Barselona
Transkript
Barselona
Barselona Barselona, yürüyerek dolaşması en zevkli Avrupa şehirlerinden bir tanesi. Özellikle de Barri Gothic’te, Raval’de ve bu iki bölgeyi birbirine bağlayan Las Ramblas caddesinde şöyle bir dolaşmak, şehrin en gözde restoranlarını ve butiklerini keşfetmek için iyi bir başlangıç. Barselona aynı zamanda da Antoni Gaudi’nin şehri. Onun yapıtlarını takip ederek şehri dolaşmak, insanın hem Barselona deneyimini hem de şehir ve mimari algısını başkalaştırıyor. Bir kez Gaudi’nin tarzına aşina oldunuz mu aslında şehrin her noktasına kendisinden bir işaret bıraktığını fark ediyorsunuz. Plaça Reial’de dolaşırken birden lambalarda Gaudi’nin imzasını fark edebiliyorsunuz mesela. Barselona denince akla futbol da gelmiyor değil. Futboldan biraz zevk alıyorsanız bile Camp Nou’da bir Barça maçı izlemek çok keyifli olacaktır. Ancak biletinizi bir iki ay önceden almanızda fayda var. Çünkü sırf burada maç izlemek için bile dünyanın pek çok yerinden turist Barselona’ya akın ediyor. İspanya’nın en çok bilinen festivallerinden biri La Tomatina, Valencia’da gerçekleşiyor. Ama üzülmeyin, Katalanlar Barselona’da pek çok günü ve haftayı bir festival kalıbına uyduruyorlar. Sokakta kostümlü geçitlerin düzenlendiği, havai fişek ve ateş gösterilerinin yapıldığı pek çok farklı festival var mesela. O günlerde sokakları köpüklerle kaplayarak önlem alıyorlar. Bir de Barselona’nın güneyinde Tarragona diye bir yer var ki, pek çok turistin özellikle gittiği Santa Tecla’ya ev sahipliği yapıyor. 1321’den beri düzenlenen festivalde insanlar üst üste çıkarak insandan kuleler yapıyorlar. 15-24 Eylül arası Barselona’daysanız, Tarragona’ya günü birlik 1 Barselona gidebilirsiniz. Gündüz denize girip, akşam da festivale giderseniz, şehrin yarı yarıya yerlisi sayılırsınız artık. >>Nerede Kalmalı? Barselona, W ve Mandarin gibi büyük zincir oteller için giderek daha cazip bir şehir haline geliyor. Barselona’nın tarihi dokusunun tam tersine Mandarin Oriental, çağdaş ve modern çizgilerde bir dekorasyona sahip. Avrupa’da şimdiye kadar açılmış en iyi Mandarin olduğu yorumlar arasında. Şehrin siluetine damgasını vuran bir diğer otel ise W Barselona. Yoğunluktan dolayı oda bulmanın zor olduğu otelin açıldığı günden beri Barselonalı gençlerin akınına uğrayan barında manzaraya karşı bir kokteyl içmek epeydir moda. Bir yelkenliyi anımsatan binasıyla Sagrada Familia’dan sonra Barselona’nın modern yüzünün sembolü olmaya aday bir yapı olduğu düşünülüyor. Bu iki ikonik otel bir yana Barselona’da iyi otel çok! İşte sizin için derlediklerimiz geliyor! En İyiler 2 Barselona Hotel Arts Barcelona:Ritz grubuna ait olan Hotel Arts Barcelona, 44 katlı, tamamen cam ve çelikten oluşan dış cephesiyle, Barselona panoramasının en dikkat çekici yapılarından biri. Yer konusunda sıkıntı çekmediklerinden farklı ihtiyaçlara yönelik, farklı tipte odalar tasarlamaktan çekinmemişler. Aralarında özel gym’i olan daireler de var, kendi piyanosu olanlar da. Otel marinada bulunduğundan çok da güzel bir manzarası var. Denize karşı, özel eğitmenlerle