Dünya`dan Örnekler III. Bölüm
Transkript
Dünya`dan Örnekler III. Bölüm
GEÇİCİ LİSTE (TENTATIVE LIST) 18 GÜLLÜK DAĞI – TERMESSOS MİLLİ PARKI Tarih: 25/02/2000 Yeri: Akdeniz Bölgesi Kriter: ii, iii, v, Kültürel; ii, iii, iv, Doğal Güllük Dağı, nadide ve el değmemiş doğal güzellikleriyle, hemen üzerindeki Termessos Antik Kenti ise yerleşim biçimi ve savunma sistemleriyle doğal ve kültürel kriterler çerçevesinde Dünya Mirası olmaya aday gösterilmiştir. Aynı zamanda Milli Park da olan bu bölgede, Güllük Dağı’nın sarp kayalıkları, duvarları 600 metreyi bulan Mecine Kanyonu gibi muazzam jeomorfolojik güzelliklere, Akdeniz ikliminin tipik bitki örtüsü olan orman ve makilere, bu ortamda yaşamını sürdüren dağ keçisi, alageyik, şah kartal gibi nadir yaban hayvanı türlerine rastlamak mümkündür. Termessos, koruma altında bulunan bu çok sayıda nadir bitki ve hayvan türü ile eşine az rastlanır bir uyum ve sentez geliştirmiştir. Homeros’un Ilyada eserinde bu kenti kuran Solymlerden Termessos halkı olarak söz edilmektedir. Aşağı şehir, şehir merkezi ve mezarlık olarak üç bölümde gelişen şehir, Roma döneminde en parlak çağlarını yaşamıştır. Şehrin surları, kuleler, kral yolu, Hadrian kapısı gymnasium, tiyatro, odeon, zengin süslemeli mezarlar, şehrin suyunu sağlayan sarnıçlar ve drenaj sistemi Termessos'un en görkemli yapılarının kalıntılarıdır. III. Bölüm Dünya’dan Örnekler BAŞARI ÖYKÜLERİ 10: WIELICZKA TUZ MADENİ (POLONYA) 13. yüzyıldan beri aktif olarak çalışan bu muhteşem maden, 1978 yılında Dünya Mirası ilan edilen ilk on iki bölgeden biri olmuştur. 300 kilometreyi bulan koridorlarında çok sayıda sanat çalışmasına ve tuzdan yapılmış heykele rastlamak mümkündür. Biz de 2006 yılında seyahat rotamızı bu bölgeye çevirmiştik. Tamamı tuz olan bu dağın içinde, yerin üç yüz metre altında, 400 metre karelik dev bir kilise alanı görmek büyüleyiciydi. Hala düğünlerin organize edildiği bu alanda, duvarlar heykeller ve tablolar ile doludur. Tümü de, duvardaki tuz bloklarını işleyerek yapılmıştır ve yaratıcıları, isimleri bile hatırlanmayan maden işçileridir. 800 sene boyunca bir dantel gibi işlenerek meydana getirilen bu eserler, ne yazık ki 19. yüzyılın sonunda kullanılmaya başlanan suni havalandırma sisteminin yarattığı rutubet nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 1989 yılında Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınan Wieliczka Tuz Madeni için hem Polonya hükümeti hem de uluslararası kamuoyu ortak bir çalışma başlatmıştır. Dokuz yıllık etkili bir çalışma sonucunda kurulan rutubet engelleyici sistem, bölgenin Aralık 1998’de Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılmasını ve gelecek kuşaklara armağan edilmesini sağlamıştır. 54 KAKADU MİLLİ PARKI AVUSTRALYA Onay Tarihi Genişletme Kriter : 1981 : 1987, 1992 : i, vi, vii, ix, x Son derece vahşi ve tehlikeli olan bu timsahlar için milli park içinde çok sayıda uyarı levhasına rastlamak mümkündür. Balıklar, su bitkileri, ağaçlar, ayrıca inanılmaz güzellikte ve çok değişik türlerde su kuşları bu yöreyi dünyanın korunmaya değer yerlerinden biri yapmaktadır. Wet Land’ın ortasında yer alan Nourlangie kayası, özellikle yağmur döneminde bir adaya dönüşür. Bu görkemli kaya parçası burada yaşamış insanların resimleri ile dolu bir sanat galerisi görünümündedir. Kakadu Milli Parkı, 40 bin yılı aşkın süredir insan yerleşiminin bulunduğu, nadir bitki ve hayvan türleriyle karmaşık bir ekosistemi barındıran özel bir doğal yaşam bölgesidir. Mağara resimleri ve taş oymacılığı, tarih öncesinin avcı-toplayıcılarından günümüzün Aborijinler’ine kadar bölge yerleşimcilerinin hayat tarzı hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bölge, Wet Land denilen ıslak topraklardan oluşur. Yağmur mevsiminde araziyi kaplayan sular yaban hayatın yaşam döngüsünü beslemektedir. Bu dönemde tuzlu sularda yaşayan Avustralya tuzlu su timsahları yöreyi kaplayan sularla birlikte iç kısımlara kadar ulaşma imkanı bulurlar. 56 57 ULURU & KATA TJUTA AVUSTRALYA Onay Tarihi Genişletme Kriter : 1987 : 1994 : v, vi, vii, ix Uluru ve onun hemen batısında yer alan Kata Tjuta, bölge insanının inanışlarında çok özel bir yer tutan devasa kaya parçalarıdır. Beyaz adamın Ayers Rock dediği, fakat bölgenin asıl sahipleri olan Aborijinlerin “Uluru” diye adlandırdığı bu doğa harikası, dünyanın en büyük monoblok kayasıdır. Yeryüzünde görünen kısmı 348 metre olsa da, yer altında 65 kilometre derinliğe kadar uzanmaktadır. Bu şekliyle bir aysbergi andıran Uluru, yöre halkınca kutsal sayılmış ve hem efsanelerin, hem de ritüellerin konusu olmuştur. İlk başta doğal yapısından dolayı Dünya Mirası olarak kabul edilen, fakat sonradan Aborijinlerin on binlerce yılık inanışları çerçevesinde ‘kültürel miras’ kategorisine de alınan Uluru, bugün dünyanın