Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı
Transkript
Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı
Ağustos. 2007 4 ayda bir yayımlanır. Sayı:2 ISSN:1307-4253 İÇİNDEKİLER Denizde Arama Kurtarma Semineri |6| Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı |9| Gürcistan Ertuğrul’un Anısına Dalış |44| Ziyareti |12| Münfesih TCSG-59 |16| Helikopter ile Yapılan Görevlerde Balıkçı Teknelerinin Havadan Solungaç Ağları |92| KİHBİ Daire Başkanlığında Bilgi Toplama İşlemleri Konusunda Ulaşılan Düzey Tespit ve Teşhisinde Karşılaşılan Zorluklar |19| Sessiz Kalma veya Sessiz Kalma! |22| Ben Akdeniz |96| Komik Ama Gerçek ALO-158 Hikayeleri |102| Etik ve Ahlak |104| Mersin Balıkları |110| Fokuyum, Beni Koruyun! |26| Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Maddeler ile Mücadele |32| Sahil Atatürk ve Kürek Sporu |114| Ziyaretler |116| Etkinlikler |124| Satranç |126| Briç |127| Güvenlik Komutanlığının Su Ürünleri Denetimlerine Yönelik Görevleri |35| TCSG-307 ve Hopa |38| Karikatür |128| Teşekkür Mektupları |129| Bulmaca - Sudoku |130| Sahil Güvenlik Komutanlığı 25. Yıl Etkinlikleri 38 Sürüklenen 49 SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ TCSG-307 ve HOPA Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım 2006 tarihinde denize indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir... DEVAMI 38’DE... 26 |49| Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz büyük bir önemi vardır. Ancak denizlerimizin koruyucu kalkanı Sahil Güvenlik Komutanlığımızın güzide personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve önemi daha büyüktür.... DEVAMI 49’DA... 44 BEN AKDENİZ FOKUYUM, BENİ KORUYUN! ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize kısmet olması gururların en büyüğü oldu. Bu yazıyı okurken “Ben de düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum... DEVAMI 44’TE... “... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları kapkara kesilmiş. Çok tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil. Deniz çıldırasıya fosforluymuş...” DEVAMI 26’DA... ÖNEMLİ NOT SAHİL GÜVENLİK DERGİSİ Ağustos 2007 • Sayı: 2 • Dört ayda bir yayımlanır Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın ISSN: 1307-4253 YAYIN SAHİBİ VE GENEL YAYIN YÖNETMENİ GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Sahil Güvenlik Komutanlığı adına Personel Başkanı Dz. Yb. Ahmet KENDİR Dz. Kd. Alb. Necdet KÖKEN GENEL YAYIN KOORDİNATÖR YARDIMCILARI Dz. Bnb. Engin KUNTAY İda. Kd. Üçvş. Veli ARSLAN YAYIN İNCELEME KURULU GRAFİK TASARIM YÖNETİM MERKEZİ BASIM YERİ Dz. Kur. Kd. Alb. Mehmet KIRTAŞ Dz. Kur. Kd. Alb. Ahmet GÜR SG İk. Kur. Yb. Hakan KABUL SG İk. Kd. Ütğm. Deniz EKİZER Svl. Me. Suna ERTEKİN Svl. Me. Songül VAROL Gv. Atğm. Ervin ESEN SG Hiz. Er Mete ADAM Sahil Güvenlik Komutanlığı Dikmen Cd. Merasim Sk. No: 10 Bakanlıklar / ANKARA Anadolu Yayıncılık Süleyman Bey Sk. No:31/10 Maltepe/ANKARA Telefon Belgegeçer Internet E-posta Telefon : (0312) 230 83 45 Belgegeçer : (0312) 230 83 46 Internet : www.anadoluyayincilik.com REKLAM KOORDİNATÖRÜ SG İk. Bnb. Ayhan SALAR (0312) 416 45 05 : (0312) 417 50 50 : (0312) 417 28 45 : www.sgk.tsk.mil.tr : sgdergisi@sgk.tsk.mil.tr BASIM TARİHİ: 24.08.2007 Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek de olsa alıntı yapılamaz. Dergideki yazılar yazarlarının özel fikirlerini kapsar. Sahil Güvenlik Komutanlığının görüşünü yansıtmaz. KÜNYE DENİZDE ARAMA KURTARMA SEMİNERİ 6 [ Hazırlayan ] Uğur KOCABAŞ | Dz. Yzb. İlki düzenlenen seminere; Ulaştırma Bakanı İsmet YILMAZ, İstanbul Valisi Muammer GÜLER, Denizcilik Müsteşarı Hasan NAİBOĞLU’nun yanı sıra denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katılmıştır. Deniz arama kurtarma faaliyetlerine yönelik olarak mevcut durum, geleceğe yönelik proje ve meydana gelen gelişmeler konusunda başta Genelkurmay Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere ilgili kurum, kuruluş ve sektör temsilcileri ile kamuoyunun bilgilendirilmesini de amaçlayan seminer, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından yapılan açılış konuşması ile başlamıştır. Denizlerdeki emniyet ve güvenlik kavramlarının büyük önem kazandığını vurgulayan Tümamiral ERENOĞLU konuşmasında; • Türkiye’nin deniz ülkesi olmasının, ancak denizci bir millet ve devlet olması halinde anlam kazanacağını, • Mavi Vatanımızın etkin kullanımı için, Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin hayatları pahasına her sene denizlerde yaklaşık 500 kişiyi hayata döndürdüğünü, • Denizlerimizi kullananların can emniyetlerinin sağlanması amacıyla gerek teçhizat, gerekse personel eğitimi yönünden sürekli gelişim kaydetmenin amaçlandığını, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan 4 adet 1700 tonluk Arama Kurtarma Gemisi’nin buna yönelik güzel bir örnek olduğunu, • 25’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan Sahil Güvenlik Komutanlığının konuya yönelik son derece net bir mesaj verdiğini, buna göre de Türk Arama Kurtarma Bölgesi’nde bulunan insanların hayatlarının Türkiye’nin teminatı altında ve emin ellerde olduğunu, ifade etmiştir. Daha sonra Ulaştırma Bakanı Sayın İsmet YILMAZ bir konuşma yapmış, konuşmasında Türkiye’nin son yıllarda denizcilik sektöründe kaydettiği gelişmelerin çarpıcı olduğunu ve özellikle can emniyetine yönelik çalışmaları son derece başarılı bulduğunu belirtmiştir. Sunumların başlamasıyla, ilk başlık olan “Denizcilik Sektörü Açısından Arama Kurtarmanın Önemi” konulu sunum, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Metin KALKAVAN tarafından yapılmıştır. Türkiye’de deniz ticareti konusundaki gelişmeler ve Türk denizcilik sektörünün denizlere yönelik emniyet ve güvenlik ihtiyacının anlatıldığı sunumda ayrıca Türk denizciliğinin genel değerlendirmesi de yapılmıştır. “Türkiye’de Arama Kurtarma Sistemi” başlıklı ikinci sunum, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Sayın Dr. Özkan POYRAZ tarafından yapılmış, sunumda Türk Arama Kurtarma Sistemi’nin yapısı ve arama kurtarmaya yönelik gelişmeler anlatılmıştır. İlk oturumun “Deniz Arama Kurtarma Faaliyetleri ve Sahil Güvenlik” başlıklı son sunumu, Deniz Yüzbaşı Y. Uğur KOCABAŞ tarafından yapılmıştır. Sunumda deniz arama kurtarma faaliyetleri özetlenmiş, özellikle teçhizat ve personel eğitimine yönelik gelişmeler aktarılmıştır. Ayrıca Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından kurtarılan personel sayısının 2007 yılının ilk altı ayında 1000’i geçmesinin, denizlere gösterilen ilginin ve arama kurtarma faaliyetlerindeki etkinliğin arttığının bir işareti olduğu vurgulanmıştır. İlk oturumun ardından soru cevap periyodu başlamış, katılımcılar tarafından seminerin son derece faydalı bulunduğu belirtilmiştir. Verilen ara sonrasında seminere ikinci oturumla devam edilmiş, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Sayın Salih ORAKÇI tarafından, “Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün İmkan ve Kabiliyetleri” konulu sunum verilmiştir. Son olarak, Denizciler Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı E.Tüma. Varol ATALAY, “Gönüllü Arama Kurtarma Derneklerinin Arama Kurtarmadaki 7 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Türk Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından koordine ve icra edilen Deniz Arama Kurtarma faaliyetlerindeki etkinliğin artırılması ve denizci bir nesil yetiştirilmesine yardımcı olunması maksadıyla, 9 Haziran 2007 tarihinde Bakırköy Crowne Plaza Otel’de Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından “Denizde Arama Kurtarma Semineri” icra edilmiştir. SAHİL GÜVENLİK MARMARİS GRUP KOMUTANLIĞI 8 [ Hazırlayan ] Murat TUNCER | Dz. Kd. Ütğm. Oturumların ardından Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından kapanış konuşması yapılmış ve takdimcilere “Teşekkür Belgeleri” ile anı objeleri verilmiştir. Seminerin öğleden sonraki periyodunda ise, Ataköy Marina açıklarında denizde fiili Arama Kurtarma Eğitimi yapılmış, eğitime TCSG-106, TCSG-12, TCSG-19, KEGAK-04 ve TCSG-505 kuyruk numaralı helikopterin yanı sıra, bir adet DAK-SAR botu katılmıştır. Üniversite öğrencisi 4 kişilik bir grubun küçük bir tekneyle denize açılması ve teknenin alabora olarak batması senaryosuna dayanan eğitimde, fiilen alabora edilen ve denize düşen 4 personel, eğitime katılan Sahil Güvenlik Komutanlığı botları ve helikopterleri tarafından çok kısa sürede yapılan ani müdahale ile rüzgarın şiddetlenmesi ve deniz durumunun artmasına rağmen kurtarılmış ve gerçek şartlara en yakın bir uygulamanın yapıldığı bu eğitim başarıyla tamamlanmıştır. 2007 yılında ilki yapılan Denizde Arama Kurtarma Semineri, basın mensupları tarafından da ilgiyle takip edilmiş, bu sayede kamuoyunun da konuya yönelik bilgilerinin artırılması sağlanmıştır. Seminerin, deniz arama kurtarma faaliyetleri koordinasyonunun artırılması ve kurumlar arası fikir alışverişinde bulunulması açısından son derece faydalı olduğunu ifade eden katılımcılar, ayrıca seminerin düzenlenmesi nedeniyle teşekkürlerini ve memnuniyetlerini iletmişlerdir. Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı daha önce PTT binası olarak kullanılan toplam 287m²’lik alana sahip küçük binaya yaklaşık 30 kişi ile 15 Temmuz 1992 tarihinde taşınmıştır. Bahse konu bina ve tesislerin giderek büyüyen komutanlık ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ve Sahil Güvenlik Komutanlığının gelecekteki gelişimi de göz önüne alınarak Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığının yeni bina ve tesislere kavuşturulmasına karar verilmiştir. Bu maksatla seçilen 7500 m²’lik arazi 20 Nisan 2000 tarihinde Sahil Güvenlik Komutanlığı hizmetlerine tahsis işlemi gerçekleştirilmiştir. 2002 ve 2005 yılları arasında araziye ait imar planı, proje hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır. Mevcut tesislerin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce Aralık 2005’de yapım işine başlanmış ve 30 Nisan 2007 tarihinde geçici olarak kabulü yapılmıştır. Tesisler toplam 3.443 m² kapalı alana sahip 8 adet muhtelif maksatlı binalar grubundan oluşmaktadır. Ayrıca sahilde 4 metre genişliğinde, 84 metre uzunluğunda bir adet yüzer iskele yapılmış halen Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı bağlısı yüzer unsurlar tarafından kullanılmaktadır. Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı Bina ve Tesisleri Açılış Töreni 28 Temmuz 2007 Cumartesi günü; Sahil Güvenlık Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU ev sahipliğinde; arazi temini safhasında önemli desteği olan İstanbul Milletvekili ve bir önceki İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU, Muğla Valisi Sayın Lütfi YİĞENOĞLU, Aksaz Deniz Üs Komutanı Tümamiral Celal PARLAKOĞLU, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı Tümamiral Bülent BOSTANOĞLU, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Rolü ve Denizlerde Acil Yardım” konulu takdimi sunmuştur. Özellikle DAK-SAR’ın arama kurtarma faaliyetlerinin anlatıldığı sunumda, uluslararası yaklaşımlar gereği, gönüllü arama kurtarmanın denizlerin sevdirilmesi açısından son derece önemli olduğu ifade edilmiştir. Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı 1 Ağustos 1988 tarihinde Sahil Güvenlik Aksaz Karaağaç Grup Komutanlığı olarak fiilen Aksaz’da göreve başlamış 6 Mart 1992 tarihinde adı “Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı” olarak değiştirilmiş ve Marmaris’te konuşlanmıştır . 9 Lojistik Başkanı Tümamiral İzzet ARTUNÇ, E. Tümamiral Özer KARABULUT, Güney Görev Grubu Komutanı Tuğamiral Mücahit ŞİŞLİOĞLU, Milli Savunma Bakanlığı Genel Plan ve Prensipler Dairesi Başkanı Tuğamiral Serdar AKINSEL, Marmaris Kaymakamı Sayın Cemalettin ÖZDEMİR ve Marmaris Belediye Başkanı Sayın Ali ACAR’ın yanısıra Muğla Kıdemli Hakimi, İl Cumhuriyet Başsavcısı, İlçe Cumhuriyet Başsavcısı, Bodrum, Köyceğiz, Datça, Ula, Ortaca, Dalaman Kaymakamları, Aksaz Deniz Üs Komutanlığı ve Güney Görev Grubu Komutanlığında görev yapan Albaylar, Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Sahil Güvenlik Kurmay Albay Salih ASLAN, Marmaris Merkez Komutanı, Muğla İl ve Marmaris İlçe Emniyet Müdürleri, Bayındırlık ve İskan İl Müdürü, Gümrük Müdürü, Liman Başkanı, Deniz Ticaret Odası Başkanı, Marina Müdürleri ve Yardımcıları ile Birlik personelinin katılımlarıyla gerçekleştirilmiştir. Kuruluşundan itibaren yüksek görev bilinci ve özverili çalışma anlayışıyla Muğla il sınırı sahil şeridi ile Didim/Aydın sahil şeridini kapsayan sorumluluk sahasında 2692 Sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı kanununda belirtilen görevleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığının emir ve direktifleri çerçevesinde icra 10 etmektedir. Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı aynı zamanda; • Bağlı botların personel ve materyal bakımdan her an göreve/harbe hazır olmasını, • Görevli personelin yönerge, talimat ve emirler çerçevesinde yetiştirilmesini, sorumluluk sahası içinde bulunan askeri, mülki, makamlarla temas, işbirliği ve koordinede bulunarak görevlerin en iyi şekilde yapılmasını, Sahil Güvenlik görevleri planlanması ve icra edilmesini sağlamak üzere görev yapmaktadır. Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı, Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, Ulu Önder Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, onun fikir ve düşüncelerini özümsemiş, genç, dinamik ve özverili personeli ile büyük bir azim ve kararlılıkla kanunlarda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere sorumluluk sahasında; yeterli sayıda Sahil Güvenlik Botu, Sahil Güvenlik ve Emniyet Timi (SAGET) Botları , Kıyı Sularda Emniyet Güvenlik ve Arama Kurtarma (KEGAK) Botları ve Kontrol Botları ile değişik üs ve limanlarda konuşlanmıştır. “Türkiye’nin denizcilik gücü açısından stratejik ve aynı zamanda en önemli turizm merkezlerinden biri Denizci bir ülke olmamız için de denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır. Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı olarak görevimiz; insanların denizlerde güvenliğinin, can ve mal emniyetinin sağlanmasıdır. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine ve Cumhuriyetin temel değerlerine yürekten bağlı güzide personeli ile, Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı, denizlerimizde insanların aklına ilk gelecek, korkulan değil, sevilen, güven veren ve saygı duyulan, örnek Komutanlık olma hedefi doğrultusunda azim ve kararlılıkla ilerlemektedir. Bütün çalışmalarımızda Atatürk ilke ve devrimleri, dün olduğu gibi bugün ve yarın da rehberimiz olacaktır. O’nun bitmek tükenmek bilmeyen çalışma azmi ve engin vatan sevgisi örneğimiz olacak, gücümüzü ise yüce milletimizin daima var olan güveninden alacağız. Değişim ve gelişimde öncü, denizlerimizde güven veren, etkin ve saygın bir Sahil Güvenlik Komutanlığı olma vizyonu ve deniz yetki alanlarında ulusal ve uluslararası hukuku etkin kılmak, can ve mal güvenliğini sağlamak olan misyonunun bilincinde olan Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı personeli kendisine verilecek her türlü görevi gerçekleştirme azim ve kararlılığındadır.” 11 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 olan Marmaris’te konuşlu Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı, sorumluluk alanı ve sahil güvenlik görevlerinin yoğunluğu ile kapsamı açısından da önemli bir yerdedir. Deniz turizmi ve balıkçılık gibi ülke menfaatlerini destekleyen faaliyetlerinin kontrolünün yanı sıra, en başta insani ağırlıklı bir görev olan arama kurtarma, Kardak Adaları gibi egemenlik haklarımızın korunması; göçmen, sualtı kültürel varlık ve tarihi eser, elektronik eşya, uyuşturucu, içki vb. malzeme kaçakçılığı gibi yasa dışı faaliyetlerin önlenmesi görevleri açısından da Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı hassas bir bölgede bulunmaktadır. Türkiye’nin denizciliğe ve denizlere hak ettiği önemi vermeksizin ve köklü bir deniz kültürüne sahip olmaksızın gelişmiş bir ülke olamayacağı hepimizce bilinen bir gerçektir. Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi verip ilgi gösterenlere güç, güvenlik ve huzur getiren denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde toprak hatta onur kaybı ile cezalandırıldığı da akıldan çıkarılmamalıdır. Bu bilinçle Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı Sahil Güvenlik Kanunu’nda belirtilen görevleri en iyi şekilde yapma gayretindedir. GÜRCİSTAN ZİYARETİ [ Hazırlayan ] TCSG-307 Komutanlığı 12 ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek ve tanıtacak olmanın heyecanı sarmıştı. Tüm gemi personelinin gözlerinde, henüz 4 ay önce teslim aldığı bot ile beraber yurt dışı görevinde bulunacak olmanın haklı gururu okunmaktaydı. Ancak 28 Mayıs sabahı güvertede seyir için yaptığımız son hazırlıklar esnasında duyduğumuz limandaki kuşların sesi ve yüzünü gösteren güneş pırıl pırıl bir günün habercisiydi. Bir önceki gece Sahil Güvenlik Komutanımızı gemimizde ağırlamanın vermiş olduğu mutluluk ve heyecanla manevra yerlerimize geçerek avara zamanını beklemeye başlamıştık. Güvertedeki personelin gemiye aldığı son halatla beraber duyduğumuz vatan düdüğü bize 4 gün sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Hükümeti arasında, iki ülke Sahil Güvenlik/Sınır Polis Teşkilatları arasındaki dostluk ve işbirliğini geliştirmek, karşılıklı eğitim ve bilgi alışverişinde bulunmak ve Gürcistan Sahil Güvenlik Botları ile birlikte Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’nı icra etmek maksadıyla yapılacak liman ziyaretlerinin intikal safhasının başladığını hatırlatıyordu. Bu duygular içerisinde Gürcistan’daki ilk ziyaret limanımız olan Poti’ye intikale geçtik. Gürcistan karasularına girdiğimizde bizi bir Gürcistan Sahil Güvenlik Botu karşıladı ve Poti Limanı’na kadar bize refakat edeceğini bildirdi. Yaklaşık 3 saatlik bir seyrin ardından Poti Limanı’na aborda olduk. Aborda olduğumuz rıhtımda Türk bayrağının tokada olması bizi çok etkiledi. Bizi karşılayanlar arasında Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral David GULUA, Gürcistan Sınır Politikaları Daire Başkanı Bayan Eka GIGAURI, Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi Harekat Başkanı Alb. Merab GANUBIA, T.C. Batum Başkonsolosu Kazım ÇAVUŞOĞLU, T.C. Tiflis Silahlı Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel ÖZTEKİN, T.C. Gürcistan Kara Ataşesi İsth. Kur. Yb. Sefer ACAR ve Dz.K.K. danışmanı Dz. Kur. Kd. Yzb. İbrahim YASSIKAYA vardı. Hopa Limanı’ndan avara ederken, gönüllerimizi Geminin aborda olmasının ardından gemimizde Komutanımız ve motorcu astsubayımız iştirak etti. Yemek esnasında küçük öğrenciler tarafından Kafkas ezgilerinin sergilendiği folklor gösterisi gerçekten görülmeye değerdi. Sahil Güvenlik Komutanımız Tümamiral Can ERENOĞLU kokteyl bitiminde Gürcistan makamlarını resmi ziyaret maksadıyla gemimizden ayrıldı ve Batum’a intikal etti. TCSG-307 için ise 28 Mayıs günü faaliyetleri sona ermiş ve bir sonraki gün icra edilecek olan tatbikat öncesi toplantıya hazırlık çalışmaları başlamıştı. Tatbikatın Arama Kurtarma safhası ile ilgili kısmının planlaması ve icrası Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın sorumluluğundaydı. Öğleden sonra ise Gürcistan Sahil Güvenlik personeli ile 30 Mayıs’ta icra edilecek Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı ve Manevra eğitimlerinin koordinasyonu maksadıyla Poti’de yapılan toplantıya Gemi Komutanımız, II.Komutanımız ve Telsiz Astsubayımız iştirak ettiler. Aynı günün akşamında Gürcistan Sınır Polis Başkanı Tümgeneral Badri BITSADZE ev sahipliğinde Batum’da verilecek resmi akşam yemeğine Gemi 29 Mayıs sabahı Dadiani Sarayı’na düzenlenecek gezi için bize bir adet minibüs tahsis edilmişti ve bu geziye gemimizden 10 personel iştirak edecekti. İlk defa bu ülkeyi gezecek olan personelin heyecanı gözlerinden okunmaktaydı. Gezi esnasında ülkelerinin gelir seviyesinin çok düşük olduğu, buna karşın Gürcistan halkının Türkiye hakkında olumlu düşüncelerinin olduğu ve ABD’nin yardımından dolayı onlara karşı da sempati duydukları açıkça görülmekteydi. Toplantının ardından artık Poti’den ayrılma vakti gelmişti. 29 Mayıs akşamı, ertesi gün icra edilecek Türkiye-Gürcistan Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’na iştirak etmek maksadıyla Poti’den avara edip Batum’a intikale geçtik. Bu intikal esnasında ertesi gün birlikte eğitim icra edeceğimiz Gürcistan Sahil 13 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Üç gün boyunca aralıksız esen ve hızı zaman zaman liman içinde 30-35 Kts’ye varan, kimi zaman karayel, kimi zaman Hopa’ya özgü yerel Galaş Rüzgarı, ertesi gün başlayacak olan Gürcistan seyri öncesi bizi az da olsa tedirgin etmiyor değildi. verilecek kokteyl için 1 saatlik bir süre kalmıştı. Personelimizin üstün gayreti ve işbirliği sayesinde kokteyl hazırlıkları rekor sayılabilecek bir sürede tamamlandı. Güverte üzerine kurduğumuz standlara ülkemizi ve Karadeniz’i tanıtıcı broşürleri koyduk ve afişleri bordalara astık. Kokteyl esnasında lastik botun üzerine koyduğumuz LCD televizyonu dizüstü bilgisayarımıza bağlayarak Sahil Güvenlik Komutanlığını ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan temin ettiğimiz Türkiye’yi tanıtıcı klipleri gösterdik. Güzel organize edilen kokteyl, hem gemi personelinin hem de davetlilerin beğenisini topladı. Kokteyle iştirak edenlerin gemimize duydukları hayranlık ise çok açık bir şekilde farkediliyordu. 14 O akşam Batum dışında San Sachino Restorant’ta verilecek resmi akşam yemeğine gemi komutanımız ve motorcu astsubayımız iştirak etti. Biraz şehir dışında ancak doğa ile iç içe olan bu mekan oldukça güzeldi. 30 Mayıs sabahı ise artık görev ve eğitim zamanıydı. Sabahın erken saatlerinde başlayan limandaki hareketlilik ve Gürcistan basın mensuplarının yoğun ilgisi gözümüzden kaçmamıştı. Sahil Güvenlik Komutanımız ve Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’nın tatbikatı gemimizden izleyecek olmaları taşıdığımız sorumluluğu bir kat daha arttırmaktaydı. Gürcistan basın mensupları ise Türkiye’nin Kafkaslar bölgesindeki öneminin farkında olduklarından Sahil Güvenlik Komutanımız ile röportaj yapabilmek için adeta birbirleri ile yarış içindeydiler. Limandaki hazırlıkların tamamlanmasını müteakip kalabalık bir heyetle beraber Batum limanından avara ederek randevu noktasına intikale geçtik. Tatbikatın başlangıcında Batum ve Poti’den çıkan Gürcistan Sahil Güvenlik Botları ile beraber taktik manevra eğitimleri icra ettik. Sonrasında eğitim maksatlı yardım talebinde bulunan Gürcistan Sahil Güvenlik Botu’na yüksek süratimizin de avantajı ile kısa sürede ulaştık. Bahse konu gemiyi yedeklemeyi müteakip üzerlerine aborda olarak yardım taleplerine karşılık verdik. Senaryo dahilinde gemimizin baş üstünden denize düşen bir personel için derhal roledeki ilgili personelin mevkilerini alması ile beraber denize düşen personeli kurtarma faaliyetine başladık. Balık adam kıyafetli yüzücü kurtarıcı personelimizin kısa sürede denize düşen yaralıyı kurtararak gemimize getirmesi ve güverte üzerinde yapılan ilk müdahaledeki koordinasyon hem gemimizdeki Gürcistan Sahil Güvenlik personelini hem de tatbikatı izleyen basın mensuplarını oldukça şaşırtmıştı. Sahil Güvenlik Komutanımız Tümamiral Can ERENOĞLU, Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı gemimiz hakkında her konuda bilgilendiriyor, sistemleri kullandırıyor, ilk defa TCSG-307’ye monte edilen ASELSAN imali Stabilize Makineli Tüfek Platformu (STAMP)’nun özelliklerini ve avantajlarını anlatıyor, Tuğgeneral David GULUA’ya bu sistemle elektrooptik olarak Gürcü botlarına kilitleme yaptırıyordu. Gürcü Komutan da botumuzu çok beğendiğini ifade ediyordu. Sahil Güvenlik Komutanımız bu botlardan çok memnun olduğumuzu, Gürcistan’ın da alması halinde etkinliğinin artacağını, hatta fırsat olursa bugünlerde Batum’da olacağı söylenen Gürcistan Devlet Başkanına da botu gezdirmelerinin yararlı olabileceğini söyledi. (Sahil Güvenlik Komutanımızın bu önerileri etkili olmuş ki, Türkiye’ye döndükten 2 ay sonra Gürcistan aynı tip bot almaya karar vermiş ve botları imal eden Yonca ONUK Tersanesi ile sözleşme imzalamış.) Bu eğitimin ardından yine taktik manevra eğitimleri icra ederek Batum limanına döndük. Batum yolcu iskelesine halatlarımızı verip Sahil Güvenlik Komutanımızı ve Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı gemimizden uğurlarken üzerimizde tatbikatı başarılı bir şekilde icra etmenin haklı gururu vardı. Aynı gün öğleden sonra gemimiz halkın ziyaretine açıldı. Özellikle Gürcü gençlerin gemimize olan ilgisi ve gemimizin köprüüstünü gördüklerinde duydukları hayranlık gözlerinden okunmaktaydı. Bu arada personelimiz için de yarım gün de olsa Batum’u gezme ve görme fırsatı doğmuştu. İki vardiya halinde tüm personelimizin Batum’u görmesini sağladık. Kimi sevdiklerine hediyelik bir şeyler almaya çalışıyor kimi ise ilk defa ziyaret ettiği bu şehri tanıma hevesindeydi. Şurası bir gerçekti ki Batum ilk gün ziyaret ettiğimiz Poti’den çok daha gelişmiş, yolları ve binaları çok daha düzgün ve düzenli bir kent görünümündeydi. Bir Türk şirketinin inşa ettiği ve bir gün önce açılan Batum hava limanı sayesinde şehrin çok daha önemli bir konuma geldiğini ve İstanbul’dan Hopa’ya gidecek insanlarımızın artık vizesiz olarak önce Batum’a uçacaklarını ve oradan da 20 dakikalık karayolu yolculuğu sonrasında Hopa’ya ulaşacaklarını öğrendik. Akşam ise Karadeniz’de Amasra’dan Hopa’ya kadar bu güne dek yenilgi yüzü görmeyen takımımız ile Gürcistan Sahil Güvenlik personelinden oluşan takım arasındaki dostluk futbol maçı sonucunda 5-3 yenildik ve namağlupluk ünvanımızı Gürcistan’da kaybettik. Maçta Gürcistan takımı büyük bir hırsla oynamıştı. Bunun nedenini ise maçtan sonra öğrendik: Gürcistan takımı eğitimden gelmişti ve yenilirlerse ceza alacaklarından dolayı çok hırslı ve sert oynamışlardı. Nihayetinde bu bir dostluk maçıydı ve maçın sonunda dostluk kazandı. 31 Mayıs sabahı Batum’dan avara ederken içimizde ülkemizi en iyi şekilde temsil etmemizin haklı gururu ve mutluluğu, Hopa Limanı’na girerken ise gözlerde Türkiye’ye gelmiş olmanın heyecanı vardı. Liman girişi esnasında yokluğumuzda Hopa’da görev yapan TCSG63’ün VHF’ten hoşgeldiniz dilekleri içimizi ısıtmıştı. Kısa ama dolu dolu geçen 4 günlük bu serüven Hopa Sahil Güvenlik İskelesi’ne aborda olmayı müteakip sona ermişti. 15 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Güvenlik Botları’ndan birinin personeli de bize eşlik etti. Yaklaşık 1 saatlik bir seyrin ardından Batum’a intikal ettik. Batum’da gemimizin aborda olduğu yer şehrin merkezi olan yolcu iskelesi idi. Aborda olurken sahilde büyük bir kalabalık gemimizi ve bizi hayranlıkla izliyordu. Gözlerinden ve tavırlarından bir Türk Sahil Güvenlik Botu’nun şehirlerini ziyaretinden duydukları büyük memnuniyet anlaşılıyordu. Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN’ın konuşması. 