08-eyüp kara-tamam-makale
Transkript
08-eyüp kara-tamam-makale
Lekelenme Hakkı LEKELENMEME HAKKI “Suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar” (Prof. Dr. Faruk EREM) Eyüp KARA Taraklı Cumhuriyet Savcısı Giriş Görsel ve yazılı medyanın yanında internet medyasının da etkin hale gelmesi, sanal ortamda sosyal paylaşımın yaygınlaşması ve iletişim olanaklarının artması, adli olayların toplumun gündeminde daha fazla yer almasına yol açmıştır. Đletişim olanaklarının bu kadar yaygınlaşması, şüpheli/sanık isimleri dahil soruşturmaya ilişkin bilgilerin kolaylıkla topluma ulaşmasını sağlamıştır. Suça ve suç şüphesi altındaki kişiye ait bilgilerin yaygın bir şekilde toplumda yer alması, kişilerin suçlu olduğu ön yargısını doğurmakta, suç şüphesi altındaki kişinin toplum içindeki statüsünü, onur ve şerefini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, ceza soruşturması ve kovuşturmasında kişilerin lekelenmeme hakkı önem kazanmıştır. Lekelenme kelimesi “adı kötüye çıkma”(1), lekelenmek kelimesi ise, “kötü tanınmak”(2) anlamına gelmektedir. Lekelenmeme hakkını, suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin bu işlemlerden dolayı onur, şeref ve haysiyetinin zarar görmemesi, toplum içindeki saygınlığının zedelenmemesi, hakkında henüz kesin hüküm verilmemiş kişinin masumiyetine zarar verecek, kişiyi toplum nezdinde mahkum edecek her türlü söz, yayın, haber gibi davranışlardan kaçınma olarak tanımlayabiliriz. Kişi hakkında yürütülen soruşturma ya da kovuşturmanın, lekelenmeme hakkını ihlal etmemesi için adli makamlara önemli görevler düştüğü gibi idari makamlar ve basın-yayın organlarına da önemli görevler düşmektedir. Gerek kamu görevlilerinin gerekse basın mensuplarının toplumun bilgilendirilmesi ile kişilerin lekelenmeme hakkı arasındaki çizgiye dikkat etmesi gerekmektedir. Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde lekelenmeme hakkına riayet etmemenin insanların hayatını nasıl karartabileceğine ilişkin bir gazetede yer alan “robot resim hayatını kararttı” başlıklı şu haber dikkat çekicidir: “... Akyıldız’ın hayatı, Ümraniye sapığının robot resmine benzetildiği için tutuklanmasıyla karardı. DNA testi sonucu masum olduğu anlaşıldı ama, (1) Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara-2005, 10. Baskı, 4. Akşam Sanat Okulu Matbaası, sf. 1304. (tanım kelimelerin mecazi anlamıdır.) (2) Türk Dil Kurumu, sf. 1304 (tanım kelimelerin mecazi anlamıdır.). 188 Eyüp KARA Taraklı Cumhuriyet Savcısı AD. Yıl:2012, Sayı:43, (s.257/266) Akyıldız 28 gün tutuklu kaldı. Gerçek sapık(3) ... yakalandıktan sonra cezaevinden çıksa da, Akyıldız’ı çoktan tüm Türkiye tanımıştı. Yaşamı altüst oldu. Üç abisiyle inşaatlarda çalışırken, kimse onlara iş vermez oldu. Nişanlanmış, hatta evini döşemişti, terk edildi. Olayın etkisiyle annesi hastalandı. 10 ve 14 yaşındaki yeğenleri okullarında dövüldü, hakaret edildi. Çarşıya çıkamaz, iş arayamaz oldu. Oturduğu sokaktaki çocuklar hâlâ arkasından ‘Sapık Bilal’ diye bağırıp kaçıyor, bindiği dolmuşlardan ‘Sapık aramızda’ hareketleriyle dövülerek indiriliyor. Akyıldız, hayatının çekilmez hale geldiğini söyleyip, yaşadığı kâbusu şöyle anlatıyor: “Bir damga yedim, kurtulamıyorum. Đnsan içine çıkamaz oldum. Gören ‘sapık’ diye kaçıyor. Gerçek sapıktan daha çok tanınıyorum. Çoğu zaman açlık eylemi yapmayı düşündüm. Bana bu çektiklerimi nasıl unutturacaklar? Tüm aile düzenim bozuldu, arkadaşlarımı kaybettim. Evlenmeyi hayal bile edemiyorum. ....”