Aşağı Seyhan Ovasının Geçmişten Günümüze Arazi Kullanımındaki
Transkript
Aşağı Seyhan Ovasının Geçmişten Günümüze Arazi Kullanımındaki
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Zeki SEYRAN AŞAĞI SEYHAN OVASININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAZİ KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİMİNİN, COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE UZAKTAN ALGILAMA İLE BELİRLENMESİ ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2009 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AŞAĞI SEYHAN OVASININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAZİ KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİMİNİN, COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE UZAKTAN ALGILAMA İLE BELİRLENMESİ Zeki SEYRAN YÜKSEK LİSANS TEZİ ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI Bu tez 24/12/2009 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza............……… İmza...................…. İmza.................…… Prof. Dr. Selim KAPUR Prof. Dr. Zülküf KAYA Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA Danışman Üye Üye Bu tez Enstitümüz Arkeometri Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No:………. Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirilerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir. ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ AŞAĞI SEYHAN OVASININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAZİ KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİMİNİN, COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE UZAKTAN ALGILAMA İLE BELİRLENMESİ Zeki SEYRAN ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Selim KAPUR Yıl: 2009 Sayfa:114 Jüri : Prof. Dr. Selim KAPUR Prof. Dr. Zülküf KAYA Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA Bu çalışmada Aşağı Seyhan Ovasına ait farklı tarihlerde algılanmış uzaktan algılama görüntüleri eğitimli sınıflama tekniği uygulanarak sınıflandırılmış ve farklı tarihlerdeki arazi örtüsü ve bitki yoğunluğu ortaya konulmuştur. Çalışmanın son aşamasında ise, uzaktan algılanmış veriler ile çalışma alanında geçmişte elde edilen araştırma verileri birlikte değerlendirilerek, arazi kullanım durumundaki değişim saptanmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışma ile yerleşim alanları, tarım alanlarında ürün desenindeki ve kıyı arazi kullanımındaki değişimler Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama teknikleri kullanılarak incelenmiştir. Kıyı kumullarında, tarıma açma ve orman oluşturulması nedeniyle alansal bir azalma olduğu, bunun yanında, Aşağı Seyhan Ovasında (ASO) sulama ile sosyoekonomik ve kültürel gelişme hızlandığından, ürün deseninde değişikliklerin oluştuğu saptanmıştır. ASO’daki ürün deseni içinde, öngörülen yonca ekimi % 20 olarak önerilmesine karşın, bölgede hayvancılığın gelişememesi nedeniyle yem bitkileri üretiminde öngörülen orana ulaşılamamıştır. ASO gibi geniş alana sahip ovalarda arazi kullanımındaki değişimin proje aşamasında öngörüldüğü gibi gerçekleşmediği, bunun nedeninin ise tarımsal desteklemeler, iç göç, kültürel gelişme vb. etkenlere dayandığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Aşağı Seyhan Ovası, Arazi Kullanımı ve Değişimi, CBS, UA I ABSTRACT MSc / PhD THESIS LOWER SEYHAN PLAIN TODAY PAST LAND USE CHANGES İN THE GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS AND REMOTE SENSING WITH DETERMINATION Zeki SEYRAN UNIVERSITY OF ÇUKUROVA INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES DEPARTMENT OF ARCHAEOMETRY Supervisor Year :Prof. Dr. Selim KAPUR :2009 Pages:114 Jury :Prof. Dr. Selim KAPUR Prof. Dr. Zülküf KAYA Asist. Prof. Dr. Erhan AKÇA LANDSAT images of different dates were supervised and interpreted for plant/crop cover and intensity. Earlier studies were compared to the contemporary for the final evaluation of historical land use changes. Remote sensing and Geographical Information System Technologies were used in order to determine the land use changes in the settlement and cultivated areas as well as the coastal land strip. A shift to agriculture and reforestation was determined especially on the sand dunes of the coastal strip seeking income generation as well as mitigating wind erosion, whereas the increased trend of irrigation, has been bound to socio-economic trends and cultural changes causing the shifts in the crop patterns in the Lower Seyhan Plain (LSP). Despite the foreseen target in allocating 20 % of the land of the LSP to animal fodder, the unexpected decrease in the projected animal husbandry, has been the main cause in the failure in reaching the foreseen 20 % land allocation to fodder production together with all the other shifts in the projected development of land use, which were due to the lack in subsidies, inceased internal migration and cultural changes KeyWords: Lower Seyhan Plain, Land Use and Change, GIS, RS II TEŞEKKÜR Öncelikle yüksek lisans tez çalışmam boyunca geniş bilgi birikimleri ve deneyimleriyle bana yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Selim KAPUR ‘a teşekkürlerimi sunarım. Tezimin araştırma aşamasında emeği geçen Prof. Dr. Zülküf KAYA, Prof. Dr. Süha BERBEROĞLU, Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA, Dr. Arda ARCASOY, Başmüfettiş Emin POLAT, Demir DEVECİGİL, Alparslan SAVACI, Anıl AKIN ve A.Yücel ERBAY'a bana verdikleri destekten dolayı çok teşekkür ediyorum. Ayrıca, benden maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen aileme ve çalışma arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. III İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ ............................................................................................................................... I ABSTRACT ............................................................................................................... II TEŞEKKÜR .............................................................................................................. III İÇİNDEKİLER ..........................................................................................................IV ŞEKİLLER DİZİNİ....................................................................................,..............VII ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................VIII 1.GİRİŞ .................................................................................................................... 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ..................................................................................... 4 2.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ....................................................................... 4 2.1.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) nedir? ..................................................... 4 2.1.2. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tarihsel Evrimi ............................................. 7 2.1.3. CBS Bileşenleri ....................................................................................... 8 2.1.3.1. Donanım (Hardware) ........................................................................ 8 2.1.3.2. Yazılım (Software) ........................................................................... 8 2.1.3.3. Veri (Data) ..................................................................................... 10 2.1.3.4. İnsan............................................................................................... 10 2.1.3.5. Metotlar .......................................................................................... 11 2.1.4. CBS'de Temel İşlevler ........................................................................... 11 2.1.4.1. Veri Toplama.................................................................................. 11 2.1.4.2. Veri Yönetimi................................................................................. 12 2.1.4.3. Veri İşleme ..................................................................................... 12 2.1.4.4. Veri Sunumu .................................................................................. 13 2.1.5. CBS Nasıl Çalışır? ................................................................................. 13 IV 2.1.5.1. Coğrafik Referanslar ....................................................................... 14 2.1.5.1.(1). Vektörel Veri Modelleri ....................................................... 14 2.1.5.1.(2). Raster (Hücresel) Veri Modelleri ........................................... 15 2.1.5.2. Coğrafi Veriler (Grafik ve Grafik Olmayan Bilgiler) ...................... 16 2.1.5.2.(1). Grafik Bilgiler ....................................................................... 16 2.1.5.2.(2). Grafik Olmayan (Tanımsal, Sözel) Bilgiler ........................... 17 2.1.5.3. Coğrafi Veri Elemanları (Elementleri) ............................................ 17 2.2. Uzaktan Algılama ......................................................................................... 18 2.2.1. Uzaktan Algılamanın Tanımı ve Tarihçesi ............................................. 18 2.2.2. Uzaktan Algılamanın Temel Esasları ..................................................... 20 2.2.3. Uzaktan Algılamada Kullanılan Verilerin Özellikleri ............................. 21 2.3. Başlıca Uzaktan Algılama Uyduları ve Özellikleri ........................................ 24 2.3.1. Landsat 7 ETM+ .................................................................................... 24 2.3.2. Spot 5 .................................................................................................... 27 2.3.2.1. Radyometrik ve Geometrik Kalite................................................... 28 2.3.3. İkonos .................................................................................................... 29 2.3.4. Quickbird 2 ............................................................................................ 30 2.3.5. Irs-1C / D............................................................................................... 31 2.3.6. Aster ...................................................................................................... 32 2.4. Yeryüzü Objelerinin (Hedef) Spektral Yansımaları....................................... 33 2.4.1. Bitki....................................................................................................... 33 2.4.1.1. Görülebilir Işın Bölgesi (0,4-0,7µm) ............................................... 34 2.4.1.2. Yakın Kızılötesi Bölge (0,7-l,3µm) ................................................. 34 2.4.1.3. Kızılötesi Bölge (1,3 µm ve daha fazlası)........................................ 34 2.4.2. Toprak ................................................................................................... 36 V 2.4.3. Su .......................................................................................................... 37 2.5. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılamanın Kullanım Alanı Örnekleri. 38 2.6. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulamaları .......... 43 3. MATERYAL ve METOD................................................................................... 45 3.1. Materyal ....................................................................................................... 45 3.1.1. Çalışma Alanının Genel Özellikleri ........................................................ 45 3.1.2. Aşağı Seyhan Ovasının Toprak Yapısı ................................................... 45 3.1.2.1. Çamur Akıntısı/Fluvial Teras/Kaliş Toprakları ............................... 46 3.1.2.2. Ova İçerisindeki Yüksek Araziler ................................................... 50 3.1.2.3. Bajada Toprakları ........................................................................... 51 3.1.2.4. Taşkın Düzlüğü Toprakları ............................................................. 53 3.1.2.4.(1). Genç Nehir Terası Toprakları ................................................ 54 3.1.2.4.(2). Yaşlı Akarsu Terası Toprakları .............................................. 55 3.1.2.5. Delta Tabanı Toprakları .................................................................. 56 3.1.2.6. Kıyı Kumulları ve Bunlar Üzerinde Oluşmuş Topraklar.................. 58 3.1.3. Çalışma Alanındaki İklim Durumu ......................................................... 58 3.1.4. Çalışma Alanındaki Sulama Durumu ..................................................... 59 3.1.4.1. ASO I. Merhale Projesi................................................................... 60 3.1.4.2. ASO II. Merhale Projesi ................................................................. 60 3.1.4.3. ASO III. Merhale Projesi ................................................................ 60 3.1.4.4. ASO IV. Merhale Projesi ................................................................ 60 3.1.4.5. ASO Sulamasında Sulama ve Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği ...................................................................................................... 63 3.1.4.5.(1). Sulama Kanallarının Dizaynının Etkinliği ............................. 63 3.1.4.5.(2). Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği............................... 63 VI 3.1.4.6. Sulamalar ve Sulama Yönetimi (İşletmeciliği) ................................ 64 3.1.5. Çalışma Alanındaki Tarımsal Üretimin Gelişimi .................................... 66 3.1.5.1. Pamuk Üretiminde Gelişmeler ve Nedenleri ................................... 67 3.1.5.2. Yem Bitkileri Üretiminde Gelişmeler ............................................. 69 3.1.5.3. Sebze Üretiminde Gelişmeler ......................................................... 70 3.1.5.4. İkinci Ürün Üretiminde Gelişmeler ................................................. 70 3.1.6. Çalışmada Kullanılan Verilerin Özelikleri .............................................. 71 3.1.6.1. Çalışmada Kullanılan Donanım ve Yazılımlar ................................ 71 3.1.6.2. Topoğrafik Veriler (Haritalar)......................................................... 72 3.1.6.3. Uzaktan Algılama Verisi................................................................. 72 3.2. Metod........................................................................................................... 73 4. BULGULAR VE TARTIŞMA............................................................................ 74 4.1. Bitki Desenindeki Değişimler ....................................................................... 75 4.2. Arazi Kullanımındaki Değişimin İzlenmesi .................................................. 81 4.2.1. Aşağı Seyhan Ovasındaki Arazi Kullanımın Durumu ve Değişimi ......... 81 4.2.1.1. 1967-2007 Yılları Arası Yerleşim Alanları ve Değişimi .................. 83 4.2.1.2. 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Kullanımı ve Değişimi............. 90 4.2.1.3. Aşağı Seyhan Ovası Genel Ürün Desenindeki Değişim................... 97 4.2.1.3.(1). Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 ve 2005 Yılları Arazi Kullanım Durumu ................................................................................... 97 5. SONUÇ VE ÖNERİLER .................................................................................. 103 KAYNAKLAR ..................................................................................................... 106 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 114 VII ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 2.1. Cbs Yazılımlarında Coğrafik Referansların Çakıştırılması. 15 Şekil 2.2. Temiz Su, Toprak, Sağlıklı Bitki Örtüsü Ve Kayaçlara Ait Yansıma Eğrileri (Anonymous, 2007)…………………….. 33 Şekil 3.1. Aşağı Seyhan Ovasının Yeri, Sulamanın Gelişme Evreleri Ve Topografyası …………………………………………... 46 Şekil 3.2. ASO Topraklarının Seri Düzeyindeki Haritası (Dinç Ve Ark., 1989) ……………………………………………….. 48 Şekil 3.3. Aşağı Seyhan Ovası Proje Alanı Ve Sulama Birlikleri 61 Şekil 3.4. Tntmips Yazılımının Ekran Görüntüsü……………….......... 71 Şekil 4.1. Adana Kent Yerleşimi Ve Çevresi 1967 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü ………………………………… Şekil 4.2. Adana Kent Yerleşimi Ve Çevresi 2007 84 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü ………………………………… 86 Şekil 4.3. 1967-2007 Yılları Kentsel Değişim Görüntüsü …...……… 89 Şekil 4.4. ASO Kıyı Kesimi 1977 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü ..... 91 Şekil 4.5. ASO Kıyı Kesimi 2007 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü ..... 93 Şekil 4.6. 1977-2007 Yılları Arası Değişim Görüntüsü ...…………… 96 Şekil 4.7. 1985 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü ……………… 100 Şekil 4.8. 1993 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü ……………… 101 Şekil 4.9. 2005 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü ……………… 102 VIII ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 2.1. SAYFA Landsat 7 ETM+ (Enhanced Tematik Maper Plus) Algılama Bandları Ve Özellikleri ……………………... Çizelge 2.2. 26 Landsat 1, 2, 3 MSS (Multispektral Scanning System) Algılama Bandl ………………………………………… 26 Çizelge 2.3. Spot 5 Spektral Band Aralıkları Ve Resulusyonları ..…... 28 Çizelge 2.4. İkonos Algılayıcılarının Teknik Özellikleri……………... 29 Çizelge 2.5. Quickbird 2 Teknik Özellikleri………………………….. 30 Çizelge 2.6. IRS Pankromatik, LISS-3 Multispektral Ve WIFS Sensörlerine Ait Teknik Özellikler……………………… 31 Çizelge 2.7. Aster Uydu Görüntüsünün Teknik Özellikleri………...... 32 Çizelge 3.1. Aşağı Seyhan Ovası Projeleri Sulama Alanları Ve Çizelge 3.2. İşletmeye Açıldığı Yıllar ……………………………….. 59 Sulama Birliklerine İlişkin Proje Ve Sulama Alanları 62 (2007)…………………………………………………… Çizelge 3.3. ASO'da Uygulanan Sulama Yöntemleri Ve Oransal 64 Dağılımı .……………………………………………….. Çizelge 3.4. ASO Sulama Projesi Ürün Deseni (%) ………………… Çizelge 3.5. ASO Proje Alanında Pamuk Üretiminden Elde Edilen 66 Net Kar (1988 Yılı Fiyatlarıyla), Ekim Alanı, Ekiliş Oranı. (YURDAKUL, O. Ve N. ÖREN, 1991.) ……… Çizelge 3.6. Çalışmada Kullanılan 1/25000 Ölçekli 68 Standart Topografik Haritalar …………………………………..... 72 Çizelge 3.7. Kullanılan Görüntülerinin Karakteristik Özellikleri .…… 72 Çizelge 4.1. ASO'da Öngörülen Ve 1972-1978 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) ..……………………………………… Çizelge 4.2. 76 ASO'da Öngörülen Ve 1979-1985 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) ..……………………………………… IX 76 Çizelge 4.3. ASO'da Öngörülen Ve 1986-1992 Yılları Gerçekleşen 77 Bitki Deseni (%) ...……………………………………… Çizelge 4.4. ASO'da Öngörülen Ve 1993-1999 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) .……………………………………….. Çizelge 4.5. 77 ASO'da Öngörülen Ve 2000-2007 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) ..……………………………………… 77 Çizelge 4.6. Yetiştirilen Bitki Seçiminde Etkili Olan Faktörler (Çelik, Y., B., Paksoy, S., 1998) ..………………………………. 78 Çizelge 4.7. ASO Da Sulama Öncesi, Öngörülen Bitki Deseni ……... 81 Çizelge 4.8. Çapraz Sınıflama Matrisi …..…………………………… 83 Çizelge 4.9. 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kentsel Değişimi (Ha) 87 Çizelge 4.10 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kent Yerleşimi Ve Çevresi Değişime Uğrayan Sınıflar Ve Değişim Değerleri 87 Toplamları. Çizelge 4.11 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Değişimi(Ha) ……... Çizelge 4.12 1977-2007 Yılları Arası ASO Kıyı 94 Kesimindeki Değişime Uğrayan Sınıflar Ve Değişim Değerleri Toplamları …..…………………………………………... 95 Çizelge 4.13 Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 Ve 2005 Yılları Arazi Kullanım Durumu ………………………………………. Çizelge 4.14 ASO’da Proje Öncesi, Proje Öngörüsü 98 Ve Sınıflandırılmış Görüntülerden Belirlenen Bazı Ürünlerin Yıllara Göre Gerçekleşen Ekimleri ……………………... X 99 1. GİRİŞ Zeki SEYRAN 1.GİRİŞ Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımdaki değişimi etkileyen faktörlerin başında ovada uygulamaya konulan sulama projesi ve beraberinde su ile gelen sosyal, ekonomik ve kültürel gelişim vardır. Ovada sulama projesi geliştirilirken, ekilecek bitki türleri arttırılarak, kuru koşullarda tarım yaparak geçimini sağlayan yerel çiftçilere yeni gelir kaynağı oluşturmak hedeflenmiştir (Scheumann, 1997). Aşağı Seyhan Ovasındaki arazi kullanım türlerini, yerleşim, endüstri alanları, tarım, orman, kıyı kumulları, su yüzeyleri ve yollar olarak altı ana başlık altında toplayabiliriz. Aşağı Seyhan sulama projesi ile birlikte sulu tarıma geçilmesi ve uygun iklim koşulları nedeniyle ürün deseninin çeşitlenmesi sonucu tarım alanlarının kullanımındaki değişimi arttırmıştır. Kış yağışları ile kuru koşularda tarımsal üretim yapılan Aşağı Seyhan Ovası, sulama projesinin hayata geçirilmesi ile, yılda üç ürünün ve yirmiden fazla ürün çeşidinin yetiştiriciliğinin yapılabildiği ülkemizin en önemli üretim ortamına dönüşmüştür. Tarımsal sulama amaçlı projelerin, ülkenin yalnız tarımında değil kırsal alanda sosyal ve ekonomik yaşama getirdiği büyük yararlar nedeniyle de, Türkiye'nin ekonomisinde önemli bir yeri vardır. Ancak sulama projelerinin yalnız bu yönleriyle değil, kırsal alanda sosyal gelişimin ve ekonomik refahın sağlanmasındaki yeri ve öneminin bilinci içerisinde "entegre (bütünleşik) plan" anlayışına uygun olarak ele alınmasında sayılamayacak kadar çok yararlar vardır. Zira sulama projelerinde, fiziksel tesislerin tarımsal üretim süreci ile yeterince entegre edilmemesi sonucunda, sulama altyapısının ekonomiye yarar yerine yük getireceği bilinen bir gerçektir. Bu nedenlerle, büyük sulama projelerinde, planlama aşamasından başlayarak proje, inşaat, işletme ve bakımın yanı sıra tarla içi hizmetleri (arazi toplulaştırması, arazi tesviyesi, tarla içi sulama, drenaj ve ulaşım sistemleri), yerleşimin yeniden düzenlenmesi, sulu tarım çiftçisinin eğitimi, donatımı/örgütlenmesi ve ürünlerin pazarlanmasına kadar uzanan çok yönlü bir çok çalışmayı bir bütün olarak kapsamalıdır (Balaban, 1989; Çevik, 1992). 1 1.GİRİŞ Zeki SEYRAN Oysa ülkemizde, kuru tarımdan sulu tarıma geçerken, sulamanın başladığı ilk yıllarda büyük ürün artışından kaynaklanan yanlış izlenime dayanılarak, birçok sulama projesi, tarla içi hizmetleri yapılmadan, diğer bir deyişle “entegre plan” anlayışından uzak bir şekilde uygulanmakta ve işletmeye açılmaktadır. Bu durum çeşitli sorunlara neden olduğu gibi, yapılan sulama yatırımlarından etkin bir şekilde yararlanılmasını da uzun vadede engellemektedir. Ortaya çıkan sakıncalardan başlıcaları, kamu sulamalarında sulama randımanı, sulama oranı ve ürün deseni oranlarının beklenen hedeflerin altında kalmalarıdır (Çevik ve ark,1992). Doğal ve kültürel kaynakları koruma yönteminin temelinde, fiziksel çevrenin işlevselliğini ve çok yönlü yararlanmayı sağlayacak planlama, tasarım ve yönetimden söz edilebilir. Bu bağlamda doğal kaynakların koruma-kullanım dengesi gözetilerek toplumun istekleri doğrultusunda sürdürülebilir biçimde çok yönlü olarak kullanımının sağlanması son derece önemlidir. Bu amaçla sorun çözme ve karar verme sürecinde yardımcı olacak bilgilerin üretilmesi ve yönetilmesinde uzaktan algılama ve CBS gibi iki disiplinin bir arada kullanılması, elde edilen bilgilerin izlenmesi ve kontrolü için son derece gereklidir (Tunay ve ark, 2008). Doğal kaynakların varolan alan kullanımları ile olan ilişkisinin analizi ve sorgulanması, gerçekleştirilecek fiziki planlama yaklaşımları için büyük önem taşımaktadır. Analiz ve sorgulamanın sayısal temele dayalı olmaları için, Uzaktan Algılama verilerinin kullanılması ve Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla planlama çalışmalarının daha hızlı, doğru ve güncel olması gerekmektedir (Murayoma, 2001). Uzaktan algılama tekniği ile çok kısa süreçlerde ve çok geniş yeryüzü alanları hakkında çeşitli veriler elde edilebilmektedir (Gopal ve ark, 1999). Söz konusu veriler, uzaktan algılama teknikleri ile dünyamızın en önemli doğal kaynağı olan toprakların taksonomik birimlerinin ortaya konulması ve doğal sınırlarının çizimi, arazi kullanım planlamaları, tarımsal alanların sınırları, yüz ölçümleri, ürün rekoltesi yanında, jeoloji ve jeomorfoloji, haritacılık ve yeryüzü coğrafyası, meteoroloji, vejetasyon deseni, havza etütleri, endüstri alanları, kent yönetimi ve yeni yerleşim alanları tasarımı, pestisit ve insektisitten kaynaklanan bitkisel zararların saptanması, çevresel kirlilik, okyanus, deniz, göl ve akarsular üzerinde araştırmalar, doğal ve hızlandırılmış toprak aşınımı, ormancılık, doğal ve 2 1.GİRİŞ Zeki SEYRAN arkeolojik sit alanları, topoğrafik, askeri amaçlı etütler doğal ve kültürel kaynakların ortaya konulması gibi geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Uydu görüntüleri yer referanslı olmaları nedeniyle değişimleri meydana getiren veya etkileyen diğer yersel verilerle birlikte analiz edilebilirler. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin (CBS), küresel konum sistemleri ile uyumlu olması, üretilen haritaların katmanlar halinde CBS ortamında sorgulanabilmesi ve oluşturulan veri tabanları ile birlikte planlama amaçlı kullanılabilmesi gibi nedenler arazi kullanım türlerinin belirlenmesi ve değişimin izlenmesinde uzaktan algılama çalışmalarını vazgeçilmez kılmaktadır (Franklin ve ark, 2000; Rogan ve Chen, 2004; Başayiğit ve ark, 2005). Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimin belirlenebilmesi için çağdaş yöntemlerle güncel ve geçmiş arazi kullanımlarının belirlenmesi ve bunların karşılaştırılması gerekmektedir. Yapılan bu çalışma ile kış yağışlarına bağlı olarak 1942 yılına kadar kuru şartlarda tarımsal üretim yapılan Aşağı Seyhan Ovasında, DSİ’ce gerçekleştirilen Aşağı Seyhan Ovası sulama projesinin proje öngörülerini ve gerçekleşmeleri karşılaştırabilmek için kamu kurum ve kuruluşlarının arşivlerinde kaynak taraması yapılmıştır. Proje sonrası sulu tarıma geçilmesi ile başlayan süreçten günümüze kadarki döneme gelinceye kadar yapılan planlama öngörüleri ve bu öngörülerin ne oranda gerçekleştiği, geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişim ve değişimde etkili olan faktörler araştırılmıştır. Farklı tarihlerde algılanmış uzaktan algılama görüntüleri eğitimli sınıflama tekniği uygulanarak sınıflandırılmış ve elde edilen sınıflandırılmış görüntüler çapraz sınıflamaya tabi tutularak aynı alana ait farklı tarihlerdeki arazi kullanım sınıfları arasındaki sınıflar arası değişim belirlenerek Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişim coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama ile belirlenebilme olanakları araştırılmıştır. 