“Güvercinler öyküsü, köylülerin dil özelli¤i korunarak ya
Transkript
“Güvercinler öyküsü, köylülerin dil özelli¤i korunarak ya
“Güvercinler öyküsü, köylülerin dil özelli¤i korunarak yabanc› bir dile çevrilebilecek olursa, Hamasde¤ yabanc›larca da çok takdir edilicektir. Bu k›sa öyküde muazzam bir dram yaflan›r ve sonu cinayete kadar var›r: köyde bir cinayet. Sinema yap›mc›la› için ne mükemmel bir senaryo...” Onnig Paluyan (1963) usul gere¤i Elinizdeki kitap, 1963 y›l›nda Kad›köy Aramyan Okulu’ndan Yetiflenler Derne¤i’nce Hamasde¤’in çeflitli eserlerinden derlenen ve Badm›vadzkner yev Hekyatner (Öyküler ve Masallar) ad›yla ‹stanbul’da Hermon Matbaas›’nda bas›lan 384 sayfal›k Ermenice kitapta yer alan 17 öykünün 10’unun çevirisinden oluflmaktad›r. Çeviride bu bas›m esas al›nmakla birlikte, yay›nevimiz aç›klay›c› notlar› da ekledi¤i redaksiyon s›ras›nda baflka derleme bas›mlardan da yararlanm›flt›r. Elinizdeki kitapta, Ermeni alfabesinden Latin alfabesine yap›lan transkripsiyonlarda kurallara k›smen uyulmufl, örne¤in Türkçe’de ‘g’ harfiyle biten sözcük olmamas›na ve Ermeni alfabesinden Latin alfabesine transkripsiyonda bu harf ‘k’ harfiyle karfl›lanmas›na karfl›n, özellikle Ermenice’ye aflina okurlar dikkate al›narak, örne¤in E¤sig, Lolig, Sukig gibi bir yaz›m tercih edilmifltir. Türkçe yaz›mda ise Adam Yay›nlar›’n›n Eylül 1997 bas›ml› Ana Yaz›m K›lavuzu’na uyulmaya çal›fl›lm›fl, aç›klay›c› dipnot vermenin bafll›ca ölçütü olarak da, ilgili sözcü¤ün Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu-Türk Dil Kurumu (TDK) taraf›ndan haz›rlanan ve Ankara 1988 bas›ml› iki ciltlik Türkçe Sözlük’te yer almamas› benimsenmifltir. Kitapta çok say›da italik dizilen sözcük yer almaktad›r. Kitab›n arkas›ndaki dizine de ald›¤›m›z bu sözcüklerin büyük bölümü yazar›n aynen kulland›¤› Türkçe sözcüklerdir. Ancak, orijinal metinde italik olmay›p, laçag gibi bizim italiklefltirdiklerimiz de vard›r. Dolay›s›yla italik yaz›mlar ya Türkçe, ya da genellikle her iki dilde aynen veya benzer seslerle söylenen, ya da yerel a¤za özgü sözcükler olarak alg›lanmal›d›r. yay›nc›n›n notu GÜVERC‹N‹M HARPUT’TA KALDI A r a s Y a y › n c › l › k ‹stiklal Caddesi, H›divyal Palas 231/Z 34430 Tünel, Beyo¤lu-‹stanbul Tel: (0212) 252 65 18 - 243 06 02 Fax: (0212) 252 65 19 info@arasyayincilik.com www.arasyayincilik.com –––––––––––––––––– ARAS - ÄðÄÍ 008 –––––––––––––––––– Hamasde¤ Güvercinim Harput’ta Kald› Kapak Foto¤raf› Mezre’deki (Elaz›¤) Getronagan Okulu ö¤rencileri Harput’un 8 km kadar do¤usunda, 10. yüzy›lda kurulan Khule köyü (Khulake¤, flimdi fiahinkaya) manast›r›n› ziyaretlerinde, haç fleklinde yontulmufl mezar tafllar› (khaçkarlar)önünde. Yüzy›l bafllar›nda