Güney Anadolu Simmental Melezi Dişi Buzağılarda
Transkript
Güney Anadolu Simmental Melezi Dişi Buzağılarda
VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ 5 Güney Anadolu Simmental Melezi Dişi Buzağılarda Rudimenter Meme Başlarının Rastlantısı ve Bunların Uzaklaştırılmasında İki Farklı Yöntemin Değerlendirilmesi (Rudimentary Teat Incidence and Two Different Surgical Extirpation Methods in South Anatolian Simmental Crossbreeding Cows) BADEMKIRAN, S.¹, KANAY B.E.2, ÇELİK R.3 1 Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji ABD, Diyarbakır 2 Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, Diyarbakır 3 Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni ABD, Diyarbakır Veteriner Cerrahi Dergisi (2006), 12 (1-2-3-4), 5-8 ÖZET Bu çalışmada Simmental ırkı ineklerin, yerli Güney Anadolu Kırmızısı (GAK) ırkla melezlenmesinden doğan ve Güney Anadolu Simmental Kırması (GSK) adı verilen dişi buzağılarda rudimenter meme başı rastlantısının ortaya konması ile bu meme başlarının farklı iki yöntem kullanılarak uzaklaştırılmasının yararının belirlenmesi amaçlandı. Çalışma materyalini 2002–2003 yılları arasında doğan yaşları 90–155 gün arasında olan 36 adet dişi buzağı oluşturdu. Çalışma sonunda rudimenter fazla meme başı saptanan buzağıların sağlam olanlara göre oranının % 41,3 olduğu, bunların % 19,4’ünde bir adet, %80,6’sında iki adet fazla meme başı bulunduğu belirlendi. Fazla meme başlarının % 13,9’unun ön meme lobunda, % 86.11’inin ise arka meme lobunda lokalize olduğu görüldü. Buzağıların 18’inin rudimenter meme başları ensizyon yapılarak uzaklaştırılıp dikiş konulurken (grup I), diğer 18’inde (grup II) uzaklaştırma elektrokoter ile yapıldı ve yara bölgesine dikiş konulmadı. Operasyon yapıldıktan 5 gün sonra Grup I’de bulunan buzağıların 3 tanesinde, grup II’de bulunan buzağıların ise 5 tanesinde ensizyon hattında enfeksiyon olduğu görüldü. Yavrular büyüyüp ilk doğumlarını yaptıktan sonra yapılan gözlemde Grup I’de bulunan ineklerin 4 tanesinde, grup II’de bulunan ineklerin 7 tanesinde yara skatriksinin belirgin olarak varlığı tespit edildi. Ayrıca grup I’de bulunan 2 ineğin rudimenter meme başı yerine asıl meme başının alındığı ve hayvanın sütünün 3 meme başından geldiği görüldü. Bu çalışmanın sonunda; Simmental ırkı buzağılarda fazla oranda görülen rudimenter meme başı probleminin, Güney Anadolu Kırmızısı ile melezlemesiyle elde edilen buzağılarda önemli oranda azaldığı görüldü. Ayrıca fazla meme başının klasik ensizyon yöntemiyle alınmasının meme estetiği açısından daha yararlı olduğu görüldü. Anahtar Kelimeler: Dişi buzağı, Rudimenter meme başı, Operatif girişim, Koterizasyon, Yara iyileşmesi. SUMMARY In this study Simmental Breeding Bull and Homebreed South Anatolian Red Breeding Cows (GAK) are crossbreeded which’s name South Anatolian Simmental crossbreeding cows (GSK) are studied. In this breeding rudimentary teat incidence and two different extirpation methods were evaluated. Thirthy six female calves which’s age range 90 to 155 days were occupied in this study. The calves which had rudimentary teats to normal ratio was found 41.3 %. Who had one rudimentary teat ratio 19.4 % and two rudimentary teat ratio 80.6 % was found. The calves who had front rudimentary teat ratio was 13.9 % and who had back rudimentary teat ratio was 86.11 %. In 18 calves (group I) rudimentary teat was extirpated by incision and the wound was sutured. The other 18 calves (group II) rudimentary teats were extirpated