proje - Arma Elektropanc
Transkript
proje - Arma Elektropanc
Röportaj Cüneyt Yüksel Seyyahname Güney İsviçre-Cenevre, Lozan, Montrö Proje Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası » editörden Necmi YILDIZ Müdür Satın Alma & Lojistik Departmanı Ortadoğu’nun ve Körfez’in en prestijli yayın kuruluşlarından Construction Week’in her yıl belirlediği, bölgenin en etkili 100 ismini kapsayan Power 100 listesine bu yıl ikinci kez giren İş Geliştirme Müdürümüz Burak Kızılhan, bu büyük başarısının ardından nişanlanarak bizlere ikinci sürprizini yaptı. Burak Bey’in bu çifte mutluluğunu AE ailesi olarak paylaşıyoruz. Moskova White Garden, Kazan Havaalanı Terminal Binası, Moskova Aquapark ve Konya Algida Dondurma Fabrikası projelerini iş programlarına uygun olarak bitirerek işverenlerine teslim etmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu sayımızda proje konumuz Algida Dondurma Fabrikası. Dünyadaki ilk enerji ve çevre dostu tasarımda liderlik (LEED) sertifikalı dondurma fabrikası olma hedefi olan projenin detaylarını Proje Müdürü Aydın Kuran’ın kaleminden okuyabilirsiniz. Röportaj konuğumuz ise hukuk danışmanımız YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı Kurucu Ortağı Sn. Cüneyt Yüksel. Seyyahname’de şirketimizin COO’su Bahadır Gümüşoğlu, sizleri Cenevre-Lozan Montrö’den oluşan Güney İsviçre turuna çıkartıyor. Dergimizin diğer bölümlerindeki yazıları ve özellikle Yelken Dünyası’nın görselleri gerçekten de yazının başlığı gibi “Ortaya Karışık Sevenler” için. Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere… Saygılarımla, 1 Temmuz - Ağustos - Eylül Uluslararası inşaat sektörü dergisi Engineering News Record’un (ENR) açıkladığı 2013 yılı Top 250 listesinde toplam 38 Türk firması bulunuyor. Listede toplam 55 firmayla birinci sırada yer alan Çin’den sonra Türkiye ikinci sırada… Bu değerli firmalarımızı başarılarından dolayı kutluyoruz. içindekiler 10 Kapak Fotoğrafı: Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası Dergi Adı: AE Magazin İmtiyaz Sahibi AE Arma-Elektropanç adına Demir Özkaya Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Necmi Yıldız Yayın Kurulu Necmi Yıldız, Burak Kızılhan, Turgay Ertan, Merve Çıkrıkçıoğlu, Burcu Kızılhan Yönetim Yeri Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394 Şişli / İSTANBUL T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41 info@arma-elektropanc.com.tr Proje / Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası Aydın Kuran Rusya Federasyonu Temsilcisi Suat Önder Yıldız T: +7 495 775 01 49 info@arma-elektropanc.ru Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi Yavuz Güvener T: +971 2 628 22 40 info@arma-elektropanc.ae Görsel Yönetmen Atakan Naçar Basım İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Çoban Çeşme Cad. No:14 Kağıthane / İSTANBUL T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32 Temmuz - Ağustos - Eylül Yayın Türü Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır. 2 Basım Tarihi Eylül 2013 20 Röportaj / Cüneyt Yüksel Burcu Kızılhan 26 18 Global Bakış / G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze - Gülşah Eren Teknoloji / Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi 32 Hukuk Penceresi Merve Çıkrıkçıoğlu 40 Sanat / Leonardo da Vinci Atakan Naçar 1 Başlarken / Editör Necmi Yıldız 4 Kısa Kısa 10Proje / Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası Aydın Kuran 18Global Bakış / G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze Gülşah Eren 20Röportaj / Cüneyt Yüksel Burcu Kızılhan 26Teknoloji / Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi Gökçehan Demirkır Seyyahname / Güney İsviçre-Cenevre, Lozan, Montrö - Bahadır Gümüşoğlu 42 Yelken Dünyası / “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! - Eser İnce 28Hukuk Penceresi / Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu Merve Çıkrıkçıoğlu 32Seyyahname / Güney İsviçre-Cenevre, Lozan, Montrö Bahadır Gümüşoğlu 40Sanat / Leonardo da Vinci Atakan Naçar 42Yelken Dünyası / “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! Eser İnce 48Basında Biz 52 AE Ailesi’nden 3 Temmuz - Ağustos - Eylül 28 » kısa kısa Kazan 1A Havaalanı Rekonstrüksüyon İşleri Başarıyla Teslim Edildi 1979 yılında yurt içi, 1985 yılından itibaren uluslararası uçuş hizmeti vermeye başlayan ve günümüze kadar hizmetini aralıksız olarak sürdüren Kazan Uluslararası Havalimanı, AE Arma-Elektropanç imzası ile artık daha modern ve teknolojik bir yapı halini aldı. Temmuz - Ağustos - Eylül Tataristan Cumhuriyeti başkenti Kazan’ın 25 km güneydoğusunda bulunan bu havaalanı 20 uçaklık park alanına sahip. Kullanım açısından orta büyüklükteki uçakları ve yılda yaklaşık 1 milyon yolcuyu ağırlayan; pisti 3 bin 500 metre demonte beton üzerine inşa edilmiş, 14 bin 670 m2 kapalı alana sahip olan bu havaalanının elektrik ve elektronik işleri geçtiğimiz ay içerisinde AE Arma-Elektropanç tarafından başarıyla teslim edildi. 4 kısa kısa « Eğlence Sektörüne AE Arma-Elektropanç Damgası Rusya’nın Moskova şehrinde bulunan; ana müteahhitliğini ASC Construction’ın, kontrat bedeli 18.5 milyon USD olan teknik müteahhitliğini de AE Arma-Elektropanç’ın üstlendiği Aquapark projesinin; elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) işleri başarılı bir şekilde teslim edildi. 55 bin m2 kapalı alana sahip olan Aquapark kompleksinde; kuvvetli ve zayıf akımlar, elektrik sistemleri, BMS, sıhhi tesisat, ısıtma ve soğutma tesisatı, havalandırma tesisatı, yangın söndürme tesisatı gibi onlarca sistem, AE Arma-Elektropanç’ın engin mühendislik tecrübesiyle hayat buldu. 5 Temmuz - Ağustos - Eylül Aquapark’ın içerisinde; spor merkezleri, sağlık merkezleri, oyun alanları ve restaurantların yanı sıra rehabilitasyon merkezi ile kilise de bulunmakta. Yine bu çok fonksiyonlu tesis içerisinde; 500 kişilik havuz, bowling, spa ve sauna da bulunurken bu tesis aynı anda 3 bin kişiye hizmet verebiliyor. AE Arma-Elektropanç’ın 2011’de teknik müeahhitliğini üstelendiği proje, bu yılın 2. çeyreği içerisinde başarıyla tamamlandı. » kısa kısa OnaltıDokuz, İstanbul’u Yaşamaya ve Yaşatmaya Hazır AE Arma-Elektropanç’ın başarılı teknik müteahhitliği ile hayat verdiği OnaltıDokuz İstanbul, göz kamaştırıcı duruşuyla Kazlı Çeşme’nin tarihi sokaklarına yeni bir bakış açısı katıyor. OnaltıDokuz İstanbul, 30 bin m2 arsa üzerine; A, B ve C olmak üzere 3 bloktan oluşuyor. A blok 36 kat, B blok 32 kat, C blok ise 27 kat olmak üzere toplamda 95 kat ve 496 adet konut yer alıyor. Dairelerin genişliği ise 92 m2 ile 482 m2 arasında değişiyor. İçerisinde her aktivitenin bulunduğu sosyal tesisin 25 bin m2 alana yayılması sayesinde, kullanışlı bir yaşam merkezi oluşturulmuş. Temmuz - Ağustos - Eylül AE Arma-Elektropanç’ın yapıda gerçekleştirdiği işleri; orta gerilim sistemi, alçak gerilim dağıtım sistemi, otomatik kompanzasyon sistemi, busbar sistemi, UPS sistemi, jeneratör sistemi aydınlatma sistemi, harici peyzaj aydınlatma sistemi, yıldırımdan korunma ve topraklama sistemi, jetfan, telefon/data sistemleri, yangın alarm sistemi, acil anons sistemi, kartlı geçiş sistemi, görüntülü konuşma sistemi, SMATV sistemi, CCTV sistemi, gaz algılama sistemi, su algılama sistemi, otopark giriş sistemi, bina otomasyon sistemi, su faturalama sistemi, uçak ikaz sistemi gibi, elektrik-elektronik sistemler oluşturuyor. 6 kısa kısa « White Garden, AE Arma-Elektropanç Mühendisliği İle Hayat Buldu Moskova’da önemli iş merkezlerinin bulunduğu Belaruski semtinde yer alan White Garden, AE Arma-Elektropanç’ın tecrübesiyle hayat buldu. A ve B bloklarından oluşan, beş katlı ve 960 araç kapasiteli otoparkı ile toplamda yaklaşık 105 bin m2 bir alandan meydana gelen White Garden, göz kamaştıran kış bahçeleri ile ağırladığı misafirlerinin dikkatini çekiyor. 7 Temmuz - Ağustos - Eylül Toplam inşa bedeli 185 milyon dolar olan White Garden’ın ana müteahitliğini Ant Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. üstlenirken, elektrik ve elektronik işlerinin teknik müteahhitliğini ise 17,5 milyon USD sözleşme bedeli ile AE Arma-Elektropanç üstlenmişti. AE Arma-Elektropanç’ın başaralı teknik müteahhitliği ile White Garden bu yılın 2. çeyreği içerisinde eksiksiz olarak teslim edildi. » kısa kısa Al Shobub Eğitime Hazırlanıyor Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dabi’de bulunan, ana müteahhitliğini Nurol L.L.C. , teknik müteahhitliğini de her projede engin tecrübesini konuşturan AE Arma-Elektropanç’ın üstlendiği Al Shobub okullarında sona yaklaşılıyor. Temmuz - Ağustos - Eylül Kapalı alanı 14 bin m2 olan özel okulun; elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) işleri dahilinde; jeneratör sistemi, kojenerasyon sistemi, orta gerilim sistemi, alçak gerilim dağıtım sistemi, busbar sistemi, SCADA sistemi, UPS sistemi, kablo transferi, elektrik tesisatları gibi sistemlerin yanı sıra mekanik işler, ince işler ve 2.etap işleri için çalışmalar kesintisiz olarak devam ediyor. 8 kısa kısa « Burak Kızılhan Körfez’in En Etkili 100 İsmi Arasına 2. Kez Girdi! Ortadoğu’nun ve Körfez’in en prestijli yayın kuruluşlarından Construction Week’in her yıl belirlediği, bölgenin en etkili 100 ismini kapsayan Power 100 listesine AE Arma-Elektropanç İş Geliştirme Müdürü Burak Kızılhan bu yıl 58’inci sıradan girdi. Geçen sene aynı listede 68. sırada yer alan Burak Kızılhan, 10 sıra yükselerek başarısını taçlandırdı. Listede Türkiye’yi temsil eden iki kişiden biri olan 29 yaşındaki Kızılhan, ayrıca listenin en genç ismi olarak da dikkat çekiyor. Power 100 listesi, her yıl körfez bölgesinde inşaat ve yatırım sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin ciroları, karları, çalışan personel sayısı, mevcut projelerinin yanı sıra şirket temsilcilerinin bölgeye kattıkları değer, teknoloji ve inovasyona yaklaşımları, liderlik birikimleri gibi nitelikler göz önüne alınarak hazırlanıyor. 