16 MÜNFESİH TCSG-59 [ Hazırlayan ] TCSG-59 Personeli Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı koordinesinde icra edilen törene Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN ve Bölge Komutanlığı Karargahında görevli personel iştirak etmiştir. TSCG-59 TARİHÇESİ TCSG-59, 9 Kasım 1991 tarihinde Gölcük Tersanesi Komutanlığında inşa edilmiş olup 31 Aralık 1991 tarihinde Sahil Güvenlik Komutanlığına katılmıştır. Tam yük deplasmanı 35 ton azami sürati 14 Kts’dir. Hizmete girişini müteakip Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı, Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı kuruluşuna alınmış ve Fethiye/ MUĞLA’da konuşlandırılmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığının 7 Temmuz 2002 tarihli emri gereğince konuş yeri Marmaris/MUĞLA olarak değiştirilmiştir. 23 Temmuz 2002 tarihinden, hizmete dışına ayrıldığı 7 Mayıs 2007 tarihine kadar Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı bünyesinde görev yapmıştır. “Komutanım ve Değerli Konuklar, TCSG-59’un hizmet dışına ayrılış törenine hoş geldiniz. Komutanım; Gölcük Tersanesi Komutanlığı tarafından inşa edilen TCSG-59 hizmete başladığı 1991 yılından itibaren bu güne kadar Sahil Güvenlik Komutanlığında başarıyla hizmet yapmıştır. TCSG-59, 1991-2002 yılları arasında SG Ege Deniz Bölge Komutanlığı, SG Marmaris Grup Komutanlığı emrinde Fethiye/MUĞLA’da 2002 2007 yılları arasında Marmaris/MUĞLA’da görev yapmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığının 7 Mayıs 2007 tarihli emri ile hizmet dışına çıkarılan ve 15 Haziran 2007’de sancağı arya edilecek olan gemimizde görev yapmış personele huzurlarınızda teşekkür eder bundan sonraki yaşamlarında sağlık mutluluk ve başarılar dilerim.” HİZMET DIŞINA AYRILIŞ TÖRENİ Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG. Kur. Kd. Albay Salih ASLAN törende yaptığı konuşmada, özetle şunları söyledi; “Kıymetli görev arkadaşlarım; Bugün Sahil Güvenlik Komutanlığımıza 16 yıl hizmet etmiş olan TCSG-59 botunu uğurluyoruz. TCSG-59’un Sahil Güvenlik Komutanlığına katılmış olduğu günden bu yana yapmış olduğu görevler daima saygıyla hatırlanacaktır. Üzerine düşen görevleri en zor şartlarda dahi son güne kadar başarıyla yerine getiren TCSG-59’a güle güle derken TCSG-59’un seçkin personeline yeni görevlerinde başarılar dilerim.” Gemi Borda Numarasının silinmesi. Bayrağın arya edilmesi. 17 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Komutanlığı kuruluşunda ve Mavi Vatanımız denizlerimizde 16 yıl başarıyla görev yapan ve 7 Mayıs 2007 tarihinde hizmet dışına ayrılan TCSG-59’un bayrak indirme töreni 15 Haziran 2007 tarihinde Bayraklı/İZMİR’de icra edilmiştir. Tören münasebeti ile TCSG-59 Komutanı SG. Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA ise üzgün ama gururlu bir şekilde yaptığı konuşmada şunları söyledi; Sahil Güvenlik Onarım Destek Komutanı Dz. Alb. Murat ÖZTÜRK’e anı objesinin takdimi. SG Ege Deniz Bölge Komutanı, SG Marmaris Grup Komutanı ve TCSG-59 Komutanlığı Personeli. 18 TCSG-59 SON PERSONELİ 2006 yılı Astsubay atama emri ile Bot Komutanı olarak atandığım TCSG-59’un gönlümde ayrı bir yeri vardır. Henüz Kıdemli Üstçavuş rütbesinde iken, ilk Bot Komutanlığı tecrübesini geçici görevle de olsa yaşadığım bota tayin olmuştum. Hem mutlu hem de gururlu idim. O bot ki senelere meydan okurcasına vakurlu bir duruşla beni karşılamıştı. Havuz bakımı için İzmir’de bulunduğumuz Nisan 2007 ayı beni üzen aylardan biri idi. Çünkü aynı havayı teneffüs ettiğim geminin hizmet dışına ayrılacağını öğrenmiştim. SG Sey. Kd. Bçvş. Mot. Bçvş. Uzm. Çvş. Uzm. Çvş. Dz. Er Dz. Er Dz. Er Dz. Er Alaettin CURA Neşat HIZLI Muhterem YILDIZ Fahri SEVİNÇ Aydın Ali PARLAK Burak SİYAM Usuret DOYRANLI Eser KAYA KOMUTAN BAŞÇARKÇI SERDÜMEN MOTORCU AŞÇI PORSUN MOTORCU TOPÇU Bayrak indirildiğinde sanki en yakınımı, dostumu, sevdiğimi, yarımı kaybetmiştim. HELİKOPTER İLE YAPILAN GÖREVLERDE BALIKÇI TEKNELERİNİN HAVADAN TESPİT ve TEŞHİSİNDE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR [ Hazırlayan ] Ali ÖZTÜRK | SG Kd. Yzb. SG. Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA “NE OLDUĞUNU ANLAMAMIŞTIM!” TCSG-59’da Porsun Er olarak görev yapmaktayım. Her seyir dönüşü paslı yerleri lostra, boya yapar halatları elden geçirir, geminin dış netasını en iyi şekilde komutanımın ikazına fırsat vermeden yapardım. Bende bu sanki bir çocuğun bisikletine gösterdiği ilgi ve sevgi gibiydi. Yaptığım işten zevk duyuyordum. Ta ki bayrak indirme töreninde bana verilen borda numarasını silme görevine kadar. O zamana kadar ne olduğunu anlamamıştım. Tören bittiğinde kıç üstünde ağlıyordum. Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN’a gemi resminin takdimi. Porsun Er Burak SİYAM Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanı SG. Kd. Bnb. Zafer SAĞLAM’a anı objesinin takdimi. Yurdumuz, Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz ile çevrili bir yarımada ülkesidir. Bu görünümüyle aslında bir ada devletinden farklı bir görüntü vermemektedir. Deniz sınırlarının bu kadar uzun ve deniz hayatının bu denli çeşitli olduğu bir ülkede, geçimini engin maviliklerden kazanan insan sayısının da çok fazla olması doğal bir sonuçtur. Gerçekten de ülkemizde milyonlarca kişi hayatını denizden yani denizin onlara sağladığı nimetlerden kazanmaktadır. Balıkçı tekneleri, geçim kaynakları deniz olan insanlarımızın kullandığı en önemli avlanma araçlarıdır. Bir avlanma aracı olarak görülen balıkçı tekneleri aynı zamanda onların çoğu zaman evleri, çoğu zaman arkadaşları ve ne acıdır ki bazen de bu dünyada gördükleri son şeyleri olmaktadır. Her biri farklı amaçlar için yapılmış ve her biri farklı özellikler taşıyan bu balıkçı tekneleri, balıkçılık ile uğraşan insanları tehlikelerden korumayı ve can emniyetlerini arttırmayı hedefleyen, hem uluslararası kurallar hem de ulusal yasalar ile belirli standartlara getirilmiştir. Toplum hayatındaki diğer tüm kurallar gibi balıkçılıkla ilgili kurallar da, faaliyetlerini kurallara uygun şekilde yürüten, namuslu insanları korumak; amaçları yasa dışı yollardan haksız kazanç elde etmek isteyen kötü niyetli kişileri de caydırmak ve gerektiğinde haklarında yasal işlem yapmak maksadıyla ortaya konmuş kurallardır. Ülkemizde, yakın geçmişe kadar balıkçı teknelerinin kontrolü ve can emniyetleri sadece su üstü unsurları ile sağlanmakta olduğundan yürürlükteki tüm 19 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 “BİR YARIMI KAYBETTİM” kurallar bu duruma göre belirlenmiş durumdadır. 20 Denizde zor durumda kalan balıkçı teknelerine gerekli yardım elinin uzatılabilmesi veya yasa dışı faaliyetlerde bulunan teknelere gerekli yasal işlemlerin yapılabilmesi için, öncelikle yerlerinin bilinmesi ve tespit edilebilmeleri gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için gerekli olan fiziki gereklilikler sırasıyla şunlardır Yazılarda büyük harf kullanılacak, avcılık esnasında kullanılan av araç ve gereçleri plakaların görülmesini engellemeyecektir. Işıklar ve İşaretler: Boyları 50 metreden kısa olan balıkçı tekneleri her biri iki mil mesafeden görülebilecek silyon, borda, pupa, ve yedekleme fenerleri yakmalıdır. Ayrıca, trol ağları ile avcılık yapmakta olan balıkçı tekneleri üstteki yeşil alttaki beyaz renkte olan dikey bir doğru üzerinde bulunan ve ufkun her tarafından görülür iki fener veya tepelerden bitişik iki koni, boyu yirmi metreden kısa olan tekneler ise bir sepet gösterecektir. Sahil Güvenlik Hava Komutanlığı, keşif ve karakol görevleri kapsamında, denizlerimizde havadan helikopterler ile denetleme ve kontrol görevi de icra etmektedir. Yakın bir gelecekte bu denetimler uçaklarımızın da devreye girmesi ile daha da verimli ve geniş alanlara yayılacaktır. Bu durum, balıkçı teknelerinin havadan daha rahat ve kolay bir şekilde tespit ve teşhis edilebilmesi gerekliliğini doğurmaktadır. Özellikle helikopterler ile yapılan kontrol ve denetimlerde teknelerin tespit ve teşhisinde çeşitli zorluklar ile karşılaşılmaktadır. Bilindiği gibi bir suç tespit edildiğinde en önemli unsur işlenen suçun güvenilir kanıtlar ile ispat edilebilmesidir. Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde olan ülkemizde yapılan yasal değişiklikler nedeniyle mahkemeler tarafından, işlenen suçlara işlem yapılabilmesi için özellikle görüntülü kayıtlara çok önem verilmektedir. Helikopterlerimizin en önemli ve faydalı özelliklerinden birisi de gündüz ve gece kayıt yapabilen sistemler ile donatılmış olmasıdır. Yasa dışı bir faaliyette bulunan bir tekneye helikopter tarafından suçüstü yapılması esnasında, ismi ve özellikle plaka numarası tespit edildiğinde, teknenin cezai yaptırımdan kurtulması imkansızdır. zamanda teknenin kimlik bilgisi de çok kısa zamanda kayıt esnasında tespit edilebilecektir. Bununla birlikte çoğu balıkçı teknesi kanun ve yönetmeliklerde belirtilmesine rağmen plakalarını ve tekne isimlerini standartlara uygun yerlere ve uygun boyutlarda yazmamaktadırlar. İsim ve plakaların teknelerin üst güvertelerine ve havadan görünebilecek bir şekilde yazılması helikopter tarafından tespit edilmesinde en büyük faydayı sağlamaktadır. Teknelerin alabandalarında, baş omuzluklarında veya kıç aynalıklarında yazılı olan isim ve plakaların okunabilmesi için helikopterlerin özellikle gece karanlık şartlarda deniz seviyesine çok yaklaşması gerekmektedir. Çok düşük irtifalarda yapılan bu işlemler hem uçuş harekatını daha riskli hale getirmekte hem de yapılan görüntü çekimlerinin kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu konuda mevzuatta yapılacak küçük bir düzenleme ve buna uygun hareket etmeyenlere uygulanacak yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi ile uçuş harekatı ile ilgili riskler azaltılmış olacağı gibi iş yükü, zaman ve maliyet konularında tasarruf sağlanacağı düşünülmektedir. Özellikle gece yapılan görev uçuşlarında, yasa dışı faaliyette bulunan teknelerin tespit ve teşhisi risk katsayısını daha da arttırmaktadır. Gece yapılan görüntü çekimlerinde isim ve plakaların görülebilmesi için özellikle yukarıdan bakıldığında plaka numarasının, kolayca okunabilecek büyüklükte ve renkte, güverte veya köprüüstüne yazılması, üzerinin herhangi bir donanım veya eşya ile kapatılmaması; okunabilmesi için plaka numarasını gösterir ve aşağıya doğru bakan bir ışık ile aydınlatılması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile helikopter uçuş harekatı çok daha emniyetli hale geleceği gibi aynı Sahil Güvenlik Helikopter Filo Komutanlığı; halen envanterinde bulunan helikopterler ve uçucu personeli ile Karadeniz’den Akdeniz’e kadar deniz yetki ve ilgi alanlarımızda özveri ile görev icra etmektedir İcra edilen bu görevler esnasında özellikle yasa dışı faaliyetlerde bulunan teknelerin tespit ve teşhisi önemli görevlerinin başında gelmektedir. Ancak bu görevlerin etkili bir şekilde icra edilebilmesi bu yazıda belirttiğim kurallara titizlikle uyulmasına ve takibine bağlıdır. Özellikle teknelerin havadan teşhis ve tespit edilebilmesini kolaylaştıran tedbirlerin alınması her tekne sahibinin sorumluluğu, bu tedbirlerin alınmasının takibi tüm sorumlu birimlerin görevi olmalıdır. Yapılan kontrollerde bu husus her zaman akılda bulundurulmalı ve namusu ve alın teri ile geçimlerini kazanan vatandaşlarımızın aralarına sızan ve aynı zamanda onların ekmek kapılarına en büyük darbeyi vuran kötü niyetli kişilerin yakanlanması ve gerekli cazalara çarptırılmasının ne denli önemli olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. 21 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Plakalar: 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanuna göre tekneler için verilen ruhsat numaraları, plaka olarak görülebilecek bir şekilde tekneye takılmak zorundadır. Tekne ruhsat tezkeresinde belirtilen kodlama işaretleri gemi isminin altına, güverte üzerine ve teknenin sevk ve idare edildiği kapalı bölümün üzerine havadan görülebilecek şekilde yazılmalıdır. Aynı zamanda bu yazılar uzaktan görülebilecek büyüklükte ve hiçbir şekilde su çizgisinin altında olmamalıdır. Trol çekmek dışında balıkçılık ile uğraşan tekneler ise; üstteki kırmızı, alttaki beyaz renkte olan ve dikey bir doğru üzerinde bulunan, ufkun her tarafından görülür iki fener veya dikey doğrultuda ve tepeleri bitişik iki koni gösterecek, boyu yirmi metreden kısa olan bir tekne bu şekil yerine, bir sepet gösterecektir. göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu sebepler, temel olarak iki başlık altında toplanabilir. 1. Yöneticilerin Baskısı: Baskı, sivil ve askeri olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarda olması kaçınılmaz bir unsurdur. Bu baskı yapılması şart olan ve kuralları değişmeyen iş ve görev anlamında kararında olmak şartıyla muhakkak olması gereken bir unsurdur. Buna karşın yenilikçilik ve yaratıcılık anlamında ise, kanunlar ve teamüller dahilinde, kesinlikle olmaması gereken bir unsurdur. 2. Çevre ve Ortamın Tepkisi: SESSİZ KALMA veya SESSİZ KALMA! [ Hazırlayan ] Fatih ALP | Dz. Kd. Ütğm. 22 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Çalışanlar, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin kaynağı olduğu halde, genellikle kurumu ile ilgili görüş ve fikirlerini üstleriyle konuşmakta isteksiz davranmaktadırlar. Sessiz kalma; Yrd.Doç.Dr. Ayşehan YAZICI’ nın Önce Kalite Dergisi, ARALIK 2006 sayısındaki “Örgütlerde Sessiz Kalma” başlıklı yazısında belirttiği üzere; tüm kurum ve kuruluşlarda yaygın bir davranış olmasına rağmen bu konuda çok az çalışma vardır. Hatta bu nedenle batmış bir çok şirket ya da çökmüş bir çok kurum hatta yıkılmış bir çok ülke ve medeniyet bulunmaktadır. Çalışanların karşılaştığı sorunları veya sahip oldukları endişeleri dile getirmek yerine sessiz kalmayı tercih etmesi ve bu kişilerin çokluğu kurumlarında hiç istenmeyen sonuçlara neden olabildiği gibi taşıdıkları anlam da farklı olabilir. Sessizlik, genelde mevcut durumun kabullenilmesi gibi anlaşılsa da, mevcut durumu onaylamama anlamına da gelebilir. Ya da sessiz kalan kişi ya da toplulukların bir fikrinin olmaması gibi görünse de, herhangi bir fikir veya bilginin gün ışığına çıkmaması, bu nedenle de gizli kalması anlamına da gelebilmektedir. Sessiz kalma veya sessizlik, kelime olarak anlamından da anlaşılacağı üzere içinde neleri barındırdığı belli olmayan bir muammadır ve içinde neleri barındırdığını tespit etmek zordur, bu nedenle de yorumlanması kolay değildir. Yukarıda belirtildiği gibi, geleneksel anlamda onaylama anlamına gelmesine karşın son yıllarda duygusal bir davranış olarak muhalefet anlamına da gelmektedir. Bu aynı zamanda kişilerin veya toplulukların her türlü bilgi ve düşüncesini, bunun içinde yenilikçi ve yaratıcı düşünceler de dahil, bilinçli olarak esirgemesi anlamına da gelir. Bu durum, kendisini yeniliğe ve gelişime adamış yöneticilerin en çok dikkat etmesi gereken konulardan biridir. Bu duruma neden olan sebepleri belirleyerek, sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak; çalışanların sessiz kalmamalarını sağlayacak, böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çözümlenemez gibi görünen bir çok soruna etkili ve pratik çözümler bulunduğu gibi performans artımında temel bir faktör olan motivasyonun süratle arttığı somut olarak görülecektir. Bu işleyiş zincirleme bir reaksiyon gibidir. Bu ivmeyi yakalayan kurumların gelişmesi ve kalkınması kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri de aşması kolaylaşır. Herhangi bir sorunu çözerek sorundan anlık kurtulmak yerine sorunun sebebini ortadan kaldırarak soruna köklü bir çözüm bulmak felsefesinden yola çıkarsak; öncelikle sessiz kalmaya neden olan sebepleri belirlemek gerekir. Çünkü çalışanların sessizliğini, “sorunlarınızı neden söylemiyorsunuz?” veya özlü bir deyiş ile “Derdini söylemeyen derman bulamaz” gibi söylemlerle ortadan kaldıramazsınız. Öncelikle sessizliğe neden olan sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak gerekmektedir. Nedenler ortadan kalktığında çalışanların sessiz kalmamaları sağlanmış olacak, böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya başlayacaktır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkması ise, çözümlenemez gibi görünen birçok soruna etkili ve pratik çözümlerin bulunması demektir. Sorunların süratli ve etkileyici şekilde çözümlenebildiği kurumlarda performans da ivmeli şekilde artar ve bu artış somut olarak görülür. Bu işleyiş, zincirleme bir reaksiyon gibidir. Bu ivmeyi yakalayan kurumların gelişmesi ve kalkınması kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri aşması da kolaylaşır. Sessiz kalmaya neden olan etkenler; kişilere, kurumlara, yönetim şekillerine göre hatta kültürlere Yeniliğe açık olmayan veya mevcut durağan ortamın prim verdiği kişiler ve topluluklar yenilikçi fikirlere tepki gösterirler. Çünkü bu tür fikirler, ortamın gelişmesine neden olacak, gelişen ve değişen ortamda herkes değişmeye mecbur olacaktır. Bu da durağan kişi ve toplulukların daha çok çalışmasına yani rahatlarının bozulmasına neden olacaktır. Yeniğe karşı çıkılan ortamları, yeniliğe kasten karşı çıkanlar ve yenilikçiliğin faydalarını bilmeyenlerin cehaletten dolayı karşı çıkmaları olarak ikiye ayırabiliriz. Yeniliğe kasten karşı çıkanların yöneticiler tarafından, yasaların verdiği yetkilerle bertaraf edilerek etkisiz hale getirilmeleri biz zorunluluktur. Çünkü bu tür kişilerin kanser hücresi gibi diğer kişileri de zehirleme ihtimali vardır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlere bilgisizlikten dolayı karşı çıkanlar ise eğitim ve telkinler ile önce bilgi sahibi edilmeli, daha sonra ise artan motivasyon ve somut iyileştirmelerin de görülmesiyle yenilikçi ve yaratıcı bireyler ve 24 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 toplumlar haline getirilmelidir. Sessiz kalmaya neden olan bu iki temel sebep, eğitimle ve uygulamalar ile ortadan kalkabilir. Ama ne kadar eğitim alırsanız alın ya da tüm uygulamaları somut olarak yaşasanız da sessiz kalmak veya uygun şekilde sesiniz duyurmak yani fikirlerinizi açıkça ifade edebilmek kişinin kendi özgüveni ve kapasitesi ile de doğru orantılıdır. Özgüven ve kapasite kendi gücünüzün ve bilginizin farkına vardığınızda ortaya çıkacak özelliklerdir. Yöneticilerin resmi olarak güç sahibi olduğu, ancak onların ve kurumunuzun başarısında sizin de payınızın olduğu unutulmamalıdır. Alışılmış klasik davranışlar sergilemek yerine doğru ve kaliteli davranışlar sergilenmelidir. Alışılmışın dışında doğru ve kaliteli davranışlar sergilemek cesaretli kişilerin uygulayabileceği bir davranış biçimidir. Doğru bir davranış sergilediğinizde, yalnız olmayacağınız ve sizden yana tavır sergileyecek kişilerin olacağı düşünülmeli ve bu düşünceden güç alınmalıdır. Sorunların çözümünde Behçet Necatigil’in “Ya Çaresizsiniz, ya çare sizsiniz, Ya ümitsizsiniz, ya ümit sizsiniz.” dörtlüğünde belirtilen ana fikre göre davranmanın uygunluğu açıkça ortadadır. Sonuç olarak ya sessiz kalmayı tercih edeceksiniz, ya da “SESSİZ KALMA!..” yı kendinize ilke edineceksiniz. Görülen yanlışlıklar ve hatalar karşısında sessiz kalanların rahat ve huzurlu gibi görünen yaşamlarının sanal ve geçici olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Yenilikçi ve yaratıcı fikirler üreten, bunları uygun yöntemlerle ifade eden, değişime ayak uyduran değil, değişimi kendisi yaratan ve yöneten kişi ve kurumların izlediği yol bellidir. Sahil Güvenlik Komutanlığı, bu yola 2006 yılında girmiş olup bu yolun adını da tam bu yola uygun olarak “Yenilikçi ve Yaratıcı Yönetim Projesi” olarak belirlemiştir. Benzer projeler ile gerek özel kurum ve kuruluşların, gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının dünya çapında başarılara imza attıkları gerçeğinden yola çıkarsak bu projenin Sahil Güvenlik Komutanlığı için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu unutmamalı, bu projeye inanmalıyız. Ben Akdeniz Fokuyum BENİ KORUYUN! [ Yazı ve Fotoğraflar ] “ Tahsin Ceylan ... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları kapkara kesilmiş. Çok tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil. Deniz çıldırasıya fosforluymuş. Sandalın pruvasında fosfor parlıyormuş. Kürekler, denizde geniş yakamoz daireleri çiziyormuş. Küreklerden düşen her damla, su değil, ışık damlasıymış. Selim Dede, böylesi fosforu ömründe görmemiş. Hey! Gecenin böylesi parayla satın alınabilir miymiş hiç? Adanın doğu kısmındaki mağaraya ulaşmış, gece serin olduğu için kayığı demirlemiş, mağaranın ağzındaki kumlara yatıp uykuya varmış. Büyük bir deniz şıpırtısıyla uyanmış. Donuk ışıkta birçok fokun mağaraya girdiğini görmüş. Mağaranın kumlarının üzerine gelince, foklar gövdelerindeki kürk derilerini çıkarmışlar. O kürklerin altında Selim Dede ne görmüş beğenirsiniz? Tıpkı bizim gibi insan değiller miymiş? Erkekleri denizin yanına, dişilerse mağaranın daha içlerine uzanıp uykuya varmışlar. Babamın dedesi - adının Selim Dede olduğunu söyledik a - hiç ses çıkarmamış. Ta yanı başında uyuyan kızın başucuna bıraktığı kürk derisini yavaşça almış, köşesine getirmiş kumların altına gizlemiş. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra, birer ikişer denize açılmışlar. Yalnız, Selim Dede’nin derisini çaldığı kız yok mu, o işte derisini ararmış tararmış, bulamayınca da öteki foklara - onu da beraberlerinde alsınlar diye - yalvarıp yakarmış, ama foklar kulak asmamışlar. Deniz kızı içli içli ağlamaya koyulmuş. Deniz kızı çok güzelmiş, saçları ocakta harıl harıl yanan pırnal aleviymiş, gözleri iki durgun mavi göl, bacakları çift akan gür pınarın sularıymış sanki. Selim Dede tatlı tatlı konuşmuş, onu avutmuş. Selim Dede fok kızı ya da deniz kızını kayığıyla köye (Dangır) götürmüş. Evlenmiş onunla. Kızdan iki nur topu gibi çocuk olmuş. Selim Dede, kızın kürk kaputunu evinin taban tahtalarının altına gizlemiş. Ama eski olduğu için tahta kırılmış. Kadın kaputunu görünce, alıp deniz kıyısına koşmuş. Orada deriyi giyince, yallah denize dalmış. Geceymiş. Selim Dede arkasından koşmuş, ama açılmakta olan kızdan kendisine doğru bir yıldız kayıyor sanmış. Yıldız değil, Selim Dede’nin kızla evlendiği zaman kızın parmağına taktığı gümüş yüzükmüş. Kız hızla uzaklaşmış, uzakta ay ışığında kaybolmuş deniz kızı. Yalnız geceleyin iki kez kıyıya gelmiş. Kıyıda oynayan çocuklarını öpmüş. Çocuklar söylermiş. Selim Dede, babama hep “Sakın fokları öldürmeyin. Çünkü onlar bizim gibi insanlardır, deniz yoldaşlarımızdır” dermiş. Babam çocukmuş, Selim Dede bunları anlatırken. Dedesi, babama yemin ettirmiş fokları öldürmeyeceğine. Babam dedesinin söylediklerine hep inanırmış.” Bizden daha eski Akdeniz’li olan Akdeniz Foku’nu anlatmaya, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın 1930’lu yıllara ait balıkçı hikayelerini anlattığı Deniz Gurbetçileri adlı eserinden anlamlı ve beni hep duygulandıran bir alıntı yaparak başlamak istedim. Bu Akdenizliyi ne kadar tanıyoruz ve yaşam hakkına ne kadar saygılıyız? 28 Akdeniz foku (Monachus monachus), yeryüzünde yaşamakta olan en nadir canlı türleri arasında yer almaktadır. Yaşam alanında korunmasıyla ilgili olarak Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) öncülüğünde dünya ülkelerinin birçoğunda özel koruyucu kanunlar çıkartılmıştır. “Nesli ileri derecede tehlike altında” olan türler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Akdeniz Fokunun bugün bilinen yaşam alanları; Türkiye ve Yunanistan kıyıları, Maderia Adaları, Moritanya ve Batı Sahra kıyılarıdır. En yoğun gözlendigi alan ise Türkiye ve Yunanistan kıyıları olup, bu alanlarda 300-400 bireyin yaşadığı tahmin edilmektedir. Ülkemizde sadece 50 civarında bireyin yaşadığı ifade edilmektedir. Yeryüzündeki tüm nüfusun ise 500-550 civarında olduğu sanılmaktadır. Bilim adamlarının büyük bölümü yaşamın denizlerde başladığını, daha sonra bazı türlerin evrimsel değişimlere bağlı olarak karasal hayata geçtiklerini, bazı türlerin ise tekrar denizlere döndükleri konusunda fikir birliği içerisindedirler. Bu canlılar arasında deniz memelilerinin önemli bir grup oluşturduğu ve Akdeniz Foku’nun da bunlardan biri olduğu belirtilmektedir. Latince adı keşiş ya da yalnız anlamına gelen (Monachus monachus) Akdeniz Foku, Fok ailesinin en büyük üyelerindendir. Boyları Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 30 Akdeniz Foku bir deniz memelisidir. Besinini denizden temin eder ve denizde çiftleşir, ancak doğurmak, dinlenmek, uyumak, yavrularını büyütmek ve güneşlenmek için karaya gereksinim duyar. Bu nedenle kıyısal alanda yayılım gösterirler. Nesillerinin tehdit altında olmalarının en önemli nedeni de kıyı şeritlerinin insanoğlunun istilasına sürekli maruz kalmasıdır. Artan insan baskısı sonucu günümüzde foklar, daha çok insanların ulaşamadıkları mağaraları yaşam alanı olarak seçmektedirler. Akdeniz Foku’nun kullanabileceği ve içerisinde yavrulayabileceği mağara sayısının sınırlı olması, bu türün üremesini de sınırlamıştır. Bu da eşlerin çiftleşmek için birbirlerine rastlama olasılığını azaltmış ve türün çoğalma hızını düşüren bir faktör olmuştur. Ekolojik olarak hızla fakirleştiğimizi de düşünürsek denizlerde azalan besin, fokların da besin teminini zorlaştırmaktadır. Yeterli besin bulamaması da yine bir diğer tehdit unsurudur fok için. tarafından emzirilir. Daha sonra anne fok, yavrusunu yüzme ve beslenme konularında eğitir. Akdeniz Fokları dört yaşından sonra üreme yeteneği kazanırlar. Akdeniz Foku iyi bir dalıcı olarak da bilinmektedir. 100 metreden daha sığ derinliklerde avlandığı tahmin edilmektedir. Besin olarak balıklar başta olmak üzere, özellikle dibe bağımlı yaşayan hayvanları tercih eder. Ahtapot, sübye, kalamar gibi kafadan bacaklılar ve hatta böcek, istakoz ve yengeç gibi canlılarla da beslendiği bilinmektedir. Balıkçılar deniz kestanelerini de yediklerine tanık olmuşlardır. Fokların avladıkları balıkları havada sallayarak iç organlarını temizledikten sonra yedikleri de yapılan gözlemler arasındadır. Nesli tehdit altında olan canlılar ile ilgili listeye, ülkemizde sürekli ilaveler gerçekleşmektedir. Akdeniz Foku’nun yanı sıra neredeyse bütün Türkiye’nin tanıdığı deniz kaplumbağası (Caretta caretta), orfoz (Epinephelus marginatus), deniz atları (Hippocampus spp.), mersin balıkları (Acipenser spp.), kılıç balığı (Xiphias gladius), afalina (Tursiops truncatus) ve banyo süngeri (Spongia officinalis) ciddi boyutta yok olma baskısı altındadırlar. İlk bitkilerin denizde oluştuğu, kara bitkilerinin de evrim yoluyla deniz bitkilerinden türediği, bunlardan 60 kadarının tekrar denizlere geri döndüğü bilinmektedir. Deniz eriştesi ya da bilimsel adını deniz tanrısı Poseidon’dan alan Posidonia oceanica da deniz hasretine dayanamayan kara kökenli deniz bitkilerindendir ve bugün onun da nesli tehlike altındadır. Zaman zaman balıkçıların ağlarından da besinini sağladığı gözlemlenmiştir. Ağlara zarar vermesi ise bazen hayatına mal olmuştur. Akdeniz Fokları genellikle Ağustos - Kasım ayları arasında doğum yaparlar. Doğum yapacakları mağaraları korunaklı olmaları açısından daha özenle seçerler. Bebek fok yaklaşık dört ay boyunca annesi “Bugün oluşturulan görüntüler ile geleceğe bir kayıt taşıma” ifadesini biz sualtı fotoğrafçıları özellikle sıkça kullanıp dururuz. Bu veya aynı temaya eşdeğer kavramları sıkça kullanmamızın nedeni sanırım hızla yok edilen doğamızdan bir şeyleri salt görüntü olarak kaçırabilmenin telaşı ve tedirginliğidir. Akdeniz Foku, tükenme sınırına ulaştığı için 1968 yılından bu yana uluslararası antlaşmalarla koruma altına alınmıştır. Bu antlaşmalara taraf olan ülkelerden biri de Türkiye’dir (Bern Antlaşması 1979) . Ülkemizde Akdeniz Foku’nun korunması ile ilgili en yoğun çalışma Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı desteği ile AFAG (Akdeniz Foku Araştırma Grubu) tarafından yapılmaktadır. Foça’da başlayan çalışmalar Mersin sahillerini de içine alarak genişletilmiştir. Ülkemizdeki toplum bilincinin bu alanda artması, Sahil Güvenlik Komutanlığı başta olmak üzere, belediyeler ve diğer kurumların da özverili çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. Şimdilik, geriye kalan Akdeniz Fokları, mağaralarında biraz daha rahat uyuyabilmektedir. Ve hepimiz için mutlak bir gerçek vardır ki o da “Akdeniz Fokunu korumak, Akdeniz’i korumaktır.” 