Şubat-Sayı: 155 - Adalet Bakanlığı
Transkript
Şubat-Sayı: 155 - Adalet Bakanlığı
Türk yargısının daima ve korkusuzca ayakta kalarak adaletin tesisi için mücadele etmeye devam edeceğinden kimsenin kuşku duymaması gerekir. Adaletin tesisi uğruna görevlerini her koşulda fedakârca yerine getiren yargı mensuplarımızı hedef alan, Milletimizi derinden üzen bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit olan Cumhuriyet Savcımız Sayın Mehmet Selim Kiraz’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere, yakınları ve tüm yargı camiasına sabır ile metanet dileriz. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Seslenis Şubat 2015 Yıl: 13 • Sayı: 155 • Ücretsizdir • Ayda bir çıkar Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur. BAFRA CEZA İNFAZ KURUMLARINA ÜST DÜZEY ZİYARET Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Bafra T Tipi Kapalı ve Bafra Açık Ceza İnfaz Kurumuna ziyarette bulundu. 9’da Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır Adalet Bakanlığında görev değişimi Milletvekili genel seçimleri nedeniyle istifa eden Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, görevini Bakanlık Müsteşarı Kenan İpek’e devretti. İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar, donanımı, dürüstlüğü itibarıyla kendisini ispat etmiş, bu makama layık birisi olduğunu ifade eden Bozdağ, İpek’in emaneti başarıyla taşıyacağına olan inancını dile getirdi. Görevi Bakan Bozdağ’dan devraldı Adalet Bakanlığındaki devir teslim töreninde konuşan Bozdağ, 25 Aralık 2013’te Cumhurbaşkanı tarafından kendisine emanet edilen Adalet Bakanlığı görevini, şerefle çalışma arkadaşı İpek’e devrettiğini söyledi.İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar, donanımı ve dürüstlüğü itibarıyla kendisini ispat etmiş, bu makama layık birisi olduğunu ifade eden Bozdağ, İpek’in emaneti başarıyla taşıyacağına olan inancını dile getirdi.Bakanlık çalışanlarıyla tek tek vedalaşan Bakan Bozdağ, Bakan Kenan İpek’in bu görevi başarıyla yerine getireceğine inancının tam olduğunu dile getirdi. Adalet Bakanı İpek: El ele vereceğiz Bakan Bozdağ’a güzel ifadeleri nedeniyle teşekkür eden Adalet Bakanı Kenan İpek ise, yaşamı boyunca bulunduğu her görevde elinden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalıştıklarını, adalet kavramının eşit dağılımı konusunda da bundan sonra ellerinden gelen çabayı göstereceklerini belirtti. Bakan İpek, Bozdağ ile yaklaşık 14 ay birlikte görev yapma mutluluğuna erdiğini belirterek, “Bu süreç sorunlu bir süreçti. Sizin bakanlığınızda, önderliğinizde, liderliğinizde Türk milletinin şahitliğinde bu süreci bana göre başarılı şekilde geçirdik ve bugünlere geldik” dedi. 8’de KOMİSYON ÜYELERİNDEN ZİYARET Eğitim Kurulu Silivri’de toplandı Enis Yavuz YILDIRIM Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü KURUMLARIMIZDA EĞİTİM Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Eğitim Kurulu Toplantısı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş başkanlığında Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunda yapıldı. 2’de “İnsan eğitimle doğmaz ama eğitimle yaşar” diyor 16. yüzyılda yaşamış dünyaca ünlü İspanyol yazar Cervantes. Kurumlarımızı yalnızca suç işlemiş insanların içine kapatıldığı fiziki yapılar olarak varsaymaktan öte onları, yaşayan, değişen, dönüşen ve dolayısı ile yaşatan, değiştiren ve dönüştüren, bunları yaparken de başlıca enstrüman olarak eğitimi kullanan-kullanmak zorunda olan birimler olarak görülmesi gerektiğini açıkça ifade etmek istiyorum. S. 3’te Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” üyeleri Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü ziyaret etti. 6’da GENEL MÜDÜR YILDIRIM’LA GÜNDEME DAİR... Röportaj S. 10-11’DE YGS başarıyla tamamlandı 2 Tekstil toplantısı Bursa’da yapıldı 9 Seslenis Sayfa 2 Şubat 2015 Sinop Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde 1 milyon dolarlık yatırımla hizmete açılan tekstil fabrikası katılımcılarca büyük beğeni kazanırken, bu yatırım, ceza infaz kurumlarının birer üretim merkezi haline dönüştüğünün göstergesi niteliğinde. SİNOP AÇIKTA DEV YATIRIM B ir dizi açılış ve incelemelerde bulunmak üzere Sinop’a giden Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ve Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım, kentteki tarihi ve kültürel mekanları ziyaret etti. Sinop ziyareti kapsamında E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Sinop Açık Ceza İnfaz Kurumunu da ziyaret eden heyette Müsteşar Yardımcısı Menteş ve Genel Müdür Yıldırım dışında İşyurtları Kurumu Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanı Turan Kuloğlu da yer aldı. Adalet Bakanlığı ve MÜSİAD işbirliğinde yapımı tamamlanan ve yatırım bütçesi 1 milyon dolar olan Tekstil fabrikası Sinop Valisi Yavuz Selim Köşger, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ve MÜSİAD Başkanı Nail Olpak’ın katıldığı törenle hizmete açıldı. İLK ZİYARET E TİPİNE Sinop ziyaretinde Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ve beraberindeki heyete Sinop Cumhuriyet Başsavcısı Ozan Kaya, Adalet Komisyonu Başkanı Şamil Koç, Cumhuriyet Savcıları Aykut Balcı, Murat Alagöz, Adnan Ok, Muhammed Toprak ve Kurum Müdürü Özer Duman eşlik etti. Heyet ziyaret kapsamında ilk olarak tarihi Sinop Cezaevini gezerken, daha sonra Seyit Bilal Hazretleri Türbesi, Seyit Bilal Camii, Şahin Tepesini ve Sinop sahillerini gezdi. Müsteşar Yardımcısı Menteş başkanlığındaki heyet daha sonra Sinop Valisi Yavuz Selim Köşger tarafından heyet onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. Müsteşar Yardımcısı Menteş ve beraberindeki heyet daha sonra 23 Şubat 2015 Pazartesi günü Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulundu. Kurumda 250 tutuklu hükümlünün çalıştığı ve Türkiye’deki tüm infaz koruma memurlarının üniformaları ile birçok kurum ve kuruluşun tekstil ihtiyacını karşılayan tekstil atölyelerini gezen Müsteşar Yar- dımcısı Menteş, yetkililerden çalışmalar hakkında bilgi aldı. Heyet daha sonra hükümlü ve tutukluların resim, karikatür, elişi, ebru, minyatür, kabartma tablo gibi sanatsal çalışmalar yaptığı ve sergilediği Güzel Sanatlar Galerisinin açılışını yaparken, Kurumda devam eden tiyatro, bağlama, yağlı boya resim, bilgisayar ve okuma-yazma kurslarını da gezdi. Kurum personeli ile de bir araya gelen Müsteşar Yardımcısı Menteş ve beraberindeki heyet, personelle bir süre sohbet ederken, Müsteşar Yardımcısı Menteş ve Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım personele hitaben bir konuşma yaptı. TEKSİL FABRİKASI TÖRENLE AÇILDI Heyet, daha sonra Sinop Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde Adalet Bakanlığı ve MÜSİAD işbirliği ile kurulan tekstil fabrikasının açılışını yaptı. Açılış törenine Sinop Valisi Yavuz Selim Köşger, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, İl Jandarma ve Garnizon Komutanı J. Alb. Şefaattin Serten, Belediye Başkanı Baki Ergül, Sinop Barosu Başkanı Avukat Hicran Kandemir, Bölge Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Gülay, Cumhuriyet Başsavcısı Ozan Kaya, Adalet Komisyonu Başkanı Şamil Koç, Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bircan, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Erol Tosun, Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz, Kastamonu Cumhuriyet Başsavcısı Bülent Kantarcı, Amasya Cumhuriyet Başsavcısı Mithat Kutanoğlu, Çorum Cumhuriyet Başsavcısı Ö. Faruk Yurdagül, Sinop Emniyet Müdürü Yusuf Biner, Tetkik Hakimi Mehmet Doğan, Vali Yardımcısı Ekrem Yaman, Bafra Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Keskin, Boyabat Cumhuriyet Başsavcısı Salih Şengöz, Ünye Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Ayaz, Cumhuriyet Savcıları, ilçe kaymakamları, kamu kurum ve kuruluşlarından temsilciler ile MÜSİAD yöneticileri katıldı. Açılış konuşmalarının ardından MÜSİAD tarafından oluşturulan hatıra ormanına katılımcılar adına dikilen fidanların sertifikaları MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak tarafından takdim edildi. Fabrikanın açılış kurdelesi protokol üyelerince hep birlikte kesilirken, daha sonra tüm katılımcılar teksil fabrikasını gezdi ve yetkililerce üretim çalışmaları ve projeler hakkında sunum yapıldı. EĞİTİM KURULU SİLİVRİ’DE TOPLANDI Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Eğitim Kurulu toplantısı 6 Şubat 2015 günü Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunda yapıldı. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş başkanlığındaki toplantıya Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Eğitim Dairesi Başkanı İbrahim Şahin, Genel Müdür Yardımcısı Ali Yıldız, Personel Genel Müdür Yardımcısı Veysel Bektaş ile kurul üyeleri katıldı. Eğitim Kurulu toplantısında Tetkik Hakimi Alperen Öztürk, 2014 yılı içerisinde gerçekleştirilen faaliyetlerin değerlendirilmesi ile 2015 yılı eğitim planı ve programın tanımı hususlarında sunum gerçekleştirdi. Toplantıda ayrıca Öğretim Görevlisi Elif Bengi Ünsal Özberk tarafından eğitim memnuniyeti değerlendirme anketi üzerine bilgiler aktarılırken, Adalet Uzman Yardımcısı Tamer Manav tarafından ise duruşma salonunun tanıtımını içeren sunumlar gerçekleştirildi. Toplantı gelecek dönemde yapılması gereken konular üzerine fikir alışverişi ile son buldu. Müsteşar Yardımcısı Menteş başkanlığındaki heyet, daha sonra Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu Sosyal Tesislerinde öğle yemeği yerken, - heyet daha sonra Açık Ceza İnfaz Kurumu ile 5 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulundu. Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunda düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Eğitim Kurulu toplantısında 2014 yılı faaaliyetleri ile 2015 yılı plan ve programları görüşüldü. Seslenis Şubat 2015 Evet hiç şüphe yok ki insanoğlu olarak dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren koşullar nasıl olursa olsun eğitimle iç içe olmamız, onu içselleştirip edindiğimiz kazanımları da yaşantımıza yansıtabilmemiz, hayatımızı sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmek için son derece büyük bir önem taşımaktadır. Alınan eğitimin kapsamına ve içeriğine göre edinilen bilgiler de kişinin yaşamına etki ettiği gibi hayatının daha sonraki kısmına da yön vermekte ve onu şekillendirmektedir. Biz de Genel Müdürlük olarak eğitimin insan ve toplum hayatındaki öneminin farkında olmanın bizlere yüklemiş olduğu sorumluluk duygusuyla kurumlarımızda bulunan hükümlü ve tutukluların eğitimini son derece önemsiyoruz. Eğitimin bir sonuç değil aksine bitmeyen bir süreç olduğunun bilincinde olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların yeniden topluma kazandırılmaları, sorumluluk hissiyatını edinmiş bireyler olarak yaşantılarını sürdürebilmeleri amacıyla eğitim faaliyetlerine en üst düzeyde önem gösterdiğimiz eğitim faaliyetlerini ceza infaz kurumlarındaki eğitim servisleri tarafından gerçekleştirmekteyiz. Genel Müdürlüğümüz’ün oluşturduğu standartlar doğrultusunda hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde yürütülen eğitim faaliyetleri; kuruma ilk geldiği andan başlayarak hükümlü-tutukluların eğitim düzeyleri ve meslekî durumları kurum öğretmenleri tarafından yapılan görüşmeyle belirlenir ve bu doğrultuda hükümlü-tutuklunun tahliye edileceği âna kadar kendisi için gerekli olan eğitim programı hazırlanır. Sayfa 3 Enis Yavuz YILDIRIM Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü KURUMLARIMIZDA EĞİTİM Bu bağlamda eğitim öğretim faaliyetleri içerisinde: Okuma Yazma Kursları, Yaygın Eğitim, (Açık Öğretim Ortaokulu, Açık Öğretim Lisesi ve Açık Öğretim Fakültesi) Örgün Yüksek Öğretim başlıkları altında kurumlarımızda bulunan hükümlü-tutukların eğitimlerini sürdürebilmelerini sağlamaktayız. 2014 itibariyle ceza infaz kurumlarında yürüttüğümüz eğitim çalışmaları kapsamında; birinci kademe oku-ma yazma kurslarından, doktora eğitimine varıncaya kadar toplamda 68.374 hükümlü-tutuklu eğitim olanaklarından yararlandırılmıştır. Cezaevlerinde bulunan 161.523 kişilik hükümlü-tutuklu sayısı göz önüne alındığında eğitim imkanlarından yararlanan kişi sayısının neredeyse toplam sayının yarısına yaklaştığını görmek, eğitime verdiğimiz önemin boyutlarını gözler önüne sermekte ve Genel Müdürlük olarak bizleri de mutlu etmektedir. Ayrıca geçtiğimiz günlerde gerçekleşitirilen YGS sınavına 4921 hükümlü ve tutuklunun katılımı sağlanmıştır. Eğitim imkanlarından yararlanan hükümlü-tutuklu sayısının artması beraberinde iş yükündeki yoğunluğu da arttırsa da personelimizin bu konuda ki üstün gayreti bizleri gelecek noktasında umutlandırmaktadır. Eğitimin ELİNİN HAMURU İLE GÜVENLİ GELECEĞE Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumunda, Trakya Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Elimin Hamuru ile Güvenli Geleceğe Projesi” çerçevesinde ekmek fırını kuruldu. Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, fırının açılışında, ceza infaz kurumlarının son yıllarda üretime katkı sağlayan kurumlar olarak da anıldığını söyledi. Açık cezaevlerinin üretim yapmasının yanında hükümlülere yeni bir gelecek de sunduğunu ve onların kalifiye eleman olmasını sağladığını belirten Şahin, Trakya Kalkınma Ajansının aynı hafta içerisinde bu konudaki üç projesinin faaliyete geçtiğini vurguladı. Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran’da tesisin istihdama katkı sağlayacağını ve hükümlülerin her açıdan olgunlaşmış bir birey olarak topluma kazandırılacağını ifade etti. Ceza infaz kurumunda kurulan fırında, 60 hükümlü ile 4 personel çalışacak. Günde 15 bin ekmek üretilmesi beklenen tesiste, aynı zamanda kuru pasta, ramazan pidesi gibi unlu mamuller de üretilecek. Tesiste yapılacak üretimin öncelikli hedefi, Edirne ve Kırklareli’ndeki Ceza İnfaz Kurumları’nın ekmek ihtiyacını karşılamak olacak. Proje kapsamında verilen uygulamalı meslek eğitim kurslarında başarılı olan 80 hükümlüye de İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından sertifika verilecek ve sektörde kalifiye eleman olma hakkı tanınacak. Toplam bütçesi 268 bin 917 TL olan projenin amaçları arasında, Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumundaki hükümlülerin mesleki eğitim almalarını sağlayarak, toplum hayatına üreten bireyler olarak katılmalarına ve Trakya’da suç işleme oranının düşmesine katkı sağlamak da yer alıyor. Uygulama süresi 9 ay olan projenin bütçesinin 238 bin lirası Trakya Kalkınma Ajansı tarafından finanse edildi. hayatın vazgeçilmez bir ögesi olduğundan hareketle kurumlarımızda ki eğitim faaliyetleri artarak devam edecektir. Değerli arkadaşlar, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ailesi olarak bugüne kadar iyi niyet, samimiyet ve çalışkanlığımızla birçok işin üstesinden nasıl geldiysek, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla projelerimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki gelecek yıllarda kurumlarımız daha farklı ve daha çalışılabilir bir noktaya gelecektir. Personelimizin kişisel eğitim ve donamının artması, düzenlenen eğitim programları ve personelin gayreti sayesinde elbirliği içerisinde bir çok sıkıntıyı aşacağımızı düşünüyorum. Sizlerin daha huzurlu ve daha güvenli bir ortamda görevinizi ifa etmeniz bizleri ne kadar mutlu ekmekte ise, yaşadığınız sıkıntılar da yöneticiler olarak bizleri bir o kadar üzmektedir. Her defasında tekrarladığımız bir gerçeği unutmamamız gerekiyor. Bizim kurumlarımız diğer kamu kurumlarından farklı olarak inanılmaz sabır ve emek gerektirmektedir. Kurumlarımızı daha çağdaş ve daha çalışabilir bir noktaya ulaştırmak yolundaki gayretimizin karşılıksız kalmayacağını düşünüyorum. Çağdaş infaz anlayışında Avrupadaki bir çok ülkeden daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak, bu bizler için yeterli olmadığı gibi, her daim örnek gösterilen bir kurumsal yapıya sahip olmamız gerekiyor. Bunu başarabilmek içinde gelecek yarınlara el birliği ile çalışarak ve kendimizi her daim daha fazla geliştirerek ulaşacağımızı unutmayalım. Yeni sayımızda görüşünceye dek huzurlu ve sağlıklı günler dilerim. BANDIRMA AÇIK, ÇAY SETİ ÜRETİMİNE BAŞLADI Bandırma 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile Türkiye Çay İşletmeleri ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Genel Koordinatörü Cengiz Solak, ve Altun Şeker ile Kurum 2. Müdürü Telha Tuna’nın ortak girişimleri neticesinde Ceza İnfaz Kurumunda Çay Seti Paketleme Atölyesi kurularak üretime başlandı. Bandırma 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Reşat Şengöz, ceza infaz kurumlarında ‘Önce İnsan’ anlayışı ile yola çıktıklarını vurgulayarak; “ Ceza infaz kurumlarımızda eğitim, öğretim ve topluma kazandırma çalışmalarında önce insan kavramından yola çıkmamız gerekiyor. Çağın gereklerine uygun şekilde sürekli yenilik ve değişim doğrultusunda çalışarak, sürdürülebilir kalite anlayışının kurum kültürü haline getirme çabası içerisinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. Ceza infaz kurumlarında barınmakta olan hükümlü ve tutukluların günlük iaşelerinde bulunan çay ve şeker ihtiyaçlarını set halinde karşılamaya talipler. Bu sayede cezalarını infaz etmekte olan hükümlüler, çay ve şeker tüketimini karşılayabilecek hem de iş kolları ve açılan kurslar sayesinde tahliye olduktan sonra daha kolay iş bulabilecekler” dedi. Bandırma 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2. Müdürü Telha Tuna ise; “ Türkiye Çay İşletmeleri ile yaptığımız bu işbirliği sosyal proje kapsamındadır. Bu projeyi daha fazla geliştireceğiz. Atölyelerimizde kaliteden ödün vermeden hijyenik ve modern üretim ve paketleme yapıyoruz. Tüketicilere sunduğumuz ürünlerde kaliteden taviz vermemeyi kendimize misyon edindik. Ayrıca hedefimiz hükümlü ve tutukluları ceza infaz kurumunun olumsuz etkilerinden, çalışarak uzaklaştırmak ve kalıcı bir meslek sahibi olmalarını sağlamak” dedi. Seslenis Sayfa 4 Şubat 2015 DAİRE BAŞKANI ESAT IŞIK’TAN ZİYARET Daire Başkanı Esat IŞIK, 10 Şubat 2015 tarihinde Kocaeli ve Sakarya, 11 Şubat 2015 tarihinde Düzce ve Bolu Denetimli Serbestlik Müdürlüklerini ziyaret etti. Müdürlüklerin fiziki yapısı ve personelin çalışma ofislerini inceleyerek her bir büro ve birimde çalışmaların nasıl yürütüldüğü hakkında ilgili personelden bilgi aldı. Personelle toplantı yapıp Daire Başkanlığı’nda yürütülen çalışmalar ve Denetimli Serbestliğin 10 ncu yılı olması nedeniyle Ekim ayında İstanbul’da düzenlenecek uluslararası sempozyum hakkında bilgi vererek personelin görüş düşünce ve önerilerini dinleyip sorularına cevap verdi. 