(4) Bu çalışmada, lekelenmeme hakkının diğer haklarla ilişkisine kısaca değinildikten sonra etkin soruşturma, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, iddianame ve kovuşturma işlemleri ile lekelenmeme hakkı arasındaki ilişki incelenmeye çalışılacaktır. 1) Lekelenmeme hakkının bazı bağlantılı ceza muhakemesi ilkeleri ile ilişkisi 1.a) Lekelenmeme hakkı- soruşturmanın gizliliği ilkesi arasındaki ilişki Soruşturmanın gizliliği başlıklı Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 157 nci maddesine göre, “Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.” Soruşturmada gizlilik prensibi, bir taraftan şüphelinin kaçmasını, delilleri karartmasını önleyerek soruşturma işlemlerinin sağlıklı şekilde yürümesini sağlamak; bir taraftan da şüpheliyi korumak için kabul edilmiştir.(5) Bu durum adı geçen maddenin hükümet tasarısı gerekçesinde şu şekilde ifade edilmiştir; “Soruşturma evresinin gizliliği, ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük, gerçeğe ulaşma ilkelerine uyulması için bir zorunluluktur. Ancak; her şeyden (3) Ümraniye sapığı olduğu iddiası ile tutuklanan daha sonra masum olduğu anlaşılan bir kişinin trajedisi anlatılırken olayın diğer şüphelisinin isminin de belirtilerek hakkında “gerçek sapık” sıfatının kullanılması dikkat çekici bir durum. (4) Şükran Pekkan; Robot Resim Hayatını Kararttı, Başlıklı Haber, http://www. milliyet.com.tr/2003/08/02/ yasam/ayas.html, Erişim Tarihi:27/03/2012 (5) Ergün Güneş Okuyucu; (2010), Soruşturmanın Gizliliği, AÜHFD, 59(2) sf. 246, http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2010-59-02/AUHF-2010-59-02okuyucu-ergun.pdf, Erişim Tarihi: 27/03/2012 189 Lekelenme Hakkı önce suçsuzluk karinesinin sağlam tutulabilmesi yönünden de vazgeçilemez niteliktedir. Aksi takdirde, bizde ve yabancı ülkelerde örneklerine rastlandığı üzere yargısız infazlar sonucu insanlar ıstıraplara sürüklenmekte ve suçsuzluk karinesi böylece lafta kalmaktadır.”(6) Soruşturma aşamasındaki işlemlerin gizli tutulması, henüz hakkındaki iddialar araştırılmakta olan kişinin saygınlığının ve manevi haklarının korunması açısından son derece önemlidir. Aksi takdirde, soruşturma sonucunda, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olsa bile kişi çoktan toplum nezdinde mahkum olmuş olabilir. Soruşturmanın gizliliğine önem atfeden kanun koyucu, Türk Ceza Kanununun (TCK) 285 inci maddesi ve Basın Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan düzenlemeler ile soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesini yaptırıma bağlamıştır. 1.b) Lekelenmeme hakkı- masumiyet karinesi arasındaki ilişki Masumiyet karinesi, hakkında soruşturma ya da kovuşturma yürütülen şüpheli ya da sanığın “mahkumiyet hükmü kesinleşinceye kadar suçlu sayılmamasını ifade eder.”(7) Bu ilke, Anayasamızın 38/3 üncü maddesinde “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz”; Avrupa Đnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AĐHS) 6/2 nci maddesinde “bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.” şeklinde yer almıştır. “Sanıklık kendine özgü bir statüdür, sanık, ne masum ve ne de suçludur, sanığın masum olduğu tahmin edilmektedir”(8) ya da şüpheli veya sanık “sadece suçlu sanılan kimsedir.”