geçmişten günümüze ud yapımcıları ve ud yapımında
Transkript
geçmişten günümüze ud yapımcıları ve ud yapımında
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UD YAPIMCILARI VE UD YAPIMINDA KULLANILAN YÖNTEMLER H. Serdar Çakırer¹, Tolga Oter² ¹Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi A.B.D. ²Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ÖZET Bu çalışmanın amacı; ud çalgısının tarihçesini, geçmişten günümüze kadar gelen süreçteki yapımcılarını ve ud yapım tekniklerini belirli başlıklar halinde, genel özelikleriyle anlatmaktadır. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen bu çalışmada, önce ud çalgısını tanıtmak amacıyla, tarihçesi ve genel yapısıyla ilgili bilgiler verilmiş, aynı zamanda icra yönünden gelişimi ve önde gelen icracılarına değinilmiştir. Ardından Ud yapımcılarının hayatları hakkında bilgiler verilmiş ve yaptıkları udlar da kullandıkları etiket bilgileri belirtilmiştir. Klasik Ud yapım yöntemi anlatıldıktan sonra, belli başlı ud yapımcılarının yaptığı udlar incelenmiş ve yapım konusunda ortaya çıkan farklı yöntemler tespit edilmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Türk musikisi, ud, çalgı yapım Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 UD MAKERS FROM THE PAST TILL TODAY, DIFFERENT METHODS IN MAKING AN OUD H. Serdar Çakırer¹, Tolga Oter² ¹Selcuk University, Departmant of Fine Art, Music Education Division ²Selcuk University State Conservatory ABSTRACT The aim of this study is to explain the general specialities of the history of lute, the manufacturers of them from the past to today and the techniques of ud under the specific titles. About this aim, to introduce to the ud, we gave some information about it’s history and general structure, also we refered to the develop of them and its’ well-known artists. After that, we gave some information about the life of uds with the knowledge of their uds. After the explaining the method of classic ud manufacturing, we examined main ud manufacturers’ uds and tried to determine the different methods about manufacturing uds. This study will be an application work by taking an act about ud, manufacturing uds and their producers from the every corner. Keywords: Turkish music, ud, instrument manufacturing. Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 309 GİRİŞ Problem İnsanlığın var oluşundan beri, dünya üzerinde pek çok çeşitte çalgılar icat edilmiş ve kullanılmıştır. Bu çalgılar uzun zaman içerisinde gelişimlerini devam ettirerek günümüze kadar ulaşmıştır. İnsanlıkla paralel giden bu uzun gelişim süresinde, yapımcılar, çalgılardan en iyi verimi almak için, zamanın her türlü imkanlarını kullanmışlardır. Günümüzde kullanılan çalgılar, gelişimlerini büyük ölçüde tamamlamışlardır. Ancak, çalgılardan daha kaliteli ses elde etme arzusu hiçbir zaman bitmemiş ve bitecek gibi de görünmemektedir. Dünyada pek çok çalgı çeşidi bulunmaktadır. Fakat bu çalgıların dayandığı ilkeler pek azdır. Şekilleri ve çalım biçimleri farklıdır, çeşitli maddelerden yapılmışlardır; ama hepsinde sesi oluşturan etkenler; ya bir tel, ya bir hava sütunu, ya bir zar, ya da bir ağaç levhadır. Yapımcılar, bu malzemeleri ve becerilerini kullanarak çalgılarını şekillendirmişlerdir. Bilindiği gibi çalgı yapım sanatı, diğer birçok geleneksel sanatımızda olduğu gibi, usta çırak ilişkisiyle günümüze kadar süregelmiştir (Zeren, 1997, s. 19). Tarihi çok eskilere dayanan ve Türk musikisinin en önde gelen çalgılarından biri olan ud, her zaman bu musiki içerisinde aranılan çalgı olma niteliğini göstermiş, gerek icra gerekse yapım yönüyle birçok sanatçının yetişmesinde ilham kaynağı olmuştur.Öncelikle ülkemizde ud yapım sanatına hizmet etmiş ve hala hizmet eden belli başlı yapımcılar hakkında kısa bilgiler verilen bu çalışmada, farklı yapımcılar tarafından yapılmış udlar incelenerek yapımcıların tercih ettiği yöntemlere ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu temel ilkelerden yola çıkarak araştırmanın problem cümlesini, amacını, yöntemini şu şekilde oluşturmak mümkün olacaktır. Problem cümlesi Geçmişten bugüne kadar ülkemizde ud yapıcıları kimlerdir ve ud yapımında kullanılan yöntemler nelerdir? Alt Problemleri 1. Tanınmış ud yapımcıları kimlerdir? 2. Ud yapımında kullanılan yöntemler nelerdir? Araştırmanın amacı Musikimizin en eski ve en rağbet gören çalgılarından biri olan udun, yapımcılarını tanıtmak ve ud yapımında kullanılan teknikleri belirlemektir. Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 310 H.S. Çakırer, T. Oter Araştırmanın önemi Bu araştırma, ülkemizde ud yapım sanatına hizmet etmiş sanatçıların araştırılması açısından önem taşımaktadır. Aynı zamanda ud yapımında kullanılan farklı tekniklerin gözden geçirilmesi, bir standarda bağlanması ve en belirleyici olarak da Türkiye’de ilk defa yapılması bakımından önem arz etmektedir. Araştırmanın Yöntemi Araştırma için gerekli bilgilere kaynak tarama yöntemi ile ulaşılmıştır. Kaynaklardan, ud çalgısının tarihçesi çalgının icrasının gelişimi ve önde gelen icracıların bilgileri elde edilmiştir. Ayrıca, araştırmada geçmişten günümüze kabul görmüş ud yapımcılarının hayatları anlatılmış ve çalgılarında kullandıkları etiket bilgilerine yer verilmiştir. Geleneksel ud yapım tekniği ayrıntılarıyla tarif edilmiş, bunun yanı sıra belli başlı 6 ud yapımcısıyla yapılan anket sonuçları değerlendirilerek farklı teknikler de belirtilmiştir. Evren ve örneklem Araştırmanın evrenini, geçmişten günümüze kadar ülkemizde bilinen ud yapımcıları ve şimdiye kadar ud yapımında kullanılmış teknikler, örneklemini ise; şu an yaşamakta olan ve bu işi bilimsel kriterlere uygun yapan 6 ud yapımcısı uyguladığı teknikler oluşturmaktadır. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE UD YAPIMCILARI Ud Yapımcıları MANOL (EMMANUİL VENYOS) (1845 – 1915) İstanbul Ortaköy’de doğmuştur. Rum asıllıdır. İlk mesleği mobilya cilacılığıdır. Daha sonra doğramacılık yapmış ve sonradan çalgı yapımına başlamıştır (1870). Özellikle ud yapımında kazandığı ün günümüze kadar süre gelmiştir. Lâvta da yapmıştır. En seçkin çırakları olarak Bahriyeli Mustafa ve Victor de Kavalla bilinmektedir. Manol udları udîler arasında hala değerini sürdürmektedir. Manol ud yapısının en belirgin görünüş özelliği: sırt filetolarında kullandığı ince ve birbirine bitişik sarı-siyah filetolardır. Manol udlarının sırt filetoları genellikle 19 veya 21 parçalıdır. Bu filetolarda maun ağacı kullanılmıştır. Manol usta 1915 tarihinde İstanbul’da ölmüştür (Üngör, 2000, s.10). Ud etiketi: Manoli’den inşa olunmuştur. Deralliyede Galata Sandıkçılar caddesi no: 168. 1907 Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 311 MİHRAN KERESTECİYAN (1865 – 1940) Niğde’de doğmuştur. Ermeni asıllıdır. İlk mesleği demir yolu gardöfrenliğidir. Otuz yaşına kadar bu meslekte çalıştıktan sonra İstanbul’a gelerek Beyazıt’da çadırcılar içinde marangozluğa başlamıştır. Yine Beyazıt’da dükkanı bulunan lüthiye Aziz Mehmet Efendi’den lüthiyeliği öğrenmiş ve başta ud olmak üzere kemençe, santur ve keman da yapmıştır. İstanbul’da Kadıköyü’nde ölmüştür (Üngör, 2000, s. 11). KAPUDAĞLI İLYA (KANAKİS) (1870 – 1930) Bandırma’ya bağlı Kapudağ’da doğmuştur. Rum asıllıdır. Önce Mandolin ve Gitar yaparak başlamış ve sonra 25 yaşlarında İstanbul’a gelerek Kapalıçarşı’da dükkan açmış ve o zamanın en yaygın çalgısı olan ud yapımına başlamıştır. 1930’da Selanik’te ölmüştür). Ud etiketi: Düyûnumumiye karşısında çifte saraylar çarşısında no: 55 (Ud no: 718) 1912 (Üngör, 2000, s. 11-12 NİHAT İHVAN (1870 - ?) Şam’ın Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı olduğu yıllarda ud yapımcılarının bir hayli fazla olduğu bu şehrimizde en ünlü lüthiyelerden biriydi. Udlarına opus numarası koymuştur. Göğüs kafesi fildişi oymalı altı köşeli çiçek desenli yıldız, orta yerinde: “Nihat İhvan, 1901-1881” yazılıdır. Aynı tip iki uddan biri Şerif Muhiddin Targan’da diğeri Ethem Rûhi Üngör’de ( 116 opus numaralı)dır). Ud etiketi: Nihat İhvan damas, 31 Temmuz 1901 no: 116 (Üngör, 2000, s. 12 KİRKOR KÂHYAYAN (1875 – 1933) İstanbul’da dünya’ya gelmiştir. Ermeni asıllıdır. Babasının mesleği olan doğramacılıkla işe başladıktan sonra ud yapımına başlamıştırYetiştirdiği lüthiyelerden en ünlüleri: Onnik Garipyan (küçüküner) ve Levon Boğosyan Gözenoğlu’dur. (Üngör, 2000, s. 12). HAMZA (1884 – 1915) Hamza Usta Kütahya Tavşanlı’da doğmuştur. Bağlama ustası olan babası Ali Usta’dan bağlama tipi çalgıları yapmayı öğrenmiş ve babasının ölümünden sonra İstanbul’a gelerek zamanın en iyi ud ustası Manol ile tanışmış ve ondan da ud yapımınıöğrenmiştir. İstanbul’da ölmüştür (Üngör, 2000, s. 13). Ud etiketi: Mekteb-i Sanayi mezunu Hazma Usta, 1926, İstanbul MURAT (SÜMBÜL) USTA (1884 – 1960) Kadıköyü’nde meşhur Murat Usta Üsküdar’da dünyaya gelmiştir. Ustası, Manol’un kalfası Üsküdarlı Mustafa Ustadır. Ud yapmakla mesleğe başlayan Murat Usta pek çok çeşitli çalgılar yapmıştırHüseyin Sadettin Arel’in tasarladığı Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 312 H.S. Çakırer, T. Oter “Kemençe beşlemesi” ni de Murat Usta yapmıştır. Ud etiketi: Kadıköyü’nde altı yol ağzında çalgıcı Murat Usta’nın imalidir. 