Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Transkript
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası 1 2 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 3 içindekiler krizde 06 Ekonomik birlik beraberlik rekabette 08 Küresel karşı değişim ve çay içme 10 Çay kültürü Başbakan 12 Acara Konuğumuz oldu kapısı 18 Sarp modernize edildi güç 22 STK’lardan birliği platformu 24 Bakırcı’dan RTSO’ya ziyaret altyapı ihalesi 25 OSB yapıldı 26 Hisarcıklıoğlu yeniden başkan avuç çay da 28 Bir sizden olsun 30 Stockholm’e diyalog köprüsü 33 Oda-Borsa güçbirliği okullara 34 Teknik önem verilmeli ekonomik kriz 36 Bir hikayesi varsa 38 Kriz çare var kursi41 RTSO’dan yerlere sertifika 42 Defterdar’dan odamıza ziyaret ve borsalar 45 Oda RTSO’da toplandı Can’ın 46 Osman arşivinden... 49 Bankalardan üyelerimize kredi 50 Pazarlama dünyası değişikliği 51 İklim risk oluşturuyor giden 52 Zirveye yolun ipuçları ve altın 56 Döviz fiyatları Önsöz Hüseyin KUTLU Türkiye de siyaset en büyük sektör haline gelmektedir. Gelişmiş ülkelerin tersine ülkemizde siyasetin günlük hayatın önemli bir bölümünü işgal ettiğini görüyoruz. Bütün ilginin sohbetlerin, bu oranda siyasetle ilgili olduğu çok az ülke bulunmaktadır Türkiye ekonomisinde Devletin ekonomik alandaki ağırlığının nispeten yüksek olması, siyasetin yasama dışında, yürütme erki ile yakın ilişkisi, kuralların geleneksel olarak oturmamış olması böyle bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Böyle olunca her kurum, her kişi ve her söz siyaset açısından değerlendirilmektedir. Oysa ekonomik durum,sektörlerimizin durumu ve sorunları, şehrimizin sorunları, günlük hayatımız, her zaman siyasetin içinde değildir. Ayrıca böyle bir zaruret de yoktur. Rize Ticaret ve Sanayi Odası olarak siyasetten uzak durma konusundaki katı anlayışımızı, bu konudaki hassasiyetimizi defalarca dile getirmiş bulunuyoruz. Bu yalnızca Rize değil, birliğimiz başta olmak üzere, ülkemizdeki bir çok Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından da benimsenmiş bir anlayıştır. Ticaret ve Sanayi Odaları ülkemizin ve illerin ekonomik ve sosyal konuları dışında siyasi bir tavır içinde olamazlar. İş adamları için ekonomik ve sektörel sorunlar her şeyin önünde gelir. Zaten geniş üye tabanlarının yapısı böyle bir tavrın sürdürülmesine de izin ver- Rize Ticaret ve Sanayi Odası Adına Sahibi Ömer Faruk OFLUOĞLU (Yönetim Kur. Başkanı) RİZE TİCARET VE SANAYİ ODASI SAYI: 130 TEMMUZ 2009 Adres: Rize Ticaret ve Sanayi Odası Atatürk Cad. No: 359 - RİZE Tel: 0.464 217 55 66 (pbx) Fax: 0.464 212 22 00 Web: www.rizetso.org Genel Yayın Sorumlusu ve Yazı işleri Müdürü e-mail: rizetso@ttmail.com rizetso@tobb.org.tr Hüseyin KUTLU Tasarım (Yönetim Kur. Bşk. Yrd.) Rize Grafik 0.464 217 71 50 Yayın Koordinatörü YIL: 17 mez. Buna rağmen, eski alışkanlıklar nedeniyle, Ticaret ve Sanayi Odaları adına söylenen her söz siyasetle ilişkilendirilmekte, her söz ve tutumun altında siyasi hedefler aranmaktadır. Bu durum odalar için son derece kısıtlayıcı bir etki yaratmaktadır. Oda olarak temennimiz, ilimizde ve toplumumuzda siyasete ihtiyaç duyulmadan üretme alışkanlığının gelişmesi, sosyal ilgi alanlarının çeşitlenmesi, başkalarıyla uğraşmaya sarf edilen zaman ve emeğin hizmet etmeye harcanması, güven ve samimiyet ortamının güçlenmesi, fikir tartışmalarının ve uzlaşma kültürünün zenginleşmesidir. Sevgi ve Saygılarımla Osman CAN Baskı FSF Printing Hause 0.212 690 89 89 İstanbul Ekonomik krizde birlik ve beraberlik Şaban Aziz KARAMEHMETOĞLU RTSO Meclis Başkanı 6 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Ticaret ve sanayi odamızın değerli üyeleri, Malümlarınız olduğu üzere dergimizin bir önceki sayısında, Dünyanın ve Türkiye’mizin karşı karşıya kaldığı ekonomik krizin daha az hasarla atlatılabilmesi için birlik ve beraberliğimizin öneminden bahsetmiştim. Sizlerden almış olduğum olumlu tepkilerden dolayı tekrar devam etmek istiyorum. Değerli dostlar, Ne kadar tek vucut olmayı becerebilirsek ekonomik gücümüze ve hedeflerimize ulaşma şansımız o derece artacaktır. Ayağa kalkabilmemiz için birlik ve beraberlik fitilinin ateşlenmesine ihtiyaç vardır. Özellikle şunu bilmeliyiz ki üretim, tüketim ve istihdam birbirlerine bağlıdır. Biri olmazsa hiçbiri olmaz. Bu bağlamda dünyamızda olduğu gibi ilimizde de tüketimin düştüğünü görmekteyiz. İlimiz ekonomisinin toparlanabilmesi için öncelikle iç pazarımızı canlandırmamız şarttır. Bunun için hane halkı harcamalarımızı canlı tutmamız gerektiğine inanıyorum. Zaman kendimize güven cesaretle harekete geçme zamanıdır. Zaman önce kendimize sonra birbirimize güvenme zamanıdır. Değerli meslektaşlarım, Malümlarınız olduğu üzere 4 Hazıran 2009 Tarihinde sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yatırım teşvikleri istihdam düzenlemeleri ve kredi garanti sistemi ile ilgili paketi konumuz açısından genel itibarı ile birlikte olumlu bulduğumuzu belirtmek isterim. Kısa vadede iş yerlerimizin devlete olan pirim ve vergi borçları konusunda süre uzatımına gidilmesi ve gecikme zamlarının enflasyona göre revize edilip uzun dönemli bir ödeme kolaylığı sağlanması gerekir diye düşünüyorum. Piyasaların canlanması ve istihdamın artması için hükümetimiz tarafından yürürlüğe konan KDV ve ÖTV indirimlerinin uzatılması ve kapsamının geliştirilmesi gerekir. Bu bağlamda bankalarımız düşük faizli kredilerle piyasaların likidite ihtiyacını karşılamalıdırlar. Krizden çıkmak için mutlak surette tüketici - üretici - işveren -çalışan - hükümetimiz kısacası herkesim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve fedakarlığını yapmalıdır. Vatandaşlarımız umutsuzluğa ve kriz korkusuna kapılmadan hareket etmeli ve ihtiyaçlarını ileri tarihlere ertelememeleri gerektiği inancındayım. Değerli dostlar, Piyasalar canlanmaya başladıkça moraller düzelecektir. Bunun için önce ülkemize güvenmemiz gerekir. Ülkemiz siyasi ve ekonomik anlamda güçlü bir ülkedir birbirimize destek olursak sıkıntılarımızdan çok daha kısa bir zamanda kurtulmamız olası aşikardır. Değerli dostlar, Küresel bölgesel olarak ekonomik sıkıntılar yaşadığımız bu günlerde temel ana çözüm birlik ve beraberlik ruhu içersinde ortak akılda buluşmaktır. Bunun için başta kurumlarımız sivil toplum örgütlerimiz ve yöneticilerimiz olmak üzere nefsi hareket etmeden siyasilerimizle birlikte ortak dilimizi kullanarak planlayarak ve hedef koyarak ancak başarabiliriz. Türkiye’miz de ki marka illere baktığımız zaman ortak dili kullanan iller gelişmişliği ve kalkınmayı çok daha rahat becermişler ve marka haline gelmişlerdir. Bu bağlamda Ticaret ve Sanayi Odamız’ca başlatılan toplantılarda kamu kurum ve kuruluşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın katılımı ile ilimizin sorunları tartışılmakta ve çözüm önerileri hazırlanmaktadır. Çok önemsediğimiz bu toplantıların önümüzdeki süreçte ilimize neler kazandıracağını hep birlikte göreceğiz. Değerli dostlar, Yıllardan beri bir çok altyapı “Krizden çıkmak için mutlak surette tüketici, üretici, işveren, çalışan, hükümetimiz kısacası herkesim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve fedakarlığını yapmalıdır.” eksikliği ile boğuştuğumuz ilimizin sorunlarının çözümü noktasında bizlere her türlü desteği veren sayın Başbakanımıza teşekkür etmek isterim. Bu destek yeterlimidir, asla değildir. Ticaret ve Sanayi Odası olarak ilimizin kalkınması ve gelişmesi adına başta Rize-İspir Erzurum yolu olmak üzere çeşitli projeler üzerinde çalışıyor ve takip ediyoruz. Bu projelerin gerçekleşmesi için başta sayın Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan olmak üzere bölgemizi temsil eden siyaset ve bürokratlarımızın desteğine ve yaptırım güçlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız. Çünkü bizler bu projelere başta Rize ispir Erzurum Yolu olmak üzere Rize’mizin kader projeleri olarak bakıyoruz. Rize’mizin gelişmişliği ve kalkınması adına bu projelerin sözünde Türkiye’mize, özünde İlimize neler kazandıraca ğını hep birlikte göreceğiz. Sevgili meslekdaşlarım; Malumlarınız olduğu üzere 3 Ocak 2009 Tarihinde odamız seçimlerini yenileyip 53 arkadaşımız guruplarından seçilerek Rize Ticaret ve Sanayi Odamızın Meclisini oluşturmuşlardır. O tarihten bugüne kadar her ay muntazaman yapmış olduğumuz meclis toplantılarımızda başta çayımız olmak üzere turizm - Sağlık ve Tıp Fakültemiz başta olmak üzere çeşitli konular üzerinde enine boyuna tartışmalar yapılmış ve çözüm üretmek adına büyük çabalar sarfedilmiştir. Bu arada bugüne kadar ana başlıklar halinde yapmış olduğumuz toplantılarda davetimize icabet edip bizlere her türlü desteği veren bilgi ve birikimlerinden istifade ettiğimiz başta ilimiz valisi Sayın Zekeriya Şarbak olmak üzere tüm bürokratlarımıza ilimiz iş dünyamız adına teşekkür etmek isterim. Sizlerin desteğiyle guruplarından seçilerek gerek meclisimizi oluşturan arkadaşlarımız ve gerekse gurup komite başkanlarımızın bugüne kadar yapmış oldukları çalışmalar ve gösterdikleri performanslarından dolayı kendilerine teşekkür ederken Meclis Başkanlık Divanı olarak ilimizin kalkınması gelişmesi ve birlik ve beraberliğimizin sağlanması adına yapacak oldukları her türlü çalışmalarda kendilerine bugüne kadar verdiğimiz desteğin bundan sonrada artarak devam edeceğini belirtmek isterim . Değerli dostlar; Rize Ticaret Ve Sanayi Odası Meclis üyeleri olarak bizlere yüklemiş olduğunuz sorumluluğun ve misyonun bilinci içersindeyiz . Sizlerden aldığımız güç ve destekle sorunlarımızın çözümü noktasında caba sarfediyoruz. Bunun için yeterli oranda kararlılığımız ve enerjimiz mevcuttur. Çalışmak bizden takdir sizlerindir . Bu duygu ve düşüncelerle sıhhat ve afiyet temenni eder hayırlı işler dilerim . S a y g ı l a r ı m l a Rize Ticaret ve Sanayi Odası 7 Küresel rekabete karşı değişim Ömer Faruk OFLUOĞLU RTSO Yön. Kur. Başkanı 8 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Son dönemlerde sürekli olarak üyelerimizin Türkiye gündeminde kaybolmaktan kaçınmaları ve işlerine dikkat etmeleri gereğini vurguluyorum. Siyasal sorunlar bir şekilde çözüme kavuşabilir, kavuşmak zorundadır. Ancak ekonomideki sorunların çözümü daha zordur ve zaman gerektirir. Dahası günümüzün ekonomisinde yabancı rekabet karşısında özel sektör olarak kaybettiğimizde ülkenin kaybını telafi etme her zaman mümkün değildir. Bu nedenle bizim özel sektör olarak işimizi iyi yapmamız, küresel rekabetle başa çıkacak konuma gelmemiz kendimiz kadar ülkemizin kaderi bakımından da gereklidir. Bu nedenle her işletmenin kendi geleceğine, işini korumaya ve geliştirmeye odaklanması zorunludur. Dünya ve ülke ekonomisi en sıkıntılı dönemlerden birisindedir. Bir çok sektör, bir çok işletme ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Türkiye ekonomisinde güncel ekonomik verilerin henüz yaşanan sıkıntıyı tam olarak yansıttığını düşünmüyorum. İhracatın düşüşüne, kredi gelişmelerine, protestolu senetlere, karşılıksız çek rakamlarına, şirket açılış ve kapanışlarına bakdığımızda piyasadaki sıkıntıyı yansıtan olumsuz verileri çok daha rahat görebiliyoruz. Yabancı sermaye yatırımlarında gerileme var, piyasada ciddi bir nakit sıkıntısı devam ediyor, bir çok sektörde iflasların arttığını görüyoruz, borçlar ödenmediği için icra dosyaları artıyor. Ekonomide düşük büyümeye rağmen büyük ölçekli firmalar paylarını arttırmaya, yatırım yapmaya devam ederken, özellikle küçük işletmelerin pazarları iç piyasada daralma ve büyüklerin paylarını arttırmaları sonucunda hızla azalıyor. İnşaat gibi ciddi talep daralması yaşayan sektörlerde neredeyse bir çıkmaz durum yaşanıyor. bu durum henüz ekonomik verilerde gözükmesede piyasanın bir gerçeğidir. Dolayısıyla inşaat gibi sektörlerde talebi canlandırmak için teşviklerin getirilmesi, küçük işletmeler lehine düzenlemeler yapılması, ulusal ve yerel ölçekte sorun yaşayan sektörler için düşük faizli kredi,borç ve vergi ertelenmesi gibi önlemlerin alınması zorunludur. Ekonomide cari açığın oluşturduğu kur riski artmaktadır. Bu nedenle özel sektörün artan dış borcunu veya en azından kur riskini azaltmaya dönük düzenlemelere ihtiyacı vardır. Dünya ekonomisinde daralma ve rekabet artışı karşısında Türk reel sektörün enerji gibi temel girdi maliyetlerinin hızla artması önemli bir sorundur. Son elektrik ve doğalgaz zamlarıyla ülke genelinde reel sektörün maliyetleri artarken halkımızın geçim maliyetide yükselmektedir. Enerji maliyetimizin düşürülmesi için yenilenebilir enerji yatırımlarına dönük, ciddi bir teşvik politikasının gündeme getirilmesi, stratejik yatırımların özel olarak desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Benzer sorunlara sahip bir çok gelişen ülkede dış dengenin korunması, enflasyon hedeflemesi politikasına alternatif bulunması, ekonomide maliyetlerin azalmasına dönük yapısal politikalar gündemdedir. “Unutulmaması gereken nokta Türkiye’nin genç ve dinamik bir ülke olduğu gerçeğidir. Avrupa ülkeleri yanında Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadeli geleceği fırsatlarla doludur.” Dünya ekonomisinde yüksek enflasyon, düşük büyüme, artan kur riski dönemi gelişirken her ülke en az düzeyde etkilenmenin yollarını araştırmakta ve köklü reformlar yapmaktadır. Biz ise en kısa zamanda ulusal ve yerel düzeyde yapısal ve sektörel reform ve acil önlem kanunlarının ele alınacağı bir gündeme kavuşmayı ümit etmekteyiz. Yine en önemli bir ko- nuda tüketimden kaçışa neden olan karamsarlığın azaltılması, bunun içinde belirsizliği ortadan kaldıracak, güven arttıracak bir programın ortaya konulması ve doğru yönde bir iletişime önem verilmesidir. Riskler ve önlemler açıklanmadığı için gereğinden fazla korku ve karamsarlık doğmuştur. Doğru bir iletişim sorunların ve risklerin her senaryoda alınacak önlemlerin açık olarak ilan edilmesiyle başlar. En kötü karar kararsızlıktan iyidir. Bütün bunlara rağmen unutulmaması gereken nokta Türkiye’nin genç ve dinamik bir ülke olduğu gerçeğidir. Avrupa ülkeleri yanında Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadeli geleceği fırsatlarla doludur. Bu fırsatlardan yararlanmak için üyelerimizin firma yönetiminde bilgilerini geliştirmeleri, ekonomiyi ve sektörlerini iyi izlemeleri ve yönetim hatasından kaçınmaları gerekmektedir. Ne yazık ki, bu konuda halen çok eksiğimiz bulunmaktadr. Halen Odamızın eğitimlerinden, yayınlarımızdan KOSGEB gibi destek birimlerimizden yararlanmayan, sorunlarına çözüm aramak için meslek grubu ile ilişkisi olmayan çok sayıda üyemiz olduğunu görüyoruz. Doğru yatırım, doğru ürün konusunda hata yapan, doğru finans, stok ve insan kaynakları yönetimi geliştiremeyen, ortaklık arayışında bulunmayan, geleneksel yöntemlerle devam etmeyi tercih eden üyelerimiz var. Bu nedenle üyelerimizin de değişim yönünde çaba göstermesi gerçeğini de bir kez daha dile getirmeyi gerekli görüyorum. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 9 Çay ve Çay İçme Kültürü Ekrem Yüce Çay İşletmeleri Genel Müdürü “Türkiye’de çay denince akla Rize, Rize denince akla çay gelmektedir. Çay, Rize’mizle özdeşleşmiştir. Çayın ülkemizdeki bu tanınmışlığını bölgemizin turizm faaliyetlerinde bir katma değer haline getirmeliyiz.” 10 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Çay, nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle, diyar diyar gezerek günümüze kadar ulaşan büyülü bir içecek... Uğradığı her durakta iz bırakarak kendi kültürünü oluşturan çay… İlk çay biraz keyif, biraz da tıbbi nedenlerle içilmiş, çay içerek zihni uyanık tutmak, bin bir derde deva özelliklerinden yararlanmak hep söz konusu edile gelmiş ve çay sıcak bir içecek olmanın ötesine geçmiştir. Önce Çinliler, daha sonra çayı onlardan altıncı yüzyılın sonuna doğru aldıkları söylenen Japonlar, kendi dini ritüellerine ve eskiden beri törensel olan yemek adabına uygun düşen bir çay içme töresini geliştirmişler. Dünya üzerinde milyonlarca kişi gün boyu çay içerken bunu sıradan bir iş gibi yaparken, Japonlar ve Çinliler, buna derin bir anlam yüklüyor. Avrupa’da 17. yüzyıldan beri bir keyif maddesi olarak bilinen çay, 19.yüzyılda tüm Kuzey Denizi civarında, bir halk içeceği haline gelmiştir. Tüm dünyada, toplumsal yaşamda oldukça önemli bir yer tutan çayı, Hintliler süt ve şekerle, Kuzey Afrikalılar yeşil çayı taze nane ile lezzetlendirirler. Çay kültürü her ülkede farklı yorumlanmaktadır. Yüzyıllar içinde çeşitli evrimler geçirip günümüze kadar ulaşan çay geleneği, Japonya’da çay seremonisi halini almıştır. Japonlar, günlük çay ritüellerini felsefeleriyle harmanlayarak kültürlerine yansıtmışlar, çay içme ve ikram etmeye kattıkları estetikle başlı başına bir sanat, düşünsel zenginlikle bir ayin boyutu kazandırmışlar. Japonlar, ev bahçelerinin en sade bölümlerinde sadece çay tö- renlerinde kullanılmak üzere özel tasarlanmış küçük bir ev bulundururlar. Ev sahibi ve misafir arasındaki ilişkinin özen ve hürmete dayandırıldığı Japon çay seremonisi, inceliğin en güzel örneklerinden biridir. Çin’de, her bölgenin de kendine özgü çay demleme ve içme yöntemi vardır. Çin’in doğusunda yaşayanlar, çay demlerken büyük çaydanlık kullanmaktan hoşlanırlar. Misafir kapıdan girer girmez ev sahibi büyük çaydanlığına çay koyar ve içine kaynamış su döker. Beijing’de, ev sahibi çay sunarken misafir hemen ayağa kalkar ve çay bardağını iki eliyle tutarak ev sahibine teşekkür eder. Uygur Özerk Bölgesi’nde sımsıcak bir kâse çay sofralardan hiç eksik olmaz. Sütlü çay, çiçekli çay, ilaçlı çay bunlar arasındadır. Çay, halkın günlük yaşamının vazgeçilmez bir öğesidir. Sıcak yaz günlerinde bir kâse çay harareti ve susuzluğu giderir, soğuk kış günlerinde ise insanı ısıtır... Çayla 17.yüzyılın sonunda sömürgesi Hindistan vasıtasıyla tanışan İngilizler, zamanla çayı yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirdiler. Çayın ilk başlarda pahalı olması, yaygın bir içecek olmasını engelledi. Bu da çayı üst düzey toplantılara özgü bir şölen, prenslere ve asillere ayrılmış bir hediye haline getirdi. Bugün İngiltere de çat kapı gelen birine konukseverliğin işareti olarak bir fincan çay sunulur. İkindi vakti olan ‘Beş Çayı’ olarak adlandırılıp, Dünya’ya da armağan edilen küçük çay daveti, dostların bir araya gelmesi için düşünülen ve Kral Edward döneminden beri devam eden gelenektir. Fransız entelektüellerinin özel bir çay sevgisi vardır. Yaygın çay salonlarının yanı sıra, romantik isimlerin takıldıkları çeşitli çayların satıldığı küçük çay dükkanı zincirleri vardır. Fransız kültüründe çay, uzun süre demlenmeden, ince porselen bir fincanda ikram edilir. Hafif içimli bir çayın yanında küçük bir çikolata, krokan veya pralin ikram edilir. Rusya’da her öğün çay içilmesi bir gelenektir. Sıcaklığı ve dinç tutma özelliğine sahip uyarıcılığı sayesinde çay, Rus yaşam stili içinde ideal bir içecek olmayı başarmıştır. Ruslar çaylarını semaverde demlerler ve çay geleneği dahilinde bal yada reçelle tatlandırılmış şerbeti bol ve çok demli çay tercih edilir. Çay, Rusya’daki kısa tarihine rağmen, kültür içinde hızla özümsenerek Rusların ulusal içeceği olarak anılmayı başarmıştır. Diğer medeniyetlerden ülkemize gelinceye kadar edindiği birikimin ışığında, kültürümüzle yeniden yoğurduğumuz çay, öncelikle sabah kahvaltısı soframızın, sonrasında da ikindi ve akşam sohbetlerimizin müdavimlerinden olmuştur. Genellikle ince belli cam bardakla sunulan çayın, tavşankanı adı verilen dem ölçüsü esastır. Hala yöreden yöreye yaygın bir şekilde kullanılan semaverler ise otantik çay bahçelerinde meraklılarıyla buluşmayı sürdürmektedir. Türkler, Anadolu’ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu’da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır. Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, kendi maddi kültürünü de oluşturmuştur. Semaverler, geleneksel Türk çay kültürünün özgün malzemeleridirler. Çaydanlıklar, çay bardakları, çay kaşıkları, tepsiler diğer maddi kültür örnekleridirler. Avrupa ve ABD de çay, büyük fincanlarda içilir. Bizde de daha çok üst sosyo-ekonomik kesimde kullanılır. Resmi dairelerimiz ve çeşitli iş yerlerimiz çaysız olamazlar. Bütün gün iş yerlerinde durmadan çay içilir. Hem sohbetlerde, hem iş yapılırken çay içilmezse insanın kafası yerine gelmez. Bu yetmezmiş gibi, birde eve gelince çay içilir. Batıda olduğu gibi iş yerlerinde formel bir çay saati yoktur. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahilerimize ve manilerimize de girdiği hatırlanırsa... İşte bütün bunlardan görüleceği üzere çay, doğduğu Çin’den yayıldığı Japonya’da, İngiltere’de, Fransa’da, Rusya’da ve dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de kültürü- müz üzerinde önemli bir iz bırakmış ve kendi kültürünü oluşturmuştur. Türkiye’de çay denince akla Rize, Rize denince akla çay gelmektedir. Çay, Rize’mizle özdeşleşmiştir. Çayın ülkemizdeki bu tanınmışlığını, bölgemizin kültürel tanıtımında, turizm faaliyetlerinde bir katma değer haline getirmeliyiz, bunun için yeni yollar aramalı, yeni yöntemler bulmalıyız. Gerek turizm amaçlı olsun gerek iş amaçlı olsun bölgemize gelen yerli ve yabancı misafirlerimizi ağırlarken Rize çayının kendine özgü tadını ve kültürünü gelenek ve göreneklerimize uygun kendimize has bir şekilde sunmalıyız. “Çay, doğduğu topraklarda bir başka içilir”, “Çay, çayın başkentinde bir başka güzel” gibi sloganlar oluşturup, bunu bir marka haline getirebiliriz. Rize ve diğer bölge illerinin turistik yerlerini ziyarete gelen insanların bir yandan bölgenin eşsiz doğal güzelliğini seyrederken, kendine özgü çay demleme ve sunum şekliyle çayını keyifle yudumlamanın ortamlarını oluşturabiliriz. Böylece bölgemizi ziyaret eden insanların seyahatlerinin daha keyifli, daha renkli ve daha güzel geçmesini sağlayabilir, bölge ekonomisine çayın üretimin yanında sunum ve içim şekliyle de katkı yapmasını sağlayabiliriz. Son olarak; Türk Çay Sektörünü Geleceğe Taşımak İçin Yürüttüğümüz 15 projemizden birisi olan; “Doğu Karadeniz Bölgesi Çay Tarım Topraklarının Bazı Özelliklerinin Araştırılması” konulu projeye bakacak olursak; Türkiye’de çay bitkisi Doğu Karadeniz Bölgesinde, doğuda Gürcistan’dan başlayan ve batıda Fatsa’ya kadar uzanan bir alan içerisinde yetiştirilmektedir. Bir takım kültürel önlemlerle elde edilen yaş çay; Çaykur’a ait 47 adet Yaş Çay İşleme Fabrikası, 3 adet Paketleme Fabrikası, 7 Pazarlama Bölge Müdürlüğü, 2 Pazarlama ve Üretim Bölge Müdürlüğünde değerlendirilmektedir. Böyle bir genel tablo içinde çay her yönü ile personel istihdamına, dengeli gelir dağılımına, bölgesel göçün azalmasına, bölge topraklarının elverişli bir şekilde kullanılmasına ve sonuçta milli ekonomimize önemli katkılarda bulunmaktadır. Bu kadar öneme sahip bir bitkinin yetiştirildiği toprakların verimlilik durumlarının bilinmesinin yanı sıra bu verimliliğin devam edip etmediğinin takip edilmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 11 Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze konuğumuz oldu Gürcistan, iş adamları için güvenli bölge olmaya devam edecek RTSO’nun davetlisi olarak Rize’ye gelen Gürcistan Acara Özerk Bölgesi Başbakanı Levan Varşalomidze Vali, Belediye Başkanı, Çaykur Genel Müdürü ve Tıp Fakültesi Dekanına ziyaretlerde bulundu ve RTSO da katıldığı panelde, Gürcistan da iş yapan tüccarların sorunlarını dinledi. Gürcistan Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze RTSO’nun davetlisi olarak Rize’ye geldi. Başbakan Varşalomidze ve beraberindeki heyeti RTSO’ya gelişinde Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri karşıladı. Başkanlık makamında yapılan görüşmelerde konuk başbakana Rize hakkında bilgiler sunuldu. Yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, Acaristan Başbakanı ve beraberindeki heyetin Rize’yi ziyaretlerinden mutlu olduklarını ifade ederek “Biz Acaristanı kardeş şehir olarak kabul ediyoruz. Bu ziyaretler kar12 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Konuk Başbakan tarihte Türk ve Gürcü halkının bir arada yaşadığını, değişen rejimle 75 yıl ayrı kaldıklarını belirterek, ”Bir çok Rizelinin geçmişte dedelerinin Batum’da işyeri mevcuttu, yeniden bu yatırımların yapılmasını bekliyoruz”dedi. şılıklı olarak devam edecek ve iki ülke arasındaki ekonomik, kültürel sosyal alanlarda faaliyetler dahada güçlecektir.” dedi. Acaristan Başbakanı Varşalomidze de başkan Ofluoğlunun iyi niyet dileklerine katdıldığını belirterek “ Ülkelerimiz arasında tarihten gelen bir bağ vardır. Bizde bu bağın en iyi şekilde karşılıklı devam etmesini arzuluyoruz.”dedi. Konuk Başbakan ve beraberindekiler daha sonra Rize Devlet Hastanesine geçerek Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Yılmaz’dan hastane hakkında bilgi aldılar. Kardiyoloji Bölümünü gezdiren Dekan Yılmaz’ın, Gürcistan halkına Rize’de sağlık hizmeti verebileceklerini açıklaması Başbakan Varşalomidze ve bereberindeki heyeti memnun etti. Vali Zekeriya Şarbak’ı da makamında ziyaret eden konuk Başbakan Levan Varşalomidze iki ülke arasında yapılabilecek çalışmalar konusunda fikir teatisinde bulundular. Vali Şarbak ziyaretleri anısına konuk Başbakan’a Rize’de yapılan bir vazo ve içinde Rize’de yapılan ürünlerden oluşan bir sandık hediye etti. Başbakan da Valiye bir tablo hediye etti. Valilikten belediye geçen heyet Belediye Başkanı Halil Bakırcı’yı makamında ziyaret ettiler. Başkan Bakırcı ve Başbakan Varşalomidze görüşmesinde iki ülke arasında belediyecilik konusunda karşılıklı çalışmaların yapılması gündeme geldi. Başkan Bakırcı bekar olan Acaristan Başbakanı Levan Varşalomidze’ye Rize dokuması el yapımı yatak takımı ile ipek çeşan hediye etti. Havanın kapalı ve hatta yağışlı olmasına rağmen Dağbaşından Rize’yi de seyrederek manzarayı çok beğendiğini ifade eden Acaristan Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Varşalomidze Çaykur’a geçerek Genel müdür Ekrem Yüceyi’de makamında ziyaret etti. Görüşmelerde Çaykur’un Batum da yaş çay işleme tesisleri kurması gündeme geldi. Genel Müdür Yüce Rize’de başlatmış oldukları organik çay tarımı konusunda Batum da da çalışma yapabileceklerini,ve ortaklaşa tesis kurabileceklerini ifade etti. Rize Ticaret ve Sanayi Odasının davetlisi olarak günübirlik Rize’ye gelen Gürcistan Acaristan Özerk Bölgesi Başbakanı Levan Varşalomidze ve beraberinde ki heyet Rize’deki çeşitli ziyaretlerden sonra akşam RTSO Rize Ticaret ve Sanayi Odası 13 Meclis salonunda yapılan “GürcistanAcaristan Özerk Cumhuriyeti ile Bölgesel İlişkilerin Geliştirilmesi, İhracatçıların ve Nakliyecilerin Sorunları” konulu toplantıya katıldılar. Rize’de ki ihracatçıların da hazır bulunduğu toplantının açılış konuşmasını yapan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, global 14 Rize Ticaret ve Sanayi Odası krız nedeniyle iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin şu anda düşük seviyede olduğunu ancak gelecek yıllarda bu ilişkilerin çok daha iyi olacağına inandığını söyledi. Ofluoğlu “ Gürcistanda yönetim değişikliğinden sonra çok şey değişti, köklü değişiklikler yapıldı. 4 yıl önce Gürcistan da mal ve can güvenliği yoktu. Güvenlik konusunda çok radikal tedbirler alındığını görüyoruz. Gürcistan da çok güzel bir yatırım iklimi oluşturuldu. Gürcistan’ı kendi ülkemizden ayırmıyoruz. Batum da yatırım yapmayı düşünen arkadaşlarımız var. Batum işadamları için gelecek vaad eden bir konuma geldi”dedi. Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze de Türkiye ile geçmişe dayanan bir bağları olduğunu vurguladı. Konuk Başbakan iş adamlarına yaptığı konuşmada “Türkiye ile Gürcistan arasında tarihi ilişkile- rimiz vardır. Ancak komünist yönetimi döneminde iki dost ülke 75 yıl ayrı düşürülmüştür. Bir çok Rizelinin dedelerinin Batum’da iş yerleri vardı. Bugün ziyaret ettiğimiz Rize Belediye Başkanı da Batum da dedesinin fırını olduğu söylediler. Sizlerden yeniden Batum da yatırım yapmanızı istiyorum.” Gürcistan Trabzon Konsolosu Avtendil Mikatsadze ve Batum Türkiye Başkonsolosu Tuğrul Ercan Özten’in de katıldığı toplantıda, Gürcistan’ın hızlı bir değişim ve gelişim içinde olduğuna dikkati çeken Varşalomidze amaçlarının çok az bürokrasi, çok iş yapılmasını sağlamak olduğunu belirterek ”Türk işadamlarının Gürcistan ile ilgili geçmişten kaynaklanan kaygıları var. Artık 4 yıl öncesindeki Gürcistan’ı unutun. Birkaç yıl öncesine kadar ülkemizde işe başlamak için bir çok bürokratik engeller vardı, bunları aşmak için iş adamları rüşvet vermek zorunda kalıyordu. Artık bu sorunları kaldırdık. İş adamlarıyla ve yatırımcılarla her ay bir araya geliyorum. Gürcistan’da yatırım yapmak artık çok rahat. Ben Gürcistan’da yatırım yapmayı düşünen tüm Türk işadamlarına ücretsiz danışmanlık yapmaya ve arasında mevcüt ilişkiler çok iyi seviyedestek vermeye hazırım. Ülkelerimiz de. İki bölgenin insanını daha da yakınlaştırmak için çaba göstermeliyiz. Forumlar düzenleyerek her iki ülkenin iş adamlarını bir araya getirip ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmalıyız.” Acara Başbakanı Varşalomidze iki ülke arasındaki geçişlerde iş adamlarına yeni bir kolaylık getirme çalışması yaptıklarını söyleyerek “ 20 yıl öncesine baktığımızda bir taraftan diğerine bakmak bile mümkün değildi. Rize ye kadar uzanan aydınlatma projektörleri ile kapı donanmıştı. Biz bunları kaldırdık. Oysa şimdi ortak hava limanı kullanıyoruz. Ortak geçişler konusunda çalışmalar yapıyoruz. Şu anda iş adamlarının 72 saat ülkemizde pasaportsuz kalması için çalışmalarımız var. Bu projenin uygulamaya başlamasıyla ilişkilerimiz çok daha fazla gelişecektir.”dedi. 15 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Tıp Fakültesi morfoloji binası hizmete açıldı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rize Üniversitesi Servet Yardımcı Tıp Fakültesi Morfoloji Binası´nın açılışını yaptı. Erdoğan, açılış törenindeki konuşmasında, hizmet binasının alışının kendilerine nasip olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Rize´li hemşehrilerinin de üniversite için ´´kolları sıvadığını´´ ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: “Özellikle Yardımcı Ailesi, Tıp Fakültesi Binası´nın yapımında katkı sağladı ve bu binanın Rize´nin yerel mimarisine uygun yapılmasından dolayı mutlu oldum. Çok teşekkür ediyorum Yardımcı Ailesine. Medeniyet yolculuğunda, özellikle rekabet kültürü içinde mimarı renkleri ile çevre anlayışı ile kültürel zenginlikleriyle şehirlerimiz öne çıkmalı. Rize´nin de bu anlamda yerel mimarisi var, ama bu mimari yok edilmeye yüz tutmuş. Bunun içindir ki gerek ilkokullarda, gerek kamu binalarında, gerekse hemşehrilerimin yapacağı binalarda yerel mimariyi ayağa kaldırmaya çalışan hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Tıp Fakültesi Binası, yapılmakta olan devlet hastanesinin tamamlanmasından sonra daha rahat hizmet verecek. Hastanemiz şifa kaynağı olsun”. Başbakan Erdoğan, daha sonra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Rize Valisi Zekeriya Şarbak, Tıp Fakültesi Binası´nı yaptıran iş adamı Şevket Yardımcı, eşi Saynur Yardımcı ve davetlilerle binanın açılışını yaptı. 16 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Tıp Fakültesi 39 ana bilim dalında eğitim verecek Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Yılmaz, hizmete giren morfoloji binasında 3 bölümde 39 anabilim dalında eğitim vereceklerini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Tıp Fakültesi morfoloji binasının, 15 bin metrekare kapalı alana sahip temel bilimler ve dekanlık binası olmak üzere iki bloktan oluştuğunu ifade etti. Bina içerisinde 3 adet anfi, laboratuarlar, derslikler, kantin, kütüphane, bilgisayar salonu, öğretim üyesi odaları, öğrenci işleri birimi ve yönetim birimi bulunduğunu belirten Dekan Prof. Dr. Arif Yılmaz, Temel Tıp Bilimleri Bölümü’nde 7 Anabilim Dalı, Dâhili Tıp Bilimleri Bölümü’nde 18 Anabilim Dalı, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümünde 14 Anabilim Dalı olmak üzere fakülte dahilinde 3 bölümde 39 anabilim dalında eğitim vereceklerini açıkladı. Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz, 2008-2009 öğretim yılında 41 öğrenci alan Tıp Fakültesi’nde eğitim kadrosunda 58 öğretim üyesi 53 asistan bulunduğunu, ancak öğretim yılı başında fakülte binalarının hazır olmaması nedeniyle öğrencilerin öğretimlerine Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde devam ettiklerini söyledi.. Prof. Dr. Yılmaz, bu öğrencilerin 11’inin 1. sınıfta, 30’unun da hazırlık sınıfında eğitim gördüklerini belirtti. Yılmaz, öğrencilerin gelecek yıldan itibaren Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim görmeye başlayacaklarını kaydetti. Prof. Dr. Yılmaz, amaçlarının ülkenin sağlık problemlerini bilen, bunlara karşı yeterli bilgi ve beceri ile donanmış, araştırma yönü olan, kendisini sürekli yenileyen, tıbbı etik ve insan haklarına saygılı, kalite standartlarına dikkat eden ve uluslararası ilişkilere hazırlıklı hekimler yetiştirmek olduğunu söyledi.. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 17 Yeni tesisleri Başbakan Erdoğan Gürcistan Cumhurbaşkanı Şaakaşvili ile birlikte hizmete açtı Sarp Kapısı modernize edildi Açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Gürcistan’ın en sıkıntılı anında Türkiye’nin devamlı yanında olduğuna işaret ederek “Bundan sonra da Gürcistan’ın yanında olmaya devam edeceğiz” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yap-işlet-devret modeli ile modernize edilen Türkiye ile Gürcistan arasındaki Sarp Sınır Kapısı, Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katıldığı törenle hizmete açıldı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu törende yaptığı konuşmada, gümrük kapılarının ülkelerin itibarını ve gücünü yansıttıklarını, ülkeye girişte ilk intibanın gümrük kapılarında edinildiğini söyledi. TOBB olarak yapımını tamamladıkları 5 gümrük kapısına, modern, hızlı, konforlu tesisler kazandırıldığını, hizmeti sunan ve hizmeti alanın memnuniyetinin en üst düzeye çıkarıldığını 18 Rize Ticaret ve Sanayi Odası anlatan Hisarcıklıoğlu, hizmet kapasiteleri yaklaşık 4 katına çıkarılan bu kapılarda, Türkiye’nin imajını zedeleyecek hiçbir aksaklık kalmadığını belirtti. Bugüne kadar bu yatırımları gerçekleştirmek için 185 milyon dolar harcadıklarını, bunu yaparken devletin kasasından bir kuruş çıkmadığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, başlangıçtan bugüne kadar, kapılardan devlete, 25 milyon liradan fazla vergi geliri sağladıklarını kaydetti. Gümrük kapılarındaki ortalama bekleme süresinin 30 dakikadan 10 dakikaya indirildiğine, araç kapasitesinin 4 milyondan 14 milyona çıkarıldığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, bu başarının Türk kamu yönetimi ile özel sektörünün doğru projelerde bir araya geldiklerinde neleri başarabileceklerinin hikayesi olduğuna dikkati çekti. Hisarcıklıoğlu, modernizasyon kapsamında Sarp gümrük kapısı için yaklaşık 20 milyon dolarlık yatırım yapıldığını, modernizasyondan önce gümrük kapısında yıllık toplam 180 bin civarında araç ve 1,3 milyon yolcuya hizmet verilirken, modernizasyonun tamamlanmasıyla birlikte 750 bin araç ve 4 milyon yolcuya hizmet verilebilir hale gelindiğini söyledi. Batum havalimanının her iki ülkeye hizmet verebilir konuma getirildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, Sarp’ta sınırın bir tarafının modernize edilmesinin yeterli olmadığını, modernizasyon projesinin sınırın Gürcistan tarafını da içine alacak şekilde genişletilmesini istedi. Hisarcıklıoğlu,’’ama daha da önemlisi ortak sınır kapısı modelini uygulamalıyız’’ dedi. TOBB Başkanı, Gürcistan ile Azerbaycan arasındaki gümrük kapısının modernize edilmesi işine de talip olduklarını bildirdi. Dünyanın en büyük üretim ve ihracat merkezine dönüşmekte olan Çin’in, üretim tesislerini ülkenin doğusuna doğru yaymaya çalıştığını, bu durumun Çin ile Avrupa arasında yeni ulaşım rotalarının doğmasına yol açacağını belirten Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: ‘’Bu rotalardan biri de tarihi İpekyolunun yeniden canlandırılmasını sağlayabilir. Ama bunu sağlayabilmek için yapılması gerekenler var. Bunların başında da, sınır geçişlerinde standardın sağlanarak gümrük işlemlerinin hızlı ve daha az maliyetle yapılması gelmektedir. Azerbaycan-Gürcistan- Türkiye arasında bunu sağlarsak, Çin ile Avrupa’yı birleştiren güzergah biz oluruz, bunun getirisi de bizlerin olur.’’ Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan da yaptığı konuşmada, modernize edilen Sarp Sınır Kapısı’nın açılışının Türkiye ve Gürcistan için büyük anlam ifade ettiğini belirterek, ‘’Bu sanal kapı, sadece bir formalite kapısı haline gelmeli ve buradan rahatlıkla halklarımız geçişlerini yapabilmelidir’’ dedi. Her iki ülkenin vatandaşları ve iki ülke için büyük bir anlam ifade eden böyle bir törende bir arada olmanın kendisini duygulandırdığını belirten Erdoğan, şunları söyledi: ‘’Halklarımızı 70 yıl birbirinden ayıran sınır, Gürcistan’ın bağımsızlığına kavuşmasından sonra insanlarımızın kucaklaştığı bir hasret ve dostluk köprüsüne kavuştu. Artık bu sanal kapı, sadece bir formalite kapısı haline gelmeli ve buradan rahatlıkla halklarımız geçişlerini yapabilmelidir. Bürokratik engelleri de bütün bürokratlarımız karşılıklı olarak süratle gidermeli ve bu sıkıntıları da aşmalıyız. Beş yıl kadar önce değerli dostumla Batum’u ve buraları gezdi- Rize Ticaret ve Sanayi Odası 19 Sarp sınır kapısının insanların hayatını kolaylaştıracağını ifade eden Cumhurbaşkanı Saakaşvili, Sarp’ta oluşturdukları modelin örnek bir model olduğunu ve burada ortak bir yönetim tesis edileceğini ve bürokratik engellerin bulunmayacağını söyledi. ğimizde bunları konuşmuştuk. Şimdi Türkiye tarafının bugün açılışını yapıyoruz. Az önce Sayın Cumhurbaşkanı ile bunu konuştuğumda ‘Hemen öğleden sonra başlayabiliriz, bizim tarafa da’ dediler. TOBB, bu işe hazırsa ki ‘ben hazırım’ dedi, hazırsa öğleden sonra hemen anlaşma yapılıp bu işe süratle başlanabilir. Dolayısıyla burada kurulacak bir müşterek sistemle de bu adımlar atılır ve bir an önce artık bu sanal kapı, bizler için doğal hale gelmiş olur.’’ Başbakan Erdoğan, o tarihten bu yana iki ülke arasındaki dostluk bağlarının her geçen gün arttığını vurgulayarak, dış ticarette gelinen noktanın gayet iyi bir yerde olduğunu ifade etti. Gürcistan’ın en sıkıntılı anında Türkiye’nin devamlı yanında olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Bundan sonra da 20 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Gürcistan’ın yanında olmaya devam edeceğiz. Şunu çok açık ve net ifade etmek istiyorum, bizler aslında akrabalık bağlarıyla da birbirine bağlı iki ülke konumundayız. Bu bağlar, tabii ki aramızdaki her türlü ilişkiyi artırıyor. Siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel anlamda artırıyor. Bunların bundan sonraki süreçte de artacağını görüyorum, inanıyorum. Tabii tırmanan bu süreci inşallah Türk girişimcilerin, Türk müheahhit firmalarının hele hele Batum’da şu anda yapmakta olduğu oteller, yaptığı otellerle Gürcistan turizmine katkısı çok büyük olacak. Bu, halklarımızın kaynaşmasına da ayrı bir vesile teşkil edecektir. Aramızda çok önemli bağlar var. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-TiflisErzurum, hepsinden öte biliyorsunuz İpek Demiryolu olayı ta Pekin’den alın, Londra’ya kadar bir bağlantıdır. Marmaray’la boğazın geçişi de şu anda bitmek üzere. 2013’te bu da bitecek. Bütün bu bağlantılar yapıldığında artık Avrupa-Asya farklı bir şekilde bu bağlantıyı sağlayacak. Herkes bunun huzurunu duyacak. Bütün bu anlayışla bizler burada toplandık, bir araya geldik. İstedik ki bu mutluluğu hep birlikte yaşayalım. Artvinli, Rizeli, Trabzonlu, Batumlu, Gürcistanlı kardeşlerimizle beraber bunu yaşayalım istedik. Şu anda bunu birlikte yaşıyoruz ve birlikte de bu açılışı yapıyoruz.’’ Başbakan Erdoğan, sözlerinin sonunda TOBB’a bir yıl gibi kısa sürede tesisi tamamlamış olması nedeniyle teşekkür ederek, Sarp Gümrük Kapısı’nın taraflara hayırlı olmasını temenni etti. Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili de, Türkiye ile Gürcistan arasında, modernizasyon çalışması tamamlanan Sarp Gümrük Kapısının, Fransa ve İsviçre arasındaki sınır kapısı gibi hiçbir vatandaşın varlığını fark etmeyeceği bir sınır kapısı olacağını söyledi. Saakaşvili yine Türkçe olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, sadece Gürcistan için değil, bölge için başarılı ve çok büyük bir devlet adamı olduğunu söyledi. Bugünün tarihi bir gün olduğunu, 5 yıl önce Başbakan Erdoğan Sarp sınır kapısına geldiğinde, Sarp’ı dostluk kapısı yapma konusunda bir model oluşturmayı kararlaştırdıklarını anımsattı. Sarp sınır kapısının bugün iki ülke halkı arasında dostluğun simgesi haline geldiğini ifade eden Saakaşvili, politikacıların, sözlerini çok ender tuttuklarını ancak, Başbakan Erdoğan’ın sözünü tutan ender devlet adamlarından olduğunu söyledi. Konuşmasında sık sık Erdoğan’a ‘’kardeşim’’ diye hitap eden Saakaşvili, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesine ilişkin verilen sözlerin yerine getirildiğini anlattı. Türkiye ile Gürcistan arasında ortak bir havaalanı oluşturulmasını önceki görüşmelerde dile getirdiklerini ifade eden Saakaşvili, şimdi bir havaalanının mevcut olduğunu kaydetti. Batum’un artık Karadeniz üzerinde çok önemli bir role soyunmak üzere olduğuna işaret eden Saakaşvili, Batum’un 5 yıl önce yerle bir halde olduğunu, o günden şimdiye, büyük ilerlemeler sağlandığına dikkati çekti. Konuşmasında Sarp Sınır kapısına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Saakaşvili, Sarp’ta oluşturdukları modelin örnek bir model olduğunu ve burada ortak bir yönetim tesis edileceğini ve bürokratik engellerin bulunmayacağını söyledi. Saakaşvili, ‘’Bu sınır kapısı hiçbir vatandaşın varlığını fark etmeyeceği bir sınır kapısı olacak, Fransa ve İsviçre arasındaki sınır kapısı gibi... Kimse bunun sınır kapısı olduğunu fark etmeyecek’’ dedi. Sarp sınır kapısının insanların hayatını kolaylaştıracağını ifade eden Saakaşvili, aynı zamanda kapının Türk tarafının Gürcistan’daki faaliyetleri de güçlendireceğini belirtti. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 21 Rize’nin sorunları bir kez daha gündeme geldi Sivil toplum kuruluşlarından Güç Birliği Platformu RTSO’nun organize ettiği ve ildeki bütün sivil toplum kuruluşlarının katıldığı ‘Rize için güç birliği platformu’n da Rize’nin gelişmesi ve kalkınması konusunda görüşler açıklanırken ana konu yine Rizeİspir- Erzurum yolu oldu. 22 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen Rize Güç Birliği Platformu Ticaret ve sanayi odası salonunda yapıldı. Rize’de ki Sivil toplum örgütleri temsilcilerinin büyük bir bölümünün katıldığı toplantıda Rize’nin öncelikli sorunları görüşüldü. Toplantının açılış konuşmasını yapan ve platformu yöneten Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, sivil toplum örgütlerinin katılmasından duyduğu memnuniyeti belirterek bu tür toplantıların belli aralıklarla yapılmasının Rize için yararlı olacağını vurguladı. İlkini düzenledikleri Rize için Güç Birliği Platform’un da iki konuyu gündeme aldıklarını ifadeden Ofluoğlu “Son yıllarda kurulumuna başlanan ve İzmir’in başlatmış olduğu ve bazı bölgelerde kurulan Kalkınma Ajanslarının bölgemizde de kurulması lazım. Rize-TrabzonArtvin-Giresun-Ordu ve Gümüşhane illerini kapsayacak olan bu Ajans sayesinde bazı yatırımlar daha kolay alınabilecek” dedi. Ofluoğlu, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde henüz bir kalkınma ajansının kurulmadığını belirterek ‘’Kalkınma ajansının bir an önce kurulmasını ve Rize merkezli olmasını istiyoruz. Kalkınma ajansı, bölgenin kalkınmasında çok önemli bir işlev üstlenecektir’’ dedi “Rize İçin Güç Birliği Platformu’’ toplantısında, Rize’nin çözüm bekleyen en önemli sorunun Övit Tüneli projesi olduğuna dikkati çeken Ofluoğlu, Karadeniz Limanları ile İran’ı, Doğu Karadeniz ile doğu ve güneydoğu bölgesini kucaklaştıracak olan Rize-Erzurum yolunun Rize için, ‘olmazsa olmaz’ lardan biri olduğunu belirterek, ‘’Bu hatta yapılacak olan Ovit tüneli projesi, uzun yıllardır bölge gündemindedir. Rize-Erzurum yolunun her iki tarafında yapılacak duble yollar için ihaleler yapıldı. Bu önemli bir aşamadır. Şu an İyidere- İkizdere arasında yol çalışmaları sürüyor. Ovit Tünelinin projesinin İstanbul Büyük Şehir belediyesi tarafından hazırlan- dığını biliyoruz. Dileğimiz bu proje Bolu Tüneli projesine benzemez İran ile yapılacak olan yük taşımacılığında Ovit tünelinin açılması ile bölgemizdeki limanların dahi yetmeyeceğini biliyoruz. Bu proje, Karadeniz limanları ile İran`ı, Doğu Karadeniz ile doğu bölgesini kucaklaştıracak bir proje. Bugün İran, ithalatının büyük bölümünü Avrupa ile yapıyor. Ancak bu, uzun bir yoldan yapılmak zorunda kalınıyor. İran`ın eskiden olduğu gibi ticaretini Karadeniz limanları üzerinden yapmasını istiyoruz. Bunun için de Ovit tünelinin yapılması şart` diye konuştu. Ömer Faruk Ofluoğlu, RizeErzurum güzergahında sorunların çözülmesi, böylece İran`ın Karadeniz limanlarını kullanmaya başlamasıyla yıllık 5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi doğabileceğine dikkati çekerek, bunun da Rize`nin geleceğinin kurtuluşu anlamına geleceğini söyledi. GAP`ın da önemli bir proje olduğunu kaydeden Ofluoğlu, Ovit tünelinin yapılması halinde doğu bölgesi, ticaretini Doğu Karadeniz üzerinden yapabilir. Bu nedenle bu proje bölgenin değil, Türkiye`nin projesidir. Erzurum da bizimle aynı duyguları paylaşıyor” dedi. Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan‘da Kalkınma Ajansı konusuna değinerek “2006 yılında ilk Kalkınma ajansının kuruldu, buna öncelik İzmir yaptı. Ardından Mersin ve Adana da kuruldu. Kalkınma Ajansı sayesinde teşvikler artıyor. Halen teşvik kapsamında olan ilimizde birçok arkadaşımız bundan yararlanamadı.” Erdoğan Rize-İspir Erzurum yolu için seslerini gereği şekilde duyuramadıklarını belirterek “ Bölge ve ülke ekonomisi için önem arz eden bu yolun yapımını engelleyen güçler olduğunu sanıyoruz. Sivil toplum örgütleri olarak Ovit’e giderek kazmalar ellerimizde tünel çalışmasını başlatalım” dedi. Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç ise siyasilerin seçim zamanlar siyasi çıkar olarak kullandıkları Ovit Tüneli için hiçbir çalışma yapmadıklarını belirterek “Erzurum da yapılan Ovit tüneli ile ilgili toplantılara Erzurum milletvekilleri katılırken bizim toplantılarımıza hiçbir milletvekilimizin katılmaması dikkatimi çekti ve bu konuda hiçbir açıklamalarınıda duymadık” dedi. Rize Muhasebeciler ve mali müşavirler odası başkanı Muammer Berberoğlu ise 20 yıldır Türkiye yi Rize’nin yönettiğini söyleyerek” Maalesef yeterince destek alamadık. Bugüne kadar sivil toplum örgütleri olarak birlik ve beraberliği yakalayamadık. Rize göç veriyor ve bu göçü önlemek için çalışmalıyız” dedi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 23 Başkan Bakırcı’dan RTSO’ya ziyaret Herşey Rize İçin Belediye başkanı Halil Bakırcı yeniden Rize Belediye Başkanı seçilmesinden sonra tebrik Ziyaretinde bulanan RTSO yönetimine iadeyi ziyarette bulundu. RTSO yönetimi Halil Bakırcı’yı makamında ziyaret ederek yeniden belediye başkanlığına seçilmesi nedeniyle kutlamışlardı. RTSO Meclis başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, ve Yönetim kurulu başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu tarafından karşılanan Başkan Bakırcı’nın ziyaretinde oda yönetim kurulu üyeleri Mustafa Meral, Kamil Yıldız,Murat Artan, Mehmet Kopuz, İbrahim Turgut, Ali Yaşar Er Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şükrü Cevahir, Önceki dönem Meclis Başkanı Selahattin Ataç, Disiplin kurulu başkanı Mehmet Akmehmet ve genel sekreter Gafur Karali hazır bulundu. 24 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim kurulu Başkanı Ofluoğlunun odasında gerçekleşen görüşme samimi bir havada geçti. Rize’nin sorunları konularına da değinilen görüşmede ortak düşünce “ Her Şey Rize için” oldu. Başkan Bakırcı öğlen yemeğinde de RTSO yönetimiyle birlikte olarak görüşmeler yemekte de sürdürüldu. Organize Sanayi Bölgesi Altyapı İhalesi Yapıldı Rize Organize Sanayi Bölgesi 1. Etap altyapı inşaatı ihale sözleşmesi Valilik Toplantı Salonunda yapıldı. İmza törenine, Vali Zekeriya Şarbak, AK Parti Rize Milletvekili Ali Bayramoğlu, Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu Kalkandere Belediye Başkanı Nihat Çolak ile ihaleyi kazanan firma temsilcileri ve diğer davetliler katıldı. Ankara da yapılan ve 10.870.549.-TL keşif bedele ihaleye çıkartılan OSB alt yapı inşaatı ihalesini 3.529.667.-TL. ile Rizeli olan Ekşioğlu Kardeşler İnş. Tic. Ltd. Şti. kazanmıştı. İhale protokolu imza törenininde konuşan Rize Valisi Zekeriya Şarbak ‘’Bu ihale ile Rize OSB’nin yol, atık su, yağmur suyu gibi altyapı işleri yapılacak. Elekt- rik, iletişim hatları ise daha sonra yapılacak.İşin teslim tarihi 1 mayıs 2009, teslim tarihi ise 20 kasım 2014 tarihidir.”dedi. ‘’ dedi. RTSO Yönetim Kurulu Başkanı ve OSB yönetim kurulu üyesi Ömer Faruk Ofluoğlu OSB’nin Rize’de istihdama önemli katkı sağlayacağına inandığını belirterek, ‘’Müracaat eden firmalardan edindiğimiz bilgiye göre ilk etapta en az bin 500 kişi istihdam edilecek. Bu güne kadar OSB için 34 firma müracaatta bulundu bu sayının dahada artağına inanıyorum.”dedi. İhaleyi kazanan Ekşioğlu Kardeşler Ltd. Şti. firması adına konuşan Hızır Ekşi ise amaçlarının para kazanmak olmadığını, Rizeli olarak istihdama katkıda bulunmak istediklerini ifade ederek, işin süresinin 5 yıl olmasına rağmen ödeneğin zamanında verilmesi halinde 1 yıl içinde işi tamamlamayı planladıklarını söyledi. Organize Sanayi Bölgesinde alt yapı çalışmalarının yapılacağı 550 hektar alanda her biri 4.000m2 ile 30.000m2 arasında değişen 37 parselde kurulacak tesislerde 1500 kişin çalışma alanı bulacağı belirtildi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 25 Hisarcıklıoğlu, Yeniden TOBB Başkanı Seçildi TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB 64. Genel Kurulunda yapılan seçimde yeniden başkan seçildi. TOBB’un 64. Genel Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dev- let Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Bayırdırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Devlet Bakanı Egemen Bağış, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal katılımıyla TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Genel Kurul da bin 552 kayıtlı delegeden bin 385’i oy kullandı. 23 oy geçersiz sayılırken tek aday olan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu bin 362 geçerli oyun tamamını alarak yeniden başkan seçildi TOBB’un 22. Başkanı olan Hisarcıklıoğlu, 12 yıl görev yapan ilk başkan oldu. Genel Kurul Salonuna girişi sırasında delegeler tarafından ayakta alkışlanan Hisarcıklıoğlu, yaptığı teşekkür konuşmasında, birlik ve beraberliğin olduğu yerde bereketinde olacağını belirterek, “Başarının tamamen sahibi sizsiniz. Sizlerle gurur duyuyorum. Eksiklikler 26 Rize Ticaret ve Sanayi Odası noksanlıklar varsa bu benimdir. Liderlik bunu gerektirir. Üç dönem odalar birliği başkanlığı yaptım. Bu bana karşı gösterdiğiniz teveccühünüz. Sizlere hizmet etmek bu ülkeye hizmet etmektir” diye konuştu. Salonda 365 oda ve birlik başkanı bulunduğunu ve bütün başkanların kardeşi olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sadece 14 tanesinin yönetim kuruluna seçilebildiğini söyledi. Herkesin yönetim kurulu üyesi olduğunu, kimsenin ayrısı gayrısı olmadığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Aranıza fitne ve fesatın girmesine müsaade etmeyin” dedi. Hısarcıklıoğlu TOBB 64. Genel Kurulun da birlik ve beraberliğin önemine değindiği konuşmasında şunları söyledi “İnanıyorum ki; elbirliği, güç birliği yaptığımız zaman, dayanışma içinde ortak hedeflerde kilitlendiğimiz zaman aşamayacağımız engel yoktur. Biz artık Türkiye’nin gerçek gündemine dönmesine, ekonomiye odaklanılmasını bekliyoruz. Küresel krize karşı artık ciddi tedbirler alınmasını istiyoruz. Susan makineler yeniden çalışana ve bu makinelerin yanına bir makine daha koyana kadar, gündem ekonominin büyümesi olmalıdır. Vakit çözüm üretme zamanıdır. Ortak çıkar, ortak akıl ve ortak paydayı yüceltmeli, sorunlarımızı sağduyuyla aşmalıyız. Adalet ve hakkaniyet kavramlarını canla başla savunmalıyız. Toplumsal hayatta ötekini göstererek kendimizi tarif etmekten vazgeçmeliyiz. Mevlânâ, ölümsüz eseri Mesnevi’de derki; “Murad muradsızlıkta, varlık yokluktadır! Her şey zıddıyla birlikte var edilmiştir. Hayata anlam veren yegâne şey de, onun zıddı yani ölüm’dür. O halde farklılıklarımıza, farklı düşüncelere ve inançlara saygı göstermek zorundayız. Aslında hepimiz, aynı bütünün parça- larıyız ve ancak birlikte varız. Şimdi, ülkemizin tüm kurumTOBB’un larına bir mesajımız var. Birlik 64. Gene l Kurulu’n olun, bize heyecanımızı geri yönetim k da urulu ve g verin. Herkesi; bu ülkeyi ö re ş v u b ş ö e k lü il mü de oluştu: ihtiraslarından daha fazla sevmeye, demokrasiye Rıfat Hisa rcıklıoğlu sahip çıkmaya, hukukun Başkan Faik YAVU üstünlüğünü korumaya, Z (Ankara TB) Başka Bülent KO n Yard. vicdanına kulak vermeye, ŞMAZ (Ma n isa TSO) b H alim MET fitne ve fesattan vazgeçaşkan Yard E (İMEAK . DTO) Başk Murat YA meye, ülkemizin kuruman Yard. LÇINTAŞ (İ T O ) Başkan Tanıl KÜÇ larını yıpratmamaya, her Yard. ÜK (İstanb ul SO) Ba Hüseyin Ü kurumu şeffaf olmaya, şkan Yard ZÜLMEZ (K . onya TO) hesap verebilmeye, A. Nejat K Sayman OÇER (Ga ziantep S komşusunu öteki diye Ender YO O) Üye RGANCIL görmemeye, hepimizi A R (Ege Böl S Çetin Osm O) Üye an BUDA bir arada tutmaya deK (Antaly Mehmet A a T S O) Üye li KUSEYRİ (A vam edecek ortak bir ntakya TB İlhan PAR ) SEKER (Bu Üye zeminde mutabakat rsa TSO) Ü Fahrettin ye AKYIL (Diy sağlamaya, sadece iş arbakır TB M. Şadan ) Üye ve aş kavgası vermeEREN (Tra b zon TSO) Mustafa Y Üye ye davet ediyorum.” ARDIMCI (Edirne TB ) Üye TOBB Genel Kurul Üyeleri Ata’nın Huzurunda Rize Ticaret ve Sanayi Odası 27 Onkoloji Üniversitesi için kampanya “Bir Avuç Çay da Sizden” Rize Üniversitesini Geliştirme Derneği tarafından, Tıp Fakültesi bünyesinde onkoloji ünitesi kurulması için kampanya başlatıldı. Rize Üniversite Geliştirme Derneği Rize Tıp Fakültesinde onkoloji ünitesinin kurulması için kampanya başlattı. Kanser Araştırma ve tedavi Merkezinin en kısa sürede hizmete girmesi için başlattıkları kampanyayı Rize kamu oyuna duyurma ve desdeklerini almak için Dernek yönetim kurulu Ticaret ve Sanayi Odası Salonunda basın mensuplarıyla bir araya geldi. Dernek Başkanı Rahmi Metin Üniversitenin kurulması için yaptıkları öz verili çalışmaları bundan sonrada devam ettireceklerini söyledi. Başkan Metin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “, Dernek olarak Rize Üniversitesinde bundan sonra kurulacak fakültelerin fiziksel alt yapılarının tamamlanması için beş yıl sonra veya on yıl sonra yapılması gerekenlerin daha çabuk yapılması için gayret edeceğiz. Bizler dünya konjoktürünün ihtiyaç duyduğu fakültelerin ve ülkemizde daha çok tercih edilen bölümlerin kurulduğu, nitelikli öğrenci ve akademik personeliyle Türkiye’ye hizmet eden bir üniversite hayal ediyoruz. Böyle bir üniversite kısa sürede mevcutları içinden sıyrılıp öğrenciler tarafından ter28 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Dernek Başkanı Rahmi Metin “Rize’miz de böyle bir ünitenin kurulmasını öncelikli bir görev olarak algıladık. Biliyoruz ki bu sese ileride çok kişi ve kurumlar da yardımlarıyla ses verecektir. cih edilen ve kapasitesini 30.000’lere kadar taşıyabilen bir üniversite olur. Bunun da sonuçları itibariyle Rize’nin eğitim-kültür ve ticari hayatına katacaklarını etraflıca düşünmeliyiz. Üniversitemiz Tıp Fakültesi bünyesinde bölgemiz için çok önemli bir ünitenin hayata geçirilmesi için kolları sıvadık. Bilindiği gibi iki yıl önce kardiyoloji ünitesine hayal diye bakılırken bugün dernek vasıtasıyla alınan “anjiyo cihazı” sayesinde ve başhekimliğin özel personel gayretleriyle Rize’de bugüne kadar 3.000.’e yakın anjiyo, 300’e yakın açık kalp ameliyatı yapılmıştır. Son yıllarda Türkiye’de olduğu gibi Rize’de de sağlık konusunda kayda değer ilerlemeler olmuştur. Rize’de ve ilçelerinde yeni hastaneler yapılmakla beraber önemli bir gelişme de Tıp Fakültesin kurulmasıydı. İşte biz dernek olarak bu Tıp Fakültesi bünyesinde Kardiyoloji ünitesi yanında Onkoloji ünitesini kurabilmek için bir kampanya düzenlemeyi uygun gördük. Artvin’den Rize’den ve yakın illerden vatandaşların büyük şehirlerde hastane kapılarında maddi ve manevi eziyet çekmemesi için Rize’miz de böyle bir ünitenin kurulmasını öncelikli bir görev olarak algıladık. Bu kampanya tamamıyla “gönüllülük” esasına dayanmaktadır. Rize’de ve Rize dışında yaşayan vatandaşlarımızdan Rize’ye hizmet konusunda taraf olmalarını istedik. Sağlık ve eğitim gibi hassas bir konuda birlik ve beraberliğin sergilendiğini gösterme adına bu kampanyayı tüm Rize’ de uygulamak istedik. Vatandaşlarımız gönüllü olarak bu kampanyaya katılacak ve miktarı ne olursa olsun Rize’den yana, hizmetten yana taraf olduklarını göstereceklerdir. Bu kampanya ile ulaşılacak rakamın miktarı bizim için önemli değil. Bizim için önemli olan Rizelilerin bu kampanyayı taktirle karşılaması ve katılım çoğunluğudur. Kurulması istenilen onkoloji ünitesi ve diğer bölümler belli bir zaman dilimizde elbette üniversite tarafından yapılabilir. Ancak biz bu hizmetin Rize’de acilen olmasını istiyoruz. İşte bunun için yardım çığlığını Rize’den başlatıyoruz. Bu nedenle ilimizdeki bütün sivil toplum örgütleri ve insanlarımızdan bu konuda yardım bekliyoruz. Biliyoruz ki bu sese ileride çok kişi ve kurumlar yardımlarıyla ses verecektir. Kampanyamızın büyük başlığı “Rize Üniversitesine Sahip Çıkıyor” şeklinde olacaktır. Ancak biz öncelikle Onkoloji ünitesini yapmak istiyoruz. Bunun içinde “Bir avuç çay da sizden olsun” ve “Bir SMS de sizden” adı altında kampanyayı başlatıyoruz. Bu kampanaya süresince elimizden geldiğince tüm sivil toplum örgütleriyle bir araya geleceğiz. siyasi parti temsilcileriyle, muhtarlarla, çay eksperleriyle ve fabrika müdürleriyle, milli eğitim camiasıyla, belediye başkanlarımız ve kaymakamlarımızla oturup bilgilendirme toplantıları yapacağız”. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 29 Meclis üyelerine tanıtıldı ‘’Rize’den Stockholm’e Diyalog Köprüsü’’ Projesi RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karaahmetoğlu, hazırladıkları projenin AB tarafından desdeklendiğini belirterek “Uluslararası ticaret odalarıyla işbirliğini geliştireceğiz”dedi Rize Ticaret ve Sanayi Odası Meclis toplantısında ‘’Rize’den Stockholm’e Diyalog Köprüsü’’ projesinın tanıtımı yapıldı. Toplantıya meclis üyelleri yanında Vali Zekareya Şarbak, Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Arif Yılmaz da katıldı. Ayrıca Stockholm Ticaret Odası Uluslararası Departman Sorumlusu Max Lundgren ve Ticaret Proje yöneticisi Sophiya Nygard da toplantıya katılarak proje hakkında bilgi verdiler. RTSO Meclis Başkanı Karaahmetoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, RTSO KOBİ Danışma merkezi olarak hazırladıkları projenin Avrupa Birliği tarafından 30 Rize Ticaret ve Sanayi Odası desteklendiğini belirterek, ‘’Avrupa Birliği sürecinde sivil toplum örgütlerinin önemi son derece artmıştır. Biz de bu anlamda uluslararası sivil toplum örgütlerinin işleyişini incelemek ve bilgi paylaşımında bulunmak için böyle bir proje hazırladık. Proje, AB sürecinde şirketlerin beklentilerini ve eksikliklerini ortaya koyacak ve çözüm yolu bulmasına olanak sağlayacak’’ dedi. Türk ve AB ticaret odaları arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Karaahmetoğlu, ‘’Uluslararası ticaret odalarıyla işbirliğini geliştirmek istiyoruz. Proje kapsamında Stockholm ve Rize Ticaret Sanayi Odası birlikte dış ticaret eğitimi, AB ile ticaret, tecrübe paylaşımı şirketlerarası ağ kurulması ve şirket temsilcilerinin bilgi paylaşımı konularında çalışma yürüteceğiz’’ diye konuştu. RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu da yaptığı konuşmada hazırladıkları projenin kabul edildiğini belirterek “Bir yıl sürecek projenin bedeli 110 bin Euro. Bu para AB fonlarından karşılanacak. Proje kapsamında 10 şirket yöneticisi ile 4 ticaret odası çalışanının İsveç’te çeşitli eğitim faaliyetlerine katılacaklar. Bu proje Stockhom Ticaret Odası ile birlikte yürütülmektedir.”dedi. Toplantıda Tıp Fakültesi hakkında bilgi veren Dekan Prof Dr. Arif Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yılda ameliyat sayısının 3 binden 10 bine çıktığını belirterek “Her ay KTU ye 150 dolayında hasta sevk ediyorduk. Bu rakam 30 a indi. Rize Ticaret ve Sanayi odası ünitelerin kurulmasına destek vermeseydi Rize den çoktan ayrılmıştım. Yıllık döner sermayemiz 2005 de 18 milyon TL iken 2008 de 30 milyon TL ye çıktı, bunun 3 de birini personel maaşı oluşturmakta. 2005 de 55 hekimimiz varken bu rakam bugün yine aynı. Hastanemize 33 asistan doktor atandı. Ancak bunların hangilerinin gelip başlayacağını bilemiyoruz. Türkiye de kurulan 11 Tip fakültesi arasında ilk sırada yer alıyoruz. 41 öğrencimiz Trabzon KTU de öğrenim görmekte. Gelecek yıl kendi binamızda öğrenim vereceğiz.” Rize valisi Zekeriya Şarbak Rize’nin dönüşüm gerçekleştirdiRize Ticaret ve Sanayi Odası 31 ğini söyleyerek” Hızlı gelişimin iyi ve kötü tarafları var. Biz ahenki iyi sağlamalıyız. Aciliyet durumuna göre hizmetleri sıralamalıyız. Başbakan’ in Rizeli olması nedeniyle kendimizi biraz daha şanslı görüyoruz. Biz Dekanımızdan tıp ta çağ atlamasını bekliyoruz. Gerisini biz halletmeliyiz her idarenin sorunlarını çözmek için kendimi sorumlu hissediyorum. Hızlı ilerlemek istiyorsak iletişimler iyi olmalı” dedi. Kobiler konusunda bilgi verilmesinin ardından söz alan Stockholm Ticaret odası Departmanı Max Lundgren” Her iki ülke arasında iş adamlarının karşılıklı olarak görüşmelerinın ardından Kobi konusunda eğitim göreceklerini söyleyerek” Oluşturulacak toplantılardan sonra kapasite oluşumu, kobi eğitimi , ihtiyaç analizi değerlendirmesi yapılacak. Karşılıklı neler yapabiliriz bunları öğrenmeliyiz. İki ülke arasında ki ticaret odalarının istişarelerinden sonra 13 bin Üyesi bulunan Stockholm Ticaret Odası heyeti ile karşılıklı görüşmeler yapılacak. Türkiye ile şu an sadece ulaşım sektöründe çalışmalarımız var” dedi. Her iki ticaret odası arasında yapılacak olan görüşmelerde Ticaret Odası çalışanları için dış ticaret eğitimi (AB ile ticaret) kapasite oluşturma hazırlık toplantısı Rize Sanayi Ve Ticaret Odası çalışanları için kapasite oluşturma, her iki ticaret odası çalışanları İçin iş gölgeleme (staj mahiyetinde), Rize Ticaret Ve Sanayi Odası’nda iç eğitim ve tecrübe paylaşımı, pilot komilere danışmanlık hizmeti, şirketler arası ağ kurulumu, proje web sayfası tesis edilmesi kobiler için ticaret eğitim seminerleri, şirketler için piyasa araştırması, şirket temsilcileri değiş tokuşunun organize edilmesi, proje sonrası destek/danışmanlık hizmeti gibi çalışmaların yapılacağı bildirildi. 32 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Oda - Borsa Güçbirliği RTSO’dan RTB’ye ziyaret Rize Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi, Rize Ticaret Borsasına ziyarette bulundu. RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ile Birlikte Yönetim Kurulu üyeleri Ramazan Aydoğan, Murat Artan, Ramazan Meral, ve Mehmet Kopuz Ticaret Borsasına giderek Ticaret Borsası meclis Başkanı Resul Okumuş ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan’ı ziyaret edip hayırlı olsun dileklerinde bulundular. Oda borsa ilişkilerinde çok sıcak ve samimi bir ilişkinin başladığı gözlenen görüşmede borsanın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, RTSO’yu ağbi pozisyonun da bir kuruluş olarak gördüklerini ifade etti. Erdoğan “RTSO’nun geçmşte Rize’ye yaptığı hizmetler küçümsenemez. RTSO ile kanaat önderliği yaparak oda- borsa birlikteliğini en üst seviyelerde tutmamız lazım. Bunu da gerçekleştireceğimize inanıyoruz. Ayrıca Rize’deki tüm kuruluşların bu birlikteliğe katılmasını sağlayacağız. RTSO burada bizim yol göstericimiz olacaktır.”dedi Rize Ticaret ve Sanayi Odası ile Rize Ticaret Borsası’nın kardeş kuruluşlar olduğuna dikkati çeken RTSO Yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu gayelerinin Rize’ye hizmet etmek olduğunu belirtip, el ele vererek Rize için çok daha güzel projelere imza atacaklarını söyledi. Oflu- oğlu “Rize’ye hizmetten başka bir düşüncemiz,amacımız yok. Borsa ile ortak projeler üretip takıpcısı olacağız. Ortak çalışmalarla üyeler arasındaki kopuklukları da ortadan kaldıracağız. Üzerinde durduğumuz önemli konu Rize’de tüm kuruluşların birlikte hareket etmesidir. Rize’de hiçbir kuruluş birbiriyle küs olmayacak. Bir kurumun tek başına verebileceği hizmet sınırlıdır. Oysa tüm kuruluşlar birlikte hareket edersek Rize’ye çok büyük hizmetlerin gelmesini sağlayabiliriz. Rize ve halkımız için RTSO olarak her türlü katkıyı sağlayacağız borsa yönetim kurulu başkanımızın bu konudaki olumlu düşünceleri bizi bu birlikteliğin kısa sürede oluşacağı konusunda ümitlendirmektedir” dedi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 33 Mesleki teknik okullara gereken önem verilmeli Murat ARTAN RTSO Yönetim Kurulu Üyesi “Mesleki teknik liseler, sanayi ve hizmet alanında öğrenci yetiştiren okullar, sanayi ve hizmet kuruluşları da bu okulların yetiştirdiği insanlara işveren kurumlardır.” 34 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Bugünkü şartlarıyla, iş bulma işinden tatmin olma ve kazandıracağı sosyal statü yönünden, gençler “ara eleman” olmayı pek fazla hedeflemiyorlar. Bu durumda toplumsal hayatın en çok ihtiyaç duyduğu, kalkınmanın ve gelişmenin ana unsurlarından birisi olan mesleki teknik eğitim ve mezunlarını yeniden tanımlamak ve birer cazibe merkezi haline getirmemiz gerektiğini düşünmekteyim. Mesleki teknik eğitimin finansmanına, hem kamu bütçesinden daha pay ayrılmalı, hem de özel sektörün, mesleki teknik eğitim alanında da okullaştırma yolunda hizmet vermesi teşvik edilmelidir. Ayrıca bu hizmetten yararlanan sendika, oda, borsa, kişi, kamu ve özel sektör kuruluşlarının katkı yapmaları sağlanmalıdır. Mesleki teknik liseler, sanayi ve hizmet alanında öğrenci yetiştiren okullar, sanayi ve hizmet kuruluşları da bu okulların yetiştirdiği insanlara işveren kurumlardır. Dolayısıyla bu okullara yönelik olarak alınacak bütün kararları okul yöneticileri, eğitim bilimciler, sanayi ve hizmet kuruluşlarının temsilcileri ile birlikte vermelidirler. Mesleki teknik eğitimde belirlenmiş olan hedeflere ulaşılması, yeter sayıda ve en iyi yetişmiş öğretmenlerle mümkün olacaktır. Bunun için, hem okulların ihtiyaç duyulan alanlarına iyi öğretmen yetiştirme- li, hem de öğretmenlerin, sanayi ve hizmet alanında bilgi ve tecrübelerinin artırılması sağlanmalıdır. Arzu edilen “kalifiye ara eleman” nın yetiştirilmesinde, sanayi ve hizmet sektörünün değişen ve gelişen şartlarına uygun ders araç ve gereçlerinin tespiti, tasarımı sağlanmalı ve kullanıma hazır hale getirilmesi önemli şartlardan birisidir. Ayrıca bu husus, bir ülkede mesleki teknik eğitim vermenin asgari koşuldur. Ülkemizde mesleki teknik eğitimin planlanmasına esas teşkil etmek üzere, hangi iş kolunda, hangi düzey ve nitelikte, ne kadar “kalifiye ara eleman’a” ihtiyac duyulduğu ve gelecekte ihtiyaç duyulacak insan gücünün sayı ve netliği, ileriye yönelik projeksiyonlarla kısa zamanda belirlenmeli, belirlenecek bu veriler ışığında da mesleki teknik eğitimin bugünü ve geleceği planlanmalıdır. Bu okulların bina ve tesislerinin mesleki teknik eğitimin amaçlarına hizmet edebilecek, okulun ve çevrenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye ulaştırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Mesleki teknik liselerde “eğitimde program geliştirme” çalışmaları başlatılarak bu okulların programları, öğrencilere hem bugünün, hemde çağın gelişen ihtiyaçlarına cevap verecek temel bilgileri kazandıracak programlar haline getirilmelidr. Doğu Karadeniz’de İhracaat Düştü Rize, Trabzon ve Artvin’de Ocak-Nisan aylarını kapsayan ilk 4 aylık dönemde yapılan ihracatta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42 düşüş yaşandı. Trabzon, Rize ve Artvin illerinden bu yılın Ocak-Nisan aylarını kapsayan ilk 4 aylık dönemde yapılan ihracatta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42 oranında düşüş yaşandı. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, birliğin yetki alanında bulunan Trabzon, Rize ve Artvin illerinden 2009 yılı Ocak-Nisan aylarında yapılan 269 milyon 746 bin 396 Dolar tutarında ihracat yapıldığını belirtti. Geçen yılın aynı döneminde 465 milyon 483 bin 856 Dolar tutarında ihracat yapıldığını hatırlatan Gürdoğan, bu yıl yapılan ihracatta yüzde 42 oranında bir azalmanın yaşandığına dikkat çekti. Türkiye genelinde ihracatta yaşanan düşüşe paralel olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki ihracatta da düşüş trendinin sürdüğünü belirten Gürdoğan, “Yaşanan bu düşüşteki en önemli etken, bilindiği üzere global krizin tüm dünya ülkelerindeki olumsuz etkilerinin halen sürmesine bağlı olarak dünya piyasalarında ürün fiyatlarının çok önemli miktarlarda düşüşünden kaynaklanmaktadır. Buna bağlı olarak bir önceki yılın aynı döneminde ihracatımızda miktar olarak çok fazla bir değişiklik olmamasına ve bazı sektörlerde miktar olarak artış olmasına rağmen, dünya emtia fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak ürünlerin bir önceki yılın fiyatlarının altında ihraç edilmesi, ihracatta yaşanan yüksek oranda düşüşle karşı karşıya kalmamıza sebebiyet vermiştir. Dünya piyasalarında yaşanmaya başlanan kısmi iyileşmelere paralel olarak ürün birim fiyatlarının artması ile düşüş oranının azalması ve ihracatımızın tekrar artış trendine girmesini ümit etmekteyiz” dedi İhracatta yeniden artış trendinin başlayabilmesi için ihracatçıların finansman ihtiyacının ivedilikle çözülmesinin şart olduğunun altını çizen Gürdoğan, “Bankaların hala katı tutumlarını sürdürmesi, Merkez Bankası’nın yaptığı faiz indirimlerini uygulamamaları, yüzde 9 faiz oranıyla topladıkları TL mevduatını, yüzde 25 gibi dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen makas farkı ile satmaları, teminat oranlarını 5 katına çıkarmaları, teminat faiz ve komisyonlarını binde 1 seviyesinden yüzde 5 seviyesine yükseltmeleri, reel sektör ve ihracat sektörümüzün önünü tıkamıştır” diye konuştu. Hükümetin ihracatçıların yaşadığı sorunlara çözüm getirmesini ve özellikle bankacılık ve finans sektörüyle ilgili etkin politikalar uygulanmasını beklediklerini vurgulayan Gürdoğan, şunları söyledi: “Temennimiz Kabinede yapılan revizyon sonucu ekonominin tek bakanlık bünyesinde toplanması ile bu konulara ivedilikle çözüm bulunmasıdır. Bütün dünya ülkeleri şu anda krizden çıkış yolu olarak, reel sektörü etkin ve çok düşük maliyetle fonlama tedbirleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Eğer ihracatımızda artış olmasını istiyorsak, yoğun rekabetin yaşandığı uluslararası piyasalarda ihracatçımıza rakipleri eşdeğerinde finansman temin etmemiz gerekmektedir. Hükümetimizden en önemli talebimiz, bankacılık ve finans sektörünü uyararak bu olumsuz tablonun fırsata dönüştürülmesi konusunda reel sektörümüze dünya gelişmeleri paralelinde fonlama yapmalarının sağlanmasıdır.” Rize Ticaret ve Sanayi Odası 35 Bir Ekonomik Kriz Hikâyesi Doç. Dr. Osman KARAMUSTAFA KTÜ İBF İşletme Öğretim Üyesi Her şeyden önce dinamik bir nüfusa sahip olmamız ve pazar büyüklüğü, ülkemize yönelik yatırımların devam edeceğinin önemli bir göstergesi niteliğindedir. 