bizimşifa dergisi - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz
Transkript
bizimşifa dergisi - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 1 içindekiler 03 05 BASINDA KADIKÖYŞİFA 15 KALİTELİ YAŞAM POLİKLİNİĞİ Cildinizi yeniden dokuyoruz... 17 ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Yenidoğan dönemiyle ilgili merak edilenler 21 ODYOLOJİ Çocuğumda konuşma bozukluğu mu var? 23 PARKİNSON VE HAREKET HASTALIKLARI Yeni hastalığım parkinson 31 ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ Belirti vermeyen basit kemik kisti en çok... 32 KÜLTÜR SANAT Kitap Kurucumuz DR. AHMET EMİNOĞLU Yönetim Kurulu Başkanı BUKET PİLAVCI KÜLTÜR SANAT Sinema Bülteni Hazırlayanlar AYŞEN ÖZKUL ŞENAY EKİZOĞLU GÖKÇE BABAYİĞİT FARUK GÜR 07 MEME HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ Memesiz olmak kader değil 19 AYAK SAĞLIĞI MERKEZİ Batık tırnak mutlaka profesyonel şekilde... 25 KULAK BURUN BOĞAZ Burun kanaması ne zaman tehlikelidir? 33 BİZDEN HABERLER Tavla,masa, okey turnuvası İletişim Bilgileri Işıklar Cad. No: 31 Ataşehir, İstanbul 444 2 574 www.kadikoysifa.com info@kadikoysifa.com 13 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM Doğurganlığı artıran 10 öneri 20 GÖĞÜS HASTALIKLARI Çocuklarda bahar alerjisi ile ilgili... 27 KLİNİK PSİKOLOJİ Alışveriş hastalık haline gelmeden yardım... 34 ETKİNLİK Baskı Form-Ar Matbaacılık ve Ambalaj San. Tel: 0212 512 16 31 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 2 ( ! ! ! !$ '#'# + !) ! * &#- # '$ &$ #* " " # % *# !$ ( 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 3 , , -, Basında KadıköyŞifa BEBEĞİM VE BEN 05.01.2013 BUGÜN 19.04.2013 FORMSANTE 05.01.2013 3 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 4 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 5 KALİTELİ YAŞAM POLİKLİNİĞİ , , -, CİLDİNİZİ YENİDEN DOKUYORUZ Cerrahi uygulama yaptırmadan cerrahi ipliklerle yüz geriliyor, göğüs, kalça kaldırılıyor, bacak içleri ve kollar toparlanıyor. Medikal Estetik Dr. Yasemin Savaş Medikal Estetik Dr. Devrim Gürsoy şartları ve derin anestezi gerektirmiyor. Topikal ya da lokal anestezi ile uygulanıyor. Yüz için yaklaşık 20-60 dakikalık sürede burun kaldırmak, kırışıklıkları açmak, sarkmaları düzeltmek mümkün olabiliyor. Threadlift Uygulaması ile insan vücudunda eriyebilir, yan etkisiz, güvenli cerrahi sütür materyali olan polidiaksanon (PDO) iplikler aracılığıyla cilt kaldırılıyor, geriliyor ve kırışıklıklar gideriliyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş ve Dr. Devrim Gürsoy, cerrahi dışı bir yöntem olan threadlift uygulaması hakkında detaylı bilgiler veriyor. Aynı şekilde kalça, göğüs, bacak ve kolların toparlanma ve şekillendirme ihtiyacı da bölge başına 60-90 dakika içinde karşılanabiliyor. Pratik, yan etkisiz, öğle molasında dahi gerçekleştirilecek bir prosedür olan ve Türkiye’de hastane ortamında ilk kez KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi’nde yapılan bu uygulama ile, kişinin yüz veya vücudunda anlamlı değişiklikler sağlamak mümkün. Kişi uygulama sonrasında birkaç gün içinde yaşantısına dönebiliyor ve olumlu etkiler hızla ortaya çıkıyor. Diğer uygulamalarla karşılaştırmak gerekirse klasik cerrahi germe işlemine göre daha çabuk, iyileşme süresi gerektirmeyen, pratik bir yöntem olarak öne çıkarken, botoks, dolgu, kozmetik ve cihaz uygulamalarına göre daha uzun ve net etki süresi; kısa uygulama süresine bağlı olarak zaman kaybı olmaksızın etkili olması,toplam maliyetin uygunluğu ve birçok uygulama ihtiyacını tek uygulama ile ortadan kaldırması gibi avantajlar içeriyor . Uygulamanın etki mekanizması şu temel prensibe dayanıyor; yan etkisi olmayan,vücut tarafından tümüyle eritilebilir, cerrahi ameliyat ipinin cilt içine yerleştirilmesi sonucunda; ip cilt altında hem dokuyu kaldıran bir dayanak vazifesi görüyor, hem de kollajen ve diğer bağ dokusu elemanlarını uyararak ciltte bir gençleşme ve yenilenme sürecini meydana getiriyor. Threadlift uygulaması tüm özellikleri ile estetik alanında, önümüzdeki yıllara damgasını vuracak gibi görünüyor. İpler vücutta yaklaşık 240-300 gün içinde eriyor ve uygulamanın olumluetkileri 2 yıla kadar devam ediyor. Metod ameliyathane 5 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 6 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 7 MEME HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ , , -, MEMESİZ OLMAK KADER DEĞİL Bireylerin bilinçlenmesi ve mamografi ile taramanın yaygınlaşması sonucu meme kanseri erken evrede ve çoğu zaman bulgu vermeden tanınmakta, hasta ve hastalık için en uygun tedavi yöntemleri ile çok iyi sonuçlara ulaşılabilmektedir. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Meme Hastalıkları ve Cerrahisi uzmanı Op. Dr. Münire Kayahan, kanser veya kanser öncesi lezyonlar nedeniyle memenin alınmasını gerektirecek durumlarda yapılan uygulamalar hakkında bilgi veriyor. Memenin tamamı, arkasındaki kas, kemik ve koltuk altındaki tüm lenfatik dokunun çıkartıldığı eski radikal girişimler günümüzde yerini meme koruyucu cerrahi ile sentinel lenf nodu biyopsisine bırakmıştır. Bu sayede, kronik kol ağrısı, kolda hareket kısıtlılığı ve kolda şişme gibi yan etkileri olabilen, koltuk altındaki tüm lenf düğümlerini çıkartmaya yönelik cerrahi işlemin gereksiz uygulanması önlenmektedir. Meme koruyucu cerrahide sadece memedeki patolojik lezyon çıkartılır ve kalan meme dokusunda hastalık tekrarını önlemek için ameliyat sonrası meme ışınlanır (radyoterapi). Sağlık ya da ulaşım gibi nedenlerle ameliyat sonrası radyoterapi alma şansı olmayan hastalarda, tümörün meme dokusu içinde birbirinden uzak birkaç sahada yerleşmiş olması ya da küçük memede büyük tümör saptanması gibi durumlarda meme dokusunun tamamını cerrahi olarak çıkartmak gerekir. Bu durum hayatta kalış süresini etkilemez ancak memenin korunduğu vakalarda kalan meme dokusunun hastalık tekrarı olasılığına karşı takip edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Kanser veya kanser öncüsü lezyonlar sebebiyle memesi alınan kadınların, Meme Hastalıkları ve Cerrahisi Op. Dr. Münire Kayahan memesiz olma durumunu ortadan kaldırarak hayat kalitesini artırmak amaçlı meme yapılması günümüzde oldukça sık gerçekleştirilen bir uygulama halini aldı. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanı Op. Dr. Gülden Avcı, konuyla ilgili bilgi veriyor. Dişiliğin simgesi olan memenin alınması sonrası hastalar meme protezini özel sutyen içine yerleştirerek kullanmak zorunda kalırlar. Bu durum hastaya kıyafet ve mayo seçimi gibi sınırlamalar getirir. Hastanın memesiz olma durumunu ortadan kaldırarak hayat Günümüzde onkoplastik cerrahi yöntemler ve gelişmiş radyoterapi teknikleri sayesinde meme kozmetiği büyük ölçüde korunabilmektedir. kalitesini artırmak amaçlı hastaya yeni meme yapılabilmektedir. Hastanın durumuna ve isteğine bağlı olarak, hasta ve hekimin ortak kararı ile memenin alındığı ameliyatta anında meme yeniden yapılabildiği gibi daha sonra da 7 Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Op. Dr. Gülden Avcı yapılabilir. Meme alındığı ameliyatta meme yeniden yapıldığında hasta ameliyattan yeni memesiyle çıkar ve memesizlik duygunu yaşamaz, tek ameliyatta hem kanserli dokudan kurtulmuş, hem de memesi yapılmış olur ve aynı iyileşme sürecinde her iki sorun da çözülmüş olur. Ancak hastalığın evresi ve planlanan tedavisi bazen meme alınması işlemiyle aynı esnada meme yapılmasına izin vermeyebilir. Bazen de hastalar aynı esnada memenin yeniden yapılandırmasını istemeyebilirler. Bu durumda uygun zamanda meme yapılabilir. Meme dokusu alındıktan sonra bu bölgeye meme protezi konarak memenin yapılması için protezi örtücü dokunun yeterli olması gerekmektedir. Yeterli cilt olmadığında cilt genişletici yerleştirerek cildi büyütmek ve daha sonra kalıcı meme protezini yerleştirmek gerekebilir. Bazen de cilt yeterlidir ancak protezi örtecek yumuşak dokuya ihtiyaç vardır. Bu amaçla sırttan doku transfer edilerek adeta bir iç sutyen yapılır. Bir diğer teknikte ise hastanın karın bölgesindeki veya sırtındaki doku meme bölgesine getirilir ve şekil verilerek meme oluşturulur. Ancak bu dokunun kitlesel etkisi az ise altına bir meme protezi koymak gerekebilir. