Milli Takım Neden Başarısız? - millitakimnedenbasarisiz.com
Transkript
Milli Takım Neden Başarısız? - millitakimnedenbasarisiz.com
Milli Takım Neden Başarısız? Türk Futbolunun 24 Zaafı Davut Çöl Çeviri projesinde bana her türlü yardımı ve desteği sunan Metin Ağaçgözgü’ye özellikle teşekkür ediyorum. Bu kitabın Almanca orjinal baskısı "Nicht gut genug. Die 24 Schwächen der türkischen Fußballnationalelf" adı altında yayınlanmıştır. ISBN - Kitap: 978-3-8442-8896-4 ISBN - E-Kitap: 978-3-8442-8897-1 Copyright ©2014 Davut Çöl Yazar: Davut Çöl Çeviri: Metin Ağaçgözgü – Fikret Yıldırım Düzelti: Celal Elbir Kapak: Marcel Fenske-Pogrzeba Çizimler: Valeriy Sokol-Derksen Bu kitabın tüm yayın hakları yazara aittir. Yazardan izin alınmaksızın basılı veya elektronik ortamda çoğaltılamaz, alıntı yapılamaz. Copyright ©2015 Davut Çöl İçindekiler Giriş ............................................................ 4 Futbol karmaşık bir oyun değildir ...................... 6 Türk Futbolunun Zaafları Nelerdir? ................... 4 Zaaf 1: Kaleciye Geri Pas .................................... 7 Zaaf 2: Boş alana kaçan yok ............................. 11 Zaaf 3: Yararsız yan paslar ............................... 15 Zaaf 4: Topa sahip olma yüzdesi ...................... 19 Zaaf 5: Rakip kaleciye gereksiz hamle ............. 23 Zaaf 6: Sorunlu iletişim tarzı ............................ 27 Zaaf 7: Maçın başındaki dikkatsizlik................. 31 Zaaf 8: Maçı çevirmekten yoksunluk ............... 35 Zaaf 9: Aşırı defansif sistem ............................. 38 Zaaf 10: Sürprizsiz oyun ................................... 42 Zaaf 11: Forvetlerin yalnız bırakılması ............. 46 4 Zaaf 12: Duran toplardan yararlanamamak .... 50 Zaaf 13: Hakemi suçlamak ............................... 55 Zaaf 14: Her şey son dakikada ......................... 59 Zaaf 15: Yenilgilerle yüzleşememek ................ 63 Zaaf 16: Kendi oyununu sorgulamamak .......... 67 Zaaf 17: İstikrarsız performans ........................ 71 Zaaf 18: Genç oyuncu yetiştirememek ............ 75 Zaaf 19: Türk oyunculara güvensizlik............... 79 Zaaf 20: Kısa vadeli başarılara odaklanma....... 83 Zaaf 21: Hazırlık maçlarından yararlanmamak 87 Zaaf 22: Takım ruhu eksikliği ........................... 90 Zaaf 23: Medyanın aşırı etkisi .......................... 94 Zaaf 24: Yabancı antrenörler ........................... 99 Sonuç: Suçlu Türkiye’nin kendisidir ............... 102 Türk taraftarlara birkaç söz............................ 104 Sonsöz .................................................... 106 5 Giriş Futbol karmaşık bir oyun değildir Hemen hemen herkes topa bir kez olsun vurmuştur ve konunun ne olduğunu bilir. Bir takımın on bir oyuncusu, bir başka takımın on bir oyuncusuna karşı oynar ve meşin yuvarlağı köşeli kaleye atmaya çalışır. Kulağa basit geliyor, değil mi? Öyle de! Çünkü futbol karmaşık bir oyun değildir. Büyük turnuvalara gidenler neden hep başka takımlar oluyor? Türkiye neden rakibini kendisi seçmek yerine, başka takımların hazırlık dönemlerinde antrenman takımı oluyor? Bu durum, dünyanın dört bir yanındaki Türklerin zoruna gitmekte ve hepsi aynı soruyu sormakta: Türk futbolu kendisini geliştirmeyi ne zaman başaracak? Milli Takım, yavaş, yaratıcılığı ve sürprizleri olmayan; bu nedenle de her rakip tarafından kolay tahlil edilebilir bir futbol oynuyor. Sonuç malum. Takım nadiren maç kazanabiliyor. Türk on biri bugünkü yapısıyla yeterli düzeyde olmadığı için, 6 diğer takımlar Avrupa ve Dünya Şampiyonalarına giderken, o evde kalmayı hak ediyor. Sevgili taraftarlar, bu böyle gitmek zorunda değil. Türk futbolcular çok sayıdaki zaaflarını yok etmeli. Bunu kabul etmek bile, tek başına büyük bir adım olacaktır. Çünkü bu zamana kadar kendi kusurları daima görmezlikten gelindi. Türkiye’de kimse kendi hatasını görmek istemediği için başarısızlığın suçu daima başkalarında, hakemde veya basitçe şanssızlıkta aranıyor. Takımın başına sürekli yabancı antrenör getirmek de Türk futbolunun gelişmesini sağlamıyor. Nerelerde aksaklık var ve çözüm yolları nelerdir, bunları ilerideki sayfalarda göreceğiz. Takımın her zaafı için bir açıklama ve her birine somut bir çözüm önerimiz var. Gelin şimdi, Türkiye’nin oyunundaki temel sorunlara birlikte göz atalım. 