(9) Dolayısıyla, masumiyet karinesinde, suç şüphesi altındaki kişinin suçlu sayılamayacağından hareket edilir ve suçlu gibi muameleye tabi tutulmasının önüne geçilmeye çalışılır. Lekelenmeme hakkı ise, bundan daha öte, kişinin toplumsal saygınlık, onur ve şerefinin korunmasını hedefler. Ancak, masumiyet karinesi ile lekelenmeme hakkı arasında sıkı bir bağlantı ve geçişkenlik bulunmaktadır. Lekelenmeme hakkının masumiyet karinesinden kaynaklandığı(10) veya lekelenmeme hakkının, masumiyet karinesinin özel bir görünümü ya da unsuru olduğu söylenebilir. Lekelenmeme (6) Osman Yaşar; (2009), Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, 2. Cilt, Ankara, Seçkin Yayınevi, sf. 1297. (7) Nur Centel; Hamide Zafer; (2010), Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Bası, Đstanbul, Beta Yayınevi, sf: 152. (8) Centel; Zafer, sf. 152. (9) Đlhan Üzülmez; (2005), Türk Hukukunda Suçsuzluk Karinesi ve Sonuçları, TBB Dergisi, Sayı 58, sf. 44, http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2005-58-134.pdf, (Erişim Tarihi, 27/03/2012). (10) Centel; Zafer; sf. 153. 190 Eyüp KARA Taraklı Cumhuriyet Savcısı AD. Yıl:2012, Sayı:43, (s.257/266) hakkının masumiyet karinesi ile bağlantılı ancak, ayrı ve özel bir hak olduğunu kabul etmek gerekir. 1.c) Lekelenmeme hakkı–adil yargılanma hakkı arasındaki ilişki Anayasamızın 36/1 ve AĐHS’nin 6/1 inci maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı, “davanın yasayla kurulan, bağımsız ve tarafsız mahkeme önünde, silahların eşitliği çerçevesinde, makul sürede ve açık duruşmada görülmesini ifade eder.”(11) Savunma hakkı, yargılamanın etkinliği, hakkaniyete uygunluk, avukata erişim hakkı gibi birçok unsuru içerisinde barındıran adil yargılanma hakkına riayet, kişilerin lekelenmeme hakkının korunmasını teminat altına almaktadır. Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin adil yargılama ilkelerine uygun yürütülmesi, kararların doğruluğunu sağlayacak ve kişilerin hukuk normlarına aykırı kararlarla lekelenmesinin önüne geçecektir. Adil yargılanma hakkı, şüpheli ve sanıklar için bir hak olduğu kadar yargılama faaliyetini yürüten devlet içinde bir yükümlülüktür. Dolayısıyla, modern ve demokratik devlet, adil ve hakkaniyete uygun şekilde yargılamanın yapılmasını sağlayıcı şartları gerçekleştirmek zorundadır. Toplumun, yargılama faaliyetlerinin adil ve hakkaniyete uygun yürütüldüğüne olan inancı, mahkemelerin verdiği kararlara olan güveni artıracaktır. Bu şekilde, hakkında beraat ya da takipsizlik kararı verilen kişinin üzerindeki tüm şüphelerin kalkması sağlanacak, kişi yargılandım ve aklandım diyebilecektir. Mahkum olan kişinin de gerçekten o eylemi gerçekleştirdiği kabul edilecektir. 1.d) Lekelenmeme hakkı–toplumu bilgilendirme ve basın hürriyeti arasındaki ilişki Toplumun, gerek resmi makamlar gerekse basın-yayın organlarınca bilgilendirilmesi, kurumların şeffaflık ve hesap verebilirliğinin sağlanması ve de denetimi açısından bir zorunluluktur. Bu kapsamda, adli olaylar hakkında toplumun bilgilendirilmesi ve basının adli olayları haber yapması modern toplumun bir gereğidir. Ancak; soruşturma ve kovuşturmaya konu adli olayların haber yapılması ya da adli olaylar hakkında toplumun bilgilendirilmesi “suç işleyen kişinin ortaya çıkarılabilmesi için etkili bir araştırma ve soruşturma faaliyetinin yürütülmesi amacı ile medyanın haber verme hakkını kullanma ve kamuoyunu bilgilendirme amacı ve savunma hakkı arasında sürekli bir yarışan”(12) ve çatışan menfaat ilişkisini gündeme getirmektedir. Bu çatışma, zaman zaman, şüpheli ve sanıkları daha hüküm verilmeden toplum nezdinde mahkum edebilmektedir. Bu durum TBMM Đnsan Hakları Komisyonu’nun “Medyada Yer Alan Bazı Haberlerin Masumiyet Karinesini Đhlal Ettiği Đddialarının Araştırılması Đle Đlgili Đnceleme Raporunda” şu şekilde ifade edilmiştir: (11) (12) Vahit Bıçak, (2010), Suç Muhakemesi Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınevi, sf. 134. Ergün Güneş Okuyucu; sf. 248. 