Simit Sarayı
Transkript
Simit Sarayı
SİMİT SARAYI’NIN ÜCRETSİZ DERGİSİDİR NO:15 MAYIS 2014 SİMİT SARAYI NEW YORK 5. CADDE’DE! ASLI TANDOĞAN ARP EĞİTİMİ ALDI OYUNCULUĞU SEÇTİ GÜNEY AFRIKA’YI KEŞFEDIN ÜNLÜ ERKEKLERİN KUAFÖRÜ: VEYSEL ŞENEL DÜĞÜN SEZONU BAŞLADI BAŞARI ÖYKÜMÜZÜ BOĞAZIÇILILERE ANLATTIK NO:15 • MAYIS 2014 İMTİYAZ SAHİBİ İcra Kurulu Başkanı ABDULLAH KAVUKCU Lezzet duraklarımız çoğalıyor H epinizin yakından bildiği üzere, sizlerin ilgisi ve güveni ile Simit Sarayı olarak dünya markası olma yolunda emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz. New York mağazamızın açılış hazırlıkları heyecanla devam ederken, geçtiğimiz ay lezzet duraklarımız arasına Londra’yı da ekledik. Yaz sonu Londra’nın en önemli alışveriş caddesi olan Oxford Street’te, Simit Sarayı’nın İngiltere’deki ilk mağazasını açacağız. Yurt dışı açılışlarımızın yanı sıra elbette yurt içinde de yeni mağazalarımızla Simit Sarayı ailesini genişletmeye devam ediyoruz. Mart ayı içinde Alanya mağazamızı ve Antalya’daki altıncı mağazamız olan Antalya Kapalıyol Simit Sarayı’nı hizmete sunduk. Bu vesile ile ilk günden itibaren bizleri yalnız bırakmayan ve açılışlarımıza yoğun ilgi gösteren Alanya ve Antalyalı lezzet tutkunlarına tekrar teşekkür ederim. İlerleyen sayfalarda detaylı bilgilerini bulacağınız üzere Denizbank işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz ve büyük ilgi gören fastPay uygulamasını MayısTemmuz tarihleri arasında tekrarlamaya karar verdik. Böylece MayısTemmuz dönemindeki alışverişlerinizde yüzde 50 indirim fırsatından yararlanabileceksiniz. Sizleri dergimiz ile başbaşa bırakmadan önce tüm annelerin Anneler Günü’nü, gençlerin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlar, herkese keyifli bir ay dilerim. Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Esma Tuncer Aydos Yapım HI’STANBUL PRODÜKSİYON Şifasuyu Yolu Üstü Sok. No: 30 Oksizen Konakları 4/2 Maden Mahallesi, Sarıyer, İstanbul Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Bölükbaşı ayhan.bolukbasi@gmail.com Yayın Direktörü Zeynep Kasapoğlu zeynepkasapoglu@windowslive.com Görsel Yönetmen Çağrı Ece cgrece@gmail.com Editör Ece Öziş eceozis@gmail.com Yazı İşleri Uras Benlioğlu Özcan Yılmaz Füsun Tansu Simay Erdem Fotoğraf Caner Kasapoğlu Yayın Kurulu Seçil Çiçek, Gülcan Gümüş, Hande Eldemir, Kübra Erkan Baskı Uniprint Basım San. Ve Tic. A.Ş. Ömerli Köyü, İstanbul Cad. No: 159 Hadımköy 34455 İstanbul Tel: (0212) 798 28 40 Faks: (0212) 798 20 63 Yönetim Yeri Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza No: 191 Levent/İstanbul Tel: (0212) 398 03 98 www.simitsarayi.com Abdullah Kavukcu Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO Yayın Türü Yerel Süreli www.simitsarayi.com Bu dergide yayımlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları Simit Sarayı Yatırım ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Bu yayındaki tipografik hatalardan Simit Sarayı Yatırım ve Tic. A.Ş. sorumlu değildir. Dergide yer alan ürünlerin fiyatlarında haber vermeden değişiklik yapılabilir. Ürünler stoklarla sınırlıdır. facebook.com/simitsarayi twitter.com/simitsarayi S İ M İ T S A R AY I • 3 İÇİNDEKİLER NO:15 MAYIS 2014 3Editör 4İçindekiler 6 İki yeni mağazamız açıldı 8 Benim Simit Keyfim Siz fotoğrafladınız, biz yayımladık 24 10 Müşterilerimiz Simit Sarayı’nı anlattı 14 Simit Sarayı Efsanesi New York 5. Cadde’de 17 Kara Para Aşk’ta simit molası 20 Bu lezzet objektife sığar mı? Simit Sarayı ürünleri kamera karşısında! 78 21 Sıra Suudi Arabistan’da! 24 Aslı Tandoğan Arp eğitimi aldı, oyuncu oldu 32 New York’un kalbi Huzurlarınızda 5. Cadde 38 Abdullah Kavukcu başarının sırrını anlattı 46 Dünyada Simit Sarayı 52 92 88 48 Güneş Tulga İle Tasarım Dünyası En iyi renk üstünüzde en iyi durandır 52 Düğün sezonu başladı Evlilik rehberini mutlaka okuyun! 72 66 Akdeniz’in incisi: Alanya 72 Güney Afrika sizi bekliyor 78 Canan Berber sanatını anlattı 84 Veysel Şenel Berberliği sanata dönüştüren adam 88 Antioksidan gıdalar Ömrünüze ömür katın! 92 Dışavurumcu sanat terapisi 98Kültür-Sanat 102 En yeni teknoloji ürünleri 108 Mağazalarımızın adresleri 110Bulmaca 112Burçlar 98 48 66 HABER Simit Sarayı Marmara Park Güzelyurt Mah. 1.Cadde Esenyurt, İstanbul İstanbul’da yepyeni iki mağaza Geniş ürün yelpazesi ve yüksek kalite anlayışıyla yurtiçi ve yurtdışında her gün 450 bin misafiri ağırlayan Simit Sarayı, lezzet durakları arasına Vialand’ı ve Marmara Park’ı da ekledi. S imit Sarayı’nın hızlı büyümesi devam ediyor. Nisan ayı ile Mayıs ayının ilk günlerinde iki yeni mağaza lezzet tutkunları için Simit Sarayı ailesine katıldı. Vialand’da buluşuyoruz Türkiye’nin ilk ve tek tema parkı Vialand’da 23 Nisan 2014 günü hizmete giren Simit Sarayı Vialand mağazası, 95 metrekare açık ve 120 metrekare kapalı alanı, ferah atmosferi ve şık dekorasyonuyla ilk günden itibaren lezzet tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden biri oldu. Haftanın her günü 07:00 – 24:00 saatleri arasında hizmet veren Simit Sarayı Vialand mağazasının menüsünde; klasik simit ve simit çeşitlerinin yanı sıra açma, poğaça ve pideden börek çeşitlerine, dürümden sandviçe, kurabiyeden pastalara, ızgaralardan makarnaya, salatadan dondurma çeşitlerine kadar atıştırmalık, doyumluk ve keyiflik zengin bir ürün gamı yer alıyor. Marmara Park’ta da varız Simit Sarayı Vialand Yeşilpınar Mahallesi Girne Caddesi Vialand Avm Cadde Katı, Eyüp Zengin menüsü, uygun fiyatlı ürünleri ve sıcak dekorasyonu ile lezzet tutkunlarının vazgeçilmez buluşma noktası olan Simit Sarayı’nın yeni açılan bir diğer mağazası ise 1 Mayıs 2014 tarhinde günü Marmara Park AVM’de lezzet tutkunlarına “merhaba” dedi. Mimari tasarımı ve gerçekleştirdiği birbirinden eğlenceli etkinliklerle alışverişe farklı bir boyut kazandıran Türkiye’nin ilk galaksi temalı alışveriş merkezi Marmara Park AVM bünyesinde hizmete giren Simit Sarayı Marmara Park mağazası, 140 metrekare dış ve 330 metrekare iç mekâna sahip. Simit Sarayı Marmara Park, her gün 07:00 – 24:00 saatleri arasında hizmet veriyor. 6 • S İ M İ T S A R AY I HABER INSTAGRAM’DA Simit Sarayı keyfi İster mağazada, ister yolda... Belki simit, belki sadece bir bardak demli çay... Siz paylaştınız, biz yayınlıyoruz. Sağlık ve mutlulukla, daha nice güzel anlarınıza ortak olmayı dileriz... 8 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 9 RÖPORTAJ Benim ‘Simit Sarayı’m Bu ay yepyeni konuklarımız var. Mağazalarımızdaki müşterilerimize Simit Sarayı’yla ilgili düşüncelerini sorduk ve tüm güzel yorumlara çok sevindik! Hilal Şimşek - Türkçe öğretmeni Derslerimizi Simit Sarayı’nda yapıyoruz Haftada iki, üç gün Simit Sarayı’na geliyorum. Yabancı uyruklu öğrencilere Türkçe öğretiyorum ve çoğunlukla dersleri Simit Sarayı’nda yapıyoruz. İş yerime yakın olması, dekorasyonun güzelliği ve elbette ürünleri için burayı tercih ediyoruz. Dersleri yapacağımız yerin güzel olmasını istiyoruz. Burada özellikle salataları çok beğeniyorum. Çorba da vazgeçilmezim. Özellikle ders sırasında sık sık çorba içiyorum. 10 • S İ M İ T S A R AY I Heather Lett New York mağazasına da gideceğim Amerikalıyım. Eşim Türkiye’de çalışıyor, ben de burada Türkçe öğreniyorum. Simit Sarayı çok güzel ve özellikle çaylarını çok seviyorum. Ürünler çok lezzetli. Önümüzdeki yaz New York 5’inci Cadde’de açılan Simit Sarayı’na da gidebilirim. Ama buradan gideceğim için orada ücretsiz çay istiyorum! Simit Sarayı’nda çorbalar da çok güzel. Peynir de ücretsiz olduğu için çorbama bol bol peynir koyuyorum. Gesa Horna Umbereen Mirza Almanya’dan geliyorum. İstanbul’da Türkçe öğreniyorum. Simit Sarayı’nda buluşuyoruz ve burada olmak gerçekten çok güzel. Simit Sarayı’nda en çok çay ve kurabiye tüketiyorum. Çikolatalı kek de en sevdiklerimden biri... Döndüğümde Almanya’daki Simit Sarayı mağazalarına da gitmek isterim. Eşimin işi için Pakistan’dan Türkiye’ye geldik. Ben de burada Türkçe öğreniyorum. Simit Sarayı’nda çay içmeyi çok seviyorum. Burada çaylar gerçekten her zaman çok iyi. Çorbalarını da çok seviyorum. Çay ve kurabiye favorim S İ M İ T S A R AY I • 11 Çaylar her zaman güzel RÖPORTAJ Gültekin Külekçi - Veteriner hekim Fast food’a karşı güçlü bir yerel lezzet alternatifi Bugün kuzenimin önerisiyle buraya geldim. Yakınlarda bir işim vardı ve nerede yemek yiyebileceğimizi sordum. O da “Simit Sarayı’na gidelim, orası güzel bir mekân” dedi. Buraya geldik ve doğrusu çok da beğendim. Genelde Simit Sarayı’na geldiğimde hep simit tüketiyorum ama bugün ilk defa simit pizzayı denedim ve çok hoşuma gitti. Bundan sonra da bu ürünü tüketirim. Simit Sarayı’nda fast food’a alternatif, Türk kültürüne ait yiyecekler var. Ercan Külekçi – Avukat Ürünler taze, servis hızlı Simit Sarayı’na haftada üç gün gelirim. İstanbul gibi zamanın değerli olduğu bir şehirde, çok önemli bir yeme-içme mekânı olduğunu düşünüyorum. En sevdiğim özelliği, ürünlerin taze olması ve hızlı servis edilmesi. Bu hoşuma gidiyor. Simit kültürümüzde olduğu için çok sevdiğimiz bir tat zaten. Burada simitler hem lezzetli hem taze... Aslında en çok patatesli kalem böreğini tüketiyorum ve Simit Sarayı’nın limonatasını da çok seviyor, herkese tavsiye ediyorum. Arkadaşlarımla buluşacağım zaman, Simit Sarayı’nda bir araya gelmeyi öneririm. Fiyatlarının uygunluğu da Simit Sarayı’nı cazip hale getiriyor. Cüneyt Kiper - Grafik Tasarımcı Simit Sarayı’nın sakin ortamını seviyorum Aslında adı ‘Simit Sarayı’ ama ben buraya daha çok salata için geliyorum. Ortamı da çok seviyorum. İnsanların burada birbirlerinden bağımsız yemek yeme tarzlarını seviyorum. Çalışanların müşterilerle ilişkileri de çok iyi. Simit Sarayı’nda salatalar benim sevdiğim tarzda. Sakinliği de sevdiğim için buraya yalnız olarak yemek yemeye geliyorum. Arada sırada da ıspanaklı böreklerden yiyorum ve onları da seviyorum. KURUMSAL 5. Cadde Türk simidi kokacak! Simit Sarayı büyüdü büyüdü büyüdü... Kıtaları gezdi, okyanusları aştı, şimdi de New York’a ulaştı. Simit keyfinin yeni adresi, New York’un ünlü 5. Caddesi! S imit Sarayı’nın yurtdışındaki hızlı yükselişi sürüyor. Gurbette sıcak simit özleyenler ya da bu eşsiz Türk lezzetini daha önce denemeyenler için Simit Sarayı sekiz ülkede onlarca mağazayla hizmet veriyor. Almanya, Belçika, Hollanda, Kıbrıs, Mısır, Suudi Arabistan ve Kuveyt’te simit meraklıları arttı. Sıradaki gözde dünyanın diğer ucu Amerika Birleşik Devletleri’nde! “What’s Cooking on 5th? (5. Cadde’de ne pişiyor?)” sloganıyla New York 5. Cadde’de açılacak olan mağaza yeni mimari konseptiyle gözlere hitap ederken, gelişen mutfağıyla da damaklarda iz bırakacak. Türk simidinin çeşit çeşit halinin yanı sıra 14 • S İ M İ T S A R AY I mantı, ızgara köfte, erişte, salata, çorba, menemen ve daha pek çok alternatifle Simit Sarayı’nın lezzet yelpazesi bir hayli geniş. Üstelik tüm bu özel tatların yanı sıra, Amerikan pazarına özel ürünler de görücüye çıkacak. Ürünler Türkiye’deki Simit Sarayı fabrikalarından New York’taki soğuk Bagel’e büyük rakip New York’un göbeğinde açılacak olan Simit Sarayı sektörde şimdiden fırtınalar estiriyor. Zira Amerika Birleşik Devletleri’nde sıklıkla tüketilen Bagel’e rakip olacağı düşüncesi pazarı bir hayli hareketlendirdi. Türk simidinin Amerikan yeme-içme sektörüne yapacağı etkiye değinenlerden biri de Vahap Munyar: “...New York’ta 5. Cadde’de mağaza yerini kiralamış, binaya astığımız büyük simit fotoğrafın içine, “5. Cadde’de ne pişiyor?” yazmıştık. New York’ta bazı vitrinlere, “Simit, Bagel değildir” başlıklı yazılar içeren gazete sayfaları asılmaya başlanmış. Bunda New York’ta daha önce açılan Simit&Smith’in ve bizim hazırlıklarımızın etkisi var. New York’ta şekli bizdeki açmaya benzeyen Bagel çok tüketiliyor. Simitle rekabetten çekindikleri anlaşılıyor. Okutur’un sokak simitini ‘saray’a taşıyan vizyonu Kavukçu’nun girişimciliği ile birleşince büyüme adımları hızlandı. Sıra 2023’te dünyaya açılan 10 Türk markası arasına girmeye geldi...” hava depolarına gönderilecek. Böylece aynı eşsiz tat ve kalite sürecek, Amerika Birleşik Devletleri’nde Türk havası esecek. Simit Sarayı’nın 5. Cadde için bir diğer atağı ise kahvesi! Simit Sarayı, özel kahvesini Amerikalılara sevdirmeye hazırlanıyor. İşe alım süreci başladı Simit Sarayı’nın 5. Cadde Mağazası için tüm hazırlıklar tamamlandı. Tek eksik Simit Sarayı’nı dünyaya tanıtacak yüzleri bulmakta! Simit Sarayı dünyanın dört bir yanında açtığı mağazalarla sadece simit kültürünü milyonlara tanıtmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası istihdam da sağlıyor. Simit Sarayı’nın yönetim kadrosu 5. Cadde’de açılacak olan mağaza için işe alım sürecini başlattı! İşte New York 5. Cadde mağazamızın aranan personelleri: • Mağaza Müdürü • Vardiya Müdürü • Mutfak Şefi • 3 Ekip üyesi. Simit Sarayı’nın New York yüzü olmak için seçim aşaması internet üzerinden yapılacak. Operasyon ve eğitim departmanı ilk elemeleri Skype ile gerçekleştirecek. İlk elemelerin ardından ikinci görüşme ise yüz yüze olacak. Simit Sarayı’nın kalite anlayışını New York’a da taşıyacağına inanan ve seçici kadromuzu da buna inandırmayı başaranlar mağaza açılmadan hemen önce İstanbul’a getirilecek ve üç hafta boyunca eğitim görecekler. Simit Sarayı ailesi New York temsilcilerini yalnız bırakmayacak! Ekip çalışması mağaza açıldıktan sonra da devam edecek. Simit Sarayı’nın yurtdışı operasyon departmanı dört hafta, eğitim S İ M İ T S A R AY I • 15 departmanı ise bir hafta boyunca New York mağazasına destek verecek. Peki şimdi ne yapmalı? New York’ta açılacak Simit Sarayı’nın bir parçası olmak isteyenlerin yapması gereken oldukça basit. Yönetim kadrosu için görüşmelerin adresi Linkedin! Eleman alımı içi ilanlar ise New York’un en büyük sosyal platformlarından: www.nycturk. com’da! Simit Sarayı’nın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yükselişi 5. Cadde ile de sınırlı değil. Manhattan’da daha birçok önemli noktada mağazalar açılmak için gün sayıyor! Yurtdışında çıtır simit keyfini yaşamak, Türk mutfağıyla hasret gidermek ya da yeni lezzetler keşfetmek isteyenler için ise işte Simit Sarayı’nın yeni adresi: New York Simit Sarayı 435 Fifth Avenue New York NY 10016. HABER Simit Sarayı’nda fastPay ile yüzde 50 indirim! Simit Sarayı ve DenizBank büyük ilgi gören fastPay uygulaması ile kazandırmaya devam ediyor. Siz de fastPay kullanın, indirim fırsatını kaçırmayın! G ençler başta olmak üzere tüm lezzet severlerin yoğun ilgi gösterdiği fastPay uygulaması kapsamında herhangi bir bankada hesabı olmasa bile, akıllı telefonuna fastPay uygulamasını indiren ve ödemelerini bu şekilde yapan kullanıcılar, mayıs- temmuz ayları arası Simit Sarayı’nda yapacakları alışverişlerde yüzde 50 indirim fırsatından yararlanacak. Tüm bankalardan hesap numarası yerine başında ‘0’ olmadan cep telefonu numaranız ile EFT yaparak fastPay’inize para aktarabilir veya DenizBank ATM’lerinden para yükleyebilirsiniz. fastPay kullanıcılarını kapsayan kampanya ile Simit Sarayı alışverişlerinizi keyifli bir şölene çevirebilirsiniz. fastPay Nedir? fastPay, herhangi bir bankada hesabınız olmasa bile cepten cebe 7/24 para gönderebileceğiniz, ATM’den kartsız para çekebileceğiniz, üye işyerlerinde ödeme yapabileceğiniz mobil bir cüzdandır. Nasıl Kayıt Olunur? fastPay uygulamasını App Store, Google play , Windows Phone Store’dan ücretsiz olarak indirebilirsiniz. T.C. kimlik numaranızı ve kendi belirleyeceğiniz 6 rakamdan oluşan PIN kodunuzu girdikten sonra ‘Kayıt Ol’ butonuna basarak kayıt işleminizi tamamlayabilirsiniz. Kayıt olduktan sonra karşınıza çıkacak olan ‘ÇizGir’ ekranında, PIN kodu yerine kullanabileceğiniz size özel nokta birleştirme desenini ile ÇizGir şifresi belirleyerek, uygulamaya daha kolay ve hızlı giriş yapabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için: www.fastpay.com.tr 16 • S İ M İ T S A R AY I Kara Para Aşk’ta simit molası! Ekranların sevilen dizisi Kara Para Aşk’ta heyecanlı takip sürüyor. Elif ile Ömer’in gerçeğin peşinde son durağı Simit Sarayı oldu! Ekip önce simitle sıkı bir kahvaltı yaptı, ardından macera yeniden başladı! B aşrollerini Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek’in oynadığı ‘Kara Para Aşk’ın 5’inci bölümünde oyuncular simit molası verdi. Dizide ayrı hayatlar yaşayan ve bir gecede ortak bir olayla bir araya gelen Elif ile Ömer, iz peşine düşmeden önce Simit Sarayı’nda güç topladı. Kritik konuşmaların geçtiği sahnede oyuncular bir yandan düğümü çözmek için fikir üretti, bir yandan da sıcak simitleri afiyetle yedi! S İ M İ T S A R AY I • 17 Simit Sarayı mağazasında çekilen sahneden kareler... ADVERTORIAL Sürprizlerle dolu Simit Sarayı lezzetleri. 18 • S İ M İ T S A R AY I Ve huzurlarınızda Türk lokumu! Bu lezzetler, aklınızı başınızdan alacak! SIMIT SARAYI’NDAN ÖZEL HEDIYELER Lezzet dolu küçük sürprizler Geleneksel tatların modern adresi Simit Sarayı, sevdiklerine lezzetli ve bir hediye vermek isteyenlere kasa önü ürünleriyle çok özel alternatifler sunuyor. F arklı lezzetleri ve sunumları kadar ambiyansıyla da dikkat çeken Simit Sarayı, lezzetli ürünlerini özel olarak tasarladığı ambalajlarda, hediyelik kasa önü seçenekleriyle beğenilere sunuyor. Sevimli mini paketleriyle dikkat çeken; 3’lü Truf, Badem Şekeri, Çikolata Kaplı Badem Draje, Çikolata Kaplı Fındık Draje, Küp Draje, Sade ve Meyveli Çakıl Bir fincan Çikolata alternatifleri, özel tasarımlı kahvenin 40 yıl hatırı vardır. kapak etiketiyle göz dolduran küçük kavanozlar içinde satışa sunulan Selanik Gevreği, Anasonlu Kırıkkırak, Sade Çubuk Tereyağlı Mis Kurabiye ve Kakaolu Fındık Kurabiye, da lezzet severlerle buluşuyor. lezzetleri kadar görünümleriyle de dikkat çekiyor. Sevdiklerine hem lezzetli hem de şık bir hediye “Bir kahvenin kırk yıl hatırı var” mottosuyla odun vermek isteyenler için hazırlanan Simit Sarayı kasa ateşinde kavrulmuş Türk Kahvesi kutusunun önü seçenekleri, keyif anlarını paylaşmanız için yanı sıra Türk Kahvesi’nin vazgeçilmez eşlikçisi, vazgeçilmez olacak. Simit Sarayı’nın birbirinden saraylardan günümüze taşınan eşsiz tat lokum, farklı lezzetleriyle tanışmak ve size en yakın Simit Sarayı yorumuyla narlı ve fıstıklı çifte mağazayı öğrenmek için www.simitsarayi.com kavrulmuş seçenekleriyle 125 gr ve 250 gr olarak adresini ziyaret edebilirsiniz. satışa sunuluyor. Ayrıca geleneksel lezzetlerden S İ M İ T S A R AY I • 19 HABER Bu lezzet objektife sığar mı? 31 Mart’ta, Simit Sarayı’nın Levent’teki Anıt Mağazası’nda tatlı bir heyecan vardı. Birbirinden leziz Simit Sarayı ürünlerinin kamera karşısına geçtiği çekimlerde iştahlar kabardı. S imit Sarayı’nın reklam ajansı Alamet-i Farika ile PPR İstanbul’un düzenlediği ve Serdar Tanyeli’nin fotoğrafladığı Simit Sarayı ürün çekimi için Levent Anıt Mağaza’dan daha iyi bir yer olamazdı. Mağazanın üst katında gerçekleşen çekim için ürünler hemen alt kattan, mağazanın mutfağından geldi. Simit Sarayı müşterileri alt katta seçtikleri ürünlerin tadını çıkarırken, üst katta ise fotoğrafçı Serdar Tanyeli yönetimindeki kalabalık bir ekip, yemek stilisti Dilek Başer’in hazırladığı sunumla, bu lezzetli ürünlerin iştah açan görüntülerini fotoğraflıyordu. Çekimler sabahın erken saatlerinde başladı ve akşama dek sürdü. Elbette bu sürede ekibin karnı da acıktı. Klasik simitten kaşarlı, sucuklu, sucuklu-kaşarlı, kaşarlı-zeytinli simit çeşitlerine; açma, poğaça ve pideden börek çeşitlerine; dürümden sandviçe; kurabiyeden pastalara kadar atıştırmalık, doyumluk ve keyiflik zengin bir ürün gamının yanı sıra Simit Burger, mantı, köfte ve salatadan oluşan zengin çeşitler içinden seçtikleri yemeklerin tadına baktılar. Elbette molalarda içilen çay, kahve, limonata gibi Simit Sarayı’na özel içecekler de ekibin enerjisine enerji kattı. Bu güzel fotoğraf karelerine tüm mağazalarda, sosyal medyada, ilan ve reklamlarda rastlayabilirsiniz… Ekranda göründüğünden çok daha lezzetli olduklarına emin olabilirsiniz! Makro çekimlerle ürünlerimizin tüm ihtişamı ekrana taşındı. 20 • S İ M İ T S A R AY I Suudi Arabistan’da 10 yeni mağaza açılacak Dünya markası olma vizyonuyla yurtdışı açılışlarını tüm hızıyla sürdüren Simit Sarayı, Almanya ve Hollanda’daki hızlı yükselişini devam ettirirken, İngiltere, ABD, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Ürdün’de yeni mağazalar açmaya hazırlanıyor. Sadece Suudi Arabistan’da 10 yeni mağaza açılacak. S imidi ve diğer geleneksel Türk lezzetlerini dünyaya tanıtarak, Türkiye’den bir dünya markası çıkarma ve diğer markalara da öncü olma hedefine her geçen gün daha da yaklaşan Simit Sarayı sadece Türkiye’de değil yurtışındaki başarılı yükselişine de devam ediyor. Simit Sarayı’na aylık ortalama 800 adet franchise başvurusu alınırken bu taleplerin yarısından çoğu yurtdışından geliyor. 2014 yılında İngiltere, Amerika, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Ürdün’de yeni mağazalar açacak olan olan Simit Sarayı, Hollanda ve Almanya pazarlarındaki büyümesini de sürdürüyor. 2018 hedefi ise büyük: Türkiye’de 440, yurtdışında 560 olmak üzere toplam 1000 mağaza! Lokasyon çalışmaları tamamlandı Zamzam Tower’da yeni bir Simit Sarayı mağazası daha açılacak. Suudi Arabistan’ın en büyük yatırımcı şirketlerinden biri olan turizm, inşaat ve eğlence sektöründe yatırımlar gerçekleştiren Al Hokair Group ile 2014 yılının şubat ayında master franchise sözleşmesi imzalayan Simit Sarayı’nın 2012’de Mekke’de açtığı mağaza, açıldığı günden bu yana yurtdışı Simit Sarayı mağazaları arasında en yüksek ciro yapan mağaza olma özelliğini taşıyor. Ülkede açılacak 10 yeni mağazanın lokasyonu da belirlenmiş durumda. İşte o lokasyonlar: 1. Zamzam Tower, Mekke, Yeni Şube 2. Jeddah Arab Mall, Cidde 3. Riyadh Hayat Mall, Riyad 4. Cidde Havaalanı, Cidde 5. Al Noor Mall, Medine 6. Hilton Mall, Mekke 7. Granada Mall, Riyad 8. Makkah Mall, Mekke 9. Mekke Al Nakeel AVM, Mekke 10. Salma Mall S İ M İ T S A R AY I • 21 ETKİNLİK Çocuklara bir destek de bizden! Sattığı her ayakkabı karşılığında yoksul bir çocuğa ayakkabı hediye eden TOMS’un ‘One Day Without Shoes’ (Ayakkabısız Bir Gün) etklinliği, 29 Nisan’da İstanbul Bebek Parkı’nda da kutlandı. Simit Sarayı lezzetleri, konukların büyük ilgisini çekti. Etkinlikte Kenan Doğulu da (sağda) ayakkabılarını çıkardı. 2 006 yılında, Arjantin’i ziyaret eden Blake Mycoskie bir köyde arkadaşlık ettiği çocukların, ayaklarını koruyacak ayakkabıları olmadığını görür. Bunun üzerine, ayakkabısı olmayan tüm çocuklara yardımcı olabilmek amacıyla, satılan her bir çift ayakkabı için ihtiyaç sahibi bir çocuğa yeni bir çift ayakkabı verecek olan şirketini, TOMS’u kurar. Bu güzel hikâyenin daha fazla insan tarafından duyulması ve yardım programı için farkındalık oluşturulması amacıyla her yılın 29 Nisan’ı, tüm dünyada o günü ayakkabısız geçirilen ‘One Day Without Shoes’ (Ayakkabısız Bir Gün) etkinliğiyle kutlanıyor. Saba Tümer Bebek Parkı’nda Simit Sarayı sponsorluğunda yardım ve eğlence 29 Nisan’da İstanbul’daki Bebek Parkı’nda gerçekleşen ‘One Day Without Shoes’ etkinliğinin duyurusu günler öncesinden yapılmıştı. Başta TOMS’un Türkiye’deki gönüllü marka elçisi Kenan Doğulu ve en önemli destekçilerinden Ayşe Arman olmak üzere sanat, moda ve spor camiasından pek çok ünlü isim parka gelerek ayakkabılarını çıkardılar ve Kenan Doğu’lunun 2 2 • S İ M İ T S A R AY I Burcu Esmersoy şarkılarıyla harika saatler geçirdiler. Yarışmalarla heyecan katılan etkinlik herkese açıktı. Haberi olanlar kadar, o gün tesadüfen Bebek Parkı’nda ve çevresinde bulunanlar da bu anlamlı ve eğlenceli etkinliğe katıldılar. Simit Sarayı’nın sponsor olarak desteklediği etkinliğin güzel taraflarından biri de sahnenin hemen yanında kurulan ve geniş ürün yelpazesi ile katılımcılara ücretsiz ikramda bulunan Simit Sarayı karavanıydı. Karnı acıkanlar lezzetli Simit Sarayı ürünlerinden dilediklerini alırken, demli bir çay eşliğinde Boğaz’ın ve doğanın tadını çıkaranlar da oldu. Aslı Tandoğan Arp çalıyordu oyuncu oldu Ekranda karşımıza çıktığı karakterlerden izler taşımakla birlikte Aslı Tandoğan; ok atan, fantastik bilgisayar oyunları oynayan ve âşık olunca dünya nüfusu gözünde ‘bir’e inen genç ve enerji dolu bir kadın... ECE ÖZİŞ Y eni vizyona giren filmi ‘Kendime İyi Bak’ta başarılı bir oyunculuk sergileyen Aslı Tandoğan, ‘Maria’ karakterini canlandırdığı tiyatro oyununda eğitimini aldığı ve sevdiği arp’ı çalma fırsatı buluyor. Onu oynadığı dizilerden, rol aldığı sinema filmlerinden ve dizilerden tanıyoruz. Planlı bir kariyeri var sanabilirsiniz ama tıpkı konservatuarda seçtiği bölüm gibi ekrandaki macerası da biraz tesadüfî olmuş. Devamını Aslı Tandoğan anlatıyor... Aslı Tandoğan kimdir, önce kısaca sizden dinleyelim... 2 Nisan 1979’da Ankara’da doğdum. 22 yaşına kadar Ankara’da kaldım. Hacettepe Üniversitesi Konservatuarı ‘arp’ bölümünden mezun oldum. Sonra Antalya Operası’nda bir sene çalıştım. 2003 yılında ise İstanbul’a taşındım. Biraz ailenizden bahseder misiniz anne-babanız, varsa kardeşleriniz? Kardeşim yok. Babam bale sanatçısı annem de sekreter ama emekli şu anda. Babam da yeni emekli oldu. Babanız balet olduğu için sanatla hep iç içe olduğunuzu söyleyebilir miyiz? Teyzem de balerin, o yüzden çocukluğum hep operada geçti diyebilirim. Kulislerde, tütüler arasında... Ama baleye yetenekli değildim sanırım, balerin olamadım. Bale eğitimi almış mıydınız peki? Yok almadım. Ama operanın kursu vardı, ona gitmiştim. Balerin olmak istediğimi söylediğimde, babam: “Ömür boyu kor’da (grup içerisinde) bale oynarsın, o kadar yetenekli ve esnek değilsin, bunu istediğine emin misin?” demişti. Bunu duyunca, “Tamam o zaman istemiyorum” demiştim. Öğrencilik hayatınız nasıldı? Ankara’da Anıttepe İlkokulu’na gittim. Sonra bir yıl Bilkent Üniversitesi’nin müzik fakültesinde keman bölümünde okudum ama oradan atıldım. Sonra bir yıl bir kolejde okudum. Ondan sonra da konservatuara girdim. 