Sayı:1125
Transkript
Sayı:1125
İÇİNDEKİLER KAPAK EKONOM / EMEK KRZE ÇÖZÜM KURULTAYI / BURSA Krizi tam bamsz, halkç ve devletçi ekonomi ile aacaz 46 “MLLETN EFENDS” ZOR DURUMDA zmir Bayndr süt üreticileri çözüm aryor 48 1 NUMARADAN 69 NUMARAYA te MT’in Ergenekon emas 4 TÜRKYE YAZARLAR, SANATÇILAR, BLM NSANLARI ISRARLI “Yurtsever aydnlar bir an önce serbest braklsn!” 22 AYDINLIK GENEL YAYIN YÖNETMEN SERHAN BOLLUK: ‘Kontrgerilla adn Türkiye’ye biz örettik’ 24 MAHKEME KARAR VERD, SAVCILAR SÜRE STED Ergenekon savclarnn 10 yanl 28 YETERL DELL YOK! Adana Savcl’ndan Ergenekon’un 7. dalgasna takipsizlik 29 SAVCI ÖZ, KME GÜVENYOR? Atatürk’e küfreden gizli tank “Osmanm”n sicili 30 CHP MLLETVEKL MENGÜ, YARBAY DÖNMEZ HAKKINDA SORU ÖNERGES VERD Evinin etrafndaki arazi, Erdoan’n danman Arslan’a m ait? 31 PROF. DR. RFAN ERDOAN: Psikolojik savan, silahl savan da ötesinde! 32 FORUM / BÜLENT ESNOLU Perinçek, siz partideyken de anti-emperyalistti, imdi de 35 ESK TARIM BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP: ABD-AB-srail’in istemedii GAP’ en yaknmdakiler engelledi 36 KASIMPAALI ERDOAN, SRAL’ KOLLUYOR! AKP, Türkiye yerine srail’i petrol terminali yapyor 38 AVRUPA TÜRKLER DAYANIMA DERNE BAKANI MUHAMMED DEMRC: ‘Yalnzca Yimpa ve Kombassan’da 300 bin madur var’ 40 Ayd›nl›k Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi 8 ŞUBAT 2009 Say›: 1125 Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK MATBAACILIK ORGANZASYON SANAY ve TCARET LMTED RKET Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu Genel Yayn Yönetmeni: Deniz Yldrm Yazileri Müdürü: Özlem Konur Usta Haber Aratrma: Hikmet Çiçek Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan Ekonomi: Z. Ruhsar enolu D Haberler: Zeynep Er Yurt Haberler: Emine Dölek Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu Datm-Abone Ergin Onay Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk BÜROLAR stanbul: Gizem Erturul Koç, Sibel Koç, Ufuk Akkaya, Serkan Koç, Meral Ergene, Veli Sivasl, Sare Bakolu, Merve Aksuna, Emrah Tatan, Teoman Alili, Önder Öztürk, Hakan Eröz, Naci Eri Ankara: Levent Ak, Murat Arsoy, Umut Albayrak, Can Özçelik, Teoman Alver, Bülent Akbua, Sabri Kara, Murat Karabulut, Didem Özder zmir: Hayati Özcan, Ali Karlayan, Belma Yücel Adana: Erkan imek Antalya: Devrim Akn Karasoy, Burdur: Fatih Özcan Çanakkale: Zuhat Yoku Hatay: Hüseyin Güler, Mansur Erk Isparta: Bora Tüfekli Kayseri: Ekrem Demir Kahramanmara: Cafer Sincer TOPLUM MLLETMZ HZMETLERNZ UNUTMAYACAK! Türkiye’nin yüz ak 70’lik delikanl Uçkun Geray 56 GERAY TOPRAA VERLD Uçkunlar bugün daha azimli, daha güçlü 58 CEZAEVNDE SGARAYI BIRAKTIM Her eve lazm kitap! 62 KÜLTÜR / SANAT TUNER CÜCENOLU’NUN ÜNLÜ ESER SAHNEDE “Çkmaz Sokak” Bakrköy Sanat Merkezi’nde 63 YAZILARIYLA DOU PERNÇEK 2 EMCET OLCAYTU 37 SÜHA BAYKAL 39 HÜSEYN MACT YUSUF 45 YILDIRIM KOÇ 52 ARSLAN BAER KAFAOLU 53 MECT ÜNAL 59 FKRET OTYAM 60 DEMRTA CEYHUN 64 Mersin: Yusuf Çelik Mu: Cevat Dani, Ordu: Namk Canik, Rize: Gençaa Karafazl, Samsun: Srr Turan, Siirt: Haydar Evin, Sivas: smail Dursun, Tokat: Ali Yönel, Zonguldak: Nazm Ayarolu, Avrupa: Ali Mercan DAITIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A. ADRES VE TELEFONLAR Almanya; A.Aslandoan, Postbank Essen 837 839 437, BLZ: 36010043 Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Cad. Erçevik han No:54/311 Sultanahmet Eminönü-STANBUL Tel: 0212 520 04 94 E-posta:aydinlik@aydinlik.com.tr http://www.aydinlik.com.tr OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON : Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve Turizm Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. Tel ve Faks : (0212) 251 51 22 stiklal Caddesi Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul Ankara: Tel: (0312) 229 52 52 Faks: (0312) 229 15 20 zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64 Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No:63 03243364550 Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27 Almanya: Eylem Demirel Boral - Frankenallee 39, 60327-Frankfurt/M Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310 Cep: 0049-1788547974 e-posta: almanyaabone@aydinlik.com.tr ngiltere: Musa Ballkaya Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep: 0044 7961953300 Hollanda; Av. Mahir Önel, ABONE KOULLARI Yurtd abone: Tel: 0031640184484 sviçre; Gülay Snac Tel: 0041 32 724 58 54 Cep Tel: 0041 76 302 39 51 e-posta: gulaysinaci@romandie.com, gulay_sinaci@hotmail.com Banque cantonale neuchâteloise, compte no 1003.00.73.3 ABONE BEDEL: 6 Aylk Yllk TÜRKYE 80 160 YTL AVRUPA 70 125 Euro SVÇRE 120 ABD VE UZAKDOU 75 230 Fr. 150 Euro Azerbeycan: Agil Alesger Tel : 0099 412 409 66 65 AVRUPA SATI FYATI: Avrupa 2.5 Euro, sviçre 5 Fr. Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri Merkezi kitelli / STANBUL Aydnlk’ta yaymlanan yazlarn iktibas hakk sakldr. Ayd›nl›k Bas›n Meslek ‹lkelerine uymay› taahhüt eder ISSN 1301-6579 letiim/Abone Tel-faks: (0212) 251 51 22 e-posta: dagitimabone@aydinlik.com.tr 8 UBAT 2009 • Aydınlık • 1 BAŞYAZI Yahudi madalyasının zinciri DOĞU PERİNÇEK O itilen kakılan kimse, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı’dır. O panel yöneticisi de, ona BOP Eşbaşkanı’na yapılacak muameleyi reva görmüştür. Başbakansız kalan bir millet, BOP Eşbaşkanı’nın aşağılandıktan sonraki o öfkesinde bir teselli bulmaktadır. Yahudi örgütü JINSA’nın cesaret madalyasının kurdelesi, Tayyip Erdoğan’ın boynuna dolanmış bir esaret zinciri değil midir? Başka devletlerle gizli antlaşma yapanların tepeleri tuttuğu bir ülke yönetilmez, sürüklenir. Türkiye yönetilmiyor, sürükleniyor Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan ikilisi, ABD ve İsrail’e bu Davos tiyatrosundan sonra çok daha fazla bağlanmışlar; boyunlarını daha da eğmişlerdir. rolsüz tepkisi var. Bağımsızlığını yitirmiş büyük bir millet, eziklik içinde kendini aldatmasın! REVADIR BUNLAR BİZE Acı gerçeği görelim; Türkiye küçük düşürülmüştür, aşağılanmıştır. Ve yıllardan beri olan budur. Bu halleri, biz Türk milleti, dağdaki çobanından şehirdeki aydınına kadar çoktan hak ettik. Değil mi ki, BOP Eşbaşkanlığı marifetiyle yönetilmeyi sineye çektik, bize ne yapılsa revadır. Çankaya’da oturan zat, ABD ile 2 sayfa 9 maddelik antlaşma yaptığını gerine gerine açıkladı. O’na Dışişleri Bakanı muamelesi yapıldı. ABD marifetiyle kolundan tutulup Çankaya tepelerine çıkartılmasına milletçe boyun eğdik. İşte bu nedenle revadır bunlar bize. CESARET MADALYASININ ALTINDAKİ YÜREK Şimon Perez bilmiyor mu, yanına oturtulan Tayip Erdoğan BOP Eşbaşkanıdır. OMUZUNA DÜRTÜLEN BAŞBAKAN GÖRDÜNÜZ MÜ? BOP hiyerarşisi böyledir işte! Acımasızdır ve ezicidir! Yine Şimon Perez bilmiyor mu, Tayip Erdoğan’ın boySiz hiç uluslararası bir toplantıda omuzuna dürtülen bir nunda Yahudi JINSA Örgütü’nden aldığı cesaret madalyası Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gördünüz mü, duydunuz vardır. Denge daha o zaman bozulmuşmu? Görmediniz ve duymadınız. Buntur. Çünkü Şimon Perez’in boynunda dan sonra da görmeyecek ve duymayaM Ortada bir kahramanlk yok! herhangi bir Türk örgütünden alınmış caksınız. Siz, hiç uluslararası bir toplantıda Ortada her an süpürülebilecei bir cesaret madalyası bulunmuyor. Yahudi örgütü JINSA’nın cesaret madalyaazarlanan, aşağılanan bir Türkiye Cumöngörülen bir BOP sının kurdelesi, Tayyip Erdoğan’ın boyhuriyeti Başbakanı gördünüz mü, duynuna dolanmış bir esaret zinciri değil dunuz mu? Ebakan’nn ite o eziklie midir? O madalyaya, o boyun uzatılırRauf Bey mi, Fethi Bey mi, İsmet Paşa kontrolsüz tepkisi var. ken, Davos’taki o aşağılanmanın ruhsamı, Celal Bayar mı, Refik Saydam mı, Demirel mi, Ecevit mi, hangisi böyle bir Bamszln yitirmi büyük bir tı da İsrail’in eline verilmiştir.Yahudi madalyasının ipi boynuna geçirilsin diye işlemle karşılaştı? Türkiye Cumhuriyeti millet, eziklik içinde kendini eğilen o baş, bir daha dik duramazdı ki! başbakanlarından hiçbirinin başına O itiş kakışların “dik duruş” sayılmaböyle bir iş gelmedi. aldatmasn! L sı ise bir milli faciadır. Yüreğinin üstünONU BAŞBAKAN MI SANIYORDUNUZ? de Yahudi örgütünden cesaret madalPeki, Tayip Erdoğan’ın omuzundan dürtüklenmesini, el yası taşıyan bir kimsede ne özgüven kalır ne de kendine ve ayaklarla itile kakıla yapılan düzeyli “tartışma”yı nasıl saygı! Yüreği Yahudi örgütünden aldığı cesaretle çarpmaktaaçıklayacaksınız? Çünkü O, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı değildir. O itilen kakılan kimse, ABD’nin Büyük Ortadoğu dır. Bu karmakarışık duyguların gerisini siz hesap edin. Projesi Eşbaşkanı’dır. Hal böyle olunca, “Moderatör” dedik- DAVOS’TAN ÖNCE BİTEN leri o panel yöneticisi de, ona BOP Eşbaşkanı’na yapılacak Davos bitmiş! muameleyi reva görmüştür. Davos senaryosunun “finali” aslında Tayyip Erdoğan 40 yıldır çok sayıda uluslararası toplantıya katıldım. Bu toplantılarda herhangi birisinin omuzundan dürtüldüğünü, BOP Eşbaşkanı olduğu gün, Yahudi JINSA örgütünün o madalyasına başını uzattığı gün yazılmıştı. Türkiye Cumhuriyesusturulduğunu görmedim. Böyle bir olayı duymadım da. ti Başbakanı, başka bir devletin Proje Eşbaşkanı olamazdı. Tayip Erdoğan’a kimse Başbakandır diye bakmıyor. “Davos’un bitmesinden” önce TC Başbakanlığı kurum olaBAŞBAKANSIZ KALAN MİLLETİN EZİKLİĞİ rak bitmişti. Tayyip Erdoğan’ın ikide bir “Ben Türkiye CumNe yazık ki Türkiye kamuoyu BOP Eşbaşkanlığınca yöne- huriyeti Başbakanıyım” demesinin nedeni de budur. tilmeye alıştırıldı; alıştı. İşçi Partisi ve onurlu yurttaşlar bunun 32 kez “ABD’nin BOP Eşbaşkanınyım diyen Tayyip Erdodışında elbette. Ancak yurttaşların azımsanmayacak bir ke- ğan, kendisinin Türkiye Başbakanı olmadığını herhalde bilsimini, bu küçük düşürülme karşısında bile elinde bayraklar- mektedir. Eziklik oralardan başlıyor. Gerilim oralardan gelila gösteriler yapması, işte o alışmanın hazin sonucudur. Baş- yor. O gerilim birikiyor, birikiyor ve Davos’ta o panel yönebakansız kalan bir millet, BOP Eşbaşkanı’nın aşağılandıktan ticisinin omuzundan dürtmesiyle patlamaya dönüşüyor. sonraki o öfkesinde bir teselli bulmaktadır. Öncesi de var, o İsrail sınırında Başbakan yerine konmaOrtada bir kahramanlık yok! Ortada her an süpürülebi- yıp bekletmeler… İsrail saldırganlığının sırlarına ortak olmaleceği öngörülen bir BOP Eşbaşkanı’nın işte o ezikliğe kont- lar… Hepsinin üstüne O Şimon Perez’in umumun önündeki 2 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009 AYDINLIKTAN azarlamaları… Milletimiz, bu olaylara kartalların uçtuğu yerlerden bakamadı; itildiği yerlerden baktı. DELİĞE KAHRAMANCA SÜPÜRÜLMEK Bu acı, Türk milletine yeter. Recep Tayyip Erdoğan, Davos’ta “deliğe süpürüldüğünü” görmüştür. Ve deliğe süpürülmeyi kahramanca başarmaktadır. Türkiye halkı, kendisine, “deliğe süpürülen adam” değil, bir başbakan bulmak zorundadır. Türkiye halkı, Çankaya’ya ABD ile gizli hizmet sözleşmesi yapan değil, Türkiye’nin egemenlik ve bağımsızlığının temsil eden hakiki bir Cumhurbaşkanını bulmak zorundadır. Cumhuriyeti yıkma faaliyetinin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi kararıyla saptanmış kimselerden Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmaz! ZİNCİR ŞİMDİ DAHA ÇOK SIKIYOR Bu mesele, yalnız onur meselesi değildir. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la Türkiye çok tehlikeli durumlara sürüklenmektedir. Hele bu dengesiz çıkışlardan sonra, Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanı bile değildir. Rütbesi daha da indirilmiştir ve boynundaki Yahudi madalyasının zinciri daha da sıkıştırılmıştır. Görüntülere bakmayın siz, Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan ikilisi, ABD ve İsrail’e bu Davos tiyatrosundan sonra çok daha fazla bağlanmışlar; boyunlarını daha da eğmişlerdir. BOP’un tepesindeki ABD’ye karşı şimdi kendilerini affettirmek için daha büyük ödünler vermek durumundadırlar. TÜRKİYE YÖNETİLMİYOR SÜRÜKLENİYOR Başka devletlerle gizli antlaşma yapanların tepeleri tuttuğu bir ülke yönetilmez, sürüklenir. Türkiye yönetilmiyor, sürükleniyor. Başka devletlerin proje görevlilerinin ellerine düşen bir ülke, geleceğine karar veremez; iradesi artık yabancı dizginlere teslim edilmiştir. Türkiye, bugün iradesizdir; hükümetsizdir. Önümüzdeki tuzak “deliğe süpürülen” Tayyip Erdoğan’ın yerine, yeni bir “deliğe süpürülebilir” kimsenin yerleştirilmesidir Bu fırsat kesinlikle ABD’ye ve İsrail’e verilmemelidir. Bugün, Türkiye’nin temel meselesi sürüklenmekten kurtulmaktır. Milletimizin yeni BOP Eşbaşkanlarına ve Yahudi Cesaret Ödüllülere değil, Milli Hükümete ihtiyacı vardır.G Sahne arkasında pazarlık Amerika adına Ortadoğu’ya yanaşma rolü için Davos’ta kısmi bir “tiyatral terk etme” gösterisine izin verilebilirdi. Ama bu kadarına. Ardından “İsrail’le ilişkilerimizi bozmak istemiyoruz” açıklaması acele geldi. Çünkü oynanan tiyatro bitti. Tayyip Erdoğan en fazla halkın özlediği devlet adamı rolünü oynayabilirdi. Arkasından gerçek hayat başlayacaktır. Doğal olarak soruldu. Yani taktığın madalya, ekonomik ve askeri anlaşmalar oyun bitince ne olacak? Bu konulara hiç girilemez. Sınır tiyatro bitince ortaya çıkar. Sahne arkasındaki pazarlığı ise İsrail’in önemli gazetelerinden Haaretz gündeme getirdi. Sayfalarımızda yer verdik. Diğer yandan birde bu tiyatronun ganimeti var. “Halife Tayyip” gibi garip propagandalar için Ortadoğu ülkelerinde çeşitli gazete ve örgütlerle “Soros tarzı” ilişki kuranlar da dikkatimizde olduklarını bilsinler. Kahramanlar hakkında yazmak zordur “Elinize kalemi aldığınızda, yalnız sade bir hayatı ve onun görkemini değil, o hayatın size yüklediği sorumlulukları da hissetmelisiniz. Bireyi kahraman yapan onu çıplak insan olmaktan çıkartarak bir bilinç haline getiren tüm ayrıntıları… Çünkü akademisyenlik ile siyasal birey arasındaki yapay ayrımı ortadan kaldırabilmiş bir örnekten söz ediyoruz, Prof. Dr. Uçkun Geray’dan… İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi, partili akademisyen Prof. Dr. Uçkun Geray’ı geçen hafta içinde sonsuzluğa uğurladık…” Erdem Ergen arkadaşımızın böyle başladığı yazısına sayfa sıkıntısından dolayı yer veremedik. Bu güzel yazısını yayınlayamadığımız için bizi affetmesini dileriz. *** İzinleri nedeniyle yazarlarımız Şule Perinçek iki hafta, Fırat Kayra bu hafta yazılarını yazamadılar. *** Geçen hafta yayımladığımız “Ergenekon tertibinin ‘sol’ tetikçisi” başlıklı yazıyı İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Arslan Kılıç kaleme aldı. Teknik bir hata nedeniyle yazı imzasız yayımlandı. Okurlarımızdan ve Kılıç’tan özür diliyoruz. *** Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Ergenekon davasında geçen hafta savunmasını verdi. “Buraya sanık olarak Aydınlık dergisi dikemeyeceklerine göre, Genel Yayın Yönetmeni olarak benim sanık yapılmam da anlaşılır oluyor” diyen Bolluk, dergimiz neden tertibin hedefinde, bir bir açıkladı. Bolluk’un şahsında Aydınlık, Gladyo marifetiyle yargılanıyor. Türkiye’de susturulamayacak tek yayın organı varsa Aydınlık’tır. Daha kararlı, daha cesur, yola devam… Aydınlık bir hafta dileğiyle... 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 3 KAPAK 1 NUMARADAN 69 NUMARAYA İşte MİT’in Ergenekon şeması Aydnlk kapal isimleri saptad. Buna göre, basnda “1 Numara” diye anlan, emada ise “Örgüt Bakan” olarak gösterilen isim E. Genelkurmay Bakan Org. Hüseyin Kvrkolu. ABD’nin ehit ettii eski Jandarma Genel Komutan Org. Eref Bitlis, eski MT Müstear Org. Teoman Koman ve eski Jandarma Genel Komutan Org. Rasim Betir hemen göze çarpyor. Aydınlık, MT’in Tuncay Güney’in Mülakatı’na dayanarak hazırladıı “Ergenekon eması”nı açıyor. MİT’İN ORG. HİLMİ ÖZKÖK’E ÖNYAZISI “Çok Gizli” ibareli emanın MT tarafından Genelkurmay Bakanı’nın ahsına 10 Temmuz 2003 tarihinde gönderdii ön yazısında öyle deniyor: “Müstearlıımıza 3 Temmuz 2002 tarihinde intikal eden ancak kaynaı tespit edilemeyen isimsiz bir mektup ve 6 adet CD’nin incelenmesi sonucunda (…) iddialara konu 69 ahıstan 2’si (Eref Bitlis ve Gülçin Telci) halen hayatta bulunmamaktadır. Dier ahıslar ise; 14 politikacı, 13 basın mensubu, 19 iadamı, 3 itirafçı, 9 mafya ile balantılı olduu ileri sürülen eski ülkücü, 9 Silahlı Kuvvetler mensubu, 1 yazar ve 1 Emniyet mensubu ko- M Dönemin MT Müstear enkal Atasagun, Bülent Ecevit’le. 4 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 numundadır. (T.G. pek’in ifadesi ve CD’lerde yer alan iddialardan oluturulan ema EK-7’de sunulmutur.)” Parantez içindeki bölüm ema’nın altında da tekrarlanmı: “ ‘T. Güney pek’in ifadesinden ve mezkur CD’lerde yer alan bilgilerden ematize edilmitir.” Bu önyazı, ema ve dier ekleri, MT tarafından ilk kez 10 Temmuz 2003’te dönemin Genelkurmay Bakanı Org. Hilmi Özkök’e, sonra da 19 Kasım 2003’te Babakanlık’a yollandı. Burada dikkat çekici olan, bu tertip emasının Genelkurmay Bakanlıı kurumuna deil, o sırada o makamı igal eden Org. Hilmi Özkök’ün ahsına gönderilmi olmasıdır. 2002 TERTİBİNİN ŞEMASI MT, emayı son olarak 23 Aralık 2008’de, talep üzerine Ergenekon davasına bakan 13. Aır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Müstearlıın Mahkeme’ye hitaben yazdıı önyazıda çok önemli bir deerlendirme yer alıyordu. Müstear adına Hukuk Müaviri Vekili S. Asuman Bozoklu imzalı yazıda ema için aynen öyle deniyordu: “Delil olarak kullanılması mümkün deildir.” Oysa enkal Atasagun’un Müstearlıı sırasında hazırlanan emanın önyazısında u deerlendirme vardı: “ddia niteliindeki bu bilgilerin, birbirinden müstakil deiik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmi organize bir faaliyetin iaretlerini taımaktadır.” ki ayrı dönemde yazılan önyazılarda çok önemli bir fark daha bulunuyor. 2003’teki önyazıda “kaynaı tespit edilemeyen isimsiz bir mektup” denirken Müstear Emre Taner imzasıyla 9 Mayıs 2008’de stanbul Cumhuriyet Basavcılıı’na gönderilen yazıda “Bahse konu ihbar emadan seçmeler Org. Hüseyin Kvrkolu Deniz Baykal evket Sabanc Rahmi Koç Erturul Özkök Org. Eref Bitlis Hüsnü Özyein Org. Teoman Koman Hüseyin Gülerce Ethem Sancak Bekir Cokun Mehmet Ali Ilcak mektubunu yazan ve polis olduunu belirten ahıs” deniyor. “ema” ilk olarak “2002 tertibi”nde kullanıldı. Ecevit Hükümeti’ni, Org. Hüseyin Kıvrıkolu’nu ve çi Partisi’ni hedef alan bu tertibin ayrıntılarını ilerleyen sayfalarımızda bulacaksınız. 2002 TERTİBİ ema, ilk olarak Babakan Bülent Ecevit ve Org. Hüseyin Kıvrıkolu’na karı kullanıldı. Ergenekon tertibi açısından aydınlatılması gereken uygulama, MT’in 3 Temmuz 2002 günü elinde bulunan, hatta MT mensupları tarafından düzenlettirilmi olan Ergenekon belgelerini resmiletirmesidir. Dönemin Müstearı enkal Atasagun, bu uygulamayla, balı olduu Babakan Ecevit’i iktidardan indirme ve Org. Kıvrıkolu komutasındaki Türk Ordusu’na müdahale operasyonundaki rolünü oynamıtı. Bunları gerçekletirmek için, çi Partisi’nin etkisiz kılınması gerekiyordu. MT, “Ergenekon Yeniden Yapılandırma” ve “Lobi” belgelerinin 3 Temmuz 2002 günü “imzasız bir mektupla kendisine ulatırıldıını” yazıyor. Oysa “Yeniden Yapılandırma” belgesini Fehmi Koru, Taha Kıvanç imzasıyla 30 Nisan-1 Mayıs 2001 günleri, yani bir yılı aan bir süre önce Yeni afak’ta yazmıtı. MT, sıradan bir gözlemci olarak bakarsanız, açık istihbarat yoluyla belgelerin varlıını bir yıl önceden saptamı olmalı. Kaldı ki belgelerin bazıları, basın mensuplarına ve belli çevrelere 2000 yılında açıkça daıtılmıtı. Ancak asıl çarpıcı gerçek, bu belgelerin Ergenekon tertibi kapsamında MT elemanlarının katılımıyla hazırlanmı olması. Atasagun’un MT yönetimi, Ergenekon tertibini 1998 yılından beri hazırlayan Fethullahçı Gladyo’nun içindeydi. TUNCAY GÜNEY: ‘Karadayı-Kıvrıkolu-Eref Bitlis grubu’ “Hüseyin Kıvrıkolu ilk geldiinde tek Bilecik’te Veli Küçük’ü ziyaret etti.” (s.28) “Bunlar Karadayı, Kıvrıkolu, Veli Küçük, Eref Bitlis, Teoman Koman paa, Rasim Betir paa, Osman Özbek bunların ey olduunu söylüyorlar bir grup olduunu.” (s.29) ORG. KIVRIKOĞLU’NUN RESMİNİ PARİS METROSU’NDA YERE SERMİŞLERDİ 2002 tertibinin 1 numaralı hedefinde Org. Kıvrıkolu vardı. Yalnız içte deil, dıta da. Org. Kıvrıkolu’nun resmi 2002 yılı Mayıs ayında Paris Metrosu’nda Kuzey garında yere serilmiti. Yere seren2002 tertibini ayrntlaryla anlatyor TUNCAY GÜNEY: ‘lhan Selçuk’u ekarte edelim’ “lhan Selçuk’u ekarte edelim diyor sonra bizimkiler düünüyor ilk önce Veli paa da dedi lhan Selçuk’suz, benim cep telefonumdan konutu lhan Selçuk’la gazete mazete olmaz dedi.” (s.55) 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 5 ler, Türkiye’de Tuncay Güney’e o mülakatı yaptıranlar ile aynı merkez. Ve çi Partisi, TSK Komutanı’nın resmini yerde çinetmedi. MİT, ŞEMAYI DAHA 2002 YILINDA KULLANIMA SOKTU Peki MT belgelerin kendine niçin “3 Temmuz 2002 günü imzasız mektupla” geldiini söylüyor. Niçin en azından 2 yıldır Mahkeme’nin gerekçesi Bir kısım sanıklar ve müdafilerin talepleri ile ilgili olarak; ddianame ve eklerinin mahkemeye teslim edilme aamasında, delil klasörleri arasında bulunan 442. Klasör içindeki MT tarafından tanzim edilen Ek-7 çizelgedeki bazı isimlerin, gizli kalması gereken evrak olduundan bahisle üzerlerinin kapatıldıı görülmü, Savcılık ve MT Müstearlıına müzekkere yazılarak, bu çizelge orijinal ve açık haliyle mahkememize celp edilmi, MT tarafından “Çok Gizli” ibareli olarak gönderilen bu belge ve daha sonra gönderilen bilgi notları ve kitapçıklar üzerinde mahkememizce yapılan inceleme sonunda; Üzeri Savcılık tarafından kapatılmı bir kısım kiiler hakkında herhangi bir soruturmanın açılmamı bulunması, bu çizelgedeki kimi kiilerin sosyo-ekonomik ve siyasi konumları, MT tarafından aslı gönderilen bu belgenin “Çok Gizli” ibaresiyle kayda balanmı olması, üzeri kapalı bu kiilerin, isimleri açık ve dosyamız sanıı olan kiiler haklarında herhangi bir beyanlarının bulunmaması, dosyamız sanıklarının, iddianamede açıklanan beyan ve belgelere göre yargılamalarının sürdürüldüü ve açıklanmayan ema içeriine göre sanıklara herhangi bir suçlama getirilmedii, bu emanın alt kısmındaki nottan da anlaılacaı üzere ne ekilde düzenlendiinin açıkça belirtildii, haklarında bu aamaya kadar dosyamız kapsamına göre herhangi bir ilem yapılmayan üzeri kapalı bu kiilerin, -CMK 187. maddesi de göz önünde bulundurulup yorumlandıında-, saygınlıkları ve haklarının zedelenme olasılıı, bu dorultuda yayın yasaı düünülse bile, sanık ve müdafii sayısının çokluu, durumanın aleni olup, davanın ayrıntılarıyla medyaya yansıyor olması dikkate alındıında, bu tedbirin yalın olarak uygulanmasının etkili ve yeterli olamayacaı, ayrıca bu kiilerin kiisel hak ve özgürlüklerinin dikkate alınması ve korunması gerektii gibi hususlar göz önünde bulundurulduunda, belgelerin orijinal ve açık haliyle açıklanmamasının, yargılaması sürdürülen sanıkların savunmasına herhangi bir ekilde kısıtlama getirmeyecei dikkate alınarak bu belgelerin orijinal haliyle açıklanmamasına… …oybirlii ile karar verildi. 03.02.2009 6 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 elinde olan, hazırlanmasına katıldıı belgeleri, postadan yeni aldıı yalanına bavuruyor? Çünkü MT o belgeleri 2002 yılında resmi olmayan yollardan kullanıma soktu. ORG. KIVRIKOĞLU, ORG. ÖZKÖK’ÜN İRTİCAYA TAVIR ALMADIĞINI SAPTAMIŞTI 2002 koullarını hatırlayalım: -Kemal Dervi ve smail Cem sahneye çıkmı, DSP parçalanıyor. -Türkiye erken seçime sürükleniyor, ancak seçim kararı henüz alınmamı. -Yüksek Askeri ura yakında toplanacak. Ecevit yaklaan Körfez Harekâtı nedeniyle Org. Kıvrıkolu’nun Genelkurmay Bakanlıı süresini uzatmak istiyor. Org. Kıvrıkolu, bu öneriyi kabul etmiyor, ancak Org. Hilmi Özkök’ün “irticaya yumuak tutumu” nedeniyle Genelkurmay Bakanı olmasını istemiyor ve Org. Aytaç Yalman’ın Genelkurmay Bakanlıı’nı öngören bir plan yapmı. te bu koullarda MT yöneticileri, CIA ile ibirlii yaparak hazırladıkları veya en azından hazırlanmasına katıldıkları Ergenekon belgelerini resmi olmayan yollardan servise koyuyorlar. Tuncay Güney’in 1 Mart 2001’de kurgulanarak alınan ifadesi ile Ergenekon’un temel belgelerini birletirerek okuduunuz zaman, oradaki ana fikir nedir? “Ordu’nun baında Ergenekon denen bir örgütlenme var. Bu örgütlenmenin baında Org. Kıvrıkolu ve Org. Karadayı, daha dorusu komuta kademesi bulunuyor. çi Partisi bu örgütlenmenin siyasal düzlemdeki kanadını oluturuyor.” SEZER BU BELGELERLE Mİ YÖNLENDİRİLDİ Cumhurbakanı Ahmet Necdet Sezer’in bu belgelerle ve uy- FEHM KORU’NUN “1 NUMARA ADAMI” TERÖRÜ Hedefte Rahmi Koç Ergenekon tertibi, 2002 yılından balayarak bu emanın rehberliinde uygulanıyor. Tertip, ABD’nin Körfez Savaı takvimine göre iki aamada tezgâhlanıyor. kinci aama, 2006 yılında balıyor. Fehmi Koru, her aamada tertibin içinde açık olarak gözüküyor. Fehmi Koru, 28 Kasım 2008 günü “1 numaranın iadamı olduunu” yazdı. Hemen ardından bu ismin Rahmi Koç olduunu öne süren yazılar patladı. Serpil Yılmaz, Milliyet’teki köesinde 4 Aralık 2008’de i âleminin terörize edildiini vurguladı. durma senaryolarla yönlendirilmi olması da büyük olasılık. Bilgiler bu yönde. Cumhurbakanı Sezer ve Devlet Bahçeli’nin yardımlarıyla Ordu’ya darbe gerçekletiriliyor ve Org. Hilmi Özkök Genelkurmay Bakanı yapılıyor; Türkiye erken seçime sürükleniyor: ABD’nin planladıı üzere Tayyip Erdoan-Abdullah Gül ikilisi iktidar koltuklarına oturtuluyor. BAŞROLLERDE ATASAGUN-EYMÜR-BAHÇELİ ÜÇLÜSÜ 2002’deki tertibin barollerinde MT Müstearı enkal Atasagun, MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli ve Mehmet Eymür bulunmaktaydı. Ergenekon tertibiyle 2008’de piyasaya sürülen düzmece askeri darbe senaryolarından sonra imdi daha net anlaılıyor ki, ABD güdümlü kuvvetler Cumhurbakanı Sezer ve Babakan Ecevit’i, Org. Kıvrıkolu’nun darbe planlarının baında bulunduu yalanlarıyla etkilediler. CIA-MT ibirliiyle tezgâhlanan tertiple, Org. Hilmi Özkök Genelkurmay Bakanı yapılmı oldu. Ancak kuvvet komutanları, Org. Kıvrıkolu’nun önerilerine göre belirlendi. -ABD’nin Tayyip ErdoanAbdullah Gül yönetimini kurma BUGÜNKÜ TERTİBİN TEMELLERİ O ZAMAN ATILDI Gladyo’nun küresel merkezi 2002’deki tertiple amaçladıı hedefe ulatı mı? ABD’nin o sıradaki kazançları öyle sıralanabilir: -Türk Ordusu’nun ABD’nin igalinden önce 2002 sonbaharında Irak’ın kuzeyine girerek bir güvenlik kuaı yaratma ve Kukla Devlet’in kurulmasını önleme planı bozuldu. -Org. Hilmi Özkök, Genelkurmay Bakanlıı’na getirilerek, ABD açısından hayati önemde bir mevzi ele geçirildi. TUNCAY GÜNEY: ‘Deniz Baykal’ı Veli Paa yönlendiriyor’ Sorgucu: Siyasetçilerden bahsetmedin bu faaliyetlerinde. Tuncay Güney: Lobi faaliyetlerinden mi siyasetçilerden böyle isim olarak deil de mesela Deniz Baykal’a oynuyor imdi kendisi de Deniz Baykal’a Aykut Edibali ey neydi o eyh Edibali’nin sözleri filan var biliyorsunuz onu yönlendiren Veli Paa zaten Fikri Salar’ı ite kovmasını saladı filan bu Deniz Baykal’a falan oynuyor ANAP’tan bir grup bölmek gibi DYP’den ondan sonra MHP’den gruplar bölüp Demirel’e eklemek yeni oluumlar ama bunu yaparken bir yandan da Tansu hanıma da göz kırpıyor mesela dier taraftan MHP’yle de arası iyi. (Mülakat, s.97) TUNCAY GÜNEY: ‘evket Sabancı uyuturucuyu yurt dıına transfer etti’ “imdi bu cinayetin (Özdemir Sabancı) olmasının ana teması evket devletin yakalamı olduu uyuturucu ama askerin mi Emniyet’in mi bu kısmını bilmiyorum tabii burada yakalanan uyuturucuları Akçimento gibi bu tesislerde noter huzurunda imha edildiini biliyorum fakat bunları imha etmediklerini yurt dıına transfer ettiklerini Veli Paa da dahil o klasörlerin içinde olması gerekiyor transfer ettiklerini biliyorum.” (Mülakat, s.50) “evket Sabancı’yla Veli Küçük direkt iliki kurduklarını… evket’e de bu dosyaları gönderiyorum benden de zaten yardım istiyordu dedi Veli Paa.” (s.51) “Sabancı ailesinin benim bilmi olduum u bilgilerden evket Sabancı’nın general Veli Küçük’le beraber Sakıp demiyorum evket Sabancı’yla sır olarak vermitir Veli Paa, evket Sabancı’nın ailesi onun için Veli Paa’ya saygı duyuyor.” (s.54) “Cumhuriyet gazetesi operasyonunda general Veli Küçük’e Mete Akyol aracılııyla söylenen ne biliyor musunuz kaç para istiyorsunuz bir buçuk milyon dolar kaçlık hisse yüzde 50’lik filan yüzde 40’lık hisse kaç para iki buçuk üç milyon dolar evket Sabancı’nın söyledii Veli paaya bu adamın erefsizi Gürbüz Çapan için halen diyor yüzde 20 hisseye düürün size hemen be milyon dolar gönderiyorum ben genel yayın yönetmenini de Mete Akyol yapalım diye söyleyen evket Sabancı’ya Mete Akyol’la arasında Veli paanın Veli Paa da görüüyor Mete Akyol’a diyor ki be milyon doları hemen vermeyi kabul ediyorum hemen yetitiriyor bu neden o güvenden dolayı.” (s.54) 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 7 8 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 9 -Cumhur ERSÜMER -Dou PERNÇEK -Tansu ÇLLER -Meral AKENER -Mehmet AAR -Nazif OKUMU -Koray AYDIN -Tunca TOSKAY -Muhsin YAZICIOLU -Ali Müfit GÜRTUNA -Yaar KAYA -Deniz BAYKAL -Hasan Fehmi GÜNE planının önü açıldı. -Uygun zamanda TSK komutanlarını ve çi Partisi yöneticilerini hedef alacak bir tertip için malzeme üretildi. KIVRIKOĞLU VE ÜÇ GENERAL ŞEMANIN TEPESİNDE Hüseyin Kvrkolu Deniz Baykal 69 isimli emada, Savcılık 6 kiinin adını açmı. P Genel Bakanı Dou Perinçek ve E. Tugeneral Veli Küçük’ün adları emanın üst bölümünde. “Basın Mensupları” bölümünde Adnan Akfırat, “Mafya” balıı altında ise Sedat Peker, Ali Yasak ve Sami Hotan isimleri okunuyor. ema, yanda medyaya sızdırıldı. Yasemin Çongar, Fehmi Koru ve dierleri emanın ellerinde bulunduunu yazdılar. Basında herkesin elinde dolaıyor. Aydınlık kapalı isimleri saptadı. Buna göre, basında “1 Numara” diye anılan, emada ise “Örgüt Bakanı” olarak gösterilen isim E. Genelkurmay Bakanı Org. Hüseyin Kıvrıkolu. ABD’nin ehit ettii eski Jandarma Genel Komutanı Org. Eref Bitlis, eski MT Müstearı Org. Teoman Koman ve eski Jandarma Genel Komutanı Org. Rasim Betir hemen göze çarpıyor. KİMLER VAR Tansu Çiller emaya 2003 yılında MT kimleri yerletirmi. 