her yerinden çok sayıda ziyaretçiyi kendisine çekmektedir. Güneşin doğuşu ve batışında saniye saniye açık kızıldan koyu kızıla renk değiştiren bu kayayı izlemeye gelenler, bir yandan Uluru’yu fotoğraf makineleriyle ölümsüzleştirirken, bir yandan da şampanyalarını yudumluyorlar. Ülkenin turizm politikası, Uluru’ya tırmanmayı bir keyif olarak lanse ettiğinden dolayı, eskiden beri çok sayıda turist buraya yalnızca tırmanma amacıyla gelmiş. Bu kaya geleneksel sahiplerine iade edilince 20-50 bin yıl öncesinden gelen kutsal ayinler tekrar başlamış. Uluru’ya tırmanılması her ne kadar Aborijinleri üzse de, hükümetle yaptıkları anlaşma gereğince bunu engelleyemiyorlar. Her tarafa “Tırmanılmaması rica olunur” diye yazmışlar; bu da tırmananların sayısını %50 oranında düşürebilmiş ancak. Onay Tarihi Genişletme Kriter : 1987 : 1994 : v, vi, vii, ix GRAZ ŞEHRİ AVUSTURYA Orta Avrupa’nın tarihi değerler açısından en iyi korunan şehri olan Graz, başkent Viyana’ya 200 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. Aynı zamanda Steiermark eyaletinin başkenti olan Graz, 230 bin nüfusa evsahipliği yapıyor. Güzelliğiyle insanın başını döndüren bu şehirde, özellikle şehir merkezinde her ev ve işyerinin en az bir asır öncesinden geldiğini öğrenmek insana tarihle iç içe yaşadığı hissini veriyor. 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen şehir, 1999 yılından bu yana UNESCO tarafından insanlığın ortak miraslarından biri olarak korunuyor. Şehir sakinlerinin bundan gurur duyduklarını, hemen her köşe başında karşımıza çıkan büyüklü küçüklü panolardan anlamak mümkün. Graz şehri, UNESCO Dünya Mirası amblemini çok değişik biçimlerde ve yaygın olarak kullanmaya özen gösteriyor. Kent merkezinde sokak adları ve bina numaralarını gösteren her tabelada bu amblemini görmek, kenti ziyaret eden yabancılara sürekli olarak buranın bir Dünya Mirası olduğunu hatırlatıyor. 58 59 HALLSTATT Onay Tarihi Kriter : 1997 : iii, iv AVUSTURYA Avusturyanın kuzeyindeki Hallstatt muhteşem göl manzaraları, çevredeki yüksek sisli dağları, tepelerde yer alan binlerce yıllık tuz madenleri, her an oluşumunu sürdürerek değişken manzaralar sunan buz mağarasıyla güzeller güzeli bir kasaba. Dar dağ yollarında kasabaya ulaşana kadar her tabelada dünya mirası olduğunu gururla ilan eden bu kasabaya hayran kalmamak mümkün değil. Hallstatt Avrupa’nın en eski yerleşim bölgesi kabul edilmektedir. Keltler bu bölgeye iki çok önemli ihtiyacı karşılayabildikleri için gelmişlerdir: tuz ve tatlı su. İddiaya göre tarihteki ilk tuz madenlerini kurup bolca tuz elde ederken, hemen yakındaki göllerden de su ihtiyaçlarını gidermişlerdir. Hallstatt’ta yaşayanlar, tarihlerinden ve ‘Dünya Mirası’ sıfatlarından övünçle bahsetmektedirler. Bu yüzden Hallstatt’ta turistseniz, ülkenize götürmek için alacağınız hediyelik eşyaların bir çoğunun üzerinde ‘Dünya Mirası Amblemi’ne rastlayabilirsiniz. 60 61 MİR KALESİ BELARUS Kırmızı tuğla, kerpiç ve taştan yapılan beş kuleli bu kale, 15. Yüzyılın sonunda Gotik tarzda inşa edilmiş, ilk kez Rönesans döneminde Barok tarzda olmak üzere yeniden restore edilmiş ve genişletilmiştir. Köşe burçları kale duvarlarından birer balkon gibi çıkıntılı inşa edilerek çevre görüş açıları genişletilmiştir. Ayrıca burçların içinde beş katlı ve silahların, top güllelerinin makaralarla yukarı çekildiği bir savunma sistemi geliştirilmiştir. Kuleler arası geçişler kale duvarlarının içindeki koridorlarla yapılmaktadır. 1812 yılında Napolyon ordularına en şiddetli direnç bu kalede gösterilmiş ve kale en büyük yıkımı o zaman yaşamıştır. Gotik, Barok ve Rönesans tarzlarını uyum içinde birleştirmiş olması ve bölgenin tarihinde çok önemli bir rol oynaması nedeniyle 2000 yılında Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Onay Tarihi Kriter : 2000 : ii, iv Onay Tarihi Kriter : 2000 : ii, iv MOGAO MAĞARALARI ÇİN Çin’in kuzeybatısındaki Gansu eyaletinin Dunhuang kenti civarında yer alan Mingsha Dağı, bugün Çin toplumu kadar, insanlık için de çok büyük önem arz ediyor. Çünkü dağın doğu çeperinde yer alan 1000 kadar mağarada, yan yana birleştirildiklerinde uzunluğu 30 kilometreyi bulan duvar resimleri ve iki bin kadar heykel var. Dünya Mirasları Komitesi bu mağaralardan günümüze kadar kalabilenleri Dünya Mirası ilan ettiğinde, şu açıklamayı not düşmüştü: “Heykelleri ve duvar resimleriyle dünyaca tanınan Mogao Taş Mağaraları, bin yıl süren Budizm sanatını yansıtıyor.” Diğer bir deyişle bu eserler, dünyanın en büyük ve en iyi korunan Budizm sanat hazinesi olarak kabul ediliyor. Yapımı 366 yılında başlayan, “Bin Buda Mağarası” olarak da adlandırılan Mogao Mağaraları’nda en büyüğü 32.5 metre olan çok sayıda Buda heykelinin yanı sıra, hem Çin kültür tarihini, hem de Budizm inanışı, hikayeleri ve dinsel yaşantısını tasvir eden resimler yer alıyor. Bu resimler bugün Batılı bilimadamlarınca “duvardaki kütüphane” olarak adlandırılıyor. 