191 Lekelenme Hakkı “Medya yoluyla yapılan kişilik hakkı ihlallerinde en sık rastlanan örneklerden biri mahkeme kararından önce bir kişinin suçlu ilan edilmesidir. ... Mahkemeler dışında, hangi kurum olursa olsun bir başka kurum tarafından insanların suçlu -gibi- yansıtılması da ‘masumiyet karinesi’ ilkesine aykırıdır. ....‘Adil yargılama’ yükümlülüğü, yargılamanın basın yargılamasına dönüşmesine engel olmak durumundadır. Aksi takdirde yargısız infaz yapılarak, suç şüphesi altında bulunan kişiler suçlu nitelendirilmektedir.”(13) Basın yoluyla lekelenmeme hakkının ihlalini önlemek isteyen kanun koyucu, Basın Kanununun 19 uncu maddesi ile hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan ya da görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kimsenin cezalandırılmasını öngörmüştür. Ayrıca, kamu otoritelerinin toplumu bilgilendirme görevi kapsamında verdikleri bilgilerin kişilerin lekelenmeme hakkını ihlal etmemesi gerekmektedir. Kamu otoritelerine duyulan güven ve kamu otoritelerinin inandırıcılığı da dikkate alındığında, adli olaylara ilişkin verilen bilgilere toplumun inanma olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle, yürüyen adli olaylara ilişkin bilgi veren kamu görevlileri, toplumun bilgilendirilmesi ve suçla mücadele amacı ile kişilerin lekelenmeme hakkı arasındaki hassas dengeye dikkat etmek zorundadırlar. Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi, Allenet de Ribemont- Fransa davasında, Fransız polisinin en üst rütbeli bazı görevlilerinin basın toplantısında, hiçbir kayıt ya da kısıtlama getirmeksizin, Allenet de Ribemont hakkında cinayetin azmettiricilerinden biri, dolayısıyla o cinayetin suç ortağı olarak bahsetmelerini Allenet de Ribemont’un suçlu olduğuna dair beyan kabul etmiş, bu beyanın kamuoyunun Allenet de Ribemont’un suçlu olduğuna inanmasına katkıda bulunduğunu ve yetkili yargı meciinde önyargı yarattığını belirtmiş ve bu durumun sözleşmenin 6/2 nci maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir.(14) 2) Etkin soruşturma, soruşturma işlemleri ve kovuşturma bağlamında lekelenmeme hakkı Đnsanların, bir haksızlığa maruz kaldıklarını veya suç unsuru oluşturan bir olay ile karşılaştıklarını düşünmeleri halinde adli makamlara başvurarak şikayet hakkını kullanmalarının önüne geçilmesi düşünülemez. Hatta, önyargılı ve kötü niyetli şikayetler de her zaman mümkündür. Dolayısıyla her insan (13) Medyada Yer Alan Bazı Haberlerin Masumiyet Karinesini Đhlal Ettiği Đddialarının Araştırılması Đle Đlgili Đnceleme Raporu, sf. 8, http://www.tbmm.gov.tr/ komisyon/insanhaklari/belge/03_03_2010_medya_raporu.pdf Erişim Tarihi:27/03/2012 (14) Gilles Dutertre, (Kasım-2007), Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi Kararlarından Örnekler, Avrupa Konseyi Yayınları, Ankara, sf. 255, (Türkiye’de Đnsan Hakları Reformlarının Uygulanmasına Destek Projesi Kapsamında yapılan baskı). 