69 isim arasında unlar hemen dikkat çekiyor: Org. Hüseyin Kıvrıkolu CHP Genel Bakanı Deniz Baykal Eski Babakan Tansu Çiller evket Sabancı Rahmi Koç Eski çileri Bakanı Mehmet Aar Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Erturul Özkök Org. Eref Bitlis Hüsnü Özyein Org. Teoman Koman Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce Ethem Sancak Bekir Cokun Mehmet Ali Ilıcak Koray Aydn POLİTİKACILAR (14) -Sedat BUCAK Ethem Sancak 10 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 ASKER (9) ÖRGÜT BAKANI -Org. Hüseyin KIVRIKOLU -Org. Eref BTLS -Org. Teoman KOMAN -Org. Rasim BETR -Tug. Veli KÜÇÜK -Tümg. Osman ÖZBEK -Tümg. Nejat MÜLDÜR TSK -Bnb. Kadir ÖZCAN (Kemal Tahir) -Yzb. Ali YILDIZ İŞADAMI (19) -Kemal ÖZDEN -Üzeyir GARH -Ali Avni BALKANER -Hüsnü ÖZYEN -Korkmaz YT -evket SABANCI -Ümit ÜLGEN -M. Zeki POLAT (TEKSF) -Ethem SANCAK (HEDEF) -Nuri EMRAL -Gürbüz ÇAPAN -Jefi KAMH -Rahmi KOÇ -Hayyam GARPOLU -Kamuran ÇÖRTÜK -Mehmet Ali ILICAK -Vahit ÇELKBA -Turgut BÜYÜKDA -Adnan POLAT YAZARLAR (1) -lhan SELÇUK BASIN (13) -Dinç BLGN -Turan YAZAN -Bekir COKUN -Enis BERBEROLU -Altemur KILIÇ -Necdet SEVNÇ -Arslan BULUT -Hüseyin GÜLERCE -Gülçin TELC -Behiç KILIÇ -Erturul ÖZKÖK -Aydınlık Grubu (Dou PERNÇEK kadrosu) -Adnan AKFIRAT EMNİYET MÜDÜRÜ (1) -Ümit BAVBEK MAFYA (9) -Sedat PEKER -Ali YASAK -Alaattin ÇAKICI -Gülbahar ATE -Sedat ÇOLAK -Ali hsan USKOL -Sami HOTAN -Ramazan YILDIZ -Ziya AYCAN İTİRAFÇI (3) -Sami DEMRKIRAN -brahim BABAT -Nizamettin 2002 MİT ŞEMASINDAKİLER emadaki isimler MT’in önyazısında belirtildii üzere Tuncay Güney’in 1 Mart 2001’de gözaltına alındıktan sonra verdii mülakatından ve 3 Temmuz 2002’de MT’e ulatırılan 6 youn diskten (CD) çıkartılmı. (fadeler Tuncay Güney mü- TUNCAY GÜNEY: ‘Hasan Fehmi Güne’le Veli Küçük’ün illegal organizasyonu’ 3“Hasan Fehmi Güne biliyorsunuz adamımız.” (s.126) “Hasan Fehmi Güne Cumhurbakanı’nın danımanıdır illegal organize ettiler Veli Paa’yla Hasan Fehmi Güne, Dou Perinçek’i köke çıkartmılardı.” (s.55) Sedat Bucak Cumhur Ersümer lakatından dokunulmadan alınmıtır. Tashih hataları düzeltilmemitir.) çi Partisi Genel Bakan Dou Perinçek: Dou Perinçek Ergenekon Örgütü’nün yönetici kadrosundadır. (s.21) Eski DYP Milletvekili Sedat Bucak: “Veli Paa’nın eyle arası çok iyidir Sedat Bucak’la.” (s.27, 31, 32) Eski Enerji Bakan Cumhur Ersümer: “Amerika’dan Cumhur Ersümer oradan iki gün sonra o eyi çıktı ya halledemedi imzalayamadı enerji termik santralıydı ya Boazköy’de eyde Gürbüz Çapan’ın orada Cumhur Ersümer’le Veli Paa görütü telefonla okey verdi.” (s.105) Eski çileri Bakan Meral Akener: “Meral Akener’in erkek kardei Nihat’la orada tanıtım Meral Akener MHP’den DYP’den kadın kollarına mı geçecekti o da böyle bir ey o da MHP’deydi tarih öretmeniydi hatırlıyorum Meral Akener de ondan sonra bu MHP’lileri ülkücüleri orada örgütlüyordu.” (s.11) Eski çileri Bakan Mehmet Aar: “Veli Paa’nın eyle arası çok iyidir Sedat Bucak’la ama Mehmet Aar’ı Sedat Bucak aracılııyla kontrol edemediinden de rahatsızdı. Mehmet Aar bunların hepsine oynuyordu.” (s.27, Meral Akener 28, 29, 30, 50) Mehmet Aar Ali Müfit Gürtuna (s.29) Eski stanbul Büyükehir Belediye Bakan Ali Müfit Gürtuna: Eski Jandarma Genel Komutan ve Eski MT Müstear Org. “… Ali Müfit Gürtuna ola- Teoman Koman: yından araları ey ondan önce Drej Ali inaatı finanse ediyordu yani ben bilfiil telefondan iletiimi salıyordum… Bir ara Drej Ali’yle arası Ali Müfit Gürtuna’dan dolayı arası açıktır çünkü inaatında malzeme herhangi bir ey yapmıyor… Drej Ali Ali Müfit Gürtuna’yla ilk etapta görütürülüp temiz iadamı kılıında ama Drej Ali kılıında ama iadamı statüsünde yürüyecekti ama Drej Ali bu projeye yanamadı.” (s.67, 75, 80) Yaar Kaya: “Yaar Kaya var ya, laboratuarları olduunu Veli Paa bana söyledi… Esendere kapısında o bölgedeki bütün uyuturucuların, PKK’nın Yaar Kaya’nın kontrolünde olduunu, bu yüzden yurtdıına gittiini söylediler.” (s.42) ÇEKİRDEK KADRO Tuncay Güney mülakatında iki yerde “Ergenekon’un çekirdek kadrosunu” sayıyor: “Çekirdek kadro olarak smail Hakkı Karadayı’nın Necip Torumtay’ın yani hiyerariyi çizemiyorum da Necip Torumtay’ın smail Hakkı Karadayı’nın Teoman Koman Paa’nın Rasim Betir paanın kara kuvvetleri de bu Nejat Müldür’ün” (s.94) “Karadayı, Kıvrıkolu, Veli Küçük, Eref Bitlis bunların Teoman Koman Paa, Rasim Betir Paa, bunların mesela Osman Özbek, bunların ey olduunu söylüyorlar bir grup olduunu.” “Hizbullah’ı da imdi Teoman Koman Paa’yla Veli Küçüklerin kurduunu anlayacaksınız.” (s.12, 18, 27, 29) Yaar Kaya Tümg. Nejat Müldür: “O bizim geçiimizde Silopi’de tugay komutanı Nejat Müldür idi. Bugün Nejat Müldür Birinci Ordu’da tümgeneral kurmay bakanı… bakın imdi aklıma geldi, General Veli Küçük’ün grubu deil bu grup, bu grubun adı Ergenekon’dur.” (s.26) Bnb. Kadir Özcan: “Ouz Bozkır’la enol Acar, bunları Binbaı Kadir Özcan yönetiyor. Bu Ankara’daki Kadir Binbaı üzerinden yönetiyor.” (s.64) Teoman Koman Yzb. Ali Yldz: “Yüzbaı Ali diye, Ali Yıldız olacak, yüzbaı, JTEM’in kurucularından o zamanlarda.” (s.16) adam Adnan Polat, adam Ali Balkaner: “… sanatçılar ve i adamları herkes böyle bir lobi faaliyetine girmeyi arzuluyordu Adnan Polat dahil niye Veli paa onlar için isim olarak da ey bir isim reklamasyonu filan iyi bir de biliyorlar neyi biliyorlar Hayyam Garipolu Korkmaz a Korkmaz Ali Balkaner e o ona bu elit insanlar bizim gibi deil ki otobüste filan bulumuyor hepsinin bulutuu konutuu parmakla sa- Nejat Müldür Adnan Polat 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 11 yılı olan kafeler lobiler var oralarda birbirlerine söyleyince otomatikman lobi olumu oluyor Mason locasının örgütlenmesinin bir baka versiyonunu yapıyoruz.” (s.79) adam Ümit Ülgen: “Sorgucu: Peki u USAD’da Kemal Özden’den baka kimler var? … Hepsini yönlendirebiliyor mu? Tuncay Güney: Tabi. Ümit Ülgen, ondan sonra Musa Tanrıkulu… Adnan Polat’ın amcaolu Zeki Polat... ÜSAD’da ve atıldı.” (s.80,81) Jefi Kamhi adam Jefi Kamhi: “… o adama ey yapmılardı ya suikast Jefi Kamhi’nin babası Jak Kamhi’ye onu srail’in sırf göstermelik olarak yaptırdıını söyledi.” (s.87) Rahmi Koç adam Rahmi Koç: “Dou Perinçek bana dedi ki Veli Paa, adayı taciz ediyor… Aydın Doan kendisine söylemi. Rahmi Koç, bu yemei, bu Veli Paa emekli oldu ya, Paa ile yemek yiyelim diye haber göndermi… Susurluk döneminde Hürriyet gazetesi dalaıyor ya… Ya Aydın Doan’a diyoruz ki, Hürriyet gazetesi senin … o da diyor ki imtiyaz sahibi benim, ama bu gazete benim deil, gazete Koç’un.” (s.34-35) M. Ali Ilcak saydım.” (s.58-59) Hürriyet’ten Erturul Özkök, Bekir Cokun, Enis Berberolu: adam Mehmet Ali Ilcak: “Bekir Cokun hatırlıyorum çok yakın dostu ondan biliyorum öbür adamın adı Erturul Özkök ile arasının iyi olduunu biliyorum yani bakın Veli Paa ile görüen insanların Enis Berberolu dahil ben ey olarak görmüyorum yani gazeteci olarak görmüyorum.” (s.33) “Mehmet Ali Ilıcak tamamen Veli Albayın kucaındaydı.” (s.12) adam Vahit Çelikba: “Vahit Çelikba ile srail meselesinden dolayı konutuklarında gayet iyiydi. Öyle bir ey yoktu konutukları dünya ülkeleri ile ilgili. Hiçbir ey bu güne kadar konumadık.” (s.85) adam Turgut Büyükda: “Biz Turgut Büyükda’ı saılır inek olarak görüyorduk... bize kendini sadırmamaya baladı.” (s. 42) Sabah’n eski sahibi Dinç Bilgin: “Boran’la arası açıldı bana dedi ki git dedi Dinç Bilgin’e ben Dinç Bilgin’e gittim Veli paa sizinle görümek istiyor telefonları aldı Veli paa o zaman ya Çanakkale’deydi ya Bilecik’e yeni geliyor idi gelmemiti. ner misin çıkar mısın programı iptal edildi ve parası da ödenmiti çocua ikinci kontratın onu da geri almadılar sonra çocuk trafik kazasında öldü zaten Boran… Sabah gazetesinden bizim Dinç Bilgin, Önay Bilgin adamımızdır.” (s. 113, 126) Gazeteci Turan Yazgan: adam Kamuran Çörtük: “… vakıfta (Cumhuriyet gazetesi) Kamuran Çörtük’ün orada yüzde 20 hissesi var hiç para verilmeden alınacak alırız dedi paa onu Çörtük’ten eyi Dinç Bilgin Turan Yazgan 12 G Ayd›nl›k Erturul Özkök G 8 ŞUBAT 2009 “Sadece Turan Yazgan hocayla Türki Cumhuriyetlerdeki örgütlenmeleri direkt Veli Küçük yapıyordu hem de illegal gizli saklı deil.” (s.85, 86, 99,102) Bekir Cokun Enis Berberolu Gazeteci Altemur Klç: “Sorgucu: Sizin gibi baka kimler var yanında, deer verdii, fikir paylatıı kimler var? Tuncay Güney: Tanırsınız ya ismini söylesem, yalı, ha A Timur Kılıç var.” (s.99) Gazeteci Necdet Sevinç: “Sorgucu: Veli Paanın yanında sizin yeriniz nedir?... Sizin gibi baka kimler var yanında? Tuncay Güney: Turan Yazgan var tabi ki …Turan Yazgan var, Necdet Sevinç var…” (s.9899) Yeniça’dan Aslan Bulut: “Ortadou’daydı Aslan Bulut’u getirdik.” (s.12) Zaman’dan Hüseyin Gülerce: “Zaman gazetesine Yenibosna’ya gittim dedim ki Veli Paam der ki Zaman gazetesinde hakkımda böyle eyler çıkıyor Hüseyin Gülerce’ye selam söyle o da yukarılara iletsin müttefik hareketlerimiz olsun… o günden bugüne kadar Zaman’da ve Aksiyon’da Susurluk yazıldı ama Veli Küçük ismi es geçildi.” (s.9,10) Altemur Klç Tercüman’dan Behiç Klç: “Kendi (Veli Küçük) basını yönlendirmesi mi benim cephemden söyleyeyim önce bir Behiç Kılıç ile zaten görüüyordu Akam gazetesinin politikası olarak.” (s.33) E. Emniyet Müdürü Ümit Babek: “Bir tek askeri istihbarattan bir yıl öncesine kadar Ümit Babek’i tanırım. Mehmet Eymür ile bunların arası çok iyi… O zaman o polisler benden eyi Dou Perinçek ile Abdullah Öcalan’ın fotoraflarını aldılar… Fotoraflar var ya bunları piyasaya çıkartan Hanefi Avcı’dır. Gazetelere çıkartan Aksiyon’a uraya buraya…” (s.24,60) Sorgucu: Ümit Babek ile nereye gittiniz? Tuncay Güney: Kuzey Irak’a gittik Barzani’ye. Karamemetler’in danımanlıını almıtı. (s.107,108) olduunu söyledi, araları kötüymü herhalde. Baka kim vardı?” (s.59) Ergenekon emas’nn ilham kayna Tuncay Güney. Gülbahar Ate: “Sorgucu: Gülbahar Ate? Tuncay Güney: Gülbahar Ate konusunda, Celal Ate’le bunların mafya olduunu… Sorgucu: Gülbahar Ate de Malatyalı onlar da… Tuncay Güney: Bilmiyorum Malatyalı olduunu. Veli Paanın bana naklettii, Gülbahar Ate dedi, MOSSAD ajanı dedi.” (s.96) Sedat Çolak: “O zaman Necdet Menzir’i anlattı. Araları da açıktı. Bunu anlatırken yanında Yüzbaı Mustafa da vardı yani ey yaparken. Nejat Ta’la Yüzbaı Mustafa çok görüürdü. Sedat Çolak da, o bankaları, kumarhaneleri olan adam var ya, o adamla da Nejat Ta’ın arası iyiydi.” (s.46) Alaattin Çakc: “Sorgucu: Önce Mafya gruplarıyla ilikileri, ondan bahset. Dierlerini tek tek dinleriz. lk sıraya kimi koyuyorsun? …Alaattin Çakıcı? Tuncay Güney: Alaattin Çakıcı var. Alaattin Çakıcı’yla Dündar Kılıç’ın kızı öldürüldüünden dolayı arası nane molla. Alaattin Çakıcı’yla yani, kendisiyle görümüyor. Alaattin Çakıcı’nın sıfıra indiini düünüyor. Sava Çakıcı’yı sevmiyor entrikacı olduu için. Kendisinin güven itimat etmediinden dolayı. Gencer Çakıcı’yı zaten Alaattin Çakıcı’nın tetikçisi olarak… Bana u yakın dönemde Gencer Çakıcı ile Alaattin Çakıcı’nın arasının açık Aslan Bulut Ali hsan Uskol: Sorgucu: Kim bu Ali hsan Uskol? Tuncay Güney: Bu Adapazarı’nda Veli Paa’nın, Sedat Bey tanır, Sedat Peker de ona para verirdi, yanında…(s.11) Ramazan Yldz: “Sorgucu: Eskobar da mı yakın Veli Paa’ya? Tuncay Güney: O kadar çok deil. Ama yakın Ramazan Yıldız da…”(s.64) Ziya Aycan: “Ziya Aycan Veli Paa ile görüüp kendisine Hüseyin Gülerce Behiç Klç yol almak istiyor.” (s.64) Sami Demirkran: “Sorgucu: Kim Sami Demirkıran? Tuncay Güney: tirafçı, itirafçı, Veli Küçük’ün adamlarındandır.” (s.71) brahim Babat: “Cem Ersever… Babakanlık Poligonunda sorgulanmıtı. …brahim Babat’ların bir sorguladıklarını… Babakanlık Poligonunda öldürüldüü ortaya çıktı.” (s.92-93). Alaattin Çakc 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 13 PERNÇEK MAHKEME HEYET’N 3 AY ÖNCE UYARDI ‘Şemayı açın Tertip görülsün’ Dou Perinçek 13 Kasm 2008 günlü durumada, MT emasnn 2001-2002 yllarnda Tayip Erdoan’ iktidara, Org. Özkök’ü Genelkurmay Bakanl’na oturtma tertibinde kullanldn anlatarak emann açlmas gerektiini nedenleriyle açklamt. Perinçek’in konumasndan bir özet sunuyoruz. avcılık, 2 Temmuz 2008 günlü yazısıyla MT’in Ergenekon dosyasını dava dosyasına konulmak üzere talep etmitir. Babakanlık Müstearlıı’nın ilgili yazısında da “dava dosyasına konulmak üzere talep edilen belgeler ekte sunulmutur” denilerek gönderilmitir. Yani talebin sebebi, belgelerin dava dosyasına konulmasıdır. MT bu belgenin, yani “Ergenekon eması”nın, “Tuncay Güney’in, ifadesinden ve adı geçen CD’lerde yer alan bilgilerden ematize edildiini” belirtiyor. Bu emada Dou Perinçek, Veli Küçük, Adnan Akfırat, Sedat Peker, Ali Yasak ve Sami Hotan dıında bütün isimler kapatılmı. S Bir de dier emada kapatılmayan Kemal Alemdarolu var. Kapatılan isimlerinin bazılarının ba harfleri gözüküyor. MT’in yazısında emada 69 isim bulunduu belirtiliyor. Demek ki bu 6 isim dıında 63 isim daha bulunuyor. 69 isimden 6 tanesi açıkta bırakılmı, dier 63 isim kapatılmı. MT’in bu yazısında, “Ergenekon” ve “Lobi” projesinin yanı sıra CD’lerde yer verilen dier dokümanların, “Tuncay Güney pek”in ifadesinin ve “gercekergenekon.com” adlı web sitesindeki iddiaların incelendii belirtiliyor ve öyle deniyor: Emekli Tugeneral Veli Küçük, Tuncay Güney pek, Dou Perinçek, Kemal Özden (Ulusal Sanayici adamları Dernei Bakanı), Ethem Sancak (Hedef Holding) Gürbüz Çapan, Ali Yasak, Mehmet Zeki Polat (TEKSF Sendikası Bakanı), Mehmet Nuri Emral (adamı) ve Ümit Bavbek (Emniyet Müdürü) olmak üzere “toplam 69 ahsın bahse konu oluumla irtibatlandırıldıı tespit edilmitir”. Yani bu, MT’in kendi tespiti deil. Bu, Tuncay Güney’in ifadesi, Strateji Dergisi arivi ve Tuncay Güney’in arivinden MT’in çıkardıı ema… İSİMLERİ GÖRMEDEN NASIL SAVUNMA YAPACAĞIZ? Bir “örgüt” iddiası vardır. Bu “örgüt” kimlerden olumaktadır? Bunun MT tarafından 2003 yılındaki bazı belgelere dayanılarak eması yapılmı. Bu ema dava dosyasına konulmak üzere talep edilmi, fakat dava dosyasına konulmamıtır. Daha dorusu isimler kapatılarak konulmutur. Biz bu isimleri görmeden nasıl savunma yapacaız? Biz kimlerle bu örgütü kurmuuz? Bu örgütün dier yöneticileri kimlerdir? Bu örgütün çeitli birimlerinde yer alan bu 69 ahsiyet kimdir? Bunları bilmeden, bu isimleri görmeden bizim savunma yapmamız mümkün deildir. “Biz bu isimleri görmeden nasl savunma yapacaz? Biz kimlerle bu örgütü kurmuuz? Bu örgütün dier yöneticileri kimlerdir? Bu örgütün çeitli birimlerinde yer alan bu 69 ahsiyet kimdir? Bunlar bilmeden, bu isimleri görmeden bizim savunma yapmamz mümkün deildir.” 14 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 Dikkat ediniz, bu isimlerin üzerini MT kapatmyor. Bu emann MT tarafndan, Türkiye’ye yönelik tertibi bütün kamuoyu ve Mahkemeniz görsün diye yolland kansndaym. Görün kimler hedef alnyor. Türk ordusu hedef alnyor, vatanseverler hedef alnyor. Yani görün, Mahkeme görsün diye yollanmtr. “ERGENEKON TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’DİR” Daha da önemlisi; sözü geçen ema bu davanın, batan sona Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve çi Partisi’ni hedef alan bir tertip olduunu ortaya koymaktadır. MT’in yolladıı 69 isim arasında Org. Eref Bitlis de vardır, fakat ehit edilmitir. Yine Hürriyet gazetesi yazarlarından Gülçin Telci de vardır, o da vefat etmitir. “Tuncay Güney pek”in “Mülakat” denen o anlatımlarına baktıımız zaman, “Ergenekon nedir” sorusuna verdii cevap udur: “Ergenekon Türk Silahlı Kuvvetleri’dir”. kincisi, yine “Tuncay Güney pek”e göre “Ergenekon”un merkezinde; ifade verdii sırada Genelkurmay Bakanı olan Org. Hüseyin Kıvrıkolu, bir önceki Genelkurmay Bakanı smail Hakkı Karadayı, son üç Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, Rasim Betir, ondan evvelki ehit Orgeneralimiz Eref Bitlis, 28 ubat’ın Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Güven Erkaya ve birçok komutanımız vardır. ABD’NİN HEDEFİ İSENİZ ŞEMADA VARSINIZ Savcı Zekeriya Öz, ATV muhabirine yaptıı itirafta, ATV’de yayınlandıı gibi öyle demitir: “Ergenekon soruturmasının merkezinde çi Partisi var”. imdi bakınız, MT yolladıı belgede on kiinin adını veriyor. Aralarında Ethem Sancak da var. Ethem Sancak kim? 2001 yılında çi Partisi’nin yandaı olan bir iadamı. 2001’de 2008’e kadar köprülerin altından sular akıyor. Ethem Sancak, “Tayip Erdoan’ın sevdalısı” oluyor. “Ergenekon”a karı, sahip olduu Star Gazetesi’nden, Kanal-24’ten iftiralar yayınlayan bir konuma geçiyor. Böylece kara listeden çıkıyor. imdi bunu emaya koymadıınız zaman ben nasıl savunma yapacaın? emaya konulan ikinci iadamı Mehmet Nuri Emral. Koz Ecza’nın sahibi… Türkiye’nin en büyük ecza depolarından birinin sahibi… Dou Perinçek’in bacanaı. Yani Dou Perinçek’in bacanaıysanız, Dou Perinçek’in partisine yanda iseniz, veya o sırada ABD’nin hedefi iseniz emada varsınız, 69’un içindesiniz. 2001 kurgusu öyle kurulmutur. Sonra 2006-2007 yılındaki operasyona gelindii zaman, gene ABD’nin planlarına göre bu emalar deitirilmektedir ve istenilenler seçilmektedir. 2001’de Orgeneral Hüseyin Kıvrıkolu listeye niçin konulmutur? ABD Körfez savaına hazırlanıyor, Irak’ı bölmek için harekete geçmi. O zaman Ecevit hükümette ve Türkiye’ye baskılar yapılıyor. Amerika, Ecevit Hükümeti’ne diyor ki; Irak’a kara harekatıyla girilecek ve Türk ordusu da müttefiklere ve Amerika’ya hizmet edecek. Genelkurmay Bakanı Org. Kıvrıkolu bunu kabul etmiyor. Ecevit Hükümeti buna direnmeye çalııyor. Gizli belgeleri yayınlanmıtır. TSK, Temmuz 2001’de bir plan yapıyor. O plan nedir? ABD’den önce Kuzey Irak’a vaziyet edilmesi ve Türkiye’nin toprak bütünlüünün ileri hatlardan savunulması… Dick Cheney geliyor, Org. Kıvrıkolu ile görümek istiyor. Kıvrıkolu görümeyi reddediyor. Türkiye, baskılarla karı karıya. Amerika, Org. Kıvrıkolu’nun yerine Org. Hilmi Özkök’ü hazırlıyor. Amerika’nın bu siyasal amaçlarına uygun bir senaryo üretiliyor. Bu kurguda hedef alınanlar; son üç Genelkurmay Bakanı, Amerika’ya boyun emeyenler, Amerika’nın karısında dik duran çi Partisi ve dier yurtseverler… Bizim savunmamızın esası budur. BU İSİMLER GİZLENDİĞİ ZAMAN, TÜRKİYE’YE KARŞI TERTİP GİZLENMİŞ OLUR Dikkat ediniz, bu isimlerin üzerini MT kapatmıyor. Bu emanın MT tarafından, Türkiye’ye yönelik tertibi bütün kamuoyu ve Mahkemeniz görsün diye yollandıı kanısındayım. Görün kimler hedef alınıyor. Türk ordusu hedef alınıyor, vatanseverler hedef alınıyor. Yani görün, Mahkeme görsün diye yollanmıtır. imdi bu görülmesin diye kapatılmaktadır. Böylece bu tertip, bu suç gizlenmeye çalıılmaktadır. Bunun için savcılar gizleme iine, karartma iine ortak olmaktadırlar. Bu gerçein ortaya çıkması için bu belgelerin derhal açık hale getirilmesi gerekmektedir. 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 15 MT BELGESNN TAM METN Şenkal Atasagun’un tertip yazısı MT’in ema ve dier ekli belgelere yazd önyaznn tam metnini yaymlyoruz. Bu belgeler 10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Bakan Hilmi Özkök’e, 19 Kasm 2003’te de Babakanla yolland. Zekeriya Öz’ler de ilerine bu belgelerle baladlar. ÇOK GZL KONU: ERGENEKON 1. Müstearlıımıza 3 Temmuz 2002 tarihinde intikal eden ancak, kaynaı tespit edilemeyen isimsiz bir mektup ve 6 adet CD’nin incelenmesi sonucunda; basında Ergenekon adıyla yer verilen iddia niteliindeki haberlere paralel bilgiler tespit edilmitir. Mezkur mektup ve ekinde yer alan CD’ler (6 adet) ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda; 12 Mayıs 2001 tarihinde Aksiyon Dergisi’nde yayınlanan “29 Ekim 1999-STANBUL” tarihli Ergenekon, Analiz-Yeniden Yapılanma, ve Yönetim Gelitirme Projesi (24 sayfa) ile Lobi (25 16 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 sayfa) balıklı dokümanlara ulaılmıtır. 2. Söz konusu dokümanlardan “ERGENEKON” projesinde; -Örgüt Yapılanmasının “Örgüt Bakanı, Kontrol Dairesi (TSK mensupları ve güvenilir ahıslar), stihbarat Daire Komutanlıı (TSK mensupları), stihbarat ve Analiz Deerlendirme Daire Komutanlıı (TSK mensupları), Operasyon Daire Komutanlıı (TSK mensupları), Örgüt çi Aratırma Daire Komutanlıı (TSK mensupları), Teori Tasarım ve Planlama Daire Bakanlıı (Sivil mensuplar), Finansman Daire Bakanlıı (Sivil mensuplar) ile bunlara balı alt birimler” olarak belirlendii, -Faaliyet alanının; “Üretim tesisleri, ticari holdingler ve bankaların dorudan sahibi olmak, kuracaı Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) ve medya kuruluları vasıtasıyla Türkiye’deki tüm STÖ’ler ile medyayı kontrol altında tutmak, illegal faaliyetleri bala- mında ise uyuturucu ticaretini denetim altına almak” olarak planlandıı, -Finans kaynaklarının; “Yurtdıındaki hesaplardan illegal para transferleri yapmak, naylon irketler kurmak, ithalat-ihracat, temsilcilik, daıtım-pazarlama alanlarında faaliyet göstermek, yeni organize sanayi alanları ile yeni toplu konut alanları oluturarak spekülatif kaynaklar yaratmak,” eklinde belirlendii, yönünde iddialara yer verilmitir. (Ergenekon balıklı proje içerisinde ifade edilen “Organizasyon Planı” EK-1’de, “Organizasyonun Faaliyet Alanı” EK-2’de ve “Finans Giriimleri” EK-3’de ematize edilerek sunulmutur.) Hedefini “Ekonomik alanda güç kazanıp denetleyici ve belirleyici unsura dönüebilmek ve Türk toplumunu Kemalizm ve Ulusal çıkarlar dorultusunda yeniden yapılandırmak” eklinde belirleyen “LOB” projesi kapsamında ise; -Yapılanmasını; “Merkez Aratırma ve Bilgi Toplama, Analiz ve Deerlendirme, Finans ve Ticaret, Kültür ve Bilim, Teori ve Senaryo, letiim ve Propaganda, Hukuk, Uluslararası likiler”, olmak üzere toplam 9 departman eklinde belirledii, projede sadece sivillere yer verilecei ve örgütlenmenin iki köprü eleman ile faaliyet gösterecei, -Faaliyet alanını; “Sivil toplum örgütleri ve çeitli içi sendikalarının, Lobi organizasyonu emsiyesi altındaki kurulular içinde yer almalarının salaması, mafya gruplarının tümüyle yeniden gözden geçirilerek, mevcut grupların karısında yeni ve güçlü bir grup oluturulması,” olarak planladıı, -Organizasyonun çalımalarını perdeleyecek vakıflar oluturularak, alternatif Naylon Vakıflar kurulacaı, bu vakıflar ile ekonomik gücü arttırma çalımalarına yönelinecei, pek çok ticari kurulu, iletme ve üretim tesisi devren satın alınarak spekülatif kaynaklar yaratılacaı, iddia edilmektedir. (Lobi balıklı proje içerisinde ifade edilen “Organizasyon Planı EK-4’de, “Organizasyonun Faaliyet Alanı” EK-5’de ve “Finans Giriimleri” EK-6’da ematize edilerek sunulmutur.) 3. Öte yandan mezkur CD’lerin bir bölümünün dergi, kitap ve makale (Ulusal Strateji Dergisi, Aydınlık, Dou PERNÇEK vb.) gibi açık kaynak ve bilgilerinden, “Ergenekon’ ve ‘Lobi’ Projesi’nin yan sra, CD’lerde yer verilen dier dokümanlarn, T.G. pek’in ifadesinin ve ‘gercekergenekon.com’ adl web sitesindeki iddialarn tetkikinden; Em. Tug. Veli Küçük, Dou Perinçek ve Aydnlk çevresi, Kemal Özden (Ulusal Sanayici ve adamlar Dernei Bakan), Ethem Sancak (Hedef Holding), Gürbüz Çapan, Ali Yasak (Drej Ali), Mehmet Zeki Polat (TEKSF), Mehmet Nuri Emral (adam) ve Ümit Bavbek (Em. Emn. Md.) vb olmak üzere toplam 69 ahsn bahse konu oluumla irtibatlandrld tespit edilmitir.” 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 17 “ddialara konu 69 ahstan 2’si (Eref Bitlis ve Gülçin Telci) halen hayatta bulunmamaktadr. Dier ahslar ise; 14 politikac, 13 basn mensubu, 19 iadam, 3 itirafç, 9 mafya ile balantl olduu ileri sürülen eski ülkücü, 9 Silahl Kuvvetler mensubu, 1 yazar ve 1 Emniyet mensubu konumundadr. (T.G. pek’in ifadesi ve CD’lerde yer alan iddialardan oluan ema EK7’de sunulmutur.)” dier kısmının ise kii ve kurululara ait olduu iddia edilen dokümanlardan (Tuncay Güney PEK’e ait ariv bilgileri, 1998 yılında Turgut Büyükda’a ait “TGS Basın Yayın ve Ticaret Ltd. ti.” tarafından yayınlanan Ulusal Strateji-Karar Vericilerin Dergisi merkezinin arivi) olutuu belirlenmitir. “Ergenekon” ve “Lobi” projesinin yanı sıra, CD’lerde yer verilen dier dokümanların, T.G. PEK’in ifadesinin ve “gercekergenekon.com” adlı web sitesindeki iddiaların tetkikinden; Em. Tug. Veli KÜÇÜK, Tuncay Güney PEK, Dou PERNÇEK ve Aydınlık çevresi, Kemal ÖZDEN (Ulusal Sanayici ve adamları Dernei BakanıUSAD), Ethem SANCAK (Hedef Holding), Gürbüz ÇAPAN, Ali YASAK (Drej Ali), Mehmet Zeki POLAT (TEKSF), Mehmet Nuri EMRAL (adamı) ve Ümit BAVBEK (Em. Emn. Md.) vb olmak üzere toplam 69 ahsın bahse konu oluumla irtibatlandırıldıı tespit edilmitir. ddialara konu 69 ahıstan 2’si (Eref BTLS ve Gülçin TELC) halen hayatta bulunmamaktadır. Dier ahıslar ise; 14 politikacı, 13 basın mensubu, 19 iadamı, 3 itirafçı, 9 mafya ile balantılı olduu ileri sürülen eski ülkücü, 9 Silahlı Kuvvetler mensubu, 1 yazar ve 1 Emniyet mensubu konumundadır. (T.G. PEK’in ifadesi ve CD’lerde yer alan iddialardan oluturulan ema EK-7’de sunulmutur.) 4. Dier taraftan 1997 yılı içerisinde; Çada Eitim Vakfı (ÇEV), Çada Yaamı Destekleme Dernei (ÇYDD), Salık ve Eitim Vakfı (SEV), 68’liler Birlii “Dier taraftan 1997 yl içerisinde, Çada Eitim Vakf, Çada Yaam Destekleme Dernei, Salk ve Eitim Vakf, 68’liler Birlii Vakf, Sosyal Demokrasi Vakf, Dayanma Vakf, Atatürkçü Düünce Dernei, Demokratik lkeler Dernei, Lions Vakf’nn da aralarnda bulunduu 189 dernek, vakf, sendika ve birliin bir araya gelmesiyle oluturulan Sivil Toplum Kurulular Birlii (STKB) ile ilgili olarak; 28 ubat 1997 tarihinde balatlan irtica ile mücadele konseptini Atatürkçülük adna kullanarak politik güç elde etme yönünde faaliyetlerde bulunduu…” 18 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 Vakfı, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), Dayanıma Vakfı, Atatürkçü Düünce Dernei (ADD), Demokratik lkeler Dernei (DD), Lions Vakfı’nın da arasında bulunduu 189 dernek, vakıf, sendika ve birliin bir araya gelmesiyle oluturulan Sivil Toplum Kuruluları Birlii (STKB) ile ilgili olarak; “Antidemokratik ve anti-laik uygulamalara karı güç ve eylem birlii çarısıyla birlikte, 28 ubat 1997 tarihinde balatılan irtica ile mücadele konseptini Atatürkçülük adına kullanarak politik güç elde etme yönünde faaliyetlerde bulunduu” yönündeki iddialar dikkati çekmitir. Bu arada STKB ile irtibatlı ahıslar arasında (E) Orgeneral Kemal YAVUZ, Aratırmacıyazar Faik BULUT, Dr. Necip HABLEMTOLU (ölü) isimleri dikkat çekmektedir. (STKB irtibatlarının ematizesi EK-8’de sunulmutur.) 5. Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte Ergenekon adı kullanılarak yürütülen çalımaların, bu aamada Devleti/Rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdii izlenimi edinilmitir. Ancak iddia niteliindeki bu bilgilerin, bir birinden müstakil deiik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmi organize bir faaliyetin iaretlerini taımaktadır. Bu nedenle konuyla ilgili mevcut bilgiler; Asker orijinli yönlen- “Bu arada STKB ile irtibatl ahslar arasnda (E) Orgeneral Kemal Yavuz, Aratrmac-yazar Faik Bulut, Dr. Necip Hablemitolu (ölü) isimleri dikkat çekmektedir. (STKB irtibatlarnn ematizesi EK8’de sunulmutur.)” dirici bir kadronun kontrolünde, bazı Sivil Toplum Örgütleri (STÖ), Siyasi Parti ve Medya kurulularının kullanılması suretiyle, sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı, teorik yanı detaylandırılmı, ancak pratikteki etkinlii tartıılabilecek bir oluum, olarak mütalaa edilebilir.G VURAL SAVA (Yargtay Onursal Cumhuriyet Basavcs) Böyle bir belgede tahrifat yapmak sahtekârlıktır Bu emalar çok önemli aydınların suçlanmasına neden oldu. MT emasında pek çok isim olmasına ramen savcılar bazı kiilerin ismini kapatmı, bazılarını açık bırakmı. Böyle bir belgede bu ekilde tahrifat yapmak sahtekârlıktır. Ya belgenin tamamı ileme konur. Bir kısmı çıkarılarak bazıları gizlenerek bir belge olarak dosyaya konmaz. MT’te kendilerine gönderilen kasetlerden bunu hazırladıını ve delil olarak kullanılamayacaını söylüyor. MT dahi bunun gerçek olmadıını söylüyor. Tuncay Güney mülakatı da bu davada delil olarak kullanılamaz. Ergenekon davasının temelinin ne kadar çürük olduu ortadadır. AV. AHN MENGÜ (CHP Milletvekili) Adil yargılanma ve savunma hakkı kısıtlanıyor Savunmayı ilgilendirmiyor dediiniz zaman öyle anlarım ben, sanıkların adı yok demek ki Ergenekon örgütünün uanda yargılanan sanıklarla bir alakası olmadıı anlamına geliyor. Eer bu sanıklarla ilgiliyse bu sanıkların savunma hakkını kısıtlamak olur. Bir yandan adil yargılanma hakkını da engeller. Bütün bunların dıında bir mahkeme dosyasına gelen belge bu birisinin ahsi belgesi deil. Bir davanın temeliyle ilgili bir belgeyi nasıl göstermezsiniz. Bazı isimlerin kapatıldıı çıkarıldıı da yansıdı kamuoyuna bu belgede bir tahrifatta yapılmıtır. Neresinden bakarsanız bakın. Hukuki olarak böyle bir eyi kabul etmek mümkün deildir. Böyle bir ey olabilir mi? Mahkemeye bir belge geliyor. Sanık avukatlarına gizli. Bunun hukukla bir ilgisi yok. AV. TAYFUN ÇL (DSP Milletvekili) Mahkeme kiilerin haklarını korumak için tutukluları tahliye etmeli Sanık hakları ihlal ediliyor mu akıllara bu soru geliyor. Burada örgüt yöneticileri kimdir suçlanan sanıkların bunları bilmesi gerekir. Sanıklar örgüt elemanı olarak gözüküyorsa iddia makamının mevcut delillerle bunu kanıtlaması, savunmanında buna göre örgüt üyesi olmadıını kanıtlaması lazım. Bu ema açıklanmazsa savunma hakkı ihlal edilmi olur. Tuncay Güney’in ifadelerine göre oluturulan bir ema var. Böyle bir örgütün varlıı konusunda MT yok diyor. Genelkurmay yok diyor. Emniyet yok diyor. Tuncay Güney ifadesi ile oluturulan bir emanın salıklı olmadıı ortaya çıkıyor. Mahkeme kiilerin hakkını korumak amacıyla böyle iyi niyetli bir karar almı olabilir. Mahkemenin emada belirtilen isimleri korumak gibi bir niyeti varsa bütün tutuklu sanıkları tahliye etmesi lazım. 