uzaktan incelenebilmesi için drone’ları ile gözlemlenmesini içeren pilot bir projeyi tamamladı. Havalimanları ve çevresinde gerçekleştirilen havacılık endüstrisi projelerine üzerine de çalışan LAS, DFS ve Fraport ile ortak bir projede uzaktan kumandalı kameralı drone teknolojisinin havalimanlarında kullanımına yönelik operasyonel testler gerçekleştirdi. LAS aynı zamanda Lufthansa Technik ile uçak dış yüzeylerinin incelenmesi ile ilgili de çalışıyor. Lufthansa Danışmanlık Genel Direktörü Andreas Jahnke, müşterilerine, insansız hava araçları için tam teşekküllü bir bakım merkezi hizmeti sunacaklarını dile getirdi. Bu hizmet, aplikasyon konusunda danışmanlık, veri analizi ve drone operasyonundan, drone pilotlarının eğitim ve sertifikasyonuna kadar tüm süreçleri kapsıyor. Kaynak: lufthansagroup.com 14 RÖPORTAJ Ahmet Karaman: “Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü almamız, çalışmalarımızın bir meyvesi” T ürk Hava Yolları büyüdükçe kendilerinin de büyüdüğünü ve bundan sonra da büyümeye devam edeceğini vurgulayan Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, “Bu ödül, uçak bakım onarım konusunda yükselen markamızın tescilidir” dedi. “Yılın Havayolu Şirketi” kategorisinde Türk Hava Yolları, “Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi” kategorisinde Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., “Yılın Kargo Havayolu” kategorisinde Turkish Cargo, “Yılın Havalimanı” kategorisinde ise Atatürk Havalimanı ödüle layık görüldü. Türkiye’nin havacılık sektöründe geldiği noktayı sizin gözünüzden dinleyebilir miyiz? Havacılık sektöründe yaşanan bu gelişmeler bir anda ortaya çıkmadı; bir birikimin ve çabanın sonucunda elde edildi. Havacılık sektöründe alınan bu ödüller çalışmalarımızın birer meyvesi. Aldığımız bu ödüller bizlere daha fazla çalışmaya sevk etmeli, böyle de olacak. Türkiye, muasır medeniyet seviyesini yakalama yoluna girmiş ve bu gelişme yolunda emin adımlarla yürüyen bir ülke. Türkiye’nin her bakımdan gelişmemesi için sebep yok. Aksine, gelişmesi ve büyümesi için çok sebep var. Türkiye, üç saatlik uçuş menzili içinde 51 ülkeye, dört saatlik uçuş menzilinde 61 ülkeye ulaşabilecek bir konumda. Hava taşımacılığı için coğrafi avantajımızdan faydalanmamız gerekiyor. Dünya hava taşımacılığının yüzde 50’den fazlası ülkemizden, özellikle İstanbul’dan geçiyor. İştiraki olduğumuz Türk Hava Yolları dünyanın en büyük 4’üncü uçuş ağına sahip ve bugün dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi. Türk Hava 15 2016 Air Transport News Ödülleri sahiplerini buldu. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü (MRO Company of the Year Award) kazanması ile ilgili görüşlerini aldığımız Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman, bu başarının, özellikle 2007 yılından bu yana ortaya konan azmin ve özverinin bir sonucu olduğunu söyledi. Yolları’nın bu başarısı karşısında bizlerde heyecanlanıyor ve Türk Hava Yolları büyüdükçe bizde büyüyoruz; bundan sonra da büyümeye devam edeceğiz. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. dünya çapında birçok MRO firmasını yarıda bırakarak 2016 yılında Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü aldı. Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız? Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak 2006 yılında başlayan serüvenimiz devam ediyor. Bu sürede ciddi yatırımlar var. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin 2010 yılında temeli atılan, dünyanın en büyük uçak bakım merkezleri arasına giren Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı yerleşkesinde 2014 yılında faaliyete geçti. Atatürk Havalimanı yerleşkesinde faaliyet gösteren, bizden sonra Türkiye’nin ikinci büyük uçak bakım merkezi olan MNG Teknik hangarını bünyemize kattık. Bununla birlikte eğitimlerimiz devam ediyor. Biz Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü’nü aslında erken aldık diyebilirim çünkü yatırımlarımızın çoğu daha gün yüzüne çıkmadı. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’ye verilen ödülü önemli görüyorum. Ödül jürisi dünyanın önemli yatırım ve finans kuruluşlarının başkanlarından oluşuyor. Türk Hava Yolları gibi ödül almaya alışkın değiliz fakat aldığımız ödüllerle gelecekte daha çok sesimizi duyuracağız. Önemli olan, başarı grafiğini sürekli yükseltmek. Başarılarımız devam ettikçe verilen ödüller de devam edecek. Başarı grafiğini sürekli yükseltmemiz; Süper Lige çıktıktan sonra 2. Lige düşmememiz, bu başarımızı korumamız gerekiyor. Başarıyı korumak ödül almaktan daha zor. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. çalışanlarını bir aile olarak görüyorum. Çalışanlarımızın her biri bu ailenin bir ferdi. Aldığımız ödüllerin tamamında tüm arkadaşlarımızın büyük emeği ve özverisi var. Bu ödülü bize vermeleri elbette tesadüf değil. Biraz önce ifade ettiğim gibi dünyanın önemli MRO merkezlerinden biri 2014 yılında Sabiha Gökçen Havalimanı’nda faaliyete geçti. 2015 yılı içinde Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ile HABOM A.Ş.’nin birleşmesini sağladık. Uçak bakım kapasitemiz 5 Geniş Gövde, 7 Dar Gövde iken, 10 Geniş Gövde, 30 Dar Gövde’ye çıktı. Millet olarak çok mütevazıyız ama çok önemli çalışmalara imza atıyoruz. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin tesislerini ziyaret eden kişiler hayran kalıyor. Birbirimizi eleştirerek enerjimizi tüketmeyeceğiz, birlik olacağız ve hep birlikte kalkınma için çalışacağız. Bu çalışmalarla biraz çok olmuyor muyuz? Evet biraz çok oluyoruz. Türkiye olarak çok şanslı bir ülkeyiz. Dünyadaki toplam uçak sayısının yarısından fazlasının üzerinde uçak, üç-dört saatlik uçuş mesafesi ile ülkemizin üzerinden geçiyor. Bu bizim için önemli bir avantaj. Avrupa’da bulunan çoğu MRO firması yeterli genç insan kaynağına sahip olmadığı için kapanmanın eşinde, hatta bazıları kapandı. Ülkemiz genç bir nüfus yapısına sahip. Bu genç nesiller yeni “Türkiye’nin siyasi iradesi yanımızda ve havacılık sektörünü destekliyor. Bu bizim için büyük bir avantaj. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüze koyduğu ve hedef gösterdiği 2023 vizyonu doğrultusunda hep birlikte yılmadan çalışıyoruz.” 16 RÖPORTAJ “1930’lu yıllarda başlayan ve akabinde sekteye uğrayan uçak imalat sanayisi için 80 yıl sonra yeniden start verildi. 2023 yılında ilk yerli uçağımızı üreteceğiz. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak yerli uçak yapımı konusunda ciddi çalışmalar yapıyor, konferanslar düzenliyor, sanayicilerimizle bir araya gelerek -parça imalatı konusunda- yerli uçak üretimi için altyapı çalışmalarına katkıda bulunuyoruz.” insan gücü ihtiyacımızın karşılanması için çok önemli. Türkiye’de havayolu taşımacılığı son 10 yılda önemli bir gelişme kaydetti. MRO pazarında ise 2007’den bu yana önemli aşamalar kaydettik. Bu açıdan biraz çok oluyoruz. İki üç uçak alarak havayolu taşımacılığına başlayabilirsiniz fakat “uçak bakım merkezi açmak” için yatırım yapmak çok pahalı bir faaliyet. Yatırımlar yapıldıktan sonra ilk beş yıl gelir elde etmek zordur. Ayrıca sizi destekleyen bir güç yoksa bu daha da zordur. Geçmişte maalesef bu desteği görmedik, “ufak kalsın, bizim olsun” anlayışı hâkimdi. Fakat son yıllarda ülkemizin siyasi iradesi önümüzü açtıkça, bizleri destekledikçe önemli başarılara imza atıyoruz. Türk Hava Yolları’nın başarısına ayak uydurmak zorundayız. Çeşitli ülkelerden, “Sizin deneyiminizden istifade etmek istiyoruz” diyerek uçak bakım merkezi açmamız yönünde önemli teklifler geliyor. Türk Hava Yolları Teknik olarak dünyaya açılma projeleriniz var o zaman… Tabii geleceğe yönelik plan ve projelerimiz var bu yönde. Fakat Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. 3’üncü havalimanında yer alacak olan uçak bakım tesislerimiz ile ilgili projelerimiz hayata geçtikten sonra yakın gelecekte dünyaya açılacak, açılmak zorunda. Yurtdışında bir MRO firmasını faaliyete geçirmek biraz daha zordur. Bürokratik şartları, kültür farkı, çalışma kuralları gibi farklılıklar var ama dünya çapında büyük olmak istiyorsak bu zorlukları da aşmak zorundayız. Bölgesinin en büyük, dünyanın ise 7’inci büyük uçak bakım merkezi konumundaki Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin bundan sonraki hedefleri neler? Daha büyük olmak için iyileştirilmesi gereken yönler var mı? Türk Milleti olarak çok başarılı bir milletiz fakat çalışma azmimizi çabuk kaybediyoruz. İş kültürümüzde değişime gitmemiz gerekiyor. Planlı çalışmamız lazım. Öncelikle plan yapmamız ve sonrasında yaptığımız bu planı uygulama kültürüne sahip olmamız gerekiyor. Avrupalı plan ve program dâhilinde çalışıyor ama plansız kaldığı an da ne yapacağını şaşırıyor. Türk milleti olarak pratik zekâya sahibiz, çabuk çözüm üretiyoruz. Avrupalı, çay kaşığı gelmezse öylece kaşığın gelmesini bekler, kaşık gelene kadar zaten çay soğumuştur. Türk insanı kıvrak zekâsı ile çay kaşığı yoksa cebindeki kalemi çay kaşağı olarak kullanır. Türk toplumu her zaman genlerinde çözüm odaklı olma kültürünü barındırır. İş hayatında çok çabuk karar veriyoruz. Geçtiğimiz yıl kısa zamanda iki büyük şirketin birleşmesini sağladık, Sabiha Gökçen tesislerimize taşınma sürecimizi çok kısa zamanda gerçekleştirdik. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin 2015 yılındaki başardıklarını bir Avrupa şirketi beş yılda başaramazdı. Bunu Türk insanı yapar, yaparken noksanlıkları ile birlikte, çok çalışarak yapar. Ama bu başarımızın üzerine bir de plan eklersek çok daha büyük başarılar kazanacağımızdan eminim. Her şeye rağmen Türkiye’de havacılık sektörü ve Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. büyümeye devam ediyor. Türk Hava Yolları’nın dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden biri olacağını ve bizim Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak dünyanın sayılı MRO firmaları arasına gireceğimizi önceden hayal dahi edemezdik. Bunları şirketimiz ve ülkemiz adına gurur verici gelişmeler olarak görüyorum. Yılın MRO firması seçilmenizde sizin liderliğiniz kadar çalışma arkadaşlarınızın da katkıları var şüphesiz. Bu anlamda çalışma arkadaşlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı? Çalışma arkadaşlarımız, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin Yılın Uçak Bakım Onarım Şirketi Ödülü almasında ciddi emek harcamış, gayret göstermiştir. Başarımızda büyük katkısı olan tüm çalışma arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Büyük bir aile olarak, hep birlikte daha büyük başarılara imza atacağız. Skytech aracılığı ile tüm çalışma arkadaşlarıma selam ve sevgilerimi sunuyorum. 