48-allah peygamber kitap.indd
Transkript
48-allah peygamber kitap.indd
Dr. Hikmet Kıvılcımlı Allah Peygamber Kitap Yaynlar Allah Peygamber Kitap Dr. Hikmet Kıvılcımlı DijitalYaynlar Yayınlar İndir - Oku - Okut - Çoğalt - Dağıt Bu kitap ilk defa: 1999 yılında Bumerang Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Bu kitap KöXüz sitesinin dijital yayınıdır. Kar amacı olmadan, okumak ve okutmak için, indirmek, dijital olarak basmak ve dağıtmak serbesttir. Alıntılarda kaynak gösterilmesi dilenir. Yayınları Yaynlar İÇİNDEKİLER Y a y ı n e v i n i n Notu 3 Giriş 11 Birinci Bölüm Allah-İbrahim-Muhammed-Bilim 23 1- Birikim Bilimi Ve T a r i h i n B ü y ü k Mirası; İ b r a h i m İle M u h a m m e d 25 2- Pratik Ve T e o r i k İ h t i y a ç l a r ı n 31 B a ş k a l a ş t ı r ı p Sağla m la şt ırd ığ ı T a n r ı Fikri 3- " E s m a ü ' l Hüsna" Allah'ın Güzel İsimleri Ve Tarihin 4- Hz. Muhammed'in Bilge Kanuncul Gidişi (Arif) l iğ i 5- Determinizm Ve "Esmaü'l Hüsna" 6 - İkiz D ü ş m a n Kardeşler: 64 İ s r a i l o ğ u l l a r ı V e Hicaz A r a b l a r ı : M u h a m m e d ' i n Birikimi 69 7 - İnsan Beyni V e Hz. M u h a m m e d R e j i m i İkinci 74 Bölüm Kutsallaştırma P r o s e s i n i n Çıkış Kökleri 81 1 - A l l a h - F i y a t V e T a r i h s e l Devrimler 2- T a n r ı s a l l a ş m a 83 Gidişinde Totemizm'in Rolü 3- Medenileşme Ve Tanrısallaşma Gidişinde Komün'ün 4- T a n r ı s a l l a ş m a Gidişinde Medeniyetin 5- T a n r ı s a l l ı k G i d i ş i n d e Dağ'ın Üçüncü 91 Rolü 96 Rolü 106 Rolü 110 Bölüm Tarih Öncesi (Morgan) Bilimi-İbrahim Toplumu- Yazısızlık Ve Kutsallıkların G e l e n e k l e ş m e s i 1- Tektanrıcılığın Yazısızlıgı Ve 113 Kutsallaştırmanın Tevrat-Kur'an Ve Geleneklere Y a n s ı m a s ı 115 2- M o r g a n ' ı n T a r i h ö n c e s i ( K o m ü n ) Bilimi Ve Hz. İ b r a h i m G ö ç e b e l e r i 3- İ b r a h i m ' i n Determinizmi: "Mucizeleri" Dördüncü Tarihsel 133 Bölüm Devrim Özlemi Temelinde Allah-İbrahim ve 1- Tarihsel Kutsallaştırma 145 Devrim Özlemi Temelinde Tektanrıcılığın ( İ b r a h i m Dini'nin) T e o r i l e ş m e s i : Beşinci 119 130 4- İ b r a h i m D i n i ' n d e " K u ş k u l a r " Kutsallaşma 147 Bölüm Hz. İ b r a h i m Y a r a t ı c ı l ı ğ ı ' n ı n S e m i t K ö k l e r i V e E v r e n s e l l i k Eşiği 1- İki 35 58 Büyük Sansür-Yaratıcı Ve İbrahim Yaratıcılığının Ata (Semit) Temelleri 2- İbrahim: 159 Beyin Y e n i Çağın A l a m e t i V e D ü ş ü n c e d e k i Y e n i S o y u t l a m a 161 Sıçraması...170 Altıncı Bölüm İslamiyet'in İbrahim'den Gelişi İbrahim'in (Tek Allah'ın) Semit'ten Gelişi Ve Evrimcil Değeri 175 1- İ s l a m i y e t ' i n İ b r a h i m ' d e n Gelişi 177 2- Tevrat Tarihlemeleriyle Tektanrıcılığın İbrahim'e İntikali 179 3- " A l l a h " Keşfinin E v r i m c i l D e ğ e r i 187 4- Tanrısallığın Trajedisi Ve İbrahim 192 Yedinci Bölüm Kutsallaştırmanın Son Halkası: 1- "Bismillahirrahmânirrahim" K u r a n V e Hz. M u h a m m e d (Rahman Ve Rahîm Allah'ın Adıyla) 203 205 2 - Y e n i K u t s a l l a ş t ı r m a H a l k a s ı V e İlk Sûreler 208 3- "A'lâ S û r e s i " 217 4- " K a l e m " , " M e s e d " , " M a u n " , " K a f i r u n " , "Fil", " K u r e y ş " , "Tin", " B e l e d " , S û r e l e r i Ve Tarihsel Devrim 219 5 - " A l â k " - " D u h â " V e " İ n ş i r a h " S û r e l e r i ( M e k k e ' d e k i İlk S û r e l e r ) 222 6- "Fatiha Sûresi" "Kitabın A n a s ı " 224 7- " Ş u a r â Sûresi". 226 8- "Furkan Sûresi" 228 9- " K a s a s Sûresi". 230 10- " R u m S û r e s i " 232 11- " L o k m a n S û r e s i " 232 12- " H i c r S û r e s i " 235 13- " Y u s u f S û r e s i " 238 14- " N e m l S û r e s i " 248 15- " Y û n u s S û r e s i " 252 16- " H û d S û r e s i " 258 17- " A r a f S û r e s i " 264 18- " E n - A m S û r e s i " 269 19- " T e v b e S û r e s i " 272 20- M ü m i n u n S û r e s i " 277 21- " A n k e b u t S û r e s i " 280 22- " M â i d e S û r e s i " 282 23- " E n f â l S û r e s i " ( S a v a ş G a m i m e t l e r i : İslâm Sosyalizmi Üzerine) 285 24- " A h z a p S û r e s i " 289 25-"NurSûresi " 290 26- " M u h a m m e d S û r e s i " 295 27- " R a ' d S û r e s i " 296 28- " B a k a r a S û r e s i " 300 29- "Al-i İ m r a n S û r e s i " 307 30- " N i s a S û r e s i " 311 "Fe-in vekkeltü tevelev ve "Eğer yüz ka sahibi ilah ne zaman dara en y ü k s e k ifadesi bulunsa, sığınırlardı. T ı p k ı düşse; olan de Ancak Rabbimdir. "(Tevbe başları içinde d e onlara yoktur. Peygamberler, şından hasbiyallâhü Lâ ilahe illâ Rabbül-arşil aziyim." (Tevbe çevirirlerse, tapılacak arşın Fe-kul Huve ki: "Bana Allah ona güvenip Sûresi, 29. toplumcul kendi bilim v e bilgi o başbüyük Ayet) evrimin yüklü te- Ayet) Ondan Ve a ğ d a l ı - k a r m a ş ı k akıdeterminizmin (binlerce yıllık kutsallık g e l e n e k l e r i n i n kabuğu olan) " A l l a h " y o r u m c u l u ğ u n a modern sosyal devrimcilerin sıkıştıkça "Bize tarihsel ö l ç ü l e r i n d e tarihsel devrimler, komüncül yeter. çağlarında tarihsel lerinde d a h a f a z l a y o ğ u n l a ş t ı k l a r ı kendi aleyhi 129. bağlandım. d e t e r m i n i z m y e t e r ! " d e y i p , d e m i r çarık d e m i r asa tarihsel hü, Sûresi, devrim en t e m e l d e kollektif a k s i y o n l u gibi. görevleriyle üretici insanın, bilim-devrim görev- Ç ü n k ü antik P e y g a m b e r l e r d e müjdelenmiş idiler. güçler determinizmiyle Ve işleyen k u t s a l l a ş m ı ş ( m e d e n i y e t e geçiş: sınıflı t o p l u m a p a r ç a l a n ı ş ) haliydi. K u t s a l l a ş t ı r m a prosesi de insanlık t a r i h i n i n açılıp k a p a n a n a m a birbirlerini a ş a m a y a n üretici güçleri c y c l e ' l a r ı n a : tiş d e v i r d a i m l e r i n e Kutsallaştırma (veda) sal bir gün nasıl gidişinin hutbesinde ise, mübarek kutsaldır, şöyle bu son aylarınız türlü halkasında, seslenir: bir şehir ise, her K e n d i l e r i n i y e n i d e n üre- uyar: "Ey nasıl kutsal bir canlarınız, tecavüzden son insanlar! ay Peygamber, Bugünleriniz ise, mallarınız, nasıl bu şehrimiz Mekke namuslarınız aynı kutsallaştırıp, zamanda insanını da O'nu kendi kan teşkilatlarını, da öyle korunmuştur." K u t s a l l a ş t ı r m a n ı n ilk halkası olan T o t e m i z m d e de b ö y l e d i r : Totemi'ni son kut- ruhu üretici kutsallaştırıyordu. T o p l u m Komün, üzerinde egemenleştirirken, güçleriyle biçimleri birlikte geliştikçe her şeyini; kutsallaştır- m a üretici g ü ç l e r e y a n s ı d ı a m a hep aynı t e m e l l e r e u y m a d a n e d e m e d i . Binlerce, o n b i n l e r c e yıl sonra bile, aynı t e m e l l e r ; rek, t a n ı n m a z tutumunda boyutlara böyle açılarak, g e n i ş l e y e - g e l e c e k ö l ç ü l e r d e d e olsa dilleniyordu... son Peygamberin GİRİŞ K o n u m u z "Din". Ü z e r i n d e e n çok s p e k ü l a s y o n : luğu y a p ı l a n alan! Düşünce vurguncu- O y s a t a m tersi o l m a s ı gerekir. Ö y l e y s e bilimin en çok kılıç k u ş a n m a s ı g e r e k e n a l a n l a r d a n birisi de din k o n u s u olmalıdır. Bu y ü z d e n bu a l a n d a " İ d e o l o j i " ve " p o l i t i k a " s ö k e m e z , s ö k e m e m e l i d i r . O y a v a n l ı k l a r a n c a k bilim ateşiyle durdurulup dönüştürülebilir. M e s e l e m i z hiç de ikincil ü ç ü n c ü l k a t e g o r i d e n bir iş s a y ı l a m a z . Ç ü n kü din lesi k o n u s u , s a d e c e t o p l u m u n ç a t ı s ı n d a t ı k ı r d a y a n bir kültür m e s e - değil, insan sistemleşmiş beyninde, düşünce canlı bir d ü ş ü n c e mekanizmalarında b i ç i m i d i r ve sökülüp atılamayacak derinliklere yapışmış insan işleyen beyninde adeta kolayca köklere sahiptir. Söküldü sanıldığı yerde, başka bir nesnenin veya konunun Fetişe edilişine: Tapımına dönüşmüştür. İnsan şuuru kendisini bilemedikçe ne maddi nesnelerin, ne de manevi konuların fetişizmini (tapıncını) aşamaz. İnsan t o p l u m u n u n g i d i ş i n e göre, daha maddi, d a h a m a n e v i tapı- nışlar öne ç ı k m a k t a n geri d u r m a z l a r . A m a bu öne çıkışlar d a i m a insan zihninin üretici işleyiş y a s a l a r ı n a etle t ı r n a k gibi gücü t o p l u m s a l kanunlarla bağlı gelişirler. Ç ü n k ü işlerken, h e r ş e y insanın insan beyin ay- nasında yansımakla kalmaz; o yansımalar yeniden topluma dönerken, etki t e p k i l e r d e , insan zihni ve t o p l u m , gelenek göreneklerini İnsan toplumu ve düşünüş sistemi, t a n r ı s a l l a ş t ı r m a l a r a k a p ı l m a d ı ğ ı gibi; nesnelerin tapıncına, düşürülemez. k u ş a k l a r b o y u n c a s ü r ü p giden oluştururlar. V e onlar kolay a ş ı l ı p - k a z ı n a m a z . illüzyonlarına Başta t o p l u m s a l hasbelkader tesadüfi da öyle g e l i ş i g ü z e l gidiş k a n u n l a r ı etkin şide ayrı ayrı y a n s ı y a n d ü ş ü n c e işleyişi de kendi dünyadır. Ve ayrı bir u z m a n l ı k alanı oluşturur. rın işleyişlerinden hayat b u l d u k l a r ı olarak " M a t a h " [meta] f e t i ş i z m i n e v e y a d ü ş m e z veya bulunur. Her ki- b a ş l a r ı n a ayrı birer Fakat t o p l u m s a l y a s a l a - için son z e r r e l e r i n e kadar t o p l u m - saldırlar. Ve k a n u n u m u z içine girerler. " T u t k u l a r " insanı y e n i d e n ve y e n i d e n ö l d ü r ü p diriltebilirler. Bu sa- dece t o p l u m s a l değil, aynı z a m a n d a z i h i n s e l d i r de. Modern manevi sosyal çağda tapınçları "Metalar"ın aşılmış d e v r i m l e r , eski gibi veya daha dururlar. geniş Tarihsel anlamda nesnelerin devrimlere uykudagezer şuursuzluktan veya kıyasla altşuura atı- lışlarından ve yıkımlarından k u r t u l m u ş sayılırlar. Bilinç v e t e ş k i l a t l a n - ma geliştiği ö l ç ü d e m e t a l a r ı n fetişizmi de aşılır elbet. A m a tırmanın öyküsü İnsanlığın kutsallaş- bitmiş g ö r ü n m ü y o r . sosyalizmi yakaladığı günümüzdeki aşamasında bile; " S o v y e t " insanlarının ölümleri bahasına "duvar"ları aşmaya çalışması, sadece kapitalizmin yarattığı tüketim dığında bile, insan şuurunun hâlâ illizyonlarıyla (kabaca) açıklan- m e t a ve n e s n e l e r i n t a p ı n c ı n ı aşa- madığı o r t a y a çıkar. Maddiyatın maneviyatı ezişi ve tüketişi sürmektedir. D e m e k mo- dern p r o l e t a r y a da m o d e r n b ü y ü k - k ü ç ü k b u r j u v a l a r gibi n e s n e l e r i n tapıncının p o t a n s i y e l t e h d i d i ve t e h l i k e s i a l t ı n d a bulunur. Konu bu kadar ciddi ve ebedi gibi g ö r ü n m e k t e d i r . Stalin ve Mao'ların s a r a y l a r a t a ş ı n makta gecikmeyişleri ler" böyle y a p a r s a , "Tapınçlar" zihninin apayrı t e s a d ü f sayılabilir ufakları konusu, doğrudan İrice " M a r k s i s t - L e n i n i s t - kutsallaştırma işleyiş y a s a l a r ı n a bağlıdır. ele a l ı n a c a k başlı mi? kimbilir neler y a p m a z l a r ? başına prosesine ve insan Burada ikincisine girmeyeceğiz. bir alandır. Fakat dolayısıyla O eğilmiş o l a c a ğ ı z . Ç ü n k ü her ikisi de bir a r a d a b u l u n u r ; t o p l u m ve kişi gibi.... İ n s a n t o p l u m u da, canlı t ü r l e r i n i n g e l i ş i m k a n u n l a r ı b e n z e r i kendi k a n u n l a r ı n a uyar. A n c a k o k a n u n l a r ı n kökleri ç o k d e r i n l e r d e kaldığı ve büyük sansürlerle toplum dığı için biçimleri insan t o p l u m u n u n s e n m e d i v e asla iddialarına gidiş katmanları kanunlarının bütün kilitlerini çekirdek olması kanunlarını kendi a ç a b i l e c e k B İ R İ C İ K anahtardır. Çünkü bütün biçimleri ve toplanışa cı ve d e r l e y i c i onlardan biçimlerinin en ilk gelişim sürekli K o m ü n T e m e l i n d e P a r ç a l a n ı ş v e DerÜretme) Yasası olarak uğrayarak komün kendisini çekirdeği yeniden temelinde üretir. rol o y n a m ı ş g ö r ü n e n t a r i h s e l ve s o s y a l ç ı k a g e l m i ş sınıflı t o p l u m temellerden açılıp toplum içinde saklar. leniş ( K e n d i s i n i Y e n i d e n Toplum insan t o p l u m u n u n d o ğ a - ç e k i r d e ğ i olan K o m ü n c ü l T o p l u m , itibarıyla, 1- İnsan T o p l u m u n u n çalanışa kal- bile ö n e m - k a v r a n m a d ı . T a r i h t e hiçbir gidiş k a n u n u b u l u n m a d ı ğ ı O y s a ü z e r i n d e hiç d u r u l m a k i s t e n m e y e n , temel gömülüp d e k sapıldı. dan g e l m e , ilk d o ğ a l h a m pırlantası: tarihin altında olabileceği d e v r i m l e r de; m e d e n i y e t l e r i v e rejimleri k a l k a r a k hep k o m ü n t e m e l l e r i n i y e n i d e n par- Parçalayıd e aynı üretmek uğruna kapanırlar. Bu y ü z d e n o d e v r i m l e r i n ve r e j i m l e r i n liderleri de birbirlerine paralelleşirler. Bir t e k (aynı) akışın s o n u c u olurlar. Toplumun ler y ö n ü n d e parçalanışları, sosyal artarak sürerken, sınıflar, t a b a k a l a r , toplumun zümreler, insanlık ö l ç ü s ü n d e kişi- kollektif derlenişi de a r t a r a k sürer. rünmez parolaların İkinci hep "Bir büyük savaştan tek sonra, görünür-gö- Dünya" p a r o l a l a r ı n d a evrencil buluşu t e s a d ü f değildir; demek parçalanışın tıkça, d e r l e n i ş i n ölçüleri de bir tek insanlık k o l e k t i v i z m i n i v u r g u l a m a k zorunda ölçüleri ifade boyutlara ulaş- kalır. T o p l u m u n parçalanış ve derleniş yasasının sebebi nedir? Bu yasayı da g ü d e n d a h a t e m e l l i y a s a l a r var mıdır? Evet, bunun yasaları en genel sebebi, toplumun aşamamak zaruretlerinden Bunlar üretici güçlerdir. 2- İnsan T o p l u m u n u n Komün çekirdeği, olamayan Üretici her y a n ı n d a n üretici güçlerle örülü Üretici ilk ç e k i r d e ğ i n d e yer alan k a y n a k alır. Güçler Yasası sımsıkıca birbirine biçimde doğal bağlı, birbirinsiz bir gelişimle oluşmuştur. Güçler İnsan v e Tarih ( g e l e n e k - g ö r e n e k ) üretici güçleri m a n e v i d i r l e r . A m a maddi olan T e k n i k ve C o ğ r a f y a üretici g ü ç l e r i y l e D E N K işlerler. Denk, lı olanı Matematiksel insandır. d e n k işleyişi işlemekle Çünkü birlikte içlerinde değiştirmez, sadece üretici rinin i c a b ı n d a n b a ş k a bir şey değildir. bu mı denklemsi bozukluk kadar kendisini aktif ve güçler yasasının d ü l ü ş ü n ü insanın eline v e r m e y i s o n u n a dek ister. abartıldı en bilinç g e l i ş i m i y l e h e p s i n d e n ayrılır. bilinçle gü- Bu da d e n k gidişle- Üretici g ü ç l e r d e n h e r h a n g i birisi (cebirsel) gidiş b o z u l u r ve ifade can- Fakat bu etmeye başlar; irili ufaklı devrimlerle krizlerle düzeltmeye ulaşır... Parçalanma salarıyla yürür. ve derlenme yasası A n c a k bu yasaların tarihsel da ve sosyal temelinde asıl d e v r i m l e r yaüretici güçler y a s a s ı yer alır". Bu yüzden insan dek s ü r d ü r e m e z . toplumu Üretici veya özünü oluşturdukları daha kaliteli bir a ş a m a Üretici üzere güçler, dağılıp y o z l a ş m a y ı güçler, kendilerini toplumu yeniden evrenseli f e t h e t m e k ve ve ler. A m a Kimi birbirleriyle birbirlerini zaman üretmek insan derlenişini 3- Üretici Güçlerin DENK'liği veya güçler, biçimini Sonuna verdikleri üzere yeni ve için d e r l e n i p t o h u m l a n ı r l a r . "Bir tek Dünya" yayılışını Üretici ilanihaye: veya bilinciyle güdülmek isterler. Birbirlerini A ş a m a y ı ş Y a s a s ı d i y a l e k t i k çelişki ve y a r ı ş i ç e r i s i n d e d i r - b a l t a l a y a r a k a ş a m a z l a r , hiçe s a y a m a z l a r . birbirlerinin altına-üstüne-arkasına-önüne düşmeleri y ü z e y s e l ve yanıltıcıdır". Henüz insan meyişlerinden; bilinciyle kendi kendiliğinden kanunlarına akışları, henüz uygun biçimde güdüle- insan bilincinde onların k a n u n l a r ı b a k ı m ı n d a n , kesin hatlarıyla o l u ş a m a d ı ğ ı için, b u n u o l u ş t u r m a k üzere y a r ı ş ı r c a a) İ n s a n ç e k i ş e r e k akarlar. üretici g ü c ü , t o p l u m ve larak, t e k n i ğ i ve c o ğ r a f y a y ı kişi diyalektiğiyle dinamizm bu- işleyip geliştirirler. T e k n i k ve c o ğ r a f y a da insanı, t o p l u m ve kişi d i y a l e k t i ğ i içinde b e l i r l e y i p d e t e r m i n e eder. Ama ne t o p l u m kişiyi, a ş a m a z l a r . O n l a r da Kişi: ne de kişi t o p l u m u s o n u n a d e k hiçe s a y ı p kendi içlerinde d e n k , c e b i r s e l akarlar. İndıvidualizm [bireycilik], kapitalizmle d a h h â m e [ b ü y ü m e ] l e ş t i r i l m e y e çalışılmıştır. birlikte Bunun urlaştırılıp kökü 7 0 0 0 yıl ön- celere, tefeci b e z i r g a n l ı ğ ı n filizlenişlerine d e k uzanır - . Ki şi t o p l u m u hiçe s a y d ı k ç a , t o p l u m t a r i h s e l v e s o s y a l d e v r i m l e r l e kendi g ü c ü n ü y e n i d e n ve y e n i d e n o l u ş t u r m a y ı başarmıştır". K o m ü n ç a ğ ı n d a y s a kişi y o k gibidir. İ n s a n üretici g ü c ü t ü m d e n t o p lumdan i b a r e t m i ş gibi g ö r ü n ü r . Bu yanıltıcıdır - . Kişiler t o p l u m u n en küçük yansımaları olsalar da kendi b a ş l a r ı n a ayrı birer d ü n y a c ı k l a r d ı r . V e t o p l u m kişilerle d i n a m i z m i bulur. T o p l u m kişiyi a ş a r s a s o r u s u bile s a ç m a d ı r . T o p l u m kendi d i n a m i z m i n i kendi eliyle ö l d ü r m ü ş olur. V e y a b u n u z a t e n insan ü r e y i m i ve üretimi b a k ı m ı n d a n s o n u n a dek y a p a m a z . Kişinin t o p l u m u a ş m a s ı yeni k o n u m u z o değil; dır. ö n e r m e s i y l e olur ki kişinin t o p l u m u v e y a t o p l u m u n kişiyi hiçe s a y m a s ı - hiçe sayışları m e d e n i y e t l e r ve kentler y o k oldular. konusudur. antik t a r i h t e y o ğ u n l a ş t ı k ç a , o Bu e m p e r y a l i s t d ü n y a için de söz Emperyalizmin anavatanlarında ması d ü n y a ç a p u l l a r ı n a bağlıdır. Özetle Kişi d e t o p l u m u n u a ş a m a z . biçimini Kişilerin t o p l u m l a r ı n ı bir t o p l u m kişi t o p l u m u , t o p l u m hâlâ hazıryiyicilikle yaşa- Fakat bu i l a n i h a y e s ü r e m e z . kişiyi b a l t a l a y ı p hiçe s a y d ı k ç a , insan üretici g ü c ü i n m e l e n i r ve t e k n i k - c o ğ r a f y a üretici g ü ç l e r i n i realize e d e mez; ü r e y i m ve üretimi de felç e t m e y e başlar... b) T e k n i k üretici gücü insan ve c o ğ r a f y a üretici güçlerini s o n u n a dek baltalayıp hiçe i n d i r e m e z . Ç ü n k ü kendisini realize e d e n insandır - . Kay- nağı ise d o ğ a c o ğ r a f y a üretici g ü c ü a l a r a k doğadır. O halde t e k n i ğ i n ve kişi mülkiyetinin urlaştırılması toplumsallaştırılıp binilen dalın evrenselleşmelerinin s ö m ü r ü l e c e k doğa kesildiği ve toplum sonuna parçası kadardır; kalmayınca ç ı p l a c ı k h e r k e s ç e g ö r ü l m ü ş o l a c a k t ı r ki zıddına atlayış o denli e v r e n s e l c e y a m a n gelir. Ö n c e d e n a y ı l m a k gerekir. Ve bütün bu örgüler, sözgelimi o n b i n l e r c e yıllık gidişiyle o l u ş m u ş toplumunun yüzden mız, o kendisini ilk insan yapısına (parçalanıp-derlenerek) ilk ç e k i r d e k t e m e l l e r i n d e n henüz ağacın alınyazısı, komüncül endamına, ayrılamaz. dal y a p r a k ve çekirdeğinin dayanır - . yeniden O'nu İnsan üretişi, bu anlayamayışı- m e y v e l e r i n e takılı kalıp t o h u m u n u ö n e m s e m e y e n bencil ç o c u k l u ğ u m u z d a n d ı r . A y ı l m a m ı z d a o derecede yaman gelecektir... 4- İnsan T o p l u m u ' n u n Tarihsel ve Sosyal İnsanlık tarihinin ilerleyişi d e v r i m l e r l e olur. Devrimler Yasaları 6500 yıllık A n t i k Tarih saat d ü z e n l i l i ğ i n d e ş a ş m a y a n t a r i h s e l d e v r i m l e r l e ilerlemiştir. dır s ü r e n Tarihsel devrimler, doğrudan le g e r ç e k l e ş m i ş t i r . Sosyal komün ve komün gelenekleri gücüy- devrimler, v e y e n i d e n ü r e t i l m i ş biçimi o l a n komüncül temellerin bir açılımı m o d e r n d e v r i m c i s o s y a l sınıflarla v e halklarla g e r ç e k l e ş m i ş t i r . Ve bu y ü z d e n d a i m a ilk d o ğ u ş l a r ı vizmin de daima min potasında hayat bulmuştur. Eksiklikleri geliştirilmesiyle giderilmek zorunda Tarihsel ve Sosyal güçler yasası çimlerini 500 yıl- m o d e r n tarih d a h a bilinçli s o s y a l d e v r i m l e r l e ilerliyor. kollekti- kollektiviz- kalmıştır. D e v r i m l e r y a s a s ı n ı n t e m e l i n d e y i n e aynı bulunur. Üretici g ü ç l e r kendilerini kuşatan dar v e y a z i n c i r e v u r u l m u ş b u l d u k l a r ı n d a , y e n i l e r i n i layıp geliştirirler ve vakti üretici m ü l k i y e t biyumurt- gelince yavrularlar. A m a d a i m a hatırda t u t u l m a l ı d ı r ki bütün bu gelişimler, o ilk insanlık t o h u m u ç e k i r d e ğ i t e m e l i n d e ; m i n d e olur. Ve o r a d a insan, o temellerin yeniden üretilmesi üretici biçi- g ü ç l e r i ç e r i s i n d e en aktif o l a n ı d ı r ç ü n k ü üretici g ü ç l e r i n y u k a r ı d a a n d ı ğ ı m ı z bütün çelişki v e g e l i ş i m l e r i ne bilinç ve alt bilinciyle s e n t e z c i l t e p k i verir. İşte k o n u m u z u Konumuz: halkası olan: ışığında kutsallaştırma prosesinin son "Allah", " P e y g a m b e r " , "Kitap"tır. Morgan'ın 1877'den bu yasalar çerçevesinde işlemeye çalışacağız. "Tarih Tezi"miz beri, araştırmalarından Komün çıkan üzerine yapılan olan u z m a n a r a ş t ı r m a l a r ı gibi; s ü r e n u z m a n etüdleri oldu. tarih ve o öncesi derecede biliminden, de karıştırıcı k u t s a l l a ş t ı r m a ü z e r i n e de o n l a r c a yıldır Frazer, Kramer, C e r a m , C a m p b b e l l , T o y n - bee b u n l a r ı n en g ö z e b a t a n l a r ı . Bu a l a n d a da birikim bilimi d a ğ l a r kadar birikti d u r d u . A m a t a s n i f edici gidiş k a n u n l a r ı n ı a r a y a n bir ç a l ı ş m a o r t a l a r d a g ö r ü n m ü y o r . Oysa toplumsal gidiş tümlüğüyle l a ş t ı r m a prosesi a y d ı n l a n a m a z . ce çıkarılamadan onun son gözönünde tutulmadan kutsal- K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi d e t ü m d e n bilin- halkası olan t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı ö r t e n perdeler aralanamaz. Konfüzyonizm: Kafa karışıklığı, y a b a n a atılır c i n s t e n değildir. T e o - ride d e v r i m i ö n g ö r ü r . Sosyal devrimler kültürel devrimlere t r a m p l e n olur; doğrudur. Ama sosyal devrimler de aslında kültürel, eğitsel, rimlerin stratejilerini barındıran engin teorik (kültürel) devrimler içinde hukuksal ve benzeri dev- g e r ç e k l e ş m e d e n s a ğ l a m c a d o ğ a m a z ve ayakları üzerinde yürüyemezler. " A l l a h " d o ğ r u d ü r ü s t ç a ğ r ı ş ı m ı z ş u n u n şurası Hz. Muhammed'den beridir. O y s a ilk Allahlar, i n s a n l ı ğ ı n n e r e d e y s e d o ğ u ş u n d a n beridir. Ve değişegelirler. 1- Demek bir kutsallaştırma prosesi sözkonusudur. Totemizm'e kadar uzanır - . İ n s a n t o p l u m u , içinde d o ğ u p geliştiği e v r e n i y o r u m l a m a y ı şünemeden, doğrudan doğruya doğanın kendisini k u t s a l l a ş t ı r m a gidişinin çocuğu diliğinden y o r u m u n u anda beşiğinde bulmuştur. A m a y i n e d e insanın d ü ş ü n m e d e n t a s a r l a m a d a n y a ş a d ı ğ ı sallaştırma davranışı totemcilik, bile dü- o l a r a k geliştiği bu kut- kendi e v r i m i n i n v e y a e v r e n i n i n ken- içermiştir. İnsan t o p l u m u n u n ilk t o t e m tanrıları: A ğ a ç l a r v e hayvanlar, insa- nın n e r e d e n g e l d i ğ i n i n ö l ü m s ü z b e l g e l e r i o l m u ş l a r d ı r . T o t e m i z m , ataya inanç dini sayılır. İlk ata Doğadır. D e m e k ilk insan, d o ğ a d a n gelişini k e n d i l i ğ i n d e n bir g e l i ş i m l e o r t a y a çıkan t o t e m i n a n ı ş ı y l a ifade etmiştir. Bunu bilmeden i s t e m e d e n a m a a l t ş u u r u g e l i ş t i k ç e yapmıştır - . Hayvanlar aleminden vandan apayrı bir ruha kopuşmadan kavuştukça bunu y a p a m a z d ı . düşüncesi İnsan, hay- g ü n d e l i k bellek d ü z e - y i n d e d e olsa g e l i ş m e d e n y a p a m a d ı . İlk cinsel y a s a k , insan t o p l u m u n a v e insan ilk k u t s a l l a ş t ı r m a g e l i ş i m l e r i beynine düşer d ü ş m e z başlamış olmalıydı. D o ğ a (bitki v e h a y v a n l a r d a n o l u ş a n ) atalar, ilk t o t e m s e n t e z l e r i n d e kendilerini kesince göstermiş bulunuyorlar. Sonradan bunlar t o p l u m biçimleri gelişip a ç ı l d ı k ç a , a n a ata, baba ata, kral ata, d e v l e t l ü - s a r a y l ı kral ata t a n r ı l a r a , hatta sınıf, ve g i d e r e k her şeyi y a r a t ı c ı zümre, m e s l e k , y e t e n e k ata t a n r ı l a r a bir t e k ata t a n r ı y a : ki bu d e t e r m i n i z m i n en y ü k s e k ifade tarzıdır. bilince ç ı k a r m a Allah' a dönüşmüştür B u n d a n s o n r a kendisini p r o s e s i n e d ö n ü ş e c e ğ i n i n işaretlerini verir. Konu s a n ı l d ı ğ ı n d a n d a h a d e r i n köklü ve dal budaklıdır. öncelere dek tarihlenebilen Neanderthal: Ateş insanı, biliyordu v e r u h l a r a , ö l ü m d e n s o n r a d i r i l i m e i n a n ı y o r d u . s a l l a ş t ı r m a prosesi 2 0 0 bin yıl ölü gömmeyi D e m e k kut- bu denli g e r i l e r e götürülebilir. Peki ö y l e y s e n e d e n o kökler, m o d e r n i n s a n a hiç o l m a m ı ş gibi gö- rünür? 2- Bu, Büyük Sansür ile g e l i ş m e k z o r u n d a zündendir. larını sonuna dek yoketmeyi Bu y a m a n y o k e d i c i , m a n l ı k t a eski sınıflı t o p l u m yü- kökleri bayraklaştırmıştır. köleleştirici gidiş, kendi g ü c ü n e d e n k bir ya- bilinçlere çıkarıcı ve üretici g ü ç l e r i n m o d e r n ge- lişimine u y g u n c a y e n i d e n c a n l a n d ı r ı c ı durabilir kalan Kendini ve t a n r ı s a l l ı k l a r ı n ı y ü c e l t i r k e n , K o m ü n ' ü ve inanış- bir z ı d d ı n a atlayışı getirmeden miydi? K u t s a l l a ş t ı r m a g i d i ş i n i n son feci-bezirgan saltanatını bütün halkası olan İ s l a m m e d e n i y e t i ' n i n te- kalleşliği v e k o r k u n ç l u ğ u y l a hortlatan E m e v i y e çağı, kaldırdı. Peygamberlerin Allah Evrencil sistemini hayattan b e z i r g a n l ı k s ö m ü r ü s ü n e kılıf yaptı. koparıp rafa Z a t e n bu yol ta- rihsel d e v r i m l e r i o l m a m ı ş a d ö n d ü r ü ş ü n d e n beri açılmıştı. A r k a d a n gelen A b b a s i l e r , Selçuklular, O s m a n l ı l a r da aynı p r o s e l e r i yaşadılar. Modern kapitalizm Allah'ını dünyevi kunamadığı laisizm için, o b ü y ü k sansür, v e s ö m ü r ü n ü n aracı gidiş ise, ile evrensel tefeci bezirganlığın i k t i d a r l a r ı n d a n a l a ş a ğ ı etse de g ö k s e l iktidarına do- m o d e r n ç a ğ d a da s ü r ü p g i t m i ş ezi haline getirilmiştir. Hele d o ğ u l u t o p l u m l a r d a bu katmerlenmiştir. 3- Bu y ü z d e n k u t s a l l a ş t ı r m a l a r ı n kavranışı e r t e l e n m i ş , ilk halka ile son halka birbirlerine Y i n e de her ş e y e k a r ı ş a r a k s e ç i l e m e z hale gelmiştir. rağmen 19. yüzyılın ikinci yarısı tümlüğü, düşünce devrimleri atılımları alanda İş t a s n i f e t m e y e kaldı. b i r i k i m l e r d o l u p taştı. 4- Böyle bir t a s n i f t e ilk d i k k a t ç e k e n ve 20. bakımından verimli nokta, yüzyıl oldu. madalyonun Her iki y ü z ü olan şu g e r ç e k l i k oldu: a) B ü y ü k s a n s ü r l e g e l e n gelişimin; b) İlk halka ile son h a l k a ' n ı n aynı t e m e l l e r d e n y ü k s e l d i k l e r i halde, t a n ı n m a z hale gelip, d ü ş ü n e n başları bile k u r b a n e d e c e k k o n f ü z y o n i z me boğulmuş oluşu. B u r a d a son h a l k a d a n a s ı l a c a ğ ı z , ç ü n k ü prose o son halkada hem k ö r d ü ğ ü m e d i l i r k e n h e m d e yazılı a y d ı n l a t ı m l a r a b e l g e l e r e ulaşmıştır. Mesela sadece Hâtem-ül Enbiyâ: "Son P e y g a m b e r " sözü bile kutsal- l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n var o l d u ğ u n u v e s o n u n a g e l i n d i ğ i n i ; bundan sonra A l l a h ' ı n v e P e y g a m b e r i n i n işlerini i n s a n l a r a d e v r e t t i ğ i n i ; insan d ü ş ü n - c e s i n d e v e t o p l u m u n d a yeni dığının A l l a h ve ve d ö n ü ş ü m l e r y a ş a n a r a k g e r ç e k l i ğ e ulaşıl- P e y g a m b e r k e l a m ı y l a açıklanışıdır. Bu denli g e r ç e k ç i öngörülüdür. Önce insan t o p l u m u vardı. Allah insan t o p l u m u n d a n çıktı. Sonra insan, A l l a h ' t a n y a r a t ı l d ı gibi oldu. A l l a h ' ı insan y a r a t t ı ğ ı halde, insanı y a r a t a n ı n A l l a h o l d u ğ u sanıldı. Bu nin sanmanın payını veya altında aramamalı kim yarattı denli önemlidir. Neden? bir g e r ç e k l i k , mı? " H e r ş e y i d o ğ a ve insan determinizmi- insan y a r a t t ı " d e r s e k , insanı ne diye s o r m a m ı z g e r e k m i y o r mu? İlk t o t e m tanrı bu D o ğ a y a uzanır. " İ n s a n ı insan y a r a t t ı " s ö z ü n d e de bir g e r ç e k l i k payı var e l b e t t e . A m a y i n e de bu bir kısır d ö n g ü o l m a z mı? " D o ğ a l s e l e k s i y o n " [ a y ı k l a n m a ] y a s a s ı b u denli önemlidir. Genel çekliktir. m a d d e c i l e r için A l l a h ' ı i n s a n ı n y a r a t t ı ğ ı su g ö t ü r m e z bir gerA m a "İnsan nasıl o l d u d a A l l a h ' ı y a r a t t ı ? " s o r u s u n a yeterli c e v a p a r a n d ı ğ ı , hele hele b u l u n d u ğ u s ö y l e n e m e z . İkincisi: A l l a h ' ı san y a r a t t ı y s a (burada rol in- o y n a y a n s o s y a l ve z i h i n s e l - p s i k o l o j i k me- k a n i z m a l a r ı n ne o l d u ğ u bir y a n a ) " İ n s a n ı kimin ya da neyin y a r a t t ı ğ ı " s o r u s u n a yeterli c e v a p a r a n d ı ğ ı , hele hele b u l u n d u ğ u s ö y l e n e b i l i r mi? Buna d a g ö ğ s ü m ü z ü g e r e gere evet d i y e m e y i z . İşte ş u kadar z a m a n d ı r D a r v i n i z m , maddecilik alanında çarpışıyor yetmez ne D a r v i n i z m M a r k s i z m l e , yı bıraktık, mazlar. sentez Bu yukarıda da olma bulamayız. kadar zamandır Marksizm, mi? d e n e c e k e l b e t t e . . . Ancak ne de M a r k s i z m D a r v i n i z m l e s e n t e z o l m a savaşını d ü r ü s t ç e y a l ı n k ı l ı ç b a ş l a t m ı ş sayıl- hoş g ö r ü l e b i l i r ise de andığımız şu soruların b u n s u z yani cevaplarını sentez olmaksızın doyurucu ölçülerde arayıp Belki buna v a k i t var, diyebiliriz. A m a ne D a r v i n i z m , ne de M a r k s i z m kendi içlerinde kendi m a n t ı k buluş teori silsilelerini (daima y ü k s e l e r e k ilerleyen v e bir t e k s e n t e z e ulaşan g e l i ş i m l e r i n i ) t a m a m l a mış s a y ı l m a z l a r . Elbette bu a l a n d a da s a v a ş l a r veriliyor. D a r v i n i z m so- mut b i t k i - h a y v a n g e n e l l i ğ i n d e n s o m u t h ü c r e mikro b i y o l o j i s i n e girdi. Marksizm, de k e n d i n c e her y a n d a n bilebildiğimiz kaldı. kadarıyla Marks'ın ve ilerletilemedi. bu Engels'in Teorik tapınç hecmeleri içinde o l d u k . Konu, ç o k genlikli maddenin kanunları gibi, canlının kanunları üzerinde duruluyordu. ilk t e m e l c e v h e r filiziydi. bütün tarihin O en nükleer verimlilikte k ü ç ü k parçası A t o m ' u n k ü ç ü k parçası k ü ç ü k parçası ilk c e v h e r filizinin Komün'ün parçalanış işlenmemiş medeniyetlere çözülüş kıyasıya d ö ğ ü ş d i y a l e k t i ğ i yakalamamıza par- Hücre ç e k i r d e ğ i n i n B a r b a r ( K o m ü n ) , insanın medenilerin gidişini geri bile k a v r a n ı p içinde t e o r i y e d o k u - hatta d e n e b i l i r ki gidiş k a n u n l a r ı gibi, t o p l u m u n e n men çok d a h a silsilesi (atakları) parçalanabilir en kanunları veya barbarlarla pozlarını v e r s e Biz yıllar yılı bu b o ş l u ğ u d o l d u r m a s a v a ş ı oldu. çalanış meşgul Darvinizm'den m a n t ı k buluş teori n u l m a z kutsal t a b u kalındı. Çünkü her ş e y l e savaşta yardım ediyordu. he- İnsanlık tarihi, t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l i ş i m tarihidir. Ve bu gidiş ister i s t e m e z , tıpkı fizik ve biyoloji kanunları benzeri k a n u n l a r a uyar. B u n d a şaşıla- cak bir y a n a r a y ı ş ı m ı z , o l a b i l d i ğ i n e e s n e k olan s o s y a l o l a y l a r ı n içinde k a n u n l a r ı n s e ç i l e m e z o l u ş u n d a n v e onları y a ş a m a k t a n s e ç m e y e vakit ayırma gücünü bulamayışımızdandır. Hatta o g ü c ü b u l a n l a r ı n bile bu y o l d a sık sık y e n i k d ü ş m e l e r i n d e n , y o l u n sarp o l u ş u n d a n d ı r . A n c a k bu yol sanılan ve umulandan çok daha ce t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l i ş i m k a n u n l a r ı n ı v e r m e z ; hukuksal, sanatsal, edebi, zihinsel proselerin verimlidir. din gibi peçelerini de Sade- kültürel, kaldırıp, g e r ç e k y ü z l e r i n i e l e ş t i r e r e k bu g e l i ş i m k a n u n l a r ı u y a r ı n c a g e r e k e n atılımlara yol Birincil lan gösterici olan kültürel-eğitimsel zamanla olabilir y e n i l e r i n i t e m e l l e n d i r e b i l i r i z . devrimci o stratejik görevlerin yanıbaşında ikincil kadar k a p s a m l ı ve çok işimiz var ki; birincil g ö r e v l e r haline g e l e c e k t i r ş ü p h e s i z . ka- bunlar Belki de bazıları ç o k t a n içice g e ç m i ş bulunuyor. A m a biz, onları a y ı k l a m a işine bile giriş e m i y o r u z . A n c a k "Tarih T e z i " m i z l e ilgili v e s t r a t e j i k a ş a m a m ı z ı n ö z v e y e d e k güçlerini eğilmeden Din gibi kültürel reçlerimizi olayların Bu daha dolayısızca etkileyen konulardan başlıcaları olanlara edemiyoruz. duran zincirleyen, o ama çok derin ö l ç ü l e r d e de kökleri olan ve bilinç sü- kişilik h e z e y a n l a r ı n a yol açan Bir kere m a d d e s i n i ele a l m a k t a n geri d u r a m a d ı k . konu bir y a z ı m ı z d a kılıçlaştırılmışken a n l a d ı k ki, T ü r k i y e gibi doğulu geri şehit edildi... b ı r a k t ı r ı l m ı ş ü l k e l e r d e din; s o s y a l kültürel ve psikolojik o l a r a k sağlı sollu pek çok kafanın m a s ı n a yol a ç a b i l e c e k , koparıl- iliklere s i n m i ş bir konudur. Şehit olmuş bir yazı y e n i d e n diriltilebilir mi? Bu imkansızdır. Çünkü " H a y a t " gibi bir kelimede dillenmiş bulunan tarihsel d e t e r m i n i z m hiç durmazken zihinsel d e v i n i m l e r i m i z de yerinde sayamaz. yazıyı y e n i d e n y a z m a k , deyim yerindeyse yeni sız kalır. Bakış açılarımız hatta İster istemez aynı baştan diriltmek olanak- literatürümüz bile başkalaşarak konuyu hayatın akışına paralelleştirir. Veya hayat bakış açılarımızı, en küçük deyimlendirişlerimizi bile etkileyerek, konuyu yepyeni boyutlara taşır-. Din konusu, daklarla birçok k i t a b ı m ı z a t a ş m ı ş s o n s u z d e n e b i l e c e k dal doludur. Burada Kur'an ve Muhammed, bir de k a d a r ı y l a , bunların ilk kökleri o l m a s ı itibarıyla "Hz. ile çalışacağız. sınırlı kalmaya Dolayısıyla insan ilgisi bu- olduğu İbrahim geleneği" Allah'ı nasıl yarattı v e y a insan insanı nasıl yarattı v e y a insanı y a r a t a n nedir? gibi s o r u l a ra, somut İbrahim-Muhammed-Kur'an cağız ki, bu o l a b i l d i ğ i n c e s o m u t ve s a ğ l a m Çünkü prosesi içinde c e v a p l a r araya- k o n u d a k i b a ş k a ç a l ı ş m a l a r ı m ı z a ve o l a b i l e c e k ç a l ı ş m a l a r a kılına bir b a s a m a k oluşturabilenim. dokunulmamış, değiştirilmeden günümüze dek gel- miş yazılı en son en gelişkin kutsal kitap Kur'andır. H a d i s l e r - S ü n n e t l e r - İ n c i l - T e v r a t ve a r k e o l o j i k kazılar, ilk Irak medeniyeti (Sümer), tabletler, karşılaştırılarak yorumlanabilirse; linçlere ç ı k a r m a k d a h a mitolojiler Allah'ın ilk a k t ü a l i z e edilebilir ve bu köklerine medeniyetler, son belge ile i n m e k ve bi- kolaylaştırabilir. İnsan'ın aklı, zekası, önce aşırıca s o m u t keskin olaylarla doldu. Ve s o m u t , yalan bilmez d ü ş ü n d ü ve d a v r a n d ı . Bu d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş ı n ı n potası, yine yalan bilmez kollektif insan a k s i y o n u : çıkagelmiş, doğanın doğal s o m u t s e l e k s i y o n olaylarının çe, v a h ş e t çağları düşünceden aşılıp Komün idi. D o ğ a d a n bir eki olarak doğan gelişen k o m ü n , keskin ürünü oldu. Olaylar birikip t e k n i k geliştik- barbarlığa geçildikçe, s o m u t g ü n d e l i k bellekli soyut sentetik bellekli düşünceye geçildi. Soyut sentetik bellekli d ü ş ü n c e biriktikçe yeni t e k n i k keşifler yapıldı. T e k n i k ilerledikçe somut olaylar aşırı lunun ilk tanrıları birikerek soyut fikir sentezleri veya dinleri de d ü ş ü n c e ve hızlandı. davranışları İnsanoğgibi yalın keskin s o m u t l u k t a , y a ş a m l a r ı n ı n bir y a n s ı m a s ı oldu. Tanrısı da cenneti de c e h e n n e m i de y a n ı b a ş ı n d a hatta içinde a r a l a r ı n d a y d ı . Sınıflı t o p l u m : M e d e n i y e t l e r l e birlikte bu s o m u t din sistemleri de soyutlaştı, y a l a n l a ş t ı , gökselleşti. İlk köklerinden kopuk s e ç i l e m e z hale geldi. Bu o kadar so- yutlaştı ki, insan biriken bilgileri bilimleri ışığında O'nu y e n i d e n somutlaştırmak ve Çok bilinçlere ç ı k a r m a k a ş a m a s ı n a genel şüncenin bir paradoks diyalektiği, davranmanın göksel yaparsak, soyut d ü ş ü n m e ve aşırılaşmasının somut kaldı. yaşamın davranma; ve dü- soyut d ü ş ü n m e d i y a l e k t i ğ i , S o m u t bilimsel yercil düşünce ve d a v r a n m a veya t o p l u m u n oldu girmek zorunda ilkel ( k ü l t ü r l e r i n de) gidiş k a n u n l a r ı diyebiliriz. İnsanın tezatları maz-şaşırtıcı sizlerimizi bile ründürebiliyor. boğmadan kuran merakı) bazen ve sentezleri çıkaran bu meraklarını giderecek; rahat e d e m e y e c e k ; insanın aklı dek d a y a n a m ı y o r . olmadık meraklar öldürebiliyor; İnsan huzur b u l a c a k , ç ü n k ü içinde zekası soyutluğa sonuna ö l d ü r m e s e sü- karanlıkları a y d ı n l ı ğ a a y a k l a r ı n ı y e r e basan ruhu ve b e d e n i (inanıl- En yürek- s o m u t l u k içinde o s o m u t l u k ve y a l ı n l ı k hayat buldu. O gerçeği bulmadan ve o g e r ç e k l i k içinde y a ş a m a d a n ona rahat yok. Eşyanın tabiatı gereği bu. Niye alınıp d a r ı l a l ı m ki? Bu y o l d a insan gibi s a v a ş a l ı m yeter. Hayvan gibi didişmenin getirdiği lerden d e r s a l a m a m a k b ö n l ü ğ ü n ü bile, d e v r i m c i l i k , şehit ve gazi- K e m a l i z m v e şeri- atçılık ö ğ ü n c ü gibi g ö s t e r m e k , sosyal h a y v a n l ı ğ ı m ı z a d e v a o l a m a z . V e halkımıza reva g ö r ü l e m e z . . . İnsan sosyal hayvanlarda veya toplumsal bir y a r a t ı k l e m e l e r değillerdir. İnsanın başka bir şey değildir. yen e v r i m s e l içgüdüsü, toplumsal Her kişinin aklı, insanın gelenekleri yeni gidiş "içgüdüsü" ibaret zincirkanunlarından k e n d i s i n d e n çok ö n c e d e n k a n u n l a r ı y l a geriler v e y a İ n s a n l a r kendi tarihini y a p a r k e n , kuşakların ise, b u l u n a n l a r gibi o r g a n c ı l d e t e r m i n i z m l e r d e n işle- ilerleyebilir. geçmişin kuşakların mirasıyla yaparlar. beyinleri üzerine birer Ölü kabus gibi çöker. Hz. M u h a m m e d de İbrahim geleneğiyle büyüdü. A m a aklını sadece o gelenekle t ö r p ü l e m e d i . Yaşadığı olayları y o r u m l a y ı p y ö n e t m e k t e n geri durmadı. G e l e n e k aklıyla rasyonalizme g e ç e m e d i . realiteyi veya O'nu İbn-i aklıyla y o r u m l a d ı k l a r ı n ı ayırıp Haldun 700 yıl sonra takdire şayan bir laisizmle başardı. M u h a m m e d , laisizmini din geleneği içinde bilmeden saklayıp geliştiren müslüman c u m h u r i y e t ç i l e r gibi davrandı. İbrahim'in tektanrıcılığını, bedevinin çoktanrıcılığına üstün ve akılcı tuttu. Bununla da kalmadı, işlediği tarihsel d e v r i m g ö r e v l e r i n d e ve olaylarında ulaştığı her akılcıl sentezi ayetleştirip tektanrı geleneğini geliştirdi. Muhammed leneğinin böyle nakli emrine geleneksel bilimi s o k a r a k bilinçaltına baştacı bastırdı. edip akli bilimleri Tanrısallaşma ge- prosesi icabettiriyordu. A n c a k b u tek y a n d a M u h a m m e d , aklı a m b a l e o l u r s a k yine g e r ç e ğ i geleneğin e m r i n e b a ğ l a r k e n , aklın k a ç ı r m ı ş oluruz. ü z e r i n d e din ka- b u ğ u n u bilinç y e r i n e k o y a r a k , akıl g e l i ş i m i n i bir ö l ç ü d e z i n c i r e v u r m u ş o l u y o r d u . A m a din g e l e n e ğ i n i d e akılla y o ğ u r u p e v r i m s e l d e t e r m i n i z me, t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n a b i l m e d e n y a k l a ş t ı r ı y o r d u . Bu d u r u m d a İbn-i dek m ü s l ü m a n li bilimlerden ilh...'den) Haldun, M u h a m m e d ' d e n 7 0 0 yıl sonra, iliklerine olduğu halde, (geleneksel kurtarmaya, aklı ve t a r i h s e l teoloji gidiş bilimlerinden, kanunlarını, nak- F ı k ı h - H a d i s - T e f s i r ve laik o l m a y a ç a l ı ş a r a k , T a r i h Bilimi'ni kurmaya kalkışır - . Biz t a r i h s e l m a d d e c i l e r , 600 yıl s o n r a İbn-i H a l d u n ' u bir a d ı m ö t e y e götüremez miyiz? B u n u n için iki işi bir a r a d a d e n e m e l i y i z : 1 - Nakli, geleneksel Muhammed'in, ruhunu İbrahim Allahçılığının Kur'an'ın, şuur altında kabuğu altında işleyen asıl t a r i h i n , gelişen madde ve bilinçlere ç ı k a r m a l ı y ı z . 2- B ö y l e c e m o d e r n i n s a n ı n , b u g ü n k ü bizlerin, bilinç altına bastırılmış din d u y g u l a r ı n ı n asıl e v r i m s e l k a n u n l a r a u z a n a n köklerini bilinçlere çıkarıp teolojik zincirlerimizden İslamın ken, kurtulmayı d e n e m i ş oluruz. ilk filizleniş yıllarında, nakli din k a b u ğ u bilinç yerine geçer- tarihin gidiş kanunlarını s e z e r e k akılla yorumlayan Muhammed, aklıyla birlikte tarihin k a n u n l a r ı n ı da ş u u r a l t ı n a bastırmış o l u y o r d u . nin ş u u r a l t ı n d a y a t a n şey, böylece evrimin deleri ve ruhu d e n e n şey o l u y o r d u . kanunları, dinin asıl Di- mad- Bunu ortaya ç ı k a r m a y ı d e n e m e k , g e ç m i ş dinler için de aynı şeyi y a p a b i l m e g ü c ü n ü k a z a n m a k olabilir. yüzden Muhammed'in tarihsel kılına (geleneksel determinizme yaklaştırma dahi dokunulmadan, t e k t a n r ı fikrini, akılcılığını bilmeden Bu sezilerde bizzat k i t a p l a ş t ı r m a s ı ve (tahrif e d i l m e k s i z i n ) geleceğe iletilmesini kurallaştırması, bu iş için b u l u n m a z d e ğ e r d e bir kaynaktır - . Hz. hin M u h a m m e d ve Kur'an'ın en g ö k s e l m a d d e ve r u h u n d a n Evrim dışında samedani hiçbir ş e y [göksel] b u y r u k l a r ı , en yercil tari- uzak d ü ş s e l e r bile, Tarihi y a p a n olup şeylerle bitmediğine göre, gerçekler arasındaki olabilir? T a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı y a ş a n a n ç a ğ a Nasıl dern nakli çağda bilimlerini Dinin dern ruz. bilimler akli da akli bilimleri ş u u r a l t ı n a bilimler v e y a (teolojiyi) ş u u r a l t ı n a altında daha insanlardır. söylenen, bağı yazılan, kurmak nasıl uygulamak sûretiyle. itmişlerse, ö y l e c e mo- doğrusu bilimsel birikiş, din bastırmıştır - . işleyen e v r i m s e l insanın da dinsel ş u u r a l t ı n ı kanunları ortaya koyabilirsek, mo- bilince ç ı k a r m a y a y a r d ı m e t m i ş olu- B u n u v a h ş i ç a ğ l a r a ( m i t o l o j i l e r e ) d e k g ö t ü r ü r s e k , aklı z i n c i r e v u - ran s a y ı s ı z din ve kültür k a l ı n t ı l a r ı n d a n a r ı n m ı ş ve t a r i h i n uyumu kanunlarına g e l i ş t i r m i ş oluruz. Hemen gamber, örneğidir. h e r k e s i n a n l a y ı p k a b u l e d e c e ğ i gibi, kendi çağının en her ö n d e r v e y a otantik yaratığıdır ve ibret alınacak Peybir A y d ı n l a r ı m ı z bunu pekala bilirler a m a ve fikir a d a m l a r ı n ı t a n r ı l a ş t ı r m a y a iş kendilerine gelince, aydını bayılırlar. Ki kendilerine de b u n d a n pay çıksın. Hz. M u h a m m e d ' i a b a r t m a y a g e r e k yok, olduğu gibi ele alınsın! Hayır ağıza bile a l ı n m a z . Şu kadarını 1- Hz. "Ma "Ben 2- Muhammed'in ene, Bunda bir altbilince bastırma y o k mu? işaret e t m e k l e işe b a ş l a y a b i l i r i z . illa pek s e v e r e k s ö y l e d i ğ i sözü ş u y d u ; beşerün misliküm" sizler gibi insan kişiden Muhammed yine üzerine olduğunu başka bir şey basarak değilim". Peygamberlerin sonuncusu bildirmiştir: "Hâtem'ül en biyâ" Bütün nakli A l l a h ç ı g e l e n e k l e r - m i s t i s i z m l e r bir y a n a , bu iki söz de; Muhammed'i Peygamber yapan bir şey o l m a d ı ğ ı n ı s e z e n Din da; (Bilinç) şeyin kendi çağından, tarihten başka d a h i y a n e akılcılık d e t e r m i n i z m c i l i k yatar. kabuğu, bu aklı, d e t e r m i n i s t sezileri A l l a h ' a bağlasa alttan alta alt bilinç d e r i n l i k l e r i n d e o l a y l a r ı n gidişini s e z e r e k olay- lara u y m a eğilimi yer alır. bilimadamı bir- birlerinden pek hoşlanmazlar. Sanatçı bilinçaltı d e m e k t i r genellikle; Bu şuna benzer: Bilimadamıyla sanatçı, sanatçıyla bili- m a d a m ı ise bilinç demektir. pek hoşlanmazlar. Bilinç bilinçaltını Çünkü bilince Bilinç, bilinç altından, bilinçaltı da bilinçten ikisi de çıkardıkça birbirlerine zıt d ü ş m a n kardeştirler. O'nun bilinçaltı az işini bitirir ama y a m a n değildir; alttan alta bilincin k u y u s u n u k a z m a k için pusularda kriz bekler. Bilinç, bilimsel bütünlüğü kesin biçimlerde kurdukça bilinçaltı pes ederek uysallaşır. A n c a k o z a m a n o bilim a d a m ı y l a sanatçı ve sanat arasında bir a n l a ş m a sağlanabilir. Sanatçı da sentez olma yolu açılır. İşte bu a ş a m a y a bu tür bilince y a k l a ş t ı k ç a Bilim ile sanat ikiyüzlülüğü aşıp barışır-. kadar, bilinç, b a s t ı r m ı ş o l d u ğ u s a n a t ç ı bilinçaltını biliminde bilmeden yansıtırken; sanatçı da yine b i l m e d e n b i l i n ç a l t ı n d a bilimi yansıtır - . Çünkü bilincin bilinçaltı o l m a k s ı z ı n ; zın y a ş a y a m a y a c a ğ ı gibi; bilinçaltının da bilinç o l m a k s ı - bilim s a n a t s ı z , s a n a t da bilimsiz o l m a z . A m a ne çare ki iktidar s a v a ş ı bilinç lehine g e l i ş m e d e n bu s a v a ş d u r m a z . Antik çağda altına bastırdı. tırdı. iktidar d i n d e Bunu a n c a k , tarihi çözüme kavuşturabiliriz; Muhammed idi, bilinç, yerine geçerek kendine işleten budur. P e y g a m b e r l i ğ i y a k ı ş t ı r s a d a g i d e r e k kendisini P e y g a m b e r y a p a n şeyin tarihi kendisi gibi bilinç k a n u n l a r bilindikçe kesin e g e m e n bir denenmesi gereken olaylar o l d u ğ u n u k u v v e t l e sezdi. h e r k e s gibi T u r h a l l ı bir hallı insandı. Ve m e d e n i y e t her yanı sezdi. bilimi M o d e r n ç a ğ d a iktidar bilime geçti, dini bilinçaltına bas- ülkücü kişiliklerin kalmayacağını ve O da kapladıkça çıkamayacağını da Dini P e y g a m b e r l i k l e r i n de s o n u g e l m i ş t i . . . Bu determinist seziler alt bilincinde işliyordu. Tıpkı sanatçıdaki gibi!.. BİRİNCİ BÖLÜM ALLAH-İBRAHİM-MUHAMMED-BİLİM 1- BİRİKİM İBRAHİM BİLİMİ VE T A R İ H İ N İLE İnsanlık tarihinin rimsel yorumları çağlarıyla ilgili ilgili en bu yazısız v a h ş i ilerletecek belgeler, a r k e o l o j i k kazılar; okunması, BÜYÜK MİRASI; MUHAMMED çağlarına birikimler yaptı. karanlık kalan ait b e l g e l e r bile, Yine antik yazısız ev- barbarlık medeniyetler tarihiyle t a b l e t l e r i n eski çivi y a z ı l a r ı n ı n ç ö z ü m l e n i ş i y l e konulardaki arkeolojik yorumlar, iletişim a ğ ı n ı n e v r e n c i l inanılmaz donanımı ve birikimler yaptı. Günümüzdeki hızlanışıyla da bu b i r i k i m l e r h e m e n h e r k e s e u l a ş a b i l e c e k y a k ı n l ı ğ a geldi. Bu d u r u m d a evrimcil görüşlerin sıçrama y a p m a m a s ı düşünülmezdi. İster i s t e m e z , bu b i r i k i m l e r i n v e r s i t e ç e v r e s i n d e olsa da ü z e r i n e o t u r a n batılı a y d ı n l a r ı n üni- din y o r u m l a r ı maddeci T e v r a t ve İncil'in S ü m e r ' d e k i k ö k l e r i n e kadar inildi. 16. y ü z y ı l l a r a kadar iniyordu. A n c a k bilgilerin bir ivme kazandı. Bu g ö r ü ş l e r 12. ve Daha da geliştirildi. üst üste y ı ğ ı l m a s ı , gerçekten onları bilince çıkar- m a k a n l a m ı n a g e l m i y o r d u . Asıl ö n e m l i olan, T a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı b u l m a k v e y o r u m u n u b u k a n u n l a r a g ö r e y a p m a k idi. V e d a h a ö n e m l i s i hayatı bu k a n u n l a r a göre y e n i b a ş t a n ö r m e k idi. Bu z a r u r e t l e r e u y u l a m a y ı n c a y a z a n ve s ö y l e y e n l e r i n ne y a z d ı k l a r ı n ı ve ne s ö y l e d i k l e r i n i u n u t a b i l i r l e r d i . kendi kanunları Kültür, kuru kendileri bile Doğal o l a r a k hayat m e r k e z i n d e m ü d a h a l e s i z akıp g i d e r d i . bilgiler ( k ü t ü p h a n e l e r ) kırkambarı değildir. Ekonomi t e m e l l i bir t o p l u m s i s t e m i n i n o t e m e l l e r d e s ı m s ı k ı bağları b u l u n a n çatı hatta g ö v d e y e u z a n a n katlarıdır - . Bu y ü z d e n kuru bilgiler h a y a t l a ilgisi kalmadığı ölçüde uçup gider- ken, h a y a t ı n k a n u n l a r ı bizzat hayatı o l u ş t u r d u ğ u için her insanın iliğine k e m i ğ i n e b ü r ü n e r e k y a ş a y ı p giderler. İşte kültürün bilince çıkarıl- ması, h a y a t ı n k a n u n l a r ı n ı n bilince ç ı k a r ı l m a s ı t e m e l i n d e kalıcı a d ı m l a r a t a b i l i r s e ve kazanabilir. bilince ç ı k a r ı l a n l a r a Kültür y e n i Kur'an'daki Allah ayak uydurabilirse sistemi, kendinden T e v r a t ' t a n değil, e n eski O r t o d o k s Hz. dır. zaferler hemen önceki İncil ve İbrahim geleneğinden alınma- Ç ü n k ü T e v r a t ve İncil'in y a z ı l a r ı değil a m a y a n asıl t e m e l ilerletici b a ş t a n bir s i s t e m k u r a b i l i r s e kültür olur. Musa ve İ s a ' y a y a n s ı - ruhu y i n e İ b r a h i m g e l e n e ğ i n d e n alınmadır. Fakat h e p s i n i n A l l a h s i s t e m i n i y o r u m l a y ı ş ı farklı farklıdır. tek Allah'a inanmakla görevleri başka birlikte y a ş a d ı k l a r ı başkadır. Ve her insan gibi o n l a r da b i r i k i m l e r i y l e d ü ş ü n ü p davranırlar. Hepsi bir koşullar b a k ı m ı n d a n t a r i h s e l kendi ç a ğ l a r ı n ı n B u ö l ç ü d e ayrılıklar a d ı m a d ı m ge- liştirimler olur. Hz. öncesi İbrahim zamanı, k a b a c a z a m a n ı m ı z d a n 4 0 0 0 yıl 1900 yılları. Musa z a m a n ı , z a m a n ı m ı z d a n bir z a m a n öncedir. Hz. İsa ö n c e s i 1300. Hz. öncedir. İsa 3 0 0 0 yılı a ş k ı n Isa Z a m a n ı , z a m a n ı m ı z d a n 2000 yıl öncedir. Hz. M u h a m m e d Zamanı, zamanımızdan 1400 yıl İ b r a h i m ile M u h a m m e d a r a s ı n d a en a z ı n d a n kadar öncedir. 2500 yıllık bir z a m a n farkı bulunur. Bu ç a ğ l a r farklıdır. Her çağ, t o p l u m biçimleri g e l i ş i m kanunlarının yepyeni açılımlara v e y a a l t ü s t l ü k l e r zincirini girdiği kapsar. hatta başkalaştığı bir a l t ü s t l ü ğ ü O y s a İ b r a h i m ile M u h a m m e d z a m a - nı a r a s ı n d a bir çağ değil birkaç çağ farkı vardır - . İbrahim h e n ü z a n t i k tefeci masını y a ş ı y o r d u . bezirgan medeniyetlerinin I r a k - M ı s ı r - H i n t v e Çin tefeci b e z i r g a n L O K A L aşa- medeniyetleri kendi içlerinde b i r b i r l e r i n e pek a ç ı l a m a y a n , ticaret y o l l a r ı y l a bağlı a m a geliş gidişleri a n c a k ç o k zor k o ş u l l a r d a , altında yapabiliyordu. Aralarında k e r v a n l a r l a askeri barbar t o p l u l u k l a r ı n korumalar ölümcül leri b u l u n u y o r d u . S a d e c e O r t a T i c a r e t Y o l u en işlek o l a n ı y d ı . Güney Ticaret yolu pek işlek değildi. V e denecek yavaşlıkta lokal g e l i ş i y o r d u . deniyetler çağına açılmaya Bu medeniyetler henüz BİTKİCİL Daha aşama hareketli H A Y V A N C I L me- henüz Grek medeniyetiyle hazırlanıyordu. Oysa Muhammed aşamayı dı. geçilmemişti. bend- K u z e y ve çoktan İslam zamanında tefeci-bezirgan aşmış, Medeniyeti, Muhammed bu evrencil aşamaya E V R E N S E L tefeci aşamayı, Kur'an'ın medeniyetleri geçmeye bezirganlık aşamasını Arabistan'da lokal hazırlanıyorlar- iktidar açtı. olmasıyla temellendirdi. Medeniyetler arasındaki barbar toplulukların t o p l u m a ) ç ö z ü l ü ş l e r i n i h ı z l a n d ı r a r a k ve tabii leri ve de c a n l a n d ı r a r a k , medeniyetlere Tarihin Hz. kontenjanında Muhammed'in öngörüsü medeniyete işlek b i ç i m d e Tefeci-bezirganlık evrensel birbirlerine çağına m e d e n i y e t e g e ç e b i l e c e k kent k a l m a d ı . bu tarihsel görevini (sınıflı bu s a y e d e m e d e n i y e t ulaştı. Böylece kavrayarak "Son P e y g a m b e r " g e r ç e k oldu. Peygamberlik, Orijinal antik t i c a r e t y o l l a r ı n ı bağladı: ki bilhassa kutsal kitap inmiş P e y g a m b e r l i k , Kentten m e d e n i y e t e g e ç e c e k b a r b a r t o p l u l u k l a r ı n yaratığıdır. Arabistan barbarlığı Habeş-İran-Bizans-Hint (durgunlukla) ve ve kuşatılmıştı. tefeci-bezirganlığı, uzakta Orta ve da olsa çökkünleşen Çin Mısır- medeniyetleriyle Kuzey T i c a r e t Yolları bu yerler- de tıkanmıştı. Onlara düşen, Okyanusu'na açılan hemen Kızıldeniz Güney Ticaret Yolu idi. U m m a n ' a ve O yolu kullanıp Hint birikim y a p a b i l i r l e r ve O r t a ile K u z e y t i c a r e t y o l u n a h u r û c [çıkış, ç ı k m a ] e d e bilirlerdi. Önlerinde çürümeye başlayan bir t e k e n g e l zirganlar topraklarını ve bedevileri, bu kaptırmış bu Medine sezilerini Muhammed'den hemen her a y e t i n d e lacağının bildirilmesi; Allah alacağımız deniyete geçilmişçe, ileri hızlı. esnafları bedenlerin- mala, mülke, Çünkü ve Hat- medeniydiler. medeniyete tapmanın, cehennemcil gazabıyla cezalandırı- budur: Medeniyete geçen Medeniyete sevkedilmiyor; medeniyetin, barbarlara daha kendilerinden önceki ç o k me- medeniyetler için A l l a h hükümleri M u h a m m e d z a t e n g ö r ü y o r v e yaşıyor. A r a b i s t a n medeniyete geçmekte kendisinden daha çıkarcı ve daha M u h a m m e d 4 0 ' ı n a k a d a r y o k s u l l u ğ u d a z e n g i n l i ğ i ile d ü n y a ah- valini (medeniyeti) arıyor. yor. köylüleri, gerçekçi gibi ş a ş a a v e z u l ü m içinde ç ü r ü y ü p y ı k ı l m a m a s ı barbarlığı doğarken korkusu ve sisteminin daima hatırlanma- bir d e r s d e medeniyet özendirilmiyor. hatırlatılıyor. daha ruhlarında ve daha medeniyet çöküşüyle ve Allah'ın sından Mekke'nin v e başarı a z m i y l e t e ş k i l a t l a n m a k t a g e c i k m e d i l e r . konuda Kur'an'ın tefecilere Muhammed'in de d u y m a k t a ta vardı: Ebu-Sufyan tefeci-bezirganlığı. Yoksul tefeci-be- Ve bildiği, de yaşayıp kaybettikçe doymuş, özlediği artık komün maneviyat hümanizm k o l l e k t i v i z m i n e sarılı- Kur'an o b e z e y i ş l e r l e doludur. B u r a d a kısaca b i r i k i m a ç ı s ı n d a n yararlı o l m a k l a birlikte kafa karış- tıran iki u z m a n a işaret e d e l i m . B u d u r u m d a T e v r a t ' ı n İncil'in v e Kur'an'ın, S ü m e r k ü l t ü r ü n d e n alınma gelenek olduğunu belgelemek, İbrahim-Musa-İsa ve Muhammed'in gizemini (şuuraltını) ve yaşadığı t o p l u m biçimlerini açıklamaz. Dolayı- sıyla d i n l e r i n m a d d e ve ruhu ( g i z e m l i ş u u r a l t ı ) a n l a ş ı l m a z kalır. dürtüler, toplumsal ve kişisel hezeyanlarla bütünleşerek, Mistik insanlığın irili ufaklı alçaltıcı zincirleri o l m a y a d e v a m ederler. J a m e s G e o r g e Frazer'in ikinci yarısından itibaren 19. y ü z y ı l s o n u n d a y a p t ı ğ ı n ı , 20. Samuel Noah Kramer, yüzyılın İlk Irak M e d e n i y e t i S ü m e r ' d e y o ğ u n l a ş a r a k y a p m a y a çalıştı. A m a b u n u d a h a ö n c e Berosse Tarihi ve A n d r e P a r r o t ' u n S ü m e r Tarihi y a p m ı ş t ı Y i n e de her iki ç a b a da boşa g i t m e d i . bar hatta v a h ş i t e m e l l e r i n e işaret etti. Sümer'deki k ö k l e r i n e işaret etti. 1890 A s t u d y in C o m p a r a t i v e m e r " Paris, 1960 - S. N. [J. bile... Frazer, bütün kültürlerin bar- Kramer medeniyet kültürlerinin G. Religion, Frazer, T h e G o l d e n London Baugh, - A n d r e Pavrot, "Sü- Kramer, L ' H i s t o r i r e c o m m a n c e â S ü m e r , 1959 - V. G. C h i l d e , L ' O r u e i n t p r e h i s t o r i q u e , Paris, 1953] A n c a k her ikisi liklerini gösteren de b e l g e l e r i n t o p a r l a n ı ş ı ve k a r ş ı l a ş t ı r m a l ı karmaşık birikimlerden öteye geçemediler. paralel- Ç ü n k ü t o p l u m biçimlerinin g e l i ş i m k a n u n l a r ı y d ı asıl olan. Kültürler o k a n u n l a r a k o p m a z bağlarla bağlı etki tepki içinde g e l i ş i y o r l a r d ı . Ka- nunlar ele g e ç m e d e n hangi kültürün n e r e d e ve ne z a m a n hangi s e b e p l e ortaya çıkıp battığı v e y a b e n z e r paralelliklerle ortaya ç ı k a r k e n , neden b e n z e r paralellikler içinde battığı ve y e n i d e n ortaya çıktığı b i l i n e m i y o r du. O zaman gelişim kanunlarını ne işe y a r a y a b i l i r d i ? T o p l u m bulmadan bilgileri biçimlerinin gelişim y a r a y a b i l i r d i . Ve buna y a r a d ı . üst üste y ı ğ m a k kanunlarını bulmaya Bu y ü z d e n bu tür bilimler birikim bilimi o l m a k t a n öte g e ç e m e d i l e r . A n c a k bu birikimler o l m a d a n da asıl k a n u n ları arayıp bulan tasnif bilimi diye birikim ile tasnifi nelim: Hz. ğı Farklı kendini ortaya koyamazdı. Bu böyledir k a r ı ş t ı r m a m a l ı y ı z . İ b r a h i m ile M u h a m m e d ' e dö- çağlar farklı s e n t e z l e r g e t i r m i ş t i r d e m i ş t i k . M u h a m m e d ' i n y a ş a d ı ğ ı çağ ve bu ç a ğ ı n d e t e r m i n i z m i y l e aldı- bilgileri y o r u m l a y ı ş ı ve u y g u l a y ı ş ı farklı oldu. Kabaca uyguluyorlardı. bu y ü z d e n Hz. İbrahim'den çok bakıldığı z a m a n , aynı A l l a h s i s t e m i n e i n a n ı y o r v e Ama bilgileri, yıl s o n r a ve antik ç a ğ l a r ı n yorumlayış ve uygulayış (en az b a ş k a l a ş ı m ı n , alt ü s t l ü ğ ü n e ş i ğ i n d e ) ş ü p h e s i z ki aynı k a l a m a z d ı . Sümer'deki din anlayışı, 2000 içinde kutsallar çağı o l a r a k a n ı l a b i l e c e k bir Hz. İbrahim'de başkalaşmışsa, Nasıl Muhammed ve K u r ' a n ' d a da ç o k f a r k l ı l a ş m ı ş t ı . B u b a ş k a l a ş ı m , kalite sıçrayışa, A l l a h s i s t e m i n e b a k ı l a r a k y ü z e y s e l bilgi y ı ğ ı l ı m ı v e k a r ş ı l a ş t ı r m a l a r l a di. T a r i h s e l gidişin olabilir hale getirilebilirdi. Muhammed, (Aristo m a n t ı ğ ı y l a ) aydınlatılmasıyla komünün ele geçirilip, kolektif a k s i y o n ruhunu çözümlenemez- g ü n ü m ü z d e yararlı iliklerine d e k y a ş a - y a n b e r r a k zekalı, g e r ç e k c i aşiret ç o c u ğ u y d u . "El E m i n " ü n v a n ı n ı g e n ç y a ş t a a l a b i l e c e k kadar d ü r ü s t , düşen her olayı sentezlere saf, t e m i z idi. ulaştırabilme Berracık çocuk beynine yeteneğini e v r e n c i l çelişkiler (ticaret yolları) içinde y e t i ş m i ş t i . olayı y o r u m l a m a k t a n v e hükme bağlamaktan geliştirebilecek Bu y e t e n e ğ i n i , her çekinmeyen cesaretiy- le, P e y g a m b e r l i k : T a r i h s e l d e v r i m s ı r a s ı n d a (23 yıl b o y u n c a ) d a h i y a n e ö n g ö r ü l e r e v e a y e t l e r e s ı ç r a t m a k t a n geri Bu gerçekçi bilimsel durmadı. s e z i l e r e d e n k d ü ş e n y o r u m ve kararları, el- bette Hz. İ b r a h i m ' i n A l l a h g e l e n e ğ i y l e ç e l i ş e c e k t i . S k o l a s t i k eski A l l a h s i s t e m i n i a p a ç ı k b o z a m a s a d a kendi içinde A l l a h ' ı kavrayışını, y a ş a d ı ğ ı v e y o r u m l a d ı ğ ı t a r i h s e l d e v r i m olayları paraleline sokarak alabildiğine i n s a n c ı l l a ş t ı r d ı . T a r i h s e l d e t e r m i n i z m e y a k l a ş t ı r d ı . Y a ş a d ı ğ ı çağ, a n t i k T a r i h i n orijinal m e d e n i y e t l e r i n i n s o n u n u m ü j d e l i y o r d u . göçebe barbarların medeniyet rönesansları B u n d a n sonra, çağı a ç ı l a c a k a m a d e c e e s k i n i n y e n i d e n c a n l a n a r a k bir a d ı m d a h a b u sa- ileriye g i d i l m e s i n i v e modern Sosyal Devrimler çağının açılmasını hazırlayacaktı. Bu yüzden M u h a m m e d , tarihin ranamazdı. büyük mirasının yaratığı olarak başka türlü ğı gibi y o r u m l a n a m a m a s ı Olsun denemez. büyük mirasına ihanet olur. Küçük ihanetlerimizin ve yenilgilerimizin ise, t a r i h i n bile, t a r i h i n bu b u y a n l ı ş y o r u m l a n ı ş l a r ı n a gidiş k a n u n l a r ı n a aykırı za bağlı kaldığını u n u t m a m a l ı y ı z . Allah'ın kanunlarına her Allah'ın 45. 51. a y e t : kazandığıyla cezalandıracak. Haberiniz olsun ki, seridir." ayet: "Kendi özlerine leştirildiniz, ti; nefsi hesabı pozisyon almamı- Kur'an'ın her z a m a n hatırlattığı gibi karşı g e l m e n i n her z a m a n bir cezası vardır... 14. İ b r a h i m S û r e s i Allah dav- M u h a m m e d v e Kur'an'ın o l d u ğ u gibi, t a r i h i n O ' n u y a r a t t ı - ve zulmedenlerin onlara sizlere (Ad netliğimiz örnekler de ve (nasıl getirmiş Semud gibi) yurtlarında cezalandırdığımız) sizce yer- bilinmiş- idik." 15. Hicr S û r e s i , 23. a y e t : "Ancak biz diriltiriz, biz tarihsel determinizmin öldürürüz, biz kanunlarıdır. kalırız." [Kalıcı olan sadece M a d d e v e m a n a o n d a n gelir o n a döner.] 96. A l â k S û r e s i , 8 . a y e t : "Dönüş Rabbi'nizedir." 99. Z i l z a l [ Z e l z e l e ] S û r e s i , 7 ve 8. a y e t l e r : "Kim bir zerre denli iyilik "Kim bir zerre denli şerre yapmışsa sapmışsa bulacak onu" bulacak onu"... K u r ' a n ' d a n y ü z l e r c e yıl sonra, y a ş a m ı n ı t a r i h s e l m a d d e c i l i k t e s a v a ş a r a k g e ç i r m i ş bizim d e y i ş l e r i m i z l e , tesadüf sayılabilir Kur'an ayetlerinin paralelleşmesi mi? S a d e c e bizim değil, bu ve benzeri nice a y e t i n m o d e r n i n s a n a bile hâlâ s e m p a t i k g e l m e s i , s e m p a t i k l i k t e n öte; y a k ı n , insancıl, akılcıl, diyalektiğe uygun gelişinde, daha gerçekçi yorumlar aramamalı "İnsan"a İnsan ameli gösterilecektir. "[Zilzal, 6. n e işlediyse o n u n l a ö d ü l l e n i p c e z a l a n d ı r ı l a c a k t ı r ; güzeli Kur'an bulacak onu!" Gerçekten deyişiyle [Zilzal, "Kim zerre ağırlığınca mıyız? ayet] hayıra veya daha ve şerre sapmışsa 7-8] de öyle değil midir? T a r i h s e l determinizm, kendi ka- n u n l a r ı n a u y m a y a n l a r ı ö n c e v e s o n r a ardı a r k a s ı k e s i l m e z m e s a j l a r ı y la uyarır; dersini a l a m a y a n l a r ı n s o n u g e r ç e k t e n c e h e n n e m c i l ateşler kadar y a k ı c ı devrimler, karşı d e v r i m l e r ve s a v a ş l a r olur... Savaşlar ve d e v r i m l e r bu kadar ö l ü m c ü l ve dirimcil, y a k ı c ı - y a ş a t ı c ı bile dersini a l a m a m a n ı n c e z a s ı Toplum b i ç i m l e r i n i n gelişimi bir asır oluyor. Morgan, yeni birikimler de Ama hâlâ nıyor... tarihte Hz. nasıl yine yüz yıldır aramak, İ b r a h i m ve çözümlenemezse, k a b a c a d a olsa M a r k s ve kanun Hz. o toplum uyarılardan ne ola ki? Y a ş a y a m a m a k s ü r ü n m e k ! Engels'ten keşfedileli beri, kütüphaneleri o l m a d ı k işe konu neredeyse üzerindeki müzeleri doldurdu. g i r i ş m e k gibi Muhammed'in yaşadığı toplum biçimlerinin denk düştüğümüz karşılabiçimleri kültürleri aydınlatabilir? İ b r a h i m , aşağı barbar a n a h a n l ı k t a n k u r b a n l ı k koç k e s e n orta g ö ç e be b a r b a r l ı ğ a ve Kabe'yi kadar b ü t ü n kurup kent t o h u m u n u atan y u k a r ı b a r b a r l ı ğ a komüncül t o p l u m biçimlerini la y a ş a m a k l a Anadolu'ya, 300-500 kişilik aile e f r a d ı y - k a l m a z , ilk Irak m e d e n i y e t i S ü m e r k e n t l e r i n d e n kalkıp, savunmalar eşliğinde bezirganlık yaparak göçerken, lararası m e d e n i y e t l e r i de tanır-. netiyle, m e d e n i y e t i n sınıflı t o p l u m u : İlkel sınıfsız t o p l u m : Düşman kıta- Kankardeş cen- kardeşler cehennemini, en c a n a l ı c ı ö z e l l i k l e r i n d e n k a r ş ı l a ş t ı r m a l ı o l a r a k iliklerine d e k hisseder. A m a A ş a ğ ı B a r b a r v e O r t a B a r b a r t o p l u m (ve kültür) kökleri O ' n u daima geri çeker. Ne kendisi, ne de kardeşi oğlu Lut, ç e v r e m e d e n i y e t l e r e yeni bir diriliş ( r ö n e s a n s ) v e r e b i l e c e k g ü ç t e değillerdir. Y e n i orijinal bir medeniyet yaratacak yukarı B a r b a r (kent) a ş a m a s ı n ı d a h e n ü z t o h u m o l a r a k içlerinde f i l i z l e n d i r m e k t e d i r l e r . Sınıflı t o p l u m c e h e n n e m i y l e kuşatılmışlardır. T e k ç a r e y i Arabistan Yarımadasına lurlar. Hz. denen sınıflı İbrahim'in topluma işlek o l m a y a n t e n h a bu Güney Yolu üzerindeki kent t o h u m u n u s a k l a y ı p g e l i ş t i r m e k t e bu- mucizesi, komüncül g e ç i r m e k değil, kankardeşlerini medeniyetten medeniyet koruyarak aşağı b a r b a r l ı k t a n orta g ö ç e b e b a r b a r l ı ğ a g e ç i r m e k v e kent: Y u k a r ı tohumunu Hz. tan M u h a m m e d ise, İ b r a h i m a t a s ı n d a n 2 5 0 0 yıl kentleşmiş Arap toplumunu Güney Ticaret Yolu yete geçirmekle temellerini kalmaz; uzun ömürlü kadar s o n r a çoküzerinde medeni- bir m e d e n i y e t y a r a t a b i l m e n i n atar... Bu k a d a r c ı k bir t a r i h s e l s e n t e z e u l a ş a m ı y o r s a k eğer; dolusu barbar içlerinde f i l i z l e n d i r m e k o l m u ş t u r . uzmanlıklarımız, araştırmalarımız, onlarca kütüphaneler yıllık nasırcıl: Dö- nüp d ö n ü p aynı şeyi o k u y a n e m e k l e r i m i z ne işe y a r a r ? "Bu t a r i h s e l gelişi la; k a b a c a o l s u n s e n t e z l e ş t i r m e m e k " s ö z ü bile faz- hâlâ bu tür y o r u m l a r a y ö n e l i ş , bu tür y o r u m l a r d a y o ğ u n l a ş m a bile yok denebilir. Tartışmalar bu yönde yerli y e r l e r i n e oturabilir; gelişebilirse, Peygamberler veya dinler d e g e r e k s i z t o p l u m s a l ve kişisel h e z e y a n l a r kısa kesilip ü r e t i m ve y a r a t ı c ı l ı k y a r ı ş ı n a geçilebilir. Artık erüdüsyon [yığma bilgi] kırkambarlıklarını aşmanın zamanı geldi de geçiyor. Su, kaynama harlaşma noktasına gerçekleşir. tüketmeden ulaşınca Sürekli b u h a r elde (yeterli basınç da o l m u ş s a ) kaynatmanın etmenin daha alemi verimli yok, yollarına değirmen taşlarının arasında öğütülecek tane çoktan ğirmeni döndürüp ekmek yapmaya "Bugün sizin taplarımı) taşları yıpratmanın busuyu bakmalıyız; u n o l m u ş s a , de- akıllıca bir y a n ı yok, (kutsal ki- geçmeliyiz. için, dininizi tamamladım Sûresi, 5/3. boşuna artık ve olgunlaştırdım size din size olarak nimetimi İslamı beğendim." (Maide birikimlerin yeterli- ayet) Beğenmediğimiz liğini sezmişti. lar alanında Muhammed, kendinden önceki Bu birikimler, sadece paygamberler, dinler, kutsal kitap- değildi, her alandaydı. Zaten her alan, kutsal P e y g a m b e r öyküleri içine girmiş bulunuyordu. Veya kitaplar ve dinli dinlerin nüfuz edip içine a l m a d ı ğ ı bilgi alanı yoktu. Sadece yeni çağın yeni sentezlerini içinde hissedebilecek gücü kendisinde bulabilmesi yeterli olabilecekti. Başlayınca arkası gelebilirdi. Çok g e ç m e d e n , Medine'nin kendisine kucak açmasının (Hicretin) 7. yılında kendisinin en son P e y g a m b e r o l d u ğ u n u ve en olgun dini y a r a t m a görevinde o l d u ğ u n u bütün hücreleriyle hissetti... İnsanın lerce yılda kendisini b ö y l e s i n e zorlu bir g ö r e v e a t a m a s ı bir g e l e n t o p l u m s a l y a r a t ı m ı n işidir. elbette y ü z - A n c a k kişilerin kendi özel güçleri, t o p l u m a r a ğ m e n ileri atılış d i n a m i z m l e r i hiç mi yoktur. Bu gücü hepimiz yonlarımızda. k u l l a n ı y o r u z a s l ı n d a . A m a çıkarcı Bir de sentez yapabilme n a h o ş bilinçaltı gücümüzde denemeliyiz aksiken- dimizi. B i r i k i m l e r her alana yayılıyor. S ü r a t şaşırtıcı. Yaratıcı d o ğ u m l a r yeterli değil, d a h a d o ğ r u s u y o k d e n e c e k kadar az... 2- PRATİK VE TEORİK İHTİYAÇLARIN BAŞKALAŞTIRIP SAĞ LAM L A Ş T I R D I Ğ I T A N R I Hiç d ü ş ü n d ü k mü? A ş i r e t i n s a n l a r ı n d a n sine girmiş, " B a t ı l aklımıza ters FİKRİ kalma ve İ s l a m düşünce- inanış", " H u r a f e " d e d i ğ i m i z d ü ş ü n c e v e d a v r a n ı ş l a r düştüğü için onları h e m e n h e p i m i z e d o ğ a l gelmiştir. terketmek, hayatımızdan kovmak Hatta K u r ' a n ' d a da yer a l a b i l m i ş me- l e k - c i n - ş e y t a n gibi d ü ş ü n c e l e r bile, ç o ğ u müslümana gerçekçi gelme- diği için kabul e d i l m e z v e y a kabul edilse bile, onlar pek ağıza a l ı n m a z ; tartışmalarımıza bu sokulmaz; her müslüman müslümanlığı ölçüsünde k o n u n u n üzerine g i t m e m e y i ( s a n s ü r e t m e y i ) yeğler. Ç ü n k ü g ö r ü n - m e y e n a m a bir ruh gibi içimize girip çıkan bu tür v a r l ı k l a r insan aklına gerçekçi gelmez. tartışmalarla Fakat bir t ü r l ü bunlar akıllardan de izahı y a p ı l m a d ı ğ ı kovulamaz. için ikna edici Barbarlıktan kalma gelenek-görenekle, köylülerimizde, esnafları- mızda y a ş a y a n "Batıl itikadlar"ı kara kedi ö n ü n d e n g e ç m e m e k , t ı r n a k k e s m e m e k , salı sallanır diye ç a m a ş ı r y ı k a m a m a k , elleri a y a k a y a k ü s t ü n e atıp dinlenmemek, ateşi erkeğin bağlamamak, üflememesi gibi inanışlar, İ s l a m i y e t içine g i r m i ş olsa da k o l a y c a t e r k e d i l m i ş l e r d i r . Ç ü n kü modern çağın insan aklını ilerleten bilgileri, s e n t e z l e r i b u tür b a r b a r - v a h ş i g e l e n e k l e r i t u t u n a m a z l a r . lardan dern kalma gelenekler olduklarını de bilinçlerimize ç ı k a r m a s a k da bilgi ve s e n t e z i l e r i m i z e a ç ı k ç a ters geldikleri terkederiz hatta toplum karşılaşmayız; çocuklar, yeni uzun hayatımızdan boylu kuşaklar bunu Fakat A l l a h - K u r ' a n v e karşısında Onların t o t e m ve tabu- kovarız. tartışmalara mo- için o a l ı ş k a n l ı k l a r ı Çok büyük tepkilerle bile g e r e k k a l m a z . Hele k e n d i l i ğ i n d e n silerler. M u h a m m e d öyle midir? N e d e n ? M o d e r n ç a ğ ı n 500 yılı bile O ' n u s i l m e k y e r i n e , İsrail saldırıları altında g ü ç l e n d i r m i ş t i r . Neden? A t o m ç a ğ ı n d a y ı z , uzay çağı açıldı. A m a hammed mızda geleneği sürüyor ve işin n e r e d e y s e e b e d i l e ş t i r m e k isterce kursları açılmasına Devletin göz y u m u ş l a r ı ve ön numuzun dibine elbirlik hâlâ A l l a h - K u r ' a n v e Mu- ilginç y a n ı , o n l a r ı t o p l u m yardım adım başına etmekten hayatı- cami, geri Kur'an durmuyoruz. a y a k o l u ş l a r ı y e t m i y o r m u ş gibi, kadar sokulan "Bağış" makbuzlarını bur- kaçımız geri çevirebiliyoruz? Tarikat İslamcılığı bile, a l t ı n d a legalize edildi. Erbakan (İngiliz-Amerikan) Hep A l l a h - K u r ' a n - P e y g a m b e r : lüman toleransından yararlanılarak yapılan bu irtica bayraktarlığı İyi dilekli müs- beslemeleri; bir gün M u s t a f a K e m a l C u m h u r i y e t i m i z d e o l d u ğ u gibi s ü n n e t e d i l m e k zor u n d a kalınsa bile, A l l a h - K u r ' a n da yaşamaya devam M u h a m m e d varlığı t o p l u m h a y a t ı m ı z - edecektir veya kolay kolay t e r k e d i l m e y e c e k t i r . T a k k e l e r i ö n ü m ü z e koyup b u n u a d a m gibi d ü ş ü n d ü k m ü ? İslamiyet neden evrensel bir din olabilmekle kalmamış, modern ç a ğ d a bile t o p l u m h a y a t ı n d a d o ğ u d a n batıya kadar kıtalararası bir din olmayı hala s ü r d ü r e b i l m i ş t i r ? A r a p d ü n y a s ı n d a hâlâ l a i s i z m s a v u n m a d a v e ricatta döğüşebiliyor? meden K a p i t a l i z m ve iktidar o l a m ı y o r ? meclis p a p a ğ a n l a r ı , ikleri Laikliğimizle hâlâ halk ö n ü n e s a l a v a t g e t i r m e d e n [kışkırtmaları] Bütün işe y a r a y a b i l i y o r . bunlar bir y a n a , T ü r k i y e ' d e irtica, panislamizm, pantürkizm rilse bile bizde d e v l e t laik kalır-. çoğunluğu bunun garantisidir. ile melezleş- ülkemizde çıkamıyorlar, bile, La- hâlâ " T ü r k ç e E z a n " t a h - Neden? laisizm t u t t u ve ile [geri ç e k i l m e ] İslamiyet öğündüğümüz k ö t ü l e y i p i k t i d a r d a n a l a ş a ğ ı e t m e k için rikatları karşı Sosyalizm kökleşti. Sola melezleştirilip askercilleşti- İşçi sınıfı ve O r d u G e n ç l i ğ i v e y a halk Ama iş bununla bitemez. Bilinç s e f e r b e r l i ğ i A l l a h - K u r ' a n - M u h a m m e d gerçekliği, hezeyan ve didişmelerin tir. saldırıya geçmedikçe, altşuurlarda toplumsal ve kaynaklarından biri olmaya devam Bu, t o p l u m s a l ve kişisel v e r i m l i l i ğ i d ü ş ü r m e k l e k a l m a z , ve m u t s u z t o p l u m u e b e d i l e ş t i r m e k t e başka yapar; kişisel edecekhuzursuz b e n z e r e t k e n l e r l e elbirliği üretici g ü ç l e r i n d e n g e l i g e l i ş i m i ( m u t l u t o p l u m ) gecikir... Abartıyor Bilim muyuz? yaratıcılığını proflarımız, lerine kimselere kaptırmayan u z m a n l a r ı m ı z , laik p a ş a l a r ı m ı z , rağmen, o akıllı y a r a t ı c ı " (Allah) başlı y o r u m l a r ı n ı n sözcüğünü eklemeden, "yüce y a r a t ı c ı " y a y a s l a m a d a n üniversitelerimiz, bütün rasyonel arasına veya bütün edemiyorlar. nice bilim titr- ardına "yüce inanış v e akılcılıklarını Neden? A s l ı n d a bu sözcüklerin hiçbir zararı yok, kalp ferahlığı v e r d i ğ i ölçüde yararı bile var; ama bilinmezlikleri Allah'a havale ediverişlerimizin gerisinde, yaratıcılıklarımızı körleştirme alışkanlıklarımız da bulunuyor. Allah alışkanlığımız skolastizmi, skolastizm yaratıcılıkları köreltme alışkanlığı- nı besleyip beyinlerimizi d u m u r a uğratıyor. En ateist g e ç i n e n l e r i m i z bile, bu etkiden uzak kalamadıklarını iyice bir d ü ş ü n s e l e r yakalayabilirler. İrtica g i r d a p l a r ı hangi ü l k e d e a ş ı l a m a m ı ş ki; en azgın N a z i z m , ev- rencil e m p e r y a l i z m d e s t e ğ i n e r a ğ m e n tarihi ne kadar g e r i y e ç e k e b i l d i . Sonraki hızlanmayı y a r a t m a k üzere T a r i h i n yayını germekten başka bir işe y a r a m a d ı . İrticalar, N a z i z m l e r h a l l e d i l d i k t e n s o n r a asıl ö l d ü r ü c ü tehlikenin Asıl beyinlerdeki bunun skolastik alışkanlığın üzerinde durabilirsek beyinlerde Tarihi, e v r i m i bir çırpıda larına koşar a d ı m uygun, Bunun k a v r a y ı p işimize b a k m a l ı y ı z . onların çok ü z e r i n d e , (doğa ve t o p l u m u n e v r i m i ) Kendimize yakın bulduğumuz hâlâ ların bile ü z e r i n e g i t m e d i ğ i m i z için p o h p o h l a y a r a k yani yaklaşırız. yaklaşmayı Oysa onları için. müslümanlık geleneğimizden yüzeysel kanun- gerçek neden- k a p s a y a r a k ilerleyen bize s e m p a t i k gelir? Neden yakın ötürü mü? Bu hissederiz? bir m e s e l e y e ya "tü oldukları, kaka" diyeç ı k a r c ı ve neyseler öylece olaylar inatçıdırlar; kendile- rini d a i m a o l d u k l a r ı gibi gibi k a b u l e t m e m i z i bize d a y a t ı r l a r . Kendile- rine Çünkü Sa- k a d a r basit s o r u - ihtiyaçlarımız yöneltisiyle her m e s e l e y e , prensipleştirmeliyiz. da bilincine u l a ş m a l ı y ı z . neden dece da Evrimin ilerlemeliyiz. Allah-Kur'an-Muhammed rek ya hâlâ a n l a ş ı l m a d ı . ilerlemeler sağlayabiliriz: için A l l a h - K u r ' a n - M u h a m m e d s e m p a t i l e r i n i n lerine y a k l a ş ı p , tarih olduğu uyum y a p a b i l m e m i z için; terslik olursa devam insanlık acılar ç e k m e y e eder Allah-Kur'an ve Muhammed'in bize y a k ı n gelişini; barbarlıkla-me- d e n i y e t l e r çelişkisini y ö r e s e l v e e v r e n s e l ö l ç ü l e r d e d e r i n l e m e s i n e içinde bulan ve onlara karşılık v e r e b i l e n öksüz bir aşiret ç o c u ğ u olan M u h a m m e d ' i n e n g i n h ü m a n i z m i n e v e b u y ü z d e n A l l a h s i s t e m i n i tarihsel d e t e r m i n i z m e : Gerçeklere yaklaştırmasına Ç ü n k ü O, A n t i k t a r i h i n deriydi. Ondan dirilttiler; İbni son en borçluyuz. orijinal t a r i h s e l devriminin ön- sonra g e l e n l e r O ' n u a ş a m a d ı l a r , s a d e c e O ' n u y e n i d e n r ö n e s a n s a uğrattılar: H a l d u n ve Ş e y h natlanmışlardı... Hz. en Ama Selçuklular, Osmanlılar... Bedrettin, O'nu aşan Muhammed'den e t k i l e n m e y e n i m i z var mıdır? etkilerini ve bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı n ı O'nun yaşadığı Sosyal devrimlere ka- h e n ü z vakit d o l m a m ı ş t ı . . . Bunun bilinçaltı hafife a l a m a y ı z . çağ, O'nu A l l a h - K u r ' a n - P e y g a m b e r l i k sezilerini yöre- selden evrensele ulaştırırken, dünyayı -tabiat ve insanı- kavrayış mertebesini de S k o l a s t i s i z m t e r m i n i z m e yaklaştırdı. içinde, şuuraltı biçiminde de olsa tarihsel de- İbrahim g e l e n e ğ i y l e , yani anlayışıyla d ü ş ü n ü p davransa da; ezberci Skolastik din bu g e l e n e k l e r i a ş a m a s a da gerçekler- den ve yaşadığı çağın olaylarının berrak akılcılığından k o p m a d ı ğ ı için de daima içten içe bu skolastiği gerçeklere u y d u r m a k z o r u n d a kaldı. O'nu en akıllı ve en son ve en büyük t a r i h s e l d e v r i m c i P e y g a m b e r y a p a n özelliği de bu oldu. Eğer olaylara uyum yapanı atsaydı, İsa'dan beter, adı sonu işitilmez "cinlere uğramış deli bir o z a n " olarak yok olup giderdi. O ' n u n yaratıcı y e t e n e k l e r i v e y a ders a l m a gücü, sıradan beynine düşen Mekke-Medine olayları kentlilerinden pratik i h t i y a ç l a r ı n a göre A l l a h ' ı n ı s e ç e r ve y ö n e l i r d i . ihtiyaçlarını yaçlar çarpıştırıp farklıydı. k a r ş ı l a m a s a da onları a ş a b i l e c e k güce sahipti. karşısında sızıldanarak erimektense, ma yolunda yücelerek, ihtiyaçların dünya cenderesinde Halk M u h a m m e d pratik Pratik ihti- ahvalini yorumla- k ü ç ü l m e m e yollarını a ç m a y ı d e n e y e c e k g ü c e sahipti. A m a d a h a genç y a ş ı n d a pratik g e ç i m , mal, mülk ihtiyaçlarını şılamıştı. da d ü r ü s t ticaret o l a n a k l a r ı n ı Manevi y o l a girişi bu y ü z d e n kolay oldu. ginlik y o l u n d a zalimleşmek h a r c a y a r a k sezdiği Komün insanının pratik inancını g i d e r m e k için kaçışının a l t ı n d a , zenginliğini maneviyat yollarına b ü y ü k zorlu t a r i h s e l g ö r e v i n e s o y u n m a s ı n ı kalite atlayışı A l l a h ihtiyaçlarını yerine, k u l l a n a r a k kar- B a ş k a l a r ı gibi zen- ihtiyaçlarının karşılanamaz besleyip büyütmüştür. kendisinden daha Buna bildi. yoğunlukta rağmen bu b ü y ü k bir g ü c e s ı ğ ı n m a içinde y a ş a d ı ğ ı d o ğ a y ı v e t o p l u m u y o r u m l a m a (en- t e l l e k t ü e l ) ihtiyaçları da gizlidir e l b e t t e . A m a üstte olan pratik ihtiyaçların karşılanma zorunluluğudur. Y o r u m l a m a alttan alta gelişir ve t o p l u m u n türleşir, eğitimleşir. W M a r e k (C. W: enne (entellektüel) [ L ' A v a n t u r e de A r c h o l o g i e , L o n d o n . C e r a m ) - C. ihtiyaçları bazı ü y e l e r i n d e z a m a n l a g e l i ş e r e k kül1957 Kurt. P. T i e l e , H i s t o r i e C o m p a r r e d e s A n c i - Redigions de L'egiyfe et des peuples Semitiques] Bunu basit o l a r a k ç o c u k l a r d a izleyebiliriz: cesi, g e n e l l i k l e pratik i h t i y a ç l a r ı n ı n t u t u n a r a k gelişir. Bir dua, kolayca Ç o c u k l a r d a tanrı d ü ş ü n karşılanması olasılıklarına bir y a k a r ı ş ile z o r l u k l a r d a n kurtulmak veya oyuncak-oyun-arkadaş-başarı gibi isteklerinin gerçekleşmesi olanak- larını s u n a n " t a n r ı " fikrinin ilk b e n i m s e y i ş i n t e m e l l e r i olur. Y i n e de bu denli basit a m a yakıcı Yaşanan dünyayı yatar: s o r u n l a r altında gizli bir e n t e l l e k t ü e l tanımak, yorumlamak çocuklarda ihtiyaç daha de- rinlerde p a r l a s a da bu eğilim de bulunur. İşte Muhammed'i k e n t d a ş l a r ı n d a n ayıran fark b u r a d a y d ı . cül y e t e n e k l e r i akrabalarından lektüeldi. Tanrı ihtiyacı ihtiyaçlarına o kentdaşlarından kadar olan a y e t l e r bunu f a z l a s ı y l a manevi devrim lemekte derinliğine karşılık s o r u n l a r ı y l a , yani pek fazla raları, y o k s u l la bulmak henüz halkın b e z i r g a n l a r ve ç e v r e içine anlayışı budur: Pratik ihtiyaçlar. kalır. O'nu da toplum yolunda saf pratik sentez ayet etmeden Kur'an olur: aranızda açıkça pratiğinden maneviyatçı, devrim [Enfal isterler. A ç ı k ç a pratiğine s e n t e z l e r ayetleşir, İşte b a r b a r ı n gaAma Peygamberinindir, 41] girmiştir. teorileşir. sonraki peşindedir. ve Sûresi, sentez- Peygamber, Allah- çıkar "Mülk-ganimet Allah'ın anlaşınız." tarihsel çıkan halk budur. dü- Medine fuka- Bedir s a v a ş ı n d a n kavgalarında yansıyan Mu- pratik ihtiyaçlar- içe g a n i m e t ) nimet p a y l a ş m a yaman eder: girmiş olduğu M u h a m m e d ' i v e A l l a h ' ı s a v a ş kararını v e r m e y e zorlarlar. kavga entel- durmadan pratik ihtiyaçlarıyla bedevileri, S a v a ş (içten belli üzere g ö k c ü l , s a m e d a n i ve f i l o z o f s a l uyarmakta gecikmezler. tanrı Komün- fazla o n d a , y a ş a d ı ğ ı d ü n y a y ı v e çağını y o r u m l a m a şündüğü Allah-evren-insanlık sentezlerini, tarihsel daha d a h a çok karşılık oldu. Bedir s a v a ş ı n a hammed ve Allah O sıcak sistemi savaş bu işe yarar. Bu y ü z d e n M u h a m m e d ' i n ve İ s l a m ' ı n en kalıcı mirası: Kollekti- vizm, adalet, İnandığı Allah'ı hoşgörü, bu s i s t e m d e n m e r h a m e t yani hümanizm 3- "ESMAÜ'L HÜSNA" ALLAH'IN VE TARİHİN Bu olmuştur. uzak d ü ş e b i l i r m i y d i ? GÜZEL İSİMLERİ KANUNCUL GİDİŞİ "Ve lillahi esmaül - "En güzel adlar, Allah-ı sıfatlarla y ü k l ü hüsna isimler, fed'uhu biha": Teala'nındır. Kur'an'da O'na bu adlarda dua edin!" a y e t l e r l e yerli y e r i n d e a n ı l a r a k geliştirilmiştir... Barbarlıktan inanışına da medeniyete geçerken, g e ç i l i y o r d u ve bu içinde s ı ç r a m a çoktanrı barbarcıl inanışından (tarihsel) d e v r i m tektanrı ile, 20 yıl ile g e r ç e k l e ş i y o r d u . Barbar'a A r a p l a r d a Bedevi denirdi. Hemen tüm komüncül gelenek- leri g ü ç l ü c e t a ş ı y o r l a r d ı . İ n a n d ı k l a r ı n a , çıkarlarına ö l ü m ü n e inanırlardı. A n c a k beyinleri çağlardan kalma de y e n i l i ğ e totemizme, o kadar açık t e r t e m i z d i . animizme ana tanrılara, İnanışları baba vahşi tanrılara doğa t a n r ı l a r ı n a dek u z a n a n p u t a t a p a r l ı k idi. A m a " A l l a h " İ b r a h i m ' d e n nakil lığa ile ö ğ r e n m i ş l e r d i , d a h a karşı t e k t a n r ı fikrini kesin hatlarıyla, benimsemekle leştirdi. A r a p halkı t e m i z z e k a s ı y l a bu M u h a m m e d , çoktanrılı- kalmadı, bu anlayışı zengin- üstün t e k t a n r ı fikirlerine sarıl- m a k t a g e c i k m e d i . Ç ü n k ü pratik çıkarı bu z e n g i n t e o r i k g e l i ş i m e paralel g e l i ş i y o r d u . Tarihi g e l i ş i m , ginliği kı haklı lehine çıkarınca, h ı z l a n d ı k ç a , A r a p l a r da Muhammed'in o n l a r c a yıl dılar. Muhammed'in tektanrı Güney Ticaret Yolu zengin kavrayışına içinde A l l a h Ş ü p h e s i z ki bu k a v r a y ı ş ı n d a k i zen- üzerindeki Arabistan gecikmiş olarak tektanrı hal- inanışlarını ulaştırdılar. Önce ezberlediler sonra düşüncelerini tarihsel d e t e r m i n i z m e yaklaştır- hep fakir f u k a r a l a r ve k o m ü n gelenekleri içinde t u t u n u p , kâh iktidar, kâh m u h a l e f e t o l a r a k gelişti. A z g ı n tefeci b e z i r g a n ve m o d e r n çağın kapitalist islamlığına Şimdi g ü n ü m ü z d e bu z e n g i n sizin de olsa rindeki en karşın kavrayış, h e m e n k u l l a n ı l m ı y o r bile. bunlar sınıflı toplum cehenneminin gericiliği içinde s a v r u l u p eritilip tüketiliyor; Bunlar bilinçlere ç ı k a r ı l a b i l i r s e edilmesi hiçbir şey ifade e t m e k - İçten, t e m i z , fakir halk ç o c u k l a r ı , içle- insancıl kollektif d u y g u l a r ı y l a bu isimleri (Allah k a v r a y ı ş ı n ı ) özdeştirseler de; nılamasa g ü n ü m ü z e kadar ulaştı. bile yeni sahtekar İslam bilinçaltına bastırılıyorlar. kaybedilen kuşakların enerjilerinin enerjiler yeniden kaza- olsun artık bu y ö n d e zayi azaltılıp d u r d u r u l a b i l i r . 1- " H u v a l l â h ü l l e z i lâ ilahe illâ hû": A l l a h ' ı n b ü t ü n diğer adlarını k e n d i n d e t o p l a y a n adlar adıdır: "İsm-i â z a m " : E n y ü c e ismidir. Ş u m a n a y a g e l i r : O öyle bir A l l a h ' t ı r ki, ondan başka tapılacak hiçbir nesne, ilâh yoktur. Tarihsel determinizm veya doğanın ve toplumun öyle y ü c e bir gelişimdir ki, her şeyi kapsar; kanunları: Evrim her şeyle sayısız ö r g ü s ü n ü kurarak ilerler. Onu ne kadar inceleyip a r a ş t ı r s a k t a m olarak ele geçiremeyiz. A n c a k gidiş kanunlarını y a k a l a y ı p , onlara sürekli u y u m y a p m a y a çalışabiliriz. Bu ç a b a l a r ı m ı z ona t a p m a o l m a s a da t a p m a y a benzer bir korku, saygı, dikkat içerir ve gerektirir. lacak, Yani duyumda Bu y ü z d e n o n d a n başka korku- kusur e t m e m e y e ç a l ı ş ı l a c a k hiçbir nesne a b a r t ı l a m a z . p a r a - p u l - a ş k - i d e o l o j i - t e o r i - i n s a n - d o ğ a aklımıza tarihsel d e t e r m i n i z m i n yekun kavramak ve her hangi kapsadığı uyum yapma bir y a n s ı m a s ı n ı , ne gelirse her şey parçalarıdır s a d e c e . çabasını sürekli Mesele onu top- arttırmaktır. Y o k s a parçasını a b a r t a r a k t a p ı n ç l a ş t ı r m a k değil. D o ğ a n ı n i n s a n l ı k l a birlikte akışı, öyle akıl a l m a z bir d ü z e n l i l i k t e işler ki, o n u t o p y e k u n h i s s e d e n m o d e r n bilim a d a m l a r ı n ı bile k e n d i s i n e s e c d e ettirip " A l l a h " d e d i r t i r s e ; y ü z l e r c e yıl ö n c e s i n d e k i aşiret ç o c u ğ u M u h a m m e d ' e daha koyu bir m i s t i s i z m içinde b e n z e r d u y g u v e sezileri yaşatabilir. 2ve Er Rahman: üstünde: Rahmeti-yardımı-koruyuculuğu her ş e y i n içinde 3- Er R a h i m : Merhameti rahmanıyla birlikte her şeyin içinde ve üstünde. 4- El Melik: Tarihsel Mülkü, t a s a r r u f u bir an dahi y o k o l m a y a n d ı r . D e t e r m i n i z m i n d o ğ a ve insan ü z e r i n d e k i sahipliliği ve on- ları y ö n e t i ş i bir an için olsun d u r a k s a m a z . Her ş e y O ' n u n kanunları u y a r ı n c a d ü z e n l i c e akıp gider. 5- El K u d d ü s : O noksansızdır. T a r i h s e l D e t e r m i n i z m i n k a n u n l a r ı ö y l e s i n e girift ve her şeyi y a n ş a ş m a z d ü z e n l i l i k t e akıp gider ki, "her şey o l a c a ğ ı n a kapsa- (kanunların kendi ilk d e n g e l e r i n e ) varır-." 6- Es-Selâm: Selâm ve Selâmetin ta Tarihsel bulunur. Determinizm'de K a n u n l a r ı n yayı en kendisidir. çözümsüz problemlerin her y ö n d e ve c a n l ı l ı k t a bile çözümü kurulmuştur; kendi- sini d a y a t ı p her engeli aşar. 7- El M ü m i n : G ü v e n verendir. Tarihsel ların D e t e r m i n i z m i n k a n u n l a r ı n a bir kez v a k ı f o l u r s a k , o k a n u n - işleyişine görürüz. yapan Ve bir kez sonsuz uyum çabasına bir g ü v e n halklar d a öyledir. başlamışsak, verim aldığımızı içinde huzura v e t o p l u m s a l l ı k t a n k o p m a m ı ş halklar gibi; ataları sayan totemizm geleneği b u derin d e t e r m i n i z m : işleyişi ulaşırız. Bunu sezerek İlkel t o p l u m l a r gibi. Y o z l a ş m a m ı ş , d o ğ a d a n veya d o ğ a y ı , bitkileri, h a y v a n l a r ı kutsallaştırma boşuna değil, K a n u n l a r a u y u m z o r u n l u l u ğ u n u n ilkel beyinleri icabıdır - . 8- El Müheymin: Saltanatı herşeyi g ö z e t i p k o r u y a n . şik k a y n a k l a r d a n 9- El A z i z : Tarihsel [8. h a k k ı n d a dilediği isim kitaptaki gibi t a s a r r u f e d e n , metinde atlanmıştı. Deği- b u l u p biz e k l e d i k . ] M u t l a k galiptir. Determinizm, her şeyi belirlendiricidir. A t o m ' u n , h ü c r e n i n v e insan t o p l u m u n u n e n t e m e l k a n u n l a r ı , kendi dengesini b u l m a k üzere açılıp k a p a n a r a k i l e r l e r k e n her şeyi uydurur. U y u m y a p a m a y a n l a r ı eler: biricik galip, e v r i m i n kendisine Bu yüzden kanunlarıdır - . 10- El C e b b a r : Y a r a t t ı ğ ı E v r i m s e l akış, S e l e k s i y o n d a n geçirir. her şeyin hallerini ihtiyaçlarını verendir. her ş e y e kendi ö l ç ü l e r i n d e kendi v a r l ı k l a r ı n ı s ü r d ü - r e b i l m e g ü c ü vermiştir. 11- El M ü t e k e b b i r : Evrim, her n e s n e y i 12- El edendir, B ü y ü k l ü k t e eşi o l m a y a n d ı r . k a p s a y ı p y a ş a t a c a k kadar g e n i ş ve yücedir. Halik: Y a r a t a c a ğ ı herşeyi bilimi g e r e ğ i n c e yaratıp, t a k d i r değerlendirendir. Tarihsel D e t e r m i n i z m , yarattığı y a r a t a c a ğ ı maddi ve sosyal k a n u n l a r ı içinde saklar. her şeyi, ö n c e d e n kendi O k a n u n l a r dışında hiçbir şey olup bitemez ve y a r a t ı l a n , y a r a t ı l a c a k olanlar bu y ü z d e n daha şından t a k d i r edilmiş, d e ğ e r l e n d i r i l m i ş , ö v ü l m ü ş v e y a işin ba- k ö t ü l e n m i ş olur. 13- El Bari: Y o k t a n var edendir. E v r i m s e l akış her şeyi y o k t a n var e t m i ş gibidir. M o d e r n fen bilimle- ri, her şeyi bir p a t l a m a y a b a ğ l a r k e n d a h a farklı bir şey s ö y l e m i ş o l m u yorlar. Modern lanışından Evrimsel insan bilimleri, çıkageldiğini kanunlar, insan t o p l u m l a r ı n ı n söylerken farklı madde ve t o p l u m komüncül içinde işlerken elbette varolan bir ş e y d e n y o l a çıkarlar a m a bu öyle şaşırtıcı v e r i m l i l i k t e d i r ki, çıkacak sonuçları çok önceden parça- bir şey s ö y l e m i ş o l m u y o r l a r . kimse öngöremez 14- El M ü s a v v i r : Y a r a t t ı k l a r ı n a öz ve b i ç i m verendir. Doğada olsun, t o p l u m d a olsun; e v r i m k a n u n l a r ı o l u p g i d e r k e n ya- rattığı her v a r l ı k ğ a , a t o m c u l - h ü c r e c i l 15- El G a f f a r : bir öz ve biçim a l m a g ü c ü verir. B ü y ü k affedicidir. E v r i m i n t o l e r a n s ı boldur. D o ğ a d a v e t o p l u m d a akışın binbir o l a n a ğ ı bulunur. Y i n e de bu fırsatlar e v r i m i n k a n u n l a r ı gereğidir. İ n s a n bunları bilince ç ı k a r ı r s a , maz. da. bu t o l e r a n s l a r içinde ç ö z ü m s ü z hiçbir p r o b l e m ola- D o ğ a v e t o p l u m k a n u n l a r ı n a u y u m pek kolay pek u c u z d u r aslın- Çünkü zaten O'nun kanunlarından yapılmışızdır. sadece o kanunlardan uzaklaşmamızla 16- El K a h h â r [ K a h r e d i c i , y o k edici]: Tarihsel nunlarına Determinizm'e uyarak bunu karşı Uyum zorlukları ilgilidir. İstediğini y a p a r ; durduğumuz zaman başarırız. Ama bu O'na bile, hakim hakimdir. O'nun ka- olduğumuzu değil, t a m t e r s i n e O ' n u n g a z a b ı n a d a h a fazla u ğ r a y a c a ğ ı m ı z ı gösterir. Enerjide Güneş'e dığımızdan çok çıkarlar u ğ r u n a yönelmemek, büyük cezaları iğdiş ve t a l a n toplumda saklar. etmek, halka Doğayı kişi yönelmemek, ve t o p l u m u mülkiyeti san- kapitalist azgınlaşmasının y a n ı n a kâr k a l a m a z . C e z a s ı n ı i n s a n l ı k l a birlikte o n l a r da ç e k i y o r ; d a h a da ç e k e c e k l e r . Ki o z a m a n e v r i m i n "Zerrece sapıtmadan" uymaktan 17- El V e h h â b : k a n u n l a r ı n a Kur'an'ın dediği gibi: başka çare olmadığı görülecek... Her ç e ş i t t e n nimeti d u r m a d a n bağışlayandır - . E v r i m d o ğ a c ı l v e t o p l u m c u l genliklidir. 18- Er R e z z a k : H e r ş e y e y a r a r l a n a c a k l a r ı n ı verir. Doğada ve toplumda 19- E v r i m d e bir kapı lacağı o l a n a k l a r çoktur. El F e t t â h : Z o r l u k l a r ı aşıp kolaylaştırıcıdır - . kolay bir yanı k a p a n ı r s a b a ş k a bir kapı açılır, her z o r l u ğ u n aşıbulunur. 20- El A l i m : Herşeyi çok iyi bilir. Bilim'in t ü m ü , t a r i h s e l d e t e r m i n i s t akışın tır. incelenmesinden çıkmış- Bilim e v r i m d e saklıdır - . 21- El K â b i d : Sıkar ve daraltır. T a r i h s e l akış ö n c e birikir, s o n r a s ı ç r a y a r a k açılır. rayışı O birikişi ve sıç- b i l e m e y e n l e r ona u y u m y a p a m a z l a r . V e sıkışıp daralırlar. k e n d i s i n e u y u m y a p a n l a r ı da belirli ö l ç ü l e r d e sıkıp darlaştırır. Evrim 22- El Evrim, Bâsıt: A ç a r ve genişletir. k a p a n a r a k ve açılarak, kanunların uyarınca g e l i ş i r k e n var- lıklara darlık getirdiği gibi r a h a t ç a g e l i ş e b i l e c e k l e r i , hem birikip hazırl a n m a , hem de sıçrayıp kalite a t l a m a o l a n a k l a r ı verir. 23- El H â f ı d : Y u k a r ı d a n a ş a ğ ı y a indirip alçaltır. Evrim öyle koşullar getirir ki, her nesne o koşullar içinde u y u m yapamaz; nice b u z u l l a r çağı bile geçici o l m u ş t u r . ölümsüzleşmek geçmişlerdir. ibretidir. Bin Kendi isteyen Firavunlar, yıllık h ü k ü m r a n l ı k ö n g ö r e n bırakalım. bile z e r r e c e u y u m s u z l u k l a r ı m ı z , bile sonu gelip ibretler Evrim'in kanunlarını anında alçatılmayla arayan bizler c e z a l a n m a z mı? Er Râfi: Y u k a r ı çıkarıp yükseltir. "Altta kaldım dememişler. nında çağları Nazizm'in kazdığı ç u k u r a d ü ş m ü ş t ü r . İ n s a n l ı k cellatlarını 24- İ n s a n l ı k t a r i h i n d e de öyle, Fağfurlar diye üzülme, üste çıktım Hiç u m u l m a d ı k z a m a n d a neler saklıdır a n c a k o n u n diye sevinme" diye e v r i m s ü r p r i z yapar. kanunları bilinebildikçe, boşuna Kontenja- genel olarak öngörülebilir. Y i n e de kimin ve neyin ne o l a c a ğ ı t a m o l a r a k b i l i n e m e z . O y ü c e l t t i ğ i gibi a l ç a l t a n d ı r ve alçalttığı gibi y ü c e l t e n d i r . o l d u ğ u gibi, yansıması her alçalışta da s a d e c e e v r i m i n olan v a r l ı k l a r ı n ı n da akış hepsini kapsayandır. rına s ı m s ı k ı bağlı o l a r a k akar 25- Her y ü c e l i ş t e payı yoktur. Evrimin bir payı vardır. A m a e v r i m v e y a t a r i h s e l Etki t e p k i l e r ö r g ü s ü d ü r a m a kendi kanunla- El M u i z z : İzzet verip ağırlayandır - . Birikişlerde ağırlama ve sıçrayış bulunur. A m a (devrim)larda bir şanlı buna a l d a n m a m a l ı d ı r . şölenli ları, d e v r i m l e r , şanlı şölenli saygılı a ğ ı r l a m a l a r d a karşılar. A n c a k z a f e r s a r h o ş l u ğ u n a , sefa p e z e v e n k l i ğ i n e k a p ı l m a m a k gerekir. lanma a ş a m a s ı karşılama- Ezi-cefa g ö r e n alt sınıfO z a m a n hor- kapıyı çalar. 26- El M u z i l l : Zillete d ü ş ü r ü p horlar. Evrimde uyum yapamayanları zillete d ü ş ü r ü p horlama hakir e t m e de vardır - . 27- Es S e m i : İşitmediği birşey yoktur. T a r i h s e l akış kendi k a n u n l a r ı y o l u n d a g i d e r k e n a d e t a herşeyi ö n c e den b e l i r l e m i ş gibidir. D ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r gibi, d o ğ a d a k i üreyiş ve h a r e k e t l e r gibi, t ü m sesler kendi kanunlarına göre o l u ş u p şenlenirler. Evrim onların da ( s e s l e r i n i n de) içindedir. 28- El Basir: G ö r m e d i ğ i bir şey yoktur. Benzer 29- özellikler... El H a k e m : Tarihsel H ü k m e d e r ve hakkı y e r i n e getirir. akış içinde, kararlar ve rını yerine getirmeler de vardır. kendi akışı içinde olur. haksızlığa uğrayan herşeyin hakla- Bu evrimin, tarihsel akışı, kanunlarınca Bir rüzgarla alüvyonları fazla almış bitkiler kudu- rup verimlileşirler. A m a insanlar oralara yerleşip o bitkileri yok edip başkalarını yeşertirler. işlerine ayrılır... Kurak olan yerler ise Bu gidiş içinde sanki kendilerince insanlığın başka bir karar ve adalet gizliymiş gibi durur. Yine de öyledir ama bunca canlı, k a r a r - h ü k ü m - a d a l e t gibi terazili tavırlar sadece tarihsel 30- kanunların akışıyla kendiliğinden gerçekleşirler. El A d i l : Ç o k adaletlidir. Evrimin en b ü y ü k adaleti, kendi k a n u n l a r ı n ı n ö n ü n e ç ı k a b i l e c e k bütün engelleri e l e m e d e n g e ç i r m e s i y l e oluşacaktır. c ü n ü n insan ve coğrafya gesizliğe 31- Bu, t e k n i k üretici gü- ü z e r i n d e a l l a h l a ş t ı r ı l m a s ı y l a o l u ş t u r u l a n den- karşı v e r i l e c e k büyük bilimsel m ü c a d e l e y l e tecelli edebilir. El Latif: Bilimi en ince a y r ı n t ı l a r a nüfuz eder. Tarihsel akış, kendi kanunları y o l u n d a ilerlerken, en küçük m a d d e d e n en büyük insan t o p l u m u n a kadar, onların en ince iç işleyiş d i n a m i z m l e rinden çıkagelirler. Bu yüzden en küçükten en büyüğe kadar her şeyde yansırlar; ayrıntıları hala insan aklının a l a m a y a c a ğ ı denli ince hassastır. 32- El Habir: H a b e r d a r o l m a d ı ğ ı şey yoktur. En ince ayrıntılarda akarken evrim her şeyden haberli, irtibatlı gibidir. M o d e r n fenciler bile evrimin gidişini başka türlü açıklamazlar. Bunun içine elbette g ö r m e , işitme, haber alma, t e ş k i l a t l a n m a gibi sanki sosyal bir bilinç s i s t e m i y m i ş c e s i n e unsurlar da girer. Oysa ş ü p h e s i z ki evrim sadece kendi kanunlarıyla işlediği için böyle durur. M o d e r n Klasik bilim, anlatım kolaylığı için bu yolu seçer. A n c a k evrim bu denli zengindir ki anlatmaya gücümüz yetmez. luğu y a ş a m a k t a d ı r . M u h a m m e d de yüzlerce yıl evvel bu zor- O evrime Allah der ama daima onu daha y a k ı n d a n k a v r a m a k t a n ı m l a m a k için çaba gösterir. Sezi a n l a m ı n d a Allah kavrayı- şını b i l m e d e n , tarihsel d e t e r m i n i z m e veya evrim g ö r ü ş ü n e yaklaştırır. 33- El Halim: Sonsuz hoşgörülüdür. Tarihsel determinizm veya e v r i m , ağlarını y a v a ş y a v a ş örer; k a l a ş ı m için her v a r l ı ğ ı n yeterli vakti bulunur. d ü z e l t m e k için de. Y a n i t a r i h s e l d e n e m e vakti olanaklara sürecine ölerek yeniden oluşa hoşgörüde u y u m y a p a b i l m e k için sonsuzluk anlamını katılmak, miras olarak bol bol verir. Bu Onların sonu evrim hizmet etmek olur. Allahadır." El A z i y m : A z m i s o n s u z d u r . Evrimin gele Bu, karşın u y u m y a p a m a y a n v a r l ı k l a r olur. "Dönüşünüz 34- bulunur. baş- Hatalar için de hataları karşı kanunları bir o öylesine y a m a n d i n a m i z m l i d i r ki, kadar ş i d d e t l e n e r e k g ü ç l e n e r e k ilerler. ne denli z i n c i r l e r s e n i z , o denli d e v r i m s e l güç kazanır. bırakırsanız, dengesine o yıplar arttırarak. kadar ç a b u k ulaşır. A m a O halde o rayıp, d e n g e l i gidişi kanunların işleyişini bilinçle k u r m a k gerekir. her t ü r l ü en- Üretici g ü ç l e r i Ne kadar ö z g ü r kırıp d ö k e r e k ka- ayrıntısına dek kav- Evrim bu y ü z d e n insana ulaşmış, kendisini i n s a n d a y o ğ u n l a ş t ı r ı p a ç ı k l a m ı ş t ı r ki, beyinli insan e v r i m i n ifadesi ve y ö n e t i c i s i o l s u n diye. M u h a m m e d bunu sezerek, evrimi ya girişmek zorunda 35- insan gibi t a n ı m l a m a - El G a f u r : Affı pek çoktur. V a r l ı k l a r ı n u y u m u için pek o l a n a k s u n d u ğ u gibi, ders a l ı n m a s ı sayısız ö r n e k l e r d e sunar. anlamına 36- bilmeden kalmıştır. için Bu, a f f e t m e k , b a ğ ı ş l a m a k , fırsatlar v e r m e k gelir. Eş Ş e k ü r : Te ş e k k ü r ü k ı y m e t bilişi pek engindir. E v r i m ' e s e z e r e k o l s u n , bilerek olsun u y u m y a p a n l a r , karşılığını misli misli alırlar. T a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n e n g i n v e r i m l i l i ğ i , e l b e t t e i n s a n l ı ğ ı n topyekün bir bilinçle görülebilecektir. resmedebiliriz. kendi 37- kanunları ona Ama uyum şimdiden Doğanın ve yaptığı bunun insanın zaman elde parıltılarını, huzurlu edilebilecek ve genel ömrünün kanevasını uzaması veya içinde o l a b i l e c e k olan n e y s e o n a u l a ş ı l m a s ı gibi El A l i y y : Y ü c e l i ş i eşsizdir. Herşeyi kapsayışı ve yönetişiyle; kendisinin en yüksek yansıması olan insanın bile, O'nu hala k a v r a m a k t a pek çok z o r l a n m a s ı y l a e l b e t t e pek y ü c e konumdadır. ince ayrıntılara O'nu bilinçlere çıkarıp uymamıza son derece k a d a r g e l i ş t i r d i ğ i m i z d e bile, o y ü c e l i k algılayışı mistik- likten k u r t u l s a bile, g e r ç e k l i k o l a r a k d e ğ i ş m e y e c e k t i r . S a d e c e insan tarihsel d e t e r m i n i z m i n elçisi o l m a y a biraz d a h a hak k a z a n m ı ş olacaktır - . 38- El Kebir: Tektir, en büyüktür. Tarihsel determinizmin her şeyi k a p s a y ı ş ı y l a e l b e t t e b ü y ü k bir bi- ricikliktir de. 39- El Hafiz: Herşey kendi H e r ş e y i bilir ve korur. kanunları uyarınca gittiği için, ş a ş m a z bir bilgelik ve bilgilerin k o r u n u ş u v a r m ı ş gibi durur. Oysa bilgiler ve bilgelik, kanunların k e n d i s i n d e p o t a n s i y e l o l a r a k bulunur. M a d d e ve t o p l u m parçalanıp yeni öz ve biçimler aldıkça, bilgelik ve bilgiler yeni b o y u t l a r ı n a ulaşır. Bu sürüp gider. İnsan, bilgi ve bilgeliği, tarihsel d e t e r m i n i z m i n k a n u n l a r ı n ı bilince çıkarıp O'nu k a v r a m a k sûretiyle edinir. M u h a m m e d ' i n yaptığı da b u n d a n başka bir şey değildir. A n c a k o, b u l u n d u ğ u a ş a m a b a k ı m ı n d a n bunları sadece sezmek ve Allah geleneğine bağlamak durumunda. 4 0 - El M u k i t : H e r ş e y i n azığını verir. E v r i m içinde ne y a r a t ı l m ı ş s a , ş ü p h e s i z ki, m i z m i , bir de o r t a m ı cansız maddelerin bulunur. atom o yaratığın Bu e v r i m i n gidiş k a n u n l a r ı yapıları onların dinamizmlerini bir iç d i n a icabıdır. En oluşturur, a t o m l a r ı n a göre yaşarlar. Öz ve biçim değiştirirler. U y u m yaparlar. Yap a m a z l a r s a ölürler. Ö l ü n c e y e k a d a r her v a r l ı ğ ı n y a ş a m gıdası. s u y u , t o p r a ğ ı ve ilh... bulunur. Havası, 4 1 - El H a s i b : H e r ş e y i n ince h e s a b ı n ı bilir. Yine evrimin nın h e s a b ı kanunları kendi gerçekleştiğinde 42- icabı neyin neyi içinde h e m p o t a n s i y e l hesaplar karışmadan nasıl y a p t ı ğ ı n ı n , y a p a c a ğ ı - o l a r a k bulunur, h e m de olay ortaya çıkar. El Celil: Uludur. Evrim, e n e r j i d e n m a d d e y e , h ü c r e y e v e i n s a n a dek u z a n a n ululuk- tadır. A m a asıl u l u l u ğ u , evrimi bilince ç ı k a r a n y a n i o u l u l u ğ u k a p s a y a rak bilinçle g i d e b i l e c e k insan, o y a n s ı m a s ı n d a g ö r ü l ü p anlaşılacaktır - . 4 3 - El K e r i m : C ö m e r t l i ğ i s o n s u z d u r . S a y ı s ı z m a d d e ve tür, cins y a r a t a n e v r i m , san her varlık için, eğer in- bilinçle u y u m y a p a b i l i r s e , s o n s u z y a ş a m - v a r o l u ş o l a n a k l a r ı içerir. 4 4 - El R a k i p : K o n t r o l ü eşsizdir. Ş ü p h e s i z ki, t a r i h s e l d e t e r m i n i z m kendi t e m e l k a n u n l a r ı n d a n fışkırıp a k a r k e n k o n t r o l ü n ü y i n e o k a n u n l a r l a yapabilir. O'nu b i l m e y i p s e z e n a m a A l l a h l a r ç a ğ ı n d a ideolojinin din o l d u ğ u ve her şeye sindiği d e v i r d e M u h a m m e d , evrimin kendi (temel) k a n u n l a r ı n ı n yarattığı 45- El M u c i b : İstekleri y e r i n e getirendir. İnsanoğlunun gelişimi, kendi yarattığı teknikten, dolayısıyla top- l u m u n d a n d a h a y a v a ş olur. T e k n i k b e l i r l e n d i r i c i l i k üretici ğer b e l i r l e n d i r e n l e r i n i aşamaz. Bilhassa s ü r a t l e aşsa insanı t ü m d e n d o ğ a diyebiliriz. deki etkileri, da ilk b e l i r l e y e n g ü ç l e r i n di- b e l i r l e n d i r i p ileriye g ö t ü r m e d e üretici gücü ki O ilk v a h ş i ç a ğ l a r d a , d o ğ a n ı n insan üzerin- coğrafya ona insanı t e k n i ğ e karşın d a i m a geri çekici o l m u ş t u r . A n c a k burada, tekniğin bu dengeleri hesaba k a t m a d a n i l e r l e t i l m e s i n d e n do- ğ a b i l e c e k krizlerin işaretini de bize verir. istekleri murakebeyi kontrol g ü c ü o l a r a k yorumlamıştır - . [denetlemeyi, kontrolü] Allah'ın bir t ü r l ü yerine gelmez hal İşte bu gidiş içinde insanın alabilir, önüne havuç uzatılmış m e r k e p d u r u m u n a d ü ş e b i l i r i z . T e k n i ğ i n b u aşırılığını sezenler, t ü k e t i m ve i l e r l e m e t a l e p l e r i n i d a h a akılcı hale getirebilirler. Y i n e de insanın bu g e l i ş i m içinde d a i m a başı dardadır. V e t a n r ı s ı n a sığınıp o n a n i y a z l a r d a bulunur; bir ç o c u ğ u n a n n e s i n e niyazları gibi, b i t m e z t ü k e n m e z . Fakat e v r i m aynı zamanda bolluk-cömertlik de demektir. İstekler b u g ü n o l m a z s a y a r ı n oluverir. E v r i m bu y ü z d e n El Mucib'tir. İ s t e d i ğ i n e verendir. 46- El V a s i : S o n s u z genişliktedir. Tarihsel akış s o n s u z g e n i ş l i k yer alır. gelişimli İnsan gelişimlidir. ruhu da bir d i n a m i z m e sahiptir; d e s o n s u z gelişimlidir. açılımlarıyla Bunun içinde toplumu da şüphesiz ki manevi manevi ve maddi olarak sonsuz dünya yaşadıkça evren D ü n y a m ı z y o k olabilir a m a e v r e n e v r i m i n yeni sürer. Ş ü p h e s i z ki M u h a m m e d ' i n algılayışları, sezişleri, y ü z l e r c e yıl ö n c e ki kendi çağı a y a r ı n d a y d ı ve m i s t i s i z m l e r l e d o l u y d u . A m a o gün için bu sezileri yapabiliyordu. Çünkü daima gerçeği merak ediyordu. Bilime son d e r e c e açıktı. 47- El H a k i m : Biricik bilim ve h ü k ü m sahibidir. E v r i m her şeyin bilgisini içerdiği gibi kararını da içerir. Ç ü n k ü o n u n kendi k a n u n l a r ı z e n g i n patlangıçlı 48- El V e d û d : Evrim'e mak, hal gibidir. bilim ve karar y ü k l ü d ü r . K e n d i n e uyanları uyum yapmak, hamur olmak; evrimle, korur z e n g i n l i ğ i n e katar. tarihsel determinizmle yakınlaş- Muhammed'in Allah'a Elbette e v r i m e ne denli kavuşması görüşmesi u y u m y a p s a k da sınıflı t o p l u m içinde bu ç o k az bir u y u m sayılır. A m a y i n e de b a ş k a l a r ı n a göre t a r i h s e l akışı misli misli a n l a m a k t ı r . B u n u n ödülleri de y i n e o akış içerisinde, u y u m d e r e c e s i n e göre olur. 49- El M e c i d : Şanı y ü c e l e r yücesidir. T a r i h s e l d e t e r m i n i z m her ş e y e nüfuz e t m i ş v e insan t o p l u m u n u yaratmıştır. Kendisini de insanın bilimiyle sürekli ifade e d e r e k her kişiye yayılacaktır. İnsan Ondan d a h a şanlı kollektivizmi uymak çabasını 50- sadece şöhretli y ü c e onu tanımak, hiçbir şey o l m a y a c a k t ı r . daha çok t a n ı m a k v e ona kalacaktır - . arttırmak zorunda El Bâis: Y e n i d e n diriltendir. Elbette y e n i d e n diriliş ö l ü l e r i n - g ü b r e l e ş e r e k e v r i m e k a r ı ş m ı ş var- lıkların- ç o c u k l u k a ş a m a s ı n d a k i ilkel t o p l u m l a r ı n ve o n l a r ı n lideri (dahisi) olsa bile M u h a m m e d ' i n kavradığı a n l a m d a bir y e n i d e n diriliş de- ğildir bu. A m a bu k a v r a y ı ş t a bile bir sezi y a t a r : Y e n i d e n diriliş e v r i m i n devr-i dâimidir. mala mülke zevke tapan K u r ' a n ' d a b o y u n a yer alan, kentlerin y o k o l u ş u v e o n l a r ı n y e r i n e b a ş k a t o p l u m l a r ı n getirilişi d e b u y e n i d e n dirilişi a n l a m a zenginliğidir. A n c a k e v r i m i n a k ı ş ı n d a bu olay, kendi i ç i n d e n s o s y a l d e v r i m l e k u r t u l a m a y a n medeniyetlerin yok edilmesi dışarıdan barbar ve y e r l e r i n e y e n i ç i m i n d e gerçekleşir. Bu (ilkel orijinal sosyalist) toplum medeniyetlerin akınlarıyla kurulması olay bilince ç ı k a r ı l m a y ı n c a ve A l l a h ' a bi- bağla- nınca, ş ü p h e s i z ki t a n r ı n ı n c e z a l a n d ı r ı ş ı ve ö d ü l l e n d i r i ş i s i s t e m i içinde ö l d ü r ü p dirilten t a n r ı o l a r a k yer alır-. Muhammed'in kendisinin kuruluşuna öncü olduğu medeniyetin uzun ö m ü r l ü o l m a s ı için e l i n d e n g e l e n her şeyi y a p m a s ı ve ç a r e y i kollektivizmde bulması; O'nun Allah'ın b u özelliğini d e t e r m i n i z m e , yani g e r ç e k l e r e y a k l a ş t ı r m a y a ç a l ı ş t ı ğ ı n a e n s o m u t örnektir. yazılı Kur'an b u n u n kanıtıdır - . İşte meseleyi sözcüklerde çözdüğünü ve mek, sadece sıdır. Bu tür ç ö z ü m l e r d e d a i m a gerçek çözümü bekler. kavramlarda sanmaktan yüzeysel ibarettir d e y i ş i m i z i n şuuraltı y o ğ u n o l a r a k çözyeri b i ç i m d e gizli bura- kalır ve M u h a m m e d ' e kavramlar, s ö z c ü k l e r d ı ş ı n d a kanunlarının bakış için, t a r i h i n gidiş p u s u l a s ı elde t u t u l m a s ı gerekir. 51- Eş Ş e h i d : Her z a m a n her y e r d e hazır ve nazırdır. Bu ilkel sözcükleri, leştirmiş N e a n d e r t h a l komün da insanının barbarlıktan de ve bir v a h ş i veya h e n ü z ölü gömmeyi insan yani V a h ş e t ç a ğ ı n ı n orta tanrı kavrayışına da yakıştırabiliriz, barbar h e n ü z m e d e n i y e t e ç ö z ü l m ü ş i n s a n a da modern toplumdaki fikri, v a h ş e t t e n beri insan bir insana bir m e d e n i y e bir i n s a n a da y a k ı ş t ı r a b i l i r i z . beyninin yarattığı; gelenek- konağındaki Çünkü tanrı doğasını ve t o p l u m u n u a n l a m a k y o r u m l a m a k için c a n h ı r a ş u ğraştığı bir şeydir. Ç ü n k ü h a y a t a : D o ğ a y a v e t o p l u m a u y u m y a p m a k zorundadır. lesidir. Tanrı fikrinin Ama kalır. bunun d e r i n l i k l e r i n d e bu mekanizmaları Bu ölüm-kalım mese- çıplak g e r ç e k l i k y a t a r a s l ı n d a . bambaşka yollardan işlediği için bilinmez B u n u n ü z e r i n d e ayrıca d u r m a k gerekir. Bu y ü z d e n her kavrayış, kendi tarihi çağı, t o p l u m u lendirilirken bile e k s i k v e y a n l ı ş l a r d a n ve bütünlüğü toplum) m a d ı k birçok y a n içinde kalır ve kurtulunamaz; bakılmadıkça her olanlar oldukları gibi içinde d e ğ e r tarihsel meselede (doğa aydınlan- neyseler öylece ele alınamazlar. Tarihin k a n u n l a r ı elde b u l u n d u k ç a b u d a h a d o ğ r u c a başarılabilir. "Allah her z a m a n her y e r d e hazır ve n a z ı r d ı r " kavrayışı; çağında, kendiliğinden birikerek e v r i m d a v r a n ı ş ı n a yaklaşmıştır. ve Bu evrimin en evrime Muhammed uyum düşünce uygun a d ı m d a tecelli ve [görün- me, belirme] edişi, y a n s ı m a s ı b i ç i m i n d e kendisini ifade etmiştir, bu kadar. Liderler, bilim a d a m l a r ı , P e y g a m b e r l e r , Veli'ler ve benzeri öncüler bu açıdan sıradan bir yansımasıdır. i n s a n l a r d a n farklı olurlar. A s l ı n d a Evrim her varlıkta ve bilhassa terir. A m a sınıflar ç a ğ ı n d a e v r i m s e l gidiş; larda birikip y a n s ı m a d a n önce, öncü hiyerarşik bir ilerleme v e y a resi] (devrim çekirdeği gelişimle her insan tarihin insanda kendini gös- sosyal sınıflarda ve t o p l u m - kişilerde y o ğ u n l a ş a r a k yansır. sahabelere partiye) ve e n s a r a [Muhammed'in [Yardımcılar, Bu çev- koruyucular. Hicret'ten sonra M u h a m m e d ' e din k o n u s u n d a y a r d ı m edenler] (devrim c e p h e s i n e ) yansır. Bu gelişimi kişiler, sınıflar, t o p l u m l a r y a p m ı ş gibi dursa da yaratıcılık evrimin v e y a tarihsel d e t e r m i n i z m i n d i r . Peygamberler P e y g a m b e r i de olsanız son d u r u ş m a d a s a d e c e "Allah'ın k u l u " s u n u z d u r . M u h a m m e d , kendini y a r a t a n , t a n ı y ı p a n l a m a k için bütün bilgi ve sezi- lerini kullanan; Allah'ı nur y ü z l ü bir ihtiyar o l a r a k rüyalarına dek sokan, fakat d a i m a A l l a h kavrayışını o ilkel k o m ü n k a v r a y ı ş ı n d a n bilge kavrayışına doğru y ü k s e l t m e y e çalışan a m a P e y g a m b e r l i k rütbesini k i m s e n i n g ö z ü n e s o k m a d a n t a ş ı m a y ı bilmiş; Gerçekten evrimin kanunları k u l l u ğ u n u bilen bir "kul"dur. heryerde hazır ve nazırdır. h ü k m ü n ü ve e g e m e n l i ğ i n i sürdürür. G e l e c e ğ i Her ş e y d e bile bu y ü z d e n kontrolü altında tutar. Bizler a n c a k o k a n u n l a r a vakıf o l d u ğ u m u z kadar g e l e c e ğ e ait ö n g ö r ü l e r sunabiliriz. ifade ediş biçimi Bu da aslında evrimin kendini f a l a n c a a ğ ı z d a n olur. Y a n l ı ş l a r ve eksikler yine z a m a n içinde e v r i m i n kişi ve t o p l u m l a r d a y a n s ı y ı ş ı ve ifade edişleriyle düzeltilip tamamlanır.. El H a k k : Varlığı kalıcıdır - . 52- Evrimin toplumları kalıcıdır. 53- kanunları sonsuza dek akıp g i d e r k e n , kendi y o l u n a s o k a r a k ilerler. O yeni m a d d e l e r ve ruhlar: işlediği madde ve O n u n işledikleri geçici a m a o Beyinler b u l a r a k ilerler. El V e k i l : H e r ş e y i h e r k e s y e r i n e en iyisini yapar. Tarihsel akış, kendi doğa ve t o p l u m kanunlarıyla, her insan y e r i n e d ü ş ü n ü p d a v r a n ı y o r m u ş ç a s ı n a bazen her m a d d e v e işleri kolaylaş- tırır, b a z e n zorlaştırır - . Varlıklar uykudayken, dinlenirken, hüzünlüyken, d ü k t e n s o n r a v e benzeri g ö r e v l e r i d ı ş ı n d a y k e n ; rını, patlangıçlı gelişimlerini çekleştirir. ve hastayken, e v r i m kendi öl- kanunla- her y a n d a ve her ş e y d e ö r g ü t l e r ve ger- Bu d u r u m d a sanki canlılar, O ' n u kendi v e k i l i y m i ş gibi bulur görürler... 54- El K a v i y y : G ü c ü her ş e y e yeter. Evrimin önüne kimse ve hiçbir şey akıllı v e k i l i - r e s u l ü o l a r a k s a d e c e O ' n u n çıkarıp O'na mutlu olabilir. gerektiği gibi uyum geçemez yapabilirse 55- El V e l i y y : Dosttur Koruyucudur. Evrim karşın v a r l ı k l a r ı n her ş e y e en iyi d o s t u , k o r u y u c u s u , velisidir. İnsan, evrimin en k a n u n l a r ı n ı a y r ı n t ı l ı c a bilincine kendine onun gücüne yaklaşıp uyum yaptıkları sürece U y u m y a p a m a y a n l a r ayıklanır - . İn- san d a diğer v a r l ı k l a r a g ö r e e v r i m i n e n y o ğ u n l u k l a y a n s ı m a s ı o l d u ğ u halde, bu ayıklanmadan daha uzun s ü r e ç l e r l e de olsa nasibini alır. Sınıflı t o p l u m , insan t o p l u m u n u n e v r i m e u y u m y a p m a d e n e y l e r i n i n v e s e n t e z l e r i n i n geçidi o l u r k e n kayıpları az o l m a m ı ş t ı r ve olmayacaktır - . 56 - El M e t i n : G ü c ü çok d e v r i n köklüdür. Yaptırımı, evrimin üretim patlalangıçlı ilk o l u ş u m u n a , gücü, sürati, dönüşümlü kalitesi, sınırsız kanunlarından oluşunun gelir. Bu m i l y a r l a r c a yıl ö n c e y e kadar u z a n a n derin sebebi, evrenin en köklere dek uzanır. Ve bu y ü z d e n g ü c ü çok s a ğ l a m d ı r . Kolayca kırılıp y o k o l m a z . En kırılgan d o ğ a ve insan bile saz gibi eğilip b ü k ü l ü r a m a y o k e d i l e m e z . Yeni ö z v e b i ç i m l e r l e , e v r i m e u y u m y a p m a y ı b e c e r e n ö z e l l i k l e r l e doludur. İ n s a n , en kötü Finans K a p i t a l i z m ç ı l g ı n l ı k l a r ı n d a bile, b i l i n ç a l t ı n d a olsun, vicdan sağduyu biçiminde doğru yolu saklı tuttuğu için yeni u y u m l a r g e l i ş t i r m i ş t i r v e g e l i ş t i r m e y e d e v a m edecektir. A k r e b i n , sıkışınca, Bu ateşle insana d e n k düşer. kuşatılınca yakıştırılmasa Hitler'i kendini da sokup zehirlemesi benzer paralellikler besleyip Sovyetler'e patlatan ka, s o n u n d a y i n e kendi eliyle onu doğal Finans içgüdüdür. kapitalizme İngiltere ve A m e r i - imha etmek zorunda kalmıştır. Bu yeniden başka y o l l a r d a n tecelli y a n ı n tabiatı yeniden etmeden duramayacağa benzer. Eş- kolay d e ğ i ş m e z . Y a n i insanlık ö l d ü r ü l m e k istendiği y e r d e d o ğ m a k t a n geri durmamıştır ve duramaz. Bu y ü z ü y l e e v r i m i n gücü y a p m a c ı k değil, çok derin ve z e n g i n kök- lere sahiptir. 