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 19 BOMBA YOK! MÜLAKAT KAYIP! Şema tertibin kanıtıdır! Ergenekon davasnda, yeni ve önemli bir aamaya gelindi. Kantlar tersine döndü. Dün iddialara dayanak yaplan ne varsa, bugün savunmann tertibi aça çkaran kantlarna dönütü. Av. Mehmet CENGZ Ümraniye’de bulunduu iddia edilen “bombalar” ortada yok! mha edilmi. Olayla ilgili tutanaklara bakıyorsunuz; söz konusu bombalar, 12 Haziran 2007 günü saat 20.30’da yapılan aramada ele geçmi (!) Yine dosyada bulunan aynı tarihli bir baka tutanaa göre, bombalar saat 19.40’da, yani ele geçirilmeden 50 dakika önce Ümraniye Asayi Büro Amirlii’nde bulunuyor (!) ddianamenin temel dayanaı olan Tuncay Güney’in “mülakat”ı bulunamıyor. stanbul DGM Basavcılıı’nın 16 Mart 2001 tarihli yazısında, mülakat çözümünün dosyada olduu belirtilmesin karın, bunlara ulaılamıyor. 11 ubat 2007 tarihinde Emniyet’ten gelen cevabi yazıda, “2001 yılı çözümünü bulamadık, yeniden çözdük” deniliyor. “Mülakat” orijinal ekliyle ortada yok! imdi de 2002 yılında, enkal Atasagun yönetimindeki MT’in, 20 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 Tuncay Güney’in bu “mülakat”ını esas alarak oluturduu “Ergenkon eması” gizlenmeye çalıılıyor. Dosyadaki bu emada yer alan 69 isimden 63’ünün üstü kapatılmı. Açın u emayı diyoruz, açmıyorlar. Bombaları Savcılar imha etti, yok! Mülakatı da Mahkeme imha etmeye çalııyor. emadaki 69 ismin 63’ünü silerek! Bomba yok! Mülakat yok! ddia çökmütür! Orduyu ve çi Partisi’ni hedef alan bu ema, 2002 yılından itibaren kullanıma sokulmu ve TSK’nin komuta kademesine müdahale aracı olarak kullanılmıtır. imdi bu emanın açılmaması, tertibin sürdürülmesi, TSK ve milli güçlere karı estirilen terör havasının sürdürülmesi anlamına geliyor. MT’in yolladıı ema, MT yazısında da belirtildii gibi, Tuncay Güney’in anlatımlarına göre o zaman düzenlenmitir. Baka deyile MT, Tuncay Güney’e ezberletilenleri emalatırmıtır. Bugünkü MT yönetimi, 2002 yılında enkal Atasagun ekibinin hazırladıı bu emaya kefil olmadıını söylüyor. GİZLEYECEKSEN NİÇİN GETİRTTİN? Mahkeme, 14 Kasım 2008 tarihinde, Savcılar tarafından üstü kapatılan emanın açık halinin dosyaya sunulmasını istedi. Günlerce oyalanan Ergenekon Savcıları, emanın açık halini Mahkemeye sunmak zorunda kaldılar. Bu kez emayı Mahkeme gizlemeye baladı. 27 Kasım 2008 günü, ema açıklanmadan önce belgede isimleri geçen sanıklar dıındaki kiiler hakkında soruturma olup olmadıının sorulmasına, cevap geldikten sonra emanın açıklanmasına karar verdi. Bu karar, 1 Aralık 2008 tarihli oturumda da tekrarlandı. 5 Aralık 2008 günü ise MT Müstearlıı’na yazı yazılarak, bu emanın “devlet sırrı niteliinde olmadıı” saptanarak, “gönderildii makamlar ve de aradan geçen bunca süre dikkate alındıında halen ‘gizlilik’ nitelii taıyıp-taımadıının en kısa sürede bildirilmesinin istenmesine” karar verildi. Ancak, 3 ubat 2008 günü ani bir dönü yapılarak, emanın “orijinal haliyle açıklanmaması” kararlatırıldı. Bu kararın gerekçesinde; “Üzeri Savcılık tarafından kapatılmı kiiler hakkında herhangi bir soruturmanın açılmamı bulunması, bu çizelgedeki kimi kiilerin sosyo-ekonomik ve siyasi konumları…saygınlıkları ve haklarının zedelenme olasılıı..bu kiilerin kiisel hak ve özgürlüklerinin dikkate alınması ve korunması gerektii(nden) bu belgelerin orijinal haliyle açıklanmamasına…karar verildi” denilmitir. Ergenekon soruturmas üzerinden, bu emaya yerletirilen Generaller ve dier ahsiyetlerin saygnl her gün çinenirken, tertibi ele veren bu belge niçin gizlenmektedir? Bunu gizleyerek, onlarn itibar korunabilir mi? Eer, emada ad geçen komutanlarn ve dier ahsiyetlerin itibar korunacaksa, öncelikle bu ddianamenin daha bandan reddedilmesi gerekirdi. imdi soruyoruz: emada 69 isim var, 6’sını açıyorsun! Bunun hukukla ne ilgisi var? Kararınızla da kabul edildii gibi, bu emaya esas alınan Tuncay Güney’in “mülakat”ı güvenilemez olduuna göre, çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek ve arkadalarını neyle suçluyorsunuz? Tutukluluklarının sebebi nedir? İTİBAR BÖYLE Mİ KORUNUR? Ergenekon soruturması üzerinden, bu emaya yerletirilen Generaller ve dier ahsiyetlerin saygınlıı her gün çinenirken, tertibi ele veren bu belge niçin gizlenmektedir? Bunu gizleyerek, onların itibarı korunabilir mi? Bu ema basının elinde, Taraf gazetesinde, Yasemin Çongar’da. Fehmi Koru’da da var. Bırakınız bütün bunları, emadaki adları kapatılarak gizlenen bu kiiler, TSK ve üst düzey komutanları, ddianame ile gıyaplarında suçlanıyorlar. Hem de savunma hakkı tanınmadan. Dava dosyasında; -Ergenekon’un merkezinde, üç Genelkurmay Bakanı ve üç Jandarma Genel Komutanı’nın olduu” ileri sürülüyor (Tuncay Güney Mülakatı, s. 29). -Org. Babu’un katıldıı, ATO’daki ‘Devrim Yasalarının 80. Yılı Paneli’nde ‘yeni bir oluumun kurulduu’ duyuruldu” deniliyor (ddianame, s. 1488). -Genelkurmay Bakanı Org. Kıvrıkolu’nun, Org. Özkök’e suikast düzenlettii” iddia ediliyor (ddianame, s. 653). -Genelkurmay Bakanı Org. Yaar Büyükanıt ve Genelkurmay Bakanı Org. Kıvrıkolu, 60 milyon dolar rüvet alıp, paylamak”la suçlanıyorlar (ddianame, s. 654). -Subaylar(ın) PKK’ya 6 bin silah verdii” iddia ediliyor (ddianame, s. 297). -Komutanlardan bir grup PKK’ya silah sattı, uyuturucu trafiini birlikte yürüttü” iddiasına yer veriliyor (ddianame, s. 283). -Genelkurmay Bakanlarından Org. Karadayı’nın, çalımalarından dolayı Dou Perinçek’i telefonla kutlaması” suç delili olarak getiriliyor (ddianame, s. 1419). -Org. Çevik Bir’in Kırıkkale MKE’ndeki sabotajı yaptırdıı” iddia ediliyor (ddianame, s. 1413 vd, 1525; Tuncay Güney Mülakatı, s. 120 vd). Davada sanık dahi olmayan bu kiiler hakkında, örneklerini çoaltabileceimiz böylesine dayanaksız iftiralarda bulunmak, bu yolla TSK’ni yıpratmaya çalımak, hem de bunu bir ddianame ile yapmak aır suçtur. Eer, emada adı geçen komutanların ve dier ahsiyetlerin Orduyu ve çi Partisi’ni hedef alan bu ema, 2002 ylndan itibaren kullanma sokulmu ve TSK’nin komuta kademesine müdahale arac olarak kullanlmtr. imdi bu emann açlmamas, tertibin sürdürülmesi, TSK ve milli güçlere kar estirilen terör havasnn sürdürülmesi anlamna geliyor. itibarı korunacaksa, öncelikle bu ddianamenin daha baından reddedilmesi gerekirdi. Hem bu suçu ileyen Savcılar hakkında gerekli suç duyurusunda bulunulması istemi reddedilecek, hem de gıyaplarında açıkça suçlanan bu kiilerin saygınlıının korunmasından söz edilecek! YAPILAN SUÇTUR Yasanın öngördüü gizlilie ilikin düzenlemeler, yalnızca soruturma evresine özgüdür, kovuturma evresinde uygulanamaz. Resmi bir yazının bazı bölümlerinin kapatılarak fotokopi çekilmesi ve bu ekliyle dosyaya konulması, “resmi belgede tahrifat yapmak”tır, “delilleri karartmak”tır. SAVUNMA HAKKI ORTADAN KALDIRILIYOR Anayasa’nın 36. maddesine göre; “Herkes…savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir”. Savunmadan gizlenen kanıtlarla yargılama yapılamaz. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 217. maddesine göre; “Hakim, kararın ancak durumaya getirilmi ve huzurunda tartıılmı delillere dayandırabilir”. Aksi, savunma hakkının ortadan kaldırılmasıdır. Temel hak ve hürriyetlerden biri olan “savunma hakkı”, Anayasa’nın 13. maddesine göre “özne dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere balı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir”. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 182/2. maddesine göre, durumaların kapalı yapılması halinde dahi savunmadan gizlenemeyecek belgelerin açık yargılamada gizlenmesinin yasal bir dayanaı yoktur. Savcının okuyup, üstünü kapattıı emanın, Savunmadan saklanması, savunma hakkının özünü ihlal etmektedir. Üstelik gizlenen bu “ema”, Ergenekon tertibini ortaya koyacak bir belgedir. Artık savunmanın kanıtıdır. Bu ema, bir tertibi kanıtlıyor. Türkiye’yi hedef alan uygulanmı bir tertibi! Açın emayı, tertip bitsin!G 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 21 YAZARLAR, SANATÇILAR, BLM NSANLARI ISRARLI ‘Yurtsever aydınlar bir an önce serbest bırakılsın!’ Edebiyat, sanat ve düünce dünyamzdan yüzlerce kii yurtsever aydnlarn Ergenekon tertibiyle saf d edilmek istendiini söylüyor ve bir an önce serbest braklmalarn talep ediyor. te yüzlerce imza… aha önce Silivri Cezaevi önünde bir araya gelen bir grup yazar, sanatçı ve bilim insanı, imzaladıkları “Yurtsever aydınlar serbest bırakılsın” adlı bildiriyi basına duyurmulardı. Aradan geçen sürede, tahliyelerin gerçeklememesinin yanı sıra yeni baskın dalgalarıyla pek çok yurtsever aydının gözaltına alınması, tutuklanması yazarlarımızı yeniden harekete geçirdi. mzacılara yeni ve youn katılımlar oldu. Edebiyat, sanat ve düünce dünyamızdan yüzlerce kii yurtsever aydınların saf dıı edilmek istendiini söylüyor, imza metninde öyle deniliyor: “Yaamları boyunca Gladyo’yla mücadele eden aydınlar, hiçbir somut kanıta dayandırılmadan, halkın gözünde suçlu gösterilmektedir. Bu tertiple, Türkiye’nin yurtsever aydınları hedef alınmıtır. Gerçek hedef Türk milletidir. Cumhuriyet yargısı ve Türk milleti bu tertibi birlikte çökertecektir. Cumhuriyet yargısına güveniyoruz.” te edebiyat, sanat ve düünce dünyamızdan “Yurtsever aydınlar bir an önce serbest bırakılsın” diyen yüzlerce imza. D M Aydnlar ilk açklamay 31 Ekim 2008’de Silivri cezaevi önünde yapmlard. Demirta Ceyhun, Halit Refi, Hayati Aslyazc.(soldan saa) mza atanlar: Esin Afar (Diplomatik Sanatçı), Tarık Akan (Sinema Oyuncusu), Cüneyt Akalın (Doc. Dr.), Hasan Akarsu (Yazar), Oktay Akbal (Yazar), Fikret Akfırat (Aratırmacı Yazar), Kadriye Akgün Dar (Doç. Dr.), Tayfun Akaya (Pro. Dr. Sanat Tarihçi), ener Akıncı (Yard. Doç. Dr.) Muzaffer Akman (GazeteciYazar), Muzaffer Akyol (Ressam), Ümit Akkoyunlu (Prof. Dr.), Mehmet Can Akyolcu (Prof. Dr.), Hüseyin Alemdar (air-Sinemacı), Zeynep Aliye (air), Erdoan Alkan (air), Tozan AIkan (air), Kurtul Altu (Gazeteci-Yazar), Tuncay Altu (Prof. Dr.), Uur Alpagut (Doç. Dr.), Yusuf Alper (air), Özdem An (Prof. Dr.), Tüten An (Yrd. Doç. Dr.), Ali Osman Arkan (Opera Sanatçısı), Yetkin Aröz (Yazar), Murat Argon (Doç. Dr.), H. Müjde Ayan (Ressam-Eretim Görevlisi), Engin Ayça (Sinema Yönetmeni), Hayati Asılyazıcı (Sanat Eletirmeni), Merdan Aslan (68’liler Vakfı kinci Bk.), Atilla Altunel (Prof. Dr.), Sevda Aktolga (Sinema Sanatçısı), Mehmetcan Akyolcu (Prof. Dr.), Banu Avar Banu Avar 22 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Afar Timuçin (Gazeteci-Yazar), Mahmut Ayaz (air), Orhan Ayber (GazeteciYazar), Bedrettin Aykın (air), Mehmet Babacan (Yazar), Balaban (Ressam), H.N. Balaban (Ressam), Funda Babacan (Prof. Dr.), Fikret Babu (Yazar), Hakan Bacı (Aratırma Görevlisi), Rafet Ballı (GazeteciYazar), Melih Ba (Doç. Dr.), Mehmet Baaran (Yazar), Süheyl Batum (Prof. Dr.), Necdet Batum (Yazar), Süha Baykal (Yazar), Nazmi Bayrı (Yazar), Hüsnü Bedirolu (Yazar), Hasan Begün (Aratırmacı Yazar), Ataol Behramolu (air), Yusuf Benli (Müzisyen), Zafer Bilgin (Sanat Yönetmeni), Mustafa Bilgin (Karikatürist), Alian Birlik (Yazar), Latif Bolat (Besteci-Müzisyen), Namık Kemal Boya (CUMOK Türkiye Temsilcisi), Nevra Bucak (Yazar), Bengi Bugay (Prof.), Baak Bugay (Ressam), Ali Çalar (Yazar), Demirta Ceyhun (Yazar), Faruk Cimok (Ressam), Ekrem Çiçek (Yrd. Doç. Dr.), Tuncer Cücenolu (Yazar), sa Çelik (Fotoraf Sanatçısı-Yazar), Nilgün Çerikçiolu (Doç. Dr.), Zihni Çetiner (Yazar), Haluk Çetin (Müzisyen), Muazzez lmiye Çı (Sümerolog-Yazar), Haldun Çubukçu (Yazar), Murat Çulcu (Gazeteci Yazar), Cafer Hergünsel (Yazar), Yavuz Dalolu (Dr., Müzikolog, Besteci), Ömer Lütfi Deirmenci (Prof. Dr.), Fahret- Ataol Behramolu Esin Afar Mehmet Baaran Fikret Otyam tin Demir (Yazar), Hasan Hüseyin Demirel (Müzisyen), Kadir Demirel (Müzisyen), Güner Demiray (air-Yazar), brahim Doan (Sosyolog), Yahya Doan (Yazar), Bekta Doan (Ressam), Muammer Durmu (Ressam), Abdülkadir Elçiolu-Abdülika (Karikatürist), Ercan Enç (Prof. Dr.), Hasan Er (air), Ahmet Ercan (Prof. Dr. Yeofizik Yüksek Mühendisi), Hasan Erdemir (Ressam), Yücel Erdener (Yazar), Perihan Ergun (Ada Dostları Dernei Bakanı), Mansur Erk (Tiyatro Oyuncusu), Uçkun Geray (Prof. Dr.), Ümit Gezgin (Sanat Eletirmeni), Cemalettin Göbelez (Prof. Dr.), rfan Gökçay (Doc. Dr.), Yılmaz Gruda (air-Yazar), Erbil Gözükırmızı (Prof. Dr.), Cengiz Gündodu (Yazar), Hasan Erdemir (Ressam), Altan Günbay (Tiyatro ve Opera Sanatçısı), Abdülkadir Günyaz (Sanat Eletirmeni), Firdevs Gürer (Prof. Dr.), Abdullah Gürgün (Aratırmacı Yazar), Mert Gürhan (Öretim Görevlisi), Mehmet Güzel (Müzisyen), Hüseyin Haydar (air), Haluk Hepkon (Yazar), Burhan Hüseyin (Müzisyen), Celal lhan (Yazar), Arslan Baer Kafaolu (Ekonomist-Yazar), Orhan Karaveli (Yazar), Lütfi Kaleli (Yazar), Ekrem Kahraman (Ressam), Muzaffer Ayhan Kara (Yazar), Selçuk Kaltalıolu (Sanat Gaerileri Koordinatörü), Ufuk Karaali (Sinema-Tiyatro Oyuncusu), Gülten Kari (Aratırma Görevlisi), Nevzat Kavcar (Prof. Dr.), Arif Keskiner (Sinema Yapımcısı-Yazar), Kayıhan Keskinok (Ressam), Çaatay Keskinok (Doc. Dr.), Mehmet Kıyat (air), (Maksut Koca (Halk Ozanı), Yıldırım Koç (Yazar), Serkan Koç (Belgesel Yapımcısı), Nejat Koper (Tiyat- ro Oyuncusu), Semih Koray (Prof. Dr.), Ahmet Turan Kul (air-Yazar), Uur Kökden (Yazar), Muhittin Kurt (Müzisyen), Erol Manisalı (Prof. Dr.), Ahmet Miskiolu (Türk Dili Dergisi Sorumlu Yönetmeni.Yazar), Turul Keskin (air), Serap Kuruca (Prof. Dr.), Mine An Küçüker (Prof. Dr.), Orhan Küçüker (Prof. Dr.), Mesut Mertcan (Eski TRT Sunucusu), Mahiye Morgül (MüzikologYazar), Ayten Mutlu (air), Seyyit Nezir (air), Nihat Nikerel (Tiyatro Oyuncusu-Yazar), Bertan Onaran (Yazar-Çevirmen), Akın Ok (air), Makbule Oral (Müzisyen), Fikret Otyam (Ressam-Yazar), Neriman Oyman (Ressam), Özer Ozankaya (Pro. Dr.), Nursel Öncül (Opera Solist Sanatçısı), Ahmet Öncül (Opera Solist Sanatçısı), Mustafa Öne (Yazar), Haydar Özay (Ressam), Özcan Özbek (Dr.Ört. Görevlisi.), Mehmet Tevfik Özcan (Doc. Dr.), Ahmet Özer (air), Dursun Özden (air-Gezi Yazarı), Sarper Özsan (Besteci Yazar), Fikret Öztürk (Ressam), Aydın Öztürk (air), Lütfi Özkök (Fotoraf Sanatçısı), Ahmet Özol (Prof. Ressam), ule Perinçek (Atatürk’ün Bütün Eserleri Yayın Kurulu BakanıYazar), Mehmet Perinçek (Ara- Vural Sava Muazzez lmiye Ç Oktay Akbal tırmacı Yazar), Halit Refi (Sinema Yönetmeni), Cengiz Samsun (Tiyatro Oyuncusu), Mustafa Sancar (Yazar), Zeki Saruhan (Yazar), Vural Sava (Onursal Yargıtay Basavcısı-Yazar), Ayhan Sezer (Prof. Dr.), Sanem Soylu (Ressam), Bartu Soral (Doc. Dr.), Mustafa Sönmez (Gazeteci-sveç Türk çi Dernekleri Fed. Gen. Sekr.), Sava Süzal (Gazeteci-Yazar), Osman ahin (Yazar), Leyla ahin (air), Ahmet iman (TV Yapımcısı), Mustafa Tatlıtürk (Müzisyen), Berrin Ta (iir), Afar Timuçin (air), Yunus Tonku (Heykeltıra), Penbe Tokluolu (Ressam), Gülsen Tuncer (Tiyatro-Sinema Oyuncusu, Engin Turgut (air-Yazar), Alpay Tulu (Fotoraf Sanatçısı), Mehmet Ulusoy (Aratırmacı Yazar), Aye Uygur (Prof. Dr.), Oya Uysal (air), Ali Uysal (Yazar), Mecit Ünal (air-Yazar), Öner Yacı (Yazar), H. Hüseyin Yalvaç (air-Yazar), Kürat Yıldız (Prof. Dr.), adi Yener (Prof. Dr.), Vural Yıldırım (Ressam), Hadiye Yılmaz (Aratırmacı Yazar), Hamit Yoku (Aratırma Görevlisi), Rıza Zelyut (Yazar), Hamet Zeybek (Tiyatro Yönetmeni-Yazar), Ümit Zileli (Yazar).G Tark Akan 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 23 AYDINLIK GENEL YAYIN YÖNETMEN SERHAN BOLLUK: ‘Kontrgerilla adını Türkiye’ye biz öğrettik’ “Aydnlk, 1978’den beri Kontrgerilla ne yaptysa, adm adm yazm. Kontrgerilla’y ortaya çkarm, millete öretmiiz. Buraya sank olarak Aydnlk dergisi dikemeyecekleri için Genel Yayn Yönetmeni olarak beni sank yaptlar. Yaptmz haberlerin sadece bir bölümünü mahkemenize sundum. Benim hayatm bunlar.” rgenekon davasının 2 ubat günü yapılan 46. durumasında, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Dr. Serhan Bolluk savunmasını verdi. Bolluk’un 3,5 saat süren savunmasında, tertibin hedefi bir kez daha açıa çıktı. Bolluk, 1978 yılından beri Gladyo’nun yakasına nasıl yapıtıklarını kanıtlarıyla anlatarak, Aydınlık’ın neden hedef olduunu açıkladı. Bolluk’un savunmasından biz özet sunuyoruz. E YAĞMUR GİBİ KONTRGERİLLA HABERİ YAPTIK Türk toplumu “Kontrgerilla” adını, Kontrgerilla’nın ne olduunu, nasıl çalıtıını Aydınlık’tan örendi. Aydınlık’ın 78 yılından 80 darbesiyle kapatılmasına kadar geçen 2,5 yıllık sürede, Kontrgerilla üzerine yaptıı kapak ve sürmanet haberleri 100’den fazladır, iç sayfalarda yayımladıımız haberler hariç. Yamur gibi kontrgerilla haberi yapmıtır Aydınlık. Kontrgerilladan hesap sorulacaksa, bu Aydınlık’lar deerlendirilecek mutlaka! arttır bu, baka türlü olmaz! 1. MİT RAPORU OLAYI 2000’e Doru dergisi 14 ubat 1988’de “MT Raporunu Hazırlayanlar” kapaıyla çıktı. Bugünkü Ergenekon’u anlamak için bu kapak çok önemli. Bu rapor Eymür tarafından hazırlanmıtır ve basına sızdırıl- mak istenmitir. Maksat, raporda adı geçen generalleri yıpratmaktı. Fakat raporu hazırlayanların hesabı tutmadı. Hesapları, onların kontrolündeki gazetelerde yayınlanmasıydı. Rapor, tuttu, 2000’e Doru’da yayımlandı. Hesapları bozuldu, çünkü raporu, olayı doru tehis ederek ve o yorumla yayınladık. Biz yayımlayınca raporu hazırlayanlar MT’ten tasfiye edildi. Mehmet Eymür Güngör Mengi’ye “Bunlar iki defadır bizim iimizi bozuyor” diye bizi ikâyet etti. in içinde Özal var, raporun hazırlanması için siparii veren o. TSK’nın terfi tayinlerine ABD adına müdahale etmek istiyordu. MT raporunda ikinci amaç da Özal Özel Örgütü kurmaktı. Biz ona Özal Co. (ngilizce irket) diyoruz. Bu çizgiyi Çiller sürdürdü. PENTAGON’UN KÜRT SENARYOSUNU İLK KEZ BİZ YAZDIK Serhan Bolluk. “Telefonlarnda numaramn bulunduu isimleri tanrm. Hepsi P yöneticisi veya üyesidir. Ben çi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesiyim. Bu kiileri tanmyor olmam tuhaf olurdu. Buradan tek bir örgüt irtibat çkar, benim çi Partili olduum.” 24 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 MT raporunda dönemin Genelkurmay Bakanı Org. Necdet Üru da hedef alınıyordu. Biz 2000’e Doru’da “Pentagon’un Kürt Senaryosu” diye kapak yaptık. Kuzey Irak’taki tehdit o zaman da vardı, ama kimse görmüyordu. Org. Üru, o zaman Ordu’nun kılaya çekilmesini, yönetimin sivillere bırakılmasını savunuyordu. kincisi, ABD’ye mesafeli duruyordu. ABD Savunma Bakan Yardımcısı William Taft 7 Kasım 1986’da Ankara’ya geldi. Çantasında Irak’ın bölünmesi katılıyor. Emniyet Müdürlüü’nden bir bekçi: Gece yarısından sonra dincilere has, alvarlı ve sakallı kiiler Müdürlüe geliyorlar. Kızıltepe’de eitim gören Hizbullahçıları Özel Tim koruyor. Bölgedeki Hizbullah’ın lideri Hüseyin Veliolu…” Aydınlık zamanında ite bunları ortaya çıkardı. Türkiye’ye ite böyle katkılarımız, hizmetlerimiz var! EŞREF BİTLİS SUİKASTINI AYDINLATTIK Türkiye’ye bir baka önemli hizmetimiz Eref Bitlis suikastıplanı vardı. Org. Üru, Taft’la görümeyi kabul etmedi. Üru ile röportaj yaptık, “MT raporu bu nedenle sizi hedef almı olabilir mi” sorusuna “Bu ihtimal de varittir” diye yanıt verdi. HİZBULLAH’IN EĞİTİLDİĞİ MERKEZİ ORTAYA ÇIKARDIK Yine 2000’e Doru’nun kapaklarından biri: “Hizbullah Çevik Kuvvet Merkezi’nde eitiliyor”. (Serhan Bolluk, haberin spotundan bir bölüm okuyor) “Diyarbakır Kontrgerilla üssü olarak bilinen Çevik Kuvvet’te gece eitimleri. Önderler nın aydınlatılması. Eer Aydınlık olmasaydı, biz hâlâ deerli komutanımızı kaza sonucu kaybettiimizi sanacaktık. Ama artık uçaın buzlanma sonucu dümediini, bunun bir suikast olduunu biliyoruz. Buzlanma olmadıını bilirkii raporlarıyla saptadık, sabotajın uçaın motoruna yapıldıını ortaya çıkardık, sabotajın belgelerini yayımladık. Org. Bitlis neden hedefti? Çünkü ABD-PKK ilikisini yüksek sesle dillendirmeye balamıtı. Çekiç Güç’ün attıı yardım paketlerini saptamıtı ve bölgede Çekiç Güç’ün varlıına karı çıkıyordu. Org. Bitlis’in Özal’a yazdıı gizli mektubu yayımladık. Bitlis mektubunda ABD’nin PKK’ya verdii destee ilikin bulguları bildiriyordu. Org. Bitlis, “Halkı kazanacaız” ve “ABD’nin söylediini yapmayacaız, Çekiç Güç’ü bölgeden göndereceiz” diyordu. Büyük kabahat tabii, Amerika açısından! KORKMADIK! CEM ERSEVER’İN ANLATIMLARINI YAYIMLADIK Cem Ersever’in anlatımlarını Aydınlık’ta dizi olarak yayımladık. Ersever bir tek Aydınlık’a ‘çi Partisi’nden baka örgüt hiyerarisi, disiplini tanımam!’ Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk’la ilgili iddialar, 2455 sayfalık iddianamenin 14 sayfasını oluturuyor. 14 sayfa ise, Bolluk’un yaptıı telefon görümeleri ve ajandasında tuttuu notlardan oluuyor. ddia makamı, çi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Bolluk’un, çou çi Partisi yöneticisi veya üyesi ahıslarla tanııyor olmasını da “örgütsel irtibat” kanıtı olarak iddianameye yazmı. Serhan Bolluk savunmasına, “Ergenekon adlı sözde örgütün üyesi deilim. Halkı, hükümete karı silahlı isyana tahrik suçunu da ilemedim” diyerek baladı. ddianamenin 1397. sayfasında “Kartal resimli ajandanın incelemesinde ajandanın 1 Ocak tarihli sayfasında Özdemir Sabancı cinayeti sanıı Fehriye Erdal, smail Akkol ve Mustafa … isimli ahısların isimlerinin yazıldıını belirten Bolluk, “iddia maka- mı söz konusu ajanda da yazanları suç delili olarak sunmaktadır ancak bu ajandanın bana ait olmadıı ekspertiz raporuyla ispatlanmıtır” dedi. Serhan Bolluk, dier ajandalarda yer alan ve iddia makamının suç delili olarak sunduu notların da gazetecilik faaliyetleri içinde olduunu, bir kısmının haber olarak yayınlandıını söyledi. Bolluk öyle devam etti: “ddianamenin 1405. sayfasında Hakan Saraylıolu adlı ahsın DHKPC tarafından sorgulandıktan sonra öldürüldüü, benim de bu sorgulamaya bizzat katılıp notlar aldıım ya da örgüt militanlarından bu bilgileri elde ettiim ileri sürülmektedir. Böyle bir sorgulamaya katılmadım. Bu bilgiyi alabileceim bir örgüt militanı da tanımıyorum. Ajandamda bulunan Hakan Saraylıolu ile ilgili notlar, bana ulaan ve not aldıım binlerce bilgi ve duyumdan biridir. 21 yıllık gazeteciyim. Biz- lere her gün bilgi ve duyum ulaır. Bazılarında haber deeri görür, dorulatıp haber yaparız. Bazıları da notlarımızın arasında kalır. Bu duyum da zamanında yayına konu olmamı bir duyumdur. 48 yaındayım ve DHKP-C terör örgütüyle yaamım boyunca temasım olmadı. Bu örgütün, 30 yıldır üyesi olduum içi Partisi’ne dümanlıı da kamuoyunca bilinir. DHKP-C gibi örgütlerle de siyasal zeminde ve kamuoyu önünde mücadele ettik. “Dünyada tanıdıım bildiim tek bir örgüt var o da çi Partisi. 31 yıldır çi Partisi üyesiyim, aynı zamanda P’nin Merkez Karar Kurulu Üyesiyim. çi Partisi’nden baka örgüt hiyerarisi disiplini tanımam. Bizim Dou Perinçek ile ilikimiz Genel Yayın Yönetmeni-Bayazar ilikisi deildir. Her eyden önce Perinçek benim Genel Bakanım. Tabii ki dediklerini yaparım. Bunun neresi suç?” 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 25 Ergenekon yaptı diye kuru gürültüyle bu iin üstü örtülemez. Çıkıyor Mazlum-Der diyor ki “planlı olmayan, halkın organize edilmemi tepkisi”. O gün onu diyenler, bugün Ergenekon için diyor ki Gladyo’yu yakaladık. Ba aaı duran bir dünya! nsan ayakları üstünde durur, gerçekler bu davada tersine çevrilmi durumda! MARAŞ VE 1 MAYIS KATLİAMLARINDA TERTİBİ ORTAYA ÇIKARDIK geldi konutu. Çünkü onun anlattıklarını yayınlama cesaretine sahip tek gazete Aydınlık’tır. Aydınlık’ın sırrı cesaretidir. Aydınlık yöneticileri korkmaz. Cesursanız haber size mutlaka gelir, kanundur bu! 1 Mayıs 1977 katliamının MT elemanı Necdet Küçüktakıner’le balantılı olduunu da Aydınlık çıkardı. Kahramanmara olaylarının içyüzünü de aydınlık ortaya çıkardı. Faillerin peine dütü. Yargılandılar. Mara dava- MADIMAK’TA BİZ YANDIK Madımak’ta biz yandık. Bayazarımız Aziz Nesin hedef alındı, öldürülmeye çalııldı. ki parti üyemiz, air Metin Altıok ve halk ozanı Hasret Gültekin’i Sivas’ta yaktılar. Aydınlık öldük bittik haberleri yapmaz, onu yapanların üstüne gider, gerçei ortaya çıkarır. O zaman da öyle yaptık. ehrin ortasında, güpegündüz, cayır cayır yakıtlar aydınları. Bir tane müdahale yok! Gladyo böyle çalıır zaten! Yakılanların avukatları bugün iktidar. Madımak sanıklarının avukatı evket Kazan. Abdullah Gül, Tayyip Erdoan bu katliamın neresinde aratırılmalı. Yok sının görülmesinde Aydınlık muazzam bir hizmet gördü. Bugün burada tutuklu olan Av. Nusret Senem ve Av. Emcet Olcaytu, Mara davasının müdahil avukatlarıydı. 2.MİT RAPORU OLAYI, ÇİLLER ÖZEL ÖRGÜTÜ VE SUSURLUK Susurluk’u bilmeden Galdyo’yu anlamak mümkün deil. 21 Ekim 1996 günü Dou Perinçek çok önemli açıklamalar yaptı. Aydınlık da aldı bu açıklamaları 22 Eylül tarihli sayısında kapak haberi yaptı. (Dergi elinde gösteriyor: Yeni MT Raporu / Aar ekibinin cinayetleri) Baka da kimse haberi vermedi. Aradan 1,5 ay geçti. Susurluk’ta bir kamyonla bir Mercedes çarpıtı ve bütün 26 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 dikkatler buraya yöneldi. Aranan suçlu, bir Emniyet Müdürü ve bir milletvekili! Bunların birlikte ne ii vardı? Herkes bu soruyu soruyordu. Sorunun cevabı Mercedes’in bagajındaydı. Bir sürü bilgiler, belgeler çıktı. Neredeyse hepsi Perinçek’in açıkladıklarını doruluyordu. O gün bütün gece biz telefonlara cevap verdik, herkes bizi arıyordu. Türkiye’de çi Partisi ve Aydınlık olmasaydı Susurluk bilgisine toplu sahip olunamayacaktı, aydınlanma diye bir ey olmayacaktı. Çiller Özel Örgütü ite bu sayede ortaya çıkmıtır. O bir sene içinde, Aydınlık’ın en az 40 kapaı bu konuyla ilgilidir. te bu haberlerle Susurluk aydınlanmasına büyük katkımız oldu. (Serhan Bolluk, konumasını sürdürürken bir yandan da Aydınlık’ın Çiller Özel Örgütü ve Susurluk kapaklarını bir bir Mahkeme salonunda gösterdi.) Aydınlık, Çiller’in örtülü ödenekten harcadıı 500 milyarın adresini buldu, kapak yaptık. imdi de Tayyip Erdoan’ın örtülü ödenek harcamaları gündemde. Susurluk’u hemen açalım, ancak kim hesap soracak? Biz bunları yazıyoruz, sonra burada Susurluk’tan yargılanıyoruz. Susurluk’u ortaya çıkaran biziz, 59 sanık yargılanmı, 50’sinin adının önceden yazmıız. imdi Susurluk’tan mı yargılanacaız, böyle ey olmaz! ülke içinde bir takım provokasyonlarda kullanılmı. Bir bölümü Azerbaycan darbesi planı için gönderilmi. Çeçen terörüne destek, Çin Halk Cumhuriyeti’nde Sincian Uygur provokasyonları… Azerbaycar darbesini tezgâhlayan CIA ekibini isim isim ortaya çıkarmıız. Bunları yazmıız, Kontrgerilla’yı ortaya çıkarmı, millete öretmiiz, imdi burada Kontrgerilla, Gladyo olmaktan yargılanıyoruz. Biz miyiz Kontrgerilla, biz miyiz Gladyo! Gladyo, Marshall yardımlarından beri, ABD’nin çıkarları dorultusunda adım adım kurulan bir örgüt. Biz de adım adım her aamada yazmıız, ne yaptılarsa yazmıız! FETHULLAH’A KARŞI 1997’DE UYARDIK 12 Ocak 12 Ocak 1997’de “Cumhuriyet dümanı Fethullah Hoca” diye kapak yapmıız. Bir Emniyet Müdürü’nün raporu. 12 yıl önce uyarmıız. Uyarılarımız dinlenmedii için, Emniyet Fethullahçıların eline geçti. Neden Aydınlık tertibin hedefinde, bu haberlerimiz açıklıyor. ABD açısından bakılınca suçumuz büyük. GLADYO’YA KARŞI MÜCADELEYLE GEÇMİŞ HAYATLAR Yaptıımız haberlerin sadece bir bölümünü mahkemenize sundum. Bunlar sizin önünüzden gazete manetleri olarak geçti. Ama benim hayatım bunlar. Sadece benim deil, Dou Perinçek’in, Nusret Senem’in, Ferit lsever’in, Adnan Akfırat’ın, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan’ın hayatıdır. Buraya sanık olarak Aydınlık dergisi dikemeyeceklerine göre, Genel Yayın Yönetmeni olarak benim sanık yapılmam da anlaılır oluyor. Burada Gladyo marifetiyle yargılanıyorum.G KAYIP SİLAHLARIN NEREDE KULLANILDIĞINI 12 YIL ÖNCE YAZDIK Türkiye’deki Gladyo, yalnızca Türkiye’de kaos ortamı yaratıp Amerikancı darbe yapmıyor. Avrasya’da kıkırtıcı faaliyetleri var. Biz bunları tek tek ne yaptılarsa ortaya çıkardık, yazdık. Mehur kayıp silahlar yeniden gündemde. Aydınlık 199.’ta yazmı. Bir kısmı ERGENEKON SAVCISI PEKGÜZEL’DEN TONÇER’E TEKLF: ‘Komutanları suçla seni bırakalım’ Ergenekon davasının 49. durumasında Abdülmüttalip Tonçer’in savunma ve sorgusu tamamlandı. Eski bir PKK itirafçısı olan Tonçer, Ergenekon savcılarının kendisinden ısrarla komutan ismi vermesini istediklerini söyledi. Çapraz sorguda Savcı Nihat Takın, “Dou Perinçek ile Abdullah Öcalan görümesiyle ilgili neler biliyorsun?” diye sordu. Tonçer Dou Perinçek ve Ferit lsever’in görümesiyle ilgili bilgisinin olmadıını söyledi. Savcı Takın’ın bu kez “ Dou Perinçek ve Ferit lsever, PKK içinde nasıl bilinir?” diye sordu. çi Partisi avukatlarının soruya itiraz etmesi üzerine Mahkeme Bakanı Köksal engün soruyu iptal etti. Savcıların sorularından sonra P lideri Dou Perinçek de Abdülmüttalip Tonçer’e sorular yöneltti. Tonçer, Perinçek’in “Savcılar size komutan ismi ver” dedi mi? sorusuna u yanıtı verdi: “Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Türk Ordusu’nun komutanlarını suçlamamı istedi. Pekgüzel, ‘Komutanları suçla seni serbest bırakalım’ dedi. Sorgu sırasında avukatım çıktıı zaman, Savcı benden komutan ismi istedi”. Bu arada Genelkurmay Bakanlıı mahkemeye bir yazı gönderdi. Genelkurmay’ın yazısında, MT’in “2003 yılında Genelkurmay Bakanlıı’na gönderdik” dedii ‘Ergenekon kitapçıı’nın kayıtlarında olmadıı belirtildi. Mahkeme dosyasında ise MT’in 2003 ve 2006 yılında Genelkurmay Bakanlıı’na iki kez Ergenekon dosyası gönderdii bilgisi yer alıyor. 