18 BAŞARI HIKAYESI 300’üncü uçak, Avrupa’nın en genç ve en modern filosuna sahip olan Türk Hava Yolları, başarılarına yeni birini daha ekleyerek filosundaki uçak sayısını 300’e çıkararak dünyanın en büyük 13’üncü filosuna sahip hava yolu unvanını aldı. T ürk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin Atatürk Havalimanı’nda yer alan yeni hangarında, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Karaman ve Airbus Kıdemli Satış Direktörü Douglas Anderson’ın katılımlarıyla gerçekleştirilen tören sonrasında Türk Hava Yolları, Airbus’tan A330-300 uçağını resmen teslim alarak filosundaki uçak sayısını 300’e çıkardı. “Uçak sayısı bakımından dünyanın 13’üncü büyük havayolu şirketiyiz” Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, “Hedeflerimizi sırasıyla hayata geçirerek dünyanın en iyi havayolu şirketi olma yolunda emin adımlarla ilerlemekteyiz. Kapsamı oldukça geniş uçuş ağımız sayesinde dünya vatandaşlarına en uzak noktaları dahi ulaşılabilir kılan Ortaklığımız, aynı zamanda bayrağımızın taşındığı destinasyon sayısını artırarak, ülkemizin yurtdışındaki temsil gücüne 19 13’üncü büyük filo de önemli bir katkı sağlamakta. 1933 yılında 5 uçaklık mütevazı bir filo ile kurulan şirketimiz, filosuna 100’üncü uçağını, kuruluşundan 73 yıl sonra 2006 yılında, 200’üncü uçağını da bunun 7 yıl sonrasında 2013 yılında dâhil etti. Bugün ise filomuza eklediğimiz 300’üncü uçağımızla, ‘uçak sayısı bakımından dünyanın 13’üncü büyük havayolu’ şirketiyiz. Bu yılın sonuna kadar filomuza katılacak 39 yeni uçakla, büyümemizi sürdürerek, uluslararası düzeyde çok daha belirgin bir profil kazanacağımıza dair şüphemiz yok” dedi. “Türk Hava Yolları’nın büyümesine ortak olmaktan gurur duyuyoruz” Airbus Kıdemli Satış Direktörü Douglas Anderson ise, “Türk Hava Yolları’nı filolarındaki uçak sayısını 300’e çıkaran bu önemli dönüm noktası nedeniyle kutluyor ve Airbus uçaklarına duydukları güvenden dolayı kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. 10 yıl önce Türk Hava Yolları filosunda yalnızca 7 adet geniş gövdeli uçak bulunuyordu, bugün ise filolarında 70’den fazla geniş gövdeli uçak bulunuyor. Türk Hava Yolları’nın büyümesine ortak olmaktan dolayı gurur duyuyor ve gelecekte de büyümelerinin bir parçası olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi. CF6-80E1 motoruyla güçlendirilen A330-300’ün tüm konfigürasyonu ilk kez, Türkiye’de üretilen Turkish Cabin Interiors (TCI) yapımı kabin içi mutfak ve Turkish Seat Industries (TSI) yapımı ekonomi sınıfı koltukların kullanımıyla tasarlandı. Yeni uçaktan, milli havayolunun büyüme stratejisi doğrultusunda, İstanbul çıkışlı, orta ve uzun menzilli uçuşlarda istifade edilecek. 20 BAŞARI HIKAYESI “Hedefim 400’üncü uçak lansmanına da katılmak” Hüseyin Sağlam / Genel Müdür Yardımcısı Operasyondan (1) Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Sağlam, 100’üncü, 200’üncü ve 300’üncü uçak lansmanlarına katıldığını, hedefinin 400’üncü uçak lansmanında da bulunmak olduğunu söylüyor. yerli ve yabancı havayolu müşterilerimize de aynı titizlikle, aynı hizmeti vermeye devam ediyoruz. Bu işleri icra edecek insan kaynağını da daha üst seviyelere taşımak için çalışmalarımız ve eğitimlerimiz devam ediyor. Tesis ve ekipman olarak sıkıntımız yok çok şükür. Dolayısıyla hedefimiz mevcut bakım anlayış ve kalitemizi daha üstlere, uluslararası rekabetçi seviyelere taşımak. Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başladığı yıllarda ortaklığın 30-35 uçağa sahip olduğunu hatırlatan Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Sağlam, Türk Hava Yolları’nın “2023’te 500 Uçak” hedefine bir adım daha yaklaştığını belirtiyor. Türk Hava Yolları’nın 300’üncü uçağına sahip olması Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. açısından nasıl bir anlam ifade ediyor? 300’üncü uçak bizim için ilave iş ve ilave insan kaynağı demek. Aynı zamanda mevcut A/S arzımızdan Türk Hava Yolları filosuna daha fazla pay ayırmamız gerektiği anlamına geliyor. Malum Türk Hava Yolları’nın son 13 yıldaki yükseliş trendi devam ediyor. Bu büyüme trendine ayak uydurma konusunda zorlanıyoruz. Özellikle uçak bakımlarını yapan teknisyen ihtiyacını karşılamamız ve kısa sürede sisteme dâhil etmemiz mümkün olmuyor. Uçak bakım sektörü diğer sektörlerden farklı, çok daha fazla özen ve dikkat isteyen bir sektör. Uçak teknisyeni olarak aramıza katılan arkadaşlarımıza istihdam öncesi 6 aylık teknisyen yetiştirme programı çerçevesine eğitim veriyoruz. Bilahare en az 3 yıl yardımcı teknisyen olarak çalışıyorlar. Lisans alabilmeleri ve kendi başlarına iş yapacak seviyeye gelmeleri için 5 yıllık tecrübeye sahip olmaları gerekiyor. Dolayısıyla sektördeki yetişmiş insan kaynağı açığı bizi biraz zorluyor. Ancak bölgemizin en büyük uçak bakım merkezlerinden biri olarak bunun da üstesinden geleceğiz diye düşünüyorum. 300’üncü uçağı “bir vizyon başarısı” olarak tanımlayabilir miyiz? Kesinlikle. Türk Hava Yolları üst yönetiminin 2004 yılında yaptığı Strateji Yönetimi Toplantısını hatırlıyorum. Orada çeşitli çalışma grupları oluşturulmuştu. Bu gruplardan birinin lideri olan şu andaki Genel Müdür Danışmanımız Halil Tokel Bey’in grubu sunum yaparken, Türk Hava Yolları’nın 2023 yılında 500 uçaklık hedefe ulaşacağını vurgulamıştı. O tarihte 60 kadar uçağımız vardı. Toplantı salonunda bulunan kişilere 500 uçak ulaşılmaz bir hedef gibi gelmişti. Herkes bu hedefi tatlı tebessümlerle karşılamıştı. Ancak 2016 yılındayız ve 300’üncü uçağımıza kavuştuk çok şükür. Türk Hava Yolları’nın bu istikrarlı büyüme ile 2023 yılında 500 uçağa aşacağı kesin gibi görünüyor. Demek ki burada gerçek bir başarı öyküsü var. Geçenlerde Halil Bey ile bu anımızı paylaştığımızda, “O zaman 2023 için hedef uçak sayımızı az söylemişim, 1.000 uçak demem gerekirmiş” dedi. Bundan sonrası ile ilgili hedefleriniz neler olacak? Son derece temposu yüksek bir yılı geride bıraktık. Şirket birleşmeleri, FAA, EASA ve SHGM denetlemeleri, atölye taşınmaları hep bu yıl içinde başarıyla gerçekleşti. Tüm bunlar olurken uçuş emniyetinden taviz vermeden, kusursuz ve eksiksiz hizmet vermeye devam ettik ve ediyoruz. Türk Hava Yolları’nın yanı sıra üçüncü parti müşterilerimiz olan Bununla beraber özellikle Türk Hava Yolları yolcularına yönelik kabin içi standartlarının yükseltilmesi de ana hedeflerimiz arasında yer alıyor. Kabin içi genel bakım, kabin içindeki estetik görünümler ve kabin içi eğlence sistemleri üzerine yürüttüğümüz çalışmalara, azami yolcu memnuniyeti sağlayacak şekilde devam ediyoruz. Türk Hava Yolları’nın “5 yıldızlı havayolu” olması hedefinde bu yönde katkı sağlayacağımızın bilincindeyiz. Bilindiği gibi 3’üncü havalimanı inşaatı da hızla devam ediyor. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak biz de orada yer alacağız. Şubat 2018’de 3’üncühavalimanının birinci fazının devreye girmesi planlanıyor. Biz de orada aynı zamanda faaliyet göstereceğimiz hem dar gövde hem de geniş gövde hangarları üzerine çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Havalimanının 1’inci fazında uçuşlar başladığı an -en azından kapalı alanda- uçak bakımı gerçekleştirebilecek şekilde planlama yapıyoruz. Bu yeni havalimanında Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak Sabiha Gökçen HABOM tesislerimizde edindiğimiz tecrübe ile daha büyük, daha kapsamlı ve daha modern bir uçak bakım merkezi projesini hayata geçirme şansı bulacağız. Bu projenin hem yatırım hem kaliteli insan kaynağı hem de istihdam anlamında ülkemize önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. 21 “2023’te 500 uçak hedefine emin adımlarla yürüyoruz” Yasin Birinci / Üretim Planlama ve Kontrol Başkanı Üretim Planlama ve Kontrol Başkanı Yasin Birinci, Türk Hava Yolları filosunun her geçen gün büyümesinin ve 300’üncü uçağın filoya katılmasının, 2023 yılında 500 uçak hedefine doğru atılan önemli bir adım olduğunu düşünüyor. “Hızla büyüyen Türk Hava Yolları filosunun bakım-onarım faaliyetlerinin planlanmasında kullanılan araçların niteliğinin ve işlevselliğinin geliştirilerek, etkin planlamaya yönelik oluşturduğumuz yazılımların da desteğiyle işgücümüzü doğru ve verimli kullanmanın yollarını arıyoruz” diyen Üretim Planlama ve Kontrol Başkanı Yasin Birinci, bu amaçla deneyimli kadrolarına ek olarak, gelişime ve değişime açık, genç ve dinamik çalışanlar istihdam ettiklerini belirtiyor. Türk Hava Yolları’nın 300’üncü uçağı filosuna katması ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Türkiye, tüm sektörlerde üretim ve pazar payı parametreleri açısından dünyada yüzde 1-1,5 bandında yer alırken; havacılık sektöründe bu oran -Türk Hava Yolları’nın son 13 yıldır hız kesmeden büyümesi sayesindeyüzde 2’nin üzerine çıkmış durumda. Türk Hava Yolları bu dönemde üretim kapasitesini, dünya yıllık yolcu ve üretim kapasitesi artış ortalamasının üç katı mertebesinde artırdı ve 300’üncü uçakla birlikte filosunda bulunan uçak sayısı bakımından dünyanın 13’üncü büyük havayolu şirketi unvanının sahibi oldu. Bu niceliksel büyümenin yanı sıra Türk Hava Yolları son beş yıldır “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” ödülünün de sahibi. Ancak Türk Hava Yolları’nın hedefleri çok daha büyük. 300’üncü uçağın filoya katılması, 2023 yılında 500 uçaklık bir filoya sahip olmayı amaçlayan Türk Hava Yolları’nın emin adımlarla hedefine yürüdüğünün bir göstergesi. Bu uzun yolda ilerlerken, Türk Hava Yolları filosuna 300’üncü uçağın katıldığı bu ara istasyona ulaşılmasında katkısı olan herkesin, gelinen noktadan duyulan haklı gururu yaşadığını düşünüyorum. 