XVII. Akdeniz Oyunları - Mersin 2013
Transkript
XVII. Akdeniz Oyunları - Mersin 2013
ODA ODA EYLÜL 2012 | SAYI 4 TMMOB MİMARLAR ODASI MERSİN ŞUBESİ XVII. Akdeniz Oyunları - Mersin 2013 TMMOB MİMARLAR ODASI MERSİN ŞUBESİ EYLÜL 2012 | SAYI 4 ISSN 2146-815X 04 ODA’DAN ISSN 2146-815X EYLÜL 2012 | SAYI 4 Kapak ve iç kapak fotoğraflarının tasarımı “Erdinç Saraç” tarafından gerçekleştirilmiştir. TMMOB Mimarlar Odası Mersin Şubesi tarafından üç ayda bir yayımlanır. Yerel Süreli Yayın SAHİBİ TMMOM Mimarlar Odası Mersin Şubesi adına Sevgi Emekli SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Sinan Tütüncü YAYIN SEKRETERİ Sevgi Emekli YAYIN KURULU (Alfabetik sıra ile) Esra Şahin Burat, H. Oya Saf, Meltem Uçar, Sabri Konak, Sevgi Emekli, Sinan Tütüncü DOSYA EDİTÖRÜ H. Oya Saf GRAFİK TASARIM - UYGULAMA Ebru Laçin YAPIM Mimarlık Vakfı İktisadi İşletmesi Karaköy, Kemankeş Cad. No: 31 Beyoğlu 34425 İst. Telefon: (0212) 244 86 87 BASKI Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. Dudullu Org. San. Bölgesi 1. Cad. No: 16 Ümraniye İst. Telefon: (0216) 444 44 03 İLETİŞİM ADRESİ ODA Dergisi TMMOM Mimarlar Odası Mersin Şubesi Limonluk Mahallesi 2413 Sok. No: 2 Yenişehir - Mersin Telefon: (0324) 327 99 33 - 328 92 47 Fax: (0324) 328 92 47 e-Posta: odadergisi@mo.org.tr - odadergisi@gmail.com Kentlerin tanıtılmasında ve kültürel yapısının geliştirilmesinde uluslararası organizasyonların önemli bir payı bulunmaktadır. Mersin’de gerçekleştirilecek olan XVII. Akdeniz Oyunları’nın kısa ve uzun vadede kente katkılar sağlaması beklenmektedir. 10 gün sürmesi planlanan Akdeniz Oyunları süresince, öncesinde ve sonrasında Mersin’e gelecek olan sporcular, ziyaretçiler ve basın mensuplarının gözüyle dünya Mersin’i izleyecektir. Mersin’in tanıtılmasının yanı sıra, Mersin’de birçok spor salonunun inşası devam etmekte ve birçok mevcut spor salonu da onarılmakta ve yenilenmektedir. Mersin gibi çok hızlı büyüyen ve gelişen ekonomiye sahip olan bir kentte yeni spor alanlarının yapılmasıyla sadece futbol ağırlıklı olan spor anlayışımız çeşitlilik göstererek diğer branşlarda da iyi sporcularımızın yetişmesine olanak sağlaması beklenmektedir. Spor kültürünün gelişmesi, kent kültürünün de gelişmesine katkı sağlayacaktır. Uluslararası organizasyonlarda, kentlerin kazanımı olan spor komplekslerinin, oyunlar sonrasında da verimli olarak kullanılması önemlidir. Çok büyük yatırımlar gerektiren bu tesislerin, kent halkının ve kent sporcularının kullanımına açılması ve değişik etkinliklerle faal olarak kullanılmasının sağlanması gereklidir. ODA dergimizin bu sayısında dosya konusu olarak 20-30 Haziran 2013 tarihlerinde kentimizde gerçekleşecek olan XVII. Akdeniz Oyunları’nı ele almaktayız. Bu sayımızda, Akdeniz Oyunları’nın tarihçesi, oyunlar dolayısıyla Mersin’de inşa edilmekte ve yenilenmekte olan tesisler, oyunların programı geniş kapsamlı olarak yer almaktadır; ayrıca dünyada yapılmış olan uluslararası organizasyonlar hakkında görüşler ve organizasyon sonrasında tesislerin kullanımları konularını içeren geniş kapsamlı bir dosya hazırlanmıştır. XVII. Akdeniz Oyunları’nın kentimize geniş çerçevede kazanımlar sağlamasını umuyoruz. MAKALE YAZIM KURALLARI ODA dergisinde yayımlanacak yazıların içeriği, değerlendirme şekli ve yazım kuralları aşağıda verilmektedir. İçerik: Dergi, her sayı için Yayın Kurulu tarafından belirlenen ve Mersin bölgesini konu alan bir “dosya” konusunun yanı sıra, “kültürel ve doğal çevre”, “Mersin’den proje”, “Mersin’den yapı”, “Cumhuriyet Dönemi Mersin yapısı”, “röportaj” ve “öğrenci sayfaları” konu başlıkları altında katkılara açıktır. Yayım dili Türkçedir. Yazıların değerlendirilmesi: ODA dergisine katkı koymak isteyen yazarlar, yazı metinlerini bilgisayar ortamında, TMMOB Mimarlar Odası Mersin Şubesi adresine cd içerisinde veya odadergisi@mo.org.tr/ odadergisi@gmail.com adreslerine e-posta ile iletebilir. Yazıların dergide yayımlanıp yayımlanmayacağına ve derginin hangi sayısında yayımlanacağına Yayın Kurulu karar verir. Değerlendirme sonuçları yazarlara e-posta yolu ile iletilir. Yazıdaki görüşler yazarlara aittir, Yayın Komitesi’ni hiç bir koşulda bağlamaz. ODA’mızın daha geniş kitlelere ulaşması ve gelişmesi için katkı, görüş ve önerilerinizi bekliyoruz. Sinan Tütüncü Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Yazım kuralları: ODA Dergisi’ne gönderilecek yazılar için bir sayfa sınırlaması yoktur. Gerekli kısaltma ve uzatmalar yazarla iletişim içinde yapılabilir. Yazı metni ve görsel malzemeler aşağıda belirtilen düzende teslim edilmelidir. Yazı metni: Yazı metni Word dokumanı (*.doc veya *.docx) olmalıdır. Yazım karakteri Times New Roman, kullanılacak punto boyutu ana başlıklar için 12, alt başlıklar ve metin için 11’dir. Paragraf ayrımları bir satır boşluk bırakılarak yapılmalıdır. Yazılar en fazla 100 kelimelik bir özet ile birlikte gönderilmelidir. Görsel malzeme: Görsel malzemenin sayısı 15’i aşmamalıdır. Bunlar 300dpi çözünürlükte, JPG veya TIFF formatında ve sıkıştırma yapılmadan ayrıca gönderilmelidir. Tüm görsel malzemeler numaralandırılmalı ve alt başlıkları ayrı bir Word dosyası halinde teslim edilmelidir. Yazar tarafından iletilen her görsel malzeme için telif hakkının gözetilmesi, telif sahibinin izninin alınması ve yazıda bunun belirtilmesi yazarın sorumluğundadır. Notlar: Notlar sonnot şeklinde verilmeli, yazı içerisinde üst simge ile numaralandırılmalıdır. Not içinde kaynak gösteriminde kaynak kitap ise: Soyad, kısaltılmış Ad., “Kitabın Adı”, ISBN, yayıncı, şehir, yıl. düzeni geçerlidir. (Örnek: Uzun, H., Fındık, F., Salman, S., “Malzeme Biliminin Temelleri”, ISBN: 975-8289-62-4, Değişim Yayınları Kitabevi, İstanbul, 2003.) Kaynak makale ise: Soyad, kısaltılmış Ad., “Makalenin Adı”, yayın Adı, Sayı:, sayfa no, ay-yıl. düzeni geçerlidir. (Örnek: Atakök, G. ve Kurt, M., “Parametrik Yaklaşımları Temel Alan CAD Modellerinin Birbirine Dönüşümü”, Makine Market, Sayı: 59, 96-101, Ağustos 2002). Aynı kaynak tekrar gösterildiğinde “Soyad, yıl, sayfa numarası” şeklinde belirtilmedir. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 1 ‹Ç‹NDEK‹LER ‹Ç‹NDEK‹LER ‹Ç‹NDEK‹LER ‹Ç‹NDEK‹LER ‹Ç‹NDEK‹LER ‹Ç‹NDEK‹LER HABERLER 3 MTSO Hizmet Binası ve İş Merkezi Mimari Fikir Yarışması Sonuçlandı / Fikret Zorlu 4 Türkiye’de Otoriterleşme ve Başkanlık Sistemine Geçiş Yasası 5 Meslekte 35 Y›l Plaket Töreni / Sevgi Emekli 6 3. Bilirkişilik Sempozyumu “Değişen Hukukta Bilirkişilik” Temasıyla Ankara’da Gerçekleşti 8 “Hatay Büyükşehir Olma Süreci: Büyükşehir Sorunları ve Çözüm Önerileri” Sempozyumu, 12 Ekim 2012 - Antakya/Hatay 10 43. Dönem 1. Merkez Danışma Kurulu 23-24 Kasım Mersin 11 TMMOB Mimarlar Odası 43. Dönem 1. Merkez Danışma Kurulu Sonuç Bildirisi 13 Koruma Sempozyumu II Kültür Varl›klar›n› Koruma Amaçl› Proje ve Uygulamalar Çal›ştay› 20-22 Eylül 2012 / Meltem Uçar 15 16 17 22 25 33 38 42 48 49 50 59 61 DOSYA: XVII. Akdeniz Oyunları - Mersin 2013 Olimpiyat Yapıları ve Mega Organizasyonlar Üzerine Örnekler Olimpiyat Kentleri ve Fiziksel Altyapı İnşasının Tarihçesi / Sertaç Erten Londra Olimpiyatları ve Mekânsal Adalet / Şebnem Yücel Vancouver Şehir Merkezi Çeperinde Olimpiyat Köyü ve Sürdürülebilirlik Hedefleri Üzerine / Belgin Terim Çavka EXPO’92 Organizasyonunun Sevilla Kentine Kazandırdıkları / Esin İnce Kompil - Mert Kompil 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları / Derleyen: H. Oya Saf Türkiye’deki Büyük Ölçekli Spor Organizasyonlarının Kentin Kültürel Gelişimine Etkileri: Trabzon ve Erzurum Örnekleri / Servet Karaca XVII. Akdeniz Oyunları Ev Sahibi Mersin / Türkiye Akdeniz Oyunları Tarihçesi XVII. Akdeniz Oyunları Tesisleri Engelsiz Kent, Engelsiz Oyunlar Projesi / Evrim Demir Mishchenko - Fikret Zorlu XVII. Akdeniz Oyunları Mersin İçin Kaçırılan Bir Fırsat mı Oluyor? / Ali Ekber Doğan 2 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 HABERLER MTSO Hizmet Binası ve İş Merkezi Mimari Fikir Yarışması Sonuçlandı Fikret ZORLU Yrd. Doç. Dr. Mersin Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü MTSO ve Mimarlar Odası Mersin Şubesi işbirliğiyle düzenlenen yarışmaya 104 proje katılmıştır. 4 Temmuz 2012 tarihinde ilan edilen yarışmada projeler için son teslim tarihi 24 Eylül 2012 olarak belirlenmiştir. Jüri, 3-5 Ekim 2012 tarihlerinde değerlendirme yapmış ve 3 proje eşdeğer ödül, 3 proje eşdeğer mansiyon ve 4 proje satın alma kazanmıştır. Proje sergisi 20-24 Kasım 2012 tarihleri arasında, kolokyum ise 24 Kasım 2012 tarihinde Radisson BLU Oteli’nde düzenlenmiştir. Kolokyuma MTSO Yönetim Kurulu ve Meclis üyeleri, yarışmaya katılmış mimarlar, Mimarlar Odası Mersin Şubesi üyeleri, öğrenciler ve basın mensupları katılmıştır. MTSO Hizmet Binası ve İş Merkezi Mimari Fikir Yarışması’nda ödül alan mimarlar aşağıda verilmektedir: Eşdeğer Ödül kazanan 3 proje ekibi: - Deniz Dokgöz, Ferhat Hacıalibeyoğlu, Orhan Ersan - Cihan Sevindik, Mustafa Kaan Özdoğan - Yıldırım Gigi, Fırat Çoban Mansiyon kazanan 3 proje ekibi/mimar: - İlker İğdel, Ceyda Gökoğlu - Miraç Güzey - Korkut Yıldırım, Harun Ekerbiçer Satın alma kazanan 4 proje ekibi: - Murat Uluğ, Eylem Pala Uluğ - Emrah Bal, Tayfun Yüksek - Ersin Pöğün, Erdem Yıldırım - Sertaç Tümer, Feride Pınar Arabacıoğlu, Burçin Cem Arabacıoğlu Jüri raporunda “Jüri, projeleri genel yaklaşım, ana fikir, fikrin sunumundaki yeterlilik, kentsel bağlamla çevreyle ilişki ve şartnamede tanımlanan temel hedefler, mimari tasarım kalitesi ve özgün mimarlık eseri olması, kütle düzeni ve üç boyutlu ilişkileri, iklim ve coğrafyayı dikkate alması, kentsel bir çekim odağı oluşturma potansiyeli, kentin sosyal yaşamına yönelik iç ve dış mekânlar oluşturması, gelecekte ortaya çıkacak gereksinimleri dikkate alacak esnekliği içermesi ve engellilerin ihtiyaçlarını dikkate alan, herkes için erişilebilir tasarım ilkeleri çerçevesinde değerlendirmiştir.” denilmektedir. Elde edilen projeler 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinin onamasına kadar geçen sürede MTSO Yönetim Kurulu tarafından projelerin mali yapılabilirliği de dikkate alınarak değerlendirilecek, ödül alan projelerden birinin uygulanmasına yönelik 2. aşama yöntemi belirlenecektir. Bu yarışma Mersin’de kamu kurumlarına ve meslek odalarına öncü olmuş, kısa zaman sonra Mersin Tabip Odası, Eczacılar Odası, Diş Hekimleri Odası ve Veteriner Hekimler Odası’nın oluşturduğu Mersin Sağlık Platformu (MESAP) yapmayı planladığı ortak hizmet binasının mimari projesini yarışma yoluyla elde etmeye karar vermiştir. MTSO Hizmet Binası mimari fikir yarışması sonrasında 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği hazırlanarak Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onanmıştır.Yarışma sonucu elde edilen projeler dikkate alınarak Toroslar Belediye’sine sunulan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği onama aşamasındadır. Proje alanının çevresinde fiziki ve işlevsel bir dönüşümün başlaması beklenmektedir. Bu dönüşümün yeni hizmet binasının bu bölgede yaratacağı çekim etkisi ile kentin dinamiklerine uygun biçimde gerçekleşebilmesi için yakın çevreyi kapsayan bölgede planın revize edilmesi beklenmektedir. Kentin coğrafi, sosyal ve fiziki niteliğine uygun, mimari niteliği yüksek bir fiziki çevre elde edilmesini amaçlayan yarışma kentin diğer bölgelerinde de uygulanması için başarılı bir model olmuştur. Bu yöntemin başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere diğer kamu kurumlarınca da uygulanması beklenmektedir. Mersin’de yakın zamana kadar hızlı bir yapılaşma olmasına rağmen kentsel gelişme, fiziki çevre kalitesi, yapı kalitesi nitelik yönünden beklenen düzeyde değildir. Bu olumsuzlukları gidermek ve olumlu bir dönüşüm için belediyelere önemli görevler düşmektedir. Eskiyen yapı stoku bulunan bölgelerin kente yabancılaşmadan, sosyal karakterini bozmadan, nitelikli biçimde dönüşebilmesi için ekonomik potansiyel bulunmaktadır. Burada önemli olan kentin bu doğal dönüşüm sürecini etkin biçimde yönetebilmektir. Bu bağlamda kentsel tasarım ve mimari tasarım yarışmaları düzenlenerek yeni bir dönemin başlatılması beklenmektedir. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 3 HABERLER Türkiye’de Otoriterleşme ve Başkanlık Sistemine Geçiş Yasası Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu TBMM gündeminde görüşme aşamasına gelmek üzere olan “Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile temsili demokrasiye yeni bir darbe indirilirken; yetkilerin merkezde toplanması, kırsalda yağmanın yaygınlaşması; iktidarın bunları seçim zaferi elde etmek için bir araç olarak kullanmayı ve aynı zamanda “Başkanlık Sistemi”ne geçişi amaçladığını göstermektedir. “Kamu hizmetlerinde verimlik” gerekçesiyle hazırlanan ancak otoriterleşme ve yerinden yönetim ilkesinin gaspı anlamına gelen Tasarı ile; 16 Büyükşehir Belediyesinin sorunları çözülmeden 13 yeni Büyükşehir Belediyesi kurmaya yönelik yeni düzenlemelerle daha büyük sorunlara yol açılırken, belediye sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmekte; büyükşehir belediye sınırları içindeki belde belediyeleri ve köyler mahalle olarak ilçe belediyelerine katılmakta ve 29 il özel idaresi, 1591 belde belediyesi ile 16.082 köyün tüzel kişiliği sona erdirilmek suretiyle halkın temsil olanağı elinden alınmaktadır. Saydam ve katılımcı olmayan hazırlama ve anti-demokratik olan gündeme getirilme biçimiyle, yüzyılı aşkın süredir varlığını sürdüren köylerin ve beldelerin tüzel kişiliğine orada yaşayanlara söz hakkı verilmeden son verilmesi yönünde düzenlemeler içeren Tasarı, ülkemizin kazanımlarına ve altına imza attığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da aykırıdır. Tasarı ile “yerinden yönetim” ilkesine aykırı olarak 29 ilde, il özel idarelerinin tüzel kişiliği ortadan kaldırılmakta, il genel meclisleri kapatılmakta, il özel idareleri tarafından yürütülen hizmetlerin büyükşehir belediyeleri tarafından yürütülmesi öngörülmektedir. Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde “yatırım ve hizmetlerin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve denetlenmesi, afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyon ve yürütülmesi, ilin tanıtımı, gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve koordine edilmesi” gibi görevlerle merkezî idareye bağlı özel bütçeli Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezleri kurarak, mahalli idare birimlerinin görevlerini merkezi idareye vermek suretiyle Anayasa’daki yönetim yapısı alt üst edilmektedir. Düzenlemeyle bir anlamda “Başkanlık Sistemi” altyapısı idari olarak oluşturulmaktadır. Köylerin kaldırılarak mahalleye dönüştürülmesiyle, tarım ve hayvancılıkla uğraşan ve yaşamını bu yolla idame ettiren köylü için tanınan muafiyet ve haklar bir süre sonra kaldırılacak, 4 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 özelleştirme ve kentin giderlerine köylülerin ortak edilmesiyle köylü vatandaşlar daha da yoksullaşacaktır. 6306 Sayılı “Dönüşüm Yasası” ile TOKİ’ye Türkiye’nin her yerinde tanınan “yağma özgürlüğü” nün ardından, büyükşehir belediyelerine de köyleri, meraları ve bütün kırsal bölgeleri yapılaşmaya açma olanağı verilmekte; 2/B Kanunu ve çıkarılan diğer kanunlarla hazine arazilerinin kentsel dönüşüm adı altında belediyelere devri yoluyla imara açılması sonucu elde edilecek olan rantlara ortak edilmektedirler. Tasarıda “imar affı” anlamına gelen “mahalleye dönüştürülen köylerdeki yapıların, ruhsatlı sayılması” düzenlenmiştir. Hükümet bir yandan “afet riskinin azaltılması amacıyla” riskli yapıları yıkmaya hazırlanırken, diğer yandan hiçbir teknik inceleme yapmadan çoğu kaçak olan yapıları ruhsatlı saymak suretiyle yasal hale getirmekle asıl amacın “rant elde etme” olduğunu bir kez daha göstermiştir. Tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüşen köylerde tip mimari projelere bağlı olarak yapılacak tek tip yapılarla yerel kimliğin yok olmasına ve bugün kentlerdeki estetikten yoksun, kimliksiz TOKİ yapılaşmalarının kırsalda yaygınlaşmasına yol açılacaktır. Tasarının gerekçesinde, “getirilen bu model ile daha az kaynakla daha kaliteli hizmet sunulacağı” iddiasına yer verilmekte ise de, tam aksine bu tasarı ile sınırları il mülki sınırı olarak belirlenen büyükşehirlerde vatandaşların hizmete ulaşması zorlaşacak ya da hizmet daha pahalı alınabilecektir. Yani asıl amaç “hizmette verimlilik veya kalite” değil, siyasi hesaplar ve rant paylaşımıdır. Büyükşehirlerin belirlenmesinde, var olan ve kurulacak ilçelerin sınırlarının saptanmasında demokratik ve bilimsel yaklaşım tamamen dışlanarak rant, inanç ve etnik ayrımcılığa dayalı, seçim zaferi kazanmak amacıyla düzenlemeler yapılmaktadır. AKP iktidarı, 6223 sayılı Yetki Kanununa dayalı olarak, neredeyse yasama yetkisini kullanarak, çıkardığı KHK’ler ile merkezî teşkilâta verdiği yetkilerle amaçladığı imar rantı üretim ve dağıtımı mekanizmasını belde belediyelerini ve köyleri ortadan kaldırarak, engelsiz yürütmeyi hedeflemektedir. Yukarda genel çekincelerimizi belirttiğimiz Tasarının TBMM’den geri çekilmesi ve gündemden kaldırılması için demokratikleşme, yerelleşme, kentli hakları, tarihsel ve doğal değerlerden yana olan bütün kesimleri dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz. HABERLER Meslekte 35 Y›l Plaket Töreni Sevgi EMEKL‹ Mimarlar Odası Mersin Şubesi, Mesleki Denetim Görevlisi Daha önce 40 yılı aşkın mesleğe katkı koymuş üyelerimiz için hazırladığımız plaket töreni bu yıl mimarlık haftası etkinlikleri çerçevesinde üyemiz Mümine Mutlu Yürekli’nin sunumu ile gerçekleşti. Mimarlar Odası Mersin Şubesi’ne kayıtlı, meslekte 35 ve 40 yılını doldurmuş üyelerimize konferans salonumuzda düzenlediğimiz törenle plaketleri takdim edildi. Törende konuşma yapan Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Tütüncü, Mimarlık Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerin bir parçası olarak 35 ile 40 yılını dolduran üyelerimize verilen bu plaketler ile mesleğe koydukları katkılardan dolayı teşekkür ettiğimizi ve yine Mimarlık Haftası etkinliği çerçevesinde yaptığımız panel ve sergi ile başlayan etkinliklerin bu törenle son bulduğunu söyledi. Konuşmaların ardından Mimarlar Odası Mersin Şubesi Başkanı Sinan Tütüncü, geçmiş dönemde oda başkanlığı yapan Doğan Kalkancı ve Enver Küçükalıç ile meslekte 50. yılını dolduran üyemiz İbrahim Sukuti Mutlu plaketleri üyelerimize takdim etti. Törenin ardından verilen kokteylde üyelerimiz arasında sıcak konuşmalar gerçekleşti. Plaket Alan Üyelerimizin İsim Listesi: Abdülkadir Filiz (36 yıl) Abdullah Türkoğlu (38 yıl) Ahmet Haluk Hamamioğlu (35 yıl) Ahmet Karabıyık (36 yıl) Ali Kemal Buzluk (37 yıl) Ali Sami Dil (37 yıl) Bekir Tol (36 yıl) Bilal Kale (38 yıl) Bülent Bilik (37 yıl) Doğan Civelek (39 yıl) Ergün Etiler (37 yıl) Feyyaz Bilgen (38 yıl) Füsün Ünlüdoğan (36 yıl) Gönül Algan (35 yıl) Hikmet Taylan (39 yıl) Hilmi Baştopçu (38 yıl) İlker Yıldız (39 yıl) İsa Koç (37 yıl) İsmail Şenvar (36 yıl) Mahmut Murat Temel (36 yıl) Mehmet Ali Berber (38 yıl) Mehmet Bilgen (36 yıl) Mehmet Çetin (35 yıl) Mehmet Sabri Gürani (37 yıl) Mehmet Tahsin Gündem (35 yıl) Mukaddes Tümer (38 yıl) Mustafa Hamzaçebi (36 yıl) Mustafa Kayışoğlu (38 yıl) Nadir Özal (37 yıl) Nilüfer Kayışoğlu (39 yıl) Nizam Çukurlu (39 yıl) Raci Gürses (37 yıl) Sabahattin Mengüç (38 yıl) Şeref Karagöz (37 yıl) Tuncer Tezcan (37 yıl) Türker Sümer (35 yıl) Uğur Türe (38 yıl) Yahya Tarhan (35 yıl). ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 5 HABERLER 3. Bilirkişilik Sempozyumu “Değişen Hukukta Bilirkişilik” Temasıyla Ankara’da Gerçekleşti TMMOB Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi Mimarlar Odası tarafından, birincisi 2008 yılında “Bilirkişilik Uygulama Alanları, Sorunlar, Öneriler” başlığıyla, ikincisi 2010 yılında “Etik ve Bilirkişilik” başlığıyla düzenlenen Bilirkişilik Sempozyumu’nun üçüncüsü 16-17 Kasım 2012 tarihlerinde “Değişen Hukukta Bilirkişilik” temasıyla Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Geçtiğimiz iki yılda gerçekleşen hukuk alanındaki gelişmelerin ve değişimlerin, bilirkişilik alanına doğrudan ve dolaylı olarak yansımalarının masaya yatırıldığı sempozyum, konuyla ilgili tüm aktörlerin kendi bakış açılarını sunmaları açısından oldukça önemliydi. Açılış konuşmalarında sırasıyla Mimarlar Odası Genel Sekreteri Necip Mutlu, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, Adalet Akademisi’nden Mehmet Çalışlar ve Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Yüksel Hız söz aldılar. Konuşmalarında kurumlarının bilirkişilik alanındaki mevcut ve planlanan çalışmalarına yer veren konuşmacılar iki yılda bir gerçekleşen bu sempozyumun önemine vurgu yaptılar. Sempozyumun tematik sunuş bölümünde Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Bilirkişilik ve Gayrimenkul Değerleme Komitesi Başkanı Ali Ekinci ile komite üyelerinden 6 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Huriye Nacar Savat odaların bilirkişilik alanındaki önemini ve bilirkişinin sahip olması gereken özellikleri sıralayarak bilirkişiliğin mevcut davalardaki oranını sayısal örneklerle belirttiler. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 2. Başkanı Sabri Orcan’ın oturum başkanlığını yürüttüğü TBMM’de yer alan üç partinin temsilcilerinin yer aldığı “Yasa Yapanların Gözüyle Değişim” başlıklı oturumda AKP Samsun Milletvekili Mustafa Demir, CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş ve BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan konuşmalarında bilirkişilik kavramına kendilerinin ve partilerinin bakış açılarına yer verdiler. AKP Milletvekili Mustafa Demir bilirkişilik konusunda etik değerlerde eksiklikler olduğunu ve bu sorunun düzenlemeler yolunun yanı sıra gerekirse ceza uygulamalarıyla takip edilmesi gerektiğini söyledi. Demir konuşmasında, mesleklerin icra edilişi esnasında karşılaşılan sorunların çözümünde başvurulacak meslek yasalarının çıkarılmasının önemini vurguladı. Daha sonra sözü alan CHP Milletvekili Ali Sarıbaş bu konudaki sorunların çözümünde öncelikle odalara sahip çıkılması gerektiğinden ve öğretim kadrosunda eksikleri olan üniversitelerin yetersizliklerinden bahsetti. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise katılımcı demokrasinin önemini vurguladığı konuşmasında değişen dünyada bilirkişilik ile birlikte tüm konuların ele alış biçiminin değişmesinin gerekliliğini belirtti. HABERLER Mimarlar Odası Genel Sekreteri Necip Mutlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Baroların, Akademisyenlerin ve Meslek Odalarının Gözüyle Değişim” başlıklı oturumda öncelikle sözü alan Av. Sema Güleç Uçakhan hukukçudan bilirkişi olmaz sözünü doğru bulmadığını; “hukuksal düzenlemelerin yer aldığı her yerde hukukçu da olmalı” kelimeleriyle ifade etti. Bilirkişiliğin bir meslek olmadığının altını çizen Uçakhan yeni hukuksal düzenlemelerde de bilirkişilikle ilgili güzel vurgulamalar olduğunu söyledi. “Bilirkişilik yargının kanayan bir sorunudur” sözleriyle konuşmasına başlayan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Süha Tanrıver, bilirkişinin öncelikle uzman, tarafsız, bağımsız ve dürüst olmasının şart olduğunu söyledi. Sempozyumun ilk gününün son konuşmacısı olan Mimarlar Odası Bilirkişilik ve Gayrimenkul Değerleme Komitesi üyesi Bülend Ceylan konuşmasında Değişen Hukukta Bilirkişilik temasını kelime anlamları üzerinden toplumu düzenleyen ve devletin yaptırımlarını bildiren değişimlerin tanımı olarak özetledi. Ceylan konuşmasını bugünkü ortamda değişen unsurları sıralayarak ve böyle bir ortamda bağımsız yargının, bağımsız bilirkişiliğin nasıl sağlanacağı sorusunu sorarak tamamladı. Sempozyumun ikinci günü TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Şahin’in başkanlığında yürütülen “Aktörler Gözüyle Değişim” adlı oturumla başladı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Veli Özer Özbek bilirkişiliği içeren kanunların karşılaştırmasını yaparak hukuk alanındaki sürekli değişimlerin uygulamada yarattığı sıkıntıları dile getirdi. Mimarlar Odası Bilirkişilik ve Gayrimenkul Değerleme Komitesi üyesi Ayşen Yılmaz Öğüt ise meslek odalarının bilirkişilik alanında almaları gereken görevleri ve yasadaki değişiklikleri mimar gözüyle masaya yatırdı. Kamulaştırma bilirkişilerinin raporlarıyla sık sık karşılaşan belediyelerin sorunlarını ise Yenimahalle Belediyesi’nden Serhat Celep paylaştığı rapor örnekleriyle izleyenlerle paylaştı. TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet İmran Karaman tarafından yürütülen “Avukat ve Bilirkişiler Gözüyle Değişim” adlı sempozyumun ve günün son oturumunda sözü ilk olarak Ankara Barosu’ndan Av. Taner Güner aldı. Aynı zamanda bilirkişilik de yapan Güler bu görev esnasında karşılaştığı sorunları tüm yönleriyle anlattı. İstanbul Barosu’ndan Av. İsmail Altay ise hukuk alanındaki değişikliklerin mesleklerine etkisini ve hukuk eğitiminin temel problemlerinin uygulamaya yansımalarından bahsetti. Son olarak sözü alan Mimarlar Odası Bilirkişilik ve Gayrimenkul Değerleme Komitesi üyesi olan Arif Alptürk ise yasaların yapılma amacından yola çıkarak yasaların bu kadar hızlı değişimlere açık bir yapı olmadığını, konuyla ilgili meslek dallarının bu hızlı değişim sonucunda paralize olduğunu ve 35 yıllık bir mimar olarak İmar Kanunu ve yönetmeliklere hâkim olma konusunda yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Sempozyumunun forum bölümünün yürütücüsü Mimarlar Odası Bilirkişilik ve Gayrimenkul Değerleme Komitesi üyesi Leman Ardoğan iki günün kısa bir özetini yaparak konuşmalarda katıldığı ve katılmadığı noktaları izleyenlerle paylaştı. Salondaki katılımcıların da katkılarıyla sempozyumda üzerinde durulan konular karşılıklı fikir alış-verişleriyle konuşuldu. Bu sempozyumla değişen hukukun ve değişen dünya düzeninin bilirkişilik alanına yansımaları tüm aktörler tarafından masaya yatırılmıştır. Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’nin sertifikalı eğitim programları arasında yer alan Kamulaştırma Bilirkişiliği eğitimleri Mimarlar Odası şubelerinde devam etmektedir. Eğitim takvimi http://www.mo.org.tr/smgm/ web adresinden takip edilebilir. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 7 HABERLER “Hatay Büyükşehir Olma Süreci: Büyükşehir Sorunları ve Çözüm Önerileri” Sempozyumu, 12 Ekim 2012 - Antakya / Hatay TMMOB Mimarlar Odası Hatay Şubesi Sonuç Bildirgesi Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile halen sayıları 16 olan büyükşehir belediyelerine, 13 tanesini daha eklemekte ve bu iller içinde Hatay’ın çok farklı bir yönü olması nedeniyle Mimarlar Odası Hatay Şubesi olarak 12 Ekim 2012 tarihinde “Hatay Büyükşehir Olma Süreci: Büyükşehir Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu sempozyum Antakya’da yapılmış, tüm bildiri ve değerlendirmeler ışığında aşağıdaki saptamaların ilgililerle ve kamuoyuyla paylaşılması benimsenmiştir. 1- TBMM’ye sunulmuş olan yeni Büyükşehir Yasa Tasarısı Taslağı birden bire gündeme getirilmiş ve tasarı metninin hazırlanmasında valiliklerin, üniversitelerin ilgili birimlerinin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin görüşlerine başvurulmamış olması büyük bir eksiklik olarak görülmektedir. Bu durumda yerel demokrasinin vazgeçilmez ilkelerinden biri olan saydamlık ilkesi kâğıt üzerinde bırakılmış olmaktadır. 2- Büyükşehir Yasa tasarısı taslağı, il özel yönetimlerini kaldırarak, il ve büyükşehir (anakent) belediyesi sınırlarının üst üste getirilmesini öngörmektedir. Oysa, halen bu özelliğe sahip yalnız iki büyükşehir belediyesi vardır ve bunlar İstanbul ve Kocaeli’dir. Belediye sınırlarıyla il sınırlarının örtüştürülmesi, ülkenin ve söz konusu illerin coğrafi özellikleri açısından sorunlar yaratabilecektir. 3- Böyle bir düzenleme kamu hizmetinin gereklerine de uygun düşmez. Adı büyükşehir olan alanlarda farklı kamu hiz8 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 metlerine gereksinme duyulan kentsel ve kırsal yerleşimlerin birleştirilmesi amaca uygun değildir. Yeryüzünün başka yerlerinde de böyle örneklere rastlanmaz. 4- Yeni düzenlemeyle, 29 İl Özel İdaresi’nin, 1591 belde belediyesinin ve 16.082 köy yönetiminin tüzel kişiliği kaldırılmaktadır. Bu işlem yapılırken, bu yerleşim yerlerinde halen yaşamakta olanların görüşlerinin sorulması, kendilerine danışılması gündemde değildir. Oysa, Türkiye’nin de, 3723 sayılı yasa ile 1992 yılında onaylamış olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5. maddesi, yerel yönetimlerin sınırlarında değişiklik gerektiren bu tür düzenlemelerde, mümkünse bir halkoylamasıyla halka danışılmasını zorunlu saymaktadır. Tasarı taslağında bunun öngörülmüş olmaması Anayasa’nın 90. maddesine aykırılık taşımaktadır. Böyle bir durum, gerçekte, Şart’ın katılımla ilgili kuralına ve katılım konusundaki Ek Protokol’e de aykırıdır. 5- Bunun sonucunda en yakın belediye hizmetinin ilçe merkezinden karşılanacak olması, hizmete erişimde ve kararlara katılımda ciddi sorunlar yaşanacaktır. 