31 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 2-4 metre arasında değişmekte, ağırlıkları ise 400 kilograma kadar ulaşabilmektedir. Toplam ömürleri tam olarak bilinmemekle beraber 40 yaşını aşan bireylere rastlanmıştır. 165.000 hektara çıktığı tahmin edilmektedir. 2001 yılında afyon üretimindeki düşüşün nedeni, Taliban yönetimi tarafından uygulanan ekim yasağıdır. Yasağın sebebinin Taliban’ın uluslararası toplumla entegrasyona yönelik bir çabası olduğunu söylemek mümkün değildir. Dünya piyasasındaki arz fazlasından dolayı afyon türevlerinin fiyatları keskin bir şekilde düşüş göstermiştir. Taliban yönetimi, 2001 yılında fiyatları yükseltmek için üretim yasağı koymuştur. 11 Eylül terör olayları sonrasında ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen “Sonsuz Özgürlük” harekatıyla Taliban yönetiminin iktidardan düşmesi, fakirlik, güçlü bir merkezi otoritenin olmayışı uyuşturucu madde üretiminin asıl nedenlerini ortadan kaldırmamıştır. 2001 yılından sonraki afyon ekim alanlarındaki artışın sebebinin bundan kaynaklandığı değerlendirilmektedir. 32 [ Hazırlayan ] Berrin GÜRSOY | Kaç. Huk. Mevz. Uzm. UYUŞTURUCUNUN TANIMI VE TARİHİ AFGANİSTAN’DA DURUM İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren uyuşturucu maddelerin keyif verici, ağrı giderici, tedavi edici olarak kullanıldığı bilinmektedir. İyon’larda uyku anlamına gelen narké sözcüğünden gelen uyuşturucu kavramı, İngilizce’ye “narcotic” olarak geçmiştir. Yasa dışı afyon üretiminin dünya çapında tek başına %90’ını karşılayan Afganistan’daki üretim, 2001 yılındaki ciddi düşüşten sonra ivme kazanarak 2002 yılından itibaren sürekli bir artış eğilimine girmiş, 2005 yılında 4.100 ton olan afyon üretimi, 2006 yılında %49 artarak 6.100 tona ulaşmıştır. 1897 yılında kimyager Felix HOFFMAN ağrıları kesen ve içerisinde ağırlıklı olarak morfin bulunan bir ilaç üretmiş ve BAYER firmasınca bu ilaca eroin adı verilerek piyasaya sürülmüştür. İlaç kısa sürede yaygınlaşıp pek çok ülkeye ihraç edilmiştir. ABD’de gerekli araştırmalar yapılmış ve ilacın bağımlılık yaptığı aşırı dozdan ölümlere sebebiyet verdiği tespit edilerek rapor yayımlanmıştır. 1931 yılında yasaklanmış, karaborsaya düşmüştür. 2000 yılında 82.171 hektar, 2001 yılında 7.606 hektar, 2002 yılında 74.100 hektar, 2003 yılında 80.000 hektar, 2004 yılında 131.000 hektar, 2005 yılında ise 104.000 hektarlık alanın afyon ekimi için kullanıldığı BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından yayınlanan 2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda belirtilmekte; 2006 yılında ekim alanının 2005 yılına göre %56 oranında artarak Afgan halkı haşhaş üretiminden diğer ürünlere kıyasla çok daha iyi para kazanabilmektedir. Çiftçileri uzun vadede yasa dışı haşhaş ekiminden vazgeçirecek alternatif geçim kaynakları yaratılması son derece önem kazanmaktadır. ABD ve İngiltere tarafından desteklenen geçici hükümet, her 2.500 m² için 350$ karşılığında çiftçilerin haşhaş ürününü yok etme girişiminde bulunmuştur. Ancak, bu bedel çiftçilerin ürünlerini yetiştirmek için yaptıkları harcamayı bile karşılamamaktadır. Afganistan’daki uyuşturucu üretim bölgelerinin çoğunda çiftçiler her 2.500 m² için 3.500$ gelir elde etmektedir. Afganistan, güçlü bir merkezi hükümete ve vatandaşları için yüksek kazanç ve iş fırsatları verecek güçlü bir ekonomiye sahip olmadığı ve halihazırda NATO komutasındaki uluslararası askeri gücün varlığının, Afganistan’daki afyon ekiminin azaltılmasına yönelik katkısı zayıf kaldığı sürece Afganistan’ın dünyadaki yasa dışı afyon ve türevi madde talebinin büyük kısmını karşılayan ülke olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu sorunun çözümü için hem Afgan Hükümeti hem de uluslararası toplumunun uzun vadeli, çok yönlü ve AFGANİSTAN KAYNAKLI UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ UNODC, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Örgütü (SECI) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde Afganistan kaynaklı uyuşturucu tehdidi ile mücadele konusunda çok sayıda toplantı gerçekleştirilmekte ve mücadele kapasitesini artırmayı amaçlayan kararlar alınmaktadır. 2003 yılında UNODC koordinesinde Paris’te 55 ülkenin katılımıyla Afganistan kaynaklı afyon ve türevleri kaçakçılığına karşı, uyuşturucu kaçakçılığı rotaları üzerinde bulunan kritik ülkelerde icra edilen çalışma grubu toplantılarından oluşan “Paris Paktı İnisiyatifi” geliştirilmiştir. Afganistan ve Orta Asya ülkelerinden Avrupa’ya uyuşturucu madde ticaretinin önlenmesi maksadıyla; Paktın 2003-2006 yıllarını kapsayan birinci döneminin ardından yeni stratejiler öngören ve daha çok operasyonel işbirliğine yönelik 2007-2009 yıllarını kapsayan ikinci döneme geçilmiştir. Paris Paktı İnisiyatifi’nin 3-4 Ekim 2005 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen toplantısında, “Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Tehdidi ile Mücadele Hakkında Yabancı İrtibat Görevlileri Uyuşturucu ile Mücadele Topluluğu (FANC)”nun kurulması kararı alınmıştır. FANC; yabancı uyuşturucu irtibat görevlilerinin bilgi ve karşılıklı istihbarat paylaşımı için düzenli olarak bir araya geldiği; yürütme komitesi, başkan, başkan yardımcısı ve sekretaryadan oluşan yarı resmi bir topluluktur. Uyuşturucu ile mücadele kapsamında operasyonel işbirliği, teknik yardım, ikili işbirliği konularında ve genel iletişim ağında ilerleme kaydetmek üzere oluşturulmuştur. ÜLKEMİZ KANUN UYGULAYICI BİRİMLERİNİN MÜCADELESİ VE YASAL MEVZUAT 18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’ne üyeliğin ardından ülkemizde haşhaş tarımı ve afyonun alım satım işlemleri ile bu maddelerin kontrolünün Uyuşturucu Maddeler Tekeline Verilmesine İlişkin Kanun ve 1931 Cenevre Afyon Sözleşmesi kabul edilmiştir. 1938 yılında bu tekel, Toprak Mahsulleri Ofisine devredilmiştir. 1938-1971 yılları arasında dünya yasal afyon pazarının yaklaşık yarısına sahip olan ülkemiz, 1970 yılında dünyadaki yasal olmayan afyon trafiğinden sorumlu tutulmuş ve bu nedenle ülkemizde 1971 33 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 AFGANİSTAN KAYNAKLI UYUŞTURUCU MADDELER İLE MÜCADELE 2004 yılında Pakistan’daki 24,5 ton eroin yakalamasının dünyada yakalanan toplam eroin miktarının %25’ine, İran’daki 17,5 tonluk eroin yakalamasının toplam eroin yakalamasının %18’ine, Türkiye’deki 13,5 tonluk eroin yakalamasının toplam eroin yakalamasının %14’üne tekabül ettiği; Pakistan, İran ve Türkiye’den sonra eroin yakalamalarında başarılı ülkelerin ÇHC (%11), Tacikistan (%5), RF (%4), ABD (%2) ve İngiltere (%2) olduğu 2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda belirtilmektedir. yenilikçi yaklaşımları gerekmektedir. AFGANİSTAN’DAKİ AFYON EKİMİNİN YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ Afyon ekilen alan (hektar) yılında afyon üretimi yasaklanmıştır. 1974 yılında ise Bakanlar Kurulu tarafından haşhaş ekim yerleri belirlenerek kontrollü afyon üretimine başlanmıştır. Bunun üzerine 1981 yılında Afyon İli Bolvadin ilçesinde kurulan Afyon Alkoloid Fabrikası’nda TMO tarafından alınan haşhaş işlenerek ihraç edilmeye başlanmıştır. 34 “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etmek”, “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak”, “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” şeklindeki uyuşturucu madde suçları TCK’nın 188 ve 191’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ülkemiz kolluk birimleri (Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü) tarafından çok sayıda operasyon gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında tüm kolluk birimlerince gerçekleştirilen 794 operasyon sonucunda; 1.581 şüpheli şahıs tutuklanmış, 8.936 kg eroin, afyon ve baz morfin 2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda ülkemiz kanun uygulayıcı birimlerinin, 2004 yılında toplam Avrupa afyon ve türevi uyuşturucu madde yakalamalarının %47’si kadar afyon ve türevi uyuşturucu madde ele geçirdiği ifade edilmektedir. Bu miktar, 13.000 tonun üzerindedir. KAYNAKLAR: 1. ŞENER GÜNGÖR VE ALİ KINACI, UYUŞTURUCU VE UYUŞTURUCU MADDELERLE İLGİLİ SUÇLAR, YETKİN YAYINLARI 2. UNODC 2006 YILI RAPORU 3. INCB 2006 YILI RAPORU 4. www.turkishweekly.net/turkce/makale/php?id=50 SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞININ SU ÜRÜNLERİ DENETİMLERİNE YÖNELİK GÖREVLERİ [ Hazırlayan ] Aynur KARDAŞ HAYIR | Su Ürünleri Mühendisi Dünyamız sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan çok hızlı değişim göstermektedir. Bununla beraber hızla artan dünya nüfusunun yol açtığı açlık sorunu, karadan elde edilen üretim kaynaklarının tükenmeye başladığı günümüzde dikkatlerin deniz ve iç sulara yönelmesine neden olmuştur. Su ürünleri, gerek hayvansal protein açığının giderilmesinde gerekse beslenme alışkanlıklarının sağlıklı doğrultuda değiştirilmesinde oldukça önemli bir kaynaktır. Ancak deniz ve iç sularımızda hızla artan kirlilik sonucu canlı deniz kaynaklarının yaşam ortamlarının daralması, birçok türün yokolması, kontrolsüz ve aşırı avcılık sonucu balık stoklarının yok olmaya yüz tutması karşısında; suların kirlenmesini önlemek, üretilmesi düşünülen canlı stokları saptamak, uygun avlanma metotları, zamanlama ve avlanma teknolojisini belirleyerek çevreye zarar vermeden stokları kullanmak her şeyden önce kaynağı tüketmeden gelecek nesillere aktarabilmek açısından son derece önemlidir. Türkiye’de su ürünleri ile ilgili ilk yasal düzenleme Osmanlı İmparatorluğu zamanında ve 1800’lü yıllarda çıkarılan “Zabıta-ı Saydiye Nizamnamesi”dir. Üretim ve destekleme düzenlemelerinden ziyade koruma ve kontrolü amaçlayan bu yasa 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar uygulanmıştır. Her ne kadar 1936 yılında Büyük Millet Meclisinin açış konuşmasında Büyük Önder ATATÜRK “Deniz ve deniz mahsulleri önemli bir mevzumuzdur” diyerek su ürünleri 35 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Ülkemiz halihazırda dünya afyon ihtiyacını karşılayan iki geleneksel üretici ülkeden biridir. Bununla birlikte yasa dışı üretici konumunda bulunmamaktadır. Ülkemiz, piyasaya yasa dışı giren Afganistan kaynaklı uyuşturucunun Batı Avrupa’ya geçiş güzergahında bulunmaktadır. Bu coğrafi konum, ülkemizin önemini arttırmakta ve ülkemizi uyuşturucuyla mücadelede etkin bir rol almaya zorlamaktadır. Bu kapsamda hem yasal hem operasyonel alanda tedbirler alınmaktadır. ele geçirilmiştir. 2006 yılında gerçekleştirilen 865 operasyon sonucunda; 2.288 şüpheli şahıs tutuklanmış, 11.303 kg eroin, afyon ve baz morfin ele geçirilmiştir. Ele geçirilen bu miktarın büyük kısmını eroin oluşturmaktadır. INCB 2006 Raporu’nda, ülkemizde afyon yakalamalarının düşüklüğünün sebebi, afyonun ülke dışındaki gizli laboratuarlarda işlenerek eroin haline dönüşmesine bağlanmaktadır. Ülkemize afyon girişinden ziyade eroin girişinin olması, afyon yakalamalarının düşük olmasına neden olmaktadır. konusunun önemini vurgulamış ise de, bu konuda 1960’lı yılların sonuna kadar önemli bir gelişme olmamıştır. Ancak 1953 yılında çıkarılan 6118 Sayılı Kanun ile balıkçılara çevirme, donatım, tesis ve satış kredilerinin verilmesine ilişkin bazı gelişmeler sağlanarak bu konudaki ekipmanların gelişmesine yardımcı olunmuştur. 1970’li yıllara kadar bu mevzuatlarla idare olunan ve korunmaya çalışılan su ürünleri 1971 yılında 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile günün koşullarına göre çağdaş bir kalıba sokulmuş, zaman içerisinde bir takım düzenlemeler yapılarak günümüze kadar gelmiştir. 36 Günümüzde su ürünleri mevzuatı ile ilgili getirilen düzenlemelerin yasal takip ve kontrolünün kimler tarafından yapılacağı 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun 33. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile görevlendirilen personel ile Sahil Güvenlik, Emniyet, Jandarma, Gümrük, Orman Muhafaza Teşkilatı Mensupları, Belediye Zabıtası Amir ve Mensupları, Kamu Tüzel Kişiliğine Bağlı Muhafız, Bekçi ve Korucular ile Emniyet ve Jandarma Teşkilatının bulunmadığı yerlerde Köy Muhtarı ve İhtiyar Heyeti üyeleri gibi kurum ve kuruluşlar denetimle yetkili kılınmıştır. Bu kurum ve kuruluşlar 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve bu kanuna istinaden getirilen yasaklardan dolayı bu kanun kapsamına giren suçlar hakkında zabıt tutanağı tutmak, suçta kullanılan av araçlarını zapt ederek adli mercilere teslim etmek ve idari para cezası kesmekle yetkilidirler. Su ürünleri koruma hizmetleri, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin 441 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca merkezde Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünce, illerde il müdürlüklerine bağlı kontrol şubelerince ve ilçelerde ilçe müdürlükleri tarafından yerine getirilmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, su ürünleri ile ilgili yasak ve sınırlamaların takip ve kontrolü; kontrol tekneleri ile denizde ve iç sularda, ürünün karaya çıkış noktalarında, balıkhanelerde, su ürünleri işleme ve değerlendirme tesislerinde, balıkçı barınak ve çekek yerlerinde, toptan ve perakende satış yapılan yerlerde, soğuk ve donmuş muhafaza depolarında, tüketim merkezlerinde ve ihraç kapılarında yapılmaktadır. 13 Temmuz 1982 tarih ve 2692 Sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu ile de 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu’na aykırı hareket edenleri izlemek, önlemek, suçluları yakalayarak gerekli işlemleri yapmak görevi Sahil Güvenlik Komutanlığına verilmiştir. Sahil Güvenlik Komutanlığı, tüm denizlerimizde, sahip olduğu mevcut altyapı ve olanaklar bakımdan Su Ürünleri Kanunu’nun uygulanmasında önde gelen bir kurumdur. Sahil Güvenlik Komutanlığı, ülkemizin canlı deniz kaynaklarının korunması kapsamındaki görevlerini, sadece denizde yasaların uygulanması ile sınırlı tutmayıp, periyodik aralıklara balıkçılarımızın bilinçlendirilmesi amacıyla Balıkçılık Bilgilendirme Toplantıları düzenlemektedir. Bu toplantılarda balıkçılarla denetim görevlileri arasında karşılıklı fikir ve bilgi alışverişine zemin yaratılmakta, balıkçıların dilek ve şikayetleri dinlenerek sorunların tespit edilmesine ve çözümlenmesine yönelik çalışmalara olanak sağlanmaktadır. Ülkemiz üç tarafı çevreleyen denizleri ve zengin iç su varlığı ile büyük su ürünleri potansiyeline sahiptir. Bu nedenledir ki, kaynaklarımızı aşırı avcılıkla tahrip etmeden verimli şekilde işletmek, ekonomik değeri yüksek olan su ürünlerimizi korumak ve stoklarımızı Getirilen bütün düzenlemelerin başlıca amacı, kendi kendini yenileyebilen bir kaynak olan su ürünleri stoklarından çekilen fert sayısı kadar yeni ferdin stoka ilave edilmesine imkân tanımaktır. Bu ise ancak konulan yasak ve mükellefiyetlerin titizlikle ve etkili bir şekilde kontrolü ile mümkün olacaktır. Aksi halde yumurtlama döneminden önce ya da yumurtlama olgunluğuna erişmemiş fertlerin avlanması, stokların tahribatına neden olup, sürdürülebilir avcılığı tehlikeye sokmakta, hatta bazı türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Su ürünleri stoklarının korunması, ekonomik türlerin geliştirilmesi, uygun avlama teknolojisinin kullanılmasının sağlanması, böylece su ürünleri üretiminin artırılması koruma kontrol hizmetlerinin temel amacıdır. KAYNAKLAR: 1. ÇAKMAK,S., ÇOLAK, H., SU ÜRÜNLERİ MEVZUATI VE YAPTIRIMLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ, TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA 2. SU ÜRÜNLERİ SEMPOZYUMU, EGE ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ YÜKSEK OKULU, İZMİR 3. http://www.kkgm.gov.tr 4. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, 2001, 8’İNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU, DPT YAYINLARI NO: 2575-ÖİK: 588 37 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik botları yaptıkları kontrollerde, balıkçı teknelerini; su ürünleri ruhsat tezkerelerini, ağ göz açıklığı, avlanma alan ve zamanı, avcılık türüne göre gerekli teknik koşular, avlanma derinliği, minimum avlanma boyu, seyir defteri yönlerinden denetlemektedirler. geliştirmek büyük önem taşımaktadır. TCSG-307 ve HOPA [ Hazırlayan ] TCSG-307 Komutanlığı Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım 2006 tarihinde denize indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir. TCSG-307, 12 Şubat - 2 Mart 2007 tarihleri arasında Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi Komutanlığında İntibak Eğitimi’ne tabi tutulmuş ve 14 Nisan 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Trabzon Grup Komutanlığı bağlısı olarak Hopa/Artvin limanına konuşlandırılmıştır. Hopa, 1936 yılına kadar Rize iline bağlı iken bu tarihten sonra Artvin iline bağlanmıştır. Bu tarihte 3 bucağı ve 71 köyü bulunmakta iken, bu bucaklardan Fındıklı, Hopa’dan ayrılarak 1 Ocak 1948 tarihinde ilçe olmuştur. Daha sonra da 1 Haziran 1954’te Arhavi bucağı da Hopa’dan ayrılarak ayrı bir ilçe haline getirilmiştir. Hopa’nın bugünkü adı Yavuz Sultan Selim tarafından verilmiştir. Kendisi, Trabzon’da vali iken Batum sancağını ele geçirmek üzere düzenlediği seferde Hopa’nın arkasında bulunan dağlarda konaklar ve bu dağlardan sahil şeridinde bulunan şehre, Acemce’yi iyi bildiğinden bu dilde “güzel” anlamına gelen Hop ismini koyar. Hop ismi günümüzde Hopa’ya dönüşmüştür. Hopa’da genelde çay ve fındık üretiminden elde edilen gelirin yanı sıra Sarp sınır kapısından gerçekleştirilen ithalat ve ihracat nedeniyle ticari faaliyetler hızlanmış, beraberinde bölgeye ekonomik yönden bir rahatlama getirmiştir. Geminin boyu 35,6 m olup eni 6,7 m’dir. Geminin azami sürati 46 knot, iktisadi sürati ise 30 knot’tır. Ana makineleri 3650 Hp, MTU 16 V 4000 M 90’dır. 40 28 - 31 Mayıs 2007 tarihleri arasında Poti ve Batum liman ziyaretleri ile Türkiye-Gürcistan Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı icra edilmiştir. COĞRAFİ YAPI, NÜFUS, İDARİ YAPI, TARİH Hopa, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin doğu bölümünde yer alır. İlçenin doğusunda Gürcistan Cumhuriyeti, batısında Arhavi, güneyinde Borçka ve kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır. İlçenin Gürcistan Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısı’na uzaklığı 18 km, Artvin il merkezine uzaklığı ise 65 km’dir. Hopa, Trabzon-Rize-Artvin-Ardahan-KarsErzurum ve Gürcistan Cumhuriyeti’ni birbirine bağlayan uluslararası karayolu üzerinde bir kavşak konumundadır. Nisan 2007 ayında Karadeniz Sahil Yolu’nun açılması ile beraber Hopa-Rize arası 1 saate, Hopa-Trabzon arası 2 saate inmiştir. Hopa, il genelinde nüfus artış hızı (1990-2000’e göre) %o 5,43 ile en yüksek olan ilçe konumundadır. İlçenin toplam nüfusu 32.584’dür. İlçe merkezi nüfusu 15.445, köy nüfusu ise 17.139’dur. Belde belediyesi olan Hopa ilçesi ve çevresi, 1490-1512 yıllarında Yavuz Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Osmanlı Devleti’ne katılmıştır. 1509 yılında bugün sınırlarımız dışında kalan Gönye Kalesi’nin fethi ve Sancak haline getirilmesi ile Hopa bu Sancağa bağlanmıştır. Lala Mustafa Paşa tarafından 1578 yılında fetih sonucu merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır eyaletinin kurulması ile bu eyalete bağlanan Hopa, 1829 yılında Çarlık Rusyası ile imzalanan Edirne Antlaşması sonucu Ahıska’nın bu ülkeye verilmesi sonrasında Trabzon eyaletinin bir sancağı olan Batum’a bağlanmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Kars ve Ardahan’la birlikte Hopa, Kemalpaşa bucağına kadar, Batum dahil olmak üzere Ruslara bırakılınca, Hopa ve çevresi 1878 yılından itibaren Rize Sancağına bağlanmıştır. 1883 yılında ilçe teşkilatı kurulduktan sonra 1. Dünya Savaşı’nda 23 Şubat 1915 tarihinde Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 31 Mart 1917 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Hopa, milli sınırlarımıza dahil olmuştur. EĞİTİM VE ÖĞRETİM, KÜLTÜREL YAPI Okur yazar oranının yüksekliği, nüfusun dışa dönüklüğü ilçenin sosyal seviyesini yükseltmiş, çaydan ve sınır ticaretinden elde edilen kazancın artması, her türlü yeniliğin ilçeye girmesine neden olmuştur. İlçe merkez ve köylerinde günün getirdiği Yöre halkı, Karadeniz insanının tipik özelliklerine sahiptir. Genellikle horon türünde olan ilçe folkloru Karadeniz bölgesinin genel özelliklerini taşımaktadır. Gerek köylerde gerek merkezde kamu hizmeti veren kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve lojmanları büyük oranda tamamlanmıştır. 41 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 TCSG-307 Komutanlığı tarafından 2007 yılında, göreve başladığı 14 Nisan 2007 tarihinden itibaren 85 gemi/tekne kontrolü yapılmış ve bunlardan 12 tanesine yasal işlem uygulanmıştır. Kemalpaşa’nın nüfusu 4.238’dir. İlçenin yüzölçümü 289 km², nüfus yoğunluğu ise km2 başına 154 kişidir. İlçenin merkez ve Kemalpaşa Beldesi ile 29 köyü bulunmaktadır. Hopa, Karadeniz Bölgesi’nin tipik yerleşim karakteri olan dağınık yerleşim özelliklerini taşımaktadır. her türlü yenilikler yadırganmadan kullanılmaktadır. Yörede ağalık ve şeyhlik gibi özellikler bulunmamaktadır. Coğrafi yapısından kaynaklanan oluşumdan dolayı özellikle kırsal kesimlerde çok dağınık yerleşim birimleri görülür. Arazinin engebeli oluşumu yerleşim alanlarının dağınık olmasına neden olmuştur. İklimden kaynaklanan nem oranının diğer bölgelere göre çok yüksek oluşu halkın konutlarını neme dayanıklı ahşap binaların inşasına yöneltmiştir. Ancak, teknolojik imkanların gelişmesiyle beraber betonarme yapılara kayma eğilimi göze çarpmaktadır. Günümüzde kırsal yerleşim alanlarında eskiden gelme alışkanlıklardan serenderli, ahırlı, çatılı, ahşap yapılı yapılar az da olsa görülür. Özellikle köylerinde haneler arasındaki mesafeler hayli fazladır. Bu durum komşuluk ilişkilerinden çok arazilerin kendine mahsus yapılarından dolayı ortaya çıkmıştır. İki katlı inşa edilen ahşap binalar günümüzde yerlerini köyler de dahil çok katlı betonarme yapılara terk etmektedir. Hopa’da her yıl temmuz ayının ilk haftasında Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığınca organize edilen Hopa Kültür, Sanat ve Deniz Festivali düzenlenmektedir. Festival etkinlikleri kapsamında çeşitli sanatsal, sportif ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. 42 EKONOMİK YAPI İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, iklim yapısına uygun olan çay, fındık, mısır, turunçgiller, kivi, kara üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçenin arazi yapısı makineli tarımın yapılması açısından son derece sınırlı imkan tanımaktadır. İlçe genelinde ticari anlamda hayvancılık gelişmiş İlçede sanayi tesisi olarak 1 adet çay fabrikası, TEİAŞ’a ait 1 adet termik santral, ETİ Bakır İşletmeleri A.Ş.’ye ait tesis ve POAŞ Depo İşletmesi bulunmaktadır. İlçe ekonomisinde son derece önemli yeri olan ve her türlü liman hizmetinin verilebileceği altyapıya sahip, özel sektör tarafından işletilen Hopa Limanı; Doğu Karadeniz’in doğu sınırında Gürcistan Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp sınır kapısına 15 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 100.000 m2’lik alan üzerine kuruludur. Hopa Gümrükleri Başmüdürlüğü işlemleri; Hopa Liman sahasında görev yapan Hopa Gümrük Müdürlüğü ile Sarp sınır kapısında faaliyet gösteren Sarp Gümrük Müdürlüğü birimlerince yürütülmektedir. Sarp gümrük sahasında mevcut birimler arası koordinasyon Sarp Mülki İdare Amirliğince yürütülmektedir. Sarp sınır kapısı hizmetleri farklı birimlere bağlı toplam 134 personel ile verilmektedir. Batum Uluslararası Havaalanı’nın Türk vatandaşlarınca da kullanımı için Dış Ticaret Müsteşarlığınca imzalanan anlaşmanın onaylanmasına ilişkin yasa tasarısı, Mart 2007’de TBMM’de kabul edilmiştir. Anlaşma sayesinde, Gürcistan sınırına yakın bölgelerdeki yurttaşlar Batum Havaalanı’nı iç hat terminaliymiş gibi kullanabilecek, Hopa’da kurulacak terminalde çıkış işlemlerini yaptıran yurttaşlar, özel otobüslerle ve herhangi bir sınır geçişine tabi tutulmaksızın Batum Havaalanı’na aktarılacaktır. Aynı şekilde Batum Havaalanı’ndan Türkiye’ye gelecek yolcuların da yurda giriş işlemleri Hopa terminalinde yapılacaktır. Hali hazırda Hopa terminalinin inşasına devam edilmektedir. HOPA VE TCSG-307 TCSG-307, 14 Nisan 2007’de Türkiye’nin Gürcistan sınırındaki bu güzide ilçemizde göreve başlamıştır. Ülkemizin doğusundaki deniz sınırını korumak, meydana gelebilecek sınır ihlali olaylarına en kısa sürede reaksiyon göstermek, Doğu Karadeniz halkına denizi ve denizciliği sevdirmek maksadıyla denizle ilgili faaliyet gösteren tüm şahıs ve kurumlarla iyi bir diyalog içerisinde görevine devam etmektedir. 