by electrocother and no suture was applied. Five days later after the operation, in group I, 3 calves and in group II, 5 calves had an inflammation on operated area. After the cows gave a birth, in group I, 4 cows and in group II, 7 cows had promient cicatrice on their teat area. In group I, milk was come from 3 teats was seen in 2 cows, then it had been become an clear that 2 main teat was erroneously operated before. It had been seen that Simmental Breeding cows had an excessive rudimentary teat problem, crossbreeded with GAK, this problem becomes less excessive and also it had been seen that operated with classical incision had an advantage for the teat’s apperance. Key Words: Female calf, Rudimentary teat, Surgical approach, Electrocother, Wound healing. GİRİŞ Meme; deri bezlerinin farklılaşması ile oluşur. İneklerde 4 adet meme lobu bulunur ve her lobun paranşim dokusunda üretilen süt birçok kanal ve kanalcığı geçtikten sonra bir meme başı deliği aracılığıyla dışarı akıtılır (1, 8). Normalde bulunması gerekenden daha fazla meme başının bulunması, insanlar da dâhil olmak üzere birçok memeli türünde önemli bir problemdir. Evcil hayvanlarda gerek meme sağlığı gerek iş yükü problemi ve gerekse görünüş bozukluğu nedeniyle çok daha fazla önem 6 VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ kazanmaktadır. Fazla ve rudimenter olan meme başları estetik görünümü bozduğu gibi sağım makinelerinin normal meme başlarına uygulanmasını engeller ve meme sağlığını tehdit eden mikroorganizmalara da rezervuar görevi yaparlar. Mastitis etkenleri için önemli bir portantre olan rudimenter meme başları normalden daha kısa olup meme başı deliği etrafındaki kas tabakası da tam gelişmediğinden, bu tür olgularda mastitis şekillenme riski daha fazla olabilmektedir. Sayılan bu gerekçelerden dolayı evcil hayvanlardan özellikle ineklerde rudimenter meme başları istenmeyen anatomik oluşumlardır (1, 5, 6, 8, 11, 23 ). Yapılan çalışmalarda fazla meme başlarının inek ırkları arasında % 15 ile 69 gibi farklı ve yüksek oranlarda şekillendiği görülmüştür. Örneğin Alman Holstein ırkı ineklerde % 15 (3) oranında fazla meme başı bulunurken, Simmental ırkı ineklerde % 60’lara varan (5, 19, 22) oranlarda seyretmekte olduğu, etçi ırklarda ise % 23 oranında (18) görüldüğü bildirilmektedir. Irklar arasındaki bu belirgin farklılıklar değişik ırkların yetiştirildiği işletmelerde klinik gözlemlerle de görülebilmektedir (3, 13, 20). Brka ve ark.’na (4) göre rudimenter meme başı basit resesif ya da dominant genlere bağlı olarak şekillenmektedir. Fazla meme başları bazen normal meme başlarına yapışık olarak bulunurlar ve bunların bir kısmı meme başı sisternasıyla ilişkili olabilmektedir. İneklerde söz konusu fazla meme başlarının % 87,88 gibi büyük bir bölümü arka iki meme lobunda lokalize olduğu bildirilmektedir (1, 6, 9, 14, 15, 20). Fazla meme başları tekniğine uygun olarak yapılan ensizyonlarla rahatlıkla uzaklaştırılabilmekte, böylece meme sağlığı, süt verimi ve estetik olarak tatmin edilebilir sonuçlar alınmaktadır (5, 6, 10, 12, 16, 17). Bu operasyonlar lokal anestezi altında yapılabildiği gibi, olası komplikasyonları en aza indirmek için hayvana hafif sedasyon yapılması daha çok önerilmektedir (7, 21). Araştırmacılar fazla meme uçlarının alınması konusunda hem fikir olmalarına karşın bunların alınma dönemi konusunda farklı görüşler bildirmektedirler. Kimi araştırmacılar fazla meme uçlarının 2–6 haftalık iken uzaklaştırılmasının uygun olduğunu