3 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), konuma dayalı işlemlerle elde edilen grafik ve grafik olmayan verilerin toplanması-saklanması, analizi ve kullanıcıya sunulması işlevlerini bir bütünlük içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemidir. CBS, coğrafik bilgileri bir bilgisayar ortamında depolayan ve analiz eden bir araçtır. CBS’ye veri oluşturan bilgilerin coğrafi bilgi olma özelliğini taşıması gerekmektedir. Coğrafi Bilgi; genel anlamda, yer yuvarlağıyla ilişkili veriler ve bu verilerle ilişkili diğer tüm veriler olarak tanımlanabilir. Bu bilgilerin yer yuvarlağıyla olan ilişkileri dolayısıyla, bulundukları noktaların, sınırladıkları alan veya alanların konum bilgisi de bu veriler arasında önemli yer tutan bilgilerdir (Yomralıoğlu, 2000). Coğrafi veriler örneklenirse, ormanlar, akarsular, binalar, yollar, topoğrafik, hidrografik, kadastral bilgiler, bitkiler, hayvanlar, nüfus dağılımları, sosyo-ekonomik bilgiler v.b. sayılabilir ve bu veri örnekleri arttırılabilir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) nedir? Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS); İngilizce Geographical Information Systems (GIS) ifadesinin Türkçe'ye çevrilmişi olup, grafik ve grafik olmayan bilgilerin ve bu bilgilere bağlı diğer verilerin, bir sistem içerisinde ele alınıp sınıflanması, düzenlenmesi, saklanması ve sistemdeki bu bilgilerin istenilen amaca uygun sorgulanarak analiz edilmesidir. Kullanıcıya sunulması gerekli detay bilgiye ve buradan da sonuca en hızlı biçimde ulaşarak uygun çıktı alabilmeyi bütünlük içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemidir. CBS kullanıcıların çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle, bu kavram da değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS'nin dünyada konumsal bilgi ile ilgilenen kişi, kurum ve kuruluşlar arasında geniş bir merak uyandırması, 4 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN gelişmelerdeki hızlı değişiklikler, özellikle ticari beklentiler, farklı uygulama ve fikirler, CBS'nin standart bir tanımının yapılmasına henüz izin vermemiştir. CBS, kimi araştırmacılara göre konumsal bilgi sistemlerinin tümünü içeren ve coğrafik bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram, kimilerine göre; konumsal bilgileri dijital yapıya kavuşturan bilgisayar tabanlı bir araç, kimilerine göre de; her hangi bir düzenlemeye (organizasyona) yardımcı olan bir veri tabanı ve yönetim sistemi olarak nitelendirilmektedir (Altan ve ark, 1996; Batuk ve Külür, 1996; Yomralıoğlu ve Çelik, 1994; Yomralıoğlu, 2000). Bütün bu düşünceler ışığında, coğrafi bilgi sistemlerinin aşağıdaki şekillerde değişik yönlü tanımlamaları yapılmaktadır. "CBS, belirli bir amaçla yeryüzüne ait verilerin toplanması, depolanması, sorgulanması, transferi ve görüntülenmesi işlevlerini yerine getiren araçların tümüdür" (Burrough, 1998). "CBS, genel harita bilgilerini görüntülemeye yarayan bilgi yönetimi sisteminin bir şeklidir" (Dale ve McLaughlin, 1988). "CBS, coğrafik bilgileri bir bilgisayar ortamına depolayan ve analiz eden bir araçtır" (ESRI, 1994; Yomralıoğlu, 2000). "CBS, konumsal veya coğrafik koordinatları referans alan ve bu veriler ile çalışmayı tasarlayan bir bilgi sistemidir" (Star ve Estes, 1990). "CBS, yeryüzü referanslı verileri toplayan, depolayan, kontrol eden, işleyen, analiz eden ve görüntüleyen bir sistemdir" (AGI, 1991; Yomralıoğlu, 2000). Buna göre; CBS bilgi teknolojisine dayalı bir veri toplama, işleme ve sunma aracı olarak veya yoğun ve karmaşık konum bilgilerinin etkin bir şekilde denetlenebildiği bir yönetim tarzı veya coğrafîk verilerin daha verimli kullanılmasına olanak sağlayan bir sistem ya da bunların bir bütünü olarak algılanmaktadır. Bütün bu tanımlarda, coğrafyaya konu olan bilgilerin toplanmasından, bu bilgilerin üretilmesine kadar geçen süreçte bir takım mekansal analitik işlemlerin gerçekleşmesi için bilgisayarın bir araç olarak kullanılması ve tüm bunların ancak bir sistem dahilinde sağlanabileceği vurgulanmaktadır. Özetle Coğrafi Bilgi Sistemleri; konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik olmayan bilgilerin toplanması, saklanması, işlenmesi ve kullanıcıya sunulması işlevlerini bir bütünlük 5 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemi olarak tanımlanabilmektedir (Maguire, 1992; Yomralıoğlu, 2000; Tekinsoy ve ark, 2003). C.B.S Uygulama Alanlarına Göre Değişik İsimlerle İfade edilmektedir; • Arazi Bilgi Sistemi (Land Information System) • Arazi Veri Sistemi (Land Data System) • Coğrafik Referanslı Bilgi Sistemi (Geographically Referenced information System) • Çok Amaçlı Kadastro (Multipurpose Cadastre) • Doğal Kaynak Yönetimi Bilgi Sistemi (Natural Resource Management Information System) • Görüntü İşlem Tabanlı Bilgi Sistemi (Image Based Information System) • Kadastral Bilgi Sistemi {Cadastral Information System) • Kent Bilgi Sistemi (Urban Information System) • Mekansal Karar- Destekli Bilgi Sistemi (Spatial Decision Support Information System) • Mülkiyet Bilgi Sistemi (Property Information System) • Planlama Bilgi Sistemi (Planning Information System) • Ticari Analiz Bilgi Sistemi (Market Analysis Information System) • Toprak Bilgi Sistemi (Soil Information System) • Mekansal Bilgi Sistemi (Spatial Information System) CBS'nin uygulama biçimine göre yapılan farklı isimlendirmeleri yanında, bir çok uzman, coğrafi bilgi sistemlerindeki hızlı gelişme ile bazı veri toplama ve işleme tekniklerinin gelişimi arasında bir bağlantı olduğunu ileri sürüp, buna aşağıdaki bilgi sistemlerim örnek olarak vermektedirler. • Bilgisayar Destekli Tasarım (Computer Aided Desing) • Bilgisayar Destekli Kartografya (Computer Aided Cartography) • Veri Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) • Uzaktan Algılama (Remote Sensing) Yukarıda sözü edilen sistemlerin bazı özellikleri, coğrafi bilgi sistemleri bünyesinde toplanmış ve sonuçta; disiplinler arası bir teknik ortaya çıkmıştır. Ancak, bu sistemlerin hiçbirinde olmayıp da sadece CBS'de olan bir özellik vardır ki; o da 6 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN coğrafi analiz olup, diğer bir deyişle, mekansal analitik işlemleri gerçekleştirebilme yeteneği olarak ortaya konulmuştur. Genelde bilgisayar destekli sistemler, yapılan işlemlerde tam otomasyonu tesis etmek üzere geliştirilmişken, CBS bu sistemlerden farklı olarak gereğinde konum verilerinden yeni bilgiler üretme fonksiyonlarına sahiptir. Özellikle, grafik ve grafik-olmayan veri tabanlarının birbiriyle olan etkileşimi kullanıcıya çok yönlü çözümler sunarak CBS' yi diğer klasik sistemlerden farklı kılmaktadır. Bilgisayarların konumsal analizlerde ve haritacılık çalışmalarında kullanılmasına yönelik tarihsel gelişmeler ile otomatik veri toplama, veri analizi ve sunumu çalışmalarındaki gelişmelerin paralellik gösterdiği görülmektedir. Bu alanlar; kadastral ve topoğrafik harita üretimi, tematik kartoğrafya, sivil mühendislik, coğrafya, konumsal değişimlerin matematiksel uygulamaları, toprak bilimi, yersel ölçmeler ve fotogrametri, kentsel ve kırsal arazi planlaması, altyapı hizmetleri, uzaktan algılama ve görüntü analizi çalışmalarıdır. Ulusal güvenliğe yönelik askeri uygulamalar da burada sözü edilen disiplinlerin bir bölümünü kapsamaktadır. Değişik disiplinlerdeki bu farklı uygulamalarda zamanla veri tekrarı (data duplication) sorununun ortaya çıktığı gözlenmiştir. İlk bakışta aynı görünen, aslında birbiri ile ilişkili olan bu alanlardaki veri tekrarı sorunu, günümüzde, teknik ve kavramsal problemlerin çözülebilmesi için, değişik konumsal veri işleme yöntemlerini içeren genel amaçlı coğrafi bilgi sistemleri ile çözülmektedir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.2. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tarihsel Evrimi Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)'nin kavramsal anlamda ilk ortaya çıkışı, 1963 yılında Roger Tomlinson liderliğinde başlatılan ve Kanada'nın ulusal arazilerinin özelliklerine göre saptanmasına yönelik olarak geliştirilen Kanada CBS projesiyle gerçekleşmiştir. Harvard Üniversitesinde, 1966 yılında, gerçekleştirilen bir projede ilk teorik CBS çalışmaları yapılmıştır. Bu proje ile çizgi tabanlı eğim haritalarının bilgisayar aracılığı ile üretilebileceği anlaşılmış ve bu amaçla SYMAP (Synagraphic Mapping System) adı verilen bir yazılım geliştirilmiştir. 1970'li yıllarda yine aynı 7 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN üniversitede, poligon bindirme işlemleriyle veri katmanı oluşumuna olanak sağlayan ODYSSEY adlı yazılım geliştirilmiştir. Bu ürünler, CBS fonksiyonunu yerine getiren konumsal veri işlem alanındaki ilk uygulamalar olarak bilinirler (Coppock ve Rhind, 1992; Yomralıoğlu, 2000). 2.1.3. CBS Bileşenleri CBS’nin beş temel bileşeni vardır. Bunlar; donanım (hardware), yazılım(software), veri (data), insanlar (mekansal analiz uzmanları) ve metotlardır (amaç algoritmaları). 2.1.3.1. Donanım (Hardware) CBS’nin işlemesini mümkün kılan bilgisayar ve buna bağlı yan ürünlerin bütünü donanım olarak adlandırılır. Bütün sistem içerisinde en önemli araç olarak gözüken bilgisayar yanında yan donanımlara da gereksinim vardır. Örneğin, yazıcı (printer), çizici (plotter), tarayıcı (scanner), sayısallaştırıcı (digitizer), veri kayıt üniteleri (data collector) gibi aygıtlar bilgi teknolojisi araçları olarak CBS için önemli sayılabilecek donanımlardır. Bugün bir çok CBS yazılımı farklı donanımlar üzerinde çalışmaktadır. Merkezileştirilmiş bilgisayar sistemlerinden masaüstü bilgisayarlara, kişisel bilgisayarlardan ağ (network) donanımlı bilgisayar sistemlerine kadar çok değişik donanımlar kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.3.2. Yazılım (Software) CBS’nin kurulum bileşenlerinden biri olan yazılım, diğer bir deyişle bilgisayarda koşabilen program, coğrafik bilgileri depolamak, analiz etmek ve görüntülemek gibi gereksinim ve fonksiyonları kullanıcıya sağlamak üzere, yüksek düzeyli programlama dilleriyle gerçekleştirilen algoritmalardır. Yazılımların pek çoğunun ticari amaçlı firmalarca geliştirilip üretilmesi yanında üniversite ve benzeri araştırma kurumlarınca da eğitim ve araştırmaya yönelik geliştirilmiş yazılımlar da bulunmaktadır. Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı yazılım geliştiren 8 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür yazılımlarla neredeyse özdeşleşmiş durumdadır. En popüler CBS yazılımlarına örnek Arc/Info, Intergraph, MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass, TNT Mips vb. verilebilir. Coğrafi bilgi sistemine yönelik bir yazılımda olması gereken temel özelliklerden bazıları şunlardır; • Yazılım donanımdan bağımsız olmalı, farklı donanımlarda ve bu donanımlar üzerindeki farklı işletim sistemlerinde çalışabilmelidir. • Yazılım geliştirilmesi sürekli olmalı, geliştirilmesi durdurulmuş yada iptal edilmiş yazılımlar seçilmemeli böylece yeni gelişmeler sonrası yazılımın yeni sürümleri çıktıkça güncelleme olanağı açık ve ucuz olmalıdır. • CBS merkezinde yazılımın kullanımı konusunda temel ve ileri düzeyde eğitim desteği sürekli ve ucuz sağlanabiliyor olmalı. • Seçilecek yazılımın yurtdışı ve özellikle yurt içi referans kullanıcı sayısının ve yazılımın kullanılarak gerçekleştirilmiş projeler ve işlevselliklerinin iyi araştırılması gerekir. Bir CBS yazılımında olması gereken temel fonksiyonları da şu şekilde sıralayabiliriz. • Coğrafik veri/bilgi girişi ve işlemi için gerekli araçları bulundurması, • Bir veri tabanı yönetim sistemine sahip olmak, • Konumsal sorgulama, analiz ve görüntülemeyi desteklemeli, • Veri sunuş fonksiyonlarını gerçekleştirebilmeli, • Ek donanımlar ile olan bağlantılar için ara-yüz desteği olmalıdır (Yomralıoğlu, 2000). 9 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.1.3.3. Veri (Data) CBS’nin en önemli bileşenlerinde biri de “veri”dir. Grafik yapıdaki coğrafik veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli kaynaklardan toplanabileceği gibi, piyasada bulunan hazır haldeki veriler de satın alınabilir. CBS konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleştirebilir. Böylece birçok kurum ve kuruluşa ait veriler organize edilerek konumsal veriler bütünleştirilmektedir. Veri, uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor bileşen olarak görülmektedir. Veri kaynaklarının dağınıklığı, çokluğu ve farklı yapılarda olmaları, bu verilerin toplanması için büyük zaman ve maliyet gerektirmektedir. Nitekim CBS’ye yönelik kurulması tasarlanan bir sistem için harcanacak zaman ve maliyetin yaklaşık %50 den fazlası veri toplamak ve üretmek için gerekmektedir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.3.4. İnsan CBS teknolojisi insanlar olmadan sınırlı bir yapıda olurdu. Çünkü insanlar gerçek dünyadaki problemlere çözümler bulmak üzere gerekli sistemleri yönetir ve gelişme planları hazırlar. CBS kullanıcıları, sistemleri tasarlayan ve koruyan uzman kullanıcılardan günlük işlerindeki performanslarını artırmak için bu sistemleri kullanan kişilerden oluşan geniş bir kitledir. Dolayısıyla coğrafi bilgi sistemlerinde insanların istekleri ve yine insanların bu istekleri karşılamaları gibi bir süreç yaşanır. CBS’nin gelişmesi mutlak suretle insanların, yani kullanıcıların ona sahip çıkmalarına ve konuma bağlı her türlü analiz için CBS’yi kullanabilme yeteneklerini artırmaya ve değişik disiplinlere yine CBS’nin avantajlarını tanıtmakla mümkün olabilecektir. Değişik çalışma gruplarından insanlara CBS’nin kendi çalışma alanlarında nasıl kullanılabileceği konusunda toplantılar ve sempozyumlar düzenlenerek değişik disiplinlerdeki kullanımı artırılmalıdır. Başarılı bir CBS için uzman seviyesinde bilgisayar operatörlüğü olan ve sistemin kurulum amacına uygun konusunda uzman (harita müh., maden müh., ziraat 10 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN müh. vb.) bireysel ve kolektif çalışma ruhuna uygun niteliklere sahip kişilere ihtiyaç vardır. Sistemin başarısı ve devamlılığı için bunların yanında kişilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi ve teşvik edici tedbirlerin alınması gerekir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.3.5. Metotlar Başarılı bir CBS, çok iyi tasarlanmış plan ve iş kurallarına göre işler. Bu tür işlevler her kuruma özgü model ve uygulamalar şeklindedir. CBS’nin kurumlar içerisindeki birimler veya kurumlar arasındaki konumsal bilgi akışının verimli bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli kuralların yani metotların geliştirilerek uygulanıyor olması gerekir. Konuma dayalı verilerin elde edilerek kullanıcı talebine göre üretilmesi ve sunulması mutlaka belli standartlar yani kurallar çerçevesinde gerçekleşir. Genellikle standartların tespiti şeklinde olan bu uygulamalar bir bakıma kurumun yapısal organizasyonu ile doğrudan ilgilidir. Bu amaçla yasal düzenlemelere gidilerek gerekli yönetmelikler hazırlanarak ilkeler tespit edilmeli, kurumlar arası koordinasyon ve işbirliği olanakları araştırılarak artırılmalıdır (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.4. CBS'de Temel İşlevler Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki 4 temel işlevlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Bunlar; 2.1.4.1. Veri Toplama Coğrafik veriler toplanarak, CBS’de kullanılmadan önce mutlaka sayısal yani dijital formata dönüştürülmelidir. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayar ortamına dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak bilinir. Modern CBS teknolojisinde bu tür işlemler büyük boyutlu projelerde tarama tekniği 11 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN kullanılarak otomatik araçlarla gerçekleşir. Küçük boyutlu projelerde daha çok masa tipi sayısallaştırıcılar kullanılarak elle sayısallaştırma yapılabilir. Bugün birçok coğrafik veri CBS’ye uyumlu formatta hazır halde piyasada mevcuttur. Bunlar üretici firmalardan sağlanarak doğrudan kurulacak sisteme aktarılabilir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.4.2. Veri Yönetimi Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki basit dosyalarda saklanması mümkündür. Ancak, veri hacimlerinin geniş ve kapsamlı olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) verilerin saklanması, organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olur. Veri tabanı yönetim sistemleri, bir bilgisayar yazılımı olup veri tabanlarını yönetir veya birleştirir. Bir çok yapıda tasarlanmış veri tabanı yönetim sistemi vardır, ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel (relational) veri tabanı sistemidir. Bu sistem tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde edilişindeki düşünce yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanır. Farklı bilgiler içeren tabloların birbiriyle ilişkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar kullanılır. Bu yaklaşım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS uygulamalarında kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.4.3. Veri İşleme Bazı durumlarda özel CBS projeleri için veri çeşitlerinin birbirine dönüşümü veya irdelenmesi istenebilir. Verilerin sisteme uyumlu olması bunu gerektirebilir. Örneğin, konumsal bilgiler farklı ölçeklerde mevcut olabilir (yol verileri 1/100.000, nüfus dağılım verileri 1/10.000, bina verileri 1/1.000 gibi). Tüm bu bilgiler birleştirilmeden önce aynı ölçeğe dönüştürülmelidir. Bu dönüşüm görüntü amacıyla geçici olabileceği gibi, bir analiz işlemi için sürekli ve kalıcı da olabilir. CBS, gerek bilgisayar ortamında obje üzerine imlecin (mouse) tıklanması ile basit sorgulama kapasitesine, gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla (tools) yönetici ve 12 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN araştırıcılara istenen süreçte bilgi sunar. CBS teknolojisi artık coğrafik verileri istatistiksel grafikler ve “eğer olur ise..” (if conditions) şeklindeki mantık sorgulamaları ve senaryolar şeklinde irdeleme aşamasına gelmiştir. CBS teknolojisi konumsal verilerin sorgulanması ve analizinde, yazılımlar sayesinde, birçok veri her türlü geometrik ve mantıksal işleme tabi tutulabilir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.4.4. Veri Sunumu Görsel işlemler yine CBS için önemli bir işlevdir. Birçok coğrafik işlemin sonunda yapılanlar harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilir. Haritalar coğrafik bilgiler ile kullanıcı arasındaki en iyi iletişimi sağlayan araçlardır. Kartoğrafların uzun yıllardır harita üretmesine karşın, CBS kartoğrafya biliminin hızlı gelişmesine de katkıda bulunan yeni ve daha etkili araçları sunmaktadır. Haritalar, yazılı raporlarla, üç boyutlu gösterimlerle, fotoğraf görüntüleri ve çok ortamlı (multimedia) ve diğer çıktı çeşitleriyle birleştirebilmektedir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.5. CBS Nasıl Çalışır? CBS yeryüzüne ait bilgileri, coğrafik anlamda birbiriyle ilişkilendirilmiş tematik harita katmanları gibi kabul ederek saklar. Bu basit ancak konumsal bilgilerin değerlendirilmesi açısından son derece güçlü bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, örneğin, dağıtım görevi üstlenmiş taşıma araçlarının optimum yük dağıtımından, planlamaya dayalı uygulamalara ait detay kayıtlarına, atmosferdeki değişimlerin modellenmesine kadar birçok gerçek dünya probleminin çözümüne imkan sağlar (Yomralıoğlu, 2000). 13 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.1.5.1. Coğrafik Referanslar Coğrafik bilgiler, enlem-boylam şeklindeki coğrafi koordinat ya da ulusal koordinatlar gibi kesin değerleri veya adres, bölge ismi, yol ismi gibi tanımlanan referans bilgileri içerirler. Bu coğrafik referanslar objelerin konumlandırılmasına yani koordinatı bilinen bir pozisyona yerleştirilmelerine imkan sağlar. Böylece ticari bölgeler, araziler, orman alanları, yeryüzü kabuk hareketleri ve yüzey şekillerinin analizleri konuma bağlı olarak belirlenir. Coğrafik referans konumu belirlerken, konum verisi yani koordinat bilgisi seçilecek veri modeline bağlı olarak ifade edilir. Bu ifade şekli CBS’de iki farklı konumsal veri modeli biçimindedir. Bunlar vektörel (vector) ve hücresel (raster) veri modelleridir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.5.1.(1). Vektörel Veri Modelleri Vektörel veri modelinde, coğrafi veri elementleri (nokta, çizgi ve poligonlar) (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanırlar. Nokta özelliği gösteren bir elektrik direği tek bir (x, y) koordinatı ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir yol veya akarsu şeklindeki coğrafik varlık birbirini izleyen bir dizi (x1,y1) (x2,y2) (x...,y...) (xn,yn) koordinat serişi şeklinde saklanır. Poligon özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin imar adası, bina, orman alanı, parsel veya göl, kapalı şekiller olarak, başlangıç ve bitişinde aynı koordinat olan (x1,y1) (x2,y2) (x...,y...) (xn,yn) (x1,y1) dizi koordinatlar ile depolanır. Vektörel model coğrafik varlıkların kesin konumlarını tanımlamada son derece yararlı bir modeldir. Ancak, süreklilik özelliği gösteren coğrafik varlıkların, örneğin toprak yapısı, bitki örtüsü, jeolojik yapı ve yüzey özelliklerindeki değişimlerin ifadesinde daha az kullanışlı bir model olarak bilinir (Yomralıoğlu, 2000). 14 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.1.5.1.(2). Raster (Hücresel) Veri Modelleri Hücresel ya da diğer bir deyişle raster veri modeli daha çok süreklilik özelliğine sahip coğrafik varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü, birbirine komşu grid yapıdaki aynı boyutlu hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşur. Hücrelerin her biri piksel (pixel) olarak da bilinir ve fotoğraf ya da haritaların taranması (scanning) ile elde edilirler. Vektör ve raster veri modellerinden biri, genelde CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde artık her iki model bir arada kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli CBS'de hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir (Yomralıoğlu, 2000). Şekil 1.1’ de Vektör ve Raster veri modellerinin CBS yazılımında birlikte kullanımı görülmektedir. Şekil 2.1. CBS Yazılımlarında Coğrafik Referansların Çakıştırılması 15 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.1.5.2. Coğrafi Veriler (Grafik ve Grafik Olmayan Bilgiler) Coğrafi veriler özellikleri itibariyle iki değişik şekilde ifade edilirler. Bunlar grafik ve grafik olmayan bilgiler şeklindedir. Grafik bilgiler; coğrafi varlığın konumu geometrisi, büyüklüğü ve biçimi hakkında bilgi verirken, grafik olmayan (nongraphic) bilgiler, aynı coğrafi varlığın sahip olduğu diğer yapısal özellikler hakkında bilgi verir. Grafik olmayan bilgiler kavramı; bazı kaynaklarda tanımsal bilgiler, metinsel bilgiler veya sözel bilgiler şeklinde de ifade edilmektedir (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.5.2.(1). Grafik Bilgiler Grafik bilgiler, belli bir koordinat sistemini referans kabul ederek, sistem uzayında koordinatlarla ifade edilirler. Örneğin, uzayda herhangi bir A detayının konumu; (x, y) kartezyen koordinat değerleriyle veya (y, x) enlem, boylam şeklindeki coğrafi koordinat değerleriyle veya (a, s) açı ve mesafe şeklindeki kutupsal koordinat değerleriyle kesin olarak tanımlanır. Söz konusu detay bir nokta ise, tek bir koordinat değeri yeterli iken; bir çizgi olması halinde bir koordinat dizisine ihtiyaç vardır. Konumlar koordinatlarla ifade edilirken, mutlaka bir koordinat sistemin tanımlanması gerekmektedir. Tanımlanarak temel alınan koordinat sistemi, coğrafik referans olarak adlandırılır. Grafik bilgiler, koordinatlarla ifade edildiğinden detayın geometrisi ve büyüklüğü hakkında da bilgi verirler. Böylece grafik bilgiler, değişik ortamlarda, örneğin kağıt üzerinde, şekil bakımından gerçekte oldukları gibi görünürler. Buna en açık örnek olarak haritalar verilebilir. Çünkü, haritalar koordinat bilgisine dayalı olarak, coğrafi detayların belli ölçeklerde gösterim şekilleridir. Bu bakımdan coğrafi bilgi sistemlerinde haritalar genellikle (Yomralıoğlu, 2000). 16 grafik bilgiler olarak algılanırlar 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.1.5.2.(2). Grafik Olmayan (Tanımsal, Sözel) Bilgiler Coğrafi varlıkların koordinat bilgileri yanında, bu varlıklar arasındaki ilişkiler ve bu varlıkların özellikleri hakkındaki diğer bilgilere de ihtiyaç vardır. Bunlar genellikle grafik-olmayan tanımlayıcı nitelikteki yazılı bilgiler olup, coğrafi varlıkların, öznitelik (attribute) bilgilerinden oluşurlar. Öznitelik bilgisi, coğrafi detayın sahip olduğu karakteristik özelliğin, alfasayısal olarak gösterimidir. Diğer bir deyişle, grafik olarak ifade edilemeyen özelliklerin, şekilden bağımsız, metinsel olarak ifade edilmeleridir. Örneğin, uzayda bir nokta koordinatıyla tanımlanmış olsa dahi, bu noktanın tüm özellikleriyle bilinebilmesi için, noktanın adı, numarası, işlevi gibi öznitelik bilgilerine de ihtiyaç duyulur. Nokta şeklinde grafik olarak gösterilen bir detay, gerçekte ya da harita üzerinde bir elektrik direğini gösteriyor ise, bu direğin; cinsi, yüksekliği, tesis tarihi, son bakım tarihi, boyu, rengi gibi özniteliklerin her biri grafik-olmayan bilgidir. Yine aynı şekilde grafik olarak bir çizginin gerçekte herhangi bir yolu gösterdiği düşünülürse; yolun cinsi, yapım tarihi, şerit sayısı, genişliği gibi bilgiler de grafikolmayan bilgilerdir. Grafik-olmayan bilgiler, genellikle yazılı olarak tablo dokümanları halinde toplanan verilerden oluşurlar. Bu türden veriler, mevcut kayıt evraklarından elde edilebildiği gibi, anket, istatistik, form doldurma, liste, rapor, sayaç okuma vb. şekillerde de toplanabilirler (Yomralıoğlu, 2000). 2.1.5.3. Coğrafi Veri Elemanları (Elementleri) Coğrafi veriler haritalar üzerinde grafik olarak gösterilirken, bunların yoğunluğu dikkate alındığında, birçok karmaşık şekil ortaya çıkmaktadır. Bu karmaşık yapı bilhassa grafik verilerin sınıflandırılması gereğini ortaya koymaktadır. Bunun nedeni, grafik verilerin geometrik olarak tanımlanmasına imkan vererek, bilgisayar ortamında bu verilerin saklanmasını sağlamaktır. Coğrafi veriler incelendiğinde, bu verilerin üç temel elemandan meydana geldiği görülmektedir. Bunlar; Nokta (point), Çizgi (line) ve Poligon (polygon) şeklindeki geometrik yapılarda olup, coğrafi veri elemanları (elementleri) olarak bilinirler. 