192 Eyüp KARA Taraklı Cumhuriyet Savcısı AD. Yıl:2012, Sayı:43, (s.257/266) şüpheli sıfatını alma potansiyeline sahip olup bu tehlike ile karşı karşıyadır. Bu nedenle, soruşturmaların; etkin biçimde ve makul sürede, dürüstlük içerisinde, maddi gerçeğe ulaşma ilkeleri çerçevesinde, adil yargılama kurallarına uygun şekilde tamamlanarak karara bağlanması gerekmektedir. Lekelenmeme hakkı açısından bu gerekliliğin iki yönü bulunmaktadır. Bir yönü, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlarla kişilerin şüpheli sıfatından kurtulmaları; diğer yönü ise, bu imkana yargılama mercii önünde sahip olmalarıdır. Kişilerin lekelenmemesi, soruşturma işlemlerinin, belirtilen ilkelere uygun şekilde yürütülmesi ile mümkündür. Etkin bir şekilde yürütülen soruşturma, hakkında yeterli şüphe bulunmayan kişilerle ilgili kamu davası yürütülmesinin önüne geçecektir. Böylece, beraat kararı çıkma ihtimali yüksek olan dosyalar, mahkemelerin önüne gelmeyecek ve kişilerin lekelenmesi önlenecektir. Bu da, ancak, savcılık kurumunun filtre görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi ile mümkündür. Savcılık kurumunun filtre görevini etkin bir şekilde yerine getirmesi ile erken gelen adalet; kişilerin lekelenmeme haklarının korunmasına, kovuşturma sonunda beraat etmesine rağmen yargılama nedeniyle mağdur olmuş sanıkların mağduriyetinin önlenmesine, cezanın caydırıcılık etkisinin artırılmasına, kişi hak ve özgürlüklerinin korunmasına katkı sağlayacaktır. Ancak, ülkemizdeki rakamlar incelendiğinde adaletin geç geldiği ve beraatla sonuçlanacak bir çok olayın mahkemeler önüne taşındığı görülmektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre;(15) 2004 ile 2008 yılları arasındaki davalarda sanıkların karar türlerine göre dağılımı şu şekildedir: YIL MAHKUMĐYET BERAAT DĐĞER KARARLAR(16) 2004 %46,7 %20,8 %32,5 2005 %40,8 %22,2 %37,0 2006 %46,1 %19,9 %34,0 2007 %48,7 %18,4 %32,9 2008 %35,2 %21,2 %43,6 Bu verilerde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı gibi mahkumiyet niteliğinde olan kararlar diğer kararlara dahil edildiğinden, ülkemizdeki mahkumiyet oranının “%70”(17) civarında olduğu söylenebilir. (15) Bu veriler 2010–2014 yıllarına ilişkin Adalet Bakanlığı Stratejik Planı’ndan alınmıştır. (16) Diğer kararlara; yetkisizlik, görevsizlik, birleştirme, özel yasalar gereği davanın ertelenmesi, düşme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi, TCK madde 32/1 gereğince verilen kararlar ve TCK’nin 75 inci maddesi uyarınca davanın ortadan kaldırılması kararı dahildir. (17) Mustafa Tören Yücel; (2010), Yeni Türk Ceza Siyasetinin (De Facto) Yansımaları, TBB Dergisi, Sayı 88, sf. 305.http://portal.ubap.org.tr/App_Themes /Dergi/2010-88-599.pdf, (Erişim Tarihi:28/03/2012). 193 Lekelenme Hakkı Ülkemizdeki mahkumiyet oranının, aşağıda yer alan gelişmiş ülkelerdeki mahkumiyet oranları ile karşılaştırılması yapıldığında düşük olduğu görülmektedir. “Ülke Almanya Fransa Đngiltere Đsveç Japonya % 96,5 98,9 90,3 94,7 99,9”(18) Ülkemizdeki %20 civarındaki beraat oranı, yargılanan her 100 kişiden 20 kişinin suç şüphesini kovuşturma işlemleri sonuna kadar taşıdığını da ifade etmektedir ki, bu durum, lekelenmeme hakkı yönünden önemli bir problem oluşturmaktadır. Savcılık kurumunun, soruşturma konusu olayla ilgili şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm delilleri makul sürede topladıktan sonra kararını vermesi, beraat etmesi muhtemel kişiler hakkında kamu davası açmaması lekelenmeme hakkının bir gereğidir.(19) Bu durum, kanun yararına bozmaya konu olan iddianamenin iadesine ilişkin bir Yargıtay kararında, şu şekilde ifade edilmiştir: “Yeni Türk Ceza Adalet Sisteminde benimsenen, Kişilerin Lekelenmeme Hakkı ile Eksiksiz Soruşturma ve Tek Celsede Duruşma prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkûmiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir.”