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 8 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 9 , , -, 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 10 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 11 , , -, KadıköyŞifa Sağlık Grubu, 35 yılı aşan deneyimi ve bilgi birikimi, sürekli yenilenen teknolojisi, uzman tıbbi ve idari kadrosu ve multidisipliner yapısı ile İstanbul Anadolu yakasının en köklü ve güvenilir sağlık kuruluşlarından biridir. “Sağlıkta geleneksel kalite” anlayışıyla hizmet veren kurumumuzun Tüp Bebek merkezi 1997 yılından bu yana hastalarımızın gelecek hayallerini gerçeğe çevirmektedir. WEB SİTEMİZ YENİLENDİ www.tupbebe.com Tüp Bebek merkezi sosyal medyada: facebook.com/kadikoysifatupbebek 11 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 12 Genişleyen tüp bebek ekibimiz üç kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, bir embriyoloji uzmanı, üç embriyolog, iki üroloji uzmanı, bir anestezi uzmanı ve bir sorumlu hemşireden oluşan güçlü bir ekipten oluşmaktadır. Ekibimizde görev yapan hekimlerin tamamı kendi uzmanlık alanlarında yurtdışında ve ülkemizde çok önemli merkezlerde eğitimlerini tamamlamışlardır. Ekibimiz infertilite, tüp bebek tedavisi, laparoskopik ve histeroskopik cerrahi, üreme endokrinolojisi, gebelik takibi konularında üst düzey profesyonel hizmet sunmaktadırlar. Tüp Bebek Merkezimiz bünyesinde çalışan ekibimiz geçmiş yıllar içinde toplam 10.000’den fazla tüp bebek uygulaması yaparak ülkemizin bu konuda geniş tecrübeye sahip ekiplerinden biri konumuna gelmiştir. İstanbul Anadolu yakasında ilk kurulan tüp bebek merkezi olması nedeniyle üstlendiği misyon gereği hasta hizmetinde memnuniyet, tıbbi yaklaşımda etik değerler, tedavi süreçlerinde de başarı her zaman önceliğimiz olmuştur. Tüp bebek uygulamalarında başarı oranları kümülatif gebelik oranları olarak değerlendirilmektedir. Kümülatif gebelik oranı üç tüp bebek ( IVF) uygulaması yaptıran çiftlerdeki gebelik oranları olarak tanımlanmaktadır. Bu oran dünyanın tanınmış merkezlerinde %85–90 olarak verilmekte olup merkezimizde de % 87’dir. Elde edilen gebeliklerin %70’i ise ilk tüp bebek denemesinde gerçekleşmektedir. Tüp bebek tedavisinin klinik yönü kadar laboratuvar yönünün de öneminin tartışılmaz olması nedeniyle son teknolojik ilerlemelerin yakından takip edilerek düzenlenmiş laboratuvar ekipmanımızın yanında, ülkemizde tıp fakültesi mezunu üç embriyoloji uzmanından biri olan Dr. Engin Enginsu koordinatörlüğünde tüp bebek merkezimiz, Kadıköy ve Ataşehir’de yer alan ekibi ile hastalarımızın her daim yanında olacaktır. Tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olmayı planlayan çiftler için hem manevi hem de maddi açıdan yorucu bir süreçtir. Tüp bebek tedavisi tıpkı diğer tüm infertilite (kısırlık) tedavilerinde olduğu gibi belli oranda başarı şansı olan yöntemlerdir. En uygun protokolün uygulandığı, en iyi tekniklerin kullanıldığı, en donanımlı laboratuvarlarda çalışıldığı tedavilerde bile maalesef ancak belli bir oranda gebelik başarısı elde edilebilmektedir. Bu nedenle hastaların tedaviye başlayacakları hekimleri iyi tanımaları, ekibe güvenmeleri gerekmektedir. Hekim görüşmelerinin maliyeti nedeni ile çiftlerin hekim hekim, merkez merkez dolaşmaları mümkün olmamaktadır. Bunun sonucunda da çiftler tam olarak güven duyamadıkları merkezlerde tedailerini denemek durumunda kalmaktadırlar. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Tüp Bebek Merkezi olarak infertil çiftlere hem hekimlerimizi, hem de laboratuvarımızı tanımalarını sağlamak için “ücretsiz ön görüşme” imkanı sağlamaktadır. Bu ücretsiz ön görüşmede hastalarımız daha önce yapılmış tetkikleri değerlendirilmekte, varsa eksik tetkiklerinin yapılması önerilmektedir. Ayrıca hastaların jinekolojik muayeneleri ve ultrason incelemeleri de yapılmaktadır. Tüm değerlendirmelerin sonunda infertil çiftlere en uygun tedavi protokolü belirlenmektedir. Ayrıca bu ücretsiz ön görüşmelerde çiftler yapılması önerilen tedavi protokolünün tüm aşamaları hakkında bilgilendirilir, tedavinin başarı şansı, komplikasyon oranları ve riskleri ortaya konulur. Çiftin tedaviden beklentileri, duygusal stresleri değerlendirilerek kaygıları ve endişeleri konusunda tüp bebek konusunda uzman bir psikolog ile görüşme imkanı da sağlanmaktadır. Ücretsiz ön görüşme için başvuru nasıl yapılmalıdır? Tüp bebek tedavisine başlamadan önce mutlaka çeşitli merkezler ile görüşerek kendinize uygun olan, güvenebileceğiniz bir hekim belirlenmelidir. Ücretsiz ön görüşme için www.tupbebe.com web sitemizde bulunan e-randevu formunu doldurarak veya 0216 330 42 00 telefon numaramızdan Tüp Bebek Merkezimizi arayarak Kadıköy ya da Ataşehir’deki hastanemizden randevu alabilirsiniz. Lütfen görüşmeye eşinizle birlikte gelmeye çalışınız ve daha önce yapılmış tüm tetkiklerinizi, yapılmışsa önceki tedavilerinize ait belgelerinizi yanınızda getiriniz. Ücretsiz Ön Görüşme neleri içermektedir? Tüp bebek tedavisi başarısı klinik ve laboratuvar birlikteliği ile elde edilmektedir. Başarılı bir sonuç için tüp bebek hekimi iyi bir değerlendirme yaparak uygun protokol ile olgun yumurtaların elde edilmeli, embriyologlar da laboratuvarda bu yumurtaların döllenmesi ve embriyo elde edilmesini sağlamalıdırlar. Ücretsiz ön görüşmede hastalarımız hem klinik takipten sorumlu hekimler, hem de laboratuvar sorumlusu embriyologlar ile görüşebilmektedirler. Ön görüşmede değerlendirilen tüm tetkikler, yapılan tüm muayeneler dosya açılarak kayıt edilir, yapılması planan tedavi protokolü, önerilen tetkikler veya cerrahiler not alınır. Çifte tedavi protokolü, ilaç kullanımları, klinik başarı oranları hakkında ayrıntılı bilgi verilir. Görüşme boyunca çiftin merak ettiği tüm noktalar aydınlatılır, soruları yanıtlanır. Bu ücretsiz ön görüşmelerde amacımız sorunlarına çözüm arayan infertil (kısır) çiftlerin maddi kayıp gözetmeden, merkezimizi ve ekibimizi tanıtmak, tedavileri ve sonuçları hakkında doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamaktır. ÜCRETSİZ ÖN GÖRÜŞME: 0216 330 42 00 12 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 13 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM , , -, DOĞURGANLIĞI ARTIRAN 10 ÖNERİ Herkes belli bir yaşa geldiğinde, hayatta belli beklentileri gerçekleşince “çocuk sahibi” olmayı planlamaktadır. Kimisi için yakın zamanda, kimisi içinse yıllar sonra, ama her kadın için bebeğini kucağına almak vazgeçilmez bir içgüdüdür. Ancak günümüzde kadınlar artık daha geç çocuk sahibi olmak istediklerinden bazen hamile kalmakta zorluk çekebilirler. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Tüp Bebek Merkezi ekibinden Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu, hamile kalma sürecini kolaylaştırmak için önerileri sıraladı. Kadınların iş hayatında aktif rol oynamaları ister istemez anne olma yaşını arttırmıştır. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Tüp Bebek ekibinden, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu, geçmişte anneliğin en sık 20 - 25 yaş aralığında görüldüğünü, günümüzde ise anne olma yaşının yumurtlama kapasitesinin azaldığı ileri yaşlara kaydığını belirtiyor. Özellikle 35 yaş sonrası doğurganlığın hızla düştüğü gerçeği göz önünde bulunduğunda, günümüzün modern kadınının, doğurganlık yıllarını uzatmanın yolunu araması kaçınılmazdır. İşte size Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu’ndan doğurganlığın arttırılması için 10 önemli hayat tarzı değişikliği önerisi: Bir beslenme uzmanına görünün Beslenmeniz hem sağlığınız, hem de doğurganlığınız için çok önemlidir. Bu nedenle yaşamınız için bir beslenme uzmanı edinmelisiniz. Beslenme uzmanınızın önereceği tetkikler ile beslenmenizin kalitesini arttırabilirsiniz. Vitamin ve mineral eksikliğiniz, size uygun bir beslenme programı hazırlanarak kapatılabilir. Diyetinize düzen kazandırdıktan yaklaşık dört ay sonra etkilerini fark edeceksiniz. Vitamin ve mineral takviyesi yapın Besinler içerdikleri vitamin ve mineraller sayesinde besleyicidirler. Günümüzde hazır gıdaların içerdiği katkı maddeleri nedeniyle besleyici özellikleri düşüktür. Mevsimine uygun meyve ve sebze tüketilmemesi durumunda beslenmenizi vitamin ve minerallerle takviye etmeniz gerekiyor. Eğer kendinize özel bir beslenme programı edinme şansınız yoksa, size küçük bir tüyo verelim: Günlük 1000 mg keten tohumu ya da yağı, 1000 mg C vitamini ve çinko alabilirsiniz. Basitçe hamileler için tasarlanmış bir multivitamin tablet almanız benzer etkiyi sağlayacaktır. Beslenmenizden zararlı yağları uzaklaştırın Vücudumuz bazı yağ asitlerine ihtiyaç duymaktadır. Mesela balıklarda ve cevizde bol miktarda bulunan omega3 yağ asidi başta sinir hücreleri olmak üzere birçok hücrenin temel yapı taşıdır. Buna karşın margarinlerde bulunan hidrojenli yağlar ve et - süt ürünlerinde bulunan doymuş yağlardan uzak durmak gerek- 13 Kadın Hastalıkları ve Doğum Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu mektedir. Vücut ağırlığınıza dikkat edin Kadınların doğurganlığında vücut ağırlığı çok önemlidir. Doğurganlığın azaldığı belli bir vücut ağırlığı yoktur, hesap yapılırken boy da göz önünde tutulmalıdır. Vücut kitle indeksinin 20 - 25 arasında olması doğurganlık için idealdir. Vücut - kitle indeks hesaplaması vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Hem aşırı zayıf olmak, hem de kilolu olmak yumurtlamayı olumsuz etkilemektedir. Fazla zayıf veya şişman olmak doğurganlığı olumsuz etkiler Sigara içmekten vazgeçin Sigara içmek sadece doğurganlığa değil genel sağlığa zararlıdır. Üreme sağlığı açısından sigara kadınlar için menopoz 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 14 yaşının daha genç yıllara kaymasına, erkekler içinse sperm hareketliliğinin azalmasına neden olmaktadır. Sigaranın zararlı etkisi sadece nikotin değil içerdiği binlerce kimyasallar nedeniyle olmaktadır. Piyasada “light” şeklinde