300’üncü uçak Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. için nasıl bir anlam ifade ediyor? Türk Hava Yolları’nın havacılık teknik hizmetlerini üstlenen Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. için, Türk Hava Yolları’nın filosuna kazandırdığı her bir yeni uçak yeni bir sorumluluk demektir. Türk Hava Yolları’nın hızla artarak 300 uçağa ulaşan filosunun bakımlarını ve dört kıtadan gelerek bizi tercih eden müşterilerimizin bakım-onarım hizmetlerini, üç havalimanına yayılmış ve aynı anda 40 uçağa bakım yapabilecek bir ağda gerçekleştiriyoruz. Bizim de hedeflerimiz en az Türk Hava Yolları’nınkiler kadar yüksek. Türk Hava Yolları’nın büyüyen filosunun yanı sıra müşteri portföyümüzü artırmayı ve dünya MRO pazarından aldığımız payı yüzde 2 seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz. Daha fazla insanımızı istihdam ederek, Türk insanının emeği ve teknik birikimi ile dünyanın önde gelen MRO merkezlerinden biri olma konusunda emin adımlar ile yürümeye devam edeceğiz. Türk Hava Yolları filosunun büyümesinin Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin planlama fonksiyonlarına ne tür etkileri oldu? Türk Hava Yolları filosunun büyümesi ile planlamadaki kısıtlarımız da artıyor. Öncelikle mevcut hangar kapasitesi, işgücü, malzeme ve teçhizat gibi kaynaklarımızı optimum kullanmamıza olanak tanıyan yeni sistemler geliştiriyoruz. Bunun yanı sıra Türk Hava Yolları’nın büyümesi ve şirket hedeflerimiz çerçevesinde fiziki hangar kapasitemizin artırılması, mavi ve beyaz yaka personel istihdamı, özel modifikasyon programları ile bakım kabiliyetlerimizin geliştirilmesi gibi konularda gerekli çalışmaları titizlikle yürütüyoruz. Üretim Planlama ve Kontrol Başkanlığı olarak hızlı büyümeyi destekleyecek kadro ve ekipmanlara sahip misiniz? Türk Hava Yolları filosuna katılan her yeni uçak, Üretim Planlama ve Kontrol Başkanlığı için uçuşa elverişlilik takibi yapılan uçak sayısının artması anlamına gelir. Bu da hâlihazırda bir yılda üretilen 7 bin bakım paketine yaklaşık 30 adet daha ilave edilmesi demektir. Artan iş yükünü karşılamak adına Üretim Planlama ve Kontrol Başkanlığı olarak, iç verimliliğimizi artırıcı projelere odaklanmış durumdayız. Hızla büyüyen Türk Hava Yolları filosunun bakım-onarım faaliyetlerinin planlanmasında kullanılan araçların niteliğini ve işlevselliğini geliştirerek, etkin planlamaya yönelik oluşturduğumuz yazılımların da desteğiyle işgücümüzü doğru ve verimli kullanmanın yollarını arıyoruz. Bu amaçla deneyimli kadromuza ek olarak, gelişime ve değişime açık, genç ve dinamik çalışanlar istihdam ediyoruz. 22 BAŞARI HIKAYESI “Artan iş yüküne karşı hazırlıklıyız” Levent Kodakoğlu / Hat Bakım Başkanı Türk Hava Yolları’nın 300’üncü uçağa sahip olmasının haklı gururunu yaşadıklarını belirten Hat Bakım Başkanı Levent Kodakoğlu, Hat Bakım Başkanlığı olarak artan iş yüküne karşı hazırlıklı olduklarını dile getirdi. sürdürülemeyeceğinin bilincindeyiz ve Bilgi Teknolojileri Başkanlığı ile bu yönde yakın bir çalışma içindeyiz. Türk Hava Yolları’nın, havacılık sektöründe adını duyurma ve liderler arasında yer alma yolunda emin adımlarla ilerlediğinin altını çizen Hat Bakım Başkanı Levent Kodakoğlu, kendisinin işe başladığı 1993 yılında 40 uçağı bulunan Türk Hava Yolları’nın bugün ulaştığı uçak sayısının büyük bir başarı olduğunu ifade ediyor. Türk Hava Yolları 300’üncü uçağa ulaşması konusunda düşünceleriniz nelerdir? Türk Hava Yolları’nda işe başladığım 1993 yılında, filomuzda sadece 40 uçak vardı ve günde yaklaşık 100 sefer yapılıyordu. Şirketimiz son yıllarda büyük bir atılım göstererek uçak sayısını hızla artırdı. 2006 yılında 100 olan uçak sayımızın, 2012 yılında 200’e, şu anda 300’e ulaşmasının haklı gururunu yaşıyoruz. Bu süre zarfında Türk Hava Yolları, havacılık sektöründe adını duyurma ve liderler arasında yer alma yolunda emin adımlarla ilerledi, ilerlemeye de devam ediyor. Hat Bakım Başkanlığı olarak biz de uçaklarımızın emniyetli bir şekilde operasyonlarına devam etmesi yönünde sağladığımız katkılar ile bu başarılı büyümenin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Türk Hava Yolları 300’üncü uçağa ulaşması Hat Bakım Başkanlığı olarak iş yükünüzü arttırdı mı? Hızlı büyüme bazı zorlukları da beraberinde getiriyor haliyle. Uçak sayısı arttıkça Hat Bakım Başkanlığı olarak iş yükümüz de aynı oranda artış gösteriyor. Altyapı ve tesis ihtiyaçlarının yanı sıra bakım faaliyetleri için de yetişmiş insan kaynağına ihtiyaç duyuluyor. Türk Havacılık sektöründe yaptığımız çalışmalar, değerlendirmeler ve analizler sonucunda, bir uçağın operasyonunu gerçekleştirmek için toplamda ortalama 24 teknisyene ihtiyaç olduğunu tespit ettik. Bu sayıyı, hat bakım operasyonu için incelediğimizde; filoya dâhil olan Ayrıca ACARS vasıtasıyla her uçuşta eşzamanlı olarak uçakların arızalarını, operasyonu etkilemeden takip ediyor, gerekli arıza giderme çalışmalarını yapıyoruz. Bu birime “Enhance Line Maintenance” ismini verdik ve bu birimin 7/24 çalışmasını sağlayarak daha da güçlendirilmesini planlıyoruz. her bir dar gövde uçak için üç, geniş gövde uçak için beş teknisyene ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca bu sayının en az yarısının yetkili teknisyen olması gerekiyor. Şirketimizin büyüme planı göz önüne alarak bu konuda gerekli altyapının oluşturulması için çalışmalara başlanmış bulunuyoruz. Türk Hava Yolları filosu gelecek yıllarda 350 uçağa ulaşacak. Hat Bakım Başkanlığı olarak bu konu ile ilgili ne tür planlarınız var acaba? İstanbul yeni havalimanında, Hat Bakım Başkanlığı’nın kullanımına tahsis edilecek körüklere yakın ofis ve motor çalıştırma alanları ile ilgili projelendirme çalışmalarına, edindiğimiz tecrübeleri de katarak başlamış bulunuyoruz. Hat Bakım Başkanlığı olarak Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. bünyesinde mobil bilgisayar altyapısının oluşturulması ve tüm operasyonel birimlere yayılarak Şirketimize önemli bir vizyon kazandırılması konusunda öncülük etmiş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bilişim sistemlerini süreçlerimize başarı ile entegre etmeden, 350 uçakla yapılacak, günde yaklaşık 2 bin seferlik bir operasyonun başarı ile Önümüzdeki süreçte Bakım Kontrol Merkezi’ne (MCC), bakım kontrol teknisyenleri ile birlikte Teknik A.Ş’nin operasyonla ilgili Üretim Planlama, Hangar Planlama, Hat Bakım Planlama, AOG ve Lojistik gibi birimlerini bir araya getirerek, entegre bir bakım operasyon merkezi oluşturmak istiyoruz. Böylece dinamik planlama ile bakım operasyonları ve AOG durumlarda daha iyi koordinasyon sağlamış olacağız. Tabi ki bu gelişmelerin yanında en önemli ihtiyaç olan yetişmiş kalifiye teknisyen ve mühendis açığının kapatılması için gerekli adımların şimdiden atılması için girişimlerde de bulunuyoruz. 2023 hedefleri için yaptığımız hesaplara göre, her yıl yaklaşık 750 teknisyenin işe başlaması ve bunların en az yüzde 50’sinin yetkilendirilmesi gerektiğini öngörüyoruz. Öncelikli hedefimiz bu açığı kapatacak adımların atılmasını sağlamak. Teknisyen yetiştiren okulların mezun ettiği öğrenci sayısı bu ihtiyacı karşılayacak yeterlilikte değil. Bu sebeple Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak kendi teknisyenimizi yetiştirebilecek yetkinliği kazanmamız gerekiyor. Bu yetkinliği kazanmak amacıyla Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Eğitim Başkanlığı bünyesinde teknisyen yetiştirmek üzere eğitim akademisi kuruldu ve Eylül 2015’te EASA ve SHGM’den A1 kategori temel eğitim yetkisi alındı. 24 EMNİYET KÖŞESİ Uçuş Emniyeti’ne Bir Katkı da Sen Yap Havacılığın tartışmasız şekilde en öncelikli konusu olan uçuş emniyeti, sadece yöneticilerin, yönetim sistemi uygulamalarının veya bilgisayarlı takip ve kontrol sistemleri ile sağlanamaz. Bu nedenle Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Kalite Müdürlüğü (Emniyet ve KYS) tarafından oluşturulan sms.thyteknik.com adlı web sitesinin nasıl kullanılacağı ile ilgili detayları aşağıda bulabilirsiniz. U çuş emniyeti, havacılık dünyasında kesinlikle bir numaralı önceliğe sahip konudur. Ancak bu önceliğin en üst noktada tutulması ve sürdürülebilmesi sadece yöneticilerimizin, yönetim sistemi uygulamalarının veya bilgisayarlı takip ve kontrol sistemlerinin çalışmaları ile sağlanamaz. Bu konuda Şirketimizdeki tüm bireylere büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir. Peki Bu Büyük Sorumluluk ve Görevi Nasıl Yerine Getirebiliriz? “Bir işi en iyi, o işi yapan bilir” felsefesinden yola çıkarak hareket edersek, bu sorunun cevabının aslında ne kadar kolay olduğunu görebiliriz. Çalışma alanımızda ve çevremizde gözlemlediğimiz uçuş emniyetine zarar verecek olaylarla ilgili olarak sadece şikâyet etmek, kabullenmek veya onları görmezden gelmek yerine bu olayları raporlar ve ilgilileri haberdar edersek görevimizi yerine getirmiş oluruz. Çevremizde Gördüğümüz ve Uçuş Emniyeti’ni Tehdit Edecek Durumları Nasıl Raporlayabiliriz? Bunun için Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. bünyesinde yer alan Kalite Müdürlüğü (Emniyet ve KYS) tarafından sms. thyteknik.com adlı bir web sitesi oluşturulmuştur. Bu site içerisinde “Açık Gönüllü Bildirim” ve “Gizli Gönüllü Bildirim” olmak üzere iki emniyet raporlama alanı mevcuttur. Bu alanlar sayesinde, çevremizde gördüğümüz ve uçuş emniyetini dolaylı ve/veya doğrudan etkileyebilecek tüm olay ve durumları raporlayabiliriz. Raporlama Sistemine Nasıl Erişim Sağlarız? İnternet tarayıcınızın adres alanına sms. thyteknik.com yazıp “Enter” tuşuna bastığınızda yukarıda ekran görüntüsü verilen siteye erişim sağlarsınız. Mouse’u sol üst kısımda görülen SVRS (Safety Voluntary Reporting System) sekmesinin üzerine getirdiğinizde raporlama ile ilgili alanların aşağıya doğru açıldığınızı görebilirsiniz. Bundan sonra yapmanız gereken tek şey hangi seçenek ile raporlama yapacağınıza karar vermektir. 