2015 yılında standartların oluşum ve gelişiminin sağlanacağını ve ağırlıklı olarak denetimli serbestlik memurlarının eğitimlerinin gerçekleştirileceğini belirterek, uygulamada birliğin önemini vurguladı. “Sizle birlikte güçlüyüz” diyerek her konuda Daire Başkanlığı’na ulaşabileceklerini ve belirtilen hususların takipçisi olacağını söyleyerek müdürlük ziyaretlerini tamamladı. Müdürlüklerin bağlı bulunduğu Başsavcı ve ilgili Cumhuriyet savcılarını ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu. G.SARAY ÜNİVERSİTESİ İLE İŞBİRLİĞİ Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, denetimli serbestlik hizmetlerini daha nitelikli şekilde yerine getirilebilmek amacıyla kurumlar arası işbirliği çerçevesinde üniversite denetimli serbestlik işbirliği çalışmalarına Galatasaray Üniversitesi ile devam etmektedir. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerinin Haziran 2014 tarihinden beri Müdürlük’teki çalışmaları yerinde izlemeleri, personel ile yaptıkları görüşmeler, yapılan ihtiyaç analizleri ve değerlendirmeler sonucunda bir eğitim modülü oluşturuldu. Eğitim modülünün ilk paketi olan Denetimli Serbestlik Uzmanı eğitimi 28 Ocak- 2 Şubat 2015 tarihleri arasında Galatasaray Üniversitesi’nin Ortaköy yerleşkesinde gerçekleşti. Gerçekleşen eğitimlerde, Prof. Dr. Psikiyatr Mansur Beyazyürek tarafından, madde kullanımı sorunu olan kişilerle görüşme, sorun belirleme ve çözüm odaklı yaklaşım, Galatasaray Üniv. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İpek Merçil tarafından, Türkiye’de suç, suçluluk ve 105/A kapsamında hükümlü profilleri ve yaklaşım tarzları, Galatasaray Üniv. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazlı Ülbay Aytuna tarafından, etkili iletişim becerileri ve hükümlüleri ikna etme yöntemleri; Galatasaray Üniv. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Verda İrtiş tarafından çocuk suçluluğu, çocuk ceza adaleti ve genç ve çocuklarla çalışma yöntem ve yaklaşımları konularında eğitim verildi. Müdürlük uzmanları 4 gün devam eden bu eğitimde toplamda 32 saatlik sertifikasyona sahip olan bir eğitim modülü aldılar. KAMU HİZMETLERİNE YOĞUN TALEP Bilindiği üzere denetimli serbestlik kararlarının infazı ve yükümlülerin topluma kazandırılmalarına yönelik iyileştirilme çalışmaları Denetimli Serbestlik Müdürlüğü personel tarafından yerine getiriliyor. Ceyhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde haklarında bir denetimli serbestlik kararı bulunan yükümlülerin suç ortamından uzak tutulmaları, yeniden suç işlemelerinin önüne geçilmesi, toplumun ve mağdurun suç ve suçludan korunması bakımından çok sayıda hükümlü, kamu hizmeti cezasını Ceyhan Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 245 adet okulda ücretsiz çalışarak yerine getirirken aynı zamanda eğitime katkı sağlıyorlar. Kamu hizmeti cezalarındaki öncelikli hedefin hükümlülerin sosyal hayata uyumlarının sağlanması, sorumluluk bilinçlerinin gelişmesi ve iş disiplini kazanmaları olduğundan hareketle, Ceyhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce Ceyhan ve Yumurtalık ilçelerinde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kamuya yararlı iş üreten dernek ve vakıflarla yapılan işbirliği protokolleri çerçevesinde bu kurumlarda kamu hizmeti cezalarının etkin bir şekilde yerine getirilmesi sağlanıyor. Denetimli serbestlik müdürlüğü kamu hizmeti birimince oluşturulan ekipler ile Ceyhan Milli Eğitim Müdürlüğü’nce görevlendirilen kamu hizmetinden sorumlu personel koordinesinde okulların çeşitli ihtiyaçları karşılanırken, uygulamayla Ceyhan’daki birçok okulun sınıf temizliği, hükümlülerden oluşan temizlik ekibince yapılıyor. Ayrıca birçok okulun boya, elektrik, mobilya, kapı ve pencere gibi tamirat işleri oluşturulan diğer ekiplerce yerine getirilirken, bu kapsamda ilçedeki bazı okulların boya işleri ve çevre düzenlemeleri proje kapsamında tamamlandı. “Yarıyıl tatilinde hükümlülerin hizmetine yoğun ilgi var” Uygulama ile oluşturdukları inşaat ekibinin bazı eğitim kurumlarının boya ve inşaat tamir işlerinin bir kısmını tamamladığını belirten yetkililer, uygulama ortağı kurumların durumdan son derece memnun olduklarını belirttiler. MESLEK SAHİBİ OLACAKLAR BERGAMA UYUŞTURUCU KOMİSYONU TOPLANDI Bafra Kaymakamlığı, Bafra Belediye Başkanlığı, Bafra Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bafra Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün işbirliği ile yükümlülerin meslek edinebilmeleri amacıyla Beko-Loder iş makinası operatörlüğü kursu açıldı. Denetimli Serbestlik’ten yararlanan 18 yükümlü kursa katılarak, Bafra Adliyesi konferans salonunda teorik eğitimini aldı. Bafra Belediyesi’nin kurs için sağladığı alanda pratik eğitimini alacak kursiyerlerin başarılı olanlarına kurs bitirme sertifikası verilecek. ERCİŞ’TE PROTOKOL DS İÇİN TOPLANDI Erciş Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün komisyon alanında bulunanan tüm ilçe Kaymakamları: Erciş Kaymakamı Sayın Mehmet Şirin Yaşar, Patnos Kaymakamı Sayın Mahmuthan Arslan, Çaldıran Kaymakamı Mustafa Mendeş, Muradiye Kaymakamı Mehmet Fatih Çelikel, Erciş Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Topal ve Garnizon Kamutanları Erciş Denetimli Serbestlik Müdürlüğünede bir araya gelindi. Erciş Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün yaptığı çalışma ve faaliyetler, Denetimli Serbestlik kapsamında kendi ilçelerinde bulunan yükümlülerin toplum içinde rahabilete olabilmeleri için kurumsal katkı ve destek, kurumsal işbirliği kounusunda yapılacak çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca Müdürlüğümüzün seminer, konferans,eğitsel, mesleki, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmaları hakında bilgilendirme yapıldı. Bergama Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün girişimleri neticesinde Ulusal Uyuşturucu Eylem Planının hedefleri doğrultusunda hareket ederek, ilçede uyuşturucu ile mücadelenin tek bir merkezden yürütülebilmesi, kurumların faaliyet alanlarındaki etkinliklerini paydaş kurumlar vasıtası ile güçlendirebilmeleri amacını güden Bergama Uyuşturucu Madde İle Mücadele Komisyonu İlçe Kaymakamı Uğur Kolsuz’un başkanlığında toplandı. Komisyona Belediye Başkan Yardımcısı Ümit Atlam, Cumhuriyet Savcısı Ozan Mutlu, İlçe Jandarma Komutanı Murat Dinçer, İlçe Emniyet Müdürü Hüsamettin Atseven, İlçe Müftüsü Ali Rıza Tahiroğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Nuri Kiraz, Sağlık Müdürü Turgay Keser, Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Metin Özcan, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdür V. İskender Erdoğan, Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Metin Turan, Emniyet Amiri Vedat Akyol ve Müftülük Şube Müdürü Mustafa Fahri Yavaş katıldı. Denetimli Serbestlik Müdür V. Tolga Yıldız ve Kurum Psikoloğu Nadire Güngör Yılmaz, Sosyolog Betül Büşra Kışan ile Polis Memuru Hüseyin Koç birer sunum yaparak uyuşturucu ile mücadele konusunda takip edilen Ulusal Politika ve Strateji Belgeleri ile Uyuşturucu Eylem Planları, yürütülen projeler, kullanıcı profilleri ve ilçenin genel durumu hakkında bilgilendirme yaptı. Komisyon toplantılarının iki ayda bir yapılması karara bağlandı. Seslenis Şubat 2015 Sayfa 5 İZMİR DS’DE YARIŞMA HEYECANI Denetimli Serbestlik tedbiri altında bulunan yükümlülerin sosyalleşmeleri, yeteneklerinin farkına varmaları ve topluma kazandırılma süreçlerinin daha verimli olabilmesi amaçlanarak İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün koordinatörlüğünde Karşıyaka, Ödemiş, Bergama Denetimli Serbestlik Müdürlükleri ve Ege Bölgesi Sanayi Odasının katkıları ile düzenlenen resim, şiir ve kompozisyon yarışmasının ödül töreni 24 Şubat 2015 tarihinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü konferans salonunda düzenlendi. İzmir ilindeki Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinde kayıtlı yirmidört bin yükümlüye yönelik düzenlenen yarışmaya 450 kişi katılırken, yarışma sonunda 9 kişi ödüle layık görüldü. Konusu “Vatan Teması” olan resim alanında; M. K. birinci, İ. Ü. ikinci, H. O. B. üçüncü, “Denetimli Serbestlik “ temalı kompozisyon alanında; K. N. B birinci, A. G. ikinci, H. G üçüncü olurken, “ İzmir” konulu şiir alanında; B.A, birinci, K. N. B ikinci, B. G üçüncü olarak ödül almaya hak kazandı. Yarışma sonunda dereceye girenlere ödülleri düzenlenen törenle verildi. Törene İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, İzmir Adalet Komisyon Başkanı İbrahim Korkmaz, Buca Kaymakamı Şenol Bozacıoğlu, Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, Menderes Cumhuriyet Başsavcısı Cevat Mert Koparal, İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları, İzmir Koruma Kurulu Üyeleri, Kurum Temsilcileri, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü personeli ve yükümlüler katıldı. Tören Kurum Müdürü Ferhat Uçar’ın açılış konuşması ile başlarken, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru konuşmasında, Denetimli Serbestlik faaliyetlerinin önemine vurgu yaparak, kurumlararası işbirliğinin yaygınlaştırılmasının önemli olduğunu ifade etti. Törende Öğretim Görevlisi Barış Doğan koordinatörlüğünde Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Türk Sanat Müziği Topluluğu konser verdi. Tören sonunda şiir dalında birinci olan B. A şiirini dinleyicilere takdim ederken izleyicilerden büyük alkış aldı. GAZİANTEP DS’DE OVERLOK KURSU Gaziantep Denetimli Serbestlik yükümlüleri, özel politika gerektiren gruplara yönelik kurslar kapsamında; Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün talebiyle, Gaziantep Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ve İlçe Halk Eğitim Merkezleri iş birliğiyle, overlok makinesi ve bakımı projesi 34 yükümlü ile hayata geçti. Yapılan kurs ile yükümlülere overlok makinesi ve bakımı eğitimi verilmesinin yanı sıra, yükümlülerin birer meslek edinmeleri, sosyal çevreye uyum sağlamaları, boş zamanlarını olumlu bir şekilde değerlendirmeleri, yeni bir meslek dalıyla tanışmaları sağlandı. Kurs esnasında yükümlüler ile yapılan sohbetlerde; topluma faydalı oldukları bir işle infazlarını tamamlama imkânı sağlanmasından dolayı mutlu oldukları öğrenildi. Bu çalışmalarla yükümlülere toplu bir şekilde kurslar verilerek, denetim, gözetim altında, kurallara uyarak, işbirliği içerisinde çalışma alışkanlığının kazandırılması hedeflenmiştir. Gaziantep Denetimli Serbestlik Müdürlüğü bitirdiği forklift kursunun ardından açtığı overlok kursundan sonra da doğalgaz kursunun çalışmalarına başladı. SERTİFİKALAR SAHİPLERİNİ BULDU Sivas Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Sivas İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayi A.Ş. (TÜDEMSAŞ) arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında açılan forklift kursu sonucunda 7 yükümlü belge almaya hak kazandı. Yükümlüler aldıkları bu belge meslek sahibi olma yolunda büyük bir adım atarken, 2 yükümlü Sivas Organize Sanayi bölgesinde forklift operatörü olarak iş sahibi oldu. Yükümlülerin iş sahibi olmaları Kurum yetkililerini çok mutlu ederken, forklift kursunu başarıyla bitiren yükümlüler için kurs sonunda başarılı olan yükümlülere belgeleri 18 Şubat 2015 tarihinde düzenlenen törenle teslim edildi. Törende yükümlülere belgelerini Cumhuriyet Savcısı Çetin Cesur takdim etti. Seminere 1000 yükümlü katıldı Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, İzmir Açık Ceza İnfaz Kurumu, İzmir 4 Nolu T Tipi ve İzmir 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan hükümlülere yönelik seminerler düzenlendi. Üç ayrı oturum şeklinde gerçekleşen seminerlerde özellikle CGTİHK105/A kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı ve CGTİHK-106 kapsamında adli para cezalarının kamu yükümlülüğü olarak yerine getirilmesi konularında hükümlüler bil- gilendirildi. Yaklaşık 1000 hükümlünün katıldığı seminer programlarının sonunda hükümlülerin konuya ilişkin soruları cevaplandırılarak, seminer programının daha anlaşılır ve etkili olması amaçlandı. Seminerde, denetimli serbestlik kapsamındaki yükümlülükler, denetimli serbestlik uygulamalarının avantajları, uygulama aşamaları konularında katılımcılara bilgilendirme yapılırken, yetkililer bu tür çalışmaların belirli aralıklarla sürdürüleceğini ifade ettiler. “Üretiyorum Kazanıyorum”da üçüncü aşama Suç mağdurlarının topluma kazandırılmaları, girişimcilik ruhu ve cesareti kazandırarak toplum ile bütünleşmelerinin sağlanması, yaratıcılıklarını ortaya koyabilmeleri ve becerilerini gelire dönüştürmelerine yardımcı olabilmek amacı ile başlanılan “üretiyorum, kazanıyorum” projesinin üçüncü etabı başladı. Fethiye’de yerli halk ve turistlerden de büyük rağbet gören ve ilçenin en büyük halk pazarında kurulan standın açılışı Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık ve eşi Zeynep Çalık, Fethiye Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz , Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yılmaz Cesur ve Koruma Kurulu üyelerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Kaymakam Ekrem Çalık’ın alışveriş yapması ile başlayan açılış etkinliğinde Çalık’ın hem alışveriş yapıp hem de standın başına geçerek bir süre satış yapması büyük ilgiye neden oldu. Yetkililerce yapılan açıklamada, projenin 22 Mayıs 2015 tarihine kadar devam edeceği ve Fethiye’deki tüm pazarlarda denetimli serbestlik standı kurulacağı belirtildi. Sayfa 6 G ündem Seslenis Şubat 2015 KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEME KOMİSYONUNDAN ÖNEMLİ ZİYARET TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu üyeleri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü ziyaret etti. Ziyarette Genel Müdürlüğün çalışmaları ile denetimli serbestlik uygulamarı hakkında sunum yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeleri Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu başkanlığında, Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk, Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Bayazıt Kaçar’dan oluşan heyet, 6 Şubat 2015 Cuma günü, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü/nü ziyaret etti. Ziya- rette ilk olarak Genel Müdürlük toplantı salonunda Genel Müdürlüğün çalışmaları hakkında komisyon üyelerine yönelik sunum toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya Komisyon üyeleri dışında Genel Müdür Yardımcıları Yılmaz Çiftçi ve Fatih Belviranlı, Daire Başkanları ile Tetkik Hâkimleri katıldı. Genel Müdürlüğün misyonu ile vizyonunun geniş persfektifte ele alındığı toplantı sonrası Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığına geçen Komisyon üyelerine, Denetimli Serbestlik Daire Başkanı Esat Işık tarafından “Elektronik İzleme Sistemi ” ile ilgili genel bilgilerin ve istatistiki verilerin yer aldığı bir sunum yapıldı. YGS BAŞARIYLA TAMAMLANDI Y üksek Öğretim Geçiş Sınavı (YGS) Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Ceza İnfaz Kurumlarında başarıyla gerçekleştirildi. 