yoga ve pilates seansları ayarlanabiliyor. El Palauet:Dışarıdan bakıldığında yüksek tavanları, taş oymaları ve uzun pencereleriyle art nouveau tarzının belirgin bir örneği. İç mekânlarda ise çağdaş trendler, minimalist anlayışla uygulanmış. Mekânın tasarımında 20. yüzyıl modernizmine göndermeler yapılsa da, otelcilik anlayışının oldukça yenilikçi ve cesur olduğu anlaşılıyor. El Palauet’de kaldığınız süre boyunca size bir kişisel asistan atanıyor. Bu asistan, ziyaretiniz süresince, kahvaltınızı hazırlaması için bir şef organize ediyor, istediğiniz organik malzemelerin bulunmasını sağlıyor, gitmek istediğiniz etkinlikler için size bilet ayarlıyor, alışverişinizi yapıyor; moda danışmanı, makyaj uzmanı, güzellik uzmanı, bebek bakıcısı gibi ihtiyaç duyduğunuz insanları sizin için buluyor ve angaje ediyor. Hotel Omm:Tasarımıyla iddialı bir diğer otel ise Hotel Omm. Binanın dış cephesi beyaz dalgalarla sarılmış. Bu dalgalar hem yoldan geçenlere karşı gizlilik sağlıyor, hem de sokağın gürültüsünü engelliyor. Aynı zamanda güneşin, oda içinde dağılımını dengeliyor. Bu aydınlık, korunaklı odalar, birer doğal yaşam alanına dönüştürülmüş. Hotel Omm’u, diğerlerinden ayıran özelliği öncelikle 3 Barselona spa’sı, ikinci olarak da restoranı. Spa’sı hem alan olarak, hem de sunduğu masaj ve terapi seçenekleri bakımından oldukça geniş. Michelin yıldızlı restoranı ise genç ve stil sahibi 3 şefe emanet edilmiş. A la carte menüsünün yanı sıra çeşitli kategorilerde tadım menüleri de sunuyorlar. Bunlara Da Bakmaya Değer Hotel Neri:Barri Gotic’te 18. yüzyıldan kalma taş bir saray binasında bulunan Hotel Neri, iç mekânda da taş yapıyı koruyarak Ortaçağ’ı anımsatan bir görsellik elde etmiş. Yapının taş olması, Barselona sıcağına karşı sağlıklı bir çözüm de sunmuş oluyor. Odalara geniş yataklar, kadife ve ipek kumaşlardan yastıklar yerleştirilmiş. Belli ki konfor ön planda tutuluyor. Bu serinlik ve konfor, odaları çok davetkâr kılıyor. Lakin otel, şehrin yürüyerek keşfedilecek ‘hip’ mahallelerinden birinin göbeğindeyken, içeri kapanmak şehre haksızlık olur. Otelin tam adı Neri Hotel & Restaurant. Taş duvarları ve iki büyük kemeriyle ortaçağ havasını tamamlayan restoranın kapasitesi 35 kişi ve menüsü de Akdeniz mutfağı ağırlıklı. ME Barcelona:Barselona’nın en yeni otellerinden biri olmasına rağmen, kısa zamanda şehrin popüler otellerinden biri haline geldi. Şehrin yer yer gotik mimarinin ortasında, yüksek çelik binalar, normalden daha da çok dikkat çekiyor. ME Barcelona da 29 katlı binasıyla fark edilmesi kaçınılmaz olanlardan. Haliyle manzarası, hem 4 Barselona şehre hem de denize tepeden bakıyor. Bu manzaraya karşı yerleştirilmiş havuzuna uğramaya değer. Manzaraya sırtınızı dönerseniz, son derece modern döşenmiş bir odayla baş başa kalacaksınız. Odalarda iPod için özel ses düzeni ve kahve makinesi gibi teknik imkânlar sunuluyor. Otelin restoran ve barlarını hiç denemeyi düşünmeseniz bile, bir akşam mutlaka Angel’s & King’s Club’a uğrayın. Koyu taş duvarlara, hapse girmiş ünlülerin fotoğrafları asılmış. Burada belli