10 sene boyunca orada orta, lise, üniversite eğitimimi tamamladım. Oradan mezun olduktan sonra da zaten çalışma hayatına atıldım. 24 • S İ M İ T S A R AY I Müzik fakültesinden neden atılmıştınız? Keman bölümünde sınava girdiğim zaman “Keman çalmak ister misin?” dediler, ben “İstemiyorum” diye yanıtlamıştım ama yine de beni keman bölümüne aldılar. Bir de tam burs almıştım. Kemen çalmayı sevmediğim için o yıl derslere çalışmadım. Bütün derslerden kaldım haliyle… Arp çalmak nereden aklınıza geldi? Bilkent’ten atıldıktan sonra bir sene normal bir okulda okudum. Keman çalmak istemiyordum ama sanattan uzak kalmak da istemiyordum. Konservatuar dışında bir okul beni mutlu etmedi. O yüzden konservatuara gittim. Orada çok değerli bir müzisyen olan İlham Baran’la tanıştım. Beni o çalıştırdı. Aslında nefesli sazlar veya vurmalı sazlar düşünüyordum. Sınava girdiğimde arp hocası bana “Arp çalmak ister misin?” dedi. Ellerimize baktılar, ses sınavları yapıldı… Arp, çocukluğumdan beri büyülü bulduğum ve opera sayesinde yakın olduğum bir enstrümandı. Arp eğitimi alan Aslı Tandoğan, yoğun oyunculuk temposuna rağmen arp çalmayı sürdürüyor. S İ M İ T S A R AY I • 25 Röportaj Sesi de muhteşem. Arp hocasının sorusuna “İsterim” diye yanıt verdim ve arp bölümüne girdim. Yani benim için de biraz sürpriz oldu aslında. Nasıl bir öğrenciydiniz? İnanılmaz çalışkan değildim ama sonunda her şeyi yetiştirmeyi başarırdım. Günde sekiz saat arp çalışmamız gerekiyordu. Onun dışında da tabii başka derslerimiz de vardı. Fakat sekiz saat enstrüman çalıştıktan sonra o yaşta biraz da gezmeye ve eğlenmeye ihtiyacım oluyordu. Hâlâ görüştüğünüz çocukluk arkadaşlarınız var mı? Konservatuarda okuduğun zaman on sene boyunca aynı arkadaşlarınla birliktesindir. Yani kopmana imkân yok. Kardeşim yok diye üzülüyorum ama aslında o kadar çok kardeşim var ki! Aradan 10 yıl geçse bile, bugün gördüğünde, sanki dün birlikteymişsin gibidir bizim arkadaşlığımız. Arp eğitimi aldınız, operada da çalıştınız. Neden, nasıl çıktı oyunculuk fikri? Aslında hiç aklımda böyle bir şey yoktu. Tiyatro bölümünden mezun olan bir arkadaşım var. İstanbul’a gelince, tiyatroyla birlikte sinema ve televizyonda da çalışmak için bir ajansa kaydolmuştu. Çok yakın olduğumuz için cüzdanında benim Aslı Tandoğan’ın çocukluk yıllarından birkaç sevimli kare. yüzüm inanılmaz şişti. O olay bana ne hissettirdi bilmiyorum. Yani tam olarak “şunu hissettim” diyemem ama ne olduysa İstanbul’a gidip şansımı denemeye karar verdim. Bizim evimizde televizyon açılmazdı. Dizi vb. bilmezdim. Ama İstanbul’a gelince Jülide Kar’la tanıştım ve gelir gelmez Yapmaya çalışıyorum ama bir türlü olmuyor. Defalarca deniyoruz, olmuyor, olmuyor. Sonra arkada, “Ben diğer kızı seçelim demiştim” dedi. Bunu duyunca benim rengim, benzim attı. Gerçekten kötü bir deneyimdi. Sonra diziye başladım. ‘Sınırlı Aşk’ diye bir Karadeniz dizisi vardı, yaz dizisiydi. Arından Kurşun Yarası geldi ve sonra devam etti. O günlerde bu kadar meşhur olacağınızı söyleselerdi ne düşünürdünüz? Hiç aklıma gelmezdi, hem de hiç. “ÇOCUKKEN DOĞAYLA IÇ IÇEYDIM. KAMPLAR, DENIZ, BUNLAR ÇOCUKLUĞUMA DAIR HATIRLADIĞIM EN BASKIN ŞEYLER...” resmim var. Ajans sahibi benim fotoğrafımı görüyor “Bu kim?” diye soruyor, sonra ille de ajansa gelmemi istiyor. Ben on yıl boyunca günde sekiz saat arp çalışmışım. Babam zaten hayatta kabul etmez, haliyle ilgilenmiyorum. Defalarca arıyor. Ben ya telefona bakmıyorum ya kabul etmiyorum. Sonra bir gün arkadaşımla bisiklete bindim. İspanyol paça bir pantolonum var. Pantolonumun paçası ön tekerleğe girdi. Takla attım, de çalışmaya başladım. Ailem de “Sen ne yapmak istiyorsan, arkandayız” demişti zaten. İlk işiniz neydi? Diş macunu reklamında oynadım. Aynı gün birkaç aday daha vardı. Beni seçtiler, çekim başladı. Yönetmen benden hem şaşırmış gibi hem de istiyormuş gibi, üç-dört duyguyu birden yapmamı istedi. Ben hayatımda ilk kez kamera karşısına çıkmışım. Aynaya bakarak yapmam gerekiyor. 26 • S İ M İ T S A R AY I Çünkü hayalimde de böyle bir şey yoktu. Dediğim gibi nedensiz bir şekilde bu yola girdim. Gerçekten şaşırtıcı oldu benim için. Kurşun Yarası’ndaki karakteriniz neydi? Lale isminde bir karakteri oynuyordum. Tarihi bir diziydi. Kaymakama, padişah tarafından zevce olarak hediye ediliyordum. Cariyelerinden biriydim. Benim için ilk oynadığım ve çok fazla insanın “Modadan çok anlayan biri değilim” “Kendimi rahat hissettiğim giysileri giyerim. Topuklu ayakkabı giyemem. Genelde spor giyiniyorum. Kot giyiyorum üzerime rahat bir gömlek ya da rahat bir tişört giyerim. En sevdiğim renkler olan moru, beyazı ve siyahı tercih ederim.” “Disiplinli bir aşığım” Âşık olduğum zaman kendimi tamamen kaptırıyorum. Geçen gün bir yazı okudum gerçekten de öyle: ‘Âşık olduğunuzda ülkenin nüfusu bir kişiye düşer’ yazıyordu. Aynen öyleyim. Disiplinli bir aşığım. “Ünlü olduğumu bulmacada fotoğrafımı görünce anladım.” Röportaj seyrettiği bir dizi oldu. Sessiz, içe kapanık ve utangaç bir karakterim vardı. Başta hiç gitmek istemezken daha sonra kaymakama âşık oluyordum. O tarihi kostümlerle kendimi iyi hissetmiştim o zaman. Peki ya Aşka Sürgün? Onun da bir kısmını Mardin-Midyat’ta çekmiştik. O da çok önemliydi benim için. İki seneye yakın sürdü zaten. Hepsinin ayrı ayrı yeri var, hepsi ayrı bir maceraydı. 2007 yılını anlatır mısınız biraz? Kabadayı ve Dudaktan Kalbe... O sene gerçekten çok uğurlu oldu. Filmin teklifi geldiğinde inanılmaz heyecanlandım. Şener Şen ile oynayacağım… Kenan İmirzalıoğlu’na o sıralar herkes deliriyor. İsmail Hacıoğlu var... Bir de ilk defa kendi sesimle bir yerde oynayacaktım çünkü daha önce başkaları bana dublaj yapıyordu. Çekimler gerçekten çok güzel geçti ve film de çok güzel oldu. O film benim için bir sıçrama tahtasıydı. Zaten ondan sonra bu zamana kadar hiç sinema filmi yapmadım. Hep dizi oldu. O sene Dudaktan Kalbe başladı. 2007 benim için gerçekten güzel bir seneydi. Dudaktan Kalbe dizisindeki Lamia karakteriniz için neler söylersiniz? Aslında bana çok uygundu. Çünkü ben Tandoğan, içinde yer aldığı yapımlar için “Hepsinin ayrı ayrı yeri var, hepsi ayrı bir maceraydı” diyor. değişebilir. Bunlar oyuncular için de zor. Çünkü bir şey oynuyorsun iki bölüm sonra öyle bir şey yazılıyor ki “Keşke böyle onamasaydım” diyorsun. O yüzden başı sonu belli olan hikâyelerde oynamak hem çok kolay diyorlardı. Halk beni korumaya almıştı galiba. Sonrasında da Kapalıçarşı, Behzat Ç., hep çok izlenen diziler... Behzat Ç.’de konuk oyuncu olarak oynadım. Sadece iki bölüm vardım. “LAMIA KARAKTERINI SEVMIŞTIM. BEN DE LAMIA GIBI BAZI ŞEYLERI IÇIMDE YAŞAMAYI SEVIYORDUM.” de zaman zaman Lamia karakteri gibi biraz daha kendi içimde yaşıyordum. O dönemde Lamia’yı kendime yakın hissettim. Kendi arkadaş çevremde çok enerjik, çok canlı biri olabilirim ama Lamia’ya da yakındım. O yüzden onu oynarken hiç zorlanmadım. Zaten o kadar güzel yazılmıştı ki... Hikâye de belli olduğu için çok güzeldi. Yeni bir senaryo geldiği zaman üç bölüm geliyor, iki bölüm geliyor… Sonunda ne olacağı belli değil, her an her şey hem de çok daha zevkli. Lamia’yı oynarken halktan nasıl tepkiler aldınız? İnsanlar beni tanıyordu ama bu diziyle artık sokakta daha fazla tanınır olmuştum. Lamia üzgün, ağlayan, istediği şeye ulaşamayan bir karakter olduğu için insanlar beni gördüğünde “Canım” diyerek sarılıyordu. Rol arkadaşlarım dizide beni dövdükleri zaman sokakta onları sıkıştırıp “Sakın bir daha Lamia’ya el kaldırma” 28 • S İ M İ T S A R AY I Orada Hayalet’e eşlik ediyordum. Ama insanlar o rolü çok beğendiler. ‘Behzat Ç. Ankara Yanıyor’ filminde de vardım. Sizi son olarak A.Ş.K’ta gördük. O nasıldı? A.Ş.K bence çok güzel projeydi, ben çok severek oynadım. Özellikle Nebahat Çehre ile çalışmak çok güzeldi. Gerçekten inanılmaz hanımefendi biri ve setteki en yakın arkadaşımdı diyebilirim. Onunla çok sahnemiz vardı. Nebahat Çehre’den Aslı Tandoğan, Behzat Ç.’deki başarılı performansı ile dikkatleri üzerine toplamıştı. çok şey öğrendim. Onun dışında Hazal, Hakan vardı, onlarla da çalışmak çok güzeldi. Erken bitti gerçi ama sonu olan, mini bir dizi olarak final yaptık. Güzeldi... Bugüne kadar en çok zorlandığınız rolünüz hangisi oldu? Hepsinin kendine göre zorlukları var. Bazısında fiziksel zorluklar oluyor. Mesela en son A.Ş.K’ta çok kısa bir zamanda tenis öğrenmem gerekiyordu. Hiç yayınlanmayan ‘Atlılar’ diye bir proje vardı. Sofya’da üç ay kaldık. Mesela onda her sabah 4’te 5’te kalkıyorduk. Spor yapıyorduk, ata binmeye gidiyorduk, dövüş dersleri alıyorduk. Bunlar bedensel zorlukları olan dizilerdi. Elbette şu da var; bir şey oluyor ve hayatımda hiç yokken bir anda tenis öğreniyorum. Hiç hayatımda yokken ata biniyorum, ok atmaya başlıyorum. Oyunculuğun bu yönünü seviyorum. En çok içinize sinen proje hangisiydi? Kapalıçarşı. Çok önemli oyuncularla oynadım. Erkan Can, Nejat İşler, Olgun Şimşek ve çok daha fazlası... Dudaktan Kalbe’yi söylemiyorum, o zaten benim için çok önemli. Kurşun Yarası, Aşka Sürgün bunların hepsi güzeldi. Hayatınızın dönüm noktasını sorsak... İstanbul’a taşınmak herhalde... Hem şehrimi hem mesleğimi değiştirdim. Çevremdeki insanlar da değişti. Yani tamamen bambaşka bir boyuta geçmiş oldum. Bir orkestrada arp çalmayı ister misiniz? Şu anda Moda Sahnesi’nde tiyatroda oynuyorum. ‘Bütün Çılgınlar Sever S İ M İ T S A R AY I • 2 9 Beni’ adlı bir oyun. Mert Fırat ve Volkan Yosun’la üç kişilik bir komedi. Orada arp çalıyorum, bu beni tatmin ediyor. Maria karakteri bir arpçı. Sürekli sahnedeyim. Onlar oynadığı zaman onlara müzik yapıyorum ya da kendim olduğum zaman ben çalıyorum. Şu anda çok memnunum. Bir senfonide, orkestrada çalmak çok zor. Çünkü hem çok çalışman lazım hem onların programına uyum göstermelisin. İstanbul ve Ankara’yı kıyaslamak adettendir. Siz ikisinde de yaşamışsınız... Öyleyse size de soralım, hangisi? İnsanın doğup büyüdüğü yer, arkadaşlarının, hatıralarının olduğu yer değerli ve önemli oluyor. O yüzden Ankara’nın yeri benim için bambaşka. Ama mesela yıllar sonra Ankara’ya bir daha gittiğimde birçok şey değişmiş oluyor. Hiçbir arkadaşım olmuyor ya RÖPORTAJ da herkes taşınmış, evlenmiş olunca o eski hatıraların orada kalmadığını görüyorsun. Bu sefer de yeni hatıralarının olduğu yerler senin için anlam kazanmaya başlıyor. İlk kez ne zaman ünlü olduğunuzu fark ettiniz? Bulmacada resmim çıkmıştı, o zaman. Ne hissetmiştiniz kendinizi bulmacada görünce? “Kim nereden bilecek” dedim. Çok şaşırdım, yani yüzümü tanıyorlardır ama adımı nasıl bilecekler diye çok şaşırmıştım. Yemek yapar mısınız? Bir ara epey yemek yapıyordum. Çalışan bir insanın pratik yapabileceği günlük yemekler... Balık çorbası, farklı makarnalar, poğaça ve kek de yapabilirim. Genelde annemin benim için hazırladığı bir defter var, kek ve poğaça gibi yemekleri ona bakarak yapıyorum. Biraz sabırsızımdır. O yüzden inanılmaz yetenekli olduğum söylenemez. En sevdiğiniz yemek nedir? Patates kızartması. Kilo almamak için yemek konusunda kendinize kısıtlar koyar mısınız? Ben kırmızı et ve tavuk yemiyorum. Sadece deniz ürünleri yiyorum, pesketaryanım. Bu yüzden yediğim şeylere daha çok dikkat etmem gerekiyor. Çünkü kırmızı et yemediğim için metabolizmam daha ağır çalışıyor. Spor yaparak o arayı kapatmaya çalışıyorum. Boğazına hâkim olan Tandoğan, fırsat olursa fantastik bir filmde oynamayı istiyor. tamamen sırtımı dayayabileceğim bir insanla olur diye düşünüyorum. Şu anda öyle. Sporla ilgili konuştuk ama okçuluk çok enteresan geldi. Nasıl merak sardınız? Şöyle, ben küçükken, küçükken dediğim beş sene önceye kadar, çok gerçeğini atayım” dedim. Bir yer buldum ve orada ok atmaya başladım. Olimpik ok atıyorum. Ondan sonra epey de ilerlettim. Biraz daha ileride kapalı salon yarışmalarına katılacağım. Peki, mesela Yüzüklerin Efendisi gibi fantastik bir filmde oynamak TANDOĞAN, İLK KEZ KAMERA KARŞISINA BİR DİŞ MACUNU REKLAMI İÇİN GEÇMİŞTİ. O GÜNDEN BU YANA KAMERALARIN ÖNÜNDE. bir insan değilim. Her gün çikolata yiyorum mesela. Mutlaka kola içiyorum. İçmemem gerekiyor elbette, ileride bunları yakmak zor olacak. Aşk sizin için ne demek? Bu soruya cevap vermek bence çok zor. Çünkü insan her yaşında, her döneminde aşkla ilgili bambaşka şeyler söyleyebilir. On sene önce sorsanız belki bambaşka bir şey söyleyebilirdim. Ama şu anda aşk tutkuyla yanında olabileceğim, aynı zamanda da güvenip fazla bilgisayar oyunu oynuyordum. Orta Dünya’yla ilgili oyunları, fantastik romanları çok seviyorum. World of Warcraft oynadığım zaman hep hunter olurum ve elf-hunter olduğum için de hep ok kullanıyorum. Sonra şöyle bir şey oldu; o kadar çok oyun oynadım ki bir gün “Tamam bu oyunlarda bu kadar ilerliyorum, başkanları oluyorum... Normal hayatımda bunu yapsam ya, burada oturup bu kadar ok atacağıma 3 0 • S İ M İ T S A R AY I ister misiniz? İsterim. Bahsettiğim ‘Atlılar’ dizisi Sofya’da çekilen fantastik bir diziydi. Ama yayınlanamadı. O dizi setinde çok mutluydum. Biraz da bundan sonraki planlarınızı anlatır mısınız? Dizi bittiğinden beri dinleniyorum. Güzel bir proje gelene kadar da biraz daha dinleneceğim Şimdi yeni bir film çektik, vizyona girdi: ‘Kendime İyi Bak’. Tiyatro da devam ediyor... 5. Cadde’yi birlikte keşfedelim! Birbirinden şık insanlar, meraklı turistler, lüks plazalar, tarihi mekânlar ve dünyaca ünlü markalar… Burası New York 5. Cadde. Dünyanın en lüks ve en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan ve New York’un Midtown bölgesinde kalan 5. Cadde’de her an bir sürprizle karşılaşmanız mümkün. Haydi bu büyülü ve ışıltılı caddeyi birlikte gezelim. 32 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 3 3 seyahat 5. Cadde’nin diğerlerinden farkı, havadan daha da belli oluyor. N ew York’ta 5. Cadde ile 54. Sokak’ın kesiştiği köşede duran tarihi Warvick Oteli’nden çıkarken, kapıda duran kırmızı paltolu görevli Amerikalılara özgü geniş gülümsemesiyle “Good Morning, how are you today?” (Günaydın, bu gün nasılsın?) diye soruyor bana. “Sana da günaydın dostum, ama sahiden sana bugün nasıl olduğumu anlatmalı mıyım, yoksa sizlerin kuru bir günaydınla geçiştirmeyip, bugün nasıl olduğumu sorduğunuz bu selamlama kalıbına bir an önce alışmalı mıyım?” diye geçiriyorum içimden… Sanırım ikincisi ikimiz için de daha iyi. Gülümsüyor ve “Günaydın” diyorum ben de… Hava nefis ve ben 5. Cadde’ye birkaç adım sonra ulaşacağım. Hani şu New York’a her gelenin mutlaka uğradığı, dünyanın dört bir tarafından gelen insanların bıkmadan arşınladıkları o cadde... Warvick Oteli’nin iyi döşenmiş Birbirinden ilginç vitrin tasarımları sizleri de şaşırtacak. dingin odaları kadar 5. Cadde’ye yakın olmasının da son derece avantajlı olduğunu otelden çıkınca bir kez daha anlıyorum. Elbette bu yakınlık oda fiyatını da etkiliyor çünkü New York 5. Cadde demek aslında bir bakıma ‘lüksün merkezi’ demek… Vitrin çılgınlığı Otelden çıktıktan birkaç dakika sonra sokağın başına geldiğimde ışıklarda görev yapan trafik polisinin beyaz eldivenleriyle trafiği durdurup biz yayalara ‘geç’ izni vermesini bekliyorum. Sonra beklemekten vazgeçip sola dönüp cadde boyunca yürümeye karar veriyorum. İyi ki böyle yapmışım çünkü birazdan elinde cep telefonlarıyla bir vitrin önünde duran ve durmadan fotoğraf çeken bir kalabalığın içinde buluyorum kendimi. Sebebini anlamak için başımı çevirdiğimde görüyorum ki, vitrin işi burada bildiğiniz ‘sanat’ seviyesine 3 4 • S İ M İ T S A R AY I ulaşmış. Hareketli bir mekanizmanın sürekli olarak çalıştığı, vitrindeki figürlerin lirik şekilde hareket ettiği, ışıltılı ve büyüleyici vitrin tasarımının sadece fotoğrafını çekmek yetmiyor! Kalabalığın bir türlü azalmayışını şimdi daha iyi anlıyorum çünkü fotoğrafın ardından herkes video çekmeye başlıyor. Ben de eksik kalmıyor ve bu muazzam vitrin tasarımının fotoğrafını çekip yola devam ediyorum ki, iki adım sonra bir başka kalabalığın içindeyim. O da ne? Bu sefer adeta aynalardan yapılmış bir vitrin şovuyla karşılaşıyorum! Caddedeki vitrinler kendilerine baktırmıyor, bildiğiniz seyrettiriyor! Bazı mağazalar vitrindeki bu küçük şovları izleyenlerin yolu kapatmaması için insanların sıraya girmesini sağlayacak düzeneklerle kaldırımı bölüyorlar. Evet, New York 5’inci Cadde’de vitrin izlemek için sıraya girmeniz gerekiyor! Değiyor mu? Bence değiyor ve gülümsetiyor. Bu kadar vitrin öyküsü yeter, haydi karşıya geçip, tıka basa insan dolu Apple Mağazası’na gireyim. Burası kışın sıcak yazın serin olması bir yana ücretsiz internet bağlantısı sebebiyle de 5’inci Cadde’ye gelenlerin uğradığı bir merkez aslında. Teknoloji mağazasından çok kalabalığıyla bir pazar yerini andıran Apple Store, 5. Cadde’nin prestijli mağazalarından biri. Peynir ekmek gibi giden tablet, telefon ve bilgisayarların arasında kısa bir süre geçirmeniz, sizi de birşeyler almaya teşvik edeceğinden ihtiyacınız yoksa bu mağazada fazla vakit geçirmeyin derim. Ama New York’a gideceğinizi öğrenen eş dost hiç değilse bir tane cep telefonu siparişi mutlaka vermiştir. Bu yüzden kendinizi iki kilo domates alırmışçasına ayaküstü telefon ücreti öderken bulabilirsiniz. Maillerimi kontrol edip, Facebook’tan birkaç paylaşım yaptığıma, bir başka deyişle internetle işim bittiğine göre haydi buradan çıkayım ve alışverişin kalbine geri döneyim… 5. Cadde son derece uzun bir yürüyüş güzergâhını kapsıyor. çarşıları gibi farklı seçeneklerle bezeli büyük alışveriş mekânlarının yanı sıra, Zara, H&M, Nine West gibi Türkiye’den tanıdığımız çok daha erişilebilir ürünler sunan mağazalar da caddede yerlerini almış durumdalar. Burada tüm mağazalar prestijli ve ışıl ışıl görünüyor. Peki, sadece dekorasyonları mı böyle? Sergilenen ve satılan ürünler de 5. Cadde misafirleri için özel olarak seçilmişler. Burada değinmek istediğim bir başka konu var. Çoğunlukla alışveriş yapmayı sevmeyen erkekler için bile 5. Cadde’nin son derece cezbedici olduğunu söylemem mümkün. Çünkü burada erkek modası neredeyse kadın modasının önüne geçmiş durumda. İtalyanların dar ve fit kesimlerinden Amerika’nın salaş ve rahat kesimlerine kadar her tarzda, modelde ve renkte erkekler için harika ürünler var. Hatta diyebilirim ki, burada erkekler kadınlardan çok daha fazla alışveriş yapıyorlar! 5. Cadde ile 6. Cadde arasında yer alan Rockefeller Center, şehir planlamasının eşsiz örneklerinden biri olarak New York’un havasına New York Halk Kütüphanesi Rahat ayakkabılarla gezmek şart. Yol boyunca, Gucci’den Prada’ya, Versace’den Valentino’ya kadar dünyanın ve Amerika’nın en ünlü mağazalarıyla karşılaşmanız mümkün. Bergdorg Goodman’ın caddenin iki ucunda bulunan büyük mağazaları, Lord&Taylor ve Bloomingdale’s hava katıyor. Ofis alanları, kafeleri, tiyatrosu, çatı bahçeleri ve yer altı meydanları ile burası aynı zamanda bir buluşma noktası. Noel’de dev bir çam ağacının süslediği meydana büyük bir buz pateni pisti de kuruluyor. Yazın ise ağaçlar altında serin bir buluşma noktası arayanların durak noktası S İ M İ T S A R AY I • 3 5 oluyor. 5. Cadde’de gördüğüm görkemli yapılardan biri de şüphesiz Trump Tower. Bazıları bu binayı ‘sevimsiz’ bulsa da içindeki şirketlerin büyüklüğü ve kazançları, Amerikan ekonomisi için hayli önemli. Sadece bu kadar mı? Caddeyi gezerken ara sıra kafamı kaldırıp biraz yukarılara baktığımda bunun gibi nice önemli plazayı görüyorum. Öğle aralarında havalı takımlarıyla caddede gezinen beyaz yakalı çalışanlarla karşılaştığımda bu sebeple şaşırmıyorum. Ama akşama doğru, ben gezmekten bitap düşmüşken -ihtimal 5. Cadde’den aldığı lüks takımıyla- yanımda duran ve şık ayakkabılarını çıkarıp patenlerini giyerek adeta kalabalığın kenarından süzülen kadını görünce de “Şaşırmıyorum” dersem, yalan olur. New York Halk Kütüphanesi 5. Cadde’yi birgünde bitirmek mümkün değil. Akşam New York’un farklı bir bölgesinde vakit geçirdikten sonra ertesi sabah otelden çıkıp ilk iş yine bu önemli caddede soluğu alıyorum. Dün önünden geçerken, “Yarın gelirim” dediğim, iki büyük aslan figürünün bulunduğu ve merdivenleriyle çok uzaktan bile ‘önemli bir mekân’ olduğu algısını veren New York Halk Kütüphanesi ziyaret edeceğim ilk yer. Bu kütüphaneyi birçok Amerikan dizi ve filminden siz de tanıyor olmalısınız. 5’inci Cadde üzerinde bulunan bu görkemli ve tarihi binayı gezmek için belirli saatlerde düzenlenen turlara katılabileceğiniz gibi kendiniz de keşfe çıkabiliyorsunuz. Üçüncü kattaki iki blok uzunluğuna sahip okuma odası resimlerle süslenmiş tavanı ile son derece etkileyici. Birinci kattaki tablolarla döşeli Periodicals Odası da ziyaretçilerin görmeden gidemediği yerler arasında… Şimdi bahsedeceğim mekân için en az yarım gün ayırmanız gerekiyor. Dünyaca ünlü Modern Sanatlar Müzesi (MoMa - Museum seyahat Sevimli sincaplar yakında simite doyacak. 5. Cadde’nin yoğunluğu hiçbir zaman bitmez. of Modern Art) da 5. Cadde ile 6. Cadde arasındaki sokaklardan birinde yer alıyor. 100 binden fazla resim, heykel, maket, çizim ve film arşivinin bulunduğu müze, modern sanatı sevmeyenler için bile çarpıcı ve çekici eserlerle dolu. Dali, Monet, Picasso gibi Avrupalı sanatçılara ait eserler de burada sergileniyor. Sıkı durun, defalarca çalınan ünlü ‘Çığlık’ tablosuna da uzun fakat hızlı akan bir sıradan sonra yakından görebilirsiniz. Müzenin hemen karşısındaki küçük mağazadan müzeyle ilgili küçük eşyalar, anahtarlık, cüzdan gibi hatıra ürünler satın alabilirsiniz. Cuma günleri ücretsiz fakat bu ücretsiz günde giriş sırası birkaç blok uzağa kadar taşıyor. Sabırlıysanız ve hava güzelse bekleyin, değilseniz hafta içi başka bir gün gidin. 5’inci Cadde’de rastlayacağınız bir başka müze ise Museum of the City of New York. New York Oyuncak Hikâyeleri Sergisi; hareketli oyuncakları, masa oyunlarını ve 1800’lerden kalma bebek evlerini kapsıyor. Ticaret sergisinde New York’un ticari geçmişinde kısa bir tura çıkabiliyorsunuz. Üçüncü kalıcı sergi ise altı odadan oluşan ve New York mobilyaları hakkında fikir veren bir dekorasyon sergisi. Bunların yanında yıl boyunca değişen sergilere de rastlamak mümkün. Central Park’ta sincaplarla simit paylaşmak… Vitrinleriyle bile baş döndüren ve lüksün tanımının yeniden yapıldığı 5. Cadde’de geçireceğiniz uzun bir sabahın sonunda, öğleden sonra yürüyerek Central Park’a da ulaşabilirsiniz. 4 km uzunluğunda ve yaklaşık 1 km genişliğindeki Central Park, kapısından içeri girer girmez farklı bir şehre gelmişsiniz izlenimi uyandırıyor. Bütün o gökyüzüne uzanan dev gökdelenler, ışıklı ve pahalı mağazalar, bitmeyen kalabalık ve şehrin yüksek temposu geride kalıyor. Burada salına salına yürüyen dingin insanlarla, yeşilin farklı tonlarıyla, kuş sesleri ve göletin muhteşem manzarasıyla baş başasınız. Açık havada birden karnınız acıkabilir. Bu yüzden birçok Amerikalı gibi Central Park’a gelmeden aldığım yemeğim (peynirli sandviç) ve soğuk içeceğimle (soğuk içecek çünkü normalde sandviç yanında kahve değil çay içerim ama burada istediğim çay yok) banklardan birine kuruluyorum. 3 6 • S İ M İ T S A R AY I Pek tatsız olan yiyeceğimden daha yeni bir ısırık almışken hemen yanıma sıçrayan bir sincap gözlerini dikip bana bakmaya başlıyor. Sonra uzaktan biri daha sevimlice koşuyor. Bu sevimlilik biraz sonra yerini “Dostum payımızı vermeden buradan bir yere gidemezsin” tacizlerine bırakınca zaten tadını pek sevmediğim sandviçimden büyük bir parçayı sincaplar için yakındaki bir ağacın dibine bırakıyor ve kalanını yiyorum. Etrafta sincaplarla yemeğini paylaşan (‘paylaşmak zorunda kalan’ mı demeliyim) birçok insan daha görüyorum. Ne yalan söyleyeyim, “Burada çıtır çıtır bir simit olsa da hem kendim yesem hem de şu sincaplara bizim Türk simidinin tadına baktırsam” diye içimden geçmedi değil… Güzel bir haber Güzel olan şu ki, benim bu hayalimin üzerinden çok kısa bir süre sonra Simit Sarayı’nın New York 5. Cadde’de bir mağaza açacağını öğreniyorum. Yolum New York’a tekrar düşerse, sincaplara simit sözüm olsun. Ama bana sıra kalmadan simidin tadına hayran kalacak Amerikalıların Central Park’a simitlerle geleceklerinden şüphem yok. Eh, gerisini ısrarcı sincaplar halleder! ŞEF BİZDEN Barbekü soslu biftek MALZEMELER · 1 kilo sığır filetosu (İnce dilimlenmiş) · 5 diş sarımsak (Rendelenmiş) · 1 zencefil (Rendelenmiş) · 1 küçük soğan (Rendelenmiş) · 1 armut (Rendelenmiş) · 1 elma (Rendelenmiş) · 1/2 fincan soya sosu · 1 çorba kaşığı susam yağı · 2 çorba kaşığı toz şeker · 2 adet yeşil soğan (Doğranmış) · 1/4 çay kaşığı karabiber · 1 tatlı kaşığı tuz · 3 yemek kaşığı zeytinyağı HAZIRLANIŞI Öncelikle bir kâseye susam yağını,soya sosunu, karabiber ve tuzu ekleyip karıştırın. Üzerine rendelenmiş zencefil, armut ve elmayı, rendelenmiş sarımsağı, taze soğanları ekleyin. Dilimlenmiş sığır filetolarını bir tabağa dizip, üzerine bu sostan dökün ve bir saat kadar bekletin. Marine edilmiş etleri mangalda yada elektrikli bir ızgarada pişirin. Sos malzemelerini de tavaya alıp 15 dakika soteleyerek pişen etlerin yanında servis yapın. Afiyet olsun… 6 Kişilik Hazırlama süresi: 30 dakika Pişirme süresi: 25 dakika Tarif: Şef Zafer Nalbaş HABER BOĞAZIÇILILERE ILHAM VERDIK Boğaziçi Üniversitesi mezunları tarafından kurulan Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’nın bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği ‘Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu’nda Simit Sarayı’nın başarı dolu hikâyesi de paylaşıldı. Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu’nun yaptığı sunum sık sık alkışlarla kesildi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın konuşmaları da geleceğe ışık tuttu. 3 8 • S İ M İ T S A R AY I Kavukcu, Boğaziçili gençlere seslenerek, “Biz bugün şirketin sahibi olabiliriz. Simit Sarayı’nı biz yönetiyor olabiliriz ama sizler de bizimle fikirlerinizi paylaşın, Simit Sarayı sizin markanız” dedi. S İ M İ T S A R AY I • 39 HABER Y eni girişim ve projelere ilham verecek bir platform oluşturmak amacıyla sektöründe farklı, özgün ve başarılı yönetim uygulamaları ortaya koyan kuruluşların hikâyelerinin paylaşıldığı Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu’nun (Inspiring Best Practices Forum- IBPF 2014) üçüncüsü 19 Nisan Cumartesi günü Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Kavukcu, Simit Sarayı’nı anlattı Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu’nun konuşmacı olarak davet edildiği etkinlikte, Simit Sarayı’nın başarı dolu hikâyesi herkesi etkiledi. Anadolu’nun geleneksel lezzeti simidi önce tüm Türkiye’de ardından da dünyaya tanıtmak amacıyla 2002 yılında ilk mağazasını açan Simit Sarayı’nın öyküsünü anlatan Abdullah Kavukcu, “Simitin etrafında bir dünya oluşturduk ve Simit Sarayı’nı kurduk” dedi. İş modellerinde lokasyonun en fazla önem verdikleri unsur olduğuna değinen Kavukcu, fizibilite, konsept yönetimi, mimari projelendirme, ekipman ve ürün temini, yönetimseloperasyonel eğitim ve farklılaşmayı da ağırlık verdikleri diğer unsurlar olarak saydı. Yıllık üretimi 100 milyon adet olan Simit Sarayı bünyesinde insan kaynakları alanında kurulan Simit Sarayı Akademi’den de bahseden Kavukcu’nun sunumunu çok sayıda Boğaziçili ve akademisyen, büyük bir ilgiyle dinledi. Katılımcı sayısının çokluğu dikkat çekti. 4 0 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 41 HABER Kavukcu, kişisel gelişimden kariyer planlamaya kadar çok sayıda eğitim programının yer aldığı akademi ile nitelikli çalışanlar ve geleceğin liderlerini yetiştirmeyi amaçladıklarını vurguladı. ABD, Almanya, Belçika, Hollanda, Kıbrıs, Kuveyt ve Suudi Arabistan mağazaları ile daha önceleri hayal olarak gördükleri işleri başardıklarını belirten Kavukcu “Misyonumuz dünyayı simitle tanıştırmak, Simit Sarayı’nı dünya markası yapmak” sözleriyle SAYILARLA SİMİT SARAYI hedeflerine vurgu yaptı. Bu hedefleri gerçekleştirmek için herkesten katkı beklediklerini de belirten Kavukcu “Biz bugün şirketin sahibi olabiliriz. Simit Sarayı’nı biz yönetiyor olabiliriz ama sizler de bizimle fikirlerinizi paylaşın, Simit Sarayı sizin markanız” dediğinde ise büyük bir alkış aldı. Simitten milyar dolarlık şirkete… Abdullah Kavukcu’nun konuşmasında dinleyicileri en fazla etkileyen bölümlerinden biri de girişimcilere cesaret verdiği şu sözleriydi: “Biz simit satarak Oxford City’de 150 bin Günlük ziyaretçi sayısı Kavukcu, “Misyonumuz dünyayı simitle tanıştırmak” dedi. 500.000 60+ Çalışan 6.500 Ürün çeşidi TÜBİTAK ONAYLI DÜNYANIN İLK VE TEK SİMİT FABRİKASI SAP altyapısında etkin tedarik zinciri yönetimi Yıllık üretim adedi 100.000.000 KURUMSAL VE GÜÇLÜ MARKA OLMAK AR-GE VE INOVASYONA YATIRIM KURUMSAL YÖNETİM MODELİ VE UYGULAMASI DOĞRU ÜRÜN İYİ HİZMET UYGUN FİYAT GÜÇLÜ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ ALT YAPISI ENTEGRE ÜRETİM VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ ETKİN İNSAN KAYNAKLARI ORGANİZASYONU Soğuk zincir filosu 50 HEDEF 20 HE T YU TO poundluk kirayı ödeyecek, üstüne bir de para kazanacağız. Simitten milyar dolarlık şirket çıkıyorsa, bu ülkede sizler kim bilir başka ne güzel işler yaparsınız…” “Bizden sonra binlerce simitçi açıldı” Simit Sarayı’nın markalaşmasının ardından Türkiye’de benzer amaçlarla kurulan binlerce farklı simitçi olduğunu söyleyen Abdullah Kavukcu, “Biz bununla ancak gurur duyarız, ‘Allah razı olsun’ dedilerse o bize yeter” dedi. Simit Sarayı’nda sisteme uymayan mağazaların vakit kaybetmeden kapatıldığını belirten Kavukcu, “Şimdiye kadar 79 mağaza kapattık, bu başlı başına bir markadır. yüzde 100 büyüdü.” Birkaç yıl önce Yunanistan’da mağaza açmak istediklerinde kendilerine dönüş yapılmadığını söyleyen Kavukcu kısa süre sonra daha fazla mağaza açmaları için Yunanistan’dan yoğun talep aldıklarını söylerken, benzer bir gelişmenin ABD’de yaşandığını söyledi. Düşünün ki bunlardan biri iş ortağımın babasına ait mağazaydı. İşte bu bizim işimize nasıl sarıldığımızın, müşterilerimize en iyi hizmeti verme konusunda nasıl kararlı olduğumuzun göstergelerinden biridir” dedi. Abdullah Kavukcu’nun konuşmasında, forumu izlemeye gelen öğrenciler, akademisyenler ve iş sahipleri tarafından dikkatle dinlenen bölümlerinden biri de yatırımla ilgili şu açıklamalarıydı: “Kazancı dışarı çıkarmadan yatırımı işimize yaptık. Yarı yolda kurumsallaştık, 2012 yılında kurumsallaşmamızın ardından yaptığımız ilk iş ‘business plan’ çıkarmak oldu. Ülkemizde bilançoda EBITDA’ya (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr) bakılmaz. Biz buna baktık. 2012-2013 yıllarında EBITDA’mız Nereden nereye... “İki yıl önce ABD 10 yıllık teminat istiyordu, şimdi 6 aylık teminatla, New York 5. Cadde’de mağaza açıyoruz. Bir ülkeye gidiyorsak önce marka olarak kendi mağazamızı biz açarız, ardından franchising veriyoruz. Eğer Türkiye’de büyümeyi başardıysanız, yurtdışında çok daha kolay büyüdüğünüzü görüyorsunuz.” DÜNDEN BUGÜNE DÜNDEN BUGÜNE ÜRETİM HACMİ İstanbul 1000 Mağaza Sayısı 650 500 018 318 EDEF 2018 180 TÜRKİYE’DE 440 MAĞAZA TÜRKİYE’DE 440 MAĞAZA URTDIŞINDA 560 MAĞAZA İstanbul genelinde 18 mağaza İstanbul genelinde 18 mağaza 2005 2005 TÜBİTAK onaylı Türkiye’nin ve dünyanın i TÜBİTAK onaylı Türkiye’nin ve dünyanın ilk simit fabrikası 2007 Franchise sistemine geçiş 2009 SAP veri-bilgi yönetiminde otomasyon 2010 Simit Sarayı yurtdışında 2011 167 mağaza 2013 280 mağaza 2014 318 mağaza 2007 Franchise sistemine geçiş 2009 SAP veri-bilgi yönetiminde otomasyon 2010 Simit Sarayı yurtdışında 2011 167 mağaza 2012 196 mağaza 2013 280 mağaza 2014 318 mağaza 1000 800 Tuzla 650 500 318 280 26.000m2 280 200 2004 2004 3 modern üretim tesisi toplam 800 Mecidiyeköy’de ilk mağaza Mecidiyeköy’de ilk mağaza 2012 196 mağaza BAŞARILI VE İSTİKRARLI BÜYÜME MİSYONUMUZ DÜNYAYI SİMİTLE TANIŞTIRMAK 2002 2002 200 167 160 133 140 120 100 YURTDIŞINDA 560 MAĞAZA MAĞAZA OPLAM 1000 Antalya 107 80 TOPLAM 1000 MAĞAZA 50 60 40 20 Günlük Günlük 2.000.000 2.000.000 ziyaretçi ziyaretçi 20.000 20.000 kişilik kişilik istihdam istihdam 2 18 6 22 30 35 Yıl 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 BAŞARILI VE İSTİKRARLI BÜYÜME S İ M İ T S A R AY I • 4 3 HABER Simit Sarayı ürünlerinin servis edildiği bölüme yoğun bir ilgi vardı. Forumdan satır başları… • Özgün İyi Düşünce Uygulamaları Forumu, Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Haluk Dortluoğlu’nun açılış konuşması ile başladı. Dortluoğlu, “Bu forumda, ülkemizin güzide özel sektör ve kamu kuruluşlarını daha iyi tanımak, son dönemde gösterdikleri sıra dışı başarılarını mümkün kılan iyi yönetim uygulamalarını anlamak; ülkemizde benzer hikâyelere örnek olmalarına vesile olmak için bir aradayız” sözleriyle programın amacına değindi. Dortluoğlu, vakfın bu tür buluşmalar ve başka vesilelerle ülkemize elinden gelen en yüksek katkıyı yapmaya devam edeceğinin de altını çizdi. • Haluk Dortluoğlu’nun ardından Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu söz aldı. Özgün iyi Yönetim Uygulamaları Forumu’nu ‘bilinmeyeni bilmek, söylenmeyeni söylemek olan Boğaziçi misyonunu tamamlayan bir forum’ olarak gördüğünü belirten Gülay Barbarosoğlu, Boğaziçi Üniversitesi’nin Ekim 2013’te Times Higher Education (THE) tarafından açıklanan dünya üniversiteleri sıralamasında 200 üniversite arasına girdiğini, hedeflerininse ilk 100 olduğunu söyledi. Babacan da konuştu • Forumda Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bir konuşma yaptı. Boğaziçi Üniversitesi’nin ülkemizin gurur 4 4 • S İ M İ T S A R AY I kaynağı olan kurumlarından biri olduğunu belirten Babacan, kendisinin Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu olmasından hareketle Boğaziçi-ODTÜ arasındaki tatlı rekabete vurgu yaparak başladığı konuşmasında, 17 yıllık özel sektör, 11 yıllık da kamu sektörü tecrübeleri ışığında yönetim uygulamalarında güven kavramına vurgu yaptı.“Güven kavramını çok önemsiyorum. İster özel sektörde olsun ister kamuda, güven oluştuktan sonra yönetim kolaylaşıyor” diyen Ali Babacan, bunun da ancak verilen sözlerin tutulması, yerine getirilemeyecek sözlerin verilmemesi ile gerçekleşebileceğini söyledi. Güven varsa şirketlerin iş yapmasının kolaylaşacağını, iş dünyasında itibar, güven nasıl önemliyse siyasette de bunun böyle olduğunu vurgulayan Babacan sözlerine şöyle devam etti: “Güven oluştuktan sonra yönetim kolaylaşıyor. Güven yoksa herkes diyor ki ‘yap görelim’. Dünyada son yaşanan krize bakıldığında bunun bir güven krizi olduğunu görüyoruz. Güven yoksa ekonomide canlanma meydana gelmiyor. Yıllardır böyle bir tabloyu gördük. Güven öyle bir kavram ki akşamdan sabaha kazanılmıyor, emek gerekiyor. Kaybetmek ise çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşiyor.” Ülkedeki güven ortamının iyi işleyen bir Haliç manzarası eşliğinde tüketilen Simit Sarayı ürünlerinin lezzeti daha da arttı. hukuk ve yargı sistemiyle oluşacağına işaret eden Babacan, evrensel normları baz alan, sarih kanunlara sahip bir hukuk sistemi, tutarlı ve tarafsız bir yargı sistemi sağlanmadan gelişmiş bir ekonominin hayal olduğunu vurguladı. Babacan ayrıca “Rekabetin olmadığı yerde rehavet olur” sözüyle de ekonominin gelişebilmesi için iyi işleyen bir rekabet ortamının gerekliliğine dikkat çekti. Türkiye’de 11 yıldır gerçekten önemli bir siyasi, sosyal, ekonomik dönüşüm yaşandığını ifade eden Babacan, temel hak ve özgürlüklerde daha iyi uygulamalar ve hukuk devleti olabilmek için mücadele verildiğini, ama tüm bunlara rağmen arzu edilen noktada olmadığımızın da altını çizdi. • Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Kamu Sektörü’ oturumunda ilk olarak Eti Maden İşletmeleri A. Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Orhan Yılmaz konuştu. Yılmaz, 2013 yılında, 829 milyon dolar net satış hasılatı ve 430 milyon dolar brüt kâr ile ülkemiz ekonomisine katkılarını artıran Eti Maden’in hikâyesini anlattı. • Kamu Sektörü Oturumu’nun ikinci konuşmacısı ise T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Ali Maskan’dı. Ülkemizin tüm kurumlarında elde edilen tecrübe ve bilgi birikiminin TİKA faaliyetlerinde kullanıldığının altını çizen Maskan, “TİKA bizim işimiz değil, hayatımız. Biz TİKA’da çalışmıyoruz, TİKA’da yaşıyoruz” dedi. Özel sektör oturumu • Kamu Sektörü oturumunun ardından Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Bostan yönetimindeki Özel Sektör oturumuna geçildi. Bu oturumdaki konuşmacılar ise LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük ve Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu’ydu. • LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, rekabet ortamı içinde çabuk ve esnek davranabilmek, insan kaynağı ve farklı - özgün uygulamaları olmak üzere markalaşma sürecindeki üç önemli unsura değinerek başladığı konuşmasında, 1988 yılında hazır giyimin moda olmaya başladığı yıllarda ihracat yapmak üzere kurulan şirketin dönüm noktalarını izleyicilerle paylaştı. Markalaşma sürecini bir bambu ağacının yetişmesinden hareketle emek ve sabır isteyen bir süreç olarak niteleyen Vahap Küçük yabancı bir markayı Türk markası haline getirme sürecinde yaptıkları özgün uygulamaları anlattı. Yönetimde S İ M İ T S A R AY I • 4 5 vizyon, strateji gibi pek çok şeyde değişiklik yapılıp taviz verilebileceğini, ancak kurum kültüründen asla taviz verilemeyeceğini belirten Küçük “Kurumsallaşma ve kurum kültürü sürdürülebilirliğin temel değeridir” dedi. Değişim konusunda bir irade ortaya koyduklarını söyleyen LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Küçük “Değişime yeniliğe farklılaşmaya açık olduk, ama asla değerlerimizden taviz vermedik, bunlarla ayakta durduk. İnovasyona önem verdik” dedi. • Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu, Mecidiyeköy’deki mağazadan New York 5’inci Cadde’de açılacak mağazaya uzanan başarılı dolu simit Sarayı hikâyesini forum katılımcılarıyla paylaştı. Kavukcu’nun konuşması salondakilere ilham ve cesaret verdi. • Kamu ve Özel Sektör oturumlarının ardında IBPF 2014’ün kapanış konuşması ise Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi ve Borsa İstanbul A. Ş Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. M. İbrahim Turhan tarafından yapıldı. Konuşmasında adalet, şeffaflık, hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde kurumsallaşmanın önemine vurgu yapan Turhan, “Kurumsallaşmayı gerçekleştirmek için insana bağlı olmaktan çıkıp ilkelere bağlı hale gelmek gerekir” dedi. Dünyada Simit Sarayı En iyi renk üstümüzde en güzel durandır Daha genç, daha sağlıklı, daha enerjik görünmek için yapmanız gereken, renklere ait mevsim tipinizi belirlemek ve bu doğrultuda seçimler yapmak. Bir deneyin, sonuçlarına şaşıracaksınız! Z ihinleri tazeleyen, yararlı mevsim grubuna ait olduğunuz fikirler ve estetik tavsiyeler bulunuyor. İyi bir danışman; saç, göz dünyasına hoş geldiniz. Bu ve teninizin tonunu analiz ederek, ayki konumuz renkler ve renklerin sizin kendinize özgü renk profilinizi hayatımızdaki önemi. Renkler söz çıkarabilir. Amaç, vücudun konusu olunca hepimizin söyleyecek pigmentler sonucu aldığı göz, ten, bir çift sözü vardır. Bazı renkleri saç rengi arasındaki uyumu, giysi daha çok severiz, bazılarını daha renklerinde de yakalayarak kişiyi çok kullanırız. Peki, sevmek yeterli doğal bütünlük içinde göstermek, mi? Bir rengi sevmeniz, o rengin gardırobunda doğru renkleri GÜNEŞ TULGA kullanmasını sağlamak, ciltteki size yakıştığı anlamına gelir mi? ILE TASARIM Moda efsanesi Coco Chanel’in bu renk dengesizliklerini gidermek ve DÜNYASI konudaki sözüne hak vermemek görüntüde en iyiye ulaştırmaktır. gunestulga@gmail.com elde değil: “Dünyadaki en güzel renk Erkekler bunu bir kravatla, üstünüzde en iyi durandır.” kadınlarsa etkileyici bir bluz ya da Renk seçimleriniz ile zayıf veya yüze yakın takılacak bir eşarpla kilolu, uzun veya kısa, hasta veya sağlıklı, genç deneyebilirler. veya yaşlı gözükebilirsiniz. İmaj danışmanlığı çalışmalarım sırasında, renkler konusunda, Renk analizi nasıl yapılır? Soğuk ve sıcak olarak ikiye ayrılan renkler daha “Şu renkle bu renk uymaz” ya da “Bu yıl biz sonra tonlara göre farklı kategoriler bu rengi çok satıyoruz”, “Bu renk benim altında toplanır. Bu kategorileri favori rengimdir” gibi tespitlerle çok fazla mevsimler simgeler. Bahsettiğim, karşılaşırım. Böylesi durumlarda önce kışın ya da yazın doğmanızla derin bir nefes alıp, açıklamaya başlarım. ilgili değildir. Bilmemiz Kişinin kendi cilt, saç ve göz rengini dikkate gereken dört ana renk almadan favori renk belirlemesini çok doğru grubu olduğudur. İlkbahar bulmuyorum. Bazen o çok sevdiği renkteki ve sonbahar sıcak; yaz bluzun danışanımın cildini sağlıksız, hatta yaşlı ve kış ise soğuk renk gösterdiğini dile getirmek ise pek kolay olmaz... gruplarıdır. Çok az insan ilk bakışta hangi Moda renkler yakışıyor mu? mevsim grubuna ait Aslında giysiler çoğu zaman rengi sebebiyle olduğunu bulabilir. seçilir. Tarz ve işlev, rengin ardından gelir. Bu işlemi özel İnsanlar içgüdüsel olarak özel bir renk grubuna bir kumaş yönelirler. Ama önemli olan sevilen renkleri analiz seti ile değil, ten, göz ve saçınızın tonuna yakın renkleri gerçekleştirmek seçmenizdir. İster inanın, ister inanmayın mümkündür. üzerimizde bulundurmamız gereken renkleri Yine de konu öğrenir ve kullanırsak, cilt rengimiz daha sağlıklı hakkında biraz daha fikir sahibi ve gözlerimiz daha parlak görünür. olabilmeniz adına Detaylı bir ön araştırma süreciyle kişiye özel size kısaca bu mevsim bir uygulama yapılarak, insanların hangi renk gruplarını tanıtmak grubuna ait olduğu saptanabiliyor. Yani cilt, istiyorum... saç ve göz rengi gibi özelliklere göre hangi 4 8 • S İ M İ T S A R AY I Kıyafetlerinizin rengi ruhunuza da yakışmalı... Güneş Tulga İle Tasarım Dünyası ‘Yaz’ tipi Yaz tipinin renkleri soğuk tonlardadır. Cilt rengi pembe tonludur ve soğuk havalarda mavi yansımalara sahip olur. Bazı yaz tiplerinin cildi çok hassastır, güneşte fazla kalamaz ve bronzlaşamazlar. Bazıları ise hızlıca bronzlaşabilirler. Yaz tipindeki kişilerin saçları küllü renklerdedir. Küllü sarıdan, orta kahverengiye kadar uzanan bir renk skalasına sahiptirler. Saçları 30’lu yaşlarda ağarır. Gözleri mavi, yeşil veya koyu kahve olabilir. Gözlerinin beyazı kış tipi kadar beyaz değildir. Kaşlar seyrek olabilir. Yaz tipindeki kişiler soğuk renkleri tercih etmelidir. Yaz tipinin en uygun renkleri: • Kırık beyaz • Acı kahve • Antrasit • Şarap kırmızısı • Leylak • Denizci mavisi Angelina Jolie 5 0 • S İ M İ T S A R AY I Sonbahar tipi Sonbahar tipi solgun bir cilt rengine sahiptir. Bazen pembeye yakın tonlarda ve çilli bir cildi vardır. 30’larından sonra çiller azalabilir. Genelde güneşte fazla kalamaz ve bronz bir tene sahip değildir. Saçları bakır renginden kestaneye, koyu bal renginden kahveye kadar uzanabilir ve çok geç ağarır. Gözleri genelde kahverengidir. Bazen fındık kabuğu veya siyah tonlarında olabilir. Sonbahar tipinin renkleri sıcaktır ve içinde sarı renk bulunduran yumuşak tonlardadır. Etkisi toprak tonlarında, derin ve sıcaktır. İlkbahar tipi soğuk renkler kullanmamalıdır. Sonbahar tipinin en uygun renkleri: • Bej • Hardal • Kiremit • Zeytin yeşili • Petrol • Krem Anne Hathaway ‘Kış’ tipi Julia Roberts ‘İlkbahar’ tipi İlkbahar tipinin karakteristik özelliği şeftali, krem, fildişi veya açık bej tonundaki cilt rengidir. Normalde altın kahve tonunda bronzlaşır ve uzun süre rengi açılmaz. Cildi 30’lu yaşlara kadar kolayca bronz renk alır, sonraları biraz zorlaşır. Çiller varsa altın tonundadır. Saçları sıcak bir tondadır, altın sarısından bal rengine, açık kahveden koyu kahveye kadar geniş bir renk yelpazesindedir. Güneşte rengi altın tonlarında parlak ışıklara sahiptir. Saçları 40’lı yaşlardan sonra yavaş yavaş ağarır. İlkbahar tipinin saçları küçük yaşlarda kızıl tonlarda olabilir. Sonbahar eğilimli olanı da vardır ama bu ancak kapsamlı bir renk analizi ile ortaya çıkarabilir. Gözler açık yeşil, ela, mavi veya kahve tonlarındadır. Kaşlar ise genelde sık ve gürdür. İlkbahar tipinin renk paletinde, içinde en az yüzde 50’lik oranda sarı renk bulunan, sıcak renkler yer alır. Bu kişiler soğuk renkleri giyilmemelidir. İlkbahar tipinin en uygun renkleri: • Portakal • Kırmızı • Fıstık yeşili Mercan • Çağla yeşili • Somon Gwyneth Paltrow S İ M İ T S A R AY I • 51 Kış tipi soğuk renkleri çok iyi taşır. Renkleri net, kuvvetli ve her zaman mavi bir alt ton barındırır. Cilt rengi genelde şeffaf ve serindir. Pembe-bej, yeşilimsi, gri- bej ve bazen pamuk prenses tipi beyaz tondadır ve pek bronzlaşamaz. Çiller kış tipinde az görülür. Saçları koyu kahve, gri veya siyahtır. Genelde 20’li yaşlardan itibaren saçlarda beyazlar başlar, erken yaşta gümüş rengine yakın renkte ağarır ve bu renk kış tipine çok yakışır. Gözler ela, mavi ve mavinin tonlarında, bazen de koyu kahve ve hatta siyah olabilir. Gözün beyazı çok belirgin, kaşlar genelde gür olur. Parlak, net, aydınlık, buz gibi serin renkler ona aittir. Siyah ve beyazın en iyi yakıştığı mevsim kış tipidir. Kış tipinin en uygun renkleri: • Pembe • Fuşya • Gri • Beyaz • Siyah • Turkuaz • Soğuk kırmızı • Lila REHBER Açılsın tüm perdeler DÜĞÜN SEZONU BAŞLADI Evlilik sezonu açıldı ve şu aralar evlenmeye niyetiniz varsa, başınızı döndürecek birçok detayla boğuşmanın zamanı geldi çattı demektir! Ama üzülmeyin, çünkü biz sizin yerinize araştırdık, karıştırdık ve mükemmel bir izdivaç rehberi hazırladık. Savaş boyalarınızı sürün! İşte adım adım kusursuz evlilik planı... ECE ÖZİŞ E vlilik sürecine bir kere girdiniz mi suya ilk damlayı attınız demektir. Ne kadar programlı olsanız da, “Ben zaten küçük bir şey yapacağım” deseniz de o ilk damladan sonra her şey dalga dalga yayılır ve her ayrıntıdan yeni bir detay doğar: kimler davet edilecek, nasıl davetiye seçilecek, gelinlik-damatlık nasıl bulunacak, pasta nereden alınacak ve de en önemlisi düğün nasıl olacak? 1. ADIM: Kına gecesi mi, bekârlığa veda partisi mi? Yuvadan uçacak gelinler için düğün öncesinde bir veda gecesi olmazsa olmaz. Türk geleneklerinde bu veda bir kına gecesidir. Gelin hanım bindallısını giyecek, kızlar ellerinde mum, kına tepsisi çevresinde dolanacak, şarkılarla türkülerle yuvadan uçacak gelinimiz ağlatılacak. Ancak son dönemde yurtdışından gelen bir akımla bekârlığa veda partileri de bir hayli revaçta! Hatta modern ve geleneksel unsurları harmanlayan Türk kızları, bu sayede hem anne ve teyzelerini hem de arkadaşlarını memnun edebiliyor. Önce bekâr hayatınıza nasıl veda edeceğinize karar vermeniz gerek. Son yıllarda en çok rağbet gören mekânlar hamamlar! Göbek taşında arkadaşlarınızla kız kıza buluşup bir yandan kurtlarınızı dökebilir, diğer yandan da hamamda toksinlerinizi atabilirsiniz. Üstelik lüks otellerde hamam sefasına gelin ve arkadaşlarına özel vücut masajları da ekleniyor! Geleneksellikten uzak, çılgın bir parti vermekse niyetiniz, birçok gece kulübü kına geceleri için rezervasyon almaya başladı bile. Burada dikkat etmeniz gereken ise partinizin sıradanlıktan uzak olması. O gün dışarıya çıktığınız diğer gecelerden farklı olmalı. Bunun için de konsept süslemelerle mekânı zenginleştirebilir, konuklarınıza küçük armağanlar verebilirsiniz. Örneğin, üzerinde ‘darısı başıma’ yazan tişörtler ya da esprili diyalogların olduğu konuşma balonları... 2. ADIM: “Evet” mekânı Düğün hazırlığında belki de en önemli aşama hayat boyu birliktelik sözü vereceğiniz mekânın seçimidir. Hiç beklemediğiniz bir anda kabarık bir faturayla karşılaşmak istemiyorsanız öncelikle yapacağınız düğünün mekânını ve konseptini belirlemeniz şart. Yaz düğünü denince hepimizin ilk aklına gelen şüphesiz kır düğünleri. Yemyeşil ağaçların arasında, fenerlerle aydınlatılmış, mis gibi kokan bir kırda evlenmeyi kim istemez? Lakin evlilik için bahar ayını tercih ediyorsanız kır düğününü iki kez düşünün. Zira baharın dengesiz havası sizi de çarpabilir, 52 • S İ M İ T S A R AY I Mutluluk çanları sizin için çalıyor! Tavsiyelerimize kulak verirseniz, düğün günü hiçbir kötü sürprizle karşılaşmazsınız! S İ M İ T S A R AY I • 5 3 REHBER beklenmedik bir yağmur ya da şiddetli bir rüzgâr tadınızı kaçırabilir. Bu sebeple tercihinizi kır düğününden yana kullanıyorsanız mutlaka mekân sahibiyle B planını konuşun. İklim değişimi gibi durumlarda size alternatif çözüm yolları sunmalarını isteyin. Kır düğünlerinde dikkat etmeniz gereken bir diğer detay yürüme platformu kurulması. Çimenlik alanda topuklu ayakkabılarıyla hanımların salına salına yürümesi bir hayli zor. Hele topuklar bir de inceyse toprağa bata çıka konuklar perişan olur. O yüzden seçtiğiniz mekânda platform detayının bulunmasına dikkat edin. Bu sayede misafirlerinizi ne kadar düşündüğünüzü de göstermiş olur, bol bol takdir toplarsınız! kentinde yaşıyorsanız da bu en mutlu gününüzde yakamoza karşı bağıra çağıra şarkılar söyleyebilirsiniz. Yat düğünlerinde seçenekler kır düğünlerine nazaran biraz daha kısıtlı. Kişi başı fiyatlandırma ortalama 80 TL civarı. Ancak pazarlık payı sizin tatlı dilinize ve güzel gülümsemenize bağlı. Uçsuz bucaksız bir maviliğin ortasında evlenmek elbette şahane olur, ancak davetiyeye not düşmeyi unutmasanız iyi edersiniz, zira davetlilerden birini deniz tutması geceye damga vurabilir; bizden söylemesi! Bu konuda son bir uyarı da ağustosun ortasında bile evlenseniz denizde akşam saatlerinde misafirlerin üşüme potansiyellerinin her zaman bulunması olacaktır. Yanlarında şık şallar getirebilirler, siz kadar havadarsa, siz de o kadar mutlu olursunuz. Yeterince iyi çalışmayan bir klima, gecenizi kan ter içinde bitirmenize neden olabilir. Yıllar sonra fotoğraflarınıza baktığınızda hep beraber parlak parlak, al al yanaklarla ve nemden hafif elektriklenmiş saçlarla objektife gülümsediğinizi görmek hoşunuza gitmeyecektir. Restoran ve otellerin avantajı ise menüdeki değişikliklere diğer mekânlara göre daha açık olmasıdır. Seçeceğiniz konsepte göre menüde farklılıklar yaratabilirsiniz. Fiyat yelpazesi ise ortalama kişi başı 50 TL’den 120-130 TL’ye kadar uzanır. Elbette menü seçiminiz, seçtiğiniz mekânın tarihi bir yer olması ya da çok lüks bir otel olması fiyatlandırmayı birkaç kat yükseğe çeker. Zira Çırağan Sarayı’nda evlenmek gibi bir hayaliniz varsa birkaç yüz bin doları gözden çıkarmanız gerek. 