36 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Bizim ortaokul yıllarımızda bir mizah dergisinin arka sayfasında “nası oluyo da oluyo” karikatürleri yer alırdı. Bu sayfada günlük hayatımızda kullandığımız araç ve gereçlerin aslında nasıl o halde kullanıldığını oldukça eğlenceli bir şekilde karikatürize ederlerdi. Yaşadığımız ekonomik krizin bu hale nasıl geldiği, ülkeleri daha nelerin beklediği oldukça sık bir şekilde ekonomik çevreler tarafından tartışılmaktadır. Yapılan tartışmaların boyutları; yüzyılın en şiddetli kriz olduğunu, ekonomik dönüşümün en erken 2012 veya 2014 yılından sonra başlayacağı şeklindeki yorumlardan, yaşanan bugünkü gelişmelerin bir dönüşüm sinyallerini ortaya koyduğu ve bundan kötü bir duruma düşmeyeceği gibi farklı yorumlara kadar ulaşmaktadır. Finansal piyasalardaki gelişmelerin bir sonucu olarak yaşanan ekonomik krizin gelişimi, firma sahip ve yöneticilerine alacakları kararlarda bu piyasalardaki gelişmeleri yakından takip etmenin ne derece önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Yaşanan krizin daha önceden yaşanan Güney Amerika, Asya, Rusya krizlerinden en önemli farkı, finansal sistemin temellerini sarması ve kapitalizmin temel dinamiklerinin sorgulanmaya başlamasıdır. Önceki krizlerin dar veya yakın bölgeleri etkilemesi, özellikle gelişmekte olan piyasalarda ağırlığının hissedilmesi ve IMF ve diğer küresel aktörlerin devreye girmesiyle atlatılmış olması dikkate alındığında, bugün için çok farklı bir durumla karşı karşıya kalındığı bir gerçektir. Her ne kadar iç siyasi kadro krizin etkilerini önceleri hafife almış ise de, sonuçları itibariyle tüm ülkelerin olumsuz etkilerinde muaf olamayacağı bir durumla karşı karşıyayız. Bu denli bir çöküntüye dünya ekonomisi nasıl gelebildi. Son yirmi yılda en fazla buluşlar tahminlerin ötesinde finans alanında yaşanmıştır. Buluşlar insan hayatını kolaylaştırması ve sağladıkları fayda ile öne çıkarken, finans alanındaki buluşların amacı sadece daha fazla rant sağlama üzerine oturtulmuştur. Önceleri çoğunlukla ABD’de çıkartılan ve hedge fonlar olarak adlandırılan türev ürünler, diğer finans merkezlerinde de ihraç edilmeye başlanması, dünyadaki toplam GSMH’nın artış hızından daha fazla likidite artmasına neden oldu. Bu likidite bolluğu kredi piyasasını tetikledi ve büyük bir balon şişirilmeye başlandı. Bu likidite bolluğunun gayrimenkul piyasalarındaki etkisinin hikâyesini dramatize etmeye çalışırsak karşımıza şöyle bir tablo çıkar; Bir ev sahibi olmak, özelliklede gelir seviyesi düşük olan kesim için vazgeçilmez bir tutkudur. Ancak son yıllarda ABD’de çalışanların gelirlerindeki düşme bunu olanaksızlaştırıyordu. Bu sorun kredi mekanizmasıyla aşıldı ve çalışanların gelirleri azalmasına rağmen verilen krediler artırılmaya başlandı. Artan borç miktarı, bunun ödenmesi konusunda ortaya çıkacak problemleri piyasa dinamikleri önceleri görmezlikten gelse bile, çığın önünden kaçmak artık imkânsız hale gelmeye başlıyordu. 2001 sonlarında ABD ekonomisindeki faiz oranlarındaki düşük seyir ev sahibi olmayı bu ülke toplumu, özellikle de fakir zenci halk için hayal olmaktan çıkarmaya başlamıştı. Faiz oranlarındaki düşme, sabit faizli borçlanmadan ziyade önceleri daha avantajlı olan değişken faizli konut kredilerinin artmasına neden olmuştu. Sistem aslında faizler artarsa ödemeler artacak, düşerse ödemeler başlangıç faizinden aşağıya düşmeyecek şekilde uygulanmaktaydı. Buna ilaveten ekonomiyi canlandırmak için inşaat sektörü teşvik edildi ve ev sahibi olmayı kolaylaştıracak bazı düzenlemeleri bankalar uygulama başladı. Örneğin konut kredisi alabilmek için belli bir sabit gelirin olması gerekirken bunu sadece var veya yakında olacak şeklinde beyan etmek dahi yeterli görüldü. Önceleri her şey iyi gidiyordu. Yani uzun vadeli alınan konut kredilerinin geri ödemeleri düşük faiz dolayısıyla oldukça cazip idi. Ancak yatırım bankaları daha fazla kredi satabilmek için daha önce vermiş oldukları kredi alacaklarını menkulleştirmeye başladılar. Yani bir değişim aracı olarak kullanılması gereken para ve bunu belgeleyen araçlar sanal olarak yumurtlamaya başladı. 4 trilyon dolarlık mortgage piyasası önce 8 trilyon dolara son değerlendirmelerde ise 11 trilyon doları aştı. Konut talebinin artması fiyatlarının da artmasına sebep oldu. Bu gelişmeden sadece bankalar yararlansaydı belki de işler bu hale gelmeyecek idi. Bu sefer ev sahipleri örneğin 100 bin dolara aldığı evin değeri uzman raporuyla 150 bin dolara çıktığını görünce bu ilave 50 bin doları teminat göstererek yeni kredi aldılar. Ne için mi? Araba da yenilenecek veya tatil veya tüketim harcaması. Nasıl olsa Çin ürünleri her tarafta ve oldukça makul fiyatlarda. Bazı durumlarda evin değeri ekspertiz raporlarda 200 bin dolara çıktığı görüldüğünde yeni kredi de pekala alınabilmekteydi. Uzman raporları ile konutların değerinin artması gerçeği ne kadar yansıtıyordu? Satışa çıkan evlerin değil 200, 100 bin doların dahi altında olduğunu bir düşünün. Aldığınız ilave kredi için ek teminat göstermeniz veya borcu kapatmanız gerek. Taksit ödemelerinin değişken faizli olduğunu hatırlayacak olursak, yani faiz düşük iken az, ama artmaya başladığında fazla ödeme yapmanız gereken sistemde işler karışmaya başladı. Alacaklarını tahsil edemeyen bankaların likidite sıkışıklığı faizleri tırmandırmaya başlattı. Emlak fiyatlarının düşmeye başlamasıyla şiddetli uyanış başladı. Yastık altında parası olmayanların mevcut borcu ödemek için menkul kıymet çıkarması mümkün değildi, böylece artan faiz oranları önce temerrüde, sonra icraya ve evsiz barksız kalmaya neden oldu. Akla hemen şu soru gelebilir. “Amerikalıların ne hali varsa görsün”, hatta biraz daha radikal bir söylemle “oh olsun, bize ne?”. Dünyadaki ekonomik sistem içerisinde Amerikan hane halkı önceleri net tasarruf eden bir konumda idi. Yani gelirlerinin bir kısmını tasarruf eden ve finansal sisteme ödünç para vermeye razı olan bir konumda idi. Bu arz eden kesime şirketler ve yatırımcıları da dahil ettiğinizde, dünya finansal sisteminden en azından kendi kişisel harcamaları için fon talep etmiyorlar idi. İşlerin tersine işlemeye başlamasıyla ABD ekonomisinin fon talep eden bir pozisyona gelmesi, özellikle bizim gibi ödemeler dengesi açıkları veren ülkelerin reel faiz oranlarını olumsuz etkilemeye başladı. Likidite piyasalarındaki bu sıkışıklık neredeyse bankalar arası kısa vadeli borç transferlerini dahi durma noktasına getirdi. Tamamen güven esasına dayalı olarak işleyen finansal sistemde halkaların zedelenmesi sistemin kilitlenmesine neden olmuştur. Bunların sonucunda ABD’nin sisteme aktardığı kaynaklar, IMF önlemleri, finansal kuruluşların batmaya başlaması, Kapitalizmin kalelerindeki bazı bayrakların inmemesi için gösterilen özel gayretler ve bunun gibi diğer girişimler. Yaşanan krizin akla getirdiği bir diğer soru “neden büyük firmaların çok daha fazla etkilendiğidir”. Makine, ekipman gibi sabit yatırımları diğer firmalara göre daha fazla olan firmalar eğer satışlarını bir birim artırabilecek girişimde bulunabilirlerse, faaliyet karları bir birimden daha fazla artış gösterirler. Bundan dolayıdır ki, büyük ölçekli üretim yapan firmaların dünya pazarlarında rekabet gücü küçük firmalara nazaran çok daha fazladır. Bunun tersi de doğrudur. Firma içi veya ekonomik koşullardan dolayı eğer bu firmaların satışları bir birim azalırsa faaliyet karları daha fazla azalma gösterir. Eğer bu azalma sabit faaliyet giderlerini karşılayacak kadar kar üretemiyorsa büyük firmaları kolayca iflasa kadar götürebilir. Krizle birlikte tüketim azalması firmalar açısından bu problemi daha da derinleştirmiştir. Kapitalizmin önündeki bu problemin anlatıldığı meşhur bir hikâye vardır; çocuk annesine sorar, “Anne evimiz soğuk sobamız neden yanmıyor?”, anne cevap verir, “Çünkü kömür alacak paramız yok.” Çocuk tekrar sorar: “Anne neden kömür alacak paramız yok!”, anne cevap verir: “Çünkü baban artık çalışmıyor, isten atıldı.”, çocuk tekrar sorar: “Peki babam neden isten atıldı.”, anne cevap verir: “Çünkü baban çok kömür çıkardı. Şirkette onları satamadı.” Çocuk tekrar sorar: “Şirket neden satamadı.” Anne cevap verir: “Çünkü babanın maaşı kömür almaya yetmiyordu”. 2000’li yılların başından itibaren piyasalarda yaşanan olağanüstü durumun sonuçlarını öngören sayısız çalışma olmasına rağmen bunun kamuoyunda fazla yer almaması neyle açıklanabilir. Her şeyden önce kriz geçicide olsa herkesi memnun edebilmeyi başarıyordu. Hisse alım opsiyonu gibi imkânlar şirketlerin tepe yöneticilerini gayet memnun etmekteydi. Borsalardaki yükseliş bireysel servetlerin artmasını sağlıyordu. Geliri ve ödeme gücü olmasa bile aldığı kredi ve emlak değerinin artmasıyla ek kredi imkânı özellikle fakir halkı mutlu etmeye yetiyordu. Finans kesimindeki yüksek işlem hacmi ve çalışanların aldığı ek primler onlar açısından da durumun fena olmadığını ortaya koymaktaydı. Bu kesimlerin memnuniyeti ülke yöneticilerinin de işine gelmekteydi. Yani alan da veren de razı idi. ABD’deki çıkar gruplarının bu memnuniyeti, yönetimin olası tehlike olarak göstermeye çalıştığı Müslümanlara yönelik saldırıları da hoş karşılamasına yetiyordu. Basın dahil ABD kamuoyu bu saldırıları ve zulmü yerinde ve makul karşılıyordu. Krizle birlikte ülkelerin üretim yapıları, finans sistemi, uluslar arası kuruluşlar, bölgesel birlikler ve bir bütün olarak kapitalist sistem yeniden değerlendirilmeye ve tartışılmaya başlanmıştır. Ülkemiz açısından durum değerlendirildiğinde karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır; Her şeyden önce dinamik bir nüfusa sahip olmamız ve pazar büyüklüğü, ülkemize yönelik yatırımların devam edeceğinin önemli bir göstergesi niteliğindedir. Ara mallarının giderek daha fazla ithal edilmesi ve cari açık üzerindeki baskısı KOBİ’lerin bu yöndeki üretim değişikliği ile telafi edilebilir. Belki de AB’den çok Müslüman ülkeler ve diğer yakın bölgesel pazarların gelişimi ve sınır ticareti ülke dinamiğinde önemli yeri olan KOBİ’ler için kaçınılmaz bir fırsat niteliği taşıyabilir. Belki de her şeyden önemlisi katma değeri ihraç edilen diğer ürünlere göre fazla olan tarım ürünlerinin üretim ve dış pazarlamasına yönelik girişimlere ağırlık verilmesi büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde hemen her şehirde adlarını sıkça duyurmaya başlayan iş adamları dernekleri, ticaret ve sanayi odaları kendi illerinin dinamik ve yapılarını da dikkate alarak orta ve büyük ölçekli girişimlerin oluşturulmasında öncü olabilirler. Şehirlerdeki ticari hayatın likiditesini (geri dönüşümü olmaksızın) emen, alım yaptıkları küçük ve orta ölçekli imalat şirketlerini alım tekeliyle bitirme noktasına getiren, ülke geneline yayılan market zincirlerine yönelik problemi yerel dinamikler ve haksız rekabet sağladıkları dolayısıyla Rekabet Kurulu çözüme kavuşturmalıdır. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 37 “Kriz varsa çare var” kampanyası başlatıldı RTSO’dan Kampanyaya destek TOBB’un bazı sivil toplum kuruluşlarıyla yurt genelinde başlattığı “krız varsa çare var” kampanyası hakkında açıklama yapan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu” Ekonomik krizin etkilerini azaltmak için başlatılan bu kampaya ya tüm üyelerimizi ve halkımızı davet ediyoruz”dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin “Üreterek ve tüketerek ekonomiye can verelim” diyerek başlattığı “Kriz varsa çare de var” kampanyası yurt genelinde ses getirdi. RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu kampanya hakkında açıklama yaparak tüm üyelerin ve halkın bu kampanyaya destek vermelerini istedi. TOBB’un önderliğinde Türkiye’nin en büyük işveren ve işçi örgütleri Türk-İş, Hak-İş, Tisk,Tesk,Tim, Kamu-Sen, MÜSİAD ve TÜSİAD‘ın da desdeklediği “Kriz varsa çare de var” kampanyasının iç pazarı canlandırmayı hedef aldığını belirten Ofluoğlu “Bütün Dünya da görülen ve Türkye’yi de etkileyen küresel kriz nedeniyle ülkemizde iş yerleri kapanmakta, işsizlik hızla artmakta. Özellikle gençler arasında işsizlik büyük boyutlara ulaştı. İş yerlerinin kapanmasına yol açan krize karşı çareler aranmaya, önlemler alınmaya başlandı. TOOB’un girişimiyle başlatılan “Kriz varsa çarede var” pro38 Rize Ticaret ve Sanayi Odası tek olacağız. Üretim sürecek istihdam artacak. Bir çok firmanın ürünlerinde indirim yaptığını görüyoruz. Tüketicilerinde bundan yararlanmasıyla piyasalar canlılığını bir nebze korumuş olur. Ülkemizde Gayri Safi Milli gelirin %68’ini özel tüketim oluşturduğunu göz önüne alırsak bunun ne denli yararlı olacağı ortadadır. Başlatılan bu kampanyaya tüm halkımızı ve üyelerimizi davet ediyorum. Bu zor dönemecin geçilmesinde Rize’mizin de katkısı olsun” dedi. jesi tüketici ile sanayiciyi buluşturarak, ülke ekonomisinin hep birlikte kalkındırılması, krizin olumsuz etkilerinin en hafif şekilde atlatılması hedeflenmiştir.“ Başlatılan “Kriz varsa çarede var” kampanyasının ülke genelinde büyük ilgi ve destek gördüğünü vurgulayan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu krize karşı Rize’nin de direncini göstereceğini ifade ederek “Krize yenilmeyeceğiz, çıkacağız çarşıya pazara ülkemize des- Rize Ticaret ve Sanayi Odası 39 Rusça dil kursu ilgi gördü RTSO’dan başarılı kursiyerlere sertifika Rize Ticaret ve Sanayi Odasının üyelerine yönelik açtığı Rusça dil kursunda başarılı olanlara sertifikaları törenle verildi. RTSO Yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu sertifika töreninde yaptığı konuşmada Ruçca dil öğreniminin bölgemiz için önem arz ettiğini belirterek “ Rusya karşı komşumuz ve önemli bir pazar. Bölgemiz için interlandı çok yüksek bir ülke. Ticari ilişkilerimizin devam ettiği bu ülke ile ilişkilerin daha iyi yürütülmesi için dilin önemli fonksiyonu olduğuna inanıyoruz. Rusça Bölgemizde yaşayan insanların öğrenmesi gereken bir dil. Bu nedenle Odamızda Rusça dil kursu açtık. Beklenenin üzerinde ilgi gördü. Hocamızın belirleyeceği tarihlerde yeni kurslar açacağız.” dedi. Dıl konusuna oda olarak büyük önem verdiklerini ifade eden Ofluoğlu, Rize Üniversitesinde yabancı dil Bölümlerinin açılması halinde Rus Dili konusunun gündeme getirileceğini, bu bölümün açılmasının bölge için önem taşıyacağını söyledi. RTSO Toplantı Salonunda Zamira Topçu’nun verdiği Rusça dil kursuna 30 kursiyer katıldı. Dört ay süren kurs sonunda başarılı olanlara sertifikaları meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ve yönetim kurulu üyeleri tarafından verildi. Müşterinin Kalbi Nasıl Kazanılır? * Müşterilere temas etmek için fırsatlar yaratın. Örneğin kokteyller, seminerler vb. organizasyonlar bu tür buluşmalar için idealdir. * Verdiğiniz hizmette, müşterinin her zaman desteğe ihtiyacı olduğunu unutmayın ve buna göre davranmayı alışkanlık haline getirin. * Her müşterinizin kendisini önemli hissetmesini sağlayın. Müşteriler her zaman, insanlardan özel hizmet bekler. Onlara tutkuyla hizmet verin, kendileri için zaman harcadığınızı gösterin. * Elle yazılmış, kişiye özel yazışmalar yapın. Bunlar ilişkinizin gücünü arttıracaktır. * Müşteriler hızlı hizmet ister. Telefona ilk çalışta bakıyor olmanız çok önemlidir. * Ağırlama sanatında ustalaşın. Gerçekten yetenekli bir hizmet görevliniz olsun. Bu kişi sizinle müşteriler arasındaki bağlantıyı kuran ilk cephedir. * Bütün müşterilerinize şükran duyun. Eskilerine bile! * Müşterilerinizin sırlarını tutun. * Onlara verdiğiniz her sözü yazılı hale getirin. Etkileyici olmaya çalışmayın. Bu çaba görünür