6- Büyükşehir kurmaya ilişkin yeni tasarı her ne kadar büyükşehirlerin sayısını arttırdığı için, yerelleşme yönünde bir adım olarak değerlendirilebilse de, gerçekte yapılan büyükşehir belediyelerinin çok geniş yetkilerle donatılması, ilçe belediyeleri karşısında büyükşehirlerin daha da güçlendirilmiş olması, yerel düzeyde merkeziyetçiliğin güçlendirilmesi anlamına gelmektedir. Bu tür merkezileşme eğilimleri taşıyan düzenlemeleri, hükümetin 10 yıldır savunduğu “yerelleşme” söylemleri ile bağdaştırmak ta olanaksızdır. HABERLER 7- Kırsal kesimdeki yerleşim yerinin, bir anda kentin bir mahallesi sayılmasının en önemli sonuçlarından biri artık köylülerin topraklarının üzerindeki denetimlerini yitirmesi, imar yetkilerinin ellerinden alınarak yakınlarındaki büyük belediyeye verilmesidir. Her ne kadar büyük belediye ya da il özel idaresi gözünde ilgili durum, düzenli kentsel gelişmenin başlıca yolu olarak görülse de, söz konusu süreç kapatılan küçük belediye ya da köy halkının gözünde toprak rantına el koyma olarak değerlendirilecektir. bu haliyle geri çekilip, mevcut büyükşehir yönetim modelinin sorunları analiz edildikten ve bu sorunlara çözüm geliştirildikten sonra, kırsal kesimleri kapsamayacak biçimde nüfus sayısı şartı azaltılarak büyükşehir modeli geliştirilmelidir. 8- Her ne kadar, şimdiki geçiş döneminde bu durumdan kaynaklanacak olası sorunların önüne geçmek için söz konusu etkinliklerin sürdürülmesine belediye tarafından izin verilse de, yakın bir gelecekte tarım ve hayvancılığın yürütülmesi olanaksız hale gelecektir. Sonuç olarak büyükşehir belediyesi ile ilgili yasa tasarısı; aceleye getirilmeden, tarafsız çevrelerde, bu çabanın objektif ölçütlere dayalı, kamu hizmetlerinin ve yerel demokrasinin gereklerine yanıt verecek nitelikte, tüm yaşayanları eşit biçimde kucaklayan, ötekileştirme duygusu yaratmayan bir anlayışla hazırlanması çok önemlidir. Kentsel yerleşmelerle kırsal yerleşmeleri metropol kent yönetimi modeli içinde eriten “bütünşehir modeli” kesinlikle reddedilmeli ve tasarı ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 9 HABERLER 43. Dönem 1. Merkez Danışma Kurulu 23-24 Kasım Mersin 43. dönem 1. Merkez Danışma Kurulu 23-24 Kasım 2012 tarihlerinde geniş katılım ile Mersin’de yapıldı. Divan başkanlığına Sabri Orcan, başkan yardımcılığına Ali Hakkan, yazmanlığa Zeynep Aykın seçildi. Mersin Şube Başkanı Sinan Tütüncü’nün açılış konuşmasından sonra, rahatsızlığı nedeni ile danışma kuruluna katılamayan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu’nun gönderdiği mesaj ve konuşma metni Genel Sekreter Necip Mutlu tarafından okundu. Genel kurul sonrasında, oda iç hukukumuzla ilgili süreçleri değerlendirmek, danışma kuruluna öneriler hazırlamak üzere kurulmuş olan “Karar Tasarıları Çalışma Kurulu” tarafından 4 ana başlıkta belirlenen, “Mimarlar Odası örgütlenme çalışmaları”, “haksız rekabet”, “mali işler yönetmeliği” ve “mimarlık politikası” gündem maddeleri ile danışma kurulu başladı. Divan Başkanı Sabri Orcan ve Necip Mutlu’nun da önerileri ile hükümetin hazırladığı torba yasa ve mesleğimizi ve mesleğimizin geleceğini etkileyecek olan TMMOB yasa tasarısının birinci gündem maddesi olarak ele alınmasına, çalışma grubunun hazırladığı raporların ise ikinci gün görüşülmesine karar verildi. Genel Sekreter Necip Mutlu, Genel Sekreter Yardımcısı Fikret Oğuz ve TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Bahattin Şahin tarafından TMMOB yasası ve yapı denetim yasası ile ilgili bilgilerin verilmesi ile birinci oturum başladı. Katılımcıların görüş ve önerileri doğrultusunda yasa tasarısı hakkında yapılan değerlendirmelerle danışma kurulu devam etti. Oluşturulan komisyonun hazırladığı sonuç bildirgesi meslektaşlarımız ve kamuoyu ile paylaşılarak, danışma kurulu tamamlandı. 10 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 HABERLER TMMOB Mimarlar Odası 43. Dönem 1. Merkez Danışma Kurulu Sonuç Bildirisi Ülkemiz, Mesleğimiz ve Ortak Geleceğimiz İçin Mücadeleye Çağrı! 24 Kasım 2012 23-24 Kasım 2012 tarihlerinde Mersin’de toplanan TMMOB Mimarlar Odası 43. Dönem 1. Danışma Kurulu’nda toplumsal, örgütsel ve mesleki gündem konuları değerlendirilmiş; siyasal iktidarca basına servis edilen, örgütsel yapımızı ortadan kaldırmaya yönelik olarak hazırlanan, içerisinde TMMOB Kanunu da bulunan 11 adet kanunda değişiklik yapılmasını içeren “Torba Yasa” niteliğindeki “Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Taslağı” girişiminin durdurulması için TMMOB bütünlüğünde başlatılan çalışmalar bağlamında ülkemiz kamuoyu, meslektaşlarımız ve demokratik örgütlerle birlikte bir mücadele kampanyasının etkin bir şekilde sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Bu çerçevede Danışma Kurulumuzda yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında hazırlanan belli başlı görüş ve önerileri bilgilerinize sunuyoruz: Ülkemizde hukuksuzluğun ve demokrasi karşıtlığının “ilke” haline geldiği ve rejimin giderek daha da otoriterleştiği bir dönemden geçmekteyiz. 12 Haziran Seçimleri sürecinde çıkarılan KHK’lerle bütün meslek örgütlerini ve sivil-demokratik örgütleri de kapsayacak şekilde “tasfiye ve sindirme” operasyonları hız kazanırken; aynı zamanda yurt sathında yağmanın engelsiz sürdürülmesi için radikal adımlar atılmış ve atılmaya devam edilmektedir. Türkiye’deki imar faaliyetlerine ilişkin tüm yapı üretim sürecinin, demokratik katılım mekanizmaları dışlanarak, yerel yönetimleri de işlevsizleştirecek şekilde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanması ve adeta Bakanlığın “Türkiye Belediye Başkanlığı”na dönüştürülmesi; ülkemizdeki “otoriter yaklaşımın” yeni adımları olmuştur. Ülkemiz kaynaklarını, “sıcak para” girişinin sürekliliğini sağlamaya yönelik olarak mali sermayenin ve iktidar çevresine kümelenmiş bir avuç sermaye grubunun emrine sunan AKP iktidarı; bu amaçla TBMM’deki oy çokluğuna bağlı olarak “mimarlık ve şehircilik ilkeleri” ile bağdaşmayan pek çok “yasa” çıkararak yürürlüğe sokmaktadır. 2B arazileri ve HES’lerle başlatılan bu yağma süreci, kamuoyunun yoğun tepkilerine rağmen afet gerekçesiyle 6306 Sayılı “Kentsel Dönüşüm Yasası” ve daha sonra çıkarılan “Büyükşehir Yasası” ile sürdürülmüştür. Son olarak gündeme getirilen “Torba Yasa Taslağı” ile şimdi sıranın kıyılar, kırsal alanlar, meralar ve dönüşüm sürecinin engelsiz atlatılmasına yönelik diğer düzenlemelere geldiği anlaşılmaktadır. “Taslak” ile yapılan değişikliklerde bu alanlar, kısmi imar aflarını da içerecek şekilde yapılaşmaya açılmakta ve halkın ortak varlığına el konulmaktadır. Taslağın asıl gerekçesi olan “Yapı Denetimi” bağlamında yapılan düzenleme ile kentsel dönüşüm uygulamalarına yönelik olarak, “teknik danışmanlık” adı altında teknik taşeronların oluşturulması hedeflenmektedir. Meslek hukukumuz açısından kabul edilemez nitelikte çeşitli yetkilerle donatılan bu kuruluşların işlevlerini engelsiz bir biçimde yapmasının sağlanması için de imar yasası ve diğer mevzuat değişiklikleri “Taslak” kapsamı içine alınmıştır. Doğrudan mesleğimizi ve örgütselliğimizi ilgilendiren Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ve TMMOB Kanunu bu “Torba Yasa” kapsamında değiştirilmek istenmektedir. FSEK ile ilgili değişiklikleri içeren taslağın 51 ve 52. maddelerinde; • “Görev, yetki ve sorumlulukları Bakanlık tarafından çıkarılacak Yönetmelikle belirlenen ve yerel yönetimler bünyesinde kurulan mimari estetik kurullarca özgün fikir ifade ettiğine karar verilen ve tescil edilen mimari proje, tasarım ve maketler eser kapsamına alınacağı” • “Yapı sahibi vefat ettiğinde telif hakkının son bulacağı” belirtilmek suretiyle mesleğin özgün yapısına açık ve pervasız bir saldırı niteliğinde bir değişiklik önerilmektedir. Cumhuriyet dönemi modern mimari mirasımızın ve mimarlık kültürümüzün yok edilmesine kaynaklık edecek bu girişime ve aslî haklarımız olan telif ve müelliflik haklarımızı yok sayan bu yaklaşımın mutlaka durdurulması gerekiyor. TMMOB’nin KHK’lerle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı işlevsiz bir “müdürlük” haline getirilme süreci, bu değişiklikle meslek örgütlerinin aslî niteliklerine yönelik bir biçim kazanmıştır. TMMOB ve bağlı Odalar, yapısal olarak bir yandan parçalanmakta ve dağıtılmakta, diğer yandan “piyasalaştırılmaya” çalışılmaktadır. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 11 HABERLER TMMOB ve Odaların görüşü alınmadan, başka bir kanun adı altında Anayasa’ya açık aykırılıklar içeren bir düzenlemenin yapılması hukuksuzluğun boyutları bakımından ibret vericidir. Bu düzenleme hem “torba” niteliği, hem de yangından mal kaçırırcasına hızla yapılan hazırlık süreci açısında suçu “ikrar” etmektedir. Çünkü TMMOB ve Meslek Odaları ülkemizdeki toplumsal-kentsel demokratik muhalefetin başat unsuru olarak halen baskılara direnmekte, toplum sözcülüğü görevini sürdürmektedir. Siyasal iktidar “otoriter ve yağmacı” yaklaşımının bir sonucu olarak bütün toplum kesimlerini “zapturapt” altına almak isterken; toplumsal barışı, kardeşlik duygularını ve birarada yaşamı zedeleyen uygulamalara hız vermektedir. Her türlü demokratik talebi zorla bastırmak suretiyle kamuoyunda “iktidarının mutlak olduğu” yanılgısını yaratmaktadır. Oysa ülkemizde “demokratik, özgür ve barışın egemen olduğu bir ülke” talebi giderek daha kapsamlı bir şekilde dile getirilmektedir. SALDIRI,TÜM YAŞAM ALANLARIMIZA ve MESLEĞİMİZE YÖNELİKTİR! 12 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 TMMOB Mimarlar Odası 26 Şubesi ile birlikte, bu süreci durdurmak için TMMOB koordinatörlüğünde başlatılan mücadele sürecinin yaygınlaştırılarak sürdürülmesi için kararlılığını ve kendi birikiminin bir ifadesi olan “Mimarlar Odası Toplum Hizmetinde, Toplum Hizmetinde Mimarlık” hedefinden asla vazgeçmeyeceğini bir kez daha vurgulamaktadır. KAMU VE TOPLUM YARARINI YOK SAYAN; KENTLERİMİZE, KIYILARIMIZA, MERALARIMIZA ve KIRSAL ALANLARIMIZA, MESLEKLERİMİZE VE TOPLUMSAL- KENTSEL DEMOKRATİK HAKLARIN SAVUNUCUSU ÖRGÜTLÜ BİRLİĞİMİZE YÖNELİK SALDIRI NİTELİĞİNDEKİ “TORBA” YASA GİRİŞİMİNİ DURDURALIM! Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur. TMMOB Mimarlar Odası 43. Dönem 1. Danışma Kurulu HABERLER Koruma Sempozyumu II Kültür Varl›klar›n› Koruma Amaçl› Proje ve Uygulamalar Çal›ştay› 20-22 Eylül 2012 Meltem UÇAR Yrd. Doç. Dr. Mersin Üniversitesi Restorasyon ve Koruma Merkezi II. Mersin Bildirgesi 20-22 Eylül 2012 tarihlerinde Mersin Üniversitesi Restorasyon ve Koruma Merkezi tarafından düzenlenen, “Kültür Varlıklarını Koruma Amaçlı Proje ve Uygulamalar Çalıştayı” temalı II. Koruma Sempozyumu’nda. Mersin Üniversitesi Restorasyon ve Koruma Merkezi, 20-22 Eylül 2012 tarihleri arasında, Mersin’de, “Kültür Varlıklarını Koruma Amaçlı Proje ve Uygulamalar Çalıştayı” başlıklı II. Koruma Sempozyumu’nu düzenledi. “Başbakanlık Tanıtma Fonu” tarafından desteklenen ve üç yılda bir düzenlenmekte olan toplantı dizisinin ikincisi olan sempozyum, kültür varlıklarının korunması, yaşatılması ve sunumuna yönelik karar verme, projelendirme ve uygulama süreçlerinin farklı ölçeklerde ve farklı platformlarda tar tışılacağı bir or tam yaratmayı amaçlamıştır. Sempozyuma, konu ile ilgili akademisyenler, araştırmacılar, uygulamacılar, KUDEB uzmanları, koruma kurulu üyeleri ve müdürlük uzmanları katılmıştır. Sempozyumun ilk iki gününde 24 adet sunum yapılmıştır ve “Karar Mekanizmaları, Sürece İlişkin Sorunlar, Uygulamaların Denetlenmesi” başlıklı panel düzenlenmiştir, ayrıca ICCROMTarihi Çevre Birimi Proje Yöneticisi Gamini Wijesuriya “Perspectives on Conservation and Management Practice” (Koruma ve Yönetim Uygulamaları Üzerine Perspektifler) başlıklı tematik sunumunu yapmıştır. Sunumlar sonunda, katılımcıların katkılarıyla “II. Mersin Bildirgesi” hazırlanmıştır. Sempozyumun üçüncü gününde ise Alahan Manastırı’na (Mut) teknik gezi düzenlenmiştir. Gezide Alahan Manastırı onarım çalışmaları konusunda bilgi alınmıştır. Sempozyum sonrasında, konu ile ilgili deneyimlerin ve gelişmelerin belgelenmesi ve bu alanlarda çalışan araştırmacılar için yönlendirici bilgilerin derlenmesi amacı ile sempozyumda sunulan bildirileri içeren bildiri kitabı yayınlanmıştır. Koruma Sempozyumu, düzenli aralıklarla oluşturulması ile koruma konusunda farklı birimlerde ve uzmanlık alanlarında çalışan eğitmen, uygulamacı ve yöneticileri bir araya getirmektedir. Bu yapısı ile Koruma Sempozyumu, koruma konusunda farklı platformlarda çalışan kişiler arasında etkileşimin oluşmasını ve ortaklıkların kurulmasını sağlayarak, ülkemizdeki kültür varlıklarının çağdaş yaklaşımlar içinde korunmasının ve tanıtılmasının sürekliliğinin sağlanmasına da katkı sağlamaktadır. Değişik temaları işleyen katılımcılar, aşağıdaki hususların merkez aracılığıyla kamuoyuna duyurulmasını diler; emekli olan Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Tamer GÖK’e yeni yaşamında başarılar temenni ederler. 1- Yönetim planları sadece korunması gerekli alanlar için değil, tekil yapı, yapı topluluğu, yapı grupları ve somut olmayan miras için de hazırlanmalı ve bu doğrultuda yasal çerçeve genişletilmelidir. 2- Proje ve uygulama süreçlerinde koruma laboratuarlarının malzeme ve konservasyon raporları hazırlaması sürecin çok önemli bir parçası olduğundan, bu kurumlar giderek artan iş yoğunluğunu karşılayacak şekilde teçhiz edilmelidir. 3- Yok olmuş yapıların yeniden inşa edilmesinde, kayıp eserin özgün konumu, plan düzeni, yapım tekniği ve malzeme nitelikleri göz önünde tutulmalıdır. Kayıp kültür varlığı yapının kent siluetine ve/veya yakın çevresine sağlayacağı anlamsal katkı ve değer de dikkate alınmalıdır. 4- Günümüzdeki mevzuat ve uygulamaları düzenlerken ülke tarihinden örnekler alarak karşılaştırmak ve bu örneklerin olumlu yönlerini günümüze taşımakta yarar vardır. 5- Koruma alanında yer alan aktörler arasındaki iletişim sorunu giderilmeli bu bağlamda ortak terminoloji ve kuramsal yaklaşımlar oluşturulmalıdır. 6- Koruma eylemlerinin tanıtılması süreçlerinde kamuoyunun anlayabileceği sadelikte bir dil ve anlatım biçimi yeğlenmelidir. 7- Akademik ortamda üretilen her tür bilgi, ilgili kamu kurumlarının ve aktörlerin kullanımlarına sunulmalıdır; bu bağlamda ilgili kamu kuruluşları ve diğer aktörlerin uzmanlardan ve akademisyenlerden beklentileri, olanaklar oranında karşılanmalıdır. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 13 HABERLER 15-Koruma eylemlerinin tüm süreçlerinde bu süreçleri başından itibaren izleyen ve yönlendiren bilimsel mekanizmalar oluşturulmalı, değişik disiplinlerden uzmanların etkin biçimde hizmet vermesi için düzenlemeler yapılmalıdır. 16-Koruma Bölge Kurulları ve Müdürlüklerinin verimli ve etkin işlemesine yönelik gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. 17-Yerel yönetimlerin korumanın değişik aşamalarındaki yetki ve sorumlulukları mevcut deneyimler ışığında yeniden tanımlanmalıdır. 18-Koruma ve restorasyon projelerinin hazırlanmasında konu ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin derlenmesi ve yayınlanmasına özen gösterilmelidir. 8- Son yıllarda çıkarılan ve her bir bölümü koruma alanına da göndermeler yapan mevzuatta çağdaş koruma anlayışına uygun güncellemeler ve düzenlemeler yapılmalıdır. 9- Kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili süreçlerin birbirinden ayrılması öğretiye ve uygulamaya aykırı olduğundan, bu süreçlerin tekrar birleştirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ilgili kurumlardan istenmelidir. 10-Korumanın yerelleşmesine özel önem verilmeli, merkezi ve yerel otoriteler arasında gerekli denge sağlanmalı, son yıllarda izlenen ve merkezi otoritenin gücünü arttıran yeni yasal düzenlemelerden kaçınılmalıdır. 11-Koruma alanında hizmet veren merkezi ve yerel nitelikteki kurum ve kuruluşlar yatırım programlarını oluştururken bilimsel ölçülerden yola çıkmalı, bu hususun ödeneklerin rasyonel kullanımında ön koşul olduğu unutulmamalıdır. 12-Alan ve yapı ölçeğindeki uygulamaları yönlendiren alt ölçekli mevzuatta (yönetmelikler, şartnameler, sözleşmeler vb.) yeni düzenlemeler yapılmalıdır. 13-Kültür varlıklarına verilen işlevler yapı ile uyumlu ve yapının değerlerini gözeten bir anlayışla ele alınmalıdır. 14-Kırsalda yer alan doğal ve yapılaşmış alanlar bir denge içinde ele alınmalı, fiziki çevre kadar sürdürülen yaşamın da korunması ve geliştirilmesine önem verilmelidir. Bu bağlamda “kültürel peyzaj” tanım ve araçlarının da ülke mevzuatında yer alması sağlanmalıdır. 14 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 19-Özgün değerlerin korunması için, bakım ve kapsamlı onarımlarda doğru malzeme ve tekniklerin kullanılması esastır. Bu bağlamda analiz için alınan malzeme örneklerinin bir ülkesel veritabanında saklanması ve bir başvuru kaynağı oluşturulması yararlı olacaktır. 20-Onarımlar kültür varlığının anlamını bağlamı içinde doğru yansıtacak, çevre ile ilişkisinin daha iyi kavranmasını sağlayacak şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır. 21-Koruma kurullarının, proje müelliflerinin ve kurumların, korunması gerekli kültürel miras ile birlikte var olacak yeni yapılar, ekler ve eski/yeni birliktelikleri konularında çağdaş yaklaşımları benimsemeleri kültürel sürekliliği sağlamanın önemli koşullarından biridir. 22-Koruma alanının tüm aktörleri, her bir koruma nesnesinin diğerlerinden farklı olduğunu ve geliştirilecek koruma restorasyon yaklaşımlarının da aynı şekilde farklılıklar gösterebileceğini bilmeli ve bu doğrultuda davranmalıdır. 23-Sivil toplum örgütlerinin, koruma alanının talep ettiği kalifiye elemanların yetişmesine ve ilgili kamu kurumlarının hizmet içi eğitimine katkıda bulunmaları özendirilmelidir. 24-KUDEB’lerin, yerel ölçekle korumaya yönelik bilgi birikim ve deneyimleri nedeniyle, yerel halkın eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve teknik danışmanlık hizmeti alması için görevlendirilmesi bir seçenek olarak düşülmelidir. DOSYA XVII. Akdeniz Oyunları - Mersin 2013 ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 15 DOSYA Olimpiyat Yapıları ve Mega Organizasyonlar Üzerine Örnekler • Olimpiyat Kentleri ve Fiziksel Altyapı İnşasının Tarihçesi / Sertaç Erten • Londra Olimpiyatları ve Mekânsal Adalet / Şebnem Yücel • Vancouver Şehir Merkezi Çeperinde Olimpiyat Köyü ve Sürdürülebilirlik Hedefleri Üzerine / Belgin Terim Çavka • EXPO’92 Organizasyonunun Sevilla Kentine Kazandırdıkları / Esin İnce Kompil - Mert Kompil • 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları / Derleyen: H. Oya Saf • Türkiye’deki Büyük Ölçekli Spor Organizasyonlarının Kentin Kültürel Gelişimine Etkileri: Trabzon ve Erzurum Örnekleri / Servet Karaca 16 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 DOSYA Olimpiyat Kentleri ve Fiziksel Altyapı İnşasının Tarihçesi1 Sertaç ERTEN Dr. Şehir Plancısı, 8artı Mimarlık ve Kentsel Tasarım Bu yazıda, sizlere 1896’dan (yani Modern Olimpiyatlar’ın başladığı yıldan) bu yana, Olimpiyat kentlerinin gerçekleştirdikleri fiziksel altyapı faaliyetlerinin zaman içindeki değişimini aktarmaya çalışacağım. Modern Olimpiyatların Ortaya Çıkışı Modern Olimpiyatların tarihi, 1896’da düzenlenen Atina Olimpiyatları ile başlar. Fransız bir baron olan Pierre de Coubertin, Helen tarihine ve medeniyetine ilgi duymuş, Antik Yunan dönemindeki Olimpiyat Oyunları’nın yeniden canlandırılması gerektiğini savunmuştur. 1894’te düzenlenen uluslararası bir spor konferansında bu düşüncelerini açıklamıştır (Tzachrista 2002a: 30). Aslında Coubertin’in kafasındaki plan, 1900 yılında düzenlenen Paris Expo’su ile aynı tarihte, yine kendi memleketi olan Paris’te bu oyunları başlatmaktı. Fakat konferansta, bu kadar bir sürenin (6 yıl) Olimpiyatlar’a olan ilgiyi azaltacağı fikri oluşmuş, bir an önce bu organizasyonun yapılması gerektiği konusunda fikir birliği oluşmuştu. İlk önce Londra aday kent olarak ortaya çıktı, daha sonrasında ise Antik Oyunların anavatanı olan Yunanistan’da ilk Modern Olimpiyatlar’ın düzenlenmesine karar verildi. Bu arada, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) kuruldu ve bu organizasyonlar bu kuruluş üzerinden yürütülmeye başlandı. Komite, Olimpiyatların 4 yılda bir ve her defasında başka bir kıtada yapılması kararına vardı. Olimpiyat Kentleri ve Fiziksel Altyapı İnşası 1896’da başlayan bu serüven, 100 yılı aşkın süredir büyüyerek, çoğalarak, genişleyerek devam ediyor. Başlangıçta sadece 13 ülkenin ve 311 sporcunun katıldığı ve 80.000 izleyici toplayan organizasyon, 2012 Londra Olimpiyatları’nda 204 ülkenin ve 10.000’den fazla sporcunun katılımıyla gerçekleşecek olan bir Başlangıçtaki az bütçeli, mütevazı ölçekli Olimpiyatlar zaman içinde dev bir etkinlik olurken, başka sorunları da beraberinde getirdi. Ev sahibi kentler, adeta Olimpiyatlarla birlikte birer şantiyeye dönerken, büyük çaplı fiziksel altyapı yatırımları gündeme geldi. Olimpiyatlara özel inşa edilen birçok spor altyapısı da Olimpiyat tarihi boyunca ölçek ve anlam değiştirdi. Olimpiyat Oyunları için yapılan fiziksel altyapı yatırımları temel olarak üç grupta toplanabilir (Tablo 1): Bunlardan birincisi, “temel altyapı” olarak adlandırabileceğimiz spor tesisleridir. IOC’nin belirlediği kriterlere uygun kapasiteli tesislerin ev sahibi olacak kentte ya mevcutta bulunuyor olması veya Oyunlara özel inşa edilmesi gerekir. İkinci grup, “ikincil altyapı” diye nitelendirebileceğimiz ve oyunlarda görev alacak sporcu ve basın mensubu kişiler için yapılan yatırımlardır. Üçüncü grup da, “üçüncül altyapı” dediğimiz ve aslında Olimpiyatlar için doğrudan olmayan kentsel yatırımlardır. Çoğu kentin peşinde olduğu ve gerçekleştirmek istediği büyük ölçekli yatırımlar da bu grupta yer alır. Doğrudan Yatırımlar Büyük-ölçekli spor organizasyonları, bugün için kentlerin ev sahipliği yapmayı istedikleri etkinliklerin başında gelmektedir. Bu hevesin arkasında çeşitli nedenler olmakla beraber, en çok öne çıkan nedenler, kentin sosyo-mekânsal geleceği için bir vizyon çizmek ve kenti dünya kamuoyuna tanıtıp bir destinasyon haline gelmek olarak sıralanabilir. Özellikle Olimpiyatlar, “dev etkinlik”2 olarak adlandırabileceğimiz kısa süreli / uzun etkili organizasyonların en önemlisidir. Sadece Olimpiyat ev sahibi kent değil, o Olimpiyatlar için yarışan kentler de bu organizasyonun mekânsal etkilerini yaşamaktadırlar. Kentler birbirleriyle amansız bir şekilde yarışıp en iyi adaylık dosyalarını hazırlamaya çalışmakta, bu niyetle de kent içinde hem spor tesisleri, hem de kentsel altyapı anlamında büyük-ölçekli ve pahalı yatırımlar yapmaktadırlar. dev-etkinlik halini aldı. Medya gelirleri katlanarak artarken, TV’den en çok reklâm geliri kazandıran programlar arasında zamanla üst sıralara yerleşti. Dolaylı Yatırımlar Giriş Temel Altyapı · Stadyum · Kapalı ve açık spor salonları / alanları (yüzme havuzu, atış alanı, binicilik alanları, kano-kürek parkurları, bisiklet velodromu…gibi) İkincil Altyapı · Atletlerin konaklaması için Olimpiyat Köyü · Medya mensupları için medya köyü / alanı · Medya / basın yayın merkezi · Antreman alanları · Park alanları Üçüncül Altyapı · Ulaşım (raylı sistemler ve yollar, istasyonlar, havaalanı yan tesisleri…gibi) · Turizm (konaklama, kentte gezilecek noktalar / yerler…gibi.) · Temel kentsel altyapı (kanalizasyon, telefon / internet hatları, fiber optik kablolar…gibi.) · Kent merkezi yenilemeleri / restorasyonlar Tablo 1. Olimpiyat Oyunları İçin Yapılan Fiziksel Altyapı Yatırımlarının Gruplandırılması Olimpiyatlara özel inşa edilen fiziksel altyapının geçirdiği evrim ilginçtir (Tablo 2). Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ciddi bir ölçek değişimi gerçekleşmiş, mütevazı tesisler zamanla ihtişamlı mimarileri ve boyutlarıyla ön plana çıkar olmuşlardır. Bu değişimi 5 farklı dönemde incelemek mümkündür. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 17 DOSYA Dönemler Dönem 1 (1896-1904) Dönem 2 (1908-1932) Dönem 3 (1936-1956) Dönem 4 (1960-1996) Dönem 5 (2000-2012) FİZİKSEL ALTYAPI İNŞASININ ÖZELLİKLERİ Athens 1896, Paris 1900, - Küçük-ölçekli St.Louis 1904 - Zayıf örgütlenmiş - Yeni tesis inşası yok denecek kadar az London 1908, Stockholm - Küçük-ölçekli 1912, Antwerp 1920, - Daha iyi örgütlenmiş Paris 1924, Amsterdam - Amaca yönelik spor 1928, Los Angeles 1932 tesisleri mütevazı olarak inşa edilmeye başlanmış Berlin 1936, London - Büyük-ölçekli 1948, Helsinki 1952, - İyi örgütlenmiş Melbourne 1956 - Amaca yönelik spor tesisleri büyük ve gösterişli olarak inşa edilmeye başlanmış Rome 1960, Tokyo - Büyük-ölçekli 1964, Mexico City 1968, - İyi örgütlenmiş Munich 1972, Montréal - Amaca yönelik spor 1976, Moscow 1980, tesisleri inşa edilmeye Los Angeles 1984, Seoul başlanmış, kentsel 1988, Barcelona 1992, altyapıya büyük ölçüde Atlanta 1996 etkisi olmuş Sydney 2000, Athens - Mega-ölçekli 2004, Beijing 2008, - Çok iyi örgütlenmiş London 2012 - Amaca yönelik spor tesisleri inşa edilmeye başlanmış, kentsel altyapıya büyük ölçüde etkisi olmuş, - Kentsel gelişme dinamiklerini etkilemiş / değiştirmiş, - Fiziksel altyapı fazlası NE OLACAK kaygısı ortaya çıkmış OLİMPİYAT KENTLERİ Tablo 2. Olimpiyat Kentleri 1. Dönem: Fiziksel Altyapı, Yatırımsız Dönem (1896-1904: Atina, Paris, St.Louis) İlk Modern Olimpiyatlar, Atina’da 1896’da düzenlenmiştir. O dönemde Yunan hükümeti, ülkenin modernleşme hareketiyle Avrupalılaşması’nı istemekteydi. Dolayısıyla böyle bir Olimpiyat organizasyonu son derece önemli bir fırsattı. Ne var ki, 1893’te hükümet ülkenin iflas ettiğini ilan etti. IOC, bu durumda bir kent-seçim süreci olması gerektiğinde ısrar etmeyi sürdürdü. Yunanistan varlıklı vatandaşlarının yardımlarıyla organizasyonlara ev sahipliği yapacak mekânsal düzenlemeler için para buldu ve inşaatlar başladı. Oyunlar, temel olarak 3 tane tesiste gerçekleşti. Bunlardan bir tanesi, 2. yy.da inşa edilen fakat yıkıntı haline gelen Antik Panathenean Stadyumu idi; ki bu yapı çoğu müsabakanın gerçekleştiği yer oldu (Resim 1). İki yeni tesis yapıldı; bir tanesi bisiklet yarışları için velodrom yapısı, diğeri de kürek müsabakaları için yapılan Kalithea tesisleri idi. Velodrom tesisi yapılırken birçok yeni tartışma ortaya çıktı: Coubertin, bu tesisin inşasının çok maliyetli olacağını, Olimpiyatlar sonrasında da atıl kalacağını söylüyordu. Nitekim ilerleyen dönemlerde bisiklet sporu eski popülerliğini yitirince tesis bir dönem atıl kaldı, sonrasında da futbol sahasına dönüştürüldü (Tzachrista 2002b: 80). Takip eden dönemde sırasıyla Paris, Londra ve St.Louis kentleri ev sahibi kent oldular. Bu kentler, hızlı sanayileşme ve hızlı kentleşmenin yaşandığı yerleşmelerdi. Olimpiyatlar bu kentlerde Dünya Expo’larının içinde birer spor etkinliği olarak varlık gösterdiler. Çünkü dönemin ekonomik koşulları, yeni ve büyük spor tesisleri inşa etmeye müsaade etmiyordu. 18 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Resim 1. Atina’daki Panathenean Stadyumu Kaynak: http://www.worldstadiums.com 2. Dönem: Küçük-ölçekli Fiziksel Altyapı Yatırımı (1908-1932: Londra, Stockholm, Antwerp, Paris, Amsterdam, Los Angeles) Olimpiyatlar için fiziksel kapasite inşası ilk kez Londra 1908 Olimpiyatları ile başladı. Bu oyunlar da, aynı yıl kentte düzenlenen Expo fuarının bir parçasıydı. Tarihte ilk kez Olimpiyatlara özel bir stadyum inşa edildi (COOB’92 1992:121). Stadyumun yanına bir de yüzme havuzu ve dalış kulesi yapıldı. “Beyaz Şehir” olarak da bilinen ve birçok fuar yapısının yapıldığı alanın, daha sonrası için gene fuar / expo alanı olarak hizmet görmesi hedeflenmişti. 1924 Paris Oyunları, ayrı bir Olimpiyat Köyü’nün yapıldığı ilk oyunlar olarak tarihe geçti. 1936 Berlin Olimpiyatları’ndan itibaren de atletler için idman alanları, dinlence yerleri gibi tesisler yapılarak oyunların ölçeği yavaş yavaş genişlemeye başladı. İlk kez 1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda, inşa edilen tesislerin organizasyon sonrası nasıl kullanılacağına dair çözümler geliştirildi. Yapılacak yeni stadyumun Olimpiyat odaklı olmaması gerektiği vurgulanırken, seyirci kapasitesi de o günün şartlarına göre esnek bir şekilde çözülmeye çalışıldı (Resim 2). 1932 Los Angeles’ta ise, mevcut altyapının kullanılması tercih edildi. Mevcut kent stadyumu yenilendi, kapasitesi artırıldı. Eski Expo alanı da Olimpiyat Parkı’na dönüştürüldü. Resim 2. Amsterdam 1928 Oyunları Olimpiyat Alanı Kaynak: The Netherlands Olympic Committee (1928) 3. Dönem: Spor Tesisleri Ağırlıklı Fiziksel Altyapı Yatırımı (1936-1956: Berlin, Londra, Helsinki, Melbourne) Aslında 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar, kentler genellikle Olimpiyatlar için yarışmıyorlar, aksine IOC kentlere ev sahibi olmaları için teklif DOSYA götürüyordu. Savaş sırasında ve savaş sonrası dönemde Olimpiyatlar ulus-devlet propagandası için kullanılabilecek iyi bir enstrüman olmaya başlamıştı. 1936 Oyunları için Berlin’in seçilmesi de, Hitler kontrolündeki Nazi Almanyası’nda büyük bir spor propaganda alanı doğmasına neden oldu. Dünyanın en büyük stadyumu olması ve organizasyon sonrasında da büyük gösteri ve kutlamalarda kullanılması için 100.000 kapasiteli bir stadyum inşaatı gündeme geldi. Daha sonrasında bu stad renove edilerek Almanya’nın 2006 Dünya Kupası ev sahipliğinde de kullanıldı. Sadece stadyum değil, onu çevreleyen açık alanlar da devasa boyutlarda planlandı (Resim 3). 1952 Helsinki ve 1956 Melbourne Oyunları’nda küçük-ölçekli (1015 ha.lık) Olimpiyat Parkları yapıldı ve temel spor tesisleri inşa edildi. Fakat temel olarak bu dönem, amaca yönelik olarak spor tesislerine yapılan yatırımların arttığı, doğrudan kentsel dokuya herhangi bir etkisi olmayan oyunların dönemidir denebilir.Yine de ölçek olarak bir önceki dönemden de giderek farklılaşmıştır ve iyi örgütlenmiş bir organizasyon geleneği oluşmaya başlamıştır. Games of the XVIII Olympiad 1964). 