25 “Açık Gönüllü Bildirim” ile “Gizli Gönüllü Bildirim” Arasındaki Fark Nedir? Açık Gönüllü Bildirim: Raporlama yapan kişi tarafından, kendisine bildirimi ile alakalı olarak geri dönüş yapılması isteniyor ise kullanılır. Aynı zamanda bildirim sahibi, kendisine verilen referans numarası ile bildirimi hakkındaki durumu anlık olarak sms.thyteknik.com sitesi üzerinden görüntüleyebilir. Gizli Gönüllü Bildirim yaparken “Lokasyon”, “Konu”, “Bildirim” alanlarının doldurulması zorunludur; ilgili formun görüntüsü aşağıda yer almaktadır. Raporlama Sistemi’nin Gizliliği Hangi Düzeydedir ve Nasıl Güvenebiliriz? Yapılan tüm bildirimlerin gizliliği MPM 2.15 Gönüllü Bildirim Sistemi Prosedürü “5.1.1. GBS’nin Gizliliği İlkesi” ile teminat altına alınmıştır. Açık Gönüllü Bildirim yaparken “AdSoyad”, “E-posta”, “Lokasyon”, “Konu”, “Bildirim” alanlarının doldurulması zorunludur; ilgili formun görüntüsü yukarıda yer almaktadır. Gizli Gönüllü Bildirim: Raporlama yapan kişi tarafından, kendisine bildirimi ile alakalı olarak geri dönüş yapılması istenmiyor ise kullanılır. Bildirim sahibi, yine kendisine verilen referans numarası ile bildirimi hakkındaki durumu anlık olarak sms.thyteknik.com sitesi üzerinden görüntüleyebilir. yıllarında yapılan bildirimlerin toplamı kadardır. Bu artış, Şirketimizde EYS/ SMS ve emniyet raporlama kültürünün oluşturulması adına olumlu ve sevindirici bir gelişmedir. Bu prosedüre ilave olarak, raporlama yapılması sırasında ekrana gelen bilgilendirme metninde de raporlama yapan kişilere ait bilgilerin gizli tutulacağı duyurulmuştur. Hangi Konular Hakkında Raporlama Yapabiliriz? Bakım Hataları, İnsan Faktörleri, Doküman Eksiklikleri, İSGÇ, Alet ve Ekipman konuları EYS/SMS (Emniyet Yönetim Sistemi/Safety Management System) kapsamında değerlendirmeye alınır ve takip edilir. Bunlar dışındaki konularda gerçekleştirilecek raporlamalar için ilgili konunun sorumlusu olacak birim ile irtibat kurulmalıdır. Şirketimizde Yapılan Raporlama Sayıları Hangi Düzeydedir? EYS/SMS’in Şirketimizde hayata geçtiği 2012 yılından bu yana yapılan raporlama sayılarında olması gerektiği gibi sürekli artış gözlenmiştir. Özellikle 2015 yılında yapılan raporlama sayısı, neredeyse 2012, 2013 ve 2014 5.1.1. GBS’nin Gizliliği İlkesi Gönüllü bildirim yapan kişilerin hiçbir şekilde kimlik bilgileri paylaşılmaz. Bu bilginin paylaşılması birimler tarafından talep edilemez. Gönüllü bildirim yapılan bilgisayarın IP kaydı, network kullanıcı adı, yazılımda ya da herhangi bir yerde tutulamaz. Açık gönüllü bildirim yapan kişilerin hiçbir şekilde kimlik bilgileri paylaşılmaz. Bu bilginin paylaşılması birimler tarafından talep edilemez. 26 ÖZEL RÖPORTAJ 27 Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de uzun yıllar görev yapan ve emekliye ayrılan üç isim; Atila Gündüz, Şükrü Ercüment Yalız ve Dr. Yüksel Bozkurt. Bugüne kadar hangi görevlerde bulundular, bu şirketin bir parçası olmakla ilgili neler düşünüyorlar… Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de görev yapan, görev yapmayı düşünen, havacılığı seven herkesin mutlaka okuması gereken üç özel röportaj. 28 ÖZEL RÖPORTAJ “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. bambaşkadır, bizim göz bebeğimizdir” Tam 47 yıl önce, 1969’da Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlayan Başteknisyen Atila Gündüz, Tokyo’dan Los Angeles’a çok sayıda yurtdışı meydanda görev yapmış, Türk Hava Yolları’nı Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’yi başarıyla temsil etmiş özel bir isim. İki oğlu da 10 yıl görev yaptığı Japonya’da yaşayan Gündüz, “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. bambaşkadır, bizim göz bebeğimizdir” diyor. İ zmit Motor Sanat Enstitüsü Motor Bölümü’nden mezun olan Atila Gündüz, 1969 yılında Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlamış. Gündüz, yurtdışındaki ilk görev yeri olan Bangkok dahil toplam beş yurtdışı istasyonun açılışında görev yapmış. Türk Hava Yolları’nda ne zaman çalışmaya başladınız ve hangi görevlerde bulundunuz? Askerlik görevim bitmek üzereyken gazetede Türk Hava Yolları’nın ilanını gördüm ve başvurdum. Sınavda bana bir kumpas uzattılar ve “Bunu okur musun?” dediler. “Verniyer mi metrik kısmını mı?” diye sordum. “Verniyer biliyor musun?” diye sordular. “Biliyorum” dedim. “Peki o zaman bu elindeki kumpas kaçta kaç hata 29 gösteriyor?” diye sordular bu defa. “1/128” dedim. “Nerden anladın?” diye sordular. “8’e bölündüğü için, 4’e bölünseydi 1/64 olurdu” dedim. “İsterseniz 1/128 in nasıl çıktığını da hesaplayarak gösterebilirim” diye teklif ettim ama “Bunları bildiğine göre onları da biliyorsundur” dediler. Başka soru sormadılar. Sınavım bu kadar kısa sürdü. Bu sınavın ardından Ocak 1969’da Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başladım. Önce A kursuna gittim. Ama o zaman Türk Hava Yolları’nın şartları şimdiki gibi değildi. Kışın donduğumuz, yazın da yandığımız, yağmur yağdığında hocanın sesini duyamadığımız sac barakalarda eğitim alıyorduk; depolarımız bile sacdandı. Uzun bir müddet burada çalıştım. Bildiğiniz gibi çalışırken çok sayıda kursa gidiyoruz. Türk Hava Yolları’nın iyi yönlerinden biri de teknolojinin son noktasında olması. Bu durumda kendinizi devamlı yenilemek zorundasınız. Benim şansım havacılığın temeli olan bilgisayara meraklı olmamdı. Hatta bilgisayar konusunda mühendis arkadaşlara da yardımcı olurdum. Airbus 340’ları Tokyo’ya ilk uçuran şirket Türk Hava Yolları oldu. Yardım isteyebileceğimiz ya da yedek parça alabileceğimiz yer yoktu. Bizden iki yıl sonra diğer şirketler Airbus 340’la Tokyo’ya uçmaya başladı. Airbus’ın temsilcisi “Eğer siz bizi iyi temsil edemeseydiniz bugün diğer şirketler buraya gelmezdi” diyerek bize teşekkür etti. Uzun yıllar yurtdışında görev yaptım. Kimseye nasip olmamıştır, beş meydanı ben açtım. İlk tayin olduğum yer Tayland’ın başkenti Bangkok’tu. Oradan Tokyo’ya geçtim. Yaklaşık 10 yıl burada kaldım. Ben Türkiye’ye döndükten sonra Tokyo’daki eski müdürüm Aydın Uzunçarşı Pekin’e tayin oldu. Henüz Pekin açılmamıştı. “Atila’yı bana verin istasyon şefi de teknisyen de istemiyorum” demiş. O zaman ki Sabiha Gökçen Havalimanı’nda myTECHNIC’te Hangar Müdürlüğü yaparken Türk Hava Yolları’ndan bir teklif geldi, “Seni Los Angeles’a gönderelim” dediler. Buradaki işimde daha fazla para kazanmama rağmen Los Angeles’a gittim. 201013 yılları arasında orada çalıştım. Açılışında görev aldığım son meydan da burası oldu. yöneticimiz Yusuf Bey “Teknisyenleri ikinci defa tayin etmiyoruz, prensip kararımız var, ama Ticaret Bölümü ile konuşayım, kabul ederlerse istasyon şefi olarak gönderelim” demiş. Kabul ettiler. Beni tayin ettikleri sırada Aydın Uzunçarşı’nın çok yakın arkadaşı olan Avustralya müdürümüz vefat etti. Aydın Bey de “Çalışarak mı öleceğiz?” dedi ve istifa etti. O istifa edince ben de “Başkasıyla çalışmam” dedim. Pekin’e gittim, 10 günde meydanı açtım ve döndüm. Ne zaman emekli oldunuz ve sonra neler yaptınız? Bir kanun çıktı ve 2003 yılında yaş haddinden emekliye ayrılmak zorunda kaldım çok sayıda arkadaşımla birlikte. Ama o günden sonra hiç boş durmadım, özel sektörde çalışmaya devam ettim. En son Sabiha Gökçen Havalimanı’nda myTECHNIC’te Hangar Müdürlüğü yaparken Türk Hava Yolları’ndan bir teklif geldi, “Seni Los Angeles’a gönderelim” dediler. Buradaki işimde daha fazla para kazanmama rağmen Los Angeles’a gittim. 2010-13 yılları arasında orada çalıştım. Açılışında görev aldığım son meydan da burası oldu. İstanbul’a döndüğümde devam etmemi istediler ama ben ayrılmayı tercih ettim. Los Angeles’a gitmeyi seçmenizde ne etkili oldu? Türk Hava Yolları bana bir şeyler vermemiş olsa hem daha fazla maaş aldığım hem de müdürlük yaptığım yerden ayrılıp teknisyen sıfatıyla Los Angeles’a gitmezdim. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. bambaşkadır, bizim göz bebeğimizdir; çocuklarımızı onun sayesinde büyüttük. Bana bugün gelseler, 70 yaşındayım, para almadan yine çalışırım. Los Angeles’ta çalışırken her gün sefer vardı ve 40 derece ateşim olduğunda bile uçağı karşılamaya gitmişimdir. Bir gün geç kalmışlığım ya da gitmemezlik yaptığım olmamıştır. Tokyo’da tek başıma çalıştığım dönemlerde bile bu böyleydi. Airbus 340’ları Tokyo’ya ilk uçuran şirket Türk Hava Yolları oldu. Yardım isteyebileceğimiz ya da yedek parça alabileceğimiz yer yoktu. Bizden iki yıl sonra diğer şirketler Airbus 340’la Tokyo’ya uçmaya başladı. Airbus’ın temsilcisi “Eğer siz bizi iyi temsil edemeseydiniz bugün diğer şirketler buraya gelmezdi” diyerek bize teşekkür etti. Sizin çalıştığınız yerlerin etkisini yakından hisseden bir aileniz var. Ailenizi tanıyabilir miyiz? Evliyim, iki oğlumuz var. Eşimin adı Sadiye. Kendisi ev hanımı, hiç çalışmadı, ben nereye gittiysem o da benimle geldi. Oğullarımızın isimleri Hakan ve Serkan. Bangkok’a tayin olduğumuzda biri lise sonda diğeri ise lise ikinci sınıfta okuyordu. Liseyi orada bitirdikten sonra Tokyo’ya yanıma geldiler. Küçük oğlum Serkan şu anda Tokyo İstasyon Şefi. Büyük oğlum Hakan ise ABD’de pilotluk eğitimi almasına rağmen bu mesleği yapmamayı tercih etti. Japonya’da bir otelde halkla ilişkiler üzerine çalışıyor. İkisinin de eşleri Japon, üç torunumuz var. Her yıl onlar buraya geliyor, biz oraya gidiyoruz. Bildiğiniz gibi çalışırken çok sayıda kursa gidiyoruz. Türk Hava Yolları’nın iyi yönlerinden biri de teknolojinin son noktasında olması. Bu durumda kendinizi devamlı yenilemek zorundasınız. Benim şansım havacılığın temeli olan bilgisayara meraklı olmamdı. Hatta bilgisayar konusunda mühendis arkadaşlara da yardımcı olurdum. 30 ÖZEL RÖPORTAJ “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak insanın kalitesini arttırıyor” Yaklaşık 29 yıl Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ailesinin bir parçası olan ve Aralık 2015’te emekliye ayrılan İş Sağlığı Çevre Güvenliği Müdürü Şükrü Ercüment Yalız, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmanın insanın dünya görüşünü, insana bakışını değiştirdiğini, kalitesini arttırdığını vurguluyor. “Benim yaşantıma bugünkü şeklini kazandıran Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’dir” diyen Yalız, bir kere daha çalışacak olsa, yine mühendis olmayı tercih edeceğini ve yine Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışacağını söylüyor. A nkara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi’nden (bugünkü Gazi Üniversitesi) 1984 yılında mezun olan Şükrü Ercüment Yalız, 197687 yılları arasında, imalat üzerine farklı sektörlerde çalışmış Ankara’da. İçindeki havacılık tutkusunu dinleyen Yalız, Türk Hava Yolları’nın açtığı sınavları takip etmiş ve 1987 yılında Türk Hava 31 Yolları’nda çalışmaya başlamış. Türk Hava Yolları ile yollarınız nasıl kesişti öğrenebilir miyiz? Türk Hava Yolları sınav açmıştı. Ankara’da bir fabrikada çalışmama rağmen eşimle birlikte bu sınava girdik. Eşim de mühendistir, üniversiteden sınıf arkadaşıyız. İkimiz de sınavı kazandık. 