7 Türk Futbolunun Zaafları Nelerdir? Her alanda olduğu gibi, futbolda da bir şeyler iyi gitmiyorsa, bunun bir nedeni vardır. Örneğin bir top, havası azken düzgün yuvarlanmaz. Bir oyuncu, kramponları aşınmışsa sahada düzgün duramaz. Yine bir oyuncu, yanlış mevkide oynarsa verimli olamaz. Demek ki, her sorunun bir nedeni vardır ve dolayısıyla sorunun çözüm imkanları da bulunmaktadır. Türk futbolu neden gelişmiyor, sorusu da bu bakışla ele alınabilir. Türk on birinin zayıf performansı takımın üzerine birdenbire sinmemiştir; aksine, bu durumun köklü nedenleri vardır ve sorun, bugünün takımında değil, genelde Türk futbol felsefesindedir. Ülke on yıllardır eski moda bir oyun sistemine bel bağlamış durumda ve esas sorun da burada yatıyor. Anlaşılan o ki, önceki kuşaklara ait oyuncular, kendilerinin oyun tarzını genç oyunculara aşılamış. Bunun, oyun tekniği ve taktik açısından öncüllerine bağlı kalan antrenörler için de geçerli olduğu görülüyor. Böyle olduğu için de Türk futbolu her yönüyle eski moda kalıyor ve birkaç parlak dönem dışında hiçbir iyileşme göstermiyor. 4 Dünyanın dört bir yanındaki taraftarları, Türk futbolunun neden olumlu yönde gelişmediğini ve varsa hangi perspektiflere sahip olduğunu soruyor. Evet, her sorunun bir kaynağı varsa, neden kimse bir şey değiştirmiyor? 5 Kaleciye Geri Pas 6 Zaaf 1: Kaleciye Geri Pas Kaleciyle başlayalım. Kalecinin çok sık olarak eleştirilerin odağında olduğu görülüyor fakat bu, hiç de doğru bir şey değil. Burada kastettiğimiz kalecinin çok gol kurtarması gerektiği değil, orta saha ve savunma oyuncuları tarafından sıkça oyuna sokuluyor oluşudur. Şimdi sırayla gidelim. Türk futbolundaki kötü alışkanlıklardan biri, kaleciye pas vermektir. Top sık sık orta sahadan, hatta köşe vuruşundan sonra rakip ceza sahasından geriye, takımın son adamına gönderiliyor. İnanması zor, ama gerçek! Milli Takımın bir maçını seyredin, gözlerinize inanamayacaksınız! Topa sahipken, tehlikenin olmadığı bir pozisyonda kaleciye geri pas vermek bir hatadır. Türk futbolcular bu zamana kadar bunu kavramış değiller. Böyle bir pas, oyun kurmakta zayıf olunduğunun göstergesidir. Top ayağında olan oyuncu topla nereye yöneleceğini bilmiyorsa, pas vermek için kaleciden daha iyisini bulamaz. 7 Bu sahnede iki temel koşulun yerine gelmediğini söyleyebiliriz. Bunlardan birisi, orta sahadaki oyuncuların pas verilecek durumda olmamalarıdır. Kimse boşa kaçmıyor mu? Orta saha oyuncuları defanstan top almak ve böylelikle oyun kurabilmek için kendilerini gösteriyorlar mı? Burada, Türk futbolundaki temel sorun kendisini gösteriyor: Çok az oyuncu boş alana kaçıyor. Bu yüzden, savunma oyuncuları pas verecek kimse bulamıyorlar. Öyleyse savunma oyuncularının hatalı olmadığı söylenebilir. Pas verecek kimseyi bulamıyorlar ve bu yüzden meşin yuvarlağı kaleciye göndermek zorunda kalıyorlar. Böyle düşünmek doğru ama aynı zamanda da dar bir bakış olur, çünkü Türk futbolcular böylelikle rahat geri paslara alışıyorlar. Kalecilerinden yardım almadan oyun kurmaya hiç gayret etmiyorlar. Türk futbolu bu tarzla gelişmediği gibi, orta ve uzun vadedeki sonuçları da tam aksine ağır oluyor. Kaleciye verilen bir geri pasın sonucu şudur: Top ceza sahasına yuvarlanır ve kaleciyi zor durumda bırakır. Kaleci için en yakın seçenek, bir takım arkadaşına pas vermesidir; ama boşta hiçbir 8 arkadaşı yoksa, kendisine, meşin yuvarlağı rakip yarı sahaya doğru göndermekten başka seçenek kalmaz. Bu topun bir takım arkadaşına