İşyerinin Devri Halinde İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu
Transkript
İşyerinin Devri Halinde İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı İş Hukuku ve Sosyal Güvelik Hukuku Bilim Dalı İŞYERİ DEVRİ HALİNDE İŞVERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU Hazırlayan Banu Erdem ÖZDEMİR 192214022009006 DOÇ DR. ZEKİ PARLAK İSTANBUL 2009 1 GİRİŞ Günümüzde yaşanan ekonomik gelişmeler, birçok işletmenin yapısında değişikliklere yol açmaktadır. Bu kapsamda işletmeler bölünmekte veya başka işletmelerle birleşmektedir. Birleşme ve bölünmelerden bağımsız olarak, işverenlerin işyerlerini başka işverenlere devrettiği olaylara da sıkça rastlanmaktadır. İşyerlerinde çalışan işçiler bu durumdan doğrudan etkilenmekte ve bu işçilerin haklarının korunması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İşyerinin devri halinde işçiler, çoğu kez işlerini kaybetme riski ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Dolayısıyla, işyeri devrinde işçilerin haklarının korunması konusu, iş güvencesi ile doğrudan bağlantılıdır. İşçi ile işveren arasındaki ilişkinin temel kaynağı iş sözleşmesi olduğundan, işçinin üzerinde bir hakkının bulunduğu işinin güvence altına alınması, iş sözleşmesinin devamlılığının sağlanması ile mümkün olabilir. İşyerinin veya bir bölümünün bir başka işverene devredilmesi halinde, işçinin iş güvencesinin sağlanması amacıyla, devreden işveren nezdinde çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin akıbeti ve bu sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülüklerin ne olacağına ilişkin iş mevzuatında çesitli düzenlemelere yer verilmiştir. İşyeri devri kavramı ve işyeri devrinin hukuki sonuçlarından her biri, bağımsız inceleme konusu olabiliecek nitelikte önemli ve kapsamlı konulardır. Bu bağlamda çalışmamın konusunu, işyeri devri halinde işverenlerin hukuki sorumluluğu oluşturmaktadır. 2 I. İŞYERİ, İŞYERİ BÖLÜMÜ VE İŞLETME KAVRAMLARI A. Genel Olarak İş Kanunu’nun işyeri devrinin düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrası uyarınca,işyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devrin konusu, işyeri veya işyeri bölümü olarak ifade edilmiştir. Bu nedenle aşağıda öncelikle işyeri, işyeri bölümü ve işletme kavramları incelenecektir. B. İşyeri 1. Tanımı ve Unsurları İş Kanunu’nun 2. maddesinin ilk fıkrasında, işyeri, “İşveren tarafından mal ve hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin bilikte örgütlendiği birim” olarak tanımlanmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrasında, “İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler ile dinelenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır” denilmektedir. İşyeri niteliğinin kazanılabilmesi için işyerinde görülen işin türü önem arz etmez1. Bu nedenle işyerinde sınai, ticari, serbest meslek veya hizmet kesimine giren bir faaliyetin yürütülmesi mümkün olup; fabrika, atölye, mağaza, depo, maden ve tas ocağı, insaat santiyesi, otel, lokanta, mimari büro, avukat yazıhanesi, hekim muayenehanesi, özel okul, tiyatro, sinema, hastane, dernek, vakıf, hayır müessesi, sendika gibi yerlerde 1 Köseoğlu, Ali Cengiz, İşyerinin Kapanmasının İş Sözleşmelerine Etkisi, İstanbul 2004, s.9. 3 işçi çalıstırıldığı takdirde işyeri niteliği tasır2. İşyerinin varlığı için ayrıca işyerinde çalışan işçilerin sayısı da önemi arz etmemektedir3. İşin görüldüğü yerin gerçek veya tüzel kişiye, özel veya kamu hukuku tüzel kişisine yahut tüzel kişiliği bulunmayan kurum ve kurulusa ait olması; sabit veya seyyar olması; işverenin o yerin maliki ya da kiracısı olması, işin kapalı veya açık bir yerde yapılması, işyerinin niteliği açısından önem arz etmemektedir4. Kanunda yer aşan tanım dikkate alındığında, işyerinin, bir mal veya hizmet üretmek biçimindeki teknik bir amacın gerçekleştirilmesi için maddi ve maddi olmayan unsurlarla işçinin birlikte örgütlendiği birim olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda işyerinin unsurları, maddi unsurlar, maddi olmayan unsurlar, işgücü, teknik amaç ve belirtilen unsurların takip edilen teknik amaç doğrultusunda sürekli bir biçimde organize edilmesi olarak sayılabilir5. 2. İşyerinin Kapsamı İş hukukunda “işyerinde teklik” ilkesi benimsenmiştir. Söz konusu ilke uyarınca; işyeri işin fiilen yapıldığı yerle sınırlı olmayıp, araçları, eklentileri ve kendisine bağlı yerler ile birlikte bir iş organizasyonundan oluşur6. a. İşyerine Bağlı Yerler İşyerinde üretilen mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler işyerine bağlı yerlerdir. Asıl işyeriyle ona bağlı yerlerin tek bir işyeri sayılması için işyerinde üretilen mal ve hizmetlerin nitelik yönünden bir bağlılığının bulunması ve işyerinde yapılan işlerin aynı yönetim altında 2 Süzek, Sarper, İş Hukuku, 3. baskı, İstanbul 2006, s.158. Aydınlı, İbrahim, Türk İş Hukukunda İşyeri ve İşletme Kavramları, Ankara 2001, s.43; Süzek, s.158. 4 Aydınlı, s.43; Süzek, s.158; Mollamahmutoğlu, Hamdi, İş Hukuku, 2. baskı, Ankara 2005, s.156 5 Doğan Yenisey, Kübra: İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, Alman ve Fransız Hukuklarıyla Karşılaştrmalı Bir İnceleme, İstanbul 2007, s. 17 vd. 6 Süzek, s.163, Mollamahmutoğlu, s.157. 