1987 yılında Türk Hava Yolları’nda işe başladık ve İstanbul’a taşındık. O sırada Yeşilköy’de genel müdürlük binası inşaat halindeydi. Ben burada kontrol mühendisi olarak işe başladım. Eşim Seza ise Enerji Üst Bakım Müdürlüğü’nde çalışıyordu. İnşaat bittikten sonra bir yıl daha çalıştım. Sonra mühendis olarak Teknik Bölüme geçtim. Ardından İmalat Tamir Atölyesi’nde planlama şefi olarak çalıştım. Bazı bölümlerin ayrılması, birleşmesi gibi bazı idari değişiklikler oldu. 2006 yılında yeni çıkan yönetmelik gereği, iş güvenliği uzmanlığı adında, iş güvenliğini kontrol altına almaya yönelik yeni bir sistem ortaya çıkmıştı. Ben de Çalışma Bakanlığı’nın açtığı sınava girerek “A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı” oldum. Aynı yıl Teknik Bölüm, Türk Hava Yolları’ndan ayrılmış ve Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. adı ile kurulmuştu. Ancak tek uzman olduğum için kadrom Türk Hava Yolları A.O.’da kaldı; Yönetim Kurulu kararıyla Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de görevlendirildim. O dönemde çeşitli çevre ve iş güvenliği yönetim sistemleri sertifikaları aldık. Üç yıl bu sistemlerin yönetimi üzerine çalıştık, daha sonra Kalite Başkanlığı’na devrettik. HABOM’un yapımında önemli katkılarınız olduğunu biliyoruz… Yeni yapılanmayla beraber son beş yılımı Sabiha Gökçen Havalimanı’nda HABOM tesislerinin inşaat koordinasyon grubunda geçirdim. Burada, iş güvenliği, sağlık, ergonomi sistemlerinin sorumlusu olarak proje çalışmasıyla başlayıp inşaat bitene kadar çalıştım. İki yıl önce, raporlamaların sonucunda, sistemi müdürlük haline getirdik. MNG’nin de alınmasıyla beraber Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki iş sağlığı güvenliği, çevre ve hekimlik konularının bağlı olduğu bir sistemle tüm istasyonlara buradan hizmet ve eğitim veren geniş bir yapıyı kurduktan sonra -1 Aralık 2015 tarihinde- emekli Havacılık benim için tam anlamıyla tutku. Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlamadan önce Ankara’da çalıştığım fabrika Esenboğa Havalimanı yolundaydı. Uçakların iniş ve kalkışlarını görür, seslerini duyar “Keşke şurada çalışsam” diye aklımdan geçirirdim. oldum. Aslında 2011’de Türk Hava Yolları A.O.’dan emekli olmuştum ama o zamanki genel müdürümüz İsmail Demir “HABOM bitmeden gitme” dediği için dört yıl daha çalıştım. Bu süre zarfında müdür de oldum. Sistem tam olarak kuruldu ve ben de altyapıda kendi sorumluluğumu yerine getirdiğime inandığım için bir daha çalışmamak üzere ayrıldım. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin sizin için nasıl bir anlamı var? Havacılık benim için tam anlamıyla tutku. Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlamadan önce Ankara’da çalıştığım fabrika Esenboğa Havalimanı yolundaydı. Uçakların iniş ve kalkışlarını görür, seslerini duyar “Keşke şurada çalışsam” diye aklımdan geçirirdim. O zamanlar F28’ler ve DC9’lar uçuyordu ben de iş seyahatlerimde birkaç kez binmiştim. Ve bir gün bir DC10’a bindim. İlk defa o büyüklükte bir uçağa bindiğim için şaşkınlığa uğramış, “Ne kadar büyük! Aynı bir ada gibi” diye düşünmüştüm. Bu seyahatten sonra kendi kendime “Benim mutlaka havacı olmam lazım” dedim ve Türk Hava Yolları’nın açtığı sınavları takip etmeye başladım. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak insanın dünya görüşünü, insana bakışını değiştiriyor, kısacası kalitesini arttırıyor, her yönüyle çok olumlu hale getiriyor. Benim yaşantıma bugünkü şeklini kazandıran Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’dir. Eğitim, görgü, bilgi, dünyayı görüp tanıma fırsatı gibi kilit kavramlar bizlere son derece önemli değerler kattı. Yurtdışı çalışmam hiç olmadı ama belki 30 kere Amerika’ya gitmişimdir. Bali’den Bahamalara dünyanın pek çok yerine gezi amaçlı gittik eşimle birlikte. Aynı işyerinde olmamız çok büyük bir şanstı tabii bizim için. Ama iki-üç haftalık uzun seyahatlerde Türk Hava Yolları uçağını gördüğümüzde ya da uçağa binip kanadın ucunda amblemi görünce “Oh memlekete geldik!” diyorduk. Türkiye’den kilometrelerce ötede o uçak bize memleket oluyordu. Kısacası Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak bambaşka bir şey benim için. Bir kere daha çalışacak olsam, yine mühendis olur ve yine HABOM tesislerinde çalışırım. Emeklilik günleriniz nasıl geçiyor? İşten dolayı zaman ayıramadığınız, emekli olduğumda yaparım dediğiniz bir hobiniz var mı? Emeklilikle ilgili çok radikal planlarımız var eşimle birlikte. Yakında Antalya’ya yerleşecek ve İstanbul’la tüm irtibatımızı keseceğiz. Hayalimiz, evimizden çıkınca denize girmek, sonra yine evimize dönmek. Hem yaz hem kış hepsi bir arada olacak Antalya’da. Bu kararı almadan önce uzun süre araştırdık, “Küçük bir yere yerleşip kışın İstanbul’a dönelim mi?” diye sorduk kendi kendimize, sonunda temelli gitmeye karar verdik. Bunda İstanbul trafiğinin etkisi oldu açıkçası. Çünkü İstanbul trafiği başlı başına bir sorun; ben bir gün tüm araçların duracağından, hareket edemeyeceğinden endişe ediyorum. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak insanın dünya görüşünü, insana bakışını değiştiriyor, kısacası kalitesini arttırıyor, her yönüyle çok olumlu hale getiriyor. Benim yaşantıma bugünkü şeklini kazandıran Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’dir. Eğitim, görgü, bilgi, dünyayı görüp tanıma fırsatı gibi kilit kavramlar bizlere son derece önemli değerler kattı. 32 ÖZEL RÖPORTAJ “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. benim için sürekli gelişimin ve öğrenmenin olduğu bir okuldu” Eylül 2015’te Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’den emekli olan Dr. Yüksel Bozkurt, “Sürekli öğrenme ve gelişimi bir felsefe olarak kabul eden birisi olarak Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak beni çok mutlu etti. Şu an yaptığım stratejik teknoloji ve yönetim danışmanlığına Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin katkısı yadsınamaz. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. bu yüzden benim için hem bir uygulama alanı hem de yetiştiren bir ailedir” diyor. İ stanbul Teknik Üniversitesi’ndeki (İTÜ) akademisyenlik kariyerini bırakarak 1996 yılında Türk Hava Yolları’nda çalışmaya başlayan Dr. Yüksel Bozkurt, iş hayatı boyunca 200’den fazla projeyi hayata geçirdikten sonra, geçen yıl emekli oldu ve stratejik teknoloji ve ürün yönetim danışmanlığı yapmaya başladı. Her türlü deneyim ve tecrübeye Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin katkısı olduğuna dikkat çeken Dr. Bozkurt, “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de sistemden teknolojiye kadar öğrendiğiniz her şey en üst düzeydedir” diyor. Bize eğitim ve iş hayatınızı anlatabilir misiniz? İTÜ Uçak Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı fakültede altı yıl öğretim ve araştırma görevlisi olarak çalıştım. İTÜ’de doktoraya başladığım dönem Türk Hava Yolları’nın mühendis aradığını bir arkadaşımdan öğrendim ve başvurumu yaptım. 1996 yılında İTÜ’deki işimden ayrılarak Türk Hava Yolları’nın Mühendislik Başkanlığı Uçak Sistem Mühendisliği Bölümü’nde üç yıl çalıştım. 1999 yılında Hat Bakım Bölümü’ne atölye mühendisi olarak transfer oldum ve o dönem yeni gelişen OJT (İş Başında Eğitim) kapsamında eğitimler vermeye başladım. Burada çalıştığım üç yıl boyunca eğitimin yanı sıra, teknisyenlerin, pilotların, hatta müşterilerin şikâyetleri ile ilgili çalışmalar gerçekleştirdim, hat bakım prosedürlerini yazdım, şartnamelerini hazırladım. 1999 yılından itibaren dokuz yıl boyunca kuruluş içi kalite denetçisi olarak yurtiçi ve yurtdışında denetlemelerde bulundum. Üç yıl sonra Uçak Bakım Başkanlığı’nda OJT Müdürlüğü kurulmasına karar verildi. Müdürlerimizden Serdar Hoşgel, Erol Çakır ve ben bu müdürlüğün 33 kurulumunda çalıştık. OJT Şefi olduğum dönemde henüz tavsiye niteliğinde olan bakım organizasyonu eğitim manuelini ilk olarak ben hazırladım. OJT şefi iken, rahmetli İbrahim Yeğin ile birlikte 3 bin kişinin eğitimini tasarlıyor, dokümanlarını hazırlıyor, eğitimler için eğitici tedarik ediyor, sertifikasyonunu gerçekleştiriyor, eğitimlerin bazılarını veriyor, bazılarını da çeşitli ülke havayollarına satıyor, yurt içi ve yurtdışında bulunan Türk Hava Yolları ve anlaşmalı diğer havayolu teknisyenlerine eğitimler veriyorduk. Engine Run-Up Eğitimi gibi kritik konuların eğitimlerinin tasarım ve uygulamalarında çalıştım. Sistem kurma tecrübemden dolayı sürekli gelişimi kurma yaygınlaştırma ve sürdürülebilirliğini sağlamak için İş Geliştirme bölümüne transfer oldum. Burada da önce şef olarak çalıştım, yaklaşık dört yıl da aynı bölümde müdürlük yaptım. Bestami Aydın tarafından başlatılan MEDA (İnsan kaynaklı bakım hataları tespit ve iyileştirme grubu) Grubuna altı yıl başkanlık yaptım. 2007 yılından itibaren Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Öneri sisteminin kurulumunu ve sürdürülebilirliğini sağladım. 20112013 yılları arasında TEC ve Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. arasında yapılan bir contract ile ACE Sürekli Gelişim Müdürü olarak TEC’de bulundum. TEC’de ACE sisteminin kurulumu ve kalıcı olarak devamı konusunda 34 ACE Associate yetişmesine ve 40 a yakın projenin gerçekleşmesine katkıda bulundum. TEC’ de bulunan SMS(Safety Management System) komitesinde gönüllü liderlik yaptım ve EHS ile Internal Audit komitesinde gönüllü iç denetçi olarak çalışmalarda bulundum. 2013 yılı Ağustos ayında contract bitiminde Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’ye geri döndüm. Çeşitli birimlerde seçilen yalın araç sorumlularını yetiştirmeye başladım. Yalın yönetim sistemini geliştirmeye devam ettim. Öneri sistemini tekrar canlandırdım. 2009-2011 yılları arasında Sivil Havacılık Mühendisler Derneği’ nde Dernek Başkanı olarak görev aldım. 