62 63 BİRİNCİ QİN İMPARATORU MOZOLESİ - ÇİN Onay Tarihi Kriter : 1997 : iii, iv 1974 yılının Mart ayında bir grup çiftçi, Çin’in eski başkentlerinden olan ve İpek Yolu’nun başlangıcı kabul edilen Xian kentinin kırk kilometre doğusunda su kuyusu açmak için toprağı kazdıklarında, karşılarına çıkan manzara nedeniyle gözlerine inanamadılar. Önlerinde gerçek boyutlarda yapılmış, her an cenge gidecekmiş gibi hazır, zırhları içinde dimdik duran bir Terra Cotta savaşçısı ve atının toprak heykeli duruyordu. Hemen yetkililere haber verdiler. O gün başlatılan kazılar, insanlık tarihinin en büyük hazinelerinden birini ortaya çıkardı. Burası Qin hanedanlığının ilk imparatoru olan Qin Shi Huang’ın (Ying Zheng) anıt mezarıydı. Üstelik bu mezarda, bir değil yüzlerce Terra Cotta savaşçısı, yani koca bir ordu yer alıyordu. 66 kilometrekarelik alana yayılan mezarda, ayrıca bir saray, salonlar, kuleler ve kameriyeler bulundu. Şu anki Xian şehrinin iki katı büyüklükteki bu görkemli mezarı yapmak için 700 bin işçinin 38 sene boyunca çalıştığı düşünülüyor. Şu günlerde kazılara geçici bir süre ara verilmek zorunda kalındı. Çünkü bu eserler ilk çıkarıldıklarında orijinal renklerini korusalar da, gün ışığı görür görmez renklerini kaybetmeye başlıyorlardı. Şimdi uzmanlar, eserlerin orijinal renklerini korumasını sağlayacak bir malzemenin arayışı içindeler. Bu tür bir malzeme bulunduğunda, kazılar tekrar başlayacak. 64 65 VOLUBİLİS Onay Tarihi Kriter : 1997 : ii, iii, iv, vi FAS Romalıların, Afrika’daki Mauretania Tingitana eyaletinin idari başşehri olarak M.S. 40 yılında kurdukları Volubilis, Afrika’daki en muhteşem Roma kalıntısı olarak kabul ediliyor. İsmini bölgeye özgü bir çiçekten alan Volubilis’in belki de en muazzam yanı, çok iyi korunmuş yer mozaikleri. Mozaiğe bir dünya haritası ile karadaki hayvanlar ve denizdeki balıklar işlenmiş. Bunun bir nedeni de, Volubilis’i kuran II. Juba’nın coğrafyaya duyduğu ilgi. Bu şehirden Roma’ya uzun yıllar boyunca zeytinyağı ile arenada dövüşen gladyatörler için aslan, fil ve diğer yaban hayvanları gönderilirmiş. Bölge 1997 yılında insanlık mirası olarak kabul edilip koruma altına alınınca, Kral Hassan da antik kentin hemen girişine büyük bir mermer koydurup, üzerine UNESCO Dünya Mirası Amblemi’ni işletmiş. 66 67 ANTIGUA Onay Tarihi Kriter : 1979 : ii, iii, iv GUATEMALA Genelde Antigua ya da La Antigua diye anılan Antigua (Eski) Guatemala, 16. Yüzyılın başında Guatemala’nın ikinci başkenti olarak kuruldu ve iki yüz yıl kadar Guatemala’daki İspanyol Kolonisi’nin askeri yöneticilerine evsahipliği yaptı. 1773’deki bir dizi deprem şehri yerle bir ettiği için, başkent Guatemala City’ye taşındı. Önemli ölçüde terk edilen ve ıssız kalan kentte, her şeye rağmen önde gelen anıtsal yapılar yıkılmadan kalmayı başardı. Kentte iyi korunmuş İspanyol Barok tarzı mimarisinden örneklere ve tahrip olsa da görülmeye değer nitelikte çok sayıda kiliseye rastlamak mümkündür. Yapılarda iki kata bile izin verilmemesi kentsel dokunun iyi korunmasını sağlamıştır. Rengarenk otobüsleriyle birlikte kent, ziyaretçilerine 16. veya 17. Yüzyılda yaşadığı hissini yaşatacak kadar canlıdır. 68 69 CHANGDEOKGUNG SARAYLARI-GÜNEY KORE Onay Tarihi Kriter : 1997 : ii, iii, iv Changdeokgung (Changdeok Sarayı), Güney Kore’nin başkenti Seoul’de yer alan 15. Yüzyıla ait önemli bir eserdir. Joseon Hanedanı kralları tarafından inşa edilen “Beş Büyük Saray”dan biridir. Gyeongbok Sarayı’nın doğusunda yer alması nedeniyle “Doğu Sarayı” olarak da anılır. En önemli özelliklerinden biri, doğayla gösterdiği uyumdur. Çok geniş bir bahçenin içinde yer alır. Changdeok Sarayı, Kral Taejong tarafından 1405-1412 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kral Sejo, sarayın bulunduğu bölgeyi 500 bin metre kareye genişletmiştir. 1592’deki Japon istilası sırasında yanan saray, 1609’da Kral Sonjo ve Kral Kwanghaegun tarafından yeniden restore edilmiştir. Bugün 45 hektarlık alanda 13 bina ve 28 kameriye yer alır. UNESCO Dünya Mirasları Komitesi tarafından, Uzakdoğu saray mimarisi ve bahçe tasarımının istisnai bir örneği olduğu ve hem kendisi hem de müştemilatıyla doğal çevreye ve topografik koşullara mükemmel bir uyum sağladığı için 1997 yılında Dünya Mirası ilan edilmiştir. 