9 Temmuz - Ağustos - Eylül Londra’daki University of Hertfordshire’da Elektrik - Elektronik Mühendisliği üzerine eğitim alan Burak Kızılhan, yine Londra’da bulunan Brunel University’de Mühendislik Yönetimi Master’ı yaptı. Eğitiminden sonra, 2 sene boyunca Schneider Electric İngiltere’de çalıştı ve daha sonra aile şirketi AE Arma-Elektropanç’ta görev aldı. Dünya çapında; elektrik, elektronik, mekanik ve bilgi-iletişim teknolojileri alanlarında, teknik servis sağlayıcı Imtech N.V’nin ortağı olan Türkiye’nin en güçlü teknik müteahhitlik şirketi AE Arma-Elektropanç, bölgede Dubai, Katar, Abu Dhabi, Lübnan gibi ülkelerde yürüttüğü pek çok proje ile dikkat çekiyor. Burak Kızılhan da 2010 yılından beri, AE Arma-Elektropanç’ın Ortadoğu operasyonlarının başında ve aynı zamanda iş geliştirme müdürü olarak görevini sürdürüyor. » proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası Aydın Kuran Proje Müdürü Proje Yönetim Departmanı Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası Anadolu’nun kutsal kenti, Mevlana şehri Konya’da bir dünya devi … Temmuz - Ağustos - Eylül M.Ö. 7 bin’li yıllardan itibaren çeşitli medeniyetlere sahne olmuş, Hititler, Lidyalılar, Persler, Selevkoslar ve Romalıların hakimiyetinde bulunmuş, Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkentliğini yapmış, kültür ve sanatta 10 ülkemize altın çağ yaşatmış, ünlü bilginleri, filozofları, şairleri, mutasavvıfları, musikişinasları ve diğer güzel sanatların üstatlarını bir araya getirmiş, ülkemizin en büyük yüzölçümüne sahip, güzel kentimiz Konya. proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası « Unesco dünya miras listesinde yer alan, dünyanın en eski yerleşim yeri, neolitik çağın ilk kentsel yaşam şeklinin doğduğu yer Çatalhöyük, Konya’nın değerini belirtmeye yeterlidir. Binlerce yıl önce, çömlekçiliğin, tahta oymacılığının, maden işçiliğinin ve kumaş dokumacılığının ileri düzeyde olduğu Çatalhöyük mirasına, bugün yolları, köprüleri, gelişmiş sanayisi, temizliği , düzgün ve ileri seviyedeki kentsel gelişimiyle Konya en güzel şekilde sahiplenmiş ve şehircilik gelişimini örnek gösterilecek seviyede başarı ile sürdürmektedir. Hızla gelişmekte olan Konya’ya bir katkı da Unilever’ den gelmiştir. dondurma fabrikası, 22 yıl sonunda üretim kapasitesini, 190 milyon litre/ yıl olarak gerçekleştirerek, 16 ülkeye ihracat yapan duruma gelmiştir. Konya Algida dondurma fabrikası, artan tüketim ve ihracat taleplerini karşılayabilmek, Çorlu fabrikasının üretimlerine destek vermek amacıyla 2013 yılında devreye alınarak üretimine başlamıştır. Fabrika, dünyada 35. Türkiye’de 2. Algida dondurma fabrikası olarak, Konya Organize Sanayi Sitesi, 4. bölümde 300 dönüm arazi içine, 43 bin m2 kapalı alan olarak inşa edilmiştir. Fabrikanın bulunduğu konum itibariyle, Kuzeyinde Konya havaalanı, Ankara yolu, Güney yönünde ise Aksaray yolu bulunmaktadır. Yatırımın Konya’ya yapılmış olmasının en önemli nedenleri, hammadde ve süt tedarikindeki kolaylık, Konya Şeker fabrikasının bulunması, Mersin limanına yakınlık, ekonomik gelişim, lojistik avantajlar, yüksek ve nitelikli iş gücü, 1990 yılında Çorlu’da kurulan 25 bin m2 kapalı alana sahip ilk Algida 11 Temmuz - Ağustos - Eylül Gıda, dondurma, ev ve kişisel bakım ürünleri üzerine üretim yapan Unilever, Türkiye’de 1952 senesinde ilk yatırımını Sana yağı fabrikası ile yapmıştır. 2012 yılına kadar 7 adet fabrika ile üretimlerine devam eden firma, 2013 yılında tamamlanmış olan Konya Algida dondurma fabrikası ile fabrika sayısını 8’ e çıkarmış, Türkiye’de 5 bin, Dünyada 171 bin istihdamı ile dünyanın en büyük hızlı tüketim ürünleri yapan şirketleri arasında yer alarak , dünya pazarındaki etkinliğini devam ettirmektedir. » proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası sanayi altyapısı, ihracat pazarlarına yakınlık gibi faktörlerdir. Üretim başlangıç kapasitesi, yılda 80 milyon litre, hedef ise yılda 200 milyon litre dondurma ürünleri ile başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere, Avrupa ülkelerine üretimin %90 lık dilimini ihracat yapmaktır. Projenin en önemli bir diğer özelliği de, dünyadaki ilk enerji ve çevre dostu tasarımda liderlik (LEED) sertifikalı dondurma fabrikası olmayı hedeflemesidir. Bu amaçla tesiste, yağmur ve yüzey suyunun yeniden kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde atık ayrıştırma gibi ileri çevre kriterlerinin uygulanması, elektrik enerjisinin maksimum verimli ve ekonomik seviyede kullanılması sağlanmıştır. Unilever’in dünya çapındaki bu projesi, global partneri Jacobs Engineering, Entegre proje yönetimi, Türk proje ve taahhüt firmalarının, özverili çalışma ve gayretleri ile çok kısa sürede belirlenen hedefleri gerçekleştirmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Türkiye’de gerçekleşen bu uluslararası eserin, tüm kuvvetli, zayıf akım sistem ve tesisatlarının teknik müteahhitliği AE Arma-Elektropanç tarafından yapılmıştır. Proje kapsamı, hedefler, sonuç; Fabrika genel hatları ile aşağıdaki bölümlerden oluşmaktadır; • • • • • • • • • • • • • • • • Temmuz - Ağustos - Eylül • • • 12 Boşaltma alanı ve hammadde bölümü Ambalaj deposu Külah hazırlama ve deposu Üretim öncesi karışım hazırlama Üretim bölümü Paletleme bölümü Soğuk hava depoları Sevkiyat ve yükleme bölümü Üretim ve soğuk hava depoları yönetim binaları Laboratuvar bölümleri Bölüm Ofisleri Fabrika personel giriş , soyunma odaları, dezenfeksiyon bölümleri Soğutma sistem merkezleri Mekanik ısıtma, soğutma ve havalandırma sistem merkezleri Yangın sistem merkezleri Kompresör odaları Yağmur ve yüzey suları geri dönüşüm sistem merkezleri Katı atık ayrıştırma merkezi Şarj odaları proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası « ve ağır hizmet tip kablo kanalları kullanılmıştır. Fabrika içi, üretim öncesi karışım hazırlama ve üretim bölümlerinin hijyenik esaslı tesisat alt yapı işleri, EAE marka paslanmaz kablo kanalları ve Borşen marka 304 kalite paslanmaz boru ve ekipmanları ile yapılmıştır. Tüketici özellik ve çalışma şartlarına bağlı olarak kullanılan tüm kuvvet ve zayıf akım kabloları, yangına dayanıklı, halojenden arındırılmış tipte kullanılmıştır. • • • • Orta gerilim merkez ve dağıtım odaları Trafo odaları Alçak gerilim ana dağıtım odaları Bina içi alçak gerilim dağıtım, elektrik odaları Zayıf akım sistem ve güvenlik merkezi Elektrik işleri kapsam ve imalatlar; Proje toplam kurulu gücü 13 MVA dır. 13 MVA, 4 adet 2500 kVA, 1 adet 2000 kVA ve 1 adet 1000 kVA olmak üzere toplam 6 adet trafo ile sağlanmaktadır. Orta gerilim değeri 31,5 kV dur. Trafolar Schneider marka, kuru tip ve alüminyum iletkenli olup, kendilerine ait mahalleri içinde fan soğutmalı metal kabinler içinde imal edilmiştir. Orta gerilim dağıtımı, öncelikle OSB girişi olan ve UDR binası olarak tanımladığımız, giriş hücresi ve odası ile başlamaktadır. Giriş hücresinden ana dağıtım hücrelerine, oradan da her trafonun kendisine ait kesici hücrelerine gidiş şeklinde yapılmıştır. Orta gerilim hücrelerinde, Schneider SM6-36 model, 1250A/36kV ve gazlı kesiciler kullanılmıştır. şık 30 bin m3 4 adet soğuk hava deposunun Kasım ayında devreye girmesi hedeflenmiştir. Enerji ihtiyacı 3 MVA olan ilk etap OG işleri için, 13MVA işin yaklaşık %90 lık kısmı tamamlanıp, hedef program gerçekleştirilmiş, AG dağıtım ve beslemeler ile birlikte Kasım ayında, 4 soğuk depo devreye alınmıştır. Metal kabinli kuru tip trafolar ile alçak gerilim ana dağıtım panoları arası EAE marka KX serisi, 1600-3200 ve 4000 A değerindeki busbarlar ile yapılmıştır. Tesisat altyapısında, gereğine göre Mepsan marka sıcak daldırma, formlu Gerek zayıf akım sistemleri, gerekse Proje başlangıcımız, sözleşmeye bağlı olarak Ağustos 2013 ortalarında mobilizasyon çalışmaları ile başlamıştır. İmalat çalışmaları ise, mobilizasyon ile birlikte başlamış olup, Eylül ayı başında hız kazanmıştır. İş programı gereği, öncelikli olarak her biri yakla- 13 Temmuz - Ağustos - Eylül • Alçak gerilim dağıtımı, ana dağıtım panoları, MCC ve EMCC panoları, şebeke/generatör/ups ayrımlı tali dağıtım panoları, kompanzasyon panoları olarak yaklaşık 200 adet pano ile gerçekleştirilmiştir. Panolar ve şalt malzeme Schneider markadır. PCC ana dağıtımı panoları form 4, MCC ve EMCC panoları form 3 dizaynında Mepsan tarafından yapılmıştır. EMCC panoları 24Vac, diğer tüm panolar ise 110 Vac şalt malzeme ve kontrol devresi ile donatılmıştır. Gerek kontrolde ve işletmede konfor sağlanması, gerekse enerjinin ekonomik ve verimli kullanılması amacıyla, mekanik sistem ve proses makineleri %95 oranında ABB marka frekans konvertörleri ile sürülmüştür. Panoların iç ana dağıtımında, Schneider Linergy Evolution baraları kullanılmıştır. » proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası projesine bağlı olarak yapılan aydınlatma ve priz tesisatlarının ihtiyacı olan, toplam 9 adet UPS kullanılmıştır. 10+10(yedek) kVA, 30+30kVA(Yedek), 10kVA 2 adet, 15kVA 1 adet, 20 kVA 1 adet, 30 kVA 1 adet dağılımında 125 kVA gücünde Schneider marka , Galaxy serisi UPS tesis edilmiştir. Fabrika içi tüm aydınlatma tesisatı, İzolasyon trafoları üzerinden beslenmektedir. Amaç, sistemi direk şebeke geriliminden izole etmek ve kısa devre hesaplarına cevap verebilmektir. 