17 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Gerçek dünyadaki coğrafi varlıklar irdelendiğinde, bunların sadece bu üç temel geometrik yapıda olduğu görülmektedir. Örneğin; ağaç, tepe noktası, elektrik direği, istasyon, kavşak noktası, yerleşim merkezleri vb coğrafi detaylar nokta ile; akarsu, yol, elektrik, su hattı, gaz şebekesi, kanalizasyon, demir yolu vb. coğrafi detaylar çizgi ile; parsel, bina, göl, imar adası, park alanı, orman, yerleşim alanları vb coğrafi detaylar poligon ile ifade edilirler. Bu yaklaşım coğrafi varlıkların veya haritaların gösterimlerini geometrik olarak çok basite indirgemektedir. Dolayısıyla bir haritanın sadece nokta, çizgi ve poligonlarından meydana geldiğini söylemek mümkündür. Veri elemanlarının konumları bir koordinat veya bir dizi koordinat tarafından ifade edilirken, konum bilgisi dışındaki grafik-olmayan bilgiler öznitelik verileri şeklinde ifade edilirler (Yomralıoğlu, 2000). 2.2. Uzaktan Algılama 2.2.1. Uzaktan Algılamanın Tanımı ve Tarihçesi Uzaktan algılama sözcüğü fiziksel değinimde bulunmaksızın herhangi bir platformdan ve uzaklıktan yapılan ölçümlerle objeler hakkında bilgi edinme bilim ve sanatı olarak tanımlanır (Lilesand and Kiefer,1980). Bu ölçümler objelerin elektromanyetik alandaki spektrumuna, konumsal ve yıl içinde özelliklerinde meydana gelen değişimlere dayanmaktadır. Uzaktan algılama çalışmaları için gereken veriler, elektromanyetik alanlar ve kuvvet alanları içerisinde oluşan yansımaya, mekana ve zamana bağlı farklılıkların ölçülmesi şeklinde de özetlenebilir (Sesören, 1999). Uzaktan algılama biliminin bu özelliği; hızlı, doğru ve geleneksel ölçme yöntemlerine göre daha ekonomik ve ayrıntılı bir araştırma olanağı sağlar. Uzaktan algılama; uzaktan algılama sistemleri ile elde edilen verilerden yararlı bilgiler elde etmek amacıyla yapılan bütün kayıt, işleme, analiz, tanımlama, yorumlama ve sonuç olarak bilgi üretme çalışmalarının tamamını kapsamaktadır. 18 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN İnsanların duyu organları, uzaktan algılamanın organik formudur ve insanlar duyuları aracılığıyla çevresini gözler ve bilgi toplar. İnsan gözü de çevresinden bilgiler toplayan bir uzaktan algılama aracı olarak gözetilebilir. Objelerden gelen gözle görülebilir radyasyon göz merceği ve retina ile algılanır beyin vasıtasıyla kaydedilerek görüntü oluşumu sağlanır. Böylece görüntüler tanımlanmış objeler şeklinde yorumlanabilir ve bu durum uzaktan algılamanın çok basit bir şekli olarak tanımlanabilir (Aksoy, 2000). Uzaktan algılamanın tarihçesini belirten belirli bir zaman veya olay göstermek zordur. Başlangıç olarak, Amerika’daki iç savaştan önce, balonlardan elde edilen fotoğrafların kullanımı gösterilirken, geçmişinin daha önce olduğu da belirtilmektedir (Maktav ve Sunar, 1991). Yapay uyduların geliştirilmesinden çok daha önce, 1800 yılında Sir William Herschel tarafından ilk defa kızılötesi tanımının yapılması ve 1839 yılında Louis Daguerre’nin fotoğrafçılığın kimyası hakkındaki deneyimlerini halka duyurması ile başlayan ve balondan fotoğraf çekimine uzanan uzaktan algılama çalışmalarının ikinci kilometre taşı, hava fotoğrafı platformlarının uçaklara monte edilmesidir. I. ve II. Dünya Savaşları sırasında keşif aracı olarak kullanılan uçaklar sayesinde hava fotoğrafçılığı ve fotogrametri uygulamaları gelişmiştir. 1960 yılında meteorolojik ve klimatolojik amaçlı TIROS-I uydusunun yörüngesine oturtulmasıyla yeni bir çağ başlamış ve ilk kez uzaktan algılama terimi kullanılmaya başlanmıştır. Ardından 1972 yılında yeryüzü ile ilgili sürekli ve sistematik bir şekilde veri elde etmek amacı ile LANDSAT 1 uydusu fırlatılmıştır (Campell, 1996). Bu gelişmelerin ardından uzaktan algılama çalışmaları hız kazanarak ABD, Rusya, Hindistan, İsrail, Japonya ve birçok Avrupa ülkesi doğal kaynaklarını yönetmek ve korumak amacı ile uzaya kendi uydularını yerleştirmiştir. 1950’li yıllarda bitki örtüsü çalışmalarında kullanılan kızılötesi fotoğraflar yanında, Side-Looking Airbone Radar ve Synthetic Aperture Radar sistemleri, aktif mikrodalganın uzaktan algılamada başarılı uygulamaları olarak ortaya çıkmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren teknolojinin gelişimi ile birlikte algılayıcı sistemler çeşitlenerek (line- scanner, pushbroom ve yansıma duyarlılığı fazla olan dedektörler) elde edilen görüntüler sivil-ticari uygulamalarda kullanılmıştır (Kavak, 1998). 19 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Kullanılan ilk tekniklerin birçoğu, I. ve II. Dünya Savaşları sırasında askeri amaçlar için geliştirilmiştir. Fakat çok geçmeden bu yöntemlerin askeri amaçlar dışında da kullanılabilme olanağı ortaya çıkmıştır. Asıl gelişme, soğuk savaşın bitmesinin ardından, ülkeler arası şeffaflık ilkesinin benimsenmesi, daha açık politik kurumların oluşması ve küresel bazda bilgi ve iletişim teknolojisinin yayılması ile yaşanmıştır. Daha önceleri hükümetlerin kontrolünde olan uydu görüntüleri alınma ve işletilme çalışmaları halkın arzına sunularak hem ticari hem de bilimsel açıdan yeni bir çağ başlamıştır. 1990’lı yılların başında Yeni Rusya Federasyonu’nun askeri uydu görüntülerini sivil kişi ve kurumlara satmaktaki istekliliği, ABD Parlamentosu’nun da firmaların kendi görüntülerini alıp işletmeleri için yasal dayanakların geliştirilmesi konusunda adım atmasına neden olmuştur. Ardından Land Remote Sensing Policy Act of 1992 ve Presidental Decision Directive 23 adlı kanunları çıkararak, uzaktan algılama uydusuna sahip olmak isteyen Amerikan firmalarının lisans almaları sağlanmıştır (Baker, 2001). 2.2.2. Uzaktan Algılamanın Temel Esasları Yer yüzeyindeki objelerin insanlar tarafından görülmesinin esas nedeni, bu objelerden insanların gözüne yansıyan ışıktan dolayıdır. Her bir obje yapısına, şekline ve içeriğine göre ışığı absorbe eder, dağıtır ve bir kısmını da yansıtır. Işığın çok önemli kısmını absorbe eden objeler insan gözü tarafından siyah olarak algılanır. Işığın önemli bir kısmını yansıtan objeler de insan gözüne beyaz görünürler. Mavi, yeşil ve kırmızı dalga boylarındaki ışınların bir kısmı yeryüzü objeleri tarafından kullanılmak için absorbe edilir, geriye kalanı ise yansıtılır. Her bir obje absorbe edecek ışığı seçer ve diğerlerini yansıtır. Örneğin sağlıklı bitkiler mavi ve kırmızı dalga boyundaki ışığı absorbe ederek büyümeleri için kullanılırken, yeşil dalga boyundaki ışığı yansıtırlar. Bu nedenle bitkiler yeşil görünürler. İnsan gözü mavi, yeşil ve kırmızı dalga boylarında yansıtılan ışık dalga boyundan gelen verileri algılayabilmektedir. İnsanların görmesinin tek nedeni ışık kaynağıdır. Geceleri insanların görememelerinin nedeni, objelerden göze ışığın 20 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN gelmemesidir. Objelerden farklı şekilde yansıyan enerji, göze ulaşıp beyinde görüntüye dönüşmektedir. Bu nedenle insanlar gelen ışığın dalga boyuna göre objelerin rengini şeklini, büyüklüğünü algılarlar. İnsan gözü sadece 0.4-0.7 µm dalga boyunda gelen enerjideki veriyi algılamakta, bunun dışında kalan dalga boylarındaki verileri algılayamamaktadır (Çullu ve ark, 2003). 2.2.3. Uzaktan Algılamada Kullanılan Verilerin Özellikleri Yeryüzünden yayılan elektro manyetik yansıma, karasal ekosistemlerdeki toprağın, suyun ve vejetasyonun, biyolojik, kimyasal ve fiziksel özellikleri hakkında bilgi sağlar. Hava fotoğrafları ve uydu verileri yeryüzünden yansıyan bu ışınları optik dalga boylarında kayıt eder ve biyokütle, fotosentez için aktif radyasyon, vejetasyon biyofiziksel değişkenler, ışığın soğurulması, örtülülük gibi konularda geniş bir tahmin yürütme olanağı sağlar. Yoğunluğu ölçülen enerji, cismin kendi yaydığı veya solar kaynaklı yansıttığı enerji ise “pasif uzaktan algılama”; algılayıcı sistemin kendi üretip gönderdiği ve cisimden yansıyan enerji ise “aktif uzaktan algılama” söz konusudur (Berberoğlu, 1999). Bulutluluk, ozon miktarı ve konsantrasyonu, buzul alanlarının, atmosferik sıcaklık ve nem profillerinin tespiti, yağış miktarının tespiti, kara ve deniz yüzeyi sıcaklıklarının belirlenmesi pasif algılamaya, okyanus dalga boyu, dalga yüksekliklerinin ve deniz yüzeyi rüzgar hızı ve yönünün tespiti aktif algılamaya örnek teşkil etmektedir. Meteorolojik amaçlı uydular (METEOSAT, GMS, NOAA vs.) pasif algılama yöntemlerini kullanırken, ERS-1 gibi uydular aktif algılama yöntemlerini kullanmaktadır (Anonymous, 2007). Enerjinin dinamik bir versiyonu olan elektromanyetik enerji (EMR), uzaktan algılama sisteminin bileşenleri arasındaki bağlantıyı oluşturur. Uzaktan Algılama için en önemli radyasyon (enerji) kaynağı güneştir. Güneş enerjisi, elektromanyetik dalgalar halinde sabit ışık hızıyla (300.000.000 m/s veya 3x108 m/s) yeryüzüne ulaşmaktadır. Elektromanyetik enerji (radyasyon), elektriksel 21 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ve manyetik alanların Zeki SEYRAN ileri derece etkileşimlerden oluşan ortamlardaki materyallerden veya uzaydan ışık hızında enerji yayınımı olarak tanımlanmaktadır. Elektromanyetik enerji, zaman içinde eşit aralıklarla ortaya çıkan dalgaların oluşturduğu harmonik dalga hareketi olarak tanımlanır. Ayrıca foton olarak adlandırılan bireysel parçacıkların bir akımı olarak ta tanımlanabilir (Aksoy, 2000). Elektromanyetik enerji ile cisim arasındaki etkileşme anında cisim tarafından yansıtılan, soğurulan ve geçirilen enerji o cismin yansıtma, soğurma ve geçirgenlik özelliklerine bağlıdır. Dalga boyuna bağlı bu özellikler cismin değişen uzaysal ve fiziksel koşullarının etkisi altındadır. Kısaca güneşten gelen enerji ile materyalin fiziksel özelliklerinin etkileşimi üzerinde elektromanyetik enerjinin yansıma, soğurulma, geçme ve dağılma işlemleri etkilidir. Bu özellikler cismin spektral tanımında yardımcı olur (Aksoy, 2000). Elektromanyetik ışıma, yayılma eksenine ve birbirlerine dik açılarda olan, aynı fazda yayılan sinüs salınımları şeklindeki elektrik ve manyetik alanların varlığı ile tanımlanır. Elektromanyetik ışımanın frekans, dalga boyu, hız ve genlik gibi özellikleri klasik sinüs dalgası modeliyle incelenebilir. Ancak, elektromanyetik enerjinin absorpsiyonu ve emisyonu ile ilgili olayların açıklanmasında dalga modeli başarılı olmamıştır. Bunun için tanecik modeli geliştirilmiştir. Bu modelde elektromanyetik ışın, enerjileri frekansıyla orantılı olan ve foton parçacıklar adı verilen veya enerji paketlerinden oluşmuş olarak görülür. Elektro manyetik ışıma modeli, dalga boyu, frekans ve genlik faktörlerinden oluşmaktadır. Elektromanyetik enerji spektrumu, 10־¹ºµm dalga boylarından, 10¹º µm dalga boylarına kadar olan sürekli bir enerji ortamıdır. Ancak çalışmalarda kolaylık sağlanabilmesi için özellikleri göz önüne alınarak belirli bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler arasında kesin bir sınır yoktur. Uzaktan algılama da, özellikle 0.3-15 µm arasındaki optik dalga boyları ile 1-1000 mm arasındaki mikrodalga bölgeleri ile ilgilenmektedir. Optik bölgenin 0.38-3 µm arasındaki bölgesi, yansıtıcı bölgedir. Bu dalga boylarında algılanan enerji öncelikle güneşten kaynaklanan ve yeryüzündeki cisimlerden yansıyan ısınımdır (Maktav ve Sunar, 1991). Spektrumun yansıtıcı bölgesi, görünür dalga boylarına ve yansıtıcı kızıl ötesi dalga boylarına ayrılmıştır. İnsan gözü, yaklaşık 0.38 ile 0.72 µm dalga boyları arasındaki ışınıma duyarlı 22 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN olduğundan, bu dalga boylarına, görünür dalga boyları, 0.72 ile 3.0 µm arasındaki bölgeye spektrumun yansıtıcı kızılötesi bölgesi denir. Yansıtıcı kızılötesi bölge de kendi içinde yakın (0.72-1.3 µm) ve orta (1.3-3.0 µm) kızıl ötesi olarak iki alt bölüme ayrılmıştır. 3.0 ile 7.0 µm ye arasında kalan bölge için özel bir adlandırma yapılmamıştır. 7.0-15.0 µm arasındaki dalga boylarındaki elektromanyetik enerji, spektrumun uzak kızıl ötesi bölgesidir. Bir uydu görüntüsünü oluşturan dört temel bileşen; yer, zaman, yansıma ve radyometrik özelliklerdir. Uzaktan algılamada bu temel bileşenlerden maksimum düzeyde yararlanmak bilim adamlarının ve uzay araştırmalarının temel konusu olmuştur. Bu bileşenler bir görüntüde çözünür olarak ifade edilmektedir. Çözünür, genel olarak, ekranda görünen piksel sayısını veya görüntüdeki bir pikselin yeryüzündeki karşılığını ifade etmek için kullanılır. Uzaktan algılama, tayfsal, zamansal, yersel ve radyometrik olarak 4 farklı çözünür tipinde incelenebilir. Günümüzde yeni fırlatılan ya da planlanan uydularla, yersel (IKONOS, QuickBird vb) ve radyometrik (MERIS, MODIS vb) çözünürlü yüksek veri temini mümkün hale gelmiştir. Bunun yanı sıra fazla sayıdaki uydularla zamansal çözünür artırılarak tekrar ziyaret süreleri birkaç güne kadar düşürülmüştür. Tayfsal çözünür, bir algılayıcının elektromanyetik spektrumdaki hedeflenen dalga boyu aralıklarını kaydedebilmesidir. Her bir kanal dalga uzunluğu aralığında algılanmış görüntülerden oluşur. Çoğu uzaktan algılama sistemleri enerjiyi birçok dalga boyu aralığında ve çeşitli tayfsal çözünürde kaydeder. Bu tür sistemler, çok bantlı algılayıcılar olarak adlandırılırlar. Çok bantlı sistemlerin daha gelişmiş teknolojisi ise, hiperspektral algılayıcılardır ve elektromanyetik spektrumun görünür, yakın kızıl ötesi ve orta kızıl ötesi kısımları boyunca yüzlerce çok dar tayfsal aralıkta algılama yapabilirler. Yersel çözünür, görüntülenen en küçük birim alanın büyüklüğüdür. Pasif bir algılayıcının yersel çözünürü, IFOV’a (Instantaneous Field of View) bağlıdır. IFOV, bir detektör tarafından görüntüleme açısıdır. Görüntülenen alanın büyüklüğü IFOV ile algılayıcının yere olan uzaklığının çarpımıdır. Uzaktan algılama uygulamalarında en fazla ilgi çeken veriler, kullanımı yaygınlaşmaya başlayan ve ağırlıklı olarak ABD 23 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN tarafından geliştirilen yüksek yer çözünürüne sahip veriler olmuştur. Yüksek yer çözünürü, görüntüdeki piksel boyutlarının gerçek yer düzleminde 10x10 m ve daha azı ile ifade edilmektedir. Piksel çözünürünün yüksekliği yanında, stereo görüntü alabilme özellikleri, noktasal doğruluk yüksekliklerinin, haritalamanın ve görüntü rektifikasyonlarının yüksek doğrulukla yapılması ve kullanıcılara sunulan verilerdeki çeşitlilik (DEM, pankromatik çözünürdeki renkli görüntüler, ortho düzeltme vb.) bu uydu verilerinin önemini arttırmaktadır (Aplin ve ark, 1996). Radyometrik çözünür, görüntünün EMR şiddetine karşı hassasiyeti anlamına gelmektedir. Bir görüntüleme sisteminin radyometrik çözünürü, enerjideki çok küçük değişimleri belirleyebilme kabiliyetidir ve algılayıcının sinyal/bozulma oranına bağlıdır. Mümkün olan maksimum parlaklık sayısı, kaydedilen enerjiyi temsil eden bit sayısına bağlıdır. 8 bitlik bir veride 0-255 aralığında 256 sayısal değer vardır. Bit sayısı azaldıkça radyometrik çözünür de azalır. Gri tonlamalı bir görüntüde siyah 0 ve beyaz maksimum değeri ifade eder (Başpehlivan, 2004). Zamansal çözünür, belirli bir bölge için bir algılayıcının görüntüyü hangi sıklıkta elde ettiğini gösterir. 2.3. Başlıca Uzaktan Algılama Uyduları ve Özellikleri 2.3.1. Landsat 7 ETM+ Ilk uzaktan algılama uydusu olan ve önceleri ERTS (Earth Resources Technology Satellite) olarak bilinen LANDSAT -1, 23 Temmuz 1972’de Amerikan Uzay Merkezi (NASA) tarafından uzaydaki yörüngesine oturtulmuştur. Bunlardan LANDSAT -1 2 ve 3 birbirinin benzeri, diğer taraftan 4 ve 5 birbirinin benzeri olmuştur. En son uzaya gönderilecek olan LANDSAT -7 ise her iki gruptan da farklı olarak yapılmıştır. Landsat uydusunun yörünge yüksekliği 696 ile 741 metreler arasında değişir. Bu durum uydunun düzensiz yörüngesi ve dünyanın şeklinden dolayıdır. En yüksek değerlere güney ve kuzey kutuplarda, en düşük değerlere ise ekvatorda rastlanır. Ortalama yükseklik 705 km’dir. Landsat 4 ve 5 ekvatorda 98.22 derece eğimle ve 24 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN yerel saat olarak 9.37’de geçer. Dünya etrafındaki her tur 98.9 dakika sürer ve 16 gün sonra aynı bölge üzerinden geçer. Landsat uydusu görüntü alırken bir referans sistem kullanır. Bu sistem kutuptan kutba 223 parçadan oluşmakta, numaralandırmalar doğudan batıya doğru 001’den 223’e kadar Path (uçuş yolu) olarak sıralanmaktadır Her uydu yolu (Path), 248 sıraya (Row) bölünmüştür. Landsat uydusunda bir path ve row (sıra) parçası 170 km (Kuzey–Güney) x 185 km (Doğu-Batı)’dır. Ekvatorda algılama alanı 172 km olup, %7.6 bindirme varken, kutuplara yaklaştıkça artmakta ve % 54’e kadar çıkmaktadır. Landsat uydusu her 16 günde bir aynı bölge üzerinde geçmekte olup, komşu görüntüyü 7 gün sonra algılamaktadır. Yakın kızılötesinde (Band 4) enerji, bitki hücreleri tarafından önemli derecede yansıtılır. Orta kızılötesinde (Band 5 ve 7) bitkideki yansıma, bitki dokusundaki su içeriğine göre değişir. Bu nedenle bitkinin spektral yansıması, bitkilerin gelişim dönemi boyunca devamlı değişir. Bitkilerin yansıması bitki örtüsünün çeşidine, yaşına ve yoğunluğuna bağlıdır. Görünür bölgelerde suların yüzeyindeki partiküllerden veya temiz suyun dibindeki yansıma algılayıcıya ulaşır. Bir suyun içerisinde yüksek oranda bulanıklık (siltasyonla) varsa, normal temiz suya göre yansıması daha yüksektir. Suların içerisinde klorofil, tanin ve organik olmayan materyaller kirlilik oluşturup, yansımayı etkileyen materyallerdir. Yansımalardaki bu değişme dikkate alınarak Landsat TM görüntüleri alglerin kontrolünde kullanılabilir. Böylelikle yansıyan enerji kullanılarak bataklıklardaki tanin de belirlenebilir. Görünür bölgedeki dalga boyunda algılanan bandlar su döngüsü, akıntılara ve sediment kirlenmesinde kullanılabilmektedir. Çünkü su infrared dalga boyundaki enerjiyi absorbe eder. Bu nedenle infrared dalga boyundaki bandlar su ile ilgili araştırmaların yapılmasında kolaylıkla kullanılabilmektedir. Landsat TM 6. bandta yer yüzeyinden yansıyan enerji değil, yayınan enerji kaydedilmektedir. Bu bandta yapılan algılama yansıyan güneş enerjisi ile ilgili değildir. Bu nedenle bu dalga boyunda gece de veri alınabilir.Landsat TM 7 bandta radiometrik veri toplar( Çullu ve ark, 2003). Bu bandların spektral oranları ve uygulama alanları Çizelge 2.1 ve Çizelge 2.2'deki gibidir; 25 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Çizelge 2.1. Bandlar 1. Band 2. Band 3. Band 4. Band 5. Band 6. Band 7. Band PAN Çizelge 2.2. Bandlar Zeki SEYRAN Landsat 7 ETM+ (Enhanced Tematik Maper Plus) Algılama Bandları ve Özellikleri Yersel Uygulama Alanları Dalga boyu Çözünürlük Su yüzeyleri, sahil sularının 0.45-0.52 μm 30 m haritalanması ve toprağın bitkiden (mavi) ayırt edilmesinde 0.52-0.60 μm 30 m Bitkilerdeki canlılığı ölçmede (yeşil) 0.63-0.69 μm Klorofil absorbsiyonu yaptığı için 30 m (kırmızı) bitki ayrımında 0.76-0.90 μm Biomas içeriğinin belirlenmesinde ve (yakın 30 m su yüzeylerinin tespit edilmesinde kızılötesi) Toprak ve bitkinin nem içeriğinin 1.55-1.75 μm 30 m belirlenmesinde, karın, buluttan (orta kızılötesi) ayrılmasında 10.40-12.5 μm Bitki su stresi, su kirliliği, volkan (termal 60 m araştırmaları ve toprak neminin kızılötesi) belirlenmesinde 2.08-2.35 μm Kaya çeşitlerinin belirlenmesinde ve 30 m (orta kızılötesi) hidrotermal haritalamada 0.52-0.9 μm Kayaçların tanımlanması, bitki Pankromatik 15 m örtüsü haritalaması, toprak nem (Siyah-Beyaz) drumu belirleme Landsat 1, 2, 3 MSS (Multispektral Scanning system) Algılama Bandları Dalga boyu (μm) Uygulama Alanları 1. Band 0.50-0.60 μm (yeşil) 2. Band 0.60-0.70 μm (kırmızı) 3. Band 0.70-0.80 μm (kırmızıkızılötesi) 4. Band 0.80-1.10 μm (yakın kızılötesi) 26 Sediment yüklü suların ve sığ sulardaki resiflerin, kumsalların haritalanması Şehirleşmiş alanlar, yollar vb. kültürel objelerin belirlenmesi Bitki örtüsü çalışmaları ile, arazi su ve arazi şekilleri arasındaki sınırların çizilmesi Bitki örtüsü haritalaması ile su ve arazi ayrımı 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.3.2. Spot 5 İlki 1986 yılında fırlatılan SPOT ailesinin 5'inci uydusu olan SPOT-5, 4 Mayıs 2002 tarihinde fırlatılmıştır. Kutupsal doğrultusuna yakın, güneşle eş zamanlı 98,7 derece eğimli bir yörünge takip etmektedir. SPOT 5 daha yüksek resolusyonu yanında diğer gelişmiş özellikleri ile de kullanıcılarına çok geniş olanaklar sunmaktadır. Yeni geliştirilmiş özelliklerinden başlıcaları şunlardır; • Daha yüksek yersel çözünürlük (resolusyonu): 5 metre ve 2.5 metre pankromatik (siyah-beyaz) modda. • Daha yüksek multispektral resolusyon: 10 metre 3 görünür ve bir yakın kızıl ötesi bandta. • Vegetasyon verisi için gerekli olan kısa dalga kızılötesi bandta resolusyon 20 m ‘dir • Görüntüleme alan genişliği yani çerçeve büyüklüğü eski Spot uydularında olduğu gibi 60 km‘dir • Yatay (açılı) görüntüleme yeteneği sayesinde istenilen alanın çekimi en kısa sürede yapılabilmektedir. • Stereo görüntüleme aynı uçuş sırasında görüntüleme koridoru içinde (along track stereo) yapılabilmektedir. • 12,000 nokta lineer sensör dizilimi, veri sıkıştırma sistemleri, yüksek kapasiteli statik hafıza gibi özelliklere sahiptir. • SPOT-5’in spektral band özellikleri daha öncekilerle aynıdır. Yani Band 1: 500-590 nm, Band 2: 610-680 nm, Band 3: 790-890 nm, Band 4 (SWIR): 1580-1730 nm, pankromatik bandta SPOT 1 ve 3’te kullanılan spektral band ölçeğine geri dönülerek, 510-730 nm olarak görüntü alınmaktadır. 27 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.3.2.1. Radyometrik ve Geometrik Kalite Spot 5’in planimetrik doğruluk 10 m (RMS) ve yükseklik doğruluğu 5 m (RMS) ‘dir. Bu figürler kullanılan haritalama standartlarına uyumlu olarak 1:50 000 ölçeğine uygundur. Radyometrik kalitesi SPOT-4’ünkinden daha iyidir. SPOT-5’in HRS (High Resolution Stereo Viewing Instrument) cihazı geniş alanların hemen hemen kesintisiz stereo görüntüsünü almak için hazırlanmıştır. Yeni “along track“ stereo özelliği sayesinde 120 x 600 km’lik stereo görüntü alabilmektedir. Spot 5’in Spektral Band Aralıkları ve Resulusyonları Çizelge 2.3'de gösterilmiştir. Çizelge 2.3. Spot 5 Spektral Band Aralıkları ve Resulusyonları Spektral HRG VEGETASYON Band Resolusyon Resolusyon PAN – 0.49-0.69 µm 3 veya 5 m B0 – 0.43-0.47 µm HRS Resolusyon 10 m 1 km B1 - 0.49-0.61 µm 10 m B2 – 0.61-0.68 µm 10 m 1 km B3 – 0.78-0.89 µm 10 m 1 km SWIR – 1.58-1.75 µm 20 m 1 km Görüntü genişliği 60 km 2.250 km Spot 5’e ait HRS-PAN, HRG-PAN ve HRG sensörleri 120 km stereo görüntü kaydetmektedir. Sensörler 120 km’lik tarama genişliğinde ve 3 km ara örtme ile algılama yaparlar. SPOT-5’in süpermod özelliği pankromatik kanalda enterpolasyon ve restorasyon teknikleriyle 5 m’lik resolusyona sahip görüntünün, yarım piksel kaydırılarak resolusyonun 2.5 m’ye indirilmesi olarak özetlenebilir. Landsat 7 ETM ile Spot 5 kıyaslandığında, Spot uydusunun geliştirilmiş daha yüksek geometrik çözünürlüğü olduğu kadar, düşey doğrultusunun her iki yanında 270’ye kadar dik olmayan görüntüleme olanağına da sahip olması, jeomorfolojik, jeolojik ve toprak vb. amaçlı görüntü yorumlamaları için yer yüzeyinin üç boyutlu görüntüsünün alınabilirliği bazı gelişmiş özellikleridir (Aksoy, 2000). 28 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.3.3. İkonos IKONOS ticari Space Imaging şirketi'nce 24 Eylül 1999 yılında yörüngeye gönderilmiştir. Bu uydu ±85 derece paralel arasında algılama yapabilir. Multispektral ve pankromatik algılama yapan 2 algılayıcıya sahiptir. Görüntüleme sıklığı 3.5-5 gündür. IKONOS uydusunun topladığı 1 metre çözünürlüklü pankromatik (siyahbeya) görüntüler birbirinden en az 1 m uzaklıktaki ve en az 1 m boyutlarındaki objelerin ayırt edilmesini sağlar. Görüntü doğruluğu ve yorumlanabilirliği bakımından haritalama ve analiz işlemleri için 1 m siyah-beyaz görüntüler ideal niteliktedir. IKONOS eş zamanlı olarak 4 metre çözünürlüklü çok bandlı görüntüler de toplamaktadır. 4 m çokbandlı görüntülerin spektral içeriği çok çeşitli analiz ve uygulamalar için üstün nitelikli bir veri sağlar. Space Imaging Avrasya aynı zamanda 1 metre siyah/beyaz (pankromatik) verinin detay alansal içeriği ile çok bandlı 4 metre görüntü verilerinin renk içeriğini birleştiren 1 metre renkli görüntüler de sağlamaktadır. IKONOS görüntüleri Geo, Orthorektifiye ve Stereo ürünler olmak üzere üç temel grup altında sağlanmakta ikonos algılayıcılarının teknik özellikleri Çizelge 2.4'de verilmiştir. Ayrıca IKONOS görüntülerinden üretilen türev ürünler (örneğin stereo çiftlerden türetilen IKONOS yükseklik modelleri) ve harita ürünleri de mevcuttur. Çizelge 2.4. İkonos Algılayıcılarının Teknik Özellikleri Algılayıcılar PAN MS Band 1 1 (mavi) Spektral Band Yersel Aralıkları Çözünürlülük (цm) (m) 0,45 - 0,90 1 0,45 - 0,53 2 (yeşil) 0,52 - 0,61 3(kırmızı) 0,64 - 0,72 4 (VNIR) 0,77 - 0,88 4 29 Radyometik Çözünürlülük 11 bit Swat Genişliği 11 km 11 bit 11 km 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.3.4. Quickbird 2 Quickbird 2, Digital Globe isimli özel bir A.B.D. şirketi tarafından, 2001 yılında yörüngeye oturtturulmuş olup, aynı şirket tarafından çalıştırılmaktadır. QuickBird 2 serisinden, pankromatik band için 0.61 m.’lik (nadir) resolasyonda, multispektral bandlar içinse 2.5 m.’lik (nadir) resolasyonda görüntüler elde edilmektedir. Standart proses ürünler için, pan 0.70 m (0.73 m. - 30° off-nadir) resolasyon ve multispektral bandlar ise 3.0 m (2.9 m.- 30° off-nadir) resolasyon sunmaktadırlar. Proses edilmemiş görüntüleri alan müşteriler, bu görüntülerde 0.61 m. resolasyon gibi yüksek resolasyonlu verilere sahip olmuş olurlar. QuickBird 2 bir görüntüyü (17 km. x 17 km.) kabaca 4 saniyelik bir sürede çekmektedir. Ayrıca uydunun bulunduğu alçak yükseklik ve arttırılmış hızı, görüntünün doğruluğu, berraklığı gibi etkenleri eksi yönde etkilememekle beraber alçak yükseklik, jeolokasyon doğruluğu (geolocation accuracy) arttırmaktadır. Quickbird 2, 2003 yılından itibaren stereo görüntü (in-orbit stereo pairs) çekimine de imkan vermektedir (www.nik.com.tr). Quickbird 2 Teknik Özellikleri Çizelge 2.5'de verilmiştir. Çizelge 2.5. Quickbird 2 Teknik Özellikleri Yörünge Yükseklik: 450 Km Görüntüleme Sıklığı 3.5 gün Nominal Swath 16.5 km (nadir) Genişliği 23 metrelik sirkular hatadan daha iyi, 17 metrelik lineer Metrik Doğruluk hata 0.61 m. Pan (nadir) , 2.5 m. Multi ( nadir) Resolasyon 0.73 m. Pan - 30° (off-nadir), 2.9 m Multi.