200 kilometreye yakın metro hattı ve 10 yeni metro güzergahı inşa edildi.Tokyo’da,Tablo 1’de bahsedilen dolaylı yatırımlar, toplam harcanan paranın neredeyse %97’lik kısmıydı, geri kalan %3 de gerekli spor tesisleri için harcanmıştı (Tablo 3). Doğrudan yatırımlar - Spor tesislerinin inşaatı - Olimpiyat Köyü’nün inşaatı - Organizasyon Komitesi’nin direk harcamaları Dolaylı yatırımlar - Otoyol ıslahı / geliştirme - Yeşil alanlar - Kanalizasyon altyapısı - İçme suyu altyapısı - Sumida Nehri temizleme çalışmaları - Yakılan orman arazilerinin yenilenmesi - Yokohama Limanı yenileme / ıslah - Tokaido raylı hattının inşaatı - Üstgeçit köprüleri inşaatı - Yeraltı raylı hatların yenilenmesi - Merkezi Tokyo’ya varan banliyö tren hatlarının genişletilmesi - Tokyo Havalimanı renovasyonu / geliştirme - Konaklama altyapısı için dağıtılan fonlar - İletişim altyapısı geliştirme - Diğer TOPLAM Miktar (milyon dolar) 102.28 46.07 28.61 3.7 % 1.7 1 27.6 1 2 640.25 486.94 9.17 95.55 105.83 2.77 26.67 1.67 1055.55 23.89 526.39 96.3 % 17.76 0.3 3.48 3.86 0.1 0.98 0.06 38.5 0.87 19.2 79.16 2.9 23.89 0.88 87.22 86.39 29.16 2 742.53 3.18 3.15 1.06 100 % Oran Tablo 3. Doğrudan ve Dolaylı Yatırımların Toplam Olimpiyat Bütçesi İçindeki Payı Kaynak: The Organizing Committee for the Games of the XVIII Olympiad (1964) Resim 3. Berlin 1936 Oyunları Olimpiyat Stadyumu ve Giriş Yapıları Kaynak: Organisationskomitee für Die XI. Olimpiade Berlin (1936) 4. Dönem: Kentsel Ölçekte Fiziksel Altyapı Yatırımları (1960-1996: Roma, Tokyo, Mexico City, Münih, Montréal, Moskova, Los Angeles, Seul, Barselona, Atlanta) Savaş sonrası dönemde, Expo ve fuarlara olan ilginin azalıp, Olimpiyatlara olan ilginin de tersine arttığı bir atmosfer oluştu. Medya ve haberleşme olanaklarının artması ve TV yolu ile müsabakaların geniş kitlelerce izlenebilir kılınması, bu artan ilgide şüphesiz büyük rol sahibiydi. Özellikle savaşın yenik ülkeleri (Japonya, Almanya, İtalya) büyük bir ulus-inşası derdindeydiler. Roma, Tokyo ve Mexico City’de Olimpiyatların metropoliten ölçekte kentsel gelişmeye olan etkisi ortaya çıkarken, Münih ve Montreal’de kentsel arazi kullanımında yenileme / dönüşüm olanaklarını harekete geçirmesi anlamında etkili oldu. Bu dönemde kentler Olimpiyatların kentsel makroforma ve mevcut kentsel problemlerin çözümüne olabilecek pozitif yan etkilerin farkına varmaya başladılar ve bu yönde mekânsal stratejilerini oluşturma gayreti içine girdiler. 1960 Roma Olimpiyatları, “büyük ve gösterişli” nin, pahalı ve geniş ölçekli yatırımların gerçek anlamda başladığı oyunlardır (Munoz 1997). İlk kez kentin farklı bölgelerinde birden fazla Olimpiyat Parkı tanımlandı ve müsabakalar bir anlamda kent bütününe yayıldı. 1964 Tokyo Olimpiyatları’nda da, Oyunlar kentin 10 yıllık gelişme planına eklenirken, sadece spor tesisleri değil, liman, havaalanı, metro hatları gibi önemli kentsel altyapı yatırımlarını içeren kapsamlı bir planlama ve de büyük bir inşaat dönemine girildi (The Organizing Committee for the 1968 Mexico City’de ise tam tersi bir tablo vardı: Spor tesislerine %90’lık bir pay ayrıldı. Fakat özellikle Olimpiyat Köyü yatırımı, organizasyon sonrasında bir konut projesine dönüştürüldü ve kentin çeperinde arazi fiyatlarını da ileriki dönemlerde etkileyen bir yatırım oldu. Onu takip eden 1972 Münih Olimpiyatları’nda Olimpiyat Parkı kavramına yeni bir boyut getirildi ve bu alan, kentlinin uzun vakitler geçirebileceği bir yeşil alan / kent parkı gibi tasarlandı (Resim 4). Bu sayede, 1972 yılından bugüne 7500’ün üzerinde etkinliğe ev sahipliği yapabilen ve aktif kullanılan bir alan olarak kent yaşamına eklemlendi. Ayrıca, kent merkezinin 4 km. doğusundaki yer seçimiyle de, kentin ihmal edilmiş bir bölgesinin gelişimine katkıda bulundu. Resim 4. 1972 Münih Olimpiyat Kompleksi ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 19 DOSYA 1976 Montréal Olimpiyatları, finansal açıdan ev sahibi kente en fazla sorun yaratan organizasyon olarak tarihe geçti. Kent, 2 milyar dolar borçla Oyunları kapattı. Bunun arkasındaki en önemli neden, pahalı ve gösterişli olarak inşa edilen spor tesislerinin hem organizasyon sonrası kent yaşamına katılamamış olması ve atıl yatırıma dönüşmüş olması, hem de bu tesislerin bakım-onarım masraflarının da çok yüklü olması, bu nedenle de zamanla kendi talihlerine bırakılıp terk edilmiş olmalarıydı. Bir diğer önemli etken, 1970 ortalarına kadar finans merkezi olan Montréal, bu tarihten sonra gücünü Toronto’ya kaptırmıştı ve çoğu şirketin karar merkezleri Toronto’ya taşınmışlardı. Bu deneyimden sonra Olimpiyat kentleri daha temkinli olmaya başladılar ve “az harcama-çok uzun vade etki” stratejisine yöneldiler. Örneğin 1984 Los Angeles Oyunları’nda neredeyse hiç yeni tesis masrafı yapılmadı. Dolayısıyla Olimpiyat tarihine de para kazandıran tek organizasyon olarak geçti. Çünkü medya gelirleri olağanüstü oranda artmıştı. 1988 Seul Oyunları’nda da mevcut tesislerin kullanılması tercih edilirken, havaalanı kapasitesi artırılarak, kent içinden geçen nehrin temizlenmesi, yeşil alanların ıslahı gibi konular ön plana çıktı.Tabii o dönemde Seul dış dünyaya açılma hevesi içindeydi ve önemli bir kongre-turizm merkezi olmak için çabalıyordu. Bu anlamda yapılan dolaylı yatırımlar kente büyük geri dönüş sağladı ve Olimpiyat sonrası dönemde de kent yaşamına katıldı. Aslında hem Seul’de, hem de onu takip eden Barselona’da, Olimpiyat Oyunları iki açıdan bir fırsat olarak değerlendirildi (Munoz 1997): Birincisi, bu kentler küresel dünyaya eklemlenmek ve bir destinasyon olmak istiyorlardı, ki bunu başardılar. Başarmak için de IOC’nin dayattığı bol standartlı spor tesisleri inşa etmekle kalmadılar, kent içi fiziksel mekân kalitesini arttırdılar, açık alan sistematiklerini iyi kurguladılar, deniz ve su kıyılarını kamusal yaşam alanlarına dönüştürdüler. Bir de müzmin altyapı problemlerini, ulaşım sıkıntılarını çözecek master planlar geliştirdiler. İkincisi de, Olimpiyat tesisleri yer seçimlerini yaparken, kentin az gelişmiş veya itilmiş / atıl kalmış endüstri alanlarını geliştirecek gayrimenkul çözümleri ürettiler. kez bölgeleri” adı altında 12 pilot proje uygulama alanı belirledi ve özel sektör-kamu işbirliğini koşut tutarak yatırımların gerçekleşmesini sağladı. 5 adet Olimpiyat Odağı belirlendi, bu seçimde de kentsel dönüşüm / yenileme potansiyeli olan ve kent merkezine yakın alanlar ön plana çıktı. Tek ve dev bir Olimpiyat Parkı yapmaktan kaçınıldı, çünkü bu tip bir kompleksin ileride bakım-onarım masrafları ile kentliye yük olacağı ve kent yaşamına entegrasyonunun yeterince olamayacağı saptandı (COOB’92 1992). 5. Dönem: Altyapı Yatırımları Fazlası Problemi (2000-2012: Sidney, Atina, Pekin, Londra) 2000’deki Sidney Olimpiyatları’ndan sonra IOC hazırladığı adaylık başvuru dokümanlarında “sürdürülebilirlik” vurgusunu daha sık yapar oldu. Ama asıl önemli değişim, 2004 Atina Olimpiyatları’nın hazırlık sürecinde ortaya çıkan problemler karşısında atılan bir adım olarak 2003’te IOC’nin gündemine girdi. 2001’de değişen IOC yönetimi (Samaranch yerine Rogge başkan seçilmişti), “devasalık” problemini önemsiyordu ve “beyaz fil”3 diye literatüre geçen atıl kalmış tesisler sorunsalına çözümler üretilmesi gerektiğini savunuyordu. “Olimpiyat mirası”4 kavramı IOC’nin gündemine girdi ve Olimpiyatlar için inşa edilecek olan tesislerin organizasyon sonrasında nasıl ve kimler tarafından kullanılacağı, geçici mi kalıcı mı inşa edilecekleri, oturma kapasitelerinde belli bir esneklik sağlayıp sağlamadıkları gibi konular doğrudan Olimpiyat aday kentin seçilme kriterleri arasına girmiş oldu. Sidney, “sürdürülebilir gelişme” temasını ortaya atan ilk Olimpiyat kenti oldu. Organizasyon komitesi, Olimpiyatların sadece bir “kent güzelleştirme” faaliyeti olmadığını, biyoçeşitlilik koruma, enerji ve su kaynaklarını iyileştirme amaçlarının olduğunu vurguladı. Homebush Koyu diye 1992 Barselona Olimpiyatları’na biraz daha geniş yer ayırmakta fayda var: Çünkü Barselona deneyimi, bundan sonra gelen kentlerdeki “Olimpiyat ev sahipliği” mefhumunu değiştirdi. 1975 yılına kadar Franco rejimi altında kent, ekonomik açıdan çökmüş bir haldeydi. 1970-80 döneminde de küresel krizden etkilendi ve sanayi alanlarında ciddi boşalmalar meydana geldi. 1980’de Avrupa’nın en kirli kenti seçildi. Franco’suz yeni dönemle birlikte, bütün bu olumsuz koşulları değiştirme kararı alan kent yönetimi, Olimpiyatlardan da bağımsız olarak, 1980 tarihinde bir “açık kamusal alanlar” programı başlattı. Bu stratejinin başarısı sonrasında da, aynı programı büyük ölçekli projeler üzerinden gerçekleştirmeyi hedefledi. İlk hedef, yıllarca kent içinde boş kalmış eski fabrika yapıları ve arazilerini spor ve rekreasyon alanlarına çevirmek oldu. Olimpiyat ev sahipliği fikri de bu gelişmeler üzerine filizlendi. 1986’da Olimpiyat adaylığı kabul edilen Barselona, “yeni mer- Resim 5. Barselona 1992 Olimpiyatları’nda Kullanılan Olimpik Tesis Bölgeleri ve Kent Makroformu Kaynak: Roberts (1998) 20 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Resim 6. Sidney’deki Olimpiyat Parkı Alanı Homebush Koyu İçin Yapılan 1995 Tarihli Master Plan Kaynak: Sydney Olympic Park Authority (2002) DOSYA adlandırılan alanda devasa bir Olimpiyat Parkı inşa edildi (Resim 6). Böylece, dağınık değil yoğunlaştırılmış bir Olimpiyat kurgusu benimsendi. Olimpiyat-sonrası kullanım5 vurgusunun çok yapılmasına rağmen, atıl kalmış tesisler ve bakım-onarım masrafı çok olan yapılar ortaya çıktı. tır. Elbette her kentin sosyo-kültürel, ekonomik ve mekânsal bağlamı birbirinden farklıdır fakat yaşanılmış deneyimlerden dersler çıkarmak da önemlidir. KAYNAKLAR Altyapı yatırımları fazlası probleminin ilk belirdiği kent Sidney olsa da, Atina’da bu durum fazlasıyla gün yüzüne çıktı. Organizasyonun ölçeği büyüdükçe, yarışan kentlerin de sayısı arttıkça, kentler daha fazla harcama ve yatırım yapmaya, daha pahalı ve gösterişli mimari tasarımlar üretmeye başladılar. Atina aslında Olimpiyatların 100. yıldönümü olan 1996 Oyunları’na ev sahipliği yapmak istiyordu. Bu adaylık gerçekleşmeyince, 2004 Oyunları için seçildi. Atina, harcamaların büyük bir kısmını eksik spor tesislerini tamamlamakta kullanırken, iki yeni metro hattı, bir yeni raylı sistem hattı, bir büyük ölçekli otoyol projesi ve kent içi arkeolojik alanların entegrasyonu projelerini gerçekleştirdi. Fakat özellikle spor tesislerinin ve de Olimpiyat parklarının sonraki kullanımları oldukça zayıf kaldığından ve de geçici yapı neredeyse hiç yapılmayıp Yunan kültüründe çok tutulmayan sporlar için dahi kalıcı tesisler inşa edildiğinden, çok ciddi bir altyapı fazlası problemiyle karşı karşıya kalındı. Son düzenlenen 2008 Pekin ve 2012 Londra Olimpiyatları’nı bu makale çerçevesinden değerlendirmek için henüz erkendir. Pekin, kuş yuvası diye adlandırılan stadyumu ve Olimpik yeşil denen kompleksiyle ön plana çıkmış, Londra da “çöküntü alanı olmuş alanların dönüşümü” temalı bir Olimpiyat projesi hayata geçirmiştir. Stadyum, yüzme havuzu gibi yapılar dışındaki hemen tüm tesisler de geçici yapı grubunda inşa edilmiş, Olimpiyat sonrası dönemde yıkılması planlanmaktadır.6 Hatta yıkımdan sonra oluşacak yapısal parçaların bir kısmının da bir sonraki ev sahibi Rio de Janeiro’ya gönderilmesi söz konusudur. Hem Pekin’de, hem Londra’da, kentin az gelişmiş dolayısıyla arsa fiyatlarının da düşük olduğu araziler değerlendirilmiş ve bu bölgelerde yeni yaşam alanları kurgulanmıştır. Sonuç yerine… Dev etkinlikler, kısa sürmelerine rağmen kent ve kentli için etkisi uzun organizasyonlardır. Olimpiyat Oyunları, bugün için kentlerin organize edebileceği en büyük “dev etkinlik” tir. Sadece seçilmiş Olimpiyat kenti değil, aynı zamanda bunun için yarışan aday kentler de büyük çaplı bir fiziksel altyapı inşası işine girişmektedirler. Bu noktada aslında önemli olan şey, kısa süren organizasyon sonrasında bu altyapının ne şekilde ve hangi koşullarda kent yaşamına geri dönüşümünün sağlanacağıdır. Sadece Olimpiyat odaklı bir adaylık veya ev sahipliği hazırlığı, bu organizasyon sonrasında boş ve atıl kalmış tesisler, kapasite altı çalışan raylı sistem hatları demek olabilir. Bunu önlemek için de, yukarıda bahsettiğimiz Olimpiyat kentlerinin yaşadığı deneyimlerden ve yarattıkları çözüm veya problemlerden ders almak yararlı olacak- 1. COOB’92, “The Challenge: From the idea to the nomination, Official Report of the Games of the XXV Olympiad Barcelona 1992, Volume I”, 1992. 2. Erten, S., “Spatial Analysis of Mega-Event Hosting: Olympic Host and Olympic Bid Cities [Dev Etkinliklere Ev Sahipliği Yapmanın Mekânsal Analizi: Olimpiyat Kentleri Ve Olimpiyatlara Aday Kentler]”, Doktora Tezi, ODTÜ, 2008. 3. http://www.worldstadiums.com 4. Munoz, F., Historic Evolution and Urban Planning Typology of Olympic Village, “Olympic Villages: A Hundred Years of Urban Planning and Shared Experiences”, International Symposium on Olympic Villages, ed. B. Kidd, IOC, Lousanne, 1997. 5. Organisationskomitee für Die XI. Olimpiade Berlin (1936) The Xth Olympic Games Berlin, 1936. 6. Sydney Olympic Park Authority (2002) Sydney Olympic Park Post Olympic Master Plan, January 2002. 7. Tzachrista, V., “The First Modern Olympic Games”, Archives and the History of the Hellenic Olympic Committee, ed. C.Koulouri, International Olympic Academy, Athens, 2002a. 8. Tzachrista, V., “The Velodrome”, Archives and the History of the Hellenic Olympic Committee, ed. C.Koulouri, International Olympic Academy, Athens, 2002b. 9. The Netherlands Olympic Committee, “The IXth Olympiad AmsterdamOfficial Report”, 1928. 10. The Organizing Committee for the Games of the XVIII Olympiad, “Games of the XVIII Olympiad Tokyo”, 1964. NOTLAR 1. Bu yazı, yazarın 2008 yılında ODTÜ’de Prof. Dr. İlhan Tekeli danışmanlığında hazırladığı “Dev Etkinliklere Ev Sahipliği Yapmanın Mekânsal Analizi: Olimpiyat Kentleri ve Olimpiyatlara Aday Kentler” isimli doktora tezinden üretilmiştir. 2. Akademik yazında “mega-event” olarak geçen kavram için yazarın önerdiği Türkçe karşılıktır. 3. White elephant. 4. Olympic legacy. 5. Post-Olympic use için önerilen Türkçe karşılık. 6. Bu noktada, sayın Başbakanın 2012 Londra Olimpiyatları sırasında dile getirdiği “Burada müsabakalar demontabıl salonlarda yapılıyor. Biz bunu demontabıl salonlarda yapmayacağız. Her şeyiyle mükellef salonlarda yapacağız” açıklaması da talihsiz bir açıklamadır. Çünkü Londra Oyunları’nda kapanış töreninden sonra birçok tesisin sökülmesi ve sökülen parçaların başka inşaatlarda kullanılmak üzere geri dönüştürülmesi planlanmış, bu yönüyle de sürdürülebilirlik ve yeşil kentleşme adına örnek bir tutum sergilemiştir. Dolayısıyla geçici yapı inşa etmenin geri kalmışlıkla değil tersine ileri teknoloji ve yeni nesil yeşil ekonomilerle ilişkisi vardır. İnşaat sektörünün baskın ekonomik faaliyet alanı olduğu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, kalıcı yapı ısrarı sonucu fiziksel altyapı yatırımı fazlası oluşma ihtimali de doğal olarak çok yüksek seyredebilecektir. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 21 DOSYA Londra Olimpiyatları ve Mekânsal Adalet Şebnem YÜCEL Doç. Dr., İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Bölümü Resim 1. Olimpiyat Stadı arazisinin 2007’deki görünüşü (Foto: LOCOG*) Resim 2. Olimpiyat Parkı’nın havadan görünüşü, Nisan 2012 (Foto: LOCOG*) Ağırlıklı olarak göçmen nüfusun yaşadığı, terkedilmiş ve kirlenmiş endüstriyel alanlardan oluşan Doğu Londra’nın Olimpiyatlara ev sahipliği yapacağı 30 sene önce dillendirilse muhtemelen pek çok kişi inanmazdı. Londra’nın değil tüm İngiltere’nin en fakir bölgelerinden olan Hackney ve Newham’ı da içinde barındıran, Dickens romanlarından tanışık olduğumuz bir yer aslında burası. Bu yazıda Londra’nın Olimpiyat evsahipliğine yükselmesinde önemli rolü olduğu düşünülen Thames Gateway Projesi üzerinden Londra’nın doğu kıyısının dönüşümüne ve burada yaşamakta olan insanların mekânsal hakları uğruna verdikleri mücadele ve kazanımlara kısaca bakacağız. Valley’nin olimpiyat alanı seçilmesinde önemli rol oynarlar. 2003 yılında Olimpik Master Planı hazırlamak üzere spor tesisleri projeleriyle dünyada isim yapmış olan HOK ile or taklık kuran EDAW (daha sonra AECOM olarak ismi değişir) seçilir. 3 EDAW HOK or taklığının hazırladığı master plan ile Londra kenti Olimpiyat başvuru paketini oluşturmaktadır. Bu ev sahipliği Lower Lea Valley’ye ciddi yatırımlar yapılacağının garantisidir. Peki orada hali hazırda yaşamakta olanlara ne olacaktır? Onlar bu durumdan nasıl etkilenecektir? Thames Gateway Projesi İngiltere’nin en geniş ekonomik gelişme programı ve Avrupa’nın en büyük kentsel dönüşüm projesi olarak ortaya çıkar. Amaç, büyümesi kaçınılmaz olan Londra kentine yeni alanlar oluşturmak, ekonomik olarak geride kalmış olan Doğu Londra’nın gelişimine katkı sağlamak, terkedilmiş endüstriyel alanları sağlıklılaştırmak ve sürdürülebilir bir kent gelişimi sağlamaktır. Thames Nehri boyunca yaklaşık 70 kilometre uzunluğunda ve 32 kilometre genişliğindeki bir alana konut, iş alanları, ulaşım hatları ve bağlantı noktaları inşa etmeyi planlayan bu proje, ilk olarak 1980’lerde konuşulmaya başlanır. 1990’lara gelindiğinde Thames Nehri boyunca uzanan bu alan Londra için gelişim koridoru olarak tanımlanır (East Thames Corridor) ve 2003 yılında Thames Gateway Projesi adını alır.1 Bu proje sonucunda dönüştürülecek alanın metrekaresi ve inşa edilecek bina sayısı hakkında farklı rakamlar olsa da, projenin büyüklüğünü vermesi açısından “Los Angeles yoğunluğunda, Berlin nüfusunda ve Barselona’nın dokuz katı”2 bir şehirleşme tanımladığını söyleyebiliriz. 2012 Olimpiyatları için Londra’nın adaylık başvurusu hazırlanırken, zamanın belediye başkanı Ken Livingstone ve kendisinin mimarlık ve şehircilik baş danışmanı mimar Richard Rogers, Londra’nın doğusundaki Lower Lea 22 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Doğu Londralıların Talepleri Londra’nın Olimpiyat ev sahipliği adaylığı ve Olimpiyat Köyü’nün Doğu Londra’da, Lower Lea Valley’de kurulmasının planlandığının açıklanmasıyla birlikte, burada yaşayanlar kendilerine “adil ve dürüst” davranılması için harekete geçerler. Doğu Londra Ahalisi Organizasyonu diye çevirebileceğimiz TELCO (The East London Communities Organisation), 2004 yılında London Citizens isimli sivil toplum örgütünün alt kolu olarak harekete geçer. Temmuz 2004’te Londra Olimpiyat Hazırlama Komitesi’ne bir video-mektup gönderen grup, Olimpiyat oyunlarını desteklediklerini, fakat sokaklarına, mahallelerine ve iş yerlerine yapılacak böyle ciddi bir müdahalenin, özellikle uzun vadede kabul edilebilir olduğu konusunda ikna edilmeleri gerektiğini bildirirler.4 Grubun istekleri açıktır. Bu isteklerin başında yapılacak yeni inşaat işlerinin %30’unun yerel çalışanlara gitmesi gerektiği, yeni işler için yapılacak asgari ücret ödemelerinin geçim ücreti olarak yeniden düzenlenmesi ve bu bölgede yaşayanların burada gerçekleştirilecek inşaat projelerinde kalifiye işçi olarak görev alabilmelerini sağlamak için bir yapı ve inşaat işleri akademisi kurulması yer alır. Grup ayrıca konut yapımına ayrılan arazinin %60’ının burada yaşayanların satın alabileceği uygun fiyatlı konutlar olarak planlanmasını ve müteahitlerden gelecek paranın yerel sağlık ve eğitim giderlerine yönlendirilmesini talep eder. Böyle bir düzenleme DOSYA Resim 3. Olimpik Stad inşaatı, Aralık 2009 (Foto: LOCOG*) sayesinde Londra’nın Olimpiyat evsahipliği şansının ar tacağının altını çizen grup, isteklerinin reddedilmesi halinde Uluslararası Olimpiyat Komitesine (International Olympic Committee, IOC) gideceklerini açıklarlar. Bu isteklere kısa sürede ilk yanıt Londra Gelişme Ajansı’ndan (London Development Agency) gelir. Ajans, yerel nüfusun Olimpiyatlardan fayda sağlamasının kendileri için çok önemli olduğunun altını çizerek, bu faydanın sadece oyunlar öncesi ve sırasında değil, Olimpiyatlar sonrasında da devam etmesini hedeflediklerini belir tirler. Olimpik Park’ın oyunlar sonrası dönüştürülerek yeni konut ve iş alanlarıyla, kamusal alanlar oluşturacak şekilde tasarlanacağını, yapılacak 9.000 konuttan %50’sinin uygun fiyatlı konutlar olmasını hedeflediklerini ve Doğu Londra’da bir yapı ve inşaat işleri akademisinin kurulması için fizibilite çalışmalarına başladıklarını da ekler.5 London Citizens ve Olimpiyat Komitesi arasında görüşmeler başlar ve 2004 yılı Kasım ayında Londra Belediye Başkanlığı’ndan London Citizens’a gönderilen ve Belediye Başkanı Ken Livingstone, 2012 Londra Olimpiyat Komitesi Başkanı Sebastian Coe ve Londra Gelişme Ajansı başkanı John Biggs tarafından imzalanan bir mektupla, TELCO (London Citizens) tarafından sunulan şar tların kabul edildiği resmi olarak bildirilir.6 Bu kabul sonucunda “halkın etik güvenceleri” adı verilen yukarıdaki istekler/kararlar Londra’nın olimpiyat adaylığı başvuru paketinde resmi olarak yerini alır. Londra’nın Olimpiyatlara ev sahipliği yapacağı 2005 yılı Temmuz ayında açıklanır. TELCO ve London Citizens, Olimpiyat Organizasyon Komitesi ve Londra Belediye Başkanlığı ile görüşmelerine devam eder.7 2009 yılına gelindiğinde verilen sözler çerçevesinde 2 adet yapı ve inşaat işleri akademisi açılmıştır. Bunu, 2 yeni okulun ve 1 sağlık merkezinin alanda kurulması takip eder. 2011 yılına gelindiğinde Olimpiyat Parkı’nın inşası tamamlanmış ve tesisler Organizasyon Komitesi’ne zamanlama sistemleri gibi teknik donanımın kurulması ve ince işler için teslim edilmiştir. London Citizens Sebastian Coe ile yeniden toplanılarak geçim ücret ödemelerinin sadece inşaat aşamasındaki işleri değil, Olimpiyatlar süresince işe alınacak 40.000 kişinin kontratını da kapsaması konusunda anlaşmaya varılır.8 Bu sırada olimpiyatlar süresince çalışacak kişilerin bulunması için görevlendirilen özel sektörden firmalar, bu kişileri bulmakta zorlanırken TELCO ve London Citizens bu açığın kapatılmasında önemli rol oynarlar. Olimpiyatlar Sonrası 2012 Londra Olimpiyatları’nın planlanmasında oyunlar için geliştirilecek alanın sonrasında nasıl kullanılacağı ve dönüştürüleceği önemli bir yer tutar. Özellikle oyunlar sırasında gerekli olan büyük tesislerin sonrasında boş ve kullanışsız binalar olarak kalmaması için kalıcı tesisler, küçültülecek olanlar ve geçici tesisler kategorileri oluşturulur. Bu ayrım da halkın ihtiyaçlarının belirlenmesi üzerinden yapılır. Gerekli olan bütün yıkım ve transformasyon işlerinde, geri dönüştürülebilirliğin en üst seviyede tutulması istenmiş ve tesislerin tasarımları da buna göre yapılmıştır. Örneğin Populous Architects (eski HOK Sports) tarafından yapılan Olimpik Stadın kapasitesinin oyunlar sırasındaki 80.000 kişiden, sonrasında 25.000 kişiye düşmesi öngörülmüş ve buna imkân sağlayacak şekilde tasarlanıp inşa edilmiştir. Zaha Hadid Architects tarafından tasarlanan Aquatic Centre da izleyici bölümlerinin %85’i azaltılabilecektir. Bunu sağlamak için, izleyici bölümlerinin büyük kısmının yer aldığı binanın iki tarafında yer alan kanatların oyunlar sonrasında sökülmesi ve buradan çıkan malzemelerin ya geri dönüştürülmesi, ya da yeniden kullanılması için (koltuklar gibi) başka yerlere nakledilmesi düşünülmüştür. Wilkinson Eyre Architects tarafından yapılan Basketbol Arenası ise tamamen sökülecek binalar arasında yer alır. Tamamen sökülebilecek şekilde inşa edilmiş olan bu binayı oluşturan elemanların üçte ikisi yeniden kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştır.9 Olimpik Park’ın yerleştiği alanın tamamını içeren dönüşüm planları da yapılmıştır. Bunlardan bir kısmı önceden açıklanır: Olimpiyatlar sonrasında LLDC (London Legacy Development Corporation)’nin Olimpik Master Plan çerçevesinde yeni konut ve ticari alanlar inşa edeceği, Olimpik Park’ın Kraliçe Elizabeth Olimpik Parkı’na (Queen Elizabeth Olympic Park) dönüştürüleceği ve bu parkın Avrupa’da son 150 senede inşa edilen en büyük park olacağı gibi. Bu planların yeni bölümünü de Londra Belediye Başkanı Boris Johnson 2012 Londra Olimpiyatları’nın sonuna yaklaşırken açıklar: Olimpiyatlar süresince ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 23 DOSYA Resim 4. Aquatics Centre, Ekim 2010 (Foto: LOCOG*) Resim 5. Basketbol Arenası, Haziran 2010 (Foto: LOCOG*) basın merkezi olarak kullanılan bina bir teknoloji, tasarım ve araştırma merkezine dönüştürülerek, burada 4.000’den fazla kişiye yeni iş imkânı oluşturulacaktır. Sporcuların yaşadığı Olimpiyat Köyü’nde bulunan konutlara ek olarak, 8.000 yeni konut inşa edilecek ve bunların bir bölümü (%35 olduğu söyleniyor) sosyal konut olacaktır. Kraliçe Elizabeth Olimpik Parkı da iki aşamada inşa edilecektir. Açıklamaya göre, birinci aşamayı Kuzey Parkı (North Park) oluşturacaktır ve bu park Olimpiyatların birinci yıldönümünde, 27 Temmuz 2013’te açılacaktır. Aynı açıklamaya göre ikinci aşamayı oluşturan Güney Meydanı’nın (South Plaza) ve burada yer alan Aquatic Merkezin ve Olimpik Stadın dönüştürülmesi projeleri 2014 baharında tamamlanacaktır. Bunlara ek olarak, gelecek 20 yılda beş yeni mahallenin kurulması da planlar arasındadır. NOTLAR 1. Bu isim (Thames Geçidi) hem Londra hem de kara Avrupa’sına giriş niteliği taşıyan bir alanı ele alması nedeniyle verilmiştir. 2. “2004-2008 Thames Gateway,” www.chora.org/?p=60. Erişim tarihi: 30.07.2012. 3. Thames Gateway projesinde önemli bir rolü de olsa Master plan için Fosters & Associates, HOK International & EDAW, Terry Farrell & Partners, MBM Arquitectes ve Herzog & de Meuron ile yarışan Rogers’in ofisi projeyi alamaz. 4. BBC News, “East End sets out Olympic demands,” http://news.bbc.co.uk/ go/pr/fr//2/hi/uk_news/england/london/3874979.stm. Yayın tarihi: 08.07.2004. 5. BBC News, “East End sets out Olympic demands,” http://news.bbc.co.uk/ go/pr/fr//2/hi/uk_news/england/london/3874979.stm. Yayın tarihi: 08.07.2004. 6. London Citizens adına Paul Regan’a gönderilmiş 09.11.2004 tarihli mektup. http://www.citizensuk.org/wp-content/uploads/2011/02/2005_Pledge_LDA_ ODA_Mayor_office1.pdf. Erişim tarihi: 06.08.2012. 7. 2008 yılında Ken Livingston belediye başkanlığı seçimini kaybeder ve görevi Boris Johnson devralır. 8. Neil Jameson, “The Game Help Londoners.” http://www.nytimes.com/roomfordebate/2012/04/02/are-the-olympicsmore-trouble-than-theyre-wor th/how-the-2012-olympic-games-helplondoners. Yayın tarihi: 03.04.2012. Erişim tarihi: 23.08.2012. 9. Bu binanın dış kabuğunun 2016 oyunları için Rio’ya gönderilmesi söz konusu. Joann Gonchar, “Wave of the future.” İlk Basım: Haziran 2012, Architectural Record. Yeniden Basım: McGraw Hill Construction Continuing Education, http://continuingeducation.construction.com/article.php?L=5&C=905. Erişim tarihi: 10.08.2012. 10. International Herald Tribune’e göre bu konuda Liberal Demokrat parlamenter Simon Hughes’un yaptığı Policy Exchange’in önerisi sosyal konutların Londra’nın merkezinden dereceli olarak kaldırılmasına neden olacaktır. Bu durumun toplumumuz ve kültürümüze etkisi, geçmişimiz ne olursa olsun hepimizi daha fakir yapacağıdır” açıklaması tartışmaların uzun süre devam edeceğine işaret ediyor. Harvey Morris, “Europe’s Cities: Gentrification or Ghettoization?” International Herald Tribune, 21.08.2012. http://rendezvous.blogs.nytimes.com/2012/08/21/europes-citiesgentrification-or-ghettoization/?smid=tw-share. Erişim tarihi: 21.08.2012. Thames Gateway Projesi’nin ve onun parçası olan Olimpik Park’ın dönüşümünün Avrupa’yı etkisine alan ekonomik krizden nasıl etkileneceğini kestirmek güçtür. Ya da yapılan planların, verilen sözlerin yerine getirilip getirilemeyeceğini de. Geçtiğimiz günlerde International Herald Tribune Doğu Londra’daki kentsel dönüşüm projesinin bu bölgede yaşamakta olan insanların durumlarını iyileştirmek yerine, yeni bir soylulaştırma projesi olmanın ötesine geçemeyeceği tartışmalarına işaret etti. Muhafazakâr bir düşünce grubu olan Policy Exchange’in pahalı sosyal konutların daha ucuz sosyal konutlara fon sağlamak üzere satılması önerisine de yer veren gazete, fakir grupların şehrin dışına atılmasına sebep olacak bu öneriye hükümetin ılımlı baktığını bildirdi.10 Yeni başlayan bu tartışmalar ışığında Olimpiyat tesisleri sayesinde değeri artan Lower Lea Valley’de yapılan konutların ne kadarının burada dönüşüm öncesi yaşayanlara geri döneceği merak konusu. Son sekiz senede kazandıkları bütün başarılara rağmen Doğu Londra Ahalisinin mekânsal adalet davası hız kesmeden devam edeceğe benziyor. 