110 sınav merkezinde 138 ceza infaz kurumunda, ayrıca 7 sınav merkezinde de 38 Yedek Sınav Merkezi binasında 4921 hükümlü ve tutuklu 15 Mart 2015 tarihinde YGS sınavında ter döktü. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü arasında, ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlü olarak bulunan adayların sınava alınması ve sınav görevlilerinin görev ve işlemleri hakkında 14 Aralık 2014 tarihinde düzenlenen protokolle ceza infaz kurumlarında sınavlar düzenleniyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığı Yetişkin Eğitim Bürosunca sınav işlemleri yürütülen ve Yükseköğretime Geçiş Sınavında herhangi bir aksaklık yaşanmadan sınav başarıyla tamamlandı. Sınavda, ÖSYM tara- Ceza infaz kurumlarında geçtiğimiz haftalarda yapılan Yükseköğretime Giriş Sınavı sorunsuz bir şekilde tamamlandı. fından görevlendirilen yetkililere kurum personeli tarafından gerekli kolaylıklar sağlanırken, sınavın başarıyla sonuçlanması amacıyla personel büyük bir titizlikle sınav sürecini takip etti. YGS sınav başvuru sayısı, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklular arasından sınavsız geçiş için müracaat edenlerle birlikte 2015 MUHTEŞEM KÜRSÜBAŞI GECESİ Elazığ’ın geleneksel kültürleri arasında çok önemli bir yer tutan Kürsübaşı Gecelerinden güzel bir örnek, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yapıldı Elazığ E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların moral motivasyonunu yükseltmek amacıyla 11 Şubat 2015 tarihinde “Kürsübaşı Müzik Eğlence Programı” düzenlendi. Elazığ’ın geleneksel kültüründe çok önemli bir yer tutan Kürsübaşı Müzik Eğlence Programında Bünyamin Eroğlu yönetiminde, Osman Bulut ve Hamdi Karakılıç ve Cahit Can’dan oluşan mahalli sanatçılar, davetliler ile hükümlü ve tutuklulara unutulmaz bir gün yaşattı. Kürsübaşı Müzik Eğlence Programına Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Bilgin Pişkin, Cumhuriyet Savcısı Adem Güney ile Elazığ adliyesinde çalışan cumhuriyet savcıları, Elazığ İl Protokolü, Kurum çalışanları ile çok sayıda hükümlü ve tutuklu katıldı. Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Bilgin Pişkin; “Şu anda adını bizim koymadığımız bir süreci yaşıyoruz. Amacımız bize emanet edilen hü- yılında 5000 kişiyi geçerek eğitim öğretime verilen önem bir kez daha gözler önüne seriliyor. ÖSYM yetkilileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüyle yapılan sınavların başarıyla ve sıfır hata ile gerçekleştirildiğini belirtti. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, YGS sınavı sürecinde hiç bir sıkıntı yaşanmadan sınavın başarıyla tamamlanmasının kendilerini son derece kümlü ve tutukluları buradan çıkarken bir daha dönmemek üzere donanımlı ve eğitimli insanlar olarak göndermektir”dedi. Başsavcı Pişkin; “Artık buralar cezaevi değil , birer eğitim kurumlarıdır. Sizden ricamız bize katılın burada kaldığınız süre içerisinde bizden azami şekilde yararlanın, siz buradan ne kadar donanımlı ne kadar kendini idame ettiren, ne kadar üretken insanlar olarak ayrılırsanız biz o kadar mutlu oluruz”dedi. Yerel sanatçılar Osman Bulut ve Hamdi Karakılıç tarafından sunulan birbirinden güzel türkülerle davetlilere unutulmaz bir gün yaşatıldı. Ayrıca hükümlüler hazırladığı skeçlerle izleyenleri kahkahaya boğdu. Yine programda sanatçı Cahit Can tarafından canlandırılan Elazığ’ın mahalli oyunları Leblebici ve Pisik oyunları izleyenler tarafından büyük alkış aldı. Programa katılan tüm misafirler ile hükümlü ve tutuklulara çiğ köfte dağıtıldı ve çiğ köfte yarışmasında dereceye giren hükümlülere ödülleri dağıtıldı. Ayrıca törene katılan protokol üyeleri tarafından Açık Öğretim Fakültesinden mezun olan öğrencilere diplomaları verildi. Programın sonunda Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Bilgin Pişkin programın hazırlanmasında katkılarından do- layı tüm sanatçılara teşekkür ederek, programın yapımcısı Sanatçı Bünyamin Eroğlu’na hükümlüler tarafından yapılan bir Türk Bayrağı hediye edildi. KÜRSÜBAŞI GELENEĞİ NEDİR? Kürsübaşı Geleneği eski Harput evlerinde kış mevsiminde kullanılan adeta soba görevi yapan özel olarak düzenlenmiş kürsü etrafında ısınmak, sohbet etmek, eğlenmek amacıyla bir araya gelinmesine kürsübaşı denilir.“Kürsübaşı” günümüzde Harput kültürünün belli bir yönünü ifade eden, çağrıştıran kelime olarak algılanır. Açık havada ve ekseriyetle yemek ocaklarında yakılan ağaç kömürü ateşi carıtlarla (ateş küreği) bu mangallara konulur ve dayanmak için de üzerleri külle kapatılırdı. Bu ateş, soğuğun şiddetine göre 10-12 saat kadar kürsüyü ve kürsü başlarını hamam gibi ısıtır ve sıcak tutardı. Kürsünün kendisinden ziyade Kürsübaşı diye bilinen ve bu isimle anılan toplantılar, sohbetler, ziyafetler, yarışmalar, müzikli eğlenceler, halk hikayeleri anlatımları gibi kültür hayatımızda önemli yeri olan konuların işlenmesi ve günümüze kadar gelmesi önemlidir. memnun ettiğini belirterek, sınav hazırlıkları ve sınav sürecinde ellerinden gelen çabayı gösteren ve sınavın başarılı bir şekilde tamamlanmasına katkıda bulunan sınav koordinatörlerine, kurum müdürlerine ve personele emeklerinden dolayı teşekkür etti. Şubat 2015 Seslenis G ündem Sayfa 7 ESKİ BAKAN ZEYBEK’TEN ÖNEMLİ KONFERANS Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Ankara Eğitim Merkezinde bir konferans verdi. 19 Şubat 2015 tarihinde gerçekleştirilen konferansta Zeybek, İslam uygarlığının tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu hakkında önemli tespitlerde bulundu. Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Ankara Eğitim Merkezinde “İslam Uygarlığı ve Sapmalar” konulu konferans gerçekleştirdi. Ankara Eğitim Merkezinde 19 Şubat 2015 tarihinde gerçekleştirilen konferansa, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Genel Müdür Yardımcısı Ali Yıldız, Personel Daire Başkanı Turan Kuloğlu, Eğitim Daire Başkanı Çelebi Yılmaz, Eğitim Merkezi Başkanı Namık Kemal Varol, Başkan Yardımcısı Davut Taşpınar, Şube Müdürü Eşref Başekin ile Ankara’da yeralan ceza infaz kurumları müdürleri ve personeli katıldı. Ankara Eğitim Merkezi öğretim görevlisi Meliha Ayşe Şahin’in “Namık Kemal Zeybek Kimdir?” konulu sunumu ile başlayan konferans, eski Bakan Namık Kemal Zeybek’in bilgi paylaşımı ile devam etti. Yaklaşık dört saat süren İslam uygarlığı ve Sapmalar konulu konferansta İslam uygarlığının tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu hakkında önemli konulara değinen Zeybek, etkinliğin düzenlenmesinden dolayı Genel Müdür Yıldırım’a teşekkür etti. Program, Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım’ ın teşekkür konuşması ile sona erdi. Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım Metris T ve R Tipinde incelemelerde bulundu Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım Metris 2 Nolu T ve R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret etti. Ziyarette Genel Müdür Yıldırım’a, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Hakan Uyar, Cumhuriyet Savcısı Fuat Arı, Metris 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Zeki Uzun ile kurum 2. müdürleri ve idare memurları eşlik etti. Ziyarette, Genel Müdür Yıldırım’a ilk olarak Metris T ve R Tipi’nin kısımları hakkında çeşitli bilgiler verilerek sunum yapıldı. Kurumların düzen sımda görevli personelin özel eğitime tabi tutulması gerekliliği konusudaki önerileri dinledi. Yıldırım, hükümlü ve tutukluların sosyal hayata adapte olabilmeleri için özel olarak dizayn edilmiş sosyal etkinlik alanları, hobi ve atölye odalarını da yerinde inceledi. Ceza infaz kurumlarına gerçekleştirdikleri ziyaretlerle sorunları yerinde gördüklerini kaydeden Yıldırım, kurum idarecilerinden gelen çözüm önerilerini büyük bir titizlikle değerlendirdiklerini söyledi. Tunceli Kapalıda müzik ziyafeti Ünlü isimlerden söyleşi Afyon Kocatepe Üniversitesinde oynanacak “2 si bi 1 arada”adlı tiyatro oyunu için Afyonkarahisar’a gelen ünlü oyuncular Ruhi Sarı ve Duygu Şen, Afyonkarahisar Açık Ceza İnfaz Kurumu ile Afyonkarahisar Genç Atılımcılar Derneği’nin organize ettiği bir etkinlikle hükümlülerle biraraya geldi. Afyonkarahisar açık ceza infaz kurumu çok amaçlı salonunda hükümlülerle biraraya gelen Ruhi Sarı ve Duygu Şen, hükümlülerle sohbet etti. Ceza infaz kurumu hakkında yetkililerden bilgi alan Duygu Şen, gözyaşlarına hakim olamadı. Yıllar önce oynadığı “Yeditepe İstanbul” dizisinin çok önemli bir yapım olduğunu belirten Ruhi Sarı, konuşmasında kanser hastalığından yaşamını yitiren Kazım Koyuncu’yu da andı. Söyleşi bitiminde hükümlülerle fotoğraf çektiren tiyatroculara, ceza infaz kurumu adına çiçek takdim eden Kurum Müdürü Muzaffer Avcı, katıldıkları söyleşi için tiyatroculara teşekkürlerini iletti. ve işleyişi hakkında bilgiler alan Genel Müdür Yıldırım, kurumda bulunan hasta hükümlü ve tutukluların hastanelere yatışları konusundaki sorun ve aksaklıklarla ilgili de detaylı bilgi aldı. Özellikle hastanelerde hükümlü ve tutuklu koğuşu bulunmaması nedeniyle yaşanan sıkıntıları dinleyen Genel Müdür Yıldırım, sorunun çözülmesi noktasında gerekli adımların atılacağını söyledi. R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hasta hükümlü ve tutukluların durumu ile adli tıp süreçleri ile ilgili bilgi alan Yıldırım, bu kı- Tunceli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu eğitim-öğretim faaliyetleri kapsamında Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı’nın da katılımıyla 17 Şubat 2015 tarihinde bir ‘Müzik Dinletisi’ etkinliği düzenledi. Etkinliğe Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Tarsuslu, Cumhuriyet Savcısı Osman Altınkaya, Karakol Komutanı Canan Balcı, Kurum Müdürü Ömer Naci Sonkaya ile kurum 2. müdürleri, personel ve hükümlü tutuklular katıldı. Tunceli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Ömer Naci Sonkaya, hükümlü ve tutukluları iyileştirme ile topluma kazındırmak amacıyla çeşitli sosyal etkinlikler düzenlediklerini belirtti. Sonkaya; “Ceza infaz kurumumuzda eğitim öğretim faaliyetlerimizi bütün hızıyla sürdürüyoruz. Bu etkinliklerimiz hükümlülerimizin moral ve motivasyonlarını artırmaktadır. Kurumumuzda sosyal etkinlik ve faaliyetler ile kurslarımıza hiç ara vermeden de- vam edeceğiz” dedi. Açık Öğretim Lisesi’nden mezun olan iki hükümlü ile okuma yazma 2.kademe kursunu başarı ile tamamlayan iki hükümlüye Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Tarsuslu, Cezaevi Savcısı Osman Altınkaya, Kurum Müdürü Ömer Naci Sonkaya, Karakol Komutanı Canan Balcı tarafından kitap hediye edildi. Hükümlü ve tutuklular, yerel ses ve saz sanatçısı Murat İl’in icra ettiği halk müziği dinletisi eşliğinde eğlendi. Sayfa 8 G ündem Seslenis Şubat 2015 Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, görevini Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’e devretti. Devir teslim töreninde açıklamalarda bulunan Bozdağ, “Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından şahsıma emanet edilen Adalet Bakanlığı görevimi şerefle çalışma arkadaşım bakanlığımızın müsteşarı Sayın Kenan İpek Bey’e devrediyorum. Bu makama layık bir arkadaşımız. Türk tarihinde iz bırakan, Türk demokrasisini çok ileri noktaya taşımış, Türkiye’de değişim ve dönüşümleri yapmış, olmazları başarmış, en güçlü en başarılı liderler arasında yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi büyük bir liderin, devlet adamının yol arkadaşı olmayı, onunla beraber milletimize şerefle hizmet yapmayı nasip ettiği için Rabbime sonsuz şükürler ediyorum” diye konuştu. Adalet Bakanlığında görev değişimi ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ, ALKIŞLAR ARASINDA GÖREVİNİ ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI KENAN İPEK’E DEVRETTİ. Adalet Bakanlığındaki devir teslim töreninde konuşan Bozdağ, 25 Aralık 2013’te Cumhurbaşkanı tarafından kendisine emanet edilen Adalet Bakanlığı görevini, şerefle çalışma arkadaşı İpek’e devrettiğini söyledi. İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar, donanımı, dürüstlüğü itibarıyla kendisini ispat etmiş, bu makama layık birisi olduğunu ifade eden Bozdağ, İpek’in emaneti başarıyla taşıyacağına olan inancını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na şükranlarını sunan Bozdağ, “Türk tarihinde iz bırakmış, Türk demokrasisini çok ileri noktalara taşımış, Türkiye’de büyük değişim ve dönüşümleri yapmış, olmazları başarmış, tarihi yazanların kaydedeceği en güçlü, en başarılı liderler arasında yer alan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi büyük bir liderin, devlet adamının yol arkadaşı olmayı, onunla beraber Türk milletine, devletimize şerefle hizmet yapmayı nasip ettiği için Rabbime sonsuz şükürler ediyorum” diye konuştu. Bozdağ, Türkiye’nin yargı eliyle dizayn edilmek istendiği, kaos, istikrarsızlık oluşturulmaya çalışıldığı bir dönemde Adalet Bakanlığı yapmanın zor olduğunu ifade ederek, “Bizim yaptığımız çalışmaların tamamı, hukuk devleti anlayışının güçlenmesi, yargıya olan güvenin artırılması, yargıdan memnuniyetin üst düzeye çıkarılması, Türkiye’nin adalet politikalarının devletimizin büyüklüğüne, demokrasimizin gücüne, Cumhuriyetimizin temel niteliklerine uygun şekilde daha ileri noktalara taşınması için büyük bir çabayla gayretle geçti” dedi. Bakanlığı dönemindeki bazı çalışmaları anlatan Bozdağ, özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını, ihtisaslaşmaya gidildiğini, sulh ceza hakimliklerinin kurulduğunu, bazı suçlarda 10 yıl olan azami tutukluluk süresinin 5 yıla indirildiğini, dinleme, teknik takip, el koyma gibi konularda daha güvenceli mekanizmalar ortaya konulduğunu aktardı. Bozdağ ayrıca, dinleme, tutuklama, teknik takip konusunda kuvvetli şüphe şartının somut delile dayalı kuvvetli şüpheye dönüştürülerek, ana kriterleri değiştiren başkaca bir tarihi adım atıldığını, böylelikle kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından daha güvenceli bir sistem kurulduğunu söyledi. “Yargıya güven hukuk devletinin olmazsa olmazıdır” Yargı içerisinde değişik yapılanmaların her zaman gündeme geldiğini ifade eden Bozdağ, “Biz yargının milletimizin güvendiği bir yargı olması için büyük gayretin içerisine girdik. Çünkü yargıya güven hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Eğer hukuk güvenliği varsa hukuk devleti de orada daha güçlü demektir. deki farklılıkların azaltılması, mümkünse bir iklimin hukuk güvenliği açısından oluşması son derece önemliydi. Böylesi bir iklim de bu dönemde oluşmuş oldu. Yargıda Birlik Platformu’na teşekkür ediyorum ve bu büyük birliğe katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Çünkü Türkiye’nin geleceği bakımından tarihi bir birliğe hepsi omuz vermişlerdir” dedi. Bakanlığın yargı reformu strateji belgesinin hazırlandığını, 2015-2019 arasındaki yol haritasının belirlendiğini ve Bakanlar Kurulu’na sunulduktan sonra açıklanacağını bildiren Bozdağ, yargı strateji planı üzerinde de çalışıldığını belirtti. Bozdağ, “Görevimi, yaptığım, yapamadığım bütün Hukuk güvenliğinin olması için yargıya güvenin varlığı esastır. Bu çerçevede de çok ciddi adımlar atıldı. Önümüzdeki dönemde atılmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Yargı içerisinde kutuplaşmalara son veren önemli çalışmalar yapıldığını dile getiren Bozdağ, yargıda birbirine farklı gözle bakanların bugün kucaklaştığını, birlik ve dayanışma havası oluştuğunu kaydetti. Bozdağ, “Yargıya güven için yargının için- hususların kendi içimde de muhasebesini yapmak suretiyle gönül huzuru içerisinde çok değerli dostum, kardeşim, mesai arkadaşım Kenan İpek Bey’e şerefle ve gururla devrediyorum. Arkama bakmadan gideceğim, çünkü emaneti ehil ellere teslim ettiğimi biliyorum” dedi. “Yüzde 20’nin yargıya güvendiği bir ortamı kabul edemeyiz” İpek de Bozdağ ile yaklaşık 14 ay bir- likte görev yapma mutluluğuna erdiğini belirterek, “Bu süreç sorunlu bir süreçti. Sizin bakanlığınızda, önderliğinizde, liderliğinizde Türk milletinin şahitliğinde bu süreci bana göre başarılı şekilde geçirdik ve bugünlere geldik” dedi. Kenan İpek, Bozdağ’ın gerek Adalet Bakanı gerek HSYK başkanı olarak yaklaşımı, tavrı, bakışıyla, tüm yargı mensupları ve çalışanlarının gönlünde taht kurduğunu ifade etti. Gelecek dönemde yapılacak çalışmalara değinen İpek, şunları söyledi: “Bundan sonra yapacağımız çalışmaları yargı reformu strateji belgesinde birlikte hazırladık. İnşallah çok yakın tarihte Bakanlar Kurulu’+na geçtikten sonra yol haritasında aynı zamanda takvimlendirerek bundan sonra 4 yıl içerisinde Türk Yargısında ve adalet sisteminde yapılması gerekenleri hep beraber yapacağız. Ben inanıyorum ki bu çalışmalardan sonra yargıya olan güveni artırmış olacağız. Bunu yargı mensubu olarak kabul etmemiz mümkün değil. Türk Milletinin yüzde 20’sinin yargıya güvendiği bir ortamı biz kabul edemeyiz. İnşallah hep beraber bu oranı yükseltmiş olacağız.” İpek, Bozdağ’a bundan sonraki yaşamında mutluluk diledi. Kenan İpek’in, “Sayın Bakanım 50’li yaşlardasınız, bu yaşta emeklilik olmaz bunu biliyoruz. Daha Türk siyaset kurumuna ve yargı teşkilatına büyük hizmetleriniz olacak, bunu biliyorum” sözlerine Bozdağ’ın, “Bize artık yaşlı muamelesi yapıyorlar” espirisiyle karşılık vermesi gülüşmelere neden oldu. Dünya Kadınlar Günü’nü de kutlayan İpek, “İnşallah şiddetten, tehditten uzak günler geçirirler yargı olarak her zaman takipçisi olduk, olacağız” dedi. Konuşmaların ardından Bozdağ ve İpek birbirlerine çiçek verdi. İpek ve HSYK üyeleri, Bozdağ’ı aracına kadar uğurladı. Seslenis Şubat 2015 BAFRA CEZA İNFAZ KURUMLARINA ÜST DÜZEY ZİYARET G ünündem Sayfa 9 Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile Açık Ceza İnfaz Kurumuna ziyarette bulundu. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, İş Yurtları Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer, Personel Daire Başkanı Turan Kuloğlu, Tetkik Hakimleri, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Erol Tosun, Sinop Cumhuriyet Başsavcısı Ozan Kaya, Amasya Cumhuriyet Başsavcısı Mithat Kutanoğlu ve beraberindeki heyet ilk olarak Bafra T Tipi Kapalı ceza infaz kurumunu ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceledi. Tekstil ve ayakkabı atölyelerini gezerek bilgi alan heyet, personelin sorunlarını dinleyerek çözüm önerileri hakkında görüş alışverişinde bulundu. Toplantıda konuşan Genel Müdür Yıldırım, ceza infaz kurumlarında görev yapmanın zor olduğunu ve fedakarlık gerektirdiğini, bunun yanında özlük haklarının istenilen düzeyde bulunmamasının bir gerçek olarak karşımıza çıktığını kaydederek, bu sorunların giderilmesi için yoğun bir gayret sarf ettiklerini söyledi. Heyet daha sonra Açık Ceza İnfaz Kurumuna geçti. Heyet, Açık Ceza infaz Kurumunda sürdürülen ahşap, pvc, demir, ayakkabı ve seracılık işkollarında sürdürülen çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı. Tekstil branş toplantısı Bursa’da yapıldı Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kuırumunda düzenlenen toplantıya, İşyurtları Kurumu Başkanı Vehbi Kadri Kamer başkanlık etti. Yaptığı başarılı çalışmalarla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan CTE Ankara Eğitim Merkezi Eski Müdürü Mehmet Şamlıoğlu, bir süredir Bakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevini yürütüyor. ŞAMLIOĞLU, BAKANLIK MÜŞAVİRLİĞİNE ATANDI Adalet Bakanı Kenan İpek’in Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Mehmet Şamlıoğlu, Bakanlık Müşavirliğine atandı. Uzun yıllar Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde Kurum Müdürü olarak görev yapan ve Müsteşarlık Özel Kalem Müdürlüğü gö- revinden önce Ceza İnfaz Kurumları Personeli Ankara eğitim Merkezi Şube Müdürlüğü görevini yürüten Mehmet Şamlıoğlu, Müsteşarlık Özel Kalem Müdürlüğü görevinde yürüttüğü başarılı çalışmaların ardından, Adalet Bakanlığı Müşavirlik kadrosuna atandı. Adalet Bakanı Kenan SAHNE PERSONELİN İşyurtlarına bağlı olarak faaliyet gösteren tekstil atölyelerinin bulunduğu cezaevlerinde görev yapan kurum müdürleri, kurum saymanları ve atölye şefleri 27 Şubat 2015 tarihinde Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulundu. Bursa Açık Cezaevinde gerçekleştirilen ve yeni projelerin ele alındığı toplantıya Ceza ve Tevkifleri Genel Müdürlüğü İşyurtları Kurumu Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer, Tetkik Hâkimi Mikail Özdemir, Bakanlık Mühendisleri, kurum müdürleri ve saymanları katıldı. Kurum müdürleri ve saymanlarla bir araya gelen İşyurtları Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer ve Tetkik Hâkimi Mikail Özdemir, daha sonra Bursa E Tipi Ceza İnfaz Kurumundaki tekstil atölyesini ziyaret ederek çalışmalar hakkında kurum Müdürü Sabri Karataş’tan bilgi aldı. Daire Başkanı Kamer daha sonra, Çocuk Koğuşu, Kantin, Çocuk Kreşi ve sosyal ve kültürel alanları ziyaret ederek incelemelerde bulundu. 2014 yılının değerlendirildiği ve 2015 yılının eylem planlarının hazırlandığı toplantı sonunda katılımcılar, Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tekstil atölyesini ziyaret etti. İpek’in Özel Kalem Müdürlüğü görevini de yürüten Şamlıoğlu, yöneticilik becerisinin yanında dil ve sanat alanındaki bilgisi ve tecrübesi ile de tanınıyor. Ceza ve Tevkifevleri ailesi olarak Adalet Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Mehmet Şamlıoğlu’na yeni görevinde başarılar diliyoruz. Maltepe 3 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, hükümlü ve tutuklulara yönelik düzenlediği “Bahar Şenlikleri” kapsamında, Milli futbolcularla halı saha açılışı ve konserlerden sonra kurum personelini de unutmadı. Grup CTE tafaından verilen konserde personel eğlenceli bir gün yaşadı. Kurum Müdürü Vural Temür’ün girişimleriyle gerçekleştirilen konserde, Anadolu rock müziğinin en güzel örneklerini seslendiren Grup CTE büyük beğeni topladı. İzleyicilerden gelen istek parçaların da söylendiği konserde kurum personeli gönüllerince eğlendi. Konserine “Hayat Bayram Olsa” şarkısıyla son veren Grup CTE’nin söylediği şarkıya hep bir ağızdan eşlik eden personel “İnsanlar Elele Tutuşsa Birlik Olsa Uzansak Sonsuza” dizeleriyle mutlu ve barış içinde bir dünya özlemini dile getirdi. Seslenis Sayfa 10 R öportaj Şubat 2015 HÜKÜMLÜLERİN SOSYAL HAYATA HAZIRLANMASINI TEMEL HEDEF OLARAK BELİRLEDİK Ayşegül AKTEPE Genel Müdür Yıldırım, Meclis Özel Dergisine verdiği röportajda, ceza infaz infaz kurumlarıyla ilgili bilinmeyenleri tüm detaylarıyla anlattı. Bugün ceza infaz kurumlarını ve içerisinde bulunduğu koşulları nasıl değerlendirirsiniz? Ceza infaz kurumlarının genel büyüklüğünü ifade etmek noktasında, öncelikle bazı rakamsal değerler vermek istiyorum. Türkiyede hâlihazırda yaklaşık 164.000 hükümlü ve tutuklu vardır. Bu hükümlü ve tutuklular, 355 ceza infaz kurumunda barındırılıyor. Biz bu hizmeti yani ceza infaz kurumlarındaki cezanın infazı hizmetini şu an itibariyle yaklaşık 50 bin personel ile yerine getiriyoruz. Genel olarak durumu şöyle ifade etmek doğru olur. Türkiye’de ceza infaz kurumları ve cezanın infazı hizmeti 14 yıl öncesine kadar farklı bir mantıkla yürütülüyordu. Eski ceza infaz anlayışında asayiş ve güvenlik unsurları ön plandaydı. Yani asayiş ve güvenlik zaafiyeti yaşanmasın yeter anlayışı hakimdi. Ancak; kamuoyuna yansıyan kısmıyla ifade edebiliriz ki, asayiş ve güvenlik öncelikli bir sistem olmasına rağmen yine de birçok sorunlar yaşanıyordu. Bunlarda zaman zaman kamuoyuna yansıyordu. Ancak 2000’lerin başından itibaren cezanın infazındaki anlayışımızda çok köklü değişiklikler başladı. Bizler gördük ki hükümlüleri sadece ceza infaz kurumunda dört duvar arasında tutmaktan ibaret bir anlayış sağlıklı bir anlayış olamaz. Hükümlülerin ceza infaz kurumunda geçirdikleri süreyi sosyal hayata hazırlanmaları noktasında verimli geçirmeleri gerekiyordu. Cezanın sağlıklı bir şekilde infaz edildiğinden bahsedebilmek için hükümlünün iyileştirilmesini, hükümlünün eğitimini, hükümlünün sosyal hayata hazırlanmasını temel hedef olarak benimsedik. Benim şahsi fikrim infaz sistemimizin kırılma noktası burasıdır. Bu aşamadan sonra da tüm yapılanmayı bu hedefe yönelik olarak gerçekleştirmeye başladık. Türkiye’de son 10 yılı aşkın bir süredir bu konuda çok ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşandığını ifade etmek istiyorum. Cezanın infazı anlayışı çok teknik bir konudur. Nasıl ki tıptaki gelişmeleri dünya tıp literatüründeki gelişmelerden bağımsız göremezseniz, nasıl ki Türkiyedeki tıp hizmetleri, sağlık hizmetleri dünya ile uyumlu olarak bir yerlere gelmek zorundaysa infaz anlayışındaki değişim de dünyayla çok ilgili olmalıdır. Dünyayla kastedilen hangi segmentte yer alıyorsanız bu konuda o segment içerisinde, tüm ülkelerin birbiriyle çok irtibatlı olmasıdır. Hiç şüphesiz infaz hizmetlerinde de birinci lig ülkeler vardır, ikinci lig ülkeler vardır daha alt gruplar da vardır. Bunu kurumsal bir taassup ya da kurumsal bir beğeninin ötesinde ifade ediyorum. Bunu memnuniyetle ifade ediyorum. Bugün kendimize ait tüm eksiklikleri görüyoruz. Yapmamız gereken icraatları biliyoruz. Bunu bilerek ifade ediyorum ki biz şu anda cezanın infazıyla ilgili meseleler de dünyanın en üst segmenti içerisinde yer alıyoruz. Tüm uygulamalarımız, kurumsal alt yapımız buna uygundur. Biz bunu sadece kendimize bakarak söylemiyoruz. Avrupa’yla çok yakın temasımız var. Dolayısıyla bugün itibariyle detaylarına da yer verebileceğim şekilde olumlu bir noktada bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yapılması gereken şeyler yok mudur? Olay bitmiş midir derseniz tabi ki yapılması gereken çok şey var. Hükümlü ve tutuklularla yapılan eğitici ve öğretici faaliyetler nelerdir? Hükümlü ve tutukluları sosyal hayata hazırlayan, ceza infaz kurumunda geçirdikleri zamanı daha yapıcı hâle getiren, kişisel donanımlarını artıran faaliyetlerimiz var. Bunlar iyileştirme ve eğitim faaliyetleridir. Biz, ceza infaz kurumlarında özellikle mahkumların eğitimlerini tamamlamalarını temin etmeye çalışıyoruz. Uzaktan eğitim sistemini kullanıyoruz. Açık ilköğretim, açık lise, açık üniversite yoluyla hükümlünün ceza infaz kurumunda kaldığı sürede eğitimden uzak kalmamasını temin etmeye çalışıyoruz. Açık cezaevlerinde de hükümlüler örgün eğitime devam edebiliyorlar. Bugün bizim ceza infaz kurumlarımızda, ilköğretimden doktoraya kadar öğrenciler var. Burada, ilk defa bir şeyi ifade etmek istiyorum, daha geçtiğimiz hafta Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki bir hükümlümüz görüntülü görüşme sistemiyle bizim binamıza gelen Gazi Üniversitesi hocalarına tez savunmasını yaptı ve zannediyorum ki yüksek lisansını bu şekilde bitirmiş oldu. Dolayısıyla teknolojiyi de kullanmak suretiyle önceliğimiz hükümlülerimizin eğitimlerine ara vermemeleri ya da eğitimlerini aksatmamalarıdır. Çünkü biz Türkiye’de hiçbir ferdin kaybedeceği bir zamanın olmadığını düşünüyoruz. Ceza infaz kurumunda da olsa kaybedeceği zaman yok, dışarda da olsa kaybedeceği zaman yok. Gözden çıkaracağımız ve israf edeceğimiz tek bir ferdimiz de yok. Biz her bir ferdin kazanılması gerektiğini, bu ülkenin sistemi içerisinde hizmet üretmesi Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Meclis Özel Dergisine verdiği röportajda, cezanın sağlıklı bir şekilde infaz edildiğinden bahsedebilmek için hükümlünün iyileştirilmesini, hükümlünün eğitimini, hükümlünün sosyal hayata hazırlanmasını temel hedef olarak benimsediklerini söyledi. gerektiğini ve nitelikli hale gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun bir parçası olan ceza infaz kurumlarında da bunun eğitimini veriyoruz. Bir başka boyut öğrenimini kesintisiz yürütme konusunun ötesinde bir takım mesleki donanımlar kazandırmaya çalışıyoruz. Bu noktada da özellikle mesleki eğitim konusuna önem veriyoruz. Atölyelerimizde hem bunun eğitimini veriyoruz hem de bu eğitimin uzantısı olan iş yurdu faaliyetlerimizle profesyonel anlamda eğitimler yapıyoruz. Bugün burada gördüğünüz her şey ceza infaz kurumu üretimidir. Çağın çizgilerini taşıyan çok daha modern üretimlerimiz var. Ceza infaz kurumlarında mobilyadan gıdaya kadar, çini gibi, bakır gibi el sanatlarından, ayakkabıcılık ve deri sektörüne kadar hemen her alanda geniş bir yelpazede üretimlerimiz var. Bununla ilgili olarak da yaklaşık bir ay öncesinde Sayın Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ’ın katıldığı ve Sayın Meclis Başkanımızın da teşrif ettiği bir iş yurtları fuarımız oldu. Bu fuar dünyada başka bir örneği olmayan bir fuardır. Çünkü teşhir edilen tüm ürünler sadece ceza infaz kurumlarında üretilmiştir. Yıllarca biz bunu sergi olarak yaptık. Ama üretim kapasitemiz itibariyle gördük ki biz bu fuarı kaldırabiliriz. Bu anlamda bir fuar düzenlemiş olduk. Bizim açımızdan çok da ilgi gördü ve başarılı geçti. Son bir konu da hükümlülerin kişisel gelişimlerini sağlayacak bir takım eğitimlerde veriyoruz. Zaman zaman talep üzerine manevi alanda eksikliklerini giderebilecekleri eğitimlerde veriliyor. Bunun dışında kişisel gelişim uzmanlarından tutun da ceza infaz kurumlarına gelen psiko-sosyal servislerin faaliyetlerine kadar hükümlülerin psikolojik olarak da, sosyal anlamda da dışarıdaki hayata hazır hale gelmeleri noktasında eğitimler veriyoruz. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda, hepsine toplu bir bakışla yaklaştığınızda aslında biz ceza infaz kurumlarında aynı zamanda milli eğitimin, halk eğitimin faaliyetlerini yürütüyoruz. Bununla beraber yapılan sosyal sorumluluk projeleri var mıdır? Dışarıdan özellikle STK’ların ceza infaz kurumlarına sosyal sorumluluk anlamında zaman zaman yaklaşımları oluyor. Esasen biz ceza infaz kurumlarını her ne kadar Adalet Bakanlığının yönetimi altındaki kurumlar olarak görüyorsak da ceza infaz kurumları toplumun her kesiminde, her dinamiğinin sosyal sorumluluk sahası içerisinde olan kurumlardır. Dolayısıyla ceza infaz kurumlarıyla aslında toplumun her kesiminin yapıcı anlamda ilgilenmesi icap eder. Bu aynı zamanda toplumun kendi iyiliği içindir. Çünkü bizim tüm çabamız ceza infaz kurumunda bugün bulunan hükümlülerin yarın bu toplumla aynı kaldırımlarda yürürken bu toplumun güvenebileceği, toplum için üretken birer birey haline getirmektir. Bu da yine bu toplumun menfaati için önemlidir. Biz bu noktada STK’larla zaman zaman çok yakın ilişkiler kuruyoruz. Bunun dışında özellikle açık ceza infaz kurumlarımız bulundukları yerlerde orman teşkilatıyla işbirliği yapmak suretiyle orada ağaç dikme faaliyetlerine katkı sağlıyorlar. Bazı yerlerde söz gelimi sahillerin temizlenmesi konusunda yerel idarelere katkı sağlıyorlar. İş gücü, insan emeğiyle çözülebilecek bazı konularda gönüllülük esasına göre destek verebiliyoruz. Ancak bu konular daha ziyade açık cezaevlerinde söz konusu oluyor. Kapalı infaz kurumlarımızdan dışarı hükümlü çıkarmak teknik anlamda problemli olduğu için bu faaliyetlere dışarıda katılamıyorlar. Türkiye’de yeni 64 kampüs ceza infaz kurumu yapılması projesinden bize bahseder misiniz? Biz Türkiye olarak büyüyen bir ülkeyiz. Nüfus anlamında da büyüyen bir ülkeyiz. Geçmişten bugüne bakarsanız ceza infaz kurumları sayısında da bir artışın olduğunu görüyorsunuz. Bu artışın sebebine bakıldığında tek başına ülkemizde suç işleme eğilimindeki artıştan kaynaklanmıyor. 