- 30° (offnadir) Sensör Pankromatik - Multispektral PAN : 445-900 nanometre Mavi : 450-520 nanometre Spektral Band Yeşil : 520-600 nanometre Genişliği Kırmızı : 630-690 nanometre Near-IR : 760 –890 nanometre Dinamik Menzil Her piksel için 11 bit 30 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.3.5. Irs-1C / D IRS-1C (İndia Remote Sensing) Hindistan uzaktan algılama uydusu 28 Aralık 1995'te Rus mekiği ile başarılı bir şekilde kutupsal yörüngeye oturtulmuştur. Ocak 1996'da ilk görüntüler alınmaya başlanmıştır. IRS-1D 29 Aralık 1997'de kutupsal yörüngeye başarılı bir şekilde oturtulmuş olup 1997'nin ekim'inde görüntü almaya başlamıştır. IRS-1C dairesel, güneş uyumlu, kutuplara yakın yörüngede 98,69 derecelik bir eğimle ve 817 km'lik bir yükseklikte yeryüzünü hemen hemen sabit bir ışık altında görüntüleme yapacak şekilde yörüngeye oturtulmuştur. Günde 14 dönüşüm yapmaktadır. Dünya etrafındaki bir dönümü 101.35 dakika sürmektedir. Yeryüzü üzerinde aynı noktadan 24 günde bir geçer. IRS-1C ve 1D'nin birbirinden biraz farklı yörüngeleri vardır. WIFS algılayıcısının geniş alanı kapsaması nedeni ile birbirine bitişik iki WIFS görüntüsü % 85 bindirme yapar(www.nik.com.tr). Pankromatik, LISS-3 multispektral ve WIFS sensörlerine ait teknik özellikler Çizelge 2.6.'da gösterilmiştir. Çizelge 2.6. IRS Pankromatik, LISS-3 Multispektral ve WIFS Sensörlerine Ait Teknik Özellikler IRS Pankromatik IRS LISS-3 - Multispektral IRS WIFS Resolusyon: 5.8m Resolusyon:23.5 m Resolusyon: 188 m Yeşil: 0,52-0,59 µm Pankromatik : 0,5-0,75 µm Kırmızı: 0,62-0,68 µm Kırmızı: 0,62-0,68 µm NIR: 0,77-0,86 µm NIR :0,77-0,86 µm SWIR: 1,55-1,70 µm Swath genişliği:23-70.5 km Swath genişliği: 70-41 km Swath genişliği:774 km Geçiş sıklığı: 24 gün Geçiş sıklığı : 5 gün Geçiş sıklığı: 24 gün 31 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.3.6. Aster Aster; 1999 yılında NASA 'ya ait TERRA uydusuna monte edilmiştir. Dünya çevresinde dairesel olarak yer yüzeyinden 705 km uzaklıkta kutuplara yakın bir yörüngede dönmektedir. Yörüngede güneşle eş zamanlı olarak ve yerel saatle sabah saat 10.30 'da yeryüzünden veri toplamaya başlamaktadır. Uydu üzerinde beş ayrı modül bulunur. Yüksek alansal (spatial), tayfsal (spektral) ve radyometrik çözünürlüğe sahip toplam 14 band spektral aralığa sahiptir. Görüntü büyüklüğü 60 x 60 km olup görüntülerin teknik özellikleri Çizelge 1.7.'de gösterilmiştir. Aster görüntüleri özellikle kayaç tipi tanımlaması, ayrıntılı volkanik aktivite haritalaması, çizgisel ve dairesel yapıların belirlenmesi, hidrotermal alterasyon alanlarının ve mineralojik zon haritalarının hazırlanması, jeotermal alanların belirlenmesi, stereoskopik üç boyutlu görüntü elde edilmesi vb. gibi jeolojik amaçlara yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu kullanım alanlarından en önemlisi Aster görüntülerinin 14 spektral aralığına sahip olmasından dolayı, mineral ve alterasyon haritalarının daha ayrıntılı bir şekilde oluşturulmasıdır (www.nik.com.tr). Çizelge 2.7. Band 1 2 3 3N 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 Aster Uydu Görüntüsünün Teknik Özellikleri Spektral Aralık (µm) Alansal çözünürlük (m) 0.52-0.60 15 0.63-0.69 15 0.78 - 0.86 15 0.78 - 0.86 15 1.60-1.70 30 2.145-2.185 30 2.185-2.225 30 2.235-2.285 30 2.295-2.365 30 2.360-2.430 90 8.125-8.475 90 8.475-8.825 90 8.925-9.275 90 10.25-10.95 90 10.95-11.65 90 32 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.4. Yeryüzü Objelerinin (Hedef) Spektral Yansımaları 2.4.1. Bitki Yeryüzü objeleri içinde algılayıcı ile algılanan objeler (bitkiler) arasında genelde görüntünün kalitesini olumsuz yönde etkileyecek nesnelerin yer almaması, ayrıca farklı türlerin belirgin özelliklere sahip olmasıyla kendilerine özgü tipik yansıma karakteristikleri gösteren bitkiler uzaktan algılama yöntemleri ile kolayca tanınıp haritalanabilenlerin başında gelir. Bitkilerde diğer objeler gibi herhangi bir kaynaktan gelen ışınları yansıtır yayar, soğurur veya saçarlar. Yansıma ve soğurulma olayları çeşitli dalga boylarındaki ışınlarda da farklı derecelerde olmaktadır. Bitki örtüsünün spektral yansıma eğrisi farklı dalga boylarında belirgin iniş ve çıkışlar gösterir (Şekil 1.2). Bunun nedenleri, Şekil 1.2’de görüldüğü gibi bitkiler görünür bölgedeki ışığın önemli bir kısmını soğururken, kırmızı ötesi bölgedeki ışığı da yansıtmaktadır. Bitkilerin kırmızı ötesindeki enerjinin önemli bir kısmını yansıtmasının nedeni, büyümeleri için ihtiyaç duymamalarından dolayıdır (Aksoy, 2000). Şekil 2.2. Temiz Su, Toprak, Sağlıklı Bitki Örtüsü ve Kayaçlara Ait Yansıma Eğrileri (Anonymous, 2007). 33 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN 2.4.1.1. Görülebilir Işın Bölgesi (0,4-0,7µm) Bu bölgede bitki yapraklarındaki pigmentlerin normal ışığın fazla soğurmaları ile düşük yansıma olmakta, bu yüzden söz konusu ışın bölgesi pigment soğurma dilimi olarak tanımlanmaktadır. Mavi ve kırmızı enerjinin bitki yapraklarında fotosentezde kullanılırken soğurulması ve yeşil dalga boyundaki enerjinin çoğunluğunun geri yansıması, gözlerin sağlıklı bir bitki örtüsünü yeşil renkte algılanmasına yol açar. Sıcaklık düşüşü ya da diğer çevresel faktörler sonucunda klorofil üretimi azalmış veya durmuş ise, mavi ve kırmızı bantlarda daha az klorofil absorbe edilip sağlıklı yeşil rengin bozulduğu gözlenecektir (Meydan, 2008). 2.4.1.2. Yakın Kızılötesi Bölge (0,7-l,3µm) Bu bölgede soğurulma çok az olduğundan yansıma çok olup bitki tipine bağlı olarak değişim göstermektedir. Yakın kızılötesi bölgede yaprağın fizyolojik yapısı, yansımayı etkileyen bir faktördür (Moss, 1951; Pearman, 1966; Woolley, 1971; Gausman, 1977). Bu dalga boyları arasında bitkiden yansıma daha çok bitki yapraklarının iç yapısından etkilenmektedir. Bitki türlerinin iç yapı yönünden farklılıklar göstermesi nedeniyle, bu bölgedeki yansıma ölçümleri görülebilir dalga boylarında ayrı görülen bitki türlerini daha iyi ayırt etmemize olanak verir. Görünür ve yakın kızılötesi bantların kombinasyonu, açık toprak yüzeylerini veya vejetasyondaki su içeriğini verir. Bu aritmetik bant kombinasyonları, yansıma vejetasyon indisi olarak adlandırılır (Jong, 1994). 2.4.1.3. Kızılötesi Bölge (1,3 µm ve daha fazlası) Bu bölgede bitki örtüsü üzerine gelen enerji esas olarak ya yansıtılmakta ya da soğrulmaktadır. Bitki dokuları içinde iletimi ya çok az olmakta ya da hiç olmamaktadır. Yine burada da yansıma yaprakların toplam su yüzdesiyle yakından ilişkilidir. Bu toplam su yüzdesi, yaprağın hem kalınlığı hem de nem içeriğinin bir fonksiyonudur. 34 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Ayrıca bitkilerden yansımada yaprağın morfolojik yapısı yaprak, yüzeyinin parlaklık, mat-benzeri, tüylü olması gibi nedenler de etkilidir. Tüylü yaprakları olan bitkilerden olan yansıma, tüyleri temizlendikten sonraki haline oranla daha azdır. Yaprağın morfolojik yapısı yakın kızılötesi bölgede bitki örtüsünden yansımayı etkileyen en önemli faktördür. Bu bölgede çok az soğrulma olur ki bu dalga boyunda soğrulacak enerji sıcaklığının proteinlerin zarar görebileceği düzeye kadar yükselmesine neden olur. Nitekim bitki enerjiye ihtiyacı olduğu yerde soğurma yapmakta buna karşılık aşırı ısınmayı önlemek için kızılötesi ışınlarını yansıtmaktadır. Aynı bitki üzerinde farklı yansıma gösteren yaprakların morfolojik yapıları da farklıdır. Bitkinin yaşlı alt yaprakları, genç yapraklara oranla daha az yansıma yapmaktadır. Bunların yanında çeşitli vejetasyon türlerinin farklı morfoloji, su içeriği, yaprak yüzeyi ve pigmentleri olduğundan birbirinden bağımsız olarak farklı tipte yansıma karakteristikleri vardır. Bu iç faktörlerin yanında bir de bitki1erden yansımayı etkileyen bazı dış faktörler bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri; yapraklardan aşırı su kaybı olması, bitki besin elementlerinin noksanlığı, toprak tuzluluğu, bitki hastalıkları, atmosferik don etkisi, bitki sıklığı ve boyu, yabancı otlarla mücadele durumu, sensör çekim açısı ve güneş ışınlarının geliş açısıdır. Bitki sıklığı diğer bir deyişle yüzeyin örtü yoğunluğu ile yansıma arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bitki boyu arttıkça Landsat uydu görüntülerinin yakın kızılötesi bandlarında (6 ve 7) yansıma görünür bölgedekinden farklı olarak değişmektedir (Dinç ve ark, 2001). Yüksek tuzluluk, bitkilerde normalden daha az ve daha küçük hücre gelişimine neden olur. Yine böyle bitkilerin görülebilir dalga boylarında, ışığın soğurumu daha fazla olduğundan yansıma daha azdır ( Fitzgerald, 1972 ). Bitki hastalıkları ve besin maddesi noksanlıkları bitkilerde kloroz, sararma, çiçeklerde renk değişimi, ve anormalliklere neden olmaktadır. Bu hastalıkların uzaktan algılama yöntemiyle belirlenmesi mümkündür. Görülebilir dalga boylarında bu hastalıklı bitkilerle, normal bitkiler arasında pek fark görülmez, ancak kızılötcsi dalga boyu yansımada önemli farklılıklar 35 görülmektedir. Bu farklılıkdan 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN faydalanılarak, yüksek mekansal çözünürlüğe sahip (İkonos ve Quıckbird), renkli uydu görüntüleri ile yapılmış başarılı çalışmalar mevcuttur. Bu tip çalışmalarda, böcekler tarafından yaprakları zarar görmüş bitkilerin yapraklarının normallerinden daha koyu olduğu tespit edilmiştir (Gausman ve Hart 1974). Güneş ışınlarının geliş açısı da, bitkilerden yansımayı belirgin şekilde etkilemektedir. Bu durum uydu ve uçaklarla elde edilen uzaktan algılama verilerinin yorumlanmasında dikkate alınacak önemli faktörlerdendir (Dinç ve ark, 2001). 2.4.2. Toprak Toprak katı parçacıkların su ve hava ile belirli oranlardaki bileşimlerinden oluşmaktadır. Toprak sistemindeki katı parçacıklar kum, kil ve siltin farklı oranlardaki bileşimidir ve "Toprak Tekstürü" olarak adlandırılır. Bireysel katı parçacıkların doğal olarak birleşmeleri ile çıplak gözle gözlenen/morfolojik birimlerde "Toprak Strüktürü’’ oluşmaktadır (mikroskopik boyuttaki toprak yapısı/mikromorfolojik birimlerde ‘’toprak mikrostrüktürü oluşmaktadır’’. Bu mikro toprak özelliği de polarizan bir mikroskopa bağlı sayısallaştırıcılarla (Image Analyser-Quantimet) ince kesit boyunca CBS çalışmasıyla saptanmaktadır). Toprakların bu özelliklerinin farklı olması ile fotoğraf ve görüntülerinde de farklılıklar oluşmaktadır. Aynı zamanda bireysel toprak özelliklerinin yanı sıra, arazi formlarının üniteleri olan yöresel rölyef, eğim, drenaj, renk ve ton karakteristikleri de topraklardan olan yansıma ve görüntü yorumlarını etkilemektedir. Toprakta yansımayı etkileyen faktörler; a) Toprak rengi e) Toprağın nem doygunluğu b) Karbonat içeriği f) Yüzey şekli ve eğim c) Tekstür ve kil mineral dağılımları h) Toprağın tuzluluk durumu d) Organik madde miktarı g) Demir oksit içeriği 36 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Toprakta renk oluşumuna; kimyasal bileşimi yanında, içerdiği organik madde miktarı da önemli ölçüde etkili olmaktadır. Doğadaki çalışmalarda, toprak parçacıklarının çapı büyüdükçe yansıma azalmaktadır. Kil boyutunun yaygın olduğu topraklarda ise, kumlu topraklara göre daha da düşük düzeyde yansıma değerleri elde edilir. Bunun nedeni kil boyutundaki parçacıkların boyutlarının küçük olmaları nedeniyle, sahip oldukları geniş yüzey alanlarının olmasıdır. Ancak, nem ve organik madde içeriğinin daha fazla olması doğal koşullarda gelen ışığın daha yüksek düzeyde soğrulmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı görüntü üzerinde killi toprak daha koyu renk, kumlu toprak ise daha açık tonda görülür. Ayrıca kil mineral tiplerinin farklı yüzdelerde toprakta bulunmaları ve boyutlarının 2 mikron ve aşağısı aralığında büyük farklılıklar göstermeleri de yansıma değerlerini etkilemektedir. Örneğin smektit kil mineral içeriği fazla olan topraklarda, mineral tabakaları arasında tutulan su düzeyi ve organik madde düzeyleri daha yüksek olacağından, doğadaki çalışmalarda, diğer kil mineral tiplerine göre yansıma değeri daha düşük olacaktır. Organik madde toprağın spektral özelliklerini etkileyen baskın bir özelliktir. Az ayrışmış organik maddeye sahip toprakların yansıması yüksek, aşırı ayrışmış organik maddeye sahip toprakların yansıması ise daha düşüktür. Organik madde miktarının % 2'den yüksek olduğu koşullarda yansıyan enerji miktarı, maddenin artmasına bağlı olarak, yansımada bir azalmaya neden olmaktadır. Toprakların içerdiği su miktarı, topraktan olan yansımanın azalmasına neden olur. Bunun nedeni ise, toprakta bağlı suyun gelen ışığı dağıtarak yansıyan ışık miktarını azaltmasıdır. Yaş ve drenajı bozuk topraklar hava fotoğrafları ve uydu görüntülerinde daima koyu gri-siyah renkli görünmektedir (Aksoy, 2000). 2.4.3. Su Su yer yüzeyinin büyük bir kısmını kaplamaktadır. Yansımayı da yalnızca su yüzeyi değil, bunun yanında suyun klorofil içeriği, askıdaki organik ve inorganik parçacıkların miktarı, suyun derinliği vb. özellikler etkilemektedir. Su yüzeyinden güneş enerjisinin bir kısmı yansır. Ancak radyasyonun önemli bir kısmı sudaki parçacıklarla soğrulup dağıtılır. Bu parçacıklar aktif algler, organik parçacıklar ve su molekülleridir. 37 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Yeşil algler aynen yüksek bitkiler gibi yansıma karakteristiği göstermekte ve mavi ile kırmızı dalga boyundaki enerjinin önemli bir kısmını soğurmakta, yeşil dalga boyunda ise yansıtmaktadır. Yansıma saydam, bulanık, kirli ve karlı suda, ayrıca da suyun derinliğine bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Su içerisinde askıda bulunan kil boyutundaki kil mineralleri ve ince kuvars gibi parçacıklar yeşil ve kırmızı dalga boyunda gelen enerjiyi önemli miktarda geri yansıtır. Sonuç olarak da spektrumun görülebilir kısmında bulanık su saydam sudan daha parlak görülür. Uzaktan algılama verilerinde su yüzeyindeki yağ artıklarına ait yansımalar; deniz ve okyanusları kirleten tankerlerin, balık sürülerinin hareketinin deniz yüzeyinde oluşturdukları yağ filmleri ile balık avcılığının izlenmesi açısından önemlidir. Suyun derinliğinin de yansımaya etkisi önemlidir ve elektromanyetik algılamada yapılan ölçmeler sadece sığ sular için söz konusudur. Uzaktan algılama ile derinlik ölçümleri su tabanının yansımasına ve su moleküllerinin inceliğine bağlıdır. Su tabanındaki kum, silt, kaya, bitki örtüsü ve tabanın pürüzlülüğü yansımaya etki etmektedir. Genelde 0.510-0.565 µm dalga boyları arasında ve 10 metreye kadar olan derinliklerde algılayıcılar tarafından belirli bir enerji kaydedilmektedir (Aksoy, 2000). 2.5. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılamanın Kullanım Alanı Örnekleri Gemalmaz ve ark. (1993) gerçekleştirdikleri çalışmada; Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama Teknikleri’nin erozyon riski taşıyan alanların belirlenmesinde uygulanabilirliğinin ortaya konulmasını amaçlamışlardır. Konya Karapınar bölgesini örnek alan olarak seçmişler ve hesaplamalar için gerekli verileri toplamışlardır. Bu verileri ARC/INFO yazılımını kullanılarak sayısal ortama aktarmışlardır. İnceleme alanının Nisan 1993 Landsat – TM görüntüsünü Erdas görüntü işleme yazılımı ile işlemişlerdir. Görüntü ve coğrafi verilerin entegrasyonuyla gerekli analizleri yaparak inceleme alanında erozyon riski taşıyan 38 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN alanları tespit etmişlerdir. Bu yöntemle elde edilen bilgilerin kullanım potansiyelini ve karar verici için önemi vurgulamışlardır. Metin (1995) gerçekleştirdiği çalışmada; Tarım alanlarının kontrollü sınıflandırılmasında kullanılan üç farklı yöntemin karşılaştırmasını yapmıştır. Çok bandlı ve farklı dönemli uydu görüntülerini kullanarak, tarım alanlarının kontrollü sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşımı, aynı ön bilgileri (signature) ve çalışma alanını kullanmak koşuluyla denemiş ve doğruluk analizlerini yapmıştır. Metin (1997) gerçekleştirdiği çalışmada; Uydu görüntülerinin tarımsal amaçlı kullanılmasında farklı toprak yapısının etkisini araştırmıştır. Bu çalışmasında, Eskişehir-Sivrihisar Bölgesine ait toprak haritasındaki bilgilerin, işlenmemiş ham uydu görüntüsü ve uzaktan algılama teknikleriyle elde edilecek sınıflandırma sonucuyla farklılıklarının ve toprak bilgilerinin sınıflandırılmış görüntüye dahil edilmesinin getirisinin incelenmesini amaçlamıştır. Metin (1995) çalışmasında, çok bantlı ve farklı dönemli uydu görüntülerini kullanarak, tarım alanlarının kontrollü sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşım, aynı ön bilgileri ve çalışma alanını kullanmak koşuluyla denenmiş ve doğruluk analizleri yapılmıştır. Birinci yaklaşımda, 23 Haziran 1993 tarihli Landsat 5 – TM uydu görüntüsüne kontrollü sınıflandırma işlemi yapılmıştır. İkinci yaklaşımda, 27 Nisan 1993 tarihli üç bandlı Spot – XS ve Landsat5 – TM görüntülerinin bandları birleştirilerek on bandlı yeni bir veri seti elde edilmiştir. Bu veri setinde, ilk yedi sıraya Landsat5 – TM’in bandları, 8-9-10. sıraya ise Spot – XS’in 1-2-3. Bandları yerleştirilmiştir. Daha sonra, 4. Aya ait üç bandlık Spot – XS görüntüsünün 2 ve 3. bandları ve 7. aya ait yedi bandlık Landsat5 – TM görüntüsünün ise 2,3,4,5 ve 7. Bandları alınarak toplam yedi bandla sınıflandırma işlemi yapılmıştır. Son yaklaşımda ise, oluşturulan bu on bandlık veri setine Ana Bileşenler Analizi uygulanarak, ilk beş ana bileşenle kontrollü sınıflandırma işlemi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde, 7. Aya ait Landsat5 – TM görüntüsüne uygulanan sınıflandırma sonucunun Ana Bileşenler Analizi yöntemi ile elde edilen sonuca göre daha iyi olduğu, buna karşın ikinci yaklaşım ile elde edilen sonuca göre ise daha kötü olduğunu gözlemiştir. Bununla beraber, sonuçlar arasında büyük farklılıklar olmadığını tespit etmiştir. 39 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Bolca ve ark (2003), çalışmalarında, Batı Anadolu Bölgesinde yer alan 2002 yılı pamuk ekili alanları ile pamuk ürün rekoltesini uzaktan algılama tekniği kullanarak saptamıştır. Bu amaçla 2002 yılı Mayıs ve Ağustos aylarında alınmış Landsat 7 TM uydu görüntülerinin 453 bant kombinasyonları kullanılmıştır. Pamuk bitkisi, yeşil doku gelişim özelliğine bağlı yansıma değerleri verim özelliği ile ilişkilendirilerek 3 farklı düzeyde verim grubu oluşturulmuştur. Uydu görüntüleri, verim gruplarının sayısal görülme aralıklarına göre eğitimli yöntem ile sınıflandırılmış ve ilçe bazında pamuk ekili alanların yüz ölçümleri ile dağılım alanları saptanmıştır. Arazi çalışmaları ile her grup için dekara verimleri yöre bazında belirlenmiş ve ekili alan değerleri ile çarpılarak ürün rekoltesi saptanmıştır. Şenol ve ark (2004), Çukurova Bölgesinde yer alan narenciye bahçeleri Landsat / ETM uydu görüntüsü ile belirlenmeye çalışılmıştır. Yaklaşık üç yıl arayla algılanmış Landsat 7 ETM sayısal uydu verileri kullanılmıştır. Arazi çalışmaları öncesinde çalışma alanının pafta haritaları sayısallaştırılmıştır. Arazi yer kontrollerinde çalışma alanındaki narenciye parselleri yaş, çeşit ve gelişme düzeylerine göre belirlenmiştir. Böylece çalışma alanının veri bankası oluşturulmuştur. Narenciye üretim alanlarını belirlemek amacıyla yer gerçeği bilgileri ışığında, uydu görüntüleri eğitimli (supervised) ve eğitimsiz (unsupervised) sınıflama teknikleri kullanılarak sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma sonucunda sınıf sayısı altı tutularak uygulanan unsupervised sınıflama sonuçlarının gerçeğe en yakın sınıflama olduğu belirlenmiştir. Bu sınıflama yöntemiyle çalışma alanında narenciye üretim alanlarının üç yıllık dönemde 712 da. artmış olduğu da saptanmıştır. Çalışmada, Landsat 7 ETM uydu verilerinin narenciye üretim alanlarının belirlenmesi ve izlenmesinde başarıyla kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Uydu verileriyle 1-3 yaş grubuna giren bahçelerin, farklı narenciye tür ve çeşitlerinin belirlenmesinin mümkün olmadığı görülmüştür. Yeğingil ve ark (1990), yapmış oldukları bir önceki araştırmanın devamı olan çalışmada görüntü işleme için hazırlanan programlar test edilmiş, düzeltilmiştir. Sınıflandırma işlemlerinde çeşitli metotlar kullanılmış ve bitki için, Landsat-3 uydu verilerinde 5. ve 7. kanalları kullanan bitki indeksi metodunun en hızlı ve en iyi 40 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN sonucu verdiği görülmüştür. Pamuk bitkisinin parlaklık dağılımı incelenerek verimle ilişki kurulmuş ve arazi çalışmaları bulunan sonuçları doğrulamıştır. Tunay ve ark (2008), yaptıkları çalışmada, ormanların doğal özelliklerinin geçmişten bugüne gösterdiği değişimi saptayarak, bölgede ve il bazında yapılacak rekreasyon ve turizm potansiyelinin saptanmasına yönelik yapılacak çalışma ve planlamalar için altlık verilerin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu amaçla, doğal özelliklerine ilişkin bitki yoğunluğu, Normalize Edilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi (NDVI) ve değişim saptama teknikleri kullanılarak incelenmiş ve 1975 yılından 2005 yılına kadar, özellikle orman alanlarını kapsayan yüksek oranda yeşil bitki örtüsündeki değişimler çok zamanlı ve çoklu algılayıcı uydu verileri aracılığıyla analiz edilmiştir. Özdemir ve ark (2008), Yaptıkları çalışmada, coğrafya çalışmalarında her geçen gün daha fazla kullanılan CBS ve UA yöntemleri kullanılarak, Armutlu Yarımadası’nda 1992–2001 yılları arasında arazi kullanımındaki değişimler ortaya konulmuştur. Armutlu Yarımadası’nın alanı 126.751 ha olup, Anadolu Yarımadası’nın kuzeybatı kesiminde Marmara Denizine doğru çıkıntı yaparak, Gemlik Körfezi ile İzmit Körfezi arasında kalan kesimi oluşturmaktadır. Genel arazi kullanımını ortaya koymak için ise, yersel çözünürlüğü 30 metre olan 1992, 1999, 2001 yıllarına ait 7 bantlı Landsat TM uydu görüntüleri kullanılmıştır. Her döneme ait uydu görüntüleri üzerinde kontrollü sınıflandırma yapılmış ve değişimin nedenleri irdelenmiştir. Armutlu Yarımadası’nda 1992’den 2001 yılına kadar olan dönemde arazi dokusundaki değişimler genel hatları ile ortaya konulmuş ve nedenleri yorumlanmıştır. Berberoğlu ve ark (2008), Bu çalışma kapsamında, IKONOS ve LANDSAT ETM+ görüntüleri kullanarak, Yukarı Seyhan Havzası arazi örtüsü sınıflandırmış ve havzayı temsil eden farklı meşcereler üzerinde gerçekleştirilen arazi, laboratuvar çalışmaları ve uydu görüntüleri yardımıyla, Coğrafi Bilgi Sistemleri ortamında verimlilik modellemesi yapmışlardır. Berberoğlu ve ark (2007), çalışmalarında iklim değişikliğinin etkisi altındaki Seyhan Havzası’nın orman verimliliğini Envisat MERIS (300 m) verileri kullanarak modellemeyi amaçlamışlardır. Verimliliğin belirlenebilmesi için, NASACASA 41 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN Modeli yaklaşımı kullanılmıştır. Karasal net birincil üretimdeki yıllık döngüler ve değişimler havza bazında ortaya konulmuştur. Yıllık karasal NBÜ hesaplanması, ışık kullanım etkinliği, sıcaklık, yağış ve solar radyasyon değerlerine dayandırılmıştır. Bununla birlikte, ağaç kapalılık yüzdesi, bölgenin arazi örtüsü ve toprak tekstür haritaları ve NDVI girdileri modelin oluşturulması için kullanılmıştır. Sonuç verileri olarak varolan durum ve 2070 yılı için tahmin edilen aylık NBÜ haritaları elde edilmiştir. Bu haritalarda, bölgesel orman verimliliğinin yakın gelecekte özellikle yaz aylarında azalacağı görülmektedir. Özdemir ve ark (2008), bu çalışmada, CBS ve UA yöntemlerini kullanarak, Yalova İli'nde 1992-2007 yıllar arasında arazi kullanımındaki değişimleri saptamışlardır. Yalova İli'nin yönetim alanı 84.700 ha'dır, ancak, çalışma alanı 126.751 ha. olup bunun nedeni, uydu görüntülerinin Armutlu Yarımadasını kapsamasıdır. Genel arazi kullanımını ortaya koymak için ise, yersel çözünürlüğü 30 metre olan 1992, 1999, 2001 yıllarına ait 7 bantlı Landsat TM uydu görüntüleri kullanılmıştır. Her döneme ait uydu görüntüleri üzerinde kontrollü sınıflandırma yapılmış ve değişimin nedenleri değerlendirilmiştir. Ayrıca, 2007 yılma ait arazi kullanımı haritası CBS kullanılarak oluşturulmuştur. Demir (2002), Ceyhan Ovası’nda bulunan bir grup höyük üzerinde Uzaktan Algılama Teknikleri kullanılarak yaptığı çalışmada; gelişen endüstri ve tarımsal faaliyetler gibi insan aktivitelerinden olumsuz etkilenen höyüklerin tespit edilmesini amaçlamıştır. Bu amaç için Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılmıştır. Böylelikle sorgulamalar yapılabilecek, hızlı ve erişilebilir bir bilgi oluşturulmuştur. Çalışmada altlık olarak 1956, 1957 ve 1973 yıllarına ait pankromatik hava fotoğrafları ve Landsat 7-ETM uydu görüntüleri kullanılmıştır. Oluşturulan haritalar üzerinde 3 kontrol alanı seçilmiştir. Seçilen bu alanlarda 5 tanesi yeni olmak üzere toplam 22 höyük tespit edilmiştir. Öcal ve Ark (1999) Korykos (Kızkalesi)’ta yapılan çalışmada; bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik durumu ile yerleşme ve tarımsal aktivitelerin yıllar içerisindeki değişiminin saptanmasında uzaktan algılama yöntemleri kullanılmıştır. Kıyı şeridi ve içerisindeki kültürel değerlere zarar verebilecek olan yanlış alan kullanımı ve düzensiz yerleşme problemlerine karşın çalışmada çözüm önerileri 42 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN üretilmiştir. 1:15,000 ölçekli hava fotoğrafları ile 1:25,000 ölçekli topoğrafik, jeolojik ve arkeolojik haritalar altlık olarak kullanılmış ve bilgisayar destekli çalışmalarla antik dönemden bugüne arazi kullanımı, jeolojik ve jeomorfolojik aşınım yüzeyleri ortaya konulmuştur. Massagrande (1995), tarafından Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden faydalanılarak İspanya’da gerçekleştirilen bir çalışmada, Roma dönemi yerleşimleri incelenmiştir ve bu dönemde yerleşim yerlerinin belirlenmesinde ekonomik ve toplumsal yapıya uygunluk gibi kriterlerin etkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçtan yola çıkılarak CBS teknikleri kullanılmış ve çeşitli veri girişleri ile istatistiksel bir sonuç elde edilmeye çalışılmıştır. 2.6. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulamaları Günümüzde değişik disiplinlere hizmet eden Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin en önemli işlevlerinden biri çevresel problemlerin belirlenmesi ve çözümü ile ilgili olanıdır. Kaynakların doğal çevreye zarar vermeden kullanılması ve yönetimi CBS kullanımı ile günümüzde daha da kolaylaşmıştır. Önemli bitki ve hayvan türlerinin her türlü özellikleri, coğrafyadaki dağılımları ve bu dağılışın iklim, toprak, eğim, bakı (yöney) ve coğrafik konum gibi bağımsız değişkenlerle ilişkileri CBS ile daha iyi analiz edilip modellenebilmektedir. Söz konusu tür ve çeşitlerin coğrafyadaki dağılımlarının zaman içindeki değişimleri de CBS ve Uzaktan Algılama teknikleri ile kolaylıkla izlenebilmekte ve tehdit altındaki türlerin dağılma alanlarındaki artış veya azalışları somut bir biçimde ortaya konulabilmektedir. CBS`nin bu özelliği problem alanların tespitinde araştırıcı ve karar vericilere önemli ipuçları sunmakta, koruma alanları ve milli park sınırlarının daha objektif değerlendirmeler ışığında belirlenmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle günümüzdeki önemi tartışmasız olan gen kaynaklarının kendi doğal çevrelerinde korunması (In-Situ) çalışmalarında CBS vazgeçilmez bir araç konumundadır. Tarımla ilgili doğal kaynakların (bitki, su, toprak, balıkçılık vs.) belirlenmesinde, tarımsal açıdan önemli olan doğal kaynaklarımızla ilgili veri toplanması, saklanması, değerlendirilmesi ve analiz edilmesinde, her türdeki tarımsal amaçlı arazi kullanımının belirlenerek bu alanların 43 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeki SEYRAN ülkeler içindeki dağılımlarının izlenmesinde, ürün tahmini çalışmalarında, tek ve çok yıllık bitki türleri için işlenen alanları kapsayan detaylı bilgilerin toplaması ve analizinde, tarımda erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve agro-klimatolojik data toplanmasının sağlanmasında, su ürünleri ve stoklarının belirlenmesi, su kaynaklarındaki değişimin ve kirliliğin izlenmesi ve yeni balıkçılık politikalarının oluşturulmasının gerçekleştirilmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri daha hızlı, doğru ve etkin çalışmalar için kullanılmaktadır (Doğan, 2000). Dinç ve ark (2000), yaptıkları çalışma ile 1998-2000 yılları arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının detaylı toprak etütlerini hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri kullanılarak Kuzey Kıbrıs Türk Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi kapsamında tamamlamıştır. Dinç ve ark, (1991) Şanlıurfa ovaları Birecik pompaj sulama sahası proje sahasında yaptığı çalışma ile LANDSAT 5-TM ve SPOT pankromatik sayısal uydu verileri kullanılarak hazırlanan detaylı toprak haritası ve arazi kontrolleri sonucunda 20 farklı toprak serisi saptanmıştır. Dinç ve ark (2000), yaptıkları çalışma ile Anadolu Tarım İşletmesi topraklarının oluşu, önemli fiziksel, kimyasal ve morfolojik özelliklerini araştırılarak Toprak Taksonomisi ve FAO/UNESCO sistemlerine göre sınıflandırmıştır. Çalışma Alanında 7 ayrı fizyoğrafik ünite üzerinde oluşmuş 19 farklı toprak serisi saptanmıştır. Toprakların büyük çoğunluğu derin, tın, killi tın, kumlu tın ve kil tekstürlü, organik madde ve kireç içeriklerinin orta ve yüksek olduğu saptanmıştır. Sınıflandırma toprak taksonomisi(1998)’e göre Entisol, Inceptisol ve Mollisol ordolarına, FAO/UNESCO (1990)’a göre ise sınıflandırmışlardır. Çalışma alanı toprakları AYS, SAT, İLSEN metodu kullanılarak arazi değerlendirilmesi yapılmıştır. 44 3.MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3. MATERYAL ve METOD 3.1. Materyal 3.1.1. Çalışma Alanının Genel Özellikleri Aşağı Seyhan Ovası (ASO), Türkiye'nin güneyinde, Doğu Akdeniz bölgesinde yer almaktadır. Kuzeyde Toros dağlarının etekleri, güneyde Akdeniz, doğuda Ceyhan Irmağı, batıda Berdan Irmağı ile sınırlanmıştır. Devlet Su İşleri tarafından 1980 yılında yapılan planlama çalışmaları sonucunda ovanın yaklaşık 213.200 hektar genişliğinde bir alanı kapsadığı ve toplam sulanabilir alanın ise 172.950 hektar olduğu belirlenmiştir. Aşağı Seyhan Ovası Seyhan Havzasının delta kısmında yer alır. Seyhan Irmağı ovayı ikiye böler. Seyhan ile Berdan akarsuları arasında kalan kısma Tarsus Ovası, Seyhan akarsuyu ile Ceyhan akarsuyu arasında kalan kısma Yüreğir Ovası adı verilmektedir (Donma, 2008). Ovanın kuzey kesimlerinde deniz seviyesinden maksimum yükseklik 40 m ile başlamakta güneye doğru inildikçe yükseklik 0 metrelere kadar inmektedir. Özetle ovanın topografyası düz ve düze yakındır. Eğim % 0,1 ile % 1 arasında değişmektedir. Ovadaki topraklar, çoğunlukla, Seyhan akarsuyunun taşıyarak oluşturduğu alüvyon materyallerden oluşmaktadır. Baskın toprak tekstürü (bünyesi) killi tın, tınlı kil ve kumludur. Aşağı Seyhan Ovasının konumu, sulamanın gelişme evreleri ve topografyası Şekil 3.1'de gösterilmiştir. 3.1.2. Aşağı Seyhan Ovasının Toprak Yapısı Çukurova Üniversitesi toprak Bölümü ve Hohenheim Üniversitesi işbirliği ile Çukurova Bölgesi toprakları tüm özellikleri ile incelenerek detaylı toprak haritaları ve raporları hazırlanmıştır (Kapur ve ark 1990). Çalışma sonucunda ASO’da belirlenen Fizyoğrafik birimler, Toprak Birliklerini oluşturan toprak serilerinin özellikleri aşağıdaki gibidir. 45 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Şekil 3.1. Aşağı Seyhan Ovasının Yeri, Sulamanın Gelişme Evreleri Ve Topografyası. ASO Toprak Birliklerini oluşturan toprak serilerinin haritası Şekil 3.2'de gösterilmiştir. 3.1.2.1. Çamur Akıntısı/Fluvial Teras/Kaliş Toprakları Çalışma alanının kuzeyinde dar bir şerit olarak uzanan bu fizyoğrafik birim denizden yaklaşık 30-150 m kadar yükseklikte bulunmaktadır. Bu arazi birimi üzerinde yer alan topraklar çoğunlukla kireççe zengin kil depozitleri kalişler ve kireçle çimentolaşmış konglomera ana materyalleri üzerinde gelişmiştir. Hafif ve orta eğimlerde gözüken bu toprakların eğim yönleri kuzeyden güneye doğrudur ve eğimleri sık aralıklarla değişmektedir. Eski sığ göl-çamur akıntısı/karasal, fluviyal oluşumlu bu araziler, jeolojik olarak Pliosen ve Pleyistosen yaşlıdır. Arazi, Yer yer 46 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN doğal drenaj hendekleri tarafından yarılmış olup, kısmen doğal maki örtüleri tarafından korunmaktadır. Bu fizyoğrafik birim üzerinde İnnap1ı, Adana, Seyhan serisi toprak birlikleri bulunmaktadır (Kapur ve ark 1990). 47 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Şekil 3.2. ASO topraklarının Seri Düzeyindeki Haritası (Dinç ve ark 1989).) 48 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN İnnaplı Serisi (Inceptisol-Vertic xerochrept); Bu seri toprakları, çalışma alanının kuzeyindeki çamur akıntısı/fluviyal teraslar oluşturan kireçli ana materyaller (kalişli materyaller) üzerinde oluşmuş topraklardır (Kapur ve ark 1990). A,B ve C horizonları gelişebilmiştir. Tüm profilleri ince tekstürlü olan bu topraklar kil miktarları ve kil tiplerine bağlı olarak kurak mevsimlerde çatlarlar, nemli mevsimlerde göreceli olarak hacimleri artar. Ancak oluşan çatlaklar, bu topraklarda Vertisol özelliklerini karşılayabilecek düzeyde değildir. C2 horizonlarında calcic horizon (kalsik horizon-kireç birikim horizonu) oluşturabilecek kadar kireç birikimi olmasına karşın, profillerinden kireç tamamen yıkanamamıştır. Solumları kırmızımsı kahverengi, ana materyalleri ise sarımsı kırımızı renklidir. Profilleri boyunca orta derecede gelişmiş köşeli blok strüktür oluşumu saptanmıştır. Benzer fizyoğrafik birimde yer alan Seyhan serisinden B horizonlarının gelişebilmiş olmasıyla, Adana serisinden ise argillic horizonlarinin (kil birikme horizonları) bulunmasıyla ayrılırlar (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989). Adana Serisi (Alfisol-Calcic Rhodoxeraly); Bu seri toprakları, İnnaplı serisine benzer biçimde, çalışma alanının kuzeyindeki karasal çamur akıntısı/fluviyal teraslar oluşturan kireçli (kalişli materyaller) ve kireçle çimentolaşmış konglomera (kalişleşmiş konglomera) (İnnaplı Serisi topraklarında konglomera ana materyali saptanamamıştır) ana materyalleri üzerinde oluşmuş topraklardır. İleri düzeyde profil gelişimine sahip bu topraklar ABC horizonludur. Profillerinde kil ve kireç hareketi ileri düzeylere ulaşmıştır. Kireç yüzey horizonlarından tamamen yıkanıp alt katmanlarda birikerek calcic horizonu, kil ise argillic horizonu oluşturmuştur. Bütün horizonlarda smektit grubu kil minerallerinin baskın olmasına bağlı olarak özellikle kurak yaz aylarında çatlaklar oluşmaktadır. Ancak bu çatlama, Vertisol özelliklerini karşılayacak düzeyde değildir. iyi bir strüktür oluşumu gösteren bu topraklarda renk, hemen tüm profilde koyu kırmızımsı kahvedir. Adana serisi, aynı fizyoğrafik birimde yer alan İnnaplı ve Seyhan serilerinden argillic horizon icerme1eriy1e ayrılırlar (Kapur ve ark 1990). Seyhan Serisi (Mollisol-Lithic Haploxerol); Çalışma alanının kuzeyindeki yüksek arazilerde konglomera ana materyali (kaliş ve kalişleşmiş konglomera materyali) üzerinde oluşmuş bu seri toprakları AC horizon1udur. Hafif ve orta eğimli 49 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN topografyalarda yer alan topraklarının erozyon nedeniyle profilleri yeterince gelişememiştir. Tüm Profilleri çok kireçli olup tekstürleri killi tınlıdır, kırmızımsı kahve ve sarımsı kırmızı renkli olan bu toprakların üst katmanları granüler strüktüre sahiptir, Seyhan serisi toprakları aynı fizyoğrafik birimde yer alan Adana ve İnnaplı serilerinden B horizonunun olmamasıyla ayrılır ve toprak sınıfı da farklı ordonun içinde yer alır (Kapur ve ark 1990). 3.1.2.2. Ova İçerisindeki Yüksek Araziler Bu fizyoğrafik birim, çalışma alanının büyük bir bölümünü oluşturan aluviyal arazi içerisindeki birkaç yerel yükseltiden ibarettir, Söz konusu yükseltilerden ilki alanın orta-kuzey doğusunda bugünkü Adana çimento fabrikasının hafriyat alanı olan Çal Dağı, ikincisi Çotlu köyü kuzeyindeki yükseltiler ve üçüncüsü ise Akdeniz'e komşu Karataş ilçesi civarında yer alan Karataş tepeleridir. Deniz seviyesinden yaklaşık 15-30 m yükseklikte bulunan bu araziler kireçtaşı, kireççe zengin kil taşları marn jeolojik materyallerinden oluşmaktadır. Bu materyaller üzerinde gelişmiş Gölkaya, Karataş ve İsmailiye serisi toprakları fizyoğrafik bir birlik oluşturmaktadır. Gölyaka Serisi (Mollisol-Lithic Haploxerol); Bu seri toprakları çalışma alanının güneyinde Akdeniz'e komşu lokal kireç taşı (lagüner kireç taşları ve kalişleşmiş materyaller) yüksek arazileri üzerinde oluşmuştur, Genellikle yüzeyden yaklaşık 50 cm içerisinde sert kireç taşı ile kesilen bu topraklar AC horizonlu sığ topraklardır. Ana materyallerinin özelliklerine bağlı olarak tüm profilleri boyunca orta-ince tekstüre sahip bu topraklarda granüler strüktür oldukça iyi gelişmiştir. Koyu kırmızımsı kahve renkli Gölyaka serisi toprakları benzer fizyoğrafik birimde bulunan İsmailiye serisinden anamateryal ve renklerdeki farklılıkla, Karataş serisinden ise renkle birlikte solum1arındaki tekstürün farklı oluşu ile ayrılırlar(Kapur ve ark 1990). Karataş Serisi (Mollisol-Lithic Haploxerol); Çalışma alanının ova kesimindeki lokal yükseltilerin zayıf kristalize olmuş kireç taşları (sert kaliş materyalleri) ana materyali üzerinde oluşan bu seri toprakları da Gölyaka serisi gibi yüzeyden yaklaşık 50 cm içerisinde sert dip kayası ile kesilmektedir. Yüksek oranda 50 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN kireç içeren bu topraklar AC horizonlu sığ topraklardır. Profillerinde pek az kireç hareketi görülmektedir. Kahve renkli ve orta tekstürlü Karataş serisi topraklarında granüler strüktür oldukça iyi gelişmiştir. Benzer fizyoğrafik birimde yer alan İsmailiye serisinden ana materyal ve renklerindeki farklılıklardan, Gölyaka serisinden ise renk ve tekstürlerindeki farklılıklardan ayrılmaktadır(Kapur ve ark 1990). İsmailiye Serisi (Entisol-Typic Xerorthen); Çalışma alanındaki yerel yükseltilerin kireçli kil tasları ana materyali (sert ve ayrışmış kaliş materyalleri) üzerinde oluşan bu seri toprakları AC horizon1udur. Fazla bir profil gelişimi göstermeyen bu topraklar kil tekstür1üdür. Tüm profilleri kireçli olup profilde aşırı kireç hareketi bulunmamaktadır. Zayıfta olsa köseli blok strüktürleri ge1işebi1miştir. Renkleri solumda zeytuni, ana materyallerinde ise soluk sarıdır. Benzer fizyoğrafik birimde yer alan Gölyaka ve Karataş serilerinden ana materyal ve renklerinin farklı olusuyla ayrılırlar. 3.1.2.3. Bajada Toprakları Bu fizyoğrafik birim, karasal çamur akıntıları/fluviyal materyaller üzerinde oluşmuş topraklar ile taşkın düzlüğü toprakları arasında yer almakta ve kuzeyindeki kaliş terası yükseltileri ile büyük benzerlikler göstermektedir (Kapur ve ark 1990). Bajadalar, bu yükseltilerden küçük akarsu ve yan derelerle taşınıp depolanan materyallerden oluşmakta ve dolayısıyla çevresindeki topraklarla sıkı bir ilişki içersinde bulunmaktadır. Bu fizyoğrafik birim toprakları düz-düze yakın ve hafif eğimli topografyalarda yer alırlar. Denizden yükseklikleri yaklaşık 20-30 metredir. Bu ünitenin oluşmasına neden olan küçük akarsu ve yan derelerin sedimantasyon yeteneğine bağlı olarak bajada topraklarının büyük çoğunluğu ince tekstürlü materyallerden oluşmaktadır. Sedimantasyon yeteneğinin arttığı yörelerde ise yer yer çakıl içeren topraklara da rastlanmaktadır. Bu taşınma-çökelme benzerliğinden, Misis, incirlik, Arkaca ve Yenice serileri topraklarından oluşan bir birlik oluşturulmuştur. 51 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Misis Serisi (Inceptisol-Vertic Xerochrept); Seri toprakları, çalışma alanının kuzeyinde yer alan alt kaliş sekileri yüksek arazilerinin eteklerindeki düz ve düze yakın bajadalar üzerinde gelişmişlerdir. Tüm profilleri ince tekstürlü olan bu seri toprakları ABC horizonludur. Profillerinde, iklim koşullarına ve taşınmaçökelme yaşlarına bağlı olarak az da olsa bir kireç hareketi görülmektedir. Renkleri, yüzeyde kımızımsı kahve yüzey altında ise koyu kırmızımsı kahvedir. Tüm horizonları, tekdüze köşeli blok strüktürlüdür(Kapur ve ark 1990). İncirlik Serisi (Vertisol-Entic Chromoxerert); Bajadalar üzerinde oluşan bu topraklar AC horizonludur ve profilleri boyunca yüksek oranda ince kil içermektedir. Bu nedenle kurak mevsimlerde 1 cm den daha geniş ve oldukça derinlere ulaşan çatlaklar oluşmaktadır. Tüm profilleri kireçli olup renkleri yüzeyde sarımsı kahve, yüzey altında ise kahvedir. Bu toprakların yüzey horizonlarında yarı köseli blok strüktürün gelişmiş olmasına kaşın alt toprakları masiftir. Aynı fizyoğrafik birim üzerinde yer alan Misis serisi topraklarından Cambic B horizonunun bulunmamasıyla, Arkaca serisi topraklarında renk ve Profillerinde kalsit ve kuvarsit çakıllarını içermemekle ve Yenice serisi topraklarından ise derin ve geniş çatlakları oluşturmalarıyla ayrılırlar. Arkaca Serisi (Vertisol-Palexerollic Chromoxerert); Bajadalar üzerinde gelişen bu topraklar yüksek düzeyde profil gelişimi göstermeyen AC horizonlu genç topraklardır. Tüm profilleri ince tekstürlü olup profilleri boyunca çeşitli irilikte kalsit ve kuvarsit çakıllarını içermektedir. Renkleri yüzeyde kahverengi, yüzey altında ise koyu kahvedir. Bu toprakların yüzey horizonlarında köseli blok strüktürün gelişebilmiş olmasına karsın alt toprakları masiftir. Yüksek oranda kireç içerirler. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Misis serisi topraklarından Cambic B horizonlarının bulunmayışıy1a, İncirlik serisi topraklarından, profillerinde çeşitli irilikte kalsit ve kuvarsit çakıllarını içermekle ve Yenice serisi topraklarından çatlamalarıyla ayrılırlar. Yenice Serisi (Entisol-Vertic Xerofluvent) (18): Bajadalar üzerinde gelişen bu seri toprakları, ince tekstürlü ve AC horizonludur. Yüksek oranda kireç içeren toprakların profillerinde kireç hareketleri görülmemektedir. Yüzeyde koyu kahve olan renkleri, yüzey altında sarımsı kahve olup zayıf gelişmiş köşeli blok ve 52 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN garanüler strüktürlüdür. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Misis serisinden Cambic B horizonunun bulunmasıyla, İncirlik ve Arkaca serilerinden ise çatlakları içermemekle ayrılır (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989). 3.1.2.4. Taşkın Düzlüğü Toprakları Alt kaliş teraslarının eteklerinden başlayarak güneye doğru yayılan toprakları ile komşu taşkın düzlüğü toprakları, çalışma alanının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır (Kapur ve ark 1990). Bu fizyoğrafik birim toprakları, çalışma alanında günümüzde de aktif olan Berdan, Seyhan ve Ceyhan nehirleri ile çeşitli yan derelerin taşıyıp depoladığı bağlantısız materyallerden oluşmaktadır. Depolanan bu materyallerin depolanma şekilleri ve nehir yataklarına göre konumları, onların farklı özellikler kazanmasına neden olmuştur. Örneğin ırmakların eski ve yeni yataklarına yakın kesimlerde kaba-orta kaba tekstürlü ve kısmen yüksek topografyaya sahip materyaller depolanırken, nehir yataklarından uzaklaştıkça orta ve ince tekstürlü materyaller depolanmıştır. Nehir yataklarından uzaklaştıkça topografyada göreceli bir alçalma olmakta ve drenaj koşulları nehir yataklarına yakın yörelere göre bozulmaktadır. Topografyadaki göreceli farklılıklar ile depolanan materyallerin tekstür ve drenajlarına bağlı olarak taşkın ovası, iki önemli fizyoğrafik birime ayrılmaktadır. Bunlardan ilki, nehir yataklarının sağ ve sol yanlarında orta-orta kaba tekstürlü ve iyi drenajlı toprakların yer aldığı Genç Nehir Terasları ikinci ise nehir yataklarında daha uzak yörelerde bulunan, genellikle ince tekstürlü ve yer yer drenaj sorunu bulunan Yaşlı Nehir Teraslarıdır. Bu fizyoğrafik ünitelerden Genç Nehir Terasları üzerinde yer alan Oymaklı ve Çanakçı serisi toprakları bir birlik olarak harita1anmıştır. Yaşlı nehir terasları üzerinde yer alan Arık1ı, Arpacı ve Mürsel serisi toprakları da ayrı bir birlik oluşturmaktadır (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989). 53 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.2.4.(1). Genç Nehir Terası Toprakları Bu fizyografik ünite toprakları, çalışma alanında hala aktif Berdan, Seyhan ve Ceyhan nehri eski ve yeni yataklarının hemen sağ ve sol yanlarında yer alan ve yataklara paralel olarak uzanan orta kaba tekstürlü materyallerin depolanması sonucu oluşmuşlardır. Bu depozitler yukarıda sözü edilen üç nehrin farklı zamanlardaki taşkınlarıyla kuzeydeki su toplama havzasından taşınarak getirilmişlerdir ve Holosen yaşlıdırlar (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989). Bu birlik toprakları genellikle orta yer yer orta kaba tekstürlü ve iyi drenajlı topraklardır. Ancak yüksekliğin giderek azaldığı nehirlerin uç kısımlarına doğru tekstür kısmen incelmekte, drenaj koşulları bozulmakta ve buna bağlı olarak bu topraklarda tuzluluk sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu birlik içerisinde Oymak1ı ve Çanakçı serisi toprakları yer almaktadır. Oymaklı Serisi (Entisol-Typic Xerofluvent); Bu seri toprakları, çalışma alanındaki genç nehir teraslarında orta kaba tekstürlü depositler üzerinde gelişmişlerdir. Çok genç olan bu topraklar AC horizonludur. Tüm profilleri çok kireçli olup, tınlı ve tınlı kumlu tekstürlüdür. Genç olmaları nedeniyle sadece yüzeyde zayıf gelişmiş köseli blok strüktüre sahiptir. Renkleri, yüzeyde grimsi kahve yüzey altında ise sarımsı kahvedir. Aynı fizyoğrafik ünitede bulunan Çanakçı serisinden, özellikle daha kaba tekstürlü ve renginin girimsi kahve, yüzey altında ise sarımsı kahve olmasıyla ayrılır. Çanakçı Serisi (Entisol-Typic Xerofluvent); Genç nehir teraslarının orta tekstürlü depozitleri üzerinde gelişmişlerdir. AC horizonlu genç topraklardır. Siltli tın ve killi tın tekstürlü olan profilleri çok kireçlidir. Yüzeyde granüler ve yarı köseli blok strüktürü olmalarına karşın, alt toprakta strüktür gelişmemiştir. Renkleri zeytuni ve kahvedir. Aynı fizyoğrafik ünitede yer alan Oymaklı serisinden orta tekstürlü ve zeytuni renge sahip olması ile ayrılır. 54 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.2.4.(2). Yaşlı Akarsu Terası Toprakları Bu ünite toprakları, çalışma alanında günümüzde de aktif olan Berdan, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin taşkınlarıyla getirilip depolanan ince tekstürlü materyaller üzerinde gelişmişlerdir. Çalışma alanının büyük bir bölümünü yaşlı nehir terası toprakları oluşturmaktadır. Eski ve şimdiki nehir yataklarından uzak konumlarda yer alan bu toprakların tamamı düz ve düze yakın topoğrafik konumları nedeniyle genç nehir teraslarına oranla daha çukur/alçak bir konumdadır. Bu nedenle yaşlı nehir terası topraklarının nem içerikleri her zaman genç nehir teraslarından daha yüksek düzeydedir. Bu fazlalık, söz konusu topraklarda yer yer yetersiz ve fena drenaj koşullarını ortaya çıkarmaktadır. Yoğun pamuk ve tahıl tarımı yapılan bu toprakların tarımsal potansiyelleri son derece yüksektir. Yaşlı nehir terasları fizyoğrafik ünitesi üzerinde saptanarak tanımlanan Arıklı, Arpacı ve Mürsel serisi toprakları birlik olarak haritalanmıştır. Arıklı Serisi (Vertisol-Entic Chromoxerert); Eski nehir teraslarının aluviyal depositleri üzerinde gelişen bu seri toprakları, oldukça yüksek kil içeriğine sahiptir. Kil içeriğine bağlı olarak kurak mevsimlerde en az 1 cm genişliğinde, derinliği 1 m ye asan çatlaklar oluşmaktadır. AC horizonlu olan bu topraklar yüksek oranda kireç içermektedir. Profillerinde az da olsa kireç hareketi görülmektedir. Yüzey horizon1arında köseli blok strüktür gelişmesine karşın, yüzeyaltı horizonları masiftir. Renkleri yüzeyde grimsi kahve, yüzey altında ise Zeytuni kahvedir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Arpacı ve Mürsel serilerinden renk ve kil içeriğinin farklı olması ve derin çatlaklar o1uşturmasıy1a ayrılırlar. Arpacı Serisi (Entisol-Aquic Xerofluvent); Yaşlı nehir teraslarının aluviyal depozitleri üzerinde gelişen bu seri toprakları ince tekstür1üdür. Yüksek oranda kireç içermekte ve kireç içeriği profilde derinlikle birlikte artmaktadır. AC horizonlu Arpacı serisi topraklarının yüzey horizonlarında köseli blok strüktür gelişmesine karşın, alt horizonlar masiftir. Renkleri yüzeyde grimsi kahve, yüzey altında ise sarımsı kahvedir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Arıklı ve Mürsel serilerinden ve tekstürün farklı olmasıyla ayrılır. 55 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Mürsel Serisi (Inceptisol-Fluventic Xerochept): Yaşlı nehir teraslarının aluviyal depozitleri üzerinde gelişmiş AC horizonlu topraklardır. Yüzey horizonları ince, alt horizonları ise orta tekstürlüdür. Profilleri boyunca yüksek olan kireç, üst horizonlardan önemli ölçüde yıkanarak C horizonunda birikmiştir. C horizonundaki bu birikim Calcic horizon oluşturacak düzeye ulaşmıştır. Özellikle üst horizonlarda kil içeriğinin yüksek olması nedeniyle kurak periyotlarda çatlaklar görülmektedir. Ancak bu çatlama Vertisol özelliklerini karşılayacak düzeyde değildir. Yüzey horizonlarında koyu kahve olan renk, yüzey altı horizonlarında zeytuni kahvedir. Üst toprakta köseli blok strüktürün gelişebilmiş olmasına karşın alt toprak masiftir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Arıklı ve Arpacı serilerinden renk ve kil içeriklerinin farklı olması ve özellikle bir Calcic horizon içermesi ile ayrılır (Dinç ve ark 1989). 3.1.2.5. Delta Tabanı Toprakları Çalışma alanının denize yakın güney kesimlerinde topoğrafyanın çukur1aşmasıy1a birlikte pek çok özelliği, taşkın düzlüğü topraklarından önemli ölçüde farklılaşmış Delta Tabanı Toprakları yer almaktadır. Bu topraklar, alanda aktif üç büyük nehrin taşkın sularının, eğimlerin sıfıra Çok yaklaştığı denize komşu çukurluklarda uzun süre kalmaları ve taşıdıkları en ince askı yükleri buralarda depolamaları sonucu oluşmuşlardır. Bununla birlikte çalışma alanının sadece denize yakın kısımlarında değil, denizden oldukça uzak iç kesimlerde de delta tabanları fizyoğrafik birimlerinin bulunduğu saptanmıştır. Bunlardan, Yemişli köyü güneyindeki delta tabanının denize olan uzaklığı 12 km, Tarsus ilçesi Karabucak ormanları deltası 10 km, Seyhan (Nal kulak) deltası ile 5.1 km dir. Adana ilinin hemen güney batısında dahi delta tabanı toprakları yer almaktadır. Denizden oldukça uzak, iç kesimlerde böyle toprakların var oluşu, Akdeniz kıyı şeridinin geçmiş/önceki Holosen dönemlerindeki konumu ile yakından ilişkilidir (Evans, 1971). Bu fizyoğrafik birimde yer alan topraklar çukur topografyalarına bağlı olan çok ince tesktürlü materyallerden oluşmaktadır. Söz konusu toprakların pek çok özelliği, topoğrafik konumlarından kaynaklanan yüksek taban sularından önemli ölçüde etkilenmiştir. Büyük çoğunluğu çok bozuk drenaj koşullarına sahip delta 56 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN tabanı topraklarının yine pek çoğu ileri derecede tuzlulaşmış ve yer yerde alkalileşmiştir. Helvacı Serisi (Inceptisol-Vertic Haloquept); Delta tabanı çukurluklarında depolanan aluviyal materyaller ürerinde gelişen bu seri toprakları ABC horizon1udur. İnce tekstürlü olup oldukça yüksek kil içeriklerine sahiptir. Çukur kesimlerde yer almaları nedeniyle taban suları, tüm yıl boyunca yüzeye yakın olup bu toprakların morfolojilerini önemli ölçüde etkilemiş ve profildeki gleyik cambic B horizonunun oluşmasına neden olmuştur. Kurak mevsimlerde yer yer yüzeyden gövdeye doğru çatlayan bu topraklarda çatlaklar, Vertisol özelliklerini karşılayacak düzeyde değildir. Yüzey horizonları grimsi kahve, alt horizonları ise zeytuni gri renkli olan bu toprakların tüm profilleri kireçlidir. Tuzlu taban suları ve iklim özellikleri toprak profili içerisinde salic horizonların oluşmasına neden olmuştur. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Gemisüre ve Pekmez serilerinden özellikle gleyik cambic B horizonu içermesiyle ayrılır. Gemisüre Serisi (Vertisol-Typic Chromoxerert); Delta tabanı çukurluklarının aluviyal depozitleri üzerinde gelişen bu seri toprakları AC horizonlu ve ince tekstürlüdür. Kurak periyotlarda kil içeriğine bağlı olarak yüzeyden itibaren 1 m derinliğe kadar ulaşan çatlaklar oluştururlar. 1 cm den daha geniş olan bu çatlaklar uzun süre açık kalır. Yüzeyde grimsi kahve olan renkleri, yüzey altında koyu kahvedir, üst toprak köseli blok strüktürlü, alt toprak ise masiftir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Helvacı serisinden gley cambic B horizonu içermemekle, Pekmez serisinden ise kil içeriğinin yüksek olmasıyla ayrılır. Pekmez Serisi (Vertisol-Typic Chromoxerert); Delta tabanı çukurluklarının aluviyal depozitleri üzerinde gelişmiş, AC horizonlu topraklardır. Yüksek kil içeriğine sahip olan bu topraklar, kurak periyotlarda derin çatlaklar oluştururlar. Tüm profilleri kireçli olup, renkleri yüzeyde koyu grimsi kahve, yüzey altında ise koyu sarımsı kahvedir. üst toprak köseli blok strüktürlü, alt toprak ise masiftir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Helvacı serisinden gleyik cambic B horizonu içermemekle Gemisüre serisinden ise daha düşük kil içeriği ile ayrılırlar (Dinç ve ark 1989). 57 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.2.6. Kıyı Kumulları ve Bunlar Üzerinde Oluşmuş Topraklar Çalışma alanının Akdeniz'e komşu yörelerinde kıyıya paralel bir şerit halinde uzanan kıyı kumulları, farklı erozyon ve sedimantasyon işlevleri sonucunda oluşmuşlardır. Genellikle gevsek ve teksel materyallerden ibaret olan kıyı kumullarının denize yakın olanları oldukça hareketlidir ve gerek denizin dalga hareketlerinden ve gerekse denizden esen rüzgarlardan önemli ölçüde etkilenmektedirler. Buna karşılık iç kesimlerde yer alanlar, kısmen vejetasyonla örtülü, daha yaşlı ve stabil kumullardır. Bu stabil kıyı kumulları üzerinde zayıfta olsa bir toprak oluşumu gözlenmiş ve bu zayıf gelişimli topraklar Baharlı serisi toprakları olarak tanımlanmıştır. Söz konusu seri toprakları çevrelerindeki kıyı kumulları ile bir birlik içerisinde harita1anmıştır. Baharlı Serisi (Entisol-Typic Xeropsamment); Kıyı kumulları üzerinde gelişen bu toprakları, kaba tekstürlü ve AC horizon1udur. Zayıf gelişmiş yüzey horizonlarına sahiptir. A ve C horizonları teksel olan Baharlı serisi topraklarının yüzey horizon1arında çok zayıf yarı köşeli blok strüktür gelişebilmiştir. Tüm profilleri kireçli olan bu toprakların renkleri, yüzeyde koyu grimsi kahve, yüzey altında ise sarımsı kahvedir (Dinç ve ark 1989). 