2.1.1932 (Üngör, 2000, s. 13) ÜSKÜDARLI MUSTAFA (1885 – 1935) İzmir’de dünyaya gelmiştir. Yirmi yaşlarında İstanbul’a gelerek Manol’un yanına çırak girmiştir. Daha sonra Beyazıt Mercan Uzunçarşıbaşı’nda açtığı dükkanda başta ud olmak üzere tanbur ve lavta da yapmış ise de udları ile ün kazanmıştır. Ud etiketi: Üsküdarlı Mustafa Usta tarafından Darüssaadet İstanbul Uzunçarşıbaşı’nda Hicrî 1329 (Üngör, 2000, s. 13) LEVON BOĞOSYAN GÖZENOĞLU (1900 – 1979) Diyarbakır’da doğmuştur. Ermeni asıllıdır. Ud ve keman yapmıştır. Dükkanı Beyazıt uzunçarşı caddesi no: 20. Lüthiyeliği, babalığı Kirkor Kâhya’dan öğrenmiştir (Üngör, 2000, s. 13). ONNİK GARİPYAN (KÜÇÜKÜNER) (1900 - ?) Selanik’de doğmuştur. Ermeni asıllıdır. Önce ağabeyi Mıgırdıç’tan ud yapmayı öğrenmiş Kirkor Kâhya’dan da yararlanmıştır. Özellikle ud, kanun ve tanburları çok değerli addedilmektedir. İstanbul’da ölmüştür (Üngör, 2000, s. 13). ÂGÂH İDEM (1910? - ?) Kumkapı Nişanca Türkeli cadde Turakeş sokak no: 2 -1 dükkanında ud ve tanbur yapımıyla tanınmıştır. Firma: Kumkapı Nişanca Türkeli cadde Turakeş sokak no: 2-1 İstanbul (Üngör, 2000, s. 14) FEVZİ DALOĞLU (1920) Rize’de doğdu. 1937’ de keman yapımına başladı. 1957 yılında keman hocası Mehmet Erkmen ile musiki çalışmaları yaptığı sırada hocasının udundan esinlenerek ud yapmaya başladı. Firma: Fevzi daloğlu, Sedat Simavi Sok. 50/1 Çankaya – Ankara (www.fevzidaloğlu.com) SABRİ GÖKTEPE (1928 – 2000) Kastamonu’da doğmuştur. İki yaşındayken ailece İstanbul Kadıköy Kurbağalıdere semtine göç ederek dokuz yaşına kadar burada yaşamış ve 1938 ‘de Ankaraya yerleşmiştir. Sabri Göktepe’nin yapımı olan udların mûsıkî çevrelerinde Manol kalitesini aştığı kabul edilmektedir. Her çeşit çalgı aletini imal etmekte ise de özellikle ud üzerinde çalışmakta ve udlarını yurt dışına bile pazarlamaktadır. Firma: İzmir caddesi Turtes Pasajı no: 34-9 Kızılay Ankara (Üngör, 2000, s. 16) Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 313 REŞAT UCA (1933 ) İstanbul’da doğmuştur. 1970 yılında kemençe yapımını merak ederek Haldun Menemencioğlu, Onnik Garipyan, Haluk Güneyli ve Turhan Demireli’den aldığı bilgilerle yapım işine başlamıştır. Kültür bakanlığı İstanbul Klasik Türk Müziği Korosu’ndan kemençe sanatkarı olarak 1998 yılında emekli olmuştur. Kemençe, tanbur, lavta ve ud yapmaktadır. Firma: Reşat Uca, Okul sokak no:46-7 Suadiye Kadıköy (Üngör. 2000, s. 17) MUSTAFA BİÇİCİOĞLU Kastamonu’da doğdu. 1949 yılında İzmir’e yerleşti. 15 sene oto tamirciliği yaptıktan sonra, 1972 yılında bağlama yapmaya başladı. Türk musikisine olan büyük sevgisi, onu önce ud çalmaya ve daha sonra ud yapmaya teşvik etti. Halen udun yanı sıra tanbur ve lavta da yapmaktadır.Firma: 967 sok. No: 24/A Altınpark Basmane – İzmir (www.biçicioglu.com) TEOMAN KAYA (1934) İstanbul Üsküdar’da doğmuştur. Manol çırağı Mustafa Usta’nın kalfası Murat Usta (Sünbül)’nın yanında on iki yaşlarında çalgı yapım sanatını öğrenmeye başlamıştır. Ayrıca on Ankara’da bir süre Serezli Galip Dede’den, İstanbul’da da ud yapımcısı Kirkor Kâhya’nın oğlu Leon Usta’dan istifade etmiştir. Elli yılı aşkın lüthiyeliğinde çoğunluğu ud olmak üzere keman, kemençe, tanbur, lâvta, mandolin vs. yapmıştır. Keman, viyola, çello, mandolin, ud çalmaktadır. Firma: Teoman Kaya Bahariye cadde Kafkas Pasajı 53/14 Kadıköy (Üngör, 2000, s.18) HİLMİ TAŞATAN (1938) Gaziantep’de doğmuştur. Çalgı yapım tekniğinin ilk bilgilerini Kilisli Aziz Usta’dan öğrendikten sonra çalgılar üzerindeki bilgilerini kendi kendine geliştirmiştir. 1946 yılından itibaren ağaç işlerinin her sanat branşında: marangozluk, mobilyacılık, kalıpçılık, resim çerçevesi imalatı vs. çalıştıktan sonra Aziz Yüncüoğlu Usta’dan ud yapımını öğrenmiş ve 1973 yılından itibaren oğlu Murat ile birlikte çalgı yapım firmasını kurmuştur. ud ve ney çalmaktadır. Firma: Hilmi Taşatan Shell istasyonu arkası Osman Kıvanç sokak Karamürsel (Üngör, 2000, s. 19) SACİT GÜREL (1939) Ankara’da doğmuştur. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirmiştir. Yıllarca Ziraat Mühendisi olarak çalışmıştır. On sekiz yaşında bağlama çalmaya başlamış ve on beş yıl kadar bu çalgıyı çaldıktan sonra tanbur çalmaya başlamış ve daha önce lise öğrenimi yıllarında bağlama yapımcısı Mehmet Ali Gürpınar’a çıraklık yapmıştır.1981’de Turhan Demireli için ondan öğrendiklerini uygulayarak ud ve tanbur teknesi yapmaya başladı. 1986’dan sonra tamamen kendi hesabına ud, Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 314 H.S. Çakırer, T. Oter tanbur ve on kadar lâvta yaptı. Musikiyi özel olarak öğrenmiş, çalgı yapımı konusunda Sami Gül’den de faydalanmıştır. Ayrıca lüthiye Cafer Açın’ın çizimlerinden de faydalanmıştır. Firma: Kültür mahallesi Konak sokak no: 2 Besler Apartmanı Düzce (Üngör, 2000, s. 19) EJDER GÜLEÇ (1939) İzmir’in Bağyurdu Köyü’nde doğmuştur. İlkokulu bitirdikten sonra çalgı yapımcısı İbrahim Bayraktar’ın yanına giderek mandolin, ud, tanbur ve kanun yapımını öğrenmiştir. 