24 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 * Bütün imajlar Londra Olimpiyat Komitesi websitesi, medya merkezinden temin edilmiştir (LOCOG). http://www.london2012.com/media-centre/photos-to-download/. DOSYA Vancouver Şehir Merkezi Çeperinde Olimpiyat Köyü ve Sürdürülebilirlik Hedefleri Üzerine Belgin TERİM ÇAVKA Dr., Post Doktora Araştırmacısı, British Columbia Üniversitesi, Sürdürülebilirlik Üzerine İnteraktif Araştırma Merkezi 2010 Kış Olimpiyatları Kanada’nın Vancouver kentinde, Şubat 2010 tarihinde yapıldı. VANOC (Vancouver Organizasyon Komitesi) tarafından üçüncü kez organize edilen ve 16 gün süren Olimpiyat Oyunları için, Vancouver kent merkezi ve Whistler Kayak Merkezi’nde iki ayrı Olimpiyat Köyü oluşturuldu (Vancouver Olimpik ve Paralimpik Köyü Güney Doğu False Creek1 alanında ve Whistler Olimpik ve Paralimpik Köyü manzaralı Cheakamus Vadisi’nde). [9,14] Bunun dışında oyunlar ve gösteriler için farklı olimpiyat ringleri ve sahaları da tasarlanıp inşa edildi. [9] Oyunlar sürecinde bahsedilen iki olimpiyat köyü arasında, GDFC’de misafir olan 2100 atlet ve görevlinin ve Whistler’da bulunan 2400 atlet ve görevlinin ulaşımı için, iki nokta arasında (yaklaşık 100 km) atletlerin sürekli ulaşımı sağlanmıştır. Brian James Barr’ın 5 Mayıs 2009 tarihli yazısında, Pekin ve Londra’nın, Olimpiyat Oyunları için hazırlanan sürdürülebilir yapılarla başlıklara oturduklarından ve Vancouver’ın da bu yaklaşımı LEED Gold etiketli yapılar ile sürdürme isteğinden bahsedilmiştir. [10] Oyunlardan sonra olimpik yerleşkelerin sürdürülebilirlik yaklaşımı çerçevesinde, yaşam köylerine dönüştürülmeleri için planlar yapılmış ve uygulanmıştır. [10] Kent merkezinde yer alan Güney Doğu False Creek Olimpiyat Köyü Projesi, hedeflenen diğer kentsel olimpiyat yerleşkelerinin sürdürülebilir kılınması için fikir oluşturabilmesi açısından ayrıntılı olarak bu yazıda incelenecektir. Olimpiyatlarla ilgili inşai faaliyetlerin planlamasına ve bütçelendirilmesine 2003 yılında başlandıysa da, Vancouver kent merkezinde Güney Doğu False Creek (GDFC) bölgesinin kentsel planlama hedeflerinin konması daha da önceki kent konseyi kararlarına dayanmaktadır. [2,3] 1991’de Vancouver Şehir Konseyi, sürdürülebilir bir toplum yaratma fikri ile False Creek bölgesinin güney kıyısında bir yerleşim alanı yaratarak bu bölgeyi ıslah etmeyi düşünmüştür. Fotoğrafta görmekte olduğunuz alan (Resim 1), Güney Doğu False Creek kıyısı olarak tanımlanmakta olan bir iç liman alanıdır.Yerleşim alanı olarak dönüştürülmek istenen bölge, daha önce liman tesislerinin bulunduğu, kömür, ahşap gibi sanayi ham maddelerinin işlenip depolandığı bir endüstri alanıdır. Zaman içinde sanayi farklı noktalara taşınarak, alan daha çok depolamada kullanılmıştır ve konut alanları ile çevrelenerek şehir merkezinin gözde sınır noktasında farklı bir kimlikte (brown field2) kalmıştır. Şehir konseyinin amacı, burayı zaman içinde dönüştürerek, kalan art alandan özel bir yeşil yerleşke alanı yaratmaktır.Yaşam alanının ana sürdürülebilirlik yaklaşımları özetlenmek istenirse: altyapının ileri dönük düşünüldüğü; yüksek performanslı yapılarla donatılmış; ulaşım erişebilirliği yüksek ve toplumsal birleştirici bir alan olması sıralanabilir. Böylece alan özelliklerinin değiştirildiği bölge örnek (model) bir yerleşke kimliğini özetleyecektir. Olimpiyat desteği ile hedeflenen planlama zaman içinde gerçekleştirilmiştir. Resim 1. GDFC Olimpiyat Köyü Alanı (Kaynak: Eagle Eye Flying Camera) Resim 2. GDFC Olimpiyat Köyü’ne Karşı Kıyıdan Bakış (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) Güney Doğu False Creek Olimpiyat Köyü Projesi (bknz Resim 2), Vancouver Hükümet desteği, üniversite ve özel sektör işbirliği altında tasarlanmıştır. 2005 mali raporu önerince, 250 milyon dolar bütçeli GDFC Olimpiyat Köyü Projesi, 9 blok (her blokta 6 ila12 çok katlı yapı) halinde tasarlanmıştır ve olimpiyat planlamasının en idealist adımı olarak kabul edilebilir. Yerel hükümet desteği olimpiyat için aktarılan paranın oldukça üzerindedir. [2] Alan kamulaştırılma bütçesi, altyapı desteği ve dönüştürülmesi için çevreye harcanan meblağ, daha önce endüstri alanı olan bölgenin ıslahı için kentin üstüne düşen sorumluluğu aldığını göstermektedir. Proje her tür aktivitenin bir arada yapıldığı ve dış aktivitelerle bezenmiş sokakların, araç trafiğinden arındığı bir ortam sunmayı hedeflemiştir. Tamamlandığında 10.000’in üzerinde kişiyi barındırması planlanan köy Amerika Yeşil Yapı Konseyi’nden3 LEED Gold (LEED Altın) sertifikası almayı hedeflemiştir. [11,13,14] Olimpiyat Köyü girişimcileri, kısa süreli barındıracağı kış sporu profesyonellerinin prestiji ile bu projeyi daha farklı pazarlamayı da düşünmüştür, buna ilişkin yaklaşım ve eleştirilerle ilgili bilgi yazının son bölümünde okunabilir. GDFC projesinde alan kullanımı açısından “brownfield” olarak tanımlanan alanda, yaşam kalitesi yüksek sürdürülebilir ve karışık toplum guruplarının kullanımına açık bir çevre yaratmak ana amaçtır. Aile konut yerleşimini temel alan proje, bunu destekleyecek servisler ile deniz kenarındaki herkese ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 25 DOSYA Resim 3. GDFC Projesi Konsept Çizimi (City of Vancouver ODP Official Development Plans By-Law [5]) açık parklarla bütüncül bir toplum alanı yaratmaktadır. Yukarıdaki resimde alan kullanım stratejilerini görmek mümkündür (Resim 3). Alan Kullanım Stratejileri ve Tasarımcıları Alan, 3 bölüm halinde tasarlanmıştır. Bu konut alanları aralarında üç park alanını birbirine bağlanmaktadır ve projenin tam merkezinde projenin kalbini oluşturacak bir toplanma alanı ve iki toplum merkezi ile beslenmektedir (Resim 3). Alanda zemin kullanım alanı (kültürel ve toplum aktivite alanları dışında) 601.307 m2’yi aşmayacaktır. Halk katılımı ile tamamlanan son düzenlemede Resim 4’te görülen konut alan sınırlaması aşılmamıştır. Yani tüm alan tanımları tek tek önceden belirlenmiş ve koşullara son uygulamada uyulmuştur. Motorsuz su aletlerinin toplanabileceği depo alanını da barındıran toplum merkezi, 2790 m2 alanda inşa edilmiştir. İlkokul için 3700 m2 alan ve anaokulları için 2297 m2 kapalı ve 2244 m2 açık alan oluşturulmuştur. 2 adet 30 kişi kapasiteli okul sonrası bakım merkezi, 8 adet de 7 kişi kapasiteli aile için çocuk bakım merkezi, sosyal konut grubunun zemin katında yerleşmiştir. Bir de inanç merkezi (tüm farklı inanç grupları ve ruhsal inanç eğitimi için) aynı bölgede oluşturulmuştur. Park alanları için 10.46 hektar alan, 1A, 2A ve 3A alanında 10.28 hektarı, 3B alanında 0.18 hektarı olarak tanımlanmıştır (Resim 4-5). [5,6] Yaklaşık 1.300.000 m2’lik komplekste 16 yapının ve bir toplum merkezinin ilk etapta yapılması sağlanmıştır. Toplum merkezi4 (bknz Resim 10) LEED Platinum sertifikasını hedeflemektedir. Olimpik Köyün master planı HBBC Mimarlık (HBBH Architects’ Norm Hotson), VIA Mimarlık ve PWL Ortaklık grubu ile tasarlanmıştır. Yapılar daha çok orta ölçekli, çoğunlukla cam ve çelik malzeme ile yapılmıştır. Farklı bloklardaki yapı tasarımları Arthur Erickson, Merrick Mimarlık, GBL Mimari Grubu, Lawrence Doyle Young Wright Mimarları, Walter Francl Mimarlık ve Nick Milkovich Mimarlık tarafından farklı ellerden tasarlanmıştır. Tüm mimarlık ekipleri Vancouver’da yerleşik şirketlerden seçilmiştir. [12, 13] Resim 4-5. GDFC Zonlama ve Kat Yükseklik Haritaları (City of Vancouver ODP Official Development Plans By-Law [5]) Resim 6. a. b. c. GDFC (a) Siluet, (b) Gruplama ve (c) Kat Yükseklik Adaptasyon Kararları (City of Vancouver ODP Official Development Plans By-Law [5]) Proje Temel Kararları ile Sürdürülebilirlik Hedefleri Tasarımcılardan Nick Milkovich (2 adet seçkin ve belirgin su kenarı yapısının tasarımcısı) Olimpik Köyün karışık kullanım için tasarlanmış konut dokusu ve kamu alanları ile şehre ait güçlü bir söz söylediğini ve sürdürülebilir gelişimin / yapılanmanın liderliğini üstlendiğini söylemektedir. [12,13] Vancouver’ın baş plancılarından Scot Hein, 40 hektarlık proje alanının (yaklaşık 8 blok yerleşim) batıya doğru yönlenmesi ile günışığından ve doğal havalandırma stratejilerinden maksimum fayda sağlanabildiğini belirtmektedir. [12] Yağmur suyu toplama, kanalizasyon suyu iyileştirme sistemi ve yeşil çatılar gibi yeşil unsurlar dışında, iç mekânda kullanılacak olan malzemelerin de geri dönüştürülmüş sürdürülebilir malzemeden üretildiği ve düşük VOC5 özellikli malzemeler olduğu belirtilmiştir. [12] Yapıların tasarımında, tükettiği kadar enerji üretmesi de hedefler arasındadır. Kentsel Tasarım prensipleri, Vancouver şehri Güneydoğu False Creek Resmi Gelişim Planı (City of Vancouver, Southeast False Creek Official Development Plan) belgesinde 12 ana madde ile açıklanmaktadır. [5] 1. Oluşturulan yeni yerleşimin tasarımına bakıldığında, False Creek koyunun / havzasının imgesel fikrini güçlendirecek kademeli bir tasarım silueti oluşturmak. Bu nedenle su kenarında az katlı yapılar yerleşirken, birinci ve ikinci caddelerde yükselen kade- 26 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 DOSYA meli bir yapılanma kararı alınmıştır. Yüksek yapılar tüm halka açık parkları çevrelemeyi ve alana bakışı sonlandırmayı amaçlamaktadır (Resim 6 a). 2. GDFC tarihsel bağlamın izinde, üç yan yana topluluğun bir arada yaşayacağı üç bölüm önermektedir (Resim 6 b). 3. Ayrışan tüm alanların entegre edilmesi ise sokak dokusu, zemindeki alanların bütüncül tasarımı ve formsal olarak bütüncül tasarım yaklaşımı ile çözülmüştür. 4. Sokak hiyerarşik düzeni erişimi sağlamak için tasarlanmışsa da yoğun trafik dolaşımını caydırıcı yapıdadır. 5. Parklar ve halka açık alanların, yaya ve bisiklet dolaşım alanları ile yan yana ve iç içe kurgulanarak yaya ve bisiklet dostu bir yerleşim oluşturulması sağlanmıştır. (Resim 7 a - 7 b). 6. Toplu taşım trafiğinde ise GDFC ve çevresindeki diğer yerleşimlere servis sağlayacak nitelikte, toplumsal düğüm noktalarına ve ticari alanlara hizmet edecek bir ağ sunulmuştur. (Resim 7 c). 7. Canlı bir ticari odak olarak da, Manitoba yolu üzerinden 1. Cadde ile False Creek Caddesi’ne kadar tasarlanan alanda, Eski Tuz Ambarı (Salt) Binası ve çevresindeki zemin alanları ticari projenin kalbini oluşturması isteği ile hazırlanmış. Eski Tuz Ambarı ile kıyı arasında ise geniş bir meydan tasarlanmıştır (Resim 10 - 11). 8. Kıyı tasarım öğeleri ve kıyı alan kullanım kararları ile proje kamusal kıyı kullanımını arttırmayı hedeflemiştir (Resim 8). 9. Bir arada kümelenen kamusal alanların çoğu, insanları bir araya getiren toplum aktivite merkezlerini (komünite servisleri), park ve kıyı alanlarını tasarımın merkezine almaktadır (Resim 9). 10. Alandaki korunmaya değer yapılar, değer sırasına göre ve daha önce endüstriyel olarak kullanım tarihi dizgisine göre, koruma altına alınmış ve toplum kullanımı için dönüştürülmüştür (Resim 10). 11. Alan parselasyonu artarak çeşitlenen bir parsel düzeni sunmuştur ve araç park alanları da bu artan ölçeğe göre çeşitlilik göstermektedir. 12. GDFC yerleşimi hem yapı tasarımında, hem de açık alan tasarımında kapsamlı bir sürdürülebilirlik yaklaşımını yansıtmayı hedeflemiştir. [5] Yeşil Yapılar ile Sürdürülebilirlik Hedefleri Resim 7. a. b. c. GDFC (a) Yaya, Bisiklet Yolları, (b) Bisiklet Yolları ve (c) Araç ve Toplu Taşıma Bağlantı Yolları Kararları (City of Vancouver ODP Official Development Plans By-Law [5]) Yapı ölçeğinde minimum karşılanması beklenen kriterler ile ilgili, uluslararası yeşil yapı stratejisinde önerilen tüm enerji kriterlerine [3] uyulması sağlanmıştır. Sera gazlarından arınmış bir çevre yaratmak için yenilenebilir kaynaklara dayalı çalışan enerji etkin yapılar, birbiriyle ilişkili üç tasarım yaklaşımı ile özetlenebilir: 1. Etkin yapı kabuğu / kılıfı (envelope) gibi koruma stratejilerinin geliştirilmiş olması (yeşil çatı uygulamaları, yönlenme ve ilişkili yapı düzeni / konfigürasyonu, birim enerji ölçüm kriterlerinin sağlanması, kullanıcı kontrollü havalandırma imkânı ve gün ışığı kullanımı gibi temel özelliklerin bulunması) (Resim 12-13). 2. Sistem ana birimlerinin planlanması: ısı pompası, yeşil hidroelektrik, hidrolik tabliye ısıtma sistemleri, ısı toplama ve yoğun yapı kütlesi gibi. 3. Yatay yer-kaynak döngüsü gibi ısı kaynağı ve sistemi stratejileri, bölgesel ısıtma, hijyenik kanalizasyon ısı korunumu, atık sıcak su ısı korunumu, solar sıcak su ve pasif solar kazanımların da tasarıma katkı sağlaması [3,5,14]. Sürdürülebilir Su Toplama ve Kullanım Kararları Resim 8. GDFC Kıyı Tasarım Kararları (City of Vancouver ODP Official Development Plans By-Law [5]). Etkin su kullanımı temel tasarım ana kararlarından biridir. Yeşil yapı stratejisi ile uyarlanmış tüm su arıtma ve toplama sistemleri, şehir suyundan temiz su kullanımını minimum düzeye indirmeyi hedeflemiştir. Tüm su sistemleri, akıp giden yağmur suyunu en düşük ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 27 DOSYA Resim 9. GDFC Olimpik Köy Alanı (http://www.igreenspot.com/sustainable-winter-olympics-village-vancouver-2010/ [14]) Resim 10. Tarihi Tuz Ambarı Yapısı (Salt Building) ve GDFC Ana Meydanı (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) Resim 13. Olimpiyat Köyü İlk Etap Yapıları (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) Resim 14. GDFC Kıyı Peyzaj Dolgu Öğeleri (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) seviyede tutmayı hedefler. Toplanan su ile gerektiğinde sulama, etkin damlama sulama sistemleri ile gerçekleştirilmektedir. Böylelikle kurak dönemleri kolaylıkla atlatmak mümkün hale getirilmiştir. Tüm alan tasarımlarında, sulamanın toplanabilir su kaynaklarından sağlanması için projelendirmeler yapılmıştır. Alandaki su gereksinimi, yağmur suyu ve kullanıma uygun olmayan diğer su kaynağı alternatifleri pratik şekilde yönlendirildiğinde yüksek ölçüde çözümlenmektedir. Resim 11. GDFC Ana Meydanı ve Kıyı Toplum Merkezi -Community Center(Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) Tüm projede yağmur suyu, yeşil çatılar, eğimli platform ve kanallarla yönlendirilerek toplanabilmekte, bu su ile alandaki sulama ve peyzajın devamlılığı sağlanmaktadır. Ayrıca yönlenen suyun kompost yada biyofiltre özellikli bitki örtüsü ile buluşarak arıtılması ve ekolojik alana dağılması da fazla yağmur suyu ile baş etme yöntemlerindendir. [4,5,6] (Resim 16-17). Atık Dönüştürme Kararları Alanda yapılan tekrar düzenlemede (bölgelendirmede)6 çöp ayrıştırılması, toplanması, organik ya da dönüştürülebilir atıkların ve çöp atıklarının ayrı toplanması gibi sorunlar belli noktalarda kümelendirilen çöp istasyonları ile dağıtılmış ve organize şekilde servis yolları ile çözülmüştür. Alanda organik kompost işlemi ile peyzaj gereksinimleri de karşılanabilmektedir. Yapım sırasındaki atık ve yıkım artıklarının da %50’si alanda dolgu malzemesi olarak kullanılarak değerlendirilmiştir. [3,4,5,6,7] Peyzaj Tasarım Kararları Resim 12. Olimpiyat Köyü Son Etap Yapıları (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) 28 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Peyzaj tasarımında halkın7 erişimine açık tüm alanlar, alana özel peyzaj elemanları ile tasarlanmıştır. Peyzaj için kurak dönemlere dayanabilecek nitelikte minimum sulama gerektirecek, bulunduğu yerin iklim koşullarına uygun özel bitkiler seçilmiştir. Yenilebilir peyzaj ürünleri, DOSYA Resim 15. GDFC Kamuya Açık Büyük Park Düzenlemesi (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) Resim 16. GDFC Habitat ve Ekosistem Parkı Yarımadası (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) halk tarım alanları ve yeşil çatılar öne çıkan belli başlı özel peyzaj tasarım elemanlarıdır (Resim 15). GDFC de toplum merkezine ve ilkokul alanına yakın park alanında bir toplumsal sergileme bahçesi ve çiftçi pazarı bulunması amaçlanmıştır. Orta ve düşük katlı yapıların yeşil çatıları da yaşayanlar için tarım alanları (hobi bahçeleri) olarak planlanmıştır. Yapıların betonarme strüktürleri bu çatı yüküne göre projelendirilmiştir. [4,5,6] incelemek, yaşayan topluluğun ortama adaptasyonu ve yenilenerek gerektiğinde tekrar adapte olabilmesi gibi unsurlarla tüm bahsedilen yaklaşımlar günümüzde de sorgulanmaya devam edilmektedir. [4,5,6] Sürdürülebilir Habitat Kararları Habitat ve ekosistem açısından da biyolojik çeşitliliği arttıran ve parklar içindeki habitat koridorlarını desteleyen tasarım yaklaşımları kullanılmıştır (Resim 16 - 17). Rekreasyon alanlarında ekolojik gereksinimleri tasarıma entegre etmeye özellikle dikkat edilmiştir. Yerel bitkiler ve yerel kolay ulaşılabilir peyzaj elemanları kullanılarak, böcek ve hayvanların faydalanabileceği doğal bir habitat oluşturulmuştur. [4,5,6] Ekolojik ve Toplumsal Sürdürülebilirlik Hedefleri Sürdürülebilirlik hedefleri, kentsel planlama dışında da ele alınmak istenmektedir. Bu çerçevede, ekosistem ve sürdürülebilirlik adına daha önce endüstriyel özellikteki alanın farklı kullanım alanlarına dönüştürülerek yerel ve bölgesel ekosistemlerin korunması ve işletilmesi arzulanmaktadır (Resim 17). Kaynakları koruma, atıkları azaltma, şu anki ve gelecekteki jenerasyonların ihtiyaçlarını karşılamayı sağlayacaktır. Ekonomik varoluş ve canlılık ise alanda iş potansiyeli yaratmak ve toplumca üretilen yaşam bilgisinin aktarılabilmesi ve devamlılık nedeniyle önemsenmektedir. Tasarımdaki öncelikler: sosyal ve çevresel hedeflerin her şeyden önce belirlenmesi ve hedeflerin ekonomik olarak hayata geçirilebilecek şekilde projelendirme çalışmalarının başlatılmasıdır. Böylece sürdürülebilirlik fiziksel çevre ile sınırlı kalmamıştır. Kültürel hareketlilik ve çeşitliliği bu tarihi çevrede yaratabilmek için yapılanlar arasında, yaşanılası doğal ve sosyal alanlar oluşturarak yürünebilir, güvenli ve yeşil bir ortamda yaşayanların ve ziyaretçilerin kendilerini daha iyi hissetmesini sağlamak ve farklı gelir gruplarından insanları sosyal ve fiziksel altyapı ile bir araya getirebilmek gibi unsurlar sayılabilir. Ayrıca karar aşamasında kamu katılımı ve yerleşim sonrası çalışmalarla da tasarım kararlarının güvenilirliğini Alanda Sosyal Sürdürülebilirlik Adına Alınan Kararlar Sosyal sürdürülebilirlik adına ise eşitlikçi, güvenli ve tüm kararlarda toplumu içine alan, karar mekanizmasına dahil eden sosyal demokrasi or tamı yaratılmak istenmiştir. Temel sosyal toplum ihtiyaçlarının karşılanması adına: 1A, 2A ve 3A bölgesinde %20 ila %33 arasında düşük gelirlilere sosyal konut8, %33 oranında or ta gelir düzeyine hitap edecek konut önerilmektedir. Hükümet destekli sosyal program %35 1A, 2A, 3A ve 3B alanında ve %25 1B, 2B ve 3C alanında sosyal konut karışımını getirir ve tek gelir grubundan yerleşimi reddederek sosyal sürdürülebilirliği destekler (Resim 4). Yaşlı ve özürlüler için özel bir sosyal konut programı oluşturulmamışsa da amaçlar arasında sosyal konut grubunun tüm yaş ve toplum gruplarına hitap etmesi hedeflenmiştir. 1B, 2A, 2B ve 3C alanlarındaki ofis alanları sağlık birimleri ve aile hekimliği klinik ağlarına imkân vermektedir. Çiftçi marketlerden kaliteli gıda imkânı sağlanırken, açık cadde ve çevre dokusuyla güvenli bir sosyal çevre de sunulmuştur. Kaliteli ve ekonomik çocuk bakımı da 1A, 2A ve 3A bölgelerinde iki ve 1B, 2B ve 3C bölgesinde bir adet olmak üzere oluşturulmuştur. Toplamda GDFC alanında beş adet çocuk bakım alanı hedeflenmiştir. Okul dışı aktiviteler için toplum merkezi, okul, aile ve çocuk bakım alanları önerilmektedir. Toplum merkezi, çocuk bakım alanları ve ticari alanların bir kısmının bu bölgede yaşayan bir gurup için iş imkânı yaratacağı öngörülmüştür. Bu sayede ekonomik sürdürülebilirlik sosyal sürdürülebilirliğe paralel olarak geliştirilebilir. [1,5,6,7] Yaşam boyu öğrenme temel hedef olarak konmuştur ve bu nedenle çocuk eğitimi uygulamalı park ve bahçe aktiviteleri ile gelecekte daha çevre duyarlı ve sürekli öğrenmeye açık toplum oluşumuna katkıda bulunacaktır. Rekreasyon alanları9 da bu düzenin önemli birleşeni olmaktadır. [1,5] Toplumsal bir kimlik de öneren alan, bu kimliği alana has özellikler ve tarihi yapıların toplum merkezi olarak kullanılması gibi öğelerle güçlendirmeye çalışmaktadır. Bir idareci tavsiye grubu önderliğinde, komşuluk topluluğu oluşturularak kamu katkısı ve eğitime katılım ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 29 DOSYA sağlanmıştır. Tüm açık aktiviteler, fiziksel ve sosyal donatılar alanda sosyal etkileşimi ve çeşitliliği getirmektedir. Park vakfı ile toplum merkezi birliği, ebeveyn tavsiye komitesi, aidat konseyi, kooperatif birlikleri ve çocuk bakım merkezi birlikleri toplum hissini besleyici önemli toplum ağları ve organizasyonları oluşturmayı hedefler. Toplum şirketleşmesi gibi önermelerle ekonomik sürdürülebilirlikte desteklenmek istenir. Ekolojik ekonomi, düşük gelirlilere iş imkânı ve kendi ekonomisini yaratan çevre kavramının özeti olabilir. [1,5] GDFC projesinde kişilerin sorumluluk aldığı ve aktif şekilde çalıştığı, birlikçi bir toplum modeli hayal çizgisini geçip gerçeğe yaklaşmaktadır. Olimpiyat Köyü ile İlgili Eleştiriler Belir tilen özel kararlara rağmen, su kenarında bulunan 200 birimlik yerin yerel girişimci emlakçı Millenium gruba verilerek pazarlanması ve en ucuz birimin dahi yüksek fiyatlardan satışa başlanması, maddi kaygıları da (rant) sorgulatacak niteliktedir. En güzel manzara alan birimlerin birkaç milyon dolarla alıcı bulması, bu projenin özellikli şekilde de fiyatlandırıldığını gözler önüne sermektedir. Düşük ve or ta gelirlilere de konut ayrılan alanda ilk etapta toplam 737 özel konut satışa sunulmuştur. False Creek bölgesi “brownfield” olarak nitelendirilen bir yerken bu denli yüksek rant alanına -Olimpiyatlar da bahane edilerek- dönüştürülmesi yoruma açık bir projelendirme yaklaşımı olarak farklı kanallardan eleştiri de almıştır. [8,12] Güney Doğu False Creek, şehrin okyanus kenarında en son boş kalan arsaya inşa edilmesi nedeniyle, son su kenarı projesi olarak etiketlenmiş, yeşil yapı kriterleri ve sunduğu üstün yaşam alanı imkânları ile yüksek fiyatlara pazarlanmıştır. Pazarlama ve bütçelendirme dikkatle düşünülmüştür. Tıpkı diğer tüm kent alanları gibi belediye ve hükümet yönetimi tarafından önceden planlanmış ve -bu noktada Türkiye’den farklı olarak- kararlar aynen uygulanmıştır. Bu son su kenarı yapı gurubunun, sadece su kenarı manzarası pazarlamasındansa, sürdürülebilir bir çevre (her anlamda sosyal, fiziksel ve yaşam zinciri) oluşturma amacına da hizmeti hedeflenmiştir. Böylece, amaç sadece rant sağlama değil, farklı gelir guruplarından birçok farklı etnik kökenden gelen insanın, aynı toplumda yaşatıldığı örnek bir yaşam çevresi oluşturmak olmuştur. [2,3,7,8] Ancak, pazarlamanın büyük bir kısmını yürüten Millenium Grup tarafından verilmiş olan bir röportajda: satışlarda yeşil çevre ve sürdürülebilir tasarım yaklaşımlarının zengin kullanıcıyı pek de ilgilendirmediğini belirtilmiştir. [8] Yani prestij, üst gelir grubu için sürdürülebilir bir çevrede yaşamaktan daha çok önem kazanmış bu yoruma göre. Yine de kent konseyi kararlı biçimde sürdürülebilir toplum için adımlar atmaya çalışmış ve belirlenen hedeflere de çoğu anlamda ulaşılmıştır. Kişisel olarak incelediğimde, alanda istenen birçok hedefe günümüzde ulaşıldığı, fakat hâlâ bazı eksiklerin de (özellikle yapı özelinde) giderilmeye çalışıldığı görülmektedir. Yapıların en pahalı pazarlanan su kıyısı son etap birimlerinden halen satışı süren birimler olduğu görülmüştür. Bazı lüks daireler ise satılmalarına rağmen, prestij için alınmış olmaları nedeniyle sahipleri tarafından kullanılmayan birimlerdir. Belli iç tasarım unsurları tamamlanmadan bekletilen bu daireler dışında, 30 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Resim 17. GDFC Habitat ve Ekosistem Yaklaşımları (Kişisel Arşiv, Ağustos 2012) dış alanlar kamu ve yerleşen diğer sakinler tarafından aktif biçimde kullanılmaktadır. Bu son tabloya baktığımızda; Atina ve Barselona gibi birçok ev sahibi şehir Olimpiyat Oyunları için tasarlanmış boş tesislerle ünlenmişken, Atletler Köyü Vancouver’ın “Olimpik Lanet” ten çekinmesine yer bırakmayacak şekilde önceden planlandığı yadsınamaz. Oyunlardan önce 300 konut satışa çıkarılmış ve %90’ının da satıldığı belirtilmiştir. Yapılan eleştiriler benzer olimpiyat yaklaşımları ile kıyaslanınca önemsiz de bulunabilir. [10] En sürdürülebilir katkının alanın uzun dönem planlaması konusunda yapıldığını söyleyebilirim. Oyunlar biter bitmez Atletler Köyü karışık kullanım için, konut ve diğer gerekli ticari birimlere dönüştürülmüştür. Oyunlardan sonra neredeyse hiç tadilat gerekmeden birçok mekâna uyarlama yapıldığı da bilinmektedir. Zemin kattaki, atletler için düzenlenmiş spor birimleri restoran ve sağlık kliniği olarak düzenlenmiş, birimler oyunların ardından restoran ve alış-veriş birimlerine, atletlerin yaşam birimleri de özel konutlara dönüştürülmüş ve bu mekânlar aktif olarak günümüzde de halen bu şekilde kullanılmaya devam edilmektedir. [10] Farklı mimari ekipler tarafından tasarlanmış yapıların dil birliğinde belli noktalarda kopmalar da fark edilmektedir. Belirtmek isterim ki, eğer yapı kendi ihtiyaçlarını karşılıyor, kullanıcılarına çevre ile uyumlu rahat bir yaşam alanı sunuyorsa, dış görüntüsü ve bu bağlamdaki süreklilik Vancouver şehrinde göz ardı edilebiliyor (Resim 2-17). Şirketlerin farklı tasarım yaklaşımları, bu alanda dolaşırken rahat okunabilecek seviyededir ve her gurup kendi dış cephe yaklaşımını yansıtmakta özgür davranmıştır. Bu nedenle benim için bütüncül bir estetik yaklaşımdan bahsetmek güç olmaktadır. Gözü yoran bir estetik sorunda dikkat çekmektedir. GDFC Olimpiyat Köyü tüm sürdürülebilir yaklaşımları ile Vancouver şehrinin kalbinde, ziyaret etmek isteyen ya da bu çevrede vakit geçirmek isteyen herkese her an açık durumdadır. Herkes kendi gözüyle görüp yorumlayabilir ya da sadece alanın sunduğu çevreyi kendi deneyimi ile yaşayabilir. DOSYA KAYNAKLAR 1. Vaughan, T., “Collaborative Practice Towards Sustainability: The Southeast False Creek Experience”, Master of Urban Studies Thesis, Simon Fraser University, 2008. 2. Shaffer, M., Greer, A., Mauboules, C., “Olympic Costs & Benefits, A CostBenefit Analysis of the Proposed Vancouver 2010 Winter Olympic and Paralympic Games”, CPAC-BC, February 2003. 3. City Council, City of Vancouver Community Services, “City of Vancouver Development Policies and Guidelines”, “Southeast False Creek Green Building Strategies”, Adopted by City Council July 8, 2004: amended July 22, 2004. 4. Bayne, K., “Southeast False Creek Redevelopment Financial Plan and Strategy”, City of Vancouver Administrative Report (To Vancouver City Council from South East False Creek Steering Committee), February 1, 2005. 5. City of Vancouver, “Official Development Plan By-Laws”, South East False Creek Official Development Plan (ODP), April 2007. 6. Kuhlman, T., “Proposed Amendments to the Southeast False Creek official Development Plan, Area 3C”, City of Vancouver Policy Report, Development and Building (To Vancouver City Council from Director of Planning), July 22, 2008. 7. Smith, I.; Petri, R., “Sustainability Indicators, Targets, Stewardship and Monitoring for South East False Creek”, City of Vancouver Policy Report Building and Development (To Vancouver City Council from South East False Creek Steering Committee), February 1, 2005. 8. Macdonald, N., “B.C.’s Olympics of Realty”, Maclean’s, Rogers Publishing Limited, Toronto, Vol. 120: 136-37, Nov19 2007. 9. Littlefield, D., “Winter Olympic Buildings, Vancouver 2010”, Architectural Design, Special Issue: Exuberance: New Virtuosity in Contemporary Architecture, John Wiley and Sons, Volume 80, Issue 2: 114-117, March/April 2010. 10. Barr, B.J., “Vancouver’s Olympic Village Aims High on Sustainability Scale”, May 5, 2009, Correction appended August 27, 2009, Retrieved from http:// archrecord.construction.com/news/daily/archives/090505vancouver_sustainability.asp. 11. Basantani, M., “2010 Winter Olympics Villagein Vancouver Going Green”, October 7, 2008, Retrieved from http://www.igreenspot.com/sustainablewinter-olympics-village-vancouver-2010/. 12. Mah, C., “Architects Named for 2010 Acilities”, Journal of Commerce 95. CMD Group, Issue 1, Nov 29, 2004, Retrieved from http://search.proquest. com.ezproxy.library.ubc.ca/docview/213305481. 13. Planning Vancouver 2010 [vancouver 2010 olympic village], The Canadian Architect, 48(8), 9-9, August 2003, Retrieved from http://ezproxy.library.ubc.ca/ login?url=http://search.proquest.com/docview/213305481?accountid=14656 14. Sustainable Winter Olympics Village, Vancouver, 2010 [Green Design, Sustainable Development, Environmental News], Last visit to website; August 2012, Retrieved from http://www.igreenspot.com/sustainable-winterolympics-village-vancouver-2010/. NOTLAR 1. Güney Doğu False Creek alanı yazının devamında GDFC kısaltması ile aktarılacaktır. 2. Brown field: Sanayi nedeniyle kirlenmiş alan / toprak anlamında kullanılmaktadır. 3. U.S. Green Building Council. 4. “Salt Building” olarak tanımlanan bina daha önce tuz ambarıdır ve alanda renovasyona giren ilk binadır. Ayrıca projenin kalbini oluşturan bir noktadadır, önünde gözüken en büyük meydanla kıyı bandına bağlanır ve tüm toplumu kucaklar şekilde tasarıma bağlamsal katkı koymaktadır (Resim 3 - Resim 10). 5. VOC (Volatile Organic Compound): Çok küçük ölçekli, sağlığı tehdit edebilecek nitelikte, havada asılı partiküller. 6. Zoning. 7. Vancouver da açık alanlar kamuya açık düzenlenmektedir. Özel mülkiyette olan açık alanlar dahi güvenlik elemanları ile çevrelenmemiştir. Aydınlatma tasarımı, açık alan ve park düzenlemeleri de güvenli çevre hissine katkı sağlayan belli başlı tasarım öğeleridir ve güvenlik sorunları bu toplumda yaşanmamaktadır. 8. Vancouver da “Affordable Housing” olarak geçen konut politikası ile kent içinde serpiştirilmiş çeşitli konutlar ihtiyaç sahiplerine eşit şekilde sunulmaktadır. En lüks yerleşimin içinde / arasında bu tip konutlar görülebilir. 9. Açık alan düzenlemeleri, parklar, toplum merkezleri ve motorsuz tekne alanı gibi toplu ve kamuya açık aktivite alanlarını içermektedir. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 31 DOSYA EXPO’92 Organizasyonunun Sevilla Kentine Kazandırdıkları Esin İNCE KOMPİL1 - Mert KOMPİL2 Yüksek Şehir Plancı - 2 Yüksek Şehir Plancı, Doktor 1 EXPO gibi büyük ölçekli organizasyonların, kentlerin mekânsal ve ekonomik gelişimini hızlandırdığı, ulusal ve uluslararası alanlarda tanıtımına katkı yaparak, rekabet gücünü arttırdığı bir gerçektir. Günümüzde bu tür organizasyonlar, önemli bir kentsel gelişim stratejisi olarak değerlendirilmekte ve yerel yönetimler tarafından kentsel alandaki hedeflere ulaşmada etkin bir araç olarak görülmektedir. Genel anlamda organizasyonların başarısı, kısa ve uzun vadede kentin tanıtımına, ekonomisine ve yapılı çevresine yaptığı katkılar ile ölçülmektedir. Bu çalışmada, EXPO’92 organizasyonuna ev sahipliği yaparak şehircilik ve mimarlık alanlarında önemli kazanımlar elde eden, İspanya’nın Sevilla kenti ele alınmıştır. Iberya yarımadasının güneyinde, Endülüs Bölgesi’ne başkentlik eden Sevilla, renkli kültürü, zengin tarihi ve mimarisiyle İspanya’nın en güzel kentlerinden birisidir. Yılda iki milyona yakın ziyaretçiyi ağırlayan Sevilla, yedi yüz bini kent merkezinde olmak üzere, bir milyon iki yüz bine ulaşan nüfusuyla İspanya’nın en büyük dördüncü kentidir (Sevilla Global, 2012). Sevilla dünyada yaygın olarak bilinen İspanyol kültürünün de –fiesta, siesta, flamenko, tapas ve boğa güreşleri başta olmak üzere– gerçek anlamda temsil edildiği kentlerin başında gelmektedir. Kentin Roma dönemine kadar uzanan tarihi boyunca farklı kültürlerle harmanlanarak zenginleşen kentsel ve kültürel yapısı, bugün için geleneksel ile modernin dengeli ve uyum içinde varolabildiğini ortaya koymaktadır. Dört kilometre karenin üzerinde bir alana yayılmış, Avrupa’nın en geniş tarihi kent merkezlerinden birisi olan Sevilla tarihi kent Fotoğraf Grubu 1. Sevilla Tarihi Kent Merkezinden görünümler 32 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 merkezi, bu anlamda çok önemlidir. Günümüzde idari, ticari ve kültürel yaşantının ana merkezi olma özelliğinin yanı sıra, tarihi dokusu, sokakları ve simgesel yapılarıyla da, kenti ziyaret edenler için önemli bir çekim merkezidir. Aşağıda, Sevilla tarihi kent merkezini farklı açılardan gösteren fotoğraflara yer verilmiştir3. Tarihi kent merkezinde yer alan, İslâm ve Hıristiyan kültürlerinin ihtişamlı günlerini bugüne taşıyan görkemli mimari eserlerden, Sevilla Katedrali, Alcazar Sarayı ve Bahçeleri, ve içerisinde coğrafi keşiflere dair dünyadaki en kapsamlı arşivi barındıran Lonja Evi, Sevilla’nın en önemli simgesel yapılarıdır. Bu üç eser aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer almaktadır4. Yukarıdaki fotoğraflarda ise, kamusal alan olarak günlük yaşamda önemli bir yer tutan Sevilla kent merkezinden sokak ve meydan görünümleri yer almaktadır. Kentin daha modern ve yeni yüzünün temelleri ise büyük oranda 1992 yılında düzenlenen EXPO organizasyonu ile birlikte atılmıştır. Kentin, sahip olduğu değerlerinin dış dünyaya tanıtılması ve geleceğe dönük önemli yatırımların bir öznesi olabilmesi isteği, 1992 yılında EXPO organizasyonuna ev sahipliği yapmasını da beraberinde getirmiştir. EXPO’92 organizasyonuyla birlikte Sevilla pek çok modern, büyük yatırımla tanışmış ve birçok kentsel sorununu bu organizasyonla birlikte çözebilme şansını yakalamıştır. Daha geniş bir çerçe- DOSYA Fotoğraf Grubu 2. Üst sırada Sevilla Katedrali, alttaki sırada ise soldan sağa sırasıyla Alkazar Bahçelerinden iki, sonda ise Lonja Evi’nden bir görüntü yer almaktadır Fotoğraf Grubu 3. Üst sıra soldan sağa sırasıyla; “Av. de la Constitución”, “Plaza del Salvador”, “Calle de Velázquez” Alt sıra soldan sağa sırasıyla; “Calle Tetuán”, “Plaza Del Duque de la Victoria”, “Puerta de Jerez” vede, EXPO’92 organizasyonu, 1992 Barselona Olimpiyatları ile birlikte, Avrupa Birliği’nin yeni üyesi, Franco sonrası İspanya’nın kapılarını dünyaya açması olarak değerlendirilebileceği gibi, dönemin modernizasyon ve gelişmeci hükümet politikalarının bir parçası olarak, Endülüs bölgesinin kalkınmasına dönük hedeflerin hayata geçirilmesi olarak da görülmelidir. EXPO’92 organizasyonunun teması “the age of discovery” yani “keşifler çağı” olarak belirlenmiştir. Bunun nedeni, Sevilla’nın, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfettiği seferinin çıkış noktası olması ve 1992 yılının bu önemli keşfin beş yüzüncü yıl dönümüne denk geliyor olmasıdır. Temel motivasyonunu yerel tarihinden alan bu or- ganizasyonun hazırlıklarına, 1987 yılında İspanya Hükümeti’nin de büyük desteğiyle başlanmıştır (Amenerio, 2012). Dönemin hükümeti tarafından söz konusu organizasyon için ülkenin güneyine, Endülüs Bölgesine, toplamda sekiz buçuk avroluk bir yatırım yapılmış (Garcia del Junco ve diğerleri, 2008), bunun büyük bir bölümü Sevilla ve çevresinin ulaşım ve altyapı problemlerini çözmeye dönük kullanılmıştır : I) Güney otoyolu projesi, II) Havaalanının genişletilmesi projesi, III) İspanya’da bir ilk olan Madrid-Sevilla hızlı tren projesi ve IV) Büyük metropoliten bir park yaratma projesi bu yatırımların başlıcalarıdır. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 33 DOSYA Fotoğraf Grubu 4. Üst sıra soldan sağa;”Guadalquivir Nehri”, “ Torneo Caddesi “, aynı caddedeki bisiklet yolu. Alt sıra soldan sağa; “Alamillo Köprüsü ve Parkı”, Barqueta Köprüsü Organizasyonun yapıldığı Cartuja Adası’nı ayrıntılı olarak ele almadan önce, kent ve bölge için büyük önem arz eden bu projelerden kısaca bahsetmekte yarar vardır. 1992 EXPO organizasyonunun ulaşım alanında Sevilla’ya kazandırdığı en önemli unsurlardan biri hızlı tren hattıdır. Sevilla ve dolayısıyla Endülüs Bölgesi ile başkent Madrid arasındaki seyahat süresini iki buçuk saate indiren hızlı tren hattı (karayoluyla yaklaşık altı saat sürmektedir), aynı zamanda İspanya için de bir ilktir. Hızlı tren hattını ve normal tren bağlantılarını barındıran Santa Justa Tren İstasyonu Sevilla’lı yerel mimarlar Antonio Cruz Villalón ve Antonio Ortiz García tarafından projelendirilmiştir. Pek çok Avrupa kentinde olduğu gibi, bu yeni istasyonun kent merkezine kadar sokuluyor olması, kent içi ulaşım ağına da sıkıca entegre olmasını sağlamıştır. Ulaşım alanındaki ikinci önemli katkı ise, çağın gereksinimlerini karşılayamayacak durumda olan eski San Pablo havaalanının yenilenerek ve kapasitesinin dört katına çıkarılarak kent ile bağlantısının güçlendirilmesi olmuştur. San Pablo Havaalanı’nı yeniden tasarlayan mimar ise Rafael Moneo’dur. Diğer taraftan, söz konusu toplam bütçenin %10’luk bölümü kentin yeniden yapılanmasına harcanmış ve bu finansal destek ile adeta bir kentsel reform gerçekleştirilmiştir (Marmol, 2012). Zira bu hazırlık sürecinde tarihi kent merkezinde önemli restorasyon çalışmaları yapılmış, tarihi doku kısmen yenilenerek, binalara işlevsellik kazandırılmıştır. Restore edilen tarihi kent merkezi, nehrin yeniden ıslahı ve nehri ören köprü geçişleri, Sevilla kentini bambaşka bir yapıya kavuşturmuştur. Guadalquivir Nehri’nin iki yakası park ve yeşil alan olarak düzenlenmiş, bu düzenleme kente ve kent sakinlerine neredeyse kenti boydan boya geçen bir yaya aksı kazandırmıştır. Bu yeşil yaya aksı gerçek anlamda kamusal olarak kullanılmaya başlanmış; yayalardan ayrıştırılmış kesintisiz bisiklet yolları ve yer yer çocuk parklarıyla devam ederek kuzeyde yer alan Alamillo kentsel parkına bağlanmıştır. EXPO’92 organizasyonun 34 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 kente kazandırdığı Alamillo Kentsel Parkı, yaklaşık 50 hektarlık bir alana sahiptir ve Cartuja Adası’nın kuzeyinde yer almaktadır. Günümüzde kentin en önemli rekreasyon alanı olarak hizmet vermektedir. Ayrıca, nehrin üzerine dört yeni köprü inşa edilerek kent merkezi batıya, Cartuja Adası’na bağlanmıştır. Bu köprülerden en önemlileri, Alamillo Köprüsü mimar Santiago Calatrava; Barqueta köprüsü ise mimarlar Juan J. Arenas ve Marcos J. Pantalerón tarafından tasarlanmıştır. Aşağıdaki fotoğraflarda, nehrin iki yakasındaki yeşil alan ve cadde düzenlemelerinden örneklere ve sırasıyla bu iki köprüye ait fotoğraflara yer verilmiştir. Organizasyonun gerçekleştirildiği Cartuja Adası, Sevilla kent merkezinin batısından kıvrılarak geçen nehrin iki kolu arasında kalan bir alandır. Bu alanın seçilmesinde en önemli etken olarak, Cartuja Adası’nın, kent merkezine yakın bomboş bir alan olması gösterilebilir. Adanın 215 hektarlık kısmının EXPO alanı olarak ilan edilmesiyle birlikte burada büyük bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir (Garcia del Junco ve diğerleri, 2008). Aşağıda yer alan uydu görüntüsü, EXPO’92 alanı ile tarihi kent merkezinin konumlarını göstermektedir5. DOSYA Fotoğraf Grubu 5. Üst sıra soldan sağa; “Edificio EXPO ve Torre de Triana yapılarının konumu”, “Torre de Triana” Alt sıra soldan sağa; “Edificio EXPO”, “Denizcilik Pavyonu (Pabellón de la Navegación)” Fotoğraf Grubu 6. Cartuja Santa Maria Manastırı’ndan görünümler Cartuja Adası bugün işlevsel olarak altı bölgeye ayrılabilir: Cartuja Bilim ve Teknoloji Parkı (PCT Cartuja); yönetimsel binaların yer aldığı adanın güney kısmı; bir süreliğine Kristof Kolomb’un da ikâmet ettiği tarihi Cartuja Manastırı ve Çağdaş Sanatlar Müzesi; tema ve eğlence parkı Isla Magica (sihir adası); Üniversiteler bölgesi; ve Alamillo Kentsel Parkı. Önceleri Cartuja’93 adıyla anılan, Cartuja Bilim ve Teknoloji Parkı, bugün için EXPO’92 organizasyonun mirasını devralan, organizasyon henüz proje aşamasındayken çalışmalarına başlamış bir oluşumdur. Bu oluşum, EXPO’92 sonrasında alana yapılacak yatırımları değerlendir- mek, EXPO binalarını ve altyapısını mümkün mertebe kullanarak, bilim ve teknoloji alanında ihtisaslaşan bölgesel bir merkez oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Sonraki yıllarda yapılan ilave yatırımların da yardımıyla, ileri teknoloji ve hizmetler alanında ülke çapında bir merkez olan Cartuja Bilim ve Teknoloji Parkı, Sevilla’nın ekonomisi ve günlük yaşantısına da büyük bir dinamizm getirmiştir. Günümüzde, Car tuja Bilim ve Teknoloji Parkı’nda toplam ekonomik aktivitesi iki milyar avro’ya yaklaşan, çoğunluğu bilişim, mühendislik, telekomünikasyon, enerji ve çevre alanlarında ileri ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 35 DOSYA Şili Bioklimatik Küre Oditoryum Fas Macaristan Macaristan Siemens Yeni Zelanda Finlandiya Avrupa Topluluğu Kore Fotoğraf Grubu 7. Cartuja Bilim ve Teknoloji Parkı içerisinde yer alan EXPO yapılarından örnekler 36 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Avrupa Topluluğu Meksika DOSYA teknoloji faaliyetleri gerçekleştiren ulusal ve uluslararası 377 kuruluş yer almaktadır. Çalışanlarının %72’si yüksek okul ve üzeri eğitim derecesine sahip Car tuja Bilim ve Teknoloji Parkı’nda, toplam istihdam rakamı ise yaklaşık olarak on beş bindir (PCT Car tuja, 2011). Aşağıdaki fotoğraflarda, EXPO’92 organizasyonu sonrasında Car tuja Bilim ve Teknoloji Parkı içerisinde kalan yapıların en önemlilerinden, sırasıyla Edificio EXPO, Torre de Triana ve Pabellón de la Navegación (Denizcilik Pavyonu) yer almaktadır. EXPO alanının ve Sevilla’nın simge yapılarından birisi olan Denizcilik Pavyonu, Sevilla’lı mimar Guillermo Vázquez Consuegra tarafından tasarlanmıştır. Organizasyonun teması olan bilimsel keşif ve buluşların yanı sıra deniz teknolojisinde ilerlemelere adanmış bir mimari tasarıma sahip olan bu yapı, EXPO’92 boyunca en çok ziyaret edilen pavyonlardan birisi olmuştur. Yapı, günümüzde çeşitli kültürel aktivitelerin yanı sıra denizcilik müzesi olarak da faaliyet göstermektedir. Son olarak, Cartuja Adası’nda yer alan bir diğer önemli yapı Cartuja Santa Maria Manastırı’ndan bahsedilecek olursa; tarihi bin dörtyüzlü yıllara kadar uzanan manastır, on dokuzuncu yüzyılda seramik fabrikası olarak kullanıldıktan sonra, EXPO organizasyonu için restore edilmiş ve organizasyonun ana idari merkezi olarak kullanılmıştır. Bugün, içerisinde Endülüs Modern Sanatlar Müzesi’ni barındıran manastır, pek çok kültürel aktiviteye ve çeşitli müzik festivallerine de ev sahipliği yapmaktadır. Yukarıdaki fotoğraflarda, manastırdan iki görünüme yer verilmiştir. Özetle, EXPO alanı içerisinde inşa edilmiş pek çok yapı günümüzde farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Bugün, EXPO’92 sergileri için inşa edilen pavyon ve binaların yaklaşık %46’sı Cartuja Bilim ve Teknoloji Parkı tarafından kullanılmaktadır (Geniz, 2012). Bu yapıların kimisi araştırma merkezi, laboratuar, üniversite binası ve ofis olarak, kimisi ise müze, sergi ve gösteri salonu olarak kente hizmet etmektedir. Bugün Cartuja Bilim ve Teknoloji Parkı içerisinde yer alan yapılardan bir bölümüne fotoğraf grubu 7’de yer verilmiştir. Sonuç olarak, EXPO gibi büyük ölçekli organizasyonların kentlerin mekânsal ve ekonomik gelişimini hızlandırdığı, ulusal ve özellikle de uluslararası alanlarda tanıtımını yaparak rekabet gücünü arttırdığı bir gerçektir. Kentin kendi doğal gelişme süreci içinde uzun zaman alacak yatırımların, böylesi büyük ve planlı organizasyonlar ile bir anda kente yönelmesi, elbette ki çarpıcı değişim ve dönüşümleri beraberinde getirmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu tür organizasyonlar olumlu olduğu kadar olumsuz sonuçlar da doğurabilmektedir. Organizasyonun öncesi, kendisi ve sonrası olarak üç kısımda düşünülecek olursa, en önemli aşamanın organizasyon öncesindeki planlama ve hazırlık aşaması olduğu söylenebilir. Bu ilk aşamada alınan doğru kararlar, alanın yer seçimi ve organizasyon sonrası işlevselliği gibi, başarılı bir organizasyonun yanı sıra ev sahibi kent için kalıcı pek çok kazanımı da beraberinde getirmektedir. Günümüzde EXPO gibi mega organizasyonlar, kentin tüketime dayalı ekonomik gelişimini destekleyen, kentin imajının güçlendirilmesine ve rekabet gücünü arttırmasına olanak sağlayan bir tür kentsel gelişim stratejisi olarak değerlendirilmektedir (Andronovich ve diğerleri, 2001). Bu bağlamda Sevilla örneğini incelediğimizde, ilki 1929’da ve ikincisi 1992 yılında olmak üzere iki büyük organizasyon düzenlenmiş ve her ikisi de kentin gelişimine önemli katkılar sağlamışlardır. 1929’da düzenlenen ve sadece Latin Amerika ülkelerini kapsayan “Esposición Ibero-Americana”, Iberya-Amerika Fuarı, tarihi kent merkezinin hemen güneyinde yer seçmiş ve kentin bu bölgesine geniş bulvarlar, görkemli yapılar ve büyük parklar kazandırmıştır. Örneğin o dönem inşa edilen, bugün idari amaçla kullanılmakta olan Plaza de Espana binası, Sevilla’nın en çok ziyaretçi çeken, en önemli yapıları arasındadır. Yine 1929 Fuarı için planlanan Maria Luisa Parkı da, içerisindeki müze, kütüphane ve gezinti alanlarıyla kent için önemli kültürel alanlardan birisidir. Bu çalışmanın öznesi EXPO’92 organizasyonu ise, kentsel imajın güçlendirilmesi ve kentin uluslararası tanınırlığının arttırılması hedeflerine başarıyla ulaşmıştır. EXPO’92 Sevilla kentinin adeta çehresini değiştirmiş, kente kalıcı eserler bırakmış ve sonrasında yapılan kentsel müdahalelere de ilham vermiştir. Bu bağlamda EXPO’92 organizasyonunun Sevilla’ya kazandırdıkları özetlenecek olursa: I) Kentsel ve bölgesel ölçekte ulaşım ve altyapı sorunlarına kısa sürede kalıcı çözümler getirmiş, kentin modern ve etkin bir ulaşım altyapısına kavuşması sağlamıştır; II) Sevilla pek çok simge yapıya kavuşmuş, uluslararası alanda tanınan ve ziyaretçi çeken bu yapılar, kentin imajını güçlendirmiştir; III) Kente bilim ve teknoloji alanında ihtisaslaşmış, sağlıklı bir çalışma alanı-iş merkezi kazandırmıştır, IV)Kente metropolitan ölçekli, tematik ve rekreatif park alanları kazandırmıştır; V) Sevilla’nın tanınırlığı arttırmışmış ve Sevilla kentini Avrupa’daki önemli turizm destinasyonları arasındaki yerini almasını sağlamıştır. Son olarak, üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra Sevilla’nın EXPO’92 deneyimi ve sonrasındaki kazanımları değerlendirildiğinde görülmektedir ki; Sevilla kenti, ticari, kültürel veya sportif mega organizasyonlara ileride ev sahipliği yapma isteğindeki ülkemiz kentleri için de başarılı bir örnek teşkil etmektedir. KAYNAKLAR 1. Andranovich, G., Burbank, M. ve Heying C.H., 2001, “Olympic Cities: Lessons learned from Mega-Events Politics”, Journal of Urban Affairs, 23, pp. 113-131. 2. Amenerio, Ana S., 2012, “Obras: Un récord de cinco años”, http://www.diariodesevilla.es/article/expo20aniversario/1237407/obras/record/cinco/anos. html - 20.08.2012 3. Garcia del Junco J., Dutschke, G. ve Petrucci M., 2008, “The Hofstede Model in the Study of the Impact of Sevilla Expo 92”, Revista de Turismo y Patrimonio Cultural, No: 6-1, s: 27-36. 4. Geniz, Diego J.,2012, “La mitad de los pabellones de la Expo se mantienen 20 años después”, http://www.diariodesevilla.es/article/expo20aniversario/1238079/la/mitad/los/pabellones/la/expo/semantienen.html - 20.08.2012 5. Mármol, C., 2012 “Urbanismo: Una revolución en contra de los elementos”, http://www.diariodesevilla.es/article/expo20aniversario/1237411/una/ revolucion/contra/los/elementos.html- 20.08.2012 6. PCT Cartuja, 2011, Cartuja Innova, Revista del Parque Cientifico y Technologico Cartuja, No: 50, Sevilla Sevilla Global, 2012, “Barometre de Economia Urbana - Sevilla area metropolitana”, No: 28, Ayuntamiento de Sevilla. 7. UNESCO Dünya Mirası Listesi, http://whc.unesco.org/en/list/383/ 31.08.2012. NOTLAR 1. Yüksek Şehir Plancısı, e-posta: esin.ince@gmail.com 2. Yüksek Şehir Plancısı, Doktor, e-posta: mertkompil@gmail.com 3. Çalışmada yer alan tüm fotoğraflar yazarların kişisel fotoğraf arşivinden derlenmiştir. 4. UNESCO Dünya Mirası Listesi, http://whc.unesco.org/en/list/383/ - erişim tarihi: 31.08.2012 5. © 2012 Google, © 2012 Maplink/Tele Atlas - Google Earth’den yararlanılarak hazırlanmıştır. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 37 DOSYA 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları* “23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları resmi raporundaki alıntılarla derlenerek oluşturulmuştur” Derleyen: H. Oya SAF Yrd. Doç. Dr., Mersin Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Büyük ölçekli organizasyonların (mega events) kente etkisinin ele alındığı bu dosya çalışması kapsamında İzmir Universiade Yaz Oyunları, Mersin’de düzenlenecek olan Akdeniz Oyunları spor branşları ile olan benzerlikleri nedeniyle incelenmeye değer görülmüştür. 1971 yılında İzmir’de düzenlenmiş olan Akdeniz Oyunları’ndan sonra, kentte düzenlenen en büyük spor organizasyonu olarak tanımlanabilecek olan bu organizasyon, İzmir’in Expo adaylığı öncesindeki en büyük sınavlarından biri olması sebebiyle de önem taşımaktadır. 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları resmi raporundan alıntılarla derlenerek oluşturulmuş olan bu metinde oyunların kente mimari açıdan katkıları üzerine yoğunlaşılmıştır. Spor dallarındaki çeşitliliği ve teknik altyapısı açısından yaz olimpiyatları ile karşılaştırılabilecek olan Universiade Yaz Oyunları, dünyanın en büyük spor organizasyonlarından birisidir. 11 Ağustos - 21 Ağustos 2005 tarihlerinde düzenlenen 23. Universiade Yaz Oyunları İzmir’de gerçekleşmiştir. Bu organizasyon delege sayısı ve spor dallarının çeşitliliği açısından o zamana kadar yapılmış en büyük Universiade organizasyonu olmuştur. Organizasyonun en önemli aşaması planlama süreci olarak tanımlanabilir. “Oyunların planlaması ve gerçekleştirilmesi toplam proje yönetiminin tüm unsurlarını içeren bir organizasyonu gerektirmektedir. Bu anlamda İzmir’de yapılan 23. Universiade 2005 Yaz Oyunlarında, 12 ana faaliyet alanında toplanmış yaklaşık 80 alt faaliyet alanındaki 10 binlerce aktivitenin işgücü, malzeme/ekipman ve bütçe planlaması yapılmış ve uygulanmıştır. rulan, 64 blokta bulunan 974 dairesi ile 9952 yatak kapasitesine sahip olan Oyunlar Köyü’nde 5372 sporcu, 251 görevli ağırlanmıştır. Spor Tesisleri İzmir Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden biridir. Spor tesisleri açısından da çeşitlilik içermektedir. 23. Universiade 2005 Yaz Oyunları’nın İzmir’e alınmasında, spor tesislerinin bu zenginlik ve çeşitliliği önemli bir rol oynamıştır. Yaz Oyunları’nın İzmir’de yapılması kesinleştikten sonra, Teknik Koordinatörlük tarafından yürütülen tesis planlamasının ilk aşamasında, İzmir içindekilerden başlayarak, il sınırı yakın çevresinde yer alan tüm spor tesislerinin mevcut durumları Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu (FISU) ölçütleri doğrultusunda gözden geçirilmiş, bu ölçülere uyanlar ve uyabilecek duruma getirilebilecekler seçilmiş ve ek spor tesisi gereksinimi belirlenmiştir. Seçilen tesislerin rölövelerinin çıkartılmasından sonra, uygulama projeleri geliştirilmiştir. Uygulama projelerinde, tesislerde Resim 1-2. İzmir Yalı Çapkını ve Oyunlar Maskotu (Resmi RaporYönetim, 2006, s:9) Hazırlık ve oyunlar esnasında görev alan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Şirketlerinin çalışanları, İzmir, Manisa ve Aydın’daki Üniversitelerin yönetici ve akademisyenleri, organizasyonun en önemli unsurunu, beyin takımını oluşturmuşlardır. 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları’nın maskotu olarak İzmir Kuş Cenneti sakinlerinden, Latince adını İzmir’den alan İzmir YALI ÇAPKINI (Halcyon Smyrnensis) seçilmiştir. Maskotun adı düzenlenen yarışma ile 25 bin öneri arasından seçilerek “Efe” olarak belirlenmiştir. Resim 3. Spor Branşları (Resmi Rapor-Yönetim, 2006, s:4) Oyunların Sloganı ise “Dünya Ege Mavisi’nde Buluşuyor” olmuştur. Oyunlara 5372’si sporcu, 2512’si delegasyon görevlisi olmak üzere toplam 7884 kişi katılmıştır. 10 zorunlu (Atletizm, Basketbol,Voleybol, Futbol, Su Topu, Eskrim, Atlama,Yüzme,Tenis, Jimnastik) ve 4 seçmeli spor dalı (Yelken, Güreş, Tekvando, Okçuluk) olmak üzere toplam 14 dalda spor müsabakaları gerçekleştirilmiştir. Antrenmanlar için 29, müsabakalar için 30 olmak üzere, Oyunlar toplam 59 spor tesisinde gerçekleştirilmiştir. Ayrıca konaklama, tanıtım vb. faaliyetlerin gerçekleştirildiği pek çok tesis kullanılmıştır. İzmir’in Limontepe mevkiinde ku38 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Resim 4. Oyunlar Genelinde İzmir ve Çevresinde Kullanılan Tesisler (Mert Yaygel Arşivi) DOSYA FISU tarafından öngörülen tüm fonksiyonlara ait hacimler göz önüne alınmış, tesiste olmayan hacimler için ek hacimlerin inşaatı veya ilgili fonksiyonları karşılamak üzere tesis dışında geçici çözümler yaratılması öngörülmüştür. Büyük yenileme çalışmalarının yapıldığı tesisler ile gereksinim duyulan ve inşa edilen yeni tesisler ile ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir. Açılış - Kapanış Törenleri’nin ve atletizm müsabakalarının yapılacağı Atatürk Stadyumu, önemi nedeniyle ilk olarak projelendirilen spor tesisidir. Atatürk Stadyumu 1971 yılında inşa edilmiş ve 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları’na kadar herhangi bir tadilat görmemiş bir spor tesisidir. Yaz Oyunları nedeniyle, tesisin açık ve kapalı alanları, alt yapısı ve çevresi tamamıyla yenilenmiştir. Resim 5. Oyunlar Açılış Töreninden (Resmi Rapor-Yönetim, 2006, s:6) Resim 6. Universiade Meşalesi (Resmi Rapor-Yönetim, 2006, s:108) Resim 7-8. Manisa Yüzme Havuzu (Teknik Koordinatörlük, 2005) Resim 9-10. Karşıyaka Tenis Merkezi (Teknik Koordinatörlük, 2005) Resim 11-12. Halkapınar Spor Salonu (Teknik Koordinatörlük, 2005) Atatürk Stadyumu’nda yapılan eklerden bir tanesi Universiade Meşalesi’dir. Atatürk Stadyumu’nda ayrıca yeni bir basın tribünü, engelli izleyiciler için platform, bayrak ve sunum platformu ve muhtelif kamera platformları imal edilmiştir. Atletizm müsabakalarının yapıldığı Atatürk Stadyumu’nda bütün sportif alanlar yenilenmiş, mevcutların dışında yeni bir atış sektörü, ısınma alanı ve doğal koşu parkuru yapılmıştır. Yüzme ve atlama dallarında yapılacak müsabakalar için yeni bir tesis gereksinimi duyulmuştur. Bu tesis Manisa’da inşa edilmiştir. Tesis yüzme ve atlama müsabakaları için öngörüldüğünden, atlama müsabakaları için 10 metrelik bir kule inşaatını da içermiştir. Ancak müsabaka ve antrenman planlamaları yapılırken, sınırlı bir zaman dilimi içinde yoğun katılımlı yüzme ve atlama müsabakalarının tek bir tesiste yapılmasının sakıncaları görüldüğünden, Organizasyon Komitesi atlama dalı için yeni bir tesisin kullanılmasına karar vermiştir. Bu karar doğrultusunda, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün (GSGM) Narlıdere’de inşaatına başlayacağı yüzme havuzu planları incelenmiş, proje FISU ölçütleri doğrultusunda revize edilerek boyutları olimpiyat standartlarına getirilmiş, ayrıca projede olmayan atlama kulesi ve tribün projelendirilmiştir. 4 ay gibi kısa bir zamanda inşaatı tamamlanan bu havuz oyunlar esnasında atlama müsabakalarına ev sahipliği yapmıştır. Bu tesiste ayrıca müsabakalar için portatif tribünler ve açık hava klima sistemleri geçici tesisler olarak kurulmuştur. Mevcut tesislerin FISU ölçülerinden farklılıkları ve yoğun müsabaka programı nedeniyle, voleybol dalında da yeni tesislere ihtiyaç duyulmuştur. Mevcut tesislerin ölçülerindeki en büyük eksikliklerden biri tavan yüksekliklerinin minimum 12,5 metreden küçük olmasıdır.Yeni voleybol tesisleri, FISU kriterlerine göre revize edilen projeleriyle GSGM tarafından inşa edilmiştir. Bu yeni tesisler Buca, Gaziemir ve Göztepe spor salonlarıdır. 1000’er kişilik tribün kapasitesine sahip bu tesislerde bazı fonksiyonel alanlar geçici yapılar ile yaratılmıştır. Ritmik jimnastik, eskrim ve tekvando dallarındaki müsabaka ve antrenmanlar için, İzmir Uluslararası Fuarı alanı içindeki, toplam 17.000 m2 kullanım alanı bulunan, yüksekliği 14 m olan 2, 3 ve 4 nolu hollerinin kullanılması planlanmıştır. Sergileme alanı olarak inşa edilmiş olan bu hollerde, ilgili dalların müsabaka ve antrenmanlar için gereksinim duyduğu tüm fonksiyonel hacimler, hollerin içerisinde ve dışarısında geçici yapılarla oluşturulmuştur. 5.563 kişilik portatif tribün, 13.500 m2 separasyon malzemesi ile oluşturulan değişik fonksiyonlara sahip iç hacimler, 18.617 m2 halı kaplama, 24 adet değişik amaçlı konteynır, 30 adet tuvalet söz konusu geçici yapıların bir kısmıdır. Tenis dalı için, Türkiye’nin en büyük tenis kompleksi olan Karşıyaka Tenis Merkezi inşa edilmiştir. Bu tesiste 12 adet açık, 4 adet kapalı kort bulunmaktadır. Açık kortlardan biri olan merkez kort, 5000 kişilik seyirci kapasitesiyle Avrupa’da sayılı kortlar arasında yer almaktadır. 4 adet kapalı kort ise Türkiye’deki ilk ve tek 4’lü kapalı kort olmuştur. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 39 DOSYA Oyunlar Köyü, konaklama fonksiyonları yanında organizasyon içindeki tüm faaliyet alanlarında hizmet veren en önemli tesistir. İzmir’de kurulan Oyunlar Köyü ise düşük katlı 64 adet bloktan oluşan yaygın bir konut alanı olması nedeni ile bazı fonksiyonların planlanmasında ve uygulanmasında özel çabaların alınmasını gerektirmiştir. Ulaşım, Güvenlik ve Yiyecek hizmetleri bu özel çabaların gerektirdiği alanlar olmuştur. Resim 13-14. Karşıyaka Spor Salonu (Teknik Koordinatörlük, 2005) Halkapınar Spor Salonu ve Karşıyaka Spor Salonu 23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları nedeniyle İzmir’in kazanmış olduğu diğer iki spor tesisidir. Halkapınar Spor Salonu çok amaçlı inşa edilmiş bir spor tesisidir. Yaz Oyunları’nda artistik jimnastik müsabakaları ve basketbol yarı final ve final müsabakalarında kullanılmıştır. Tesis tribünleri 10.000 kişilik bir kapasiteye sahiptir. Artistik jimnastik müsabakalarında katlanır tribünlerin kapatılması nedeniyle seyirci kapasitesi 7.500 kişiye inmiştir. Karşıyaka Spor Salonu, 5.000 kişilik kapasitesiyle İzmir’in 2. büyük spor salonu olup, bu tesis voleybol müsabakalarında kullanılan salonlardan biridir. Oyunlar Köyü, oyunlar esnasındaki fonksiyonlara yönelik ve akreditasyon farklılıkları taşıyan üç farklı alandaki bina ve diğer alt yapılardan oluşmaktadır. Bunlar Karma Alan, Uluslararası Alan ve Konaklama Alanı’dır. Karma Alan’da; Akreditasyon Merkezi, Basın Merkezi, Terminal Alanı, Bekleme Alanı, Bayrak Töreni Alanı, Güvenlik Personeli Lojistik Merkezi ve Personel Yemekhanesi yer almaktadır. Uluslararası Alan’da; Oyunlar Köyü Yönetim Birimi, Alışveriş Merkezi, Halkla İlişkiler Yönetim Ofisi, Spor Bilgi Merkezi, Delegasyon Toplantı Odaları, Kafeteryalar, Diskotek, Business Center, Resmi Fotoğrafçı, Tercüme Hizmetleri Ofisi, Kuaför ve Güzellik Salonu, Posta ve Telefon Hizmetleri Eşya Kiralama, Fotoğrafçı, Araç Kiralama, Tur Hizmetleri, Ulaşım Ofisi, Güvenlik Merkezi, Spor Malzemeleri Satış, Bilgi İşlem Merkezi, Telekomünikasyon Merkezi ve Hediyelik Eşya Satış yer almaktadır. Konaklama Alanı’nda ise; 974 Konut, 91 Resepsiyon, 5 Çamaşırhane, Kuru Temizleme, Sporcu Yemekhanesi, 6 İbadethane, Sağlık Merkezi, 5 TV İzmir Spor Yazarları Derneği tarafından Urla’da inşa ettirilen yüzme havuzu da Oyunlarda kullanılan yeni spor tesislerinden bir tanesidir. Oyunlar sırasında 10’u yeni olmak üzere 59 tesis kullanılmıştır. Yukarıda bahsedilen tesisler tesislerin dışında Yaz Oyunları’nda kullanılan tesislerin tamamında yenileme çalışmaları yapılmıştır.Yeni tesis yapılması ve mevcut tesislerin yenilenmesinin yanında, tüm tesislerde ulaşım yolları, otopark ve çevre düzenlemeleri, elektrik alt yapıları, temiz su - pis su altyapıları, yönlendirmeler yenilenmiştir. Oyunlar için yapılan ya da düzenlenen diğer tesisler arasında, “Yönetim Merkezleri”, “Oteller ve Yurtlar”, “Universiade Medya Merkezi”, “Lojistik Depoları”, “Ulaşım Terminalleri” ve “Şehir İçi Buluşma Merkezi” sayılabilir. Spor tesisleri kadar önemli olan bir diğer birim ise Oyunlar Köyü’dür. Oyunlar Köyü 23. Universiade 2005 Yaz Oyunları’nın İzmir’de yapılması kesinleştikten sonra, sporcuların ve delegasyon görevlilerinin kalacağı Oyunlar Köyü’nün kurulması organizasyonun en önemli hedeflerinden biri olmuştur. Üniversite öğrencilerinin kaldığı yurtlar, 7.500 olarak öngörülen Yaz Oyunları katılımının çok üstünde yatak kapasitesine sahip olmalarına rağmen, tek bir yerde olmamaları ayrıca Oyunlar Köyü’nde öngörülen diğer fonksiyonlar için gerekli alanlara ve alt yapıya sahip olmamaları nedeniyle yeni bir konaklama alanına ihtiyaç duyulmuştur. Yapılan çalışmaların sonucunda, oyunlar esnasında Oyunlar Köyü fonksiyonlarını sağlayacak, oyunlardan sonra konut olarak kullanılacak bir yerleşim biriminin kurulması fikri, konutların satışından elde edilecek finansman avantajı da göz önüne alınarak, benimsenmiştir. Bu doğrultuda, oyunlar Köyü projelendirilmiş ve inşa edilmiştir. 