3.1.3. Çalışma Alanındaki İklim Durumu Aşağı Seyhan Ovası yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan Akdeniz iklimi hakimdir. Ovada uzun yıllık ortalama yağış 630 mm, ortalama en yüksek atmosferik sıcaklık ortalama 25.2 ºC, ortalama en düşük atmosferik sıcaklık ortalama 13.1 ºC, Yıllık ortalama atmosferik sıcaklık 18.7 ºC’dir. Ortalama en yüksek sıcaklık değerine Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında, ortalama en düşük sıcaklık değerlerine ise Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında ulaşılmaktadır. Yağışlar genellikle yağmur şeklinde ve buharlaşmanın en az olduğu kış aylarındadır. Ovada hakim rüzgar genellikle kuzey ve güney yönünde oluşmaktadır. 58 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.4. Çalışma Alanındaki Sulama Durumu Aşağı Seyhan Ovasında modern sulama 1942 yılında inşa edilen Seyhan regülatörü ile başlamış olup, sulama, elektrik üretimi ve taşkın önleme amaçları için 1953-1956 yılları arasında inşa edilen ve 8 Nisan 1956'da işletmeye açılan Seyhan Barajı ile bölümler halinde ve şu ana kadar toplam133 000 hektarı sulamaya açılmıştır. Seyhan barajının maksimum işletme seviyesindeki göl hacmi 831 hm3 dür. Enerji, Sulama ve Taşkın amaçlı Seyhan Barajından enerji üretilerek alınan su Seyhan Regülatörüne, regülatörden alınan sulama suyu ise, 54 m3/s kapasiteli 40+191 km uzunluğundaki TSO (Sağ) ve 90 m3/s kapasiteli 18+550 km uzunluğundaki YS0 (Sol) İsale kanalları vasıtasıyla ovaya iletilir. Ayrıca Seyhan Barajından TS1 ve YS1 ana kanalları vasıtasıyla alınan sular TS0 ve YS0'ın üst kotundaki alanların sulama suyu ihtiyacını cazibe yöntemiyle karşılar. Aşağı Seyhan Ovası'nda, sulama, taşkın önleme, kurutma çalışmalarına 1939 yılında başlanmış dört merhale olarak ele alınmıştır (Çizelge 3.1.) Çizelge 3.1. Aşağı Seyhan Ovası Projeleri Sulama Alanları ve İşletmeye Açıldığı Yıllar ASO PROJESİ (Merhalesi) Sulama Alanı (ha) İşletmeye Açıldığı Yıl I Tarsus Ovası 27.800 II 21.400 27.200 48.600 1975 III 19.831 - 19.831 1976 IV 1.769 37.750 39.519 İnşaatı devam ediyor. Genel Toplam 70.800 102.150 172.950 Yüreği Ovası Toplam 37.200 65.000 1968 59 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.4.1. ASO I. Merhale Projesi Bu merhalede 1939-1942 yılları arasında Seyhan Regülatörü, 1953-1956 yılları arasında Seyhan Barajı, 1941 yılından başlayarak taşkın önleme çalışmaları yapılmıştır. Böylece l968 yılı sonunda, Seyhan Barajı ve Regülatörü, Berdan, Seyhan, Ceyhan seddeleri, sağ ve sol isale kanalları Yüreğir HES, sulama ve drenaj şebekeleri tamamlanarak 27.800 ha Tarsus, 37.200 ha da Yüreğir Ovası'nda olmak üzere toplam 65.000 ha sahanın sulama ve drenajı, 22.000 ha sahanın taşkından korunması yılda 370 GWh enerji üretimi gerçekleşmiştir. 3.1.4.2. ASO II. Merhale Projesi Bu merhalede 21.400 ha Tarsus, 27.800 ha da Yüreğir Ovası'nda olmak üzere toplam 48.600 ha sahanın sulama ve drenaj tesislerine 1969 yılında başlanarak 1975 yılında tamamlanıp işletmeye açılmıştır. 3.1.4.3. ASO III. Merhale Projesi Tarsus Ovası'nda 17.780 ha arazinin sulama ve drenaj tesislerine 1976 yılında başlanmış ve işletmeye açılmıştır. 3.1.4.4. ASO IV. Merhale Projesi 1.769 ha'ı Tarsus, 37.750 ha'ı da Yüreğir Ovası'nda olmak üzere toplam 39.519 ha arazinin sulanması amaçlanmaktadır. Planlama Raporu 1984 yılında tamamlanmış ve inşaat çalışmaları halen sürdürülmekte olup işin % 44'lük kısmı tamamlanmıştır. ASO'nda sol sahilde 10, sağ sahilde de 8 olmak üzere toplam 18 sulama birliği bulunmaktadır (Şekil 3.3). 60 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Şekil 3.3. Aşağı Seyhan Ovası Proje Alanı Ve Sulama Birlikleri 61 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Aşağı Seyhan Ovasında bugüne kadar inşaatı tamamlanarak işletmeye açılan sulama alanının tamamının işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu 19941996 yıllarında 17 sulama birliği ile bir üniversiteye devredilmiş olup ASO Projesi IV. Merhale kapsamındaki sol sahilde halen inşaatı devam eden ve bugüne kadar tarla içi arklar, sulama ve drenaj kanalları vasıtasıyla sulama suyu ihtiyacı karşılanan 32.187 ha sulama alanının işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu da üçü eski biri yeni olmak üzere dört sulama birliğine devredilmiştir. Bu durumda Aşağı Seyhan Ovası sulamasında toplam 153.877 ha sulama alanının işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu 18 sulama birliği ile Çukurova Üniversitesine devredilmiştir (Kütük ve ark, 2008). Aşağı Seyhan Ovasının 2007 yılı itibarıyla Sulama Birliklerinin proje ve sulama alanları Çizelge 3.2.'de gösterilmiştir. Çizelge 3.2. Sulama Birliklerine İlişkin Proje Ve Sulama Alanları (2007) Birlik Adı Cumhuriyet Akarsu G.Yüreğir Çotlu Gökova Gazi Kadıköy Yenigök Ata K.Yüreğir Sol Sahil Yeşilova Çukurova Y.Seyhan Seyhan Altınova Pamukova T.Onköy Toroslar Sağ Sahil ASO Toplamı: Proje Sulama Alanı (ha) .655 8.943 16.890 2.425 4.289 6.394 9.808 1.864 6.000 4.860 64.128 3.740 6.847 4.895 3.610 6.150 12.037 11.983 13.700 62.962 Şebeke İçi Alan (ha) Pompaj Alanı (ha) 1.727,7 7.166,8 18.720,4 2.037,7 4.462,0 6.174,0 9.399,0 1.838,2 2.746,3 54.519,7 3.733,0 6.272,1 4.749,9 3.965,5 5.573,3 10.984,5 10.555,2 9.191,6 55.025,1 62 274,1 Şebeke Dışı Alan (ha) 7,3 13.119,7 587,8 274,1 93,7 93,7 136.492,5 1.691,8 1.290,3 3.006,6 4.712,1 92,6 24.508,2 2.071,7 2.071,7 Toplam Sulama Alanı (ha) 2.009,1 7.166,8 31.840,1 2.625,5 4.462,0 7.865,8 10.689,3 4.844,8 4.712,1 2.838,,9 79.302,0 3.826,7 6.272,1 4.749,9 3.965,5, 5.573,3 1.0984,5 1.0555,2 1.1263,3 57.190,5 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.4.5. ASO Sulamasında Sulama ve Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği 3.1.4.5.(1). Sulama Kanallarının Dizaynının Etkinliği Sağ ve Sol sahil isale kanallar projede öngörülen bitki desenini de dikkate alarak 174.000 ha'lık alana sulama suyu sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir. Su dağıtım sistemi, su tüketiminin en yüksek olduğu ayda sulama suyu gereksinimini karşılayacak kapasitede projelendirilmiştir. Kanalların kapasiteleri 24 saat işletme esasına göre belirlenmiştir. Tersiyer kanallar arasındaki uzaklık başlangıçta 600-700 m arasında değişmiştir. Daha sonraları tersiyer kanallar 300-350 m arayla geçirilmiştir. Sekonder kanalların kapasiteleri 50 lt/sn den 1.200 lt/sn'ye; tersiyer kanalların kapasiteleri de 50 ile 600 lt/sn arasında değişmektedir. Su dağıtım şebekelerinin dizaynı dikkate alındığında sistemin etkin bir şekilde dizayn edildiği söylenebilir. Ancak belirli bazı noktalarda tersiyer kanallar sulanacak tarla seviyesinden daha aşağı kotta inşa edilmiştir. Bu dağıtım şebekesinin, isale kanalından ana kanallara ve ana kanallardan da sekonder kanallara ayrılma yerlerinde ölçüm yapıları tesis edilmiştir. Tersiyer kanallar üzerinde herhangi bir ölçüm tesisi bulunmamaktadır (Benli, 1988). 3.1.4.5.(2). Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği Açık drenaj kanalları DSİ tarafından açılmıştır. Mevcut drenaj kanallarının kapasiteleri yeterlidir ve tahliye sorunu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, açık kanal drenaj sisteminin genelde iyi seklide dizayn edildiği söylenebilir. Tarla içi drenajı ile yüzey drenaj çalışmaları mülga TOPRAKSU tarafından yürütülmüştür. Kapalı drenler 100 m aralıklarla ve 1.80 m derinliğe yerleştirilmiştir. Dren hatlarının 100 m aralıklarla döşenmesinin nedeni, çiftçilerin kendi olanakları ile diğer bir dren hattını mevcut iki dren hattının ortasından geçecek seklide yerleştirilmesinin öngörülmüş olmasıdır. Bu uygulama, Aşağı Seyhan Projesine kredi veren Dünya Bankasının bir isteği olarak yapılmıştır. Ancak, çiftçiler bu isteği genellikle yerine getirmemişlerdir. 63 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Tarla içi drenaj sistemlerinin etkinliği konusunda yapılan araştırmaların sonuçları, mevcut sistemlerin taban suyu düzeyini istenilen düzeye zamanında düşüremediklerini göstermiştir. Sistemin etkin olmamasına karşın, tuz içeriği yüksek olan taban suyunun kapladığı alanları azaltmada olumlu etkileri olduğu saptanmıştır (Benli, 1988). ASO da özellikle 1980li yıllardan bu yana taban suyunun 0-1 m arasında olduğu alan ve toplam alan içerisindeki yüzdesi çok fazla değişmemiştir. Kapalı drenaj sistemi 62.000 ha'lık alana tesis edildiği halde anılan alan yüzdesi, hemen hemen sabit kalmıştır. Söz konusu değerin, % 50-65 civarında yüksek bir değer halinde oluşu mevcut drenaj sisteminin etkin olarak çalışmadığının bir göstergesidir. Sulamanın en yoğun olarak yapıldığı aylarda taban suyunun tuzluluk düzeyinde 1966 dan bu yana giderek bir azalma olduğu görülmektedir. Elektriksel iletkenliği 2000 mikromhos/cm den yüksek olan tabansuyu alanlarının yüzdesi, 1966 da % 52 den 1975 yılında % 32 ye düşmüştür. Bunu İzleyen son 10 yılda ise bu değer fazla değişmemiştir. Taban suyu kalitesinde görülen bu olumlu gelişmeye son yıllarda ovada daha fazla alanda drenaj sisteminin kurulması bir neden olarak gösterilebilir. 3.1.4.6. Sulamalar ve Sulama Yönetimi (İşletmeciliği) Çiftçilerin aşırı ve ölçüsüz su kullanma alışkanlıklarının yanı sıra, büyük oranda karık ve tava gibi sulama randımanı düşük yüzey sulama yöntemlerini uygulamaları, son yıllarda ASO'da su eksikliği sorunu beraberinde getirmiştir. ASO'da 2007 yılı itibariyle sulama yapılan 103 186 ha alanın (şebeke içi ve dışı I.Ürün) % 82'si yüzeysel, % yağmurlama, % 8'i damla sulama yöntemleriyle sulanmıştır (Çizelge 3.3). Çizelge 3.3. ASO'da Uygulanan Sulama Yöntemleri ve Oransal Dağılımı Yüzeysel Sulama Yağmurlama Sulama Damla Sulama Toplam Alan ha % ha % ha % ha 84.123 82 11.011 11 8.052 8 103.186 64 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Bu şekilde sulamaların devam etmesi durumunda, önümüzdeki yıllarda su eksikliği sorunu daha da tetikleyecektir. Son yıllarda uygulamaya konulan devlet destek politikaları ile su tasarrufu sağlayan damla ve yağmurlama gibi modern sulama yöntemlerinin kullanımı teşvik edilmektedir. Özellikle 2007 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle bu tür teşvikler artırılmış ve çeşitlendirilmiştir. Bu kapsamda ASO'da %8 civarında olan damla sulama alanlarının hızla yayıldığı gözlemlenmektedir. Çukurova genelinde olduğu gibi ASO'da da sulama sezonu genellikle yıllık yağış dağılımı ve bitki desenine göre değişmektedir. ASO'da sulama sezonu nisanekim periyodu kapsar. Genellikle ovada 1. ürün mısır bitkisi 5-6 kez, 2. ürün mısır bitkisi ise ortalama 4 kez sulanmaktadır. Sulamalara, 1. ürün mısır bitkisinde nisan ayının 2. veya 3. haftasından itibaren başlanmakta ve en geç ağustos başında son verilmektedir. Haziran ayından itibaren ise 2. ürün mısır ekimi ve sulamaları başlamaktadır. Haziran-ağustos ayları arasında her iki mısır ürününde olduğu gibi pamuk, narenciye, bostan ve sebzeler sulanmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere temmuz ve ağustos ayları ASO'da sulamanın en yoğun uygulandığı aylardır (EFE ve ark, 2008). Sulama iletimi ve dağıtımında, tesislerin eski olması nedeniyle sızma kayıpları artmıştır. Özellikle, Sağ Sahil TS0 ana isale kanalının bakım-onarımı yeterince yapılamadığından, iletim kayıpları oldukça fazla olmaktadır. Buna ek olarak, sulama sezonunun başında ve sonunda iletim kayıpları diğer dönemlere kıyasla daha fazla olmaktadır. Bunun nedeni, şebeke sonlarına suyu iletebilmek amacıyla ana iletim kanalına ihtiyaç duyulan sudan daha fazla su verilmesidir. Örneğin Yüreğir ovası (Sol Sahil) Cumhuriyet Sulama Birliği'nin iletim kanalından su alabilmesi için iletim kanalına en az 30 m3/s su verilmesi zorunluluğu vardır. Sulama sezonu sonlarında ise ovada 2. ürün ve kışlık sebzeler kaldığı için, ekili alan azalmakta sulama suyunun istenilen noktalara ulaştırılabilmesi için ekili olan bitkilerin su ihtiyacından daha fazla su verilmektedir. Bu durum, sulama randımanını olumsuz etkilemektedir. Sulamanın yoğun olduğu temmuz ve ağustos aylarında ise hava sıcaklıklarındaki artış, bitki gelişme dönemleri, I. ve II. ürünlerin aynı dönemde 65 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN sulanıyor olması gibi nedenlerle sulama suyuna olan talep artmaktadır. Özellikle son yıllarda iklim değişikliğinin ovada hissedilir olmasının yanı sıra, bitki deseninde ASO sulama projesinin başlangıcında öngörülen desenden olan büyük sapmalar ovada su eksikliği yaşanmasında önemli rol oynamaktadır (EFE ve ark, 2008). 3.1.5. Çalışma Alanındaki Tarımsal Üretimin Gelişimi Aşağı Seyhan Ovası (ASO) proje alanında tarımsal üretim yapısında görülen gelişmeler, proje hedefinden çok farklı olmuştur. Sulama projesi öncesindeki ürün deseni ile projede öngörülen ürün deseni ve gerçekleşme durumu Çizelge l'de verilmiştir. Çizelge 3.4. ASO sulama projesi ürün deseni (%) Bitki Hububat Pamuk Mısır Bostan Narenciye Sebze Çeltik Bakliyat Bahçe Patates Soğan Sarımsak Yonca II.Ürün Diğer Proje öncesi Öngörülen 1964 1970 1980 1990 2000 2007 10.0 75.0 -0.8 3.0 4.0 7.0 ---- 13 35 --8 15 5 ---- -94 --1 -1 -2 -- 2 88,7 1 0,6 1 0,4 4,9 -1,2 -- -82 2 8 2 -2 ---- 19 25 28 8 7 --5 --- -10 60 5 12 3 --4 -- 8 13 47 5 13 3 --5 -- -0.2 --- -20 -4 ---2 ---2 ---4 --11 8 --8 6 2 -8 5 Büyük sulama projelerinde beklenen gelişmelerin elde edilebilmesi için belirli bir zamana ihtiyaç vardır. Sulamanın ilk yıllarında üreticilerin bölgeye yeni girecek ürünlerin üretim tekniğine ilişkin bilgilerinin yetersizliği, özellikle hayvancılık ve meyvecilik gibi alanlar için yatırım yapma olanaklarının sınırlı olması gibi nedenlerle öngörülen hedeflere ulaşılması mümkün değildir ve belirli bir 66 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN zamanın geçmesi gerekmektedir. Yeni koşullara uyum süresi, sulamadan sonra tarımsal yapıdaki değişimlerin önemine göre değişiklik gösterebilmektedir. Sulamadan önce de kuru koşullarda ya da halk sulamaları şeklinde küçük alanlarda üretilebilen ürünler için (örneğin pamuk) uyum süresi 3-5 yıl iken, sulama sonrası eskiden üretilmeyen ürünlere yönelinmesi halinde bu süre 7 yıl hatta daha fazla olabilmektedir (Bergmann ve Boussard, 1976). Meyvecilik ve hayvancılıkta yeni yatırımların yapılması ve normal üretime geçilebilmesi çok daha uzun sürelere ihtiyaç gösterebilmektedir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994). Sulama proje alanlarında üreticilerin en fazla yöneldikleri ürünler kendilerine fiyat ve pazar garantisi sağlanan ürünlerdir. Meyvecilik ve sebzecilik çoğunlukla yüksek gelir getiren ürünler olmakla birlikte, bu ürünlerde fiyat riski de yüksek olmaktadır. Hayvancılıkta ise belirsizlik oldukça yüksektir. Bu nedenle büyük sulama proje alanlarında üreticiler, özellikle sulamanın ilk yıllarında, en az riskli ürünlere yönelmeyi tercih ederler. ASO proje alanında, sulama öncesi çoğunlukla pamuk yetiştirilmekte ve bu ürünü buğday ve çeltik izlemekteydi. Sulama sonrası proje hedefinde ise pamuk oransal olarak önemli ölçüde gerilemekle birlikte yine birinci sıradadır. Bu ürünü yem bitkileri ve sebze izlemektedir. Ancak ASO sulama alanında, sulama sonrası gelişmeler öngörülenden çok farklı olmuştur. Bu gelişmeler ve nedenleri, başlıca ürünler itibariyle aşağıda incelenecektir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994). 3.1.5.1. Pamuk Üretiminde Gelişmeler ve Nedenleri Ova'da çok eski yıllara dayanan pamuk üretim geleneği vardır. Sulama projesi öncesinde bölgede % 75 olan pamuk üretim alanı, sulamanın ilk yıllarında daha da artmış ve 1960'lı yıllarda % 90'lar düzeyinde olmuştur. Ancak 1974 ve 1975 yıllarında görülen Beyaz Sinek (Bemicia tabaci Genn.) salgını nedeniyle maliyetlerdeki yükselme ve verimdeki azalma, pamuk üretiminde karlılığı azaltmış (Şengonca ve Yurdakul, 1977) ve bunun sonucu olarak bölgedeki ekiliş oram hızla gerilemiştir. İzleyen yıllarda pamuk ekiliş oram tekrar yükselme göstermişse de 1980'li yıllarda bu oranda kararlı bir gerileme görülmeye başlanmıştır. Sulamanın 67 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN başlangıcında pamuk ekiliş oranının yükseldiğinin nedeni, bu ürünün yüksek gelir getirmesi, pazar garantisinin bulunması ve bölge halkı için geleneksel bir ürün niteliğinde olmasıdır. Ancak sulama ve su yüzeylerinin artmasıyla pamuk hastalık ve zararlılarının çoğalması ve mücadele masraflarının yükselmesi üreticileri zor duruma sokmuş ve pamuk üretiminden elde edilen gelir de yıldan yıla önemli dalgalanmalar göstermeye başlamıştır. Önceleri bu duruma fazlaca reaksiyon gösteremeyen üreticiler, 1980'li yıllarda mısır ve soya için kredi olanakları, fiyat ve pazar desteği sağlanması üzerine, pamuk ekiliş alanlarını giderek azaltma eğilimine girmişlerdir. 1971-1988 yılları arasını kapsayan 18 yıllık dönem için yapılan bir çalışmada üreticilerin pamuk-üretiminden elde ettikleri net karın (1988 yılı fiyatlarıyla) yıldan yıla gösterdiği dalgalanma ile pamuk ekim alanlarındaki oransal gerileme açık şekilde görülebilmektedir (Çizelge 3.5). Çizelge 3.5. ASO Proje Alanında Pamuk Üretiminden Elde Edilen Net Kar (1988 yılı fiyatlarıyla), Ekim Alanı, Ekiliş Oranı. (YURDAKUL, O. ve N. ÖREN, 1991.) Yıllar 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 Net Kar (1.000TL/ha) 1.126 702 2.664 51 -94 1.150 253 116 1.085 867 253 555 1.400 1.336 332 282 1.911 646 Pamuk Ekim Alanı(ha) 51.518 52.437 60.324 79.598 56.110 36.337 79.900 59.764 52.160 69.294 66.000 44.037 44.710 65.124 58.455 43.987 35.744 51.352 Sulama Alanı (ha) 58.400 58.400 62.400 83.550 95.527 95.527 104.102 110.480 110.480 103.000 103.000 103.000 115.000 119.900 125.300 132.300 132.300 131.700 Oran (%) 88.2 89.8 96.7 95.3 58.7 38.0 76.8 54.1 47.2 67.3 64.1 42.8 38.9 54.3 46.7 33.2 27.0 39.0 Verim (kg/ha) 3.380 3.200 3.400 3.200 2.200 2.100 3.100 2.470 3.150 2.800 2.560 3.450 2.990 3.260 2.990 3.080 2.910 2.810 Çizelge 2, ASO proje alanında pamuk ekiliş alanları ile bir önceki yılda birim alandan elde edilen net kar arasında yüksek korelasyon olduğunu göstermektedir. Örneğin, birim alandan elde edilen net karın en yüksek olduğu 1973 yılını izleyen 68 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 1974 yılında pamuk ekiliş alanı çok yükselmiş buna karşılık Beyaz Sinek salgını nedeniyle net karın negatif olduğu 1975 yılım izleyen yılda büyük düşüş göstermiştir. Ayrıca 1970'li yıllarda dalgalanma gösteren pamuk ekiliş alanlarında 1980'li yıllarda azalma eğilimi net şekilde görülmektedir. Bunun nedenleri olarak pamuğun giderek daha yüksek finans gücünü gerektiren bir ürün olması, gelirdeki dalgalanma ve 1980'li yıllarda ikinci ürün üretimini geliştirme projesi çerçevesinde mısır ve soya için kredi olanaklarının sağlanması ve fiyat-pazar garantisinin verilmesidir. Bu nedenle üreticiler riskli bir üretim kolu haline gelen pamuğu terk etme eğilimine girmişlerdir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994). 3.1.5.2. Yem Bitkileri Üretiminde Gelişmeler ASO projesinde, sulama soması gelişmesi en fazla beklenen ürün yem bitkileridir. Bölgede sulama öncesi üretimi hemen hemen hiç yapılmayan yem bitkilerinin sulama sonrası ürün deseninde % 20 oranında yer alması, ayrıca ikinci ürün olarak da % 4 oranında yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Ancak yem bitkisi üretimi bölgede hiçbir dönemde önemli olmamıştır. Yem bitkisi üretimi hayvancılık ile doğrudan ilişkilidir. Entansif hayvancılığın gelişmesi ile yem bitkisi üretiminde gelişme sağlanır. Ancak entansif hayvancılığın riskli bir faaliyet kolu olması, hayvansal ürünlerde desteklemenin yetersiz ve etkisiz bulunması üreticileri geleneksel bir ürün olan pamuğa ve kısmen tahıllara yöneltmiş, bunun sonucu olarak yem bitkileri üretimi gelişme gösterememiştir. Bölgede süt sığırcılığını geliştirmek amacıyla 1973 yılında "Entansif Süt Üretimini Geliştirme Projesi" uygulamaya konmuş olmakla birlikte çok önemli gelişmeler sağlanamamıştır (Yurdakul ve ark, 1989). Bölgede hayvancılığı geliştirmeye yönelik yapılan çalışmaların yeterince başarılı olamaması, bölge ekolojik koşullarının bitkisel üretim için çok elverişli olması ve üreticilerin daha karlı gördükleri pamuk üretimini (son yıllarda buğday+ikinci ürün, mısır) tercih etmeleridir. Nitekim bölgede yürütülen bir araştırmada sulama alanlarında ürün deseninin oluşmasında karlılık (% 36.0) ve alışkanlık (% 31.4) en önemli faktörler olarak belirlenmiştir (Coşkun ve Yurdakul, 69 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 1989). Pamuk üretimini daha karlı bulan ve bu konuda deneyimli olan üreticiler hayvancılığa yatırım yapmayı riskli bulmuşlar ve uygulanan projeye ve yayım çalışmalarına rağmen hayvancılıkta ve buna paralel olarak yem bitkileri üretiminde önemli gelişmeler sağlanamamıştır (Yurdakul ve Emeksiz, 1994). 3.1.5.3. Sebze Üretiminde Gelişmeler Sebze ekim alanlarının % 15 oranında öngörülmesine karşılık yaklaşık % l-3 dolayında gerçekleşmesi ASO proje alanındaki işletmelerin yapısından kaynaklanmaktadır. Çukurova'da sebze üretimi Mersin'in batısında yer alan küçük tarım işletmelerinde yapılmaktadır. Mersin'in doğusunda yer alan, genellikle makineleşmiş ve göreceli olarak büyük olan ASO tarım işletmeleri, emek yoğun sebze üretimine yönelmemişlerdir. Ancak son yıllarda, özellikle bölge dışından gelen üreticiler tarafından kiralanan arazilerde örtü altı sebze üretiminin gelişmeye başladığı gözlenmektedir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994). 3.1.5.4. İkinci Ürün Üretiminde Gelişmeler ASO sulama proje alanında ikinci ürün üretimi uygulamaya konulan "ikinci Ürün Araştırma ve Yayım" projesi ile gelişme göstermiştir. Daha önceki yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar bölgede buğday hasadından sonra soya, mısır, yerfıstığı gibi ürünlerin yazlık olarak yetiştirilebileceğini ortaya koymuştur, ikinci ürün üretimini geliştirmeye yönelik proje ile hem üreticilere ekonomik katkı sağlamak hem de işletmelerde mevcut üretim faktörlerini (emek, makine, toprak) en iyi şekilde değerlendirmek amaçlanmıştır. Projenin uygulanması ile soya ve mısır üretiminde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Nitekim 1980 yılı Adana ili soya üretimi 65 tondan 1988 yılında 123.964 tona, mısır üretimi ise 9.420 tondan 235.530 tona ulaşmıştır. Türkiye toplam soya üretiminde Adana ilinin payı 1980'de % 2.83 iken 1988'de % 82.64 olmuştur. Mısır için bu oranlar % 0.76 ve % 11.78'dir. Bölgede ikinci ürün üretiminin gelişmesini sağlayan en önemli etkenler bu ürünleri yetiştiren üreticiye verilen ayni ve nakdi krediler ile satın alma garantisidir. 70 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN Böylece pazar sorunu ortadan kalkan üreticiler buğday artı ikinci üretimini, pamuk üretimine alternatif olarak görmüşlerdir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994). 3.1.6. Çalışmada Kullanılan Verilerin Özelikleri 3.1.6.1. Çalışmada Kullanılan Donanım ve Yazılımlar Çalışmada Windows XP Professional işletim sisteminde çalışan bir bilgisayar, bir HP Deskjet yazıcı, A3 boyutlu (renkli) scanner kullanılmıştır. Bunların yanında çalışmanın yürütülmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) yazılımı olarak TNTMips v6.8 kullanılmıştır. TNTMips, görüntü işleme ve görüntü haritalama, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri fonksiyonlarını içeren entegre yapılı bir yazılımdır. Haritaların sayısallaştırması, Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemi işlemleri için yine TNTMips kullanılmıştır (Şekil 3.4). Şekil 3.4. TNTMips Yazılımının Ekran Görüntüsü 71 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.1.6.2. Topoğrafik Veriler (Haritalar) Çalışmalarda kullanılan her türlü altlık verinin jeoreferanslama işlemlerinde Çalışma bölgesine ait Harita Genel Komutanlığı tarafından üretilmiş 1/25000 ölçekli standart topoğrafik harita kullanılmıştır (Çizelge 3.6). Çizelge 3.6. Çalışmada Kullanılan 1/25.000 Ölçekli Standart Topografik Haritaların İndeksi Ölçek 1/25.000 1/25.000 1/25.000 1/25.000 1/25.000 1/25.000 1/25.000 1/25.000 1/25.000 ADANAN-34-c3 ADANAN-34-c4 ADANAN-34-d3 ADANAN-34-d4 MERSİN-O33-b2 MERSİN-O33-b3 MERSİN-O33-c2 MERSİN-O34-a1 Pafta İsimlendirmesi MERSİN-O34-a2 MERSİN-O34-a3 MERSİN-O34-a4 MERSİN-O34-b1 MERSİN-O34-b2 MERSİN-O34-b4 MERSİN-O34-c1 MERSİN-O34-c2 MERSİN-O34-c3 MERSİN-O34-c4 MERSİN-O34-d1 MERSİN-O34-d2 MERSİN-O34-d3 MERSİN-O35-a1 MERSİN-O35-a4 MERSİN-O35-d1 MERSİN-O35-d4 3.1.6.3. Uzaktan Algılama Verisi Bu çalışmada Landsat uydu sistemi serisinden 1985 1993, 2005 yıllarına ait Landsat uydu görüntüleri, 2007 yılı ALOS uydu görüntüsü ve 1967 ve 1977 yılları CORONA görüntüsü kullanılmıştır. Landsat görüntüsü 30x30m uzaysal çözünürlüğe, Corona 4x4m uzaysal çözünürlüğe, Alos 10x10m uzaysal çözünürlüğe sahiptir. Uydu görüntüsü Çukurova Üniversitesi arşivinden temin edilmiştir. Aşağı Seyhan Ovası arazi kullanım değişiminin tespiti çalışmasında kullanılan görüntülerinin karakteristik özellikleri Çizelge 3.7'de verilmiştir. Çizelge 3.7. Kullanılan Görüntülerinin Karakteristik Özellikleri Uydu Tarih Uzaysal Çözünürlük (m) Landsat 1985, 1993, 2005 30 ALOS 2007 10 CORONA 1967, 1977 4, 7 72 3. MATERYAL VE METOD Zeki SEYRAN 3.2. Metod Çalışma alanındaki arazi kullanım değişiminin zamana bağlı olarak değişimi, farklı tarihli görüntüler ve bu görüntülerden elde edilen sonuçların uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemine entegrasyonu ile gerçekleştirilmiştir. Görüntülere zenginleştirme ve sınıflandırma işlemleri uygulanarak her bir görüntü için arazi kullanım bilgileri üretilmiştir. Arazi kullanımındaki zamansal değişim alansal karşılaştırmalar ve görüntülerin çapraz sınıflandırılması sonucu elde edilen değişim görüntüleri ile belirlenmiştir. Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış görüntü temin edilememiştir. Bu nedenle sulama sonrası zamanlara ait görüntülerin sınıflandırılma sonuçları ile arşiv taramasından elde elden sözel bilgilerin alansal bazda kıyaslaması yapılmıştır. Çalışmada kullanılan görüntüler eğitimli sınıflandırma yöntemi ile sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmada referans eğitim verisi olarak Çukurova Üniversitesi arşivinde bulunan arazi çalışmalarına ait veriler kullanılmıştır. 