43 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 değildir. Büyük ve küçükbaş hayvancılık, kümes hayvancılığı, arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik olarak yapılmaktadır. Balıkçılık, ilçe ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ 44 [ Hazırlayan ] Yılmaz AKYUNUS | Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı Bu dalışla ilgili plan ve çalışmalarımızın başlangıcı, oldukça eskilere dayanıyor. Erdoğan’ın iki sene evvel Japonya’da tahsilde olan bir talebesinden istediği ön bilgilerin gelmesiyle başladı bütün hikaye. Önceleri bir turist gibi Japonya’ya gidip dalışı gerçekleştirmek olarak başlayan düşünceler, zamanla daha sağlam temellere oturmaya başladı. Bu sadece iki kişinin başarısı olmamalıydı. Türk sualtı camiasına mal olmalıydı. Neticede Federasyonumuzun iki görevlisi olarak bu seyahati ve dalışı gerçekleştirmeye karar verdik. Dışişleri Bakanlığımız, Tokyo Büyükelçiliğimiz, Japon Büyükelçiliği ve Konsolosluğu nezdindeki girişimlerimiz müsbet netice verdi. Sıra masrafları karşılamaya gelmişti. Böyle bir seyahatin yüksek bir bedeli olduğunun bilincindeydik. Daha önceki çalışmalarımda da yakın ilgilerini esirgemeyen SABAH grubuna açtım konuyu. Gazete ile aramızdaki bağı kuran kıymetli savaş muhabiri Bengüç Özerdem eşliğinde ve Sabah’ın sponsorluğunda gerçekleştirilecekti gezi. SABAH her zamanki duyarlılığını göstermiş, böylesine anlamlı bir girişime gerekli desteği sağlamıştı. Sevincimize diyecek yoktu. İş sadece gidiş gününü kararlaştırmaya kalmıştı. Erdoğan’ın dersleri, Bengüç’ün seyahatleri, benim lokantamın işleri derken, geleneksel olarak şehitlerimizi anma tarihi olan 3 Haziran günü imdadımıza yetişti. Evet 3 Haziran tarihini içine alacak bir gezi olmalıydı, oldu da. Hepimiz işlerimizi bu tarihe göre ayarlayacaktık. Gezi 1 Haziran’da başlayacak 8 Haziran’da bitecekti. Hemen son hazırlıklara başladık. Video kameramın ve fotoğraf makinelerimizin bakımlarını yaptık. hüsnü kabulden ne kadar memnun olduğumuzu, Japonya’yı çok beğendiğimizi söyleyip ayrıca Japon insanının bize olan yakınlığından söz edip, dalışı ne zaman yapabileceğimizle ilgili sorular sorduk. Bu arada Bengüç de olayları bir haberci gözüyle değerlendirmekteydi. Bir saate yakın görüştükten sonra Başkan’ın nazik akşam yemeği davetinde buluşmak üzere yanından ayrıldık. Lokanta itina ile seçilmişti. Kendilerine ikram etmek için götürdüğümüz rakının içilmesinden sonra sohbet olabildiğince koyulaştı. Geç vakit bizi otelimize bıraktıklarında Japonlar ile ne kadar çok ortak yanımız olduğunu düşünüyordum. Program gereği, ertesi gün Şehitlik, Abide ve Müze gezilecekti. Dinlenebilmemiz için ziyaret öğleden sonraya bırakılmıştı. Beraberce bindiğimiz minibüs, önce bir feribot ile Osima Adası’na geçti. Daha sonra yaptığımız 5 dakikalık yolculuk neticesinde ulaştığımız Abide Meydanı’nda ikinci bir duygu sağanağına tutulduk. Abidenin önünde büyüklü küçüklü 100 kişiye varan bir kalabalık bizi bekliyordu. Bu şahısların 107 yıl önce faciadan kurtulan denizcilerimize büyük destek veren, yardım sağlayan, onları uzunca bir süre yedirip içiren ve tedavi eden insanların soyundan geldiklerini öğrenmemiz uzun sürmedi. Bu seyahatin bu kadar duygu yüklü olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Başkanın bizim için hazırlattığı özel çelengi, şehitlerimizin aziz ruhu önünde saygı ile eğilerek, abidedeki belirli yere yerleştirirken, gözyaşlarımı engellemem imkansız hale geldi. Çelenk koyulmasından sonra Başkanın yaptığı anlamlı konuşmaya, ekibimiz adına duygularımızı ifade eden bir konuşma ile mukabelede bulundum. Daha sonra Federasyonumuz adına götürdüğümüz şilt, bayrak, rozet ve hediyeleri törene katılanlara verdik. Onlar da çok duygulanmışlardı. Abide önünde topluca fotoğraf çekilmesinden sonra, hep beraber Türk müzesine gittik. Buruk bir heyecan içinde gezdiğimiz müzenin görevlisine götürdüğümüz hediyelerden bazılarını ve kendimiz adına hazırlattığımız plaketi teslim ettikten sonra otelimize dönmek üzere yola koyulduk. Yol boyunca böyle bir vesile ile müzenin bir vitrininde, bıraktığımız plaket üzerinde ölümsüzleşen Yılmaz Akyunus, Erdoğan Özarık isimlerini düşünüyordum. Otelimize geldiğimizde erkenden uyumak üzere odalarımıza çekildik. Evet büyük gün gelmişti. Erkenden gelen vasıtaya bütün malzemelerimizi ve makinelerimizi doldurduk. 45 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize kısmet olması gururların en büyüğü oldu. Bu yazıyı okurken “Ben de düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum. Bu dalışı birileri yapacaktı, yapılmalıydı. Fakat şuna inanıyorum ki, bizim gerçekleştirdiğimiz, bu dalışı hayal eden herkesin başarısı, herkesin gururudur. Dalış malzemelerimizi toparladık. Gerekli yerlere verilecek şiltler ve plaketler yaptırıldı, hediyeler alındı. Bu arada Ertuğrul’un tarihçesiyle ilgili son dökümalar toplandı. Seyahat günü gelmişti. Neşe ve heyecan içinde uçağımıza binip Japonya’nın yolunu tuttuk. 12 saat süren direkt bir uçuşun sonunda Osaka Kansai Havaalanı’na indik. Görülmeye değer, muhteşem bir tesis. Deniz doldurularak inşa edilmiş bir havaalanı. Kushimoto Belediye Başkanının bize göndermiş olduğu bilgilerin yardımıyla, bizi götürecek treni bulup yerleşmemiz çok sürmedi. Çevremizi hayret ve hayranlıkla seyrederek geçen 3 saatlik yolculuğun neticesinde Kushimoto’ya ulaştık. Orada bizim için hazırlanmış olan gezi programının ilk satırında belirtildiği gibi, belediyeye ait bir minibüs ve bizi karşılamak üzere görevlendirilmiş personel tren garında bekliyordu. O kadar uzun bir yolculuğun sonunda karşılaştığımız bu sahne bizi çok etkiledi ve memnun etti. İngilizce bilen halkla ilişkiler müdürü Bay Ali Yorio Hamaguchi ile yaptığım konuşma neticesinde, bizi önce kalacağımız otele götüreceklerini öğrendik. Otelde bir müddet istirahatimizden sonra Belediye Başkanı Bay Kisitani’nin bizi kabul edeceği söylendi. Otele yerleşmemizden yaklaşık 1 saat sonra aynı ekip bizi Belediye binasına götürmek için geldi. Aracımız Belediye binasının bahçesine yanaşınca şaşkınlığımız son haddine vardı. Binanın önündeki direğe şanlı bayrağımız çekilmişti. Belediye personeli ellerinde Türk ve Japon bayrakları olduğu halde giriş kapısının iki yanına dizilmiş bizi bekliyordu. Bu sahneyi görünce gözyaşlarımızı tutmakta epeyce zorlandık. Ben ve Erdoğan kapıdaki bizi bekleyenlerle el sıkışırken, Bengüç bu gurur verici tabloyu görüntülemeye başlamıştı bile. Herkes ile tek tek el sıkıştıktan sonra, Başkanın bizi makamında beklediğini bildirdiler. Bizleri kapısında karşılayan Sayın Kisitani her birimizi Türk adetlerine göre 2 defa öptükten sonra toplantı masasının etrafında yer gösterdi. Gurur duygusuyla bezenmiş heyecanım daha da artmıştı. Makam odasının bütün duvarları Ertuğrul’a ait resim ve fotoğraflarla süslenmişti. Sehpa ve masaların üzeri yine Ertuğrul ile ilgili şilt ve plaketlerle doluydu. Şaşkınlığımız ikram edilen yeşil çay ile biraz olsun yatıştı. Tercüman vasıtasıyla konuşmaya başladık. Ziyaretimizden son derece memnun kaldığını bildiren Başkan, Kushimoto Kasabası, Osima Adası ve Ertuğrul’un enkazı ile ilgili bilgiler verdi. Bizde böylesi sıcak karşılamadan ve şahsımıza gösterdiği Bay Hamaguchi her zaman olduğu gibi bizi yalnız bırakmamıştı. Giysilerinden, deniz üzerinde de bizimle beraber olacağı anlaşılıyordu. Feribot ile tekrar geçtiğimiz Osima Adası üzerindeki yolculuğumuz bu sefer biraz daha uzun sürdü. 10 dakika sonra adanın Pasifik’e bakan yüzündeki balıkçı gemilerinin barındığı limana geldik. Araçtaki malzemelerimizi tekneye yüklerken, çevredeki balıkçılar anlamadığımız bir takım şeyler söyleyip, şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Böylesine sert bir havada denize açılmamızın doğru olmadığını söylüyorlarmış. Bizim o anki duygularımızı, hangi şartlarla ve ne kadar uzaklardan böyle bir görev için geldiğimizi nereden bilebilirlerdi ki? Evet hava oldukça sertti. Fakat artık bizi hiçbir şey engelleyemezdi. Bu dalışı kendimize gaye ve görev edinmiştik. Ayrıca iyi bir havayı bekleyecek zaman ve imkanımız yoktu. Denize açılmakta oldukça isteksiz olan kaptanımız işaretimizle beraber tekneyi iskeleden ayırdı. Erdoğan ile beraber, rehberimiz Bay Minamihata’nın daha önceden tekneye getirdiği tüpleri sallantıya karşı yerleştirip sıkıştırırken, Bengüç önceleri çok daha zor şartlar yaşamış olmanın rahatlığı içinde çalışmasını sürdürüyordu. Teknenin burnu mendirekten çıkar çıkmaz dalışın çok zor olacağına karar verdik. 46 Dalgalar teknenin burnundan aşarak güvertede eriyordu. Kendimizi sağlama alarak elbiselerimizi giymeye başladık. Ne de olsa dalacağımız nokta çok uzakta değildi. Şanlı Ertuğrul’un çarparak battığı büyük kaya grubunun yakınına geldiğimizde, Erdoğan ile karşılıklı olarak birbirimizin son malzeme kontrolünü yaptık. Erdoğan fotoğraf makinesini, ben de video kameramı alarak, kendimizi rehberimizin arkasından sırtüstü karanlık sulara bıraktık. 10 m. derinde nasıl olsa sakindir diye düşünürken, 15 m. derinde olduğumuzu farkettiğimde su hareketleri hala devam ediyordu. Rehberimizi takiben 20 metrelere geldiğimizde dip görünmeye başladı. Dipten sivri çıkıntılar yapan kayaların arasından zig zaglar çizerek kalıntıları aramaya başladık. Buraya “black current” adını vermelerinin sebebi daha iyi anlaşılıyordu. Planktonların, görüş mesafesini azalttığı yetmiyormuş gibi, dipten kopup gelen dev yosun yaprakları da önümüzü kesmeye başladı. Satıhtan beri çalıştırdığım video kameramın objektifi önüne sık sık takılan yosunlardan birini daha temizlerken, aniden önümüzde bir köpekbalığı belirdi. Yaklaşık 4 metre boyundaki balık daha önce gördüklerimize pek benzemiyordu. İnce ve uzun bir vücut yapısına sahipti. Kuyruğuna yakın bölgede de iri yan yüzgeçleri vardı. Hemen kameramı ona Bu cisim geniş metal bir boru idi, yanlarında halkaya benzeyen parçalar vardı. Cismin, gemiye ait ufak buhar makinesinin bacası olduğunu anlamamız uzun sürmedi. İnceleyip, fotoğraf ve filmini çektikten sonra, çevrede olabilecek başka enkaz parçalarını aramak için, dibe çok yakın ve dikkatli bir şekilde dolaşmaya devam ettik. Zaman zaman dipteki kum ve çakılları eşeleyerek altına bakıyorduk. Bu arayış 20 dakika kadar sürdü. İkinci dalışa hazırlık yapmak üzere tekneye dönmeye karar verdik. Tekneye çıktığımızda sevincimize diyecek yoktu. Hemen gördüklerimizi Bengüç’e anlattık. Gerekli notları yazdık. Dev dalgalar teknemizi sallamaya devam ediyordu. Yüzey zamanımızın sonu gelince, kendimizi tekrar sulara bıraktık. Bu sefer yanımıza Türkiye’den getirdiğimiz metal Türk Bayrağını ve “Sabah” plaketini de almıştık. Ben dip durumunu öğrenmiş olmanın rahatlığı içinde, videoma ilaveten fotoğraf makinemi de yanıma aldım. Hemen bacaya yönelttik istikametimizi. Yanına gelince, ilk iş olarak bacanın etrafında ve içinde bulunan taş ve kumları dikkatli bir şekilde kazıp tahliye etmeye başladık. Biz bu işi yaparken video kameramı rehberimiz kullanıyordu. Böylece çok rahat bir şekilde çalışıyordum. 15 dakika süren çalışmamız neticesinde, bacanın etrafını 1 m kadar açıp derinleştirmiştik. İçine de girilebiliyordu. Bu görüntüye beraberimizde getirdiğimiz bayrak ve plaketi ilave ederek bol bol fotoğraf ve film çektik. Zamanımız dolmuştu. Tam tekneye dönmeye hazırlanıyorduk ki, 3 m kadar uzağımızda bir cismin parladığını farkettik. Yanına gidip elimize aldığımızda, bunun bir seramik parçası olduğunu gördük. Ertuğrul’un tarihçesinde anlatılan ve Japon İmparatorunun bizim Sultan’a gönderdiği hediyelerden bir parça olmalıydı. Sevincimiz bir kat daha artmıştı. Bengüç’e ikinci müjdeyi vermek için sabırsızlanıyorduk. Tekneye çıkar çıkmaz, bir yandan soyunup bir yandan da olayları anlatırken, Bengüç çok seri bir şekilde makinesini çalıştırıyordu. 47 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 doğru çevirdim. Bizim üç kişi olmamızdan olsa gerek, seri bir hareketle yön değiştirip uzaklaştı. Daha başkalarını görmemeyi temenni edip, dibi taramaya devam ettik. Rehberimizin dibe iyice yaklaşıp belli bir noktaya doğru gittiğini gördüm. Kameramı ona doğru yönlendirerek takibe başladım. Dibe diz çökerek, gelmemizi işaret etti. Çok heyecanlandım. Gözlerimle Erdoğan’ı aradım. Göz göze geldiğimizde, onun da heyecanı gözlerinden okunuyordu. Rehberin yanına geldiğimizde, bulduğumuz parçayı incelemeye başladık. 48 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Son dalışımıza hazırlanmak ve yemeğimizi yemek için limana döndük. Keyfimize diyecek yoktu. Enkaz kalıntısını bulmuş, plaketlerimizi bırakıp görüntüleri filme almıştık. Fakat yine de son bir dalış yapıp, görünürde başka bir parçanın olup olmadığından emin olacaktık. 3 saat süren beklemeden sonra tekrar aynı noktaya gidip üçüncü dalışımıza başladık. Yaptığımız son dalış ne yazık ki müsbet bir netice vermedi. Geçen uzun yıllar, Pasifik okyanusunun etkili tayfunu ve her gün 2 defa oluşan med cezir hareketleri neticesi, enkaz parçaları, kum çakıl ve kaya parçaları altına gömülmüştü. Ama herşeye rağmen 534 denizcimizin şehit olduğu bu kazada batan ‘Ertuğrul’ gemisinin enkaz kalıntısını bulmuş ve görüntülemiştik. Hayallerimiz boşa çıkmamış, emeklerimiz ziyan olmamıştı. Yoğun duygular içinde tekneye dönerek son görüntüleri filme aldık. Tarihe mal olacak bir olay gerçekleştirilmiş, görev tamamlanmıştı. Bengüç SABAH’a yazacağı yazıyı kafasında planlamaya başlamıştı bile. Yazının başlığını bile bulduğunu söylüyordu. Bu geziye maddi katkıda bulunan gazetenin yazarının bu memnuniyeti bize de yansımıştı. Japonya’da kalacağımız son 2 günü nasıl geçireceğimizin planlarını yapmaya başladık. Kalan günlerde çevrede geziler yaptık. Deniz ve denizaltı müzesini ziyaret ettik. Çok ilgimizi çeken balina avında kullanılan silahları inceledik. Denizlerde kurulmuş dünyaca ünlü balık çiftliklerini gezdik. Budizm, Şintoizm tapınaklarında tetkiklerde bulunup fotoğraflar çektik. Dönüş günü gelmişti. Belediye Başkanı’na ve personeline veda ziyaretinde bulunmak maksadıyla belediye binasına gittiğimizde, Başkan’ın sürpriziyle karşılaştık. Bize uzattığı günlük bir Japon gazetesinde, Kushimoto’ya yaptığımız ziyaret ve ERTUĞRUL’a yaptığımız dalıştan söz eden bir yazı bulunuyordu. Başkanla beraber çekilmiş bir fotoğrafımız ve Ertuğrul’un resmi yazıyı tamamlıyordu. Hepimize birer tane gazete hediye etti. Veda edip binadan ayrıldık. Şimdi de dönüş heyecanı başlamıştı. Vatanımıza, ailelerimize, dostlarımıza ve sizlere kavuşacaktık. Yazıma son verirken bu gezi ve dalışın gerçekleşmesinde katkısı olan, emeği geçen herkese, özellikle çok büyük destek ve yardımlarını gördüğümüz Tokyo Büyükelçiliğimiz Başkatibi Sayın Fazlı Çorman beyefendiye teşekkür eder, minnet duygularımı ifade etmek isterim. Saygı ve sevgilerimle. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜMAMİRAL CAN ERENOĞLU’NUN SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞININ 25. YIL DÖNÜMÜ ve SAHİL GÜVENLİK GÜNÜ KUTLAMA YAZISI Saygıdeğer okurlar, Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz büyük bir önemi vardır. Ancak denizlerimizin koruyucu kalkanı Sahil Güvenlik Komutanlığımızın güzide personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve önemi daha büyüktür. 13 Temmuz, Sahil Güvenlik Komutanlığının feragat, fedakarlık ve mücadelelerle dolu, her zaman daha iyiyi ve daha güzeli arayacağı duraksız yola ilk adımını attığı Kuruluş günüdür. 50 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Güvenlik, savunma ve emniyet kavramlarının yeni bir boyut kazandığı ve güvenlik kavramının tüm bu kavramların önüne geçtiği yüzyılımızda Sahil Güvenlik Komutanlığımız, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda belirlediği rotada “Çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” hedefine azim ve kararlılıkla ilerlemektedir. Türkiye’nin kendisini çerçeveleyen denizlere hak ettiği önemi vermeksizin ve köklü bir deniz kültürüne sahip olmaksızın gelişmiş bir ülke olamayacağı hepimizce bilinen bir gerçektir. Yaşadığı dönemi, günümüzü ve geleceği fikirleri ve devrimleriyle aydınlatan Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk denizlerin etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini bize şu sözlerle vasiyet etmiştir; “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız”. Bu nedenle her yaşta ve bilinçli bir şekilde Mavi Vatan olarak isimlendirdiğimiz denizlerimizin yanı sıra dünya denizlerinin sunduğu nimetlerden faydalanmak hepimizin ortak vizyonu olmalıdır. Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi verip ilgi gösterenlere güç, gönenç, güvenlik ve huzur getiren denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde toprak ve hatta onur kaybı ile cezalandırdığı da akıldan çıkarılmamalıdır. Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak denizci bir ülke olması halinde anlam kazanacaktır. Denizci bir ülke olmamız için de Mavi Vatanımız denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır. İnsanların denizde güvenliğinin, can ve mal emniyetinin sağlanması temel görevimizdir. Türk Sahil Güvenlik Komutanlığının temelleri 1859 yılında kurulan Rüsumat Emaneti teşkilatına kadar uzanmaktadır. Daha sonra bu görevler; 1886 yılında Jandarmaya bağlı Kordon Bölükleri, 1932 yılında Genelkurmay Başkanlığına bağlı Gümrük Muhafaza Umum Kumandanlığı ve 1956’da tekrar Jandarmaya bağlı olarak görev icra eden Jandarma Botları tarafından yerine getirilmiştir. Ülkemizin jeostratejik konumu, ihracat ve ithalatının çok büyük bir kısmının denizlerden yapılması ve denizlerimizdeki hareketliliğin her geçen gün artması dikkate alınarak, 25 yıl önce bugün, 9. Deniz Kuvvetleri Komutanımız ve 44. Hükümetin Başbakanı olan Oramiral Bülend ULUSU döneminde alınan karar doğrultusunda, Sahil Güvenlik Komutanlığımız 13 Temmuz 1982 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2692 Sayılı Kanun ile kurulmuştur. Sahil Güvenlik Komutanlığımız, 25 yıl önce bünyesinde; “Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak denizci bir ülke olması halinde anlam kazanacaktır. Denizci bir ülke olmamız için de Mavi Vatanımız denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır. İnsanların denizde güvenliğinin, can ve mal emniyetinin sağlanması temel görevimizdir.” • Sadece 42 adet yüzer unsura sahip ve • Personelinin tamamı Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca karşılanan bir seviyede iken, konuşlanarak ve Mavi Vatan olarak ifade ettiğim yaklaşık Türkiye yüzölçümünün yarısına eşit bir deniz alanında görev icra edilmektedir. 25 yıl sonra bugün; Sahil Güvenlik Komutanlığımızın, Atatürkçü düşünce sistemine ve Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı seçkin personeli ile; insana ve hukukun üstünlüğüne saygı, dürüstlük ve samimiyet değerleri başta olmak üzere yenilikçi ve yaratıcı bir anlayışıyla ve çağdaş uygarlığın gerektirdiği mesleki ve ahlaki değerler ile bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeksizin icra ettiği görevleri şöyle özetleyebiliriz; • 150’den fazla Sahil Güvenlik Botu, • Arama/Kurtarma Helikopterleri, • Sahil Güvenlik Uçakları ve • Mobil Radarlardan oluşan bir kuvvet yapısına ulaşmış bulunmaktadır. Hali hazırda erişilen bu kuvvet yapısı ile Gürcistan sınırındaki Hopa’dan, Bulgaristan sınırındaki İğneada’ya, Yunanistan sınırındaki Enez’den, Suriye sınırındaki Çevlik’e kadar 63 ayrı üs ve limanda • Sahil ve karasularımız ile Münhasır Ekonomik Bölgemizi korumak, güvenliğini sağlamak, • Denizlerimizde can ve mal emniyetini sağlamak, Hali hazırda Subay ve Astsubayların yaklaşık % 50’si Sahil Güvenlik sınıfı personeldir. Ana Plan gereğince; 2014 yılında tüm personelin Sahil Güvenlik sınıfı olması hedeflenmiştir. “Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak maksadıyla, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve açık denizlerde en zor şartlarda görev yapacak olan 1.700 tonluk 4 adet Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemisinin İstanbul’daki RMK Marine Tersanesinde inşasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri DOST, GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010 yılında hizmete girecektir.” 52 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 • Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık eylemlerini, yasa dışı göç ve insan ticaretini önlemek, • Türk Arama Kurtarma Sahasında, deniz arama kurtarma görevlerini icra etmek, • Türk Boğazlarında stratejik deniz nakliyatının güvenliğini sağlamak, • Ceyhan, Aliağa gibi stratejik tesislerin denizden güvenliğini sağlamak, • Denizde kültür ve tabiat varlıklarını korumak, • Yasa dışı su ürünleri avcılığını önlemek, • Yat turizmi faaliyetlerini denetlemek, • Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden kaynaklanan her türlü deniz kirliliğine mani olmaktır. Bu kapsamda; • Şu anda çevre denizlerimizdeki tüm gemi hareketleri, bir başka ifade ile “Tanımlanmış Deniz Resmi” Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargahı ile bağlısı Bölge ve Grup Komutanlıklarında gerçek zamanlı olarak takip edilmekte, • Arama-Kurtarma ve Harekât Merkezinde tesis edilen COSPAT-SARSAT isimli uydu yardımlı arama kurtarma sistemi sayesinde Türk Arama Kurtarma Bölgesindeki kazalara anında müdahale edilebilmektedir. Son bir yıl içerisinde icra ettiğimiz görevlerde; • Toplam 31.600 adet gemi ve tekne kontrol edilmiş ve bunlardan yasalara aykırı davrandığı tespit edilen 4.700 adeti savcılıklara sevk edilmiş, • Türk Boğazlarından geçen, ham petrol, likit petrol gaz, likit doğal gaz ve patlayıcı madde gibi tehlikeli yük taşıyan 1.625 adet geminin terörist faaliyetlere karşı Sahil Güvenlik Botları ile denizden güvenliği sağlanmış, • 269 Arama-Kurtarma faaliyetinde 1310 insan ve 76 tekne kurtarılmış, • Denizi kirleten teknelere 215.000 YTL. idari para cezası kesilmiş, • Muhtelif uyruklu 2171 yasa dışı göçmen ve 64 organizatör yakalanmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığımız Haziran 2003’te yapılan bir kanun değişikliği ile personel temini açısından kadrolarında uzmanlaşmış personelin bulunacağı müstakil bir yapıya kavuşturulmuştur. Son yıllarda gerek uluslararası ortamda ve gerekse bölgemizde gittikçe önem kazanan deniz güvenliği, deniz emniyeti, ticari trafiğin kontrol ve takibi, kıyıların güvenliği, yasa dışı göç, arama kurtarma ve deniz çevresinin korunması gibi görev ihtiyaçlarını karşılamak üzere 2005 yılı sonunda Sahil Gözetleme Radar Sistemi (SGRS) Projesi başlatılmıştır. Projenin 2007 yılı içerisinde etüt ihalesi tamamlanacak ve 2008’den itibaren Türkiye kıyılarında tam radar kaplaması sağlanarak Sahil Güvenlik Komutanlığımızın denizlerimizdeki etkinliği büyük oranda artacaktır. Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak maksadıyla, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve açık denizlerde en zor şartlarda görev yapacak olan 1.700 tonluk 4 adet Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemisinin İstanbul’daki RMK Marine Tersanesinde inşasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri DOST, GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010 yılında hizmete girecektir. İstanbul’daki Yonca-ONUK Tersanesinde Türk mühendis ve işçileri tarafından inşa edilen ve boyları 33 metre olan 120 tonluk KAAN-33 Sınıfı bot projesine devam edilmektedir. Yine aynı tersanede inşa edilerek hizmete girmiş olan KAAN-15 Sınıfı Ani Müdahale Botlarından elde edilen tecrübelerden yararlanarak geliştirilen ve saatte yaklaşık 60 deniz mili bir diğer ifade ile 110 kilometre sürat yapabilen KAAN-19 sınıfı botların ilki 18 Eylül 2006 tarihinde hizmete girmiştir. Bu botların inşasına devam edilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Ağır deniz şartlarında ve sığ sularda görev yapabilecek ve alabora olduğunda kendisini düzeltebilecek özellikteki süratli bot tedarik çalışmamız sonuçlamış, ilk bot teslim alınmış, diğer botlar ise 2008 yılı sonuna kadar teslim alınacaktır. Mevcut helikopterlere ilave olarak, aynı tipte 6 adet daha AB-412 EP helikopteri 2008 yılı sonuna kadar hizmete girmiş olacaktır. Mevcut CASA CN-235 tipi gözetleme uçaklarımızın sahil güvenlik görevlerine yönelik cihaz ve sistem entegrasyonu çalışmaları devam etmektedir. Sahil Güvenlik Komutanlığı, yürüttüğü projeler ve iyi eğitilmiş personeli ile görevlerini etkin bir şekilde icra ederek, “Denizlerimizde insanların aklına gelecek ilk kurum olmak” hedefi doğrultusunda ilerlemektedir. Komutanlığımız; denizcilik kültürünü ve bilincini yaygınlaştırmak, denizleri ve denizciliği sevdirmek, gelecek nesillere tertemiz ve kaynakları tükenmemiş denizler bırakmak için halkımızın özellikle de denizlerimizin kaynaklarından faydalanan balıkçılarımızın bilgilendirilmesi ve sorunlarının çözüme kavuşturulması amacı ile seminerler ve toplantılar düzenlemektedir. Yine bu kapsamda yeni nesillerin, deniz ve denizcilik konularında bilgili şekilde yetiştirilebilmesi, çevre korunmasına duyarlı olması amacı ile Sahil Güvenlik Bölge Komutanlıklarının bulunduğu illerde ve Ankara’da faaliyet gösteren Sahil Deniz İzci Grubuna destek verilmektedir. Toplumsal gelişime destek faaliyetleri kapsamında Sahil Güvenlik Komutanlığınca; birçok ilköğretim okuluna kitap, kırtasiye ve eğitim araç-gereç desteğinde bulunulmuştur. Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderinin denizlerde olduğuna 25. yılını kutladığımız Sahil Güvenlik Komutanlığının korkulan değil, sevilen ve saygı duyulan ve denizlerimizde güven veren saygın bir Komutanlık olacağına ve Atatürk’ün çizdiği bilim ve akıl rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceğine yürekten inanıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Denizlerin güzelliği, gücü ve sevgisi sizlerle olsun. Kalpleriniz insan ve deniz sevgisiyle dolsun. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KARARGAHI “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması AMAÇ Sahil Güvenlik birliklerinin konuşlandırıldığı illerdeki ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerin, denize olan ilgi ve sevgilerini artırmak, denizde güvenlik konusunda bilgilenmelerini sağlamak ve resim ile ilgili yaratıcı çalışmalarını desteklemek maksadıyla “Denizler Geleceğimizdir” konulu resim yarışması düzenlenmiştir. “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması TEŞEKKÜR BELGESİ Yarışmaya katılan tüm katılımcılara Teşekkür Belgesi yollanmıştır. 54 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması DEĞERLENDİRME Yarışmaya katılan 2.794 adet eserin değerlendirilmesi Seçici Kurul’u oluşturan Sahil Güvenlik Konutanı Tümamiral Can ERENOĞLU, Kurmay Başkanı Dz. Kur. Kd. Alb. Oktay Tanju SEL, Personel Başkanı Dz. Kd. Alb. Necdet KÖKEN ile Gazi ve Ankara Üniversitelerinin Öğretim Üyleri olan Sayın Prof. Dr. Şeniz AKSOY, Sayın Yrd. Doç. Dr. Cengiz SAVAŞ, Sayın Ceylan TÜRKŞEN, ve Sayın Gülizar DOĞARAY tarafından yapılmış; 13’ü ödüle, 51’i sergilenmeye layık olmak üzere toplam 64 eser belirlenmiştir. “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması ÖDÜL TÖRENİ Yarışmanın ödül töreni Sahil Güvenlik Komutanlığının 25’inci Kuruluş Yıldönümü olan 13 Temmuz 2007’de Sahil Güvenlik Komutamlığı Karargahında icra edilen kutlamalarla birlikte gerçekleştirilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KARARGAHI “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması 56 “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ Birincilik Ödülü olan Dizüstü Bilgisayarı, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Zağnospaşa İlköğretim Okulu öğrencisi olan Hüseyin Şerif ŞERAS’a İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ tarafından verilmiştir. Üçüncülük Ödülü olan MP3 Çalar, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisi olan Berrak ÖZKAN’a Denizcilik Müsteşarlığı Vekili Sayın Hasan NAİBOĞLU tarafından verilmiştir. Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması İKİNCİLİK ÖDÜLÜ MANSİYON ÖDÜLLERİ İkincilik Ödülü olan Dijital Fotoğraf makinesi, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Özel Yüce Koleji öğrencisi olan Dicle ÖZER’e İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT tarafından verilmiştir. Yapılan törende Mansiyon Ödülü’ne layık görülen Yunus TERZİ, Alara ÜNAL, Semih PEKER, Ceren ALYAR, Adrian Alexander STABRYN, Yağız CERİTOĞLU, Esra ZİLELİ, Mert Ali ARSLAN, Melisa PANK ve Birke BEK’e Sahil Güvenlik amblemli Kalem Takımı, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KARARGAHI KOKTEYL 10 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargahının orta bahçesinde, karargahta görevli tüm personelin katılımıyla “25. Yıl Kokteyli” düzenlenmiştir. Kokteylde En Uzun Süre Hizmet Eden ve En Genç Subay, Astsubay, Devlet Memuru ve Uzman Çavuşlara 25. Yıl Anı Objesi takdim edilmiştir. 25. YIL FOTOĞRAFI 13 Temmuz 2007 günü Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargahının protokol girişinde karargahta görevli personelin katılımıyla “25. Yıl Anı Fotoğrafı” çektirilmiştir. 58 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 MİLLİ PİYANGO ÇEKİLİŞİ TEBRİK TÖRENİ 25. Yıl Kutlamaları kapsamında 19 Temmuz 2007 tarihinde çekilişi yapılan Milli Piyango biletlerinde Sahil Güvenlik Kompozisyonu yer almıştır. “25. Yıl Anı Fotoğrafı” çekiminden sonra Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından personel tebrik edilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KARARGAHI İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN GÜNEŞ’İN KARŞILANMASI ÖĞLE YEMEĞİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından konuklara öğle yemeği verilmiştir. İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve eşi, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU ve eşi tarafından karşılanmıştır. 60 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 ÖNCEKİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLARININ KARŞILANMASI 6. Sahil Güvenlik Komutanı Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY, 8. Sahil Güvenlik Komutanı Emekli Tümamiral Alper Ç. TEZEREN, 10. Sahil Güvenlik Komutanı Emekli Tümamiral Engin HEPER ve Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tören vesilesiyle bir araya geldiklerinde Sahil Güvenlik Komutanlığımızın dünyada örnek alınan bir Komutanlık olması amacıyla geleceği değerlendirdiler. 25. YIL KUTLAMA TÖRENİ Öğle Yemeği hitamında davetlilerin ve basın mensuplarının katılımıyla Konferans Salonu’nda 25. Yıl Kutlama Töreni icra edilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KARARGAHI SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜMAMİRAL CAN ERENOĞLU’NUN KONUŞMALARI HİZMET ANISI TÖRENİ Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından Sahil Güvenlik Komutanlığına en uzun süre hizmet veren SG Alb. E. Ahmet PÜRÇEK, SG. İda. Kd. Bçvş Cengiz İNCEOĞLU ve De. Me. Üstün KÜÇÜKKARACA’ya 25. Yıl Hizmet Anısı Belgesi verilmiştir. Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından Sahil Güvenlik Komutanlığının dünü, bugünü ve yarını konulu “25. Yıl Konuşması” yapılmış ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin Atatürk’ün çizdiği bilim ve akıl rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceği vurgulanmıştır. 62 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 EN KIDEMLİ EMEKLİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI’NIN KONUŞMALARI En Kıdemli Emekli Sahil Güvenlik Komutanı olan 6. Sahil Güvenlik Komutanı Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY tarafından yapılan konuşmada Sahil Güvenlik Komutanlığının ülke için önemi anlatılmış ve Komutanlığın geldiği seviyeden övgüyle bahsedilmiştir. DENİZ TEMALI SUNUM Dünya’yı turlamış en hızlı Türk olan Sayın Ekrem İNÖZÜ tarafından verilen “Deniz” temalı sunumda Dünya Turu sırasında çekilen fotoğraflar ve filmler gösterilerek denizin doğal hayattaki önemi vurgulanmıştır. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KARARGAHI SAHİL GÜVENLİK MARŞI SÖZ YAZARI MÜSTAFİ DZ. YZB. KAMİL YÜCEORAL’A 25. YIL ANI OBJESİ TAKDİMİ KOKTEYL “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Sergisi’nin açılışına katılan konuklar için 25. Yıl Kokteyli düzenlenmiştir. Konuklar canlı müzik eşliğinde Resim Sergisi’ni gezmiş ve Sahil Güvenlik Komutanlığı 25. Yıl Anı Defteri’ne günün anlam ve önemine ilişkin düşüncelerini yazmışlardır. Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından 14 Kasım 1987 yılında bestelenen Sahil Güvenlik Marşı’nın söz yazarı müstafi Dz. Yzb. Kamil YÜCEORAL’a 25. Yıl Anı Objeleri takdim edilmiştir. Marşın bestecisi Emekli Bnd. Alb. Halil ÇOLAKOĞLU ise sağlık problemi nedeniyle törene katılamamıştır. 64 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 RESİM SERGİSİ AÇILIŞI Konferans Salonu’ndaki törenin hitamında İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve eşi Sayın Ayşe GÜNEŞ, İçişleri Bakanlığı müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT, Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY, Emekli Tümamiral Alper Ç. TEZEREN ve Sahil Güvenlik Komutanı Can ERENOĞLU tarafından “Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Sergisi’nin açılışı yapılmıştır. İLK GÜN ZARFI ve ANMA PULU 25. Yıl Kutlamaları kapsamında Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından hazırlanan ve PTT tarafından 2007 yılı emisyon programına alınarak, 13 Temmuz 2007 tarihinde tedavüle çıkarılan “İlk Gün Zarfı ve Anma Pulu”, PTT standında davetlilerin beğenisine sunulmuştur. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI YELKEN YARIŞLARI 17-20 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da Samsun Yelken Kulübü’nün desteği ile düzenlenmiştir. Yarışmalara 43 tekne 67 katılımcı iştirak etmiştir. Yarışmada Laser Radial kategorisinde Murat AYIK (Samsun), Laser 4.70 kategorisinde Göksü KANTARCIOĞLU (Sinop), Genel Optimist kategorisinde Suat TÜKEL (Sinop), Bayanlar Optimist kategorisinde ise Ayşenur UYGUN (Sinop) birincilikleri elde etmişlerdir. Yarışmalarda dereceye girenlere ödülleri Samsun Valisi Hasan Basri GÜZELOĞLU, Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci BEŞTEPE, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya YILMAZ, Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. İlyas KOÇAK tarafından verilmiştir. 66 UKRAYNA HEYETİ ZİYARETİ 12-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında Ukrayna Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Nikola Yevgenoviç JIBAREV başkanlığındaki Ukrayna Sahil Güvenlik Komutanlığı Heyeti BG-31 Bukovina botuyla Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı-Samsun’a liman ziyaretinde bulunmuştur. Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 FUTBOL TURNUVASI 30 Mayıs - 24 Haziran 2007 tarihleri arasında Ulusoy Spor tesislerinde 16 takımın katılımıyla icra edilmiştir. Turnuvada: 1. Milli Eğitim Müdürlüğü, 2. Devlet Su İşleri, 3. İl Emniyet Müdürlüğü, olmuştur. Turnuvada dereceye giren takımlara ödülleri Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. İlyas KOÇAK tarafından verilmiştir. KOKTEYL 13 Temmuz 2007 akşamında Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı bahçesinde Ukrayna Sahil Güvenlik Komutanı başkanlığındaki heyet, mülki erkan ve halkın katılımıyla düzenlenen bir kokteyl verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı KIRKAYAK YARIŞMASI GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 4’er kişilik 2 takımın katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Su Ürünleri Kooperatifi’ne ödülleri, Bartın Valisi Sayın İsa KÜÇÜK tarafından verilmiştir. 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan İsmail İNCİ’ye ödülü, Zonguldak Jandarma Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Recep ONUR tarafınadan verilmiştir. 68 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı ÇUVAL İLE YÜRÜME YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 10 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Yusuf ERBAY’a ödülü, Amasra Kaymakamı Sayın Hasan ÖZTÜRK tarafından verilmiştir. Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı YELKEN YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 7 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Okan ÖZKARA’ya ödülü, Karadeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Türker ERTÜRK tarafından verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI HALAT ÇEKME YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan TCSG-127 Komutanlığında görevli Topçu Er Tuncay KUYUMCU’ya ödülü, Bartın Deniz Üs Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Hayrettin İMREN tarafından verilmiştir. 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 8’er kişilik 4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’ne birincilik ödülü, Zonguldak Valisi Sayın Yavuz ERKMEN tarafından verilmiştir. 70 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Amasra Grup Komutanlığı YUMURTA TAŞIMA YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı Mevkii’nde 15 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Tutku KAYALIK’a birincilik ödülü, Amasra Belediye Başkanı Sayın Ali ÖZTÜRK tarafından verilmiştir. Sahil Güvenlik Trabzon Grup Komutanlığı KOKTEYL 13 Temmuz 2007 tarihinde Karargah bahçesinde personelin ve halkın katılımyla bir kokteyl düzenlenmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK MARMARA ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI KÜREK YARIŞLARI 72 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 22 Nisan 2007 tarihinde Haliç Körfezi’nde 11 kategoride, 164 katılımcının iştiraki ile Sahil Güvenlik Kupası Kürek Yarışları düzenlenmiş, Genç C Bayanlar Tek Çifte’de birinci olan Ceren DEMİRKOL ve Genç C Erkekler Tek Çifte’de birinci olan Berkay TEZCAN’a ödülleri Dz. Kur. Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından; Genç B Bayanlar Tek Çifte’de birinci olan Elif ÇİFTÇİ ve Genç B Erkekler Tek Çifte’de birinci olan H. Mert SEVİNÇ’e ödülleri Kürek Federasyonu Başkanı Çetin ÖZTÜRK tarafından; Kıdemliler İki Çifte’de birinci olan Tolga ÖZLERAkif KESİCİ çiftine ödülleri Dz. Alb. Göktan ÖZEKER tarafından; Genç C Erkekler Dört Çifte’de birinci olan Mete ÖZYILDIRIM-Alper TÜYLÜOĞLU-G. Cihat AY-Mertcan AKSU takımına ödülleri SG Yb. Yavuz GEÇİM tarafından; Genç B Bayanlar Dört Çifte’de birinci olan Ceyla HOŞGÖR-Elif ÇİFTÇİ-Tuğçe GÜLERZeynep KÖLERBE ve Genç B Erkekler Dört Çifte’de birinci olan Osman Can GÜNERİ-Ogeday ÖZCAN-Özgür T. ÖZTÜRK-Emre CAN takımlarına ödülleri SG İk. Yb. Hasan TAŞ tarafından; Genç B Erkekler Sekiz Çifte’de birinci olan Soner ATAŞ-Selahattin GÜRSOY-Engin ÖZKAN-Özkan ÖZKARA-Önder TALAŞMehmet Ali VARDAR-Erman UYUMAZ takımına ödülleri SG Bnb. Hakan ŞENGÜL tarafından; Kıdemliler Tek Çifte’de birinci olan Ali Rıza BİLAL ve Kıdemliler Dört Çifte’de birinci olan Batuhan BARUTÇUYalçın FİDANCI-Erkut OĞULTÜRK-Tuncay KOCABIYIK takımna ödülleri Dz. Bnb. Uğur ALKAN tarafından verilmiştir. BOĞAZ GEÇİŞİ Sahil Güvenlik Komutanlığının 25. Yıl Kutlamaları kapsamında 13 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul Boğazı’nda Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığı tarafından tertiplenen geçit icra edilmiştir. Saat 17.00’de başlayan ve 9 Sahil Güvenlik botu ile 1 Sahil Güvenlik helikopterinin iştirak ettiği geçit, Sahil Güvenlik Komutanlığına yakışır disipilinde icra edilmiştir. Pruva hattı nizamında başlayan geçit, toplu dönüş ve çark manevralarıyla devam etmiş, daha sonra yükse süratlere çıkılarak değişik şekillerdeki tertiplenmeler ile güzel görüntüler meydana getirilmiştir. Sahil Güvenlik botlarında görev yapan personelin de yeteneklerini sergileme fırsatı buldukları geçit, İstanbul Boğazı’nda bu güzel gösteriyi izleme fırsatı bulan halk tarafından büyük beğeni ve takdir ile karşılanmıştır. Saat 19.00’da sona eren geçite müteakip halkın sevgi gösterileri ve sergilenen yetenekler sayesinde Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli olmanın heyecan ve gururu daha da yüksek seviyede hissedilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK MARMARA ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI SAHİL GÜVENLİK 25. YIL KUPASI 2. AYAK KARABİGA YARIŞLARI TÜRKİYE OFF-SHORE ŞAMPİYONASI - 1. AYAK 17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında Karabiga Körfezi’nde Karabiga Yelken Kulübü ev sahipliğinde, 50 teknenin katılımıyla düzenlenmiş, Optimist Genel Klasmanı’nda Murat SAMSUN, Optimist Bayanlar’da Tuğba ÖKSÜZ, Laser 4.70 Genel Klasmanı’nda Batuhan YÜKSEL, Laser Radial Genel Klasmanı’da Özgür AKANSEL, Laser Radial Genç’te Uğur ARAS ve Laser Standart’da Çağrı TÜRE birinci olmuş, dereceye girenlere ödülleri SG Kur. Kd. Bnb. Cengiz FİTÖZ tarafından verilmiştir. 12-13 Mayıs 2007 tariherinde Haliç Körfezi’nde 8 teknenin katılımıyla düzenlenmiş, birinci olan Alpay AKDİLEKKerem TUNCER, ikinci olan Joseph Mulhbauer-Berna Mulhbauer ve üçüncü olan Ali TANIR-Janne KOHO takımlarına ödülleri Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından verilmiştir. 74 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 SAHİL GÜVENLİK 25. YIL KUPASI 2. AYAK İZMİT KÖRFEZİ YARIŞLARI 17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında İzmit Körfezi’nde İzmit Yelken Kulübü ev sahipliğinde, 133 teknenin katılımıyla düzenlenmiş, Optimist Genel Klasman ve Optimist Bayanlar’da İpeknaz ÖZDEN, Laser 4.70 Genel Klasmanı’nda Cem SELÇUK, Laser 4.70 Bayanlar’da Ece ALAYBEYOĞLU, Laser 4.70 Junior’da Sinan GÖK, Laser Radial Genel Klasman ve Laser Radial Genç’te Celal TÜMŞEN ve Laser STANDART’da Halil SAVAŞ birinci olmuş, dereceye girenlere ödülleri SG Alb. Özer USTA tarafından verilmiştir. BOĞAZİÇİ KUPASI YAT YARIŞI 26-27 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul Boğazı’nda 65 teknenin katılımıyla düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı’nda Provezza 5, IRC2 Klasmanı’nda Goblin Teknesi takımlarına birincilik ödülleri Dz. Kur. Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından, IRC3 Klasmanı’nda Avare, IRC4 Klasmanı’nda Delight Teknesi takımlarına birincilik ödülleri Dz. Alb. Fatih ZEYBEK tarafından, IRC5 Klasmanı’nda Kaçak ve Destek Klasmanı’nda Heni Eser Teknesi takımlarına birincilik ödülleri SG Yb. Yavuz GEÇİM tarafından Marmara Yelken Kulubü’nde düzenlenen ödül töreninde verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK MARMARA ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25.YIL KUPASI YAT YARIŞI 7 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul Boğazı’nda 25 teknenin katılımıyla düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı birincisi Uluç Teknesi takımına ödülü Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU, IRC2 Klasmanı birincisi Agresivo Teknesi takımına ödülü Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Kemal KAVALA, IRC3 Klasmanı birincisi Şahmat Teknesi takımına ödülü Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İMRE, IRC4 Klasmanı birincisi Korsan Taksi Teknesi takımına ödülü Ataköy Marinası Genel Müdürü O. Serdar ÇITAK ve IRC5 Klasmanı birincisi Berk Teknesi takımına ödülü AMYC Komodoru Teoman ARSAY tarafından verilmiştir. 76 Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığı ÇANAKKALE ETKİNLİKLERİ Çanakkale Marina’daki yatlar ve Eceabat Küçük Balıkçıları Koruma Kooperatifi ziyaret edilmiş, 25. Yıl Anı Objeleri dağıtılmış, Çanakkale Marina’da Deniz Dibi ve Kıyı Temizliği yapılmıştır. Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığı KARARGAH ETKİNLİKLERİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Çanakkle Grup Komutanlığı Karargahında yapılan kutlama etkinlikleri kapsamında düzenlenen Halat Çekme Yarışması’nda birinci olan Kıyı Emniyeti Personeli Takımı’na ödülü Dz. Kur. Kd. Bnb. Cengiz FİTÖZ tarafından; Gemici Bağı Yarışması’nda birinci olan Hasan ÇAKIR, Kaşıkla Yumurta Taşıma Yarışması’nda birinci olan SG Mhf. Er Ahmat KARACA, El İncesi Atma Yarışması’nda birinci olan SG Topçu Er Muharrem YURTSEVER ve Çuvalda Yürüme Yarışması’nda birinci olan SG Mhf. Er Erol KIZGIN’a ödülleri Kıyı Emniyet-10 Kaptanı Haluk YENAY tarafından verilmiştir. Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığı BOZCAADA ETKİNLİKLERİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığı tarafından Bozcaada ziyareti gerçekleştirilmiş, limanda bulunan halka 25. Yıl Anı Objeleri hediye edilmiş, mülki erkan ve halkın katılımıyla aynı günün akşamında bir kokteyl düzenlenmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI KIYI TEMİZLİĞİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında 14 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG Varda. Er Tuncay GÜREL’e ödülü, Krh. ve Dst. Kt. Komutanı Dz. Yb. Doğan ÖZERK tarafından verilmiştir. 9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında Bayraklı Sahil Şeridi’nde Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı personeli, personel aileleri ve halkın katılımıyla kıyı temizliği yapılmıştır. 78 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında 6 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG Topçu Er Eser KAYA’ya ödülü, Harekat Şube Müdürü SG Yb. Oğuz ÖZDEMİR tarafından verilmiştir. SİLİSTRE ÇALMA YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında 7 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG Motorcu Er Engin YILMAZ’a ödülü, Sahil Güvenlik İzmir Onarım Destek Komutanı Dz. Alb. Murat ÖZTÜRK tarafından verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI KUŞADASI ETKİNLİKLERİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Kuşadası’nda yapılan Optimist yarışında birinci olan Bülent KIRKKAVAK’a ödülü TCSG-67 Komutanı Dz. Yzb. Hasan ALDEMİR tarafından, Kano Yarışması’nda birinci olan İlke GÜZDOĞAN’a ödülü Kuşadası Kaymakamı Sayın A. Ali BARIŞ tarafından, Halat Çekme Yarışması’nda birinci olan TCSG-67 personeline ödülleri Kuşadası İlçe Emniyet Müdürü Sayın Şenol ZEYBEK tarafından verilmiştir. Ayrıca Kuşadası Su Sporları tarafından Kuşadası Limanı’nda Jet-Ski ve Power-Boat’larla halka açık gösteri yapılmıştır. HALAT ÇEKME YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında 4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil Güvenlik İzmir Onarım Destek Komutanlığına ödülü, Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN tarafından verilmiştir. 80 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı MARMARİS ETKİNLİKLERİ TANITIM GÖSTERİSİ 13 Temmuz 2007, 19.00 - 20.00 saatleri arasında İzmir Körfezi’nde Sahil Güvenlik helikopterleri ve botlarının katıldığı tanıtım gösterisi uçuş ve seyri icra edilmiştir. • 13 Temmuz 2007 tarihinde Marmaris İç Limanı’nda Deniz Temizliği Faaliyeti yapılmış, • Marmaris Sahil Güvenlik iskelesinde bulunan TCSG-82 ziyarete açılmış ve anı objeleri ziyaretçilere takdim edilmiş, • Saat 18.00’den sonra TCSG-82 rehberliğinde Sahil Güvenlik Unsurlarının ve Marmaris Limanı’nda bulunan çeşitli büyüklükte teknelerin katılımıyla geçit töreni icra edilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI KORT TENİS TURNUVASI 1-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında Mersin Tenis Kulübü Kortları’nda 7 kategoride 64 kişinin katılımıyla icra edilmiştir. Çift Erkekler’de birinci olan Nevzat VURANDEMİR-Bülent KOÇ çiftine ödülü Mersin İl Emniyet Müdürü Sayın Süleymen EKİZER tarafından, Miks Kategorisi’nde birinci olan Deniz AKTAŞ-Hakan YALÇINKALE çiftine ödülleri Mersin Merkez Komutanı Dz. P. Kd. Alb. Mustafa YURDAKUL tarafından, Teşvik Erkekler birincisi Fırat GÜLŞEN’e ve Teşvik Bayanlar birincisi Nilsen BALATA’ya ödülleri Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodoru Dz. Kur. Kd. Alb. Nejat AKGÜNER tarafından, 35+ Tek Erkekler birincisi Erdal GÖKÇE’ye ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın İbrahim ŞEKER tarafından, Tek Bayanlar birincisi Şenay PELİT’e ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın Recep UZEL tarafından, Tek “B” Erkekler birincisi Celal OLCAY’a ödülü Mersin İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Cahit Hüsrev ŞEN tarafından verilmiştir. 82 TAVLA TURNUVASI 10 Temmuz 2007 tarihinde Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda 32 katılımcıyla icra edilmiş olup, turnuva birincisi Ömer BERK’e ödülü, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Ali Kamil YÜCEL tarafından verilmiştir. Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 YELKEN YARIŞMASI BRİÇ TURNUVASI 7 Temmuz 2007 tarihinde Mersin Briç Kulübü’nde 32 çiftin katılımıyla icra edilmiştir. Yarışmada birinci olan KuzeyGüney Takımı, İbrahim KEREM-Canan ADIGÜZEL çiftine ödülü Toroslar Belediye Başkanı Sayın Hamit TUNA tarafından; Doğu-Batı Takımı, Baykara KÖKSAL-Hasan YİĞİT çiftine ödülü Akdeniz İlçesi Belediye Başkanı Kenan YÜCESOY tarafından verilmiştir. 11 Temmuz 2007 tarihinde Mersin Yelken İhtisas ve Yat Kulübü önlerinde 3 kategoride, 23 teknenin katılımıyla icra edilmiştir. Laser 4.70 kategorisinde birinci olan Şafak ÇATIKKAŞ’a ödülü Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Veysel KÖSELE tarafından, Laser Radyal kategorisinde birinci olan Gökhan CANER’e ödülü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Macit ÖZCAN tarafından, Optimist kategorisinde birinci olan Mert ÇÖL’e ödülü Mersin Üniversitesi Rektörü Sayın Süha AYDIN tarafından verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI ŞİİR YARIŞMASI Mersin İli İlköğretim okulları öğrencileri arasında “Denizler Geleceğimizdir” konulu şiir yarışması düzenlenmiş, dereceye giren eserler Sahil Güvenlik personelinin de iştirak ettiği Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki Seçici Kurul tarafından belirlenmiş, yarışmada birinci olan Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisi Pelin ERSOY, ikinci olan Hacı Ömer Serin İlköğretim Okulu öğrencisi Ayşe Şeyma AYHAN ve üçüncü olan Sakarya İlköğretim Okulu öğrencisi Mehmet TRAŞÇI’ya ödülleri Mersin il Milli Eğitim Müdürü Aziz ERSOY tarafından verilmiştir. YÜZME ŞENLİKLERİ 12 Temmuz 2007 tarihinde Armada Spor Kompleksi’nde 15 kategoride 100’ün üzerinde sporcunun katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Yüzme Yarışmaları genel birincisi Mersin Büyükşehir Belediyesi Yüzme Takımı Antrenörü Alper TUTAK’a ödülü Mersin Vali Vekili Sayın Ardahan TOTUK tarafından verilmiştir. 84 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 KOMPOZİYON YARIŞMASI Mersin İli Lise öğrencileri arasında “Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır” konulu kompozisyon yarışması düzenlenmiş, dereceye giren eserler Sahil Güvenlik personelinin de iştirak ettiği Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki Seçici Kurul tarafından belirlenmiş, yarışmada birinci olan Özel Toros Fen Lisesi öğrencisi İpek ERDOĞAN, ikinci olan Özel Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencisi Feyza KARABACAK ve üçüncü olan Mersin Anadolu Kız Meslek Lisesi öğrencisi Musa DOĞAN’a ödülleri Yenişehir Belediye Başkanı Sayın İbrahim GENÇ tarafından verilmiştir. Sahil Güvenlik İskenderun Grup Komutanlığı İSKENDERUN ETKİNLİKLERİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Botları tarafından İskenderun Körfezi’nde Gösteri Seyri icra edilmiş, Cumhuriyet Meydanı’nda açılan standta Sahil Güvenlik Komutanlığını tanıtıcı anı objeleri, başta çocuklar olmak üzere, halka dağıtılmış, standın önüne getirilien KEGAK-10 halka teşhir edilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI “Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır” konulu kompozisyon yarışması birincisi: SONSUZ MAVİLİK Yeryüzünde ne kadar çok doğa harikası var; ama hiçbiri deniz gibi değil. Deniz dertlerimizi gömdüğümüz, derinliklerinde sayısız mutluluğu barındıran, dünyanın bütün çirkinliklerini örten sonsuzluktur. Derinliklerinde başka bir dünya, başka bir alem, başka bir giz vardır. Daha keşfedilmemiş nice canlının gizemli dünyasıdır deniz. Deniz dibi bahçelerinin gizemini kim bilir? Denizin büyüleyici dünyası farklı olduğu kadar ürperticidir. Dalınca denizin seyrine, kaybolur gideriz sonsuzluğunda. Bu büyüden kurtulabilen de yoktur. 86 “Denizler Geleceğimizdir” konulu şiir yarışması birincisi: Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 DENİZLERİMİZ GELECEĞİM Bakınca ufuklara sonsuzluğu görür gibiyim Bazen bir martının kanadının üzerinde uçar gibiyim, Seher vakti cennete, gece ayın yakamozu üzerine vurunca Masalda gibiyim. Kimi çöp tenekesi sanıyor, kimisi lağım, Hunharca kirletip duruyoruz acımadan, Üstü kirli bir örtü, altı cehennem, Ben de o cehennemde yanar gibiyim. Meltem rüzgarları taşır her sabah o misk kokusunu, Sahile vuran her bir dalga kederli gönlümü sakinleştirir. Bize şarkı mırıldanır her sabah, İşte o şarkıyı duyar gibiyim. Dur demeli bu acımasız gafillere, Meltem rüzgarları getirmez oldu o misk kokuları, Sahile vuran her dalga, hançerliyor gönlümü. Çoğunun ekmek kapısı, kiminin tatil sevdasıdır, Balıkların memleketi, martıların hükümdarlığıdır. Üstü atlas çarşaf, altı gizemli bir dünyadır, Ben de o dünyada yaşamak ister gibiyim. Bir ağıt mırıldanır oldu her sabah, Ağlıyorum, o ağıdı duyar gibiyim. Senin için, onun için nedir bilmem ama, Tek bildiğim denizler benim geleceğim... Artık geleceğimi kaybeder gibiyim. Pelin ERSOY Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu 6/B Sınıfı Deniz her şeyiyle insanoğlu için vardır. O bir gömüdür; içinde ne varlıklar, ne değerler saklıdır. Tabloların vazgeçilmezi deniz, ulaşımda, sporda, turizmde insanoğlu içindir. Çevresindeki iklim kendisi gibi özeldir, canlıları özeldir. İnsanları özeldir. Romantizm orada, aşk orada, kısacası yaşam oradadır. Şehrin öldürücü gürültüsünden kurtulmak, yazın dayanılmaz sıcağından kurtulmak, sevdiklerimizle bir parça romantizm yaşamak için koştuğumuz tek varlık deniz. Sen bir yaşamsın, sen bir sığınaksın, sen bir sonsuzluksun. İhtiyar balıkçı, zıpkının ipine sarılmış baygın bakıyor! Titanic tüm ölümsüz sevgileriyle sana gömülüyor. Nice bezgin, nice korsan senin derinliklerinde kayboluyor. Sen nesin deniz! Senin sadece iklimin değil farklı olan, insanların da farklı. Akdeniz’in sıcak suları gibi güler yüzlü, sakin, cana yakın insanları. Karadeniz’in insanlar, dalgaları gibi hareketli, dalgalar gibi tez canlı, hamsileri gibi kıvrak. Ege’de, Marmara’da ikisi ortası insanlar yaratmış deniz. Kırma deniz, kırma kara... Kutuplarda Eskimolar, Bahamalar’da daha başka insanlar. Balıkla beslersin bizleri. Bu balıklar hiç tükenmez mi! Tuzunla, yosununla yeni bir yaşamsın. Tuzun, yosunun hiç bitmez mi! Çakıl taşları topladığım çocukluğumdan bugüne neler değişti? Sen değişmez misin? Kirletiyorlar senin serin sularını, kimyasallarla, atıklarla, çöplerle, leşlerle... Sana yazık değil mi? Getirme yağmurlarını, kurut dalları ve çimenleri... Yapma deniz, biz ettik sen etme! Canlılara kıyma. O bebek daha gün görecek, o martı süzülecek daha üstünde özgürce. Ne olur sen bize bakma. Kaplumbağalar sana koşuyor, nehirler sana koşuyor, biz sana koşuyoruz! Bizi unutma. Bulutların dağ başını süslesin, yosunların tuzların, balıkların... Daha neler neler... Anlatamıyorum. Suyumuzu veriyorsun buzlu dağlarınla. Yaşamımızın odağında sen varsın, canlılar sana bağlı, biz sana bağlıyız. Ya buz dağların erirse, dünyayı seller, sular kaplarsa, ya buzul çağı gelirse biz ne oluruz? Söylesene deniz biz ne oluruz? Bütün canlılar sana sığınıyor, senden yardım bekliyoruz. Küresel ısınmaya dayan biraz daha. Doğacak bebekler için dayan! Sana yatırımlar yapacağız. Suyunu bol edeceğiz. İklimine dokunmayacağız. Yüzünü astırmayacağız. Seni daha fazla kızdırmayacağız. Söz veriyorum, kirletmeyeceğiz. Dünyayı daha fazla ısıtmayacağız. Seni kucaklayıp seninle birlikte yaşayacağız. Balıklarını mevsimsiz avlamayacağız. Kıyılarını doldurmayacağız. Fokları öldürmeyeceğiz. Kutup ayılarının uykusuna engel olmayacağız. Derinliklerindeki petrol için senin canının yakmayacağız. Özgürlüklerini sınırlamayacağız. Sen bizim geleceğimizsin. Bizden öncekiler bize iyi bir miras bırakmadılar. Ama biz, çocuklarımıza daha güzel bir miras bırakmak için çalışacağız. Geç kalmadık. Şimdi başlarsak eğer kısa zamanda çözeriz bütün sorunları. “Ben sana mecburum bilemezsin.” İpek ERDOĞAN • Özel Toros Fen Lisesi • 10/A Sınıfı SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK HAVA KOMUTANLIĞI HALAT ÇEKME YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde 4 takımın katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG Er Mahsut YILDIRIM, SG Er Yunus E. ATAŞ, SG Er Muhammed BOZ, SG Er Kemal ÖZDEMİR ve SG Er Mert TAŞAN’dan oluşan takıma ödülleri Gaziemir Kaymakamı Kemal KARADAĞ tarafından verilmiştir. DART TURNUVASI 9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 28 personelin katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG U/B Kd. Üçvş. Serkan GÜLEÇ’e ödülü 3. Kara Havacılık Alay Komutanı Kr. Plt. Kur. Alb. Yusuf HASAN tarafından verilmiştir. 