23 Aralık 2002 tarihinde ihalesi yapılan ve 11 Temmuz 2003 tarihinde temeli atılan Oyunlar Köyü, İzmir’de Balçova ilçesi sınırları içerisinde Uzundere mevkiinde toplam 350.000 m2 alan üzerinde kurulmuştur. Şehir merkezine 12.4 km, Adnan Menderes Havaalanına 13.1 km, Universiade Ana Stadyumu’na (Atatürk Stadyumu) 19.1 km uzaklıktadır. Oyunlar Köyü 4 Haziran 2005 tarihinde köyün işletme personeli olacak görevli ve gönüllülerin eğitimine açılmıştır. 3 Ağustos 2005 tarihinden başlamak üzere de delegasyonları misafir etmeye başlamıştır. 40 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Resim 15-16-17. Oyunlar Köyü (Mert Yaygel Arşivi) DOSYA nizasyon sonrasında tesislerin kullanımı yoğun bir şekilde devam etmektedir. Resim 18. Oyunlar Köyü, Günümüzdeki Kullanımı (Fotoğraf: Zehra Sarı Kalafat, 2012) Salonu, Video Salonu, 5 Internet Salonu, Elektronik Oyunlar Salonu, 2 Sauna ve Tartı Odası, Fitness Merkezi, Bilardo ve Satranç Salonu, Masa Tenisi Salonu, 10 Masaj Odası, 58 Kat Ofisi, 8 Sergi Salon ve Atölye Çalışması Alanı yer almaktadır.” Oyunların tamamlanmasının ardından konutlar, dönüşüm projesinden geçirilerek otoparkları, ısınma sistemi, alışveriş merkezi, spor alanları, sosyal tesisleri, dinlenme olanakları ve ekonomik alt yapı çözümleri ile sahiplerine devredilmiştir. Oyunlar sonrasında planlandığı gibi konut olarak kullanıma geçen olimpiyat köyü, atıl durumda kalmaktan kurtulmuş, hem de satıştan elde edilen kaynakla organizasyona finansal katkı sağlamıştır. Olimpiyat köyünde hayat devam etmektedir. Teknik Koordinatörlük tarafından yürütülen tesis planlamasının ilk aşamasında, İzmir kentinde yer alan tesislerden başlayarak, il sınırı yakın çevresinde yer alan tüm spor tesislerinin mevcut durumları Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu (FISU) ölçütleri doğrultusunda gözden geçirilerek, bu ölçülere uyanlar ve uyabilecek duruma getirilebilecekler seçildiğinden ve ek spor tesisi gereksinimi belirlenerek çalışmalar yürütülmüş olduğundan dolayı, orga- Tesislerde genellikle yenileme çalışmaları tercih edildiğinden, bazı tesisler için Fuar alanında yer alan pavyonların kullanılması ile kentte gelişmemiş olan branşlar için salonlar yapmak yerine, bu pavyonlar içerisinde geçici-alternatif çözümler yaratıldığından dolayı, kentte atıl durumda kalmış olan tesis sayısı oldukça azdır. Bu nedenle İzmir Üniversiade Oyunları kente kazandırdığı tesisler, özellikle de mevcut tesislerin düzenlenmesi ve tüm alt yapı problemlerinin çözülmesi nedeniyle kentin ve mevcut tesisler-yapılar çevresinde yer alan bölgelerin altyapılarının düzenlenmesine yardımcı olmuştur. Özellikle yeni yapılan Karşıyaka Spor Salonu, Göztepe Spor Salonu kulüpler tarafından etkin bir şekilde kullanılmaktadır. 1971 Akdeniz Olimpiyatları sırasında yapılmış olan Atatürk Stadyumu da bu organizasyon sırasında yenilenmiştir, ulusal ve bölgesel birçok karşılaşmaya ev sahipliği yapmaya devam etmektedir. Elbette kullanımı beklenenden az olan tesislerde bulunmaktadır. Ancak İzmir genelinde sayıları oldukça azdır. Organizasyon delege sayısı ve spor dallarının çeşitliliği açısından o zamana kadar yapılmış en büyük Universiade organizasyonu olmuş, İzmir Expo adaylığı öncesindeki bu sınavından başarıyla geçmiştir. * İzmir Büyükşehir Belediyesi ile olan görüşmelerimizde yardımlarından dolayı Kentsel Tasarım Kent Estetiği Şube Müdürü Hasibe Velibeyoğlu’na, tüm yazılı ve görsel dokümanların temininde katkılarından dolayı Ulaşım Planlama Şube Müdürlüğü Şef ’i Mert Yaygel’e teşekkür ederiz. KAYNAKLAR 1. “23. Universiade 2005, İzmir Yaz Oyunları, Resmi Rapor, 1. Cilt: Yönetim”, İzmir, Neşa Ofset Printing and Packaging Inc., Birinci Baskı, Ocak 2006. ISBN 9944-950-00-9, 9944-950-02-5. 2. Teknik Koordinatörlük, Ağustos 2005 Sunumu. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 41 DOSYA Türkiye’deki Büyük Ölçekli Spor Organizasyonlarının Kentin Kültürel Gelişimine Etkileri: Trabzon ve Erzurum Örnekleri Servet KARACA Araştırma Görevlisi, Mersin Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Son yıllarda Türkiye’de düzenlenen büyük ölçekli organizasyonların sayısında önemli bir artış gözlemlenmektedir. Büyük ve orta ölçekli kentlerimizde, farklı kapsamlarda birçok organizasyon düzenlenmektedir. Yapılan organizasyonların büyük bir bölümünü spor etkinlikleri oluşturmaktadır. Bu makalede, sportif etkinlikler temelinde kentlerimizde yapılan organizasyonlar ele alınacaktır. Kentlerin yakaladıkları fırsatlar ve kentte yapılan büyük ölçekli organizasyonların sağladığı yatırımların bütüncül bir yaklaşımla ele alınıp alınmadığı sorgulanacaktır. Öncelikli olarak bu süreçlerin kentsel gelişimin bir parçası olarak toplumsal gelişime ne denli hizmet ettiği ve büyük ölçekli organizasyonlar ile sağlanan tesislerin yanında, kentte kültürel altyapı oluşturulmaya yönelik politikalar geliştirilipgeliştirilmediği araştırılacaktır. Bu kapsamda Erzurum ve Trabzon kentleri özelinde, yapılan sportif etkinliklerin sağladığı altyapının kentin kültürel gelişimine nasıl bir katkıda bulunacağı sorusuna yanıt aranmaktadır. 1. Giriş Günümüzde, dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi ülkemizde de, fon alma ve yatırım çekme, tanıtım ve pazarlama kaygısıyla büyük ölçekli etkinliğe ev sahipliği yapma eğilimi, yerel ve ulusal kalkınmanın aracı olarak yaygınlık kazanmaktadır. Son on yıl içinde ülkemizin değişik kentlerinde birçok organizasyon düzenlenmiştir. “2005 İzmir Dünya Üniversite Yaz Oyunları”, “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti”, “2011 Trabzon Avrupa Gençlik Olimpiyatları” ve “2011 Erzurum Dünya Üniversite Kış Oyunları” organizasyonları, gerçekleştirilmiş büyük ölçekli uluslararası faaliyetlerdir. Bunun yanı sıra “Mersin Akdeniz Oyunları” 2013 yılında gerçekleştirilecektir ve İzmir’in 2020 EXPO adaylığı da bu yöndeki girişimlerle benzerlik taşımaktadır. Bu organizasyonların bir kısmı daha bütünlüklü bir plan ve politika çerçevesinde hazırlanan projelerle gerçekleştirilirken, bir kısım girişimler de kısa erimli ve plansız bir şekilde, hızla geliştirilen projelerle olmaktadır. Ayrıca gelecekte devlet politikası olarak da bu tür organizasyonlara ev sahipliği yapma stratejisi yürütülmektedir.Türkiye’de son dönemde yapılan büyük ölçekli organizasyonlar Tablo 1’de verilmiştir. Ülkemizde son dönemde yapılan ve yapılması planlanan uluslararası organizasyonlar (Erzurum, Trabzon ve Mersin), İstanbul 2020 Olimpiyat adaylığı gibi daha büyük organizasyonlara giden süreçte köşe taşları olarak görülmektedir. Bu oyunlarla büyük ölçekli organizasyon deneyimini yerel ve ulusal çapta tecrübe eden kentlerimiz, uluslararası çapta daha büyük organizasyonlar için diğer dünya kentleriyle yarışmaktadırlar. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 Organizasyonlar 2005 Formula 1, İstanbul 2005 Şampiyonlar Ligi, İstanbul 2005 Dünya Üniversite Yaz Oyunları (Universiade), İzmir 2007 1. Karadeniz Oyunları, Trabzon 2009 UEFA Kupası Finali, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti, İstanbul 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası, İstanbul 2011 Dünya Üniversite Kış Oyunları (Universiade), Erzurum 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları (EYOF), Trabzon 2011 Dünya Güreş Şampiyonası, İstanbul 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, İstanbul 2012 Avrupa Spor Başkenti, İstanbul 2012 İşitme Engelliler Plaj Voleybolu Dünya Şampiyonası, Antalya 2013 Akdeniz Oyunları, Mersin 2014 Avrupa Veteranlar Atletizm Şampiyonası, İzmir Tablo 1.Türkiye’de Son Dönemde Yapılan Büyük Ölçekli Organizasyonlar ve tanıtımın merkezinde yer alan kültürel çalışmaların önemli bir ayağı “Mega Etkinlik ve Mega Faaliyet Stratejisi” olarak da adlandırılan çalışmalar üzerinden yürütülmeye başlanmıştır (Karaca, 2011). Kentler kültür, spor, festival ve olimpiyat gibi ulusal ve uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapmak için yarışır hale gelmiş; “Kültür Başkenti”, “Spor Başkenti” organizasyonlarına ve “Kültür Kenti”, “Olimpiyat Kenti” gibi markalaşmaya yönelik tanıtım ve pazarlama stratejilerine sahne olmuşlardır (Karaca, 2013). Günümüzde “kültür” temalı etkinlikler ve faaliyetler, kent ekonomisinin yeniden yapılandırılmasında önemli rol oynamaktadır (Karaca, 2012). Kültür ekseni üzerinden sürdürülen ve kentler arası yarışa konu olan büyük ölçekli projeler ve büyük ölçekli etkinlikler Tablo 2’de görülebilir. Organizasyonların yapıldığı kentlerde inşaat, hizmet, turizm gibi bir takım sektörlerin canlanması, kente bir kaynak akışının sağlanması, bununla birlikte kentteki altyapı eksikliklerinin giderilmesi, yaşam kalitesinin yükselmesi ve toplumsal-kültürel iyileşmeler sağlanması hedeflenmektedir. Büyük spor etkinliklerinin kent içinde harekete geçirdiği sektörler, Şekil 1.’de görülebilir: 2. Büyük Ölçekli Organizasyonlar 1980’li yıllarda başlayan ekonomi odaklı “kültür” temalı kentsel çalışmalar dünyada yenilikçi bir yaklaşım olarak benimsenmiş ve kent politikalarına “kültür” başlığı damgasını vurmuştur. Başta İngiltere olmak üzere pek çok Avrupa kentinde, yerel kalkınma 42 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Şekil 1. Spor Endüstrisi’nin Diğer Sektörlerle İlişkisi, (Devecioğlu, 2005: 5) DOSYA [Büyük Ölçekli] Projeler [Büyük Ölçekli] Etkinlikler İkonik Yapılar • Guggenheim Müzesi, Bilbao, Mimarı: Frank Gehry, • The Gherkin, Londra, Mimarı: Norman Foster, • Orient İstasyonu, Lizbon, Mimarı: Santiago Calatrava, • Parc Della Musica, Roma, Mimarı: Renzo Piano, • Music Hall, Porto, Mimarı: Rem Koolhaas vb. Kültür Eksenli Kentsel Dönüşüm Projeleri • Üretim Ağırlıklı Kültür Bölgeleri (Sheffeid Kültür Endüstrisi Bölgesi, Manchester Kuzey Bölgesi, Nottingham Moda Bölgesi vb.) • Tüketim Ağırlıklı Kültür Bölgeleri (Gateshead, New Castle Upon Tyne; Temple Bar, Dublin; Rheinauhafen, Köln vb.) Tema Parkları ve Müzeleri • Eğlence Temalı Parklar (Disney World, Paris; Disney World, Orlando vb.) • Açık Hava Müzeleri Kapsamındaki Mimari Parklar (Pueblo Espanyol, Barselona; Den Gamble By, Arhus vb.) • Bilim Temalı Parklar (Puzzle World, Yeni Zelanda vb.) • Çocuk Müzeleri Kültür Başkentleri • 1986 Avrupa Kültür Başkenti, • 1996 Arap Kültür Başkenti, • 2000 Amerikan Kültür Başkenti. Fuarlar (Ticari ve Diğer, Örneğin Peyzaj Fuarları) ve EXPO’lar • 1. Dönem EXPO’lar: Endüstrileşme (1851-1938) • 2. Dönem EXPO’lar: Kültürel Etkileşim (1939-1991) • 3. Dönem EXPO’lar: Ulusal Markalaşma (1992-Günümüz) Bilimsel ve Sanatsal Organizasyonlar • Dünya Kongreleri • Festivaller, Karnavallar, Şenlikler • Sanat ve Tasarım Bienalleri • Sanat ve Tasarım Haftaları vb. Spor Organizasyonları • Olimpiyatlar • Universiade Oyunları • Formula 1 • Dünya Turnuvaları ve Kupaları vb. Tablo 2. Kültür Ekseni Üzerinden Sürdürülen Kentler Arası Yarışa İlişkin Parkurlar Kaynak. Dündar [2010: 54]. Dündar (2010: 55), kültür eksenli etkinlikler üzerinden sürdürülen çalışmaları şöyle aktarmaktadır: “Mekânsal pazarlama araçlarından önemli birini oluşturan kültür eksenli etkinliklerin kültürel turizm sektöründe istihdam yaratma, kentlerin turistik altyapı olanaklarının artırılmasını sağlama ve kentlerin küresel arenadaki ulusal ve uluslararası önemini arttırma gibi etkileri olduğu kabul edilmektedir. Bu amaçla günümüz kentlerinde “kültürel planlama” alanında birtakım adımlar atılırken, “uluslararası ve dünya fuar ve sergileri (ticari ve diğer), festivaller, karnavallar ile kültür ve spor etkinlikleri” kentlerin “yaratıcı ortam”larının dört temel silahı olarak anılmaya başlan[mıştır].” Büyük ölçekli organizasyonlar kapsamında kentlere yapılan yatırımların kent hayatıyla bütünleşmesi ve kentlerdeki toplumsal hayata katkı yapabilmesi için kültürel ve toplumsal altyapıların belli plan ve programlar doğrultusunda, sürdürülebilir bir şekilde kurgulanması gereklidir. Ayrıca bu tarz büyük ölçekli etkinliklerin, kentlerimizde kültür ve sanat ortamını iyileştirmek, yerel kültürel örgütlenmeyi, kültürel etkinliklere katılımı ve kültürel sürekliliği sağlamak için planlı bir şekilde tanımlanması gerekmektedir. Kısaca yapılan büyük etkinlik ve organizasyonların kentin gelişimine etkisinin ne olduğu ölçülmelidir. Bu tür büyük etkinliklerin yerel ve ulusal ölçekteki katkıları aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Tanıtım ve reklam, • Yatırım ve fon çekme, • Kentsel peyzaj, • Spor turizminin gelişmesi, • Uluslararası standartta tesisler ve alt yapı, • Kentlerdeki sportif alt yapının güçlenmesi, • Kentte spor kültürünün geliştirilmesi, • Kentsel dönüşüm ve iyileştirme, • Kalkınma politikalarının çeşitlenmesi, gibi yerel ve ulusal katkıları olabilir. Ülkemizde son dönemde yapılan büyük ölçekli organizasyonlarla kentlerimize kazandırılan tesislerin ve bu organizasyonlar için yapılan yatırımların atıl vaziyette kalmaması için, üretilmesi gereken stratejiler ve politikalar tartışılmalıdır. Yeni tesislerin oyunlar sonrası etkin biçimde kullanılması, kent hayatıyla bütünleştirilmesi ve kentin fiziki, iktisadi ve toplumsal-kültürel hayatına yapacağı katkının en üst düzeye çıkarılması için yapılması gerekenler konusunda bir takım önerilerin geliştirmesi gerekmektedir. Genel olarak yapılan büyük ölçekli organizasyonlarda kentle bütünleşme sorunu gözlemlenmektedir: 1. Kentsel gelişim ve mevcut planlarla uyumu, 2. Yer seçim ölçütleri, 3. Etkinlik sonrası kullanım planlamasının yapılmaması (etkinlik sonrasında tesislerin nasıl değerlendirileceği ve kullanılacağı konusunda belirsizliklere neden olması), 4. Spor kültürünün geliştirilmesini ön gören politikalarda, kent kültürüne bütüncül bir yaklaşımın olamaması gibi sorunlar bulunmaktadır. 3. Erzurum ve Trabzon Alan Araştırması Genel olarak, ülkemizde yapılan büyük ölçekli organizasyonlar incelendiğinde daha çok spor etkinlikleri ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda Erzurum ve Trabzon’da Gençlik Spor İl Müdürlükleri (GSİM) ve diğer kurum yetkilileriyle görüşülerek yapılan sportif etkinliklerin kentin kültürel gelişimine etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Büyük bir endüstriye dönüşen büyük ölçekli etkinlik ve faaliyetlere ev sahipliği yapacak kentlerde belli standart ve büyüklükte tesislerin inşası altyapı ve düzenlemeleri için büyük bütçeler tahsis edilmektedir. Bu tür büyük organizasyonlar ülke tanıtımı açısından önemli olmakla beraber, 2004 Atina ve 1986 Montreal örneklerinde harcanan bütçelerin büyüklüğü ülke bütçesini sarsacak bir noktaya gelmiştir (Erten, 2005). Erzurum ve Trabzon’da düzenlenen organizasyonların maliyetleri 2.’de verilmiştir: Organizasyonun Adı Maliyeti Erzurum 2011 Erzurum Kış Oyunları 562,151,000, 00 TL Trabzon 2011 EYOF Oyunları, Trabzon 302,818,428.00 TL Tablo 3. Erzurum ve Trabzon’da Düzenlenen Oyunların Maliyetleri Kaynak: Erzurum ve Trabzon GSİM’leri ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 43 DOSYA Oyunlar kapsamında her iki şehirde yapılan tesislerin de uluslararası düzeyde olduğu ve bir kısmının Türkiye’de ilk defa yapılmış tesisler oluğu tespit edilmiştir.Trabzon’da yapılan jimnastik salonu Türkiye’deki bu branş için yapılan ilk salondur ve Erzurum’da yapılan Curling Salonu ise sadece Curling amaçlı olarak kullanılmak üzere yapılan, dünyadaki 3’üncü salondur. Bu iki kentte yapılan tesisler Tablo 4 ve Tablo 5’de verilmiştir. Tesisin Adı Yeri 1 Atlama Kuleleri Merkez 2 Cemal Gürsel Stadyumu Merkez 3 Buz Hokey Salonları Merkez 4 Buz Paten Salonu Merkez 5 Curling Salonu Merkez 6 Short Track Salonu Merkez 7 Kandilli Biathlon ve Kayaklı Koşu Tesisleri Merkez 8 Palandöken Kayak Tesisleri Merkez 9 Konaklı Kayak Tesisleri Merkez 10 3000 Öğrenci Kapasiteli Yurt Binaları Merkez 11 Olimpiyat Köyü Merkez Resim 3. Atlama Kuleleri, Kaynak: Erzurum GSİM Tablo 4. Erzurum, 2011 Kış Oyunları İçin Yapılan Yatırımlar Kaynak: Erzurum GSİM Şekil 2’de Erzurum, 2011 Kış Oyunları için yapılan tesislerin ve Şekil 3’te Trabzon, 2011 EYOF Oyunları için yapılan tesislerin kent mekânına dağılımları verilmiştir: Resim 4. Buz Pateni Pisti, Kaynak: Erzurum GSİM Şekil 2. Erzurum, 2011 Kış Oyunları İçin Yapılan Tesisler Resim 5. Buz Hokeyi Salonu, Kaynak: Erzurum GSİM Resim 1. Atlama Kulesi, Kaynak: Erzurum GSİM Resim 2. Curling Salonu, Kaynak: Erzurum GSİM 44 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Resim 6. Cemal Gürsel Stadyumu, Kaynak: Erzurum GSİM DOSYA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 Tesisin Adı 7500 Kişilik Hayri Gür Spor Salonu Üstü Açılır Kapanır Yüzme Havuzu Söğütlü Atletizm Sahası ve 7500 Kişilik Tribün Yomra Jimnastik Salonu Beşirli Tenis Kompleksi Olimpiyat Köyü M. Akif Ersoy Yüzme Havuzu Çevresi Düzenlemesi Yomra-Arsin-Araklı-Of-Çarşıbaşı-Vakfıkebir Spor Salonları Soğutma- Havalandırma Tesisatları Yapımı Tenis Kompleksi İkmal İnşaatı Yomra Jimnastik Salonu İkmal İnşaatı 7500 Kişilik Hayri Gür Spor Salonu Çevre Düzenlemesi ve Otopark İnşaatı Arsin Araklı Of Spor Salonları Çevre Düzenleme Olimpik Oyunlar Büroları ve Basın Merkezi 2855 Öğrenci Kapasiteli Yurt Binaları Yeri Pelitli Merkez Söğütlü Yomra Merkez Merkez Merkez İlçeler Merkez Yomra Pelitli İlçeler Merkez Merkez Resim 9. Hayri Gür Spor Salonu, Kaynak: Trabzon GSİM Tablo 5. Trabzon, 2011 EYOF Oyunları için yapılan yatırımlar Kaynak. Trabzon GSİM Resim 10. Yüzme Havuzu, Kaynak: Trabzon GSİM Şekil 3. Trabzon, 2011 EYOF Oyunları İçin Yapılan Tesisler Resim 11. Atletizm Sahası Kaynak: Trabzon GSİM Resim 7. Jimnastik Salonu, Kaynak: Trabzon GSİM Resim 8. Beşirli Tenis Kompleksi, Kaynak: Trabzon GSİM Yapılan büyük ölçekli faaliyetlerin gerçekleştirildiği kente katkısının ölçülmesi için aşağıdaki sorular üzerinden Erzurum ve Trabzon’da alan çalışması yapılmıştır: • Bir bütün olarak sürecin kentteki toplumsal ve mekânsal dokuya, sportif altyapıya ve spor kültürüne katkısının ne şekilde ve düzeyde olduğu, • Kentsel politikalara etkisi, • Kent kültürüne katkısının ne olduğu, soruları çerçevesinde çalışma yapılmıştır. Her iki kentte de oyunlar kapsamında yapılan tesislerin kullanımı için merkezi yönetimden ciddi bir baskı olduğu gerçeği yadsınamaz. Yatırımların boşa gitmediğini göstermek için tesislerin kullanımlarının arttırılmasına yönelik yerel birimlere baskı yapılmakta ve bu kapsamda kampanyalar ile projeler geliştirilmektedir. Yine her iki kentte de faklı ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 45 DOSYA Bir bütün olarak sürecin kentteki toplumsal ve mekânsal dokuya, sportif altyapıya ve spor kültürüne katkısının ne şekilde ve düzeyde olduğu, Kentsel politikalara etkisi, Trabzon tarafından diğer kurumlarla birlikte sürekli kampanyalar ve projeler düzenlenmesi, • Belli tesislerin doluluk oranı iyi ve talep fazla (tenis, yüzme) diğer tesislerin (jimnastik, atletizm) doluluk oranı az, • Amatör kulüplerin kurulması ve farklı dallarda spor kültürünün yayılması için çalışmalar yapılması, Oyunlar için Türkiye’de ilk defa bir jimnastik sahası yapılmıştır. • GSİM • Etkinlik sonrası boş kalan tesislerin kullanımının özendirilmesi için bir takım kampanya ve projelerin başlatılmış olması. • Kent Kent kültürüne katkısının ne olduğu, kültür açısından sadece spor kültürünün gelişmesinin hedef alan bir yaklaşım olması, • Kent kültürünü bir bütün olarak ele alana kültür politikası anlayışının olmaması. Erzurum tarafından diğer kurumlarla birlikte sürekli kampanyalar ve projeler düzenlenmesi, • Amatör kulüplerin kurulması ve farklı dallarda spor kültürünün yayılması için çalışmalar yapılması, • Tesislerin doluluk oranı yüksek ve talep fazla, Oyunlar için dünya sadece Curling için yapılan 3 salondan birinin yapılmış olması. • GSİM • Etkinlik sonrası boş kalan tesislerin kullanımının özendirilmesi için bir takım kampanya ve projelerin başlatılmış olması, • Spor kenti Erzurum vizyonu, kış turizminin ve kış sporlarının desteklenmesi. • Kent kültür açısından sadece spor kültürünün gelişmesinin hedef alan bir yaklaşım olması, • Kent kültürünü bir bütün olarak ele alana kültür politikası anlayışı yok. Tablo 6. 2011 Dünya Üniversite Kış Oyunları, Erzurum; 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları, Trabzon Organizasyonlarının İncelenmesi spor dallarına hizmet edecek tesisler yapılmıştır. Ancak bu tesislerin kullanımı için belli bir spor alışkanlığının kazanılması gerekmektedir. Bu alışkanlığın kazanılması ve yapılan tesislerin etkin kullanımı için Gençlik Spor İl Müdürlüğü (GSİM), valilik ve belediyeler ve diğer kurumlarla birlikte sürekli kampanyalar ve projeler düzenlenmekte ve yoğun çaba sarf edilmektedir. Bir yandan düzenlenen kampanyalar ile tesisler doldurulmaya çalışılmakta, diğer yandan da kentlerde spor kültürünün geliştirilmesi için çaba harcanmaktadır. Ancak “kent kültürü”nü bir bütün olarak ele alan bir kültür politikası anlayışı geliştiği söylenemez. Her iki kentte de sadece spor kültürünün gelişmesini hedef alan bir yaklaşım söz konusudur. Toplumsal yapı açısından bakıldığında genç nüfusu ile ön plana çıkan ülkemizde, bireylerin erken yaşlarda sporla ve kültürel etkinliklerle tanıştırılması, geleceğe dönük bir yatırım olacak spor ve kültür ile iç içe bir hayatın hedeflendiği kentsel kimliğin geliştirilmesinin ilk adımını oluşturacaktır. İnsana yatırım uzun vadeli ve nesiller isteyen bir süreçtir. Bu süreç içinde toplumsal dinamiklere göre şekillenecek kentlerde, özgün çözümler ortaya konulabilmelidir. Futbola yatkınlığı ile tanınan Trabzon insanının, futbol dışında diğer spor dallarıyla tanıştırılması ve spora olan bu ilgilerinin diğer spor dallarında değerlendirilmesi, kent adına uygun bir hamle olacaktır. Diğer taraftan bir kış kenti olan Erzurum’da kış sporlarının geliştirilmesi ve kış sporları için sporcu yetiştirilmesi isabetli bir karar olacaktır. Büyük ölçekli spor etkinlikleri doğru kurgulandıkları takdirde kentlerin iktisadı gelişimleri için farklı açılımlar sunabilmektedir. Trabzon ve Erzurum özelinde düşünüldüğünde bu kentlerde olimpiyat ve oyunların düzenlenmesi kararı doğrudur. Kentlerin özgün yapısına bakıldığında Erzurum kış sporlarının gelişmesi için uygun iklim ve gizilgüce, Trabzon’da spor etkinliklerinin gelişmesi için uygun toplumsal yapı ve karaktere sahiptir. Erzurum ve Trabzon kentlerinin iktisadi yapısının yeniden kurgulanmasında, mevcut turizm türlerinin yanında spor turizminin geliştirilmesi, iktisadi olarak diğer sektörlerde gelişemeyen bu iki kent için yeni bir fırsat olacaktır. Ancak spor yatırımları kentlerde kültürel ortamı oluşturan, faktörlerden sadece birisidir. Bu açıdan bakıldığında kentsel kültürel ortamın diğer bileşenleri olan kültürel ve sanatsal faaliyetleri (tiyatro, sinema, resim, geleneksel sanatlar vb.) kapsayan bir çerçevede, kültür, sanat ve spor politikaları yeniden ele alınmalıdır. Kentlerde çok önemli fiziksel, mekânsal, iktisadi ve toplumsal hareketlilik yaşanmasına neden olacak olan bu yatırımların iyi analiz 46 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 edilerek, kent hayatıyla bütünleştirilmeleri şarttır. Kentlerde spor kültürünün gelişmesi için büyük tesislerin yanı sıra, kent genelinden mahalle ölçeğine kadar spor yapılacak tüm mekânların gözden geçirilmesi gerekmektedir. Böylece, insanların erişebileceği mesafelerde uygun ortamlar sağlanabilecektir. Özellikle okul çağındaki çocuklara yönelik olarak düzenlenecek, tanıtım ve kampanyalarla farklı spor dallarının tanıtımı, ilgilerinin buraya çekilmesi, ileride bir yaşam alışkanlığı olarak kentte bir spor kültürünün gelişmesi açısından önemli olacaktır. Bütün bu süreçte önem arz eden hususları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: 1. Kentin özgün yapısının dikkate alınması, 2. Spor kültürünü geliştirilmesi, 3. Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi, 4. Kente mekânsal, iktisadi ve toplumsal olarak katkısının ortaya konması, 5. Kent kültürüne, toplumsal yapıya ve kültürel-toplumsal yaşama etkisi, 6. Tesislerin organizasyon sonucu kullanım etkinlik planlamasının yapılması, sürdürülebilir ve etkin kullanılması, 7. Kentlerin sportif altyapısının güçlendirilmesinin yanında kültürel ihtiyaçlarının da göz önüne alınarak bütüncül bir toplumsal gelişmenin hedeflenmesi önemli olacaktır. Kent kültürüne bütüncül yaklaşım Kent kültürüne katkısı Kentin spor kültürüne katkısı Kent politikasına etkisi + +/- Trabzon Erzurum - - +/- +/- + + +/- + Var Yok Hem var, hem yok Tablo 7. Erzurum ve Trabzon Spor Organizasyonlarının Karşılaştırması 4. Değerlendirme Erzurum ve Trabzon’da yapılan organizasyonlarla kentlerimiz belki de tarihlerinde ilk defa böylesine büyük yatırımları kazanmışlardır. Bu yatırımların kentsel gelişim politikaları ile bütünleşmesi ve uzun vadeli kent politikalarında belli hedeflere ulaşmak için DOSYA İl Toplam Nüfus Tiyatro Salon Sayısı Tiyatro Salon olarak yapılan Sinema Salon Sayısı Müze Sayısı Opera ve Bale Salon sayısı Erzurum 780 847 757 353 5 6 0 1 17 33 3 2 0 0 Trabzon Tablo 8. 2011 Yılı Bazında Erzurum ve Trabzon’daki Kültürel Donatılar Kaynak. TÜİK Kültür İstatistikleri, 2011 kullanılması gerekmektedir. Kentsel kültürün gelişmesi kısa süreli bir çalışma olmayıp yeni nesillerin yetişmesiyle beraber uzun bir sürecin sonucunda kazanılacak bir durumdur. Yine bu süreç geleneksel kent kültürüyle, çağdaş kültürel öğelerin birlikte sentezlendiği bir or tam ile mümkün olacaktır. Toplumda sağlıklı nesiller yetiştirmek ve gençleri spora teşvik etmek için birçok adımın atılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra kentlerdeki kültürel ihtiyaçlar bu organizasyonlarla sağlanan altyapıların paralelinde geliştirilerek kentlerde nitelikli bir kültürel or tam oluşturulmalı ve bireylerin kültürel ve sanatsal ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılamaları sağlanmalıdır. (Tablo 7) 2011 yılı bazında Erzurum ve Trabzon’daki kültürel donatılar verilmiştir. Tablo 2’de, 2011 yılı bazında Erzurum ve Trabzon’daki kültürel donatılara bakılacak olursa, bu kentlerdeki kültürel donatıların yetersizliğinin ön plana çıktığı görülecektir. Özellikle sayısal nicelliklere konu olan kullanımların, yapılış amaçları bakımından kültürel hizmetler için uygunlukları ve standartları göz önünde bulundurulduğunda, bu eksiklik kendini iyice belli etmektedir. Yapılan alan araştırmasından büyük bütçeler harcanarak yapılan organizasyonlar ve bu organizasyonlar sonucunda kente kazandırılan tesislerin yanında, kültürel kullanımlar, müze, sanat galerisi, sanat sokakları kültür merkezi, tiyatro gibi kültürel kullanımlar inşa edilerek, sürecin bütüncül bir şekilde yürütülmesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır. Büyük ölçekli organizasyonlar, kentteki toplumsal ve kültürel gelişim için önemli bir fırsattır. Ancak, kent kültürünün gelişmesi için uygun altyapı ve tesislerin yapılması tek başına yeterli olmayacaktır. Bu yatırımların kent hayatıyla bütünleşmesi ve kentlerin sosyal hayatına katkı yapabilmesi için, bu organizasyonlar ile birlikte kültürel ve sosyal altyapıların belli plan ve programlar doğrultusunda, sürdürülebilir bir şekilde kurgulanmalıdır. Ülke bütçesinden milyonlarca lira harcanarak yapılan yatırımların toplumsal-kültürel hayata katkısının sağlanması ve toplumsal kültürü ve yapıyı güçlendirecek bir etken olarak düşünülmesi gerekmektedir. Ayrıca bu yatırımların belli organizasyonlara bağlı kalmaksızın, küçük-büyük tüm kentlerde yapılacak uygun altyapı yatırımları ile ülke geneline taşınması gerekmektedir. Bu şekilde kültür politikaları toplum geneline yayılmalıdır. Büyük ölçekli yatırımlar, bir bakıma kentlerin yeniden yapılandığı ve tanımlandığı bir süreci başlatmaktadır. Trabzon ve Erzurum özelinde, kentlerin yaşadığı fiziksel, iktisadi ve toplumsal-kültürel sorunların çözümü için iyi bir çıkış noktası olabilecek bu büyük organizasyonlar, kentlerin uzun vadeli gelişimiyle bütünleştirilebilecek şekilde kurgulanmalı ve kent politikalarına dâhil edilmelidir. Sporun, kültür ve sanat ile birlikte kurgulanabileceği bir ortamda, toplumsal yapının hızlı kabuk değiştirmesi ve mevcut kronikleşmiş sorunların daha çabuk çözülebilmesi söz konusu olacaktır. Spor kültürünün gelişmesi kent kültürünün gelişmesine paraleldir. Çağdaş kültür ile birlikte yerel kültür öğeleri düşünülerek kentler için kültür politikaları ve stratejileri geliştirilmelidir. Spor, kent kültürünün bir bileşeni olarak düşünüldüğünde diğer öğelerle iç içe ve onlardan beslenen bir yapıya kavuşturulmalıdır. Her iki kentte de yapılan yatırımların kentteki spor kültürünün oluşması için büyük bir fırsat olup, bunu kent bütününde bütüncül bir kültür anlayışı ile kültür ve sanat alt yapıları da oluşturularak, kentin kültür politikalarıyla bütünleştirilmesi gerekmektedir. Erzurum ve Trabzon’daki sportif etkinlikler göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yapılacak diğer etkinlikler için belli çıkarımlar yapılmalıdır. Örneğin bu etkinliklerden biri olan Mersin 2013 Akdeniz Oyunları kapsamında yapılan yatırımların genel bir kültür politikasının bir parçası olarak görülüp kenttin gelecekteki gelişiminde bütüncül kültür politikaları ile tanımlanmasının sağlanması gerekliliği ortadadır. Kültürel donatılar açısından oldukça eksik olan Erzurum, Trabzon ve Mersin kentlerinde büyük bütçelerle ayrılarak yapılan bu yatırımların sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için kültür, sanat ve spor üçlüsü birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Böylece bu kentlerin arzu ettikleri mekânsal, ekonomik ve toplumsal-kültürel gelişmenin ihtiyaç duyduğu ortamın hazırlanması sağlanacaktır. Sonuç olarak, tanıtım ve yatırım çekme kaygısı ile yapılan büyük ölçekli organizasyonların kent gelişimine katkısı sorgulanmalıdır. Kentin fiziksel, iktisadi ve kültürel-toplumsal gelişimine katkısının ne olacağına yönelik tartışmalar yürütülmelidir. Özellikle organizasyona harcanan bütçelerin büyüklüğü ve dünyanın içinde bulunduğu iktisadi kriz düşünüldüğünde, maddi olarak geri dönüşümü pek mümkün görünmeyen bu organizasyonların kentler için olduğu kadar, ülke çapında da bir sıçrama tahtası olarak görüldüğü bir gerçektir. Düzenlenen büyük organizasyonlarda spor, kültür ve sanat alanında kullanılmak üzere yapılan tesislerin, ‘etkinlik sonrası kullanımı’ planlanmalı ve atıl bir yatırıma dönüşmemesi için bir takım önlemler alınarak, organizasyon öncesi planlar, stratejiler ve politikalar net bir biçimde tanımlanmalıdır. KAYNAKLAR 1. Devecioğlu, S., “Türkiye’de Spor Sektörü Stratejilerinin Geliştirilmesi”, Verimlilik Dergisi, Sayı: 2005/ 2, 117-134, 2005. http://perweb.firat.edu.tr/ personel /yayinlar/ fua_9/9_31139.pdf (11.10.2012). 