1966 yılında ustanın vefatı ile yalnız çalışmaya başlamıştır (Üngör, 2000, s. 19). İHSAN ÖZGEN (1942) Urfa’da doğmuştur. Kemençe yapmayı Enver Sarp’tan 1970’li yıllarda öğrenmiş ve daha sonraki yıllarda da Haldun Menemencioğlu’ndan bu konuda yararlanmıştır. Yirmi beş yıldan beri başta kemençe olmak üzere ud, tanbur, rebab, keman yapmaktadır.Firma: İstasyon caddesi 123/10 Göztepe Kadıköy (Üngör, 2000, s. 19) SÜREYYA PİRİLER (1944) Çanakkale’de doğmuştur. Çeşitli musiki derneklerinde musiki çalışmaları yaptıktan sonra 1976 yılından itibaren başta keman olmak üzere viyola, viyolonsel ve ud yapımına başlamıştır. Firma: Gözde Müzik Market Galip Dede caddesi no: 18 Beyoğlu Tünel İstanbul (Üngör, 2000, s. 20) FARUK TÜRÜNZ (1944) Adana’da doğmuştur. Liseden sonra öğretmen lisesinin fark derslerini vermiş ve 1970-1980 yılları arasında ilkokul öğretmenliği yapmıştır. Müzik eğitimine 1984 yılı başında başlamıştır. Yaptığı udlar yurt içinde tanınmış udîler tarafından kullanıldığı gibi yurt dışında ABD, Fransa ve Yunanistan’da da kullanılmaktadır. Çalgı yapımında Cafer Açın’ın çizimlerinden yararlanmış ve Muhittin Bolu’nun atölyesinde malzeme kullanımını öğrenmiştir. Firma: Eğitim mah. Kasr-i Ali cad. No:69 Kadıköy/İstanbul (Üngör, 2000, s. 20) OSMAN EŞEN (1946) Konya Seydişehir’de doğmuştur. 1993 yılına kadar Zonguldak ve Konya’da sınıf öğretmenliği yaptı. Emekli olduktan sonra kanun ustası İbrahim Bakımın teşvikiyle ud yapımına başladı. Ud’un yanı sıra Tanbur’da yapan Osman Usta, tanbur ve ud çalmaktadır. Firma: Nihavend Saz Evi, Kerkük cad. Deniz sit. Altı, Selçuklu – Konya (Üngör, 2000, s. 21) Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 315 SEDAT ODABAŞI (1951) Konya’da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamlamıştır. Askerlik görevini yapana kadar kuyumculuk ile uğraştı. Udunu tamire götürdüğü Hakkı Usta ile dostluğu sırasında ud yapımına başladı. Udun yanı sıra kemençe, rebab ve ney de yapmaktadır. Firma: Kürkçü mahallesi Mimar Muzaffer caddesi rampalı çarşı no: 11-A (Üngör, 2000, s. 21) MUSTAFA COPÇUOĞLU (1964) Tokat Pazar’da doğmuştur. İtü Türk Müziği Devlet Konservatuarı Enstrüman Bölümü mezunudur (1999). Ud, tanbur, gitar, kemençe, lâvta yapmaktadır. Yaptığı çalgılarda numaralandırma yapmıştır. Ud ve tanbur çalmaktadır. Firma: Burak Enstrüman Yapım Merkezi Pavlonya sokak Nuhoğlu iş merkezi 10/25 Kadıköy İstanbulTel: 0216 41 (Üngör, 2000, s. 22) GELENEKSEL UD YAPIM TEKNİĞİ Tekne (gövde), göğüs (kapak), sap, burguluk ve teller olmak üzere beş esas elemandan meydana gelen udun yapımına, eleman sıralamasında da görüldüğü gibi, tekneden başlanır. Udun teknesi; gemi karinasını andıran, enine ve boyuna yapıştırılmış 4-5 cm kalınlığındaki parçalardan oluşan bir kalıp üzerine, 70 cm boy, 2 ilâ 4 cm en ve 3 mm kalınlıktaki dilim (yaprak veya çenber) lerin, çoğunlukla arlarına -hem estetik, hem sağlamlık amaçlı- kontrast renkli tel veya çift filetolar konularak işlenmesiyle meydana getirilir. Günümüzde bazı yapımcıların parçaları tekne kavisine uygun boşluksuz olarak yapıştırılmış veya yine aynı formda yekpare alüminyum olarak kullandıkları kalıplar üzerine, ortada geniş, uçlarda sivri ve işlem orta eksenden başladığı için hep tek sayıda çevirdikleri dilimler, genellikle maun, ceviz, patuk, vengi nadiren de kelebek, erik veya zeytin ağacındandır. Önceden ısıtılarak kalıbın eğimli profili kabaca verilen dilimler ütü ve ince kağıt yardımıyla kalıba çekildikten sonra, belirli yerlerdeki küçük monte çivileri çıkarılarak kalıptan alınır ve bu defa dilimlerin içbükey yüzeyi, çenber ve filetoların uzun birleşme hattı boyunca kalın kağıt veya ekstrafor yapıştırılarak kuvvetlendirilir. Tekne bitip kalıptan çıktıktan sonra sivri uçtaki dip takozunun aksi ucunda, teknenin geniş baş tarafına içten yapışık 12-14 cm genişlik, 7-9 cm yükseklik ve 8-10 cm kalınlığındaki bir “ baş takozu” görülür ki, amacı teknenin geniş alt ucunu, sivrilerek gelen dilim ve filetolarıyla birlikte daha iyi koruyabilmektir. Teknenin kalıptan çıkarılmasından sonraki ilk iş; baş taraftaki simetri eksenin üzerine “ayna” adı verilen, tekneye yakın renk ve malzemeden 10-15 x 5-6 cm x3-4 mm ölçüsünde (düz veya tırtıklı uçları 0.5mm’ye düşürülmüş) yarım daire bir parçanın alıştırılmasıdır. Kapak takıldıktan çok sonra tekne ile birlikte cilalanacak olan bu parçanın görevi, gitgide incelerek uçta birleşen az-çok farklı boylardaki dilim ve filetoların birleşme pisliğini kapatmaktır. Kalıptan çıktığında henüz kapaksız, sapsız ve burguluksuz olan udun teknesi, 300 ilâ 600 gr Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 316 H.S. Çakırer, T. Oter arasındadır.