bildirmelerine karşın (6), kimileri de daha ileri yaşlarda yapılmasının uygun olduğunu bildirmektedirler (2). Erken alınmasını uygun bulan araştırmacılar meme dokusunun kan damarları yönünden tam geliştiği dönemde yapılacak operasyonlarda kanama riskinin fazla olacağını ve ileriki dönemlerde de mastitise karşı predispoze durumun artacağını bildirmektedirler. Bunun aksini savunan araştırmacılar ise rudimenter olan fazla meme başı yerine yanlışlıkla asıl meme başının alınabileceğini bildirmektedirler. Bu çalışmada, ilk defa TİGEM tarafından gerçekleştirilen Simmental ırkı ile Güney Anadolu Kırmızısı (GAK)’nın melezlemesinden elde edilen Güney Anadolu Simmental Kırması (GSK) ırkına ait 2002–2003 yılları arasında doğan buzağılarda rudimenter meme başı rastlantısıının belirlenmesinin yanında, fazlalık belirlenen olgularda klasik ensizyonla alınması ile elektrokoterle uzaklaştırma yöntemlerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. GEREÇ ve YÖNTEM Çalışma materyalini Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) Ceylanpınar Tarım işletmesi Gökçayır Sığırcılık Şubesinde yürüttüğü Güney Anadolu Kırmızısı (GAK) inekler ile Simmental ırkı boğaların melezlemesinden elde edilen Güney Anadolu Simmental Kırması (GSK) adı verilen melezleme projesine ait fazla meme başı saptanan 36 adet F1 dişi buzağı oluşturdu. Fazla meme başlarının uzaklaştırılmasına buzağılar yaklaşık 90–155 gün arasında iken karar verildi. Elektrokoter uygulaması için Engel 75 W (Kruuse®) marka cihaz kullanıldı. Çalışmanın bir örnek olması için buzağıların yaş ortalamasının iki grup arasında hemen hemen aynı olacak şekilde ayrılmasına özen gösterildi. Bu amaçla; Fazla meme başı tespit edilen 36 adet dişi GSK buzağıdan Grup-I’dekilerin yaş ortalaması 123, Grup-II’dekilerin ise yaş ortalaması 122 gün olacak şekilde bölündü. Birer adet fazla meme başı bulunan 7 buzağıdan 3 tanesi ilk gruba 4 tanesi ise ikinci gruba dahil edildi. Aynı şekilde ikişer tane fazla meme başı bulunan 29 buzağıdan ise 15 tanesi ilk gruba 14 tanesi de ikinci gruba dağıtıldı. Xylazin Hydrochlorid (Rompun®) ile Premedikasyon yapıldıktan sonra buzağıların meme bölgesi tıraş ve dezenfekte edildi. Birinci gruptaki (Grup-I) buzağıların fazla meme başı çevresine kavun dilimi tarzında ensizyon yapılıp meme başı çıkartıldıktan sonra deri, 0 numara ipek iplik ile dikildi. İkinci gruptaki (Grup-II) buzağılarda ise, aynı hazırlıklar yapılıp fazla meme başı elektrokoterle çıkartıldıktan sonra yara çizgisine herhangi bir dikiş uygulaması yapılmadan pansumana alındı. Her iki gruptaki buzağılara üç gün arayla iki kere 15 mg/kg Amoksisilin (Moksidif LA® Flk.)i.m. 5 gün boyunca günlük 7,5 ml./50 kg. i.m. B kompleks vitamin (Beforvel® Flk.) ve 5 gün süreyle günlük 2,2 mg/kg. dozunda Fluniksin meglumin (Fulimed® Flk.) i.v. uygulandı. Ayrıca 7 gün süreyle her gün yara çizgisinin kontrolü yapılıp bulgular hasta kayıt kartına kaydedildikten sonra günlük pansuman uygulaması yapıldı. Yedinci günün sonunda birinci gruptaki (Grup-I) buzağıların deri dikişi alındı. Her iki gruptaki buzağıların yara çizgisinde oluşan komplikasyonlar, buzağılar büyüyüp ilk doğumlarını yaptıktan sonra meme loplarında estetik açıdan yara izlerinin görünümü, meme loplarındaki olası şekil ve fonksiyon bozuklukları değerlendirildi. BULGULAR Yapılan çalışmada Ceylanpınar Tarım İşletmesi Gökçayır Sığırcılık Şubesinde 2002 ile 2003 yıllarında 87 adet dişi F1 GSK melezi buzağı doğduğu tespit edildi. Bunlardan 7 buzağıda bir