70 71 KHAJURAHO TAPINAKLARI Onay Tarihi Kriter : 1986 : i, iii HİNDİSTAN Efsane çok eskiye dayanıyor. Bir gün ay tanrısı Chandra göl kenarında oturan dünyalar güzeli Prenses Hemavati'ye aşık olur. Yakışıklı bir prens olarak prensesin karşısına çıkarak ona aşkını ilan eder. Prenses de Chandra'ya aşık olur. Bu mutlu çiftin oğlu yüzyıllarca bölgede egemen olan Chandella hanedanının kurucusu olacaktır artık. O yüzden Khajuraho birbirine aşık olan ve bunu serbestçe sergilemekten çekinmeyen insanların şehridir. Dolayısıyla dinsel tapınaklar bile, bugünün insanına dahi şaşırtıcı gelecek açıklıkta aşk ve cinsel ilişki tasvirleriyle bezenmiştir. Efsane çok etkileyici; ama gerçekler biraz daha farklı. Aslında Khajuraho, 10. Yüzyılda Hindistan’da yaşanan dinsel değişimin etkilerini yansıtıyor. Bilindiği gibi Nepal’de doğup Hindistan’a doğru yayılan Budizm’in temel kuralı, ihtirasların törpülenmesi, nefsin köreltilmesidir. Bu sert ve sıkı kurallar, toplum nezdinde ancak belirli bir süre tutunabilmiş, 10. Yüzyılda Budizm’den Hinduizme dönüş eğilimi başlamıştır. İşte Khajuraho Tapınakları da, bu toplumsal özgürleşmenin işaretlerini sunar. Tapınaklar terk edildikten sonra bu bölgeyi ormanların kaplaması, tapınakların beş yüzyıl boyunca zarar görmeden günü- 72 müze dek gelmesini sağlamıştır. 73 Onay Tarihi Kriter FATEHPUR SİKRİ : 1986 : ii, iii, iv HİNDİSTAN Agra yakınlarında bulunan ve “Zafer Kenti” anlamını taşıyan Fatehpur Sirki, dört yüzyıl önce yapılıp terk edilen muazzam bir hayalet şehirdir. Şehri kuran kişi, üç yüz karısı bulunmasına karşın bir türlü çocuğu olmayan Akbar Şah’tır. Akbar Şah bu sorununa çözüm aramak için Şeyh Salim Çişti adında bir evliyayı ziyaret edecektir. Evliya bir kehanette bulunur ve yakında üç çocuğunun olacağını söyler. Gerçekten de çok geçmeden ilk çocuk doğar. Bunun üzerine Akbar Şah oğluna Şeyh Salim Çişti’nin adını (Salim) verir ve evliyanın yaşadığı bölgeye bir şehir kurulmasını emreder. Fatehpur Sikri adını verdiği ve on yıl kadar Moğol İmparatorluğu’nun başkenti olacak bu şehre saraylar, kuleler, haremler, ahırlar, imalathaneler, hamamlar, camiler ve mescidlerin yanı sıra, muazzam güzellikte bahçeler, havuzlar, kameriyeler yaptırır. Fakat bilinmeyen bir nedenden dolayı (rivayet odur ki, kenti besleyen su kaynakları kurumuştur) kent kısa zaman içinde terk edilir ve geriye bir hayalet kent kalır. Şu ilginç bilgiyi de vermeden geçmeyelim: Akbar’ın doğan ilk çocuğu Salim, hükümdar olunca Cihangir adını alır. Cihangir, ünlü Taç Mahal’i yaptıran Şah Cihan’ın babasıdır. 74 75 PLITVICE GÖLLERİ Onay Tarihi Kriter : 1986 : ii, iii, iv HIRVATİSTAN Hırvatistan’ın Bosna sınırında yer alan bir doğa harikası. Burada kaynağından doğan su, farklı seviyelerde birçok göl oluşturarak aşağıya doğru akıyor. Geçtiği her yerde muazzam güzellikte manzaralar oluşturarak yoluna devam eden su, sekiz kilometrelik bir alanda irili ufaklı altmış göl meydana getirdikten sonra Korana Nehri’ne boşalıyor. Park görevlileri turizm sezonunda bu yöreyi günde 10 bin kişinin ziyaret ettiğini belirtiyorlar. Özenle korunan bitki örtüsü, nadir bulunan kuş türleri ve göl hayvanlarının çeşitliliği hayranlık uyandırıcı. Ayrıca bölge çalı horozlar, kahverengi ayılar, yabani kediler ve kurtlar için sığınak rolü üstleniyor. Büyük göl akü ile çalışan teknelerle geçiliyor ve 78 metreden dökülen şelale her gün ziyaretçi akınına uğruyor. Milli park sahası içinde kalan istisnasız her ev pansiyon olarak düzenlenmiş. Bölge içinde ziyaretçilerin arzusuna göre 3, 6 ve 8 saatlik yürüyüş parkurları bulmak mümkün. 76 77 COPAN HARABELERİ Onay Tarihi Kriter : 1980 : iv, vi HONDURAS Copan Harabeleri, Honduras’ın Dünya Mirası Listesi’ndeki tek yeridir. 1570 yılında Diego García de Palacio tarafından keşfedilen ve ancak 19. Yüzyıl’da kazılmaya başlanan harabeler, Maya Uygarlığı’nın en önemli birkaç bölgesinden biridir. Mayaların bu en güneydeki yerleşimi, aynı zamanda günümüze kadar ulaşan en iyi korunmuş kalıntılar arasında yer almaktadır. Yıkıntılar, 10. Yüzyılın başında terk edilmeden önce şehrin üç ana gelişme aşamasından geçtiğini göstermektedir. Maya Medeniyeti’nin Atina’sı olarak nitelendirilen bu şehirde hiyeroglif yazı ile 63 farklı taşın üzerine yazılmış dünyanın en uzun Maya metni; Copan şehrinin kurulduğu günden itibaren kanun yapıcıların yüz portrelerinin oyulduğu dikdörtgen şeklindeki sunak ve M.Ö. 571 yılında yapılıp, ancak 1989 yılında ortaya çıkarılmış olan Rosalila Tapınağı bilhassa ilginçtir. 78 79 ALBEROBELLO İTALYA Onay Tarihi Kriter : 1996 : iii, iv, v Ayrıca evlerin sahip olduğu kalın duvarlar, içeride yazın serin kışın ise ılık bir havanın hakim olmasını sağlıyor. Evlerin neden böyle dizayn edildiğiyle ilgili pek çok rivayet var. Bunlardan en ilginci, kasaba halkının çok yüksek “vergilerden” kaçmak için bu yönteme başvurduğunu söylüyor. Zira bu yapım tekniği, vergi müfettişleri teftişe geldiklerinde evin kolayca sökülüp ortadan kaldırılabilmesini sağlıyormuş. Locorotondo, Fasano, Cisternino, Martina Franca ve Ceglie Messapica bölgelerinde de benzer özellikler gösteren evlere rastlansa da, Alberobello trulli tipi evlerin başkenti olarak kabul ediliyor. Bu yüzden 1996 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne kabul edildi. İtalya’nın Puglia bölgesinde yer alan Alberobello, 100 bin kişilik nüfusa sahip olan şirin bir kasaba. Bu kasabayı dünya mirası haline getiren özelliği ise, ‘trulli” adıyla anılan 2 binden fazla evin yarattığı kültürel zenginlik. Konik çatılarıyla bizim Harran evlerini andıran bu yapılar, tamamen geleneksel yöntemlerle kireçtaşı kullanılarak ve harçsız olarak inşa ediliyor. Yöre sakinleri, yakın çevreden temin ettikleri malzemelerle, günümüzde de aynı şekilde ev yapmayı sürdürüyorlar. Tarihöncesi yapı tekniğiyle inşa edilmiş bu evler kasabaya masalsı bir hava veriyor. 