2005 yılında bizim mevzuatımızda çok köklü bir değişiklik oldu. Ceza ve adalet sistemimiz değişti. Türk Ceza Kanunu, İnfaz Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu değişti. Bunların hepsi birden doğrudan cezaevlerindeki mevcudu etkileyebilecek temel yasalardı. Ceza yasasındaki değişikliklerle bazı suçların cezaları daha da ağırlaştırıldı. Daha sert cezalar getirildi. Mesela müteselsil suç kavramı değiştirilmek suretiyle birden fazla işlenmiş suça cezanın bir miktar artırılmasındansa herbir eylem için ayrı bir ceza verilmesi gibi hukuki sonuçlar doğdu. Bunlar tabi ceza kanunu içerisine yerleştirilmiş ama sonuç cezayı çok ciddi anlamda etkileyebilecek faktörlerdi. Yine ceza muhakemesi kanunundaki değişikliklerle, savcıların suçun tespiti konusundaki güçleri çok arttırıldı. Dolayısıyla suçun tespiti ve ispatı çok kolaylaştı. Dışarıda işlenip de tespit edilemeyen birçok suç yargının önüne artık bir cezai sonuca kavuşacak şekilde gelmiş oldu. Böylece suç sayısı artmış gibi gözükmeye başladı. Ama hepsinden önemlisi infaz kanununda yapılan değişiklikle mahkemelerce verilen hükümlerin infaz oranları arttırıldı. Eskiden ‘‘10 sene hapis cezası verildi ama 3 sene yattı çıktı’’ deniliyordu. Adam öldürmekten girdi çok kısa sürede çıktı deniliyordu. Bugünkü infaz yasamızın çok sert bir yasa olduğunu ifade etmek lazım. Cezanın önemli bir miktarının ceza infaz kurumunda geçmesini temin eden bir yasa olduğunu ifade etmek lazım. Artışlar bu anlamda suç artışından ziyade teknik anlamda suça verilen cezanın arttırılması ve cezanın yerine getirilme oranının arttırılması şeklinde algılamak lazım. Tabi çeşitli bilimsel verilerle, geçmişten bugüne çeşitli donelerden istifade edilerek önümüzdeki 10 yıllık süreçte nasıl bir tabloyla karşılaşacağımızın hesapları yapılıyor. Bunlar tamamen bilimsel görüşlerden istifade edilerek yapılıyor. Buna karşılık da bunlara yeterli ceza infaz kurumlarının da Şubat 2015 yapılması icap ediyor Geçmişe yönelik olarak baktığınızda Türkiye’de özellikle eskiyen ceza infaz kurumlarının da insan hakları anlamında çağdaş ceza infaz anlayışının gereklerini karşılayamadığını görüyoruz. Çünkü arzu ettiğimiz infaz anlayışını ortaya koyabilmemiz için öncelikle fiziki alt yapımızın buna müsait olması lazım. Eğitimi uygulayabilmek için eğitim salonlarımızın olması lazım. Hükümlülerin birbiri üzerine baskı kurmaksızın sizin iyileştirme faaliyetlerinizden olumlu etkilenmesini temin etmek istiyorsanız bunları çok kalabalık koğuşlarda tutmamanız icap ediyor. Bunun için yeni fiziki mekanlara ihtiyaç var. Çağın gereklerinin dışında kalmış, hükümlü ve tutukluların bu anlamda insani ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak yapıları terk ederek, bunları kapatarak, yeni bir mantıkla düzenlenmiş fiziki mekanlara yönelmek gerekir. Bir tercih olarak bu yeni ceza infaz kurumlarımızı da adına ister kampüs deyin, ister yerleşke deyin bu kavramlar adı altında toplulaştırılmış ceza infaz kurumları olarak planladık. Bunun ne faydası olur? Bu tip toplu ceza infaz kurumlarının alanlarında erkek, kadın, yetişkin, çocuk gibi farklı grupları karşılayabilecek kurumlarımız olduğu gibi, açık ceza infaz kurumları gibi bunların lojistik ihtiyacını karşılayacak kurumlarımız da var. Güvenlik açısından daha korunaklı, hizmetlerin karşılanması açısından maliyeti daha düşük, daha kaliteli yemek çıkarabildiğiniz, daha profesyonel hizmet üretebildiğiniz ceza infaz kurumları doğrultusunda son yıllarda yaptığımız infaz kurumlarında kampüs ya da yerleşke modeline daha çok ağırlık veriyoruz. Bakanlığımızın genel politikası itibariyle bunları ifade ediyorum. Basına yansıdığı üzere çocuk hükümlü ve tutukluların kaldığı eğitim evlerinin kapatılıp hepsinin tek bir çatı altında toplanması fikri ile ilgili neler söylersiniz? Öncelikle bu konuda bir yakınma ifade etmek istiyorum. Ceza infaz kuramlarıyla ilgili ben her gün haber bültenlerinde çeşitli bilgiler okuyorum. İster çeşitli haber bültenlerindeki bilgiler ya da görsel ve yazılı basındaki bilgiler, ister çeşitli yasal kuruluşlarca bize aktarılmış bilgiler, ister ceza infaz kurumlarımızı denetleyen yasal kurullardan bize gelen bilgiler, isterse münferit bir bilgi akışı şeklindeki bilgiler olsun kurumlarımızdaki bir olumsuzluğu içeren her durumla ilgili ayrı ayrı özen göstererek ilgileniyoruz. Bizim yaptığımız görev sadece klasik devlet memuru anlayışı içerisinde mesainin doldurulmasından ibaret bir görev değildir. Aslına bakarsanız özü itibariyle burada vicdani bir görev yürütüyoruz. Türkiye’nin her hangi bir yerinde ceza infaz kurumlarından birinde sistematik bir şiddet varsa bunun vicdani sorumluluğu burada görev yapan herkesin üzerindedir. Biz bu anlayış içerisinde hareket etmek zorundayız. O sebeple biz bu konularla ilgili, diğer aksamalarla ilgili bilgi akışı olduğunda mutlaka bunlarla ilgili değerlendirmeler yapıyoruz. Yerinden bilgiler alıyoruz, harici incelemeler yapıyoruz, olayın büyüklüğüne göre gerekirse tetkik etmek adına birilerini gönderiyoruz. Bu konuda hiyerarşik olarak Sn. Bakanımızın da, Sn. Müsteşarımızın da çok titizlikle bu konuları takip ettiğini biliyoruz. Hepimiz için bu vicdani problemdir. Fakat bunları ifade ettikten sonra bize gelen her bilgiyi ön yargıdan uzak bir şekilde detaylı incelediğimizi de söyledikten sonra maalesef özellikle ceza infaz kurumlarıyla ilgili yazılanların, çizilenlerin birçoğunun bilgiden yoksun ve uzak olduğunu, tamamen duyuma dayalı olduğunu dile getirmek istiyorum. Hatta çok basit bir telefon görüşmesiyle buradan öğrenilebilecekken, bunun yapılmayıp günlerce de üzerinde haberler yazıldığını görüyoruz. Biz her gün bakanlığımıza bu konularla ilgili çeşitli bilgi notları da Seslenis aktarıyoruz. Çocuk ceza infaz kurumlarımızın, eğitim evlerinin kapatılması gibi bir şey söz konusu olmayıp tam tersine yeni eğitim evleri açıyoruz. Ankara çocuk eğitim evimiz vardı, ilk eğitim evimizdi. Şu an itibariyle de İstanbul’da çocuk eğitim evi açılmış oldu. Bu kapsamdaki çocuklarımızın sayısını karşılamaya fazlasıyla yetiyor. Eğer ki kapasite sorunu yaşarsak üçüncüsünü de açarız. Ama şu anda böyle bir sorun gözükmüyor. Çocuklarımızın barındırıldığı bir de çocuk ve gençlik ceza infaz kurumlarımız var. Türkiye’de bir kısım çocuğumuz müstakil olarak çocuklar için yapılmış bu çocuk kapalı ceza infaz kurumlarımızda kalıyor. Bir kısım çocuğumuz da genel ceza infaz kurumlarımızın çocuklar için özel ayrılmış bölümlerinde kalıyor. Doğrusunu isterseniz biz genel ceza infaz kurumlarımızın bu çocuklar için ayrılmış özel bölümlerinde kalınmasındansa, müstakil çocuk ceza infaz kurumlarında kalınmasını daha çok arzu ediyoruz. Bunun sebebi ise, çocuk ceza infaz kurumları çocukların ihtiyaçları gözetilerek yapılmış kurumlardır. Bu kurumlarda söz gelimi çocuklar tek kişi olarak kalırlar. Odaya girdikleri zaman kapıları otomatik olarak kilitlenir. Kapının tekrar açılması için orada 24 saat görevli olan memurumuza çocuğun çağrı göndermesi gerekir. Bunu yapmamızın amacı çocuk kendisini güvende hissetmediği zaman odasına çekilsin diye. O kapı ancak görevli nezaretinde açılabilsin diye. Yine çocuklarımız gün içerisinde sosyal zamanlarını bu odaların baktığı ortak sosyal alanlarda geçiriyorlar. Bu zamanları grup lideri dediğimiz bir görevlinin nezaretinde geçiriyorlar. Grup lideri bu çocukları yönlendiriyor ve tüm gün bu çocuklarla beraber zaman geçiriyor. Hem o çocuklara rol model oluyor, hem de tüm gün o çocukların eğitim faaliyetlerini koordine ediyor. Fiziki imkanların iyi olduğu bir ceza infaz kurumunda çocuğun eğitimi, geliştirilmesi ve özellikle de çocuğun korunması pek hala çok daha mümkünken, genel ceza infaz kurumu içerisinde bu şartları taşımayan bir bölümdeki çocuğun özellikle birbirlerine karşı korunmaları çok daha zordur. O yüzden Türkiye’nin çeşitli yerlerinde müstakil çocuk ceza infaz kurumunun sayısını artırmak suretiyle çocukları daha ziyade bu merkezlerde toplama çabası içerisindeyiz. Ama özellikle eğitimevlerinin ya da çocuk ceza infaz kurumlarının kapatılması gibi bir düşüncemiz söz konusu değildir. Hükümlü ve tutukluların tutukluluk sürelerini tamamladıktan sonra sosyal hayata adaptasyonlarında bizler yeterince yanlarında olabiliyor muyuz? Bu noktada biz ceza infaz kurumunda bulundukları süre içerisinde hükümlünün sosyal hayatta daha güçlü olabilmesi, daha donanımlı olabilmesi, daha nitelikli olması noktasında bir şeyler yapıyoruz. Ancak bu konuda Sn. Bakanımızın da çeşitli konuşmalarda çok sık üzerinde durduğu bir husus var. Toplumun hükümlülere bakışı nedir? Toplum hükümlüyü daha en baştan reddediyor. Oysa ceza infaz kurumlarına girmiş olmak bir insanın kötü olduğunu, girmemiş olmakta bir insanın iyi olduğunu göstermiyor. Ben ceza infaz kurumlarında çıkmış ya da ceza infaz kurumlarında bulunan son derece nitelikli, insani değerleri son derece yüksek ama hayatta bir şekilde bir hataya bulaşıp ceza infaz kurumuna girmiş insanlar olduğunu biliyorum. Yirmi yıldır ben bu sistemin içerisindeyim ve bu insanlarla iç içeyim. Hiç şüphesiz ceza infaz kurumlarında olup da ıslahı noktasında ümitsizliğe düşen bazı umutsuz vakalar olduğunu da zaman zaman görüyoruz. Bunlar bu toplumun gerçekleridir. Ama ceza infaz kurumlarından sırf bir şekilde geçmiş diye tahliyesinden sonra bu insanlara karşı bir blokaj uygulamak, bu insanlara ön yargılı bakmak, bunlara iş vermemek, bunlara alan tanımamak aslına bakarsanız bu toplumun kendisine yaptığı bir hatadır. Kendi kendisine karşı yaptığı bir kötülüktür. Çünkü o kişiyi siz kabul etseniz de etmeseniz de, siz o kişiyi sosyal hayatta bir alan tanısanız da tanımasanız da o kişi sizin gerçeğinizdir. Sizin çocuklarınızla, sizin kardeşlerinizle, sizin ailenizle aynı kaldırımda yürüyecektir o kişi. Ama bence toplumun menfaatine uygun olan o kişiyi, o kaldırımlarda sağlıklı yürütmektir. Daha sağlıklı bir birey olarak kabul etmek, bu konuda bence ön yargıların değişmesinde yarar var. Özellikle son yıllarda denetimli serbestlikle beraber bu kişilerin tahliyeden sonraki takibini de yapıyoruz. Yani şartlı tahliye edilmiş bir hükümlüyü çalıştıran kişiye hadi artık bundan sonra tüm sorumluluk size ait, bu sizin sorununuz demiyoruz. Tam tersine onun iş ortamına ve sosyal hayata uyum gösterip göstermediğine denetimli serbestlik aracılığıyla bizde kontrol ediyoruz. O yüzden toplumun eski algısını bir kez daha gözden geçirmesinde yarar var. Burada çok önemli bir hususun daha altını çizmek istiyorum. Sivil toplum örgütlerine de seslenmek istiyorum. Ben geçenlerde sosyal hizmet uzmanlarıyla ilgili bir çalıştayda Başkent Üniversitesine konuşmacı olarak gitmiştim. Orada bir sivil toplum örgütü de bizlerden beklentisinin dile getirmişti. Bende onlardan beklentimi ifade ettim. Sivil toplum örgütlerinin ceza infaz kurumlarının içerisindeki bireylere yakın ilgi gösterdiklerini görüyorum. Hakları açısından, genel yasaların uygulanması açısından ama ben sivil toplum örgütlerinden özellikle çocuklar için ceza infaz kurumlarında gösterdikleri ilginin bir parçasını da ceza infaz kurumlarından çıktıktan sonra bu insanlara göstersinler. Onların sosyal hayatta ayakta durmaları için yanlarında yer almaları çok daha anlamlı olacaktır. Peki, dışarıdaki hayata adapte olamayan hükümlü ve tutukluların tekrardan ceza infaz kurumlarına girme istatistikleri nedir? Denetimli serbestlik tedbiri altında şu anda yaklaşık 280 bin kişi var. Denetimli serbestlik 2005 yılında faaliyete geçen bir sistem. Yani 10 yıllık bir sistem. İngiltere ve Fransa’da bunun 100 yılı aşkın geçmişi var. Biz 10 yıllık bir sistemi aslında beklenenden çok daha önce çok daha önemli bir noktaya getirdik. Bugün denetimli serbestlik sistemi infazın olmazsa olmazı oldu. Gerçekten cezaların etkinliği kişinin sosyal hayata kazandırılması açısından da görüldü ki ceza infaz kurumları kadar hatta onlardan daha önemli bir sistemdir. Ancak bu sistemin de zaman zaman kamuoyunda haksızlığa uğradığını görüyoruz. Çeşitli haberlere konu olduğunu görüyoruz. Denetimli serbestlik adı altında suç işleyen münferit örneklerin ön plana çıkarılmak suretiyle bu sistemi işe yaramaz bir sistem gibi gösterilmeye çalışıldığını görüyoruz. Denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken suç işleyenlerin oranı binde sekizdir. Bu rakam bile tek başına bu sistemin çok önemli bir sistem olduğunu gösteriyor. R öportaj Sayfa 11 Yine toplumumuz denetimli serbestliği şu anda belirli günlerde imza atıp dönmekten ibaret bir sistem olarak görüyor ve zannediyor. Oysa bugün denetimli serbestlik sistemi cezaevinden çıkan hükümlünün risk analizinin yapılmasıyla başlayıp, bu hükümlünün taşıdığı risklere uygun eğitimlerin süreç içerisinde verilmesini temin eden ciddi bilimsel bir sistemdir. Bu sistem şu anda tam olarak bu normlarla yüzde yüz bir verimlilikle çalışıyor mu? derseniz, elbette ki çalışmıyor. Bazı sistemleri siz kullandıkça daha fonksiyonel hale getirirsiniz. Ama mutlaka süratle yol almak lazım ve bunu uygulamak gerekir. Bugün 280 bin kişini bu sistem içerisinde olması bile bu sistemin ne kadar kapsayıcı, ne kadar önemli bir fonksiyon ifade ettiğini gösteriyor. Bunun uzantısı olan elektronik izleme sistemimiz var. Bunu belki basından ya da haricen duymuş olabilirsiniz. Yaklaşık bin 600 kişide elektronik izleme sistemiyle izleniyor. Dolayısıyla bir bütün olarak baktığınızda Türkiye’de denetimli serbestlik sistemi yine yurt dışında yaptığımız seyahatlerde orada yaptığımız incelemelerde de karşılaştırdığımız şekliyle ifade ediyorum çok önemli bir noktaya gelmiştir. Eski yıllarda ceza infaz kurumlarında ölüm oranları yüksekti. Günümüzde bunu rakamlarla nasıl ifade edebiliriz? Ceza infaz kurumlarındaki ölümlerin çeşitli nedenleri var. Doğal nedenlerle ölüm, hastalık nedeniyle ölüm, intihar nedeniyle ölüm var. Biz bu konuların her birini ayrı bir vaka olarak alıp teknik anlamda inceliyoruz. Bu sayıları azaltma anlamında çalışmalar yapıyoruz. Son yıllarda mevzuattaki değişiklikle 6411 sayılı yasa gereğince ceza infaz kurumunda yaşamını idame ettiremeyecek kadar hasta olanların infazının ertelenmesi temin edildi. Bu kapsamda da birçok hükümlü ve tutuklu bundan istifade etmiş. Toplam 332 kişi bugüne kadar bu yasadan istifade etti. Bununla ilgili kamuoyunda kapsamın genişletilmesi, ceza infaz kurumlarında daha başka son aşamaya gelmemiş hastalıklarında tahliye yapılması noktasında tartışmalar var. Bu konuyla ilgili yorum yapmak bizim dışımızda siyasi iradeyle ilgilidir. Ancak ceza infaz kurumlarındaki ölüm oranlarını, dışarıdaki ölüm oranıyla kıyasladığınız zaman bunun büyük bir farklılık göstermediğini görüyorsunuz. Ama intihar anlamında, olağan dışı ölümler anlamında ifade edersek Avrupa Birliği ülkelerinin tümünden daha az intihar sayısına sahibiz. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Sosyolojik nedenler, inanç faktörleri gibi nedenler olabilir. Ama temel nedenlerinden bir tanesi ceza infaz kurumlarımızda alınan tedbirler ve psiko-sosyal servis faaliyetlerimizdir. Biz yine de her bir vakayı kendi içerisinde analiz ediyoruz. Sebeplerini anlamaya çalışıyoruz, önleme noktasında tedbirler geliştiriyoruz. Seslenis Sayfa 12 Vehbi Kadri KAMER İşyurtları Kurumu Daire Başkanı Örnek Projelerimizden Biri ”Afyonkarahisar Açık Ceza İnfaz Kurumu Kompakt Arşiv Projesi” İle Örnek Ceza İnfaz Kurumlarımızdan Biri “Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu” Bu ayki yazımda; yine örnek projelerimizi ve ceza infaz kurumlarımızı yazmaya devam edeceğim. Uygulamaya bakıldığında bütün ceza infaz kurumlarımızda örnek projelerin gerçekleştiği, örnek uygulamaların yapıldığı görülmektedir. Yazılarımda Ülkemizin tamamını ilgilendiren makro ölçekli bu projeleri sırasıyla açıklamayacağım. II. Örnek Projelerimizden biri “Afyonkarahisar Açık Ceza İnfaz Kurumu Kompakt Arşiv Projesi” Dünyada üzerinde çalışılan önemli konulardan biri de arşiv çalışmalarıdır. Bakanlığımızca teknolojiyi kullanarak arşiv çalışmalarının yürütülmesi amacıyla “kompakt arşiv sistemine geçilmesine karar vermiş, bu amaçla bir yandan hükümlülere bu sistemin üretim aşamalarının öğretilmesi ve ceza infaz kurumlarından salıverildikten sonra bu alanda çalışma imkanına sahip olmaları, diğer yandan adliyelerin ihtiyaç duyduğu kompakt arşivlerin hazırlanabilmesi amacıyla işyurtlarınca çalışmalar başlatılmıştır. Kompakt arşiv sistemi, diğer arşiv sistemlerine nazaran % 60 kadar daha fazla arşivlemeye olanak sağlamakta, bu sistemde bulunan evraklar tozdan korunmakta, yangından az etkilenmekte, kodlama sistemi sayesinde evraklara erişim kolay gerçekleşmekte, evrakları güvenli saklama olanağı sağlamakta, mobiller sisteme sahip olması nedeniyle her alana monte edilebilmektedir. Her dolap, 1 metre genişliğinde, 60 cm derinliğinde ve 217 cm yüksekliğinde olup, on raftan oluşmaktadır. Yusuf Kenan ÇAĞLAR Kontrolörler Kurulu Başkanı KURUMLARDAKİ ÇOCUK HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULAR Ceza infaz kurumlarının en büyük özelliği, hiç bir zaman işlerin rutin seyretmemesi ve her an yeni bir olay ya da sorunla karşılaşmanın olağan olmasıdır. Bu nedenle, ceza infaz kurumları sadece belirli bir görevin yerine getirildiği kurumlar olarak görülmemeli, yaşamın sürekliliği içerisinde her türlü ihtimale göre organize olunması zorunlu olan bir teşkilat olarak değerlendirilmelidir. Aslında yapılan tüm çalışmalar sadece bir amaca hizmet etmek için, yani kurumlarımızda kalan tüm hükümlü ve tutukluların insan onuruna yakışır şekilde yaşamalarını sağlamak için sürdürülmektedir. Elbette ki bu görevin yerine getirilebilmesi sırasında harcanan mesai, personelimizin gösterdiği özveri ve sorumluluk anlayışından güç almaktadır. Bir başka yönüyle konuya baktığımızda ise, hükümlü ve tutuklular ile personel arasında paylaşılmış bir yaşam olduğu görülmektedir. Öyleyse bu yaşamın güzel bir şekilde geçmesi için herkese sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluk, hükümlü ve tutuklular için kurallara uymak, personel için mevzuata uyum şeklinde ortaya çıkarken, bunlar dışında asıl etkili olanın ise ilişkiler sırasında insani davranışlar gösterilmesi olduğudur. Bu anlayışla, günaydın ile başlayan bir günün birçok sorunu hallettiği, nasılsın demenin ise büyük faydalar sağlayacağı unutulmamalıdır. Ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklular arasında öncelikli gruplarımızın bulunduğu ve bunların başında da çocuk hükümlü ve tutukluların geldiği bilinmektedir. Aslında bütün çocuklar birbirlerine benzerler. Ancak; aileleri, yaşadıkları çevre ve almış oldukları eğitim onları farklılaştırmaktadır. Belki de bu farklılaşmada şansız olan çocuklar kurumlarımıza gelmekte ve yaşamlarının belirli D üşünce Şubat 2015 Her raf, 40 cm yüksekliğinde, 30 cm derinliğinde ve 100 baş hayvan ile 344 adet keçi ve 871 adet koyun olmak üzere adet nardan meyve üretim çalışmaları devam etmektedir. cm genişliğindedir. Yine her dolap bir ton yük alabilecek toplam 871 adet küçükbaş hayvan bulunmakta, geçen yıl Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda meyilli ve tarıma kapasitede bulunmaktadır. Kompakt arşivlerin üretimine hayvancılık faaliyetlerinden 833.832 litre süt elde edilmiştir. verimsiz alanların 200 hektarında orman ağaçlandırması 2014 yılında Afyon Açık Ceza İnfaz Kurumunda başlanmış, Bu çalışmalar ile hükümlüler bir yandan hayvan yetiştiriciliği yapılmış olup çoğunluğu fıstık çamı olmak üzere yaklaşık bu amaçla 900 m² atölye inşa edilmiş, son teknoloji makine ve konusunda bilgi ve tecrübeye sahip olmuşlar diğer yandan 130.000 fidan dikimi tamamlanmıştır.Kurum tarafından ekipman alınmıştır. Bugüne kadar Genel Müdürlüğümüze 70, ceza infaz kurumunda bulunan mandıranın süt ihtiyacı ile İzmir Adliyesinde bulunan sosyal tesisler ve kafeteryalar Daire Başkanlığımıza 14, Ankara Bölge Adliye Mahkemesine diğer ceza infaz kurumlarının et ihtiyacı karşılanmıştır. işletilmekte olup, sosyal tesislerde 2 si suit, 6 sı tek kişilik 143, Gönen Adliyesine 14 grup ve Kazan Adliyesine 100 Hayvancılık çalışmalarına ilave olarak kanatlı hayvancık ve 17 si çift kişilik olmak üzere toplam 25 oda ile otel grup dolap üretilmiş ve montajı yapılmıştır. Afyon Açık çalışmaları kapsamında Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda hizmeti sürdürülmekte, hakim ve Cumhuriyet savcıları Ceza İnfaz Kurumunda hükümlülerin meslek eğitimi ile ilgili 23.000 adet tavuk kapasiteli yumurta kümesi bulunmakta ile adliye personeline günde 700 kişilik yemek hizmeti kompakt arşiv üretim çalışmalarının yanında, demir atölyesi, olup 2014 yılında 4.345.800 adet yumurta üretimi yapılmıştır. verilmekte, kafeteryalarda ve çay ocaklarında ayda 47.000 mobilya ve marangoz atölyesi, unlu mamuller atölyesi, terzi Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda mandıracılık faaliyetleri bardak çay servis edilmekte ve otoparktan günde 750 araç atölyesi, sebze ve fide yetiştiriciliği, inşaat işkolu ve temizlik kapsamında 200 ton peynir,1.300 ton yoğurt, 20 ton tereyağı yararlanmaktadır. Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunun işkolu faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. 2014 yılında; üretilmiş, üretim miktarının bu yıl 5.000.000 litre süte mobilya atölyesinde, adliyeler, ceza infaz kurumları, demir atölyesinde 4.000 çelik raf, 2.000 soyunma dolabı, 500 ton peynire 2.000 ton yoğurta ve 60 ton tereyağına devlet hastanelerinin mobilya, tabela, dolapları, metal 1.200 ranza, marangoz atölyesinde İzmir Tapu ve Kadastro çıkarılması hedeflenmektedir. Bu anlamda gereken yatırımlar atölyesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Bölge Müdürlüğünün il ve ilçelerindeki büro malzemeleri, gerçekleştirilmiştir. Tarımsal faaliyetler ile ilgili olarak bu birimler için raylı kapı, demir istif paleti, fens teli imalatı Afyon Kocatepe Üniversitesinin mobilya malzemeleri, ceza infaz kurumunun 70 dekarında zeytincilik, 30 dekarında yapılmakta, mandıracılık ve hayvancılık işkollarında başta terzi atölyesinde nevresim takımları ve iş önlükleri, inşaat sebzecilik, 30 dekarında meyvecilik, 465 dekarında yem ceza infaz kurumları ve sosyal tesisler olmak üzere birçok işkolunda, çeşitli kurumların boya, badana ve onarım işleri bitkileri (silajlık mısır, arpa, yonca) ve 2.000 dekarında kamu kurumuna üzere beyaz ve kaşar peyniri, yoğurt, yapılmıştır. Kurumda geçen yıl 44 ayrı meslek kursuna 915 orman ağaçlandırılması çalışmaları yapılmaktadır. Bu ayran, yumurta üretimi sürdürülmekte olup, Kurum ISO hükümlü katılarak farklı alanlarda mesleki eğitim almışlardır. çalışalar arasında zeytincilik çalışmaları yoğun bir şekilde 22000 ve ISO 9001 sertifikalarını alarak ürün ve kalite III. Örnek Ceza İnfaz Kurumlarımızdan biri Foça Açık devam etmektedir. Ceza infaz kurumunun meyilli ve yamaç güvenliğini tescillemiştir. 2015 yılında Foça Açık Ceza Ceza İnfaz Kurumu arazilerin bir kısmına erozyonu azaltmak amacıyla zeytin İnfaz Kurumu “serbest et tavuğu” üretime geçmiş, bu Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu Cumhuriyetin ilk ağaçları dikilmiş, halen 310 yaşlı, 771 yetişkin ve 1.308 genç amaçla 250 adet et tavuğu besiye alınmış, 3.000 adet yıllarında askeri birlik olarak kullanılmış, 1962 yılından olmak üzere toplam 2.389 civarında zeytin ağacının bakımı serbest et tavuğu kümes inşaatı devam etmektedir. Yine itibaren açık ceza infaz kurumu olarak faaliyet göstermeye yapılmaktadır. Yine bu yıl 10.000 zeytin ağacının dikimi bu yıl her biri 264 kapasiteli üç ayrı büyük baş hayvan başlamıştır. Kurum, 7.000 dönüm arazi üzerinde tarım ve gerçekleştirilecektir. Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda, barınağı, iki adet 30.000 kapasiteli yumurta tavuğu hayvancılık başta olmak üzere 37 ayrı atölyede hükümlülerin hükümlülerin sebze yetiştiriciliğini öğrenmeleri ayrıca diğer kümesi yapılacaktır. topluma kazandırılmaları için mesleki eğitim çalışmalarına ceza infaz kurumlarının ihtiyacı olan sebzenin üretilmesi IV. Değerlendirme sürdürülmektedir. Bu ceza infaz kurumunda; 2014 yılında için yoğun çalışmalar gerçekleşmekte olup, bu kapsamda Ceza infaz kurumlarımızda hükümlülerin topluma toplam 1.037 hükümlü işyurtları kapsamında aldıkları yaklaşık 30 dekar alanda yazlık ve kışlık olarak domates, kazandırılması amacıyla bir yandan temel eğitim mesleki eğitimi atölye ve tesislerde pratiğe dönüştürmüş, biber, salatalık, patlıcan, maydanoz, fasulye, kavun, karpuz, çalışmaları diğer yandan meslek eğitim faaliyetleri yoğun ücret almış ve sigortaları yatırılmıştır. Foça Açık Ceza İnfaz beyaz ve kırmızı lâhana, karnabahar, brokoli, enginar, turp, bir şekilde sürdürülmektedir. Hükümlülerin aldıkları bu Kurumunda bulunan mobilya atölyesi toplam 1.860m² kapalı marul, roka gibi ürünlerin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca teorik eğitimin pratiğe dönüştürülmesi, aynı zamanda alanıyla her türlü mobilya çeşidini üretecek şekilde faaliyetini 2 adet 490 m² lik yüksek tip seralar ile 8 adet i 240 m² lik mesleki tecrübelerinin artırılması amacıyla işyurdu sürdürmektedir. Hayvancılık çalışmaları kapsamında bu ceza tünel tipi seralar ile sebze üretimi yapılmaktadır. Kurumda çalışmaları kapsamında hükümlülere farklı alanlarda infaz kurumunda 135 adet süt ineği, 73 adet dana, 101 adet meyvecilik çalışmaları da dikkate değer bir biçimde devam çalışma olanağı sunulmaktadır. düve, 62 adet buzağı olmak üzere toplam 371 adet büyük etmekte olup 100 adet Sarı Lop ve Mor Gül incir ile 1.000 bir kısmını burada geçirmektedir. Kurumlarımızda 12-18 yaş arasındaki çocukların kaldığını göz önünde bulundurduğumuzda, bu dönemin uzmanlar tarafından ergenlik dönemi olarak açıklandığını ve ergenlik döneminin, çocukluk çağı ile yetişkinlik arasındaki geçiş dönemi olduğunu, bu dönemde; depresyon, yeme bozuklukları, madde kullanımı gibi sağlık problemlerinin görülebileceğini, genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğunu, duygularını çok dolu ve coşkulu yaşadığını, diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurduğunu ve gerçekten zaman zaman uzaklaştığını, sık sık yalnız kalma isteği içinde olabildiğini, dikkate almamız gerekmektedir. Bu hassasiyete sahip olmayan bir personelimizin bulunduğunu düşünmek bile kurumsal başarısızlığımızın bir göstergesi olmalıdır. Şunu açıkça söylemek isterim ki; bir çocuğun gözünden akan yaş bizlerin kalbine kurşun gibi düşmüyorsa vicdanımızı sorgulamamız gerekir. Çünkü kurumlardaki çocuklar Devletin ve ailelerinin bize emanetidir. Günlük mesaimizin belirli bir dilimini onlara ayırmak bir lutuf olarak değil görevimizin gereği olarak değerlendirilmelidir. Bu görevin yapılmamış olması veya aksatılması, giderilmesi imkansız sonuçlar doğurabileceğinden gerekli ihtimamın gösterilmesinde yarar bulunmaktadır. Aksi halde yaratacağı sorumluluklara katlanmak zorunda kalınılacaktır. Çocukların kapalı kurumlarının fiziki yapısından kaynaklanan sorunlar yaşamaması ve toplumla bağlarının kopmasına neden olabilecek etmenlere maruz bırakılmamaları için idarelere görevler düşmektedir. Bu görevin yerine getirilmesi sırasında, genel olarak kurum müdürlerinin çocuklarla yakından ilgilenmesine rağmen bazılarının ise çocuklar ile görüşme konusunda kayıtsız kaldığı, büyük bir özveriyle görev yapan psiko sosyal servis personelinin yanında, bazı psiko sosyal servislerin sadece kayıt yapmak ile yetindiği bilinmektedir. Ancak; Genel Müdürlüğümüzün bu konuya özel önem verdiğini ve her türlü değerlendirmesi sırasında bu durumu dikkate alacağını belirtmek isterim. Bu nedenle öncelikli olarak, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 09/07/2013 tarih ve 85138863.203.99/523/88800 sayılı “Çocuklarla İlgili Tedbirler” konulu Genel Yazısı ile yine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 13/03/2015 tarihli ve 77204178.207.99 /2388/42792 sayılı “Çocuk Hükümlü ve Tutuklulara İlişkin Alınması Gereken Tedbirler” konulu Genel Yazısı mutlaka dikkate alınmalı ve burada belirtilen tedbirler başta olmak üzere aşağıdaki uygulamaların yerine getirilmesi yararlı olacaktır. *Kuruma kabul işlemi yapılan her çocuğa; kurallar, kurumun tanıtılması, hak ve sorumluluklar, eğitim ve iyileştirme faaliyetleri hakkında bilgilendirme yapılmalıdır. *Kalacakları odalara çocuklar, yaş, suç, mükerrerlik durumları göz önünde bulundurularak yerleştirilmelidir. *Müstakil çocuk kurumlarında, odalardaki yaşam alanlarında yanlarında mutlaka personel bulundurulmalı, yatak odaları ise kapalı tutulmalıdır. *Müstakil olmayan kurumlardaki odalar ise daha dikkatli bir şekilde gözlenmelidir. *Kurum idarecileri ve personeliyle hükümlü-tutukluların görüşme yaptıkları odalara kamera konulmalıdır. *Çocuklardan sorumlu bir ikinci müdür ve her vardiya için bir başmemur görevlendirilmelidir. *Mesai saatleri dışındaki nöbetlerde bir saati aşmayacak belirsiz periyotlarla en az iki infaz koruma memuru çocukların yatakhanesini kontrol etmeli ve “oda kontrol defterine” gün, saat ve odaya ilişkin gözlemleri işlemelidir. *Mevzuatımızda yeri olmayan koğuş mümessilliği veya temsilciliği uygulamasına asla izin verilmemelidir. *Çocukların barındırıldığı mekanlarda havalandırma, tuvalet, banyo, mutfak gibi yaşam alanları temiz ve kullanılmaya hazır halde bulundurulmalıdır. *Yemekler hazırlanırken çocukların gelişimini sağlayacak kalori miktarları göz önünde bulundurulmalıdır. *Çocukların özel yaşam alanları dışındaki, oda içi ve dışı tüm etkinlik alanları kamera ile izlenmelidir. *Çocukların bulunduğu bölümlerde görev alacak personele; öfke kontrolü, intihar, kendine zarar vermeyi önleme ve uyuşturucu gibi konularda eğitim almış personele öncelik verilmelidir. *Çocukların yatış-kalkış saatleri düzenli hale getirilmelidir. *Çocukların şikayetleri ile istek ve ihtiyaçlarını doğrudan öğrenmek için kurum müdürleri bizzat görüşmelidir. *Yataklarının etrafı çarşaf ve battaniye ile kapatılmamalıdır. *Çocukların birbirlerine zarar verdikleri oyunları oynamalarına izin verilmemelidir. *İmkanlar elverdiği ölçüde, kurum içerisinde hobi odaları, bireysel ve grup çalışması odaları, sınıflar ile sosyal ve spor etkinliği yapabilecek alanlar oluşturulmalıdır. *İyileştirme ve eğitim faaliyetler sürekli olarak yapılmalıdır. *Yaygın eğitim imkanlarından çocuklar yararlandırılmalıdır. *Spor salonu, mesleki eğitim ve hobi atölyeleri gibi alanlardan daha uzun süreli yararlanmaları sağlanmalıdır. *Eğitim servisi ve psiko sosyal servis çocuklarla sık sık görüşmeli, programlar uygulamalı ve gelişmeleri ilgili formlara kaydetmelidir. *Çocuklara farklı tutum, anlayış ve uygulama yapılmamalıdır. *Çocuklara yönelik uygulamalarda onların da görüş, öneri ve dilekleri dinlenmelidir. *Çocuklara maddi imkan sağlanması için Gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. *Çocukların aileleri ile temas kurularak ilişkilerinin devamı sağlanmalıdır. *Sigara bağımlısı çocuklara bağımlılık programı uygulanmalıdır. *Çocuklardan madde veya psikiyatrik ilaç kullanım öyküsüne sahip olanla, hekime yönlendirilmelidir. *Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile çocuklara yönelik çalışmaların yürütülmesi sağlanmalıdır. *Çocuklara Ödül Yönetmeliği hakkında bilgi verilmeli, özendirilmeli ve ödül sistemi etkin olarak kullanılmalıdır. *Disiplin cezalarının çocuk hükümlü ve tutuklular açısından bir caydırıcılığı veya işlevi bulunmadığından, kuralların ihlalini sıradanlaştıran sistemin kanıksanmasına fırsat verilmemelidir. *Ziyaretçisi gelmeyen ve telefon görüşmesi yapmayan çocuklara özel ilgi gösterilip psiko sosyal servisi tarafından sık sık görüşmeleri sağlanmalıdır. *Çocuk hükümlülerin çalıştırılması yalnızca meslek eğitimine yönelik olmalıdır. *Çocuklar kurum işlerinde çalıştırılmamalıdır. Bu uygulamalar, ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklular arasında öncelikli gurplarımızın başında olan çocuk hükümlü ve tutukluların Genel Müdürlüğümüzün konuya verdiği önem doğrultusunda topluma kazandırılmaları sürecinde önemli katkılar sağlayabilir. Bu hususlara riayet edilmekle beraber konuya ilişkin hassasiyet üzerinde önemle durulmaktadır. Seslenis Şubat 2015 Ali Suat ERTOSUN Yargıtay Üyesi DENİZ GÖZLÜ KIZ Fuat, avukatlık stajından arkadaşı Okan’ın Akhisar’da yapılacak düğününe davetliydi. 1970’li yıllarda, ağır ceza merkezi olmaması nedeniyle Akhisarlı avukat adayları, mahkeme stajlarını Manisa merkezde yaparlardı. Fuat, ilkokuldan arkadaşı olan ve sürekli “Akhisar’a gidelim, seni bir kız arkadaşımla tanıştırmak istiyorum. Adı Deniz. Çok beğeneceğini sanıyorum!” diyen Halil’e, “Beraber gidelim mi?” diye sormuş, “Evet” cevabını alınca birlikte gitmeye karar vermişlerdi. Halil, Dokuz Eylül Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuydu ve uzaktan akrabası olan Ayten’le nişanlıydı. Fuat’la çocukluk arkadaşı olduklarından, onun da nişanlanmasını istiyor, devamlı okuldan arkadaşı Deniz’den söz ediyor, “Adı gibi deniz gözlü; neşeli, canlı, hanım hanımcık bir kız. Sana uygun!” diyordu. İkisinin de otomobili olmadığından, akşamüzeri otobüsle Akhisar’a gitmişlerdi. Sıcak bir yaz günüydü ve gece yapılacak düğünün başlamasına kadar iki saatten fazla zamanları vardı. Halil, Deniz’lerin evini biliyordu. O yıllarda cep telefonları olmadığından, öğle vakti Deniz’i sabit telefondan aramış, ancak açan olmamıştı. Yolda, “Evdedirler, nereye gidecekler? Deniz’le bir parkta oturur, düğüne davet ederiz. Tanışırsınız!” demiş; Fuat’ın “Kız, bizimle parka ve davetli olmadığı düğüne gelir mi?” sorusuna kızarak; “Gelir Fuat gelir, ben ısrar edersem gelir. Hem belki onlar da davetlidir. Olmazsa kısa bir süre oturur, sonra kalkarız. … Kıvırma oğlum, seni mutlaka bu kızla tanıştıracağım!” cevabını vermişti. Halil, sevdiği arkadaşlarına kızınca, “Oğlum” derdi. Denizlerin evi, Akhisar’ın ana caddesi üzerinde, Hükümet konağına yakın bir yerdeydi. İki katlı, büyükçe bir evdi. Ancak şansları yoktu. Ev kapalıydı. Kapının önünde oturan komşularından biri, “Onlar denize gittiler, üç gün sonra gelecekler!” deyince, hevesleri kursaklarında kalmış, Akhisar’ı dolaşarak zaman öldürdükten sonra düğüne gitmişlerdi. Okan, onları çok iyi karşılamış; Halil’in, “Deniz’i tanıyor musun? Eczacı. Okulu yeni bitirdi. Babası diş hekimi, ayrıca zeytincilikle uğraşıyorlar!” sorusuna; “Tanımaz mıyım? Bizden küçüktür. Çok iyi bir kızdır. Düğüne gelecekti, ama İstanbul’dan babasının misafirleri gelince birlikte Çeşme’ye gittiler. Özür diledi!” demişti. Düğün sırasında devamlı, “Oğlum, şansın yok. Senin bahtın kapanmış! Üzülme, ne yapıp edip, seni Deniz’le tanıştıracağım. Bu kızı kaçırma!” diyen Halil, daha sonra ki günlerde de bu dileğini sürekli tekrarlamış; ancak Fuat, askere gittiğinden, tanışma bir türlü gerçekleşmemişti. * * * Fuat, dört aylık yedek subay adaylığı dönemini tamamladıktan sonra atandığı Aydın’daki birliğine gitmek için yol iznini kullanırken, Deniz’in nişanlandığını öğrenmişti. Halil, “Kısmet değilmiş Fuat’ım, inşallah onun gibi iyi birisini bulursun” diyerek iyi dileklerde bulunmuş, düğününde de Deniz ve nişanlısını, onunla tanıştırmıştı. Deniz’in, gözleri ne mavi ne yeşil, veya hem mavi hem yeşildi. Sarışındı. Duruş, konuşma ve hareketlerinde sakin bir denizin huzuru vardı. Küçük bir kuş kadar kırılgan, ürkek ve narin olduğu kadar, cana da yakındı. Gülerken pembeleşen yanaklarında gamzeler beliriyor, bunlar çenesindeki yuvarlak çukurla birleşince çevresinde bakılası bir güven oluşturuyordu. Fuat, Deniz’i ne kadar beğenmişse, nişanlısını hiç hazzetmemişti. Soğuk ve kendini beğenmiş bir hâli vardı. Deniz’i yönetmek istiyor, o da sorun çıkmasın diye ona