2005-2012 yılları arasında Türk Hava Yolları Aile Destek Ekibine katılarak AMS kazasında AMS’ ye ilk giden ekipte koordinatör olarak görev aldım. Boeing şirketinde dünyada sadece iki havayolunda pilot olarak uyguladığı SHM (Structural Health Monitoring) projesinde değerli arkadaşlarımız, Bora Aykut ve Sevil Süslü Özmenekşe ile B7E7 Dreamliner uçağının geliştirilmesine katkıda bulunduk. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalıştığım son iki yılda hem Türk Hava Yolları’nın ortaklıkları olan TEC, TCI da ACE ve Yalın Danışmanı, STM de Stratejik Yönetim Danışmanı, Türk Hava Yolları Corporate Safety’ te yalın danışmanı olarak görevlendirildim. Ne zaman emekli oldunuz? Emekli olduktan sonra neler yapıyorsunuz? 2015 yılında 30 Eylül’de emekli oldum. İş hayatımın son yıllarında danışmanlık yaptığım için bu alanda çalışmaya karar verdim. Öncelikle eşimin şirketinde AS9100 ve yalın yönetim çalışmaları başlattım. Daha sonra yüksek teknoloji ile üretim yapan bir şirkette aynı konularda çalışmaya başladım. Ardından Mercedes’in tedarikçisi olan başka bir üretim şirketine de danışmanlık vermeye başladım. Bunların hepsi havacılık sektörü dışında çalışan şirketlerdi. Son olarak havacılık sektöründe bir şirkete stratejik yönetim danışmanlığı yapmaya başladım. Böylece Türk Hava Yolları’nda edindiğim tecrübeleri diğer sektörlere de yayma şansı bulduğum için çok mutluyum. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. denince aklınıza ne geliyor? Sizin için ne anlam ifade ediyor? Öncelikle şunu söyleyebilirim Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. benim için, çalışanını sürekli geliştiren bir okuldur. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmaya başlarken bıraktığım akademik hayatıma yine burada çalışırken, 2009 yılındaki Şirketimi çok sevdim ve ailem gibi gördüm. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak 19 yıl boyunca beni çok mutlu etti ve bende inanılmaz izler bıraktı. Ayrıca bana, burada hepsinin ismini tek tek sayamayacağım çok değerli iş arkadaşları ile tanışma ve çalışma fırsatı sağlamıştır. 2015 yılında 30 Eylül’de emekli oldum. İş hayatımın son yıllarında danışmanlık yaptığım için bu alanda çalışmaya karar verdim. Öncelikle eşimin şirketinde AS9100 ve yalın yönetim çalışmaları başlattım. Daha sonra yüksek teknoloji ile üretim yapan bir şirkette aynı konularda çalışmaya başladım. aftan yararlanarak, tekrar başladım ve doktoramı tamamlayarak mezun oldum. Şirketimizde çalıştığım dönem boyunca büyük bir aidiyet ve sahiplenme duygusu ile çalıştım. Şirketimi çok sevdim ve ailem gibi gördüm. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de çalışmak 19 yıl boyunca beni çok mutlu etti ve bende inanılmaz izler bıraktı. Ayrıca bana, burada hepsinin ismini tek tek sayamayacağım çok değerli iş arkadaşları ile tanışma ve çalışma fırsatı sağlamıştır. İşten dolayı zaman ayıramadığınız, emekli olduğunuzda yapmak istediğiniz bir hobiniz var mı? Aslında kendimi emekliliğe alıştırmak için emeklilikten iki yıl önce kanun kursuna başlamıştım ama emekli olunca bıraktım. Bunun dışında kitap okumayı seviyorum ve çok kitap okuyorum. Bunlar daha çok işle ve kişisel gelişimle ilgili kitaplar, arada sırada günümüz romanları da oluyor. Kanuna tekrar başlamayı düşünüyor musunuz? Kanunum evde gözümün önünde her an ulaşacağım bir konumda bulunuyor. İlk fırsatta tekrar başlayacağım. Eşinizi ve kızınızı da tanıyabilir miyiz? Eşim Emir Salih uçak yüksek mühendisidir ve Defne isminde bir tasarım şirketi var. 10 yıldan fazladır ürün tasarım ve geliştirme projeleri gerçekleştiriyor. Savunma sanayi, elektronik, otomotiv, sağlık gibi farklı sektörlere hizmet veriyor. Kızımız Defne 18 yaşında, üniversite sınavına hazırlanıyor. Matematiğe ilgisi var. Defne aynı zamanda dokuz yıldır baleye gidiyor ve piyano çalıyor. 34 BİLGİ TEKNOLOJİLERİ Mobil Platforma İlk Adım Mobil TRAX Uygulama “Mobileline” Operasyonel etkinliğini arttırmak amacıyla TAMES’ten TRAX’a geçiş yaparak önemli bir adım atan Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., bu başarılı geçişi bir üst seviyeye taşıyarak “Mobileline” adındaki mobil TRAX uygulamasını hayata geçiriyor. Hat Bakım Başkanlığı’nın yoğun çalışmaları ile ortaya çıkan uygulama sayesinde, uçak başında ihtiyaç duyulan tüm dokümanlara, herhangi bir çıktı alınmadan erişim sağlanabilecek. D ünyada iletişim ve veri erişiminin yeniden tanımlandığı bir dönemden geçiyoruz. Her geçen gün bağlantı hızlarımız artıyor, yeni teknolojiler hayatımıza giriyor, cihazlarımız küçülüyor, mobilizasyon ve bundan doğan kabiliyetler artıyor; yüksek hızlı internet bağlantıları ile hayatın her alanındaki gelişmeler çok kısa sürede dünya çapında herkes tarafından öğrenilebiliyor. Şirketimiz, bilgi teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı bir faaliyet alanına sahip. Bakım/ onarım, malzeme yönetimi, lojistik, mühendislik faaliyetlerinin efektif yönetimi, iyi bir bilgi teknolojileri altyapısı ile veriye hızlı erişim gerektiriyor. Bilindiği üzere, şirketimiz yıllardır kullandığı MRO yazılımı olan TAMES’ten TRAX’a geçiş yaparak operasyonel etkinliğini arttırmak adına önemli bir adım atmış oldu. 35 Hat Bakım Başkanlığı olarak; 7/24 devam eden, saha ağırlıklı, dünyaya çapında bir operasyon yürütüyoruz. Bu operasyon sırasında uçak ve komponent verilerine, üretici dokümanlarına sürekli erişim gerekiyor. Mevcut teknolojilerden istifade ederek kendimize yeni bir vizyon belirledik ve tüm birimlerimizde mobilleşme çalışmaları başlattık. Gerek donanım gerekse yazılım ortamında tam bir mobilite kurma kararı aldık. Şirketimiz için de pilot uygulama olacak proje bağlamında 250 adet iPad mini tablet temin edildi. Tabletlerden Boeing ve Airbus üretici dokümanlarına erişim sağlandı. Böylece uçak başında ihtiyaç duyulan tüm dokümanlara, herhangi bir çıktı almadan erişim imkânına sahip olduk. ortamına dönmeleri gerekiyordu. Bu bağlamda daha önce çeşitli projeler geliştirilmiş ancak mobilite eksikliği, pil ömrünün kısa olması ve Windows arayüzünün kullanışlı olmaması gibi sebeplerden dolayı olumlu sonuç alınamamıştı. iPad tabletleri, sahip olduğu niteliklerle tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırdı. Projemiz bağlamında tüm TRAX süreçlerini fazlara ayırarak mobil ortama aktarma kararı aldık. Hat Bakım Başkanlığı ve Bilgi Teknolojileri Başkanlığı’nın ortak çalışması ile tamamını kendi imkânlarımızla hazırladığımız “Mobileline” programımızın ilk fazını tamamladık ve devreye koyduk. Tamamladığımız faz kapsamında aşağıdaki fonksiyonlar sağlanabiliyor: Arıza oluşturma, listeleme, güncelleme: Artık uçak başında uçağın tüm arızalarını görmek, güncelleme/ kapama yapmak mümkün. NRTC listeleme, oluşturma, güncelleme: Mevcut Task Kart ve Non Rutin Kartları görmek, arızalardan kart oluşturmak ve kartların kapatılması mümkün. A/S açma: Kapatılan kartlara adam/saat eklemesi yapılabiliyor. Eklenen yağ miktarlarını girme: Sefer sonrası eklenen yağ miktarları girilebiliyor. Böylece yağ tüketimi takip altına alınabiliyor. İş atamasının mobil ortamda yapılması ve kapatılması ise uzun vadeli planlarımız arasında yer alıyor. Hat Bakım Başkanlığı’nın mobil cihazlarla ilgili en büyük hayali, MRO yazılımımıza her ortamdan erişim sağlamaktı. Mevcut durumda, teknisyenler uçağa gitmeden uçak verilerini kontrol etmek, varsa malzeme sorgusu yapmak, uçak başında ihtiyaç duyduğu malzeme için telsiz görüşmesi ile talepte bulunmak durumunda kalıyordu. Yeni arıza oluşturmak ve yapılan işlemlerin A/S kayıtlarının sisteme girebilmek için ofis Projenin başarılı sonuçlar vermesi sonrasında Şirketin tüm birimlerinden talepler gelmeye başladı. Böylece uygulamamız, Şirketimizin mobilite vizyonuna uygun bir ilk adım ve gerçek anlamda pilot bir uygulama oldu. Projenin gerçekleşmesinde desteklerini esirgemeyen, başta yöneticilerimiz olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyoruz. Daha büyük projeler ile Şirketimizin verimliliğine daha önemli katkılarda bulunmayı umuyoruz. Çalışmaları devam eden modüller • Depo malzeme sorgusu • Malzeme saat/saykıl kontrolü • Malzeme talep 36 İŞ SAĞLIĞI, GÜVENLİĞİ VE ÇEVRE İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü ve Toplumsal Kalkınma B irçok alanda olduğu gibi İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) konusunda da ülkemizin durumu hakkında karamsar bir tablo çizmek mümkün, ancak umut veren örnekler de yok değil. Örneğin yabancı ortaklı şirketlerde çalışan işçilerimizin, kurulu sisteme ayak uydurmada, İSG Yönetim Sisteminin gereklerini yerine getirmede hiç de zorlanmadıkları görülmektedir. Daha genel bir örnek olarak, yurtdışında çalışan insanlarımız çalıştıkları ülkelerde genelde kurallara uyarken, bazılarının ülkemizde bu tutumlarından uzaklaşarak tam tersi davranış göstermeleri verilebilir. Sınır kapılarımızda da bunun bariz örneklerini görmek mümkün. Öncesinde çevreye bir şey atılmazken sınır kapımız geçildikten sonra her türlü çöp yol kenarlarına atılmaktadır. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere etkin bir sistem oluşturulabilirse insanımız bu sistemlere ayak uyduracak, arzu edilen gelişmişlik seviyesine ulaşılacaktır. Yapılan yasal düzenlemeler umut verici fakat yeterli değil, sıkı denetimlerle uygulamalar takip edilmelidir. İSG konusunda toplumsal bir kültür devrimi sağlanması gerekiyor. İSG, sonuçları itibarıyla sadece işçileri değil, toplumun tüm kesimini ilgilendiren bir konu. Dolayısıyla İSG sorunlarının çözümü için sadece işçilere yönelik faaliyetler yeterli olmayacaktır. Güvenli davranış kültürü toplumun her kesimince benimsenmesi ve çocukluktan itibaren ailede temelleri atılması; devamında anaokulunda, ilk ve orta öğrenimde işlenerek pekiştirilmesi gereken bir davranış biçimidir. Bu noktada bazılarımız okullarda İSG dersi okutulsun diye düşünebilir, ki halihazırda meslek liselerinde İSG dersi okutulduğunu ama yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Sadece okullarda İSG dersi okutmak güvenli davranış kültürü oluşturma beklentimizi karşılamayacaktır. Hatta meslek liseleri haricinde diğer ilk ve orta öğretimlerde İSG dersi itici bile gelebilir. Bunun yerine ana derslerde çocuklarımızın bilinçaltına hitap edecek şekilde İSG konusu işlenebilir; bu konuda pedagoglardan destek alınabilir. Örneğin matematik dersinde kaza istatistikleri ele alınarak çözümler yapılabilir; fizik dersinde 80 kilogramlık bir insanın 5 metreden düştüğünde yere 4-5 tonluk kuvvetle çarptığı, kimyada karbonmonoksitin nasıl zehirlediği vb. İSG konusunda toplumsal bir kültür devrimi sağlanmasında medya desteği katalizör etkisi görecektir. Şöyle ki yabancı filmlerin ekseriyetinde -hatta çizgi filmlerde dahi- filmin kahramanlarını, riskli bir iş yaparken mutlaka işin gerektirdiği kişisel koruyucuları kullanırken görüyoruz. Örneğin çocukların severek izlediği Caillou çizgi filminde olumlu davranış örnekleri sergilenmekte, mesela bisiklete binerken kask takılmaktadır. Tüm bunlar insanların, özellikle de çocukların, bilinçaltına hitap eden ve saatlerce, hatta günlerce verilecek eğitimlerden daha etkili sonuç alınacak önemli mesajlardır. Bu manada bizim medyamıza, yapımcılara önemli sorumluluklar düşmektedir. Filmlerde güvenli davranış konusunu mutlaka senaryolarında gözetmelidirler. Diğer yandan toplumsal kalkınma ancak toplumsal gelişimle sağlanabilir. Grigory Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli eserinde Finlandiya örneğinde, bir milletin tüm imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına, üreticilerden subaylara kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiğini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sermektedir. Kitapta anlatılan mücadele örneği genel olarak ülkemizin içinde bulunduğu gelişim sürecinde halk gücüyle kalkınmasına ve toplumsal dayanışma ruhuna vesile olması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Özel olarak da çalışma hayatında yaşanan olumsuzluklara, kalite, iş sağlığı ve güvenliği sorunları karşısında karamsarlığa kapılan gönüllere ilham kaynağı olacaktır. 37 İşveren ve İşveren Vekilinin Hukuki Sorumlulukları İş sağlığı ve güvenliği konusu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemi gittikçe artan bir konudur ve bu konuda yasal düzenlemeler de mevcuttur. Türkiye, sosyal bir devlet olduğu için mevzuatındaki yasal düzenlemeler işçi lehinedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun özellikle 77. maddesine göre işverenin üç tane yükümlülüğü çok açık ve net bir şekilde belirtilmiştir: İlk olarak işveren, işçinin sağlığı ve güvenliğini muhafaza etmek için her türlü önlemi almak, araç-gereçleri eksiksiz bulundurmak zorundadır. İkinci olarak, alınan önlemlerin uygulanıp uygulanmadığını ve işçilerin bu önlemlere uyup uymadığını sürekli denetlemekle yükümlüdür. Üçüncü olarak ise işçilere sosyal haklarını öğretmek, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimler vermek ve iş yerindeki tehlikeler konusunda onları bilgilendirmekle yükümlüdür. Yine İş Kanunu’nda geçen işveren vekili ifadesi “İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler” olarak tanımlanmaktadır. Yürürlükten kaldırılmış olan 1475 sayılı İş Kanunu’nda tüm sorumluluk işverene ait iken 4857 sayılı İş Kanunu’nda bir sorumluluk paylaşımı vardır. Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği konusu hukuki açıdan hem işvereni hem de işveren vekilini direkt olarak ilgilendiren çok önemli bir husustur. İş sağlığı ve güvenliği konusuna olan yaklaşım en başta, insana verilen değerin bir göstergesidir. Bunun yanında ülkenin işgücü ve ekonomik gücünü etkileyen son derece önemli bir konudur. Gelişmiş ülkelerde iş kazası oranının gelişmemiş ülkelere nazaran daha düşük seviyede olması da bunun bir göstergesidir. Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusu hak ettiği seviyeye gelme yolunda hızla ilerlemektedir. Burada sorumlulara düşen bugün birçok müessesede olduğu gibi konuyu formalite gereği yüzeysel olarak ele almak değil; işin insani boyutunu ön planda tutarak, hukuki boyutunu da akıldan çıkarmayarak, üzerine düşeni yapmaktır. Eğer iş sağlığı ve güvenliği konusunda sorumlular gerekli bilinç seviyesine ulaşırsa iş kazalarını asgari düzeye çekmek mümkün olabilecektir. Bu da hem maddi hem de manevi açıdan ülkemiz için önemli bir kazanç olacaktır. 38 AR-GE UÇAK MOTORLARI İÇIN İLK YERLI YIKAMA ARACI CLEANJET ENGINE WASH BY U çak motorlarında zamanla havadaki toz ve kirin birikmesi sonucunda, hava akımı sınırlanır, motorlar daha zor ve daha yüksek ısılarda çalışmak zorunda kalır. Bu nedenle yakıt tüketimi ve bakım gereksinimleri artar. Motorların, kanatlardan sökülerek yapılan kapsamlı bakıma alınması ihtiyacı daha kısa sürede ortaya çıkar. Bu durum yakıt ve uçak motoru bakım maliyetlerini arttırmaktadır. Bu olumsuzlukları gidermek için motor yıkama sistemlerine ihtiyaç vardır. Üstün özelliklere sahip sistemler de yüksek maliyetli olmaktadır. Örneğin bir adet motor yıkama sisteminin alım maliyeti 250 bin ila 500 bin dolar arasında değişiyor. Motor yıkama sistemlerinin yıllık bakım maliyetleri ve arıza durumunda onarım maliyetleri de oldukça yüksek. Şu anda Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’de kullanılan motor yıkama sistemleri maliyeti diğer firmaların ürettiği makinelere göre daha az olsa da uygulamada yaşattığı zorluklar, hazırlık sürelerinin uzun olması ve yıkama işleminin çok sayıda personelle yapılabilmesi nedeniyle uygulanabilir olma özelliğini yitirdi. Mevcut yıkama sistemlerinde, kısa ve uzun olmak üzere iki farklı yıkama aparatıyla motor yıkama işlemi yapılmaktadır. Kısa yıkama başlıklarının takılması için motor bakım kapaklarının açılması gerekmektedir. Öte yandan, Yıkama Aparatları (CAD Tasarımı) CleanJet Uçak Motoru Yıkama Aracı bakım kapaklarını açmadan arkadan uzun bir prop gönderildiğinde ise, uzun prop çelik malzemeden olduğu için hem çok ağırdır hem de öne hizalama sırasında hassas kompozit yapıya çarpıp zarar verme riski barındırması ve ayrıca monte etme zorluğu bulunmaktadır. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Ar-Ge Merkezi tarafından geliştirilen yeni uçak motoru yıkama sistemi CleanJet, bakım kapaklarını açmadan daha hızlı yıkama yaparak rakiplerine üstünlük sağlıyor. Bunun yanı sıra yeni geliştirilen yıkama aparatlarının temas alanı arttırılarak daha emniyetli bir sistem tasarlandı. Hızlı bir yıkama sağlamasının yanı sıra bir Yıkama Aparatları (Nihai Ürün) diğer avantajı da bağlama elemanlarının motora kolay ve ergonomik montajıdır. Eski sistemde bulunan büyük yıkama aparatları yerine, yeni sistemde, sadece araç içinde bulunan bir çekmeceye sığacak kadar küçük yıkama uçları kullanılarak (bkz. Yıkama Ekipmanları) bütün motorların yıkanması sağlanır. Bunun yanı sıra mevcut sistemde ısıtıcı olmadığından harici ısıtma sistemlerine gerek duyulmaktadır. Bu gerekliliğin karşılanamadığı durumlarda yıkama işlemi su ısıtılmadan gerçekleştirilir. Suyun belirli sıcaklıklarda olmaması nedeniyle yıkama işleminden istenilen verim alınamaz. Yıkama Ekipmanları 39 Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Ar-Ge Merkezi olarak 2023 vizyonu hedefi doğrultusunda adım adım ilerlediklerini ifade eden Ar-Ge Başkanı Sedat Karakaş, Türkiye’nin önemli projelerinden milli uçağımız TRJ 628’in bazı aviyonik sistemlerinin tasarımı ve entegrasyonu konusunda ASELSAN, TAI, TÜBİTAK, HAVELSAN gibi firmalarla yakın temas halinde olduklarını belirterek çalışmaların hızla devam ettiğini ifade etti. Suyu basınçlandırmak için ise harici bir basınç kaynağı olan nitrojen tanklarına ihtiyaç duyulmaktadır. İhtiyaç duyulan bu ek sistemlerin olmadığı alanlarda mevcut motor yıkama sistemleri kullanılamamaktadır. CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi’nde ise yıkama sırasında ve yıkama sonrasında ihtiyaç duyulan bu tür bütün sistemler araçta mevcuttur. Dokuz farklı motor tipini birden yıkayan otomatik akıllı bir sistem olan CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi, operatörden yalnızca hangi motoru yıkamak istediği bilgisini alır ve geri kalan işlemleri (debi, su sıcaklığı, harcanacak su miktarı) seçilen motorun ilgili Uçak Bakım El Kitabı (Aircraft Maintenance Manual) talimatlarına uygun olarak kendisi ayarlayan bir sistem olma özelliğine sahip. Cihazın bu özelliği operatörün havacılık kalite standartlarına uygun bir bakım yapmasını sağlıyor. Ayrıca cihazda “manual mod opsiyonu” da bulunuyor. Geliştirilen CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi Akıllı Kazan Uygulaması sayesinde gerekli olandan fazla miktarda su ısıtılmayarak elektrik enerjisinden tasarruf sağlanıyor (bkz. CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi Akıllı Kazan Uygulaması). Bunun yanı sıra bakım zamanları bir uçak bakım şirketi için çok kritik olduğundan, yıkama yapacak teknisyenin gereksiz yere beklemesi ve zaman kaybetmesinin önüne geçilir. Aynı zamanda ısıtıcıların toplam çalışma süresi minimize edildiğinden, ısıtıcıların Yıkama Aracı ömrü ve verimliliğinden yüksek oranda fayda sağlanır. Motor yıkama işlemi, uçaklarda Egzoz Gazı Sıcaklığını (EGS) düşürerek yakıt tüketimini azaltır. Bu durum sadece yakıt tasarrufu sağlamakla kalmaz, çevreye daha az emisyon yayılmasını da sağlar. Margin’de verilen grafiğin dikey ekseni EGS marjin değerlerini göstermektedir. 