73 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 4. BULGULAR VE TARTIŞMA DSİ VI. Bölge Müdürlüğünde yapılan arşiv tarama çalışmasında muhtelif yıllara ait Sulama Sonuçları Değerlendirme Raporları incelenmiş ve yapılan inceleme sonucunda ASO projesinin planlanması sırasında öngörülen bitki deseni ile son 30 yılda gerçekleşen bitki deseni arasında büyük farklılıklar olduğu görülmüştür. Aşağı Seyhan Ovasında yerleşim alanlarındaki değişim, tarım alanlarındaki ürün desenindeki değişim ve kıyı arazi kullanımındaki değişim Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama yardımı ile incelenmiştir. Yerleşim alanları, 1967-2007 yılları arasında kentsel kullanım alanlarında gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin tarım arazileri üzerindeki etkisini belirlemek için incelenmiştir. 1967-2007 yılları arasındaki Adana kent yerleşimi ve çevresindeki alanların sınıflandırılmış görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve kentsel yerleşim alanlarındaki artışın özellikle tarım alanları ve orman alanları değişimiyle gerçekleştiği, ayrıca orman alanlarından tarım alanlarına değişimin gerçekleştiği saptanmıştır. Kıyı alanları, 1977-2007 yılları arasında kıyı arazi kullanımında gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin kıyı kumulları ve tarım arazileri üzerindeki etkisini belirlemek için incelenmiştir. Kumul, kumul vejetasyonu, tuzlu düzlükler ve geçici sulak alanlarındaki azalmanın 1977 yılından sonra gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmaları ve bu alanların tarımsal üretimde kullanılması sonucu oluştuğu belirlenmiştir. Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişim etkileyen faktörleri belirlemek için incelenmiştir. Aşağı Seyhan Ovasında ürün desenindeki değişimin saptanması 1985, 1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma sonuçlarının ve arşiv bilgilerinin alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Uzaktan algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntüleri eğitimli sınıflandırmaya tabi tutularak ürün deseni tespiti yapılmıştır. Sınıflandırılan uydu 74 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN görüntüleri incelendiğinde Akyatan lagününün güneyindeki ağaçlandırma yapılan alanlarda önemli bir değişikliğin olmadığı, tarım alanlarından narenciye alanlarına değişim olduğu, kumul alanlardan tarım alanlarına doğru değişim gerçekleştiği tespit edilmiştir. Ayrıca Aşağı Seyhan Ovasında yetiştirilen ürünlerin yetişme dönemleri ve sulama suyu ihtiyaçları göz önüne alınarak her üç görüntü incelendiğinde Aşağı Seyhan Ovasının büyük çoğunluğunda yoğun şekilde sulu tarım yapıldığı sonucuna varılmıştır. Kıyı kumullarında, tarıma açma ve orman oluşturulması nedeniyle, azalma olduğu, ASO'da sulama ile sosyo-ekonomik ve kültürel gelişme hızlandığından değişim tarım alanlarının kendi içindeki kullanımına, başka bir deyişle, ürün deseninde değişikliğe yol açtığı saptanmıştır. Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış uzaktan algılama verisi temin edilemediğinden, sulama öncesi ve sonrasındaki arazi kullanımındaki değişim uzaktan algılama verileri kullanılarak karşılaştırılamamıştır. Ancak sulama sonrasına ait sınıflandırılmış uzaktan algılama verileri ile arşiv taramasından elde elden sözel bilgilerin, alansal bazda kıyaslaması yapılmıştır. 4.1. Bitki Desenindeki Değişimler Gerçekleşen ürün deseni belirlemelerinde bazı sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin; kış aylarında sulama yapılmaması nedeniyle buğday ekim alanlarına ilişkin sağlıklı bilgi elde edilememektedir. Benzer şekilde su ücretlendirilmesinde genellikle I. ve II. ürün olma durumu dikkate alındığından bazen pamuk ve 1. ürün mısır bitkilerine ilişkin verilerin birbirinden ayırt edilmesi güçleşmektedir. Benzer şekilde, Sulama Birliklerince meyve bahçeleri ve narenciye alanları bazen tek ürün bazen de ayrı ayrı yazılarak kayıtlara geçirilmektedir. Bu tür uygulamalar, bir sonraki yılın sulama suyu hesaplamalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Zira, bitkilerin su tüketimleri ve dolayısıyla sulama suyu gereksinimleri birbirlerinden farklıdır. Bu nedenle sulama proje alanında, bitki deseninin doğru tahmini suyun etkin kullanımı için çok önemlidir. Bu kapsamda, DSİ ile sulama birliklerinin yakın işbirliği, sulama birliklerinin sadece su ücretlendirmesi amaçlı değil aynı zamanda bir sonraki yılın 75 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN planlamasının daha doğru yapılması amacıyla yetki ve sorumluluk alanlarındaki bitki desenini duyarlılıkla belirlemeleri gerekmektedir. DSİ VI. Bölge Müdürlüğü kayıtlarından çıkarılan ASO'da öngörülen ve 19722007 yılları arasında gerçekleşen bitki deseni değerleri Çizelge 4.1, Çizelge 4.2, Çizelge 4.3, Çizelge 4.4, ve Çizelge 4.5’de verilmiştir. Çizelge 4.1. ASO'da Öngörülen ve 1972-1978 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) Bitki Öngörülen 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 Hububat 13 7 6 0.6 2 2 0.1 -Pamuk 35 90.1 90 96.5 84 81 91 92 Mısır --1 0.1 3 3 0.3 1.5 Bostan -0.3 2 0.6 2 4 4.5 9.5 Narenciye 8 0.9 1 1 1 3 1 1.5 Sebze 15 0.2 ------Çeltik 5 0.8 0.4 0.4 5 4 0.5 3.5 Bakliyat --------Bahçe -0.9 ------Yonca 20 -------II.Ürün --------Diğer 4 0.2 0.5 0.8 3 3 2.6 2 Çizelge 4.2. ASO'da Öngörülen ve 1979-1985 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) Bitki Öngörülen 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 Hububat 13 1 -1 16 1 1 3 Pamuk 35 66 82 77 48 62 68 53 Mısır -15 2 1 5 2 2 8 Bostan -6 8 10 12 10 7 9 Narenciye 8 2 2 2 2 4 3 2 Sebze 15 --1 1 1 1 1 Çeltik 5 7 2 3 4 3 3 2 Bakliyat ---1 6 8 10 15 Bahçe ---4 6 7 5 5 Patates -----1 -1 Yonca 20 -------II.Ürün -------Diğer 4 3 4 --1 -1 76 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Çizelge 4.3. ASO'da Öngörülen ve 1986-1992 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) Bitki Öngörülen 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 Hububat Pamuk Mısır Bostan Narenciye Sebze Çeltik Bakliyat Yonca II.Ürün Diğer 13 35 --8 15 5 -20 -4 12 41 17 -4 1 -13 --12 1 37 19 -6 2 -19 --17 1 51 18 -6 1 -8 --16 18 38 22 -5 1 ----17 19 25 28 8 7 --5 -11 8 5 29 34 11 8 --5 -5 8 13 23 40 8 7 --1 -12 8 Çizelge 4.4. ASO'da Öngörülen ve 1993-1999 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) Bitki Hububat Pamuk Mısır Bostan Narenciye Sebze Çeltik Bakliyat Bahçe Yonca II.Ürün Diğer Öngörülen 13 35 --8 15 5 --20 -4 1993 6 14 59 3 8 --2 --5 8 1994 -25 42 5 12 2 -5 7 --2 1995 -37 37 5 10 2 --4 -3 5 1996 -28 46 5 11 2 --5 -6 3 1997 -18 57 5 10 2 --5 -3 3 1998 -13 62 4 11 2 --4 -6 4 1999 -10 62 7 12 1 --5 -9 3 Çizelge 4.5. ASO'da Öngörülen ve 2000-2007 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%) Bitki Hububat Pamuk Mısır Bostan Narenciye Sebze Çeltik Bakliyat Bahçe Soğan Sarımsak Yonca II.Ürün Diğer Öngörülen 13 35 --8 15 5 --- 2000 -10 60 5 12 3 --4 2001 -16 54 5 14 3 --4 2002 -11 53 6 13 5 --4 2003 -9 53 7 14 5 --4 2004 15 9 45 6 13 4 --4 2005 -7 60 6 14 4 --3 2006 1 19 45 5 14 4 --5 2007 8 13 47 5 13 3 --5 -20 -4 --8 6 --11 4 --9 8 --14 8 --18 4 1 -13 5 2 -11 5 2 -8 5 77 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Sulamaya açılan alanlardaki bitki desenini etkileyen çok sayıda faktör vardır. Bu faktörler doğal, sosyal ve ekonomik faktörler olmak üzere üç grupta incelenebilir. Doğal faktörler, toprak yapısı, iklim durumu ve sulama alanına verilen su miktarıdır. Sosyal faktörler ise çiftçilerin örgütlenmeleri şeklinde ifade edilebilir, ekonomik faktörler olarak tada tarım ürünlerinin satış fiyatları, ürünlerin pazar durumu, teknoloji düzeyi, işgücü gereksinimi, kredi kullanımı ve bölgedeki tarımsal sanayinin durumu sayılabilir. Ülkemizde sulamaya açılan alanlarda bitki deseninin oluşumunu etkileyen faktörleri saptamak amacıyla detaylı çalışmalar yapılmamıştır. Ancak, yapılan bazı çalışmalar ve incelemelerde konunun önemi üzerinde durulmuş, öngörülen bitki deseninin oluşumunu sağlamak için önerilerde bulunulmuştur. Sulama alanında öngörülen bitki deseninin, gerçekleşen bitki desenine göre önemli oranda farlılık göstererek gelişmesinde doğal, sosyal ve ekonomik faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Bu faktörlerden etkisi en fazla hissedileni ise ekonomik faktörlerdir. Çizelge 4.6. Yetiştirilen Bitki Seçiminde Etkili Olan Faktörler (Çelik, Y., B., Paksoy, S., 1998) Faktörler Dağılım (%) Karlılık Durumu 41.20 Satış Kolaylığı 14.65 Münavebe Durumu 12.30 İşgücü 8.80 Toprak Yapısı 6.85 Alışkanlıklar 5.85 Komşuların Etkilemesi 5.85 Piyasadaki Fiyat 3.00 Pazarın Talebi 1.50 TOPLAM 100.00 Ülkemizde sulamaya açılan alanlarda uzun yıllar ortalaması olarak yetiştirilen iki bitki çeşiti vardır,bunlarda sırasıyla buğday ve pamuktur. Bunun nedeni de, üreticilerin her iki bitki çeşitinde de fiyat ve Pazar garantisi görmeleri ve uzun yıllar yetiştiriciliğini yapmalarındandır. Sulanan alanlarda hastalık ve zararlı (pamuk solgunluk hastalığı, fide kök çürüklüğü, beyaz sinek, pembe kurt) sorunları 78 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN başlayınca, pamuk yetiştiriciliğinin yerini, diğer getirisi yüksek olan alternatif ürünler almıştır. Nitekim, Çukurova ve Antalya Aksu sulama şebekesi alanlarında uzun yıllar buğday ve pamuk yetiştiriciliği yapılmıştır. Özellikle pamuk üretiminin yapılmasında etkili olan iki faktör yapılan araştırmalar sonucunda saptanmıştır.. Bu faktörler ekonomik faktörler olup, başlıcaları pamuğun oransal karlılık durumu ve satış kolaylığıdır (pazar garantisi). Yetiştirilen bitki seçiminde ise önemli oranda etkili olan iki faktör vardır. Bunlar oransal karlılık durumu (% 41.20) ve satış kolaylığıdır (% 14.65). Oransal karlılık durumu tarımsal girdi ve ürün fiyatlarına bağlı olarak değişmektedir. Bölgede pamuk yetiştiriciliğinde tarımsal mücadele masraflarının yüksek olmasına karşın, 1998 yılına gelinceye kadar pamuk fiyatlarında çiftçinin eline geçen miktarın beklenen düzeyde bulunması ve ovadaki toprakların suya kavuşmasıyla yüksek verim vermesi nedeniyle çiftçiler büyük çoğunlukla pamuk üretimine yönelmişlerdir. Ayrıca, bölgede çırçır-prese fabrikalarının kurulması, pamuğa ihtiyaç duyularak, 1990’lı yıllardan başlayıp 1998 yılına gelinceye kadar ülkemizin net pamuk ithalatçı ülke konumunda olması ve pamuk satışlarında problem olmaması ayrı bir etken olarak karşımıza çıkmıştır. Nitekim, araştırma sonucuna göre satış kolaylığı (% 14.65) ve Pazar talebi (% 1.50) bunu doğrulamaktadır. Ülkemizde yapılan sulama projelerinde gerçekleşen bitki deseni öngörüldüğü gibi gerçekleşmemekte, bunun sonucunda da sulama yatırımlarından beklenen yarar sağlanamamaktadır. Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimini etkileyen faktörlerin başında ovada uygulamaya konulan sulama projesi ve beraberinde su ile gelen sosyal, ekonomik ve kültürel gelişim vardır. Ovaya uygun sulama projesi geliştirilirken, ekilecek bitki çeşitleri arttırılarak, kuru koşullarda tarım yaparak geçimini sağlayan yerel çiftçilere yeni gelir kaynağı oluşturmak hedeflenmiştir (Scheumann, 1997). Aşağı Seyhan Ovasındaki arazi kullanım türlerini yerleşim alanları, sanayi alanları, tarım alanları, yollar, orman alanları ve kıyı kumulları olarak altı ana başlık altında toplayabiliriz. Sulama projesi ile birlikte sulu tarıma geçilmesi ve uygun iklim koşulları nedeniyle ürün desenin çeşitlenmesi sonucu tarım alanlarının kullanımındaki değişim 79 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN artırmıştır. Kış yağışları ile kuru şartlarda tarımsal üretim yapılan Aşağı Seyhan Ovası sulama projesinin hayata geçirilmesi ile yılda üç ürünün ve yirmiden fazla ürün çeşidinin yetiştiriciliğinin yapılabildiği ülkemizin en önemli üretim ortamına dönüşmüştür. Aşağı Seyhan Ovası’nda, sulamanın başlamasıyla bitki deseni değişmeye başlamış ve sulanan alanlarda özellikle pamuk yetiştiriciliği yaygın hale gelmiştir. Önceden de açıklandığı gibi, çiftçilerin pamuk ekimi yapmalarının iki nedeni vardır. Bunlar, pamuğun getirisinin fazla olması ve satış kolaylığının bulunmasıdır. Sonuçta, ASO projesinde, pamuk bitkisi ekilecek ana bitki olarak öngörülmüştür. Pamuk, yonca ve tahıl ekim alanları sırasıyla % 35, % 20 ve % 13 düzeylerinde planlanmıştır (Çizelge 4.7). Anılan bitkilerin maksimum su gereksinimleri dikkate alınarak ovanın tarımsal su gereksinimi ve dolayısıyla sulama şebekesinin planlaması yapılmıştır. Projenin ilk 30 yılında pamuk öngörüldüğünden de fazla alanda ekilmiş, yonca ise ova çiftçisi tarafından tercih edilmemiştir. Pamuk; girdi maliyetinin artması, destekleme fiyatlarının etkisi, pazarlama olanakları, işçi maliyetleri ve zamanında işçi bulunmasındaki zorluklar başta olmak üzere birçok nedenle bitki deseninde önemini yitirmiştir. 1990'lı yıllardan itibaren projede öngörülmeyen mısır bitkisi pamuğun yerini almıştır. Son 10 yılda ise turunçgiller ve sebze gibi birim alandan daha yüksek gelir elde edilen bitkilerin ekim alanlarında artışlar kaydedilmiştir. Pamuk 1990’lı yıllara kadar ana bitki olarak bitki deseni içerisinde yer almasına karşın ürün desenine farklı bitkilerin girmesi 1980’li yılların ortasına rastlamakta ve 1990’lı yılların ortasında mısır ana ürün olarak bitki deseni içerisinde yer almaktadır. Ürün deseninde narenciye ekim alanlarının artması ile 2000’li yıllarda bitki deseni sabit bir duruma gelmiştir. Sulamaya açılan alanda sulama öncesi desenine baktığımızda; kış yağışlarına bağlı kuru koşullarda Hububat ve Pamuk tarımının yer aldığı görülmektedir. Aşağı Seyhan Ovasının sulamaya açılmasıyla gerçekleşmesi öngörülen bitki deseninde yer alan ürünler; Tahıl % 13, Pamuk % 35, Turunçgiller % 8, Yem Bitkileri (Yonca) % 20, Çeltik % 5, Sebze % 15 ve Diğer Ürünler % 4 oranındadır (Çizelge 4.7). 80 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Çizelge 4.7. ASO’da Sulama Öncesi, Öngörülen Bitki Deseni Bitki Cinsi Projede Öngörülen % Pamuk 35 Yem Bitkileri(Yonca) 20 Sebze 15 Hububat 13 Narenciye 8 Çeltik 5 Diğerleri 4 Toplam 100 4.2. Arazi Kullanımındaki Değişimin İzlenmesi Çalışma alanındaki arazi kullanım değişiminin zamana bağlı olarak değişimi, farklı tarihli uydu görüntüleri ve bu görüntülerden elde edilen sonuçların uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemine entegrasyonu ile gerçekleştirilmiştir. Uydu görüntülerine görüntü zenginleştirme ve sınıflandırma işlemleri uygulanarak her bir uydu görüntüsü için arazi kullanım bilgileri üretilmiştir. Arazi kullanımındaki zamansal değişim alansal karşılaştırmalar ve görüntülerin çapraz sınıflandırılması sonucu elde edilen değişim görüntüleri ile belirlenmiştir. 4.2.1. Aşağı Seyhan Ovasındaki Arazi Kullanımın Durumu ve Değişimi Önceden de belirtildiği gibi, Aşağı Seyhan Ovasındaki arazi kullanım türleri yerleşim alanları, sanayi Alanları, tarım alanları, yollar, orman alanları, kıyı kumulları olarak altı ana başlık altında toplanmıştır. Yapılan çalışma ile yerleşim alanlarındaki, tarım alanları kapsamında olan ürün desenindeki ve kıyı arazi kullanımındaki değişimler Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama yardımı ile incelenmiştir. Yerleşim alanları, 1967-2007 yılları arasında kentsel kullanım alanlarında gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin tarım arazileri üzerindeki etkisini belirlemek için incelenmiştir. ASO çalışma alan sınırı kentsel yerleşim alanını kapsamadığı için yerleşim alanları incelenirken sınır genişletmesi yapılmıştır. 81 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Kıyı alanları, 1977-2007 yılları arasında kıyı arazi kullanımında gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin kıyı kumulları ve tarım arazileri üzerindeki etkisini belirlemek için incelenmiştir. Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişimi etkileyen faktörleri belirlemek için incelenmiştir. Ürün desenindeki değişimler 1985, 1993 ve 2005 yıllarında, üç ayrı süreçte olmak üzere, belirlenmiştir. Tarım arazileri üzerindeki ürün desenindeki değişimin saptanması 1985,1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma sonuçlarının alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Uzaktan algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntüleri eğitimli sınıflandırmaya tabi tutularak ürün deseni tespiti yapılmıştır. Niteliksel veriler için, iki görüntüyü karşılaştırmanın en geçerli yolu çapraz sınıflamadır. Çapraz sınıflama iki haritadaki bütün olası kombinasyonlar için mantıksal ‘VE’ değerlerini hesaplar. İki haritanın iki tarih üzerinde aynı kategorik bilgiyi temsil ettiği durumlarda yöntem, alanların her iki tarihte aynı sınıfa mı düştüğünü, yoksa alanların yeni bir sınıfa mı değiştiği üzerine bilgi verir. Bu olgu, çapraz sınıflama matrisi ile ifade edilir. Bu matriste her iki tarih üzerinde her bir olası sınıfa düşen raster (hücre verisi) hücrelerinin sayısı görülür (Eastman ve ark, 2005). Çapraz sınıflama tablosu yada diğer bir adıyla hata matrisi, köşegende bulunan hücreleri köşegen dışına düşen hücrelerle karşılaştırır. Burada köşegenlerde bulunan hücreler değişim olmayan alanları, köşegen dışındaki hücreler ise değişim olan alanları temsil eder (Çizelge 4.8). 82 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Çizelge 4.8. Çapraz Sınıflama Matrisi Zaman 2 Zaman 1 A B C D TOPLAM A nAA nAB nAC nAD nA+ B nBA nBB nBC nBC nB+ C nCB nCB nCC NCD nC+ D nDA nDB nDC nDD nD+ TOPLAM n+A n+B n+C n+D n 4.2.1.1. 1967-2007 Yılları Arası Yerleşim Alanları ve Değişimi 1967 yılı kentsel yerleşim alanları sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde 2.811,08 ha alanın yerleşim alanı olduğu, 35.865,6 ha alanın tarım arazisi, 1.436,69 ha alanın turunçgil dikili alan, 4.897,11ha alanın vejetasyon (orman) alanı, 3.080,74 ha alanın açık alan, 2.246,73 ha alanın kent içi açık yeşil alan oldukları ve 1.138,7 ha alanın da diğer sınıflardan oluştuğu görülmektedir (Şekil 4.1). 83 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.1. Adana Kent Yerleşimi ve Çevresi 2007 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü 84 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 2007 yılı kentsel yerleşim alanlarının sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde 15.897,56 ha alanın yerleşim alanı, 21.523,95 ha alanın tarım arazisi, 2.823,29 ha alanın turunçgil dikili alan, 4.022,76 ha alanın vejetasyon (orman) alanı, 2.311,08 ha alanın açık alan ve 2.780,69 ha alanın kent içi açık yeşil alan olduğu, 2.104,7 ha alanın ise diğer sınıflardan oluştuğu görülmektedir (Şekil 4.2). 85 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.2. Adana Kent Yerleşimi ve Çevresi 1967 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü 86 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 1967-2007 yılları arasındaki Adana kent yerleşimi ve çevresindeki alanların sınıflandırılmış görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, yerleşim alanlarının 13.086,48 ha artış gösterdiği, tarım alanlarının 14.341,65 ha alan azalma gösterdiği, turunçgil alanlarının ise 1.386,6 ha alan artış gösterdiği saptanmıştır (Çizelge 4.9). Çizelge 4.9. 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kentsel Değişimi (ha) 1967 2007 Fark Oran Yerleşim 2.811,08 15.897,56 13.086,48 5,66 Turunçgil 1.436,69 2.823,29 1.386,60 1,97 Açık Yeşil Alan 2.246,73 2.780,69 533,96 1,24 Diğer (Su, Yol) 1.138,70 2.104,70 935,37 1,85 Tarım 35.865,60 21.523,95 -14.341,65 0,60 Vejetasyon 4.897,11 4.022,76 -874,35 0,82 Açık Alan 3.080,74 2.311,08 -769,66 0,75 Durum Artış Artış Artış Artış Azalış Azalış Azalış Tarım alanlarındaki azalmanın, 1967 yılından sonra kent yerleşim alanının dört ana yöne doğru, özellikle kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı yönünde gerçekleşen tarım arazileri üzerindeki amaç dışı kullanımlar sonucu oluştuğu belirlenmiştir. 1967-2007 yıllarına ait sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması sonucu incelemesi yapılan alanların her iki tarihte aynı sınıfa düştüğü, yoksa alanların yeni bir sınıfa mı değiştiği belirlenmiştir. Çizelge 4.10’da 1967-2007 yılları arası Adana ili kent yerleşimi ve çevresi değişime uğrayan arazi kullanım sınıfları ve değişim değerleri görülmektedir. Çizelge 4.10’da çapraz sınıflama haritasında belirtilen değişim sınıflarına 1967 yılında farklı sınıflarda olan kullanımlardan 2007 yılında yeni bir sınıfa gerçekleşen alansal değişimlerin her bir sınıf için toplamları verilmiştir. Çizelge 4.10. 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kent Yerleşimi ve Çevresi Değişime Uğrayan Sınıflar ve Değişim Değerleri Toplamları Değişim Sınıfları Alan (ha) Yerleşim 13.487,73 Turunçgil 2.177,26 Vejetasyon 1.919,96 Tarım 1.777,44 Açık Alan 1.767,05 Diğer 1.595,51 Açık Yeşil Alan 1.264,33 87 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması ile elde edilen sınıflama tablosu yada diğer bir adıyla hata matrisi tablosu incelendiğinde kentsel yerleşim alanlarındaki artışın özellikle tarım alanları ve orman alanları üzerine değişimle gerçekleştiği, ayrıca orman alanlarından da tarım alanlarına değişimin gerçekleştiği saptanmıştır. 1967-2007 yıllarına ait sınıflandırılmış görüntüler çapraz sınıflandırmaya tabi tutularak değişim görüntüsü elde edilmiştir. Değişim görüntüsü sınıflandırılmış uydu görüntülerindeki sınıflardan diğer sınıflara gerçekleşen alan değişimleri birleştirilerek elde edilmiştir (Şekil 4.3). 88 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.3. 1967-2007 Yılları Kentsel Değişim Görüntüsü 89 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 4.2.1.2. 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Kullanımı ve Değişimi 1977 yılı kıyı arazi kullanımı sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde 10.027,87 ha alanda kıyı kumullarının bulunduğu, 41.973,41 ha alanda tarımsal üretimin, 42.48 ha alanda ağaçlandırma, 3.371,09 ha alanda kumul vejetasyonunun, 551.15 ha alanda yerleşim yerinin, 4.077,88 ha sulak alan vejetasyonunun, 2.601,26 ha alanda deniz börülcesinin bulunduğu, 4.926,18 ha alanın geçici sulak alan olduğu, 1.395,14 ha alanda tuzcul vejetasyonun bulunduğu ve 5.257 ha alanın tuzlu düzlük olduğu görülmektedir. Şekil 4.4’te 1977 sınıflandırılmış CORONA görüntüsü görülmektedir. 90 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.4. Zeki SEYRAN ASO Kıyı Kesimi 1977 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü 91 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 2007 yılı kıyı arazi kullanımı sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde 3.294.59 ha alanda kıyı kumullarının bulunduğu, 50.491,42 ha alanda ise tarımsal üretim, 2.647,41 ha alanda ağaçlandırma yapıldığı ve 406,82 ha alanda kumul vejetasyonunun, 1.287,03 ha alanda yerleşim yerinin, 4.619,94 ha sulak alan vejetasyonunun ve 2.510,59 ha alanda deniz börülcesinin bulunduğu, 3.446,97 ha alanın geçici sulak alan olduğu, 820.17 ha alanda tuzcul vejetasyonun bulunduğu, 673,75 ha alanın tuzlu düzlük olduğu görülmektedir. Şekil 4.5’de 2007 yılı sınıflandırılmış ALOS görüntüsü görülmektedir. 92 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.5. ASO Kıyı Kesimi 2007 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü 93 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 1977-2007 yılları arasındaki ASO kıyı arazi kullanımı sınıflandırılmış görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, kumul alanların 6.733,28 ha azalma, tarım alanlarının 8.518,01 ha artış, ağaçlandırılan alanların 2.604,93 ha artış gösterdikleri ve tuzlu düzlüklerde 4.583,25 ha azalma görüldüğü saptanmıştır (Çizelge 4.11). Çizelge 4.11. 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Değişimi (ha) 1977 2007 Fark Oran Durum Yerleşim 551,15 1.287,03 735,88 2,34 Artış Tarım 41.973,41 50.491,42 8.518,01 1,20 Artış Su 14.789,75 18.732,75 3943 1,27 Artış Sulak Alan Vejetasyonu 4.077,88 4.619,94 542,06 1,13 Artış Ağaçlandırma 42,48 2.647,41 2.604,93 62,32 Artış Kumul 10.027,87 3.294,59 -6.733,28 0,33 Azalış Kumul Vejetasyonu 3.371,09 406,82 -2.964,27 0,12 Azalış Deniz börülcesi 2.601,26 2.510,59 -90,67 0,97 Azalış Tuzlu Düzlük 5257 673,75 -4.583,25 0,13 Azalış Tuzcul Vejetasyon 1.395,14 820,17 -574,97 0,59 Azalış Geçici Sulak Alan 4.926,18 3.446,97 -1.479,21 0,70 Azalış Kumul alanlarındaki azalmanın 1977 yılından sonra gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmaları ve kumulların tarımsal üretimde kullanılması sonucu oluştuğu belirlenmiştir. 1977-2007 yıllarına ait sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması sonucu incelemesi yapılan alanların her iki tarihte aynı sınıfa mı düştüğü, yoksa alanların yeni bir sınıfa mı değiştiği belirlenmiştir (Şekil 4.6). Çizelgede 4.12’de 1977-2007 yılları arası ASO kıyı kesimindeki değişime uğrayan arazi kullanım sınıfları ve değişim değerleri görülmektedir. Çizelge 4.12’de çapraz sınıflama haritasında belirtilen değişim sınıflarına 1977 yılında farklı sınıflarda olan kullanımlardan, 2007 yılında yeni bir sınıfa gerçekleşen alansal değişimlerin her bir sınıf için toplamları verilmiştir. Sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması ile elde edilen sınıflama tablosu ya da diğer bir adıyla hata matrisi tablosu incelendiğinde kumul alanlarda azalmanın, tarım ve ağaçlandırılan alanlarındaki artıştan kaynaklandığı, bunun sonucu kumul vejetasyonu, tuzlu düzlükler ve geçici sulak alanların ağaçlandırma çalışmaları ve tarıma açmalar sonucu daraldığı tespit edilmiştir. 94 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Çizelge 4.12. 1977-2007 Yılları Arası ASO Kıyı Kesimindeki Değişime Uğrayan Sınıflar ve Değişim Değerleri Toplamları Değişim Sınıfları Alan (ha) Tarım 11.219,14 Sulak Alan Vejetasyonu 3.395,81 Ağaçlandırma 2.616,56 Geçici Sulak Alan 2.110,73 Deniz Börülcesi 1.982,6 Yerleşim 811,63 Tuzcul Vejetasyon 728,08 Kumul 682,57 Diğer 502,00 Kumul Vejetasyonu 344,55 Tuzlu Düzlük 310,34 Ağaçlandırmaya dönüştürülen alanlar, özellikle Akyatan Lagünü’nün hemen güneyinde 1955 yılında kumul stabilizasyonu amacıyla başlatılan ve 1985 yılında tamamlanan ve günümüze kadar yaklaşık 3687 ha’lık bir alan kaplayan bölgedeki değişimi göstermektedir. Ağaçlandırma çalışmalarından sonra bu bölgede zaman zaman yapılan ağaç kesimleri yada vejetasyon örtüsünün zayıflaması nedeniyle ağaçtan kumula yada kumuldan ağaca dönüşümler olmaktadır. Yerleşime dönen alanlar, hem varolan yerleşim birimlerindeki genişlemeyi hem de farklı yerlerde oluşan yeni yerleşim birimlerindeki artışı temsil etmektedir. Diğer alanlar, büyük ölçüde kıyı erozyonu sonucu kaybedilen alanlar ile mevsimsel etkilerden dolayı zaman zaman suyun alçalıp yükselmesinden doğan değişimi temsil etmektedir. 1977-2007 sınıflandırılmasıyla yıllarına değişim ait görüntüsü sınıflandırılmış elde edilmiştir. görüntülerin Değişim çapraz görüntüsü sınıflandırılmış uydu görüntülerindeki sınıflardan diğer sınıflara gerçekleşen alan değişimleri birleştirilerek elde edilmiştir (Şekil 4.6). 