adet, 29 buzağıda ise iki adet fazla meme başı tespit edildi. Ayrıca bu buzağılardan iki tanesi ikiz olup ikisinde de ikişer tane fazla meme başı olduğu görüldü. Çalışmaya alınan buzağılardan 5 (% 13,9) tanesinde rudimenter meme uçlarının ön meme loplarına, 31 (% 86,1) tanesi de arka meme loplarına lokalize olduğu tespit edildi (Tablo 1). VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ 7 Tablo 1. Çalışma materyalinde belirlenen rudimenter meme başlarının sayı, oran ve yerleşimleri Veriler Sayı Oran 2002–2003 Yıllarında doğan toplam dişi GSK buzağı sayısı 87 ------- Rudimenter meme başı bulunanlar 36 % 41,3 Bir adet rudimenter meme başı bulunanlar 7 % 19,4 İki adet rudimenter meme başı bulunanlar 29 % 80,6 Rudimenter meme başı ön loplarda lokalize olanlar 5 % 13,9 Rudimenter meme başı arka loplarda lokalize olanlar 31 % 86,1 Operasyona alınan buzağılardan ilk gruptakilerden 3 tanesinde, ikinci gruptakilerden 5 tanesinde yara çizgisinde enfeksiyon şekillendi ve yeni bir tedavi protokolü uygulanmak zorunda kalındı. Söz konusu buzağıların yara hattı yenilendi ve gruplarına bakılmaksızın bunların hepsinde deriye dikiş atıldı. Enfeksiyon şekillenen bütün buzağıların operasyonun yaz aylarına rastladığı belirlendi. İlk gruptakilerden 2 ve ikinci gruptakilerden de 1 tane olmak üzere toplam 3 buzağı ilk doğumunu gerçekleştirmeden ‘‘satış ve hastalıklardan kesime sevk gibi’’ sebeplerden sürüden çıkarıldı. Çalışmaya alınan ve 20042005 yıllarında doğum yapmış 33 inekten ilk gruptakilerden 4 tanesinde, ikinci gruptakilerden 7 tanesinde fazla meme uçlarının alındığı yerde estetik açıdan olumsuz kabul edilebilecek belirgin yara izinin varlığı tespit edildi. Yara izi tespit edilen olguların çoğunluğunu enfeksiyon şekillenen ve bu sebepten dolayı yara çizgisi genişletilmiş ineklerin oluşturduğu belirlendi (Tablo 2). Grup I’de bulunan 2 ineğin rudimenter meme başı yerine asıl meme başının ensizyonla alındığının farkına ilk süt verimini takiben yapılan değerlendirmede varıldı. Söz konusu buzağılardan birinde 1 adet, diğerinde 2 adet rudimenter meme başı bulunmaktaydı. Buzağılardan birincisinde 1 adet asıl meme başı, ikincisinde ise biri asıl diğerinin rudimenter meme başının alınmış olduğu görüldü. (Tablo 2) Tablo 2. Çalışma gruplarına ait bazı önemli veriler Veriler Grup-I (n:18) Grup-II (n:18) Buzağıların yaş ortalaması (Gün) 123 122 Bir adet fazla meme başı bulunanlar 3 4 7 İki adet fazla meme başı bulunanlar 15 14 29 Yara hattında enfeksiyon şekillenenler 3 5 8 Doğum yapmadan önce çeşitli sebeplerle sürüden çıkarılanlar 2 1 3 (n:16) 4 (n:17) (n:33) 7 11 Meme loplarında yara izi görülebilenler Toplam (n:36) TARTIŞMA ve SONUÇ Verim düzeyi yüksek, kaliteli hayvan ırkları elde etmek için yapılan genetik çalışmalar beraberinde istenmeyen kimi özelliklerinde ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Örneğin yürütülen bu çalışmalar sonunda kombine bir ırk olan Simmental ırkı elde edilirken bunun yanında yetiştiriciler tarafından arzulanmayan rudimenter meme başı oranında da önemli artış olduğu görülmüştür. Bu artış kimi diğer ırklarla karşılaştırıldığında Simmental ırkında hemen hemen 4,5 katına ulaşabilmektedir (3, 5, 19, 22). Değişik ırklara ait 507 adet etçi inek üzerinde yapılan bir çalışmada rudimenter meme başının % 23 gibi yüksek bir oranda bulunduğunu belirtilmektedir (18). Ülkemizde Simmental, GAK ırkları ve melezleri üzerinde rudimenter meme başı rastlantısına ilişkin bir çalışma olmadığı görüldü. Sommer ve