(20) Bu görev; CMK’nin 160/2 nci maddesinin, “Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” düzenlemesi ile yasal görünüm kazanmıştır. Bu yükümlülük, aynı maddenin hükümet tasarı gerekçesinde de şu ibarelerle ifade edilmiştir; “Bilindiği üzere, soruşturma evresinde temel görevi yerine getiren organın (18) Mustafa Tören Yücel, sf. 305. Düşük mahkumiyet oranının, Cumhuriyet savcılarının takdir yetkisinin kısıtlılığı, yeterli şüphe kavramının muğlaklığı gibi diğer nedenlerine mahiyeti gereği bu çalışmada değinilmemiştir. (20) Yargıtay Onüçüncü Ceza Dairesinin 30/11/2011 tarih ve E.2011/17629, E.2011/6976 sayılı kararı, http://www.adalet.org/forum2/karar/cprint.php?id1=7603 (Erişim Tarihi: 28/03/2012). 194 (19) Eyüp KARA Taraklı Cumhuriyet Savcısı AD. Yıl:2012, Sayı:43, (s.257/266) faaliyetlerinde üç ilke egemen olmalıdır: Bunlar etkinlik, sür’at, dürüstlük ve hakkaniyettir.”(21) Cumhuriyet savcısı tarafından olaya ilişkin tüm delillerin toplanması, müstakil ve etkin adli kolluk mekanizmasının varlığı, cumhuriyet savcılarının performanslarının değerlendirilmesinde soruşturma dosyalarının sayısal niceliğinden çok niteliklerinin esas alınması, yeterli şüphe kavramının somut olgulara dayandırılıp tespit edilmesi, delillere ilişkin kriminal incelemelerin hızla sonuçlandırılması, beraatla sonuçlanacak olayların mahkeme önüne getirilmemesi, kişilerin lekelenmemelerini ve gerçekten yargılamaya muhtaç olayların mahkemelerin önüne gitmesini sağlayacaktır. Cumhuriyet savcısının etkin ve adil yargılama ilkelerine uygun soruşturma sonucu düzenlediği iddianame, kovuşturma işlemleri yönünden de bir sigorta görevi görecektir. Çünkü, kovuşturma aşamasına geçilebilmesi için, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasını gerektirir yeterlilikte delil gerekmekte olup, Cumhuriyet savcısının iddianamesi ve bu iddianamenin kabulü ile bu nitelikte delilin bulunduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, kovuşturma aşamasında, şüpheli hakkındaki şüpheler yoğunlaşmakta ve yargılamanın aleniliği de dikkate alındığında, şüpheli hakkındaki iddiaların topluma ulaşması daha kolay hale gelmektedir. Bu durum, mahkemelerin yargılamayı, adil yargılama ilkeleri çerçevesinde makul sürede tamamlamasını zorunluluk haline getirmektedir. Sanığın hukuki durumunun bir an önce açıklığa kavuşmasını arzulayan kanun koyucu, yargılamanın tek celsede bitirilmesi prensibini kabul etmiştir. Ancak; ülkemiz yargısının iş yükü, taraflara ulaşmaktaki güçlükler, delil toplamadaki eksiklikler gibi nedenlerle tek celsede yargılamanın bitmesi mümkün olamamakta, yargılamalar yıllarca sürebilmektedir. Uzun yargılama süreleri, ülkemizdeki yüksek beraat oranları da dikkate alındığında, sanığın uzun yıllar suç şüphesi altında kalması sonucunu doğurmakta, geciken adalet yargılamanın hiçbir kesimini tatmin etmemektedir. Tüm bunların yanında, kovuşturma makamının, delil yetersizliğinden beraat veya düşme gibi kararlara hükmettiği durumlarda sanığın suçlu olduğu anlamına gelecek ya da bu anlamda değerlendirilecek ifadelerden kaçınması da gerekmektedir. Sonuç Kişilerin lekelenmeme hakkının korunabilmesinde en önemli görev adli makamlara düşmektedir. Gizlilik prensibine azami ölçüde riayet, özellikle kolluk aşaması olmak üzere her aşamada bilgi sızmasının önüne geçmek, soruşturmaları etkin ve makul sürede tamamlamak gerekmektedir. Soruşturmanın gizliliği prensibine riayet ve etkin soruşturma ile soruşturma aşamasındaki işlemlerin ortalığa saçılması ve yargılamanın uzaması önlenecek, çoğu zaman toplumsal saygınlığı, şeref ve onuru zarar görmeden şüphelilerin üzerindeki “leke”nin kalkması sağlanacaktır. (21) Osman Yaşar; sf. 1316. 