88 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 BASKETBOL TURNUVASI 9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 8 takımın katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG İkm. Bnb. Engin ÖZGÜÇ, SG U/B Kd. Bçvş. Mustafa MUTLUER, SG U/B Kd. Bçvş. Mehmet MUTLUER ve SG İda. Bçvş. Orhan ARSLAN’dan oluşan takıma ödülü Adnan Menderes Havalimanı Mülki İdari Amiri Ömer KARAMAN tarafından verilmiştir. EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde 6 erin katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG Er Uğur GEZİCİ’ye ödülü Hava Meydan Kıta Komutanı Hv. Slh. Sis. Alb. Hüseyin KOCAKAYA tarafından verilmiştir. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ SAHİL GÜVENLİK EĞİTİM ve ÖĞRETİM KOMUTANLIĞI HALAT ÇEKME YARIŞMASI GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Karargahında 4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil Güvenlik Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı takımına ödülü, Antalya Vali Yardımcısı Sayın Erkan IŞILGAN tarafından verilmiştir. 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Karargahında 6 takımın katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil Deniz İzci Grubu takımına ödülü, 3. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanı Vekili P. Kd. Alb. Adnan KUŞ tarafından verilmiştir. 90 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI ANTALYA ETKİNLİKLERİ 13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Karargahında 4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil Güvenlik Antalya Grup Komutanlığı takımına ödülü, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ali DEVECİ tarafından verilmiştir. Antalya Yelken Kulübü tarafından Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Karargah Binası önünde yelken gösterileri icra edilmiş, hazırlanan anı objeleri davetlilere sunulmuş, Akdeniz Bölge Bandosu tarafından marşlar çalınmış, botlar ziyarete açılmış ve tören hitamında kokteyl verilmiştir. kullanılan sürüklenen solungaç ağları yunus ve balinalar için oldukça yeni bir problemdir.3, 4 SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI (DRIFT-NETS) 92 SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI Dünya su ürünleri üretiminin büyük bir kısmı avcılık yolu ile sağlanmaktadır. Bu üretim içerisinde yer alan ürünler, avlandığı ortama göre pelajik (yüzey) ve demersal (dip) ürünler olarak isimlendirilir. Pelajik su ürünleri, gırgır ağları, ortasu trolü, pelajik uzatma ağları, pelajik paraketa vb. gibi av araçları ile avlanırken demersal su ürünleri, sürüklenen (trol, algarna) ve sürütülen (trata, ığrıp) av araçları ile tuzaklar, uzatma ağları vb. av araçları ile avlanılmaktadır.1 Hemen hemen tüm balıkçılık faaliyetlerinin deniz tabiatına etkisi vardır. Bununla birlikte, bazı istihsal vasıtaları ve avlanma usulleri deniz tabiatını diğerlerinden kesinlikle daha fazla etkiler. “Zararlı avlanma usulleri”nin tanımlaması ile ilgili hemfikirlilik olmamasına rağmen, bazı uygulamalar doğal olarak zararlıdır. Örneğin, patlayıcı ve zararlı maddelerin kullanımı... Bununla birlikte diğer uygulamalar, özellikle dip trolü ve algarna (direç), bazı durumlarda uzatma ağlarının hassas ekosistemlerde kullanımı ve ticari hedef taşımayan çok büyük türlerin avlanmasından dolayı zararlı olarak nitelendirilebilir.2 Kılıç balığı, orkinos, gobene (tüllina, tulina, tombik), uzun kanat orkinos, yazılı orkinos ülkemiz sularında ticari değeri olan türlerdir. Bu türler genellikle orkinos gırgırı, paraketa, pelajik uzatma ağları, sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) ile av verirler. Ülkemizde 6-14 m boyunda, 11,5-135 BG (Beygir gücü) sahip 50-60 balıkçı teknesinin Ege Denizi’nde kılıç balığı avcılığı için sürüklenen solungaç ağlarını kullandığı bilinmektedir. Sürüklenen solungaç ağları ile kılıç balığı avcılığı Sivrice-Midilli arasında ve Fethiye kıyıları açıkları ile Rodos Adası arasında kalan ulusal ve uluslar arası sularda yapılmaktadır. Yunuslar ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda koruma altına alınmış türler kapsamındadır. Akdeniz’de sürüklenen solungaç ağlarının kullanımı yunusları tehdit etmektedir. Ege Denizi’nde kılıç balığı avcılığında Bu ağlar ülkemizde, Sivrice’de 210d/54-60 no multifilament poliamit (PA) 500 mm ağ göz açıklığına sahip ağlardan 3-7 km uzunluğunda, 20 ağ gözü derinliğinde donatılmaktadır (Şekil 1 bakınız). SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI NİÇİN USULSÜZ BALIKÇILIK YÖNTEMLERİ ARASINDA YER ALIR? Bu ağların başlıca olumsuz etkisi hedef dışı türlerin avlanmasıdır. Ülkemizde, Ege Denizi’nde (Sivrice ve Fethiye Bölgesinde) yapılan çalışmada, yunuslar (Delphinus delphis), manta (Mobula mobular), pervane balığı (Mola mola), köpek balığı (Mustelus vulgaris), mavi yüzgeçli orkinos veya orkinos (Thunnus thynnus), yazılı orkinos (Euthynnus alletteratus), Akdeniz kılıcı veya kılıç balığı (Tetrapturus belone), uzun kanat orkinos veya albakor (Thunnus alalunga), gobene (tombik, tüllina, tulina) (Auxis rochei), lambuka (Coryphaena hippurus), hedef dışı av olarak kaydedilmiştir.4 Öztürk vd. (2001) arkadaşları tarafından Ege Denizi’nde yapılan çalışmada da yunuslar sürüklenen solungaç ağları ile kılıç balığı avcılığında hedef dışı av olarak kaydedilmiştir. Yunuslar hem ulusal ve uluslararası mevzuatlarca koruma altına alınmış Şekil 1: Sivrice bölgesinde kullanılan sürüklenen solungaç ağı (dirft-nets).4 93 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 [ Hazırlayan ] Dr. Raziye YILMAZ | Svl. Me. Akyol vd. (2005) tarafından bu ağlar sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) olarak tanımlanmıştır. “Drift” sözcüğü ağın kullanış şeklinden gelmektedir. Anlamı “su akıntısı ile taşınma”dır. Ağ sabit bir yere bağlanmaz. Gerçekte, bu ağlar bir çeşit uzatma ağıdır. Ülkemiz denizlerinde ağın üstünde yer alan sicim şeklindeki mantar vasıtasıyla su içinde daha az veya fazla dikey konumda bulunurlar (Şekil 1 ve 2). Genellikle multifilament iplerden yapılmış ağlar kullanılmaktadır. Bu ağların, balıkları hemen solungaçlarından yakalayan ve kurtulma şansının daha az olduğu monofilament iplerden yapılmış ağlara göre daha az sert olması bir avantajdır. Ağlar genellikle ayın olmadığı gecelerde, akıntı veya rüzgarla sürüklenmeye bırakılmaktadır. Ağın her iki ucunda ışıklı şamandıralar mevcuttur. Gece boyunca kontrol edilerek bir veya iki kez ağlar toplanmaktadır. Balıklar çoğunlukla solungaçlarından avlanmaktadır. Genellikle su yüzeyine yakın veya orta suda kullanılmaktadır. Hedeflenen tür için çok seçici olduğu ifade edilmiştir.4, 5, 6, 7 Fethiye bölgesinde ise ağların uzunluğu yaklaşık 14 km’dir. Örneğin; akya (Lichia amia) için (210d/24 no, 480 mm ağ göz açıklığında) 4 km, gobene (tombik, tüllina, tulina) (Auxis rochei) (210d/1824 no, 340 mm ağ göz açıklığında) için 6 km ve kılıç balığı için (210d/42 no, 440 mm ağ göz açıklığında, 30 ağ göz derinliğinde) 4 km uzunluğunda ağlar hazırlanmaktadır. Kılıç balığı avcılığında sürüklenen solungaç ağları 150-3000 m derinlikte, 5-9 mil açıkta kullanılmaktadır.3, 4 olmakla birlikte, pervane ve lambuka balıkları da ulusal mevzuatımızca avlanması tamamen yasak cins ve türler kapsamındadır.8, 9, 10 Bu ağlar, Kuzey ve Güney Pasifik, Hindistan ve Atlantik Okyanuslarında başlıca Japon, Tayvan ve Güney Kore balıkçı gemilerince kalamar, salmon ve orkinos avlamak için kullanılmaktadırlar. İtalyan ve İspanya balıkçı gemileri Akdeniz’de bu ağlar ile avcılık yapmaktadırlar.11 Ülkemiz’de ise sürüklenen solungaç ağları balıkçılığı halen ilk evrelerdedir. Avlanma mevsimi kısa sürelidir. Ağlar, İtalya ve Fas’ta olduğu gibi çok büyük boyutlara ulaşmamıştır.12 Dünyada, bu ağlar çok kuvvetli monofilament naylon ağdan yapıldığı için “ölüm yolları” olarak isimlendirilir. Her bir ağ 8-12 m derinliğinde ve genellikle 32-40 km uzunluğunda olmakla beraber 65 km uzunluğunda kullanılabilmektedir. Bu ağlar çoğunlukla gece denize bırakılmakta, akıntı ile sürüklenerek av vermektedirler. Bu avcılık yöntemi çok fazla oranda hedef dışı av verir. Her bir avda yaklaşık % 40-50 kayıp vardır. Su içinde hemen hemen görünmez olduğu için bir çok yunus, balina, deniz aslanı, kaplumbağa ve deniz kuşu bu ağlara takılmaktadır.11 94 SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARIN KULLANIMININ YASAKLANMASI 1989 yılında Birleşmiş Milletler (United Nations) tarafından bu ağlarla balıkçılığın durdurulmasına karar verilmiştir. Güney Pasifik’te, büyük sürüklenen solungaç ağları ile yapılan balıkçılık Wellington anlaşmasına (1989) göre yasaklanmıştır. Avrupa’da, ilk olarak Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi (European Union Council of Ministers) AB birliğine üye devletlere ait balıkçı teknelerinin maksimum 2,5 km uzunluğundaki ağların kullanımını yasaklamış ve 1998 yılında, 1 Ocak 2002’den itibaren, Akdeniz ve Atlantik’te bu ağların kullanımının yasaklanmasına karar verilmiştir.13 O dönemde, 670 İtalyan, 70 Fransız ve yaklaşık 30 İngiliz ve İrlanda teknesi bu avcılık yöntemini kullanıyordu. Birkaç yıl öncesinde de, 100 İspanyol teknesi Gibraltar Boğazı’nda bu ağları kullanmıştır. Karadeniz, Akdeniz ve Bitişik Atlantik Alanlarındaki Memelileri Koruma Anlaşmasına (Agreement on the Conservation of Cetaceans of the Black Sea, Mediterranean Sea ve Contiguous Atlantic Area ACCOBAMS) göre, son yıllarda Akdeniz’de bu ağları kullanmış olabilecek ülkeler Arnavutluk, Cezayir, İspanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Malta, Fas, Monako ve Türkiye’dir.12 Şekil 2: Ülkemiz sularında kullanılan sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) Bununla birlikte, İspanya hükümeti AB kararından önce bu ağların kullanımını çoktan yasaklamıştır.12 AB’nin, 1992 yılında açık denizde çok büyük sürüklenen solungaç ağların kullanımını yasaklayan Birleşmiş Milletler Kararlarını (United Nations Resolutions 44/225, 1989; 1991) kabul etmesi 6 yıl sürmüştür. Bu ağların yasaklanma süreci için 10 yıl geçmiştir ve bugün halen bu usulsüz balıkçılık yöntemi Avrupa filoları tarafından kullanılan geçerli balıkçılık yöntemi olmaya devam etmektedir.12 Benzer tavsiye ve kararlar, 1997 ve 2005 yıllarında Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (General Fisheries Commission for the Mediterranean - GFCM) ve 2003 yılında Ton Balıklarını Koruma Uluslararası Komisyonu (International Commission for the Conservation of Atlantic Tuna - ICCAT) tarafından kabul edilmiştir.12 Türkiye her iki komisyona da üye bir devlettir.14, 15 Ülkemizde de sürüklenen solungaç ağlarının kullanımı, denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2002-2004 av dönemine ait 35/1 numaralı sirkülerde tamamen yasaklanmış, denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2004-2006 av dönemine ait 36/1 numaralı sirkülerde sadece 2,5 km’den uzun ağların kullanımı yasaklanmış ve denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2006-2008 av dönemine ait 37/1 numaralı sirkülerde bu ağların kullanımı tekrar tamamen yasaklanmıştır. Ayrıca, AB’nin bu ağların kullanımının yasaklanmasına karşı gösterdiği davranış, bu ağlarla yapılan Şu an, Akdeniz ve komşu sularda yaklaşık 500 dirftnet teknesi vardır (Fransa 76, İtalya’da 100 den fazla, Fas 177, Türkiye 50-100) ve bu teknelerin %60’ı AB üye ve üye olması muhtemel devletlere aittir.12 SONUÇ Sürüklenen solungaç ağları balıkçılığında hedef dışı türler avlanmaktadır. Bunlardan özellikle yunuslar nesli tehlikede olan türlerdendir. Ulusal ve uluslararası anlaşmalarca da koruma altına alınmışlardır. Kuzey Pasifik’te bu ağların, yıllık olarak 85 bin deniz memelisini (70 bin yunus, yunusgiller ve 14 bin fok) boğduğu tahmin edilmektedir.11 Öztürk (2001) ve Akyol (2005)’un Ülkemizde Ege Denizi’nde yaptığı çalışmalarda kılıç balığı avcılığında kullanılan bu ağların hedef dışı av olarak yunus, lambuka ve pervane balığını avladığı tespit edilmiştir. Her üç türde avlanması tamamen yasak cins ve türler kapsamındadır.9, 10 Bu sebeplerden dolayı bu ağların kullanımı 1 Ocak 2002’den itibaren AB Bakanlar Konseyi tarafından yasaklanmıştır. Benzer kararlar 1997 ve 2005 yıllarında GFCM ve 2003 yılında ICCAT tarafından da kabul edilmiştir. Ülkemizin de üye olduğu bu Komisyon kararları doğrultusunda bu ağların kullanımı yasaklanmıştır. Sonuç olarak, hemen hemen tüm balıkçılık yöntemlerinin deniz tabiatına etkisi vardır ve yanlış çevrede kullanıldığı zaman zararlı olacağı göz önünde tutulmalıdır. Dip trolünün deniz çayırı alanlarında kullanılması (çoğu alan genel olarak yasaklanmış olmasına rağmen) veya dip trolünün derin deniz ekosisteminde kullanılması örnek verilebilir. GFCM tarafından 1000 m derin denizde dip trolünün kullanılması yasaklanmıştır. Bu, Akdeniz’in derin deniz ekosisteminin korunması için çok önemlidir. Dünyada bir ilktir. Derin deniz trol avcılığının yasaklanması eşsiz derin deniz habitatlarını (bir hayvan ve ya bitkinin yetiştiği doğal ortam); soğuk su mercanlarını, deniz dağlarını, denizaltı kanyonlarını, çok tuzlu havuzları, keşfedilebilecek binlerce yeni türü koruyacaktır. Akdeniz deniz faunasının (belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü) çeyreğinden fazlası endemiktir (belli bir yere özgü). Endemizmin yüzdesi derin sularda daha yüksektir. Ekolojik olarak kolaylıkla zarar görebilecek alanlar Akdeniz’in derin sularında bulunur. Aynı zamanda, berlam ve karides gibi çok değerli stokların yok olmasını önleyecektir. Ülkemizde de dip trolünün 1000 m derinde kullanılması yasaklanmıştır.9, 16, 17, 18 Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılan balıkçıları bilinçlendirme toplantılarında, hemen hemen tüm balıkçılık yöntemlerinin deniz tabiatına etkisinin olduğu ve yanlış çevrede kullanıldığı zaman zararlı olabileceğinin açıklanması son derece önemli bir konudur. KAYNAKLAR: 1. AYDIN, C., GURBET, R., ULAŞ, A., 2005. ALGARNA TAKIMLARININ AV KOMPOZİSYONU VE BALIKÇILIK ORTAMINA ETKİLERİ, E.Ü. SU ÜRÜNLERİ DERGİSİ, CİLT 22, SAYI (1-2): 39–42. 2. http://ec.europa.eu/fisheries/press_corner/press_releases/com06_60_working_doc_ en.pdf 3. ÖZTÜRK, B., AMAHA, ÖZTÜRK, A. A., DEDE, A., 2001. DOLPHİN BYCATCH İN THE SWORDFİSH DRİFTNET FİSHERY İN THE AEGEAN SEA, RAPP. COTTON, İNT. MER MEDİT., 36. 4. AKYOL, O., ERDEM, M., ÜNAL, V., CEYHAN, T., 2005. INVESTİGATİONS ON DRİFTNET FİSHERY FOR SWORDFİSH (XİPHİAS GLADİUS L.) İN THE AEGEAN SEA, TURK J. VET. ANİM. SCİ. 29: 1225-1231 5. http://www.fao.org/figis/servlet/geartype?fid=220 6. http://www.ejfoundation.org/page166.html 7. http://www.ims.metu.edu.tr/DenizSozluk/ABC/s.htm) 8. http://rega.basbakanlik.gov.tr/Eskiler/2005/12/20051231M2-25.htm 9. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN 2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA. 10. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. DENİZLERDE VE İÇSULARDA AMATÖR (SPORTİF) AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN 2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/2 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA. 11. http://www.botany.uwc.ac.za/Envfacts/facts/gill_nets.htm 12. http://oceana.org/fileadmin/oceana/uploads/europe/reports/the_use_of_driftnetseng.pdf 13. http://www.ccb.se/downloads/fiskfolder5.pdf 14. http://www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_mapandmem.htm 15. http://www.intfish.net/orgs/fisheries/iccat.htm 16. http://www.ciesm.org/news/policy/0303.htm 17. http://www.panda.org/news_facts/newsroom/news/index. cfm?uNewsID=18831&uLangID=1 18. http://www.oceansatlas.org/world_fisheries_and_aquaculture/html/issues/ecosys/ desrpract/default.htm 19. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN 2002-2004 AV DÖNEMİNE AİT 35/1 NUMARALI SİRKÜLER., ANKARA. 20. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN 2004-2006 AV DÖNEMİNE AİT 36/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA. 95 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sürüklenen solungaç ağları sıklıkla avcılık yaparken kaybolmakta veya kopmaktadır. Serbest kalan bu ağlar, avlanan deniz canlılarının ağırlığından dolayı su dibine batıncaya kadar avlamaya devam etmektedir. Bu nedenle bu balıkçılığa “hayalet balıkçılık” veya bu ağlara “hayalet ağ” denmektedir.11 balıkçılığın diğer yakın ülkeler tarafından kullanımını desteklemiştir. Fas örnek verilebilir.12 176 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına, Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve Bu Kanun Hükmünde Kararnameye İki Madde Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 8. maddesi ile Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı kurulmuş, İçişleri Bakanlığının ana hizmet birimi olarak belirlenmiştir. Genel Bilgi Toplama (GBT) Başkanlığı olarak da bilinen Bilgi Toplama Dairesi, bu tarihten itibaren Kaçakçılık ve İstihbarat Daire Başkanlığı ile birleştirilmiş ve müstakil bir daire başkanlığı olarak faaliyetlerini sürdürmeye başlamıştır. KİHBİ Daire Başkanlığı bünyesinde; Bakanlık, Jandarma, Emniyet ve Gümrük personeli görev yapmaktadır. GÖREVLERİ 96 [ Hazırlayan ] Ö. Faruk GÜNAY | İçişleri Bakanlığı KİHBİ Dairesi Başkanı İçişleri Bakanlığı, yurdun iç güvenliğinin ve asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla kurulmuş bir bakanlık olup, görevleri arasında; Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini, asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini önlemek, suçluları takip etmek ve yakalamak, her türlü kaçakçılığı men ve takip etmek yer almaktadır. Sayılan bu görevlerin yerine getirilmesinde; 3152 Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8. maddesinde ana hizmet birimleri arasında sayılan Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığına da görev ve sorumluluklar yüklenmektedir. Bu görevlerde, suçluları takip etmek ve yakalamakla ilgili olarak 1980 yılında kurulan ve zaman içinde geliştirilen bir sistem kullanılmıştır. KURULUŞ Daha önce işlediği bir suçtan dolayı tüm yurtta aranıp da ele geçmeyen kimliği belirlenmiş kişilerle; çalıntı motorlu taşıtları, çalınan veya kaybedilen ateşli silahlarla her türlü kimlik belgelerini bulmak ve ele geçirmek, bu konuda iller düzeyinde derlenecek bilgilerin bir ana merkezde toplanmasını sağlamak, bu bilgilerin ilgili yerlere doğru olarak gönderilmesini sağlayarak, genel kolluk kuvvetlerinin adli ve idari tahkikatlarına hız ve açıklık kazandırmak ve kolluk kuvvetleri arasında etkin bir iş birliği ve koordinasyon sağlayarak zabıtanın halk nazarında saygınlığını arttırmak amacıyla İçişleri Bakanlığının 26 Mart 1980 gün ve J.Gn.K. 0961-1-128-80/TSK.KOOR. (20) sayılı Onayı ile Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı kurulmuştur. 12 Şubat 1983 tarih ve 3152 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla Buna göre; a) Her türlü kaçakçılık faaliyetlerine ait istihbaratı Devlet çapında toplayıp değerlendirmek, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle görevli kuruluşlara bilgi vermek, bağlı kuruluşların önleme ve yakalama faaliyetlerini yönlendirmek ve ilgili kuruluşlar arasında koordinasyon ve işbirliği yapılması için gerekli tedbirleri almak, b) Kaçakçılıkla mücadele, hedef, taktik ve usullerini tespit etmek ve eğitici nitelikte yayınlar yapmak, c) Suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan veya kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtlarını tutmak, güvenlik kuvvetlerine bildirmek, görevli kuruluşlarla, ilgili kuvvetler arasında koordinasyon sağlamak ile görevlidir. Anlaşılacağı gibi Dairenin Bilgi Toplama konusundaki görevleri, (c) bendinde tanımlanan görevlerdir. Bu görevin yerine getirilmesi için bir yönerge çıkarılmış olup, tüm bilgi toplama işlemleri bu yönerge doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. BİLGİ TOPLAMA İŞLEMLERİNİN DAYANAĞI Bilgi toplama işlemlerinin hukuki dayanağı; 3152 Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yine bu çerçevede, eşyalarla ilgili olarak da kaybedilen, çalınan veya gasp edilen; motorlu taşıtlara, ateşli silahlara ve her türlü kimliği ispata yarayan belgelere ilişkin bilgi toplanarak güvenlik kuvvetlerinin kullanımına sunulmaktadır. Kurulduğu 1980 yılından itibaren; yukarıda belirtilen konulara ilişkin olarak tutulan bilgilere ait kayıtlar, mahallinde ve merkezde dolaplarda tutulan bilgi formları ile izlenmekte iken, gelişen bilgi ve iletişim teknolojisi doğrultusunda yapılması sağlanan programların faaliyete geçirilmesi sonucunda ülkenin her yerinden anında kullanılabilecek bir bilgi işletim sistemi ile çalışır hale getirilmiştir. Kısaca özetlenen bu sonuca varmak için Dairede gerçekleştirilen değişime bir göz atılması yerinde olacaktır. GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖNEMLİ ATILIMLAR 1- Yapılan işin gereği olarak KİHBİ Daire Başkanlığında ve tüm ülkede görev yapan polis ve jandarma bilgi toplama birimlerinde toplanan bilgiler gizli bilgiler olup, sadece yetki verilen kişiler tarafından görülebilmektedir. Dayanak olarak adli işlemlerin esas alınması ve adliyeler ile güvenlik kuvvetleri arasında bilgi akışının düzenli olmaması nedeniyle tutulan bilgilerin güncellenmesinde sorunlar yaşanmıştır. Buna bir çözüm olabileceği düşüncesi ile 12.6.2002 tarihinde yönerge değişikliği yapılmış ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu henüz gündemde bile değilken, tüm bilgi toplama birimleri tarafından, kişilerin ya da avukatlarının yazılı başvurusu halinde kendilerine ilişkin bilginin verilmesine başlanmıştır. 2- Ülke çapında görev yapan Gümrük Muhafaza personeli tarafından doğrudan gerçekleştirilen kaçakçılıkla mücadele çalışmaları sonucunda, savcılıklara sevk edilen suçlularla ilgili olarak KİHBİ Bilgi Sisteminde kayıt bulunmadığının tespit edilmesi üzerine; Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü ile birlikte yapılan çalışmalarımız sonucunda, Gümrük Müsteşarlığınca taşra birimlerine bir emir 97 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 KAÇAKÇILIK, İSTİHBARAT, HAREKAT ve BİLGİ TOPLAMA (KİHBİ) DAİRE BAŞKANLIĞINDA BİLGİ TOPLAMA İŞLEMLERİ KONUSUNDA ULAŞILAN DÜZEY 3152 sayılı Kanunun 13. maddesi KİHBİ Daire Başkanlığının görevlerini belirlemiştir. Kanunun 13/c ve 33’üncü, 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununun Ek-7’nci ve Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 42/e maddeleridir. Bu maddelere dayanılarak; aranan ve bazı suçları işleyen kişilere ilişkin tutulan bilgiler, güvenliği sağlamakla görevli olan bağlı kuruluşlara yakalama ve istihbarat amacıyla yararlanılmak üzere kullandırılmaktadır. yayınlanmıştır. Söz konusu genelgenin güvenlik kuvvetlerine duyurulması için de Bakanlığımızın 18.09.2002 tarihli genelgesi yayınlanmıştır. Bu genelgeler ile; gümrük idarelerince doğrudan yapılacak tüm operasyonların sonuçlanıp, Cumhuriyet başsavcılığına sevk işlemleri yapıldıktan sonra sanıklarla ilgili düzenlenecek vukuat raporunun Başkanlığımızca belirlenen formata uygun bir şekilde KİHBİ Bilgi Sistemine girilmek üzere mahalli mülki amirlikler aracılığı ile olayın geçtiği yer güvenlik kuvveti bilgi toplama birimlerine gönderilerek Bilgi Sistemine girilmesi sağlanmıştır. 3- Bilgi sisteminde aranan kişilere ilişkin olarak; suç, nüfus ve ikametgah yeri güvenlik kuvvetleri tarafından gıyabi tutuklama ve yakalama müzekkerelerine dayanılarak açılmış mükerrer bilgi formları bulunduğu ve bunlardan dolayı vatandaşların mağduriyetine sebep olunduğunun anlaşılması üzerine 22.09.2002 tarihinde yayınlanan genelge ile, suç yeri haricinde düzenlenmiş mükerrer bilgi formlarının iptali, aranmadığı halde aranır durumda görünenlerin de düşüm ve iptal işlemlerinin yapılması sağlanmış, güvenlik kuvvetlerince haksız yakalamaların önüne geçilmeye çalışılmıştır. 98 Bu durumun engellenmesi amacıyla; 28.02.2003 tarihinde valiliklere gönderilen yazı ile yakalananlar için bilgi formu düşüm ve iptal çizelgesinin İl Bilgi Toplama Birimlerince günlük olarak hazırlanarak Başkanlığımıza göndermeleri istenmiş, gelen listeler esas alınarak gereken işlemlerin ertesi gün içinde tamamlanması sağlanmıştır. 29.09.2003 tarihinden itibaren aynı işlemler, “yakalandı” konumunda olan kayıtlar için de uygulanmaya başlanmıştır. Uygulamalar ile, kırtasiye ve zaman israfının önlenmesi yanında vatandaş mağduriyetlerinin Bu uygulamalar yeni projelerin uygulanmaya başlanmasından sonra daha da geliştirilmiş; arananlardan yakalananlara ilişkin olarak yakalayan güvenlik kuvveti bilgi toplama yetkilisinin bastığı “yakalandı butonu” ile arayan tüm birimlere mesaj gönderilmesi ve alınan bu mesaj doğrultusunda mahallinde doğrudan ve anında düşüm ve iptal işleminin gerçekleştirilmesi Eylül 2006’dan itibaren sağlanmıştır. 5- MERNİS Projesinin faaliyete geçmesi ile nüfus bilgilerine ulaşmak üzere ilgili nüfus müdürlüğü ile yapılmakta olan yazışmalardan vazgeçilmiş, önce; suç yeri güvenlik kuvvetinin Kimlik Saptama Formu ile bulunduğu yerdeki nüfus müdürlüğüne müracaat etmesi ve alacağı nüfus kayıt örneğindeki bilgilere göre form düzenlemesi, daha sonra Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Kimlik Paylaşım Sisteminin faaliyete geçirilmesinden itibaren de, bu sistem kullanılarak kişilerin kimlik bilgilerine bilgi sistemi üzerinden anında ulaşılması sağlanmıştır. Kimlik Paylaşım sistemini kullanmak ve kimlik bilgisi çıktısı alarak bilgi formu düzenlemek üzere Başkanlığımıza tahsis edilen şifrelerin güvenlik kuvvetlerine verileceği bildirilmiş ve zaman ve işgücü kaybının engellenmesi ile işlemlerin daha süratli yapılmasına olanak sağlanmıştır. Artık nüfus idareleri ile yazışmaya gerek kalmamıştır. 