gecelerde de çılgın karaoke yarışmaları düzenlendiği söyleniyor. Casa Camper:Barselona’da kalınabilecek en rahat otellerden biri; her odasında kanepe, çalışma masası, televizyon ve hamak var. Bütün gün şehri turladıktan sonra, otelde böyle bir dinlenme ve çalışma alanı bulmak gerçekten büyük rahatlık. Las Ramblas’a yürüme mesafesinde oluşu da ayrı bir kolaylık sağlıyor. Gelmeden önce ayrıntılı bir plan yapmamış ziyaretçilere kişiye özel yol haritaları hazırlıyorlar. Bisiklet kiralama imkânı da sunan otel, şehri gerçek bir gezgin gibi keşfetme deneyimine yardımcı olurken, konfordan da asla taviz vermiyor. >>Nerede Yemeli Tapas 5 Barselona Barselona’da tapas keşfetmek çok zor değil. Gittiğiniz herhangi bir yerin tapas bar olma ihtimali çok yüksek zaten. Seçeneklerin bol olmasında fayda var ama bu durum bazen de karar vermeyi zorlaştırabiliyor. Cal Pep: Gidilmezse olmazlardan biri kesinlikle Cal Pep. Burası son yıllarda pek çok ünlü ismin, Barselona gezisinde uğrak noktası olmuş. Tabii bir de ağızdan ağza yayılan bir Coppola efsanesi var. Coppola’nın Godfather’ın senaryosunu yazarken yaratımsal bir tıkanıklık yaşadığı ve burayı keşfedip, burada beslenmeye başladıktan sonra kısa sürede senaryoyu tamamladığı anlatılıyor. Bu yüzden şehrin yerlileri tarafından da çok gidilen bir yer. Oturduğunuzda bir menü gelmesini beklemeyin, masa beklerken seçeneklere göz gezdirip az çok bir karara varmaya bakın. Gerisini servis elemanınıza bırakın. Pazartesileri akşama kadar açılmıyor, Cumartesi akşamları ve Pazar günleri kapalı. Tickets:Cal Pep kadar eski olmasa da, Tickets da şehrin artık klasikleşmiş tapas mekânlarından biri. Online rezervasyon yaptırmadıkça masa bulmak imkânsız. Bu kadar kalabalık olmasının nedeni, tabii ki Şef Ferran Adria’nın ününden kaynaklanıyor. Peki, içeride ne oluyor? İçeride açık pişirme alanları ve önünde de uzun bar var. Menüsü sarı bilet şeklinde katlanan bir kâğıdın üzerinde yazıyor. Bazı şarapları da klasik su bardaklarında servis ediyorlar. Yani talep yoğun olduğu için, masa bulmak zor olsa da, atmosferi oldukça rahat bir mekân. Cerveceria Catalana:Barselona’nın en popüler ve beğenilen tapasçılarından. Adından da anlaşılacağı gibi burası şaraplarından çok 6 Barselona birasıyla meşhur bir yer. Hem yerli hem de yabancı bira çeşitlerinden geniş bir seçki sunuluyor. Akşam uzun saatler hizmete açık. Barın önüne dizili tapas seçeneklerinden beğendiğinizi işaret edip yemeye, her yerde bulamayacağınız biralardan tatmaya başladığınızda, beklediğinize değecek. Paco Meralgo:Barselona deyince akla deniz mahsullerinin zenginliği gelir. Paco Meralgo da hem gözünüzü hem de iştahınızı kabartacak bir mekân. Uzun bir barı ve yüksek masalarıyla modern bir dekorasyona sahip. Bar kısmında oturmayı tercih edin deriz. Burada sergilenen ‘montadito’ yani lokmalık porsiyonlardan ve tapaslardan sipariş ederek pek çoğunu tadabilirsiniz. Bütün hafta açık, istediğiniz bir gün deneyebilirsiniz. Figaro:Tapas harici bir şeyler yemek isteyenler için genç ve dinamik bir alternatif. Yüksek tavanı, kocaman camları, rahat