195 Lekelenme Hakkı Kovuşturma aşamasının aleniliği nedeniyle, soruşturmaların makul sürede ve etkin bir şekilde sonuçlandırılması, yeterli suç şüphesi olmayan evrak hakkında kamu davası açılmaması kişilerin lekelenmeme hakkının korunması için vazgeçilmez unsurlardır. Yine aynı hassasiyetlerin kovuşturma aşamasında da gözetilmesi, hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında adil yargılama ilkelerinin gözetilerek maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, mümkün olan en kısa sürede karar verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, soruşturma ve kovuşturmaya konu iddialara “Demoklesin Kılıcı” gibi uzun süre maruz kalınması toplumsal önyargıları besleyecektir. Adli ve idari merciler ile basın-yayın organlarının, hatta tüm vatandaşların, adli olaylar hakkında düşünce belirtirken, şüpheli ya da sanıkların toplum içindeki saygınlığını, onur, şeref ve haysiyetini, zedelememeye dikkat etmeleri bir zorunluluktur. Gerek basının, gerek kamu görevlilerinin, gerekse vatandaşların, hangi suçla itham edilirse edilsin, en nihayetinde yargılanan kişinin bir insan olduğunu, şüpheli veya sanığın da ailesinin ve toplumsal çevresinin bulunduğunu unutmamaları gerekmektedir. Bu ise, kişilerin manevi haklarına saygı, empati kurma ve gelişmiş bir demokrasi kültürü ile sağlanabilir. 196 Eyüp KARA Taraklı Cumhuriyet Savcısı AD. Yıl:2012, Sayı:43, (s.257/266) KAYNAKÇA Yaşar, Osman; (2009), Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, 4. Baskı, 2. Cilt, Ankara, Seçkin Yayınevi. Centel, Nur; Zafer, Hamide; (2010), Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Bası, Đstanbul, Beta Yayınevi. Bıçak, Vahit; (2010), Suç Muhakemesi Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınevi. Gilles Dutertre, (2007), Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi Kararlarından Örnekler, Avrupa Konseyi Yayınları, Ankara, Şen Matbaa, (Türkiye’de Đnsan Hakları Reformlarının Uygulanmasına Destek Projesi Kapsamında yapılan baskı). Đnceoğlu, Sibel; (2007), Adil Yargılama Hakkı ve Etiği, Ankara, Şen Matbaa, (Türkiye’de Đnsan Hakları Reformlarının Uygulanmasına Destek Projesi Kapsamında yapılan baskı). Yücel, Mustafa Tören; (2010), Yeni Türk Ceza Siyasetinin (De Facto) Yansımaları, TBB Dergisi, Sayı 88, http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2010-88-599.pdf, (Erişim Tarihi:28/03/2012). Okuyucu-Ergün, Güneş; (2010), Soruşturmanın Gizliliği, AÜHFD, 59(2) http://auhf. ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2010-59-02/AUHF-2010-59-02-okuyucuergun.pdf, (Erişim Tarihi: 27/03/2012). − http://www.adalet.org/forum2/karar/cprint.php?id1=7603 Erişim Tarihi28/03/2012 Pekkan, Şükran; Robot Resim Hayatını Kararttı, başlıklı haber, http://www.milliyet. com.tr/2003/08/02/yasam/ayas.html, (Erişim Tarihi:27/03/2012). Üzülmez, Đlhan; (2005), Türk Hukukunda Suçsuzluk Karinesi ve Sonuçları, TBB Dergisi, Sayı 58, sf. 44, http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2005-58134.pdf, (Erişim Tarihi, 27/03/2012). Medyada Yer Alan bazı Haberlerin Masumiyet Karinesini Đhlal Ettiği Đddialarının Araştırılması Đle Đlgili Đnceleme Raporu, http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insan haklari/belge/03_03_2010_medya_raporu.pdf (Erişim Tarihi:27/03/2012). Türk Dil Kurumu, (2005), Türkçe Sözlük, 10. Baskı, Ankara, 4. Akşam Sanat Okulu Matbaası. 197