50 kVA 3 adet, 100 kVA 1 adet, 250 kVA 1 adet, 500 kVA 1 adet olmak üzere, toplamda 6 adet Eltaş marka, aydınlatma izolasyon trafoları kullanılmıştır. Temmuz - Ağustos - Eylül Konya organize sanayi sitesinde elektrik kesintisi yıllık periyotta yok denecek seviyededir. Bu elverişli koşul, fabrikanın jeneratör gereksiniminde büyük avantaj sağlamıştır. İç ve dış acil aydınlatmaların, zayıf akım sistemlerinin, UPS devrelerinin 14 ve mekanik sistemlerin bazı bölümlerinin ihtiyacı olan, 900 kVA Standby gücünde, Caterpillar marka generatör kullanılmıştır. Generatör, şebeke beslemesi ile otomatik transfer üzerinden yedekli şekilde çalışan 1 adet EPDB ana dağıtım panosu üzerinden, fabrikanın ihtiyacı olan kısımlarında bulunan tali panoları besleyerek ihtiyacı karşılamaktadır. Aydınlatma tesisatında, özel noktalar hariç işin %95 kısmında Philips marka armatürler kullanılmıştır. Özellikle fabrika içi üretim bölümlerinde ve soğuk hava depolarında kullanılan 2 ve 4 potlu philips BY460 serisi led armatürler yüksek aydınlatma seviyesi ile birlikte ekonomik enerji tüketimini sağlamıştır. Söz konusu armatürler, -18oC ve -38oC seviyesindeki soğuk hava depolarında görevlerini çok başarılı bir şekilde yapmaktadır. Fabrika oturma alanı dışında, yaklaşık 150 dönüm alan içinde bulunan, yollar, yeşil alanlar, utility tesisler ve otopark alanları için çevre aydınlatma tesisatı yapılmıştır. Tesisatta, 6 adet harici/dikili tip çevre aydınlatma panosu, alt yapı kabloları ve 135 adet aydınlatma direği kullanılmıştır. Aydınlatma direkleri işveren isteği doğrultusunda, 10m boyunda, galvaniz üzeri armatür rengi ile aynı kod boyalı, dairesel kesitte Mitaş firmasından temin edilmiştir. Direk armatürleri, 150W ampule sahip, Siteco marka SC serisidir. Panolar, dış ortamda uzun yıllar hava şartlarından etkilenmemesi ve korozyondan korunma amacıyla, sıcak daldırma termo plastik kaplamalı, dikili tip olarak Mepsan tarafından yapılmıştır. Sistem kumandası merkezi olarak aydınlatma otomasyonu tarafından yapılmaktadır. Seslendirme ve acil anons sistemi Elektropanç imzalıdır. Sistem tek merkezden oluşmakta olup, yangın sinyalizasyon sistemi ile entegredir. Herhangi bir acil durumda veya yangın durumunda fabrika’ nın istenilen mahallerine ve yangın zonlarına anons, proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası « TV yayın sistemi, fabrika yönetimine ait 2 adet binada kurulmuştur. Yayın kaynağında, Turksat, Hotbird ve Digiturk olarak 3 adet 120 cm çapında offset tip çanak antenler kullanılmıştır. Sistem dağıtımı ise amplifikatörler ve multiswitcler üzerinden sağlanmıştır. Sisteme ait supervisorlük hizmeti AE Arma-Elektropanç tarafından sağlanmıştır. Kapalı devre kamera güvenlik sistemi Samsung olarak seçilmiştir. Kameraların dağılımı, fabrika girişi, üretim alanları, hammadde depo, personel koridorları, yönetim binaları, soğuk hava depoları ve dış alanlar olarak yapılmıştır. Toplam kamera sayısı 110 adettir. Kullanım yerlerine bağlı olarak, özellikle -38oC ve -18oC soğuk depolarında özel olmak kaydıyla kamera housingleri kullanılmıştır. Uzun mesafeler gereği, sistemde lokal bağlantı noktaları, bu noktalarda video converterler ve fiber optik kablo ile sistemin bir merkezde, güvenlik odasında toplanması sağlanmıştır. Görüntüler, merkezde 8 adet led monitör ile izlenmekte ve sürekli DVR kaydı gerçekleşmektedir. Fabrikanın araç giriş-çıkış kontrolü bariyerler, personel ve misafir kontrolü ise turnikeler ile sağlanmıştır. Araç, giriş ve çıkışlarında karşılıklı 2 adet bariyer paralel olarak çalışmakta, toplam 4 adet bariyer bulunmaktadır. Misafir girişini ve yemek yiyen personel sayısını kontrol etmek ve kayıt altına almak amacıyla 2 adet bel turnikesi kullanılmıştır. Fabrika girişinde, işçi kontrolü 1 adet, çift geçişli boy turnike ile sağlanmıştır. Geçişler HID kart ile yapılmakta olup, işçi puantajlarının kayıtları için , sistem programı muhasebe programı ile entegre edilmiştir. Fabrika iç bölümlerinde ise işverenin belirlediği kritik mahaller ile mekanik ve elektrik A.G/O.G odalarında kartlı geçiş sistemi uygulanmıştır. Kartlı geçiş sistemi Honeywell olup, bariyerler Bartech, turnikeler ise Tansa marka olarak yerli üretim tercih edilmiştir. Yangın sinyalizasyon sistemi Honeywell-Esser markadır. Sistemde mahal özelliklerine göre dedektörler kullanılmıştır. Yangın zonları belirlenerek, tüm projede senaryo uygulaması 5 adet kontrol, 3 adet tekrarlama panellerinin birbirleri ile haberleşmesiyle çalışmaktadır. Yangın senaryosuna göre, alarm durumunda, havalandırma sistemi iptali, yangın egzost ve basınçlandırma fanlarının devreye girmesi, yangın damperlerinin kapatılması, gereken prosesin iptali ve yangın anonsu gerçekleştirilmektedir. Sistemde klasik duman algılamanın yanında, projeye göre belirlenen ve kritik ortam olarak düşünülen, paletleme, soğuk hava depoları ve soğuk sevkiyat bölümlerinde, daha hassas ve kararlı çalışan Vesda hava çekmeli duman algılama sistemi kullanılmıştır. Bağımsız bir sistem olarak kurulan ve kendine ait kontrol paneli üzerinden çalışan sistem, genel yangın sistemine entegre edilerek görev yapması sağlanmıştır. Aktif cihazlar hariç, telefon-data tesisatı AMP ürünleri ile yapılmıştır. Tesi- 15 Temmuz - Ağustos - Eylül normal şartlarda ise isteğe bağlı müzik yayını ve amacına uygun anons yapılabilmektedir. Mahallerin mimari ve teknik özelliklerine bağlı olarak, sistemde sıva altı, sıva üstü, kolon, exproof ve horn tiplerde hoparlörler kullanılmıştır. Gaz ve amonyak kullanımı olan mahallerde sisteme ait zonlar, safety bariyerler ile ayrılmış durumdadır. Sistem çalışma gerilimi 100V dur. » proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası sat, omurga ve dağıtımda fiber optik, UTP Cat7 tip kabloların kullanımı ile 18 dağıtım merkezi arasında, rack kabin içi patch panellerde ve kullanıcı prizleri arasında sonlandırılmıştır. Fabrikanın telefon sistemi IP tabanlı olup, sistem girişi KOS tarafından fiber optik kablo ile sağlanmaktadır. Fabrikanın merkezi ısıtma sisteminde ve külah pişirme bölümlerinde kullanılan doğalgaz tesisatı nedeniyle, gaz algılama ve alarm sistemi yapılmıştır. Sistem, gaz algılama dedektörlerinin, sismik panel ile entegre edilerek, herhangi bir gaz kaçağı durumunda veya sismik şartlarda, doğal gazı giriş vanasından kesme prensibine göre çalışmaktadır. Alarm durumunda, korumanın yapıldığı mahallerde tüm elektrik enerjisi kesilerek, sadece exproof acil aydınlatma armatürlerinin devreye girmesi ile gerekli güvenlik sağlanmaktadır. Temmuz - Ağustos - Eylül Enerji sarfiyatını kontrol altında tutmak ve işletmede konfor sunması amacıyla aydınlatma tesisatının büyük bölümünde, aydınlatma otomasyon sistemi kullanılmıştır. Sistem markası Philips’ tir. Kontrol tek bir merkeze bağlıdır. Depolar, üretim alanları, müşterek kullanım mahalleri, ofisler, toplantı odaları, showrooml’ar ve çevre aydınlatmaya ait tüm aydınlatma tesisatı bu sistem tarafından kontrol edilmektedir. Sistem konfigurasyonunda projesine göre, hareket, varlık ve gün ışığı sensörleri, kontrol noktalarında ise keypad ve lcd ekranlı touch paneller kullanılmıştır. Fabrikanın özelliği gereği, soğutma sistemi ön planda bulunmaktadır. Dondurma hammaddesinin korunmasıyla başlayan soğutma sistemi, karışım, üretim, paletleme, dondurma tünelleri, klima sistemleri ve soğuk hava depolarının ihtiyaçlarının karşılanması olarak devam etmektedir. Tüm soğutma ihtiyacı, amonyak kullanımı yapılan 2 ana merkezden karşılanmaktadır. Bu merkezlerin, bir tanesi üretim tarafında, diğeri ise soğuk depolar bölümünde tesis edilmiştir. Renksiz ve çok keskin kokulu bir gaz olan amonyağın ciddi anlamda toksik, vücuda teması durumunda yakıcılık ve patlama özelliği bulunmaktadır. Bu nedenle, gerek amonyaklı 16 sistem merkezlerinde, gerekse tesisatın fabrika içinde dağıldığı ve kullanıldığı imalat noktalarında, amonyak kaçaklarının çalışanların insiyatifine bırakmadan belirlenmesi ve kaçak durumunda alarm verilmesi zorunlu olarak güvenlik sisteminin uygulanmasını gerektirmiştir. Bu amaçla kurulan güvenlik sistemi Drager markasını taşımaktadır. Soğuk depolar bölümünde 77 NH3 dedektör ve 2 siren-flaşör, üretim bölümünde ise 55 NH3 dedektör ve 7 siren-flaşör ile izleme ve koruma yapılmaktadır. Her iki bölümün ayrı ayrı sistem merkezi, güvenlik odasında ana merkeze bağlantılı olarak çalışmakta ve tüm kontrol noktalarının bilgileri sürekli görevliler tarafından izlenmektedir. proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası « Amacı; 31,5 kV orta gerilim ve 0,4 kV alçak gerilim enerji dağıtımına ait güç sistemlerinin bilgilerini kontrol merkezine aktarmak, scada yazılımı ile ekran üzerinden takip ve kumanda yapılmasına olanak sağlayan enerji yönetim sistemi, Schneider marka olarak, Mas Otomasyon firmasıyla ortak çalışmalar sonucu tesis edilmiştir. Sistem konfigurasyonunda, PLC üniteli otomasyon panoları, dokunmatik renkli ekran operatör paneli, endüstriyel tip fiber optik ethernet switchler, Scada yazılımı, bilgisayar, monitör ve yazıcı bulunmaktadır. sonu demeden harcanan emekler, fabrikanın Nisan 2013’de deneme üretimlerine başlamasını sağlamıştır. Mayıs ayında ise, toplam kapasitesi 20 bin ton olan soğuk hava depoları, üretilen dondurmalar ile satış için doldurulmaya başlanmıştır. Kelimeler ile anlatılması zor olan ancak yaşanarak açıklaması yapılabilecek bu projenin, Başta Türkiye’ye, değerli yöneticileri- mize, bizlerle tüm zorlukları paylaşan merkezde görevli arkadaşlarımıza, bu eserde çok büyük özveri ve fedakarlıkları olan tüm şantiye ekibine hayırlı olması dileklerimizle. Aydın Kuran Proje Müdürü Proje Yönetim Departmanı 17 Temmuz - Ağustos - Eylül Bina otomasyon sistemi, 2 kısımda yapılmıştır. Birinci kısım, prosese diğer kısım ise mekanik sistemlere aittir. Her iki kısımda da Siemens tercih edilmiş olup, iki ayrı sistem uygulayıcı firma ile çalışılmıştır. İşveren talepleri doğrultusunda, sistem uygulayıcı firmalar tarafından hazırlanan nokta analizleri ve kablo listeleri doğrultusunda, gerekli alt yapı ve kablo tesisatları yapılarak, panolarda uç terminasyonu ile sonlandırılmıştır. Yapılan tüm çalışmalar, gece-gündüz, hafta » global bakış : G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze Gülşah Eren Halkla İlişkiler Departmanı Temmuz - Ağustos - Eylül G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze 18 Dünyamızın hızla globalleşmesi sonucu gerek biz insanlar bazında, gerekse devletler bazında yeni yeni birçok ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda da küçük bir işletme de olsa, dünyaya yön veren büyük bir devlet de olsa, çeşitli stratejik ortaklıklara ve örgütlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu örgütlerden biri de son günlerde adını sıkça duyduğumuz, son toplantısını Eylül ayında St. Petersburg’da yapmış olan G-20 örgütüdür. G-20 kısaca dünyanın en güçlü ülkelerinin bir araya geldiği ve dün- yaya ekonomik olarak yön vermek ve işbirliği sağlamak için kurulmuş bir örgüttür. Şimdi isterseniz G-20 hakkında bazı bilgileri sizinle