ortamı ve keyifli müziğiyle şehirdeki en iyi hamburger restoranı. Ayrıca akşamüstü saatlerinde ortam değişiyor ve bara dönüşüyor. Figaro, klasik ve yaratıcı kokteylleriyle de iddialı. Pazar hariç her gün açıklar; kalabalık gidecekseniz rezervasyon yapabilirsiniz. Akşam Yemeği El Xampanyet: Picasso Müzesi yakınında köklü ve sempatik bir yer. Mavi fayanslı duvarları, mermer masalarıyla geleneksel Katalan stilinin şirin bir örneği. Öğlen de açık olmasına rağmen, daha çok gece 7 Barselona gitmesi güzel bir bar. Buranın müdavimleri genelde, akşam saatlerinde buraya gelip lezzetli tapasların ve birkaç kadeh ‘cava’nın tadını çıkardıktan sonra şehrin gece hayatını keşfe devam ediyorlar. 7 Portes: Katalan mutfağını daha yakından tanımak isteyenler La Barceloneta’da bulunan 7 Portes’i deneyebilirler. 1836’da kafe olarak açılan mekân, 1929’dan beri restoran olarak hizmet veriyor. Katalan kültürünü önemseyen mekân, yerel bayramların hemen hepsini kutluyor ve bu günlerde, günün anlam ve önemine uygun yemek veya tatlı seçenekleri sunuyor. Woody Allen, Che Guevara, Pele, Miro, Antonio Banderas ve daha birçok ünlü ismi ağırlamış olan 7 Portes’in paella’sının ünü iyiden iyiye yayılmış durumda. Cal Pinxo:Liman tarafında geçirmek isteyeceğiniz bir akşam için tarih kokan binada şık bir balık lokantası alternatifi. Bir geminin salonunu andıran dekoru ve duvarları kaplayan şarap raflarıyla çok güzel bir atmosfer yaratılmış. Geleneksel yemeklerin modern dokunuşlarla sunulduğu menüsünde oldukça fazla seçenek bulunuyor. Cal Pinxo’nun kendisine ait spesiyallerinden ve tek bir paella tavası içinde servis edilen 3 ayrı çeşidi denemelisiniz. Bar Mundial:Şehrin küçük ama çok tanınan restoranlarından biri. Uzun ve masif barın karşısında dizi dizi küçük yuvarlak masalar ve uzun bir oturma alanı bulunuyor. Duvarlarda boks yapan sporcuların fotoğrafları asılı. Burası, 1920’lerden beri aynı aile tarafından işletiliyor. Buranın özellikle deniz ürünleriyle ünlü olduğunun altını çizmekte fayda var. Şefin o gün aldığı taze malzemelerle hazırladığı seçeneklerin sıralandığı günün spesiyallerine de bir göz atılabilir. 8 Barselona Tanta:İşte yepyeni bir füzyon deneyimi! Peru meets Japan! Perulu şef Gaston Acurio'nun yeni adresi Tanta'da sizi, açık mutfak ve sade dekorasyon bekliyor. Ve tabii bir de hayatınızda şimdiye kadar hiç tatmadığınız lezzetler. Masa için uzun süre beklemek zorunda kalmamak için rezervasyon yaptırmanızı kesinlikle tavsiye ederiz. Tatlı Düşkünlerine Hofmann:Hofmann, Barselona’nın belki de en ünlü pastanesi. El Born’da bulunan dükkândan içeri girildiğinde çikolata, şeker, vanilya, ekmek, tarçın ve karamel kokularının havadaki mükemmel karışımı burna doluyor. Bu karmaşık kokular, burayı karşı konulması güç bir hale getiriyor. Bu kokunun yanı sıra, tahta büfe ve masayla yaratılmış abartısız romantik dekor da iştahı iyice açıyor. Florentine:Yine El Born’da küçük bir dükkân olan Florentine, eski bir mimarın açtığı bir cupcake butiği. Kurabiye ve browni çeşitleri de bulunuyor. Ancak esas olarak renkli ve yaratıcı süslemelerle hazırlanmış cupcake’leri ve ev yapımı dondurması ön plana çıkıyor. Tuğla duvarları ve pastel tonlardaki dekorasyonuyla da oldukça şirin bir dükkân olan Florentine, tatlı krizine düşenlerin enerjisini bir anda yükseltiyor. 