57- El Hamid: Kendisine saygıyla şükredilendir. Evrimin gidişi, y ü c e l i ğ i , v e r i m l i l i ğ i , k o r u y u c u l u ğ u , h a k k a n i y e t i şısında, her varlık k e n d i n c e bir borç bildirir, ş ü k r a n duyar, Bunu li elbette yerinde insan duygusuyla değerlendirerek, yapmaz ama evrimin verimini evrimin kar- k ı y m e t bilir. sınırlarını yer- arttırarak yapmış olur. Bunu M u h a m m e d ' i n insan gibi a l g ı l a y ı ş ı n a o kadar ş a ş m a m a k gerekir, bugün biz bile başka a n l a t ı m tarzı b u l a m ı y o r u z . 58- El M u h s i : H e r ş e y i n sayısını bilir: Evrimin h e s a b ı n ı hiçbir insan t u t a m a z . alır a m a hesap yapılamaz. Evrimin S a y ı l a r ı n dili y e t e m e z ; her ş e y d e k i hesabı kendi akıl kanun- larında saklıdır - . 59- El M ü b d i : Y a r a t t ı k l a r ı n ı ö r n e k s i z ve m a d d e s i z yaratandır - . T a r i h s e l d e t e r m i n i z m k a n u n l a r l a işler. A m a m a d d e y i ve m a n a y ı işleyerek a n l a m kendi kazanır. kanunlarında yaratır s a n m a m ı z Bu y ü z d e n y a r a t t ı k l a r ı n ı n ö r n e k ve potansiyel olarak gizlidir. Maddesiz ve maddeleri örneksiz bu y ü z d e n d i r . Günümüzde Atom'un oluşumunda enerjinin yüksek derecede yoğun- laşmasıyla maddenin yaratıldığı artık biliniyor ve ispat edilebiliyor. Örneksiz ve maddesiz yaratım gücü evrimin başlangıcına aşırıca denk düşüyor. 60- El Müid [ M u i d d ] : Ö l d ü r e n ve diriltendir. Evrimde ölüm ve dirimden ders kalım, onun biricik canalıcı almayanlar evrimi gibi u y u m y a p a m a z l a r . yansımasıdır. anlayamazlar ve ona Ölümden gerektiği O r a d a s a d e l i k a l ç a k g ö n ü l l ü l ü k ve bilim gizlidir. Bilime ne kadar u l a ş ı r s a n ı z o kadar a l ç a k g ö n ü l l ü o l u r s u n u z . A m a bilim k ü t ü p h a n e fareliği olsaydı, u z m a n l a r böyle Bilim d e n e m e k t e n ç ı k a r s a , y ü k s e k bilim nünden larından k ö k s ü z dallar o l m a z l a r d ı . hayatı her y ö n d e n , ö l ü m yö- de d e n e m e k t e n v e y a o d e n e y l e r içinde y a ş a m a k z o r u n l u l u k isteklerinden çıkabilir Evrim ö l d ü r ü r ve diriltir. Bu bitmez t ü k e n m e z bir prosedir. O prose- yi k a v r a d ı k ç a insan t o p l u m u d a h a uzun ö m ü r l ü bir u y u m geliştirebilir. 61- El M u h y i : B a ğ ı ş l a y ı p sağlık verir. Evrim, ders alanlara canını ve sağlığını bağışlar, geliştirir. Ders almayanları affetmediği ama binbir mesajla uyardığı halde ders a l a m a y a n l a r ı affetmediği gibi alanları sanki ibret olması için bağışlar sağlıklı kılar. 62- El M ü m i t : Ö l ü m o n u n elindedir. Ö l ü m de hayat gibi A l l a h ' ı n emridir. lıkları kendi milerini kanunları öldürür. Doğal ve t o p l u m s a l gidiş, var- içinde b o y u n a ayıklar kimilerini y a ş a t ı r k e n ki- 63- El H a y y : Kendisi e z e l d e n e b e d e kadar hayat ile canlıdır. Tarihsel determinizm, m a d d e v e m a n a d a işleyen k a n u n l a r ı y l a , ha- yat d e n e n d o ğ a l v e t o p l u m s a l o r t a m d a d a i m a canlıdır; c a n l ı l ı k t a n gelir c a n l ı l ı ğ a gider. 64- O, b a ş k a l a ş ı m d e n e n ö l ü m s ü z bir c a n l ı l ı ğ a sahiptir. El K a y y u m : Her şey o n u n l a vardır. E v r i m s i z hiçbir n e s n e ve ruh var o l a m a z . 65- El V a c i d : 66- El M a c i d : Değeri s o n s u z d u r . U n u t m a z bulur. 67- El E h a d [El V a h i d ] : O r t a ğ ı , eşi b e n z e r i , d e n g i yoktur. Evrim, şe bir t e k e n e r j i y o ğ u n l a ş m a s ı n d a n kanunlarını b a ş k a l a ş t ı r a r a k gelişir. çıkagelerek dönüşe dönü- Her a ş a m a n ı n kanunları başka b a ş k a olsa da bir t e k g i d i ş t e n d ö n ü ş ü m l e o l u ş t u k l a r ı için e v r i m biricikM e s e l e o d ö n ü ş ü m l e r i y a k a l a m a k ve o r t a y a çıkarmaktadır - . tir. 68- E s S a m e d : İ h t i y a ç l a r ı n g i d e r i l m e s i , ı z d ı r a p l a r ı n , rın son b u l m a s ı mutsuzlukla- için b a ş v u r u l a c a k t e k mercidir. Tap ınç ettiğimiz o kadar çok konu, nesne, kişi, güç ve ilh... var ki, Allah'ı, Muhammed'in biricik Allah'ını bile g ö l g e d e u n u t u l m u ş bırakıyor artık. A l l a h ' ı n bu 99 adında v e y a sıfatında d e r l e n m i ş olan y ü c e özellikleri bilinmediği gibi, kulaktan d o l m a İ s l a m fikirleri bile u m u r u m u z d a değil. Çünkü beyin s o m u t yakın çevre ve çıkar işlerine, kendi y a ş a n m a m ı ş - lıklarına d a h a kolay akıyor ve orada adeta kalakalıyor. hayvanlıklarımızı tatmin gibi, lüks gibi, Para gibi, küçük özetle İ s l a m ı n dediği cinsten "Bina ve zina" gibi her türlü üretim dışılığa akış içinde t a p ı n ç edilen, alttan alta işleyen şey t e k n i k üretici gücüdür. Beyinlerin y a ş a n m a m ı ş l ı ğ ı n ı çeken t e k n i k üretici g ü c ü n ü n parıltılı, t ü k e t i m e y a n s ı m ı ş gelişimidir. Bu antik m e d e n i y e t l e r i n de başına bela o l m u ş çökertici, ç ü r ü t ü c ü sinsi bir gelişim ve olmuştur. korkusunu Kur'an, göreceğimiz g ö z e batırır-. Y ı l m a d a n gibi adım usanmadan başına bu nefislerin tehlikeyi bu dünya malı m ü l k ü n e kandıkları için ateşle b o ğ u l a c a k l a r ı n ı , üzülerek, azarlayarak, şiddetlenerek, en çok buna merhametlenerek, k a h r o l u p üzülür. Tıpkı k a h r o l a r a k anlatır. beyin felçli Muhammed Lenin'in, yeni kurduğu S o v y e t l e r ' d e beliren bürokrasiyi ve partisinin kapitalist eğilimlerini hele genel s e k r e t e r Stalin'in k a r i y e r i z m i n i n derin yıkıcı a n l a m l a r ı n ı s e z m e s i ve ç a r e s i z l i k t e n kahrolmasına benzer bir d u r u m d u r bu. M u h a m m e d ' i n de Lenin'in de ç a r e s i vardı: yetersizliğini görmüşler, parti ve c e p h e l e r i n cilerle, halk a t e ş i y l e y ı k a m a y ı önerip denemişlerdi. med, Ali, Ama yenilemeyi vakit Ömer yetmiyordu. henüz oldu: lizmin kollektivist ruhlu y ö n e t i - düşünmüşler, dolmamıştı. Medeniyet, kolay f e t h e d i p k e n d i s i n e b e n z e t i y o r d u . Her ikisi de k o l l e k t i v i z m ' i n sürekli bunu Bir t e k Muham- barbar, y a ş a m a m ı ş nefisleri S o v y e t l e r ' d e de öyle bir gidiş Bir t e k Lenin ölüp g i d i n c e , a r k a d a n g e l e n l e r i n nefisleri, madde ve ruhunu y e n e c e k gücü gösteremediler. kapita- Oysa ideoloji Stalin için t a p m a y d ı . Çok g e ç m e d i bu tapınç, alttan sinsice işleyen y o k s u l G ü r c ü ç o c u ğ u n u n y a ş a m a d ı ğ ı parıltılı t ü k e t i m l e r le yer d e ğ i ş t i r m e y e b a ş l a y a r a k zaten ezberci papaz (skolastik) akılcılığını iyice zayıflattı. P a r a n o y a l a r ı , ideoloji ve pratiğini g ü t m e y e başladı. Bu gidiş içinde ne İ s l a m A l l a h ' ı , ne de M a r k s i s t A l l a h ' ı T a r i h s e l Maddecilik para etmiyordu. Tarihte M u h a m m e d ve Leninler a d ı m başına çıkmıyorlardı. O zaman, evrim, tarihsel ve h ü k m ü n ü Tek çare, gidiş, acımasızca çarklarını döndürüyor işliyordu. o gidişe uyum yapabilecek teorik teşkilatların topluma egemen pratik g ü c ü gösteren olmasındaydı. Bu nasıl o l u r d u ? Her d e r d i n ilacı e d i l e c e k tek merci: öncelikle teorik güçteydi. Tarihsel Determinizmin Bu noktada müracaat bilince ç ı k a r ı l m a s ı ve ona uyulmasıydı. Muhammed bir y a n d a n barbar gelenekleri olan çoktanrıcılığa karşı tektanrıyı önce s ü r e r k e n , diğer y a n d a n kendi içinde o tektanrıyı deterministçe, olayların içindeki ilişkileriyle kavramayı bilmeden geliştiriyor ve bunları adım başına teorileştiriyor (ayetleştiriyor)du. Aksi halde tarihsel devrimini başaramazdı. kuru tektanrı deli Muhammed'in ideolojisiyle hafızı bu ekber bir P e y g a m b e r m ü s v e d d e s i n d e n iç gelişimi, İbrahim geleneği [büyük hafız] kalsaydı, yalancı öteye g e ç e m e z d i . P e y g a m b e r ' i ve Kur'anı sadece kuru tektanrı ve din sözleriyle ele alırsak; Muhammed'in bu çelişkili iç gelişimini tarihsel gidiş içinde ele a l a m a z s a k , ne P e y g a m beri, ne kitabını, ne de islamı a n l a m ı ş olamayız. Sadece bununla da kalmayız, dinlerin gelişimini de k a v r a m a k t a şaşkın kalırız. M u h a m m e d , A l l a h için Es S a m e d : racaat e d i l e c e k tek merci dediği ayla kendisi bunu kuru b ı r a k m a m ı ş d a i m a o l a y l a r ı n dilini ç ö z ü p , t e o r i s i n e , dislerine, sünnetlerine 69- El K a d i r : Allah'ın bu k a t m ı ş t ı r ve bunu yüzeysel dar, gündelik B a r b a r animisttir. ha- önermiştir. hemen her birinde ilkel bile a n l a y a b i l i r i z ki Al- kavrayışından: Somut barbarın kavradıklarından çıkar; fikirleşir ideolojileşir. Her şeyi kendi gibi bilir. Tanrısı, c e n n e t i , c e h e n n e m i b u n l a r çok sonra çıkabilmişlerdir- yanıbaşında Muhammed zamanına kadar bu mış, s o y u t l a m a pek ç o k ilerlemiştir. görüşlerin r e n s e l l e ş m e eşiğidir. kol gezer. H e r m e s ' e , İranlı Z e r d ü ş t ' e , K o n f ü ç y ü s ve n e r d e y s e a d ı m çok sular ak- M e d e n i y e t l e r i n ve t i c a r e t i n ev- Her t ü r l ü fikir her y a n d a Mısırlı içiçedir. altından M u h a m m e d de bir deve ç o b a n ı bir barbar ç o c u ğ u d u r . A m a y a ş a d ı ğ ı çağ: M u s a ' y a , İsa'ya, kuruya du- kitabına, Her ş e y e her an g ü c ü yeter. sıfatlarının lah fikri g i d e r e k soyutlaşır. Yani -ki Dua e d i l e c e k ihtiyaçlar için mü- halde, Hintli İbrahim'den Buda, Çinli başına ermişler, dervişler, papazlar, ha- hamlar... M u h a m m e d ' e en y a k ı n ı Hz. İ b r a h i m t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı gelir. Ç ü n - kü o da t a z e bir barbar o l a n İ b r a h i m ' d e n çıkagelmiştir. İ b r a h i m d e barbar o l m a s ı n a miştir. karşın medeniyetlerle az cebelleşme- Kavrayışını z a m a n ı n a g ö r e bir n e b z e o l s u n s o y u t l a ş t ı r ı p t e k t a n - rı fikrini geç de olsa b e n i m s e y i p geliştirebilmiştir. M u h a m m e d d e b u s o y u t l u ğ u 4 0 ' ı n d a n s o n r a t a r i h s e l d e v r i m içinde, tarihin her an z o r l a y a n akışı çatlatan, rüyalarda pratik s a v a ş l a r ı y l a için kazanabilmiştir. başarılı senteze la olur; t e t e b b u [etraflı g e r ç e k tarih içinde, en az 23 y ı l d a , bile s e n t e z ulaşamaz. uğraşan Beyin kafa ve böyledir: Zorlu çalışmadan Çalışmak zorunluluğu ise t a r i h i n akışıy- i n c e l e m e ] ile bir y e r e kadar g e l i ş e n b e y i n l e r içinde bocalayabilirler. Muhammed, o b u l a n m a m ı ş b e r r a k bir b e y n e sahipti. nıyordu. her s a n i y e düşünce çalışmaları kitabi bilgilerle de K e n d i n e ve atası İ b r a h i m ' e ina- Barbarın somut düşünce sisteminin, yavaş yavaş tarihin som gidişiyle sahici sentezlere ulaşması Diğer y a n d a n somutlaştırma, Muhammed'in yani böyle o l u y o r d u . bu soyutlaştırmasında somut olaylardan ders ç ı k a r m a , yine aşırı bir s o y u t l a m a ya- p a r k e n , her s o y u t l a m a s ı n ı d a y e n i d e n s o m u t y a ş a d ı ğ ı o l a y l a r a v u r m a , d e n e m e vardı. Yoksa g i n l e ş t i r e r e k kendi İbrahim'in tektanrı kavrayışını bu d e r e c e zen- çağına adapte edemezdi. Bu y ü z d e n Allah'ın bu güzel isimleri, betimlemeleri üzerinde belki daha da fazla d u r m a k gerekiyor. A m a şimdilik yerimiz bu kadarına yetiyor. "El Kadir: bir v a h ş i , Her şeyi her barbarın kankardeşi nuçlandırmasını topluluğu sağlamalıdır. zer s o m u t l u k t a d ı r . oyuncak ver" veya "O her ş e y e sıçraması, için güce sahiptir" t a n ı m l a m a s ı de (soyutlamayı tarihsel bu henüz bugün lideri; başarıyla gücü değildir: "Allahım Muhammed olayların balık avını d u r u m farklı bu ve soben- öğrenmiş ama "Allahım bana öğretmenim aşamayı beni çoktan gerilerde d e t e r m i n i z m i n e yaklaştırmıştır.. k a d i r d i r " dediği vaktin gereken Barbar için t a n r ı s ı n ı n biraz g e l i ş i n c e : k a l d ı r m a s ı n " gibi... bırakmış, A l l a h ' ı n ı (sezdiği yapabilecek Bir ç o c u k için g e l i ş t i r m e m i ş ç o c u k l a r için) sözlüye an bir barbar için s o m u t bir şeydir. Taptığı t o t e m i v e y a dolması zaman, gerektiğini kanunlara) olayların belli kavramakla uyum yapmayı son bir birikişi kalmaz, gücüne ve olaylara d e k zorlar; her şeyi d e r s l e ş t i r i p t e o r i l e ş t i r m e s i ve t e o r i s i n i y e n i d e n d e f a l a r c a denemesi 70- bu y ü z d e n d i r . El M u k t e d i r : Her türlü g ü c ü n t a s a r r u f u ondadır - . D o ğ a ve i n s a n g ü ç l e r i de e v r i m i n g i d i ş i n d e n k a y n a k l a n ı r . sanda ve lı her v a r l ı k t a ölçülerde ama maddi evrimin gücü aynı aynı k a n u n l a r çeşitli kanunlarla diğerinden bir y a n s ı m a s ı d ı r . fazlaysa Bunu işler. bunu gücün ortamlardan Kiminin gücü, kendinden sahibi iyice Her in- ö t ü r ü farkmanevi veya bilmemelidir; bilmezse bu bir g ü n mutlaka gücün anlayabileceği tasarrufunun kavramaya bir musibetle sadece karşılaşır. evrimde veya İşte Allah'ta o zaman olduğu yaklaşırız. İşte bu tür ele a l ı ş l a r ı m ı z ı P e y g a m b e r z a m a n ı n a g ö t ü r ü r s e k ; d e n e y l e r d e n ders alıp teorisini (Allah ğini d a h a iyi 71- her sözünü pratik k a v r a y ı ş ı n ı ) nasıl z e n g i n l e ş t i r d i - kavrayabiliriz. El M u k a d d i m : Dilediğini ö n e alır. Kişiler v e y a olaylar, kimi z a m a n , gidiş k a n u n l a r ı n d a n ö t ü r ü , g e r i d e kalırlar, Kimi z a m a n ö n e geçerler. B u r a d a asıl s e b e b l e r ü z e r i n d e du- rulursa h e r k e s yerini z a m a n ı n ı ve h a d d i n i bilmiş olur. Bu y i n e e v r i m i n g ü c ü y l e olur. Y i n e b e n z e r bir özellik: 72- El M u a h h i r : Dilediğini geri a r k a y a bırakır. Arkada kalan bunun h i k m e t vardır - . hayır, sebebini İllâ araştırmalıdır. Belki bunda ö n e g e ç i l e c e k diye bir şey yoktur. da bir Evrim'in (Allah'ın) bir bildiği vardır. O ' n u bilince ç ı k a r m a k t ı r asıl olan. 73- El Evvel: O ilktir, evveli yoktur. Tarihsel determinizmden, nunlarından önce, o E v r i m kendi 74- gelişimi ka- k a n u n l a r ı n ı o l u ş t u r u r k e n hayatı da oluşturur. d ü n y a m ı z y o k olabilir a m a e v r i m sürer. hayat o l a b i l e c e ğ i fikirleri sonsuzluğunu kolayca evrimi çıkararak bilince bir y a n a , ispatlaması bulmak zorunda olduğu sele insan t o p l u m u n u n El A h i r : S o n s u z d u r . Her şey; da doğa ve k a n u n l a r ı n o l u ş u m u n d a n ö n c e bir k a n u n yoktur. ona evrensel da binbir bir y a n a ; uyum Başka yıldızlar- zenginliğin insan kolaylıkları evrimin toplumunun bulabileceği; üzerinde durmalıyız. Asıl yakıcı canalıcı me- buradadır - . Allah'ın (Evrimin) almış v e kuracağı sonsuzluğundan Muhammed kendince dersini m e d e n i y e t i n uzun ö m ü r l ü o l m a s ı için e l i n d e n g e l e n g e l m e y e n her şeyi y a p m ı ş t ı r . Başarılı da o l m u ş t u r . Hâlâ y a ş a y a n fikir v e rejim s i s t e m l e r i n e k a y n a k o l m u ş t u r . Evrimin hammed min sonsuzluğundan, kadar o l s u n sonsuzluğu onun Bunun kate için insan toplumunun bilim adamları, a l a b i l i y o r l a r mı? İ n s a n T o p l u m u n u n içinde ö m r ü kanunlarını suzlaştırılabilir ders ne kadar u z a t ı l a b i l i r ? E v r i m Muevri- sonsuz bilirsek insan t o p l u m u v e y a ş a d ı ğ ı d ü n y a s ı ise d a son- mi? öncelikle toplum alınmalıdır; içinde biçimlerinin yaşadığımız gelişim toplum kanunları bilinmezse evrim dikhiç kavranamaz... Ama kimin Bir değil 75- bin m u s i b e t g e l s e ayılır mıyız a c a b a ? Ez Z a h i r : S a y ı s ı z b e l g e l e r l e ispatlı olandır - . Muhammed, mezdi. umurunda? Allah kavrayışını ezberci hafız Somut belgelerle düşünülüp davranılırdı. mantığıyla geliştire- Bunu 4 0 y a ş ı n a ka- dar y a ş a d ı ğ ı öksüz çocuk beyniyle sınayarak d e ğ e r v e r d i ve her ş e y d e bizim e v r i m i öğrenmişti. Her görüp buluşumuza şeye b e n z e r bir seziyle Allah'ı gördü ve buldu. Her şeyin s u d a n , d a h a fazla derinlikli kan pıhtısından canlandığını belirten ayetlerden sezileri vardı. A m a söze, şiire d ö k ü ş ü bu kadar olabiliyordu. A l l a h ' a Ez Zahirliği: o n u n bu z e n g i n S a y ı s ı z b e l g e l e r l e ispatlı o l d u ğ u n u y a k ı ş t ı r m a s ı kavrayışını ve dile g e l e m e m i ş sezilerini anlatır. G e r ç e k t e n d e a n l a y a n a e v r i m , s o n s u z s a y ı d a b e l g e l e r sunar; kanunları bilinçlere çıkarılsın v e O'na sal, z ü m r e s e l , kişisel baskı ve a ç l ı k l a r l a tanırız. ç ı k a r l a r gözleri kör eder. hayvanlaşır. Ve ne d o ğ a , diye. A m a Nefislerimiz kendi sınıf- her t ü r l ü ne de t o p l u m kanunları Ezip g e ç t i ğ i m i z i sanırız a m a e z i l e n biz o l u r u z . 76- El B a t ı n : A k ı l alıcı değildir. H e m o denli delilli sepetlidir. çiçekler gibi maz. uyum yapılsın açılmıştır. A m a Her gün y a p ı l a n yeni Bilinçlere ç ı k a r ı l m a k için binbir k o k u l u akıllarımız O'nu tam anlamıyla kavraya- keşiflerle ş a ş ı r m a m ı z bu y ü z d e n d i r . ö n g ö r ü l e r i m i z g e r ç e k l e ş t i ğ i n d e bile ş a ş ı r m a m ı z b u y ü z d e n d i r . belgeleri o kadar s o n s u z s a y ı d a d ı r ki, layamayız. Ancak kanunlarına ve belirli ancak genel Yine de (ve doğrular anında derleyip yorum- kayıplardan) biçiminde sonra ulaşabilir v e onun uyum Bu y ü z d e n , o birçok y ö n ü y l e gizli, batın kalır-. y a p m a y a çalışırız. onun (ve d o ğ a y ı ) onları birikimlerden Kendi Evrimin k a n u n l a r ı n a v a k ı f olup büyük kayıplardan uyum yapabilmek, k u r t a r m a y a y e t i p artacaktır. insanlığı Kanunla- rın a y r ı n t ı l a r l a işleyişi d a h a ç a b u k ve kolay ç ö z ü l e c e k t i r . 77- El V a l i : En y ü c e yöneticidir. Evrim oldu. dur. en küçük maddenin Dünyamızdaki Bildiğimiz bu gelişimiyle başladı ve bu gelişimin en y ü k s e k aşaması haliyle koskoca evren insan t o p l u m u - bile e v r i m i n y ü c e l i ğ i t a r t ı ş ı l a m a z . Onu en güzel, en d o ğ r u , en başarılı, tabii ki a n c a k ve a n c a k y i n e o n u n kendi kanunları yönetebilir. Hem de hiç z o r l a n m a d a n . Çünkü t o p l u m u n k a n u n l a r ı d o ğ a l o l a r a k k e n d i l i ğ i n d e n işlerler. doğanın ve İnsan o yöne- lişte o k a n u n l a r ı eline g e ç i r d i ğ i z a m a n bile pek çok z o r l a n a c a k t ı r . Ç ü n kü o k a n u n l a r a u y u m y a p a b i l m e k z o r u n l u l u ğ u ile karşı karşıyadır - . O k a n u n l a r ı n keşfine ve u y u m y a p ı l m a s ı n a kendini a d a y a n insanlar çoğalmadıkça, evrim layan, insanların çalışan onları çoğaltmadıkça, çoğalması, sadece durumu bunun pek f a z l a için çaba- değiştirmez. Ç ü n k ü a n c a k kendini a d a y a r a k ç a l ı ş a n l a r ı n t e ş k i l a t l a n m a s ı v e k a n u n larda, kanunlara u y u m p r o g r a m ı n d a s e n t e z o l m a l a r ı gerekir. Kendini a d a m a k her anını bu işe v a k f e t m e k t i r ki, bu g ö n ü l l e evri- min y o ğ u n y a n s ı m a s ı ve y a r a t ı ş ı y l a olan bir şeydir. çalışmak, bu adayışın Kendini a d a m a d a n ç o k d ü ş ü k birikiş s e v i y e l e r i n i yansıtır. a d a y a n l a r ç ı k m a z s a ç a l ı ş m a l a r boşa gidebilir, d e ğ e r l e r i n i Kendini bulamazlar. Evrimin yatların ulu y ö n e t i c i l i ğ i n e ç o ğ a l m a s ı n a yol gösterir? Zamanın 78- El bir n e b z e u l a ş m a k için vereceğimiz yerde, onlara henüz dolmadığını ve kayıpların Müteali: Kendi yarattığı yaratıkların o adanmış ha- ket v u r m a k neyi bilançosunu... tanımlarından çok yücedir. M u h a m m e d , her v a r l ı k t a A l l a h ' ı n sûretini g ö r ü r d ü . En ç o k da A l l a h ' ı insan s û r e t i n e yani biçimine yakıştırdı. lıkların yaratı cısıydı. kavrayış, ilkel İnsan insanın lama d o l a y ı s ı y l a Çünkü Allah, O'nun için var- ise bütün y a r a t ı k l a r ı n en g e l i ş m i ş i y d i . Bu k a v r a y ı ş ı n d a n ç o k t a n ç ı k m ı ş , g e n i ş bir s o m u t - üstün bir soyutlayıştır, sentezdir. İ n s a n , e v r i m i n en son en akıllı aşamasıdır - . Bu y ü z d e n , bu k a v r a y ı ş ı n ş u u r a l t ı n d a bilime y a k ı n sezileri y a k a l a yamamak, evrimin hele bunları evrim düşüncesinde birleştirememek, sadece kanunlarından ve işleyişinden Çünkü neceğiniz Allah'a müteali sıfatının anlatır. A l l a h ' ı n yakıştırılması mantık y ü r ü t m e s i bile ç a ğ ı n ı n yaşanan değil. O'nun y ü k s e k soyut küçültülemez B u r a d a ş u u r a l t ı y l a seziş gizlidir. Öyle aşamasına aşamanın bile, hiçbir v a r l ı k l a ö z d e ş l e ş t i r i l i p o l u ş u ile konu s a p t ı r ı l a m a z . göre bile olsa o olaylardan olaylarıyla basit y ü z e y s e l çıkma çarpıştırıp Basit bir mantıklarda seziler bulunur. bilinçaltından Onu, bilince çıkar- bir gidiştir. Varlık önemlidir. Evrim, gerçekten değildir. V a r l ı k l a r ı n dan " Y a r a t a n ı n ı z ve dö- Allah'tır" kavranışını mak b i h a b e r o l m a k demektir. her şey e v r i m d e n çıkar, e v r i m e d ö n e r : kendi gidiş yaratıklarından kanunlarıdır. apayrı M u h a m m e d ' i n Allah'ı varlıklar- sıyrılmıştır - . 79- El Berr: Y a r a t t ı k l a r ı n a karşı iyilik doludur. Evrim, adı ü z e r i n d e y a r a t ı c ı d ı r ve y a r a t ı c ı l ı ğ ı içinde y a r a t t ı k l a r ı n a karşı iyilik-bağış dolu olur. En bağış ve iyilik d o l u o l d u ğ u y a r a t ı ğ ı da insandır. Ç ü n k ü ona kendi kanunlarını çözme ve uyum yapamayanlar eleşimden m a k için en yapabilme yeteneğini g e ç e r e k y o k olurlar. büyük uyum yeteneğine, Ama beyninin vermiştir. insan gelişim Uyum yok olma- olanaklarına sahiptir. 80- E t T e v v a b : G ü n a h l a r ı ( T ö v b e l e r i ) kabul eder: E v r i m i n en h o ş u n a g i d e n şey, y a n l ı ş l a r d a n ders alıp kendi k a n u n l a rına u y u m g ö s t e r m e d i r . P i ş m a n l ı k tövbedir, h a t a l a r d a n geri d ö n ü ş t ü r . Ş ü p h e s i z k i e v r i m bizim gibi d u y g u l a n ı p h o ş l a n m a z . A m a her h a t a d a n g e r i y e d ö n ü ş e v r i m e bilinçle u y u m y o l u n d a bir b a s a m a k t ı r v e e v r i m i n sonuçlarını kanunları y o l u n d a kendi- bilinciyle y ö n e t i l m e : Uyum liğinden ılımlandırır. T a r i h s e l akış, akışından y a p ı l a c a k olanın bir n e b z e o l s u n a k ı ş ı n a girer. kendi insan Oysa insan, pişmanlık duyduğu halde bunu bilince ç ı k a r ı p y a n l ı ş - tan geri d u r m a : T ö v b e a l ı ş k a n l ı ğ ı , pek e d i n e m e m i ş bir a ş a m a y ı y ü r ü mektedir. Ne y a z ı k ki bu p i ş m a n l ı k l a r ı n birikişiyle son p i ş m a n l ı k f a y d a v e r m e z gidişini mi uyarıyor yoksa, bilinmez. 81- E l M ü n t e k i m : G e r e k e n cezaları verendir. E v r i m k e n d i n e u y u m y a p m a y a n her şeyi ve b i l h a s s a insanları bir m e s a j ı y l a her an uyarır. çarptırılırlar; uyumsuzlukları yeteneklerini geliştiremeyenler seleksiyona için şey geçerlidir. de aynı bin- Uyarıyı a l a m a y a n l a r küçük k ü ç ü k c e z a l a r a artar, yaşamaları sekteye uğrar. uğrarlar. T o p l u m Sınıflılık t o p l u m l a r ı n Uyum biçimleri bir a ş a m a s ı olmakla birlikte e v r i m i n k a n u n l a r ı n ı (bilince ç ı k a r m a k üzere) en fazla ç a r p ı t a n ve u y u m s u z l u k l a r ı hak etmiştir. Bu geliştiren bir a ş a m a d ı r . Ve y o k e d i l m e y i y o k ediş y i n e e v r i m i n kendi elleriyle y a p t ı r ı l a c a k ; evrime uyum yapabilme er veya koşullarını karşı d u r a n l a r e l e n e c e k l e r d i r . . . karşı d u r a n l a r ı n e l e n m e s i 82- kanunlarını ele geç t e ş k i l a t l a r k e n fazlasıyla toplumun geçirenler buna apaçık b i ç i m i n d e olur. Ey A f ü v v : G ü n a h l a r ı siler. Bir kez e v r i m kanunlarına ce u y u m s u z l u k gidişi uyum geliştirilince, Günahların bütün eski uyum- üzerinde durulması sade- içinde olur. Er Rauf: A c ı m a s ı ve e s i r g e m e s i boldur. Evrimin elbette uyum sınıflı E v r i m i n c e z a l a n d ı r ı c ı gidişi, a n c a k ona suzluklar, g ü n a h l a r silinip gider. 83- kanunlarıyla kanunlarının bunu yapmazlar. insan acıması gibi ve koruması düşünerek, nasıl işler? a c ı y a r a k özellikle Kanunlar, korumak için E v r i m s e l gidişte, k a n u n l a r ı n açılış ve k a p a n ı ş l a r ı n d a k i ola- nakların, v a r l ı k l a r a (bilhassa duygulu, düşünceli bir v a r l ı k olan insa- na) d e r t l e r i n e , a c ı l a r ı n a , u m u t l a r ı n a v e y a g e l e c e k t e k i g e l i ş i m l e r i n e iyi g e l m e s i y l e o l u ş u r bu d u y g u : 84- M a l i k ' ü l Mülk: "Allah bize acıdı ve bizi k o r u d u ! " M ü l k ü n ezeli ebedi sahibidir. Sınıflı t o p l u m a ç ö z ü l e n bedevi Medineli M e k k e l i fakir f u k a r a , ipotek a l t ı n d a y o k s u l l a ş t ı r ı l m ı ş köylü, e s n a f v e z ü ğ ü r t b e z i r g a n l a r ı n g a n i m e t , mal mülk gösteriş düşkünlüklerini sarsılıp ü z ü l ü y o r d u . bu arsız gördükçe; Kuracağı y e n i İ s l a m Muhammed derinden m e d e n i y e t i de ö n c e k i l e r gibi m a d d i y a t ç ı l ı k içinde ç ö k e c e k m i y d i ? Sık sık a y e t l e r d e a z a r l a - y a r a k k o r k u t a r a k uyardı. A m a e n şiddetlisi Enfal s u r e s i y l e oldu: n i m e t A l l a h ' ı n v e p a y g a m b e r i n i n d i r " keskin bildirilmiştir. Bu komünizmi hükmü sonradan esnetmek zorunda medeniyeti yayılırken kişi "Ga- hükmü kalmıştı, ç ü n k ü m ü l k ü g e l i ş i m i n i g e m l e m e k o l a n a k s ı z kaldı- ğı gibi, bendledikçe selleşiyordu. İslamın dediklerine Muhammed'in savaş G ö z l e r i d o y a r da belki maneviyata, uyarlardı... iyi dilekleri, lanmış dört halife devri kadar, Hülafayı Raşidiyn, bir ç e y r e k y ü z y ı l d a n cennetle muştu- biraz aşırı t u t t u . Mekke'nin Ebu Sufyan bezirganları-tefecileri mediler a m a y i n e de A l l a h ' ı n , lay o l m a d ı . kamunun G e r ç e k değişti içi gecik- Muhammed'in komülk boşaltıldı. mi? A r a d a n y ü z l e r c e yıl geçti, azgın pitalizme bıraktı. almakta özelleştirmeleri İslam yavaş yavaş bezirganlaştırıldı. A l l a h ' ı n d ı r p r e n s i b i yelle yuf oldu, şirildi, iktidarı mallarını b e z i r g a n l ı k yerini azgın f i n a n s ka- Dünya malı, A l l a h malı, d u r m a d a n kişi m ü l k ü n e dev- devşiriliyor... Muhammed'den 700 yıl sonra gelen İbn Haldun; Muhammed'in geleneklerle: N a k l e n alıp kendi aklıyla s e z d i k l e r i n i de g e l e n e k l e r l e Al- lahçılığa tutarak tabi koymak zorunda ke d ü ş e n koyduklarını, kaldı. Gerçek bir akılla-nakili kez d a h a ayırarak hatırlatıldı: m e d e n i y e t l e r , t o p l u m l a r ç ü r ü y ü p batıyorlardı. gerçeklerle Mala Kamu kollektif a k s i y o n a , g e l e n e k l e olsa da d e ğ e r v e r e n , d e ğ e r i mülMalına içinde taşı- yan g ö ç e b e l e r , y e r l e ş i k l e r d u r u m l a r ı n ı b o z m a d ı k ç a d a h a canlı v e uzun ömürlü medeniyetler, Muhammed'den ci g ü ç l e r t e m e l i n d e , dern sosyalizmi devletler geliştiriyorlardı... 1200 yıl s o n r a g e l e n M a r k s - E n g e l s aynı şeyi üretiKapitalist t o p l u m u n g e l i ş i m biçimiyle koydu, mo- müjdeledi. Ve Marks'tan sonra dünyanın üçte biri sosyalist oldu. Olaylar inatçıydı. Gerçekler neyseler öylece, gidiş kanunları bilinmeli ve uyulmalı aksi takdirde aşırı kayıplarla u y m a k z o r u n d a kalınırdı. M u h a m m e d , gelenek- sel olarak, her akılcı sentezini veya sentezlerini A l l a h ' a , dinine bağlayarak ilerliyordu. Aklıyla, nakille gelen din geleneklerini a y ı r a m ı y o r d u henüz; tersine, aklını da o skolastik din g e l e n e ğ i n e sımsıkıca bağlıyordu. O z a m a n l a r için öyleydi. A m a bütün o batini mistik gelişim içinde bile aklını köreltmedi. Aklı kullanmayı Allah emri yaptı. Bizim şu akıllıca rasyonalist geçinen k ü t ü p h a n e fareleri uzmanlar, erüdisyon kırkambarları, ş ü p h e s i z ki M u h a m m e d i b e ğ e n m e z l e r ama kendileri akılcı makyajlarının altında bin beter skolastiktirler ve y a ş a m d a n akıllarını t ö r p ü l e r l e r aslında; gerçeklerden koparak kitap kemirirken uçup giderler... Bu y ü z d e n , M u h a m m e d , içinde b u l u n d u ğ u t a r i h s e l d e v r i m derslerini Allah kanunu yapıyordu. danmadan "Mülkün içindeki özü ezeli-ebedi sahibi sadece Allah'tır" Sınıflı t o p l u m u n y a ş a n a n kabaca Bizler o batıni mistik s k o l a s t i k k a b u ğ a al- bulup ortaya ç ı k a r a b i l i r s e k d e r s i m i z i alabiliriz. realitesi b a k a n t e m i z bir akıl, A l l a h ' ı n , yani lını, varlığını y a ğ m a l ı y o r l a r d e m e z cikmiyorlar. kişi sözü yabana ne olursa atılabilir olsun, t a r i h s e l d o ğ a n ı n ve kamunun mi? akışa ma- mi? Ve ç o c u k l a r bile s e z m e k t e ge- Lakin sınıflı t o p l u m ç a l m a y ı öğrettiği için e ğ i t i m ş i m d i l i k m ü l k ü n d e n y a n a geliştiriyor... 85- Zülcelalî vel i k r a m : A z a m e t v e S a l t a n a t v e ikram sahibidir. Evrimin a z a m e t i , s a l t a n a t ı ve ikramı s o n s u z d u r . Y e t e r ki ona u y u m getirilsin. 86- El M u k s i t : Dengelidir. T a r i h s e l d e t e r m i n i z m k a n u n l a r ı n d a bir d e n g e bulunur. En dengesiz deli a k ı ş l a r d a bile, kendi d e n g e s i n e d a h a kalıcı o t u r m a k üzere d o l a m baçlı uzun yolları dener... 87- El C a m i : T o p l a y a n - d e r l e y e n d i r . Tarih b i r i k e r e k ve a t l a y a r a k ilerler. gelir. Birikiş a ş a m a l a r ı Ve bu g i d e r e k s a y ı c a dağılışı, Bu d o ğ a d a da t o p l u m d a da ola- atlayış a ş a m a l a r ı toplanışı gerektirir. kalitece a r t a r a k oluşur. Sular b u h a r l a ş ı r k e n dağınıktır, buhar bulutlaştıkça toplanır. Dolu ve kar ve y a ğ m u r iyice t o p l a n m ı ş haldir. Ve d o n m a da öyledir. Toplumda hammed ama d e v r i m anı t o p l a n m a n ı n bu anı en yoğun yaşadığı bizzat t e ş k i l a t l a y ı p d i y a l e k t i k d e s e l e r d e herşeyi gütmüştür. andır, Kendisi kendilerine v e h m e d e n şimdiki çıktı kariyerist lidercikler gibi değildir; Mu- başroldedir zıp- kendisi y a p a r k e n bile A l l a h (de- t e r m i n i z m ) istediği için, d e v r i m s e l gidişe u y m a k için yapar. Ve kendisi teşkilatlandığı teslim 88- eder: halde t a r i h s e l "Allah gidişin toplayıcıların toplayıcı karakterinin yücesidir: El en yüceliğini Cami!" El G a n i y y : İ h t i y a ç s ı z - b o l l u k doludur. Evrimin kanunları hiçbir şeye ihtiyaç d u y m a z , bolluklar ve darlıklar da onun gidişi içinde oluşurlar, ihtiyaçları y a r a t a n da gideren de odur. 89- El M u g n i : Z e n g i n l i k l e r i verendir. Kur'an sık sık belirtir: O n l a r z e n g i n l i k mi i s t i y o r l a r ? A l l a h z e n g i n l i k - leri o n l a r a bol bol v e r e c e k ki o n u n içinde boğulsunlar... (Sınıflı t o p l u m daima zenginliklerle boğulup bata-çıka 90- El Mani: ilerlemiştir) Engelleyendir. E v r i m i n k a n u n l a r ı z e n g i n l i k l e r i s u n d u ğ u gibi, geri a l m a s ı n ı da bilir. Eğer gidişe u y g u n , kanunlarla u y u m içinde g i d i l m e z s e , e k o n o m i k po- litik krizler v e y a kişisel ailesel a n l a m d a y a n s ı y a n s o s y a l , ruhsal kıyametçikler önce bu m a z s a zenginlikler, uyumsuzluğu uyarırlar; m u t l u l u k l a r yitirilir, g e r i y e alınır-. Bu gidiş içinde z e n g i n l i k l e r i n s u n u l m a s ı alır. kadar e n g e l l e n m e s i de yer Evrim, her a l a n d a bolluklar s u n d u ğ u kadar e n g e l l e m e l e r de yapar. Muhammed önce iyi kadar kolay o l m a d ı ğ ı n ı san, de küçük yine de uyum yapıla- dilekli gördü. hayallarle umutluydu. Sık sık hayal Ama kırıklıklarına umduğu uğradı: İn- kolay y o l a g e l m i y o r l a r d ı . O n l a r için ne k a d a r iyi dilekle d u a e t s e onlar, Kureyşliler, yola mal-mülk düşkünüydüler. kırıklıklarını yansıtır. gelmiyorlardı. Kendi çevresindekiler Kur'an ayetleri, sık sık bu P e y g a m b e r y i n e de b u n u A l l a h ' ı n e n g e l l e d i ğ i çimde yorumladı ve olayların içindeki Dârr: I z d ı r a p ve zarar verendir. Evrimin kanunlarının işleyişi doğa bi- h i k m e t e e ğ i l m e y e d e v a m etti. 91- Ed ve ızdıraplar getirir ki, bile ü z ü n t ü ve hayal ve toplumlarda öyle k a n u n l a r iyice b i l i n m e d i k ç e m o d e r n darlıklar insan bile bu darlıkları g ö k s e l ceki Peygamber, bir g ü c e b a ğ l a m a d a n y a p a m a z . ister i s t e m e z g e l e n e k s e l her t ü r l ü darlığı A l l a h a ü z e r i n d e geliştirir. lamayı bağlamakla (nakli) Bin küsur yıl ön- t e o l o j i k bilgileriyle k a l m a z , A l l a h fikrini bütün realite Dini a k ı l c ı l a ş t ı r ı r k e n , realiteyi ve aklı da dine bağ- geliştirir. O'nun bu g ü c ü d ü r ki, belgeleri g ü ç l e n d i r i r ; A l l a h ' ı her o l a y a h e m dini bilince ç ı k a r m a m ı z a y a r d ı m eder, h e m de dini halk içinde d a h a da s a ğ l a m l a ş t ı r ı r . m e t o d o l a r a k a d ı m b a ş ı n a aklını k u l l a n a r a k uygu- l a m a k bu s o n u c u vermiştir. 92- En Nafi: Hayır ve y a r a r getirendir. "Her ş e y d e bir hayır vardır", vardır. Kötü " ş e r " bir o l a y d a her olayın o l u m l u ve o l u m s u z y a n l a r ı bile hayır, iyilik, o l u m l u l u k a r a m a k en a z ı n d a n akılcı bir y a k l a ş ı m d ı r . Nice d i y a l e k t i k g ö r ü ş l e r bile bu zıtların bir a r a d a l ı ğ ı n ı zaman kaçırırlar. metafizikleşme zaman Hatta gelenekselleşmiş olağan E v r i m i n gidişi, şerleri, olayların tek y ü z ü n d e işlerdendir. kötülükleri v e r d i ğ i gibi hayırları olumluluk- ları da getirir. El Nur: İ s t e d i k l e r i n i n u r l a n d ı r a n aydınlatandır - . 93- Evrim istediğine istediği kadar bilgi, bilim yükler. o l a r a k işleyen k a n u n l a r ı n e t i c e s i n d e oluşturur. zehir y ü k l ü d ü r . dar bilgi, İncelenmesinden bilim y ü k l ü d ü r l e r . d e t e r m i n i z m öyle istediği 94- Bazı Bunları bilimsel g e l i ş m e l e r elde e d i l e c e k kai n s a n l a r da öyle, bilime a d a n ı r l a r ; için... El Hadi: M u r a d a erdirendir. T a r i h s e l gidişe u y u m y a p a n l a r bilerek b i l m e y e r e k istedikleri lerine doğal Bazı bitkiler zehir, pan- hedef- ulaşırlar. 95- El Bedi: Ö r n e k s i z b e n z e r s i z şaşırtıcı o l a y l a r ı n ve y a r a t ı k l a r ı n yaratıcısıdır - . K u r ' a n ' d a tufanlar, madan sıralanır. bir bilim mucizeler, yani Mitoloji, dalıdır; ama bugün özü vahşi ve s i m g e l e r l e a n l a t ı l ı ş ı n a dayanır. Y a l a n , tersine çözümlenebildiği nışına m i t o l o j i k ( e f s a n e v i ) o l a y l a r dur- bile ç ö z ü m l e n m e y e barbar insanın m u h t a ç gizemli yazısız tarihinin u y d u r m a a n l a m s ı z ş e y l e r değil, ö l ç ü d e yazısız tarih ö n c e s i olayların aydınla- o l a n a k verir P e y g a m b e r , b u n u b i l e m e z d i . A m a y i n e de o m i t o l o j i k olayları kendi tarihsel devrimi açısından Kureyş t e f e c i l e r i cizesi 96- aleyhine kullanmayı ihmal etmez. Tufanları mu- olarak... El Baki: V a r l ı ğ ı n ı n s o n u yoktur. Kalıcıdır - . Evrimin kanunları b a ş k a l a ş ı p gelişirler. A m a yokolmazlar sonsuza d o ğ r u uzanırlar. O n a u y u m y a p a m a y a n l a r gider a m a o kalıcıdır - . 97- daima kullanır. A n c a k hep A l l a h ' ı n g a z a b ı v e El V â r i s : Biricik V a r i s , Sahiptir. Her şey, h e r k e s v a r l ı ğ ı n ı e v r i m e t e s l i m e d e r e k g ö ç e r gider. devir d a i m i , ezeli ve ebedi kanunlarıyla kendisini İnsan ömrünü sürer. boyuna yeniden Bütün Evrimin miraslar o n u n d u r . O g e n i ş l e t e r e k üretir durur. bunu her bir y a n ı n d a n bildikçe u y u m u n u geliştirip t o p l u m s a l uzatabilir. [İzmirli İsmail Karahisari, " A h t e r i 98- cycle'ı Hakkı, Kur'an T e r c ü m e s i - M. fi. K e b i r " 1316] Er R e ş i d : O l g u n l u ğ u erişilmezdir. Evrimin k a n u n l a r ı m i l y a r l a r c a yıldır b a ş k a l a ş ı p g e l i ş i r k e n , insan aklının (hiç o l m a z s a Hz. Muhammed bir o l g u n l u k oluşturur. Bu zamanı) olgunluk, hemen ister i s t e m e z hiç a l a m a y a c a ğ ı samedani: Soyut g ö k c ü l bir güce yakıştırılır. A m a bu s k o l a s t i s i z m d e d e r i n d e n işleyen asıl g e r ç e k öz, evrimin m i l y a r l a r c a yıllık o l g u n l u ğ u d u r . Ve bu o l g u n l u k , en az 5000 yıllık antik t a r i h s e l aklına, d e v r i m ve olgunluğun sırlarına m e d e n i y e t birikimleriyle bulunmaktadır - . geleneklerine yansımış Akıl daima o insan evrimsel u l a ş m a k istemiştir. A n c a k güce t a p a c a k ç o c u k l u - ğunu a t a m a d ı ğ ı ö l ç ü l e r d e aklını allahlara kaptırır. Y i n e de her şeye karşın bilim, dinlerin, allahların baskısı altında i l e r l e m e k t e n geri d u r m a z . Din v e y a A l l a h g e l e n e ğ i , bilinç o l a r a k i n s a n d a dillenir davranışlaşır. V e y a o g e l e n e k s e l bilgiler, y a s a k l a r t o p l a m ı , çer. A k ı l - b i l i n ç gelişimi bilimsel medi önce. Y a s a k l a r l a insanda bilinç y e r i n e ge- v e r i l e r l e ve d e ğ e r l e n d i r m e l e r l e geliş- k e n d i l i ğ i n d e n gelişti. Bilim s o n r a d a n g e l i ş t i k ç e bilinç bilimsel ö ğ e l e r k a z a n d ı . A m a yine de e v r i m i n t ü m k a n u n l a r ı ele geçmedikçe, bilinç y ü z e y s e l - d e v r e s e l - ç a ğ s a l Bu d u r u m d a şuuraltı, patlayacak Din, kalmaktan krizcil gidiş a n l a r ı n d a , kurtulamadı. ihtiyaçları ölçüsünde birikimler sakladı. aklı ve bilimi baskı altında tuttuğu ölçülerde de şuuraltına itildi. Z a m a n ı ve yeri g e l d i ğ i n d e de yeni k u ş a k l a r d a akıl ve bilim gelişi m i o l a r a k patladı. İ s l a m dinini y a r a t a n o l a y l a r ı n a s l ı n d a İ s l a m tarihsel d e v r i m i o l d u ğ u n u s ö y l e m e l i y i z . olayların içinde işleyen Bilim, o t a r i h s e l d e v r i m d e d i ğ i m i z kanunlardan dininin ş u u r a l t ı n d a akıl ve bilim çıktığına göre, d e m e k ki İslam b a s t ı r ı l m ı ş t ı r deyişi a n l a m s ı z k a l m a z . V e y a d a h a z e n g i n c e bir kavrayışı ö n e r m i ş oluruz. İşte b u r a d a y a p m a y ı d e n e d i ğ i m i z birinci iş, dinin altında y a t a n tarihin m a d d e ve r u h u n u g ö z l e r e batırmaktır. Din k a b u ğ u o t a r i h t e bilinç y e r i n e geçtiği Hz. evrim k a n u n l a r ı n ı yani e v r i m i saklı t u t u y o r d u . Muhammed'in kanunlarını en sezi, göksel ayet ve hadislerinde öz o l a r a k y a k a l a m a k , bile, bu y ü z d e n en yercil birbirlerine uzak d ü ş ü r ü l m ü ş olsalar bile y a d ı r g a n m a m a l ı d ı r - . Çünkü her şey evrim kanunlarıyla olup biter, hiçbir şey o kanunlardan ayrıca gelişemediğine göre, o kanunları arayıp bulmak en akıllıcasıdır. Yoksa akli bizler de antik t a r i h i n t e r s i n e ; bilimleri şuuraltına itmişlerse öyle, din v e y a bugün nakli akli bilimler nasıl bilimler de dini veya naklen vam ederler. gelmiş gelenek görenekleri bilinçaltına bastırmaya de- D e m e k ki b u r a d a y a p m a y ı d e n e d i ğ i m i z ikinci iş, ş u u r a l t ı m ı z a bast ı r d ı ğ ı m ı z dinin madde ve ruhunun, lere etki ettiğini Bu ve b e n z e r işler yakınlaşmış, onunla 99- Es Sabur: Tarihsel mayacağı süratte hangi k a n u n l a r l a i ş l e y e r e k beyin- bilince çıkarmaktır". başarıldıkça, bilinçli evrimin olgunluğuna biraz daha aklının ala- bir a l ı ş v e r i ş e g i r m i ş oluruz. Çok sabırlıdır. Determinizmin kanunları, insan bir z a m a n ve olaylar silsilesi sabrının ve içinde g e r e k t i ğ i y a v a ş l ı k t a ve gelişir. İ n s a n t o p l u m u o l u ş u n c a y a d e k y ü z b i n l e r c e yıl tıp çıkışı gerekmiştir. g e r e k t i ğ i gibi, Medeniyetin ortaya insan t ü r l e r i n i n çıkması için ba- o n b i n l e r c e yıl M u h a m m e d v e Kur'an'ın t e m e l l e n d i r d i ğ i t a r i h s e l devri- min g e r ç e k l e ş m e s i n e kadar g e ç e n a n t i k m e d e n i y e t l e r v e t a r i h s e l devrimler birikimi Evrimi, bu için 5500 yıl g e r e k m i ş t i r . Ve nice olaylar! b i r i k e r e k s e n t e z l e r e u l a ş m a sabırlılığını k a v r a m a k ve o sabırlılığa u y u m y a p m a k için, e v r i m i n gidiş k a n u n l a r ı n ı bilince ç ı k a r m a s a v a ş ı n a g i r m e k gerekir. U y u m u n t e k b a ş ı n a yeterli olamayacağı, ne kadar zor o l d u ğ u ve ne kadar sabır istediği biraz o l s u n a n l a ş ı l m ı ş olur. U y u m t o p l u m l a d o ğ a y l a birlikte olur. bırla d u r m a d a n ç a l ı ş m a k e v r i m s e l 4- Hz. MUHAMMED'İN Bu işi b a ş a r m a k ise en başta sa- bilinç v e t e ş k i l a t l a n m a k ister... BİLGE (ARİF)LİĞİ Dikkat edilirse, A l l a h ' ı n güzel isimlerinin h e m e n t ü m ü , insani özelliklerden t ü r e t i l m i ş gibidir. leştirilir. Fakat insan gibi t a n ı m l a n a m a z . İ n s a n ü s t ü - Fakat bu kuru bir m e t a f i z i k de değildir. O öyle bir A l l a h t ı r ki, her y e r d e her ş e y d e işleyen, her s û r e t e giren, insan aklının y a k ı ş t ı r ı p t a n ı m l a y a m a y a c a ğ ı kadar güçte v e sıfattadır... A m a yine d e t a n ı m l a m a gayreti sonuna dek gösterilir... İşte bu çelişkiler ve b e n z e r l e r i , bize, M u h a m m e d ' i n bilinci (Dini g e l e n e k l e r i ) ile bilinçaltında bastırılmış a m a kımıldamaktan geliştirecek geri durmayan derecede sezilerinin kımıldayıp din verimlileşme kabuğunu k a b u ğ u n d a n a l m a y ı A l l a h e m r i n e s o k a r a k ilerleyen minist seziler üreteci o l d u ğ u n u gösterir. Kur'an herkese, ö ğ ü t l e r durur. ları azarlar, hemen onlar adına devrim akılları değildir. Ama üzülür ve o n l a r a kanununa bu, Allah'ın aklının kullanmayı, kullanır. derinden (determinizme) emri gibi din durmasına iyi işleri Kullanmayan- acır-. uyumdan olarak y o r u m l a n m a burada Allah yine bir g e r ç e k ç i - d e t e r - Bu o n u n bastırılmış aklıdır - . Ç ü n k ü P e y g a m b e r i d a i m a aklını tarihsel Peygamber'in her a y e t t e başkalaştırıp özgürlüğünü Akıl başka aslında bir şey aşamasındadır; a l d a n m a m a k ge- rekir. G e r ç e k t e asıl akıl, A l l a h " b i l i n c i n e " b a ğ l a n m ı ş altbilinçle işleyen ş i i r s e l l e ş m i ş d e t e r m i n i s t sezilerdir. benzer: Şairin şiiri Şair kelimeleri, d ö r t l ü k l e r i , bilinç altıyla y a r a t ı ş ı n a kafiyeleri, söz u y u m l a r ı n ı olayları bilinciyle d ü ş ü n ü r a m a asıl y a r a t ı c ı l ı ğ ı alt bilinciyle olur... Bunu bazen bütün sûrelerde apaçık göstermek mümkündür. Ancak bu pek açık bir realite h a l i n d e h e r k e s i n g ö r e b i l e c e ğ i ö l ç ü l e r d e iş- lerken, bazen kavranması güç olaylarda mistikleşerek -seziler belli belirsizleşir- çok u z a k l a r d a y a n ı p s ö n e n yıldız parıltılarına d ö n ü ş ü r : " M ü c a d e l e " s û r e s i Hicretin 4. ve 5. y ı l l a r ı n d a inmiştir. Ve m ü c a d e lenin kızıştığı, P e y g a m b e r i n realite içinde k ı v r a k l a ş t ı ğ ı y ıllardır. A y e t l e r de a ç ı k ç a y e r c i l l e ş i r ; Evs Kabilesi, d a h a açık bir d e t e r m i n i z m kendisini g ö s t e r i r : zengince bezirganlardandı. Her konuda mücadeleyi f r a k s i y o n i z m e s ü r ü k l e y i p k e n d i l e r i n e yer açarlardı. A l l a h v e P e y g a m ber, o n l a r a karşı z ılgıtlarını, pratik ö n l e m l e r i n i a ç ı k ç a a y e t l e ş t i r m e k t e n b a ş k a yol "9- Ey manlık va bulamadı: ve İnsanlar, üzerinde "10- üzülürler. remez. karşı konuşun gizli konuştuğunuz gelme ve üzerinde huzurunda Gizli konuşmalar şeytanın Oysa o, izni Müminler câdele aranızda Peygambere Allah'ın boş yere zaman, yapacağı olmadıkça üzülmesinler ve Allah'a m ü m i n l e r e de kalp kuvveti verir ve B u r a d a akıl pek o r t a d a d ı r a m a y i n e A l l a h buğu kımıldar v e h e m o n a içinde geleneğini Yine bu geliştirip akıllandırır, zengin takımı, h a m ı n a girdi v e k o n u y u "Ey inananlar konuşmanızdan ve İnananlar hiçbir zarar dayansınlar." ve[Mü- temizdir." siz (din g e l e n e k s e l zılgıtlar, birleştirir. bilinç) ka- deterministleştirir. bile uluorta f ı s ı l d a ş ı p f i s k o s u P e y g a m b e r b u n u ö n l e m e k için kurallara bir sadaka ayet il- b a ğ l a y a r a k ç ö z m e y e çalıştı: Peygamber önce ile onları mücadelede bağlanır hem de bağlanırken Allah Peygamberle legalize e t m e y e ç a l ı ş ı y o r l a r d ı . 12- tak- korkun." işlerdendir. inanmışlara düş- ve Sûresi] dilekli gizli iyilik toplanacağınız Allah'tan P e y g a m b e r a ç ı k ç a f r a k s i y o n i z m e çatar ve A l l a h iyi günah, konuşmayın; ile gizli verin bu konuşacağınız sizin için zaman daha bu hayırlı [Mücadele] Sadaka fakirlere verileceği geçmek zorunda kaldı. için, z e n g i n t a k ı m ı bu t a k t i ğ i n d e n v a z - Peygamber böylece onların toplumsal kardeşlik uyandırmayı da d ü ş ü n ü y o r d u : içlerinde bir iyilik, "Bu sizin için d a h a hayırlıdır. T e m i z d i r . " Belki f r a k s i y o n i z m d e n v a z g e ç i p m ü m i n l e ş i r l e r d i . . . A m a d a h a d a gizli hale g e l e b i l s e gizli k o n u ş m a y ı bıraktıklarını g ö r ü n c e bu ayeti 13mu? kaldıran bir b a ş k a ayet ile d u r u m u y u m u ş a t t ı : "Gizli Çünkü konuşmanızdan yapmadınız. zekat verin. haber alandır." Allah'a Allah ve [Mücadele] önce da sadaka sizi Peygamberine affetti. itaat vermenizden Artık edin, korktunuz namazımızı Allah kılın yaptıklarınızı Y i n e ilginç bir g e l i ş t i r i m de şöyle g e r ç e k l e ş i r : Ashab'tan Evs İbn S a m i t ; leneğine dayanarak, karısına " z i h a r " y a p m ı ş t ı . Y a n i A r a p ge- karısıyla e b e d i y e n y a t m a m a a n a n ı n sırtı g i b i s i n " d i y e r e k bildirmişti. b o ş a n m a m ı ş oluyor ama erkek başka kavuşuyordu; karısı atılıncayaca barbarlığı kadar hâlâ anahanlığa o Bu yüzden rumu kadın defalarca bir kadınla y a t a b i l m e o l a n a ğ ı n a derin saygı görüyordu. Çünkü Arap kadar uzak d e ğ i l l e r d i . m ü c a d e l e s i n i a ç ı k ç a s ü r d ü r e r e k P e y g a m b e r e du- bildirerek kocasıyla "Sen muyordu; er- böyle işliyordu. A n c a k kadın e v d e n arasını g a m b e r ö n c e düz m a n t ı k l a g e l e n e k s e l yanıtladı. bana artık k o c a y a " H a r a m " o l u y o r d u . A r a p l a r d a k i kek çıkarcılığı, t a b u ve aile biçimi dışarıya kararını " s e n B u d u r u m d a kadın k o c a s ı n d a n düzeltmesini istedi. Pey- bilinçle A r a p g e l e n e ğ i n c e kadını k o c a n a h a r a m s ı n " dedi. A m a b u p r o b l e m i ç ö z m ü ş ol- hiçbir r e f o r m g e t i r e m e m i ş o l u y o r d u . Kadın, ç o c u k l a r ı n ı ö n e sürer, g e n ç l i k b o y u h i z m e t ettiğini, ş i m d i y a ş l a n d ı ğ ı için b u n u y a p t ı ğ ı nı ö n e sürer; P e y g a m b e r i ikna eder; P e y g a m b e r ayet a l m a d u r u m u n a girer: Akılcıl s e n t e z i y a k a l a r : 1- "Allah lunan sını kocası kadının işitir. 2- Çünkü "Sizden diyenler) anaları Allah lan olan ancak bir [Mücadele seninle işitti. kadınlara bilmelidirler rın Hz. hakkında sözünü söz (sen kadınlar kendilerini bana onların doğuran söylüyorlar. ananın anaları kadınlardır. Şüphesiz Allah bu- konuşma- sırtı gibisin" değillerdir. Onlar affedici Tarihsel çirkin ve Onlave ya- bağışlayıcıdır." Devrimin ve çağının kolog, t a r i h ç i , şair, aile b a b a s ı , dert b a b a s ı , sezileri yakıştırdığı bilime y a k ı n özelliklerin bulunmaktadır. Erkeklerin İnsanları "arif" en hemen mertebesindedir. insancıl b ü t ü n özellikleri Bilim a d a m ı gibi değil seviyelerini Dolayısıyla Allah'a kendinde geliştirmiş psikolojilerine dek derinden anlar: babahanlıkla "onlar çirkin ve y a l a n olan gelme determinizminin E k o n o m i k , politik, a s k e r c i l , lider, h e k i m , psi- bilgece v e y a arifçe ü z e r i n d e s e n t e z l e ş t i r m i ş t i r . bile y o l a şikayette olan Sûresi] Muhammed, g e r ç e k bir y a n s ı m a s ı d ı r . ama Allah'a birbirinizde görendir" edenler o ve ikimizin işitendir, zihar ki, tartışan Allah, azgınlaşmış olduklarını yakaladığı için, bir söz s ö y l ü y o r l a r " diye onları a z a r l a r k e n olanaklarını açık tutar, geleneksel davrananları, te- miz kalpli olanları kayırır. Y a n l ı ş y o l d a n d ö n e n l e r e "Allah'ın b a ğ ı ş l a y ı c ı affedici" olduğunu hatırlatır v e haksızlığa uğramış ezilen kadınların tarafını tutar... Hemen her s û r e buna benzer bütünlüklerle, insancıl özelliklerle örülmüştür. Kendi ç a ğ ı n d a Kur'an bu y ü z d e n bir m u c i z e gibi karşılanır. Y ü z l e r c e yıl bu y ü z d e n e v r e n s e l l e ş e r e k a y a k t a kalır; Y ü z l e r c e yıl ö n c e b a r b a r l ı k t a n tiğini y a p a n gelenekselleşir. m e d e n i y e t e g e ç i ş i n t e o r i s i n i ve pra- M u h a m m e d ' i n özellikleri, m u c i z e gibi karşılanıp Peygam- berleştirilmişti. Günümüzde adım başına mucizeler gerçekleştiğinde, bunlar bilim ve akıl ışığında d e ğ e r l e n d i r i l e b i l d i ğ i için, artık "Bu A l l a h ' ı n h i k m e t i d i r " sözleri bile o r t a k l ı k t a n çekildi sayılır. Bundan genelde bilince alacağımız din bilimi çıkarıp uyumumuzu Tıpkı ders geriler. şudur: Ama kültürümüzde Bilgi-akıl-bilim bilinçaltına geliştikçe, Allah, b a s t ı r ı l a r a k geriler. sentezleştirirsek toplumsal ve Onu doğasal zenginleştirir. bunun gibi bilim s a y e s i n d e , Muhammed zamanında M u h a m m e d eski da gelişen bilgi İ b r a h i m g e l e n e ğ i n i , eski akıl ilkel ve kav- r a m l ı s ı n d a n k u r t a r a r a k geliştirdi. A m a akıl v e bilim h e n ü z üste çıkabilecek a ş a m a d a değildi. gelişmek zorunda Bu Bu y ü z d e n Allah geleneği altında bastırılarak kaldı. kolay değildi, ç a ğ ı n ı n bütün özelliklerini askercil kişiliğinde sen- Muhammed, kalmadı. Kişisel p s i k o l o j i y e bile h a s s a s ç a e ğ i l m e k ve bunu g e l i ş t i r m e k z o r u n d a kalıyordu. e k o n o m i k politik ve kendi tezleyen bir ö n d e r o l m a k l a B u y ü z d e n A l l a h ' ı n güzel sıfatlarını geliştirip h e m e n her s û r e y e y a y a b i l d i . Bu özellikleri aynı z a m a n d a k e n d i s i n d e de yansı- mış buluyor, k e n d i s i n d e de g e l i ş t i r m e k t e n bir an geri d u r m u y o r d u : M e d i n e ' y e hicretin 4. yılında hin oğlu hin muhalefetlerini bezirgan Yahudi açığa kabileleri alttan alta çıkardılar ve açıkça Mekke bezir- g a n l a r ı y l a (Ebu S u f y a n ' l a ) ittifaka girdiler. P e y g a m b e r ' e iki kez suikaste bile giriştiler. zenginlikten ihanetlerini Bedir S a v a ş ı n ı yanaydı. iyi değerlendirememişlerdi. Müslümanlar hızlandırmışlardı. A m a Uhud savaşında Muhammed'in Gönülleri yenilir y e n i l m e z s o s y o l o j i k v e psiko- lojik o l d u ğ u k a d a r askercil d e ğ e r l e n d i r m e l e r i ve t a k t i k l e r i onları ustaca s u ç ü s t ü n d e y a k a l a m a s ı n ı bildi. O n u n iyi dilekli bu hassas y o r u m l u tut u m l a r ı , y a h u d i kabilelerini kendi a r a l a r ı n d a b ö l m ü ş , t e r e d d ü t e d ü ş ü r müştü; iki hatta p s i k o l o j i k o l a r a k zaafa telaşa kuşatmadan sonra Nadiroğulları Şam'a, Muhammed Olayları yardım onun uzun Eriha'ya, bu A l l a h ' ı n devrim o n a yol Bir kabilelerden Hireye, H a y b e r ' e sürüldüler. bunun yorumlayıp ettiğini, t a r i h s e l için Ezret'a, alçakgönüllüce boylu çöküntüye uğratmıştı. k e n d i l i ğ i n d e n d e n e c e k b i ç i m d e bu hepsini övünmedi içinde kendinden bile. bulunduğunu göstermesi bilmedi. O b j e k t i f gidişin seziyordu. ve y a r d ı m edişiydi: ona Ama "Haşr Sûresi". Ayet 2- sürgünde "Kitap yurtlarından sahiplerinden Allah (yahudilerden) çıkardı. Siz bizi onların inkar edenleri, ilk çıkacaklarını sanma- kalelerinin kendi- mıştınız. Siz lerini onların Allahtan yerden psikolojik geldi. çıkacaklarını koruyacağını (Kadınlar çöküntüye sanmamıştınız. sanmışlardı. onları girmişlerdi) Onlar Allah Peygambere Allah onlara istihbarat yüreklerine korku ummadıkları etmişlerdi saldı. ve Öyle ki evlerini sahipleri kendi ibret elleriyle alın!" Bu a y e t t e bile ki yorumlanırsa, ve müminlerin elleriyle mahvettiler. Ey akıl [Haşr] her şeyi A l l a h ' a b a ğ l a m ı ş g ö z ü k s e bile, d i k k a t l e Peygamber'in askercil, sosyolojik ve p s i k o l o j i k üstün- lüğü v e d e a l ç a k g ö n ü l l ü ğ ü sezilir: Y a h u d i o p o r t ü z m i n i f r a k s i y o n i z m i n i en iyi izleyen ve hesabını t u t u p g ö r e n a s l ı n d a M u h a m m e d ' d i r ; ne dost P e y g a m b e r kadar h a s s a s ve atik olamamıştır - . ne d ü ş m a n , Ve haklı o l a r a k haykırır: "Ey akıl sahipleri Hep aklını ibret alın! kullanır ve akıl önerir. A m a aklı, y i n e de a ş a m a s ı itiba- rıyla A l l a h ' a bağlar. O aynı z a m a n d a s o s y o - e k o n o m i k bir liderdir. Yeni orijinal yetinin sosyo-ekonomisini Ayet (onu Allah Allah 6- "Allah'ın kazanmak için) elçilerini her onlardan onun dilediği şeye elçisine üzerine kimseler kadirdir." ne verdiği ganimetlere at deve üzerine ne salar orijinal kabilelerinde gelince, siz sürmediniz. (onlara Fakat üstün getirir). [Haşr] S a v a ş m a d a n alınan g a n i m e t l e r e " F e y " denir. da yeni, medeni- düzenler. bir s o s y o - e k o n o m i bir k ı s m ı n ı n Peygamber bu olayda geliştirmek zorunda görülmesi olayı açıkça kalır. Yahudi Peygamberlerin ba- şarısıdır. A m a bu ö n e m l i değildir; S a v a ş ı l m a d a n k a z a n ı l m a s ı ve bu ganimetlerin nasıl v e Allah'ı öne pay e d i l e c e ğ i önemlidir. P e y g a m b e r burada s ü r e r e k yine " k o m ü n c ü " g e l e n e k l e r i , kendisini doğmakta bulu- nan yeni m e d e n i y e t içinde s e n t e z l e m e y i amaçlar. İ s l a m m e d e n i y e t i n i n uzun ö m ü r l ü o l m a s ı n ı n y o l u n u p r e n s i p l e ş t i r m e k t e bulmuştur. ve davranışlarının derinliklerinde lerin " M a l - M ü l k - S e f a h a t ve ayetinde buna karşı bunu Fuhuş cepheden h i s s e d e r e k yapar. içinde battıklarını saldırır. Komüncül bilir; 7 - Peygamber o ber size o kent akrabalarına,yetimlere, mallar, yalnız ne Allah'tan "Allah'ın zenginler verdiyse korkun. onu Çünkü halkından aldıkları, yoksullara, yolcuya arasında alın, Allah'ın dolaşan size bir neyi azabı şey her bağlar: Peygamberine aittir. ve Ta olmasın. yasakladıysa şiddetlidir." hemen g e l e n e k l e r e sarılır. A l l a h v e P e y g a m b e r k o r k u t m a s ı y l a d a bunu s a ğ l a m a Ayet Düşünce Medeniyet- ki Peygam- ondan sakının, [Haşr] Burada " F e y " 6'ya pay edilse de h e m e n bütünü k a m u malı gibi tasarruf edilir. Özellikle de kesin ve zılgıtlı şart koşulmuştur. "Ta ki o mallar yalnız z e n g i n l e r a r a s ı n d a d o l a ş a n rak herkesin g ö n l ü n ü zengini zengin e t m e y i Komüncül bir şey o l m a s ı n . " Bu manevi ola- bir t u t u m a sevkettiği gibi; kesinlikle yasaklar. kayırmayı, Kendisiyle birlikte sırf t e m i z inançla M e d i n e ' y e göç edenleri de y i n e aynı a m a ç l a öne çıkarıp tutar. Ayet dan ve 8 - "Bir de mallarından o malları sürülüp şu göçmen çıkarılmışlardır; fakirlere Allah'ın aittir ki, lütuf ve yurtlarınrızasını ararlar; Allah'a dosdoğru ve olanlar elçisine canlarıyla onlardır." mallarıyla yardım edenler. İşte [Haşr] M e d i n e y e r l i l e r i n i n ( E n s a r ' ı n ) de bu pay e d i ş t e n k ı s k a n m a , kin gibi psikolojilere sapabileceklerini rini incelikle h e s a p e d e r e k , o n l a r ı n g ö n ü l l e - k a r d e ş ç e , t o p l u m c u l l u k ve h a k k a n i y e t l e doldurur. 9 - "Ve Ensar, metlerden olsa Ya o yurda gelenleri bir yoksul Kim [Medine'ye] severler ihtiyaç göçmen nefsinin onlara eden gani- Kendilerinin öz korunursa, iman verilen duymazlar. kardeşlerini cimriliğinden yerleşen, ve ih- canlarından işte daha onlar başarıya başka bir şey [Haşr] günümüz? değildir. olduğu ile gönüllerinde dahi, severler. erenlerdir." önce göç ötürü tiyaçları çok onlardan kendilerine Peygambercil Modern için mücadele, enayilikten P e y g a m b e r l e r i n başarısı, t o p l u m u n en iyisi külliyen eleştirisi o tür e n a y i l e r y a ş a m a m a l ı d ı r l a r ; yaşarlarsa bile m a ğ a r a l a r ı n d a s ü r ü n m e l i d i r l e r ki f o y a l a r o r t a y a ç ı k m a s ı n . . . M o d e r n t o p l u m eskiyi ğuramayan ama sürünen şunu aydınlatanlara "Kim nefsinin işte onlar m u m l a a r a t ı r k e n , a s l ı n d a , ö l e m e y e n v e dokendi s o n u n u böyle hazırlar. Kendi cimriliğinden başarıya korunursa, erenlerdir. "[Haşr] B u r a d a " N e f i s cimriliği": m a d d i v e m a n e v i b ü t ü n derin a n l a m l a r ı y - la, p s i k o l o j i k ihtiyaçlar m ü l k - f u h u ş - s e f a h a t - b a ş a r ı ve ilh... O hırslar ki ginleyip ulaşırlar. Başarı hırslar insanı g ö k l e r e ç ı k a r d ı ğ ı gibi y e r e de çalar; toplum adına Çünkü tarih ç a b u k gelir. kurtulu- elbirlik göz a ç t ı r m a y a r a k . . . . kullananlar, terazisinin Ama Muhammed kefesi tarihsel bu t ü m c e d e tarihin onları diz- zamanında başarıya devrimden bütün çerli o l a b i l e c e k bir sır v e y a g e r ç e k l i k de saklı değil yanadır. k o n a k l a r ı n d a gemidir? T o p l u m u (ve kişiyi) m a d d i üretici g ü ç l e r belirler. A m a o m a d d i temelleri de insan gerçekleştirir. maddiyatın oyuncağı Peygamber gönlü, milliyetçi değildir. için çırpınır. için nefis dek sadece kendi Bilebildiği, Çaresinin üzerine İ n s a n l a r nefislerini, kendini bilmezse olurlar. yurduna algılayabildiği hapis tüm giderek evrenselleşmesi sezilerinin değeri, kendi olacak kadar dar insanlık v e y e r y ü z ü bu yüzdendir. Onun çağını aşarak günümüze (deryalar dolusu kitap o k u m a k t a n ) uzanır. D e m e k insanı mütebahirlikten çok, t a r i h s e l olaylar yetiştirir ise, o o l a y l a r d a n , uğruna k a ç m a k trajik s o n u ç l a r ı lemezliği ve trajedileri biriktirir, bir y a n a , kişisel çıkarlar (nefis) Peygambercil büyük emeklerle liderlerin erişi- kurulmuş medeni- y e t l e r i n ç ü r ü y ü ş e v e yeni bir t a r i h s e l d e v r i m l e y o k e d i l i ş l e r e s ü r ü k l e n i şi ç a b u k l a ş t ı r ı r ; sosyal d e v r i m l e r i geciktirir. İllizyonunun tarihteki potansiyel işler. T o p l u m ve kişiler kişi Elbette bu kişi mülkiyeti: kontenjanıyla; k a ç ı n ı l m a z bir gidişle m ü l k i y e t i n e d o y m a d ı k ç a , bu gidiş, bilinçli kollektif s i s t e m l e r i n damarlarını içinde Bu d u r u m d a akacak kan olarak tarihin toplumsal P e y g a m b e r bilgeliği ne y a p s ı n . S o s y a l sınıflar ve pozisyon bile zorlar durur kişiler, alabilecek kendilerini t a r i h i n a k ı n t ı s ı n a seviyeye yükseltmek iradelerini karşı bilinçli kullanmadıkça, P e y g a m b e r v e y a liderlerle a r a l a r ı n d a k i u ç u r u m her iki t a r a f t a n da dold u r u l a m a d ı k ç a bu trajedi sürecektir. 5- DETERMİNİZM VE "ESMAÜ'L M u h a m m e d ve Allah'ı, dir. Olayların dolaşır. sanıldığı içinde akıl ile HÜSNA" kadar mistik ve psikolojiyle birlikte Bunu yine (münafık-ikiyüzlüleri): insanüstü ayetlerinde görürüz. Haşr sûresi "Onlar lerde, 14. kişmeleri Ayet toplu surların olarak sizinle arkasından şiddetlidir. dağınıktır. onları çünkü ilh... ancak isterler. toplu onlar ayet, A l l a h p s i k o l o j i k ve savaşamazlar, savaşmak Sen Böyledir, Hatırlayalım, lojik, gibi) Evs v e H a z r e c k a b i l e l e r i n e m e n s u p z e n g i n l e r i d e ğ e r l e n d i r e n v e suç üstü y a k a l a y a n apaçık değil- (determinizm sanırsın düşünmez ama bir buyruğudur. A m a aklının Allah korunmalı Kendi şehir- aralarındaki onların çe- kalpleri topluluktur." Peygamberlerin sosyo- geleneğiyle (bilinç kabuğuyla) s u n u l m a s ı d ı r . A y n ı z a m a n d a A l l a h , i l h a m - r ü y a ve ilh... b i ç i m l e r d e Peygamberin beyninde sentezler yaratarak ayetlerini bildirir. Yani da P e y g a m b e r i de Kur'an v e y a İ s l a m ile h e m e n her o l a y d a ni d e t e r m i n i z m gibi gösterirler. A l l a h , k a n u n l a r gibidir. bir elçidir; P e y g a m b e r l e r ise, tarihsel her o l a y d a aklıyla determinizmin yoğun Allah kendileri- işleyen d e t e r m i n i s t determinizmi yorumlayan bir y a n s ı m a s ı d ı r . y ü z d e n o l a y l a r ı n gidiş k a n u n l a r ı n ı ç o k iyi s e z e r ve yakalar. Zaten bu Bunu ba- şardığı için de kendini k u t s a l l a ş t ı r m a g e l e n e ğ i y l e P e y g a m b e r hisseder. Çünkü bu sezi bir g e l e n e k l e üste oturur; "Sen de s e n t e z l e r i düşünür. İnanç, onları Muhammed, kardeş mak sezer, görür. aralarında geleneği, determinizm ile üst kandan üstünleşir: toplu sanırsın ama onların kalpleri dağınıktır." m ü c a d e l e s i y ü k s e l d i k ç e , z a m a n z a m a n , g e r ç e k kan- birliğinden isteyen kendisine Allah'ın verdiğini y o ğ u n l a ş m ı ş Böylece Allah de üstün koskocaman olan inanç bir c e n i n birliğinin, D ü ş m a n ı n ve m ü n a f ı k l a r ı n , t o p l u c a şiddetli a y r ı l ı k l a r ı n ve kişi b ü y ü m e k ve kadar y o ğ u n kendi bir güç doğ- olduğunu birlik d u r s a l a r kendi gönüllerindeki, ruhların- daki d a ğ ı n ı k l ı ğ ı n , onları kasıp k a v u r d u ğ u n u s e z e r - g ö r ü r . V e b u a y e t l e s e n t e z e ulaştırır. A m a da bunu O'na yaptıran s e z i p t e s l i m e d e c e k k a d a r da Muhammed için Allah'tır - . akıllı, başka bir g ü c ü n o l d u ğ u n u d ü r ü s t bir insandır. Bu güç, Bu yüzden sanın din Muhammed'in Allah allerjili şartıyla ele kavrayışını yüzeysel, almak, O'nu olduğu m o d e r n in- gibi ele almak olamaz. Fetih sûresi "(... ) 29. Bir ayetten; ekin gibidirler onları güçlendirdi, lerin (müslümanların) lendirir bir gider. müslümanların) üzerine Onlara Mekkeliler terbiye kurallarını "Ey "...Seslerinizi 4- düşüncesiz 17- ekinci- keyifleri de öfke- getirecek Onlara kadar güçlen- Hucurat Sûresi ile öğretir. inananlar, "Odaların çıkardı, Bu M ü s l ü m a n l a r artık o r d u - barışına biraz da zafer s a r h o ş u o l m u ş l a r d ı r . 1- karşı "Elçiler Yılı"dır. Hudeybiye mişler, 2- Filizini dikildi. geldi.(...)" d o k u z u n c u yılı: laşmışlardır. (Allah gövdesinin hoşlarına duruma Hicret'in ki, kalınlaştırdı. ve Elçisinin Peygamberlerin Allah'ın sesinin arkasından (uluorta) önüne geçmeyin... " üzerine sana çıkarmayın... " bağırıp-seslenenlerin çoğu kimselerdi." "İslam olmalarını senin başına kakıyorlar. De ki: "Müslüman ilettiği için 12- olmamızı Allah'a benim "...zan'dan bu muş g ö ç e b e l e r e t e r b i y e y i cezalandırır. Bu kakmayın. Tersine sizi imana olunuz." çok sakının. M u h a m m e d ' i n Allah'ı rür, başıma minnettar Zira denli bile öğretir. sanıldığının da y a k l a ş t ı r ı r ; mistiklikten ki, A l l a h ' ı n 99 ismi v e y a sıfatı Zan'nın bir kısmı g e r ç e k l e r içindedir; Onları azarlar, tersine Allah'ı kurtarır. Y ü z e y s e l günahtır..." yeni İ s l a m ol- sever, hoşgö- determinizme bir g ö r ü ş daha ile sanılabilir basitçe insanın ö z e l l i k l e r i n d e n türetil- miştir. V e S ü m e r ' d e b u l u n a n y ü z l e r c e A l l a h ' ı n özellikleri, g e l e n e k l e r l e İ s l a m ' ı n t e k t a n r ı s ı n ı n özellikleri Hayır ve evet. (99 isim) haline gelmiştir. Hayır ç ü n k ü bu özellikler, bizzat M u h a m m e d ' i n "Arif: Bilge"cil s e n t e z l e r i h a l i n d e , ayetler içine yerli y e r i n d e k u l l a n ı l a r a k ye- dirilmiştir; e k l e t i z e e d i l m e m i ş t i r ; s ı r ı t m a z . Evet. S ü m e r d e n beri g e l e n kültür, geçmiştir ama ezberi b i l h a s s a T e v r a t v e İncil'de y a z ı y a değil, kendi aklını ve d ü r ü s t l ü ğ ü n ü Muhammed bilir ve s e v e r ; doğrudan Hz. İ b r a h i m g e l e n e ğ i n i içinde d u y d u ğ u için T e v r a t ve İncil'i değil, İbrahim geleneğini Tevrat-İncil değil, tutar. Kendi g ö ç e b e v e y e r l e ş i k karakter s e n t e z i n e İbrahim geleneği kervancılık sıralarında d e n k düşer. papaz-haham-derviş t ü r ü n d e n y a n s ı m a A l l a h ' ı n sayısız özellikleri cak M u h a m m e d , A l l a h geleneğini sürekli Belki Muhammed'in görüşlerinde Sümer kül- k u l a ğ ı n a çalınmıştır. A n - olaylara vurduğu, her a d ı m b a ş ı n d a d e n e y i p s ı n a d ı ğ ı ve geliştirdiği için ç o k t a n bu nakilleri a ş m ı ş ; Allah geleneğini geliştirmiş; olayların iç yorumunu; determinizme y a k l a ş t ı r m ı ş t ı r . G e c e l i g ü n d ü z l ü , r ü y a d a bile yeni fikirler ü r e t m e y e t e n e ğ i n d e k i beyni, her o l a y d a n d e r s a l m a tiryakisi o l m u ş t u r . Bu y ü z d e n , öyle y ü z e y s e l y a k ı ş t ı r m a l a r a s ı ğ m a d ı ğ ı gibi insani sosyal ö z e l l i k l e r e d e pek s ı ğ m a z . A n c a k insan t o p l u m u d e t e r m i n i z m i n e n yüksek yansıması ve aşaması olduğu için, elbette determinizmi gibi M u h a m m e d ' i n A l l a h ' ı d a insancıl t o p l u m c u l u k özellikleri y a n s ı t m a k t a n geri d u r m a z ; y i n e de o kalıbı hep kırıp a ş m a y ı zorlar. İ n s a n ve d o ğ a ü s t ü n e fırlar: 1- "İsm-i A z a m " yani Allah'ın liklerini kendisinde ç ı k m a y ı zorlar: ondan toplayarak birinci insani ismi, bütün toplumsal isimlerin özelliklerin özel- üzerine " H ü v a l l a h ü l l e z i la ilahe illa h ü " O, öyle bir A l l a h ' t ı r ki b a ş k a t a p ı l a c a k - i n a n ı l a c a k bir ilah yoktur. G e l m i ş g e ç m i ş ilahlar bir y a n a , yapabileceği her şeyi insanüstüleştirir. içindedir. Ama insan, nefsinin akıp t a p m a konusu men eder. Yani t o p l u m ve m a d d e dışına çıkar; yine de her olayı güdüsüyle insan ve B u d e t e r m i n i z m d e n b a ş k a bir şey o l a m a z . A m a madde Peygamber b u n u a n c a k d e r i n l e r d e bir ışık o l a r a k sezip A l l a h g e l e n e ğ i y l e ö z d e ş l e ş tirir. B u y ü z d e n S ü m e r v e Mısır T a n r ı l a r ı n ı n y a ğ m u r y a ğ d ı r m a k ekinle- re s e b z e l e r e boy a r t t ı r m a k gibi s o m u t dar g ö r e v l e r i n i n t a n ı m l a m a l a r ı na sığmaz; Sümer İnsanının soyut düşüncesi, kadar g e l i ş m e m i ş t i r . h e n ü z Hz. Bütün t e k n i k gelişimi y a y m a l a r ı n a d ü ş ü n c e h e n ü z böyle o l u ş a m a m ı ş t ı r . V e y a t a r i h i n Filistin bezirganlık yapan İbrahim soyundan gelmiş Yahudi Araplarına ve Arabistan Araplarına tanınmıştır. ağzında soyut k o n t e n j a n ı , an- tik t i c a r e t y o l l a r ı n d a , Hz. dörtyol bu Muhammed karşın üretim, temelsiz soyut Kur'an'da geçen y ü k ç o ğ u n l u ğ u y a h u d i A r a p l a r ı n d a n gelmiştir. P e y g a m b e r l e r i n bü- S a d e c e birisi A r a b i s t a n A r a p l a r ı n a aittir. A m a hepsi Araptır. A d e m , Şit, İdris, lih; bağlanır. Belki Peygamberlerin "Velilerle Ç ü n k ü Semitler, birlikte 124 bin ilk Irak m e d e n i y e t i liştirmiş İbrahim'den devrim zorunda olduğu söylenegelen S ü m e r l e r e karşı arkası kesilufaklı bu hayalleri k u r m u ş ve ge- bir t o p l u m d u l a r . Bilhassa rihsel tane irili-ufaklı k e n t l e r d e n , irili liderciklerle T a r i h s e l d e v r i m y a p m a s a da güçlerinin kaldıkları d e n k düşerler. Tıpkı düşünceleri de İbrahim'den sonraki bu yani sonraki Peygamberler, kalmadığı, soyut sığınıp düşünceler İbrahim Lut, soylu İsmail, Musa, H a r u n , Y ü s a , İlyas, ş ı n d a k i l e r hepsi Y a h u d i d i r l e r . Kabe'nin Semitlerin artık ta- Peygamberler çıkarmak geliştirdikleri bir üretim temelsiz soyut bezirganlıkları Yahudi topluluklarında İshak, Yakup, Yusuf, döneme gibi soyut bol işler: Eyyup, Şuay- Eyesa, Davut, S ü l e y m a n , Zülküf, Uze- yir, Danyal, L o k m a n , Z e k e r i y a , Y a h y a , İsa ve Hud, Sa- b ü y ü k ç o ğ u n l u ğ u d a S e m i t l e r e aittir. meyen tarihsel devrimlere kalkışmış; yip, Nuh, bu eski ulu e f s a n e v i P e y g a m b e r l e r de A r a p ataları olan s e m i t l e r e P e y g a m b e r l e r i n , İsmail dı- İ b r a h i m oğlu İ s m a i l , kurucusu-koruyucusu arasındadır. Hacer'den olmadır Bu yüzden Arabistan A r a p l a r ı n d a n sayılır. Bu s o y u t d ü ş ü n c e gelişimi içinde S ü m e r l e r i n t a n r ı özellikleri, İ b r a h i m ' d e n Muhammed Yahudi bu beri t e k t a n r ı l a ş a r a k b a ş k a l a ş ı p gelişmiştir. Araplarından değildir. Ama en az 2500 yıllık kültürel birikimi, g e l e n e k s e l (nakli) o l a r a k A r a b i s t a n A r a p l a r ı n a da yansımıştır. Ç ü n k ü ticaret Yolu Orta T i c a r e t y o l u üzerinde üzerindeki Şam'a kurulmuştur. Hicaz kentleri, u ğ r a k yeridir... S ü m e r ' d e n arta kalan, bu tanrı k ü l t ü r l e r i n i n s e n t e t i k birikimleridir. A y n ı s ı değildir. Z a t e n ilk Irak m e d e n i y e t i h e m e n bütün m e d e n i y e t l e r i n tohumlarını vermiş ana medeniyettir; sultan bir k a l m a m ı ş gibidir. kazanç getirmiş Bunu olmaz. koşulları içindeyseler, ilan e t m e k t e n öte her ç a ğ d a , her t o p - eğer hele ayrı bir t a r i h s e l d e v r i m M u h a m m e d ve Hicaz A r a p l a r ı öyle az g e l e n içindeydiler. Bunun değeri ne Kur'an ne de İ s l a m m e d e n i y e t i 2- Er malumu Kültür y a n s ı m a l a r ı , l u m d a ayrı s e n t e z l e r e u ğ r a y a b i l i r l e r ; orijinalite B u n u b i l m e y e n d u y m a y a n sağır bildirmek, çözülmedikçe, ne bir Muhammed, kavranamaz... R a h m a n - E r Rahim. Koruyuculuğu üzerindedir. yardımı, İnsancıl, acıması, sosyal yönetimi bir y a k ı ş t ı r m a y ı her v a r l ı ğ ı n anlatsa bile, içinde ve insanüstü bir s o y u t l u k a p a ç ı k ortadır. Ve sanki T a r i h s e l d e t e r m i n i z m i anlatır - . 3- El K u d d ü s : Noksansızdır - . Noksansız kimdir? olan Nedir? Noksansız olan o l a y l a r ı n gidiş kanunlarıdır. Ç ü n k ü bir t e m e l d e n 4- El M e l i k : sadece varlıkların kalkıp gelişirler. M ü l k ü - T a s a r r u f u bir an y o k o l m u y o r . Ö l ü m s ü z olan ve her ş e y d e , her y e r d e işleyen bir insan olabilir mi? 5- El Bari: Y o k t a n var edendir. İnsanoğlu ancak günümüzde determinizmin kanunlarını yakala- dıkça y o ğ u v a r e d e b i l i y o r . A m a e v r i m i y e n i d e n y a r a t a b i l i r mı? 6- El A z i z : M u t l a k Galiptir; insanoğlu boyuna yenilir ve alçalıp durur. A m a y i n e d e b u t a n ı m insan t o p l u m u n u n g i d i ş i n d e n y a r a r l a n ı l a r a k yapılmıştır - . İ n s a n , d e t e r m i n i z m i n en üstün y a n s ı m a s ı d ı r . . . 7- El Halik. Y a r a t t ı ğ ı her ş e y e k e n d i s i n e ö z g ü g ü c ü n ü , özelliğini verendir. hangi Bunu kişi insan ve t o p l u m insan, n e r e y e kadar başaralabilir. 8- El G a f f a r : A f f ı - b a ğ ı ş l a m a s ı en büyüktür. En insancıl özellik affetmektir. A n c a k P e y g a m b e r insanın bile affetmesi, bütün olamamıştır. insancıl nefis Olamazdı da. de erkek düzeninin Kaçınılmaz olarak, diği: sosyal Sevgiye babahan kadın ileriye şüphesiz. geleneğini götüren kucaklayabilecek enginlikte P e y g a m b e r de bir insandı ve h e m haklarımızı kadar s a v u n u l a b i l d i . dinamizmi uzak k a l a c a k t ı patlamaların, Çünkü k ı r a m a m ı ş bir e r k e k insandı. erkek egemenliğinin Kadınların ipuçları şuuraltı olabileceğini hoşgörebil- patlamalarının algılamaktan A m a Allah (Determinizmi) toplumları ve liklerinden geliştirildiği nice P e y g a m b e r l e r i ve insan sayısız varlıkları bağışlayıp a p a ç ı k olan bu geliştirendir... tanımlamada kişileri ve İnsan bile özel- insanüstü s o y u t l a ş t ı r m a da besbellidir. A m a bu s o y u t l a ş t ı r m a , yine bizim din allerjili " m e t a f i z i k " y a k ı ş t ı r m a l a r ı m ı z a insancıl t a n ı m ı n a uymaz. Daha çok d e t e r m i n i z m i n uyar. 9- El-Ad i l: Çok adaletlidir. 10- E l - H a b i r : haberdardır - . Her ş e y d e n 12- Es S e m i : En iyi işitendir. 13- E l - B a s ı t : A ç a r ve genişletir. 14- El Kabif: Sıkar ve daraltır - . 15- El Haîîd: Y u k a r d a n a ş a ğ ı y a indirendir; 16- Er-Rauf: 17- El-Nafi: Y a r a r l ı işleri yapar. 18- E d - D a r r : Zararlı Esirgemesi-acıması 19- E l - A z i y m : boldur. işleri yapar. Pek azimlidir. 20- E l - H a f ı z : Akıllı t u t u c u d u r . Bu ve benzeri t a n ı m l a m a l a r , hep insani sosyal olaylardan yola çıkarak Allah'ı t a n ı m l a m a y a , sınırlarından algılar. anlamaya doğayı da çalışırken yaratıp bile; güden O'nu olarak, hep bu yüzdendir. tarif ve t a n ı m l a m a l a r d a Bu insan-toplum bir varlık olarak Cömertlik-bolluk-yönetim-yarar-zarar-ceza-ödül nırsızlıkları da ötede, ve benzeri sı- her özelliğinde y a n s ı t ı l m a y a çalışılsa her z a m a n zorluklar aşılmış sayılmaz. Biz bile bu yüce gidişi, Tarihsel D e t e r m i n i z m , Evrim gibi s ö z c ü k l e r d e n başka neyle i s i m l e n d i r e b i l i y o r u z ? Hatta diyebiliriz ki, Allah'ın 99 ismi öyle zengin kavrayışlar sunar ki, Tarihsel yol a ç m ı ş olur. Evrim'in kavranışında da kolaylıklara yol açmış olur. En çok şu isim veya sıfatlarda özdeşir: 1- El H a y y : Ezeli ve ebedi dediğimiz Allah, varettiği hayat ile diridir. T a r i h s e l Determinizm hayat ile e z e l d e n e b e d i y e t e g e l i ş i m i y l e canlı bir akıştır - . 2- El Kayyum: gelişir v e y a 3- El Her şey Evrim'in kanunlarıyla kaimdir, var olup ölür. Ehad: Her işte o r t a k s ı z ve tekdir. y e n i d e n yaratıcı ve geliştirici e v r i m i n 4- E l - K a d i r : Evrim'in kanunları Biricik yaratıcı, ö l d ü r ü c ü , kurumlarıdır - . her şeyi y a p m a y a kadirdir; gücü yetendir. 5- Es S a m e d : zümlenmesinde ların bilince çıkarılıp onlara lerimiz, 6- Bütün d o ğ a ve insan t o p l u m u n u n s o r u n l a r ı n ı n çö- b a ş v u r u l a c a k biricik merci uyum evrimin gösterilmesi kanunlarıdır. başarıldıkça On- problem- ı z d ı r a p l a r ı m ı z sona erer. El V a l i : Determinizmin Bu muazzam kanunlarıdır - . doğu ve insan gidişini y ö n e t e n O'dur. 7- Ez Z a h i r : O ki ( E v r i m i n k a n u n l a r ı ) varlığı ve birliği s a y ı s ı z delil ve b e l g e l e r l e a p a ç ı k ortadadır - . 8- El B a t u n : D u y g u ve a k ı l l a r ı m ı z ı n t a m t a m ı n a i d r a k i n d e n gizli- dir, b u n a r a ğ m e n y i n e de b ü t ü n ü y l e k a v r a m a z . 9- El Evvel ve El A h i r k a n u n l a r ı ilktir, h e r ş e y d e n e v v e l ve her şey yok olduktan sonra geriye kalandır. A l l a h ' ı n İsimleri, K u r ' a n ' d a ardı ardına s ı r a l a n m a z . te y a y ı l ı p nüfuz etmiştir. Haşr sûresi "O 24. yaratan, O'nundur. celiğine Göklerde "22-23. "O Ayet: var anarlar. H e m e n her aye- Bazı a y e t l e r d e özellikle anıldığı olur. eden, ve O, şekil yerlerde aziz ve veren Allah'tır. bulunanların En hepsi güzel O'nun isimler Şanının yü- hakimdir. ayet: öyle Allah'tır ki, destir, Selam, ortak koştukları O'ndan mümin, başka müheymin, şeylerden uzak tanrı yoktur. aziz, ve Padişahtır, cebbar, mukad- mütekebbirdir. Allah temizdir." Hemen her ayette, genellikle ayetlerin sonlarında Allah'ın özelliklerinin belirtilmesi, Tarihsel m a d d e l e r i n d a i m a herşeyi tarihsel Determinizme veya evrimin kanunlarına bağlayışına pek benzer. Çünkü her gidiş biricik yaratıcısı olan Allah'a bağlanır. Ve bu bağlantı olayların gelişimiyle s e n t e z l e n e r e k y a p ı l m a k alt şuuru ile gerçekleştiği için devamlı gelişir. Skolastik Allah geleneği bu altşuur eğitimiyle karanlıktan aydınlığa doğru ilerler ve yerleşir, olayların iç işleyişindeki D e t e r m i n i z m e yaklaşır. 6- İKİZ DÜŞMAN HİCAZ A R A P L A R I : Nahl Sûresi diklerini 103. biliyoruz. Acemcedir. Bu KARDEŞLER: ayet Hak'tan ise İSRAİLOĞULLARI VE MUHAMMED'İN apaçık "Biz BİRİKİMİ onların, saparak 'Ona kendisine bir insan yöneldikleri öğretiyor' deadamın dili Arapçadır." C e b r a v e y a h u t Yeis a d ı n d a k i bir Hıristiyan ( R u m ) kölenin K u r ' a n ' d a k i ayetleri M u h a m m e d ' e öğrettiği gibi s ö y l e n t i l e r i n Kureyş z e n g i n l e r i ta- rafından y a y ı l m a s ı ü z e r i n e inmişti bu ayet. Kur'an t o p y e k û n , önü ardı t u t a r b ü y ü k bir s e n t e z d i r ; janında geri tutula tutula dinamizm kazanmış ulu tarih tarihsel kontendevrimin y a z ı y a g e ç m i ş kutsal teorisi ve pratiğidir. Falanca şey değildir. bir insan v e y a Ama kim hoca ile o k u t u l u p dinletilip ö ğ r e t i l e c e k bir inkâr edebilir ki, Mısır ile a r a s ı n d a s o y u t t i c a r e t e s ı k ı ş m ı ş d ö r t y o l ağzı Peygamber çıkarmış İsrailoğulları'nın, uyanık Hicaz A r a b ' ı gibi masın. İsrailoğulları Irak M e d e n i y e t l e r i Filistin'de, her krizde bir s o y u t fikir b i r i k i m l e r i n d e n , M u h a m m e d ' d e feylozofçul G ü n e y ticaret yolu üzerinde nasibini her n e d e n al- k a r a r g â h l a ş m ı ş Ha- cer İ s m a i l soylu Arabistan Araplarını gözlüyorsa; İsrailoğulları'nı öyle g ö z l ü y o r l a r . ders alıyorlardı. ayrı bezirgan düşman iki kardeş gibi da Haberleşip birbirlerinden yüzyıllardır bir ( İ b r a h i m ) a n a l a r ı kola İ s h a k ve İ s m a i l s o y u n a d a y a n ı y o r l a r d ı . Ve rekabetiyle d u r m a d a n didişiyorlardı; dönmemecesine ikiz olan A r a b i s t a n A r a p l a r ı Ç ü n k ü h e r ş e y d e n ö n c e babaları (Sare-Hacer) geri nasıl Hacer İ s m a i l o ğ u l l a r ı t o r u n l a r ı ikiye Sam Oğulları bir d a h a parçalanmışlardı... Bu gidiş içinde Filistin, Mısır ve Irak ana m e d e n i y e t l e r i n i n aklına estikçe kılıçla ve ticaretle ç i ğ n e y e b i l d i ğ i bir dörtyolağzıdır. Fırat-Dicle ve Nil'in suladığı a l ü v y o n l u t o p r a k l a r d a k u r u l m u ş t u r . Bitkicil ana m e d e n i - yetlerin Ve a n c a k ticaret d ö r t y o l a ğ z ı Yahudiler, tutsağı ister istemez olurlar. Barışsal saklıktır. A s l ı n d a ; n o m i k sosyal iki ana olabilir Filistin. medeniyetin zamanlarda aracı oraya yerleşmiş her y a n d a n ve bezirganlıkları her türlü bile bir tut- M e d e n i y e t l e r krize g i r d i k ç e onlar da etkilenirler. krizler, tarihsel devrimleri söküp getirdiğinde, Eko- savaşçıl barbar akımları a l t ı n d a , dehşetli kılıçlı ezilişlere, d a v r a n ı ş l a r a uğrarlar. Bir yüzyıl içinde bir var olurlar bir y o k olurlar. sırasında kim gibi v e y a v a r o l u ş ve y o k o l u ş l a r ı En feylosof olurdu. k ü ç ü k bir d ü ş ü n c e , na alır gibi derya, da olsa öyleydi, gibi, evirip çevirip bulut ve y a ğ m u r y a p m a y ı sosyal hayatları o l a m a d ı . Irak Mısır ana da öyleydi. Çekilip-itilen idmanlaştılar. m i k r o s k o p altı- büyütüp hayalhanelerinde öğrendiler. Bezirganlıkları Feylozofları m e d e n i y e t l e r i , hatta yetleri gibi o l a m a y a c a k kadar bu da korsancıl medeniyetlerin b a ş k a türlü Fenike m e d e n i - kavşak ağzındaydılar. b e z i r g a n tefeci oldular. Ve bu m e d e n i y e t l e r i n yıkılışlarını mistik edebiyatlar, krizde soyut d ü ş ü n c e d e ideoloji t a s l a ğ ı n ı b ü y ü l t t ü l e r k ü ç ü c ü k bir d a m l a y ı deniz ve Bu v a r o l u ş ve y o k o l u ş l a r Y a h u d i l e r de s o y u t b e z i r g a n l ı k l a r ı mitolojiler haline soktular. P e y g a m b e r çıkardılar. A m a bu Sosyal ve savaşçıl Peygambercikler, her ne kadar bar- bar gelenekli olsalar, ne kadar tarih öncesi gelenekli kutsal şef özellikli olsalar ve Y a h u d i ' n i n kaskatı o l m u ş b e z i r g a n g e l e n e k l e r i dışına fırlamış da olsalar; "ümmet'leri çoktan m e d e n i y e t i n sınıflı t o p l u m iğdişleri ve d i d i ş m e l e r i y l e y o z l a ş m ı ş delikli fıçıya devrim b a ş a r a b i l e c e k kalitede dönmüştü; değillerdi. İsrailoğulları t a r i h s e l Üstelik karşılarındakiler, iki ana m e d e n i y e t disiplinli, köklü ve barbar paralı a s k e r l e r d e n d e r l e n m i ş yırtıcı o r d u l a r a sahiptirler. Bu d u r u m d a İsrail P e y g a m b e r c i k l e r i n e , sazlı sözlü t e l k i n l e r i n i , v a i z l e r i n i , dualarını, beddualarını tektanrı rini g e l i ş t i r m e k t e n başka bir yol k a l m ı y o r d u . mi için iyi bir r a s a t h a n e y d i , d e n e y m e r k e z i y d i . ilişkili ama olduğu bir t e f e c i - b e z i r g a n bir türlü fırsatını bir t a r i h s e l d e v r i m , ideolojile- Filistin bu ideoloji gelişiHer türlü üssüydü. Tarihsel medeniyetle Devrim'e özeniyor bulup b a ş a r a c a k güce e r i ş e m i y o r d u . Ne ne köklü bir m e d e n i y e t k u r a m ı y o r a m a içinde-rü- yasında, hayalinde yaşatabiliyordu. Filistin, malların ünlü köklü kervanlarda transit geçtiği o d a k l a ş t ı ğ ı bir yer o l m a k l a kalmıyor, fikirlerin, ideoloji- lerin de u ğ r a k ve o d a k yeri o l m a s ı y l a a d e t a y a r ı ş ı y o r d u . A r z ve T a l e p k a n u n l a r ı en ç o k bu k a v ş a k t a çarpışıyor, ç a r p ı ş t ı r ı l ı y o r ve " T e k t a n r ı " gibi f i y a t l a ş ı y o r d u . Fiyat, en çok bu b e z i r g a n l ı k t a s o y u t laşmış insanları yaşlısına biricik t a n r ı gibi etkileyebiliyordu. kadar iliklere işlemiş biricik konu lep ve Fiyat k a n u n l a r ı y d ı . Elbette b u n u M a r k s gibi bilince ç ı k a r a m ı y o r - lardı. A m a a l t b i l i n ç l e s e z e r e k p i y a s a d a k i ve talep görüşüne her y e r d e ve göre f i y a t l a r ı n her ş e y d e Çoluk çocuğundan b e z i r g a n l ı k t ı . Yani A r z - T a - hazır ve malların a k ı ş ı n a , s u n u l u ş u n a kimseye sormadan nazır o l u ş u n u iniş çıkışlarını, tektanrılaştırılabiliyor v e y a o t e k t a n r ı fikrini z e n g i n l e ş t i r e b i l i y o r l a r d ı . Zaten tektanrı fikri Semitlerin içinde Adem Aleyselam'dan beri p a r l a y ı p s ö n e n bir yıldız fikirdi. S e m i t t o r u n l a r ı n ı n t o r u n l a r ı olan İsrailoğulları birlerce yıldır y a n ı p - s ö n e n bu yıldız fikri Hz. İ b r a h i m a t a l a r ı n dan a l m ı ş l a r d ı . Filistin, üç a n t i k a medeniyetin (Irak, Finike, Mısır'ın) buluşma noktasıydı. Bu yıldız fikir, bu üç m e d e n i y e t i n ç o k t a n komik- leşmiş ç o k A l l a h l a r ı karşısında Her rı krizde bir kutup y ı l d ı z l a ş m a k t a Peygamber yaratmakta her P e y g a m b e r ile ç o k t a n r ı gecikmeyecekti. gelenekselleşmiş geleneklerinden tektanrı doğru, başka medeniyet ve kavimlere bakılınca adeta İsrailoğullageleneklerine koşar a d ı m ge- lişiyordu. Musevi ve İsevi dinleri böyle yaratıldılar. Ulu bir t a r i h s e l devrimi işlemedikleri ö l ç ü d e y e r e l d i l e r ve İ s r a i l o ğ u l l a r ı kadar küçüktüler. A m a İ s r a i l o ğ u l l a r ı bir kez Filistin'de t u t u n u p b e z i r g a n l ı k t a s o y u t l a ş ı n c a habbeyken k u b b e yapıldılar. ses çıkarır hale getirildiler. Irak'a, S u r i y e ' y e , uğrak yapan ganlığın d e v r i m d e n d a h a çok Fenike'ye, Mısır'a, Hicaz'a, Y e m e n ' e her g i d i ş t e ve b u r a l a r d a n Filistin'i Filistin'den kıtalararası o l m u ş her kervan g e l i ş i n d e , bu fikirler bezir- psikolojik gelişim binyıllar içinde o fikirler y a p a r ve işler oldular. yerlerde yozlaşıp göremez, G e r ç e k bir t a r i h s e l Kervanlarla yayı başka yapılarak göklere şeyi söyler, M e d e n i y e t iğneli fıçısı kokuştular. Yeni çıkarılıyordu. İsrailoğulları Ama başka şeyi Filistin'de ve her gittikleri bir t a r i h s e l P e y g a m b e r dahi ç ı k a r a m a z oldular. devrimin rüyasını Kendilerinden dahi umutları- nı bile kestiler. V a r l ı ğ ı bile işkilli-şüpheli olan İsa P e y g a m b e r ve ö ğ ü t leri, İsrail oğullarının kertede yitirdiğinin barbar g e l e n e k l e r i n i Peygamber çıkaramayacak kanıtı oldu. A m a Y a h u d i bu, umudunu keser mi? Beynini i ş l e t m e y i ö ğ r e n m i ş ; akıl, s e n t e z y o l l a r ı n ı açıp i d m a n l a ş m ı ş bir kez; d u r m a z gelişir. Fikirleri de u m u t l a r ı da c a n l a n d ı r a c a k bir yol bulur a m a ne kadar. Bu azim Arapları'nın B e z i r g a n l ı ğ ı n e l v e r d i ğ i kadar. ve umutla ve bezirgan içine g i r m i ş o n l a r l a kendi yoklayışla birlikte a n l a d ı k t a n y ü z l e r c e yıl g e ç m i ş t i . de Güney Ticaret yolu üzerindeki ikizkardeşi Hicaz i ç i n d e n ç ı k a m a y a c a ğ ı n ı İsa Kendisinden umudunu Hicaz'dan umutlandı... ile kesse Yeni u m u t l a r c a n l a n d ı r d ı . Yeni Peygamberin ç ı k a c a ğ ı m ü j d e s i n i v e r m i ş t i bile: tutamadığı 61. bakla benden med önce delenen 6. İsa bir elçi hudiliğin elçiyi apaçık halini "Ey Tevrat'ı İsrailoğullan, doğrulayıcı müjdeleyici deliller Bu s ö y l e n t i Hz. caya Ayeti: da: gelen adında olarak getirince, size benden geldim bu Allah'ın sonra demişti. apaçık elçisiyim, gelecek, Ama büyüdür siz d ü ş ü n ü n . Y e n i ç ı k a c a k P e y g a m b e r i n kışkırtıyor, o n u a r ı y o r d u . Hicaz A r a p l a r ı n ı n Çünkü Ah- o müj- dediler." kârı Hicaz A r a p l a r ı ne o l a b i l i r d i ? İ s r a i l o ğ u l l a r ı d ü ş ü n c e d e evrensel fikirlere berliğini yönetebilecek güçte suyunda gidip bezirgan içinde ismine varınPeygamberliği Hicaz, G ü n e y ticaret y o l u ü z e r i n d e y - h e n ü z işlek değildi. railoğullarının ben ve M u h a m m e d ' e k a d a r y a n k ı l a n d ı ğ ı n a g ö r e , v a r ı n Ya- kadar müjdeliyor, a ç ı k ç a di. Ve o yol içinden olmuştu: Saff sûresi. "Meryemoğlu Hicaz A r a p l a r ı Bu h e m e n her din a d a m ı n ı n a ğ z ı n d a ulaşmışlardı; kendilerini buluyorlardı. karlarını bu y o l u açsalar, İs- b e z i r g a n l ı k t a ve s o y u t Hicaz Peygam- Y ö n e t e m e s e l e r de dümen arttırabilirlerdi. Bu kapitalizmin ilk y ı l l a r d a koca geri A s y a l ı ve A f r i k a l ı d e v r i m c i liderliklerin a r d ı n a sığınıp o ülkelerde sömürü Ama dilerine işine b a k ı ş ı n a pek b e n z i y o r d u . Hicaz A r a p l ı ğ ı , İ s r a i l o ğ u l l a r ı ' n ı n benzer açgözlülükte çıkmadı. u m d u ğ u v e s a n d ı ğ ı gibi İsrailoğullarının yat v e m a s a l l a r ı n a d a h a fazla d e ğ e r v e r d i . m ü l k t e değil, kardeşçe P e y g a m b e r (Hz. yardımcıları: Gerçek mutluluğun malda ve savunucu açıkça dünya münist m a n e v i y a t ç ı l a r ı y d ı l a r . Fakiri f u k a r a y ı edebi- k u r u l m u ş k o l l e k t i v i z m d e o l d u ğ u n u s e z e n yeni Muhammed) Ensar; ken- manevi kollayıp, çekirdeği; Sahabeleri malına-mülküne düşman ilkel ve ko- Rızkınızı t i c a r e t t e a r a y ı n a m a a z ı t m a y ı n , k a r d e ş ç e birlikte, zenginliği değil İslamı yü- celtip b ü t ü n i n s a n l ı k t a y ü k s e l t t i n , d i y o r l a r d ı d a b a ş k a şey d e m i y o r l a r dı. Bu yüceliş, açıkça M u h a m m e d ve arkadaşlarına zenginlikten daha tatlı m u t l u l u k l a r v e r i y o r ve g e t i r i y o r d u . Yahudi mediler. kabileleri komünizmi keskinliğinde, sına s ı z m ı ş Y a h u d i ortasına (İsrailoğulları Bedir s a v a ş ı n d a k i Enfal iki yanı kabilelerin çünkü olmazdı. Sonra keser kılıç gibi, (Evs, H a z r e ç ) o mal, Uhud altından savaşında el leştirdiler: Muhammed'e Sonunda ne yenilgi yürüttükleri karşı Ebu anlamakta gecik- m ü s l ü m a n l a r aramülk u m u t l a r ı n ı n n e f e s l e r i n i tuttular, zafer M u h a m m e d ' d e n y a n a azıttılar ve başaramayınca bunu birinci ayeti, a ç ı k ç a s a v a ş inivermişti. A m a ö n c e y u t k u n d u l a r , etmediler, gelişiyordu; M u h a m m e d tarafına fitneliği Sufyan'ın açıkça gelince Mekkelilerle tarafına belli n e olur n e geçtiler. birAma s ü r ü l e n l e r o n l a r oldular. oldu? Tefeci-bezirganlık içinde üste geldi. A m a antik tarih ler ölen bölükleri) sûresinin medeniyet cenazesini böyle azgınlaşması ilerliyordu: yarım yüzyıl Tarihsel devrim- kaldırıp y e r i n e y e n i s i n i kuruyor veya canlandırıyorlardı. sürüklüyordu. Ve İslâm her yeni kuruluş, medeniyeti tarihi de çöktü. bir a d ı m daha O'nu A n a d o l u ileriye Selçukluları ve O s m a n l ı l a r y e n i d e n c a n l a n d ı r ı p 20. y ü z y ı l a kadar taşıdılar. İslamlık, ilerleyerek tefeci-bezir- Güney Ticaret Yolu'ndan haşmetle Böylece g a n l ı ğ ı n e v r e n s e l çağını açıp g e l i ş t i r m i ş oldu. Ama lemez Muhammed'in kutsal o buyruğu ilkel canlandırıp yaşatacak temiz o ülkücü komünist prensipleri Allah'ın yapma gaziler İ s l a m ı gücü olmasaydı, ülkücü İslamı i n s a n l a r pek canlandıracaklarına, başka f i k i r l e r i bulup geliştirirlerdi. T ı p k ı değiştiri- tekrar tekrar bulunamazdı. kendilerine uygun Veya düşen M u h a m m e d ' i n y a p t ı ğ ı gibi... İşte böyle; A v r u p a 19. yüzyılda onca "dahi" yetiştiren kültür ve devrim atılımlarına sahne olmuş ama nasyonal kocakarıları türemişti. devrime v a r a m a y ı n c a Kautsky kocakarıları ikinci enter- bilerek-bilmeyerek Rusya'da devrimi ön görüp, Lenin'i kendi elleriyle işaret edip y e t i ş m e s i ne olanak vermişlerdi. A m a Lenin kendi bildiği yoldan devrimi başarınca hepsi sosyal Engels'i de emperyalist kendi İbrahim geleneğini, rak d o ğ r u d a n kendi Ama o, kesilivermişlerdi. orijinalitesine göre İsrailoğullarının Hicaz orijinalliği binyıllar, yüzyıllar ler d o l u s u y e n i d e n y e n i d e n Lenin'in doğrudan kavrayıp uygulayışı gibi, biriktirişlerinden Marks- Muhammed de y a r a r l a n a - içinde kavrayıp uygulamıştı. boyu Peygamberler, birikişler o l m a s a y d ı , masallar, Hz. esatir- Muhammed de Kur'an da bu denli " M u c i z e v i " s e n t e z l e r i n e u l a ş a m a z d ı . Elbette tarihi y ü r ü t e n f i k i r l e r değildir; yı ve geliştirilmeyi Hicaz A r a p l a r ı n ı n Sosyal görevler, bekleyen sınıflı topluma tarihin, Fakat bu maddi temel: geçişi T a r i h s e l toplumların ğarlar ve yeni t o p l u m s a l asıl G ü n e y T i c a r e t Yolu üzerinden devrim başkalaşım başkalaşımları Açılmagelişecek görevleriydi. ihtiyaçlarından do- getirirler. b a ş k a l a ş ı m l a r , canlıların g ö r e v d e ğ i ş i m l e r i y l e gelen organ b a ş k a l a ş ı m l a r ı n d a n apayrı sosyalite başkalaşımlarıdır. İnsan beyni sonsuz gelişimli d ü ş ü n c e - d a v r a n ı ş üretecidir. içinde bulunuyorsa ona uygun Hangi sosyal g ö r e v l e r o r t a m ı d ü ş ü n c e l e r bulur ve üretir. Düşünceler o l m a d a n ve dillenip t e ş k i l a t l a n m a d a n sosyal g ö r e v l e r b a ş a r ı l a m a z . Bu y ü z d e n fikirlerle g ö r e v l e r içice işlemekle birlikte, çoğu d e v r i m s ı ç r a m a larında kendini belgelere kavuşturduğu gibi, fikirler daha b e y i n l e r d e k a n a t l a n ı p t a r i h s e l g ö r e v l e r e ışık tutarlar. ve fikirler a r a s ı n d a ni b ö y l e s i n e hiyerarşik bir bağ önce Teorik o l a r a k M a r k s - E n g e l s ' i n i veya nır ana rahminde. Sonra o doğru bulunur. Lenin'ini önce özgür Kitlelerle, liderler Devrim ceni- bulup t o h u m l a - d ü ş ü n c e l e r etrafında ç e k i r d e k l e ş i p , cepheleşir. İslam t a r i h s e l d e v r i m i de öyle olmuştur. Ö n c e fikirler, tıpkı A l m a n y a ' d a , İ n g i l t e r e ' d e , Fransa'da birikmesi gibi ları P e y g a m b e r c i l i k l e r i y l e birikir; lirler. Yeterki O'nu y u t a c a k barbar o k u m a y a z m a uyanık, yiğit ve Filistin'de İsrailoğul- hatta adeta s e n t e t i k haplar haline ge- hakyemez toplumcu olsun. O bilmese bile, d ü r ü s t , fikirler a d a m ı n ı bulur b u l m a z , y e n i bir t a r i h s e l g ö r e v orijiniyle y a n ı p d u r a n Araplarını Hz. Hz. Muhammed'in Muhammed Hicaz k a n k a r d e ş peşisıra t u t u ş t u r u p alevleştiriverir. ö n c e teorisini yapıp devrime sonra atılmamıştır. Kendisini t e o r i y l e birlikte d e v r i m içinde b u l u v e r m i ş t i r . Teorisi: A y e t l e r i d e v r i m pratiği içinde s a v a ş ı r k e n gelişmiştir. Bu y ü z d e n Hz. İ b r a h i m ' i n Allah sentetik fikirler, ezberlen- geleneği ve İsrailoğulları'nda miş son s k o l a s t i k kutsal rinin bile haline oluşan paragraflar olmaktan çıkmış, kavrayabileceği somut m e d e n i y e t e orijinal Hicaz b e d e v i l e geçiş d ü s t u r l a r ı gelmiştir. Muhammed, cinsel y a s a k l ı ; İsa kadar hassas; Musa kadar İ b r a h i m kadar şefkatli ve sabırlı; keskin; Y u s u f kadar Davut kadar s a v a ş ç ı ; Y u n u s kadar m a c e r a c ı , S ü l e y m a n kadar kuş dilinden anlar ve kadınsever, i n s a n s e v e r ; Hacer ile İsmail kadar m a c e r a c ı ; S ü l e y m a n kadar teş- kilatçı ve ö k s ü z ; Nuh kadar b a b a c a n ve a t a h a n , Lut kadar çaresiz ve yalnız; Ş u a y i b kadar a d a l e t e yatkındır. Y a ş a d ı k ç a bu özelliklerini geliştirir... 50 y a ş l a r ı n a g e l d i ğ i n d e artık Miraç m a n e v i m e r d i v e n i y l e g ö k l e r e yükselip Allah'ın Levh-i Mahfuz'unu (Ana kitabını) görecek, Peygam- berlerle t a n ı ş ı p s e n t e z o l a c a k kadar; A l l a h ' ı n k e l a m ı n ı k e n d i s i n d e n işitm e k üzere S i d r e t û l - M ü n t e h a ' y ı (bilgilerin s o n u n u ) a ş a c a k ve c e n n e t ile c e h e n n e m i g e z e c e k kadar "Arif": Uzun sözün eleklerini kısası: duvara r a b i l e c e k insancıl Bilge kişiliği s e n t e z l e ş t i r m i ş t i r . . İsrailoğulları yüzyıllardır ununu asmışlardır. T a r i h s e l k o m ü n özlerini Devrimi eleyip çoktan bırakalım, bile y i t i r m i ş l e r d i r . Din ayakta du- ideolojilerinin içi b o ş a l m ı ş kuru y a l a n d o l a n halini almıştır. A m a Hicaz A r a p l a r ı belki cahiller a m a b a r b a r d ı r l a r ; yani insancıl kollektif a k s i y o n ; rini t a p t a z e t a ş ı m a k t a d ı r l a r v e G ü n e y T i c a r e t y o l u n u l e ş e b i l e c e k l e r i n i s e z e c e k kadar u y a n ı k , k o m ü n özle- açarak evrensel- m a c e r a c ı ve ülkücüdürler. Bu- nun için İ s r a i l o ğ u l l a r ı n ı a r a t m a y a n z e n g i n K u r e y ş Uluları y e r i n e , d a h a maneviyatçı ve insancıl (komüncül) f u k a r a l a r ı ve g ö ç e b e çöl g e r e k i r o kadar. bedevilerini kalan züğürt M u h a m m e d b u n a en u y g u n kendine güvenli; cesareti görüp denenmiştir; de korkaklığı sentezini da (bilgisini) fakir kişi olur. 40 y a ş ı n a d e k h e r k e s i n ciğerini o k u m u ş , berliklerinin bezirganları, d e r l e y e c e k bir lider P e y g a m b e r fakirliliği de z e n g i n l i ğ i de İsrailoğulları Peygam- de İbrahim atasının geleneklerini içinde d u y a b i l e c e k o l g u n l u ğ a e r i ş i n c e , Kureyş u l u l a r ı n a de m e y d a n oku- m a k üzere S a f a d a ğ ı n a çağırır onları... 7- İNSAN İnsanoğlu BEYNİ VE HZ. M U H A M M E D REJİMİ ( b e y n i ) n e d e n s e d a i m a g ü c e tapmıştır. juvalık deyip geçebiliriz. A m a geçmemeliyiz. Buna rin ü z e r i n d e u l u l a ş m a k ister? B i l m e y e n l e r n e d e n bilenleri leştirip ululaştırırlar? S a d e c e aralarındaki küçükbur- İnsan neden bilmeyenle- uçurumcul Peygamber- eşitsiz gelişim- den ö t ü r ü m ü ? U ç u r u m c u l eşitsiz g e l i ş i m n e d e n d i r ? Hepsi t u r h a l l ı bir halli insan değil mi? Bu ve benzeri s o r u l a r ı n y a n ı t l a r ı n ı b u r a d a a r a m a y a c a ğ ı z . A n c a k k o n u m u z u n insan b e y n i n i i ş k i l l e n d i r i ş i n d e n v e y a insan b e y n i n e atıf y a p a n s o r u l a r ı n d a n d a d a h a fazla kaçamayacağız. İ n s a n o ğ l u için v e y a insan beyni için de diyebiliriz, " y e n i l m i ş yenilmiştir". İnsan beyni yenilenlerle pek i l g i l e n m e z . Yenilen yenilmiştir; galiplere b a k a r ve peşine düşer. Bizim gibi pek azı da y e n i l m i ş l e r i n , yenilgilerin peşine d ü ş e r ; hastası olur d e s e k de pek yanlış o l m a z . Neden- leri üzerine b u r a d a g i t m e y e c e ğ i z . İ s l a m m e d e n i y e t i v e y a Hz. Muham- med rejimler rejimi gibi de kendisinden çökmüş, güneşi dileği ve batmıştır. çevresi bunun Ç ü n k ü tarihin üzere a k m a k t a d ı r . önce gelip g e ç m i ş s o l u p gitmiştir. üzerindedir ama deli m e d e n i y e t ve P e y g a m b e r (ve Kur'an'ın) her şeye rağmen seli t e f e c i - b e z i r g a n l ı ğ ı biricik o güneş evrenselleştirmek Bu İ s l a m i y e t i n e v r e n s e l l i ğ i gibi dursa da o b a y r a k altında tefeci b e z i r g a n l ı ğ ı n a z g ı n l a ş m a s ı saklıdır. Bu k i m s e n i n suçu ve işi değildir. O işleri d e t e r m i n i z m insanlara işletir. Ve İ s l a m kol lektivizmi, maneviyatı o maddi t e m e l l e r henüz y ü k s e l i r k e n parlayabilmiştir; t e m e l l e r i n o b a y r a ğ a ihtiyacı k a l m a y ı n c a , t e f e c i b e z i r g a n yapı, e v r e n sel i h t i ş a m ı n ş a ş a a s ı n ı , sultasını gösterir. A m a o k o l l e k t i v i z i m s ö n d ü k çe, o ihtişam da sulta da müthiş katostraflara yıkılışlara uğrar. Bu Muhammed'in, rihte t a r i h s e l kadar. Kur'an'ın v e y a d e v r i m sırası bu İslamın suçu Doğuda, göçebe Moğollar ve Türkler, İslam öldürürler hem rönesansa değildir. A n t i k ta- kez g ö ç e b e r ö n e s a n s l a r ı n a g e l m i ş t i r o uğratırlar. Batıda, A f r i k a medeniyetini hem k u z e y i n d e Berbe- riler aynı şeyi yaparlar. İbni H a l d u n o İ s l a m ölüş ve dirilişleri içinde ve b i r i k i ş l e r i n d e "Tarih olduğu için İ s l a m Bi l i mi "n i yapar. medeniyetini Kendisi iliklerine dek m ü s l ü m a n k a y ı r m a z , yıkılış ve diriliş k a n u n l a r ı n ı o l d u ğ u gibi arar, bulur ve koyar. Biz o n d a n y ü z l e r c e yıl s o n r a bile o n u n kadar t a r a f s ı z , laik o l a b i l i y o r m u y u z ? Ne g e z e r ! Sağlar, koyu bir İ s l a m t a p ı n c ı ve N i h i l i z m i y l e ve bir o kadar da b e z i r g a n i k i y ü z l ü l ü ğ ü y l e k u d u r u p k u d u r t u l u r k e n ; ateist afur t a f u r l a r ı v e t a f r a l a r ı y l a lar v e y a g e ç t i k l e r i n i Oysa İslam konunun sanıyorlar. Türkiye'dir, Türkiye Türkiyesi'nin toprak ekonomisi olsun, lir ve sollar da üzerinden atlayıp geçiyor- İslam'dır. Ve Cumhuriyet köylülüğü olsun oradan çıkage- b a ş k a l a ş ı r durur. Bu y ü z d e n y e n i l m i ş o l m a s ı y l a biraz d a h a f a z l a ilgilenebiliriz. Belki g e l e c e k t e k i z a f e r l e r i n kalitesi bu ilgilenişlere d a h a f a z l a c a bağlıdır". S o s y a l sınıfların ü l k e m i z d e m o d e r n b a ş k a l a ş ı m l a r ı g e c i k t i k ç e , proletaryayı s a v u n m a v e ö z l e m e d u y g u l a r ı n ı hep birlikte parlatıp ş i ş i r m i ş olabiliriz. O y s a p r o l e t a r y a n ı n da s o s y a l sınıfların da a l t ı n d a y a t a n hep bir halli insandır. İ n s a n ise b e y i n ile g ü d ü m bulur ve var olur. Demek biraz da bu a ç ı d a n g e r i l e r e d ö n e r s e k , s o s y a l yonlarımıza (büyületişlerimize) zaman zaman; eliyle kendini insan! terapi sınıf b ü y ü l e n i ş ve illüz- yapmış olabiliriz. Unutuyoruz ne de olsa s o s y a l sınıflarla birlikte p r o l e t a r y a da kendi k a l d ı r m a y a c a k mı? O z a m a n g e r i d e ne k a l a c a k ? S a d e c e İ n s a n ne ile kendini y ö n e t e c e k ? B e y n i y l e ! Bunu a n l a m a y a c a k bir ş e y y o k . A m a sanki s o s y a l sınıf ve p r o l e t a r y a kavramları beyninin ö n ü n e g e ç m i ş gibi o l m u y o r m u ? B a z a n b e y n i m i z i bir illüzyon ele geçi- rebilir. Bu d e t e r m i n i z m i n bir o y u n u d u r e l b e t t e . Peki o z a m a n ne y a p - malı? Hep d a i m a t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n ı e n d e r i n l e r d e k i t e m e l l e re kadar inip a r a m a y ı s ü r d ü r m e l i y i z . bekçisidir. Şüphe bekçimiz ise Şüphe, ve rengiyle zenginleşmesiyle ayakta İnsan ğar. beyni gelişimi O r g a n i k o l a r a k ne görülemeyen, yetenekli neredeyse olsa da garip v e y a itibarıyla, denli şaşırtıcı sonradan binbir çeşnisi öğrenmeye doğmaz hatta düşünmeye öğrenmek zorunluluğu yanı, y a ş a d ı ğ ı v e s o n r a d a n gelişir. kuşku, a k l ı m ı z ı n d u r u p uyanıklaşabilir. öğrenmeye yatkın doğar sonradan bilimcil beynimiz determinizmin toplum Üretici g ü ç l e r d e n m u h t a ç dohiçbir c a n l ı d a ve ile konuşmaya maluldür. biçimlerinden İşin daha yavaş b i l h a s s a t e k n i k , t o p l u m l a r ı alıp Ü s k ü d a r ' ı aşırır, insan beyni n e r e d e y s e ç o ğ u z a m a n apışıp kalır. A m a yine de insan beyninin lanmamış olamaz. maceranın, nı, biz Bu kanatlanışı şaşırtıcı ve olmaksızın hiçbir g e l i ş i m ilginç o l d u ğ u damga- kadar ibretlerle dolu konumuz bakımından, yavaş öğrenmelerle dolu yanı- M u h a m m e d ' i n g e l i ş i m i ve t e k t a n r ı fikri a ç ı s ı n d a n ele alalım. İnsan, mecbur) beyninin k e r t e d e yani ortaya gelişimi bir varlıktır. açısından Ama bunun ö ğ r e n d i k ç e , teori çıkar. Biraz medeniyetin öncelikle hemen yapmaya u y a n ı k ve y e t e n e k l i kakafonileriyle pratik yanıbaşında da y a t k ı n beyin, (öğrenmeye da şaşılacak bir varlık o l d u ğ u duru olduğu iğdiş e d i l m e m i ş s e , t ü y l e r i n i ölçüde, diken diken edecek yeni fikirlere ulaşmadan y a p a m a z . Şöyle de Ama güncel diyebiliriz: olan, eski Medeniyet, tarih öncesi yaşanan güncel kankardeş determinizmdir. komüncül toplum bi- ç i m l e r i n i ve g e l e n e k l e r i n i d ü m e n s u y u n a s o k s a da o n l a r ı n insan beynindeki etkilerini nıfsız komüncül kolay kolay y o k e d e m e z . gidiş ile sınıflı İşte bu ç e l i ş k i n i n , ilkel sı- medeniyet gidişinin y a m a n diyalektik g ü r e ş i n i n b e y i n l e r d e k i y a n s ı m a l a r ı insanın kendisini bile ş a ş k ı n a çeviren ileri keşifleri, buluşları g e t i r m i ş t i r ve getirecektir. Beyin'in ulaştığı eski ile yeni determinizmin s e n t e z l e r (keşifler), bu yaman çarpışmalarıyla gerçekte sadece topyekün tarihsel gidiş k a n u n l a r ı n ı n kendisini ifade edişi olur. O, insanı v e y a insanları, kendisinin elçisi (Resul'ü) v e y a P e y g a m b e r i ( E n b i y a ' s ı ) v e y a iyi kutsal kulu (Nebi'si) v e y a Yani asıl P e y g a m b e r yarısı olan Veli'si egemen olan lumcul t o p y e k ü n a k ı ş ı n d a n şey t a r i h s e l haline getirir. d e t e r m i n i z m i n doğacıl ve top- (kanunlarından) başka bir şey değildir. Beyin bunu Bir başka her çağda farklı d e r e c e l e r d e farklı deyişle, şuur ve altşuur ç a r p ı ş m a literatürlerle kavrar. ve yansımaları, bilinç d e d i ğ i m i z şuursal a y d ı n l a n m a y ı , altşuur karanlıklarına giderek karşı üste getirir. A n c a k şuuraltı veya bilinçaltı d e d i ğ i m i z karanlıklar, öylesine eski d e t e r m i n i z m l e r l e yazılı, ölü fosiller ile uyuyan veya k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir. pusuya yatmış k a t m a n l a r d ı r ki, A l t b i l i n ç l e r i m i z doğa ve insanlık tarihi kadar eski belirlendirişlerle ( d e t e r m i n i z m l e r l e ) yüklüdürler. madık z a m a n ve y e r d e u m u l m a d ı k ifadelerle ortaya çıkarlar. Umul- Bilinç diye ortaya çıktıklarında bile, o ifadelerde bile, bilinçaltı henüz t a m a n l a m ı y la a y d ı n l a t a m a d ı ğ ı ölçülerde altşuur etkileri sürer gider. A l t b i l i n ç veya bilinçaltı sözü bile, g e r ç e k l e r i n i n sezilişini ifade eder belli ölçülerde. Beynin dinleri yaratışlarında da böyle olur: Aslında beyin meraklıdır - . Öğrenir, öğrendiklerini sürekli zıtlaştırarak çarpıştırır. Ve yeni sentezlere (keşiflere) ulaşır. En çok da yaşadığı evrenin doğasını ve t o p l u m u n u an- lamak y o r u m l a m a k ister. s o k m a k üretmek ve yoruma ulaşacak, Çünkü günlük yaşantısını huzur içinde yoluna üremek zorundadır. Yanlış veya sonra giderek yeni yorumlarla doğru mutlaka değiştirecek ve bir bunu inanılmaz bir uykuda gezerlikle farkında bile o l m a d a n yapacaktır. Çünkü günlük üretim ve üreyim ihtiyaçları müthiştir; O'nu peşisıra sürükler durur. ama Böylece beyinde (bilinç ve altbilinçte) boyuna müthiş bir karmaşayla gerçekte determinist birikişleri şu veya bu bir hiyerarşiyle şekilde birikişler sürer gider. İşte o h e r h a n g i bir çağda y a ş a d ı ğ ı m ı z dünyayı, d o ğ a s ı ve t o p l u m u y l a y o r u m l a m a ihtiyacı beyindeki yerlerinden oynatıp su y ü z ü n e çıkarır. Çoktanrı fikirlerinden tektanrı fikirlerine geçişte de aslında etkili olan y a ş a n a n t o p l u m s a l geçişlerdir. Y a ş a n a n l a r beyinlerde bilinç ve altbilinçte yansırlar. A m a henüz vakit d o l m a m ı ş s a , ki dini fikirlerde bu böyle olmuştur; o gün için dini fikirler bilinç gibi ortaya çıkmıştır - . Çünkü eski fikirler olan çoktanrı yaşantısı ve fikirleri artık yeni toplum biçimleri akışıyla gerilerde bırakılmış; yanlışlıkları komik düzeylerde ifa- desini bulmuştur. Tektanrı fikri mucizevi bir görüş, y ö n e t i m ve bilinç gibi durur. A m a gerçek d e t e r m i n i z m , henüz kanunlarıyla olsun t a m a m e n ayd ı n l a n m a d ı k ç a bu da altbilinç etkilerini içinde bolca taşıyan, o a ş a m a n ı n bilinç kabuğu olur. Çünkü t o p l u m ve doğanın evrimsel ilerleyişi eski çok Allahlı determinizmi ve fikirleri bir adım da olsa geride bırakmış; y e n m i ş ve kendi ifadeleriyle (tektanrı simgeleriyle) de olsa bilince çıkarmıştır. Bu elbette gerçek bilinç değildir. masıysa, o a y d ı n l a t m a y a sini Gerçek bilinç gidiş kanunlarının aydınlatıl- ulaşıncaya kadar tarihsel determinizm kendi- bu şekilde a ş a m a aşama ifade etmek üzere etkilerini sürdürecektir. Burada hem bastırılmış olan bilgileri (asıl etki eden gerçek d e t e r m i n i z m i ) bilinçlere ç ı k a r m a k gelecek kuşakların Aslında gidiş insan toplumunu determine kanunları veya topyekün de e d e n t a r i h s e l işi olarak kalır. determinizm, eden doğacıl ve d o ğ a v e insan o l a y l a r ı n ı n hem bilinç hem toplumcul akışını ifa- de a l t b i l i n ç a k ı ş ı m ı - zı belirler. Bu bilinçaltımıza yüzden bilincinde olduğu s a k l a r ve işler. Bu y ü z d e n leri gibi gerçek anlamda bilince çıkaramadıklarımız, b a s t ı r d ı ğ ı m ı z d e t e r m i n i z m l e r i m i z olur. duran gibi, bilinçaltında büyü, fal, kehanet, da tarihsel Yani burç, din ve benzeri ifadelerimiz, tarihsel her insan, determinizmlerimizi determinizmin bilinç s i m g e - belirli toplumsal g e l i ş i m a ş a m a l a r ı n ı y a n s ı t t ı ğ ı gibi, aynı z a m a n d a , b i l i n ç a l t ı m ı z da simgeleri, yorumları bu barındırır - . s ö y l e t e n d e t e r m i n i z m l e r i n etkilerini B u etkiler, y a ş a n a n t o p l u m b i ç i m l e r i n e göre d u r m a k s ı z ı n bilinç y ü z e y i n e ç ı k m a k ve kendilerini ifade e t m e k için fırsat kollarlar. toplumunun kendisini üreyimi k a ç ı n ı l m a z bir z o r u n l u l u k t a n için Toplum kendisini yeniden ve y e n i d e n yeniden üretirken üretmesi elzem olan Bu, insan üretimi ve k a y n a k alıp gelişir. ister i s t e m e z h a y a t ı n y o r u m l a n ı ş ı n ı d a üretmek zorunda bilinç o l a m a d ı k ç a , d a i m a için kalır. A m a b u üretiş g e r ç e k bir bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı g e r e k e n d e t e r m i n i z m i n bilinçaltı etkileri sürer. B u r a d a ö n e m l e ü z e r i n d e d u r m a m ı z g e r e k e n şey, b u bilinçaltı etkilerinin bilinç s e m b o l l e r i gibi d u r a n a m a kendi içinde bilinçaltı etkilerini de barındıran bilinç kabuğu yerine yorumların determinizm açısından geçen din gibi benzeri ifade ve n e a n l a m a geldikleridir. Bu rüyaların y o r u m u n d a n çok d a h a köklü, derin, y a y g ı n g e l e c e k ile bağlantılı olsa da s i s t e m a t i k o l a r a k rüya y o r u m l a r ı n a pek benzer. y a l a r d a da bilinç bilinçaltı çarpışır d u r u r a m a r ü y a l a r d a k i Rü- bilinç g e r ç e k bilinçle pek ilgili değildir. V e y a o bilinçler de t ü m bilinçaltının işi olurlar. Ve rüya tirir. bu haliyle t ü m d e n d e t e r m i n i z m i n bilince ç ı k a r ı l m a s ı n ı gerek- B u n u n gibi dini ifadeler de t a m bilinç o l a m a d ı k l a r ı , d e t e r m i n i z m i n bilinçaltı etkileri o l d u k l a r ı için d e t e r m i n i s t k a n u n l a r ı n bilince ç ı k a r ı l m a sıyla a y d ı n l a n a b i l i r l e r ; dinlerin P e y g a m b e r l e r i n şuuraltı budur... Bu d u r u m d a bilinç h a y a t ı n o l d u k ç a g e r i s i n d e n gelir. Hayat d e d i ğ i - miz e v r i m c i l d e t e r m i n i z m , insan t o p l u m u n u d o ğ a n ı n d o ğ a l bir eki olarak y a r a t ı p , hayvanlar aleminden çıkardığı d a ç ı k a r m a k üzere o l g u n l a ş t ı r m a d ı k ç a gibi, sosyal beyinlerimizin hayvanlıktan hayatın gerisin- den gelişi s ü r ü p g i d e c e ğ e benzer. Bilinç s a n d ı k l a r ı m ı z ı n g e r ç e k bilinç o l m a d ı ğ ı n ı , sadece determiniz- min rüyasal s e m b o l l e r i n e benzer, t o p l u m b i ç i m l e r i n i n a ş a m a l a r ı n a uygun ifade s i m g e l e r i o l d u ğ u n u n e z a m a n v e nasıl ç ö z ü m l e y e b i l i r i z ? V e o z a m a n a kadar b e y n i m i z hep g e r i d e n g e l i r s e iş işten g e ç m e d e n b u n u nasıl başarabiliriz? Bunlar ş i m d i l i k k o n u m u z dışı Elbette d e t e r m i n i z m i n işleyiş k a n u n l a r ı t ü m d e n bilinçlere çıkıp in- san t o p l u m u b u n a u y g u n t e ş k i l a t l a n a b i l d i k ç e b u s o r u n l a r aşılabilir. V e kayıplar ş i m d i d e n g ö r ü n d ü ğ ü zer. Determinizm, yoluna sokar.. insanları k a d a r ı y l a kesinlikle a z o l m a y a c a ğ a bennasihatlerle olamazsa m u s i b e t l e r l e kendi İnsan beyninin toplumunun her evrimcil d e t e r m i n i z m e göre g e c i k e r e k bilinçlenişi, kişisinde yansıyan "ömür"lerde de kendisini insan gösterir. İnsan beyni y a ş a d ı ğ ı t o p l u m biçimini öğrenip ona az çok bilinçle-bilinçaltıyla uyum y a p ı n c a y a kadar, insan ö m r ü n ü n y a r ı s ı n d a n fazlası geçer. Bu gecikiş "dahi"ler için de " y e t e n e k l i l e r için de geçerlidir. Onların farkı kaliteli y a r a t ı ş l a r ı n d a d ı r s a d e c e . Yaratış süreleri Muhammed, Sare, çocukluğundan Hacer (Tektanrı beri pek d e ğ i ş m e z . Hz. İsmail, çoktanrı- lı y a ş a m ı y l a t e k r a r t e k r a r b e y n i n d e çarpıştırmıştır. T e k t a n r ı sentezini iliğinde için en az on kemiğinde Ama kendisinden Enoş s a y m a z s a k , s a y a r s a k en hissetiği z a m a n 4 0 y a ş ı n d a d ı r . beş yıllık kervan laşması gerekmiştir. az masallarını, İbrahim, Kureyş'in her y a n ı y l a geleneklerini) duyduğu kaldırıcılığında ustalaşması, Bunun bezirgan- Beş yıl da aralıksız t e f e k k ü r a ş a m a s ı yaşar. önce t e k t a n r ı f i k i r l e r i n i n kitap sahibi 3000 yıl birikimi olan " U l u l ' a z m " l a r ı n gerekmiştir. için A d e m , başı Ulul'azm'ların Nuh'tan ikincisi Şit beri olan Hz. İ b r a h i m ' d e n beriyse en az 2500 yıl geçmiştir. İ s r a i l o ğ u l l a r ı ' n ı n Filistin dört yol ağzında soyut b e z i r g a n l ı k t a , P e y g a m b e r yaratış serüvenlerini sıklaştırmalarıysa Yakup, Yusuf Peygamberler zamanından dan) beriyse en az 2000 yıl geçmiştir. zirveleşmesinden sonra sonra İsrailoğullarının ise, yine en az boyuna ifade ettikleri t a r i h s e l devrim (Hiksoslar- Musa P e y g a m b e r ile t e k t a n r ı n ı n 1700 yıl geçmiştir. Peygamberlerle, h a y a l l e r i n i n İsa tektanrı Musa'dan idealleriyle ile birlikte s ö n ü ş ü n d e n sonra ise yine en az 500 yıl geçmiştir. Bu süre içinde M u h a m m e d ' i n ve Kur'an'ın y a r a t ı l m a s ı için g e r e k e n Medeniyet ve Tarihsel Hicaz A r a p l a r ı n ı n İslamiyet Devrim birikişleri yeterlilik m e d e n i y e t e geçiş i h t i y a ç l a r ı y l a kazanır k a z a n m a z , b ü t ü n l e ş m e olur. Ve doğar. Doğar d o ğ m a s ı n a ama bilinç o l m a k t a n uzaktır. g a m b e r ve bir a v u ç ç e k i r d e k ç i l y a y g ı n l a ş a m a m a s ı da bir örnektir. bilinç v e y a Bu din gibi duran bilincin yüzden sahabe dışında bu bilinç s e v i y e s i n i n İslam medeniyetinin cennetle muştulanmış 29 yıl. Bilinç v e y a b e y n i n üretici g ü ç l e r d e n t e k n i k ile olan insan gerçek ne kadar y a v a ş g e l i ş e b i l d i ğ i n e d r a m a t i k halifeler çağı da çok g e n ç ö l d ü r ü l e b i l e c e k t i r : kisi, t o p l u m bilinci, Bu bilincin (din) İ s l a m s e v i y e s i bir y a n a ; Pey- biçimlerinin tekniğin duraksız sıçramaları bu trajik çelişhızı ve g ü c ü y l e b e y n i n d e n d a h a süratle b a ş k a l a ş ı p g e l i ş m e d i y a l e k t i ğ i ; son du- r u ş m a d a insan beyni ve t o p l u m u lehine i ş l e m e k üzere ağlarını örse de antik ç a ğ d a da modern ç a ğ d a da t o p l u m s a l r e j i m l e r i n trajik y ı k ı l ı ş l a - rında v e y a ç ö k ü ş l e r i n d e v e y a ç ü r ü y ü ş l e r i n d e b ü y ü k payı o l m u ş t u r . Bırakalım Hz. M u h a m m e d rejimini ki o rejim, antik çağın kent komünasından sınıflı t o p l u m a geçiş zincirinin son halkası o l m a k l ı ğ ı hesabıyla müthiş birikim ve s e n t e z l e r e sahiptir, yine de yıkılmıştır, doğaldır. A n t i k tarihte medeniyetler, sosyal sınıfların d e v r i m c i başkalaşımlarını henüz yaratamadıkları için, dışarıdan yıkılıyor v e y a yeniden diriltiliyorlardı. F a k a t m o d e r n tarihte de sosyal d e v r i m ile gelen t o p l u m l a r , bütün modernliklerine r a ğ m e n , sosyal d e v r i m c i sınıflarına r a ğ m e n insan beyninin bu g e c i k m e l i almaktan kavrayışı ve d a v r a n ı ş ı n d a n olumsuz anlamda kurtulamadılar. A v r u p a v e A B D F i n a n s nasiplerini kapitalizmleri üretici g ü ç l e r d e n t e k n i ğ i ş a h b a z l a ş t ı r m a k l a s a d e c e iç gelişimlerini s a ğ l a y a c a k sosyal d e v r i m ç o c u ğ u n u ana r a h m i n d e taşlaştırıp b o ğ a z l a m a d ı l a r , aynı zamanda tılar; insan beynini paranoid-şizoid de sentez y a p a m a z karakterini kireçlendirmelere y a y g ı n l a ş t ı r d ı l a r ve uğrat- derinleştirdiler; çelişkilerden keşifcil s e n t e z l e r e a t l a m a g ü c ü n ü baltalayıp, uzmancıl papağanlığa y a r a y a n bellek k ı r k a m b a r ı y a p m a özelliğini popohladılar. Ne y a z ı k ki Lenin'den sonraki S o v y e t l e r de aynı yola g i r m e k z o r u n d a kaldı. Hızlı boy a t m a k z o r u n l u l u ğ u , t e k n i k gelişimi d ü ş ü r m e m e k uğruna Sosyalizmi insansız yaygınlaştırıp pitalizme hızlandırırken işleyen emperyalizmden Daha b e n z e m e k eğilimlerini aşağıya beyninin gelişimini unuttular. m e k a n i k bir k o l l e k t i v i z m derinleştirdi. 