paylaşalım; G-20, 20 Ekonomi Bakanı ve Merkez Bankası Müdürü Grubu, dünyanın en gelişmiş 25 milli ekonomisinden 19′unu ve AB’yi kapsayan, ekonomiden sorumlu devlet bakanlarından ve merkez bankası müdürlerinden veya bunların dengi devlet görevlilerinden oluşan gruptur. Daha çok İngilizce Group of 20 (20 Grubu) kavramının kısaltması olan G20 adıyla bilinir. Ancak Tayvan, İsviçre, Norveç, İran ve Venezüella ekonomik olarak bazı üyelerden daha büyük olmalarına rağmen G-20 ‘de yer almıyor. Tarihçesi İlki Fransa ‘da 1975 yılında yapılan, 6 devletin bir araya gelip oluşturdukları mali planlama ve kalkınma konularının yer aldığı A.B.D., Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Almanya ve Japonya devlet başkanlarının bir araya gelip katıldığı mali bir toplantıydı. proje : G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze « Denver-ABD Zirvesi’nde Rusya ilk kez, mali/ekonomik konular dışındaki görüşmelere katılmış ve 1998’deki Birmingham Zirvesi’nde G-8 tam anlamıyla oluşmuştur. Önceleri, makroekonomi yönetimi, uluslararası ticaret ve gelişmekte olan ülkelerle işbirliği, daha sonraları ise Doğu-Batı ekonomik ilişkileri, enerji ve terör konuları gündemde yerini almıştır. İstihdam, çevre, suç ve uyuşturucu, insan hakları, bölgesel güvenlik ve silahsızlanma vb siyasal ve güvenlik içerikli alanlar devreye sokulmuştur. Öte yandan, örneğin, 1993’te Rusya’ya yardım, 1994’te Ukrayna, 1995’te Küresel Bilgi Toplumu, 1997’de Suç ve 1998’de Enerji konulu toplantılar, bazı bakanlardan oluşan Destek Forumları’nda ele alınmıştır. Benzer biçimde, kara para aklama, nükleer güvenlik, uluslararası organize suçlar gibi konularda çalışma grupları oluşturulmuştur. Doğu Asya, Rusya ve Brezilya’da beliren ekonomik ve mali bunalımların çözümü olarak görülen G-8 danışma amaçlı G-22, G-26 ve G-33 zirvesini kurdular. Ancak sayı arttıkça etkinliğin azaldığını gördükleri için 25 eylül 1999 Washington Toplantısı’nda küresel sistem için önemli ülkelerden oluşan 20’ler grubu( Avrupa Birliği, A. B.D., Almanya, Arjantin, Avustralya, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Hindistan, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye) resmen dünyaya ilan edildi. Kasım 2008’de A.B.D Washington D.C. , Nisan 2009’da Birleşik Krallık Londra, Eylül 2009 A.B.D Pittsburg, Haziran 2010’da Kanada Toronto, Kasım 2010’da Güney Kore Seoul, Kasım 2011’de Fransa Cannes, Haziran 2012’de Meksika Los Cabos, Eylül 2013’te Rusya Saint Petersburg gibi farklı ülkelerde toplanıldı. Gelecek yıllarda ise; 2014’te Avustralya’da, 2015’te ise Türkiye‘de yapılması planlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın St. Petersburg şehrinde dünya liderlerini bir araya getiren G20 zirvesi ardında Suriye’ye ilişkin fikir ayrılıklarını bıraktı. Umarız çözüme barışçıl yollardan gidilir… Gülşah Eren Halkla İlişkiler Departmanı 19 Temmuz - Ağustos - Eylül 1976’da San Juan-Porto Riko’da Kanada’nın da katılımıyla G-7 ortaya çıkmıştır. 1977-1991 yılları arasında bu üye sayısı sabit kalmış, 1991’den sonra SSCB/Rusya, G-7 üyeleriyle, Zirve Sonrası Diyalog adı altında bir araya gelmiş, 1994 yılındaki Napoli Zirvesi’nden sonra ise, Siyasi 8 adı altında toplantılar düzenlemişlerdir. » röportaj : Cüneyt Yüksel Burcu Kızılhan Müdür Halkla İlişkiler Departmanı Cüneyt Yüksel YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı Kurucu Ortağı Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Eğitim hayatınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 1994 yılında tamamladım. Ardından İngiltere Leicester Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Avrupa/Ticaret Hukuku üzerine yüksek lisans eğitimi aldım. 1997 yılında ise baroya kabul edildim. Uzmanlık alanlarım arasında şirketler ve ticaret hukuku, birleşme & devralmalar, medya, enerji ve doğal kaynaklar, tahkim ve uyuşmazlık çözümleri yer alıyor. Hukuk Oscar’ı olarak bilinen Chambers Europe Awards’ta ikinci kez Türkiye’nin en iyi hukuk bürosu seçildiniz. Bu başarınızın sırrı nedir? Bizler, müvekkillerimizin faaliyet gösterdiği sektörlerde geçerli koşulları analiz ederek ihtiyaçlarını karşılayacak hukuki çözümler sunmak için çalışıyoruz. Elde ettiğimiz bu başarı, şüphesiz müvekillerimizle uzun yıllara dayanan işbirliğimizin eseri. Temmuz - Ağustos - Eylül Ortak avukatlarımızın uzun yıllara dayanan tecrübeleri, hem ülkemizde hem de yurtdışında saygın eğitim kurumlarından hukuk lisansını tamamlamış, birden fazla yabancı dil konuşabilen, genç ve dinamik avukat ekibimizin yüksek motivasyonla çalışması da bu başarının arkasında yatan önemli sebeplerden. Chambers & Partners gibi son derece saygın bir kuruluş tarafından Türkiye’de tek bir hukuk bürosuna verilen “Yılın Hukuk Bürosu” ödülüne iki kez değer görülmek son derece anlamlı. 20 YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı olarak hangi konularda avukatlık röportaj : Cüneyt Yüksel « YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı olarak özellikle şirketler hukuku, birleşme ve devralmalar, dava ve tahkim, ceza, enerji, rekabet, fikri ve sınai mülkiyet, bankacılık ve finans, iş, gayrimenkul ve vergi gibi hukuk alanları olmak üzere geniş bir yelpazede avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Sosyal sorumluluk projelerine sıcak baktığınızı biliyoruz. 10 Bin Kadın Türkiye programına katkıda bulundunuz. Bu konuyla ilgili bilgi alabilir miyiz? 10 Bin Kadın, küresel finansal hizmetler firması Goldman Sachs tarafından 2008 yılında başlatılan ve bugün itibarıyla kırk üç ülkede yürütülmekte olan bir sosyal sorumluluk projesi. Amacı özetle; dünya çapında işini kurmuş fakat yeterli imkanlardan yoksun 10 bin kadına girişimcilik ve işletme eğitimleri vererek kadınların işlerini büyütmelerine destek olmak, dolayısıyla paylaşımcı ekonomik büyümeyi güçlendirmek. Türkiye’nin 2009 yılında dâhil olduğu bu program, Özyeğin Üniversitesi’nin de işbirliği ile hayata geçti. Dört yıl sürecek olan projenin temel hedefi, işlerini büyütme potansiyeline sahip dörtyüz kadına işletme ve yöneticilik eğitimleri vererek işlerini büyütmelerine destek olmak. Avukatlarımız, programın 7, 8 ve 9. Dönemlerinin Ticaret ve İş Planı Geliştirme Modülü’nde iş hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku ile medeni ve borçlar hukuku alanlarında verilen derslere konuşmacı olarak katıldılar. Akademisyenlerin eşliğinde gerçekleştirilen bu dersler- 21 Temmuz - Ağustos - Eylül ve hukuki danışmanlık hizmeti veriyorsunuz? Temmuz - Ağustos - Eylül » röportaj : Cüneyt Yüksel 22 röportaj : Cüneyt Yüksel « de yapılan sunumlarla katılımcıların temel hukuk bilgisi edinmeleri ve uygulamadan güncel örneklerle iş hayatında önem arz eden hususlara dikkat çekilmesi sağlandı. Bünyenizde kaç avukat hizmet veriyor? Hali hazırda büromuzda 9’u ortak avukat olmak üzere toplamda 106 avukat hizmet veriyor. Bunun haricinde 50 kişiyi aşkın bir idari kadromuz da mevcut. Dünyanın en büyük hukuk bürolarından DLA Piper ile danışmanlık anlaşmanız var. Bu ortaklıktan memnun musunuz? DLA Piper ile 2010 yılında birleştik. Diğer bir deyişle, DLA Piper’ın İstanbul ofisiyiz. DLA Piper avukat sayısı bakımından dünyanın en büyük hukuk bürosudur. Ortaklığımız güzel gidiyor, ancak YükselKarkınKüçük ismimizi de korumaya özen gösteriyoruz. YKK’nın güncel ve önemli hukuki konularla ilgili yayınları mevcut. Bu konuyla ilgili bilgi alabilir miyiz? Güncel ve önemli hukuki konulara odaklanmış bültenimizde, konusunda uzmanlaşmış avukatlarımızın makaleleri bir araya getiriliyor. Yılda iki kez yayınlanan bu bülten yerli ve yabancı müvekkillerimiz başta olmak üzere ulusal ve uluslararası üniversitelere, yabancı değerleme kuruluşlarına ulaştırılıyor. Ülkenin son on senedir devam eden istikrarına bağlı olarak yabancı yatırımın Türkiye’ye akış ivmesinin devam edeceğini ön görüyoruz. Türkiye’nin istikrarlı bir yapısı var ve yabancı yatırımcılara umut veriyor. İlk altı ayda aralarında Hakan Plastik’in İsviçreli boru üreticisi Georg Fisher’a, Standard Profil ve Kamil Koç’un Actera Grubu’na, Aras Kargo’nun Avustur- 23 Temmuz - Ağustos - Eylül 2013 yılının ilk yarısında 1,2 milyar dolar değerinde 15 satın alma ve birleşme işleminde hukuki danışmanlık hizmeti verdiniz. 2013’ün ikinci yarısını nasıl değerlendiriyorsunuz, satın almalar ve birleşmeler devam ediyor mu? Temmuz - Ağustos - Eylül 24 röportaj : Cüneyt Yüksel « Fotoğraflar : Gülçin Akdöngel 2012 yılı satın alma ve birleşmeler yönünden nasıl geçti? YKK olarak 2012 yılını yaklaşık 3.5 milyar dolar değerindeki satın alma / birleşme işlemi ile tamamladık. 2013 yılı da aynı şekilde yoğun ve verimli geçiyor. Sosyal hayatında Cüneyt Yüksel nasıl biridir? Hobileriniz nelerdir, üye olduğunuz sosyal klüpler var mı? Her ne kadar çok yoğun çalışsam da aileme, arkadaşlarıma zaman ayırmayı ihmal etmiyorum. İş hayatında olduğu gibi sosyal hayatımda da pozitif enerji benim için çok önemlidir. Fırsat buldukça dostlarımla bir araya gelmeye, seyahatlere çıkmaya özen gösteririm. Aynı şekilde de ofisteki ekibimle de ofis dışında vakit geçirmeye ve onları daha yakından tanımaya önem gösteriyorum. Bunların haricinde ciddi bir araba merakım var. Oğlumla birlikte gerek Türkiye’de gerek yurtdışında araba fuarlarına katılıyorum. Seyahat etmekten en çok hoşlandığınız yer neresi? lerinden hoşlanıyorum. Ailece her kış mutlaka İsviçre’ye kayağa gidiyoruz. Ama tabi işlerimin yoğunluğundan dolayı uzun süreli seyahatlere çıkma imkanım olmuyor. Yazları ise fırsat buldukça Bodrum’daki evimize gidiyoruz. Sizin mesleğinizi seçmek isteyen genç arkadaşlara öğütleriniz nelerdir? Avukatlık dinamik olduğu kadar, prestijli bir meslek. Ancak her meslek de olduğu gibi avukatlık da ciddi bir sabır ve emek gerektiriyor. Bildiğiniz gibi, avukatlığın da çeşitli uzmanlık dalları var. O yüzden genç arkadaşlara önerim, öncelikle odaklanmak istedikleri dalı belirleyip daha sonra ellerinden geldiğince özenli çalışmalarıdır. Burcu Kızılhan Müdür Ben yaz tatillerinden ziyade kış tatil- Halkla İlişkiler Departmanı 25 Temmuz - Ağustos - Eylül ya’nın lider lojistik ve posta hizmeti sunan şirketi Austrian Post’a, Anadolu Endüstri Holding’in Abank’taki %70’lik hissesinin Commercial Bank of Qatar’a, Dentaş Kağıt ve Ambalaj’ın Mosburger’e, STFA Yatırım Holding’in Evrencik RES’in %50 oranındaki hissesinin satışının da aralarında bulunduğu toplam onbeş işlemde danışmanlık yaptık. Son olarak TMSF yönetimi altındaki Show TV’nin Ciner Holding tarafından satın alınmasında danışmanlık hizmeti verdik. 