9 Barselona >>Gece Kuşlarına Dry Martini:İyi hazırlanmış bir kokteyl eşliğinde sakin bir gece geçirmenin hayalini kuranlar Dry Martini’de aradıklarını bulacaktır. Beyaz ceketli garsonları, deri koltukları, loş sarı aydınlatmasıyla burası adeta Mad Men’den fırlamış gibi, 1960’ların klasik barlarının tarzını taşıyor. Müziğe rağmen birbirini rahatça duymak, muhabbet etmek ve lezzetli bir şeyler içmek isteyenler için iyi bir alternatif. Yaş ortalaması çok genç değil. Genellikle gece yarısından sonra kapanıyor ancak Cuma ve Cumartesi’leri sabah 3’e kadar açık. Apolo ve Marula Café:Peki, bu şehrin ahalisi dans etmeye nereye gidiyor diye merak ettiyseniz, Apolo ve Marula Cafe’ye uğrayabilirsiniz. Marula’nın adının kafe olduğuna bakmayın, gece dans pisti, disco, funk ve house müzik türlerinde dans eden Barselonalılarla dolup taşıyor. Elektronik ve indie müzik tercih edenler Apolo’yu daha çok sevebilirler. Apolo’da haftanın her günü parti yapmak için bir bahane belirleniyor. Müdavimleri saat 10’a kadar Barri Gotic’teki mekânları dolaştıktan sonra yavaş yavaş buraya gelmeye başlıyor. Sutton Club & Monk Bar & Shôko:Biraz daha şık ve popüler mekânlar arayanlar, aradıklarını Sutton Club ve Monk Bar’da bulacaklardır. Monk, Barselona’nın en şık barlarından biri ancak canlı müzik yok. Burada çoğunlukla cava tercih ediliyor. Taksiciler burayı 10 Barselona hâlâ eski ismi olan Buddha Bar olarak biliyorlar. Sutton Club, Barselona’nın en çok tercih edilen gece kulüplerinden biri. Barça futbolcularına ve ünlü oyunculara rastlayabileceğiniz bir yer. Burada ara ara bir şarkılık canlı müzik performanslarına rastlamak mümkün. Mesela hiç beklenmedik bir anda Michel Telo sahneye çıkabiliyor ve sabah 5’e, 6’ya kadar kalabalık dağılmıyor. Bunlara bir diğer alternatif de, Shôko. Burası, özellikle Madonna, Elton John, Lady Gaga gibi ses getiren sanatçıların konserlerinin ardından yapılan partiler, Barcelona Fashion Night Out ve birçok VIP parti için tercih edilen bir gece kulübü. >>Ya Başka? Alışveriş Manolo Blahnik:Ayakkabı pek çok kadının tutkusudur. İspanyol asıllı tasarımcı Manolo Blahnik el emeği eşsiz güzellikteki topuklu ayakkabılarını 30 yılı aşkın bir süredir üretmeye devam ediyor. Birçok kadın artistin özel gecelerde ve davetlerde kıyafetlerini tamamlamak için kullandıkları Manolo Blahnik ayakkabılarından bir çifte sahip olmak için Barselona’daki mağazasını ziyaret etmelisiniz. Alma Aguilar:Koleksiyonlarında çiçek deseninden hiçbir sezon vazgeçmeyen Alma, Salma Hayek’in Oscar gecesinde giydiği elbisesinden sonra ününü dünyaya duyurmayı başaran genç bir 11 Barselona tasarımcı. Özel bir geceye giymek için dolabınızda mutlaka bir Alma Aguilar elbisesi bulunmalı. Mimótica Micola:Genç kızlar ya da kendini genç kız gibi hissedenler için çok güzel bir mağaza. Raquel Micola’nın çocukluk hayali olan