satışı yapılan sigaraların zararlı etkileri diğerlerine göre daha az değildir. Bu nedenle sigaranın az sayıda tüketilmesi ya da “light” tercih edilmesi doğurganlık üzerine olumsuz etkileri azaltmamaktadır. Sabırlı olun, acele etmeyin Tüm bu beslenme ve hayat tarzınızdaki değişiklik uyguladıktan sonra hamile kalmak için acele etmeyin. Unutmayın ki her kadın ayda sadece bir gün yumurtlar ve sağlıklı çiftler için aylık hamile kalma oranı %20 civarındadır. Hayatınızdaki bu değişiklikler 3 - 4 ay içinde etkilerini göstermeye başlayacaktır. Hamile kalmak için sigarayı bırakın, alkol ve kahveyi azaltın Alkol ve kahveyi abartmayın Bilimsel araştırmalarda, doğurganlık üzerine olumsuz etkileyen alkol ve kafein seviyesinin hangi sınırda olduğu üzerine fikir birliği mevcut değildir. Bu nedenle bu maddelerin sosyal hayatta tüketilmelerinin doğurganlığı olumsuz etkilemediği ancak bağımlılık seviyesinde tüketilmesinden uzak durulması önerilmektedir. Özellikle hamilelik planladığınızda alkol ve kahveyi biraz sınırlandırmak yerinde olacaktır. Sık sık tatil yapın Hamilelik sıklıkla tatilde oluşmaktadır. Bunun ilk nedeni çiftlerin tatilde günlük streslerden uzaklaşarak daha sık ilişkiye girmeleridir. Stres hem cinsel perfor mansı azaltarak, hem de hormonal dengeyi olumsuz etkileyerek doğurganlığı azaltır. Yıl içinde kısa süreli de olsa sık sık tatile çıkarak hayatınızdaki streslerden uzaklaşmaya çalışın. Cinsel ilişki kalitesini arttırın Çok sık cinsel ilişkiye girmek de, çok seyrek ilişki de doğurganlığı azaltacaktır. En uygun olan cinsel performans haftada 2 - 4 arası cinsel ilişkide bulunmaktadır. Bu sıklıkta seks yapmak hem sperm sayısını ve hareketliliğini olumlu etkileyecektir, hem de yumurtlama zamanına denk gelerek hamilelik oluşumunu sağlayacaktır. 14 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 15 ÇOCUK SAĞLIĞI , , -, YENİDOĞAN DÖNEMİYLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Prof. Dr. İlknur Kılıç Bebek bekliyorsunuz, ya da yeni doğum yaptınız. Bu harika süreçte elbette ki kafanızı birçok soru meşgul ediyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları & Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç merak edilenleri tek tek açıkladı. Yenidoğan kime denir? Yenidoğan sarılığı ne sıklıkta görülür? Bilirubinin hangi düzeyleri tehlikelidir? Yenidoğan dönemi hayatın ilk 28 gününü Zamanında doğan bebeklerin %60’ında, Bunun için Amerikan Pediatri Akademisinin kapsayan dönemdir. 37 gebelik haftasından prematüre doğan bebeklerin %80’inde Kriterlerini kullanıyoruz. Bu kriterlerde kritik daha küçük doğan bebeklere prematüre yenidoğan sarılığı görülür. Sarılık önce bilirubin düzeyleri bebeğin doğum ağırlığına bebek denir. 36-37 gebelik haftasında bebeklerin gözlerinin beyazında ve yüzünde ve kaç günlük oluşuna göre değişmektedir. doğan bebekler sınırda prematür başlar, aşağıya doğru yayılır. Karın kısmına Örnek vermek gerekirse 2500 g’ın üstünde bebeklerdir. doğru ilerlemişse sarılığın arttığı 3 günlükten büyük bebeklerde bilirubin düşünülmelidir. Gözle yanılmalar değeri 17 mg/dl’nin üstünde ise fototerapi Düşük doğum ağırlıklı bebek, hangi olabileceğinden sarılık durumunu anlamak başlanmalıdır. bebeklere denir? için kanda bilirubin düzeyine bakılır. Gebelik haftasına bakmaksızın 2500 g’ın altında doğan bebeklere düşük doğum Sarılık zararlı mıdır? Sarılığın tedavisi nasıl olmalıdır? ağırlıklı bebek denir. Bu bebeklerin Sarılığı oluşturan bilirubinin az miktarı, Bilirubin düzeyi fototerapi düzeyine hepsi prematüre değildir. Zamanında doğup bilirubin antioksidan olduğu için faydalıdır. ulaşmışsa fototerapi denilen özel bir ışık 2500g’ın altında olan bebeklerin neden Yenidoğan bebeklerde antioksidan maddeler tedavisi başlanır. Bu tedavi ile bilirubin suda düşük doğum ağırlıklı olduğu araştırılmalıdır. az olduğu için bazı akciğer, beyin, barsak eriyen forma dönüşür, idrar ve gaita ile Bu bebeklerde kan şekeri takibi yapılmalıdır. hastalıklarının önlenmesini sağlar. Ancak atılabilir hale gelir. Kan grubu Yağ depoları ve glikojen depoları az olduğu çok yükseldiğinde kan beyin bariyerini uygunsuzlukları varsa ve bilirubin yüksekliği için hipoglisemi sık görülür. Sarılık oluşma geçerek beyin hücrelerine zarar verebilir, kan değiştirme sınırına yaklaşmışsa IVIG riski de daha fazladır. kernikterus dediğimiz beyin hasarına yol açar. verilebilir. 15 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 16 Tüm tedavilere karşı bilirubin çok bu nedenle hıçkıran bebeklerin annelerine kadar yıkanmaması göbeğin kuru kalıp yükselmişse kan değişimi yapılır. tekrar emzirmeleri önerilir. düşmesini kolaylaştırır. Bebek bu dönemde Bebeğin iyi beslenmesi gaita ile uzaklaşan kaynatılıp ılıtılmış su ile silinmelidir. bilirubin miktarının artıracağından bilirubinin Yenidoğan bebeğin göbek bakımı nasıl düşmesine yardımcı olur. olmalıdır? Bebekle uçak yolculuğu yapılabilir mi? Göbek kuru ve temiz tutulmalıdır. Göbek Bebekle uçak yolculuğu yapılabilir. Uçak Bebeğin yeterli beslendiği nasıl anlaşılır? bakımı için %70’lik alkol kullanılabilir. İyotlu kalkarken ve inerken bebeğin emzirilmesi Bebeğin günde 25-30 gram alması bize iyi solusyonlar tiroid hormon düzeylerinde kulak basıncının dengelenmesini sağlar, beslendiğini gösterir. Bebekler ilk günlerde değişiklik yapabileceğinden bebeğin kulağının ağrımasını engeller. %5-10 kilo kaybedebilirler. Bundan daha kullanılmamalıdır. Bebeğin göbek düşene fazla kilo kaybı değerlendirilmelidir. Çok ağlama veya çok uyuma beslenme kriteri değildir. Yenidoğan bebeğin bulunduğu ortamın ısısı nasıl olmalıdır? Yenidoğan bebeğin bulunduğu ortamın ısısı 22-23C olmadır. 24 C den fazla ısı bebeğin aktivitesinin azalmasına, çok uyumasına ve emmemesine neden olur. Bebeklerin hapşırması soğuk algınlığını gösterir mi? Bütün bebekler hapşırır, bunun nedeni burun mukozalarının çok hassas oluşudur. Kıyafetlerinde uçuşan toz zerrecikleri bile hapşırma yapar. Bebeğin ateşi, nezlesi, öksürüğü yoksa sadece izlenmelidir. Bebekler neden sık hıçkırırır? Bebeklerin beslenmeleri sırasında veya sonrasında diyafragma irrite olur, kasılır ve hıçkırık refleksi oluşur. Yutkunma ile azalır, 16 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 17 ODYOLOJİ KONUŞMA VE SES BOZUKLUKLARI , , -, ÇOCUĞUMDA KONUşMA bOZUKLUĞU MU vAR ? Çoğu anne baba, çocuğunda herhangi bir sorun olsa bile, bu durumu kabul etmekte zorluk çeker. Çocuğun konuşmasının gecikmesi veya konuşmasında bozukluk olması genellikle geçici bir durum olarak kabul edilir ve zamanla iyileşeceği varsayılır. Oysa konuşma bozuklukları ne kadar çabuk teşhis edilirse, çocuğun iyileşme süreci o kadar kısalır ve çocuk hızla yaşıtlarının seviyesine ulaşabilir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Odyoloji, Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı, çocuklarda konuşma bozuklukları ve tedavisi hakkında bilgi veriyor. Çocukların çoğu 1 yaş civarı ilk anlamlı sözcüklerini çıkarıp en geç 2 - 3 yaş gibi düzgün bir şeklide konuşmaya başlar ve gelişimine paralel bir şekilde dil ve konuşma becerileri de artarak ilerler. Bazı durumlarda çocuğun ilk sözcüklerinin gecikmesi, cümle kurmaya başlamaması, kurduğu cümlelerin anlaşılırlığının düşük olması, çevredekilerin söylediklerini anlamakta zorlanması, hece ses tekrarları yapması gibi kendini gösteren farklı birçok dil ve konuşma sorunu da birçok çocukta görülebilmektedir. Bu durum bazı aileleler tarafından normal kabul edilip zamanla düzelebileceği düşünülmekte, bazen de büyük kaygı ve endişe yaratmaktadır. Konuşma bozukluğunda mutlaka bir uzmana başvurmalı! Bu noktada yapılması gereken en doğru şey çocuğun dil ve konuşma becerilerinin bir uzman tarafından değerlendirilmesi olacaktır. Dil ve konuşma bozuklukları üzerine uzmanlaşmış kişiler çocuğun öyküsünü, gelişimini, dil ve konuşma becerilerini değerlendirerek aileyi doğru zamanda yönlendirebilme imkanı bulabilir. İşitmeye dair olası problemlerin ekarte edilmesi, yapısal bir bozukluk olup olmadığının tespiti, bazı durumlar da Pskiyatri, nöroloji, kbb , çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları ile ortak yapılacak değerlendirmeler ile çocuktaki dil ve konuşma becerilerinin değerlendirilmesi ve bir sorun var ise de erken müdahale ile sorunun en kısa zamanda yerleşmeden çözülmesi imkanı bulunabilmektedir. Genel kanı “Büyüsün, düzelir…” Ancak uzman yardımı olmadan düzelmez! En sık yapılan hatalardan birisi de çocuğun konuşmasının büyüdükçe düzeleceğine dair inanıştır. Bu inanış ailelerin uzmana başvurma sürecini geciktirdiği için terapiye başlamada gecikmelere neden olmaktadır. Kendiliğinden düzelme olasılığının mümkün olup olmadığına çocuğu değerlendiren uzmanın karar vermesi daha doğru olacaktır. Uzman değerlendirmesi ile olası problemler ekarte edilerek ve o süreçte ne yapılması gerektiği konusunda gerekli bilgiler aileye aktarılarak beklenmesi daha doğrudur. 