isabet etme olasılığı, kanıtlandığı üzere, çok düşüktür. Ve rakip takım da topu alır almaz, Türk Milli Takımını kendi hatası sayesinde baskı altına alma imkanını elde eder. Çözüm: Kaleci, ileri alandaki oyuncuların yedeği değildir. Önündeki oyuncuların çaresizliğini kapatmak da, onun görevi değildir. Bu nedenle, Türk milli takımı oyuncuları için kaleciye geri pas vermek bir tabu olmalıdır. Bu, gereksiz yere riske girilir demek değildir – acil durumda başka seçenek kalmayabilir. Fakat kaleciye geri pas, oyun kurma sorumluluğundan kaçmak için kolay bir yol olmamalıdır. Oysa Türk futbolcular, sık sık ve severek tam da bunu yapıyorlar. Teknik ekip ve futbolcular, kaleciyle paslaşmanın iyi bir seçenek olmadığını anlamak zorundadırlar. 9 Boş alana kaçan yok 10 Zaaf 2: Boş alana kaçan yok Fakat topa sahip olan oyuncu için pas verilebilecek takım arkadaşı yoksa, top kaleciye oynanmak zorundadır, öyle değil mi? Bu, tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan ikileminin temel sorusudur: Önce hangisi vardı? Boş alana kaçan oyuncu olsa pas verilecek yer olur, böylece de kaleciye daha seyrek pas verilirdi. Takviyesiz oynamak, Türk futbolunun en büyük sorunudur. Fakat yardımlaşmaya hazır olmak, futbol oyununun temel yapı taşlarından birisidir. Boş alanlara koşulmadığı, takım oyuncuları yeteri kadar hareketli olmadığı sürece, topa sahip olan oyuncu kimseye pas veremeyecektir. Futbol oynamış olan herkes bunu bilir. Bu duruma düşen bir oyuncu ya topu kaybetme riskini göze alarak topla birlikte dripling yapar ya da kaleciye pas vermekten başka bir yol bulamaz. (Bkz. Zaaf 1) Futbolda boş alana koşmak çok önemlidir. Takım oyuncuları kendilerini göstermeli ve pas verilebilir durumda olmalıdırlar. Peki bu, topsuz oyunda ne anlama gelir? Çoğu zaman boş yere koşmuş olunur. Bir takım arkadaşı topu aldığında, ona olası pas arkadaşı olduğunu göstermek için koşulur ama 11 topun nereye oynanacağına ona sahip olan oyuncu karar vereceği için, boş alana koşma sırasında bunun işe yarayıp yaramayacağı bilinmez. Bu demektir ki, pas alınmazsa boşa koşulmuştur. On pozisyonun sekizinde sonuç böyle olur. Yani oldukça sık. İdeal durumda oyuncuların çoğu, hareket halinde olmalıdırlar. Fakat Türk oyuncular, çoğunlukla pas alamadıkları için, “defalarca boşu boşuna koştum, artık koşmayacağım” diye düşünüyorlar. Elbette, böyle bir düşünce tarzı tamamen yanlış bir yaklaşımdır. Futbol gibi bir disiplin sporunun temel kurallarını özümsemiş her futbolcu, bunun bilincindedir. Her kim ki aksini düşünür, yaptığı sporun kurallarını anlamamış demektir. Korkarım ki Türk futbolunda durum bu. Çünkü boşa kaçma, topsuz hareket, tamamen unutulmuş durumda. Çözüm: Türk futbolcular, topsuz oyunun meşin yuvarlakla oynamaktan daha önemli olduğunu temelden öğrenmeliler. Futbolda bu böyledir. En güzel teknik beceriler bile bu konuda yetersizdir. Başarısızlıklarla geçen yıllardan sonra, Türk futbolunun yetkilileri disiplinin önemini anlamış olmalıdırlar. Yıldız futbolcuların maçlarında çok sık 12 görüldüğü gibi, mükemmel bir pas ancak topu alabilecek oyuncuların daha önceden boş alana hareket etmeleri durumunda verilebilmektedir. Basit gibi geliyor fakat böyle. Ne yazık ki Milli Takım oyuncuları, oyun tarzlarını biraz olsun değiştirmemekte ısrarla direniyorlar. Maçın büyük bölümünde rakip oyuncunun arkasında hareketsiz beklenirse, oyunun akıcı olmadığına ve gol pozisyonları bulunamadığına şaşırmamalı. Fakat Türk futbolundaki durum bu. Oyuncular genellikle yerlerinde duruyorlar. Hareketsiz oyuncuları markajda tutmak kolaydır. Böyle olunca da geriye, alan kazanmayı sağlamayan, sıkıcı ve yaratıcılıktan yoksun yan paslaşma kalıyor. (Bkz. Zaaf 3) Yan paslar, topla oynama yüzdesini yükseltir (Bkz. Zaaf 4), fakat böyle bir oyun tarzının getirisi hemen hemen sıfırdır. DEVAM OKUMAK İÇİN, E-KİTABI SATIN AL http://millitakimnedenbasarisiz.com/ 13