2006 yılındaki dosyanın geldiini belirten Genelkurmay Bakanlıı, 2003 yılındaki kitapçıın kayıtlarında bulunmadıını ayrı bir yazıyla mahkemeye sundu. 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 27 MAHKEME KARAR VERD, SAVCILAR SÜRE STED Ergenekon savcılarının 10 yanlışı çi Partisi (P) Genel Bakan Dou Perinçek’in avukatlar Ergenekon savclarnn 10 yanln saptad. Mahkeme de bu yanllar kabul etti ve düzeltilmesine karar verdi. Mahkeme de savclara bu konuda süre verdi. ddia makam da maddi hatalarla ilgili mütalaalarn vermek için 48. durumada mahkemeden süre istedi. ou Perinçek savunmasında, emniyet ve savcılık sorgularında ayrıntılarıyla açıkladıı ve çıkarılmasını istedii yanlıların bilinçli olarak iddianameye konulduunu ve psikolojik sava malzemesi olarak yanda basına servis edildiini söylemiti. Avukatlarının mahkeme heyetine sunduu bu yanlılar kabul edildi ve düzeltilmesi için savcılara süre verildi. te o yanlılar: D YANLIŞ 1: BİLECİK TOPLANTISI M çi Partisi Genel Bakan Dou Perinçek’in avukatlar Mülakatı”nda böyle bir anlatım bulunmuyor. YANLIŞ 3: BELGEYİ YAZANLAR ddianame Tuncay Güney’e dayanarak, “Ergenekon Yeniden Yapılanma Belgesi”nin Dou Perinçek, Suphi Karaman, Hasan Yalçın, Deniz Bilge, Erol Bilbilik’in birlikte yazdıı ileri sürülüyor. “Tuncay Güney Mülakatı”nda böyle bir anlatım yok. YANLIŞ 4: “ARZ EDERİM” İFADESİ ddianamede Tuncay Güney’in anlatımlarına dayanılarak Ergenekon’un “Çok Gizli Yeniden Yapılanma Temel Belgesi”nin Bilecik’te hazırladıkları ileri sürülüyor. Oysa “Tuncay Güney Mülakatı”nda böyle bir ifade yer almıyor. ddianame de Dou Perinçek’in, Veli Küçük’e “arz ederim” sözcükleriyle biten bir mektup yolladıı iddia ediliyor. Dava dosyasında bulunan mektupta, “arz ederim” ifadesi bulunmuyor. YANLIŞ 2: VELİ KÜÇÜK TALİMATI YANLIŞ 5: PERİNÇEK, PKK KURUCUSU! ddianamede “Güney mülakatı” kaynak gösterilerek “Dou Perinçek ve arkadaları ‘Ergenekon Yeniden Yapılanma Belgesi’ni Veli Küçük’ün talimatıyla yazdılar” dedii iddia ediliyor. Ancak “Tuncay Güney ddianame Dou Perinçek’in, PKK kurucusu ve PKK’nın ikinci lideri olduu iddia ediliyor. Ancak bu iddianın gerçek dıı olduu, yıllar önce Milli Savunma Bakanı ve Milli Eitim Bakanı’nın resmi yazıları ve kesinlemi mahkeme kararıyla ortaya çıktı. YANLIŞ 6: İŞÇİ PARTİSİ BELGESİNDE “HAİNİ ÖLDÜR” İFADESİ ddianamede, çi Partisi’nin “Devletin Yeniden Yapılanması” dokümanında, “ayrılan ve ihanet eden örgüt üyelerinin öldürülecei hususu bulunmaktadır” deniliyor. Ancak söz konusu dokümanda böyle bir ifade yer almıyor. YANLIŞ 7: GENELKURMAY-PKK GÖRÜŞMELERİNDE PERİNÇEK ARACILIĞI ddianamede, Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldıı ve Türkiye’ye getirildii dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK arasında görümeleri Perinçek’in örgütledii ve toplantılar düzenledii iddia ediliyor. O dönemde Perinçek, Haymana Cezaevi’nde tutuklu. Belirtilen etkinlikleri yapması fiilen olanaksız. YANLIŞ 8: PERİNÇEK’E YOLLANAN PKK MEKTUPLARI ddianamede, PKK’nın Perinçek’e mektuplar gönderildii iddia ediliyor. Oysa bu mektupların sahte ve iftira olduu mahkeme kararlarıyla kesinlemi. Perinçek’in avukatları iddianame yazılmadan önce iddia makamına kesinlemi mahkeme kararlarını sunmasına ramen iddianamede düzeltilmiyor. YANLIŞ 9: “ULUSAL KANAL’I ERGENEKON ÖRGÜTÜ KURDU” ddianamede, Ulusal Kanal’ı Ergenekon’un kurduu ileri sürülüyor. Ticaret Sicili ve RTÜK kayıtlarında Ulusal Kanal’ın kurulu tarihinin 15 Aralık 1994 olduu sabit. 1999 yılında kurulduu iddia edilen örgütün Ulusal Kanal’ı kurmu olması mümkün deil. YANLIŞ 10: “PERİNÇEK GEÇMİŞTE ERMENİ SOYKIRIMINI SAVUNDU” ddianamede, Dou Perinçek’in geçmite yazdıı kitaplarda “Ermeni Soykırımı”nı savunduu ileri sürülüyor. Ancak iddia makamı bu konu da herhangi bir kanıt da göstermiyor.G 28 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 YETERL DELL YOK! Adana Savcılığı’ndan Ergenekon’un 7. dalgasına takipsizlik Adana Cumhuriyet Basavcl’nn takipsizlik kararnda Konya merkezli operasyonda gözaltna alnan 27 kii hakknda Ergenekon balants olduuna ilikin yeterli delil yok” denildi. Silahl terör örgütü suçlamasna karlk da yeterli miktarda silahn olmad belirtilerek Hükümeti ortadan kaldrmaya giriim suçunun ilenebilmesi için silahl güce ihtiyaç olduu vurguland dana Cumhuriyet Basavcılıı Ergenekon tertibi kapsamında 23 Temmuz 2008’de yapılan Konya merkezli operasyonla ilgili takipsizlik kararı verdi. Operasyonda çi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Uçkun Geray, Milli Çözüm dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ve Ulusal Kanal Mersin temsilcisi Yusuf Buldu’nun da aralarında olduu 27 kii gözaltına alınmıtı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Düzgün’ün imzasını taıyan kararda; gözaltına alınan kiilerin stanbul Savcılıı’nca yürütülen “Ergenekon Soruturması” ile ilgilerinin olabilecei düünülerek stanbul Savcılıı’ndan bilgi istendii ancak stanbul Savcılıı’nın bu kiilerle ilgili her hangi bir bilgi ve belge gönderemedii yalnızca Ergenekon davasındaki dokümanları gönderdii belirtiliyor. Kararda, Ergenekon soruturması kapsamında haklarında ilem yürütülen kiilerle balantılı olduklarına dair her hangi bir delil bulunmadıı A “SİLAHLAR, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN VARLIĞI İÇİN YETERLİ DEĞİL” Konya Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ekiplerinin yaptıı operasyonda 2 tabanca, 30 mermi ve 2 adet sustalı bıçak bulunmutu. Kararda bu miktarda silah, bıçak ve merminin terör örgütünün varlıı için yeterli olmadıı belirtildi. Kararda öyle denildi, “Bir grubun silahlı terör örgütü olduunun kabulü için örgütün terör eylemlerine bavurması veya terör eylemlerini amaçlayıp bu eylemleri ger- çekletirebilecek üye sayısı, malzeme, silah vs. sahip olması gerektii… Bu miktarda silah, bıçak ve merminin terör örgütünün varlıı için yeterli olmadıı anlaılmıtır.” “HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRMA GİRİŞİMİ YOKTUR” Kararda hükümeti ortadan kaldırma suçlamasına karılık u ifadeler yer aldı: “Bir grubun bu suçu ileyebilmesi için silahlı bir güce sahip olması veya silahlı bir gücü kontrol etmesi gerektii, üphelilerden ele geçen silahlar itibariyle bu güçte olduunun kabulünün mümkün olmadıı, silahlı bir gücü de kontrol ettiinden bahsedilemeyecei, stanbul Cumhuriyet Basavcılıı’nın yaptıı Ergenekon adıyla bilinen soruturma dolayısıyla da balantı kurulamadıı anlaılmıtır.” “ELEŞTİRİ, TAHMİN VE TEMENNİ İSYANA TAHRİK KABUL EDİLEMEZ” Takipsizlik kararında eletiri, tahmin ve temennilerin halkı silahlı isyana tahrik kabul edilemeyecei vurgulandı. Kararda üphelilerin “ABD, AB, srail, Hükümet, iktidardaki siyasal parti ve Ergenekon adı verilen soruturmayı eletirir mahiyette yazıları, konferans ve panellerdeki konumaları, aralarında yaptıkları telefon görümeleri, hükümetin yıkılacaı, ekonomik kriz çıkacaı konusundaki tahmin ve temennileri, darbe olacaı konusundaki tahminlerinin silahlı isyana tahrik olarak deerlendirilmesinin mümkün olmadıı anla- ılmıtır” deniliyor.Adana Cumhuriyet Basavcılıı üphelilerden ele geçen dokümanları deerlendirerek “herkesin internetten kolayca temin edebilecei belgeleri bulundurmaktan ibaret eylemin suçun yasal unsurlarını oluturmayacaı anlaılmıtır” saptamasını yapıyor. CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN’A HAKARET üphelilerin aralarında yaptıkları telefon görümelerine dayanılarak ileri sürülen “Cumhurbakanı, Babakan ve kamu görevlilerine hakaret” suçlamasını deerlendiren Adana Cumhuriyet Basavcılıı “bu iddianın aralarında yaptıkları telefon görümelerine dayandıı, hakaret suçunun oluabilmesi için ıttıla (bilgi edinme) unsurunun gerçeklemedii anlaılmıtır” diyerek, bu suçtan da takipsizlik kararı verdi.G Dönemin Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu, operasyondan iki gün sonra Yavuz Donat’a “Biri slamc kesim, dieri ulusalc kesim kaos ortam oluturmak için bir hedefte bulumular. Üç silah Ankara’ya gönderdik. Dosya çok kaln, belgeli, tankl…” demiti. 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 29 CHP MLLETVEKL MENGÜ, YARBAY DÖNMEZ HAKKINDA SORU ÖNERGES VERD Evinin etrafındaki arazi Erdoğan’ın danışmanı Arslan’a mı ait? CHP Manisa Milletvekili ahin Mengü, Tayyip Erdoan’n yantlamas istemiyle TBMM Bakanl’na verdii soru önergesinde, silah ve mühimmat bulunduu iddia edilen Yarbay Mustafa Dönmez’in evinin etrafndaki arsalarn kime ait olduunu sordu. Arslan’n adamlar olduu iddia edilen silahl kiilerin Yarbay Dönmez’in evinin etrafn sararak ba evine girileri engelledii belirtiliyor. CAN ÖZÇELK rgenekon tertibi kapsamında 7 Ocak’ta yapılan aramalarda Yarbay Mustafa Dönmez’in Sakarya Sapanca’daki evinde silah ve mühimmat bulunduu iddia edilmiti. Dönmez’in, Sakarya Sapanca ilçesi Kadıpınar köyü Güldibi Mahallesi Dilekli Caddesi’ndeki ba evini E çevreleyen arsaların, AKP Diyarbakır Milletvekili hsan Arslan’ın olu, Tayyip Erdoan’ın Danımanı Mücahit Arslan’a ait olduu iddia edildi. Arslan’ın adamları olduu iddia edilen silahlı kiilerin Yarbay Dönmez’in evinin etrafını sararak ba evine girileri engelledii belirtiliyor. Hatta Dönmez’in tutuklanmadan önce de, aynı kiiler tarafından evine girmesine izin verilmedii savunuluyor. Mustafa Dönmez, 12 Ocak’ta Askeri Savcılık tarafından tutuklanmıtı. Genelkurmay Basın Sözcüsü Tugeneral Metin Gürak, 16 Ocak’taki basın bilgilendirme toplantısında Yarbay Dönmez’in stanbul’da Ergenekon Savcılıı’na ifade vermek üzere gönderildiini açıklamıtı. Yarbay Mustafa Dönmez, 4 ubat’ta ifade vermek üzere getirildii Ergenekon Savcılıı’nda susma hakkını kullandı ve çıkarıldıı Mahkeme tarafından tutuklandı. Tugeneral Metin Gürak aynı basın toplantısında, Yarbay Dönmez’de bulunduu ileri sürülen silahlar konusundaki aratırmanın sonucunun TSK tarafından da merakla beklendiini açıklamıtı. “DÖNMEZ’İN EVİNDE BULUNAN SİLAHLARDA PARMAK İZİ YOK” Dönmez, askeri savcya verdii ifade de silahlarn kendisine ait olmadn söylemi. 30G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Dönmez’in evinde bulunan silahların da Arslan’ın adamları tarafından konulduu yönünde üphelerin olduu ve eve girilerin engellenmesinin de bu nedenle olduu iddialar arasında. Yarbay Mustafa Dönmez’in evinde bulunan silahlarn Mücahit Arslan’n adamlar tarafndan konulduu yönünde üphelerin olduu ve eve girilerin engellenmesinin de bu nedenle olduu iddialar arasnda. CHP’Lİ MENGÜ, ARSANIN KİME AİT OLDUĞUNU ERDOĞAN’A SORDU CHP Manisa Milletvekili ahin Mengü de, Yarbay Mustafa Dönmez’in evini çevreleyen arazilerin Tayyip Erdoan’ın danımanı Ali hsan Arslan’a ait olup olmadıını TBMM gündemine taıdı. “-Mustafa Dönmez’e ait evin üç tarafındaki arazinin AKP Diyarbakır Milletvekili hsan Arslan’ın olu, Tayip Erdoan’ın Danımanı Mücahit Arslan kod adlı Ali hsan Arslan’a ait olduu iddiası doru mudur? -Bu arazi halen Arslan ailesine mi aittir? Bu araziyi kimlerden ne zaman satın almılardır? Satıldı ise kimlere ne zaman satılmıtır? -Yarbay Mustafa Dönmez’in evinde bulunduu iddia edilen silah ve mühimmat Jandarma tarafından alındıından, bunların menei, herhangi bir eylemde kullanılıp kullanılmadıı, üzerinde kimlerin parmak izi bulunduu hakkında soruturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılıı ve polis tarafından bilinmediinden, bu silahların Arslan ailesine ait olduu veya onlar tarafından konulduu iddiaları konusunda ne düünüyorsunuz?G SAVCI ÖZ, KME GÜVENYOR? Atatürk’e küfreden gizli tanık ‘Osmanım’ın sicili Öz yeenini para karlnda satan, birçok öldürme, sahtecilik ve bombalama olaylarna karan birinin, müebbet hapis cezalarndan kurtulmak için önüne konulan her yalan belgeyi rahatlkla imzalayabilecei çok açk. Osman Yldrm’n beyanlarnn ciddiye alnmas, savclarn kendi samimiyet ölçülerini ortaya koymakta. ÖNDER ÖZTÜRK rgenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün tanıklarından biri de Atatürk’e “ngiliz piçi” diyen Osman Yıldırım. Tuncay Güney’in her söylediini baının üzerinde tutan Savcı Öz, Danıtay suikastını yapanlardan Osman Yıldırım’a da sonuna kadar güvenmekte ve itibar etmekte. Peki, Genelkurmay Bakanlıı’nın ve Jandarma Genel Komutanlıı’nın yolladıı yazılara itibar etmeyen, onları samimi bulmayan, hatta onları suçlu olarak gören Savcısı Öz’ün itibar, güven ve samimiyet ölçüleri nedir? E ATATÜRK’E HAKARET Mİ? Danıtay’a saldırısı davasının son celsesinde Atatürk’e hakaret eden Osman Yıldırım’ın, konuyla ilgili olarak verdii ifadelerinde ve beyanlarında sarf ettii cümleler çok çarpıcıdır. Yıldırım, Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27.6.2008 tarihli celsesinde öyle demitir: “Türkiye Cumhuriyeti devletini tanımadıımdan suçlamalarla ilgili savunma yapmayacaım. Ben Anadolu slam devletinin bir vatandaıyım. Müslüman vatandalar üzerinde laik baskı kurmak isteyen Cumhuriyet gazetesini üç kez bombalattım. Ayrıca Alparslan arkadaıma Danıtay suikastını yaptırdım. “ddianameye konu edilen sözleri de sarf ettim. sim vermeden istinkâf ettiim ahsı, ‘Kurtulu savaı vermemi, satı savaı vermi’, ‘ngiliz tetikçisi’ ve ‘ngiliz p.çi’ olarak sıfatlandırdım.” ÖZ YEĞENİNİ PAZARLAMASI MI? Mustafa Kemal Atatürk için bu sözleri sarf eden Osman Yıldırım’ın beyanlarının ciddiye alınması, savcıların kendi samimiyet ölçülerini ortaya koymakta. Üstelik Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıtay cinayetinin tek delili, bu tanıın ifadeleri. 9 numaralı gizli tanık Osman Yıldırım’ın sicili bu kadarla da sınırlı deil! Sabıka kayıtlarına bakıldıında dört suçtan yargılandıı ve mahkûm olduu anlaılıyor: Eyüp 1. Aır Ceza Mahkemesi’nin 1995/78 sayılı dosyası: 30.11.2006 tarihinde kasten adam öldürmeye teebbüs ve ruhsatsız silah taımak suçundan 9 yıl hapis cezası. Akhisar Aır Ceza Mahkemesi’nin 1989/32 sayılı dosyası: ablasını öldürmek suçundan 20 yıl hapis cezası. Kırklareli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 1998/215 sayılı dosyası: nüfus kâıdında yaptıı sahtecilikten ötürü mahkûmiyet. Erzurum 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/391 sayılı dosyası: 14.7.1998 tarihinde fuhua aracılık etmek suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası. Öz yeenini para karılıında satan, birçok öldürme, sahtecilik ve bombalama olaylarına karıan birinin, müebbet hapis cezalarından kurtulmak için önüne konulan her yalan belgeyi rahatlıkla imzalayabilecei çok açıktır. ler. Üstelik Osman Yıldırım, gizli tanık kapsamına alınarak Tanık Koruma programından yararlanacaktır. 27 Aralık 2007’de TBMM’den geçerek yasalaan bu kanuna göre Aır Ceza Mahkemesi’nin bulunduu ilde, gizli tanıın korunacaı bir ev satın alınacak ya da kiralanacak. Tanık ya da ailelerinin tüm ihtiyaçları karılanacak. Gizli tanıa i kurabilmek için yüklü miktarlarda destek ya da maa verilecek, geçici olarak baka bir ülkeye yerleme imkânı verilecek. Hukukçular, tüm bunlar göz önüne alındıında Osman Yıldırım’ın gizli tanık olarak kabul edilmesinin ve ifadelerinin davaya delil oluturmasının vicdanen ve hukuken kabul edilemez olduu görüündeler.G VİCADENEN VE HUKUKEN KABUL EDİLEMEZ Ergenekon savcıları, bu kiiyi tanık yaparak hukuk dıı bir eylemle Anayasa’yı ihlal etmektedir- Ankara 11. Ar Ceza Mahkemesi, Dantay saldrs nedeniyle Osman Yldrm hakknda tutuklama karar verdi (21 Mays 2006). 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 31 PROF. DR. RFAN ERDOAN: Psikolojik savaş, silahlı savaşın da ötesinde! “Medyada çkan haberlerin biçimlendirilii egemenlik mücadelelerin parçasdr. levleri arasnda, artma, kafa kartrma, moral bozma, çaresiz brakma, alakasz güçler arasnda ba kurarak karalama ve deersizletirme vardr. Bu haberler ayn zamanda aç ve isize “sirkte elence” getiren gündem hazrlama ve gündem saptrma ilevini de görür.” BORA YILDIZ rgenekon yalanı kapsamında medya tarafından ulusalcılara karı adeta bir linç kampanyası balatılmı durumda. Halkla adeta dalga geçilircesine “Ergenekon” isimli apartmanların önünde bomba, “Ersöz” isimli apartmanlarda mermi bulunuyor. Olaylara üpheyle yaklaması gereken medya ise operasyonun bir parçası haline gelmi durumda. Medya nasıl psikolojik savaın aleti oluyor? Aydınlık bu konuyu Gazi Üniversitesi Halkla likiler ve Tanıtım Bölümü Bakanı Prof. Dr. E Gazi Üniversitesi Halkla likiler ve Tantm Bölümü Bakan Prof. Dr. rfan Erdoan. 32 G Ayd›nl›k G 8 ŞUBAT 2009 rfan Erdoan’a sordu. PSİKOLOJİK SAVAŞ HAYATIN HER ALANINDA AYDINLIK- Psikolojik sava nasıl yürütülüyor? PROF. DR. İRFAN ERDOĞAN- Psikolojik savaı düman üzerine uygulanan souk sava strateji ve taktikleri içine sıkıtırmamak gerekir. Psikolojik sava artık ordu ve orduyla planlanan ve yürütülen savaların bir parçası olmanın ötesindedir. Artık siyasal, ekonomik ve kültürel, toplumsal üretimden tüketime kadar olan tüm ilikilerin bütünleik bir parçası haline gelmitir. Psikolojik sava sürekli yürütülen psikolojik operasyonlarla gerçekletirilir. Bu operasyonlar hepimizin bildii “dümana karı planlanan ve yürütülen psikolojik operasyonlar kapsamının çok ötesine geçmitir artık: Süpermarkette bize “bedavaya yourt tattıran” bir irketin yaptıına promosyon denilmektedir, ki aslında, promosyon psikolojik savaın sivilletirilmi isimlerinden biridir. Bu sivilletirilmi isimler içinde reklam, tanıtım, halkla ilikiler de vardır. Psikolojik operasyonlarla yapılan bili ve davranı yönetiminde, belli amaçlara göre düzenlenmi doru ve yanlı bilgiler, duyarlılıklar, inançlar ve düünceler ilenir. Bu ileme iinde belli biçimde ekillendirilecek “düman,” birkaç yaındaki çocuktan balayarak herkesi kapsar. Bu “dümanın” da çeitli isimleri vardır: izleyici, müteri, içi, memur, örenci, kadın, çocuk, tüketici, seçmen gibi… Dümandır, çünkü “fayda bölü- ümünde” taraftır. Zorunlu olarak ilikide bulunulması gereken bir dümandır, çünkü onlarsız üretim, daıtım ve tüketim yapılamaz. CEHALETE BİLGİÇLİK TASLATMA… AYDINLIK- Medyanın bir psikolojik sava aracı olarak kullanıldıı deerlendirmesi doru mudur? PROF. DR. ERDOĞAN- Psikolojik sava balamında medya organlarının ilevi bilgi ve bilme, elence, bo ve ho vakit geçirme adına “güç ve çıkar yapıları için ilevsel olan cehaleti ileme ve sürdürmedir. Bu ilevsel cehalete bilgiçlik taslatarak onları barıta ve savata çıkar gerçekletirme araçları olarak kullanmaktır. Ayrıntılı ilevleri, psikolojik savaın ilevleriyle örtüür. Bunlar: 1- Belli kurumlar, insanlar, gruplar için lehte imajlar çizerken, bakaları için, dorudan veya hiç bahsetmeden veya dolaylı aleyhte imajlar oluturur. 2- nsan kendi, dünyası ve ilikileri, baarıları ve baarısızlıkları, umutları ve umutsuzlukları, inançları, beklentileri, sevileri, dostluk ve dümanlıkları, duyguları, duygusal duyarlılıkları ile ilgili bililer ileyerek belli türde bir insan yaratır. 3- Önceden belirlenmi alanlar ve konularda insanların gündemini oluturma, gündem yenileme ve pekitirme 4- Güç hakkında sunulanlarla güç gösterisi yapma ve psikolojik olarak ezme ve daha çok güçsüz hissettirme. 5- Tutumları, düünceleri belirleme 6- Belirlenmi eylem planları sunma 7- Etnik, kültürel, dinsel ve ekonomik farklılıkları politikalara uygun bir ekilde ileme 8- Yönlendirme ve dier operasyonları destekleme mak için, -mafyalaarak- kendi kendine de ateler tutarak kendi için kazanç salama yolları arar, bulur ve kullanır. Maalar ve tetikçiler harcanabilir piyonlardır ve gerektiinde harcanırlar. Gizli operasyonlarda kimlik gizlenir. El altından yapılan operasyonlarda operasyon gizlenmez, fakat destek verenin kimlii gizlenir. Bazen kimlik ve operasyon bellidir; fakat amaç gizlenir veya çou kez olduundan farklı olarak sunulur. Tüm bu türleri kitle iletiim araçlarıyla yapılan psikolojik savata da görürüz. KÜRESEL KAPİTALİST EKONOMİK SİYASAL PAZARIN “KONTROLLÜ ALTERNATİF”LERİ rfan Erdoan Uluslararas letiim adl kitabnda, ideolojik egemenlik ve kültürel yaylma politikalarnn gerçekletirilmesinde Kitle iletiim araçlarnn rolünü inceliyor. 9- Yoksun ve yoksul bıraktıı insanlara insani yardım adı altında onların ve duyanların en azından “iyilik melei” imajıyla gönüllerini kazanmak ve çou kez dier faaliyetlerin hatırlatılmasıyla insanların bililerini, duygularını ve vicdanlarını yönlendirmek, satın almak 10- ç savunma ve propagandaya yardım 11- Böl ve yönet politikalarını destekleme. Böl ve yönet politikasını sadece dı ülkeler uygulamaz; dı ülkelerin bazen bilinçli bazen de bilinçsiz olarak ortaklıında, ulus devletin meru organları veya ulus devletin içinde gayrimeru olarak güç kazanmı ve meru gücü bile korkutan güçler tarafından yürütülür. Bu güçler resmi gücün bazen ortakları, bazen kullandıını sandıı ve kullandıı tetikçisi durumundadır. Unutmayalım ki kullanılan tetikçi bir araçtır ve kullanan aracını “bakmak” zorundadır; Maa beslenir ve bu beslemede maaların önemli bir kısmi tuttuu atei kendisi ve genel için tutuyor sanır. Maaların küçük bir kısmı maa olduunun farkındadır ve bundan azami fayda sala- AYDINLIK- Emperyalist sistem ile medya organları arasında nasıl ilikiler var? PROF. DR. ERDOAN- Emperyalist sistem kavramını, “küresel kapitalist siyasal ve ekonomik pazar” anlamında ele alırsak, medya organları -alternatif olarak görünenler, adı radikal falan olanlar, post-yapısalcı kültürel ve eletirel inceleme dergileri, internetteki çoulcu, demokrat tartıma grupları- bu pazarın belli bir yerdeki destekleyici ve “kontrollü alternatif görevi yapan” parçalarıdır. reddedenlerin” egemenliklerinin az da olsa kırılmasına doru giden bir deiimi de anlatır. Tarih soykırımlarla ve sömürgeletirilmilerin baımsızlık mücadeleleriyle doludur. Haberlerin biçimlendirilii de egemenlik mücadelelerin parçasıdır. levlerine gelince, psikolojik savala ilgili ilevler içine girer. Bu ilevler arasında, aırtma, kafa karıtırma, moral bozma, çaresiz bırakma, alakasız güçler arasında ba kurarak karalama ve deersizletirme gibi olanlar da vardır. Elbette, bunları hep olumsuz olarak nitelemek yanlı olabilir. Bu aırtmaca ve kafa bulandırmada, insanlar, örnein, devlet içinde kural ve yasa dıı katliamlar yapan yapılanmalar olduunu görmektedir. Elbette bundan sonra “her devlette derin devlet vardır” gerçeiyle, devletin içindeki gayri-meru oluumları merulatırma gelir. Böylece “Arka Sokaklar” dizisindeki eski-özel harekâtçı polis, olu ve sevgilisi olan bir insan olarak normalletirilir ve bizim bütünleik parçamız yapılır. Bu haberler aynı zamanda aç ve isize “sirkte elence” getiren gündem hazırlama ve gündem saptırma ilevini de görür. G “MORAL BOZMA, KAFA KARIŞTIRMA” AYDINLIK- Emperyalist ülkelerin parlamentolarından 2000’li yıllar boyunca, Türkiye’nin Kurtulu Savaı’nı soykırım olarak mahkum eden yasa tasarıları geçirildi. “Ermenilerden özür diliyoruz” bildirisinden sonra, “Kürtlerden de özür dileyelim” diyenler ortaya çıktı. Bugünlerde “Ankara’nın u semtinde bomba bulundu”, “Toplumda saygın kiiliiyle tanınan kiiler için “terör örgütüyle ilikili çıktı” gibi haberler yayımlanıyor. Bu tür haberlerin ilevi nedir? PROF. DR. ERDOĞAN- Bu haberler Türkiye’de henüz kurallara uyan centilmenler anlaması yapmamı ve aralarında ciddi “pay artırma yarıı” olan yönetici sınıf arasındaki çatımanın yansımalarıdır. Bu tartımalar “tarihi görmezlikten gelen ve KONFERANS İTTİHAT VE TERAKKİ, TEŞKİLÂT-I MAHSUSA VE ERMENİ SORUNU KONUŞMACI: Dr. ORHAN KOLOĞLU TARİHÇİ Tarih Saat Yer : : : 10 Şubat 2009, Salı 17.00 Attila İlhan Kültür Merkezi Meşrutiyet Caddesi No: 3/3 Beyoğlu, İstanbul DÜZENLEYEN TALÂT PAŞA KOMİTESİ 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 33 ÇIKIŞ VAR İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Sayın M. Bedri Gültekin’in de aramızda olacağı dayanışma yemeğimizde sizleri de aramızda görmek dileğiyle... Sanatçılar: Fevzi Kurtuluş Mustafa Tatlıtürk Günay Naiboğlu Şahin-Ferhat Kardeşler Tarih : 14 Şubat 2009, Cumartesi Saat : 19.00 - 23:00 Yer : Salon Vals Atakent Mh. Reşitpaşa Cad.No:18 Ümraniye/İstanbul İŞÇİ PARTİSİ Ümraniye İlçe Başkanlığı Tel-Faks : (0216) 344 01 02 Cep : (0538) 856 33 59 Adres : Namik Kemal Mah. Sütçü İmam Cad. No: 104/10 Ümraniye 00 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 HALL BERKTAY’A FORUM Doğu Perinçek, siz partideyken de anti-emperyalistti, şimdi de mücadelenin şartlarına göre stratejiler çizmek, sık sık fikir değiştirmek olarak algılanabilir mi? Diyorsunuz ki, “kendi kişiliği ile özdeşleşmiş bir misyon hissi”. Elbette bu doğru; zaten bu yetenek olmasa lider olamaz. Epistemolojik özgüveni bilgiye dayanan özgüven demek istiyorsanız bunun eleştirilecek nesi var? HANGİSİ DOĞRU? Her konuştuğuna yüzde yüz inanarak konuşmak. Bu anlaşılır değil. Çünkü bir paragraf aşağıda diyorsunuz ki, sürekli fikir değiştirir. Sürekli fikir değiştiren bir insanın kendine nasıl güveni olabilir? Hem bilgiye dayanan bir özgüven BÜLENT ESNOLU STB Sanayi E. Genel Müdürü / çi Partisi Gn. Bk. Yrd. Sayın Halil Berktay, Konu; 5 Şubat 2009 tarihli Taraf Gazetesindeki köşe yazınız. İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’i doğrudan hedef alan düşünce ve fikirleriniz den hareketle bazı hatırlatmalarda bulunmak ve gerçeğe ışık tutmak istiyorum. Parti tarihine bakılırsa, on yıldan fazla Perinçek ile beraber mücadele vermişsiniz. Tesadüf bu ya, ben de on yıldır Sayın Perinçek ile birlikte mücadele veriyorum. Daha açık söylersek ikimiz de Perinçek liderliğinde görev yapmış kişileriz. Siz ayrılmışsınız, ben sonradan katıldım. Şuradan başlamak daha kolay olacak. Liderlik özelliklerini belirtirken Perinçek’in sürekli fikir değiştirdiğini söylüyorsunuz. Sayın Perinçek, siz partideyken de antiemperyalistti, şimdi de aynı çizgide mücadelesini sürdürmektedir. O, bu fikirlerinden ve ideolojisinden ötürü yine cezaevindedir. Bu durumda fikir değiştirenin Perinçek değil, siz olduğunuz anlaşılmıyor mu? Acaba siz mi emperyalizmle mücadele etmekten vazgeçtiniz? Çünkü şimdilerde Amerika’ya karşı olanları tutukluyorlar. Vicdanınızı elinize koyarak düşünürseniz, siz partideyken Doğu Bey antiemperyalist değil miydi? Mücadele içinde M Her konutuuna yüzde yüz inanarak konumak. Bu anlalr deil. Çünkü bir paragraf aada diyorsunuz ki, sürekli fikir deitirir. Sürekli fikir deitiren bir insann kendine nasl güveni olabilir? Hem bilgiye dayanan bir özgüven var diyorsunuz, hem de sk fikir deitirir. Hangisi doru? L var diyorsunuz, hem de sık fikir değiştirir. Hangisi doğru? Lider tanımınızdan, hâlâ Doğu Perinçek’e hayranlığınızın devam ettiği sonucuna vardım. Şu ifadenize bir kez daha bakar mısınız, “ Çığırından çıkmış sözel dilin büyüleyiciliği”, demek sizi hâlâ büyülüyor. Yüreğinizde gerçeği gören kırıntıların ve Perinçek’in etkisini hissediyorum. Yazınızın yedinci paragrafından devam edelim. “Doğu Perinçek sahneye çıkıyor” cümlesinden sonra “zehir zemberek savunma yapıyor, ağlıyor ağlatıyor” diyorsunuz. Silivri’de duruşmayı izledim. Bismil köylülerinin asil davranışını anlatırken, evet ağladı. Bismil köylüsünün toprak ağalığına karşı verdiği mücadele aslında sizi de memnun etmelidir. Çünkü birliğin simgesidir. Kürt ve Türk milliyetçiliğini kışkırtmayan bir birlik mücadelesidir. Bu birlikte yaşamayı savunan mücadele, herkesi ağlatmalıdır. ORDUYA DÜŞMANCA, PKK’YA DOSTÇA Sayın Halil Berktay, Albay Abdülkerim Kırca’nın kahrından intiharına saygı duyup duymamayı sizinle tartışamıyorum. Çünkü PKK’lı Abdulkadir Aygan’a inanıp kahrından intihar etmiş birisine inanmama size kalmış bir iş. Orduya düşmanca, ama bunun yanında PKK’ya dostça ve güvenilir olarak bakmanız, bu konuda bir söz söylemeyi imkânsız hale getirmektedir. Sayın Halil Berktay, Doğu Bey’in, Susurluk olayında, Türkiye’deki Amerikan derin devletine karşı nasıl mücadele verdiğini bildiğinizi sanıyorum. Meclis Komisyonuna ilk raporu hazırlayıp sunan kişidir, Sayın Perinçek. Şimdi nasıl oluyor da Susurlukçuların yanında oluyor? Susurluk olayından sonra ki Aydınlık Dergilerine bir bakmanız yeterdi. Ancak zahmet etmemişsiniz. MİLLİ OLMAK, VATANI SAVUNMAK, SOLUN TA KENDİSİDİR. Darbecilik ile suçlamaya çalıştığınız Perinçek darbeler döneminde hep cezaevlerinde kaldı. Gerçekten darbeye karşı olan belki de tek liderdir. Çünkü birçok kamuya açık veya kapalı konuşmasında der ki, darbe halktan yana bile olsa bir müddet sonra Amerika’nın eline geçer. Sayın Perinçek, halk ile birlikte olmayan hiçbir hareketin yanında olmadığını tekrarlar. Son paragrafta haksızlığın zirvesine çıkmışsınız. Perinçek’i sağcılıkla suçluyorsunuz. Her cümlesinde bilimsel sosyalistim diye başlayan birisinin nasıl sağcı olduğunu anlayabilmiş değilim. Sayın Halil Berktay, Aslında sizin geçmişinizi ve bugün geldiğiniz nokta masaya yatırılıp incelenebilir. Ancak bugün çok elzem görmediğimden bu görüşlere yer vermeyeceğim. Saygılarımla. 