uyuyordu. Düğünden geceleyin saat 22.00 sıralarında ayrılmışlardı. Daha sonraki günlerde Halil’den, Deniz’in nişanlısının ortopedi uzmanı olduğunu öğrenmişti. * * * Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış, aylar yıla ulaşmış, Fuat terhis olmuş, kazandığı sınavdan sonra hâkim adaylığı stajına başlamıştı. Sık sık görüştüğü Halil bir görüşmelerinde, “Eşinin şiddet uygulaması nedeniyle Deniz’in boşandığını, ailesiyle Akhisar’dan İzmir’e taşındıklarını, Karşıyaka’da eczane açtığını, bu arada babasını kaybettiğinden, annesiyle oturduğunu,” söyledikten sonra devamlı, “Fuat, ‘bu kız boşanmış, artık dul, bana uymaz deme’, ziyaretine gidelim, tanıdıkça göreceksin, mükemmel birisi!” dediğinden, bir bahar günü Karşıyaka’ya gitmişler; öğle yemeğinden sonra da o yıllarda deniz kenarında yaygın olan parklardan birine oturmuşlardı. Deniz’in, gerek evliliği sırasında eşinden gördüğü şiddet, gerekse babasının ölümü nedeniyle derin üzüntü duyduğu ve bunalım geçirdiği anlaşılıyordu. Halil, okul arkadaşı Deniz’e çok yakınlık gösteriyor, eşi Ayten’le sık sık ziyaretine gidiyor, onu Manisa’da misafir ediyor, bu buluşmalardan Fuat’ı da haberdar ediyor, Deniz’le yakınlaşmalarını istiyordu. Bu çabalar sonuç vermiş, zaman içerisinde Fuat’la Deniz yakınlaşmışlardı. Fuat, fırsat buldukça, özellikle hafta sonları Karşıyaka’ya gidiyor, Deniz’le buluşuyor; deniz kenarında oturuyor, bazen vapurla Konak’a geçiyor, Fuar’da, Alsancak’ta veya Kemeraltı’nda dolaşıyor, Deniz’i Karşıyaka’da evine bıraktıktan sonra trenle Manisa’ya dönüyordu. Deniz ve annesi, Akhisar’la bağlantısını kesmemiş, oradaki düzenlerini bozmamış, evlerini de kapatmamışlardı. Akhisar’da geniş zeytinlikleri ve zeytin işleyen mevsimlik imalathaneleri vardı. Dolgulu, çizik, kırma, salamura, kalamata, sele türü üretimler yapıyor ve pazarlıyorlardı. Selanik göçmeni olan ve zeytinden anlayan annesi, sık sık Akhisar’a gidiyor, zeytinlikleri kontrol ediyor, mevsiminde de imalathaneyi faaliyete geçiriyorlardı. Karşıyaka’ya yerleşmelerinin nedeni, Deniz’in boşanan eşinden uzaklaşmasını sağlamaktı. * * * Deniz, zaman içerisinde normale dönmüştü. Bir akşamüzeri deniz kenarında otururlarken uçuşan martılar gözlerine takılmıştı. Martılardan biri diğerlerinden oldukça büyüktü ve kanatları daha uzundu. Deniz, bu martıyı göstererek, “Bak Fuat, şu iri martıyı görüyor musun? O diğerlerinden farklı. Başka denizlerden gelmiş olmalı” demiş; devamında da, “Bunlar açık denizlerin martısı, onlara Miho derler” diyerek sözünü bağlamıştı. Fuat anlayamamış, “Miho’mu derler?” diye sorunca; Deniz, “Halikarnas Balıkçısı’nın(Cevat Şakir Kabaağaç) ‘Gündüzünü Kaybeden Kuş’ başlıklı bir öyküsü var, orada okumuştum” demişti. Eczanesinin adı da ‘Martı’ydı. Fuat, bir ziyaretinde Deniz’in masasında gördüğü, üzerinde martı resmi olan, ‘Jonathan Livingston Seagull’ isimli İngilizce bir kitaptan söz edince, “Richard Bach’ın son kitabı. Okuldan bir hocam hediye etmişti. Martı Jonathan’ın öyküsünü anlatıyor. Özgürlüğe tutku derecesinde bağlı bir martı Jonathan. Sürüsüyle çatışıyor bu nedenle dışlanıyor. Onda sonsuz öğrenme ve keşfetme isteği var. Bireyle toplum arasındaki çatışmayı masal gibi anlatıyor!” cevabını almıştı1. Özel İzmir Amerikan Kolejini bitiren ve İngilizceyi ana dili gibi konuşan Deniz, aslında kendisini anlatmış, özgürlüğün vazgeçilmezi olduğunu vurgulamıştı. Deniz bir de menekşeleri çok severdi. Eczanesinde ve evlerinde onlarca saksı, çeşit çeşit menekşe çiçeği vardı. Onları okşar, “Kızım” diye seslenir, “Fuat, bilir misin menekşeler ilkyazın habercisidir. Alçak gönüllüğü, sadeliği ve sadakati ifade eder.” derdi. Sonraki günlerde arkadaşlıkları ilerlemişti. Söylemeseler de birbirlerinden hoşlanıyorlardı. Fuat’ın stajı bitmek üzereydi. Hâkim veya Cumhuriyet savcısı olarak atanacaktı. Fuat, Deniz’in annesiyle, Deniz de Fuat’ın ailesiyle tanışmıştı. Fuat, ailesine Deniz’le evlenme niyetini açtığında annesi, “Ben kız oğlan kız isterim!” diye tutturmuşsa da; Fuat’ın diretmesi, Halil ve Ayten’in ısrarlarıyla kerhen de olsa kabul etmek zorunda kalmıştı. Sonunda utangaçlığını yenen Fuat, evlenme niyetini açtığı Deniz’den “Evet” cevabını alınca, dünyalar onun olmuştu. Herşey yolunda gidiyordu. Ancak bir hafta sonra, “Fuat, annem benim buradan ayrılmamı istemiyor. Zeytinlikler, imalathane ne olacak diyor? Biliyorsun ben ailemin tek çocuğuyum. Sen şimdi bir ilçeye atanacaksın. Muhtemelen dokuz-on senemiz doğuda ve küçük yerlerde geçecek. İstifa etsen, avukatlık yapsan olmaz mı? İzmir’de, Manisa’da veya Akhisar’da yapabilirsin. Ben de eczanemi taşırım. Hepsine razıyım.” diyen Deniz, topu Fuat’a atmıştı. Fuat, tüm çabalarına karşın Deniz’i ikna edememişti. Halil ve Ayten de, Deniz gibi düşünüyor, “Deniz ve annesi haklı. Malları mülkleri var. Bunlar uzaktan idare edilmez.” diyor, Fuat’ı avukatlığa zorluyorlardı. Fuat, ne yapacağını şaşırmıştı. Mesleğini bırakmayı düşünmüyor, Deniz’i ikna etmeye çalışıyordu. Ancak olmamış, çabaları sonuç vermemiş ve ayrılmışlardı. * * * Cumhuriyet savcısı olan ve yurdun çeşitli yerlerinde çalışan Fuat, 14 yıl sonra 1996’da İzmir’e atanmıştı. Bu arada evlenmiş, bir oğlu ve bir kızı olmuştu. Halil’den, Deniz’in bir gıda mühendisiyle evlendiğini ve iki kızının olduğunu, annesinin öldüğünü, Karşıyaka’da eczacılık yapmaya devam ettiğini öğrenmişti. Hiç görüşmemişlerdi. Ancak Fuat, ne zaman martı ve menekşe görse hep Deniz’i hatırlamıştı. Fuat Karşıyaka lojmanlarında oturuyordu. Genelde servise binmiyor, Konak’tan vapurla Karşıyaka’ya geçiyor, oradan bazen yürüyerek, bazen de dolmuşla evine gidiyordu. Beyninin bir köşesinde her zaman Deniz vardı. Onu görmek istiyor, gönlü çekiyor, aklı ise “Yapma” diyordu. Bir Nisan günü akşamüzeri mesai çıkışı kendini tutamadı, ayakları onu Karşıyaka Çarşısına çekti. Deniz’in eczanesi oradaydı. Eczanenin önünden geçti, Deniz içerideydi. Sonraki günlerde de geçmeleri devam etti. Emin olmasa da, sanki Deniz de onu fark etmişti. İçeriye girmek, hâl hatır sormak istiyor, ancak cesaret edemiyordu. YAŞANMIŞ HİKAYELER 20. yüzyıla girerken imparatorluk vasfını halen koruyan; fakat iç ve dış düşmanların gayreti ve onların tabiri ile “Hasta Adam” ın içindeki kargaşalar.. Öz evlatlarını muhacir etmiş, bunlardan Fatih Külliyesi’ nin Karadeniz Medreselerinde 1–2 yıl okuyan Molla Abdullah: Tefekkürü ile rızkını taa Avustralya’ nın Silver City şehrinde aramaya çıkmıştı. Dünyanın öbür ucunda, İngilizlerin sömürge şehri olan Silver City’ de. Doğunun bütün vasıflarını taşıyan bir mahallesindeki kıt’anın kurak bölgelerinde nakliye işleri için yeni getirilen deve kervanlarının sürücüleri, bakıcıları ve terbiyecileri olan Afganlı, Hintli Müslümanlar arasına karışan Molla Abdullah, din kardeşliğinin bulunduğu bu mahallede, ilmi ile kısa zamanda tanınmış, büyük bir hürmete mazhar olmuştu. Süfli işlerle uğraşmaya, ırki ve dini hasletleri engel olduğundan geçim sıkıntısı içinde çırpınan Molla Abdullah Efendi, Hıristiyanlar tarafından kesilen eti yiyemeyen Müslümanların kasaplığı vazifesini Allah rızası için üstlenmiş ve böylece de yeni bir rızık kapısı bulmuştu. Ananelerine sıkı sıkıya bağlı olduğu için civarında bulunan gayri Müslimler bir tarafa, Müslümanlarla dahi anlaşamaz duruma düştü. Başındaki sarığı çıkartıp yerine bir melon şapka giymesini istemeleri, domuz kesilmekte olan belediye mezbahasında kesim yapmadığı için para cezasına çarptırmaları gibi yapılan çeşitli baskılar Molla Abdullah Efendi’ nin içine kapanık biri olmasına sebep oldu. Sinni Kemal’i bulmuş kara kuru biri olan Molla Abdullah Efendi’ nin bu yalnızlığı pek uzun sürmedi. Bazılarının ‘Kul’, bazılarının ‘Gül’ diye bahsettiği 22 yaşlarında çok yakışıklı babayiğit Mehmed çıka geldi Siver City’ e. Anadolunun ücra bir köşesinden Kul Mehmed, “Ekmek Teknesini” de beraberinde getirmişti. Tekerlekli, ufacık bir dondurma arabası ve üzerinde uzun bir sırıkta takılı Ay yıldızlı Türk Bayrağı ile sokak sokak gezerken Türkçe olarak: -gaymaklıı! diye naralar atarak dondurma satması kısa zamanda şöhretini artırmış ve namı çevreye yayılmış, ta başkent Sydney’ e kadar ulaşmıştı. Kul Mehmed’ in dondurmasının yemeye, kaymaklı narasının dinlemeye ay yıldızlı bayrağı görmeye gelenler her gün biraz daha artıyordu. Kul Mehmed’ i memnun eden ne dondurma satışı, ne de etrafında pervane olan güzel kızlardı. Ay yıldızlı bayrağı soranları öpesi gelen onlara bedava dondurma ikram eden Kul Mehmet, şükür bir de arkadaş bulmuştu. Kul Mehmet ile Molla Abdullah Efendi kısa zamanda kaynaştılar. Vatan hasretini sohbetlerle gidermeye başladılar. Bu mutlulukları pek uzun sürmedi. Balkanlar’dan gelen haberler hiç te iyi değildi. Haber, haberden kötü, gün günden beter geliyordu. Bu kuş uçmaz kervan geçmez gâvur illerinde, doğru dürüst bir haber dahi alamıyorlardı. Osmanlı Ordusu’na yazılmaya karar verdiler. Fakat muameleler bitinceye kadar harp bitti. Ama Balkan Harbinin acısını ne Kul Mehmed, ne de Abdullah Efendi unutabildi. Anayurttan gelen haberler, hiç te iç açıcı değildi. Artık Abdullah Efendi, dualar okuyup, çekip bıçağı sürmeyi, eskisi gibi şevkle yapmıyor. Kul Mehmet; - Gaymaklıı.. Narasını yankılatarak bağırmıyordu. Halife-i Ruy-i Zemin’in cihad fetvası çıkardığını çok geç haber aldılar. Haber alır almaz da ilgili makamlara koştular. Memlekete dönmek istediklerini bildirdiler. Yetkili makamlar, “Yollar kapalı Türkiye’ ye gidemezsiniz.” Cevabını verince, cihad mevhumunu eli silah tutan her Müslüman’ın savaşmasının farz olduğunu anlatmaya çalıştılar. Yetkililer bunları pek ciddiye almayınca, “Öyle ise biz de, kendimizi karşı harp halinde addediyoruz.” dediler. Rusların müttefiklerine baskı ile Osmanlı’ya yeni cephe açılması için yaptığı müracaatlar semeresini vermişti. İngilizler, Avustralya’da asker toplamaya başlamışlardı. Çanakkale’ye Anzak çıkarması yapılmasından 3 ay 24 gün önce Molla Abdullah Efendi ile Kul Mehmet, İngilizler’ e harp halinde olduklarını bildirmişlerdi. Her yaptıklarının İslami olması gerekirdi. Bunun için de Sydney’ de neşredilen bir gazeteye “İlan-ı Harp” haberi gönderdiler. Gazete “Türkiye İngiltere’ye karşı harp ilan ettiği için, Avustralya’da yaşayan Abdullah ve Kul Mehmet ismindeki iki Türkte Avustralya Kıta’sına karşı savaş ilan etmişlerdir.” Manşet haberi ile çıktı o gün. Savaş ilanının formalite yönü tamamlanmıştı. Önce bayraklar hazırlandı. Sonra para edecek şahsi eşyalarını sattılar. Satıştan elde ettikleri ile bir “Schneider” tüfeği, bir de “Henry Martin” satın aldılar. Geri kalan paralarını da mermiye yatırdılar. 1 Ocak 1915 günü Broken Hills Boğazı’nın içinden geçen demir yolunun tam ortasına dondurma arabasını koydular, kendileri de siperlerine yattılar. Biraz sonra Broken Hill Boğazı’na giren trenin yanındaki atlı muhafızlar, demir yolunun ortasındaki küçük dondurma arabasını ve arabanın direğinde dalgalanan ay yıldızlı bayrağı gördüler. Makinist ani bir duruş yaparken, dağda da aynı bayrak dalgalandı. Trenin muhafızlarından Millard silahına davranınca eli havada kaldı. Birden bire gürültülerle sarsıla sarsıla duran vagonların pencerelerine kurşunlar yağmaya başladı. Süvarinin kalbini tutarak atının üzerinde yere yıkıldığını gördüler. Aynı anda korkunç bir ateş yağmuruna maruz kaldılar. Makinist, güç bela tekrar harekete geçtiyse de bir şey ifade etmedi. Tren ölüler ve yaralılarla dolmuştu. Trendeki Anzak askerleri, Polis ve Jandarma kuvvetleri harekete geçti. Fakat dağdaki Türklerin ateşi o kadar kuvvetliydi ki, onları yakalamaya gelenler, kendilerini birkaç bölük etmekteydiler. Daha sonra Türklerin bulunduğu dağlara eyalet kuvvetleri gönderdiler. Onlarda bir netice alamayınca askeri birlikler sevk edildi. “Official War History” Resmi Avustralya Harp Tarihinde “Battle of Broken Hills” Broken Hills savaşı diye geçen askeri harekat başladı, iki Müslüman Türk’e karşı bir kıt’anın askerleri saatlerdir savaşan Türk’lerin üzerine, üç koldan taarruza geçtiler. Bulundukları tepeyi, makaslama ateşe aldılar. Yüzlerce silah birden patlıyordu. Uzun süren çatışmalar sonunda, Broken Hills tarafından silah sesleri işitilmez oldu. Büyük bir ihtiyatla tepeye tırmanan askerler delik deşik iki cesedin birbirinden onbir metre uzakta yattığını gördüler. Molla Abdullah, sıkı sıkı ve boş bir “Schneider” tüfeği tutuyordu. Mermisi tükenmişti… Kul Mehmed’in vücudunda yirmibir yara vardı. O da son mermisini yakmıştı. Silahlar, bayrak, Kul Mehmet ve Molla Abdullah Efendi’nin naaşlarını bir arabaya koydular. Otopsiye götürdüler. Mollanın sımsıkı kapadığı avucunu zorla açtılar, içinden bir kâğıt çıktı. Kâğıtta; “Bu yaptığımız Allah ve Sultan adına yapıyoruz. Cihadımız hak yolundadır. Ne yaptığımızı bir biz, bir de Allah biliyor..” yazıyordu. Avustralya makamları bu kahraman şehitlerin Müslüman mezarlığına defnine izin verdiler. Fakat oradaki ismen Müslüman olanlar Avustralyalılar’ın nefretlerinden korktukları için şehitlerin naaşlarına sahip olmadılar… Yetkili makamlar da onları isimsiz bir mezara defnettiler. Onlardan geriye kalanları Broken Hills Müzesi’nin bir bölümünde sakladılar. Bu iki Türk’ün kan döktükleri tepelere de “Türk’s Rock’s” ismini verdiler. Daha Çanakkale cephelerinde Gelibolu savaşları görmemiş olan Anzak’lar Müslüman Türk’ü ilk orada tanımışlardı. O günleri hatırlayan ihtiyar bir Anzak: “Sadece iki kişi, bu kartal yuvası gibi yerden, Broken Hills’da trenleri durdurmuşlar, vagonları lokomotifleri yakmışlar, polis ve jandarma kuvvetleri kendilerine vız gelince, üzerlerine askeri kıtalar gönderilmiştir.” diye anlatacaktı yıllar sonra. Sayfa 13 E edebiyat Bu geçmeler bir yılı aşkın süre sürdükten sonra, bir gün cesaretini toplayıp içeriye girdi. O daha konuşmadan Deniz, “Fuat, hoş geldin, İzmir’e atandığını duymuştum. Çok sevindim.” deyince şaşırarak; “Gelmek istedim, ama gelemedim, eczanenin önünden çok geçtim” demesi üzerine; “Ben de görüyordum ve gelmeni bekliyordum, oturur musun?” demişti. Eczanede kimse yoktu. Oturunca, masanın üzerinde ve duvarda martı resimlerini, saksılarda da menekşeleri görünce, geçmişi anımsadı. “Martı ve menekşe sevgin hâlâ devam ediyor olmalı?” sorusuna, “Onlar benim vazgeçilmezlerim” cevabını alınca, içinden gayriihtiyarî ‘Ben vazgeçilmezlerinden olamadım!’ düşüncesi geçmişti ki; düşüncesini okumuşçasına sözü değiştiren Deniz, “Evlenmişsin, mutlu musun?” diye sormuştu. Fuat, “Mutluyum, sen de evlenmişsin, mutlusun değil mi?” diyerek soruya soru ile karşılık verince; Deniz “Mutluyum” demişti. Çaylarını içerlerken eczaneye acele ile gelen ve eşi olduğu anlaşılan bir erkek, “Hayatım, ben Akhisar’a gidiyorum, imalathaneye bakacağım, gece geç dönerim!” deyince, Deniz “Bak Yalçın, seni çok eski bir arkadaşımla tanıştırayım. Fuat, İzmir’de savcı.” demiş, tanışmalarından sonra da hızla çıkıp gitmişti. Yalçın gidince Fuat, Deniz’e “Benden eşine hiç söz ettin mi?” diye sormuş; ondan gelen, “Etmedim. Sen benden söz açtın mı?” sorusuna o da, “Açmadım” cevabını vermişti. Aslında aralarında konuşacak fazla bir şey de kalmamıştı. Geçmiş birer anı olmuş ve mazide kalmıştı. İkisi de kendilerine ayrı dünyalar kurmuş ve yeni sorumluluklar üstlenmişlerdi. Ayrılmak üzere kalkan Fuat, “Allahaısmarladık, görüşelim” demiş, Deniz de “Görüşürüz” cevabını vermişti. Bu, yıllar sonra ilk ve son görüşmeleri olmuştu. Hem Deniz, hem de Fuat, her şeyin farkındaydılar. Bundan sonra irade dışı karşılaşmalar hariç bir daha hiç görüşmeyeceklerdi. Geçen yıllar, çok şeyi değiştirmiş, onlar için yaşamdan bekledikleri değil, yaşamın onlardan ne beklediği önem kazanmıştı. İkisinin de eşleri, çocukları ve başka uğraşları vardı ve hayat onlara yeni görevler yüklemişti. Doğru eylemlerde bulunmaları ve kabullendikleri gerçekliğe uygun bir yaşam sürdürmeleri gerekiyordu. ______________________________________ Bu kitap daha sonraki yıllarda Türkçeye çevrilmiş ve Martı Jonathan Sivingstone adıyla yayımlanmıştır. *** --Güzel Sözler-Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır. Aliye İzzetbegoviç Rüzgârın şiddeti ne olursa olsun; martı sevdiği denizden asla vazgeçmez. Aziz Nesin Güvenlik için özgürlüklerinden vazgeçenler, her ikisine de lâyık değildir. Benjamin Franklin İnsan özgür olmadan mutlu olamaz. Dante Seslenis Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır Şubat 2015 Yıl: 13 Sayı: 155 YAYIN KURULU Ali YILDIZ Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı (Yayın Kurulu Başkanı) Çelebi YILMAZ Eğitim Daire Başkanı Alperen ÖZTÜRK Tetkik Hâkimi Ramazan GÜNŞAN Şube Md. (Öğretmen) Habil KANOĞLU Şube Md. (Psikolog) Emrullah ÖZGER (Sosyal Çalışmacı) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fatih ŞAFAK Yayın Koordinatörü İlhan GÜLER Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Adına Sahibi Oktay YILDIRIM Kurum Müdürü Matbaa-Baskı Şefi: Salim KILIÇ - Montaj: Zafer KARAKAYA Dizgi: Hasan KORKMAZ - İsa KİBAROĞLU Baskı: Şeref KARAAĞAÇ - Turan ÇELİK Baskı: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası İletişim: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Konya Yolu No. 70 06330 Beşevler/ ANKARA Tel: (0312) 204 17 80 Fax: 312 223 43 91 Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi: 25.03.2015 www.cte-seslenis.adalet.gov.tr Sayfa 14 E tkinlik Seslenis Şubat 2015 BAŞSAĞLIĞI Cumhuriyet Savcımız Sayın Mehmet Selim Kiraz’ı görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu yitirmiş bulunmaktayız. Cumhuriyet savcımızın şehit düştüğü haberi yüreklerimize bir kor gibi düşmüştür. Adalet camiasının her mensubu bu büyük acıyı yürekten hissetmekte ve şehidine ağlamaktadır. Menfur saldırı şehit Cumhuriyet savcımızın şahsında Türkiye’de hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye inanan tüm insanları sindirme, onlara gözdağı verme girişimidir. Bu saldırı alçakça bir terör eylemidir. Terörün inancı ve felsefesi olmaz. Terör, düşüncenin özsuyunu emer ve kanla beslenir. Bu menfur saldırının arkasındaki zihniyet, emellerine asla kavuşamayacak, milli birlik ve beraberliğimize zarar veremeyecektir. Bir insanlık suçu olan terörle ulaşılmak istenen kaos ve kargaşa ortamının önündeki en büyük engel her zaman olduğu gibi yine hukuk olacaktır. Adalet yolunda hizmet veren yargı şehidimizin şerefle taşıyarak geride kalanlara emanet ettiği adalet meşalesi, aynı kararlılıkla meslektaşları tarafından taşınacaktır. Bu tarz saldırılar yargı mensuplarımızı çıktıkları yolda yürümekten alıkoyamayacak ve onları yıldıramayacaktır. Saldırıyı nefret ve şiddetle kınıyor, merhum Şehidimize Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere, yakınları ve tüm yargı camiasına sabır ile metanet diliyorum. Yargı camiamızın ve Milletimizin başı sağ olsun. Kenan İPEK Adalet Bakanı Seslenis Şubat 2015 KARE BULMACA USTALARDAN SEÇMELER DESEM Kİ Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin. Desem ki... İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin bahçemde bahar Ve soframda en eski şarap Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi fark edemezsen Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme müsterih ol Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. Cahit SITKI TARANCI Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en önemli şairlerinden birisidir. En ünlü şiirleri “Otuz Beş Yaş” ve Memleket İsterim ‘dir 2 Ekim 1910’da Diyarbakır’da dünyaya geldi. Babası, Diyarbakır’da ticaret ve ziraatle uğraşan köklü Pirinçcizadeler ailesinden Bekir Sıtkı Bey; annesi, babasının amca kızı Arife Hanım’dır. Ailesi, ona Hüseyin Cahit adını verdi. Akrabaları Pirinççioğlu soyadını aldığı halde Soyadı Kanunu çıktığı yıl pirinç ekiminden çok zarara uğrayan babası Bekir Sıtkı Bey, bu duruma kızarak çiftçi anlamına gelen Tarancı soyadını almıştır. Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur E edebiyat Sayfa 15 Bulmaca: Resul AKÇAY Kocaeli 2 Nolu T Tipi Kapalı CİK SOLDAN SAĞA 1- Yönetici asistanlığı 2- İki ucu arasında fazla uzaklık olan- Bölmeli göçebe çadırı- Su 3- Yerme, yergi – Futbol ayakkabılarının altında bulunan kabara 4-Duyuru yoluyla – Değersizleşme, zarar 5Eksik, bitmemiş 6- Ajanda – Bir Sayı 7- Vildan ön adlı aktris 8- En kısa zaman parçası – Bir kimsenin herhangi bir ücretin bütününden ya da bir bölümünden muaf tutuluğunu gösteren belge – Köpek 9- Erken – Tepi 10- Avustralya'nın başkenti – Genişlik 11- Mafsal – Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel YUKARIDAN AŞAĞIYA 1- Klasik Türk müziğinde bir makam- Kraliçe 2- Öncesizlik – Çalma 3- Komutan – Hollanda'nın plaka işareti 4- Radonun Simgesi – Bir şeyin niteliklerini övme – Doğum işini yaptıran kadın 5- Bir tür domatesli sos – ilaç 6- Ağaç ya da metal eşyaya yuvarlak bir biçim vermek için kullanılan çarklı tezgah – Başka, diğer 7- Abla – Orkestra şefi 8- Karayolunda yokuş bölüm – Sesle ilgili 9- Bir renk- 10- Aşk, sevi – Olağanı aşan büyüklüğü olan – Notada duraklama zamanı 11- Duyarga- Teşhis w BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ İnsan vücudunda bulunan damarların uzunluğu yaklaşık 100 bin kilometredir. Bir insan farkında olmadan her gün ortalama 930.000 toz zerreciği yutar. Meşe ağacı 50 yaşına gelmeden palamut vermez. İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir. Martılar tuzlu su içebilir çünkü vücutlarında tuzu filtre eden bir bezeleri vardır. Yarasalar bir mağaradan dışarı çıkarken hep sola döner. ÖZLÜ SÖZLER İnsan kadere zenginken değil yoksulken inanır. Jordan İlmin verdiği zevk kalıcı ama gösterişsizdir. Platon Çabuk sevenin unutması da çabuk olur. Goethe Önce öğren, sonra düşün. Harris Güçlü anında iyilik yapan, güçsüz anında zorluk çekmez. Sadi Bektaşi ile hacı osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğuFIKRA nu bilip bilmediklerini sorar bunlara. Hacı af diler şeytana uyduk kadı efendi der ve hacı ya idam cezası verir. Bektaşiye sıra gelir ve der ki “ben kadı efendi ben gayri-müslümün bana oruç farz değil” der. Kadı Bektaşiyi serbest bırakır. Bektaşi kadıya sorar “kadı efendi ben de şeadet getirsem müslüman olsam arkadaşımı da bağışlar mısın? Kadı efendi düşünür gavuru müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve hacıyı da affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca şaşırararak bektaşiye sorar; “Sen ne biçim adamsın be bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yokmu bire münafık deyip azarlar. Bektaşimiz de “Gavur oldum kendimi, müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın? SİZDEN GELENLER UNUTULANLAR LİSTESİ Kapılar her kapandığında, Birisinin gittiğini hissedersin. Arkana hep baktığında, Birilerinin elu edasını seyredersin. Düzmece aşkların tariflerinde, Beyhude yaşadığını anlarsın. Adın yazılır unutulanlar listesine. Ve göz yaşlarını rüzgar çeker içine, Bu durumun karşısında çaresizsin. Farkına varmanın önemi yoktur zaten, Duygularına tercüman gerekmez. Anlayan da olmaz,seni senden başkası zaten. Gidenin arkasından yaş tutmadığını bilirsin, Adın çoktan yazılmıştır unutulanlar listesine. O an ellerine kızarsın, elleri tuttuğu için, Gözlerine kızarsın gözlere vurulduğu için. Sen senden gidersin dönmemek için, Bu durum uzaklaştırmaz seni yaşadıklarından. Yüreğin masumdur gidenin arkasından Nereye gidersen git bilirsin. Anıların çoktan yazılmıştır unutulanlar listesine. Kendi durumunun farkına varırsın, Tecrübelerinin adını koymaya gerek yok zaten. Sen sana yakışanı yapmışsın, Elvedanın adını gidenler koysun. Biz varlığını bilenlere sabit kalırız. Allah bilmeyenleri hidayete erdirsin. Unutulanlar listesi candan sevenler için çalsın. Barış İMENÇ Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu BÖYLE BAŞLAR Bir bakışta kalplerde kalır Her neşeyi bularak gözlerde kalır Gerçek mi yalan mı sözlerde kalır Bir aşkın ahdı, vaadı böyle başlar. Sonra ruhları sarar sırdan bir mızrak Yavaş yavaş aradığı ahengi bularak Gönüller demlenir haz dolarak Bir aşkın adı soyadı böyle başlar. Her gün buluşmaya çıkarılır bir celp Sevmeye sevilmeye aranır sebep Görüşüp konuşmak bahanedir hep Bir aşkın yadı muradı böyle başlar Duygular değişir günler geçtikçe Hazlar nazlar oluşur daha sevdikçe Artık bütün niyetler emellere erdikçe Bir aşkın hazzı tadı böyle başlar Bazı bazı yaşanır zevku sefası Bazanda katlanılır çekilir cefası Aradıkça bulunur sevginin vefası Bir aşkın sevabı günahı böyle başlar Kısmetse ak olur alnındaki yazı Başlanır sarılmaya sevincin nazı Her iki gönül olmuşsa razı Bir aşkın akşamı sabahı böyle başlar.. AYSEL BÜLTE Bozkurt Açık Ceza İnfaz Kurumu VEDA BABA Ey Rumi... Gezmeden Cihanı Vardım Diyarına Sevdam Beni Delirtti Çevirdi Şaşkına Bana Bir Akıl Ver Allah, Peygamber Aşkına Doğruluk Hazinedir Sadakat Yoluna Usandım Artık Kalmadı Takatim Yıllardır Yüreğimde Büyüttüğüm Sevdam Kanamakta Doktorlar İlaçlar Naçar Yüreğim Sızlamakta Yolumuz Buraya Kadarmış İneceğim Bu Durakta Dileğim Sonsuz Yaşamaktı Dimdik ve Ayakta Karar Verdim Bırakmaya Ömrüm Yetmedi Aşkına Feryadı Figan ile Ahu Zar Ettin Çok Sevenim Varmış Gibi Bir’de Sen Harp Ettin Dört Duvar Zindanı Sevdama Mezar Ettin Ben Zaten Mecnundum Sen Deli Ettin Karar Verdim Bırakmaya Ölümsüz Aşkını Usandım Artık Kalmadı Takatim Sevmiyorum Baharı Kokusu Seni Hatırlatıyor Sevmiyorum Yazı Senin Gibi Tenimi Yakıyor Sevmiyorum Hazanı Habersiz Çekip Gidiyor Benim Mevsimim Kıştır Artık Bembeyaz Masum ve Ölü Karar Verdim Bırakmaya Ölümsüz Aşkını Usandım Artık Kalmadı Takatim Doludur Dünyam Hüzün, Budur Benim Son Sözüm Zeynelabidin TÜZÜN Siirt Açık Ceza İnfaz Kurumu Masumiyeti aradım gözlerinde, Doğru söz acıdır ama, İhanetler hep yer yüzünde. Seyrederiz ya uçan kuşları, En saf ve temiz haliyle. Onlardır sevdiğine sadık olan, Her kanat çırptığında, Sevgisini gösterir sevdiğine. İşte anlatmak istediğim buydu, Yazılan kalemin mürekkebinde, Veda ediyorum sevgine. Sonsuz ve sadık bir veda ile, Aileme ve sevdiklerime, Elveda diyorum yeryüzüne. Belki bir kuşun kanadında, Ne sevgide nede aşkta, Sessiz ve sedasız olarak. Gidiyorum Azrail’ in kanadında, Belki farkına varırsın Anlarsın sende bir gün. İyiliğin baki ihanetin fani olduğunu, Belki yüreğin kanar. Üstümde olan bir avuç kara toprağa, Üzülürsün veya ağlarsın. Hiç inanasım gelmiyor ama, Belki yasımı tutarsın. Bilmeni istediğim tek şey, Kalbimde sen varsın, Yüreğimde sen varsın. Ramazan KOÇ Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu BENİ SEVMEK İSTİYOR MUSUN Anlamsız gelecek belki sana ama Hadi gel, hadi gel geçmişe dönelim Genç olalım yeniden, genç acemi iki yürek Göz değmemiş olsun gözlerine Ellerine el değmemiş İlk aşkı tadalım birlikte İlk aşkı yaşayalım yeniden Sana bakarken dizlerim titresin Ne söyleyeceğini bilemesin dilim Kalabalık bir cafede Bir parkta ağaç gölgesinde Gizliden gizliye buluşalım Gözlerimizi kaçırarak bakışalım Birgün büyük bir cesaretle El ele tutuşalım ne dersin? Yüzüm yanıyor biliyor musun? Utandım sanırım... Hele sen! Kıpkırmızı oldun canım, canım benim. Ne önemli sayıyorum kendimi Benden utandığında Sende, sende çok önemlisin Benim için unutma! Daha bakmaya Kıyamadığımsın Kaybetmekten kaçındığımsın İlk aşkımsın Aşka dair ilk şahlanışımsın yüreğimde... Hayal bile olsa ne güzel Ne özel değil mi? Olsun... O günlere dönemesekte Heyecandan ölmesekte Öylesine bir duyguyla sevme istiyorum seni İzin veriyormusun canımın incisi? Sende, sende beni sevmek istiyor musun? Resul AKÇAY Kocaeli 2 Nolu T Tipi Kapalı CİK PAİNTBALL HEYECANI Ankara Eğitim Merkezinde oluşturulan Paintball takımları arasındaki mücadeleler oldukça heyecanlı geçti. Eğitim Merkezinde bulunan kursiyerler tarafından oluşturulan takımların kıyasıya mücadelesi oldukça renkli görüntülere sahne oldu. nuvadaki müsabakalar oldukça çekişmeli ve eğlenceli geçti. Turnuva çerçevesinde düzenlenen müsabakaları diğer kursiyerler ve personel de yakından takip etti. Kursiyerler tarafından oldukça beğenilen Paintball Turnuvasına, diğer eğitim dönemlerinde de yer verilmesi planlandı. Seslenis SP R Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ankara Eğitim Merkezinde eğitim alan kursiyerler ve personelin katılımıyla 4 ve 5 Şubat 2015 tarihlerinde Paintball turnuvası düzenlendi. Uzaktan Eğitim Çalıştayları için Eğitim Merkezinde bulunan Yabancı Uzmanların da katıldığı tur- SPORA DESTEK PROJESİNDE ÖRNEK İŞBİRLİĞİ Şehzadeler Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Manisa T Tipi Açık ve Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklulara meslek edindirme ve spor faaliyetleri kapsamında malzeme yardımında bulundu. Proje kapsamında T Tipi Kapalı ve Açık, Ceza İnfaz Kurumu ile E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna toplamda 27 bin 514.65 TL’lik malzeme yardımı yapıldı. Şehzadeler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca yapılan yardımlarda tutuklu ve hükümlülerin el becerilerini geliştirmek amacı ile boncuk, ip ve sosyal aktivite içinde Masa Tenisi takımları, futbol, basketbol ve voleybol topları düzenlenen törenle teslim edildi. T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda düzenlenen teslim törenine Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Akif Celalettin Şimşek, Cumhuriyet Savcısı Hünkâr Ersan Kırlangıç, Şehzadeler Belediye Başkan yardımcısı İsmail Önal katıldı. Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlüler için sosyal projelerle rehabilitenin önemine vurgu yapan Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, “Şehzadeler Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfı ile Manisa Açık Ceza İnfaz Kurumu, T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü ile İşbirliği Protokolü yapılarak hükümlü ve tutukluların boş zamanlarını sportif faaliyetlerle değerlendirmeleri, aktif ve verimli geçirmelerini, el becerilerini geliştirmeleri, meslek edinmeleri ve cezalarını tamamladıktan sonra topluma uyum sağlamalarını kolaylaştırmak amacıyla projeler geliştirilerek hayata geçirilmiştir” dedi. Çorumluoğlu el becerilerine yönelik yardımlarda da bulunulduğunu kaydederek “Yine bunun yanında üretime ve el becerilerini geliştirmeye yönelik projeler kapsamında, İlçemiz E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nde AĞRI’DA USTALAR RAKETLERİNİ KONUŞTURDU Ağrı M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda düzenlenen masa tenisi turnuvası birbirinden heyecanlı maçlara sahne oldu Ağrı M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 2 Şubat ile 25 Şubat tarihleri arasında personel ve hükümlü/tutuklular arasında masa tenisi turnuvası düzenlendi. Ağrı M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda personel ve hükümlü-tutuklular arasında düzenlenen masa tenisi turnuvasında sporcuların hırsı ve azmi müsabakaları daha heyecanlı hale getirdi. Ustaların raketlerini konuşturduğu müsabakanın yapıldığı turnuvada dereceye giren sporculara ödülleri tören ile takdim edildi. Ceza infaz kurumunda personel ve hükümlü-tutuklular arasındaki iletişimi pekiştirmek amacıyla gerçekleştirilen masa tenisi turnuvası katılımcı ve izleyicilerden büyük ilgi gördü. 26 personelin ve 67 hükümlü-tutuklunun katıldığı masa tenisi turnuvasının final müsabakasının kurum yönetici ve personelleri izledi. Turnuvanın final karşılaş- hükümlü ve tutuklulara meslek öğretilebilmesi amacıyla sponsorluklar vasıtasıyla açılan ‘Bir Usta Bin Usta’ projesi kapsamında yürütülen Gördes Halıcılığı ve Dokumacılığı kursuna devam eden hükümlülere malzeme temin etmek ve hükümlü ve tutukluların meslek edinmelerine sağlamak, kendilerine, ailelerine ve topluma yararlı hale getirmek, kurs tezgâhlarını ve teçhizatlarını atıl durumdan kurtarmak amacıyla; Manisa E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ ne Vakfımızca 1 Kalem 500 Kilogram Kök Boyalı Yün Halı İpi alınmış 7 bin 290 TL ödeme yapılarak teslim edilmiştir” dedi. CEZA İNFAZ KURUMLARINA 27 BİN TL YARDIM Şehzadeler ilçesinde Ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlüler için büyük miktarda yardım yapıldığın ifade eden Çorumluoğlu, “Sonuç olarak toplamda; İlçemizdeki Ceza İnfaz Kurumlarına; üretime ve el becerilerini geliştirmeye yönelik projeler kapsamında 2 Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne 9 bin 888,40 TL değerinde 5 kalem malzeme alımı yapılmış, sportif faaliyetlere yönelik projeler kapsamında 3 Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne 17 bin 626,25 TL tutarında 29 kalem malzeme alımı yapılarak teslim edilmiştir. Şehzadeler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfımız ve Ceza İnfaz Kurumu Müdürlükleri ile yapılan işbirliği protokolü kapsamında; yapılan projelerle hükümlü ve tutuklulara toplam 27 bin 514,65 TL değerinde 34 Kalem malzeme alımı ile destek sağlanmıştır. Ayrıca Sosyal Yardımlaşma Vakfımızın kurulmuş olduğu günden bu güne kadar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında yoksul tutuklu ve hükümlülerin Açıköğretim Fakültesi, Açık Öğretim Lisesi ve Açık Öğretim Ortaokulu sınav ve kayıt giderlerinin karşılanması kapsamında yapılan işbirliği protokolü gereğince 598 hükümlü ve tutuklunun 12 bin 59,29 TL açıköğretim kayıt, kayıt yenileme ve harç bedelleri vakfımızca ödenmiştir” dedi. masında rakip olan İdare Memuru Kenan Ayvenli ile İnfaz Koruma Memuru Hasan Topel finale yakışır bir mücadele sergiledi. Oldukça çekişmeli geçen müsabakada rakibini mağlup eden Hasan Topel birinci, Kenan Ayvenli ikinci ve Alpaslan Çelik üçüncü oldu. Dereceye giren yarışmacılara ödülleri Cumhuriyet Savcısı Kadri Çeker tarafından verildikten sonra ödül töreni sona erdi.