olduğunda değeriniz düşer. * Cep telefonu görüşmelerini müşterinizin yanında yapmayın. Onların yanındayken, telefonun sesini kısın ya da mümkünse kapayın. * Müşterinize övgüde bulunun ama bunu abartmayın. Asla kendinizi övmeyin, rakibinizi yermeyin. * Müşterinizle ilgili şüpheye düştüğünüz bir nokta olursa, kibar ve ılımlı davranmaya özen gösterin. * Müşteriniz için bir şeyden vazgeçersiniz fazlasını alırsınız. Bunu unutmayın. * Şirketinize zarar verecek olsa bile müşterinize gerçeği söyleyin. Güven kazanmak için kendinizi riske atın; bu, güçlü ilişkilerin temelidir. * Müşterinize verdiğiniz vaatler, eylemleriniz ve performansınızla tutarlı olmalı. Kalite, tutarlılıktır. * Müşteriler rahatı sever. Onlara rahatlık sağlayarak elinizde tutabilirsiniz. Müşteriye gerçekten gösterilen ilgi ve yaptığınız işe duyduğunuz tutkunun gücü, müşteri rahatlığının temel kaynaklarıdır. En büyük varlığınız, tutkunuz ve kendinize olan inancınızdır Rize Ticaret ve Sanayi Odası 41 Defterdar Tongül’den RTSO’ya ziyaret Vergi haftası nedeniyle Rize Defterdarı Ali Tongül Rize Ticaret odasını ziyaret etti. Ziyarette Yeşilçay Vergi dairesi ile Karçay Vergi daire müdürleri de hazır bulundu. RTSO ziyaretinde konuşan RTSO başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, Rize ilinin vergi toplamada ilk sıralarda olduğunu belirterek, “İlimiz esnafı vergi vermede Türkiye standartlarının üzerinde Vergi vermeye ne kadar sadık olsak ta bu kriz böyle devam ederse vergi verecek gücümüz kalmayacak. Biran evvel hükümet krize çare bulmalı. Rize her ne kadar krizi fazla yaşamıyor dense de artık iliklerimize kadar krizi hisseder olduk. Ne 24 ocak kararları sırasında nede 2001 yılı krizlerinde bu sıkıntıya düşmemiştik. Bir çok esnafımız kepenk kapatmak zorunda kaldı” dedi. Ziyarette konuşan Rize İl defterdarı Ali Tongül, “Türkiye’ de yaşanan kriz, dünyanın her yerinde yaşanmakta- dır. Her ne kadar Rizeli esnaf krizi yaşıyoruz desede imalat sektörü Rize’ de olmadığı için kriz fazla hissedilmemektedir. Diğer illerde kriz daha büyük oranda hissedilmektedir.”dedi. Türkiye genelinde yedinci il Rize’de Vergi toplama oranı 87.72 oldu Rize Defterdarı Ali Tongül Rize’nin vergi tahsil oranı bakımından ülke genelinde ilk yedi de yer aldığını söyledi. Vergi tahsilatı açısından Türkiye’de ilk sıralarda yer aldığı açıklanan Rize’de vergi tahsil oranı geçen yıl yüzde 87.72 olarak gerçekleşti. Geçen yıl Rize’de tahakkuk eden 427 milyon 336 bin 634 TL’lik verginin 369 milyon 148 bin 555 TL’sinin tahsil edildiğini bildiren Rize Defterterdarı Tongül, ‘’Geçen yıl ilimizde vergi tahsil oranı yüzde 87.72 olarak gerçekleşti. Böylece Rize Türkiye genelinde vergi tahsil oranı bakımından yedinci oldu’’ dedi. 42 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize’nin geçen yılki giderinin de 370 milyon 848 bin 215 TL olduğunu ifade eden Defterdar Tongül, Rize’nin geliri giderinden fazla olan illerden birisi olduğunu kaydetti.T ongül, fiş karşılığında vergi iadesi uygulamasından vazgeçilmesinin ardından vatandaşların fiş alma bilincinde azalma olduğunu belirterek, ‘’Fiş almak, vatandaşlık görevidir. Ülkemizin kalkınması için vergilerin tam olarak toplanması gerekir. Bu nedenle vatandaşlarımız yaptıkları alışverişin sonunda fişini almaya özen göstermeliler’’ dedi. Rize ödediği verginin karşılığında yatırım alamıyor Rize’nin geliri giderinden fazla! Gelir 1 Üç ay da Gider 01.208 90.116 milyon milyon lira lira 2009 yılının ilk üç ayında Karadeniz Bölgesinde geliri giderinden fazla tek il Rize oldu. Rize 11.92 milyon lira fazlalık verirken Trabzon 114.409 milyon lira, Ordu 93.364 milyon lira, Giresun 78.188 milyon lira, Gümüşhane 37.202 milyon lira ve Artvin 32.522 milyon lira açık verdi. Bütçesi fazla veren 16 il arasında yer alan Karadeniz Bölgesi’nin geliri giderinden fazla olan tek ili Rize oldu. Tüm dünyada etkili olan ve Türkiye’de de etkisi hissedilen ekonomik kriz nedeniyle 2009 yılının ilk üç ayındaki gelir kalemleri gider kalemlerinin çok gerisinde kaldı. Bölgemizde Trabzon, Gümüşhane, Artvin, Giresun ve Ordu illerindeki kamu yatırımları ve harcamalar gelirin çok gerisinde kalırken sadece Rize ilindeki gelirler giderlerden fazla oldu. Türkiye genelindeki 81 ilden 64 tanesi açık verirken bu illerin arasında Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Artvin ve Ordu’da yer aldı. Bütçesi fazla veren 16 il arasında yer alan Karadeniz Bölgesi’nin tek ili Rize oldu. Karadeniz Bölgesi’nde en büyük açık Trabzon’da oldu. Trabzon ilinde yılın ilk üç ayındaki açık 115 milyon lira oldu. Maliye Bakanlığı verilerine göre yılın ilk çeyreğinde Trabzon’da 172 milyon 501 bin liralık bir gelir elde edilirken kamu giderleri 286 milyon 910 bin lira oldu. Trabzon’da yılın ilk üç ayındaki açık 114 milyon 409 bin lira oldu. Artvin ilinde ise yılın ilk üç ayında gelir miktarı 30 milyon 975 bin lira olurken gider miktarı 63 milyon 497 bin lira olmuştu. Artvin’deki açık miktarı ise 32 milyon 522 bin lira oldu. Giresun ilinde ise yılın ilk çeyreğinde toplam gelir 52 milyon 298 bin lira olurken giderler 130 milyon 486 bin lira oldu. Giresun’un açığı ise 78 milyon 188 bin lira olarak gerçekleşti. Gümüşhane ilinde ise yılın ilk üç ayında 10 milyon 589 bin liralık gelir elde edilirken gider miktarı 47 milyon 791 bin lira oldu. Gümüşhane’deki açık miktarı ise 37 milyon 202 bin lira oldu. Ordu ilinde ise bu yılın ilk çeyreğinde 92 milyon 846 bin liralık gelir elde edilirken 186 milyon 210 bin liralık gider oluştu. Bu ilin yılın ilk üç ayındaki açığı ise 93 milyon 364 bin lira olmuştu. Karadeniz Bölgesi’nde geliri giderinden fazla olan tek il unvanına sahip olan Rize de ise yılın ilk üç ayında 101 milyon 208 bin liralık gelir elde edilirken 90 milyon 116 bin liralık gider oluştu. Rize de fazlalık yılın ilk çeyreğinden 11 milyon 92 bin lira oldu. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 43 Oda ve Borsalar RTSO’da toplandı Rize il dahilinde kurulu bulunan oda ve Borsaların ortak toplantısı Rize Ticaret ve Sanayi Odası’n da yapıldı, RTSO’nun ev sahipliği yaptığı “Rize ili müşterek oda-borsa toplantısı”na Çayeli Ticaret ve Sanayi Odası, Pazar Ticaret ve Sanayi Odası Ardeşen Ticaret ve Sanayi Odası ile Rize Ticaret Borsası yönetim kurulu ve meclis başkanlarıyla yönetim kurulu üyeleri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu yılın ilk toplan- tısını yaptıklarını belirterek. “Rize’deki oda ve borsalar olarak ilk defa bir araya geldik, sırasıyla diğer oda ve borsalarımızda bu toplantıları devam ettireceğiz. Bu toplantıların amacı şehrimizdeki odalar ve borsalarımızın dayanışmasını sağlamak, müşterek sorunları görüşüp üst kuruluşumuz olan TOBB‘ne ve ilgili bakanlıklara sunmaktır.”dedi. Toplantı gündeminde belirlenen konular üzerinde yapılan konuşma ve görüşmeler sonunda sonuç bildirgesi hazırlandı. Bildirgede, 492 sayılı saya ile Duyuru 28 Şubat 2009 tarih ve 27155 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan , 5838 Sayılı kanunda bazı değişiklikler yapılması hakkında kanun ile 18 Mayıs 2004 tarih ve 5174 Sayılı Odalar ve Borsalar Birliği Kanununa geçici geçici madde eklenmiştir. Bu madde de “Üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların da birliğe ödenmemiş aidat borçlarına ait gecikme zamlarının tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların birliğine olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde bu borçlara ait gecikme zamları silinir” hükme yer almaktadır. Yasanın 28 Şubat 2009 Tarihinde yayınlandığından süre 28 Ağustos 2009 tarihinde sona erecektir. Üyelerimizin, bu tarihe kadar yapacakları ödemelerden geçmiş yıllara ait aidat ödemelerin geçikme zammı alınmayacaktır. Üyelerimizin dikkatine sunulur. kaldırılan ticaret sicil memurların sicil harcı tahsili yetkisinin yeniden verilerek veya on-line sistemle sicil harçlarının odalarda tahsil edilmesiyle, odalara işlem için gelen üyelerin vergi dairelerine gönderilmesinin yarattığı sorunların ortadan kaldırılması, ayrıca AB kriterlerince nüfus başına düşmesi gereken iş yeri sayının, sektör ve meslek dalında nüfusa göre iş yeri açılması yönünde, Belediyeler ve vergi dairelerine başvurmadan önce odalara başvuru yapılmasıyla hem sermayenin hem de işyeri açacak kişilerin korunacağı konularına yer verildi. RTSO’dan İftar Yemeği Rize Ticaret ve Sanayi Odas’nın, Ramazan ayındaki geleneksel iftar yemeği bu yılda verilecek. Her yıl ramazan ayının ilk haftasında organize edilen iftar proğramı bu yılda ramazan ayının sekizinci günü 28 Ağustos 2009 cuma günü Yakomoz restorantta yapılacak. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 45 46 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 47 Denizbank’tan RTSO üyelerine düşük faizle kredi Rize Ticaret ve Sanayi Odası ile Deniz Bank arasında imzalanan protokol de Rize tüccarına 1.33 faizle kredi anlaşması imzalandı. RTSO’da düzenlenen imza töreninde RTSO başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ile Deniz Bank Rize şube müdürü Özgür Devrim Güvensoy arasında imzalanan protokolde Rize Tüccarına aylık 1.33 faizle kredi verilecek. Rize Ticaret ve Sanayi Odası başkanı Ömer Ofluoğlu “esnaf ve tüccar olmazsa bankalar olmaz. Son 5 aydır Esnaf ve tüccar zor günler yaşamakta. Bankalarımızın kazandıklarından biraz daha fedakârlık yapmalarını istiyoruz. Bu Tüccar ve esnafın sırtından kazanılan paralardan biraz geri dönüşüm olmalı. Yaz sonuna kadar esnaf ve tüccarımız zor günler ge- çirecek. Kredi almak her tüccar ve esnafa nasip değil bunun da kriterleri var. Zor durumda olan tüccar zaten kredi alamıyor. Durumu iyi olan ise krediye ihtiyaç duymuyor. Kredi almak kolay ancak bunu geri ödemek çok zor” dedi. Deniz Bank Rize şube müdürü Özgür Devrim Güvensoy ise esnafa can suyu adında kredi vereceklerini söyleyerek “Son zamanlarda kredi faizlerinde düşüş yaşanmakta şube olarak kendi inisiyatifimizle 30 bin TL verebiliyoruz” dedi. Garanti Bankası’ndan RTSO üyelerine kredi Rize Ticaret ve Sanayi Odası (RTSO) ile Garanti Bankası arasında, oda üyelerine uygun koşullarda kredi verilmesine ilişkin protokol imzalandı. Rize Ticaret ve Sanayi Odası’ndan yapılan protokol, Garanti Bankası Rize Şube Müdürü Oğuzhan Tuna ile RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu arasında imzalandı. Bankanın sağladığı imkanlardan iş adamlarının yararlanmasının öngörüldüğü protokol sonrası yapılan ortak açıklamada; ‘‘Anlaşma kapsamında oda üyesi KOBİ’ler, TL cinsinden aylık yüzde 2 faizle, avro ve dolar cinsinden ise aylık yüzde 1 faizle ticari kredi kullanabilecek. Kredilerin geri ödenmesi 60 aya kadar vadede eşit taksitlerle yapılabilecek. Anlaşmanın, üyelere önemli fırsatlar tanıyacağına inanıyoruz.’’ denildi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 49 Pazarlama Dünyasında Neler Oluyor? Siz Ne Yapmalısınız? Günümüzün değişine dünyasında, birkaç yıl öncesinin pazarlama taktikleri bile yerini ve yarattığı faydayı korumuyor. Dünya nüfusunun, eskisinden çok daha yaşlı, daha entelektüel ya da daha fazla zaman baskısı altında olduğunu düşünmek bile değerlerin ne kadar alt üst olduğunu gösteren bir değişim… Bu nedenle, sizin pazarlama stratejiniz de bunlara uyacak biçimde oluşturulmalı. Peki, o zaman işe yarayacak olan yol nedir? Araştırmacılara göre markaların büyük çoğunluğu, hedef kitlelerine ulaşmak için metinli ve çok-medyalı mesaj gönderme yolunu kullanıyor. Bunların yaklaşık üçte biri de, pazarlama bütçelerinin yüzde 10’undan fazlasını, bu iletişim aracı yoluyla yapacağı reklamlara harcıyor. Video kolaylığı sunan telefonlar yaygınlaştıkça, daha da zenginleştirilmiş medya yoluyla pazarlama seçeneklerinin ortaya çıkmasına hazır olun. Buna ek olarak, mobil hizmet sağlayıcılar artık ellerini kredi kartı havuzuna da atmaya başladıklarından -telefonunuz ya da PDA’nız (avuç içi bilgisayarınız) çok yakında çok kul- 50 Rize Ticaret ve Sanayi Odası lanır duruma gelecek. Şimdi İnternet Zamanı “Küresel düşünün, yerel davranın,” artık İnternet’te reklam yapan girişimcilerin sloganı oldu. Google’ın sağladığı harita hizmeti ve Adwords programıyla bağlantılı olarak başlattığı yeni yerel reklam programı devrim niteliği taşıyor. Böylece, şirketler, Google trafiğinin önemli bir kısmının, kendi kanallarına yönelmesini sağladı. İnternet üzerinden yapılan reklamlar, aynı zamanda, reklam yapanların çok özel kitlelere ve alanlara ulaşabilecekleri podcastlara ve bloglara yöneliyor. Video üretimi maliyetinin düşmesi nedeniyle şirketler için de internet üzerinden video reklamlarında bir artış olacağını öngörülüyor. Yeni Kuşaklararası Pazarlama Kabul edelim, dünya yaşlanıyor. Genç kuşaklar elbette herkesin hedefinde ama ya diğerleri? Evet, onların oranı her geçen gün daha fazla artıyor. Her 7 saniyede bir, Bebek Patlaması (Baby Boom) kuşağından bir kişi 50 yaşına giriyor. Diğer yaş gruplarının nüfusu düz bir çizgide ilerlerken, bu kuşa- ğın temsilcileri, gelecek 10 yıl içinde yüzde 25 artacak olan bir nüfus kesimine katılıyor. Şirketlerin, 1946 ile 1974 arasında doğmuş olan erişkinlere ulaşmasını sağlayan danışmanlık firması The Boomer Project’in kurucusu olan Matt Thornhill, pazarlamacıların, daha büyük yaşlardaki erişkinlere yönelik pazarlamaya ilişkin düşünce biçimlerini yeniden gözden geçirmelerinin zamanının geldiğini söylüyor. Bebek Patlaması kuşağı, önceki erişkin kuşaklarına göre yeni deneyimlere ve markalara çok daha açık, dinamik bir grup oluşturuyor. Pazarlama uzmanları, bu kuşağın ne kadar yaşlı olduklarına bakmak yerine, ne yaptıklarına bakarak hedeflerini belirlemeleri öneriliyor. Bu kuşaktakiler, çok döngüsel yaşamlar sürüyor. 