2. Dündar, G. Ş., “Unvan Peşindeki Kentler: Mega Projeler ve Mega Etkinlikler Üzerinden Bir Bakış”, Mimarlık Dergisi, Sayı: 2010/353, 53-58, 2010. 3. Erten, S., “Büyük Ölçekli Kentsel Projeler ve Olimpiyat Oyunları: Atina 2004 Olimpiyatları Deneyimi”, Planlama Dergisi, Sayı: 2005/2, 45-52, 2005. 4. Karaca, S. ve Nilgün K., “Kültür Planı ile Çok-kültürlü Kentsel Mekân Arayışı: 1990 Sonrası Avrupa, Amerika ve Avustralya Kentlerinden Örnekler,” içinde “KBAM Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar 2. Sempozyumu Planlamanın Dünü, Bugünü, Yarını: Planlamada Yeni Söylem Arayışları”, (der. Ayda Eraydın ve diğerleri), 435-448, Matsa Basımevi, Ankara, 2011. 5. Karaca, S., “Kültür Eksenli Kentsel Gelişim ve Kültürel Planlama Yaklaşımı” Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012. 6. Karaca, S. ve Kiper, N., “Kentsel Mekânda Kamu Yararı Arayışı ve Kültürel Planlama”, Toplum ve Demokrasi Dergisi, 2013. 7. TÜİK Kültür İstatistikleri, 2011. http://www.tuik.gov.tr/Kitap.do?metod=Kitap Detay&KT_ID=5&KITAP_ID=42, (10.11.2012). ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 47 DOSYA XVII. Akdeniz Oyunlar› Ev Sahibi Mersin / Türkiye • Akdeniz Oyunları Tarihçesi • XVII. Akdeniz Oyunları Tesisleri • Engelsiz Kent, Engelsiz Oyunlar Projesi / Evrim Demir Mishchenko - Fikret Zorlu • XVII. Akdeniz Oyunları Mersin İçin Kaçırılan Bir Fırsat mı Oluyor? / Ali Ekber Doğan 48 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 DOSYA Akdeniz Oyunları Tarihçesi* Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nden derlenmiştir. * Akdeniz Oyunları, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında dört yılda bir düzenlenen spor yarışmalarıdır. Bu yarışmalar, Akdeniz ülkeleri arasında toplumsal ve kültürel yakınlaşmayı sağlamak amacıyla düzenlenmektedir. Akdeniz Oyunları’nda Olimpiyat kuralları geçerlidir ve yarışmalar 13 günde tamamlanır. Akdeniz Oyunları ilk kez, 1948 Londra Olimpiyatları sırasında, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Asbaşkanı ve Mısır Olimpiyat Komitesi Başkanı Türk asıllı Muhammed Tahir Paşa’nın önerisiyle gündeme gelmiştir. Türkiye ile birlikte dokuz Akdeniz ülkesi olimpiyat komiteleri bu öneriyi olumlu karşılayınca, Uluslararası Akdeniz Oyunları Komitesi (ICMG) 1961 yılında kurulmuştur. Merkezi Atina’da bulunan bu komite, oyunların dört yılda bir, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin sporcuları arasında ve yine Akdeniz kıyısındaki bir kentte yapılmasına karar vermiştir. Akdeniz Oyunları’nın ilki 5-12 Ekim 1951 tarihleri arasında, 10 ülkeden 734 sporcunun katılımıyla Mısır’ın İskenderiye şehrinde düzenlenmiştir. Akdeniz Oyunları’nın hepsine katılan Türkiye, 1971’de düzenlenen VI. Akdeniz Oyunları’na İzmir’de ev sahipliği yapmıştır. XVI. Akdeniz Oyunları, 23 ülkeden 3.458 sporcunun katılımıyla 2009 yılında İtalya’nın Pesca- Akdeniz Oyunları’nın Katılımcı Ülke ve Sporcuları ra kentinde yapılmıştır. Akdeniz Oyunları’na ev sahipliği yapan ülkelerin listesi aşağıda verilmektedir. 1951 İskenderiye / MISIR 1987 Lazkiye / SURİYE 1955 Barselona / İSPANYA 1991 Atina / YUNANİSTAN 1959 Beyrut / LÜBNAN 1993 Languedoc - Roussillon / FRANSA 1963 Napoli / İTALYA 1997 Bari / İTALYA 1967 Tunus / TUNUS 2001 Tunus / TUNUS 1971 1975 İzmir / TÜRKİYE Cezayir / CEZAYİR 2005 Almeria / İSPANYA 2009 Pescara / İTALYA 1979 Split /YUGOSLAVYA 2013 Mersin / TÜRKİYE 1983 Kazablanka / FAS Tablo 1. Akdeniz Oyunları’na Ev Sahipliği Yapan Ülkeler Atletizm, basketbol, bisiklet, boks, jimnastik, eskrim, futbol, güreş, halter, hentbol, judo, masa tenisi, tenis, yelken, yüzme ve voleybol bütün Akdeniz Oyunları’nın programında yer alan değişmez spor dallarıdır. Bugüne kadar düzenlenen Akdeniz Oyunları’nın en başarılı ülkesi kazandığı toplam madalya sayısıyla İtalya’dır. Düzenlenmiş olan bütün Akdeniz Oyunlarının katılımcı ülke ve sporcuları ve Akdeniz Oyunları madalya dağılımı Tablo 2’de verilmektedir. Akdeniz Oyunları Madalya Dağılımı Tablo 2. Akdeniz Oyunları’nın Katılımcı Ülke ve Sporcuları ile Madalya Dağılımı ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 49 DOSYA XVII. Akdeniz Oyunları Tesisleri* Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nden derlenmiştir. * Mersin, 2013 Akdeniz Oyunları organizasyonu için daha önce ev sahipliği konusunda adaylığını açıklamış olmasına karşın, 2007 yılında İtalya’nın Pescara kentinde yapılan Genel Kurul ve aday seçimlerinde Yunanistan’ın Volos kenti organizasyon için seçilmiştir. Bu durum karşısında Mersin, 2017 Akdeniz Oyunları için başvuruda bulunmuştur. Ancak, 28 0cak 2011 tarihinde Uluslararası Akdeniz Oyunları Komitesi’nin (ICMG) aldığı karar ile Akdeniz Oyunları ev sahipliği Yunanistan’ın Volos kentinden alınmıştır. Bunun üzerine ICMG 2013 Akdeniz Oyunları organizasyonu için Mersin, Tarragone, Tripoli olmak üzere 3 şehri aday olarak göstermiştir. 23 Şubat 2011 tarihinde yapılan oylama sonucunda 2013 Akdeniz Oyunları’na Mersin’in ev sahipliği yapması kararı çıkmıştır. Böylece, XVII. Akdeniz Oyunları’nın 20-30 Haziran 2013 tarihlerinde Mersin’de yapılması kararı verilmiştir. Mersin’de düzenlenecek olan XVII. Akdeniz Oyunları’nda aşağıda belirtilen 32 dalda müsabaka yapılacaktır (Tablo 1). 1 Havalı-Ateşli Atışlar 17 Judo 2 Plak Atışlar 18 Karate 3 Atletizm 19 Kürek 4 Badminton 20 Kano&Kayak 5 Basketbol 21 Masa Tenisi 6 Bocce 22 Okçuluk 7 Boks 23 Plaj Voleybolu 8 Bisiklet 24 Su Kayağı 9 Binicilik 25 Su Topu 10 Artistik Jimnastik 26 Tenis 11 Ritmik Jimnastik 27 Taekwondo 12 Eskrim 28 Voleybol 13 Futbol 29 Yüzme 14 Güreş 30 Yelken 15 Hentbol 31 Bedensel Engelli Atletizm 16 Halter 32 Bedensel Engelli Yüzme Mersin XVII. Akdeniz Oyunları’na 24 ülke katılacaktır (Tablo 2). Böylece XVII. Akdeniz oyunları tarihindeki en fazla katılımcı ülke sayısı ile gerçekleşecektir. 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları logosu, Akdeniz ve Mersin’i temsil eden öğelerden oluşmaktadır. Denizden çıkmakta olan karetta karetta Akdeniz’i ve dostluğu, bölgeye ait turunçgilleri temsilen kullanılan portakal ise güneş formuyla birlikte Akdeniz ve Mersin’in iklimini yansıtmaktadır. XVII. Akdeniz Oyunları’nın maskotunun adının belirlenmesinde kamuoyunun görüşleri alınmıştır. Kamuoyundan, 1-15 Temmuz 2012 tarihlerinde telefon, faks, mail ve resmi internet sitesinden isim önerileri alınarak, 15-30 Temmuz 2012 tarihlerinde resmi internet sitesinden oylama ile 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları maskotunun ismi “Karetta” olarak belirlenmiştir. XVII. Akdeniz Oyunları için farklı spor dalları için spor tesislerine ve servis birimlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaçların yeni tesislerin inşası ve bölgede mevcut spor tesislerinin bazılarının iyileştirilmesi ve Akdeniz Oyunları’na adaptasyonu ile karşılanması planlanmıştır. XVII. Akdeniz Oyunları için bölgede hazırlanan spor tesisleri ve servis birimleri hakkında bilgi aşağıda verilmektedir. Spor Tesisleri 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları için ihtiyaç duyulan spor tesisleri listesi aşağıda sunulmaktadır. Tablo 1. 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları Spor Branşları 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Andorra Arnavutluk Bosna-Hersek Cezayir Fas Fransa Hırvatistan İspanya İtalya Karadağ Kıbrıs R.Y. Libya 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 Lübnan Makedonya Cumhuriyeti Malta Mısır Monako San Marino Sırbistan Slovenya Suriye Tunus Türkiye Yunanistan Tablo 2. 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları’na Katılımcı Ülkeler 50 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları, Spor Tesisleri Fonksiyon Müsabaka Tesisi Sayı Tesis Durumu 14 Yeni yapılan Müsabaka + Antrenman Tesisi 17 Antrenman Tesisi 17 Geçici ısınma tesisi 3 Açılış ve Kapanış tesisi 1 Toplam 51 Sayı 10 Mevcut Tesis Sayısı 41 Toplam 52 İhtiyaç duyulan spor tesislerinden 25.000 kişilik stadyum, 500, 1.000 ve 7.500 kişilik spor salonları, 3.000 kişilik tenis kompleksi, 1.000 kişilik olimpik yüzme havuzu, 1.000 kişilik jimnastik salonu, Erdemli Atış Poligonu, 3.000 kişilik Nevin Yanıt Atletizm Kompleksi inşa edilmekte olan yapılardır. DOSYA Servet Tazegül Spor Salonu Yapımı Devam Eden Tesisler Yeni Yapılan Tesisler Stadyum (Kocavilayet Köyü/Yenişehir/Mersin) 25.000 kişilik - 19 Mayıs 2012 tarihinde temeli atılmıştır. 2013 yılı Mayıs ayında bitirilmesi planlanmaktadır. Toplam 55.000 m2 inşaat alanına sahiptir. VIP alanları, stadyum yönetimi, UEFA Kulüp ağırlama alanı, Kurumsal misafir alanı, restoran ve food-court gibi işlevleri içeren iki kat yerleştirilmiştir. Çok amaçlı olarak hayata geçirilen stadyumda, polis merkezi, sağlık merkezi, restoran ve mağazaların yanı sıra çoklu bilet satış gişeleri mevcuttur. 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu Tenis Kompleksi (Menteş Köyü/Yenişehir) 3.000 kişilik - 20 Ocak 2012 tarihinde temeli atılmıştır. Tenis Kompleksi inşaatı 2 ayrı bloktan oluşmaktadır. Merkez Kort binası 17.254 m2, Kapalı İkili Kort Binası 5.307 m2 kapalı alanlı alana sahiptir. 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu Tenis Kompleksi Stadyum Servet Tazegül Spor Salonu (Yenişehir/Mersin) 7.500 kişi kapasiteli spor salonunun temel, 20 Ocak 2012 tarihinde atılmıştır. Toplam 15 bin metrekare kapalı alana sahiptir. Spor salonunda 5.668 adet seyirci koltuğu, 193 adet vip seyirci koltuğu, 131 adet basın koltuğu, 84 adet protokol koltuğu ve 550 metrekarelik özel loca alanlarına bulunmaktadır. Ayrıca bir adet 805 metrekarelik, 265 kişilik seyirci kapasitesine sahip antrenman salonu tasarlanmıştır. Binada; 13 seyirci,1 basın, 2 vip,1 idare,1 sporcu ve 1 adet servis girişi olmak üzere toplam 19 giriş bulunmaktadır. Spor salonunda, basketbol, voleybol, hentbol güreş, judo, karate ve boks müsabakalarının yapılması amaçlanmaktadır. 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu Olimpik Yüzme Havuzu (Menteş Köyü/Yenişehir) 1.000 kişilik olimpik yüzme havuzunun temeli 20 Ocak 2012 tarihinde atılmıştır.Yapı, toplam 12.500 m2 inşaat alanına sahiptir; 15 adet protokol, 10 adet basın, 9 adet engelli ve 966 adet seyirci koltuğu bulunmaktadır. Binada, 1.250 m2’lik olimpik müsabaka havuzu, 400 m2’lik ısınma havuzu ve bir adet çırpınma havuzu bulunmaktadır. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 51 DOSYA 1000 Kişilik Spor Salonu (Toroslar/Mersin) 5.000 m2 kapalı alanı ve 3.500 m2 temel oturum alanına sahip olan tesis 1.000 kişiliktir. Spor salonunda 30 kişilik protokol tribünü, 60 kişilik basın tribünü, 910 kişilik seyirci tribünü protokol dinlenme odaları, idari ofisler, sağlık odası, fuaye, büfe, hakem odaları, antrenör odaları, sporcu soyunma odaları, wc ve duşlar, kamera ve reji odası, elektrik pano odaları, kazan dairesi, depo, oyun alanı ve gişe gibi alanlar bulunmaktadır. Spor Salonu (Toroslar/Mersin) Olimpik Yüzme Havuzu Spor Salonu 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu 1000 Kişilik Cimnastik Salonu (Çiftlikköy/Yenişehir) 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu 500 Kişilik Spor Salonu (Yalınayak Mahallesi/Toroslar) 500 kişilik spor salonunun temeli 20 Ocak 2012 tarihinde atılmıştır. Tesiste genel hatları ile oyun alanı, seyirci tribünleri, basın tribünü, vip tribünü, teknik merkezler ve wc-duş alanları bulunmaktadır. Spor Salonu 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu 52 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 1.000 kişilik jimnastik salonu 14.318 m2 inşaat alanına sahiptir. Salonda, 1.288 seyircili 1 adet ana salon ve 218 seyircili 2 adet antrenman salonu bulunmaktadır. DOSYA 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu Nevin Yanıt Atletizm Kompleksi (Toroslar/Mersin) 8.500 m2 temel oturum alanına sahip olan tesis 2.500 kişi kapasitelidir. Nevin Yanıt Atletizm Kompleksi Jimnastik Salonu 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu 12.11.2012 Tarihindeki İnşa Durumu Bocce Tesisi (Arpaçsakarlar/Toroslar) Erdemli Atış Poligonu (Erdemli/Mersin) 1.000 kişilik spor salonu ile aynı arsa üzerinde bulunmaktadır. 306.859 m2’lik bir alana sahip olan arsa üzerinde yapılacak tesiste; 10-25-50 metre atış poligonları bulunmaktadır. Zemin kat inşaat alanı, açık poligon alanı dâhil olmak üzere, 19.719,5 m2’dir. Erdemli Atış Poligonu ile birlikte sosyal tesis ve otel binası inşası da yapılacaktır. Bocce Tesisi Akdeniz Köyü Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampusu içinde yer alan 1.000 kişi kapasiteli Akdeniz Oyunları Köyü 2. Etap tamamlanmıştır. 3.500 kişi kapasiteli 1. Etap’ın inşası devam etmektedir. Erdemli Atış Poligonu ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 53 DOSYA Akdeniz Oyunları Köyü Seyfi Alanya Spor Salonu Spor Genel Müdürlüğü Tarafından Yer Teslimi Yapılarak Modernizasyonuna Başlanan Tesisler İyileştirme ve yenileştirme proje çalışmaları Spor Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen tesislerin listesi aşağıda verilmektedir. Seyfi Alanya Spor Salonu Tarsus Spor Salonu Tevfik Sırrı Gür Stadyumu Tarsus Şehir Stadı Erdemli Spor Salonu Yüreğir Serinevler Spor Salonu Mezitli Spor Salonu Badminton (E-K) (Antrenman) Basketbol (K) (Müsabaka) Futbol (Müsabaka) Futbol (Müsabaka) Halter (E-K) (Müsabaka) Hentbol (K) (Müsabaka) Judo (E-K) (Antrenman) Kano ve Kürek (E-K) Adana Seyhan Baraj Gölü (Müsabaka, Antrenman) Edip Buran Spor Salonu ve Karate ve Taekwondo (E-K) Arka Salon (Müsabaka, Antrenman) 7. Bölge Spor Salonu Masa Tenisi (E-K) (Antrenman) Davultepe Spor Salonu Boks (Antrenman) Erdemli Spor Salonu Tarsus Spor Salonu Edip Buran Spor Salonu 54 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Mezitli Spor Salonu İyileştirme ve yenileştirme proje çalışmaları Akdeniz Oyunları Genel Koordinatörlüğü tarafından sürdürülen tesislerin listesi aşağıda verilmektedir. Eskrim (E-K) (Müsabaka, CNR Mersin Yenişehir Fuar Alanı Antrenman), Masa Tenisi (E-K) (A) Holü (Müsabaka) CNR Mersin Yenişehir Fuar Alanı Güreş (E-K) (Müsabaka, (C) (Holü) Antrenman) Bisiklet (E-K) Adnan Menderes Bulvarı (Müsabaka, Antrenman) Badminton (E-K) ve Judo (E-K) MEÜ 1 nolu Salon (Müsabaka) Gelişim Koleji Basketbol (K) (Antrenman) MEÜ Futbol Sahası Futbol (Müsabaka) Burhanettin Kocamaz Stadı Futbol (Müsabaka) Toroslar Anafartalar Sahası Futbol (Antrenman) Toroslar 3 Ocak Sahası Futbol (Antrenman) Koray Aydın Sahası Futbol (Antrenman) Macit Özcan Spor Tesisleri Futbol (Antrenman) 2 nolu Kuzey Çim Saha Akdeniz Belediyesi Futbol (Antrenman) S. Türkoğlu Sahası Sakıp Sabancı Spor Salonu Hentbol (E-K) (Antrenman) (Adana) Lütfullah Aksungur Spor Salonu Hentbol (E) (Müsabaka) (Adana) Macit Özcan Spor Tesisleri Okçuluk (E-K) (Müsabaka) Güney Çim Saha Macit Özcan Spor Tesisleri Kuzey Okçuluk (E-K) (Antrenman) Çim Saha 1 Macit Özcan Yüzme Havuzu Su Topu (E) (Müsabaka) MEÜ Yüzme Havuzu Su Topu (E) (Antrenman) MEÜ 2 Nolu Salon Voleybol (E) (Müsabaka) İçel Anadolu Lisesi Voleybol (E) (Antrenman) Turizm Otelcilik Lisesi Voleybol (K) (Antrenman) Plaj Voleybolu (E-K) Müsabaka Kızkalesi Plajı Antrenman Su Kayağı (E-K) (Müsabaka Atatürk Parkı Antrenman) Yelken (E-K) (Müsabaka Mersin Marina Antrenman) Binicilik (E-K) (Müsabaka Adana Atlı Spor Kulübü Antrenman) DOSYA 2013 Mersin XVII. Akdeniz Oyunları, Müsabaka ve Antrenman Tesisleri BASKETBOL-KADINLAR Müsabaka Tesisi ATICILIK Havalı Ateşli - Plak Atışları Müsabaka ve Antrenman Tesisi Tarsus Spor Salonu Erdemli Atış Poligonu Tesis Yeri Erdemli Seyirci Kapasitesi 1.551 Antrenman Tesisi Gelişim Koleji Spor Salonu Tesis Yeri Tarsus Seyirci Kapasitesi 1.700 BİNİCİLİK Müsabaka ve Antrenman Tesisi ATLETİZM-BEDENSEL ENGELLİ ATLETİZM Müsabaka ve Antrenman Tesisi Adana Atlı Spor Kulübü Nevin Yanıt Atletizm Kompleksi Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 2.500 Tesis Yeri Adana Seyirci Kapasitesi - BİSİKLET Müsabaka ve Antrenman Tesisi BADMİNTON Müsabaka Tesisi Adnan Menderes Bulvarları Mersin Üniversitesi 1 Nolu Salon Antrenman Tesisi Tesis Yeri Akdeniz ve Yenişehir Seyirci Kapasitesi - BOCCE Müsabaka ve Antrenman Tesisi Seyfi Alanya Spor Salonu Bocce Tesisleri Tesis Yeri Yenişehir Tesis Yeri Toroslar Seyirci Kapasitesi 704 Seyirci Kapasitesi 1.000 BASKETBOL-ERKEKLER BOKS Müsabaka ve Antrenman Tesisi Müsabaka ve Antrenman Tesisi Yeni Tesis (500 Kişilik Spor Salonu) Yeni Tesis (7.500 Kişilik Spor Salonu) Tesis Yeri Yenişehir Tesis Yeri Toroslar Seyirci Kapasitesi 7.500 Seyirci Kapasitesi 500 ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 55 DOSYA CİMNASTİK Artistik - Ritmik Müsabaka ve Antrenman Tesisi Antrenman Tesisi Koray Aydın Sahası Yeni Tesis (1.000 Kişilik Jimnastik Salonu) Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 1.000 Toroslar Anafartalar Sahası ESKRİM - MASA TENİSİ Müsabaka Tesisi 3 Ocak Sahası CNR Yenişehir Fuar Alanı Antrenman Tesisi Seyfi Ali Türkoğlu Sahası 7. Bölge Spor Salonu (Masa Tenisi) Tesis Yeri Yenişehir-Toroslar Seyirci Kapasitesi 780 FUTBOL Müsabaka Tesisi Macit Özcan Spor Kompleksi 2 Nolu Saha Tesis Yeri Toroslar-Akdeniz Seyirci Kapasitesi 6.300-1.500-1.500-600 GÜREŞ Tevfik Sırrı Gür Stadı Müsabaka ve Antrenman Tesisi CNR Yenişehir Fuar Alanı Mersin Üniversitesi Sahası Burhanettin Kocamaz Sahası Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 820 HALTER Müsabaka ve Antrenman Tesisi Tarsus Şehir Stadı Erdemli Spor Salonu Tesis Yeri Yenişehir-Tarsus Tesis Yeri Erdemli Seyirci Kapasitesi 10.200-2.500-4.200-3.800 Seyirci Kapasitesi 500 56 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 DOSYA HENTBOL-ERKEKLER KARATE - TAEKWONDO Müsabaka Tesisi Müsabaka Tesisi Lütfullah Aksungur Spor Salonu Antrenman Tesisi Edip Buran Spor Salonu Antrenman Tesisi Sakıp Sabancı Spor Salonu Edip Buran Spor Salonu Arkası Tesis Yeri Adana Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 1.750 Seyirci Kapasitesi 1.750 HENTBOL-KADINLAR OKÇULUK Müsabaka Tesisi Müsabaka Tesisi Yüreğir Serin Evler Spor Salonu Antrenman Tesisi Sakıp Sabancı Spor Salonu Tesis Yeri Adana Seyirci Kapasitesi 2.500 Macit Özcan Spor Kompleksi Antrenman Tesisi JUDO Macit Özcan Kuzey Çim Saha 1 Müsabaka Tesisi Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 750 PLAJ VOLEYBOLU Mersin Üniversitesi 1 Nolu Salon Müsabaka ve Antrenman Tesisi Antrenman Tesisi Kızkalesi Plajı Mezitli Spor Salonu Tesis Yeri Kızkalesi Tesis Yeri Yenişehir-Mezitli Seyirci Kapasitesi 2.000 Seyirci Kapasitesi 720 KANO&KAYAK - KÜREK SU KAYAĞI Müsabaka ve Antrenman Tesisi Müsabaka ve Antrenman Tesisi Tesis Yeri Adana Seyhan Barajı Adana Seyirci Kapasitesi 1.500 Tesis Yeri Atatürk Parkı Akdeniz Seyirci Kapasitesi 1.000 ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 57 DOSYA SU TOPU VOLEYBOL-KADINLAR Müsabaka Tesisi Müsabaka Tesisi Yeni Tesis (1.000 Kişilik Spor Salonu) Macit Özcan Spor Kompleksi Antrenman Tesisi Antrenman Tesisi Turizm Otelcilik Lisesi Mersin Üniversitesi Havuzu Tesis Yeri Yenişehir Tesis Yeri Toroslar-Yenişehir Seyirci Kapasitesi 886 Seyirci Kapasitesi 1.000 TENİS YELKEN Müsabaka ve Antrenman Tesisi Müsabaka ve Antrenman Tesisi Yeni Tesis (3.000 Kişilik Tenis Kompleksi) Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 3.000 Mersin Marina Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi - YÜZME-BEDENSEL ENGELLİ YÜZME VOLEYBOL-ERKEKLER Müsabaka ve Antrenman Tesisi Müsabaka Tesisi Yeni Tesis (1.000 Kişilik Olimpik Yüzme Havuzu) Mersin Üniversitesi 2 Nolu Salon Antrenman Tesisi İçel Anadolu Lisesi Tesis Yeri Yenişehir-Mezitli Seyirci Kapasitesi 500 58 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Tesis Yeri Yenişehir Seyirci Kapasitesi 1.000 DOSYA Engelsiz Kent, Engelsiz Oyunlar Projesi * Evrim DEMİR MİSHCHENKO* - Fikret ZORLU** Yrd. Doç. Dr., Mersin Üniversitesi, Mimarlık Bölümü - Yrd. Doç. Dr., Mersin Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ** İlk kez 1951 yılında Mısır’ın İskenderiye kentinde düzenlenmiş olan Akdeniz Oyunları, olimpiyat ideallerini Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere taşımakta ve bu ülkeler arasındaki toplumsal ve kültürel yakınlaşmayı spor aracılığıyla arttırmayı amaçlamaktadır1,2. Her dört yılda bir olimpik kurallar çerçevesinde düzenlenen oyunlara mevcut durumda 24 ülke katılmaktadır. 1971 yılında İzmir’in ev sahipliğinde yapılan Akdeniz Oyunları, 42 yıl sonra, yeniden Türkiye’de, bu kez Mersin’de düzenlecek. 17.’si düzenlenecek olan oyunlar, 20-30 Haziran 2013 tarihlerinde Mersin ve Adana’da gerçekleşecek. Akdeniz Oyunları, 1979 Split (Yugoslavya) oyunlarında kullanılan ve daha sonra Oyunların resmi logosu olarak seçilen üç halkalı logonun da simgelediği gibi, üç kıtadan -Afrika, Asya ve Avrupa’dan- sporcuların katılımıyla gerçekleşmektedir. Bu tema, XVII. Akdeniz Oyunları’nın da ana sloganı olan“Üç Kıta Tek Yürek” in belirlenmesinde rol oynamıştır. Bu ana slogan yanında “Engelsiz Kent, Engelsiz Oyunlar” ve “Mersin 2013’e Hazırlanıyor” sloganları da yardımcı sloganlar olarak kullanılmaktadır3. “Engelsiz Kent Engelsiz Oyunlar” sloganı adını, XVII. Akdeniz Oyunları Genel Koordinatörlüğü’nün Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden öğretim üyelerinin desteğiyle yürütmekte olduğu “Engelsiz Kent Engelsiz Oyunlar” projesinden almaktadır. Hazırlık aşamaları 2011 yılı sonunda başlayan ve resmi olarak Haziran 2012’de başlayan proje, düzenlenecek oyunlarda kullanılacak tesislerin ve kentsel kullanım alanlarının engelsiz hale gelmesini amaçlamaktadır. Projenin amaçları oyunlar süresinde ve oyunlar sonrasında olmak üzere ikiye ayrılır. Oyunlar süresince müsabakların gerçekleşebilmesi için mekânsal gerekliliklerin sağlanması ve müsabakalara eşitlikçi bir katılım sağlanması hedeflemiştir. Oyunlar sonrası düşünüldüğünde ise, Mersin’de gerçekleşecek bu organizayonu bir fırsat olarak görüp, kente kazandırılan spor ve konaklama tesislerinin yanı sıra tüm kentin engelliler dahil tüm kullanıcı grupları için kolay erişilebilir, ulaşılabilir olması ve tüm kulanıcılar tarafından eşit ve bağımsız kullanımını destekleyen mekânların üretilmesini amaçlamaktadır. Ayrıca, organizasyon süresince ve sonrasında da bilginin erişilebilirliğinin sağlaması için web sayfaları, broşür ve tabela sistemleri için de öneriler geliştirilmektedir. Bu amaçları gerçekleştirirken, evrensel tasarım olarak da adlandırılan bir bakış açısı benimsenmiş, yapılı çevrenin ve sunulan hizmetlerin ve ürünlerin, yaş, yeti, statü farkı gözetmeksizin herkes için eşit kullanılması4 amaçlanmıştır. Bu fikir, çeşitlilikler için tasarım, ya da herkes için tasarım olarak da adlandırılabilir. Farklı yetenekteki ve durumdaki kullanıcılar için mümkün olduğu durumlarda aynı, eğer sağlanamıyorsa, eşit kullanım sağlayan, tüm kullanıcıları içeren tasarımlar önerir. Örneklendirmek gerekirse, evrensel tasarım, hareket zorluğu ya da kısıtlaması olan bireyler için girişte merdiven yanında ayrı bir rampa oluşturmak yerine, herkesin kullanabileceği düzayak bir giriş tasarlanması gerekliliğini vurgular. Oyunlar kapsamında kullanılacak yeni tesislerin projeleri daha önceden geliştirildiği ve yeni tesislerin yanında mevcut tesisler de kullanılacağı için, evrensel tasarım fikri, “engelsiz kent engelsiz oyunlar” projesi kapsamında her tesiste en ideal şekliyle gerçekleştirilemese de, yapılan proje önerilerinde ana fikir olarak önemini korumuştur. Özellikle, mimarlar tarafından projeler tasarlanırken eşitlikçi bir tasarım prensibi benimsenmemiş projelerde, ister istemez adaptasyonlar yolu ile tüm kullanıcılar için ulaşılabilirlik sağlanmıştır. Ancak, proje genelinde, North Carolina Üniversitesi, Evrensel Tasarım Merkezi5 tarafından geliştirilmiş, evrensel tasarımın yedi temel prensibi ana fikir olarak yerini korumuştur. Bu ilkeler aşağıda maddelenmiştir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Eşitlikçi ve adil kullanım sağlayan tasarımlar Esnek kullanım sağlayan tasarımlar Basit ve sezgisel kullanım sağlayan tasarımlar Kolaylıkla anlaşılabilir bilgi içeren tasarımlar Hatalar için tolerans veren tasarımlar Düşük fiziksel çaba gerektiren tasarımlar Farklı yaklaşım ve kullanımlar için boyut ve alan sağlayan tasarımlar Mekânların “Engelsiz Kent Engelsiz Oyunlar” fikri ile üretilmesi, uzun vadede, kamuya açık kentsel mekânın iyileştirilmesini ve dolayısıyla yaşam kalitesini de arttıracak, kente ve kentliye doğrudan katkı sağlayacaktır. Projenin sonuç olarak hedeflediği nokta, Mersin’in, fiziksel koşullar tarafından “engellenmiş” tüm bireyler tarafından kullanılabilen, engelsiz bir yaşam alanına dönüştürülmesidir. Yedi kişilik bir çekirdek takım tarafından yürütülen çalışmalar, Mersin’deki XVII. Akdeniz Oyunları Koordinatörlüğü’nün Spor Müsabakaları, Spor Tesisleri, Konaklama, Ulaşım, Pazarlama ve Halkla İlişkiler Departmanı ile işbirliği içinde yürütülmektedir. XVII. Akdeniz Oyunları 16 ‘sı zorunlu spor branşı (atletizm, baskerbol, bisiklet, boks, cimnastik, eskrim, futbol, güreş, halter, hentbol, judo, masa tenisi, tenis, voleybol, yelken ve yüzme) ve 2’si paralimpik(yüzme ve atletizm) olmak üzere toplam ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 59 DOSYA 32 spor branşında gerçekleştirilecektir. Oyunlar kapsamında çoğunluğu Mersin’de olmak üzere, Mersin, Tarsus, Erdemli ve Adana’da bulunan 17’si antrenman ve ısınma tesisi, 14’ü sadece müsabaka, 17’si antrenman, müsabaka ve açılış-kapanış tesisi olmak üzere toplam 52 tesisin kullanılması planlanmaktadır. uygulamada kolaylık sağlaması açısından ölçüler ve önerilen malzemeler belirtilmiştir. Özellikle paralimpik müsabaka düzenlenecek tesisler olmak üzere, “Engelsiz Kent Engelsiz Oyunlar” projesi kapsamında kullanılacak, konaklama dahil, tüm tesislerin, sporcu, antrenör, hakem, basın, çalışan personel, ve seyirci olmak üzere farklı kullanım senaryoları üzerinden ulaşılabilirliği etüd edilerek, kapsayıcı tasarım önerileri geliştirilmiştir. XVII. Akdeniz Oyunları’nda sadece 2 dalda paralimpik düzenelenecek olmasına rağmen, Uluslararası Paralimpik Komitesi’nin paralimpik oyunlar sınıflandırılması dikkate alınarak, tüm tesislerde olası bir paralimpik müsabaka düzenlenebilme ihitmali de göz önünde bulundurulmuş ve projeler bu yönde geliştirilmiştir. Yeni yapılan ve mevcut tesislerdeki revizyonlar ile Mersin’deki spor altyapısının kentlinin kullanımıyla sürdürülebilirliğinin sağlanması yanında, ileride “paralimpik oyunlar” gibi ulusal ya da uluslar arası organizasyonlara ev sahipliği yapabilme potansiyeli de gözönünde bulundurulmuştur. Mersin kentinde engeli ve hareket kısıtlaması olan bireylerin erişimini sağlamak amacıyla kente gelen sporcu, izleyici, basın gibi farklı kullanıcı gruplarından engel ve hareket kısıtlaması olan ziyaretçilerin kent içi oyunların düzenleneceği alanlar arası rahat erişiminin sağlanması amacıyla belirli kullanım senaryoları oluşturulmuş ve bu katılımcıların yararlanacağı erişilebilir güzergâhlar üzerine çalışmalar yapılmıştır. Öncelikli erişilebilir güzergâhlar ve bu alanlarda erişimin iyileştirilmesi için öneriler geliştirilmiştir. Diğer yandan engelsiz kent oluşturmada kamusal açık alanların ve kamusal binaların önemini göz önünde bulundurarak, Mersin kent merkezi’nde ve kamusal açık alanların yoğunlaştığı kent merkezi-Adnan Menderes Bulvarı arterinde kentsel tasarım proje önerileri geliştirilmiştir. Geliştirilen uygulama projeleri XVII. Akdeniz Oyunları Koordinatörlüğü tarafından Akdeniz Oyunları’nda kullanılacak spor tesislerinin yapımı ve revizyonlarından sorumlu olan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na sunulmuştur. Geliştirilen proje önerilerinin en kısa sürede uygulamaya geçmesi, oyunlar kapsamında alt tema olarak seçilen “engelsiz kent engelsiz oyunlar”ın gerçekleşmesini hızlandıracak, gelecekte Mersin’i ulusal ve uluslararası ölçekte bu konuda örnek bir kent yapmaya katkı sağlayacak, düzenlenecek XVII. Akdeniz Oyunları’ndan tüm Mersinlilerin uzun vadede azami düzeyde faydalanmalarına katkıda bulunacaktır. Engelsiz oyunlar, engelsiz bir Mersin dileğiyle… Proje Ekibi: Yrd. Doç. Dr. Evrim Demir Mishchenko (Y. Mimar, Öğretim Üyesi),Yrd. Doç. Dr. Fikret Zorlu (Y. Şehir Plancısı, Öğretim Üyesi), Fatih Karagöz (Mimar), Bora Mazak (Mimar), Selcen Selva Meral (Mimar), İpek Ozan (Mimar), Özgecan Öğün (Mimar). Proje Çıktıları: Çıktı 1: Tespit ve Analiz Raporu: Oyunlar kapsamında kullanılacak tüm tesislerin (mevcut ve yeni yapılan tesisler) erişilebilirlik açısından farklı engel grupları için analitik olarak değerlendirilmiş, erişilebilirlik açısından engel teşkil eden yerler ve nedenleri detaylı olarak tespit edilmiştir. Çıktı 2: Tesisler İçin Uygulama Projeleri: Oyunlar kapsamında kullanılacak tesislerin erişilebilirlik projeleri hazırlanmıştır. Engel teşkil eden yerlerde iyileştirmeyi sağlamak için kabul görmüş standartlar çerçevesinde uygulamaya yönelik projeler üretilmiştir. Uygulamaya yönelik projelerde evrensel tasarım ilkelerine bağlı kalınarak, öncelikli olarak TS 9111 (Özürlüler ve Hareket Kısıtlılığı Bulunan Kişiler İçin Binalarda Ulaşılabilirlik Gerekleri, 2011), TS 12576 (Şehir İçi Yollar - Özürlü ve Yaşlılar İçin Sokak, Cadde, Meydan ve Yollarda Yapısal Önlemler ve İşaretlemenin Tasarım Kuralları, 2012) ve TSISO 23599 (Hissedilebilir Yüzey Uygulamaları Türkiye Standardı, 2012) standartları ve bu standartlarda yer almayan noktalar için uluslararası standartlar ve uygulama örnekleri kullanılmıştır. Üretilen projelerde tesis için erişilebilir güzergâh şeması ve gerekli düzenlemeler yanında 60 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 Çıktı 3: Kente ve Ulaşıma Yönelik Öneriler Raporu (Kent içi erişebilir güzergah önerileri ve kamusal alanlar için kentsel tasarım proje önerileri): Çıktı 4: “Engelsiz Akdeniz Oyunları, Engelsiz Mersin” Çalıştayı: 2013’ün ilk aylarında Akdeniz Oyunları’nda söz konusu tesis ve güzergahların erişilebilirliğini iyileştirmekten sorumlu olan belediyeler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında ve sivil toplum örgütlerinde çalışan teknik elemanların (mimar, kent plancısı, mühendis, yapı işlerinden sorumlu yöneticiler vb.) ve gönüllülerin herkes için tasarım, engelliler için erişilebilir mekânlar, içerici çevreler gibi konularda farkındalıklarının geliştirilmesi ve gerekli teknik bilgiye sahip olmasını amaçlayan seminerler ve teknik eğitimi kapsayan bir çalıştay düzenlenecektir. Çıktı 5: “Engelsiz Kent, Engelsiz Oyunlar” Rapor Kitabı: Engelsiz Kent Engelsiz Oyunlar Uygulama Projesinde yapılan erişilebilirlik değerlendirmeleri ve önerilen uygulama projelerini bir araya getiren, projenin sürecini anlatan, diğer oyunlara örnek teşkil edebilecek bir rehber kitap oluşturularak, Akdeniz Oyunları’na üye diğer ülkelerle paylaşılacaktır. Öncelikli olarak Türkçe basılması düşünülen ve Türkiye’de spor yapıları, alanları ve kentsel mekânların engelsiz olması için kılavuz niteliğinde düşünülen kitabın, Ekim 2012’de Mersin’de düzenlenen ve katılımcı ülkelerin Milli Olimpiyat Komitesi Üyelerinden oluşan “Delegasyon Başkanları Toplantısı” sonrası İngilizce bir kopyasının da basılıp, diğer üye ülkelere dağıtılmasına ve Mersin’in bu konuda yaptığı çalışmaların iyi örnek olarak paylaşılmasına karar verilmiştir. Şubat 2013’de basılması planlanan kılavuz kitabın çalışmaları halen proje kapsamında devam etmektir. NOTLAR 1. Akdeniz Oyunları Uluslar arası Komitesi Resmi Web Sitesi http://www.cijm. org.gr/en 2. XVII. Akdeniz Oyunları Resmi Web Sitesi http://www.mersin2013.gov.tr/ 3. age. 4. STORY, M. F., MUELLER, J. L., & MACE, R. L. 1998, The universal design file: Designing for people of all ages and abilities. Revised Edition. The Center for Universal Design, Raleigh, NC: North Carolina State University. 