3 4 örgütlenmesi gerekir. Bu iki unsurun birlikte gerçeklesmemesi halinde birbirinden bağımsız iki ayrı işyeri söz konusu olacaktır. Bir yerin işyerine bağlı sayılabilmesinin ilk kosulu olan işin niteliği yönünden bağlılık; belirli bir mal ve hizmet üretimine yönelik teknik amacın gerçeklestirilebilmesi için gerekli olan tüm faaliyetlerin bağlılığını, birbirlerini tamamlamalarını ifade eder. Bununla birlikte bir yerin işyerinden sayılabilmesinin ikinci koşulunu oluşturan işin yönetimi bakımından bağlılık; mal ve hizmet üretimi işlerinin tek elden yönetilebilecek şekilde aynı yönetim altında örgütlenmiş olmasını ifade eder7. Ancak, bir yerin asıl işyerine bağlı ve bunların tek bir işyeri sayılması için “amaçta birlik” ve “yönetimde birlik” kosulları yeterli değildir, bu yerler arasında hukuki bağlılığın da bulunması gerekir. Hukuki bağlılık, söz konusu yerlerin aynı işverene ait olmasını ifade eder8. Eğer bu işyerlerinin işverenleri ayrı ise, bu yerler arasında hukuki bağlılık olmadığından, bağımsız iki işyeri söz konusu olacaktır9. İşin niteliği ve yürütümü bakımından birbirine bağlı yerler aynı işverene ait ise, bu takdirde görülen işler arasında nitelik farkı olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Aynı işverene ait işyerlerinde görülen işler arasında nitelik farkı varsa, diğer bir deyişle işin niteliği ve teknik amacı birbirinden ayrı ise, örneğin aynı işveren bir tekstil fabrikası ve bir otele sahip ise, bu yerler ayrı işyeri sayılacaktır10. Sayet, aynı işveren nitelik bakımından birbirine bağlı işleri ayrı yerlerde tamamen bağımsız bir sekilde örgütleyerek yürütüyorsa, tek bir işyeri değil, aynı işverene ait iki farklı işyeri söz konusu olacaktır11 Bir yerin işyerine bağlı olup olmadığının tespitinde o yerin Bölge Çalişma Müdürlüğünün kayıtlarının yanında, ücret bordrolarının ayrı düzenlenmesi ve işe giriş çıkiş belgelerinin ayrı belgelendirilmesi gibi hususların da göz önünde bulundurulması 7 Süzek, s. 160. Süzek, s.159; Canbolat, Talat, Türk İş Hukukunda Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkileri, İstanbul 1992, s.46. 9 Güzel, Ali; İşverenin Değişmesi-İşyerinin Devri ve Hizmet Akitlerine Etkisi, İstanbul 1987.s.75-76. 10 Güzel, s.77. 11 Köseoğlu, s.11. 8 5 gerekir12. Ücret bordrolarının ayrı düzenlenmesi ve işe giriş çıkış belgelerinin ayrı belgelendirilmesi ve genel olarak işlemlerin ayrı yapılanması bağımsız bir işyerinin varlığını gösterir13. Sonuç olarak ; bir yerin işyerine bağlı yer olarak kabul edilebilmesi için, önceden kesin ölçüler verilmesi mümkün olmadığından, Mahkeme tarafından bir yerin işyerine bağlı bir yer olup olmadığı ve buna göre işyerinden sayılıp sayılmayacağının her olayın özelliklerine göre tespit edilmesi gerekir. b. Eklentiler İş Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca; dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentilerin işyerinden sayılacağı belirtilmiştir. Söz konusu kanun hükmünde “gibi” ifadesine yer verilmiş olduğundan, eklentiler kanunda sayılan yerlerle sınırlı değildir14. Bir işyerinde kanunda sayılan bütün eklentilerin bulunması zorunlu olmadığı gibi, eklentilerin işin görüldüğü yerin coğrafi sınırları içinde veya yakınında bulunması da zorunlu değildir15. Sonuç olarak eklentiler işin niteliği ve yürütümü bakımından doğrudan bağlantılı olmasa da, işyerinin bir bütün olusturması bakımından işyerinin bir parçası sayılır16 12 Çelik, Nuri, İş Hukuku Dersleri, 20. Baskı, İstanbul 2007, s.57 Süzek, s. 161. 14 Süzek, s.162; Narmanlıoğlu,Ünal, İş Hukuku, Ankara 1988 s.119; Mollamahmutoğlu, s.160; Güzel, s.78, Tunçomağ, Kenan/Centel, Tankut, İş Hukukunun Esasları, 4.baskı, İstanbul 2005, s.61. 15 Süzek, s.163; Mollamahmutoğlu, s.160. 16 Tunçomağ,Centel, s.62 13 6 c. Araçlar İş Kanunu.’nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, araçların işyerinden sayılacağı belirtilmiş; ancak, aracın tanımına ve özelliklerine değinilmemiştir. İşyerinde yürütülen işin yapılmasında veya hizmetin görülmesinde kullanılan sabit veya hareketli, canlı yahut cansız her türlü alet, edevat, tasıt araçları ve diğer makineler işyerinden sayılır17. C. İşyeri Bölümü İş Kanunu’nun 6. maddesi, işyerinin tamamının devrinin yanı sıra, bir işyeri bölümünün18 devrinin de uygulama alanı bulmaktadır. Kanunda işyeri devrine bağlanan tüm hukuki sonuçlar, bir işyeri bölümünün devri durumunda da uygulama alanı bulacaktır. Nitekim, 6. maddede işyerinin devrinden söz edilen her yerde aynı zamanda işyeri bölümünün devrinden de söz edilmiştir. İşyeri bölümü, bir işyerinin teknik amacının gerçekleştirilmesinde belirli bir işleve sahip olan ve bu işlevini ayrıldığı işyerinden bağımsız olarak sürdürebilen bir organizasyon birimi olarak tanımlanmaktadır19. Buna göre, bir işyeri bölümünden söz edebilmek için, kısmi teknik amacın gerçekleştirilmesi amacıyla sürekli bir biçimde örgütlenmiş beşeri ve maddi unsurlardan oluşan bağımsız bir birlik parçasının bulunması gerekmektedir20. İşyeri bölümünün devrinde önemli olan, devirden sonra, devredilen bölümün faaliyetlerine devam edebilmesi olup, işyerinin devredilmeyen bölümünün faaliyetlerine devam edebilmesine veya kalan kısımda işçi çalıştırılmaya devam edilmesine gerek yoktur21. 17 Tunçomağ, Centel, s.62; Süzek, s.163. Doğan Yenisey, s. 240 vd. 19 Doğan Yenisey, s.241; Ekonomi, Münir, İşyerinin Bir Bölümünün Devri (Kısmi Devir) ve İş İlişkilerine Etkisi, Prof. Dr. Turhan Esener’e Armağan, Ankara 2000, s.340; Köseoğlu, s.17. 