150 m i l y o n l u k m o d e r n insan kötüsü bu şuuraltıyla gibi algılayışları algılayışların beslemeyi altında sürekli ka- arttırdı. proletarya ve köylülerin, g e n ç l e r i n g ö z ü n e ba- karak e z b e r e yapılan bu ilerleme, aslında bir geriye d ö n ü ş t ü . D e m e k t a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n g e l i ş i m i n i s a d e c e sosyal sınıflar açıs ı n d a n ele a l m a n ı n da e k s i k ve yanıltıcı y a n l a r ı olabilir. ların ve savaşının ortaya çıkıp insan g ö k l e r e çıkarıp y e r l e r e s a v u r u ş u ; rasında 7 0 0 0 yıllıktır. insan t o p l u m l a r ı toplumunu Sosyal sınıf- binbir s e r ü v e n i y l e kâh ö l d ü r ü p kâh diriltişi, ş u n u n şu- O n d a n öncesi ilkel de olsa sınıfsız kan mozayiğidir. Ve o n b i n l e r c e yılı kapsar. kardeş Orada sosyal sınıfsız s a d e c e insan vardır. Ve insan beyni hep o ilkel sınıfsız t o p l u m yaşamıyla düşüp a ç ı s ı n d a n değil, şiminin kalkmıştır. Demek ki insana sadece sosyal sınıflar insan b e y n i n i n g e l i ş i m i v e y a i n s a n t o p l u m u n u n geli- kanunları açısından b a k m a l ı y ı z . Ç ü n k ü s o s y a l sınıflar gelişimi de o t o p y e k u n l u k içinde d o ğ u p gelişmiştir. Ve e b e d i değildir. Sosyal sınıflar d a ö l ü m l ü d ü r . A m a insan t o p l u m u g e z e g e n s i s t e m i m i z i n ö m r ü o l d u k ç a y a ş a y a b i l e c e k s o n s u z gelişimli Özetle: maz. Bu a ç ı d a n da Rejiminin elinden Hz. geriye d ö n ü ş ü geleni y a p m ı ş t ı r ; kanunlara Muhammed onun suçu, t a r i h s e l akışı rejimi sahiptir... k ü ç ü m s e n i p kınana- eksiği, belirleyen yanlışı değildir. O determinizm Allah'ı henüz insan kullarının beyinlerini o geri d ö n ü ş l e r e karşı s i g o r t a l a y a m a mıştır. V e y a o s i g o r t a k o n t e n j a n ı n ı n belki tarihin g e l e c e k t e k i a ş a m a l a rına s a k l a m a k t a d ı r ki, m u t l a k insansız ( b e y i n s i z ) hiçbir rejim ne denli ulu kollektivist de olsa y a ş a y a m a y a c a ğ ı n a göre, v e d e ğ e r v e r e n e dek, y ı k ı l m a s a l a r da rejimler m o d e r n sürünebilirler. ne z a m a n insan beynine önem çalım v e g e l i ş i m l e r i n e Sürünmektense rağmen ö l m e k iyidir diyen yinleri determinizm işleyip ç o ğ a l t ı r s a o z a m a n geri yolları biraz d a h a t ı k a n m ı ş , s i g o r t a l a n ı ş ı m ı z pekiştirilmiş olacaktır - . be- dönüş İKİNCİ BÖLÜM KUTSALLAŞTIRMA PROSESİNİN ÇIKIŞ KÖKLERİ 1- ALLAH-FİYAT VE TARİHSEL D e t e r m i n i z m i n gidiş k a n u n l a r ı , indirgenebilir pazar kanunudur. miyle birlikte; birlikte bir t e k a r z - t a l e p ve fiyat k a n u n u n a mi? A r z - t a l e p ve fiyat k a n u n u sadece DEVRİMLER dediğimiz bile, ekonomik determinizmin İlk S ü m e r bezirganları T a m k a r a l a r ı n gelişi- kentlerin surlarını yıkıp pazarlara açılıp ş e h i r l e ş t i r i l m e y l e başlayan a r z - t a l e p ve fiyat k a n u n u , 7 0 0 0 yıldır piyasaları hop oturtup hop kaldırırken, insan t o p l u m u n u da etkiler. A m a bu d e t e r m i nizmin bir sonuç etkisidir. antik ve modern tarihte, Bütünüyle gelen kendisi değildir. kıtlık-bolluk krizlerinde Zaman belki ve kapitalistlerle d e t e r m i n i z m i n veya A l l a h ' ı n kendisi veya zaman bezirgan bütünü gibi görülebilir; öylece algılanabilir. A m a b u g ü n pekala biliyoruz v e y a seyredebiliyoruz ki, a r z - t a l e p - f i y a t meselesi, hayatın ( d e t e r m i n i s t g i d i ş i n ) ta kendisi o l m a k t a n çok uzaktır. Pazar y o k s a a r z - t a l e p - f i y a t da yoktur. Bu y ü z d e n pazarın o l u ş u m u da gelişimi de ölüşü de bir süreç gerektirir. Ve pazar bu y ü z d e n , hayat d e n e n doğa ve insan t o p l u m u y a ş a m ı n d a za- man z a m a n hep gibi g ö z ü k s e de z a m a n z a m a n hiçtir ve hiçliğe g i t m e k zorunludur. En hep o l d u ğ u z a m a n l a r d a dahi, yeter de artar bile. A r z - t a l e p - f i y a t k a n u n u n u lasalar da daha deyse sonra taşlanmaktan önemli ve değerli her ayette beter olmuşlardır. o l d u ğ u , Allah iyilikle, kelamıyla hoşlukla o l m a d ı miş d u r u l m u ş t u r . Tevrat ve İncil'de de Meselleri"nde, nasihatler ışıldar. Kur'an'dan öğrendiğimiz elinde t u t a n l a r önce taş- şiddetli benzer, Hayatın fiyatlardan her s û r e d e ve nere- azarla nasihat edil- bilhassa "Süleyman'ın Kur'an gibi bir Tarihsel Devrim'le peki- şip pazar g ü c ü y l e ayaklar altına alınabilmiş olsalar da a z g ı n l a ş m ı ş tefeci bezirgan t o p l u m u olan İ s r a i l o ğ u l l a r ı n d a daima ve m e d e n i y e t dalgalarıyla türlü bile pazar ve pazar kanunları, hep olamamıştır, o l a m a z d ı da. Y a h u d i pazarları tarihsel d e v r i m bir v a r o l u p bir y o k olurdu a m a Y a h u d i l e r bir kendi tarihsel d e v r i m l e r i y l e pazarlara e g e m e n o l a m ı y o r l a r d ı . Bu gidiş pazarları ve k a n u n u l a r ı n ı t e k A l l a h ' l a ö z d e ş t i r m e y i getirse de tek Allah sezileri v e y a melli ideolojileri, pazar k a n u n l a r ı n d a n çok d a h a derin te- içerikleri saklar; s a d e c e fiyat d e t e r m i n i z m i y l e a ç ı k l a n a m a z l a r . Pazar (sınıflı t o p l u m t i c a r e t i : Malların a r z ı - t a l e b i ve f i y a t l a n ı ş ı ) he- nüz o r t a l a r d a g ö r ü n m e z k e n , h e m de binlerce y ı l l a r d a n beri, hatta in- sanlığın hayvanlar aleminden Allahları bulunuyordu. insan toplumuna sıçradığı andan beri Diyebiliriz ki insan t o p l u m u k o m ü n o l d u ğ u n d a n beri, belki de y ü z b i n l e r c e y ı l d a n beri insan t o p l u m u A l l a h l a r ı y l a birlikte yaşardı. D e m e k A l l a h l a r ı sınıflı t o p l u m u n Görünen odur ki, arz-talep-fiyat pazar k a n u n l a r ı y a r a t m a d ı . kanunlarının cirit attığı e m p e r y a l i s t ve s o s y a l i s t t o p l u m l a r d a da t a m t e r s i n e en lahlar bile geri gelmemecesine ğinden solup yok oluyorlar; oldur ki bu süreçten A l l a h l a r ı n yeri Demek ticaretin da g e l i ş e c e k olan en da modern ticaretin Allahlar modern biçimlerinin ortadan köklerinden oluyorlar. A m a t i c a r e t ve toplumlarda yolunuyor veya kendili- Allahsızlık yaygınlaşıyor. Ve yine görünen sınıfsız t o p l u m l a r d a da olmayacak. sınıflı t o p l u m l a r d a lumlarda köklerinden modern köklü tek Al- pazarın ise A l l a h l a r d a n egemen kalktığı sonsuza hesabının dek olduğu modern kazınmak okunmadığı modern sınıfsız topüzere ilkel yok sınıfsız geçilmiyor. Buradan a l ı n a c a k dersler çok elbette a m a k o n u m u z açışından şu genel yargıyı ortaya ç ı k a r m ı ş b u l u n u y o r u z : İnsan t o p l u m u n u n Allah edin- mesi de A l l a h l a r ı tek A l l a h ' a i n d i r g e n m e s i de ve A l l a h l a r ı t ü m d e n kaldırılışı da d o ğ r u d a n d o ğ r u y a a r z - t a l e p - f i y a t k a n u n l a r ı n a bağlanamaz. O halde Marks-Engels bu konuda yanıldılar mı? Hayır, onlar sadece üretici güçler gelişiminin bir sonucu olan arz-talep-fiyat (pazar) kanunlarını, neredeyse anadan d o ğ m a tefeci bezirgan t o p l u m u olan İsrailoğulları'nda, çok Allahları tek Allaha indirgemede dolaysız etkide bulunduğuna ret ederler. Arz-talep-fiyat pazar üçüzüyle Hırisyanlığın işa- Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçüzünü paralelleştirirler. Yani d e t e r m i n i z m ile insan toplumu ve beyinlerin halhamur olduğu yer ve z a m a n d a çok Allahları tek Allah'a indir- gemenin doğduğu veya geliştiğini görüp sadece işaret ederler. Bu b a ş k a bir şeydir, t e k A l l a h ç ı l ı ğ ı v e y a A l l a h ' ı n y a r a t ı c ı s ı n ı arz- talep-fiyat ( p a z a r ) Biz kanunun kanununa bağlamak başka derinlemesine kavranışını n u ç t a n yola ç ı k a r a k da i ş l e m e k istedik. Arz-Talep-fiyat neyin Tarih, T e k n i k , C o ğ r a f y a . eseridir? Dört Determinizmin bir şeydir. hazırlamak üzere bu so- Devam edelim. başlı üretici motoru güçlerin: budur. İnsan, İ n s a n l ı k tarihi bu m o t o r l a işler. Marks'ın ölümsüz buluşu o çekirdek sözcükte özetlenir: "Üretici Güçler." Peki ya üretici güçleri y a r a t ı p g e l i ş t i r e n nedir? Y i n e kendisi Hayır! Öyle bir yanıt, pek y u v a r l a k bir ç ı k m a z o l u r d u . ler, ilk insan t o p l u m u olan karşın M o r g a n ' ı n buluşudur. güç- k o m ü n ü n içinde t o m u r c u k bir ç e k i r d e k gibi d e r t o p o l m u ş halde b u l u n u y o r d u . lama ç a b a l a r ı n a midir? Üretici K o m ü n de bütün g i z l e m e ve y a s a k - M a r k s - E n g e l s ' i n a f i ş e l e r i y l e bilindiği A m e r i k a l ı Üretici g ü ç l e r i g e l i ş t i r e n K o m ü n ' d ü r . olur. Ç ü n k ü üretici g ü ç l e r i n ç e k i r d e k hali Bu karşılıklı K o m ü n c ü l yapıdır". K o m ü n , insan t o p l u m u n u n en ilkel, d o ğ a l ama sürekli üretici güçler motoruyla gelişen çekirdek halidir. Komün üretici güçler ile gelişirken, üretici güçler de Komün ile birlikte gelişir. En s o n u n d a üretici güçler geliştikçe Komün'e s ı ğ m a z olur; niyete açar. İsrailoğulları, dört yol K o m ü n ü parçalayıp sınıflı t o p l u m a : bilindiği gibi a ğ z ı n d a fiyat ile en larıdırlar. antik t i c a r e t y o l l a r ı n ı n çok haşır neşir tefeci Fiyatın d a h a d o ğ r u s u güçlerin kesiştiği Filistin bezirgan topluluk- m e d e n i y e t i n ve onu geliştiren üretici k ı t a l a r a r a s ı l a ş t ı ğ ı (Irak, Fenike, Mısır, G r e k , Hint, Çin) y e r ve zamanda, maktan İsrailoğulları'nın yılmadığı tarihsel sürüsüne lahlar artık komik g e l m e y e devrim bereket özlemiyle Peygamber başlamıştır. boyuna yarat- öncülerine, Onları tek Al la h a çok Al- indirgemek kolay bir z o r u n l u l u k halini almıştır. A m a d ü ş ü n c e d e y a r a t ı l a n tezi Mede- Bundan sonra pazar kanunları olan arz-talep-fiyat gelişir. bu sen- kendi t o p l u m u n d a v e ç e v r e t o p l u m l a r ı n d a üste g e t i r m e k d ü ş ü n c e sentezleri zoruyla kadar kolay o l m u y o r d u . Tek A l l a h , çok A l l a h l a r a d a i m a üste getiriliyordu. evrenselleşirken, Filistin'de Bu Hicaz'da kendi orijinal içine kapalı bir t a r i h s e l kalmak zorunda V a k i t d o l m a m ı ş t ı ve Irak, Fenike, Mısır m e d e n i y e t l e r i kolay ç i ğ n e y i p kendi A n t i k Tarihi'in kabuğuna içinde g e l i ş i y o r d u . Bu konumu geleneklerinden ve düşünce yapısından geliyordu. t o t e m ile birlikte d o ğ u p , birlikte gelişmiştir. mün demektir. kaldı: Filistin k a v ş a ğ ı n ı koyup b ö l ü y o r l a r d ı . . . düşünce sistemi Allahlar kabuğu D ü ş ü n c e ve dil; tanrı din ç e k i r d e ğ i n d e n kılıç devrimle yercil olsa da bağımsızlaşamadı; Komün K o m ü n T o t e m ; T o t e m Kokendi gibi onunla olsa da ilk birlikte s i m g e l e ş e - rek b ü y ü y ü p g e l i ş i r k e n bütün d ü ş ü n c e l e r i o k a b u ğ u n içine a l a r a k harmanladı, Çünkü dillendirdi. medeniyet, çıkıyordu. Yani ister istemez Beyinlerde re işledi; parçalanınca komünlerin o tanrılar kabuğuyla düşüp arpacık kumruları gibi diğer t o p l u l u k l a r d a n d a h a fazla evrenselce sezerek, din Ve üssü kurmuştu adeta. içinde, İs- g e l e n e k l e r i n e ve tanbeyinleri din- Bu d u r u m d a onlardan fiyat, beklenemezdi elbette. medeni- monizmine Gerçek, tarihsel altşuurlarından İsrailoğulları kemikle- üzere gelişip d u r d u . kendi t o p l u m l a r ı n d a ve ç e v r e hissederek tektanrı Peygamberlerinin hissettirdi. bir düşünüyordu. iliklere Hatta olabilir ki güçler, t o p l u m d e t e r m i n i z m i n e inmeleri o determinizmi o l a b i l e c e k bir işti. Ve öyle oldu. iloğlu kalkıyor ve düşünme sel ş a r t l a n m a v e k a s t l a ş m a y a u ğ r a m ı ş t ı . yetlerde değişmedi. bir y o k olup Peygamber ve yine yüzlerce çoktanrı çarpışmaları rısal d ü ş ü n ü ş işlekliğine s a h i p oldular. üretici durum görüş-düşünüş-kavrayış ister i s t e m e z yeni fikirler de o z e m i n railoğulları Ama da devrimleriyle k o m ü n g e l e n e k l e r i n e b o ğ u l u p y e n i d e n ortaya ç ı k a r k e n tanrısal-dinsel İsrailoğulları Yüzlerce Medeniyete boyuna indirgemeleri determinizm, dürterek iteleyerek Peygamberliklerinin beyin en İsra- kendisini kabuklarında y e r l e ş i p a d e t a k a s t l a ş m ı ş A l l a h din s e m b o l l e r i v e s i s t e m i ifadelerini buldu; dinsel-tanrısal dillenişe geçti. biçimlerinde Tarihsel determiniz- min o y ı l l a r d a k i en belirgin y a n s ı m a l a r ı n d a n biri olan Fiyat, en t e m e l ekonomik Çünkü Üretim, ama determinizmin ticaret doğa üretime ve pazarlanışı caret içindeki belirgin revaçta bakirliği ölçüsünde büyük emek, üretim yerine geçiyordu. en çok daha toplumun daha kıtalara t a ş t ı k ç a motoru toplum göre ve temsilcisiydi. kazanç g e t i r i c i y d i . bolluklar s u n u y o r d u yetenek ve zaman iyice g ö l g e d e Ticaret saltanatı alıyordu. kalıyor ve t o p l u m u n arz-talep-fiyat Tiasıl kanunuyla y ü r ü d ü ğ ü için d e e k o n o m i k d e t e r m i n i z m d a h a d a ü ç ü z l e ş i p v e y a tekleşip İ s r a i l o ğ u l l a r ı ' n ı n t o p l u m biçimi d e ğ i ş k e n l i ğ i n e g ö r e y a İ b r a h i m ' i n A l l a h ' ı , ya M u s a ' n ı n A l l a h ' ı ya da İseviliğin, " B a b a , Oğul, biçiminde tekleşen, dilleşip y e r i n e g ö r e üçüzleşen dinsel simgelerde Kutsal ifadesini kitaplaşıyordu... Y e n i d e n g e r i y e , b a ş a d ö n e l i m : T e k b a ş ı n a pazar k a n u n u : rihsel Ruh" buluyor; determinizm'i yansıtamaz. Dolayısıyla, Fiyat, ta- İsrailoğullarının tek Al- lahı v e y a t e k A l l a h l ı bilinç k a b u k l a r ı n ı n a l t ı n d a Fiyat d e t e r m i n i z m i n d e n çok d a h a fazla d e r i n ( z e n g i n ) şeyler, d e t e r m i n i z m l e r yatar. Bunlar neler olabilir diye a r a ş t ı r d ı ğ ı m ı z d a tici güçler f o r m ü l ü n ü n açılımları çıkar. karşımıza Geriye doğru ö n c e l i k l e üreg i t t i ğ i m i z d e en başta üretici g ü ç l e r i n d o ğ u m (ana rahmi K o m ü n ' e ) u n a kadar uzanırız. Yani ikinci formül: içinde canlı Komün k a r ş ı m ı z a çıkar. bir d i n a m i z m o l a r a k k o m ü n Üretici güçler Komün'ün ile birlikte ç e k i r d e k l e ş m i ş t i r . Bu ç o k g e n e l o l m a k l a birlikte bize t a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n ki bu insan t o p l u m u n u n a k ı ş ı y l a birlikte d o ğ a n ı n , insanın e g e m e n l i ğ i n d e b a ş k a l a - ş a r a k gelişini d e içinde barındırır, b u y ü z d e n t o p y e k ü n d e t e r m i n i z m i n t e m e l l e r i n i v e ç a l ı ş m a d i n a m i z m i n i verir. A n c a k araya bir f o r m ü l d a h a y e r l e ş i r ki o, bu ilk t e m e l l e r i n Komün'ün veya parçalanıp medeniyete geçişlerini anlatmakla 6500 yıl boyunca batıp çıkışlarını (tarihsel kültür y a p ı l a r ı n ı n o l u ş u m l a r ı n ı da açıklar, ve dinler bu 6500 Dinler ister i s t e m e z bu üretici komünlerin güçler yasalarıyla Komün saldırıp y o k e d e c e ğ i veya batıp kanunlarıyla Kitaplar çıkmışlardır. damgalanmaBu aynı za- işler. rüyaları, çıkarır. veya bulup seçer. kahramanı, aydınlatırken kaldırır. devrimler kanunudur. m e d e n i y e t e g e ç m e y e hazır o l u n c a , kahramanlarını malarıyla perdelerini m e d e n i y e t e geçiş k a n u n l a r ı d ı r ki, y i n e K o m ü n v e vine hazırlarken, O'nun önder a n t i k t a r i h i n gidiş Bu t a r i h s e l medeniyetlerin devrimleri) yıllık antik t a r i h t e fışkırmışlar, dan y a p a m a m ı ş l a r d ı r . manda komüncül toplumların kalmaz; Peygamberleşir. O t a n t i k ticaret y o l l a r ı canlandıracağı İşte b u a ş a m a d a içinde b u l u n d u ğ u kendisini t a r i h s e l g ö r e - idealleriyle dolup taşar; çürümüş yiğit, bilge, üzerine yürür ve medeniyeti komüncül topluluğun yoklaönder üretici g ü ç l e r a ş a m a s ı n a g ö r e A l l a h l a ş ı r O Allahlaşmayı veya bette t o p y e k ü n akışının Peygamberleşmeyi yaratan d e t e r m i n i z m , el- k o m ü n ü n v e birlikte d i n a m i z m b u l d u ğ u medeniyet üretici güçleriyle güreşebilme üretici güçler diyalektiğiyle kes- kinleşip; o l u ş m u ş t u r . Bu iki g ü c ü n ; b a r b a r l ı k ve m e d e n i y e t i n g ü r e ş m e diyalektiği, insanlık tarihi içerisinde k a v r a n m a d ı k ç a a n t i k t a r i h t e ola- g e l m i ş t a n r ı s a l d o ğ u ş batış v e çıkışlar a n l a ş ı l a m a z . Ancak hiçbir z a m a n unutulmamalıdır en aktif en canlı ve en t e m e l olanı ki, üretici insandır. güçler içerisinde Üretici g ü ç l e r d e n t e k n i - ğin, kâr a m a c ı y l a , g ö z ü d ö n m ü ş kişi m ü l k ü hırsıyla, hiçbir d e t e r m i n i s t kanun dinlemeksizin m a m a k gerekir. diğer üretici güçlere Son d u r u ş m a d a tekniği baskın de insan getirilişine hayata aldan- geçirir. Bu y ü z d e n üretici g ü ç l e r i n d o ğ u m yeri o l a n K o m ü n ' e yeri v e z a m a n ı geldikçe t e k r a r t e k r a r geri kadarını belirtebiliriz dönmeli ve üzerinde durmalıyız. ki, t e k n i k d e t e r m i n i z m y u v a r l a k l ı ğ ı sel p r o b l e m e ç ö z ü m g e t i r m e z . Şimdilik şu hiçbir t a r i h - M e d e n i y e t t e k n i k üretici g ü c ü b a k ı m ı n - dan ileri, insan üretici g ü c ü b a k ı m ı n d a n ( k o l l e k t i f ç e ) d a h a baskın olan barbarlarca b o y u n a y o k e d i l i r dururlar. v e insan t e m e l i n e bağlı Tarih ö n c e s i n e geri g i d i l d i k ç e , s ö z ü n d e işaret ettikleri O ilk söz şuydu: Tarih sandığımızdan zengindir kalmadan yapamaz. kuraldan Marks-Engels'in dışarıya M a n i f e s t o ' s u n u n ilk çıkıveriyoruz "Tarih sınıfların güreşidir". Modern kendiliğinden. sosyal sınıf g ü r e ş - lerinin d e t e r m i n i z m i y l e k o ş u l l a n m ı ş ı z birkez. A m a o l a y l a r ı n diliyle düşünüp konuşmayı da metodumuz yapmışız; elvermiyor. yor. A n t i k tarih v e Tarih öncesi beynimiz başka türlüsüne çelişkimiz yakamızı Ç ü n k ü s o s y a l sınıflar g ü r e ş i , sınıflı t o p l u m l a başlasa da bire modern çağdaki ulaşamadı. O zaman işin Sosyal bırakmı- m e d e n i y e t l e birlikte keskin s o s y a l d e v r i m o l g u n l u ğ u n a b i r d e n sınıf g ü r e ş l e r i içine t a r i h ö n c e s i ilkel sosyal devrimleri sınıfsız insanın getiremedi. kollektif a k s i y o n u karıştı. Ve o l a y l a r sınıflarla değil, " i n s a n " ile a ç ı k l a n m a k z o r u n d a dı. kal- M o d e r n sınıflı t o p l u m k a p a n ı p m o d e r n sınıfsız t o p l u m d o ğ a r k e n d e sosyal sınıfların önemi azalarak, yine "insan"ı i n c e l e m e k , " i n s a n " ile k o n u ş m a k ö n e ç ı k a b i l e c e ğ i gibi. Ç ü n k ü " G i r i ş t e " a n d ı ğ ı m ı z gibi, insanlık tarihi komün Devrimcilik, çekirdeğinin kendisini yeniden üretişinden ibarettir. üretici g ü ç l e r kadar k o m ü n ü n de eseridir. Bu y ü z d e n m o d e r n tarih sosyal sınıfların g ü r e ş i y s e , antik tarih, barbarlığın m e d e n i y e t l e güreşi olur diyebiliriz. deniyet kuracak kadar geliştikleri için Kent barbarları orijinal me- içine girdikleri medeniyeti orta- dan kaldırırlar. G ö ç e b e orta barbarlar, y e n d i k l e r i m e d e n i y e t i r ö n e s a n s a uğratabilirler. Tanrıları P e y g a m b e r l e r i ve dinleri de ona göre olur. Kenti kuracak komünün peşine takılıp yollara düşer. bir ö n c ü Kentini kahramanı kuruncaya ve z a f e r l e r i o n u n d e s t a n ı olur. A t a l a r ı n ı n vardır. O öncünün dek çektikleri inançlarını yenilgi g e l i ş t i r m i ş piyeti (takva) [Allah k o r k u s u y l a dinin y a s a k ettiği ş e y l e r d e n k a ç ı n m a ] sahibi bir e r m i ş , yarı P e y g a m b e r kişidir. Mala m ü l k e değil, halkı ö n ü n d e s a y g ı y l a y ü c e l m e y e pek d ü ş k ü n d ü r , kendisini a n ı t l a ş t ı r m a k , u l u l a ş t ı r m a k hatta m ü m k ü n s e b u işin s o n u n a kadar g i d e r e k ataları giriverir. gibi t a ş a r k e n bu g e l e n e ğ i içinde Allahlaşmak eğilimine zaferleri ölçüsünde Z a t e n ilkel t o p l u m t o t e m , ana, baba, d o ğ a t a n r ı l a r ı y l a d o l u p her ü y e s i n i n iliklerine d e k işlenmiştir. biraz sivrilip ö n c ü l ü ğ e g e ç e n l e r s ü r a t l e t a k v a l a r ı n ı konsantrasyona, rinde s e z i l e r d e , Kent, Komünün geliştirecek h ü l y a l a r a v e e y l e m l e r e giriverirler. T a r i h s e l g ö r e v l e kehanetlerde buluşmak böylece bir k o m ü n v e y a köy değildir. A m a kolaylaşır - . kurulmadan önce daima k o m ü n c ü l bir ç e k i r d e k l e h a r e k e t e d e r ve ana Irak kent e v i n i n kehanet ( o r a k l ) l e r i y l e v e y a o g e l e n e k l e r d e b e z i r g a n t i c a r e t yolları ü z e r i n e çevre b a r b a r l a r ı içine y e r l e ş t i r i l i p Kentleştirilir. Kent d o ğ a r d o ğ m a z ç e v r e barbarları da etkiler, aynı g e l e n e k l e o da onları g ü d ü p k e n t l e ş t i r m e y e çalışır. Z a m a n olur, g ü c ü n e g ö r e işler t e r s i n e d ö n e r : d e n i y e t i n d e n ç e v r e barbarlar, t i c a r e t yolları (barışçıl kolonileşme yapanlar) t i c a r e t yolları üzerinden çöken bu kez s a v a ş c ı l ana bir d e r l e n m e ile y i n e m e d e n i y e t ü z e r i n e çullanırlar. g ü c ü n e göre bir t a r i h s e l d e v r i m olur: Tufan min ö n c ü s ü artık ü m m e t i o l a n kitapsız v e y a Allahı da İlk a n a Irak me- ü z e r i n e gelip k e n t l e ş e n l e r Bu budur. Ve t a r i h s e l devrikitaplı bir P e y g a m b e r d i r . ister i s t e m e z m e d e n i y e t b i r i k i m l e r i n e g ö r e S ü m e r , a n a Irak m e d e n i y e t i n i n allahları olur. Bu allahlar; çevre barbarlarının totemle- ri, a n a t a n r ı l a r ı , baba tanrıları, d o ğ a t a n r ı l a r ı y l a k a r ı ş m ı ş ve fetihler ve tarihsel devrimler ölçüsünde çoğalıp üremişlerdir. A m a g i d e r e k insan tarihsel devrimlerde göre d ü ş ü n c e gelişimi lama yeteneği, aklı da gelişir: işe y a r a m a z ; ister; tarihsel Körü k ö r ü n e e z b e r e tanrısallık, her tarihsel a d ı m a d ı m biriken devrimlerde, devrim insan kendi gücüne beyninin soyut- Peygamberler veya Allahlaşmış ö n c ü l e r d e adeta kanatlanır; yine A l l a h ve P e y g a m b e r d e s t a n l a r ı y l a birlikte tanrısal d ü ş ü n c e l e r d e g e l i ş m e olur. Ş ü p h e s i z ki bu g e l i ş m e , top- lum biçimlerinin gelişimi ile paralel işler; t a s a v v u r v e y a insan şuuru ile değil, tarihin kendi k a n u n l a r ı y l a s a k a r c a ileri-geri s e n d e l e y e r e k gelişir. H a y v a n e v c i l l e ş t i r m e s i ( s ü r ü c ü , ç o b a n s i s t e m i ) g e l i ş t i k ç e kılına dok u n u l m a z h a y v a n t o t e m l e r i artık kesilebilir, y e n e b i l i r ; sonradan ev eşyalarında barbarlara karşı süs, uğur taşı t a p ı n a k o r t a k malını eski t o t e m t a n r ı olarak görev yapar; k o r u m a k üzere yabancı birleşmiş kan- ların t o t e m l e r i n i y a n s ı t a n küp k u l p l a r ı n ı n h a y v a n başlı o l u ş u , y i n e bu kollektif s a v u n m a y ı y a n s ı t ı r k e n z a m a n l a süs v e y a de a ç ı k l a r ; uğur haline gelişini d a h a s o n r a o barbar t o t e m l e r i "Cin T a i f e s i " b i ç i m i n d e yo- rumlanıp gelenekleşir ve dinlerin s i s t e m i n e girerler. A n a tanrılar, ü r e t i m v e sosyal h a y a t t a ö n d e r l e ş t i k ç e t o t e m l e r i n önlerine geçerler ama totemlerden kolay kopuşulamaz; ana tanrıların ilkin ilk Irak k e n t ç i k l e r i n d e t a v ş a n g ö z l ü o l u ş u , I r a k ' t a n Mısır'a atlayışı bu y ü z d e n d i r . Ç o b a n c ı l ı k ( b a b a h a n l ı k ) g e l i ş t i k ç e baba t a n r ı l a r ana t a n r ı l a r l a çelişirler; b e r e k e t ve üretim t a n r ı ç a s ı İnnin ile A t e ş - G ü n e ş Tanrısı D u m u z i zıtlaşır; efsaneleri gelenekleşir. Medeniyet aşkıyla kolonileştikçe Ama (Sümer) yayıldıkça; bu çevre barbarlar Fırat-Dicle, gelenekler Finike, barbarlar içinde Mısır, ticaret, içinde de barbarlar çevreden merkeze tarihsel boyunca k e n t l e ş e r e k yayılır. b a r b a r l a r ı n t o t e m l e r i n i d e içine a l a r a k zenginleşir, Sonra o hammadde Umman-Hint karmaşıklaşır. devrimlerle çullandıkça kendi t a n r ı l a r ı n ı ve g e l e n e k l e r i n i üste g e t i r m e k üzere eski t a n r ı l a r a ve geleneklere katarak t a n r ı l a r ı sayısallaştırırlar. kinme ile de olsa a n l a t m a k t a n c a y a m a d ı ğ ı Çünkü yanı Muhammed'den bin yıl önce y a ş a y a n çok A l l a h l a r t u t m u ş , Ama çoktanrılar bu ruhları denli her y a n d a her yana Herodot'un korku, çe- hep bu t a n r ı l a r üzerinedir. Herodot zamanı bile her insanüstüleşmiştir. yayılıp kıtalararasılaştıkça tıpkı totem ve kadın ve baba tanrılarının ilk illizyonlarını yitirişlerine de uğrarlar. O ilk çıkış çağlarındaki, deniz seviyesini 1 - 2 - 5 - 8 metreye kadar inanılmaz kollektif emekle yüzyıllarca süren periyotlarla y e n i d e n ve yeniden bıkıp u s a n m a k bilmeden d o l d u r u r l a r k e n , t o p l u m u n komüncül kollektif gücü tanrısal kutsallığı y e n i d e n üretmiştir. Ve tarihsel devrimlerle boyuna canlandırılıp yaşatılmıştır. A m a ilk S ü m e r kentlerini kuzeye açan medeniyet, Hele Akat bir daha o medeniyeti 3 0 0 0 - 2 7 0 0 ) ve muazzam Sümer'e kollektif emeğe üstün kollektif e m e k ihtiyacı gelince ihtiyaç duymamıştır. demir keşfedilmiş giderek azalmıştır. (İ.Ö Kutsallıklarda buna paralel olarak gücünü eski totemcil, kadın, ana, baba t a n r ı l a r ı n d a n daha soyut y e r - g ö k - d e n i z tanrılarına kaydırmıştır. o soyutluk içinde yer alsalar da artık bu tıpkı kadın-erkek tanrıların içinde yeralışları gibidir. Ve m e d e n i y e t ilk lokal kollektif e m e k l e Erkek-dişi tanrılar da gücü azalan t o t e m l e r i n G i d e r e k sönerler. k u r u l m u ş ağır gelişimli bit- kici l v e y a ırmakcıl m e d e n i y e t a ş a m a s ı n ı kapatıp kıtalar arası h a y v a n c ı l daha hareketli medeniyet ve işe y a r a y a n A l l a h l a r ı azaltır: Bu, olur; Tanrılar tanrısına demiri keşfeden kurma kendi aşamasına ulaşınca imparatorlaşır üstünlüğünde sadeleştirip olabildiğince bağlar. b ü y ü k t u f a n yaratıcı Semit barbarlarının işi g i d e r e k geliştirilir. T e k t a n r ı yaratıcı ve geliştirici t o p l u l u k l a r ı n da Semit torunları oluşu tesadüf o l m a m a s ı A r k e l o j i ve klasik bilgin aklı, niyetine bağladığı bağlamakta gibi, dinsel kolaylık görür; hemen gerekir. bütün buluşları S ü m e r m e d e - kültür g e l i ş i m i n i tarih onlar için belli de S ü m e r b u l u ş l a r ı n a başlı d e t e r m i n i s t ka- nunlara u y m a y a n , d ü z c e bir çizgidir v e S ü m e r ' e b a ğ l a n m a s ı , g ö r ü n e n köy için kılavuz i s t e m e y e n bir iştir. Oysa Sümer'den orada hemen önce bütün birikmiş 18 tabaka dikkatle keşiflerin, u z u n y ü z y ı l l a r s ü r e n izlendiğinde komüncül kollek- tif e m e ğ i n , ö n t a r i h s e l d e v r i m l e r l e b o y u n a t a z e l e n e n " k u t s a l " g ü c ü y l e yapılmış olduğu; m e d e n i y e t i n a n c a k onları s a y ı y l a ç o ğ a l t t ı ğ ı anlaşılır. U n u t m a m a l ı d ı r ki, I r a k kentleri üzerine tarihsel devrimle gelen Sü- merler de barbar ( k o m ü n c ü l ) kollektif ruhlu insanlardır. Ve d a i m a yeni bir b a r b a r akınla tazelenirler. siyonun vurucu gösterir. Antik tarihte m e d e n i y e t l e r a n c a k o i l e r l e m e l e r i gerilettikleri ölçüde tutulmuşlardır. yon gelenekli 6 5 0 0 yıllık A n t i k Tarih de o kollektif ak- g ü c ü y l e a d ı m a d ı m saat d ü z e n i y l e h e l e z o n i k i l e r l e m e Tıkanıklıkları komüncül atalarımız... Toplumun d e aynı kanuna Sümer'de na barbarlıkla bulunan medeniyetin süren ilk a n a bir diği kollektif aksikötülediğimiz medeniyet, zaferleri, koeksiztansı bile değildir; tek başı- Sümer, barbar insanların (insanın) ve oradan sentezleridir. (kent f e d e r a s y o n l a r ı n d a n ) bir d a h a y e r y ü z ü n d e eşi benzeri ( y ü z l e r c e yıllık b i r i k i m l e r d e n da t a p ı n a k l a r ı taşır. Ve y ü z l e r c e y ı l d a geliştiği yakalayabilmiştirler. yine ait değildirler. O da bağlanamaz. emekle için, tanrıları gelişim medeniyete) kutsallığı y a r a t m ı ş t ı r . T a n r ı s a l l ı k (kutsallık) I r a k kentleri komüncül ulusa, kollektif e m e k g ü c ü n ü n medeniyetine İlk ana daima b a r b a r diye kültür ç a t ı s ı n d a k i t a n r ı s a l g e l i ş m e l e r tanrısallığın kollektif g ü ç l e r t a n r ı s a l Sümer Şu uyarak y ü r ü m e d e n edemezdi. S ü m e r ' e (bir t e k ırka, y ü z l e r c e yıl açanlar da olmuşlardır - . topluluklar da medeniyete bağlanamazlar. sonra) orijinal ve s a r s ı l m a z için Bir t e k t a r i h s e l belirli soyutlaştırma devrimle gelen çıkma görülemeyecek kurulabilkutsallıklar sentezlerini S ü m e r l e r e ve ilk S ü m e r m e d e n i y e t i , t a n r ı l a r ı d a a k kalkerli kızıl t a p ı n a k l a r ı da h a z ı r c a bulup s a y ı c a geliştirmiştir. Bu eşsiz b e n z e r s i z kuruluş, ilk m e d e n i y e t i pınca; Irak b e n z e r i ırmakcıl ister i s t e m e z " a n a " ya- Mısır, Hint, Çin m e d e n i y e t l e r i de; benze- mez h a y v a n c ı l d i y e b i l e c e ğ i m i z d a h a h a r e k e t l i korsancıl t i c a r e t l e ilerley e n G r e k - R o m a m e d e n i y e t l e r i de o ilk a n a " S ü m e r " m e d e n i y e t i n i n alt ve üst yapı geleneklerine (bütün orijinalliklerine rağmen) uymadan e d e m e d i l e r . A m a her s e f e r i n d e p e r i y o d i k g e l i ş i m i bir a d ı m d a h a ilerledi. B a r b a r ı n t e r t e m i z beyni kılıcı gibiydi. İşte o ilk ana S ü m e r m e d e n i y e t i de; diğer a n a y a v r u m e d e n i y e t l e r de; oradan dallanıp budaklanmış benzeşip benzeşmeyen gelişimleri de t a r i h s e l d e v r i m l e r k a n u n u , tarih içinde a n a h t a r ı n kilide u y m a s ı gibi izlenip u y g u l a n m a d ı k ç a kavranamazlar. çok v u r g u n ( s p e k ü l a s y o n ) y a p ı l a n din, l a ş ı l m a z kalır. O t e m e l l e r a n l a ş ı l m a d ı k ç a en kültür alanı ise h e m e n hiç an- S ü m e r ' d e t e k t a n r ı yoktur. Nasıl ve n e r e d e n hangi geli- ş i m y a y ı y l a o r t a y a çıkıp k ö k l e ş m i ş t i r ? Her şeyi S ü m e r t a b l e t l e r i n d e arayıp bulan batılı laik bilginler, Tevrat uzmanı kesildiler a m a Kur'an'a n e r e d e y s e el sürmüyorlar. Tektanrıyı y a r a t ı p e v r e n s e l l e ş t i r m e k , S ü m e r d u r u r k e n kala kala Filistin Ç ö l ü n e sıkışmış Y a h u d i l e r e ; hele adı sanı işitilmedik A r a b i s t a n ç ö l ü n d e k i bedevi g ü r u h u n a mı k a l m ı ş ? N e d e n ? Akıl sır ermiyor. Yazılı tek A l l a h ç ı belgeler de T e v r a t ve Kur'an, gerisi mitoloji, tevatür... Ö y l e y s e tarihe akıl ver- m e k y e r i n e tarihin aklını ( k a n u n l a r ı n ı ) ç ö z m e k en d o ğ r u s u o l m a z mı? 2- TANRISALLAŞMA GİDİŞİNDE TOTEMİZM'İN Totemizm'in ROLÜ insan t o p l u m u n d a v e b e y n i n d e y a r a t t ı ğ ı etkiler derin- l e m e s i n e k a v r a n m a d ı k ç a s o n r a g e l e n din etkileri v e y a insan t o p l u m u nun din y a r a t ı ş l a r ı : önemsenip K u t s a l l a ş m a v e y a t a n r ı s a l l a ş m a prosesi y e t e r i n c e kavranamaz. T a n r ı s a l l a ş m a g e l i ş i m i n i n başlangıcı T o t e m i z m o l d u ğ u n a göre, ilkin d e r i n l e m e s i n e T o t e m i z m ' i ele a l m a l ı y ı z . A n c a k bu başlı başına bir araşt ı r m a y ı içerecektir. Burada A l l a h , P e y g a m b e r , Kitap yaratılışı a ç ı s ı n d a n T o t e m i z m t e m e l l e r i n e ç o k kısa değinmek, Prensip o l a r a k h a t ı r l a m a m ı z v e ral: işaret e t m e k z o r u n d a y ı z . unutmamamız gereken temel ku- İ n s a n t o p l u m u n u n cinsel y a s a k l a r l a v e cinsel y a s a k l a r ı n s e m b o l ü olan T o t e m ' l e birlikte d o ğ u p geliştiğidir. Yani kutsallık veya toplumunda ve tanrısallık, insan beyninde başlangıç olarak da neredeyse olsa, doğuşundan insan (ezelden) beri v a r d ı r . A m a insan t o p l u m u gibi insan t a n r ı s a l l ı ğ ı da canlı bir prose (gidiş)tir. İ n s a n t o p l u m u n u n kutsallığını da lektif e m e ğ i Komün kendisini de y a r a t a n şey, o n u n kol- o l m u ş t u r diyebiliriz. henüz cinsel yasaksız, Totem'siz neyse, t a n r ı s a l l ı ğ ı y a r a t a n da o d u r ş ü p h e s i z . yakıcılığıyla şudur: Komünün zorunluluğudur. ü r e t m e k işinde, Bu üreyimi meseleleri O çekirdek, halinde maddi bulunduğu her z a m a n dan derleşiktir. A m a insan bulunur. Çünkü güçler ( t e k n i k - c o ğ r a f y a ) daha çok manevi komün, üretici henüz d o ğ u m güç olan insan- kendisini y e n i d e n ü r e t m e k z o r u n d a o l d u ğ u için t e k n i ğ i n i de c o ğ r a f y a s ı n ı da sürekli istemez üretmek u n u t t u ğ u m u z ve her içinde b u l u n a n ilk ç e k i r d e ğ i d i r . üretici ölçüde yaratan insan t o p l u m u n u n sırlarını s a k l a y a n de d e r l e ş i k halde insan t o p l u m u n u n her şeyi komünü kendisini y e n i d e n ve y e n i d e n z a m a n s a n d ı ğ ı m ı z d a n d a h a fazla insan iken, O da b ü t ü n çıplaklığı ve komünü yeniden yaratırken geliştirecektir. komünün Bu gidiş ister kutsallığını da yaratıp geliştirir. Kutsallık, ne ö l ç ü d e ve ne adla anlatılırsa anlatılsın, adı üzerinde kutsallıktır, tanrısallıktır. Ve d i n l e r i n en eski kökleridir. Bize, bugünkü lebilir belki. Ama m e d e n i , allahçı, ateist, ilk insan kutsallığı, bilgin insan k a f a l a r ı m ı z a ters ge- toplumu özünde hafifçe yücelmiş, ğı senli benli pratik s e ç i l e m e z bir kutsallıktı. İnsan kutsallı- insan t a n r ı y l a birlikte y a t ı p kalkar, o n u n l a dillenip o n u n l a s ö y l e ş i r o n u n l a d ü ş ü n ü r o n u n l a a v l a n ı p yer içerdi. K o n u y l a en çok ilgilenen J. F r a z e r bile k o n u y u y a k a l a m ı ş k e n kaçırır. Ç ü n k ü insan t o p l u m u n u n gidiş k a n u n l a r ı , çatısı) gidiş kutsallıklar; T o t e m i z m ' d e n s o n r a g e l e n A l l a h l a r (kültür içinde a r a n ı p b u l u n a m a z . Kutsallıkları y a r a t a n Bugünkü dinlere bakınca, T o t e m i z m , Günümüz nı şey, t o p l u m s a l kanunlarıdır - . dinleri gölgede gökselleşip bırakmış; insan yaratıcılarını, yaratılan b a ğ l a y a r a k zincire v u r m u ş t u r . temizm, bilginlere din gibi g ö z ü k m e z . kitaplaşınca üstünlükleri, olduğu halde insa- kendisine Bu a ç ı d a n insanın atası gibi d u r a n To- m o d e r n insana din gibi g ö z ü k m e z . Din nedir? İnsan d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r ı n ı n üzerine fırlayıp, insanın kendi d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r ı n d a n çıkıp geldiği halde insanüstü güç haline g e l e r e k d o ğ a y ı ve insan t o p l u m u n u yaratıp g ü d e n t e o r i k ve pratik bir sistemdir. Dini M e d e n i y e t dinlerinin de ilk kökleri T o t e m i z m ' e uzanır. nasıl tarif e d e r s e n i z edin, T o t e m i z m i din dışına atamazsınız. Ç ü n k ü T o t e m i z m , kutsallıkta gökleri t u t m u ş son m e d e n i e v r e n s e l dinlerin ilk yercil hangi kökleriydi. O gökselliklerin adım adım Totemizm'den m e k a n i z m a y l a geliştiği ( t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı ) bir y e r d e s ö y l e n e n başka bir y e r d e u n u t u l u r ; hatta o bilinemezse, mekanizmanın esiri o l m a y a d e v a m edilir. Biz b u r a d a , g ö k s e l d i n l e r i n çıkış m e k a n i z m a l a r ı n d a n ilki o l a n T o t e mizmin, ilkel insan t o p l u m u n u n gelişerek kutsallaşmaya nasıl dolayısıyla b e y n i n i n T o t e m l e birlikte eğğinleşip yatkınlaştığı üzerine parmak basıp, A n t i k kutsallık p r o s e s i n e g e ç e c e ğ i z . İnsan T o p l u m u doğarken önce kendisiyle yı ve d o ğ a n ı n g ü c ü n ü t o p l u m l a ş t ı r d ı . çıplacık komün bununla idi. Ki birlikte ç e v r e s i n i Hayvanlar aleminden birlikte y ü z b i n l e r c e yılda g e l i ş e n kopuşmuş haliydi. bağlayarak toplumcullaştırması ve Hemen ikinci a ş a m a , i n s a n ı n cinsel y a s a k l a r ı t o t e m i z m s e n t e z i oldu. T o t e m i z m , insanın kendisini toteme doğa- bu a ş a m a d a cinsel y a s a k s ı z ruhuyla kutsallaştırmasıydı. T o t e m d e n önce insanın ruhu y o k m u y d u ? H a y v a n l a r ı n d o ğ a alemiyle çelişkisi neydi? Cinsel y a s a k l a r ve insanın ruhu ve T o t e m nasıl d o ğ d u gibi s o r u l a r k o n u n u n ama konumuzu; Yakın akraba: yasaklar, aileyi ne d e r e c e köklü ve d e r i n l e r d e o l d u ğ u n u gösterir k u t s a l l a ş m a n ı n antik prosesini Kankardeş toplum: kaçırmamalıyız. K o m ü n i ç e r i s i n d e g e l i ş e n cinsel i n s a n d a şuur ve alt ş u u r g e l i ş t i r i r k e n , t o p l u m ve kişi kan t e ş k i l a t l a r ı n ı ve her kan t e ş k i l a t ı n ı n sembolü içinde olan t o t e m i yarattı. TOTEM: bilhassa O Kan'ın ve K o m ü n ' ü n ata s e m b o l ü o l d u ğ u için t o p l u m ve kişi ü z e r i n d e bir bağlılık ve az da olsa bir ü s t ü n l ü k getirdi. D e m e k insanın binlerce yıl ilk v a h ş e t ç a ğ ı n d a süren bile; onbinlerce, bir i n s a n ü s t ü l ü k ( k u t s a l l a ş m a ) belki prosesi de y ü z - başlamıştır diyebiliriz. İnsan ruhu üzerinde e g e m e n l i k : T o t e m i z m doğal a l a r a k insan bey- nine s i l i n m e z derin a n l a m l a r l a işleyip gelişti. Ve kutsallıksız y a ş a y a m a yan, d a h a d o ğ r u s u T o t e m i z m kutsallığıyla d ü ş ü p k a l k a r a k gelişen insan toplumu, kendisiyle birlikte kutsallığını ( t o t e m i z m i n i ) de geliştirip onu t o p l u m u n u n ve kişi beyinlerinin a m a c ı haline getirdi. Her şeyi y a r a t m ı ş olan insan t o p l u m u , b i l m e d e n ğal bir g e l i ş i m l e keşfettiği esiri oldu. T o t e m i z m ; cisimleşmiş haliydi. İnsan T o p l u m u hayvanlardan bir a m a c ı kutsallığını kendisinden ğını geliştirdikçe ona çıkageldiğini olmakta adım adım gibi (bilmeden yarattığı için) ruhu b a ğ l a y a n s e m b o l , o e s a r e t i n ş e k i l l e ş m i ş Ve k a p s a y a r a k geliştiği cinsel y a s a k l a r ı n Nasıl? B i l m e d e n . k e n d i l i ğ i n d e n do- gelişirken bir a d ı m ulaşacağına, de (doğayı da) kolaylık buldu. bir t ü r l ü ulaşamadığı ö n d e geliştirip d u r d u . tersine kutsallığı amacı Kutsallı- kendisinden a d ı m ö n e çıkıyor ve u l a ş ı l m a z bir a m a ç o l a r a k insanlık kutsallığı bir (önü- n e h a v u ç u z a t ı l m ı ş M e r k e p Efendi gibi) b o y u n a k o ş t u r u y o r d u . A s l ı n d a amacı insanın kendisiydi; ama bir kez t o t e m ile kendi ruhunu baskı altına alınca, insanın a m a c ı n ı n a s l ı n d a kendisi o l d u ğ u n u da alt ş u u r u na püskürtmüştü. belirlenmişti. ihtiyacındaydı. sembolü Bilinç k a b u ğ u n d a T o t e m , Çünkü üretmek ve ortamını yorumlamak totemlerle yapıyordu. kanizmasıyla medikçe, insanı kutsallaşma amaç olarak için Bunu b i l m e d e n d ü ş ü n m e d e n d o ğ a l o l a r a k cinsel y a s a k İşte en y ü c e g ö k s e l kötüsü üremek dinlerin temeli, işleyip gelişti. insanın bu kutsallaşma me- Bu t e m e l a n l a ş ı l m a d ı k ç a ve d e r i n l e ş t i r i l - g ö k s e l d i n l e r i n sırları da e k s i k ve h a v a d a kalacaktır. Daha m e k a n i z m a bilinçlere ç ı k m a d ı k ç a yer biçim d e ğ i ş t i r e r e k işleyip oyalayacaktır - . Ş i m d i k o n u y u biraz o l s u n s o y u t l u k t a n k u r t a r m a k v e k a f a l a r d a kalması için s o m u t l a ş t ı r m a l ı y ı z . Ama kısaca. Gökalp'in araştırması, H e m d e kendi T ü r k T o t e m idealizmi, meseleyi köklerimizle. tepetaklak yorumlayışı bir kenara bırakılırsa, bize belge, olay d e r l e y i ş i y l e k a y n a k olabilir. 1- T ü r k l e r i n her B o y ' u n u n k o r u y u c u s u özel bir tanrısı v a r d ı r : denen 2- "Cıvı" bu t a n r ı l a r Kan'ların T o t e m l e r i y d i l e r . İki boy s a v a ş a c a k l a r ı zaman, kabilenin Cıvı'ları s a v a ş ı r l a r m ı ş ; savaş g ü n ü n d e n önceki gece o b u n l a r d a n hangisi üstün ç ı k a r s a , er- tesi g ü n k ü s a v a ş t a o Cıvı'nın boyu üstün g e l i r m i ş . Yani b u r a d a insan toplumunun dığı için, amacının bilinç kendisi olduğu halde, kabuğunda veya şuurundaki bunu altşuuruna amacı Totemi bastır- olmuştur. Kan teşkilatı eğer zaferi k a z a n ı r s a T o t e m i istediği ve güçlü o l d u ğ u için zaferi k a z a n m ı ş olacaktır. Bu y ü z d e n t o t e m i n e iyi b a k m a k z o r u n d a d ı r . A m a c ı T o t e m o l m u ş t u r v e o l m a y a d e v a m eder. E n basit g e ç i m işlerin- den s a v a ş a k a d a r b ü t ü n a k s i y o n l a r d a bu kural işler. 3- Bir k a b i l e d e n bir t e k kişiye s a l d ı r m a k , t e m i n e s a l d ı r m a k idi. öcünü almak d e m e k olurdu. a m a ç insanın Çünkü Kan'ın canlı Yine amaç totemdir. Totem dolayısıyla kendisidir. K o m ü n ' d e t e k kişi tek o n u n t a p t ı ğ ı n a y a n i to- Bu y ü z d e n o t e k kişinin ö c ü n ü a l m a k t o t e m i n i n kişisine yoktur; komün saldırmak komüne bir o r g a n i z m a gibi vardır. Komünün saldırmak olacağı d ü ş ü n ü p davranır. Ama bunu için veya komün bilinçle y a p - maz; A l t ş u u r u y l a yapar. Ş u u r u ise t a p t ı ğ ı v e y a s a y g ı y l a ö n e çıkarttığı Totemidir. T o t e m i ile d ü ş ü n ü ş ü ve dillenişi geliştiği için, g e r ç e k a m a ç kendisi o l d u ğ u halde t e r s i n e d ö n ü p a m a c ı T o t e m m i ş gibi davranır - . V e hep onu güçlendirir. herşeyin ü z e r i n e çıkar. 4- "Aile "Cıvı'larla Yani Kendisini dayanışmasını bilinçaltına var eden b a s t ı r a r a k gelişir. ve boyuna Kutsallık kuvvetlendiren "Yersu"lardır." kabileyi v a r e d e n v e g ü ç l e n d i r e n ş e y l e r t o t e m l e r d i r : Kan'lar b ö y l e d ü ş ü n ü p böyle davranırlar. Komünün kanlarını o l u ş t u r a n ş e y cinsel y a s a k l a r ı n rıdırlar v e d o ğ a l davranırlar. komünün yavrula- kankardeş dayanışmasıyla, topyekün Ama cinsel yasak sembolü Totem fifçe y ü c e l i p e g e m e n l e ş t i ğ i ve g ü ç l e n d i r m i ş gibi kollektif e m e k l e kanların için t o t e m l e r d a y a n ı ş ı p dururlar. A s l ı n d a Kabile v e O y s a g e r ç e k b u n u n tersidir: bu a n i m i z m üzerinde ha- k o m ü n ü var e t m i ş p r o s e s i n d e n çıkıp geldiği için t o t e m i n a m a ç haline gelişi de d o ğ a l olur ve k o m ü n ü n üret i m ve ü r e y i m a m a c ı 5meyi Komün; de daha lumlardan değil, dili, haline gelir. k o n u ş m a y ı , dansı, şiiri, s a n a t ı , vahşet çağında keşfetmiş medeniyete aktarılmış r a k a m ı , ölü g ö m - bulunuyordu. rakamların kutsallığı Komün top- medeniyetten b a r b a r l ı k t a n gelir. Bu kutsal rakamlar, k o m ü n ü n t e ş k i l a t yapısı içine giren y a v r u kanların s a y ı l a r ı n d a n gelir. T ü r k l e r d e boy d e n e n 24 sayıları kanların kutsallaşmıştır. yok edilmişse; ikiye b ö l ü n e r e k ç o ğ a l m a s ı y l a 2-4-8- Kimi s a v a ş l a r d a bir boy v e y a kan t ü m d e n k o m ü n , 2'ye b ö l ü n m e y e r i n e ; bir e k s i ğ i y l e : 7 - 9 - 1 7 gibi t e k r a k a m l a gelişir. Ve bu r a k a m l a r tanrısallaşır. O n u n için, ne kadar Türk toplumu varsa, o l ü n m e l e r i , tanrı TSİN müştür. kadar çeşitli r a k a m l a r ı ve sayıları r a k a m ve sayı gösteren kabile d i n i n d e D o ğ u ' n u n 4 Y e r s u ' s u v a r d ı r ki, 4 boya Oğuzlarda: İki boy bö- bulunur. bölün- kabilenin ayrılmasıyla 4 tanrı Totem, 4 Yersu T o t e m o l m a k üzere 8 T o t e m t a n r ı o r t a y a çıkar. A l t a y ve Y a k u t l a r d a da benzer b ö l ü m l e m e l e r boylara ve t o t e m l e r e karşılık düşer... Rakamlar'ın mesinden kutsallığı kaynaklanır. bile, totemin Kur'an'daki kutsallaşmanın rakamların amaç kutsallıkları da edinilbu ge- lenekle a k t a r ı l m ı ş yansımalardır - . 6- Boy v e y a kanların: K o m ü n ü n dili de t o t e m i n a m a ç o l a r a k ö n e çıkışıyla gelişip t o t e m l e r d e n kutsallığıyla veya kaynaklanarak sembol- leşmiştir. Her b o y u n bir h a y v a n v e y a a ğ a ç t o t e m i vardır. Ve o kutsal o l d u ğ u için adı da rengi de kutsallaşır. B u n a b e n z e r b i ç i m d e dilde t o t e m s e m bolleri ç o ğ a l a r a k gelişir; konuşma şiirleşip yücelir. Komün komüne, kan kana, kişi kişiye k o n u ş u r k e n saygılı o l m a s ı ve g i d e r e k bazı kanların ve kan liderlerinin s i v r i l e r e k hafifçe de olsa k u t s a l l a ş m a s ı y i n e aynı mekanizmanın yansımalarıdır - . 7 - K o m ü n ü n cinsel y a s a k l a r ı : göre A ş a ğ ı barbarlık konağında Totem sembolü, Anahanlık Morgan'ın tasnifine sentezine ulaşır. Toplum biçimi g e l i ş t i k ç e k u t s a l l a ş m a d a t o t e m d e n A n a T a n r ı ' y a kayar. T ü r k l e r d e t o t e m l e r anacıl h u k u k a d a y a n ı l d ı ğ ı için dişi h a y v a n l a r d ı r . Her kanın ve kişinin bir dişi k o r u y u c u t o t e m i vardır... 8- Erkeğin T ü r k l e r d e de A l l a h l a r a r a s ı n d a Sonradan hiçbir yeri yoktur önce. K o m ü n s ü r ü a ş a m a s ı n a u l a ş ı n c a e r k e k l e r d e A l l a h l a r arası- na sokulur. Ö n c e Ş a m a n kadını taklit e d e r e k kutsallık içinde k e n d i s i n e yer açar. D a h a s o n r a da göğe çıkarmıştır: bu yerini d o k u n u l m a z k ı l m a k üzere y e r d e n " K a d ı n dini, s o n r a d a n e r k e k dini s i s t e m i y l e birleşe- rek İL dinini v ü c u d a g e t i r m i ş t i r " İL dini a n a s o y u ile baba s o y u n u n barışçıl aşamasıdır - . İ l h a n l ı k diniyle baba s o y u e g e m e n kılınır: " İ l h a n l ı k dini bir il'in öteki il'leri ve B u d u n ' d a n (yani f e d e r a s y o n ve kabileleri) c e b r e n k e n d i s i n e bağlı " H a k i m olan il Aktır - . M a h k u m olan k ı l m a s ı y l a başlar. Kişileri de Ak Kemikliler z ü m r e s i n i teşkil eder. B u d u n l a r kara'dır." A n a h a n l ı k t a , T ü r k ş a m a n i z m i n d e , ö z c e her yer, A C U N : idi. Ve her şey M A N A : Kutsal idi. orta d ü n y a B a b a h a n l ı k t a , y a n i İ L H A N L I K dinin- de, kadın t a n r ı l a r ı n b u l u n d u ğ u bir A Ş A Ğ I G Ö K : Kara Kişilerin o t u r d u - ğu yer ilân edildi. Ve kara G ö k ' e a ş a ğ ı l a m a l a r silsilesi başlatıldı. 9- Medeniyet Barbarlığın geliştirmiş kutsallaşma ve yeryüzünde humları yayarak, Mısır, kendine az on misli hızlandırmıştır. yaygınlaştırma benzer Irmaksal Roma olanaklarını medeniyet to- m e d e n i y e t l e r i n i n geli- köprüler, t i c a r e t yolları, t a r i h s e l d e v r i m l e r ge- kışkırtıp ö r g ü t l e m i ş t i r . Medeniyetin sosyal rinde de y a n k ı s ı n ı makcıl Çin en yükseltip Hint, Çin, G r e k , ş i m l e r i n i ve a r a l a r ı n d a lişimlerini gidişini keşifler t e m e l l e r i n i ve tanrısallaşma b u l m u ş olmalıdır. ilişkileri U z a k d o ğ u T ü r k ille- Bu y a n k ı , ş ü p h e s i z ö n c e l i k l e Ir- m e d e n i y e t i y l e o l m u ş t u r . T ü r k l e r d e b a b a h a n T a n r ı l a r ı n Çar- çabuk gökselleşmesinde m e d e n i y e t etkileri anlaşılabilir. B u n u n gibi T ü r k l e r , Müslümanlıkla ittifak e t t i k l e r i n d e de aynı o l m u ş ve T e k t a n r ı c ı l ı k T ü r k l e r içinde y e r l e ş i p k ö k l e ş m e k için uzun yıllar b e k l e m e k g e r e k m e m i ş t i r . A n c a k T ü r k kutsallık g e l e n e k l e r i ter i s t e m e z M ü s l ü m a n l ı k içinde y e r l e r i n i a l m a d a n dı. Çünkü uygun gerçekleştirmek düşebilirdi; örgütleri ama için Tektanrı, eski tanrı Kabile gelenekleri d e m e k t i , onlar bir çırpıda bin de is- bu g e l i ş i m o l a m a z - kutsallık a m a ç l a n a r a k g e l e n e k l e r e g e ç m i ş t i ; amaçlarını şey pratik t o p l u m konfedarasyonuna demek, kabile ve kesilip a t ı l a m a z d ı , atılsa kan federas- y o n l a r ne işe y a r a r d ı ? Özet ile, T o t e m : Ata diniydi. Ata: ile bildiriyordu. T o t e m : determinizm, İnsanın d o ğ a d a n geldiğini altşuur bilinç k a b u ğ u y d u . Doğa ve t o p l u m kanunları yani altşuurdan dürterek işliyordu. Ata dini kolayca A n a ata, Baba ata, Allah ata'lara gelişip kutsallaşma gökleri sardı. [Ziya Gökalp, "Türk T ö r e s i " Cihannuma" 1339, İstanbul, -Mehmet Neşri, "Kitabı Cilt l. -A. V. A n a h i n , 1940, Ülkü, 8 Mart -"İran Mogolları"] 3- MEDENİLEŞME VE KOMÜN'ÜN T a r i h ' t e kimlerin y a z ı l a r ı geçip, TANRISALLAŞMA GİDİŞİNDE ROLÜ devletleşen, b u l u n u r ? M e d e n i l e r i n , yani sınıflı t o p l u m a bezirganlaşan, ihtiyacı olur ve yazılaşır. Mallarının ticaretleşip, paralaşanların hesabını t u t m a k , yazıya m i r a s l a r ı n ı ayar- l a m a k , p a r a d a n faiz, üretim ve t i c a r e t t e n kâr ve irad kazanıp h e s a b ı n ı yapmak, suçluları cezalandırmak, egemen hizmetlilerini ödüllendir- mek için hep yazı gerekir. S a n a t ve kültürlerini; d i n l e r i n i , ulularını (din ve d e v l e t liderlerini) d e s t a n l a ş t ı r ı p k i t a b e l e ş t i r m e k için yazı gerekir. Tarih öncesi insanı toplumlarının) yazıya barbarın ihtiyacı (komüncül olmaz. Daha kankardeş; doğrusu de insan ü r e y i m i de o l a ğ a n ü s t ü a l ç a k g ö n ü l l ü d ü r ; taze ilkinsan barbarın üretimi alçak g ö n ü l l ü o l m a k için, bilerek değil b i l m e y e r e k , k e n d i l i ğ i n d e n öyledir. O y ü z d e n d o ğ a n ı n d o ğ a l bir eki gibi yaşar; ne d e v l e t e , ne paraya ihtiyaç duyar. Medeni- yet ile h a ş ı r - n e ş i r o l d u k t a n binlerce yıl s o n r a bile, m e d e n i y e t i n t i c a r e tine v u r u c u güç olarak b u l a ş t ı k t a n s o n r a bile, ne parayla ne d e v l e t l e ne de y a z ı y l a başı hoş o l a m a z . Bu yüzden tarihöncesi barbar toplumların a n l a t a c a k kitabeleri, y a z ı y a g e ç m i ş d e s t a n l a r ı , açıklamaları olamamıştır: laştırılmış d e y i m l e r i y l e : Ama dadır. onların Onların da Medeni kendilerini ve k u ş a k l a r b o y u n c a t a ş a c a k ve Barbarlar, kutsallıkların kendilerini kitapları, h u k u k k ü ç ü m s e y i p alçaltıcı- " K İ T A P S I Z " olurlar. da A l l a h l a r ı anlatımları, kitaplarına dillenişleri olmak zorun- p a r m a k ısırtacak z a f e r ve maceraları, bizlere u l a ş a c a k kadar çoktur. m e d e n i l e r onları, y a z ı l a r ı k o y m a y ı p tarih tarihlerini, kutsal olmadıkları bile s o k m a s a l a r da; için adam yerine o n l a r kendi değerle- rini biliyor ve b a ş l a r ı n d a n g e ç e n l e r i torunlara naklen ağızdan ağıza şifahen, atalardan anlatarak yaşatıyorlardı. Onları şiirleştirip tahrifini önlüyorlardı. İşte o masalların derlenişi: Masalbilim veya mitoloji adını aldı. Berose, tarihi S ü m e r m e d e n i y e t i g e l e n e k l e r i n d e n arta kalanları derledi. Homer... leri G r e k g e l e n e k l e r i n i derledi. d e r l e m e y e çalıştı. T h u ç y d i t H e r e d o t kıtalararası g e l e n e k - [Tucidides], T a c i t u s , Sezar, B a b ü r ve benzerleri... Medeniyet, medeniyetsizlikten "inkâr", t a r i h i n gerçekleşmediği dek sürer. (barbarlıktan) çıkagelir. Ama bu k a n u n u y l a y ü r ü d ü ğ ü için, insan ş u u r u y l a , t a s a v v u r ile için, Barbar, şuuraltı bir inkâr edişle b u l u ş u r ve g ü n ü m ü z e m e d e n i y e t i n beşiği o l d u ğ u halde; tekmelenip, kü- ç ü m s e n e n , en k ö t ü s ü u n u t u l a n ve yitirilen ö z ü m ü z olur. Ve M e d e n i y e t kendi g e l i ş i m i n i , yıkılışını, dirilişini t u c u kalır. Tıpkı bunun gibi, çoktanrılar sahipleri rıcılığın Karga hep tektanrıcılık, uzak düşer, kurun- çıkageldiği halde; çoktanrıcılıktan b a r b a r l a r gibi kılıçtan g e ç i r i l m i ş l e r d i r . Ve t e k t a n - nereden-nasıl çıkageldiği Keldan izah e t m e k t e n Din t r a j e d i s i de b u n u t a k i p eder. rahibi başlı, Berose'nin köpek bedenli, medeniyet (tarih) Bunlar tarih ö n c e s i unutulmuştur. anlattıkları, Heredot'un balık başlı v e y a öncesi komüncül ayaklı arada andıkları: a c a y i p yaratıklar, teşkilatların totemleriydi. k a n k a r d e ş t o p l u m l a r ı n ç o k A l l a h l a r ı sayılırdı. Hepsi m e d e n i y e t t a n r ı l a r ı t a r a f ı n d a n y o k edildi. I r a k ' t a k i y o k ediş, daha medeniyetler kendilerinden uzlaşmalı gelişti... T e k sözle bütün Mısır'da ö n c e k i , i ç l e r i n d e n ç ı k a g e l d i k l e r i t o p l u m y a ş a m l a r ı n ı ağıza a l ı n m a z yasak b i l m e k l e kalmadılar, nerede gördülerse toplumlarıyla birlikte to- t e m t a n r ı l a r ı n ı da y o k ettiler. İslamlıkta "Müşriklik": m e k d e n e n "kafirlik "ten yenlik" [paganlık] Çoktanrılı Bedevilik, Peygamberi beter k o r k u n ç bir suçtu. de tarih öncesi toplumların inkar et- H ı r i s t i y a n l ı k t a "pa- çoktanrıcıl inanışıydı. M u t l a k bir y o k edilişle t a ş l a n d ı . Böylesine "tanrıcı!" bir hırsla tefeci-bezirgan m e c e s i n e y a s a k , s a n s ü r edilen tarih ö n c e s i bilinemedikçe, M e d e n i y e t de dinler de azgınlığıyla y o k et- insan y a ş a m ı v e inanışları nereden gelip n e r e y e gittiğini bilemedi. Bu d e h ş e t l i inkar s a n s ü r ü , s o s y a l r e j i m l e r d e o l d u ğ u gibi d i n l e r i n anlaşılamayışında da başrolü oynadı. Batıp ç ı k a n m e d e n i y e t ç o k t a n r ı l a r ı da o ç o k t a n r ı l a r d a n çıka g e l m i ş İ b r a h i m ' i n , M u s a ' n ı n ve M u h a m m e d ' i n tektanrısı da anlaşılmazlaştı; T a b i a t üstü, s u r n a t u r e l ve ateist g e ç i n e n l e r d e dürdü. Egemen bile çeşitli mistifikasyondan m a d d e ötesi: biçimlerde kültürlerin, beyin kurtulunamadı. Metafizik düşünceler, hortlayarak yaşayışını en sür- kireçlendirici a f s u n l a r ı n ı arttırdı... Burada kısaca mekanizmasını oluruz. da olsa yıldırım S ü m e r medeniyeti ve tanrısallığının hızıyla hatırlatmazsak güdücü O ilk geçiş orijinalitesi, o r i j i n a l l i ğ i n e t e m e l olur. b ü t ü n orijinal çiziyi m e d e n i y e t l e r i n de a n a Ç ü n k ü hepsi o n d a n m ü ş t a k (dal) alıp gelişir- ler. T u f a n l a r ı n a ve t a n r ı l a r ı n a d e k benzeşirler. A m a hepsi nın akışına doğuş yitirmiş uyarak tarihsel d e v r i m - m e d e n i y e t cycle kendi çağı- (devirdaim)lerini gerçekleştirirler. İlk a n a Irak m e d e n i y e t d o ğ u ş u n u n modern bilginlerin ciltler t u t a n dayandığı orijinalliğe, s o n u n d a kitapları y e t m e m i ş t i r . A m a komün üzerine aydınlatmalarından sonra; hin g i d i ş i n d e b u l d u ğ u m u z k o m ü n ü n m e d e n i y e t e geçişi: rimler k a n u n u y l a artık, b i n l e r c e yıl s o n r a da olsa, ç e r ç e v e s i n d e özetlenebilir. tezler bilimine bakmamıza Birikim bilimlerinin y a r a d ı ğ ı iş b u d u r : işimize, kutsallık: biz kaderimizi Tanrısallık-din medenilere (toplumsallığı) yaratan güç şeyin, elimize Sen- almaya akılda t u t a c a ğ ı m ı z ilk şey: duran muazzam kollektif e m e ğ i k u t s a l l ı k - t a n r ı s a l l ı k değil; tersine kut- inanılmaz hayretler uyandıran ko- kollektif e m e k o l d u ğ u d u r . O tanrısallaşmış komüncül ondan şuurumuzla ise, gibi s a l l ı ğ ı - t a n r ı s a l l ı ğ ı y a r a t a n şeyin, o müncül T a r i h s e l dev- konu birkaç f o r m ü l basamak oluşturmak. Konumuz İnanılması geçip Morgan'ın b ü t ü n 6 5 0 0 yıllık a n t i k tari- kollektif e m e ğ e i n a n a m a y ı ş ı m ı z , s a d e c e ne kadar u z a k l a ş t ı ğ ı m ı z ı ibretleştirir; g e r ç e ğ i t e p e t a k l a k edişi- miz, o binlerce yıllık sınıflı t o p l u m t r a j e d i m i z , s a n s ü r ü m ü z d e n gelir. Tevrat'a, Kur'an'a, benzeri geleneklere, gibi inanıp inanamayışımız lır-. İçinden çıkageldiğimiz vizm) gibi komüncül da aynı m i t o l o j i l e r e işimize geldiği trajedik sansürümüze bağlı komüncül toplumsallık (inanılmaz realizm: yalanbilmezlik, yalan, ka- kollekti- dolan, menfaat ile y ü r ü y e n sınıflı t o p l u m i n s a n ı n a akıl a l m a z gelir. Tarihi, tanrısallıkları, bile, g e r ç e ğ i n yitirirler; mak da özünü en gerçekçi Sümer tabletlerinde (gidiş k a n u n l a r ı n ı ) bulmuşken kaybederler. medeniyetin özü kitabi arayanlar ayrıntılarında Kendilerinden çok boğulup kitaplara inan- k o m ü n d e n çok medeniyetin şatafatına sap- lanmış o l m a l a r ı n d a n gelir. D e m e k yazılı tarih gibi din d e d i ğ i m i z z a m a n da a k l ı m ı z a ilk getirec e ğ i m i z v e asla özümüz, u n u t m a y a c a ğ ı m ı z şey; ilkel d o ğ a l O komün yaşantısı vücut olmuş ki, Irak b a l ç ı k l a r ı n a d ü ş t ü ğ ü n d e kollektif e m e ğ i y l e deniz s e v i y e s i n i n harikalar bir metre a l t ı n d a n sızın t a ş l a , s o p a y l a , s a z l ı k l a , ziftle, el e m e ğ i y l e doğar. geldiği komün b i n l e r c e yıldır s a n s ü r e t t i ğ i m i z k o m ü n y a ş a m ı m ı z olmalıdır. Bu, m u a z z a m tek Çünkü medeniyet başlayarak demir tekniği kerpiçle; m e d e n i y e t i n değil, yaşantısının yaratır. (parmak yani t o p y e k ü n olmakkollektif m e d e n i y e t i n i ç i n d e n çıka- ısırtan kollektivizmin) D e m i r en az 3 0 0 0 yıl s o n r a A k a d k e n t l e r i n i n keşfi olur. eseridir. Irak ( S ü m e r ) kazılarında bulunan Muallafat ve Jarno kültürü, İ.Ö 6000 yılının s o n u ile 5000 yılının b a ş l a r ı n a konur. S a m a r a s e m t i türü ise İ.Ö. 5000 yılına konur. Bu kül- kültürler m e d e n i y e t değil, t e r s i n e b a r b a r l ı ğ ı n ( k o m ü n ü n ) en alt a ş a m a s ı n ı n b e l g e l e r i n i verir. İ.Ö. 5000 ile 4 0 0 0 yılları a r a s ı n d a y a ş a y a n belgeleri a ş a m a z : Halaf kültürü Fransız o k u l u : A n d r e Parrot; de aynı K u z e y Irak. En az 2000 yıl s ü r e n bu d e v i r d e s a d e c e k o m ü n t o t e m l e r i olan hayv a n resimleri, heykelleri ve kadın tanrı görülür. Kutsallık-Tanrısallık içiçedir; bu şarak t o t e m d e n Irak'ta UR"dur. Sümer Orta bu saz, rum da ikinci aşama "EL-OBEYD ve koyar. A n c a k k o m ü n c ü l ya- Irak'ta orjinaldir; ziraat bir hayli artık m a n k e n v ü c u t l u d u r . Ve H e n ü z cinsel kadın dolduğunu yasak temsilcisi ana t a n r ı l a r t o t e m Estetik g e l i ş i m , doldukça yeni sahneye aşaması heykelcikleri kopulmamış ama uçurumun yanıbaşında kerpiç, zift k u l ü b e l e r yaygınlaşır - . bakışlıdır. leşmiştir. verdiği Barbarlık belgelerini ortaya Kadın tanrı tavşan (komünün) h e n ü z t e k bir iz yoktur. kazılarının çoban-sürü gelişmiştir; insanın S a d e c e kadın, a n a - t a n r ı hafifçe kutsalla- öne geçmiştir. Sümer medeniyetinden şamın aşamada b ü t ü n ü y l e yercildir. totem ve (kan) t e ş k i l a t ı y l a kadın göstermektedir. bir a ş a m a y a kedi tanrılara Toplum gözlü, totem tanımlarından karşı sentez- toplumda ile t a n r ı l a r arası hazırlık başgösterir. Bu uçu- erkeğin de çıkışıdır. Bu a ş a m a d a deniz s e v i y e s i n d e n bir metre a ş a ğ ı d a n b a ş l a y a r a k , zift, saz, balçık, t o m r u k harçlaştırılıp d o l d u r u l m u ş v e o n u n t a ş ı n m ı ş ve s u l a m a kanallarıyla ziraat, üzerine t o p r a k h a y v a n c ı l ı k yapılmıştır. Irak'ta orta barbar k o m ü n y a ş a m ı bile t o p r a ğ ı n ı - e k m e ğ i n i s u y u n içinden çıkarıp k a z a n m ı ş t ı r : "Her şey s u d a n c a n l a n d ı " s ö z ü n ü n aslı budur. Irak a r k e o l o j i k a z ı l a r ı n ı n on sekizinci tabakası deniz seviyesinden bir metre aşağıdadır - . Bu zifti muazzam k o m ü n c ü l e m e k t e kadın; ateş, k u l ü b e , saz, h a r ç l a ş t ı r m a , h a y v a n , ç o c u k , ev, ziraat işlerinde besbelli öncüdür. Erkek de su kerpiç, ki hâlâ yolları-kereste-savaş-gemicilik-çobancılık işle- rinde s i v r i l m e y e başlamıştır - . Aşağı kaplarda barbarlıkta vazoların her t ü r l ü ağızları ve k o r k u n ç ş a h s i y e t l e r konu edilir. le y a v a ş ç a aşamada kadın kendisini iken bu aşamada Bu, e r k e ğ i n s a v a ş t a ö n c ü l e ş m e s i y - sapa yollardan s i v r i l t m e girişimi olabilir. Y u k a r ı erkek de tanrılaşacaktır. Bu a ş a m a d a toplumsallık (komün) da yeni başlı insan t e m s i l i n e son verilir. A m a r e l i y e f l e r d e hayali kutsallık v e y a t a n r ı s a l l ı k d a bir a ş a m a y a g i r m e k üzeredir. H e n ü z t a n r ı evi kişi a d ı n a değildir. T o p l u m u n d u r . Ve insan ile t a n r ı h e n ü z s a m i m i ve teklifsizdir. İsteyen istediği gibi girip t a n r ı s ı n a su- nusunu y a p a b i l e c e k gibi kerpiç, ziftten odacıklara her yanı yapılmıştır. Biraz giriş çıkışlara daha açıktır. Çamur, kompleksleşmiş; basit saz, salon bölünmüştür. A r k e o l o j i n i n on sekizinci t a b a k a s ı n d a n en alttan deniz seviyesi ve üzerine d o ğ r u gelişen on beşinci t a b a k a d a ilk savaş kağnısı gözükür. Bu ilk k ı y a m e t ön tarihsel d e v r i m alametidir. Ve altıncı t a b a k a d a El ObeidUr üzerine y a b a n c ı barbar akını gelir. Bu ilk T u f a n v e y a ön tufandır". Fransız o k u l u bunu: " S ü m e r l e r i n G e l i ş i " sayar. O y s a bu belgesizdir. Elamlar v e y a S e m i t l e r de olabilir. şin, t a r i h ö n c e s i üstlüklerin aşamada Önemli olan bile ön t a r i h s e l bir üst a ş a m a y a geçi- devrim d i y e b i l e c e ğ i m i z alt olabilmesidir. İlk beş t a b a k a l ı k b i r i k i m l e r d e k i geçişler d ü ş ü n ü l ü r ; kesintilerde ç ö m l e k ç i l i k sürekli bile barışçıl başkalaşıma reformlar, uğramıştır. Kut- sallık, eski a ş a m a p a s i f l e ş i r k e n y e n i s i c a n l a n ı ş a uğrar. Bu gidiş, kutsallığı da d e r i n d e n e t k i l e y e c e k t i r ; ç ü n k ü , kutsallık daima g ü ç l ü bir kollektif e m e ğ i n ( k o m ü n ü n ) ü r ü n ü olur. A l t ı n c ı t a b a k a d a g ö r ü l e n t a r i h s e l d e v r i m b a ş k a l a ş ı m b e l g e l e r i n i arkeolojinin T u f a n K u y u s u " kazıları verir: T o p l u m s a l birikiş d e n i z s e v i y e s i n d e n bir metre alttan Beş t a b a k a gelişimi b a ş l a y ı p 8 metre 60 s a n t i m kadar birikmiştir. birikiş, bir t a b a k a s a v a ş ç ı l sıçrayış ile... bir t o p l u m u n değil, Ve henüz ğı barışçıl El O b e i d birçok t o p l u m u n eseri o l m u ş t u r . m e d e n i y e t o r t a d a yoktur. Bu ilk T u f a n d a n Fırat ı r m a ğ ı n ı n Dicle ırma- ile b i r l e ş m e k üzere o l d u ğ u y e r e y a k ı n g ü n e y b a t ı s ı n d a Eridu-Ur-El Obeyıd na önce yerleşim kültürü köycüklerine yığılmıştı. T u f a n d a n sonra Fırat'ın kuzeydoğusu- rönesansını oluşturduktan Uruk ve C e m d e t - N a s r s e m t l e r i n e çıkar. İlk t u f a n (devrim) eski tabakaların bir sonra Uruk kültürü a ş a m a s ı orjinal s ı ç r a m a l a r gösterir. Ç ö m l e k ç i l i k torna ve fırın keşifleriyle s ı ç r a m a yapar. Bakır nesne g ö z e çarpar. Sekizinci ve d o k u z u n c u tabakalar, on tabakada ikinci t a b a k a d a Ak T a p ı n a k , on ü ç ü n c ü Kalker T a p ı n a k , on d ö r d ü n c ü t a b a k a d a Kızıl t a p ı n a k bulunur. On beşinci ve on altıncı t a b a k a l a r ı d o l d u r a n C e m d e t Nasr ç a ğ ı n d a , El O b e i d - U r - U r u k - E l a m - M ı s ı r ve Hint ile S a n a y i ve T i c a r e t ilişkileri gelişir. Bu a ş a m a d a ilk kent; surları ve sarayı ile d o ğ m u ş bulunur. Bu aşamada tapınakların dığı kadarıyla, orta barbarlıktan yukarı devrimlerle restore ve birkaç ön t a r i h s e l barbarlığa Toprak, barbarlardan çapayla arttırılabilir. anlaşıl- g ö r ü l ü r ki, (kent a ş a m a s ı n a ) Irak'ta bile ön t a r i h s e l geçilir. Ç ü n k ü Irak c o ğ r a f y a s ı n a d ü ş e n komşu başkalaşmalarından d e v r i m sıçrayışı ileri yapılabilir su Bunun için k o m ü n , orijinal bir gidiş t u t t u r a r a k bir a ş a m a t u t t u r m a k o l a n a k l a r ı n a kanalları ve kollektif ( k o m ü n ) doldurmayla, kavuşur: ürün verim e m e ğ e sahip olmak yeter- lidir. A ş a ğ ı Barbar a ş a m a d a geçiş olanaklıdır. Orta birleşir ve z i r a a t i n Bütün gibi, bunlar, Irak keşfini çevre sıçramalı bahçe tarımından ziraat a ş a m a s ı n a hayvancılık, ekim ile d a h a ç a b u k besler. barbarları köycüklerinin b a ş k a l a ş ı m ) oluşturur. doğru bile barbarlıktaki Irak k ö y c ü k l e r i n i n barbarlarını y e n e r ve yeni üzerine çektiği bir a ş a m a (canlı Kutsallık da bu d e v r i m l e r e uyarak d a i m a g ö ğ e o l a r a k güçlenir. Uruk v e y a Ereş'in onikinci t a b a k a s ı s ı r a s ı n d a t a p ı n a k , oniki metre- y i bulan b a l ç ı k t a n y a p m a bir y ü k s e l t i , t e p e ü z e r i n e o t u r u y o r d u . Ak tapınak: 17x22 metre ç a p ı n d a d ö r t g e n balçık t u ğ l a d a n y a p ı l m ı ş , beyaz kireç badanalı, uzun bir a v l u s u , birbirine g e ç m e l i odaları olan bina, k u t s a l l a ş m a yercil t o p l u m d a n k o p u ş m u ş olsa da yalın bir binaydı. Tanrı artık m e r d i v e n ile halk a r a s ı n a (istedikçe) inip ç ı k ı y o r d u . Onüçüncü tabakadaki miştir. Kalkerli T a p ı n a k : Balçık ve zift b e ğ e n i l m e m i ş , getirilerek b ü y ü k kalkerli kayalar temellendirilmiştir. Ondördüncü kongresini Daha b ü y ü m ü ş v e y ü k s e l - dağlardan tabakadaki Kızıl barındırabilir çaptadır: Tapınak: 30x80 Ve artık e r k e k de t a n r ı l a ş m ı ş ve Kalabalık bir müminler metre ve 30x62 metre. kadın tanrıyla zıtlaşır o l m u ş t u r . Kan t e ş k i l a t l a r ı n ı n h a y v a n t o t e m l e r i artık g e r i l e m i ş , küplerin b o y u n l a rına süs v e y a korku figürler haline getirilmiştir. salan k u t s a l l a ş t ı r ı l m ı ş t a p ı n a k mallarını K o m ü n , d e y i m y e r i n d e y s e ç o c u k beyni gibi koruyan berrak d u p d u r u li, canlı t e k v ü c u t o l m u ş bir o r g a n i z m a d ı r . Y a ş a m ı n ı beyin- kovalarken düştü- ğü Irak c o ğ r a f y a k o ş u l l a r ı y l a b o ğ u ş t u k ç a , o d o ğ a n ı n v a h ş i v e r i m l i l i ğ i n i kendi üretici gücü z a f e r l e r d e yücelir. Bu y ü z d e n diliğinden olamaz, o tanrı her türlü yücelmesi kollektif g ü c ü n ü n y a r a t t ı ğ ı kişiler değil t o p l u c a üretim, üreyim, savaş, barış zaferleriyle ken- komüne aittir. beyinsizlik gibidir. Eğer k o m ü n aşağı kendi bir t e k kişi v e y a kazanmıştır - . komün nin haline s o k a r k e n Bu zaferlerini totemizmin sembolü barbarlığın olur. son Ama Daima komün demokratik ilkelliğindeyse, "Totem" Eğer i ş b ö l ü m ü n d e konağındaysa, s e m b o l ü " K a d ı n T a n r ı " olur; kadın kollektif hiçbir z a m a n bir önderi komüncül öne başsız bulunur. yücelme- geçmişse veya komüncül yücelmenin k u t s a l l a ş m a n ı n hafifçe insana doğru ması d e m e k , t o p l u m u n t e k n i k ç e - s o s y a l c e dolayısıyla kay- beyince bir a d ı m ilerlemesi demektir. Irak'ta da ilkin böyle olur. Uzun bin yıllar t o t e m ve kadın önde g ü r e ş i r k e n yücelir. Fakat Irak balçıkları ve suları üzerinde y ü k s e l t i l e n köycükler, tarihsel d e v r i m l e r e s a h n e o l m a y a başladıkça, çobanlık a ş a m a s ı n a da girilmiş o l d u ğ u ölçüde e r k e k s a v a ş t a ve her y ö n d e gelişen muazzam kollektif e m e k gücü ihtiyacıyla s i v r i l m e y e başlar. Ve k o m ü n c ü l y ü c e l e ş m e n i n s e m b o l ü olan kadının y a n ı b a ş ı n a yerleşir. Kollektif veya emek komünün münün yücelişi yozlaşır. yoğunluğu biçimi; ve ne derecede içinde b u l u n d u ğ u sembolleri İster k o m ü n ü n de kendi olursa başkalaşmaz, o l m a k t a n çok uzak; Ne eski kolay bırakabilir, ması, onun Fakat tarihin aşamasını, komün olsun, bilinçle k a n u n l a r ı y l a ilerleyen bir işin sonunu kolay geçebilir. getirebilme En bilinçli sosyal devrimleri sosyalist o l s u n , mış b u l u n u y o r l a r . ve ç o c u k l a r d a n bütünüyle babacıl akıllı davranış ve konaklara bir t o p l u m bir t o p l u m d u r . bilebilir. Ne eskiyi D a i m a y e n i l i ğ e aç ol- bilincini gidişleriyle ister d ı ş a r d a n ilkel göstermez. Tersine k a s t l a ş ı p yozlaşabilir. y a r a t m ı ş t o p l u m l a r bile yüzyıl İlkel t o p l u m l a r d a alt ş u u r u y l a tanrı bunu e m p e r y a l i s t ol- fazlasıyla ispatla- bilinç a r a m a k , okul ö n c e s i b e k l e m e k gibi bilinç y e r i n e g e l e n e k l e r i y l e d ü ş ü n ü r ve vücut olmuş tirici son kollektif e m e k de olsa; bir şey olur. bebek O hemen geçmiş totemcil-anacıl davranır. Irak gibi bir c o ğ r a f y a y a d ü ş m ü ş de olsa; ko- kastlaşır v e ilerleyen ne de g i r e c e ğ i y e n i a ş a m a s ı n ı ne de y e n i y e toplumun k o m ü n yeni b u y ü z d e n g e l e n e k l e r i n e s ı m s ı k ı yapışabilir. V e sun, tersine iç d i n a m i z m i y l e gelen ön tarihsel devrim dinamikleriyle olsun, b a ş k a l a ş m a k zorundadır. olsun, konak başkalaşmadıkça Dolayısıyla verimli, veya da toplum son d u r u ş m a d a d a i m a tek geliş- kendi d i n a m i z m i y l e kendisini y e n i ç a ğ l a r a t a ş ı y a b i l e c e ğ i çok kuşkuludur. iç Bu d u r u m d a , z a t e n Irak'ın ilk k ö y c ü k l e r i , ç e v r e b a r b a r l a r ı n meraklı ç o c u k gözleriyle lanan m e r c e k altına başka ve çölü o r t a s ı n d a du. alınmışken, k o m ü n l e r gelişimi (komün) ön tarihsel Elburuz, de yurtlarından devrim eskilerden insan köylere çul- Ç ü n k ü Irak balçıkları getiriliyordu. Ve h a z ı r l a n m ı ş o l u y o r d u . Yeni devraldıkları potansiyeliyle eseri potansiyeli) kaçınılmaz gelenler daha ileri demektir. y e r d e yücelir, y ü c e l i m i n i t a n r ı l a ş t ı r ı r d ı . diği t o p l u m a ş a m a s ı İleri tarihçe, manevi bir o r t a m a düştü başardığı Çünkü doğuştan tanrı: öyle d ü ş ü n ü r ve ö y l e davranır - . ilerledikçe b a ş a r ı l a r ı n ı ş ü n m e v e d a v r a n m a tarzıdır - . geri d e z a f e r l e r e ve y ü c e l i m l e r e Barbar d e m e k , mü, o n u k a v r a y ı p g e l i ş t i r m e k için ö l ü m ü n e d i r i m i n e s a v a ş ı r ; ile d o ğ m u ş ve b ü y ü m ü ş t ü r ; komşu bir gidişle üretici g ü ç l e r i t a ş ı d ı k l a r ı ölçü- daha dopdoluydu. (ruh ve c o ğ r a f y a bulunuyor- Kafkas, T o r o s d a ğ l a r ı n d a n olsa, t a p t a z e insan, tarih ve c o ğ r a f y a taşımak inerek o ne k e r e s t e ne b ü y ü k taş ne de m a d e n Bunlar y a k ı n Z a g r o s , barbar dağlardan devir a l ı y o r l a r d ı . Totem İçine gir- k u t s a l l a ş t ı r m a k o n u n dü- Başaramazsa bu yüzden bocalamaya ve t a n r ı s ı n ı d e ğ i ş t i r i p b a ş k a t a n r ı y ı s e m b o l l e ş t i r m e y e ç o k yatkındır. İşte diyalektiğin bu momentinde (anında) kutsallaştırma, tanrı- l a ş m a p r o s e s i n i n ikinci y ü z ü işler: Y e n i l e n eski Irak k ö y c ü k l e r i ahalisi, yeni g e l e n dağlı k o m ü n ü n t a n r ı s ı n ı , t a p ı n a ğ ı n ı y ü c e l t i p eseri g ö ğ e d o ğ r u y ü k s e l t m e y e d e v a m ederler. Gelenler yenenleri üstün üstün olmaya: insan Yücelmeye görmeye, pek y a t k ı n k e n , yüceltmeye yenilenler de pek y a t k ı n d ı r l a r . Diya- lektiğin i n a n ı l m a z g ü ç t e bir kollektif e m e k p o t a n s i y e l i y l e iki yanlı ya- ş a m a k ihtiyacıyla göğe doğru doğal o l a r a k işleyişi, Irak'ta t a n r ı l a r ı ve t a p ı n a k l a r ı y ü k s e l t e r e k çoğaltır. Yeryüzüne medeniyet tohumu medeniyetini yaratan; olarak saçılacak ilk kentin ve Sümer bütün t e m e l keşiflerin sahibi de bu elele v e r m i ş yenen ve yenilen komün üremek zorunluğu kadar yalın kendisinin ve beyninin kollektif emeğidir. Y a ş a m a k için bir şeydir aslında. A m a ü r e t m e k ve komünün d o ğ u ş m e k a n i z m a s ı ve tarihe yeni bizzat adım atmış kollektif çocuk potansiyeli, giderek ürettiklerinden daha çok tanrısallaşmaya, k u t s a l l a ş m a y a , m a b e t l e ş m e y e önem verir. A d e t a t a n r ı s a l l a ş m a k , k u t s a l l a ş m a k üretir ve ürer. Bunu ş ü p h e s i z ki altşuuru ile beyninin do- ğuş Bu m e k a n i z m a s ı y l a yapar. k o m ü n ü n felsefeye dalışının, doğa ve insanın gidişini ç ö z m e k isteyişinin yolu, y o r d a m ı ve ifadesi olur. Medeniyet, d o ğ d u k t a n sonra her t a r i h s e l d e v r i m l e c a n l a n a r a k ye- nilenip i l e r l e y e n bu d e v i r d a i m içinde, 6 5 0 0 yıl s a a t d ü z e n i gibi sürer; modern bütün insana m i r a s olur. kökleriyle rindeki sürer Modern bilincine ululaşması, karizyerizmi, Kulesi": selmelerine komüncül ilham maddi ve bunu bilmeyenler manevi sömürü üze- olarak emeğin P e y g a m b e r l e r i n A l l a h ile g ö r ü ş m e k üzere g ö ğ e yükolmuş merdivenli ve yücelmenin luğun da ö l ü m s ü z anıtıdır. ilk Irak Babil (Miraç) olduğu Çünkü Ziggurat": kadar, yani "Tanrı komüncül ilk Z i g g u r a t ö r n e ğ i n i köycükleri-kentçikleri barbarları Bu Babil Evi;" feylozof- hatırlattığımız yaratmışlardır - . Kulesi de m e d e n i y e t i n eseri değildir, m e d e n i y e t i n çıkmazı tarihsel devrimler açtıkça, tir. bilenlerin gider. "Babil gibi insan v e bilim a d a m ı dahi, çıkaramazsa, Ve içine d ü ş t ü ğ ü Kulesi'ni g ö ğ e d o ğ r u y ü k s e l - k o m ü n ü n t a n r ı s a l l a ş a r a k y ü c e l i r k e n f e y l o z o f l u ğ u n u da geliştir- mesi olur. A n t i k t a r i h t e her türlü d ü ş ü n c e bu t a n r ı s a l l ı k k a b u ğ u içinde gelişebiliyordu. aydınlandıkça, dınlanabilecek. ci geçinen Düşüncenin beşiği t o t e m d e n insanlık t a r i h i n i n Elbette bu, uzmanlıkların gidiş pek h o ş l a n d ı k l a r ı yığınların ve onlarda (yine, kollektif e m e ğ i n ) bilinçli hetmeye açtır, beyni yercil işlerini, m e r a k ve kutsallaşma tanrısallığı) ay- madde- kalemşörlüklerinin çizdiği bütünleşen devrimci teori-pratiğin başarısı olabilecektir. kadar yapıcı ve yaratıcı hazır bir t a n r ı s a l l a ş m a karşı (ve p a r e n d e y l e ateist o l u v e r m i ş a m a y o l d a n değil; Bu yakıcı o l d u ğ u beri g e l i ş e n kanunları m a n e v i güç, gökleri fet- potansiyeliyle dopdoludur. kutsallaşmayla yüklüdür. Her şeye G i d e r e k bütün b a ş a r ı l a r ı n ı , tanrı emri d ü ş ü n c e s i y l e b i r l e ş t i r m i ş ve ge- liştirmiştir. En ilkel totemizm aşamasında, Komün düşüncesini t o t e m s e m b o l l e r i y l e g e r ç e k l e ş t i r i p yaratmıştır. k o m ü n ü n v e y a her kanın ve dilini bile Komün teşkilatı totem, r u h u n u elinde t u t a c a k kertede hafifçe s a y g ı - lanmış, k u t s a l l a ş m a prosesini başlatmıştır. arzularına b a ğ l a y a r a k yapar. b a ş k a bir t o t e m e d i n e r e k işini sürdürür. Totem aşaması geçip ana-baba tanrılar başkalaşıp gelişmiş ama mış, s a d e c e yeni rıştırıyor. aşamasına Tektanrıya (kutsallığı bu kulenin Babil ile Kulesini y ı k a n böyle Kulesini bin yıl sonra y e n i d e n y a p m a k isteyen bana, benden yerleştirmemi Aslında kral ve kendi g ü ç l e n d i r m e l i d i r ki, A m a tanrısal önce aşamasına yıkılmış başını da bastırır v e y a yercil gökle gelen N a b u k a d n e z a r da yarışsın diye yerine aynı koymak İktidarını sağ- öylesine olup yücelsin. beyin, b u yercil gerçekleri bastırır- ifade eder. mekanizmayla, için yere buyurdu." ömürlü düşünceleşip dillenen altşuura Na- "Mar- uyacağını a n l a t ı r : ayaklarını sözetmektedir. de o d e r e c e u z u n bilinç k a b u ğ u y l a anlatan yükseltmemi ken t a n r ı s a l s e m b o l l e r l e (bilinç k a b u ğ u y l a ) Sonra ka- Murşili'nin Babil Kralı gelindiğini Zigguratın göğe iktidarından kendisi gerçek determinizmi şını katına (tanrısallıkla) Hitit Kralı I. d u k , tanrısının kendisine şöyle emir v e r d i ğ i n i ve ona lamca kendi dillendiriyorlardı. [Nabukadnezar], Tektanrı Marduk kal- arttığı Seçilmezleşir. ulaşmış Yahudiler Tevrat düşünce ve davranışını Babil gelindiğinde, işleyiş o l a r a k aynı k o r k a r a k y e r e iniyor ve insanları d a ğ ı t ı p dillerini düşünüp efsaneleşirken; bglzar tanrılar mekanizma Kulesi ö y l e s i n e y ü k s e l i y o r ki, A l l a h yükseleceğinden keser a m a y i n e Beyni o m e k a n i z m a y l a işler. olaylar z e n g i n l e ş i p y e n i t a n r ı l a r ı n o r a n d a ) g ö l g e s i n e girmiştir. Babil K o m ü n her işini t o t e m l e r i n İşine g e l m e z s e t o t e m i n i ele aldım" "tapınağın ba- şeklinde düşü- nüp davranır - . Aslında asıl y a r ı ş t ı r m a k istediği her şey t a n r ı s a l l a ş m a için, g ö r ü n ü ş ü t a n r ı n ı n o temellere m e t r e y e çıkartır: medeniyet tanrısal mitolojik kafasında masal-efsane iktidarıdır. ifadelere buyrukları ve egemenliği uzaktan, barbar, o tanrı evini kendi mekanizmasıyla Ama büründüğü b i ç i m i n e girer. V e y a gözüyle bakan, inanılmaz ölçülerde yüceltir: işiten Binlerce 8 1 . 0 0 0 ayak, 2 0 . 0 0 0 m e t r e y i aşar. Neden? Çünkü barbarın bileceği en son n o k t a y a kollektif e m e ğ i , yüceltir. T a n r ı s a l l ı ğ ı ; v a r a - kadar g i t m e k üzere m u a z z a m bir p o t a n s i y e l l e k u r g u l a n m ı ş t ı r . O, t a r i h e a d ı m ı n ı y e n i a t m ı ş t a z e bir ç o c u k t u r hep. Tarihi k e n d i s i y l e b a ş l a t ı p d a h a yeni (ezelden) terir. beri girdiği u l a ş m ı ş gibi g ö s t e r i ş i , Devir aldığı m e d e n i y e t eserini medeniyete, binlerce yıldan mitolojik t a r i h l e r i de b u n u g ö s ç o c u k a ğ z ı y l a yeni v e y a c a n l a n d ı r ı r k e n hep t a n r ı s a l l ı k f e y l o z o f l u ğ u baştan kurar içinde şan olsun, n a m olsun diye t a n r ı s a l l ı ğ ı n ı g ö k l e r e çıkarır". Bu mekanizmanın kusva haddinde [nihayetinde] ister i s t e m e z A l - lah ve C e n n e t ve Din gökselleşir. Komün, topyekün güçtür. hemen b ü t ü n ü y l e tarihi y a p a c a k p o t a n s i y e l İ ç i n d e c o ğ r a f y a ve t e k n i k gibi maddi bir üretici güçleri t a ş ı s a da henüz beyniyle, bedeniyle, tüm ruhuyla manevidir. Henüz coğrafyası ve t e k n i ğ i ile kendisi gibi ilkeldir, bebektir. Komünün manevi o l u ş t a n gelir. oluşu, Bugünkü parçalanmış sosyal kollektif d ü ş ü n ü p d a v r a n a n modern insan üretici g ü c ü de manevi rulmuştur. ruhu, beyni, Proletarya ve sadece mal, köylü m a n e v i insan üretici g ü c ü n ü Komün insan sınıflar, z ü m r e l e r l e lime lime edilmiştir. T e k n i k ve c o ğ r a f y a üretici g ü ç l e r i n i e l i n d e t u t a n e g e m e n l e r i n pılmış, beyinli manevidir ama modern mülk, şan, t i c a r e t , çalım yığınları kollektif e m e k t e kölesi yaile d o l d u buluşunca kotarabilirler. kollektif e m e ğ i y l e , değil bilinçsiz, altbilinçle, bilinç y e r i n e g e ç e n t a n r ı s a l y a s a k l a r ı y l a yakıcı p o t a n s i y e l i y l e bütün v a r l ı ğ ı y - la d ü ş ü n ü p d a v r a n m a k z o r u n d a için ve h e n ü z onu bizzat y a p a n Tarihsel dağlardan olduğu parçalayabilecek seviyede gelişmesi bir m a n e v i Devrimi gelir. üretici g ü ç l e r i için, tarihi üretici güçtür. yapan Ve dağ barbar akınları saat d ü z e n l i l i ğ i y l e ister i s t e m e z t a n r ı s a l l a ş m a kabuğuna) da girmeden edemez. cılıklarla maddi bulunduğu sürekli prosesine (bilinç B a r b a r Irak d ü z l ü ğ ü n d e yeni y a r a t ı - k u t s a l l a ş m a y a ç a l ı ş ı r k e n , dağ ş u u r a l t ı n d a n fışkırıp kutsallaş- manın ve Irak balçıklarını kurutup y ü k s e l t m e n i n biçimi haline gelir. Medenileşmek ve Tanrısallaşmak prosesinde " D a ğ " gerçeği, ve sürekli o l d u ğ u kadar da y a m a n sürekli bir o l m a z s a o l m a z koşuldur. T a n r ı ç a N a m m u ' n u n Irak balçık ve s u l a r ı n d a n ç ı k a r d ı ğ ı o koca dağı, Oğlu Hava Tanrısı Enlil, ikiye ayırıyor: Üstü G ö k kubbe oluyor, altı da yer oluyor. Gökleri G ö k Tanrısı (An v e y a A k a d l a r d a A n u ) yani baş tanrı e r k e k oluyor. Y e r de yer T a n r ı ç a s ı n ı n ve Hava T a n r ı s ı n ı n oluyor. Ve med e n i y e t geliştiği çeler, ırmaklar, için t a n r ı l a r da g e l i ş e r e k y e r d e bitkiler, ağaçlar, bah- mevsimler, insanlar, y ö n e t i m s i s t e m l e r i yaratıyorlar. Ve m e d e n i y e t binlerce yılda t a r i h s e l d e v r i m l e r ile bata çıka y ü r ü r ken, her yeni gelen eski t a n r ı l a r ı da kendi t a n r ı l a r ı n ı da e s k i l e r e e k l e d i ğ i e r k e k t a n r ı l a r her y a n ı çokluğunun kökü kaplar: budur. bir çırpıda kesip a t a m a d ı ğ ı için, t o t e m l e bile Tanrılardan karışan g e ç i l m e z olur. [Knquirer's Text Book, London için, kadın Irak tanrı 1846, Robert C o o p e r - V. G. Childe, L ' O r i e n t Pre H i s t o r i q u e , 1935, Paris] Bu kadar s ü r ü s ü n e bereket tanrı, m e d e n i y e t (insan t o p l u m u sosyal sınıflanış) k a r m a ş ı k l a ş t ı k ç a hemen hiçbir probleme çözüm g e t i r e m e z olduğu a n l a ş ı l m a y a başlanır. tarihte başlar. azalmaya Çünkü giderek kollektif emek gücü, Medenileşmedik barbar y e r y ü z ü n d e barbar, kalmaz olur. Tarihsel Devrimler çözüm g e t i r e m e z olur. Ç ü n k ü bitkisel m e d e n i y e t Irak'ta hep aynı lokal bölgesinde yerinde s a y m a k t a , kendi sosyal sınıf- ları ve tanrılarıyla yozlaşmaktadır. ları, Mısır, Hint ve Çin lokal Di ğer y a n d a n Irak m e d e n i y e t t o h u m - bitkisel m e d e n i y e t l e r i n i y a r a t m ı ş , onlar da aynı akıbetle incelenmiştir. Irak, Finike ve Mısır'dan Girit, Grek ve Roma medeniyetleri daha hareketli hayvansal m e d e n i y e t gidişi tutturabilseler de başta Irak, kıtalararası Artık bitkisel m e d e n i y e t i n medeniyet bulamayınca, değirmeninin kendisini işe y a r a m a z o l u r ; atılır-. kaderini d e ğ i ş t i r m e k şöyle d u r s u n , m e d e n i y e t l e r sentezine köprü öğütmeye beylikler a r a s ı n d a k i barbar aşamada doğru adımlar sembolleşe- Barbarlık yenilmek- Bu y ü z d e n en çok a y a k t a kalan t a n r ı , G ö k t a n r ı olur ve d i ğ e r l e r i n i n g ö r e v l e r i Artık bundan sonrası tefeci-bezirgan gerekir. buğdayını çoktanrılar kitleler ile Krallar ve İ m p a r a t o r l a uçurum giderek dolmaktadır. le ş e h i r l e ş t i r i l i p köyleştirilmiştir. Tarih, Hz. bu birlikte tanrılar, t e k i m p a r a t o r d a rek s a d e l e ş t i r i l i p t a s f i y e edilir. Ç ü n k ü olması öğütecek başlar v e yozlaşma yanında tektanrılaşmaya İmparatorluklarla t a n r ı l a r başı: bile olamazlar. taşları, İ s k e n d e r v e Atila pasifleştirilir. medeniyetlerin evrensel bunu denerler ama çağı başaramazlar. M u h a m m e d i ve Hicaz A r a p l a r ı n ı , bu g ö r e v e atamıştır. O n l a r z a m a n l a r ı n ı b e k l e r k e n , tarih bu g ö r e v i n ağlarını Hz. İ b r a h i m ve Filistin y a h u d i l i ğ i y l e y a v a ş y a v a ş en az 2500 y ı l d a örer. Ç ü n k ü a n t i k tarih ç o k y a v a ş ilerler, y u m u r t l a y a r a k ç o ğ a l a n Z a t e n A n t i k Tarih ilk hızını k u l u ç k a d ö n e m i n e girmiştir. rin ilkel almış, h a y v a n l a r gibidir. evrensel ilhamlara düşüncelere dalma, tektanrıyı olur. Çünkü artık yeni bir aşaması Bu y a v a ş g e l i ş e c e k t i r : medeniyet için yeni bir Bu, t e f e k k ü r , de- bulup h a z m e t m e dönemi kuracak (Hicazdan başka) ne kent barbar, ne de yeni bir c o ğ r a f y a kalmıştır - . Medenileşme tanrılaşma ve Tanrısallaşma eşiğine evrenselleşmesini dersi ve gidiş gelmiş prosesinin olması, tektanrı evrenselleşme fikrini ve v e tek- medeniyetin medeni kişierin bulmasına yetmez. Tarihin kanunlarını nerede aramamızı sezdiren yaratıcı ibretli qücü buradadır - . Babil'de sürüsüne bereket tanrıları birleştiren de barbar fatihlerdi. barbarıdır. bilelerdir. değil kent barbarları v e y a g e l e n e k l e r i y l e d o p d o l u d u r . kılınç çoktanrıcılık bir an Komün (çökmüş ruhu, t a r i h s e l medeniyetler bile t e r e d d ü t e t m e z . ye görevini sezerek fikirleri) T e k t a n r ı c ı l ı k da masa üzerine başında kılıçların g ö l g e s i n d e y a r a t ı l m ı ş ve geliştirilmiştir. 4- TANRISALLAŞMA GİDİŞİNDE Her t ü r l ü y a r a t ı c ı l ı ğ ı n emeği tanrıda M u h a m m e d ve Hicaz A r a p l a r ı da henüz m e d e n i y e t e yeni K u t s a l l a ş m a y a can a t a n o atılmakta Marduk denen Filistin y a h u d i l e r i de henüz barbar g e l e n e k l e r l e y a ş a y a n kaHz. ç ö z ü l m e y e başlayan yalın bir t e k Hz. İ b r a h i m ve kendi kabilesi de g ö ç e b e içinde atılmıştır. Konumuz prosesidir. yaratıcılıkları ilk t e m e l l e r i ş ü p h e s i z ki da ROLÜ Komün'ün kollektif Bu t e m e l l e r V a h ş e t ç a ğ ı n a d e k uzanır - . medeniyet ve Burada MEDENİYETİN barbarlık güreşi medeniyetin maskelenmiştir. Bunu içerisinde tanrısallaşma b i n l e r c e yıllık s a n s ü r ü y l e kısaca hatırlatıp işledik. komün Peki m e d e n i y e t i n t a n r ı s a l l a ş m a d a hiç mi rolü o l m a m ı ş t ı r ? Komün kendi veya barbarlık insan toplumunun bütün üretici güçlerini içinde d e r l e m i ş , tarihi y a p a n canlı bir o r g a n i z m a (kollektif aksi- y o n ) o l u ş u y l a , insanlığın bütün y a r a t ı c ı l ı k l a r ı n ı n t e m e l l e r i n i de a t m ı ş olur. A m a adı tarihin kendi için- H e m e n bütün o l u m l u l u ğ u bu y a r a t ı c ı l ı k ö z ü n d e toplanır. üzerinde ilkeldir. Bilinci y o k d e n e c e k kadar azdır. k a n u n l a r ı y l a yürür. Bütünüyle Bu p o t a n s i y e l bir a l t ş u u r d u r ve kollektiftir. Bu y ü z d e n y a k ı c ı - y ı k ı c ı bir g ü ç t ü r de; k e n d i s i n e ters g e l e n a n l a m a y a n her şeyi y a k ı p yıkar. İ ç e r i s i n d e d e r l e m i ş o l d u ğ u bilhassa t e k n i k v e c o ğ r a f y a geliştikçe medeniyete parçalanmak, sosyal sınıflara üretici gücü bölünmek zorun- dadır. O z a m a n k o m ü n ü n işi biter, yani y a r a t ı c ı l ı k l a r ı n ı ve y a r a t t ı k l a r ı n ı geliştirmeye yaygınlaştırmaya vakit bulamaz. rolü, komün rezervi bitinceye gelenekleriyle sürdürür; kadardır. O'nun Medeniyet t a r i h s e l d e v r i m c i rolü kaderi; tarihteki içerisinde rolünü kolay kolay b i t m e z . Medeniyet, barbarın yaratıcılıklarını sayıca çoğaltır ve yaygınlaştırır. Övgüsü mellerini göklere çıkartılan komünden almış, medeniyet, kendisine bütün mal geçmiş hemen bütün keşif ve yaratıcılıklar: pınak, işleri, kağnı, maden t o r n a , fırın; Barbarlık tekerlek, merkezlerinde v e te- kitaplarına seramik işleri, gemiler, Orta ve Y u k a r ı keşfedilmiştir. G ö r d ü ğ ü m ü z gibi Tanrısallığın ve Çünkü Ders Şekilli yazı, alışveriş, ta- balta, El O b e y i t - C e m d e t Nasır ve Uruk d e v r i n d e : medeniyet d o ğ m a d a n maktadır. yaratıcılıkları etmiştir. her türlü Ziggurat'ın keşfi geride ne kadar belirtsek azdır. bütün temelleri, daha bırakarak gelişmiş bulun- Komünün d o ğ u m u tanrısallık (Totemizm) ile damgalıdır. Bu y ü z d e n tanrısallık k o m ü n ü n bütün zaferlerine damgasını vurarak yaratıcılıkların ve gelişimin önünde yerini aldı. M e d e n i y e t i n h e n ü z izi Ama medeniyet b ü t ü n y a r a t ı c ı l ı k l a r gibi miras bile y o k t u . bir kez doğunca komün tanrısallaşma prosesi parçalanmış de olur ki, medeniyetin eline Ş u r u p p a k (Farah), Uruk kalır. Bütün a r k e o l o j i ve insan bilimcileri; (Ereş) m e v k i l e r i n d e , C e m d e t Nasr devri oluşan belgelerin, doğudan gelen Kiş, kalıntılarının h e m e n Sümer akıncılarının üzerinde belgeleri oldu- ğ u n d a birleşirler. Y a n i Irak'ta m e d e n i y e t e geçiş de bir T a r i h s e l D e v r i m tufanıyla oluşmuştur ki buna " S ü l â l e l e r devri b a ş l a n g ı c ı " v e y a " A r k a i k S ü m e r M e d e n i y e t i " devri derler. Medeniyetin doğar d o ğ m a z başardığı yeni baştan elden ve d a h a y a y g ı n G. Childe, geçirip daha zengin iş, b a r b a r l ı ğ ı n y a r a t ı c ı l ı k l a r ı n ı m a d d e l e r l e d a h a fazla sayıda bir ş e k i l d e üretip t ü k e t m e s i olur. medeniyet keşif ve icatlarının en parlağını alfabe ve d e m i r i n eritimi o l a r a k g ö r ü r ve o n d a n sonra g e l e c e k 2 0 0 0 yıl b o y u n c a m e d e n i y e t i t e k n i k geriliğe d ü ş m ü ş sayar. H. Limet (le t r a v a i l du m e - tal a u Pays de S ü m e r au T e m p s de la t r a i s e m e Dy nastle d'ur, Paris 1960) ise, bu geriliği ilerleyiş o kadar y a v a ş m ü c a d e l e s i y l e (zorla) 19. y ü z y ı l a dek s ü r m ü ş kabul eder; t e k n i k olur ki, o da proletaryanın iteleyişleriyle olur. S o s y a l i s t blok k u r u l d u k ç a e m p e r y a l i z m kollektif d e v r i m 20. y ü z y ı l d a farklı mı olur? üretim y a r ı ş ı n ı s ü r d ü r m e k zo- runda kalır; y o k s a o n u n işi ç o k t a n , para o y u n l a r ı y l a e y y a m e f e n d i l i ğ i ne g i r m i ş bulunmaktadır - . Onun için medeniyetlerin yaratıcılık efsanesini ballandırıp göklere ç ı k a r ı r k e n ve her şeyi S ü m e r m e d e n i y e t i n e b a ğ l a r k e n , tarihin en y ü k ibretini a t l a d ı ğ ı m ı z ı Ancak komün d e tarih b o y u n c a t e k başına niyete s ı ç r a y a m a d ı ğ ı z a m a n yozlaşır. lerinde bü- bile f a r k e t m e y i z . kaldığı z a m a n ; mede- Bunu A v u s t r a l y a , A f r i k a kabile- görebiliriz. Yani b a r b a r l ı k da Medeniyete g e ç e r k e n ve den ş a h e s e r l e r ( s e n t e z l e r ) yaratmıştır. yaratıcılığını Komün M e d e n i y e t ile g ü r e ş i n - B a r b a r l ı k M e d e n i y e t ile birlikte sürdürmüştür. yaratıcı, m e d e n i y e t yaratıcılığı rıcı, y e t e n e k l e ş t i r i c i sayıca çoğaltıp yaygınlaştı- olmuştur. Ç ü n k ü s o s y a l sınıfların t i c a r e t i , yazısı, devleti, parası ister i s t e m e z sayıca a r t m a k ve y a y g ı n l a ş m a k ihtiyacıyla d a m g a l ı olur. Tefeci bezir- gan t i c a r e t i n i her y a n a y a y m a k için t i c a r e t yollarını, y a z ı s ı n ı , d e v l e t i n i , parasını, sınıfını geliştirmek, okullaşmak, mak ve s o n u n d a da t a n r ı s a l l ı ğ ı n ı s a ğ l a m a En rılır: başta zenginliğini sağlama kitabeleşmek, despotlaş- b a ğ l a m a k zorundadır - . a l m a k için, tanrılara daha t ı r a r a k onların g ö l g e s i n e sığınır. Tefeci Z e n g i n l i ğ i A l l a h verir s ö z ü medeniyet olmalıdır - . kadar eski bezirgan daha ulularıyla içli dışlı kentin olmayı görevli başarmış, memur-mütahiti kamu malını iken t a p ı n a k consancre d o k u n u l m a z yaparken yalnız kendisine aşırmanın yollarını Önce bezirgan ma çok sa Kişi m ü l k i y e t i n i d o k u n u l m a z k ı l m a k için t a n r ı l a r ı n kutsallığını art- mal ve yolları mülk de para ve tapınağın orta malı devlet geliştikçe kaçınılmaz olarak ortak kasasıydı. ortak malların kendiliğinden doğar ve ederek bulmuştur. kişilere Tefeciaşırıl- yürütülür. y ü z d e n z e n g i n l i ğ i t a p ı n a k ( A l l a h ) v e r m i ş gibi olur. V e kişi mülkü Bu de dokunulmazlaşır. Kendiliğinden o l m u ş sanılan bu gelişim bezirgan ve t a p ı n a k ulularınca boyuna t a n r ı s a l l a ş m a y a güçlendikçe s a r ı l ı n m a k sûretiyle güçlendirilir. Tanrısallık zenginlikler artar. lar-tapınak adına yapılır. Üretim, ticaret, tüketim her şey tanrı- " D e v l e t i m i z g ü ç l e n s i n " s ö z ü n ü n altında e m e ğ i n i n s ö m ü r ü s ü n ü n yatışına biraz dikkatle bakılırsa; "Tanrılarımız-Tapınağımız g ü ç l e n s i n " kışkırtmasının Kollektif e m e k artık t a p ı n a k kanalından kamu ilk m e d e n i y e t i n nedeni anlaşılabilir. bezirganlara ve devlet ulularına, sülalelerine akar. Ama kişi mülkçülüğü dipsiz kuyudur, maz. T e f e c i - b e z i r g a n l ı k d e r e b e y l e ş m e y e ve zevki Köle-Efendi didişmeleri sosyal bir türlü dol- sefaya varıp yozlaşır. devrim g e t i r e m e z . Medeniyet ç ü r ü m e y e başlar. O z a m a n , dış, dağlı barbarlara kendiliğinden sarılır. Paralı asker, maden, kereste, ticaret, hep barbarlarla ittifak ile yürür. Barbar, mede- niyetin içini dışını iyice öğrendikçe kendisini bir de m e d e n i y e t i meraklı çocuk beyniyle tartar ve onu g ö z ü n e kestirir. dalında o l m u ş koparılmayı bekleyen barbar akınıyla onu koparır. Barbar m e d e n i y e t niyete çözülme tükenmez, çöken için Güçlü bir Bu Tarihsel Devrim tufanı biçiminde gelişir. meyvesini süreci Medeniyet artık onun bir düzlük meyvasıdır. yer y e m e z başlar. Fakat medeniyetin komünün komünün yerine daha parçalanma: kollektif emeği genç medeniyet Medehemen kurar ve ilerletir. Çöken m e d e n i y e t elemanları gibi çöken tanrısallık da k ö m ü n c ü l aksiyon ile y e n i d e n hayat bularak yükselir ve b a r b a r l ı k - m e d e n i y e t güre- şinin devirdaimi y e r y ü z ü n d e barbar k a l m a y a n a dek sürer gider. V e T a n r ı s a l l ı k ( z i g g u a r t ) d a b o y u n a g ö k l e r e yükselir. S o n u n d a tanrı da d e v l e t de çıktıkça gökselleşir. "Krallık g ö k t e n krallar t a n r ı l a r ı n yeryüzündeki iner." T a n r ı l a r g i d e r e k g ö ğ e gölgesi P e y g a m b e r gibi tem- silcisi olur. Barbarlığın kollektif e m e k g ü c ü y l e yaratılıp m e d e n i y e t l e r tarihi göklere boyunca da giderek üstün geldikçe, m ü n ü n ) t o t e m l e r i y o k edilirler, d u r u m u n a getirilirler. Sonra önce süs eşyası, erkek tanrılar eritilir ve g ü n e ş tanrısı teşkilatlarının m ü h ü r ve pasifleştirilip y e r d e gökselleşir. Medeniyet çoktanrılar tektanrıya biricikleşir v e y a gözdeleşir. tanrıcıl g ö k t e n alırlar. de kan uğur taşı, (koilh... Bunlar z a m a n l a cin o l a r a k da anılır olur. ana t a n r ı l a r y o k e d i l m e s e d e bırakılırlar; Yine tanrısallığı, b a r b a r l ı k elele v e r e r e k çıkarılır. Medeniyet barbarlık büyütülen m e d e n i y e t ve doğru (aşağıda) imparatorlaştıkça, azaltılırlar ve gök- Krallar bütün g ö k s e l e m i r l e r i Krallıklar g ö k t e n inerler. medeniyet içinde t e k t a n r ı d ü ş ü n c e ve davranışına ulaşı- lamaz. Medeniyet rimler zorlaşır. kastlaşır. yeryüzüne yayıldıkça, M e d e n i y e t kendi Kutsallaştırdığı çoktanrılarının rine (tektanrı düşüncesine) doğru tektanrıcılığından bağlanan Yahudi ulemaları kendi k a b u ğ u n u yeni Tarihsel bilinç b i ç i m l e - Ama köklerini, İbrahim köküne geleneklerini Babil'e g ö t ü r ü l d ü k l e r i tezleşirler. T e v r a t ' ı nakli sıkıca taşıdıkları ö l ç ü d e A s u r M e d e n i y e t i n i n ç o k t a n r ı g e l e n e k l e r i n e esir o l m a z l a r ; ne esir alınıp dev- geleneklerinde 1500 yıl s o n r a bile Filistin Y a h u - ibret a l a m a z . barbar azalır. kaldıkça çatlatıp g e l i ş t i r e m e z . A s u r M e d e n i y e t i , Hz. İ b r a h i m ' d e n diliğinin barbarlık içinde tersi- halde İ b r a h i m g e l e n e k l e r i y l e s e n - m i t o l o j i d e n yazılı kitap haline getirirler. M e d e n i y e t bu tür işlere y a r a m ı ş olur. K o m ü n ' ü , s o s y a l sınıflara, t a b a k a ve z ü m r e l e r e hatta p o t a n s i y e l bir güç o l a r a k kişi mülkiyeti ö l ç ü s ü n d e "her keçinin kendi b a c a ğ ı n d a n ası- l a c a ğ ı " s ö z ü n e ö n c ü teşkil e d e c e k p o t a n s i y e l kişi k o n t e n j a n l a r ı n a parçalayan medeniyet, kent t o h u m l a r ı y l a bu eğilimlerini t ü m y e r y ü z ü n e yayar, g e l e n e k l e r i y a z ı l a ş t ı r ı p , s ö y l e v l e ş t i r i p b a r b a r l a r ı n medenileşme ve t a n r ı s a l l a ş m a p r o s e s i n i hızlandırır, kışkırtır, hatta ö r g ü t l e y i p bilmeden t a r i h s e l d e v r i m l e r e d o l a y ı s ı y l a t e k t a n r ı d ü ş ü n c e s i n e hazırlar. 5- TANRISALLIK GİDİŞİNDE 1- D A Ğ : DAĞ'IN ROLÜ Irak d ü z l ü ğ ü n d e balçık ve sular aynı z a m a n d a çöller için- de d o ğ u p g e l i ş m i ş m e d e n i y e t için y e r l e g ö ğ ü Kutsallık-tanrısallık (totemizm) yiyle d o l u p t a ş m ı ş v e muazzam anıları, birleştirir. önderlikleri, kollektif e m e ğ i y l e hatta her şe- medeniyete ulaş- mış Irak insanı da bir z a m a n l a r d a ğ d a n gelmiştir. Ve dağı a l t ş u u r u n d a taşımaktadır". Ama ma bir kez prosesinde için, t a n r ı s ı n ı oturtacaktır. Irak d ü z l ü ğ ü n e komün için kendisinden Bu düşmüştür. herşey önce daha yukarıda giderek barbarın 2- Gelişen taş, medeniyetin kereste, da birleşerek tanrısallık Dağ k u t s a l l a ş m a y a (Kült) başlar. ölüm-kalım Maden b a ş l a y ı p geliştiği bir t e p e y e s o n r a Z i g g u r a t a şuuraltıyla (bilinç g e l e n e k ) k a b u ğ u n a y e r l e ş i r : Kalkerli Kutsallaşma-tanrısallaş- kutsallıkla DAĞ'dan hammaddesi: gelir. Çakmaktaşı- Kereste ve taş maden o l m a d ı mı, M e d e n i y e t ne t i c a r e t i n i ne de s a v u n m a s ı n ı y ü r ü t e m e z olur. Bu y ü z d e n m e d e n i y e t , dağ b a r b a r l a r içine kollarını cukları barbarlarla Medeniyet olan barbarları ile ilişkisini uzatır. Dağ, öyküleri efsaneleşip 3- M e d e n i y e t s o s y a l sınıf t e z a t l a r ı y l a şemez. Yine medeniyeti ve altşuuruydu. sınıf ö r g ü t l e n i ş i daha üstün Çünkü he- gerçekle- kurtaracak Tarihsel (insanüstü) olduklarını sürekli Bu y e n e n i n de y e n i l e n i n de g e l e n e ğ i Ve Zigguratlar giderek dağlaştırıldı. Dağlar z i g g u r a t - Dağ t e p e l e r i hep t a n r ı s a l o l i m p l e r haline getirildi. medenileşen barbarın önce y u r d u y k e n Ve yerle göğü birleştiren kutsallık p o t a n s i y e l i giderek açıkça kutsallaştı. Dağ Kültü d o ğ d u . T a n r ı l a r ö n c e dağ t e p e l e r i n d e toplaştılar. yüzüne içine yayılır. ç ü r ü m e y e başlar. sosyal içine d ü ş t ü ğ ü ç ı k m a z d a n 4- Tanrılar insanlardan Dağ, medeniyet D A Ğ ' d a n gelir. h a t ı r l a m a l ı ve h a t ı r l a t m a l ı y d ı l a r . laştırıldı. K e s e m e d i k ç e dağlı yetiştirir... nüz d e v r i m e s ı ç r a y a b i l e c e k d e v r i m c i Devrim, kesemez. D a ğ ı n O r m a n ı ve O r m a n ı n ı n ço- çıktılar. sonra şuuraltı o l a r a k idealleşti. oldu. Sonra S o n r a y i n e d a ğ l a r d a gök- 6- T e k t a n r ı P e y g a m b e r l e r i de aynı g e l e n e ğ e u y d u l a r : A l l a h ile dağ tepelerinde konuştular; vahiylenip, ahitleştiler. G e l e n e k l e r e göre b ü t ü n b u y r u l t u ve kutsal kitaplar g ö k t e n indi. K u t s a l l a ş m a p r o s e s i n d e en y ü c e u l a ş ı l m a z m e r t e b e , antik tarih insanı için ş ü p h e s i z ki g ö k y ü z ü y d ü . G ö k y ü z ü n e u l a ş m a k için Z i g g u r a t l a r y e t m e y i p k o m i k kalınca; Ulu d a ğ b a ş l a r ı m e d e n i l e ş m i ş dağlı şuuraltlarından fışkırarak tanrıların göğe çıkmaları için kutsal barbarın bir du- rak o l u v e r d i . Doğa olarak kendiliğinden yeryüzündeki göğe ve tanrılar buyruğundaki cennet de çıkmamazlık edemezdi. G e r ç e k c e n n e t , y a y l a m e y v a l ı ğ ı , dağ havası olan F ı r a t - D i c l e ' n i n suladığı V a n gölü ç e v r e s i y d i . V e S e m i t a t a l a r ı n ı n Yitirildikçe, tanrı katındaki (Komüncül) yurduydu. g ö k l e r e y a k l a ş ı r oldu. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TARİH ÖNCESİ (MORGAN) BİLİMİ -İBRAHİM TOPLUMU- YAZISIZLIK VE KUTSALLIKLARIN GELENEKLEŞMESİ 1- TEKTANRICILIĞIN YAZISIZLIĞI VE KUTSALLAŞTIRMANIN T EVRAT-KUR'AN GELENEKLERE Hz. İbrahim, VE YANSIMASI Irak ile Mısır m e d e n i y e t l e r i arasında mekik dokurca gidip g e l e n S e m i t t o r u n u g ö ç e b e kabile lideriydi. Irak ve Mısır m e d e n i y e t l e r i d u r u r k e n nasıl oldu da bir g ö ç e b e ; ta anahanlık geleneklerini; lık g e l e n e k l e r i n i bile h e n ü z b ı r a k a m a m ı ş bir g ö ç e b e ; çoktanrıcılığına elemanı: y a k a r a k ç o c u k k u r b a n e d e n aşağı ve etkilerine karşın en onca hat- barbar- medeniyet saf t e r t e m i z T E K T A N R I L I din Müslüman olabildi? Çoktanrılı dinlerin veya sonra gelen lere g e ç t i l e r de; s o n r a ve d a h a t e k yazılı doğuşu ve çoktanrılı medeniyet gelenekleri tektanrılı üstün din, o dinler S ü m e r g e l e n e k l e r i olarak kitabelere, medeniyet dinlerinden bir din o l a r a k d o ğ d u ğ u belge bile n e d e n kil t a b l e t binlerce yıl halde, d o ğ u ş u n a ait bir bulunamadı? T e v r a t bile M u s a ' d a n en az 500 yıl s o n r a k a l e m e alınıp t a m a m l a - nabildi. T e k t a n r ı l ı İ b r a h i m dini, g e l e n e k ile yeni hep a ğ ı z d a n a ğ ı z a d o l a ş a n nakil; kuşaklara ulaştırıldı. Tevrat kaleme aktarımlı alınıncaya dek, M u s a ' n ı n y a z d ı ğ ı ö n e s ü r ü l e n ilk beş b ö l ü m bile T e v r a t ' ı n İ s a ' d a n ö n c e 9 0 0 - 7 0 0 v e 600 y ı l l a r ı n d a Demek tektanrı dini k a l e m e alınışıyla y a z ı y a g e ç e b i l d i . kendini yazıya geçirebilecek bir medeniyete bin yıl b o y u n c a s a h i p o l a m a m ı ş t ı r . Veya (yazıya) tektanrı dini İbrahim geçecek ölçüde Musevi ve İsevi kalıcı dinlerini ve Süleyman bir T a r i h s e l yaratan zamanına Devrim dek medeniyete gerçekleştirememiştir. İsrailoğulları bile en az bin yıl b o y u n c a ( İ b r a h i m ' d e n beri) g e l e n e k l e r i n i T e v r a t ı bile y a z ı y a g e ç i r e b i lecek kalıcı bir T a r i h s e l Ancak İsa'dan Muhammed, 600 Devrim: yıl sonra, Hicaz B a r b a r l ı ğ ı n ı : M e d e n i y e t e geçiş b a ş a r a m a d ı l a r . İbrahim'den 2500 Kent v e G ö ç e b e l e r i n i yıl sonra gelen peşine takarak m e d e n i y e t l e r i n e v r e n c i l k ö p r ü s ü n ü o l u ş t u r d u . V e T e k t a n r ı dini İ s l a m i yet ( K u r ' a n ) y a z ı y a g e ç m e k l e k a l m a d ı ; rejimler silsilesi oldu. e k o n o m i k - p o l i t i k , h u k u k s a l bir o l a r a k t a m a n l a m ı y l a t e o r i k - p r a t i k bir d ü n y a İ n s a n l ı k ö l ç ü s ü n d e her t o p l u m a nıp b u d a k l a n d ı . T a r i k a t l a ş m a k t a n d a h a z e n g i n bir g e l i ş i m d i Tarih'ten M o d e r n T a r i h ' e taştı. sistemi u y a r l a n a b i l e n s i s t e m l e r l e dallabu. A n t i k Bu prose İlginç ve d ü ş ü n d ü r ü c ü d ü r : 1- T e k t a n r ı l ı 2- T e k t a n r ı din y a z ı s ı z doğuyor. dini y a z ı s ı z tarih göçebelerinde 3- O y s a ç o k t a n r ı l ı mi? V e y a içinde S e m i t t o r u n l a r ı m e d e n i y e t d i n l e r i n d e n çok d a h a yışı olan T e k t a n r ı c ı İ b r a h i m ileri öncesi toplum doğuyor. hiç olmazsa Dini, medeniyet Medeniyetin içinde üstün bir anla- keşfi o l m a s ı g e r e k m e z gelişmiş olmasın? Veya bu kesit d a h a çok m e d e n i l e r e y a k ı ş m a z mı? 4- Ö y l e y s e n e d e n T e k t a n r ı dini y a z ı s ı z ? 5 - T e k t a n r ı T a r i h ö n c e s i n i y a ş a y a n yazısız t o p l u m içinde d o ğ d u ğ u n a göre; her kabilenin bir t o t e m i her kanın bir t o t e m i b u l u n a n bir t o p l u m nasıl olur da bu t o t e m l e r i n i aşıp t e k t a n r ı dinini y a r a t a b i l i y o r ? İ b r a h i m kendi t o t e m i n i t e k t a n r ı y a mı d ö n ü ş t ü r ü y o r ? Bu olabilir mi? 6- T a r i h t e buna 7- T e k t a n r ı dini: ö r n e k t o p l u m l a r var mı? İ b r a h i m dininin t e k yazılı k a y n a ğ ı T e v r a t ' ı n T e k v i n b ö l ü m ü d ü r . A m a o da İ b r a h i m ' d e n mıştır. Y ü z l e r c e yıl çok uzun sığdığına kuşak göre 40 ulaşmıştır? Tevrat'a ne 1000 yıl kadar s o n r a k u ş a k l a r silsilesidir. boyunca olay k a l e m e alın- Bir y ü z y ı l a 4 değiştirilmeden nasıl Kuşak yazıya kadar i n a n a b i l i r i z ? 8- Kur'an ve İ s l a m Mitolojileri de T e v r a t kadar ö n e m l i bir kaynaktır. A m a onlar da T e v r a t y a z ı l ı m ı n d a n maya erer. başlanmıştır. Tevrat yazılımı en az 1600 yıl İsa'dan sonra önce 4 0 0 k a l e m e alın- yıllarında sona Kur'an 1000 yıl s o n r a kitaplaşır. Mitolojiler ise, d a h a s o n r a İ s l a m m e d e n i y e t i geliştikçe kitaplaşabilir. lebilir? A r a d a k i ayrıntılara farklılıklar nasıl Bu kaynaklara ne d e r e c e g ü v e n i - y o r u m l a l a n a b i l i r gibi birçok g e n e l ve inen s o r u l a r akla gelir. Tarihin gidiş k a n u n l a r ı elde b u l u n m a d ı k ç a bu a y r ı n t ı l a r d a ş a ş a l a y ı p yanlış y o r u m l a r a düşmemek elde değil. Sayısız Tevrat araştırmacısı bu y o l d a sapıtıp d e h ş e t e n g i z fikirler ürettiklerini sanıp yitmişlerdir. <*' la Sainte Bible: Kitab-ı Mukaddes, İ. Öncesi 4. yüzyılda yazılımı bitmiş, İ. Sonrası I. yüzyılda tek metin haline getirilmiştir. Fakat Ancien Testament (Eski Ahit)teki ilk metinler veya Allah'ı "Yehova: Ezeli Tanrı" diye andığı için, Yahvist Metin olarak bilinen "Pentateuch: İlk beş bölüm, İ.Ö. 10. veya 9. yüzyılda yazılı hale getirilmiştir. Sonradan Allah'a Elohim dendiği için "Elohist Metin" olarak adlandırılan bölüm de buna eklendi. Tesniye: İ.Ö. 9. veya 8. yüzyılda; Din adamları Metni: İ.Ö. 6. yüzyıl arasında: Babil sürgünü günlerinde ve sonrasında yazılmıştır. İ.