2013’ün ilk yarısında olduğu gibi ikinci yarısında satın alma ve birleşmelerin devam edeceğini ön görüyoruz. » teknoloji : Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi Gökçehan Demirkır Key Account Manager OBO Bettermann Temmuz - Ağustos - Eylül HİjyenHİjyen Standartları Standartları Gereğİ Gereğİ Paslanmaz Paslanmaz Çelİk Çelİk Kafes Kafes Kanalların Kanalların Önemİ Önemİ 26 teknoloji : Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi « • • • • Korozyona karşı yüksek koruma sağlamak Dezenfekte yöntemlerine imkân vermek Küf ve mantar oluşumlarını engellemek Toz ve kir birikimini engellemek Bu kriterlere uygun olarak dünyada yoğun olarak kullanılan malzeme paslanmaz çeliktir. Paslanmaz çelik ürünler, içerdikleri özel alaşım sayesinde korozyona karşı yüksek koruma sağladıkları gibi, küf ve mantar oluşumlarına da asla izin vermezler. Ayrıca yıkanabilir yapıya sahip olmaları sayesinde belirli aralıklarla düzenli olarak temizlenebildikleri için, kullanıldıkları yapıya uzun yıllar boyunca da rahatlıkla hizmet ederler. Gıda ve hijyen kuralları gereği paslanmaz çelik, yeni yapılan binalardaki GRM Kafes Kanal H:55 mm GRM Kafes Kanal H: 105 mm Genişlik Tel Çapı Taşıma Kapasitesi Tel Çapı Taşıma Kapasitesi 100 mm 3,9 mm 25 kg / 1,0 mt 4,8 mm 80 kg / 1,0 mt 200 mm 3,9 mm 25 kg / 1,0 mt 4,8 mm 80 kg / 1,0 mt 300 mm 4,8 mm 60 kg / 1,0 mt 4,8 mm 110 kg / 1,0 mt 400 mm 4,8 mm 60 kg / 1,0 mt 4,8 mm 110 kg / 1,0 mt 500 mm 4,8 mm 75 kg / 1,0 mt 4,8 mm 125 kg / 1,0 mt 600 mm 4,8 mm 75 kg / 1,0 mt - - kablolama tesisatında da özellikle tercih edilmekte ve hayatımızdaki yaygın kullanımını her geçen gün arttırmaktadır. Ham madde olarak pahalı olan paslanmaz çeliklerin, kablolama esnasında sıklıkla tercih edildikleri özel bir taşıma sistemi mevcuttur. Söz konusu taşıma sistemi (yaygın olarak bilinen adı ile Kafes Kanallar), belirli ölçülerdeki paslanmaz çelik tellerin birbirlerine perçinlenmesi metodu ile oluşturulan taşıma sistemleridir. Günümüzde, teknolojinin gelişimine uygun olarak üretilen yeni nesil kafes kanal sistemlerin taşıma kapasiteleri, neredeyse normal tipte kablo taşıma sistemleri ile denk değerlerdedir. Robot teknolojisi ve lazer kaynak metodu kullanılarak oluşturulan güçlü direnç noktaları sayesinde 125 kg’a varan taşıma değerleri sağlanabilmektedir. Tel kanalların sağladığı bir diğer avantaj, hava sirkülasyonuna izin vermeleri ve bu sayede taşıdıkları kabloların üzerinde toz birikimine olanak tanımamalarıdır. Bu husus özellikle hijyen standartları açısından çok büyük önem taşımaktadır. Tel kanalın müdahale edilebilir olması, temizlenebilmesi, nefes alması çok önemlidir. Bu sayede gerekli hijyen standartlarının karşılanması sağlanılabileceği gibi, zaman içerisinde kapalı tip kanalların içerisinde oluşabilecek böcek ve haşerat yuvalarının önüne geçilebilmesi de mümkündür. Paslanmaz çelik kafes kanallar tamamen hijyen standartlarına uyacak şekilde üretilmiş özel sistemlerdir. Dünya’da ve Avrupa’da hijyen standartlarının gerektiği alanlardaki kablo taşıma sistemlerinde, öncelikli olarak tercih edilmekte ve kullanılmaktadır. Kullanım ve üretim amacı kiri bloke etmek veya kapalı bir alanda birikmesine izin vermek asla değildir! Bu tarz eski çözümlerin zaman içerisinde yarattığı büyük sorunlar gözlemlendiği için kafes kanal sistemlerin ihtiyacının doğduğu unutulmamalıdır. Gökçehan Demirkır Key Account Manager OBO Bettermann 27 Temmuz - Ağustos - Eylül 2011 yılı, Avrupa standartlarına uyum süreci açısından ülkemiz için faydalı bir yıl olmuştur. Özellikle yılın son ayında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Avrupa Gıda Hijyen Yönetmeliği, yaşam kalitemizi yükseltmek adına yeni kuralları da beraberinde getirmiştir. Söz konusu yönetmelik uyarınca gıda, ilaç vb. imalat yapan tüm tesisler, üretim ve depolama alanları dâhil, kullanılan malzemelerin tamamında, aşağıdaki kriterleri sağlamakla görevlendirilmişlerdir. » hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu Merve Çıkrıkçıoğlu Avukat YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu Değerli Okurlar, Temmuz - Ağustos - Eylül 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda “şirketler topluluğu” başlığı altında yeni bir düzenleme yapılmıştır.. Buradaki amaç şirket ile topluluk arasındaki menfaat ihtilaflarının olumsuz sonuçlarının önlenmesi ve giderilmesidir. Bu sayımızda şirketler topluluğu kavramı ile getirilen yeniliklerden bahsedeceğim. 28 Şirketler topluluğu hakim (ana) şirket ile doğrudan ve dolaylı olarak bağlı (yavru) şirketlerden oluşmaktadır. Ticaret Kanunu’nun 195. Maddesi uyarınca, bir ticaret şirketi doğrudan yada dolaylı olarak diğer bir ticaret şirketinin: çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse yada kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa, Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tu- hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu « Bu durumda hakimiyet kriterlerini (i) pay sahipliği yoluyla, (ii) sözleşme yoluyla ve (iii) diğer yollarla olmak üzere üç başlık altında toplayabiliriz. Yukarıda sayılan haller dışında bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin hâkimiyetinin varlığına karine teşkil etmektedir. Dolaylı hakimiyet; hakim şirketin bir veya daha fazla sayıda bağlı şirket aracılığı ile bir diğer şirkete hakim olması olarak tanımlanmıştır. Bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini, altmışyedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda paylarına sahip olduğu veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye şirketine ve ilgili ticaret sicil müdürlüğüne yazılı olarak bildirir. Bildirimler ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Söz konusu bildirim ile tescil ve ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil, diğer haklar donar. Pay devirlerine ilişkin bildirimin yanı sıra, hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bu sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı şarttır. Hâkimiyet sözleşmesi, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nde “aralarında doğrudan veya dolaylı iştirak ilişkisi bulunmayan, bulunsa bile bu ilişkiden bağımsız ve soyutlanmış bir şekilde taraflardan birinin, sermaye şirketi olan diğerinin yönetim organına hiçbir şarta bağlı olmadan talimat verme yetkisini içeren sözleşme” olarak tanımlanmıştır. Hakimiyet sözleşmelerinin tescil ve ilânına ilişkin yükümlülük bir geçerlilik kuralıdır. Bu suretle hakimiyet sözleşmenin yazılı olarak yapılması zorunluğu öngörülerek ilişki kayıt altına alınmak ve kamuya tanıtılmak istenmiştir. Bağlı ve hâkim şirketlerin raporları Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde, şirketin hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri hakkında bir rapor düzenler. Raporun içeriği Ticaret Kanunu’nun 199. maddesinde detaylı olarak belirlenmiştir. Rapor, doğru ve dürüst hesap verme ilkelerine uygun olmalıdır. Bağlı şirketler hakkında bilgi alma Hâkim şirketin her pay sahibi genel kurulda, bağlı şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirket- lerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri, yaptıkları işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesini isteyebilir. Sorumluluk (i) Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması Yeni Kanun, bağlı şirketteki, Topluluğa dahil olmayan pay sahiplerini, çeşitli dava hakları ve diğer mekanizmalarla korumuştur. Bunlar arasında, topluluk dışındaki pay sahiplerinin paylarını hakim ortağa satarak bağlı şirketten ayrılmaları (sell-out) olanağını öngören hükümler de vardır. Pay sahipleri ile şirket alacaklılarına tanınan dava hakları, bağlı şirketin kayıplarının belli bir süre içinde telafi edilmesine ilişkin yeni açılımlardır. Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez; meğer ki, kayıp, o faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirilsin veya kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı tanınsın. Denkleştirme, faaliyet yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hâkim istem üzerine veya re’sen somut olayda hakkaniyete uygun düşe- 29 Temmuz - Ağustos - Eylül tabiliyorsa, birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirkettir. Bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise, Ticaret Kanunu’ndaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. » hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu cekse, tazminat yerine bu maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay sahiplerinin paylarının hâkim şirket tarafından satın alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözüme karar verebilir. Alacaklılar, şirket iflas etmemiş olsa bile, şirketin zararının şirkete ödenmesini isteyebilirler. Temmuz - Ağustos - Eylül Kayba sebebiyet veren işlemin, aynı veya benzer koşullar altında, şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten ve tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya yapılmasından kaçınılabileceğinin ispatı hâlinde tazminata hükmedilemez. Hâkimiyetin uygulanması ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket bakımından 30 açıkça anlaşılabilir haklı bir sebebi bulunmayan, birleşme, bölünme, tür değiştirme, fesih, menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas sözleşme değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul kararına red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri; hâkim teşebbüsten, zararlarının tazminini veya paylarının varsa en az borsa değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa, gerçek değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas alınır. Tazminat veya payların satın alınmasını istem davası, genel kurul kararının verildiği veya yönetim kurulu kararının ilan edildiği tarihten baş- layarak iki yılda zaman aşımına uğrar. Yukarıda öngörülen dava açılınca, davacıların muhtemel zararlarını veya payların satın alma değerini karşılayan tutardaki paranın teminat olarak, mahkemece belirlenecek bir bankaya mahkeme adına yatırılmasına karar verilir. Teminat yatırılmadığı sürece genel kurul veya yönetim kurulu kararına ilişkin hiçbir işlem yapılamaz. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen davaların kötü niyetle açılması hâlinde davalı, uğradığı zararın müteselsilen tazmin edilmesini ve mahkemeye teminat yatırılmasını davacılardan isteyebilir. Bağlı şirketin yöneticileri, bu madde hükümleri dolayısıyla pay sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek sorumluluklarının tüm hukuki sonuçlarının, bir sözleşme ile üstlenmesini hâkim teşebbüsten isteyebilir. hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu « Talimat: Bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse, hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Bağlı şirketin organları talimata uymak zorundadır. Ancak bu zorunluluğun üç istinası söz konusudur: (i) Bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan, (ii) varlığını tehlikeye düşürebilecek olan veya (iii) önemli varlıklarını kaybetmesine yol açabilecek nitelik taşıyan talimat verilemez. Bağlı şirketin organlarının şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumsuzluğu: Bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek ilgililer, talimatlara uymaları nedeniyle, şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar. Şirket alacaklılarının dava hakkı: Hâkim şirket ve yöneticilerinin, verdik- leri talimatlar dolayısıyla bağlı şirkette oluşan kayıp, o hesap yılı içinde, denkleştirilmediği veya zamanı ve şekli de belirtilerek şirkete denk bir istem hakkı tanınmadığı takdirde, zarara uğrayan alacaklılar hâkim şirkete ve onun kayıptan sorumlu yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat davası açabilirler. Davalılar, krediden ve benzeri sebeplerden kaynaklanan alacaklarda, davacının, denkleştirmenin yapılmadığını veya istem hakkının tanınmadığını bilerek söz konusu alacağı doğuran ilişkiye girdiğini veya işin niteliği gereği bu durumu bilmesi gerektiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilirler. modern şirketler hukukunu temellendiren şeffaflık ilkesinin gerekliliği yerine getirilmiştir. Yeni düzenleme ile önemli bir kanun boşluğu doldurulmuş ve önemli bir ihtiyaca cevap verilmiştir. Bu hükümlerle: Yeni Kanun, bu raporların kamuya açıklanmamasını, sadece sonuç bölümünün yıllık faaliyet raporuna alınmasını öngörerek gizliliğe tam anlamı ile uymuştur. Kontrol altında tutan hâkim (ana) şirket ve kontrol altında bulunan bağlı (yavru) şirket kavramları açık tanımlara kavuşmuş ve bunların hukuki konumları ile ilişkilerinin düzeni belirlenmiştir. Hâkim ve bağlı şirket konumlarına sahip şirketlerin bunu kamuya açıklamaları öngörülerek Hâkim ve bağlı şirket ilişkilerinin bu her iki şirket yönetim kurulunca her yıl bir rapora bağlanması zorunluluğu öngörülmüştür. Böylece bu şirketlerin yönetimlerinin ilişkinin sonuçları hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmaları sağlanmıştır. Bu bilgi ile yönetim kurulları bağlı şirketin durumunu daha iyi göreceklerdir. Anılan raporla, yönetim kurulları şirket temelinde kayıpları ve kazançları açıkça belirleyebilecek ve kararlarını bilinçle alacaklardır. Merve Çıkrıkçıoğlu YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı 31 Temmuz - Ağustos - Eylül (ii) Tam hâkimiyet hâlinde » seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö Bahadır Gümüşoğlu COO Temmuz - Ağustos - Eylül Güney İsviçre-Cenevre, Lozan, Montrö 32 seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö « Pont des Bergues köprüsü, arkada görülen Cenevre nin sembollerinden water jet ve Pont du Mont Blanc. Yeniyılı Cenevre’de kutlamanın yararları saymakla bitmez. Bir kere neredeyse pahalı markalara ait tüm dükkanlar 3 veya 6 Ocak’a kadar kapalı olduğundan, hasar en aza iniyor. Kayak merkezi olmadığından, kış ayında aşırı bir yoğunlukta yok. Türk Hava Yollarının İstanbul-Cenevre direkt seferi var ve yaklaşık üç saat onbeş da- kikalık bir uçuşla ulaşabilirsiniz. Ayrıca Cenevre, yılbaşı üzeri neredeyse İzmir kadar ılıman, yürüyerek şehrin güzelliklerini hala yaşayabilirsiniz. Cenevre yürüyerek gezilmesi gereken bir kent, dolayısıyla otel seçiminiz göle, Old Town’a yakın olmalı.Rhone nehrinin göle birleştiği noktadaki Pont du Mont-Blanc köprüsü civarında, Kempinski ayarında oteller olduğu gibi, gayet yeterli 4 yıldızlı çok sayıda otel bu şartı sağlıyor. Bu bölgeden , göl kıyılarında gezi yapan tarihi (6070 yaşlarında, çok iyi refit edilmiş) gemilerin kalktığı limana 5 dakikada, Lozan Montrö yönüne gidebileceğiniz Cornavin tren istasyonuna 10 dakikada yürüyerek ulaşıyorsunuz. Cenevre’de ilk günü , şehri dolaşarak geçirmenizi öneririm. Rhone nehri üzerindeki köprülerin her biri ayrı güzel, her defasında farklı birinden geçerek eski şehir tarafına ulaşmak lazım. Pont du Mont Blanc’dan geçerken, Cenevre’nin sembollerinen büyük fıskiyeyi (Jet d’eau) göreceksiniz. Bu fıskiye ilk defa 1886’da, su şebekesinin emniyet sübabı olarak, şebekenin basıncı kullanılarak yapıldığında, suyu 30 metreye ulaştırabiliyormuş. Sonra da kattığı estetik değer farkedilerek, 1891’de suyu 90 metreye çıkaran pompalı hale getirilmiş ve nihayet 1951’de daha güçlü pompalarla şu anki 140 metre fıskiye yüksekliği elde edilmiş. Gece ve gündüz şehrin heryerinden keyifle izlenebiliyor. Köprüden eski şehir merkezi tarafına geçtiğinizde, göl kenarında İngiliz bahçeleri ve içinde peysajla bütünleşen çiçek saati (Floral Clock) var, 1955’te yapılan bu saat mevsime uygun çiçeklerle sürekli yenilenerek varlığını sürdürüyor. Buradan hızlıca geçip göl kenarını izleyerek, water jete uzanan ince servis yolundan, saatte 200 km hızla fışkıran suyun yakınına kadar ulaşabilirsiniz. Yol boyunca, dünyaca ünlü giyim ve saat markalarının binalarını 33 Temmuz - Ağustos - Eylül Çocuklu aileler iyi bilirler, önceleri çocukların uyku saati, sonraları eğlenme tarzı ve çevre farklılığı derken, ailece yılbaşı kutlamaları uzunca bir süre zahmetli olur. Eşim ve iki kızımla geçen 20 yılın ardından, küçüklerin yuvadan uçmasıyla karı-koca başbaşa kalınca, yılbaşı tatillerini tekrar iki kişilik gezi fırsatlarına çevirdik. Bu gezilerde anafikir, birkaç günlük çevre tanıması ardından yılbaşı gecesi keyifli bir yemek ve geceyarısı da şehir meydanlarında kalabalığa karışıp geceye programsız devam etmek oldu. Newyork, Nice, Rodos, Sakız derken 2013 yılbaşında rotayı Güney İsviçre, Cenevre merkezli , Lake Geneva çevresi olarak belirledik. » seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö Jet d’Eau Temmuz - Ağustos - Eylül ve vitrinlerini peşpeşe göreceksiniz. Göl kenarına dik yollardan birine girerek eski şehre yöneldiğinizde ise, en yenisi 200 yıllık binalardan oluşan şehir manzarasının, nasıl en az doğa kadar etkileyici olabildiğini farkediyorsunuz. Biraz yokuş ve merdiven çıkarak, eski şehrin kalbine ulaştığınızda, Bourg de Four meydanındaki cafelerden birinde mola verip, tarihi çeşme –meydan-adalet sarayı (Palais de Justice,yapım yılı 1707) atmosferinde bir kahve içmenizi (ben bir de sigara yaktım, açık havada yasak yok) ve yakındaki dükkanlardan ünlü İsviçre çikolatası alışverişinizi yapmanızı öneririm. Burada oturuken duyacağınız, yakındaki Saint Pierre katedralinin melodik çan sesleri sizi o yöne davet edecek. Katedrali ve önündeki meydanı kısa bir 34 ziyaret ettikten sonra, bir ara sokaktan Maison Tavel (Tavel evi)e ulaşacaksınız. 1100 yılı civarında yapıldığı söylenen bu taş bina, 1334 te bir yangın geçirmiş, Tavel ailesi tarafından yenilenilerek takibeden 600 yıl boyunca Cenevre’nin güçlü ailelerini barındırmış ve 1986 da son restorasyonunun ardından müzeleştirilmiş ve ziyarete açılmış. Güzel İzmirim de daha çocukluğumda içinde oturulduğunu bildiğim taş yalıların nasıl yıkılarak apartman seddi haline getirildiğini görmüş birisi olarak, bin yıllık bina ve azıcık daha genç komşuları arasında, utançla karışan bir keyif alarak dolaştım. sayısız çeşme, müze ve tarihi yönetim binalarını görmek mümkün. Otele dönüş yolunda, farklı bir köprüden geçerek Rhone’nin diğer tarafına geçip, nehir gezi gemileri iskelesine yaklaştığınızda, güzel bir yemeği hakkettiğinizi düşünmeye başlarsınız. Tam bu noktada, göl manzaralı sevimli bir Swiss restoran sizi bekliyor. İsviçre denilince, adım başı peynir fondü bulacağımı düşünmüştüm. Oysa hemen her kafe de cikolata fondü olmasına karşın, cheese fondue bulmak mümkün olmadı; burada bulunca şarap ve kurutulmuş et eşliğinde, üstelik ikincisini de sipariş ederek yorgunluğu attık. Maison Tavel civarında kısa bir yürüyüş daha ve şehrin en yüksek noktasına ulaşacaksınız. Buradan şehrin eski duvar ve kapılarını , yol boyunca Yemeği hazmetmek için, Quai de Mont Blanc boyunca, tamamı göl kenarında 3-4 kilometrelik bir yürüyüşle botanik parkına ulaşabilirsiniz. Yol seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö « deyse her yarım saatte kalkan gayet konforlu trenlerden birine binerek hem yorulmadan hem de yol boyunca manzaranın tadını çıkararak kırk dakikada Lozan ve devamında yarım saatte Montreaux ye ulaştık. Her iki şehrin de, bildiğiniz gibi Cumhuriyet tarihimizde önemli yerleri var. Bu küçük şehirlerde kısa yürüyüşler yapabilirsiniz, özellikle Montreaux neredeyse bir sahil kasabası havasında.. Göl kenarında bir yürüyüş ve kahveden sonra, alışveriş için girdiğimiz dükkanın sahip ve çalışanlarının Türk oluşu, girişimciliğimizi burada da hatırlattı. boyunca bir yanda göl ve sayısız kuğular, ördekler, diğer yanda tamamen bakımlı, içlerinde yaşanılan yüzlerce yıllık taş binalar, şehir-insan-doğanın nasıl bir arada olabildiğini size gösterecek. Botanik parkında, bitkiler kadar ,güzel heykeller ve korkusuzca yanınıza yaklaşan renk renk kuşlar göreceksiniz. Günün sonunda otele dönüş ve dinlenme zamanı, er- tesi gün biraz şehir dışına çıkacağız. İkinci gün için, Lozan, Montreaux ve Castle, Chillon programı yapmış ve bunun için otomobil kiralamayı düşünmüştük. Ancak ilk gün konuştuğumuz insanlar, bu parkuru trenle yapmanın daha keyifli olduğuna bizi ikna etti. Gerçekten de, otelden 10 dakikalık bir yürüyüşle ulaştığımız Cornavin garından Montreaux yönünde, nere- Montreaux’den, taksi veya otobüsle 10 dakikada Chillon kalesine ulaşılıyor. Burası mutlaka görülmesi ve uzunca gezilmesi gereken bir yer. 1100 yılları civarında Sion rahiplerince yaptırılan şato, 12 ve 16. Yüzyıllar arasında Savoy kontlarının kalesi olmuş. Bu süre içerisinde, kontların çevre köylülere zulmettiği, bodrumdaki hapishane ve işkencehanelerin çok insan ağırladığı biliniyor. Bu yıllar, Lord Byron’ ın Chillon mahkumu şiirine konu olduğu gibi, Jean-Jacques Gölün sakinleri, binlerce kuğu gece ve gündüz size yanaşıp yiyecek isteyebilir. 