17 Odyoloji, Konuşma ve Ses Bozuklukları Uzm. Ody. İrem Konakçı “Okula başlayınca ne olacak?” Okula başlama yaşının erkene alınmasıyla beraber aileler çocuğun konuşma anlaşılırlığı düşükse, okulda sorun yaşayabileceğini düşünürek kaygı yaşamaya başladı. Dil ve konuşma bozuklukları özellikle okul dönemindeki ders başarısı, okuma yazma öğrenim sürecini de etkileyebilmektedir. Bu bağlamda, çocuğun konuşmasının anlaşılırlığı, ses üretiminde sorun olması vb bir çok durumda okul öncesi dönemde yine bir uzmandan görüş olarak sorunun kaynağı tespit edilmeli gerekli görülürse de terapi desteği verilerek sorunun giderilmesi sağlanmalıdır. Bu sayede okul döneminde çocuk hem akran iletişiminde hem de okuma yazma öğrenim sürecinde daha rahat edebilir. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:50 Page 18 yeni ödülümüz dan... Çözüm ortaklarımızdan Yenibiris.com’un kurumsal üyeleri arasında yaptığı değerlendirme sonucu, farklı kategorilerde 77 şirket ödül almaya hak kazandı. 2012 yılının değerlendirmesi yapılarak Sağlık Sektörünün En Hızlı Büyüyen Şirketi olarak ödülümüzü İşe Alım Sorumlusu Sevgi Yaylalı aldı. Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Mesleki Gelişim Programları”nın 2.si 16 Mayıs tarihinde Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. “İtibar Yönetimi” konulu panele, konunun uzmanı akademisyenler konuşmacı olarak katıldı. KadıköyŞifa hemşire ve çalışanlarının yanı sıra, devlet ve özel hastanelerden de konuklar bu keyifli ve eğitici panele büyük ilgi gösterdiler. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Hemşirelik Hizmetleri Mesleki Gelişim Programları kapsamında paneller düzenlemeye devam edecek. 18 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 19 AYAK SAĞLIĞI MERKEZİ , , -, bATIK TIRNAK MUTLAKA PROFESYONEL şEKİLDE TEDAvİ EDİLMELİ Ayak Sağlığı Uzmanı Banu Eren Bütün yükümüzü taşıyan ayaklarımızın sağlığı önemlidir. Tırnak sağlığımız da ayak sağlığımızın önemli bir parçasıdır. Son derece acı veren tırnak batıkları yaşam kalitemizi önemli ölçüde etkiler. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ayak Sağlığı Merkezi uzmanları batık tırnak ve tedavisi hakkında önemli bilgiler veriyor. Batık tırnak nedir? Batık tırnak acı verici, yürümeyi zorlaştıran hatta ileri durumlarda engelleyen, görüntü olarak hoş olmayan ve genellikle uzun süre devam eden bir tırnak hastalığıdır. Tırnak ve ayak derisi arasındaki derinin kızarmasına ve iltihaplanmasına yol açar. Buna rağmen batık tırnak sorunu yaşayan çoğu kişi, yanlış bilgilendirme ve yönlendirme ile işin uzmanı haricinde yapılan acı verici ve kalıcı olmayan tedaviler nedeniyle batık tırnak tedavisine yanaşmamaktadır. Ayak Sağlığı ve Bakım merkezleri sayesinde bu sorun kalıcı ve ağrısız bir şekilde tedavi edilebiliyor. Batık Tırnak Nasıl oluşur ? En çok ayak başparmaklarda olmakla beraber, tüm tırnaklarda batık gelişebilir. Sıklıkla, ayak tırnağının kendi özel yapısından kaynaklanan bu problem; yanlış ayakkabı seçimiyle de gelişebilir. Sivri uçlu ayakkabılar giymek tırnaklarda batık gelişimini kolaylaştırabilir. Tırnak mantarı gibi bazı tırnak hastalıklarının tırnakta oluşturduğu şekil bozuklukları, tırnakta kalınlaşmalar, tırnakların hatalı ve çok dibinden kesilmesi, travmalar, gebelik dönemi batık gelişmesinin diğer sebepleri arasındadır. Ne gibi sorunlara yol açabilir ? Tırnak batıklarında en büyük sorun ızdırap veren ağrıdır. Bu ağrı bazen kişinin yaşam kalitesini ciddi boyutta etkiler. Günlük yaşamında, iş yaşamında, gece uyurken ağrı sorun yaratabilir. Aynı zamanda batık tırnak, tırnak yatağında enfeksiyon gelişimine ve tırnaklarda daha kolay mantar oluşumuna da zemin hazırlar. Batık tırnaklar özellikle kadınlarda ağrının yanı sıra; estetik görünümü de bozduğu için istedikleri ayakkabıyı giymelerine engel olur. Batık tırnak tedavisi nasıl uygulanır? Geçici bir yöntem olarak, batık tırnağın bası yapan kısmı kesilerek geçici olarak ağrı dindirilir ve uygulanan ılık kompresler, pamuk veya tel sistemi ile yatağın genişletilmeye çalışılması ile çözüm aranır. Ancak tırnağın yumuşak dokuya batmasındaki temel sebep olan tırnağı uzatan kök oradan uzaklaştırılmadıkça yapılan tüm geçici işlemler sonuç vermeyecektir. törpülenerek yeniden batık tırnak oluşması da önlenmiş olur. Son derece efektif olan bu işlemle batık tırnak tedavi edilir. İşlem çok kısa sürede tamamlanır; işlem sonrasında herhangi bir istirahat dönemi gerekli değildir, aksine hasta batık olan kısım artık çıkarıldığı için rahatlamıştır ve hemen günlük yaşamına / iş hayatına dönebilir. Enfeksiyon gelişim riskini önlemek için gerek görülürse kısa süreli sistemik antibiyotik veya topikal olarak uygulanabilecek kremlerle tedavi tamamlanmış, hasta sağlığına kavuşmuş olur. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ayak Sağlığı Merkezleri: Ataşehir Hastanesi: Banu Eren Kadıköy Hastanesi: Ludmila Erkut Randevu için: 444 2 574 Bu hastalara yapılan önemli bir yanlış ise tırnağın bütün olarak çekilmesidir. Bütün olarak çekilen tırnak ne yazık ki aynı şekilde geri çıkacaktır. Kesin çözüm; son derece basit ve efektiftir. Sadece batık olan kısmın çıkarılması ile sorun çözümlenir. Batık olan kısım lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra tırnak yatağı ile birlikte ince bir şerit halinde çıkarılır. Sadece batığı oluşturan ve onu uzatan yatak yani kök kısım 19 SAĞLIĞIMIZ VE TÜM VÜCUDUMUZUN YÜKÜNÜ ÇEKEN AYAKLARIMIZIN SAĞLIĞI HERŞEYDEN ÖNEMLİ. AYAK SAĞLIĞINI İLGİLENDİREN PROBLEMLER HASTANE BÜNYESİNDE AYAK SAĞLIĞI MERKEZLERİNDE PROFESYONEL BİÇİMDE TEDAVİ EDİLMELİ. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 20 GÖĞÜS HASTALIKLARI Çocuklarda bahar alerjisi ile ilgili en önemli sorular! Bahar aylarının gelmesi ile birlikte pek çok anne baba için zor bir dönem başlar. Halk arasında saman nezlesi olarak adlandırılan alerjik rinit birçok çocuğa kabus dolu günler yaşatacak. KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak, burun içi örtüsünün hapşırma ve akıntıyla birlikte şişmesi durumu olarak tanımlanan alerjik rinit ya da saman nezlesinin çocuklarda en çok görülen bahar alerjisi olduğunu söylerken hastalık hakkında en çok merak edilen soruları yanıtladı. "Saman nezlesi" hangi durumlarda ortaya çıkar? Hastalık herhangi bir yaşta başlayabilir. Ancak genellikle genç yaşta (1 - 20 yaş) başlar. Çoğunlukla ailede aynı hastalık mevcuttur. Anne ya da babada alerji varsa %30, her ikisinde de alerji varsa %60, oranında çocukta alerji görülecektir. Diğer alerjik hastalıkların (egzama, astım ve alerjik konjuktivit-göz nezlesi-) görülmesi olasılığı fazladır. Alerjik rinit ağır bir hastalık olmamasına rağmen kişiyi son derece rahatsız edebilir; uykuyu, yemek yeme ve yaşam şeklini olumsuz etkiler; okul ve işgücü kaybına yol açar. Kent yaşamı alerjik hastalıkların görülme oranını arttırmıştır. Bunda çevre kirliliğinin rol oynadığı düşünülmektedir. Alerjik riniti olan kişilerde sinüs enfeksiyonları, kulakta sıvı birikimi ile ortaya çıkan işitme azalmaları ve burun polipleri görülebilir. Ayrıca alerjisi olmayan kişilere oranla astım gelişme riski 4 kez daha fazladır. Alerjiye yol açan diğer bir madde ise "mold" denen küflerdir. Moldlar ekmeği küflendirir, meyvelerin bozulmasına yol açar. Aynı zamanda kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda, diğer bitkilerde ve toprakta bulunur. Soğuğa dirençli olduklarından alerji sezonu uzundur ve karın toprağı kapattığı dönemler dışında sporları havada bulunur. Moldlar ev içindeki bitkiler ve topraklarda yaşar. Bodrum katları ve çamaşır odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra, peynirde ve mayalanmış içkilerde de bulunur. Moldlardan korunmak için ev bitkilerinin sayısı azaltılmalıdır. Belirtileri nelerdir? Alerjik riniti olan hastalarda burun tıkanıklığı, hapşırma nöbetleri, sulu burun akıntısı, burun ve gözlerde kaşıntı (aynı zamanda konjuktivit), damakta ve gırtlakta kaşıntı, öksürük ve baş ağrısı görülebilir. Alerjiye yol açan polenlerin kaynağı çeşitli otlar ve ağaçlardır. Polenler havadan burun, göz ve boğazımıza yapışarak birikirler. İlkbaharda polenlerin kaynağı genellikle ağaçlar, yaz ve sonbaharda ise genellikle çayır otlarıdır. Bir bitkiye veya hayvana ait alerjen madde vücuda girerse bu istilayı önlemek için bağışıklık sistemi bir reaksiyon gösterir. Normal şartlar altında bu, yararlı ve doğal bir korumadır. Ancak bazı kişilerde bu reaksiyon aşırı boyutlarda olmaktadır. Bu kişiler alerjik olarak tanımlanmaktadır. Alerjen maddeler vücudu antikor yapmak üzere uyarırlar. Bunlar daha sonra alerjen maddelerle birleşip bazı kimyasal maddeler salgılatırlar. Bu maddeler arasında en iyi bilineni histamindir. Bu kimyasal maddeler burun içi örtüsünün şişmesine, kaşıntıya ve aşırı miktarda salgı oluşmasına neden olur. Teşhis ve tedavi nasıl yapılır? Alerji düşünülen durumlarda tanıyı kesinleştirmek için bazı testlerin yapılması zorunludur. Bu testler 4 gruba ayrılır: serolojik (kan) tetkik, prick-test (derideki spesifik antikorların gösterilmesi), burun sekresyonunun kimyasal analizi ve burun içine alerjen maddelerle yapılan uyarı testi. Alerji tanısı doğrulandıktan sonra uygun tedavi başlatılmalıdır. Tedavi 4 ayrı başlık altında toplanabilir: 