Ö. 283-246 yıllarında, Ptolemee ikinci Philadophe, eski Ahit: 72 İbrani bilgininin eliyle Grek'çeye çevirtti: Din adamlarının Metni: Versions des Septante ilk tercümesi budur. Avrupa'ya buradan yayılmıştır. En aslına uygun metin olarak görülür. Bundan sonra o eski gelenek saygısı derebeyleşme Avrupa'da azıttıkça İ.S. 383 yıllarında bile Hristiyan kilisesinde eski titizliğini yitirir: İ.S. 383'te Saint Jerome, düzeltmeden geçirir, Tevrat: Vulgate [günlük konuşma] biçimine sokulur. Ama bu aslına uygun bulunmaz bir çeviridir." Apokrif" [Eski Ahit'in doğruluğu kabul etmeyen kısımları]: Örtülü, damgası yer. 116 Barbar yalan söylemeyi bilmez. Hele orta barbarlık a ş a m a s ı n d a n ö n c e k i a ş a ğ ı b a r b a r l ı k a ş a m a s ı g e l e n e k l e r i n i a ş a m a y a n g ö ç e b e barbar hiç b i l e m e z . Y u k a r ı de tutar. tur. Denenmiş, vardır - . kent barbarı Bugünkü anlamıyla bütün K u ş a k l a r boyu bile " k a n u n iffeti"ni h e r ş e y i n üzerin- kent b a r b a r l a r ı hücreleriyle bilinen bu içinde yazılı benimsenmiş k a n u n yok- gelenekcil anayasa g e l e n e k l e r u n u t u l m a m a k için, daha ö n e m l i s i en k ü ç ü k b o z u l m a y a u ğ r a t ı l m a m a k için vezinli, kafiyeli şiirler h a l i n d e kolayca e z b e r l e n i v e r i r d i . T o t e m c i l g e l e n e k l e r l e Şiirin ritmi bile b o z u l m a d a n gelişi bu y ü z d e n d i . m a ğ a r a l a r a çizdikleri T o t e m resimleri h a t ı r l a n s ı n : şaşırtan realizmleri; o n l a r için özel giderek kutsallaşması mekanizması kutsallaşmıştı. Eski s a p i e n s insanın Bugünkü ressamları ressamlar yetişmesi yüzündendir. d e d u r u m d e ğ i ş m e m i ş , t e r s i n e kutsallık d a h a d a hep t o t e m i n Yukarı barbar için insanüstüleşmiştir. K u r ' a n ı n t e c v i t l e o k u n m a s ı n d a en ufak e k s i ğ i n b u g ü n bile suç oluşu bu t a r i h s e l gidiş k a n u n u y ü z ü n d e n d i r . Kur'an metinleri bu y ü z d e n m o d e r n s e r b e s t n a z ı m şiirlerini g ö l g e d e b ı r a k a n bir şarkı ş i i r s e l l i ğ i n d e oluşmuştur. Kur'an bu y ü z d e n hâlâ eski t o t e m r e s s a m l a r ı n ı n yetişti- rilmesi gibi özel - s e s i - ruhu güzel hafızlara okutulur. İ s t a n b u l ' u n eski cami hafızları hele kafirlere nispet S u l t a n a h m e t camii hafızları bu y ü z den en kafir, en ateist insanın bile içine i ş l e y e b i l e c e k g ü z e l l i k t e , a s l ı n a u y g u n o k u y a n s e ç i l m i ş h a f ı z l a r d a n s ü z ü l ü p seçilegelir. "Kanun" sözcüğünün "nomoys: latince a s l ı n d a "Carmina": Mısra Grekçe'de şarkı k e l i m e l e r i n d e n gelişi bu y ü z d e n d i r . İşlerini y a l a n d o l a n l a y ü r ü t e n m o d e r n insanın bilim a d a m ı d a olsa, bu gidişe aklının sinden mış la değil, ermeyişi s a d e c e T a r i h i n gidiş barbar i f f e t i n d e n bulunuşundan ileri gelir. geri Boyuna k o n u ş m a s ı da bu y ü z d e n d i r : korkaksa o dönülmez kanunlarını agnostik (bilmemci) B u r j u v a bilgini uzaklaşkuşkular- ne kadar satılıksa ve kadar inançsız ve u y d u r u k bir kişilik olur. (barbarı) anlaması ondan bilmeme- bir u ç u r u m l a Komün insanını beklenemez. Bu y ü z d e n T e v r a t ' ı da Kur'an'ı da kendisi gibi " u y d u r m a " sayar. Bu kutsallaşma p r o s e s i n i n t e r s t e n a l e r j i k bir y a n s ı m a s ı d ı r a s l ı n d a . K u t s a l l a ş m a , m o d e r n b u r j u v a a y d ı n ı n d a b a ş k a maddi ç ı k a r l a r a kaydığı için, eski kutsal g e l e n e k l e r i n sırrını içinde d u y m a y ı ş ı d ı r dile g e l e n . Bazılarımız da t a m tersine dünyada lur. uçar gider. Çünkü kutsallaştırmayı maddi ve manevi fazlaca abartır. çıkarlarını Mistik orada bu- K u t s a l l a ş m a prosesi bu tür kişilerde y a ş a d ı ğ ı olaylar ç e r ç e v e s i n d e böyle işlemiştir. Kimilerimizin Marksizmi kutsallaştırması, p r o s e n i n y ö n d e ğ i ş t i r m e s i y l e olur. mış a m a y ü c e l t i m i n i Demek örülürken barbarın d o k u n u l m a z kılışı Sözümona tektanrı ideolojiyi t a p ı n ç l a ş t ı r m a y a yalan bilmezliği de kutsallaştırma gidişiyle yalan da bu kutsallığını aş- kaydırmıştır... kollektif e m e ğ i y l e beyninde bilmezliği g a r a n t i altına alın- mıştır. T o p l u m g e l e n e ğ i n e e n de rahatsız edişi k ü ç ü k i h a n e t i n barbarı ö l ü m c ü l d e r e c e - bundandır. V i c d a n altşuur ile rımızın bile bir gün y e n i l d i k l e r i derinden bağlılıktan gelir. En d e d i ğ i m i z de vicdansız: bu Toplum şeyin vicdanları kollektif e m e ğ e kuralı oluşu, tanımazla- prosenin çok işleyişiyle olur. B u y ü z d e n T e v r a t ' a Kur'an'a v e M i t o l o j i l e r e k e n d i m i z d e n d a h a fazla inanabiliriz. A n c a k kimi y a k a l a d ı ğ ı m ı z çelişkileri t o p l u m b i ç i m l e r i n i n başkalaşımlarıyla açıklamaya çalışmalıyız... Açıklayamadığımız yerde u y u d u r m a d ı r d e y i p bir k e n a r a a t ı ş ı m ı z , kendi z a a f l a r ı m ı z d a n b a ş k a bir şey değildir. B u n d a n e m i n olabiliriz. T e v r a t ve dır. Ama Kur'an bir de ve mitolojiler, koskoca elimizdeki insanlık tarihi biricik yazılı incelemesinden kaynaklar çıkardığımız gidiş k a n u n l a r ı var. T e v r a t , Kur'an ve Mitoloji o l a y l a r ı n ı , tarihi o l a y l a r a vurarak da hipotezlerimizi Örneğin sonra Tevrat, kaleme alınırken çimleri yine geçirmiştir. bilir. katli, kadarıyla sürekli 1500 yıl toplum bi- başkalaşımlar kadar aslına s a d ı k k a l e m e a l ı n m a m ı ş ola- baskılarla önemli kısmen erozyona bir k a y n a k o l m a k t a n u ğ r a m ı ş olabilir. çıkarmaz, Ama sadece daha dik- k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n t e r s t e n - y ü z d e n g a z a b ı n a u ğ r a m a d a n ele almamızı gerektirir. Mitolojiler de yını anladığımız Kur'an geleneklerinden ç o k sular g e ç m i ş , 60 k u ş a k s o n r a o eski d e s t a n s ı anlatımlar, çeviriler ve toplumsal bu T e v r a t ' ı Tektanrıcı elbette aradan Tevrat'tan Elbette 1500 yıl: benzeri sağlamlaştırabiliriz. İbrahim'in İslami başka öyle: Araplar anlatırlar. zaruretiyle Kimi başka, toplumlarda Yahudiler Her t o p l u m t u f a n ı karşı karşıya bulunduğu farklılaşmıştır. başka, Türkler kendi sosyal Tufan başka, akışına ola- Grekler uydurmak benzer olaylar yaşamıştır veya yaşayacaktır - . D e m e k asıl ğildir; mesele tümüyle bir iki kaynağın insanlık tarihidir. Her m ü r a c a a t edilebilir o l u ş u kaynak o gidiş içinde de mutlaka d e ğ e r i n i bulur. O gidiş k a n u n l a r ı e l i m i z d e y o k s a , en aslına s a d ı k kaynak Kur'an bile d e ğ e r l e n d i r i l e m e z kalır... Bir hipotez: T u f a n e f s a n e s i S ü m e r ' d e n k a y n a k l a n ı r a m a her t o p l u m b u n u k e n d i n e göre alıp ( r e z o n a n s a gelip) t o p l u m u n a uygulamıştır - . V e bu uygulayışlar çoğu kez b a r b a r : barbarlar da yalan dolan ları halde T u f a n ' ı y a ş a m ı ş gibi "Yayık boynuzlu rem (Tufan) gök oldu... Ülgen, Altın Kardeşi Erlik, olacağını teke) bildi 7 aziz kardeş, fincan bu içine çiçeğin yazısız a ş a m a d a olmuştur. " D e m e k biliyorlar" Örnek: ilkin Temrü 7 gün dünyayı cins kök Türkler Tufan yaşamadık- geleneklerine geçirmişlerdir. hayvandan çiçek koydu. bir parçasını çalıp müüstü dolaştı. kök birer cins (İnsan gene teker: Bağırdı. aldılar. dep- Tufan yaratmaya bir insan (demir 7 gün bitti girişti) yarattı." Evet A l t a y T ü r k l e r i n i n , S ü m e r ' e ö z g ü Tufan'ı y a ş a m a s ı o l a n a k s ı z d ı r . A m a bu onların yalan söylediğini göstermez. niyetler tarihi içinde ( T ü r k l e r S e m i t l e r gibi y a ş a r s a , ç o c u k beyni gibi Ve kendi t o p l u m u n a olayı hız hafızasına değiş tokuşuyla) her g ö r d ü ğ ü , d u y d u ğ u n u s ü n g e r gibi emer. uyarlar. Bu o n u n d ü n y a tarihini dedişi ve y o r u m l a y ı ş ı d ı r . S o n r a bunları g e ç i ş i n d e ona Komün toplumu, medegöçebe kazandıracaktır. kaydederken hafızasına kay- bir bir k u l l a n a c a k , m e d e n i y e t e 7-8 yaşındaki kendisine ç o c u k her g ö r d ü ğ ü mal e d e r e k kaydeder. Çünkü ç o c u ğ u n y a ş a m a y a karşı d u y d u ğ u açlık v e y a p o t a n s i y e l g e l e c e ğ i , o n u yeni d u y d u ğ u ilginç o l a y l a r a lama y a ş a y a r a k , etkilendiği Bunu olayları a c a b a diye da sezerler. toplumu da göre olur. rihsel başından aileler, Fakat uygun gelen, İ n a n ı l m a z bir patduyduğu, şaşkına konuyu malı dönerler: Ç o c u ğ u m u z bir y a l a n c ı aydınlatamazlar. Tıpkı mekanizmasıyla haline getirir. Türkler'in Tufan olayları, s ü n g e r gibi Elbette y i n e bu benimseyişleri geçiş kendi aşamasına emerek, komün geleceği benimse- bulunduğu aşamaya b e n z e r bir taanlamın- olmasını arzu ettiğimiz b a ş ı m ı z d a n g e ç m i ş gibi. yaklaştıkça, gibi potansiyel hazırlandıkları Bu bir çeşit rüya gibidir; olaylar r ü y a m ı z a girerler, olamayacağını bunun de o n l a r ı n m e d e n i y e t e geçiş a ş a m a s ı n a da y o r u m l a n m a l ı d ı r . gördüğü, g e ç m i ş ç e s i n e b e n i m s e r v e anlatır. medeniyetlerden etkilendiği devrim; medeniyete manyetikleştirir. kaygılanırlar. A m a ç o c u k l a r ı n ı n y a l a n c ı kutsallaştırma y e r e k kendi karşı hayallerine kendi anlayamayan mı veya kendi Tufan ve B a r b a r l a r da benzeri olayları t o p l u m l a r ı n a mal e t m e y e , o n l a r ı n rüyalarını g ö r m e y e v e hayal e t m e y e başlarlar. H e m e n her b a r b a r şefin, O s m a n G a z i ' n i n g ö ğ s ü n d e ulu ağaç fışkırarak y e r y ü z ü n e yayıldığını T e v r a t , İncil, kilenişlerle Kur'an doludur. rüyasında görmesi bir bundandır. prosesi S ü m e r m e d e n i y e t g e l e n e k l e r i n d e n et- Bunları a y ı r d e t m e k için, insanlık tarihi tümüyle g ö z ö n ü n d e b u l u n d u r u l m a l ı v e t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı y l a t a s n i f e d i l m i ş : Tarih'e 2HZ. uygulanmış bulunmalıdır - . MORGAN'IN TARİHÖNCESİ İBRAHİM Eğer t e k t a n r ı (KOMÜN) BİLİMİ VE GÖÇEBELERİ: dini m e d e n i y e t içinde d o ğ m u ş b u l u n s a y d ı , tıpkı İs- lam m e d e n i y e t i n d e o l d u ğ u gibi ( a k r a b a l ı k - k o m ü n ilişkilerine e n b ü y ü k ö n e m i v e r i r s e v e r s i n , o n l a r ı n t o p l u m c u , eşitcil g e l e n e k l e r i n i Kur'an'a dek s o k m u ş b u l u n u r s a b u l u n s u n ) en başta o kan bağlarını kılıçla kesip bir k e n a r a a t m a k z o r u n d a kalmıştır. M e d e n i y e t ' e geçiş k o m ü n c ü l bağ- ların p a r ç a l a n a r a k sınıflı t o p l u m a ç ö z ü l ü ş ü prosesidir. T e k t a n r ı l ı din de b u n u n ideolojisi olur. Ve antik tarih lafla değil kılıçla ilerler. Bu yüzden Tektanrılı, öncelikle medeniyet diniyse, b a r b a r gele- n e k l e r i n d e n , s o s y a l y a p ı s ı n d a n ü s t ü n bir e k o n o m i k - s o s y a l ve kültürel sistem özelliği gösterir. Ve barbar a ş a m a l a r l a rezonans göstermesi çok k a r m a ş ı k ve kendini ele v e r e n bir gidiş ile olur. Türkler'in İ s l a m i y e t e girişi, bu açıdan; İbrahim'i ve t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı a n l a m a m ı z için iyi bir örnektir. T ü r k l e r din k o n u s u n d a S e m i t l e r e pek benzediler. S e m i t l e r ' d e n İbrahim a d ı n a bağlı göçebeler, Y a k ı n d o ğ u ' d a iki b ü y ü k Irak, Mısır m e d e n i yetleri a r a s ı n d a : İ p e k yolu üzerinde mekik dokudular; değiş-tokuş ve ilişkiler yaşadılar. T ü r k l e r de g ö ç e b e y d i l e r . Ve bu orjinal m e d e n i y e t l e r den etkilendiler. Bu etkileniş S ü m e r l e r ' e ve Çin'in T S İ N dinine d e k uza- nır. O r a l a r a g i r m e d e n , T ü r k l e r i n t e k t a n r ı l ı m ü s l ü m a n oluşları s ı r a s ı n d a kan bağları ç ö z ü l ü ş ü n e d i k k a t ç e k e c e ğ i z ve biçimi a ş a m a s ı İslam bakımından medeniyeti doğarken, herkes kankardeşiydi. atalar kılıç kılıca diler. geldiler. diğer y a n d a n Arabistan'da Genç etkilenişlerde toplum kılıçla belirteceğiz. birkaç Y a h u d i için ataları dize getir- kan b a ğ l a r ı n a s a r ı l ı r k e n kesip a t a r a k g e l i ş m e k z o r u n d a Bu aslında komünün parçalanarak medeniyete: çözülüşüydü. dışında Bedir G a z v e s i n d e o ğ u l l a r l a m ü s l ü m a n l a r yaşlı kendi g e l i ş i m i kan bağlarını bu zorluğunu Laf para e t m e y i n c e , İ s l a m c ı l ı k bir y a n d a yordu. rezonansların Kur'an, o ç ö z ü l ü ş ü n kalı- Sınıflı t o p l u m a k u t s a l l a ş m ı ş h ü k ü m l e r i ve ö y k ü s ü - dür: T a r i h s e l d e v r i m böyle işler. T e k t a n r ı l ı İ s l a m ı n T ü r k k o m ü n t o p l u m u n a etkisi d e b a ş k a t ü r l ü işlemedi. Tektanrı dini İslamlık, T ü r k l e r d e kan t e ş k i l a t l a r ı n ı kercil d e m o k r a s i y l e s e ç i l m i ş liderler y e r i n e , hükümdarlığı, sultanlığı olan ilk T ü r k l e r müslümandır. Ama ismini anılır. bile henüz İsimleri kankardeşidir. müslüman Sonrakiler babadan rasisine g ö r e seçilirler. as- geçirdi. Müslüman diye erite erite, b a b a d a n o ğ u l a g e ç e n irsi oğula "Çanak han" yapmamıştır: iktidarı almazlar, m ü s l ü m a n adıdır a m a "Kara Kan ilk Han" demok- babadan oğula mirasla değil kılıcı h a k k ı n a s e ç i m y o l u y l a kabile başına gelir. B u h a n e d a n s ı z l ı k S e l ç u k l u l a r ' a dek sürer. S e l ç u k m ü s l ü m a n o l u n c a "Kafir T ü r k l e r i n Buna seçim ü l k e l e r i n e g a z a l a r yaptı", yani karşın Selçukoğullarında yolu kolay kolay Bağdat'taki İslam medeniyeti tan aşılamadı. bile: kankardeşler savaştı. "Bîyat: Selçuklular sembolü benzeri 1085 halifeden " i t i b a " yani yılından sonra m e n ş u r a l a r a k sul- kesildiler. Tarihöncesi ler: biliminin T e k t a n r ı dini (Morgan'ın) ortaya m e d e n i y e t d i n i y s e yani koyduğu parsa K o m ü n ' ü p a r ç a l a m a k z o r u n d a d ı r . A m a b u Ve mutlaka kileri kendince yazıya, eğer g ü ç l ü y s e , kitabeye Selçuklularda geçer. olduğu realite böyle iş- K o m ü n ' e d ı ş a r ı d a n etki ya- gibi kolay kolay g e l i ş m e z . Çünkü medeniyet bir t a r i h s e l s o n u ç l a n ı r ki bu y e n i bir m e d e n i y e t t i r , d e s t a n s ı z , y a z ı s ı z k a l m a z . yazısızsa Tarihsel (Komün'ü) 120 Devrimsiz'dir. çözememiş demektir. M e d e n i y e t etkileri et- devrimle Eğer henüz kanbağlarını M e d e n i y e t ile K o m ü n ' ü n r e z o n a n s ı zor işler: cesi ( K o m ü n ) biliminin b a ş k a bir realitesi Komün hangi aşamadaysa Burada yine Tarihön- ile karşılaşırız: m e d e n i y e t etkilerini o alır. V e y a r e z o n a n s : T o p l u m c u l u y u ş m a karşılıklıdır. ları gibi, geleneklerini de kolay t e r k e d e m e z . ile kutsallaştırmıştır. Yeni ni kesip yeni kutsallık p r o s e s i n d e e p e y yol medeniyet ve kutsallaşma onların düşünce ve yaşamlarını Türkler ken, Çin anahanlık sistemini medeniyetinin Babahanlıkta: s o s y a l i s t bir d ü z e n d i , diniyle ile T S İ N rezonansa ak-kara: dini gelebildiler. katederken idi. T ü r k l e r ç o b a n : kutsallaştırmış- iyice Çünkü Sürü güçlendikçe Aşağı A m a Türklerin göçebe iki ekonomi" T S İ N " di- Barbarlık: b a b a h a n l ı k ve sınıflı t o p l u m a Kadıncıl karmış T S İ N babahan dini kentleşmeye-medeniyete yöneldikçe aralarındaki farklar silinmeye başladı. Ve erkek-kadın çelişkileriyle kutsallaşma gökselleşti. T ü r k - İ s l a m ilişkilerinde d e y i n e aynı buluruz. biçiminde etkilenmediler. Şamanizm: Türkler Ve kolaylık b i n l e r c e yıllık i l e r l e m e dininden hiçbir r e z o n a n s o l a m a d ı . İLHANLIK eski t o t e m i Göçebe de barbarlıkta n i n d e n etkilendiler. A n a h a n l ı k : ilkel onları t o t e m i z m alınmıştır. Şamanizm "TSİN" Orta göre etkiler. a ş a m a a r a s ı n d a k i fark u ç u r u m c u l sinde, Çünkü bir k u t s a l l ı ğ a g e ç e r k e n k i yani bir t o t e m e d i n i r k e n k i (en ilkel z a m a n l a r ı n d a k i ) görülmez çünkü olsalar, aşamaya K o m ü n kan bağ- Türkler göçebelikten lamlıkla K e n t ' t e n realitenin başka yansımalarını medeniyete yönelmişlerdi. m e d e n i y e t e orijinal geçiş y a p ı y o r l a r d ı . ve Bizans M e d e n i y e t i n i o r t a d a n A r a p l a r İsPratikte Fars k a l d ı r m a : T i c a r e t ve G a n i m e t ile me- d e n i y e t e g e ç m e sezileri iki t o p l u m u r e z o n a n s a getirdi. V e T ü r k l e r Tektanrıcı olmayı kendi aşamalarına uygun buldular. en saf, t e m i z bir g ö ç e b e S e m i t g e l e n e ğ i n i n aslında. ten gibi A r a b i s t a n ' ı n t a z e Medeniyete geçişe: sına İslamlık da Nasıl g ö ç e b e İ b r a h i m ' i n T e k t a n r ı c ı t u t u m u , A r a b i s t a n Kent v e Göçebe toplumunun yapısına onun Çünkü m e d e n i l e ş t i r i l m i ş biçimiydi uygun bir T e k t a n r ı dini medenileştirilmiş İslamlığı olmuşsa; da tıpkı Göçebelik- Rönesansa hazırlanan Türkler'in toplum yapı- uygun düşmüştür. Morgan'ın K o m ü n v e y a T a r i h ö n c e s i bilimi iyice k a v r a n ı p T a r i h e uy- gulanamadıkça dinlerinin İbrahim gelişimi: adına Tevrat'da, bağlı İncil'de, Semit göçebelerinin Kur'an'da, Tektanrıcı gelenekleri de an- l a ş ı l a m a z kalır". Şimdi içinde İbrahim'in yaşadığı İbrahim önce Abram'dır. Medeniyetleri arasında şaklar boyunca larca toplum biçimine, yaşadığı tarihi prose bakalım. anlatır: Irak m e d e n i y e t i ile Hitit, g ö ç e b e l i k ve t i c a r e t yapar. geliştiğini kuşkuya Finike ve Mısır Tevrat bunun yer b ı r a k m a y a c a k a ç ı k l ı k t a ku- defa- Ve Terah Saray'ı oğlu Abram (Abram'ın üzere Keldanilerin orada oturdular. Ve Terah'ın Abram karısı Ur ve günleri oldukları ları ve Haran'ın beraber şehrinden Saray'ı kazanmış aldı 7 karısını) 235 yıl bütün mallarını diyarına ve ve ve ve oldukları ve gitmek öldü. Lut'u çıktılar; gelini... geldiler Haran'da oğlu edinmiş üzere ve diyarına Haran'a Terah (Haran'in) gitmek Lut'u Kenan çıktı; oldu; kardeşinin torunu ve onlarla ve Kenan oğlu, aldı; ve "Ve Haran'da bütün Kenan candiyarına geldiler. "Ve Abram Ve gitgide memlekette Mısıra Cenup'a kıtlık [Batıya] oldu; ve doğru Abram göç orada ediyordu. misafir olmak "Ve Abram, kendisine doğru) Lut ait olan yola da beraberinde her şey, çıktılar; olduğu Mısır'dan halde, Cenub'a kendisi ve (tekrar geldikleri Nuh'u uzak ata lerine uygun bellemişler veya o efsane "Ve Abram sürülerde, gümüşte konağa göçerek Cenub'tan başlangıçta sunağın çadırının yerine "Abram'la onların Ve malları "Ve Abram banlarımız "Ve etti La çoktu Lut'a G ö ç e b e a ş a m a l a r ı n e ç e d i r ? Hangi ve bütün birbirinden ve Erden de ve onları uğruna ile Ve Ay yapmış olduğu sığırları ve çadırçünkü oturamıyorlardı. benimle senin aranda ve Havzasını kendisine seçti. Bap dillerinden Ve 13) Şark'a /Kitabı tercüme - doğru Mukad- Louis Segond: Paris] verilmiş. koyun etrafları yapıyorlar. Çadırda yaşıyorlar ve sürekli sığır, e şek sürüleri, çobanları, yanaş- var ve fakir değiller. Ticaret yapıyorlar ve Bu göçlerini ticaret Bilerek karar veriyorlar Kenan'a deniyetler arası ticaret ve sürü Kendilerine özgü benzerler. ço- olmasın, gelmeye. Çünkü Orta Ticaret Y o l u ' n u n en işlek dört yol ağzıdır ulaştıkları yer. çok ko- arasında taşıyamıyordu; ticaretleri basit d e ğ i ş - t o k u ş ilkelliğini çoktan aşmış. sürü zengindi. orada koyunları yer ederim, ayrıntılarıyla savaşıçı da ayrıldılar. "(Tekvin, 1962, Herbirinin çok Beyt-el evvelce için birlikte Rica Yunan-İbrani-Keldani Gayet açık ve altında Beyt-el'e, Lut'un çekişme Bible, ve kadar, oturmak dedi: ve 1958, yere giden birlikte Lut göçüyorlar. ve Samoğulları, b a ğ l a n m a k kendi- gitti. arasında Sainte maları olduğu kadar beraber vardı. des" köküne işler? naktan göç ve yere düşmüş. Bu S a m o ğ u l l a r ı ' n ı n Orta Barbar: proseyi karısı ve... " N u h ' u n oğlu S a m ' ı n s o y u n d a n g e l d i k l e r i n e inanılıyor. ları üzere gitti. (çobancılık) bir gidişleri olsa da Me- k ö p r ü s ü n ü oluşturmuşlar. Orta A s y a Göçebe Türkler'e T ü r k l e r A n a h a n l ı k (Aşağı barbarlık) geleneklerini taşıyan ama deniyete yönelmiş göçebelerdir. beler d e aynısı: Anahan henüz aşamamışlar; gelenekleri İbrahim geleneklerini (Abram) adına bağlı (yakarak çocuk kurban İbrahim'in "mucize"si: etme) T o p l u m u n a aşağı bıraktırabilmesi ve Medeniyete yönelebilmesi megöçe- barbar oluyor. S ı r a y l a kısa işleyelim: 1- Ö n c e l i k l e "Ve Terah hepsi 70 k a n k a r d e ş akrabadırlar. yıl yaşadı ve Abram'ın Nahor'un ve Haran'ın babası oldu. "ve Haran "Abram'ın Milka'nın babası "Abram kardeş babası adı ve Nahor 2- Aile ve cinsel ve Nahor'un babası Harran olan kardeş karısının Haran'ın Karıları adı kızı ise Milka idi; o, idi. Haran'ın kızları yani evleniyorlar. biçimleri kızlarıyla oldu. Sara İska'nın çocuklarıyla görülebilecek de zamanla yasaksız gelişiyor. toplum Önceleri özellikleri Aşağı bile barbarlıkta gösteriyorlar: Lut yatabiliyor: "Ve mak Lut'un karısının o gece için) girip "Lut'un Bunlar, iki babalarına babası kızı da Moaablıların böylece ve büyük babalarından Ammonoğullarının (Bab olaydan içirdiler kız 19. bin yıl gebe ataları kaldılar, sonra yazıldığı luk b a h a n e s i n e b a ğ l a m a k z o r u n d a Firavun'a pek akıl e r d i r e m e d i k l e r i anahan Tekvin). b a b a h a n g e l e n e k l i T e v r a t y a z ı c ı l a r ı , olayı karısını doğurdu. oldular. "Ki için t e k eşli iyice y e r l e ş i n c e cinsel y a s a k l a r l a g e l i ş e n aile biçimleri İbrahim'in (zürriyeti yaşat- yattı. ve geleneğini sürdürdüler. T e v r a t bu şarap ile babahanlık bilinmediği için Lut'a ş a r a p i ç i r m e k , s a r h o ş - kalıyorlar. " k ı z k a r d e ş i m d i r " diye v e r m e s i n e için T e v r a t y a z ı d a n ; de içinde b u l u n d u k l a r ı , cin- sel y a s a k a ş a m a l a r ı n d a n y a n i d a h a g e l i ş k i n t e k karılı a i l e y e d o ğ r u y ö neldiklerinden ötürü İbrahim'in karısını " k a r d e ş i m " diye Krallara v e r i - şini " ö l d ü r ü l m e " k o r k u s u n a bağlıyorlar. O y s a İ b r a h i m ' i n G e r a r Kralı'na verdiği yanıt onların aşağı barbar g e l e n e k l e r i n i yaşadıklarını, henüz ilkel o r t a k aile biçimini a ş a m a d ı k l a r ı n ı anlatır: "Ve (Gerar Kralı) Abimelek İbrahim'e dedi: Ne gördün de bu işi yaptın? Ve ve İbrahim karım kardeşimdir; benim dedi: yüzünden kendisi karım Çünkü beni gerçekten öldürecekler, babamın oldu. "(Tekvin, kızıdır. Bap burada dedim. Fakat Allah Ve annemin korkusu gerçekten kızı yoktur; de kız- değildir; ve 20) D e m e k aynı ana r a h m i n d e n u z a k l a ş m a olsa da aile biçimi a ş ı l m a k üzeredir. İbrahim'in oğlu uzaklaşma geleneği İshak zamanında sürer: da İbrahim'in öğüdüyle anadan "İçinde oturmakta almayacaksın. ve oğlum ettirir. rısı İshak olarak aldı. (Tekvin Nahor oğlunun kadını kızını lu o l d u ğ u için geri oğlu Bap Ve kızı oğluma akrabama şehrine yemin gitti. Rebakaa'yı Ve İshak'a ka- 24) kardeşi oğluna buluyor. Harran'ın gelin yapıyor. kızı. Y i n e kardeşi Kenanlılar, a n a s o y - Baba s o y u n a y ö n e l i y o r . Bu y ü z d e n , h e m a k r a b a l ı k h e m d e cinsel y a s a k b a k ı m ı n d a n a n a r a h m i n d e n sürer. kadın gideceksin yanaşmasına Nahor'un Beutel'in İbrahim'in kendi ve alacaksın." Mezopotamya'ya Nahor'un H a t ı r l a y a l ı m Sara, kızlarından memleketime bir "kalkıp kardeşi Kenanlıların benim için Yanaşma İbrahim'in olduğun Fakat uzaklaşma Besbellidir ki hep ilkin aynı a n a r a h m i n d e n g e l e n l e r i n birbiriyle yatışı y a s a k l a n m ı ş t ı r . Bu bize ilk cinsel y a s a ğ ı n a n a y l a y a t m a m a k biçim i n d e geliştiğini de çağrıştırır. çocuklarıyla yattığı Lut kızlarıyla y a t a r a m a a n a l a r ı n e r k e k hiçbir kutsal kitap ve b e l g e d e yer a l m a z . Morgan ve s o n r a s ı a n t r o p o l o j i k i n c e l e m e l e r d e de a n a y l a y a t m a a ğ ı z a bile alınmazken, baba ile y a t m a s e y r e k de olsa Demek İbrahim göçebeleri henüz bu uzun denli yıllar d e v a m aşağı etmiştir. barbar gelenekli ve aile biçimlidirler. Ç ü n k ü h e n ü z İ s a ' d a n ö n c e 2 0 0 0 ' l e r i yaşarlar. kızlarından olan ve Orta Lut'un M o a b v e A m m o n o ğ u l l a r ı y l a olan çelişkiler hep A ş a ğ ı b a r b a r çelişkileridir. Bu g e l e n e k S a m o ğ u l l a r ı n d a uzun yıllar sürer. İsrail ( Y a k u p ) o ğ u l l a rında bile batıp ç ı k a r a k görünür. A m m o n o ğ u l l a r ı a n a h a n yanlıdır, İsrail b a b a h a n yanlıdır - . oğulları 3- Aşağı barbar geleneği (tanrılara yakarak çocuk kurban etme g e l e n e ğ i ) İ b r a h i m z a m a n ı n d a k a l d ı r ı l m a y a b a ş l a s a d a y e n i d e n etkinlik yollarını bulur: "Allah al ve İbrahim'i Moriya üzerinde yakılan ona dedi: Ey İbrahim; ve orada sana git kurban İbrahim oğlunu bolü o l a n deneyip diyarına olarak takdim oğlun İshak'ı dağların biri et." kurban etme yerine, göçebeliğe geçtiklerinin sem- Koç'u k u r b a n eder. A n c a k K e n a n l ı l a r n e r e d e y s e a n a h a n ge- leneklerinde kaynaşmışlardır. Bu İ s r a i l o ğ u l l a r ı n d a n ve d a h a s o n r a bile etkilerini g ö s t e r e r e k , aynı ilk ç o c u ğ u den şimdi söyleyeceğim kurban etme geleneklerini yeni- canlandırır. Ammonoğulları ve M o a b l ı l a r Lut'un kızlarından ların s o y u n d a n d ı r l a r v e a n a h a n etkisiyle: Aşağı olan erkek çocuk- barbar g e l e n e k l i d i r l e r . İ b r a h i m bu ç e l i ş k i y l e aşağı b a r b a r l ı ğ ı n g e l e n e k l e r i n i aşar; Orta B a r b a r sürü ekonomisine uygun henüz o aşamayı Tevrat, nerse, sosyal hazmedemez. H a k i m l e r Bap 30'da, düzen a r a y ı ş ı n a girer. A m a t o p l u m u İ b r a h i m ö l ü n c e g e r i y e d ö n ü ş l e r olur: İsrailoğlu Yetfah, A m m o n o ğ u l l a r ı n ı ye- k e n d i s i n i n , e v i n d e ilk k a r ş ı l a m a y a geleni y a k a r a k k u r b a n e d e - c e ğ i n e söz verir. Yeni k u ş a k l a r iyice y o l d a n çıkarlar: Yine Tevrat, Yeramnya "Oğullarını Tafet'te da ve yüksek geçmedi. oraya nilecek", yerlerini Bundan Tafet ve Bap 7'de: kızlarını ateşte yakmak yaptılar; dolayı, Hinnan işte oğlu ben rab diyor: deresi d e n i y o r ve A l l l a h ' ı n g a z a b ı için bunu değil, Hınnamoğlu Günler ancak ben olduğumu sunduklarıyla onları bilsinler murdar kapalı anahanlıktaki ratmıştır. kaldı ki artık deresi de- dile getiriliyor. Yola g e l m e d i k l e r i n i diye ettim her ilk bulun diyor: doğanı ateşten (lanetledim)"(Hezekiel, B a r b a r l ı k ne denli t i c a r e t ve s ü r ü y l e ne f a z l a c a aklımdan geliyor boğazlanma g ö r e n A l l a h bile öğüt v e r m e k t e n v a z g e ç i p belanızı "Rab deresindeki emretmedim, uğraşırsa geçirerek Bap uğraşsın 20) kendi mı, g e l e n e k l e r i n d e böyle kastlaşabilir. kutsallaştırmalar oldukça uzun s ü r e r e k derin içi- Çünkü izler ya- Kolayca a ş ı l a m a z . İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i d a h a hareketli ve me- d e n i y e t e y ö n e l i k t i . T a r i h s e l g ö r e v l e r i aşağı b a r b a r l ı k g e l e n e k l e r i n i aşıp göçebelikten medeniyete yönelişti. toplumu içinde kutsallaştıracak ulaştırdı. Sonra gelenler, Mısır t a r i h s e l d e v r i m e karıştılar; Bu zorlu düşünce aşama ve medeniyetine 4- İbrahim anılan Sonra yeniden Kenan içlerine kapandılar. g e l i ş t i r e m e y i n c e g e r i y e d ö n ü ş yaptılar. Kenanlıların-Moablıların ve A m m o n o ğ u l l a r ı n ı n Göçebelerinde kendi sentezlerine Hiksoslar adıyla m e d e n i y e t gördüler. ülkesine geri gelip o r a d a f e t i h l e r l e g ü ç l e n i p kendi İbrahim'in sentezlerini İbrahim'i davranış etkisi M e d e n i y e t ' e geçiş, Bunda oldu. kanbağlarının çözü- lüşü y o k . İbrahim zamandaki deniyete geçişin derleyici; da sadece Samoğullarında izine dahi kan rastlayamıyoruz. kankardeşleri geri Çünkü çözen Tersine, İbrahim bir me- daima baba soyuna, göçebeliğe daha sonra m e d e n i y e t e d o ğ r u s ü r ü k l e y e r e k aşağı t a r m a k istiyor. bağlarını barbar geleneklerinden kur- Mısır ve lrak m e d e n i y e t l e r i y l e y a p t ı ğ ı t i c a r e t t e , ilişkiler m e d e n i y e t l e r i ürkütüyor. Aşağı r e z o n a n s b u l a m ı y o r v e t i c a r e t aksıyor. barbarlık, Göçebelik, m e d e n i y e t ile m e d e n i y e t i n ticaret yollarındaki vurucu güçlüğüne uygun düşüyor. İşte bu üçlü k o e k s i z t a n s [bir a r a d a saf b a r b a r z e k a s ı n d a en o l u ş ] ve Medeniyet'e yöneliş ü l k ü c ü yeni fikirleri kutsallaştırıyor. Üç konağı bir a r a d a y a ş a y a n İ b r a h i m ' i n t e k dileği t o p l u m u n u a ş a ğ ı barbarlıktan ğini kurtararak göçebe toplumu sağlayıp, geçmek. ticaret yollarında olarak Samoğullarının çoğalıp y o ğ u n l a ş m a k ve birli- medeniyete B u üçlü t a r i h s e l g ö r e v i n d i n a m i z m i , İ b r a h i m ' i n s e n t e z l e r i n i n kutsallık m e k a n i z m a s ı oluyor. A m a İbrahim zamanı, kötek aşağı m e d e n i y e t e y ö n e l m i ş g ö ç e b e l e r i , a n c a k zor barbar a ş a m a d a n kurtarıp, H i c a z ' d a v e Filistin dört yol a ğ ı z ı n d a cek ö l ç ü d e k a r a r g a h l a ş t ı r a b i l i y o r : Güney Ticaret Yolu ilerideki üzerinde k e n t l e r e t o h u m olabile- Kanbağlarını çözmüyor. İ b r a h i m dört b ü y ü k o l a y d a d a d e r l e y i c i d a v r a n ı y o r : 1- Lut ile ye, kavga etmiyor: S ü r ü l e r e yer y e t m e y i n c e Lut'u d o ğ u y a yöneltiyor. ce onu a s k e r c i l s a v a ş l a Lut, kurtarıyor. Lut'un s o r u n l a r ı y l a ilgileniyor. 2- C a r i y e : Yolu Hicaz'da Mekke'nin hedefliyor. (İslam'a barbar g e l e n e k l e r i n e göre olduğu Geleneklerin kurban e d e c e k kadar hangi muna benimsetiyor. zincirlerini kentlerindeki Batı arada bir y o k l a y ı p karargahlaşıp zürriyetinin Hacer'den olma İsmail'i) aşağı etmekten v a z g e ç m e sentezini kırıyor ve e l i n d e k i aşamada sürüden bulunduğunu gös- bir koçu anlıyor v e t o p l u - (Bap 22) 3- İshak o ğ l u n u n aşağı kalmış yerde Orada göre kurban teriyor. lanıp S a d o m ve G a m o r a h ( T e k v i n , Bap 13-19) k u r u l u ş u n a ön ayak oluyor. gelişmesini güne- H a c e r ' d e n o l m a İsmail'i ve A n n e s i Hacer'i G ü n e y T i c a r e t üzerindeki Kabe'nin kendini k e n t ç i k l e r arası s a v a ş t a esir d ü ş ü n - barbar a n a h a n Samilerinden (Astarte) g e l e n e k l e r i n e sap- Kenanlılardan kız almasını A n a s o y l u Lut'un kızlarından alanlara y ö n e l m i y o r ; deşi Nahor'un o ğ l u n u n kızına: engelliyor; baba soylu erkek kar- Rabeka'ya y ö n e l i p O'nu gelin yapıyor. Bu üç olay ve benzeri olaylar da g ö s t e r i y o r ki İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i nin m e d e n i y e t e ç ö z ü l m e y e değil, g e ç m e k için çoğalmaya ve göçebelikten medeniyet ile ü r k ü t ü c ü , avcı, t i c a r e t t e n kadar uygunu "Ve uyanık, rezonansa göçebelik uygun a n l a m a z aşağı medeniyete olur ki de Firavun sizi çocukluktan Mısırlılar için deyin her çoban ( H i k s o s l a r adıyla (İsrail) ve çağırır şimdiye davar adamlarıdır, kup göçebeliğe b i r l e ş m e ve düşer: b a r b a r geridir, rakip değildir. Hem hem de orta Medeniyet için en göçebedir: Siz rın, barbar a ş a m a d a n ihtiyaçları var: 1- Ç ü n k ü barbar aşağı m e d e n i y e t e y ö n e l m e k için ve işiniz kadar ki, biz Gkoşen Mekruhtur. kendi hem vilayetinde (Tekvin, anılan t a r i h s e l oğullarının nedir der: hem Bap devrime babalarımız kulla- oturasınız; çünkü 46) katıldıkları aralarındaki a n l a ş ı l a n Ya- söyleşmesi bu: Yusuf b a b a s ı n ı ve k a r d e ş l e r i n i öğütler.) 2- İbrahim'in aynıdır: g ö ç e b e l e ş m e k ve rihsel ve Birleşmek, devrim çoğalmak ve a) "Ve sonra gelen çoğalmak, RAB Abram'a Bu başka dilekleri geride hep bırakıp m e d e n i y e t e t k i s i n d e ta- birşey değildir. Bunun için dedi: kabileleri sende b) Rab İbrahim'in " seni zürriyetini torunlarının d e r l e n m e k gerekir: bütün Ve ve barbar a ş a m a y ı medeniyete yönelmek. rüyasına y a t m a k t a n "Ve seni büyük millet edeceğim yüzünün oğul aşağı oğlu mübarek çoğalatcağım, ve senin mübarek İshak'a kılacağım (Tekvin, adını büyük edeceğim olacaktır. (Tekvin, Bap ve yer- 12) dedi: ve kulum Bap 26) İbrahim yüzünden senin c) İbrahim'in "Allah'ın olduğunuz sizi için sevdiği ele torunları sizi sevmesi değildir; atalarınıza İbrahim'in torunları bütün andı Bap 7) torunları Musa zamanında amaçla seçmesi, ettiği yakın Ancak İbrahim'den aynı sizi çünkü çıkardı. "(Tesn iye, 3- da ve davrandılar: bütün kavimlerden kavimlerden az tutmak istediği Yakup (İsrail) daha idiniz. için çok Fakat Rab sizi oğullarında rab kudretli ve uzak bile d u r u m fazla d e ğ i ş m e m i ş t i r . bin yıl kadar s o n r a İ.Ö 9 0 0 ve 8 0 0 y ı l l a r ı n d a İbrani yazısı gelişebiliyor. T e v r a t da b u n d a n s o n r a k a l e m e alınabiliyor. Bu t a r i h l e r d e İ s r a i l o ğ u l l a r ı n d a b a b a d a n o ğ u l a g e ç e n ilk K r a l l ı k - S u l t a n lık g ö r ü l ü y o r : İ.Ö. oluyor: 1002-962: Kral Davut. Sonra D a v u t ' u n oğlu S ü l e y m a n , Kral İ.Ö 962-922. İsrailoğulları bu dönemde Bundan önce İsrailoğullarında P e y g a m b e r l e r de g ö n ü l kabilelerini saraylaşır-tapınaklaşır ve rızasıyla kentleşirler. H e r ş e y Allah'ındır - . Krallık yoktur. seçilmişler veya kabul edilmişler, yönetebilmişlerdir. Tevrat şöyle bir g ö z d e n geçirilirse dahi, İ b r a h i m z a m a n ı g ö ç e b e l e - riyle, Davut S ü l e y m a n Krallığı z a m a n ı n d a k i olayların ç o b a n l ı k t a n kentleşmeye: Fetihlerle, r ö n e s a n s l a r l a k e n t l e ş m e y e gidiş o l u ğ u anlaşılır - . İ b r a h i m z a m a n ı n d a o t u r u k l u k , t a r ı m e k o n o m i s i yoktur. kan Bu yüzden b a ğ l a r ı n ı n ç ö z ü l ü ş ü değil, a n a h a n l ı k g e l e n e k l e r i n i n eriyişi ve çoçelişkiler vardır - . banlıkla Buraya kadar bu g e r i y e ç e k e n ç e l i ş k i l e r e d e ğ i n d i k . D i y a l e k t i ğ i n sa- d e c e b u y ü z ü y l e ilgilenirsek, İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i n i n d o l a y ı s ı y l a kutsallaştırma: T a n r ı s a l l ı k gidişlerini anlayamayız. İ b r a h i m ' i n v e a d ı n a bağlı g ö ç e b e l e r i n , aşağı ku gelenekleri kesip a t m a d i n a m i z m l e r i , sürü y e t l e r l e olan t i c a r e t l e r i n d e n biçimi, İbrahim büyük delilidir: 1dişi "Ve eşekleri "Ve konağa onun ve Abram göçerek kaynaklanır. göçebelerinin koyunları, develeri sürülerde, Cenuptan yüzünü sığırları, huku- medeni- ileri e k o n o m i ve y a ş a m medeniyete eşekleri Anacıl ve döndüklerinin köleleri, cariyeleri en ve oldu. gümüşte ve Beyt- el'e Sürü verimliliği ve zenginliği çiliğine v e a v c ı l ı ğ ı n a Bu barbar: ekonomisi ve neden altında dururken, geri zengindi. (....)"(Tekvin, aşağı d ö n ü l s ü n ? Tarih Ve Bap konaktan 12-13) barbarlığın daima çömlek- ileriye aka- caktır. A m a Lut'un kızları v e o n l a r ı n z ü r r i y e t i n d e n o l a n Moablılar, A m monoğulları ve dönmüştür. B u a n a l a r ı n b a s k ı n çıkışıyla a n a h u k u k u v e e k o n o m i s i n i n Rebeka'dan olma İshak'ın b ü y ü k oğlu Esav a v c ı l ı ğ a üste gelişi v e y a hiç d e ğ i l s e g e l e n e k l e r i n i n üste gelişi olmalıdır. İbrahim göçebe ticaretinde ve m e d e n i y e t e y ö n e l i ş t e kesin Fakat kararlıdır - . 2. Diyalektiğin sadece bu y ü z ü y l e konuşursak İbrahim göçerlerini v e din a n l a y ı ş l a r ı n ı y i n e a n l a y a m a m ı ş v e a n l a t a m a m ı ş oluruz. İ b r a h i m ' i n ticareti t e f e c i - b e z i r g a n v u r g u n c u l u ğ u değildir: a-)" ver dine Ve al. Allah'a, şeyi Sodom Ve Abram Rabbe, ne almamaya Ancak kal kralı Abram'a bir çarık bağı, yediklerinden ve benimle payından Bap eri, askerleri, devrim, giden larının ana kenYüce ait olan bir demeyesin. Aner, bunlar Eş- paylarını 14) savaşçıdır - . ve silahları, vardır. oymakları yapacak stratejiyi ricat içindedirler. karakteri sana malı sahibi ettim, adamların, Y a n ı n d a ya- A n c a k henüz güdecek, Fetih: medeniyete, s a v u n m a d a v e g e n e l l i k l e me- Sodom Kralına, s a t ı l m a z l a r v e başları s ı k ı ş m a d ı k ç a s a l d ı r m a z l a r ; da ve yerin olmasın; kankardeş düşkünü ganimet karşı de zengin bana devlete geçecek a ş a m a d a bulunmazlar; deniyetlere ve ne Abram'ı başkası bana Göklerin ki: Sözünün Tarihsel dedi: ta Mamre'nin naşmaları, ve Canları ettim, alsınlar." ( T e k v i n , b-) kralına bir iplik yemin gençlerin ve Sodom dedi: b u n u gösterir. A m a Mısır F i r a v u n ' u n a S o d o m ile u z l a ş m a - saldırılıp ısırıldıkları zaman k ö l e l e ş e c e k l e r i n e ö l ü m l e r i g ö z e alıp ileri atılırlar: "Ve Abram doğup "Ve halkı kardeşi talim edilmiş bütün geri malı, İbrahim'in hem de vurdukları esir alınmış uşağını Lut'u az olduğunu çıkardı, ve Bap onun işitince, Budan'a malını evinde kadar kovaladı." hem de kadınları ve 145) değildi: krallarıydılar v e denemeleri Sodom Filistin'in ve doğusunda Gomarah'a yerleşik Tarihsel Devrim yapıyorlardı: Abram'ı Kendorlomen döndükten sonra... "(Tekvin, bul Lut'un 318 getirdi. "(Tekvin, kentçiklerin "Ve oğlu olan omer Bap ve 14) beraberinde [Kitabı olan kralları vurup 1958 İstan- Mukaddes, İbrani-Yunani-Keldani'den tercüme] 3 - İ b r a h i m sabırla ilerlediği y o l u n d a , g ö ç e b e l i k t e pekişir: a-) A b r a m ' ı n ve karısı S a r a ' n ı n adları bile d e ğ i ş e c e k kadar ç o ğ a l ı p güçlenirler: "Ve birçok baba diye cak; çünkü Ve nı seni Allah Saray lerin İbrahim'e b-) kavimlerin dedi: Senin ondan ve Ve adın İbrahim: babası ettim." karın Saray'a fakat onun artık Abram: Cumhur'un gelince, Yüce babası ola- onun adı- adı; Sara: anası olacaktır; (Prenses: olacaktır." mübarek İbrahim net olurlar. olacaksın Fakat adın çağırmayacaksın, anası) O'nu kralları babası birçok diye Cumhur'un "Ve milletin çağrılmayacak. kılacağım ve kavimlerin olacaklardır. "(Tekvin, adına bağlı Bap göçebeler Allah'ın İ b r a h i m 99 y a ş ı n d a , İ s m a i l kavim- 17) ahdi üzerine sün- 13'ündedir. S ü n n e t artık A l l a h hükmü olur. İbrahim uygulatmaya "Ve Allah lerince İbrahim'e (sünnet) "Aranızda "Ve "Ahdim etinde hükümlerini bir ahit yere yakın bu olan Bap O zürriyetin (nişanesi) etinizde günde nesil- olacaktır." gulfeleri olacaktır." Ve İbrahim [sünnet derisi] 17) Doğu'da ölüdeniz: daha Lut gölü ç ö k k ü n ve y o z l a ş m ı ş t ı r . yapmaktadır. önce sürekli etmektedirler (Tekvin, doğudaki 19'dan a n l a ş ı l d ı ğ ı n a g ö r e bu kentleri a l m a y a d e ğ e r b u l m a z ; İç t e z a t l a r ı kentler v e Bap iyice ve Ve kent bilinen Lut o n l a r l a bilinmektedir. barbarlar bu 14) şehirlere İbrahim Tevrat Tekvin kentleri g ö z ü n e k e s t i r m i ş t i r a m a o ç ü n k ü aşırı y o z l a ş m ı ş l a r d ı r v e İ b r a h i m ile A l l a h a r a s ı n d a g e ç e n t a r t ı ş m a a s l ı n d a 40-30-20 olarak daraltıcıdır - . ufkunu arasındaki tartışmadır. sonra alameti sizin İbrahim'den İbrahim sonra olunacaktır." hepsini" kentler, tuz ve g ö ç e b e ticareti göçebelerinin senden Medenileşmek üzere y ö n ü n ü S o d o m ve G a m o r a h döner. akın ve ahdin olarak etti. "(Tekvin, 4- İbrahim sen sünnet yandaşlarının sünnet Ve aramadaki medeniyetlerine Bap açık açık y a y m a y a v e tutacaksınız. erkek benim ebedi ve dedi: ahdimi her sizinle kendisini artık A l l a h başlar: 10 Bu kendisi ve Lut kentleri ele g e ç i r m e k için ö n c e 50 a d a m , adam ararlar f a k a t insanı bu d e r e c e d e y o z l a ş t ı r ı p ç ü r ü t m ü ş t ü r . bulamazlar; medeniyet En s o n u n d a Lut'un y a k ı n - larıyla birlikte bu kentleri t e r k e t m e s i en u y g u n ç a r e o l a r a k bulunur. Ve A l l a h bu kentleri y o k eder: larınca bu kentler y o k edilir. Ş ü p h e s i z ki çevre kent ve barbar- Başka çare de yoktur. L a n e t l e n m i ş kent- lerdir. 5- İ b r a h i m ' i n Filistin'deki iyi kavrar. ufku geniştir: Irak, Fenike, Filistin'de t i c a r e t , dört yol a ğ z ı n d a lenmiştir. T o p l u m u n şefi o l a r a k ö n e çıkıp, tartışmasız Sıra k a r a r g a h l a ş m ı ş ve güç- prensiplerini güçlendirmiş, lider o l m u ş t u r . kesin prensiplerle göçebeliği ve Sara adı ve S ü n n e t olayı S o d o m ve G a m o r a h şine u y g u n Mısır m e d e n i y e t l e r i n ve k e n t ç i k l e r i n t a r i h s e l d e v r i m y a p a c a k g ü ç t e o l m a d ı ğ ı n ı çok k e n t l e r i n d e n geri b a ş a r ı y l a geçtiği p e k i ş t i r m e y e gelmiştir. b u n u n en İbrahim kesin d e l i l e r d e ilerleyişi olur. durması bir sınav o l m u ş t u r . da bu s t r a t e j i k gidi- Sabırlı, a l ç a k g ö n ü l l ü ve u z u n vadelidir. Besbellidir ki İbrahim; zamanının olaylarını en iyi değerlendiren ve kendi t o p l u m u n u o dar b o ğ a z l a r d a n g e ç i r e b i l e n e n d e r bir liderdir. A n a h a n l ı ğ ı da G ö ç e b e l i ğ i de Medeniyeti de anlar. T o p l u m d a n ileriye fırlayışı ve Y a h u d i l e r ' e de A r a p l a r ' a da ata o l u ş u b o ş u n a değildir. Göçebelikten kurban olur. (Tekvin, geri dönüşü Artık tanrıya tıkayan insan başka değil bir hayvan keskin prensibi kurban edilecektir: de Bap 22) Bundan sonra sıra medenileşmeye, a m a İ b r a h i m için de vakit d o l m u ş t u r . laşıp yarı tarihsel devrim'e gelmiştir En u y g u n ' u Filistin'de k a r a r g a h - kentleşip yarı g ö ç e b e t i c a r e t i y l e g ü ç l e n m e k t i r . A m a İ b r a h i m M e z o p t a m y a ' d a n beri izlediği ve uğraştığı t i c a r e t y o l l a r ı n d a n d e r s l e r i ni almıştır. T ı p k ı dört yol ağzı Filistin gibi ö n e m l i bir t i c a r e t y o l u d a h a vardır: Hicaz'dan Umman'a açılan t a m da g ö ç e b e l e r e u y g u n d u r . ya yerleştirir. Kabe b u r a d a G ü n e y Ticaret Yolu. Cariyesi kurulur. İbrahim, bunu göremez. DETERMİNİZMİ: "MUCİZELERİ" kendi t o p l u m u içinde h a y v a n l ı k t a n ç ı k a r a k insan t o p l u m u olmanın sancılarını etinde kemiğinde duymakla kalmamış; tin medeniye- insan t o p l u m u n u ç ü r ü t e r e k h a y v a n l a ş t ı r d ı ğ ı n ı d a acıyla g ö r ü p ya- şamıştır - . A ş a ğ ı B a r b a r ve Orta B a r b a r a ş a m a d a , bilinçsiz b a r b a r da sık sık hayvanlaşır. edilemeyecek akıldan Onları g ü t m e k , belirli h e d e f l e r e y ö n e l t m e n i n t a s a v v u r kadar z o r l u k l a r g e t i r m i ş çıkarılmaması gereken olabileceği bir realitedir. hayvancıl sanı korkaklaştırarak aşağılatışına da çürüterek, b a k a c a k kadar insancıl İşte bu (altşuurlu) olduğu Aşağı kadar, bilimi gibi için barbar medeniyetin, in- acıyarak, tiksinerek Barbar-Orta z o r l a m a l a r ı n a karşı s a b ı r l a m ü c a d e l e ettiği mücadele bunun moral d e ğ e r taşır-. çelişkiler y o ğ u n l u ğ u : b i ç i m l e r i y l e m e d e n i y e t ilişkilerini y a ş a y a r a k ; karşı Komün Yine yıkıcı, y a ğ m a c ı , de bura- K e n t l e ş m e bu t o h u m d a n fışkırır. İ b r a h i m ' i n stratejisi tutar. A m a kendisi 3- İBRAHİM'İN Sapadır ama Hacer'i ve oğlu İsmail'i vererek, toplumuna erken Barbar. Toplum m e d e n i y e t e geçiş kadar, g e ç m e d e n i l e ş m e y e uygun başkalaşımları adım a d ı m k e ş f e d e r e k , i ş l e m e k ustalığını getirmiştir. İ b r a h i m ' i n d e t e r m i n i z mi budur. ve ona İbrahim tarihsel g ö r e v i n i yani bu d e t e r m i n i z m i y a k a l a m ı ş ayak uydurabilmiştir. Demek İbrahim g e r ç e k bir önderdir. likler P e y g a m b e r l i k l e t a ç l a n ı r l a r d ı . Antik Tarihte İbrahim bu tür ö n d e r - de öyle o l m u ş t u r . Bunda ş a ş ı l a c a k hiçbir y a n yoktur. Her içinde Peygamber'in yorsa, o mucizeleri; Çağda ölçüsünde olmaz liştirdiği toplum biçimleri realitelere gelişimi karşılık d ü ş e b i l i - P e y g a m b e r g e r ç e k t e n de P e y g a m b e r d i r . Modern dirler. mitolojik k e n d i s i n e bir yer a ç a b i l i y o r v e y a o da "Deha"ların gerçeklikleri, mı? Her d a h i n i n mucizevi teori-pratiği Stalin ölçüde yalancı olur. gibiler o n l a r ı n gösterdikleri Marks-Engels-Leninler öylesine eserlerini sürdüremeyip P e y g a m b e r kesilmişlerdir... keşifler bir keşfi ve o y o l d a ge- mucizevi- berbat ettikleri Peygamberler'e Allah tarafından melekler veya doğrudan ilham- la, sesle, rüyayla v a h i y l e r : Y a ş a d ı k l a r ı t o p l u m s a l s o r u n l a r ı n y o r u m ve çözümleri mezsek, iner. İşin kutsallaştırılmış çıplacık g e r ç e k şu yaşlarında da sorunları rini yakalatır. çirmesi, o Kişi'nin kişinin olur: mistik g e l e n e k y a n ı n a Tarihsel determinizm, y o r u m l a m a ve çözümlere bunu uğratma kutsallaştırma geri toplumlar) prosesi içindeyse belirli sentezle- içinde d u y u p d i l l e n d i r m e s i ve pratiğe ge- mucizesi veya " y e t e n e ğ i " veya dehası kişi büyülen- kişiyi (antik tarih kendisini veya o olur. aşamaya Eğer o denk düşen P e y g a m b e r l i k içinde bulur. Bunu hem kendisi hem de t o p l u m u doğal o l a r a k el ele büyütürler. T ı p k ı modern çağdaki gibi. Onlara liderleri b ü y ü t t ü ğ ü m ü z ve çoğu P e y g a m b e r sıfatını zaman ululaştırdığımız yakıştırmayışımız, Allah'ı b ı r a k ı ş ı m ı z ( l a i k l i ğ i m i z ) ö n e m l i değildir. T o p l u m s a l ve m e k a n i z m a m ı z aynı prosenin bir kenara kişisel d ü ş ü n c e devamıdır... İbrahim'in sentezleri veya tarihsel görevleri a z ı m s a n a c a k buluşlar mıdır? 1- Aşağı 2 - Orta Barbarlık geleneklerini Barbar; 3- M e d e n i y e t e y ö n e l m e k . sel devrim leceği potansiyelini tektanrı kesip a t m a k . göçebe ekonomisine geçmek. dini M e d e n i y e t ile t i c a r e t ilişkilerini ve t a r i h - d e n g e d e t u t u p yerli biçiminde (Tarihsel yerinde götürmek. Devrim ideali olarak Ge- miras) bırakmak. 4- Her y a n d a ye y ö n e l m e k : sunaklar; k a r a r g a h l a r k u r a r a k Filistin'de kentleşme- Dört yol ağzını t u t m a k . 5- Güney Ticaret Yolu üzerinde Hicaz'da karargah, kent t o h u m u n u , kabe t e m e l l e r i n i atmak. Tarihsel Devrim t o h u m l a r ı n ı , ideallerini ekmek. Bu t a r i h s e l Baba"lığından, Yukarıdaki mazsınız. görevleri Abram'ı İbrahim yapmıştır. K a v i m l e r Babası: Ü m m e t Atalığına yükseltmiştir. görevlerinde Tarihsel gelişim hiçbir içinde uydurma ve Kabile'nin " Y ü c e yakıştırma Finike,Filistin, Sodom, yan b e n z e r kentlerin; A r a b i s t a n ' ı n , Y e m e n ' i n , H a b e ş ' i n v e bunları Irak ve Mısır m e d e n i y e t l e r i n i n a ş a m a l a r ı lişmeye uygun o, ve sakin insanlar herkesin eli arasında ona olacaktır. "(Tekvin, "Kavimlerine "Ve bellidir. Ve t ü m t a r i h s e l ge- fakat Kur'an'da ve İslâm Hacer ve İsmail mitolojisinde ile birlikte Hicaz'da k u r d u ğ u olayı yer almıyor. T e v r a t şu kadarını iliştiriyor: "Ve karşı olmayan, bazı olaylar gibi, İ b r a h i m ' i n Kabe'yi ve kuşatan düşmektedir. Ancak Tevrat'ta olan bula- Gamorah İsmail'in göre 12 ömrünün yabani karşı Bap bey yılları adam olacak ve olacaktır; bütün onun 16) idiler. 137 (İsmailoğulları)" yıldır. eli kardeşlerinin herkese şarkında "Ve dir) Havila'dan Şur'a kadar (ki bu Asur'a giderken Mısır'ın önünde- oturdular. "O bütün Tevrat, yor. kardeşlerinin karşısında yerleşti. "(Tekvin, hakkında kesin Hacer ve İsmail Oysa olaydan miş o l m a s ı bin yıl s o n r a y a z ı l m a s ı n a akla y a t k ı n geliyor. A m a daha larında S a r a ' d a n ve İ b r a h i m ' d e n g e l m e mekanizması, Sara dolayısıyla Tevrat'taki ni" " h e r k e s e İbrahim'de sahip şu sözcükler değil; İsmail'de. olarak arayıp karşı olan" "Mübarek" kılınmıştı. neden? mi? karşıdır. oğul- oluyor: "yaba- K a b a h a t Sara İsmail'i Hayır! Oysa İsrail konuda sansür işlemiş b u l u n u y o r . m a ğ d u r olan gerekmez olanlara beri bu karşılığı karşı"... Oysa sormaları kendisine" baskılarla sansür'ün karşı", " k a r d e ş l e r i n e 25) karşın v e r m e s i , bilgilen- başından kötüleme yoluyla bu Bap bilgiler v e r m i y o r , v e r e m i - Kabile Bap ve hak d i n i n e 17'de geleneği, İsmail de Bu y ü z d e n İ b r a h i m bile, a n a h a n S a r a ' n ı n d ü ş m a n l ı ğ ı n a karşı duramıyor; belki yerini bile t a m s ö y l e m e d i ğ i Hicaz d a ğ l a r ı a r a s ı n d a y e r l e ş - tiriyor; Sara'nın gözü önünde, Beer-Şeba'da veya "Paran" da bırakmı- yor Hacer ve İsmail'i. İ b r a h i m , Irak ve Mısır m e d e n i y e t l e r i a r a s ı n d a k i ticaret yollarını rış karış d o l a ş ı p rak, O'nu A d e m ' d e n rindeki olayı i n c e l e m i ş bir strateji Hicaz'a beri bilinen geleneksel kadar, eğer İ s m a i l o l a y ı n a buna v e s i l e o l m u ş t u r . dır t a r i h s e l ustası. me- Güney Ticaret Yolu üze- dek g ö t ü r m e m i ş s e ; kullana ka- sezileri ve O z a m a n l a r M e d e n i y e t en az 2 - 3 devrimler kontejanlarını Körfezi'nden U m m a n Keskin kullana İsmail bin yıl- azaltığı ve D e n i z i ' n e bağlı Orta T i c a r e t Y o l u Basra ü z e r i n d e nere- d e y s e kastlaşıp t a ş l a ş t ı ğ ı ve kent k a r g a ş a l a r ı y l a bu yolu t ı k a d ı ğ ı için, İbrahim Güney Ticaret Yolu'nu yoklamadan duramazdı. Bu y ü z d e n bu g e r ç e ğ i Kur'an ve İ s l â m Mitolojisi: A b b a s ve İbni "Bir zamanlar İbrahim'e retmiştik: "Bana duranlar, rükû "İnsanlar gelen Kutsal Tarih (İbni kelbi) dile getirdi: hiçbir ve secde içinde haccı, yorgun develer beyt'in şeyi (kabe'nin) ortak koşma edenler için ilân et; üzerinde sana evimi gerek yerini ve temiz yaya gelsinler." açıklamış tavaf ve edenler, emayakta tut" gerek uzak (Kur'an, yollardan Hac Sûresi 26-27-28) "Rabbimiz, yanında ben ekinsiz Artık sen yemişlerle de İsmail'dir. vadiye bir takım besle Tevrat'ta çocuklarımdan bir ki insan edilen Bunun anlamı: ile İsmail, yılmış anahan, 132 tüm (İbrahim çocuk Beyt-iHaram namazı sever yap. Sûresi, İshak'tır. Ve (Kabe'nin) kılsınlar diye. onları çeşitli 37 Ayet) İslâm mitolojisindeyse Her iki t o p l u m u n da A ş a ğ ı Barbarlığı bırakıp sürü e k o n o m i s i n e g e ç t i ğ i n i n Hacer senin Rabbimiz gönülleri onları şükretsinler" kurban bazısını, yerleştirdim. belgesi, Arabistan babahandır. Bu kutsal ö y k ü s ü d ü r . insanlarına kutsal b a ş l a n g ı ç sa- atalar ç e v r e s i n d e A r a b i s t a n T o p l u m u , Araplaştıran Arap: " A r a b - ı Â r i b e " v e A r a p l a ş m a k isteyen A r a p : m ü s t â r â b e " olarak Ve İsrail zıtlıkların ile A r a p zıtlaştı başlangıçları Görülüyor: "Arab-ı harmanlaştı. Tarihi kinleşti. T e v r a t - K u r ' a n ve Mitolojiler bu e t k i s i n d e gelişti. olaylar g e n e l , ve M a s a l l a r a u y u y o r ; v e y a tersi... ana gidişlerinde Kutsal Kitaplara Bu kadarı i n s a n l ı ğ ı n gidiş k a n u n l a r ı a ç ı s ı n d a n bize y e t i p artıyor. Ayrıntılar, u z m a n l ı k l a r ı n b o ğ u l d u k l a r ı alan olmadıkça, genel gidiş kanunlarını d i r e c e k m a t e r y a l l e r olabilirler. daha da aydınlatacak ve güçlen- Realiteyi t e m e l d e d e ğ i ş t i r i m l e r e zorla- m a d ı k ç a a y r ı n t ı l a r a d a h a fazla g i r m e m i z e g e r e k yok. (Genesse, A.R. G e n e l Tarih, Cilt. 5) 4- İBRAHİM Buraya çeği DİNİ'NDE "KUŞKULAR" kadar hiçbir t e r e d d ü t e yer b ı r a k m a y a c a k ö l ç ü d e şu iki ger- izledik: 1- İ b r a h i m (tektanrı) dini; m e d e n i y e t e Sınıflı t o p l u m a geçiş, m ü n c ü l bağları ç ö z ü ş dini o l m a m ı ş t ı r . T e r s i n e k o m ü n c ü l ko- bağları a ş a ğ ı k o n a k t a n orta k o n a ğ a t a ş ı y a n ve m e d e n i y e t e y ö n e l t e n bir kabile dini: Komüncül Komün din o l m a k z o r u n d a dini totem kalmıştır". geleneklerini henüz atamayan; atsa bile, hiç o l m a z s a a n a tanrı, b a b a t a n r ı v e y e r - g ö k t a n r ı l a r b a s a m a k l a r ı n ı y a ş a m a k t a n v a z g e ç e m e y e n ; onları a ş a m a m ı ş bir din o l m a s ı g e r e k m e z mi? O halde İ b r a h i m dini t e k t a n r ı dini değil mi? Tarihöncesi Bilimi tünleştirilmedikçe, bu a ş a m a d a antik t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı y l a prose, m a d ı k ç a y e t e r s i z kalır. 2- İbrahim'in insanlık tarihi bü- bütünüyle gözönünde tutula- B o c a l a n a n n o k t a burasıdır. mucizeleri, yine hiçbir t e r e d d ü t e yer bırakmaksızın izledik ki, ileri g ö r ü ş l ü bir kabile reisinin en y e r e l s e n t e z l e r i n i n kutsallaştırılmış y a n s ı m a l a r ı d ı r . Yani ölçüde İbrahim'in Peygamberliği su götürmez dosdoğrudur. Oysa yine k o m ü n dini d a h a ç o k ata dinidir; ğil tanrı yapar. A n a t a n r ı - b a b a t a n r ı gibi. gördük. Peygamberlik medeniyete geçişten selleştikçe ortaya çıkar. Tanrılarla, yercil atayı P e y g a m b e r de- S ü m e r l e r ' d e ve T ü r k l e r ' d e sonra; k u t s a l l a ş m a gök- yöneticiler arasında görüş alışverişi y a p m a k için. O halde İ b r a h i m bir tanrı mıdır? O halde k o m ü n bilimi medeniyete çözülüş aşamasında yetersiz kalır. Olayı canlı bir gidiş o l a r a k t ü m tarih ö l ç ü s ü n d e ele a l a b i l i r s e k ç ö z e b i l i r i z . Ö z e t l e bu iki kesinleşmiş tespit: 1- İ b r a h i m dini 2- İ b r a h i m k o m ü n c ü l bir dindir. komün tanrısı derin bir çelişki içindedir. benzeri bir liderdir. Medeniyet diniyle O halde Kutsal Kitaplar ve Kutsal Tarihler, Mitoloji y a l a n mı s ö y l ü - yorlar? İşin k o l a y ı n a kaçanlar, T e v r a t , Kur'an ve m i t o l o j i k çelişkilerle o y n a mayı pek severler. U z m a n l ı k , a y r ı n t ı l a r d a b u l m a c a ç ö z m e vakit geçir- mesidir; nakitleri nasıl olsa gelir. V a k i t l e r i ve nakitleri o l m a y a n l a r a işin özü yeterlidir. Tarihi y a p a c a k o l a n l a r a , İ b r a h i m t i m s a l i d u r u s e n t e z l e r y e t i p artar. Tevrat-Kuran yi işler: ve Kutsal Tarihöncesi çileyle, sabırla sallaştrılmış: Masallar, gerçekte, Semit toplumlarının, uzun özünde bir t e k p r o s e barbarlık konaklarını y ü z y ı l l a r içinde a ş a r a k m e d e n i l e ş m e l e r i n i n Tektanrı binbir kut- i d e o l o j i s i n e u l a ş m ı ş ö y k ü s ü n ü anlatırlar. A n c a k o prose t e k başına; İ n s a n l ı k t a r i h i n d e n s o y u t l a n m ı ş bir gidiş değildir. T a r i h ö n c e s i n i n S e m i t t o p l u m l a r ı , I r m a k c ı l Irak ve Mısır m e d e niyetlerinden sıçramalı etkilenerek, b i n l e r c e yıllık t e f e k k ü r : Düşünce çabasıyla s e n t e z l e r l e gelişirler. B a r b a r ı n t e r t e m i z zekası, pratiğine, g ü n d e l i k v e uzun v a d e l i y a ş a - mına neyi yararlı g ö r ü y o r s a o n u s ü n g e r gibi emer, p r a t i ğ i n d e d e n e y e rek y a ş a m ı y l a sentezleştirir, s ü r a t l e kendi da onu açtır, ölümüne geliştirici savunur, savunur, olan geleneği hemen malı yapar. her s e n t e z i haline getirir, bir d a h a Genellikle de y e n i l i k l e r e ve düşünceyi benimseyerek g e l e n e k l e r i n e sokar. Tarihsel D e v r i m l e r i n Tarihi, cycle: D e v i r d a i m biçimlerde de olsa (he- lozonik) ilerleyişi v e y a barbarın tarihi değeri t o p l u m s a l açıdan Kollektif A k s i y o n u n d a y s a , beyinsel a ç ı d a n da bu t e m i z , parlak z e k a s ı n d a medeniyetin kastlaştırılmış d e r e b e y fikirlerine s a p l a n ı p k a l m a y ı ş ı n d a yatar. Komün, toplumsal bakımlardan tamı tamına kollektif y a k ı c ı - y ı k ı c ı , aynı z a m a n d a k e n d i n e göre y i n e de y a p ı c ı ilkel s o s y a l i s t bir güç o l u ş u yanında; kişi de ayrı ayrı p a r l a k z e k a l a r a , y e t e n e k l e r e , p o t a n s i y e l da- hilere g e b e özgür, eşitlikçi ve geliştirici beyin üretici bir potadır - . 40 yıl s a b ı r l a - a z i m l e t a r i h s e l d e v r i m l e r e h a z ı r l a n a n Atilla'ları, Cengizleri, T i m u r ' l a r ı , B a b ü r l e r i , T a r a Bulba'ları v e y a vakit d o l d u m u anında çiçeği dan burunda İskender'leri, komün toplumlarıdır ya da Komün ufukları potasında gözleyen gelişen bir m i ş i n d e s a d e c e ileri kuş Fatih'leri ç ı k a r ı v e r e n güç, ya d o ğ r u komün gelenekleridir, kişi gibidir. beyni, Asla b a k a n ö n d e r ataları vardır. medeniyete değmemiş, hele g i r m e m i ş s e , gibidir. adeta Komün, tarihin y e t e g i r i ş i n d e tarihi deniyetlerin kanatlanmaya geriye kellesini u ç u r u p y e n i s i n i tarihlerini olmamış sayışı, gelecekle dopdoludur. kendisinin Zaten hazır, yeni çünkü geç- k o m ü n ü eğer bir g e ç m i ş e d e s a h i p değil başlangıcıdır. k e n d i s i y l e başlatır, bakmaz, Bu y ü z d e n kendisinden her m e d e n i - ö n c e g e l m i ş me- k u r d u ğ u z a m a n eski tarihe sahip medeniyet olmayışındandır; İşte bu, yeni koşullara, uğurda ufukları g ö z l e y e n ö z g ü r k o m ü n kavşaklara ölümleri y e t l e sezer, düştüğü göze bulur v e tarihsel devrimleri zaman alır a m a başarır. beyni; u y g u n tarihi dahiyane yaratışlara tarihsel görevini girer. Bu büyük bir h a s s a s i - Yücelmeye-kutsallaşmaya dayanamaz; b a ş a r m a s ı ve k u t s a l l a ş m a s ı , hep r ü y a d a g e z e r gibi d a h a ç o k bilinçaltıyla olur. Bu y ü z d e n başladığı işin: T a r i h s e l d e v r i m l e rin s o n u n u g e t i r e m e z . fetih olur; Medeniyeti fetheder ama sonradan medeniyete d e r e b e y l e ş i p b a ş k a bir k o m ü n ü n v e y a kılıcına başını uzatır. Y i n e de antik tarih, bu sıyla y ü r ü m e k z o r u n d a sınıflar s a v a ş ı n ı n vekili kalmıştır; sosyal komün geleneğinin k o m ü n g ü c ü y l e ve z e k a - devrim getiremeyen sosyal k o m ü n akınları o l m u ş t u r . M u h a m m e d ' i n tektanrı geliştirimi, tamı t a m ı n a bu proseyle d o ğ u p geliştiği gibi, İ b r a h i m ' i n t e k t a n r ı s e n t e z i de antik t a r i h i n bu gidiş kanununa uyar. Muhammed, Kent d ü z e y i n e e r i ş m i ş bir Y u k a r ı B a r b a r g e l e n e k l i aşi- ret ç o c u ğ u d u r . İbrahim, Muhammed'den 2500 yıl önce gelmiş bir O r t a Barbar, g ö ç e b e aşiret lideridir. Yani sosyal kesinlikle m e d e n i y e t insanı sınıf u f u n e t l e r i y l e t u r ş u y a te-korkuya, tapınaklara, derebeyliklere Tersine, Beyinleri apoletlere sembolü putlara, büyülenmemişlerdir. m e d e n i y e t y o z l a ş m a l a r ı n d a n t i k s i n e r e k , Tarih- sel g ö r e v l e r i n i s e z m e k v e b a ş a r m a k üzere kendilerini niyet gidişlerini medeniyetin mala-mülke-şöhre- sürüsüne bereket çoktanrı saraylara, o çürüyen değildirler. çevrilmemiştir; kuşatan mede- ibretle izlemişler ve şu d u p d u r u s e n t e z l e r e u l a ş m a s ı n ı bilmişlerdir. 1- Medeniyet, dalında çoktan olmuş, kolayca kopartabilecek bir meyvedir. V e y a iç ç e l i ş k i l e r i y l e ç ü r ü y e n a m a d o ğ u r a m a y a n ve bu y ü z den de asla ileri g i d e m e y e n , " a y a k l a r ı kilden bir d e v " dir. 2- M e d e n i y e t l e r i n b e ğ e n m e d i k l e r i kendileri (yani dış kabileler) ise, geri olsalar da insan ö z ü n ü y i t i r m e m i ş , p a r ç a l a n m a m ı ş , cesur, s a v a ş çı, paylaşımcı, eşit, yalan-dolan bilmez kankardeş toplumlar olarak y e p y e n i insan v e ç o ğ r a f y a o l a n a k l a r ı n a v e p o t a n s i y e l l e r i n e s a h i p bendini a ş m a y a hazır; t ı k a n ı k l a r ı açıcı güçlerdir. 3- M e d e n i y e t i n içi, d ü z e n i , insanları, herşeyi gibi t a p ı n ç l a r ı da karmakarışıktır, hatta mik p u t l a r d a n kendisi gibi hiçbir p r o b l e m i ibarettir. a y d ı n l a t m a y a n ve ç ö z e m e y e n ko- m e d e n i y e t i n beyni de (inancı da) a c ı n a c a k haldedir. 4- Öyleyse yepyeni, medeniyet Dolayısıyla daha sağlam, yıkılmaz düzenli ve inançlı bir gerekir. İlk m e d e n i y e t i n Irak balçıkları içinde doğduğu günden beri, ilkel içinde g e l i ş e n d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş s e n t e z l e r i , ilkel b i ç i m l e r i n d e n baş- l a m a k üzere bu y ö n d e o l m u ş t u r . Ve en olgun y a z ı y a g e ç m i ş biçimini de Kur'an ile b u l m u ş t u r . Tektanrı ideolojisi, bu t a r i h s e l devrim görevlerinden ayrı bir oluş değil, t e r s i n e o g ö r e v l e r i n k u t s a l l a ş t ı r ı l m ı ş en d o ğ a l y a n s ı m a s ı d ı r . Ç ü n kü antik t a r i h t e d ü ş ü n c e h e n ü z kutsallık k a b u ğ u , beşiği Bu y ü z d e n M u h a m m e d ' i n tektanrı ideolojisinin veya içinde gelişir. kutsallaştırma prosesinin en olgun örneği oluşu; A r a b i s t a n çöllerinden adı sanı işitilmedik bir kabile t o p l u m u n d a n çıktı diye y a d s ı n a m a z s a , tıpkı öyle tektanrı sentezini ilk yakalayıp s a v u n a n İbrahim de yazısız, g ö ç e b e d i r diye yad- sınamaz. M u h a m m e d bile İbrahim'den 2500 yıl sonra gelmesine karşın o k u m a yazmasızdır. O d ö n e m d e Mekke'de, Medine'de o k u m a y a z m a bilenler p a r m a k l a g ö s t e r i l e c e k kadar azdır. medeniyete yeni yeni çözülmeye öncesi t o p l u m u n geleneklerini sürükler. kı: Barbarlığın Çünkü y a ş a n a n t o p l u m b a ş l a m ı ş Yukarı Barbar: henüz Yazısız tarih M u h a m m e d ' i n İ b r a h i m ' d e n far- göçebelik a ş a m a s ı n ı geçmiş, Kent a ş a m a s ı n d a y a ş a m ı ş oluşundandır. A m a İbrahim de ilk ana Irak ve Mısır medeniyetleriyle ve çevre barbarlarla içli dışlı y a ş a m ı ş ; göçebeliği de a ş m a y a hazır, görev- lerinde pişmiş bir lider oluşu, onu bu farkı k a p a t m a y a eğginleştirmiştir [meyilli]. yalnızdır; Sadece yaşadığı arasındaki toplumu içinde uçurum, M u h a m m e d ' i n k i n d e n farklıdır. yani toplumu larıyla beraber, göçebeleri de peşine t a k a r a k bir tarihsel devrimi rabilir. İbrahim bunu medeniyetleriyse başaramaz: Toplumu henüz güçlüdürler. başa- henüz geridir ve Irak, Bu y ü z d e n ile M u h a m m e d , kenttaş- İbrahim'e Irak, Mısır Mısır, Finike, A r a b i s t a n ticaret yollarında tarihsel devrime hazırlık d ü ş ü n c e s i n i geliştirmek kalır. Tektanrı rim g i d i ş i n d e n lı, Bu ise tektanrı ideolojisi biçiminde yansır. ideolojsini, barbarın k o p a r d ı n ı z mı, m e d e n i y e t l e r l e güreşi: Tarihsel k o n u y u tarihi o l a y l a r d a n soyut, dev- parça- m e t a f i z i k l e ş t i r i l m i ş u z m a n l ı k a l a n ı n a s o k a r s ı n ı z ki, bu ölü d ü ş ü n c e o t o p s i s i n d e n , canlı yeni s e n t e z f i k i r l e r d o ğ a m a z . Barbar, y a p a c a ğ ı yalarla, Yazıya sunaklarla, geçebilirse işi önce sözle sazla, adaklarla Kur'an gibi şiirle gelişir, sonra anında yazılaşır. ilkellikte b u l u n u y o r s a , a ğ ı z d a n a ğ ı z a naklen olarak, İ b r a h i m ' i n ö y k ü s ü gibi kutsal kutsallaştırır. başardıkça Yazıya Bu rü- destanlaşır, geçemeyecek k o r u n a n şiirler, d e s t a n l a r 1500 yıl sonra da olsa T e v r a t ' a g e ç e r ; m a s a l l a r halinde 2 5 0 0 yıl sonra İ s l a m M i t o l o j i s i n d e (kutsal ta- rihte) yerini alır-. Yani ne kutsal kitaplar, ne mitolojiler yalan söylememişlerdir. Muhammed gibi İbrahim de bir kabile t o p l u m u insanıdır. yaratışında tektanrı şaşılacak bir yan fikirlerini Şaşkınlığımız ve olamayacak bulamıyorsak, bir yaratış kuşkularımız bizim M u h a m m e d ' i n Kur'an İbrahim'in Tevrat'a kuşkusuyla medeni, ele geçmiş almamalıyız. barbar güneşini bilmeyişi- mizden ya da barbara medeni önyargısıyla bakışımızdan ileri gelir. 136 Kutsal sa Kitaplar ve Kutsal Tarih: Mitoloji eğer y a l a n ( u y d u r u y o r s a ) b u n u iki y ö n d e y a p m a k z o r u n d a d ı r l a r . devir insanını, y i n e m e d e n i ; medeni insanla hem de d ü z e n b a z , 1- Eğer İ b r a h i m dini t e k t a n r ı c ı y ö n l ü tahrifatı ve u y d u r m a y ı değilse Bu da y e t m e z ; çoktanrıcılık sadece bugünkü g i z l e m e k ve t e k t a n r ı c ı 1- Eski ç o k t a n r ı dırlar; çünkü her a l a n ı n d a Kabile dinidir ki o z a m a n bu iki (yalanı) gerektirir. d e n i y e t l e birlikte ç o k t a n r ı c ı l ı k gelişir; insanları Bizantizmde gelişmiş k a r ı ş t ı r m a k olur: 2- " Ç o k t a n r ı c ı " : T o t e m i s t : A t a dini: çağın söylüyorlarBu d u r u m o bilinçte kabile d i n i n e ait değildir. Me- g ö r d ü ğ ü m ü z gibi gökselleşir. olamayacakları için, İbrahim O dinin hale s o k m a k için: izlerini o temel s i l m e k üzere bir hayli olaylar, kutsal uğraşmak zorunda- kitapların ve masalların hemen kendisini h i s s e t i r m e d e n y a p a m a y a c a k kadar dallı budak- lı ve köklü gövdelidir. 2- Ayrıca o devirlerde bunları, gelişmiş medeniyetlerde olduğu gibi bir tek "kişi" kendi karihasından, istediği gibi kolayca, kontrolsüzce uyduramazdı. Toplum, Tevrat yazılırken de; Kur'an yazılırken de, Kutsal Masallar yazılırken de, kontrolün t a m a m e n kalkacağı kertede paramparça sınıf ve zümrelere bölünüp zıtlaşmamıştı. Bu alanda bir yalan uyandırabilirdi. Ve yalana elbirlik ortak olunmak zorunda sosyal bin yankı kalınırdı ki bu olanaksız kalır ve kokusu çıkardı... Dolayısıyla ilkin Tevrat'ta yapılabilecek bu tür tahrifat ve uydurmalar, İncil'de olmasa da Kur'an'da yankısını bulur; apaçık çelişkilerin akla yatkın yorumları geliştirilebilirdi. Ne Tevrat'ta, Masallar'daki ne neklerine göre çelişkiler, temeldeki yer inanışlara Tevrat Kur'an'da o günkü biraz İbrahim'in eğilime götüren dikkatle t o p l u m u n d a yeni bu tür çelişkilere rastlanamıyor. aşiret y a p ı l a r ı n ı n tarih benimşeyişleriyle bırakmayacak öncesi de çelişkiler, (rezonanslarıyla) tektanrıcılığını sokuş öncesi sallantıya, biçimindedir; gele- açıklanabilir. İbrahim Bu tereddüte dinini tarih hiçbir çelişki yer a l m a z . . izlenirse, filizlenmeye İbrahim tektanrıcılığının, b a ş l a m ı ş bir prose: İbrahim Gidiş o l d u ğ u anla- şılabilir. İbrahim'in tanrıcı oğlu Kenanlılar Mezopotamya'ya Y a k u p , dayısı Rahel'i İshak ile da, baba evlendirmez; geleneğiyle baba kayınbiraderi Laban'ın yanına Laban'a 20 yıl çalışarak, k e n d i s i n e eş edinir. A y r ı l m a l a r ı çoluk ç o c u ğ u ve s ü r ü l e r i y l e a y r ı l ı r k e n , devenin Laban ğildir. semerine "Niçin çok- gönderir. Laban'ın kızlarını: Lea ve çekişmelidir. Y a k u p h a b e r s i z c e karısı Rahel her y e r d e arar; hatta çalınan Laban Y a k u b ' a ç e k i ş i r k e n şöyle der: gizlice Yakub'u Paddanaram'a: babasının putunu koymuştur. "Terafim"i Çünkü oğlu memleketi kaçtın?.." bir tek putta de "Niçin ilahlarımı çaldın?"... (Tekvin, Bap 31) Tevrat'ı y a z a n l a r da " T e r a f i m " d e n tekil o l a r a k söz e d e r l e r k e n bile ç o ğ u l m u ş gibi de anlatırlar: "Ve Rahel T e r a f i m ' i a l m ı ş , ( b u r a d a bir t e k p u t m u ş gibi s ö z e d i l i r k e n h e m e n a r d ı n d a n g e l e n c ü m l e : ) "Ve onları devenin semeri içine m u ş t u v e ü z e r l e r i n e o t u r m u ş t u " d e r k e n sanki " T e r a f i m " çoğul koy- putları a n l a t ı y o r m u ş gibi ele alınır-. Ama şurası kesindir: Mezopotamya'da Harran ilaha inanç besler: A n c a k olayları İbrahim'in dolayında torunu b ü t ü n l ü k içinde izlemek; işimize geldiği O zaman o "ilahlar": birçok gibi alıntı tarih öncesinin medeniyetlerden esinlenerek karışmış, çoktanrı kalmışlığı Laban, değil " İ l a h l a r ı m " deyişi b u n u açıklar. k e m i r i ş i n e u ğ r a t m a m a k gerekir. veya kardeş eyleşir v e t e k t a n r ı y a inanışları ikincil "İlahları"nı değil, görülür: Laban, Yakup ile yeminleştiği zaman, kendi İ b r a h i m ' i n aynı z a m a n d a kendi babası olan N a h o r ' u n inandığı t e k t a n rı: A l l a h ' ı şahit ve g ö z c ü t u t a r : "Birbirimizi Allah gözden kaybettiğimiz zaman seninle benim aramızda şahittir" "İbrahim'in Allah'ı hükmetsin" der. Burada ve (Tekvin. ilahlar; memiştir. Nahor'un Bap Allah'ı, babalarının Allah'ı aramızda 31) tarih öncesi g e l e n e k s e l çoktanrılar, Fakat başrolü o y n a m a z l a r . henüz t e r k e d i l - İbrahim tektanrıcılığı, İbrahim'in t o p l u m u n u b ü y ü k bir t a r i h s e l d e v r i m g ö r e v i b ü y ü l e m e d i ğ i ö l ç ü d e sarıp s a r m a l a y a m a z . İ b r a h i m ' i n t e k t a n r ı s e n t e z i kendi içinde büyür. İ b r a h i m t e k t a n r ı s e n t e z i n i d a y a t m a k y e r i n e kendi t o p l u m u n u kendi s e v i y e s i n e ç ı k a r m a k üzere e ğ i t m e : A ş a ğ ı barbar g e l e n e k l e r i n i kesip a t m a k , göçebelik, ticaret, sunaklar, k u r b a n , t e m i z l i k , s ü n n e t , derleniş işleriyle uğraşır. Bunları b a ş a r d ı k ç a t e k t a n r ı s e n t e z i n i t o p l u m u n d a sabırla maya- landırır - . İ b r a h i m ' i n tarihi prosesi, a ş a m a l a r ı , g ö r e v l e r i k a v r a n m a d ı k ç a , O ' n u n t e k t a n r ı c ı t u t u m u d a t o p l u m u n d a k i gelişimi d e a n l a ş ı l a m a z . İbrahim'in ğı da kendi çağında yaşlılık ç a ğ ı n d a ölümünden sonra kendi tarih elbette başarıları geliştikçe tektanrıcılı- t o p l u m u n d a y a y g ı n l a ş ı p derinleşir. öncesi gelenekler yeniden canlanır. Bu Ama her bir akıştır - . tarihsel kavşakta görülebilen doğal Yine Y a k u p ile Kenanlılar'ın arası kızı Dina y ü z ü n d e n açılınca, Beyt- El'e g ö ç e t m e k üzere yola çıkarken eski çoktanrı putlarını Y a k u p g ö m e r : "Ve mızda Yakup olan ğiştirin. Ve evine yabancı ve kendi ilahları kalkalalım ile atın Beytel'e beraber ve "Ve ellerinde olan bütün yabancı verdiler. Ve Yakub onları gömdü. Ve hepsine gizleyip dedi: giysilerinizi Arade- çıkalım." Yakub'a tına olanların kendinizi göç ettiler." ( T e k v i n , ilahları Şekem'in Bap ve kulaklarındaki yanındaki 35) meşe küpeleri ağacı al- Eski totem-ata gelenekleri g e ç m i ş olsa da t o l e r a n s l a İbrahimoğularında karşılanır. Çünkü yeniden canlanışa h e n ü z g ü ç s ü z ve parça- lanmış d u r u m d a d ı r l a r . T e k t a n r ı s e n t e z i tarihi z a r u r e t l e r içinde ö n e çıkartılır. O zaman da t e k t a n r ı s e n t e z i n e sarılış artar. b u n u s a b ı r l a d e n e y e r e k g e l i ş t i r m e k z o r u n d a kalırlar. da ç o k t a n r ı l a r ı da o l a y l a r ı n gidişi t e k t a n r ı c ı l ı k ağır Laban bile "Ve Allah sıkınıtılı Ama ele gece Yakub'a ne "yabancı günlere iyi ne Arami kötü İlahlar" düştüğünde kendi içindir. ilahlarını Laban'a neyin etkisinde gelip ona hem dedi: değil, Kendini sa- bir şey söylemeyesin." ( T e k v i n , nesidir? kalınmış Küçük çoktanrı kabile Bap 31) savaşlarında putlarıdır. k o r k u l m a k t a v e y a etkilerine inanılmaktadır. de h e m t a n ı n m a l a r ı ri Giderek rüyalarına sokar: rüyasında geçirilmiş v e y a dan içerisinde s ı n a v d a n geçirir. basacaktır. İbrahim'in tektanrısını kınıp, İbrahimoğulları Herkes tektanrıyı Hâlâ onlar Gömmelerinin sebebi de b u l u n u p karşı t a r a f a Henüz tarih ö n c e s i t o p l u m a ş ı l a m a d ı ğ ı hizmet etmemeleiçin ç o k t a n r ı c ı l ı k da İ b r a h i m ' i n e ğ i t i m i n e karşın a ş ı l a m a z . İ b r a h i m ile t o p l u m u v e y a t o r u n ları ve y ü z y ı l sonra g e l e n t o p l u m u arasında bile u ç u r u m kolay dola- mayacaktır. N i t e k i m 2 5 0 0 yıl sonra bile a n c a k bir t e k M u h a m m e d çıkıp t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı geliştirebilecektir. A n t i k tarih Yakub'un karısı Rahel'in, laması y i n e b a b a e v i n i n şınca b ö y l e s i n e y a v a ş ilerler. Laban'ın inancından putu T e r a f i m ' i çalıp sak- k o r k t u ğ u n u gösterir. L a b a n sıkı- belki T e r a f i m ' e y a l v a r a c a k v e o n l a r a zarar v e r e b i l e c e k t i ! Hiç d e ğ i l s e saklar babası ama Laban'ın üzerine şerrinden oturması korktukları da artık için T e r a f i m ' i putların etkisinin ç a l a r ve azaldığını gösterir. Zaten Rahel de Y a k u b ' u n e t k i s i y l e ve İ b r a h i m ve Nahor geleneği ile t e k t a n r ı dinini b i l m e k t e v e b e n i m s e m e k t e d i r . A m a g ü n ü m ü z d e bile cinlere i n a n ı l m a s ı s ü r ü p gider. Cinler, bu t a r i h ö n c e s i putların etkilerinin g i d e r e k p s i k o l o j i l e r e girişidir. A c a b a İ b r a h i m dini t e k t a n r ı dini İbrahim zamanı, Tekvin midir? T e v r a t ' t a bu açık mıdır? bölümünde bap 10'dan bap 26'ya dek anlatılır-. İbrahim, ölümünden kendi Tekvin'den sonra göre Çünkü daha çok tarihsel babası görevi Terah'ın o zaman o m u z l a r ı n a y ü k l e n m e y e başlar. Tevrat'ta İbrahim'in tur. anlaşıldığına Peygamberleşir. P e y g a m b e r l i ğ i v e y a t e k t a n r ı f i k r i n e girişi yok- B a b a s ı ' n ı n ö l ü m ü n d e n s o n r a İ b r a h i m ' i n A l l a h ile iletişimi b a ş l a m ı ş gibi verilir. A n c a k İ b r a h i m o sıra m e d e n i y e t l e r i n i n ünlü kenti T e v r a t t a r i h l e m e l e r i n e g ö r e 50 yıl tarihsel görevlerini çocuklarına 75 y a ş ı n d a d ı r . Irak ( M e z o p o t a m y a ) U r ' d a n çıkalı ve H a r r a n ' d a eyleşeli en az olmuştur. Bu süre içinde İ b r a h i m iyice s e z m i ş v e d ü ş ü n m ü ş t ü r , z a t e n öğrettikleri İbrahim'in yapacaklarıdır: babasının da "Ve Terah Abram'ın gitmek ler üzere ve ve Haran'ın Saray'ı beraber Ur şehrinden oğlu torunu aldı; onlarla ve Lut'u Ke çıktı; ve nan ve oğlu diyarına Haran'a geldi - öldü." (Tek- oturdular." Terah'ın Bap Abram'ı gelinini Kildanilerin orada "Ve vin, oğlu karısını, günleri 205 yıl oldu ve Terah Haran'da 11) B u r a d a n a n l a ş ı l a b i l i r ki, İ b r a h i m ' i n stratejisi, babası T e r a h ' ı n ö ğ r e t tiklerinden ve amaçlarından temellenmiştir. Harran d u r a ğ ı g ü ç l e n m e k içindir; asıl h e d e f " K e n a n d i y a r ı " yani Mısır, Fenike, lrak m e d e n i y e t l e r i a r a s ı n d a g ö ç e b e l i k v e ticarettir. A m a b a r b a r ı n ticareti t a r i h s e l d e v r i m lersiz o l m a z ; t i c a r e t , barbarı medeniyeti k e ş f e t m e y e v e u y g u n koşul- larda f e t h e t m e y e g ö t ü r e n yoldur. Yeri g e l i n c e g ö r e c e ğ i z . T e k t a n r ı ideali hep t a r i h s e l d e v r i m a m a c ı y l a , p r a t i ğ i y l e c a n c a n a y a t ı p sarmaşır - . İbrahim Harran'dan "Kenan diyarına" göçmeye Tarihsel G ö r e v i n d e yoğunlaşmıştır ve Allah "Ve Rabb ve babanın yük millet Abram'a evinden edeceğim edeceğim ve ve lanet sana sende Burada ve bereket " R A B B " bin mübarek ve lanet olacaktır" Memleketinden göstereceğim seni ol edene mübarek dedi: sana seni ve akrabanın memlekete kılacağım mübarek edeceğim; (Bap karar v e r d i ğ i gün ile " a h i t " l e ş m i ş t i r : git; ve senin kılanları ve yanından ve seni adını mübarek yeryüzünün bü- büyük kılacağım bütün kabileleri 12) bildiğimiz t e k t a n r ı olduğunu Bap 14'de daha açık bir ş e k i l d e a n l ı y o r u z : İ b r a h i m S o d o m Kralıyla g ö r ü ş ü r k e n " R a b b " i tanımlayarak, "Göklerin ve yerin sahibi Yüce Allah'a RABB'e" diye yemin eder. İlkin "Ezeli T a n r ı : Y e h o v a " o l a r a k a n ı l m a s ı , olayı d e ğ i ş t i r m e z . Bap 16'da " A l l a h " m e l e k l e r i y l e leği Şur yolunda cariyesi Hacar olan pınarın nereden kendisini başında geldin, onu nereye gösterir: buldu. Ve gidiyorsun?" Ve riyle İ b r a h i m ' i n İsmail'i d o ğ u r a c a k karısı "Ve Rabb'in mededi: Ey Saray'ın Allah melekle- H a c a r ' a y a r d ı m eder... Bap 17'de " s ü n n e t " , t e k t a n r ı : A l l a h ' ı n n i ş a n e s i olur. A b r a m 99 yaşında kendisiyle için ebedidir, "Ve ahdim etinde kendi birlikte y a n ı n d a k i l e r i s ü n n e t eder. Allah artık o n l a r kesindir: ebedi (penisinde) kavminden bir sünnet ahit olarak sizin olunmamış kesilecektir; o etinizde sünnetsiz benim olacaktır. erkek ahdimi varsa, Ve gulfe o can bozmuştur." Bap 18'de A l l a h İ b r a h i m ' e , kısır ve yaşlı S a r a ' n ı n İ s h a k ' ı d o ğ u r a b i leceği a h d i n i y a p a r k e n : " R A B B için i m k â n s ı z bir ş e y var m ı d ı r ? " der. şeye k a a d i r d i r " t a n ı m ı n ı n karşılığıdır: Yine Bap Bu Kur'an'ın "Allah her ilk proseleridir. 18'de İ b r a h i m , S o d o m v e G o m a r a ' n ı n kurtarılması: rihsel d e v r i m için A l l a h ile p a z a r l ı k e d e r k e n ş ö y l e der: Ta- "Bütün dünyanın hakimi adalet yapmaz mı?" Bu da A l l a h ' ı n sıfatları olan " R a h m a n ve R a h i m ' i n karşılığı olan ilk gelişimidir. Bab 19'da A l l a h ' ı n melekleri S o d a m ' d a görünürler: "O iki akşamleyin kapısında yere melek de oturuyordu; ve Lut Sodom'a görüp vardılar onları ve Lut, karşılamak Sodom'un için kalktı ve kapandı."... Y i n e Bap 19'da A l l a h S o d o m v e G o m o r a ' y ı y e r l e bir eder: "RABB dırdı Sodom ve ve şehirleri toprağın ve bitkisini Gomarra bütün altüst üzerine havzayı göklerden kükürt şehirlerde oturanların ve karısını da t u z d i r e ğ i n e çevirir: "Fakat karısı arkasından Bap 20'de İ b r a h i m ' i n fından ateş yağ- hepsini ve etti." Lut'un onun ve geriye baktı ve bir tuz direği oldu." karısını alan G e r a r Kralı A b i m e l e k A l l a h t a r a - u y a r ı l ı r k e n ş ö y l e denir: "Ve şimdi adamın (İbrahim'in) berdir. Ve senin için ki sen ve sana ait dua karısını geriye eder yaşarsın fakat olanların hepsi mutlaka ver çünkü eğer geri o Peygam- vermezsen bil öleceksiniz." Bap 22'de Kurban o l a y ı n d a İ b r a h i m A l l a h ' a n a m a z benzeri ibadet- ten de söz eder; tıpkı Bap 19'da Lut'un, Bap 17'de İ b r a h i m ' i n s e c d e y e gelişi gibidir a m a "Ve İbrahim çocukla beraber Yine aynı göklerden "Ve burada d a h a açık dile gelir. uşaklarına oraya Bap dedi: Siz burada gideceğim 22'de ve kurban Sanki ibadet g e l i ş m i ş t i r : eşekle secde olayında edip beraber kalın yanınıza Allah'ın ve ben döneriz." meleği İbrahim'e seslenir: RABB'ın meleği ikinci defa göklerden İbrahim'e çağırdı ve dedi.. " Bap 24'te İ b r a h i m ' i n y a r d ı m c ı s ı k â h y a s ı n ı da s e c d e e d e r k e n bulu- yoruz: "Eve eğilip RABB'e secde tekrar eder: "İsteği olunca "Yere kapanıp Bütün bunlar k u ş k u y a yer b ı r a k m a m a c a s ı n a RABB'e secde eder: secde kıldı" İbrahim d i n i n i n tek- tanrı dini o l d u ğ u n u v e b i l h a s s a İ b r a h i m ' i n z a m a n ı n d a g i d e r e k t u t k u n bir benimseyişle derinleştiğini, yaygınlaştığını aydınlatabilmektedir. Hiç d e ğ i l s e kimse kalkıp buna ç o k t a n r ı dini d i y e m e z . D i y e m e z sanırız a m a uzmanlık bambaşka bir keramet v e h m e t m e işidir. Şöyle k u ş k u l a r uydurulur, sıdır. T o t e m : toplumuna para, ve A t a dinidir. çevre İbrahim'in tanrısı aslında İ b r a h i m bu ata t a n r ı s ı n ı kentlere Tektanrı biçimine mal g ü c ü y l e d a y a t m ı ş v e y a y u t t u r m u ş t u r . kendi kabile t a n r ı adına bağlı d ö n ü ş t ü r e r e k asker, Bu ata oldukça m e k a n i k ve dininden tektanrı uydurma bir görüştür. İlkin hiçbir barbar d i n i n e p a r e n d e y l e g e ç e m e y e c e k kadar inançla- rına bağlı, a y a k l a r ı y e r d e d i r . Ö l d ü r s e n i z o d ö n e k l i ğ i bir ç ı r p ı d a b a ş a r a maz. Bu y ü z d e n ne İ b r a h i m , ne de t o p l u m u , i n a n m a d ı ğ ı bir dini kabul e d e c e k kadar m e d e n i d ö n e k l i ğ i n d e değildir. T e r s i n e , İ b r a h i m dini d a y a t m a z , akılla, b a ş a r ı l a r l a , ikna y o l u y l a benimsetir. Çünkü b a r b a r l a r a n c a k ikna y o l u n d a n ; görerek, deneyerek, i n a n a r a k din değiştirebilirler. Ve bu bir ö m ü r l ü k z a m a n ı alır-. Tektanrı ulaşılacak sentezi, bir kutsallaştırma yal öyle kolayca ata yakıştırma-yapıştırma prosesine ihtiyaç dini toteminden olsaydı, Tarih'in kalmazdı; devşirmeyle binlerce insanlık T a r i h s e l D e v r i m l e r l e değil, u z m a n t a p ı n c ı , d ü ş ü n c e l e r l e ilerlerdi. tapınağının olaylara değil düşünce kurbanlarına Tarih'in gidiş k a n u n l a r ı b a m b a ş k a şeylerdir. yıllık ve Sos Uzmanlık ihtiyaç d u y m a s ı ile Bu y ü z d e n o tür d ü ş ü n c e e k s e r s i z l e r i n i n t e k celladı y i n e t a r i h i n olaylarıdır - . Tevrat'ta tektanrı: Allah, Kur'an'daki gibi herkesin Allah'ı olarak değil, sık sık " İ b r a h i m ' i n A l l a h ' ı " o l a r a k anılır. Bunu " K a b i l e T a n r ı s ı " gibi ele a l m a k aşırı bir y a k ı ş t ı r m a ve T e v r a t ' ı t a h r i f e t m e k olur. rifatlarla Kimi u z m a n l ı k l a r bu tür k u ş k u l a r ı , d a h a derinleştirerek Tektanrı sentezinin işlemeye İbrahim'e çalışırlar. ait o l u ş u n u Oysa birçok t a h - Tevrat'ın veya Tektanrı bu anışı sentezini o d ö n e m d e İbrahim'in s a v u n d u ğ u n u ve toplumca henüz b e n i m s e n m e y e başlandığını gösterir. D i k k a t l e izlenirse T e v r a t y a z ı c ı l a r ı e l l e r i n d e k i sı nakillere kalem olaylar konuşur. den sonra, uydurmuşlardır. Kendileri sözlü şiirsel, d e s t a n - değil, T e v r a t ' ı n içindeki B u y ü z d e n , d a h a çok İ b r a h i m ' i n s a h n e d e n çekilişin- tektanrıyı benimseyenlerin anısı "İbrahim'in" "Babamın t a n r ı s ı " b i ç i m i n d e olur: 1- İlk o l a r a k İ b r a h i m ' i n anış. baş y a r d ı m c ı s ı O sıralar İ b r a h i m k o c a m ı ş ve yaşı herşeyde m ü b a r e k kılmıştı. Elizer'de g ö r ü l ü r bu tür bir ilerlemişti; ve Rabb İ b r a h i m ' i (Bap 24) Y a n i İ b r a h i m , t o p l u m u v e çev- re k e n t l e r d e t a n ı n m ı ş , kabul e d i l m i ş t i . T e k t a n r ı fikirleri de bu y ü c e l i ş ö l ç ü s ü n d e saygı yası, y a n a ş m a s ı , kabul b u l u y o r d u . Elizer adlı İbrahim'in yeminli gittiğinde İshak'a akraba kızı başyardımcısı veya görevlisi kah- olarak Mezopotomya'ya R e b e k a ' y ı alırken ve alıp g e t i r i r k e n sık sık bu anışı y a p a r : "Ya getir ve Rabb, efendim. efendim İbrahim'in Allah'ı İbrahim'e lütfeyle." niyaz (Bap ederim, bu gün işi rast 24) Bu Elizer'in de t e k t a n r ı y ı b e n i m s e y i ş i n i a n c a k bu inanışını İ b r a h i m ' d e n aldığını gösterir. İ b r a h i m ' i n putu, t o t e m i o l d u ğ u n u g ö s t e r m e z . 2- İ b r a h i m ' i n oğlu İ s h a k da tıpkı babası ve y a n a ş m a s ı Elizer gibi t a r i h s e l bir g ö r e v l e ö n e ç ı k m a k z o r u n d a kaldığı z a m a n A l l a h ile iletişime girer. Ve b e n z e r b i ç i m d e anışları olur (Bab 26): "Ve dedi: oradan Ben raberim senin Beer-Şeba'ya baban ve seni zürriyetini çıktı. İbrahim'in Ve Mübarek çoğaltacağım. Ve gecede korkma kılacağım ve tektanrı inanışının lirtilmiştir. İbrahim, ailesine sürekli Rabb çünkü kulum orada Burada " m ü b a r e k " kılınacağını o Allahıyım; çocuklarının daha açıkça latmaz, ç ü n k ü bağlamıştır - . "Kulum Bu ahitlenişi bu a t a s ı n ı n y a d i g a r ı , g e l e n e ğ i d i r . i l e r l e y e c e ğ i n i bilir; be- da Allah tarafından İshak 40 yaşını a ş ı n c a g ö r e v l e r i n i s e z m e y e başlar ve g ö r e v l e r i n d e yürür. man A l l a h ' a y a k ı n l a ş ı r ve o n d a n ahit alır. be- yüzünden yaptı." geldiği b i l d i r e r e k onları A l l a h ' a görünüp seninle İbrahim'in bir sunak İbrahim'den ona ben O za- k e n d i s i y l e baş- Bu g e l e n e k hatırıyla b a ş k a t ü r l ü s ü n ü d ü ş ü n e m e z bile. A l l a h ' ı n İbrahim yüzünden senin zürriyetini çoğaltacağım" ahdi bu yüzdendir. 3- İ s h a k ' ı n oğlu Y a k u p için de aynı olay geçerlidir. T a r i h s e l g ö r e v l e r Yakub'u Ve sıkıştırdıkça rüya göklere ermişti; ler. Ve işte ve İshak'ın zürriyetine garba gördü ve Allah'ı oluşu, onun benim; vereceğim. sende Burada gelenek tekrarlanır: işte onda RABB ve şarka bileleri aynı ve ve yer merdiven dikilmiş melekleri çıkmakta ve üzerinde durup senin ve zürriyetinde Allah üzerine üzerinde Ve ve şimale açıkça bir Allah'ın ve Sümer kutsallaşma dedi: yatmakta zürriyetin, cenuba Baban olduğun yerin Mübarek ve başı idi- İbrahim'in Allah'ı diyarı sana gibi olacak ve yerin bütün ka- tozu yayılacaksın; ve inmekte kılınacaktır. "(Bap Meleklerini gökle merdivenle ve 28) bağlantısı p r e s e s i n d e g ö r d ü ğ ü m ü z g ö k s e l l e ş m e aşa- masıdır ki, İ b r a h i m v e oğulları t o t e m i z m g e l e n e ğ i n i ç o k t a n a ş m ı ş l a r ; medeniyetin tanrısallaştırmalarını Fakat b u n u n tektanrı sentezine bütün t o p l u m a y a y ı l ı p d e r i n l e ş m e s i ulaştırmışlardır. z a m a n alacaktır; geri d ö n ü ş l e r i n o l m a s ı kaçınılmazdır. O geri d ö n ü ş l e r ile ilk T e k v i n böl ü m ü m ü z d e anılan İ b r a h i m v e oğulları z a m a n ı n a d e n k d ü ş e n ilk t e m i z tektanrı s e n t e z l e r i gidişini Bundan him dini sonrasını k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir. hepimiz kolayca a y ı r d e d e r e k izleyebiliriz. İbra- k o l a y c a t o t e m i z m d e n d e v ş i r i l i v e r m i ş bir t e k t a n r ı c ı l ı k o l a m a z - dı; tarih bu a ş a m a için binlerce yıl b i r i k m e k z o r u n d a kalmıştı. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TARİHSEL DEVRİM ÖZLEMİ TEMELİNDE ALLAH-İBRAHİM VE KUTSALLAŞTIRMA 1- TARİHSEL DEVRİM TEKTANRICILIĞIN TEORİLEŞMESİ: Kur'an, teoriye Hicaz geçmiş ÖZLEMİ TEMELİNDE (İBRAHİM DİNİ'NİN) KUTSALLAŞMA Kent Barbarlığının açıklanışıdır. a ş a m a s ı n d a y k e n tarihsel Medeniyet'e Başka devrim d e n i y e t k e l e b e ğ i haline gelişinin, deyişle, sezileriyle kabuk değiştirişinin Komün'ün kent yukarı kozasını delip, kent me- kutsallaşarak taşlara kazınmış, yazı- ya g e ç m i ş a n a y a s a , şeriat kurallarıdır - . T e k t a n r ı dinini b u a ş a m a d a Hicaz A r a p l a r ı içinde bir t e k M u h a m m e d yakalamıştı peşinde ama Hicaz A r a p l a r ı ordulaşmakta o ruhu a n l a m a k t a ve Muhammed'in gecikmemişlerdi. N e d e n ? P u t a t a p a r l ı k t a n sıkılmış o l d u k l a r ı n d a n değildi. T e k t a n r ı di- nini t e m i z İ b r a h i m dini (ilk ata dini) o l a r a k m u ş t u l a y a n M u h a m m e d ' i n sezdiğini k e n t d a ş l a r ı da s e z m i ş ve o a m a ç l a r d a d e r l e n i v e r m i ş l e r d i . O sezi, a m a ç ş u y d u : Irak, Mısır, G r e k , R o m a m e d e n i y e t l e r i ç o k t a n imparatorlaşarak "EVRENSELLİK" bilmeden aşılamışlar. Bağımsız ülküsünü tüm medeniyetleri dünya barbarlarına bir t e k m e d e n i y e t d ü n - y a s ı n d a d e r l e m e k ülküsü, İ s k e n d e r ' e , A t i l l a ' y a d e k uzanır. O n l a r ı n başaramadığını Bizans v e A c e m l e r ' d e b a ş a r a m a y ı p t e r s i n e b ü t ü n ticaret ç ö k k ü n l e ş e r e k tıkamışlardır - . yollarını Tarihin kontenjanı, İbrahim'den beri Hicaz A r a p l ı ğ ı n ı hazırlamakla geçti bu evrensellik ülküsüne denebilir. A n c a k gün, Hz. b ü t ü n de- nemelerin başarısızlıkla sonuçlanıp, ticaret yollarının çökkün derebeyleşmiş m e d e n i y e t l e r l e t ı k a n ı ş ı n d a n s o n r a gelip çattı. Hicaz Araplığı, seferleri üzerinde G ü n e y T i c a r e t Yolu: kentleşmişti. Ve Kızıldeniz Umman-Hindistan medeniyetler dünyasında olup bi- tenleri Hz. İ b r a h i m a t a l a r ı n d a n beri izleyip a l t ş u u r l a r ı n d a , b e l l e k l e r i n de işliyorlardı. Çünkü leri Filistin dört yol bilmeden ağzında İbrahim'den 2500 yıldır o e v r e n s e l l e ş m e beri y e r l e ş e n (Yakındoğu kardeş- medeniyetleri a r a s ı n d a t a r i h s e l d e v r i m l e köprü o l m a ) ü l k ü s ü n ü kendi a ş a m a l a r ı kadarıyla b e s l i y o r l a r d ı . O alt bilinçle b o y u n a P e y g a m b e r ç ı k a r ı p t e k t a n r ı dinini y ü c e l t i p t e o r i l e ş t i r m e l e r i Bin yıldan kışlarıyla beri de bu karışarak Tevrat bu y ü z d e n d i . öyküler, medeniyet çoktanrıların ile y a z ı y a geçmiş, her y a n a batış-çı- yayılıyordu. İ s k e n d e r ' l e r , Atila'lar, mişti Y a k ı n d o ğ u Persler, Romalılar, medeniyetleri Bizanslar, üzerinden; ama Farslar gelip geç- bir t ü r l ü e v r e n c i l be- z i r g a n l ı k çağı ol g ö r ü p a ç ı l a m a m ı ş t ı . Bütün bu tarihi gidiş içinde, bunları m a s a l l a r içinde, görevini Hicaz A r a p l ı ğ ı , b a r b a r ç o c u k z e k a s ı y l a rüya a l e m i n d e y m i ş ç e s i n e kavradı ve t a r i h s e l M u h a m m e d ö n c ü l ü ğ ü n d e sezdi. M u h a m m e d ' i n tektanrıcılığı t e m e l d e bu zişiyle y ü c e l m e beri buldu. T e k t a n r ı c ı l ı k yeni kupkuru tektanrılıcık, nin m a d d i t a r i h s e l g ö r e v i n se- bir şey değildi. hiçbir z a m a n v a r o l m a m ı ş t ı . karnını d o y u r a m a y a c a ğ ı (İnsan t o p l u m u n u n İbrahim'den Öylesi en temel kimse- üretim ve ü r e y i m i n e y a r a m a y a c a ğ ı ) için b ü t ü n dinler için geçerli olan bazı m a d d i temel ce kural, t e k t a n r ı c ı l ı k için de g e ç e r l i y d i . kuru fikir o l a r a k t u t u p y ü c e l s e y d i , Semitleri içinde t u t u p görevlerini lendirdiği yüksek e v r e n e yayılırdı. başarmasına maşmadıkça 2500 İslâm Tarihsel yıl önce İbrahim'in Filistin göçebe mucizevi tarihsel rağmen tektanrıcılık Tarihsel Filistin y ö r e c i ğ i n d e y o z l a ş ı p mertebesine Eğer t e k t a n r ı fikri, s a d e - Devrimiyle kaldı. D e v r i m ile sar- Muhammed'in temel- birlikte İ b r a h i m T e k t a n r ı c ı l ı ğ ı en ulaşabildi. Kur'an d o l a y ı s ı z c a Hicaz k e n t l e r i n i n orjinal t a r i h s e l devrimini işli- yorsa; Tevrat da önce İbrahim Göçebelerinin, sonra kentlerinin tarihsel d e v r i m p o t a n s i y e l l e r i v e y a ö z l e m l e r i n i Her iki işleyişin, t e k t a n r ı ruhuyla işler. kutsallaştırılıp f a z l a s ı y l a s a r m a ş - ması, t a r i h i n bu s o m gidişini ister i s t e m e z saklar. sırf din Yeri ruhu Ç ü n k ü h e n ü z teori, içinde y a p ı l m a k t a d ı r . geldiğinde Kur'an'ın bu tarihsel devrim işleyişini Şimdi Tevrat'ta İbrahim'in ve göçebelerinin Tarihsel rinin (potansiyelinin) Devrim teorisi İbrahim daha Tarihsel nasıl t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı y ü c e l t i ğ i n i göçebelerinde fazla Devrim derinleşip hayal, ideal kuşaktan göreceğiz. Devrim özlemleizleyelim. T a r i h s e l olarak kaldıkça, tektanrı kuşağa aktarılan miras olur. i m k â n s ı z l a ş t ı k ç a , t e k t a n r ı c ı l ı k biricik orijinalte o l a r a k öne çıkar. Z a m a n z a m a n geri d ö n ü ş l e r olsa da t a r i h s e l g ö r e v l e r sıkıştırdıkça, tektanrı teorisi, geri d ö n ü ş l e r i n i Musevilik ve İsevilikte olduğu siler süpürür. gibi çoktanrı Oysa yaşanan tarihsel devrim bile de- ğildir; o ö z l e m ile d e r l e n i p , y a n ı p t u t u ş u l u r . T e v r a t ' t a ilkin t a r i h s e l d e v r i m ö z l e m i n i S e m i t g ö ç e b e l e r i n d e , İbrahim ile birlikte b u l u r u z : İbrahim 75 y a ş ı n d a d ı r , Ur'dan sonra listin) d i y a r ı n a gelmiştir. A l l a h tarihsel devrim özlemini, "Ve RABB, vereceğim; tı." ( T e k v i n , Abram'a Ve kendisine Bap 12) H a r r a n ' d a n çıkıp Kenan (Fi- ilk kez o z a m a n İ b r a h i m ' e g ö r ü n ü r ve idealini görünüp görünmüş beyninde alevlendirir: dedi: olan Bu memleketi Rabb'e orada senin zürriyetine bir sunak yap- İbrahim, henüz o günlerde Abram'dır. Babası anlamında burada kendisine İbrahim adını (toplumuna) aslında İbrahim'in dileğidir. Kabileler atası: almamıştır. Kenan yer a ç a b i l e c e ğ i n i Gerçek anlamı: sezer. "Bu ahitini canlı t u t m a k isteyişi memleketi gibi görünce Allah'ın d ü ş ü r e b i l i r i m " d i r . İ b r a h i m b u d i l e ğ i n i n peşini b ı r a k m a z : yapışı A l l a h ' ı n Cumhurun diyarını ahdi avucuma Boyuna sunak s u n u l s a da, g e r ç e k t e İ b r a h i m kendi idealini canlı tutar. Ve t e k t a n r ı teorisi bu t e m a ü z e r i n e a d ı m a d ı m gelişip y ü c e l i r : "Ve oradan Beyt-el bir ve sunak Cenuba yaptı ve doğru göç Sunaklar, rargah Beyt-elinin Şarkında Ay Rabb'in olan olarak adını çağırdı. ediyordu."(Bap genellikle dağa çadırını hareket kurdu; Ve bambaşka ve idrarlarıyla bir şeydir. ideale u l a ş m a k için S u n a k en toplumumun geçtiği ile gitgide Rabbe Negeb'e başta işaret bir ideali iletişime girildiği benimseyip ka- u y g u n yerlerdir. yollara bir k a r a r g a h yeri de olur. görev sıkıştırdıkça Allah Garbında orada 12) İbrahim'in hayvanların etti. ve Abram kurabileceği tarihsel devrim sıçrayışlarına doğadaki ve şarkında (Mevkii) Bu bırakışından kutsallaştırırken, Bu y ü z d e n o bir t a r i h s e l z a m a n ve y e r d e yapılır hatırlanır: İbrahim sunda ile kardeşinin oğlu s t r a t e j i k bir t a r t ı ş m a Lut a r a s ı n d a olur. Lut, bölgede yerleşme S o d o m ve G o m a r a ' n ı n konubulun- d u ğ u Filistin'in d o ğ u s u n a yerleşir. İ b r a h i m batıda v e g ü n e y d e eyleşir; Mısır'a g i d i p gelir. İbrahim bu Bu da İ b r a h i m t o p l u m u n d a ö n e m l i aşamada yine Allah ile g ö r ü ş ü r ve bir g e l i ş m e d i r . idealini hatırlayarak g ü ç l e n d i r i r ; A l l a h ' ı n a h i d i y l e pekiştirir v e s u n a k l a ş t ı r ı r ; "Ve Lut kendi yanından di gözlerini be bak; kaldır çünkü ayrıldıktan ve bulunduğun görmekte olduğun zürriyetine ebediyen vereceğim. edeceğim; şöyle bir de ki adam sonra Rab, yerden Ve Abram'a dedi: Şim- Şimale-Cenuba-Şarka-Gar- bütün memleketi sana ve senin zürriyetini yerin tozu yerin tozunu sayabilirse senin senin gibi zürriyetin sayılabilir." B u r a d a bir a d ı m d a h a ileriye gidilmiştir; deniz kıyısından Suriye'ye ve Mısır'a ve H a r r a n ' a kadar olan bölge k a b a c a da olsa a l ı n a c a k m e m leket o l a r a k sınırları o l a r a k istenir. kadar: "Kalk, de Ve geçici o l a r a k değil S a y ı l a m a y a c a k ç o k l u k t a " o l m a k gerekir. çalışmak Ve çizilir. "EBEDİYEN" B u n u n için d e r l e n m e k v e ç o ğ a l m a k g e r e k i r : Bunun kalıcı "Yerin t o z u için daha da gerekir: memleketi Abram çadırını oturdu. Ve "Sunak"ların enine kaldırdı orada boyuna ve Rabb'e gelişimine gez; gelip çünkü onu Hebran'da bir sunak yaptı." (Bap bakıldığı zaman; sana olan eski ve Mamre veceğim. meşeliğin- 13) ahit z a m a n ı h a r i t a s ı n d a s u n a k " k a r a r g a h y e r l e r i n i n , Filistin ( K e n a n ) Filistin kentlerini ku- ş a t m a eğilimi g ü t t ü ğ ü n ü g ö r ü r ü z ; sürer: Samoğulları bu İbrahim'den sonra da him ö n c e b u n u y o k l a y a r a k s e z e r e k y a p a r e l b e t t e . A m a Mezopotamya'dan al adım adım ahitleriyle Ama bu gelenek stratejik eğilimle çoğalıp yaygınlaşırlar. Mısır'a d e k eliyle t u t t u k ç a bu İbra- Filistin diyarını gidiş idealeşir; pratik i l e r l e m e l e r l e yer k a z a n d ı k ç a ide- kutsallaşıp tektanrı perçinlenir. tarihsel devrim ol görüp gerçekleşmedikçe tektanrı teorisi elde kalan ve sarılınıp y ü c e l t i l i p miras b ı r a k ı l a c a k biricik m a n e v i , ruh- sal miras olur. Tarihsel devrim kime karşı yapılacaktır? Filistin diyarında Finike kentleri d ı ş ı n d a kalmış kent m e d e n i y e t l e r i de b a ğ ı m s ı z değildirler; Irak ve Mısır'ın verirler. etkisindedirler. Onlara Irak m e d e n i y e t l e r i y l e y a r d ı m l a ş ı r l a r , s a l d ı r m a k Irak ve Mısır ile y a p ı l a n ticareti a t m a k t a n öte Filistin'de y a ş a m a y ı o l a n a k s ı z hale getirebilir. d e n g e l e r iyi vergi tehlikeye Bu y ü z d e n h e s a p l a n ı p derleniş sabırla, s e b a t l a , akılla örülmelidir. İbrahim hepsiyle antlaşmalarla, görüşmelerle toplumunu ayakta tutar. A m a saldırıldığı z a m a n d a t o p l u m u n u s a v u n m a k t a n ç e k i n m e z , çünkü anlaşmanın ve y a ş a m a n ı n birinci koşulu akılcıl savaş, güçtür. Y i n e d e hep çetecil v u r - k a ç m u h a r e b e s i d i r y a p t ı ğ ı : "Ve Abram ner." (Bap "Göklerin çarık bağı Abram'ı Kedorlaomer 14) Ama ve ne yerin de sana zengin ettim ve beraberinde satılmaz da: Sodom sahibi Yüce Allah'a ait olan olan (Bap V e İ b r a h i m y i n e b u tür b a ş a r ı l a r d a n şöyle Rabb'e, bir şeyi almamaya demeyesin." kralları Kralı'na ne vurup dö- çıkışır: bir iplik ne elimi kaldırdım, bir ta ki 14) sonra hep o l d u ğ u gibi, A l l a h ile g ö r ü ş ü r : "Bu Abram (Bap şeylerden korkma; sonra, ben rüyada sana Abram'a kalkanım, Rabb'in senin şu çok sözü büyük geldi: Ey ödülünüm." 15) İbrahim'in mayan kuru benimseyip ulaştığı tektanrı sentezinin, bir inanç o l d u ğ u n u s a n m a y a l ı m . pek işe y a r a - O sadece tarihsel dev- rim ö z l e m v e y a i d e a l l e r i n i n k u t s a l l a ş m a s ı değil, aynı z a m a n d a bir düşünce d e v r i m i d i r de. T e k t a n r ı c ı l ı ğ ı n 4 0 0 0 yıl ö n c e d ü ş ü n c e ve r u h l a r d a ne y a m a n , ne verimli y a r a t ı ş l a r y a p t ı ğ ı n ı biraz o l s u n a n l a y a b i l m e k için, a r a ş t ı r m a m ı z ı n özellikle b a ş ı n a a l d ı ğ ı m ı z M u h a m m e d ' i n g e l i ş t i r m i ş b u l u n d u ğ u A l l a h ' ı n Sıfatlarını: rı Esmaii sentezi: caman Doğayı H u s n a y ı t e k r a r t e k r a r h a t ı r l a m a k gerekir. T e k t a n ve t o p l u m u bir a d ı m l a y a k l a ş m a k ; karmaşasından, açmaktır. Mısır, Irak, prangalarından yorumlamakta determinizme ruhları ve d ü ş ü n c e l e r i kurtarmak; kosko- çoktanrıcı ilkel özgürleşitirip yaratıcılığa B u y ü z d e n paralel a n l a m d a İ b r a h i m ; çoktanrıcı kastlaşmış Finike m e d e n i y e t l e r i o r t a s ı n d a , t o p l u m u n d a n v e t e k t a n r ı c ı düşünce devriminden moral değeri başka gökleri hiç kimseye ve sarmış İbrahim; hiçbir ş e y e 1848-1870 inanmayan; İdealist, popülüst, ütopist, liberal, b u r j u v a ve k ü ç ü k b u r j u v a A v r u p a s ı n d a k i bir a v u ç mücahidiyle birlikte y a l n ı z kalmış 2500 yıl s o n r a İ b r a h i m ' i n , y a n k ı l a r ı n ı bulacaktır. m a k l a işe başlar; Marks-Engels'i düşünce devi Marks-Engels'e benzer. 100 yıl s o n r a M a r k s - E n g e l s ' i n adı, e v r e n s e l Bütün t e k t a n r ı dinleri, ilk y a r a t ı c ı s ı İ b r a h i m ' i an- bütün t a r i h s e l m a d d e c i l e r , ilk yaratıcısı ve k u r u c u s u anmadan ondan yararlanmadan yapamazlar. Her iki- sinin de t a k i p ç i l e r i , İ b r a h i m ' i n s a d e a m a o kadar da derin s ö y l e y i ş i y l e "yerin t o z u kadar, g ö ğ ü n yıldızları k a d a r " s a y ı s ı z d ı r ; v e i n s a n l ı k d e t e r minizmi kavradıkça, i n s a n l ı k kadar da çok ve " s o n s u z " olacaktır. Bu yüzden İbrahim, tektanrı sentezinin ce kanatlanışını, moral kendinde yarattığı düşün- d e ğ e r i n i s e z e r ve o s e n t e z e sık sık ş ü k r e d e r ; k e n d i s i n e Filistin y a l n ı z l ı ğ ı n d a kalp kuvveti verir: "Ey Abram! Ben "Ey Abram! Korkma! senin çok Ben büyük sana ödülünüm!" kalkanım!" M u h a m m e d ' i n d e s ı k ı ş t ı k ç a aynı d ü ş ü n c e s e n t e z i n e , t e o r i s i n e : Tektanrıya yaslanışı, "Allah bana derinleşmesi Marks-Engels de yaşamları minizmin lerdir; bundandır: yeter!" b o y u n c a böyle d a v r a n m ı ş l a r d ı r : teorik-pratik döğüşünde, gerisi onlar için rahat nefes boğucu-tiksindiricidir; işkenceli olsa da, onlar için y a ş a t ı c ı , y a r a t ı c ı İbrahim'in Tektanrı determinizme sahibi sentezi, yaklaşmış şüphesiz değildir. Y ü c e A l l a h " o l a r a k anılır. de hazır ve nazırdır. lanetler. Paylaşmayı, latmayı ama Ö v ü n m e ve bağışlanmayı, sever. Bütün gibi hemen veya başlarında; söze dökülememiştir. sıkıntılı, sadece" işlerini Sesini duyurur. sever. ayete azaplı, Mal, kadar d e r i n Yerin-Göğün görür. Her y e r - İ n s a n kılığına gi- mülk, f u h u ş y o z l a ş m a - kibirlenmeyi hoşgörmez. beyninde kesin serpiştirilecek, hatır- sentezlerdir olabilecek bütün özellikler olmasına her Deter- olabilmiş- akrabaları, toplumculluğu, yaratanı ayetin karşın; sonlarında yerli y e r i n d e n ü k t e l e n e b i l e c e k d ü z e y d e y a z ı y a v e y a A m a İbrahim o tektanrı cirlerinden yolları Muhammed Melekleriyle bunlar İ b r a h i m ' i n Muhammed'e temel Kur'an'daki ki insanlar ü z e r i n d e mutlu moral fışkırtıcıdır... Görünüşte R ü y a l a r a girer. rer. T e m i z l i ğ i , d o ğ r u l u ğ u , adeleti sını alıp kurtulmuş; y o r u m l a y a r a k yaratıcılığını diyarında tutunuşu, senteziyle, yaşadığı çoktanrı olayları daha pekiştirmiştir. karmaşasından, gerçekçi, Kurban olayına medeniyet ve onların uşağı zin- determinist kadar K e n a n kentler a r a s ı n d a ya- ş a y a b i l m e s i b ü y ü k bir başarıdır. T a r i h s e l d e v r i m için t o p l u m u n u n hazır olmadığını sezmesi, toplumunu koruması ve göçebelik-ticaret ekono- m i s i n d e ustalaştırışı ve uzun v a d e l i s t r a t e j i y e o t u r t u ş u g e l i ş t i r m e s i o Filistin h e n g a m e s i n d e b ü y ü k bir strateji ustalığı gerektirir... Bu yüzden İbrahim'in sunakları sadece göçerliğinden gelmez; topl u m u n u e ğ i t i r k e n t e k t a n r ı s e n t e z i n e sığınır; d i s i n d e n d a h a ilkel sentezine sığınırken ken- kalmış t o p l u m u n u eğitir... T e k t a n r ı s e n t e z i , 2500 yıl ö n c e s i n i n t a n r ı l a r m a h ş e r i n d e b ü y ü k bir s a d e l e ş t i r m e , insan beynini ö z g ü r l e ş t i r m e d i r . T a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı elinde pusula gibi t u t u p tarihe girmesi, kullanmayan nun gibi, İ b r a h i m eğer t e k t a n r ı sanı birinin, kafasını y i t i r m e s i y l e aynı i ş i t i l m e d i k diğer S a m i elini kolunu sallayarak anlama geliyorsa; tıpkı bu- sentezine ulaşmış bulunmasaydı, adı kabile l i d e r l e r i n d e n biri o l a r a k kalır, t o p l u - m u n u da t e k t a n r ı s ı n ı da t a r i h e miras o l a r a k b ı r a k a m a z d ı . Bunun değeri anlaşılamadıkça, İbrahim s i n d e k i t e k t a r ı c ı l ı k , T e v r a t ve Kur'an da İbrahim; kısmını Irak, vıyla bu için, " K e n a n Mısır a r a s ı n d a toprakların anlamaya prose- D i y a r ı " o l a r a k bilinen t o p r a k - m e k i k d o k u r gibi insanlarını uzun v a d e gerektiğini güçlenme ve kutsallaştırma L ü b n a n , Filistin, İsrail, Ü r d ü n v e S u r i y e ' n i n bir içine alan, o g ü n larda nin bugünkü de pek a n l a ş ı l m ı ş s a y ı l a m a z . . . g ö ç e t t i k ç e , t i c a r e t sına- öğrendikçe, tarihsel b u n u n için uzun devrim görevi- hazırlık, e ğ i t i m , d e r l e n i ş , medeniyet "fesadının" zayıflaması gerektiğini daha iyi başlar. Ç e l i ş k i l e r i n i " A l l a h " ile paylaşır. hülyası a m a Derdi hep a y n ı d ı r : T a r i h s e l D e v r i m mirasçısı o l a b i l e c e k bir ç o c u ğ u bile y o k t u r ve yaşı ilerle- miştir: Abram dedi: İşte, bana zürriyet vermedin", "ben çocuksuz gidi- "benim mirasçım ola- yorum." "Ve işte evimde doğan" "bu Şamlı Elizer" caktır." "Ve tır. işte, Ve kendisine Rabbin şu dışarıya çıkarıp dedi: onu sayabilirsen onları İbrahim say; kendini ve ikna ona eder; sözü geldi: Bu senin Şimdi göklere dedi, zürriyetin yeniden mirasçın bak ve böyle olacak- eğer yıldızları olacaktır." b ü y ü k s e n t e z i n e sarılır; şük- reder: "Ve Rabbe aydınlık yol) iman saydı." etti (Bap ve onu kendine Salâh (biricik doğru-temiz- 15) A m a hülyası y o l u n d a a z i m l i d i r ; t e k t a n r ı s e n t e z i n i n g ü ç l e n i ş i d a i m a bu pratik b a ş a r ı l a r ı n a bağlıdır". Başarıları s e n t e z i n i , s e n t e z i başarıları- nı getirir; t e k t a n r ı k u t s a l l a ş m a s ı , eski k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n d e v a m ı o l a r a k böyle gelişir. ölçüde oluşu ufuk açısı pratikte sallaşır. ispat Dolayısıyla üretişlerini d o ğ a l Bu y ü z d e n t e k t a n r ı s e n t e z i , pratiğine ışık t u t t u ğ u yeni tertemiz daha buldukça İbrahim o b j e k t i f bir yoldur. tektanrıcılık İbrahim'in kendi yaratıcılıklarını, kutsallaşma yolundan Allah'a O b j e k t i f yol beyninde kut- s e n t e z l e r i n i , fikir bağlar: "Ve seni ona dedi: Bu Keldaniler'in Ur diyarı miras Şehrinden İ b r a h i m ' i n moral d e ğ e r i bu yiğitle savunulan almak üzere, çıkaran Rab O'nu sana kadar büyüktür. O s m a n l ı gibi 3 0 0 - 4 0 0 göçebe toplumudur. Ama Osmanlı'nın z ü n e kestirdiği gibi, İ b r a h i m de ticaret y o l l a r ı n ı n Diyarını gözüne gerçeklerden "Ya kestirmiştir. A m a Rabb Yehova! Onu miras beri neğiyle İ l h a m ' a , t e f e k k ü r e , ona bir koç ve ve fakat dedi: ve (Bap vaki düştü; ve Abram'a 400 cü garip cefa ve selametle İyi üzerine mamıştır." sonra ve ve ile bileceğim?" k e h a n e t (Orakl) gele- üç yıllık bir keçi ve Ve bütün bunları ötekinin karşısına yarımını kuşlar cesetlerin üzerine üç yıllık ona aldı koydu, indiler ve bir d ü ş ü n c e s e n t e z i n e ulaşır. batarken bir Abram'ın dehşet, onlara Ve kulluk malla güzel edecekler edecekleri ağır bir uyku düştü. Ve olmayan bir karanlık, kendilerinin kulluk millete çıkacaklardır. ihtiyarlıkta döneceklerdir; üzerine koyu zürriyetin büyük ve buraya (Bap her senin edecekler. gideceksin; nesilde hiçbir z a m a n 15) güneş olacak ondan ve yırtıcı bilki, ne büyücü yavrusu al. bundan sonra ki, onun dedi: yıl ğim; oldu işte memlekette özlemini gö- koca Kenan d ü ş ü n c e e k s e r s i z l e r i n e yatar: yardı kovdu." Nihayet İbrahim, alacağını üç yıllık bir inek yarmadı onları "Ve hayalini, bilinen ve bir güvercin ortalarından kuşları Abram Bana kumru onları bu Bizans'ı kesiştiği kopuk d ü ş l e m e z : Ve İ b r a h i m , S ü m e r ' d e n "Ve vermek için benim." ve ben Fakat hükmedecesen atalarına Ve dördün- gömüleceksin. çünkü Amorilerin kendilerine fesadı tamam ol- 15) Buradaki "Amoriler" tarihteki Amoritlerdir. Amoriler, göçebe Semitlerin en akıncı, aşağı barbar g e l e n e k l i güçlü oymaklar topluluğudur. V e İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i n d e n çok d a h a g ü ç l ü d ü r l e r . B ü y ü k Irak M e d e n i - y e t l e r ü z e r i n e akınları, İ b r a h i m ' d e n önce v e İ b r a h i m z a m a n ı n d a batı- dan d o ğ u y a ve Mısır'a d o ğ r u olur. İbrahim bu a k ı n l a r d a n ölümünü S e m i t g ö ç e b e koludur, kendisinden tik mirasını bir ç o c u ğ u bırakacağı S t r a t e j i k hata: Stratejik Strateji ömrü genellikle, uzun Ölüm-kalım kertesinde diyalektik öngörü: hele y a v a ş g e l i ş e n vadeli antik tarih bir y a ş a m a planı, seyri içinde, programıdır; bir bütün hata ve e k s i k l i k l e r d e r h a l d ü z e l t i l i p içine y e r l e ş t i r i l m e l i d i r . İbrahim, yaman da, y a m a n de bir ister. kapsayan programın kendisi bile o l m a d ı ğ ı n ı düşünür... d e n g e l e r h a s s a s ç a ö l ç ü p biçilmeli; o korkar; Ö l ü m ü n ü ve i d e o l o j i k - p r a - Ölümcüldür. görüşler: plan, p r o g r a m görmüşçe bilir.... bir c o ğ r a f y a d a , y a m a n bir k a v i m l e r m e d - c e z i r l e r i ; bir t i c a r e t dört yol ağzın- m e d e n i y e t l e r - b a r b a r l a r güreşi: A l ç a l ı p , y ü k s e l m e l e r i o r t a s ı n d a s a d e c e akılcıl s e n t e z l e r i y l e t o p l u m u n u karşıyadır - . y a ş a t a b i l m e k , g e l e c e ğ e miras e d e b i l m e k l e karşı Bu n o k t a d a stratejisini bu t e f e k k ü r e d a l ı ş l a r l a u z u n v a d e y e kaydırmak zorunda kalır; giderek olgunlaşıp, Mısır'da t u t s a k k a l a b i l e c e ğ i n i leri a k l ı n d a n g e ç i r m e s i yaptığını Bu günde ırmağa, ve Rabb, Fırat Kadmumleri Kenanlıları (Bap sonra bir t a r i h s e l d e v r i m "O yük ne denli ustalaşmaktadır. Toplumu'nun öngörmesi, buna benzer düşünce- uzak g ö r ü ş l e r l e u z u n v a d e l i hesaplar gösterir. hesaplardan vadeli bile Abram ile ırmağına ve ve İbrahim umudunu idealiyle y e n i d e n ahdedip kadar Hititleri ve Giryasileri bu dedi: Mısır diyarı, Perizzileri ve yitirmez; tersine uzun inanç t a z e l e r : ve Yebusileri Irmağından Kemleri Refaları senin ve ve bü- Keminizleri Amorileri zürriyetine ve verdim." 15) İ b r a h i m t o p l u m u A m o r i l e r d e n bile g ü ç s ü z iken, nasıl olur d a A m o riler ve Nil'den larını, Fırat'a kadar olan bütün kendi z ü r r i y e t i n e g i r e b i l e c e ğ i n i m e d e n i y e t ve Kabile t o p l u m - düşünür? B u t a m a m e n t e k t a n r ı s e n t e z i n i n İ b r a h i m ' i n b e y n i n d e y a r a t t ı ğ ı özgür düşüncelerin tektanrı önünde rattığı verdiği görüşüne sonunda etkiyi bu bir d e ğ e r l e n d i r m e d i r ; derece etkileyeceğini bu toplumlarda İbrahim'in kutsallık sezilerini, teorisi görevlerinde adım adım bütün düşünmektedir; yaratabileceğini seziş ile t e k t a n r ı fikri pratikte, l a l a ş a r a k yükselir. öngörüdür. g ü v e n m e k t e ve tıpkı hisseder. pratik de t e k t a n r ı pratik y a r a t ı ş l a r ı , bu İbrahim toplumları kendisine Ve bu ya- güçlü i d e o l o j i s i n d e kutsalmucizeleri, teorisini: pratiğini yaratıcılaştırır. V e İ b r a h i m t a r i h s e l ilerler... Mısır'dan aldığı cariyesi H a c a r ' d a n İsmail adını k o y d u ğ u ilk o ğ l u olur. " İ s m a i l : A l l a h İ ş i t i r " (Bap 16) a n l a m ı n d a d ı r . B u r a d a h e m İ b r a h i m ' i n adım a d ı m sabırla ilerleyişini, teorisine yansıdığını, buluruz: Tektanrı hem de teorisinin kutsallaşma görüşü prosesini en pratiğine, pratiğinin basit, yalın anlamıyla gelişmekte ve geliştirmektedir. isteyişini, y a k a r ı ş ı n ı işitmiş ve d i l e k - a h d i g e r ç e k l e ş t i r m i ş t i r . ilerleyiş, T e k t a n r ı k u t s a l l a ş m a s ı n d a bir a d ı m sıçrayış: kendi Allah, oğul Her pratik B e d e n ve ruhları h ü k m ü n e alış olur.. Prose ister i s t e m e z Hacar'ı da gelenekli ilk karısı kinleriyle A l l a h ' ı n "Ve Rab'bin içine alır: İbrahim'in zorba anahan Sara tarafından dışlanınca, merhametine meleği ona Hacar, İ b r a h i m ' i n tel- m a z h a r olur: dedi: senin zürriyetini çoğalttıkça çoğal- tacağım... " "Rabb sana olan V e " İ s m a i l " olayı, başlangıcı olur. cefayı işitti. "(Bap kutsallaşma 16) prosesinin Arabistan t o p l u m u n d a k i Hacar ve İsmail, S a r a ' n ı n zılgıdıyla y e n i o l u ğ u için bu koldaki Hacar, A l l a h ' ı n "Ve Hacar görüyorsun Bunun sında için melekleriyle konuştuğu kendisine diye söyleyen çağırdı; kuyuya (Kuzeyde)" bir t a r i h s e l g ö r e v e atılmış k u t s a l l a ş m a l a r da b a ş l a m ı ş olur. çünkü dedi: beer-lahay-roi (Bap pınarın adını Rab'bin ismini, Burada denildi; sen mı işte kutsallaştırır: ya beni kardeş Allah, göreni ile beni gördüm? bered ara- 16) " B e e r - l a h a y - r o i : Beni gören hay(canlı) olanın k u y u s u " adıyla Allah'ın özelliklerinin isimleşip s o m u t l a ş m a s ı işitir ve görür. A n c a k bu bir adım daha çoktanrıların işitiş ve ilerlemiş olur. Allah görüşünden çok farklı, i n s a n ü s t ü l e ş m e , mistisizm y o l u n d a n da olsa d e t e r m i n i z m e yaklaşan her şeyi işitme ve herşeyi görmedir; M u h a m m e d bunu derinleştirir. İ b r a h i m g i d e r e k t o p l u m u y l a a r a s ı n d a k i farkın ne u ç u r u m c u l o l d u ğ u nu anlar: Allah fikri s a d e c e o n u n d e r i n l e m e s i n e sezdiği ve ulaştığı bir sentezdir; t o p l u m u İ b r a h i m ' e bağlıdır, A l l a h ' a bağlı değil. Ve İ b r a h i m buna göre ilerleyişini daha da o l g u n l a ş t ı r ı r ve t o p l u m u n a 1- "Ve Abram Ben Kadir Burada Allah'ın çoktanrıların 2- yaşında iken Rab Abram'a göründü; indirger: ve ona dedi: Allahım:" b u l u r u z : " Ben "Herşeye 99 bir sıfatının Kadir A l l a h ' ı m : daha gelişmiş geliştirilmiş olduğunu Herşeye gücüm yeter anlamındadır, bölük p ü r ç ü k g ü ç l e r i n d e n farklı bir t e k d e t e r m i n i z m bu gibi kadir." "Benim önümde yürü ve kâmil İ b r a h i m artık o l g u n l a ş m ı ş t ı r . ol." Bunu t o p l u m u n a da bildirip uygular: "Olgun ol ve Allah'ın b u y r u k l a r ı y l a y ü r ü " a m a yine b u r a d a İ b r a h i m ' i n toplumunu onlara eğitmeye, mayı g e l i ş t i r m e k z o r u n d a kendinden kalışını ayrı buluruz. bir varlık o l a r a k d a v r a n - Çünkü kendisi de a r a l a r ı n - daki farkı iyice y a k a l a m ı ş t ı r , bunu A l l a h ' ı n b u y r u k l a r ı n a da geçirir: 3- "Ve ahdimi seninle benim aramda edeceğim ve seni ziyadesiyle çoğaltacağım." 99 yaşındaki İbrahim, olgunluğunun zirvesinde olarak kendini ve t o p l u m u n u ayrı ayrı dengeler halinde kavramıştır, bu yeni bir aşamadır. 4- "Ve Abram yüzüstü düştü." Bu A l l a h ' a s e c d e a n l a m ı n d a d ı r . İ b a d e t ' i n de geliştiği, ö z e l l e ş t i ğ i anlamındadır. 5letlerin "Ve Allah babası fakat adın (Bap 17) onunla İbrahim "Senden Senden nında değil, söyleşip olacaksın. krallar olacak; Ve dedi: adın çünkü Ahdim artık seni seninledir Abram birçok olarak milletlerin ve birçok mil- çağrılmayacak, babası ettim." çıkacaklar." Krallar ç ı k a c a k , n e d e m e k ? İ b r a h i m s a d e c e kendisi z a m a kendisinden sonra da tektanrı fikrinin e g e m e n olacağını sezmiştir. Çünkü Kenan çoktanrılar döneminin evrencilik çağının D i y a r ı n d a , Mısır'da, I r a k ' t a g ö r d ü ğ ü d u y d u ğ u kapanacağını kuvvetle sezmiştir. ilk fikir t o h u m l a r ı n ı n açılışıdır; rarası I r m a k s a l a ş a m a s ı n ı Bu yeni bir m e d e n i y e t l e r kıtala- kapatıp, G r e k l e r ile h a y v a n s a l , d a h a o y n a k medeniyetlerin evrensellik: İ m p a r a t o r l u k pratiklerini g e r ç e k e v r e n s e l - lik b o y u t l a r ı n a ç ı k a r m a g i r i ş i m l e r i n i n de ilk m ü j d e s i , haberi sayılabilir. Grekler, Romalılar, denerler. Ama H u n l a r bin yıl nasip peşine t a k m ı ş İbrahim b o y u n c a hep b u n a zürriyetine Muhammed'in olur. İbrahim bunu sezer ve t o p l u m u n a açıkça bildirir; Mısır ve F e n i k e ' d e n , k e n d i s i n i n de S ü m e r ' d e n n a k l a n d ı ğ ı n ı g ö r ü p , y a ş a r ve işitir. de) 6ve kastı "Ve ahit "Ebedi ne kılacağım, olarak Tarih ö n c e s i ça, T e v r a t v e kuran zürriyetine benim sabit s e z e r ve ve Allah aramda kılmak" sözü, kesinliğini ister: "Ebedi için, seninle olmak ahdimi nesillerince İbrahim'in derinliğini tektanrı y o r u m l a m a k böylesine y o r u m l a r verir. Tevrat ebedi sentezi- kanıtlar. bilimi ve gidiş k a n u n l a r ı n ı elde p u s u l a gibi benzerlerini ve antropoloji ve sonra sabit inancının ve zengin senden zürriyetinle ahit olan ve sonra olarak kay- K e n d i s i n i n de (tektanrı s e n t e z i n i n budur: sana senden çünkü Greklerin k a y n a k l a n d ı ğ ı gibi benzer biçimde yayılıp savunulabileceğini Ahit"ten hazırlanıp bunu girmiş Arabistan Araplarını uzmanlarının şaşmaz eldeki kullandıkkesinlikler onca arkeoloji b e l g e l e r i n e r a ğ m e n düz y o l d a ş a ş ı r ı p kendilerini t e v r a t sûrelerinden-ayetlerinden dışarıya atmaları, bindikleri dalı bundandır - . kesmeleri İbrahim'in b u n d a n s o n r a t o p l u m u n u t e k t a n r ı s e n t e z i n e pratik iba- det u y g u l a n m a l a r ı y l a s o k u ş u n u n izleri: Sünnet-kurban, bunun ölmez kanıtlarıdır - . İbrahim eğitip mirasçısı ö n e m verir. Kılıçla g e l e n i n toplumunu Haldun'un, Timur'lara bile metelik v e r m e y i ş i n e ğerle" Tektanrı" fikrini "ebedileştirip, verir. Sodom karşı s a v u n m a k ve ve içine girse bile; Gomara'da o kent şimdi için sana ait dua çok önünde, b e n z e r bir moral onları belki Amorit de- değer akınlarına olmak tartışmaları b u n a d e ğ m e z b u l d u ğ u n u izleriz. ber" olarak sözedildiğini "Ve daha " S a b i t " (Kalıcı) y a p m a y a medeniyetlerine sahip 7- İ b r a h i m artık bilgeleşmiştir. nin yapmaya kılıçla gittiğini g ö r e n , t e o r i s i n i y a p a n İbni adamın eder olanların karısını ve geri yaşarsın; hepsi ilk kez Bap 20'de O n d a n " P e y g a m - görürüz: ver; çünkü fakat eğer geri mutlaka o Peygamberdir vermez sen ve se- bilki sen ve öleceksiniz." Bu A l l a h ' ı n sözleridir. İ b r a h i m kendisini, s e n t e z i n i n ve s t r a t e j i s i n i n ne olup olmadığını ğına çözme ve bunda derinleşmenin u l a ş m ı ş t ı r artık. ustalığına rahatlı- Tarihsel kuşaklara ve tır; Devrim hülyaları-özlemleri b u gidiş içinde g i d e r e k g e l e c e k miras haline gelir. A m a artık bu, d a h a ç o k t e k t a n r ı s e n t e z i eğitiminin toplumunda derinleştirilerek başarılmasına tarihin ve toplumlarının Kenan diyarındaki bağlanmış- akışına ayak uydurul- muş, t a r i h s e l d e v r i m teorisi b i ç i m i n d e y e n i bir s e n t e z e ulaşılmıştır - . Bu t e o r i n i n p r a t i k t e n k o p u k bir k u t s a l l a ş m a ( g ö k s e l l e ş m e ) o l m a d ı - ğını olaylar içinde g ö r d ü k . A m a b u pratik artık T a r i h s e l D e v r i m ' e u z u n bir hazırlığa dönüşmüştür. İ b r a h i m bir y a n d a n Doğu'ya kadar Kenan diyarında karargahlaşırken, İshak'ı e v l e n d i r m e k v e s i l e l e r i y l e el atar. vesilesiyle Hicaz kuzeylerinden akılla-hoşgörüyle tektanrı Ondan sonra gelen İbrahim'i buraya ettirerek ilerlemişlerdir. oğlu güneylerine İshak kadar andığımız Kimi ve akrabalarına da Diğer y a n d a n Hacar ve İ s m a i l uzanır. s e n t e z i n i t o p l u m u n d a işler; z a f e r l e ş i p iktidar olmuşlar, müşler; K u z e y ' d e n G ü n e y ' e v e Batıya, Mezopotamya'daki torunları Sabırla-sebatlamiraslaştırır. Yakup ve oğulları kritik g ö r e v v e ö z l e m l e r i n i t e k e r r ü r zaman tarihsel devrimlere katılmışlar, kimi z a m a n y e n i l i p ç o k t a n r ı c ı l ı ğ a geri dön- d ü ş e kalka t e k t a n r ı s e n t e z i n d e Museviliği v e İseviliği y ü c e l t - mişler a m a Hz. başaramayarak, gınlaştırmaya Bundan Muhammed'e İ b r a h i m dinini sarılmak zorunda sonrası kadar kalıcı y a y g ı n ayakta tutup bir t a r i h s e l devrim kesinleştirmeye ve yay- kalmışlardır - . satır satır i z l e n e r e k y o r u m l a n a b i l e c e k T e v r a t tinleri a p a y r ı bir i n c e l e m e ve konular silsilesi içerir. me- BEŞİNCİ BÖLÜM HZ. İBRAHİM YARATICI LIĞI'NIN SEMİT KÖKLERİ VE EVRENSELLİK EŞİĞİ 1- İKİ BÜYÜK SANSÜR-YARATICI İBRAHİM YARATICILIĞININ M a r k s - E n g e l s gibi BEYİN VE ATA (SEMİT) modern yaratıcılar olsanız, sabırlı-sebatlı-kahırlı-akıllı düşünce-davranış TEMELLERİ a n c a k olaylar içinde emekçiliğini ömür boyu ( s o n u n a dek) s ü r d ü r e b i l i r s e n i z , ç a ğ l a r ı a ş a n v e b a ş k a l a ş t ı r a n s e n t e z lere ulaşabilirsiniz Marks-Engels bile, bu yüzden; Alman felsefesinin-İngiliz-Fransız ütopiklerini ve e k o n o m i c i l e r i n i n e l e ş t i r i s i n d e n ve bir ö l ç ü y e d e k çıraklığından yola ulaştılar. Hz. çıkarak, Tarihsel M o r g a n , 30 yıl Maddeci sentezlere ve komündaşlıktan sonra kuruculuğuna Komünü anlatabildi. İ b r a h i m için d u r u m b u n d a n farklı o l m a z d ı . Her y e n i çığır açıcı d ü ş ü n c e v e d a v r a n ı ş , g ö k t e n z e m b i l l e v e y a m e l e k l e r l e inmemiştir. semedani dinlerin bile, t e r s i n e e n yercil olduğunu hatırlatmıştık. gerçeklerden En kaynaklanmış Her s a h i c i - y a r a t ı c ı , çığır açıcı d ü ş ü n c e , k e n d i s i n d e n ö n c e k i fikirleri, öyle gelişigüzel boş zaman doldurmak kabilinden değil; tersine t a r i h s e l g ö r e v d e t e r m i n i z m i y l e bir ö m ü r b o y u çıraklık v e kahırlı ile eleştirel bir e l e b r a s y o n d a n tutar denklemleri o l a r a k eski t o p l u m u n rinden çıkagelir. V e yıldız k a y m a s ı Gördük: yanı: geçirebilirse; olaylar içinde s o m u t ç a her y a n ı n d a n işleyebilirse; düşünce-pratik rahminden veya Başka türlüsü y a p m a ve yalancı önü yeni bir emek sonu bir s e n t e z öz ve biçimle- P e y g a m b e r l i k olur. ç a b u k l u ğ u n d a v e e ğ l e n c e l i ğ i n d e s ö n ü p gider. Hz. İ b r a h i m ö y l e l e r i n d e n değildir. B ü t ü n eksiği gibi d u r a n Tarihsel Devrim b a ş a r a m a m ı ş oluşu; gels gibi d ü ş ü n c e d e çığırlar a ç m a g ö r e v i n i yaratcılığıdır. İbrahim'in bu aslında, O'nun Marks-En- kavramış oluşu; erdemliliği gelişimini Tevrat'ın satırlarında izleyerek özetledik. Bu yeterli tereddütsüz değildir e l b e t t e . A m a bir gerçeklik nin d o ğ u m u n u v e g e l i ş i m i n i hava oyunlarına edebilirdik. bu konu gelişimi bile hiç s a p t ı r m a d a n e d e m e z s e k tektanrı sentezi- agnostisizme (bilmemciliğe) ve düşünce (spekülasyonal) Nitekim bu olarak tespit veya havada kuşkucul kalmıştır. laf e b e l i ğ i n e Havada kurban k a l m a ya da m a h k u m gibi g ö r ü n m e k t e d i r . Ç ü n k ü s a d e c e Irak-Mısır m e d e n i y e t tabletlerine takılı " k a l m a k ; d a ğ l a r kadar yazılı-çizili belgelere g ö m ü l m e k u z m a n p a r ç a l a n ı ş l a r ı n d a n ve ö f ö r i z m i n d e n b a ş k a s o n u ç v e r e m i y o r ; belgeler, ancak tarihin lebilirse, dinsel her t ü r l ü ilk orijinal rın kanunları Bu ç a b a l a r ı ve keşifleri, bütün i n s a n l ı k tarihi elbette; rini baştan a n c a k bu, alamadıkları kapsamında Oysa bütün sorunlara üzerinde tarihin t a s n i f edici gidiş ihtiyaç var durmaktan kanunları verimlilikte olur. fo- Onla- uygulanarak ve Ve kendile- y ö n ü n d e ve dağlar y ı ğ ı l m ı ş belgeler, e m e k l e r , s a d e c e birikim o l m a k t a n çıkarlar; denklemlere: bilimi bunlar, seçilmezleştirilmektedirler. onların öğütledikleri olabilirse komün başarılamaz. canlandırılışına ve tartışılmasına her z a m a n ve aydınlatmalar yanında, ö v g ü l e r ve y e r g i l e r içinde s ü r e k l i ölçüsünde o a y ı k l a n ı p t a s n i f edi- ise tarih ö n c e s i Maddecilik olmadan t a b a k a l a r haline g e t i r i l m e k t e ve uyarlanarak yeni açısından ekonomik-politik-kültürel p r o s e l e r e de ışık tutabilirler. (Morgan) ve Tarihsel sil gidiş kadar sentetik Gidiş k a n u n l a r ı n a v a r ı l a r a k , o m a h ş e r i belge c ü n g ü l l e r i insanlık h i z m e t i n e açılır-. nin a y d ı n kafa koparışı son bulur; Yazılı t a r i h i n her k o n u y u yazılı bile, t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n a yük tasnif çabaları belgelerle aydınlatabilmesi ulaşılabilmesi g e r e k i r d i . A n c a k yazılı T a r i h ' i n bıraktık, en y a m a n ses getirici halinde için on yılları a l a c a k bühemen her k o n u y u k o n u l a r d a bile s u s k u n kalışı, ibretlerle dolu bir Tarih ö n c e s i : Y a z ı s ı z Tarih ile Yazılı T a r i h T o p l u m l a r ı n ı n (Barbarlarla M e d e n i y e t l e r i n ) a l t ü s t l ü k l e r i : T a r i h s e l M e d e n i y e t gibi Yazılı T a r i h i n maz ö v g ü l e r i ; Tarih ö n c e s i D e v r i m problemidir. de g ö k l e r e ç ı k a r ı l a n Komün Bilimi'nin kutsal-dokunul- (Morgan-Engels) ortaya çıkışıyla a l a ş a ğ ı e d i l m e y e b a ş l a n d ı . Ç ü n k ü yazılı tarih de o n u y a r a t m ı ş g ö r ü n e n m e d e n i y e t l e r gibi, her türlü y a r a t ı c ı l ı ğ ı n v e y a b e l g e l e r i n Oysa m e d e n i y e t i n v e yazılı kaynağı sanılıyordu. tarihin en çok ö v ü n d ü ğ ü yazının ilk t e m e l l e r i bile tarih ö n c e s i k o m ü n t o p l u m u n işiydi. V e M e d e n i y e t i y i n e medeniyet değil, ön geliştirerek gelen türlü gelişmedi. rimlerle tarihsel devrimlerle adım adım üretici güçleri k o m ü n t o p l u m l a r ı y a r a t m ı ş t ı . Yazılı t a r i h d e b a ş k a Komün ile Medeniyetin güreşleriyle: Tarihsel Dev- yürüdü. Bu y ü r ü y ü ş l e r d e her t a r i h s e l d e v r i m c y c l e i n d a yazılı tarihi kesintiye uğradı. Çünkü tarihöncesi belgeler komün toplumlarının yazıyla başı hoş değildi. Bu y ü z d e n yazılı tarih, m a s a b a ş ı u z m a n a r a ş t ı r m a c ı l a r ı için her şeyi s ö y l e y e m e d i . Bunun için komün bilimi gerekti. Ve k o m ü n ü n parçalanışı d e v i r d a i m l e r i n i s ü r ü k l e y e n antik tarihe u y g u l a n ı ş ı gerekti. Bu ise Morgan-Marks-Engels vakfedenlerin işi oldu. T a r i h ö n c e s i komünist, tarihsel karcıların ilkel ömrünü k o l l e k t i v i z m i n en modern özgür komün tarihsel maddeciliğe Komünist toplumları, m a d d e c i l e r ele alabildiler. işi o l a m a d ı ; biçimleri en gibi Bu çıkar işi modern değildi, çı- ilkel, en ö z g ü r insan t o p l u m i d e a l l e r i y l e elele t u t u ş t u . B u n d a ş a ş ı l a c a k bir y a n y o k t u . A m a satılık-kölecil lanetlendiler. ruhlarca taşlanıp Bu da d o ğ a l d ı . A m a yazılı t a r i h bu kez de yeni bir m e d e n i - m o d e r n s a n s ü r l e , kendi elleriyle kendi rahimlerini başını kesmekle kesip atıyor v e y a kalmıyor, insanlığın yaratıcı zincire v u r u y o r d u . düşünce Nasıl A n t i k M e d e n i - yetler, t a r i h ö n c e s i insanı v e y a p t ı k l a r ı n ı s a n s ü r e d e r e k , insanlık gidişini m e d e n i y e t e b a ğ l a r k e n ç ı k m a z l a ş t ı r m ı ş l a r s a , tıpkı öyle; d e n i y e t l e r de, g e r ç e k bilimi o y n a y a c a k olan Birikim insan Bilimi'ne sansür ederek, beynini, modern uzmanın bağlayarak çıkmazlaştırdılar. s a n s ü r d e n ç o k çekti, hâlâ ç e k i y o r ; komünistlerin katmerlenmiş ikinci k e c e ğ e benziyor. söyler. kendiliğinden sanılır; tilir. A m a her şeyin yazı için, olan büyük tıpkı s a n s ü r e d i l e n ilkel ve gibi; birincisinden bir insanlık, daha mekanizma-dinamizm bilhassa bu s a n s ü r c ü yebileceği tezlenip birinci bu fazla çe- Ç ü n k ü son d u r u ş m a d a son s ö z ü d a i m a insan beyni Eğer s ö y l e y e b i l e c e k değildir. başrolü fareliği İnsanlık elele t u t u ş l a r ı büyük sansürden, Beyni olan h e r k e s i n beyni kitap birinci s a n s ü r ikinci b ü y ü k s a n s ü r l e karşı c e p h e d e k e n d i l i ğ i n d e n elele t u t u ş t u ; modern M o d e r n Me- insanlık g i d i ş i n d e bırakılmışsa... m e d e n i l e r i n çok şey söyle- g ü ç s ü z l e r c e böyle u m u l u r - b ö y l e ö ğ r e t i l m i ş t i r - ö ğ r e - İnsan o l m a d ı ğ ı gibi beyni, kanatlanır veya toplum dumurlaşır. her şey g ö r ü n ü r d e k i bir insan aynasından yansımalardan B e y i n l e r i n yaratıcı sen- kanatlanışları her t ü r l ü satılıklı ç ı k a r a ve k ö l e l e ş t i r m e y e karşı d u r a b i l e c e k me- kanizmalarının sağlam olmaları gerekir. İnsan beynini söyleten yin s a d e c e bilgi o l d u ğ u n u s a n m a k y i n e m e d e n i n i n önyargısıdır. e d i n d i r e n v e hangi y ö n d e kullanılması olduğu, bir k o n u d u r d o ğ r u s u . . . . üzerinde durulası toplumculukla örülmüş; gerektiğini söyleten gücün O güç, tutkun kuşaklarda köreltirilmiş, k o f l a ş t ı r ı l m ı ş olsa ş a k l a r d a b o y u n a k u r u l u p g e l i ş e n bir g ü ç t ü r bu. yeni s e n t e z l e r e s ı ç r a y a b i l m i ş t i r . insancıl ne bir her t ü r l ü h a y v a n c ı l l ı ğ a - b e n c i l l i ğ e karşı y a m a n bir a n t i - t e z l e k u r u l m u ş patlangıçlı " İ n s a n c ı l " bir d i n a m i z m d i r . çökertilmiş, şe- Bilgiyi Belki bilgiden d i n a m i z m i m i z t u t s a k ise, y e n i da Eskimiş, yeni ku- Bilgi, o güç ile birlikte kırılıp g e ç e b i l r i z a m a o sentezler gelmez... İ n s a n l ı k hep bu d i n a m i z m i ö l d ü r m e k t e n çekti ve d a h a da ç e k e c e ğe benzer. R u h s u z b e d e n l e r i n (akıl h a s t a l a r ı n ı n ) pek y a ş a m a d ı ğ ı gibi, r u h s u z bilgiler de ölüleşirler. kanunlarını d i n a z o r l a r gibi f o s i l l e ş i p Ancak 7000 tıcı insan yıl beyninin, En ve neden özel 100 yılda bu denli geldiklerini bir ç ı k a b i l m i ş bir a v u ç y a r a - azlık o l u ş u ve belki oluşlarından küçük s a t ı l ı k l ı ğ a - n a n k ö r l ü ğ e - k ö l e l i ğ e mirasından u y u m s u z dev kalırlar. sonra gelmeyecek derecede lum Birikim bilimleri de bu t a s n i f edici, gidiş arayıp bulan ve uyum yapanlar olmaksızın, bir d a h a a l ı n a c a k biricik d e r s düşmeyecek derecede ve yine geldikleri da budur: top- kaynağa vakfedilmek- ten g a y r ı s ı n ı n y a l a n o l d u ğ u n u s e z e n - b i l e n , d a h a s ı ellerinden başkası g e l e m e y e n beyin g ü c ü t a ş ı m a l a r ı d ı r . O g ü c ü biraz olsun kendi içimizde bulup k o r u y a b i l i r s e k ve g e l i ş t i r e b i l i r s e k , sözü s ö y l e y e c e k " i n s a n " kafilelerine İşte yazısız d o ğ m u ş tektanrı ruh, bu g ü ç v a r s a , yazılı rek anlayabilir ve belki s o n d u r u ş m a d a son katılabiliriz. sentezini ve yazısız İ b r a h i m l e r i , bu m e d e n i y e t bilgileri ve i n s a l a r ı y l a s e n t e z l e y e - çözümleyebiliriz. Çözümleyebildikçe beyinlerimiz- deki o insancıl g ü c ü biraz d a h a g e l e n e k z i n c i r l e r i n d e n k u r t a r ı p ö z g ü r leştirebilir, Nasıl yaratıcılaştırabiliriz... oldu da o n c a kültürsüz bir tarih medeni-yazılı-kültürlü öncesi ulaştı? M e d e n i ö n y a r g ı l ı göçebe toplum insan d u r u r k e n y a z ı s ı z - insanı tektanrı sentezine b e y i n l e r i m i z i n a l a c a ğ ı gibi değil. Ö n c e l i k l e , s a d e c e kuru bilginin kültür o l m a d ı ğ ı n ı h a t ı r l a y a l ı m . tür; bilerek v e y a bilmeyerek gelenekle veya ve t o p l u m kanunlarının lara disiplininin uyma kalan budur. Doğa ve davranışları. ile u l a ş ı l m ı ş gidiş şu veya bu bütünüdür. ve insan Gerçek kadarını Bütün ve uyum budur ve b u r j u v a l a r ve irili bir kültür a n l a y ı ş ı ufaklı pratiği de uyum geriye düşünce gerçek bilim mekanizmalamadden-manen d e m e k ki aldatıcı Her y a n ı m ı z d a n " k ü l t ü r " bu gerçek ö n ü n d e ayakları kilden devler bozulup yok olacağız. Bu mazdı. durumda İbrahim, medeni Tersine gerçek kültürü, yükseltti. bar olmak; o l a r a k m a h k u m olacaktır. şakıyıp "kültür" döktürsek, gibi uşakları da sentezleri, gelecekte bunların Küldoğa s e z m e k - b i l m e k v e on- r ı olacaktır. M o d e r n sırça s a r a y l a r d a d o ğ a v e insanı katleden ulaşılmış bilgiler u n u t u l s a toplumuna kültür kanunları bilinçle değildi insancıl ama asla k ü l t ü r s ü z sayıl- berracık beyninde buldu N e d e n ve nasıl? Bir kez m e d e n i y e t d o ğ a r d o ğ m a z , medenisiz unutmayalım oldu, ne de barbarların medeniyet barbarsız kaldı. medeniyetlerle güreşiyle, ve ne bar- Antik Tarih tarihsel devrim- lerle y ü r ü d ü . Nasıl m e d e n i y e t ve i n s a n l ı ğ ı n ilerleyişi bu d i y a l e k t i ğ i n d i n a m i z m i n den kaynaklandıysa, kişi b e y i n l e r i n i n g ü c ü de bu d i y a l e k t i ğ e u y m a k z o r u n d a kaldı ve ona göre gelişti. Her kişi o d i y a l e k t i k t e n aldığı n a s i b e göre bir beyin g ü c ü n e u l a ş ı y o r d u . İbrahim zaten bir g ö ç e b e barbardı. Medeniyet ile ilişkileri olmuş ama tarihsel devrim güreşi olamamıştı. T u t k u l u t o p l u m c u l beyin d i n a m i z m i n i alıyordu. Fakat bu güç, komüncül toplum yapısından b i l g i - k ü l t ü r birikimleri (medeniyetlerle barların g ü r e ş l e r i n i n birikimi) o l m a k s ı z ı n p o t a n s i y e l bar- bir güç o l m a k t a n , hatta b a ş k a l a r ı gibi hiçe i n m e k t e n ö t e y e g e ç e m e z d i . İbrahim, binlerce neğinden geliyordu. yıllık Kendisi Semit barbar-medeni bir S e m i t g ö ç e b e dövüşlerinin kolu olsa da, gele- binlerce yıllık eski kültür geleneklerinin mirasını tertemiz-çıkarsız b e y n i n d e e n d u r u s e n t e z l e r e ulaştırabilir v e y a pratiğinde d e n e y e r e k ölümüne komüncül miras kalmış s e n t e z l e r i benimseyip savunabilirdi. B u y ü z d e n İ b r a h i m ' d e s e n t e z (yaratıcılık g ü c ü ) y i n e aynı d i y a l e k t i ğin kişide tecelli e d i ş i y l e hayat b u l d u . Kenanlılar Semit da, Amoritler kökenliydiler ama devrim görevleri veya de, Sorgonlar sosyallikleri filizlenip sayılabilirdi. Hammurabiler için onların çoktanrıcı medeniyet kanununa " P e y g a m b e r l e r s ü l a l e s i n d e n g e l m e k " ulus- g e l e n e k ç i l i ğ i n e takılıp k a l m a m a k gerekir. m e t a f i z i k i l l ü z y o n l a r ı y l a t a r i h i n ve akılların Semit geleneğinden oluş, mellerini h a z ı r l a y ı p geliştirdi. işlemediğini İbrahim'de bazı O t e k yanlı hep hatırlatı- zihinsel işleyiş te- Bu t e m e l l e r de y i n e üretici g ü ç l e r i n bar- b a r - m e d e n i ç e k i ş m e s i n d e aldığı g i d i ş l e r e u y u y o r d u . Bundan sonrası o t e m e l l e r i n İ b r a h i m ' i n y a ş a d ı ğ ı ç a ğ ı n ö z e l l i k l e r i y l e ç a t ı ş a r a k gelişti; Abram'ı değil, de yabana bir t o p l u m biçiminin a t m a m a k gerekir. üretici mış o l d u ğ u b a ş k a l a ş ı m l a r ı n , o t o p l u m u n yaman etkilerinin kış köklerini de a ç ı k l a y a n Metuşlahe, Ki kişi kişi ulusçu- içinde y a p - her k ü ç ü k p a r ç a s ı n a kabaca da olsa genel M a r k s gibi bir d e h a n ı n en uzak çı- bu gidişin; A d e m , Şit, Lamek, Burada g ü ç l e r gelişimi (işleyiş d i y a l e k t i ğ i n i n ) p a n a r o m a s ı n a işaret e d e c e ğ i z . Hanok, ve İbrahim yaptı Semit geleneklerini olan ilk uyarak açtı. çuluğuna veya luktan de tarihsel evrensellik d ö n ü ş ü m ü n ü n Ve Antik Tarih'in y ü r ü y ü ş ü Burada "Semit olmak"; yoruz. ve bambaşka ilişkilerinde işledi, İ b r a h i m A n t i k T a r i h i n fikir çiçeği da henüz vakit dolmadığı Ehoş, Kenan, Yüre, Nuh, S a m , Y a f e d v e Ş a m o ğ u l l a r ı , Hamo- ğulları, Y a f e d o ğ u l l a r ı gibi sayısız m a s a l l a r k a r a n l ı ğ ı n d a k a l m ı ş liderleri ç ı k a r d ı k t a n sonra; başladığı İ b r a h i m ile birlikte t a r i h i n d a h a açık a y d ı n l a t m a y a Yakup-Yusuf-Musa-İsa-Muhammed gibi liderleri çıkarışı ve Marks'ın a t a l a r ı n a v e M a r k s ' a d e k uzanışı t e s a d ü f değildir. Kişiyi y a r a t a n o b j e k t i f koşullar d e n d i ğ i n d e , akla g e l m e m e l i d i r ; tıpkı kişiyi Modern Türkiye'nin sadece s a r a n g e ç m i ş o l a y l a r da kişinin zamanı o denli ö n e m l i d i r ; n e olup o l m a d ı ğ ı s a d e c e C u m h u r i y e t olayla- rıyla değil, O s m a n l ı ve d a h a uzak k ö k l e r i y l e a n l a ş ı l m a k istendiği gibi. Bu yüzden Semitlere İbrahim'in zihin temelleri olarak kuşbakışı y a p ı l m a d a n İbrahim'in tektanrı sentezi ve " m u c i z e v i " veya " e f s a n e v i " kişiliği 1sel anlaşılamaz. M u h a m m e d ' e d e k e n aktif, o y n a k hareketli, tarih y a p a n , t a r i h - devrimci barbar t o p l u m l a r d e n e b i l i r ki sürekliydiler. Mirasları S e m i t l e r idi. Hareketli ve kalıcı oldu. Sebep? a) Bir kez medeniyetin m e d e n i y e t Irak b a l ç ı k l a r ı n d a iğfal edici doğar doğmaz, ç e k i m i n d e n tıpkı y e r k ü r e s i s t e m i Semitler gibi kurtu- l a m a y a c a k d e r e c e d e ona y a k ı n d ü ş m ü ş bulundular. Bu onları sürekli b a r b a r l ı k t a n m e d e n i y e t e g e ç i ş e ve m e d e n i y e t içi a l t ü s t l ü k l e r e s ü r ü k l e di. Barbarlık m e d e n i y e t e g i r i n c e ne denli p i ş m a n olsa da yeni k u ş a k l a r daima o m e d e n i y e t iğfaline dinamizmi, komünün koştular. Ç ü n k ü tarihin parçalanmasından yana (üretici işliyordu. güçlerin) Ve medeni- y e t , S e m i t b a r b a r l a r ı n ı b ü y ü l e y e c e k kadar, k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n ne ş i d d e t l e ç e k e c e k kadar 2000 yıldır g e l i ş m i ş b u l u n u y o r d u . D i c l e ' n i n aşağı gelmişti. çağrıda (Sınear'ı) d o l d u r m u ş , S e m i t l e r i çağırır hale Şarap-Kadın-Saray-ihtişam elbirlik rol yüz tutmuş bu için parantezini oynuyorlardı. meyveye seller gibi aralıksız içi- Fırat ve t a p ı n a k ve t a n r ı s a l l a ş m a Ve d a l ı n d a k a p ı l m a k kolaydı... olgunlaşmış; ile bu çürümeye Kutsallaşma ve ganimet kentleşip S ü m e r ü z e r i n e atıldılar.. b) İlk ana Irak medeniyeti Sümer, d e m i r s i z d o ğ m u ş t u . Kollektif emek ile 2000 yılda hazırlandıktan sonra yüzlerce yılda gelişebilmişti. Demir, S ü m e r medeniyeti yıkıldıktan sonra A k a d demir, Orta Fırat boylarında kentleşen Yukarı Demir bir kez keşfedilince, Devri'nde belirir. Yani Barbar Semitlerinin keşfidir. ister i s t e m e z t e k n i k üretici rattığı d i n a m i z m d e n ötürü, t o p l u m s a l gücün b a ş k a l a ş ı m antik çağ ya- içinde de olsa hatırı sayılır bir hız kazanır. Demir'in ilk g ö r ü l d ü ğ ü tarih, N a r a m Sin z a m a n ı : 2712'dir. Bundan 300 ü r e t i m d e ve s a v a ş t a barbar o l s u n , tif hale getirir. yıl sonra İ. Ö n c e s i : d e m i r artık A k a d ' l a r ı n öne çıkmıştır. Ki bu 2768- yükselişinde, gelişim Semit toplumlarını m e d e n i olsun, eski S ü m e r z a m a n ı n a göre çok d a h a akKollektif e m e ğ e b a ğ ı m l ı l ı k azalır. c) M e d e n i y e t gelişimi en az 2000 yıl o l d u ğ u için, Fırat-Dicle deltasında ilk b a l ç ı k t a n y a r a t ı l m a kollektif e m e k z o r u n l u l u ğ u de Semit toplumlarını hem lık y ö n ü n d e aktifleştirir. hızlanır. ri, [C.W C e r a m , Bu yönden bu parçalanışların başlayıp sürekli gelişmesi ve medeniyetin azalır. g e l i ş i m i n d e ihtiyaç d u y u l a n Sadece geleneği medeniyet, sürer. Bu gelişim hem t a r i h s e l d e v r i m c i b a r b a r - M e d e n i l e ş m e ve T a r i h s e l d e v r i m l e r d e v i r d a i m i L'Avanture del' Archelogie, medeniyete hemen parçalanan Semit 1957, Londra] komün biçimle- hep aynı t e k e r r ü r l e r - b e n z e r l i k l e r içinde sonuçlanmasıyla, ortak mitolojik, masalsı yo- r u m l a r a ulaştılar. V e bunları k u ş a k t a n k u ş a ğ a ö l m e z g e l e n e k l e r o l a r a k aktardılar. Bu d e v i r d a i m İ b r a h i m ' e dek en az 1000 yıl s ü r d ü ğ ü n e göre, bu geleneklerin en az 40 kuşak b o y u n c a belleklere kazınışı, yeni da, yeni o l a y l a r d a , yeni olaylarla ç a r p ı ş m a s ı filizlerini yaratma yeteneğini yaratmasına m e d e n i y e t - b a r b a r l ı k çelişkisi sıdır. Bu antik çağın ş a ş ı r m a m a k gerekir. biricik geliştirim m e k a n i z m a d ü ş ü n c e g e l i ş i m i n d e de geçerli hesabı 166 yapılırken tarihsel devrim Çünkü mekanizma- olmuştur. hareketliliği d ü ş ü n c e y e yansır. Ve parlak-yaratıcı z e k a l a r ı n İbrahim o geleneklerin çocuğudur. kuşaklar- karşısında yeni d ü ş ü n c e Semit beşiği olur. Daha U r ' d a y k e n , Filistin'e gidiş geleneğiyle davranılır. Ve İbrahim ö l ü n c e y e dek bu rakır. idealini bırakmaz; yeni kuşaklara miras o l a r a k bı- O miras k e n d i s i n i n y a r a t ı ş ı n d a n çok a t a l a r ı n d a n devir aldığı mirastır: bir Semit tarihsel devrim geleneği. A n c a k İ b r a h i m , t a r i h s e l d e v r i m i b a ş a r a m a d ı k ç a y a r a t t ı ğ ı v e y a yükselttiği t e k t a n r ı ideolojsini kendi orjinal yaratısı o l a r a k miras b ı r a k a b i lir. T e k t a n r ı t e o r i s i , T a r i h s e l Devrim idealiyle bütünleşip yükselmiştir. İ b r a h i m ' i n katkısı bu olur. Ve M u h a m m e d ile a m a c ı n a ulaşır-. 