13 Kasım 2015 tarihinde CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi ile yıkanan Boeing 737-800 uçağının sağ motoru EGS marjini bu tarihten itibaren yükselmeye başladı. Bu durum EGS üst limitiyle motorun sıcaklığının farkının arttığını göstermek, yani motorun sıcaklığı azalmaktadır. Yıkamadan sonra motorun sıcaklığında ortalama 47-32=15°C azalma görüldü. Bu durum sistemimizin verimli bir şekilde çalıştığının göstergesidir. Hangar bulunmayan havaalanlarında mevcut motor yıkama sistemi kullanılamadığından, motor yıkama bakımları uçak bakım hangarı olan havaalanlarına inene kadar yapılmıyor. Motorların zamanında yıkanamamasından dolayı gereksiz yakıt harcanmakta, bu da uçak işletici firmalara ek maliyetler yükler. CleanJet Sistemi sayesinde, artık havaalanlarında da yıkama işlemi yapılabilmekte, bu işlem sonrasında motordan çıkan kirli suyun zemine dökülmesine müsaade edilmiyor. Bu yüzden havaalanlarında efektif bir CleanJet Uçak Motoru Yıkama Sistemi Akıllı Kazan Uygulaması Margin şekilde kullanım için branda ve tekerlekli atık toplama deposu bileşenlerinden oluşan atık su toplama sistemi bulunuyor. Üretilen brandanın boyu farklı motorlara göre ayarlanabildiğinden birçok motor için kullanılabilir. Üretilen mobil sistem, şebeke elektrik kaynağına bağlı olarak çalışabilmesinin yanı sıra özellikle uçakların park halinde yıkanması durumunda kendi elektrik kaynağını kullanması gerektiği için CleanJet motor yıkama aracında jeneratör de bulunur. Türk Hava Yolları Teknik Ar-Ge Merkezi’nin mühendislik ekibi ile geliştirdiği bu sistem sayesinde, uçak motorları bakımında kullanılacak milli bir ekipman geliştirildi. Ayrıca diğer uçak bakım firmalarına da pazarlanması sağlanacak olan CleanJet Yıkama Sistemi’nin tasarımı ve üretimi Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. CleanJet Sistemi ile artık, uçak yıkama sistemine ait yurtdışından satın alınan yüksek maliyetli düzeneklerin alınmasına gerek kalmadan, bu sistemlerin Türkiye’de yapılması sağlandı. Böylelikle etkin maliyet ve zaman kullanımı, daha önce yurtiçinde yapılamayan yüksek katma değerli mühendislik işlerinin ülkemizde yapılması ve kazanılan kabiliyet vesilesiyle yüksek vasıflı işgücü oluşturularak, ülkemize döviz girdisi yaratılması -çıkışının önlenmesi- ve ArGe kabiliyetinin geliştirilmesi hedeflendi. SAĞLIK REHBERİ Dünyanın sayılı kalp damar cerrahisi uzmanlarından, “Yüzyılın Kalp Doktoru” olarak adlandırılan Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos, tıp alanında yurtdışında Türkiye’yi en iyi şekilde temsil eden son derece özel bir isim. Kendisi gibi doktor olan babasının izinden giderek ihtiyacı olanlara yardım etmeyi kendisine görev edinen Kalangos ile yaptığımız özel röportajda hem kendisi ve çalışmaları hem de kalp sağlığı hakkında bilinmesi gerekenler üzerine konuştuk. Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos Kimdir? Büyük dedem Alexandr Kara Teodori Paşa, II. Abdülhamit’in Hariciye Nazırı; babam Kostantin Kalangos, İtalyan Hastanesi’nde başhekimlik yapmış, daha sonra da ölümüne kadar iç hastalıkları uzmanı olarak yıllarca Yeşilköy ve İstanbul halkına hizmet vermiş biri. Maddi durumu yeterli olmayan hastalardan para almayan, hatta ilaç paralarını veren biriydi, yardımseverliği ile tanınırdı. Babamın adı Bakırköy Belediyesi tarafından Yeşilköy’de bir sokağı verildi. Bu, benim için büyük bir onur. 1978’de Saint Benoit Lisesi’nden mezun oldum. 1984’te de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni tamamladım. Yüzyılın Kalp Doktoru Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos 40 41 Mecburi hizmetimi 1984-86 yılları arasında adli hekim ve cezaevi hekimi olarak Giresun’da yaptıktan sonra gerekli sınavları kazanarak, Dr. Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’nde kalp ve damar cerrahisi ihtisasıma başladım. “İnsanoğlu 130 yıl yaşayacak şekilde kodlanmış bir varlık” • Uzmanlık eğitimimi tamamladıktan sonra, 1991 yılında önce Londra’ya daha sonra da Paris’e gittim ve kapak cerrahisini öğrendim. Ardından da “Yeni Doğan Cerrahisi” yüksek lisansımı yapmak üzere ABD’ye gittim. Genetik faktörler, özellikle annenin metabolik faktörleri, hamilelik döneminde geçirdiği viral enfeksiyonlar kalp sağlığı açısından son derece önemli. Ayrıca üst solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle ortaya çıkan birtakım hastalıklar, bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor ve bu da özellikle kalp kapakçıklarına ciddi zarar verebiliyor. • 1993 yılında Cenevre’ye taşındım ve Cenevre Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kalp ve damar cerrahı olarak görev yapmaya başladım. 2000 yılında kürsü başkanı oldum ve bu görevi 2015 sonuna kadar yürüttüm. Damak cidarının dejenerasyonu kalp hastalıklarında önemli bir yere sahip. Bu konuda yapılan araştırmalar genetik faktörlerin bu anlamda önemli olduğunu, ailenizde kalp rahatsızlığı varsa sizin de risk taşıdığınızı gösteriyor. Genetik faktörlere insanoğlu müdahale edemez. • İnsanoğlunun müdahale edebileceği faktörlerin başında kolesterol geliyor. Yağ bakımından zengin gıdalarla beslenmek, damar cidarının hızlı yaşlanmasına neden olur. Aşırı kilolu olmak, fiziksel aktiviteden uzak olmak, şeker hastası olmak, hipertansiyon sahibi olmak, damar cidarının daha erken yaşlanmasına neden olur. • Girit rejimi, ideal beslenmeye en yakın olan beslenme şekli. Doğal sebze, meyve, balık, bal bu rejimin en temel unsurları. Her yemek, damar cidarına yapılan bir saldırı. Bu saldırıların etkilerini en aza indiren temel unsurlar ise sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan antioksidanlar. Bu şekilde beslenen ve 100-110 yaşında hâlâ bahçede çalışacak kadar dinç olan Giritliler var. • Balık başta olmak üzere, tavuk, hindi ve dana eti beyaz et kategorisinde yer alıyor. Ancak kuzu ve koyun eti, son derece yağlı ve kalp sağlığını olumsuz etkileyecek etler. • Zeytinyağı çok önemli. Ama zeytinyağını kızartmayın… Sebzeleri haşlayın… • Sigara içmeyin deme gereği bile duymuyorum. • İnsanoğlu 130 yıl yaşayacak şekilde kodlanmış bir varlık. Tüm toplumlar, buna en sağlıklı şekilde ne kadar yaklaşırız diye kafa yoruyor. 1995’te Türkiye’de “Doçent”, 2006’da da Cenevre Üniversitesi’nde “Ordinaryüs Profesör” oldum. 2000 yılında Cenevre’de Kalangos Vakfı’nı kurdum. Şu anda hem Bahçeşehir Üniversitesi’nde misafir profesör olarak ders veriyorum hem de Florance Nightingale Hastanesi’nde görev yapıyorum. 300’u aşkın makalem var. Ayrıca 800’e yakın konferansta davetli konuşmacı olarak yer aldım. “Türkiye’nin eğitim sektöründeki imajını güçlendireceğini düşünüyorum” Türkiye’de başta tıp olmak üzere, siyasal bilgiler, psikoloji, hukuk gibi alanların yer aldığı bir özel üniversite kurmayı, bu üniversitede de daha çok Yunanistan, Bulgaristan, Romanya gibi komşu ülkelerin çocuklarına eğitim vermeyi ve Türkiye’yi tanıtmayı hedefliyorum. Eğitim ağırlıklı bir hizmet sürecini başlatmayı, İstanbul’daki Rum vakıflarının binalarını restore ederek, kuracağımız üniversitenin bu binalarda hizmet vermesini planlıyorum. Türkiye’nin eğitim sektöründeki imajını güçlendireceğini düşünüyorum. Ayrıca eğitimi, değişik kültürlere, dillere, dinlere sahip insanları birleştiren bir unsur olarak ele almak lazım. Küreselleşen bir dünyada değer yargılarını da belirli bir yere getirmek lazım. Bu seviye ancak eğitimle yakalanabilir. Binaların restorasyonu ve eğitim kadrosunu oluşturmak için 1-2 yıllık bir süreye ihtiyacımız olacak. Oxford, Stanford, Berlin gibi önemli üniversitelerle bağlantıya geçerek ikizleştirme programlarını geliştirmeyi düşünüyorum. 42 SAĞLIK REHBERİ “1998 yılından bu yana 17 bin 200 fakir çocuğu ameliyat ettik” Cerrahide belli bir teknik olgunluğa ulaştıktan sonra en doğrusunun babamın izinden yürümek olduğuna karar verdim ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan, doğuştan ya da daha sonra ortaya çıkan kalp kapakçığı sorunu olan 8-9 milyon çocuğa nasıl ameliyat imkânı götürebilirim diye düşündüm. Cenevre Tıp Fakültesi yetkilileri ile görüşerek, her yıl yaklaşık 100 çocuğu Cenevre’ye getirerek ücretsiz ameliyat etme olanağı yakaladık. 1998 yılında, bu çocukları ailelerinden koparıp Cenevre’ye getirmek yerine, ülkelerinde ameliyat etmenin daha doğru olacağını düşündüm. Tabii bunu yaptığınızda bir haftada 8-10 çocuğu ameliyat ediyorsunuz ama ameliyat olmayı bekleyen binlerce çocuk orada kalıyor. Bunun üzerine o ülkelerde hizmet vermek üzere kardiyologlar, hemşireler yetiştirmek üzere 1998 yılında “Herkes İçin Kalp” adlı derneği kurduk İsviçre’de. Derneği kurmadan önce ilk çalışma yaptığımız yer Eritre’nin Asmara kenti oldu. Burada 10 çocuğu başarılı bir şekilde ameliyat ettikten sonra Gürcistan, Mozambik ve Mauritius ile devam ettik. Daha sonra üç şehirde merkez kurduğumuz Hindistan’a, Vietnam’a, Fas’a geçtik. Bunları Cezayir, Mısır, Azerbaycan, Moldova, Ukrayna, Kamerun, Sırbistan izledi, bazıları halen projelendiriliyor. Örneğin Mauritius’u Hint Okyanusu’nda yakınındaki ülkelere, Kamerun’u Orta Afrika’daki diğer ülkelere de hizmet versin diye seçtik. Vakıf, İsviçre’de televizyonlarda haber oldu, gazetelere çıktı; devletten, federal hükümetten, bankalardan destek aldı. Bu ülkelerde hizmet verecek sağlık personeline Kalangos Vakfı’ndan burs aldık ve Cenevre Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde eğitim almalarını sağladık. Bugün 120’ye yakın cerrah, kardiyolog, anestezi uzmanı, hemşire bu eğitimi almış durumda. Gürcistan’da kurduğumuz merkez artık bizden tamamen bağımsız ve yılda 300 vaka ile ilgileniyor. Mauritius’taki merkez ise 550 vakaya bakıyor. Sağlık sektörünü yurtdışına açmak istiyorlar. Bu amaçla ilk odaklandıkları ülke de Madagaskar. Ayrıca Botsvana’daki ekibimiz eğitimini Mauritius’ta aldı. Bu, ekiplerin bağımsızlığını kazanması adına harika bir gelişme. 1998 yılından bu yana 17 bin 200 fakir çocuğu ameliyat ettik. Bundan sonra bu ekiplerin eğitiminin, Kalangos Vakfı çevresinde Türkiye’de kuracağımız üniversitede verilmesini hedefliyorum. Türkiye’de böyle bir model yok henüz. Yurtiçinde ve yurtdışında bakanlar, AB Konseyi üyeleri, kraliyet ailelerine mensup kişiler vakfı destekliyor. Üniversite kurulduktan sonra bu kişilerin Türkiye’ye gelmesini, konferanslar, paneller düzenleyerek buralarda konuşmacı olarak yer almalarını planlıyorum. BULMACA GEÇEN SAYININ CEVABI: WINDSHEAR 44 Anahtar kelimeyi skytech@thy.com adresine gönderen talihliler arasında yapılacak çekiliş sonunda 10 kişiye 100 TL tutarında TEKNOSA hediye çeki verilecektir. Geçen sayının talihlileri KENAN KERECİ, MEHMET TÜRKMEN, MUSTAFA BAYGIN, MUHAMMET MİKDAT AKBABA ve ÖZGÜR HANOĞLU 100 TL tutarında TEKNOSA hediye çeki kazandı. “ Yılın Uçak Bakım Onarım Merkezi ” Ödülü’nün arkasında çalışanlarımızın gücü var! Türkiye’nin uçak bakım onarım hizmetleri alanındaki gururu Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., Air Transport News tarafından “Yılın Uçak Bakım Onarım Merkezi” ödülüne layık görüldü. 10. yılımızda aldığımız uluslararası düzeydeki bu değerli başarı ile vizyonumuzun, kalitemizin ve sektördeki uzmanlığımızın farkını bir kez daha ortaya koymanın mutluluğunu yaşıyoruz.