(Dilim ağacının özgül ağırlığı ve sayısına göre). Bu arada udun dilimleri ne kadar çoksa (23-27), tekne yuvarlağı o kadar iyi sağlanır, dolayısıyla çalgının kalitesi o nisbette artar. Sesin yansıması ışık gibi olduğu için ses dalgalarına çarpıp geri (kafeslerden dışarı) döndüğü iç yüzeyi kırıksız ve pürüzsüz olması çok önemlidir. Yaklaşık 36x47 cm ölçüsündeki armudî formlu tekneden sonra sıra sapın takılmasına gelir. 19.5cm boy, ince tarafı 36 ilâ 40, geniş tarafı 56ilâ 58 mm genişlik, yine ince ucunda 13, geniş ucunda 26 mm kalınlıkta bir kesik silindirik koni formunda olan gürgen sap, tekneye, bunun sivri ucuna konmuş “dip takozu” denilen eliptik koni aracılığıyla ve dip takozundaki dişi, sapın geniş ucundaki erkek olan bir kırlangıçkuyruğu detayı ile tespit edilir. Bu tür birleşmenin amacı gerili tellerin çekim gücüyle sapın “öne gelip” telleri yükseltmesinin (dolayısıyla icrayı zorlaştırmasının) önlenmesidir. Bu sebeple sapın gövdeyle birleştiği (teknik adıyla “tiz neva”) noktasında telle sap arasındaki mesafe 3 mm’den fazla olmamalıdır. Bu mesafenin 4 ilâ 5mm arasında olduğu udlara “sapı atmış” denir ve tamiri güç ve masraflıdır. Bu mesafenin udlarda 1.7mm olması uygun olur. Yapıcı ve icracıların sapa yakın telden kaçınmalarının sebebi çalınırken cızlama (veya çırpma) gerekçesidir ki aslında bu konu yapım değil, çalma tekniği ile ilgilidir. Udun sapının parmakların gezineceği üstteki düz kısmı, geniş ön kısmındaki kalınlığı 2, dar arka ucundaki kalınlığı 4-5mm olan, abanoz ağacından süssüz-desensiz bir klavye ile (tuş veya perdelik); avuç içine oturacak arkadaki basık yuvarlak kısmı ise, tene ağacından kaplama ve filetolarla kaplanır. Sapın tekneyle birleştiği yuvarlak alt kısmına, tekne kuyruğuna doğru incelerek gelen dilim ve filetoların birleşme yerindeki pisliğini kapatmak için de, sap yuvarlağını sardığı için “bilezik” adı verilen, tekne ağacından 3mm genişlik-0.5mm kalınlıkta bir kaplama yapıştırılır. Bazı yapıcıların kalın ve kaba yaptığı, oysa ne kadar ince olursa o kadar zarif olan bileziğin cilası en sonda tekne ile birlikte yapılacaktır. (http://www.turkmusikisi.com/calgilar/ud/ud.htm) Sapın takılmasından sonra sıra, göğüs (veya kapağın) tekne kapatılmasına gelir. Udun en önemli parçası olan kapak; kabaca 20x50cmx3mm ölçüsündeki budaksız akçam (ladin) ağacından kesilip uzunlamasına simetrik olarak 1-3 mm genişliğindeki çok düzgün elyafının geniş olanları ortaya ince olanları kenarlara gelecek şekilde yapıştırılmış bir elemandır. Tesfiye sonunda 36x48cm’lik armudî formuna ve 1.7-2.2mm kalınlığa getirilen kapağın üzerinde biri büyük (8.5-9cm çapında), ikisi küçük (4.2-4.4cm çapında), teknenin iç cidarına çarpan seslerin geldikleri açıyla dışarıya çıkmasını kolaylaştıracak “kafes” adlı üç delik bulunur. Bu deliklerle etrafındaki 2-3 şeritli sade fileto oyukları çizildikten sonra, önce fileto oyukları 0.5mm olarak kesici pergelle açılır, sonra da kafes delikleri delinir. Kapağın altında ise, ustadan ustaya az farkla değişen mesafe ve kalınlıklarda yedi adet balkon vardır. Ladin ağacından (suları uzunlamasına kesilmiş) 5-7mm taban ve 3 ilâ 13mm yüksekliğindeki (kare veya dikdörtgen kesitli uçlarından tekneye yapışacak) yatık veya gibi tellerin göğse verdiği (geriliyken 85 kg/cm~’lik ) yükü teknenin Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 317 yan duvarlarına aktarmaktır. Göğüsle teknenin yatık L profili birleşmesi fileto denen süs-fonksiyon elemanıyla kapatılır. Ardından Lüthiyelerin son zamanlarda klavye demeyi tercih ettiği sertliğiyle ünlü abanoz ağacından yapılan 36-37cm boy ( iki parçalı) ve 2-5mm kalınlığındaki “tuş”un (fr.. Touche) takılır. Ud perdeliği gelenekte sapla göğsün birleştiği yere kadar yapılır, geniş olan alt ucu, göğüs oyularak yerleştirilen abanoz ağacından kalp motifli (ve tabi filetolu) bir parçayla bitirilirdi. (Bugün dahi ucuz olması bakımından udların büyük kısmı böyle yapılıyor. Unutmamalı ki tek, ikili veya üçlü açık-koyu renkli filetolar zarif ve asil Türk udunun yegane süs unsurudur. Teknesi-sapı-burguluğu sedef ve fildişi kaba kakmalarla doldurulmuş, ağaç oyma kafesine yazılar yazılmış bol süslü udlar Şam ve Kahire işi olup, bizim udlarımızdan 2-3 misli daha ağırdır. Çalgının sade (bu yüzden de hafif) olmasını tercih eden Türk lüthiyelerin yaptığı