2- British Museum'da saklanan ünlü Havva'nın Yılan-Şeytan tarafından "İmrenç" veya "İğfal" düşer. Irak medeniyeti ğildir. Çünkü ortamıdır. nur. V e Irak ne Sümerler'de totem Silindiri Silindiri'nin İsa'dan bahçeliği dağ, ne yukarı önce değil, 3000 ağaç, doğru Sümer bu y ü z d e n Yani Irak'ta: olamaz. İmrenç barbarın y a ş a m n d a n ve düşünBu S e m i t l e r i n me- silinmez sembolüdür. Medeniyeti'nin Kafkaslar'dan bilerek yok ede- S ü m e r yaratılışı anlatışı mitolojiktir; Cennet'in san) gibi kuşatan toplumlar, medeniyetin çöl bulu- de yoktur. anlatış tarzı geçişinin kereste yaymışlardı. c e s i n d e n 3000 yıllarına t a r i h l e n i ş i t e s a d ü f değildir. deniyete denk cehennemi ne barbar toplumları Fırat'a yılına ( I r a k ' l ı y a ) ait de- tümden ne ile işler-mühürleştirir. Sümerler'e maden, Sümerler çoktan totemli rek m e d e n i y e t l e r i n i İğfal silindiri, belgesidir ama cennet Irak'ta "İĞFAL SİLİNDİRİ" A d e m kandırılışını inmeye dört başlamış Semit doğuşundan ırmağı besbelli A s y a dan aşağı beri, Irak'ta olan d e n - t a ş - a s k e r - u c u z e m e k sağladıkları (Fırat-Dicle-Aras-Phi- gelip H a z a r kuzeyinden ve barbarlarıdır - . orta biteni, onlara için, kereste Ve ma- çıplacık izlemekte ve t e m i z zekalarıyla apaçık y o r u m l a m a k t a d ı r l a r , yüzlerce belki de binlerce yıldır. Semitlerin netleştirdiği ülkesi Semitler, cek gibi defalarca k e n t l e ş m i ş l e r ve Semitler'in Sulama dört ırmağın bir cennet yaylalarından fethedip bahan-anahan tine bu medeniyet olgunlaştıkça; oldukça; göçerleşip, besbellidir ki, kuşattığı ve cen- K a f k a s l a r ı n g ü n e y i ; V a n yaylalarıdır. gibi ellerine medeniyeti kuşatmışlar, düşe- inmişler, sonra da O'nu medeniyete fetholmuşlardır. ilk mitlolojik ataları: liderleridir. Adem Medeniyetin kanalları ve h u m u s l u t o p r a k l a kanmışlardır. meyye Fırat-Dicle b o y l a r ı n a Tarım bereketinin ile Irak Havva, çölünde besbelli tek bire 300 v e r e n t a r ı m sembolü barbarlarda ki ba- dayanağı: bereke- "Yılan"dır. S e m i t l e r ' i ( A d e m ile H a v v a ' y a ) k a n d ı r a n y ı l a n - ş e y t a n a s l ı n d a m e d e n i yeti t a r ı m Tarım bereketidir. ekonomisine doğru reketli-tapınaklı yaylalarını Sümer gelişen Medeniyeti, mek o ağacın temsil için. cazip bırakıp Irak ç ö l ü n e i n m i ş l e r d i r bir kez. T a n r ı ' n ı n " H a y ı r v e şer bilgisi rağmen g ö ç e b e S e m i t l e r için, t a r ı m ilkin ettiği gelmiştir. be- cennet Ne için? ağacından yemeyeceksin olgunlaşmış Ve buyruğuna medeniyet meyvesini ye- Sonradan trajik-delirtici-hatta dir: öldürücü sıla hasretine düşmüşler- V a n Y a y l a l a r ı (İlk y u r t l a r ı ) g ö n ü l l e r i n d e t u t m u ş t u r . Bu çelişki "İmrenç": S e m i t l e r ' e "İğfal": Ö z e n m e silindirini kandırılıp p a r ç a l a n ı ş : Bozuluş veya kazıtıp ö l ü m s ü z l e ş t i r m i ş t i r . . . İ b r a h i m ' i n zihin t e m e l l e r i , bu y a r a t ı ş l a r l a y e t e n e k l e ş m i ş t i r . T e v r a t ' ı n ( s o n r a d a n K u r ' a n ' ı n ) anlattığı g e l e n e k l e r u y d u r m a değildir. S e m i t l e r ' i n masal karanlığında kalmış yazısız tarihleri (Öntarihleri'dir. İ b r a h i m ' i n yaratıcı z e k a s ı n ı n t e m e l l e r i - m i r a s ı Ve onlar olmuşlardır. 3- Nuh Tufanı da Semit geleneğidir. Tufan: Çevre barbarların gelişmiş bulunan s u l a r - b a l ç ı k l a r ziftler içinde d o ğ m u ş v e m e d e n i y e t i y i n e kendi s u l a r ı n a - b a l ç ı k l a r ı n a - z i f t l e r i n - d e b o ğ a r a k ele geçirişi v e y a m e d e n i y e t e g e ç i ş i n i n s e m b o l ü d ü r : Tarihsel Devrim'dir. Ve s e m i t l e r ' i n de Nuh adına bağlanmış S a r g o n ö n c e s i yıllar aşağı y u k a r ı İ.Ö. silindiri tufanı olmuştur: 3 0 0 0 ' l e r e d e n k gelir. bir ulu Ki i m r e n ç tarihleridir. Sonraki Sargon yapılmıştır: Sargon adına "Akkad ve sonrası devrimleri son bağlı tarihsel devrimde Semitlerle elbirlik Sümer İmparatorluğu" z a t e n yazılı bulmaz, t a r i h e girmiştir. Ve Semit tarihsel Hammurabiler-Amoritler-Mariler hep Semit kuşaklarıdırlar. Bunların tümü İbrahim'in zihin sentezler (geleneksel anlatılarla o l a r a k yer a l a m a d a n Irak az ama öz dersler- pekişmiş) edemez. 4- Ve İbrahim zamanında şamaya temellerinde bezenmiş ve yaşadıklarıyla m e d e n i y e t gelişimi g i d e r e k e v r e n s e l ya- geçiş e ş i ğ i n e d a y a n m ı ş t ı : medeniyeti doğru Fırat-Dicle kolay-doğal ırmaklarının güney hammadde, parantezinde ticaret yollarıyla do- ğup, kuzeye gelişir- ken; kuzeydeki parantezin alt ucunda da A k a d kentleri ve m e d e n i y e t i : Semitler'in m e d e n i l e ş m e s i gelişti. Ve S a r g o n bu iki medeniyeti bir fetihle birleştirip A k d e n i z ' e - U m m a n ' a kadar yaydı. Hint m e d e n i y e t l e r i , I r a k ana Ve her medeniyete-her tarihsel altşuurlarıyla dünya daima maya devrime ticaret yollarını ve etmeyi Finike, girişmiş Mısır, Çin, barbar toplum, medeniyetleri kahramanlıklarında-tapınaklarında a m a ç l a y ı p ideal Zaten m e d e n i y e t i n d e n t o h u m l a n ı p gelişmişlerdi. derleyip iyice su y ü z ü n e , s e z i y l e bir t e k Cihangir kendi olmayı karışık bilince çıkar- başlamışlardı. Birinci A ş a m a : Medeniyetler ve Tarihsel Seyrek-gelgeç-küçük ve sakar tırması biçiminde boylarını veya yoklaması (Fırat-Dicle; Nil; Semitler'in ve Sümerler'in Sind gidişli Devrimler LOKAL kalır. hammadde-kolonileşme araş- bir gelişimdir. ırmak Ganj; Sarı-Mavi masalları-gelenekleri Subtropikal ırmakları) aşamaz. b u a ş a m a y ı belgeler. İkinci A ş a m a : Mısır, Birinci A ş a m a olgunlaşırken Finike y o l l a r ı n d a n t o h u m l a r ı n ı mıştır. a m a Irak m e d e n i y e t i G i r i t - M i k e n - G r e k k e n t l e r i n e saç- M e d e n i y e t l e r bu t o h u m l a r l a Bitkisel v e y a I r m a k s a l lokal aşa- m a d a n ikinci a ş a m a y a geçişi h a z ı r l a m ı ş olurlar. İkinci A ş a m a d a h a hareketli hayvansal bu a ş a m a Kıtalararası Evrensel İbrahim A l e y h i s s e l a m bu aşamanın gıncını oluşturur. Medeniyeti Aynı tarihlerde ve ilk h a y v a n s a l , devrimleri medeniyetler aşamasıdır ki M e d e n i y e t A r a y ı ş l a r ı a ş a m a s ı olur. Filistin v e G ü n e y y o l u birkaç y ü z y ı l korsancıl, hareketli başlan- sonrasında, Grek m e d e n i y e t ve t a r i h s e l s a h n e y e girer. A r d ı n d a n İ.Ö. 300 y ı l l a r ı n d a Makedon Büyük İskender, deneyerek medeniyetleri ve ticaret yollarını m e y e girişir. ticaret y o l u Fakat v a k t i üzerinden Orta y o l u batıdan doğuya henüz dolmamıştır. birleştir- Grek medeniyetini orta s ü p ü r m e k l e yetinir. B u n d a n 600 yıl s o n r a İ.S. 300 y ı l l a r ı n d a Atila aynı şeyi K u z e y T i c a ret Y o l u ü z e r i n d e n O r t a B a r b a r l a r l a d e n e r : çağını a ç m a k l a yetinir. Üçüncü Aşama: Roma M e d e n i y e t i ' n i n orta E v r e n s e l çağı a ç a m a z . M u h a m m e d ' i n İ s l â m M e d e n i y e t i y l e başlar v e Be- z i r g a n l ı ğ ı n E v r e n s e l Çağı açılır: T i c a r e t y o l l a r ı n ı n istikrarlı rejimi e v r e n ö l ç ü s ü n d e kurulur. A r d ı n d a n k a p i t a l i z m b u t e m e l l e r d e n f i l i z l e n e c e k t i r . İbrahim ile başlayan tektanrıcılık, bu y ü z d e n tesadüf değil, tefeci bezirgan m e d e n i y e t l e r i n evrensellik y o k l a y ı ş l a r ı n ı n ilk bilinçaltı İbrahim ile başlayan bu sezi ve istekler, Musevilik ve ifadesidir. İsevilik ile Y a k ı n d o ğ u ' d a iyice y a n k ı l a n d ı k t a n sonra, M u h a m m e d ile hedefine ulaşır-. 5- Bütün bu s o s y a l g e l i ş m e l e r p a r a l e l i n d e , başkalaşıp gelişmek medeniyeti gelişimi iniyordu. zorundaydı. sırasında k u t s a l l a ş m a prosesi de Kutsallaşma gökselleşmişti. prosesi Artık daha Sümer krallık g ö k l e r d e n Çoktanrılar yüzlerle sayılıyorlardı. Sonunda Sargon, Akad ve Sümer İmparatorluğunu kurunca bu ç o k t a n r ı l a r ı n ne işe y a r a y ı p y a r a m a d ı k l a r ı d a h a iyi anlaşıldı. Akad Medeniyeti, var olan kutsallaşma prosesini, gökselleşmeyi iyice h a z m e t t i r m e y e y a r a d ı . A m a t e k t a n r ı y a g e ç e m e d i . İ b r a h i m , A k a t m e d e n i y e t i y ı k ı l ı ş ı n d a n s o n r a o r t a y a çıktı. mini Akadlardan çoktanrıları tirmişti Yani masının masının devrim Bunu sonra gelen Babil işe y a r a m a z bulup Medeniyeti bu sürüsüne bereket kendi " M a r d u k " adlı t a n r ı s ı n d a birleş- bile. çoktanrıcılık, gelişen kapıdan-bacadan başlangıcı kendisini komplike problemlere: E v r e n s e l l i k aşa- olamıyordu. E v r e n s e l l i k aşa- girişine çare da olsa, kutsallaşma d ü ş ü n c e s i n d e de bir tarihcil dayatmıştı. medeniyetleri ratorluklar Irak Fikir ze- gelişiyordu. kurmuş medeniyetinin Fetheden ama tarihsel devrimler etkilerine medeniyetlere başaramadılar. çarçabuk giriyor; Fetholan Çünkü teoriden çok impailk a n a prati- ğin a d a m ı oluyorlardı. Z a t e n antik ç a ğ d a din t e o r i d e n çok dar pratik amaçlıydı. Pratiğe yol gösteriyorsa, tarihsel ilerleyişine yarıyorsa din vardı. Yoksa devrim veya ç a r ç a b u k başka medeniyet tanrılara bel bağlanıveriyordu. A m a d i n d e d e v e y a b u denli pratik b i r i k i m l e r d e n s o n r a k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n d e de bir sıçrayış g e r e k i y o r d u . B u n u n için Filistin kavşağında g ö ç e b e l i k y a p a n S e m i t t o r u n l a r ı e n u y g u n pota oldu.. Ne t a r i h s e l devrim yapıp m e d e n i y e t e geçebildiler, ne de y a b a n ı c ı m e d e n i , b a r b a r ç o k t a n r ı l a r ı n a b o y u n e ğ e c e k kadar ne köle ne de cahil idiler. G e l e n e k l e r i z e n g i n d i . T e k çareleri k a l ı y o r d u . sini y e p y e n i K u t s a l l a ş m a prose- bir a ş a m a y a s ı ç r a t m a k . T e k t a n r ı c ı l ı k bu y ü z d e n ; malığa varmış çoktanrıcı aşamaların birikişi medeniyet-barbar ve bulundukları ilişkiler o r t a m ı saç- yüzünden İ b r a h i m ' e v e g ö ç e b e l e r i n e nasip oldu. İsa'dan belki Önce 1300'lerde Yakup-Yusuf zamanı kümette görev tektanrıcılıktır: orjinal almış Yusuf'un Hermes'in gelişimiyle Mısır'ın ana Mısır'da sentez da tektanrı Hiksos akınlarıyla etkileriyle İdris olduğu olduğu söylenir. hü- olabilecek Ancak Hermes 42 sentezine ulaşmış: bir Mısır'ın Kitap y a z m ı ş ; Madde-Kuvvet-Zeka Baba- O ğ u l - K u t s a l Ruh İsevilik ile ç ı k m a z d a n Mısır d ü ş ü n c e s i n d e y a n s ı m a s ı şartlanmalarında de o Bu hatta m e d e n i y e t I r a k ' t a g e l m i ş m e d e n i l e ş t i r i c i tanrısı Oziris ile harmanlayıp tektanrı Fiyat'ın gelişti. inmiş filizlenmiş da açıktır: fikirleri Mısır'a olsa hem İbrahim tektanrıcılığı üçüzü: 1300 yıl ö n c e A r z - T a l e p gerekti. Ama medeniyet kadar t e m i z d e ğ i l d i , hem iç t e z a t l a r c e h e n n e m i n d e t u t u n a m a y a c a k t ı . . . H e r m e s ' t e n 6 0 0 - 7 0 0 yıl s o n r a İ r a n ' d a Z e r d ü ş t , Hint'te Buda, tek- tanrıcı s e n t e z e ulaştılar. Yani artık v a k i t d o l m a y a b a ş l a m ı ş t ı . A m a Hz. Muhammed kadar g ü ç l ü bir t a r i h s e l devrim göreviyle karşı karşıya bulunmuyorlardı.. İbrahim içinde ve dukları kadar pota prosenin da işlek orta birlikte edilirse, İbrahim'in ilişki Bulun- üstünlüğü bu yer a l a b i l m e s i n d e y d i . YENİ SOYUTLAMA Tevrat'ta ve masal-mitoloji-efsane liklere v e o l a y l a r a yakın bulunmuyorlardı. : Y E N İ ÇAĞIN A L A M E T İ VE DÜŞÜNCEDEKİ Dikkat medeniyetleriyle kavşağında k a d a r ı y l a y a r a t ı p gelişebildiler. başlangıcında 2- İ B R A H İ M ile Irak-Mısır-Finike t i c a r e t yol bürünür. Kutsal SIÇRAMASI Tarih'te anlatılanlar, karanlıklarından Bunun tarihi- zihinsel sıyrılır; İbrahim Tarihi anlamları kişi- üzerinde durmalıyız: 1 - İ b r a h i m t o p l u m u da, yazısız tarih öncesi toplumudur. Yaşadık- larını y a z ı y a g e ç i r e m e z , a ğ ı z d a n a ğ ı z a nakil ile yeni k u ş a k l a r a aktarır. Ama kişilikler v e olaylar artık m a s a l s ı s e m b o l l e r d e n sıyrılmıştır. T e v r a t , İ b r a h i m ' d e n en az 1000 yıl s o n r a k a l e m e alınmıştır. A n c a k ağızdan ağıza gelen destanların tahrif edilemeyeceğini D e m e k İ b r a h i m ile birlikte yeni Bu sadece değil, İbrahim bütün toplumunu, m e d e n i y e t ve biliyoruz. bir ç a ğ ı n içine girilmiş b u l u n u l u y o r . Semitler'i içine barbarlar dünyasını alan bir b a ş k a l a ş ı m etkileyen bir gidişin başlangıcıdır. Ve ilk Fikir b e l i r t i l e r i - a l a m e t l e r i d i r . 2- A r t ı k arasında ırmaksal medeniyetlerinin gidip g e l e n barbarlar dünyası, d u r u m u n d a n çıkmıştır. duruma ülkeleri alış-veriş g a n i m e t h a m m a d d e - p a r a l ı birbirleri ve o medeniyetlerin a s k e r - u c u z işeli için masal olarak ülke-masal insan Birbirlerini g ö r ü p d u y a r - y o k l a r s a v a ş ı r - i ş görür gelmişlerdir. Ç ü n k ü " l o k a l " a ş a m a d a n çıkılmıştır; m e d e n i y e t ve barbarlar ve tica- ret yolları kıtalararası bağlantılara ve e v r e n s e l arayışlara girmişlerdir. M e d e n i y e t l e r arası bütün g ö r e v l e r için doldurulmakta Semitler'in da b o ş l u k l a r d o l d u r u l m a k t a d ı r . T i c a r e t yolları artık b a r b a r l a r c a , yeni fetihler v e t a r i h s e l d e v r i m l e r e yol a ç a b i l e c e k yakın yaptıklarını Asya'da yapmaktadırlar. itiş doğu kakışlar-çekimler artmaktadır. Medeniyetleri: Irak-Finike-Mısır Ç i n - H i n t v e Irak a r a s ı n d a Bunlar yeni çağın tarihsel Moğol devrimleri arasın- ve Türkler için bilmeden hazırlıktır - . 3- İ b r a h i m ' d e n birkaç y ü z yıl ö n c e , ilk h a r e k e t l i h a y v a n s a l yetin tohumları, atılmış bulunuyordu. çok kısıtlı) ilk a n a bir a ş a m a için ele v e r m i ş l e r ve Finike ile M ı s ı r ' d a n Girit'e, Greklere m e d e n i y e t l e r en az 3 0 0 0 yıl uzanmışlar; medeni- I r m a k s a l v e y a bitkicil ( h a r e k e t i b i r i k t i k t e n s o n r a yeni M i k e n ' e ve kent t o h u m l a r ı n ı y e r l e ş t i r m i ş l e r d i : P l a s g ü s l e r ' d e n Egiale, İ.Ö. 2164 yıl S i c y o n e kentini kurdu. Mısır'dan kovulan İ n a c h u s İ . Ö . 1 9 8 6 ' d a Mısır'a y a k ı n A r g o s kentini kurdu. Ve bundan sonra Y u n a n i s t a n ' d a k e n t l e ş m e l e r hızlandı. 36 yıl sonra İ n a c h u s ' u n kız kardeşi, Korint'i lı korsancıl bezirgan kurdu: İ.Ö. 1950. ti kentiydi. Zenginleşip güçlenecekti. Her ikisi de çok iyi s a v u n m a - sığınaklarıydı. A m a Korint t a m bir deniz ticare- Korint'ten 4 4 0 yıl sonra barbar Doryenler'in saldırısına karşı P r o r o n e e s oğlu S p a r d a n İsparta'yı kurdu: İ.Ö. 1910. Atina, O n d a n sonra İ.Ö. Grek Medeniyeti'nin 796'da, O g g y e s A t t i k ' t e Eleusis'i en azgın en ideal kurdu. korsan ticaret kentiydi. A m a en geç kurulan da A t i n a kenti oldu. Ç ü n k ü kent t o h u m l a r ı dışarıdan y o k l a y ı ş l a r l a g e l i y o r d u : Y i n e bir Mısırlı olan C e k r o p s t a r a f ı n d a n 4 1 8 yıl sonra İ.Ö. 1578'de kuruldu. A t i n a ' n ı n kuruluşundan 228 yıl sonra İ.Ö 1550 bir Finikeli olan C a d m e e T h b e s kentini kurdu. Ve b u n d a n 28 yıl s o n r a G r e k l e r i n ünlü D ü k o l y o n a d ı n a bağlı t u f a n ı patlak v e r d i Plasgüsler göçü dı. sonra Grek Medeniyeti Bundan hareketli bu kentlere tarihsel devrim yaratıyorlarönlerindeki Troya'yı bir m e d e n i y e t geliştirdiler. Ve A n t i k T a r i h ' t e yeni tılar. A r t ı k m e d e n i y e t l e r , Kıtalararası evrensel kaldırıp d a h a bir çığır aç- birlik a r a y ı ş l a r ı n a d a h a açık-sürekli-belirgin h e d e f girişilere kalkışırlarken tarihsel Devrimler de aynı y o l u i z l e y e c e k l e r d i . İ b r a h i m , bu gidişin, d ü ş ü n c e y e y a n s ı y a n (Filistin: sathanesinde hazırlanıp gelişen) başlangıcı Dört y o l a ğ z ı ra- oldu. İ b r a h i m z a m a n ı , kesin bir tarih b i l d i r m e s e de, aynı z a m a n a rastlay a n o l a y l a r l a akla en y a k ı n bir tarih: İ.Ö. 1 9 0 0 - 1 8 0 0 ' l e r verilebiliyor. Bu h e s a p l a İ b r a h i m , tarih o l a r a k da m e d e n i y e t b a r b a r g ü r e ş l e r i n kıtalararası a ş a m a y a girişinin b a ş l a n g ı c ı oluyor. v e g i r i ş i m l e r i n i n d e başıdır. doğru olur. O fikirleri Bu e v r e n s e l l i k fikirlerinin Bunu fikirsel a l â m e t o l a r a k g ö r m e k d a h a Batıda benimseyip yaygınlaştırması Roma'nın, D o ğ u ' d a A r a p ve T ü r k l e r i n büyük evrencil tarihcil devrimlerle çok s o n r a olur. A m a y i n e de o e v r e n c i l atılış y a y g ı n l a ş t ı r m a l a r ı n ilk belirtileri İ b r a h i m ile o l m u ş t u r . 4ve Bu yüzden davranışları sembolik İbrahim toplumu yorumlanışları, biçimden yazısız t o p l u m kendilerinden kurtulmaya başlamıştır. olsa öncekiler Hatta da düşünce gibi masalsı büyük çoğunlukla kurtulmuştur. Bu d ü ş ü n c e s i s t e m i n d e i l e r l e m e y e de işaret eder. determinist yaklaşan cılığa doğru görüşler gelişirken d e t e r m i n i z m gibi evreni, olmazsa doğayı ve toplumu ana olayları içinde u l a ş m a s ı d a h a çok olasılaşır. b) A y r ı n t ı l a r içinde geliştikçe, c) Bütün modern gücü daha gerçekçi, kanunlara; bes- somut soyut f o r m ü l l e r e Fakat bu y e t m e z . bozulmamak a n t r e n m a n l a ş m ı ş olması için temiz sentezlere gelişmiş gerekir. bunlar için t u t k u n - y ı l m a y a n a z i m gerekir. tektanrı- yorumlayış bilgileri ç o ğ a l t t ı k ç a v e y a a y r ı n t ı l a r l a olaylarla bağlantılı d ü ş ü n c e s e n t e z l e r i n e ; veya Daha gerçekçi- çoktanrıcılıktan bir t e k l i ğ e m o n i z m e ulaşır v e y a yaklaşır - . a) Beyin, s o m u t - a y r ı n t ı l ı lenmiş tarihin hiç şaşırtıcı hatta ürkütücü bir Ç ü n k ü en hazır s o y u t bir f o r m ü l e ulaşıp g e l i ş t i r m e k için çağda bile bir ömür yetememektedr. Antik çağda tektanrı s e n t e z i için de bu realite f a z l a s ı y l a geçerli olur. Bu y ü z d e n d e n e b i l i r ki, "azim"li ve kişilik m o t o r u o l m a d ı k ç a d ü ş ü n c e h e l i k o p t e r i d e n e y c i l havalanışlarını d) H e m e n sürekli bunun yanıbaşında satılık o l m a y a n bir kişiliğin, t u t k u n , biraz i ş l e y e b i l e c e ğ i anlaşılabilir bir özelliktir. sentez sürekli gidebilir. e) Ve işlenebildikçe, Satılık kişilik kolayca bütün konuş sentezleştirip yükseklere çıkaramaz. bunları, yeni keşfedilmiş bulunan Ulaşılmış bulunan sentez g ü m b ü r t ü y e k a d e r i n e ve keşiflerine ihanet edebilir. bir çağın şiddetli yeni, a l ı ş ı l m a d ı k ve sürekli, h e m d e a r t a n d o z l a r d a k i y e n i uyarıları k u ş a t m ı ş b u l u n m a l ı d ı r . Ki eski f i k i r l e r d e n y e n i fikirlere d o ğ r u a n a f o r m ü l l e r kendilerini o r t a y a koyabilsinler. İbrahim'in kendisi ve z a m a n ı bütün bu verilere sahip b u l u n u y o r d u : a) İbrahim f i k i r l e r haline için artık ç o k t a n r ı l a r devri geçiyordu. Çünkü Akad giderek geride medeniyeti bu kalan devri eski fazlasıy- la işlemişti. Ve F i n i k e - M ı s ı r - I r a k m e d e n i y e t l e r i ve ç e v r e b a r b a r l a r bu alışılmış, la hatta kanıksanmış sürüsüne bereket çoktanrı saçmalıklarıy- dolup taşıyordu İbrahim'in bu ama hiçbir p r o b l e m e ayrıntılardan yeni u y u l m u ş bir t e k t a n r ı fikrine s a r ı l m a s ı g e ç i r i p onları çözüm getiremiyorlardı. veya geçmişte k a ç ı n ı l m a z oldu. b) İ b r a h i m , bu ç o k t a n r ı c ı a y r ı n t ı l a r a rar t e k r a r g ö z d e n de bir f o r m ü l e a ç ı l m a s ı kuşbakışı b a k a b i l e c e k ve tek- eski fikirler o l a r a k g e r i d e b ı r a k a b i l e - cek t e m i z bir b a r b a r t o p l u m u n d a ve m e d e n i y e t e kıyasla t e m i z Filistin dört y o l a ğ ı z ı rasathanesinde mında yaşıyordu. kendi elleriyle kurduğu s u n a k l a r orta- Z e k a s ı d a a l ç a k g ö n ü l l ü t ü k e t i m a l ı ş k a n l ı k l a r ı içinde s a d e ve t e r t e m i z işliyordu. m a m ı ş t ı . V e beyni d e Medeni beyni gibi medeniyet görmemiş, barbar kadar cahil durumda Semit sentezleriyle, Sümer değildi. iğdiş edilip kastlaştırıl- i ş i t m e m i ş y a ş a m a m ı ş bir Tersine gelenekleriyle b i n l e r c e yıllık m i t o l o j i k doğru derslerle doluydu. Yani antik t a r i h i n işleyiş k a n u n u İ b r a h i m ' i n beyin h ü c r e l e r i n d e geliştirici d i n a m i z m i n i kurmuş bulunuyordu. c ) B a r b a r d e m e k , külliyen a z i m d e m e k t i r de. Ç ü n k ü tarih o n u n için yeni başlar; dedir. her şeye meraklı ve s o n s u z d e n e c e k k e r t e d e açlık için- Hele bu barbar, İ b r a h i m gibi s o n u n a d e k barbar k a l m a k z o r u n - d a y s a m e r a k l a r ı , hırsı son İbrahim'in azmi n e f e s i n e d e k s ü r e c e k demektir. Bu y ü z d e n s o n s u z d e n e b i l e c e k s ü r e k l i l i k t e v e güçtedir. inandığı fikri s o n u n a d e k götürebilir. Sarıldığı, M e d e n i y e t içinde ç ı k m ı ş v e y a çı- k a b i l e c e k yeni fikirler bu y ü z d e n de uzun ö m ü r l ü olamamışlardır - . d) Bir b a r b a r s a t ı l a c a ğ ı n a ve hele z e n g i n l e r i n p a r a y l a satın a l ı n m ı ş , istediği zaman istediği yana döndürebileceği kuklası olmaktansa öl- meyi t e r c i h eder. İ b r a h i m ' i n S o d o m Kralı'na v e r d i ğ i y a n ı t h a t ı r l a n s ı n : "İbrahim'i S o d o m Kralı zengin etmiş d e d i r t m e m e k " ondan bir " ç a r u k bağı bile" a l m a z . A m a inancı için ölür de köle de olur. Bu besler yüzden İbrahim inancının peşinde sonuna dek koşar... O'nu büyütür. e) Ve İ b r a h i m ' i kuşatan çoktanrıcı medeniyet saçmalıkları ve çü- r ü m ü ş l ü k l e r i , O ' n u s ü r e k l i o l a r a k yeni f i k i r l e r e itip g e l i ş t i r e c e k biçimde kuşatıp iteliyordu. O'nu tektanrı duruyordu. devrim Hatta sıkıştıracak biçimde boşlukları dol- Ne m e d e n i y e t l e r e kapılabiliyor, ne de o n l a r a karşı t a r i h s e l yapabilecek güce ve t o p l u m u n u ulaşabiliyordu. Ancak kendi tektanrı dinini bu yolda eğitimle geliştirebilirdi. Bu y ü z d e n İ b r a h i m sal-mitoloji k a ç a c a k hiçbir delik b ı r a k m a m a m ı ş c a s ı n a düşüncesine doğru ile birlikte S e m i t ve S ü m e r g e r ç e k l e r i n i n karanlığından lamlıdır. Ve bu a n l a m yeni k u r t u l u p tarihi bir ç a ğ ı n kişilik-olay haline gelişi maan- ilk fikirsel i ş a r e t l e r i n i - a l e m e t l e r i - n i - m ü j d e s i n i verir. T e k t a n r ı fikri, İ n s a n l ı ğ ı İ b r a h i m ' d e n 2000 yıl s o n r a olsun arkası k e s i l m e k s i z i n s a r a n v e s a r s a n b e z i r g a n l ı ğ ı n e v r e n ç a ğ ı n ı n başlangıcı: İlk fikir a l a m e t l e r i o l d u ğ u n u , k e n d i s i n d e n binlerce yıl son- rasını da s e z e r e k b i l d i r m e s i y l e ve bu sezilerin g e r ç e k o l u ş u y l a da ispat e t m i ş oldu: "O günde (Nil'den) Ulu leri ve ve Kenanlıları (Bap Rabbi Irmağa Kadmomleri 15, Abram ile (Fırat'a) kadar ve ve Hititleri Girgaşileri ahdedip ve bu dedi: diyarı, Perizzileri ve Yebusileri ve Mısır Irmağından Kenileri ve Kenizz- Refaları ve Amorleri zürriyetine verdim" senin Tekvin) İ b r a h i m için e v r e n s e l l i k b u n d a n d a h a açık dile g e t i r i l m e z d i . 300 a s l a n l ı k bir o r d u y a sahipti a m a ve t i c a r e t yollarını dü. gözüne bütün y a k ı n d o ğ u kestirmişti. Moral değeri Kendisi medeniyetlerini böylesine üstün- M ı s ı r - F i n i k e - l r a k - A n a d o l u m e d e n i y e t l e r i n i ve b u r a l a r d a k i en b ü y ü k t o p l u m l a r ı kendi t e k t a n r ı bayrağı altında t o p l a m a y ı i d e a l l e ş t i r e b i l i y o r - du. Bunu b a ş a r m a s ı İ b r a h i m için e v r e n s e l l i k a n l a m ı n a g e l i y o r d u . Ç ü n - kü m e d e n i y e t l e r - B a r b a r l ı k insanlık ana d a m a r l a r ı Uzakdoğu Bu medeniyetlerinin açılardan durmalarına totemizmi lerinden "İbrahim sokulamazdı. taşıyacak ve dinlerinden dinine, da işine de sonra Dini", T o t e m O aşamada kertede dini veya " K a n " dini hiçbir y a k ı n d o ğ u uy- k o m ü n ü , saf Sümer-Mısır-Finike medeniyetlerinden e t k i l e n m e m i ş olarak bulunamazdı. S ü m e r ' d e n v e din- etkilenmiş "Kan" teşkilatları çoktanrılarına değillerdi. buralarda atıyordu. bakılabilirdi. bağladıkları da için kendi t o t e m dinlerini bağımsız bir ata Sümer dinine sahip Bu da T e v r a t ' a y a n s ı m a m a z l ı k e d e m e z d i . İ b r a h i m ' i n e v r e n - selliği bunları ç o k t a n aştığını g ö s t e r i y o r d u . S o n r a gelen e v r e n s e l t a r i h s e l d e v r i m l e r liderlerinin de süratle tektanrı dinlerine rinin artık işlerinin ra bittiğini M o ğ o l l a r - C e r m e n l e r ve Fakat o z a m a n için sokulabilmeleri kendi taşımadan bile, girebilmeleri benzerleri komün veya hep de çoktanrı R o m a l l a r ve T ü r k l e r ; bunu gelenekli örnekleyip dinleson- işlerler... toplumlar tektanrıcılık k o m ü n c ü l ata dinlerinin t o t e m c i - a n a c ı - b a b a c ı g e l e n e k l e r i n i edememişlerdir. D e m e k devşirme veya len o veya gösteriyordu. İbrahim sokuşturma bir y a r a t ı ş t ı r söz k o n u s u olan... dini, saf, tertemiz bir e k l e k t i z m d e n tektanrıcıdır. çok s ü z ü l ü p ge- ALTINCI BÖLÜM İSLAMİYET'İN İBRAHİM'DEN GELİŞİ İBRAHİM'İN (TEK ALLAH'IN) SEMİTTEN GELİŞİ VE EVRİMCİL DEĞERİ 1- İSLAMİYET'İN İBRAHİM'DEN GELİŞİ T e m i z tektanrıcılık aslında, İbrahim'in edilmemiş temiz-berrak komüncül tanrıcı işe y a r a m a z karmaşıklığı toplumları gözlemleyebilmişti. barbarlar k a r m a ş a s ı n ı kesip mekik d o k u r c a süzülüp Mısır'a dolaşıp; dek tüm Çok- doğayı sunaklarında dağ içinde bir t e k t a n r ı d a tekrar tekrar bu y o r u m l a y ı ş ı n ı nemek ve aynı sonuçlara varıp g e l i ş t i r m e k İbrahim için zor olmadı; ninde sentezlere ulaştırıcı mekanizma İbrahim'in tektanrıcılığı madığı, zenginleştirip Kur'an'dan debey- k u r u l m u ş , işler d u r u m d a y d ı . . . s a d e c e ana fikir o l a r a k o r t a y a geliştirdiği ve m e d e n i y e t ve birbirine katıp her şeyi b e n i m s e m e k sonra iğdiş geliyordu. atıverecek d e r e c e d e Irak'tan baka düşüp y e r i - g ö ğ ü - t o p l u m l a r ı y o r u m l a m a k ve m e d e n i y e t önyargılarıyla beyninden de işlediğimiz gibi atıp bırak- Tevrat'tan ve anlaşılabiliyor: Kur'an bütün ana p r e n s i p l e r i n i d o ğ r u d a n d o ğ r u y a İ b r a h i m D i n i ' n d e n aldığını s a k l a m ı y o r ; t e r s i n e bilhassa açıklıyor. Ç ü n k ü İ b r a h i m dini es- kiden beri biliniyor. G e n e l Tarih açıklıyor: Cilt 5, s. "Birçok rivayete İbrahim dinini ortaya çıkmasına göre yenilemeye Yahudilik ve ve söyleyerek Genel Tarih, Hıristiyanlık, bu yozlaşmalar bir Hz. İbrahim L.S. alışveriş y a p t ı ğ ı tektanrıyı birçokları yenilikçinin yozlaşmalarına içinden 149 ahalisinden La S a i n t e Bibi çokça (Mısır-Irak-Grek-Roma) bedevisi Medine kavuşturacak yaklaşıldığını lardı." [ G e n e s s e A . R . yetlerin Mekke Hz. (Müceddit) dinini arıyor- 1962, Paris] çökkün medeni- bulaşmıştı. Arap kendine yakışırca çöl arayıp bulamazdı. M u h a m m e d ' i n ç ı k m a k üzere o l d u ğ u y ı l l a r d a , Musa ve İsa d i n l e r i n i n çoktan içine d ü ş t ü k l e r i y o z l a ş m a y a da karşı çıkan y e n i l i k ç i bir g ö r ü ş aranıyordu. Ç ü n k ü asıl t e m e l d e işleyen m a d d i s e b e p her aklı b a ş ı n d a A r a p ' ı dürtüyordu. En işlek d ü n y a t i c a r e t yolu, orta yol t ı k a n m ı ş t ı . Ve H i c a z ' d a n g e ç e n G ü n e y T i c a r e t Yolu ö n e m zamanın en "Li binleri, iylafi b ü y ü k kervan Kureyş'in yaz-kış kervan kazanmıştı. M e k k e v e Medine Kentleri konakları d u r u m u n a y ü k s e l i y o r d u . iylafihim rıhlte'se göçüren binler" sitai olarak ves suyf" yani anılıyordu. "Kureyş Bu him yüzden dini Arapların arayan eğrilmekten içinde Hicaz'da ve y e n i l e m e k isteyen d ö n m ü ş " H a n e f " adını İbrahim'in tektanrıcı yolunu nihayet g e r ç e k l e ş i y o r d u : Muhammed'den aklı alan başında, kişiler ç ı k m ı ş ; açmaya çalışıyordu. Tarihsel Devrim önce İbra- putataparlıktanadım başına İbrahim'in öngörüsü artık e v r e n s e l l k a ş a m a s ı n a girildiği için yeni fikirler ç e v r e s i n d e ç e k i r d e k l e ş i p e t l e n m e l i y d i ki cihanı tutabilsin; istikrarlı evren bezirganlığının T e k t a n r ı c ı l ı k , yeni t a r i h s e l d e v r i m l e r e yeni t u t k u n ve sürekli bir ruh v e r e b i l i r d i . insanlar artık d a h a güçlü rejimini Barbarlar veya bir k u t s a l l a ş m a sağlayabilsindi. k u t s a l l a ş m a a m a c ı y l a yeni prosesi komün gelenekli içine g i r d i k l e r i n d e n r u h s u z bir t a r i h s e l d e v r i m e k a l k ı ş a m ı y o r l a r d ı . Ve İ b r a h i m dini, g ö ç e b e ve kentleşmiş barbarlara en yakın, duruca içlerinden d o ğ m u ş ç a t e r t e m i z g e l i y o r d u . komün leri insanıydı. Filistin Kur'an A l l a h "Onlar: O n l a r d a n binlerce yıl ö n c e aynı d u y g u ve d ü ş ü n c e - kelamı o l a r a k bütün tarihi a n l a t a m a z d ı a m a o g e r ç e k - "Yahudi bulursun"dediler. dosdoğruca ve Sen dinine Nasrani: onlara yorsunuz? (Al-i Kur'an de İmran, niye İbrahim'den elleriyle "Doğrusu, Ayet rıcı ki: yazıp da katmaları, karşılığında diyenlerin vay şanlardan yazma onu haline" Sûresi Ayet en Allah doğru söyledi, uyun. sana: değildir "İbrahim kendisinde çalıp duruyorsunuz? inmiştir. Akıl erdiremi- ve bozmaları hep az buna satmak Ayet için; 78) tersine O ilk kurucuya başta yakın da kazançla (Bakara, P e y g a m b e r dahildir: olanı, ona müminlerin uyanlar, bu dostudur." (Al-ii Ayet) dine "Sonra İbrahim'e mü'minlerdir. "Allah İbrahim İb- (Bakara 65) sonraki insanların ve 68. değildir" çene sonra Kur'an İ b r a h i m ' e bağlılıkta sakınca g ö r m e z ; "De hidayet olan b u y r u k verdi: u y m a k t a şeref, t a n r ı y a yakınlık bulur; İmran. olun tektanrıcı karşılar: tarafındandır Peygamber dininden temiz çoktanrıcılıktan hakkında ancak İbrahim'den "Kitabı bu Allah kesin İbrahim İncil paylayarak İsa biz 136) kitablılar! da, ve "Hayır İbrahim T a r t ı ş m a l a r a son verici Tevrat bildirmekte yarar gördü: Musa deki uymuşuzdur. Sûresi, A y e t "Ey kendi kervan y o l l a r ı n d a y a ş a n m ı ş t ı . ler içinde y ü r ü d ü ğ ü n ü rahim kavrayabilecekleri Ç ü n k ü İ b r a h i m d e onlar gibi Allah'ı toplayan O puta "Allah'ı diye birleyerek vahyetti." birleyerek bir öyleysi dosdoğru, tapanlardan İbrahim'in (Nahl O'na önder) de idi. yoluna Sûresi, itaat eden Ortak Allah'ı birleşi: ğildi" (Al-ii İmran, uy; 123. bir o tektan95) ortak ko- Ayet) Ümmet koşanlardan (her iyiliği değildi. "(Nahl 120) İslâm sözcüğü bile, ve d i n i n e tabi o l m a k ; bilhassa ilk M e k k e - M e d i n e d e v r i n d e İ b r a h i m ' e b a ğ l a n m a k a n l a m ı n a geldi: Kur'an'ın: "İbrahim'ü ri ayetleri kane haniyfe, m ü s l ü m a n İ b r a h i m idi" deyişi v e b e n z e - m ü s l ü m a n l ı ğ ı n İ b r a h i m ' d e n geldiğini s a d ı k bir m ü m i n gibi belirtişi hep b u n u işler. Namaz, Oruç, Zekat, dinden alınmıştı. "Allah dinde tı. uğrunda, size örnek olun. şöyle "Bana rükû Bakara, "Onları lunmayı, p r e n s i p l e r i de İ b r a h i m şekilde cihad İbrahim kitaplarda haydi namazı İbrahim'e O, Kur'an'da seçti ve yap- da size "Müslü- örnek olsun siz de insanlara kılın, zekatı verin ve Allah'a ne da sizi kapsamlı size Peygamber güzel sahip edin. dini gibi geniş güzel yardımcı." (Hac, Beytulah'ın (Kabe'nin) 78 sarılın; Ayet) yerini hazırlamış demiştik. hiçbir edenler, ve Ne zamanlar O'na önceki ki, Öyleyse Odur. "Bir ve verdi yaraşır yüklemedi. Kur'an'dan adını sahibiniz O'na bir güçlük Allah, manlar" Hac gibi İ s l a m ı n ana Kur'an bunları da a ç ı k ç a belirtti: şeyi ve ortak secde koşma: edenler ve için tavaf evimi edenler, temiz ayakta tut." ibadet (Hac, 26-Ay et 125) buyruğumuzla Namazı yola dosdoğru getirici kılmayı kıldık; onlara zekat vermeyi iyilik işlerinde bu- vahyettik" D e m e k İ b r a h i m dini M u h a m m e d ' i n bu denli y a k ı n ı n d a ve hep hazır bulunuyordu. yan Çünkü tektanrıcılığın 2 5 0 0 yıllık bir g e ç m i ş i , z a m a n d ı r da İbrahim bir tarihi v a r d ı . ile Ve aydınlanmaya 1000 yıla kitaplaşmış, yazıya geçmiş bulunuyordu. başla- yakın bir dini de, Musa İsa dini de İ b r a h i m d i n i n d e n çıka g e l i y o r l a r d ı . Ve onlar d a h a g ü n c e l di. A m a g ö ç e b e l e r ve kent b a r b a r l a r ı kaldırcı İ b r a h i m ' i n dinini sarılıp, 2- kendileri gibi g ö ç e b e ve k e r v a n k e n d i l e r i n e d a h a y a k ı n v e s a d e bulup, O ' n a O'nu yeniden canlandırıyorlardı... TEVRAT TARİHLEMELERİYLE TEKTANRICILIĞIN Muhammed gibi İBRAHİM'E İbrahim de acaba İNTİKALİ tektanrı dini hazırca bulmuş olmasın? Tektanrıcılığın aydınlanmaya na; b a ş l a y a n tarihi İ b r a h i m ile b a ş l a d ı ğ ı - İbrahim'den öncelere uzanan karanlıklar d ı ş ı n d a ) Bir ezelden kez t e k t a n r ı bir t e k t a n r ı tarihi keşfedilmiş bulununca, beri var o l d u ğ u fikri g e l i ş e c e k t i . Tevrat ve Kur'an'ın (mitolojik-masalı bulunmadığına göre bu olanaksız görünüyor. anlattığı tektanrı ister i s t e m e z t e k t a n r ı n ı n Bu y ü z d e n tarihi kutsal mitolojik kitaplar: karanlıklardan kurtulamaz. Y i n e de o b e l g e l e r içinde y o r u m g e l i ş t i r m e k t e n y ı l m a m a l ı y ı z . Elimizdeki bu k o n u d a k i t e k belge Tevrat'tır. Ve b u n u n l a mer b e l g e l e r i - a n t i k T a r i h b e l g e l e r i y l e karşılaştırılmasıdır. bunları destekler. ilgili Sü- Mitolojiler de Tevrat, Semit geleneklerini lenekleriyle harmanlayarak, Sümer veya kendi ana geleneklerine Irak M e d e n i y e t i ge- g e ç i r e r e k işler a m a tanrıyı y e r y ü z ü n ü v e insanı y a r a t a n e z e l d e n beri v a r o l a n t e k t a n r ı olarak kabul ettiği için t e k t a n r ı y a inancın ne z a m a n b a ş l a d ı ğ ı k a r a n l ı k t a n kurtulamaz. Adem dan ile Havva, S ü m e r ' d e k i yaratılış e f s a n e s i n d e n v e y a (mitolojik) alınarak Semit geleneğine geçmiş olduğu ilk S e m i t A ş a ğ ı ve Orta d i r i n d e n de a n l a ş ı l d ı ğ ı B a r b a r ataları kadarıyla bu o l a r a k bakabiliriz ki ilk S e m i t ataları değil, t e r s i n e t o t e m c i g e l e n e k l e r e sahiptirler. boğa başlıdır v e a r k a s ı n d a da yılan vardır. lar da, Biliniyor, t a n r ı l a r binlerce yıl tanrıçalarının onlara iğfal silin- henüz tektanrıcı İğfal s i l i n d i r i n d e k i A d e m b e r e k e t s e m b o l ü v e y a t o t e m yılan k a n d ı r m a k üzere dikilmiştir. nanlılarda masalın- için Semitlerin sonra boyunlarında da tarım bile boğa bereketini onları bir kolu s a y ı l a n ile içli Ke- dışlıdırlar; sembolleştiren totem Erkek v e kadın, T o t e m i z m i a ş a r a k t a n r ı l ı ğ a u l a ş m ı ş olsa- yine t o t e m i z m d e n ata geleneklerinden k o p u ş a m a y a r a k eski t o t e m l e r i b o ğ a v e y a yılan ile sentezleşirler. Bu y ü z d e n A d e m ile H a v v a ilk S e m i t atalar o l a r a k t e k t a n r ı c ı o l a m a z l a r d ı . A m a T e v r a t v e g e l e n e k ler A d e m ile Hava'yı o l a r a k gösterirler. tektanrıyla k o n u ş u r hatta tanrının Peygamberi Bu bir kez t e k t a n r ı y a i n a n d ı k t a n s o n r a g e l e n e k l e r i n t e k t a n r ı y a göre a n l a t ı l ı ş ı n d a n ileri gelir. A m a yine de g e l e n e k l e r ve Tevrat yalan s ö y l e m e z , dikkatle v e y a konunun y ö n ü y l e uyarılmış o l a r a k bakılır ve y o r u m l a r tarihin gidiş konu- muna göre ayıklanabilirse, t e k t a n r ı uyanışı üzerine bir fikir edinilebilir. Çünkü tektanrı a n a fikri ne g e l e n e k l e r d e ne kutsal d e tarihi gidiş içinde b i r d e n b i r e o l m u ş g ö s t e r i l e m i y o r . ile birlikte t a r i h s e l masal aydınlık karanlığından İsmail-Kabe olaylarında Adem layabilir? ile Havva İğfal veya İbrahim mitolojik s e m b o l l e r d e n , bile kısmen Kurban-Hacer- Mitolojik kalıyor. S e m i t a t a l a r ı n ı n t a r i h e girişleri Silindiri b u n d a n en fazla kazanıyor; kurtuluyor. k i t a p l a r d a ve Sadece İbrahim İ.Ö. 3000 yılına ne z a m a n a tarihlendiğine göre, rast- demek birkaç y ü z y ı l ö n c e l e r i S e m i t l e r Irak M e d e n i y e t (bere- ket s e m b o l ü Y ı l a n ) kandırmasıyla medenileştiklerini silindire kazıyıp ölümsüzleştirebilsinler. O tarihlerde kuzeyde Akadlar: Semitler, g ü n e y d e k i S ü m e r m e d e n i - yetinden t o h u m alarak kentleşmeye başlamışlardır. bar g e l e n e k l i g ö ç e b e l e r d i r . Ç o k az da H e n ü z aşağı bar- kentleşmiştir... Zaten bunu hemen Tevrat'ta A d e m - H a v a çocuklarında da görürüz: (la Saint Bible L.S, 1962, Paris) T e k v i n , Bap 4: "Ve Habil koyun Çiftçilik: işidir, Ziraat Semitler çobanı oldu, fakat Kain Kent'in, y u k a r ı Habil gibi barbarın, [Kabil] çiftçi oldu." çobanlık: göçebedirler çoğunlukla; Orta barbarın kentler (Kaingil- ler) azlıktır h e n ü z . Bu y ü z d e n tanrı g ö ç e r l e r i n t a k d i m e s i n i kabul eder, Kabil'in t a k d i m e s i n e b a k m a z bile: "Ve Rabbi O'nun Habil'e ve takdimesine Ve Kain (Kentler) lar sırtını d ö n e r : onun takdimesine baktı; fakat Kabil'e ve kullanır a m a on- bakmadı." m e d e n i y e t e geçer, göçebeliği Kain Habil'i öldürür. G ö ç e b e barbar S e m i t l e r i n yazısı yoktur, tarihi de o l m a z . Kain'in tarihi olur. Ç ü n k ü o m e d e n i y e t e geç- miştir. Ve S e m i t l e r K a i n ' d e n ç o ğ a l m ı ş bilinir. Y e n i d e n g ö ç e b e ve kent aşamaları canlanır... Burada yine tarihi belgelerle çakışan ilginç bir a ş a m a y a daha geliriz. H a n o k , Kain'in birinci oğludur. tanrısıdır. H e m Kent'tir, h e m de o kentin kral H a n o k ' u n oğlu İrad ve M e h u y a e l olur... Ve b ö y l e c e g e l i ş e n kuşaklardan sonra Semitlerin demiri duklarını demiri buluruz. bölümü keşfetmek temeline belgeler d e m i r i n lan Tekvin sahip Semitlerce işlediğini Bap 4'te. hatta d e m i r ustası D e m i r Ustası b u l u n m a k akla keşfedildiğini yakındır. gösterir. ol- o l m a k için V e tarihi D e m e k T e v r a t ya- söylemez: "Ve Tesilla, keskin aletleri Demir'in kendisi de döven bu Tubal-Kuin'i doğurdu; idi... keşfi İ . Ö n c e s i : sesimi diği Lamek (demircinin dinleyin: için Lamek'in Çünkü bir genci de yetmiş babası) beni de mir, bütün Eğer kere m i t o l o j i k diliyle bildirir: karılarına yaraladığı öldürdüm; yedi ve 2800-2700'lerdir. "Akad Sümer impara- t o r l u ğ u " kurulacaktır. T e v r a t b u n u da kendi "Ve tunç " öcü için dedi: bir Kain'in Ey Ada adamı yedi ve kere ve Tesilla, beni berele- öcü alınacaksa, alınacaktır." Lamek'i ve karılarını S e m i t k a b i l e l e r i n i n ata t a n r ı l a r ı olarak, Konfederasyon üstün zıcı başkanı olarak düşününüz; olarak yetiştirildiğini l a n m a k üzere ata öğüdünün beri ve demirden savaş s i l a h l a r ı n d a k o m ü n g ü c ü n ü , S ü m e r m e d e n i y e t i n c e K a i n ' d e n beri nasıl Sümer ile geleneği 77 içli kez ufak bir k o p u ş m a d a Kain atalarının anlayabilirsiniz? paralı 7 m e z a r ka- S ü m e r l e r ' e çulkez öcü alınması Semitler A d e m ' d e n askerlik-ticaret-maden-kereste devrimler.. Demek Akad-Sümer a r a m a k ve olan artışını dışlıdırlar; alışverişi ve t a r i h s e l rıcılığı ve en İmparatorluğu'na b u l m a k olası kadar değildir. Ki bu Semitler'de İ.Ö tektan- 2400'lere kadar götürülebilir. Zaten liğin bu tarihlere kıtalararası çoktanrılar henüz v e yeni kadar m e d e n i y e t başlangıcı 5 0 0 0 yıl gökselleşmişlerdir. lokal sonralara Yani aşamadadır. Evrensel- d e n k düşer. Sümer'de çoktanrıcılık henüz tazedir bir g ö k s e l l e ş m e a ş a m a s ı y l a z i r v e l e ş m i ş t i r . A n c a k A k a d d e v r i y - le bu a ş a m a k a n ı k s a n a c a k t ı r . Görülüyor, Tevrat'ın tılı değildir; sadece tarihlemeleri gerçeklere bile bu indirmesini hesapla bilelim. o kadar abar- Devam edelim: "Adem'in yaşadığı Lammak'e yaşında, ilişki ri bütün günler kadar g e ç e n Şit'in babası başlangıcı oldu." ise Semit bu süre içinde o l u ş m u ş t u r . tarihsel parelleşir. Ama d e m i r i n t a r i h e geçişi farkı yıl oldu; sadece kentleşmeleri Ki olabilir. Adem'den "Ve Adem 130 Sümerler ve d e m i r i n ile girişimle- iğfal silindiri t a r i h l e m e s i n e D e m i r ' i n keşfedilişi Çünkü öldü" yıldır: Semitler'in Klasik t a r i h l e m e ile ve 130 Demek Adem'i sayarsak; keşfi lık z a m a n 930 süre demir, İ.Ö 3000 arasında ile İ.Ö da en Sümer yıkılınca 2768'dir. az 200 yıl- tarihe geçer. A m a o n d a n ö n c e d e m i r i n y a z ı s ı z tarihi vardır. Yani L a m e k ' i n 77 kez öç a l m a çığlıkları z a m a n ı , İ. Ö n c e 3 2 0 0 ' l e r e d e n k düşer. tarihiyle paralellik gösterir. bu t a r i h l e r d e o l m u ş t u r . Bunun anlaşılabilmesi malarını Adem, Sonra için S ü m e r İğfal 1000 kullanarak yaşamayı Havva'nın yıl silindiri boyunca başarmış Ki bu da T e v r a t medeniyete karışışı da k a z ı n m ı ş olabilir. Slav-Bulgar barbarlaş- bulunan Bizans, Doğu Roma İ m p a r a t o r l u ğ u akla getirilsin yeter. S ü m e r m e d e n i y e t i de en az 2000 yıl aynı adla nasıl y a ş a y a b i l i r ? T u f a n adını çok ö n c e l e r d e n başladığı almış tarihsel devrimlerin unutulmasın. Ö z e t l e bu t a r i h e kadar, ne mitolojik, ne de g e r ç e k l e r i n az ç o k ispat b u l a r a k a y d ı n l ı ğ a çıktığı mıyoruz. Zaten klasik t a r i h l e r e g ö r e t e k t a n r ı i n a n ı ş ı n a rastla- kutsallaşma evrensellik aşamasından Ama daha bundan kendisini prosesi a ç ı s ı n d a n da b ö y l e bir a ş a m a n ı n önce de görülmesi sonrası yine gösterir; ilginçtir: olanaksızdır. Tevrat'ın Tevrat tektanrıcılık doğruluğu işaretlerini bir daha kez erken başlatır - .. "Ve Adem Şit koydu: Onu Kain tekrar bildi; ve Ha bil yerine öldürdü, dedi." Adem'in Semitler'in Burada kabile karısını Çünkü Allah bir oğul doğurdu; bana başka medeniyetle konfederasyonlarının tanrısal şefi ve Onun bir zürriyet alışverişe o l d u ğ u akla girmiş getirilsin. f e d e r a s y o n , S e m i t l e r kadar h a r e k e t l i v e ç o ğ a l m a k z o r u n d a toplumu b a r ı n d ı r m a k üzere b o y u n a 2'ye 4'e p a r ç a l a n a n ismini verdi; zira Semit Kon- k a l m ı ş bir kan t e ş k i l a t - larını b u l d u ğ u - f a l ile b ü y ü ile ö n g ü r d ü ğ ü - her y a n a g ö n d e r i r ve bunlar kendi üretici g ü ç l e r i n e göre t a r i h s e l g ö r e v l e r e girişirler. Şit de b a ş k a bir Fıratri v e y a Kan t e ş k i l a t ı n ı n şefidir. A d e m i n y a ş ı n ı n bu kadar 1000 yıla y a k ı n oluşu, unutmayıp Semitler'in geleneklere İlginçlik b u r a d a nun olası tarihinin s ü r e k l i l i ğ i n d e n ve ilk ata tanrısı A d e m ' i geçirişlerindendir. değildir. T e v r a t t a r i h l e r i y l e t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı n d o ğ u ş u genel tarihin bize g ü v e n i l i r bir b e l g e o l u ş u n u gidişine (gerçeklere) u y m a s ı n d a ve göstermesindedir. Görelim: "Ve Şit'in, ni o zaman bir oğlu çağırmaya doğdu; ve onun adını başladılar. "(Tekvin, Enoş Bap koydu. 4) Rab'bin ismi- Bu "Rabb" Sümerler İ. bildiğimiz Önce denileştirmişler ve S e m i t l e r gibi rihlerde tanrıcılığı tanrısallığı çevre Sümer iktidara elleriyle konfederasyon liderleriyle uygun Ama çıkarıp ama içinde taÇok- çoktanrıları daha konfederasyonlarıyla paralelleştirip göksel bir t e k t a n r ı y a in- bir t a r i h s e l d e v r i m pra- düşerdi. o tarihlerde tektanrı olarak bulunamazdı; kurbanları yapmadan, me- S e m i t l e r bu gökselleşen Bu y i n e y a p a b i l e c e k l e r i Çünkü kazımışlar, bulunuyorlardı. süreklileşmiş fikri Semitlerde İbrahim bile y a v a ş ç a t e m i z l e n m i ş t i r ) d u r u , t e m i z , eski san olamaz. çoktanrılaştırmışlar ve aşılamışlardır. ilişkiler S e m i t l e r kendi başkası t o t e m tanrıları bunları dek tutup tanımış d i r g e m i ş olmalıydılar. tiğine Allah'tan göklere kabilelere ile t e m i z b a r b a r kalan ve tektanrı 3000'lerde çoktan y i n e ç o k t a n r ı c ı l ı ğ ı n aşağı devam ediyordu. h e n ü z vakit de gibi (ki onda geleneklerden arınmış barbarlıktan kalma in- Bu y ü z d e n f a z l a t u t u n m a d a n ve iz dolmadığı için yaygınlaşmadan Semitler içinde kalmış, belki de s ö n ü p g i t m i ş olmalıdır. Ç ü n k ü T e v r a t ' ı n N u h ' u n babası L a m e k ' e iliştirdiği bu "Rabb'in ismini o kadarcıktır: zaman çağırmaya T e v r a t ' ı n " o z a m a n " dediği "Şit 105 "Ve Enoş yaşında 90 Enoş'un yaşında, başladılar." ü z e r i n d e birazcık d u r a l ı m : babası Kenan 'ın oldu." babası oldu." Bu h e s a p l a Enoş en genç z a m a n ı İ. Ö n c e s i y i n e 3000 yılları dolaylarına düşer. A m a daha E n o ş ' u n g e r ç e k yaşı, yani kabile g e l e n e ğ i yaşı ç o k fazladır: "Kenan'ın babası kızlar babası oldu; olduktan ve sonra, Enoş'un Enoş bütün 815 yıl yaşadı günleri ve 905 yıl oldu oğullar ve ve öldü." A c a b a S e m i t l e r " R a b b ' i n i s m i n i " E n o ş ' u n hangi ç a ğ ı n d a " ç a ğ ı r m a y a başladılar"? Genç zamanında Bunu kabaca şöyle mı? O l g u n l u k v e y a Yaşlılık ç a ğ ı n d a kestirebiliriz. T e v r a t , Enoş z a m a n ı mı? içine g i r e n H a n o k için de ş ö y l e der: "Hanok Allah 300 yıl Allah ile yürüdü" ve gözden koyboldu; çünkü O'nu aldı." Hanok'a kadar g e ç e n 512 t e k t a n r ı c ı l ı k t a n söz e d i l m i y o r ; zanıyor. Demek yıl Tevrat'ta birkaç satırla g e ç i y o r ve H a n o k ile birlikte t e k t a n r ı c ı l ı k ö n e m ka- "Enoş zamanı"nın olgunluk devrini ve Hanok'u ölçü a l m a k en d o ğ r u s u olur. Buna rimle göre t e k t a n r ı olabileceğine tilebilir. belirişi tarihleme İ. az çok g ü ç l ü Öncesi veya O'nun kabileyi tümden lideriyle birlikte "Allah'ın yitirilmesidir. Ve bu da bir t a r i h s e l 2700'lere Bu S e m i t l e r ' i n S ü m e r l e r i yıktığı tarihlerdir. teşkilatını larda fikrinin göre, o dev d e k gerile- Hanok'u, a l m a s ı " da, bir kan savaş- d ö n e m d e ve Hanok z a m a n ı S e m i t l e r ' i n S ü m e r l e r ' e karşı t a r i h s e l d e v r i m c i akınları boğaz- laşmalarını yürüdü"ğüne luğunu sıkıştırdıklarını göre gösterir. tarihleme tamı k u r u ş u n a d e n k düşer. H a n o k da tamına "300 yıl Allah ile birlikte Sargon'un Tevrat, tektanrı fikrindeki ilerlemelerin imparator- Nuh T u f a n ı v e Nuh z a m a n ı o l d u ğ u n u y i n e m i t o l o j i k s e m b o l l e r i y l e dile getirir: şup Akad S a r g o n , S e m i t şefidir. A l l a h Nuh ile konu- ahitleşir. M e d e n i y e t artık F ı r a t - D i c l e ' n i n mamış, rıp arttırmıştır. paratezini doldurmakla kal- hızlandı- Bu b ü y ü k bir t a r i h s e l d e v r i m i n habercisidir. T e v r a t yani Semit gelenekleri şöyle güney K u z e y ' d e S e m i t kentlerini v e m e d e n i y e t e geçişlerini bunu yazısız z a m a n d a n kalma mitolojiik a n l a t ı ş ı y l a belirtir: "Ve A l l a h y e r y ü z ü n ü g ö r d ü v e işte b o z u l m u ş t u ; bütün çünkü yeryüzünde insanlık b o z u l m u ş t u , " "İşte ben onları Nuh t u f a n ı v e y a yeryüzü ile beraber onları yok edeceğim" E v r e n s e l T u f a n , İ s a ' d a n ö n c e 2328 a d ı n a b a ğ l a n - mış. A k ı n ı İ.Ö 2 7 5 0 ' y e kimileri 2 4 0 0 ' e tarihliyor. T u f a n o l u p bittikten s o n r a Nuh ( U t n a p i ş t i m ) , t u f a n ı G ı l g a m ı ş ' a anlatır. Bu en eski Babil y a z m a s ı , H a m m u r a b i z a m a n ı n d a İ.Ö 1800 lerde Gılgamış Destanı'nda Gerçi tufan, belirtilir. Sümerler'in ş i n d e ilk b ü y ü k t a r i h s e l geçmiş bir olayıdır. ilk z a m a n l a r ı n d a devrim belki Sümerler'in geli- ile e f s a n e l e ş e r e k S ü m e r g e l e n e k l e r i n e Nuh, t u f a n ı n ı n Semitçesidir. Veya aynı geleneği S e m i t l e r Nuh a d ı n a b e n i m s e m i ş l e r d i r . A m a bu kuru a n l a m s ı z bir t u f a n masalı v e y a d o ğ a l afeti değildir. S a r g o n ö n d e r l i ğ i n d e k i b ü y ü k t a r i h s e l devrimdir. Buna göre Nuh z a m a n ı İ.Ö 2500 ile 1 8 0 0 ' l e r e d e n k düşer. A k a d devri z a m a n ı d ı r . A k a d l a r ' ı n H a m m u r a b i İbrahim zamanına Ki bu ile ç ö k e r t i l i ş i n d e n s o n r a geçilir. Bu e v r e n s e l l i k ç a ğ ı n ı n b a ş l a n g ı c ı ve t e k t a n r ı f i k i r l e r i n i n , S e m i t l e r i n b a ş l a m a s ı yıllarıdır - . İbrahim göçebelerin de t u t u n m a y a G ö r ü l ü y o r ki, T e v r a t anlatısı çıkışı ile tarihi olaylar ve t e k t a n r ı ' n ı n o r t a y a b a ş t a n s o n a b i r b i r l e r i y l e u y u m içindedirler. T e v r a t b ü y ü k tarihi olayları kendi mitolojik sembolleriyle anlatmış- tır o kadar. İlginçtir: tığı Nuh, t u f a n d a n s o n r a t e k t a n r ı için İ b r a h i m ' i n b o y u n a y a p - sunak yerlerini ilk kez kendisi insan değil, y a k ı l a r a k s u n u l a n "Ve vandan Nuh ve Rab'be her bir Mezbah temiz meler arzetti." ( T e k v i n , D e m e k t e k t a n r ı gibi maktadır - . kuştan Bap y a p a r ve o sunak yerinde Allah'a h a y v a n l a r ı t a k d i m eder: (sunak aldı ve yeri) yaptı mezbah ve üzerinde her temiz yakılan haytakdi- 8) k u r b a n g e l e n e ğ i d e S e m i t g e l e n e ğ i n d e bulun- İlginçlik s ü r ü y o r : Allah artık bir d a h a tufan yapmayacağına söz verir: "Ve Rab (takdimelerden "Adamın (insanın) ğim..."(Bap "Ve suları ile sabit maya 9, artık S e m i t l e r ' i n d e n i y e t l e r ağı barbarları, geçişe tarihsel kokuyu toprağı kılacağım; kesilmeyecektir; olmayacaktır. "(Bap Çünkü hoş artık kokladı" tekrar lanetle meyece- Tekvin) ahdimi sizinle tufanın tufan 8, gelen) yüzünden doğru devrim ve ve bütün yeryüzünü beşer helak (insanlık) etmek artık için artık Tekvin) büyük çoğunluğu Semitleri taşmıştır. Geri başaracak güçte medenileşmişler ve kuşatacak kertede evrensel kalan Semit değillerdir. meaşa- göçebeleriyse artık Semitler gerçekliği sez- mişler ve g e l e n e k l e r i n e bu a n l a t ı y l a g e ç i r m i ş l e r d i r . Bu o l a y l a r a g ö r e İ b r a h i m H a m m u r a b i z a m a n ı n a d e n k d ü ş e r ki da bu Klasik T a r i h i n t a r i h l e m e l e r i n e u y g u n d u r . İslamiyet'in Kutsal Tarihi de bu gidişe uyar; tektanrıcılık gökten birden bire d ü ş m e bir yaratı değildir. Ve o l a m a z d ı da. T e v r a t ve S ü m e r u z m a n l a r ı Tarih olmamış öncesi saydıkça, (Komün) içine Bilimini v e T a r i h i n düştükleri bu köksüzlükten gidiş kanunlarını ve şaşkınlıktan kurtulamayacaklardır - . Tarihe (medeniyete) d e ğ m e y e başlayan İbrahim gibi, önce kendi komün her S e m i t b a r b a r teşkilatı, geleneksel tanrılarıyla yola çıktığı, onları kesip a t a m a d ı ğ ı için m e d e n i y e t i n ç o k t a n r ı l a r ı y l a da k a r ş ı l a ş ı n c a bocalar. Çoğu bir t a r i h s e l him m e d e n i l e ş t i k ç e ç o k t a n r ı c ı l ı k içinde eriyip gider. görevle tektanrıcılık canlansa gibi t a r i h s e l da, Arada H a n o k ve Nuh ve İbra- g ö r e v l e r l e ö n e çıkış d a y a t m a d ı k ç a , t e k t a n r ı fikirleri kuru fikir o l a r a k iş g ö r e m e z g e l e n e k l e r e yenilir. İbrahim'in b u n l a r d a n farkı: cında olmasına karşın bunu İçine girdiği evrensel b ü y ü k bir t a r i h s e l çağın başlangı- devrim geleneği sezi- siyle h i s s e t m i ş ve i n a n ı l m a z bir a z i m kararlılık ve s a b ı r l a b u n u s o n u n a dek s a v u n u p bulunmasıdır - . geliştirmiş M u h a m m e d gibi t e k t a n r ı f i k r i n i h a z ı r c a ç e v r e s i n d e g e l i ş m i ş o l a r a k bulmaz. Ama bu fikir ki geleneklerinde mektedir. Y a p m a s ı g e r e k e n O ' n u yeni bir yıldız gibi p a r l a y ı p sön- bir t a r i h s e l g ö r e v d a y a t m a s ı v e ihtiyacıyla alıp ç a ğ ı n a göre y e n i d e n p a r l a t m a s ı v e t o p l u m u n a u y g u l a masıdır. Bu a z ı m s a n a c a k bir şey değildir. İbrahim'in büyüklüğünden bir şey a l m a z . Burada biz h e r h a n g i bir fikirde o l d u ğ u n d a n d a h a fazla t e k t a n r ı f i k r i n i n b i r d e n b i r e o l u ş a m a y a c a ğ ı ve o l u ş m a d ı ğ ı ; le, tarihin temel olaylarıyla istedik. Y o k s a i d e a l i z m e : çılıklardan bir f a r k ı m ı z paralellik içinde bulunduğunu bir ş e k i l d e bir p r o s e y belirtmek Fikir için fikir b a t a ğ ı n a b a t m ı ş u z m a n üstat- kalmazdı. Şunu da ları belirtmeden geçemeyeceğiz: M a r k s - E n g e l s ortaya rihsel maddeciliği s a n l a r ı n da çıkarken birbirinden habersiz b u l u n a b i l e c e ğ i n e hatta s o n r a d a n farketmiştir. topluluk de sırasında, öteki larını, yeni sosyal ve Bu, Ama kendi ister istemez üretici sınıflarla durumlara moral 100 yıl yeni refah in- Marks k o n u ş u y o r ve y a z ı y o r d u : değiştirdiği ölçüde, topluluğun bir takım şartlarıyla örf ve çeşitli sınıfları; münasebetlere yerli sosyal ve gerçekten büyüklüklerinden adetle- gelişimleri girişmiş moral riskleri çevrelerindekilerini önce s ö y l e n e b i l m i ş , Marks-Engels'in K. şöyle d i y o r d u : Bir girdiklerini, başka h e m e n aynı g ü n l e r d e İngi- M a r k s gibi güçlerini değiştirir. t a r i h l e r d e ta- bulunan b u l u n d u ğ u n a değinirler. 1852'de y a y ı n l a n a n "Tex B o o k " t a "Bir Maddecilik kurucuaynı keşfetmiş Kendileriyle hemen liz iktisatçısı J o n e s ( 1 7 9 0 - 1 8 5 5 ) rini Tarihsel benzer şekilde oldukde yeni farkederler" dahiyane bir görüştür. hiçbir şey k a y b e t t i r m e z . Çün- kü bir şeyi hangi t a r i h s e l g ö r e v l e k e ş f e t m i ş ve ona göre işlemiş b u l u n mak önemlidir. toplumu Y i n e aynı gan, tarihlerde Tarihsel mişti. M a r k s - E n g e l s ' i n t a r i h s e l g ö r e v l e r i ve işleyişleri, sınıfsız öngören yüzyılları k a p s a y a c a k çaptadır - . M a r k s - E n g e l s ve J o n e s ' t e n Maddecilik prensiplerini M a r k s - E n g e l s h e m e n ona gan T a r i h s e l Bilimi Komün de habersiz toplumlarında Mor- keşfet- kendi a ç ı l a r ı n d a n sahip çıktılar. Mor- M a d d e c i l i ğ i n v a z g e ç i l m e z ve içinde eritilmiş Tarihi ö n c e s i haline geldi... İbrahim için de aynı şey geçerlidir. Tektanrı fikri O'nun z a m a n ı n d a kalıcı bir ideoloji haline gelmek için Semitler geleneği henüz yanıp sönen rından olan leriyle bir yıldızcık durumundadır. içinde d o ğ m u ş ama Belki O'nu, Semit kolla- Kenanlılar içindeki krallar bile kendilerince çoktanrı gelenek- harmanlayıp y a ş a t m a y a veya geliştirmeye alışıyorlardı. Tevrat'ta bunu çağrıştıran satırlara rastlanması bu y ü z d e n şaşırtıcı gelmemelidir: İ b r a h i m , Irak M e d e n i y e t i o r d u l a r ı n a karşı Kenan b ö l g e s i n d e k i kent kralları y a r a r ı n a v u r u ş l a r y a p ı p geri d ö n ü n c e bu krallar İ b r a h i m ' i kar- şılarlar. İ b r a h i m S o d o m Kralı'nın parasını a l m a z k e n , S a l e m Kra 11 n ı n kini alır. Ç ü n k ü o t e k t a n r ı c ı l ı k t a n y a n a gibidir. "Ve kahini Allah ne Salem idi. kralı Ve tarafından teslim (İbrahim'e) kılıp Mübarek Yüce ondalık ekmek mübarek Abram eden Yine Güney Melkisede O'nu Allah 14, deniz şarap ve "Fakat Allah (İbrahim'in "Ve 20, Abimelek'e karısı şimdi adamın Tekvin) gece Saray) karısını rüyasında ver; Ve ve yerin Yüce Allah'ın sahibi Yüce düşmanlarını eli- herşeyden kendine Tekvin) kıyısında yüzünden geri ve senin olsun. A b i m e l e k de t e k t a n r ı c ı l ı ğ a y a t k ı n d ı r v e y a dın çıkardı Göklerin olsun; mübarek verdi."(Bap Filistin'de ve dedi: bir kent (Gerar) Kralı olan bu fikre y a b a n c ı değildir: gelip ona işte sen çünkü o bir dedi: Aldığın ka- ölüsün..." bir Peygamberdir" (Bap S e m i t l e r ve dört yol ağzı, t e k i n e v r e n s e l l i k çağı, kendisini c e yıllık g e l e n e k l e r i bu bir t o p l u m ve o r t a m değildir. Yeni bezirganlıkta feylozofça elden uzmanlaşmış ve binler- g e ç i r i p t e f e k k ü r l e y o ğ u r u p yeni s e n t e z l e r e u ğ r a t m a y a vakti v e nakti o l a n S e m i t t o r u n l a r ı n d a v e b u n a en ç o k elverişli olan Filistin rasathanesinde alamet olarak gösterir; işaretlerini verir. Ancak İbrahim h e p s i n d e n d a h a fazla v e b ü y ü k bir s e z i y l e t a r i h s e l g ö r e v l e r i n d e t e k t a n r ı c ı l ı k h i s s e d e r ve işler. dür; t a r i h e yeni düşünür. yeni girerken daha Bu y ü z d e n t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı Çünkü o daha berrak ve daha keşfi v e y a komüncül- hayalci, benimseyişi büyük daha istik- rarlı v e uzun v a d e l i , s a v u n u ş u d a h a ö n e m l i v e t o p l u m u n a u y g u l a y ı ş ı daha kalıcı kesinlikle ve a n l a y ı ş t a olur. A m a b u n u başarması, hayal- den g e r ç e k l i k l e r içine o t u r t m a s ı , ö m r ü n ü n s o n u n a d o ğ r u ; A b r a m iken İ b r a h i m o l u ş u n d a n s o n r a olabilir. 3- " A L L A H " KEŞFİNİN EVRİMCİL DEĞERİ Doğa ve T o p l u m evrimsel prosesi de toplumsal bir b ü t ü n l ü k içerisindedir. evrimin bütünlüğü t o p l u m d a n yansıyarak yarattığı ve halde o n u n e s a r e t i n e girdiği, başkalaşması yoluyla A m a giderilmesi diştir. içerisinde, kendisinin yarattığı Kutsallaştırma insan beyninin, bir şey o l d u ğ u bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı v e yeni uyumlarla g i d e r i l e b i l e c e k bir gidiştir. kolay o l m a y a c a k t ı r . Kökleri çok d e r i n l e r d e bir gi- B u y ü z d e n t o p l u m s a l e v r i m i n t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l i ş i m i içine sinmiş, beynimizin düşünce nüfuz e t m i ş kültürel m e k a n i z m a s ı n a , a d e t a O ' n u ele g e ç i r i r c e bir g e l i ş i m kanunudur. D e m e k kültür o l a y l a r ı n ı d a hafife a l a m a y ı z . T e m e l d e üretici güçler gelişimine ça kültürel bağlı olduğu halde, üretici güçler kolayca b a ş k a l a ş ı m l a r da o l u ş a m a y a c a ğ ı kemiğimize yapışır: başkalaşmadık- için, o kültürler iliğimize Kastlaşır kalırlar a d e t a . Y e r i n e başka üretici güç g e l i ş i m l e r i , ü r e t i m biçimleri g e l s e de biçim d e ğ i ş t i r e r e k s ü r e r giderler. Bilinçlere çıkarılıp dıkça köklü y e n i başkalaşımlar, eskilerin yerlerini alma- kültürel t e m e l l e r d e n d e k u r t u l a m a y ı z . Bu s o s y a l d e v r i m l e r l e birlikte k e n d i l i ğ i n d e n g e l i ş e n k ü l t ü r e l - e ğ i t i m sel d e v r i m l e r l e d e olur. A m a gözönüne getirilsin. modernleşmeleri bizim Tefeci-bezirgan hangi burjuva devrimimiz ve benzerleri temellerin kültür ç a t ı m ı z ı kapitalizm biçiminde kolay d e ğ i ş t i r e b i l m i ş t i r ? . . K u t s a l l a ş t ı r m a prosesi b a s i t - y ü z e y s e l bir kültür olayı değildir. rudan mun insan t o p l u m u n u n köklü Doğ- maddi t e m e l l e r i n d e n fışkırır v e t o p l u - h e r ş e y i n e girer. 1 - K o m ü n c ü l y a ş a m v e d ü ş ü n c e biçimidir. V e her kişinin b e y n i n d e , h a y a t ı n d a yer alır: Totemizm. 2- Dolayısıyla gelişimiyle: komün i ç e r i s i n d e d e r l e n m i ş işleyen üretici güçlerin İ n s a n - t a r i h - t e k n i k - c o ğ r a f y a ile d o ğ r u d a n bağlantılı gelişir. Ve t o p l u m s a l g e l i ş i m e girer etki eder. İnsan T o p l u m u m u z temelinde ve çatısında her e l e m a n ı n a , hücre- sine s i n m i ş o l a r a k yaşar. Bu y ü z d e n on b i n l e r c e yıllık T a r i h ö n c e s i n d e , 6 5 0 0 yıllık A n t i k Medeniyetler tarihinde, beyinlerde düşünce rihte d e y a ş a m toplum sistemi biçimi biçimlerinin adım başı o l a r a k yer a l m a k l a ve düşünce sistemi her g e l i ş i m i n d e kalmaz; Modern o l a r a k (biçim ta- değiştirmiş haliyle) y a ş a m a y a d e v a m eder. Yani insan t o p l u m u n u n d o ğ u m u n d a n Yani toplumsal hemen sonra evrimin tümünde b a ş l a y a r a k gü- nümüze dek gelir. dolaysız yer alır; e l b e t t e g i d e r e k b i ç i m d e ğ i ş t i r d i k ç e ve iktidarını y i t i r d i k ç e bir olarak kültür e l e m a n ı n a d ö n ü ş ü r v e y o k o l m a y a d o ğ r u zayıflar. A m a bütün t o p l u m s a l binlerce, y ü z l e r c e yıl evrim boyunca, kesintisiz, sürekli o l a r a k yer alır. da ve b e y i n l e r i n d e yer almış onbinlerce ve hemen Çünkü temelde komünlerin yaşamın- bulunan cinsel yasaklardan dinamizm bulan t o p l u m s a l y a r a t ı ş l a r a v e y ü c e l i m l e r e t u t u n a r a k gelişmiştir.. Bütün bu bakımlardan, kutsallaşma s ı t o p l u m s a l e v r i m i n g e l i ş i m i n d e , insan özgürleştirici "Allah"ın olur. İster tektanrıda kutsallaştırmayı besleyecektir bilinçlere ç ı k a r ı l m a - beynini, d ü ş ü n c e s i s t e m l e r i n i kolaylıklar getirecektir. keşfi de k u t s a l l a ş t ı r m a istemez, kelleşme) prosesini p r o s e s i n i n z i r v e y e çıkışı ve s o n u yoğunlaşılması bilince çıkarmaya (kutsallaştırmada dönüşünü te- beslemiştir de. A n c a k u n u t u l m a m a l ı d ı r ki, antik tarih çok y a v a ş gelişir. A l l a h ' ı n keşfi, kesin hatlarıyla s a v u n u l u ş u İ b r a h i m ile birlikte olur. Bu keşfin y e r y ü züne yayılıp t u t u n m a s ı için uzun bir hazırlık devrinin ( 2 5 0 0 yıl) g e ç m e s i gerekmiştir. İslamiyet ile birlikte keşif e v r e n s e l D ö n ü ş ü m ise İ s l a m M e d e n i y e t i n i n ç ö k ü ş ü y l e ; köylü liriz. isyanlarının patlak v e r m e s i y l e ; Şeyh yayılışına ulaşmıştır - . O s m a n l ı ' d a ve A v r u p a ' d a Bedrettin ile başlar diyebi- D e m e k y a y ı l m a s ı , z i r v e l e ş m e s i için g e r e k e n süre 2500 yıl ise, dö- n ü ş ü m ü n başlayıp g e l i ş m e s i için g e r e k e n süre: Kapitalizmin başlangıcından, Oysa k u t s a l l a ş t ı r m a prosesi lerinden sonra, beri gelişip gelir. eski köklere idealizme d ö n m ü ş . 1400-1500 yıllarından: g ü n ü m ü z e dek 500 yıl kadar sürmüştür. 1 5 0 - 2 0 0 bin yıl ö n c e d e n ilk t o t e m i z m kökD e m e k tanrıların "Allah" ile t e k l e ş m e s i n d e n göre ç o k kısa bir z a m a n d a , kutsallaşma Biraz d a h a a ç a r a k k o n u m u z a ç ı s ı n d a n İ b r a h i m ' i n d ü ş ü n c e s i s t e m i n i , yani kendi prosesi işleyelim. barbar (komüncül) bey- nindeki yakıcı, y ü c e l t i p kutsallaştırıcı g ü c ü v e geldiği t o p l u m u n geleneklerinin o beyne verdiği yeteneği, k u t s a l l a ş t ı r m a d a en z e n g i n - s ı ç r a m a l ı ç a ğ d a ş bir k u t s a l l a ş t ı r m a üstün ve en g e r ç e k ç i olanı y a k a l a m a , sentez yapma, karak onları soyutlama gücünü ve yaşadığı toplumun ü z e r i n e çı- k a v r a m a k l a - d e ğ e r l e n d i r m e k l e kalmayıp onlara yön verip değiştirme azmini k a v r a d ı k az çok. B u r a d a İ b r a h i m ' i n beyni ile g e ç m i ş ile t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l e n e k sel o l a r a k o n u n beyin a y n a s ı n d a y a n s ı y a n l a r ı : Y e t e n e k l e r i ; da kendi ç a ğ ı n ı n medeniyet: sistemi ve İbrahim'i son o l a r a k k o m ü n c ü l t o p l u m u n d a n v e kendi t o p l u m u d ı ş ı n d a k i Sınıflı yakıcı toplum gücü çelişkilerinden ile senteze yansıyanları uğratmasını kutsallaştırma bütünleştirebilirsek anlamış oluruz,. 1- Temelde: İbrahim'in beynindeki kutsallaştırma sistemi ve gücü: k o m ü n c ü l yakıcı bir k u t s a l l a ş t ı r m a a z m i . 2- Komün ve Medeniyet güreşlerinden gelen Semit'lerin: atalarının ğinin geleneksel kutsallaştırmada üstün İbrahim sentezlere varma yete- İ b r a h i m ' e intikali. 3 - Y a ş a d ı ğ ı t o p l u m u n k o m ü n c ü l bir t o p l u m s a l g ü ç t e v e a z i m d e oluşuyla; 4- Yaşadığı çağın gelmiş bir kendi t o p l u m u n u n t e r s i n e e v r e n s e l l e ş m e e ş i ğ i n e medeniyetler, sınıflı t o p l u m l a r ağı s e n t e z l e r e yol a ç a b i l e c e k y a m a n İşte bu 4 g ü c ü n İ b r a h i m ' i n zur verici bir s e n t e z e v e y a içinde bir çelişki yaratıcı oluşunun üstün bir g ü r e ş o l u ş u . b e y n i n d e b ü t ü n l e ş e r e k rahatlatıcı, hu- dengeye ulaşmak zorunluluğunda oluşu: D e t e r m i n i z m i n bu dört koldan i ş l e y e r e k kendisini ifade e d e c e k bir elçi s e ç m e s i n i n vaktini doldurması; "Allah" sözcüğünün altındaki gerçek- lerin işlevini a n l a t a n t e m e l l e r d i r . " S ö y l e t e n e b a k " d e n i l d i ğ i n d e , " A l l a h " bilincinin v e y a urdan bilinç k a b u ğ u n u n a l t ı n d a y a t a n ve d e r i n l e r d e n Burada alt şu- bunlardır - . işleyen d e t e r m i n i z m t e m e l l e r i belki t e k r a r s a y ı l a b i l s e de insan b e y n i n i n k u t s a l l a ş t ı r m a gi- dişinin özel bir ö n e m k a z a n d ı ğ ı n ı h a t ı r l a m a l ı y ı z . İ n s a n psikolojisi elbette, t o p l u m biçimleri g e l i ş i m l e r i n i n rından g e l i ş i m gibi aynı olayların bulur. A m a olamaz. Her kişinin etkileşimleriyle kişi her beyin beyin geliştiği beyninin a y n a s ı n d a y a n s ı m a l a d o ğ a l d ı r ki aynası ölçüde bir m a k a s t a n ç ı k m ı ş ayrı aynı b a ğ l a n t ı l a r d a ve ayrı genel determinizmden ayrı ayrı etkilenir ve ayrı s o n u ç l a r çıkarır. T o p l u m l a r da öyledir. T o p l u m biçimleri gelişimleri, aynı temel kanunlara uysa da; aynı zamanda, aynı yani bir m a k a s t a n ç ı k m a üretici g ü ç l e r d e n y o l a ç ı k m a d ı k l a r ı ; tersine ayrı ayrı c o ğ r a f y a l a r d a n - t e k n i k ve i n s a n - t a r i h yola ç ı k m a k z o r u n d a ulaşırlar. T o p l u m oldukları içindeki için ayrı t o p l u m kişiler v e y a üretici g ü ç l e r i n d e n biçimleri gelişimlerine psikolojiler de öyledir: Gelişme z a m a n l a r ı , c o ğ r a f y a l a r ı t e k n i k l e r i aileleri farklı o l d u ğ u ö l ç ü d e psikolojileri, algılayış ve s e n t e z güçleri; Dolayısıyla kişi kutsallaştırma u y g u l a m a d a k i azimleri ayrı ayrı olur. prosesi, bütün toplum biçimlerinde ve p s i k o l o j i l e r i n d e işleyen bir k a n u n v e y a a n a k a n u n l a r a bağlı geliş- miş b u l u n a n y a n ürün gibi ikincil ü ç ü n c ü l bir k a n u n olsa da; bu kutsalp s i k o l o j i s i n e y a n s ı y ı ş ı farklı olacaktır - . l a ş t ı r m a k a n u n u n her kişi Bu yüzden toplumlarda, nekte kişilerin görürüz. Bu, psikolojisi komüncül insanlardan ayrılan peydahlanıverdiğini toplumlarda olanaksız veya kalır. üstün yete- z u h u r ettiğini Temelde kişinin k o m ü n t o p l u m u n d a da ayrı ayrı g e l i ş s e de k o m ü n ü n kardeş-eşitcil sistemi lıklı adları müncül sıradan kendiliğinden kişinin s i v r i l m e s i n e izin v e r m e z . bile bu tür ilkel t o p l u m l a r d a z a m a n l a gelişmiştir. toplumlarda adeta kan- Kişinin a y r ı c a Kişi s i l i n m i ş t i r v e y a var o l m a m ı ş gibidir. iki ayrı a n n e b a b a d a n o l m a s ı ko- Oysa bile kişinin a y r ı c a l ı ğ ı n ı m a d d i t e m e l l e r e b a ğ l a m ı ş olur. Sınıflı t o p l u m , m e d e n i y e t g e l i ş t i k ç e o t e m e l l e r a l e v l e n i r v e y a y a ğ m u r y e m i ş ç o r a k t o p r a k gibi filizlerini veriverir. n a r a k ve bin yıllar b o y u n c a a d ı m başına Tabii k a b a r ı p hiç g ö r ü l m e d i k , şaşırtıcı Tefeci-bezirganlık, öylesine içlere işlemiş derin temellere kalmıştır - . imha ederek filizlenip kökleşmek zorunda sınıflı toplum geliştikçe bu özel mülk gidişinin s o s y a l sınıflar içinde g e l i ş m e d e n e d e m e z . V e t o p l u m c u l mülkü g i d i ş i n e karşı zorunda tutu- kollektif e m e k g e l e n e k l e r i n i antitezi gelişimi, de kişi s a v u n a c a k yetenekler veya dehalar da gelişmek kalır. Ve aynı gizli kalmış t e m e l l e r d e n beklenmedik biçimde t e k t ü k de olsa fışkırırlar. İşte a n t i k P e y g a m b e r l e r bunlardır. gidişin yani toplumcul savunuşun rihte ç ı k m ı ş o l s a l a r d ı ş ü p h e s i z ki modern çağa rağmen onlara M a r k s - E n g e l s l e r i n gibileri de bu modern yansımalarıdır. kutsallaşma karşı da A n t i k ta- p r o s e s i n e girdikleri ki gizli-açık t a p ı n ç l a ş t ı r m a l a r d a n geri d u r u l m a m a m ı ş t ı r . O n l a r ı n k i t a p l a r ı n d a n bir a d ı m geri yeni bir şey söyleyene ması; ama karşı, kutsal v e y a içtihat: gibi "Kapitalin dayatılkapatmış içten içe b o y u n a eski şeriat kurallarını a r k a d a n h a n ç e r l e y e n bir gidişi t u t t u r m u ş din rum kitapların d a y a t ı l m a s ı y o r u m v e yeni gidişe y e n i u y u m yolları arayan bezirganları gibi kafirdir" t a b u s u n u n ve o n u n a l k ı ş l a n m a s ı her şey kitapta yazılı; boğucu kutsallaştırmanın bir saldırı ne denli yeni yo- haline g e t i r i l m e s i iliklere işlemiş derin kökleri o l d u ğ u n u anlatır - . Sadece bunu anlatmakla him ve M u h a m m e d ' l e r i n kalmaz. Gerçek Peygamberlerin, İbra- ne kadar uzun z a m a n s o n r a ve ne kadar az ç ı k a b i l d i ğ i n i ve ç ı k a b i l e c e ğ i n i de anlatır. Ve g i d e r e k bu tür ö n d e r l e r i n çoğalması beklenirken, azalan; hatta y o k olan bir d i y a l e k t i k çizgi izle- mesi de a y r ı c a ü z e r i n d e d u r u l m a s ı g e r e k e n bir uyarıdır. Bu yüzden determinizm, çıkardığı bu e n d e r beyinleri, g e l e n i - g e l m e y e n i y a p t ı r a c a k bir güç ve a z i m l e donatır. durulabilmesi için gerekli ö n c e kendi z a m a n l a r ı n d a Doğada ve toplumda o l a c a k bilinç s e n t e z l e r i bu önderler tarafından evrimin kendi ve ellerinden Ki yerleri dolbiçimleri bir an hazırlanabilsin. determinist akışında yeni bir a ş a m a y a geçiş için gerekli keşifler için g e ç e n z a m a n ve emekler, insan hafsalasının, zeka ve aklının hayal edebileceği ve alabileceği bir sıçrama değildir. Bunun kanunlarını kavrasak bile, anlatılması gerçekliğin yanın- da çok yavan kalır. Evrim, insan t o p l u m u n d a bu tür önderler ç ı k a r m a y a başladığından beri artık kendi gelişimini ve y a p t ı r m a y a , kendisini ifade etmeye keşiflerini başlamıştır. bu tür elçilerine Bu y ü z d e n bu tür ön- derlerin yaptığı " k e ş i f l e r " için gereken z a m a n , hazırlılık, e m e k l e r i n biraz olsun anlaşılmasıyla evrimin kendi iç sıçramaları için yaptığı doğal "keşiflerin" kıymeti "Keşif", biraz olsun a n l a ş ı l m a y a , bilince çıkmaya başladı. evrim içinde doğal yoldan olsun, silcileri olan ö n d e r l e r i n " k e ş i f l e r i " olsun kolay gelir. E l b e t t e o denli evrimin dillendiği bir kez ortaya çıktı tem- mı, gerisi kolay değil, a n c a k keşif bir s ı ç r a m a t a h t a - s ı n d a n öte, yeni bir çağı a n l a y ı p g e l i ş i m i n e a y a k u y d u r a b i l e c e k h e m e n bütün t e m e l araç-gereçleri yaratan kanunlarından bir üreteçtir. V e y a d e t e r m i n i z m i n birisidir ki, onu ele g e ç i r d i ğ i m i z d e , e v r i m i n kaları, çağları bilince ç ı k m ı ş , u y u m y a p m a kolaylıkları "Doğum sancılarının ele g e ç t i k ç e ılımlandırılışı" dediğimiz mümkün belirli hal- k a z a n ı l m ı ş olur. şey a n c a k bu temeller olabilir. İşte "Allah"ın keşfinin, e v r i m i n gelişimi icabı ve d e t e r m i n i z m i n sezialtşuur d e r i n l i k l e r i n d e n sonucu g a m b e r l e r i ve daha b i r i k e r e k gelen olarak geliştiğini şiddetli ve çok y ö n l ü d ü r t ü l e r i her y ö n ü y l e k a v r a d ı ğ ı m ı z ö l ç ü d e , A l l a h ' ı - P e y - Kitaplarını kavrayabilir; evrimin bütünlüğünü bir a d ı m bilince ç ı k a r a r a k k u r m u ş oluruz. Mesele A l l a h - P e y g a m b e r - K i t a p hizmet e d e n elbette. rasyonalizmden Bunu çoğu kurtaramaz ama Meselenin stratejisi: Öyleyse asıl stratejisi; veya bütünlüğünü ( t e k a b ü l ettiğini) bu tür emekler, önünde, içerisinde maktan kurtulamazlar. Ö z e t l e koyduk: evrimi sezer v e konunun menfaatleri yüzünden Evrimin şılık g e l d i ğ i n i uzman üzerine" A t e i z m e " veya "laisizme" ç ı k a m a m ı ş bir ş e y l e r ç i z i k t i r m e k değildir her keşfin kuran illizyonundan yakasını rasyonalizmi de aşamaz. kendiliğinden basamakların gelen asıl hangilerine kar- b u l d u r u p koydurmaktır - . doğanın k a v r a n ı p yerli Kutsallaştırma ve toplumun gidiş yerine yerleştirilemedikçe prosesi kanunları zayi ol- hemen bütünüyle toplumsal k a p s a y a r a k gelişir. " A l l a h " keşfi ise, bu gidişin s a d e c e z i r v e l e - ş e c e ğ i n i n ve d a h a hızlı bir gidiş ile s ö n ü m l e n i p y o k o l a c a ğ ı n ı n h a b e r c i si olur. Ç ü n k ü t a n r ı l a r çağı, tek A l l a h ile kapanmıştır. evrensel ö l ç ü l e r d e tek A l l a h ' ı n , narak h a z m e d i l i p yeni artık her A l l a h ' ı n bir k u t s a l l a ş t ı r m a k u t s a l l a ş t ı r ı l a c a k son şey A l l a h halkasına ise, Bundan sonrası, gününde denenerek-sınageçilmesidir. A m a prosenin sonuna gelindiği için o da a ş ı l a c a k ve prose b a ş k a t o p l u m s a l bir ihtiyaca k a y a c a k fakat son d u r u ş m a d a satırlar ve ifadesi bilince ç ı k a r ı l m a k t a n b a ş k a benzerleri sayılabilir prosenin sonuna kaderi kalmayacaktır. geldiğimizin bir işareti Bu veya 4- TANRISALLIĞIN TRAJEDİSİ VE İBRAHİM T a n r ı s a l l ı k hiçbir z a m a n s o n u n a d e k e v r i m i n T e r s i n e her t a n r ı s a l l ı k , -temsilcisigörevi veya yansıması bir t a n r ı s a l y a ş a n ı r gibi evrimin sembolü olarak ortaya K u t s a l l a ş t ı r m a l a r ve Bu y ü z d e n de t a n r ı s a l l ı k l a r ı n t r a j e d i k resmi geçidi insan t o p l u m u n u n ratan da, y o k e d e n e v r i m i n e aittir, t a n r ı s a l l ı k l a r ı de, d e t e r m i n i z i m i n ta trajik d ö n ü ş ü m l e r ; zıddına kendisidir. atlayarak gelişen biçimleri gibi t a n r ı s a l l ı k l a r ı da y e r l e bir eder. Evrimin olur: ya- akışın- kavşaklar toplum Evrimin kontenjanındaki bir bir t o p l u m l a r a ve t a n r ı l a r a yansırlar. B u g ü n t a p ı l a n bir tanrı, a ğ a ç v e y a h a y v a n , y a r ı n yeni çebelik) çıkmış, halka t a r a f ı n d a n o l m a m ı ş a d ö n d ü - durur. Oysa trajedi, trajediler, karşıtlığını t u t a m a z d ı . aşamalarında Baki olan e l b e t t e e v r i m i n kanunlarıdır. t a n r ı l a r geçicidirler. daki belirli bir çeşit t e r c ü m e s i bitince de y e n i rülmüştür. evrimin ile birlikte kesilip gider kurban yemeği veya bir çağı süsü, (gö eşyası Seleksiyon... Tanrı krallar v e t a n r ı e v l e r i y e n i bir t a r i h s e l d e v r i m ile g e l e n y e n i bir t a n r ı s a l l ı k h a l k a s ı y l a y o k edilip y e r i n e y e n i l e r i a l k ı ş l a n ı r v e t a p ı n ç görürler: "Kral öldü!! y a ş a s ı n kral!"... Aslında bu samaklarıdır. yeni da insanlığın Kendini kendini basamaklara tırmanışı karşısında sürekli inkar e d e n inkar e t m i ş gibi d u r u r k e n v e eskisini bilinçlenme kendisini inkar edişidir. ba- b u l m a k için Son duruşma- kendisinden ve kendisinin çıkageldiği doğadan, evrimin bütünlüğünden başka bir şey b u l a m a d ı ğ ı z a m a n , t a n r ı s a l l l ı ğ ı n ı n tra- j e d i s i n i n kendi t r a j e d i s i n d e n b a ş k a bir şey o l m a d ı ğ ı n ı a n l a y a c a k t ı r . Ki b u e v r i m i n g i d i ş i n d e n v e y a insan h a l k a s ı n a y a n s ı y ı ş ı n d a n , s e l e k s i y o n : eleşimden ibarettir. İnsan t o p l u m u elene elene biçimlerini değiştirmiş veya rak kendisini ve d o ğ a s ı n ı ele a l a r a k " u y u m " u n u İbrahim, halde; yani bilince ç ı k a r m ı ş ; kendisini güden başkalaşakanunları b i l i n ç l e n d i r m i ş olacaktır - . bunun e n tipik örneğidir. hemen insan t o p l u m u n k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n son Kendisi göçebe ilk h a l k a l a r ı n d a h a l k a s ı n a geçiş yapar. barbar o l d u ğ u bulunduğu Çünkü halde bilinçlen- me, s o y u t l a m a y e t e n e ğ i , ç a ğ l a r l a g e l i ş m i ş ; d u r u b e y i n l e r e b u o l a n a ğ ı vermiştir. K u t s a l l a ş t ı r m a n ı n s o n u da yeni çağ ve k u ş a k l a r l a böyle ge- lecektir. T o p l u m şacak, evrimin Konumuzu biçimleri başkalaştıkça, kanunlarına bilinç y e n i aşamalara kavu- ulaşılacaktır... kutsallaştırma prosesi içinde, o n u n l a nasıl-neden bağ- lantılıysa ö y l e c e ele a l m a y a çalıştık. Kutsallaştırma sı ve prosenin prosesinin ilk g e l i ş i m l e r i ortaya ayrıca çıkışı, ü z e r i n d e ayrıca durulma- i ş l e n m e s i g e r e k e n d e r i n l i k l e r ve b o y u t l a r taşır. O köklere girmemeye bağlantılarını yeri geldikçe konumuzdan uzaklaşmadan veya konumuzla tekrarlayarak ortaya o köklerin ilgisi koymaya önemini kadar, çalışırken işaret e t m e y e özen gösterdik.. Y i n e de b u r a d a kısaca, ilkel k o m ü n i n s a n ı n ı n k u t s a l l a ş t ı r m a gidişiyle, İ b r a h i m ' i n k u t s a l l a ş t ı r m a gidişi a r a s ı n d a k i d e ğ i n e r e k , " A l l a h " keşfinin bir d a h a batırırken; ca doğal b a ğ l a r a özel ö r n e k l e r l e bir prose s o n u c u olduğunu gözlere o k ö k l e r e ne denli y a k ı n b u l u n d u ğ u m u z u ve ayrı- bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı n ı n ö n e m i n i d e v u r g u l a m ı ş o l a c a ğ ı z . Tarih ö n c e s i (Morgan'ın Barbarlık Çağlarının Komün) bilimi tasnifi y a p ı l m a d a n olmaksızın, yani Vahşet ve "Dinin ve Folklor'un Kökleri" aydınlanamaz. J a m e s . G Frazer, öyle bir t a s n i f e g i r m e k s i z i n v e y a o t a s n i f i n d e ğ e rini a n l a m a k s ı z ı n " D i n i n ve F o l k l o r u n Kökleri"ni a y d ı n l a t m a y a girişir. Derlediği g e l e n e k l e r , k a y d a d e ğ e r bir b i r i k i m hizmeti olur. Y o r u m - larındaki k o n f ü z y o n i z m , kafa karışıklığı bir k e n a r a bırakılırsa, d e r l e d i - ği belgelerle; Morgan (Komün) p r o s e s i n e ve k a n u n l a r ı n a Başından ve f o l k l o r u n beri Bilimiyle t a s n i f e d i l e r e k k u t s a l l a ş t ı r m a ışık tutulabilir. ele a l d ı ğ ı m ı z ve kökleri, y ü z e y s e l g ö s t e r m e y e ç a l ı ş t ı ğ ı m ı z gibi, bir kültür olayı olmadığı dinin araştırmalara çeker. A n c a k olayı s a d e c e d i n - f o l k l o r gibi kültürel çapta t e p e t a k l a k ele almaktan kurtulamadıkları; temeldeki üretici g ü ç l e r gelişimi sürecin- den k o p a r d ı k l a r ı t o p l u m biçimleri g e l i ş i m l e r i n i , kaba v e ö n e m s e m e d e n seziyle t e ğ e t geçtikleri larına ulaşamazlar. A n c a k temelli pamazlar; Oysa rındaki için, Zaten kanunların sosyal-kişisel din, d i n - f o l k l o r gidişini folklor d e n i l e n aldatıcı eski, köklerine ve kanun- da söz e d i l e m e z . güttüğünü s e z m e d e n ya- konunun büyüsünden kurtulamayışları bu yüzdendir. zayıflamış oluşumlar, en uzak m a d d i modern görüntülerinden u ç u c u l u k içinde y o r u m l a m a y a en sebeb öyle bilinçli ç a b a l a r ı n d a n çağın yola g e l e m e y e c e k kadar, temellerinden son aşamala- çıkılarak "Kültürel" insan t o p l u m u n u n k a y n a k a l m ı ş ve nüfuz e t m i ş gelişimlerdir. Komün'deki Ve bütün Komün bütün kanlar kankardeş temellerinden, ların y a r a t t ı ğ ı y a r a t m ı ş gibi Kan'ların t o t e m l e r i vardır. T o t e m : kardeştirler. toplumdur. cinsel Totemler: Ata Atatanrıcılık, yasaklardan komünün çıkagelirler. gibi Totem, kardeştiler. kankardeşliği cinsel bir s e n t e z o l d u ğ u h a l d e sanki t o t e m , ata tanrı algılanır. Çünkü komün kanları, kün K o m ü n ' ü n ü z e r i n e t o t e m inancını g e ç i r m i ş ; inancına A t a tanrıdır. t a n r ı l a r da bağlamıştır. Totem; ağaçlar-bitkilerdir... çoğunlukla yasakkomünü her kişisinin ve t o p y e ruhunu-beynini totem hayvan, bazan kayın-meşe Totem temsil kutsallaştıkça, eden sesleriyle Bu herşeyiyle kutsallaşma çocukları ları, komünden ayrı olduğu Bir komün bir kanın yüzden, totem kan'lar t o p y e k ü n içindeki yavru ve totemin her kanda kutsal Böylece tanrılar ile çocukları Fakat k o m ü n d o ğ a l canlı atomun rulmuş ilkel komüncül belirli kan'ın kankardeşi, aynı totemin komün ve ko- (totemin) çocuk- zamanda Üretici aşağı olur. Ve parçalanışı barbarlığa; bu Bu inanç yaşanır. Bütün üretici g ü ç l e r di- derlenmiş de gibi güçler geliştikçe, barbarlığın ağabeyi- benzeridir. kardeşi olarak yaşar giderler. bir o r g a n i z m a d ı r . ç e k i r d e k içerisinde işlemektedir. avcılığından bir parça birlikte kan koşullar altında n o m i s i n e ve y u k a r ı denen renkleriyle, bir şey olarak algılanmaz; için, k ı z k a r d e ş i - a m c a s ı - d a y ı s ı - h a l a s ı - t e y z e s i - a n n e s i - b a b a s ı ve namizmi, için, t o t e m i doğa, Dil-düşünce-üretici güçlerin t a m a m ı , kutsallık y a n s ı m a - payını alırlar. başka bir t o t e m e bağlı o l d u ğ u giderek topyekün kutsallaşır. kan teşkilatları müncül y a ş a m : sından her kan bitkiler-hayvanlar, sonra olsa, komünü; p a r ç a l a m a k üzere ku- komün, vahşet çağının orta barbarlığın sürü eko- kentçil t a r ı m ı n a ve nihayet m e d e n i y e t sınıflı t o p l u m a sıçrayacaktır. Bu gidiş içerisinde, derleşen kadın: totemden Ana kolayca k u t s a l l a ş t ı r m a da; tanrıya, sonra kopulamadığı ata t a n r ı l a r d a n , y a v a ş ç a li- baba için tanrılara ana tanrılar, g e ç i ş olur. totem: Ama Ata tanrı olan bitki ve h a y v a n t a n r ı l a r ı n ruhlarını, güçlerini a l m a k üzere onların postlarını-tüylerini-yapraklarını takınırlar; sürünürler. ana tanrıların kılıklarına güçlerini, ruhlarını o l a r a k gökleri paralel için renklerini hem hayvan-bitki-kadın deva kutsallaştırma, toplumsal f e t h e t m e k üzere gökselleşir... aşılmasında derde kazanmak içerler; Hem t o t e m i n girerler... Üretici g ü ç l e r g e l i ş t i k ç e , min kanlarını Baba t a n r ı l a r da aynı y o l d a n geçerler. olduğu gibi, olamadıkları yeni koşullarda anlaşıldıkça g e l i ş i m e paralel Çoktanrılar, ile t o t e m i z - çaresizleştikçe, tektanrıcılık, hiçbir evrenselleşmeye o l a r a k gelişir... K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi son halkası olan t e k t a n r ı : A l l a h s i s t e m i y l e , ilk halkası olan t o t e m i z m : farkları bulunur. İnsan e d i n e r e k yaratıcı me ve t a r i h s e l Ata Tanrıcılık arasında beyni, düşüncelere ruhun bütün ulaşmayı geliştirmiştir. büyük anlayış S e n t e t i k bellek Oradan idealiz- m a d d e c i l i ğ e g e ç i ş zor olmayacaktır - .. A n c a k , insan t o p l u m u n u n celtip-abarttığı elbette düşüncede soyutlama: kendi y a ş a d ı ğ ı bir gerçekliktir. hücreleriyle m o m e n t i , her şeyiyle yü- Ç ı k a r ve a m a ç l a r ı n ı , yakıcı c a z i b e s i ve bunlara kayışı başka bir s o n u ç v e r e m i y o r ilkin. Y a ş a n ı p h a z m e t t i k ç e , olaylar, y a ş a n a n m o m e n t ; çeklik b o y u t l a r ı y l a kavranabiliyor. Bu y ü z d e n t e k t a n r ı an ve çağ geraşaması, yaçlar, t a r i h s e l d e v r i m l e r ve t e f e c i - b e z i r g a n l ı ğ ı n e v r e n s e l g e l i ş i m i ihtiiçin veya b i l m e d e n a l t ş u u r ile s e z i l e r e k içine girilen çağın c a z i b e s i o denli güçlü olmuştur. Ki o a ş a m a n ı n ideolojisi olan " A l l a h " s i s t e m i de b u n a paralel o l a r a k , eski t a n r ı l a r a lime, ve onları doğanın yok etmek, kıyasla, onları g ö l g e d e b ı r a k m a k ne ke- o l m a m ı ş s a y m a k üzere (gerçeklerin) çok üzerinde him ve M u h a m m e d z a m a n ı n d a k i n d e n ç o k farklı yüceltim kaçınılmaz olarak doğa kendi s o n u n u d a ve toplum Bu İbra- bir "Yüce"liktir. Ki O gerçeklerinden hazırlamıştır. T e f e c i - B e z i r g a n sel ç a ğ ı n ı n A l l a h ' ı her şeyin, t o p l u m u n "Yüce"leştirilmiştir. koptukça medeniyetlerin evren- b u y ü z d e n İ b r a h i m M u s a - İ s a v e M u h a m m e d çağı- nın A l l a h ' ı n d a n çok ayrılır. K a p i t a l i z m l a i s i z m ile e v r e n s e l b e z i r g a n l ı ğ ı n A l l a h ' ı n ı d ü n y e v i i k t i d a r ı n d a n a l a ş a ğ ı etse de g ö k s e l i k t i d a r ı n a pek dok u n m a d ı ğ ı için, O g e r ç e k l e r d e n k o p a r a k s o n u n a d e k d o ğ a ve i n s a n ü s tüleşmiş bezirganlığın Allah yüceltimi, kutsallaştırma Modern ğünde prosesinin ç a ğ ı n en v e r i m l i bile, düşünen o kavranışını 19. s k o l a s t i k ve beyinleri yüzyıl büyük sansürü büyük katmerlendirip ölçülerde s o n l a r ı n d a ve 20. engellemiştir. yüzyıl tümlü- metafizik "Yüce"leştirmenin zincirlemiş, kutsallaştırma gidişinin sinsi işleyişi, aydınlatılması e r t e l e n m i ş t i r . A m a g e r e k e n birikim v e y a s e n t e z için yeterli hazırlık e n az bir asır b o y u n c a Sıra t a s n i f ; sentez çıkıp pratik y o l u Bu bilerek-bilmeyerek tamamlanmış için gereken sabır ve kahrı bulunmaktadır. g ö z e a l a c a k başların ö r g ü t l e m e s i n e gelmiştir. tasnifte göze çarpan ilk olgu: Sansürün h e m e n onun içinde ona nüfuz eden ikinci olgu: derinliği ve çapıysa, B ü y ü k s a n s ü r ü n yarat- tığı, k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n ilk halkası: " T o t e m i z m " ile son halkası olan "Allah" gelişiminin arasının mayacak derecede birbirlerinden doldurulamaz veya bağlantılarının kurula- koparılıp f a r k l ı l a ş t ı r ı l m ı ş oluşudur. O y s a ilk halka, son h a l k a n ı n temelidir. V e y a aynı t e m e l l e r d e n y o l a çıkarlar. Bu a ç ı l a r d a n b i r b i r l e r i n d e n b i n l e r c e , hatta o n b i n l e r c e yıl uzak ve kalitece farklı olsalar da o denli b i r b i r l e r i n e y a k ı n ve aynı k o n u l a r a bağlıdırlar. Bu a y r ı c a , b a ş l ı b a ş ı n a ele a l ı n m a s ı gerekli t e m e l l i k o n u l a r d a n birisidir. B u r a d a k o n u m u z l a ilgisi k a d a r ı y l a k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n hal- kalarının nasıl b i r b i r l e r i n e y a k ı n ve bağlı o l d u ğ u g ö z l e r e batırılacaktır. Ki İ b r a h i m ' i n " A l l a h " keşfininin v e y a b e n i m s e y i ş i n i n d o ğ a l l ı ğ ı lardan bu açı- kavranabilsin. Tanrısallığın çoktan gökselleşmiş Firavun'a şu s ı f a t l a r l a dua edilirdi. bulunduğu Mısır medeniyetinde Çünkü o tanrısallığın bedenleşmiş sembolüydü: "Göklerin Sahibi, y e r y ü z ü n ü n , güneşin ve t ü m evrendeki yaşamın sahibi, yaratıcısı, ruh eşiği, zamanın refahın veren, sahibi, tanrısı tanrılara "Her iki dünyanın güneşin hareketinden ölümlülerin yaşam (yerin yaratıcısı veren; ve "Göklerin göğün) karar sahibi; ve yapıcısı, tutucusu, dengecisi" "Zengin "Haşatın insanlara yeryüzünün armağan- ların sahibi, ürünleri büyüten..".. Bu totemizmde bulunmazdı, çünkü sıfatlar, ilkel ilkel insan komün h e n ü z bu insanında ve kadar s o y u t bir fikir g e l i ş t i r m e y e t e n e ğ i n e u l a ş a m a m ı ş t ı . V e b u l u n d u ğ u t o p l u m biçimi henüz, somut-gördüğü-işlediği, d e y i m y e r i n d e y s e g ü n d e l i k bellek ile d ü ş ü n ü p o d e r e c e de s o y u t l a m a y a e l v e r i y o r d u . İbrahim ve t o p l u m u toplum biçimlerinden da M u h a m m e d ve t o p l u m u henüz çıkmamışlardı. A m a da, s o y u t l a m a n ı n da ü z e r i n d e bir s e n t e z e u l a ş m ı ş l a r d ı . Ç ü n k ü y a ş a n a n çağ e v r e n c i l l i ğ i n tık, s o m u t ilişkilerle değil, ticaret birbirlerini bile a k ı l l a n d ı r ı y o r d u . Oysa İbrahim, M u h a m m e d , g i d e r e k yıldızı Umman çizisi Bu en ücra karanlıklarında köşedeki medeniyetler kavşağı p a r l a y a n g ü n e y t i c a r e t yolu: barbarı Filistin'de Şam-Yemen- üzerindeydi... D e m e k d ü ş ü n c e d e y ö r e k a d a r e v r e n iletişimleri d e ö n e m l i y d i . kısaca: " Ç a ğ " d e m e k y e r i n d e olur. icaplarında Ama dı. bu m e d e n i y e t l e r ar- a l e m l e r i n d e ve ilişikileriyle t a n ı y o r l a r d ı . komün görülen Neden? kapısını ç a l m ı ş ; masal ilkel Mısır'da Çağı Buna n e y s e i n s a n d ü ş ü n c e s i de o olurdu. bütün ç a ğ l a r bir t e k t o p l u m s a l evrimin kanunlarına uyarlar- Ç a ğ ' l a r ı ne denli b i r b i r i l e r i n d e n a y ı r s a k v e y a öyle gibi d u r s a l a r da hepsi birbirlerinden Şimdi çıkmadırlar. yukarıdaki İbrahimce, Mısır S a l t a n a t ı n ı n anılışı sıfatlarının M u h a m m e d ç e geliştirilmiş sıfatlarına likle u y d u ğ u üzerinde kutsallaştırma şaşırtıcı mekanizması tektanrının bir b e n z e r - bakımından dura- lım biraz. 1- "Her ki nuyla ilgili ayetler dünyanın (yerin ve hatırlansın; göğün) konu dengecisi" sadece Kur'an'daki gelişen ko- bilgiler ve akıl ( e v r e n c i l i k e ş i ğ i n d e k i ç a ğ ı n ) ışığı a l t ı n d a biraz d a h a , pratik ç ı k a r l a r ı n a yükselmesine 2- paralel "Zengin ratıcısı, zamanın radaki o l a r a k felsefileşmiştir. armağanlarının refahın tanrısı, sahibi, güneşin aşamada , sahibi, ürünleri büyüten, insanlara ruh veren sahibi, tüm evrendeki yaşamın henüz pratik çıkarlar, aşamasından çıkmadığı ölçüde; , yine de yaveren, sahibi... " Bu- medeniyetler k u t s a l l a ş t ı r m a , İ s l a m ç a ğ ı n d a k i kadar Mısır m e d e n i y e - " r e f a h ı n t a n r ı s ı " " h a s a t ı n y a r a t ı c ı s ı ürünleri büyüten", "zengin armağanların sahibi"; Ama yaşam lokal-yöresel sınırsızlığa, gökselliğe veya enginliğe ulaşamamaştır; tinin y a ş a n t ı s ı n ı hatırlatır: hasatın tanrılara soyutlamada d a h a dar pratiklidir. enginleşme basamak konulmuştur: girmeden, pratik a m a c a " t ü m e v r e n d e k i y a ş a m ı n sahibi"... Kutsallaştırma ve a m a ç ve prosesine boylu düşünce yakınlığına boyunca d e ğ i n m e k için komün insanının tanrısal düşüncesini Doğu cevizi Afrika'da ağacı Wanikalar'da kutsallaştırıldığı kısaca ağaçlar, ölçüde, bir de ilkel toplum, hatırlatalım: özellikle de korumaya-saygı her hindistan görmeye hatta belli ö l ç ü l e r d e t a p ı n m a y a hak k a z a n m ı ş t ı . Bir h i n d i s t a n ceviz a ğ a c ı n ı n y o k e d i l m e s i n e "Ana Katilliği" g ö z ü y l e bakılırdı. rak veya kutsallaştırılmış ağaç verimliliği analık gelenekleri ananın verimliliği Burada a ğ a ç t a n r ı v e y a laştırılmış a ğ a ç , kadın ana olaolduğundan, ile ö z d e ş l e ş t i r i y o r d u . kendi her t ü r l ü Çünkü aşılmamış komün korumaya geleneği ölçülerinde alınacak; O'nun doğadaki dengesinden, yarattığı evrimsel verimliliklerden; b ö c e k - k u ş ve hale ilh... g ö l g e s i n e dek her türlü toprak-ot- verimliliğinden yararlanır getirilmiştir. Nitekim tırmıştı: "Altun "Bu ürünlerin Sahili zencileri" ağaçlardan herhangi yok olacağına Avrupa'da barbarlık bazı biri yüksek ağaçları manlarla kaplanmaya Türk köylerinde Romalılar "O'nun çağlarında ağaca tapınç alabildiğince b a ş l a m ı ş t ı . Ve hala A v r u p a görülen D e m e k ilkel türden, yaygın her ç e ş i t t e n or- köylüleri içinde, bi- a ğ a ç dalının ürün verimini bu A ğ a ç - T a n r ı g e l e n e ğ i n d e n gelir. imparatorluk gövdesinin bütün inanırlardı" de arttıracağına inanılması kutsallaş- kesilirse y e r y ü z ü n d e k i idi. Ç ü n k ü A v r u p a son buzul ç a ğ ı n d a n sonra t ü m d e n zim kutsal- meyvelerinden, günlerine kuruması bütün dek İncir Ağacı'na taparlardı. kente d e h ş e t s a l m a y a y e t e r d i " insan da, m e d e n i insan da pratik y a ş a m o l a n a k l a r ı - ç ı - karları için; T a r i h s e l g ö r e v l e r i v e y a ç a ğ l a r ı n ı n d a y a t t ı ğ ı g e l i ş i m l e r icabı kutsallaştırmalarını geliştirip zenginleştiriyorlardı. Bu açıdan bir kez insan beyni k u t s a l l a ş t ı r m a prosesine girince, toplum biçimleri geliştikçe, göre, ç a ğ ı n ı n icaplarınca, ister i s t e m e z t a r i h s e l minist uyarılarla yeni bir halkaya gidişini, olduğu görevlerini görevlerinin gelişimine kutsallaştırışını, o g ö r e v l e r d e n aldığı deterulaştırıyordu; kutsallık içinde daha d o ğ r u s u , çağının y o r u m l a m a k geleneğiyle için, yeni g ö r e v yeni bir k u t s a l l a ş t ı r m a Frazer'in de d i k k a t i n i çektiği gibi, dopdolu halkasını g e l i ş t i r i y o r d u . ki d i k k a t ç e k m e m e s i o l a n a k s ı z - dır, din "pratik ihtiyaçlarla s ı m s ı k ı c a bağlıdır. S a d e c e k u t s a l l a ş t ı r m a n ı n ilk h a l k a l a r ı y l a incelip bu g e r ç e k l i k ne gökselleştiği için o kadar göze denli seçilemez batıyorsa; son olmuştur. halka Oysa da dövüşler hep " c e n n e t u ğ r u n a " verilir. En sında akıllıca, "Allah çıkarlar g ö z e hiçbir çıkar g ö z e t m e d e n Rızası için" y a p ı l a n batmadan insanlık-doğa hayrına d ö ğ ü ş l e r d e ve y a ş a m d a bile manapratik edilemez. Fakat doğa ve t o p l u m u n gidiş kanunlarına, onları bilince çıkarıp uyum y a p a r a k y a ş a m a k d e n g e s i n e veya d e t e r m i n i z m e doğru yaklaşıldığı; bi- limsel bir proseye doğru d ö n ü ş ü m e e v r i l m e n i n eşiğine gelindiği besbellidir. Bu y ü z d e n pratik çıkarlar, ilk h a l k a l a r d a k i kadar göze batmaz. Oysa evrimin geniş, daha en doğal doğru kanunlarına uyulduğu zaman pratik çıkarları bir şey o l a m a z . için Çünkü bile bu, insanlığın yapılır ve yapılacaktır. ister din olsun, en Bundan ister g e r ç e k bilim olsun, her g e r ç e k teori pratik içindir. dönmek mecburiyetindedir. O din halde, t o p l u m biçimleri ve folklor kökleri toplum biçimleri Ve pratikten gelişiminden kopuk, a r a m a k b e y h u d e ve gelişim çıkagelir, pratiğe Başka t ü r l ü y a ş a y a m a z . . . kanunlarıdır. O kafa s o y u t l a ş t ı r ı l m ı ş bir karıştırıcıdır. Aslolan k a n u n l a r ı n gidişiyle b a ş k a l a - şan din ve folklorlar, yine o k a n u n l a r ı n ışığında a y d ı n l a n a b i l i r l e r . . . Pratik ç ı k a r l a r ile Tanrı çeliştiği z a m a n aramak; eski t a n r ı y ı tir. Ve ilk h a l k a l a r d a n mıyla inançsızlık veya başka tanrı kesip a t m a k , y e n i s i n e g e ç m e k o l a ğ a n s o n u n a d e k böyle; pratik ç ı k a r l a r ı n bir gidişbaşkalaşı- geçilir. Kutsallaştırılmış Krallar veya Tanrı Krallar'ın işi bu yüzden kolay değildir. En küçük hareketleri doğa ve t o p l u m d e n g e s i n i b o z a c a ğ ı inancıyla z a p t u r a p t altına alınır. y a n d ı ğ ı gün olur: Halkının pratik çıkarlarına ters d ü ş t ü ğ ü n d e Mısır-Japon kralları örnektir. T ı r n a k l a r ı - s a ç l a r ı kesil- mez, y ı k a n m a s ı , u y u m a s ı - y e m e s i içmesi bile kontrol altındadır Tabii bu g e n e l l i k l e k o m ü n g e l e n e k l e r i n i n üstün o l d u ğ u m e d e n i y e t i n ilk a ş a m a l a r ı n d a geçerlidir. mun çıkarları için vardır. Kral topluma uymak zorundadır; olsalar da s a d e c e t o p l u m t ü m l ü ğ ü n ü n s e m b o l ü d ü r l e r . çek her z a m a n Kutsal pratikle ç ı k a r l a r l a Kral, medeniyetlerin üstünde bir despot kesilir. d e r e b e y sultasının silmiştir. bu güdülmek zorunda çürüyüş, uyan Bu t e m e l l i gerkalır. çöküş a ş a m a l a r ı n d a O z a m a n e g e m e n sınıfa; çıkarlarına Fakat saltanatı toplu- Bu y ü z d e n bu tür ö n d e r l e r t a n r ı - p e y g a m b e r kutsal halkının t e f e c i - b e z i r g a n ve kral t o p l u m u n a despot ke- kez iç savaş ve tarihsel devrimlerle tarihin mezarlığına kaldırılır. Genellikle kutsallaştırma halkalarının gelişimi veya başkalaşımı; yeni bir halkaya geçiş, bu altüstlükler içinde olur. Çünkü tarihsel devrimin şefi yeni bir pratik ihtiyaçtan, üretici güçler gelişiminin dayatışından doğan tik tarihte d a i m a ya ya da Demek de O teorik yaratış, an- kutsallaştırma birisine karşılık düşer halkalarından b e n i m s e n e n bir kutsallığın y e n i d e n canlandırılıp pekiştirilmesinin s e m b o l ü olur. şi bir teorik yaratış içinde olur. Bu y ü z d e n antik tarihin her y a n ı n a mistisizm sinmiştir. kısaca kutsallaştırma pratik ihtiyaçların devrimle halkalarının birbirlerinden b a ş k a l a ş m a s ı y l a ve bu çıkageli- da g e n e l l i k l e t a r i h s e l olur. Çoktanrıcılıktan karşılık v e r e m e y e n çürümüşlüklerinin; tektanrıya geçiş de çoktanrıların, bu aslında yüzden, tefeci ç a ğ ı n pratik ihtiyaçlarını pratik ihtiyaçlara bezirgan medeniyet karşılayan tektanrıcı: Ev- renselci bir t a r i h s e l d e v r i m teorisi ( İ b r a h i m ) ve İ s l a m T a r i h s e l D e v r i m i pratiğiyle o r t a d a n Ancak bu gidiş kaldırılışıyla olur. içinde, düşünen başları sarsan bir t r a j e d i göze çarpar. Bu T a n r ı l a r ı n trajedisi v e y a P e y g a m b e r l e r i n g i d e r e k ö n d e r l e r i n tra- j e d i s i gibi durur. A m a hepsi d e t e r m i n i z m icabı ve hatta d e t e r m i n i z m i n kendisidir. D e t e r m i n i z m i n v e y a e v r i m i n trajedisi olur mu? E v r i m son d u r u ş m a d a " m u t l u s o n " ile mi b i t e c e k t i r ? Bunu hiç kims e v e hiçbir g e r ç e k g a r a n t i e d e m e z . genimizin bir g ü n G ü n e ş s i s t e m i m i z l e birlikte g e z e - kararıp y o k o l a c a ğ ı n ı biliyoruz... Hoş, " m u t l u s o n " ile bitse bile, e v r i m i n akış d i y a l e k t i ğ i hep alabildiğine z ı d d ı n a a t a l a m a l a r l a geliştiği için, i n s a n o ğ l u e v r i m i n d i y a l e k t i ğ i n i t e r c ü m e ettikçe bir t r a j e d i y l e karşılamışçasına şaşırmadan, sevinme- den v e ü z ü l m e d e n , g ö z y a ş ı d ö k m e d e n e d e m e z . . . Ş ü p h e s i z ki e v r i m içinde, sınıflı t o p l u m berzahı çıkarma evrimin önemli bir bilince m u s i b e t i o l a r a k ç o k kısa bir s ü r e ç o l a r a k yer alacaktır. A n c a k bu kısa berzahı, her z a m a n insanlık t a r i h i n d e bir t r a j e d i ola- rak a n ı l m a k t a n geri d u r a m a z . Bu açıdan tanrılar-Peygamberler-önderler trajedisini, min t r a j e d i l e r i n d e n fizik beyinleri determiniz- bir y a n s ı m a o l a r a k ele a l m a k , s k o l a s t i k ve meta- biraz o l s u n a y ı l t ı c ı - u y a r ı c ı terapi y e r i n e geçebilir. Hiçbir tanrı s o n u n a d e k e v r i m i n k a n u n l a r ı n ı n y e r i n i t u t a m a z ; t u t a m a d ı ğ ı için de silinip g i t m i ş l e r d i r ve e v r i m i n y ü c e k a n u n l a r ı ve işleyişi tutunamayıp silinip Tanrılar, karşısında gideceklerdir. Peygamberler ve nizmine uydukları, nice önderler, onun temsilcisi, ancak evrimin sembolü olabildikleri determi- ölçüde top- l u m l a r d a t u t u n a b i l m i ş l e r d i r . Y a ş a n a n çağ, yeni bir çağ ile k a p a n d ı k ç a , yeni bir k u t s a l l a ş t ı r m a halkası eski t a n r ı s a l l ı ğ ı silip g ö t ü r m ü ş ; mışa Yani ile olma- çevirmiştir. Evrim, T a n r ı s a l çelişkisini çanları prose ile çelişir durur. V e y a t a n r ı s a l l ı k , e v r i m derinleştirdiği çalmaya derler e v r i m i n başlar; zaman, Tanrıların boyunlarının vuruluş artık t a n r ı l a r - P e y g a m b e r l e r - k i t a p l a r v e y a ön- gidişine ayak u y d u r m u y o r s a , determinizmce elenecek demektir. M ı s ı r - J a p o n - A f r i k a ve saslaştırılmış, adeta rahatça kişiliği, düşünülür, yılır; öyleki, ması, güç onun doğanın huzursuz dır; bu t r a j e d i , ç o k has- için e v r i m ile olan çelişkiyi açık eder: "(Kralın) rak benzeri t a n r ı s a l l ı k l a r d a kastlaştırılmış olduğu edilmesi şu O bu küçük çok başını anında dengesinin olması, dört merkezi ola- bir yanına ya- çevirmesi, etkiler bağlı düzensizlik dikkatli hareket göklerin hareketli, bir parçasını en kendisinin doğanın merkezden dünyanın tarafındaki hem yerindeyse, bu veya herhangi eder. onun yüzden, deyim çizileri ve ciddi olduğu hassas hem destek dengeyi de elini kaldır- ona biçimde noktası- bozar. çok gerekir." J a p o n l a r ı n kutsal M i k a d o ' s u v e y a Dairi'si b u n a t i p i k ö r n e k t i r : deninin her parçası larını kesemez." Mısır saatleri Bu dikkat kralları değil) öyle kutsal "Uyurken için de yürüyeceği, sayılır ki, saçını sakalını ya da "..Betırnak- temizleyebilirler."... aynı şey yıkanacağı, geçerliydi: karısıyla "(Sadece yatacağı, kamu hizmeti kısaca ha- yatında yapacağı bileceği tek et lenmişti." (The Bu her dana hareketin ve kaz saatleri etiydi, önceden Golden Bough... duruma sokulmuş tanrının hassas günah tekesinden nizmin seyri saptanmıştı." içeceği şarabın ölçüsü "Yiye- bile düzen- J.G.Frazer) beter d u r u m a vay düşecektir. d e ğ i ş i r d e ğ i ş m e z Tanrı kral haline; Tarihi ister istemez oluşun suçlanacak, determi- eleştirilecek ve değiştirilecektir. Komün tümden salgın geleneklerinin toplumun hastalık ya krallarının hapisle da fırtına savsaklamasına cezalandırır; (Frazer) üstün çıkarlarına da günahına yola için Medeniyet gelenekleri bu Tanrı onu tahttan kıtlık, halk bu felaketi kırbaçla. indirir ya ya da da öldürür." üstünse tefeci-bezirganlığın birbirlerinden Krallar, "eğer kuraklık, çıkarsa, bağlar, gelmezse ç ı k a r l a r ı n a g ö r e oynatılır v e y a a l a ş a ğ ı Tanrısallık halkaları durumlarda oldukları gibi afetler ortaya ya hala olduğu tabi insafına; edilir... ne kadar u z a k o l u r l a r s a olsun- lar, d e t e r m i n i z m i n e l e ş i m i icabı g e l i ş e n insan t o p l u m u n d a d o l a y ı s ı y l a insan beyninde: bilinç ve alt bilincinde olup bittiği için o denli de yakındırlar. İbrahim ve toplumu göçebe orta barbar a ş a m a d a olduğu halde, çağları v e t ü m k u t s a l l a ş t ı r m a h a l k a l a r ı n ı a ş a r a k son h a l k a y a : T e k t a n r ı s i s t e m i n e a s ı l a b i l m e y e t e n e ğ i n i gösterir. Eski kutsallık a ş a m a l a r ı böy- lece b e y i n d e de geriler ve silinir. Çünkü aslolan determinizmin e l e y e r e k gidişidir. t a n r ı s a l halkaları e l e k t e n g e ç i r e r e k kendi y e n i yattığında, kendileri eski ilkel bulunurlar; tanrısallıklar, toplum İbrahim-Muhammed aşamasında d e t e r m i n i z m yeni olsalar bir ç a ğ a Toplumsal koşullarını: bile, gibi beyinlerde, hükümlerini paralel y e n i evrim Ç a ğ ı n ı dayitirmiş bir k u t s a l l a ş t ı r m a halkasını d a y a t m ı ş t ı r . Ve d e t e r m i n i z m i n dediği olur. Yukarıda halkası ken, örnekte toplum o d e t e r m i n i z m i n yarattığı iktidarının munu andığımız yaşanırken; sallantıya etkileyip sallaştırmayla leyerek de koşullara girmesi; bilinç yakalayabiliriz: Tanrısallık bilinç kabuğuyla davranır- ayak uyduramayan tanrısallık bütünüyle determinizmin kutsallaştırmayla işleyen açıkça tanrısallık işleyen bilinçaltından kabuğunu yeni insan t o p l u etkileyip kut- bir k u t s a l l a ş t ı r m a y a ite- gelişir. Her şey insan t o p l u m u n d a dolayısıyla insan b e y n i n d e olup bittiği için, kutsallığın e v r i m i , t o p l u m s a l l ı ğ ı n e v r i m i y l e paralel o l a r a k gelişir; yeni h a l k a l a r eski halkaları bastırarak silerek kendisine dönüştürür. A m a b u n u y a p a r k e n çok aşırı farklılıkları değil, hep a r k a s ı n ı y a s l a yabileceği, pratik ç ı k a r l a r ı n a uygun bir tanrıyı başkalaştırır. A s l ı n d a t a n r ı adı a l t ı n d a t o p l a d ı ğ ı ve b a ş k a l a ş t ı r d ı ğ ı şey: t o p l u m gidişinin y o r u m l a n ı ş ı d ı r . dince yorumlayabildikçe derleyebilmiştir. Tanrısallıklar çağında tın y o r u m u ister i s t e m e z t a n r ı ş e m s i y e s i a l t ı n d a yapılabiliyor. 