3. Adım: Kendinize bir konsept seçin! Düğün gününün en önemli detaylarından biri de servis ve sofra düzeni. Kır düğünlerinde ortalama fiyatlar kişi başı 35 TL’den başlıyor. Elbette mekânın kalitesi, süslemelerin müesseseye ait olup olmaması ya da menüde alkol bulunup bulunmayacağına göre bu rakam 100150 TL’ye kadar çıkabiliyor. Ancak kır düğünleri fiyat yelpazesi konusunda bir hayli geniş ve bu sizler için büyük bir avantaj. “Mis gibi deniz dururken ne çayır çimeni?” diyorsanız yat düğünlerinin yıldızı her geçen gün parlıyor. İstanbul’da yaşıyorsanız bir yandan boğaz manzarasını seyredip diğer yandan dans edebilir, başka bir sahil de teknede dağıtılmak üzere temin edebilirsiniz… Oteller ya da kapalı mekânlar ise tüm şartlara uyum sağlamalarıyla tercih edilebilecek seçeneklerden biri. Kapalı bir mekânı seçtikten sonra artık sizi ne yağmur çamur yıldırabilir ne de midesi hassas davetliler. Tek yapmanız gereken, birkaç küçük noktaya dikkat etmek hepsi o kadar! Bunlardan biri tavanın yüksekliği. Düğün mekânının ferahlığı kapalı mekânlar için önemli bir unsur. Bu sebeple mekân seçerken tavanın biraz yüksek olmasına özen gösterin. Bir diğer önemli husus da elbette ki havalandırma. İçerisi ne 5 4 • S İ M İ T S A R AY I Eskilerin tabiriyle ‘mekân süslemesi’... Ancak artık klasik süslemeden de öteye gitmenin tam vakti! Konsept düğünler artık hemen hemen tüm çiftlerin tercihi haline geldi. Belirlediğiniz konsepte uygun hazırlanan detaylar, düğününüzü çok daha keyifli ve unutulmaz hale getirecek. En çok rağbet gören konseptlerden biri, son yılların vazgeçilmezi ‘vintage düğünler’. Oraya buraya 60’ların modasına uygun dantelli aksesuarlar yerleştirmek, eşinizle birlikte hazırladığınız bir videoyu siyah beyaz izletmek, eskiden çok kullanılan ama artık unutulmaya yüz tutmuş eşyalarla masaları süslemek herkesin çok hoşuna gidecek. Özellikle de davetin yaşlı üyelerinin. Gelinlik ve damatlık seçiminizdeki rehberiniz ise anneanneniz ile dedeniz! Eğer “Eğlencenin doruğuna çıkalım, hoplayalım, zıplayalım, müziğin ritmine kendimizi bırakalım” diyorsanız büyük bir parti konsepti tam size göre! Hatta avizenin olduğu yere disko topu bile yerleştirebilirsiniz. Ama bütçenizi fazla aşmak istemiyorsanız parti işini ucuza da kapatabilirsiniz. Mekânda Çok pahalı düğünlere ihtiyacınız yok. Kumsalda yapacağınız katılımcı sayısı çok yüksek olmayan kısa bir düğün için çok daha az para harcarsınız. S İ M İ T S A R AY I • 5 5 REHBER Gelin çiçeği canlı olmalı… Bu yıl modası parlak orkide moru ve tonları olduğuna göre, lila, fuşya, mor ve tonları güzel bir seçim olur. 5 6 • S İ M İ T S A R AY I tematik köşeler oluşturmak gibi… İçi boş bir çerçeve ve iki sandalye ile garip garip pozlar verip gelecek yıllara kahkahalarla güleceğiniz hatıralar bırakabilirsiniz ya da ilk dansınızı Pulp Fiction’ın unutulmaz müziğiyle daha eğlenceli bir hale getirebilir, konuklarınıza kısa bir şov hazırlayabilirsiniz. Düğün konseptinde sınır yok. Siz istediğiniz an düğününüz şekil değiştirir. Örneğin; yaz düğünü için konseptinizi dondurma olarak belirleyip herkesi mest etmeye ne dersiniz? Fotoğrafçıyla anlaşın, pozlarınızı ellerinizde dondurmayla verin. Mekanda bir köşeye dondurma standı kurun, hatta düğün pastanız dondurmalı olsun! Külahlar kafalara takıldığı an ise gecenin sonu gelmiş demektir! Fotoğrafçı deyip geçmeyin. O büyük günü ölümsüzleştirme görevi onun! yaz meyveleriyle süslü bir düğün pastası da hem hafifliği hem de renkli görüntüsüyle konuklarınızı memnun edecektir. Pastanızı hazırlayacak firmayı seçerken aceleci davranmayın. Mümkünse tek tek ziyaretlerde bulunun, fiyat alın, pazarlık yapın. Üstüne gelin-damat figürü ya da bu geleneğe hizmet edecek yaratıcı bir süsleme ekletmeyi de unutmayın. 4. Adım: Davetiye, nikâh şekeri ve pasta seçimi Düşündünüz, taşındınız, kimini elediniz kimini mecburen eklediniz ama sonunda davetli listesini tamamladınız. Şimdi sırada içinize sinecek bir davetiye seçmekte! Davetiye seçimini hafife almayın. Çünkü davetliler yapacağınız düğünden önce davetiyelerinizi görecekler. Üstelik en yakınlarınız hatıra olarak yıllarca saklayacaklar. Bu yüzden davetiye işi önemli. Eğer düğün için bir konsept belirlediyseniz davetiye için de aynı yolu izleyebilirsiniz. Genellikle en çok tercih edilen kağıt renkleri beyaz, krem ve fildişi. Ama farklılık yaratmak istiyorsanız daha canlı renklerle iddianızı da ortaya koyabilirsiniz. Kâğıt seçiminde ise doğaya olan hassasiyetinizi davetlilerinize kanıtlamanız mümkün. Geri dönüşümlü kâğıt tercih ederek izdivacınızı sevdiklerinize doğayla barış içinde duyurun! Doğaya karşı aynı duyarlılığı nikâh şekeri için de gösterebilirsiniz. Zira son yılların trendi nikâh şekeri yerine küçük düğün hediyeleri vermek. Konuklarınıza küçük fidanlar dağıtarak hem doğaya olan duyarlılığınızı gösterebilir hem de bu Sultan olmanın revaçta olduğu son yıllarda kaftan giyebileceğiniz gibi, kumaşın ve boncuğun masalsı dansını Hint tarzıyla da yakalayabilirsiniz… özel günden kalıcı bir iz bırakabilirsiniz. Üstelik fidanlar sandığınız kadar pahalı değil, hele bir de satın alacağınız yerle anlaşırsanız birçok nikâh şekerinden ucuza bile getirebilirsiniz. Klasiklerin dışına çıkmak istemiyorsanız da düğün konseptinize uygun nikâh şekerleri dağıtabilirsiniz. Örneğin Osmanlı temalı bir düğünde akide şekeri veya lokum dağıtmak gibi. Pasta seçimi ise aslında işin en keyifli yanlarından biri. Rengarenk pastalar, cıvıl cıvıl tasarımlarla seçenekler bir hayli fazla. Ancak pasta seçerken siz siz olun seçiminizi lezzetten yana kullanın. Önce tadına sonra görünümüne bakın. “Çikolatadan vazgeçmem” derseniz elbette ki saygı duyarız ama S İ M İ T S A R AY I • 57 5. Adım: ‘Şip şak’ değil sanat... Düğün fotoğrafları, kimilerinin medar-ı iftiharı kimilerinin ise yakmak istediği ama bu kutsal güne hürmeten çekmecede saklamakla yetindiği hatıralardır. Fotoğrafçı çiftleri vezir de eder, rezil de. Bu nedenle fotoğrafçı seçimi çok önemli! Öncelikli tercihiniz mutlaka tecrübeden yana olsun. Çevrenizdekilerden bu konuyla ilgili görüşler alın, eğer tanıdıkları, kendi düğünlerindeki çalışmasından memnun kaldıkları bir fotoğrafçı varsa onunla irtibata geçin. Böyle bir günde bir ilki denemek riskli olabilir. Fotoğraf çekimine giderken mutlaka yanınızda makyaj malzemesi, saç spreyi, tarak gibi malzemeler bulundurun. Çekim arasında saçınızın yanlarından çıkan birkaç tel, yüzünüze az gelen allık kusursuz görünmenize engel olmasın. Fotoğraf çekiminin son ve belki de REHBER en önemli detayı ise fotoğrafı nasıl çektireceğinizdir. Klasik pozların yanında yaratıcı fikirler her zaman iyidir. Ancak internette fenomen olmak istemiyorsanız yaratıcılık işini abartmamanızda fayda var. Mümkünse fotoğraf çekimine bir arkadaşınız ya da yakınınızla gidin ve poz seçiminde onun da görüşlerini alın. Çılgın bir fotoğrafçının gazına gelmenizi önleyecektir. Yaratıcılıkta son yılların yükselen yıldızı ise ‘trashthedress’ akımı! Çılgın düğün fotoğrafları çektirip aynı zamanda cool görünmek istiyorsanız bu akımı deneyin derim. ‘Trashthedress’ fotoğrafçılığının en önemli özelliği ki herkesi memnun etmek, hele ki akrabaları, hiç ama hiç kolay değildir. O yüzden düğününüzle ilgili yaşanabilecek olumsuzluklara takılmayın, muhteşem gelinliğinize odaklanın. Çünkü sadece gece boyunca değil, güneş doğduğunda da herkes sizin güzelliğinizi konuşmalı! Kusursuz gelinliğin püf noktaları ise: 1) Sizin tarzınızı yansıtmalı, 2) Vücut tipinize uygun olmalı. Zira her beğendiğiniz gelinlik sizin vücudunuzda güzel duracak diye bir şey yok. Dışarıdan beğenmediğiniz bir stil ise sizin vücut ölçülerinizde kusursuz durabilir. Gelin önce vücut tipinize göre gelinlik modelini seçelim… Her şey gelinliği seçmekle bitmiyor. Altına giyeceğiniz ayakkabı da çok önemli. fotoğrafların düğünden sonra çekiliyor olması. Gelin ve damat kimi zaman çamurun içinde bata çıka poz veriyor, kimi zaman gelinlik ve damatlıkla su altında gülümsüyor! Yaratıcılıkta sınır tanımayan bu pozların ardından ise deneyimli bir kuru temizlemeci ile anlaşmanız şart. 6. Adım: En zor görev... Gelinlik! Düğününüzün görkemli ve eğlenceli olmasından daha önemli bir şey varsa, o da gelinliğinizle kusursuz görünmenizdir! Gün içinde çeşitli aksilikler yaşansa da unutmayın “Ne kalçam, ne belim, ne de omuzlarım belli” diyorsanız, kısacası belirgin kıvrımlara sahip değilseniz dikdörtgen vücutlusunuz demektir. Bu vücut tipine sahip olanlar bellerini ortaya çıkaracak şekilde kemerli ya da büzgülü modelleri tercih etmelidir. Eğer omuzlarınız biraz daha genişse kalçanızla dengelemek için omuzlarınızı mümkün olduğunca sade tutmaya, omuzlarda işlemelerden uzak durmaya çalışın. Kıvrımlarınızı çok net olmadığından daha kadınsı modelleri tercih edebilirsiniz. Eğer göğüsleriniz küçük, beliniz ince, omuzlarınız dar, basenleriniz genişse armut tipi bir vücudun karşılığı sizsiniz. Yapmanız gereken omuzlarınızla 5 8 • S İ M İ T S A R AY I kalçanızı dengelemek, dikkatleri ise ince belinize çekmek! Sizin için özellikle altı kabarık gelinlikler ve A döküm stiller uygun olabilir. Beliniz ince olduğu için bu seçimle olduğunuzdan daha ince görünürsünüz. Ancak beliniz yeteri kadar ince değilse, o halde V tipi bir gelinlik tercih etmenizde fayda var. Buna bağlı olarak da kalın bele kemeri falan unutun! Nereniz ince ve zarifse, dikkatleri oraya çekmeye çalışın. Armut tipinin ardından bir de elma tipi vücutlar vardır ki en büyük şikâyetleri göbekleridir. Aslında göğüs, bel ve basen ölçülerinde çok muazzam farklar yoktur. Ama göğüsler genelde iridir, karın bölgesi de kilo almaya bir hayli meyillidir. Eğer “aynı ben” diyorsanız amacınız bel bölgenizi kamufle etmek olmalı! Bu yüzden likralı, satenli kumaşlardan, kabarık eteklerden ne kadar uzak durursanız yeridir. Geniş V yaka ya da göğüslerinizi ön plana çıkartacak hafif bir dekolte size çok yakışacaktır. Yuvarlak kesimlerden ise kaçının. A kesim tek parça gelinlikler sizin için biçilmiş kaftan. Vücudunuz bir kum saatini andırıyorsa siz de o şanslı kadınlardan birisiniz demektir. Genelde ideal vücut tipi olarak görülen bu vücutlara hemen hemen her model yakışır. O yüzden “Oranızı kapatın, buranızı gizleyin” diyemeyeceğim giyin gitsin! Ama yine de bir öneride bulunmak gerekirse balık tipi gelinlikler size çok yakışacaktır. Bu model hem belinizi ortaya çıkaracak, kıvrımlarınızı belirginleştirecek hem de zarif ve seksi bir görünüm sağlayacak. Boyunuzun ölçüsü de en az vücut tipiniz kadar önemli. Eğer kısa boyluysanız kabarık eteklere hücum etmelisiniz! Zira sönük düz bir gelinlik, kalabalıkta kaybolmanıza neden olabilir. Bu sebeple üst kısmı saran, belden oturan ve altı kabarık bir gelinlik hem basenlerinizde eğer varsa fazlalıklarınızı örtecek hem de ince ve zarif bir görünüm sağlayacak. Uzun boylu olanlar için ise bacak-beden oranına bakmak gerek. “Uzunum nasılsa istediğimi giyerim” derseniz kısmen haklısınız. Ancak bacak boyunuzdan ziyade gövdeniz uzunsa Askıda güzel görünen her gelinliğe kanmayın. Önemli olan vücudunuza uygun olan en güzel gelinliği seçmek. S İ M İ T S A R AY I • 59 REHBER Düğün gününden önce mutlaka makyaj ve saç provası yaptırın. Gelinliğiniz kadar makyajınız ve saçınız da nasıl görüneceğinizi doğrudan etkiler. iki parçalı gelinlikler tercih etmelisiniz. Bacak boyunuz uzun ise kabarık etekleri seçebilirsiniz. Eğer “Armudun sapı, üzümün çöpü ben bilmem” diyor, tüm bunlar size uymuyor ve fazla kilolarınız daha ön plana çıkıyorsa sizin kurtarıcınız gelinliğinizin kumaşı olacak! Şifon kumaştan dikilen efil efil bir gelinlik, dikkatleri vücudunuzdan önce gelinliğinize çekecektir. Bu durumda gelinliğinizi de mümkün olduğu kadar sade ve küçük taşlardan seçmenizde fayda var. Unutmayın ki önemli olan sizin beğendiğiniz tarzdan öte, tarzın sizde nasıl duracağıdır. Gelelim gelin buketine! Gelinlik bu kadar doğru seçilmişken capcanlı bir buketle bu kusursuzluğu taçlandırmak gerekmez mi? Madem ki 2014 gelinisiniz o halde bu yılın modasına bir göz atın derim. Bu yılın gelin buketlerinde canlı renkler moda. Özellikle morlar, erguvanlar, canlı pembeler, turuncular gözde. Gül kurusu kullanabilir, beyaz buketten vazgeçemiyorsanız da aralara yeşillikli detaylar ve yakın tonlardan eklemelerle buketinizi zenginleştirebilirsiniz. 2014’te yaratıcılığınızı bol bol kullanın. Çünkü düğün modası buna son derece hazır! 7. Adım: Saç ve makyaj Gelinliği vücut tipinize göre seçmişsiniz, hassasiyette sınır tanımıyorsunuz. Saç ve makyaja da aynı dikkati göstermezseniz olur mu? “Olmaz” dediğinizi duyar gibiyiz. Zira saç ve makyajın size yakışması da gelinliğin yakışması kadar önemli. Yoksa onca özen heba olur gider, evlerden uzak! Bir kere yüzünüzün şeklinden tutun da saç ve ten renginize kadar her ayrıntıyı dikkate almanız şart. Örneğin; yuvarlak yüzlüyseniz amacınız yüzünüzü biraz daha uzun göstermeye çalışmak olmalı. Bunun için de saçlarınıza tepeden hacim vererek yüzünüzün yuvarlaklığını azaltıp, birbirini tamamlayan bir görünüm elde edebilirsiniz. Krepeyle saçı hacimlendirip toplatmak alternatiflerden biri. Yüzünüz dar ve uzunsa, hafif dikdörtgen bir hat çiziyorsa yüzünüzü yumuşatacak bir saç modeli tercih etmelisiniz. Dikdörtgen yüz şekline sahip olanlara bukleli uzun saçlar ya da kaküllü yan topuzlar idealdir. Kısacık saçlardan ise uzak durmanızda fayda var. Yüz hatlarınızın keskinliğini 6 0 • S İ M İ T S A R AY I saçlarınızla yumuşatmanız gerek. Dar bir alnınız ancak geniş bir çeneniz varsa armut yüz şekline sahipsiniz demektir. O halde yapmanız gereken çenenizin genişliğini azaltmak, alnınızı ise biraz daha açmaktır. Bunun için saçlarınızın üstünü biraz daha kabarık kullanarak istediğiniz görünümü yakalayabilirsiniz. Kalp şeklinde yüz tipine sahip olanların ise armut tipinin tersine alnı daha geniş, çenesi ise küçüktür. Bu yüz tipine sahip olanların ise çene kısmına doğru saçlarını hacimlendirmeleri gerekir. Katlı kesimler, omuz hizasından yukarıda kesilen saçlar bu yüz tipine oldukça uygun. Eğer “Benim yüzüm bunlardan hiçbiri gibi değil, oval bir şekli var” diyorsanız diğer yüz tiplerine göre daha şanslısınız diyebiliriz, zira hemen hemen her saç tipini rahatlıkla kullanabilirsiniz. Beğendiğiniz saç modelini seçin ve uygulayın. Size kimsenin diyecek lafı olamaz! Bu noktada herkes gibi sizin de dikkat edeceğiniz tek şey saç renginize göre yapacağınız tercihtir. Bu konuda yüz şekli fark etmez. Tüm yüz şekilleri için geçerlidir. Saçın rengi de önemlidir. Esmer gelinlere gelinlik bir başka yakışır! Bu konuda pekçok kişi hemfikirdir. Ancak esmerseniz kısa kesimden ziyade uzun saçlarınızı gözler önüne sermeniz ya da saçlarınızı toplatmanız daha şık ve havalı bir görünüm kazanmanıza yardımcı olur. Sade bir gelin başını, gelinliğinize uygun bir çiçek ya da taçla da şık hale getirebilirsiniz. Koyu renk saçlar kesimleri çok fazla belli etmediğinden, yüz şekliniz kısa kestirmenizi zorunlu kılmıyorsa, saçlarınızı uzun kullanmanız daha hoş olacaktır. Kumral saç rengine sahipseniz saçlarınıza hafif gölgelerle ışıltılar katabilirsiniz. Bu şekilde hem doğal görüntünüzü koruyabilir hem de daha aydınlık bir hava yakalayabilirsiniz. Sonra gelsin ışıltılı bukleler! Sarışın gelinler saç modellerinin görünümü açısından daha şanslıdırlar. Özellikle örgü modeller sarışınlarda esmer ve kumrallara göre daha güzel görünür. Saç renginin açık olması örgüleri daha belirginleştirir. Doğal topuzlar da bu saç rengi için idealdir. Kızıl saçlıysanız dikkat etmeniz gereken çok şey var demektir. Çünkü saçlarınız zaten son derece dikkat çekici olduğu için gelin topuzu yaptırırken sade aksesuarlar seçmeniz gerekir. Saçında ne kadar az aksesuar olursa kızıl gelinler o kadar güzel görünecektir. Aynı mantık kızılların makyaj seçiminde de geçerlidir. Makyaj yaptırırken mutlaka suya dayanıklı ürünler kullanılmasına özen gösterin. Eğer makyajınızı kendiniz yapacaksanız da bu tip ürünler edinin. Gece boyunca kimi zaman duygusal anlar yaşanabilir, gözyaşlarınıza hâkim olamayabilirsiniz ya da dans etmekten kan ter içinde kalabilirsiniz. Makyajınızın gece boyunca ilk dakikadaki gibi kalmasını istiyorsanız suya ve neme dayanıklı olması çok önemli. Makyajdaki klasik kuralı da her zaman hatırlayın: Ya gözleriniz ya da dudaklarınız ön planda olmalı. Ama malum Hollywood yıldızı gibi çok gözalıcı dudaklara sahip değilseniz göz makyajınızı ön plana çıkartıp, dudaklarınızda daha doğal tonları tercih edebilirsiniz. Böylece daha duru ve saf bir görünüm elde edersiniz. Makyaj bittikten sonra boyun ve göğüs bölgenize de makyaj yaptırmayı sakın unutmayın. Arada oluşacak bir ton farkı tüm şıklığınızı bozabilir. Ah şu damatlar! Düğün hazırlıklarında gelinlerden damatlara sıra gelmez bir türlü. . En özel gecenize içiniz rahat gitmek istiyorsanız hem saç hem de makyaj için önceden prova yapın. Hatta provaya, fikrine güvendiğiniz bir arkadaşınızla gidin. Böylece varsa eksiklikleri önceden görüp düzeltebilir, düğün günü kendinizden emin bir şekilde kuaför koltuğuna oturabilirsiniz. 8. Adım: Damadı unutmayalım! Düğün günü yaklaştıkça herkesin konuştuğu tek konu gelinin nasıl olacağıdır. Gelin aşağı, gelin yukarı! Oysa sevgili damadı düşünen yoktur ve onun da tıpkı gelin gibi içinde fırtınalar kopmaktadır: Takım elbise mi yoksa smokin mi giyecek? Takımı ne renk olacak? Kravat mı papyon mu takacak? Bir damadın yerine getirmesi gereken en önemli görev aslında gelin ile uyumlu S İ M İ T S A R AY I • 61 olmaktır. Şıkır şıkır, allı pullu bir gelinin yanında takım elbisenin altına spor ayakkabısı giyen damatları sevmiyoruz biz. Tarz olarak çiftin birbirine uyması gerekir. Smokin tercih edilebilir, takım elbisede ise renk seçenekleri daha fazladır. Damatlık seçiminde tıpkı gelin hanım gibi damat bey de vücut tipini dikkate almalıdır. Zayıf ve vücut oranları düzgün damatlar slim fit, vücuda oturan damatlıkları tercih edebilir. Gömlek, pantolon ve ceketin sanki üzerine göre dikilmiş hissi vermesi daha elit bir hava yaratır. Ancak göbek işin içine girdi mi damadın seçim yelpazesi de daralır. Türk erkekleri yaş aldıkça hafiften göbeklenir. Bu durumda doğru ceket ile göbek biraz olsun kamufle edilebilir. Ancak fazla kilolu olan damatlar mutlaka siyahın kapatıcı gücünü kullanmalı! Gerekirse ceketinin önü açık bırakılmış siyah bir takım elbise kiloları saklamaya yardımcı olacak ve şık bir görünüm sunacaktır. Aksesuarda ise gelinlere nazaran damatların fazla seçeneği yoktur, ancak şıklığı tamamlaması için bu detaylar olmazsa olmazdır. Damatlar kol düğmesi ya da bir kravat iğnesi ile zengin bir görünüm yakalayabilir. Eğer gelin hanım saçına çiçek taktıysa bir benzerini damat bey de yakasına iliştirebilir. Mutluluğunuz daim olsun… Gelin de damat da artık hazır! Düğün mekânı seçildi, tüm detaylar gözden geçirildi, şimdi sıra o büyük “evet”i haykırmaya geldi! Son bir not: Ne kadar programlasanız da zaman zaman aksilikler olabilir, her şey kötüye gidiyor hissi yaratabilir. Aman sakın umutsuzluğa düşmeyin! Emin olun en önemli gecenizin ne kadar güzel geçeceği sizin neşenize ve eğlenmenize bağlı. Hanımlar beyler; henüz hazırlıklara başlamadıysanız bu yazıyı okumakla birlikte artık suya ilk damlayı attınız demektir! Şansınız bol, mutluluğunuz daim olsun! Seyahat Bozcada’nın en güzel yanı, tertemiz denizi ve bakir koyları. 62 • S İ M İ T S A R AY I Bozcaada Huzurlu ve keyifli bir tatil durağı İster iki gün, ister bir hafta… Arkadaşlarla veya aileyle… Deniz, huzur, lezzet ve keyif için Bozcaada’ya mutlaka gidin! S İ M İ T S A R AY I • 6 3 Seyahat Tarihi Bozcaada Kalesi’nin kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. G Nasıl gideceksiniz? Karayolu ile gidecek olanlar, İstanbul’dan gelirken Çanakkale’den sonra İzmir istikametindeki Bozcaada tabelasını takip ederek, Yükyeri Feribot İskelesi’ne ulaşacaklar. İstanbul’dan denizyolu ile gelecek olanlar, İstanbul- Bandırma arasındaki hızlı feribotu kullanabilir. İstanbul’daki Yenikapı İskelesi’nden her gün kalkan hızlı feribotlar iki saatte Bandırma’ya, ardından üç saatlik yolculukla da Yükyeri İskelesi’ne ulaşıyor. Bazı otobüs firmaları da arabalı vapur aktarmasıyla Bozcaada’ya seferler düzenliyor. “Vaktim yok ve hızlıca ulaşmak istiyorum” diyorsanız, İstanbul’dan kalkan 19 kişilik deniz uçağını da kullanabilirsiniz. Bu yolculuk sadece 45 dakika sürüyor. ezi yazıları övgü dolu sözlerle başlar. Neden başlamasın? Gitmenizi istemeyeceğimiz bir yeri tanıtmanın bir anlamı olmaz elbette. Eğer okuduğunuz yazı güzel fotoğraflarla süslenmişse, fırsatını bulduğunuz zaman belki tatil rotanızı o beldeye çevirme ihtimaliniz de doğabilir. Bu nedenle Bozcaada yazılarının başında küçük bir uyarı notu düşmek âdettendir. Biz de geleneği bozmayalım ve uyarımızı yapalım. Bozcaada’ya varmak için vapura bindiğinizde, zihninizde büyük ihtimalle şirin bir tatil kasabası canlanacak. Bu nedenle vapur adaya yaklaşırken gördüğünüz bozkır topraklar, “Bu mu şimdi Bozcaada?” dedirtmesin sakın size. Çünkü Bozcaada, dışarıdan bakıldığında kahverengi ceviz ağacından bir sandık adeta. Kapağını kaldırdığınızda, bohça bohça güzelliklerini göreceğinize, beyaza renk veren nakış nakış işlemelerine hayran kalacağınıza emin olun. Bir başka deyişle vapurdan inip ayağınızı toprağına basana kadar biraz sabırlı olun… Ayazma Plajı Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde bulunan Bozcaada, Türkiye’nin en büyük üçüncü 6 4 • S İ M İ T S A R AY I adası. Yerleşim, adanın kuzeydoğusunda yer alan ilçe merkezinde toplanmış durumda. Adanın ismini de belirleyen bu boz renkli görüntü, rüzgâra açık topraklarında ağaç yetişmemesinden kaynaklanıyor. Rüzgâr, adanın yeşil görünmesini engellerken, rüzgârgülleri aracılığıyla ürettiği elektrikle adaya hizmet etmekten de geri kalmıyor. Adanın üçte birini bağlar oluşturuyor… Buz gibi deniziyle meşhur Bozcaada’da çok sayıda plaj ve koy var. Bunların en meşhuru ve en büyüğü Ayazma Plajı. Adanın en kalabalık plajı olan Ayazma’nın dışında, Sulubahçe, Habbele ve Mermerburnu koylarında da yüzmek mümkün. Daha sessiz ve gizli köşeleri keşfetmek isteyenler, kimi zaman patika yollardan ulaşılan irili ufaklı çok sayıda koyda da denizin tadını çıkarabilir. Bağbozumu şenlikleri Bozcaada yıl boyunca çeşitli etkinlik ve festivallere ev sahipliği yaparak diğer adalara göre ayrıcalıklı bir konuma kavuşuyor. Haziranda uçurtma festivali ve şarap tadım günleri, temmuzda ‘Ayazma Panayırı’ ve hemen ardından düzenlenen Dostluk Gecesi görülmeye değer. Eylül Bozcaada rüzgârının yelkeninizi tamamen şişereceğine emin olabilirsiniz. ayındaki Bağbozumu Festivali ise tek kelimeyle harika. Bu dönemde, gündüz tarla ve bağlarda ekin toplayabilir, akşam adada düzenlenen konser ve etkinliklere katılabilirsiniz. Bozcaada lezzetleri Bozcaada, Türk mutfağı ve Rum yemeklerinin çeşitliliğiyle öne çıkıyor. Liman boyunca sıralanmış balık restoranları, sokak aralarındaki şirin kafe ve lokantalar, çay bahçeleri, adanın tatil beldesi havasına katkıda bulunuyor. Ege mutfağının en leziz yemeklerini, zeytinyağının tadına vararak yiyebilirsiniz. Ada etrafında bolca bulunan ahtapot ve kalamarın tadına bakmanızı tavsiye ederiz. Bozcaada’ya sadece yemeklerini özlediği için gelen tatilciler olduğunu belirtelim. Burada sadece karnınızı doyurmak için değil, yeni tatlar keşfetmek ve bildiğiniz tatlara enfes lezzetler eklemek için de yemek yiyeceksiniz. Kültür merkezi Yüzmenin yanı sıra gezmeyi de seven tatilciler için Bozcaada çok sayıda gezilecek yer sunması ile de tercih ediliyor. Bozcaada Kalesi, şarap fabrikaları, Ayazma Manastırı, Bozcaada Rüzgâr Enerji Santralı, Göztepe, Bozcaada Müzesi, Meryem Ana Kilisesi, Aya Paraskevi Ayazması, Yeni Kale, Köprülü Mehmet Paşa Camii, Alaybey Camii ve hamamı, Köprülü Hamamı ve Namazgâh alanını ziyaret edebilirsiniz. Özellikle günbatımında, rüzgârgüllerinin eski Polente Feneri ile birlikte oluşturduğu manzaranın görülmeye değer olduğunu da belirtelim. Öyle ki adada bu manzarayı izletmek için özel turlar bile düzenleniyor. Adada sınırlı ama renkli bir gece hayatı da var. Kale arkasındaki barlarda eğlenebileceğiniz bir mekân bulabilirsiniz. Bozcaada, dinlenmek isteyenler için buram buram huzur kokan, mükemmel bir yer. Nerede kalacaksınız? Bozcaada her bütçeye uygun konaklama seçenekleriyle zengin bir yelpaze sunuyor misafirlerine. Seçkin butik otellerden şirin pansiyonlara, bağ evlerinden tatil çiftliklerine kadar sıcak, samimi ve temiz konaklama imkânları var. Dikkate almanız gereken, Bozcaada’ya gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerektiği. Son yıllarda artan ünü ile Bozcaada’da kalacak bir otel bulmak her zaman kolay olmuyor. Adanın merkezinde konaklayacaksanız, hemen her yere yürüyerek ulaşmanız mümkün. Ayrıca adadaki minibüsler de uzak noktalara gitmek isteyenlerin yardımına koşuyor. S İ M İ T S A R AY I • 6 5 ‘Bozcaada’ kitabı Bozcaada’yı gitmeden tanıyıp sevmek için bu kitabı okuyabilirsiniz. Şekerli nefis bir kahve, üzerine reçel sürülmüş kızarmış ekmek ya da nasıl anlatalım; çocukken oynadığınız sokak oyunları tadında bir lezzet bırakıyor zihinde bu kitap. Sıcacık, içten… Kelimeler köpük köpük dökülüyor, kendinizi Bozcaada’da hissediveriyorsunuz. SEYAHAT Alanya Sımsıcak bir Akdeniz keyfi Sizi, hiç batmayan güneşi, uçsuz bucaksız kumsalları ve göz kamaştıran tarihi dokusuyla Akdeniz’in cennet köşelerinden birine davet ediyoruz: Alanya’ya… 20 yıl öncesine kadar küçük bir sahil kasabasıyken, bugün en hareketli turizm merkezlerinden birine dönüşen bu renkli ilçe, Akdeniz’in en değerli destinasyonlarından. Doğası, denizi, tarihi ve eğlencesiyle işte Alanya… 6 6 • S İ M İ T S A R AY I Alanya Kalesi, tüm ihtişamıyla sizi karşılamaya hazır! S İ M İ T S A R AY I • 67 SEYAHAT Ö yle bir ilçe düşünün ki içinde olduğu ilin adını geride bıraksın ve bir başına ondan daha fazla tanınsın... Eminiz hepiniz tahmin ettiniz, bu ilçenin adı Alanya. Hani birçok Rus turistin ayrı bir ülke olduğunu bile sandıkları Alanya’dan bahsediyoruz. Alanya’yı anlatmaya neresinden başlayalım bilemiyoruz... Alabildiğine uzun ve geniş mavi bayraklı plajlarını övsek mükemmel bir doğaya sahip yaylaları alınır. Eğlence hayatını methetsek, girenleri adeta binlerce yıl öncesine götüren tarihi mağaralarının hatırı kalır. Biz yine işin hakkını verelim ve plajları ile turkuaz rengi denizinden başlayalım. Mükemmel ısıdaki Alanya denizi, her şeyden önce mavi bayraklı plajlarla bezeli. Pırıl pırıl suyun içinde yüzerken derinlerde bir yerlerde sizlere eşlik eden balıkları görürseniz sakın şaşırmayın! Zira bu manzara Alanya müdavimleri için artık alışıldık bir resim. Etkilenip de sağda solda arkadaşlarınıza anlatırsanız bu güzelliği şimdiye kadar görmediğiniz için alay konusu olabilirsiniz. Bizden uyarması! Şaka bir yana, kıyıdaki rengi maviden turkuaza dönüşen Alanya plajları büyüleyici güzelliği ile aklınızı başınızdan alacak. Deniz taşıtlarının Alanya plajlarına, denize giren insanları rahatsız mesafelere kadar yanaşmasının yasak olduğunu da belirttikten sonra başlayalım Alanya’nın o mükemmel sahillerini anlatmaya... Unutulmaz kumsallar İncekum Plajı: Alanya’nın 25 km batısında, çam ağaçlarıyla çevrili, adını aldığı ince kumlarla kaplı keyifli bir plaj. Yaklaşık bir kilometre uzunluğundaki plajda deniz yaklaşık beş metreden sonra yavaş yavaş derinleşmeye başlıyor. Kleopatra Plajı: İki kilometrelik bir uzunluğuna sahip. Adı, ünlü Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan geliyor. Efsaneye göre Roma generali Antony , Alanya ve çevresini Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya hediye ettiğinde, Kleopatra her gün banyo yapmak için Kleopatra Plajı’na gelirdi. Altın renkli kuma sahip olan mavi bayraklı plajda deniz 8-10 metreye kadar derinleşmiyor. Alara Plajı: Alara Çayı’nın ağzından Karaburun Koyu’na kadar iki kilometre uzunluğunda. Koyda bir de adacık var. Keykubat Plajı: Mavi bayraklı plaj yaklaşık üç kilometre uzunluğunda. Yeşil alanlarından dolayı Bengonvil Plajı adıyla da anılıyor. Alanya’nın en gözde plajlarından biri. Portakal Plajı: Yaklaşık bir kilometre uzunluğundaki plaj mavi bayrağa sahip. Keykubat Plajı’nın devamı olarak Oba Çayı’nın denize döküldüğü yerden başlıyor, Dim Çayı’nın denize döküldüğü yerde bitiyor. 