40’lı ya da 50’li yaşlarında üniversiteye dönüyor olabilirler, yalnız yaşayabilirler. Ya da ikinci kez evlenmiş, çocuk yetiştiriyor olabilirler. Bu insanların hepsine aynı tatil paketini satamazsınız. Öyleyse, hedeflediğiniz yaşama biçimi kesimini seçin ve bu kesime odaklanın. İklim değişikliği sağlık riski oluşturuyor Dünya sağlık Örgüt, iklim değişikliğinin sağlık riski oluşturduğunu bildirdi ve küresel ısınma nedeniyle hastalıkların ve gıda sıkıntısının da arttığı Asya Pasifik bölgesinde halk sağlığı riskine karşı acil harekete geçilmesi çağırısında bulundu. Dünya Sağlık Örgütü hazırladığı taslakta, iklim değişikliğinin yol açtığı sağlık sorunlarıyla ilgili verilerin sınırlı olduğuna işaret edilerek, hükümetlerin küresel ısınmanın sağlığa etkisiyle ilgili çalışmalar yapması, sağlığa etkilerinin azalması için tedbirlerleri artırması gerektiği kaydedildi. İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili sınırlı bilgilerin de çoğu zaman tutarsız olduğu ve şeffaf biçimde nadiren paylaşıldığı da belirtilen taslakta, DSO’nun bu konuda bölgede çalışmalar yapacak hükümetlere teknik rehberlik ve fon desteği sağlayacağı bildirildi. Taslakta, küresel ısınmaya yol açan sera etkisi yaratan gazların salımının azalması için alınabilecek tedbirlere örnek olarak, ulaşımda motolu araçlar yerine bisiklet gibi araçların kullanılması, özel otomobillerin kullanımının azaltılması verildi. iklim değişikliğinin Asya Fasifik bölgesinde önde gelen sağlık tehditleri arasında geldiği belirtilerek, bölgede dang hastalığı, sıtma ve diğer hastalıkların artabileceği uyarısında bulunuldu. Okyanus sularının yükselmesinin, Pasifik’te deniz seviyesine yakın ada ülkelerine ve bölgeleri kısa süre içinde tehdit edebileceği belirtildi. Küresel ısınmanın artmasının sıtma ve dang hastalığını taşıyan sivrisineklerin yayılma alanını genişletebileceği, sıcak hava dalgalarına ve gıda güvenliğini tehdit eden kuraklığa yol açabileceği vurgulanırken, gezegenin ısınmasının bazı hastalıklar üzerinde etkisi olduğu belirtilerek, buna örnek olarak dang gibi bazı hastalıkların daha önce hiç görülmedikleri bölgelerde görülmeye başlaması gösterildi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 51 Zirveye Giden Yolun İpuçları Müşterilerinizin istediği hiçbirşey sorun değildir, müşteri talebi, onun sizinle iş yapmaya teşhir ederek doğru tercihini yapmış olduğunu kanıtlamak için bir fırsattır. ‘Başarı ayrıntılarda gizlidir…’ Bu söz iş hayatında ne kadar çok sık telaffuz edilir değil mi? Kendi iş hayatınızı şöyle bir gözden geçirecek olursanız, çoğu zaman, ayrıntılarla geçen zamanın, nasıl bir fark yaratabildiğini gördüğünüz oldu mu? Yönetim dünyasının duayenlerinden Jeffrey J Fox da yaptığı çalışmalarda bu konuya fazlasıyla zaman ayıranlardan biri. “Zirvenin Yolu” isimli kitabında da iş hayatında zirveyi hedefleyenlere, kendi deyimiyle “yemek sofrasında” edinilmiş derslerden ipuçları veriyor. Fox’un “sofra” ile kastettiği ise; evde, sokakta, aile yaşamında, alışverişte vb. kısacası hayatın içinde öğrenilen ayrıntılar! İşte Jefry J. Fox’tan, iş dünyasında zirveye çıkmak için yemek sofrasında öğrenilmiş dersler… Hem İçerde Hem Dışarıda Olun Şirket içinde, iş arkadaşlarınıza çalışırken “içerideki adam” olursunuz. Şirket dışında, müşterilerle, distribütörlerle, bayilerle, hissedarlarla, toptancılarla, medyayla vb. görüşürken ise “dışarıdaki adam… İçerideki adam olarak, ılımlı, alçakgönüllü, uyumlu, nazik, sakin, kontrollü (kontrolcü değil), sorgulayan, araştıran ve yardımsever bir kişi olmalısınız. İş arkadaşlarınızı saymalı, takdir etmeli ve onlara bol bol teşekkür etmelisiniz. Dışarıdaki adam olarak ise adeta şirketinizin bayrağını dalgalandıran bir fanatik olmalısınız. Şirketinizin, ürünlerinizin, hizmetlerinizin ve de52 Rize Ticaret ve Sanayi Odası ğerlerinizin reklamını yapmalısınız. Onu pazarlayan, yorulmak bilmez, korkusuz, hevesli ve olumlu bir kişi olmalısınız. Satış yapmalı, iş bağlamalı, yatırımcıları çekmeli, müşteri bulmalı ve onları elinizde tutmalı, etkili insanları etkilemelisiniz. Bir lider, hem “içerideki adam” hem de “dışarıdaki adam” olmayı başardığında öncülük yapabilir ve insanları motive eder. Kişinin işi, pozisyonu ve kıdemi ne olursa olsun, şirketi için hem içeride hem de dışarıda çaba sarf edebilir. Gayret göstermek için beklerseniz, bütün meslek yaşamınız boyunca bekleyebilirsiniz... Generallerinizi Kantin Sorumlusu Yapmayın İyi bir kumandan, en başarılı generalini düşmanla savaşmaya göndermek yerine kantin veya levazım sorumlusu yapar mı? Bütün şirketlerde, sorunu çözebilecek, elinden bir şeyler gelebilecek, meseleyi sonuçlandıracak kişiye başvurmaya dair sonu gelmez bir dürtü ve tartışılmaz bir gereksinim vardır. Çok başarılı bir müşteri hizmetleri elemanından, “müşterilerin sesi” konulu bir piyasa araştırmasını yürütmesi istenir; bu da onu müşterilerin sorunlarını gidermekten alıkoyar. Müthiş bir satıcıdan, ödenmemiş büyük senetlerin toplanmasına yardımcı olması istenir; bu da onu şirkete yeni müşteriler kazandırmaktan, yeni anlaşmalar bağlamaktan, şirkete para kazandırmaktan alıkoyar. Öfkenizi Kontrol Edin Öfkenizi kontrol altında tutun. Kendinizden emin görünün. Dostlar, iş arkadaşları, yatırımcılar ve ortaklar, soğukkanlılığını koruyan kişilerle iş yapmak ister; öfkeden köpüren ve bağırıp çağıran kişilerle değil. Suçlam a k anlam- sız bir eylemdir. Eğer bir insan hata yaptıysa, bunu kasten yapmamıştır. Öncelikle durumu düzeltin ve ardından bu olayın bir daha tekrarlanmaması için ne gerekiyorsa yapın. Kimse şikayet eden, sızlanan ve bahaneler uyduran kişileri sevmez. Kimse şikayetçilerle birlikte çalışmak ve iş yapmak istemez. Sürekli şikayet edenler tüketicidir. İnsanın enerjisini, zamanını ve keyfini tüketirler. Bir sorun hakkında şikayet etmeyin. Sorunu giderecek bir şeyler yapın. Nazik Olun İş arkadaşınıza bağırmayın. Gün gelir, o sizin patronunuz olur. Kendinizi methetmeyin ve böbürlenmeyin. Bugün kaybeden yarın kazanabilir, sizi geride bırakabilir. İnsanları aşağılamayın. Bir gün onlar size tepeden bakabilir. Tarih, yeni yükselenleri hafife alan ama sonradan onlar tarafından ezilen piyasa liderleriyle doludur. Tatlı dilli olun, sert sözler sarf etmeyin. Ne kadar öfkeli olursanız olun, sebebiniz ne olursa olsun, pozisyonunuz ne ka-dar yüksek olursa olsun, nazik olun. Nazik olun çünkü sözlerinizi yutmak zorunda kalabilirsiniz. Müşteriler Olmadan İş Olmaz Satış elemanı, pazarlayıcı, üretici, yatırımcı olarak ben, müşterinin yerinde olsaydım, neden benimle iş yapardım? Müşteriyi tanımak, piyasayı bilmek, rekabeti bilmek, kendinizi tanımak, müşterinin yerinde olsaydınız neden sizinle iş yapacağınızı veya sizden satın alacağınızı bilmek. İşte iş dünyasındaki en önemli mesele budur. Bu soruyu gerçeklere dayanarak, dürüst ve tarafsız bir şekilde yanıtlayabilmeniz gerekir. Kendinizi müşterinin yerine koyup neden sizden satın alacağınızı on kelimeyle ifade edebilirseniz, belki müşteri sizi dinler. Satış Ekibinin Gözünden Bakın Zeki bir satış elemanı işe yarayan ve yaramayan şeyleri, müşterileri çeken ve tutan şeyleri, müşterileri çekip tutmayı başaramayan şeyleri bilir. Her iyi satış elemanının şirket yönetmesi ya da üst düzey yöneticiler arasında yer alması şart değildir. Ancak üst düzey yönetimde yer alan her kişi, satış savaşında birkaç madalya kazanmalıdır. Herkes satış tecrübesine sahip olmalıdır. Kurumda çalışan herkes, işini satış elemanının gözünden görmelidir. Şirketinizi, müşterilerinizi politikalarınızı, ürünlerinizi, fiyatlarınızı, satış elemanının gözünden görürseniz, ışığı görmüş olursunuz. Moda Sözcükler Kullanmayın Anlamsız sözcükler söylemeyin ve yazmayın. Örneğin “ağırlıklı” kelimesini söylemeyin ve yazmayın. “Yeniden projelendirmek”, “iç kaynak kullanımı”, “önemli bir atılım”, “sinerji” gibi ifadeleri ve “resmi şirket politikalarını yansıtan” ya da “resmi şirket politikalarını yansıtmayan” diğer ıvır zıvır lafları kullanmayın. Bu kelimeleri yasaklayın. Kelime dağarcığınızdan çıkarın. İş dünyasına özgü moda sözcükler kullanmayın. Onları icat et-meyi tercih edin. İş dünyasına özgü moda sözcükler yaratmak kolaydır. Aykırı düşünün yeter; “kalıpların dışına çıkın”. Jargonlardan da uzak durun. Şirketinizde çalışmayan kişilerle, örneğin müşterilerle iletişim kurarken jargonlardan uzak durun. “Kes ve Yapıştır” bilgisayarcılara başka, sanatçılara başka, kiremitçilere başka, ilkokul öğretmenlerine başka anlamlar ifade eder. Eleman Seçimine Dikkat İş hayatında başarılı olmanın kilit noktası işe iyi elemanlar almak ve onları elde tutmaktan geçer. İyi bir elemanı beklenmedik bir şekilde kaybetmenin bedeli ağırdır. Fakat işe uygun olmayan bir elemanı almanın bedeli de ağırdır. Beklenmedik istifalar ve yanlış işe alımlar, gizli zararlara neden olabilir. Eleman aranıyor ilanları vermek, mülakat yapmak, test etmek, özgeçmişleri kontrol etmek, eğitim vermek, boşu boşuna ödenen maaşlar, avukat masrafları, istihdam ücretleri, iş kazası teminatı, işyerinde moral düşüşü, yönetim kurulunun boşa harcadığı zaman ve kaybedilen gelirler... Doğru Kararlar Alın Alacağınız kararın doğuracağı sonuçların bir nebze de olsa geri döndürülebilir olup olmadığını belirleyin. Eğer kararınızın doğuracağı sonuçlar geri döndürülebilirse, değiştirilebilirse ve daimi değilse, o zaman kararınızı alın. Karar almak için tam olarak ne kadar zamanınız olduğunu belirleyin. Karar almak için ister 100 gününüz olsun, ister 100 saniyeniz, elinizdeki zamanın yüzde 90’ını düşünmeye ve gözden geçirmeye ayırın. Karar almadan önce bilmeniz gereken verileri belirleyin ve karar almanız gereken an gelene kadar, veri toplamaya, düşünmeye, planlamaya devam edin. Karar alma konusunda kesin olan gerçeklerden biri, asla tüm verilere sahip olamayacağınızdır. Veri yetersizliği kararsızlık için bahane olamaz. Karar aldıktan sonra kararınız hakkında tereddütlere düşmeyin. Haklı olduğunuzu düşünenlerden veya yanıldığınızı düşü-nenlerden etkilenmeyin. Verilerden etkilenin. Ancak, kararınıza saplanıp kalmayın da. Eğer yeni veriler, yeni gereksinimler ortaya çıkarsa, dürüst, objektif ve gerçekçi bir biçimde kararınızı yeniden düşünmeli, tekrar gözden geçirmelisiniz. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 53 Evinizde Yemeğe Davet Edeceğiniz Kişileri İşe Alın Şirket ile aile arasında birçok benzerlik bulunuyor. Her iki yapının da benzer DNA’ları, ortak kimyaları vardır. Kendi içlerinde tartışabilirler ama insanların önünde ‘aileye karşı konuşmazlar. İyi kurumlarda çalışan iyi insanlar, iş arkadaşlarının fikirlerini önemser ve bu fikirlere saygı duyar. Aynısı aileler için de geçerlidir. Aile fertleri, diğer aile fertlerinin ne düşündüğünü önemser.. Önemserler çünkü birbirlerine benzerler, ortak değer yargıları vardır. İyi bir ailede öğrenilen değer yargıları, hayata ilişkin verilen bütün kararları şekillendirir. İşe alım sürecinde kendinize şunu sormalısınız: ‘Bu insanı ailemle birlikte yemeğe davet eder miydim?’ Eğer beyninizin de-rinliklerinde, ailenizin o kişiden hoşlanmayacağını seziyorsanız, mutlaka işi ağırdan alın. Özellikle de aileniz, insanlara kucak açan, onları hoş karşılayan fertlerden meydana geliyorsa. Ailenizin değer yargıları ve kaygıları, aynı zamanda sizin değer yargılarınız ve kaygılarınızdır. Aile değerleriniz, insanları iyi yönetici, iyi eleman, iyi iş arkadaşı, iyi tedarikçi, iyi ortak olarak değerlendirmenizde etkilidir. İşe başvuran adayı eve yemeğe getirmek konusunda isteksizseniz onu davet etmeyin ve işe almayın. Müşterilerinize Özel Olduklarını Hissettirin Evinize gelen konuklara nasıl davranıyorsanız, işyerinizi ziyaret eden müşterilere, diğer bir deyişle konuklara da öyle davranmalısınız. Müşterilerin tercih hakkı vardır. Müşteriler sizi tercih ettiklerinde, doğru tercihi yapmış olduklarını onlara asla unutturmayın. Müşterinin, üzerine titrenen bir ünlü gibi hissetmesini sağlayın. İşyerinizi bir müşteri gibi ziyaret edin. Deneyimlerinizi bir müşteri 54 Rize Ticaret ve Sanayi Odası gibi tartın. Size bir konuk gibi mi davranılıyor? Müşterinin istediği hiçbir şey sorun değildir. Müşteri talebi, onun sizinle iş yapmayı tercih ederek doğru tercihi yapmış olduğunu kanıtlamak için bir fırsattır. Sahaya Çıkın Zirveye dört duvar arasında, masa başında çalışarak ulaşılamaz. Zirveyi hedefleyen bir yönetici mutlaka sahaya çıkmalıdır. Saha ise “müşterilerle görüşmek, tesisleri ziyaret etmek, tedarikçileri teftiş etmek, teknik sorunları gidermek, tohum ekmek, ekinleri biçmek, piyasa araştırması yapmak, mağaza denetimleri yapmak, rafları doldurmak, rakipleri araştırmak, petrol bulmak için sondaj yapmak, bir davayı savunmak, bir baca inşa etmek, ek bölümü kaldırmak, kapıları açmak, işe başvuran adayla mülakat yapmak, hisse senedi alım satımı yapmak ve bir satış gerçekleştirmektir. Para dışarıda, ofisin dışında kazandır. Dışarıda fikirlerle, ilham kaynaklarıyla, gerçeklerle, ezgilerle ve fırsatlarla dolu bir dünya vardır. Dışarıdaki dünya çamurludur, zalimdir, çetindir, heyecan vericidir, korkutucudur. Dışarıda çalışmak başarının garantisi değildir ama kesin olan bir şey vardır: eğer avcı mağarasından çıkmazsa, avını yakalayamaz.” Dakik Olun Geç kalırsanız, sizin için çok geç olabilir. Sürekli geç kalan biri olarak tanınmak, daha fazla sorumluluk ve daha büyük işler alma ihtimalini düşürür. Geç kalmak disiplin yetersizliğine, planlama yetersizliğine ve başkalarının programlarına karşı duyarlı olma yetersizliğine işaret eder. Kurumlarda insanlar insanlara bel bağlar ve geç kalan biri gü-venilmezdir. Geç kalmak stresi ve gerilimi artırır. Bir dakika geç kalmaktansa, bir saat erken çıkmak daha iyidir. Kendinize Güvenin Ofiste, mağazada, fabrikada veya sahada çalışmaya gittiğiniz her gün, kendinize güvenerek hareket edin. Müşterinizin işyerine gittiğinizde kendinize güvenerek hareket edin. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranın. Kibirli olmayın. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranmak, oranın sahibinin bütün endişelerini paylaşmak ve bu endişelere bağlı olarak harekete geçmek anlamına gelir. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranırsanız, belki gerçekten oranın sahibi olursunuz... Suçlu Aramak Yerine Çözüm Üretin Zaman zamana hataların zirve yolculuğunu sekteye uğratabilir. Hata kimden kaynaklanırsa kaynaklansın, ne kadar büyük olursa olsun, yapılamayacak tek şey, olmuş bir şeyin etkileri Bu tür felaket zamanlarında suçlu aramak yerine çözüm üretmek gerekir. Zamanı geri döndüremezsiniz. Zaten olmuş bir şeyi önleyemezsiniz. Geçmişi değiştiremezsiniz. Ne kadar isteseniz de olayı yok sayamaz, hayıflanarak bir yere varamazsınız. Aynı zamanda işi bırakamazsınız da. Karşı hamlede bulunmalısınız. Sorunlarınız için sızlanarak vakit kaybetmeyin. İlla suçlamalarda bulunacak veya kendi kendinizi yiyip bitirecekseniz, bunu çok ama çok sonraya bıra-kın. Düşünmeye başlayın. Kafa yorun. Hasar tespiti yapın. Ardından karşı hamleler yapmaya başlayın, çalışmaya başlayın. Olaydan etkilenen kişileri arayın. Onlara eylem planınız anlatın. Yardım isteyin. Yeni zaman planlaması, yeni şartlar ve koşullar isteyin. Her gün mutlaka işin bir kısmını halledin. Donup kalmayın. Kabuğunuza çekilmeyin. Kendinize acımayın. 56 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 57 58 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 59 60 Rize Ticaret ve Sanayi Odası