çekilen bu foto¤raftaki ö¤renciler aras›nda Hamasde¤’in de olup olmad›¤› meçhul... Kapak Tasar›m› Vartan Paçac› © 2011, Aras Yay›nc›l›k ISBN 978-975-7265-08-5 Bask› Sena Ofset 2. Matbaac›lar Sitesi 4NB7-9-11 Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 613 03 21 1. Bask›: ‹stanbul, Eylül 1997 3. Bask›: ‹stanbul, Ocak 2011 GÜVERC‹N‹M HARPUT’TA KALDI ÖYKÜ HAMASDE⁄ ÇEV‹REN SARK‹S SEROPYAN Hamasde¤’in eserleri Kü¤› Köy (1924, Boston) Antsrev› Ya¤mur (1929, Paris) Isbidag Tsiavor› Beyaz Süvari (roman, önce Hayrenik adl› ayl›k dergide tefrika, yirmi y›l sonra kitap, iki cilt, 1952, Los Angeles) Kaçn Nazar yev Dasn›yerek Badm›vadzkner Yi¤it Nazar ve On Üç Öykü (1955, Kahire) A¤otaran Dua Kitab› (1957, Beyrut) Aydzedomar Keçi Takvimi (1960, Kahire) Hayasdani Lerneru S›r›nkahar› Ermenistan Da¤lar›n›n Kavalc›s› (oyun; müzikal bölümlerini Alan Hovhannesyan bestelemifltir) Araçin Ser› ‹lk Aflk (yazar›n ölümünden sonra, 1966, Beyrut) Hampartsum Gelenyan (HAMASDE⁄) 1895-11966 Yazar hakk›nda H›rimyan Hayrig ve S›rvantsdyants ile bafllayan, T›lgadintsi, Zartaryan, M›ntzuri ve günümüzde Margosyan ile devam eden Ermeni taflra edebiyat›n›n ara ve özel bir halkas›d›r Hamasde¤. Onu di¤erlerinden farkl› k›lan en önemli özellik, eserlerini do¤up büyüdü¤ü topraklara tümüyle uzak Amerika gibi diyarlarda vermesidir. As›l ad› Hampartsum Gelenyan’d›r. Edebi mahlas olarak kulland›¤› Hamasde¤ ise kendi ad› ile erkek kardeflleri Asdur ve E¤ya’n›n adlar›n›n bafllang›çtaki harflerinin birleflmesinden oluflmufltur. Bu mahlas anlams›z bir sözcük olmay›p, Ermenice’de tak›my›ld›z anlam›na gelen hamasde¤utyun sözcü¤ünü ça¤r›flt›r›r. Hamasde¤, Harput’un 6 km kadar güneyinde, Ermeni ve Türkler’in birlikte yaflad›¤› Perçenç/Perçenk [sonradan Akçakiraz] köyünde 1895’te do¤du. ‹lk e¤itimini kendi köyünde, Surp N›flan* okulunda ald›. Daha sonra vilayet Surp N›flflaan: Hamasde¤’in okudu¤u y›llarda, yüzy›l bafl›nda bu okulun 50 civar›nda ö¤rencisi, 2 de ö¤retmeni vard›; ayl›k bütçesi ise 270 kurufltu. 1870’li y›llarda ise bu köyde kiliseyle ayn› ad› tafl›yan, 50 ö¤rencinin okudu¤u ve y›ll›k bütçesi 800 kurufl olan Surp Astvadzadzin adl› bir okul vard›. merkezi Mezire’deki (Mamuret ül-Aziz, Elaz›¤) Getronagan* Okulu’nda T›lgadintsi ve Rupen Zartaryan gibi ö¤retmenlerin elinde yetiflti ve 1911’de mezun oldu. Yine yak›n köylerden birinde, Vartatil’de iki y›l ö¤retmenlik yapt›. Ço¤u Harputlular gibi, bir y›l önce Amerika’ya gitmifl olan babas›n›n telkinine uyarak, 1913’te Amerika’ya göçtü. Columbia ve Harvard üniversitelerinde misafir ö¤renci olarak derslere kat›ld›. 1920’de bir y›l kald›¤› New York’ta ünlü Ermeni yazar fiirvanzade’yle karfl›laflmas› ve onunla kurdu¤u s›k› dostluk, kendi deyimiyle, "ayaklar›n›n yere basmas›"n› sa¤lad›. 