5. CUD 1997, The Principles of Universal Design (Version 2.0), The Center for Universal Design, Raleigh, NC: North Carolina State University. DOSYA XVII. Akdeniz Oyunları Mersin İçin Kaçırılan Bir Fırsat mı Oluyor? Ali Ekber DOĞAN Yrd. Doç. Dr., Mersin Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında 1951’den beri 4 yılda bir düzenlenen Akdeniz Oyunları’nın 17’ncisi Haziran 2013’te Mersin’de yapılacaktır. Akdeniz ülkeleri arasında sosyal ve kültürel yakınlaşmayı hedeflediği belirtilen söz konusu uluslararası spor etkinliği, benzer periyotlarla düzenlenen Yaz / Kış Olimpiyatları, FİFA Dünya Kupası gibi mega ölçekli etkinlikler (mega events) kategorisine girmese de büyük çaplı bir organizasyondur. Örneğin en son İtalya’nın Pescara kentinde düzenlenen Akdeniz Oyunları’na (2009) 23 ülkeden 3458 sporcu katılmıştır. Akdeniz Oyunları türü büyük ölçekli uluslararası spor etkinlikleri, bir yandan kentlerin sportif altyapısını geliştirirken, diğer yandan düzenlendikleri yerin ekonomisine de ciddi katkılar sağlamaktadır. Hatta denebilir ki, söz konusu ekonomik katkı çoğunlukla olayın sportif ve kültürel yönlerinin önüne geçmekte, diğerini talileştirmektedir. Ev sahibi ülke ve kentler açısından düzenlenen böylesi etkinliklerde, eski dönemlerde ön planda gözüken ve kendisini kazanılan madalyalarla realize eden ulusal gurur / milliyetçilik boyutuyla beraber, dünya ekonomisi ve siyasetini yönlendiren “büyük” devletlerin emperyal güçlerini bir de bedensel düzlemde sergilemelerinin yarattığı rekabet boyutunun da geri plana düştüğü söylenebilir. “Yerel kalkınma iştahı”nın, yerelliğin uluslararası sermaye ve insan akışlarında işgal ettiği konumu güçlendirme saikinin belirleyiciliği büyük ölçüde ev sahibi kent ve ülke için geçerlidir. Oyunların organizasyonel boyutları ve kâr-zararı basının giderek daha fazla gündemini kaplarken, geri plana düştüğünü söylediğimiz boyutların çeşitli düzeylerde varlığını koruduğunu belirtmek gerekir. Mersin örneğine baktığımızdaysa durumun biraz daha karmaşık olduğu görülecektir. Bu kısa makalede, Akdeniz Oyunları’nın Mersin’de yapılacağının duyurulduğu Şubat 2011’den, 2013 sonuna kadar geçen sürede yaşananları ele alan bir araştırma projesinin hazırlanma sürecinde ulaşılan ilk bilgiler paylaşılacaktır. Amacım, Oyunların Mersin’in yaşadığı bir takım sosyal ve mekânsal sorunların hafifletilmesi için kullanılması gereken bir uğrak olarak görülmesi gerektiğinin altını çizmek, bu noktada alternatif bir modelin neleri içermesi gerektiği üzerine bir fikir jimnastiği yapmaktır. Oyunlarla Yaşanacak Ekonomik Hareketlilik Oyunlarla birlikte iki yıl içinde Mersin’de yaşanacak ekonomik hareketliliğin büyüklüğü konusunda, şu an or- ganizasyonla ilgili en yetkili isim olan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın Ekim 2011’de yaptığı basın toplantısında verdiği 450 milyon TL’nin en cari rakamdır. Bunun 350 milyon TL’si kamuca yapılması planlanan tesis ve yatırımlar için yapılacak harcamalardan oluşmaktadır 1. Her ne kadar, bu rakamların kalem kalem ayrıntıları kamuoyuyla paylaşılmış olmasa da Akdeniz Oyunlarıyla birlikte Mersin’de çok ciddi bir ekonomik, fiziksel-mekânsal, sosyal hareketliliğin yaşanmakta olduğu ve bunun önümüzdeki 7-8 ayda daha da hızlanacağı ve boyutlanacağı or tadadır. Yeni tesisler, yeni donatılar, altyapı ve peyzaj çalışmalarıyla, organizasyon öncesi ve sırasında kente gelecek insanların Mersin’e çok şey katması bekleniyor(du). Ne var ki, Mersin’in ev sahipliğinin resmileşmesinden bu yana 1,5 yıl içinde yaşananlar ve yapılan planlamalar; bu katkının büyük ölçüde belli bir kent parçasında yoğunlaşacağını, yerelliğin gereksinim ve güçlerinden kopuk biçimde merkeziyetçi ve bir takım özel firmaları ihya edecek biçimde neoliberal bir mantıkla düzenleneceğini göstermektedir. Tersinden ifade edecek olursak, bugüne kadarki gelişme eğilimlerini değiştirecek düzenlemeler yapılmazsa, Oyunların Mersin kent ve il bütününe katkısının dolaylı ve sınırlı kalacağı rahatlıkla söylenebilir. Zira katkının yaygınlığı yapılacak yatırım ve harcamaların sosyal ve mekânsal bakımdan adaletli biçimde yapılıp yapılmayacağına bağlıdır. Mekânsal Eşitsizlikleri Derinleştiren Yer Seçim Kararları Yapılacak tesislerin yer seçimine ilişkin 2011 Ekim ve Kasım aylarında netleşen kararlar, sürecin daha işin başında sosyo-mekânsal adalet bakımından olumsuz biçimde örgütlendiğini ortaya koymaktadır. Özellikle 25 bin kişilik Stadyum, 3500 kişilik Olimpiyat Köyü, Servet Tazegül Spor Salonu, 3000 kişi kapasiteli tenis kortları kompleksi, 1000 kişilik Olimpik Kapalı Olimpik Yüzme Havuzu, cimnastik Salonu, Spor Salonu -bazılarının kapasite büyüklüklerinde değişiklikler olsa da- yapılacak önemli tesislerdir. Bu tesislerle ilgili hükümetin / bakanlığın ve AKP İl Başkanı Mekin Merter Salt’ın Eylül-Ekim 2011’de verdikleri demeçler2 sonrasında Büyükşehir ve ona bağlı ilçe belediyeleri “hem ağlarım, hem giderim” tarzı bir tutum takınarak gerekli imar tadilatlarını kabul etmiştir. Büyükşehir ve ilçe belediye meclislerinde karara bağlanan tadilatlar 1/1000’lik uyguODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 61 DOSYA lama imar planlarına ve 1/5000’lik Nazım İmar Planı’na işlenerek yürürlük kazanmıştır. Karara tepki gösteren Toroslar ve Akdeniz Belediye Başkanları, Toroslar-Güneykent, Akdeniz-Tırmıl Tepesi’nde tesisler için geniş alanlar gösterdiklerini belirtip, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın “böyle” bir karar alınması için baskı yapmasının yanlışlığını vurgulamışlardır. Bakan Suat Kılıç’ın ulaşıma ilişkin sorun yaşanmaması için böyle bir planlama yaptıkları yönündeki beyanı tam anlamıyla ikna edici gözükmemektedir. Hâlbuki kafilelerin turistlerin konaklama tesisleri ve spor tesisleri arasında dolaşımıyla sınırlı ele alınmasaydı, ulaşım konusunda 800 bini aşkın kişinin yaşadığı Mersin Büyükşehir sınırları içinde ulaşım konusunda daha kalıcı ve sağlıklı çözümler üretilmiş olabilirdi. Örneğin, Büyükşehir Belediyesi’nin mevcut yönetiminin bir süredir eğreti biçimde de olsa savunduğu hafif raylı sistem veya metrobüs gibi hızlı toplu taşıma düzenlemesiyle çözülür, mekâna büyük ölçüde lineer biçimde yayılmış bulunan Mersin kentinde ulaşım sisteminin sorunları çözülür, önümüzdeki on yılları da kurtaran bir yatırım yapılmış olurdu. Dolayısıyla, Ekim 2011’den itibaren Akdeniz Oyunları, Mersin il geneli bir yana, kent merkezi bütününde yapılacak bir etkinlik olmaktan da çıkarılmış, kentin son yıllarda gelişen ve arsa fiyatlarının yüksek olduğu sınırlı bir bölgesinde (Kuzey Yenişehir) yapılacak bir organizasyona dönüşmüştür. Bu yüzden de Oyunlarla yaşanacak ekonomik ve sosyal hareketliliğin en belirgin sonucu, kentin hâlihazırda gelişme aksı olan bir yerin altyapı-üstyapı yatırımları açısından daha da müreffeh hale gelmesi, arsa ve konut fiyatları bakımından daha da pahalanmasıdır. Ekim 2011’den bu yana yaşananlar da bu tespitimizi şimdiden doğrulamaktadır. Bölge’de apartman dairelerinde 600-700 TL bandında seyreden ortalama kiralar, 800-1000 TL aralığına çıkmış, daire satış fiyatları 140-160 bin TL’den 180-220 bin TL arasına yükselmiştir. Bu gelişmeyle bağlantılı olarak, müteahhitler ve konut firmaları bu bölgede inşaat yapacak boş arsa bulamamaktan yakınmaya başlamışlardır. Hatta Mersin Müteahhitler Birliği gibi dernekler bu yöndeki taleplerini Yenişehir Belediyesi nezdinde rutin kulis faaliyetleriyle iletmenin ötesine taşımış, basın toplantılarıyla duyurmaya yönelecek kadar yüksek sesle dile getirmeye başlamışlardır. Yer seçim kararlarındaki çarpıklığın fazla sırıtmasından kaynaklı olsa gerek, Tarsus, Toroslar, Erdemli ilçelerinde mevcut bulunan bazı tesislerin yenilenerek sürece dâhil edilmesi söz konusu olmuştur. Bunun yanında, Binicilik, Kano, Kürek gibi müsabakaların Adana’daki tesislere alındığı, sporcular ve ekiplerin bir kısmının da buradaki bazı yurtların yenilenmesiyle karşılanacağı açıklandı. Kentsel eşitsizlikleri kamu yatırımlarıyla bu denli derinleştirmenin meşru bir gerekçesi varmış gibi gözükmüyor. Hâlbuki bu süreçle ilgili karar verici kamu otoritelerinden beklenen yaklaşım, bu yatırımlarla gelecek kaynakların, Mersin’deki yoksul mahallelerin yaşadığı işsizlik, yoksulluk, yaygın uyuşturucu madde kullanımı, suça bulaşmış aile fertleri, parçalanmış aileler, altyapı eksikleri, sosyal tesis eksiklikleri, dışlanma-içe kapanma ve çöküntü alanı olmanın göstergesi olan diğer sosyal ve mekânsal sorunların hafifletilmesine hizmet 62 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 etmesini düşünmek olmalıdır. Tesislerin yer seçim kararlarıyla şekillenen XVII. Akdeniz Oyunları hazırlık sürecinden hareketle; önümüzdeki 6-7 ayda daha da hızlanacak ekonomik-sosyal ve sportif hareketliliğin, büyük miktardaki kamu harcamasının Mersin’in sosyal ve mekânsal sorunlarının çözülmesine hizmet etmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. 1976 Montreal Olimpiyatları’ndan beri bu tür etkinliklerin ardında bıraktığı sorunlardan biri olan tesislerin atıl kalması sorunu bu yer seçim kararlarıyla adeta kaçınılmaz bir son gibi durmaktadır. Her ne gerekçeyle olursa olsun, Oyunlara dönük yapılacak sportif ve sosyal tesisleri yalnızca Haziran 2013’te Mersin’de yarışacak sporcuların ulaşımının kolay olması, Oyunlar Komitesine iyi bir görüntü verme ve İstanbul 2020 için puan toplama kaygılarıyla, yerel sorun, ihtiyaç ve aktörleri göz ardı ederek inşa etmek böyle bir sonuca yol açacaktır. Oyunlar 15 gün sürecek ve şimdiki haliyle yapılan tesisler kent nüfusunun çoğunluğunun toplu taşımacılıkla iki araçla ulaşılabilecek görece gelir düzeyi yüksek insanların yaşadığı müreffeh bir bölgesinde kalacaktır. Yeni tesislerin yoğunlaşacağı bölgede yer alan Macit Özcan Spor Tesislerinin ne kadar az kullanıldığı ortadayken, genç nüfusun Mersin’de en düşük seviyede olduğu bu ilçede yaşanacak yoğunlaşma, sportif ve sosyal bakımdan son derece verimsiz bir sonuç üretecektir. Belediyelerin İnisiyatifsiz Kılınması ve Yerel Kalkınma Bloğunun Suya Düşen Planları Gençlik ve Spor Bakanlığı dolayımından merkezi yönetimin iradesi doğrultusunda şekillenen yer seçim kararlarının gerektirdiği imar tadilatları, Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında Akdeniz, Toroslar, Mezitli’den üyelerin tepkilerine karşın, oy çoğunluğuyla kabul edilmiştir. Meclis oturumunda söz alan İmar ve Çevre Komisyonu Başkanı Nuri Özdemir’in sözleri Mersin’deki belediyelerin karar sürecinden nasıl dışlandığını özetlemektedir: “Kent bir bütündür. Bu bütünlüğü yansıtacak şekilde tesislerin dağıtılması gerekirdi. Adana bile oyunlara ortak olmak için talepte bulunmuşken, oyunların kendisi açısından bir tanıtım fırsatı olduğunu görmüşken elbette 3 ilçe belediyemiz de taleplerinde haklıdırlar. Ancak şunu bilmenizi isterim. Hangi tesislerin nereye yapılacağı konusunda Büyükşehir Belediyesi’nin hiçbir inisiyatifi olmamıştır.”3 İşin mekânsal olarak Kuzey-Batı Yenişehir’de yoğunlaşmasının arkasında, hazırlık-organizasyon sürecinde inisiyatifin Gençlik ve Spor Bakanı’nın elinde yoğunlaştırılmasının önemli payı vardır. Belediyeler de dahil yerel dinamiklerin inisiyatifsiz kılınmasının önemli görüngülerinden biri, kalkınma literatüründe “yerel kalkınma koalisyonu” diye adlandırılan sermaye ve güç bloğunun Mersin’e dair bir takım büyük kentsel projelerini Oyunlar sürecine entegre etme planlarının gündem dışı tutulmasıdır. Hâlbuki belediye, iş çevreleri, onlara yakın odalar ve STK’ların oluşturduğu yerel kalkınma koalisyonunun beklentisi, sürece daha fazla müdahil olmak, belirleyici olmak, Mersin’de öteden beri yapılmasını planlayıp da yaşama geçiremedikleri Tarsus-Kazanlı Turizm Bölgesi, Kentsel Dönüşüm ve ona konu olan bölgede Lojistik Merkezi inşa etmek, Serbest Bölge’yi genişletmek, Çukurova Bölgesel DOSYA Havaalanı’nın inşa sürecini tamamlamaktı. Fakat bir yılı aşkın süredir işleyen hazırlık süreci, bütün bu eklemleme planlarının akamete uğradığını göstermektedir. Belediyesinden Odalara, Sivil Toplum Kuruluşları’na bir bütün olarak yerel güçlerin Oyunlar sürecine katılımına gelince, bunun da aynı şekilde sınırlı düzeyde tutulduğu anlaşılmaktadır. Bugüne kadarki pratik söz konusu kesimlerin katılımı, yetkililerin karar ve icraatlarını onaylayarak yerel kamuoyunun sürece ilişkin olumlu kanaatlere sahip olmasını sağlamak, danışıldığında onlara yardımcı olmakla sınırlandırıldığı görülmektedir. Bu anlamda, Mersin’deki kent yaşamını pek çok bakımdan ciddi biçimde etkileyecek bir süreç işlerken, yerel demokrasinin, katılımcılığın, kentlilerin yaşadıkları kenti etkileyen süreçlerde karar ve irade sahibi olmaları anlamında “kent hakkı” ilkesinin esamisi okunmaması oldukça düşündürücüdür. Buna ilave olarak, hazırlık sürecinde yetkilerin Bakan ve Bakanlık bürokratları elinde ne denli merkezileştiğini görmek için Akdeniz Oyunları Organizasyon Komitesi’nin teşkili ve işleyişine bakmak gerekir. Oyunların 1,5 yıl gibi kısa bir sürede 3 Koordinatör eskitmesi, Kasım 2012’den beri dördüncü bir ismin bu işi yürütüyor olması bile sürecin nasıl yürütüldüğü konusunda fikir verebilir. İlk koordinatör eski İl Gençlik ve Spor İl Müdürü Emrullah Taşkın’dı. Bu görevi vekâleten yürüten Taşkın’ın yerine Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda hukuk müşaviri Ali Yener getirilmiştir. Yener 3-4 ay görevde kaldıktan sonra yerini, daha önce İzmir’deki Universiad Oyunları’nın Organizasyon Komitesi Başkanlığını yapmış, 2009 yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuş Taha Aksoy’a bırakmıştır. Aksoy da Koordinatörlük görevine gelmesinin üzerinden bir yıl geçmeden istifa etmiştir. Aksoy’un Bakan Suat Kılıç’la anlaşamadığı için istifa ettiği yerel basına yansıyınca, işveren örgütlerinin Bakanla-Başkan arasında arabulucu rolüne soyunduğunu gösteren açıklamaları olmuştur. Ne var ki, Ekim 2012’de Taha Aksoy dönemi kesin olarak kapanmış, onun yerine Bekir Korkmaz getirilmiştir. İstifa etmesi gerekenin 1,5 yıllık bir süreçte üç koordinatör eskiten Spor Bakanı olduğu da söylenebilir. Koordinatörlük makamının bu kadar kolay gözden çıkarıldığı, etkisizyetkisiz tutulduğu bir organizasyonun ciddiyeti ve başarısına şimdiden büyük bir gölge düşmüştür. Merkezi ve yereler kamu kurumları, bu kurumlarla yerel dinamikler, spor çevreleri ve Uluslararası Oyunlar Komitesi arasında bir köprü işlevi görmesi gereken, bunun için özerk bir konumda bulunması beklenen Koordinatörlük mekanizmasının durumu buyken, diğer Komite üyelerinin ne kadar söz ve irade sahibi olduğu da şüphelidir. Gerekçenin Gerekçesi: İstanbul 2020 Yerel güçlerin bu şekilde süreç dışında tutulması, yerel demokrasinin göz ardı edilmesi bu tür büyük ölçekli organizasyonlarda sıkça karşılaşılan bir durum olmakla birlikte, bu süreci yönetenlerin karar ve uygulamalarını hangi gerekçelerle dayandırdıkları üzerinde durmak, yerelliğin ve Oyunların fazlasıyla araçsallaştırıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Örneğin yer seçim kararlarına yönelik yerellikten gelen eleştiriler karşısında Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın yaptığı; “Akdeniz Oyunları çok katılımlı bir organizasyon. Akdeniz Köyü’ne ulaşımın kolaylığı isteniyor. Bu yüzden de çok fazla değişik bölgelere dağılmamız mümkün değil” açıklaması tek başına ele alındığında, hasbelkader alınmış ve zaman baskısı altındaki bir organizasyonun kazasız belasız ve standartlara uygun biçimde kotarılması kaygısının güdüldüğü izlenimi vermektedir. Ulaşım kolaylığı önemli olmakla birlikte, Mersin gibi dümdüz biçimde sahile paralel biçimde doğudan batıya gelişmiş bir şehirde hafif raylı sistemle de çözülebilecek bu sorun otoyoluyla çözülmeye, kentin çarpık mekânsal dokusu görünmez kılınmaya çalışılınca böyle kolaycı bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu çerçevede yeni yapılan tesisler Olimpiyat Köyü’nün bulunduğu ÇiftlikköyYenişehir Belediyesi Hizmet Binası arasındaki hatta yer alan ve 35 metrelik yollara cepheli biçimde inşa edilmektedir. Diğer ilçelerin dışarıda tutulmasının arkasında yatan bir diğer kaygı; geniş bulvarların yanında yoksulluk ve çelişkilerin mekânsal yansımalarını gizleme, konukların kentin çarpık dokusuyla, çöküntü bölgeleriyle daha az karşılaşması amacı da güdülmüş gibi gözüküyor. Sonuç itibariyle, olabildiği kadar dar bir alanda, gösterişli bir organizasyon düzenlenmesi, bu yolla da aynı zamanda Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) üyesi olan Akdeniz Oyunlar Komitesi üyeleri üzerinde iyi bir izlenim bırakmak hedefleniyormuş gibi gözükmektedir. Ulaşım kolaylığı gerekçesini karar alıcı aktörlerin daha sonraki demeçleriyle birleştirince, bu iyi izlenim bırakma kaygısının nedeni de açığa çıkmaktadır. Bu neden, XVII. Akdeniz Oyunları’nın standartlara uygun biçimde yapılması sayesinde daha stratejik öneme haiz İstanbul’un 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’na adaylığı için prestij sağlamaktır. Her ne kadar, Oyunlar sürecinde bütün güç ve yetkilerin bakanlıkta toplanmasının nedenleri arasında bazı ilçe belediye yöneticilerinin belirttiği üzere, tesislerle birlikte yapılacak yatırım ve olanakların diğer partilerden belediyelerin elini güçlendirmesini önleme kaygısı yer alabilirse de belirleyici olan, XVII. Akdeniz Oyunları’nı 2020 adaylığı için sıçrama tahtası yapma yaklaşımıdır. Oyunların 2. Genel Koordinatörü Taha Aksoy’un göreve geldikten 1 ay sonra, 12 Aralık 2011 tarihinde Bugün Mersin Gazetesi’ne verdiği mülakattan, XVII. Akdeniz Oyunları’nı 2020 adaylığı Olimpiyatları adaylığında başarı elde edilmesi için bir dönemeç olarak görüldüğü, buradaki performansın en önemli işlevinin bu doğrultuda tarif edildiği anlaşılmaktadır. 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’a verilmesinin çok fazla kriteri olduğunu söyleyen Aksoy’a göre, bunlardan biri, bu tip organizasyonlardaki başarısıdır. “XVII. Akdeniz Oyunları’nın bu açıdan biraz daha kritik olmasının nedeni 2020 Olimpiyatları oylamasına en yakın organizasyon olmasıdır. Dolayısıyla, Oyunların Mersin’e faydaları bu işlev karşısında talileşmiş, işler de son aylarda farklı biçimde yürütülmeye, yerel dinamik ve güçler devre dışı bırakılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun Genel Koordinatörlüğün internet sitesinde yayımlanan söyleşisinde spota çıkartılan sözleri de bu yargıyı desteklemektedir: “XVII. Akdeniz Oyunları 2020 Olimpiyatları için referans olacak”4. ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 | 63 DOSYA İşleri Aksatan Neoliberal Mantık Ortaya çıkacak sosyal ve kamusal faydanın arttırılması için ihtiyaç duyulan yatırım ve hizmetlerin piyasa aktörleri tarafından yapılmasını esas alan, işin sahibi olan kamuyu emek (işçi-işveren) ilişkilerinden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışan neoliberal mantığın terk edilmesi gerektiği XVII. Akdeniz Oyunları’nın hazırlık sürecinde bir kez daha görülmüştür. Dolaylı olarak da şirketlerin kar gereksinimlerini işin merkezine oturtan söz konusu mantık, Mersin örneğinde bugüne kadar benzer organizasyonlarda çalışanların sıkça yaşadığı sorun ve çatışmaların yaşanmasına da yol açmıştır. Uzun bir süredir, kamu tarafından kullanılacak tesislerin yapımı ve çevre düzenlemesi ve benzeri yapım-bakım-onarım faaliyetlerinin firmalara ihale edilerek yapılması iyice kanıksandı. Başka türlüsü olmazmış gibi bir algı yaratan neoliberal anlayış çerçevesinde ihaleyi kazanan büyük firmalar (veya konsorsiyumlar) da aldıkları işi kendileri yapmak yerine onlarca taşerona yeniden dağıtıyor. Böylece ana firmalarla bir sürü aracı bu işlerden kar elde ederken, ücretli çalışanların modern örgütlenme ve pazarlık araçlarının önü alınmış oluyor. Yani, Oyunlar/Olimpiyatlar gibi mega etkinliklerin parıltılı, gösterişli madalyonunun arka yüzünde “terleme atölyeleri”ne (sweat shops) özgü yoğun, vahşi bir sömürü bulunuyor. Buna bağlı olarak, dünyadaki pek çok mega-etkinlik öncesi ve sırasında işçilerin düşük ücret düzeyi, ödemede yaşanan gecikmeler veya ağır çalışma koşullarına karşı yaptığı eylemlere şahit olunuyor. XVII. Akdeniz Oyunları’nın bu bakımdan Türkiye’deki bu türden etkinlikler sürecinde en fazla işçi eyleminin yaşandığı örnek olma özelliği kazandığı şimdiden söylenebilir. Hatta 25 bin kişilik yeni stadyum’un Oyunlara yetiştirilemeyebileceği bizzat Mersin Milletvekili ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından dile getirilmiştir: “Stadyumun 2013 Mayıs ayına yetişmesi biraz zor görünüyor.”5. Kasım 2012’de yüklenici firmalardan “Uzunlar İnşaat”a haciz gidip, bazı iş makinelerine el konulurken, işçiler de aylardır ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle işçiler günlerce grev ve iş yavaşlatma eylemi yaptılar. Bakan’ın bu öngörüsü gerçekleştiğinde adına esnek üretim-çalıştırma da denilen neoliberal iş yapma biçiminin sefaleti daha iyi anlaşılacak ve farklı yol ve yöntemler üzerinde düşünmeyi gerekli kılacak gibi gözüküyor. Aynı sorunların bundan sonraki organizasyonlarda yaşanmaması için yapılması gereken, yapılacak işlerin hepsinin ihale yöntemiyle büyük müteahhitlik şirketlerine, onlar tarafından da onlarca taşerona yaptırılması yerine kamu iktisadi kuruluşları tarafından sevk ve idare edilen, istihdamı arttıran ve çalışanları tatmin eden neoliberal olmayan, kamucu bir modelin geliştirilmesidir. Dünya çapında bir iktisadi krizin yaşandığı günümüzde kamu yönetimlerinin sorması gereken soru, “kamusal işleri yürütürken en fazla kişiyi nasıl çalıştırabiliriz?” olmalıdır. Örneğin bu örnekte, tesislerin yapımı sırasında, “Belediyelerin yapı işlerinde ve diğer kamu kuruluşlarında çalışan mühendisler ve ustaların yönetiminde bir geçici işçi çalıştırma modeli, alt taşeronlar sistemi yerine yaşama geçirilebilir mi?” şeklinde bir soruyla yola çıkılsa, çok sayıda genç işsiz iş olanağı elde edeceği gibi çalışma koşulları da daha tatmin edici olacağı, ücretler düzenli ödeneceği için işlerin yetişmemesi gibi bir sorun da olmazdı. Savunduğumuz istihdam yaratıcı 64 | ODA | EYLÜL 2012 | SAYI 4 perspektiften yaklaşılsaydı, Mersin’de gönüllülerle karşılanması düşünülen hizmet veya işlerin bir kısmı, yeşil kartlı ailelerin gençlerinin istihdamıyla gerçekleştirilebilirdi. Bu sayede Oyunlar sürecinde söz konusu ailelerin gelir düzeyinde iyileşmeler yaşanır, bir çoğu zorunlu göç mağduru bu insanlar kent yaşamına daha rahat dahil olurdu. Sözün özü, farklı kamucu modeller üzerinde düşünmemiz ve kendimize bıkmadan “Kamunun işlerini özel dolayımından geçirmesek olmaz mı?” sorusunu sormamız gerekiyor. Harcamaların önemli bir kısmı özel ellere gitmeyip, daha fazla insana iş ve gelir olarak gitse, daha fazla insan sigortalı bir iş deneyimi yaşasa, çokça bahsedilen işsizlik, yoksulluk, sosyal kutuplaşma, çoğu mahallenin çöküntü bölgeleri veya varoş olması, hırsızlık, uyuşturucu gibi olgular tamamen ortadan kalkmasa da hafifleyecektir. Sonuç Kentte ciddi bir kaynak akışı ve insan hareketliliğine yol açacak olan XVII. Akdeniz Oyunları’nın bugüne kadarki örgütlenme biçiminin ele alındığı bu yazıda, sürecin bitiminde ortaya çıkacak sonucun beklentilerin çok gerisinde kalacağı kanısına varılmıştır. Oyunların kentteki altyapı eksikliklerinin giderilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması, kentte mevcut sosyal ve mekânsal ayrışma ve gerilimlerin en aza indirilmesi ve geniş toplum kesimlerinin aktif katılımcısı olacağı bir spor altyapısının geliştirilmesi için değerlendirilmesi beklenirken, mevcut anlayış ve politikalarda çok ciddi bir değişiklik olmadığı takdirde bunun mümkün olmayacağı görülmektedir. Karşımızda duran şey, Mersin’in sorunlarından, ihtiyaçlarından ve yerel dinamiklerinden kopartılmış, merkezi yönetimin yerel-üstü hedefleri için araçsallaştırılmış bir organizasyon sürecidir. XVII. Akdeniz Oyunları örneği Türkiye’de bundan sonra düzenlenecek bu türden organizasyonlarda sürecin nasıl örgütlenmemesi gerektiğinin bir örneği olarak değerlendirilmeli, daha yerelin talep ve ihtiyaçlarını gözeten, katılımcı, sporun gelişmesine hizmet eden organizasyon modelleri üzerinde düşünmemiz gerektiğini hatırlatmalıdır. NOTLAR 1. Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğu’nun Temmuz 2012’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlar Konseyi üyelerine dönük tanıtım toplantısında Oyunların Mersin’e maddi katkısının 500 milyon TL gibi bir büyüklük olacağını söylemesi bakanın yaklaşık 1 yıl önce verdiği rakamın değişmediğini göstermektedir. 2. AKP Mersin İl Başkanı Mekin Merter Salt,Yenişehir Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi’nin gerekli imar planı değişikliklerini yapmadığı için sürecin geciktiğini ileri sürmüştü (http://www.gazeteimece.com/spor/evet-ama-yetmez.htm, güncelleme tarihi, 15 Ekim 2011, Evet Ama Yetmez, Abidin Yağmur). 3. Özdemir ve Büyükşehir Belediye Meclis Başkanvekili Erol Ertan söz konusu Meclis toplantısında, Gençlik ve Spor Bakanlığı (Ankara)’nın yerleri tespit ettiğini, kendilerine de ‘plan değişikliklerini hızla yapın’ denildiğini söyledikten sonra “Evet demekten başka çare olmadığını” söylemişlerdir. 4. Mersin Valisi Güzeloğlu: “XVII. Akdeniz Oyunları 2020 Olimpiyatları İçin Referans Olacak” http://www.mersin2013.gov.tr/detay/6021/Mersin-ValisiGuzeloglu-.html, ziyaret tarihi 10.09.2012. 5. Nazmi Akdağ, “Oyunların Geleceği Karanlık”, http://www.gazeteimece. com/guncel/nazmi-akdagin-yazisi-oyunlarin-gelecegi-karanlik.htm, ziyaret tarihi 22.11.2012. Mersin’in en önemli yerel gazetelerinden Mersin İmece’nin köşe yazarlarından Akdağ’ın aynı yazısında Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan’nın “(…) Mersin’in adının kötü anılmaması için belediye işçilerimizi ve iş makinelerimizi stadın yapılması için göndereceğiz ve stadın zamanında yapılmasını sağlayacağız” sözlerine de yer verilmiştir.