20 Doğan Yenisey, s.241. 21 Ekonomi, s.344; Doğan Yenisey, s.242. 18 7 D. İşletme İşyeri kavramının İş kanunu’nda tanımlanmış olmasına rağmen, İş Hukuku mevzuatımızda işletme kavramına ilişkin bir tanıma rastlanmamaktadır. İşletme, öğretide, iktisadi bir amacın gerçekleştirilmesi için aynı işverene ait bir vey daha fazla işyerinin bağlı olduğu organize edilmiş bir bütün olarak tanımlanmaktadır22. İşletme, işyerine göre daha geniş bir kavramdır23. İşletme tek bir işyerinden olusabileceği gibi, işletmeye birden çok işyeri de dahil olabilir24. İş Hukuku anlamında bir yerin işletme olarak kabul edilebilmesi için ilk unsur; iş sözlesmesi ile çalısan işçilerin varlığıdır25. İşletmeyi olusturan ikinci unsur; işin yapılmasını işteme ve bu amaçla gerekli talimatı verme yetkisi ile donatılmış, sorumlulukları yüklenmiş, son söz hakkına sahip bir üst organın varlığıdır26. İşletmeyi olusturan üçüncü unsur ise faaliyettir. İşletmenin konusunu olusturan faaliyet için, maddi veya maddi olmayan araçların varlığı ve belirli bir amacın saptanması gerekir27. II. İŞYERİNİN DEVRİ KAVRAMI VE İŞYERİNİN DEVRİ ŞEKİLLERİ A. İşyerinin Devri Kavramı İş ilişkisinin korunması ve buna bağlı olarak işçinin işinin güvence altına alınması anlamına gelen iş güvencesi, modern İş Hukukunun en temel amaçlarından birisini olusturur28. iş sözlesmesi ile taraflar arasında olusan hukuki ilişki, diğer iki taraflı (synallagmatique) sözlesmelerden farklı olarak dayanaksız bir nitelik tasır29. İş sözlesmesinin bu dayanaksızlığının giderilmesi, buna bağlı olarak işçilerin iş güvencesi 22 Çelik, s.66; Süzek, s.179; Ekonomi, s.425, Mollamahmutoğlu, s.191-193;Doğan Yenisey, s.32. Ekonomi, s.56; Narmanlıoğlu, s.122. 24 Ekonomi, s.56; Narmanlıoğlu, s.122. 25 Aydınlı, s.66. 26 Güzel, s.68. 27 Güzel, s.70. 28 Süzek, s.167. 29 Süzek, s.167; Demir, Fevzi, İş Güvencesi Hukuku, 2. Baskı, İzmir 1999, s.25. 23 8 ile iş sözlesmesinin sürekliliğinin sağlanması amacıyla iş hukukunda bazı caydırıcı hukuki kurumlar geliştirilmiştir30. Bu caydırıcı hukuki kurumlar aracılığıyla iş güvencesi sağlanmakta, işverenin fesih hakkı doğrudan sınırlanmakta ve iş sözlesmesinin dayanıksızlığı önlenmeye çalışılmaktadır31. İşveren değişikliğinin nedenlerinden birisi olan işyerinin devri; işyerinin tamamının veya bir bölümünde mevcut olan iş sözlesmelerine bağlı bütün hak ve borçların hukuki bir işleme dayalı olarak, iş sözlesmesinin tarafı olan işverenden baska bir işverene geçmesi ve işyerinin bu ikinci işverenin yönetiminde faaliyetini sürdürmesi olarak tanımlanabilir32150. Bu tanıma göre, işyerinin devrinden söz edebilmek için ilk olarak, eski işverenin işyerindeki yönetim yetkisinin baska bir işveren lehine yitirmesi ve bunun sonucunda da iş sözlesmesinin tarafı olma sıfatının ortadan kalkması gerekmektedir. Bununla birlikte, işyerinin devri hukuki bir işleme dayalı olarak gerçeklesmelidir. Son olarak da, işyerinin devrinden sonra işyerindeki faaliyetler varlıklarını korumalıdır. B. İşyerinin Devir Şekilleri 1. İşyerinin Tamamının Devri İşyerinin tamamının devri, devir tarihinde mevcut olan iş sözlesmesinin, işyeri malvarlığının bir bütün olarak aktifi (alacak), pasifi (borçlar), maddi ve maddi olmayan unsurları ile birlikte bir işverenden diğer bir işverene hukuki bir işleme dayalı olarak geçirilmesidir. Bir işyerinin tamamının hukuki sonuçlar doğuracak sekilde devri için işyerinin maddi olan ve olmayan bütün unsurlarının geçirilmesi zorunlu olmayıp, işyerinin teknik amacının devam ettirilmesi için gerekli olan maddi olan ve olmayan unsurların devralan işverene geçirilmesi yeterlidir. 30 Süzek, s.168; Demir, s.68. Demir, s.68. 32 Güzel, s.18. 31 9 Bir işyerinin devri halinde iş sözlesmesinin yeni işverenle devam edebilmesi için, işyeri teknik amacının yeni işverenin yönetiminde aynen kalması (işyeri faaliyetinde özdeslik) ve varlığını sürdürmesi (devamlılık) gerekir33. Buna karsılık, işyerini devralan işverenin işletme yönünden farklı bir amaç gütmesi, işyeri devrine ve iş ilişkilerinin devralan işverene geçmesine engel teskil etmez34. 2. İşyerinin Bir Bölümünün Devri İsyerinin bir bütün olarak değil de, sadece bir bölümünün devri halinde kısmi devir söz konusu olur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasında işyerinin sadece bir bölümünün hukuki işleme dayalı olarak devri halinde de, devir tarihinde mevcut olan iş sözlesmelerinin bütün hak ve borçları ile birlikte devralan işverene geçeceği açıkça düzenlenmiştir. İşyerinin bir bölümünün devri halinde iş sözlesmesinin, devralan işveren ile devam edebilmesi için var olan unsurların aynı veya tamamen benzer bir teknik amaç için kullanılmaya devam edilmesi gereklidir. Diğer bir deyişle, işyerinin bir bölümünün devrinde kısmi teknik amaç, yeni işverenin yönetiminde aynı veya tamamen benzer nitelikte kalıyor ve devam ediyorsa iş sözlesmesi bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçer35. 33 Güzel, s.86. Ekonomi, s.342. 35 Ekonomi, 343. 