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 35 ESK TARIM BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP: ABD-AB-İsrail’in istemediği GAP’ı en yakınımdakiler engelledi Eski Tarm Bakan Hüsnü Yusuf Gökalp, Güneydou Anadolu Projesi’nin yllardr ABD-AB ve srail tarafndan engellendiini, Türkiye’deki iktidarlarn da bu engellemeye destek verdiklerini kaydetti. Bakanl döneminde Su Kanunu’nun çkarlmas ve Su Konseyi’nin kurulmas için çaltn belirten Gökalp, 57’nci Hükümet’te en yaknndakiler tarafndan desteklenmediini kaydetti. UMUT ALBAYRAK 1970’lerde balayan Güneydou Anadolu Projesi’nin neden bir türlü tamamlanamadıını DSPMHP-ANAP koalisyonunda MHP’den Tarım Bakanı olarak görev yapan Hüsnü Yusuf Gökalp Aydınlık’a deerlendirdi. Bakanlıı döneminde GAP’in tamamlanması için hazırladıı kanunların ve projelerin Bakanlar Kurulu’nun gündemine bir türlü getirilmediini belirten Gökalp, koalisyonda en yakınındakiler tarafından herhangi bir destek görmediini ifade etti. “ABD-Avrupa Birlii ve srail’in gözü Ortadou’daki petrolde ve suda” diyen Gökalp, her yıl ABD’de üç dört kez “Ortadou Su htilafları” toplantıları yapıldıını kaydetti. Bölg e d e k i suyun çok kısıtlı olduunu belirten Gökalp, ABD ve AB’nin, Fırat ve Dicle havzalarının su- Eski Tarm Bakan Hüsnü Yusuf Gökalp: “Davos’ta çk yapyor da GAP’ta niye çk olmuyor?” larının, içinde srail’in de olacaı bir konsorsiyum tarafından idare edilmesini Türkiye’ye dayattıklarını ifade etti. GAP’taki sulama projelerinin bu nedenle engellendiini kaydeden Gökalp, “Türkiye acilen Su Konseyi’ni kurmalı, Su Kanunu’nu çıkarmalıdır” dedi. EN YAKINIMDAKİLER ENGELLEDİ 1999’un Mayıs ayında göreve baladıını belirten Gökalp, 2000 yılında Su Kanunu’nu ve Su Konyesi’nin kurulması projesini hazırladıını ifade ederek öyle konutu: “Türkiye ve dünya gerçeklerini gözeterek, ilgili kurulularla ve üniversitelerle görü alı veriinde bulunarak, uluslararası mevzuatlar çerçevesinde, büyük Atatürk’ün söyledii gibi ‘yurtta sulh cihanda sulh’ anlayııyla, komularımızla görüerek, gerekçeleriyle birlikte Su Kanunu’nu hazırladım. Ama bir türlü Bakanlar Kurulu’na getirilmedi. ‘Getirin Bakanlar Kurulu’na eksikleri yanlıları varsa tartıalım düzeltelim ama Türkiye’nin su meselesini halledelim’ dedim. ‘Türkiye’nin su kaynakları belirlenmeli, herkes her istedii yerde kuyular açarak suyu yanlı kullanmamalı. Yüzey sularımızı kirletmemeli, boa gitmemeli, bizim sınırlarımızı aan suya uluslararası kanunlar çerçevesinde o insanların da su haklarını engellememek kaydıyla sahip çıkalım’ dedim. Ama bir türlü gerçekletiremedim. TERÖRÜ KURUTURUZ Gökalp, GAP’ın tamamlanması halinde terörün de önemli bir kaynaının kurutulacaını da vur- 36 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 guladı: “GAP zamanında gerçekleebilseydi bugün 5-6 tane Çukurova domutu. Biz terörü tarımla vururuz, tarımla yok ederiz. Tarım olacak ki üretim olsun, sanayileme olsun. Vatandalar tarımda, sanayide i bulacak. Üretilen ürünler Türkiye içine ve dıına pazarlanacak. Tarımda dıa baımlı olmayacaız. Ekonomi olarak da çok büyük bir girdi elde edeceiz. Onun için GAP’ı engellemek isteyenler çok. Bata dı ülkeler. Davos’ta çıkı yapıyor da GAP’ta niye çıkı olmuyor?” “DIŞARIDAN ALALIM” ZİHNİYETİ TARIMI BİTİRİYOR “Tarım Bakanı’nın geçen hafta spanya’da katıldıı bir toplantıda bir demeci var: ‘AB üyesi ülkeler siz üretmeyin biz size veririz dediler’ diyor. Aynı ey ben görevdeyken bana Bakanlar Kurulu’nda da söylendi. ‘Dıarıda pamuk, et ucuz dıarıdan al” dendi. Ben pamuk üretirsem köylüm, kamyoncum, fabrikalarım çalıır. Ürettiim pamuktan 50 kat katmadeer salarım. Bugün Türkiye ürettii pamuktan daha fazlasını Amerika ve Yunanistan’dan alıyor. ‘GAP’ta istasyonlar kuralım, tohumumuzu ıslah edelim. Ürettiimiz tohumlara da Fırat, Dicle, Ulus adını verelim’ dedim. ‘imdi de topraktan milliyetçi, ulusalcı tohumlar mı fıkıracak’ diyerek bana saldırdılar. Ben bunlara kızmadım, iftihar ettim ama üzüldüm. En yakınlarımdan destek gelmedi. Birisi çaırıp da sayın bakanım ne oluyor, bu yanlı mı doru mu demediler. Önünüzdeki engeller hiç beklemediiniz, maalesef en samimi gördüünüz yerlerden geliyor. GAP’ı engelleyen bunları da engelliyor ite. Bunu amak çok kolay. Yeter ki milli, ülkesini vatanını geleceini düünen, kendi günlük çıkarını düürmeyen bir irade hakim olsun.”G KRAL GÖZÜ Eşbaşkana “yazar”, yazara “ödül” ne güzel uymuş BOP Eşbaşkanının iktidarında “2 2008 yılı Kültür ve Sanat Büyük (!) Ödülü”nün sahibi belirlendi. Şimdi 2009 yılında ödülün kime verileceği merak konusu olacak. Biraz zihin jimnastiği yaparsak, ödülün yeni sahibini bulabiliriz belki. “B Bu ödül her yıl veriliyor mu?” EMCET OLCAYTU sorusunun cevabını bulmak, ilk mesele oluyor. Hafızamı zorladım. “2 2007 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” kime verilmiştir? Hatırlayamadım. Orhan Pamuk olabilir mi? Ya da Pamukgiller’den biri miydi? Yoksa “G Güz Sancısı”nın ve “b benzeri” romanların yazarı Yılmaz Karakoyunlu muydu? Eh! Tutukevinde olunca, el altındaki kaynaklar da sınırlı oluyor. Evet! Cezaevinin bir “k kütüphanesi” var. 13 Ekim’de Metris Cezaevinden Silivri Cezaevine nakledildiğimizde, ilk işlerimizden biri, kütüphane hakkında bilgi edinmek olmuştu. Kitap listesini incelerken önce şaşırmış, sonra da “n niçin şaşırdığıma” şaşırmıştım. Kitap listesinin yarıdan çoğu, “Saidi Nursi” ile Adnan Hoca’nın “e eserleri”(!)nden oluşmuştu. Ergenekon tutukluları sayesinde, Tuncay Özkan’ın ve Gürbüz Çapan’ın da özel gayreti ile kütüphane biraz zenginleşti. 2007 ÖDÜLÜ ADNAN HOCA’YA VERİLMİŞ OLABİLİR Mİ? Nerede kalmıştık? Ha! 2007 ödülünün sahibini hatırlamaya çalışıyorduk. Çetin Altan’a ödülün verilmesi üzerine çok sayıda haber ve yorum yapılmış. Onlara baktım. O yazılarda da böyle bir bilgi yok! Bunu sorgulayana da rastlayamadım. Muhtemelen herkes biliyor. Bilmeyen sadece ben! Keşke ödül töreninde birisi BOP Eşbaşkanına sorsaydı da, öğrenseydim. Eşbaşkan bilmese bile, bir isim söylerdi mutlaka. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiiri diye Faruk Nafiz’in şiirini okuduğu gibi… Belki de sormamaları daha iyi… Mesela 2007 ödülü Adnan Hoca’ya verilmişse? Hiç de hoş olmazdı herhâlde. ÖDÜL 2008’DEKİ ESERLERLE Mİ SINIRLI? YOKSA… “Ö Ödülün adı”na bakınca, “2 2008 yılındaki çabalara bakılarak isim belirleniyor” kanaatine ulaşılıyor. 2008 ödülünün sahibi, böyle belirlenmiş olabilir mi? Evet! Olabilir! Çetin Altan’ın 2008’de yeni bir romanı yayınlanmadı ama Milliyet’te günlük yazılarına devam ediyor. 2008 yılında Milliyet’te neler yazdı? Bunları da tek tek hatırlamak mümkün değil. Buna karşılık “n neler yazmadığı” biliniyor. Acaba bir yazar, “yyazmadığı yazılar” için ödüle layık görülmüş olabilir mi? Haydi! İlhan Selçuk’un “tterör örgütü yöneticisi” olarak “m müebetten cezaevine kapatılması” konusunda yazmak tehlikeli… Daha hafif konular bulunamaz mıydı? “B Büyük kulaklar ve küçük dedikodu suçları” gibi… Yahut “2 2008 yılındaki ev baskınlarının ve insanlarının ömründeki orgazm sayıları” üzerine yazılamaz mıydı? Ödül töreninde BOP Eşbaşkanının söylediklerine bakınca; ödül, “yyazarın bütün eserlerine bakılarak veriliyor” da denebilir. O halde, Çetin Altan’ın kırk yıl önce yazdığı “B Bornova Savcısı, lütfen dinleyiniz” yazısı da ödülün nedenleri arasına girmiş oluyor. O yazıda, Atatürk’ün Bursa Nutku’nu TBMM’de, kürsüden okuduğu için, üstad hakkında soruşturma açan savcı eleştirilmişti. Tıpkı bugün Zekeriya Öz’ün eleştirilmesi gibi. BOP Türkiye sizi 300 defa mahkeme kapılarına gönEşbaşkanı, “T deren ülke olmaktan çıkmıştır” diyorsa da Ergenekon soruşturmasının “e ezeli ve ebedi” savcısı Zekeriya Öz, BOP Eşbaşkanını aylar öncesinden yalanlamış oluyor. 2008 yılındaki ev baskınlarında kaç tane Bursa Nutku “yyakalandı” biliyor musunuz? Biz yine de “ö önyargılı” davranmış olmayalım. Ödüle, bu yazı dahil “e edilmemiş” olabilir. Üstadın çok sayıda eseri var. Meselâ “B Ben Milletvekili iken” adıyla yayınlanan kitabında, “m milliyetçi-mukaddesatçı güruh”tan ve o güruhun “h hödüklüklerinden” bahsettiği bölümler çok gerçekçi ve güncel bulunarak ödüllendirilmiş olabilir. Nitekim Çetin Altan, tören sırasında “b bu işte bir yanlışlık olmasın?” derken, o yazıları hatırlamış olabilir. “Y Yok canım! O zaman ödülü alır mıydı?” diyorsan, onu kendisine soracaksınız. Eğer kendisine sormak imkânınız varsa, şunu da sorun lütfen: “S Sizin özgürlüklerden bahsedilerek ödüllendirildiğiniz sırada, İlhan Selçuk’un kalemi ile terörist olmayı nasıl başardığını sormak aklınıza geldi mi?” TANRIM BENİ BAŞTAN YARAT 60 yıldır ABD emperyalizminin baskısı altında çürütülen değerlerimiz, işbirlikçi kapitalizmin yoz kültüründe yeniden “h harmanlanıyor”. Hayatının “iilk baharı ve yaz mevsimleri”ni sömürüye, zulme karşı duygular, hâttâ mücadeleler içerisinde geçirmiş nice kişi, “ssonbahar”da, ziraatçıların deyimi ile “p piç” veriyor. Oralarından-buralarından yeni dallar çıkıyor. Sonbaharda zuhur eden “p piçler” ana gövdeden beslenemediği için kurumaya mahkûm. Ama asıl sorun, “g geçmişi” idrak edememek! Etraflarındaki bütün varlıkları “k kendileri gibi” zannetmek! Lafı nereye getireceğim? “E Ermenilerden Özür Kampanyası” ile aynı günlere “d denk getirildiği” anlaşılan “Güz Sancısı” filmi var ya! Filmi seyreden entel-dantel takımı, 6-7 Eylül olaylarını “yyeni baştan” öğrenmiş oldular. Meğerse 6-7 Eylül olaylarında Demokrat Parti iktidarının Menderesler’in, MİT’in filan biraz sorumluluğu varmış ama asıl sorumluluk, “k kontrolden çıkan” milliyetçilikmiş. Güz sancısı filmi vesilesi ile milliyetçiliği “ttefe koyup” kendi aralarında çalıp-oynuyorlar. Bunlara göre, 1955 yılında Türkiye, uzayda tek başına bir gezegen! İngiltere, ABD gibi emperyalist devletlerin, NATO gibi emperyalist amaçlı organizasyonların, bu tertipten haberi yok! Üstelik, günümüzün modası “g gladyo” olduğu halde, gladyo’dan bahseden yok! Niçin? Çünkü BOP Eşbaşkanlığı, 1990’lardan öncesi için gladyonun “a amaçlarını ve eylemlerini” meşru ilân etti ya! Bunların “a araştırmacı gazeteciliği” ve “e entel merakı” ellerine tutuşturulan düzmece Ergenekon belgeleri ile sınırlı. Bir tanesi bile “Y Yahu! 1990 öncesi gladyo belgelerinde acaba ne yazıyordu?” diye merak ediyor mu? Hadlerine mi düşmüş? Biz onlara daha basit bir soru yöneltelim! 2007 yılında “Büyük(!) Kültür ve Sanat Ödülü” kime verilmişti? Hatırlayan var mı? Bir soru daha: Yaşar Kemal’e, Abdullah Gül’ün verdiği ödülün adı ne idi? Ve bedava bir bilgi: Nelson Mandela, Kenan Evren’in kendisine verdiği ödülü reddetmişti.G 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 37 KASIMPAALI ERDOAN, SRAL’ KOLLUYOR! AKP, Türkiye yerine İsrail’i petrol terminali yapıyor Türkiye’nin en önemli enerji projelerinden biri Bakü-Samsun-Ceyhan Boru Hatt projesi. Projeye göre Ceyhan’n terminal olmas gerekiyor. Ceyhan Ortadou’nun enerji üssü olacak ve dünya enerji piyasasnda Türkiye büyük bir güce kavuacak. Erdoan, damadnn patronuyla birlikte bu projeyi baltalad. Ceyhan’ devre d brakarak terminali srail’e hediye etti. LEVENT AK ündem, “Erdoan’ın Davos ovu”. Tartıma derin. Hükümet yanlıları bu hareket için “milletin onurunu kurtarma operasyonu” nitelemesi yapıyor, srail’i yerden yere vuruyor. Üstü örtülmeye çalıılsa da, ortada duran tek gerçek; Erdoan’ın srail’le ikili ilikilerinin daima sıcak olduu. Bu çevreler, srail’le kurulan ilikileri “Türkiye’nin menfaati” olarak savunuyor. Ancak, Erdoan’ın srail’le yaptıı öyle bir ibirlii var ki; bu ibirlii Türkiye’ye büyük zararlar verecek. Dahası, bu ibirlii Tayyip’in damadı ve onun patronunu da ihya ediyor… G M AKP Hükümeti’nin ba, uzmanlarn “Türkiye’ye en büyük ihanet olur” dedii proje için, srail’le ibirlii yapyor TÜRKİYE’YE BÜYÜK İHANET Ceyhan’da kurulacak termi- nalle Orta Asya petrollerinin arz noktası olacaından, hattın en deerli ve stratejik bölümü olacaktı. Bu terminal petrol konusunda, Türkiye’ye büyük bir prestij kazandıracak ve dünya petrol piyasasında Türkiye’ye “söz söyleme” hakkını kazandıracaktı. Ancak boru hattı yapım iinin verildii, aynı zamanda Tayyip’in damadı Berat Albayrak’ın da genel müdürlüünü yaptıı Çalık, dönemin ABD Dıileri Müstear Yardımcısı Matt Bryza ile projeyi deitirdi. Yeni projeye göre, Ceyhan devre dıı bırakılacak; boru hattı srail’e kadar uzatılacak. Bu konuda 2005 yılından beri çalıılıyor. srail’i ihya edecek proje deiiklii için en büyük çabayı ise AKP Hükümeti gösteriyor. İSRAİL’LE DÖRT YILDIRDIR GÖRÜŞÜYORLAR Proje deiiklii konusunda ilk resmi giriim 15 Kasım 2005’te yapıldı. Bu tarihte Ulusal Altyapı Bakanı Benyamin Eliezer’le görüen Enerji Bakanı Hilmi Güler “Çalık’a i verin” önerisini sundu. Türk Dıileri Bakanlıı da, 30 Kasım 2005 tarihli “gizli” damgalı mektupla öneriyi yeniden srail’e ulatırdı. Bunun üzerine srail ve Türkiye arasında kurulacak boru hattının Çalık’a yaptırılmasını öngören mutabakat zaptı ise 13 Aralık 2006 günü imzalandı. 2007 yılında Türkiye’deki siyasi gelimeler ve srail’de iç gerginliin artması üzerine proje bir süre rafa kaldırıldı. Türkiye’de seçimlerin sona ermesi ve srail’de de kısmi iç barı salanmasından sonra, boru hattı projesi yeniden raftan indirildi. 38 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Yeni projeye göre, Ceyhan devre d braklacak; boru hatt srail’e kadar uzatlacak. Bu konuda 2005 ylndan beri çallyor. srail’i ihya edecek proje deiiklii için en büyük çabay ise AKP Hükümeti gösteriyor. Artık, Çalık daha ön planda olacaktı. srail adına çalımanın sorumluluunu üstlenen Benyamin Ben Eliezer stanbul’a gizli bir ziyaret gerçekletirdi. Hatta, srailli bakanı havaalanında bizzat Çalık Holding’in patronu Ahmet Çalık karıladı. Bu ziyaret ve sonrasında yapılan toplantılarla projeye son ekli verilmi oldu. TAYYİP, İSRAİL PROJESİ İÇİN SARKOZY’DEN BİLE PARA İSTEMİŞ Proje için somut adımların atılması ise 2008 yılı ortalarında oldu. Erdal Salam’ın 23 Temmuz 2008 günü Referans Gazetesi’nde kaleme aldıı analiz yazısına ve gazetede yer alan habere göre, 13 Temmuz günü Akdeniz Birlii kurulu toplantısı için Fransa’ya giden Erdoan yanında Ahmet Çalık’ı da götürdü. Çalık’ı Cumhurbakanı Sarkozy’nin danımanı Alain Le Roy ile görütüren Erdoan, proje için gerekli olan paranın Akdeniz Birlii adına oluturulacak fondan Çalık’a verilmesi önerisini iletti. Bundan dört gün sonra da srail Ulusal Altyapı Bakanı Benyamin Ben Eliezer Türkiye’ye gelerek proje için Enerji Bakanlı Güler’le görütü, projeye son ekli verildi. Toplantıya Ahmet Çalık da katıldı ve boru hattı konusunda iki ülke yetkililerine bir sunum yaptı.G AKLIN SESİ Develer, neden eşeklerin peşinden gider? Bu sorunun cevabını hiç düşünmemiştim. Deve kervanlarını neden eşek çeker. Develer, tren kompartımanları gibi dizilir; eşeğin ardından başları öne eğik, aheste aheste yola koyulurlar… Eşek nereye giderse, onlar da peşinden giderler. Haftada bir, ayda bir eski dostlar bir araya geliriz. İşte yine böyle bir sohbet ortamında, kurgu açısından SÜHA BAYKAL çok iyi yazılmış bir senaryo olduğu için, isterseniz gelin, develer ve eşek öyküsünü, sözüm meclisten dışarı diyerek, birlikte paylaşalım. Efendim, rivayet odur ki, büyük tufan öncesinde Nuh Peygamber, dünyada ne kadar canlı varsa, dişili erkekli bunları gemisine bindirmiş. Gemiye binerken, uslu dursunlar (!) diye, erkeklerin bütün güçlerini toplamış, ambarlardan birine kilitlemiş. Neyse.. Lafı uzatmayayım. Tufan bitmiş, sular çekilmiş. Canlılar gemiden inerken, bütün erkekler sıraya girmişler ve önceden toplanan güçlerinin, kendilerine verilmeye başlanmış. Güç dağıtıcısı elindeki palayla, ortadaki güç topağından keserek, dağıtmaya başlamış. Önce küçükler derken, en son sırada eşek kalmış. Başka erkek var mı diye bakmışlar… Hiç kimse yok. Kimse yok ama, geriye kalan parça da eşek için, çok fazlaymış. Ne yapalım bu senin kısmetinmiş diyerek, eşeğe cömert(!) davranmışlar. Bu arada, deve çıkıp gelmez mi? Hani bana demiş. Kalanı eşeğe verdik… İstersen sana kestiklerimizden arta kalan parçaları verelim dediklerinde… Deve kızarak giderken, toplanan parçaları devenin arkasından atarak, arkasına yapıştırmışlar. Öykü bu ya… Bizim muzip avcıların rivayetine göre; o günden itibaren develer, eşeğin arkasından… “Acaba yolda düşürür de ben alır mıyım” diye gidiyorlarmış. Hâlâ neden giderler, anlamak mümkün değildir. Ortalığı toz duman götürürken; bu hikayenin sırası mı diyenlerinizi, duyar gibiyim? İnanın özel bir kastım yok. Hasan Pulur hocamız ve Bekir Çoşkun kardeşim, ara sıra hayvan hikayeleri yazıyorlar ya? Ben de özendim yazdım. İsterseniz develeri bir kenara bırakıp, biraz “şeytanın avukatlığını” yapalım! Davos fatihi, İslam dünyasında “halifemiz ol ” diye, bağırlara basılan Recep Bey, bir havalarda bir havalarda? Oysa işin aslı ne acaba?. KAZ ÇEVRİLMEYE BAŞLADI Erdoğan Simon Peres’in kendisini terbiye eder gibi konuşmasından sonra, minareden ezan okuyan müezzin gibi tane tane, bastıra bastıra… “Yaşça benden büyüksün… Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz “ sözlerini inkar etmekte ve minareyi kılıfa sokmaya çalışmaktadır. Bunu yaparken, bir yandan “Benim sözlerim oturumu yönetene “ derken; öte yandan, AKP grup toplantısında… “Biz başka şeyler yapmasını da biliriz” derken; alkış tutanlara baktım… Aziz Nesin ağabeyi, bir kere daha andım. Sanırım birileri, “Kes sesini otur oturduğun yerde seni oraya biz getirdik biz götürürüz” dedi. Ve kaz çevrilmeye başladı. Gazze’de İsrail’in, Hamas’ı vuruyorum diye hastane, okul, öğ- renci, çoluk çocuk dinlemeksizin yaptığı katliama, aklıselim sahibi Yahudiler bile karşı çıkarken, gıkı çıkmayan Suudi Arabistan’a, Cumhurbaşkanı Gül’ün ailecek ziyaretine, bir de bu açıdan bakın. Her halde, koskoca Cumhurbaşkanı eşi Hayrünnisa Hanım’ın… “Abdullah Bey, hazır oğlanın okulu da tatil gider bir hava alırız” teklifini ret etmesi, mümkün değildi? Değildi zira, geçmişte Dış İşleri Bakanlığı yapmış Abdullah Gül, “Recep beyin dışişlerindeki monşer terbiyesinin” ne de olsa havasını koklamıştı! Suudi Arabistan’ın, Türkiye’ye arka çıkması filan palavradır. Son altı yılda gelinen nokta ortadadır. Osmanlı’yı arkasından vurmuş… O zaman İngilizlere, şimdi ABD’ye kapı kulluğu yapan Araplar öpmeyecekleri deveye su vermezler? KRAL ABDULLAH’LA BAŞBAŞA NE KONUŞTU Aslında, burada sözü edilen deve değil eşektir ama… Amerika’da demokrat partinin sembolü “eşek” olduğu için, yanlış anlaşılmasın istedim. Suudi Arabistan’ın, 825 milyar dolar yatırım hacmi içinde, Abdullah Gül’ün 2009 yılı sonunda Türkiye’nin payının, 6 milyar dolar olacağını ağzında ballandırması, övünülecek değil, utanılacak bir boyuttur. Kaldı ki, bu olası 6 milyar doların neredeyse tamamı müteahhitlik hizmetidir. Bu para, demire, çimentoya, işçiye orada harcanacaktır.. Türkiye’ye, o da getirirse müteahhitlerin karı transfer edilecektir? Nasrettin Hoca’nın çalı hikayesi? Asıl olan Sayın Gül’ün Kral ile orada baş başa, tercümansız ne konuştuğudur? Siz sanıyor musunuz ki, Gül orada, Gazze suskunluğundan dolayı Kral’a sitem etmiştir. Şeytanın avukatına sorsam bana, “Gül, Suudi Kral üstünden Sam Amca’ya mektup gönderdi” demektedir! Erdoğan’ın sözlerine… Bana bakın. Ben ne zaman ihanet ettim size? NATO ve Amerika’ya bağlıyız” demişse, şahsen ben yadırgamam. Sam Amca’ya bu yağları Erdoğan çekse neyse? Ne de olsa O’nu getiren Sam Amcasıdır. Ama maalesef diyet borcunu, Türkiye aydınlarına Ergenekon iddiası ile ödettirilmek istenmektedir. Oysa Abdullah Gül, daha düne kadar “Amerika’da Bush varsa, Türkiye’de de Muş vardır diyen.. Necmettin Hoca’nın, bir numaralı Milli Görüş avukatı değil miydi? Hak ve Batıl nereye gitti? Irkçı emperyalizm pabucu, dama mı atıldı? Erdoğan’ın iki ileri, üç geri (!) post modern mehter marşına.. Abdullah Gül’e ikram edilen yandan çarklı (!) Suudi kahvesine bakarsanız… iki farklı filmi yakında sinemalarda göreceğiz demektir. ERDOĞAN İSLAMCI EMPERYALİZM LİDERLİĞİNE Mİ OYNATILIYOR Birincisi, soğuk savaş öncesinde Rusya’nın Kruşçev ile Mısır atağından sonra… Türkiye, güneyindeki Suriye ve hatta Irak ve İran kökenli tehditlere karşı, ABD destekli “Laik Soyutlanma” politikaları sonucu, mecburen İsrail ile işbirliği içine itilmiştir. Bu uygulama, ABD pratiğidir. Şimdi ortada, Erdoğan; “İslamcı Emperyalizm” liderliğine mi oynatılıyor sorusu vardır.. Bu rol, yerel seçimlerde Saadet Partisi’ne, tek bir Milli Görüş oyu gitmesini istemeyen, Erdoğan’ın da işine gelmektedir. ANAP’ı.. DYP’si bitmiş sağda, MHP etkin olamadığı sürece..AKP, bütün sağ oyların sahibidir. Buna İzmir de dahildir. Kara çarşafa rozet takmakla, bu iş olmaz. SON SÖZ: En kötü olan yenilmek değil, pes etmektir. G 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 39 AVRUPA TÜRKLER DAYANIMA DERNE BAKANI MUHAMMED DEMRC: ‘Yalnızca Yimpaş ve Kombassan’da 300 bin mağdur var’ “AKP’ye para yardm yapldn kendi adamlar söylüyor… Jet Fadl hakknda bin 200 sene ceza verildi. 150 bin Türk Liras karl iki gün hapiste yatp çkt. imdi zaman am nedeniyle devlet kendisine 150 bin lira ödeyecek…” TEOMAN ALL vrupa Türkleri Dayanıma Dernei, tarikatçı holdinglere paralarını kaptıran gurbetçi yurttalar tarafından kuruldu. Dernein bakanlıını yapan Muhammed Demirci, sık sık Türkiye’ye geliyor. Türkiye’ye gelmesinin nedeni Demirkaya Holding’le süren davası. Demirci yine stanbul’daydı ve sorularımızı yanıtladı. AYDINLIK- Siz Avrupa Türkleri Dayanıma Dernei olarak gurbetçilerimizi madur eden bazı holdingler hakkında yasal mücadele yürütüyorsunuz. Nedir son durum? MUHAMMED DEMİRCİ1990’lı yıllarda slami holding dediimiz irketler ortaya çıktı. A M Avrupa Türkleri Dayanma Dernei Bakan Muhammed Demirci: “Gurbetçilerden 30 milyar dolarn üzerinde para topland.” Birden mantar gibi çoaldılar. En son TBMM’nin bünyesinde oluturulan tespit komisyonuna göre 78-80 irket bunlar ve gurbetçi yurttalardan 30 milyar civarında para toplamılar. AYDINLIK- 30 Milyar ne? DEMİRCİ- 30 Milyar dolar. Kimilerine göre bu rakam 50 milyar dolara varıyor. Dolandırdılar dedim çünkü Almanya’da yüzlerce mahkeme kararı var. Bu kararlar irketlerin nitelikli dolandırıcılık yaptıklarını belirtiyor. Vatandaların her türlü dini duyguları sömürülerek bu paralar toplandı. TBMM’de oluturulan komisyon soygunun boyutunu rakamlar doru olmasa da saptamı durumda. Komisyonun kurulması için CHP mücadele etti AKP iki yıl komisyonun kurulmasına engel oldu. 8 AKP’li 4 CHP’li vekilin katılımıyla bu komisyon kuruldu ve Almanya’ya geldi. Tespitler çok salıklı olmadı. irketlerin yaptıı gibi camilere gidip yurttalarla konutular. “TBMM KOMİSYONU EKSİK RAKAM TESPİT ETTİ” AYDINLIK- Komisyonun tespit ettii rakamlar doru deil mi yani? DEMİRCİ- 5 Milyar dolar gibi bir para tespit ettiler ama bu rakam doru deil. 300 bin dolayında madur olduunu söylediler ama bu da doru deil. Sadece Yimpa ve Kombassan’ın madur ettii insan sayısı 300 binin üzerinde. 80 irket bu ii yaptı. Bizim tespitimize göre madur sayısı 800 binin üzerindedir. Gerçek rakam da 30 milyar doların üzerindedir. 40 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 “FAİZ HARAM DEDİLER, FAİZDE PARALARI VARDI” AYDINLIK- Peki neden gurbetçiler bu irketlere para verdi? DEMİRCİ- nsanlar kandırıldı. nançlı kimselerin duygularını kullandılar. Dediler ki: “faiz haram” ama bunu söyleyenlerin bankalarda faizle paraları olduu ortaya çıktı. Mesela Berlin’de Yakup Taçı hoca vardır, bizi arayan insanların tamamı bu kiinin telkinleriyle para verdiklerini söylerler ama bu hocaların bankalarda faizle paraları olduu belgeleriyle ortaya çıktı. Dediler ki: “Türkiye’deki ekonomi Yahudilerin elindedir.” Ayrıca vatandalarımıza dediler ki “para verirseniz Türkiye’deki fabrikalarda yakınlarınıza i vereceiz” tabi yüksek kar payı vaadi de etkili oldu. “İLİŞKİLERİ SADECE FOTOĞRAF DÜZEYİNDE DEĞİL” AYDINLIK- Sizin Babakan Erdoan’la bir tartımanız oldu Almanya’da… DEMİRCİ- Biz sorunlarımızı anlatmak istedik. Kendisine dedim ki: “Buraya çok irket geldi insanlar madur oldu. Bunlardan bir tanesi de sizin arkadaınız olduunu söyledi.” Bu sözlerim üzerine Babakan herhalde içindeki gerçek durumu su yüzüne çıkardı, öyle dedi: “e be kardeim bana mı sordunuz bu paraları verirken.” irket yöneticilerinin bakanları istismar ettiini kabul edelim ama durum ortada. Sizin hükümetiniz döneminde istemeseniz dahi bir komisyon oluturulmu ve bu komisyon soygunu tespit etmi. Bütün bunlara ramen sayınız yeterli olmasına ramen, AB istedi diye kanunları bir gecede çıkarabilirken, bu irketlere mi gücünüz yetmiyor? AYDINLIK- Sizce yetmiyor mu? DEMİRCİ- E durum ortada deil mi yani? Demek ki ilikileri sadece birlikte fotoraf verme bazında deil. AYDINLIK- Balantılılar mı yani? DEMİRCİ- Nasıl izah edebiliriz baka türlü. ki sene önce beni ve iki dernek üyesi arkadaımızı korumalarına dövdürdü babakan. Haklısınız diyelim, bu resimleri kullananlar sizi istismar etti diyelim, ya da seçim çalımaları sırasında, parti kurulurken bu irketler size para yardımı yapmamıtır diyelim o zaman gereini niye yapmıyorsunuz? Krmz bültenle aranan Dursun Uyar AKP’li bakanlarla cenaze namaz kld. “FADIL AKGÜNDÜZ’ÜN ÖDEDİĞİ CEZA GERİ VERİLECEK” AYDINLIK- AKP’ye para yardımı yapıldıı yönünde bir duyumunuz var mı? DEMİRCİ- Kendi adamları söylüyor. AYDINLIK- Kim söylüyor? DEMİRCİ- Almanya’da devlet adına çalımı insanlar var. Bunlardan biri anlattı. Yozgatlıdır ve Dursun Uyar’a 500 bin mark kaptırdı. Elinde pek çok belge ve görüntü var. Dursun Uyar’ı çocuklarının yataında yatırıyor. 500 bin markı güven duyduu için belgesiz veriyor. Sonra parasını geri alamayınca belgeleri ve görüntüleri paylaıyor ama sonra baına gelmedik kalmıyor. Kaza geçiriyor falan. Bana önce telefonla ulatı. Onun gibi pek çok kiinin ifadesi var. Gerçek olduunu düünüyorum çünkü baka türlü bir izahı yok. Mesela ben ilk etapta AKP’den sadece yardım talep ettim. Dedik ki: “hükümet olarak açık ve net biz bu irketlerin arkasında olamayız, karılarında oluruz” deyin. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çok üst rütbelere çıkmı subayları götürebilecek güce sahipsiniz sorgusuz sualsiz ama dolandırıcılıı yargı kararına balanmı insan- ları tutuklayamıyorsunuz… Jet Fadıl denilen JET-PA’nın sahibi Fadıl Akgündüz’ü biliyorsunuz O da gurbetçilerimizi dolandırdı ve kendisi hakkında bin 200 sene ceza verildi. Ama O vatanda milletvekili oldu, sonra vatandaın milletvekillii alındı ve imdiki babakan O’nun yerine Siirt’ten milletvekili seçildi. Akabinde bu vatanda 150 bin Türk Lirası karılıı iki gün hapiste yatıp çıktı. imdi zaman aımı nedeniyle devlet 150 bin lirayı kendisine geri ödeyecek.G ASIL FAL OLARAK GÖSTERLEN KARAMAN KANAL 7’Y DEVREDYOR Deniz Feneri dava dosyası aylardır yolda Deniz Feneri dava dosyasının Türkiye’ye gönderilmek üzere Almanya Hessen Eyaleti Adalet Bakanlıı’na teslim edildii açıklandı. Ancak 28 Ocak’ta Bakanlıa teslim edilen dosya hâlâ Türkiye’ye gelmedi. Frankfurt Savcılıı Basın Sözcüsü Doris Möller Scheu, dosyanın Berlin’deki Federal Adalet Bakanlıı ve Almanya’nın Ankara Büyükelçilii üzerinden Türkiye’ye ulatırılacaını belirtti. Türkiye’ye Almanca olarak gönderilen Deniz Feneri e.V. dosyasında, Alman Savcılıı’nın iddianamesi, soruturmayı yürüten Mali Bakomiser Alexander Böhm’ün 400 sayfalık nihai raporu, hükümlüler Mehmet Gürhan, Mehmet Takan ve Firdevsi Ermi’in ifadeleri, ve kara para trafii konulu bilirkii raporu bulunuyor. Almanya’daki davanın kararında asıl faillerin Türkiye’de olduu vurgulanmı, RTÜK Bakanı Zahit Akman, Kanal7 Yönetim Kurulu Bakanı Zekeriya Karaman ve Kanal7 yöneticileri asıl failler arasında gösterilmiti. çi Partisi de, 8 Eylül 2008’de Alman Savcılıı’nın hazırladıı Deniz Feneri yolsuzluu iddianamesinde adı geçen Tayyip Erdoan, RTÜK Bakanı Akman, Deniz Feneri ve Kanal 7 yöneticileri hakkında Ankara Cumhuriyet Basavcılıı’na suç duyurusu yaparak soruturmanın Türkiye’de de yürütülmesini istemiti. Öte yandan, Almanya’daki Deniz Feneri davasında, para aktarım merkezlerinden biri olarak tespit edilen Kanal7 televizyonu yapılan bir deiiklik ile baka bir irkete devredildi. Dikkat çeken nokta ise devir ilemlerinin Deniz Feneri davası ile ilgili dosyanın Türkiye’ye gönderilmesinden önce yapılması. Deniz Feneri davasında asıl fail olarak gösterilen Karaman, Kanal7’nin de içinde bulunduu Yeni Dünya letiim isimli irket hisselerini Hayat Görsel Yayıncılık A’ye devredilmesi için RTÜK’e bavuruda bulunmutu. Bavuruyu deerlendiren RTÜK zin ve Tahsisler Dairesi Bakanlıı, 26 Ocak’ta, devir ilemlerinin yapılabilecei yönünde üst kurula yazı gönderdi. Üst kurula sunulan yazı anında ileme konuldu. Devir ilemi için verilen onay AKP kontenjanından atanan üyelerin oyu ile gerçekleti. 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 41 SEYİR DEFTERİ Haaretz: Türkiye ile srail sahne arkasında görüüyor srail’de yayınlanan Haaretz gazetesi Türk ve srailli yetkililerin sahne arkasında görütüklerini yazdı. srail ve Türk yetkilileri, Gazze operasyonuna ilikin gerginlikleri azaltmak için görümeler yapıyor” balıklı haberde Türkiye ile srail arasındaki gerginlikleri azaltmak amacıyla srail Babakanı Ehud Olmert’in danımanı alom Turjeman’ın, Babakan Recep Tayyip Erdoan’ın bir yardımcısı ile görümeler yaptıı belirtildi. Gazeteye konuan srail Babakanlık bürosundan bir kaynak da, “srail’in krizi derinletirme niyeti yok ve durumu sakinletirmeye çalııyoruz. Türkiye ile ilikiler her iki ülke için bir stratejik kazanç ve böyle kalması çıkarımıza” dedi. Erdoan’a Amerikalı Yahudilerden destek ABD’deki etkin Yahudi kurulularından nkar ve ftiraya Karı Birlik’in ulusal direktörü Abraham Foxman Davos’taki tartımanın ardından Babakan Recep Tayyip Erdoan’ın, eletirilerinin hedefinin srail halkı ve Yahudiler olmadıını dile getirmesinden memnuniyet duyduklarını söyledi. Abraham Foxman “Erdoan’ın sert yaklaımlarının Yahudilere ya da srail halkına yönelik olmadıını belirtmesi memnuniyet verici. Ancak Babakan’ın öfkeli çıkılarının zaten gergin olan ortamı sadece daha fazla gereceinden ötürü endieliyiz” diye konutu. srail Cumhurbakanı imon Peres’in Erdoan’ı aradıını hatırlatan Foxman, Peres’in olay sonrası Erdoan’ı aramasını takdirle karıladıklarını söyledi. 