80 81 PIAZZA DEL DUOMO Onay Tarihi Kriter : 1987 : i, ii, iv, vi İTALYA Milano’nun kalbi durumundaki Piazza Del Duomo (Duomo Meydanı), dünyaca tanınan bir grup anıtsal yapıdan oluşmaktadır. Meydana ismini veren ise, alanın sonunda yer alan Duomo Katedrali’dir. 1386’da beyaz mermerden Gotik tarzda inşa edilmeye başlanan katedral, Roma’daki aziz Peter Katedrali ve Sevil’deki katedralden sonra dünyanın üçüncü en büyük katedralidir. Yapımı beş yüz yıl sürmüş ve ancak 1805 yılında tamamlanabilmiştir. Bunun nedeni, katedralin nasıl bitirileceğine ilişkin sonu gelmeyen tartışmalardır. İnşaatın bu kadar uzun sürmesi, yöresel dilde bir deyim oluşmasına yol açmıştır. Milanolular uzun süren bir işi tanımlamak istediklerinde, “Lungo come la fabrica del Duomo Duomo inşaatı gibi uzun” demektedirler. Fakat tüm bu çabaların sonunda, ortaya İtalya’nın en büyük ve kompleks gotik yapısı çıkmıştır. Ortasında Kral Victor Emanuel II’yi Martino Savaşı’nda tasvir eden büyük bir heykelin bulunduğu Piazza Del Duomo’da, katedralin yanı sıra Ortaçağ mimarisinin başyapıtları niteliğinde olan bir çan kulesi (Pisa Kulesi), mezarlık ve Vaftizci Yahya’ya ithaf edilen Vaftizhane bulunur. Pisa Kulesi belki de bu yapılardan en fazla 82 tanınanıdır. Her yüz senede yedi santim sağa doğru eğilen yapı, her yıl çok sayıda turisti kendine çekmektedir. 83 KYOTO Onay Tarihi Kriter : 1994 : ii, iv JAPONYA M.S. 794 yılında Eski Çin’in başşehirlerini model alarak inşa edilen Kyoto, 19. Yüzyılın ortasına kadar Japonya’nın başkenti olmuştur. 1000 yıllık sürece boyunca Japon kültürünün merkezi olan Kyoto, ahşap bina yapımı, dinsel mimari ve Japon bahçe sanatı alanındaki tüm gelişimi gözler önüne serer. Japonlar tarafından "Hana no miyako" yani "Çiçeklerin Şehri" olarak adlandırılan eski başkent Kyoto, tarihi bin yıldan eskiye dayanan 17 tapınak, mabet ve kale içermektedir. Bu 17 yapı, Kyoto’yu UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne sokmuştur. Japonya’nın en çok turist çeken (yılda 40 milyon) bu kenti, ayrıca 1600 budist tapınak, iki imparatorluk sarayı ve 400 Şinto mabedine evsahipliği yapmaktadır. Kyoto tarihi açıdan o kadar zengindir ki, her gün bir tapınak ziyaret edileceği düşünülürse, tüm Kyoto’yu layıkıyla gezmenin beş buçuk yıl süreceği söylenmektedir. 84 85 MEXICO CITY MERKEZİ ve XOCHIMILCO-MEKSİKA Onay Tarihi Kriter : 1987 : ii, iii, iv, v Azteklerin eski başkenti Tenochtitlan’ın yıkıntıları üzerine İspanyol’lar tarafından kurulan Mexico City, bugün dünyanın en geniş ve nüfus bakımından en yoğun şehirlerinden biridir. Rusya’daki Kızıl Meydan’dan sonra dünyanın en büyük ikinci meydanı olan Zocalo Meydanı, Mexico City’nin tarihi merkezidir ve çevresinde yer alan tarihi yapılarıyla birlikte 1987 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Bu tarihi yapılar Aztek’lerin ana tapınağı olan Templo Mayor, kıtadaki en büyük katedral ve iç duvarları Diego Rivera’nın bağımsızlık savaşını anlatan resimleriyle süslü olan Ulusal Saray’dır. Templo Mayor’un kalıntıları, İspanyol istilacılar tarafından yıkıldıktan dört yüz yıl sonra keşfedilmiş ve üzerindeki koloniyal tip evler yıkılarak ziyarete açılmıştır. Yine Dünya Mirası Listesi’nde olan ve Mexico City’nin 28 kilometre güneyinde yer alan Xochimilco ise, tamamen Venedik’i andırır. 1600 kilometre uzunluğa ulaşan su kanallarında ulaşım gondollarla sağlanmaktadır. Eskiden göl olan bu bölgede, adacıklar üzerinde hala tarım yapılmaktadır. Burada gezerken karşılaştığınız rengarenk gondollar, çalgıcılar, yiyecek içecek satıcıları, Xochimilco’yu tam bir karnaval 86 yerine çevirir. 87 KATHMANDU VADİSİ Onay Tarihi Kriter : 1987 : ii, iii, iv, v NEPAL Yirmi kilometrelik bir alan içerisinde yer alan Durbar Meydanı, Patan, Bhaktapur Swayambhu ve Bauddhanath Budist stupaları ile Pashupati ve Changu Narayan Hindu Tapınakları Kathmandu Vadisi’nde bilhassa önem taşıyan yedi eserdir. Kathmandu Vadisi, Nepal’in kültürel ve sanatsal geçmişini içeren bu yedi anıt grubuyla 1979 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Durbar Meydanı’nın gelir getirmesi için yöresel düzeyde ilginç çözümlere rastlıyorsunuz. Meydana giden bütün yolların girişine birer gişe konulmuş. Nepallılar buraya girerken ücret ödemeseler de, gelen her turist bu yola girebilmek için bilet almak zorunda. Kahtmandu Vadisi’nin ayrıca belirtilmesi gereken bir özelliği, eroin ve diğer uyuşturucuların serbest olmasından dolayı buranın 1960’lı yıllarda hippilerin uğrak yeri haline gelmesiydi. Sonradan her tür uyuşturucu madde kullanımı yasaklandı. Bugün UNESCO bölge için en büyük tehlikenin, kontrolsüz kentsel gelişme olduğuna dikkat çekiyor. 