34 10 III. İŞYERİ DEVRİNDE İŞVERENLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU A. Sorumluluğa İlişkin Temel İlkeler 1. Genel Olarak İşyerinin veya bir bölümünün devri, bireysel iş hukukunda işçinin iş ve gelir üvencesi açısından yaşanmsal öneme sahiptir36. İşyerinin devri durumunda, İş Kanunu’nda, devri anında mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçları ile birlikte devralan işverenle devam edeceği ilkesinin kabulü ve işverenler açısında iş sözleşmesinin sırf işyerinin veya iş yerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshetme yasağının öngörülmesiyle işçiye iş güvencesi sağlanmaya çalışılmıştır37. Ancak, işyeri devrinde iş güvencesinin sağlanması işçiye tek başına yeterli bir koruma sağlayamamaktadır. Bu nedenle iş güvencesinin yanında işçinin gelirinin de güvence altına alınması gerekmektedir. 2. Devralan İşverenin Sorumluluğu a. Devir Anında Mevcut Olan İş Sözleşmelerinden Kaynaklanan Sorumluluk Devralan işverenin, işyerinin devri nedenilye iş sözleşmesi kendisine geçen işçilerin, gerek devirden önce gerek devirde sonra doğan tüm alacaklarından sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Devralan işveren, dayandıkları hukuki sebebin bir önemi olmaksızın, iş ilişkisinden kaynaklanan ve devir anında halen mevcut olan tüm yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlüdür. Zira, İş Kanunu’nda, devralan işverenin sorumluluğu açısından, devreden işvereninkinden farklı olarak, borcun doğma ve 36 Güzel, s. 420 vd. Özkaraca, Ercüment, İşyeri Devrinin İş Sözleşmelerine Etkisi ve İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008, s.333. 37 11 muaccel olma anına göre bir ayrım yapılmamıştır38. Devralan işveren, işçilerin devirden sonra doğan ve/veya muaccel olmuş alacaklarından sorumlu olacağı gibi, devirden önce doğmuş ve muaccel olmuş alacaklarından da sorumlu olacaktır. Öte yandan, devralan işverenin, işyerinin devri dolayısıyla iş sözleşmeleri kendisine geçen işçilerin devirden önce doğan alacaklarından da sorumlu olması, devir halinde iş sözleşmelerinin yasa gereği bütün hak ve borçları ile kendisine geçmesine ilişkin temel prensibin bir sonucu olmanın yanında, İş Kanunu’nun 6. maddesinin devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumluluğunu düzenleyen 3. fıkra hükmünün de bir gereğidir. Devralan işverenin, devir sonucu kendisine geçen iş sözleşmelerinden işyerinin devrinden önce doğan borçlardan sorumlu olduğunun kabulü için, devreden işverene veya işçilere karşı bu yönde özel bir taahhütte bulunmuş olmasına da gerek yoktur. İşyerinin devri lie birlikte iş ilişkileri kendisine geçen işçilerin devir tarihinden sonra doğan ve/veya muaccel olan kıdem tazminatı dışındaki alacaklarından da tek başına devralan işveren sorumlu olup, bu alacaklar açısından devreden işverenin bir sorumluluğu bulunmamaktadır39. Zira, işyerinin devri ile birlikte işçinin devreden işverenle olan iş ilişkisi sona ermekte; işçi, iş sözleşmesinden doğan en temel borcu olan iş görme borcunu artık devralan işverene karşı yerine getirmektedir. b. Devirden Önce Sona Eren İş Sözleşmelerinden Kaynaklanan Sorumluluk İş Kanunu m.6 hükmü dikkate alındığında, iş sözleşmeleri daha önce sona ermiş olan işçilerin hakları açısından devralan işverenin herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. Ancak, öğretide bu konuda aksi yönde bir görüş de mevcuttur. Sözü edilen görüşe göre, devralan işverebe geçecek olan iş sözleşmeleri, devir anında mevcut olan sözleşmelerdir. Devir tarihi öncesinde ya da en geç devir anında sona ermiş olan iş sözleşmeleri ise, devaralan işverene geçmeyecektir. Bu durumda, işçinin devir tarihinde 38 39 Özkaraca, s.333. Süzek, s.185. 12 hak kazandığı ve devreden işverenin ödemekle yükümlü olduğu feshe bağlı haklarından devralan işverenin de sorumluluğu ortaya çıkmaktadır40. Bu konuda isabetli bir sonuca varabilmek için m.6/f.III hükmünün maddenin diğer hükümleri ile sistematik bir bütünlük içerisinde değerlendirilmesi gerekir. İş kanunu’nun 6. maddesinin 3. fıkrası, iş sözleşmesi işyerinin devri nedeniyle devralan işverene geçen işçilerin, devir tarihinde muaccel olan alacaklarından doğan sorumluluğu düzenlemektedir. Dolayısıyla, iş sözleşmeleri devirden önce sona eren işçilerin, bu hükme dayanarak devralan işverenden herhangi bir talepte bulunmaları olanaklı değildir41. Bu durumda, İş Kanunu’nun m.6 hükmü esas alındığında, iş sözleşmesi işyerinin devrinden önce sona eren ve bu nedenle devralan işverene geçmeyen işçilerin alacaklarından, bu konuda özel bir süre sınırlaması söz konusu olmaksızın, tek başına devreden işverenin sorumlu olduğu; bu alacaklar nedeniyle devralan işverene başvurulamayacağı sonucu çıkmaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay Kararlarına bakıldığında, devralan işverenin, iş sözleşmesi işyerinin devrinden önce sona eren işçilere karşı herhangi bir sorumluluk taşımadığına karar vermiştir. Sonuç olarak, devralan işverenin, iş sözleşmeleri işyerinin devrinden önce sona eren ve bu nedenle kendisine geçmeyen işçilere karşı sorumluluğu ancak Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinde öngörülen koşulların varlığı durumunda söz konusu olabilir. Aksi takdirde, İş Kanunu’nun m. 6 hükmüne dayanılarak böyle bir sorumluluğun söz konusu olmayacaktır42. 40 Çankaya, Osman Güven/ Çil, Şahin, İş Hukukunda Üçlü İlişkiler, Ankara 2006, 190-191; Çil, Şahin, İş Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Ankara 2007, C.I, s.380 41 Özkaraca, s.340. 