rengârenk kumaşlarla tasarladığı ayakkabılara hayran kalmamak mümkün değil. Yanında da deriden, tülden ya da süetten yaptığı çantalara bakmayı unutmayın; biri mutlaka size lazım olanıdır! Vila Viniteca ve La Pineda:Barselona’dan dönerken yanınızda götürmek isteyebileceğiniz çeşit çeşit ‘cava’lar, şaraplar için en iyi adres. Şarapla birlikte aklınıza gelebilecek her tür peynir ve jambon gibi şarküteri ürünlerinin de çeşitleri bulunuyor. Şarküteriye doymayanlara bir de La Pineda’yı öneririz. El Gotic’te bulunan bu köklü dükkânda her şey üst üste dizilmiş ve tıklım tıklım gibi görünebilir. Görüntü sizi aldatmasın, eğer bol çeşit ve lezzet arıyorsanız, burada bulacaksınız. Casa Gispert:Burası 1851’den beri kendi özel formülüyle kavurduğu fındık ve kahve çekirdeklerini satan bir dükkân. Geleneksel formüllerini değiştirmeyen Casa Gispert’den istediğiniz fındık ve kahve çeşitlerini şık kavanozlara koydurabilir veya kese kâğıdıyla alabilirsiniz. M.O.T.E.L.:El Born’da dolaştığınız süre boyunca, Casa Gispert gibi şirin pek çok dükkânla karşılaşacaksınız. Bunlardan M.O.T.E.L. dışarıdan bakıldığında küçük ve sıradan bir yer gibi gözükmesine rağmen dikkatli bir gözden kaçmayacaktır. Farklı kaynaklardan, 12 Barselona şehirlerden özenle seçilerek bir araya getirilmiş vintage koleksiyon, burada alıcısıyla buluşuyor. Kowasa:1980’lerden beri Eixample’de hizmet veren Kowasa, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kitapları satışa sunuyor. Daha çok sanat kitapları ve fanzinler üzerine yoğunlaşan kitabevinde, edebi eserler de dâhil toplam 18.000’e yakın kitap bulunuyor. Görülecek Yerler Gaudi’nin İzinden:Barselona’nın görsel bilinçaltı dünyası Antoni Gaudi’nin etkisi altında. Kendine has çok belirgin bir stili olan Gaudi, bütün şehre imzasını bırakmış adeta. Şehirdeki pek çok yeni yapı, hâlâ ister istemez Gaudi’ye göndermeler taşıyor. Şehrin atmosferini, tarzını daha iyi hissedebilmek için Gaudi’ye yakından bakmakta fayda var. Daha çok gotiği yeniden yorumlaması ve modernizmle bir araya getirişiyle büyüler Gaudi. Sagrada Familia, yapıtlarının içlerinde en görkemlisi. İnşaatının 2026’da tamamlanması bekliyor. Buraya gitmeden önce sadece Sagrada Familia üzerine hazırlanmış bir rehber almanızı öneririz. Bir parçası, bir parçasını tekrar etmeyen bu yapının her karesinde başka bir anlam ve hikâye saklanmış. Gaudi’nin tasarladığı bir dizi de ev var. Bunlardan Casa Vicens, Casa Calvet, Casa Mila, Casa Battlo, Bellesguard ve Palau Güell Barselona’da bulunanlar. Eğer hepsine zaman ayıramayacağınızı düşünüyorsanız, 13 Barselona Casa Battlo, Casa Mila ve Palau Güell’e öncelik vermekte fayda var. Katalan girişimci Eusebi Güell ve Gaudi arasındaki üretken ilişkinin güzel sonuçlarından biri olan Parc Güell’i de görmek güzel olacaktır. Park, El Carmel’in tepelerinde. Oraya vardıktan sonra ufak bir piknik yaparak dinlenebilirsiniz. MACBA ve MNAC:Her ikisi de Barselona’nın en bilinen iki müzesi. Şehrin en büyük modern sanat müzesi olan MACBA, 20. yüzyıl sanatçılarının eserlerinden oluşan hatırı sayılır büyüklükte bir