88 89 ITCHAN KALA Onay Tarihi Kriter : 1990 : iii, iv, v ÖZBEKİSTAN Itchan Kala, İpek Yolu üzerindeki muhteşem kent Hiva’da yer alan bir iç şehir. 10 metre yüksekliğindeki duvarlarla çevrili bu bölge, ticaret kervanlarının İran’a gitmek için çölü geçmeden önce uğradıkları son durakmış eskiden. İçinde 50 tarihsel abide, 250 kadar eski ev yer alıyor. Tarihi yapılar arasında özellikle Djuma Camii’yi, anıtmezarları, medreseleri ve 19. Yüzyılın başında Alla-Kulli-Khan tarafından inşa edilen iki sarayı sayabiliriz. Itchan Kala, Orta Asya’da İslam Mimarisinin en iyi korunmuş örneklerini içerdiği için, 1990 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne alındı. İlginç bir özelliği belirtmeden geçmeyelim. Hiva halkının Türkçesi bizim kullandığımız dile Azerilerden sonra en yakın olanı. Dolayısıyla Hiva’ya gittiğinizde yöre halkıyla anlaşmakta hiç zorluk çekmiyorsunuz. Bölge sakinlerinin bir Dünya Mirası’na sahip olmaktan dolayı gurur duyduğunu her hallerinden anlamak mümkün. Zaten girişe konulmuş dev sertifika da bunu çok iyi anlatıyor. 90 91 WIELICZKA TUZ MADENİ Onay Tarihi Kriter : 1978 : iv POLONYA Wieliczka Tuz Madeni, bölgede binlerce yıl öncesinden itibaren başlanan tuz çıkarma girişimlerinin, 13. Yüzyıldan itibaren daha sistemli hale gelmesiyle oluşmuş. Krakow’a 20 kilometre uzaklıkta bulunan Wieliczka Tuz Madeni, % 90 tuz yoğunluğuna sahip monoblok bir tuz kayasından oluşan yapısıyla, çok uzun zamandır insanlığa hizmet etmeyi sürdürüyor. Dokuz katmandan oluşan, yüz elli metre derinliğe ulaşan tuz madeninin en önemli özelliği, 300 kilometreyi aşan galerilerinin bugün ismi bile bilinmeyen madencilerin meydana getirdiği sanat eserleriyle dolu olması. Maden içinde ilerlerken çok sayıda heykel ve sunağa rastlıyorsunuz. Üstelik hem bunlar, hem de merdiven basamakları ile parke taşları tamamen tuzdan meydana getirilmiş. Bilhassa büyük bir tuz kayası oyularak yapılan katedral ile içindeki heykel, gravür, rölyef ve nişler madene benzersiz bir görünüm kazandırıyor. Havalandırma sistemlerinin bu tuzdan sanat eserlerinde yaratmaya başladığı tahribat, 1978 yılında UNESCO’nun devreye girmesini sağlamış. Wieliczka Tuz Madeni hemen Dünya Mirası ilan edildikten sonra, havalandırma sistemi yenilenmiş ve gelecek 92 kuşaklara ulaşması garanti altına alınmış. 93 BATALHA MANASTIRI Onay Tarihi Kriter : 1983 : i, ii PORTEKİZ Portekizlilerin 1385 yılında Kastilyalılar’ı mağlup ettikleri Aljubarrota savaşı anısına yaptıkları dini yapı, yüzyıllar boyunca Batalhalı Dominikenlere hizmet vermiştir. Portekiz İmparatorluğu sonraki iki yüz yıl boyunca bu büyüklükte bir başka projeye girişmemiştir. Özellikle Manueline sanattan etkilenen ve Gotik tarzda yapılan manastır, görülmeye değer bir şaheser olarak ziyaretçilerini beklemektedir. Kral John I ve eşi ile birlikte dört oğlu ve eşlerinin de mezarları bu manastırda bulunmaktadır. Ama bunların en ünlüsü Prens Henri de Navigator’dır (Denizci Henri). Portekizde ilk denizcilik okulunu açan, Portekiz denizciliğinin gelişmesini sağlayan Prens Henry, bu girişimi ile Portekizli denizcilerin Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan ve Uzak Doğu’ya ulaşan deniz yolunu açmalarını sağlamıştır. Böylece dünya tarihini tümüyle değiştiren yeni gelişmelerin önü açılmıştır. Yapının “Tamamlanmamış Kilise” denilen bölümü ise, bitmemiş haliyle bile görenleri hayrete düşüren bir güzelliğe sahiptir. Duvar süsleri, nişler ve heykeller benzersiz sanat eserleridir. 94 95 PORTO Onay Tarihi Kriter : 1996 : iv PORTEKİZ Dünyaca ünlü Porto şaraplarının anavatanı olan Duoro Vadisinin dik yamaçlarında zümrüt yeşili üzüm bağları Duoro Nehri boyunca Atlantik Okyanusu sahillerine kadar uzanır. Nedir bu güzel vadiyi dünyada tek yapan ve neden Porto Şarapları benzersiz bir rayihaya sahiptir? Bunun nedenlerinden biri, vadinin toprak yapısında bulunan beyaz renkli taşlardır. Üzümlerin olgunlaştığı yaz mevsiminde gündüz ortalama 30 santigrat derece ısıyı emen bu taşlar, gece de vadinin ısısını 30 santigrat derecede sabit tutar. Gece ve gündüz sabit ısıda olgunlaşan bu üzümler farklı ve harika bir çeşniye sahiptir. 2000 yıllık Duoro Vadisi’yle birlikte Porto şehri UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır. Şehrin her yanında, diyelim ki bir meydanı süsleyen ışıklı çok büyük bir panoda veya Katedral meydanında yere döşeli parke taşlarının arasında Dünya Mirası Amblemi’ni görmek mümkündür. 