42 Özkaraca, s. 345 13 3. Devreden İşverenin Sorumluluğu a. Devralan İşverene Geçen İş Sözleşmelerinden Kaynaklanan Sorumluluk 4857 sayılı İş Kanunu’nun iş sözleşmeleri devralana geçen işçilerin alacaklarından doğan sorumluluğu düzenleyen hükmüne göre, devreden işverenin birlikte sorumluluğu, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından söz konusu olmaktadır. Bu durumda, devreden işverenin bir borçtan dolayı sorumlu olup olmadığı tespit edilirken, iki hususun araştırılması gerekecektir. Öncelikle anılan borç devirden önce doğmuş olmalıdır. Bu koşulun varlığı halinde, borcun devir tarihinde ödenmesi gerekip gerekmediğine bakılacaktır. Her iki koşulun birlikte gerçekleşmesi, yani borcun işyerinin devrinden önce doğmuş ve muacceliyet kazanmış olması halinde, devreden işverenin devralan işveren yanında birlikte sorumluluğundan söz edilebilecektir. Borcun devirden sonra doğması veya muaccel olması halinde ise, devreden işverenin birlikte sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. Nitekim Yagıtay da, devreden işverenin, iş sözleşmeleri devralan işverene geçen işçilerin, devirden sonra doğan kıdem tazminatı dışındaki işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu alacaklardan tek başına devralan işverenin sorumlu olduğu görüşündedir43. Yasada, devreden işverenin, devralan işverene geçen iş sözleşmelerinden doğan ve devir tarihinde muaccel olan işçilik alacaklarından sorumluluğu konusunda, bir zaman sınırlaması da getirilmiştir. Buna göre anılan yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır. Bu durumda, devir tarihinden başlamak üzere iki yıllık bir süre geçtikten sonra, devreden işverenin sorumluluğu sona erecek ve devreden işveren, söz konusu yükümlülüklerinden dolayı kendisine işçi veya işçiye ödemede bulunan devralan işveren tarafından yöneltilen bir talebi, borçlu olmadığına ilişkin bir itirazla geri çevrilebilecektir. İşçi böyle bir durumda, zamanaşımı 43 Y. 9. HD., 11.4.2005, E. 2004/23994, K. 2005/12847 (Kazancı Otomasyon Sistemi) 14 süresi geçmemiş olmak kaydıyla bu alacaklarını devralan işverenden talep edebilecektir44. Devreden işverenin devaralan işverenle müteselsilen sorumlu olacağı iki yıllık sürenin başlangıcı için devir taeihinin doğru bir biçimde tespit edilmesi gerekmektedir. İşyerinin devri hangi gün gerçekleşmişse, iki yıl sonra aynı tarihe denk gelen gün, devreden işverenin sorumluluğu sona erecektir. Devreden işverenin devir tarihinde muaccel olan alacaklarından müteselsil sorumluluğu için öngörülen iki yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmayıp45 hak düşürücü süre niteliğindedir. Dolayısıyla, iki yıllık sürenin durması, kesilmesi söz konusu olmayıp, hakim tarafından resen dikkate alınması gerekmektedir. Devreden ve devralan işverenin birlikte sorumlu tutulduğu iki yıllık süre hakkında belirtilmesi gereken bir diğer husus, bu sürenin devreden işverene başvurulabilecek azami süreyi tespit ettiği, yoksa devreden işverenin sadece devir tarihinden geriye doğru hesaplanacak iki yıllık süre içinde gerçekleşen işçilik alacaklarından sorumlu olduğu gibi biranlam içermediğidir. Buna göre iş sözleşmesi devralan işveren geçen bir işçi, devir tarihinden itibaren işleyecek iki yıllık süre içinde, devreden işverene başvurarak devir tarihinde muaccel olup ifa edilmeyen tüm alacaklarını talep edebilecektir. İş Kanunu m.6/f.III’de öngörülen düzenlemenin işçi yararına nispi emredici nitelikte bir hüküm olması nedeniyle, devreden işverenin devir taeihinde muaccel olan borçlar nedeniyle birlikte sorumlu olacağı iki yıllık sürenin sözleşmelerle daha aşağıya çekilmesi mümkün değildir46. 44 Ulucan, Devrim, İşyeri Devrinin İş İlişkilerine Etkisi ve Devir Nedeni İle Yapılan Fesihlerin Hukuki Sonuçları, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 30. Yıl Armağanı, Ankara 2006, s.69. 45 Çil, Şahin, 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma, Çalışma ve Toğlum, 2007/3, s.76. 46 Demir, Fevzi, İş Hukuku ve Uygulaması, 4. Baskı, İzmir 2005, s.299 15 b. Devirden Önce Sona Eren İş Sözleşmelerinden Kaynaklanan Sorumluluk İş Kanununda yer verilen ve devreden işverenin birlikte sorumluluğunu düzenleyen hüküm, iş sözleşmeleri devralan işverene geçen işçiler açısından geçerli olup, iş sözleşmeleri devirden etkilenmeyen veya devirden önce sona ermiş olan işçilerin alacaklarını kapsamamaktadır. İş Kanunu md. 6/f. III hükmü esas alındığında, devirden önce iş sözleşmeleri sona ermiş işçilere karşı devreden işverenin, özel bir zaman sınırlaması olmaksızın, tek başına sorumlu olacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu kapsama iş sözleşmesi sona ermiş işçilerin her türlü alacakları dahildir. Ancak, bu hususta, koşulların gerçekleşmesi durumunda BK. m. 179 hükmünün uygulanabileceği kabul edildiğinden, BK. m. 179 hükmünün uygulandığı durumlarda, devreden işverenin sorumluluğu bu hükümde belirtildiği üzere, muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlamak üzere iki yıl ile sınırlı olacaktır47. c. Sorumluluğa İlişkin Hükmün İstisnaları 1. Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi İş Kanununa göre, tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da tür değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz. Bu fıkrada öngörülen hallerde önceki işverenin tüzel kişiliği sona erdiğinden, tüzel kişiliği sona ermiş olan işverenin işçilik haklarından sorumluluğundan söz edilemeyecektir. 