1- Alerjen uyaranlarla temasın kesilmesi, 2- İlaç tedavisi, 3- Hiposensibilizasyon (aşı tedavisi) 4- Cerrahi Tedavi 20 Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Hakan Solak İlaç tedavisi Alerji tedavisinde birçok ilaçtan yararlanılmaktadır. Bunlar arasında antihistaminikler, dekonjestanlar, kromolin ve kortizonlu ilaçlar vardır. Bu ilaçlar tek tek veya kombine olarak kullanılabilir. İlaç tedavisinin özelliği çok çabuk etki göstermesidir. Burun içerisine uygulanarak kullanılan kortizonlu spreylerin yan etkileri son derece azdır. Ancak bu ilaçların etki gösterecek en düşük dozda ve düzenli olarak kullanılması yararlı olmaktadır. Hiposensibilizasyon (aşı) tedavisi Çevre kontrolü ve ilaç tedavisine rağmen şikayetlerin 2 yıldan fazla devam etmesi durumunda önerilir. Bu yöntemle bağışıklık sisteminin tepki mekanizması değiştirilmeye çalışılmaktadır. Etkisi yavaş görülür ve sadece aşıda kullanılan maddelere karşı iyileşme elde edilir. Uygulama, alerjen maddelerin belirli miktarda vücuda verilmesi ile yapılır. İşlem uzman gözetiminde yapılır. Tedavi 3-5 yıl süreyle uygulanır. İlk 3 yıl içinde yeterli iyileşme görülmezse tedavi sona erdirilir. Cerrahi tedavi Daha çok aşırı büyümüş burun etlerinin veya poliplerin tedavisine yönelik olarak yapılır. Bu yöntemler tek tek veya kombine olarak kullanılabilir. En etkili tedavi yöntemi uygulansa bile eğer alerjen maddelerle yoğun olarak karşılaşılıyorsa başarı şansı az olacaktır. Alerjiye yol açan diğer bir madde ise "mold" denen küflerdir. Moldlar ekmeği küflendirir, meyvelerin bozulmasına yol açar. Aynı zamanda kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda, diğer bitkilerde ve toprakta bulunur. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 21 PARKİNSON VE HAREKET HASTALIKLARI , , -, Yeni arkadaşım Parkinson!!! Tanımı ilk duyunca ne hissettim? PARKİNSON HASTALIĞI TEDAvİSİ NASIL OLMALI ? Çoğu vakada erken teşhis edilemeyen Parkinson’un belirtileri aslında hastalığın alevlenmesinden 5 – 15 yıl önce ortaya çıkıyor. Ancak başka hastalıklara benzediklerinden ilk akla gelen Parkinson değildir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Parkinson ve Hareket Hastalıkları Kliniği doktorlarından Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek İnce Günal, Parkinson hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi veriyor. Parkinson hastalığı ellerde titreme, hareketlerde ağırlaşma ve denge sorunlarıyla kendini gösteren sinir sisteminin kronik bir hastalığıdır. Parkinson tanısı alan kişi bu hastalıkla birlikte yaşama becerisi geliştirmelidir. Bu aşamada hastanın doktoruna ve ailesine büyük görev düşer. Yaşam tarzını ve beklentilerini gözden geçirmek, biraz telaşlanmak ve gerekli destek olmazsa depresyon hastaların tanı aşamasında yaşadıklarıdır. Biz uzmanlar hastalarımıza Parkinson’u bir arkadaş olarak görmelerini söyleriz. Yeni edinilen bu arkadaşı tanımaya çalışmak ve iyi geçinmek için ilaç tedavisini disiplinle uygulamak şarttır. Hastalar Parkinson kliniklerinde izlenmeli! Parkinson hastalığı tedavisi hastalık evresine göre ve hastanın özelliklerine göre belirlenir. Her hastanın tedavi protokolü kendisine özeldir. Tedavi bir ekip ile oluşturulur. Ekibin üyeleri hasta, hasta yakını ve nöroloji uzmanıdır. Hastalığın ilerleyen evrelerinde ekibe fizyoterapist, psikiyatrist ve beyin cerrahisi uzmanı katılır. Bu nedenle hastaların konularında uzmanlaşmış özel Parkinson klinikleri tarafından izlenmesi farklılık yaratır. Hastayı ve hasta yakınını bilgilendirmek ve belli aralıklarla kontrollerde görmek önemlidir. Parkinson hastası hastalığının bulgularını hafifletmek için zaman içinde artan farklı ilaçlar kullanacaktır. Bu ilaçların etkileri ve yan etkileri konusunda hasta bilgilendirilir. Hastanın yaşam tarzına uygun ilaç saatleri belirlenir ve öğünleri ayarlanır. Hastaya uygun egzersiz programları oluşturulur. Hastanın doktoruyla 3 - 4 ay arayla görüşerek şikayetlerin gözden geçirmesi gerekir. Parkinson’a bağlı bulgular erken saptandığında kısa sürede kontrol edilebilir. Bu nedenle hastalarımız kendilerini iyi hissetseler de doktorlarını ziyaret ederler. Parkinson’un kesin nedeni bilinmiyor Hastalık en sık altmışlı yaşlardan sonra görülür. Ancak nadir de olsa gençlikte ve orta yaşta hastalığı başlamış kişiler de 21 PARKİNSON VE HAREKET HASTALIKLARI Prof. Dr. Dilek İnce Günal vardır. Erkekler kadınlara göre daha riskli gruptadır. Bazı meslek gruplarında da Parkinson hastalığı sıktır: Örneğin çiftçiler, madenciler, lehim işiyle uğraşanlar ve boksörler gibi. Şu anki bilgilerimizle hastalığın tam olarak neden ortaya çıktığı konusu tam açıklanamamaktadır. Ancak genetik olarak yatkın bireylerde maruz kalınan çevresel toksinler Parkinson hastalığına yol açar. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 22 İlk belirtiler 5-15 yıl önce ortaya çıkar! Hastada el titremesi ve hareket sorunları görüldüğünde dopamin üreten sinir hücrelerinin %70 - 80’inin kaybedildiğini biliyoruz. Hastalığa daha erken dönemde tanı koymak için pek çok araştırma devam etmektedir. Parkinson’un erken dönemlerinde kişide koku duyusunda azalma, kabızlık, depresyon ve uyku bozuklukları ortaya çıkar. Hastalığın titreme gibi motor bulgularından 5 - 15 yıl önce ortaya çıkan bu yakınmalar, pek çok farklı nedene bağlı da olabileceği için, genellikle dikkat çekmemektedir. Birinci derece akrabalarında Parkinson hastalığı olan kişilerin yukarıdaki bulgular açısından nöroloji hekimlerine başvurmaları önerilir. 22 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 23 ORTOPEDİ & TRAVMATOLOJİ , , -, bELİRTİ vERMEYEN bASİT KEMİK KİSTİ EN ÇOK ÇOCUKLUK vE ERGENLİK ÇAĞINDA GÖRÜLÜYOR Ortopedi & Travmatoloji Prof. Dr. Şeref Aktaş Yetişkinlik döneminde neredeyse hiç görülmeyen daha çok çocukluk ve ergenlik çağında ortaya çıkan basit kemik kisti, genellikle belirtisi olmadığı için tesadüfen teşhis edilir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Aktaş basit kemik kisti ile ilgili en önemli soruları yanıtladı. arasında sık görülmektedir. Erişkin yaşta basit kemik kisti pek görülmez. Basit kemik kistinde erkek/kız oranı 2/1 dir. Basit kemik kisti neden kaynaklanır? Basit kemik kistinin neden geliştiği kesin olarak ispat edilememesine rağmen bir takım teoriler vardır. Büyüme plağındaki bozuklukların neden olabileceği ya da kemik içi venöz tıkanıklıklar sonucu geliştiği konularındaki teoriler bunlara örnektir. Basit kemik kisti, kemiğin içinde içi sıvı dolu kistik yapıdır. Basit kemik kisti, kanseröz olmayıp iyi huylu bir hastalıktır. Sıklıkla humerus (kol Kemiği) üst ucunda ve femur (uyluk kemiği) üst ucunda yerleşir. Aktif basit kemik kistleri, büyüme plağına komşudur. Zamanla, hastanın büyümesi ile basit kemik kisti büyüme plağından uzaklaşır. Basit kemik kisti, diğer kemiklerde de görülebilir. Genelde tek kemikte görülür. Basit kemik kistinin bulguları nelerdir? Birçok basit kemik kistinde klinik bulgu yoktur. Başka nedenle çekilen radyografilerde tesadüfen tanı koyulma oranı oldukça yüksektir. Basit kemik kisti, kemiğin korteks dediğimiz kabuk kısmını inceltmesi durumunda ayakta durma gibi yürüme gibi kemiğe yük binen durumlarda basit kemik kisti bölgesinde ağrı olur. Bunun yanında basit kemik kisti nedeni ile zayıflamış kemikte kırıklar oluşabilir. Kırık durumunda da ağrı, şişlik ve fonksiyon kaybı görülür. Basit kemik kisti, hangi yaşlarda görülen bir hastalıktır? Basit kemik kisti ortopedi uzmanının en sık karşılaştığı iyi huylu tümörlerden biridir. Basit kemik kisti 5 - 15 yaş Basit kemik kistinin tanısı nasıl koyulur? Basit kemik kistinde tanı direk radyoloji ile koyulur. Basit kemik kisti, önceki tedavi 23 ya da kırık nedeni ile komplike hali altıysa ya da yerleşimi çok farklı ise ortopedi uzmanı MR, Bilgisayarlı Tomograf yad a Kemik Sintigrafisi gibi ek testler isteyebilir. Basit kemik kistinin tedavisi nasıl yapılır? Küçük kemik kistleri sadece takip edilebilirken kemiğin içinde önemli bir yer kaplayan ve kırık riskini arttıran basit kemik kistleri tedavi gerektirir. Tedavi genelde anestezi altında yapılır. Basit kemik kistlerinin içine bir iğne ile girilerek kist sıvısı boşatılır. Kist sıvısının sarımsı berrak olması tanıyı kuvvetledirir. Daha sonra kist içine radyoopak madde enjekte edilerek basit kemik kistinin tek odalı olduğu ve tüm kiste ulaşılabildiği doğrulanır. Bundan sonra ise kist içine ortopedi uzmanının tercihine göre, steroid, hastadan alınan kemik iliği ya da demineralize kemik matriksinden biri enjekte edilir. Daha büyük ve kırık riskinin çok fazla olduğu basit kemik kistlerinde veya enjeksiyonlara rağmen iyileşme göstermeyen basit kemik kistlerinde küretaj ve greftleme operasyonu uygulanır. Eğer basit kemik kisti, kırıkla beraber başvurduysa internal çivileme uygun vakalarda tercih edilir. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 24 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 25 KULAK BURUN BOĞAZ , , -, bURUN KANAMASI NE ZAMAN TEHLİKELİDİR? Burun kanamaları, ister çocukta ister erişkinde olsun, oldukça rahatsızlık verici bir durumdur. Toplumun yaklaşık %10’u en az 1 kez burun kanması geçirmiştir. Bu kişilerin çoğu bir sağlık kuruluşuna başvurmaz ve sadece %10 – 15’inin bir KBB uzmanın yardımına ihtiyacı vardır. Çoğu burun kanamaları hafif kanamalar olmasına rağmen, hayatı tehdit eder ölçüde şiddetli kanamalar da olabilir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Hakan Yenice burun kanamaları ile ilgili en önemli soruları yanıtladı. Burun kanamalarını tıbbi olarak ön ve arka burun kanamaları olarak iki başlık altında incelenebilir. Çocuk ve genç erişkinlerde daha çok ön burun kanamaları yaşlı kişilerde damar sertliği ya da hipertansiyonu olan kişilerde daha çok arka burun kanamaları görülür. Ön burun kanamaları: Daha çok çocuk ve genç erişkinlerde görülür. Çoğu burun kanaması, burun orta bölümünde bulunan kılcal bir damarın çatlaması nedeniyle tek taraflı olur. Bu bölgedeki damarlar oldukça ince ve yüzeyde olduklarından burun sümkürülmesi, çocuklarda burun ile oynama nasal travma ve hatta ufak dokunuşuyla dahi kanayabilirler. Arka burun kanamaları: Sıklıkla orta ve ileri yaşlarda ve özellikle hipertansiyon hastalığı olanlarda görülür. Burnumuzun içinde arka üst bölgelerden kanama olur ve şiddeti burun ön kanamalarına göre fazladır ve sıklıkla geniz ve burundan aynı anda kan gelir. Kanamayı nasıl ayırt edebiliriz? Ön burun kanamaları sıklıkla kuru iklimlerde veya kış aylarında kuru ve sıcak oda havası nedeniyle burun içini kaplayan koruyucu tabakanın kuruması sonucunda oluşan kabuklanmalar ile olur. Bunu önlemek için az miktarda yumuşatıcı bir krem veya damlalar burnun içine kullanılabilir. Genellikle burun ön kısmına ( burun kanatlarına burun delikleri ile burun kemiğin arasındaki yumuşak bölge) uygulanan parmak basısı ile durdurulabilirler. Kanamanın arkadan olup olmadığı önemlidir. Arka burun kanamaları genellikle yaşlı insanlarda, yüksek tansiyon hastalarında veya burun ve yüz yaralanmalarında olur. Ağız ve boğaza doğru kanama devam eder. Bu bölgenin kanamaları daha şiddetli olur ve ciddi olarak ele alınmalıdır. Bu nedenle, mutlaka hastaneye 25 Kulak Burun Boğaz Op. Dr. Hakan Yenice başvurulmalı ve bir KBB uzmanı hatta İç Hastalıkları uzmanı ile hasta değerlendirilmelidir. Burun kanamasının başlıca nedenleri: • Kaşıntıya yol açan alerji, enfeksiyon veya kuruluk durumlarında burun karıştırılması. • Kuvvetli burun sümkürme yaşlı veya genç hastalarda burun damarlarının çatlamasına yol açabilir. • Kanama pıhtılaşma bozukluğu olan kişiler veya Aspirin ve benzeri ilaç kullanımı. • Karaciğer hastalıkları, yüksek tansiyon • Burun eğrilikleri • Burun kırılmaları, baş ve yüz yaralanmaları ciddi durumlardır. • Tümörler (oldukça nadir) Ön burun kanamasını durdurmak için ne yapmalı? Burun kanaması ile karşılaşıldığında uygulanabilecek bazı yöntemler vardır: • Kanaması olan kişiyi sakinleştirmeye çalıştırılmalıdır. Heyecanlı ve panik 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 26 halinde olanların tansiyonu yükselir ve kanamanın şiddeti artabilir. • Baş hafifçe öne doğru eğilmeli yutularak mideye gitmesi engellenmelidir. Kanama miktarı anlaşılamadığı gibi bulantı ve kusmaya da yol açabilir. • Burnun yumuşak olan kısmını tamamen kavrayacak şeklide başparmak ve işaret parmaklarla 5 dakika kadar sıkıştırılmalıdır. • Dik oturulmalı veya yatmak gerekiyorsa mutlaka baş yüksekte kalacak şekilde yatılmalıdır. Ne zaman doktora başvurmak gerekir? • Tekrarlayan burun kanamalarında doktora başvurmak gerekir. • Burun dışında başka yerlerden kanama olması durumunda (örneğin idrar ve dışkılama ile) • Vücutta hafif darbelerle bile morarma ve çürüklerin varlığında • Aspirin benzeri kan sulandırıcı ilaçların kullanıldığı durumlarda • Pıhtılaşma bozukluğu yaratabilecek karaciğer, böbrek veya hemofili gibi hastalıkların bulunduğu durumlarda, • Yakın zamanda kemoterapi alınmış olması durumunda mutlaka hekim ile temasa geçilmelidir. • 10 dakika boyunca burun sıkıştırıldığı halde kanama halen devam ediyorsa • Kanamanın kısa süre sonra tekrarlıyorsa • Fenalaşma, sersemlik veya bayılma hissi varsa • Çarpıntı veya nefes almada zorluk varsa • Kan tükürülmesi veya kusma ile ağızdan kan geliyorsa • 38,5 derece ateş ve döküntü / kızarıklık gibi ek belirtiler varsa vakit kaybedilmeden bir hastaneye gidilmesi gerekir. Tedavi seçenekleri nedir? Kanamanın durmadığı ön burun kanamalarında sınırlı bir tampon yapılarak veya küçük bir müdahale ile damar pıhtılaştırılarak kanama durdurulabilir. Kanama durmuşsa veya tampon alındıktan sonra çoğu kez yumuşatıcı ve yara iyileştirici krem veya merhemleri önerilir. Eğer burun kanaması tekrarlarsa, mutlaka kulak burun boğaz doktorunuza başvurmalısınız. Endoskopik muayene yöntemiyle burun içerisindeki problem bu şekilde belirlenebilir. Böylece kanamaya yol açan damarlar pıhtılaştırılabilir. Burun kanamasını veya kanamanın tekrarlamasını önlemek için neler yapılabilir? • Tuzlu su içeren spreylerle burun içi nazikçe temizlenmelidir. 26 • Burun karıştırılmamalı ve sümkürülmemelidir. • Ağır aktivitelerden kaçınılmalı ve ağırlık kaldırılmamalıdır. • Bulunulan ortam nemlendirilmeye çalışılmalıdır. • Sıcak su ile banyo yapılmamalı, ılık su tercih edilmelidir. • Aspirin veya türevi ilaçlar alınmamalıdır • Sıcak ve kuru ortamlarda bulunulmamalı, ortam ısısı ve nemini uygun koşullara getirmelidir. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 27 KLİNİK PSİKOLOJİ , , -, ALIşvERİş HASTALIK HALİNE GELMEDEN YARDIM ALIN Alışveriş yapmak kuşkusuz kadınların en sevdiği aktivitelerden biridir. Hatta kadınların milli sporu bile denilebilir. Ancak alışveriş hayatın odak noktası haline gelirse, karşılanabilenden fazla harcama söz konusu olursa tehlike çanları çalmaya başlamıştır. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Merve Büyükkucak, neden tutkuyla alışveriş yaptığımızı, bu tutkunun altında yatan sorunların ve alışverişin nasıl hastalığa dönüşebileceğini anlatıyor. Araştırmalar kadınların erkeklere oranla daha aktif alışveriş yaptıklarını, daha fazla ürün aradıklarını ve vitrin gezdiklerini gösteriyor. Zaten birçok erkeğin de alışveriş yapmayı sevmediğini dile getirdiğini biliriz. Erkeklerden farklı olarak birçok kadın alışverişi bir boş zaman aktivitesi olarak görür, tıpkı bir kafede kahve içme, yemek yeme, gezip dolaşma, hatta sadece yürüyüş yapma gibi. Alışveriş bazen de böyle keyifli bir aktivite yerine bir iş gibi görülebilir; örneğin ihtiyaç duyulan bir şeyi arama bulma ve sonunda satın alma gibi, net bir amaca yönelik olarak. Satın alma eylemi tatmin duygusu yaratıyor Alışveriş eskiden ihtiyaçların giderilmesi anlamına gelirken son yıllarda artık birtakım duygusal ihtiyaçların giderilmesine de cevap verdiği anlaşıldı. Bu nedenle işin bir de duygusal boyutu var; çünkü yeni bir şey satın almak birçok insana kendini iyi hissettiren ve hayatın birçok alanında kolaylıkla hissedemediğimiz bir güç hissi verebiliyor. Satın alınan şeyden çok satın almanın yarattığı tatmin ön plana geçiyor aslında. Alışveriş sinir ve öfkeyi değil üzüntüyü hafifletiyor Birçok araştırma alışveriş yapmanın sinir ve öfkeyi değil ancak o an için üzüntüyü hafifletici etkisi olduğunu gösteriyor. Sinir daha çok kontrol hissi ile ilişkilendirilen bir duygu ama üzüntü öyle değil. Üzüntü belki birçok duygudan daha da fazla olarak kontrol hissinin kaybı ile eşleştirebiliyor. Çünkü üzüntü yaşayan insanlar genelde üzüntülerin kaynağını başkalarıyla ya da şansla açıklamaya daha meyilli oluyorlar. Bu nedenle alışveriş de bu kaybedilen kontrol hissini onarma amacıyla kullanılabiliyor. Çünkü alışveriş nerede alışveriş edeceğiniz, hangi mağazadan satın alacağınız ve ne alacağınız gibi birçok kişisel seçimi ve dolayısıyla kişisel kontrolü içinde barındıran bir aktivite. Kazanmak, sahip olmak seratonin seviyesini yükseltiyor Beyin kimyası açısından baktığımızda ise alışveriş sırasında seratoninin katkısından da bahsetmek mümkün. Şöyle ki, mutluluk hormonu olarak da bilinen seratoninin yetersiz seviyelerde olması depresif duygudurumları ile eşleşmekte ve medikal destekle normal 27 Klinik Psikoloji Uzm. Psikolog Merve Büyükkucak seviyelere çıkarılmaya çalışılmakta. Yaşamımızda birçok aktivite aslında bu seratonin etkisini yapabiliyor; örneğin: gün ışığı, egzersiz, masaj ya da mutlu olduğumuz anları düşünmek gibi. Aynı zamanda kazanmak, sahip olmak da aynı etkiyi yapıyor. Alışveriş yapmak ya da hediye vermek de aynı amaca hizmet edebiliyor. Depresif duygudurumunda daha çok kayıp hissi ön plandayken aslında almak ve sahip olmakla bu his tersine çevriliyor. Bu nedenle de birçok insan, en başta kadınlar sıkıldığında ya da depresif hissettiğinde alışverişe yönelebiliyor. Elbette kadınlar için işin bir de görsel yanı var. Evrim teorilerinden de bildiğimiz gibi kadın dış görünümü ve güzelliği erkek ise gücü ile ön planda olan bir varlık. Dolayısıyla dış görünümü güzelleştirmeye ve diğer kadın rakiplerinin arasından sıyrılmaya dair bir alışveriş merakından illa ki söz etmek mümkün, ancak burada alışveriş konusunu sadece dış görünümle kendini beğendirme isteği ile