200 Doğa ve İnsan toplumu yaşadığı çevreyi kenhaya- Çünkü totemden ve gelişmeye Sadece totem her insan, herşeyde kutsallaştırma geleneği tutunmuş değil, Komün'ü saran doğa ve Komün'ü oluşturan her ş e y i y l e k u t s a l l a ş ı y o r d u . Totem: ğal beri başlamıştır. Bitki v e y a hayvan ataydı. o r t a m ve ç o c u k l a r ı ; komün Kutsal a t a n ı n y a ş a d ı k l a r ı ; de o kutsallığın y a n s ı m a l a r ı do- olarak kutsaldılar... Peru İnkaları, çocukları M o ğ o l l a r gibi olarak tanrısal güneşi saygınlık tanrılaştırmışlardı. görürlerdi" "Ve güneşin (Frazer) H a s t a l a n d ı k l a r ı n d a b u n u ö l ü m habercisi s a y a r l a r d ı . A m a bunu, ata güneşin çoğuna beni dinlenmem rısal gönderdiği için, bir haber çağırdı" derdi ve olarak yorumlarlardı: sıkıştığı zaman "Babam kendisinde tan- güçler v e h m d e d e r d i ; "Tiele'nin nileştirici gözlemine tanrı) büyülü tümceler baba t a n r ı l a r ı n 'her tehlikede kullanarak, Her y a n ı n d a n şaşmamak göre, olduğu, iyi insan ya da bir kutsallık a k a n tanrı komün ölünce Osiris gereksinim (ilk mede- halinde herkes biçimine'girerdi. "(Frazer) temellerinden, ana tanrıların kral t a n r ı l a r ı n yer g ö k m e s l e k t a n r ı l a r ı n ı n f ı ş k ı r m a s ı n a gerekir. Frazer, k e n d i n c e ö n ü n e ç ı k a n t a n r ı s a l l ı k l a r ı o l d u k l a r ı gibi, derin seb e p l e r e i n m e k s i z i n d e r l e y i p t o p l a r v e geçer. kendi y o r u m u z a t e n rinin d a h a ilkel aşamayı sallıkların kendi ileri Kutsallıkların göze çarpan b i r b i r l e r i n d e n çıkageldikleridir. sergilediklerini kendileri söyler. Bunların hangile- de y i n e t o p l u m l a r ı n ve kut- Frazer b e l g e l e r i n s ö y l e d i ğ i n d e n d a h a köklü s e b e p l e r i e ş e l e m i ş s a y ı l m a z . Bu y ü z d e n en t e m e l l i bir gidişi bile d o ğ a l l ı l ı k l a geçiştirir: "Herkes, tehlikede mısralar söyleyerek yalnızca ölümden konulduğu ya bir sonra oldukça da tanrı ihtiyaç biçimine değil de anlaşılır halinde girdiği daha (sıkışınca) için, yaşarken kralın büyülü nasıl tanrılarla şiirler olup aynı da düzeye birşeydir". Bu belge ve y o r u m Frazer'in değildir, C.P. T i e l e ' n i n "Mısır Din T a rihi": "Hıstory the Egypaan Frazer b u n u o l d u ğ u gibi Oysa şu bir kutsallaştırma Religion" kaç satırlık gerçekler, prosesini bütün 1- İ n s a n T o p l u m u ilkin, d o ğ a n ı n d o ğ a l 3- bununla Dolayısıyla ayrılırken parça totemleştirip içinden kaldı ki, beyni, daha gelişegeldiği kutsallaştırarak A n c a k bu y o r u m l a y ı ş o runda doğasını bir t a n r ı s a l l a ş m a veya kadar, k u ş a k l a r boyu bir eki olarak, k o m ü n biçi- kutsallaştırdı. birlikte t o p l u m u n u insan değil) alınmıştır, içinde s a k l a r : minde gelişirken, çıkageldiği 2- Hemen derlemesinden b e n i m s e m e k l e kalır-. her ş e y i y l e k u t s a l l a ş t ı r d ı . hayvanlar aleminden alemi, işaret doğasıyla etmiş, (doğadan birlikte parça yorumlamış oldu. uzun o n b i n yıllar b o y u n c a s ü r m e k zoinsan beyni o kutsallaştırmaları gele- n e k l e r d e b e l l e ğ i n e kazıdı; geleneği k u t s a l l a ş t ı r m a , insanın d ü ş ü n c e s i s t e m i v e haline geldi. 4- Üretici g ü ç l e r i n lumunu dolayısıyla masında alıkoydu. beyninde adeta kolay g e l i ş e c e k o r t a m l a r ı b u l a m a y ı ş ı , i n s a n top- beynini aynı rimlerle g e l i ş i m b u l d u k ç a ; hız k a z a n d ı ; biçimlerinde b a r b a r l ı k aşa- kastlaştı. 5- B i l h a s s a t e k n i k üretici güç, cek ö l ç ü l e r d e toplum K u t s a l l a ş t ı r m a b ö y l e c e a d e t a insan t o p l u m u n d a v e gelişime m e d e n i y e t ile birlikte, t a r i h s e l dev- insan t o p l u m u ve beyni on misli d e n e b i l e - uğradı. Dolayısıyla kutsallaştırma prosesi de d a ğ l a r a g ö k l e r e v u r d u , son h a l k a s ı n a ulaştı... 6- T e k n i k başını alıp gittikçe, t o p l u m biçimleri b a ş k a l a ş ı n c a hızlarını artırdılar. Bu kez k u t s a l l a ş t ı r m a l a r ı n ı n s o n u n a gelindiği g ö r ü l d ü . İnsan t o p l u m u ve beyni kendisini y a r a t a n k a n u n l a r a d ö n m e k ve onları bilince ç ı k a r m a k d u r u m u n d a kaldı. A m a k u t s a l l a ş t ı r m a geleneği o kadar köklü ve sürekliydi ki, bilim insanlarının bile d ü ş ü n c e s i s t e m l e r i n e nüfuz e t m e yollarını bulmuştu. Metafizik s o s y o l o j i n i n d ü ş ü n m e sistemleri, ayrıntılı örneklerle i ş l e n d i ğ i n d e o nüfuz ediş ibretlerini g ö r ü p algılayabiliriz... Peki insan toplumunu totem tapıncına, kutsallaştırma iten s e b e p l e r n e l e r d i r ? K u t s a l l a ş t ı r m a y a g i r m e k z o r u n d a prosesine mıydı? İ n s a n , b u n u bilerek değil b i l m e y e r e k y a p t ı ğ ı n a g ö r e , bilinçaltı sözkonusudur. O halde konu büsbütün değişmektedir. Bilinç ve Altbilinç nasıl o l u ş m u ş t u r ? H a y v a n l a r a l e m i n d e n g e l e n insan, nasıl oldu da bilinç ve altbilinç m e k a n i z m a s ı n a sahip oldu? Kutsallaştırma gelişimiyle, ruhunun ve düşünce mekanizmalarının lar aleminde totemi kutsallaştırma: nasıl yarattı? Totem bağlantıları görülmediğine Kutsallaştırmanın: Totemin insan nelerdir? Hayvangöre, insanoğlu altındaki düşünce eğilimi neydi ve nasıl o l u ş t u ? T o t e m i z m ile ilk d ü ş ü n c e z e m i n i n i n benzerlikleri v e y a e ğ i l i m l e r i , d a l g a b o y l a r ı n ı n u y u ş u m u n e l e r d i r ? Bunların sında hepsini tanrıya; birden, bir t e k y u v a r l a k " i n s a n , ç o c u k l u k a ş a m a - b ü y ü k bir g ü c e y a s l a n m a yaratmıştır" yanıtıyla ihtiyacıyla kutsallaştırmayı geçiştirebilir miyiz? Belki a r a ş t ı r m a l a r ı m ı z bu s o n u c u ispatlayabilir. B u n d a n çok, s e b e p ler, gidiş k a n u n l a r ı ö n e m taşırlar. Bu y ü z d e n sezi s o n u ç l a r y e r i n e el- den g e l d i ğ i n c e d e r i n l e r d e k i ana s e b e p l e r e b e l g e l e r ışığında g i r i l m e l i d i r ki o zaman evrimi hiç b e k l e m e d i k yararlar, v e r i m l i l i k l e r elde edilebilir. V e y a bilince çıkarıp u y u m y a p m a k a n c a k b u e m e k l e r l e olasılaşabilir. Y o k s a y ü z e y s e l bir y u v a r l a k sezi a t m a s y o n l a , s ö y l e y e n bile s ö y l e d i ğ i n i unutup geleneklerin p e n ç e s i n d e z i n c i r e v u r u l u p tarih olabilir. K o n u m u z u n b ü s b ü t ü n d e ğ i ş e n b u kökleri, b a ş k a k i t a p l a r ı m ı z ı n konusudur... YEDİNCİ BÖLÜM KUTSALLAŞTIRMANIN SON HALKASI: KURAN VE HZ. MUHAMMED 1- "BİSMİLLAHİRRAHMÂNİRRAHİM" (Rahman ve Rahman: lektik Rahîm Allah'ın adıyla) Ancak, gidiş doğanın ve kanunlarının insan toplumunun yaratabileceği lık-sevgi-merhamet (acıma) mananın çıkmış zenginliklerdir. akışından sınıflar-zümreler-uluslar; tıcılığı kapsayamazlar. yücelikte olumluluğudur. hatta Bu en temelli bir topyekün Tek başına insanlık bu diya- iyilik-yaratıcımadde ve insanlar-sosyal olumluluğu, zengin yara- B u y ü z d e n " R a h m a n " sıfatı s a d e c e A l l a h ' a ya- kıştırılabilir. T o p y e k ü n d o ğ a n ı n v e insan t o p l u m u n u n t e m e l l e r i n d e b u l u n a n nunlarının akışındaki, geçirilip y ö n b i n l e r c e yıl verilemez geçmesine zenginlik ve yücelik; karşın ka- k a v r a n a m a z , ele sadece Allah'a yani bu da bu t a r i h s e l a k ı ş a d e n k düşer. Ve O ' n u yüce kavrayamayan, merhametliliği hele y ö n l e n d i r i l e m e y e n (herşeyi kuşatan iyiliği) insanlığa sadece Allah'a yakıştır- m a k düşer. Peygamberler, Antik Tarihte kent kurucu; cahiliyetteki barbarlığı m e d e n i y e t e g e ç i r m e y e çalışan önderlerdir. V e d o l a y ı s ı y l a b u y ü c e tarihsel determinizmin, yansımasıdırlar. az rastlanır ( y ü z l e r c e y ı l d a B a ş k a bir a n l a t ı m l a bir ç ı k a b i l e n ) her P e y g a m b e r , birer kendi ç a ğ ı n ı n ve t o p l u m u n u n lideri olsa bile, bu y ü c e t a r i h s e l akışın ö z e l l i k l e r i n i n kend i s i n d e y a n s ı m ı ş b u l d u ğ u için, b u y ü c e d i y a l e k t i ğ i n s ö z c ü s ü , y a n s ı t ı c ı sıdırlar. Bu y ü z d e n A l l a h ' ı n A m a buna rağmen yakıştıramazlar; Resul'ü m e r t e b e s i n i h a k k e d e r l e r . P e y g a m b e r l e r bile " R a h m a n " sıfatını "Rahman"lık ancak doğa ve toplumu kendilerine (tüm alemleri) k a p s a y a n bu d i y a l e k t i k o l u ş u n d u r ; yani A l l a h ' a aittir. A n c a k " R a h i m " sıfatı da, Peygamberlerin bu başka olabilir: insanlardan "Çok merhametli" anlamında kullanılsa ayrıcalıklı yakıştırılır. Ki A l l a h ' ı n R a h m a n ' l ı ğ ı n d a n y a n s ı m a d ı r . Y a n i t a r i h s e l d e t e r - önderlere m i n i z m i n ö n d e r l e r d e y a n s ı y ı p kendi t e r c ü m e s i o l d u ğ u ö l ç ü d e o ö n d e r ler v e y a P e y g a m b e r l e r " R a h i m " (çok m e r h a m e t l i : F e d a k a r ) olabilirler. V e d i y a l e k t i k gidişin d a h a a z y a n s ı d ı ğ ı d i y a l e k t i ğ i n s ö z c ü l ü ğ ü n ü n d a h a az y a n s ı d ı ğ ı i n s a n l a r a ö n c ü l ü k ederler. "Modern Peygamberler" diyebileceğimiz burjuva ve proletarya d e v r i m l e r i n i n t e o r i s y e n b u r j u v a ve p r o l e t a r y a d e v r i m c i l e r i de bu ölçüler içinde " R a h i m " d i r l e r . Yani " s o n s u z h o ş g ü r ü " sahibi o l m a y a eğilimlidirler, yatkındırlar. Gerçi Marks-Engels-Lenin "Rahman'lığa, hatta A l a h ' l ı ğ a rinde "Allah'lığa ö z e n i p , lerdir. Stalin başında gibileri dışındakiler özenirler: g i z l e m e k için çok üze- kendilerini t a p ı n ç konusu y a p t ı r m a k istemiş- b u n u n en d r a m a t i k örneği gelir. daha T o p l u m u n ve sınıfların Marks'ın ama hepsinin olmaktan kendi bunu ş u u r a l t l a r ı y l a y a p t ı k l a r ı kurtulamayanların zayıf p a r a n o y a k l ı k l a r ı n ı artık h e r k e s ç e s e z i l m e k t e ve bilinmektedir. V e y a a n l a ş ı l m a k t a d ı r , anlaşılacaktır... Mezarında şöyle y a z a r : "İnsancıl olan hiçbir şey bana y a b a n c ı Ve Marks da, ö r n e k yarısı kalamaz." Engels de y a ş a m l a r ı b o y u n c a bu s ö z ü n en derin a n l a m l a r ı n ı içlerinde d u y a r a k y a ş a y ı p ç i ç e k l e n d i r m e k t e n geri duramayacak teorik-pratik Bu mücadeleler örnek yaşamlarının en derin sunmuşlardır. anlamı: "Rahim" olmalarında toplanır - . Çünkü rının onlar g e r ç e k t e n en y e t k i n Y ü c e tarihsel doğanın ve toplumun m o d e r n "Resul"leri determinizmin (elçileri) yaşayan en temel kanunla- olmak durumundadırlar. modern yansıması, temsilcisi- sözcüsüdürler. Onlarla birlikte bu "Rahim"lik (hoşgörünün sonsuzluğa " R a h m a n " l ı ğ a d e k u z a n ı r - y a k l a ş ı r gibi o l u r s a yüceliğin zenginliği yaratıcılığın daha sadece da; uzanışı) tersine diyalektik çok kavranır ve " R a h m a n " l ı ğ ı n yani y ü c e evrimin kanunlarına (Allah'a) ait olabileceği anlaşılır. Evrimin (Tarihsel mel kanunlarından d e t e r m i n i z m i n ) yani d o ğ a ve insan tarihinin tekalkarak t o p y e k ü n akışı gibi e v r i m i n en y ü k s e k y a n s ı m a l a r ı tan ö t e y e gidemezler. karşısında; Marks-Engels bile s a d e c e basit bir " K u l " olmak- Bunu onlar kadar iyi sezen kimse çıkmamıştır. U n u t u l m a m a l ı d ı r ve d a i m a h a t ı r l a n m a l ı d ı r ki, Tarihsel Maddeciliğin kurucuları bu iki insandır. Bu şu a n l a m a gelir: "Allah"ı en rallarına u y a r a k tarihsel akışı kin mücadeleyi vermişler ılımlandırmak"tan alçakgönüllüce en yakın öte ama bir şey anlatmışlardır. oldukları iyi onlar a n l a m ı ş l a r ve o n u n ku- kendi d e n g e s i n e o t u r t m a k için en yetbunun, ancak olamayacağını Yani Allah'a "doğum çok derin (Tarihsel sancılarını, anlamlarıyla Determinizm'e) halde, O ' n u n s a d e c e basit birer u y g u l a y ı c ı - s ö z c ü - elçi d u r u m u n d a k i " k u r l a r ı o l d u k l a r ı n ı bilmişlerdir. Bu g e l i ş i m , tarihsel akış yeni m e c r a l a r a girdikçe açılıp d a h a derin resul ö r n e k l e r i n i v e r m e k t e n geri d u r a m a z . Yani Marks-Engels'den de daha gelişkin l a ş m a l a r ve o ö l ç ü d e de d i y a l e k t i k akış olunsa bile; o derece basit-sade kavrayışlar-Allah'a yakın- k a r ş ı s ı n d a en bilinçli bir " k u l " o l u n m a k t a n da resuller kurtuluş a n l a y a n l a r çıkacaktır - . olamayacağını Çünkü " K i ş i " ne derecede Tarihsel t o p y e k u n akışını Determinizmi: Doğa v e insanın k a v r a s a da t e k başına o akış k a r ş ı s ı n d a bir "hiç"tir. A n c a k k o y d u ğ u teori t o p l u m d a kavranıp m a d d e l e ş i r s e " h e p " olabilir. O halde a n c a k A l l a h ' ı n en b ü y ü k y a n s ı m a s ı , e v r i m i n en son halkası insan t o p l u m u d u r ve a n c a k O, e v r i m i (Allah'ı) a n l a y ı p kendi kanunla- rının e m r e t t i ğ i t e m e l d e n g e s i n e oturtabilir. Fakat t o p l u m da " K i ş i " l e r d e n d e r l e n m i ş t i r . Ve her kişinin bu kavrayışı geliştiği ö l ç ü d e t o p l u m bu g ö r e v i n i başarabilir. O halde t a r i h açılımlara Ve her kişi "Rahim"liğe Ve her kişiyi kendisini anlayıp deyim yerindeyse yoluna Peygamberleri ulaşmak eğilimine girmek zorunda Peygamberlikler kendi sokacak kalacaktır - . girmek zorunda hatta önderlikler anlayabilecek kalacaktır - . bütünüyle bitmek zorunda kalacaktır. Hz. Muhammed Sosyal ile antik D e v r i m l e r l e birlikte, modern Peygamberlikler dönemi Nasıl Ve kişilerin "kendi bilmecesini elbirlik yeni O zaman m a k s a d ı n a erişiyle m o d e r n bulacaktır. bacağı"ndan asılacağı, kendisinin ve toplumu- çözeceği veya çözemediğinin baştan çözümler arayacağı her kişinin binde (her h ü c r e s i n d e ) Modern bitişiyle a n t i k P e y g a m b e r l i k l e r de modern sosyal devrimlerin P e y g a m b e r l i k l e r de son Ama açılmıştır. kentçil t a r i h s e l d e v r i m l e r i n sona ermişse, nun P e y g a m b e r l i k l e r bitmiştir. P e y g a m b e r adlarını a l m a s a l a r da, bir çeşit mezarı iliğine anlaşılacağı; toplumca a ç ı l ı m l a r gelişecektir. b a ş ı n d a değil ama b e y n i n d e ve kal- k e m i ğ i n e i ş l e n m i ş o l a r a k şu c ü m l e ya- zacaktır: "İnsancıl Çünkü sonuna olan hiçbir ş e y bana Y A B A N C I her kişi, hayvanlıktan dek y a ş a r k e n çıkalı kanayacak; KALAMADI." beri bastırdığı kendinden hayvanlıklarını nefret e d e r c e kanaya- c a k - a c ı l a r l a - y a r a l a r l a y ü k l e n e c e k v e yeni baştan insanlaşacak; hayvanlıktan yabancılaşmasını böylece çıkarak her türlü sosyal aşacaktır; " b i l i n ç l i " birer " i n s a n " olacaktır - . Ne y a z ı k ki bu, tıpkı v a h ş e t ç a ğ ı n a paralel b i ç i m d e değil a m a kül- türel a t ı l ı m l a r l a k u ş a k t a n k u ş a ğ a a d ı m a d ı m g e l i ş e b i l e c e k acılarla dolu bir g e l i ş i m olacaktır - . Ta ki "insancıl edene bütün olan dek... antik ve hiçbir şey modern bana Peygamberleri yabancı derinden kalamadı" kavrayan sözcüğünü hak O z a m a n P e y g a m b e r l e r i de a ş a c a k bir o l g u n l u ğ a erişecektir. Ç ü n k ü P e y g a m b e r l e r i n en m o d e r n l e r i n i n bile ç e k t i k l e r i acılar, sınıflı t o p l u m u n son demlerindeki insanlığın (her kişisinin) çektiği acılar y a n ı n d a ç o k kalacaktır - . az Ç ü n k ü bu acılar, maddiyatın, m a n e v i y a t ı her s a n i y e y a p t ı ğ ı işken- celerle y i y i p bitiren g i d i ş i n i n v e m a n e v i y a t t ü k e n i n c e y e n i d e n kazanıl- m a s ı n ı n o n l a r c a yıl a l a c a ğ ı u z u n y a l n ı z l ı k l a r l a dolu yıllar olacaktır... Ve sasa bu da acılar g e n e l l i k l e erkekli kadınların yacak kadınların kadınlı manevi a n l a ş ı l m a s ı n ı ve e r k e k l e r i n zaferiyle sonuçlanacak daha yaralanmaları insanlaşmasını çok erkeklerin kapsağla- şimdiye dek t a t m a d ı k l a r ı acılarla y ü k l ü olacaktır - . Çünkü lü egemen asla y o l a babahanlık, e f e n d i l i k t e t a ş l a ş m ı ş l a r d ı r . Yeni bu d r a m l a r ı egemen gelemeyecek derecede erkek rejimleri, ( b i n l e r c e yıldır) kuşaklar, ne y a z ı k ki kadın üzerindeki yısıyla maddi-manevi ve t o p l u m içindeki sömürüsünü) ancak alaşağı kadınların baştan her (dola- kapitalist v e y a kurtuluş savaşlarıyla edip bilinçlere ç ı k a r a b i l e c e k l e r ve k a d ı n l a r a gıyı-sevgiyi-değeri yeni Bu y ü z d e n erkeksi yüceliğini s o s y a l i s t y o l d a n o l s u n , e r k e k l e r e karşı y a p t ı k l a r ı türkarşı, başlarına gelen a n l a y a m a y a c a k sığlık içinde gelişiyorlar. erkek, başka kadınlara hak ettikleri say- göstereceklerdir. Belki o z a m a n g e r ç e k " a ş k l a r " bu kez bilinçli o l a r a k yeni kuşaklar- da yeniden filizlenebilecektir. O gün liğini geldiğinde, kazanmış herkes " R a h i m " (sonsuz toleranslı) olacak ve Allah'ın "Rahman"lığını olma özel- (diyalektiğin yüce y a r a t ı c ı l ı ğ ı n ı ) o g ü n e d e k g ö r ü l m e m i ş ö l ç ü l e r d e a n l a m ı ş ve O ' n u n doğacıl v e insancıl caktır-. dengelerine " u y u m " yapmayı İşte " B i s m i l l â h i r a h m â n i r r a h i m " i n bu t e m e l l e r içinde bir yararı kavranabilirse, o sözcüğün k a r ı ş t ı r m ı ş oladerin anlamları, s ö y l e y e n e ve t o p l u m a olabilir... 2- YENİ KUTSALLAŞTIRMA HALKASI VE Kutsallaştırma insan kanına çağımızdaki prosesi beyni O ' n u , t ü m en modern çağlara; o denli yaman ve İLK S Û R E L E R : köklü bir g e l i ş i m d i r ki, kökleri v e g e l i ş i m i y l e bilinçlere ç ı k a r a m a d ı k ç a g ü n ü m ü z e dek d ü ş ü n c e s i s t e m i o l m a k t a n çıkara- maz; d e ğ m e anlı şanlı Stalin o l s a n ı z , Lenin'i h a y a l i n d e g ö k l e r e ç ı k a r a n bir t a p ı n ç l a ş t ı r m a y a den bir Moğol O'nun yerine namayacağını, kellelerini uğratır, olduğuna kendinizi sonra onun şaşarsınız; ufak t e f e k y e c ü c - m e c ü ç l e r - bununla layık b u l u v e r i r s i n i z ; bütün arkadaşlarınızı, kopartarak kazıdıktan da k a l m a y a r a k iktidara ve öyle kolay Lenin ilk B o l ş e v i k ç e k i r d e ğ i n i sonra olu- bire d e k ö l ü n c e y e d e k p a r a n o y a k kriz- lerinin esiri o l d u k t a n s o n r a bile a n l a y a m a z s ı n ı z . . . Kutsallaştırma sanın prosesi, kesin ç i z g i l e r i y l e d i y e b i l i r i z ki, S a p i e n s in- Fransa-İspanya ve Afrika-Avustralya'da bin yıl ö n c e l e r e dek ç ı k a r ı l a b i l e c e k m a ğ a r a bulunmuş en az 40-50 resimlerinden beri, belki d a h a da g e r i l e r e g i d e r e k 100 bin y ı l d a n beri b e y n i m i z i n d ü ş ü n c e sistemi haline g e l m i ş ibretli Bu bir gelişimdir. gidiş, d e r i n - p s i k o l o j i k - s o s y o l o j i k k ö k l e r i y l e k a v r a n m a d ı k ç a "Al- lah-Peygamber ve Kitap" gelişimleri de yeterince Hâlâ " c e n n e t " ideali, " A l l a h " ü l k ü s ü y l e ; yata muhalefete savunuluşu, anlaşılmaz sarılan resmi Tevrat-Kur'an sosyalizmlerce, uzmanları insan gidiş Şüphesiz de ki bunların bulunur. prosesi Peygamberlerin yaratılmış ha- laiklerce din sistemleri, as- d ü ş ü n c e sistemlerine doğ- h e p s i n i n t e m e l i n d e d o ğ a n ı n ve Bütün anlaşılamaz; ya tapıncın ya da kurtulamazlar... bulunan insan t o p l u m u n u n kanunları kutsallaştırma temleri marksistlerce ve saçmalamaktan prosesiyle kişinin v e bağlıdır - . insanın değme bir i m a n l a yığınlar tarafından boyuna çuvallar durur; çengelinde Kutsallaştırma rudan uluslar-halklar ve kalır... iletişimsizliklerinin lında köylü kavranamaz... inanılmaz bu temellikler bilinemedikçe kutsallaştırma içinde yer a l d ı k l a r ı insan anlaşılamadıkça beyninin düşünce sis- anlaşılamaz. Ve M u h a m m e d ' i n g ö r ü n m e y e n -vahiy alması-, berleri tanıması göğe çıkıp bir A l l a h v e M e l e k l e r i y l e k o n u ş m a s ı bütün Allah biraz l a i k l e ş m i ş v e y a " s a ç m a l ı k " o l a r a k görünür. düşünülmesi, tartışılması İnancı sistemini görmesi, Peygam- maddeciliğe ulaşmış beyinlere kavi derin olanlaraysa sebebinin bile "kafir işi" gibi gelir. O y s a k u t s a l l a ş t ı r m a gidişi a k ı l d a n ç ı k a r ı l m a z v e P e y g a m b e r l e r i n v e Hz. Muhammed "Hatem-el doğallığı, olduğu gibi, Enbiya"nın neyse-nasılsa beynine uygulanırsa durumun öylece, önyargısızca gerçekliği o r t a y a çıkar. K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi, yetiştiği tırma bir potadır. ortamında içerisinde gelişir. insan b e y n i n i n yattığı ve t u t s a k o l a r a k içinde Kesintisiz d e n e b i l e c e k ö l ç ü l e r d e , beyin, yeni Ve kuşaklarla her yeni tazelenerek kutsallaşma süreklilik halkasında kutsallaş- (gelenekler) veya yıllık devir d a i m i n d e - a n l a t ı l a m a z bir h e y e c a n l a - güç ile yeni binlerce kutsallaş- t ı r m a h a l k a s ı n a sarılır; eski k u t s a l l a ş t ı r ı l m ı ş halkayı o ö l ç ü d e terkeder. Daha ö n c e t e k r a r t e k r a r g ö r d ü ğ ü m ü z gibi, hemen her k u t s a l l a ş t ı r m a halkası, irili-ufaklı bir t a r i h s e l d e v r i m g ö r e v i y l e içiçe gelişir. ya e v r i m , ya d e v r i m ya filizlenip ağaçlaşır. d u ğ u gibi Bu da her ikisini birden İ b r a h i m ' d e ve a r k a d a n geliştiği gelen Devrimin, dönemlerinde kuşaklarında ol- bir " h a z ı r l ı k " a ş a m a s ı n ı n ifadesi de olabilir... M u h a m m e d , o bin yıllar boyu s ü r e n h a z ı r l ı k t a n s o n r a , e v r e n c i l boyutlara u z a n a b i l e c e k bir t a r i h s e l d e v r i m i t e m e l l e n d i r m e k ü z e r e geldiği için, Muhammed'in beyninde gelişen, yeni kutsallaşan gerçekliklerle b ü t ü n l e ş t i k ç e , d e t e r m i n i z m i n bilinç a l t ı n d a n d ü r t ü ş l e r i d e d a h a derinşiddetli ve geniş persfektifli, uzak ö n g ö r ü l ü olur. rin-uzak görüşlü ve gerçeğe yakın geliştikçe, Ö n g ö r ü sezileri kutsallaştırma: de- Tektan- rıcı t e o r i k g e l i ş t i r i m l e r i o denli güç ve derinlik kazanır. "Allah s i s t e m i " v e y a kitabı olur. Bütün dür. bu bakımlardan Samimiyeti Muhammed'in Allah de g e r ç e k l i ğ e en çok yaklaşan kavrayışı en üstünü- incelikte ve d ü r ü s t - lükte olur. "Allah" Hicaz t o p l u m u n d a , "Hanif'lerden yaşadığı için beri bilinen kadın İbrahim-Hacer-İsmail'den bir gelişimdir. e r k e k tanrı beri; Ancak toplum ve t o t e m i z m en son tarihöncesini g e l e n e k l e r üste gelmiş; İbrahim'in A l l a h anlayışı gölgelenmiştir. A s l ı n d a bu din g ö r ü n t ü l e r i altındaki g e r ç e k t a r i h s e l gidişi, çağı y o r u m l a m a farklarıdır. Mesele din sem- bolleri altında anlatılmaktadır. " A l l a h " ile k o n u ş a n M u h a m m e d , d o ğ a ve t o p l u m u n gidişini d a h a g e r ç e k ç i ; yeni bir k u t s a l l a ş t ı r m a prosesine girerek anlattığı için kesin bir İslam c e p h e s i çizmiştir. cephedir. Bu tarihsel d e v r i m c i Diğerlerini esnekliğini de k o r u y a r a k karşısına almıştır. Bu y ü z d e n yeni sarmadan Kutsallaştırma halkası, Muhammed'i iliklerine d e k gelişemez. Kur'an'ın içlere işleyen şiirli ve müzikli dili, bu kutsallaştırma kutsallar kutsalı y ü z d e n kılına d o k u n u l a m a z . Bu prose, S a p i e n s insanın, İ s p a n y a , Fran- sa (Portel-Lascaux-Altemira) parmak ısırtacak bir oluşundan ileri gelir. gi- dişinde zirveye ç ı k ı l ı ş ı n d a n , Bu mağaralarına totemlerini kutsallaştırarak realizm; gerçekçilik içinde çizdiği yıllardan do- layarak y e n i d e n ü r e t i l e r e k gelişen gidişin z i r v e l e ş e n en son halkasıdır. Bundan sonra kayılacak veya burjuva düşüncesi seçmektir. caktır". kutsallaştırmanın bu zirvelerinden laik i d e a l i z m e d ö n ü ş e c e k t i r . içinde y a n s ı r k e n Kutsallaştırılan Dü ş ü n c e gelişimi kutsallaştırma t a n r ı l a r değil, hızla aşağılara Skolastisizm ve metafizik ideolojileri ideolojiler o l m a y a d ı ş ı n d a y s a , ş ü p h e s i z ki hedef başlaya- h e r k e s kendi pratik işi, idealleri ö l ç ü s ü n d e h e m bu ideolojilerin h e m de k a p i t a l i z m i n gelişiminin etkisinde kalarak beynindeki kutsallaştırma geleneğini siste- mini bu işlerine y a n s ı t a c a k t ı r . . . Muhammed g e r e ğ i gibi Kur'an ve Kur'an'ı bu yakıcı kutsallaştırma gidişi içerisinde kavrayabiliriz. Sûreleri ve ayetleri, mücadelenin kızıştığı, Muhammed'in i n a n c ı n ı n ve fikir s e n t e z l e r i n i n , d e m i r c i alevleri ve kıvılcımları a r a s ı n da d e m i r i n d ö v ü l ü p şekil alışı gibi p a r ı l d a y ı p o l u ş t u ğ u a n l a r d a , tarifi zor bir içe işleyiş ile şiirleşip müzikleşir. "Kul iuzu Meliki'n-nasi bi-rabb'in-nâs: İlâhi'n nâsi Men şerri'u-vesvasi'i-hannas yuvesvisi fi "Nas" sûresi, Medine'ye için, sudûn'n-nâs göç "Felâk" sırasında mısra ve sûresinden veya o bulur. o l a r a k fısıltıyı nâs" ama nazil şiirselleşip Fısıltıyı; aynı olduğu anlatan " N a s " sûresi düzenleyen oluşurken zamanda [indirildiği] müzikselleşmekte daha İnsanın altşuurrundan, kışkırtmalarla çıkan davranışları A y e t o denli ve'n sonra demlerde k e l i m e l e r (ayetler) y ü k s e k bir u y u m yavaş ellezi Mine'l-cinneti güzel-süslü- olayların s e m b o l ü a d e t a fısıltı sesi çıkar. müzikli şiirdir. M u h a m m e d b u s û r e y l e , a l t ş u u r d a n g e l e n ikirciliklere karşı d u r m a yı geliştirir. T ü r k ç e s i : "O O sinsi ki vesvesecinin insanların Gerek cinlerden, İnsanların şerrinden, kalplerine gerek fısıldar, insanlardan, padişahına, İnsanların Rabb'ine sığınırım." " M e s e d " [Tebbet] sûresi de M u h a m m e d ' i n iç a l e m i n d e k i ö n e m l i bir d ö n ü ş ü m h a l i n d e nazil o l d u ğ u için bir b a ş k a e d e b i nakışla işlenmiştir. Muhammed Kureyş Ulularını Safa dağına çağırıp, onları T e v h i d ' e , A l l a h ' ı n birliğine d a v e t ettiği z a m a n A m c a s ı Ebu L e h e b (Alev B a b a s ı ) ' i n h ı ş m ı n a uğrar. B u n u n ü z e r i n e inen M e s e d [Tebbet] sûresi, s a n k i o d u n ların t o p l a n ı p d e m e t l e n i ş i n i v e y a n ı ş ı n ı Ebu Leheb'in karısı çıplacık ayaklarına Bu y ü z d e n Cemil, batsın diye dikenli bu m ü z i k l e ş t i r e r e k anlatır: Muhammed'in Alevli bir ateşe Karısı da odun h a m a l ı " denir ve her ikisi de ibretleştirilir: girecektir hamalı hurma P e y g a m b e r yine g e ç e c e ğ i yollara, çalılar t o p l a r a t a r d ı . kadına s û r e d e " o d u n c e h e n n e m l i k olarak Boynunda Ümmi olarak lifinden bir ip" ilk s û r e l e r d e ve a y e t l e r i n d e sık sık y e m i n içen Al- lah k e l a m ı y l a karşı karşıyadır. Bu u z m a n l a r c a a n l a ş ı l a m a z , kimi laikler, bunu ç o k a l e y h t e v e y a g e r ç e ğ e u y m a y a n b i ç i m l e r d e y o r u m l a r l a r ; P e y g a m b e r - A l l a h yücelticileri de G e r ç e k , içine girilmiş b u l u n u l a n "Asr'a: İnsan Çağ'a ziyan Ancak andolsun içindedir. A l l a h ve P e y g a m b e r i başka "(Asr sûresi) n e d e n " Ç a ğ ' a " y e m i n e t s i n ? Bu çağ öyle bir b e z i r g a n l ı ğ ı n e v r e n s e l çağı delerini v e r m e k t e d i r . liderliklerin k u t s a l l a ş t ı r m a gidişiyle ilgisindendir: ki inananlar-iyiler-sabredenler... ç a ğ d ı r ki, tefeci kimi lehte ve g e r ç e ğ e aykırı y o r u m l a r l a r . bütün e m a r e l e r i n i , müj- Ş i m d i y e d e k g e l m i ş g e ç m i ş rejimlerin, f i k i r l e r i n , ü z e r i n d e bir gelişimi müjdelemektedir. Ç a ğ ı n y o r u m l a n ı ş ı , sezişi, P e y g a m b e r e b ü y ü k bir ilham, güç, inanç ve dolayısıyla kutsallaştırmada Peygamberine çağda bunu zirveleşme kuvvetle sezdirdiğini insanın eğer b u n u azmi vermektedir. "Asr"sûresinden "Andolsun ateş toz Ki bir kendisi (Rabb) insan Hemen karşı koşan akın edenler, de malı çok buna çok ortasına atlar, dolanlar; nankördür. şahiddir. sever..." her d i k k a t çekici, d o ğ a ve insan t o p l u m u n u n pekiştirir... "Adiyat"sûresinde: çıkararak topluluğun Rabb'ine Doğrusu ses inen Sabahleyin koparanlar, insan. Ve sonra nefesleriyle çıkaranlara, bu b i l e m e z v e P e y g a m b e r y a n ı n d a saf t u t a m a z - sa ziyan o l a c a ğ ı n ı bildirip O ' n u n g ö r e v i n e s a r ı l m a s ı n ı Yine Allah, y e m i n l e dile getirir. Ve insanın nefesini kanunlarını kesecek biçimde akan; s e z d i r e n olay ve canlılar kut- sallaştırılır... Doğaldır ki ayetlerle dolu bu, P e y g a m b e r e , d e t e r m i n i z m i n (Allah'ın) u y a r ı l a r ı y l a , bildirilir. A l l a h , hikmetlere yemin yansıtan-temsil rı y a r a t a n a Allah'ın kendisinin yarattığı ederek, onların bu bilim-edebiyat-sanat ne d e r e c e ibret verici e d e n ) v a r l ı k l a r v e olaylar o l d u ğ u n u ; inanç ve ş ü k ü r b e s l e n m e s i g e r e k t i ğ i n i v u r g u l a r . kendisini insan Peygamber gözüyle (Allah'ı d o l a y ı s ı y l a onla- görünüşü ve Bir çeşit kendisinin g ü c ü n ü dile getirişidir. Yine ilk Mekki Geceye-gündüze, sûrelerden "A'la'dan e r k e k v e dişiyi yani G e c e n i n - g ü n d ü z ü n v e cinselliğin; tanın değerini Bu, bilmek anlamında şüphesiz yaklaşımıdır. ki komün Muhammed sonra Leyl" sûresinde: içilir. üremenin kıymetini bilmek ve yarahemen insanından de inen üremeyi yaratana yemin komün her şey kutsallaştırılır... beri gelen gelenekli bir olduğu kutsallaştırma ölçüde herşeyi k u t s a l l a ş t ı r m a g ü c ü n ü v e eğilimini taşır. A m a beş-altı bin yıllık m e d e n i l e ş m e s ü r e c i y l e bu kutsallaşma tanrıcılıkta en aşamaya aşamadaki temsilcisinin üstün leştirip-inceltmiş "Kuşluk vaktine seni bırakmadı Ve buna ve kalitesini v e kendisine daha " D u h a " sûresine de "nimetlerin" bu derin- çok yaklaştırmıştır. durgunlaşan darılmadı... (determinizm) geceye başlanır: andolsun ki, Rabb'in " bilinerek öğretilmesinin Ki, bu ve b e n z e r s û r e l e r aynı z a m a n l a r da inmiştir... P e y g a m b e r ile öğütlenişi benzer Allah kutsallaştırma seviyesini benzer kutsallaştırmayla andolsun, sana kalitesi ve s e v i y e s i y ü k s e l m i ş tek- yükselmiştir. kıymetinin ile biter: "Rabbi'nin nimetini Allah arasında gelişen anlat" k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n P e y g a m b e r e öğretilişi ve i n s a n l ı ğ a da b u n u n ö ğ ü t l e n i ş i , "ilk s û r e l e r " aşamasıdır - . D u h a ' d a n bir ö n c e k i s û r e " F e c r " s ü r e s i d i r ki ve bu s û r e d e de "yeminler" doğa sürmekle ve insanın kalmaz; gidiş bir ş e v k v e s a y g ı d a n yeminlerin kanunlarını doğan bilerek; sezmekten onlara kutsallaştırmalar olduğu y e m i n edildiğini a ç ı k l a m a vardır. A l l a h , koşullar içinden ç ı k a r d ı ğ ı sevgiden-saygıdan; ve karşı göze derin batırarak bin yıllar b o y u n c a ö r g ü t l e d i ğ i kendi t e m s i l c i s i n i , y i n e kendi kutsallaştırma gidişi ve m a n t ı ğ ı i ç e r i s i n d e , kendisini ve y a r a t t ı k l a r ı n ı k u t s a l l a ş t ı r a r a k , eski kutsallaştırma "Andolsun gecesine, 5- çifte tanyeri; ve "Bunda Beşinci halkasının Fecre: teke, üzerine yükseltir: ağarışına, gitmekte akıl sahibi için on olan geceye: geceye bir yemin ramazanın son on andolsun" var değil mi?" ayet a ç ı k ç a y e m i n l e r i n , A l l a h ' ı n her m i n n e t i n i n b ü y ü k de- ğerleri o l d u ğ u n u ; d o ğ a ve insan işleyişinin çok ince e l e k t e n g e ç i r i l e r e k oluşturulmuş ve geliştirilmiş temeller ve sahip o l d u ğ u n u d ü ş ü n m e m i z i laştırma ister. Tabii benzerliklere bunu m a n t ı ğ ı n a , g e l e n e ğ i n e g i d i ş i n e u y g u n c a yapar. içinde b u l u n d u ğ u a ş a m a y a ile g ü c ü n ü yitirip laik bir b i l i m s e l i ğ e ile g e r ç e k l i ğ e , d o ğ a ve k u t s a l l a ş t ı r m a , "İbni dönüşecektir. insanın gidiş olmazsa müjdeler. Beynin (ve t o p l u m u n ) Veya Haldun" beyin, kanunlarına şır; g e l e c e k y ü z y ı l l a r ı n A v r u p a r ö n e s a n s ı n ı hatta Darvin'leri kutsal- Determinizm u y g u n c a akılları geliştirip resullerini yetiş- tirir v e işler. A r k a d a n g e l e n a ş a m a l a r d a Haldun paralelliklere ki o a ş a m a d a İbni çok y a k l a - Hegel-Marks-Engels- k u t s a l l a ş t ı r m a gidişi, hiç bu tür ö n c ü l e r d e bilince ç ı k a r ı l a m a s a da t o p l u m u n ve d o ğ a - nın gidiş k a n u n l a r ı n ı arayıp b u l m a y a d ö n ü ş ü r . . . Bu y e m i n l e r , e l b e t t e A l l a h ' ı n ile eski çoktanrıların ö n e m kazanır v e y a r a t t ı ğ ı y a r a t t ı k l a r ı da Önceden, ça parça geliştikçe lar herşeyi h a l k a s ı n a giriş yaratanın Allah her ş e y d e A l l a h v e g ü c ü yansır. bütün birlikte z a t e n doğa olarak kutsallaştırılmıştı. kutsallaştırma gökselleştikçe doğa prosesi ve de toplum kalitece yerine ve komün Sonra toplum toplum s ı ç r a m a l a r yaptı. onların temsilcileri kutsallaştılar. Ve g i d e r e k bu t e k A l l a h ' t a t e m e r k ü z etti. laşan krallar, tanrıların temsilcisi durumuna girerlerken, doğa tanrılarılarının temsilcisi oluyorlardı. Tektanrı sistemi, çoktanrıların işe y a r a m a d ı ğ ı sı; sezildiği doğa zaman ve t o p l u m ve yerde: olaylarının par- biçimleri parça gökselleşmiş oluşu Bu y ü z d e n kutsallaşır. totemizmle ve k u t s a l l a ş t ı r m a n ı n yeni üzerine çıkarken Tanrıparça Kutsal- doğada da bütün bu gidişinde Medeniyetlerin pek kıtalarara- e v r e n s e l l e ş m e l e r i n i n de b a ş l a n g ı ç g i r i ş i m l e r i n i n g ö r ü l d ü ğ ü Irak'ın A n a d o l u ve Fenike ve Mısır'a ve Hint'e ve Çin'e u z a n ı p t a ş t ı ğ ı , lerini d a h a y a k ı n d a n t a n ı y ı p G r e k ' e , da tektanrı sentezleri R o m a ' y a t o h u m attıkları belirdi. V e d o ğ a v e t o p l u m u n t e m s i l e d i l m e s i t e k A l l a h ile g e l i ş t i r i l m e y e b a ş l a n d ı . birbirbir çağ- kutsallaşmasının Bu d e t e r m i n i z m i n parçalı-dar lanışına kavranıp y o r u m l a n ı ş ı n d a n (kutsallaştırma içinde) daha geçişti. insan, d o ğ a v e insan gidişleri, bütünlüklü-geniş yorum- Nasıl başkalaşımları günümüzde hemen her karşısında hayret-ibret- h a y r a n l ı k v e y a ilgilerini s a ğ l a y a m a z s a tıpkı öyle a m a d a h a y ü k s e k bir f i l o z o f ç a t e f e k k ü r içinde P e y g a m b e r i n A l l a h ' ı v e y a r a t t ı k l a r ı n ı ve k u t s a l l a ş t ı r m a s ı Allah'ın parça kendi y a r a t t ı k l a r ı n a y e m i n edişi parça kavrayışı gidişidir bu. kutsallaştırılmış olan ise, her şeyin resulüne, daha önce aslında sadece bir t e k A l l a h ' ı n eseri o l d u ğ u n u ö ğ r e t m e s i v e ö ğ ü t l e m e s i d i r . Y e m i n i ç i l m e s i n e d e g e r e k yoktur. Y e m i n e d i l m e d e n d e A l l a h ' ı n v e n i m e t l e r i n i n d e ğ e r i - k u t s a l l a ş m a s ı olabilir. len Bu da g i d e r e k a r k a d a n ge- s ü r e l e r d e gelişecektir. "A'lâ"Sûresi, "Rabb'in belirleyip bir bunun ilk adını tesbih yüce işaretlerini hedefini gösterdi. çöpe et, o Otlağı verir, ki yarattı, çıkardı, sonra düzene da koydu, onu her şeyi kupkuru kara çevirdi." Ama önemli olaylarda kutsallaştırma yeminlerle sürer. Olaylar, varlıklar ç ö z ü m l e n d i k ç e v e y a t a r i h s e l d e v r i m ile o l g u n l a ş ı l d ı k ç a bu yeminlerden veya nimetlerin mesinden vazgeçilir; günleri ayetlerde kutsallaştırmasına pratik d e v r i m gidişi kutsallaştırılır. d i k k a t çekil- p r o b l e m i ö n e çıkar. Devrim Kad ı n l a r - m i r a s - g a n i m e t - f e y - z e k a t - h a c - o r u ç - f a - izin h a r a m kılınması gibi... Son o l a r a k y a n l ı ş y o r u m l a n a b i l e n " T a r ı k " S û r e s i g ö ğ e v e yıldız'a y e m i n e t m e s i "Göğe ve "Tarık'ın O Tarık'a ne "Hiçbir can delen yoktur Allah'ın andolsun" olduğunu karanlıkları üzerinde: ü z e r i n d e d u r a l ı m biraz: sen nereden bileceksin?" yıldızdır." ki başında bir koruyucu olmasın" K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi k a v r a n m a d ı k ç a ve Kur'an bir b ü t ü n o l a r a k tarihin gidiş k a n u n l a r ı ışığında ç ö z ü m l e n m e d i k ç e ; si s a d e c e bu Tarık sûre- ele a l ı n a r a k g e r ç e ğ e u y m a y a n y o r u m l a r y a p ı l a b i l i r : A l l a h ' ı n g ö ğ e v e kutup y ı l d ı z l a r ı n a y e m i n e t m e s i , P e y g a m b e r i n hâlâ ç o k t a n r ı c ı l ı k etkisini g ö s t e r m e z . bir ç o k l a r ı vardır. 11. a y e t i n d e diğer s û r e l e r d e o l d u ğ u gibi, A l l a h ' ı n g ü d ü m ü n d e k i henüz Ve özel Bu s û r e bir t e k değildir. G ö r d ü ğ ü m ü z gibi bilinemez-sırlarına 11- de yoktur. erilemez olduğu m i s t i s i z m içinde kutsallaştırılır: nü y a n s ı t a n bir yeri Y i n e aynı sûrenin gök, ölçüde Allah'ı yücelten bir y e m i n ile d i k k a t çekilir. A l l a h ' ı n g ü c ü - bir y a r a t ı k o l a r a k : "Dönüşlü göğe andolsun" A l l a h ' ı n varlığı M e k k e v e M e d i n e ' d e b i l i n m e y e n v e kabul e d i l m e y e n bir olay değildir. siyasi iktidarların Sadece çoktanrılarla birlikte a n ı l m a k t a d ı r . işine öyle g e l m e k t e d i r . Ticari ve Kureyş u l u l a r ı n ı n t e k y a n ı p y a k ı l d ı k l a r ı olay ş u d u r : Bu t e k t a n r ı i şini n e d e n biz k e ş f e d e m e d i k ; v e y a şu Kur'an d e n e n zikir kitabı, M e k k e ' n i n ulu z e n g i n ö n d e r l e r i d u r u r k e n bir ö k s ü z e ve o k u m a y a z m a b i l m e y e n bir plebe mi Zuhruf sûresi: "Bu 31. Kur'an Ayet: iki kentten V e l i d ibn M u ğ r e : ve y a y d ı ğ ı Ibni onların retten) büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" M e k k e u l u l a r ı n d a n ve z e n g i n l e r i n d e n idi. Y a k ı n ı ş ı büyüğü Ümeyr ve yanıtı toplayıp daha efendisi es-Sekafi Peygamber'in meti, inermiş... dediler ki: hep ş u y d u : "Kureyş'in Amr Ve olan dururken kesin ben, yahut Sakil'in Kur'an ve can yığdıklarından Muhammed'e alıcı y e r e olur: (maddi ulu kişisi Ebu mi inecek?" "...Rabb'in rah- zenginliklerden ve şöh- hayırlıdır." Determinizm, kendisini den-soylulardan-ulu ve çok yönlü en iyi kişilerden temsil değil; edecek bilhassa insanları, en zenginler "aşağıdan donatılarak determinizmce yetiştirilmiş gelme" insanlar içinden seçer, ki " a ş a ğ ı n ı n " s u s a d ı ğ ı a d a l e t g e r ç e k l e ş s i n . . . B u y ü z d e n A l l a h ' ı n " T a r ı k " yıldızı v e y a üzerine y e m i n etmesini, Peygamber'in g ö k üzerine, eski tanrı ay ve güneş etkilerinden kurtu- l a m a y ı ş ı v e y a bu tür e t k i l e r e karşı t a k t i k y a p ı ş ı gibi y o r u m l a m a k gerçekçi olmaz. hazırdırlar; Çoktanrıcı M e k k e ve Medine'nin yaratmaya yeterlidir. ler. Ve t e f e c i - b e z i r g a n l a r bile, T e k t a n r ı y a y e t e r ki ç ı k a r l a r ı n a d o k u n u l m a s ı n ; Muhammed bilgi-kültür birikimi Çoktanrıcı kesin etkiler olduğu için, etkilerle; yal yitirmek üzeredir- cephesine geçmiş bu t a r i h s e l d e v r i m a k ı ş ı n ı n s e m b o l ü k o p u ş m a v e c e p h e l e ş m e , dini f i k i r l e r d e n ö n c e , d e r i n d e n zümrelerin oluşmuştur. Yine "Tarık süreçlerindeki bulur... sûresi"nin hikmetini 12. anlamaları ayetinde için benzer doğa ve insan yeminler, olaylarının akıllıların hareket inceliğe d i k k a t ç e k e r e k sürer: "yarılan 13- ki, çıkar ç a t ı ş m a l a r ı y l a t o p l u m t e m e l i n d e ç o k t a n B u t e m e l d e k i çelişki, s o n r a d a n y a v a ş y a v a ş f i k i r l e r e işler ve dini s e m b o l l e r i n i 12- güçlerini kalsın. bir m e d e n i y e t üretici g ü ç l e r i n g e l i ş i m i y l e b e l i r m e y e b a ş l a m ı ş b u l u n a n sos- sınıf v e Allah'ın yeni-orijinal biçimde çoktan tektanrı d u r u m d a d ı r . A s l ı n d a biliyoruz ki dönmeye iktidar o n l a r d a (ürün Kur'an veren) elbette toprağa ayırdedici andolsun bir kelâmdır" Y i n e ilk M e k k e s û r e l e r i n d e n " İ n ş i k a k " 16., 17 ve 48. a y e t l e r d e : "Yoo, ant "Geceye içerim ve "Değirmileşen "Burüc akşamın topladığı alaca şeylere" Ay'a" Sûresi": "Burçlara "Vaadedilen sahip yöne göğe andolsun" andolsun" karanlığına" "Şahid'e ve "Naziat Sûresi" "Andolsun lere, söküp yarışıp çıkaranlara, birbiri yaydıkça ardınca işi çekip alanlara, Yüzüp giden- düzenleyenlere." gönderilenlere, ayırdıkça rüzgar ayıranlara, gibi öğüt esip savuran- bırakanlara" sûresi" kıyamet gününe and hemen derken yayanlara, "Kıyamet se andolsun" sûresi" "Andolsun "Yoo, edilene geçenlere, "Mürselât lara, şahitlik and içerim, yoo daima kendini kınayan nef- içerim." Nefis s a v a ş ı n ı en ulu s a v a ş kabul e d e n P e y g a m b e r ' e , A l l a h ' ı n öğüdü: Nefsini d a i m a eleştiri hatta " k ı n a m a " yani o l u m s u z y ö n l e r i n i dü- z e l t i m a l t ı n d a t u t m a k gerektiğidir. lumun üzerinde bir arı Bunu y a p a b i l e n l e r , d o ğ a n ı n v e t o p - kadar y ü k s ü z , f a y d a l ı işler yaparlar. T ü k e t i m i y o k d e n e c e k kadar a l ç a k g ö n ü l l ü , ü r e t i m i y s e t ü k e t i m i n i derecede katmerlidir, Yapamayanlar Bu y ü z d e n b u n u b a ş a r a b i l e n l e r i n nayabilen çekecekler ve kat kat a ş a c a k çektireceklerdir. k ı y m e t i n i n bilinmesi için nefsini kı- kişilik g e l i ş i m l e r i n e ant içilir. P e y g a m b e r bu savaşı her an verir. A ç ı k ç a da bu a y e t l e r d e dile gelir. Bu s û r e d e nefis kınamasından söz e d i l m e s i t e s a d ü f değildir. a r k a d a n g e l e n a y e t l e r d e P e y g a m b e r i n ayetleri 14- "Doğrusu Kendini kişi insan kendi dinleyebilen kendisini ve bilir. A m a nefsini biraz Hemen derleyişi eleştirilir: görür." toplumcu-fedakar işine geldiği gibi güç t a ş ı y a n davranmak; her bencillik eğer t o p l u m d a geçer akçeyse, o z a m a n bencillik a l ı ş k a n l ı k olur ve t o p l u m - d o ğ a z a r a r ı n a , kişi ç ı k a r ı n a çalışılır. D o ğ a l d ı r ki b u r a d a nefis eleştirisi ortadan ler, kalkar. Bunu kendinden g e r e k ç e l e r ö n e sürer a m a mümkündür. gerçekte nefsimizi boyuna görmek, mazereteleştirmek Üzerine gitmek gerekir: 15- "Bir takım 16. ayet h e m e n ayetleri bile g i z l e m e k için yeni özürler ortaya yeni atsa da"ayeti bunu P e y g a m b e r i n e l e ş t i r i s i n e girer. aldığı için, ilham rarlayıp u n u t m a m a y ı d e n e r d i . geldiğinde anlatır. M u h a m m e d henüz ayetleri anında tek- Fakat b u telaş y ü z e y s e l v e g e r e k s i z d i . S e n t e z ayetler, konu itibarıyla t a m a m l a n m a d ı k ç a b u a r k a d a n g e l e c e k sentezleri de g ö l g e l i y o r o l m a l ı y d ı : 16- "Vahyedileni 17- "O'nu 18takip "O tekrarlamak toplamak halde ve sana için okutmak Kur'an'ı hemen bize dilini depretme" düşer" okuduğumuz zaman onun okunuşunu et" 19- "Sonra onu M e d i n e ' y e göç ile sıfatları geliştirilir: açıklamak bize düşer." birlikte a y e t l e r d e k i y e m i n l e r s o n a erer. Allah'ın Tegabün I- Sûresi"; "Göklerde ve ni a n l a m a k t a d ı r . O her ş e y e 4muz ve de 1- Allah, şanının yüceliği- olanları Allah bilir, kalplerin gizlediğiniz özünü ve açığa vurduğu- bilendir" yaptıklarınızı haber alandır." sûresi": "Göklerde Allah'ı "Siy hepsi Allah'ın Hamd O'nundur Sûresi: "... "Cuma olan yerde bilir. Münafikun II- bulunanların kadirdir." "Göklerde şeyleri yerde Mülk o n u n d u r . ve tesbih yerde olanların etmektedir." hepsi padişah, 4- ... kutsal, "Allah büyük aziz, hakim lütuf sahibidir." sûresi" 1- "... O üstündür, "Mümtehine 3- "...Allah 5- yaptıklarınızı "...Rabb'imiz, "Haşr 22- hüküm ve hikmet sahibidir." Sûresi" biricik görmektedir." gaalip ve hikmet sahibi.." Sûresi" "... O Hemen çok esirgeyen çok her s û r e d e yerli acıyandır" yerinde geliştirilen ve öğütlenen Allah'ın Sıfatları, Medine d e v r i n d e nazil olmuştur. P e y g a m b e r ve A l l a h bu süreci s a k l a m a z , t e r s i n e bizzat aydınlatır; 3- k u t s a l l a ş t ı r m a y a v a ş ç a kalite atlar. "A'LÂ SÛRESİ": Kutsallaştırma prosesi, beynimizin beri gelen, o kadar e s k i - k ö k l ü ve dallı beynimizde kendisinden d e eski cycleı önceki o kadar budaklı derin; totemizmden bir işleyiş biçimidir ki; kutsallaştırma cyclellarına girer h e m u n u t m a k z o r u n d a ; y e n i s i n i eskiler o l m a m ı ş ç a y e r l e ş t i r - m e k z o r u n d a o l d u ğ u için y e n i y e o l a n c a g ü c ü y l e s a r ı l a r a k eskiyi s i l m e ye çalışır. A m a bu ç o k zor olur. Ç ü n k ü eski cycleı da aynı ö z e n l e - g ü ç le-hevesle-inançla-saygıyla-korkuyla-sevgiyle kazımıştır. bütün O halde t e k yol gücünü Bu kalır! özümsemiş, belleğine Beyin, k u t s a l l a ş t ı r m a l a r ı y ı k m a k için kullanmak zorundadır. geleneklere-topluma-kendine güç, temel dinamizmini, alır. M u h a m m e d ' l e r i n çıkışı karşı Komün'ün çıkma toplumcul bu y ü z d e n gücü ve ister. özgür İşte bu iradesinden k u ş a k l a r boyu süren uzun za- manları almıştır. Bu y e t m e z ; P e y g a m b e r l e r , sürekli o l a r a k eski d ü ş ü n ü ş biçimlerini ( k u t s a l l a ş t ı r m a g e l i ş i m i n i ) e l e ş t i r m e k v e y e n i s i n i y e r l e ş t i r i p sağlamlaştırma sel gidişini yükseltmek durumundadırlar... m a d d e c i l i k de gelişirken; yeni keşiflerde Modern tarih- köklenip gövdeleşirken, m e y v e l e r i n i v e r i r k e n , başka türlü bir yol izlemez. Sınıflı t o p l u m u n skolastik ve m e t a f i z i k m e t o d l a r ı n a karşı her an eski d ü ş ü n ü ş ve y a ş a y ı ş s i s t e m l e r i eleştirel sisteminden laştırma kılıcından g e ç i r m e k zorundadır... ileri gelir. gidişi bir Beynin cinsel y a s a k l a r d a n kez kutsallaştırma gidişi Bu beynin işleyiş hız alan t o p l u m c u l - içerisinde kendi rolünün üzerine çıkardığı için, b e y n i m i z i n o l a b i l d i ğ i n c e hafıza d e r i n l i k l e r i n e kazıdığı için, b e y n i m i z i n a l a b i l d i ğ i n c e hafıza derini k u v v e t l e işler. T e m e l d e bu y ö n d e u y a r ı l a r a k y e t e n e k l e ş t i r i l m i ş beyin cyelelarına yeni girdikçe, büyük bir kutsallaştırılmış gidişe sarılır ve onu işler... K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi, hücreleri, motivasyon modern kutsallaştırma (ilgi-merak-uyarılma) hafızasına ile h e m e n her y ö n d e üretici güçler g e l i ş i m i n i n t e k n i ğ e doğru kayışıyla g i d e r e k zayıflar; o z a m a n k u t s a l l a ş t ı r m a ortada görülmese bile, başka şeyleri, o l d u k l a r ı n d a n f a z l a c a a b a r t m a biçimlerinde kutsallaştırılan eski şeylerin y e r i n e k o y m a s i s t e m halinde sürer... Hz. M u h a m m e d de bu prose içine girer g i r m e z aynı s i s t e m e uyar. Ve gerçekten doğru gibi, V a h i y l e r l e I- "Rabb 'inin 6- "Sana 7- "Yalnız gizliyi içten: " E m i n " g ü v e n i l i r kişiliğiyle her şeyi o l d u ğ u h e r k e s e anlatır: yüce adını okutacağız Allah'ın tesbih ve dilediği sen et..." unutmayacaksın" (unutturduğu) başka. O açığı da bilir, de." 8- "Seni 9- "O en kolay halde yolu eğer 10- "Saygılı olan II- "Bahtsız olan tutmakta hatırlatmak (kutsallaştırma da (eskide başarılı yarar kılacağız." sağlarsa prosesine anbale hatırlat" giren) olup hatırlar." bocalayan da) ondan kaçınır." Yeni proseyi her an "tesbih e t " m e k , " h a t ı r l a " m a k , " o k u m a k " , ezberde t u t m a k a n l a m ı n d a Kur'an sürekli bu "unutmamak", m e t o d u kullanır. eskiye Bu karşı savaş v e r m e k olur. M u h a m m e d ' i n v a h i y ile h ü k m e b a ğ l a n m ı ş ve h e r k e s e u y a r l a n m ı ş sistemidir. Ezberleri, taşa, k e m i k l e r e , h u r m a k a b u k l a r ı n a , derilere k a z ı n a r a k yazılır ve saklanır. Y u k a r ı v a h ş e t ç a ğ ı n d a n ( S a p i e n s ' t e n ) k a l m a m a ğ a r a r e s i m l e r i n d e g ö r ü l e n ilk a ş a m a lardan kutsallar kutsalı laştırmayı evrencil aşamasına ulaşmıştır. M u h a m m e d dürüst olduğu nellikle d ü r ü s t ve açık; kadar akıllıdır da; görevler, z a t e n akıllı d ü r ü s t ve açık olan akıllı olur; diği t e m e l l e r e b a ğ l a n m a y ı , t o p l u m u ve dini metod Çünkü kutsal- boyutlara s ı ç r a t m a k a ş a m a s ı n a yükselmiştir... olan ge- P e y g a m b e r gel- için d o ğ r u ve yararlı yol, o l a r a k kullanır: 18- "Bu, 19- "İbrahim'in elbette Bu metod ilk ve sahifelerinde" Musa'nın ile u y d u r m a o l m a y a n , y o l u t u t u l d u ğ u belirtilir. sahifelerinde"yazılıdır. köklü g e l e n e k l e r i n sentezi olma H e m d e b a ş a r ı n ı n , eğer kendisi b a ş a r a m a z s a bile s a d e c e bu yolla g e l e c e ğ i d u y u r u l u r . 4- "KALEM", "MESED [TEBBET]", "MAUN", "KAFİRUN", "FİL", " K U R E Y Ş " , "TİN", "BELED", S Û R E L E R İ VE TARİHSEL İbrahim tektanrıcı DEVRİM zamanında, olduğu kıyasıya halde, bir çoktanrıcı S o d o m - G o m o r r a - S a l e m - G e r a r gibi rından çok e k o n o m i k v e s o s y a l Çünkü İbrahim Toplumu din savaşı görülmez. Mısır-Irak-Finike kent m e d e n i y e t l e r i y l e din s a v a ş l a - savaşlar-çatışmalar sahnededir. henüz tarihsel devrim y a p a b i l e c e k güç ve stratejisi içinde değildir. T a r i h s e l d e v r i m ö z l e m i , hayali tanrıcı teorisini eğiterek İbrahim medeniyetleri ve yükselterek toplumunu medeniyet içinde tek- devrimi yönünde miraslandırır. M u h a m m e d ve Hicaz t o p l u m u n u n t e o r i n i n pratiğe uygulanışıdır. durumu bunun t a m tersi veya H e m de 2500 yıllık bir b i r i k i m ile o l g u n - laşmış olarak, bu y ü z d e n din s a v a ş ı kızışır. T a r i h s e l d e v r i m sanki ortalarda g ö r ü n m e z , din s a v a ş ı gökleri tutar. getirdiği Bu k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n bir tersliktir. A n t i k T a r i h t e n e r e d e a l e v l e n m i ş gökleri t u t a n o r a d a en yercil tarihcil sallaştırılır-eritilir. (kutsallaştırılma dinden başka devrim elemanları Modern mantıkla prosesinin devamı bir şey g ö r e m e y i z . da bakılınca olan) Bu bir din savaşı v a r s a , din s e m b o l l e r i y l e veya kut- modernleştirilmiş idealizmle bakılınca noktada tarihsel ortada maddeciliğin: t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı n a n l a m ı ve d e ğ e r i başlar... Kureyş U l u l a r ı y l a M u h a m m e d ' i n alıp v e r e m e d i ğ i bir t e k " A l l a h " meselesi midir? Öyle görünür. Gerçekte Kureyş-Mekke Uluları; tefeci- b e z i r g a n l ı k t a a z g ı n l a ş m ı ş , d a h a ç o k z e n g i n l i k isteyen gözleri d ö n m ü ş babahanların bozuldukları şey "Allah" meselesi değil, Muhammed'in Çünkü "Allah" Mekke-Medine'de-Hicaz Toplumunda ilk kez d u y u l - fakir f u k a r a y ı t u t u ş u v e k o l l e k t i v i z m isteyişidir. muş bir ş e y değildir. ler t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı tır. Mekke ve İbrahim'den yaymışlardır. Kureyşliler de M u h a m m e d ' i n "Kesin"; beri ulaşan Yahudilerden "Allah"ın devrimci adını geleneklerle, de Allah fikri "Hanifulaşmış- çağırmaktadırlar. koyuşu, toplumu kıyasıya Ama bir s a v a - şa-altüstlüğe sürüklemeyi veya o sürüklenişi öngörmektedir. Temeldeki bu s a v a ş din ç ı k a r l a r ı n a y a n s ı r ve din b u y r u k l a r ı , t e m e l d e k i uzlaşmaz-şiddetli detli gidişle ordulaşıp ayrılış-ordulaşma-cepheleşme ilk M e k k i Kalem onlar devrimsel da ve cepheleşirler. çatışmaların Bu bu şid- başlangıçlarını sûrelerde görebiliriz: Sûresi: 9- "Onlar sana yumuşak 10- "Şunların hiçbirine 11- "Kınayan-dedikoduyla istediler ki sen yumuşak davranasın davransınlar. " itaat etme! fitne Yemin yapan" edip duran aşağılık!" da 12- "İyiliğe engel olan, 13- "Kaba, sonra da Kureyş gibileri uluları, Ebu böyledirler. 51- "O neredeyse inkâr seni Tek edenler, Kur'an'ın "alaya zaman: gizlice Ebu Leheb işittikleri zaman, delidir"diyorlardı." "Eskilerin önce. 15- masalları"dedi." aldılar"... P e y g a m b e r işe ö n c e a k r a b a l a r ı n ı larından öğütlerini "O almak-küçümsemekti okunduğu dediler, ilk devireceklerdi. aşağılamak-alaya ayetlerinin "Cinlenmiş" Muhammed'in Amcası görünce ve d u y u n c a çıldırıyorlardı: zikri, gözleriyle günahkâr" damgalı" Sufyan ve Muhammed'i yaptıkları "Kendisine saldırgan, kötülükle uyarmakla başladı. hiçbir ş e y uzun ö m ü r l ü o l a m a z d ı . Kureyş ulu- Peygamber onların d a y ü z l e r i n i g ö z l e r i n i y a k ı n d a n g ö r ü p , g ö z l e r i n e b a k a baka onları d a A l l a h ' ı n birliğine d a v e t etti. Belki biraz u m u d u da v a r d ı . Safa d a ğ ı n d a K u r e y ş U l u l a r ı y l a g ö r ü ş m e y e bile z a m a n b u l a m a d ı ğ ı nı ibretle y a ş a d ı . Başta a m c a s ı Ebu L e h e b k u d u r m u ş t u : dualar-küfürler savurarak toplantıyı lanetler-bed- dağıttı. P e y g a m b e r b u n d a n s o n r a d a h a kesin C i h a d ayetleri aldı: dişe diş; G ö z e göz kıran kırana bir d e v r i m içine g i r i l i y o r d u : Mesed [Tebbet] 1- "Ebu 3- "Alevli bir 4- "Karısı da 5- "Boynunda Sûresi: Leheb'in iki eli kurusun; ateşe zaten yok oldu ya. girecektir" odun hamalı hurma olarak" lifinden bir ip." D e v r i m ne a m c a , ne y e n g e , ne de y e ğ e n t a n ı y o r d u ; hepsi birbirleri için ölümden başka tefeci-bezirganlar bir şey d i l e y e m e z d i . (plepler), zengin Var olma tefeci bezirgan s a v a ş ı y d ı :Yoksul asiller: (patrici) K u r e y ş l i l e r ' e karşı y o k s u l köylü v e esnafı p e ş l e r i n e t a k ı p u z u n ö m ü r l ü bir m e d e n i y e t e g e ç e c e k l e r ya da d o ğ m a d a n ö l e c e k l e r d i ; leriyse öyle zengin uzun olmuşlar, lü de olsa ezici zenginlikleriyle ç a r ç a b u k yıldız gibi M u h a m m e d önderliğindeki bu fırsatı yorlardı. iktidarı elde t u t u p böyle m e d e n i y e t e geçişi ö n g ö r ü y o r l a r d ı . medeniyetleri plepler b u n u kısa zaten ömür- O y s a bu tip kent kayıp gidiyor, t a r i h t e n ö l ü m ü n e d e ğ e r l e n d i r m e k için siliniyordu. sezmişler ve tarihin sunduğu kendiliğindenmişçe ordulaşı- Pleplere d ü ş e n , f a k i r - f u k a r a halkı y a n ı n a ç e k m e k t i : Ma'un Sûresi: 1- "Dini 2- "İşte 3- yalanlayanı "Yoksulu o B u n u n en öksüzü gördün iter, doyurmaya iyi y o l u yeni mü?" kakar" önayak bir din olmaz" bayrağı a ç m a k t ı . t ı r m a gidişi, o ç a ğ d a biricik g e ç e r ilgi a l a n ı y d ı . a n c a k din Kureyş asil- boylu " T e v h i d " m ü c a d e l e s i n e g e l e m i y o r l a r d ı , bayrağının içinde d e ğ e r k a z a n a b i l i r d i : Çünkü kutsallaş- Fakir-fukara edebiyatı Kafirûn Sûresi: 1- "De ki: 2- "Ben 6- Ey nankörler!" sizin "Sizin yaptığınız ibadeti dinininiz size, yapmam" benim dinim banadır" İçine girilen t a r i h s e l d e v r i m i n y ö r e s e l a y r ı m l a r ı , sınıfı boyutları yüzeysellikteydi. Ancak v e e v r e n s e l e çıktıkça Hicaz ufki-perspektifi derin menfaatlerle örgülenip bezirganlığı Yazın kaldırıp indirirlerdi: boyutları, Şam'a, kuşatılmıştı. Kışın Y e m e n ' e ticaret için Güney Ticaret Yolu'nu bu yöreden-bölgesele geliştiriyorlardı. kervan Orta Yol t ı k a n d ı k ç a , G ü n e y Y o l u ö n e m k a z a n ı y o r d u . Ve Bizans ile Fars M e d e n i yetleri Hicaz'a d o k u n m a d ı k ç a , taktiğine sarılıyorlardı. Hıristiyanlaştırmıştı. lanarak güçlenmek Araplar, Kilise'yi Habeş Sana'da, ordusu, o "Ebabil tırılmış Sûresi 1- "Görmedin mi 2- "Üzerlerine sürü efsanevi savaşı Rabb'in "Onlara atarlardı 4- "Onları başakları fil sürü deniyete kullanarak kabe ya- yaklaşık 150 efsaneleştirilmişti: belki develere binmiş Kutsallaş- anlatıyordu: Ebabil ne kuşlarını kızgın taşlar." sapa Hicaz'ın önemini (evrenselli- Bu y ü z d e n tarihsel devrimin boyutları evrensele doğru uzanıyordu. bilincinde o l m a s a l a r da t a r i h e en geçen) toplum yaptı?" gönderdi" döndürdü" g ü n e y t i c a r e t y o l u n u n ve kontenjanlarını vahyi de kullanıyorlardı... sahiplerine yenmiş de y ö r e s e l d e n bunun roket gibi sezmişlerdi. patlak v e r d i . doğumundan barbar a t a l a r d ı , ğini) a n l a t a n s e m b o l o l m u ş t u . mu önemini olay A r a p l a r a r a s ı n d a totemcil 3- ve derinliği kul- kurtarılmıştı. Fil savaş, Hicazları "Fil" savaşı üzere, filleri Muhammed'in uçarak "siccil" taşlarını Kâbe böyle Bu yıkmak rastlayan bu kendisine çevirmiş Hıristiyan Güney Yolunun H a b e ş ile a r a l a r ı n d a Kabe'yi K u ş l a r ı " belki kuş gibi bir kilise y a p ı p zamandan, kadar sokuldular. kadar ö n c e y e kendilerine çevirmek istiyordu. s a b o t e ettiler. kınlarına yıl daha Habeş ve Yemen'i Bizans, H a b e ş i s t a n ' ı ç o k t a n o l a r a k bunu geç giren Hicaz t o p l u (kentten me- kuvvetle seziyorlar ve tarihteki d o l d u r m a k istiyorlardı. Fil Sûresinin Allah tarafından b o ş u n a değildi... Yine Güney Ticaret Yolu sûreler içinde Fil sûresi g e l e n e ğ i n i n v a h i y l e a n ı l m a s ı ve ve benzerleriyle birlikte yer a l m a s ı ilk Mekki tesadüf değildi: Kureyş 1- Sûresi: "Kureyş 2- "Onları (kabilesini) kış 3- "Kabe'nin 4- "O, vuşturdu." (Yemen) Rabb'ine (Allah) ki alıştırdığı yaz (Şam) kulluk onları, için" (ticaret yolculuğuna) alıştırdığı için" etsinler" korkudan, açlıktan kurtardı, güvene ka- Y i n e M e k k e şehri ü z e r i n e A l l a h v e P e y g a m b e r ' i n y e m i n edişi; lümanların tarihsel bu devrimin Beled "Yoo 2- "Ki 3- yeni kutsallaştırma müslümanca prosesi içine hep s e m b o l l e r l e belirtilişiydi: and sen içerim bu bu şehre şehre (Mekke'ye)" girmektesin" Sûresi: "Ve bu güvenli şehre: el Beledu'l Emin'e (Mekke'ye) Mekke-Kâbe-(Şam-Hicaz-Yemen-Umman-Basra-Hint uzanan) kısaca müs- alışları Sûresi: 1Tin olayları andolsun" arasında Güney Ticaret Yolu-Zekat-Fakir-Fukara-Akraba-Yoksul-Yolcu; Hicaz Halkı, hepsi Kur'an: Allah kelamıyla kutsallaşıp tarihsel devrimin değiştirilemez temel elemanları ve cephesi Antik Tarih'te tarihsel devrim içine g i r i y o r l a r d ı . böyle g e r ç e k l e ş i y o r d u . Kur'an, A n t i k T a r i h ' t e kutsal: kılına bile d o k u n a m a d a n g ü n ü m ü z e dek g e l m i ş (yazıya g e ç m i ş ) bir t a r i h s e l d e v r i m i n i n teorisi ve pratiğidir. O ' n u yerli y e r i n d e y o r u m l a m a k , A n t i k T a r i h ' i n gidiş k a n u n l a r ı n a y e t e rince a y d ı n l ı k k a z a n d ı r a n bir ö r n e ğ i i ş l e m e k a n l a m ı n a da gelir... 5- "ALÂK"- "DUHÂ" ve "İNŞİRAH" SÛRELERİ (MEKKE'DEKİ İLK Peygamberlik, başından şiir y a r a t ı ş l a r ı n d a n minizmin SÛRELER) temsilciliği işidir. leksif " k i ş i " a t ı l ı m l a r ı n d a n şır; beri ç o k farklı, i z l e d i ğ i m i z gibi, sanat-edebiyat veya bütünlüklü-topyekün-çok yönlü Bu yüzden, deter- sosyopatik-psikopatik-komp- ayrılır; gerçekliğe-bilimsele-sezilere yakla- b i l i m d e n ayrılan yanı, e r k e n k u t s a l l a ş t ı r m a prosesi içinde g e l m i ş oluşudur. Meseleleri ondandır: k u t s a l l a ş t ı r m a - m i s t i s i z m ö n d e , g e r ç e k l i k sezileri alttadır - . t e p e t a k l a k s k o l a s t i k bir i d e a l i z m S a n a t atılımları v e y a talıklı içinde koyuşu n e v r o t i k p a t l a m a l a r kolay v e s o r u m s u z ; has- gelişirler. Allah, Muhammed'e bunu, "Duhâ" sûresinde birkaç c ü m l e l i k ayet ile ö z e t l e t m i ş t i r . "Seni şaşırmış bulup yola Hicaz toplumu, İbrahim'den iletmedi mi?" (7. Ayet) nakille gelen geleneklerle, "Hanif" denen öncülerin aktarımlarıyla, barbarlığın çoktanrıcı aşamalarıyla çalkalanmaktadır. M u h a m m e d bu durum karşısında "şaşırmış", doğru yolu bulmakta zorluk çekmektedir. Tarihsel devrim görevinin, çok derinden dürtüşleriyle ileriye atılmak vakti doldukça, M u h a m m e d olgunlaşır. 35 yaşlarında artık Mekke'nin " N u r " dağındaki "Hira" mağarasını, düşünce kanatlanışının vazgeçilmez ilk sessizlik ve yaratış ortamı yapar. Gündelik Mekke-Hicaz-Şam ve Y e m e n ticaret-sosyal ortamını yeri-göğü birbirine katarak yorumlayan, kuşbakışı Peygamberdir ve tanrıcı " d a ğ " ortamına geçer. Kutsallaştırma- kutsallaşma prosesi içinde, elemanlarıyla birlikte yükselmeye başlar. Be- yin, gündelik karmaşa ve hafızasından, düşünce yaratışı için bütünleştirme ve sonuçları kanunlaştırarak çarpıştırma mal-para-ün-poz-sömürü sisteminin derinleşir... hafızasına Rüyaları, giderek berraklaşır: halini alır. Unutulan-sisli fızalarından; geçer; üzerine çıkmıştır; artık dünyevi kutsallık gidişinde "Bilinçaltı"nın gerçek yansıması rüyalar, bilinçaltının yüzeysel-sıkıştırılmamış ha- aydınlık-yaşam gibi etkili-berrak, hatırlanan rüyalar, derin- sıkıştırılmış kalıcı hafızalardan kaynak alır. Ve bunlar giderek, sentezleştirme yeteneği arttıkça sentetik hafızayı; zeka ve aklı üste getirir. Bilinç-bilinçaltı burada karışsa da, kutsallaştırma gidişi, o gün için "yüzeysel bilinç" yerine geçer, bilinçaltı derinliklerinden gelen tarihsel görevin geniş-engin determinizm, o yüzeysel bilinç ile temsil edilir. Bu yüz den dahiyane seziş ve sunuşlar, ancak tarihin gidiş kanunları aydınlandıkça açıklanabilir. Bu- rada söz konusu olan; karşılaştığımız problem: Sosyal derinlikli psikanalizdir. Kişilerin özel psikolojileri veya zihinsel dinamizmleri-gidişleri de bu sosyal derinlikler ele geçirilebildikçe aydınlanabilir. Bunu uyguladığımızda dinin şuuraltı ortaya çıkarılmış olur. Peygamberlere Çünkü kutsallaştır- ma prosesi, sadece sosyal gidişle değil, onun içerisinde Peygambercil kişi etkilenişleri ve etkileyişleri ile gelişir. Bu y a m a n bir diyalektik çarpışmadır - . Tanrıların, Peygamberlerin ve kitapların veya mitolojilerin (geleneklerin) yaratılış dinamizmi bu diyalektiğin, tarihin gidişi içindeki işleyişleriyle olur. Tarihin gidişiyle kişinin gidişi birbirlerinde yansıyarak, tarihi hızlandırırlar. Duhâ Sûresi: 6- "O seni 8- "Seni 7- "Seni yetim fakir şaşırmış İnşirah bulup bulup bulup 1- "Biz "Ve atmadık 3- "Ve o 4- "Senin 5- "Muhakkak her 6- "Evet güçlükle 9- senin mı (yük) her mı?" mi?" iletmedi mi? senin sırtını olan) üzerinden göğsünü "Dilenciyi çatırdatmıştı." yükseltmedik 11- "Ve İnşirah 7- "O 8- "Ve sakın güçlükle mi?" birlikte beraber bir bir kolaylık kolaylık öksüzü üzme. azarlama" Rabb 'inin nimetini anlat." Sûresi: halde boşaldığın Rabb'ine." zaman (ibadet dur" et-kıymet bil...) Sûresi: "Rabb'in seni açmadık yükü" Sûresi: 10- 3- yola (şaşırmış-bunalmış şanını "Öyleyse Duhâ etmedi Sûresi: 2- Duhâ barındırmadı zengin bırakmadı ve darılmadı." vardır" bulunur" mı?" 4- "Elbette senin hayatından) 5- sonun "Peygamberliğinde razı ilkinden (Peygamberlikten önceki zengin iyidir." de geçmişini Rabb'in sana verecek ve sen olacaksın." Alâk Sûresi: 1- "Yaratan 2- "O 3- "Oku, 4- "O, 5- "İnsana 19ve Rabb'in in adıyla Alâk'tan (kan insanı Rabb'in büyük kalemle kalem yarattı." sahibidir." öğretti." bilmediğini "Hayır oku" pıhtısından) ona öğretti."... (tefeci-bezirgan sistemine) boyun eğme, secde et yaklaş!" 6- "FATİHA SÛRESİ" "KİTABIN ANASI": ( K u r ' a n ı n b a ş l a n g ı c ı d ı r ve M e k k e ' d e ilk inen s û r e l e r d e n d i r . tir. "Fatiha'yı okumayanın namazı o l m a z " sözü, Hz. 7 ayet- Muhammed'in buyruğudur.) Kur'an bütünüyle ve yoğunlukla Allah'a gidiş k a n u n l a r ı n a ) (Doğa'nın ve Toplum'un methiyelerle ve uyum y a p m a prensipleriyle dopdo- ludur. " F a t i h a " da ö z e t i n i n özeti b i ç i m i n d e bu d o l u l u ğ u yansıtır - . 1- "Âlemlerin Hz. Rabbi Allah'a Muhammed'e t a p t a A l l a h ' ı n derin denli kadar hamdolsun" hiçbir kavranışı, P e y g a m b e r d e ve m e t h i y e s i ve ona kutsal ki- uyum prensipleri hiçbir bu görülmez. Bu d o ğ a n ı n ve t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n ı d a h a e t r a f l ı c a - d e r i n biç i m d e v e t o p y e k ü n o l a r a k s e z m e k t e n - s e z e r e k k a v r a m a k t a n ileri gelir. Ancak o çağda sıfatını bu irdelerken seziler " A l l a h " a d ı n a gördük; bağlanabiliyordu. Allah'ın o sıfatlar hep d o ğ a ve 99 insan t o p l u m u n u n gidiş k a n u n l a r ı n a d a h a d o ğ r u s u o s e z i y l e k a v r a n a n T a r i h s e l Determi- n i z m e atıftır-. Burada, Fatiha Sûresinde ilk ayetinde de Tarihsel Determinizm d o ğ a v e t o p l u m gidişi o l a r a k t ü m l ü k içinde sezilir: "Alemlerin Rabbi" bütün ratıcısı-kanunlarını koyup insanların ve doğanın, yöneticisi, terbiye hatta e v r e n i n ya- e d i p yetiştiricisi olarak anılır. Ve O ' n a ş ü k r e d i l i r : "Allah'a hamdolsun!" Marks ve günkü Engels bilgileri bile, A l l a h ' ı ve t e k t a n r ı l ı rak y o r u m l a m ı ş l a r d ı r . üretici dinleri, doğal olarak o ışığında " A r z - T a l e p - F i y a t " k a n u n l a r ı n ı n y a n s ı m a s ı Çünkü güçler kanununu henüz Toplumsal keşfedebilmişler, ola- gidişin e n ç o k g ö r ü n e n O'nu da ancak kapitalizme uygulayabilmişlerdir. Allah'ın ki, 224 anlamı, bütünüyle t a m a m ı y l a , Tarihsel irdelediğimizde daha Determinizmin veya doğa iyi ve anlaşılacaktır insanın temel kanunlarının tümlüklü akışında kendini g ö s t e r i r ve bulur. Evrimin bü- t ü n l ü ğ ü o r t a y a çıktıkça A l l a h d a h a iyi anlaşılır - . Dolayısıyla Kur'an'ın ve Hz. M u h a m m e d ' i n Allah'ı kavrayışı kendi çağı itibarıyla bilimcil değil sezi d ü z e y i n d e , doğa ve insanı t ü m l ü k l e kapladığı için, altşuurca 2- M a r k s - E n g e l s ' i n k i n d e n daha derinliklidir, diyebiliriz. "(O), Rahmân'dır, Yarat ıcıların Rahîmdir" yaratıcısı sonsuz hoşgörülüdür. Alemlerin yaratıcısı ve yönlendiricisi olarak, iyilik ve kötülükleri sunan ve insan t o p l u m u n u n bu yüzden d ü ş t ü ğ ü - d ü ş e c e ğ i iyilik ve kötülüklerle yine, iyilik ve kötülüklerle yanıt verip onları kendi dengelerine o t u r t a n - o t u r t a c a k olan yine Allah'ın (Tarihsel D e t e r m i n i z m i n ) kendisidir. 3- "Din gününün Antik Tarihte (ödül ve Barbarlar (Araplar " c a h i l i y e t i y a ş a y a n l a r " derlerdi. deniyetlere Tarihsel çerler, sonra da ve b a ş k a Bu y ü z d e n sonsuz hoşgörülüdür. ceza gününün) onlara İşte o sahibidir" yani her antik m e d e n i y e t gibi barbar tarihsel devrimleri sezerek öngördüğü gelince göreceğiz, m e d e n i y e t l e r gibi leştirir. Yani leştirmeyi insanlarına insanları) Me- D e v r i m y a p a r a k m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) geiç s a v a ş l a r l a ç ö k k ü n l e ş i r l e r beklerlerdi. A n t i k T a r i h ' t e bu " ö d ü l ve ceza g ü n ü " o l u r d u . tıyla komün kollektif k o m ü n hep bir "Din bu Bu dinlerin g ü n ü " haline gelmiştir. tarihsel devrimleri bilinçal- Kur'an, yeri ö r n e k g ö s t e r i r ve ç ö k ü p y ı k ı l m a y a c a k bir m e d e n i y e t e geçişi komün gelenek göreneklerini medeniyet eski prensip- içinde sentez- geliştirir. A m a yine de o " K o r k u " y u içinden a t a m a y a r a k insanları "Din g ü n ü " ile uyarır: İşte bu binlerce yıllık g e l e n e k - g ö r e n e k t e n sezilerle ders a l a r a k "Din günü"nü racak; kendi t o p l u m u için o l a b i l e c e k bir " M ü k a f a t ve C e z a d a n çıka- insanlığın en son y a ş a y a c a ğ ı e v r e n s e l sosyal d e v r i m i ve o n d a n sonra g e l e c e k olan d e n g e n i n e g e m e n o l a c a ğ ı g e r ç e k insancıl t o p l u m u sezerce, yılları insanlığın öngörürce; sistemi'ni "Allah" biricik 4- sınıflı t o p l u m u n u n "Din günü"nü bu sınıfsız t o p l u m a Bu ve o Allah bu y ö n d e geliştirir. (Tarihsel Determinizm) şüphesiz ki bu "Din gününün" de "sahibidir. "[İnfitar] "Ancak sana kulluk eder, ancak senden B u y ü z d e n s a d e c e A l l a h ' t a n (Tarihsel O'na dönüşeceği g e l e c e k g ü n l e r e yakıştırır; yardım isteriz" Determinizm'den) korkulmalı kul olmalı ve o n d a n y a r d ı m istenmelidir. aynı zamanda, b e s l e y i c i s i d i r de. uygulamayı reltilmiştir "insan" Köle ne de o n d a n ruhlu karakterinin sezisi-isteği-uygulaması i n s a n l a r ne beslenmeyi bu seziyi başaramazlar. ne isteği Bilinçaltları ne kö- çünkü. Peygamberler bu yüzden o l m u ş l a r d ı r . Ve bunu özlerinde hep komün g e l i ş t i r m e k istemişlerdir. gelenek görenekli Toplumun daima temeli kendi de Doğa'nın kanunlarını temeli yeniden gibi gelişmiş doğallıktan biçimde kalkar ve üretmek üzere yol alır... 5- "Bizi doğru yola İnsanları daima, rihsel ilet" P e y g a m b e r l e r i n i n s e z d i ğ i - k a v r a d ı ğ ı ö l ç ü l e r d e , Ta- D e t e r m i n i z m i a n l a m a ve ona uyma yoluna girmesini ister. Bu y ü z d e n Kur'an hep eski s k o l a s t i k d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r a karşı s a v a ş verir. Kendi kavrayışı içine girdiği T a r i h s e l da skolastiktir şüphesiz ama antika insanlığın D e v r i m l e r i sezer, görür ve o gidişe a y a k uydurur. B u y ü z d e n T a r i h s e l D e v r i m ' e karşı d u r a n T e f e c i - B e z i r g a n v e D e r e b e y lere karşı d a h a " d e t e r m i n i s t bir s k o l a s t i k olur. 6- "Nimet 7- "Kendilerine verdiğin kimselerin gazap Çoktanrıcılığı ve edilmiş herşeyi yoluna" olanların ve tefeciliğe ve M e k k e l i l e r i n ve b e n z e r l e r i n i n y o l u n a değil; s a n l a r ı n , " T e k t a n r ı " (Allah) terministlerin dolayısıyla sapmışların bezirganlığa yoluna değil." çevirmiş olan P e y g a m b e r l e r i n , ö z g ü r in- b i ç i m i n d e o r t a y a ç ı k a n d a h a g e r ç e k ç i de- h a k - a d a l e t sahibi o l a n l a r ı n y o l u n a ilet. Ç ü n k ü bu gidişi k a v r a m a k b ü y ü k bir " N i m e t " t i r . Bizi d o ğ r u yola; nimeti v e r d i ğ i n 7- "ŞUARÂ SÛRESİ": Peygamberlik herşeyden lık, bu k i m s e l e r i n y o l u n a ilet! f i l o z o f l u k işi değil, bulmak ve onlara değiştirmek: parlak s ö z l e r e edebiyatçılık, uzman- kanunlarını aramak, gidiş bütün uyumsuzlukları Ve satıcılığa-memurluğa-lafebeliğine- hiç g e l e m e z . k e n d i n c e ç o k iyi "...Zulmedenler, devrileceklerini Daha bir "şair'lik, u y u m y a p m a k için ters g i d e n D e v r i m c i l i k işidir. M u h a m m e d bunu 227- önce, d o ğ a ve t o p l u m u n Mekke yakında kavrar ve anlatır: nasıl bir devrime uğrayacaklarını ve bileceklerdir." devrinde, Peygamberliğin nasıl bir d e v r i m c i g ö r e v l e karşı ilk y ı l l a r ı n d a Muhammed karşıya b u l u n d u ğ u n u kavrar ve devri- mi d o s t a d ü ş m a n a h a b e r verir: 208- "Bizim 209- "Onlara helak ihtar ettiğimiz ederler her ülkenin sonlarını mutlaka uyarıcıları bildirirlerdi. Biz vardı." zulmetmiş değiliz." D e t e r m i n i z m her ç a ğ d a m u t l a k a kendi s ö z c ü l e r i n i - e l ç i l e r i n i b u l m u ş , insanlığı uyarmıştır. A m a z a m a n ı m ı z d a ları d a h a fazla c e z b e t t i k ç e , uzun vadeli hasıraltı e d i l m i ş ve s o r u n l a r birikmiştir. bile g ü n ü n k u r t a r ı l m a s ı insan- programlar daima ertelenmiş, Bu d a h a şiddetli ve y a y g ı n , her kişi ö l ç ü s ü n d e ve e v r e n s e l uyarılar g e r e k t i ğ i n i n işaretleridir. Muhammed kendi çağı içinde bunu etinde kemiğinde duyar ve bildirir: 210- "Kur'an'ı 211- "Bu 212- "Çünkü şeytanlar onlara indirmedi" yaraşmaz onlar, zaten (Allah'ın yapamazlar uyarılarını) da" işitmekten uzaklaştırılmış- lardır." Şeytan, t e f e c i / b e z i r g a n l ı k veya etme öğretisini insana doğayı ve kışkırtıp y e r l e ş t i r e n sermayedarlıktır. toplumu çapul Onlar d e t e r m i n i z - me uyum y a p ı l m a s ı uğruna doğru şeyleri h i s s e t m e k t e n uzaktırlar. Sağduyuları bile körelmiştir. Bu y ü z d e n Kur'an onların işi değildir, Onların işi kendilerine b e n z e y e n l e r i a y a r t m a k t ı r ; 221- "Şeytanların kime 222- "Onlar günahkar her Peygamberleri gerektiği ineceğini satılık size yalancıya 224- "Şairlere 225- "Görmüyor gelince 226- "Ve onlara musun onlar vereyim mi?" oportünistlerle karıştırmamak k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir: da onları, haber inerler." filozoflarla, gibi, " ş a i r " d i v a n e l e r l e de onlarla d ü ş ü p kalkarlar: azgınlar uyar." vadide şaşkın her yapamayacakları şeyleri şaşkın D e m e k P e y g a m b e r l i k h e r ş e y d e n önce g e r ç e k ç i l i k ister. ile olur. üretilmesiyle elde edilebilir. Muhammed bunu kendince her tekrarlar: 227- "Ancak kendilerine lışanlar Bu ise bilim Bilim o ç a ğ d a , din g e l e n e k l e r i n i n takibi ve yeni koşullara göre yeniden sûrede dolaşırlar." söylerler" inananlar, zulmettikten böyle iyi sonra işler bile yapanlar, Allah'ı (zulmedenlere) çok üstün ananlar gelmeye ve ça- değildir. Zulmedenler, yakında nasıl bir devrime uğrayarak devrileceklerini bileceklerdir" "Allah'ı çok a n m a k " d e m e k , determinizm: G e r ç e k l e r üzerine yani doğa ve t o p l u m u n gidişi üzerine kafa p a t l a t m a k ve o uğurda s a v a ş m a k demektir. Bu şekilde "geçici dünya m e n f a a t l e r i n i n b ü y ü s ü n d e n " kurtu- lunabilir. A m a bunun için de daha işin b a ş ı n d a n buna yatkın o l m a k ve öyle bir ç e v r e d e y e t i ş m i ş o l m a k gerekir. men s o n u n a dek davasını g ü d e b i l s i n ; Ki z u l ü m l e r e ve z a l i m l e r e rağ- yılmadan azimle savaşabilsin... O z a m a n Allah'ı ve meleklerini (Cibril'i) yani g e r ç e k l e r i n ; d o ğ a n ı n ve toplumun temel kanunlarının 192- " M u h a k k a k ki uyarıcılarını-sesini Kur'an a l e m l e r i n içinde hissedebilir: Rabbinin indirmesidir." 193- "Onu', Ruhu'l Emin (güvenilir ruh olan Cibril) indirdi." 194- " S e n i n kalbine; 195- " A p a ç ı k A r a p ç a uyarıcılardan olman 196- " O ' n u n s ö y l e d i k l e r i ve e v v e l k i l e r i n 197- " İ s r a i l o ğ u l l a r ı belge değil mi?" için" bir dille." bilginlerinin onu k i t a p l a r ı n d a da vardır - ." bilmesi de o n l a r için bir delil- 8- "FURKAN "Furkan": larında SÛRESİ" Hakkı b a t ı l d a n a y ı r m a y e t e n e ğ i d i r . M e k k e d e v r i n i n orta- indirilmiştir. M u h a m m e d ' i n A l l a h kavrayışı, İ b r a h i m ' d e n 2 5 0 0 yıl s o n r a geliştiği için, " f u r k a n ' ı " da o d e r e c e y ü k s e k y e t e n e k l i determinizme şükretmekten 1- "Alemlere ayırma uyarıcı yetisini olması indiren Ve İbrahim'i olan kendini için Allah pek ve İbrahim'den bulunur. P e y g a m b e r bu alamaz: kuluna furkanı: Doğruyu-yanlıştan kutludur." önce tektanrı fikrine doğru gelişmiş H a n o k - N u h gibi S e m i t şeflerini de benimser... 3- "O'ndan (Allah'tan) ri yaratılan ve remeyen, yaşatamayan, Oysa 2- ayrı kendilerine olarak, hiçbir şey dahi ne zarar ne diriltemeyen de yaratmayan, yarar birtakım kendile- veremeyen; tanrılar öldü- edindiler." M u h a m m e d ' i n tektanrı anlayışı d e t e r m i n i z m e uymuştur: "...Her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir." Herşeyi y a r a t a n , 0 her g e ç e n g ü n d a h a iyi a n l a ş ı l ı y o r ki d o ğ a n ı n ve t o p l u m u n gidiş kanunlarıdır. şı B u b u l u ş l a M u h a m m e d ' i n A l l a h ' ı kavrayı- d e t e r m i n i z m e uyar. Y e r i - g ö ğ ü - d o ğ a y ı - t o p l u m l a ş ü n d ü ğ ü n d e ve her a d ı m d a b u n l a r l a ilgili tirdiğinde tekrar tekrar Allah h a r m a n l a y a r a k dü- b i l g i l e r i n i - s e n t e z l e r i n i geliş- kavrayışını, d e t e r m i n i z m e d a h a g e r ç e k ç i u y u m l u l u k içine s o k m u ş olur. V e y a O ' n u n d e t e r m i n i z m g e r ç e k ç i l i k anlayışı A l l a h kavrayışı v e y a isimleri içinde erir: "Görmedin birleri mi Allah üzerine Gökteki bulut dilediğini de dağlarından ondan "Görmedin uçan Allah "Göklerin bir öteye (Nur S û r e s i : ve tespih da ve sonra onları dolu ki, onunla Şimşeğinin parıltısı indirir yerde ne mülkü olan Her kendi yaptıklarını Allah'ındır. yeniden ayırdeden çırparak tesbihini de Allah'adır." S ü m e r ve S e m i t g e l e n e k l e bir şekile d a y a n m a z ; Kur'an'a yakıştırmalar, s ü b j e k t i f hastalıklı "Dediler: kendisine on- devrim görevlerinin süzgecinden geçirerek yeni d a h a y ü k s e k akıl y ü r ü t m e ve doğ- bilgiler ulaşılmıştır - . sentezlerine Bu yüzden 5- ve ü r e t i r k e n , y e p y e n i A l l a h v e t o p l u m s e n t e z l e r i n e ulaşır; manzumesi onlar kanatlarını vurur, alır." 43-41-42. Ayetler) çağının tarihsel ruyu y a n l ı ş t a n zeysel dilediğini gözlerini duasını bir- görürsün. bilmektedir." Dönüş Kur'an'ın bir b a ş k a adı da " F u r k a n " d ı r . kendi geçirir, çıktığını kimseler, biri rine ve T e v r a t ile İncil'e o l d u ğ u gibi e z b e r c i ları birbirine yağmurun ederler. onların yerin sürer, Aralarından çevirir. mi göklerle kuşlar Allah'ı bilmiştir. bulutları yığar-sıkıştırır. modern uzman yaklaştırmalarına uydurma-sosyopatik ve psikopatik: benzer yüobjektif ve kalır: "Eskilerin okunuyor." masallarıdır, onları yazdırmış, sabah akşam Eğer s a d e c e eski g e l e n e k l e r i n t e k r a r ı o l s a y d ı , düz m a n t ı k l a parça parça değil birden t o p y e k ü n inerdi. Kur'an Düz m a n t ı k l a inkar e d e n l e r de böyle d ü ş ü n ü r l e r ve bu yolla inkârlarını d a y a t ı r l a r : 32- "İnkâr dediler... Oysa üretici edenler: Kur'an ona bir defada indirmeli değil miydi?" " g e r ç e k bir teori daima, güçler gelişiminin s ü r e ç içinde gelişir; içinde bulunulan uyarıları-dayatmaları veya içine girilen a l t ı n d a ve gerekli bir insanın d ü ş ü n c e gelişimi de bu gidişe uyar. Yeni k u ş a k l a r ı n e s k i l e r d e n ayrılışı ve ç a t ı ş m a s ı da bu gidişe karşı " u y u m " g e l i ş t i r m e s o r u n u olur. Bütün g e r ç e k P e y g a m b e r l e r v e v a h i y l e r i d e t e r - m i n i z m i n bu e s a s ı n a uyarlar. Hz. M u h a m m e d ve Kur'an bu gidişin en son en belirgin ö l ü m s ü z örneğidir. Bu y ü z d e n ayetler ve P e y g a m b e r l e r bu k o n u d a k e n d i n d e n e m i n ve kesindir: 32- "..Biz onunla (parça parça kalbini sağlamlaştırmak (kolayca çeşitli olaylara yeni onu böyle karşı parça Muhammed dir; O'ndan parça düz inen ayetlerle ve ağır mantıkla Kur'an ufkunu ağır geziyor? 8- O'na "Yahut ürününden Ve "Bu eleştirip sırtı Peygamberlere uyarıcı kendisine yiyeceği bir zalimler, olacak "siz ne bir gökten bir bahçesi (insanların) ve açıp t a k v i y e yeni- etmek) y e r e g e t i r i l e c e k gibi rütbe-şan-şöhret-makam-zenginlik 7- "Dediler: senin sağlamak için okuduk." güç k a t a c a k hazır bir güç v a r s a t a p m a y a da ile) ezberlenmesini değil güçlerine hazırdılar: oluyor ki melek yemek indirmeli hazine olmalı beklerler; atılmalı, değil mi? sadece büyülenmiş bir zaman mutlaka yiyor, değil çarşılar- mi?" yahut adama kendisinin uyuyorsunuz" dediler." 41- "Seni "Allah bunu gördükleri mu Demek bugün Peygamber modern olarak çağda eğlence konusu karşılaştıklarınız, en eski t e f e c i - b e - zirgan ve küçük burjuvanın güce tapan marazi-hastalıklı niden ü r e t i l m i ş biçimidir. seyip alay konusu savaşmazlar; daha Güç varsa yapmaya d a zora kalleşçe s u s a r a k o l m a z s a r u h u n u n ye- p e ş i n d e n gelirler, y o k s a kalkarlar; ama akılla-bilimle gelirlerse, sözle-alayla arkadan yapıyorlar: göndermiş." küçüm- insan gibi öldüremediklerini h a n ç e r l e y e r e k öldürürler... S a d e c e bilim olarak, d o ğ r u o l d u ğ u için v e y a d o ğ r u y o l u b u l m a uğruna, kişi Peygamberlerce herşeyini vererek ve Doğrusu m o d e m çağda da g ö z e a l a r a k kaç bütün s o s y a l d e v r i m g e l i ş i m l e r i n e kar- şın d u r u m pek fazla d e ğ i ş m i ş değildir. manevi ne herşeyi savaşabilir? ola; bir g ü c ü n peşine, zafer y a ğ m a l a n m a d ı k ç a , y i n e P e y g a m b e r l i k para e t m e z . bının da içine ederler. Hep bir v a a d i n pratik ç ı k a r a t a k ı l ı p gelinir. herkes payına O A l l a h ' ı n da peşine, maddi- Z a f e r e ulaşırsa düşeni almadıkça, P e y g a m b e r i n i n de kita- Kimse kalkıp bilim-doğru-hak uğruna; sadece b u n l a r için, hiç bir şey b e k l e m e k s i z i n ; t e r s i n e , bir c a n l ı n ı n d o ğ a y a v e t o p l u m a y ü k o l m a dan; bir a r ı - k a r ı n c a misali yup geliştirmeye vakfedişi yapmaz; illâ çapulunu sürdürecek; rahat çapulunu, k o n d u ğ u çiçeği gibi, hem kendisini de incitmeden dengeyi v a k f e d e r e k üzerine paranoyakça heybesini doldurmadan aza korudüşeni kanaat e d e m e y e n rahat e d e m e y e c e k v e vermeyecek... Bu a ç ı d a n sosyal d e v r i m l e r bile s a d e c e kendi çağını k u r t a r a b i l i y o r lar; belki kurtaramıyorlar. Çünkü kendi mantıklarının öngördüklerine bile, ne k a p i t a l i z m i n , ne de s o s y a l i z m i n a d ı n a g e l i ş m i ş b u l u n a n s o s y a l d e v r i m l e r u l a ş a b i l m i ş değildirler. inatçılığı B u y ü z d e n son d u r u ş m a d a o l a y l a r ı n sürmeden y a p a m a y a c a k ve ve toplumun gidiş kanunlarına bilimin v e y a uyumun şının z o r u n l u l u ğ u a c ı - k e s k i n o l a y l a r l a herkesçe gerçeklerin: Doğa kavranışı-uygulanı- karşımıza dikilecek. Belki tarih bu y o l d a n bize, y e t e r i n c e a n l a y a m a d ı ğ ı m ı z ve a y a k uyd u r m a k t a n geri d u r d u ğ u m u z antik v e m o d e r n açarak; Peygamberlerin yolunu o n l a r ı n y o l u n u y ü r ü m e k z o r u n d a b ı r a k a r a k , onları a n l a m a m ı - zı ve d e t e r m i n i z m e uymamızı sağlayacak. Çünkü rının antik tarihten beri süregelen h e d e f l e r i n e , sırf insanın çapul devrimler kendi programla- e t m e d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş ı n ı de- t e r m i n i z m i n e m r e t t i ğ i gibi y o k e d e m e d i k l e r i için u l a ş a m a m ı ş l a r ve bu; binlerce yıldır, önünde k a t l a n a r a k yığılmaktadır - .. yeniden üretilerek dev problemler halinde insanlığın İster istemez artık d e t e r m i n i z m e (kanunlara) uyum g e l i ş m e k z o r u n d a kalacaktır. dan: Bu ise bilinçle g e l i ş m e k t e n - h e r kişinin görevini kavramasın- " İ n s a n l a ş m a k t a n " başka bir yol t a n ı m a y a c a k bir gidişi öngörür... 9- "KASAS SÛRESİ": Kapitalizmin geçer akçe sözü şudur: " P a r a s ı olan a y a k t a kalır; pa- rası o l m a y a n y e r i n dibini boylar." Herşeyin " k â r " ile ö l ç ü l d ü ğ ü kapitalizmin a z g ı n l a ş a r a k irad yiyici yaşlılık ç a ğ ı n a girdiği v e t ü k e t i m k a n s e r i n i d e m i r p e r d e g e r i l e r i n e bile sıçratıp b o y u n a ürettiği z a m a n ı m ı z d a rusu. illüzyonuna Ama kâr b u söz b a s b a y a ğ ı t u t u y o r d o ğ - tutulmayanlar biliyorlar ve s e z i y o r l a r ki, son d u r u ş m a d a d a i m a dibi boylayanlar, Kur'an'ın güzel d e y i ş i y l e "işlerini s ü s l e y i p - d ü n y a m a l ı n a t a p a r a k ş ı m a r a n l a r " o l m u ş l a r d ı r . Bu gerçek e n t e m e l l i gerçektir, d e ğ i ş m e s i ş ö y l e d u r s u n , g e r ç e k l e ş m e s i e v r e n s e l boyutlara ulaşmadan rahat d u r m a y a c a k d e r i n kanunların işleyişidir: " P a r a s ı o l a n a y a k t a kalır; o l m a y a n y o k o l u r " s ö z ü n e kadar y a y g ı n laşırsa bilelim ki Hz. M u h a m m e d ' i n A l l a h b u y r u ğ u o l a n şu d e y i ş l e r i o kadar çok s ö y l e n e c e k ve o 60- "Size verilen kadar ç o k e v r e n s e l l e ş e c e k t i r : her şey dünya hayatının geçimi ve süsüdür." "Allah'ın ( d o ğ a ve t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n a balarının) yanında "Aklınızı Ve dular: o olan ise daha kullanmıyor zaman için ve u y u m g ö s t e r m e ça- daha kalıcıdır." musunuz?" bütün Antik Zenginlikte ve dünya çürümüşler ve hayırlı M e d e n i y e t l e r gidişi hayatının barbar a l ç a k g ö n ü l l ü buna s ü s ü n d e ileri ö r n e k ol- gidip ş ı m a r d ı k ç a kollektif d e aynı mekanizma üze- rine gelişip o n u y e n i d e n ü r e t m e k t e n b a ş k a bir şey y a p m a m ı ş l a r d ı r . yüzden gidicilikleri na ezeli-ebedi kesindir. Çünkü doğa ve u y u m s u z l u k içindedirler. insanın gidiş Doğuştan günahları kurtuluşları " u y u m " d a d ı r . Y o k s a c e z a l a r ı dı; kez y o k o l u ş l a r ı b a r b a r l a r l a değil; ve kendilerinin güdememeleriyle tersine Çünkü eğer b u bile "..Buna mundan idi ancak ve pek "Kaarun isteyenler: dediler, oluşlarıyla yay- rejimlerini gelişecektir. "dünya malına p a n z e h i r i d e h e r k e s ç e kolay an- içinde onun çağda kavuşturulur"Kaarun, kavminin Kaarun'a gerçekten karşısına sabredenler depdebeli zenginlerden süsü "Keşke Modern nın çevirip "sözle şımarma", olma- evrencil u y g u n l a n ı r hale gelecektir. 8079- yüz muhaliflerine teslim t a p m a " herkesçe denenip sınandıkça laşılır ve uyarılarla krizlerinin kendilerinden u y u m s u z l u k faciası bir şey değildir. bilimle, proletaryayla-işsizlik-pahalılık-durgunluk gınlaşması budur ve kendi elleriyle h a z ı r l a n a n v e insanlığı da, d o ğ a y ı da z i y a n a s o k a n ö l ü m d e n b a ş k a A n c a k bu Bu Kanunları- da karşısına verilenlerin büyük şansı kapitalizm bilhassa A B D çıktı. bir benzeri insanı sosyalist olsun lumcul gelenekli-sosyalizme toplu- Dünya de hayatını bize verilseydi, dünya insanlığı- var" ve emperyalizm, süsü ve d e p d e b e s i türden Musa idi: derebey olsun içinde ç ı k ı y o r v e imrendiriyor. girmiş toplumu bile şeytan her Nice t o p iğfali gibi kandırabiliyor. 80nan "Kendilerine bilgi verilmiş olanlar ise: ve iyi iş yapan kimse için Allah'ın rının) sevabı daha (doğa "Yazık size, ve insanın dediler, gidiş ina- kanunla- hayırlıdır." A m a n e ç a r e k i " d ü n y a s ü s ü " g ü n d e l i k y a ş a m ı n v a z g e ç i l m e z cazibesidir. Günlük yaşamaya düşünmeye ve davranmaya alışmış insan b e y n i n i n , uzun v a d e l i gidiş k a n u n l a r ı n ı b i l m e y e ve u y m a y a sabrı yoktur. İ n s a n c e h e n n e m e böyle kısa v a d e l i çevresini götürür. C e n n e t u z u n vadelidir. hesaplarla çarçabuk gider ve O ise sabır işidir; cennet, d o ğ a v e t o p l u m u n g ü n ü m ü z e kıyasla ç o k b ü y ü k a l ç a k g ö n ü l l ü t ü k e t i m koşullarını g e r e k t i r e n işleyiş k a n u n l a r ı n a u y u m d u r . A m a bilim ister: 80- "Buna Çünkü çabalarıyla kurtulmuş; ancak bütün sabredenler insanların oluşturulmuş "..Dönüşünüz banadır. ölçüsündeki deney-bilim-bilinç geniş-esnek-hoşgörülü-bütün özgür ve gönüllü (Ankebut Sûresi 8. Ayet) kavuşturulur. yeryüzü O zincirlerden kollektivizmi gerekir! zaman size yaptıklarınızı haber veririm." 10- " R U M SÛRESİ" G ü n e y T i c a r e t Yolu'nda Y e m e n ' i A c e m : Fars Medeniyeti; Habeş'i Bi- zans; Doğu Roma Medeniyeti kendisine çevirmiş çekişiyorlardı. İran Medeniyeti, Ş a m , Kudüs ve Mısır'ı almış; A n a d o l u ' d a İstanbul'a dek yayılmıştı. A m a Fars; İran Medeniyeti'nin vakti çoktan d o l m u ş ç ü r ü m e k t e y d i . P e y g a m b e r bunu seziyor ve biliyordu. Habeş kanalıyla P e y g a m b e r ' i n da Bizans tektanrıcıydı. muhalefetini destekliyordu. Ve Bizans, Müslümanlar bir avuç olsalar bile tarafsız k a l m a m ı ş l a r Bizans'ı t u t m u ş l a r d ı . Rum sûresi bu olayların üzerine y o r u m l a r ile başladığı için bu adı almıştı. Allah ve Peygamberi, Fars'ın yenilmesini Rumlar'ın kazanmasını istiyordu: 2- "Rum 3- "En 4- "Birkaç Allahı'ndır. 5- yenildi." yakın yerde yıl Ogün "Allah'ın onlar içinde, bu müminler yardımıyla bu yenilgilerinden yenilgilerinden sonra önce de yeneceklerdir." sonra da emir sevinirler." dilediğine yardım eder. O galiptir, esirge- yendir." 624 yılı Bizans, İran'a karşı askeri b a ş a r ı l a r kazandı. de Bedir'de küçük a m a ö n e m l i bir z a f e r kazandı. da İslâm'ın selliktir. hedefleri İbrahim g e r ç e k l i k içine ile arasına eşit "..Sizin değiller "Akrabaya, yoksula, "İnsanların malları 41fesat zekatlar "İnsanların çıktı. hedef e v r e n - bu hedef, artık altında bulunan (köleler hizmetçiler) sizinle mi?" 39- Ama Çünkü parlayan sosyal a d a l e t v e eşitliğe d a y a n ı y o r d u : ellerinizin 38- maz. buluruz. girecekti. A m a cihadın temeli; 28- girdiğini b a ş l a y a n ve a l t ş u u r d a Muhammed B u n d a n s o n r a Bizans Belki yolcuya sevaplar elleriyle dönerler zekât içinde, ve verdiğimiz sadakadan faiz Allah hakkını ver..." katında artır- artırır." kazandıkları diye, Allah yüzünden onlara karada ve yaptıklarının denizde bir kısmını taddırıyor." 11- " L O K M A N Daha Mekke devrinde bildirimleri iki t a r a f t a n dan da SÛRESİ": ilk f i l o z o f ç u l d ü ş ü n c e kanıksanır kanıksanmaz, da Kureyş z e n g i n l e r i n c e de anılmaya başlanır. Çünkü ideoloji pratik t a r i h s e l kuru müslüman lafa hedefi her çekirdeği tarafın- herkesin, karnı h e r k e s t e n çok t o k t u r ; y a p ı l a c a k iş v a r s a yapılır. de O ' n u s o r u p kışkırtır: ı s ı n m a l a r ı ve devrim hele barbarın Kureyş zalimleri 28- "Doğru Henüz tutar. iseniz bu fetih ç e k i r d e k zayıftır, ne zaman vakit diyorlar" gerekir. Peygamber bunu elleriyle Çünkü "yetişmek" "yetiştirmek" veya " y a r a t m a k " denen olayın z a h m e t i n i v e koşulların b i r a r a y a g e l i ş i n i n z o r u n l u l u ğ u n u s e z e r : 24ların "Sabrettikleri içinden ve ayetlerimize buyruğumuzla doğru kesinlikle yola inandıkları ileten zaman, önderler on- yetiştirmiştik." İ s r a i l o ğ u l l a r ı için geçerli olan bu g e r ç e k Hicaz t o p l u m u için de geçerliydi. V a k i t d o l m a l ı y d ı : D e v r i m bir sıçramadır. İ n s a n beyni o s ı ç r a m a y a h a z ı r l a n m a m ı ş , ne o l d u ğ u n u bu s ı ç r a m a içinde b i r d e n b i r e a n l a y a m a z . Ve her kişi duğu cephenin Fetih bulun- içinde neyse odur. günü devrimden yana geçişler i n a n m a y a ve h a z ı r l a n m a y a bağlı kalır. olsa da, işin aslı önceden Hazırlık hep o kısa s ü r e n dev- rim z a m a n ı içindir, d a h a f a z l a " m ü h l e t v e r i l m e z " . Hicret'ten 6 yıl sonra M u h a m m e d açık açık f e t i h t e n s ö z e d e c e k t i r : Fetih sûresi şu ilk ayetle başlar: "Biz sana apaçık bir fetih verdik." Ç ü n k ü d e v r i m içine girilmiştir. M u h a m m e d insan için en zaruri ihtiyaçlar d ı ş ı n d a hiçbir mala mülke-süse-geçime dendi. Ama e r k e k malı mekten gerek eşleri, olmadığını kadınlar, olma yolunda başkaca anlamış daha o Zafer v e g a n i m e t 29- "De 28onun ve paylaşımında edince, P e y g a m b e r eşleri parsa "Fetih "Ey Peygamber! istiyorsanız güzellikle "Ey 33- günü, geldiğinde, Eşlerine gelin bu Kur'an başta düşküngerçeğini Peygamber'i inkâr edenlere inanmaları için için "..Ey söyle: size "Eğer mût'a siz hayatını ve dünya (boşanma bedeli) vereyim salayım!" Peygamber'in onun yapmak de şu a y e t l e r Kur'an'ın en t e m e l verilmez." süsünü sizi 30- geliştir- uyardı. ki: de alçakgönüllüler- süs-ev ve debdebe düşkünlüğünü bir kez d a h a h a t ı r l a t m a k t a n geri d u r m a d ı . mühlet ve içine d ü ş ü r ü l d ü k l e r i bir yol g ü d e m i y o r l a r d ı . lüklerini a p a ç ı k belli ve y a k ı n l a r ı n ı bilge zamandan azab Ehl-i kadınları! Sizden iki kat yapılır. Beyt, Allah kim Bu Allah'a sizden kiri açık bir göre gidermek edepsizlik ya- kolaydır.'" ve sizi tertemiz istiyor." Demek t o p l u m yolunda, doğa ve t o p l u m kanunlarına uyma çabası; devrimci yol, insanı bütün rinden a r ı n d ı r a n bir yoldur. Peygamber da kendisinden kötülüklerden bilir ve kendisine bu y o l d a t e m i z l e n m i ş g ö r m e k ister. olamaz... Kendisini altbilinç (Nefis) Nefsi t e r b i y e e d e n bir yoldur. en yakın Ne var ki Peygamber sülalesine veya Ehli kötülükleKi olmuş bu y o l u insanları herkes Peygamber Beyt'e, O ' n u n ev halkına ve soylarına sokmak i s t e y e n l e r de miz P e y g a m b e r c i o l m a k isterler; sırf soy itibarıyla terte- bu m o d e r n ç a ğ a d e k s ü r ü p gelmiştir. O y s a M u h a m m e d gibileri v e O ' n u n t a r i h s e l g ö r e v l e r i binlerce y ı l d a bir g e l m e k t e d i r . S o y - s o p ile v e y a y a k ı n l ı k ile o l a b i l e c e k bir şey değildir. O temel bir o l a n a k sağlayabilir. A m a larına-görevlerine-kavrayışlarına d ü ş e n e l b e t t e bu o l a n a ğ ı o temeli bağlı koşul- Peygamber'e M u h a m m e d o l a m a z ve Kur'an'ı alamaz. "Elçileri (Peygamberleri) "Biz sizin de larından biz gelişir... b e l i r t m e k ve u y a r m a k t ı r . . . Ve d o ğ a l d ı r ki her ö n ü n e g e l e n Hz. Vahiy k u l l a n m a k kişinin olarak gibi dilediğine size Ama delil onlara insandan nimetini lar çoğalabilir. ki: bir şey (ayetlerini) getiremeyiz. pekala dediler başka değiliz. lütfeder. İnananlar Allah'a determinizm Hatta t a r i h s e l çe, t e f e c i - b e z i r g a n ş e y t a n ı 52akıllı "Kur'an olanlar 22doğru "İş bir bitecek, ben Kitaplı olsun açmış keskin savaşlarla ilerledik- tebliğdir. İnsanlar bununla uyarılsınlar, alsınlar." olup vaddetti, çağını koyacaktır - . A k ı l l ı l a r öğüt Ebu s ü f y a n dölleri bile y o l a gelirler: insanlara öğüt devrim size şeytan dahi diyecek: vadettim ama bu Allah yalandı. size hak olarak (...)" kitapsız o l s u n her P e y g a m b e r irili ufaklı t a r i h s e l dev- rim d a l g a l a r ı n ı n y a r a t t ı ğ ı g e r ç e k bir liderdir. ranışları, v a r s a bu s a ğ l a m t a r i h s e l d e v r i m o l a y ı n d a n ; di y a ş a d ı ğ ı kitapları, çağın belirleyici bilinç a l t ı n d a y a r a t t ı ğ ı 24- "Görmedin kökü yerde, ağaç yine Allah 'ın 26- "Kötü etkilerden 27le mi? Allah "Allah izniyle daima ken- bilinç ve O ö l ç ü l e r d e de s a ğ l a m da bir benzetme gökte olan yemişini gövdesi yaptı; güzel bir güzel söz-doğru ağaç gibidir ki o verir." yerin üstünde, kolay koparı- kötü bir a ğ a c a benzer." inananları, sağlamlaştırır kaynaklanır. nasıl dalları durumu sözleri-dav- yansımasıdırlar: sağlam sözün lan, kökü o l m a y a n Bu y ü z d e n k o m p l i k e olaylar b ü t ü n l ü ğ ü n ü n temellere oturmuş gerçekliğin söz, kul- olmadan u y a b i l e c e k insan- bir kez y e n i ona göre ö n d e r l e r i n i ve kitlesini ç ı k a r ı p yola alıp t e ş k i l a t l a n ı r l a r . izni dayansınlar." P e y g a m b e r i v e Kur'an'ı a n l a y ı p o n a Çünkü tarihsel Fakat Allah, Allah'ın dünya (kararlı-istikrarlı hayatında da, ahirette de sağlam söz- kılar)." A l l a h z a l i m l e r i sapıtır ve dilediğini işleyip yapar. " K ö t ü s ö z " d e n e n şey, d o ğ a v e insan t o p l u m u n u n gidiş k a n u n l a r ı na, t e m e l d e n karşı çıkan, u y u m y a p a m a y a n k i ş i - z ü m r e v e y a sınıfların sözleridir. veya Son duruşmada bu yüzden u y u m y a p a n l a r c a y o k edilirler eritilirler. "İyi s ö z " d o ğ a v e t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n a s e z e r e k v e y a bilimsel o l a r a k u y u m y a p m a y a ç a l ı ş a n l a r ı n y o r u m l a r ı d ı r . S o n d u r u ş m a d a (nice e z i y e t l e r d e n s o n r a da olsa) zafer "iyi s ö z " ü n d o ğ a ve insan t o p l u m u 234 nun gidiş k a n u n l a r ı n ı o r t a y a koyan g e r ç e k t e o r i n i n ve pratiğin o l a c a k tır. İ n s a n l ı k bu y o l u t u t m a k m e c b u r i y e t i n d e d i r . A n c a k "Her Nefis" yani her kişi, bilinci ve altbilinciyle, gücü o r a n ı n d a bu y o l d a yürüyebilir. "Kişi" v e y a "nefis", bu y o l d a y ü r ü r k e n kendisi için " k a z a n d ı ğ ı " her zerre doğa ve t o p l u m d e n g e s i n e o d e r e c e d e u y u m s u z luk o l a r a k t o p l u m a ve k e n d i s i n e geri t e p e c e k ve o n u n l a c e z a l a n d ı r ı l m ı ş olacaktır - . Do ğa ve T o p l u m d e n g e l e r i bu d e r e c e hassastır. Bu hassas ritmi s e z e n her sağ d u y u l u insan " A l l a h ' t a n ; gidiş k a n u n l a r ı n d a n " korkar ve k o r k m a l ı d ı r v e y a o d e r e c e h a s s a s , dikkatli olmalıdır - ." 12- "HİCR SÛRESİ": 27nüfuz "Cann eden [iblis, kavurucu şeytan]'a ateşten gelince onu da insandan Ş e y t a n da i n s a n d a n ö n c e ve a t e ş t e n y a r a t ı l m ı ş t ı . dince, y a z ı s ı z t a r i h t e (tarih ö n c e s i n d e ) g e ç e n laştırma prosesi değiştikçe, daha önce, yarattık." Gelenekler, uyarınca sembollerle yorumlamışlardır. Prose (gidiş) k u t s a l l a ş t ı r m a a ş a m a s ı n a g ö r e y o r u m l a r (tensel m a k üzere) a n l a y ı ş a göre değişir, ken- k o m ü n c ü l tarihi, kutsalaynı kal- başkalaşır. Ş ü p h e s i z ki Ş e y t a n da Cin de m e d e n i l e ş m e n i n getirdiği bakış açılarıyla y o r u m l a n m ı ş t ı r . A n c a k beyinler, k u t s a l l a ş m a prosesi ile k u r u l d u ğ u için, T o t e m - i n a n ı ş l a r ı gerilerde kaldığı ö l ç ü d e onlara Ş e y t a n - c i n yakışt ı r m a l a r ı yapılmıştır. Çünkü m e d e n i n i n , g ö k s e l l e ş m e y e başlayan insan ve tabiat t a n ı m l a r ı n ı n temsil ettiği t o p l u m u n çıkarlarına ters d ü ş e n barbar t o p l u m l a r ı n T o t e m s e m b o l l e r i onlara Ş e y t a n - c i n gibi g ö z ü k m ü ş t ü r . İlk Irak M e d e n i y e t i n e g e ç m i ş S e m i t g ö ç e b e v e t a r ı m v e r i m l i l i ğ i n i n s e m b o l ü yılanı Ş e y t a n : kendi 4 b ü y ü k ı r m a ğ ı n s u l a d ı ğ ı nın; Kafkasya eteklerinin - Van yaylaları- O'nu yitirdikten sonra öldürücü haline getirmişler; insan'ın bir sıla (medeniyetin) hasretiyle cennet ülküsü balçıktan o l a n a k l a r l a y a r a t ı l ı ş ı n ı n A d e m - H a v v a yaratılışı ç e b e ve kent k a b i l e l e r i n i n riyle y o r u m l a n ı ş ı ; benzeri hep alışmış beyinlerin sisteminden kaynaklanmış en Habil-Kain veya Kabil, gö- öyküle- kopuşamayan en t e m e l d e üretici düşmekten sembolleştirici düşünce bilinen ö r n e k l e r i d i r l e r . güçler gelişimine dayanırlar; k a v r a n ı p , t o p l u m gidişi olmadık saçma-havada külasyonlara doğal p r o s e s i n e göre d ü ş ü n m e y e v e d a v r a n m a y a Totemden gidiş, d e r i n - k ö k l ü ayrıntılı medikçe, semitlerde tekniksiz h a l i n d e algılanışı; Süleyman'ın cinlerle-kuşlarla konuşup anlaşması ve kutsallaşma G e r ç e k t e hepsi kent b a r b a r l a r ı n ı n , Kandırıcı gibi algılayışları; kalmış kafa o içinde titizce izlen- k a r ı ş ı k l ı k l a r ı n a v e spe- kurtulamayız. Geleneklerin şeytanın ve cinlerin ateşten yaratılmış olmaları üzerinde duruşlarına ve insandan daha önce yaratıldıklarına dair bir prose çizdiklerine bakılırsa, bu u y d u r m a - g e l i ş i g ü z e l bir y o r u m katkısı sayılmamalıdır. Ateş, orta v a h ş e t ç a ğ ı n ı n yaratığıdır. Ama en çok v e medeniyete en y a k ı n g e ç m i ş t e O ' n u a ş a ğ ı b a r b a r l ı k t a , ç ö m l e k ç i l i k ve ev işlerinde, t o t e m s e m b o l l ü kadın tanrılı kabileler kullandılar. Kadın t a n r ı l a r ı n meden sembolü . ateştir. T a p ı n a k l a r da ateş hiç s ö n d ü r ü l - yakılırdı. D e m e k ş e y t a n ve cin algılarını en a z ı n d a n A ş a ğ ı B a r b a r l ı ğ a d e k indirebiliriz. A s l ı n d a dek gider; oluşur. prose, V a h ş e t ç a ğ ı n d a bilinç-bilinç altı " R U H gelişimi ilk cinsel y a s a k l a r v e A t e ş ' e içinde T O T E M İ Z M ile birlikte Ç ö z ü m ü de öyle olacaktır... B u r a d a k o n u m u z l a ilgili o l d u ğ u k a d a r ı n a d e ğ i n i r s e k , A t e ş s e m b o l l ü kadın t a n r ı l a r ı n v e y a ö n d e r l e r i n , kabilelerini y ö n e t m e v e d ü ş ü n c e ge- liştirme işinde k u l l a n d ı k l a r ı b ü y ü - f a l s e r e m o n i l e r i n d e ateş de kadın da ve O'nun gelecekten haber v e r m e , t o p l u m u y ö n e t m e (büyü-fal) işleri de bilerek d o k u n u l m a z l a ş a n saygı ve korku u y a n d ı r ı c ı e l e m a n l a r haline g e l m i ş l e r ve y a b a n c ı k a b i l e l e r c e de kendi gidişleri de b u n a u y d u ğ u u y u l m u ş ve yaygınlaşmıştır - . için, b u n a Medeniyete geçilince sadece girmiştir. totemli k u t s a l l a ş m a gidişi y e n i bir a ş a m a y a K u t s a l l a ş t ı r m a s ü r d ü ğ ü için kadın t a n r ı l ı - a t e ş - b ü y ü s e m b o l l ü kabileler, m e d e n i y e t i n s a n l a r ı n a ş e y t a n - c i n gibi g ö r ü n m ü ş ve algılanmıştır - . Hicaz kent t o p l u m u bu g i d i ş t e n en az beş-altı bin yıl s o n r a g e l m e sine karşın kendisi de y a z ı s ı z tarih ö n c e s i t o p l u m u d u r . kendisinde sentezlemek zorunluluğunu 1- K u t s a l l a ş t ı r m a lere sıçratmaya gidişinin hatta d i n a m i k bir elemanıdır. kutsallar Bu, iki zıt gidişi getirmiştir; kutsalı olmaya Kutsallığı gök- hazır bir t o p l u m d u r : T a r i h e yeni yeni g i r m e k t e d i r . 2- Fakat k e n t t e n m e d e n i y e t e g e ç e c e k en son t o p l u m d u r , yani sallar kutsalı o l m a k için t ü m eski Bu hem tünlüğü, lara. barbar olup geç geliş Muhammed'in İ b r a h i m ' d e n intikal Şairler, veren cinleri de meziyetini medeniyeti kazanmak savaşıyla bu a n l a m a k gibi fırsatını meziyet bir vermiştir kazanılacaktır. üson- Temel, ile gelir... olan, insanlardır. hem kut g e l e n e k l e r e ( b i r i k i m l e r i n e ) sahiptir. cinlerin Bir çeşit eski yol gösterdiği, büyü-fal cinlerden işlerinin haber alan- babahanlıkla birlikte y a y g ı n l a ş m a s ı ve t a n r ı s a l l ı k l a r ı n gelişimiyle halk a r a s ı n d a d e y i m yerindeyse " a y a ğ a düşmesi"dir. 1500-2000 yıl ler y a p m a k t a y d ı . geçtikten sonra lenek destan gelecekten Bu işi de s a z l a - s ö z l e şairler y a p m a k t a d ı r l a r . öncelerindeyse bunu Peygamberlik geleneği İsrailoğullarında Peygamber- İsrailoğullarından Asurlular'a bu g e l e n e k her y a n a y a y ı l m ı ş olmalıdır. Ve biraz ge- ezberleyip haber veren düşünce kırıntısı falcı-büyücü yumurtlayanlar işlerine de şair olup g i r e r e k diyar diyar d o l a ş ı r l a r ; İ l h a m l a r ı n ı A l l a h ' t a n değil de c i n l e r d e n a l d ı k l a r ı n a inanırlar. C i n l e r i n i n ş a h ı s adı gibi adları olur; onları ç a ğ ı r ı p g ö r ü ş ü r l e r . . . Hicaz t o p l u m u n d a beslenirler. şairlerin Gelecekten durumu haber almak, budur, halk a r a s ı n d a bilinmeyene k o r k u - h e y e c a n e t k i l e r i y l e şairler, bir renktirler a m a köklülüğü yanında Kureyş Uluları cinlere tutulup karşı olan k a b i l e - k a n d a ş aile aşağıdırlar. bu y ü z d e n , a ş a ğ ı l a m a k , etkisini M u h a m m e d ' i , deli g i d e r m e k isterler. bir şair y e r i n e k o y u p Mekke devrinde yaptıkları hep budur: 6- "Dediler ki" Ey kendisine zikir öğüt indirilmiş olan, sen mutlaka cinlenmişsin" M u h a m m e d g o c u n m a z , d a h a ö n c e k i s û r e l e r d e b e l i r t t i ğ i m i z gibi silahı t e r s i n e ç e v i r m e s i n i bilir; tır; uluların psikolojisini d e r i n d e n y a k a l a m ı ş - Lut k a v m i n i ve S o d o m ' u ö r n e k v e r i r k e n ve her z a m a n şu g e r ç e ğ i a l ı n l a r ı n a y a f t a o l a r a k çiviler: 84- "Kazandıkları (kötülüklerin (bencil azabları) zenginlikleri) kendilerinden hiçbirşeyi savamadı". Hicaz t o p l u m u , İ b r a h i m ' d e n beri intikal ile g e l e n 5 - 6 bin yıllık geleneklerle, b a r b a r l ı k t a n h e n ü z ç ı k m a k t a olsalar bile akıllarını g e l i ş t i r m i ş bir t o p l u m d u r . Ş e y t a n k o n u s u da artık g i d e r e k cinler gibi ruhsal olaylar içinde i n c e l m i ş "Senden istekleri içine (ayetlere kendi önce biçimlerde y o r u m l a n m a y a hiçbir kesinlikle dek) resul şeytan karışmasını ayetlerini 52. nebi karışmış derhal sağlamlaştırır. bidir." (Hac S û r e s i . ve olmasın. (başka Allah başlamıştır: göndermememiştik bir ayetle) bilendir, ki, Fakat Allah iptal hüküm O'nun şeytanın eder. ve Sonra hikmet sahi- Ayet) Üretici g ü ç l e r l e birlikte t o p l u m biçimleri v e o n u n l a birlikte d o ğ a n ı n b a ş k a l a ş ı m ı s ü r e k l i değişir ve gelişir. nılmalar içinde, ilerler; P e y g a m b e r d e olsa İ n s a n l a r da sürekli d e n e m e - y a hataların basamaklarına basarak ö l d ü r ü c ü S t r a t e j i k hatalar bir y a n a , beyin; z e k a ve akıl sürekli k ü ç ü k k ü ç ü k hata basamaklarına b a s a r a k onları a ş a r a k gelişir ve gir- diği y e n i t o p l u m v e d o ğ a b a ş k a l a ş ı m l a r ı n a böyle a y a k u y d u r a b i l i r ; d ü r ü c ü hatalar, u y u m s u z l u k olur v e kişiyi t o p l u m u elekten öl- kendiliğindenmişçe g e ç i r e r e k tarih yapar. Peygamber kadar "ezeli: gibi önderler, Stratejik (öldürücü) hata t a n r ı s a l g ü z e l l i k g e ç m i ş " ( E n b i y a süresi. insan t o p l u m u n u n v e d o ğ a n ı n yapmayacak 101. ayet) yani keskin ö z ü n d e n o l d u k l a r ı için Peygam- berlik m e r t e b e s i n e d o ğ r u " y e t i ş t i r i l m i ş l e r d i r . " V e insan t o p l u m u n u daima s t r a t e j i k h a t a l a r d a n ö l ü m l e r d e n d ö n d ü r m e k için görevlidirler... Ama onların en sonuncusu Muhammed dahi olsa, insan aklı irili ufaklı hata b a s a m a k l a r ı n ı ç ı k a r a r a k y ü r ü m e k z o r u n d a d ı r . Ç ü n k ü hayat t e z - a n t i t e z - s e n t e z ile zikzaklı yürür. o daha çok t o p l u m u n u n şeytanı M u h a m m e d b u n u sezmiştir. A m a olan Kureyş içinde o ş e y t a n a Uluları'nın rindeki etkilerini bilir ve kendi benzeri a y e t l e r : Fakirlerle birlikte o l m a m a k ; v e y a kendi karşı s a v a ş verir. üzeBu Kureyş T a n r ı l a r ı y l a birlikte, t e k t a n r ı A l l a h ' ı n a d ı n ı n a n ı l m a s ı gibi tan etkilemesi olduğunu açıklayan uzlaşmaların ayetler b u hata, şey- Peygamber beynindeki iç savaşı açık eder. O bu denli d o ğ r u c u başı ve inançlıdır - . Peygamberiyle belirli cin toplumu arasında, İbrahiminki kadar olmasa u ç u r u m l a r olsa da Hicaz t o p l u m u b ö y l e s i n e gelişkindir. olgularını hurafe akıl t ö r p ü s ü n d e n bilgiyle kaynaştırmaya "Andolsun kullarım olur o l m a z Ve her o l a y d a komüncül uygulayan zekasını bilinçle açılmıştır: Tevrat'tan varis sonra olacak'diye İyi i n s a n l a r a ; 13- geriliğinden; ç ı k a r m a k üzeredir!.. da Şeytan- Zebur'da da 'yeryüzüne kesinlikle iyi yazmıştık." kollektivizme; k e n d i l e r i n e inanırlar... "YUSUF SÜRESİ": T e v r a t ' t a n f a r k l ı c a d e r s l e ş t i r i l e r e k ele alınır. " N e f i s ile s a v a ş , s a v a ş l a r ı n Freud'den beri modern en Finans u l u s u ( y ü c e s i ) d i r " bu s ö z ü a n c a k , Kapitalizm çağıyla birlikte yeterince a n l a y ı p d e ğ e r i n i yerli y e r i n d e y o r u m l a y a b i l i y o r u z . Nefisin bu d e r i n sezilerle kavranışının " t e s a d ü f değildir: gesidir aynı Hz. tefeci Bu bezirgan evrenselliğinin eşiğinde oluşması kişinin t a r i h s a h n e s i n d e o l g u n l a ş t ı ğ ı n ı n g ö s t e r - zamanda... M u h a m m e d ve Kur'an bunu, kendi çağının zorunlulukları öl- ç ü l e r i n d e d e olsa, y ü z l e r c e yıl ö n c e d e n g ö r m ü ş v e bildirmiştir. " Y u s u f s û r e s i " bunu dersleştirir. Bu s o s y a l sınıf y o r u m l a r ı n ı da a ş a n , beyin - kişi psikoloji inceliklerine de g i r e b i l e n ki bu, sosyal bir b ü t ü n l ü ğ ü ve ç a ğ ı n a medeniyetlerin içine girdiği sınıf p a r ç a l a n ı ş l a r ı göre üstünlüğünü evrensellik aşamasının gösterir gereğidir, yaygınlaşmıştır. " Y u s u f S û r e s i " nefsin t e m e l l e r i y l e ilgili çeşitli gidişlerini ö r n e k l e y e rek, b u n l a r ı n t o p l u m z a r a r ı n a o l a n l a r ı n ı y a s a k - h a r a m - z a r a r l ı iş o l a r a k ayıklar-örnekler; islam a l e m i n i n b e y i n l e r i n e ( y ü r e k l e r i n e ) g i r e r e k nü- fuz e t m e y i d o l a y ı s ı y l a k u t s a l l a ş m a y ı bilir. İ s l a m ' d a " ş e y t a n " m e s e l e s i bile, nefisle ö z d e ş l e ş t i r i l e r e k kişi ve beyin üzerine g i d i l m e k inceliği hassasiyeti ve ustalığı gösterilmiştir. Daha- sı düşlerin y o r u m u n a bile girilmiştir. Yani bilim ve bilgi A l l a h ' ı n baskısı altında olsa bile s o n s u z gelişim y a p a b i l m e ö z g ü r l ü ğ ü n e sahiptir. Ne kadar bilgi ve bilim olursa, o denli Allah'ın ispatına k u l l a n ı l m a k istenir. Çünkü Allah "en bilgin" olandır. Bilgi ve bilim Allah'ın bir yansımasıdır - . Bu yüzden bilimden korkulmaz, tersine bilime özgürlük verilerek savaşılır-. A n c a k d i y a l e k t i ğ i n b u cilvesi, son d u r u ş m a d a , şimi içinde, A l l a h g e l e n e k - g ö r e n e ğ i n i egemenliğine menliğine alıp alacak bir gidişi gelişmesine kurguluyordu. (kendi bilimin s o n s u z geli- (bilinçaltımızı) çıkarları Önce bilince ç ı k a r a r a k din, bilimi doğrultusunda) ege- özgürlük tanıdı; belirli b i r i k i m l e r d e n s o n r a asıl g e r ç e k l i k her t a p ı l a n ı o l d u ğ u gibi tektanrıcı Allah'ı da bilinç a l t ı n d a n kaldı ve bilim ü s t ü n l ü ğ ü n ü söküp atmaya yönelmek zorunda kurdu... Y u s u f S û r e s i ' n d e diğer s û r e l e r e göre d a h a g ö z e batan bir derli t o p luluk vardır. Araya başka konulara b a s i t - t a n ı d ı k v e çok işlenen için kendi ilişkin öykülerden ç a ğ ı n d a ö n e m l i d i r bu. İlkel ma ç ö z ü l ü r k e n , " n e f i s " bireycileşir. tiksinen ve üzüntü ber ö r n e ğ i y l e , duyan nefisin nefis kendisi olur. Oysa Tevrat'ta Hem uyarır. tarihsel D e v r i m i y l e k a r ı ş m ı ş bir ö y k ü d ü r . kendisini Yusuf öyküsü, "Biz, maları hemen sana Yusuf Peygam- vahiy etmekle iş bu Hiksos P e y g a m b e r i m i z i n bu bellidir. bu Kur'an'ı Kur'an'dan çevresini yapılan Kur'an bunu " N e f i s " d e r s i y l e başlangıç ayetlerinden anlatıyoruz... hem Mısır'a ele a l m a y ı kendi t o p l u m u için d a h a u y g u n bulur. 3- B u n d a n en çok i r a d e y e işaret eder. Y u s u f s û r e s i n i a d e - konuda güzelini sana Yalın Muhammed b e y i n d e k i cinsel v e s o s y a l y a s a k l a r l a d i n a m i z m ile ö z d e ş l e ş t i r e r e k anlatır. sûreyi sevdiği Hz. s o s y a l i s t t o p l u m u sınıflı t o p l u - Hatta hayvanlaşır. Peygamberin bulmuş zaaflarına ve çelikten ta a y e t l e r pek g i r m e z . biridir. A m a Öyküye kıssaların (örneklerin) başlarken bu en hatırlat- genellikle yapar: 2- "Biz Ama O'nu Arapça burada bu bir y ö n e l i ş vardır. sûredir. bir Kur'an hatırlatmalarda Y u s u f sûresi, "Kıssaların en olarak baştan güzelini sana başa rumu ve tedavisi bizzat kendisi gibidir. ki anlayasınız." tek konuyu bütününe anlatan a n l a t ı y o r u z " hatırlatması özellikle Y u s u f P e y g a m b e r i n ö y k ü s ü n d e n Yusuf Peygamber'in indirdik bir b ü t ü n l ü k ve s û r e n i n k a y n a k l a n m ı ş gibidir. nefsin en tek burada Çünkü: belirgin y a n s ı m a s ı - y o - Y u s u f P e y g a m b e r dünya güzeli bir erkektir. Kadınların nefsini ayartır. A m a o çelikten iradesiyle cinsel ve sosyal yasaklara uyar. Ç ü n k ü O psikolojk bir ruh hekimi gibidir. Düşünceleri okur, insanlara anlayış gösterir. Ve sözlerin düşlerin y o r u m u n u yapar. Nefis y o l u y l a , m e d e n i y e t e geçiş y a p a n insana, P e y g a m b e r e bile nüfuz eder. Besbellidir ki Hz. M u h a m m e d bu ö y k ü y ü d e f a l a r c a , çok iyi d i n l e m i ş ve bellemiştir. Ş ü p h e s i z ki nefis ü z e r i n e s e v d i ğ i b e ğ e n d i ğ i içine işlediği dersleri dek arzu Hz. san de a l m ı ş , ç e v r e s i n i n de b u n l a r d a n y a r a r l a n m a s ı n ı s o n u n a etmiştir. M u h a m m e d de bilime, gibi, karanlığı h ü m a n i z m e ve ö n d e r l i ğ e y a t k ı n her in- aydınlığa çıkarmak, somutlaştırmak merakına sa- hiptir. İ n s a n nefsi en g ö r ü n m e z en b i l i n m e z t u z a k l a r l a ve itilimlerle işleyen Bu beyin mekanizmasına (bilinç-bilinçaltı çarpışmalarına) m e k a n i z m a d a cinsel v e s o s y a l y a s a k l ı l a r l a d i n a m i z m çeşnileşip-aşırılaşır. itilimleri sezer. A m a nuya büyülenir; P e y g a m b e r kendi hayatından da bunu, dayanır. kazanarak bu d e r i n bunu y o r u m l a y a m a z . Y o r u m l a y a m a d ı k ç a ayetler konuyu k u t s a l l a ş t ı r a r a k dersleştirir. bu ko- Yusuf Peygamber'in öyküsü, Hz. Muhammed'in bu konudaki has- sas m e r a k ı n a d o k u n d u ğ u ö l ç ü d e s û r e l e r v e a y e t l e r içinde özelleşir. E n ele g e ç i r i l i n m e z v e y ö n e t i l e m e z (bilinip g ö r ü l e m e d i k ç e t a m tersine insanı yanımız) bilinçaltı etkileriyle y ö n e t e n nefsimizdir. hatta netemedikçe sosyal hayvanlığından bilerek b i l m e y e r e k geldikleri İnsan ise, cephe Do ğa ve insan bilimlerinin bu "Nefis" konusu olmuştur. Beyninde yoğunlaşıp özetlenmektedir. Beyni bütün bütün son seren bilince çıkarıp y ö - k u r t u l a m a y ı p d o ğ a v e insan t o p - l u m u n u d ü z e n e s o k a m a y a c a ğ ı anlaşılmıştır. Nefis insan alçaltıp yerlere Gerçekten de insanoğlu O'nu veya "Zihin bilimlerin ama bilimlerin s e n t e z i süreçleri derinlikler bilimi" denen konu b i l h a s s a ö n c e insan b i l i m l e r i n i n ve g i d e r e k olarak gelişen tarihsel maddecilik olmaksızın çözümlenemez. Bu y ü z d e n olma bütün savaşı yücesidir" s ö z ü n e Hz. zisi, uyarlar Muhammed başlı olduğunu bilimler, verirlerken, başına, bu son İslam'ın ve ile mücadele savaşların en doğrularlar. (ve Kur'an'ın) ne denli cephe hesaplaşmasıyla sentez "Nefis kendi ç a ğ ı n d a k i bu p o t a n s i y e l se- insanlık kollektivist-bilimsel hassasiyette a n l a t m a y a y e t e c e k güçtedir. Şüphesiz ki Muhammed'in asıl g ü ç l ü olan. içinde y a ş a d ı ğ ı çağın determinizmidir M e d e n i y e t l e r i n ( d ü n y a n ı n ) t ı k a n d ı ğ ı bir o r t a m d a t a r i h - sel d e t e r m i n i z m işte böyle hiç u m u l m a d ı k A r a b i s t a n ' d a a d a m ı n ı bulup teşkilatlayıverir... Bu yüzden M u h a m m e d - K u r ' a n v e İ s l a m d e y i p g e ç i l m e m e l i , bilinç- lere çıkarılmalıdır. Y ü z l e r c e yıldır Hz. larda yaşaması hafife a l ı n a m a z . karşı belki de en s o n s a v a ş ç ı buluşuna ve ilerleyişine kanunlarına) evet ama cilik kendini Allah'ın O (kişi-sınıf-zümre didişmelerimizin) Çünkü M a d d e c i l i ğ e , Tarih bu c e p h e d e kalacaktır: hayır" d i y e c e k l e r d i r . müzminleşecektir. M u h a m m e d i n ve K u r ' a n ı n insan- Tarihsel bilince zaman bir t ü r l ü çıkarılışına sosyal sonu uzak d ü ş e r e k , (evrimin hayvanlığımızın gelmeyecek, kabataslak evrimcilik veya tarihsel bile ikna e t m e k t e n bilimine "Bilimin her türlü verim madde- hastalığın-sansürcülü- ğün ve en k ö t ü s ü i n c e l m i ş m a n e v i ş i d d e t i n p e n ç e s i n e en az karşı t a r a f kadar d ü ş m ü ş olacaktır - . Şimdiden bilince ç ı k a r ı p ç a r p ı ş m a k gerekir. Y a k u p ve Yusuf zamanı: H i k s o s l a r a d ı n a bağlı İ.