42 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Turgut Özakman: ABD’ye karı birliimizi korumalıyız 16 Mayıs Ulusal Hukuk ve Tavır dergisi tarafından düzenlenen “86. Yılında Cumhuriyet’in Neresindeyiz” adlı konferansa katılan Turgut Özakman, Türk halkının ABD’ye karı birliini korumak zorunda olduunu kaydetti. Kurtulu Savaı’nın gerçekletirildii ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında konuan Özakman, ABD’nin resmi kurumlarına ait dergilerde çıkan bölünmü Türkiye haritalarını hatırlatarak, “bu haritaları gören Türklerin rahat uyumasına imkan var mı” diye sordu. Milli Mücadele’de farklı fikirlere sahip kalpaklı, fesli ve sarıklı insanların Meclis çatısı altında bir araya geldiklerini belirten Turgut Özakman, “ama onlar hiçbir zaman farklılıklarını gündeme getirmedi, hep birlik içinde oldular” diye konutu. ABD’nin Ortadou’da egemen devlet olarak sadece srail’i istediini kaydeden Özakman, buna karı Türk halkının birliini koruması gerektiini vurguladı. Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nin kongresi yapıldı Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nin olaan kongresi 31 Ocak’ta cemiyetin konferans salonunda yapıldı. Kongreye 130 gazeteci katıldı. Tek listeyle yapılan seçimlerde mevcut bakan Ahmet Ünal yeniden bakan seçildi. SEYİR DEFTERİ Kurda yüzde 30 artı, doalgaza yüzde 72 zam Doalgaz fiyat güncellemelerinde belirleyici olan unsurlar kur artıı ve petrolün varil fiyatları. Doalgazdaki fiyat güncellemelerinde en belirleyici etken ise kur farkı. Ancak doalgaza son bir yılda yapılan zamlarla, aynı dönemdeki kur farkı kıyaslandıında bunun gerçek olmadıı ortaya çıkıyor. Dolar, YTL karısında 2008 yılı içinde yüzde 30,89 oranında deer kazandı. Oysa doalgaza aynı dönemde yapılan 5 ayrı zammın kümülatif toplamı yüzde 72,6 oranındaydı. Yani aradaki fark yüzde 41,71. Doalgaz fiyat deiiminde dikkate alınan dier bir etken ise ham petrolün varil fiyatı. Ancak ham petrol geçen yıl içinde her ne kadar dalgalı bir seyir izlese de, yılı çok düük fiyattan tamamladı. 2 Ocak 2008’de 89 dolar civarında olan ham petrolün varil fiyatı, yıl sonunda 49 dolar seviyesine kadar gerilemiti. AKP Hükümeti, YPK kararını yayınlamadan önce de BOTA’a fahi fiyatla vatandaa doalgaz sattırıyordu. 2004 ve 2005 yıllarında üçer aylık dönemler halinde fiyat güncellemesi yapan BOTA, baz alınan dönemlerdeki kur farklarını güncel tarifelere yansıtmıyordu. Zamlar, evsel tüketimin arttıı kı aylarında younlatırılarak vatandaa yüksek faturalar çıkarılıyordu. ÖDP’de Ufuk Uras dönemi sona erdi ÖDP’de yeni Genel Bakan Hayri Kozanolu oldu. 1 ubat günü yapılan olaanüstü kongrede, “Özgürlükçü Sol” grubunun destekledii Ufuk Uras 407, “Devrimci Dayanıma” grubunun destekledii Hayri Kozanolu 443 oy aldı. Ufuk Uras’ın 22 Temmuz seçimlerinde DTP’nin adayları arasında seçime girmesiyle alevlenen tartımalar ve Uras’ın ÖDP içindeki muhalifleri Ergenekoncu olarak suçlamasıyla keskinlemiti. Kongrede Ufuk Uras ABD ve AKP’yle iliki içinde olmakla eletirildi. Ufuk Uras ise, “ki kez ABD gittiim için eletiri alıyorum. ÖDP Genel Bakanından beklenen budur; herkesle görümek.” diyerek kendisini savunmaya çalıtı. “Ufuk Uras’ın 22 Temmuz seçimlerinde DTP’nin adayları arasında seçime girmesi parti içinde tepki toplamıtı. Ancak ÖDP’de en keskin bölünme Ufuk Uras’ın Ergenekon tertibine açıktan destek vermesiyle netleti. Uras, Fethullah Gülen’e yakınlııyla bilinen Zaman gazetesi’ne yaptıı açıklamada, Ergenekon operasyonunun faistleri soldan ayıkladıını ileri sürmü ve ÖDP içindeki muhalifleri Ergenekoncu olarak suçlamıtı. Yaanan tartımaların ardından ÖDP Merkez Yürütme Kurulu, 24 Aralık 2008 tarihinde yayınladıı bir bildiriyle Uras’ı isim vermeden eletirmiti. Telekulak raporuna karı oy yazısı CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesinin ardından yasadıı dinlemeleri aratırmak için kurulan TBMM Telekulak Aratırma Komisyonu’nun hazırladıı taslak rapora, komisyonun CHP’li üyeleri Tacidar Seyhan, Tekin Bingöl ve ahin Mengü, karı oy yazısı yazdı. Uzmanların ve muhalefetin görülerinin rapora yansıtılmadıı belirtilen yazıda, “Rapor bu haliyle yasa dıı dinleme olaylarını önlemek bir yana, tevik eder bir hâl almıtır” denildi. Karı oy yazısında, Telekomünikasyon letiim Bakanlıı’nın Babakan’ın yetkisiyle atanmasının yürütmenin güdümünde çalıan bir kurum yapısı oluturacaı, denetlemenin Babakan tarafından atanan müfettiler tarafından yapılmasının da her türlü istismarı beraberinde getirecei konusundaki hassasiyet dile getirilmesine ramen, kurumun yapısı konusunda raporda bir öneride bulunulmadıı belirtiliyor. ÇİVİLEMELER / VURAL AHI Siyasetimizde yldzn parlayp söndüü anlar. Davos’ta RTE ucuz ve geçici bir kahramanlık elde etti… M. K. Atatürk’ün bilgi birikimi, zeka ve yürek dolu devlet adamlıını çok iyi bilen emperyalistler, Babakan’ın Davos’taki görünümüne bakarak ne kadar anslı olduklarının bilincindeydiler. “Atatürk gibisi 500 yılda bir çıkar.” diyen Avrupalılar, ABD ve srail’in çıkarlarına her zaman amade bir babakanın fevri davranıına aırıp bir anlam veremediler. Olay bir gösteriye dönümütü çünkü… Sisli dülerde kurtulu aray… ABD 1946’da hazırladıı 20’ye yakın eitim projesini 1950’de uygulamaya soktu. Amaç Türk ulusunu Araplatırmak ve Amerikanlatırmaktı. Bugün görünen köy kılavuz istemiyor… Yıllardır sacı yönetimler, yabancıların hizmetinde bulunurken, bilinçli Kemalist ve ulusalcılar, karılarında yurtseverce bir duru sergilediler. Gelinen nokta bugün, emperyalist ve ibirlikçilerin ulamak istedikleri hedefin yakınındadır. Umudunuzu yitirmeyin. Yakın tarihimizin gücü, anımsatacak onlara 1919-1923’ü… Takiyeli ödül, içeriinde yoktur gönül Yazar Çetin Altan’a Babakan ve Turizm Bakanı tarafından görkemli bir törenle “Kültür ve Sanat büyük ödülü” verildi… Dinde hogörü, sanat ve kültürde hogörü, Kemalist ve ulusalcılara Cumhuriyet yolundan dön geri… 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 43 EĞRİYE EĞRİ / DOĞRUYA DOĞRU Engin Ardıç Vural Savaş Millet kurmadı!.. Maskeleri düşüren savunma… Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk milleti kurmadı. Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk milleti “adına hareket eden” bürokratlar kurdular. Onların da, ancak bir bölümü. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yaptığı savunma, bana göre savunma değil, adeta Yüce Divan’da bir gün mutlaka yargılanacağına inandığım “Ergenekon tertibi”ni hazırlayanlar ve düzmece belgeler kullanarak bu tertibe alet olanlar için düzenlenmiş bir iddianame niteliğinde… Sabah, 2 Şubat 2009 Ahmet Altan Sözcü, 3 Şubat 2009 Temel çelişki ordu-toplum… Yılmaz Özdil Ben Türkiye’de “temel çelişkinin” ordu-toplum çelişkisi olduğuna inanıyorum. Kimden Aldı?… Taraf, 4 Şubat 2009 A. İhsan Karahasanoğlu Kimden aldı “Üstün hizmet madalyası”nı? İsraillilerden… Vermeseler miydi madalyayı? Ya da, tut ki, verdiler, gıcıksak, niye iade etmiyoruz? Hürriyet, 3 Şubat 2009 Değiştirin o yapıyı!.. Eminim ki, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştiğinde, verilen o yasaklayıcı kararlar da değişecektir. Vakit, 2 Şubat 2009 Cengiz Çandar Hasan Pulur Amerikan kelepçesi… Ergenekon davasında gözaltındayken, bir yere götürülürken kelepçe takmak istemişler, Yalçın Küçük derhal ve şiddetle itiraz etmiş: “Ben Amerikan kelepçesi taktırmam!” Erdoğansız dizayn olmaz… Bundan böyle Türkiye’nin dahil olmadığı bir ‘büyük Ortadoğu dizaynı’ yürümez. En yakın vadede, Barack Obama, Tayyip Erdoğan ile görüşmek zorundadır. Referans, 1 Ocak 2009 Milliyet, 30 Ocak 2009 Türkel Minibaş ABD iyice vahşileşecek… Kutsal müttefikimiz ABD resesyonda olduğu sürece kaynak gereksinimini karşılamak için Ortadoğu’daki paylaşımında iyice vahşileşecek. Kürşat Bumin Cumhuriyet, 2 Şubat 2009 İstikbal yerel yönetimlerde… Yani kısaca, istikbal, “milli-merkezi hükümetler”i değil, yerel yönetimler esas alınarak şekillenecektir diyebiliriz. Yeni Şafak, 1 Ocak 2009 Yıldıray Oğur Sabahattin Önkibar Göbels’ten bile iyi… Pek çok insanın milli duygu galeyanıyla oyuna gelmesi ise bir şeyi çok iyi anlatıyor ki o da Erdoğan’ın Göbels’ten bile iyi bir propaganda uzmanı olduğudur. Yeniçağ, 2 Şubat 2009 Orduya vurmazsan… İşte bu ülkenin hakiki hakikati de Kemalizmdir, ordudur. Bu hakikate değmeden yapılan tüm muhaliflikler, tüm aykırılıklar, tüm anarşiklikler, tüm solculuklar, tüm liberallikler sahtedir, göz yanılgısıdır, ne akar ne kokar. Taraf, 2 Şubat 2009 Emre Aköz Necati Doğru Akman’a ilişmiyor… “Etik Kurul” diye bir devlet kurumu var. Başbakan’a bağlı. Aynı Kurul, Başbakan’ın arkadaşı, partidaşı, kadrodaşı, birlikte yürüyüş yoldaşı Zahid Akman’a ilişmiyor. Vatan, 2 Şubat 2009 İsrail düşmanı olmayan ağabey… Başbakan Erdoğan, İsrail’i kıyasıya eleştiriyor ama Türkiyeİsrail ekonomik ilişkileri onun döneminde yediye katlandı, askeri ilişkiler de aynen devam ediyor. Çünkü Bush döneminde, terörist denilerek itilip kakılmış, ezilmiş, öldürülmüş grupların başında; bundan sonra, makul, mantıklı, barış yanlısı ve (bu nokta önemli) İsrail düşmanı olmayan bir ağabey bulunacak. Sabah, 1 Ocak 2009 44 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Ruşen Çakır Soykırım Müzesini de ziyaret etti… Erdoğan AKP’nin kuruluş sürecinde, 2002 seçimlerinin ardından …ABD’ye gitti, Beyaz Saray’a çıktı, düşünce kuruluşlarında konuştu ve Musevi kuruluşlarıyla görüştü… Üstelik Soykırım Müzesi’ni de ziyaret etti. Vatan, 2 Şubat 2009 ULUSAL GÖRÜŞ Van minit, van minit; eskuz mi!!! (One minute, one minute; excuse me!!!) Başbakan Erdoğan Davos’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in de katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” panelini bitmeden terk etti. Kendisine söz verilmediğini söyleyerek çok sinirlenen Erdoğan, paneli yöneten Washington HÜSEYİN MACİT YUSUF Post yazarı David Ignatius’un elini sertçe tuttu ‘one minute-one minute’ diyerek Ermeni sempatizanı Yahudi moderatörü susturdu! Bilahare de Peres’e çok sert sözler söyledikten sonra yerinden kalkıp salondan çıktı. Başbakan Erdoğan’ın tüm diplomatik kuralları yok sayarak Perez’e söyledikleri aslında yanlış şeyler değildi.Katil İsrail’in Cumhurbaşkanı Perez’e “Benden yaşlısın, sesin çok yüksek çıkıyor. Sesinin bu kadar yüksek çıkması, bu suçluluk psikolojisidir. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü biliyorum. Laf öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi biliyorsunuz. Ülkenizde başbakanlık yapmış kişilerin sözleri vardır. ‘Tankların üzerinde Filistin’e girince kendimi mutlu hissediyorum’ diyen başbakanlarınız var. Biliyorum. Avi Şalim Guardian’a bunu söylüyor: ‘İsrail haydut devlet haline gelmiştir’ diyor. (Peres’i alkışlayanlara) Zulme alkış tutanları kınıyorum. Bu kadar zulüm yapanları alkışlayanlar, insanlık suçu işliyor. Buradan iki söz söyleyeceğim. Sözümü kesmeyin, İsrail barbarlığı, zalimliğin de çok ötesinde. Tevrat altıncı maddesinde der ki ‘Öldürmeyeceksin’. Burada öldürme var. Benim için bundan böyle Davos bitmiştir. Daha Davos’a son gelişim. Konuşturmuyorsunuz. Peres 25 dakika konuştu, ben 12 dakika konuştum” dedi ve yerinden kalkıp salonu terk etti. TUTULAN ALKIŞLAR, BİR SENARYO OLDUĞUNU ORTAYA ÇIKARDI. Doğrusu Başbakan Erdoğan’ın emperyalizmin bölgemizde kan dökerek, haritaları değiştirerek yaratmak istediği Büyük İsrail’in Cumhurbaşkanına haddini bildirmesi hoşuma gitmedi değil. Tatlı bir zevk duydum. Ancak Erdoğan’ın sözde müttefik ABD’nin talimatlarıyla Büyük İsrail’i yaratmak üzere Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanı olduğunu anımsayınca zevk dolu dakikalarım hemen sona erdi. Yaklaşan yerel seçimler de aklıma gelince Erdoğan’ın seçim yatırımı adına bu sözleri söylediğini kavramam güç olmadı. Hele Erdoğan’ın Davos Fatih’i olarak karşılanması için İstanbul metrosunun sabah 3 buçuğa kadar açık kalacağının televizyonlarda anons edilmesi üzerine, dış siyasette yaratılan fırtınanın tamamen iç siyasi yatırım adına yapıldığı konusunda hiç kuşkum kalmadı. Keşke Anavatan Türkiye Başbakanı, ABD’nin bölgemizdeki uzantısı, İsrail Devletinin Cumhurbaşbakanı’na sarf ettiği sözleri kalpten ve samimiyetle söyleyebilmiş olabilseydi. Ertesi gün AKP hükümetini destekleyen medyada yer alan yorumlar ve Erdoğan’a tutulan alkışlar Davos’ta olan bitenin Erdoğan’ı kahramanlık mertebesine çıkarmak üzere sahneye konan önceden tasarlanmış bir senaryo olduğunu tamamen ortaya çıkardı. Erdoğan Davos’taki haykırışlarıyla bir taraftan iç siyasi yatırım yaparken diğer taraftan da ABD’de göreve yeni başlayan Obama Yönetimine de mesaj gönderiyordu. Henüz yeni yönetimle doğru dürüst bir temas kuramayan ve bunda sıkıntı çeken AKP hükümetinin İsrail’e kafa tutarak dikkatleri üzerinde toplamayı ve yeni ABD yönetimiyle yaratılan sözde krizle temas kapılarını aralamayı hedeflediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hele IMF ile sürdü- rülen pazarlıkların sıkıntı yarattığı bir dönemde ABD yönetimi ile sıcak bir temas oldukça faydalı da olabilirdi… Dış siyasette bunlar doğru şeyler değildir. Eğer Atatürk’ün ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ve ‘tam bağımsızlığa dayalı dış politika’ konusunda AKP iktidarının samimi olduğuna inansam, Erdoğan’ın Davos’taki davranışını ayakta alkışlayacaktım. Erdoğan’ın takiye dolu siyasi yaşamı maalesef Davos’ta sahnelenen tiyatroyu ciddi yönde sorgulamama neden olmuştur… Başbakan Tayyip Erdoğan’la iktidara geldiği ilk günden itibaren yıldızımız hiç barışmamıştır. Daha Başbakan olmadan, 3 Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimleri’nden sonra Avrupa’yı, yetkisi olmamasına rağmen, AKP Genel Başkanı olarak turlayarak verdiği mesajlar, Kıbrıs’lı bir Türk olarak beni oldukça endişelendirmişti. 11 Kasım 2002’de önümüze konan Annan Planı ile, yani KKTC’nin ortadan kaldırılmasını ve Kıbrıs Türkünün Rumun kölesi haline sokularak yok olmasını öngören plana, AKP’nin destek vermesi Tayyip Erdoğan’a karşı hiç de olumlu duygular beslemememe neden oldu. ERDOĞAN’DAN BEKLENEN Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla Kıbrıs’ta sürdürülmekte olan müzakerelerden Kıbrıs Türkü lehine bir sonuç alınmasını beklemek saftilliktir. Rum tarafının Megali İdea ülküsünden, Enosisten ve adanın Elenleştirilmesi hedefinden vazgeçmediği apaçık ortadadır. Rum, adayı Yunan yapmak istemekte ve üyesi bulunduğu AB ile işbirliği içerisinde ille de AB’a üye olacağım diye tutturan AKP’yi köşeye sıkıştırmaya ve Kıbrıs’tan ödün koparmaya çalışmaktadır. Davos’ta estirdiği-önceden tasalanmış olsa da- rüzgârlar gibi Tayyip Erdoğan’dan bir beklentimiz vardır. Erdoğan ilk yakaladığı fırsatta, inanarak ve samimiyetle, Ruma ve tüm dünyaya “one minute- one minute,excuse me demeli ve şöyle seslenmelidir: “Kıbrıs Türkü 1963’lerden başlayarak, hatta 1950’lerden başlayarak adanın Yunan yapılması hedefi nedeniyle hunharca öldürülmüş, göçe zorlanmış ve insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda bırakılmıştır. Kıbrıs Türkü temel insan haklarından yıllardır faydalanamamakta, Anavatanları Türkiye’nin yardımlarıyla ayakta durabilmektedir. Türkiye KKTC’yi tanıyan tek ülke olarak oradaki soydaşlarına sahip çıkmakta ve destek vermektedir. Kıbrıs Türkü adada sorunun çözülmesi için Annan referandumunda evet demiş, buna mukabil Rum tarafı hayır demesine rağmen mükâfatlandırılarak AB’ye alınmıştır. Sürdürülmekte olan müzakerelerde Rum tarafının olumsuz tutumu sürmektedir. Emperyalizmin yeni bir oldubittisine müsaade edilmeyecek ve yeni bir planla Kıbrıs Türkünün ve KKTC’nin ortadan kaldırılmasına izin verilmeyecektir. KKTC’nin içinde olmadığı hiçbir anlaşma kabul edilmeyecek; Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ise ilelebet devam edecektir. Bu böyle bilinmeli ve buna göre hareket edilmelidir”. İşte Başbakan Tayyip Erdoğan Davos’ta, Gazze’de hunharca katledilen ve yıllardır her türlü haksızlığa uğramış olan Filistin’li kardeşlerimiz için Perez’e gösterdiği tepkiyi Kıbrıslı Türkler adına da gösterebilmeli, Ruma ve emperyalizme vakit geçirmeden meydan okumalıdır. Erdoğan bunu takiye yapmadan samimiyetle ve iç siyasi kazanç sağlama adına da yapmamalı, inanarak ve kalpten yapmalıdır. İşte o zaman adada kefensiz yatanların ruhu rahatlayacak Kıbrıs Türkü de derin bir oh çekebilecektir. En haklı davamız olan Kıbrıs konusunda Erdoğan’ı göreve çağırıyoruz…G 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 45 EKONOMİ / EMEK KRZE ÇÖZÜM KURULTAYI/BURSA Krizi tam bağımsız, halkçı ve devletçi ekonomi ile aşacağız “Ulusal kaynaklarmzn emperyalistler tarafndan talan edilmesi önlenerek ve soyguncularn halktan ve devletten çaldklar kaynaklar kamuya yeniden kazandrlarak, tarmda, sanayide, eitimde ve salkta imarn ve kalknmasn salayacak kaynaklar salamak mümkündür’’ diye balayan sonuç bildirgesi salonda heyecan yaratt. Esnaf, köylüyü, sanayiciyi, içiyi, bütün milli snf ve tabakalar birletiren bu fikir, alklarla ve oybirlii ile kabul edildi. SEVM EROL/MEHMET AKKAYA ursa’da ekonomi bütün alanlarda çöküyor. Ulusal Kanal’ın davetini alan Esnaf, Ziraat, çi ve Sanayici Örgütleri, ‘böyle bir kurultayın çok isabetli olacaını, bir an önce durumu anlamak ve birlikte çare aramak gerektiini’ söylediler. Salon tutuldu, görüülen bütün yerel gazete ve televizyonlar, kurultayı sahiplenmeleri gerektiini aktardılar. 31 Ocak 2009 günü Bursa Uluslararası Tekstil ve Ticaret Merkezi Konferans Salonu’nda (BUTTM) düzenlenen kurultayın ev sahipliini Nilüfer Belediye Bakanlıı yaptı. Kurultayın düzenleyicileri Ulusal Kanal, TEKSF, TÜMTS, Türk- 8. Bölge Temsilcilii, Esnaf Sanatkarlar B Odaları Birlii, Türk Esnaf Sanatkar ve Kredi Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birlii, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa ubesi, Bursa Eczacılar Odası, ADD, ANASAD oldular. Eitim-i Bursa ubesi, Çada Eczacılar Dernei, ADD Bursa ubesi, TGB Bursa ubesi, CKD Bursa ubesi, TÜMÖD Bursa ubesi, Bursa Talat Paa Komitesi, 68’ler Vakfı Bursa Temsilcilii, Memleket Sevdalıları Dernei Bursa ubesi, Yeni Kuak Köy Enstitüleri Dernei, Muhtarlar Dernei, CUMOK, Türk Emekli Subaylar Dernei Bursa ubesi, Emekli Astsubaylar Dernei Bursa ubesi, Muharip Gaziler Dernei, T. çi Emekliler Dernei, Yol- 1 Nolu ube, Petrol- Bursa ubesi Kurultayı desteklediklerini ilan et- tiler. ATATÜRK’TEN VAZGEÇMEK PAHALIYA MAL OLDU Nilüfer lçe Belediye Bakanı Mustafa Bozbey ve Ulusal Kanal Program Yapımcısı Mehmet Akkaya kurultayın açı konumalarını yaptılar. Bozbey, ‘Atatürk’ten vazgeçmek Türkiye’ye pahalıya mal oldu. Gümrük Birlii’ne soktular ve kamu kurulularını peke çektiler. imdi ekonomi çöküyor. Ulusal Kanal’la birlikte, ülkenin gerçek sahiplerinin bulutuu bu kurultaya ev sahiplii yapmak, benim için onurdur’ dedi. Kurultayın konumacıları CHP Genel Bakan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi, çi Partisi Genel Bakan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, Teksif Genel Bakanı Nazmi Irgat, ADD Genel Bakan Vekili Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, ODTÜ Öretim Görevlisi Yıldırım Koç, BM Kalkınma Ajansı Eski Müdürü Bartu Soral, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa ube Bakanı lhan Demiröz, Esnaf Sanatkarlar Odaları Birlii Bakanvekili Hüseyin Köse, negöl Ziraat Odası Bakanı Niyazi Özdil, Bursa Eczacı Odası Bakanı Kıvanç At- Tam bamszlk vurgusunun öne çkt konumalarda, bunun ekonomik bamszlkla mümkün olabilecei belirtildi. ‘’Uçurumun kenarndan ülkemizi ve ekonomimizi kurtaracak çözüm, Atatürk’ün tam bamsz, halkç ve devletçi karma ekonomik modelidir. 46 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Bursa, krizi en youn yaayan illerimizden biri. ten çkarmalar, otomotiv ve tekstil gibi kent ekonomisinin omurgasn oluturan sektörlerde younlat. Son bir yl içinde iini kaybedenlerin says ise 60 bini at. maca, Tümtis Bursa ube Bakanı Ahmet Güllü, Anasiad Bursa ubesi kinci Bakanı Mehmet Çetinkaya, ‘ibirlikçilerin memleketi batma noktasına getirdiini, emperyalizme baımlılık sonucu salıımızın, ulusal sanayimizin, tarım ve hayvancılıımızın, esnafımızın çökertilmekte olduunu, milyonlarca içimizin isiz kaldıını, bu gidiin ekonomik ve sosyal çöküntüye yol açtıını, ulusal bütünlüümüzün tehdit altında olduunu, milli sanayici, esnaf, köylü, içi ve tüm milli kesimlerin bir araya gelerek ortak bir milli program yaratmanın zorunluluk haline geldiini’ dile getirdiler. HALKÇI VE DEVLETÇİ PROGRAM, BÜTÜN MİLLİ SINIFLARI BİRLEŞTİRDİ. Tam baımsızlık vurgusunun öne çıktıı konumalarda, bunun ekonomik baımsızlıkla mümkün olabilecei belirtildi. ‘’Uçurumun kenarından ülkemizi ve ekonomimizi kurtaracak çözüm, Atatürk’ün tam baımsız, halkçı ve devletçi karma ekonomik modelidir. Ulusal kaynaklarımızın emperyalistler tarafından talan edilmesi önlenerek ve soyguncuların halktan ve devletten çaldıkları kaynaklar kamuya yeniden kazandırılarak, tarımda, sanayide, eitimde ve salıkta imarını ve kalkınmasını salayacak kaynakları salamak mümkündür’’ diye balayan sonuç bildirgesi salonda heyecan yarattı. Kendisine Sosyalistim, Atatürkçüyüm, ülkücüyüm diyeni de, esnafı, köylüyü, sanayiciyi, içiyi, bütün milli sınıf ve tabakaları birletiren bu fikir, alkılarla ve oybirlii ile kabul edildi. imdi Bursa, sonuç bildirgesindeki fikirleri halka götürmek ve partileri, meslek odalarını ve demokratik kitle örgütlerini bu fikirde birletirmek için kolları sıvıyorlar. Kurultayı düzenleyen ve destek veren örgütlerin temsilcileri bir araya gelerek bunun yollarını görüecek ve birlikte harekete geçecekler. 60 BİN İŞÇİ İŞİNİ KAYBETTİ Bursa, krizi en youn yaayan illerimizden biri. ten çıkarmalar, otomotiv ve tekstil gibi kent ekonomisinin omurgasını oluturan sektörlerde younlatı. Sadece 2008 Eylül ayında 3 bin 376 kii isiz kaldı. Ekimde Eylül ayına göre yüzde 65 oranında artarak 5 bin 683`e ulatı, 3 bin 992 kii iten atıldı. Kurultayın bir gün öncesinde 200 içi iini kaybetti. 2009 ubat ayı içinde iki bin içinin iten atılması bekleniyor. Nergis Holding 377 içi, Sifa Sentetik plik Fabrikaları A. . ise, üretimi düürerek 377 içiyi iten çıkardı. Belediye taımacılıında örgütlü bulunan Tümtis’e balı 138 içi, iten atıldıkları için aylardır eylemdeler. MAKO bir ayda 250 kii çıkarttı. Bursa`da bulunan Türkiye`nin en büyük otomotiv fabrikalarından Oyak Renault, 50 mühendisi iten çıkardı. Araç Gelitirme Bölümü`nün faaliyeti tamamen durduruldu. Fabrikadaki mühendis sayısının 140`tan 40`a inecei söyleniyor. Ayrıca üretime ara veren fabrikada içilere dolaplarının boalttırıldıı, 13 Ocak`ta döndüklerinde bir bölümüne ibaı yaptırılmayacaı da ifade ediliyor. Tofa 24 Eylül-7 Ekim ve 27 Aralık-12 Ocak dönemlerinde üretime ara verme kararı aldı. 2009 Ocak ayına kadar iten atılanların sayısı 1500 oldu. Bursa da son bir yıl içinde iini kaybedenlerin sayısı 60 bini atı. BURSA KRİZE ÇÖZÜM KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ - Türk milleti Avrupa Birlii kapısında Kemalist devrimini yitirmekte, devletsiz kalmakta, eyaletlere ve cemaatlere bölünmekte ve ulusal ekonomimiz çökmektedir. Avrupa Birlii aday üyelik bavuruları geri çekilmeli, ulusal baımsızlıımız salanmalıdır. -Gümrük Birlii’nden çıkılmalı, ABD ve AB güdümlü IMF ve Dünya bankasının direktifleri yönündeki politikalara son verilmelidir. - Özelletirmelere son verilmeli, stratejik kurumlarımızdan balayarak özelletirilenler kamulatırılmalıdır. -ç borçlar ertelenmeli, tefecilere aktarılan kaynaklar yatırımda kullanılmalı. - Hortumcuların çaldıklarına el konmalı ve kaynaklar tarım ve sanayi bata olmak üzere yatırımda ve istihdamda kullanılmalıdır. - Devlet, yabancı sermaye yerine KOB’lere destek olmalı, bata kapanmak üzere olan fabrikalar olmak üzere, ulusal sanayimizi desteklemelidir. - Ulusal tarım ve hayvancılıımız desteklenmeli, tarımsal sanayi güçlendirilmelidir. -Devlet yatırım yapmalı ve herkese i olanaı salamalıdır. -Yabancı ilaç tekellerinin insan salıını tehdit eden politikalarına karı önlem alınmalı, ulusal ilaç sanayimiz korunmalı ve desteklenmelidir. Bu fikirlerin hayata geçmesi için birlikte mücadele etmeye ve bütün Bursa’yı bu fikirler etrafında toplamaya karar veriyoruz.G 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 47 “MLLETN EFENDS” ZOR DURUMDA Bayındır süt üreticileri çözüm arıyor 31 Ocak Cumartesi günü süt üreticilerinin sorunlarn dinlemek üzere zmir Bayndr Furunlu köyündeydik. Türkiye Damzlk Sr Yetitiricileri Merkez Birlii Bakan Halil Tokolu ve üreticilerle Köy kahvesinde bulutuk. Köylüler kahvenin vazgeçilmez içecei çay ellerinde bu kez bize sütün fiyatnn ne kadar dütüünü anlatmak için tutuyorlard. BELMA YÜCEL / ZMR ürkiye Damızlık Sıır Yetitiricileri Merkez Birlii Bakanı Halil Tokolu ile söyleimizi yapacaımız masanın üzerindeki yem, su, süt ve çayın fiyatlarının yazılı olduu kâıtlar dikkatlerimizden kaçmıyor. Zira köylüler, görünmesine özen gösterilerek masaya yerletirmiti fiyatları. Masanın etrafında yerlerini alan üreticiler söylei boyunca Bakan Tokolu’nu dikkatle dinlediler… Türkiye Damızlık Sıır Yetitiricileri Merkez Birlik Bakanı Halil Tokolu üreticilerin sıkıntılı bir döneminde sorunlarını dile getirdiimiz için teekkür ederek balıyor konumasına. 1995 Yılında Damızlık Sıır Yetitiricileri Birlii’nin kuruluu ile üreticilerin de bir örgüte sahip olduunu belirten Tokolu; “Birliin amacının ıslah çalıması yapmak, kayıt tutmak, ülke hayvanının verimliliini arttırmak olduunu” söyleyerek çok kısa zamanda salanan gelimeyle bugün 80 bin iletmenin ka- T M Aydnlk zmir Muhabiri Belma Yücel, süt üreticilerinin sorunlarn aktaryor. yıtlı olduunu, bunun yanı sıra bir milyon 800 bin ba hayvanın da kayıt altına alındıını vurguladı. Halil Tokolu; “Son zamanlarda örgütlenmenin getirdii yararları bizim insanımız da kavradı. Daha önceleri süt müteahhitleri vardı. Bir kısım bölgelerde süt müteahhitleri sütleri toplardı. imdi Kooperatifler kuruluyor sütleri kooperatifler vasıtasıyla satıyoruz. letmelerden direk fabrikalara gidiyor ancak bütün bu gelimelerin yanında bizim üreticimiz mutlu deil. Fiyatlar sebebiyle mutlu olamıyoruz. Sıkıntılarımız var” eklinde konutu. G 8 ŞUBAT 2009 “HÜKÜMET VERDİĞİ DESTEĞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYOR” Hükümetten destek alıyor musunuz sorumuza ise Tokolu öyle cevap veriyor; “Hükümet kamu dahil verdii desteklerin içinden kendisi de çıkamıyor. Düzenli giden bir tevik sistemi vardı. Üretime tevik. Üreten kii faturasını götürüp karılıında devletten tevik alıyordu. Yetitirdii damızlıklar için tevik alırdı. Birliklerin gelimesi amacıyla ıslahı heveslendirmek için üreticilere suni tohumla- “YAT-KAT SEVDAMIZ YOK TEK DERDİMİZ BİR EKMEK PARASI” “Yarım litre sütün maliyeti 1 YTL’dir. Ancak biz 2.5 litre sütü 1 YTL’ye satabiliyoruz. Yani bir bardak çayla bir litre sütün fiyatının aynı olması asıl dengesizliktir. Ayrıca yem fiyatıyla süt fiyatı arasında da ciddi bir dengesizlik var. Üreticimizin hiçbir zaman sütü yüksek fiyata satmak gibi bir hedefi yoktur. Önemli olan üretici- “Son zamanlarda örgütlenmenin getirdii yararlar bizim insanmz da kavrad. Daha önceleri süt müteahhitleri vard. Bir ksm bölgelerde süt müteahhitleri sütleri toplard. imdi Kooperatifler kuruluyor sütleri kooperatifler vastasyla satyoruz.” 48 G Ayd›nl›k nin maliyetiyle satı fiyatı arasında bir ekmek parasının cebinde kalmasıdır. Ama son günlerde bu da kalmıyor. Bugün son 28 yılın en dengesiz dönemindeyiz. 1 litre süt ile 1 kilo 600 gram yem alınırken bu üretici mutluydu. Biz hiçbir zaman yat sevdasında kat sevdasında deiliz, biz ekmek derdindeyiz.” “Bugün son 28 yln en dengesiz dönemindeyiz. 1 litre süt ile 1 kilo 600 gram yem alnrken bu üretici mutluydu. Biz hiçbir zaman yat sevdasnda kat sevdasnda deiliz, biz ekmek derdindeyiz.” ma tevikleri de verilmiti. Bunların hepsi kalktı. Hayvan baı tevik getirildi. Bunun yanında sadece 7 kuru olan süt tevik primi sonradan 4 kuru olarak üreticiye döndü. Ama 2008 yılında hiçbir tevik alamadık. Biz devletten tevik istemiyoruz. Devletin verdii tevikler 3 gün sonra sanayicinin süt fiyatını geri çekmesiyle sanayicinin cebine gidiyor. Bize 10 kuru tevik verilir, sanayici süt fiyatını 20 kuru aaı çeker. Biz bunu yıllardır yaıyoruz. SÜT FİYATI TELEFON İLE BELİRLENİYOR “Üreticilerimiz yani 1.5 milyon insanımız var hayvancılıktan geçinen. Sektör 8 tane süt sanayicisinin eline teslim edilmi. Onlar telefonla süt fiyatlarını belirliyorlar. Yetkililerse bu durumu sadece seyrediyor, hiçbir müdahalede bulunmuyorlar” diyen Tokolu, “hükümetten beklentileriniz neler” sorumuza ise öyle cevap veriyor “Önce fakir olup, sonra her eyini hükümetten bekleyen bir toplum olmak istemiyoruz. Biz üreticiyiz, ürettiimizin karılıını almak istiyoruz. Birilerine peke çekilmek istemiyoruz”. “DEVLET TEŞVİKLERİ KALDIRSIN” Tokolu çözüm önerilerini ise öyle sıralıyor: Çözüm için bir yol haritası çizilir. Kısa vadede neler yapabiliriz. Geleceimizin teminatı olan gençlerimizin yetimesi için okul sütünün balatılması gerekiyor. Süt tozu ithaline son verilerek yerli sanayici süt tozu üretmeli. Yem girdi maliyetlerinin aaı çekilmesi mazot, gübre vs. tevikleri- “Önce fakir olup, sonra her eyini hükümetten bekleyen bir toplum olmak istemiyoruz. Biz üreticiyiz, ürettiimizin karln almak istiyoruz. Birilerine peke çekilmek istemiyoruz”. nin zamanında ödenmesi… “Bizim sıkıntımız bu ülkede piyasa düzeninin kurulamayıı, üreticinin maduriyetidir” diyor Tokolu ve ekliyor: “Biz devletten yardım istemiyoruz. Emeimizin karılıını bulduumuz an devlet tüm tevikleri kaldırsın”. SÖZ ÜRETİCİNİN Bu kez kahvede bulunan üreticilere veriyoruz sözü. Halil Görcek’in 120 hayvanı var, 1.5 ton süt üretiyor. Çok dertli olduunu söyleyerek balıyor konumasına: “Bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi süt fiyatlarının, yem fiyatlarının yüksek oluu. Bizler bugün hayvanlarımızı yeteri kadar besleyememenin sancısını çekiyoruz. Hayvanlarımıza yem veremiyoruz veremediimiz için süt de alamıyoruz”. zmir’in Bayındır ilçesi Dayeli köyünde çiftçilik yapan Mehmet Hampa’ya dönüyoruz bu kez. “Hayvancılıkla geçimimizi salayamıyoruz” diyerek cevap veriyor. 