udlarda tekne-sap-mızraplık bu sebeple süssüzdür. Çağdaş udların bir de “uzun klavyeli” olanı vardır ki ud virtüozu Şerif Muhittin Targan’ın (1892-1967), piyanodan sonra üçüncü çalgısı olan viyolonselin tuşundan mülhem olarak başlattığı bir uygulamadır ve bugün pahalı udlarda oldukça yaygındır. Kalp motifli bitirme parçası yerine paralel genişlemeyle büyük kafese kadar uzatılan klavyenin amacı, kafese kadarki “ileri” pozisyonlarda göğsü parmak temasıyla sağırlaştırmadan daha net ses almaktır. Udun “burguluk” denen elemanı 4cm’den 1.7cm’e çok estetik bir sinüsoidle inen, 36-38mm’den 22-24mm’ye daralan iki yanağı 5 mm kalınlığında akça (kelebek) ağacından yapılıp, yanakları ve arkası teknenin ağcıyla kaplanan (böylece yanak kalınlığı 7 mm’ye çıkan) U kesitli bir parçadır. Yanaklarında “burgu” adı verilen kulaklar için özel rayba ile üstte 6, altta 5 hafifçe konik delik açılmış, yanak profilleri alt ve üstten aynı veya kontrast renkte filetolarla süslenmiştir. Yanakların üst kenarına konan filetolar, üstten bakılınca yanağı ince göstersin diye yarım parabolik pahlı yapılır. Burguluğun tepe ucu kalitesiz udlarda olduğu gibi küt ve güdük değil, keman sapındaki “salyangoz”a muadil “gaga” adı verilen yuvarlak ve oyuklu (tekne ağacından) ufak bir parçayla nihayetlendirilir. Burguluk ve filetoları gibi, gaganın form ve işçiliğindeki işçilik dahi udun kalitesi hakkında fikir veren unsurlardır. Burguluk sapa, bir tür kırlangıç kuyruğu detayı ve yaklaşık 40-42 derecelik bir açıyla tesbit edilir. Bu işler yapılırken, ince zımparası yapılmış olan göğüs, kirlenmemesi için kağıtla kaplanmıştır. Bundan sonraki işlem ciladır. Önceki safhalarda sistireyle temizlenip muntazam hale getirilmiş tekne, sap ve burguluk, son olarak çeşitli kalınlıklarda zımparalarla defalarca işlem görerek iyice pürüzsüz hale getirilir. Çok aşamalı gomalak (veya selülozik) cila-zımparatekrar cila işlemlerinden sonra tekne kurumaya bırakılır. Abanoz klavye üzerine de mat ve uçucu bir cila çekildikten sonra bir yün kumaş parçasıyla ovularak parlatılır. (Prensip olarak klavyeye cila sürülmez. Ağacın kendi mat parlaklığıyla yetinilir). Udun göğsü de, en son tel takılmasından önce zımparalanıp temizlenir, ancak cilalanmayıp tabi renk ve elyafıyla bırakılır. Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 318 H.S. Çakırer, T. Oter Tekne cilası kuruduktan sonra sıra, en önemli parçalardan biri olan, kelebek ağacından 2.5cm en, 14 cm boy ve 1cm yükseklikte, uzun siperlikli şapka kesitindeki 11 delikli “büyük eşik”in, kapak dibinden 8.5 ilâ 11cm içeriye, üzerine ağırlıklar konularak yapıştırılmasına gelir. Pest tellerin kalınlığı sebebiyle, kapak üzerinde tel yüksekliklerinin farklı olmaması için, delikler – inceden kalında doğru çıktıkça- kapağa biraz daha uzak şekilde delinir; yine aynı sebeple, atılan düğümler tel boylarını farklı hale getirmemesi için, eşik kapak dibine tam paralel değil, üst ucu kapak dibine 1mm daha yakın olarak yapıştırılr. Masif büyük bir eleman olan eşiğim (boncuk tutkalla) yapıştırılmasından doğan tutkal akıntıları önce sıcak sulu temiz bezle, sonra da göğse zarar vermeyecek şekilde çok ince (mes. 400 no.) zımparayla temizlenir. “Küçük eşik” (veya kemik) adı verilen, 36-40mm boy, 3mm kalınlık ve 5-6mm yükseklikteki, üstü geriye doğru hafifçe yuvarlatılmış fildişi parça ise, kırlangıç uçlu bugulukla klavyenin birleştiği L profili açıklığa oturtulur (tellerin basıp geçeceği bir köprü niteliğinde olduğu –gerektiğinde sökülmesi de gerekebileceği- için fazla kuvvetli yapıştırılmaz.). çok muntazam hazırlanmış bir şablonla tel yerleri kemik belirlendikten sonra, beşi çift, biri tek 11 tel için minik oluklar açılır. İlk takılmada ve sonraki akortlamada tellerin kopmaması için hem ileri-geri sürtülen kullanılmış tellerle oluklar belirginleştirilir, hem de kuru sabun tatbikiyle iyice kaygan hale getirilir. Udun sayısı 11 olan “burgu”ları abanoz, pelesenk, vengi, patuk veya gürgenden, üstte 7, altta mm çapında, akort için tutulup döndürülecek yuvarlak baş kısımları parmakların rahatça oturacağı kulak memesi profilinde içbükey (2x2,4cm), burguluğun yanaklarındaki hafifçe konik yuvalarına giren koni gövde kısımları ise baştaki en büyükten uçtaki en küçüğe- 4,5 ilâ 2,5 cm boydadır(http://www.turkmusikisi.com/calgilar/ud/ud.htm) Klasik Tekne Yapım Yöntemi Hazırlanan tekne dilimleri önceden ıslatılarak, özel ütü ile kalıba alıştırılır ve aralarında boşluk kalmayacak şekilde kalıp üzerinde birbirine yapıştırılır. Yine klasik denilen buna benzer bir yöntemde ise, Hazırlanan tekne dilimleri, ısıtmaya uygun ve tekneyle aynı formda hazırlanan alüminyum kalıplar üzerinde alıştırılır daha sonra sıcak tutkalı sıcak havya ile şoklamak suretiyle tatbik edilir. (www.oudmaster.com) Sap yapımında kullanılan yöntemler Kırlangıç tekniği Teknenin dip takozuna dişi, sapın geniş ucuna ise erkek kırlangıç kuyruğu şekli verilerek, sap tekneye sabitlenir. Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 319 Kavalye tekniği Teknenin dip takozundan 3.5 cm. ve sapın geniş ucundan 3.5-4 cm. içeri çakılan, silindir şeklinde ve yaklaşık 0.5 cm. çapında bir veya iki ağaç parçasıyla sap tekneye sabitlenir. Kama tekniği Dip takozunun ve sapın merkezinden alınan doğruya, bir ağaç parçası monte edilerek sap tekneye sabitlenir. Balkon yapımında kullanılan yöntemler Klasik Balkon Yapım Yöntemi Hazırlanan kapak tahtasında belirlenen noktalara, suları uzunlamasına kesilmiş 5-7 mm taban ve 5 ila 13 mm yüksekliğindeki balkon çitaları yapıştırılır ve daha sonra yontularak şekillendirilir. (www.oudmaster.com) Balkon Akortlama Yöntemi Balkon geçecek tabla hattının orta noktasındaki öz titreşim sayısı ( doğal öz frekans = natürel specific frequency ) ile balkon çıtasının öz frekansının birlikte oluşturacakları bileşke frekansı hesap yöntemiyle ön görüp; tablanın rezonans modlarını balkonlar yardımıyla tasarlamaya dayanan yöntemdir. Bu hesaplamalar, özel olarak yazılmış bir bilgisayarprogramı ile yapılır. Frekansların okunması için de bir frekans okuma programı kullanılmaktadır. (http://www.oudmaster.com/php/index.php?newlang=turkish) Kapak Birleştirmede Kullanılan Yöntemler Klasik Kapak Birleştirme Yöntemi Hızarda suyuna biçilen kapaklık ağaç, istenilen kalınlığa getirildikten sonra ince damarları ortaya gelecek şekilde zımpara veya rende yardımıyla alıştırılarak birbirine simetrik olarak yapıştırılır.( www.fevzidaloğlu.com) Cila uygulamasında kullanılan yöntemler Gomalak (El cilası) uygulaması Teknenin sistre ve zımparayla tesviyesi yapıldıktan sonra ispirto karışımı ile gomalak hazırlanır. Daha sonra hazırlanan bu karışım pamuk ve gaz bezi ile oluşturulan top vasıtasıyla daireler çizerek yüzeye 4-5 kat uygulanır. Bu işlem bittikten sonra poliş ile parlatılarak son haline getirilir. (http://www.serki.com/index.php?bolumsec=makale&id=969ra) Selülozik Vernik uygulaması Sistre ve zımparayla son tesviyesi yapılan tekne üzerine sırası ile selülozik dolgu ve parlak vernik, püskürtme yöntemiyle uygulanır ve daha sonra poliş ile parlatılır. (http://www.serki.com/index.php? Bolumsec = makale &id=969ra) Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 320 H.S. Çakırer, T. Oter Polyester uygulaması Tekne yüzeyine polyester vernik, el ile veya püskürtme yöntemiyle dağıtılır ve daha sonra poliş yapılarak parlatılır. (http:// www . serki . com / index . php? bolumsec=makale&id=969ra) BULGULAR ve YORUM Tekne Yapımında Kullanılan Yöntem Tablo 1. Ud yapımcılarının tekne yapımında kullandıkları yöntem tablosu Usta adları Kullanılan yöntem Mustafa COPÇUOĞLU Klasik yöntem Saadettin SANDI Klasik yöntem Fevzi DALOĞLU Klasik yöntem Faruk TÜRÜNZ Klasik yöntem Osman EŞEN Klasik yöntem f % Seadat ODABAŞI Klasik yöntem 6 100 Yukarıdaki tabloda anket sonuçlarından elde edilen verilere göre ud yapımcılarının tekne yapımında herhangi bir farklı yöntem kullanmadıkları, ustaların hepsinin klasik tekne yapım yöntemini kullandıkları görülmektedir. Sap Yapımında Kullanılan Yöntemler Kırlangıç Yöntemi Kama Yöntemi Tablo 2. Ud yapımcılarının sap yapımında kullandıkları yöntem tablosu Usta adları Kullanılan yöntem Faruk TÜRÜNZ Kama yöntemi Mustafa Kırlangıç yöntemi COPÇUOĞLU Saadettin SANADI Kama yöntem Fevzi DALOĞLU Kırlangıç yöntemi Osman EŞEN Kırlangıç yöntemi f % f % Sedat ODABAŞI Kırlangıç yöntemi 2 33.3 4 66.7 Tablo 2’ de ud yapımcılarının sap yapımında % 33.3 kama yöntemi, % 66.7 oranında kırlangıç yöntemi gibi farklı yöntemler seçtikleri görülmektedir. Balkon yapımında kullanılan yöntemler Klasik Yöntem Belkon Akortlama Tablo 3. Ud yapımcılarının balkon yapımında kullandıkları yöntem tablosu Usta adları Kullanılan yöntem Faruk TÜRÜNZ Balkon akortlama yöntemi Mustafa Klasik yöntem COPÇUOĞLU Saadettin SANADI Klasik yöntem Fevzi DALOĞLU Klasik yöntem Osman EŞEN Klasik yöntem f % f % Sedat ODABAŞI Klasik yöntem 1 16.7 5 83.3 Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 321 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud Tablo 3’ te ud yapımcılarından % 16.7’ si balkon akortlama yöntemini, % 83.3’ ünün klasik balkon yapım yöntemini kullandıkları görülmektedir. Kapak Birleştirmede Kullanılan Yöntemler Tablo 4. Ud Yapımcılarının Kapak Birleştirmede Kullandıkları Yöntemler