6- Yine MERNİS’in uygulamaya geçmesinden sonra, KİHBİ Bilgi Sisteminde kaydı bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kimlik bilgilerinin doğrulanmasını sağlamak amacıyla, sistemimizde yer alan suçlu kimlik bilgileri ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bilgileri karşılaştırılarak, kişilerin kimlik bilgilerinin eşleştirilmesi ve doğrulanması sağlanarak Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numaraları almaları sağlanmış, bu numaraya dayalı olarak alınan kimlik bilgileri esas alınarak sistemimizde yer alan bilgilerin doğrulanması işlemi gerçekleştirilmiştir. Böylece benzer kimlik bilgisine sahip kişilerle ilgili bir hak kayıpları ve zarara uğrama gibi durumların oluşması önlenmiştir. 7- Hizmetin yürütülmesi için gerek duyulan bilgisayar programlarının yapılması, veri tabanlarının karşılıklı olarak kullanımının sağlanması amacıyla KİHBİ Daire Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı arasında 21.12.2004 tarihinde bir protokol imzalanması sağlanarak, suç işleyen ve aranan şahıslar yanında çalınan ve kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her türlü belgelere ait bilgilerin, bilgisayar ortamında veri tabanına girilmesi ve sorgulanması, jandarma ve emniyet birimlerince ayrı ayrı yürütülen ancak verilen hizmetler gereği, uygulamada ortak kullanımı gerektiren sürücü ceza ve sürücü bilgileri, motorlu taşıt bilgileri, silah, pasaport ve ruhsat bilgilerinin tek bir veri tabanına girilmesi ve sorgulanması ve kullanılacak ortak programın esasları belirlenmiş, şahıs ve eşyalarla ilgili bilgilerin tutulması, saklanması ve kullanılmasına ait işlemler ile projelerin sevk ve koordinasyonunun Başkanlığımız kararları doğrultusunda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. 8- Bilgi Sistemimizde yer alan; 1982 yılında yayınlanan Bilgi Toplama Yönergesine dayanılarak ve geriye doğru işlem yapılarak tutulmuş olan ve yapılan tüm çalışmalara rağmen yargılama bilgilerine ulaşılarak doğrulanamayan kayıtların, alınan 23.11.2004 tarihli Bakanlık Onayı ile çıkarılması sağlanmış, böylece doğruluğu saptanamayan bilgilerden dolayı insanların hak ve özgürlüklerinin zedelenmesi engellenmiştir. 9- Bilginin en önemli güç olarak açıkça kabul edildiği çağımızda, ülke çapında aynı alanda ve aynı amaçla çalışan kurumların bilgilerini paylaşarak güçlenecekleri düşüncesine sahip olarak; MİT ile Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan ve kara paranın aklanması ile mücadele eden Mali Suçlar Araştırma Kurumunun (MASAK) KİHBİ Bilgilerinden yararlandırılması sağlanmıştır. 10- Tutulan kayıtların tamamının yargı yerlerinde yürütülmekte olan davalarla ilgili olması ve buralardan gelecek sonuç bilgileri esas alınarak güncellenen bilgiler olması nedeniyle, güvenlik kuvvetleri ile yargı yerleri arasında bilgi alış verişini sağlamak üzere Sanık Karar Takip Formu geliştirilmiş ve uygulamaya çalışılmıştır. Ancak Adalet Bakanlığınca bu form esas alınarak geri bilgi verilmesine ilişkin olarak farklı tarihlerde yayınlanan 8 adet genelgeye rağmen uygulamanın düzenli bir şekilde işletilmesi sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak sistemimizde yer alan bilgilerin güncelliğinin sağlanması güçleşmiştir. Bu durumun yarattığı sorunları ortadan kaldırmak amacıyla Adalet Bakanlığı ile yapılan görüşmeler sonucunda komisyon aşamasında yaptığımız bilgilendirme sonrasında CMK Uygulama Kanununa kolluğa bildirim adı altında bir madde eklenmesi sağlanmıştır. (5320 sayılı Kanun, md.16) Böylece yargı ile güvenlik kuvvetleri arasında yıllardır sağlanamayan bir bilgi alış verişi artık sağlanacak ve güvenlik kuvvetlerinin yargıya sevk ettiği evrakın sonucunu öğrenmesi mümkün olacaktır. Buna dayanarak KİHBİ Bilgi Sistemine girilen bilgilerin doğruluğu ve güncelliği de sağlanmış olacaktır. Ayrıca, adli makamlar tarafından çıkarılan müzekkere ile güvenlik kuvvetlerince aranması istenen kişilerin sistemimize aranma bilgisi girildikten sonra, kişilerin doğrudan adli makamlara teslim olarak işlemlerini bitirmesi sonrası aranma durumlarına ilişkin hususun ortadan kalkmasına rağmen bu durumun adli makamlarca kolluğa bildirilmemesi ya da zaman zaman geç bildirilmesi gibi durumlarla karşılaşılmış ve buna bağlı olarak şahısların haksız yere yeniden yakalanabilmeleri söz konusu olmuştur. Sorunun giderilmesi amacıyla, TBMM’de görüşülmekte olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa, Dairemiz uğraşları sonucu 90/6 madde olarak; “yakalama emirlerinin çıkarılma amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hakim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emrinin derhal iadesinin istenmesi”, ibaresi eklenmiştir. 11- Bilgi Toplama Yönergesi doğrultusunda yürütülen kayıt tutma işlemleri çerçevesinde bilgi sistemimizde; suç işleyip ele geçmeyen yakalanmış da olsa bazı suçları işleyen, kayıp olan ve belli hakları kullanması konusunda haklarında sınırlama getirilen kişiler ile çalınan, kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtları tutulmaktadır. Bu kayıtlar; daha önce işlenen her türlü suça ilişkin Cumhuriyet başsavcılıkları ve nüfus müdürlükleri ile irtibat kurularak edinilen suç ve kimlik bilgileri esas alınarak oluşturulan bilgi formlarının, il jandarma komutanlıkları ve il emniyet müdürlüklerinin Bilgi Toplama Birimlerince Başkanlığımıza gönderilmesi ve merkezden bilgi sistemine girilerek taşrada görev yapan tüm güvenlik kuvvetlerine gösterilmek şeklinde tutulmakta iken, bu işlemin gelişen bilgi ve iletişim teknolojisinden yaralanılarak, bilgisayar ağları aracılığıyla mahallinden yapılması uygun görülerek gerekli çalışmalar Başkanlığımızca başlatılmıştır. Bu görevlerin bilgi işlem teknolojileri kullanılarak e-devlet kapsamında yürütülebilmesi için aşağıdaki projeler yapılarak uygulamaya konulmuştur: 99 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 4- Bilgisayar ve tasnif kayıtlarında aranır durumda olup da yakalanarak adli makamlara ve askerlik şubesi başkanlıklarına teslim edilen şahıslara ait yapılan iptal ve düşüm işlemleri çizelgelerinin; yazışmalar ve postadan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle KİHBİ Daire Başkanlığına ulaşmasının zaman aldığı, bu süre içinde bilgisayar kayıtlarındaki işlemleri zamanında yapılmayan ve bilgisayar sisteminde iptal veya düşüm işlemi yapılmayan şahısların, aranmadığı halde “aranıyor” görünmeye devam ederek başka yer ve zamanlarda, güvenlik kuvvetlerince yeniden yakalanma ve gözaltına alınma işlemine tabi tutulabildikleri görülmüştür. önlenmesi ve işlemlerin düzenli ve süratli bir şekilde yürütülmesi sağlanmıştır. 1. Kişilere İlişkin KİHBİ Bilgi Toplama Projesi: Kişilere ilişkin olarak tutulmakta olan “aranan” ve “yakalandı” kayıtlarının ülkenin her yanında tamamlanan formların posta ile gönderilip merkezde bilgisayarlara yüklenmesi yerine, bu işlemlerin mahallinde görev yapan bilgi toplama görevlileri tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak bir yazılımın gerçekleştirilmesi yapılan değerlendirmeler sonucu uygun görülerek gereken programın yazılması Jandarma Genel Komutanlığı Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığından istenmiştir. Talebimiz doğrultusunda; MEBS Başkanlığınca yazılımı tamamlanan program 2005 yılı başında tüm güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır. Projenin uygulanmaya başlanması ile; kişilere ilişkin arama ve diğer kayıtların mahallinden, doğrudan polis ve jandarma bilgi toplama birimlerince, veri girişi, düşüm ve iptal işlemleri etkin bir şekilde yerine getirilebilir olmuştur. 100 2. Eşyalara İlişkin KİHBİ Kayıp Eşya ve Belge Projesi: Kişilere ilişkin olarak uygulamaya geçirilen programdan hemen sonra, çalınan kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin, kısaca bizim eşya bilgileri olarak tanımladığımız kayıtların da, kişiler için kullanılan bilgi toplama yöntemi ile aynı biçimde bilgisayar ağları kullanılarak mahallinden yapılması doğrultusunda karar alınmış ve gereken programın yazılması bu kez Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığından istenmiştir. Talebimiz doğrultusunda; Emniyet Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yazılımı tamamlanan program, 2006 yılı içerisinde tüm güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır. Projenin uygulanmaya başlanması ile; kaybolan, çalınan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan Kayıp nüfus cüzdanları ile ilgili olarak, Yönergemiz doğrultusunda yürütülen form açarak aramaya alma işleminden vazgeçilerek bu konuda MERNİS projesinden yararlanılacak bir düzen kurulmuştur. Tüm nüfus idareleri tarafından kayıp ve çalıntı nüfus cüzdanlarına ilişkin bilgilerin MERNİS’te tutulduğu tespit edilmiş ve yeni Eşya ve Belge Projesine bu bilgiye güvenlik kuvvetlerinin ulaşmasını ve görmesini sağlayacak bir bölüm eklenmiştir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün de katkılarıyla gerçekleştirilen bu uygulama sonucunda bir yandan, milyonlarla ifade edilen kayıp ve çalıntı nüfus cüzdan bilgisine tüm güvenlik kuvvetlerinin doğrudan ulaşmaları ve izleyebilmeleri sağlanmış bir yandan da, bu işlemler için bilgi toplama birimlerinde form açmak için harcanan emek, zaman ve kırtasiyeden tasarruf edilmiştir. PROJELERİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN SAĞLADIĞI SONUÇLAR Birkaç paragraf ile kısaca özetlenen projelerin gerçekleştirilmesi öncesinde; Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve KİHBİ Daire Başkanlığı personeli tarafından yürütülen, uzun emek ve çaba harcanan çalışmalar gerçekleştirilmiş, ortaya çıkan ve burada sayılamayacak kadar çok ve çeşitli sorunlar birlikte çözüme ulaştırılmış ve son olarak Bakanlık Makamının da onayı alınarak projeler uygulamaya konulmuştur. Emniyet ve Jandarma bilgisayar ağları kullandırılarak gerçekleştirilen projeler, her iki kurumun farklı bilgisayar sistemlerine sahip olmalarından dolayı bugüne kadar gerçekleştirilemeyen bilgi paylaşımı konusunda da bir ilk olmuştur. İki kurum personelinin KİHBİ adına topladığı bilgiler, yine iki kurum personeline KİHBİ üzerinden kullandırılmıştır. Bu kullanım içine, 2003 yılı başından itibaren sorgulama amaçlı olarak dahil edilen Bakanlığımızın üçüncü bağlı kuruluşu olan Sahil Güvenlik Komutanlığını da eklemek gerekir. Böylece her iki proje de, ülke çapında Bakanlığımızın bağlı kuruluşları olan Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelince ortak kullanılabilen ilk programlar olmuştur. 101 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Ayrıca arşiv araştırması ve diğer toplu sorgulamaların yapılmasına olanak sağlayan bir çalışma düzeni kurularak güvenlik kuvvetlerine, görevlerini yerine getirirken kullanacak yeni araçlar kazandırılmıştır. Nitekim bağlı kuruluşlarımızdan Polis ve Jandarma bu olanaktan yararlanarak; Kimlik Bildirme Kanunu gibi kanunlarla elde edilen bilgileri toplu sorgulayarak görevlerinin gereğini yapmada daha etkili hale gelmişlerdir. dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin mahallinde veri girişi, aranma/bulunma bilgisi ekleme işlemleri de anında yapılabilir hale getirilmiştir. KOMİK AMA GERÇEK ALO-158 HİKAYELERİ [ Hazırlayan ] Kerem TAMKOÇ | Svl. Me. Türkiye’nin her yerinden 24 saat ücretsiz ulaşılabilen Sahil Güvenlik Komutanlığı ALO-158 ihbar hattına zaman zaman gelen farklı içerikte ihbarlardan bazılarını sizlerle paylaşalım istedik. Sabit veya mobil telefonlardan ALO-158 Sahil Güvenlik İhbar Hattı arandığında “Sahil Güvenlik Komutanlığı – Ankara, İhbarınız varsa 4’ü tuşlayın” bant kaydı dinlenir, İhbar Sahibi 4’ü tuşlar: Operatör : Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun. İhbar Sahibi : Saat kaç? Operatör : ?? 102 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Operatör İhbar Sahibi Operatör İhbar Sahibi Operatör : Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun. : İyi günler, apartmanımızın su borusu patladı. : Su arızanın telefon numarası 185 hanımefendi. : Ama 185’e kimse cevap vermiyor. : ?? Operatör : Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun. İhbar Sahibi : Kızım denizde kayboldu. Operatör : Öncelikle adınızı ve telefon numaranızı alabilir miyim hanımefendi? İhbar Sahibi : Ayşe KAYA, cep telefonum, 05XX XXX XX XX. (İhbar sahibinin sesinden hattı devamlı meşgul eden kişi olduğunun anlaşılması üzerine) Operatör : T.C. Kimlik numaranızı alabilir miyim? İhbar Sahibi : 637423125454 Operatör : Hanımefendi kimlik numaranız 1 hane fazla. İhbar Sahibi : O zaman son rakamı çıkarabiliriz. Operatör : ?? İhbar Sahibi : Veya ilk rakam da olur... Operatör : ?? Operatör : Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun. İhbar Sahibi : Orası neresi? Operatör : ?? Sahil Güvenlik İHBAR ve TALEP HATTI Her an tetikte olan Sahil Güvenlik personeli çoğu kez hayatlarını tehlikeye atma pahasına görevini büyük bir özveri ile yerine Operatör : Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun. İhbar Sahibi : Kontörüm bitti, bana kontör gönderir misiniz? Operatör : ?? Operatör : Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun. İhbar Sahibi : Telefonumu dinliyormuşsunuz. Operatör : Yalnızca Alo-158 ihbar hattı üzerinden yaptığınız görüşmeler kaydediliyor beyefendi. İhbar Sahibi : İyi de niye dinliyorsunuz? Operatör : Beyefendi telefonunuz dinlenmiyor, yalnızca bizi aradığınızda yaptığınız görüşmeler kaydediliyor. İhbar Sahibi : Ben sizi aramadım ki. Operatör : ?? Denizde yardıma ihtiyacı olanların ALO-158 hattından Sahil Güvenlik Komutanlığına ulaşabilmeleri için lütfen gereksiz aramalarla ALO-158 hattını meşgul etmeyin. Unutmayın! Bir gün sizin de denizde yardıma ihtiyacınız olabilir! getirmektedir. ALO 158’i arayarak Sahil Güvenlik Komutanlığına Türkiye’nin her yerinden 24 saat ÜCRETSİZ ulaşabilirsiniz. • Denizde tehlikede olanların yardım talepleri, • Denizi kirleten her türlü davranış, • Denizden yapılan her türlü kaçakçılık, • Yasa dışı su ürünleri avcılığı ve dalış, • Kıyılarımızdan ülkemize yasa dışı giriş ve çıkışlar, • Denizlerimizde yapılacak terörist eylemlere ilişkin duyumlar, konularında ALO 158 telefonunu arayabilirsiniz. ALO 158 Sahil Güvenlik Özel Hizmet Telefonu Türkiye’nin her yerinden, her an Sahil Güvenlik Komutanlığına ulaşabileceğiniz bir yardım ve ihbar hattıdır. 158 telefon hattı, hem yardım isteklerinin anında Sahil Güvenlik Komutanlığına ulaşması, hem de denizlerimizde yapılan kanunsuz eylemlerin ihbar edilmesi amacı ile kurulmuştur. ALO 158 hattına gelen ihbar ve taleplerinizi değerlendiren Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli derhal olaylara müdahale edecek ve güvenliğin sağlanması için gereken tüm tedbirleri alacaktır. Açık denizden ve yurt dışı aramalarda: +90 312 158 00 00 “Etik” ile “ahlak” birbiriyle ilişkili ve birbirlerinin yerine kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklıdır. Bu ikisi arasındaki ayrımı daha iyi açıklamak gerekirse; Etik yani ahlak felsefesi, “insanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir.’’ Ahlak daha çok sosyolojik bir olay olarak bir toplumda var olan davranış standartları ve kurallarını ifade eder ve her toplum bir ahlaka sahiptir. Bunlar çift taraflı ve tüm taraflara yarar sağlayan kurallardır. Öte yandan tüm kurallar -elbette ki- ahlakın bir parçası değildir. Örneğin karşıdan karşıya geçerken iki tarafa da bakmak, sağduyulu olmanın bir gereğidir. Bazı kurallar da nezaket kurallarıdır ve bunlar ahlaktan ayrılırlar ve bu anlamda doğru ya da yanlış olarak değerlendirilemezler. 104 ETİK ve AHLAK Ahlak ile etik arasındaki temel fark; [ Hazırlayan ] Güray DEMİR | SG Kd. Ütğm. Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışların incelenmesi demektir. Etik veya en yalın tanımıyla töre bilimi Yunanca “ethos” yani “töre” sözcüğünden türemiştir. Ethos, karakter anlamındadır. Hangi değerlerin benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin diğerlerine olan sorumlulukları karakter ya da “etik” meselesidir. Etik, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlak kavramının doğasını anlamaya çalışır. Etik; insan yaşamını ilgilendiren konularda yapılabilecek hareketlerin sınırlarını belirleyen, davranışların öncesinde yol gösterici ve sınırlayıcı kurallar topluluğudur. Diğer bir ifadeyle; insan tutum ve davranışlarının iyi/doğru ya da kötü/yanlış olarak değerlendirilmesidir. olarak kullanılır. Ahlak terimi “morality”, etimolojik köken olarak etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da gelenek-görenek anlamına gelmektedir. Batı dillerinde ise “Ahlak” kelimesi “moral” kelimesi ile karşılanır ve adet, alışkanlık, karakter anlamlarına gelen mos (çoğulu mores) kelimesine dayanır. Felsefenin bir dalı olan etik insan yaşamını ilgilendiren konularda yapılabilecek hareketlerin sınırlarını belirleyen, davranışların öncesinde yol gösterici ve sınırlayıcı kurallar topluluğudur. Etik batı geleneğinde ahlak felsefesi olarak da anılmıştır. İnsanlar arası ilişkilerde “değer” sorunlarını inceler ve ahlakın nasıl olması gerektiğini ortaya koymaya çalışır. Türkçe’de ise etik sözcüğü ahlâk bilimi olarak anılmıştır. Ayrıca ahlak sözcüğü ile eş anlamlı olarak da kullanılır. Etik terimi, genellikle, ahlak terimiyle değişimli Etiğin daha soyut, evrensel ve genel geçerliliğe sahip olması, ahlakın dışsal nedenlerle (din, çevre vb.) şekillenmesine karşın etiğin değerlerimize dayanan içsel bir güdü olması, yani nasıl davranmamız gerektiği bize söylendiği için değil, gerçekten doğru olduğuna ve öyle davranmamız gerektiğine inandığımız için o şekilde davranmamız olarak açıklanabilir. Ahlak felsefesi ya da ahlakbilim şeklinde de ifade edilebilen etik; insanın bireysel ve toplumsal ilişkilerini nasıl yönlendirmesi gerektiğini, iyi ve kötü söz ve davranışı belirleyecek ölçütlerin neler olabileceğini inceleyen bilim dalı olarak tanımlanabilir. Esas amacı iyiyi ve doğruyu bulmak ve hakim kılmak olan etiğin dört temel ilkesi vardır. Bunlar; Adalet Hakkaniyet, Tarafsızlık - Eşitlik, Dürüstlük - Doğruluk ve Sorumluluk - Bencil Olmamaktır. Son olarak ahlak; gelenekler, alışkanlıklar, örfadetler, yaşam biçimleri gibi her toplumda farklılık gösterebilecek değerlerdir. Etik ise; dürüstlük, yardımseverlik, doğruluk, adaletli olmak, hırsızlık yapmamak, yalan söylememek, cana kıymamak, insan haklarına saygılı olmak gibi dünyanın her yerinde geçerli değerler topluluğudur. ETİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE FARKLI ETİK ANLAYIŞLARI Etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı bilinmemekle beraber, dünyanın farklı yerlerinde birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik anlayışının var olduğu bilinmektedir. Felsefi etik anlayışına “Antik Çağ Çin Felsefesi”nde ve yine “Antik Yunan Felsefesi”nde rastlanmaktadır. Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefi etik anlayışları, ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal yapısıyla yakından ilişkilidir. Demokritos’un aforizmalarından bir kısmı etik sorunlara dairdir. Demokritos’un etik görüşü doğa felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü olmak huzur ve dinginliği, dinginlik ise mutluluğu getirir ve insanın temel hedefi mutluluktur. Sofistler ise daha farklı ve göreli bir etik anlayışını benimsemişlerdir; genel geçer anlamda kabul görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur, her şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü de kişiye bağlıdır. Etikte görecelilik ve öznelliği savunan ilk düşünce Sofistlerindir, bu da Sofistlerin etik düşüncesini önemli kılar. Fakat Sofistlerin etik yaklaşımını önemli kılan bir başka nokta da Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem sahibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini belirtmeleriydi. Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış, erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde bulunabileceğini öne sürmüştür. Burada bilgi erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı. Sokrates’in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik düşüncelerinin ilk örneklerindendir. Platon etik sorunlarını devlet ve toplum kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten ziyade toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır. 105 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Ahlak aynı zamanda belirli bir toplumda belirli bir zaman ve alanla tanımlıdır. Örneğin belirli bir ülkedeki belirli bir grubun ahlakından söz edilebilir, 1850’lerdeki Amerika ile 1990’lardaki Amerika’nın ahlakından bahsedilebilir, keza Marks’ın belirttiği gibi toplumdaki farklı sınıfların ahlakından söz edilebilir, etik ise bazen ahlakla eş anlamlı olarak kullanılmakla birlikte daha çok özel gruplar için belirlenmiş davranışlar veya davranış kuralları olarak tanımlanabilir. Bu anlamda muhasebeci etiğinden veya borsa aracılarının etiğinden bahsedebiliriz. Tüm ilkelerin toplamında ise faziletli ve erdemli bir insan olmak vardır. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK, DAVRANIŞLARIMIZA REHBERLİK EDEN ETİK İLKELERİMİZ; • Cumhuriyetin gerektirdiği yurttaşlık görevlerini yerine getiririz. • Atatürk İlke ve Devrimlerini bilir ve uygularız. • Vatanımıza ve milletimize en iyi şekilde hizmet ederiz. • Sahil Güvenlik Komutanlığı misyon ve vizyonunu destekleriz. • Kaynakları maksadına uygun kullanırız. • Görevimizi bilir ve uygularız. • Yüksek vazife bilincine sahibiz. • Kanunlara ve amirlere mutlak itaat ederiz. • Moral ve motivasyona önem veririz. • Ekip ruhuna sahibiz. • Mesleğimizi severiz. • Daima daha iyiyi hedef alırız. • Araştırıcı, inceleyici ve sorgulayıcıyız. • İnisiyatif sahibiyiz. • Kurumsal yapıyı bilir ve uygularız. • Denizi ve denizciliği severiz. 106 Aristoteles’in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal unsurlar barındırmış, dönemin tarihsel ve toplumsal gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir. Aristoteles’in etik anlayışındaki en önemli noktalardan biri onun “zoon politikon” kavramıdır. Zoon politikon özgür insandır, toplumsal (sosyal) insandır. İnsan varlığının toplumsal oluşunun kabulü açısından bu ilk adımdı. Aslında Aristoteles de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı etiğin tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde erdem sahibi olabilme yetisine sahip insan, vasat olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük görme ile kendini çok büyük görme arasındaki orta nokta, erdemli olama durumdur. Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka Antik Çağ filozofu da Epiküros’tur. Epiküros’un ateist etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır. Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros’un haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur. Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefalet ve elemden kurtulmuş olduğu durumdur. Acıdan kurtulmak için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak, münzevi ve sade bir hayat tarzıdır. Epiküros’un düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar değildir. Antik Çağ’dan sonra Hıristiyanlığın Batı’daki yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilahi olan bir etik anlayışı yükselişe geçmiştir. Bu dönemdeki en önemli etik anlayışlarından biri Aquinolu Thomas’ın etik anlayışıdır. Bu anlayışta “Skolastik Felsefe”nin etik anlayışı ile Hıristiyan ahlak ve erdem görüşleri bir araya gelir. Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta irade konusu da irdelenir. Akla dayanan özgür bir irade fikri mevcuttur, akli olumlu davranışlar mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai mutluluğa ancak Tanrı’nın istemesi ile kavuşulabilir. Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı kaynaklı görüşlere yer vermiştir. Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır. Bu anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir. Bu sebeple akli davranmak ile ahlâki davranmak aslında aynıdır. Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke’dir. Ampirik felsefesinden hareketle ahlâki olguların da deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur. Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin ötesindeki düzlemde tanımlar. Kant’ın etik üzerine tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve Töreler Metafiziği gibi. Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik anlayışı ortaya koyar. Hümanist vurgular da taşıyan bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer birey(ler) ile ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal) ilişkiyle ahlak oluşur. Sosyal ilişkilerin olduğu her durumda ahlâk da olur. Feuerbach’ın felsefi bencillik tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar; bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak kabul etmez ve birey ile genelin çıkarlarının uyumunu garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar. Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar bir etik görüşünü benimsemiştir. Var olmanın, yaşamanın acıdan ibaret olduğunu savunur; insan istemlerinin esiridir. Bu etik görüşü çeşitli Doğu felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır. Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı ise ünlü Alman filozof Nietzsche’nin etik anlayışıdır. Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da olumsuz olarak nitelendirilmiştir. Nietzsche’nin üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak tanımlanabilecek şekilde değildir. Nietzsche’nin ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî standartların, iyi ile kötünün ötesindedir. İyi bireyin gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan şeydir. Kısacası Nietzsche’nin etik anlayışı ortaya attığı güç kavramı temellidir. Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini söylemeye çalışır. Erdemler etiği ilk olarak Eski Yunan’da ortaya çıkmıştır. Plato’nun Symposium’unda insanların sahip olması gereken dört erdem olarak Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir. Aristo erdemleri ahlaki ve akli olarak ikiye ayırmıştır. Dokuz akli erdemin en üstünde “sophia” yani teorik hikmet ve phronesis yani pratik hikmet gelmektedir. Aristo da ahlaki erdemler olarak basiret, adalet, cesaret ve itidali verir. Aristo’ya göre her ahlaki erdem her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır. Örneğin cesaret erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların ortasında yer alır. Felsefede etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır: Meta-etik: Meta-etik, etik ifadelerin doğasını araştırır. etik hüküm ve tavırların (tutum) doğasını inceler. 107 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Platon’un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir. Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu. Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir ahlâksal bağ olduğu söylenemez. • Gerekli fiziki güç ve dayanıklılığa sahibiz. • Görev ve yetkilerimizi suiistimal etmeyiz. • Çevremize şeffaf davranırız. • Etik davranışları bilir, uygular ve denetleriz. • Çevremizdekilerle iyi geçiniriz. • Değişime açığız. • Doğayı sever ve koruruz. • İnsana saygıyı esas alırız. • Tutumluyuz. • Dürüstüz. • Çalışkanız. • Adiliz. • Saygın ve güveniliriz. • Nazik ve saygılıyız. • Cesuruz. • Fedakarız. • Sır saklarız. • Biz, bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeyen güçlü bir aileyiz. 15. yüzyıldan başlayarak Tanrı ve din merkezli etik anlayışından kaymalar görülmeye başlar. Bu dönemin sonlarında felsefi açıdan yerini genişleten İngiliz ampirik (deneye dayalı) düşüncesi etik anlayışlarını da etkiler. Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik anlayışına sahiptir. Bireyin öncelikli hedefi kendi varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu sebeple bireysel bencillik ile toplumun çıkarının örtüştüğü noktalar erdemlerdir. Bireyin bencil yönelimi ile toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü davranışlardır. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK, ETİK DEĞERLERİMİZ; • Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk İlke ve Devrimlerine sadakat, • Vatan ve millete en iyi şekilde hizmet etmek, • Kanun ve kurallara uymak, • İnsana ve tüm canlılara saygılı olmak, • Çevreyi ve doğayı korumaktır. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK, ETİK SORUMLULUKLARIMIZ; • Etik bütünlük • Dürüstlük • Sadakat • Tarafsızlık ve adalet • Sorumluluk • Ehliyet (yeterlilik) • Sır saklama • Cesaret • Fedakarlık • Örf ve ananelere bağlılık • Liyakat ve profesyonellik • Nezaket ve saygı • Saygınlık ve güven 108 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Normatif Etik: Meta-etik ile uygulamalı etik arasındaki köprü olarak tanımlanabilir. Doğruyu yanlıştan ayıracak pratik ahlak standartlarını ve ahlaklı bir hayatın nasıl yaşanacağını bulmaya çalışır. Bu, kişinin sahip olması gereken iyi alışkanlıklar, takip etmesi gereken görev ve sorumluluklar veya davranışlarının diğerleri üzerindeki sonuçlarını içerebilir. Uygulamalı Etik: Uygulamalı etiğin bir şekli, normatif etik teorilerinin belirli tartışmalı meselelere uygulanmasıdır. Bu durumlarda, etikçi savunulabilir bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak normatif tavsiyeler türetir. Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik problemleri inceleyen bazı alt dalları (disiplin) mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik etiği ve yasal etik gibi. Her alt bu uzmanlıkların etik kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın mesele ve problemleri karakterize eder ve bunların kamuya olan sorumluluklarını tanımlar. SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDA ETİK Sahil Güvenlik Komutanlığında etik kültürün oluşturulması ve benimsetilmesi maksadıyla oluşturulan “Etik Değerlerimiz”in yazılış sırası, değerlerin nispi önemi ve personelin etik konularda uygulaması gereken öncelik sırasını vermekte, buna karşılık, “Etik Sorumluluklarımız”ın hepsi eşit ağırlıklı olarak değerlendirilmektedir. Personel, karar ve davranışlarında sorumlulukların tamamını karşılamak zorunda olmakla birlikte, uygulamada karşılaşılan karmaşık sorunlar buna mani olduğunda, etik değerler yön gösterici olmaktadır. “Davranışlarımıza Rehberlik Eden Etik İlkelerimiz” ise Sahil Güvenlik Komutanlığında görev yapan personelin yapması ve yapmaması gereken davranışları belirlemektedir. KAYNAKLAR: 1. TÜRKİYE ETİK DEĞERLER MERKEZİ (http://www.tedmer.org.tr) 2. ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI ETİK MERKEZİ (http://www.metu.edu.tr) 3. ETHICS RESOURCE CENTER (http://www.ethics.org) 4. DEVLETTE ETİKTEN ETİK DEVLETE (TÜSİAD YAYINLARI) 5. THE MILITARY ETHICS IN AN AGE OF NIHILISM (DR. JAMES H.TONER) yapıldığı bilinmektedir. Bu değerli besin maddesini dünyada en çok tüketen ülkeler ise Amerika, İsviçre, Fransa ve Almanya’dır. Etinin de kaliteli olması dolayısıyla binlerce yıldan beri ekonomik açıdan büyük önem taşıyan mersin balıkları, Acipenseridae familyasını oluşturan aralarında 6 metre uzunluğa ve 1,5 ton ağırlığa kadar varan türleri içeren tatlı su balığı türlerinden olan ilkel hayvanlardır. Asya, Avrupa ve Amerika’nın kuzey yarım küredeki deniz ve tatlı sularında 27 tür ile temsil edilmekte olup bunlardan 5’i [Huso huso (mersin morinası), Acipenser sturio (Alman mersin balığı veya kolan balığı), Acipenser gueldenstaedti (karaca mersin veya rus mersini), Acipenser stellatus (sivrişka) ve Acipenser nudiventris (şip)] Karadeniz’in Türkiye sularında bulunmaktadır. Mersin balıkları hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak deltaları), hem de denizde yaşarlar. Göçebe hayatı sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip, sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek için tekrar tatlı suya dönerler. En büyük mersin balığı türü olan mersin morinası neredeyse sadece tuzlu suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara geçer. 110 MERSİN BALIKLARI Servis anına kadar buzdolabında bekletilip, servis yapılacağı zaman kristal bir kaseye alınmalı; bu kase içi buz dolu geniş bir kabın içine yerleştirildikten sonra çavdar ekmeği, ekşi krema, tereyağı, kıyılmış soğan ve dereotu ile servis yapılmalıdır. İdeal içkisi ise şampanya ve votka olan, Rus mutfağı denilince akla ilk gelen bu besin maddesi tahmin edilebileceği üzere siyah havyardır. Siyah havyar, dişi mersin balığının döllenmemiş yumurtalarından; dünya havyar pazarının yüzde 90’ı da Hazar Denizi’nde yaşayan bu balığın Beluga, Asietra ve Sevruga diye bilinen üç türünden elde edilmektedir. Her bir dişi mersin balığının ağırlığının yüzde 17’si havyardan oluşmaktadır. Rusça “hafifçe tuzlanmış” anlamına gelen Malassol sınıfındaki havyar, çeşitlerin en pahalısıdır. Havyar, bol protein, yağ, B12, B6, B2, PP, C, A vitaminleri, madeni tuzları ihtiva ettiğinden besin değeri çok yüksek bir gıdadır. 50 gramında 1400 kilokalori ihtiva etmektedir. Havyar mersin balığının yumurtlama mevsiminde yakalanıp, balığa zarar verilmeden karnı sıkılarak yumurtalarının boşaltılması yoluyla elde edilir. Yumurtalar ince bir elekten geçirilerek büyüklüklerine göre gruplanır. Daha sonra bol suda yıkanıp temizlenir ve % 4-6 oranında tuzlanır. İran’da yapılan tuzlama işleminde, tuza boraks da katılır. Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan havyarları için avlanmaktadır. Hazar Denizi ve Karadeniz çevresindeki mersin balıklarının dişilerinden alınan yumurtalar, havyara dönüştürülerek dünya piyasalarında kilosu 5 ila 10 bin dolar arasında satılmaktadır. İran, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan havyar üretiminde öncülük eden ülkelerin başında gelmektedir. İngiltere havyar borsasındaki en gözde ürünler İran’ın Hazar Denizi kıyılarındaki balıklardan elde edilmektedir. Ülkemizde ise geçmiş yıllarda Sakarya ilinin Karasu ilçesinde havyar üretimi Üreme bölgelerini oluşturan nehirler üzerine kurulan barajlarda su tutulması nedeniyle nehir yatağının doğal yapısının bozulması, su miktarının azalması ve anaç balıkların nehre girişinin imkansızlaşması, ileri yaşlarda cinsi olgunluğa ulaşan balıklarının bir kez bile yumurtlayamadan havyar elde etmek için yumurtlama zamanından önce avlanması, endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle doğal suların kirlenmesi ve balıkların yaşama ortamlarının bozulması gibi nedenlerle mersin balıklarının stokları hızla azalmış ve nesillerinin devamı tehlikeye girmiştir. Hazar denizinde bile, sayıları azalmış ve 1970’li yıllarda 20.000 ton mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton’dan bile az tutulmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra yasa dışı avcılık nedeniyle Mersin balığı popülasyonlarında dünya çapında bir gerileme yaşanmıştır. Birçok türü, Dünya Doğayı Koruma Birliği (UINC)’nin “Kırmızı Kitap (Red List)” olarak anılan korunması gereken türler listesinde yer almaktadır. 1997 yılında Almanya’nın ve ABD’nin çabaları ile mersin balığı Washington Hayvanları Koruma Antlaşması listesine alınmıştır. 164 ülkenin imzaladığı CITES (Convention on International Trade in Endangered Species of Wild Fauna and Flora - Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) kapsamında 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren bütün mersin balığı türleri koruma altına alınmış, balık ve balıktan elde edilen ürünlerin (havyar, et, canlı balık ve balık yumurtası) dünya çapındaki ticareti kontrol edilmeye başlanmıştır. 2003 yılından itibaren World Sturgeon Conservation Society adlı kurum mersin balığı popülasyonunu korumak ve büyütmek için çaba göstermektedir. Ülkemizin Karadeniz kıyılarında bulunan ve üremek amacıyla Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya ve Çoruh nehirlerine giren 6 mersin balığı türünün doğal stoklarının ekonomikliğinin kalmadığı, bu türlerin stoklarının takviye edilerek ekonomiye kazandırılması gerektiği yapılan araştırmalarda 111 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 [ Hazırlayan ] Hüseyin ÜNVER | SG Ütğm. Mersin balıkları çok geç ergenlik çağına ulaşırlar. Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına gelince ve 2-4 yıl aralıklarla yumurtlarlar. 100 yıla kadar yaşayabilmeleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar. Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut olan Mersin Balıkları yaşayan fosiller olarak da adlandırılırlar. Beluga Sivrişka 112 Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) balıkların korunması ve sayılarının artırılabilmesi maksadıyla, 1997 yılından itibaren Karadeniz’de Mersin balıklarının dağılımı, Karadeniz’e dökülen nehirlerin kirlenmeden arındırılması, nehirlerin su bütçelerinin dengelenmesi, Mersin balıklarının avcılığının yasaklanarak, yeni kurallara bağlanması, balıkçıların eğitimi gibi konularda kendi olanakları ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteğiyle çalışmalar yürütmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rize Su Ürünleri Fakültesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin ortaklığında; Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği (MERKODER), Samsun Tarım İl Müdürlüğü Şip işbirliği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğinde Dr. Bilal AKBULUT başkanlığında Mersin Balıkları Populasyonlarının Mevcut Durumlarının Belirlenmesi ve Yetiştiricilik İmkanlarının Araştırılması (Research on Present Status of Sturgeon Population and Rearing Possibilities) konulu bir proje başlatılmıştır. Proje ile; Türkiye sularındaki mersin balıkları hakkında bilgi toplamak ve veri tabanı oluşturmak, mersin balıklarının maruz kaldıkları olumsuz etmenleri tam anlamıyla belirlemek, mersin balıklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi için kamuoyunu bilinçlendirmek ve kurumsal işbirliğini geliştirmek, yönetim stratejileri ve planları geliştirmek, ülkemizde mersin balığı yetiştiriciliğinin gelişebilmesi için çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Araştırma kapsamında, avlanması yasak olan ancak zaman zaman ağlara takılan mersin balıklarının göğüs yüzgeçlerine, üzerinde numaralar bulunan küçük markalar takılacak ve tekrar denize geri salınacaktır. Markalı mersin balıkları tekrar yakalandığında marka üzerindeki sayı okunacak ve kaydedilecek, daha sonra balık tekrar denize geri salınacaktır. Bu araştırma ile, bir taraftan mersin balıklarının sularımızdaki beslenme ve üreme alanları tespit edilmeye çalışılacak, diğer taraftan Karadeniz’deki varlıklarının devamına katkıda bulunulacaktır. altına alınarak, kurulacak üretim tesislerinde yapay üretimi ve elde edilen yavruların hem doğal stokları desteklemek üzere doğaya salınması hem de kültür şartlarında yetiştiriciliğinin yapılması gerekir . Yapılan çalışmalara ve başlatılan projeye destek olabilmek maksadıyla balıkçıların konu hakkında bilgilendirilmelerinin ve ağlara takılan mersin balıklarının markalı olup olmadıklarının kontrolünü müteakip markalı olanların marka üzerinde bulunan numaralarının ve balığın nerede yakalandığının kaydedilerek projeyi yürüten kurum/kuruluşlara bildirilmesi hususunda balıkçıları bilgilendirme toplantılarından istifadeyle bilinçlendirilmelerinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir. KAYNAKLAR: 1. http://sufak.omu.edu.tr (Mersin Balıkları-Yrd.Doç.Dr.Serap USTAOĞLU) 2. http://tr.wikipedia.org 3. http://www.lezzet.com.tr 4. http://www.denizce.com 5. http://www.istanbul.edu.tr 6. http://www.tudav.org 7. http://www.ziraatci.com Mersin balıkları konusunda ulaşılabilecek kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur. 1. MERSİN BALIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ Adres : Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Kaşüstü Beldesi, 61250 Yomra/TRABZON Telefon : (0462) 3411053 - 0505 4908563 Faks : (0462) 3411056 E-mail : mersin@sumae.gov.tr Web : www.mersin.sumae.gov.tr Yürütücü Kuruluş : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü İşbirliği Yapılan Kuruluşlar : • Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sinop Su Ürünleri Fakültesi • İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi • Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rize Su Ürünleri Fakültesi • Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği • Samsun Tarım İl Müdürlüğü - Tel: (0362) 2313700 2. TÜRK DENİZ ARAŞTIRMALARI VAKFI (TÜDAV) ERİŞİM BİLGİLERİ Adres Telefon Faks E-mail Web : TÜDAV P.K.10 81650 Beykoz/İstanbul : (0216) 4240772 : (0216) 4240771 : tudav@superonline.com : www.tudav.gov 113 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 görülmüştür. Stoklarının korunması ve gelişmesi için 1975-1976 av sezonundan itibaren avcılığı sınırlandırılmış ve daha sonra da 1380 sayılı yasa ve su ürünleri sirkülerleriyle tamamen yasaklanmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığının, ilgili sirkülerler kapsamında icra ettiği görevler esnasında konuya gösterdiği hassasiyete ve yıllardır verilen konferanslara rağmen söz konusu türün stoklarında bir iyileşme olmadığı, üretime yönelik profesyonel ilave uygulamalara ihtiyaç olduğu görülmüştür. Rus Mersini Mersin Balıklarının gelecek nesiller tarafından da tanınmasını sağlamak ve Karadeniz, dolayısıyla da ülkemiz ekonomisi için havyar üretim sektörünü tekrar canlandırmak amacıyla gerekli tedbirlerin çok geç olmadan alınmasının ve uygulamaya geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda; yasak avlanmanın önlenmesi ve yasakların sıkı kontrolü, tesadüfen yakalanan mersin balıklarının satışının önlenmesi için gerekli yaptırımların uygulanması, mersin balıklarının üreme alanlarını oluşturan nehirlerimiz (Kızılırmak, Yeşilırmak) ekolojik yapısının incelenmesi ve balıklara baraj ile nehir ağzı arasındaki bölümde üreme şansı tanınabilmesi için buralarda üremeye elverişli olabilecek yerlerin tespiti ve koruma altına alınması, nehir ağızlarının balıkların girişine elverişli hale getirilmesi, mersin balıklarının yapay üretimini gerçekleştirmek üzere özellikle Yeşilırmak ve Kızılırmak civarında üretim istasyonlarının kurulması, ülkemiz sularında bulunan ve sayıları her geçen gün azalan anaç mersin balıklarının koruma ATATÜRK ve KÜREK SPORU [ Hazırlayan] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş. Büyük Atatürk’ün bilfiil yaptığı üç spor vardır. Selanik’te geçen çocukluk yıllarında akranlarıyla sık sık güreş tuttuğunu, çocukluk arkadaşlarının onunla ilgili anılarından öğrenmekteyiz. Askerlik hayatında başladığı binicilik sporuna ömrünün son yılarına kadar, fırsat buldukça devam etmekten ayrı bir zevk ve haz duyduğu da gayet iyi bilinmektedir. Pek hoşlandığı ve bilfiil yaptığı üçüncü spor ise kürektir. Yaz aylarında Florya Köşkü’nde istirahatte bulunduğu günlerde sandala binerek kürek çekmekten pek hoşlandığı da gerçektir. Onun kürek sporuyla ilgili bir anısını, 1930’ların ünlü kürek şampiyonlarından olan Prof. Dr. Bedii Gorbon’dan dinleyelim: « Hiç unutmam; sene 1935 ve tarih 29 Haziran’dı. Galatasaray Lisesi son sınıf örgencisiydim. 114 Rahmetli Müdür Muavini Muhlis Peykoğlu akşam çıkışta beni kapıda bekliyordu. “Yürü, haydi gidiyoruz” dedi. “Nereye” diye sordum. Cevap vermedi. Doğru Bebek’e gittik. Galatasaray Kulübü Denizcilik Şubesi Bebek’teydi o zaman. Muslih Hoca tek çifte futayı denize indirmemi söyledi. Futayı denize indirdim. Ancak ondan sonradır ki, bana şu hususu açıkladı. Gazi Florya’da bizi bekliyor, kürek çekecekmiş. İşte o anda büyük bir heyecanın yanımı kapladığını hissettim. Adeta tir tir titriyordum. Bir motor bizi alıp Florya’ya götürdü. Köşkün önünde futayı motordan denize indirdi. Biraz sonra Atatürk göründü. Ayağında lastik pabuçlar, elinde sigarası, üstünde de slip bir yün mayo vardı. Gazi’yi ilk defa yakından görüyordum. Ne büyük insandı. Futaya bindi. Elli metre kadar kürek çekti, sonra yoruldu. Bana dönerek “Senin çok acayip bir sandalın var” dedi. “Biraz sen kürek çek de göreyim” diye ilave etti. Tam kırk beş dakika Atatürk’ü dolaştırdım. İnsana müthiş hamle veriyordu. O zaman Türkiye rekoru bende idi. Eğer kronometre tutulsaydı, bu rekoru çoktan kırmış olurdum o gün. Gazi geziden pek memnun olmuştu. Köşkün rıhtımına çıkınca bana döndü, “Ne arzu ediyorsun?” diye sordu. Ne isteyebilirdim? Hangi kulüpten olduğumu sordu. “Galatasaray’dan Paşam” diyebildim. “Bütün arkadaşlarının gözlerinden öperim” dedi. Bizi eliyle selamladı. Hiç durmadan futa ile Bebek’e kadar kürek çektim. Kulübe geldiğim zaman haberi duyan bütün arkadaşların heyecan içinde beni beklemekte olduklarını gördüm. Heyecanımdan o gece sabaha kadar uyuyamadım. » Büyük Atatürk, kürek yarışlarına karşı da büyük ilgi gösterirdi. Moda Koyu’nda yapılan bir çok kürek yarışmasını “Ertuğrul” isimli yatının güvertesinden ilgi ve heyecanla izlediğine çok rastlanmıştır. KAYNAK: SÖNMEZ, CEMİL; ATATÜRK’ÜN TABİAT VE ÇEVRE ANLAYIŞI; TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI YAYINLARI; 1997; S.66, 67 115 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 ZİYARETLER 03 NİSAN 2007 EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ OĞUZ KAĞAN KÖKSAL’IN ZİYARETLERİ 17-21 NİSAN 2007 AZERBAYCAN HEYETİNİN ZİYARETİ 116 117 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Emniyet Genel Müdürlüğünün 162. kuruluş yıldönümü kapsamında Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan KÖKSAL ve beraberindeki heyet Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir. İkili ilişkiler kapsamında Azerbaycan Sahil Muhafaza Komutanı Tuğgeneral İlham MEHDİYEV ve beraberindeki heyet Türkiye’yi ziyaret etmiştir. ZİYARETLER 19 NİSAN 2007 SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARI MURAD BAYAR’IN ZİYARETLERİ 05 MAYIS 2007 İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN ABDÜLKADİR AKSU’NUN ZİYARETLERİ 118 119 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Savunma Sanayii Müsteşarı Murad BAYAR Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir. İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’na veda ziyaretinde bulunmuşlardır. ZİYARETLER 21 MAYIS 2007 BSCF UZMANLAR TOPLANTISI 14 HAZİRAN 2007 İTALYA POLİS KUVVETLERİ İHTİSAS OKULU HEYETİNİN ZİYARETİ 120 121 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 BSCF (Black Sea Cooperation Forum) Uzmanlar Toplantısı karargahımızda icra edilmiştir. Toplantıya katılan yabancı heyet üyeleri karargahımızı gezmişlerdir. İtalya Polis Kuvvetleri İhtisas Okulu Heyeti, Sahil Güvenlik Komutanlığına nezaket ziyaretinde bulunmuştur. Konuk heyete Sahil Güvenlik Komutanlığının imkân ve kabiliyetleri hakkında bilgi verilmiştir. ZİYARETLER 18 HAZİRAN 2007 İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN GÜNEŞ’İN ZİYARETLERİ 03 TEMMUZ 2007 KARA HARP OKULU KOMUTANI TÜMGENERAL TEVFİK ÖZKILIÇ’IN ZİYARETLERİ 122 123 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargahını ilk kez ziyaret etmişlerdir. Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Tevfik ÖZKILIÇ Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiş ve Sahil Güvenlik Komutanlığı faaliyetleri hakkında bilgi almıştır. ETKİNLİKLER 02 ETKİNLİKLER MAYIS 2007 EMEKLİ AMİRALLER TOPLANTISI 13 HAZİRAN 2007 SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KALİTE KONGRESİ - 1 124 125 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Ankara Bölgesinde bulunan Emekli Amiraller Mayıs Ayı toplantısı için Sahil Güvenlik Komutanlığına davet edilmişlerdir. Toplantıda Sahil Güvenlik Komutanlığının imkan ve kabiliyetleri ile Arama-Kurtarma ve Harekat Merkezi tanıtılmış ve Öğle Yemeğinde ortak konularda görüş alışverişi yapılmıştır. Sahil Güvenlik Kalite Kongresi - 1; Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz, Hava Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığından davetlilerin yanı sıra Sahil Güvenlik Komutanlığından toplam 176 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. SATRANÇ BRİÇ [ Hazırlayan ] M. Kutay ELDEMİR | Svl. Me. SORULAR [ Hazırlayan ] Engin KUNTAY | Dz. Bnb. 15 ALTIN KURAL Bu sayımızdan itibaren yer oyununa ilişkin temel sayılan 15 Altın Kuralı sırasıyla inceleyeceğiz. 1. KURAL Dışarıda sizin kozlarınızdan büyük tek bir koz kalmışsa önemli bir neden olmadıkça onu çıkartmaya çalışmayın. 1 2 İKİ HAMLEDE MAT. Pal Penko. “Büyük Usta kompozitör olunca” BEYAZ OYNAR, KAZANIR. • Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir. • Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar. • Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir. • Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir. • Kendine güven duygusu aşılar ve bunu geliştirir. • Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir. • Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır. • Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar. • Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir. GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ SATRANÇ BRİÇ 2 Hamlede Mat N. A. Macleod, “OBSERVER”, 1962 Her defansa karşı nasıl el alırsınız? 1.Ad2! (2.Kd5 tehdidiyle) a) 1...Şxd2 2.Kd5 ve Mat b) 1...e1=V+ 2.Kf1++ c) 1...e1=A 2.Kc5++ d) 1...exd2 2.Kf3++ e) 1...Fxd2 2.Kb5++ f) 1...Şd3 2.Kd5++ Karo ruayı oynayın. Batı oturunca sekizli ile çakın. Trefl üçlü oynayarak empas atın. Karo damını oynayıp yerden trefl ası atın. Trefl oynayın. Batı onörle çakarsa kör ruanızı atar pik devamına empas atarak, karo devamına yerden ikili elden üçlü çakıp batıyı çaka empasına alarak kontratınızı yaparsınız. Batı karo ruaya küçük oynarsa trefl ası atıp aynı yolla kontratı yaparsınız. 2 Hamlede Mat M. Lipton, “Evening News”, 1958 1.Vh5+ a) 1...f5 2.Vd1++ b) 1...e5 2.Ve8++ D Batı 5 ’e oynamaktadır. İkinci köre çakar, A-R’yı çeker ancak Güney ikinci trefle uymaz. Batı şimdi nasıl oynamalıdır? Batı kozları bırakmalı ve piklere girmelidir. Yere iki pik çaktırarak kontratını yapacaktır. Rakiplerinin kozunu ortadan kaldırmaya kalkışırsa yerde yalnızca bir koz kalır, o zaman rakiplerden birinde beş ya da daha çok pik varsa batar. • Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir. • Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur. B 6 V642 9752 8753 A2 97532 A2 AV54 B D V6 AR64 RDV765 8 Batı yetkin 6 kontratına oynamaktadır. Kuzey R’ını çıkar. Batı asla alır ve A-R’yı çeker. Güney ikinci köre uymaz. Batı şimdi nasıl oynamalıdır? Üçüncü bir koz oynayıp rakiplerin bir de pik lövesi yapmalarına izin vermek ancak acemi briççilerden beklenebilecek bir yanlışlık olur. Batı, rakiplerde karoların en kötü 4-2 dağılmış olduğunu umarak bu renge girmeli ve yerin üçüncü karosuna elindeki kayıp piki kaçmalıdır. AR2 R97532 A2 A6 B D V6 A6 RDV765 D83 Batı bu kez de yetkin 6 ’e ulaşır. (Gerçi 6 daha iyi bir kontrat olurdu ama 6 de kötü sayılmaz). Kuzey küçük bir pik çıkar, yerin valesi ve Güneyin damı üzerine Batı ası koyar. Köre herkes uyar. Batı oyunu nasıl sürdürmelidir? Yerin sağlanmış uzun bir rengi olup da yanda bir antresi yoksa 1 Kuralını bir yana bırakıp önce rakiplerinin sağ kozunu çıkartın. Yoksa çakıp sizi yerdeki öbür sağ kağıtlarınızı çekme olanağından yoksun bırakabilirler. Üçüncü bir kör oynayın. 127 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 • Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır. ARD73 5 AR AR642 Bandza-Unander. Yazışmalı, 1996/98 SATRANCIN YARARLARI 126 Sizinkilerden büyük tek sağ kozları ile rakipleriniz er ya da geç bir löve yapacaklardır. Genelde onların bu löveyi erken yapmalarını sağlamanın gereği yoktur. Onların bu kozunu ortadan kaldırırken siz iki koz verir ve inisiyatifi yitirirsiniz. Bunların birine ya da ötekine katlanmak sizin için sakıncalı olabilir. EĞLENCE KARİKATÜR 128 [ Hazırlayan ] İlyas KOÇAK | Dz. Kur. Kd. Alb. TEŞEKKÜR MEKTUPL ARI Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 EĞLENCE BULMACA 1 [ Hazırlayan ] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş. 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA 1. Hisse, Üleş... Rusça’da “Evet”... Güdü, İtici neden. 2. Batı Samileri’nin en önemli totemi... Koşut, Müsavi. 3. Başkasının toprağını işleyerek ürüne ortak olan kişi. 4. Büyük erkek kardeş... Bilginler. 5. Zemheri... Adın durum eklerinden biri. 6. Çok fakirleşme. 7. Görevden çıkarma... Arz, Lanse, Takdim. 8. Ölen kimseden kalan şeyler, Miras. Tereke... Çok eski bir tarihi anlatırken kullanılan sözcük. 9. Kale hendeği... Küçük boyda künk... Çarşı. 10. Ay takviminin ikinci ayı... Oluşma, Meydana gelme, Teşekkül. 9 10 1 2 3 4 5 YUKARIDAN AŞAĞI 1. Diş kiri ya da pası... Somurtkan, Asık yüzlü. 2. Hile. Desise, Entrika. Fukus. Dek, Aldatma. Dümen, Dolap, Katakulli, Fent, Riv, Mekr... Çağıran, Davet eden, Duacı... Seciye, Karakter. 3. Ruham. 4. Ayak... Abece. 5. Deriden yapılmış kalkan... İyi bakım ve ilâç tedavisi. 6. Biteviye, Esraksız, Sık. 7. Bir hayvan adı... Utanma duygusu, Ar. 8. Mahkeme sonuç belgesi... Güzellik, Görk... Ab, Ma. 9. Borudan parça almakta kullanılan bağlantı parçası... Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok edilen kavim... Çevren, Gözerimi. 10. Araz, Belirti, Bulgu, Karine, Emare... Hitit devrinde arazi ölçüsü birimi. 6 7 8 9 10 SUDOKU [ Hazırlayan ] Ervin ESEN | Gv. Atğm. 8 9 5 1 6 9 130 Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007 5 4 9 1 8 2 8 3 1 6 Sudoku (Rakam Yerleştirme diye de bilinir) standart olarak 9x9 boyutlarında bir diyagramda çözülür ve her satır, her sütun ve her 3x3’lük karede 1’den 9’a rakamların birer kez yer alması gereklidir. 5 3 7 2 6 3 7 6 4 1 6 ZORLUK ORTA SEVİYE 1 3 6 4 7 GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ 1 2 3 1 Z İ R 2 A R A 3 P İ K 4 T İ U 5 6 A Y 7 M U 8 A T 9 D A 10 E N 4 5 6 7 8 9 10 F A S İ L E B İ K A Ö R L A M İ F A K A T N A K K A K L I O Y T T S E L H A L İ A V İ K K E Y F T S 4 7 5 8 1 2 9 3 6 2 3 1 7 6 9 8 4 5 E 6 8 9 4 5 3 2 1 7 K 9 1 3 2 4 5 6 7 8 7 4 2 9 8 6 1 5 3 5 6 8 1 3 7 4 9 2 8 5 6 3 9 4 7 2 1 2 4 6 7 1 5 8 9 9 7 5 2 8 3 6 4 A F A R A 3 T İ Ş İ M 1