1930’da Ermenistan’dan yeni gelmifl olan flair Avedig ‹sahagyan’la Paris’teki karfl›laflmalar› da yazar›n özyaflamöyküsünde önemli bir yer tutar. Hayrenik’te* taflra edebiyat› türünden ve Amerika’daki Ermenilerin yaflam›n› konu edinen yaz›lar› yay›nland›. Bunlara kitaplar› efllik etti. S›rpuhi’yle evlendi, Lorig ve Armine adl› iki k›z› oldu. Do¤umunun yetmiflinci ve edebiyat yaflam›n›n ellinci y›l› ABD ve Kanada’da törenlerle kutland›. Bunlardan, 26 Kas›m 1966’da Los Angeles’teki törende konuflmas›n› yaparken kalp krizi geçirerek yaflaGetronagan: 1892 y›l›nda kuruldu. Günümüzün ilk ve orta ö¤renimine eflde¤er on iki s›n›fl› bir okuldu. Di¤er derslerin yan› s›ra Ermenice, Türkçe, Frans›zca ve ‹ngilizce dilleri ö¤retilmekteydi. 1913 y›l›nda iki y›ll›k yüksek bölümü (Cemaran) aç›ld›. Mezunlar› üniversiteye girebilir veya ö¤retmen olabilirdi. Yüzy›l bafl›nda 450 civar›nda ö¤rencisi, 9 erkek, 3 kad›n ö¤retmeni vard› ve ayl›k bütçesi 3000 kurufl kadard›. Okulun son müdürü ünlü yazar Yervant S›rmakeflhanl›yan’d›r(1870-1915). Hayrenik: 1922-70 y›llar› aras›nda Boston’da yay›nlanan ayl›k Ermenice edebiyat-sanat-kültür-tarih dergisi. Bafll›ca editörleri R. Tarpinyan, M. Tölölyan’d›r. ma veda etti. Hamasde¤ özyaflamöyküsünde köyünü flöyle anlat›r: "Do¤du¤um ve çocuklu¤umla ilk gençli¤imin geçti¤i Perçenç, Harput’un ba¤l›k bahçelik, bereketli köylerinden biriydi. Aradan geçen yar›m yüzy›la köyümüzün ruhsal haritas›, yollar› ve kutsanm›fl insanlar› sindi ve ben onlar›n hâlâ orada oldu¤una inan›yorum. Kâgir kiliseleri, de¤irmenleri, köprüleri, özellikle okulu ve yüzy›llar›n içinden gelen bir o kadar kutsanm›fl ö¤retmenleriyle tüm bunlar o kadar tan›d›k ve bize özgü idi ki..." Hamasde¤’in edebiyat›, kendi topra¤›nda boy atan bir a¤aca benzer. Öykülerinin kahramanlar› yaflam›n içinden renkli, çarp›c› tipler ve hayvanlard›r. ‹nsanc›ll›¤›n hep ön planda oldu¤u öykülerinde hazin temalar felsefi bir yaklafl›m, sade bir dil ve ak›c› bir anlat›mla ifllenmifltir. Ça¤daflflllar›ndan Hamasde¤’e güzelleme Hamasde¤ yaz›n dünyam›zda büyük bir yeniliktir. O, gü- nümüz yaz›n›nda kendisine ait bir çizgi yaratmakta. Ermeni köylüsüne –ve o dolay›mla insan›n kaderine– nüfuz edip onu ifade etme konusunda bir üslup oluflturmakta. Bunu onun kadar güçlü ve etkin biçimde yapan baflka hiç kimse yok içimizde bugün. Arflag Çobanyan (1872-1954, yazar, elefltirmen, 1924) Geçim derdinden arta kalan zamanlarda edebiyat yapar- d›. "Her yapt›¤›m ifli ayakta yapt›m" diyen Hamasde¤’in yetmifl y›ll›k yaflam›n›n elli y›l› "ayakta" geçti ve ölümü de ayakta karfl›lad›. Kurken Mahari (1903-1969, yazar) Ermeni