105 büyük, küçükba hayvanı var ama yem veremediini söyleyerek ekliyor “Borçlarımızı ödeyemiyoruz. Gerekli yatırımlarımızı yapa- mıyoruz. in içinden çıkamıyoruz”. Furunlu köyü Kooperatif Bakanı akir Mucur ise kooperatif ortaklarının durumunu anlatırken “Kooperatife 50 kg süt veren bir ortaımız aldıı süt parasıyla yem parasını karılayamıyor. Ortaklarımız perian durumda siyasiler ise seçim zamanı dıında uramıyor” eklinde konuuyor. L Süt büyük emeklerle üretiliyor ama karl alnamyor. SÜT ÜRETİCİSİNE ACİL ÇÖZÜM Yaptıımız söyleiden sonra verdiimiz sözü yerine getirerek Bayındır’ın köylerini geziyoruz. lk duraımız Çırpı Beldesinde bulunan Hüseyin Akbulut’un sahibi olduu Akbuluk Kardeler çiftlii. Çiftlii gezdikten sonra söyleimize baladık. “Tüm yatırımımızı bu iletme için kullandık. Bu ii yapacaız diye baladık ie ama piman olduk. Karılıını alamıyoruz çünkü. Hayvanların yemlerini kesmek zorunda kaldık. Süt üretimimiz aaı dütü. Aylık 3 milyar kaybımız var.” Diyor Hüseyin Akbulut. Bayındır Hasköy’den Dursun Çekener’in “Çekener” çiftliindeyiz. Aynı sorunlar. Hemen hemen aynı sonuç çıkıyor burada da: “Süt fiyatları düük, hayvanları kendi yetitirdiimiz yoncalarla beslememize ramen yine de zarardayız. Girdiler yüksek. Biz bir kilo sütü 45 kuru’a satıyoruz, sanayici ise 2 TL’ ye. Aradaki fiyat farkı üç, dört katı oluyor. G 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 49 VARDİYA Sendikalar 15 ubat’ta krize karı miting yapıyor Türk-, DSK ve KESK, 15 ubat’ta ortak Emek ve Demokrasi Mitingi düzenliyor. Konfederasyon temsilcileri mitingle ilgili 3 ubat’ta Türk- stanbul Temsilcilii’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ortak açıklamayı Türk- Bakanı Mustafa Kumlu yaptı. Kumlu mitinge tüm halkın davetli olduunu açıkladı. Türk- Bakanı Mustafa Kumlu açıklamada, küresel krizin yanında AKP iktidarının izledii ekonomi politikalarının emekçi sınıfların çalıma ve yaam koullarının daha da kötülemesini beraberinde getirdiini belirtti. Kumlu, ekonomik krizin giderek daha da derinletiine vurgu yaparak, “krizi daha az yara ile atlatabilmek, emekçilerin karar alma mekanizmalarına dorudan katılımı, toplumsal alanın demokratikletirilmesi sorunların çözümünde diyalogun esas alınması ile mümkün olacaktır” dedi. Sivil Savunma çalıanları her an kazaya urayabilir! Büro Emekçileri Sendikası zmir ube Bakanı Ramis Salam zmir Konak Meydanında 3 ubat Salı günü yaptıı basın açıklamasında, çileri Bakanlıı’na balı Sivil Savunma Arama Kurtarma ekiplerinde çalıanların sorunlarının büyük olduunu söyledi. Ramis Salam öyle konutu; “Sivil Savunma Arama Kurtarma çalıanları, bata deprem, yangın, heyelan, sel, su baskını, çı gibi doal afetler olmak üzere; kaybolma, boulma gibi vakalarda, her türlü saldırı, sızıntı veya patlama gibi olaylarda 24 saat esasına göre çalımaktadır. Çalıma artlarının zorluu ve ekonomik sıkıntılarımız biryana, görevimizin taıdıı büyük risk göz ardı edilmemelidir. Çünkü hayat kurtarma görevimiz esnasında bizler de her an kazazede olabiliriz.” hracat geçen yıla göre yüzde 27.9 dütü Türkiye hracatçılar Meclisi Bakanı Mehmet Büyükeki, Ocak ayı ihracat rakamlarını, 2 ubat’ta skenderun’da düzenledii basın toplantısıyla açıkladı. Büyükeki’nin açıklamasına göre, Türkiye’nin 2009’un ilk ayındaki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 27.91 düüle 7 milyar 51 milyon 818 bin dolar oldu. Son bir yıllık ihracat ise Ocak ayı itibarıyla 124 milyar 768 milyon 977 bin dolarda kaldı. Türkiye’nin Ocak ayındaki toplam ihracatının yüzde 81,76’sını gerçekletiren sanayi grubunda da, yüzde 31,08 düü ile 5 milyar 765 milyon 780 bin dolarlık ihracat yapıldı. 50 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 Belma Yücel/zmir VARDİYA Yakıtsan içileri iyerlerini terk etmiyor Eskiehir Mihalıççık Koyunaılı köyünde 30 yıldır faaliyet gösteren Yakıtsan Madencilik, çalıanlarına “Haklarınızı ileri devralacak Adularya Madencilik ödeyecek” diyerek, ileri Adularya Madencilik adlı firmaya devretti. Ancak ileri devralan Adularya Madencilik, içilere, Yakıtsan’dan hiçbir alacakları olmadıına dair taahhütname imzalamaları durumunda ibaı yapabileceklerini söyledi. Taahhütnameyi imzalamayı reddeden 89 içi 3 ubat’ta antiyeyi terk etmeme kararı aldı. Adularya ve Yakıtsan firmalarının aralarında anlaarak, kazanılmı haklarının gasp edilmek istendiini söyleyen içiler, haklarını alana kadar antiyeyi terk etmeme kararı aldılar. Kriz yüzünden yapılan indirimler enflasyonu aaı çekti Türkiye statistik Kurumu, 3 ubat’ta yılın ilk enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre Ocak ayında tüketici enflasyonu yüzde 0.29 artarken, üretici enflasyonu da yüzde 0.23 artı gösterdi. Ana harcama gruplarından giyim ve ayakkabı fiyatlarında da ocak ayında yaanan yüzde 8,23’lük sert düü dikkat çekti. TÜK’in verilerine göre, Ocak ayı itibarıyla yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 9,50, ÜFE’de yüzde 7,90 oldu. Böylece, Ocak ayı itibarıyla yıllık enflasyon, geçen yılın aynı ayına göre, TÜFE’de 1.33 puan, ÜFE’de 1.46 puan üstünde gerçekleti. Ocak ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 10,54, üretici fiyatlarında yüzde 12,81 düzeyinde gerçekleti. Tekin Karatepe/Eskiehir ABD’nin baı çektii dı borç sıralamasında Binek otomotiv satıı geçen aya göre yüzde 29.1 dütü Türkiye 23. sırada Uluslararası Para Fonu, CIA ve IMD World Competitiveness Yearbook’un 1 ubat’ta açıklanan 2008 verilerine göre, toplam kamu ve özel sektörün yabancılara, yabancı para mal ve hizmet karılıı dahil ödemesi gerekli toplam dı borç miktarını gösteren “dı borç sıralamasında”, dünyanın en büyük ekonomisi ABD baı çekiyor. Buna göre, ABD’nin devlet ve özel sektör toplam 2 trilyon 250 milyar dolar dı borcu bulunuyor. ABD’yi, toplam 10 trilyon 450 milyar dolar dı borçla ngiltere, 4 trilyon 489 milyar dolar toplam dı borçla Almanya, toplam 4 trilyon 396 milyar dolar dı borçla Fransa takip ediyor. Dünyanın, ikinci büyük ekonomisi Çin’in toplam dı borcu 363 milyar dolar düzeyinde. Türkiye, 247,1 milyar dolarlık toplam dı borç stokuyla dünya sıralamasında 23. sırada. Komu ülkeler Irak’ın 100,9 milyar dolar, ran’ın ise 20,7 milyar dolar toplam dı borcu bulunuyor. Türkiye’nin iç borcunun milli gelire oranı da yüzde 29,81. Bununla Türkiye 51 ülkenin bulunduu sıralamada en borçlu ülkeler sıralamasında 22. sırada yer alıyor. Otomotiv Distribütörleri Dernei tarafından 5 ubat’ta açıklanan Ocak ayı otomotiv satı rakamlarına göre, binek otomobil satıları yüzde 29,1, ticari araç satıları ise yüzde 50,3 dütü. Ocak’ta 2008 Aralık ayına göre ise binek otomobil satıları yüzde 49, ticari araç satıları ise yüzde 60 dütü. Ocak’ta toplam hafif ticari ve binek otomobil satıları 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 37,8, 2008 Aralık ayına göre ise yüzde 53 azaldı. Otomotiv Sanayi Dernei’nin derledii verilere göre, Ocak’ta otomotiv ana ve yan sanayinin toplam ihracatı 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 58 oranında azaldı. 3 yıldan bu yana dı ticaret fazlası veren sektörün ilk kez geçen yıl Aralık ayında açık verdii görüldü. Rona Yırcalı: sizlik hızla artıyor, hükümetin hiçbir önlemi yok Balıkesir Sanayi Odası Meclis Bakanı Rona Yırcalı, hükümetin kriz yerine yerel seçimlere odaklandıını söyleyerek “Her yıl i piyasasına giren 700-750 bin kiiye i bulamazken bunlara her gün isizler ekleniyor. Gençler arasında isizlik yüzde 20’yi buldu. ten atılanlar imdilik tazminatlarla geçiniyor. Bu paralar onları 1-2 ay idare eder. Ama asıl sorun bu paralar bitince çıkacak. sizlik sosyal, hatta siyasi bir mesele haline gelecek” dedi. Vatan gazetesinin 31 Ocak tarihli haberine göre, Yırcalı, ekonomik krize ramen Türkiye’de önlem paketi olarak ortada hiç bir ey olmadıını vurguladı. Yırcalı, otomotiv, lojistik, denizcilik, tekstil ve inaat sektörünün durduunu ifade ederek unları kaydetti “Yılın ikinci çeyreinin balangıcıyla birlikte bugünleri arayacaız. Krizde yeni bir dalga gelecei söyleniyor. Daha çok içi çıkaran olacak. Mart ayında daha da aırlaacak. 2009 çok zor geçecek, 2010 ne olur bilmiyoruz.” 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 51 SINIF GÖZLÜĞÜ Tarımda mülksüzleşme hızlanarak sürüyor YILDIRIM KOÇ Türkiye’de işsizlik tartışılırken ağırlıklı olarak kriz nedeniyle işten çıkarılanlar ele alınıyor. Bu kişiler tabii ki çok önemli. Ancak işsizliğe katkı açısından en az bu kadar önemli olan, tarımda yıllardır uygulanan politikalar ve yaşanan kriz nedeniyle ortaya çıkan ve giderek daha da hızlanan yoksullaşma ve mülksüzleşme sürecinin etkileridir. KRİZE ÇÖZÜM KURULTAYLARI Ulusal Kanal bir ayı aşkın süredir çok önemli bir görev yerine getiriyor. Denizli, Niğde, Bozüyük ve Bursa’da kriz kurultayları düzenlendi. Bu yazının yayımlandığı gün, İskenderun Kriz Kurultayı da tamamlanmış olacak. Önümüzdeki haftalarda Gaziantep ve Kocaeli’de de benzer toplantılar yapılacak. Bu toplantılarda konuşmacıydım. Bu toplantılar sayesinde çeşitli bölgelerde esnaf-sanatkârın ve çiftçilerin temsilcilerinin gözlemlerini dinleme, yerel düzeydeki gelişmeleri onlardan öğrenme olanağım oldu. Bu bilgiler de tarımdaki hızlı yoksullaşma ve mülksüzleşme olgusunu doğruluyor. KREDİ KARTININ YAYGINLAŞTIRILMASI, KÖYLÜNÜN YOK EDİLMESİ DEMEK Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş, 4 ay kadar önce yaptığı bir açıklamada, son yıllarda Çukurova’daki tarlaların yüzde 40’ının el değiştirdiğini belirtmişti (Yeniçağ, 25.9.2008). Niğde’deki kurultayda yabancıların doğrudan veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları üzerinden önemli miktarda toprak aldığı ve buralarda büyük elma bahçeleri kurduğu anlatıldı. Bozüyük Kurultayı’nda, bankaların son aylarda çiftçilere yaygın bir biçimde kredi kartı verdikleri belirtildi. Bankaların bu tavrına ilişkin başka bilgiler de var. Bu süreç, köylünün yoksullaşma ve mülksüzleşme sürecini hızlandıracaktır. Kredi kartı sayesinde köylünün borçlandırılması sağlanacak, çaresiz kalan köylü toprağını satacak, küçük üreticiliğin hızlı bir biçimde tasfiyesi gerçekleştirilecektir. Elinde belirli dönemler dışında nakit olmayan köylümüz, kredi kartının sağladığı harcama olanağını cömertçe ve biraz da gösterişçi tüketime yönelik olarak kullanacaktır. Cep telefonları ve televizyonlar yenilenecektir. Tarımsal faaliyet için gerekli olan harcamalar da kredi kartıyla yapılacaktır. Bugün birçok bölge traktör mezarlığına dönmektedir. Gerek tarımsal faaliyet, gerek başka nedenlerle alınan traktörler, evlerin önünde yatmaktadır. Borç yiğidin kamçısıdır. Ancak kriz koşullarında kredi kartı kullanımının yaygınlaştırılması, köylümüzün kırbaçlana kırbaçlana yok edilmesi sonucunu doğuracaktır. BURSA’DA İPEK BÖCEKÇİLİĞİ DE TÜTÜNCÜLÜK DE ÇÖKTÜ Bursa Kurultayı’nda Ziraat Odası Başkanı’nın vurguladığı iki konu, bölgede tütün üretimi ile ipek böcekçiliğinin tasfiyesiydi. Anlatıldığına göre, geçmişte Bursa yöresinde 71 köyde tütün üretimi yapılırken, bugün bu faaliyet tümüyle durmuştur. Toplu verilere bakıldığında da Türkiye’de küçük meta üreticiliğinin ana direği olan tütün üretiminin çöküşü görülmektedir. 1998 yılında 5076 köyde 622 bin aile tütüncülük yaparken, bugün bu sayı 200 binlere düşmüştür. Önümüzdeki yıllarda bu rakam daha da azalacaktır. Bursa’da belirtilen diğer nokta, ipek böcekçiliğinin çöküşüydü. Ham ipek ithalatıyla birlikte, Bursa yöresinde ipek böcekçiliği bitmiş. Ayrıca, birinci sınıf tarım arazisi üzerine yapılan fabrikaların tarıma verdiği zarar da ele alındı. MARTİN HARDY HAKLI ÇIKTI Bu süreç hızlanarak devam edecek. Hükümet, Avrupa Birliği’ne taahhütlerini içeren üçüncü Ulusal Program’ı kabul etti. Ulusal Program, Resmi Gazete’nin 31 Aralık 2008 günlü mükerrer sayısında yayımlandı. Bu rapora internet üzerinden ulaşmak mümkün. Bu programdaki taahhütler yerine getirilince ve Avrupa Birliği emperyalizminin isteği doğrultusunda tarım ürünleri de Gümrük Birliği kapsamına alınınca, köylülüğün tasfiye süreci daha da hızlanacak. 13-14 yıl önce, IMF Türkiye Masası Şefi Martin Hardy, TÜRK-İŞ’i ziyaret etmişti. Görüşmelere ben de katılmıştım. Martin Hardy’ye IMF politikalarının kırsal kesimde yol açtığı tahribat ve bunun işsizlik üzerindeki etkileri anlatılmıştı. Martin Hardy ise son derece sakin bir biçimde, o tarihlerde tarımın milli gelirdeki payının yüzde 15 dolaylarında olduğu, buna karşılık tarımsal istihdamın toplam istihdam içindeki payının yüzde 40’ın üstünde bulunduğunu belirtmiş ve bu politikaların, tarımın istihdamdaki payının yüzde 15’lere inmesine kadar devam edeceğini söylemişti. Dediklerini yaptırdılar, haklı çıktı. Tarımsal istihdamın payı yüzde 30’un altına indi. Bu yeni gelişmelerle birlikte, Martin Hardy’nin 13-14 yıl önce ifade ettiği noktaya doğru hızla ilerliyoruz. BUGÜNLERİ ANLAMAK İÇİN “KAPİTAL” VE “ÜTOPYA” Marks’ın Kapital’inin birinci cildinin son bölümü “ilkel birikim” veya “temel birikim”dir. Kırsal kesimdeki mülksüzleşmenin tarihsel sürecini çok güzel anlatır. Thomas More’un Ütopya kitabının bir bölümü de 16. Yüzyıl İngiltere’sindeki mülksüzleşmeyi ve toplumsal etkilerini ele alır. Türkiye’nin bugününü anlamak için bu metinlerin yeniden okunmasında yarar var. Yaşadığımız toplumsal çürümenin, artan hırsızlık, gasp, soygun, kapkaç, terör, cinnet, fuhuş olaylarının temelinde bu hızlı yoksullaşma ve mülksüzleşme yatmaktadır. Ne yazık ki bu toplumsal çürüme süreci önümüzdeki dönemde daha da hızlanacaktır.G BAŞSAĞLIĞI BAŞSAĞLIĞI Bayraklı İlçe Yönetim Kurulu üyemiz Muharrem Kütük’ün annesi Senem Kütük’ü kaybettik. Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Parti Üyemiz, İzmir Eski Eczacılar Odası Başkanı, Eski ADD Karşıyaka Başkanı Ahmet Reha Karaca’yı kaybettik. Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. İşçi Partisi İzmir İl Başkanı Tugay Şen 52 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009 İşçi Partisi İzmir İl Başkanı Tugay Şen EMEK DÜNYASI Davos ve kapitalizm İsviçre’nin Davos kentinde her yıl dünyanın ÖNEMLİ kişileri toplanıp dünyanın önemli, ama en önemli sorunlarını konuşurlar. Bu arada on beş yıldan beri Türkiye de bu toplantılara yüksek idari düzeyde katılmayı adet edindi. Bu yolu ilk açan rahmetli Ecevit katıldığı toplantılarda Davos konuşmalarında yaptığı ve dünyanın genel gidişiyle ilgili konuşmalarla ARSLAN BAŞER dünya medyasının dikkatini çekerdi. KAFAOĞLU Ondan sonra gelen Türk yetkililer dünya sorunları üzerinde konuşma yapmak yerine Türkiye ile anlaşmazlıkları olan ülke yöneticileri ve dünyanın büyük devletlerinin yöneticileri ile özel konuşmalar yapmayı yeğ tutar oldular. Ve ilk kez bu yıl bir skandal ile dünya basınında ön planda yer aldı Türkiye. Başbakan Erdoğan sanki dış politikada “DİK DURMA” adını verdiği bir tutum içinde olduğunu, yani ABD uydusu olduğunu unutturma çabasında skandalı büyüterek 29 Mart yerel seçimlerine kendinden yana malzeme üretince Davos’ta neler konuşulduğu unutuldu Türk medyasında. Oysa Davos’ta dünya ekonomisi konularında önemli konuşmalar oldu. Şimdi okuyucularıma Davos’da konuşulan asıl önemli şeyleri anlatacağım Davos toplantısında asıl önemli konu Dünyanın hemen her yöresinde hükmünü yürüten kriz konuşulacaktı ve konuşuldu da… İlk ele alman soru şu oldu. TAHMİNLER 2009 SONUNA KADAR UZADI 1)Dünya KRİZ’in neresinde bulunuyor? Yani krizin büyük kısmı bitti mi, yoksa daha çok sürecek mi? Bu sorunun yanıtında herkes birleşti. KRİZ dünyaya çok pahalıya mal olmuştu şimdiye kadar IMF uzmanları sadece MALİ KESİMDE uğranılan kaybı 2,2 trilyon dolar olarak hesaplıyorlardı. Ama Kriz’in sonu görünmüyordu. Geçen Kasım ayında” 2009 yılı ortalarında bitecek” denirken Davos’ta tahminler “2009 yılı sonuna kadar” uzatıldı. konu, borç verme mekanizmasının yeniden çalışabilir hale gelmesi ve kalkınmakta olan ülkelerden kaçan sermayenin yeniden o ülkelere döndürülmesidir.” Nasıl yapılacağı yok. Anlayacağınız tam bir panik havası. Arada Putin’in kapitalist ülkelerle gır gır geçercesine “sakın serbest piyasa ekonomisinden ayrılmayın” öğüdü. ÇİN VE MEKSİKA NE DEDİ… Krizi ucuz atlatacağına inanan ülke sözcülerinin sözlerini de merak edecek okurlar için burada analım. Geçmişi krizlerle dolu Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon: “Biz bu krize avantajlı girdik. Çünkü krizlere alışığız. Son 25 yılda biz ne krizler gördük… Şimdi bankacılık sistemimiz çok sağlıklı… 6 yıl üst üste büyüdük. Yatırımcıları bekliyoruz.” Biraz bizim yöneticilerin yaz günlerindeki konuşmalarına benziyor ama şimdilik hasarsız geçinip gidiyorlar, biz ise… Çin Başbakanı Jibao “Biz 2009’da yüzde 8 büyüyeceğiz. Uluslararası topluma 2009 için güven, işbirliği ve umut vaat ediyoruz. Çok istikrarlı bir mali sistemimiz var. Kriz bankalarımızı etkilemedi, çünkü toksik (çok riskli) kâğıtlar az idi. Bu krizle bizim karma ekonomimizin ne kadar doğru olduğu anlaşıldı.” Lâf aramızda son yıllarda her dediği doğru çıkan bir Amerikan ekonomi hocası var. Adı Nouriel Roumini. O, “Çinliler de bu bunalımdan kurtulamayacaklar” diyor. Ben inanmıyorum ama siz Roumini’yi de bir köşeye yazın.G ANMA ÇAREYİ KİMSE SÖYLEYEMİYOR 2)Krizden kurtulma yolunda çare nedir? Bu soruda kimse “çare şudur” diyemiyordu… Sadece krizden önce ileri sürülen şu fikirlerin yanlışlığının anlaşıldığında birleşiliyordu: Krizde önceki mali sistem kusurludur, bundan mutlaka ayrılmak gerekir, krizi önlemek için faiz hadlerini indirmek yeterli değildir. Bunlar kabul edilmekte birleşiliyor ama çareyi kimse somut biçimde söyleyip yazamıyor. Davos’da konuşanlardan bir kısmı örneğin Almanya Başbakanı Merkel çarenin “güvenin yeniden sağlanmasıdır” derken bunun nasıl gerçekleşeceğini söyleyemiyordu. Sözlerini şöyle sürdürüyordu: “Eğer bizler güveni sağlayamazsak şirketler yatırım yapmaz, bankalar kredi vermez, tüketici satın almaz.” BROWN DA MERKEL’DEN GERİ KALMADI Çareler söylemiyor değil de bu çareler genel yuvarlak sözler: “Sıra dışı durumlar, sıra dışı önlemler gerektirir. Uluslararası krizler uluslararası düzeyde çözülebilir” gibi… İngiltere Başbakanı Gordon Brown yuvarlak sözlerde Merkel’den geri kalmıyor: “IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar mutlaka reforma tabi tutulmalı.” Ama nasıl bir reform istediği belli değil… “Bu krizle baş edebilmek için pek çok cephede koordineli hareket etmemiz lâzım” Yuvarlak bir lâf... Bir de kalkınmakta olan ülkeleri kayıran öğüt: “En acil Bir Büyük Cumhuriyetçinin Ardından Örnek yurttaş, saygın bilim insanı, çevre hareketinin öncülerinden, eğitimci, vatansever, İşçi Partisi yöneticisi, Ergenekon tertibi kurbanı Prof. Dr. Uçkun Geray’ı anıyoruz. ANISINI YAŞATACAĞIZ Yer: Mak. Müh. Odası İst. Şubesi Salonu, İstiklal Cad. Taksim Gün: 13 Şubat 2009 Cuma Saat: 18.00 Eğitim-İş İstanbul Şubeleri, Orman Mühendisleri Odası, ÇEKÜL, OR-KOOP, SOS ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİ, TÜMÖD, TGB, İP-USMER 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 53 BEŞ KITADAN Hazrlayan: Ahu Yalçn-afak Terzi “British Council” artık ran’da illegal sayılıyor ABD; “Rusya Kırgızistan’a üssü kapattırdı, acele yeni üs bulalım” New York Times’ta 6 ubat 2009’da Elisabeth Bumiller ve Ellen Barry imzalarıyla çıkan habere göre Obama yönetimi, Afganistan’da tıkanan savata büyüyen askeri ihtiyacı karılamak için Amerika açısından hayati derecede önemli olan Orta-Asya’daki hava üssüne alternatif bulma telaında. Haberde Kırgızistan Bakanı Kurmanbek Bakiyev’in 3 ubat Çaramba günü Moskova’daki ziyaretinde ABD üssünü kapatacaklarını açıklamasından sonra, beklemeksizin Amerikan askeri varlıının sona erdirilmesi ile ilgili yasa teklifinin hükümet tarafından parlamentoya sunulduu yazıldı ve bocalayan Obama yönetimini tela sardıı belirtildi. New York Times haberde Amerikan Devlet ve Savunma Bakanlıı yetkililerinin Rusya’nın buna sebep olduunu, Eski bir Sovyet ülkesi olan Kırgızistan’ı Amerika’yı sınır dıı etmek için zorladıını yazdı. ngiltere Hükümeti’ne balı “kültürel” faaliyetler adı altında çalıan ‘British Council’ artık ran’da faaliyet gösteremeyecek. 31 Ocak günü çalımalarını durdurmak durumunda kalan ve bunu 5 ubat günü açıklayan kurulu, ülkedeki 16 ranlı çalıanının tamamının ran hükümetince çarıldıını ve görevlerinden istifa etmelerinin istendiini açıkladı. Kuruluun hiç bir ngiliz çalıanına ise ülkeye giri için vize verilmiyor. ran Hükümeti açıklamasında “kültür faaliyeti” yaptıı iddiasındaki bu merkezin Tahran’da çalıması konusunda hiçbir anlama imzalamadıklarını vurguladı. British Council ise uluslararası hukukla her anlamda uyumlu çalımalar yaptıklarını açıkladı. ngiltere Dıileri Bakanı David Miliband de devreye girerek, “kararla ilgili son derece üzgün olduunu” ve konunun yeniden deerlendirilmesi gerektii çarısında bulundu. 7 Eski Sovyet ülkesi “ortak acil müdahale gücü” kuracak ABD Bakanı Obama Afganistan ve Pakistan’a müdahale edeceinin sinyallerini verirken, buna karı bölgedeki gücünü kaybetmek ve güvenliini riske etmek istemeyen Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan ile “ortak acil müdahale gücü” kurmak için anlatı. “Ortak Güvenlik Antlaması Örgütü”ne üye 7 eski Sovyet ülkesinin liderleri Moskova’daki toplantıda, “dıarıdan gelecek tehditlere” karı Rusya’da konulanacak ortak silahlı güç kurma kararı aldı. Rusya Devlet Bakanı Dimitriy Medvedev, Moskova’daki toplantının ardından yaptıı açıklamada, imdiye kadar danıma düzeyinde kalan Ortak Güvenlik Antlaması Örgütü’nün ilk kez askeri boyut kazanacaını belirtti. Rusya’nın NATO Büyükelçisi Dmitri Rogozin ise, askeri gücün ABD ve NATO birliklerinin youn olarak kullandıı Manas Hava Üssü’ne yerletirilebileceini söyledi. 54 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 BEŞ KITADAN ngiltere’de faizler ran ilk yerli haberleme uydusunu yolladı ran, slam devriminin 30. yıldönümünyüzde 1’e indi Dibe vurmu ngiliz ekonomisi suni teneffüsle ayakta tutulmaya çalıılıyor. Bu sefer de “o kadar da dümez” denilen faiz oranları ekonomiyi canlandırmaya çalıan Merkez Bankası tarafından düürülerek yüzde 1,5’ten yüzde 1’e indirildi. Geçen yılın ekim ayından bu yana yapılan beinci kesinti ile ülkede faiz oranları rekor düzeyde dümü oldu. Küçük letmeler Federasyonu’nun üyeleri arasında yaptıı bir aratırma, iverenlerin yüzde 63’ünün faiz oranlarında kesinti istemediini ortaya koydu. Federasyon Bakanı John Wright “Bu rakamlar, faiz kesintilerinin beklenen sonucu vermediini ve ekonomiyi canlandırmak için baka önlemler gerektiini gösteriyor” diye konutu. ABD Kongresi Ermeni Dostluk Grubu Bakan Kirk: “Soykırım tanıma konusunda iyimseriz” ABD Kongresi’ndeki Ermeni Dostluk Grubu Ebakanı ve Cumhuriyetçi Parti llinois Milletvekili Mark Kirk de “Yeni Kongre ve yeni yönetimle birlikte, soykırımı tanıma konusunda iyimseriz” dedi. Kirk “imdi harekete geçmeliyiz ve tasarıyı da imdi sunmalıyız” diye konutu. Bu açıklamanın bir Cumhuriyeçi milletvekili tarafından yapılması dikkat çekici. Çünkü u ana kadar ABD kongresine getirilen bütün soykırım tasarılarının öncülüünü Demokratlar yapıyordu. Bu nedenle Cumhuriyetçi ve Demokratların desteini alan soykırım yalanının, yakın bir dönemde Kongre’de anılması ve Obama tarafından tanınması yüksek bir ihtimal olarak görülüyor. de tamamen ran yapımı olan “Ümit” adlı haberleme uydusunu yörüngeye oturttuunu açıkladı. ran Dıileri Bakanı Manuçehr Mutteki, “Uydunun barı amaçlı” olduunu, bu uyduyla özellikle çevreyle ilgili verilerin toplanmasının amaçlandıını söyledi. Buna ramen ABD, Fransa ve Almanya ran’ın uzaya uydu göndermesinden endieli. ABD yönetimi ran’ın aır bir endie kaynaı olduunu belirtirken, Fransa, uzaya gönderilen uydu için kullanılan teknolojik sistemin, balistik füze teknolojisiyle benzerlik gösterdiine dikkat çekti. Volkswagen kullanmayan giremez! Almanya- Baunartal’da Firma Yöneticisi Hans Helmut Becker’in talimatiyla, Volkswagen markalı araç kullanmayan parça üreticileri, misafirler ve i ilikisi içinde olan firmalar fabrika alanına sokulmuyor. lk kez gelenler nazik bir dille uyarılıyor, ancak düzenli olarak gelen parça üreticiler ve i ilikisi içinde olan firmalar, eer VW’nin ürettii bir araç ile gelmiyorlarsa, kapıdan içeri alınmıyorlar. Hessischen/Niedersächsischen gazetesine açıklama yapan VW yetkilisi, “i verdiimiz firmalardan bir dayanıma bekliyoruz, ancak dayanıma isteimize uymayanlara kapılarımızı kapatıyoruz” dedi. Mehmet kisivri / Almanya AB’de 200 Milyar’dan fazla Euro buhar oldu… Avrupa Birlii Sayıtay’ı 5 Ocak günü yaptıı açıklamada 2007 hesaplarındaki açıa dikkat çekerek, bu durumun çok vahim olduunu vurguladı. Sayıtay, geçmi yıllara kıyasla herhangi bir iyilemenin söz konusu olmadıı gibi, hesap açıklarının ve tutarsızlıın giderek artarak her eyin daha kötüye gittiini açıkladı. AB’nin yaptıı 114 Milyardan fazla Euro’luk harcamanın nerelere gittii belli deil. Bu hesabın tahminen 200 Milyar Euro’ya da dayanabilecei açıklandı. 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 55 TOPLUM MLLETMZ HZMETLERNZ UNUTMAYACAK! Türkiye’nin yüz akı 70’lik delikanlı Uçkun Geray Sade bir yaam… Onurlu bir hayat çizgisi… Saygn bir bilim adam… Tam bamsz Türkiye sevdals… O, partiye çok balyd. Ulusal Strateji Merkezi’nin gelimesi idealiydi. Deerli Hocam! Ülkemiz sizin gibi çok deerli bir evladn, bir vatanseverini, bir ekya baskn ile kaybetti. Milletimiz sizin hizmetlerinizi unutmayacak, daima minnetle anacaktr. SERVET CÖMERT (E. General) ürkiye, yüz akı, öncü, devrimci bir aydınını kaybetti. T Prof. Dr. Ahmet Uçkun Geray! çi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi, çi Partisi Ulusal Strateji Merkezi (USMER) Yönetim Kurulu Üyesi, 2002 genel seçimlerinde çi Partisi stanbul 3. Bölge milletvekili adayı, Talât Paa Komitesi üyesi. Orman Mühendisleri Odası stanbul ube Bakanı. Hocaların hocası, Türkiye’de orman ve çevre hayatının lider ismi. Yurtiçi ve yurtdıında yüzlerce konferansa katılarak bildiriler sundu, sayısız makaleler yayınladı. Prof. Dr. Uçkun Geray, 1939 yılında Ankara’da dodu. lk ve orta örenimini stanbul’da tamamladı. 1964 yılında stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden mezun oldu. 1974 yılında stanbul Üniversitesi ktisat Fa- E. General Servet Cömert, Dou Perinçek, Prof. Uçkun Geray. kültesi’ni bitirdi. Prof. Dr. Geray nasıl anlatılır? Müfik bir aile babası. Sade bir yaam. Onurlu bir hayat çizgisi. Saygın bir bilim adamı. Gerçek bir aydın. Tam baımsız Türkiye sevdalısı. ine aık bir insan. Gülen bir insan. PROF. DR. GERAY VE İŞÇİ PARTİSİ Üç yılı akın bir süre birlikte çalıtık. O, büyük bir vatanseverdi, her ele aldıımız konuda halkçılık, halkımızın refahı öne çıkardı. Parti programının gelitirilmesinde, her kelime üzerinde durulur ve tartıılırdı. Kemalist Devrim rehberimizdi. Partiye çok balıydı. Ulusal Strateji Merkezi’nin gelimesi idealiydi ve hiç olmazsa bir sekreter temin edilmesi sık sık dile getirilen ihtiyaçlardan biri olarak vurgulanırdı. Son bir yıl içinde ise dünya ekonomik krizinin Türkiye’ye etkileri ve çözümleri nasıl olur soruları üzerinde çok sayıda panel, çalıtay gibi çalımalar yapıldı. Tatminkâr sonuçlara ulaamadık, ancak sevgili Geray’ın son yazdıı 24 Mart 2008 tarihini taıyan makalesi krize karı çözümler, yanıtlarını arayan 13 soruda gizliydi. Ne yazık ki, bu ta- Ç PARTS GENEL BAKANI PERNÇEK: Bilgeliiyle bilincimizi ııklandırmaya devam edecek çi Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek Prof. Dr. Uçkun Geray’ın ei Hamiyet Geray’a 2 ubat Pazartesi günü Silivri’den bir mektup yazdı. Sayın Hamiyet Geray, Türkiyemizin bütün orman- 56 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 ları yanmı gibi duyduk. Bizim de cierimiz yandı. Arkadaımızı, öretmenimizi, kardeimizi kaybetmenin derin acısını duyduk. Canımızın parçasıydı. Bugün koup sizin yanınızda olamadıımız için ayrıca sorum- luluk duyduk. Size ne diyebiliriz. Anısı, güzellikleri, bilgeliiyle bizleri mutlu etmeye, bilincimizi ııklandırmaya devam edecek. Yürekten dostlukla saygılar yollarız. Ei Hamiyet Gerayla… Ne dediler... Cenaze törenine katılanlara Prof. Dr. Uçkun Geray’ı sorduk… Geray’ın cenaze töreniyle ilgili ayrıntıları arka sayfamızda bulacaksınız. HAMYET GERAY (Ei) “Arkada çok Uçkun Geray var” rihten üç gün önce çi Partisi’nin bütün varlıklarına karı bir “saldırı” gerçekletirildi. Bu nedenle bu çalımayı sürdüremedik. YAŞAMINA BÖYLE KIYDILAR 23 Temmuz 2008 tarihinde Ergenekon Davası (olmayan bir örgüt davası) 7. dalga ile sevgili Geray gözaltına alındı. Yüksek tansiyon hastası olan Prof. Dr. Geray, stanbul-Konya-Adana yollarında ehir ehir dolatırıldı ve 70 yaındaki bu deerli insanın salıı tahrip edildi. 