100 metreyi bulan geniş kumsallara sahip. Avsallar Plajı: İncekum Burnu ile Fuğla Koyu arasında üç kilometre uzunluğunda, keyifli bir plaj. Kıyı boyunca hizmet veren restoran ve kafeteryalarında aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Kestel Plajı: Kumsal, yaklaşık iki kilometre uzunluğunda. Kıyıda plaj hizmeti veren büfeler var. Mahmutlar Plajı: Alanya’nın yaklaşık 20 kilometre doğusunda bulunuyor. Deniz ve plaj kumsal, yer yer kum kayası ile kaplı. Alanya-Gazipaşa karayolu üzerindeki plaja ulaşım çok kolay. Konaklı Plajı: Su sporlarına ilginiz varsa burası sizin için biçilmiş kaftan! Uzunluğu 10 kilometreyi buluyor. Küçük kayalıklar, kıyıya farklı bir güzellik katıyor. Kargıcakve Demirtaş Plajı: Göz alabildiğine uzanan mükemmel kumsala sahipler. Size kalan tek şey bu kumsalların tadını çıkarmak! Sanırız kumsallarda yeterince sıcağa maruz kaldınız. O halde biraz serinlemeniz için sizi Alanya’nın efilefil esen yaylalarına alalım. Söğüt Yaylası: Demirtaş Çayı’nın kıyısından narenciye bahçeleri, seralar, maki bitkileri ve çam ağaçları arasında stabilize bir yoldan çıkılıyor. Yayla köylerinde kır kahveleri ve kır lokantaları bulunuyor. Türbelinas Yaylası: Alanya’nın kuzeydoğusunda yer alıyor. Toroslar’ın iç kısmına doğru yapacağınız yaklaşık 1 saatlik mükemmel bir otomobil 6 8 • S İ M İ T S A R AY I Mavi bayraklı, tertemiz plajlarda serinlemenin keyfi bir başka. S İ M İ T S A R AY I • 69 Aradığınız şey adrenalinse o da Alanya’da var! SEYAHAT Alanya’nın 13 kilometre batısında şehirlerarası karayolu üzerinde bulunan 13. yüzyıldan kalma bir yapı. Kargı Han: Kargı Çayı’nın kuzeyinde, Alanya’nın batısında yer alıyor. Hanın kitabesi olmadığı için yapım yılı hakkında bilgi yok. Alara Han: Alanya’nın 37 kilometre batısındaki Alara Kalesi’ne 800 metre uzakta bir düzlükte ve Alara Çayı kıyısında bulunuyor. yolculuğundan sonra yaylaya ulaşıyorsunuz. Dereköy Yaylası: Alanya’nın kuzeyinde, Kargı Çayı’nın aktığı vadinin yamaçlarında yer alan bir yayla köyü. Çam ağaçları ve sebze-meyve bahçeleri arasında kurulu. Mağaraları unutmayın! Ve sıra geldi Alanya’nın gizemli mağaralarına... Damlataş Mağarası: Alanya’nın batı kıyısında bulunuyor. Mağaranın giriş kısmında 50 metrelik bir geçit var. Yarı kristalize kalker içinde bulunan mağaranın sarkıt ve dikitlerinin 15 bin yılda oluştuğu düşünülüyor. Dim Mağarası: Dim Mağarası doğal ve karstik bir mağara. Türkiye’de özel teşebbüs tarafından turizme açılan ilk mağara. Alanya’nın 12 kilometre doğusunda, bin 649 metre yüksekliğindeki Cebel-i Reis Dağı’nın yamacında yer alıyor. Bir milyon yaşında olduğu tahmin ediliyor. Dim Mağarası’nın mağara bilimcileri Alanya mağaralarının büyülü bir atmosferi var. tarafından ölçümleri yapılıp ortaya çıkarılması ise 1986 yılında oldu. Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağaranın dip kısmında küçük bir göl var. Âşıklar Mağarası: 75 metre uzunluğundaki mağara, yarımadanın yamacında yer alıyor. Damlataş tarafındaki girişi, denizden 15 metre kadar yüksekte ve buradan denize atlamak mümkün. Kent merkezinde gece de alışveriş yapabilirsiniz. Alanya’da, mutlaka ziyaret edilmesi gereken onlarca tarihi ve turistik yer var. Alanya Kalesi: Alanya’nın simge yapılarından ilk akla geleni… Denizden 250 metreye kadar yükselen yarımada üzerinde yer alıyor. 1221 yılında kenti alıp yeniden inşa ettiren Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmış. 83 kulesi ve 140 burcu bulunan kalenin surlarının uzunluğu ise 6.5 kilometre. Kızılkule: Kentin sembolü olan sekizgen planlı yapı, 13. yüzyıl Selçuklu eserlerinden biri. Alanya limanında yer alıyor. 1226 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından Sinop Kalesi’ni yapan Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani’ye yaptırılmış. Yüksekliği 33, çapı ise 29 metre. Tersane: Yine Selçuklu döneminden kalan eserlerden biri. 1228 yılında Sultan Keykubat tarafından yaptırıldı. Kemerli beş gözden oluşan tersanenin denize bakan cephesi 56,5, derinliği 44 metre. Tophane: 1227 yılında, denizden 10 metre yükseklikte yapılmış olan yapı, Alanya’nın önemli noktalarından biri. Kesme taşlardan üç katlı yapı, Orta Çağ’da savaş gemileri için top döküm yeri olarak da kullanılmış. Şarapsa Hanı: Şarapsa Hanı, 70 • S İ M İ T S A R AY I Antik kentleri ziyaret edin Alanya sınırları içinde ve çevresinde çok sayıda antik kent bulunuyor. Colybrassus: Roma döneminden kalma, Alanya’nın 30 kilometre kadar kuzeybatısında yer alıyor. Çok sayıda yazıt bulunuyor. Hamaxia: Alanya’nın 6 kilometre kuzey batısındaki Elikesik Köyü’nde bulunuyor. Syedra: Alanya’nın 20 kilometre doğusunda yer alan antik kentin tarihinin, M.Ö. 7’nci yüzyıla kadar uzandığı tahmin ediliyor. Laertes: Antik Çağ’da Dağlık Kilikya olarak bilinen bölgenin içinde yer alıyor. Alanya’nın 25 kilometre doğusunda, Toroslar’da bir yamacın eteğinde kurulu. Iotape: Gazipaşa karayolunun 33’üncü kilometresinde yer alan antik kent, Roma ve Bizans dönemi özelliklerini taşıyor. Selinus: Kentin akropolü tepede yer alıyor. Ayrıca bu tepe üzerinde Orta Çağ Kalesi de bulunuyor. Nephelis: Kentin ayakta kalabilmiş yapıları Orta Çağ Kalesi, Tapınak Odeon Sulama sistemi ve nekropol. Adanda-Lamus: Bugünkü Adanda Köyü’nün 2 kilometre kuzeyinde, yüksek ve sarp bir dağın zirvesinde. Antiocheia ad Cragum: Gazipaşa ilçesi yakınlarındaki antik kent, Alanya’nın 60 kilometre doğusunda. Bir tekne turuna katılarak, Alanya’nın ıssız koylarını mutlaka dolaşmalısınız. S İ M İ T S A R AY I • 71 SEYAHAT Burası başka bir dünya Güney Afrika Güney Afrika yolculuğu, bir başka ülkeye gitmekten çok farklı bir dünyaya gitmek gibi bir algı yaratıyor nedense... Fiziki uzaklık dışında, filmler ve belgesellerden görmeye alıştığımız Kara Afrika’nın en modern ve en Avrupalı ülkesine gitmek biraz değişik bir heyecana neden oluyor. ATAMAN ERKUL 72 • S İ M İ T S A R AY I Güney Afrika’da göreceğiniz yaban hayatına dünyanın başka hiçbir yerinde tanık olamazsınız. S İ M İ T S A R AY I • 73 SEYAHAT G üney Afrika tam anlamıyla büyülü bir dünya. Bu büyülü dünyaya ulaşmanız ise son derece kolay; Türk Hava Yolları’nın direk tarifeli uçuşlarıyla Johannesburg ya da Capetown’a gidilebiliyor. Bizler de Afrika’nın üç farklı kentini ziyarete Johannesburg’dan başladık. Yaklaşık 9-10 saatlik bir uçak yolculuğundan sonra kışı bırakıp yazı doyasıya yaşayan bir şehirde aldık soluğu. Diğer kentlerine oranla daha ziyade siyahların ağırlıkta yaşadığı bir yer Johannesburg ve Güney Afrika’nın ekonomik başkenti olarak kabul ediliyor. Son derece kalabalık bu şehirde bir derbi günü yaşamak belki de en büyük şanstı. Kaizer Chiefs ve Orlando Pirates maçı sadece ülkenin değil tüm kıtanın konuştuğu bir maç. İki ezeli rakip taraftarının aynı tribünde oturması ve karnaval görüntüleri yaşatması, bizi şaşırtan ve fair-play ruhunu hissetmemizi sağlayan bir detaydı. Johannesburg Johannesburg turunda görmeniz gereken yerler arasında Freedom Park Müzesi yer alıyor. Nelson Mandela’nın en büyük hayali olan bu müze iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Afrikalıların özgürlük mücadelesinde hayatını kaybeden kişilerin isimlerinin yer aldığı mozoleler ve duvarlar yer alırken, ikinci bölümde interaktif bir düzenle dizayn edilmiş, yaşamın ilk hücrelerinden modern Afrika’ya uzanan bir yol takip ediliyor. Özgürlük müzesinin ikinci ve gezilmesini özelikle önerdiğimiz kısmı yedi ayrı bölümden oluşuyor. İlk yaşamın Afrika’da doğduğunu kanıtlayan 3.6 milyar yaşındaki taşın sergilendiği bu bölümde, sırasıyla kölelik dönemi, sömürgecilik, endüstrileşme, milliyetçilik ve direniş bölümleri yer alıyor. En son bölüm ise Mandela önderliğindeki kurtuluş mücadelesini anlatıyor. Müze, tüm detaylarıyla son derece özel ve titizlikle hazırlanmış ve insana zaman makinesindeymiş izlenimi veriyor. Durban kenti Johannesburg’dan sonraki durağımız ise Güney Afrika’nın Antalya’sı olan Durban kenti. Ancak bu kente uçak ya da otobüsle değil, Durban’a tek gitme yolu olan beş yıldızlı ultra lüks bir tren yolculuğuyla ulaşacağız. ‘Rovus Rail’ adıyla bilinen özel teşebbüsün, ‘ultra her şey dâhil’ konsepti ile vermiş olduğu hizmet, son derce lüks. Genelde balayı çiftlerinin ya da ikinci bahar çiftlerinin rağbet ettiği bu trenlerde vagonlar 74 • S İ M İ T S A R AY I Müzelerdeki İnanılmaz büyüklükteki elmaslar gözünüzü kamaştıracak. S İ M İ T S A R AY I • 75 SEYAHAT Güney Afrika’nın muhteşem sahilleri... 1930-1940’lardan kalma olmasına rağmen çok güzel restore edilmiş. Papyonlu garsonların yolcu memnuniyeti için güler yüzle hizmet ettikleri bu yolculukta kendinizi bir Dubai prensi gibi hissetmeniz işten bile değil. 600 km’yi iki buçuk günde giden Durban treni üç ayrı istasyonda durarak özel turlar yapıyor. Oldukça yavaş gitmesinin en güzel yanı farklı güzellikleri görmemize imkân tanıması... Safari Yapılan özel turlardan en önemlisi ise safari. Tüm dünyadan milyonlarca insanın bu adrenalini yaşamak için geldiği Afrika’da safari jiplerine sabah gün ışırken biniliyor. Reserve adı verilen elektrikli çitlerle korunan alanlara jiplerle giriliyor ve Afrika’nın beş büyüğü olan fil, gergedan, aslan, leopar ve bufalonun görülmesi amaçlanıyor. Biz beş büyükten sadece üçünü gördük ama zürafadan antilopa devekuşundan yabandomuzuna kadar birçok hayvanla burun buruna geldik. Jiplerden inmek yasak ama fotoğraf ya da video çekmek tamamen serbestti. Durban Keyifli Rovus Rail yolculuğunun bittiği nokta ise Durban kentiydi. Afrika’nın en büyük limanlarından biri olan Durban kenti iki okyanusa kıyısı olan ender şehirlerden. Hint ve Atlas okyanuslarına kıyı şeridi bulunan Durban, özellikle Hintli nüfusun yoğun yaşadığı bir bölge. Beyazların yönetimindeyken bu topraklara demiryolu işçisi olarak getirilen Hintliler, burada kalmışlar ve bölgenin yerlileriyle kaynaşmadan ama uyum içinde yaşayarak kendi tarzlarını oluşturmuşlar. Çoğunluğu Müslüman olan Hintlilere ait mahalleler ve pasajlar Durban’da mutlaka uğranması gereken yerlerden. Türkiye’deki Mısır çarşısını andıran pasajlarda hem Hintlilere özgü baharatları hem de hediyelik eşyaların en güzellerini bulabilirsiniz. Victorai Market adlı pasaj bu anlamda gezilmesi gereken yerlerden. 76 • S İ M İ T S A R AY I Güney Afrika, kültürü ile sizi de etkisi altına alacak. S İ M İ T S A R AY I • 7 7 SANAT Canan Berber, eserlerinde otantik unsurlara göndermeler yapmayı seviyor. MUTLULUK VE ENERJI VEREN RESİMLER Renklerin ruhumuz üzerindeki etkileri birçok araştırmayla kanıtlanmış durumda. Renkleri nakış nakış tuvale işleyen ressam Canan Berber’in kadınları, narları ve semazenleri; doğanın enerjisini ruha yansıtan bir ışık adeta… ZEYNEP KASAPOĞLU C anan Berber’in resimleriyle tanışalı yaklaşık altı yıl oldu. Bir restoranda oturmuş sohbet ederken, karşı duvarda parıltılı elbiseli, kocaman gözlü, güzel yüzlü bir kadın figürü, bütün enerjisini renkler aracılığıyla ruhuma geçirmişti. Tablonun yanına gittim, ressamın adını bir kâğıda not ettim. Sonra o kâğıdı cebine koyduğum paltomu uzun süre giymedim. Aylar sonra aynı paltoyu giyip elimi cebime attığımda avucumdaki kâğıtta ismi yazıyordu ressamın. Kim olduğunu ilk bakışta hatırlayamadım. ‘Google’a adını yazınca çıkan renkli eserleri görüp “Nasıl da unutmuşum” diye kendime hayret ettim. Gel zaman git zaman Canan Berber’in resimleriyle bazen bir dekorasyon dergisindeki fotoğrafta bazen bir sergide karşılaştım. Eserlerindeki kadınların ve ressamın kendi hikâyesini hep merak ettim. Sonunda yollarımız bu röportaj sayesinde kesişti… Etiler’deki atölyesinde yaptığımız söyleşinin çok güzel geçtiğini belirtmeme bilmem gerek var mı? İşte Türkiye’nin başarılı kadın ressamlarından Canan Berber’in ve onun ünlü eserlerinin öyküsü… Önce sizi okurlarımıza tanıtmak isteriz, Canan Berber kimdir, sanat eğitiminde ve yolculuğunda hangi yollardan geçmiştir? 1967’de Merzifon’da dünyaya geldim. Eğitimimi Ankara ve İzmir’de tamamladım. Üniversiteden mezun olunca İstanbul’a yerleştim ve mühendis olarak çalışmaya başladım. Sonra bir süre Londra’da yaşadım. Orada modern sanat üzerine eğitimler aldım. Küçük yaşlardan beri resim yapıyordum. Bununla birlikte üniversitede mühendislik okumayı tercih ettim. 2000 yılında İstanbul’da açılan ilk sergimden sonra kendimi tamamen resme adadım. Yurtiçinde ve yurtdışında; Londra, İtalya ve İsviçre’de sergiler açtım. Benim sanat eğitimimde öne çıkan, gezdiğim müzeler, gördüğüm sayısız eser ve araştırdığım sanatçılardır. Birçok ülkede izlediğim sayısız müze ve galeride binlerce sanatçının eserlerinde bulduğum ilhamla resim yaptım. Zamanla resim tüm dünyamı Nar, Berber’in sık kullandığı simgelerden biri... S İ M İ T S A R AY I • 79 SANAT Ressamın çalışmalarında kadın unsuru her zaman ön planda. doldurdu, çok uzun saatler çalıştım ve yıllar içinde, bakınca “Bu Canan Berber’in tablosu” diyebildiğiniz bir üslup, bir tarz ortaya çıktı. Resmime bakınca kendime benzemek, özgün olmak benim çok önemsediğim bir konu. Esasında resimde bütün çabam özgün ve iyi olmak üzerine… Eserlerinizde öne çıkan üç öğe var: Kadınlar, nar ve Mevleviler… Bunlar nasıl öne çıkıp bu kadar belirgin hale geldi? Resimlerimde kadınlar, narlar ve semazenler, hatta nazarlar gibi öne çıkan öğelerin uzun hikâyeleri var. Yıllar önce büyükçe bir tuvale bir kız yapıp elbisesinin karın kısmına kocaman kırmızı nar ve başına William bulamamıştı. “Ben yaparım” dedim ve birkaç semazen çalıştım. Çok beğendi, götürüp duvarına astı. Sonra başka semazenler çalıştım. Bilirsiniz, semazenler sema yaparken beyaz tennure giyerler. Benimkiler beyazlı alışılmış semazenler gibi değil. Renk renk, desenli, motif ağırlıklı ve çoğu zaman üzeri altın varak, mozaik ve kristal taşlarla bezeli. Resimlerinizde yardımcı malzeme kullanmaya nasıl karar verdiniz? Eserlerinizdeki renkler de hep baskın, iddialı, göz alıcı… Bu renkleri nasıl seçiyorsunuz? Genel olarak bir buçuk metre üzerindeki ebatları nadiren çalışıyorum. Yıllar önce devasa dâhil etmek istiyorum. Renklerin insanlar üzerinde farklı etkiler yarattığını düşünüyorum. Genelde aydınlık, canlı, uyumlu renkler iyi hissettiriyor. Renk resimde olduğunda daha güçlü etkiler söz konusu. Çünkü resimde renkleri sadece renk olarak algılamıyoruz. Sanki ressamın icat ettiği, renklerin ve tonların konuştuğu, sizde birçok düşünce, duygu uyandıran, var olduğu hayaline sürükleyen farklı boyutta, bir başka nesnel dünya ile karşı karşıya kalıyoruz. Resimlerimde kullanmaktan keyif aldığım renkler o anki, o günkü ruh halime göre değişebiliyor. Çalışmalarım çok renkli gözükse de bugüne dek henüz hiç Berber’in resimlerine her zaman canlı renkler hakim. Tell’deki gibi bir elma çizdiğimde nedense yapmaya çalıştığımın tarih öncesine ait sıra dışı, arkaik bir Hitit kadını/gelini ya da tanrıçası olduğunu düşündüm. Ben eski kültürlerin, muazzam medeniyetlerin toprağı Anadolu’da yaşayan pek çoğumuz gibi esasında bu kültürle, Hitit kültürüyle, eski Hitit diyarında doğup büyüdüm sayılır. Daha sonraları Osmanlı’nın önemli bir merkezi haline gelmiş memleketim Merzifon, Amasya ve civarı, mimariden çiftçiliğe, pişirilen ekmeğe kadar bana göre halen özünde Hitit kültürü etkilerini taşır. Londra’da yaşayan bir İngiliz arkadaşım evinin salonuna asmak için semazen resimleri arıyordu. İstanbul’un altını üstüne getirmiş dilediği gibi bir resim resimler deniyordum ve üzerinde kolajlar vardı. Kolaj çalışırken yer yer farklı malzemeler de denemeye başladım. Üç boyutlu herhangi bir şey, taş, kumaş, ayna, kum, metal gibi malzemeler zamanla resimlerime daha çok girmeye başladı. Özellikle yüzeyde ışıltı yaratan, boyut katan malzemeleri kullanmayı seviyorum. Birçok eserimde kristal taş ve altın varak bulabilirsiniz. Resimlerimde rengi ve diğer materyalleri, zihnimizde yer etmiş renksiz ve sıradan pek çok şeyi dönüştürmek için kullanıyorum. Doğadaki fiziksel algılarımızın ve dünyanın bundan daha ne kadar farklı, renkli, boyutlu, eğlenceli olabileceğini düşlüyorum. Bu düşe başkalarını da S İ M İ T S A R AY I • 81 kullanmadığım birçok renk var. Resimlerinize isim verir misiniz? Onlarla iletişiminiz nasıldır? Resimlerimi her zaman isimlendirmiyorum ama kızlarıma isim veriyorum. Kızların Işı, Perizade, Alaz, Nila, Almila, Dilinur, Bilun gibi isimleri var. Bir resmin ortaya çıkış öyküsünü paylaşmanızı istesek… Çoğu zaman resim yapmaya zihnimde başlıyorum. Tuvalin büyüklüğü, desenler, renkler, dokular, resmin havası, ruhu, etkisi zihnimde canlanıyor. Ortaya bazen o resim çıkıyor, bazen başka bir şey. Bir resmin bittiğine karar verdiğim bir an var. O an sanki hiç gelmeyen çok zor bir an. Bazen aylarca dönüp dolaşıp aynı SANAT Canan Berber’in çizdiği resimlerde kendinden, kendinde ise resimlerinden izler var. resmi çalışıyorum, o an için. Şöyle bir döngü var bende: “Bu resim bitti” dedikten sonraki ilk anlar o tabloyu bana gelen harika bir hediyeymiş gibi seviyorum, alıp duvarıma asıyorum. Onu izlemek için sabahları erken uyanıyor, ona bakmaktan çok keyif alıyorum. Bir zaman sonra hevesim geçiyor ve o gece gündüz uğraşıp didindiğim, çok sevip duvarıma astığım son resmim ilgimi çekmemeye başlıyor. Gidip başka bir resim yapıyorum. Böyle böyle üretiyorum ve bazen düşünüyorum, belki de hiç ayrılmak istemeyeceğim bir tablo yapana dek resim yapacağım. Resimlerimin her zaman başka insanları mutlu edişine tanık oluyorum. Bu yüzden onlardan ayrılmam çoğunlukla sorun olmuyor. “Keşke ben de resim yapsam” diyenlere, genç-yaşlı fark etmeksizin bir tavsiyeniz olur mu? Hangi adımları izlemeliler? “Keşke ben de resim yapsam” diyen insan resmin büyüsünü hisseder ama genellikle yeterince yeteneği olmadığını düşünür. Başlamanın ve giderek bir öncekinden daha iyi eserler üretmenin belli bir reçetesi yok ama bu tesadüf de değildir. Çalışmak elbet anahtar. Her insan az ya da çok, yaratıcı yetenekle dünyaya gelir ve yeteneklerini her yaşta eğitip geliştirebilir. Resim yapmaya başlamak söz konusuysa, bana göre boya, tuval, fırçaya dokunmadan önce resim sanatını araştırıp bilgilenmek 82 • S İ M İ T S A R AY I gerekir. Birçok sergi, müze, galeri gezmek gerekir. Bu bize resim yaparken eşsiz bir vizyon sağlar, kendimizi görmemizi sağlar, resim yolculuğumuzda her adımda ışık tutar. Resim bir düşüncedir, ressamın seçtiği düşüncedir. Sahip olduğu estetik algı, teknik ustalık ve kullandığı materyal, ressamın o düşünceyi resim yapma uğruna harcadığı serveti gibidir. Sizin çok beğendiğiniz sanatçılar kimler? Sevdiğim pek çok ressam var, Bruegel, Boticelli, Jan van Eyck, Velázquez, Courbet, Cezanne, Waterhouse, El Greco, Turner, Pollock, Klee, Mondrian gibi isimler beni her zaman heyecanlandıran isimlerdir. Sizin eserlerinize ulaşmak isteyenler neler yapabilirler? Eserlerime ulaşmak, sergilerimle ilgili bilgilenmek isteyenler cananberber@ yahoo.com’dan mail atarak bana ulaşabilirler. Web sitem www.cananberber.net’de 300’ü aşkın eserim izlenebilir. www.cananberber. sopsy.com’dan bazı eserlerimi online edinmek mümkün. Röportaj Ünlü erkeklerin saçları ona emanet Yaptığı işte en iyisi olmayı hedeflemiş, her daim daha ileri gitmek için kendini ve ekibini motive etmiş ve müşterilerine değer katmayı ilke edinmiş olan Veysel Şenel, İstanbul’daki üç salonuyla saç kesiminden cilt bakımına kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyor. B erber algısını, günler öncesinden randevu alınarak gidilen ve çok tercih edilen bir bakım merkezi haline yükselten Veysel Şenel’in çalışma sırrını, bu yılın erkek saç modasını ve bakım önerilerini Ulus’taki salonda Şenel’in kendisinden dinledik. Giderken Levent’teki Simit Sarayı Mağazası’ndan sıcacık simit ve leziz peynirler götürmeyi de ihmal etmedik… Ünlü işadamları, sporcular, oyuncular… Görünüşüne önem veren bu insanların sizi tercih etmesinin sırrı nedir? Çocukluğumdan beri bu işe gönül verdiğimi söyleyebilirim. İşimi her zaman sevdim. Başarının her meslekteki karşılığı işini sevmektir bana kalırsa… 10 yaşımda, Nişantaşı’nda, o zamanın en ünlü kadın kuaföründe çalışmaya başladığımda da işimi seviyordum, erkekler için ilk salonumu 15 yaşında açtığımda da seviyordum, şimdi de seviyorum. Bir sanatçı düşünün… Sanatçı sahneye çıkmadan önce alkış alacağını hayal eder. Ben de işime öyle bakıyorum, işimi yaparken bittiğinde insanların beni alkışlayacak kadar işimi beğenmelerini istiyorum, böyle çalışıyorum. Elbette karşılığını gördüğümde, yani yaptığım iş beğenildiğinde de çok mutlu oluyorum. İşinizi sanatla bağdaştırdığınızı söyleyebilir miyiz? Bu mesleğin sanatsal bir yönü var elbette. Yetenek de olması gerekiyor. İşinizi sanat icra edermiş gibi yaptığınızda da ortaya çıkan aslında bir eser oluyor. Bizim yetiştiğimiz yıllarda yaptığımız işin bir okulu yoktu. Diğer taraftan çok önemli yollar kat ettik. Eskiden ‘berber’ olarak kabul edilen sektörün bugünkü algısı çok daha yüksek. Bunda benim de payım olduğunu düşünüyorum. Üç kazanıyorsak ikisini işe yatırdık. En iyisini yapmayı hedefledik. Bu da algıyı geliştirdiği gibi sektörü de geliştirdi. Erkekler için ‘bakım’ yeni bir kelime… Son 10-15 yılda erkeklerin bu konuda kat ettikleri mesafenin de işinizi etkilediğini söylemek mümkün mü? Her zaman söylerim, bundan 10 yıl önce erkeğin cilt bakımı diye bir kavram bile yoktu. Erkekler cilt bakımı yaptırmak için kadınların gittiği yerlere gitmek zorunda kalıyorlardı. Bu da konuya mesafeli 8 4 • S İ M İ T S A R AY I yaklaşmalarına sebep oluyordu. Bu düşünceyi değiştirmek için yatırım yaptık, uzman yetiştirdik. Bugün bir erkek gittiği salonda bu hizmetleri rahatça alabiliyorsa, çevresinde bu bakımı yaptıran başarılı, söz sahibi kişileri görüyorsa elbette bakım konusunda farkındalığı yükseliyor. Erkeklerin görünüşlerine dikkat etmesi, bizlerin saç kesiminden bakıma kadar verdiğimiz hizmeti daha yukarı çekmemize olanak veriyor. Yapacağınız kesimi taşıyacak biri olduğunda, hele bu ünlü bir kişiyse bir bakmışsınız o kesim bir trend haline gelmiş ve herkes istiyor… Erkek saç modası nasıl oluşuyor? Ekip olarak dünyayı takip ediyoruz. Avrupa’daki fuarlara ve şovlara katılıyor, modayı izliyoruz. Bazen de kendimiz bir trend belirliyoruz. Mesela Arda Turan’ın yeni saçları için bunu söyleyebilirim. Arda Turan’ın saçları çok uzundu. Ona saçlarını kısa kesmeyi ben önerdim. Kısa saçı taşıyabilecek biriydi. “Bana yakışacağını düşünüyorsan, elbette deneyelim” dedi. Bu kesim, görüp izlediğimiz, kendi fikrimizi kattığımız ve doğru insanda uyguladığımız bir kesim oldu. Bugün birçok erkek, saçları Arda Turan gibi kesilsin istiyor. Veysel Şenel’den erkeklere saç ve cilt bakım önerileri: • İyi şampuan kullanın ve her gün saçlarınızı yıkayın. • Gün aşırı saçlarınıza saç bakım ürünleri uygulayın. • Saçlarınız fönle mutlaka kurutun. Saçlarınızı kuruttuğunuzda saçınızın kendi rengini yakalayabilirsiniz. Saçlarınızı kendi kendine kurumaya bırakıp tam kurumadan jöle sürmeyin. • Öne çıkmış markaları tercih edin. No name markalar saça zarar verir, alkol oranı, boya oranı, temizleyici oranı... Bütün bunlar saç sağlığını doğrudan etkileyen unsurlar. • Jöle gibi ürünleri kullanıyorsanız saçlarınızı akşam yıkayıp yatarsanız çok iyi olur, ama iyi bir ürün kullanıyorsanız ertesi sabah yıkamanız da çok zarar vermez… • Sabahları mutlaka yüzünüze tonikle silin ve nemlendirici sürün. • Akşam eve geldiğinizde yüzünüzü temizleyici bir ürünle yıkadıktan sonra tonik uygulayın ve nemlendirici kullanın. • Mutlaka manikür ve pedikür yaptırın. S İ M İ T S A R AY I • 8 5 Röportaj Uzun saçın modası sürüyor. Bununla birlikte, saçlarını uzatmak isteyenler düzenli bakım yapmaları gerektiğini unutmamalılar. Müşteriniz size ilk kez geldi diyelim. Koltuğa oturdu. Saç modelini nasıl belirliyorsunuz? Bize gelen insanlar, çoğunlukla tavsiye ile gelirler. Önce, “Sizce bana ne gider?” diye fikrimizi sorarlar. “Ben aslında şu modeli beğeniyorum” diye fikirle gelenler de olur. Biz burada devreye gireriz. Her model herkese gitmez. Bazen yüzü, tarzı insanın beğendiği modele uygun olmaz. Kişiye en çok yakışacak, kendi trendini belirlemesini sağlayacak, başkalarının beğenisini kazanacak modeli öneririz. Müşterilerimiz bize güvenirler. Sonuçtan da memnun kalırlar. Saçları boyatmak kadınlar için bir rutin. Peki, erkekler için? Boyada son 10 yılda çok yol kat edildi. Erkeğin saç boyatması kadından Veysel Şenel, Simit Sarayı simitlerinin tadını çıkarırken... elbette farklıdır. Eskiden bir erkek saçını boyattığında hele açık havada, güneşin altındaysa çok belli olurdu. Renk tutmazdı, bazen zamanla sararırdı… Saçların üstleri simsiyah, altları bembeyaz görünürdü… Haliyle bunlar erkekleri saç boyatma konusunda ürkütürdü. Şimdi çok güzel boyalar olduğu gibi bizim yaptığımız çok özel uygulamalar var. Eskiden günde iki renklendirme yaparken bugün günde 15-20 saç renklendirmesi yapıyoruz. Beyazları öyle bir boyuyoruz ki, sanki yeni beyazlamaya başlamış gibi… Evet saç beyazlamış ama o beyazı çok daha güzel gösteriyoruz. Saçında hiç beyazı olmayanları da boyuyoruz. Bazen kendi rengine bile boyadıklarımız oluyor. Bütün bunlar daha canlı daha heyecanlı duran saçlara ulaşmak için yaptığımız uygulamalar. 