edebiyat›n›n gök kubbesinde Hamasde¤ hep yük- selen bir y›ld›z olarak var olacak. Vazken I (1908-1994, din adam›-Gato¤igos, yazar) Diasporan›n ça¤dafl en büyük yazar› Hamasde¤, 26 Ka- s›m 1966 günü 70. yafl günü kutlama töreni konuflmas›nda yüre¤i sözünü bitirmesine izin vermedi¤inden büyük bir yazara yak›fl›r gibi öldü. Kevork Emin (1919- 1998, flair) Hamasde¤’in "köy edebiyat›" yaflam›n d›fl›na itilenle- rin, toplumdan, hatta do¤adan kovulanlar›n edebiyat›d›r... Perçenç köyü, yazar›n sanatsal dünyas› içinde, onun derin ve evrensel genellemelerinde yo¤rulup, köyün o dipdiri dünyas›n› kapsayarak bir dünya köyüne dönüflür. Ke¤am Sevan (1926-1991, yazar, 1989) K›z, E¤sig Kavruk Garo her zamanki gibi s›rt›n› duvara vermifl, yün e¤iriyordu. Kirman›n gölgesi duvarda dev bir örümcek gibi oynarken, o yine düflüncelere dal›p gitmiflti. Ö¤renciler kilisede karfl›l›kl› ilahi okurken sözcükleri a¤›zlar›nda yuvarlay›p yutuveriyorlard›. Bunu ö¤retmene flikayet edecekti mutlaka. Daha bu sabah, Turo’nun o¤lu "Tanr›’ya yakar›n›z" yerine "tanyak›n" demifl, üstelik mihrab›n önünden geçerken bafl›n› e¤memiflti. Derken kirman›n ipi kopunca, onunla birlikte Kavruk Garo’nun düflüncelerinin zinciri de kopuverdi. ‹kindi zaman›yd›. Günefl, siviklerin* üzerine bembeyaz sivik: (Ermenice tsvik) Dam saça¤›; genelde toprak dam›n avluya bakan e¤imli saça¤›. 13 bir çarflaf gibi serilmiflti. Tarlalarda çal›flanlar a¤›r a¤›r köye dönüyorlard›. ‹flte derenin üstünden atlay›p gelen flu köylü, Torik Bedo’ydu... "Selam h›nami"* diye seslendi Kavruk Garo. "Ne o, iki büklüm olmuflsun, gine de kazmay› omzundan indirmemiflsin..?" "Teh, nas›l eden dünür" diyerek kufla¤›ndan tütün kesesini ve çubu¤unu ç›kard› Torik Bedo. "Gözdür iflte, görüyor. Bugün köprünün ordaki tarlaya gittim ki s›çanlar delik deflik etmifl..." "Peki, sizin tarlan›n bitifli¤indeki E¤sig’in tarlas›na kim sahiplik ediyor?" "Hiç, kim sahiplik edecek? Öylece çorak kal›yor. Eflekdikeni desen, bir boy atm›fl ki..." "Sana bir fley diyem mi h›nami" diye sürdürdü Kavruk Garo kirman› çevirerek, biraz da alayl›: "E¤sig’in tarlas› seninkine bitiflik zaten. Gel, evlen flu E¤sig’le. Tarlas›n› da seninkine kat." "Keh, keh, keh" diye güldü Torik Bedo. "Eh, h›nami, bu va¤›ttan sonra evlenmek bizim iflimiz de¤il. K›smetim olayd› bizim rahmetli yerinde kal›rd›." "Avrat dedi¤in de kocad›¤›nda gerek. Hem de E¤sig gibi avrat. Kocas› öldükten beri bir fliflmanlad› ki, sanki bu¤day pete¤i mübarek... Kad›n dedi¤in de flöyle dolgun olacak ki s›rt›n› ›s›ta, h›nami!" "Keh, keh, keh" gülüfltüler Torik Bedo’yla Kavruk Gah›nami: (Ermenice kh›nami) Dünür. 