ark. (19) Simmental ırkı ineklerde yaptıkları çalışmada % 69, Thierley (22) % 61 ve Brka ve ark. (5) ise % 44,3 oranında rudimenter meme başına rastlamışlardır. Sunulan çalışmada bu ırkın yerli GAK ırkı ile melezlemesinden doğan GSK buzağılarında, bu oranın % 41,3 olduğu görüldü. Bu çalışmanın sonucunda bu iki ırk arasındaki melezlemeden doğacak buzağılardaki rudimenter meme başlarının saf Simmental ırkında tespit edilen en düşük meme başı oranından da daha az olduğu görüldü. Elde edilen bulgular ışığında, yapılan bu melezlemenin rudimenter meme başı görülme oranını azalttığı ve bu yönden yararlı olduğu kanaatine varıldı. Oppong ve Canacoo (14) 988 baş inek üzerinde yaptıkları çalışmada ve birçok araştırıcının bulgularına göre (1, 6, 9, 15, 20) arka meme lobunda oluşan rudimenter meme başlarının, ön loplarda oluşanlardan daha fazla olduğunu belirlemişlerdir. Sunulan çalışmada ön meme loplarında oluşan fazla meme başı oranının % 13,9, arka loplarda oluşan fazla meme başı oranının ise % 86,1 olduğu belirlendi ve bu da Oppong ve Canacoo (14) ile diğer araştırıcıların elde ettiği sonuçları doğruladığı görüldü. Rudimenter meme uçlarının çıkartılma yaşı konusunda haklı gerekçelere dayanan farklı görüşler mevcuttur. Cox’a göre (6) ileri yaşlarda çıkartılan rudimenter meme başları operasyonu sonrası ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir. Yine Schmit ve ark. göre (16) meme dokusu geliştikten sonra rudimenter meme başlarının alınması operasyon bölgesinde ciddi süt sızmalarına ve dolayısıyla yara iyileşmesinin gecikmesine neden olabilmektedir. Bu çalışmada operasyona alınan buzağıların meme dokusu tam olarak gelişmediği dönemde yapıldığı için olguların ilk süt verimini takiben yapılan gözlemlerde süt sızıntısının olmadığı görüldü. İleriki dönemlerde herhangi bir mastitis olgusunun şekillenmediği belirlendi. Hayvanın yaşı arttıkça ve operasyon alanı genişledikçe yara çizgisinde enfeksiyon şekillenme riskinin arttığı ve meme dokusu geliştikten sonra meme loplarında estetik olarak arzu edilmeyen yara izlerinin kaldığı literatürlerde bildirilmiştir (6, 16). Bu çalışmada, ilk yavrulamaları takiben meme loplarında yapılan değerlendirmede birinci 8 VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ grupta 3, ikinci grupta 5 adet ineğin meme loplarında belirgin yara izinin kaldığı ve bu ineklerin de rudimenter meme başı alındığında enfeksiyon şekillenen ve operasyon alanı genişletilerek tekrar dikilen buzağılar olduğu görüldü. Ancak I. Gruptan 1, II. Gruptan 2 ineğin de meme lobunda yara izinin görülmesi elektrokoterin ve klasik ensizyonun değerlendirilmesi açısından ilginç bulundu. Erken yaşlarda alınmasını uygun bulmayan araştırmacılara göre rudimenter meme başı yerine yanlışlıkla asıl meme başının alınacağını bildirmektedirler (2). Grup I’de bulunan 2 ineğin rudimenter meme başı yerine asıl meme başının alınması durumuna, hayvan ilk süt verimini takiben meme loplarında yapılan değerlendirmede sütün 4 meme başı yerine 3 meme başından geldiğinin görülmesiyle farkına varıldı. Operasyona alınan buzağıların operasyon gününde birinin 95 günlük, diğerinin 105 günlük olduğu belirlendi. Operasyon sırasında asıl meme başı ile rudimenter meme başının erken dönemlerde karıştırılabileceği konusunda dikkatli olunması gerektiğine kanaat getirildi. Sonuç olarak birçok araştırıcının belirttiği gibi (5, 6, 10, 12, 16, 17) fazla meme başlarının alınmasının meme sağlığı ve estetiğini olumlu etkilediği yönündeki sonuçları bu çalışmada ele alınan buzağıların ilk yavrulamalarını takiben yapılan gözlemlerde; bu ineklerde mastitis gelişmemesi ve yavrularını rahatlıkla besleyebilmesi gibi kriterler göz önüne alındığında desteklediği görüldü. KAYNAKLAR 1. Baştan A. (2002): İneklerde Meme Hastalıkları. Hatiboğlu Yayınevi. Ankara. 