Tablosu Usta adları Kullanılan yöntem Faruk TÜRÜNZ Klasik yöntem Mustafa COPÇUOĞLU Klasik yöntem Saadettin SANADI Klasik yöntem Fevzi DALOĞLU Klasik yöntem Osman EŞEN Klasik yöntem f % Sedat ODABAŞI Kasik yöntem 6 100 Tablo 4’ te Ud yapımcılarının % 100’ ü sadece klasik kapak birleştirme yöntemini kullandıklarını bunun haricinde farklı herhangi bir yöntem kullanmadıkları görülmektedir. Cila Uygulamasında Kullanılan Yöntemler Tablo 5. Ud Yapımcılarının Cila Uygulamasında Kullandıkları Yöntemler Kullanılan yöntem Gomalak Gomalak Gomalak, Selülozik vernik Gomalak, Selülozik vernik f 1 % 16.7 f 3 % 50 Gomalak Mustafa COPÇUOĞLU Saadettin SANADI Fevzi DALOĞLU Osman EŞEN Sedat ODABAŞI Gomalak, Selülozik vernik, Polyester Gomalak, Selülozik vernik Gom. selülozik Faruk TÜRÜNZ Gom.Selülozik.polyeste r Usta adları f 2 % 33.3 Tablo 5’ te Ud yapımcılarının % 16.7’ sinin gomalak. Selülozik vernik ve polyester, & 33.3’ ünün gomalak, % 50’ sinin ise gomalak ve selülozik vernik ı cilalama yöntemi uyguladıkları görülmektedir. SONUÇ VE ÖNERİLER SONUÇ Bu araştırmada; Türk müziği çalgılarından biri olan ud yapımcılarının tanıtılması ve ud yapımında kullanılan yöntemlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Geçmişi çok eski çağlara dayanan ud çalgısının yapımcılarını ve yapım yöntemlerinin incelendiği bu çalışmada elde edilen sonuçlar şunlardır: 1. Geçmişten günümüze ud yapımcılarını incelendiğinde karşılaşılan isimler arasında ilk dikkat çeken konu; Özellikle 19. ve 20. yy arasındaki yapımcıların genellikle ermeni asıllı Osmanlı vatandaşları olmasıdır. Aslına bakılırsa bu tarihlerde hemen hemen bütün el sanatlarının ermeni azınlıklar tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 322 H.S. Çakırer, T. Oter 2. Türk musikisinin başkenti olarak nitelendirilen İstanbul, ud yapımcılarının da en çok bulunduğu şehirdir. 20. yy itibariyle ülke çapında yaygınlaşan ud yapım sanatı üniversitelerimizde kurulan çalgı yapım bölümleri ile yeni bir ivme kazanmış ve bu konuda daha bilimsel çalışan lütiyeler yetişmiştir. 3. Ud yapımında kullanılan yöntemler tamamen usta çırak ilişkisiyle günümüze kadar gelmiş ve yöntem farklılıkları yapımcıların tercihleriyle ortaya çıkmıştır. Genel anlamda yapım yöntemleri çok büyük farklar içermemekte, sadece çalgının belli başlı kısımlarında birbirinden ayrılan teknikler karşımıza çıkmaktadır. 4. Ud çalgısının yapımında genel olarak bir standarttan söz etmek mümkün değildir. Bunun en önemli sebebi, usta çırak ilişkisiyle öğrenilen çalgının yapımında, bir çok kişinin birebir kendi ustasını taklit etmesi ve bilimsel araştırmalara girmeyişidir ÖNERİLER Bilindiği gibi çalgı yapım sanatı, diğer bir çok geleneksel sanatımızda olduğu gibi, Usta çırak ilişkisiyle günümüze kadar süregelmiştir. Ne yazık ki, yine bir çok sanatımızda olduğu gibi, çalgı yapımında da bilimsellik çerçevesinde yazılmış metod ve benzeri eserler yok denecek kadar azdır. Bu konuda yazılmış olanlar da yetersiz görünmektedir. Ud yapımında kullanılan yöntemler genel olarak incelendiğinde farklılıklar ustadan ustaya bazı farklılıklar göstermektedir ve bir standartdan söz etmek zordur. Yapılan araştırma sonucunda şu hususların önerilmesi uygun görülmüştür: 1. Şimdiye kadar isimleri duyulmamış lütiyelerin yaptığı veya etiketi olmadığından dolayı kimin yaptığı tam olarak bilinmeyen, kıyıda köşede kalmış udların incelenerek yapım teknikleri hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. 2. Ud yapımı konusunda bilimsel metodlar yazılmalı ve metodların temelini geleneksel yapım yöntemlerinin yanı sıra akustik bilimi oluşturmalıdır. 3. Bu metod çalışmaları ışığında ud yapımında belli bir standarda ulaşılmalıdır. Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 Geçmişten Günümüze Ud Yapımcıları ve Ud 323 KAYNAKLAR Açın, C., 1994, “Enstruman Bilimi”, Yenidoğan Basımevi, İstanbul. Üngör, R. E.,200, “Musıki Mecmuası, sayı: 469”, Kaf Müzik Basın Reklam Filmcilik San. Ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul. Tanrıkorur, C., “Ud Metodu”, (Basılmamıştır.TRT, 1971 Metod Büyük ödülü) Tanrıkorur, C., 1998, “Müzik Kimliğimiz Üzerine Düşünceler”, Ötüken Neşriyat, İstanbul. Zeren, A., 1997, “Müzik Fiziği”, Pan Yayıncılık, İstanbul. http://www.serki.com/index.php?bolumsec=makale&id=969ra http://www.serki.com/index.php?bolumsec=makale&id=969ra http://www.turkmusikisi.com/calgilar/ud/ud.htm http://www.fevzidaloglu.com/tv.html http://www.oudmaster.com/php/index.php?newlang=turkish Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Sayfa 307 -323, 2009 324 Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, 2009