95 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.6. 1977-2007 Yılları Arası Değişim Görüntüsü 96 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN 4.2.1.3. Aşağı Seyhan Ovası Genel Ürün Desenindeki Değişim Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişim etkileyen faktörleri belirlemek için incelenmiştir. Coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama yardımıyla arazi kullanımı ve ürün desenindeki değişimin tespit edilebilmesi için uzaktan algılama görüntülerinin sağlanması ve bu görüntülerin oluşturulan eğitim setleri ile sınıflandırılması gerekmektedir. 1970’li yıllardan sonra uzaya yerleştirilen algılayıcılardan sistemli bir şekilde görüntü sağlanması ve arşivlenmesi başladığından, Aşağı Seyhan Ovasının sulamaya açıldığı yıllara ait uzaktan algılama verisi ve eğitim seti verileri sağlanamamıştır. Bu nedenle, Çukurova Üniversitesi arşivinde bulunan ve eğitimli sınıflandırma için eğitim seti oluşturulabilecek verilerin bulunduğu 1985, 1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntüleri sınıflandırılarak ürün desenindeki değişim belirlenmiştir. 4.2.1.3.(1). Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 ve 2005 Yılları Arazi Kullanım Durumu Tarım arazileri üzerindeki ürün desenindeki değişimin saptanması, 1985, 1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma sonuçlarının alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Uzaktan algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntülerinin eğitimli sınıflandırılmalarıyla ürün deseni saptanmıştır. Görüntü sınıflandırmada eğitim seti verisi olarak sulama birliklerinin ve Çukurova Üniversitesinin kayıtlarından yararlanılmıştır. 2005 yılı uydu görüntüsünün sınıflandırılmasında kumul alanlar ve doğal bitki örtüsü ayrı ayrı arazi kullanım sınıfına ayrılmıştır. 1985 yılı sınıflandırılmış uydu görüntüsünde aynı araziler sulak arazi ve çıplak alan olarak iki sınıfa ayrılırken, 1993 yılı sınıflandırılmış uydu görüntüsünde bu alanlar tek sınıf olarak çıplak alanlar olarak sınıflandırılmış ve sınıflara ait alansal değerler belirlenmiştir (Çizelge 4.13). 97 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Çizelge 4.13. Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 Ve 2005 Yılları Arazi Kullanım Durumu 1985 1993 2005 Arazi Kullanım Sınıfları Alan (ha) Alan (ha) Alan (ha) Ağaçlandırma 2.019,6 2.028,42 2.022,03 Buğday Anızı 36.156,51 Karpuz 1.209,78 Çıplak Alan 71.563,32 125.976,42 4.760,28 Mısır 32.649,21 31.773,69 33.160,23 II.Ürün Mısır 32.390,64 Narenciye 14.583,51 15.013,53 25.534,62 Pamuk 43.022,07 2.645,82 21.386,07 Soya 4.938,03 258,3 924,39 Sulak Arazi 2.742,03 Su Yüzeyi 11.576,79 11.124,09 11.538,45 Yerleşim 11.963,97 9.360,63 13.164,75 Çıplak Toprak 96.643,17 Doğal Bitki Örtüsü 19.191,24 Kumul 3.514,23 Sınıflandırılan uydu görüntüleri incelendiğinde ağaçlandırma yapılan alanda önemli bir değişikliğin olmadığı, tarım alanlarından turunçgil alanlarına değişim olduğu, kumul alanlardan tarım alanlarına doğru değişim gerçekleştiği görülmektedir. Ancak yetiştirilen ürünlerin yetişme dönemleri ve sulama suyu ihtiyaçları göz önüne alınarak her üç görüntü incelendiğinde Aşağı Seyhan Ovasının büyük çoğunluğunda yoğun şekilde sulu tarım yapıldığı sonucuna varılabilmektedir (Şekil 4.7, Şekil 4.8, Şekil 4.9). Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış uzaktan algılama verisi temin edilemediğinden, sulama öncesi ve sonrasındaki arazi kullanımındaki değişim uzaktan algılama verileri kullanılarak karşılaştırılamamıştır. Ancak sulama sonrasına ait sınıflandırılmış uzaktan algılama verileri ile arşiv taramasından elde elden sözel bilgilerin, alansal bazda kıyaslaması bazı ürünler için Çizelge 4.14’de yapılmıştır. 98 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Çizelge 4.14. ASO’da Proje Öncesi, Proje Öngörüsü ve Sınıflandırılmış Görüntülerden Belirlenen Bazı Ürünlerin Yıllara Göre Gerçekleşen Ekim Alanları Bitki Hububat Pamuk Mısır Bostan Narenciye Sebze Çeltik Yonca II.Ürün Proje Öncesi Alan Alan % (ha) 10 21.320 75 159.900 --0.8 1.705,6 3 6.396 4 8.528 7 14.924 0.2 426,4 --- Projede Öngörülen Alan Alan % (ha) 13 35 --8 15 5 20 -- 27.716 74.620 --17.056 31.980 10.660 42.640 -- 99 Sınıflandırma Sonuçları 1985 1993 2005 Alan (ha) Alan (ha) Alan (ha) -43.022 32.649 14.584 ---4.938 -2.646 31.774 1.210 15.014 ---258 -21.386 33.160 25.535 ---924 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.7. 1985 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü 100 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.8. 1993 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü 101 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Zeki SEYRAN Şekil 4.9. 2005 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü 102 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zeki SEYRAN 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Bu çalışmada Aşağı Seyhan Ovasına ait farklı tarihlerde algılanmış uzaktan algılama görüntüleri eğitimli sınıflama tekniği uygulanarak sınıflandırılmış ve farklı tarihlerdeki arazi örtüsü ve bitki yoğunluğu ortaya konulmuştur. Çalışmanın son aşamasında ise, uzaktan algılanmış veriler ile çalışma alanında geçmişte yapılan araştırmalara ait veriler birlikte değerlendirilerek, arazi kullanım durumundaki değişimin saptanmasına çalışılmıştır. Arşiv tarama çalışmasında ASO projesinin planlanması sırasında öngörülen bitki deseni ile son 30 yılda gerçekleşen bitki deseni arasında büyük farklılıklar olduğu görülmüştür. Yapılan çalışma ile yerleşim alanlarındaki değişim, tarım alanlarında ürün desenindeki değişim ve kıyı arazi kullanımındaki değişim Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama yardımı ile incelenmiştir. Yerleşim alanları, 1967-2007 yılları arasında kentsel kullanım alanlarında gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin tarım arazileri üzerindeki etkisini belirlemek için incelenmiştir. 1967-2007 yılları arasındaki Adana kent yerleşimi ve çevresindeki alanların sınıflandırılmış görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, kentsel yerleşim alanlarındaki artışın özellikle tarım alanları ve orman alanları değişimiyle gerçekleştiği, ayrıca orman alanlarından tarım alanlarına değişimin gerçekleştiği saptanmıştır. Kıyı alanları, 1977-2007 yılları arasında kıyı arazi kullanımında gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin kıyı kumulları ve tarım arazileri üzerindeki etkisini belirlemek için incelenmiştir. Kumul, kumul vejetasyonu, tuzlu düzlükler ve geçici sulak alanlarındaki azalmanın 1977 yılından sonra gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmaları ve bu alanların tarımsal üretimde kullanılması sonucu oluştuğu belirlenmiştir. Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişim etkileyen faktörleri belirlemek için incelenmiştir. 103 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zeki SEYRAN Aşağı Seyhan Ovasında ürün desenindeki değişimin saptanması 1985, 1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma sonuçlarının alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış uzaktan algılama verisi temin edilemediğinden, sulama öncesi ve sonrasındaki arazi kullanımındaki değişim uzaktan algılama verileri kullanılarak karşılaştırılamamıştır. Ancak sulama sonrasına ait sınıflandırılmış uzaktan algılama verileri ile arşiv taramasından elde elden sözel bilgilerin, alansal bazda kıyaslaması yapılmıştır. Uzaktan algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntüleri eğitimli sınıflandırmaya tabi tutularak ürün deseni tespiti yapılmıştır. Sınıflandırılan uydu görüntüleri incelendiğinde Akyatan lagününün güneyindeki ağaçlandırma yapılan alanlarda önemli bir değişikliğin olmadığı, tarım alanlarından narenciye alanlarına değişim olduğu, kumul alanlardan tarım alanlarına doğru değişim gerçekleştiği tespit edilmiştir. Ayrıca Aşağı Seyhan Ovasında yetiştirilen ürünlerin yetişme dönemleri ve sulama suyu ihtiyaçları göz önüne alınarak her üç görüntü incelendiğinde Aşağı Seyhan Ovasının büyük çoğunluğunda yoğun şekilde sulu tarım yapıldığı sonucuna varılmıştır. Kıyı kumullarında, tarıma açma ve orman oluşturulması nedeniyle, azalma olduğu, ASO'da sulama ile sosyo-ekonomik ve kültürel gelişme hızlandığından değişim tarım alanlarının kendi içindeki kullanımına, başka bir deyişle, ürün deseninde değişikliğe yol açtığı saptanmıştır. ASO’da öngörülen ürün deseninde yonca ekimi % 20 olarak önerilmesine karşın bölgede hayvancılığın gelişmemesi sebebiyle yem bitkileri üretiminde öngörülen orana ulaşılamamıştır. ASO gibi geniş alana sahip ovalardaki geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimin proje aşamasında öngörüldüğü gibi gerçekleşmediği, bunun nedeninin ise tarımsal desteklemeler, iç göç, kültürel gelişmeler vb. sebeplere dayandığı sonucuna varılmıştır. Aşağı Seyhan Ovasında öngörülen bitki desenindeki hedeflerin geliştirilmesi için politikalar geliştirilmeli, ulusal ve uluslar arası ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, küresel ısınma, kuraklık, gıda güvenliği, çölleşmeyle mücadele, arazi/toprak kalite sınıflaması vb. güncel önemli konu ve kavramlar için yapılan 104 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Zeki SEYRAN öngörüler dikkate alınarak disiplinler arası yaklaşımlarla havza ve/veya ekosistem yaklaşımlı bütünleşik sürdürülebilir arazi ve su yönetimi planları yapılmalıdır. Bu yaklaşımın önderliğinde de yeni bitki desenleri ile birlikte, sürdürülebilir gübreleme, sulama, arazi işleme (sıfır ve/veya minimal) ve entegre zararlı ilaçlama programları oluşturulmalıdır. Aşağı Seyhan Ovası ve benzer ovaların, doğal kaynaklarının (toprak, su, ürün/bitki) korunması ve geliştirilmesi için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında havza düzeyinde, Büyük Ova Koruma Alanı olarak, ve buna ek olarak Ulusal Çölleşme Mücadele Eylem Planının (UÇMEP) öngörüsü olarak ta insan-ekosistemi anlayışına uygun olarak tanımlanmalı ve resmi olarak ilan edilerek, gerekli çalışmaların, hızlı bir biçimde, doğal kaynak kullanımının bilinçsiz israfının engellenmesi amacıyla, başlatılması gerekmektedir. Ayrıca arazi toplulaştırma çalışmalarına hız verilmeli ve koruma kullanma dengesi gözetilerek, tüm bunların gerçekleştirilebilmeleri için, yukarıda sözü edilen sürdürülebilir arazi ve su kullanım planlarının havza ve/veya ekosistem tabanlı olarak hazırlanmaları öngörülmelidir. Belirlenen stratejik hedeflere ve sürdürülebilir arazi yönetimi planlamalarına ulaşabilmek için kurumlar arası işbirliği arttırılmalı, etkin yayım çalışmaları gerçekleştirilmeli, güncel uydu görüntüleri kullanılarak arazi kullanımındaki değişim izlenmeli, amaç dışı kullanımların tarım arazileri üzerindeki baskısı önlenmelidir. Sonuç olarak, bu çalışmayla, Aşağı Seyhan Ovası ve benzer ovaların geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimi ve gelecekteki kullanım durumları (senaryoları) ve ürün desenindeki değişimlerin yüksek doğrulukta saptanabilmesi için coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılamanın, taban bilgiler (önceden üretilmiş toprak, jeoloji, hidro-jeoloji ve vejetasyon haritaları) (base-line information) ışığında arazi doğrulama çalışmalarıyla tamamlandıktan sonra kullanılabileceği vurgulanmaktadır. Bunu sağlamak için de ilgili kurum ve kuruluşların bilgi sistemleri mantığı çerçevesinde araziden belirli standartlarda veri toplaması gerektiği, toplanan verilerin yapılacak kurumsal ve akademik çalışmalarda rahatlıkla kullanılabilmesi için ortam hazırlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. 105 KAYNAKLAR AGI, 1991. GIS Dictionary, Association for Geographical Information Standarts Committee Publication, London, England. AĞCA, N.; DİNÇ, U., 1989. Seyhan-Berdan Ovası Topraklarının Oluşu, Önemli Fiziksel, Kimyasal Özellikleri ve Sınıflandırılması. Toprak İlmi Derneği 10. Bilimsel Toplantı Tebliğleri,Yayın No. 5, Kırklareli, AKSOY, A., 2000. “Uzaktan Algılama Ders Notları” Basılmamış ders notları,UÜ. ALTAN, M.O., TOZ, F.G. KÜLÜR, S., 1996. Bilgi Sistemlerindeki Gelişmeler ve Fotogrametri, Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, İstanbul. ALTAN, T., AKTOKLU, E., ATMACA, M., KAPLAN, K., ATİK, M., ARTAR, M., GÜZELMANSUR, A., ÇİNÇİNOĞLU, A., BÜYÜKAŞIK, Y., 2007. Seyhan Havzası Bitki Örtüsünün Floristik ve Vejetasyon Açısından Araştırılması. ANONYMOUS, 2007. Uzaktan Algılama http://www.hasanbalik.com. ANSON, R.W.; GUTSEL, B.V., 1992. “International Cartographic Association Newsletter: Report on the Working Group on Cartographic Definitions”,The Cartographic Journal, Vol.29, No.1, Sayfa 65-69." APLIN, P., ATKINSON, P., CURRAN, P., 1996. Fine Spatial Resolution Satellite Sensors for the Next Decade. Remote Sensing Society Conferance RSS’96. Durham University, England. BAKER, J. C., 2001. Commercial Satellites: A Catalyst for Global Transparency. Imaging Notes. Vol.16, No.4. Thornton, U.S.A. BALABAN, A. 1989. “GAP Sulamaları” Ziraat Mühendisliği 3. Teknik Kongresi, s. 749-760, Ankara BAŞPEHLİVAN, C., 2004. Uydu Teknolojileri ve Haritacılık. Piri Reis Harita ve CBS Çalışanları Yardımlaşma Derneği. BATUK, G., KÜLÜR, S., SARBANOĞLU, H., TOZ, G., 1996. Veriden Bilgiye Coğrafi Bilgi Sistemleri, Coğrafi Bilgi Sistemi Sempozyumu, İstanbul, s.3547. BENLİ, E. (koordinatör), 1988. .Aşağı Seyhan Ovası Sulama Projesinin Proje Sonrası Değerlendirmesi. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, FAO ve 106 Çukurova Üniversitesi Ortak Projesi, Proje No. TCP/TUR/6652, Cilt 1-2, Ankara, BERBEROGLU, 1999. Optimising the Remote Sensing of Mediterranean Land Cover. University of Southampton, Science Faculty, PhD Thesis. 205 p. BERGMANN. H., M.BOUSSARD, 1976. Guide de l’Evaluation Economique des Projets d’Irrigation. OCDE, Paris. BİLDİRİCİ, Ö., oztug@sariyer.itu.edu.tr BOARD, C., 1989, “Report to ICA Executive Committee for the Period 1987-1989”, Working Group on Cartographic Definitions, Budapest. BOLCA ve ARK., 2002.Türkiye’nin Kıyı ve Deniz Alanları IV.Ulusal Konferansı, Türkiye Kıyıları 02 Konferansı Bildirgeler Kitabı.5-8 Kasım 2002, İzmir BOLCA, M., KURUCU, Y., ALTINBAŞ, Ü., 2003. Batı Anadolu Bölgesi 2002 Yılı Pamuk Ekili Alanların ve Ürün Rekoltesinin Uzaktan Algılama Tekniği Kullanılarak Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. Ege Ünv. Zir. Fak. Dergisi cilt: 40 Sayı : 2. BURROUGH P.A., 1998. Princples of Geographical Information System for Land Resources Assessment, Oxford University press, 2.ed. CAMPELL, J.B., 1996. Introduction to Remote Sensing. Second Edition. Virginia Polytechnic Institute and State University. Taylor & Francis Ltd. London, England. COPPOCK, J.T., RHIND, D., 1992. The History of GIS, in Maguire D.J., Goodchild M, Rhind D (eds), Geographical Information Systems Princples and Aplications, Vol. 1, Longman, London. ÇELİK, Y., B., PAKSOY, S., 1998. Harran Ovasında Sulamaya Açılan Alanda Ürün Desenindeki Değişmeler ve GAP’ta Öngörülen Ürün Deseni ile Karşılaştırılması. Türkiye 3. Tarım Ekonomisi Kongresi, s 301, Ankara ÇEVİK, B. 1992. “GAP’ta Sulama Yönetimi ve Tarımın Modernizasyonu”, Milliyet Gazetesi, (18.08.1992), İstanbul. ÇULLU, M.A., DİNÇ, U., KARAKAŞ, S., ŞAHİN, Y., 2003. "Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemi Tekniklerini Kullanarak Pamuk Alanı tahmin Kursu 107 Ders Notları", H.Ü.Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemi Laboratuarı, Şanlıurfa. DALE, P.F., Mc LAUGHLIN, J.D., 1988. Land Information Menagement. An Intruduction With Special Reference to Cadastral Problems in Third World Countries. Clarendon Press. Oxford. UK. DEMİR, F., 2002. Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemlerini Kullanarak Ceyhan Ovasında Test Alanlarında Höyüklerin İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. DİNÇ, U., SARI, M., ŞENOL, S., KAPUR, S., SAYIN, M., DERİCİ, R., ÇAVUŞGİL, V., GÖK, M., AYDIN, EKİNCİ, H., VE AĞCA, N., 1989. Çukurova Bölgesi Toprakları. Ç. Ü. Zir. Fak. Yard. Ders Kitabı, No:26. Ç.Ü. Zir. Fak. Toprak Bölümü, Adana, s:30-117. ______, S. ŞENOL,S. KAPUR, İ. YEĞİNGİL, M.Ş. YEŞİLSOY, N.GÜZEL, R.DERİCİ, M.GÖK, Z.KAYA, M.AYDIN, A.K.ÇOLAK, H.ÖZBEK, N.ÖZTÜRK.M.A.ÇULLU, E. AKSOY, K.Y.GÜLÜT, C.KARAMAN, A.TULİ, G. BİLGEHAN, V.PEŞTEMALCI, H.M.KANDIRMAZ, M.ŞENEOL, A.O.DİNÇ, Şanlıurfa Ovaları Birecik Pompaj Sulama Proje Sahası II. Kısım Detaylı Temel Toprak Etüdleri. T.C.Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Etüd ve Proje Dairesi Başkanlığı, Ankara (1991). ______, S. KAPUR, C. CANGİR, S. ŞENOL, E. AKSOY, C. KARAMAN, E. AKÇA, Ş. KILIÇ, E. ÖZTEKİN, L. BAŞAYİĞİT, D. DEMİRTAŞ, M. GÜLEZ, “Anadolu Tarım İşletmesi Topraklarının Detaylı Toprak Etüd ve Haritalanması”, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), yayın sayı no: 28, Ankara, 2000. ______, YEĞİNGİL, İ., PEŞTAMALCI, V., DİNÇ, A.O., KANDIRMAZ, H.M., 2001. ”Uzaktan Algılamanın Temel Esasları Ve Bazı Uygulamaları” Ç.Ü. ve TÜBİTAK bilim adamı yetiştirme grubu bilimsel işbirliği lisansüstü yaz okulu ders notları, Adana. 108 ______, DERİCİ R., ŞENOL S., KAPUR S., DİNGİL M., DİNÇ A.O. ,ÖZTEKİN E., SARIYEV A., TORUN B., BAŞYİĞİT L., KAYA Z., GÖK M., AKÇA E., ÇELIK İ., ORTAŞ İ., ÇULLU M.A., GÜZEL N., İBRİKÇI H., ÇAKMAK İ., PEŞTEMALCI V., ÇAKMAK Ö. ,KARAMAN C., ÖZBEK H., KILIÇ Ş., SAKARYA N., ÇOLAK A.K., ONAÇ İ., YEĞİNGIL İ., GÜLÜT K.Y., ATATANIR L., ÖZTÜRK L., BÜYÜK G., COŞKAN A., MÜJDECİ M., Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi ,Rıfat DERİCİ, Selim KAPUR, Zülküf KAYA, Mustafa GÖK, İbrahim ORTAŞ ,LEFKOŞA ,2000 . DOĞAN, H.M., 2000. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama. Cinetarım, Yıl:3, Sayı:23, s.20-22. DONMA, S., 2008. İklim Değişikliği Sürecinde Aşağı Seyhan Ovasında sürdürülebilir arazi ve su yönetimi Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Adana. DSİ, 1964-1996. Sulama Sonuçları Değerlendirme Raporları. DSi 6. Bölge Müdürlüğü, Adana. ______, 1979, Aşağı Seyhan Ovası Proje Alanı Planlama Arazi Sınıflandırma Raporu. Ankara. ______, 1980. Aşağı Seyhan Havzası Master Planı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Barajlar ve H.E.S. Dairesi Başk. Ankara. EASTMAN, J.R., MC KENDRY, J., FULK, M.A, 2005. Change and Time Series Analysis. Explorations in Geopraphic Informations Systems Technology. Geneva, United Nations Institude for Training and Research (UNITAR). EFE, H., TOPÇU, S., ÇETİN, M., KIRDA, C., KARACA, Ö.F., SESVEREN, S., 2008. Aşağı Seyhan Ovasında Mevcut Su Yönetimive Sürdürülebilirliği, Dünya Su Forumu Bölgesel Hazırlık Süreci DSİ Yurtiçi Bölgesel Su Toplantıları, Sulama – Drenaj Konferansı, Bildiri Kitabı, Sayfa 242-244, Adana ESRI Inc., 1994. Getting Started with ARC/INFO; Redlands California, ABD. 109 EVANS, G., 1971. Recent sedimentation of Turkey and adjacent Mediterranean and Black seas: areview. In A. S. Campbell (Editor), Geology and History of Turkey. Petr. Expl. Soc., Tripoli, Libya, 385-406 FITZGERALD, E. 1972. Multispektral Scanning Systems and Their Potential Application to Earth Recource Surveys. Vol: 2, European Space Research Organisation. ESRD No:1673 FRANKLIN, J., WOODCOCK, C.E., WARBINGTON, R., 2000. Digital Vegetation Maps of Forest Lands in California: Integrating Satellite Imagery, GIS Modelling and Field Datain Support of Resource Manegement. Photogrammetric Engineering and Remote Sensing, Vol.66, pp.1209-1217. FREITAS, S.R., MELLO, M.C.S., CRUZ, C.B.M., 2005. Relationships Between Forest Structure and Vegetation Indices in Atlantic Rainforest. Forest Ecology and Management, Vol.218, pp.353-362. GAUSMAN , H. W., 1974 . Leaf Reflactance of Near-Infrared Presented at The Fort Biennial Workshop of Color Photography, Louis, s.183–192. ______, 1977. Reflectance of Leaf Components. Remote Sensing of Environment. Vol.6, pp.1-9. GEMALMAZ, H.A., DEMİRBÜKEN, H., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., 1993. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Teknikleri Uygulanarak Erozyon Riski Taşıyan Alanların Balirlenmesi: Türkiye İçin Bir Çalışma. Araştırma Sempozyumu’93, Ankara. GOPAL, S., WOODCOCK, C.E., STRAHLER, A.H., 1999. Fuzzy Neural Network Classification of Global Land Cover From A 1º AVHRR Data Set. Remote Sensing of Environment, Vol.67, pp.230-243. GREEN, D.R.,1993. “Map Output from Geographic Information and Digital Image Processing Systems: a Cartographic Problem”, The Cartographic Journal, December 1993, Vol.30, No.2, Sayfa 91-96. GRELOT, J.-P., 1994. “Cartography in the GIS Age”, The Cartographic Journal, June 1994, Vol.31, No.1, Sayfa 56-60. HAT A.Ş. “Coğrafi bilgi Sistemleri ve Uygulamaları kitabı” www.hatgis.com.tr 110 JONG, S. M., 1994. Aplications of Reflective Remote Sensing for Land Degradation Studies in a Mediterranean Environment. Nederlandse Geografische Studies 177. Nederland, Utrecht. KAVAK, K.Ş., 1998. Uzaktan Algılamanın Temel Kavramları ve Jeolojideki Uygulama Alanları. Jeoloji Mühendisliği Dergisi, Sayı:52, Mayıs. KÜTÜK B.İ., SAATÇI. F., 2008. “Aşağı Seyhan ve Aşağı Ceyhan Ovalarındaki Sürdürülebilir Sulama Yönetiminin İncelenmesi”, Dünya Su Forumu Bölgesel Hazırlık Süreci DSİ Yurtiçi Bölgesel Su Toplantıları, Sulama – Drenaj Konferansı, Bildiri Kitabı, Sayfa 202-213, Adana LILESAND, T.M., KIEFER, R.W., 1980. “Remote Sensing and Image Interpretation”, MAGUIRE, D.J., 1992. An Overview and Definition of GIS, in Maguire D.J., Goodchild M., Rhind D. (eds.), Geographical Information Systems Princples and Applications, Vol.1, Longman, London. MAKTAV, D., SUNAR, F., 1991. " Uzaktan Algılama - Kantitatif Yaklaşım", (Remote Sensing - A Quantitative Approach; Swain / Davis), Çeviri Kitap MASSAGRANDE, F.A., 1995. “The Romans in South West Spain: Free Choice or Blind Acceptance? Can GIS Answer?”, MATARACI,O., İLKER,M., 2002. Selçuk Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Öğretiminde 30. Yıl Sempozyumu, 6- 8 Ekim 2002, Konya Sunulmuş Bildiri, METİN, S., 1995. A Comparison of Three Different Approaches Used in The Supervised Classification of Agricultural Areas. 50th ISI95 Sempozyumu, Pekin, Çin. ______, 1997. Uydu Görüntülerinin Tarımsal Amaçlı Sınıflandırılmasında Farklı Toprak Yapısının Etkisi. III. Uzaktan Algılama ve Türkiye’deki Uygulamaları Semineri,Uludağ, Bursa. MOSS, R. A., 1951. Absorbtion Spectra of Leaves. Ph.D. Thesis, Iowa State University, Iowa, USA. MURAYOMA, Y. 2001. Geography with GIS. Geojournal, 52, p. 165-171 111 ÖCAL, A.D., GÜLTEKİN, E., KAPUR, S., AKÇA, E., YETİŞ, C., EVEREST, A., 1999. “Korykos ve Çevresinin Bio-Kültürel Sürdürülebilirlik Özellikleri”, Olba II, Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları, Ed., Durugönül, S., Yağcı, E.E., Durukan, M., s.7-15. PEARMAN, G. I., 1966. The Reflection of Visible Radiation from Leaves of Some Western Australian Species. Australian Journal Biological Science, Vol.19, KAPUR, S., ÇAVUŞGİL, V. S., ŞENOL, M., GÜREL, N. and FITZPATRICK, E. A. 1990. Geomorphology and Pedogenic Evolution of Quaternary Calcretes in the northern Adana Basin of southern Turkey. Zeitschrift für Geomorphologie, No.34, S. 49-59. SCHEUMANN, W. (1997) Managing Salinization: Institutional Analysis of Public Irrigation Systems. Berlin: Springer-Verlag. SESÖREN, A., 1999. Uzaktan Algılamada Temel Kavramlar. Mart Matbaacılık Sanatları Ltd. Şti. İstanbul. STAR, J.L., ESTES, J.E., 1990. Geographic Information Systems: An Introduction. Prentice-Hall Inc., New Jersey. ŞENGONCA, A. ve YURDAKUL, O., 1977. Çukurova Bölgesinde Beyaz Sinek (Bemisia tabaci Genn.) salgınının Ekonomik Etkileri, Çukurova Üniv. Ziraat Fak. Yıllığı 6 (2). ŞENOL ve ark., 2004. Landsat 7 ETM Uydu Verileriyle Çukurova Bölgesinde Narenciye Ekim Alanlarının Örnek Bir Alanda Belirlenmesi ve İzlenmesi. Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri. Proje NO: ZF2002BAP74. TAŞKINSU MEYDAN, H.S., 2008. Yukarı Seyhan Havzası'nda Uzaktan Algılama Yöntemleri İle Arazi Örtüsünün Sınıflandırılması Ve Bazı Orman Meşcerelerinde Verimliliğin Modellenmesi, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Adana. TAYLOR, D.R.F., 1990. “Geographic Information Systems-The Microcomputer and Modern Cartography”, Geographic Information Systems-The Microcomputer and Modern Cartography", 1990, Sayfa 1-20, Pergamon Press ______, 1993. “Geography, GIS and the Modern Mapping Sciences: Convergens or Divergence”, Cartographica, Autumn 1993, Vol.30, No.2-3, Sayfa 47-53. 112 ______, 1994. “Cartography for Knowledge, Action and Development: Retrospective and Prospective”, The Cartographic Journal, June 1994, Vol.31, No.1, Sayfa 52-60. TEKİNSOY, P., AKSAKER, N., YILDIZ, B.Y., KANDIRMAZ, H.M., PEŞTEMALCI, V., 2003. Coğrafi bilgi sisteminin Çukurova Üniversitesi Kampüs alanına uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Ankara, sayfa 483-490. TUNAY, M., ATEŞOĞLU, A., 2008. Çok Zamanlı Uydu Görüntüleri İle Amasra ve Yakın Çevresine Ait Bitki Örtüsü Değişim Analizi, Bartın Orman Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayfa13 TÜBİTAK, 2007. TOVAG-JPN-07. ICCAP Projesi Sonuç Raporu-Mart 2007. UÇAR, D., “Kartografyaya Giriş”, Basılmamış ders notları, İTÜ. ULUĞTEKİN, N, BİLDİRİCİ İ.Ö. “Sayısal Haritalar” www.hun.harita.8m.com/yazilar.htm ______, 1993. “Türkiye’de Bilgisayar Destekli Kartografya Çalışmaları”, 4.Harita Kurultayı, Şubat 1993, Ankara, Sayfa 55-66. ______, İPBÜKER C. “Kartografya ve Coğrafi Bilgi Sistemi” www.hun.harita.8m.com/yazilar.htm YOMRALIOĞLU, T., 2000. “Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve Uygulamalar” , KTÜ.Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, İstanbul. ______, ÇELİK, K., 1994. 1. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, Trabzon, s.21-32. YURDAKUL ve EMEKSİZ, 1994. “Çukurova’da Tarımsal Üretim Yapısındaki Gelişmeler ve GAP alanı için Öngörüler” Tarım Ekonomisi Dergisi 2, Sayfa 32-45 İNTERNET KAYNAKLARI www.nik.com.tr/new/yazilimlar/uydular/uydular.htm 113 ÖZGEÇMİŞ 1970 yılında Karabük ili Eskipazar ilçesi Bayındır köyünde doğdu. İlk öğrenimini Bayındır köyü İlköğretim Okulu'nda, orta öğrenimini Hamamlı köyü İsmetpaşa Ortaokulu'nda tamamladı. Lise öğrenimini Çankırı Ziraat Meslek Lisesinde tamamlayarak 1990 yılında mezun oldu. Aynı yıl Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Şanlıurfa İl Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. 1992 yılında evlendi. 1995 yılında Harran Üniversitesi MYO Tarım Makineleri Bölümünden mezun oldu. 2004 yılında Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün teklifi ile Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama çalışmaları için Adana Tarım İl Müdürlüğüne naklen atandı. Halen İl Müdürlüğünde Ziraat Mühendisi olarak çalışmaktadır. 114