2. British Cattle Movement Service (2003): Supernumerary Teats. The Welfare of Farmed Animals, Email: ctsonline@bcms.defra.gsi.gov.uk 3. Brka M, Reinsch N, Junge W, Kalm E, (2000a): Haufigkeit und Erblichkeit Uberzahliger Zitzen Bei Deutschen Holsteins. Zuchtungskunde. 72:17–27. 4. Brka M, Reinsch N, Kalm E, (2000b): Determination of The Inheritance Pattern of Hyperthelia in Cattle By Maximum Likelihood Analysis. Anim. Breed. Genet. 117:425–431. 5. Brka M, Reinsch N, Kalm E, (2002): Frequency and Heritability of Supernumerary Teats in German Simmental and German Brown Swiss Cows. J. Dairy Sci. 85: 1881–1886. 6. Cox C, (1990): Removing ‘‘Extra’’ Teats. Oklahoma Cooperative Extension Service. No: 153. 7. Couture Y, Mulon PY, (2005): Procedures and Surgeries of The Teat. Vet Clin North Am Food Anim Pract. 21(1):173–204. 8. Deveci H, Apaydın AM, Kalkan C, Öcal H, (1994): Evcil Hayvanlarda Meme Hastalıkları. 1. Baskı, F.Ü. Basımevi. Elazığ. 9. Dinç DA, (1995): Memenin Deri Hastalıkları, Dolaşım Bozuklukları ve Operasyonları. Ülkü Matbaası. Konya. 10. Edler B, Grunert E, (1994): Teat Amputation in Cattle-Indications, Surgical Results and Economy. Berl Munch Tierarztl Wochenschr. 107(12):397–400. 11. Howard, BA, Gusterson BA, (2000): The Characterization of a Mouse Mutant That Displays Abnormal Mammary Gland Development. Mammalian Genome. 11:234–237. 12. Hull BL, (1995): Teat and Teat Surgery. Vet Clin North Am Food Anim Pract. 11(1):1–17. 13. Lode EJ, Ilchmann S, Hanert U, Hanert B, (1990): ZumVorkommen Uberzahliger Zitzenanlagen Beim Schwarzbunten Milchrind. Archiv fur Tierzucht. 33(2):121–124. 14. Oppong EN, Canacoo EA, (1982): Supernumerary Teats in Ghanaian Livestock: II. Cattle. Beitr Trop Landwirtsch Veterinarmed. 20(3):303–307. 15. Oppong EN, Gumedze JS, (1982): Supernumerary Teats in Ghanaian Livestock. I. Sheep and Goats. Beitr Trop Landwirtsch Veterinarmed. 20(1):63–67. 16. Schmit KA, Arighi M, Dobson H, (1994): Postoperative Evaluation of The Surgical Treatment of Accessory Teat and Gland Cistern Complexes in Dairy Cows. Can Vet J. 35(1):25–30. 17. Shappell KK, Schneider T, (1989): Surgical Treatment of Accessory Teat and Gland Cistern Complexes in Three Cows. J Am Vet Med Assoc. 195 (5): 623–626. 18. Sobari S, Ladds PW, Flanagan M, Lee CG, (1976): A Pathological and Bacteriological Study of The Mammary Glands of Beef Cows in North Queensland. Aust Vet J. 52(10): 458-461. 19. Sommer OA, Krippl J, Furthmann GM, (1961): Untersuchungen Uber die Vererbung der Euter- und Zitzenformen Beim Deutschen Fleckvieh und Deutschen Braunvieh. Bayer. landw. Jahrbuch. 38:643–675. 20. St’avikova M, Lojda L, Polacek J, (1980): Heredity of The Position of Rudimentary Teats in Cows of The Czech Spotted Breed. Vet Med (Praha). 25(3): 129–137. 21. Steiner A, von Rotz A, (2003): The Most Important Local Anesthesia in Cattle: A Review Schweiz Arch Tierheilkd. 145(6):262–271. 22. Thierley M, (1968): Untersuchungen zum Vorkommen und zur Genetik der Polythelie bei Fleckvieh in Baden-Wurttemberg. Ph. D. Thesis, Gießen, Germany. 23. Urbani CE, Betti R, (1996): Accesorry Mammary Tisue in Clinical Practice. McGrav-Hill Libri Italia srl Milano.