14 ro, diflsiz ihtiyar gülüflleriyle. Onlar›n her zamanki flakalaflmalar›ndan biriydi bu. "Çan çald› m›?" "Yoo, zangoç yeni geçti burdan." "Ben de gidem, flu kazmay› eve b›rakam bari" diyerek ayr›ld› Torik Bedo. Henüz çan çalmam›flt›. Nah›r›n memeleri süt dolu, gözleri buza¤›lar›n›n hasretiyle parlayan inekleri, evlerine daha yeni da¤›lm›flt›. Köy akflam telafl› içindeydi. Torik Bedo kazmas› omzunda, kocam›fl öküz gibi a¤›r a¤›r yürüdü. E¤sig’in kap›s›ndan geçerken e¤ilip içeri bakt›. E¤sig o s›rada avluda komflusuna sesleniyordu: "Manan Baci, Manan Baci. ‹nek nah›rdan dönmüfl, kap›da kalm›fl..." "Ne ediiin E¤sig?" diye sordu Torik Bedo. "fiu bizim Manan’a sesleniyim. Ne zamand›r ine¤i nah›rdan gelmifl, kap›da kalm›fl, buza¤›s› içerden ba¤›r›yor. Kendini yiyip bitirdi zavall›. O ise gitmifl orda burda, çene çalar..." "Eh, kad›nd›r, bir kez çenesi aç›l›nca..." deyip yoluna devam etti Torik Bedo. ‹çinden ise "Rahmetli de bir deri bir kemik kalm›flt› ha. Bak, kad›n dedi¤in E¤sig gibi dolgun olmal›" diye geçiriyordu. Çan sesi duyuldu. Torik Bedo kazmay› eve b›rakt›. Avludaki tavuklar güneflin inmesiyle birlikte çoktan tüneklerine çekilmifllerdi. Öküzler içeri geliyor, gelinler çeflmeye gidiyordu. Torik Bedo ayakkab›lar›n›n tozunu topra¤›n› temizledi, üstünü 15 bafl›n› silkeledi, flalvar›ndan dikenli otlar› toplad›, arahçinini* s›k›ca ba¤lay›p kiliseye yöneldi. Kiliseye her girdi¤inde, önce minderinin tozunu hafifçe silker, sonra hufluyla duas›na bafllard›. O gün de minderini düzeltip Hayr mer* duas›na bafllad›. O s›rada mihrab›n önündeki ö¤renciler de karfl›l›kl› abretso* ilahisini seslendirmekteydiler. Torik Bedo duan›n tam sonuna gelip de "çünkü melekût senindir" deyip haç›n› ç›kar›rken nerden geldi¤i belli olmayan E¤sig’in sesi duyuldu: "Manan Baci, Manan Baci, inek nah›rdan dönmüfl, kap›da kalm›fl..." Torik Bedo alelacele diz çöküp haç ç›kard› ve sürdürdü duas›n›: "Dünyaya bar›fl ba¤›flla ulu Tanr›m, krallara sulh, tarlalara rahmet, bol bol ekin... Bu¤daylar› afattan, Ermeni milletini belalardan koru. Davar› da..." Tekrar E¤sig’in sesi duyuldu. Bu kez k›rda otlayan danan›n kula¤›nda v›z›ldayan, hayvan›n her bafl sallay›fl›nda öteye gidip tekrar gelen, daireler çizerek v›z›ldayan yüzsüz bir ar›n›n sesiymifl gibi geldi E¤sig’in sesi: "Manan Baci, Manan Baci, inek nah›rdan gelmifl, kap›da kalm›fl..." Ö¤retmenle papaz yama¤› yeni bir ilahiye bafllam›flt›. arahçin: (Farsça/Ermenice arakhçin) Bereye benzeyen, flapka içine veya yaln›z olarak giyilen takke. Hayr mer: "Göklerdeki babam›z" duas›n›n Ermenice bafllang›c›. abretso: Mezmurlar kitab›nda, Eski Ermenice’de "yaflat" anlam›na gelen abretso ile bafllayan, akflam ayininde karfl›l›kl› seslendirilen 139. mezmur. 