koleksiyona sahip. Dönemlik sergilere de ev sahipliği yaptığı için, her ziyarette farklı bir sergiye denk gelmek mümkün. MNAC ise Katalan sanatını romanesk, gotik ve barok dönemlerden alarak 20. yüzyıla kadar getiriyor. Her ayın ilk Pazar günü de, ziyaretçileri, rehberler eşliğinde Katalan sanatının 1000 yılına tanıklık etmeye davet ediyorlar. La Fabrica:2012 yılında açılan müze, yeni olmasına rağmen, şimdiden şehrin sanat ajandasına yön veren bir yer haline geldi. Genç sanatçıların da çok tercih ettiği ve ilham aramaya geldiği bu müze, şehrin en radikal çağdaş sanat sergilerine kapılarını açıyor. Fundacio Miro:Burada 1975 yılından beri deneysel sanatçıların işlerini bünyesinde barındırarak, genç sanatçılara işlerini sergileyebilecekleri bir ortam yaratmaya çalışılıyor. Kütüphanesinde 10.000 kitap bulunan müzenin koleksiyonunda, Miro’nun eserlerinin yanı sıra, René Magritte, Marcel Duchamp gibi sanatçıların da eserleri bulunuyor. 14 Barselona Museu Picasso:Şehre kendi imzasını taşıyan bir müze bırakan diğer bir sanatçı da Picasso. Museu Picasso, Ortaçağ’dan kalma bir saray binasında ikamet ediyor. Picasso’ya ait 3500’den fazla parçaya sahip olan müze, açıldığı yıllardan bu yana her dönem, belli bir konsept altında Picasso’nun eserlerini sergiliyor. Gitmeden Önce İzlenecekler Barselona denince kaçınılmaz olarak ‘Vicky, Cristina, Barcelona’ (Barselona, Barselona) geliyor akla. Tabii Almodovar’ın ‘All About My Mother’ını (Annem Hakkında Her Şey) unutmamak lazım. Whit Stillman’ın yönettiği ‘Barcelona’ adlı film pek bu kadar popüler değil. Ancak yeni bir Barselona filmi peşindeyseniz ve henüz izlemediyseniz, izlemenizi tavsiye ederiz. Bir de ‘Biutiful’ diyecektik ama dilimiz varmıyor. İçinizdeki hayat ve seyahat enerjisinin kaçmayacağından emin olduğunuz bir zamanda izlemenizi öneririz. Aman Aman! Saat 13:30-16:30 arası açık dükkân, banka bulmak çok zor. Gideceğiniz yerleri planlarken mutlaka saatlerini kontrol edin. 15 Barselona FC Barcelona hakkında olumsuz şeyler söylemeyin. Barselona’da çoğunlukla Katalanca konuşuluyor. İspanyolca yerine Katalanca birkaç kelime öğrenmek daha kullanışlı olacaktır. Cerveza yerine caña ve sangria ile şarap yerine de cava sipariş etmek çok daha havalı. Caña, bir çeşit tatlı rom. Cava ise, Katalanların, köpüklü şarabı. Beyaz ve roze seçenekleri var. Sıkıcı Bilgiler El Prat Havaalanı’ndan şehir merkezi taksiyle 30€ civarında tutuyor ve 30 dakika sürüyor. Havaalanından alacağınız seyahat kartlarıyla otobüs ve metro seyahatlerinizi kolaylaştırabilirsiniz. Müzelerde sıra beklemeden giriş yapabilmek için Museum Pass alabilirsiniz. İlk kullandığınız günden itibaren 10 gün geçerli olacak. Restoranlarda rezervasyonsuz yer bulmak çok zor. Barda oturmak güzel olabiliyor. Bahşiş bırakmanız beklenmese de birkaç Avro bırakmakta fayda var. Şehir içinde dolaşmak için mobilet veya bisiklet kiralayabilirsiniz. 16 Barselona İspanya telefon kodu +34. Şehiriçi aramalarda, numaranın başına 93 eklemek gerekiyor. Cep telefonları çoğunlukla 6 ile başlıyor. Acil durumlarda 112’yi arayın. 17