8 6 • S İ M İ T S A R AY I Bu yıl önleri uzun yanları kısa saçlar çok moda. Saç ektirmek istemeyenler için yaptığımız özel uygulamalar da var. Saçın görünür kısmını bir şekilde kapatıyoruz. Saç boyamasının ne kadar doğal gözüktüğüyle ilgili bir anımı anlatabilirim. Ünlü ve başarılı bir işadamı müşterim vardır. Altı aydır saçlarını boyuyordum. Genellikle akşam gelirdi. Boyasını, bakımını yapardık ve ardından evine giderdi. Altı ayın sonunda yine bir gün evine gidiyor ve eşi “Sen saçlarına bir şey mi yaptırdın?” diye soruyor. “Hayır, Veysel bakım yapıyor sadece” yanıtını alınca, “Gördün mü bak, nasıl da bildim, bakım yaptırmışsın” diyor. İşte o kadar doğal bir boya yaptığımız… Bu yılın erkek saç trendi ne? Uçların çok uzun, yanların ise kısa olması çok moda. Uzun saç yine çok moda. Ama saç bakılacaksa uzatılmalı… SAĞLIK Yedikleriniz ilacınız olsun! Hipokrat’ın “Yedikleriniz ilacınız, ilacınız yedikleriniz olsun” sözünde vurguladığı gibi, sağlıklı beslenme birçok hastalığı önleyen ve iyileşmede yardımcı olan değerli bir hazine aslında. Bu hazinenin değerli taşlarından biri de şüphesiz gıdalardaki antioksidanlar. 8 8 • S İ M İ T S A R AY I Antioksidan gıdaları daha fazla tüketerek ömrünüze ömür katabilirsiniz. S İ M İ T S A R AY I • 89 SAĞLIK Ş imdiye dek ‘antioksidan’ terimini birçok defa duymuş olmalısınız. Bilimsel tanımıyla ‘antioksidan’; canlı dokularda, istenmeyen oksidasyon reaksiyonlarını önleyen maddeye verilen ad. Kıymetli olmasının ve tıp literatüründe çokça söz edilmesinin sebebi ise, vücudumuzda çeşitli sebeplerle oluşan ve ‘serbest radikaller’ olarak adlandırılan zararlı moleküllere karşı koruyucu etkiye sahip olması. Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor? Vücudumuzdaki her bir organ milyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşur. Bazen sağlıksız beslenme, sigara, alkol, güneş ışını kendilerini zaptı rapt altına alacak koruyucu maddelerle karşılaşmaması durumunda ise ne yazık ki aralarında kanserin de bulunduğu çeşitli hastalıklar oluşur. Bunların en masumu ise deride buruşma, sarkma, renginde kararma; kronik yorgunluk ve bitkinlik halidir. Bir başka deyişle olduğunuzdan yaşlı görünür ve kendinizi yorgun hissedersiniz... Peki bizler serbest radikallerle savaşan vücudumuza destek olmak için ne yapabiliriz? Uzmanlar, günlük hayatımıza en kolay adapte edeceğimiz yollardan birinin, antioksidan içeriği yönünden kuvvetli besinler tüketmek olduğunu söylüyorlar. Sebze ve meyve suları da güçlü bir antioksidan kaynağı. gibi dış nedenler sebebiyle; bazense enfeksiyon ve genetik faktörlerin etkisiyle, vücudumuzda ‘serbest radikal’ adenen ve üzerinde elektron fazlalığı olan atom ve moleküler oluşur. Muazzam bir işleyişe sahip olan vücudumuz, oluşan bu zararlı molekülleri ortadan kaldırmak için kendi iyileştirme sistemine sahiptir. Bu iyileştirme sistemi içinde yazımıza konu olan ‘antioksidan’ denen madde de yer alır. Ama bazen oluşan zararlı moleküllere karşı vücudumuz yeterli düzeyde ‘antioksidan’ üretemez. Serbest radikallerin deyim yerindeyse sardalya, yumurta sarısı, domates ve patateste de bol miktarda bulunur. C vitamini Serbest radikallerin yol açacağı zarar ile savaşan bir diğer vitamin de C vitamini. C vitamini açısından zengin gıdalar ise taze meyve ve sebzeler. Limon, portakal, greyfurt, kivi, ananas, çilek ve frenk üzümü, kuşburnu, karnabahar, lahana, ıspanak, kuru soğan, biber, turp, tere, maydanoz ve yer elmasında bol miktarda C vitamini bulunuyor. Zerdeçal Kabul ediyoruz, tadı biraz keskin, öyle her şeye bol bol koymaya gelmiyor ama zerdeçal tam bir sağlık deposu. Hakkında yapılan binlerce bilimsel araştırma gösteriyor ki, zerdeçal bazı hastalıkları iyileştiriyor, bazılarının ise oluşumunu engellemede önemli bir rol üstleniyor. Zerdaçal ve etkili bileşenleri olan fenolik yapıdaki ‘kurkumin’lerle ilgili yapılan araştırmaların bir kısmı, bazı kanser tipleri üzerindeki etkinliğine yönelik... Yine yapılan deneysel çalışmalar gösteriyor ki, zerdeçaldaki ‘kurkumin’lerde bulunan antioksidan, etkili bir vitamin olan E vitamininden bile tam 10 kat kuvvetli! Zerdeçalı yoğurtla karıştırıp yiyebilir, salata ve çorbalarınıza ekleyebilirsiniz. Bal ile karıştırıp kahvaltıda tüketmek de güzel bir çözüm. E vitamini zengini sebze ve tahıllar E vitamini serbest radikallere karşı güçlü bir antioksidandır. Tahıllarda bol miktarda bulunması sebebiyle, bulgur, esmer pirinç, buğday, karabuğday, çavdar, yulaf gibi besinlere günlük diyette mutlaka yer verilmeli. Özellikle bilinçsiz diyetlerde günlük beslenmeden tahılların çıkarılması son derece sağlıksız bir hareket. E vitamini aynı zamanda ıspanak, kabak, semizotu ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler; zeytinyağı, fındık, ton balığı, 9 0 • S İ M İ T S A R AY I Yeşil çay Yeşil çay antioksidan etkisi ile öne çıkan harika bir içecek. Bu özelliğiyle yeşil çayın özellikle vücudumuza zarar veren serbest oksijen radikalleri üzerinde yüksek antioksidan etkisi olduğu biliniyor. Hakkında 20 binden fazla bilimsel makale bulunan yeşil çayı içerken dikkat etmeniz gereken ise günde iki fincandan fazla içmemek. Kuşburnu meyvesi C vitamini bakımından en zengin kaynaklardan biri kabul edilen kuşburnu, meyvelerinin kuvvetli antioksidan etkisiyle öne çıkıyor. Kurutulmuş tam meyvelerde, yarı-kurutulmuş (kurutulmuş kaba parçalanmış) meyvelere oranla daha yüksek C vitamini içeriği bulunur. Kuşburnu meyvelerinin çay şeklinde demlendiğinde ya da 10 dakika kadar kısık ateşte kaynatılması suretiyle hazırlanan çaylarda C vitamini içeriği düşer. Bunun sebebi C vitaminin genel olarak ısıya dayanıksız bir madde olması. Siyah çay Siyah çaydaki flavanoidler, güçlü antioksidan etki gösterir. 1998 yılında yapılan bir çalışma; çayda bulunan ‘kateşin’lerin antioksidan gücünün son derece yüksek olduğunu ortaya koydu. ataklarını tetikleyebildiği ve alerjiye neden olabileceğini de hatırlayarak, tüketimi konusunda sınırı aşmamak gerektiğini söyleyebiliriz. Çörekotu Çörekotunun özelliklerinin değerlendirilebilmesi amacıyla çok sayıda bilimsel çalışma yürütülüyor. İçerisindeki yağda çözünen bileşenlerden bazıları kuvvetli antioksidan etkiye sahip. Bu etkisiyle serbest radikallerin vücutta yol açacağı hasarlara karşı etkili olduğunu gösteren bilimsel araştırma sonuçları var. Çörekotunun bu özelliği aslında sağlık için ileri sürülen birçok yararının temelini oluşturuyor. Yürütülen deneysel ve klinik çalışmalarda çörekotunun sinirlerdeki hasarları önlediği (nöroprotektif), karaciğerin işlevlerini desteklediği; böbrek, akciğer ve kalp gibi temel organları zararlı etkenlerden koruduğu ortaya konuldu. İçerisindeki ‘timokinon’un şeker hastalığında kuvvetli etkisi bulunduğu tespit edilen bitki, bağışıklık sistemini düzenleyerek zararlı dış etkenlere karşı koruyuculuk da sağlıyor. Çörekotunu çeşitli besinlerin üzerinde tüketebilirsiniz. En iyisi bunları yerken çörekotunu Kakao Birçok meyveden daha fazla antioksidan etkili madde içeren kakao tohumlarında, başlıca flavonoitler, mineraller (bakır, demir, kalsiyum, magnezyum, mangan, potasyum), vitaminler (A, B1, B2, B3, B5, C, E) gibi sağlığa yararlı birçok madde bulunur. Kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan serotonin ve mutluluk hormonu olan endorfin üretimini uyaran bu taneler yaptığımız işe odaklanmamızı da kolaylaştırır. Kakao işlem gördükçe sağlıklı etkisi azalır. Bu sebeple en az işlenmiş olanına ulaşmak önemli. Gerek kakao tozunun gerekse çikolatanın fazlasının migren S İ M İ T S A R AY I • 91 dişleriniz arasında parçalamanız. Küçük bir kahve değirmeni içerisinde öğüttüğünüz çörekotunu, vakit kaybetmeden tüketmeniz, çok daha yüksek orandan fayda görmenizi sağlayabilir. Doktor onayını ihmal etmeyin Antioksidanlarla ilgili araştırmalardan elde edilen bulguların etkisiyle, vücuduna bu faydalı maddeyi almak isteyenlerin işini kolaylaştırmak için ‘antioksidan’ özütleri ve ilaçlar geliştirilmiş durumda. Özellikle gelişmiş ülkelerde sağlıklı kişiler tarafından kullanılan bu ilaçların ne kadar güvenli olduğu yakın zamana kadar bilinmiyordu. Ama yapılan son araştırmalardan biri gösterdi ki, bu ilaçların fazlası, bırakın kişiyi daha sağlıklı hale getirmeyi, hastalıkların oluşmasına zemin hazırlıyor ve ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Sadece ilaç kullanımı için değil beslenme konusundaki değişikliklerde bile doktor onayını almak bu nedenle son derece önemli. Her insanın ayrı bir vücudu olduğu, dışarıdan alınacak gıda dâhil tüm maddelerin, -özellikle yüksek oranlarda- bu biricik sistemde farklı reaksiyonlara yol açabileceği unutulmamalı... Ruhun tatlı detoksu DIŞAVURUMCU SANAT TERAPİSİ İçinizde biriktirdiğiniz kırgınlıklar, yanıtını bulamadığınız sorular, anlatmaktan hoşlanmadığınız anılar, sorun olduğundan bile haberdar olmadığınız ama zaman zaman içinizi sıkan endişeleriniz olabilir. Sanat terapisi ile kendinizi başkalarına anlatmaya zorlamadan, duygularınızı dışa vurabilirsiniz… ZEYNEP KASAPOĞLU 9 2 • S İ M İ T S A R AY I S İ M İ T S A R AY I • 9 3 SANAT Belki farkında değilsiniz ama yaptığınız resimler iç dünyanız hakkında önemli ipuçları veriyor. 9 4 • S İ M İ T S A R AY I H er insanın “böyle olmasa” dedikleri vardır. Çocuklarınızın sizinle daha fazla ilgilenmesini istiyor olabilirsiniz mesela. Ya da ailenin en güçlü bireyi olmaktan yorulmuşsunuzdur belki. Ofiste yaşadığınız sorunlar, bir süre sonra aklınızın bir köşesinde takılıp kalıp sizi üzmeye başlamış olabilir. Ortada hiçbir şey yokken, gelecekle ilgili kaygılarınızın bugünü yaşamanızı engellediğini fark edebilirsiniz. Belki de eski bir olaya takılıp kalmış, kendinizi üzüyorsunuzdur. Olmasını hiç istemeyiz ama psikolojiniz bu saydıklarımızdan çok daha ağır gelişmeler yüzünden bozulmuş da olabilir. Fakat kendiniz için o adımı kişinin kelimelerle ifade edemediği duygularını kolayca ifade etmesi için bir araç olarak kullanır. Sanat terapisinde kelimeleri kullanmak gerekmediği için bu yöntem çoğu zaman korkularından, umutlarından, kızgınlıklarından ya da benzeri güçlü duygularından bahsetmekte güçlük çeken kişilerde etkili olur ve bir sanat eseri ortaya koyan kişi, bilinç dışındaki duygu ve düşünceleriyle kolayca yüzleşebilir. Aslında sanat terapisi insanlık tarihi kadar eski bir yöntem kabul edilir. İlk çağlardan beri mağara duvarlarına duygularını ve günlük hayatlarında yaşadıkları olayları sanat’ felsefesinden farklı olarak sanat terapisi ‘yaratma’ sürecine odaklanıyor. Daha da önemlisi, burada hedef yaratıcı bir sonuç ortaya koymak değil, kişinin ‘iyileşmesi’ için sanat yapmaktır. Sanat terapisi ve ünlü psikoloji uzmanları Tarih boyunca, insanlar sanatı kendilerini ifade etmek için kullandı. İşte ruhun derinliklerini yansıtan bir çalışma... Açık havada yapılan aktiviteler sayesinde keyifli vakitler geçirebilirsiniz. atmak; bir psikoloğa hayatınızı kolaylaştırması için başvurmak her zaman kolay değildir. Bunun da farklı sebepleri olabilir elbette; anlatmak isteyemeyebilirsiniz, hatırlamak isteyemeyebilirsiniz, anlatacak kadar önemli bir şey olmadığını düşünebilirsiniz, aslında her şeyin yolunda gittiğini hissedebilirsiniz ve daha birçok neden… İşte bu noktada dışavurumcu sanat terapisi duygularınızı keşfetmeniz, bir başka ifade ile sudaki aksinizi görmeniz için size yardımcı olabilir. Zihin, sanatla konuşuyor Dışavurumcu sanat terapisini kısaca, kişinin kendi içindeki duygularını sanat yolu ile dışa vurma biçimi olarak tanımlayabiliriz. Sanat terapisi, yaratıcı süreci; bireylerin sorunlarını ve çelişkilerini çözmek, farkındalığı ve iç görüyü arttırmak için kullanan bir terapi yöntemi. Sanatı, sanat aracılığı ile aktaran insanlar, günümüzde de kelimelere ihtiyaç duymadan, bu yöntemle duygularını daha yumuşak bir şekilde ifade etmekte ve bu duygularla daha kolay yüzleşebilmektedirler. Bu terapi yönteminde boyalar, kurdeleler, renkli kağıtlar, kil hamuru gibi elle tutulur birçok malzeme kullanılır ve sanatın değişik dallarından faydalanılır. Resim, dans, müzik ve drama bu terapide kullanılan çeşitli sanat dallarına birer örnektir. Amerikan Sanat Terapisi Birliği sanat terapisini “Hastalık, travma yaşayan ya da yaşamlarında güçlük çeken veya kişisel gelişimini artırmayı hedefleyen kişilerin, bir profesyonel eşliğinde sanatı iyileştirici amaçlı kullanmaları” olarak tanımlıyor. Sanat terapisi uygulanan kişilerin sanata yatkın olması ya da daha önce sanatla uğraşmış olması gerekmiyor. Eserin bitmiş haline odaklanan ‘sanat için S İ M İ T S A R AY I • 95 1912’de Alman Psikiyatristler Emil Kraepelin ve Karl Theodor Jaspers, psikopatolojiyi anlayabilmek için hastaların yaptıkları resimleri incelemeye başlamışlar. Psikoloji dünyasının önde gelen isimlerinden Sigmund Freud ve analitik psikolojinin kurucusu, derinlik psikolojisinin Freud ve Adler’le birlikte üç büyük kurucusundan biri olan Carl Gustav Jung da kendi çalışmalarında sanatsal ifadeyi kullandılar ve aynı zamanda teorileri ile imgelerin psikiyatrik değerlendirme ve tedavideki öneminin altını çizdiler. Amerikalı psikolg Margeret Naumburg, sanatsal ifadenin bilinçaltı imgelerinin bir yansıması SANAT olduğunu belirtti ve sanatın sembolik bir dil olduğunu savundu. Naumburg, sanat terapisinin öncülerinden biri olarak kabul ediliyor. Pediatrist ve çocuk psikanalisti Donald Woods Winnicott da sanatı bir geçiş objesi olarak gördü ve yaratıcılığı duygu, düşünce ve fantezilerin bir yansıması olarak değerlendiydi. 1970 yılına gelindiğinde ise sanat terapisi psikolojide özel bir alan olarak ortaya çıktı. Deneyimleyen biri anlatıyor… Arkabahçe Psikolojik Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nden Nur Dinçer Genç ve Olcay Güner’le eskiden beri tanışıyoruz. Bir röportaj bitiminde Nur Dinçer Genç, 2013 yılında üçüncüsünü düzenleyecekleri sanat terapisinden bahsetmiş, Datça’da gerçekleştirdikleri bu etkinlikte katılımcıların çok eğlendiklerini, kendilerini dinleme ve geliştirme fırsatı bulduklarını söylemişti. Sanat terapisine katılmak için bir sorununuz olması, psikolojik bir tedavi görmeniz gerekmiyordu. Resim yapmayı seven bir insan olarak, günlük hayatın karmaşasından sıyrılıp, iki psikolog önderliğinde düzenlenecek, yeni insanlarla tanışmamı sağlayacak ve derginin gelecek sayısı için ilgi çekici bir konu olacak bu etkinliğe katılmakla, kendim için iyi bir şey yapacağıma emindim. 4-8 Ekim 2013 tarihlerinde Datça’da, Mehmet Ali Ağa Konağı’nın tarihi atmosferinde gerçekleşen etkinliğin teması “Hem kırılgan, hem dayanıklıyım...” olarak belirlenmişti. Bu süreçte edindiğiniz arkadaşlar yanınıza kâr kalacak. Psikolog Dr. Olcay Güner ve Psikolog Nur Dinçer Genç’in yönetiminde gerçekleşen çalışma, baştan sona tüm ayrıntıları düşünülmüş bir dört gün geçirmemizi; dinlenmemizi, kendimizi dinlememizi ve eğlenmemizi sağladı diyebilirim. Bunlar bir katılımcının yorumları elbette, sözü uzmanlara verdiğimizde, neler yaptığımızı Psikolog Dr. Olcay Güner şu sözlerle aktarıyor: “Dışavurumcu sanat terapisinde, katılımcıların kırılgan yanlarını tanımaları, kabullenmeleri; ancak bunun yanında sanat aracılığı ile dayanıklı yanlarını güçlendirmeleri ve dayanıklılığı yaşamlarının odak noktası haline getirmelerini hedefledik. Grup çalışmaları esnasında beden ve hareket terapisi, görsel sanatlar, drama ve hikâye teknikleri kullanılırken, katılımcılar çalışmalar sırasında zaman zaman bireysel, zaman zaman küçük ve büyük 9 6 • S İ M İ T S A R AY I gruplar halinde çalıştılar. Doğadaki malzemelerin de (kabuklar, tohumlar, yapraklar, taşlar, toprak, çiçekler, meyveler vb.) çalışmaya dâhil edilmesi ve eserlerin doğal malzemelerle açık havada oluşturulması ile grup çalışmalarının bir kısmı ‘çevresel sanat terapisi’ (environmental art therapy) kapsamına girdi. Çalışma sonrasında katılımcılar kırılganlıkla ilgili anılarını, imgelerini sanat yolu ile işleyerek, içinde barındırdıkları fırsatları ayıklayarak, dayanıklılığa dönüştürebileceklerini farkına varmış oldular. Kırılgan yanlarını içsel bir nezaketle kabul ederek, dayanıklılığın bir seçim olduğunu vurguladılar.” Neler yaşadım? Tarihi bir konağın işlemelerle süslü tavanı altında, elimdeki boya kalemiyle bir miğfer çiziyorum. ‘Güçlüğü’ simgeleyen bir şey çizmem istendiğinde aklıma miğfer geldi konuda adımlar atmam gerektiğini düşünüyordum. Bir başka gün, sabah erkenden kalkıp Kargı Koyu’nda beden ve nefes egzersizleri yaptık. Güncel konular, kitaplar, filmler üzerine yaptığımız sohbetlerle geçen neşeli kahvaltımızın ardından, ‘hayat boyu kullanmadığımız ya da en az nedense. ‘Güven’ dendiğinde ise salıncakta ellerini korkusuzca bırakan, birbirlerini kollarıyla kavrayan sirk trapezcileri… Bu iki kelimenin katılımcıların zihninde oluşturduğu imgeler birbirinden farklıydı. Konağın bahçesindeki çardakta biraya gelip, önümüzdeki kil hamurlarının etrafında toplandığımızda ve “Kırıldığınız bir anınızı hatırlayın” dediklerinde çoktan unutmuş olduğum, üstüne başka başka kırgınlıkların eklendiği çok eski bir anı düştü zihnime ve nasıl olup da yenilerini değil de bunu hatırladığım için epey şaşırdım. Kilden heykelimi bitirip, bu sefer kendimi çok güçlü hissettiğim bir başka anıya yoğunlaştığımda, üzerine gitmeyip bir kenara bıraktığım ama beni çok mutlu eden bir başarımı hatırladım ve onunla ilgili bir heykel yapmaya başladım. Heykeli yaparken bir taraftan da bu başarıya odaklanmam ve bu kullandığımız kelimelerle’ bir öykü yazmamız istendi. Kullanmadığımız o kelimelerle bir öykü yazarken, zihnimiz bunları kullanmamakta haklı olup olmadığımızı sorguluyordu. Bu hikâyeleri gruptan bir kişiyle karşılıklı okuduk ve sonrasında bizden kullanmadığımız bu kelimeleri kullanacağımız bir drama gerçekleştirmemiz istendi. Sabah konağın arka bahçesinde buluşup, mat’larımızın üzerinde yaptığımız beden egzersizlerinde bir ara yüzüstü uzanıp kollarımızı iki yana açarak ellerimizi toprağın üzerine koyduk. Bu bir nevi toprağı kucaklamaktı. Biz büyük şehir insanlarının yabancı olduğu bir eylem! Toprağın insan vücudundaki elektriği nasıl aldığını ve ona dokunmanın nasıl iyi hissettirdiğini görünce, doğanın gücünü ve iyileştiriciliğini bir kez daha takdir ettim. Kil hamuruyla yaptığımız çalışmalar, çizdiğimiz resimler, yazdığımız öyküler, katıldığımız beden egzersizleri, doğada yaptığımız yürüyüşler ve diğer tüm etkinliklerde farklı sanatlarla uğraşırken; dört gün boyunca düşündüğüm tek şey ‘ben’dim. Dışavurumcu sanat terapisi, ortak noktalara temas etmekle birlikte, katıldığım gruptaki S İ M İ T S A R AY I • 97 her bireyde farklı etkiler oluşturdu. Bende bıraktığı etki için “Zihnimdeki ve duygularımdaki tüm eşyaları şöyle bir kaldırıp, etrafın tozunu alıp yeniden düzene soktum” diyebilirim. Grupta birbirinden değerli, farklı yetenekleri ve başarıları olan, kariyer sahibi insanlarla tanıştım, onların hayattaki başarılarını dinlerken, kırılgan yanlarını kabullenişlerini büyük bir hayranlık ve saygıyla izledim. Başkaları için önemsiz olacağını düşündüğüm, hayat rutininde üzerinde fazla durulmaz dediklerimi onlardan aldığım ilhamla ben de anlattım ve bu bana bahsettiğim düzeni ve temizliği gerçekleştirmem konusunda yardımcı oldu. Döndüğümde nasıl geçtiğini soran herkese: “Hayatın karmaşasında, sadece kendine, duygularına, neler istediğine; ne sıklıkta ve ne kadar süre için odaklanıyorsun?” diye sordum. Şimdi size de soruyorum... Yanıtınız ‘hiç’se üzülmeyin, bilin ki yalnız değilsiniz... Siz de katılmak isterseniz… “Gizli çekmecelerimde kim bilir neler var, bir döküp düzene koyayım” diyenler, büyük bir kararın eşiğinde kendi iç sesini duymakta zorlananlar, sözcüklerle duygularını anlatamayan ama sanatla içini dökebileceğine inananlar, “Üç gün kaçıp kafamı dinleyeyim hem yeni insanlarla tanışmak çok eğlenceli olur” diyenler ve çok daha fazlası… Bu yıl ilki haziran ayında ikincisi ise sonbaharda gerçekleşecek sanat terapisi etkinliğine katılmak isterseniz, www.arkabahcepsikoloji. com.tr sitesi üzerinden etkinlikle ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz… Türkiye’nin her yerinden ve elbette yurtdışından etkinliğe katılmak mümkün… Ne de olsa herkesin buluşma yeri Datça… KÜLTÜR-SANAT / SİNEMA Fındık İşi Tür: Animasyon, komedi, macera Yönetmen: Peter Lepeniotis Senaryo: Lorne Cameron, Peter Lepeniotis, Daniel Woo S omurtkan Sincap ve arkadaşı Buddy, bulundukları şehirdeki parkta güzel bir yuvada yaşamaktadırlar. Ancak kahramanlarımız evlerini istila etmeye çalışan iki kemirgenle mücadele etmek zorunda kalır. Bu mücadele sandıkları kadar kolay olmayacaktır. Umudun Peşinde Tür: Dram Yönetmen: Stephan Frears Oyuncular: Judi Dench, Steve Coogan, Sophie Kennedy Clark, Mare Winningham, Barbara Jefford P hilomena henüz bir genç kızken, evlilik dışı ilişki sonucu hamile kaldığında babası tarafından evlatlıktan reddedilmiş ve bir manastıra bırakılmıştır. Burada doğurduğu ve zorla başka bir aileye evlatlık verilen oğlundan bir daha hiç haber alamamıştır. 50 yıl sonra dünyaca ünlü fakat işsiz kalmış bir gazeteci bu öykünün peşine düşer. İkili birlikte evlatlık verilen çocuğu aramaya başlarlar. Manastırın karanlıkta kalmış sırları bir bir günışığına çıkarken, Philomena göremediği oğlunun üzüntüsüne rağmen umudunu yitirmez. Dört dalda Oscar’a aday gösterilen film gerçek bir hikâyeden uyarlandı. Milyon Dolarlık Vuruş Tür: Dram, Spor Yönetmen: Craig Gillespie Oyuncular: Lake Bell, Jon Hamm, Alan Arkin, Suraj Sharma, Bill Paxton Senaryo: Thomas Mccarthy J eff Bernstein… Yakışıklı, başarılı ve zengin… Sporcu menajerliği yapan Jeff, bir gece televizyonda Hindistan’daki kriket maçını izlerken aklına bir fikir gelir: Hindistan’a gidecek ve sonrasında Amerika’da beyzbol oynatacak oyuncular bulacaktır. Rinku Singh ve Dinesh Patel isimli kriket oyuncularını kendi evine getirir. Başlangıçta işler istendiği gibi gitmez. Amerika’daki her ayrıntıyı büyük bir heyecan ve merakla izleyen genç oyuncular bir süre sonra uyum sorunu yaşamaya başlarlar. İçinde spor, mücadele ve duygu olan bir film... 9 8 • S İ M İ T S A R AY I Kötü Komşular Tür: Komedi Yönetmen: Nicholas Stoller Oyuncular: Rose Byrne, Seth Rogen, Lisa Kudrow, Dave Franco Senaryo: Andrew J. Cohen, Brendan O’Brien E v alma komşu al deyimini haklı çıkaracak türden bir film. Şimdiye kadar sizi rahatsız eden tüm komşularınızı bir kenara koyun ve bu filmi izleyip aslında ne kadar masum insanlarla komşuluk yaptığınızı anlayın! Genç bir çift bebeklerinin doğumundan sonra yeni bir eve taşınır. Kısa süre sonra yandaki eve kalabalık bir öğrenci grubu gelir. Sokaklara taşan gürültü, parti, kalabalık derken iki komşu arasında izleyeni güldüren ama karakterlerimiz için hiç de eğlenceli olmayan bir savaş başlar. Cesur Zebra: Khumba Tür: Animasyon, aile, macera Yönetmen: Anthony Silverston Senaryo: Raffaella Delle Donne, Anthony Silverston G üney Afrika’da yaşayan büyük bir zebra sürüsünde dünyaya gelen minik zebra Khumba, sürünün diğer üyelerinden farklıdır. Sırtındaki siyah çizgiler diğerleri kadar çok değildir. Farklı olanı dışlama eğiliminde olan sürüye karşı, başlarda üzgün olan küçük kahramanımız kısa bir süre sonra cesurca ormanın farklı köşelerine gidecek ve burada kendine yeni arkadaşlar edinecektir. Orman, sürüden ayrı tek başına tehlikelidir ama bir o kadar da eğlenceli ve onu eksik çizgileriyle seven arkadaşlarla doludur… Karınca Kapanı Tür: Gerilim Yönetmen: Fırat Tanış Oyuncular: Neslihan Yeldan, Cüneyt Uzunlar, İdil Vural, Eşref Kolçak Senaryo: Fırat Tanış, Cüneyt Uzunlar F ırat Tanış, Karınca Kapanı filmi ile şimdiye kadar gösterdiği yüksek oyunculuk performansının yanına yönetmen sıfatını da ekliyor. Filmde, Güven Sarıselimoğlu (Cüneyt Uzunlar), ülkenin en büyük holdinglerinden birinin sahibidir. Mutsuz bir evliliği olan ve sürekli kocasının göz hapsinde tutulan Münevver Sarıselimoğlu (Neslihan Yeldan), eşi Güven’den kurtulmak ve ondan intikam almak için bir mafya babasından, Galip’ten (Fırat Tanış) yardım ister. Galip ise sadece kapandaki bu üç insanın değil bütün ülkenin kaderini değiştirecek bir hesaplaşmaya girişir. S İ M İ T S A R AY I • 9 9 KÜLTÜR-SANAT / KİTAP Sihirli Çaydanlık Yazan: Süleyman Bulut Yayınevi: Can Çocuk Yayınları T Uğurböceği’nin Mutluluk Hapları Yazan: Seza Kutlar Aksoy Yayınevi: Can Çocuk Yayınları emel Çocuk Hakları! Çocukların hakları Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile güvence altında. Bu öyküde sözleşmenin altıncı maddesindeki, ‘her çocuğun yaşama, yaşamını devam ettirme ve geliştirme hakkı’ ele alınıyor. ç uç böceğim... Uğurböceği Cıra, beneklerinin sayısını dokuza tamamlamak için annesinin yanından ayrılmak zorundadır. Parlak beneklerine, büyülü üç sözcüğü bulduğunda kavuşacaktır. Bu sözcükler neler dersiniz? Rengini Arayan Pudra Pera Günlükleri 3 Yazan: Betül Sayın Yayınevi: Günışığı Kitaplığı A rkadaşlarından çok farklıydı Pudra. O bembeyaz bir yarasaydı. Arkadaşları gibi olmak için neler denemedi ki: Karga tüyleri taktı üstüne, dumanların arasında dolaştı. Ama çare bulamadı beyazlığına. U Yazan: Delal Arya Resimleyen: Sedat Girgin Yayınevi: Can Çocuk Yayınları İ stanbul’a bir deniz canavarının musallat olması yetmezmiş gibi, şehri koruyan mühürler de kırılmaya başlar. İkizler, şehri kurtarmak için canla başla çalışır. Heyecan dolu bir macera çocukları bekliyor! Momo Yazan: Michael Ende Çeviren: Leman Çalışkan Yayınevi: Kabalcı Yayınevi Korsan Kızlar Yazan: İsmet Bertan Yayınevi: Günışığı Kitaplığı B aşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır. Bu büyük sır ise zamandır. Bu gerçeği hiç kimse ‘duman adamlar’dan daha iyi bilemezdi. Kimse farkına bile varmadan duman adamlar adım adım ilerliyor ve insanlara egemen oluyorlardı. Zamanınızı çalıyorlar ve kendi istekleri uğruna sizi kandırıyorlar! Ama Momo ve çocuklar sizi uyarıyor... eş cesur erkek ve kadın, Denizatı isimli tekneleriyle, korsanların cirit attığı Akdeniz’e açılır. Akdeniz’i boydan boya aştıkları büyük yolculukta, bir yandan Piri Reis haritalarının bilimle, sanatla, zanaatla yoğrularak yaratılışına; diğer yandan da kölelikle, zulümle, savaşla çarkını döndüren acımasız bir dünyaya tanık olurlar… Son Ejderha Günlükleri Dilara Evden Kaçtı! L M Y Yazan: Chris D’lacey Yayınevi: Artemis Yayınları iz ile Lucynin yanına taşınan David, çok geçmeden ejderhalarla tanıştı. David kendi ejderhasına kavuştuğunda, bu büyülü yaratıkların müthiş sırlarını ve içteki ateşi keşfetmeye başlayacaktı. Bu yolculukta onu yalnız bırakmayın! 