96 97 Onay Tarihi Kriter SINTRA : 1995 : ii, iv, v PORTEKİZ Ortaçağdan beri Portekiz kraliyet ailesi ve asillerinin yazlık saraylarının bulunduğu Sintra, asırlık ağaçların oluşturduğu ormanlar içinde tepelere yaslanmış güzeller güzeli bir şehir. Sintr’da villalar ve saraylar yemyeşil ağaçların arasında inci taneleri gibi görünür. Ama bu şehrin en ünlü unsuru kraliyet yazlık sarayının mutfak bacalarıdır. Şehrin her yerinden görülen bu iki yüksek baca, zamana göre ileri bir teknikle inşa edilmiştir. Mutfakta oluşan baca gazlarının atılması konusunda son derece başarılı bir mimari özelliğe sahiptir. Sintra ayrıca 19. Yüzyılda Avrupa’da Romantik Mimari’nin ilk merkezi olmuştur. II. Ferdinand’ın bir manastırdan dönüştürdüğü kale, yerel ve egzotik ağaçların içinde Gotik, Mısır, Fas ve Rönesans unsurlarının romantik bir duyarlılıkla bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Park ve bahçelerin kendine özgü dizaynı, sonradan Avrupa’da peyzaj mimarisinin gelişiminde çok önemli etkilerde bulunmuştur. 98 99 MOSTAR KÖPRÜSÜ SARAY BOSNA İlginç bir şekilde Mostar Köprüsü, Dünya Mirası Listesi’nde istisnai bir yer teşkil eder. Zira UNESCO, 6 numaralı kriterin tek başına kullanılmamasını tavsiye etmiş, fakat sonradan kendi tavsiyesine rağmen, Mostar Köprüsü’nü sadece bu kritere dayanarak listeye dahil etmiştir. Böylece Avrupa kıtasındaki en önemli Osmanlı yapıtlarından biri olan Mostar köprüsü, sembolik değeri nedeniyle insanlık mirası sayılmıştır. Yüzyıllardır gerek aynı şehrin iki yakası, gerekse burayı paylaşan farklı kültürler arasında köprü vazifesi gören bu görkemli anıt, bir Türk firması tarafından restore edilmiştir. Savaş sırasında yıkılan ve nehre düşen taşlar özenle çıkarılmış, yapım tekniği ve mimarisine birebir sadık kalınarak yeniden inşa edilmiştir. Köprünün hem yeniden inşa edilmesi, hem de Dünya Mirası ilan edilmesi, 2000’li yıllarda o coğrafyada yaşanan korkunç savaşa verilebilecek en güzel yanıt olmuştur. Onay Tarihi Kriter : 2005 : vi Onay Tarihi Kriter : 1995 : ii, iv, v SKOCJAN MAĞARALARI SLOVENYA Debisi yüksek bir nehir, yeryüzünü değil de akmak için yeraltını seçerse ne olur? Keşfedilebilmiş en güzel yanıtlardan biridir Skocjan Mağaraları. Bir tepenin üzerine kurulmuş Sloven köyünün altından geçen sular, derinliği 100 metreyi bulan bir yer altı kanyonunun içine bir çağlayanla dökülür. Birkaç metrelik dar kanyonda yoluna devam ettikten sonra, 40 km uzaklıkta denize döküldüğü noktaya kadar bir daha gün ışığına çıkmaz. Yeryüzünde heyecanla izlediğimiz bazı güzel nehir ve çağlayanların, yeraltında bütün haşmetiyle ve benzer güzellikleri sergileyerek aktığını görmek için her yıl on binlerce doğa aşığı turist bu bölgeye gelmektedir. Gün boyu ve her saat başı rehberler eşliğinde mağaraya inen gruplar, çağlayanları 12 metreye ulaşan yer altı kanyonunda köprüyü tek sıra halinde geçerken, 50 metre aşağılarında çılgınca bir hızla akan yer altı nehrini, 50 metre yukarılarında da bu yer altı dünyasının gökkubbesini seyretmenin inanılmaz keyfini yaşamaktadırlar. Ayrıca on binlerce yıldır insanlar tarafından kullanıldığı için, buluntularıyla geçmişimize ilişkin ipuçlarını da bize ulaştırmaktadır. 100 101 SIGIRYA Onay Tarihi Kriter : 1982 : ii, iii, iv SRİ LANKA Adını dünyaya çay ve güçlü filleri ile duyuran eski adıyla Seylan Adası, Hindistan’ın güneyinde yer alan, harika iklim ve doğasıyla dikkat çeken muhteşem bir adadır. Çağlar boyunca Hindistan yarımadasından buraya gelen gruplar, bu güzel adada Hint kökenli uygarlıklar kurmuşlardır. İşte bunlarda birinin kaçak prensi, adanın iç kısımlarında Sigirya denilen yerde, geniş düzlüklerin ortasındaki volkanik bir kayayı bugün hayranlıkla seyrettiğimiz muhteşem bir saray kale haline getirmiş. Düşmanlardan korunmak için bazı bölümleri yontulan kaya, çok zor tırmanılabilir hale getirilmiştir. Çevresine kale duvarları örülüp, hendekler kazılmış, bazı bölümlerinde büyük kaya parçaları desteklerle yuvarlanmaya hazır hale getirilmiş ve son olarak da tam tepeye harika bahçeleri, havuz olarak da kullanılan sarnıçları ile bir saray inşa edilmiştir. 370 metre yükseklikten, üç yüz altmış derece açı ile kilometrelerce uzak mesafeleri görmeye imkan veren bu kale saray, 1982’den bu yana koruma altındaki bir dünya mirasıdır. 