Ö. 1750 dolaylarında Mısır M e d e n i y e t i bir t a r i h s e l d e v r i m l e s a r s ı l m a k t a d ı r . İsrailoğulla- rının bu t a r i h s e l d e v r i m d e n uzak d ü ş m e d i k l e r i anlaşılıyor. Bu tarihsel devrimde İsrailoğulları leler birliği v e y a denen Yakupoğulları'nın, konfederasyonunda, Yusuf'a bağlı liderliği, Y a k u p ' u n d a d e s t e ğ i y l e öne ç ı k m a k t a y k e n ; teşkilatlarının kabi- kan t e ş k i l a t l a r ı n ı n diğer k a r d e ş kan m u h a l e f e t i y l e k ı s k a n ç l ı ğ ı y l a karşılanmıştır. Y u s u f ' u n öy- küsü, bu olayı m a s a l l a ş t ı r m ı ş olmalıdır. Aslı T e v r a t ' t a T e k v i n 37 ile 50. Bap'lar a r a s ı n d a uzun uzun anlatılmıştır. Kur'an kendi t o p l u m u n u n ta- rihsel g ö r e v l e r i n e göre olayı, " N e f i s " t e r b i y e s i a ç ı s ı n d a n dersleştirir. Çünkü tarihsel geçilmektedir. devrim ile b a r b a r l ı k t a n Bu, b i r e y s e l l i ğ i n - k i ş i m e d e n i y e t e , sınıflı t o p l u m a m ü l k i y e t i n i n , eski sınıfsız t o p l u m u ahlakıyla birlikte p a r ç a l a m a s ı ve b o z m a s ı n d a n öte, k o n t r o l ü n e alıp dej e n e r e e t m e s i n i n de d e v r i m e karşı g e l i ş e r e k aktığı bir gidiştir. A l l a h ve Peygamberi bu gidişi, d e v r i m ç e k i r d e ğ i ve c e p h e s i içinde kontrole al- mak ve yeni d o ğ m a k t a olan m e d e n i y e t i ö n c e k i l e r d e n daha uzun ö m ü r lü kılmak zorundadır. açısından, komün; Bu y ü z d e n Y u s u f ' u n ö y k ü s ü ; ilkel sınıfsız t o p l u m t o p l u m içerisinde de k o r u n m a s ı n ı amaçlar. gibi dikkat çektiği cinsellik ilkel t o p l u m l a r ı n m e d e n i y e t k a r ş ı s ı n d a nasıl ibretli kadar kaygıları g ü d e r ş ü p h e - D a ğ ı n ı k ve karışıktır. o zamandan, rinde nefislerin bir gelişimdir. Barbar, m e g a l o m a n i k sivrilişlerin medeniyete çözülüşle- kabarıp p a t l a d ı ğ ı ve b u n u n medeniyetle ve gelmez, Modern "Hani için ise Y u s u f ' u n ö y k ü s ü Baya ğı gelebilir. lerinin en derin 4- gör- M u h a m m e d de aynı olayı yapamaz. insan nıksanmıştır - . kabarışla- bir olayı ö n e m s e r v e g e l e n e ğ i n e geçirir. 2000 y ı l d a n aşırı bir z a m a n s o n r a g e l e n önemsemeden ilişkilerinde kıskançlıkların rını y o k s a y m a y a c a k kadar dikkatli ve sentezcidir. Yeni mezden sınıflı doğrudan "Nefis"lerin terbiyesinde yoğunlaşan bir tarzı g e l i ş t i r m e m i ş t i r . A n c a k daha medeniyet; Bu y ö n ü y l e öne çıkarılır.. T e v r a t ' t a yer alan Y u s u f ' u n ö y k ü s ü d e aynı siz. A n c a k Kur'an nefislerin t e r b i y e s i ahlakının, pek bildiktir ve t e r s i n e ka- Hayır, M u h a m m e d z a m a n ı n ı n e t k i l e n i ş - kökleri y a k a l a n ı r s a bize de d e r s l e r çıkabilir. Yusuf babasına demişti ki: Baba düşümde on bir yıldızla, ona s e c d e eder. g ü n e ş i ve ayı g ö r d ü m ki bana s e c d e e d e r l e r d i . " Yusuf o kadar g ü z e l d i r - y a k ı l ı ş ı k l ı d ı r ki t ü m e v r e n Bunun anlamı: İ n s a n , e v r i m i n en üstün a ş a m a s ı en değerli varlığıdır. Evrimin g ü c ü , insan t o p l u m u n d a ve o t o p l u m u n içerisindeki y e t e n e k l i t e ş k i l a t ç ı - b i l i m s e l ö n d e r i n s a n l a r d a yansır. t o p l u m d a n gelir, doğadan ve t o p l u m d a n aldıklarını çaltıyla olsun g e r i y e v e r m e s i n i bedeni kişi ve aklıyla mülküne Bu ş ü p h e s i z ki d o ğ a d a n ve kişide ç e ş n i l e ş e r e k - k i ş i l e ş e r e k yansır. yaptığına döndürürse) sonuna kendini mal-mülk ederse yaratan kişi bilin- doğa ve insana: (herşeyi Evrime kendini v e t o p l u m u n u z a r a r a sokar. G e r ç e k P e y g a m b e r l e r ve önderler, evrimin yaratıcı özelliklerini en y o ğ u n olsun, bilmelidir. T e r s i n e kişi, h e r ş e y i n i kendi hükmeder ve ters d ü ş e r e k ö n ü n d e s o n u n d a Bu y ü z d e n dek bilinçlice (doğa ve t o p l u m u n ) biçimlerde t a ş ı d ı k l a r ı ölçüde, larında evrimin en üstün yansıtıcısı-elçisi olurlar. bu kendi çağ- Her insan evrimin bir y a n s ı m a s ı ve elçisidir şüphesiz. A n c a k evrim birikerek ve atlayarak iler- lediği için P e y g a m b e r veya önderlerin çıktığı çağlarda, evrim, o gidişi çok yoğun mesajlarla duyurur-belirtir. dan farkı bu tür kişiliklerde s e n t e z ederek (yetenekli kılarak) P e y g a m b e r l e r i n veya önderlerin sıradan diğer insanlar- budur. Zaten giderek hemen her insanın da aynı görüşlerde birleşip bu görüşleri t o p l u m l a ş t ı r m a s ı da bu gidişi (evrimin biricikliğini) anlatır-. Aynı t o p l u m d a zıt cephelerin o l u ş m a s ı içindeki diyalektik şahlanışın y a n s ı m a s ı n d a n Yusuf'un hesiz. ruh rüyası Bütün tam anlamıyla da evrimin megalomanik bir e v r e n i n Y u s u f ' a secde yorumunu K o n f e d e r e s y o n , Y u s u f ' u kan t e ş k i l a t ı b a ş k a - kan t e ş k i l a t l a r ı n a a ç m a m a s ı n ı 5- "Babası ederler, hemen Yusuf'a tuzak öğütledi, çünkü bütün oğlum, kurarlar bu sana; rüyanı şeytan kardeşlerine açık Önderlik yarışında kan t e ş k i l a t l a r ı n ı n bilemez. A m a rezonansa Burada k a r d e ş l e r i n e , diğer k o m ü n g e l e n e ğ i n i ya- Kabileye yayılırdı. Y u s u f h e n ü z bunu sunda bugünkü Bu y ü z d e n Y u s u f ' u n nı a l a r a k ele a l m a l ı y ı z ) Y u s u f ' a bunu u l u - o r t a kan ş ı y o r l a r d ı , her konu biricikliği bir y a n s ı m a d ı r şüp- edişinin h e k i m l e r i n e bile s o r s a n ı z bu yanıtı alırsınız. babası (ki b u n u , Y a k u p ' u ; o başka bir şey değildir. bir açma, dedi. [düşmandır İftira insana.] r e k a b e t i ö l ü m olur. babasıyla paylaşır. Liderlik konu- gelirler... Y u s u f ve babasının rüyayı, liderliği diğer kardeşlerden (kan t e ş k i l a t l a r ı n d a n ) farklı y o r u m l a d ı k l a r ı anlaşılıyor. Açıkça liği) bu rüyanın biçiminde biçimi, hegemonya; mevki yorumlanmasından komünün p a r ç a l a n ı ş ı olsa da basmakta ve maktadır. Bu y ü z d e n böyle bir rüya yol açıcı; parçalayıcılıktadır. Y u s u f ve (evrimin) bireycilik hele babası "İşte bunu böyle seni, Rabb'in Ataların Rabb'in Bu bilici gelişim soyuna ve ve seçti ve İçlerinde en İbrahim sana O n l a r rüyayı, A l l a h ' ı n Sana rüyalardaki ile da İshak'a nimetini olayların yoru- sünnetlerinin ince- nasıl tamam- tamamlayacaktır. nimetini Senin beyinlerinde rahat s ö y l e y e n i sezilere v e kendine Dolayısıyla t a ş ı r l a r ve ve y a z d ı r a n ı yazıp söylediklerinden şuur a l t l a r ı n a Hz. bastırırlar. Muhammed'dir. Deve parça ayet y a z d ı r a c a k psikolojik g ü c e ve güven duygusuna, gerçek yücelimlere erişmiştir. A m a y i n e d e b u r a d a y a p m a y a ç a l ı ş t ı ğ ı m ı z gibi kendisinin karşılan- P e y g a m b e r l e r psikolojik t r a v m a l a r z o r l a n - ü z e r i n d e ve her y e r d e parça dahiyane ayıp hikmet[lidir]. içinde bütün fazlasını sezerler. Peygamberlerin m a l a r - d r a m a t i k çelişkiler yaşarlar. çok d a h a kertesinde kendi a r a l a r ı n d a gizli t u t a r l a r : liklerini) öğretecek. toplum Peygamberlik rütbesinin verilmesi olarak kitabının Yakup Yaşanan iftira ye t u z a k l a r a - k ö t ü l e n m e l e r e bilirler v e y a munu (veya A l l a h ' ı n lamışsa, ( k e n d i n e aşık bencil- h e n ü z k o m ü n c ü l g e l e n e k l e r ağır bencillik y a s a k bir işareti, Y u s u f ' a yorumlarlar. A m a 6- bunu hırsı korkmaktadırlar. şuuraltı a r a ş t ı r ı l m a y a m u h t a ç kalmıştır - . Kur'an'ın v e M o d e r n ö n d e r l e r i n de k e n d i l e r i n d e P e y g a m b e r c e bir güç h i s s e t m e leri v e b u n u y a z ı l a r ı n d a d a v r a n ı ş l a r ı n d a s ö z l e r i n d e d i k k a t l e y a n s ı t m a ları, s a n ı l d ı ğ ı n d a n ç o k d a h a üstün bir o l g u n l u k - g e r ç e k y ü c e l i m l e r - t e c - rübeler v e bilim otoritesi gerektirir. A m a e n çok (veya b u n l a r d a n d a h a çok) bir y e r d e cesur hepsinin temeli kollektif a k s i y o n olan özellikleri hak y e m e z - s a t ı l ı k o l m a y a n - t e m i z gerektirir. dan ince kılıçtan keskin bir gidiş izler. trajikomik megalomaniler ve Y i n e de bu gelişim kıl- Bu y ü z d e n b e n i m diyen liderler paranoyalar içinde kanayarak dökülüp giderler. A y a k t a k a l a n l a r ı n iç psikolojilerini ise a n c a k kendileri bilirler: Adam gibi tartışılamamak trajedilerini girişimler-huruçlar; aşabilmek için yaptıkları yalnızlıklarını da a ş m a k bilinçaltlarıyla rek p s i k o l o j i k iç k a n a m a l a r ı ve y a r a l a r ı d e p r e ş t i r i r durur. Kendi y a r a l a r ı n ı y i n e k e n d i l e r i n i n s a r a r a k i l e r l e m e l e r i mediği yer v e z a m a n l a r çoktur. Toplumsal bu tür d i r e n i ş l e r kendi içine kapalı tüm bütünleşe- bile para et- krizler y a r d ı m etmedikçe m a ğ a r a e r m i ş l i k l e r i n e y a h u t köşe- sini d ü ş ü n e n s a h t e k a r l ı k l a r a da varabilir. V a r m a s a bile bütün koşullar hatta en y a k ı n ç e v r e s i , Onları da T u r h a l l ı bir hallı ç a m u r l a r a b u l a m a k d ü ş ü r m e k için elbirliği ederler. Özetle, Peygamberlikler veya önderlikler, kendi içlerinde önemli tra- jedileri saklarlarken, bilinç ve bilinçaltı gel-gitleri, onları eğer üzerine giderlerse daha ince görüş ve sezilere ulaştırabilecek zenginlikler taşırlar. İşte Y u s u f ve içinde Babası Y a k u b bu tür z e n g i n psikolojik med-cezirler bulunuyorlardı. O n l a r d a n y ü z l e r c e yıl s o n r a g e l e n koşullar içinde b u l u n d u ğ u Hz. ö l ç ü d e onları Muhammed, benzer-paralel en az o n l a r kadar a n l a y a r a k aldığı dersleri y a n s ı t m a y a ç a l ı ş ı y o r d u . "Yusuf'un Muhammed'in rüyası" olayında Y u s u f ile nefis Babasının ile içinde psikolojik kaosu çok derinden anladığını "Açık bir "Eğer övünmek, lerine açarsan yenilmiş düşmandır şeytan Gerçi üstün uymuş, olursun"denmek özdeşletirmesi, sosyolojik ve gösterir: insana" kardeşlerine şeytana şeytanı bulundukları gelmek nefsine yani için bu rüyanı kardeş- içindeki iktidar açlığına istenir. bu sözü Yusuf'a Muhammed'e nazil olmuştur. Yakub (Babası) söyler ama ayet Hz. Bütün bu h a s s a s i y e t e ve d i k k a t e ve nefse e g e m e n o l m a y a , Ş e y t a na u y m a m a y a r a ğ m e n zıtlıklı g e l i ş i m sürer; Yusuf'a ve babası Yakub'a Allah'ın hikmetidir; 8bamıza yanlış "Kardeşleri, bizden daha içindedir." karşı k a r d e ş l e r i g i d e r e k açıkça, cepheleşirler, ç ü n k ü zıtlık, İtilaf da gelişim bu zıtlıklardan çıkacaktır: demişlerdi sevgilidir. ki: "Yusuf Oysa biz ve özkardeşi cemaatiz Bünyamin Babamız açık babir 9- "Yusuf'u yalnız size Ondan öldürün kalsın. sonra ya da Bundan da Allah'a onu böyle tövbe bir yere babam [edip bırakın yalnız salahlı sizi da babanızın görsün bir kavim ve yüzü sevsin. olasınız.] Burada " C e m a a t " veya " T o p l u l u k " sözü p a r ç a l a n m a a ş a m a s ı n a girmiş kabileler a n l a m ı n d a y o r u m l a n ı r s a masal v e y a öykü daha gerçeklik zeminine oturur. Hemen bilebildiğimiz bütün Peygamberler, Semit ataların- dan ve t o r u n l a r ı n d a n a m a daha çok p a r ç a l a n m a y a henüz geçen k o m ü n gelenekli küçük t o p l u l u k l a r d a n veya sülalelerden çıkagelmiştir. Yusuf ile kardeşleri arasındaki dar kişisel; çelişkiler bu p a r ç a l a n m a n ı n sosyolojik olduğu ka- psikolojik boyutlarını da k a v r a m a m ı z a y a r d ı m eder... Kardeşler; Yusuf'u bir kuyuya bırakırlar; babalarına "kurt yedi Y u s u f ' u " diye bildirirler. İ s m a i l l i l e r kervanı gelir. Y u s u f ' u k u y u d a bulur. " P a r a y l a s a t m a k üzere Mısır'a götürür." Mısır'da h a z i n e b a k a n ı o l a n Kıtfir, Y u s u f ' u satın alıp karısı Zeliha ile birlikte Y u s u f ' u Yusuf, bu b ü y ü t ü r ve eğitir. b a r b a r ve m e d e n i y e t çelişkileri R ü y a l a r ı n y o r u m c u l u ğ u n d a , yani gidişini k a v r a m a d a ustalaşır; 21sın "Bir Mısırlı belki Mısır'da nu bizlere iyi bir öğrettik. pek çoğu satın aldı. faydası ola, imkanla Allah bunu Yusuf'u ya karısına da evlat O'na emirlerini-buyruklarını yerine "Andolsun olayların getirir Yusuf'u yorumu- ama insanların Yusuf kişilikleri-rüyaları kendi bu n e f s i n i n s ı n a v d a n g e ç m e s i n e gelmiştir. kez Y u s u f ' a çevirip Yusuf'u fuhuş için kadını arzu etse de cinsel uyar: kadın O döndürmek Y u s u f bu iyi baka- kendini y o r u m l a y ı p n e f s i n e e g e m e n olabi- namluyu ve s o s y a l y a s a k l a r a ondan Buna Böylelikle rüyadaki t a h r i k eder, Y u s u f n e f s i n e zor e g e m e n olur; olsaydı, dedi ki: ediniriz. bir g e n ç a d a m d ı r artık. ustasıdır. A m a D i y a l e k t i k gidiş, memiş kişiliğini geliştirir. ö n e çıkar: yerleştirdik. lecek m i d i r ? Ş i m d i sıra, 24- içinde kişisel h e m d e s o s y a l o l a y l a r ı n bilmezler." Yusuf çok yakışıklı yorumlama hem da O'nu kadını istedik. arzu arzu Çünkü etmişti. Eğer Rabb'inin etmişti. o Böylece tertemiz belgesini gör- fuhuşu seçkin pek kolay kazanamayacaktır - . nefis savaşını ve kötülüğü kullarımızdandır." S ı n a v sürer. Zeliha ve kocası Kıtfir bu olayın k a p a n m a s ı - d u y u l m a m a s ı için ne kadar Y u s u f ile birlikte söz birliği y a p s a l a r da Kent'teki kadınlar a r a s ı n d a olay yayılır. D e d i k o d u b ü y ü m e m e s i için Zeliha kadınları evine d a v e t eder ve Y u s u f ' u bir fırsatını bulup onların karşısına çıkarır. dınlar Y u s u f ' u n yakışıklılığı bıçaklarla ellerini yanlışlıkla keserler ve Zeliha'ya Z e l i h a ' n ı n a r z u l a r ı n a diğer kadınlar da 33ettiği onlara "(Yusuf) şeyden Rabb'im iyidir. meylederim dedi, Eğer ve D e d i k o d u y a p a n ka- k a r ş ı s ı n d a şaşırırlar, hatta bana onların cahillerden m e y v e kestikleri hak v e r m i ş olurlar. katılmış olur. göre zindan, tuzaklarını olurum." bunların benden beni davet uzaklaştırmazsan Yusuf bu fuhuş talepleri Hz. k a r ş ı s ı n d a z i n d a n l a r a d ü ş m e y i yeğler. M u h a m m e d h a d i s l e r i n d e , n e f s i n e h a k i m o l m a y ı ve ahireti dü- ş ü n m e y i yani s o r u m l u l u k l a r ı n ı (tarihsel g ö r e v i n i ) y e r i n e getirip v i c d a n i h u z u r a k a v u ş m a n ı n ö n e m i n i k a v r a m a y ı akılla ö z d e ş t i r i r ; a h m a k l ı ğ ı ise sürekli aynı nefis ve s o r u m s u z l u k hataları y a p t ı k l a r ı halde A l l a h ' a yakıştırır - . yalvarıp yakaranlara G ü n ü m ü z d e b u cinsel s a k ı n m a pek ö n e m s e n m e y e b i l i r . O y s a nefsin en b a t a k iki ucu vardır. Cinsel y a s a k l a r ı s a k l a r d a n o l a n b e n c i l l i ğ e esir o l m a k . ç i ğ n e m e k ve Her iki K o m ü n c ü ya- uç da gidişe göre insanı r u h s a l - t o p l u m s a l h a s t a l ı k l a r a sürükler. A m a cinsel y a s a k l a r ı ç i ğ n e m e k v e y a cinselliği yozlaştırır; meslek veya eğilim haline g e t i r m e k insanı v e t o p l u m u ü r e t i m ve y a r a t ı c ı l ı k t a n alıkoyar. M u h a m m e d (ve ataları İ b r a h i m - İ s m a i l - İ s h a k - Y a k u p - Y u s u f ) z a m a n ları, cinsel yasaklar henüz ç o k tazedir. Ne kadar medeniyete ve çürüyüş zamanlarında, S o d o m - G o m o r a örneğindeki e ğ i l i m yani komün b a s t ı r ı l m ı ş y a s a k l a n m ı ş olan şeyin gibi geçiş cinselliğe p a t l a m a s ı y a ş a n s a da; gelenekleri-kollektivizim-toplumculuk baskın bir gidiş aldığı için; y o z l a ş m a , m o d e r n ç a ğ ı n ç ü r ü y ü ş ü n ü y a ş a d ı ğ ı m ı z g ü n ü m ü z d e kıyaslanamayacak ölçülerde yüzeyseldir; ruhlarda derinleşmemiştir; düzeyindedir. bazı toplumda yaygınlaşmamış ve zengin Sodom ve Gomora kişi aşaması, z ü m r e l e r içinde d e n e m e tarihsel devrimlere uzak kalmış kent m e d e n i y e t l e r i n i n ç ü r ü y ü p k o k u ş m a a ş a m a s ı d ı r . V e b u y o k olan kentler nadirdir; medeniyetlerin sık sık r a s t l a n m a z . A m a y i n e d e a n t i k ç a ğ d a k i çürüyüş aşamalarını sergileyen b ü y ü k ibretlerdir... Bu y ü z d e n Y u s u f ' u n f u h u ş sınavı k ü ç ü m s e n m e m e l i ; çelikten iradey- le fuhuşa y ö n e l i k bir e ğ i t i m d e n s a k ı n m a s ı , t o p l u m c u l u k - t e m i z l i k , vefakarlık-nankör o l m a m a ve görevine ihanet İnsanoğlu farkına v a r a m a z , şuuraltı kendi etmeme adına bir zaferdir. istediğini y a p m a k için binbir mazeret uydurur kendine; ama son d u r u ş m a d a bir bakar ki üretim-toplum-yaratıcılık-yeteneklerin geliştirilmesi yolundan sapıvermiş-hastalık- lar-yozlaşmalar yoluna girmiş; geri dönüş için iş işten geçivermiştir... Hz. lüşüyle M u h a m m e d z a m a n ı , Fuhuş d a v r a n ı ş l a r ı , henüz k o m ü n ü n çözübirlikte patlamıştır. 40 y a ş ı n a kadar düzenli bir insan yaşamı olan v e y a hiç o l m a z s a bir ailesi olan ve d a h a ç o k ülkücü bir t o p l u m s a l l ı k yaşayan M u h a m m e d için, Fuhuş eğilimlerini y a k a l a m a k hatta t o l e r a n s - sızca e l e ş t i r m e k ; Y u s u f s û r e s i n e bu y ü z d e n ayrıcalık v e y a özen gösterm e k doğaldır. Hele dört kız babası olarak... sayısız eşlerinin o l m a s ı da cinselliğin yansılmaları olmaz. 2 3 yılı vaşı içinde, t o p l u m s a l sıkı da; O'nun tığı olgunluk-hümanizm Muhammed'in olmamıştır; hastalıklı genellikle t e ş k i l a t l a n m a - İ s l a m ı y a y m a sabağlar ve y ü c e l m e içinde geçer. Son yılları bu eğilimi çok iyi a n l a y a r a k ö r g ü l e d i ğ i y ü r e ğ i n i n y u f k a l a ş - hediye verilen geleneğinin Sonradan patlaması yılları cariyesinden kurucusu ve olan Kabe'yi olarak son inşa değerlendirilmelidir. erkek çocuğuna eden Hz. Mısır'dan (ilk İ s l a m - A l l a h İbrahim'den esinle- nerek) " İ b r a h i m " adını k o y m a s ı ve gibi coşarak ağlamayı ölmesi tutamayışı, karşısında bir başka açıdan 18 a y l ı k k e n O'nun bu diğer e r k e k ç o c u k l a r ı yasakladığı durumunu halde, açıklar. f u h u ş a kaçan eğilimler, insan y a r a t ı c ı l ı ğ ı n a engel olur. timden b a ş k a s ı yalandır. Cinselliğini sevdiği yaşayarak üretim-yaratıcılık verimliliğini liliği a r t ı r m a k yaratıcılığını mizi insanla arttırması kalite s ı ç r a m a l a r ı n a ayet v e hadisleri kalite atlamıştır... Bu a ç ı d a n nefis konusunda öne çıkan ölünceye İnsan için üre- normal yollardan gerekir. Bu v e r i m - u ğ r a t m a k da cinselliği- insanlaştırmamıza-hayvancıl seviyelerden Muhammed'in kendisini Cinselliğe, kurtarmamıza kadar sürmekle bağlıdır. kalmamış, P e y g a m b e r , a y e t l e r d e k i öğütleri, bilhassa ayetlerdeki dersleri kendi y a ş a m ı n d a da s ı n a y a r a k çıkardığı gibi aynı z a m a n d a k e n d i s i n e de sık sık h a t ı r l a t a r a k ö ğ ü t l e m i ş ve bu öğütlerin dışına ç ı k m a m a y ı s o n u n a dek nefsinde zorlamıştır diyebiliriz. eşli aile eşli aile s i s t e m i Muhammed biçimine geçmemiş zamanında Arap toplumu, bulunuyordu. Medeniyet başlar; meselesi oturuşmaya miras P e y g a m b e r , bu aile biçimi gelişimi içinde çok eşli toplum kurallarına uygun olarak ve İslamın ile henüz t e k birlikte t e k güncelleştikçe... bir y a ş a m ı , y a ş a d ı ğ ı teşkilatlanmasına yararı o l a c a k b i ç i m d e yaşamıştır... Yusuf Peygamber'in "Nefis": kadır. İşin içinde başlı vardır. Y u s u f a d e t a le y ü k s e l m e k ve cinsel 33- 34virdi. (fuhuş) kurtar O işitir o bilir." "Sonra bazı Y u s u f ile onlara, toyluk şeyden daha Yusuf'u belgeleri-delilleri Yusuf'u birlikte yanıtladı iki zindanlara bu hizmetkara açtı "Kral dedi ki: Ünlü Ey efendiler düşümü zindan tuzaklarını gördükleri-bildikleri daha da halde uygun zindana geri çe- (Kıtfir geldi"... konmuştu, Yusuf, Rüyalarını yorumladı. Birisi asıldı. H a k a n , yıllar içinde ilginç bir sordu. Hizmetkar Yusuf'a Düş v e y o - Ve düşümde yedi yedi yeşil, yedi yorumlayabilirseniz semiz de inek kuru yorun görüyorum, başak görü- bana." rüya y o r u m c u l a r ı t o p l a ş ı r a m a bir t ü r l ü d ü ş ü n g e r ç e k a n l a m ı - bulamazlar. H i z m e t k a r bu a r a d a Y u s u f 'u r ü y a n ı n y o r u m u n u sorar. 246 onların Kral Y u s u f ' u y a n ı n a getirtti. "Ben yedi zayıf inek yiyiyor. yorum. nı isteklerinden-tu- şuydu: 43bunları "Bence" Bunların ve y o r u m u n u geldi. Y u s u f d ü ş ü y o r u m l a d ı . rumu ederim." iyi. ve H a k a n ' ı n y a n ı n d a h i z m e t k a r oldu. düşünü girmeyi Kur'an, t o p l u m u n u bu dahi atmak yiğit d e l i k a n l ı o n l a r a İ s l a m d ü ş ü n c e l e r i n i aşıladı. Diğeri o bu y ö n ü y hapse beni." Rabbi adamlarına) yerine bulmuştur. istediği "Hemen 35ve uygun akar zaklarından kuşatılmıştır. A m a k e s k i n l e ş t i ğ i yer burasıdır: "Gönlüm bunların eğilimlerle ise b a m b a ş - Şuuraltını tuzaklarla fişeklemek meslekleşmek (jigololaşmak) t e r c i h eder. İ b r e t i n yönde eğitmeyi C i n s e l l i k ve iktidar sınavı başına t a h r i k : hatırlar ve z i n d a n a g e l i p 47tiğinizi "Yusuf dedi ki: başağında bırakırsınız, gerisini depo 48rak "Sonra yeyip 49- onun az üzere ancak yedi yıl yiyeceğiniz ürün az ekersiniz biç- miktarı alıp tohumluk ola- bir ardından miktar yedi dışında kurak o yıl yıllar gelecek için ki önceden biriktirdikleri- bitirecek." "Sonra yağmur adetiniz edersiniz." sakladığınız nizi "Siz onun verilecek ardından ve bir yıl gelecek insanlar o yıl bol ki, meyve yılda insanlara bol sıkacaklar. o Hayvan sa- ğacaklar." B u y o r u m h e m s o s y o l o j i k h e m d e p s i k o l o j i k o l a r a k Kral'ın d u r u m u na uyar. Y u s u f ' u y a n ı n a g e t i r t m e k için çağırır. A m a Y u s u f eski bir hesabı ve k a p a t m a d ı k ç a t a m zafer elde e d e m e y e c e ğ i n i b i l e c e k kadar c e s u r uzak g ö r ü ş l ü d ü r : 50- "(Elçi tirin" dedi. Ellerini bu kesen çıkarsın rüya yorumunu Elçi yanına o gelince, kadınların şüphesiz benim Kral'a getirince) Yusuf ona amacı neydi? Rabb'im Kral "Efendine Bunu onların "O'nu dön araştırıp tuzaklarını bana ge- ona sor: ve gerçeği ortaya bilir" dedi. Kral kadınları b u l d u r u p sorar ve g e r ç e k o r t a y a çıkar. Zeliha da suçunu itiraf eder. Kral Y u s u f ' u özel dost edinir, O ' n u b a k a n y a p m a k ister. Y u s u f ekonomi b a k a n ı o l m a k ister; ne d e k k a v r a y a n 55ben "Beni onları ülkenin iyi o g e r ç e k t e n t o p l u m s a l s o r u n l a r ı psikolojisi- uzman görüşlüdür: korur (Mısır'ın) ve Y u s u f vezir ( b a k a n ) olur. Kıtfir, ile Y u s u f evlenir. Y u s u f t a r ı m s a l ruf e d e r e k ürünü depolar. b u ğ d a y a l m a k için hazineleri yönetmesini Mısır'a iyi üzerine bakan yap çünkü Karısı Zeliha bilirim" dedi. eski vezir ö l m ü ş t ü r . üretimi arttırır ve Kıtlık yılları gelince gelmek zorunda kıtlık yılları bütün kalırlar. çevre Kenan tasarkentler kentinde o t u r a n Y u s u f ' u n babası Y a k u p v e k a r d e ş l e r i d e Mısır'ın y o l u n a d ü ş e r ler. Y a k u p , B ü n y a m i n hariç diğer o ğ u l l a r ı n ı Yusuf'u tanımazlar, Y u s u f onları tanır. Mısır'a gönderir. Fakat bildirmez. karşılar a m a a r a l a r ı n d a k i eski h e s a b ı da k a p a m a k ister. o l a y l a r d a n s o n r a Y u s u f kendini tanıtır. Öyküleri her y a n d a biraz d a h a düşünceleri... Hz. M u h a m m e d ' e kadar ulaşmıştır.. B u r a d a ç o k b ü y ü k bir d e r s d a h a v a r d ı r : dıkça Birçok dolaylı K a r d e ş l e r hatalarını kabul eder- ler. A l i e Y a k u p ve oğulları ve Y u s u f birleşir ve yayılır İ s l a m Kardeşler İhtiyaçlarını çabuk umutlanır ve çarçabuk umut minizm gidişinde umutsuzluk görecedir; "Nefis" gerçeklere ulaşmakeser. O y s a tarihçi deter- d a i m a bir ç ö z ü m vardır. Ona u l a ş m a k için bilgi, bilim ve m ü c a d e l e gerekir: 87ler "(...) Allah'ın Allah'ın rahmetinden rahmetinden umut umut keserler." kesmeyin yalnız kafir kavim- 14- "NEML Kutsallaşma kenara SÛRESİ" prosesinde, g e ç m i ş t e k i tanrılar işleri atılıp u n u t u l m a z l a r ; Büyü-tılsım taşı-kemiği bitince hemen bir süs eşyası veya sanat aletlerinde kullanılır. olarak kullanılırlar, tapınakta kutsallaştırılmış t o p l u m malları olarak korundukları küplerin kulp ve ağızlarının, eski totem hayvanlarının; arslan-kartal başlarıyla şekillendirilmiş oluşu sadece süs olsun diye değil, yabancı barbarlardan korunması içindir. Z a m a n l a bu anlayış c i n - p e r i - ş e y t a n anlayışına doğru evrim geçirmiştir. Z a m a n ı mızdaysa bu cinlerin insan y o r u m l a n d ı ğ ı n a veya psikolojisindeki şuuraltı bu görüşe doğru evrildiğine kötü fikirler olarak bakılırsa; nasıl her- şeyin aslına d ö n d ü ğ ü ; yani tapılan herşeyi insanın k e n d i s i n d e n , komün t o p l u m u n d a n ve kişi b e y n i n d e n başka hiçbirşeyin y a r a t m a d ı ğ ı gerçeğine ulaşırız. Bu a ş a m a , kutsallık prosesinin başı ve s o n u n u açıklar. T e v r a t ve Kur'an cinleri, eski gelenekle, kutsallık p r o s e s i n d e , to- t e m l e r i n aşıldığı ilk m e d e n i y e t z a m a n ı n d a k i gibi y o r u m l a d ı . S ü m e r l e r de kutsallaşma gökselleştiği ve yabancı totem gelenekli zaman t o t e m l e r çok g e r i l e r d e barbarlardan t e m s e m b o l l e r i n d e n de öyle sakınılıp, v e y a cin taifesi gibi Kur'an'da şeytan de yeri kötülük getiren sakınıldığı kalıyordu gibi y a b a n c ı to- korkuluyordu. Bu z a m a n l a cin bir varlık o l a r a k y o r u m l a n d ı . g e l d i k ç e g ö r d ü ğ ü m ü z v e g ö r e c e ğ i m i z gibi, kadar o l m a s a da ona y a k ı n a n l a m l a r yüklenir. Hem cinlere, ruhi hem orduları top- maddi v a r l ı k l a r o l a r a k görülür. 17- "Süleyman'a landı. Hepsi cinlerden, birarada İsrailoğullarından Kur'an'da insanlardan düzenli Davud olarak ve kuşlardan sevkediliyordu." Peygamberin P e y g a m b e r o l a r a k anılır ve oğlu cinlerin Sultan kuşların Süleyman dilinden da anlar gösterilir: Cinler, Kuşlar ve insanlar hepsi düzenli ordular halinde... besbelli ki bunlar totemli barbarlarla karışmış İsrailoğullarının ordusudur. Çünkü Süleyman zamanı İsrailoğulları kentleşmiş ve medeniyete geçip saraylaşmışlardır. Bu çevre barbarlar içinde de fetih ve güç kazandıklarını gösterir... Ve Süleyman, medeniyetinden Melikesi g ü n e y t i c a r e t yolu beri koloni tohumu üzerinde; olan Umman'da "Seba" Kentçiği eski ve B e l k ı s " ile ilişkiye g e ç e r k e n , g ü n e y A r a b i s t a n ' ı n " E b a b i l ları" b i ç i m i n d e e f s a n e l e ş e r e k a y e t l e r e g e ç m i ş kuş t o t e m l i Irak "Seba Kuş- barbarlarıy- la, Filistin'den d e n e y l e n e r e k y a p t ı ğ ı gibi, anlaşır - . 20- "(Süleyman) remiyorum, 22şey "Çok yoksa geçmeden gördüm 23- herşey Kuşları ve Teftiş kayıplardan "Ben onlara ve sana bir Ben, gerçek hükümdarlık büyük Dedi ki: "Neden Hüdhüdü gö- görmediğin bir oldu?" Hüdhüd geldi: Seba'dan verilmiş etti. mı tahtı eden var." dedi, bir bir haber kadın senin getirdim" buldum, kendisine 24- "O'nun gördüm. ve Şeytan, virmiş bu kavminin, onlara yüzden Allah'ı işlerini yola bırakıp süslemiş güneşe de onları secde doğru ettiklerini yoldan çe- gelmiyorlar." Ve S ü l e y m a n , H ü d h ü d ile S e b a Melikesi Belkıs'a bir m e k t u p - h a b e r gönderir. S e b a Melikesi, h e d i y e ile y a n ı t verir. lırken, leri Süleyman hep iyi-kötü kullanır... Ve S e b a Filistin tefeci Karşılıklı güç g ö s t e r i l e r i y a p ı Totem bayraklı b a r b a r kabile- Melikesi İ s r a i l o ğ u l l a r ı t a r a f ı n a d ö n d ü r ü l ü r . bezirganlığının ticaret yolunu cinleri: daha İ s a ' d a n 9 0 0 yıl Bu, öncelerinde güney kontrol altına a l m a g i r i ş i m l e r i n i n e f s a n e l e r k a r a n l ı ğ ı n d a kendini g ö s t e r e n ö l ü m s ü z belgesidir. Tevrat, Hacer ve İsmail'i Kadeş ve Beerşeba'dan aşağılara indir- mediği gibi S e b a Melikesi ö y k ü s ü n ü de İ s l a m mitolojisi gibi böyle apaçık a y r ı n t ı y l a a n l a t m a z . Sebep? İslam, güney yolunun önemini s e z e r v e İ b r a h i m - İ s m a i l v e Hacer'i yol ü z e r i n e indirir, Kabe'yi k u r d u r u r ve Hicaz A r a p l a r ı n ı n ataları yapar. S ü l e y m a n ' ı da U m m a n lu bırakır. boyuna İ.Ö gelişmektedir. 1 700'lerde kervanlarından "Ve veleri ile a l ı ş - v e r i ş t e gösterir. T e v r a t bunları Güney yolu, işte Tevrat, Yakup bile İ s m a i l i l e r i n ; (İsrail) İsmail'den ve oğulları geldiklerini kuşku- Çünkü o yol zamanında söyleyenlerin söz eder. Gilead'dan baharat- Hacer-İsmail-Kabe sansürlüdür. pelesenk İsmaililerin ve mür bir kervanı yüklü idi geliyordu. ve Mısır'a Onların de- indirmek için gidiyorlardı." "Ve Yusuf'u Mısır'a İsmaililere götürdüler." (Tekvin, yirmi 37 gümüşe Hicaz halkı en eski ç a ğ l a r d a n beri dan o l m a k l a tanınır. sattılar. Ve onlar Yusuf'u Bap) b ü y ü k kervancı İ s m a i l o ğ u l l a r ı n - Baharat-Sakız-Taş işleri U m m a n veya Kızıldeniz y o l u n d a n Basra Kızıldenizi ve H i n d i s t a n ' d a n sağlanabilir. G i l e a d ise Filistin s a h i l l e r i n d e n uzakta d o ğ u d a S u r i y e - Ş a m k e r v a n y o l u üzerindedir. Hicaz b e z i r g a n l a r ı n ı n en kolay a l ı ş a g e l i n m i ş yoludur. A m a Tevrat b u n u belirtmez. G ü n e y yolu s a n s ü r ü k e n d i l i ğ i n d e n işler. Belki orta yol yararına Güney yolu'nu tıkamak eğilimindeki yüzünden 75- büyük Irak-Mısır medeniyetleri bu sansür güçlenmiş aralarındaki "Gökte ve yerde gizli hiçbir şey rekabet artmış olabilir... yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın." 74şeyleri "Ve de Rabbin elbette onların içlerinin gizlediğini açığa vurdukları bilir" Kutsallaşma prosesi gökleri tutar tutmaz, krallıkların v e y a p a c a ğ ı işlerin g ö k l e r d e n i n d i r i l m e s i bildirilmesi, d a h a ilk S ü m e r l e r d e bile olağan i ş l e r d e n d i . S u y o l c u n u n oğlu S a r g o n ' u n i m p a r a t o r l u ğ u z a m a n ı n d a b u g ö k s e l l i k iyice b e n i m s e n i p h a z m e d i l m i ş t i v e y a y g ı n l a ş m ı ş t ı . 200 yıl s o n r a Lagaş Kralı, tıpkı Ondan P e y g a m b e r l e r gibi rüya ile t a n r ı bildi- risini alır: Yaptıracağı tapınağın planlarıyla birlikte nasıl y a p ı l a c a ğ ı n ı bildiren yazılar, g ö k t e t a n r ı l a r ı n e l l e r i n d e y a z ı l a r v e ş e m a l a r l a t a ş tabletler h a l i n d e belirir. D e m e k en az 3000 yıl ö n c e d e n g ö k s e l l e ş m e prosesi her şeyin göklerde, a n c a k ç o k t a n r ı l a r (her işin e l i n d e yazılı bulunduğuna 3000 yıl sonraki Peygamberlerin minizme y a k l a ş t ı r m a s ı sentezi değildir. bir tanrısı Asıl o l a c a k kadar ç o k t a n r ı l a r ) k a n a a t getirebilmiştir. bunu t e k t a n r ı y a indirgeyip deter- prosesi birkez başladıktan sonra zor bir d ü ş ü n c e mesele melerdir ki yaratıcılıkları bunu tarihsel oradadır. Ve devrim her tarihsel göreviyle meczet- görev ister istemez kutsallaştırma prosesini v e y a g ö k s e l l e ş m i ş tanrıları etkilediği (çoğalttığı azalttığı) gibi kalitelerini de etkiler. Tanrılar tektanrı'ya doğru azaldıkça, çoktanrıların görevleri t e k t a n r ı y a y ü k l e n m i ş olur. A m a kuşkular geliştikçe tarihsel görevleriyle tektanrı görevlerini algılayışları da değişir. Onlar da görevleri içinde y e n i d e n ve y e n i d e n ne katarak herşeyi görevlerinin tektanrıda o l d u ğ u n u bilmeden Hz. Muhammed'in kitabı; tanrıcı Levhi gelenek, ve t o p l u m u tekelleşmesi gerçekte determinizme 3 0 0 0 yıl bulunduğu yaklaşma sonraki "Levhi M a h f u z " g ö k l e r d e gizli kitap; gizli Allah'ın bilimi: Gayıp'ları e l b e t t e bu gidiş içinde, a n a Irak m e d e n i y e t i n d e k i Mahfuz anlayışından kalitece farklılaşmıştır". medeniyet-barbar devirdaimleri (helezonik) Aynı gelişimleri d e a d ı m a d ı m i l e r l e y e r e k M u h a m m e d ' i n t a r i h s e l görevi ayetlerle birbirleri- bulurlar ve gerçeklere biraz daha y a k l a ş m ı ş olurlar. açık h e r ş e y i n yazılı bilme doğayı her a d ı m l a r ı n d a d ü ş ü n ü p geliştirirler. Ve o çoktanrı çoktemel için- içinde, b o y u n a i z l e d i ğ i m i z ö l ç ü l e r d e d e t e r m i n i z m e y a k l a ş m ı ş olur. Çok bilmiş uzmanlar, " İ n s a n " gelişimi gibi tarihin gidişini uyuşunu) k a v r a y a m a d ı k l a r ı için, herşeyi (kanunlara bir " S ü m e r " büyülenişine bağ- larlar. S ü m e r kim? O'nu g ö r d ü k onun t e m e l i n d e de " b a r b a r " l a r ı n tarihsel devrimleri yani yine insan ve insanın ç ü r ü m e m i ş özü yatar. önce bir barbar: harman S ü m e r de İlkel bir komündür. Ve diğer insanlarla p r o t o s ü m e r l e r l e olmuştur. Önemli olan d e n i y e t - b a r b a r tek başlarına d e m e k ki hiçtirler gidiş gidiş kanunlarıdır; kanunları içinde Irk me- hepleşirler veya S ü m e r gibi ad alırlar. İşimizi a b a r t ı r k e n S ü m e r v e y a şu bu isimleri o l d u k l a r ı n d a n farklılaştırarak b o y a m a s ı n a ma en kutlu olandır - . gerek yoktur. G e r ç e k l e r dai- B e ğ e n m e d i ğ i m i z P e y g a m b e r l e r v e y a her n a m u s l u d ü ş ü n ü r bilerek b i l m e y e r e k d a i m a O'nu aramıştır ve arar, arayacaktır... 78- "Allah'a tevekkül et, çünkü sen apaçık gerçek üzerindesin." Elbette o " g e r ç e k ç i l i k " g ü n ü m ü z b i l i m l e r i n i n ulaştığı g e r ç e k l e r l e kıyaslanamaz; ama s e z m e yetisi; binbir olayı dişe v u r u ş t a n v e d e t e r m i n i s t s e z i y l e u l a ş m a çabasından nizme: gelir. V e bu ünlenmiş gerçekleri araştırma ve çıkarsız satılıksız " s a ğ d u y u " d e n e n d e t e r m i - G e r ç e k l e r i n gidiş k a n u n l a r ı n a u l a ş m a ç a b a l a r ı , m o d e r n u z m a n bilimlerinden 250 " s a ğ d u y u " diye ç o k d a h a fazla bütünlüklü bir d e n e m e - d ü ş ü n m e ç a b a s ı olduğu için alınması, 88tun gidiş kanunlarına onlardan ü z e r i n d e ayrıca d u r u l m a s ı "Dağları yürümesi görürsün de onları yürür. Bu herşeyi gibi d a h a fazla yaklaşır. Bu ibret bir m e t a f i z i k d ü ş ü n c e gelişimidir. donmuş iyi sanırsın yapan oysa Allah'ın onlar bulu- yapısıdır. Bu gibi ayetleri s a d e c e k ı y a m e t t a s v i r l e r i n e b a ğ l a r s a k yanılırız. anlatışlarda P e y g a m b e r i n d o ğ a v e t o p l u m olaylarını Bu birbirine k a t a r a k g e r ç e k l e r e , y ü z e y s e l - m e t a f i z i k a n l a m l a r d a değil, s k o l a s t i k de olsa Dağların y ü r ü y ü ş ü a p a ç ı k , d ü n y a n ı n d ö n ü ş ü y l e bağlantılı samadır. bir gidiş k a n u n l a r ı n a u l a ş m a ç a b a s ı vardır - . tek y o r u m bütünlüğüne; Bulutlar r ü z g a r l a r l a bir yanıl- h a r e k e t eder a m a d ü n y a m ı z d a d ö n d ü ğ ü için dikkatle bakılırsa d u r g u n - r ü z g a r s ı z h a v a l a r d a bile bu h a r e k e t belli olur. Peygamber, meraklı, g e r ç e k ve y e n i l i k d ü ş k ü n ü defalarca izleyince anlamış olmalıdır. Aynı [magma] ü z e r i n d e h a r e k e t halinde o l d u ğ u gözleriyle taşkürenin biliniyor. de Belki bunu ateş bu küre bilgilere b e n z e r bilgiler de P e y g a m b e r c e akla y a k ı n g e l m i ş ve b e n i m s e n m i ş olabilir... A m a ne olursa olsun g e r ç e k l e r e u l a ş m a k , hatta gidiş k a n u n l a r ı yönünde düşünce geliştirme men eğilimi, her ayette kendini gösterir. Çağ'da Allah değildir. kutsallaşma Çünkü baştan prosesi beri tür a y e t l e r d e ve içinde gelişiminden a ç ı k l a d ı ğ ı m ı z gibi ilk d ü ş ü n m e m e k a n i z m a l a r ı n d a n te o l u ş m u ş t u r . bu hemen he- Bu tür çabalar, d e t e r m i n i z m i n A n t i k birisi insanın kutsallaştırma K o m ü n o l u ş u r k e n cinsel y a s a k l a r l a başka bir şey hemen hemen p r o s e s i y l e bitlik- birlikte k u t s a l l a ş m a prosesi ortaya ç ı k m ı ş sayılabilir. Ş ü p h e s i z ki o n d a n ç o k önce beyin vardır. Beyindeki bilinç-alt bilinç: Y a s a k ve t o p l u m s a l l ı k zıtlığı t o t e m i z m ile k u t s a l l a ş m a y a kaymış ve beyine a d e t a y a p ı ş ı p kalmıştır. G e r ç e k l e r i bulma geliştirme, istemez kalmıştır. bu bilim v e y a kutsallaşmanın determinizme içinde onu P e y g a m b e r l e r i n ve bağlı ulaşma çabaları da ister olarak gelişmek zorunda M u h a m m e d ' i n düşünce sistemi bu gidiş içinde k a v r a n a b i l i r s e , o yerli y e r i n d e o l d u ğ u gibi değerlendirilebilir. 90(veya "... yaptıklarımızdan Her t o p l u m ve kişi içinde o koşullara göre iyilik v e y a gidişle olur. lamıştır. başka bir şeyle mi cezalandırılıyorsunuz? ödülleniyorsunuz") bulunduğu Bunu, d e t e r m i n i z m Bu y ü z d e n t o p l u m ve Koşullar d e t e r m i n e eder; üretici kötülük içinde olur; güçler gidişine uyar; ödülü de cezası da bu her kanaldan gidiş kanunlarıyla ayarkişi içinde d e t e r m i n i z m diyalektik işler. t o p l u m ve d u r u ş m a d a t e m e l d e gidiş kanunları kişi koşullarla boğuşur a m a herşeyin üstünde olduğu için son insan onları k a v r a m a k ve ona u y m a k z o r u n d a kalır. U y u n c a y a dek onunla çarpışır, ödüllenir ve cezalanır. Peygamberlerle: uyarılırlar... Ayetler, dikkat edilsin mek P e y g a m b e r l e r i n hep bu gerçek aşkı-doğrucu iffetleri kuşku g ö t ü r m e z . D e t e r m i n i z m i sözcüleriyle m e r k e z d e döner durur; de- başılığı y a l a n b i l m e z l i ğ i - d o ğ r u Onlar g e r ç e k t e n çağlarının elçileridirler. 15- "YÛNUS SÛRESİ" Kur'an, Allah'a övgüyle-selâmla-alkışla sallaştırmayla yüklüdür. kertede mistik de Hz. olsa saygıyla-korkuyla, M u h a m m e d , son yine aynı ölçülerde kut- Peygamber olabilecek determinizme daha da yaklaşır. Bilinç bilimsel tamamen minizmin, insan bilince dağıldıktan belirlendirici bile, t a r i h s e l Kur'an'ın A l l a h ' a korkuyu yükseldikçe, sonra bile; binbir koldan determininizme karşı mistisizmin büyük bulutları doğa ve toplumun, tarihsel beslediği akışı karşısında karşı tıpkı saygıyı, Hz. sevgiyi deter- bilimsel bilinçli M u h a m m e d ' i n ve övgüyü alkışı hatta içinde d u y u p b e s l e m e d e n geri d u r a m ı y o r . Antik insanların bilhassa onların en bilinçli gerçek önderleri olan P e y g a m b e r l e r i n A l l a h ' a karşı olan b u d u y g u l a r ı , b u g ü n k ü t a r i h s e l determinizmi bilince ç ı k a r m ı ş i n s a n l a r ı n v e y a ö n d e r l e r i n , t a r i h s e l d e t e r - m i n i z m e karşı olan d u y g u l a r ı n a paraleldir ve benzerdir. B u n d a n y e t e r i n c e ders a l ı n m ı ş , hatta b u n u n ü z e r i n e g i d i l m i ş değildir. Kur'anın ayet ayet satır satır i r d e l e n i ş i n d e n o r t a y a ç ı k a n en b ü y ü k derslerden paralelliği birisi ve d o ğ a (Tarihsel Peygamberler, olan. doğayı sistemi kavranamayışından lişmemiş, A l l a h ' ı n ve t a r i h s e l şuuraltlarındaki determinizmin gerçek-doğru insan v e ve insanı geleneksel "Allah sistemiyle yo- S ö z l e r i n d e ve d a v r a n ı ş l a r ı n d a her an A l l a h s i s t e m i din ancak yaşanan Allah olmuştur: D e t e r m i n i z m ) sevgisi v e saygısı... rumluyorlardı. vardı; de bu Peygamberlerin tersine doğacıl ve de gerçeğin insancıl bu (bilgilerin-bilimsel din sisteminin akışın zenginliğiydi zengin-şaşırtıcı bilincin) büyülü henüz bilinç y e r i n e gerçek akışının yeterince geçişinden ge- gelenekcil bugün de s ü r d ü r ü l e b i l m e s i n d e n güç alıyordu. Bu d u r u m d a bilinen gelişimi, d o ğ a c ı l ve insancıl g e l i ş i m i n bilimsel yorumları yordu. di. bilinçaltına Dinsel bastırılmış ve Allah sistemine u y d u r u l m u ş olu- bilinç k a b u ğ u ile bilimsel g e r ç e k l e r aynı ş e y l e r değiller- D e t e r m i n i z m a l t b i l i n ç t e n her y a n d a n b i l i n ç l e n m e y i g e l i ş t i r i r k e n din kabuğunda ifadesini Aslında Allah buluyordu. sistemine karşı beslenen saygı v e sevgiler, gerçek- l e r e - d o ğ a c ı l v e insancıl a k ı ş a b e s l e n i y o r d u . A m a y o r u m iktidarı (Allah s i s t e m i n i n ) idi. tında ona uymak zorundaydı ve bilinçaltında mek zorunda temel Peygamberlerin, bilimsel kanunlarının özellikle Hz. rumlarından ders alarak onların yapabilmeliyiz. 252 b a s t ı r ı l m ı ş o l a r a k geliş- kaldı. İşte hiç o l m a z s a b u g ü n ; ve t o p l u m u n dinin D e t e r m i n i z m ve bilimsellik, o din iktidarının al- bilincin en ç o k geliştiği d o ğ a n ı n keşfedildiği Muhammed ve bilinçaltlarını çağımızda Kur'an'ın aydınlatma olsun, gelişkin artık yo- denemesini Hz. Muhammed skolastik ve (ve Kur'an), tıpkı metafizik mantığa karşı bir tarihsel maddecinin her an savaş v e r e r e k d i y a l e k t i k y o r u m u geliştirmesi ve tarihsel m a d d e c i l i ğ i ö v m e s i onu y ü k s e l t m e s i gibi, her an Allah'ı ylüceltip kutsallaştırırken de a k l ı n d a n onu bir saniye olsun çıkarm a y a r a k yeni y o r u m sistemini Burada "Allah" veya dan Kur'an'ın v e y a Hz. (Allah'ı) geliştiriyor, y a y g ı n l a ş t ı r ı y o r d u . "Din" sözcüklerine fazla önyargıyla takılma- M u h a m m e d ' i n a s l ı n d a neyi a n l a t t ı ğ ı n a ( g e r ç e - ğe) ö n e m v e r i r s e k , A l l a h v e Din kutsallığının nasıl-hangi doğmuş ve gelişmiş olduğunu daha toleranslı gerçeklerle kavrayabiliriz. Kur'an en özetle şunu kaleme alır: A r a b i s t a n Barbarlığının Mekke ve Medine kentlerinden medeniyete (sınıflı t o p l u m a ) orijinal geçişini anlatır-. A n c a k bu ve hemen anlatış, A l l a h - P e y g a m b e r , iyilik-doğruluk-yalan her k o n u y a y a y ı l m ı ş ö y k ü l e r l e ç o k ç a budaklandığı karıştığı bilmezlik ve dallanıp için asıl öz anafikir A l l a h ' ı n g ö l g e s i n d e kalmış olur. D e y i m y e r i n d e y s e kök t o h u m , kendi çiçek ve yapraklarının güzel- liğinden s e ç i l m e z olur. Daha d o ğ r u s u , asıl ö z ü n ü , ru kökünü, vahşi menekşenin güçlü y u m - kökü gibi, t o p r a ğ ı n derin d e l i k l e r i n d e saklar. s e v g i s i y l e g ö l g e l e n i p b a s t ı r ı l m ı ş bilinç a l t ı n d a zimdir. O ise, A r a b i s t a n Barbarlığının Bu A l l a h saygısı ve işleyip d u r a n d e t e r m i n i - (ilkel sınıfsız t o p l u m u n u n ) d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) orijinal geçiş diyalektiğidir. bu birikimlerden sonra İbni Haldun ile ilk bilimsel O temel me- kanun, bilinç i f a d e l e r i n e dönüşebilecektir. Hz. dek M u h a m m e d bu t a r i h s e l g ö r e v l e davranır. Her an b u n u iliklerine hisseder. Tarihsel görevi O'nu hatırlar ve geliştirir. her an Olayın iliklerine kendisi d e k her t i t r e t i ş t e d a ğ ı n ı k ve g ö l g e d e , o Allah'ı bilinç a l t ı n d a (Allah baskısı a l t ı n d a ) kalır-. Biz sûre ve ayetleri y o r u m l a r k e n hep bu ayırdı y a p m a y a asıl g e r ç e ğ i su y ü z ü n e ç ı k a r m a y a çalıştık. Ve başka bir g e r ç e k l e K a r ş ı l a ş m a d ı k . Y u n u s sûresi d e b a ş k a s û r e l e r gibi A l l a h ' a y a p ı l m ı ş ö v g ü saygı sevgilerle y ü k l ü d ü r . A m a ve barbarlığının bu kuru bir ö v g ü değildir. A r a p b e z i r g a n l ı ğ ı n ı n komün geleneklerini hiçe s a y m a d a n o n u n kolektiviz- m i n d e n ders a l a r a k m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) g e ç m e s i n i ö ğ ü t l e ş t i rir. Ç o k t a n r ı c ı - ç ı k a r ı c ı - g ü n d e l i k e ğ i l i m l e r i n i de t a n r ı c ı A l l a h ' ı n vizmiyle 7lar, "Bize onunla 8- kollekti- k o r k u t a r a k t ö r p ü l e m e k ister: "İşte kavuşmayı rahat umut ederler, kazandıkları etmeyenler bizim işlerden dünya ayetlerimizden ötürü malıyla hoşnut gaflet edenler.." yer, ateştir!" varacakları olan- Her an kişi m ü l k ü - k i ş i çıkarı d ü ş ü n e n ve y a p a n l a r , A l l a h ' ı n kolektivizminden-paylaşmacılığından yani toplumculuktan uzak d ü ş e r l e r v e bu onları son d u r u ş m a d a v i c d a n i ve m a d d i a z a b a sürükler. Her an na Allah'ı yani doğayı uyumu düşünenler, zaman zaman vicdanen kötü belki durumlara huzurlu-bedenen kalacakları için ve t o p l u m u , kişi sağlıklı başta ve sevilen "Sizden önce 14- "Sonra onların ki İşte Hz. nasıl nice nice davranacağınızı onlardan ders alıp kılmak, Tabii uyum bunlar olarak t o p l u m c u neredeyse Hz. Mu- her a y e t l e M u h a m m e d ' i n v e Kur'an'ın korkusu yok ettik... " yeryüzünde sizi onların yerine hakim görelim." m e d e n i y e t l e r (sınıflı t o p l u m l a r ) gibi o l m a kurmaya çalıştıkları medeniyeti daha uzun nasıl? ki A l l a h ' ı n d o ğ a c ı l ve insancıl yapmak Hz. insan u s a n m a d a n vurgular. ulusları ardından O çağa dek batıp-çıkan ömürlü çağlarda duruşmada budur: 13- mak, son kendisine ve t o p l u m u n a hatırlatmadan yapamaz. kıldık kanunları- kazançlı onlar olacaklardır. bunu ve ç a b a s ı gidiş revaçta olduğu düşerler ama Kur'an d a i m a bu g e r ç e ğ i y ı l m a d a n hammed, onların mülkünün k o l l e k t i v i z m i n e (tarihsel a k ı ş a ) koşuluyla. M u h a m m e d ve Kur'an d a i m a bu iki şeyi bir arada k o y a r a k iler- lemiştir: A l l a h ' ı n y ü c e l i ğ i n i her an h a t ı r l a m a ve h a t ı r l a t m a - b e n i m s e m e ve b e n i m s e t m e . (Ne için?) O'na u y u m y a p m a k y e t e n e ğ i n i geliştirip eskilerden d a h a İşte Hz. uzun ö m ü r l ü bir m e d e n i y e t k u r m a k ve g e l i ş t i r m e k için. M u h a m m e d ' i n ve Kur'anın korkusu ve ç a b a s ı (anafikri) özetle budur. Ve bu y ü z d e n e l i n d e n g e l s e her a y e t e bile bu özü sığdırmaya çalışır. Tabii ki b u n u bilinçaltıyla s e z e r ve o çağın g e l e n e k g ö r e n e ğ i olan, bilinç y e r i n e g e ç m i ş A l l a h s i s t e m i içinde yapar. A n c a k ileride göreceğimiz gibi bu bilimsel bilince yakın keskin sezilerle dolu bir bilinçaltıdır. Bu y ü z d e n Hz. M u h a m m e d ' i n Allah kavrayışı çok zengin bilgilerle donatılmış ve saygı sevgisi, inancı da bu ölçüde artmıştır - . Tıpkı b u g ü n k ü b ü t ü n " e v r i m " kurallarını kabul e d i p d e son d u r u ş - m a d a her şeyi A l l a h ' a b a ğ l a y a n klasik bilim a d a m l a r ı gibi... O her z a m a n , s k o l a s t i k - m i s t i k A l l a h s i s t e m i n i ideolojiyi) minizme gerçeklerle bezeyerek daha sokmaya sunmaktan 49- "Onlar "kendim de bir için, kâra geldiğinde, Hz. medi. geri derler sahip içinde ki "gerçekseniz Allah'ın dilediği olurum. bir saat Muhammed, Özellikle Çünkü bulunduğu insancıl çağ, deter- bunu O'na durmuyordu. ben ne çalıştı. (geleneksel skolastik çok doğacıl ve Her gecikir ne ne zaman bir şeyden ümmetin de belli öne P e y g a m b e r o l d u ğ u için kendini bu başka vait?" diyesin ne bir zamanı bir zarara var. ki: ne Ecelleri geçerler." kendini kayırmayı düşün- kayırmamayı, doğanın ve t o p l u m u n kanunla- rına ( A l l a h ' a ) u y m a y ı k e n d i s i n e başlıca p r e n s i p edindi. ş a r m a y a , iyi bir " k u l " o l m a y a çalıştı. hatırlatmaktan Ama o Hep b u n u ba- Her a y e t t e b u n u başta k e n d i s i n e yılmadı. da son duruşmada sadece h e r k e s gibi "Turhallı bir halli" insandı. Ve herkes gibi sade bir insan olmayı sevdi. Düşündüğü gibi yaşadı... Tereddüde maktan 94- "Sana gelmiş kitabı şüphe 9597- ümmetine daima hatırlat- şüphe sor gelmiştir. senden Allah önce katından; olmayasın." ayetlerini görenlerden olursun." bütün edersen, hak ayetler yalanlayan gelmiş olsa kimselerden bile, de olma; acı azabı görünceye gibi bilmekten inanmazlar." Peygamberliğini duramadı. Turhallı bilse y a ş a s a , bir hallı geçmiş rülmemiş Bunun P e y g a m b e r l e r gibi ölçülerde "Turhallı herkesi h e r k e s gibi d e ğ e r v e r e r e k ilerledi. (gelmiş di ve sana Allah'ın "Onlara kadar şeyden okuyanlara, edenlerden "Sakın, ziyan buna kendisine indirdiğimiz olan, sakın imdi düştüğünde usanmadı. bir kendisi bir insan içindir ki, çağının olduğunu ayetlerini, verilerini geri sezdi ve hadislerini, derleyerek) gö- zenginleştirdi. hallı" herkesi kendisi gibi bilmek, şüphesiz içinde a z ı m s a n m a y a c a k e k s i k l i k l e r i ve y a n l ı ş l a r ı taşır. a y ı r d l a r ı n ı - z ü m r e v e kişi farklılıklarını s e ç m e k y e t m e z . ki ken- Sosyal sınıf Bilim ö l ç ü l e r i n - de bu g i d e r e k kaba kalır... A n c a k d i y a l e k t i ğ i n şaşırtıcı çelişkisi, d i y e n beyinleri bıraktık h a m kafaları, " b e n i m " bile a l d a t a n çelişkisi b u r a d a d ı r : Ş ü p h e s i z ki h e r k e s "Turhallı bir hallıdır." A m a y i n e biliyoruz ki, hiç de "bir hallı" değildir. Her kişi ayrı birer n ü a n s l a y ü k l ü d ü r . Y a ş a d ı k l a r ı s o s y a l i t e y l e ayrı özellikte ayrı kendi başlarına sosyal y i n e de aynı s o s y a l y a p ı n ı n ayrı ayrı kişilikleridirler. Burada karıştırır. durur. her t ü r l ü " s o s y a l " y u v a r l a k laf, konuyu kişilerdir. A m a Bu ne d e m e k t i r ? " a ç ı k l a m a k t a n çok, Ç ü n k ü s o s y a l yapı g i d e r e k her b ö l g e d e ve her ç a ğ d a değişir O halde halkın b i n l e r c e yıldır d e n e y e r e k s ö y l e d i ğ i "Turhallı halli" ve benzeri s ö z l e r i n bir hiçbir kıymeti y o k m u d u r ? T e r s i n e b u g ü n bilim ile b a k ı l d ı ğ ı n d a bu s ö z ü n d e ğ e r i d a h a iyi anlaşılmaktadır. toplumu, Burada komün sadece ana temellerinden fikre işaret e d i p g e ç e c e ğ i z . k a l k a r a k o t e m e l l e r d e açılıp r a k - k e n d i n i y e n i d e n ü r e t e r e k gelişir; İnsan kapana- o temellerin dışına çıkamaz. Bu y ü z d e n her kişi aynı t e m e l l e r i n genelliği içinde aynı b e y i n - a y n ı b e d e n a n a t o m i s i y l e d ü n y a y a gelir v e b e n z e r e ğ i t i m l e r e ihtiyaç duyar. sınıflar ve z ü m r e l e r ne denli ayrılıklar g ö s t e r s e l e r de, aynı Sosyal temellerin farklı y a n s ı m a l a r ı n d a n b a ş k a birşey o l a m a z l a r ; tıpkı içlerinde taşıdık- ları kişiliklerin aynı t e m e l l e r i n farklı i n s a n l a r d a k i y a n s ı m a l a r ı n d a n ibaret o l d u ğ u gibi. Bu genellemeyi ğunda kavradıkça layabiliriz. somut olarak doğa ve t o p l u m Peygamber alçakgönüllüğünü lerken y a r a t t ı ğ ı keskin (bilinçler) olgunlu- Bilinçle u y g u l a m a d e y i n c e akla bu gelir. A m a bilinç d e n e n şey de g ö k t e n i n m e d i . bilecek kanunları k a v r a y a b i l i r v e uygu- en y o ğ u n sezili O temellerin toplumu kendi y a n s ı m a l a r ı y l a , beyinleri işleyerek kendini kendisini iş- ifade e d e - a n l a t a b i l e c e k elçiler haline getirdi. İşte bu gidişi s e z e n l e r - o l a b i l d i ğ i n c e ç a ğ ı n ı n a ş a m a s ı n ı ö r e b i l e n l e r bilim k a n u n l a r ı y l a o r t a y a k o y a b i l e n l e r v e buna tik v e modern Burada makla Peygamberler veya sadece-yalın Peygamber veya anlamında basit "Turhallı lider o l m a k denli man çelişkisi, d i y a l e k t i ğ i n tiği trajik bir o y u n d u r . u y u m y a p a b i l e n l e r an- ö n c ü l e r - l i d e r l e r oldular. her ç a ğ d a bir hallı" insan yüceltici kutsal ol- o l m a k ya- i n s a n l ı ğ ı n g ö z ü n e b a k a r a k işlet- Bilince ç ı k a r ı l m a y ı d ü r t e r bekler durur. Ne y a z ı k ki d i y a l e k t i ğ i n her z a m a n bu o y u n c u l gidişleri y e r i n d e ve zamanında hemen hemen hiçbir z a m a n yeterince kavranamamış ve tarihi gidişin d o ğ u m s a n c ı l a r ı y e t e r i n c e ı l ı m l a n d ı r ı l a m a m ı ş t ı r . Kendilerine Peygamber öncülükleri yakıştıran nice birlikler halkla- rından (o basit turhallı bir halli i n s a n l ı k t a n ) k o p a r a k yarı tanrı d e s p o t lar haline g e l m i ş l e r d i r . Gerçek Peygamberler v e y a öyle o l d u k l a r ı zaman ise A l l a h ' ı n için, basit T u r h a l l ı u n u t m a y a r a k ( h a l k t a n - h a l k gibi laşmamışları g e r ç e k elçileri bir halli oldukları halde insan o l d u k l a r ı n ı hiçbir h e m de en y o k s u l ve en y o z - kadar çileli y a ş a m a k t a n şeref d u y a r a k ) s o n s u z h o ş g ö r ü - lü d e m o k r a t l a r olmuşlardır - . Hz. M u h a m m e d ' i n bir l o k m a bir hırka hasır ü z e r i n d e - kerpiç mes- cidde v e birkaç h u r m a y l a y e t i n m e s i n d e n , d a v a s ı n a a d a m a s ı n d a n d a h a fazlası ş u d u r : yola getirme çabalarından yılmayışıdır. Kur'an'daki insancıl 97kadar (ayetlerdeki) kendisini, malını, mülkünü E n o l m a y a c a k insanı bile (Tükenmez hümanizmidir). sık sık şu y a k ı n m a , bize O ' n u n ne denli d u y g u l a r içinde b u l u n d u ğ u n u f a z l a s ı y l a anlatır: "Onlara bütün ayetler gelmiş olsa bile, acı azabı görünceye inanmazlar" D e m e k ki nice kötü h u y l u l a r d a n , nice y o l a g e l m e z d ü n y a malı peşinde koşanlardan bile nice u m u t l a r b e s l e m i ş , i n s a n l a r d a n y ü z çevir- m e m i ş , onları s o n u n a d e k ikna e t m e k t e n y ı l m a m ı ş ki, en s o n u n d a o d e n e y l e r d e n s o n r a acıyla a n l a m ı ş v e onları d i y a l e k t i ğ i n acı a z a p l a r ı y l a y o l a g e l m e l e r i n e (Allah'a) havale etmiştir. Neden kendisinden mülmüş insanlardan Umut kesmediği bu denli uzak gibi bile u m u d u n u duran, kişicil ç ı k a r l a r a gö- kesmez? insanlar, e l b e t t e Ebu S u f y a n b e z i r g a n l ı ğ ı değildir. T e r s i n e çöl bedevileridir. B e d e v i l e r bedevi ( k o m ü n insanı) bile olsalar, onlar bezirgan-kişi medeniyete-tefeci dirler. Bunu içinde y e t i ş m i ş , şamış ve daha kendi mülkü kendi t e c r ü b e l e r i n d e n çok iyi zenginliği-yoksulluğu da içinde iliklerine d e k ya- m e d e n i y e t e geçişi kurmaya başarabilme yoluna girmişse neden çözülmekte- Kendisi de b e d e v i l e r bir a r a d a uzun ö m ü r l ü , d a h a t o p l u m c u l içinde-sonra toplumu ilişkilerine bilir. girişmiştir. başkaları Kendisi hele çöl arapları önce bunu başar- m a s ı n diye d ü ş ü n ü r . Çünkü k e n d i s i n i n bile y e r yer, z a m a n z a m a n t e r e d d ü d e d ü ş t ü ğ ü n ü elleriyle t u t u p y a k a l a r : 94- "Sana gelmiş indirdiğimiz olan dan; kitabları sakın şüphe şeyden şüphe okuyanlara, sor edenlerden edersen, sana imdi "Sakın ziyan Allah'ın ayetlerini görenlerden sana senden gelmiştir allah önce katın- olmayasın" Ve kendisine de açıkça Allah'ın azabını 95- hak hatırlatmaktan sakınmaz: yalanlayan kimselerden de olma; olursun" P e y g a m b e r l e r i n kendisi bile d a r a - z o r a d ü ş t ü k ç e kendi a y e t l e r i n d e n tereddüde düşebilirse; başkaları haydi haydi sırt çevirebilir, zor ikna edilebilir... Ç ü n k ü " n e f i s " d i y e r e k sezdiği insan b e y n i n d e k i her t ü r l ü açlık, bil- gisiz v e d o y m a m ı ş bilince ç ı k a r ı l m a m ı ş o l a r a k k a l d ı k ç a , belaların -çirkalır-. kinliklerin en b e t e r i y l e u s l a n m a k z o r u n d a Peygamber bunu s e z d i k ç e sürekli ye b i l g i l e n d i r m e y e çalışır. tar. B u n u da T u r h a l l ı başarmaya "Nefisle bir halli insanlarla mücadele bütün savaşlardan na o d e r e c e d e g ö l g e d ü ş m ü ş olur. bu savaşı da Nefis: doyurmaya-ıslah düşüp her ş e y d e n etme- üstün tu- kalkarak-sadeleşerek çalışır: nabilirsin a m a nefisine y e n i l e b i l i r s i n . son kendini Bu a l a n d a k i s a v a ş ı n ı üstündür". Her savaşı kaza- İşte o z a m a n bütün y a r a t t ı k l a r ı - P e y g a m b e r b u n u ibretle s e z m i ş ve k a z a n m a k istemiştir... Cinsel v e t o p l u m s a l açlıklarımızdır. O n l a r ı d i z g i n l e y e m e y e n , duruşmada başkalarını maddeten ve manen ezer-sömürür. Ve s o n u n d a b u n u n c e z a s ı n ı da çeker... Peygamberin ince ince sezdiği ve k e n d i s i n e ve herkese hatırlat- m a k t a n y ı l m a d ı ğ ı şey, en d e r i n d e b u d u r a s l ı n d a . Ama karşı bunu çıkar. somutça Fakat o bilemez. kaba sosyal O sadece görünen s ö m ü r ü ve eziye sınıf s ö m ü r ü ve ezinin altında, en d e r i n d e k i bu h a y v a n l ı ğ a en y a k ı n y a n ı m ı z ı da g ö z a r d ı e t m e z . Yeri gel- d i ğ i n d e g ö r e c e ğ i z , nefis ile ilgili kuşku ve öğütleri o hep ilginç b i ç i m d e günümüzü ç a ğ r ı ş t ı r a c a k ipuçlarını taşır-. Çünkü O'nun içine girdiği z i r g a n l ı ğ ı n Evren çağıdır. B e z i r g a n l ı k çağı da çağ, tıpkı g ü n ü m ü z e paralel, tefeci G ü n e y T i c a r e t Yolu a ç ı l d ı k ç a , açılmaya başlar... Hz. be- E v r e n s e l Tefeci Muhammed'in zamanı da kişilerin biraz d a h a t o p l u m d a n k o p u ş u p kişi m ü l k ü n e battığı, bir e v r e n çağının g ö r ü l m e m i ş açılımlarına Antik tarihin yetlerin orta v e leşleriyle kapı açıldığı bir z a m a n d ı r . . . kuzey t i c a r e t y o l l a r ı t e f e c i - b e z i r g a n tıkanmışken, İslamiyet Güney T i c a r e t Y o l u ' n d a y o ğ u n l a ş a r a k t ı k a n a n p a z a r l a r ı açar v e kişi bezirgan aşamasını İslam cı sonunu bezirganlık evren d e v r i m l e r i n s o n u gelir. Kişi müjdeler: üretişinin birlikte, A n t i k çağ, içinde s a k l a y a r a k d o ğ u m u n u y a p m ı ş t ı r . hepsi t o p l u m u n t e m e l paralellik ve işler. M o d e r n çağ, o A n t i k çağ t e m e l l e r i n d e n çıkıp gelir y a n i g e ç m i ş g e l e c e ğ i hası başlangı- m ü l k ü g ö r ü l m e m i ş ö l ç ü l e r d e azgınlaşır. iki çağ birbirine paralel ve b e n z e r o l m a k l a M o d e r n ç a ğ ı n temelidir. Sonun ölçüsünde yaygınlaşır ve tarihsel G ü n ü m ü z f i n a n s k a p i t a l i z m i de b e n z e r bir çağı Bu mülkünün evrenselleştirir. Medeniyeti Antik Çağın o l u r k e n , tefeci medeni- (Umman-Hindistan) benzerlik o Da- k a n u n l a r ı n ı n a ç ı l ı m l a r ı n d a n g e l i ş i m bulur, bir t e k t e m e l i n kendini y e n i d e n ve y e n i d e n k a ç ı n ı l m a z s o n u c u olur. Bu y ü z d e n Hz. M u h a m m e d ' i n (ve K u r ' a n ı n ) kişi ve n e f i s l e r d e n sık sık söz açıp y a k ı n m a s ı t e s a d ü f değildir. 108yolu "Diyesin tutan ben de 109- reyle, ki: kendisi size vekil "Sana odur "Ey için insanları Allah tutar, sapıtan katından kimse de size hak geldi, doğru kendi zararına sapar; değilim." vahiy hayırlısı olana uy, Allah'ın hükmü gerçekleşene dek sab- yargılayanların." 16- " H Û D S Û R E S İ " : Hz. Musa ve Hz. İsa P e y g a m b e r l e r de, "Kişi'lerin "Kişi m ü l k ü " eği- limli s ı z ı l d a n m a l a r ı y l a belki d a h a fazla k a r ş ı l a ş m ı ş l a r d ı r . Ç ü n k ü o n l a r ı n içinde y a ş a d ı k l a r ı toplumları (genel çağları bakımından olmasa da) özel ve y e r e l o l a r a k , sınıflı t o p l u m u n kişi m ü l k ü b a t a k l ı ğ ı n a f a z l a s ı y l a batmış-bulaşmış bulunuyorlardı. Hz. Musa, Hz. M u h a m m e d ' d e n ikibin yıl önce, henüz tefeci, bezirgan medeniyetlerin lokal a ş a m a d a bulunduğu bir ç a ğ d a yaşar. olarak Mısır m e d e n i y e t i ve Musa'nın t o p l u l u ğ u yakındılar. Fakat lokal Kişi mülküne A r a b i s t a n ' d a n çok daha fazla bulaşmışlardır - . M ısır'da k ö l e l e ş m i ş Y a h u d i ler, Y a k u p (İsrail) oğullarının 258 Hiksos m e d e n i y e t i artıkları olmalıdırlar... Hz.İsa z a m a n ı d a Hz. medeniyetlerin lokal henüz o l a r a k Hz. yıldır kişi M u h a m m e d ' d e n 6 - 7 0 0 yıl ö n c e , y i n e a n t i k a kıtalar arası çağı İsa t o p l u m u n u n v e y a açılmamış olmasına Filistin y a h u d i l e r i n i n karşın; binlerce m ü l k ü n e b u l a ş m ı ş - k i ş i s e l çıkar ve p s i k o l o j i l e r d e g e l i ş m i ş olFilistin, t i c a r e t y o l l a r ı n ı n d ö r t y o l ağzıdır - . d u ğ u n u biliyoruz. Oysa Arabistan Arapları, malarına karşın, tefeci-bezirganlıkla işlek t i c a r e t yolları binlerce yıldır t a n ı ş - üzerinde bulunmadıkları, tersine s a p a g ü n e y t i c a r e t y o l u ü z e r i n d e b u l u n d u k l a r ı için, h e n ü z m e d e n i y e t e kentten geçmek aşamasına A m a A r a b i s t a n dışındaki girmiş Bedevi bütün dünya çoğunluğudur. hemen hemen bezirgan me- deniyetlerle dolmuştur. V e y a hiç o l m a z s a A r a b i s t a n t e f e c i - b e z i r g a n medeniyetlerle kuşatılmış durumundadır - . Ve İ s l a m m e d e n i y e t i bütün ticaret yollarını ve m e d e n i y e t l e r i Yani Hz. toplumu dir. birbirlerine a ç a r a k evrenselleştirecektir. Musa ve Hz. İsa t o p l u m l a r ı , d a h a ç o k y e r e l o l a r a k , Hicaz ise d a h a çok ç e v r e b e z i r g a n l ı ğ ı n d a n etkilenerek gelişmişler- Bu y ü z d e n yer yer ayetler kendini g ö s t e r d i k ç e bu g e r ç e k l i ğ i n de üzerinde durmaya 9- "Biz, ondan, hemen 10- "Biz sıkıntı çalışacağız.: insana katımızdan umudunu insana sıkıntıdan kalktı" der; o "Hûd" sûresinin rahmet-iyilik kaybeder sonra şımarıktır, bu ve tattırır iyilikleri da nimetler 1400 yıl sı bu kadar ö n c e , ayetlerine verirsek: alırsak olur." "Artık b e n z e r ayetler K u r ' a n ' d a karşılanıveren benden sayısızdır. a t l a n m a y a açıktır. kişi ö z e l l i k l e r i n i n , g ü n ü m ü z d e n önemle-heyecanla, özelliklerin toplumcullaştırılmaya normal onu nankör öğünücüdür." Bunlar bildik t a n ı d ı k , alışılmış sözler o l a r a k h e m e n A n c a k bu doğal-normal sonra unutup üzerinde durulması, çalışılıp t e d a v i y e daha- kalkışılması sayılmamalıdır - . olağan-sıradan Bunun üzerine yeterince gidilememiştir. Oysa her sosyal allerjinin kökeninde bir sosyal y a s a k bulunabilir ve bilince çıkarılmadıkça ve sosyal ortamı ortadan kaldırılmadıkça, insanı da t o p l u m u da hasta edebilir. Burada kat sadece çektiği bu konumuz açısından " n a n k ö r " ve sürekli işaret e d i y o r u z : isteyen Kur'an'ın dik- "şımarık" ve" öğünücü" özelliği; insan t o p l u m u n u n t e m e l l e r i n d e yer alan nundan kaynaklanıyordu. üretici g ü ç l e r kanu- B u cinsel v e s o s y a l y a s a k l a r l a d i n a m i t l e ş - miş b u l u n a n ü r e y i m s e l ve ü r e t i m s e l a ç l ı k l a r ı m ı z d ı . T e k n i k üretici g ü c ü bunları O süreklileşen dinamizmiyle ateşliyordu. bilinçlere ç ı k m a d ı k ç a v e t o p l u m c a geçilemez Arabistan toplumu ken, g ö z l e r bu y ö n d e yönde du; düzene sokulmadıkça önüne bir g ü ç h a l i n d e akar g i d e r d i . komüna, medeniyete (kişi k a m a ş m ı ş , açlıklar hırslara metafizikleşmişti. Sadece mülküne) kazandığı-kanazacağı kaybedeceklerini göremiyordu. çözülür- b ü r ü n m ü ş , akıl ile bu ilgileniyor- Daha t o p l u m c u l eğilimli olan kaygılanarak üzülmemesi Ne ç a r e ki Peygamberin bunu y a k a l a m a m a s ı ve elde değildi. Peygambercil hiçbir öğüt ve ayet Nitekim o çağda engelleyemediği gibi modern bunu önleyemezdi. ç a ğ d a da hiçbir bilim hatta d e v r i m b u n u ö n l e y e m e d i . A k a c a k kan d a m a r d a d u r m a d ı . dengesini akmak ve çözümlerini O a n c a k kendi bulmak kendisini k a n u n l a r ı için yeniden kendi üretmek üzere zorundaydı. Bilim insan bunu bilinçlere toplumunu d o ğ u m sancılarını verimlilik Hz. çıkarabilirse, zararlardan bu kanunlara uyum kurtarabilecek çözümleri ı l ı m l a n d ı r a b i l i r d i . Ve bu yaparak üretebilir v e da y i n e o a k ı ş a bağlı bir olabilirdi. Muhammed k e n d i n c e bunu s e z m i ş ve h e m kişinin hem toplu- m u n u n m u t l u l u ğ u n u genel o l a r a k d a h a t o p l u m c u l bir m e d e n i y e t sentezinde bulmuştur. Bu y ü z d e n de İ s l â m m e d e n i y e t i birçok m e d e n i y e t ba- tış çıkışlarıyla da olsa, en uzun ö m ü r l ü m e d e n i y e t l e r d e n olabilmiştir ki hala kalıntıları r e f o r m c u ve d e v r i m c i krizlerle y a ş a m a y a çalışmaktadır - . 11- "Sabrederek, ğillerdir, onlar için yararlı bağış Kur'an'ın h e m e n iş var, görenler, hem de böyle (şımarık-öğünücü) büyük sevap de- var." n e r e d e y s e her a y e t i n d e b u s i t e m l e r v e t o p l u m c u - luk ö ğ ü t l e r i ve e m i r l e r i vardır - . Başta P e y g a m b e r o l m a k üzere bütün ç e k i r d e k teşkilatı b u e m i r l e r e uygun davranacak komün ları medeniyet uzunca laşıp kişi müddet çökse de; barbarlarını geleneklerini taşıdıkları mülkiyetinin yozlaştırıcı uzak t u t u l m u ş t u r . İslamiyetin bu Arabistan toplumcu buldukça larca (rönesanslara) yeniden dirilişlere 1920'lere O s m a n l ı Dahası İslam İslam İmparatorluğu'nun medeniyeti uğratıldı kurduk- etkilerinden medeniyeti özelliklerini taşıyan (Türk-Kürt-Pers-Arap-Berberi-Moğol-Kafkas çoban veya askerlerini) bildi. içindir ki, ve ö l d ü r ü c ü yozçevre köylülerini b u yeni barbar- ve ömrünü 625'ten çöküşüne dek 1500 yıl uzata- hala i n s a n l ı ğ ı n g ö n l ü n d e ( b e z i r g a n c a kullanışlar d ı ş ı n d a ) h ü m a n i s t hatta d e v r i m c i d a l g a l a n ı ş l a r l a y a ş a m a y a d e v a m ediyor... 15işlerini, "Dünya hiç de malını, eksik dünya süsünü kim isterse, veririz onlara biz verilmez." Doya doya veririz, belalarını t a m bulsunlar ki a l ı n a c a k ders t a m olsun, m a n a s ı n d a d ı r bu ayet. Ve başka türlü de olmadı zaten; dünya s a v a ş ı n d a n ve y e r y ü z ü n ü yüzyıl boyunca insanlık iki kaplayan sosyal dev- rimlerden bile yeterince ders a l a m a d ı . Bu insan t o p l u m u n u kişi m ü l k ü n e gırtlağına dek batarak ö l ü m - d i r i m k u m a r ı y l a dersini alması; doğa ve insanın k a n u n l a r ı n a u y u m y a p m a k z o r u n d a kalması a n l a m ı n a geliyordu. P e y g a m b e r bunu yaşayarak sezmiş ve 260 kendi çağında bildirmişti. kendi kişiliğinde v e t o p l u m u n da 16- "İşte yaptıkları, böyle batıldır kimselere, her ahirette yalnız ateş bulunur, boşunadır işleri." Elbette bu sezişler kendi çağı için, yani A n t i k T a r i h için idi. Ve Muh a m m e d d e (tıpkı m o d e r n M a r k s - E n g e l s - L e n i n l e r gibi) "Din g ü n ü " de- diği sınıfsız t o p l u m c e n n e t i n i y a k ı n g ö r ü y o r d u . Yeri g e l d i ğ i n d e g ö r e c e ğiz. A y e t l e r d e sık sık o l m a s a da a r a d a değil" manasında sinin y ü z e y s e l de olsa b u n u yorumuna kafa işletmişti. sinmiş bulunuyordu. beri bir " h e s a p g ü n ü o kadar uzak konuya dikkat çekmek zorun Bu Çünkü niyete biçimiydi. geçişte bu İlkel komün tür din kalıyordu. Çevre- her a y e t e bu c e z a ve ödül binlerce yıldır, hiç o l m a z s a " İ s l a m " b i ç i m i n e g i r m i ş bir e ğ i t i m düşünüş da m e r a k e t m e s i bir y a n a , kendisi de b u n u n sistemiydi; gelenekli eğitimi ve Hz. dahası y a ş a m ve halk d e n e n düşünüş metodu İbrahim'den çocuk, biçimiyle mede- karşılaşıyor ve g i d e r e k bu t e k t a n r ı l a ş ı y o r d u . A s l ı n d a b a r b a r l ı k t a n beri bu s i s t e m , Totem-Anahan-Babahan ve geliştirilmiş bulunuyordu. Hz. sistemleri içinde M u h a m m e d , b u n u " İ k n a m e t o d u " n a d o ğ r u bilgilerle g e l i ş t i r m i ş , en son ve en y e t e n e k l i Kur'an arayıp dikkatle bulmaya incelenirse; çalışan Kur'an'da ceza ganlarının yaptıkları d e yer a l m a z ; yaratılmış ve İslâm ödül, geri cahilane Peygamberdi. bugün aşığı bile hala herşeyi inanmışlardan aile ve t o p l u m l a r ı n da ve Kur'an'da ders kaba alınırsa; din ç ı p l a k bir h a y v a n t e r b i y e c i l i ğ i bezir biçimin- t e r s i n e o l a b i l d i ğ i n c e ç a ğ ı n a göre d a h i y a n e d e n e b i l e c e k ö l ç ü l e r d e insancıllaştırılmıştır. A l l a h ve P e y g a m b e r i , k a r ş ı s ı n d a d a i m a kolaylatıcı ve ikna edici insancıl bir t e p k i bağışlayıcıdır... M e t o d u , s o s y a l - k i ş i s e l v e d o ğ a l , bilimsel s e b e p l e r e d a y a n d ı ğ ı ölçüde c e z a ve ödül s i s t e m i n i o r t a d a n K u r ' a n ' d a ş ü p h e s i z ki Ancak şuuraltı olarak böyle bilime k a l d ı r a c a k o l g u n l u ğ a erişir. bilimsel yakın s e b e p a r a m a k s a ç m a l ı k olur. seziler y a k a l a m a m a k - a r a m a m a k v e y a bir k e n a r a b ı r a k m a k da; İ s l a m gibi bir dini, b i l i m s e l l i ğ i m i z i n baskısı altında bastırma, şuuraltımıza bilimsel yerek ilerlememizi Hz. çerli b a s t ı r m a k geriliği bilinci, olur. Çünkü zamanla bu hiç u m m a d ı ğ ı m ı z z a m a n v e y e r d e e n g e l l e - s a p a y o l l a r a sokacaktır". M u h a m m e d ' i n bilimsel bilince y a k ı n sezileri A n t i k T a r i h için ge- olsa da M o d e r n tarih, A n t i k t a r i h t e n k o p u k bir g e l i ş i m değildir. M o d e r n T a r i h s a n a y i l e ş t i r m e s i 500 yıl olup, 6500 yıllık A n t i k Tarih temellerinden çıkagelir; antik tarihle m o d e r n tarihi, apayrı-benzeşmez varlıklar haline g e t i r e m e z v e g e t i r e m e m i ş t i r . Bu yüzden muş biçimleri kazandırılışı yaptığı modern tarih olayları da antik tarihin o l a r a k b i r b i r l e r i n e paralelleşirler. bu t e m e l l e r e dayanır, seziler-öngörüler-modern Hz. tarih m o d e r n i z e ol- Kur'an'a hâlâ haklılık M u h a m m e d ' i n a n t i k tarih için de geçerlilik için kazanarak, insanları e t k i l e m e y e v e İ s l a m y o r u m c u l a r ı n a d e m a g o j i y a p m a v e y a iyi dilekli yorumların verip; haklılıklar kazandırır - . Bunları o cepheden (şuuraltı çıkamayışına hecmelerini) bilinçlere azımsanmaz tutanaklar çıkarmak bizim için bu y ü z d e n de bir g ö r e v sayılmalıdır - . Hz. Muhammed, görüyordu. kendisini "en y ü k s e k " v e " s o n " P e y g a m b e r o l a r a k Bu yüzden Biliyordu: kıyameti de "yakın" ö n g ö r m ü ş olmalıydı. Her P e y g a m b e r g e l d i ğ i n d e t o p l u m l a r bir g ö r e v d e , hayırlı bir iş ve ş e r l e r l e s a r s ı l ı y o r d u . Ve Peygamber gelen Allah'ın gazabına her t o p l u m , A l l a h ' ı n y o l u n a uğramışlardı. girmedikleri A n c a k Peygamber ve yakınları için kurtu- luyorlardı. Tarihsel leri devrimler bu y ü k ediyor, akibete, sona çürümüş çökkünleşmiş yerlerine yenilerini kuruyorlar, kentleri-medeniyetsonra onlar da aynı ulaşıyorlardı. İşte Kur'an ve P e y g a m b e r i , kendi t o p l u m l a r ı n ı n bu s o n a değil de A l l a h y o l u n a g i r m i ş d a h a adaletli d a h a mutlu bir m e d e n i y e t e u l a ş m a s ı için didiniyordu. Ne çare ki mücadele uzadıkça, günahını-cezasını-cehennemini du ama bu kez Peygamber, bu kıyamet olmalıydı, Kur'an da son C e h e n n e m yakın Kur'an ve P e y g a m b e r i n e , A l l a h ' ı n hatırlatmaktan kitap idi. başka çünkü Hz. Bu y ü z d e n (Tarihsel Rabbim Devrimleri) "Eğer siz sizin Ad küçük-lokal kıya- h a t ı r l a t a r a k kendi e v r e n s e l ö n g ö r ü l e r i n e sürdürüyordu: yüz yerinize veremezsiniz. son olmalıydı. yolalmak gayretini 57- kalmıyor- K ı y a m e t , C e n n e t ve V e P e y g a m b e r ( K u r ' a n ) y ı l m a d a n - b ı k m a d a n eski metleri çare Muhammed, dönerseniz, başka Rabbim her kavmine gönderilen gönderildiği şeyi bir kavim bir şeyi de ben getirebilir. koruyup P e y g a m b e r Hud, size duyurdum. O'na hibir zarar gözetendir." böyle s e s l e n i y o r d u t o p l u - m u n a . Onları t a r i h s e l d e v r i m l e k o r k u t u y o r d u açık açık: " Y e r i n i z e baş- ka bir k a v i m getirebilirler." Bu aynı z a m a n d a Hz. M u h a m m e d ' i n de kendi t o p l u m u n a s e s l e n i - şiydi, bu tür ö r n e k l e r i sık sık h a t ı r l a t m a k t a n geri d u r m a z d ı : 59- "İşte böyle, gamberlerine 60Ad "Hem kavmi miştir Ad kavmi azdılar. dünyada, küfretmiştir Salih'in 68- karşı hem ahi inatçı ayetlerini zorbanın ret gününde Rablerine, Hudkavmi yalanladılar, emrine lanete olan Pey- girdiler." uğradılar, iyi bilin Ad'ın işi bataktır." bilim, Semud kavmi S e m u d de bir ö r n e k t i r : "Sanki, Rablerine orda iyi değillermiş bilin İbrahim-Lut-Nuh-Musa Ama Rablerinin Her hep Kur'an'ın yokolmaktan gibi Semud'un ve oldular. işi benzeri İyi küfret- bataktır." ö r n e k l e r de sık sık hatırlatılır. gönderildiği toplumu yozlaşmaktan-zalimlikten ve kurtarmak, uzun ö m ü r l ü kılmaktadır - . 83- "Rabbim katında işaretlenmiş taşlar bu zalimlerden uzak de- ğildir." 95- "Sanki kavminleri 100bu "İşte 101- yoklarmış, Semud'un işi gibi Medyen'inki Şuayb'in berbat." sana kentlerin lardı orada de anlatmış kimi "Biz ayaktadır onlara olduğumuz hala, bir kimi zulmetmedik, takım kentlerin haberleri, yıkılmış." onlar kendi kendilerine zulmediyor- (...)" 102kalar. "İşte Rabb'in zulmeden Doğrusu O'nun yakalaması kentleri çok yakaladığı acı ve çok zaman böyle Kur'an ve P e y g a m b e r i g e ç m i ş t e n ve y a ş a d ı k l a r ı ç a ğ d a n en dersi a l a c a k kadar c e s u r v e d e v r i m c i d i r : 113- "Sakın zulmedenlere sonra size ateş dım da olunmazsınız." Sadece vizm dokunur. tek istediği, (toplumculuk) en Sizin ufak "doğru keskin O p o r t ü n i z m e yer v e r m e z : bir meyil Allah'tan başka duymayın dostunuz yol" "Allahın yolundan ya- çetindir." yolu" sapılmaması; kişi (yılışmayın) yoktur. dediği Yar- kolekti- mülkünün azgın- laşmamasıdır. 116- "Sizden gunculuk önceki yapmaktan azınlıktaydılar ve lerine verilen olup çıktılar." 117- bunun refahın "Sahipleri nesillerden alıkoymaları akıllı kimselerin gerekmez için onları kurtardık. peşine düşüp şımardılar gördükçe, senin yararlı iş insanları miydi. Fakat boz- onlar Zulmedenler ise ve suç işleyen Rabb'in, bu pek kendiinsanlar kentleri yo- ketmez." 122biz "İnanmayan de kimselere diyesin ki: "Elinizden geleni yapmış, yaparız." 123- "Siz bekleyin biz de bekleriz." Kişi m ü l k ü n ü n yozlaştırıcı ve ö l d ü r ü c ü a z g ı n l ı ğ ı n ı çok iyi, kesin rarlıca yakalamıştır - . luk, kollektivizm, ka- Kıran kırana bir savaş göze a l ı n m a d ı k ç a t o p l u m c u - insancılık üste g e l e m e z ve t o p l u m u n u kurtaramaz. Din'de ve K u r ' a n ' d a belki de g ü n ü m ü z için a l ı n a c a k en b ü y ü k derslerden ama birisi birikip kaplayan karşı budur. bütün bunu karşıya taşarak yükselen kah kişi batarak-çıkarak mülkünün bakın: ruhları kavgasıyla bırakmıştır... ki, En bir de d ü n y a mal çevresine mülkten yalın-basit t i n d e n ve z e k a s ı n d a n dolanıp yalancı Kur'an'dan malına t u t s a k o l m u ş din uzak d u r m a y ı e r m i ş ç e devrimci bu dersi kandırabilirler? tavırla bile y o k s u n d u r l a r . Peygamber olmaktan d i n d a ş l a r ı n ı n vay haline; dek yıldır a z g ı n l a ş a r a k , istilası, d o ğ a ve insanlığı e v r e n s e l s o s y a l d e v r i m Gelin görün rına Yedibin insanlığa alamayan din ortaya Hepsi bezirganla- belleyenleri koymak yalancı bile, cesare- pehlivan gibi öteye g e ç e m e z l e r . alimlerinin o n l a r kendilerini din a d a m l a r ı n ı n ve ve ç e v r e l e r i n i ne z a m a n a 17- " A R A F S Û R E S İ " ( M e k k e D e v r i ' n i n son y ı l ı n d a inmiştir) " A r a f " c e n n e t l i k l e r l e c e h e n - n e m l i k l e r a r a s ı n d a y ü k s e k bir bölgedir. O r a d a k i e r k e k l e r d e n söz edilir. 46. A y e t ' t e n ad alır.) 46- "İki erkekler taraf arasında vardır yüzlerindeki "sizlere lerdir ki, işaretlerden selam ama 47- cennete ateşlik Sosyal çok olanlara Araf üzerinde cehennemlik Bunlar seslenirler. girmeyi toplulukla vardır. ve tanırlar. ola "diye "Gözleri zalim bir perde cennetlik cennete bir takım hepsini cennetliklere henüz girmemiş- isterler." de "Rabbimiz sen bizi şu bulundurma "dediler." D e v r i m l e r d e o l d u ğ u gibi T a r i h s e l bir d e r e d e " kalan de onların (Araf'takiler) Bunlar çevrildiğinde beraber olanları kararsızlar bulunur. D e v r i m l e r d e d e "iki a r a d a Sosyal D e v r i m l e r d e b u n l a r ge- nellikle orta t a b a k a l a r olur. Tarihsel sınıflar, Devrimlerde de halinde) yaygın pek farklı değildir. A n c a k sosyal netleşmemiş (elastiki-oynak: süreç k a r m a ş ı k ve üst t a b a k a l a r a kadar (her t a b a k a v e z ü m r e d e n ) oluşur: gelenek görenekli içinde y o k s u l - k ö y l ü eğilimli göçebeler (bedeviler) esnaflar-züğürt ö n c ü v e y e d e k güçleridirler. kent komüna- bezirganlar, T a r i h s e l Devrimin Hepsi ö z g ü r b e z i r g a n l a r ı v e d a h a kollektif bezirganlığı öncü edinmişlerdir. Bu arada lardır. takım gibi b u l u n d u ğ u için biraz d a h a Komüncül sı bundan kapitalizmde olduğu düşman Barbarların güçler (kâfirler) çoktanrıcılığını azgınlaşmış ticaret metasına k o m ü n g ü ç l e r i n i d e ç e v r e l e r i n e almışlardır. re y a n a ş m a l a r ı kent'in ve geniş akrabaları bulunur, tefeci bezirgan ç e v i r m i ş l e r ve bir K ö l e l e ş t i r m e k üze- çünkü o n l a r da henüz birer parçasıdırlar. Arada memiş kalan daha çok bu olanlar ve Y a h u d i Dicle'nin Basra oluşur. T a r ı m körfezine iki taraf arasında bezirgan çevreleridir. döküldüğü çıkarlarını İlk balçıklar b ö l g e s i n d e için t e k n i ğ e g e r e k yoktur. belirleye- medeniyet Fırat- (Sinear'da) S o p a y l a - s e r t t a ş l a r ile üretim sağlanır. S o n r a balçıklar ü s t ü n e kentler, su yolları yapılır; t a r ı m ve kent hayatı ( m e d e n i y e t ) artık süratle gelişir: Bu yüzden ratılma, Kur'an'daki Adem'in şeytanın S o s y a l sınıf z ı t l a ş m a l a r ı azıtır-. (insan t o p l u m u n u n ) ise a t e ş t e n yaratılıp, b a l ç ı k t a n ya- medeniyet meyvesi (buğday) v e y a b a ş k a bir ü r ü n ü y e d i r t e n y ı l a n ve benzeri kılıklara b ü r ü n m e s i , bu g e r ç e k l e r i ç e r i s i n d e de d e ğ e r l e n d i r i l m e l i d i r . C e n n e t - C e h e n n e m , Araf, geler de bu iyilikler-kötülükler (Hayır-Şer) g e r ç e k l e r içinde y o r u m l a n a b i l i r m e d e n i y e t S ü m e r kazıları v e y o r u m l a r ı ren b e l g e l e r l e doludur. ki, gibi sim- g ü n ü m ü z d e artık ilk b u n a son d e r e c e açıklık geti- Burada bu belgeleri s ı r a l a m a k bu y a z ı n ı n s a d e c e Kur'an'ı, satır satır (ayet ayet) inerek, gerçek temellerine indirmeyi kapsamına girmez. Biz insan ve P e y g a m b e r ş u u r a l t ı n a deniyoruz. Bu g e n e l ç e r ç e v e içinde, belgeli y o r u m l a r zenginleştirilebilir... Unutulmamalı-daima Peygamber"dir ve yüzünde kent (kentten sınıflı yüzden Hz. hatırlanmalıdır bunu dahiyane bir ki, kuracak barbar kalmamış, topluma, medeniyete Muhammed son Hz. seziyle Muhammed görmüştür. Orijinal t a r i h s e l geçişlerin) Peygamberdir. sonu Bu aynı "son Artık yerdevrimlerin gelmiştir. zamanda Bu Pey- g a m b e r l e r P e y g a m b e r i , h e p s i n i n s e n t e z i de demektir. Ve o d e r e c e de insancıldır: İ n s a n ı v e kendisini d e r i n d e n a n l a m a y a - h o ş g ö r ü l ü o l m a y a çalışır. A l l a h ' t a n giyle ( d o ğ a ve insanın gidiş k a n u n l a r ı n d a n ) saygı ve sev- korkar çekinir, y a l a n söylemez, bunlara u y m a k için çırpınır. Ve bütün i n s a n l ı k için üzülür. G ö r e v i n i n kutsallığını ve z o r l u ğ u n u bilir... Araf 2- sûresi: "Bu bir kitaptır ki bununla indirilmiştir. Bundan 3- "Rabbinizden dostlara size gelmiş Ne denli uymayınız İnsan'ın gönlün inanlı olanlara öğüt vermen için sana daralmasın." olana az (Kur'an'a) öğüt uyunuz. Ondan başka tutmaktasınız." ne kadar zor d e ğ i ş e b i l d i ğ i n ' i , z a m a n ve koşulların değişi- mi (Allah'ın) z o r l a m a s ı g e r e k t i ğ i n i bilir. A l l a h : "Ne denli az öğüt tutmaktasınız!"der. Bu sadece bir y a k ı n m a değil bir a n l a y ı ş ve h o ş g ö r ü d ü r de d a i m a hatırlatır - . 4da "Biz nice kentleri gündüzleyin yok eylemişiz, dinlenirlerken gelip azabımız gece uyurlarken, ya çatmıştı." B u t a r i h s e l d e v r i m l e r d i r . Yani ç e v r e k o m ü n a l a r ı n m e d e n i y e t kentlerinin ü z e r i n e akınları; niyet kentleri kentleri y e r l e bir e d i p y e r l e r i n e yeni t a z e m e d e - kuruşları, b a r b a r l a r ı n sınıflı t o p l u m a geçiş dalgalarıdır. Babar ( k o m ü n ) nıflar s a v a ş ı y l a insanı çökmüş, kollektiftir, kankardeştir. yozlaşmış-parçalanmış M e d e n i y e t ise sı- bezirganlaşmış-dere- b e y l e ş m i ş d u r u m u n d a d ı r v e t a r i h s e l d e v r i m l e r , onları tiği gibi Kur'an v e bitmemesini teselli Kur'an'ın belirt- h a b e r s i z , s e f a h a t içinde y a k a l a y ı p y o k eder. Peygamberi uyarırlarken bulurlar; çünkü kitlelerde t u t u n u r . Zira kendi aynı bu kuracakları zamanda bu medeniyetin aynı gerçeklikle de koşullar y a k l a ş t ı k ç a sonla korkutup Kur'an ve P e y g a m b e r i kendileri de bir t a r i h s e l d e v r i m ö n d e r i ve te- orisidirler. 5- "Azabımız olacaktır. "Biz onlara gelip gerçekten Hz. Muhammed, lardan ayrı t u t m a z . içinde s a d e c e insan çattığında bu gidiş O ancak yakarıp-yalvarmaları şu zalimlermişiz." karşısında kendisini herşeyden önce tarihsel olduğunu kuvvetle sezer; bile s ı r a d a n insan- akış ve s e l e k s i y o n u n kendisinin de hatalar- u n u t k a n l ı k l a r l a b e z e n m i ş insan o l d u ğ u n u tan v e h a t ı r l a t m a k t a n 6- "Herhalde soracağız. 8- gün tartı "Tartıları kendi kendilerine Peygamberleri "O 9- özlerine Doğanın sorguya tartıları gelmiş ziyan ve Peygamberler dahi haktır, hafif Bunu hatırlamak- gönderilen kimselerden biz çekeceğiz." ağır olanlar, gelmiş olanlar ayetlerimize kurtulmuşlardır." uymadıkları için, ettiler." insanın için y i n e başka unutmaz. çekinmez: Temel kimselerle d o ğ a ve insan t o p l u m u y l a kanunlarına ("ayetlere") uymadıkları birlikte " k e n d i ö z l e r i n e " yani ç ı k a g e l d i k l e r i birlikte k e n d i l e r i n e ziyan etmişlerdir. "Tartı" neye g ö r e d i r ? M e d e n i y e t m e t a l a r ı n a t a p ı n m a y a göredir. Sı- nıflı t o p l u m u n dini imanı ç ıkardır, kârdır. D a i m a d a h a çok, d a h a d a h a . . . Bu ise d o ğ a ve insanın ç e k e b i l e c e ğ i bir y ü k değildir. bütündür. O b ü t ü n l ü k p l â n l ı - p r o g r a m l ı t a s a r r u f l u ; gidiş k a n u n l a r ı n a kesin bir u y u m ister. Kuran ve P e y g a m b e r i bunu kendi ç a ğ ı n a göre m e d e n i y e t l e r e b a k a - rak s e z e r ve ö l ç ü y ü " ş ü k r e t m e k " t e , aza 10rattık. "Yeryüzünde Ama Evrim'e siz bilinçle Peygamberi yerleştirdik ne Doğa ve insan bir d a h a d o ğ r u s u kendi kadar uyumdan zamanında, sizleri, az k a n a a t e t m e k t e bulur: orda size geçim yollarını ya- şükredersiniz." bugün bundan bile söz edilemiyorken, ancak Hz. Muhammed'in Kur'an ve skolastik bil- gileri ve daha çok evrimin özünü yansıttığı için, keskin sezileri açısından söz edebiliriz. O sadece "medeniyet metalarına satılmayınız; edip şükrediniz" biçimindeki öğüt ve örnek davranışlarıyla aza kanaat bunu uygula- yabiliyordu. Bu da onun içinden çıkageldiği komün kollektif aksiyonundan kaynaklanıyordu. rulmuştu. Çünkü Kur'an'ın beyin ve bedeni kollektivist yönde güçlüce ku- buyrukları, hep o ülkücü kollektivist temellerin deniyete geçiş sentezleriyle karışarak dile gelişi ezberci-Hz. olmuştur. me- En skolastik- İbrahim geleneğiyle simgeleştirdiği A l l a h - c e n n e t - c e h e n n e m - melekler-şeytan-ahiret-kıyamet-yaratılışı ayetlerinde bile bilinçaltıyla en derin sezileriyle o simgeleri birleştirir; Soyut olarak ruhunda derinlemesine bunları hisseder. Bu, determinizmin P e y g a m b e r d e kuvvetle y a n s ı m a - sından başka bir şey değildir. O simgelerle, evrimin Peygambercil insan özünde y a n s ı m a s ı n ı n rezonans buluşuysa, evrimin o günkü kendini ifade tarzıdır. Evrim, dil-bilgi-teori olarak ancak bu kadarına izin verebilmiştir; Evrimin teorisi-dili, antik tarihte dinler ve Peygamberleridir. 11- "Sizleri ediniz" dedi. varanlar 12alıkoyan ten yaratıp, İblisten arasında "Allah yarattın, onu yerdik, hemen sonra meleklere secdeye vardı. "Adem'e Şeytan secde secdeye değildi." buyurdu ne?"Şeytan biçim başkaları ki: dedi: "Sana "Bense balçıktan." buyurmuşken ondan daha secde değerliyim, etmedin" seni beni ateş- Melekler, üretici güçlerdi: teknik idi. C o ğ r a f y a - i n s a n - t a r i h (gelenek-görenek) ve Bunlar, önce k o m ü n içinde d e n g e d e , Allah'ın g ü d ü m ü n d e y d i . A n c a k teknik doğa ve insan yaratığı olduğu halde başını alıp gitmeye, yaratanlarını geçip, onları ayakları altına almaya daha çok elverişliydi. Ateş, m e d e n i y e t ile birlikte t e k n i ğ i geliştiren ve m e d e n i y e t i azgın- laştıran b u g ü n ü n a t o m u gibi şenlikli bir olanaktı. Bu y ü z d e n üretici güçler içinde medeniyeti-sınıfları-bezirganlığı-ürün fazlasını-parayı yazıyı y a r a t a n , b ü y ü k ölçüde t e m e l d e ateş oldu denebilir. pişirilip kentler kuruldu. devleti Balçık ateşle Demir ateşle d ö ğ ü l ü p üretim araçları geliştiril- di, ve ilh. A t e ş bu haliyle d a h a bağımsız ve genlikliydi. İnsan ve g e l e n e k görenekleri ve t o p l u m c u l a ş t ı r ı l m ı ş d o ğ a yani hepsi t e k n i ğ i n de t e m e l i o l a c a k denli Ve ş ü p h e s i z ki kalıcıydılar. coğrafya üretici güçleri, köklü d e t e r m i n i z m l e r e sahiptiler. Bu y ü z d e n A l l a h ' ı n kalıcı y a n s ı m a l a r ı y d ı l a r . Allah ve Melekleri bunlar içinde f o r m ü l l e ş m i ş t i t e m e l olarak. Teknik ise bunların hepsini havaya uçurabilecek özelliklere sahipti. A m a ne var ki son d u r u ş m a d a doğa ve insana o kadar derin köklerle bağlıydı ki, Tekniğin dengesizce azgınlaşması, kendisini y o k etmeye varırdı. Ç ü n k ü d o ğ a v e insan, y o k o l m a k t a n s a , t e k n i ğ i sokmak eğilimine Çünkü insan, her ş e y d e n duruşmada tekniği İşte ilk kendi dengelerine girebilirlerdi. insan medeniyetin kankardeş yaşama) üstün düşünen bir b e y n e sahipti. Son realize eder, g e r ç e k l e ş t i r i r idi. doğuş prosesinde, komün toplumu (eşitçil insana c e n n e t gibi geldi. N e z a m a n ? Sınıflı t o p l u m u n cehennemcil kavgaları içine d ü ş t ü ğ ü zaman. A m a ilkin dı. medeniyetin Medeniyet çökmeye, değerin kalmadığı ilk gelişimcil a ş a m a l a r ı n d a bu a n l a ş ı l a m a z herkes yozlaşmaya ölümcül başladığı, hiçbir insancıl aşamasında. Bu y ü z d e n bu h e s a p l a ş m a n ı n ilk m e d e n i y e t k e n t l e r i n i n batıp çıktığı ilk bin yıl içinde, S ü m e r m e d e n i y e t g e l i ş i m l e r i s ı r a s ı n d a b a ş l a y a r a k g e l i ş e b i l e c e ğ i akla yatkındır. Ve bu d e ğ e r l e n d i r m e y i de d a h a çok dışarıdan g e l e n v e b o y u n a komün gelenekli malıdır. Semid m e d e n i y e t e g e ç i ş l e r l e kırılarak g e r ç e ğ i g ö r e n , (Arap A t a l a r ı ) Çünkü gerçekler yaşandıkça saf t e m i z komün ruhuyla barbarları m i t o l o j i l e ş t i r m i ş ol- uzun z a m a n içinde v e d a h a çok görülebiliyordu o zamanlar. Mitolojiler de z a t e n y a z ı s ı z k o m ü n i n s a n ı n ı n işidir. Mitolojiler y a l a n söylemezler. Bu y ü z d e n her mitoloji kendi Çünkü komün insanı yalan bilmez. k o ş u l l a r ı n d a y o r u m l a n a b i l i r s e derin an- lamlar taşırlar... Bütün bu s e b e p l e r l e ilkin ateş, k o m ü n g e l e n e k l i i n s a n l a r a ş e y t a n c ı l gelmiştir. sanılmıştır. Medeniyetin cehennemcil kavgalarının ateşten Demiri a t e ş t e ilk d ö v e n l e r de Semitlerdir. çıkageldiği Tıpkı le sınıfsız, ilkel kutsallaştırıldığı komün t o p l u m l a r ı n d a ateşin, totem geleneğiy- gibi, medeniyet zamanı da ş e y t a n l a ş t ı r ı l m ı ş t ı r ve cinleştirilmiştir. Tarihsel devrimin nıfı olmuştur. tık ş e y t a n c ı l tefeci Medeniyetin tefeci ilk y ı l l a r ı n d a y s a , Ş e y t a n artık tefeci K u r ' a n ' d a o l d u ğ u gibi... Ç ü n k ü b e z i r g a n çıkarlarıdır - . çöküş aşamalarındaysa bezirgan b e z i r g a n sı- k o m ü n ü p a r ç a l a y a n , ar- sistemi, melekler halk t a b a k a l a r ı n ı n y a ş a m ı ; işler t a m onların Şeytan tersi olur: hükümeti, ise tefeci Cennet, cehennem bezirganlığa karşı ise çıkan devrimcilerdir... M e d e n i y e t , Irak'ta kollektivizm (doğulu olduğu için, insan aşama için olsa güçleri içinde b a l ç ı k t a n ç ı k a g e l d i ğ i ve d o ğ a despotik balçıktan olsa komün) ile insan t a m g e l e n e k l e r içinde y a r a t ı l m ı ş gibi algılandı. M e l e k l e r de c o ğ r a f y a - g e l e n e k g ö r e n e k tarih ve insan değerlendirilebilirdi. liştikçe bilinen adlarını bir bütünleşmiş Melekler sonradan o üretici m e d e n i y e t ge- almış o l m a l ı y d ı . . . " A t e ş " b ü y ü k bir t e k n i k üretici g ü ç t ü ve sınıflı t o p l u m u n (medeni- y e t i n ) a ç ı l m a s ı n d a v e g e l i ş m e s i n d e v e t e f e c i - b e z i r g a n l ı ğ ı aynı z a m a n da her kişinin içindeki yordu. Bu yüzden dern gelişimi algılanışının başka kişi m ü l k i y e t i n i a z d ı r m a k t a t e m e l bir rol o y n u - teknik-kişi mülkü-tefeci finans-kapitalizm ( ş u u r a l t ı n ı n ) s o m u t maddi t e m e l l e r i hiç bir s o y u t l u k t a a r a n m a m a l ı d ı r , Komün'den mülkü ve sınıflı zengin toplum ortaya mo- Kur'an'daki oldu. T a r i h t e ş e y t a n bulunamaz. parçalanışı sınıflar d i n a m i z m i d i n a m i z m i t e k n i k üretici Bakın b e z i r g a n l ı k ve o n u n hepsi " Ş e y t a n " s i m g e s i n i n volkanlaştıkça, azgınlaştı. Bunun şeytan: da en Kişi temel g ü c ü n g e l i ş i m i n d e n çıktı. K u r ' a n ' d a k i Ş e y t a n ile ilgili ayetler ( m i t o l o j i k nakiller) ö z e t ç e k o y d u ğ u m u z g e l i ş i m e nasıl 14- "Şeytan dedi 15- "Allah, buyurdu 16- "Şeytan yolundan dedi: insanları ki: uyuyor: "Kıyamete ki: "Sen "Beni saptırmak değin, azgınlığa için sen beni bırak!" bırakılmışlardansın!" düşürdüğün yolunun için, üzerinde senin doğru duracağım; and sollarından on- içerimki... " 17lara "Ondan sonra sokulacağım Bu ve önlerinden, artlarından onların çoğunu haliyle Ş e y t a n gibi t e k n i k ve kişi sağlarından şükredenlerden bulamayacaksın." mülkü g e l i ş i m i , g e r ç e k t e n de " K ı y a m e t " e (sınıflı t o p l u m u n s o n u n a ) dek ö z g ü r b ı r a k ı l m ı ş t ı . Ta g e l i ş i m z ı d d ı n a a t l a y a r a k kendi İşte ortaya cennetlik o l a n l a r da ki bu başını y i y e n e dek. bu diyalektik akış içinde kendiliğinden çıkıyordu. Medeniyete; kişi mülküne, hem sınıflı t o p l u m içinde d a h a kurtulmayacak derecede batmayanlar, mutlu ( c e n n e t c i l ) y a ş a m l a r bulabilirler, h e m d e sınıflı t o p l u m s o n u n d a (kıyamet gününde) dengeli, g e r ç e k c e n n e t e geçiş o l a n a k l a r ı bulabilirler. Arada dirler; (Araf'ta) kalanlar b u n l a r için y a ş a m Her g ü n ö l m e k t e d i r l e r . nun ise, belki tereddütlü-sürünerek modern, geçiş de c e h e n n e m l i k l e r d e n daha Başta a n d ı ğ ı m ı z A r a f sûresinin 46. içindekötüdür. ayeti bu- üzerinedir... Allah sistemi naklidir. Hz. Hz. Mısır'a-Arabistan'a ber) İbrahim'den İbrahim beri A r a p t o p l u l u k l a r ı n d a UR'dan cehennemcil kadar kaçar. Kaçarken anlatılır- sınıf s a v a ş l a r ı n d a n kardeşi oğlu Urfa'ya Lut ( P e y g a m - ile birlikte, ç ü r ü m ü ş m e d e n i l e r i n a z g ı n l ı k l a r ı y l a her an A l l a h sis- temini yüzlerce-binlerce çelişkisi, Sümer'den nılmaz acılarla haklı atalarına kez beri içlerine kazırlar. gelen Allah sistemini kılar. V e m i t o l o j i k s i s t e m A r a b i s t a n ' a beri Muhammed SÛRESİ": (Mekke devrinin sonlarında inmiştir) M u h a m m e d ' i n ilk M e k k e devri, d a h a çok ilk A l l a h ve P e y g a m - yani veya toplum içlerinde d a y a - d e k yayılır... 18- " E N - A M Hz. Sınıflı-sınıfsız kendi öğrendiği daha rıcılık v e doğrusu, elçisi sezdiği, içinde doğanın yorumuyla, biçiminde anlatmasıyla duyduğu ve toplumun yakın tarihsel gidiş çevresine determinizmini kanunlarını soyut tektan- idealler-söylevler geçer. M e d i n e d e v r i y l e , asıl sınıflar s a v a ş ı - t a r i h s e l d e v r i m eğilimi gelişir. Bu a ç ı d a n " M e k k e D e v r i " ayetleri d a h a soyut, teorik-felsefidir. dine ayetleri daha somut, Me- pratik d e v r i m prensipleridir. İki d e v r i n de ayrı d e ğ e r l i y o r u m l a r ı - i ç sezileri b u l u n u r : 1sun "Göklerle Allah'a. " P u t " l a r eski tivizmi, yeri, Böyleyken karanlıkları-aydınlıkları kafirler onunla kent liderleridir. komünün çıkarı olan ata yaratan putları odur. denk Barbarlık çağında, hayvanlarından Hamdol- tutuyorlar." Komün'ün kollek- (Totemlerden) Ana T a n r ı ç a l a r a , Baba T a n r ı l a r a ve d a h a s o n r a kent liderlerine k a y d ı k ç a bir çok put oluşur. Kentler arası t i c a r e t ve f e t i h l e r l e de bu tüccar kentlerin Aslında o putlar ulusların t a r i h l e r i n i n miştir. çoktanrıcılık önemli Kolayca s i l i n e m e z . buna karşı denen bir parçasıdır. putperestcil barbar böler ve güder. şiddetle savaşırken bilince ç ı k a r m a s ı b e k l e n e m e z . komün G e l e n e k l e r i n e dek y e r l e ş - M e k k e b e z i r g a n l ı ğ ı çıkarları restliğe sıkıca s a r ı l a r a k halkı öncelikle putlar fatih ve e l i n d e toplanır. Kur'an elbette bu için bu putpe- (ve M u h a m m e d ) durumu kökten Fakat s o n r a k i a y e t l e r d e pratik ç ı k a r l a r a y ö n e l d i k ç e , p u t p e r e s t l i ğ e ş i d d e t l e karşı ç ı k m a k t a n z i y a d e hep A l l a h ' ı n özelliklerine ve yarattığı-yaratacağı s u n m a y a y ö n e l i k ve d a h a başarılı olur. devrim çıkarlarını-prensiplerini 2- "Sizleri balçıktan O'nun katında kafirler için dan yaratan de odur, sonra adanmış bir da devre eceli var; ölçümleyen, böyle iken on- şüphelenirsiniz" 3- şeyi "Göklerde de de, Allah yerde de Allah O'dur. Gizlinizi açığınızı, yaptığınız biliyor." İlk a y e t l e r hep A l l a h ' ı n yüceliğiyle ilgilidir. Ama daha çok kendi toplumunun içinde b u l d u ğ u t a r i h s e l d e v r i m t a r a k onları bu d i y a l e t i k a k ı ş a ve y ü c e d e t e r m i n i s t s e z i l e r i n e (skolas- tisizme) 6- çekmeye çabalar: "Onlar görmediler mi, etmiştik, sizi miştik ardına art nesil, kendilerinden yerleştirmemiş günahlarından koşullarını g ö z ö n ü n d e tu- yağmur ötürü verip, yok önce, olduğumuz ettik bir ayakları onları. nice nice yerde, altından Sonra akıttı onların yerleştir- ırmakları ama ardından başka yarattık." Peygamber, bunları deniyetlerinden hep t a r i h s e l boylarında çevresindeki görmüş duymuş; devrimlerle yıkılmış eski A r a p ataları İran, çökkün Tevrat'tan Bizans, öğrenmiştir. y e t l e r (kent f e d e r a s y o n l a r ı ) Kur'an v e Mısır Aldığı m e d e n i y e t l e r üzerinedir. Semitler'in medersi Fırat-Dicle cennet topraklarında muş kentler y e r l e bir o l m u ş ve y e r l e r i n e y e n i orijinal eski nesilleri yok onları kurul- kent ve m e d e n i - kurulmuştur. Peygamberinin derdi, kuracakları m e d e n i y e t l e r gibi y o k o l m a m a s ı için orijinal uyulması medeniyetin, gereken doğa ve insan prensipleridir. İlk ayetler y ı l m a k s ı z ı n bunu uyarır-. Bunları açık açık gezip g ö r d ü ğ ü n ü ve g ö r ü l e b i l e c e ğ i n i 11ne Diyesin ki "yeryüzünde gezerek görün, bildirir: yalanlayanların sonu olmuş." Ve tabii ilk ayetler z a m a n ı , pratikleştirdiği veya doğa ve insan daha gidiş ö z ü n ü Allah g e t i r m e y e çalışır. çok hep A l l a h skolastik bir teoriyle bilmeden simgesiyle) ile (yani sezerek inanarak yücelttiği kentdaşlarını doğru yola Bu kitlelerin pratik ç ı k a r l a r ı n d a n y o k s u n , ayakları he- nüz tarihsel d e v r i m strateji-taktiklerine sıkıca b a s m a m ı ş bir aşamadır. O dönemde hep A n t i k f e y l e s o f l a r havasındaki 12- Diyesin ki: sizi ki: "Allah'ındır. toplayacak. 1315- dan "Gece ile "Diyesin "göklerde Allah sadece Kendisine gündüzde ki: "Ben yerde kendisine ziyan bulunan tanrıma ayetleriyle söylevler verir: bulunan edenler her şey karşı şeyler rahmet kimindir?" Diyesin yazdı. Kıyamet günü inanmazlar." O'nun, azarsam, O işitir, O büyük günün bilir." azabın- korkarım." 18- "O egemendir kullarının üstüne, o bilgedir, o haberlidir." Peygamber, doğa ve insan t o p l u m u özünün en y o ğ u n bir y a n s ı m a s ı : Elçisi-sözcüsü olduğu için, o gün için bu duygularını-sezilerini, çok derinden bilinçaltıyla gelenek görenekleriyle hisettiği için, kendisine en yakın gelen Hz. İbrahim g e l e n e ğ i n d e içten bir inançla birleştirir bunları. O dö- nem için bu büyük bir tarihsel devrimin önderliğidir. kendisi de s o n u n a dek uymaya özen gösterir. Dolayısıyla o gidişe Her türlü cefayı azabı ve ölümü göze alır ve kendini ve çevresini sık sık teselli ve teşvik eder: 33- "Evet biz biliyoruz, onların sözleri seni üzüyor, şimdi onlar seni yalanlıyorlar." "Zalim 34- olanlar, "Senden Allahın önce dular. Yardımlarımız sıkıntılar çekmeye Peygamberlerin Hz. nice gelene Muhammed, bir insandır. Yani yalanlıyorlar" Peygamberler kadar katlandılar. haberleri rini t a ş ı y o r d u . ayetlerini nice Allah'ın sana yalanlandı. yalancıdır sözlerini kimse bütün insani kendinden önceki kollektif özellikle- P e y g a m b e r ve kitapları kavramakta S o n u n a dek malını, canını, t o p l u m u u ğ r u n a v a k f e t t i . ayetlerde belirtildiği biçimde kollektivizme ve işine kullandı. M e d e n i y e t i n mal- hiç bir z a m a n başlıca işi, s e v d i ğ i e ş l e r i - s e v d i ğ i t o p l u m u ve s e v d i ğ i gibi y a ş a m a y ı değiştiremez, P e y g a m b e r l i ğ i n d e n önce d e e m i n , çok " g ü v e n i l i r " kömüncül temellerin Bezirganlığı, Doğaya-eşlerine ol- katlandılar, bildirilmişti." d i k k a t l e h a z m e t m e k t e , d o ğ a v e insanın gidişini mülküne Sabırlı denilmesine değer vermedi. değer verdi. Sevdiği doğa ile s a d e bir insan p r e n s i p edindi v e b u n u z o r l a n m a d a n isteyerek severek ( b u n l a r d a y a r a r g ö r e r e k ) yaptı. Kendini hiç bir z a m a n g ö r e v l e r i d ı ş ı n d a b ü y ü t m e d i . kendisinin de h e r k e s gibi 50- "Deki: dadır. Ben bana vahiy bir "Ben gayıbı size da olanlara bir insan o l d u ğ u n u demem bilemem, uyarım" de En çok s e v d i ğ i belirtmesiydi: ki Allah'ın hazineleri ben meleğim dahi ki: "düşünmez benim yanım- diyemem, ancak misiniz körle, gören midir?" S a d e c e ü s t ü n d e d u r d u ğ u tek şey işte budur. Ö n d e r bilgelik. " K ö r l e g ö r e n bir m i d i r ? " O n l a r ı n özü de a y e t l e r i n d e d e r l e n m i ş t i r . S o n u n a dek o ayetlerine göstermiştir. (düşündüğü gibi Herkeslerden davranmaya farkı severek-isteyerek vakfetmesi... 90yoluna "İşte sen istemem; Ve sadece ayetlerine budur: uymaya) Kendini "hiçbir şey i s t e m e z " t e r s i n e verir. bunlar Allah'ın doğru de uyasın, diyesin ki: sizden bu yolda bu ancak bütün insanlara-alemlere öğüttür." Allah'ı kanunlarında sadece da yola "Ben sosyal-ekonomik bulduğunu, özen düşüncesine götürdüğü hayatta her d i k k a t çekici kimseler, değil, onların bir şey doğanın olayda dile (ücret) gidiş getirmeyi geliştirir. 95diriden 96üzere bitirmek ölüyü "O'dur yaratan 97için, "Bitki de tan açıcı, o, emre "Kanalların, yıldızları için, Allah çıkarmaktadır, yaratan geceyi olan, denizlerin o, bilen yarar işte çekirdeği, Allah dindirmek bilge olan için, ulus için niçin güneş Allah'ın karanlıklarında, bir taneyi; budur, ile ölçümü doğru belgeleri ölüden yüz ayı diriyi, dönersiniz?" da hesap bu." yolu belirttik." bulmamız 99la "O'dur gökyüzünden bitiririz, hurma onunla ağacının ağaçları, ağaçları var, inanan bir yağmur indiren, bitkiden dahi yemiş ulus sık bunda onun- tanelerle, bağları, benzerleri, yemişine, zeytin benzeşmeolgunlaşmasına vardır." Mekke geleneklerine de çatmaya akıl g ö s t e r m e y e çalışır: 140laha bakasın bitkiyi birleşmiş üzüm bunların belgeler Bunun yanısıra yavaş yavaş yolunu her türlü çıkarırız, salkımları, yarattık, verdiklerinde için biz yeşillikler tomurcuğundan, nar yenleri her "Bilgisizlik iftira ile ve şüphesiz sapıttılar; 151- "Diyesin doğru Hiçbirşeyi Allah'a sulluk korkusuyla veririz, açık 145- eş ki akan domuz etinden, nesne görmüyorum, Tanrım Mekkeliler ve Arap içme y a s a k l a r ı n a özge yozlaşmış Al- ettiler, ettiklerini iyilik da Allah'ın okuya- ediniz, sizin de öldürmeyin için hem yemek buyruğunun kesilmiş da de barbarları ki şeyden olduğu, kalıp uyarlardı haram babaya onların vahyolunan sıkıntıda bağışlar, ziyan yokazığınızı dediklerini budur." murdar Allah'tan size anaya, yaklaşmayın, "Bana kandan öldürenler, kılanlar, tutmadılar." öldürmeyin, buyruğu çocuklarını haram tanrınızın koşmayınız fuhuşa "Diyesin dümünde yolu çocukları gizli yüzünden azıklarını "Geliniz, Allah'ın hayvanla, lunmanı, verdiği ki: yım: öldürmeyin. beyinsizlik Allah'ın olan isteyenlere dışı şeyden azgınlık, olduğu başka asırlık ölü için, haram yapmamış bu- esirger." totem geleneklerinden kalma y e m e b u n l a r binlerce yıldır b a b a h a n l ı ğ ı n durumundaydı. Oğlaklıyacak veya gü- kuzulayacak h a y v a n l a r ı dahi b o ğ a z l a y ı p y e r l e r d i . T ı r n a k l ı h a y v a n l a r ı d a y e r l e r d i . Kur'an v e P e y g a m b e r i İ b r a h i m v e Musa g e l e n e k l e r i y l e o n l a r a aklın y o l u n u g ö s t e r m e y e çalıştı bu 146- "Yahudi barsakla iç sırt yağını mıştık, toplumuna yağını haram evet biz ya da ettik, böylelikle gerçek Devrim diş-göze Hele A n t i k ç a ğ d a ç ü n k ü Bu hayvanı yağını biz helal onları haram ederek azmaları kılmış sığırla yüzünden idik, koyunun cezalandır- söyleriz." SÛRESİ": çok bilinç altıyla tırnaklı kemik 19- " T E V B E dişe ilk a y e t l e r l e : her göz bu savaşçıl bir d i r e n i ş - s a l d ı r ı çağ t a r i h s e l ruhu d e v r i m l e r çağıdır: ister. Bilinçten k o m ü n l e r i n s a v a ş ç ı l a k ı n l a r ı y l a olur. m e d e n i y e t l e r i n y e r l e bir e d i l m e s i y l e ve y e r i n e ya orijinal ya da r ö n e s a n s ( y e n i d e n diriltilmiş) m e d e n i y e t l e r i n d o ğ u ş u y l a sonuçlanır - . T a r i h s e l devrimler, y u m u r t a l a m a y l a ç o ğ a l ı ş a benzer. S o s y a l d e v r i m ler ise m e d e n i y e t i y ı k m a d a n sosyal sınıflarla d a h a bilinçle g e l i ş t i r m e y i getirirler. Memeli hayvanların doğurarak çoğalmalarına İslam Devrimi de u y k u d a g e z e r bilinçaltı 272 bir t a r i h s e l devrimdir. atılım ve a k ı n l a r ı n d a n benzerler. K e n d i n d e n ö n c e k i l e r gibi kurtulamamıştır - . A m a yine de gamberi Hz. Çünkü kitaplar kitabı M u h a m m e d gibi orijinal K u r ' a n a sahipti ve P e y g a m b e r l e r Pey- bir lidere... medeniyetlerin en sonuncusuydu; bilinç g e l i ş m e y e başlamıştı. T e v b e s û r e s i , göze göz cana karşın bağışlama ve can bir s a v a ş t a k i esirgemenin; hoşgörünün keskinliği ve buna insancıl-birleştirici (kollektif) özelliğini a n l a t ı r k e n , bu bilincin geliştiğini de gösterir. 5- "Savaşın lursanız haram öldüresiniz, tövbe ederek bağışlayan olduğu yakalayıp namaz ve aylar çıkınca, kuşatın, kılarlarsa, zekat eş koşanları nerede her pusuya oturun. Eğer verirlerse yollarını buonlar açınız, Allah esirgeyendir." Bu ayet hem en k e s k i n - s e r t - ö l ü m c ü l savaşçıl İ s l a m d e v r i m i n i , h e m de o denli de h o ş g ö r ü l ü - m e r h a m e t l i - b a r ı ş ç ı l mini özetler. Tek şartla: gösterme Tövbe: insancıl islâm hümaniz- bir çeşit ö z e l e ş t i r i - d o ğ r u yola eğilim ile... Bunu d e s t e k l e y e n ayetler, ö n c e d e n de g ö r d ü ğ ü m ü z gibi az değil: 6zünü "Allah'a eş dinlesin onların, koşanlardan diye, bilgisiz ona bir biri, hemen senden aman topluluktan aman ver, olduklarından Allah'ın sö- yerine bu gönder ötürüdür." Bu ayetle P e y g a m b e r i n ve İ s l a m d e v r i m i n i n buriyeti ve g ö r e v y e l p a z e s i dilerse, sonra nasıl bir e ğ i t i m mec- içinde o l d u ğ u anlaşılabilir. "Bilgisiz o l a n l a r a h o ş g ö r ü ve e ğ i t i m ve sabır g e r e k i r " a n l a m ı n d a bir çok ayet, ardı a r k a s ı n a bıkıp u s a n m a d a n sıralanır. Bu İ s l a m d e v r i m i n d e k e n d i n d e n ö n c e k i l e r e göre b i l i n c i n - b a r ı ş ı n ve insancıllığın geliştiğini gösterir... A m a t a m tersi d e geçerlidir, a m a n d i l e m e y e n l e r e , t a ş k ı n l a r a , yolayet t a n ı m a m a k t a d i r e n e n l e r e v e b u n l a r l a o p o r t ü n i s t l e r e d e a c ı m a k yoktur. A k s i yalancı pehlivanlığa Onlarla antlarını bozarak, ant olamaz; dininizi yererse, belki böylece D e v r i m d e d ü ş m a n a zılgıttan v a z g e ç i l e m e z . böyledir. Laf ile, öğüt ile u s l a n m a y a n ı n hakkı Ancak o günkü limselleşmiş lastikçe devrim anlayıp her kaçan devrim hiç g e l e m e z : 12- "Ahit yaptıktan sonra, derlerini öldürün. mücadele etmekten halde g e l i ş m e o l a m a z ; koşullarla bugünkü koşullarını koşulda küfürden kafirlerin ön- vazgeçerler." O g ü n ü n dili büsbütün kötektir. insanlaşmış kitleşelleşmiş, k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir. Ayetleri uygulamak isteyenler başüstü bisko- düşmeye mahkumdurlar... M ü c a d e l e d e n geri d u r a n l a r a da ö ğ üt ve z ı lg ı t geçerlidir. 13- Antlarını beri bozmuş (Mekke'den) kimselerdi. 24kazanılan Onlardan "De olan çıkarmaya ki: mallarınız, korkar "Size toplulukla kalkışan, mısınız? atalarımız, kesilmesinden ilk savaş önce Korkmak etmez sizlere için kardeşleriniz korktuğumuz misiniz? düşmanlık Allah eşleriniz, daha Peygameden o yaraşır." oymaklarınız, ticaretimiz, sevdi- ğiniz evleriniz, daha sevgili bir Allah ise, topluluğa, ile Peygamberinden, bekleyin Allah O gün tarihsel Allah'ın doğru akışın emri yolu hak yolunda gelene değin; savaşmaktan buyruk tutmaz göstermez." Güney Ticaret Yolu'nu açmakla görevlendir- miş o l d u ğ u A r a b i s t a n A r a p l a r ı n ı t a r i h s e l d e v r i m e s ü r ü k l e m i ş t i . B u n u n için s a v a ş m a k ; k o m ü n g e l e n e k l e r i n i M e k k e ' n i n t e f e c i , bezir- g a n l ı k t a a z ı t a r a k m e d e n i y e t i d a h a d o ğ m a d a n (tıpkı S o d o m v e G a m o r ra kentlerinde olduğu ve zenginlerine lacak orijinal gibi) karşı öldürebilecek olan Ebu üste g e t i r m e k g e r e k i y o r d u . medeniyet daha uzun ömürlü ve Sufyan sülalesine Böylece yeni üretken kuru- olabilecekti. T a r i h t e g e n e l l i k l e hep böyle o l m u ş t u . Elbette dukları Kur'an tarihsel getirdiği ve Peygamberi bunu itilişlerle s e z i l e r l e , kışkırtmalarla Ç ü n k ü d e n g e , hem Bunu başta değil, içinde bulun pratik d a y a t ı ş l a r ı n anlıyorlardı. Peygamberin ve çevresinin rinde hem de A r a b i s t a n A r a p l a r ı n ı n naydı. bilinçle bilinçaltlarıyla; ruhlarında-bedenle- içinde k o m ü n g e l e n e k l e r i n d e n ya- P e y g a m b e r o l m a k üzere b ü y ü k ç o ğ u n l u k g e l i ş m e l e - re göre s e z m e d e n ve o d e n g e y e uyarak d a v r a n m a d a n y a p a m ı y o r l a r d ı . A m a y i n e de P e y g a m b e r i n bu y o l u a y d ı n l a t m a k z o r u n d a (ve Kur'an'ın) sürekli kaldı. yet ve k o m ü n ç a r p ı ş ı r h a l d e y d i . derinden, man Kişi m ü l k ü r u h l a r d a yer e t m i ş , sessiz, d u r a k s ı z ve a m a n s ı z ilerleyişini Kur'an ve Peygamberini (yeni uyarı ve zılgıtları Ç ü n k ü her kişinin içinde m e d e n i sürdürüyordu. bir m e d e n i y e t y o l u n u ) Öyle ki, bile z a m a n bu za- hiçe s a y a b i l e c e k a r z u l a r a yol a ç a b i l i y o r d u . Bir b e z i r g a n olarak ama m a l a - m ü l k e esir o l m a m ı ş , İslam devrimi için her şeyini v e r m i ş bir lider o l a r a k b u n u sezip anlıyor ve 24. ayetle a ç ı k ç a belirttiği gibi, sık sık b e n z e r a y e t l e r l e de bu p s i k o l o j i k ve maddi çelişkiyi d e v r i m d e n y a n a ç e v i r m e ç a b a s ı n ı Asla çevre medenilerin ve arttırıyordu. medeniyetlerin durumuna d ü ş m e k is- temiyordu: 34olarak "Ey toplayıp da hemen Hz. duğu inanmış herkesin olanlar! malını Allah Hahamlarla, yerler, yolunda hak rahiplerin yolundan harcamayan birçokları alıkorlar; kimseleri pek altın, acı batıl gümüş bir azapla müjdele." M u h a m m e d , yaptığı kurallara Ayetlerde başta sık sık uyardığı karartmanın işine g ö r e v i n e son d e r e c e i n a n m ı ş , kendisi getireceği uyan, hep; bundan z e v k alan bu dünya malı felaketlerdi, sadece bunu için bir koy- insandı. insanlık y o l u n u bilimsel bir bilinçle değil, o g ü n ü n i d e o l o j i s i - b a y r a ğ ı olan s k o l a s t i k A l l a h - P e y g a m b e r - C e n net-Cehennem sistemiyle, gelenek, göreneğiyle görüyor-yorumluyor ve s a v u n u y o r d u . O g ü n ü n dili-bilgisi bu k a d a r ı n a e l v e r i y o r d u : 38çıkın! "Ey inanmış denildiğinde, olanlar! yerinizde Ne oldu ağırlaşıp sizlere, Allah'ın kaldınız, bu yolunda dünya savaşa yaşamını ahiret yaşamından ahiretininkinin daha hoş yanında pek mu buldunuz? C e n n e t , bir z a m a n l a r , A r a p a t a l a r ı n ı n şadıkları Fırat-Dicle'nin Bu dünyanın malı-mülkü kankardeş komün hayatı ya- azdır." bakir-ormanlık-ırmaklarla bezenmiş verimli topraklarıydı. S e m i t l e r m e d e n i l e ş i p sınıflı t o p l u m c e h e n n e m i n e ardı a r d ı n a d ü ş ü p çöllere d a ğ ı l d ı k ç a , cennet komün geleneklerini taşıyan Peygamberle- rin v e ç e v r e s i n i n g ö n l ü n d e - ş u u r altında z a m a n l a g ö k y ü z ü n e t a ş ı n a r a k erişilmezleşti, Önceleri yüzünde efsaneleşti. somut vaadedilmiş cennet topraklar, A n c a k y i n e d e g e r ç e k ç i - b e r r a k kafalı yüzündeki ten güzelliklerle özleştirmeden ise s o m u t y e r y ü z ü sine sonra g i d e r e k gök- mistik c e n n e t v a a d l e r i n e d ö n ü ş t ü . kapılmadan komün insanları c e n n e t i y e r - yapamıyorlardı. Soyut cennet- g ü z e l l i k l e r i n e m a l - m ü l k v e hoş v a k i t g e ç i r m e - edemiyorlardı. P e y g a m b e r bu gibileri de d a h a üstün ü l k ü l e r e ç e k m e k için, o mist i k - s o y u t s k o l a s t i k c e n n e t - a h i r e t idealini du. Ki bu a z a r l a m a y l a zorunda öne s ü r m e k z o r u n d a kalıyor- karışık a y e t l e r K u r ' a n ' d a ç o k sık t e k r a r l a n m a k kalınır... İnsanı tanımak, zorluklar taşıyan anlamak; bir meseledir. bugünkü bilincimize Toplumu genel rağmen pek ç o k o l a r a k t a n ı m a k anla- mak ve y ö n l e n d i r m e k daha az zorluklar taşımaz. Çünkü kişi v e t o p - lum dipsiz kuyu gibi s o n s u z g ö r ü n e n d e r i n l i k l e r taşır-. 1400 yıl ö n c e Hz. M u h a m m e d , ister i s t e m e z i n s a n çelişkileri içinde bunalmadan edemiyor ama yılmaksızın yoluna devam ediyordu. ve ayetler (Kur'an) böyle y a r a t ı l d ı . Sûre Bir y ö n d e n İ s l â m t a r i h s e l d e v r i m i - nin a d ı m a d ı m t a n ı ğ ı o l u r k e n , diğer y a n d a n Hz. M u h a m m e d i n bilinç v e bilinçaltı y a n s ı m a s ı , A l l a h t a r a f ı n d a n a y e t l e ş t i r i l d i ; 80- "Sen kez onlar ları. Bu onlar için bağışlanmayı bağışlanmak onların rındandır. yola için Allah dilesen hem Allah'a doğru yoldan ister de hem dile, hiç ister de Peygamberine (buyruklardan) dileme; bağışlamaz karşı dışarı yetmiş Allah kafir çıkmışları on- oldukladoğru iletmez." P e y g a m b e r d e h e p i m i z gibi karşın, insanlardan umut insandır. kesmek G ü n ü m ü z d e onca istemediğimiz, bilincimize onlara ihtiyacımız o l d u ğ u için i n s a n l a r ve t o p l u m h a k k ı n d a ne kadar ç o k y a n ı l g ı ve unutkanlıklara; Hz. den-iyi Ama a n l a m a y a n değerlendirmelere düşeriz. dilekler t a ş ı m a d a n "Onlar Allah gerçekleri M u h a m m e d de kendi t o p l u m u ve kişileri için u m u t l a r b e s l e m e için yetmiş yapamamıştır. kez bağışlanmak dilesen de hiç de bağışlamaz onları." umutları yürümek zorunda gerçekleşmeyince gerçeği kalmıştır. acıyla kabul edip y o l u n u Tabii acı g e r ç e k hep ş u d u r : Ya dünya malı mülkü eğlencesi kişi m ü l k ü ya da k o l l e k t i v i z m i n k o m ü n a n ı n b ü t ü n insancıl d e ğ e r l e r i . . . Peygamber gönlü hep komün geleklerinden yana tezidir. A y e t l e r hep b u n u n t e k r a r l a r : 81ler. "Evlerinde kalanlar, Mallarıyla-canlarıyla caklarda ateşi savaşa daha 86sûre katı ralım" Peygamberinin yolunda çıkmayız" dediler. ardından savaşmaktan De ki: "Bilmiş sevindi- çekindiler: olsalardı, "Sı- cehennem sıcaktır." "Allah'a inince, Allahın allah medeniyete geçiş sen- olaylar farklı a m a t e m e l aynıdır: inanınız, onların Peygamberle zenginleri birlikte senden izin savaşa istemekte, çıkın" "Bizi diye bir bırak otu- demektedirler." 87-" Geride mühürlendi, 88savaş kalanlarla-kadınlarla onlar "Peygamberse, ettiler. Tarihsel kalmak istemişlerdi. Gönülleri anlamıyorlar." inanmış Bütün olanlarla iyilikler görevlerini birlikte, bunlarındır. yapmış veya mallarıyla, Bunlardır yapma canlarıyla kurtulanlar." çabalarını sonuna dek e s i r g e m e m i ş i n s a n l a r ş ü p h e s i z ki e r i ş i l m e z bir iç huzur içinde y a ş a r l a r veya bu ruhsal-vicdani Bu c e n n e t l e r e bedel rinden d e n g e y e u l a ş m ı ş o l a r a k huzur içinde ölürler. bir m u t l u l u k sayılabilir. V i c d a n ı a z a p - g ö r e v l e - kaçmak yalan-dolan yanmak içinde korkularla yaşamak, cehennemde kadar a z a p vericidir. Bu d u r u m i n s a n l a r ı n iç p s i k o l o j i l e r i n d e ( r u h l a r ı n d a ) ve t o p l u m içindeki eleştiri b a s k ı l a r ı n d a olan bir olaydır - . A n c a k v a h ş i i n s a n d a n (ilk cinsel y a s a k g e l i ş i m l e r i n d e n ) beri, bilinçbilinçaltı gelişimleri filizlendikçe, insan k i ş i l i ğ i n d e n ayrı bir " r u h " ya- kıştırmalar, z a m a n l a c e n n e t - c e h e n n e m a l g ı l a y ı ş l a r ı n a d a t e m e l oldu. Bu y ü z d e n Allah: insan psikolojisindeki bu iç m u t l u l u k l a r ve a z a p l a r da c e n n e t - c e h e n n e m - ş e y t a n - m e l e k sistemi cine girdi. içinde a l g ı l a n m a süre- B i l h a s s a bu İ s l a m m e d e n i y e t i n i n y a y g ı n l a ş m a s ı y l a en y a y - gın s e v i y e s i n e - a l ı ş k a n l ı ğ ı n a Bu y ü z d e n (skolastisizmine) ulaştı. bu ayetler ve b e n z e r l e r i n d e k i psikolojik yaklaşımlar, o gün için a n c a k A l l a h s i s t e m i ( e g e m e n - g e l e n e k s e l ideoloji) ile a l g ı l a n ı p yorumlanabiliyordu... 