16 Torik Bedo tekrar diz çöküp duas›n› sürdürmeye çal›flt›: "P›narlar›n suyunu rahmetin kadar bol edesin Rabbim. Konu komfluya, dosta düflmana, kurda kufla rahat gece..." "Tanr›’ya ya-ka-r›-n›z desene ulan ito¤lu it" diye bir ba¤›rt› duyuldu cemaatten. Kavruk Garo’nun sesiydi bu. Nas›l sabretsindi ki! Bir de¤il, iki de¤il... Turo’nun o¤lu yine "tan-ya-k›n" deyip geçmiflti. Ö¤retmen dersen, odun gibi dikilmifl, dikkat etti¤i yok! Ne diye ö¤retmen tutup y›lda flu kadar para verirler ki! Do¤ru dürüst ayin yapt›ramad›ktan sonra neye yarar? "Hah, ö¤retmenli¤i beceremiyorsa gitsin da¤dan kil getirip sats›n, kil!" Kiliseden ç›karken Kavruk Garo hâlâ ba¤›r›yordu. K›zg›nl›¤›n› zaptedemiyordu. Ö¤retmenin duymas› da umurunda de¤ildi. Ayinden ç›kanlar Kavruk Garo’nun etraf›nda toplanm›fllard›. "Teh, h›nami, ay›pt›r" diyordu Torik Bedo. Adam kolec okumufl, ‹ngilizce’yi, Frenkçe’yi su gibi biliyor." "Bizim nemize laz›m o fleytan lisanlar›" diye sürdürdü Kavruk Garo. "Keh, keh, keh, ne fleytan lisanlar›... Deli misin sen?" diyerek ayr›ld› Torik Bedo gruptan. Kiliseden ç›kan E¤sig’e yaklaflt›: "Ne dersin E¤sig" diyerek yan› s›ra yürümeye bafllad›. "fiu tarlan›n hali n’olacak..? Bugün bakt›m da, çukur çak›r olmufl. Bunca zamand›r öküz aya¤› basmam›fl. Tarlada öküz aya¤› kutsald›r E¤sig, kutsal..." 17 "Kim sahiplik edecek? Ne ekenim var, ne biçenim. Biçare kad›n ne yapabilir?" E¤sig hakl›yd›. Nur içinde yats›n, kocas› öldükten sonra yüzüstü kalm›flt› evi de, tarlas› da. Üç y›ld›r ne evinin dam› çamurla s›vanm›fl, ne de tarlas›na öküz aya¤› basm›flt›. "Tarlaya günaht›r E¤sig, günah" diye yineledi Torik Bedo evin yolunu tutarken. Tam o s›rada küçük torunu ba¤›rarak karfl›lad› onu: "Dede, dede, Aydede bu gece bizim eve gelecekmifl, do¤ru mu?" "Uslu durursan tabii Aydede bizim eve gelecek. O, uslu duranlar› çok sever. Hah, bak iflte bizim dam›n üstüne kadar gelmifl bile" diyerek elinden tuttu¤u torununu ö¤ütlerken bir yandan da E¤sig’in dolgun, etli kal›b›n› düflünüyordu. T›pk› torununun Aydede’nin kal›b›n› düflünüflü gibi. "Kavruk Garo hakl›. Kad›n dedi¤in E¤sig gibi olmal›. O ne s›rt, o ne renk flalvar..." diye düflündü Torik Bedo. Ah, birazc›k cahil olayd›, Allah flahittir evlenirdi E¤sig’le! Yafllanm›fl kollar›yla sarmaflt›klar› gibi, bereketli tarlalar›n› da birlefltiriverir, bir yast›kta yaflar giderlerdi. Ama, bu va¤›ttan sonra kime ne desindi? Utan›yordu ihtiyarl›¤›ndan. E¤sig k›rk sekizine yak›n cahil kad›n; kendi altm›fl befl yafl›nda, gözleri bulan›k, vücudu kurumufl, elleri titrer... Evlenmek onun ifli de¤ildi flüphesiz. Torik Bedo bunlar› biliyordu. E¤sig’le evlenmesi imkâns›zd›. Ah, kahrolas› ihtiyarl›k, ah..! 18 Amma, ya tarla olmasayd›, hele ki E¤sig’in o lop