102 103 NGORONGORO Onay Tarihi Kriter : 1979 : vii, viii, ix, x TANZANYA Afrika’da Kenya’dan başlayıp Tanzanya’ya kadar devam eden Serengeti düzlüğü ve Tanzanya’da derinliği 600 metre ve çapı 19 kilometre olan Ngorongoro krateri Milli Park olarak UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Bir dönem yörede yaşayan Mashai kabilelerinin yarattığı tehdit nedeniyle Tehlike Altındaki Dünya Mirasları listesine de giren Ngorongoro, uluslararası yardımlarla kurtarılmıştır. Her yıl yağmurlu ve kurak mevsim dönemlerine göre iki kez binlerce yabani hayvanın göçüne tanık olmaktadır. Ngorongoro çanak biçimindeki yapısı, uygun iklimi ve yoğun yabani hayvan nüfusu ile muazzam güzellikteki doğal yaşam alanlarındandır. Burada ziyaretçiler aslan, sırtlan, hipopotam, zürafa, zebra, leopar gibi pek çok canlıyı doğal ortamlarında izleme şansını elde etmektedirler. 104 105 ST. SOPHIA KATEDRALİ ve PECHERSK LAVRA UKRAYNA Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Doğu Avrupa’nın en güzel katedral ve manastır komplekslerinden biri olan St. Sophia yer alır. Ayasofya’ya rakip olarak inşa edilen kompleksin girişinde 7 katlı bir kapı bulunmaktadır. Yapı, altın mozaikleri ve Hıristiyan dinini konu alan mavi fon üzerine yapılmış benzersiz duvar ve tavan resimleriyle ünlüdür. Altın yaldızlı kubbeleri bu dünya mirası kompleksin görkemini daha da arttırmaktadır. Pechersk Larva ise, Ortodoksluğun Rusya’da 17. Yüzyıl’dan 19. Yüzyıl’a kadar yayılım göstermesinde büyük paya sahip olan bir dini yapılar topluluğudur. Hemen altında uzunluğu beş kilometreyi bulan tüneller mevcuttur. Mum ışıklarıyla aydınlatılan bu tünelde, dini liderlerin mezarları yer almaktadır Onay Tarihi Genişletme Kriter : 1990 : 2005 : i, ii, iii, iv Onay Tarihi Genişletme Kriter : 1994 : 2000 : vii, viii HA LONG BAY VİETNAM Kuzey Vietnam’da insan gözünün görebileceği en muhteşem manzaralardan biri sizi Halong Bay’de beklemektedir. Denizin içinden fışkırmiş gibi görünen 1600’den fazla büyüklü küçüklü ada, hafif sisler içinde yemyeşil birer rüya adası gibi görünür. Birbirine yakın adalar aralarında harika boğazlar, koylar ve geçitler oluşturmuştur. Bazı adaların üzerindeki tapınaklar, Uzak Doğuya has mimari tarzları ile birer biblo gibi durur. Denizden çok dik yükselenlerin yanı sıra, seyrek de olsa minik kumsallar oluşturmuş koylara da rastlanır. Yüzyıllar öncesinden bugüne gelen Uzak Doğu’ya özgü tekneler yelkenlerini açıp adalar arasında dolaşırken baş döndüren bir manzara oluştururlar. Adaların arasında kalan sular inci tarlaları ve deniz ürünleri için çok verimli bir ortam oluşturmaktadır. Geçimini bu ürünlerle sağlayan yöre insanlarının yüzen 3-5 evden oluşan yerleşim birimleri ve bunlar arasında ulaşımı sağlayan tek kürekli tekneleri turistlerin fotoğraf karelerine harika görüntüler olarak yansımaktadır. Efsaneye göre çok eski zamanlarda Vietnam halkını denizden gelen tehlikeli yabancılara karşı korumak için tanrılar gökyüzünden ejderler atmışlar. Denize inen bu ejderlerin kıvrımları adaları oluşturmuş ve yüzlerce adanın kıvrımları arasında kaybolan düşman gemileri karaya ulaşamamış, böylece bu güzel ülkenin güzel insanları kurtulmuştur. 106 107 MY SON TAPINAĞI VİETNAM 4. ve 13. yüzyıllar arasında Vietnam’da Hinduizmden etkilenen Champa Krallığı hüküm sürdü. Danang şehrinin 69 kilometre güneybatısında yer alan My Son tapınağı, bu kültürün arkasında bıraktığı en etkileyici izlerden biridir. 70’den fazla mimari öğeyi kapsayan bu dinsel yapılar kompleksi, Vietnam’da yabancı bir Hindu kültürünün oluştuğu ve yok olduğu yer olarak UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Bir başka gerekçe de, Güney Doğu Asya’nın tarihinde çok önemli bir rol oynayan Champa Krallığı’nın izlerini günümüze taşımasıdır. Restorasyon çalışmaları süren tapınakların kalıntıları bu kültürün görkemini hissettirecek kadar muhteşemdir. Özellikle Asparas dansçılarının kabartmaları çok dikkat çekicidir. Kazı alanından çıkan irili ufaklı pek çok buluntu, Danang şehrindeki Champa Mimarlık Müzesi’nde sergilenmektedir. Onay Tarihi Kriter : 1999 : ii, iii Onay Tarihi Kriter : 1990 : vii, viii, ix, x TE WAHİPOUNAMU YENİ ZELLANDA Te Wahipounamu, insanın nefesini kesecek kadar güzel bir su girintisidir. Tasman Denizine açılan Fiordland, Norveç fiyortlarını kıskandıracak kadar muhteşem fiyortlardan oluşur. Bu milli parkın Milford Sound bölümüne giden tek kara yolu 1963 yılında 700 metre yükseklikte açılan 1200 metre uzunluğunda bir tüneldir. Bölgenin çevresi, karlı yüksek dağlarla çevrilidir Fiyort’ta 500 ila 1000 metre civarında yüksek yamaçlardan akan harika görünümlü şelalelere rastlıyorsunuz. Ayrıca bu yöreye özgü deniz aslanları çevredeki kayalık bölgelerde barınıyorlar. Fiyort içinde su altı yaşamını inceleyen bir observatuar bulunmakta. 2014 metre yüksekliğindeki Pembroke Dağı ve Buzulu fiyort gezisi yapan turistleri büyülüyor. Fiyort turları, ancak erken rezervasyonla yer bulunabilen 200-300 kişilik teknelerle yapılıyor. Burada ayrıca sekiz yüz yaşını bulan ağaçlara, dünyanın tek yüksek dağ papağını “kea”ya ve soyu tükenmek üzere olan Takahe kuşlarına rastlayabilirsiniz. 108 109