2. İşyerinin İflas Prosedürü Çerçevesinde Devri İşyerinin devrine ilişkin İş Kanunu m. 6 hükmünde yer alan bir diğer istisna, işyerinin iflas prosedürü çerçevesinde devri durumunda söz konusu olmaktadır. Sözü 47 Kılıçoğlu, Ahmet M. , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Ankara 2006, s. 613-614 16 edilen hükmün son fıkrasında bu durum açıkça düzenlenmiştir. Ancak söz konusu hüküm, devreden ve devralan işverenlerin kıdem tazminatından sorumlulukları hususunda uygulanmayacaktır. B. İşverenlerin Çeşitli İşçilik Alacaklarından Sorumlulukları 1. Devreden ve Devralan İşverenlerin Kıdem Tazminatından Sorumlulukları a. Genel Olarak İşyerini devreden ve devralan işverenlerin kıdem tazminatından sorumluluklarını ayrı olarak incelemek gerekmektedir. Şöyle ki, devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumluluğunu düzenleyen İş Kanunu m. 6/f.III hükmü, kıdem tazminatından doğan sorumluluğa uygulanabilecek nitelikte değildir. Çünkü, bu hüküm uyarınca devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumlulukları, devriden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken işçilik alacakları açısından söz konusudur. Devreden işverenin devralan işverenle birlikte sorumluluğu için öngörülen, “devirden önce doğmuş olma” ve “devir tarihinde ödenmesi gerekme” koşulları kıdem tazminatı açısından gerçekleşmemektedir. Sadece işyerinin devri ile iş sözleşmesi, kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde olmak bi yana, hiçbir şekilde sona ermiş sayılamayacağından, devir işlemi ile devreden veya devrealan işveren açısından kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü doğmamaktadır48. Devreden ve devralan işverenlerin kıdem tazminatından doğa sorumluluklarını düzenlemek açısından İş Kanunu’nun m.6 hükmü yetersiz kalmakta, hatta anılan hükmün kıdem tazminatından doğan sorumluluğa uygulanma kabiliyeti dahi bulunmamaktadır. Bu konuda yasa koyucu tarafından, İş Kanunu m. 6 da devreden ve devralan işverenlerin sorumluluklarını düzenlerken, kıdem tazminatını dikkate almayarak yetersiz bir düzenleme yapıldığından ziyade, 1475 sayılı İş kanunu’nun m. 48 Çelik, s. 308; Süzek, s. 704-705. 17 14/f.II hükmünde yer alan özel düzenleme gereği, gerekli görülmediği kanısına varılmaktadır49. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi, 1927 sayılı yasa ile yeni esaslara bağlanmış ve işyerinin devir veya intikali halinde iş sözleşmesinin yeni işverenle devam edeceğinden hareket edilerek eski ve yeni işverenlerin kıdem tazminatının ödenmesi hususunda birlikte sorumlulukları kabul edilmiştir. Bu nedenle devaralan ve devreden işverenlerin kıdem tazminatından sorumlulukları devrin 1927 sayılı yasanın yayınlandığı tarihten yani 12.07.1975 tarihinden önce veya sonra gerçekleşmiş olmasına göre değerlendirilecektir. b. 12.07.1975 Tarihinden Önce İşyerinin Devri Halinde 1475 sayılı İş Kanunu’nun m. 14/f.II hükmüne göre, devir sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmaması halinde, 12.07.1975 tarihinden önce devredilen işyerlerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatlarından, devreden işverenin bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşçinin devirden önceki ve sonraki hizmet sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanacak kıdem tazminatını devralan işveren ödemekle yükümlüdür. c. 12.07.1975 Tarihinden Sonra İşyerinin Devri Halinde 1. Genel Olarak İşyeri, 12.07.1975 tarihinde sonra devredilmiş veya herhangi bir suretle el değiştirmişse, işçinin yeni işverene geçen iş sözleşmesinin, bu işveren yanında çalışmasını sürdürüken kıdem tazminatına hak kazandıracak bir biçimde sona ermesi halinde, belirtilen tarihten önceki durumdan farklı olarak, işlemiş kıdem tazminatından her iki işveren de sorumlu olacaktır. 49 Özkaraca, s.361. 18 Devralan işverenin işçiye karşı kıdem tazminatından sorumluluğu konusunda herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. İşçi, kıdem tazminatının tamamını devralan işverenden talep etmek zorunda olmayıp, dilerse sorumlu olduğu kısım için doğrudan devreden işverene de başvurabilir50. İşyerini devralan işverenin kıdem tazminatından sorumluluğunun, devreden işveren yanında geçen süreler de dikkate alınarak belirleneceğine ilişkin hüküm emredici nitelikte olup devreden ve devralan işverenler arasında yapılan bir sözleşme ile bunun aksi kararlaştırılamaz. 2. Müteselsil Sorumluluk 1475 sayılı İş Kanunu m. 14/f.II’de, işlemiş kıdem tazminatından her iki işverenin de sorumlu olduğu düzenlenmiş, ancak bu sorumluluğun müteselsil sorumluluk olduğu yönünde açık bir ifadeye yer verilmemiştir. Anılan maddeye ilişkin Hükümet Tasarısının gerekçsinde ise, eski ve yeni işverenlerin sorumluluklarının müteselsil sorumluluk olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu konuda öğretide farklı görüşler olmasına karşı Yargıtay tarafından verilen kararlarda sorumluluğun müteselsil sorumluluk olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. 3. Devreden İşverenin Tüzel Kişiliğinin Sona Ermesi Halinde Birleşme ya da tam bölünme durumunda söz konusu olduğu gibi, devreden işverenin tüzel kişiliğinin sona erdiği durumlarda, ortada birlikte sorumlu tutulacak birden fazla işveren bulunmadığından, kıdem tazminatı açısından da birlikte sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Böyle bir durumda, oratada birlikte sorumlu tutulabilecek bir devreden işveren bulunmadığından, işyerini devralan işveren, işçinin önceki işveren 50 Demir, s. 298-299. 