35 Temmuz - Ağustos - Eylül Floral Clock (Horloge Fleurie) » seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö Temmuz - Ağustos - Eylül Old town yolundaki eski binalar. Maison Tavel, bin yaşında bir taş bina. 36 seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö « Rousseau , Victor Hugo ve Alexander Dumas gibi yazarlara da ilham kaynağı olmuş. Daha sonrasında ise, Bern kantonu tarafından ele geçirilerek günümüze gelmiş. 1819. Yüzyıllarda askeri cephanelik ve hapishane olarak da kullanılmış. Birbirine geçişli 25 civarında bölmeden oluşan kale, yaşayan bir müze gibi. Üst katlardaki yaşam mahallerindeki eşyalar, banyolar, duvar ve tavan işlemeleri, silahlar (arbaletler, kılıçlar, top ve tüfekler birer sanat eseri) ayrı ayrı incelenmeye değer.. Bodrum katta ise, hava daha kasvetli; şarap mahzenlerinin ardından zindan ve işkence odaları görülüyor. Duvarlarda mahkumların kazıdığı resimler ve bağlandıkları halkalar halen yerli yerinde duruyor. Avlusu ise daha sevimli, hele biz yılbaşı günü gittiğimizden, kurulan yılbaşı ağacı ve sunulan sıcak şarapla oldukça keyifli idi. İkinci günün gecesi yılbaşı olduğundan, yine trenle yaptığımız dönüşün ardından otelde biraz dinlenmek şart oldu. Sonra malum hazırlık, yemek kıyafeti, yemek ve şarap derken gece yarısına doğru tekrar rahat kıyafetlere kavuşup kendimizi göl kenarına attık. Kent meydanlarında, kalabalığa karışıp zulada ki şampanya ve atılan havai fişekler eşliğinde yeni yılı karşılamak zaten keyifli idi, bir de devamında uğradığımız bir barda Tarkan şarkısıyla dans eden gençleri görünce, 2013’ün keyifli geçeceği onaylanmış oldu. Gezinin en mutlu anı, kurutulmuş et, şarap vee cheese fondue! Göl gezisini mutlaka tavsiye ederim. Kıyı boyunca bağlar, yeşilden Montreaux sahil şeridinde güzelim binalar... 37 Temmuz - Ağustos - Eylül Üçüncü ve son gün, gölü bir de denizden turlamayı düşünmüştük. Bu konu da seçenekler hayli zengin. Cenevre kent civarını 45 dakikada dolaşan turlar olduğu gibi, akşama ve Montreaux’a kadar uzanan programlar da mümkün. Biz 3 saat civarında, gölün batı kıyısını dolaşan bir gemi bulduk. Hava yağmurlu bir de yılbaşı ertesi olunca, yer bulmakta zorlanmadık (kaptan dahil 10 kişi idik). » seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö Chateau de Chillon avlusu, yılbaşı çamı ile keyifli olmuş. Chillon kalesi şarap mahzenleri Chillon Kalesi (Chateau de Chillon) Temmuz - Ağustos - Eylül zor seçilen evler ve köyler, neredeyse her köyün küçük marinaları ve arkada Mont Blanc manzarası, iki gündür koşturarak yaptığımız gezilerin ardından, yorgun kemiklerimize ilaç oldu. Gemiden inince, CERN’i ziyaret etmeyi istemiştik ama bunun için günler öncesinden randevu almak gerekiyormuş, gidemedik. Mutlaka görmek isteyenleri, yola çıkmadan bu konuyu 38 halletmeleri için buradan uyarıyorum. Böylece yarım günümüz boşalınca, tüm müzeler de kapalı olduğundan, kalan vakitte yine Place du Bourgde-Four cafelerinin ve şehrin tarihi ve dingin atmosferinin tadını son kez çıkarma şansımız oldu. Dönüş için havaalanının yolunu tutarken, her güzel yerden ayrılırken tekrarladığımız; “en kısa zamanda yine gelelim” sözüyle, Cenevre’nin temiz, bakımlı ve tarihi sokaklarına muhtemelen son kez veda ettik. Bahadır Gümüşoğlu COO seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö « Gezinin sonunda biraz sakinlik... Yılbaşı sabahı Place du Bourg-de-Four. 39 Temmuz - Ağustos - Eylül Ve yılbaşı , gecenin sonu... » sanat : Leonardo da Vinci Temmuz - Ağustos - Eylül Atakan Naçar Grafik Tasarım Uzmanı Halkla İlişkiler Departmanı 40 Çalışmalarıyla bilimadamı olarak kabul edilmeyen fakat bir sanatçı olduğu herkes tarafından kabul gören, döneminin en önemli düşünürü, mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı, botanisti, jeologu, kartografı, yazarı, ressamı... olan Leonardo da Vinci; rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehalarından ve sanatçı- larından biridir. Evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya gelen ve döneminde evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğundan üniversite öğrenimi görme şansı olmayan Da Vinci, eserlerini beğenmesiyle dönemin ünlü ressam ve heykeltıraşı Andrea del Verrocchio’nun atölyesinde çırağı olarak çalışmaya başlamıştır. Yıllarca İtalya’da seyahat etmiş, Milano Dükü Sforza da dahil olmak üzere pek çok kişi için pek çok alanda çalışmış ve çoğu eserini yarım bırakmıştır. İnsan- lık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için 1503’te çalışmaya başladığı söylenen Da Vinci, 2 Mayıs 1519’da Amboise’daki evinde kralın kollarında can verdiği rivayet edilir (67 yaşında). Çoğu insanın bildiği Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği da Vinci’nin en tanınmış yapıtlarıdır. Atakan Naçar Grafik Tasarım Uzmanı Halkla İlişkiler Departmanı sanat : Leonardo da Vinci « Mona Lisa Vitruvius Adamı (Vitruvius Man) 41 Temmuz - Ağustos - Eylül Son Yemek (The Last Supper) » yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! Eser İnce Skipper “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! Saner Gülsöken Temmuz - Ağustos - Eylül Geçen sayıda başladığımız deniz ve yelken fotoğrafçılığı konulu röportajlarımıza bu sayıda Saner Gülsöken ile devam etmek istiyorum. Fotoğrafçılığın yanında pek çok özelliğe sahip, devamlı birşeyler üreten, tercihlerini olması gereken gibi değil, gönlünce belirleyen kıskanılası bir insan. Sohbeti öyle derindir ki, her muhabbette 42 farklı bir yönünü keşfedersiniz... Arada kıs kıs güler ve ardından espiriyi patlatır, ufak tefek olduğuna aldanmayın, kocaman yüreğiyle eser geçer! Yazarlık vasfı da olan Saner’ i kendi anlatımıyla okurken, birbirinden güzel fotoğraflarıyla keyifleneceğinizi ümit ediyorum. yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! « Şipşakçılık günleri çocukken başlıyor! Ortaokuldaydım. Bir gün amcam, elinde şipşakçılık günlerinden kalma makinesiyle çıkageldi ve makineyi abim ile bana hediye etti. Benim için fotoğrafla beraber geçen günlerim bu tarihten itibaren başladı. Sonra annemi, yalvar yakar razı edip, evdeki kileri karanlık oda haline getirdik, ama ne karanlık oda: 2 kişinin birlikte içeri belirmeye başlayan görüntünün heyecanı. Şu an bunları anlatırken bile içim ürperiyor, aynı heyecanı duyuyorum neredeyse. Yeniden bir karanlık oda kurup dijitalden analoğa mı geçsem acaba? Başlangıç böyle oldu, sonrasında kumbaralar kırılıp yeni makineler, objektifler, filtreler alınmaya başlandı. Ağırlıklı olarak gezi fotoğrafları çekiyordum o yıllar. Üniversiteye ge- okumuştum ve bunu da uygulamak gerekiyordu. Ama ancak 3 yıl dayanabildim, sonrası biraz turizm biraz ticaret zaman aktı geçti. Fotoğraf hep vardı ama büyük şehri terk edip Bodrum’a yerleşene kadar ön plana pek çıkamadı. Bodrum yıllarımın başında o zaman yeni kurulan Yacht-Türkiye dergisinden gelen ‘Bodrum Muhabirliği’ teklifini hiç düşünmeden kabul ettim ki, o zaman bir marangoz atölyesini yönetiyordum. YT ile çalışmaya Bodrum 2009 lip elim kalem tutmaya başlayınca da fotoğrafların yanına yazılar geldi ya da yazıların yanına fotoğraf, hangisini tercih ederseniz. Sonra gezi dergileri gündemime girdi; Önceleri merakla okuyordum sonraları serbest fotoğrafçı/yazar olarak bunlarla çalışmaya başladım. Askerlik ve sonrasında para kazanma gerekliliği fotoğrafa olan ilgimi azaltmadı ama ayırdığım zamanı kısalttı. Lise yıllarında ‘dolduruşa’ gelip, üniversitede mühendislik başlamamla birlikte (daha öncesinde de farklı deniz kültürü dergileri ile çalışmış yelken yarışlarında fotoğraf çekmiştim) düzenli olarak yelken yarışlarını da izlemeye başladım, hatırladığım kadarıyla tarih 2007 olmalı. Şu an ise Motor Boat & Yachting dergisi ile birlikte çalışmaktayım. Yarış fotoğrafçılığı olmadan olmaz! Denize yakın olmak için büyük şeh- 43 Temmuz - Ağustos - Eylül girmesi için Nadia Comaneci’ ye taş çıkartan hareketler yapmamız gerekiyordu ve içerde sadece birimiz agrandisörün başına geçebiliyordu. Yine de şahane keyifli günler ve çalışmalardı onlar; Şimdilerde fotoğraf çekmeye başlayan arkadaşların pek çoğunun ismini bile duymadığı aletler, eczacı titizliği ile hazırlanan kimyasallar, kırmızı ışıkta yapılan çalışmalar hele agrandisör ile pozlama yapılan fotoğraf kağıdını birinci banyoya attığınızda » yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! Temmuz - Ağustos - Eylül ri, üstelik bozkır Ankara’yı bırakıp Bodrum’a yerleşmiş biriyim. Deniz, tekneler ve yelken benim için çok önemli, içinde-üstünde olmadan yapamıyorum. Diğer yandan deklanşöre basmak bambaşka bir tutku hele sonuçlar istediğin gibi çıkıyorsa ‘tadından yenmez’ bir hal. Bu ikisini birleştiren yelken yarışı fotoğrafçılığını nereye koyduğumu anladınız sanırım. 