sınırlamak doğru olmayacaktır; evi için ya da ailesi için de kadınların sıklıkla alışveriş yaptığını biliyoruz. Burada da “iyi hissetme”ye dair motivasyonların ön plana geçebileceğini söyleyebiliriz. Aynı 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 28 Alışveriş sinir ve öfkeyi değil üzüntüyü hafifletiyor Depresif duygudurumunda daha çok kayıp hissi ön plandayken aslında almak ve sahip olmakla bu his tersine çevriliyor. Bu nedenle de birçok insan, en başta kadınlar sıkıldığında ya da depresif hissettiğinde alışverişe yönelebiliyor. zamanda arkadaşlarla sosyalleşme, atmosfer değişimi, gibi stresi azaltıcı etkisi de oluyor. Alışveriş yapma isteği hormonlara bağlı olabilir mi? Mensturasyon döngüsünün kadınların birçok davranışsal, psikolojik ve fiziksel durumları ile ilişkilendirildiği bilinmekte. Östrojen dengelerinin değişmesiyle paralel bir şekilde birçok araştırma yumurtlama sonrası dönemde kadınların daha rasyonel, mantıklı ve kontrollü olduklarını, yumurtlama ya da premens dönemde dürtüsel hareketlerinde, kaygı ve huzursuzluk hislerinde bir artış yaşadıklarını göstermektedir. Yumurtlama döneminde ve doğurganlıklarının zirve yaptığı süreçte kadınların giyim tarzlarını erkekleri etkileyecek şekilde adapte ettiklerini (süslenme etkisi) görüyoruz. Araştırmalar gerçekten de premens döneminde kadınların diğer dönemlere oranla daha dürtüsel ve daha az kontrollü davrandıklarını ve bu sürecin de fazla para harcama davranışı ile aynı doğrultuda bir bağlantısı olduğunu göstermektedir. Kadınların kendilerini nasıl hissettikleri ve benlik algıları erkeklere oranla alışveriş davranışı ile daha yakından ilintili ve erkeklere oranla bu deneyime atfettikleri önem çok daha fazla. Elbette ki kadınların 28 finansal davranışları üzerinde mensturasyon döngülerinin etkisi inkar edilemez. Premens döneminde harcamalara karşı daha az kontrollü bir yaklaşım oluyor, daha dürtüsel ve daha fazla harcamalar oluyor. Aynı zamanda konsantrasyon ve hafıza, duygusal iniş çıkışlar ve verilen tepkiler anlamında da sıkıntılar yaşanabiliyor. Tüm bunlarla bağlantılı olarak da paraya dair çok da işlevsel olmayan davranışları bu dönemde sergileyebiliyorlar. Çoğunlukla da sonuç planlanandan daha fazla harcama, kontrolü kaybetme hissi, ve etraflıca düşünmeden dürtüsel olarak yapılan alışverişler olabiliyor. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 29 , , -, Alışveriş hayatın odak noktası haline geldiğinde tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Alışveriş yapmak iyi hissettirdiği için bu kendi içinde bir kısır döngü haline gelebiliyor, yeni bir şey satın alarak ne kadar mutlu ve neşeli oluyorsak mutlu hissettiren aktiviteyi tekrar etmeye ya da o aktiviteden daha fazla yapmaya dair yeni bir istek doğabiliyor. Burada mutluluk ve kendini iyi hissetme ile ilişkilendirdiğimiz seratoninin döngüsel etkisinden söz etmek mümkün. Yani alışveriş yaparak daha iyi hissetme, daha iyi hissettiğin için yine alışveriş yapma ve sonra yine iyi hissetme gibi bir kısır döngü kişiyi kıskacına alabiliyor. Ve elbette ki burada bağımlılık tehlikesi de ortaya çıkabiliyor. Alışveriş yapmanın abartılması ya da tehlikeli boyuta gelmesi ancak bu davranışın kişinin günlük hayatını ve işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye başlaması, gün içerisinde bu konu etrafında ciddi bir meşguliyet oluşturmaya başlaması, alışveriş yapamadığında ya da herhangi bir şey satın almadığında ciddi bir içsel, ruhsal sıkıntı çekmeye başlaması ve tüm bu aktivitelerin sonuçlarından zarar görmeye başlaması (ör: ödeyebileceğinden çok daha fazla bir borcun altına girmek gibi) ile anlaşılabilir. Elbette bunların anlamı üzerine düşünmek de önemlidir. Örneğin dış görünüme dair yapılan yatırımların bu kadar fazla ve yoğun olması ve sürekli bir “alma” davranışında olmak psikolojik ve ruhsal düzeyde bu davranışların neyin yerine geçmekte ve aslında nasıl bir “eksiğin” tamamlanmasına dair bir çaba haline gelmekte olduğunu ve bunların hepsini kişisel bazda değerlendirmek gerekir. Bu şikayetlerle terapiye gelen danışanlar 29 için öncelikle bu sürecin anlamını keşfetmelerine büyük bir önem atfediyoruz. Kredi kartları gerçeklerle yüzleşmemizi engelliyor Kredi kartları ödemenin yaratacağı acıyı ve sıkıntıyı ertelerken, almanın hazzını hemen yaşamaya olanak sağlıyor. Kişilerin satın almayla ilgili arzularını kolayca gerçekleştirebilmeleri için kolayca para ödünç almalarını sağlamış oluyor. Kredi kartı kullandıklarında alışverişin o an gerçekleşen sonuçları ile yüzleşmemiş oluyorlar. Bu noktada kredi kartları aslında bir tampon görevi görmekle birlikte alışveriş esnasında ne verdiğinize değil de ne aldığınıza daha çok odaklanmanızı sağlıyor. Hatta hediye kartları bu anlamda daha fena, çünkü bu kartlardan satın alan kişiler için sanki söz konusu kartlar gerçek para yerine 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 30 bedavaymış gibi bir his oluşturabiliyor. Tıpkı kumar oynamak gibi aşırı kart kullanımı da kişinin günlük yaşamını vazgeçemediği bir şekilde negatif yönde etkilemeye başladıysa dış kontrolün yanı sıra kişinin kendi iç kontrol dengelerini de düzenleyebilmesi adına psikolojik destek alması uygun olur. Anneler çocuklarına nasıl doğru örnek olabilir? Çok fazla alışveriş “alma” ve “sahip olma” ya çok fazla vurgu yapar. Özellikle de farkında olmadan alışverişi başa çıkamadığı duygulara bir çare gibi gören kişilerin belki duygu regülasyonu ve duygularının kontrolü konusunda zorlandıklarını düşünebiliriz. Bir anneçocuk ikilisinde psikolojik olarak çocuğa anne tarafından kazandırılabilecek en önemli beceri ve bebeklikten başlayarak gelişebilecek en temel beceri çocuğun kendi duygularını anlayabilmesi, tanımlayabilmesi ve söze dökerek ifade etmeyi öğrenebileceği bir duygusal regülasyondur. Ancak alışverişi çok sık kullanan bir anne bu anlamda çocuğuna yardımcı olamayabilir diyebiliriz belki. Çünkü bu durum öncelikle kendisinin duygularını regüle etmekte zorlandığı düşünülebilir. Alışveriş bir davranıştır, ve duygusal anlamda doyuruculuğu düşünüldüğünde, duygularla başaçıkma adına davranışa yönelmek anlamına gelebilir. Hâlbuki psikolojik anlamda sağlıklı olan duyguları söze dökerek, sözelleştirerek başa çıkmaya çalışmaktır. Kendisi çocuğun duygularını anlamaya ve sözelleştirmesine yardımcı olamayan bir anne de bu anlamda çocuğun da duygu regülasyonunu öğrenebilme konusunda zayıf kalabilir ve benzer şekilde (illa alışveriş olmak durumunda değil bu), yoğun duygular hissettiğinde bunu sözelleştirmek yerine davranışa dökebilir. Alışveriş hastalığını tedavi etmek mümkün Psikiyatrik literatürde alışveriş hastalığı olarak nitelendirebileceğimiz ilk kavram ilk olarak 1915’te Kraepelin tarafından “oniomania”, yani satın alma manik davranışı olarak tanımlandı. Günümüzde dürtüsel ya da zorlantılı alışveriş dediğimiz durumları ise kişiyi bir şey satın almaya doğru iten ve kontrol edilemez birtakım arzu ve isteklere sahip olma sonucu, alışveriş sayesinde gerginlik ya da düşük özsaygı gibi birtakım psikolojik durumlara geçici bir rahatlama çabası olarak nitelendirebiliriz. Bu davranışın çoğunlukla kadınlarda olduğunu görebiliyoruz. Depresif duygu durumunda kendilerini iyi hissetmek ve negatif moddan uzaklaşmak için bunu kullanabiliyorlar. Sonucunda finansal zorluklara yol açması sebebiyle de suçluluk ve pişmanlık yaşanabiliyor. Dolayısıyla alışveriş hastalığı diye bir şeyden bahsetmek mümkün. Şöyle ki kişiye çok ağır ve zorlayıcı ya da kontrol etmekte güçlük çekilen duygularla baş etmenin bir yolu olabiliyor bu davranışlar. Çoğu hasta mutsuz ama neden mutsuz olduğunu bilmiyor Psikoterapi bu kontrol edilemeyen hislerin daha yönetilebilir hale gelmesine yardımcı oluyor. Öncelikle bu deneyimi söze dökmek önem kazanıyor. Bu kişiler genelde bir içsel boşluk hissediyorlar ve bu boşluğu yemek ya da satın alınan şeylerle hızlı bir şekilde doldurma ve kapatma peşinde oluyorlar. Genelde bu aşırı davranış ile ilgili kendilerini iyi hissetmiyorlar ve durdurmak istiyorlar. Aslında bu kişilerin kendilerini iyi hissetmeleri için iradeye değil sözcüklere ihtiyaçları var. Tabii bu hisler ortaya konduktan sonra bir de bunlarla başa çıkmak ve tolore etme kısmı gündeme geliyor. Bu kişiler terapiye geldiklerinde genelde mutsuz olduklarından bahsederler ancak bunun ne anlama geldiğini bir türlü bilemezler. Tıpkı aşırı yeme davranışında olduğu gibi bu versiyonda da aşırı alışveriş davranışı gündeme gelebiliyor. Bu kişiler her ne kadar bunu maddi olarak karşılayabiliyor olsalar da sonrasında tıpkı çok yemiş olmak gibi yoğun bir utanç ve pişmanlık hissediyorlar, zaten satın aldıkları şeyleri de kullanmıyorlar, dolaplarda atıl şekilde kalıyor. Burada satın alma davranışı ya da 30 yeme davranışı öncesi kişinin ne hissettiği ve ne düşündüğü çok önemli ki bunlarla davranışı arasındaki duygusal bağlantıyı kurabilsin. Bu kişiler çoğunlukla boşluk hissi ve üzüntü hissederler. Kendi duyguları ile temasları çok azdır ve duyguların bilinemeyeceğini kolaylıkla değişebilir olduğuna inanırlar. Yeme bozukluğu