19 yanında geçen hizmet süresi de dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatından doğal olarak tek başına sorumlu tutulacaktır51 4. İşyerinin İflas Prosedürü Çerçevesinde Devri Halinde İş Kanunu’nun m.6 hükmünün son fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca, işyerinin veya bir bölümünün iflas dolayısıyla mal varlığının tasfiyesi sonucu başkasına devri halinde, devralan işveren, işyerinde çalışmakta olan işçilerin iş sözleşmelerine zorunlu olarak taraf olamayacğı gibi; işçileri çalıştırmaya devam etmesi halinde de, kural olarak, işçinin hizmet süresinin esas alındığı hallerde işçinin devralan işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla da yükümlü olmayacaktır52. Böyle bir durumda, işyerinin devri sonucuaynı işyerinde çalışmasını sürdüren işçi, kural olarak, sanki o işyerinde yeni bir iş sözleşmesi ile ilk defa işe başlamış gibi işlem görecektir. 2. Kıdem Tazminatı Dışındaki İşçilik Alacaklarından Sorumluluk a. Ücret, İkramiye, Fazla Çalışma Ücreti vb. İşçilik Alacakları 1. Devralan İşverenin Sorumluluğu İş Kanunu uyarınca, iş sözleşmelerinden doğan hak ve borçları devralan işverene geçen işçiler açısından işyerinin devri halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır. İş sözleşmeleri devirden önce sona ermiş olan işçilerin hakları açısından ise devralan işverenin herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Dolayısıyla, iş sözleşmeleri işyerinin devrinden önce sona eren işçilerin, İŞ Kanunu m.6 hükmüne dayanarak devralan işverenden herhangi bir talepte bulunmaları mümkün değildir. Zira 51 52 Çil, İş Kanunu Şerhi, C.I, s.382. Özkaraca, s. 380 20 bu durumdaki işçilerin iş sözleşmeleri devir anında mevcut olmadığından, devralan işveren geçmemektedir. 2. Devreden İşverenin Sorumluluğu İş Kanunu’nun m.6 hükmü uyarınca devri halinde ödenmesi gereken borçlardan devralan işverenin yanında devreden işveren de iki yıl süre ile birlikte sorumlu tutulmuştur. Bu durumda, iş sözleşmesi devralan işverene geçen işçi, işyerinin devrinden önce devreden işveren yanındaki çalışması nedeniyle doğan ve muaccel olan işçilik alacakları için devralan işverene başvurabileceği gibi devir tarihinden itibaren iki yıl süreiçinde devreden işverene de başvurabilecektir. Devir tarihinden itibaren iki yıllık sürenin geçmesiyle birlikte, devreden işverenin bu alacaklar nedeniyle sorumluluğu oratadan kalkacak ve işçi artık sadece devaralan işverene başvurabilecektir. İşyerini devreden işverenin, devir nedeniyle iş sözleşmeleri devralan işverene geçen işçilere karşı, devir tarihinde muaccel olan borçlardan iki yıl süre ile devraşan işverenle birlikte sorumlu olmasına karşın; devriden sonra doğan veya muaccel olan kıdem tazminatı dışındaki alacaklardan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay da, işyerinin devrinden sonra doğan kıdem tazminatı dışındaki işçilik alacaklarından devreden işverenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu alacaklardan tek başına devralan işverenin sorumlu olduğu görüşündedir53. b. İhbar Tazminatı İş Kanunu uyarınca, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan bir işçinin iş sözleşmesini feshetmek isteyen işveren, iş sözleşmesini, işçinin işyerindeki kıdemine göre Kanunun 17. maddesinde belirtilen fesih bildirim sürelerine uyarak sona erdirmek zorundadır. Bu zorunluluğa uymadan işçinin işine son veren işveren, kanunda gösterilen bildirim sürelerine ilişkin ücret tutarını, tazminat olarak işçiye ödemekle yükümlüdür. 53 Y. 9. HD., 20.12.1999, E.1999/16595, K.1999/19679, (Kazancı Hukuk Otomasyon Sistemi);Günay, Cevdet İlhan, İş Kanunu Şerhi, C.I, 2.Baskı, Ankara 2006, s.286-287. 21 İşyerinin devri halinde işverenlerin birlikte sorumluluğunu düzenleyen İş Kanunu’nun m.6/f.III hükmü ihbar tazminatından doğan sorumluluğu kapsayıcı nitelikte değildir. Çünkü birlikte sorumluluk, devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken işçilik alacakları açısından söz konusudur. İşyerinin devri ile iş sözleşmesi sona ermediğinden devri işlemi ile ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğmamaktadır. Dolayısıyla, işçi, işyerinin devri nedeniyle ihbar tazminatı talebinde bulunamaz. Nitekim, Yargıtay da bu görüştedir. Devredilen işyerinde çalışan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin devir tarihinden önce, devrede işveren tarafından fesih bildirim sürelerine uyulmaksızın feshedilmesi halinde ise işçi ihbar tazminatına hak kazanacaktır. Ancak bu ihtimal halinde, İş Kanunu m.6 esas alındığında, birleşme gibi külli halefiyet halleri dışında, hak kazanılan ihbar tazminatından devralan işveren sorumlu olmayacaktır. Zira, ihbar tazminatından yeni işverenin sorumluluğu, ancak iş sözleşmesinin, kendi işverenlik döneminde fesih bildirimi sürelerine uyulmaksızın kendisi tarafından sona erdirilmesi halinde söz konusudur. Sonuç olarak; iş sözleşmesi işyerinin devrinden önce sona eren ve bu nedenle devralan işveren geçmeyen bir işçinin, devreden işveren tarafından ödenmemiş ihbar tazminatı alacağı nedeniyle, İş Kanunu m.6’ya dayanarak devralan işverene başvurma imkanı bulunmamaktadır. c. Yıllık İzin Ücreti Yıllık ücretli izin hakkı, İş Kanununda, Anayasanın çalışanlara tanıdığı dinlenme hakkının bir gereği olarak, emredici hükümlerle düzenlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanununda, 1475 sayılı İş Kanunundan