10 0 • S İ M İ T S A R AY I Yazan: Suzan Geridönmez Yayınevi: İletişim Yayınevi üşterileri artık süpermarketleri tercih ettiği için yalnızlaşan Bakkal Cemal Amca’nın tek arkadaşı, her gün ondan süt alan Dilara’dır. Bir gün Cemal Amca gazetede bir habere rastlar: Dilara evden kaçmıştır! Cemal Amca Dilara’nın peşine düşer. Korkağın Türküsü Necati Tosuner İş Bankası Kültür Yayınları ‘Korkağın Türküsü’, Necati Tosuner’in 2008’de Attila İlhan Roman Ödülü’nü kazanan ‘Kasırganın Gözü’ ve 2012’de yayımlanan ‘Susmak Nasıl da Yoruyor İnsanı!’ adlı romanlarıyla birlikte bir üçleme oluşturuyor. ‘Korkağın Türküsü’ bir kaçıştan daha çok, kişinin özlediği kendisine kavuşmasının romanı. Daha yeni buharlaşmış gözyaşı kokusu havada. Yaşamak zerdali çekirdeğine benzemez mi? Evet, çünkü zerdali çekirdeği de öyledir: Sert görünür ama isteklidir kırılmaya. Ve tatlıdır: Yorulduğuna değer! Bilmez misin? Bakalım neler ne olacak? Kayısılar dalları eğdiğinde… Yeryüzüne dayanabilmek için… Tezer Özlü Yapı Kredi Yayınları Kitabın yazarı Tezer Özlü: “Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmaya görsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (Ya da kendi kendine kanıtlamak için). Çünkü insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar.” Necati Tosuner Kuzular Vadisi Üstün Dökmen Remzi Kitapevi Yaşam çatışmaların, çelişkilerin sürdüğü bir döngü... Bu döngü içinde yer alan insan ilişkilerindeki roller genellikle ‘kurt’ ve ‘kuzu’ ikilemi arasında gidip geliyor. Bu ikilemde ya parçalamak var ya da parçalanmak. Üstün Dökmen, kurgusal ve ironik ögelerle yüklü bu kısa romanda, kurt ve kuzu olmanın ötesinde üçüncü bir seçeneğin ardına düşüyor. Roman, kahramanının kişiliğinde okuru salt insan olarak yaşamaya, insanlık vadisinde var olmaya çağırıyor. Üstün Dökmen S İ M İ T S A R AY I • 101 Tek Kanatlı Bir Kuş Yaşar Kemal Yapı Kredi Yayınları Edebiyatımızın çınarı, büyük usta Yaşar Kemalin ‘Tek Kanatlı Bir Kuş’ kitabı, toplumda bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan korkunun destansı bir romanı. Halkının neden terk ettiği bilinmeyen, gizemli, karanlık bir kasaba, bu kasabaya atandığı halde gidemeyen bir posta müdürü, yalnızlığın timsali bir istasyon şefi, ‘Alamancı’ bir genç kadın... Ve bütün fantastikliğine karşın son derece gerçekçi gelen bir dünya... Metafor mu? Alegori mi yoksa? Şaşırtıcı ve çok katmanlı olay akışı, kişilerinin zenginliği ve derinliği, zaman zaman bir röportaj keskinliği kazanan masalsı diliyle tam bir Yaşar Kemal romanı. Yaşar Kemal TEKNOLOJİ WiFi hızı üç kat artacak! W i-Fi standartları, gereksinimleri her geçen gün artan içerikleri sorunsuzca aktarabilmek için geliştiriliyor. Son olarak Qualcomm, Wi-Fi’ı daha da hızlandıracak MUMimo teknolojisini duyurdu. Wi-Fi erişim noktaları, şu an kendisine bağlananlara sırayla hizmet veriyor. Yani sadece tek bir kişi hizmet alırken, diğerleri bekliyor. Birkaç senedir üzerinde çalışılan MU-Mimo ise birden çok kullanıcı grubuna veri gönderebiliyor. Qualcomm, MU-Mimo’yu kullanmanın sol şeridi kullanmaya benzediğini söylüyor: “Wi-Fi otobanında bir değişiklik yok, ancak diğer kullanıcılarla gruplanmak, çok daha hızlı gitmenizi sağlarken, diğer şeritlerin de yoğunluğunu azaltıyor.” Qualcomm, ağın ve ağı kullananların MU-Mimo’yu kullanmaları halinde ağ hızlarının 2-3 kat hızlanacağını söylüyor. Bu teknolojiyi kullanmayan cihazlar da performansta artış görecekler, ancak bu MU-Mimo’yu kullananlarınki kadar çok olamayacak. Qualcomm, MUMimo çiplerini Wi-Fi kullanan kablosuz router, erişim noktası, akıllı telefon , tablet üreticilerine satmayı planlıyor. Firmanın, yeni teknolojiyi tüketicilere sunmadan önce 2015’in ilk çeyreğinde gösterme planları var. Müziğe renk geldi J BL’in yeni ürünü Pulse ile hayatınıza renk ve müzik katın. Daha fazlası varken neden sıradan yaşayalım ki? Kablosuz JBL Pulse ile müzik deneyiminizi arttırın. Çok boyutlu JBL Pulse, nerede olursanız olun bulunduğunuz ortamı partiye çevirebilme özelliğine sahip. 64 adet LED ışığı, beş adet önceden programlanmış ışık senaryosu, odayı dolduran doğal sesi, NFC (Yakın Alan İletişim) özelliği ve kablosuz stereo ses akışı ile ürün, Bluetooth teknolojisini kullanarak birçok akıllı cihaza bağlanabiliyor. 5 saate kadar dayanabilen şarj edilebilir li-on pil özelliğine sahip Pulse ile bulunduğunuz mekânı hem ışık hem müzikle doldurun. 10 2 • S İ M İ T S A R AY I Dijital kağıtla tanışın! Kağıt üretimi için harcanan ağaçlar, Sony’nin geliştirdiği dijital kağıt ile artık doğada kalıyor. Sony’nin geçtiğimiz sene prototip olarak tanıttığı e-mürekkebe sahip dijital kağıt projesi gerçek oluyor. 1600 X 1200 piksel çözünürlüğe sahip 13.3 inç boyutundaki bu kağıt aynı zamanda dokunmatik özelliğine de sahip. 6.8 mm kalınlığa ve 4 GB hafızaya sahip olan dijital kağıt 1.100 dolara satılacak. Samsung NX30 Türkiye’de satışa sunuldu! K Oyuna özel notebook! P iyasada en çok beklenen oyunlar bir gün içerisinde milyonlarca dolarlık satışlar yaparken, film yapımcıları oyunların isim haklarını almak için firmaların önünde sırada bekliyor. Stephen Spielberg, Peter Jackson ve James Cameron gibi sinema efsaneleri oyunlara yatırım yaparak eğlence sektörünün geleceğinde kendine yer edinmeye çalışıyor. Uzmanlar, oyunların sinemadan farklı olarak kişilere seçeneklere göre macera duygusu verdiği için bu kadar sevildiklerini söylüyor. Oyuncular için en önemli konulardan biri üst düzey grafikler ve rahat oynanış. Masaüstü bilgisayarların sunduğu bu avantajlar oyuncuların kablolara ve mekâna bağlı kalmasına neden oluyor. Peki siz, dilediğiniz her yerde üst düzey oyun keyfini yaşamak ister misiniz? Türkiye’ye Art Sistem tarafından getirilen Gigabyte P27K oyuncu dizüstü bilgisayarıyla, mekân bağımsız olarak yüksek performansa ulaşabileceksiniz. Dilerseniz bir kafede ya da arkadaşlarınızın evinde, canınızın istediği her yer oyun alanınız olacak. Full HD 17.3 ekranla oyuncuları tatmin edecek çözünürlükte performans sergileyen P27K, 4. Nesil Intel Core i7 işlemci ile en üst düzeyde güç sunuyor. Maksimum grafiklere ise cihazın içerisinde bulunan 2GB bellekli NvidiaGeforce GTX765M/GDDR5 ekran kartıyla ulaşabiliyorsunuz. ısa süre önce dünya çapında tanıtımı gerçekleştirilen Samsung NX30, Türk kullanıcılarla buluştu! Gelişmiş ‘20.3MP APS-C CMOS Sensor’ ile zengin renk doygunluğuna sahip yüksek kaliteli görüntüler elde etmek, yeni Samsung NX30’la mümkün. Keskin detaylar ve doygun renklerle mükemmel görüntüler için ideal olan bu geniş sensörle, profesyonel sonuçlara ulaşmak son derece kolay. Samsung’un hızı artıran ve doğru otomatik odaklamayı güçlendiren NX AF System II sistemine sahip olan NX30, hızlı hareket eden nesneler de dâhil olmak üzere, gündelik hayatın güzelliklerini kolaylıkla yakalamanıza yardımcı oluyor. NX30’un hızlı 1/8000 saniyelik enstantane hızı ve saniyede 9 karelik (FPS) sürekli çekim özelliği sayesinde, kısa sürede net kareler yakalamak mümkün. XGA, 2.359K nokta çözünürlük değerinde hareket ettirilebilir elektronik vizöre sahip olan NX30, farklı görüş açıları yakalamayı da oldukça kolay bir hale getiriyor. Kalabalığın görüntü alınmasını engellediği durumlarda ya da daha yaratıcı bir açı yakalanmak istendiğinde, 80 derece döndürülebilen bu vizör, farklı perspektiflerin yakalanmasını da kolaylaştırıyor. Akıllı Bağlantı: Tag&Go Samsung’un ‘Smart Camera’ teknolojisi ile üretilen NX30’un, NFC ve Wi-Fi gibi gelişmiş bağlantı özellikleri de ilgi çekici. ‘Tag&Go’ özelliği, kullanıcıların tek dokunuşla karelerini anında ve hızla paylaşmalarını sağlarken, NX30’u NFC özelliğine sahip akıllı telefon ve tabletlerle de kolayca eşleştiriyor. NX30’un ‘Photo Beam’ özelliği ile görseller, herhangi bir konfigürasyona gerek kalmaksızın sadece dokunarak akıllı telefon veya tablete yüklenebiliyor. Kullanıcılar, ‘Mobile Link’ ile tek seferde dört farklı akıllı cihaza gönderecekleri birden fazla görüntüyü seçebiliyor. ‘Otomatik paylaşım’ özelliği ile çektiğiniz fotoğrafları anında akıllı telefon veya tabletinize aktarabiliyor ve ‘Mobil VizorPro’ özelliğiyle NX30’un çekim ayarlarını akıllı telefondan yapabiliyorsunuz. iPhone pantolonu! W TF Jeans isimli firma, iPhone telefonlara özel kot pantolon üretti. Apple’ın akıllı telefon ailesi iPhone’a özel olarak tasarlanan pantolon, teknoloji dünyasında büyük ilgi çekiyor. Bu pantolonun cepleri, standartların dışında. Pantolonda, standart ceplerin alt tarafına bir çift daha cep yerleştirilmiş. iPhone’ların sıkışmaması veya çizilmemesi için bu ceplerin kullanılmasını öneren WTF Jeans, herhangi bir zıplama veya eğilme hareketinin de kısıtlama yaratmadığını açıkladı. Su geçirmez olan pantolon, radyasyonu engelliyor ve bu nedenle de telefon çaldığında veya bluetooth kulaklıkla görüşme anında vücuda herhangi bir zarar gelmiyor. S İ M İ T S A R AY I • 10 3 TEKNOLOJİ Dinlemesini bilen navigasyon! N avigasyon teknolojilerinin önde gelen markası Next&NextStar, araç kullanıcılarının vazgeçilmezi olan navigasyon cihazlarında son teknolojiyi uygulamaya devam ediyor. Next&NextStar’ın yeni 5035 navigasyon cihazları için geliştirdiği VR Plus ses komut sistemi ile araç sahipleri artık ekrana dokunmak, adres girmek gibi zaman harcayan işlemlerle uğraşmıyor. Navigasyon dünyasında bugüne kadar fotoğrafla navigasyon (FotoNAV), trafik bilgi sistemi (TBS), oversense dokunmatik ekran teknolojisi gibi ilkleri navigasyon kullanıcılarıyla buluşturan Next&NextStar, ekrana dokunmadan sesle komut verebilme imkanı sunan VR Plus teknolojisiyle dikkat çekiyor. Next&NextStar’ın üstün yazılım ortakları ile birlikte geliştirdiği VR Plus ses tanıma teknolojisi, yeni 5035 navigasyon cihazlarıyla tüketicinin beğenisine sunuluyor. Navigasyon kullanıcıları adres girme, önemli nokta ve favoriler arasında arama yapma gibi işlemleri artık sesli olarak yapabiliyor. Cihaz ayrıca seyir esnasında cadde, sokak isimleri ve trafik durumunu da sesli olarak bildiriyor. Next&NextStar 5035 Navigasyon Cihazı’nın perakende satış fiyatı 249 TL. Arçelik’ten Ultra HD TV A Telefona ihtiyaç duymayan akıllı saat! S amsung, şimdiye kadar farklı tepkiler alan akıllı saatlerin kaderini, Gear Solo ile değiştirecek!Akıllı saatlerin en büyük problemleri, her zaman akıllı telefonlarla iletişimde kalmak zorunda olmaları. Aksi halde ‘akıllı’ olmaktan çıkan basit bir kol saatine dönüşüyorlar. Samsung şimdi de bu sorunu ortadan kaldırmak için Gear 2 modeli akıllı saatin, aynı zamanda telefon özelliklerine sahip, SIM kart takılabilen Gear Solo modelini tanıtmaya hazırlanıyor. İnternete sızan bilgilere göre Samsung, Kore patent ofisinden Gear Solo isimini tescil ettirmiş durumda. Bir başka kaynağa göreyse Gear Solo öncelikle Kore’de piyasaya sürülecek ve ardından dünyadaki tepki ve talebe bakılarak diğer ülkelerdeki satışı planlanacak. 10 4 • S İ M İ T S A R AY I rçelik’in yeni Ultra HD televizyonu, yüksek görüntü kalitesi arayanlara iyi bir çözüm sunuyor! Arçelik, televizyon izlerken yüksek görüntü kalitesinden ödün vermek istemeyenler için ultra HD televizyonu A65-US-9498’i tasarladı. Çerçevesiz full metalik ince özel tasarıma sahip olan Arçelik 4K televizyon, HD görüntüleri 8 milyon pixel ile Ultra HD olarak gösterebiliyor. Entegre Subwoofer teknolojisi ile ev sinema sistemi kalitesinde ultra sound performansı veren ürün, izle-kaydet özelliğine de sahip. Dropbox uygulaması ile dosya transferine gerek olmadan resim ve videolara erişim imkânı sunan Arçelik televizyon yeni arayüz tasarımı ve kolay kullanım menüsü ile kullanıcı dostu. 800 Hz resim işleme hızı olan üründe, saniye başına düşen görüntü sayısı daha yüksek olduğundan daha gerçekçi renklerle televizyon izlemenin keyfine ulaşılıyor. Hiçbir şeyi kaçırmayın! Dual Core işlemciye sahip televizyonun USB 3.0 özelliği sayesinde USB 2.0’a göre 10 kat daha hızlı kayıt yapılabiliyor. Dual CI+ özelliği ile Digiturk seyrederken, uydu yayınları da kolaylıkla kayda alınabiliyor. EPG özelliği sayesinde televizyon rehberine uzaktan erişim sağlanabiliyor, hatırlatma kurulabiliyor. Touch& Watch özelliği ile geniş bir film, dizi arşivinden faydalanıp, kaçırdığınız programları, dilediğiniz zaman izleme keyfine kavuşuyorsunuz. Tablet ve cep telefonlarından kablosuz bağlantı kurabilme imkânı sağlayan üründen, Facebook, Youtube, Twitter gibi birçok uygulamaya erişilebiliyor. Rahat izleme imkanı sağlayan Passive 3D özelliği için 6 adet gözlük ile birlikte gelen televizyonda 5 adet HDMI, 1 adet 3.0 USB ve 2 adet 2.0 USB girişi bulunuyor. Üründe yayından kaynaklanan gürültüler Noise Reduction özelliği ile giderilebildiği gibi geliştirilmiş Digital Luminance Transient Improvement (DLTI) özelliği ile görüntüdeki keskinlik artırılabiliyor. DigitalCombfilter ile renk geçişlerinde üstün performans sunan A65-US-9498, daha birçok özelliği aynı anda bulunduruyor. Televizyona Arçelik mağazalarından ulaşmak mümkün. Tablet üstünde gerçek bilardo T ablet üstü oyunlarıyla teknoloji severler tarafından ilgi gören S.M.A.R.T Teknoloji, pek çoğumuzun kocaman masalarda oynadığı bilardo keyfini bu kez ‘Pool Billiards’ oyunu ile tablet üstüne taşıyor. Dokunmatik ekran özelliği sayesinde oyun kutusunun içinde yer alan iki adet ıstaka ile gerçek bilardo oynamanın keyfini yaşayacağınız ‘Pool Billiards’ bilardo oyunu ile tabletinizi istediğiniz her yere taşıyabilir, dijital çağın dijital oyunlarının keyfini arkadaşlarınızla çıkarabilirsiniz. Her geçen gün teknoloji meraklılarına eğlenceli ve sıra dışı oyunlar sunan S.M.A.R.T Teknoloji; keyifle vakit geçirmek isteyenleri birbirinden farklı oyunlarla buluşturmaya devam ediyor. Teknosa ve seçkin teknoloji marketlerinde satışa sunulan oyunlar teknoloji meraklılarını bekliyor. Akıllı aydınlatma Türkiye’de! A kıllı cihazlarla kontrol edilebilen ev aydınlatma sistemi Philips HUE, Türkiye’de satışa sunuldu! iOS ve Android akıllı telefonlar ve tabletlerde yer alan Philips HUE uygulaması ile kontrol edilebilen dünyanın ilk birleşik ev aydınlatma sistemi Philips HUE, ev aydınlatma deneyimini kullanıcıların avuçlarının içerisinden, kablosuz olarak kontrol etmelerini sağlıyor. Kullanıcının ruh haline, tarzına ve ihtiyacına en uygun aydınlatma çözümünü uzaktan ayarlayarak ve programlayarak kişiselleştirilebildiği Philips HUE, hem eğlenceli bir yaratıcılık, hem farklı sistemler ile bağlantı hem de aydınlatmada esneklik sağlıyor. Türkiye’de satışa sunulan Philips HUE paketleri içerisinden, evlerde var olan aydınlatma ünitelerinde ve avizelerde kolayca kullanılabilecek E27 duylu üç adet LED HUE lamba ve evde kullanılan wi-fi modemine takılacak bir bağlantı parçası çıkıyor. Tavsiye raf fiyatı 629 TL ile Türkiye’de satışa sunulan Philips HUE’yu kullanmak için geriye sadece iOS ya da Android akıllı cihazlardan HUE uygulamasını istenen cihaza indirmek ve ışığı tamamen yeni bir biçimde deneyimlemeye başlamak kalıyor. Yeni Philips HUE ile ilgili bilgi veren ve açıklama yapan Philips Türkiye CEO’su Göktuğ Gür, “Philips HUE aydınlatmada büyük değişimlere yol açacak bir ürün olma özelliğini taşıyor. İnovasyonu misyon haline getirmiş bir firma olarak Philips HUE, bu alanda liderliğimizi bir kez daha göstermemizi sağlıyor. Amerika, Kanada ve Avrupa’nın ardından artık Türkiye’de de kullanıcılar ile buluşan Philips HUE, dijital teknolojinin günümüzde geldiği noktayı çok iyi gösteriyor. Aydınlatmanın artık bir ihtiyacın ötesinde, insanlar için bir yaşam biçimi olduğunu kanıtlayan Philips HUE, aydınlatmanın sınırlarını zorlayarak hayatımızı zenginleştiriyor” dedi. Son moda oyun faresi L ogitechoyunseverlere hitap eden ve farklı tasarımıyla dikkat çeken Logitech G ayarlanabilir oyun faresini tanıttı. G502, dünyanın ilk 12.000 DPI sensorünü ileri düzey yüzey ve ağırlık ayarlama özelliği ile birleştirerek, galibiyet potansiyelinizi üst seviyeye ulaştırmanıza yardımcı oluyor. Proteus Core, Logitech G özel Delta Zero teknolojisi ile dünyanın en güçlü ve kesin sensörünü kullanıyor. Sıfır sensör ivmesi, sıfır düzleştirme veya filtreleme ve sıfır piksel dönme ile 200’den 12.000’e kadar çıkan geniş bir DPI aralığını birleştiren G502, paralel olmayan takip performansı ve duyarlılığı sunmak üzere tasarlandı. Cihaz, saniyede 300 inch (762 cm) hareket izleyebiliyor. ProteusCore, size uygun performansı otomatik yeniden yapılandırmak için, oyun yüzeyinin eşsiz fiziksel ve yansıma özelliklerine göre sensör ayarlama imkânı sunuyor. Böylece hangi oyun yüzeyini kullanıyorsanız kullanın, en yüksek takip hızına ve en düşük havalanma mesafesine erişilebiliyor. Fiziksel hissi ve performansı en üst seviyeye ulaştırmak için Proteus Core size mouse’un ağırlığını ve denge merkezini 3.6 g’a kadar ayarlama olanağı sunuyor. Oyun üzerinde tamamen kontrolü elde edebilmek için Logitech Gaming Software’ini kullanabilir, herhangi bir komutu veya makroyu, Proteus Core’un belleğinini kontrol eden 32-bit ARM işlemcisinin sayesinde 11 programlanabilir düğmeden birini kullanarak yeniden atayabilirsiniz. Birçok oyun mouse’ları esneyen ve bükülen yekpare bir anahtar-levha sunarken, Proteus Core’un kendine ait sağ ve sol anahtarları sert ve sabit bir platform sağlayarak daha kesin, sağlam tıklama sağlıyor. S İ M İ T S A R AY I • 10 5 TEKNOLOJİ Full HD’den fazlası! Q uattron Pro teknolojisine sahip yeni Sharp televizyon serisi, Full HD’den fazlasını sunuyor! Sharp, UQ10 serisi AQUOS Quattron Pro televizyonlarını pazara sunuyor. Sharp’ın benzersiz Quattron Pro teknolojisi, geleneksel Full HD televizyonlardan 2.5 kat daha fazla alt-piksele sahip. Ürün, buna ek olarak, pazara sunulduğu an itibariyle HDMI üzerinden Ultra HD (4K) çözünürlükteki görsel materyalleri görüntüleyebilen bir seri olarak üretilen tek full HD televizyon modeli. UQ10 ayrıca, mükemmel ses kalitesi sağlayan Yamaha HXT ses sistemine sahip. Quattron Pro teknolojisine sahip Sharp AQUOS 3D UQ10 televizyonlar, Full HD’den 2.5 kat daha fazla çözünürlükte görüntüye sahip. Bu da herhangi bir full HD televizyondan daha yüksek çözünürlüklü görsel materyallerin izlenmesine izin veriyor. Quattron Pro panelindeki akıllı ‘upscaller’ (uydu veya kablo tuneri, yerel televizyon yayını, Blu-ray, DVD veya oyun konsolundan gelen sinyal fark etmeksizin) görüntülenen materyal düşük bir çözünürlükte olsa bile çözünürlüğü 4K’ya yakın bir seviyeye çıkarıyor, daha net ve canlı bir görüntü sağlıyor. Böylece izleyiciler henüz yaygınlaşmamış bir teknoloji olan ultra yüksek çözünürlükten yararlanabiliyor. UQ10 serisi modelleri yalnızca görüntü kalitesi ve tasarımı ile değil, aynı zamanda ekran boyutu ile de etkileyici. UQ10 Serisi 60, 70 ve 80” ekran seçenekleriyle geliyor. Bu boyutlar, ister ev arşivi kayıtları, ister spor yayınları veya film izlerken olsun, hem 2D hem de 3D çözünürlükte unutulmaz deneyimler yaşatıyor. Sharp’ın bu panellerde uygulamış olduğu akıllı teknoloji ve artan çözünürlük, görüntüyü rahat bir mesafeden izleyebilmek için 60” ekranda 2.3 m, 70” ve 80” ekranlarda ise 2.7 m ile 3 m mesafeyi yeterli kılıyor. Telefonlar daha da hızlanacak! Q ualcomm, yılın ikinci yarısında üreticilere sunacağı 64-bit destekli yeni mobil işlemcileri Snapdragon 810 ve 808’i duyurdu. En hızlı telefonları bile şimdiden eskide bırakacak olan Qualcomm 810, 55 megapiksele kadar kameraları yönetebiliyor, 4K video görüntüleyebiliyor. Yüksek hızlı LPDDR4 bellek desteğine sahip çip, çok kullanıcılı MIMO desteği sayesinde Wi-Fi bağlantılarını çok daha etkin hale getiriyor. Snapdragon 810, Bluetooth 4.1 ve NFC desteğine de sahip. Çip, üzerindeki Adreno 430 grafik işlemci ise selefi Adreno 420’den yüzde 30 daha hızlı, aynı zamanda 20 nanometre işleme teknolojisini kullandığından güç kullanımında yüzde 20 daha tasarruflu. 64-bit mimariye sahip sekiz çekirdekli Snapdragon 808 ise Adreno 418 grafik birimi sayesinde WQXGA ekranlar için 2K görüntü desteği sunuyor. Bunun anlamı, önümüzdeki senenin orta-üst seviye ceplerinin 2560x1600 çözünürlükleriyle gelebileceği. WhatsApp’ta sesli konuşun! Ş ubat ayı içerisinde Facebook tarafından 19 milyar dolara satın alınan WhatsApp önemli bir işleve daha kavuşuyor. Kullanıcılara şu an sadece ücretsiz yazılı mesajlaşma hizmeti sunan WhatsApp sesli görüşme özelliğine kavuşuyor. Popüler mesajlaşma uygulamasına sesli görüşme desteğinin kazandırılacağı, MWC 2014 etkinliğinde bir basın toplantısı düzenleyen WhatsApp’ın kurucularından Jan Koun tarafından bizzat açıklanmıştı. Google ’ın stok Android’de yer verdiği arama ekranı ile benzer bir temanın oluşturulduğu sesli görüşme ekranında kullanıcılar hopörler açabilecek ve konuşma esnasında farklı kullanıcılarla mesajlaşabilecek. Arama hizmetini başlatmak ise oldukça basit. Tek yapılması gereken üst bölümde yer alan telefon simgesini tıklamak. WhatsApp sesli görüşme özelliğinin de eklenmesiyle popülerliğini daha da artıracak. 10 6 • S İ M İ T S A R AY I TravelMate P645’e RedDot ödülü A cer’ın TravelMate P645 ticari dizüstü bilgisayarı ürün tasarımıyla bir ödülün daha sahibi oldu. 2014 iF Ürün Tasarım Ödülleri’nde Acer’ın kazandığı dört büyük ödülden sonra Travelmate P645 bu kez de dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden 2014 RedDot Ödülü’nü kazandı. Aralarında ünlü moda tasarımcısı Jimmy Choo’nun da olduğu uluslararası tasarım uzmanlarından oluşan 40 üyeli bir jüri heyeti tarafından yürütülen detaylı bir değerlendirme sürecinin ardından yalnızca en iyi ürünler, mükemmel tasarımlarından dolayı RedDot’la ödüllendiriliyor. Acer Türkiye Ülke Müdürü Sinan Kender, konuyla ilgili olarak “Ürünlerimiz estetik olarak çekici ve donanım ve yazılım yönlerinden kullanımı kolay olmaları için tasarlanıyor. Dünyanın önde gelen iki tasarım yarışmasını kazanan Acer TravelMate P645, dayanıklı tasarımı ve güvenlik özellikleriyle uluslararası uzmanlardan oluşan juri üyelerinin beğenisini kazandı” dedi. Bu yıl 53 ülkeden 1816 üretici, tasarımcı ve mimar, 23 kategoride RedDot ürün tasarım ödülleri için yarıştı. Acer TravelMate P645, bilgisayarlar ve enformasyon teknolojileri kategorisinde ödül aldı. İdeal bir iş ortağı olmak için tasarlanan Acer TravelMate P645 ticari dizüstü bilgisayar, siyah dış yüzeyiyle iş sorumluluğunu; karbonfiber, alüminyum ve magnezyum alaşımlı malzemeleriyle de sağlamlığı temsil ediyor. 