lop etleri olmasayd›, evi yap›las› Kavruk Garo da "gel, evlen flu E¤sig’le de, tarlas›n› tarlana kat" laf›n› etmeseydi, acaba tüm bunlar› yine de hissedecek miydi Torik Bedo? Zaten flaka de¤il miydi o sözler? Beraberce gülüflüp geçmemifl miydiler? Peki de, niye E¤sig’in sesi duas›na kar›flm›flt› ki? Sabah çan›yla uyand›. Ah›r›n kap›s› g›c›rdayarak aç›l›p kapan›yordu. Gelin tand›r› yakmaya haz›rlan›yordu. "Anna gelin, Anna geliiin" diye ba¤›rd› Torik Bedo titrek sesiyle. Anna gelin elindeki ifli b›rak›p kaynatas›n›n yan›na gitti. "Anna gelin, flu benim kuflak tiftiklenmifl, rahmetlinin sand›¤›na bak da, o yeni kufla¤› getir, saray›m." Ve otuz y›l önce Erzurum’dan getirip de bayramdan bayrama beline sard›¤› yepyeni kufla¤› sard› Torik Bedo. Yün bafll›¤›n›n üstünden tiftikleri temizledi, arahçinini de özenle ba¤lay›p kiliseye do¤ruldu. Kiliseden sonra yumuflak bir ekme¤i katlay›p koynuna soktu. Kazmas›n› omzuna al›p tarlaya gitmek için yola koyuldu. E¤ri a¤ac›n yan›ndan geçip kendi tarlas›na yaklafl›nca, hemen yan› bafl›ndaki E¤sig’in tarlas› beliriverdi. Günefl orda daha bir parlak göründü Torik Bedo’ya. Eflekdikenleri ise daha da uzam›fllar, sabah yeliyle sallan›yor, döne döne dansediyorlard› sanki. Rüzgâr eflekdikenleri aras›ndan ›sl›k çal›yor, E¤sig’in sesi âdeta kulaklar›nda durmadan yank›lan›yordu: "Manan Baci, Manan Baci, inek nah›rdan gelmifl, kap›19 da kalm›fl..." O gün kendi tarlas›na göz bile atmad›. Çiçek açs›n diye özlemle bekledi¤i halde baklaya da bakmad›. Kazma omzunda E¤sig’in tarlas›na dald›. Boz kufllar ötüflerek k›sa k›sa uçufluyorlard›. ‹ki leylek, genifl kanatlar›yla yelken aç›p pefl pefle eflekdikenlerinin üzerinden Eknolar’›n dikenli¤ine süzüldü. Torik Bedo’nun ayak seslerinden ürken rengarenk, p›r›l p›r›l kertenkeleler öteye beriye kaç›fl›p topra¤›n yar›klar›nda kayboluyorlard›. E¤sig’in tarlas›na çoktand›r insan aya¤› da basmam›flt›. Torik Bedo tafllar› aya¤›yla bir yana iterek bafllad› ifle. Kazmay› omzundan indirip bir kese¤i da¤›tmay›, derin yar›klara doldurmay› denedi. Kendini hiç böylesine genç ve güçlü hissetmemiflti. Akflam köye dönerken kazmay› omzunda tutamayacak kadar yorgundu. Küçük dereyi geçmek için k›rk türlü hesap yapt›. "Selam, h›nami!" Kim olacakt› ki? Kavruk Garo tabii! Her zamanki yerinde durmufl, akflam güneflinde gölgesini boylu boyunca sermifl, kirman e¤iriyordu. "Çan çald› m›?" Torik Bedo al›fl›lagelmifl sorusunu sorarken çan›n sesi de duyuldu. "Canl› çal, canl›... Evin yap›la!" diye kendi kendine ba¤›rd› birden Kavruk Garo. "Çan› flöyle biraz güçlü makamla çalsana! Sanki tabuta vuruyor mübarek..." Çan›n iyi çal›nmad›¤›ndan dertliydi bu kez ve zangoçla konuflmaya karar verdi. 20