44 Yelken yarışı fotoğrafçılığının en önemli noktalarından biri yarışın içinde olup yarışan teknelere güvenlik koşulları elverdiğince yakın olmaktır. Yarış koşullarını, teknelerin birbiriyle çekişmesini, ekip uyumunu, yaşanan zorluk ve -aman uzak olsun- aksilikleri belgelemek için bizlerin yarışan teknelere yakın seyredebilecek manevra kabiliyeti fazla ve hızlı teknelerde olmamız, böyle teknelerde fotoğraf çekmenin büyük zorluğuna karşın her daim tercih ettiğimiz bir şeydir. Bodrum’da yaşadığım için, ağırlıklı olarak BAYK, Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ve MIYC, Marmaris Uluslararası Yat Kulübü yarışlarını takip ediyorum. Yarışlarda kulüpler bizlere ellerinden geldiğince özenli davranıyor, çok güzel ağırlıyorlar. Ancak BAYK son 3-4 yıldır bizleri koca bir gulet ile yarış parkuruna çıkarıyor ve -kendi adıma söyleyeyim- her seferinde kaçırılmış fotoğraflarla geri dönüyorum, tabii ki çektiğim fotoğraflardan yeterince tatmin olmamış ve mutsuz. MIYC yarışlarında büyük bir tekne ile çıkıyoruz ama zaman zaman altımıza bir küçük bot veriyorlar. yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! « 45 Marmaris 2009 Temmuz - Ağustos - Eylül Marmaris 2009 » yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! Buradaki sorun ise bu bota 1 en fazla bir fotoğrafçının binebiliyor olması, anlayacağınız yarış süresince bu botu dönüşümlü olarak kullanmamız gerekiyor. Kendi olanaklarımızı yaratmak demek, böyle bir bota sahip olmak, bota benzin koymak ve kullanacak usta birisini de dümene geçirmek gerek. Bunların toplamı maddi olarak, değil gülünesi teliflerle çalışan bizleri, çalıştığımız dergileri bile aşıyor. Okuyucularınız yelken yarışlarında çektiğim fotoğrafları Motor Boat & Yachting dergisinde ve bana ait olan www.sailfoto.com adresinde görebilirler. Ve tabii ki facebook sayfalarım var. Ayırın develeri! Bodrum 2008 Ağırlıklı Olarak ‘belgesel fotoğraf’ çalışıyorum, yaptığım ve yapmaya çalıştığım projeler bu yönde. Mesela en az 200 yıllık bir geçmişi olan ve bir çok kişinin hakkında hiçbir şey bilmeden olumsuz sözler ettiği ‘deve güreşleri’ ile ilgili bir kitabım var. Üç yıllık bir çalışmanın ürünü bu kitap deve güreşleri hakkında her şeyi kapsıyor ve tabii fotoğraf ağırlıklı bir çalışma. Öncelikle en önemsediğim ‘Ayırın Develeri’ kitabıma büyük kitapçılarda veya internet üzerinden satış yapan kitap sitelerinden ulaşabilir, konuya ilgi duyanlar. Ayrıca yakın zamanda yayına girecek www.sanergulsoken.com web sayfasından çektilerim ile ilgili genel bir izlenim edinilebilir. Temmuz - Ağustos - Eylül Mühendis olsanda, para kazanmanın başka yolları var! Meslek kelimesinin tanımı sözlüklerde;İnsanın yaşamını sürdürebilmek için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim, çalışmayı gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı ünvanın adı olarak geçmekte. Bu doğrultudan bakarsak; bir zaman mühendis idim, sonra ticaret yaptım. Arkasından tekne bakım ustalığım ve marangozluğum geldi, şimdi ise fotoğrafçı ve yazarım. Ancak daha önce de sözünü ettiğim gibi fotoğraf ve yazı işleri maddi olarak insanı zora sokan işler, 46 Çanakkale/ Çan 2008 yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! « olarak kiraladığım 20 metrelik Bodrum yapımı bir ayna kıç teknem var, ben de bunun için tur organizasyonları yapıyorum. Facebookta ‘Bizim Mavi Yolculuk’ olarak ulaşabilecek bu mavi yolculuk organizasyonları, sıradan mavilerden biraz olsun farklı. Tekneme binenler, şahane koylarda masmavi sularda yüzmenin, çok güvendiğim aşçım Siyami’nin tadına doyulmaz yemeklerini yemenin yanı sıra, teknede düzenlenen workshoplarda bilgilerini artırabilecekler. Yücel Hoca’dan Osmanlıca, tanınmış Bodrum 2012 yönetmenlerimizden senaryo yazma teknikleri öğrenip; fotoğraf bilgilerini arttırmak isterlerse benim ve diğer bilinen fotoğrafçılarının bilgilerini bir hafta boyunca sömürebilecekler. Okuyucularınızdan; Gökova’nın güzelim koylarından birinde yapılacak mozaik çalışmasında benim de bir katkım olsun isteyenler ya da ben ‘yaratıcı yazma teknikleri’ konusunda bir şeyler öğrenmek istiyorum diyen olursa, başvuracakları kişi ben olacağım kısa bir süre sonra... Saner’ in samimi yazısını her zaman kafamı kurcalayan bir soruyu sorarak tamamlamak istiyorum! Fotoğrafçı mı? Fotoğraf sanatçısı mı? Bence, olay sanat kavramında düğümleniyor. Burada uzun tanımlar veya akademik sözler yerine tek bir cümle etmek isterim: Bir kişiye sanatçı olduğunu toplum söyler, sanatçılık kartvizite yazılan bir unvan olamaz. ... diyor... İster mühendis, ister fotoğrafçı ol.... veya yazar, kaptan veya her neyse.... hiçbir kaygı taşımadan istediğin şeylere yüreğinle sarılıyorsun ya... Dileğim Gökova’da yapılacak mozaik çalışmasında hepimizin katkısı olsun, öyle bir sinerji oluşsun ki, katledilmesi planlanan bu cennet koylarda kötü niyetli insanlar kötü emelleriyle boğulup gitsin.... Teşekkürler Saner birkez daha! İyi ki varsın... Bodrum 2008 Eser İnce Skipper 47 Temmuz - Ağustos - Eylül maalesef bu Türkiye için geçerli bir durum. Yelken yarışlarına katılan ve bir çoğu arkadaşım olan yelkenciler bile bilmez ama denizde ve yelkende oldukça bilgiliyimdir. Hayatıma maddi katkı sağlayan işlerden biri de özellikle kış aylarında yaptığım uzun tekne transferleri olmakta, bu güne kadar yurt dışından satın alınan pek çok tekneyi sahibine sapasağlam ulaştırdım. Bu yıl deniz sevgimi, denizciliğimi ve turizm bilgimi kullanarak, ‘mavi yolculuk’ işine başladım. Henüz kendime ait bir teknem yok ama yıllık Temmuz - Ağustos - Eylül » basında biz 48 49 Temmuz - Ağustos - Eylül basında biz « Temmuz - Ağustos - Eylül » basında biz 50 51 Temmuz - Ağustos - Eylül basında biz « » AE Ailesi’nden İTÜ’den A. Medih Ertan’a 30. Yıl Şerefine Onur Plaketi Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarından İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi 24-25 Mayıs’ta düzenlenen İTÜ Günü’nde buluştu. Bu sene 240. yılını kutlayan İstanbul Teknik Üniversitesinin bu özel gününde İTÜ mensupları ve İTÜ’ye sene içerisinde bağışta bulunan kişiler ve kurumlar ödüllendirildi. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İTÜ Günü Etkinliklerinde 20. ve 30. yıllık meslek hayatlarını geride bırakmanın mutluluğuyla etkinliğe katılan eski mezunlar İTÜ Gününde ödüllerini aldılar. Temmuz - Ağustos - Eylül Düzenlenen etkinlikte AE Arma-Elektropanç Yönetim Kurulu Üyesi A. Medih Ertan’a İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi dekanı Prof. Dr. Ömer Usta tarafından 30. Yıl şerefine plaket takdim edildi. İTÜ 240.yıl etkinlikleri geleneksel İTÜ Günü yemeği ile devam etti... 52 AE Ailesi’nden « İTÜ’de Dereceye Giren Öğrenciler Ödüllendirildi Teklif Departmanı Müdürümüz Tuğba Yüksel; İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi’ni yüksek dereceyle bitiren ilk 3 başarılı öğrenciye ödüllerini takdim etti. Para ödülü alan öğrencilerin mutlukları gözlerinden okunuyordu. Bölüm birincisi, Ertuğrul Yeşilbağ: “Ödülünüz için AE Arma-Elektropan’a çok teşekkür ederim, bu parayı eğitim masraflarımı karşılamak için kullanacağım; bundan sonraki hedeflerimden birisi de AE Arma-Elektropanç ailesine katılmak” dedi. 53 Temmuz - Ağustos - Eylül AE ailesi olarak ödül alan Ertuğrul Yeşilbağ, Tuğba Uysal ve Alican Yıldız’ı başarılarından dolayı tebrik ediyoruz. » AE Ailesi’nden Ali Serim ve İnci Döndaş’ın Kitabı Raflarda Yerini Aldı AE Arma-Elektropanç strateji danışmanı Ali Serim ve İnci Döndaş’ın kaleme aldığı kitap Osmanlı hanedanının kadınlarını anlatıyor… Kitap geçtiğimiz Eylül ayının 7sinde raflarda yerini aldı... Osmanlı hanedanı üyeleri, 1924 yılında yurtdışına çıkarıldılar. Simplon Ekspresi ile İsviçre’ye ya da vapurla Beyrut’a giden aile üyeleri, zaman içinde Fransa, İsviçre, Beyrut, Mısır, İngiltere, ABD hatta Brezilya gibi farklı ülkelere dağıldılar. 1952 yılında kadınlara, 1974’te erkeklere verilen Türkiye’ye dönüş izniyle bazıları ülkeye döndüler, diğerleri ise yaşadıkları ülkede kalmayı tercih ettiler. 1924’te Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan, dönüş izni çıktığında ülkelerine kavuşan aile üyelerinden pek çoğu artık hayatta değilse de onların çocukları ve torunlarından birçoğu dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamlarını sürdürüyorlar. İnci Döndaş ile Ali Serim, Osmanlı ailesinin 12 kadın üyesiyle röportaj yaptılar. Onlardan sürgünden sonra ailelerinin neler yaşadığını, hanedana mensup olmanın hayatlarında neleri değiştirdiğini dinlediler. Birbirinden farklı kader çizgileriyle de olsa, yaşam öykülerinde sürgünün izini sürdüler. Hürrem Sultan’ın Torunları, bu toprakların hüzünlü hikâyelerinden birini 12 kadının ağzından anlatıyor. Kitabın önemli özelliklerinden biri de, 2012 yılında hayata veda eden Neslişah Osmanoğlu’nun son röportajlarından birini içermesi. Hızla Büyüyen AE’de Adresler Yenilendi Türkiye’nin en büyük teknik müteahhitlik firması AE Arma-Elektropanç’ın Moskova ve Abu Dabi şubeleri artık yeni adreslerinde hizmet vermeye devam edecek. Temmuz - Ağustos - Eylül Moskova Şube Adresi “Grand Setun Plaza” İş Merkezi, Gorbunova Sokağı No;2 /204, Ofis B-408, Moskova - Rusya Federasyonu 54 AE Ailesi’nden « 55 Temmuz - Ağustos - Eylül Abu Dabi Şube Adresi Siemens Tower 12th Floor - Flat 12O1 Electra Street P.O. BOX: 111246, Abu Dabi – B.A.E. » AE Ailesi’nden Burak Kızılhan Görkemli Bir Törenle Evliliğe İlk Adımı Attı! AE Arma-Elektropanç Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kızılhan ve eşi Sevay Kızılhan’ın oğulları AE İş Geliştirme Müdürü Burak Kızılhan ile Zeynep Yeygün ve Osman Zeki Kösoğlu’nun kızları Harika Kösoğlu evliliğe giden yolda ilk adımı attı, nişanlandı. Hotel Les Ottomans’taki nişan törenine çiftin ailelerinin yanı sıra iş, sanat, politika, spor ve sosyal hayatın tanınmış simaları katıldı. Çift önümüzdeki yaz nikah masasına oturacak. Kocaeli’nde elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) işlerini yaptığımız Kuveyt Türk Bankacılık Üssü Projesinde, Mekanik Teknisyeni olarak görev yapan Sn. Hasan Demiroğlu dünyaevine girdi. Kendisi ve eşi Nilay Hanım’a AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. Temmuz - Ağustos - Eylül Konya’da elektrik ve elektronik işlerini yaptığımız Unilever Algida/Konya Dondurma Fabrikası Projemizde, Dizayn Şefi olarak görev yapan Sn. Sedat Demir dünyaevine girdi. Kendisi ve eşi Tansu Hanım’a AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. 56