14 inç Full HD IPS parlama yapmayan ekranı ve Near Field Communication, sesli komut ve Acer Purified.Voice gibi en yeni Asus ZenFone’a tasarım ödülü! teknolojiler verimlilik sunuyor. Entegre bir biyometrik parmakizi okuyucusu ile bir araya getirilen Trusted Platform Module 1.2 okuyucu bu sistemi yetkisiz erişimlerden koruyor. Acer TravelMate P645’in hafifliği, uzun pil ömrü ve dayanıklılık özellikleri mobil kullanıcıların içlerinin rahat olmasını sağlarken, çeşitli bağlantı noktalarına sahip opsiyonel ProDock tek bir güvenilir bağlantıdan genişletme imkânı veriyor. A SUS, 4 ila 6 inç arasında değişen ekran boyutlarına sahip yeni ZenFone serisiyle 2014 RedDot Tasarım Ödülleri’nde Mobil Telefon kategorisinde ödülün sahibi oldu. Sektöründe lider firmaların ürün tasarımlarının ödüllendirildiği ve bu yıl 53 ülkeden 4 bin 815 katılımın gerçekleştiği uluslararası kabul gören RedDot Tasarım Ödülleri’nde bu yıl da tasarımlarıyla fark yaratan ürünler belirlendi. Ürünleri inovasyon, işlevsellik ve ergonomi gibi birçok kriter bazında değerlendiren ve dünya çapında isim yapmış 40 tasarım uzmanından oluşan 2014 RedDot Ödülleri Jürisi ise ödüllerin tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük jüri olma özelliğini taşıyor. ASUS ZenFone Serisi, 4 ila 6” arasında değişen ekran boyutları ve çarpıcı renk seçenekleriyle sunuluyor. Corning Gorilla Glass 3 ile çizilmelere ve darbelere üst seviyede dayanıklılık gösteren ZenFone’un ön yüzü, Asus’un çoğu ürününde kullandığı bir tasarım detayı olan eşmerkezli dairesel formda fırçalanmış metal alt çerçeveye sahip. Hafiflikte iddialı ZenFone serisinin tüm üyeleri, stil sahibi mat siyahtan canlı vişne kırmızısı ve güneş sarısı gibi canlı renklere uzanan geniş bir renk yelpazesine sahip değiştirilebilir kapaklarıyla, kullanıcılara kişiselleştirilmiş ve stillerini yansıtan bir mobil deneyim sunuyor. S İ M İ T S A R AY I • 107 SİMİT SARAYI ADRESLERİ ADANA Adana Optimum Simit Sarayı Yüreğir Hiltonsa Kavşağı, Optimum AVM ADIYAMAN Adıyaman Simit Sarayı Atatürk Bulvarı, Hacı Ömer Mah., No: 212 ANKARA Ulus Simit Sarayı Ulus İşhanı, B Blok No: 1 Altındağ Ankara Opet Simit Sarayı Eti Mah., Celal Bayar Bulvarı, 45, Maltepe * Gölbaşı Simit Sarayı Bahçelievler Mah., 28584. Sok. No: 3/E Gazi Üniversitesi Karşısı * Karanfil Simit Sarayı Karanfil Sokak, No: 24/C Kızılay Sıhhiye Simit Sarayı Cihan Sok., No: 1/C-1/D * Optimum Simit Sarayı ( Mutfaklı) Eryaman Ayaş Yolu No:93 06930, Ankara (Yakında) ANTALYA Havaalanı Simit Sarayı Havalımanı İçi, 2. Dış Hatlar Terminali Zemin Kat, No: 150 Havaalanı Bite To Go Simit Saray Havalimanı içi 2. Dış Hatlar Terminali Zemin Kat, No: 50 Lara Simit Sarayı İsmet Gökhan Cad., Kayacan Apt., No: 115/2 Lara-Antalya *Güllük Simit Sarayı Anafartalar Güllük Cad., Cennet Apt., No: 14/3 Antalya Üçkapılar Simit Sarayı Sinan Mah., Atatürk Cad., No: 11/A Uçar İşhanı *Antalya Kapalıyol Simit Sarayı Balbey Mah. Kazım Özalp Cad. No:30/A Murat Paşa *Alanya Simit Sarayı Şekerhane Mah. Atatürk Cad. No:13 Alanya BİLECİK Bilecik Simit Sarayı Gazipaşa Atatürk Bulvarı, No: 32/1-2 BOLU Gölköy Kampüsü Simit Sarayı Sosyal Aktivite, No: 27-29-30 BURSA Bursa İmam Aslan Simit Sarayı İmam Aslan Dinlenme Tesisleri, Yeni Yalova Yolu 5. Km. Gemlik *Görükle Trio Simit Sarayı Sakarya Mah., Atatürk Cad., No: 101 *Nilüfer Simit Sarayı İmece Sok. No: 2 /18 Kent Meydanı Simit Sarayı Uluyol Kıbrıs Şehitleri Cad., No:145 Osmangazi *Bursa Kent Meydanı AVM Simit Sarayı Kıbrıs Şehitleri Cad., No: 64 1B-01 Osmangazi * Bursa Fomara Simit Sarayı Aktar Hüssam Mah., Fevzi Çakmak Cad., No: 29 Osmangazi Bursa Opet Simit Sarayı Yeni Yalova Yolu, 13. Km No: 34 Ovaakça *Bursa Setbaşı Simit Sarayı Selçuk Hatun Mah., Atatürk Cad., Kaya Apt., No:1 Setbaşı ÇORUM Çorum Simit Sarayı Yeniyol Mah., Gazi Cad., No: 31/B DENİZLİ * Denizli Simit Sarayı Altıntop Mah., Mimar Sinan Cad., Öztürk İş Merkezi, No: 1 EDİRNE Edirne Simit Sarayı Talatpaşa Asfaltı, No: 134, Özel Trakya Hastanesi Yanı ESKİŞEHİR Eskişehir Anadolu Üniversitesi Simit Sarayı Anadolu Üniversitesi, Yunus Emre Kampüs İçi, *Eskişehir Hamam Yolu Simit Sarayı Arifiye Mah.Hamam yolu Cad.No:78/1 Odunpazarı GAZİANTEP *Antep Forum Simit Sarayı İncili Pınar Mah. Nizip-İstasyon Caddesi Kesişimi ISPARTA Isparta Simit Sarayı Buğday Cad., No: 34 İSTANBUL *Aksaray Simit Sarayı Millet Cad., Tanburi Cemil Çıkmazı Sok., No: 4/A Fatih-Aksaray *Atatürk Havalimanı 1 Simit Sarayı Dış Hatlar Terminali, 34149, Yeşilköy *Atatürk Havalimanı 2 Simit Sarayı Dış Hatlar Terminali, 34149, Yeşilköy Atatürk Havalimanı 3 Simit Sarayı Dış Hatlar Terminali, 34149, Yeşilköy. Atatürk Havalimanı 4 Simit Sarayı İç Hatlar Geliş, 34149, Yeşilköy Atatürk Havalimanı 5 Simit Sarayı Dış Hatlar Terminali 34149, Yeşilköy Bağcılar Simit Sarayı Sancaktepe Mah., Çarşı Cad., No: 6/A Bağcılar Bahariye Simit Sarayı Osmanağa Mah., Bahariye Cad., No: 18 Kadıköy Beşyüz Evler Simit Sarayı Hürriyet Mahallesi, Eski Edirne Asfaltı, No: 178 Küçükköy-G.O.P *Beycity Simit Sarayı Cumhuriyet Mah., Atatürk Bulvarı, No: 18 Beylikdüzü Beykent Simit Sarayı Beykent Siteleri, Beykent Üniversitesi Kampüs İçi. B.Çekmece Beykent Ayazağa Simit Sarayı Ayazağa Mah., Beykent Üniversitesi Kampüsü G-23 Sokak, No: 74 Carousel AVM Simit Sarayı Halit Ziya Uşaklıgil Cad. No: 1, Carousel Alışveriş Merkezi Kat:1/B No:5 Bakırköy-İstanbul Cennet Simit Sarayı İstanbul Cennet Mah., Hürriyet Cad., No: 53/C K.Çekmece Cevahir AVM Simit Sarayı Meşturiyet Mah., Büyükdere Cad., Cevahir Avm., 87/A, Şişli *CNR Simit Sarayı CNR Fuar Merkezi, Hall-4-6-78, 34149 Yeşilköy Çapa Simit Sarayı Millet Cad., No: 159. Fatih Çayırbaşı Simit Sarayı Rasimpaşa Mah., Rıhtım Cad., No: 58/A Kadıköy Çeliktepe Simit Sarayı Çeliktepe Mah., İnönü Cad., No: 2/2.Çeliktepe-Kağıthane Dudullu Simit Sarayı Asyapark AVM Zemin Kat, Dükkan 44-45. Ümraniye Esenyurt Simit Sarayı Merkez Mah., 19 Mayıs Bulvarı, Esenyurt İş Merkezi., No: 2 Etiler Simit Sarayı Nispetiye Cad., No: 144 Eyüp Simit Sarayı İslambey Mah., Kalenderhane Cad., No: 3334065 Eyüp Fatih Simit Sarayı Yavuz Selim Mah., Fevzipaşa Cad., No: 121 *Forum İstanbul Bayrampaşa Simit Sarayı Kocatepe Mahallesi, Paşa Caddesi 34045 * Güneşli Park Simit Sarayı Güneşli Mah., Koçman Cad., Güneşli Park AVM, No: 39/E Halitağa Simit Sarayı Osmanağa Mah., Halitağa Cad., Çam Apt., No: 25/14 Kadıköy Hasanpaşa Simit Sarayı Hasanpaşa Mah., Kurbağalıdere Cad., No: 14/B Kadıköy Hisarüstü Simit Sarayı Nispetiye Cad., 6. Sok., No: 21. Rumelihisarüstü-Sarıyer İncirli Simit Sarayı Ömür Plaza Önü, Şair Orhan Veli Sok., No: 22 Daire 3 İncirli-Merter 10 8 • S İ M İ T S A R AY I İstiklal Simit Sarayı Katip Mustafa Çelebi Mah., İstiklal Cad., No: 3 Beyoğlu Kadıköy Simit Sarayı Söğütlüçeşme Cad., No: 10 Kadıköy Kartal M1 Simit Sarayı Orta Mahalle Yalnız Selvi Cad., No: 58/A Kartal-Yakacık *Kartal Bankalar Simit Sarayı Bankalar Cad. No:80 Kartal-İstanbul * Kavacık Simit Sarayı Acar Çarşı Rüzgarlı Bahçe Mahallesi Cumhuriyet Cad., No: 10 Beykoz Koçtaş-Beylikdüzü Simit Sarayı Sakarya Cad., E5 Üzeri Yan Yol, Beylikdüzü Kozyatağı Simit Sarayı Eski Üsküdar Yolu, Topçu İbrahim Sok., No: 2/1 Ataşehir *Kuştepe Simit Sarayı İnönü Cad., No: 28 Şişli * Levent Anıt Simit Sarayı Esentepe Mah. Büyükdere Cad. No: 191/2 Beşiktaş 4. Levent Simit Sarayı Eski Büyük Dere Cad., Cem Sultan Sok., No: 2/A Kağıthane Maltepe Simit Sarayı Feyzullah Mah., Bağdat Cad., No: 104/15. Maltepe *Maltepe Park AVM Simit Sarayı Cevizli Mah., Tugay Yolu Cad. (Yakında) Marmara Park Simit Sarayı Güzelyurt Mah. 1. Cadde, Esenyurt-İstanbul *Maslak Simit Sarayı Ahi Evren Cad., Nazmi Akbacı Ticaret Merkezi, No: 208-209-210 Maslak * Merkez Efendi Simit Sarayı Seyitnizam Mahallesi, Balıkçı Çırpıcı Yolu Merkez Evler, No: 70 2 Etap- Zeytinburnu Mecidiyeköy Meydan 1 Simit Sarayı Büyükdere Cad., No: 48 Mecidiyeköy Meydan 3 Simit Sarayı Büyükdere Cad., No: 58/2 Mecidiyeköy Meydan 4 Simit Sarayı Büyükdere Cad., No: 26/A *Mecidiyeköy Stadyum Simit Sarayı Büyükdere Cd. No:61 Şişli Merter Simit Sarayı Şair Ahmet Kutsi Tecer Cad., Aras Apt., No: 5/C Merter Metrocity Simit Sarayı Büyükdere Cad. 1.Levent 34330 – İstanbul (Yakında) Optimum Simit Sarayı Optimum Outlet ve Eğlence Merkezi, E5 Üzeri, 1. Kat, No: 32 Göztepe Osmanbey Simit Sarayı Halaskargazi Cad., No: 114/D Osmanbey-Şişli Pendik Sahil Simit Sarayı Doğu Mah., Ankara Cad., No: 136 Pendik *Pendik Marina Simit Sarayı Batı Mah. Sahil yolu Marintürk İstanbul Cityport Tic. Merkezi E blok Alt kat 20-21 Pendik Profilo Avm Simit Sarayı Gülbahar Mah., Profilo AVM Yolu, No: 311 Mecidiyeköy Rıhtım Simit Sarayı Osmanağa Mah., Rıhtım Cad., No: 16 Kadıköy Sabiha Gökçen Dış Hatlar Simit Sarayı Sabiha Gökçen Uluslararası Hava Limanı, Dış Hatlar Tarafı Dl. 500 Sabiha Gökçen İç Hatlar Simit Sarayı Sabiha Gökçen Uluslararası Hava Limanı İç Hatlar, Gelen Yolcu Katı, Al 302 ve Al1606 Salacak Simit Sarayı İskele Cad., No: 14 Üsküdar Sanayi Mahallesi Simit Sarayı Yeşilce Mah., Eski Büyükdere Cad., No: 59 4. Levent Sancaktepe Metro Garden Simit Sarayı (Yakında) Sirkeci Simit Sarayı Ankara Cad., No: 215 Fatih Soğanlık Simit Sarayı Orta Mah., Atatürk Cad., No: 118 Kartal *Plato Simit Sarayı Plato AVM, Fatih Bulvarı, Emir Cad., No: 3-97 Sultanbeyli Sultangazi Simit Sarayı Cebeci Mah., 1. Cebeci Cad., No: 21 Sultangazi Sultançiftliği Simit Sarayı 50. Yıl Mah., Eski Edirne Asfaltı, Burda Market Bitişiği Şirinevler Simit Sarayı Şirinevler Mah., Yaman İş Merkezi, No: 2 B. Evler Taksim Simit Sarayı Şehit Muhtar Mah., Yeni Tarlabaşı Cad., No: 6 Taksim *Taksim Meydan Simit Sarayı Sıraselviler Cad., No: 1 Beyoğlu Taşdelen Simit Sarayı Sultançiftliği Mah., Turgut Özal Bulvarı, No: 127/1 Çekmeköy TT Arena Simit Sarayı 1 Huzur Mah., TT Arena Stadı, K8 Kapı Girişi, Giriş Kat Aslantepe TT Arena Simit Sarayı 2 Huzur Mah., TT Arena Stadı K8 Kapı Girişi 4. Kat TT Arena Simit Sarayı 3 Huzur Mah., TT Arena Stadı K8 Kapı Girişi 4. Kat TT Arena Simit Sarayı 4 (Dış Alan) Huzur Mah., TT Arena Stadı Aslanlı Yol TT Arena Simit Sarayı 5 Huzur Mah., TT Arena Stadı, K8 Kapı Girişi, Giriş Kat Aslantepe TT Arena Simit Sarayı 6 Huzur Mah., TT Arena Stadı, K8 Kapı Girişi 4. Kat Aslantepe Ulusoy İkitelli Simit Sarayı Basın Ekspres Yolu, Cemal Ulusoy Cad., Ulusoy Yazahanesi, İkitelli Üsküdar Simit Sarayı Mimar Sinan Mah., Dr. Fahri Atabey Cad., No: 17/2. Üsküdar Vialand Simit Sarayı- Açıldı * Vialand Simit Sarayı Yeşilpınar Mahallesi, Girne Caddesi, Vialand AVM, Cadde Katı, Eyüp Viaport-Kurtköy Simit Sarayı Yenişehir Mah., Dedepaşa Cad., Viaport AVM, No:2/3 Kurtköy White Hill AVM Simit Sarayı Karadolap Mh. Atatürk Cd. No: 13 D: 22 Yeşilpınar-Eyüp Yenibosna Koçtaş Simit Sarayı Yıldırım Beyazıt Cad., Koçtaş AVM Yenibosna * Yenikapı Simit Sarayı Aksaray Mustafa Kemalpaşa Cad., No: 56 Fatih *Zeytinburnu Simit Sarayı 58. Bulvar No: 112 212 AVM Simit Sarayı Mahmutbey Merkez Mah., Taşocağı Cad., No: 5 K: 2 Bağcılar-İkitelli İZMİR Seferihisar Simit Sarayı Kuşadası Cad., No: 79 İzmir Optimum Simit Sarayı Akçay Cad., No: 101, Optimum Outlet AVM. Gaziemir-İzmir * Konak Simit Sarayı Akdeniz Mh. Gazi Blv. Pk:35210 Konak/İzmir. (Yakında) KAYSERİ * Kayseri Simit Sarayı Selimiye Mah., O. Kavuncu Blv., BYZ Garage AVM, Z33, Melikgazi KOCAELİ Gebze Simit Sarayı Hacı Halil Mah., Hükümet Cad., No: 100. Gebze Gölcük Simit Sarayı Merkez Mah., Cumhuriyet Cad., Anıt Park İçi, No: 8. Gölcük İzmit Simit Sarayı Ömerağa Mah., Alemdar Cad., No: 26. İzmit İzmit N City Avm Simit Sarayı Karabaş Mah., Oramiral Salim Dervişoğlu Cad. No:102 KONYA Selçuklu Simit Sarayı Alaadin Bulvarı, No:13 KÜTAHYA Kütahya Simit Sarayı Servi Mah., Mithatpaşa Cad., Çarşı Hilton AVM, Sitesi B/1-15 MALATYA * Malatya Park AVM Simit Sarayı İnönü Mah. Çamlıca Cad. No: 178 ,Malatya MANİSA Salihli Simit Sarayı Kurudere Cad., No: 4 MERSİN * Mersin Forum Simit Sarayı Güvenevler Mah., 1. Cad., No: 120-133, Yenişehir NEVŞEHİR *Nevşehir Simit Sarayı 2000 Evler Mah. Zübeyde Hanım Cad. No: 143 SAKARYA Adapazarı Simit Sarayı Çark Cad., No:12 Adapazarı Üniversitesi Simit Sarayı Sakarya Ünv. Kantin Simit Sarayı Esentepe Kampüsü Serdivan-Adapazarı-Sakarya Hendek Güney Simit Sarayı Tem Yolu, 157. Km, Otoyol Hizmet Tesisi, Parkshop Hendek Kuzey Simit Sarayı Tem 157. Km Otoyol Hizmetleri tesisi. Parkshop * Serdivan Park AVM Simit Sarayı Arabacı Alanı Mah., Mehmet Akif Ersoy Cad. SAMSUN Terminal Simit Sarayı Hafif Raylı Sistem Üniversite Son Durağı. Atakum Çarşamba Simit Sarayı Çarşamba Kent Meydanı Avm. (Yakında) *Samsun Piazza Simit SarayıÇarşamba Cad., No: 52 Z-53 Eski Otogar Mevkii, Canik URFA * Urfa Piazza Simit Sarayı Direkli Mahallesi, İpekyol Bulvarı Gaziantep-Şanlıurfa Karayolu, 3749 Ada, 5 Parsel, Merkez * Urfa Cadde Simit Sarayı Bamyasuyu Mah., 148. Sok., Palmiye Apt., No: 3, Merkez TEKİRDAĞ Çorlu Simit Sarayı Kazimiye Mah., Omurtak Cad., Yeni Park Karşısı, No: 164/A VAN Van Simit Sarayı Cumhuriyet Cad., No: 72 *Van Erciş Simit Sarayı Vanyolu cad. Devlet Hast. Karşısı Burak Apt. Zemin Kat Erciş YALOVA Yalova Simit Sarayı Yali Cad., No: 41/a ABD New York Simit Sarayı 435 Fifth Avenue New York NY 10016. Yakında ALMANYA Berlin Simit Sarayı Karl-Marx strasse 82 (Yakında) Frankfurt Simit Sarayı Kaiserstrasse 44 Frankfurt am main, GPRS: 50°06’32.3”N 8°40’11.4”E * Düsseldorf Simit Sarayı Worringerstraße 142 40210 Düsseldorf , GPRS: 51°13’18.2”N 6°47’40.4”E * Mannheim Simit Sarayı Kurpfalzstraße R1, 1 68161 Mannheim. Yakında * Köln Venloer Simit Sarayı Venloer Strasse 280, Köln GPRS: 50°56’53.2”N 6°55’15.8”E BELÇİKA * Antwerpen Simit Sarayı de Keyserlei 13-15 2018 Antwerpen, GPRS: 51°13’03.9”N 4°25’01.6”E HOLLANDA Amsterdam Simit Sarayı Kinkerstraat 224 1053 EM Amsterdam, GPRS: 52°21’56.2”N 4°51’58.3”E Amsterdam Simit Sarayı Doppermarkt Yakında S İ M İ T S A R AY I • 10 9 Amsterdam Simit Sarayı Nieuwedijk 224 Yakında Amsterdam Simit Sarayı Arena Stadium Yakında *Den Haag Simit Sarayı Hobbemaplein 99 2526 JD Den Haag , GPRS: 52°04’02.9”N 4°17’53.1”E Den Haag Simit Sarayı Gedemtegracht 88, 2512 KB Den Haag, GPRS: 52°04’37.6”N 4°18’56.1”E *Deventer Simit Sarayı Pikeursbaan, 78 A, 7411 GW Deventer, GPRS: 52°15’12.5”N 6°09’50.6”E Lijnbaan Simit Sarayı Lijnbaan 119A 3012 EN Rotterdam, GPRS: 51°55’09.5”N 4°28’37.0”E * Beijerlandselaan Simit Sarayı Beijerlandselaan 42-44 3074 EK Rotterdam, GPRS: 51°53’46.2”N 4°30’46.6”E * Meent Simit Sarayı Meent 15A 3011 JA Rotterdam, GPRS: 51°55’26.6”N 4°29’08.6”E Eindhove Simit Sarayı Nieuw straat 23 Eindhoven Yakında Utrecht Simit Sarayı Vredeburg 150-151 Yakında Almere Simit Sarayı Almere Central Station (Yakında) İNGİLTERE Londra Simit Sarayı 360 Oxford Street bond station city of West minster (Yakında) KIBRIS *Gazi Magusa Simit Sarayı Doğu Akdeniz Üniversitesi, Gazi Magusa, GPRS: 35.1447414, 33.9092411 Girne Amerikan Üniversitesi Simit Sarayı Girne Amerikan Üniversitesi Karmi Kampüsü Girne Liman Simit Sarayı Girne Lefkoşa Simit Sarayı Ercan Havalimanı (Yakında) MISIR * New Cairo Simit Sarayı Al Salam Axis, Awal Al Qahera Al Gadida, Behind 90th Street, Mobil Station, New Cairo, GPRS: 30°01’14.9”N 31°25’54.4”E SUUDİ ARABİSTAN Mekke Simit Sarayı Abraj Al Bait Center, Zam Zam Tower, Haram Holy City Of Makkah, Mekke, GPRS: 21°25’09.2”N 39°49’32.4”E Zam Zam Tower Simit Sarayı Makkah ZamZam Tower (Promod) (Yakında) Hilton Mall Simit Sarayı Makkah Hilton Mall (Yakında) Makkah Mall Simit Sarayı Makkah Mall (Yakında) Al Noor Simit Sarayı Madina Al Noor Mall (Yakında) Arab Mall Simit Sarayı Jeddah Arab Mall (Yakında) Jeddah Airport Simit Sarayı Jeddah Airport (Yakında) Granada Mall Simit Sarayı Riyadh Granada Mall (Yakında) El Nakheel Mall Simit Sarayı Riyadh El Nakheel Mall (Yakında) Tala Mall Simit Sarayı Riyadh Tala Mall (Yakında) Hayat Mall Simit Sarayı Riyadh Hayat Mall (Yakında) KUVEYT *Kuveyt E-Mall Simit Sarayı Beirut Street Block,No: 26 Building 80002 Hawally Kuwait City (Yakında), GPRS: 29°20’10.1”N 48°01’07.1”E * MUTFAK KONSEPTLI MAĞAZALARIMIZ SUDOKU 1 SUDOKU KOLAY 1 2 3 4 2 3 110 • S İ M İ T S A R AY I 4 SUDOKU ZOR 5 5 6 7 8 6 7 111 • S İ M İ T S A R AY I 8 ASTROLOJİ Gün Boğaların günü BOĞA (21 NISAN - 21 MAYIS) Mayıs ayının yıldızı siz Boğalar! Yarım bıraktığınız işleri tamamlamak için kolları sıvayın! Hayallerinizin peşinden gitmek için ihtiyacınız olan gücü yüreğinizde hissedin! Aşk hayatınızda ise yeni kararlar almaya açıksınız. Partnerinizle bahar havasının tadını doya doya çıkartabilirsiniz. Sosyal hayatınızda yeni planlar yapmaya ne dersiniz? Yeni insanlarla tanışmak sizi mutlu edebilir, arkadaş çevrenizi genişletebilirsiniz. Mayıs ayında geçmişle ilgili konuşmalar gündeme gelebilir, eski günler hakkında konuşabilirsiniz. Geleceğe umutla bakacağınız günler çok da uzak değil. Havaların ısınmasıyla alışveriş tutkunuz yeniden baş gösterebilir ancak aşırıya kaçmamaya dikkat edin. Yakınlarınızla ilişkilerinizde zaman zaman inatçılığınız tutuyor ve bu da çevrenizdekileri bir hayli zorluyor! Artık çocukça kıskançlıklar yapmayı bırakın. İnatçılığa kendinizi kaptırmışken etrafınızda olup bitenleri gözardı etmeyin. Bu dönemde ufkunuzu genişletecek yeni fikirler edinebilirsiniz. Öğrenmeye açık olun. Dekorasyon önerileri Boğa burçları bütçelerini aşan tercihlerden pek haz etmezler. Ama lüks sevgilerinden de ödün vermezler. Evde vakit geçirmeyi seven Boğa burçları için lüks, şıklık ve rahatlık bir arada olacak, işte o kadar! Bu yüzden kalıcı ve kullanışlı eşyalar tercih edebilirsiniz. Elementi: Toprak Yönetici Gezegeni: Venüs Rengi: Pastel mavi, lila Taşları: Zümrüt, Topaz Madeni: Bakır Niteliği: Sabit Uğurlu Sayıları: 6,4 Uyumlu olduğu burçlar: Oğlak, Başak Uyumsuz olduğu burçlar: Aslan, Kova, Akrep Salonunuzda bulunacak bir şömine size hitap eden bir tarz olarak öne çıkabilir. İç mekânda tercihiniz ise ahşaptan yana olmalı. İster yerler parke olsun, ister dolaplarınız ağaç gibi koksun! Bulunduğunuz mekân size o çok sevdiğiniz doğayı hatırlatmalı. Aynı şekilde koltuklarınızda, yastıklarınızda veya perdelerinizde kullanabileceğiniz çiçek detayları da aynı doğal havayı yaratacaktır. Boğa burçlarının bir özelliği de müziğe olan tutkusudur. Bu ilginizi dekorasyona da taşıyarak evde kendinize huzurlu bir atmosfer oluşturabilirsiniz. Boğa burcuysanız toprak renkleri, yeşil, mavi ve pembenin yumuşak tonları tam size göre! Fazla uçuk kaçık stiller tarzınızı pek yansıtmıyor, kabul edelim. Ama bu demode olacağınız anlamına da gelmiyor elbette! Klasik ve modern çizgileri bir araya getirerek evinizde hem konforu hem de şıklığı 112 • S İ M İ T S A R AY I harmanlayabilirsiniz. Misafirleriniz hem şıklığınızdan gözünü alamayacak hem de rahatlığınız sayesinde yerinden kalkamayacak! Beslenmeniz için... Şu bir gerçek ki Boğa burçları yaşamak için değil, yemek için yaşarlar. Üstelik sadece kendileri yemez, etrafındakilere de yedirmeyi severler. Ancak bu durum elbette kontrol altına alınmazsa fazla kilo olarak size geri dönebilir. Bir kere su içmek Boğa burçlarının günlük hayatının vazgeçilmezi olmalı! Zira boğa burçlarının vücutları sus tutmaya meyillidir ve aldıkları her tuz, vücutlarının su tutmasına neden olabilir. Bu nedenle sık sık su içmek Boğalar için çok önemli. Deniz ürünleri ve yumurta, sağlıklı bir şekilde protein ihtiyacınızı karşılamanıza yardımcı olabilir. Biliyoruz; bir hayli zor ama karbonhidratlardan ne kadar uzak durursanız sizin için o kadar iyi. Boğa burçları ıspanak, mantar, brokoli gibi kök bitkileri tüketebilir. Taze meyveler Boğa burçlarının kurtarıcısı olacaktır. KOÇ (21 MART - 20 NISAN) İKİZLER YENGEÇ Koç burçları mayıs ayında rahat bir nefes alın! Tüm sıkıntıları bir kenara bırakma vakti geldi. Hayal kırıklıkları yaşamış olabilirsiniz ancak artık toparlanmanız gerek. Sizi strese sokan ne varsa mayıs ayında hepsi minimuma inecek. Yaşam tarzınızla ilgili birtakım şeyleri yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir. Ancak keyifli günler yakın. O yüzden gittiğiniz her yere bu pozitif enerjiyi taşıyın! Bu ay sizin bu olumlu yapınızdan çevrenizdekiler de etkilenecek. Yakınlarınızın sorunlarını paylaşmaya hazırlıklı olun. Özellikle maddi konularda çıkabilecek anlaşmazlıkları çözmeniz gerekebilir. Ancak olgun tavrınız ve sağduyunuzla üstesinden gelebilirsiniz. Parasal konularda ise mayıs ayı sizden yana. Para harcamaya istekli olabilirsiniz, aman dikkat, aşırıya kaçmayın! (22 MAYIS - 21 HAZIRAN) (22 HAZIRAN - 22 TEMMUZ) Biraz inzivaya çekilip kafa dinlemeye ne dersiniz? Bu aralar dinginliğe ve iç huzura ihtiyacınız var Arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizde güçlü bir dönemdesiniz. Çevrenizle sık sık bir araya gelip uzun sohbetler edebilirsiniz. Bu aralar kendinizi oyalayacak yeni eylemler keşfedebilirsiniz. Bireysel olarak yapabileceğiniz aktiviteler sizi mutlu edebilir. Duygusal olarak sabretmeyi öğrenmeniz gerekiyor. İş hayatında da beklentilerinizin karşılanmasını istemekte haklısınız. Biliyoruz, beklemek bir hayli sıkıcı ancak çevrenize biraz daha zaman tanıyın. Hızlı değişimlerin gerçekleşmesi için bazen uzun bekleyişler gerekebilir. Gösterdiğiniz çabaları hafife almayın! Yengeçler seyahat planlarını bu ay hızlandırabilir! Mayıs ayında eğlenceye düşkünlüğünüz artabilir. Sevdiklerinizle güzel zamanlar geçirmek için organizasyonlar yapın. Pozitif enerjinizle grup içerisinde ilk göze çarpanlardan biri olacaksınız. Kariyerinizde emin adımlarla ilerlemek için gerekli fırsatları kaçırmayın. Yaratıcı fikirlerinizden etkilenenler olabilir. Partnerinizle romantik dakikalar geçirmek için yeni bahaneler yaratın. Mayıs ayının mis gibi havası sizi içine çekecek. Bu ay çevrenizi genişletmeye ve yeni keşifler yapmaya açıksınız. Ancak zaman zaman hassaslaştığınız anlar da olmuyor değil. Zor anlarda derin bir nefes almak ve temiz havada güzel bir yürüyüş yapmak iyi gelebilir. ASLAN BAŞAK TERAZİ İstekleriniz konusunda daha fazla düşünmeniz gereken bir dönemdesiniz. Tam olarak ne istediğinizi bilmeden adım atmak, sizin için işleri biraz zorlaştırabilir. Ancak içinizdeki potansiyelin farkına varın. Kim ne derse desin, kendinizi hafife almayın. Geçmişle ilgili konular yeniden gündeme gelebilir. Parasal konularda aşırıya kaçmaya meyilli olabilirsiniz. Dengeli olun ve sözleşmelerin satır aralarını dikkatli okuyun. Bu dönemde beklenmedik haberler gelebilir, yeni dostlar kapınızı çalabilir. Yakın çevrenizle bir araya gelme ve sağlam bir bahar temizliği yapmanın zamanı geldi. İş hayatınızda yapacağınız tercihler önümüzdeki günlerde önem kazanabilir. Finansal konularda dikkatli olmalı, adımlarınızı atmadan önce iki kere düşünmelisiniz. Yanlış yönlendirmelere karşı uyanık olmanız gerekebilir. Planlarınızda değişikliklere gitmeye açıksınız. Yeni alanlar keşfetmek için motivasyonunuz artabilir. Ancak aceleci kararlar vermemenizde fayda var. Yakınlarınızla bir araya gelmek, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Etrafınızdakilerle iletişim kurmak sizin için çocuk oyuncağı. Gelecekle ilgili karamsar olmayın. Karamsarlık sorunlarınızı çözmez. Program yaparken her zaman bir B planınız da olsun. Zira beklenmedik olaylar görüşmelerinizi ertelemenize neden olabilir. Zaman zaman motivasyonunuz düşse de bu ay Terazilerin özgüveni yerinde! Çevrenizle ilişkilerinizde, mükemmel bir yönünüz olan yönlendiriciliğinizle öne çıkabilirsiniz. Partnerinizle yeni kararlar alabilir, yalnızsanız yeni bir aşk için istekli olabilirsiniz. Çevrenizden tavsiyeler almaya açıksınız. Edindiğiniz maddi kazançlarla alışverişe olan düşkünlüğünüz artabilir. Uzun vadeli planlarınız için harekete geçmekte gecikmeyin. (23 TEMMUZ - 23 AĞUSTOS) (24 AĞUSTOS - 22 EYLÜL) S İ M İ T S A R AY I • 113 (23 EYLÜL - 23 EKIM) ASTROLOJİ AKREP (24 EKIM - 22 KASIM) Yakınlarınızla olan ilişkilerinizi yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir. Çevrenizden gelen aksi tavırları ve huysuzlukları uyumluluğunuzla atlatabilirsiniz. Yeni kararlar almanız gerekirse dikkatli olmanızda fayda var. Aceleci davranmaktan kaçının. Unutmayın ki herkes hata yapabilir. Aşk hayatınızda yeni adımlar atabileceğiniz bir dönemdesiniz. Parasal konularda ay sonunda sıkıntıya düşmemek için şimdiden önlem almanızda fayda var. Etkinliklerinizde ekonomik tercihler yaparak bu dengeyi sağlayabilirsiniz. YAY (23 KASIM - 21 ARALIK): Mayıs ayında kendinize biraz daha vakit ayırsanız fena olmaz. İlgi alanlarınızı genişletebilir, yeni hobiler edinebilirsiniz. Baharın güzelliklerinden yararlanın. Aşk hayatınızda tutkulu olduğunuz bir dönemdesiniz. İlişkilerinizde sağduyulu ve gerçekçi olmanızda fayda var. Sahip olduğunuz pozitif enerji sizi yoğun temponuzda dinç tutacak. İş hayatında sorunların çözümündeki kararlılığınız dikkat çekebilir, yeni deneyimler elde edebilirsiniz. Anın tadını çıkarın! OĞLAK (22 ARALIK - 20 OCAK) Yeni başlangıçlar yapmak için hedeflerinizle odaklanın. Duygusal hassasiyetleriniz zaman zaman artsa da güçlü durmaya çalışmakta fayda var. Aşk hayatınızdaki dengesizliklerin sizi yıpratmasına izin vermeyin. Bazen karşınızdakinin fikirlerine de kulak vermeniz gerekebilir. Hafta sonu programları ya da arkadaş toplantıları yapmak size ihtiyacınız olan enerjiyi verebilir. Ancak maddi açıdan aşırıya kaçmamanızda ve kontrollü harcamalar yapmanızda fayda var. Finansal değişimler yaşayabilirsiniz. İdeallerinize ulaşmak için çalışmaktan vazgeçmeyin. Unutmayın ki azimli olduğunuz sürece hiçbir şey imkânsız değil. C M Y CM MY CY CMY KOVA (21 OCAK - 18 ŞUBAT) Mayıs ayında yeniden dinginliğe ulaşabilirsiniz. Çevrenizle ilişkilerinizde yaşadığınız dengesizliklerden kurtulmak için güzel bir dönem. Yersiz asabiyetlerden ve ukalalıklardan kaçının. Yakınlarınıza karşı daha sabırlı ve hoşgörülü olmaya çalışmanızda fayda var. Zaman zaman oluşabilecek yanlış anlaşılmalar ikili ilişkilerde başınızı ağrıtabilir. Bazen yaptığınız hatayı kabul etmek her şeyi daha kolaylaştırır. Gösterdiğiniz hassasiyet, sosyal bağlarınızı güçlendirebilir. İş hayatında isteklerinizi yerine getirmek için biraz fazla çaba göstermeniz gerekebilir. Doğru kararlar vermek için önünüzdeki seçenekleri iyi değerlendirmelisiniz. Harcamalarınıza ve değerli eşyalarınıza dikkat edin! BALIK (19 ŞUBAT - 20 MART) Evle ilgili konularla daha fazla meşgul olabileceğiniz bir dönemdesiniz. Beklenmedik bir anda çıkan tamiratlar vaktinizi alabilir. Ailenizle ve arkadaşlarınızla daha sık bir araya gelebilirsiniz. Güvendiğiniz insanlarla sohbet etmek size kendinizi iyi hissettirebilir. Hatta bu buluşmaları daha önce gitmediğiniz mekânlara taşıyarak yeni yerler keşfetmeniz mümkün. Bu aralar dikkat dağınıklığı yaşayabilirsiniz. Her ihtimale karşı iki kere düşünün ve odaklanmanızı artırmayı deneyin. İş hayatında karşınıza çıkabilecek yeni fırsatlara hazırlıklı olun. Değerlendirmelerinizde uygulayacağınız titizlik, doğru kararlar vermeniz için önemli. Kazançlarınızdaki artış para biriktirmeniz için iyi bir fırsat olabilir. Ne gerek var demeyin, ay sonuna gönül rahatlığıyla girin. 114 • S İ M İ T S A R AY I K