farklı olarak, işyerinin devri halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin ücretlerinden sorumluluk konusunda özel bir hüküm bulunmamaktadır. Yıllık ücreti izin alacağının muacceliyeti bakımından öğretide farklı görüşler yer almakla beraber Yargıtay yıllık ücretli izin alacağı hakkının sözleşmenin sona ermesiyle 22 doğacağı sonucuna varmıştır54. BU durumda, işçinin devirden önce hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin haklarına ilişkin ücretler, devirden önce doğmuş olan ve devri tarihinde ödenmesi gereken alacaklar kapsamında yer almazlar. Bunun sonucu olarak, işyeri devri iş sözleşmesini sona erdirmediğine göre, devirden önceki dönemde kullanılmayan yıllık izin haklarına ilişkin ücretlerden devreden işveren herhangi bir sorumluluk taşımadığı, bu alacaklardan sadece devralan işverenin sorumlu olduğu kabul edilecektir55. İş Kanunu’nun m.6 hükmü devralan işverenin, sadece iş sözleşmeleri işyerinin devri nedeniyle kendisine geçen işçilerin işçilik alacaklarından sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu nedenle, iş sözleşmesi işyerinin devrinden önce sona eren bu nedenle devralan işverene geçmeyen bir işçinin, devreden işveren tarafından ödenmemiş yıllık izin ücreti alacağı nedeniyle, bu hükme dayanarak devralan işverene başvurması olanaklı değildir. Böyle bir durumda, ödenmeyen yıllık izin ücretlerinden sadece devreden işverenin sorumlu olduğu sonucuna varılacaktır. 54 55 Y. 9. HD. 20.11.1997, E. 1997/15366, K. 1997/19470 (Kazancı Hukuk Otomasyon Sistemi) Süzek, s. 185-186. 23 SONUÇ İş Hukukunda üçlü iş ilişkileri, asıl işveren-alt işveren ilişkisi, geçici iş ilişkisi, iş sözleşmesinin devri ve işyerinin devridir. İşyeri devrini diğer üçlü ilişkilerden ayıran en belirgin özellik ise, işçinin işyerinin değişmemesine rağmen işvereninin kesin ve devamlı bir suretle değişmesidir. Hukukumuzda işyeri devrine ilişkin düzenlemeler ancak 2003 yılında 4857 sayılı İş kanunu ile getirilebilmiştir. İş Kanunu m.6 hükmünde öngörlen işyeri devrine ilişkin düzenlemenin temel amacı, devir halinde işçinin iş sözleşmesinin sürekliliğinin ve içeriğinin korunmasıdır. Kanunda, işyeri veya işyerinin bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredilmesi halinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçları ile birlikte devralan işverene geçeceği belirtilmiştir. İşyerinin devri halinde işçinin korunması amacı, iş sözleşmelerinin kendiliğinden devralan işverenle devamını gerekli kılar. Bu nedenle, Kanunda, devir halinde iş sözleşmelerinin devralan işverene geçeceğinin öngörülmesi isabetlidir. İşyerinin devri halinde, devaralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Buna göre, işçinin devreden işveren yanında geçen hizmet süresi, kanun gereği devralan işveren yanında geçmiş gibi kabul edilecek ve yıllık ücretli izin hakkı, fesih bildirim süreleri ve buna bağlı haklar, kıdem tazminatı, iş güvencesinin kapsamına girme gibi hizmet süresinin esas alındığı tüm haklarda, işçinin devreden ve devralan işverenler yanında geçen tüm hizmet süresi birlikte değerlendirilecektir. Kanuna göre, işyerinin devri halinde, devriden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır. İşyerini devreden işveren, sadece devri tarihinde muaccel olan alacaklar nedeniyle, devralan işveren yanında iki yıl süreyle birlikte sorumlu olup, devreden işverenin devriden sonra doğan, kıdem tazminatı dışındaki işçilik alacaklarından, herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. 24 KAYNAKÇA Aydınlı, İbrahim, Türk İş Hukukunda İşyeri ve İşletme Kavramları, Ankara 2001 Canbolat, Talat, Türk İş Hukukunda Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkileri, İstanbul 1992 Çankaya, Osman Güven/ Çil, Şahin, İş Hukukunda Üçlü İlişkiler, Ankara 2006 Çelik, Nuri, İş Hukuku Dersleri, 20. Baskı, İstanbul 2007. Çil, Şahin, İş Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Ankara 2007, C.I Çil, Şahin, 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma, Çalışma ve Toplum, 2007/3 Demir, Fevzi, İş Hukuku ve Uygulaması, 4. Baskı, İzmir 2005 Demir, Fevzi, İş Güvencesi Hukuku, 2. Baskı, İzmir 1999 Doğan Yenisey, Kübra: İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, Alman ve Fransız Hukuklarıyla Karşılaştırmalı Bir İnceleme, İstanbul 2007, Ekonomi, Münir, İşyerinin Bir Bölümünün Devri (Kısmi Devir) ve İş İlişkilerine Etkisi, Prof. Dr. Turhan Esener’e Armağan, Ankara 2000. Günay, Cevdet İlhan, İş Kanunu Şerhi, C.I, 2.Baskı, Ankara 2006 Güzel, Ali; İşverenin Değişmesi-İşyerinin Devri ve Hizmet Akitlerine Etkisi, İstanbul 1987. Kazancı Otomasyon Sistemi Kılıçoğlu, Ahmet M. , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Ankara 2006 Köseoğlu, Ali Cengiz, İşyerinin Kapanmasının İş Sözleşmelerine Etkisi, İstanbul 2004. Mollamahmutoğlu, Hamdi, İş Hukuku, 2. baskı, Ankara 2005, Narmanlıoğlu,Ünal, İş Hukuku, Ankara 1988 Özkaraca, Ercüment, İşyeri Devrinin İş Sözleşmelerine Etkisi ve İşverenlerin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008 Süzek, Sarper, İş Hukuku, 3. baskı, İstanbul 2006. Tunçomağ, Kenan/Centel, Tankut, İş Hukukunun Esasları, 4.baskı, İstanbul 2005 Ulucan, Devrim, İşyeri Devrinin İş İlişkilerine Etkisi ve Devir Nedeni İle Yapılan Fesihlerin Hukuki Sonuçları, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 30. Yıl Armağanı, Ankara 2006 25