olan kişiler de benzer şekilde duygularını yönetebilme konusunda güçlükler yaşarlar. Bu durum sadece kötü hisler hissettikleri zaman değil, olumlu hisler olduğunda da gündeme gelir; öyle ki sanki güzel bir duygu ile ne yapacaklarını bilemezler. Bu güzel duygu gidecek, sonrasında daha da kötü hissedecekler diye korkabilirler, o nedenle de bu korkutucu düşünceleri yiyerek ya da bir şeyler satın alarak uzaklaştırırlar. Alışveriş hastalığı kaygı ve depresyonu beraberinde getiriyor İnsanlar salt aşırı alışveriş etme davranışı şikayeti ile terapiye başvurmayabiliyorlar; çünkü bu davranış muhakkak beraberinde baş edilemeyen birçok kaygı ya da depresif ruh hali ve benzer şekilde kişinin kendini kontrol etmekte zorlanabileceği ve tekrarlayıcı başka davranışlara eşlik edebiliyor. Örneğin madde kullanımı, yoğun sigara tüketimi, bilgisayar oyunlarına bağımlılık gibi. Ya da bipolar bozuklukta manik evreler dediğimiz kişinin enerji ve motor aktivitesinin oldukça arttığı dönemlerde de sonuçlarının olabileceği kontrolsüz ve tamamen dürtüsel satın alma davranışı ile karşılaşabiliyoruz. Bu davranışın o kişi için anlamının araştırıldığı, bu davranışı neyin tetiklediği, öncesinde ve sonrasında kişinin nasıl hissettiği ve kendisini nasıl kontrol edebileceğine, bu davranışın aslında hangi kontrol edilmekte ve baş edilmekte zorlanılan duyguya karşılık geldiğini bulmasına yardımcı olmak ve gerektiğinde de bu süreci medikal tedavi prosedürleri ile desteklemek böyle durumlarda izlediğimiz yöntemdir. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 31 , , -, kitap Bilge Karasu'yu Okumak İlber Ortaylı Seyahatnamesi Yazar : Doğan Yaşat Sayfa Sayısı : 240 Yayın Evi : Metis Dili : Türkçe Tür : Araştırma Yazar : İlber Ortaylı Sayfa Sayısı : 304 Yayın Evi : Timaş Dili : Türkçe Tür : Anı - Anlatı - Günlük Seyahatname Bilge Karasu''yu Okumak Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi''nde düzenlenen "Altı Ay Bir Güz" ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi''nde düzenlenen "Bilge Karasu''yu Okumak" sempozyumlarının sunumlarından derlenmiş bir seçki. Farklı disiplinlerden 21 kişi uzmanlık alanlarına göre, kâh edebiyat eleştirisi alanından, kâh müzik, sinema, fotoğraf, resim gibi alanlardan yola çıkan yazılarıyla, Bilge Karasu''ya kendi okumalarını getiriyorlar. “Seyahat etmek benim gençliğimden, hatta ta çocukluğumdan beri heyecanlandığım bir uğraştır. Görmek, harita üzerinde tespit ettiğim yerlere gitmek, coğrafya öğrenimimde benim için vazgeçilmezdir. Türkiye gibi önemli bir coğrafyayı ve tarih alanını öğrenmek için onun kuzeyindeki Güney Rusya ve Kafkasya, doğusundaki İran ve Hindistan, güneyindeki Suriye, Filistin ve Mezopotamya’nın yanı sıra Balkanları ve Akdeniz ülkelerini anlamak da kaçınılmazdır.” İLBER ORTAYLI İstanbul'da Mavi Bir K. P. Kavafis:Bütün Şiirleri Tereddüt Yazar : Konstantinos Kavafis Çevirmen : Ari Çokona Sayfa Sayısı : 246 Yayın Evi : istos Dili : Türkçe Tür : Şiir Doğumunun 150. ölümünün 80. yıldönümü anısına, 2013 tüm dünyada KAVAFİS YILI olarak ilân edildi. Bu vesileyle istos yayın, K. P. KAVAFİS’i, şairin ilk şiirlerini ürettiği, kimliğinin ve ilgilerinin şekillendiği Şehir’den selamlıyor. Kavafis şiirlerinin, üçüncü bir dilin aracılığı olmaksızın, doğrudan Yunanca aslından Türkçeye Ari Çokona’nın itinalı çevirisiyle sunulduğu bu yayın, büyük şairin Türkiyeli okur nezdinde sahip olduğu ilgiye yeni bir veçhe kazandırmayı ve şairle ilk kez tanışacaklara da bütünlüklü bir Kavafis resmi sunmayı amaçlamaktadır. Çok gezen mi daha iyi bilir, yoksa çok okuyan mı? Peki ya bir yandan okurken diğer yandan da gezme imkânı bulanlar? Küçük bir bavul ve rehber kitaplarıyla Orta Asya’dan Avrupa’ya, Kafkaslar’dan Ortadoğu’ya 45 yıldır gezen “seyyah” İlber Ortaylı’ya eşlik etmek isterseniz İLBER ORTAYLI SEYAHATNAMESİ tam size göre… 31 Yazar : Atilla Birkiye Sayfa Sayısı : 214 Yayın Evi : LİTERATÜR YAYINCILIK Tür : Deneme - İnceleme İstanbul’da Mavi Bir Tereddüt, otuz beş yıllık bir yazma serüveni olan bir yazarın en son verimi. Aşkından asla vazgeçemediği İstanbul’unu büyük bir şevkle anlatırken, şair gibi harfleri sihirli sözcüklere dönüştürebilen, romance gibi kendi yaşamöyküsünü merak duygusuyla okuyacağınız bir serüven haline getiren ve hepsini edebiyatın gözbebeği denemede buluşturarak, okuyucuya sayfaları çevirdikçe ağızda bıraktığı tadı çok sevecekleri bir ziyafet sunan bir yazarın yapıtı. Yalnızca bu yönüyle bile edebiyata gönül verenlerin kayıtsız kalamayacağı bir kitap, elinizdeki. İçinden İstanbul geçen mavi bir şarkı, İstanbul’da Mavi Bir Tereddüt. İçerikler Radikal Kitap’tan alınmıştır. http://www.kitap.radikal.com.tr 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 32 sinema Barfi! Aşkın Dile İhtiyacı Yoktur Oblivion Max Maceraları Dinoterra Aslan Max’ın Gölgelerin Efendisi'nin kristalleri ele geçirmesini başarıyla engelledikten sonra, bu kez Gölgelerin Efendisi daha güçlü olan Dinozor Kristalleri için geri döner. Gölgelerin Efendisi'nin kristalleri ele geçirmesi olduça zor olacaktır; çünkü bu kristaller Küçük yaşta annesini kaybeden ve babası tarafından yetiştirilen Barfi, sağır ve dilsiz olarak doğmuş; ancak hayat dolu ve son derece pozitif biri olarak büyümüştür. Aynı zamanda bir hayli haylaz bir genç olan Barfi'nin başı sık sık derde girmektedir. Yaşadığı şehre taşınan Shruti Ghosh isimli genç kadınla tanıştığında ise daha önce hiç karşılaşmadığı duygularla tanışmaya başlar. Barfi, üç ay içerisinde başka biriyle evlenecek olan Shruti'ye ilk görüşte vurulur, Shruti de zamanla ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar. Ancak ortada büyük bir sorun vardır. Shruti, ailesi ve çevresi tarafından büyük tepkilere maruz kalır. Ailesi, kızlarının 'normal' biriyle evlenmesini ve 'normal' bir hayat sürmesini istemektedir ve bu birlikteliğin gerçekleşmesine izin vermeyecektir. Yıllar sonra yolları tekrar kesiştiğinde Barfi'nin kalbinde başka biri vardır; Shruti içinse seçim yapma zamanıdır... Hint sinemasının son dönemdeki en ses getiren yapımlarından biri olan Barfi!, ülkesinin sınırları dışından da bol övgü almıştı. yalnızca Dinozorların ait olduğu tarih öncesi çağda bulunabilmektedir! Aslanların ezeli rakibi Beyaz Kaplanlar ile işbirliği yapan Gölgelerin Efendisi,onlar Askeri bir yönetim biri Jack adında deneyimli bir askeri , insanoğlunun bir zamanlar "Dünya" diye adlandırdığı terk edilmiş bir gezegene keşif için yollar. İnsanlığın büyük yok oluştan önce nasıl koşullarda yaşadığını araştırmakla dahası yaşayan her hangi bir canlı olup olmadığını bulmakla görevlidir. İnsanlığın bir zamanlar yuvası olan Dünya gezegeni birtakım uzaylı canlılar tarafından işgal edilmiştir ve gezegende hala varlıklarını sürdürmektedirler. Jack tüm bunları araştırmakla görevliyken, karşısına hiç beklenmediği sürprizler de çıkacaktır... Tron filmi ile tanıdığımız yönetmen Joseph Kosinski'nin yönettiği film, yönetmenin kendi çizgi romanından sinemaya uyarlandı. Kıyamet sonrası bir kurguya sahip olan filmin kadrosunda Tom Cruise'un yanı sıra Olga Kurylenko, Andrea Riseborough, Nicolaj CosterWaldau, Melissa Leo ve Morgan Freeman yer alıyor... 32 sayesinde Dinozorların çağına geçiş sağlayan büyülü zaman kapısına ait tek anahtarı da ele geçirir. Iron Man 3 Milyarder iş adamı, kahraman ve mucit Tony Stark, bu sefer gücü ondan çok daha fazla, hatta sınırsız bir düşmanla karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu düşman, o çok sinirlendirecek bir hamle yaparak özel hayatını yok ediyor. Stark şimdi bu olayların kaynağını araştıracağını zorlu bir mücadeleye giriyor. Fakat en yakınlarını korumak için zekasının ve cesaretinin yanı sıra içgüdülerine de ihtiyacı var. İçerikler http://www.beyazperde.com sitesinden alınmıştır. 2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 33 , , -, insan kaynakları bizden haberler Atananlar KADIKÖYŞİFA SAĞLIK GRUBU çalışanlarımıza yeni görevlerinde başarılar diliyoruz. NURAN DEMİRCAN YATIŞ DANIŞMANI>HASTA HİZMETLERİ SORUMLUSU-KŞH Tamamlanan Turnuvalarımız BURCU DEMİR HASTA DANIŞMANI>HASTA KABUL YETKİLİSİ AYŞENUR MERCİMEK HASTA DANIŞMANI>HASTA KABUL YETKİLİSİ OKEY TURNUVASI BİRİNCİLERİ: FATMA KARTALOĞLU SORUMLU HEMŞİRE>ENFEKSİYON KONTROL HEMŞİRESİ ULTRA ASLANLAR; HALİL AKTEMUR GÖKSAL SULU HÜLYA ALPTEKİN HEMŞİRE>SORUMLU HEMŞİRE RECEP ŞAHİN HASTA DANIŞMANI>HASTA KABUL YETKİLİSİ HAVVA ŞAVİL HEMŞİRE>SUPERVISOR HEMŞİRE Sifalı Miniklerimiz MASA TENİSİ TURNUVASI BİRİNCİSİ: Çocuklarınızla birlikte sağlıklı ve şifalı bir ömür dileriz DİŞ HEKİMİ ERHAN PALAMUTÇU Berna Denizer Karakol Ceren Karakol TAVLA TURNUVASI BİRİNCİSİ: KŞH ULAŞTIRMA PERSONELİ; ERGÜL TOSUN Arzu Balkaş Mira Bahar Balkaş Bora Dericioğlu Emir Dericioğlu Çiğdem Yıldırım Miray Öykü Fatma Mican Çınar Berk Mican Fatma Şahin Arya Şahin Emine Karip Defne Karip Murat Seyhan Oğuzhan Seyhan Mert Ege Elif Ece Nuray Döner Oğuz Kaan Oğuz Yağmur Sevgi Alçınkaya Ada Duru Alçınkaya Evlenenler... Çalışanlarımıza bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. SELDA GÜZEL ADEM ÖZCAN DURSUNE AKIN LEYLA YILMAZ 33