128sıkıntıya "Andolsun uğramanız içinizden ona ağır size öyle gelir, bir size Peygamber düşkün, (elçi) müminlere geldi şefkatli ki ve merhametlidir." Tarihsel gidişi ve görevini görmek, sevecen-şefkatli ve fedakar yapıyor: Ve tabii ki o denli y a l n ı z l ı k , ç ü n k ü yanlar çıksaydı, 129Ondan doğanın "Eğer başka ve Peygamberler'e inanmaktan tanrı yoktur. insanlığın) yüz insanı böylesine merhametli- İnsancıl sorumlulukta aynı üstünlük. d e r e c e d e s o r u m l u l u k du- gerek kalmazdı: çevirirlerse O'na sahibidir." dayandım. de ki: O "Allah bana büyük-ulu Arş'ın yeter! (bütün "Allah bana yeter!" Doğanın ve insan t o p l u m u n u n gidiş kanunlarıyla mistik bir g e l e n e k ve seziyle de olsa ilgilenmek (yüce evrimi a n l a m a y a çalışmak) g e r ç e k t e n bir ömre bedeldir. Ve P e y g a m b e r yalnızlığına-iyi d i l e k l i ğ i n e - m e r h a m e t l i liğine ve s o r u m l u l u ğ u n a iyi gelen biricik ilaçtır... Ve her türlü ihanetlerin sosyal hayvanlıkların saldırgan k u ş a t ı m l a r ı n a iyi gelen y e g a n e ilaçtır... Ç ü n k ü d o ğ a c ı l ve insancıl bütün sebeplerin o r k e s t r a s ı ve s e n f o n i s i o temel kanunların akışı içerisindedir; s o n s u z hoşgörü veya h ü m a n i z m oradan gelip oraya gider. O'nu bilince çıkarsak bile O'na u y m a y a ç a l ı ş m a k y a ş a m kadar sonsuzdur. 20- MÜMİNUN 11- "Onlar ebedi Bu y ü z d e n "Allah herkese yetip artar!.. " SÛRESİ": Firdevs'e: en yüksek cennete varis olacaklar, orada kalacaklardır. İ b r a h i m z a m a n ı , 2500 yıl ö n c e m e d e n i y e t l e r i n e v r e n s e l a ş a m a s ı n a henüz düşünce alanında girilmişti. Ve İbrahim toplumu, lerle sıkı alış-veriş ilişkilerinde b u l u n s a l a r da t ü m d e n düzenlerini, tin göçebe o n l a r için Kur'an'dâki madı. pratik bir ideal kadar değil ve gelişleri, geçilmiş; olması komüncül yaşıyorlardı. gerekmedi. Bu yüzden Cennecennet h e m e n g e l e n e k s e l a n l a m ı d ı ş ı n d a hiç kullanıl- zamanı, tarihsel doğrudan medeniyetlerin devrim İ s l a m i y e t ile Bizans: Fars Medeniyeti kontrol e d i y o r l a r d ı . ve lumu da sosyal Güney Ticaret Yolunu Bizans'ı dış y e d e k güç gibi stratejisini Bu y ü z d e n Cennet vaadinin geliştirmiş hemen C e n n e t a ş a ğ ı - y u k a r ı gibi k u l l a n a c a k kadar bulunuyordu ve düşünce gelişiminin bile girilmiştir. bu yüzden Sosyal ayrı top- başlamıştı. bile sınıf v e z ü m r e - icabetti. de s ı ç r a m a y a p t ı ğ ı n ı Her kişinin kendi her s û r e d e t e k r a r l a n m a s ı mevkilere: lere ve inanç h i y e r a r ş i l e r i n e a y r ı l m a s ı lojisine Fars: Habeş'i Bizans, m e d e n i y e t ' e ç ö z ü l m e y e sosyal sınıflara a y r ı l m a y a yetmedi. Bu, Hristiyan t e k t a n r ı c ı ve çevirmiş, bile bezirganlık aşama- Burunları d i b i n d e : kendisine kıtalararası aşaması M u h a m m e d önce Fars M e d e n i y e t i n i t e p e l e m e y i gö- k e s t i r e c e k kadar ve askercil çağının, denemeleri birlikte e v r e n s e l çoktanrıcı m e d e n i y e t ç e k i ş i y o r l a r d ı . Yemen'i evrensel birleştirilme sına g e ç i l i y o r d u . Y a n ı b a ş l a r ı n d a züne sosyalliğini Hele c e h e n n e m d e n söz bile e d i l m e d i . Muhammed gidiş ekonomisini medeniyet- kendi gösterir, kişi psiko- bir v a r l ı k o l u ş u s e z i l m e k t e ve inancı v e u y g u l a m a s ı y ü k s e k o l a n l a r a , P e y g a m b e r v e par- tisinin ç e k i r d e ğ i olan s a h a b e l e r i Ensar: y a r d ı m c ı l a r ı gibi o l a n l a r a d a h a yüksek cennetler vaadi Mü'minun indiği sûresi müjdelenmesi Mekke icabediyordu. d e v r i n d e yani İslamiyet'in başlangıcında için de, c e n n e t , h e m de " F i r d e v s " mevkii öne ç ı k a r ı l m a s ı , c e n - net u ğ r u n a cihat e d i l m e s i n i n y a r a r l a r ı Peygamberine de uygun üzerinde duruluşu, Allah'a Cennet ve C e h e n n e m mevkileri, b u s o s y a l y u r t l a r ı n çağ g e l i ş m e s i - s ü r a t l e n m e s i ve i n c e l e n m e s i ; kolojilere y a n s ı y ı ş ı n ı n yüzünden hissedilmesi, hatta hatırı K u r ' a n ' d a sık sık ödül v e c e z a 12- "Andolsun biz 13- "Sonra onu "Sonra nufteyi da düşüyordu. insanı bir çamurdan nufte itibarıyla beyinlerindeki sayılır bir gidiş psi- kazanması biçiminde yinelenecektir. bir (sperm) kişi süzmeden olarak yarattık." sağlam bir karar yerine koyduk." 14(cenine) çevirdik, giydirdik, sonra zeli Allah ne bir onu alaka (embiriyo)ya, çiğnemlik bambaşka eti alakayı kemiklere bir çevirdik, bir yaratık yaptık. çiğnemlik ete kemiklere Yaratanların en et gü- yücedir." A r t ı k insan bilgileri de g e l i ş m e k t e d i r . A l l a h ve P e y g a m b e r i de b u n a uyar, A d e m ile H a v v a ; y a r a t ı l ı ş ve ç e n e t t e n k o v u l u ş ; T u f a n gibi efsaneler sadece çağın ve Mekke-Medine için hatırlanılıp eski mitolojik sembollerle a n l a t m a d a n indirgenmeye kullanılır. Hatta toplumlarının yukarıdaki pratik amaçları ayetlerde olduğu kurtulmaya gibi, o bilimsel g e r ç e k l e r e çalışılır... Nuh T u f a n ı ve b e n z e r l e r i de hep bu pratik a m a ç l a r içinde kullanılır. Ç ü n k ü a m a ç kendi t o p l u m u n u n yeni bir t a r i h s e l d e v r i m d e A l l a h ' ı n v e Peygamberinin etrafında v e r i m ve yenilikçi dir. bir i d e o l o j i y l e d e r l e n m e s i - M u h a m m e d Nuh'u kendi koşulları y ü z ü n d e n ç o k iyi anlar; s a d e c e Nuh'u değil bütün Peygamberleri kendisiyle ö z d e ş l e ş t i r i r ve pratik he- def için o n l a r ı n ö y k ü l e r i n i a n m a k u y g u n düşer. o l d u ğ u gibi dir. Diğer P e y g a m b e r l e r d e M u h a m m e d ' i y a l a n l a y a n l a r ve ona karşı ç ı k a n l a r az değil- Bu d u r u m d a N u h ' u n ve diğer P e y g a m b e r l e r i n ö y k ü l e r i n d e n ibret a l m a k en d o ğ r u s u olur: 25şey "O (Nuh), değildir. Her Hele kendisinde bir süre Peygamberin benzer boğucu veya delilik onu modern kuşatımlardır. bulunan bir adamdır, başka bir gözetleyin." gerçek liderin başına gelen buna O n l a r d a n ders a l m a k ve çağının sorunla- rını a ş m a k , insanlık tarihi ö l ç ü s ü n d e gidişi bilmek ile olur. Muhammed bunu t a m bilince ç ı k a r a m a s a da kuvvetle s e z i y o r d u Tevrat ve İncil'i sürekli o k u y a m a d ı ğ ı belliydi. terilebilecek kadar azdı. Ç ü n k ü o k u m a - y a z m a bilenler p a r m a k l a gös- Hicaz medeniyeti henüz ç ö z ü l ü y o r d u . Muham- med, keşiş "Rahip B u h e y r a ' l a r d a n daha çocuk yaşta en eski en büyük medeniyetlerin; Babilin, Mısır'ın, A c e m ' i n , Bizans'ın, Y e m e n ve Habeş'in bütün sırlarını y ü k s e l i ş ve çöküşlerle dolu iç yüzlerini ö ğ r e n m e y e başlamış; belki de onların destanlarını e z b e r l e m i ş , henüz hafızasına kazımıştı; kanına karıştırmıştı. Ç ü n k ü tarihe henüz yeni giriş y a p ı y o r d u , g e ç m i ş tarihten ibret alarak uzun ömürlü o l m a n ı n yollarını bütün hücreleriyle aramak zorundaydı. Kur'an'da Semit g e l e n e k l e r i n d e n , S ü m e r ' d e n inti- kal etmiş bütün g e l e n e k l e r hep önlerinde beliren büyük t a r i h s e l d e v r i m t e o r i - p r a t i ğ i için ibretle beyinlere kazınıp hazmedilmiştir: 30- "Gerçi biz (onları) İslamiyet, devrim lerine etmiş bu y ü z d e n , o ibretlere: derslerine; dayandığı, kutsalı imtihan olduk ama bu olay da (Nuh nice ibretler vardır - ." T u f a n ı ve b e n z e r l e r i n d e ) En eski m e d e n i y e t ve t a r i h s e l tanrısallaşmış-Peygamberleşmiş önderlerin onları kendi kişiliğinde sentezlediği için ibret- kutsallar oldu. A y n ı ş e y m o d e r n tarih ve ö n d e r l i k l e r için de g e ç e r l i d i r ; insanlık t a r i h i n i e n küçük boşluğa m e y d a n v e r m e k s i z i n bilince çıkara- bilen ö n d e r l i k l e r v e t o p l u m l a r d a h a a z sancılı v e geri d ö n ü ş ü o l m a y a n kalıcı r e j i m l e r k u r a b i l e c e k ve g e l i ş t i r e b i l e c e k l e r d i r . Bu y ü z d e n A l l a h ve yet ve d i k k a t l e h e m e n hatırlatır. Peygamberi o güne dek görülmemiş hassasi- her s û r e d e ve hatta a y e t t e o dersleri y a c a k t a z e h a s s a s i y e t i y l e a n a r v e d e r s i n i alır: g ö z ü y l e değil 44elçisi ve efsanelere de uydurma, g e r ç e k l i k o l a r a k bakar: "Sonra geldiyse virdik anar ve M ü m i n u n sûresi d e Nuh'u v e d i ğ e r l e r i n i b ı k m a y a c a k s ı k ı l m a - biz, onlar hepsini elçilerimizi onu birer ardı ardına yalanladılar, efsane biz yaptık gönderdik. de onları inanmayan M u h a m m e d daha Mekke devrindeyken; Hangi birbiri kavim ümmette ardınca uzak de- dursun." Peygamberliğinin ilk zamanla- rında bile cennet c e h e n n e m sistemini, kuracağı medeniyetin uzun ömürlü olması pratik a m a c ı n a oturtmuştur. Komün geleneklerini, t o p l u m c u - p a y - laşımcı-eşitlikçi-hoşgörülü-bilimci-üretici, nıfları ölçüsünde cennetliktiler. yenilikçi... olanlar güçleri sı- Bunlara karşı çıkanlar ve medeniyetlerini bunlar üzerine bina e d e c e k olanlar, tıpkı paraya-pula tapan ve yozlaşan eski medeniyetler gibi Allah'ın gazabına: Tarihsel devrim tufanlarına uğrayacak ve y o k olacaklardır. Bununla da kalmayıp c e h e n n e m i n aşamala- rında kötülük hiyerarşi ve sınıflarına zümrelerine göre yanacaklardır - . Ve için bu tarihsel gereken görevini: yenilikçi lecek h a s s a s i y e t t e Medeniyete geçişin toplumculuğu kavramıştır ki o uzun ömürlü olması kadar d e r i n d e n - s ü r e k l i bir an bile olsun u n u t m a m a k v e y a y g ı n l a ş t ı r m a k - k ö k l e ş t i r m e k için bunu başta olabi- unutmaz; kendisine ve ç e v r e s i n e b u n u çeşitli v e s i l e l e r l e ve b a ş k a b a ş k a olaylar içinde anlatır. Allah böyle i s t e m e k t e d i r : A y e t l e r böylelikle d e t e r m i n i z m e yaklaşır. Ö y l e ki sınıflı t o p l u m u n ; de ç o k kısa ömürlü meyeceğini bilmiştir. m e d e n i y e t ş a ş a a s ı n ı n insanlık tarihi olduğunu Allah s e z m i ş ve o ş a ş a a y a bu yüzden daima kapılmaya yenilikçi içindeğe- toplumculuğu ayetleştirir: sor" 112- "Ve buyurdu: 113- "Bir gün, dediler." yahut "Yeryüzünde günün bir yıllar sayısınca kısmı kadar ne kadar kaldık; kaldınız?" sayabilenlere 114- "Buyurdu 115- "Bizim ve sizin ki: sizi bize Sadece az boşyere, bir zaman bir döndürülüp oyun kaldınız, ve getirilmeyeceğinizi İ n s a n l ı k , " b o ş y e r e " değil, keşke eğlence bilseydiniz." olarak yarattığımızı sandınız?" d o ğ a ve t o p l u m u n gidiş kanunlarını bi- lince ç ı k a r ı p o n l a r a u y u m y a p a r a k d o ğ a v e insan t o p l u m u n u n ö m r ü n ü "uzatmak", daha doğrusu olabileceği k a d a r ı n a t ı p a t ı p uyarak, o l m a s ı g e r e k e n d e n d a h a az bir z a m a n a d o ğ r u Muhammed bunu ziyle k a v r a m ı ş ve b u n u n 21- "ANKEBUT Mekke'de zirgan k ı s a l t m a m a k için yaratılmıştır. mistik k a r a n l ı k l a r içinden inen ç ı k a r m a y a çalışan SÛRESİ": son azgınlığının sûredir: tutumu Ö r ü m c e k anlamındadır ve tefeci-be- örümcek ağına benzeterek ince psikolojik d i y a l e k t i k l e r de seçilip h i y e r a r ş i l e n d i r i l i r : tarihsel devrimin stratejisi anında hissedilip düşünce-davranış 41- "Allah'tan başka velilere bağlananlar çürüğü örümcek evidir; keşke lerin en hiç o l m a z s a ler. anlatılır. Ve Besbellidir ki s e z i l e r - b i l i n ç denli keskindir; geliştirilmektedir: örümceğe benzerler. Ev- bilselerdi." Bunlar dünya malı ve süsü peşinde koşan ve zalimleridirler. bir se- uğraşmıştır - . için Kureyş tefeci bezirganları Bunlar çeşitli ayetlerde belirtilir; İfşa ve t e ş h i r edilir- Kur'an bunların kişiliklerine, kişi mülkü azgınlıklarına hitap etmez; biraz t o p l u m c u l u k geleneği taşıyan halk Kur'an'a s a r ı l m a k t a g e c i k e m e z . Çünkü ve Hicaz t o p l u m u , geleceğini y ü z l e r c e yıldır G ü n e y T i c a r e t Y o l u ' n u n kavramıştır; hep birlikte O ' n u açmalı ve kullanmalıydılar. Y o k s a hemen evrensel hemen önemini b e z i r g a n l ı k için ü r e t i m d e hiç bir rolü o l m a y a n , A r a b i s t a n çöllerinin c e h e n n e m c i l y a ş a m ı niye çekilsin ki? P e y g a m b e r ve ayetleri bu psikolojiye, a l t ş u u r s e z i l e r i n e göre ge- lişiyordu: 49rinde) "Hayır, bulunan Kur'an açık Yani t a m ı t a m ı n a zonansa gelen eder. A m a çip kendilerine açık bilgi verilenlerin meseleyi Hicaz i n s a n ı n ı n a l t ş u u r psikolojisini kollayan, re- maddi t i c a r e t yolları ve e v r e n s e l b o y u t l a r ı y l a sehenüz gelişmemiştir. O rinden etkiler ve a l t ş u u r l a r ı n d a n y ö n l e n d i r i r . maddi Çünkü b i n l e r c e - y ü z l e r c e yıldır k u t s a l l a ş m a projesi tanrısallık-kutsallık alışkanlık, nışı yaratmıştır - . (içle- P e y g a m b e r v e Kur'an o n l a r ı n t o p l u m c u r u h l a r ı n a hitap k o y m a k bilinci o çağın göğüslerinde ayetlerdir." ile düşünmekte modern skolastisizim din ile koşulla- içinde k a v r a y a m a z s a k , bilimler içinde t e r s t e n s ü r d ü r m ü ş ve g e r ç e k l e r i ç a r p ı t a n s e m p a t i v e y a a n t i p a t i y e g i r m i ş oluruz. rihin gidiş k a n u n l a r ı n ı de- beyin o n b i n l e r c e - içinde t e p e t a k l a k , Eğer m e s e l e y i gidiş k a n u n l a r ı skolastisizmini koşullar onları D e m e k ta- k a b a c a e z b e r l e m e k ve bir iki tarihi olaya u y g u - lamış o l m a k bile y e t m e z ; düşüncenin gelişimine de uygulamış olmak gerekir. A n c a k o z a m a n din gibi en s p e k ü l e e s n e k konular d a h a gerçekçilikle aydınlığa çıkarılabilir. Allah ve Peygamberi, bu yüzden yürüdükleri yolda olanca gücüyle ki bu g ü ç bilinçten ç o k d a h a üstün bir g ü ç t ü r o ç a ğ d a , kendilerinden emindirler: 49- "Bizim Yani vize ce aklı edip ayetlerimizi, başında Güney Yolu'nu, Menfaatlerini ideolojisi uğruna üzerindeki Acem'i Bizans'ı Bir t e k karşı duran terkedemezler. Ama içinde e r i m i ş o l a r a k ideolojisiyle, din yolu inkar etmez." biraz ç ı k a r l a r ı n ı açmak gibi d u r u ş u bu y ü z d e n d i r . ve başkası Hicaz t o p l u m u , orta kullansalar, y o l l a r ı n ı n olabileceklerdir. zalimlerden bütün maddi temel çoktanrı-tektanrı konuşulur-sınıflar savaşının Bu aldatıcıdır. bir kere tepetaklak düşünürlere gidiş gidiş kanunları kanunları ve bulunmaya din savaşı Burjuva sosyal devrimleriyle yerini daha laikleştirilmiş v e i d e a l i z m alsa d a y i n e m a d d i t e m e l l e r l e k o n u ş u l a m a z . toplumsal güçlü- kaldırıp c i h a n g i r Kureyş z e n g i n l e r i ve zalimleridir. bu düşüncesinin kollekti- ortaklaşa alışmıştır. paralelinde Marks-Engels Darvin ile ile birlikte başlar v e d ü ş ü n c e s i s t e m i akılcılık Ç ü n k ü beyin birlikte doğanın determinizmde o l d u ğ u gibi a y a k l a r ı ü z e r i n e oturur. Bu en açılardan gelişkin son 1400 yıl orijinal öncelerinin, Antik Çağ medeniyet örneğinin bile, t e p e t a k l a k maddi t e m e l l e r a l t ş u u r d a kalmış v e y a din gizlenmiş olarak düşünür. Bu olağandan tarihsel maddeci hâlâ tafiziği düşünürler bile, maddecilik karıştırırlar v e y a t a r i h s e l düşünce sisteminin düşünce temelleri maddecilik dışındaki içine S k o l a s t i z i m i maddeciliğin olsa bayrağında bile e z b e r : ve Kara Mekitap ü z e r i n e gelişip d u r u ş u bu t e m e l l e r l e bağlantılıdır. O t e m e l l e r gidiş ka- nunlarıyla düşüncenin de enine boyuna bilinçlere çıkamadıkça, gelişimi kolay o l m a y a c a k t ı r . . . Bu y ü z d e n P e y g a m b e r ve Kur'an laşılmış s a y ı l a m a z . revleri içinde İslam kavrayıp emperyalizme bilmeden k o n u ş m a l a r ı da yerli y e r i n d e an- sempatizanları sıkılaştıkça onları t e k t a n r ı c ı uygularlarken, ibadet gö- kapitalizme bilerek h i z m e t e t m i ş olabilirler; veya genellikle de k u l l a n ı l m a y a bu y ü z d e n açık olurlar ve ilh... Peygamber ve Kur'an t a r i h s e l l e n m e k t e n yanadır. görevleri için t a m inançtan kenet- Bu y ü z d e n safları s ı k l a ş t ı r m a k için ayrıntılı psiko- lojiye de t e m a s eder. İyi g ü n d o s t l a r ı n ı a y ı r d e d e r : 10ne Allah gibi sayar. "İnananlardan kimisi uğrunda eziyet Ama bir yardım var ki, edilince gelse 'Allah'a insanların biz de inandık' der fakat kendisiişkencesini, sizinle Allah'ın beraberdik azabı derler..." S a d e c e iyi g ü n d o s t u t a r i h s e l g ö r e v için y e t m e z , t a r i h s e l g ö r e v için ölümleri göze almak, ikiyüzlülükleri cihad (oportünizmi) gerekir, Peygamber kendisinden sık sık paylar ve açık eder: bilir v e 11de "Allah, elbette yürekten inananları bilir ve elbette ikiyüzlüleri bilir." Kimileri de ya kavrayışına Allahları h e n ü z eski g e l e n e k l e r i n i t e r k e d e m e m i ş , yeni A l l a h ulaşamamıştır ve bu yüzden birlikte a n m a k t a n v a z g e ç e m e z ; g a m b e r ve Kur'an bu e s k i s i y l e yeni A l l a h ' ı veya geriye dönüşler yapar; Pey- i k i r c i l l i k l e r d e n de k u r t u l u n m a s ı n ı d a h a işin ba- ş ı n d a n şart koşar: "Allah ile beraber olursun" ( Ş u a r a , 61kim 213. "Andolsun, boyun başka bir onlara 'gökleri eğdirdi?' dersen ğinden tanrı çağırma, sonra azabedilenlerden Ayet) ve yeri kim 'Allah' derler. O yarattı, halde Güneşi ve Ay'ı nasıl Allah'ın birli- Fakat onların çoğu döndürülüyorsunuz." Ve 63. ayet"... düşünmezler.." "....Hamd sadece Allah'a layıktır. [Ankebut] B u a y e t l e r aynı z a m a n d a A r a b i s t a n t o p l u m u n u n d a h a ö n c e d e n beri tektanrıcılığı veya en geldiğini, Kur'an duyduğunu ve düşüncesinin küçük uyarılarda tarihsel bile görevlerini b u y ü z d e n yeterli süratle bu yönde evrim sezebileceğini evrime girdiğini geçirebilme aşamasına gösterir. M u h a m m e d ve o l g u n l u k t a d ı r v e ç a r ç a b u k Hicaz t o p l u m u n - dan ç e v r e y e yayılır". 22- "MÂİDE Kur'an ve SÛRESİ": Peygamberi, barbar gelenek göreneklerin m e d e n i l e ş t i r i l m e s i n d e n y a n a d ı r v e bunları daima prensipleştirir. akılla Kanbağları- nı ç ö z e r k e n k o r u m a y a çalışır: 3na "Ölmüş (leş) boğazlanan, ölen, tiğiniz dahi yırtıcı hayvan, boğulan, hayvanın hayvan kan, sopa domuz ile parçaladığı başka, dikili eti, vurulan, Allah'tan başkasının yüksekten hayvanların eti taşlarda boğazlanan sorarlar, diyesin size düşen haramdır. falaklarıyla adı- boynuzla Kesüleşilen haramdır(...)" 4şeyler "Onlar hayvanların şeyde ne helâldir helâldir? yırtıcı avladığı Allah'ın adını olan, şeyler anın, diye Allah'ın dahi öğrettiği helaldir, Allah'tan yeyiniz sakınınız, ki: yolla arı (tertemiz) yetiştirilip Size öğretilen bunların Allah tuttuklarını, çabuk o hesaplıdır." Barbar insan d o ğ a l insandır, aklı da berraktır. A n c a k gidiş s ınıflı topluma parçalanma (medeniyete geçiş) yönündedir. Yerleşik düzen ve ticaret ağır bastıkça, barbar (doğal) y a ş a m geride bırakılırken adetleri de yasaklanır, barbar ehlileştirilir. Kur'an o l a b i l d i ğ i n c e bu gidişin verdi- ği akılla ve İ b r a h i m g e l e n e ğ i y l e , diğer İsevi ve M u s e v i l e r d e n (kitaplı- lardan) ö ğ r e n d i k l e r i y l e ; a m a keskin sezilerle bu yönelişi güder. Elbette b u g ü n getirdiği prensipler, o g ü n k ü koşullara göre d e ğ e r l e n d i r i l m e z s e , s k o l a s t i k ç e o g ü n e s a p l a n ı p kalınılır. ışığında aydınlanmıştır veya k o n u y u bile bilimin bu merceği altına Namaz-Abdest-Hac-Zekat sesini sahibiz. A r t ı k her bilim küçük koyarak çözümleyebiliriz. bildiren a y e t l e r aynı medenileşme pro- akılla t e ş k i l a t l a y ı p prensipleştirir. 27- "Onlara zamanki öbürü Adem'in onlar ötekinin birer kurbanı de 28için G ü n ü m ü z d e artık her konu olanaklara dedi "Sen elimi iki oğlunun kurban onaylanmayınca, ki: 'Allah beni için elini 'Ben şeyleri uzatsan tanrısı buyruklara uymayanlara ne onaylanarak, seni öldüreceğim' onaylar.'" da ben Allah'tan Kur'an bu ö y k ü y ü b u r a d a ş u n u n için anar: getirdiği anlatasın, kurbanı ki: sakınılan alemlerin hakkıyla birinin dedi ancak öldürmek uzatamam, haberini kesmiştiler, seni öldürmek korkarım." Kur'an ve P e y g a m b e r i , karşı son d e r e c e h o ş g ö r ü l ü o l d u ğ u kadar, son d e r e c e de savaşçıldır. Onları kardeş kavgasına karşı şid- detle uyarır. A m a bu, en çok M e k k e b e z i r g a n l a r ı n a - z e n g i n l e r i n e karşı " D i ş e diş göz g ö z " k e s k i n l i ğ i n e d ö n ü ş ü r : 45buruna "Biz onlara burundur; kısastan orda kulağa vazgeçerse metmeyen (Tevrat'ta) kulak; günahı kimseler, yazdık dişe bağışlanır, işte bunlar ki diştir; cana candır, yarayan Allah'ın göze kısas[tır]. indirdiği şeyle göz; Kim hük- zalimdirler." Hz. Musa y a h u d i t o p l u l u ğ u n u , Mısır'dan Kızıldeniz m e d - c e z i r l e r i n d e n ve Sina çöllerinden v a a d d e d i l m i ş t o p r a k Filistin'e zor bela aşırıp geçirirken; h e m Firavun d e r e b e y d e s p o t i z m i n e karşı, h e m de kendi içindeki y o z l a ş m ı ş l a r a karşı " g ö z e göz, dişe diş" s a v a ş m a k z o r u n d a kalmıştı. İsa (İncil) ise, artık Roma İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n m e d e n i y e t l e r zılgıtlarının altında iyice köleleşmiş Yahudi t o p l u l u k l a r ı n a "bir y a n a ğ ı n a v u r u l u r s a öteki yanağını ç e v i r " katlanışını ö ğ ü t l e m e k t e n başka yol b u l a m ı y o r d u . Hz. Yolu: Muhammed'in koşulları O r t a - K u z e y T i c a r e t Yolları yordu. akınlarıyla elverişliydi. Güney Ticaret üzerinde bulunuyordu. Ve medeniyet çöküntüleriyle tıkanmış Güney Ticaret Yolu açılıp g e l i ş t i r i l d i k ç e , İslam bulunu- Medeniyeti'nin b ü t ü n t i c a r e t yolları y e n i d e n açılıp b ü t ü n l e ş t i r i l e c e k v e te- feci-bezirganlığın evrensel Hz. çok daha Kızıldeniz-Mekke Yemen ve Umman M u h a m m e d bunu kentleri İ s l a m çağı a ç ı l a c a k t ı . keskin s e z i l e r i y l e y a k a l a d ı v e A r a b i s t a n ' d a k i medeniyetinde bütünleştirmeyi başardı. B u n u n için " g ö z e göz, dişe d i ş " p r e n s i b i n i s o n u n a d e k b e n i m s e m e k ve u y g u l a m a k gerekiyordu. Bu y ü z d e n olan) ö ğ r e t i s i n i b e n i m s e d i : H e m kendi ( m ü m i n l e r ) içinde, h e m bede- viler içinde, Mekke hem de azgın Musa'nın bezirganlarına (Tevrat'ta belirtilmiş karşı. A n c a k uygu- l a m a d a d a i m a a z g ı n b e z i r g a n l ı ğ a v e t e f e c i l e r e karşı sıkı d u r u l m u ş t u r . Buna r a ğ m e n gidiş, b e z i r g a n medeniyetleri gelişiminden yana olduğu için, İ s l a m i y e t i n bu p r e n s i b i s o n r a d a n t e r s i n e çevrildi: kirlere karşı zılgıdı biçiminde uygulandı. Z e n g i n l e r i n fa- İşte o z a m a n "din bir a f y o n d u r " k a l i t e s i n e b ü r ü n d ü : A l l a h , P a d i ş a h v e Firavun v e y a N e m r u t v e y a T i r a n oldu. Melekler h ü k ü m e t erkanı denli t e k yanlı ortaya çıktığı süreç; daima daima prensiplerinin sezilerinden Cehennemi, ö z ü n d e din hapishaneleri, hiçbir z a m a n olmadı, olamazdı barbarlar (komünler) komünün kanunlarına çünkü ile kankardeşlik- korunarak medeniyete sıyla d o ğ a n ı n v e t o p l u m u n ve yoksa medeniyet yansımalı çarpışmasından, tivizm oldu... bu dinlerin medeniyetlerin sevgi-saygı-kollek- aşılanmasından; dolayı- uyum yapma zorunlularından doğmuştur-gelişmiştir... Derebeylerin, Firavunların, Fağfurların eline g e ç t i k t e n s o n r a din, M e d e n i y e t b a t a k l ı k l a r ı n d a insanı ezenlerin zulüm silahı ise ç a r e s i z l i k a f y o n u : Kur'an ve olmuş, Peygamberi bezirgan-tutsağı evrimi başaramayan köle v e s e r f l e r i n c e f e t t e sığınış o l m u ş t u r . bunu o l m u ş eski sezer Musa ve ve İsa medeniyet dinlilerinin gerişlerinde kötülüğünden korunur: 45- "Biz buruna onlara burundur; orda (Tevrat'ta) kulağa kulak; sastan vazgeçerse günahı meyen kimseler, işte bunlar anlaşılmasın, Kur'an Yanlış yazdık dişe ki diştir; bağışlanır, Cana yarayan Allah'ın göze kısastır. indirdiği göz; Kim şeyle kı- hükmet- zalimdirler." ve Peygamberi, değildir; y a n l ı ş u y g u l a n m a s ı n ı ve y o z l a ş m a y ı ; gulamaları candır, Tevrat'a İncil'e karşı b e z i r g a n l a ş m ı ş dini uy- işaret eder. Kur'an, İ b r a h i m g e l e n e ğ i n i k a y n a k e d i n e r e k T e v r a t v e İncil'in ken- di ç a ğ ı n d a ve k o ş u l l a r ı n d a en y ü k s e k ve son s e n t e z i n i y a p a r : 63- "Onların günah söz dür yaptıkları." (Musevi söylemekten, ve haram İsevilerin) bilenleri, yemekten danışmanları alıkoysaydılar ya, onları ne kötü- Ne R u h b a n i l e r ne H a h a m l a r , onları y e n i s e n t e z l e r e u l a ş t ı r a m a m ı ş lardır. T ı p k ı Hz. M u h a m m e d ' d e n s o n r a ç ı k m ı ş b u l u n a n m e z h e p l e r , tarikatlar gibi. A n c a k t a r i h s e l d e v r i m l e r çağı çağı açıldıktan sonra, modern bitip y e r i n e s o s y a l d e v r i m l e r Peygamberler denebilecek burjuva ve p r o l e t a r y a t e o r i s y e n l e r i ve d e v r i m c i l e r i y e n i bir yol a ç a b i l m i ş l e r d i r . Öyle ki Antik Tarihte medeniyette (tefeci-bezirganlıkta) bataklaşanlar en y o z l a ş m ı ş - k a s t l a ş m ı ş oldular; va rejimleri gibi. tıpkı B e z i r g a n l ı ğ a ve b u r j u v a l ı ğ a en ve t o p l u m l a r d a bir rol o y n a y a c a k d u r u m d a ilk g e l i p bugünkü burju- az batanlar, t a r i h t e kaldılar. Bu ister köle ol- sun ister m o d e r n p r o l e t a r y a olsun hep böyle oldu. Ç ü n k ü en t e m e l d e görünmeden rol oynayan hep komünün kollektivist insancıl S o s y a l sınıflar a y s b e r g i n y ü z e y d e g ö r ü n e n t e p e l e r i y d i . rıltılarına f a z l a c a y a k a s ı n ı ye m a h k u m olanlardır - . kaptıranlar, yanıydı. M e d e n i y e t pa- medeniyet gerizlerinde çürüme- İ n s a n l ı ğ a o n l a r d a n s a d e c e zarar gelir. Parayla a y a k t a k a l a b i l e c e k l e r i n i sanırlar. V e k i m s e y e y a r d ı m etmezler. S a d e c e kendilerini d ü ş ü n ü r l e r . luncaya Bu y ü z d e n d a h a ç o k para isterler. Ta ki boğu- ve yozlaşıncaya, olanlar t e m e l l e r i çürüyünceye dek. Yozlaşmamış ve yoksul içlerinde d a h a çok taşırlar. Ve o n l a r ı n yaşanmamışlıkları d i n a m i z m yaratır. O dinamizm her t ü r l ü açlık, ise t e k başına açlı- ğını g i d e r e m e y e c e ğ i n i a n l a d ı k ç a k o l l e k t i v i z m d e buluşur. bu t a r a f a a k a r l a r s a Parası olanlar mutlu ve e l e n m e d e n y a ş a y a b i l i r l e r . . . Kur'an ve P e y g a m b e r i bunu her an sezer ve içinde yaşar. b u g ü n k ü gibi bilimsel a n l a m d a bilinçlere ç ı k a r a m a z . Elbette Fakat o itilimlerle davranır. Ç ü n k ü o, t a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n o ç a ğ d a k i en içten en bilinçli (sezili) elçisidir; yansımasıdır - . 82- "Her Yahudilerle lara dostlukça şişlerle, 83ri halde eş daha rahipler 2 olanların Yine de en bunlar inen düşmanları inanmış çünkü olan- aralarında ke- büyüklenmezler." şeyi işittiklerinde yaşlar koyu göreceksin "İsa'lıyız" diyenlerdir; tanıklarından Yahudiler, zirganlıkta yakın gözlerinden bizi inanmış koşanlardır. vardır, "Peygambere yüzünden, inandık, göreceksin Allah'a aktığını hak olduğunu görürsün. "Ey bilmele- Tanrımız biz kıl." bin yıldır b e z i r g a n dört yol ağzı kaşarlanmış yozlaşmışlardır. uydurup kastlaştırmışlardır. Tevrat'ı Bu y ü z d e n Filistin'de t e f e c i - b e da kendi çıkarlarına Kur'an ve P e y g a m b e r i n i n söz- lerini alayla karşılarlar; ç ı k a r l a r ı n a ters gelir. G ü n e y T i c a r e t Y o l u ' n u bir iki k a b i l e n i n e l i n d e ç a r ç u r e d i p t ı k a m a n ı n dar kafalılığını a ş a m a z l a r . Hristiyanlık henüz yeni bir din duyanlar yine Güney Ticaret Yolu Krallığıdır - . beş o l d u ğ u gibi, M u h a m m e d ' e yakınlık üzerinde ve daha b a r b a r kalmış Ha- İslamiyeti, hem Mekke'nin ve çıkarıcı ç o k t a n r ı c ı l ı ğ ı n a karşı k e n d i l e r i n e d a h a y a k ı n bulur. ve P e y g a m b e r i Ama kimse İslamiyet'in evrencil "ENFÂL "Sana ve iseniz, Barbar, tarihte (kişi savaş kişi mülkiyetli İslâm Sosyalizmi Kur'an çelişkilerden, çat- aranızı mülkü bilmezdi, (komünün düzeltin, herşey Siz De Allah ve ortak Bu insanlar itaat edin." yüzden antik insanları) edip malı "Ganimetler inanan elçisine kollektifti. ü z e r i n e akın komünün ki: gerçekten kollektif a k s i y o n l u sınıflı t o p l u m ) ganimetler üzerine) sormaktadırlar. (elçisinin)dir. korkun, barbarlar yıktıklarında, Peygamber ve İslamiyet o ü z e r i n e dikilir, belini güçlendirir. genimetlerinden Peygamberinin Allah'tan Kur'an SÛRESİ" (Savaş Ganimetleri: 1- yayılışını, g ö r e m e z ve s e z e m e z . laklardan yararlanarak ayakları Allah'ın bezirganlığına b u n u sezer ve söyler. kadar ö n c e d e n 23- a z g ı n tefeci Medeniyet kentleri y a ğ m a l a y ı p olurdu. Zaman içinde k o m ü n , sınıflı t o p l u m a b u a k ı n l a yeni k u r d u k l a r ı k e n t l e r l e m e d e n i y e t e ç ö z ü l d ü k ç e bile, d e v l e t ç i l i k d e v l e t ( k a m u ) egemen biçimde sürüp gittiği gibi, d ü z e n l e m e y l e , t o p r a k işleyenin henüz sosyalizasyona köleler sosyal özelliği taşıyordu. prensiplerini denebilecek bırakılırdı. bir Böylece antik Bu bir T a r i h s e l D e v r i m d i . Ç ü n k ü devrim yapabilecek bir devrimci ulaşmamışlardı. İşte A r a b i s t a n ' d a olan da rim reformu tasarrufuna tarih bir a d ı m da olsa ileriye g i d e r d i . antik t a r i h t e mülkiyeti o n yıllar b o y u n c a toprak kendine özgü Kur'an ve (orijinal) Peygamberi bu bir t a r i h s e l devtarihsel devrimin koyuyordu. Bu y ü z d e n ilk Bedir savaşı başarıldıktan (zaferle s o n u ç l a n d ı r ı l m a s ı n dan) h e m e n sonra, ortaya g a n i m e t p a y l a ş m a kavgası çıkmıştı. A l l a h ve elçisi, Enfal sûresinin ilk ayetiyle d u r u m a el k o y m a k z o r u n d a kaldı: "Ganimet Allah'ın ve elçisinindir." Bu s ö y l e n d i ğ i ve y a z ı l d ı ğ ı kadar basit ö y l e s i n e s ö y l e n m i ş bir kural değildir. T e r s i n e en k e s k i n s a v a ş k o m ü n i z m i prensibidir. A l l a h k o r k u s u P e y g a m b e r saygısı "Allahtan "Eğer ile korunur: korkunuz" inanmışsanız, Kur'an ve Allah'a Peygamberi ve elçisine İslamiyetin itaat ilk ediniz." savaşçıl-devrim yıllarında böyle keskin s o s y a l i z m y a n l ı s ı y d ı . Ç ü n k ü kişi m ü l k i y e t i hırsının m e d e niyetleri batırdığını g ö r ü y o r d u , s e z i y o r d u . Ve P e y g a m b e r , ilkel komü- nün s a f - t e r t e m i z k o l l e k t i v i z m i n i , i n s a n - d o ğ a s e v g i s i n i - s a y g ı s ı n ı (ülkü- sünü) yaşıyordu. A n c a k kişi Başka türlüsünü y a p a m a z d ı . m ü l k i y e t i n i ( m e d e n i y e t i ) d e t a t m ı ş , t a r i h s e l gidişin me- d e n i y e t e d o ğ r u geliştiğini de g ö r ü y o r d u . berini bir s e n t e z y a p m a y a götürdü. Bu d u r u m , A l l a h ' ı ve P e y g a m - Bu elbette bugünkü bilincimize b e n z e r bir bilinçle o l m u y o r d u . Pratik d a y a t m a l a r s o n u c u n d a , y a ş a n a n barbar-medeniyet çelişkilerinin doğal bir s e n t e z i y l e o l u y o r d u . İşte bu haleti ruhiye içinde, İ s l a m t a r i h s e l d e v r i m i i l e r l e d i k ç e , kom ü n c ü l yapı v e g e l e n e k l e r i , geliştirmek zorunda kaldı: medeniyete, kişi mülkiyetine çözülüşünü İslami t a r i h s e l d e v r i m i na-köylü-esnafına ve yoksul tefeci-bezirganlarına; mün gelenekli Hz. Ali y i ğ i t l e r i n e d a y a n ı y o r d u . Medine fukaralarıaynı z a m a n d a ko- Zafer b u n l a r d a n y a n a g e l i ş t i k ç e M e k k e z e n g i n l e r i y l e - E b u S u f y a n s ü l a l e s i y l e bile u z l a ş ı l m a k ; bir t e k İ s l a m O zaman medeniyetinde kaynaşmak mecburiyeti Enfal ilk a y e t i n d e k i , sûresinin keskin g e l i p dayattı. İslam sosyalizmi, u z l a ş m a y a d o ğ r u e s n e t i l d i . A l l a h v e P e y g a m b e r i , b u gidişe 41. şöyle " u y u m " y a p m a y ı 41topluluğun dirdiğimiz te "Eğer sizler Allah'a karşılaştığı (ayetlere) biri Allah'a, yoksullara ve ve (Bedir) (hak ve kalmışlara ile batılın) gününde inanmışsanız, Elçisine yolda ayette geliştirdi: Elçisiyle aittir. ayrılma kulumuz bilin ki aldığınız akrabalığı Allah'ın gününde (Muhammed'e) ganimetlerin bulunanlara, gücü herşeye o iki in- beş- yetimlere, yetişir." "Bedir" savaşı rihsel devrimci sırasında, çekirdek, özleştirmesi-mayasını "ganimet Allah'ın ve ordusu ile arasındaki İslam savaş medeniyetine komünizmiyle sağlamlaştırması geçişi y a p a c a k ta- gücünü pekiştirmesi- gerekiyordu. Buna uyum, Elçisinindir" ayetiyle gerçekleştirilmişti ve İslam mal-mülk çekişmesi bu şekilde kesin kollektivizm çözümlenmişti. Ş i m d i , İ s l â m M e d e n i y e t i ' n i n içine z e n g i n tefeci, b e z i r g a n sülaleleri de katıldıkça, onların da g ö n ü l l e r i n i " h o ş " n u t e d e r e k islâmiyeti kitlelere y a y m a k g e r e ğ i v e y a teye de 41. kaçınılmazlığı o r t a y a çıkmıştı. geniş Bu reali- ayetle u y u m y a p ı l d ı . İslam sosyalizmi (kamu malı ve k o l e k t i v i z m ) bu ayetle b e ş t e bire indirilmişti. A n c a k y i n e de t a r i h s e l devrimler o ve m a d d e s i n i y i t i r t m i y o r d u . lafayu Raşidiyn) eğilimi güdüldü. devrinde kadar kolayca kollektif r u h u n u İ s l a m m e d e n i y e t i n d e de ilk 4 halife (HuEnfal sûresinin ilk a y e t i n e sadık kalınma Ç ü n k ü Kur'an'ın h e m e n bütün ayetleri k o l l e k t i v i z m i her t ü r l ü insan değerlerini korumak öğütleriyle-buyruklarıyla tarihsel devriminin çekirdeği 53ti, "Bu kendi nimeti böyledir, özünü, çünkü Komün'ün üretici özünü güçler bir millet kendilerinde değiştirmedikçe-bozmadıkça, bozmaz-değiştirmez. Allah değiştiren gelişimidir. içinde akıp gelişir. T e k n i k , örülmüştür. Ve İslam henüz iktidardadır: da iyi meziye- onlara verdiği işitendir-bilendir." dinamizm, Doğanın üretici bulunan Allah ve Komün'ü toplumun komün yapan bütünlüklü işleyişi güçlerin t ü m ü n ü sürükleyen motor geliştiricidir. Ve lı çe, komün, topluma üretici g ü ç l e r gelişimi (medeniyete) çözülüp hızlandıkça eritilir. Ama ister i s t e m e z insan k o l l e k t i v i z m i n y e n i d e n üretimi de geliştirilecektir. bilinci sınıf- geliştik- Bu a n t i k t a r i h t e a d ı m a d ı m , halka halka gelişir. İslam topluma tarihsel devrimi çözülüşünün azgınlaşması ve yeni de Arabistan'daki A r a p sıçrayışıdır. Kaçınılmaz aşiretlerinin gidiş, kişi sınıflı mülkiyetinin m e d e n i y e t i n sosyal d e v r i m c i sınıfları y a r a t a m a - yıp ç ü r ü m e s i ve y ı k ı l m a s ı d ı r . K u r ' a n ı n ve P e y g a m b e r i n biricik k o r k u s u ve b u y r u k l a r ı , b u n u n sezg i l e r i n d e n çıkmıştır. Ama leyen 41. ayet ekonomi 53. ayet de bu sezgiyi bir b a ş k a a ç ı d a n yineler. ile bizzat t o p l u m u n fiili kuralını, A l l a h v e tekler. Ç ü n k ü fiili gidişi t a r i h s e l akışın kendisi değişimini Peygamberi temelden etki- bizzat o n a y l a r v e des- Kur'an ve P e y g a m b e r i g ü d e r k e n , g e r ç e k t e bu Kur'anı v e P e y g a m b e r i b e l i r l e m e k t e d i r . Z a t e n P e y g a m b e r ' i n k e n d i s i n e ayet indirilişini algılayışı e v r i m i n kişi ü z e r i n d e k i belirleyici g ü c ü y l e oluşur. E v r i m i n Hz. M u h a m m e d ' d e kuv- vetle y a n s ı y ı ş ı ; yani b a r b a r l ı k ile m e d e n i y e t z ı t l ı k l a r ı n d a n en d e v r i m c i sonuçları çıkarışı mümkün g a m b e r h i s s e d e r ve İşte Enfâl ilan olduğu için, kendisini doğal olarak Pey- eder... süresindeki birinci ve 4 1 . ayetlerdeki çelişkinin kökeni budur. O kökler; tırlatılır. insancıl öz, d a i m a , her o l a y d a Yorum, komüncül g ü r e ş l e r i n d e n gelişir. münden sonraki Saltanatı tüm öz Bu y ü z d e n ve kişi ha- mülkünün Kur'an'ı ören şey, P e y g a m b e r ' i n ölüda sürer. T e f e c i - b e z i r g a n Emeviye m e d e n i y e t i y ı k ı l a r a k Orta T i c a r e t Yolu açılır. İ s l a m l ı ğ ı n beşiği yakılıp-yıkılır; G ü n e y Ticaret Yolu evrencil t i c a r e t y o l l a r ı n ı n geçmemiş Peygambere Allah'ça toplumun kancıklığı ve z u l m ü y l e üste gelir g e l m e z , o öz z o r l a - h i - leyle eritilir. Ç ö k k ü n A c e m te sınıflı halifeler ç a ğ ı n d a İ s l â m kutsal M e k k e - M e d i n e : Çünkü ile barbar önemini kaybetmiştir: köprülerini ana y o l d a n kalmayacak derecede bunaltılır. Tefeci bezirganlık kurmuş, medeniye- her y a n a parçalayıcı kişi mülkiyeti t o h u m l a r ı n ı saçıp f i l i z l e n d i r m i ş t i r . İ n s a n c ı l öz, g i d e r e k e v r e n çapında den medeniyet: Sınıflı t o p l u m ü r e t i l m e k üzere hazırlığa mekanizmalarıyla parçalanıp yeni- sokulur. A r k a d a n gelen göçebe rönesansçılıkları, bu niden ö ğ ü t ü p h e r k e s ç e h a z m e d i l i ş i n i sağlar; hazırlık a ş a m a s ı n ı ye- sosyal devrimler: Kapi- t a l i z m ç a ğ ı n ı n g e b e l i ğ i n i geliştirir... 67sahibi "Yeryüzünde olmak ahireti ağır yakışmaz. basıncaya Siz geçici kadar dünya hiçbir malını Peygambere istiyorsunuz. ise istiyor." Hz. Ö m e r esirlerin ö l d ü r ü l m e s i n i , masını teklif etmişti. lerini ö r ü y o r d u . Hz. E b u b e k i r fidye alınıp bırakıl- P e y g a m b e r , E b u b e k i r ' i n k i n i d o ğ r u buldu. A m a Al- lah b u y r u ğ u d a i m a bütün insanlığın kurtuluşu ( e v r e n s e l l i k ) için ayet- P e y g a m b e r de insancıl y ü r e ğ i y l e hep İ s l a m s a v a ş ı n ı n gelişmesini kollayarak çalışıyordu. Esirlerin bile g ö n ü l l e r i n i alan a y e t l e r nazil oluşu aynı esirler Allah buna insancıl ve İslami 70sizin "Ey yeden daha dünyevi hevesleri törpülemeye [indirilişi] kaygılardandı: Peygamber! kalplerinizde uyuyor, ellerinde bir hayır hayırlısını verir bulunan olduğunu ve sizi esirlere bilirse, size bağışlar. Allah söyle: Eğer Allah sizden alınan fid- ve ba- esirgeyen ğışlayandır." Canlarına-mallarına kaygılarla ileri kıyamayıp hoş karşılanır; davaya akrabalık-kan köklü d u y g u l a r t a ş ı d ı ğ ı n ı sonra katılanlar bağlarının bilir ve hoşgörülür. da aynı bazen d a v a d a n da Kan d a v a l a r ı h a r a m kılınsa da İ s l a m d a v a s ı için m u h a f a z a edilir: 75- "Onlar ki sonradan tılar. İşte onlar da daha yakındırlar... " inanıp sizdendir. hicret Rahim ettiler. sahipleri Sizinle beraber savaş- [akrabalar] birbirlerine 24- "AHZAP Devrim SÛRESİ" hazırlık ister; fikri-ruhi-teşkilatcıl hazırlık her eri sardığı ö l ç ü d e başarı gelir. Y o k s a p a n i k ve korku ve ihanet a n l a t ı l a b i l e c e k gibi değildir. "Evrim" günlerindekiyle maz izleri d e r s l e r l e doludur. kıyas bile g ö t ü r m e z . A n c a k unutul- Bu " H i z i p " a n l a m ı n a g e l e n sûre, H e n d e k savaşı g ü n l e r i n i anlatır. M e d i n e ' y e Hicret'in 5. yılında, Kureyş ve G a t a f a n kollarıyla M e d i n e ü z e r i n e y ü r ü d ü l e r . Benû Kurayza 12.000 adına bağlı Y a h u d i kişilik bir o r d u o l m u ş l a r d ı . kabileleri bütün Medine'de Müslümanlarla uzlaşan kabilesi de b u n l a r l a M u h a m m e d ' e iyi tiği y a p m a k t a n b a ş k a bir şey k a l m ı y o r d u . birleşti, hepsi bir s a v u n m a tak- M e d i n e Kenti'nin ç e v r e s i n e bir h e n d e k kazdırıp, ç ı k a n t o p r a ğ ı n a r k a s ı n a o k ç u l a r ı n ı y e r l e ş t i r d i . Kureyş ve G a t a f a n ve K u r a y z a , s a l d ı r ı d a c e s u r ve inançlı o l a m a d ı k ları ölçüde kuşatmayı bir ay kadar s ü r d ü r d ü l e r . ve g i d e r e k s a v a ş s ıcaklığını yitirdi. sılmıştı. Çöl fırtınası, Hendek savaşını Fırtına'nın g e ç m e s i n i Sonradan 10- müslümanlar yararına bile b e k l e m e d e n d ü ş m a n onlar üstünüzden gelmişlerdi. Allah 11- aşamadılar çevirdi. M e k k e ' y e geri d ö n d ü . bu olay a y e t l e r l e d e r s l e ş t i r i l d i . "Hani yanlarından) mıştı. Hendeği D ü ş m a n ı n i n a n c ı - c e s a r e t i iyice sar- hakkında "İşte orada ve Gözler çeşitli müminler alt tarafınızdan kaymış tereddütlere denenmiş, (vadinin yürekler üst hançerlere ve alt dayan- düşmüştünüz." şiddetli bir sarsıntı ile sarsıl- Allah ve Resulü mışlardı." 12- "Münafıklar bize sadece 13- "Bir Devrim kalplerinde vaadlerde grup 15- " O y s a Muhammed ve boş da" çeşitli hastalık bulundu" bulunanlar, diyorlardı. mazeretlerle "Sadece kaçmak bu tereddütlerle yürümezdi tabi. Çekirdek hep o ç e k i r d e ğ i ç o ğ a l t ı p g ü ç l e n d i r d i . Y a h u d i işini b i t i r m e n i n t a m z a m a n ı y d ı . Y a h u d i d e kaleyi d ü ş ü r d ü . 17- " N A H L 18- " İ S R A 19- " K E H F SÛRESİ" SÛRESİ" SÛRESİ" SÛRESİ" 22- " E N B İ Y A SÛRESİ" 23- " H A C C SÛRESİ" 35- " S E B E SÛRESİ" 36- " M E L A İ K E 37- " Y A S İ N SÛRESİ" SÛRESİ" 38- " S A F F A A T kalesini sağlamdı ve Kurayzan'ın kuşatarak 20-25 gün- Müslüman çekirdeğini ve cephesini güçlendirdi... SÛRESİ" 20- " M E R Y E M 21- " T Â H Â istiyorlardı." k a ç m a y a c a k l a r ı n a dair A l l a h ' a söz v e r m i ş l e r d i . " SÛRESİ" 39- " S A D SÛRESİ" 40- " Z Ü M E R SÛRESİ" 41- " M Ü M İ N SÛRESİ" 42- " F U S S İ L E T 43- " Ş U A R A SÛRESİ" SÛRESİ" 44- " Z U H R U F SÛRESİ" 45- " D U H A N SÛRESİ" 46-"CASİYE SÛRESİ" 47- " A H K A F SÛRESİ" Bu Mekki sûreleri, ele almıyoruz. yeniden dıkça okuyucu ilk b ö l ü m l e r d e yeri Kur'an tekrar tekrar ve geldikçe Peygamberinin kendi başına işlediğimiz metodu konuyu için kavran- geliştirebilir ve geliştirmelidir. Kimi Müslüman emperyalizm çekten gençlerimizin beklemesi, yani sadüf değildir: Kur'an'ı ğılara-gerilere Şu yıkılmış 5-6 de doğayı kalkan ç o k n a n k ö r olan doğaya ve t o p l u m a , geberen kıyameti yıllık t e p e s i n d e n geleneklere ger- aşa- bakınca, i ç d i n a m i z m i y l e değil y i n e A l l a h k ı y a m e t i A l l a h ' ı n nihai adaleti insanlık" doğadan kendi toplumunun nankörlük yine gidiş kendi kanunlarının bilince savaşı v e r i l m e s i y l e ç ö z ü m l e n e b i l e c e k t i r . ve t o p l u m d a n bencillikleri u ğ r u n a , d a y o k e d e r e k u y u m s u z hale g e l m e s i l e n e b i l i r d i ? Elbette bu Bu başka nasıl kendini çözüm- kendini v u r a r a k d o ğ a ve çıkarılıp onlara ne y a m a n uyulma d i y a l e k t i k ku- bilinçten ç o k ödül ve c e z a s i s t e m i y l e işler ve sınıflı t o p l u m u n topyekun İnsan ve görüyordu. "gerçekten raldır ki bin kentlere-toplumlara; maddi t e m e l l e r d e n geldiği halde; insan toplumun h a k s ı z l ı k l a r ı n ı n s o n u alacaktır. toplumlarının s i s t e m i y l e b a k m a k z o r u n d a o l d u ğ u için biçiminde sınıflı g ü n ü m ü z e u y a r l a m a y a ç a l ı ş m a s ı te- K ı y a m e t , sınıflı t o p l u m M u h a m m e d A n t i k sınıflı toplumun modern çağında "kıyamet alametleri" görmesi ödülünü topyekun bir c e z a ile insan bilincine d ö n ü ş t ü r ü r . b e y n i n i n bile d o ğ a d a n v e t o p l u m d a n g e l d i ğ i n i ö l ü m s ü z b i ç i m d e h a t ı r l a t a r a k insan b i l i n c i n d e n üstün hiç bir şeyin o l a m a y a c a ğ ı n ı " n a n kör" g ö z l e r e günü, batırır: ayrılığa "Hakikaten düştüğünüz haksızı ayıracak." (Hac sûresi: 25- 66. ve aranızda "Allah kıyamet hükmederek Ayetler) toplumunun önünde haklıyı- "NUR SÛRESİ": Muhammed'in görevi sinden çok n a n k ö r d ü r " da 69. ve Hicaz devrim görevi öylesine evrencil o insan hususlar kavradıkça, kaynaklanmış Muhammed, olaylara yükselen tarihsel boyutlarda olduğunu sezdiriyordu çevresinde olup daha objektif ve biten, insan düzeltilebilir ki; nef- olduğu ölçüde hoşgörüyle bakıyordu. Böylece Allah'ın (determinizmin) celiğini-yaratıcılığını ve hoşgörürlüğünü de daha derinden y a k l a ş ı y o r ve A l l a h re ulaştırarak kuyu didişmelerinin Fuhuş; ya kavrayışını bilmeden cinsel y a s a k l a r ı g i d e r e k insancıl da olan hiçe s a y a n , t o p l u m u n g e l e n e k l e r i n i hava- üreyimini topluma; v e r i m s i z l e ş t i r i p felce en yüce duyguları: Çünkü uğratan; Onur-sevgi-saygı-yaratıcılık mekanizmalarını sekteye uğratan bir e y l e m o l d u ğ u toplum s a k l a r ile b a ş l a m ı ş ve gelişmiştir. gınlaşması, zenginlikledipsiz üretimle üreyim dinamitler. sel y a s a k s ı z e n dek görülmemiş Kişisel insan hatta y o z l a ş t ı r ı p ç ü r ü t e n koşullarını güne üzerindeydi: u ç u r u p üretimi v e yetenek dolayısıyla o determinizme yaklaştırıyordu. yü- kavramaya ölçüde toplumun varolma denen İnsanlığın İnsanlık, ilk başladığı cinsel yere: yaCin- ilkel t o p l u m a d ö n ü ş ü o l a n a k s ı z d ı r a m a f u h u ş u n y a y - hangi t o p l u m b i ç i m i n d e o l u r s a k o l a l ı m cinsel y a s a k s ı z ilk h a y v a n l ı ğ a y a k l a ş m a k t ı r ki bu üretimi ve insan ü r e y i m i n i o ö l ç ü d e felce uğratır. V e n e denli sak b u l u n a l ı m , modern toplum aşamasında bulunur- b u felce uğratış ö l ç ü s ü n d e t o p l u m u m u z krizlere-çürü- yüşlere ve çöküşlere girmeden yapamaz. M e d e n i y e t e h e n ü z g e ç m e y e çalışan k o m ü n t o p l u m u insanı, f u h u ş ' a d ü ş e r s e n e o l u r ? C i n s e l y a s a k l a r ı d a hiçe s a y a r a k , S o d o m v e G o m o r r a kent m e d e n i y e t i örneklerinde olduğu gibi, medeniyete, kentler f e d e - r a s y o n u n a g e ç e m e d e n , d o ğ m a d a n ölür. Y a n i d a h a t o p l u m c u , ve ü r e y i m l i olan Fuhuşun üretken k o m ü n l e r i n t a r i h s e l d e v r i m l e r i y l e y o k edilir. esaretine düşen lumca aforoz edilmesi kişiler için bir y a n a , de aynı şey g e ç e r l i d i r : Top- ü r e t k e n l i ğ i ve üreyimi felce u ğ r a d ı ğ ı ölçüde "insan" olmaktan çıkmaya başlar... M u h a m m e d bunu y a k a l a m a d a n yapamaz: M u h a c i r l e r içinde v e ya- kın ç e v r e s i n d e beliren f u h u ş g i r i ş i m l e r i n i a n ı n d a " H a r a m " kılan ayetler peşisıra gelir. 3kasıyla erkekten "Zina eden evlenemez; erkek, zina başkasıyla zina eden evlenemez. eden kadın veya da, ortak zina Müminlere koşan eden haram kadından veya ortak başkoşan kılınmıştır." Burada " Z i n a " f u h u ş a n l a m ı n a doğru gelişmiş bir durumdur. " H a r a m " ise basit bir " y a s a k " kelimesiyle a ç ı k l a n a m a y a c a k kadar " i n s a n i " özellikler içerir, "yasak"; "insan t o p l u m u n u n ; insanın insana koyduğu kanuni bir uygulamadır. A l l a h ' ı n k o y d u ğ u y a s a k , haram ile aynı u y g u l a m a l a r ı ve sunuşları karşılamaz. larına yaklaşır. Haram'ı ç i ğ n e m e k insanlıktan u z a k l a ş m a k a n l a m - Bu doğa ve t o p l u m u n temel kanunlarına u y u m ile karşı- lanabilecek d e ğ e r d e v e y a anlamdadır. Modern t o p l u m l a r bunca bilimlere s a h i p k e n bu " u y u m " edebine sahip olacaklarına, sanki ve t o p l u m u n dir. gidiş kanunlarına N e d e n ? Dinleri inadına d o ğ a n ı n u y u m s u z l u k edepsizliğini imanları "kâr", "irad", "faiz": geliştirmişler- Para o l m u ş t u r da on- dan. Komün gelenekli t o p l u m l a r bunlardan uzak olduğu ölçüde d o ğ a ve insanın gidişini Bu kutsallaştırarak " u y u m " terbiyesini yüzden "Haram" ğerlidir. A m a y e t m e z . desteklenmesi lip ve modern Sosyal gerekir. içinde, etinde-kemiğinde Kur'an bu yüzden de Duyduğu büyütülmesi-yerleştiribunları için ile ilk kapıdır. A m a f u h u ş değildir h e n ü z . V e ol- da olabilir. Bunu daha d o ğ r u g e l i ş e b i l e c e k bir proçok t o p l u m u n gidişi p a t l a k verir. m a z h a r olur M a d d i - m a n e v i - c i n s e l " Z i n a " y a s ü r ü k l e y e b i l i r . Y i n e d e bu, u y u m s u z l u k l a r eşleri hay- Bu y ü z d e n p i ş m a n l ı k içerir ve " T ö v b e " ile y a n i ö z e l e ş t i r i y l e v e y a hataya d ü ş m e m e k l e önü belirler. O ölçüde insan o l m a y o l u n d a " s o s y a l v a n ı l ı k " d e p r e ş m e l e r i n d e n b a k a bir şey değildir. duygularını determinizm Peygamber olmuştur. " i n s a n c ı l " ihtiyaçlar ile a l t ş u u r d a n hoşgörüye de- İnsani d u y g u l a r l a y ü k l ü d ü r . " Z i n a " bir ihanet ve f u h u ş a başlangıcı Bu y ü z d e n sarmalanarak Peygamber bütün duyar. "Zina" fuhuşa açılan senin kültüründen kültür g e l i ş i m i y l e hoşgörü-adalet-eşitlik-toplumculuk-paylaşmacılık- sevgi, saygı, özetle: m a y a b i l i r de. edinmişlerdir. yasak a d a l e t v e eşitlikle v e hoşgörüyle kökleştirilmesi toplumun bir d a h a aynı kesilebilir. Erkek d ü z e n i n d e erkekler, bol bol zinayla aileyi g ö t ü r m e y e alıştıkları ö l ç ü d e , t o p l u m u f u h u ş pazarına s ü r ü k l e m i ş l e r d i r . pazar ve e r k e k s i s t e m i n i n başındadır. Muhammed k u r b a n l a r ı olurlar. Kadınlar g e n e l l i k l e Hicaz t o p l u m u bu gidişin bunu sezer ve F u h u ş ' u n başı olan Z i n a ' y a in- sancıl ihtiyaçlarla geliştiği ö l ç ü d e h o ş g ö r ü l ü davranır. A n c a k özelleştiriyi ve o g ü n k ü geçerli e y l e m i ve adıyla: " T ö v b e " y i şart koşar: 5çok "Ancak bundan bağışlayan Burada mirebilecek edip uslananlar hariç. Çünkü Allah "Zina"nın da çok ö n e m l i ve b ü y ü k bir Zina, s e z i l m i ş t i r ki t o p l u m u n v a r o l u ş koşullarını bir gidişin başıdır. O ölçüde de hata ke- bağışlanması-hoşgörül- P e y g a m b e r i de a ş a n A l l a h ' c ı l s o n s u z l u k t a bir h o ş g ö r ü gerektirir. Zina'yı ilh... tevbe esirgeyendir." " ç o k " sıfatı, o l d u ğ u n u anlatır. mesi sonra çok Fuhuşa v a r m a m a s ı için hoşgörüyle ve sosyal ile s a r m a l a y a n t o p l u m gidişi ması önlenebilir. Bu eşitlik-adalet ve içinde b u l u n u l a b i l i r s e , z i n a n ı n azıt- k i ş i y i - P e y g a m b e r de olsa aşar; t o p l u m s a l gidişin işi olur. Bu y ü z d e n d e t e r m i n i z m i n v e y a A l l a h ' ı n b a ğ ı ş l a m a s ı ve e s i r g e mesi P e y g a m b e r l e r i n k i n d e n " ç o k " d a h a yücedir... M e d e n i y e t e geçiş, b ü y ü k bir t a r i h s e l d e v r i m g ö r e v i y l e karşı karşıya bulunmuyorsa; S o d o m v e G o m o r r a ' d a o l d u ğ u gibi tefeci b e z i r g a n az- g ı n l a ş m a s ı y l a dolu dizgin zevki sefa v e f u h u ş a l e m l e r i n e s ü r a t l e batar ve y o k olur. Hicaz t o p l u m u d a aynı gidiş içinde olabilirdi. S o d o m - G o m o r r a v e y a Musa toplumunda görüldüğü gibi içinde t o p l u m s ü r ü n ü p k a n a y a b i l i r d i . kurtarmıştır - . para-zevk-sefa-fuhuş düşkünlüğü Hicaz t o p l u m u n u t a r i h s e l görevi "Zina" Hz. diyalektik toplumunu toplumu Hz. Ayşe, Muhammed'in dönüşümler saramazsa, tefeci, mıştır. Gidiş devrim ve o denli görevi kültürü h e m de en s e v d i ğ i Hicaz fuhuş, eşlerinden ayetlere rağmen "Zina" dedikodularına M u h a m m e d bile d e d i k o d u l a r a pişmanlığını bulaşmıştır. içindedir. Muhammed'in eşlerinden Ayşe'nin dek Eğer t a r i h s e l bezirganlık azması çökertecek filizlenme O'nu temizleyen çare ailesine içindedir. görünce olaya olan bulaş- i n a n a c a k d u r u m a gelmiştir. A m a hoşgörüyle yaklaşmaktan başka bulamamıştır: "İmdi çıkarır. eğer Ama sen suçsuzsan, bir günaha Ayşe'nin gerçekten Allah muhakkak düştünse Allah'a suçsuzluğunu istiğfar ile bu olay y ü z ü n d e n tevbe ortaya et" der. Ve kahır ve p i ş m a n l ı k içinde oldu- ğunu anlar ve anında Ayşe'yi temize çıkaran ayetler vahyolunur. A y ş e ' n i n " z i n a " yaptığı dedikodusunu yayanların a k r a b a s ı ve y a n ı n d a fakir o l d u ğ u bulunuyordu. Mistah'ı Ebubekir, A y ş e ' y i için temize k o v a c a ğ ı n a ve bir daha h a m m e d farklıydı; tarihsel çıkaran "Sizden yoksullara, fazilet devrim Allah etmesinler, misiniz? yolunda affetsinler Allah ve bu görevi O'nu Mistah da ayetlerden sonra, göç edenlere, geçsinler. çok daha Mu- lütufkâr-ku- islam ç e k i r d e ğ i n e de öğütledi: servet sahibi bağışlayan Ebubekir'in b a k m a y a c a ğ ı n a y e m i n etti. A m a caklayıcı y a p m ı ş t ı . A ş a ğ ı d a k i ayet bunu 22- içinde beslediği y a n a ş m a s ı : kimseler, yakınlığı yardım Allah'ın sizi bulunanlara, yapmamaya bağışlamasını yemin sevmez esirgeyendir." D e m e k insanı insan y a p a n e ğ i t i m d e n önce, tarihsel g ö r e v l e r i d i r v e y a t o p l u m u n gidiş biçimleridir. A m a eğitim, hele o gidişe uygun d ü ş e r s e o derece ö n e m taşır. M u h a m m e d ve Kur'an'ın görevi bu y ü z d e n az y ü c e olmamıştır. A m a O'nu kendi koşulları ve görevleri içinde a n l a y a m a z s a k , s a d e c e kuru bir şiir gibi dinler ve okur isek, g ü n ü m ü z d e pek y a v a n gelebilir. Hatta bu satırların O'nu abarttığı k a n a a t i n e bile varılabilir. Ger- çek b u n u n tersidir: yetemez; Bu satırlar o günleri g e r ç e k d e ğ e r i n d e a ç ı k l a m a y a M u h a m m e d ' i ve Kur'anı ve kökleri olan İbrahim'i ve g e ç m i ş g e l e n e k l e r i a n l a m a k için benzer görevler içinde b u l u n m u ş o l m a k gere- kir... ki o z a m a n bile hissedilebilir a m a y e t e r i n c e anlatılamayabilinir. F u h u ş - Z i n a v e A y ş e o l a y l a r ı n d a n s o n r a İ s l a m ' d a " ö r t ü n m e " ile ilgili ayetler gelir. dürme Yani E r k e k l e r e de aynı bir nefis terbiyesidir. 26iyi Bu s a d e c e kadınları değildir. "Kötü kadınlar Yani iyi paylama kadınlar, kötü iyi erkeklere; erkekler O halde Z i n a d e d i k o d u s u n a g ö r ü r ve ayrı tutar. de ö n c e çıktığı yeri zaafları ve i r a d e s i z l i k l e r i y l e (kişilerle) "Kötü" müydüler? bir m a h r e m i y e t e b ü r ü n azar-dikkat b u y r u k olur. Hatta ö n c e e r k e k l e r b u y r u k altına alınır: erkeklere, küfür ve zina, babahanca kötü iyi erkekler kadınlara kirletir ve bu kötü kadınlara; mahsusdur... " d u r u m onların ilgilidir. karışan A y ş e , S a f v a n ve P e y g a m b e r de P e y g a m b e r bu olayı ibret a l ı n a c a k bir olay o l a r a k 26dan "Bunlar (Peygamber-Ayşe uzaktırlar. Kendilerine ve Allah'tan Safvan) onların bir mağfiret ve dedikoduların- cömertçe bir rızık vardır." Demek insanların alabilirlerse, altuşur gelecekteki ile düştükleri y ü k ö d ü l l e r alabilirler. Ki içinde yeterince değiller ise ve P e y g a m b e r c e ele alış nümüz yobazlarının la bu bu landır. en de haklı zina kötülükten olsa, eğer bilinçli derslerini kadınlara Bütünüyle kadını cinsel insan getirilen örtünmeyi, başkası ya- kurbanı y a p a n köklerinden y o l u n m a s ı ancak yetenek ve ü r e t k e n l i k o l a n a k l a r ı n ı n s o n s u z g e l i ş t i r i l m e s i y l e m ü m k ü n olabilir. o l a r a k suç paylaştırılırsa, gü- d ö n ü ş m ü ş defile üretkenlikten aşağılayan erkek düzeninin küçük f u h u ş p a z a r l a r ı n ı n bir k ö t ü l ü k alabilmişlerse. uğratan t u t u m l a r ı y - metaya için e ğ e r ders e d i l m e y e c e k kadar bü- köleleleştirici-dumura çıkaramaz; Kapitalizmin bile kökleşmiş olunca, kadını k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir. giysilerini bir hayatlarında tahmin bunun sebebi cins o l a r a k başta Cins erkeklerin- dir. Ç ü n k ü s i s t e m onlara çalışır. Muhammed, ğını sezer. azgınlaşmaya Zina k ı ş k ı r t m a s ı başlayan babahan toplumunda yaşadı- k o n u s u n d a ilk p a y l a m a bu y ü z d e n erkek- leredir. A l l a h kelamı kesin ve akıl vericidir: 30- "İnanan ırzlarını erkeklere korusunlar. Allah onların Bunun Bu her şöyle: onlar için yaptıklarını ardından gelen "Bakışlarından daha haber ayet, temiz bazılarını ve yumsunlar, yararlıdır. Şüphesiz almaktadır." kadınlara uzun uzun ö r t ü n m e gere- ğini anlatır. Y a n i ikna e t m e y e çalışır. Ve h a t ı r l a n m a l ı d ı r ki bu a y e t l e r " i n a n a n l a r a " d ı r . İ n a n m a y a n l a r ı ikna e t m e k için d a h a da sabırla m ü c a dele g e r e k t i ğ i n i , Ve arkadan Peygamberin gelen bizzat kendi ayetler evlenmeyi m ü c a d e l e s i anlatır - . buyruklaştırır. için öne s ü r ü l e c e k m a z e r e t l e r i g i d e r m e y o l u n u tutar; lumu için önemli bir e y l e m o l a r a k öne geçirir. Evlenmemek e v l e n m e y i top- Zina f u h u ş p r o s e s i n i n ö n ü n e g e ç m e k t e evliliğin de rol o y n a y a l a b i l e c e ğ i n i g ö r ü r ; Bununla muslarını ni da kalmaz: korusunlar" (33. sezerek toplumunu Fuhuş'ta tenzih suçun kalmakta zorlarsa, ısrarlı şüphesiz P e y g a m b e r ve "Nefsi Ayet) kurallaştırır. olanağına sahip, oluncaya buyruğuyla cinsel yasakların kadar na- önemi- üretime yönlendirir. açıkça erkeklerde olduğunu bildirir ve kadınları eder: 33-" . . . .Dünya lu "Evlenme hayatının geçici menfaatini elde cariyelerimizi Allah o Kur'an kışkırtmakta" ve ihtiyaçlarda olduğunu; fuhuşa kadınlara bu karşı etmek için, namus- Kim Fuhuşa bağışlayıcı, onları esirgeyicidir." d e r e c e g e r ç e k ç i ve akılcıdır. "iradeyi ama zorlamayın. aşan" altşuur patlaması Meselenin bastırılmış b u n d a d a e r k e k d ü z e n i n i n s o r u m l u oldu- ğ u n u s e z e r fakat ne y a z ı k ki erkeklerden ve tefeci-bezirgan elinden gelen sermayeden budur. yanadır. Ç ü n k ü tarihi akış Muhammed'den s o n r a k i y ü z l e r c e yıl bile bu k o n u y a çare b u l a m a m ı ş ve s o r u n u biriktir294 dikçe biriktirmiştir. "Nefis", bu y ü z d e n o l m a k üzere g e l i ş m e k z o r u n d a i n s a n l ı ğ ı n en ö n e m l i benzer. meselesi "Nefis", başlıbaşına insanlık v e özellikle " K i ş i " m e s e l e s i o l a r a k d i k k a t l e r i ç e k e n bir a ş a m a - ya kalacağa u l a ş t ı ğ ı n d a t o p l u m y e p y e n i s t r a t e j i k a ş a m a y a g e ç m i ş bulunur... M u h a m m e d z a m a n ı ö y l e s i n e bir ç a ğ ı n belki sel ö l ç ü l e r d e n İslam ilk b a ş l a n g ı c ı n ı e v r e n - Hicaz t o p l u m u n u d ü r t e r e k verir. Bu y ü z d e n Kur'an ve h u k u k u n u n " N e f i s " t e r b i y e s i n e girişi t e s a d ü f s a y ı l m a m a l ı d ı r . Nefis, kapitalizm p a t l a m a l a r a girer. "tüketimlerin masından" ve emperyalizm batı toplumlarında aralıklı marazi p a t l a m a l a r ı n d a n " ve bu u ğ u r d a " D u v a r l a r ı n aşıl- bellidir. M u h a m m e d v e Kur'an'ı yutları bu d e r e c e d e d i r ; 26- ile D o ğ u t o p l u m l a r ı n ı S o v y e t l e r ' d e n b a ş l a y a r a k sardığı "MUHAMMED Medine'ye derinliği v e e v r e n s e l bo- SÛRESİ": hicretten lişkiler d e gelişti. uyaran olayların b ü y ü k l ü k l e r i b u r a d a n gelir. sonra müslüman P e y g a m b e r bunları çekirdeği geliştikçe iç çe- yakalayıp teşhir etmekte yarar gördü: " C i h a d " k o n u s u n d a iki y ü z l ü 20ler. "İnananlar, Fakat hükmü kalplerinde hastalık nin gibi bakışı 21- "İtaat man, cihad daha iyi açık bulunanların etmek ve isteklerinde korkaklara: hakkında bir sûre baktıklarını bir indirilip sana güzel söz indirilmeli de onda ölümden görürsün. Allah'a sûre Onlara bayılıp uygun söylemektir. sadık değil savaştan İş kalsalardı, miydi der- söz edilince, düşen kimse- olan: ciddiye elbette bindiği kendileri zaiçin olurdu." Kankardeşlik kişi Cihad ile Müslüman dava kardeşliğini bütünleştiremeyip m ü l k ü n ü ve benciliği ö n e ç ı k a r a n l a r a : 22- "Demek yapacak, işbaşına akrabalık gelecek bağlarını olsanız, yeryüzünde bozgunculuk koparacaksınız." Kent, artık k o m ü n a k r a b a l ı k b a ğ l a r ı n ı g e r i d e b ı r a k a r a k , te parçalanarak g e ç m e k t e d i r zaten. Müslümanlık bunu Bu g e ç i ş i n teori ve pratiğini yapar. o l a b i l m e s i n i eski t o p l u m c u l kat-oruç-faizin Fakat m e d e n i y e t i n i n g e l e n e k l e r i , a k r a b a l ı k gibi, medeniye- Kitaba bağlar. uzun ö m ü r l ü imece gibi-ze- h a r a m l ı ğ ı - h a c - n a m a z gibi t o p l u m c u l g e l e n e k l e r i n fakir f u k a r a v e halk y a r a r ı n a k a m u malı y a r a r ı n a g e l i ş t i r m e k z o r u n d a kalır. Çünkü henüz Komün'ün toplumcul özünü yitirmemiştir. lisi b u n u içine girdikleri m e d e n i y e t i n ömürlü medeniyet Bir y a n d a n kurabileceklerini a k r a b a l ı k bağlarını Daha önem- mayası yapabilirlerse daha uzun bilince y a k ı n bizzat bu uğurda diğer y a n d a n y i n e aynı a m a ç için k o r u n m a l a r ı sezilerle y a k a l a r l a r . kendileri çözerken, bu sezilerini açıklar. İ n a n c ı zayıf, canı ve malı k ı y m e t l i l e r e : 35- "Siz galip beraberdir. 38- O "İşte nizden eder. cimrilik Allah bir barış harcamaya cimrilik de istemeyin, Allah sizinle etmeyecektir." fakirsiniz. getirir için insanların zayi Kim sizler toplum S a n ı r s ı n ı z ki d a v a tersine verdiği gevşeyip yolunda ediyor. zengindir, başka Peygamber iken amellerinizi sizler Allah kimisi yerinize durumda sizin çağrılıyorsunuz ederse, Eğer yüz onlar sizin her an can ve mal taşıyamayacakları içi- cimrilik çevirecek gibi olursanız olmazlar." istenir. yükü ama kendisine Hayır, A l l a h ve omuzlara yüklemez: pek çok, istediği s a d e c e t o p l u m y a r a r ı n a v i c d a n - i n a n ç - insaf, biraz da bağıştır: 36- "Dünya hayatı, bir oyun günah işlemekten korunursanız, bütün mallarınızı istemez. 37bu "Eğer mallarınızı kinlerinizi ortaya ve eğlenceden size isteseydi de ibarettir. mükafatlarınızı sıkıştırsaydı, Eğer inanır, ve sizden verir cimrilik ederdiniz ve çıkarırdı." A n t i k sınıflı t o p l u m u n (medeniyetin) 5 - 6 bin yıllık g e l i ş i m i , kıtala- rararası y a y ı l ı m ı v e b u n l a r ı n g e l e n e k l e r l e g ü n e y t i c a r e t y o l u ü z e r i n d e ki Hicaz t o p l u m u n a a k t a r ı l m a s ı , b a r b a r t o p l u m da olsa beyinleri böy- le ince psikolojileri ç ö z ü m l e m e y e d e k itiyor ve g e l i ş t i r i y o r d u . binlerce yıldır d i y a l e k t i k ağlarını kimselerin "Allah" ummadığı ve beklemediği y e r d e v e z a m a n d a y a v a ş a m a sıkıca ö r m ü ş ; ö n c e bir t e k M u h a m m e d elçisiyle, s o n r a b ü t ü n Hicaz t o p l u m u y l a , G a r b ' t a Berberiler ile, Ş a r k ' t a Türk ve Moğollarla hiyerarşik olarak yüzlerce yıl İslam medeniyeti biçiminde temsil ederek kendisini evrensel ölçülerde g ö s t e r m e k üzere hazırlanışını Modern gelen da kapitalizm, süsleyip, eşeğin melli böyle y a p ı y o r d u . çağda alayıp olmaktan, olmadı, kendisini pullasa, eşeklikten ne uymaktan farklı ne kadar insanlığa çıkamayışı çıkamaz; kurtulamaz. olmayacaktır - . Kayserili'nin küheylan gibi, gibi kapitalizm medeniyeti de Aynı temellerden eşeğine satmaya benzetip kalksa de tefeci-bezirgan antik da te- m e d e n i y e t l e r gidişi- Sadece ölçüler modernleşmiş; başkalaşım hızları, ö l ü m v e d o ğ u m biçimleri gelişmiştir. T e m e l , aynı üretici güçler dinamizmidir 27- "RA'D SÛRESİ": Ra'd; g ö k g ü r ü l t ü s ü d e m e k t i r . G ö k g ü r ü l t ü s ü (bu s ü r e n i n 13. ayet i n d e ) A l l a h ' ı t e s b i h ettiği için bu adı a l m ı ş t ı r : 13ederler. zorlu "Gökgürültüsü, Yıldırımlar olduğu halde, övgüsüyle, gönderir onlar melekler de korkusuyla de dilediğini çarpar. hala O'nun hakkında Allah'ın O'nu tesbih cezası tartışmaktadırlar." pek K u r ' a n ' a göre a y e t l e r sözlü ve s ö z s ü z (Allah'ın) g ü ç l ü Sözlü olanlar Peygamberlere olaylarıyla Allah'ın terminizm, kendisini 105. "Göklerde lerini ve çevirerek Bu a n l a y ı ş bile, nice ayetler var ki, ayetlere diyalektiğe kaçınılmaz inanmıyorsanız 2- "Allah dolayısıyla evrimci-tarihsel 3- belirgin o'dur olayla- determinizmi kavra- bağlar. Bu da o her- aşamanın ki ki, "Odur gökleri ki arzı için akıp bunda bir bir Bu ve b e n z e r a y e t l e r i n toplum dağlar için sınırlarını kendisiymişçesine) kesin Geceyi ve ta dinini k u r t a r m a k y e r i n e d a h a da batırıyor. A l l a h ' ı Bunların düzenler, ayet- inanasınız." ırmaklar var üzerine etti. örtüyor. vardır." (şuuraltı-sezi limin racağı t r a j i k s o n u ç l a r ı yorumlar, işini yükselt- aldı. olarak gündüzün ayetler aşan olmadan iradesine Yaratma sabit yarattı. direk kendi giderler. orada çift düşünen ve Ay'ı kavuşacağınıza uzattı, iki görebileceğiniz Güneşi Rabbimize meyvelerden bilimi ve bilgiyi A l l a h ' a örneklerdendir: oldu. belli bir süre Şüphesiz doğadaki a n l a y ı n d e m e k iste- Kur'an, e v r i m c i l e r gibi bağlamak yerine Allah'a egemen açıklar Bütün yüz- birer s ö z s ü z ayettirler. Ra'd S û r e s i de M u h a m m e d ' i n ve Kur'an'ın de yanından ifadesidir. yakıştırmasına leri onların birliğini-yüceliğini ne kadar y a t k ı n o l d u ğ u n u gösterir. hepsi De- Kur'an'ın (ve M u h a m m e d ' i n ) b i l g i y e - b i l i m e ne ka- dar açık o l d u ğ u n u ; Arş'a Allah: geçerler." mektedir, d o ğ a l o l a y l a r da ti. olanlar doğa a y e t i n d e bu a ç ı k ç a belirtilir: yerde Peygambere vahyedilen şeyi işaretleridir. Sözsüz hissettirmesi yorumlayışıdır. r a - i ş a r e t l e r e bakın d a A l l a h ' ı n maya vahiylerdir. bilim y ü k l ü d ü r . Yusuf sûresinin 105- gelen ö t e s i n d e bi- Muhammed-Kur'an ve İslam (dini) a ş a m a n ı n va- ( v e r i m s i z l e ş t i r e n s o s y o l o j i k v e p s i k o l o j i k hasta- lıkları ve d i d i ş m e l e r i ) ş i m d i d e n bize uyarıyor. Bu ve benzer ayetlerde, e l b e t t e her t ü r l ü bilimsel bilinçli keşfi bir fizik kanunu arayıp K u r ' a n ' a y a k ı ş t ı r a r a k , bilimi bulmak, Kur'an ve A l l a h ' ı n (ve İ s l a m ' ı n ) g ü d ü m ü n e a l m a k , dini bilimin altına v e e g e m e n liğine d ü ş ü r m e m e k e ğ i l i m i n d e n d i r . ğe aykırıdır; amacı tarihsel determinizmin evrimin kanunlara Bu kanunlarının uyarak, 3orada o zaman açıklamakta bülbül gibi s u s m a k l a zamana kendi ç ı k a r ı l a r a k ihsan t o p l u m u n u n ayetlerde "cisimler arasındaki sebebini davranış ve düşünceler gerçe- k a ç ı n ı l m a z akışı ve e v r i m i n bu m u t l u c a yaşamasıdır - . retler v a r d ı r " d e s e k , lerin bilince Bu işin aynı itme v e ç e k m e ayetlerdeki kanununa bilime aykırı işa- görüş- g ü ç l ü k ç e k e r s a ç m a l a r ı z . V e y a dut y e m i ş içinden sıyrılabileceğimizi sanırız. A m a ne kadar? "O'dur bütün ki arzı uzattı, meyvalardan orada iki çift sabit dağlar yarattı.(...)" ve ırmaklar var etti, Y e r y ü z ü , M u h a m m e d z a m a n ı n d a düz bir tepsi gibi biliniyordu. O bilgiler ışığında ayet bu şekli aldı: "Arzı uzattı" d e m e k , kervanlarla her y a n a giden A r a p bezirganları ve öyküleri içinde " y e r y ü z ü gitgit bitmiyor" anlamına gelir. Bundan başka bu hangi bilimsel kanuna uydurulabilir. A y r ı c a dağlar-ırmaklar y ü z e y s e l bakılınca yani yer çekimi kanunu "sabit" sanılır. bilinmedikçe Oysa yer çekimine karşın m a g m a tabakası üzerinde ken- dince yüzer durur. Varlıklar meyvelerde iki çift değildir; özelliklerde entite olduğu ortaya çıkmıştır. Kur'an her varlığın ayrı bilim karşısında çok gerilerde kalmıştır. A m a kendi çağında bunları s ö y l e y e b i l m e k , şuuraltına bastırılmış bulunan bilimsel sezilerden kaynaklanır ve işler. doğa ve insan olaylarını bir tek kanuna (evrime) Determinizm bağlayarak izah etme eğilimi gösterir; ki bu da tarihsel d e t e r m i n i z m icabıdır... D e m e k s ü b j e k t i f k u r u n t u l a r ile kalınırsa, iyi bir din s a v u n u c u s u bile olunamaz... Eğer M u h a m m e d , g ü n ü m ü z din bilginleri v e y a d i n d a r b i l g i n l e r - m ü c a h i d l e r gibi k u r u n t u c u o l s a y d ı hiçbir z a m a n İncil'i de, T e v r a t ' ı da aşıp Kur'an'ı y a z d ı r a m a z ; O ayetlerin lese; ayetleri " i ç g ö r ü " ile h i s s e d e m e z d i . kendisine Allah'ın meleklerin adım başında geçmiş yorumlar yapsa da; melekleri t a r a f ı n d a n insanları daima iletildiğini koruduğuna gerçeklere dair ulaşmayı söy- ayetlere seviyor ve o y ö n d e akıl y ü r ü t ü y o r d u . A y e t l e r i n p e k a l a " i ç g ö r ü " d e n kaynaklandığını sezip s ö y l e y e b i l e c e k k a d a r d ü r ü s t c e s u r v e m e l e k mistisiz- mine sarılıp ş a r l a t a n l ı ğ ı "De üzerine ki "Benim çağırırım yolum Allah'a, değilim." (Yusuf sûresi O daima akıllıydı; seçmedi: budur, Allah 108. ben buna kutsaldır, eş bulunanları koşan içgörü kimselerden Ayet) bilinmez-mistik-hurafe yandan ve bilim y o l u n a ilerliyordu. uymuş ben sıyrılıp, bilinir-somut-akıl Kur'an ve hadisleri b u n a en güzel örnek- tir. A l l a h ' ı bu denli b i l i m e - d i y a l e k t i ğ e - e v r i m e y a k l a ş t ı r a n b a ş k a hiç bir Peygamber 39- çıkamamıştır: "Allah Ana dilediğini siler, kitap B u r a d a "Ana hibi o l u ş u n u tarihsel bırakıp bütün kitapların kitap O ' n u n y a n ı n d a d ı r " s ö z ü ; A l l a h ' ı n belirten diğer birçok a y e t t e n d a h a determinizmi-evrimi bir g a y r e t i , dilediğini anası: yanındadır. "(Ra'dSûresi) daha P e y g a m b e r i n ulaştığı iyi bilim-bilgi sa- ileri, d a h a a n l a m l ı ve anlatmaya-açıklamaya bir sentezi çalışan belirtir. Doğanın ve toplumun temelinde yeralan atomcul-hücrecil ve toplumcul di k a n u n l a r öyle z e n g i n - ü r e t k e n bir m e k a n i z m a d ı r ki, d a i m a ken- dengelerini k u r m a k üzere ölümcül ve dirimcil çelişkilere girerek, e v r i m i n en son en v e r i m l i halkası olan insanı, e v r i m i n ustası y a p m a k üzere ilerler. lerde Her ilerleyişte a n t i k ve kitaplaşır. Yani biraz d a h a modern kendini Peygamber veya önder- insana teslim eder. İnsan'ı kendisine yaklaştırır; ne z a m a n ki insan evrimin bütün kanunlarını kavrayıp onlara u y m a y ı t o p l u m c a , bütün i n s a n l ı k ç a başarır; e v r i m de o z a m a n " a n a k i t a b ı n ı n " h e m e n h e m e n t ü m ü n ü d e m e s e k de ana kitam e k a n i z m a l a r ı n ı insana t e s l i m e t m i ş olacaktır - . bının t e m e l "Ana kitap", burada anlaşılacağı gibi d o ğ a n ı n ve t o p l u m u n t e m e l kanunlarıdır - . Hz. M u h a m m e d ' e yakınları (Abdülazized Debbağ) sormuşlar: tap kendisinin yanındadır"demek ne şu tefsiri yapmıştır: Toplumun "O'nun ve doğanın n u n l a r d ı r ve "Asla anlama kadim: gelir, diye. eskiden beri gelen ilmi asla şaşmaz." temelinde "eskiden beri" bulunan çağ d ö n ü ş ü m l e r i n d e ana yansıtılır, 38- kitabın çağ-çağ-zaman-zaman, o temel kanunları insanlara (...) her zamanın bir kitabı Peygamber", vardır." Kur'an " S o n kitap" o l d u ğ u n a göre, K i t a p " t a m a m l a n m ı ş mıdır? Kur'an, kutsal kitapların; Muhammed, kutsal Peygamberlerin n u n c u s u d u r . A m a ne h a d i s l e r d e , ne de K u r ' a n ' d a A l l a h ' ı n A n a nın sona e r d i ğ i n e dair en Kur'an'a ve göre doğa ufak bir işaret yoktur. a y e t l e r ikidir. olaylarından Peygamberler, alınacak sözsüz o l a y l a r ? P e y g a m b e r l e r o l m a s a da ve son yeni ka- bilinçlere ç ı k a r t ı l ı r : " M u h a m m e d "Son "Ana ana ş a ş m a z " onlar.... "Ana K i t a p " birden i n s a n l a r a k a v r a t ı l a m a z ; önemli "Ana Ki- Peygamber bizzat Peygamberin olaylara kitapları, olayların Bu yeni bilim yorumuna ibretler, ilerletecek; Çünkü sözlü toplumsal ayetler ve doğal kitapların en s o n u n c u s u n d a n hadislerinden-sünnetlerinden y o r u m l a r (içtihadlar) kitapları noktada kutsal O l a m a z d ı da. vahyedilen so- Kitabı- alınacak derslerle y a p ı l a b i l e c e k ve Allah'ın ana artık kitabına kutsal yani yeni yaklaşılacaktır. "içtihadı, yorum kapısını" kapamak Kur'an'a ve M u h a m m e d ' e d a h a d o ğ r u s u A l l a h ' a (tarihsel a k ı ş a ) ters d ü ş m e k olurdu. Y o r u m kapısını açık t u t m a k , a ç ı k ç a bizi A l l a h ' ı n A n a Kitabı'na y a n i doğanın ve toplumun temel Nitekim içtihad, Muhammed'den kanunlarına yorum sonra kapısını derebeyleşip ulaştırabilecekti.. kapatan İslâm çökünleşmişler; yönetimleri yorum kapısını açık bırakan d a h a d e m o k r a t i k İ s l a m y ö n e t i m l e r i v e m e z h e p l e r i altında d o ğ a ve insan İbni önüne na bilimleri gelişebilmiştir. H a l d u n , b u n u n en b ü y ü k , en s e ç k i n ö r n e ğ i d i r : mistik bir e n g e l eğilerek yorum miş ve ö n e m l i Darvinizm'i olarak kapısını kanunlara koymadan, kapayan ulaşmıştır. toplumun İslam tarihlerini 5 0 0 yıl m ü j d e l e y e n g ö r ü ş l e r öne s ü r d ü ğ ü rağı altında d ö v ü ş m e y i izmi t a n r ı t a n ı m a z l ı ğ ı A l l a h ' ı bilimin gidiş kanunları- ş i d d e t l e eleştir- önceden Marksizm'i ve halde, A l l a h (Din) bay- becermiştir... Ç o k b ü y ü k ibrettir... Bir de ate- maddeci poz diye k u l l a n a n l a r a bakıla!.. 28- "BAKARA SÛRESİ" 286 Ayettir. seçik olanları lamaya anlaşılmasında o kitap, sakınılanlar] kendisinde için açıp y o r u m - hiç şüphe yoktur; mûttakiler [korunu- yol göstericidir." Kur'an, O ' n u a n l a m a y a y a t k ı n , rihsel akışın, d o ğ a v e t o p l u m kendisini ve ç e v r e s i n i A l l a h ' ı n k a n u n l a r ı n ı n a k ı ş ı n ı n ) O'na korkusuyla, O'nun gazabından (ta- uyamamak k o r k a n l a r ı n , akılla ş ü p h e e d e n l e r i n v e k o r u n a n l a r ı n y o l u n u aydınlatır - . koruyanların, Bu tür insanlar, t o p l u m c u len zorluk olanlarını çalışacağız. 2- "İşte lan, B u r a d a diğer s û r e l e r d e y a p t ı ğ ı m ı z gibi a n l a ş ı l m a s ı açık atlayarak, karakterli i n s a n l a r d ı r ve e z i l e n - s ö m ü r ü - insanlardır. 3 - 4 - 5 . a y e t l e r de bu k i m s e l e r i ve o n l a r ı n bu özelliklerini anlatır - . 6- için "İnkâr edenlere birdir; Ve bu onlar gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar inanmazlar." insanlar, " M û t t a k i l e r " d i r . Yani " k o r u n a n l a r d ı r . T a k v a sahibi- dirler. Yani A l l a h ' t a n , O ' n u n g a z a b ı n d a n k o r k m a y a v e k o r u n m a y a yatkın, inançlı olanlardır. Ki o n l a r z a m a n l a T a r i h s e l Determinizm yoluna s a f a n e bir ş e k i l d e girebilirler. A l l a h y o l u n d a savaşırlar. Tarihsel D e t e r m i n i z m ' i n , d o ğ a ve insanın bütünlüklü e l e n e n taraf, bir de d i r i l e n - g e l i ş e n tarafı bulunur. diyalektiğidir. Bu d a i m a yeni diyalektik çarpışmadan Bu g i d i ş i n d e bir onun en yalın sentezler; yeni ç a ğ l a r fışkırır - . İşte e l e n e n t a r a f t a rizlerine-paraya lardır ki, nlenin, pula bulunan dirileni-gelişeni gelişenin için T a r i h s e l A m a bu asla içinde d a h a Determizmi ö ğ r e n m e y e v e ona insanlar, m e d e n i y e t geöyle saplanmış- dinlemezler-görmezler-anlamazlar. çok bulunanlar, (Allah'ı) buna ihtiyaçları en d e r i n ve ö n g ö r ü l ü Di- olduğu anlamlarıyla u y m a y a ç a b a gösterirler. kolay o l m a z , i n s a n l ı k g e n e l o l a r a k " y u m u r t a c e " kayıplara u ğ r a y a r a k davranır. Çünkü elenen gelişirken, gündelik çıkarlar sıradan cenderesine bulundukları şöhrete-eğlenceye-yozlaşmaya kapıya gelin- ile d o ğ a n ç a r p ı ş a r a k insanları d a h a ç o k e t k i l e y i p kendi alır. Bu y ü z d e n iki y ü z l ü s a h t e k a r l ı k ( o p o r t ü n i z m ) sırat k ö p r ü s ü n ü n altında boylu boyunca uzanır. Apaçık karşı çıkamayanlar, inanmış ve d o ğ r u y o l a g i r m i ş g ö r ü n m e y i akıllılık sayarlar. İşte Bakara sûresinin 6-7-8-9-10-11-12-13-14-16-17-18-19-20- 21-22-23-24-25-26-27-28. dirilenler, ayetleri, elenenlere kapılıp inkar e d e n l e r i içinde b u l u n u p u y u m y a p m a y a ç a b a l a y a n l a r ı . . . ve iki y ü z l ü o p o r t ü n i s t l e r i ve d u r u m l a r ı n ı özetler. Örnek: "Onların durumu tıpkı şuna yakmak 17- istedi. (Ateş) çevresini nurunu giderdi 300 ve onları benzer ki (aydınlanmak aydınlatır karanlıklar içinde aydınlatmaz, bıraktı, artık için) bir ateş Allah onların görmezler." Burada ateş, İnsanlığın her m e d e n i y e t içinde y a ş a n a n ve ona batarak y a ş a n a n yanıdır. Y a n i g ü n d e l i k çıkarlardır. G ü n d e l i k çıkarlara bata- rak y a ş a y a n l a r ı n ne g e ç m i ş i , ne de g e l e c e ğ i g ö r m e s i o l a n a k s ı z kalır-. "Allah artık onların nurunu giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, görmezler." Burada "Nûr": Her insanda bulunan ö z g ü r - p a y l a ş ı m c ı - k o l l e k t i f - i n s a - ni karakter a n l a m ı n a gelir. İnsanın nuru, O ' n u n bu insani manevi özellikleridir. Elenen, yana y a t a n insanlara k a l m a m ı ş , deriz. saçılıyor" deriz. " P e y g a m b e r y ü z l ü " d e m e k "Nur s a ç a n " da demektir. "Nursuzdur" demek: demektir. G e ç m i ş i n d e n de g e l e c e ğ i n d e n de ışık a l a m a y a n Ki t a m da g ü n ü m ü z d e k i elenen y a n l a r ı m ı z a d e n k düşer... Kur'ânın diyalektiği dedir: buradadır: Herşeyi z ı d d ı y l a koyma eğilimin- " M e s â n i y " [tekrarlanan]dir. 27- "Onlar emrettiği ki şeyi bozgunculuk söz verip (iman ve yaparlar; Komün: lı bu y ü z d e n ; y ü z l e r i n d e hiç nur Kollektif i n s a n c ı l - s e v e c e n insanlara da: " y ü z ü n d e n nur işte çözüldükçe, ziyana tefeci rip kesinleştirirler ve b u n d a n i m a n l a r ı " k â r " olur. biricik özellikleri olur. sonra bağlarını) Allah'a birleştirilmesini keserler uğrayanlar Kandaş akrabalık düzeni topluma) dinleri ağlandıktan akrabalık ve yeryüzünde onlardır." parçalanarak medeniyete b e z i r g a n l a r bu parçalanışı (sınıf- derinleşti- k a z a n ç l a r ı n ı a z g ı n l a ş t ı r ı r l a r ki, o z a m a n İnsanlığa maneviyata ve Allaha uymamak En b ü y ü k zarar ve g ü n a h budur. O n l a r " b o z g u n - c u l a r " dırlar v e g e r ç e k t e h e m i n s a n l ı ğ ı n , h e m d e k e n d i l e r i n i n z a r a r ı n a s e b e b olurlar. Çünkü artık k o m ü n ü n "akrabalık bağları-kankardeşlik- k o l l e k t i v i z m " yi tiril ip-parçalanır. 28yine "Allah'ı nasıl öldürecek, inkâr yine edersiniz diriltecek; A n t i k t a r i h t e her m e d e n i y e t , rüyüp ö l ü y o r d u . ki, m e d e n i y e t i y e n i d e n dirilişe, ölmek ve yeniden kerrür e d e n öğrenip Hz. ölüler idiniz, O'na sosyal akli ve nakli sizi devrim yaratamadığı diriltti; için bu ölen çü- mede- m e d e n i y e t i k u r u y o r d u , ya da ölen rönesansa uğratıyordu. d i r i l m e k vardı. bu gidişi O döndürüleceksiniz." Dışarıdan gelen taze barbar akınları, niyetleri ya kesip atıyor y e r i n e yeni da siz sonra Her iki durumda P e y g a m b e r l e r b i n l e r c e yıldır te- bilgilerden-gelenek göreneklerden kavramışlardı. M u h a m m e d ' e kadar b i r i k e r e k u l a ş a n yüksek Allah "Siz (ve c e n n e t - c e h e n n e m ) ölüler idiniz, o sizi diriltti, bu sentezine yine bilgiler, K u r ' a n ' d a en ulaştı. öldürecek, yine diriltecek." Bu b u y r u k , antik t a r i h t e k i m e d e n i y e t l e r i n ölüp, d i r i l i ş i l e r i n d e n , dolayısıyla komünaların parçalanarak derslerle sentezlenmiştir. batış-çıkışları olduğu medeniyete geçişlerinden alınan Kur'anın y a z ı l d ı ğ ı s ı r a l a r d a da bu m e d e n i y e t gibi, bizzat A r a p t o p l u m u da bu ölüş ve diriliş içindedir. "Sonra O'na döndürüleceksiniz" b u y r u ğ u ise, tarihsel devrimlerin v e y a bu ö l ü ş - d i r i l i ş l e r i n de bir s o n u o l d u ğ u n u s e z e r sezdirir. Her ş e y aslına varır: Komüna'dan kalkan t o p l u m s a l g e l i ş i m , sınıflı t o p l u m a t e ş i n d e n g e ç e r e k bu kez herşeyi disini y e n i d e n üretecektir. O zaman bilince ç ı k a r m ı ş o l a r a k ken- evrimin en y ü k s e k s e n t e z i olan bu a ş a m a d a insanlık, h e m d o ğ a y ı , h e m kendisini o t e m e l l e r e u y g u n c a yeniden ü r e t e r e k o n a r a c a k v e geliştirecektir. "Sonra O'na Antik Tarihin sezmekten döndürüleceksiniz": binlerce yıllık kaynaklanan Peygamberdir. (kentten) Bunun en şudur: geçecek kentten Determizmin bu yüksek tepesinden bir buyruktur... anlamı medeniyete barbarlar (Komün'ün Tarihsel birikimle Çünkü Muhammed, Artık yeryüzünde barbar insanı akışını, bakarak en son kent kuracak kalmayacak kertede geçiş a ş a m a s ı ) t ü k e t i l m i ş , medeniyete ç ö z ü l m ü ş t ü r . Bu 5000 y ı l d a n fazla bir b i r i k i m d e n s o n r a o l u ş m u ş t u r . Ve Antik Tarihin "Ben son bu a ç ı d a n zirvesi sayılır. Hz. Peygamberim" öngürüsünde Tabi A n t i k Tarih bitmez; Muhammed bundan sonra göçebe barbarların niyetlere akınları ve m e d e n i y e t dirilişleri s ö k ü n eder: manlılar, Ruslar; A v r u p a ' d a N o r m a n l a r . . . A s y a ' d a Antik Tarih'in niyetlerin için; bu yeniden dönemi, dirilişi hep eski (rönesansı) K e n t ' t e n son geçiş y a p a n medeniyetinin yarattığı ve son Bedrettin Moğollar-Babürler... geçiş y a p a n mede- anlamında bir i l e r l e m e olduğu ( M e k k e - M e d i n e ' d e n çıkan) A r a p - İ s l a m Kur'an p r e n s i p l e r i ve Hz. gibi liderlerle P e y g a m b e r baki kalmıştır - . Bu a ç ı d a n Hz. Tefeci-Bezirgan orijinal M u h a m m e d de, an- m e d e n i y e t l e r i n en y ü k s e k zirvesidir. "Müjdele! Cennetler önceden Bek- Kur'an hakeder.... İnanarak onlarındır, yediğimiz O zirvede (Güney Ticaret M u h a m m e d v e Kur'an b u a ç ı d a n d a h a derinyararlı ordaki iş görenleri, yemişlerden gibidir" benzerleri altından yediklerinde, verilir, temiz ırmaklar diyeler işler akan ki alırlar, "bu orada kalırlar." C e n n e t ve c e h e n n e m ; kutsal kitaplarda ve P e y g a m b e r l e r d e ve ge- lenek g ö r e n e k l e r d e anlatılan; Komüncül yaşam zamanı sevgi herşeyi ginin yitirilmesi, ibret alınan c e n n e t ve c e h e n n e m şudur: herkes c e n n e t haline getirir. yalan-dolan-hile yetinin araya girmesi ve nına uğratılabilmiştir. M u a m m e d ' i n ve Kur'an'ın geldiği çağ: A n t i k T a r i h i n likli y o r u m l a n m a y ı sonsuz rönesansa 12 İ m a m - H a c ı m e d e n i y e t l e r i n i n e v r e n s e l a ş a m a s ı n a geçiş çağıdır v e Y o l l a r ı n d a ) y ü k s e l e n Hz. 25- mede- Selçuklular, Os- Kent'ten cak en çok bilinen Şiilik - A l e v i l i k gibi t a r i k a t l a r l a taş-Şeyh bunu sezerek bulunmuştur. cehennem gibi gelir. kankardeştir. Kollektif p a y l a ş ı m , Kankardeşliğin-paylaşmanın-sevdüşmanlıkları yaratan kankardeşliği tuz-buz etmesi, Yaşadıkları doğa, kişi mülki- komün insa- güzelliklerle dolu bakir olsa bile, s e v g i y i p a y l a ş m a y ı , k a n k a r d e ş l i ğ i y i t i r e n i n s a n a c e n n e t gibi doğa bile dar gelir; cehennem olur. Ama bir de A r a p atalarının ilk c e n n e t l e r i olan medeniyetin Fırat-Dicle'nin hayatı bol s u l u - v e r i m l i - y e m y e ş i l a l a n l a r ı n d a n , cehenneme zünden güneyin çöllerine çeviren iç ve dış kaçıp g ö ç m e l e r i c e h e n n e m fikri A r a p t o p l u m u n d a sınıf s a v a ş l a r ı y ü - buna eklenince, cennet ve g i d e r e k m i t o l o j i l e ş e r e k yerleşir. yüzden cennet, gerçekte komün yaşamı; nıflı t o p l u m u o l a r a k d ü ş ü n ü l m e l i d i r . cehennem, Bu m e d e n i y e t i n sı- K u r ' a n ' d a t ü m l ü k içinde bakılınca bu y o r u m yerli y e r i n e oturur... 35- "Biz yeyin de dedik: istediğiniz "Ey Adem, şeylerden, cennet içine yalnız şu oturasın ağaca eşinle, bol bol yaklaşmayınız günaha girersiniz." 36- "Hemen (cennetten) sınız artık metah şeytan uzaklaştırdı, birbirinize, onların biz kaydırdı de dedik bir zamana ayaklarını, onlara değin yeryüzünde halden ininiz, düşman- için, durakla, sizin bulunur.'" Kur'an, g e l e n e k g ö r e n e k l e bilinen A d e m ca geçer. ile Havva ö y k ü s ü n ü kısa- Dersleri ü z e r i n d e durur. A d e m ile Havva (Arap ataları) ni oldukları 'Aşağıya şeytana (tefeci-bezirgana) (komüncül toplumun cil y a ş a m ı n a m e d e n i y e t (sınıflı t o p l u m ) uyup yer y e m e z , kendilerini mutlu y a ş a m ı n d a n ) sınıflı t o p l u m u n meyvesicennetten cehennem- k o v u l m u ş bulurlar. V e b u n d a n sonra, yani S e m i t l e r i n ç i ş l e r i n d e n sonra; m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) ge- her barbar k a v m i n i n m e d e n i y e t e g e ç i ş i n d e ; li-ufaklı t a r i h s e l d e v r i m s ı r a s ı n d a , bir P e y g a m b e r (kent k u r u c u her irimede- niyete geçişi s a ğ l a y a n ö n c ü - l i d e r ) çıkar. A l l a h (Tarihsel D e t e r m i n i z m ) t a r a f ı n d a n fikirleriyle yaratılır; 38lavuz "Dedik gelince, ki: "Sizin doğru yola hepiniz, kim buradan uyarsa, inin, benden onlara ne korku size, var bir kıne de kaygılanırlar." 81- "Kötülük sonsuz 82orada "İnanmış sonsuz Kur'an, olarak; rak; yapıp kötülüğe bürünenler cehennemliktirler. Orada kalırlar." bulunarak, yararlı görenler, onlar cennetliktirler, kendinden önceki k i t a p l a r d a n (ve P e y g a m b e r l e r d e n ) farklı d a h a d e r i n l i k l i - k a p s a m l ı - k e s k i n , aynı z a m a n d a h o ş g ö r ü l ü ola- hep komün gelenek-görenekleri s e n t e z l e ş t i r m e k ü z e r i n d e durur. (sınıflı iş kalırlar." topluma) çözülüşü ile m e d e n i y e t i Çünkü tarihinin, gidiş: (sınıflı t o p l u m u ) Komün'ün kentlerden medeniyete geçiş a ş a m a s ı n ı n en sonuncusudur. M e d e n i y e t e iyice batmış olanlar, insanın o ilk ç e k i r d e ğ i n d e n ; tif mutluluktan-kardeşlikten-dürüstlükten-aşktan iyice kollek- uzaklaşmalar ve k o m ü n ile ç ö z ü l d ü ğ ü sınıflı t o p l u m u n s e n t e z i n i bile y a p m a k t a n uzak düşerler. G i d e r e k sınıflı t o p l u m u n b a t a ğ ı n a iyice batarlar. Bu K o m ü n ' ü n mutlu k a n k a r d e ş i n s a n ı n a c e h e n n e m azabıdır. şunu şiddetle uyarır: T a m tersini ( d i y a l e k t i ğ i ) d e y a k a l a r ; gelenek görenekli Bu y ü z d e n Kur'an hep Bunlar " o r a d a ( c e h e n n e m d e ) s o n s u z kalırlar." İ n s a n l ı ğ ı içinde d u y a n komün olanlar v e m e d e n i y e t l e s e n t e z y a p m a akıllığını g ö s - terenler "cennetliktirler, orada sonsuz kalırlar" A n t i k t a r i h t e v e m o d e r n t a r i h t e ( k a p i t a l i z m d e ) y a n i t o p y e k ü n sınıflı t o p l u m d a ; mutluluğu, değildir. ş ü p h e s i z ki ne k o m ü n c ü l g e l e n e k g ö r e n e k l e r i n c e n n e t c i l n e d e sınıflı t o p l u m u n Medeniyetler ren-çözülen komüncül k o m ü n a l a r d a aynı Fakat b u g ü n cehennemcil akınlarla mutsuzluğu "sonsuz" çökerken, medeniyete gi- m u t l u l u ğ u v e m u t s u z l u ğ u yaşarlar. bir g e r ç e k o r t a y a çıkmıştır. Mutlu insan; d o ğ a n ı n ve t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n ı bilince çıkarıp, o k a n u n l a r ı n d e n g e s i n i içinde k u r a b i l e n insandır. Ve bu a n c a k t ü m insanlığın t o p y e k u n , o d e n g e y i her kişide ve t o p l u m d a bilinçle k u r a b i l m e s i n e sıkı sıkıya bağlıdır - . A n c a k y i n e de bu gidiş h i y e r a r ş i k o l a r a k kişi kişi-parça parça olur ve böyle olacaktır. Ç ü n k ü y e r y ü z ü ve insanlık bir m a k a s t a n ç ı k m ı ş gibi eşit g e l i ş i m e s a h i p değildir. Bu y ü z d e n d o ğ a ve insanın d e n g e s i n i şu v e y a bu ö l ç ü d e kendi içinde k u r a b i l e n o ö l ç ü d e kendi Kur'an kişi ve t o p l u m l a r m u t l u l u ğ u da içlerinde kurabilirler. (ve P e y g a m b e r i ) b u n u y a ş a y a r a k g ö r m ü ş ve sezmiştir. Bi- linçli v e g ü ç l ü o l a n l a r ; m e d e n i y e t i n s u n d u ğ u , d o ğ a v e insan d e n g e s i n i ölüm-dirim bozan kertesinde bireyselleştirilmiş tüketim t o p l u m u n d a n b ü y ü k bir a z i m l e kaçabilirler ve kendi iç d e n g e l e r i n i gelerini doğa ve topluma yansıtarak, kurarak, bu d e n - partileşip-cepheleşebilirler. Bu n o k t a d a a r a d a k a l ı n a m a z . C e n n e t ile c e h e n n e m v e y a y a ş a m ile ö l ü m gibi Hz. bir s e ç e n e k t i r bu. Muhammed kalmadığı için, zamanında kentten s o n u g e l m i ş , tefeci, b e z i r g a n eşiğine kuracak barbar (komün) insanı devrimlerin ve medeniyetlerin medeniyetlerin evrensel çağına sıçrama gelinmiştir. Bu y ü z d e n , Kur'an'ın ve günümüze uygun Toplumun yeniden kent çıkma tarihsel gidişindeki üreten) Hz. Muhammed'in b u y r u k l a r ı ve sezileri düşer. sıçramalar, bir yay gibidir. a ç ı l ı p - k a p a n a r a k gelişen Başkalaşan (kendini hep aynı t e m e l l e r i n yeni- den üretimi o l d u ğ u için, tarihsel paralellikler ve kişilikler, benzer olaylar içinde benzer s e n t e z l e r i , ilkelden girerler. G ü n ü m ü z d e herşeyin bilimsele d o ğ r u g e l i ş t i r m e k d u r u m u n a Kur'an'da ve Hz. M u h a m m e d ' d e bulun- d u ğ u n u ısrarla s ö y l e y e n skolastiklerin bu açıdan haklı ve h o ş g ö r ü l e b i lecek yanları budur a n c a k artık Kur'an'ı bıraktık, M a r k s - E n g e l s ' l e r i n yo- rumları bile g ü n ü m ü z ü a ç ı k l a m a y a y e t e m i y o r . tarihsel bütünlüğünü 111rilemez!' sen 304 "Dediler ki: Bu onlara." onların Mesele doğa ve insanın kurabilmekte, somutça aydınlatabilmektedir... 'Ya Hıristiyan, kuruntusu. ya da Yahudi olmadan, 'Gerçekseniz getirin cennete gi- belgenizi' diyesin Gerçek Tarihsel ce-davranışlara Maddecilik, karşı her an daima, skolastik ve metafizik düşün- savaş v e r m e k sûretiyle Başka türlüsü olamadı-olamıyor. gelişebilmiştir. Bu, ö l ü m l e r d e n beter maddi ve ma- nevi acıları g ö z e a l m a k l a y ü r ü y e b i l d i . Sınıflı t o p l u m gerizleri her y a n ı b o ğ d u k ç a b a ş k a t ü r l ü yol d a g ö z ü k m ü y o r . Kur'an v e Hz. t i k l e r e karşı Muhammed Ne Y a h u d i l i k , üzerindeki lığın ne de orijinal medeniyet atabileceğini beridir, F i l i s t i n ' d e daha doğrusu önceki skolas- kalır. Güney Ticaret Yolu kurarak evrensel kavrayamaz. m e d e n i y e t gerizleri koşullar ö n ü n d e , Bu kendince kendinden Hıristiyanlık, g e l i ş e n yeni bedevilerin temellerini önünde de savaş vererek gelişmek zorunda Çünkü bezirgan- kendileri çoktan içinde ç ö k k ü n l e ş m i ş l e r d i r ; şafağı söken yeni bir ç a ğ ı n yeni koşulları s k o l a s t i k kalırlar. yüzden Kur'an ve Muhammed onlara karşı dolaylı bir s a v a ş v e r i r k e n , d o ğ r u d a n d o ğ r u y a Hz. İ b r a h i m g e l e n e ğ i n e sarılır. O r t a d a bir yol t u t a r a k M u s a ve İsa ö ğ r e t i l e r i n i saf dışı 135yolu "Onlar derler bulursunuz'sen yoludur', de İbrahim Hz. ki: 'Ya Yahudi diyesin (Allah'a) ki: eş bırakır: olunuz, 'Doğru ya yol, koşanlardan da Hristiyan, İslâm olan doğru İbrahim'in değildir." İbrahim Peygamber, A r a p atasıdır, en eskidir. Medeniyet c e h e n - n e m i n d e n kaçıp kurtularak, Filistin'e ve Mısır'a, Mekke'ye kadar iner. Göçebe geleneklidir. dek korur: M e d e n i y e t e karşı saf k o m ü n insan özelliklerini s o n u n a Sınıflı t o p l u m u n cehennemcil ateşini g ü l b a h ç e s i n e çeviren o l u m l u l u ğ u ; mitolojideki cenneti budur. O c e h e n n e m i n tek çıkışıdır... Ayını lerini göçebe ve taşıyan kent komünasının Muhammed'e, özgür toplumcu yozlaştırılmış Musa-İsa insan özellik- öğretileri yerine s a f - t e m i z İ b r a h i m g e l e n e ğ i d a h a y a k ı n gelir. 136- "Bizler İsmail'e İshak'a, olana, Tanrıları ların içinden Allah'a, Allah'ın Yakup'a, katından hiçbirini bizlere gönderdiğine: Yakupoğulları'na Peygamberlere ayırt Musa'ya, gelenlere etmeyiz, bunlara 'İbrahim'e, İsa'ya inanmışız, inanan gelmiş biz bun- İslamız'deyin." " İ s l â m ı z " d e r k e n , kesince, h e r ş e y e karşın İ b r a h i m g e l e n e ğ i n e bağlılığını bildirir... Ve y o z l a ş t ı r a n l a r ı a s ı l l a r ı n d a n ayırır: 145geleri, "Kitaplı yine değilsindir, sonra olanlara senin onlar onların da ezip geçeceğini ve İ b r a h i m ' i n Yahudi kuvvetle kurduğu yükselişin önderi uyacak orijinal yozlaşmış-çökmüş ve uymazlar birbirinin havasına A r a p l a r ı n yeni (Yahudi kıblene Hiristayanlara) onlar, uymazlar olsan, kıblesine, sezer. kurmaya Hristiyan Onlara açsan de zalimlerden bir m e d e n i y e t ve sen bütün onlarınkine sana bilgi beluyucu geldikten olursun." aday olduğunu ve medeniyetlerini-artıklarını "seçilmiş" olduklarını Kâbe'yi y ö n o l a r a k gösterir, o l d u ğ u n u y ı l m a d a n tekrarlar. kendisinin bildirir de bu 143rattık, leri "İnsanlara Peygamber bilmemiz Allah'ın için, doğru lara, Allah tanık de olmak üzere tanık olur, size yöneldiğin yolunda biz sizleri sana kıbleyi, sana olmayanlar için ağır seçme kıble bir bu ancak Allah acır insan- Yani kaptırmış komün gelenekli yoksul Göçebe Mekke Gidişin zenginleri, medeniyete medeniyetinin kankardeş Arap toplumuyla geçiş olduğunu kendisinden önce 174- indirdiği kitaptan ancak, karınlarına konuşmayacak, Komün'ün toplum gizleyenler, ateş günahları ç ı k a r a " yani kişi insanını Çünkü onlar "Sizin ve başlanan) için çıkara acı azap onu onlarla var." ve gelecekseverliğini, "en d e ğ i ş e n l e r l e "Allah ko- batanların sonu "ölüm"dür. Kro- M e d e n i y e t i zehirli t ü k e t i m Hastalıkların, herkese yaygınlaşması; geri d ö n m e m e c e s i n e u m u t l a r ı kesçe g ö r ü l m e y e bir kıyamette için mülküne artık Batı öldürüyor. hastalıkların kötü arınmaz". G e r ç e k t e n de m e d e n i y e t e aşırıca 179- İslam çökmüş kankardeşliğini-iyilikseverliğini-doğa medeniyetin nik v e y a A k u t ö l ü m ! en dolduruyorlar, arınmaz, doğruluğunu, n u ş m a y a c a k " , onların " g ü n a h l a r ı ruhsal kuracağı yozlaşmayla için t o p l u m c u l g e l e n e k l e r e sıkıca severliğini-kollektivizmini-çocuk vesleriyle daima ve bunu ö ğ ü t l e r : "Allah'ın değişenler kuşatılmışlar- kavrar ve d e ğ e r l e n d i r i r . sezer ve kurulmuş m e d e n i y e t ö r n e k l e r i gibi ç ö k m e m e s i sarılır ve d a i m a köylü ve e s n a f l a r ve barbarlar toplumudur. Kur'an ve M u h a m m e d bu çelişkiyi çok iyi kötü b e z i r g a n l a r ı sayıl- M e d i n e ' n i n d a h a fakir b e z i r g a n l a r ı , t o p r a k l a r ı n ı - m a l l a r ı n ı tefe- bedeviler: Allah ya- dönen- esirger." ci-bezirganlara dır. geri kılmışız, iştir. O g ü n k ü A r a p T o p l u m u , M e k k e ' n i n z e n g i n tefeci mazsa, ümmet uyanlarla, toplumların mutlulukların he- parçalanıp o kişilerde bile alıp g ö t ü r m e s i b u n u n en açık (her- belgesidir. ey akılı olanlar! Kısasta dirlik var, umulur ki sakı- komün kollektivizmi-sevgisi-saygısı-kankardeşli- nasınız" İnsanlığın ğiyle; ilkel medeniyetin her s a n i y e her türlü yozlaştırıcı karşılaştırıp d e r s a l m a k t a 264- "Ey inanmış olanlar! ve öldürücü gidişini daima- ( k ı s a s t a ) y a ş a m c ı l "dirlik var". Mallarınızı gösteriş yolunda harca- mayınız... " Doğa ve t o p l u m kendi k a n u n l a r ı n a u y g u n c a : tüketilmezse, ölümcül yokoluşlarla 275bu "Faiz onların: helal kılmıştır, faizi bırakırsa, dönerse işte yiyen "Faiz kimseler, alışveriş Faizi geçmiş bunlar haram, olan dirimcil ancak Şeytan gibidir" demiş bir kimse geçmiştir, cehennemlik, orda Planla hesapla üretilip uyanışlar k a ç ı n ı l m a z olur. eliyle çarpılmışa olmalarından, tanrısı işini Allah sonsuz katından yapar, kalırlar." Allah dönerler, alışverişi öğüt gelince, kim ki yine A n t i k tarih t o p l u m biçimlerinin e k o n o m i t e m e l i toprağa (ziraat ve esnaflığa) dayanır. A m a Ticaret; antik medeniyetler, Fırat-Dicle boylarından t ü m y e r y ü z ü n e yayıldıkça, en gözde e k o n o m i biçimi olarak öne çıkmıştır - . İslam medeniyeti zamanı, bu gelişimin 5000 yıldan aşırı birikmiş olduğu ve y e r y ü z ü n d e k i O r t a - K u z e y ve G ü n e y Ticaret yollarının bütünleştiril- mesi (evrensel) çağının açılma a ş a m a s ı n ı n kapıyı çalmış b u l u n d u ğ u için, ticaret ve faizi daha katmerleşip öne çıkmış; t e m e l d e k i toprak e k o n o m i sini u n u t t u r m u ş t u r ; Bu yüzden hele A r a b i s t a n çöllerinde bu t ü m d e n geçerlidir. Kur'an v e insanlığa yararlı, Hz. " F a i z " kesinlikle " H a r a m " d ı r . b a s a r a k "Faiz müzdeki Muhammed daima alış-verişi: Ticareti hak v e adaletli y a p ı l m a k ş a r t ı y l a " H e l â l " kılar. A m a ayaklarımın S o n v e d a n u t k u n d a bile özellikle ü z e r i n e a l t ı n d a d ı r " buyurur. Çünkü faiz v e günü- b i ç i m l e r i y l e k u m a r o y u n l a r ı , hazır y e y i c i l i k l e t o p l u m l a r ı çürü- tür, d o ğ a y a , insanın gidiş k a n u n l a r ı n a s ü r a t l e y a b a n c ı l a ş t ı r ı p y o z l a ş t ı ü r e t i m ve ü r e y i m i s e k t e y e uğratır - . rır; 29- " A L - İ İ M R A N Kimi ayetler, SÛRESİ": determinizmi somutça kavrayamadığı ölçüde soyut kalırlar. A m a g e n e l l i k l e bu ayetler, A l l a h ' ı n h e r ş e y d e saklı olan bilimi, insanlığa; bütün soyutluklarına, u y a r m a k için bildirirler. olgunlaştırılmamış K i m i l e r i y s e kesin: halleriyle olsun "Muhkem"dir. Kur'an Tefsir'leri b u r a d a n çıkar ve farklılaşır. A n t i k ve M o d e r n nafıklar bu b o ş l u k l a r d a n girip parazit y a r a t ı r l a r ; M e d i n e ayetleri 7- " Diğerleri de Kalplerinde mak nı için eğrilik onun başka nü Fitne kimse bilmez. Peygamberi, yansıtmaya İlimde derler. 5- "Yerde 6- "Ana özge kitabın fakat kendilerine düşerler. ileri anasıdır. zengindir). göre Oysa gidenler: Sağduyu elinden çalışır-. gelmediğini Doğanın k e n d i n c e k u r a r a k , A l l a h ' ı n v e y a gidişin muhteşemliğini, yüceliğini dan çıkarmak, ardına bunlar muğlak yorumla- onun anlamı- "O'na inandık, sahiplerinden başkası bile isterce almaz." ve determinizmi muhkemdir (anlamları ayetlerinin katındandır" öğüt Kur'an ayetleri benzer, olanlar, benzer Rabbimiz düşünüp şöyle azarlar: bazı birbirlerine Allah'tan hepsi bunları O'nun mü- o y s a aklın y o l u birdir. ve gökte rahminde Tanrı yok, size o ve yapmak toplumun monizmini, biricikliğini ve açıklama-ispat etme yeteneği hiçbirşey Allah 'a istediği biçimde, azizdir o gizli bütünlüğügösterir. değil." surat veren işte odur, on- bilgedir." Bu d o ğ a d a n ve i n s a n d a n , o n l a r ı n g i d i ş i n d e n ayrı s o y u t l a n m ı ş , günümüz bezirganlarının Allah'ı g e r ç e k l e r içinde, gibi d o ğ a ve insan bir A l l a h değil, t e r s i n e a l a b i l d i ğ i n e için ç ı r p ı n a n bir Allah'tır. Din bezir- ganları ceplerini doldurup olabildiğince tanınmaz hiçbir bilim emperyalist köşklerinde karunlaşırlar, A l l a h ' ı Kâr ve d e v r i m c i düşmanlığıdır - . ricik s a v a ş l a r ı : ci sırça hale getirip " K o m o n i z " d ü ş m a n ı sahibini İslam çocukları, gönül imam de tartışıyorlar, vermiş hatip dar inatçılığı korkak-ikiyüzlü görüşlülerdir. mekteplerinde gerçeklerin Marksizmi bir gün Bi- O şarlatanlıklar evrim- dost t u t a m a y a c a k k e r t e d e uşaklığına da yaparlar. o genç ve Fakir-Fukara de Darvinizmi maşaları tutan elleri y a k m a z mı s a n ı l ı y o r ? 13- "Karşılaşan bölüğü iki allan katlı iki için görürler, görüşü işinde Allah bir sizin bölüğü yardım eder için alınacak kafirdir, ibret kafirler dilediğine, bunda var, onları nice bir gözleriyle ibret var iç olanlara." Peygamberce sezmekle Allaha birdir. bütünlüğünü ler. bölük savaşır, Ve inanmak, O'nu tarihsel determinizmin sezenler aslında bedeninde ve ruhunda daha evrimin o yüceliğini yüce çok taşıdıkları çelişkiler için sezer- Bunlar b ü t ü n tarih b o y u n c a hep k o m ü n g e l e n e k l e r i canlı insanlar olmuşlardır. Bu aynı z a m a n d a , çelişkilerini içlerinde insan g ü c ü demektir. ğına; y a n i t e k yanlı kıyasla, sayıları gözünde daha k o m ü n c ü l güç ile m e d e n i y e t l e r g ü r e ş i s e n t e z e v a r m a k üzere en çok taşıyan Bu yüzden, yalan-dolan-kişi medeniyet batağına az olsa da kaliteleri güçlü görünürler. kollektif mülkiyeti çıkarcılı- b a t m ı ş insanlar k a l a b a l ı ğ ı n a üstün Bu y ü z d e n olduğu için, karşı t a r a f ı n her s o s y a l - k i ş i s e l müca- d e l e d e sayı kalitenin y a n ı n d a ö n e m s i z kalmıştır. V e y a her z a m a n ikincil üçüncül olsun; ö n e m taşır. Y e t e r ki d e t e r m i n i z m e i n a n c a inanç kovar v e y a kişi daima 14- "Kadınlar, lar, davarlar, dirliğinin "Sen oğullar, kınanlara hazırlanmıştır, hoş reşinde ve mutluluk Hz. komüncül En ki ve orda sonsuz var, dek gelenekleri hep ırmaklar görür daima, belgeli sevgisi, at- dünya katıdır." daha kalırlar, Allah Muhammed, davranışlarını) değerlerden) yana katılmamış sonuna gümüş, insanlara barınak Allah altından hayırlısını akan temiz size salık cennetler eşler de sa- vardır, kullarını?" b a r b a r l a r l a - m e d e n i y e t l e r gü- koruyarak medeniyete geçişin yollarını prensipleştirmeye çalışırken, temel inanış su çıkarları altın, geliyor "bunlardan katında da hoş güzel diyesin Tanrıları toplanmış şeylerin bunlar. onlara mi? Kur'an çekilerle gibi vereyim Allah'tan maddi-manevi kollektifleştirir. ekin malıdır 15- ve t o p l u m d a n o l a r a k (en komüncül içten düzenden duygu düşünce- (manevi-kollektif geliştirmiştir. Kur'an ve P e y g a m b e r i bunu sıradan her insan için y a p a r k e n aslında gönlü d a h a fazla m a n e v i y a t t a n ve k o l l e k t i v i z m d e n yanadır. Bu y ü z d e n m e d e n i y e t e (kişi m ü l k ü n e ) geçişi kurallaştırırken bile, kişi m ü l k ü n ü hep "dünya m e t a ı " "geçici g e ç i m " o l a r a k kötüler. Ve k o l l e k t i v i z m nın en güzel, en eski ile doğa- bakir halini (yani A r a p t o p l u m u n u n ş u u r a l t ı n d a - ki Fırat-Dicle c e n n e t boylarını) c e n n e t v a a d i ile hatırlatır. Medeniyetin (sınıflı t o p l u m u n ) da geçici o l d u ğ u n u en içten ve en y o ğ u n bir şekilde sezer. Ç ü n k ü M u h a m m e d , kentten g e l m e m e d e n i y e t l e r i n e n s o n u n c u s u olarak, e v r e n s e l bezirganlığın açılışını ve ç ö k ü ş ü n ü - ç ü r ü y ü ş ü n ü çevre- deki İ r a n - B i z a n s m e d e n i y e t l e r i n d e n sezer. Bu d u r u m d a içinde yaşattığı temiz k o m ü n a r u h u n u n ve sevdiği t e m i z - b a k i r d o ğ a parçalarının biricik sahibi barınak olduğunu içtenlikle y a k a l a r ve onlara sarılır. Çünkü o, Tarihsel D e t e r m i n i z m i n o gün için en y ü k s e k y a n s ı m a s ı (elçisi)dir... 103- "Hepiniz olmayın, dınız, de Allah'ın Allah'ın uçurumun Allah'ın size olan nimetiyle gönüller kıyısındaydınız... Başka kent yoluna (ipine) nimetini birleşerek Umut sizler ki bezirganlıkta bölünme had kentler ve b a r b a r l a r a r a s ı n d a da, gibi, yolu içinde de, ateşli bir bulursunuz." kent içinde z e n g i n - ayırdları başlamıştır. çıkmıştır - . safhaya bölük düşman- oldunuz, doğru medeniyetlerinde görüldüğü bölük birbirinize kardeş olunur f a k i r - y a n a ş m a - k ö y l ü - e s n a f barbar ( b e d e v i ) ta t e f e c i sarılasınız, anınız, Hat- Ayrıca çelişkiler lokal çevre ölçülerde de olsa f ı r t ı n a l a ş m a k t a d ı r . Kur'an ve P e y g a m b e r i s e n t e z i getirir. bu ç ö z ü l ü ş e bir m e d e n i y e t ( k o n f e d e r a s y o n ) Bütün çıkarlar uzlaştırılır. A n c a k yeni d o ğ a c a k olan ori- j i n a l kentler birliğinin y i n e bir t e k o r t a k d ü ş m a n ı v a r d ı r : çıkarları; medeniyeti olan bu gidiştir. Kişi mülkiyeti içinden çürütüp mahşerleştirip çökkünleştirecek Kur'an ve P e y g a m b e r i ve t e k p a n z e h i r o l a r a k y i n e ko- m ü n a d a n ö r n e k aldığı, k o l l e k t i v i z m i - i n s a n i ( m a n e v i ) d e ğ e r l e r i p r e n s i p edinir. Hele faiz bir n u m a r a l ı d ü ş m a n ı d ı r . 130- "Ey sakınınız, ola inanmış ki olanlar! Kat kat arttırarak faiz yemeyin, Allah'tan kurtulasınız." T o p l u m d a k i iyilerle kötüler gibi ilkel bir d ö v ü ş gibi d u r a n olayı, kişi mülkiyeti ve İnanmışlara 139çok kollektivizm seleksiyonda "Gevşemeyin, arasında olan büyük dövüş olarak sezer: güç verir: kaygılanmayın, eğer siz inanmışsanız onlardan üstünsünüz." 140- inandığını insanlar 141- "Eğer siz bilmek yaralandıysanız, için arasında "Ve sizlerden nöbetle inananları onlar tanıklar döndürürüz, iyice komün olağanüstü tarihin yanında) yükselmiş olduğu Allah özleştirmek, 7000 yıllık sınıflı t o p l u m tarihi, yıllık yaralandılar, için, biz zalimleri kafirleri bir bile komüncül Allah kimin bu günleri sevmez." de. insanlık t a r i h i n d e (en yüzde için da edinmek değildir. az 700 Teknik toplumları hızla bin kalitesi sosyal sınıflara v e z ü m r e l e r e dek p a r ç a l a y a b i l m i ş t i r . A m a son d u r u ş m a d a ortaya ç ı k a n ç ı p l a k g e r ç e k ş u d u r ki: İ n s a n l ı k tarihi hep K o m ü n ' ü n par- ç a l a n m a tarihi o l u r k e n , s a d e c e v e s a d e c e k o m ü n ü n t e m e l i n d e y e r a l a n kanunlarının yeniden icabı olarak komünü daha ü r e t m e k üzere sınıflı t o p l u m modern biçimde yeniden ve ibretine v e b e r z a h ı n a girmiştir. Yani komün parçalanırken, yok olmak şöyle dursun, lince ç ı k a r a r a k kendi den kanunlarını m o d e r n l e ş t i r e r e k üretir. kalkarak, O'nun Kur'an ve ğında Peygamberi ötürü bunları s o n s u z anlayışlı v e 159- "Senin bir rahmettir, medersen Allah'a Ama nı karşı sen onları, dayan, O'na O'na katı bilimlerin toplumsal Ve Allah Tarihsel bulunmaklığın, ışı- ve do- bu y ü z d e n çevrenden onlara danışmalısın, sever da, Allah olaydın, her işte kendisine gidişe Bu katından dağılmış bu- bir işe az- dayananları." uymak zorunda determinizme u y u m yapabilirler. karşı Peygamber, yumuşak gönlü kişilere de, t o p l u m l a r a olabilirler; elbette bugünkü ve kritik m o m e n t t e ç ı k m ı ş y o r u m l a r ve elçilerdir, huylu, sık sık uyarırlar: daima gerçeği içlerinde d u y a r v e yansıtırlar... onlara bağışla güçler t e m e l i n d e n merhametlidirler: kaba lunurlardı, bu insanlık üretici bi- biçimde yeni- ilerler... A n c a k Kur'an ğal gidişin y a n s ı d ı ğ ı en bundan Çünkü mekanizmasıyla yakalayamaz. kendisini g ü d ü m ü n d e evrensel oldukları- uyabilenler Allah'a durumda b i l i n ç l e n m e gidişi ve z a r u r e t , yakın kişi ve t o p l u m l a r ı n içinde bulunduklarını k u v v e t l e sezer ve b u n u öğütler. 182Allah "İşte bunlar kullarına 178zaman karşı (başa "Kafirler sanmaya veririz Kur'an ki, ve ki, Peygamberi, onlara tarihten Bu yaptığınız şeydendir. için için zaman horlayıcı komün toplumlarının veririz, azap sürekli ardı arkası- bu tarihin geçişlerine tanık olmuşlar ve batıp ancak var." Bu gidiş içinde g ö r d ü k l e r i en acı ger- k o m ü n t e m e l i n e ihanet e d e n l e r i n bedbahtlıktır; başka bir b a r b a r k o m ü n sonu akınıyla silinmektedir. yüzden ölünceye dek komün cevherinin savunulmasını y a m e t l e birliktedir. bir g ü n iyilik onlar nakli bilgileriyle d o n a n m ı ş l a r d ı r . çek m e d e n i y e t e f a z l a c a elinle çoğala, medeniyete y o z l a ş m a - ç ü r ü m e ve belalar) değildir" günahları na-tükenmezce gelen zalim mutlaka, kankardeş-kollektivist buyururlar, öğütlerler. Bu ç o k u z a k - z o r l a y ı c ı Kur'an'ın ve cevherinin yeniden bir sezi Peygamberinin özelliklerini Ödül ancak de olsa, içinde y a ş a t t ı ğ ı üretilebileceği öngörüsüdür. kı- gelecekte komün Çünkü onlar doğal ve t o p l u m s a l s e l e k s i y o n u n çok g ü ç l ü birer y a n s ı m a s ı d ı r l a r . O y a n s ı m a , o günkü Arabistan (Güney Ticaret Yolu: Kızıldeniz-Mekke-Umman) s a t h a n e s i n d e b u n u k u v v e t l e içinde duyar. S ö z l e r e l b e t t e eski ra- kitap ve İ b r a h i m g e l e n e k l e r i y l e k a r ı ş m ı ş s k o l a s t i s i z m içerirler. A n c a k Kur'an v e Peygamberi'nin her s a t ı r ı n d a ve d a v r a n ı ş ı n d a o g ü n e dek g ö r ü l m e m i ş çarpıcı t e k r a r l a m a l a r bunu 185- "Ölümü cennete herkes kurtulup da giren cak aldanmamaktadır." bize k o l a y c a tadar, kurtuluşa kavratır. sevabınız ermiştir, kıyamette bu ödenir, dünyanın ateşten dirliği, an- 200mana "Ey karşı inanmış koyun, olanlar! Sabrediniz, Allahtan sakınınız, sabretmekte ola ki yarışınız, düş- kurtulursunuz." Kur'an ve P e y g a m b e r i her an, her ayette bu inancını; insanlığın sevg i - p a y l a ş ı m dolu k o m ü n ö z ü n ü n ö l ü m s ü z l ü ğ ü n ü n v e g e l e c e k t e k i galibiyetinin mutlaklığını y i n e l e m e k t e n b ı k m a z - u s a n m a z . T e k kurtuluş O ' n u n y a ş a t ı l m a s ı n d a d ı r . Bunu kuvvetle sezer. B u g ü n için de b u n d a n önce de, bütün özü: sosyal sınıf örtüleri altındaki m ü c a d e l e l e r i n ve d e v r i m l e r i n asıl Bu insanlık ö z ü n ü y e n i d e n ü r e t e r e k y a ş a t m a k olmuştur. 30- "NİSA SÛRESİ": (Kadın 1- "Ey Haklarıyla insanlar! ran, bunlardan da, onun sizin İlgili) Hepinizi da adıyla anlaştığınız üstünüzde Bugün ancak komünün Adem kişiden erkek, yaratan, dişi Allahtan sakınınız, ile S e m i t atasıdır v e komün t o p l u m u n d a ve Medeniyet balçıklar içinden Havva hısımları mitolojisi Fırat-Dicle de çıka- anlaştığınızsayın, (Fırat-Dicle Allah (babahanlık) gibi d o ğ a d a yaşarlar. taşkınlarından) çıkageldiği göre, mitoloji A r a p ata- z a m a n ı n d a yaratılmıştır. B a r b a r l ı k (ilk kentler) kazana- cennet İlk insan e r k e k kadın da O ' n u n k ü ç ü k bir p a r ç a s ı n d a n y a r a t ı l m ı ş s a n ı l d ı ğ ı n a erkek düzeni anlam boylarında bakir c e n n e t gibi gibi A d e m de b a l ç ı k t a n yaratılmıştır - . ihtimal Y u k a r ı eşini birbirinizle p a r ç a l a n ı ş k a n u n l a r ı v e ilk m e d e n i y e t e ge- sonra A d e m kankardeş larının ondan üreten, gözeticidir." çiş ç ö z ü m l e n d i k t e n bilmiştir: bir bir hayli zamanıdır. Çünkü Ve büyük Şeytan yılan ziraat tanrısı (totem)dir. A r a p ataları ilk y a s a k m e y v e y i b u ğ d a y ı (ürün f a z l a s ı n ı ) y e y i n c e m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) g e ç m i ş l e r d i r . cehennem azabı doğalarından Kur'an rinden bu gibi gelmiştir. Kankardeşlik kalmamış, Bu onlara bakir c e n n e t k o p u p çöllere dağılmışlardır - . öyküyü, ilk m e d e n i y e t b a l ç ı k l a r ı n d a n y ü k s e l m i ş kentle- (cehhennemcil sınıf k a v g a l a r ı n d a n ) lik y a p a r a k M e k k e ' d e Kâbe'yi kaçan v e ç ö l l e r d e g ö ç e b e - kuran Hz. İ b r a h i m g e l e n e ğ i n d e n ö ğ r e n i r ve anlatır - . Bütün insanları A d e m ile H a v v a ' d a n ü r e t m e s i de, A r a p t o p l u m u n u n kankardeş komüncül toplum b i ç i m i n d e n ç ı k a g e l d i ğ i n i anlatır ki, mito- lojilerde de b e n z e r ö y k ü l e r e rastlanır - . Ve yine "Hısımları o manevi Bu s a v u n u ş t a çoğunlukla 2onların (akrabaları-kankardeşleri) sayın" derken, daima kollektivizmi koruyup savunmayı kadınlar ö n e m l i p r e n s i p edinir. bir b a s a m a ğ ı oluşturur. Nisa sûresi b u n a ayrılmıştır - . "Öksüzlere mallarını, yetişirce malınıza mallarını karıştırıp veriniz, yemeyin kötüyle bu büyük iyiyi bir değiştirmeyin, yazıktır." 3- "Öksüz üç, dört ya da kızlara kadın karşı adaletten alabilirsiniz, elinizde olan korkarsanız, haksızlıktan odalık yeter, işte bu Çocuklarına-kadınlarına-öksüzlerine geleceği k a r a n l ı k l a r l a doludur. örneklerinde bunu görmüş, hoşa korkarsanız, adalete sahip gidenlerden ancak en yakın çıkmayan bir iki, tektir olanıdır." bir t o p l u m u n Kur'an v e P e y g a m b e r i antik m e d e n i y e t d u y m u ş ve kendi kent medeniyetlerinde d e ipuçlarını y a ş a y a r a k sezmiştir. V e içlerinde k a n k a r d e ş g e l e n e k göreneği iliklerine d e k d u y u p y a ş a y a n yapıdadır. Bu y ü z d e n ayet ve hadisler, bu " a d a l e t l e " d o p d o l u d u r . Bu n o k t a d a , g ü n ü m ü z m e d e n i y e t kafasıyla v e y a d a h a çok bezirgan ve finans-kapital kafasıyla 4 kadın alma t u t u m u n a gönül eğenlere şunu hatırlatmak y e r i n d e olur: bir önlem Dağılma ve y o z l a ş m a n ı n ö n ü n e g e ç m e k t e de olarak gelişen toplumunda aile biçimleri, henüz s e n d i y a z m i k aile Peygamber biçimi e v l e n m e biçimi, ailenin d a ğ ı l m a m a s ı zamanında, de sivrilmeye başlamıştı. cinsel bu için y e n g e l e r l e e v l e n m e biçimiydi. Ayette g e ç e n y ö n e kaymış b u l u n u y o r d u . A y e t i n de belirttiği gibi niyetin kent içinde (Mekke'de) Arap a ş a m a s ı n ı y a ş ı y o r d u ve mede- belirmesiyle birlikte tek karılı aile biçimi B a b a h a n ' ı n hem g e l e n e k l e , adaletle, hem de Fuhuş ile karıştırıp geliştirdiği 4 kadın ile e v l e n m e miras gerçeği ile g e r i l e m e k z o r u n d a kalır. Miras, asıl gözde tek eşliliği öne geçirir. A ş a ğıda anılan miras gelişimine hangi b a b a h a n t o p l u m u dayanabilir: 8- "Uzak nurlarsa, 10larına hısımlar, ondan "Hakları ateş Yani öksüzler, veriniz, tatlı olmaksızın doldururlar. yoksul dille öksüzlerin Alevli olanlar, üleşme anında bulu- yiyenler ancak karın- konuşunuz." mallarını ateşte yanacaklardır." miras d ü ş m e y e n l e r bile g ö z e t i l m e k t e d i r . y a p a n l a r da ş i d d e t l e uyarılır; Bu konuda haksızlık gidişin d a y a t t ı ğ ı her kural, t e k karılı aile b i ç i m i n i n d o ğ u ş u n u zorlar. D e m e k 4 kadın a l m a k kolay a m a s o n r a s ı rezilliktir. A l d ı k l a r ı n ı hakkıyla g e ç i n d i r i p b a r ı n d ı r a m a z s a n b u r n u n d a n fitil fitil gelir... B a b a h a n l ı k , y e r y ü z ü n d e çok daha önce, Semit ve Arap toplumun- daysa e g e m e n e r k e k d ü z e n i olalı en ç o k beş bin yıl olmuştur. den Kur'an ve P e y g a m b e r i e r k e k t e n yanadır. A m a Bu yüz- kadınları-çocukları- öksüzleri s o n u n a dek gözetir, bu da tek eşliliği öne çıkarırken çok eşli evliliği e l e k t e n düşürür. 11- "Allah payıdır; eğer dın tek bir baba biri ile kadını olursa ana, ananın, yerine B a b a h a n l ı k , ç o c u k l a r ı n mirası ile t e r b i y e edilir: çocuklarımız ikiden yarısını ölenin eğer getirilip, artık alır; çocuğu kardeşleri borç hakkında buyurur olursa, ölenin üçte kalırsa altıda sonra bir ikisini bir çocuğu olmazsa, ödendikten ki, anası bir bulunursa, babası ananın, yapılmalıdır. erkeğe alırlar varis bu iki kadın malın; altıda olursa işler Bilmezsiniz kabiri üçte vasiyet ki ba- balarınızdan, hükmüdür, oğullarınızdan Allah hangisi bilicidir, sizlere daha hayırlı, bu Allah in bilgedir." Miras sosyal adaleti böyle k u t s a l l a ş t ı r m a y l a g a r a n t i y e alınır: "Bile- m e z s i n i z ki hangisi s i z l e r e d a h a hayırlı, bu A l l a h ' ı n h ü k m ü d ü r . " Arap Toplumunda aile b i ç i m l e r i n i n t e k karılı aileye d o ğ r u geliştiği miraslar k a d a r cinsel y a s a k l a r d a n da bellidir: T o p l u m biçimi g e l i ş t i k ç e barbarın doğal Muhammed'in 22almayın, ortaklı "Geçen bu ü r e m e biçimleri " F u h u ş " gibi ç o k eşliliğinin a n l a ş ı l a m a d ı ğ ı geçti, bir atalarımızın fuhuştur, almış alçaklıktır, bulundukları kötü bir O y s a A r a p a t a l a r ı n ı n y a ş a d ı ğ ı aile biçimleri aile biçimidir. Peygamberi 23deş üvey bugün kadınları siz de yoldur." k o m ü n ü n d o ğ a l ortaklı Hicaz kentleri b u n u a ş a c a k i l e r l e m e y i gösterir. A l l a h ve b u n u g ö r ü r ve "Analarınız, kızları, görünür; gibi: kızlarınız, süt anaları, kızınız, sizlere helaldir size kendi arada almayın, bacılarınız, süt kardeşleri, haram öz kararlaştırır. oldu. oğlunuzun geçen Kankardeş toplumda başkadır. halalarınız, karınızın Karınız teyzelerimiz, anası, bulunmayan karınızdan bir karıları haramdır. İki kız Allah bağışlayıcı, Allah kadının kardeşi karolan kızı bir yargılayıcı." b ö y l e c e ortaklı v e s e n d i y a z m i k aile biçimleri de a ş ı l m a y a ve t e k karılı aile b i ç i m i n e g e ç i l m e y e başlanır. Y a s a k , cinsel ve t o p l u m s a l miras y ö n ü y l e de keskindir...