25 Temmuz 2008 tarihinde serbest bırakıldı ve kısa bir süre sonra hastaneye kaldırıldı. Geray hastaydı, iki böbreini de kaybetti, diyaliz makinesine balandı. Hekimler gözaltı süresinde yüksek tansiyonun yol açtıı damar tıkanıklıı ile böbreklerini kaybettiini açıkladılar. Vatansever aydınlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyordu. 70’lik delikanlının onuru kırılmıtı. Yaamına böyle kıydılar. O, bir Ergenekon ehidi oldu. Yargı dıında savcılıa soyunanların sorumlulukları ortadadır. GELECEK AYDINLIK GÜNLERDEKİ PAYINIZ UNUTULMAYACAK Deerli Hocam! Sevgili Kardeim! Saygın bilim adamı! Gerçek aydın! Ne güzel bir çalıma ekibimiz vardı, ne güzel bir çalıma içindeydik! Sizinle güzel eyler yaptık, güzel eyler ürettik hocam. Çalıma temponuza hayrandım. Ülkemiz sizin gibi çok deerli bir evladını, bir vatanseverini, bir aydınını, bir ekıya baskını ile kaybetti. Milletimiz sizin hizmetlerinizi, Partimiz için çalımalarını unutmayacak, daima minnetle anacaktır. Türkiye’mizi saran bu karanlık günler mutlaka bitecek ve gelecek aydın günlerdeki payınız unutulmayacaktır. Sevgili hocam bütün dostlarınız burada sizi selamlıyor. Allahtan rahmet diliyoruz. Mekânın cennet olsun. Nur içinde yat.G BAŞSAĞLIĞI Değerli büyüğümüz, Sn. Uçkun Geray’ı kaybettik. Aydınlanma ve tam bağımsızlık öğretisini azimle sürdüreceğiz. Büyük emek ve katkılarının olduğu “Milli hükümet Programı”nı uygulayacağımıza söz veriyoruz. Dostlarının, sevenlerinin ve ailesinin başı sağolsun. Ulusal Müh. Mim Birliği adına H. Tahsin Durmuş Ergenekon bir ehit daha verdi. Baardılar, ama arkada çok Uçkun Geray var, geliyor! Hiç sevinmesinler. Gazetelerde böbrek yetmezlii deniyor. Benim kocamın öyle bir eyi yoktu. Onlar yaptı. Katil deil, -Katil adada yaıyor- hiçbir suçu yok. Ondan sonra, ‘Özür dileriz, gidin. Suçunuz yok’ diyorlar. Bunun peini bırakmayacaım. ETEM ÇALIKAN (Ressam ve Hattat) “Büyük bir kayıp” Orman Fakültesi’nde, el yapımı kâıt yapmak için de çok ilgisini görmütüm. Mücadeleci ve yapıcı kiiliiyle, bilim adamlııyla büyük bir kayıp. DR. BARI DOSTER (Gazeteci-Öretim Üyesi) “Olaanüstü cesurdu” Cumhuriyet Devrimi’ne olan balılıı, çevreyi, doayı, ormanlarımızı koruma konusunda gösterdii olaanüstü cesaret ve duyarlılık, beni her zaman son derece derinden etkiledi. BEDR GÜLTEKN (P Genel Bakan Vekili) “Saldırıların karısında dimdik durdu” Ergenekon tertibinde Uçkun Hoca’nın da saldırının hedef aldıı kiilerden biri olması, onun hem bir bilim adamı olarak, hem de bir politika adamı olarak deerini, önemini gösteriyor. Uçkun Hoca, bunun bilincinde olarak bu saldırıların karısında dimdik durdu. DEMRTA CEYHUN (Yazar) “Ergenekon ehidi” Uçkun Geray’ın en önemli yanı, Ergenekon ehidi olarak ölmesidir. Affedilir gibi deil! O yata, çok deerli bir insanı, Ergenekon saçmalıı içerisinde alıp Konya’ya götürmek, oradan alıp Adana’ya götürmek ve ölmesine neden olmak, son derece aır bir suç. Onu nasıl ödeyecekler acaba bu iktidarlar? Yüreim yanıyor Uçkun’un ölümüne. 8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k G 57 GERAY TOPRAA VERLD Uçkunlar bugün daha azimli, daha güçlü “Onun suçu, memleketinin, ibirlikçiler eliyle emperyalistlere satlmasn önlemeye çalmakt. Onun çetesi, yetitirdii binlerce örencisiydi. Onun silah, bilim üretip bilim yayd kalemiydi. Dedeciim! Uçkunlar bugün daha azimli, daha inançl, daha güçlü. Diktiin fidanlar büyüdü. Bir aaç gibi hür ve bir orman gibi karde oldu. Ve kardeler, bu karanlk günleri aydnlatmaya yemin etti. Rahat uyu!” ÖNDER ÖZTÜRK rgenekon tertibinde gözaltına alınan ve salıının bozulması nedeniyle 30 Ocak günü hayatını kaybeden çi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Uçkun Geray, 2 ubat’ta topraa verildi. TMMOB Orman Mühendisleri Odası stanbul ube Bakanı Uçkun Geray için ilk tören stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde yapıldı. Ei Hamiyet Geray ile çocukları ve torunlarının yanı sıra çi Partisi Genel Bakan Vekili M. Bedri Gültekin, P Genel Bakan Yardımcıları Emekli General Servet Cömert ve Erkan Önsel, TEMA Vakfı Onursal Bakanı Hayrettin Karaca, Yazar Demir- E ta Ceyhun, Ressam ve Hattat Sanatçısı Etem Çalıkan, stanbul Üniversitesi öretim görevlileri ve örencilerinin katıldıı tören oldukça kalabalıktı. “ESERLERİYLE YAŞAYACAK” .Ü Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahsin Akalp, Uçkun Geray ile 40 yıl beraber çalıma fırsatı yakaladıını dile getirdi ve “Uçkun Hoca aramızdan fiziken ayrıldı ancak eserleriyle ve çalımalarıyla her zaman aramızda olacak.” dedi. ÇEKÜL Vakfı Bakanı Prof. Dr. Metin Sözen ise unları söyledi: “Bu ülkede geldii gibi gitmeyen, topraklarına balı kimliklerden biriydi, Tek boyutlu olmayan, geni bir bilgi birikimine sahip olmanın en iyi örneiydi. O, zaman zaman hatırlatmak ve öretmek için kendisinin bile karısına geçecek nitelikteydi.” “YEMİN ETTİK, RAHAT UYU!” Geray’ın, 14 yaındaki torunu Ece Sena Topal, alandaki herkesi duygulandıran ve herkese umut veren konumasında unları söyledi: “Onun suçu, dier demokrasi ehitleri gibi onlarca, hatta yüzlerce uluslararası yayın ve kitap üretmek, vatanını sevmek, doayı sevmekti. Memleketinin, ibirlikçiler eliyle emperyalistlere satılmasını önlemeye çalımaktı. Onun çetesi, yetitirdii binlerce örencisiydi. Onun silahı, bilim üretip bilim yaydıı kalemiydi. “Dedeciim! Uçkunlar bugün daha azimli, daha inançlı, daha güçlü. Diktiin fidanlar büyüdü. Bir aaç gibi hür ve bir orman gibi karde oldu. Ve kardeler, bu karanlık günleri aydınlatmaya yemin etti. Rahat uyu!” “ERGENEKON SAVCILARI HAYATINA KIYDI” Çok sayıda kitle örgütü ve meslek odası temsilcilerinin de yer aldıı törende Ü Orman Ekonomisi Bölümü Öretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Türker, TMMOB Orman Müh. Odası stanbul ubesi Yöneticisi Hasan Kandil de konuma yaptılar. Orman Fakültesi’nde düzenlenen bu törenin ardından Prof. Geray’ın cenazesi Levent Camii’ne getirildi. Cenaze namazının ardından Geray’ın Türk Bayraı’na sarılı naaı, alkılar eliinde cenaze aracına taındı ve Hasdal Mezarlıı’nda topraa verildi. Buradaki tören P Gen. Bk. Yrd. Emekli General Servet Cömert’in konuması ile sona erdi. Cömert, “70’lik delikanlının hayatına kıydılar. Ergenekon savcıları Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoan’ın büyük sorumluluu ortadadır.” dedi.G BAŞSAĞLIĞI Partimizin MKK Üyesi, Türk bilim tarihinin önemli şahsiyetlerinden Prof. Dr. Uçkun Geray’ı kaybettik. Ailesi, yakınları, dostları başta olmak üzere Türk milletinin başı sağolsun! Erkan Önsel İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul İl Başkanı 58 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 İNSAN YAŞADIĞI YERE BENZER Anne sesi, kardeş sesi, yâr sesi… “Diyarbakır dolar şimdi Dolar boşalır şimdi Şu benim hasret gönlüm Dolar boşalır şimdi”… bul’da doğan kızı Neriman Altındağ Tüfekçi, Nene Hatun İlkokulu’ndan sonra 1942’de Nişantaşı Kız Lisesi’ni bitirdi. Aynı yıl, açılan stajyer sınavını kazanarak Ankara Radyosu’na girdi. Ankara Radyosu’nda halk müziği bağımsız bir dal olarak ayrıldığında bu dalı seçen ilk kişi oldu. Neriman Altındağ Tüfekçi aramızdan 1949’da “Yurttan Sesler Korosu” şef yardımcılığı görevine geayrıldı… tirildi. 1950’de repetitör, 1953’te “artist-öğretmen”… 1957’de Oysa, sanki, dünya yaratıldığından “Kadınlar Korosu”nu kurdu ve yönetti. 1959’da İstanbul Radyoberi varmış gibiydi… su’na geçen sanatçı, burada da “Yurttan Sesler Kadınlar KoroMECİT ÜNAL Ve sanki dünya var olduğu sürece ya- su”nu kurup yönetecektir. Daha sonra İstanbul Radyosu’nda Türk şayacaktı… Müziği Şubesi Müdür Yardımcılığı görevini de yürütecek olan NeriNeriman Altındağ Tüfekçi gibi birçok imman Altındağ Tüfekçi, 1972’de yeniden Angeyi kendi kimlik ve kişiliklerinde birleştirmiş kara Radyosu’na döner. Bir yandan da icraM Onun okuduu türküleri kimseler, bu niteliklerinden dolayı, sanki hep cılığı sürdürür. Tüfekçi, 1976’da TRT’den ayvar olmuşlar ve hep var olacaklarmış gibi kuann dier kadn sesleri de rılarak Türk Musikisi Devlet Konservatuagelir bize. Oysa ölüm denen şeyle gerçek anrı’nın kuruluş çalışmalarına katılmış, konseryorumladlar, ancak onun lamda, o ve onun gibi kişiler aramızdan ayvatuar’ın kurucu yönetim kurulu üyesi ve rıldıklarında karşılaşırız. öğretim görevlisi olmuştur. Tüfekçi, ayrıca yorumu her zaman daha baka İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği TÜRKÜYÜ KADIN YAKAR bir anlam ve önem kazand. Devlet Konservatuarı’nda da öğretim görev“Kelkit’in altı bağlar”, “Yüce dağ başınlisi ve danışman olarak çalıştı. “Türküyü kadn yakar” tezinin da yattım oturdum”, “Kışlalar doldu İLK KADIN KORO ŞEFİ bugün”, “Tamzaranın yolları dönümlüdür”, kantdr Neriman Altnda “Seherde ağlayan bülbül”, “Asker yolu bekBütün bu eğitsel ve yönetsel görevleri Tüfekçi’nin zihinlerimizde yer lerim”, “Dersini almış da ediyor ezber”, yerine getirirken icrayı da sürdüren sanatçı, “Helhele verin geline” gibi daha onlarca repertuarına kattığı türküleri, özellikle de eden sesi. Hem ana, hem bac uzun hava ve türkü Neriman Altındağ Tüuzun havaları, aslına ve yöresel tavrına hem de yar sesinin birbirine fekçi’nin sesiyle özdeşleşti, Neriman Altınuygun yorumlayan bir solist olarak öne çıktı. dağ Tüfekçi’nin sesinde kendi imgesine ka40’lı ve 50’li yıllarda akademik eğitim veren sarmalanarak akt bir nehir vuştu. Neriman Altındağ Tüfekçi’nin yorumtek kuruluş durumundaki Ankara Radyooldu Neriman Altnda ladığı türküleri kuşağının diğer kadın sesleri su’nda yapılan tüm sınavları üstün başarıyla de yorumladılar, ancak onun icrası her veren Neriman Altındağ Tüfekçi, Ankara Tüfekçi’nin hançeresi… L zaman daha başka bir anlam ve önem kaRadyosu’nun ilk kadın solistidir. Halk müziği zandı. alanında başka ilkleri de elinde bulunduran “Türküyü kadın yakar” tezinin kanıtıdır adeta Neriman Altın- sanatçı aynı zamanda ilk kadın öğretmen, ilk kadın şef ve ilk ve tek dağ Tüfekçi’nin zihinlerimizde yer eden sesi. kadın “artist-öğretmen” olmuştur. Derleme ve araştırmadaki düHem ana, hem bacı hem de yar sesinin birbirine sarmalanarak zenli ve titiz çalışması, onu, türküler, özellikle de uzun havalar koaktığı bir nehir oldu Neriman Altındağ Tüfekçi’nin hançeresi… nusunda en geniş repertuara sahip sanatçılardan birisi, başlıcası yapmıştır. Neriman Altındağ Tüfekçi’nin, aralarında “Al çuha mavi ANNE KADIN, BACI KADIN YÂR KADIN… çuha”(Bayburt), “Antalya’nın mor üzümü” (Akseki), “Değirmen Neriman Altındağ Tüfekçi’nin sesindeki o muazzam genişlikte başında vurdular beni” (Erzurum), “Sıra sıra siniler” (Çanakkale), kadınlarımızın ruh zenginliği yansıdı… Derinliklerinde ise, sevinçle- “Üç kuşuduk uçarıdık havada” (Sivas) gibi türkü ve uzun havaların ri, korkuları, kaygıları ve mutlulukları yanında en çok da ruh acıları da bulunduğu yüzden fazla derlemesi vardır. Halk müziğine öğgizliydi. Asker yolu bekleyenle gurbet yolu gözleyen, karlı dağdan renci yetiştirerek de büyük hizmetler veren Neriman Altındağ Tüanlam çıkaranla turnalardan haber soran aynı ve tek bir kadındı: fekçi’nin ikinci eşi Nida Tüfekçi ile birlikte yazdığı “Memleket türanne kadın, bacı kadın yar kadın… küleri” adlı ortak bir kitabı bulunuyor.G Neriman Altındağ Tüfekçi’nin sesindeki bu genişlik, derinlik ve zenginlik, “Kışlalar doldu bugün”den “Feraye”ye, Urfa’dan Denizli’ye, Kastamonu’dan Silifke’ye, Selanik’ten Kerkük’e, doğudan batıya, kuzeyden güneye, dam başındaki sarı çiçekten, gökteki kervankıran yıldızına kadar uzanan bir repertuvar ve tavır genişliği, derinliği ve zenginliği oldu: Eski Bornova İlçe Yönetim Kurulu üyesi “Eğirdim keleb ettim Muharrem Kütük’ün annesi Şam yolunu Haleb ettim Senem Kütük’ü kaybettik. Bir vefasız yâr için Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Genc ömrümü telef ettim”. BAŞSAĞLIĞI İCRACI VE ÖĞRETMEN Erzurumlu bir anne ile Amasyalı bir babanın 1926 yılında İstan- İşçi Partisi Bayraklı İlçe Örgütü İşçi Partisi Bornova İlçe Örgütü 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 59 FİKRET OTYAM ..EY AHMET NECDET SEZER, EY ANAYASA MAHKEMESİ , O YASAYA NASIL KIYDINIZ? ..CIA VE MOSSAD’IN FATİH RECEP TAYYİP SULTAN EL HAMAS’A TUZAĞI! ARAP ALEMİ İSE SANA MİNNETTARDIR. BU ARADA AĞZINDAN ATATÜRK ADINI DUYMAMI NASİP EYLEYEN YARADANIMA BİN ŞÜKÜR. ..EY YÜCE TÜRK ULUSU/ MUHTEREM BAY GÜL (%47) /BAŞBAKAN /TBMM BAŞKANI/ İÇİŞLERİ BAKANI /TÜM ASKER AMCALAR VE ÖTEKİ İLGİLİLER, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN SAYENİZDEKİ EN YENİ İLİ “WAN”, HAYIRLI VE UĞURLU OLA! ..ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ “1 KATRİLYON” MU NE YATIRIM YAPMIŞ, ÜNLÜ “ANKART”I DA ŞİRKETE 8 HAFTADA 1.6 MİLYON YTL KAZANDIRMIŞ, NASIL KUTLAMAZSINIZ? EY KILIÇDAROĞLU ZATEN İŞİN BAŞINDAN AŞKIN LÜTFEN BURALARA UĞRAMA!.. ..SİLİVRİ KAPALI YERLEŞKESİNE TAŞINDIRILAN İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKAN VE GENEL MERKEZCİLER/ ULUSAL KANAL İLE AYDINLIK DERGİSİ YÖNETİCİLERİ, YAZARLARI.. YANİ DOĞU PERİNÇEK YANİ NUSRET SENEM YANİ SERHAN BOLLUK YANİ ADNAN AKFIRAT YANİ EMCET OLCAYTU YANİ HİKMET ÇİÇEK YANİ HAYATİ ÖZCAN CANLAR: KENDİNİZE MUKAYYET OLUN “VATAN AŞKINA” VE ASLA HASTA DÜŞMEYİN! ..EY PROF. DR. UÇKUN GERAY HOCA, YATTIĞIN YER DE HEP IŞIKLI OLACAK. SANA BU ERKEN ÖLÜMÜ REVA GÖRENLERİN RÜYALARINA GİR, UYKULARINI HARAM ET.. Gün gün aradığım/ aradığımız Sayın Cumhurbaşkanım Ahmet Necdet Sezer, umut ve güvence topluluğu Anayasa Mahkemesi bu yasaya nasıl kıydınız söyler misiniz? Şimdi n’olacak söyler misiniz? Yüce Mahkeme, son günlerin neredeyse bir numaralı sorunu dinleme/ telekulak konusunda kendisini gün gün aratan Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’in üç yıldır bekleyen başvurusunu üç saat görüştü, Başbakan’ın hem Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nı hem dinlemeleri denetleyen kişiyi belirleme yetkisini iptal etti!. Manisa 4. Asliye Ceza’nın, sanki bunun KDV’si olarak, dinleme yetkisinin kaynağı olan ilgili Ceza Mahkemesi Kanunu maddesinin iptali istemine de, esastan görüşme kararı alıverdi mi? Sayısız kişinin dinlenen ve neredeyse her sözü suç sayılıp yargılık edilen, asrın harikası teknolojisi ile araya ekler ve çıkarmalar da yapılan bunlarla tutuklanıp mapus damına tıkılan asker/ sivil/ yaşlı genç nice kişinin durumu n’olacak? “Daha bunlar bir şey değil” diyen, olacaklardan haber verme gücüne de sahip Başbakanın ve istediği her yerde gezer/ göçer uçan kuşun cıklamasını bile kaydedip “işte cıklayan kuş bu” yollu raporlar sunan kuruluşuna resmen ve alenen ve dahi kanunen çomak sokup, icraatını baltalamanın sırası mıydı yani? Şimdi n’apacak? (Karara binlerce şükür..) “BUNLAR DA NE LAN, NEYİN ŞİFRESİ, ÖT BAKALIM MORUK!” Ayıptır yazması, telefonda da küfretmeye bayılırım ve öğünmek gibi olmasın, yedi sülalesini de mahrum komam! Hamdolsun ki, küfür kültürüm/ birikimim en üst düzeydedir. Aldılar içeri, Antalya’mızı “Huzur Kenti” yapan, başları kar maskeli polis kardeşlerimizden birisi, dirseğiyle vurup “Bunlar da ne lan?” dedi. “Neyin şifresi öt bakalım moruk!” Teybi açtı vallahi de billahi de konuşan bu satırların yazarı, sesimi bilmez miyim, hile yok! Diyorum ki karşı tarafa: “…Yüz gram beyaz peynir, bir su bardağı ceviz, bir fincan zeytinyağı, iki diş sarımsak bir tatlı kaşığı kimyon bir tatlı kaşığı biber salçası, karıştır/ yoğur, dikkat on beş dakika dinlensin, işlem tamam. Bak.. Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici 60 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009 bir içecek ve güzel bir rızk elde edersiniz bunda aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır” Bir dirsek daha yiyorum, “söyle lan moruk, mucizeden, yüz gram peynirden kastin ne? Karıştır neyin karşılığı, şifresi? Neyi, nereyi karıştıracaksınız ulan? İşlem tamamdan kastin ne söyle, yoksa ben söyleteceğim, hele kimmiş o topluluk öt ulan, öt!” “Ööööörooöööööö” diye ötsem kim bilir kaç dirsek daha yiyeceğim ?Hayırladım! Direndim! Açıklamadım! Bana yakışan da buydu zaten! Bir dürtükleme daha! Gözümü açtım eşim Filiz: “N’oluyor, deminden beri kıpır kıpırsın, yeter artık” dedi gözleri mahmur! Sorgucularıma açıklamadım ama, size açıklıyorum, tarifimi muhakkak yapın uzun sürmüyor bu bir. İkincisi, “Allahımızın” Peygamber Efendimiz aracılığı ile bize tebliğ buyurduğu Kuran’ı Kerim’deki NAHL SURESİ 67.Ayeti’ne en uygun “meze”lerden birisidir tarifim. Özellikle su katınca ana sütü gibi ak ve helâl olan için. Ayet çevirisi de dostum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün, güvenmeniz için adı yeter.. Afiyet şeker olsun, yarasın.. CİA VE MOSSAD HERİFLERİNDEN BAŞBAKANIMIZA REZİL TUZAK! Davos için çok yazıldı tüm dünyada, “Davos ruhu ölmüş!” Allah gani gani rahmet eyleye, toprağı bol ola! O önemli toplantıyı Sayın Başbakanımız Erdoğan istemiş kabul buyrulmuş, bir yurttaş olarak sevinmez misiniz? Ne ki son dakikada, numaratör mü, pülvarizatör mü, moderatör mü ne karın ağrısıysa değiştirilmiş yerine bir gazeteci konmuş! Ulan CIA’cılar, ulan MOSSAD’cılar, bilerek yaptığınız şu “Tuncay Güneycilik” insanlık mı ulanlar? Yakıştı mı Davos ruhunu öldürüp Başbakanımızı sanki bir matah Nasır’ın yerine koydurmak? Sayın eşini ölü evlerinde, cenazelerde parayla ağlayan kadınlara döndürmek? Yuh size! Başbakanımız da insandır, onun da canı var, n’apalım yani, gazeteci gördü mü hıncını/ öfkesini /dellenmesini ancak felek durdurabilir, Atatürk bile aklına gelebilir! Alerji bu, dile kolay! Şimdiye kadar, aralarında bu satırları yazanın da olduğu neredeyse yetmiş seksen gazeteciye/yazara/ eleştiriyle karışık komiklik çizgicilerine dava açtı, hakkında kitap yazan- larsa çoktan mapus damında öylesine!.. Davos dönüşü karşılayıcıları da elbette etki altında kalacaklardı ve hamdolsun kaldılar da! Gazetecilere bigüzel saldırdılar bin şükür, elleri dert görmeye! Yani sizi gidi CIA’cılar MOSSAD’cılar sizi, batı batı diye inleyen Başbakanımızı Arabistan çöllerine reva gördünüz ve başardınız da! Baksanıza bir “Ahir zaman Peygamberimiz” denmediği kaldı! Güya kötülük edecektiniz ah size! Son sözüm Başbakana: “Sevildiğinizi bilin, istirham ediyorum kalın orada vesselam!” Haaa, en önemlisi kolunu tutan gazeteciye selis İngilizcesiyle “cast e minıts”(Bir dakikalar) diye başlayıp “…sayın moderatör, öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyeceğine “Sayın Peres”deyiverdi! Kulakları çınlaya Levent Kırca düştü aklıma, “Olacak O Kadar!” Şu Peres efendi adammış yine de, “öldürenlerimizi sizin ülkeniz Konya’da eğitiyoruz ” falan demedi! Kendisini eleştiren ve bu ülkeyi dünyada temsil etmiş diplomatlarımızı da selis Fransızcasıyla “monşerleyip” ağızlarının payını verdi, yerin dibine soktu, gazeteci denince dellenen Başbakanımız! Peki, kulakları çınlaya Çetin Altan da gazeteci, onu neden öptü? Yahu, olacak o kadar dedik ya! Ayrıntısı başlarda, bir sen eksiktin ey “W”! Seçim otobüslerinde de yazılı en yeni ilimizin adı: “WAN”! Hayırlı olsun, yapanları kutlamaz mısınız ? MİLLETVEKİLİMİZ HÜSNÜ ÇÖLLÜ, LÜTFEN KILIÇDAROĞLU’NU TUTUN, SİZE VERİLEN YANIT YETER! Ayrıntısı yukarda, CHP’li milletvekilimiz Sayın Çöllü, Antalyalıların kangren olmuş ANKART derdine neşter vurup, konuyu TBMM’ye getirdi İçişleri Bakanı’na sorular yönetti. O da, Türel’den aldığı bilgiyle yanıt verdi! Yanıtın anhası minhası şu: “ANKART’a hasılattan % 9 pay! ANTKART 8 haftada 1 milyon 622 bin 809 YTL komisyon aldı!” Afiyet olsun alanlara, aldırtanlara ve de öğenlere! “SAVCI Z. ÖZ SİLİVRİ YERLEŞKESİ”NDE MUKİM İŞÇİ PARTİLİ CANLAR! Hepinize selam ederim, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergimizle özlem gidermeye çalışıyorum, elimden gelen bu, kaderime küskünüm oralarda olamadığım için, neyleyim? Yürekten niyazım, “sağlığınıza mukayyet olun” en önemlisi bu o yerlerde! Olanlar gösterdi önemini, bunu sizler daha iyi bilirsiniz, acılı tanıklarısınız öyle değil mi? 1960 Nisan sonu, Mayıs başı Ankara’daki “zulum”dan uzaklaşıp Şanlıurfa’ya gidecektim, Sıkıyönetim sınırı dışına atılanlardan öğretmenliğin de çok görüldüğü, şimdilerin dünyaca ünlü halkbilimcimiz Prof. Dr. İlhan Başgöz’e “beraber gidek” demiştim. Ora türkülerinin birinde “Başımıza geleni romana yazak” denir, öyle oldu. İlhan bir gün neşemi bulayım diye kafadan hemen bir “hoyrat” döktürdü, minik teybime alıverdiydim, bir yeri şöyle: “ İyi gelir Kötü gider iyi gelir Kalemini sıkı tut Sonumuz iyi gelir” Bir acım da “götürülmesi” yetmezmiş gibi aklandığını görmeden göçmesi Uçkun Geray hocanın!. Cumhuriyetimin Adana’daki savcı/ savcılarına da yürekten saygılarım lütfen kabul buyrula..G Antalya, 3 Şubat 2009 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 61 CEZAEVNDE SGARAYI BIRAKTIM Her eve lazım kitap! 12 yamdan beri içtiim sigaray cezaevinde braktm. Sigarann skntl ortamlarda braklamayaca gibi bo bir inanç var. Oysa cezaevi de, kla gibi sigara brakmann daha kolay olduu yerlerden biri. Çünkü düzenli bir yaant var. Spor yapmak için zamannz oluyor. Nikotin bamllnn skntsn daha rahat aabiliyorsunuz. ADNAN AKFIRAT 8 aydır sigara içmiyorum. 12 yaından beri içtiim sigarayı cezaevinde bıraktım. Sigaradan vazgeçmemde en büyük yardımcım, Allen Carr’ın “Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu” kitabı oldu. Kitaptan, Celal Üster’in Radikal Kitap ekindeki yazısıyla haberdar oldum. Gedikli tiryaki Celal Üster de bu kitabın desteiyle sigarayı bırakmı. Saolsun eim Emine Salam, kitabı hemen yetitirdi. 214 sayfalık kitabı bir haftada okudum ve doum günümde sigarayı bıraktım. Bu deneyimimi Aydınlık okurlarıyla paylamak, onların da sigarayı bırakmalarına imkan salamak istedim. M Nejat Akfrat, Fikret Akfrat, Sadettin Akfrat (kardeleri), Ikgün Akfrat (olu) (Oturanlar, soldan saa) Çiçek Hakl (kz), Emine Salam Akfrat(ei), Adnan Akfrat, Fatma Akfrat (kzkardei) SİGARA BAĞIMLILIKTIR Son be yıldır sigarayı bırakmak isteim sürekli kabarıp iniyordu. Her sabah sigarayı bırakma kararıyla uyanıp, iki saat sonra vazgeç- mekten yorulmutum. Kitap sigaranın bir baımlılık olduunu idrak etmemi saladı. Evet, sigara tiryakilii bir baımlılık. Tıpkı uyuturucu baımlılıı gibi. Sigaraya olan baımlılıktan kurtulmak, baımlılık olduunu anlayarak aılabiliyor. Baka kaynaklardan da örenmisinizdir: Vücudun nikotin baımlılıını dengelemesi üç gün, bilemediniz bir hafta. Sigarayla alınmayan nikotini vücudumuz salgılıyor. Baımlılıın fizyolojik kısmı böylece aılıyor. Psikolojik baımlılıı amak için kitabın çok yararını gördüm. NASIL SÜREKLİ HALE GETİRİRİM? Daha önce kısa süren bırakma teebbüslerim olduu için benim tereddüdüm, nasıl sürdüreceim konusundaydı. “Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu” kitabının en çok yararını bu konuda gördüm. Nasıl yeniden balamayacaımın yolunu kefettim. Bırakmadan caymayı hangi yolla önleyebileceimi örendim. Yeniden balamayacaıma kanaat getirdikten sonra doum günümde bıraktım. Sonradan kolay hatırlanabilecek bir günde sigarayı bırakmak taktii de kitabın tavsiyelerinden. KATLANILACAK BİR KAYIP DEĞİL KENDİNİZE BİR ARMAĞAN “Kolay Yol” kitabının beni ikna eden kuvvetli tezlerinden biri de, bıraktıında kayba urayacaın düüncesinin yanlılıı. Kitabın yazarı Allen Carr, bir kayıp deil kazanç olduu gerçeinin altını çiziyor akıllıca. Bu gerçei idrak edince, sıkıntılı günler yaayacaım tasasından kurtuldum. Katlanmak zorunda kaldıım bir kayıp deil, bir armaan olduuna kanaat getirdim. Bu armaanı da doum günümde verdim. CEZAEVİNDE BIRAKILIR MI? Sigaranın sıkıntılı ortamlarda bırakılamayacaı gibi yaygın bo bir inanç var. Sigara bırakmanın aır bir yük olduu görüünden güç alıyor. Oysa cezaevi de, kıla gibi sigara bırakmanın daha kolay olduu yerlerden biri. Çünkü düzenli bir yaantı var. Spor yapmak için zamanınız oluyor. Nikotin baımlılıının sıkıntısını daha rahat aabiliyorsunuz. “Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu” kitabının fiyatı ucuz: 5 YTL. Kitabı, D&R maazalarından kolaylıkla edinebilirsiniz. Her evde bulunması gereken kitaplardan. Siz kullanmıyor iseniz bile bir yakınınızı, arkadaınızı baımlılıktan kurtarmak üzere, hediye olarak almanızı tavsiye ediyorum.G 62 G Ayd›nl›k G 8 UBAT 2009 TUNER CÜCENOLU’NUN ÜNLÜ ESER SAHNEDE ‘Çıkmaz Sokak’ Bakırköy Sanat Merkezi’nde Cücenolu oyununda, Yunan cunta yönetimi demokrasi hançerini Avrupa’nn kalbine saplad zaman, Avrupa’dan tepki gelmediini; Yunan ulusunun cuntay kendi çabalaryla devirinceye kadar, büyük ikenceler yaadn anlatyor. Üç oyuncu, izleyicilerin gözlerini dört açtrarak, ikenceyi büyük bir baaryla sahneye tayorlar. HAYAT ASILYAZICI akırköy’de Barı Arıhan’ın yürekli giriimiyle, kültür ve sanat etkinliklerinin gerçekletirildii Bakırköy Sanat Merkezi açıldı. Eski sinema, baarılı bir onarım ve proje deiikliiyle sanat merkezine dönütürüldü. Çeitli etkinliklerle açılan yeni sanat merkezi, hem Bakırköy’ün hem de birçok sahnesiz tiyatroların gösterilerini sürdürebilecekleri güzel bir merkez. B lara karı suç olduunun örnekli çözümlemesini yapmı Tuncer Cücenolu bu ünlü yapıtında. ÜÇ OYUNCUNUN BÜYÜK BAŞARISI Halil Doan olabildiince sert bir yorumla oyunu sahneye koymu. Kendisi de ba ikenceci rolünü üstlenmi ve yasa dıı yöntem- lerle nasıl ikence yapıldıını seyircilere anlatıyor. Oyunun kırılma noktasında Arzu Oygun Doan, perde arkasındaki ikence olayının kahramanına tuzak ikence yönetimini uyguluyor. Üç oyuncu, Halil Doan, Arzu Oygur Doan ve irin Sevinç, izleyicilerin gözlerini dört açtırarak, ikenceyi büyük bir baarıyla sahneye taıyorlar. Yalın ama etkili; uyarıcı ama çözümleyici. nsan haklarını, demokrasiyi çökerten yorumla oynanan “Çıkmaz Sokak”ı “ibreti âlem” için halkımız görmeli… G Halil Doan ba ikenceci rolünü üstlenmi. Oyunun krlma noktasnda Arzu Oygun Doan, perde arkasndaki ikence olaynn kahramanna tuzak ikence yönetimini uyguluyor. Üç oyuncu ikenceyi büyük bir baaryla sahneye tayorlar. SANAT MERKEZİ PERDELERİNİ GÜNCEL BİR OYUNLA AÇTI Bakırköy Sanat Merkezi, perdelerini Tuncer Cücenolu’nun “Çıkmaz Sokak” adlı oyunuyla açtı. Cücenolu oyununda, Yunan cunta yönetimi demokrasi hançerini Avrupa’nın kalbine sapladıı zaman, Avrupa’dan tepki gelmediini; Yunan ulusunun cuntayı kendi çabalarıyla devirinceye kadar, büyük ikenceler yaadıını anlatıyor. Güncel bir oyun Çıkmaz Sokak. kencenin insanlık ve yasa- AKP ve Türkiye’nin çıkmaz sokaı Türkiye’de çok partili rejime sıınarak demokrasiyi savunan hangi parti iktidar olmusa, Meclis’te çounluu salar salamaz demokratik yönetim öyle kalsın, ilkeler teker teker rafa kaldırılıyor ve yerine antidemokratik yasalar çounluk yönetimiyle yürürlüe konmaya çalıılıyor. Demokrat Parti döneminde devletin ileyen kuralları, düzenin kendi gelenei içerisinde, çounluk sistemiyle iletilmez duruma sokulmaya balandı. Sonuçta neler oldu? Atina demokrasisi, çounluk sistemiyle Sokrates’i ölüme mahkûm etmedi mi? Üstelik iktidar isteinde bulunmayan Sokrates, yasalar çinenerek ölüme mahkûm edildi. Demokrat Parti döneminde Saidi Nursi’nin iradı ile ezan Arapçalatırıldı ve Köy Enstitüleri ile Halkevleri kapatıldı; iki önemli eitim ve kültür kurumu yerle bir edildi. Çünkü ABD, 1945’te 2. Dünya Savaı biter bitmez Souk Savaı balatmıtı. ABD, Köy Enstitüleri ve Halkev- leri’nin kapatılmasını istedi. DP Hükümeti, Meclis’teki çounluuyla iki kurumu kapattı ve bugünlere gelindi. Cücenolu, Yunanistan’daki ikenceye iaret ederken, ülkemiz 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 ikencelerini yaadı. imdi ‘Ergenekon çıkmaz sokaı’ndayız. AKP ne yapmak istiyor? Ülkeyi yönetmekle uraacaına Ergenekon’la ilgileniyor. Ülke “çıkmaz sokak”ta. Böyle bir ortamda ülke belediye seçimlerine gidiyor. imdi uyanma sırası necip milletlimizde… 8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k G 63 SİS ÇANI Meğer ne çokmuşuz Anadolu’da… Nasıl unuturum, çocukluğumda Haziran dedi mi göç hazırlığıdır başlardı evde. Köyden akraba kadınlar da gelirdi sanki yardım için... Demek komşumuz Merzuk Bey de bu olağanüstülükten göç hazırlığının başladığını anlarmış ki, ertesi sabah daha ortalık ağarmamışken “Hayrola komşu!” derdi bahçelerimizin arasındaki çitin DEMİRTAŞ CEYHUN üzerinden uzanıp biraz da alaylı alaylı. “Gene leylekler görünmüş galiba... Bari bu yıl azimet ne yana?” Savaş yıllarıydı. Pencereler siyah kâğıtlarla kaplanmıştı geceleri dışarıya ışık sızmasın diye. Evimizin önündeki avluya bir de sığınak kazdırmıştı babam. Annem kapı ve pencerelerin pervazlarını gaz bombalarına karşı sıkı sıkı tıkamıştı hamurla. Demek 1940’ların başı... Okula başlamamışım daha, ya da henüz ilkokul birinci sınıftayım. Azimet’in “yola çıkmak” demek olduğunu ne bilirim… Anımsadığım kadarıyla dışarlıklıydı Merzuk Beyler. Sanırım Antalyalı. Finikeli. Yaz gelince Merzuk Bey de mi çoluğunu çocuğunu memleketine gönderip babamgillerle birlikte Adana’da yaz bekârı kalırdı ne? Demek Çukurova’da yaz denilince yaylaya çıkılmak gerektiğini Merzuk Bey’in de bildiğini bilirmiş ki babam, “Aman bre Merzuk Bey!” derdi dervişane bir hoşgörü ile sanki yarenliğini yarenlikle yanıtlarmış gibi; “Yoksa sen de mi benimle eğlenirsin bre? Azimet ne yana olacak, elbette Toroslara... Yaylak mevsimi gayrı… Çocukları Çukurova’nın sıcağından, sivrisineğinden, sıtmasından kaçırmak gerek…” TOROS EKSPRESİNDE YOLCULUK… Son gün de akşamdan götürülecek camdan sırçadan ne varsa yatakların yorganların içine doldurulup, sofanın ortasına serilen renk renk kilimlerle, siyah beyaz savanlarla sarılıp sarmalanıp mafraç edilir, sıkı sıkı bağlanırdı. Yatacak başka bir yer olmadığından biz çocuklar da mafraçların üzerine kıvrılıp tavşan uykusuna vururduk. İstasyona gitmek için sabaha karşı bir uyandırılırdık ki, elimiz yüzümüz savanların kilimlerin iri dokusundan benek benek nakışlanıvermiş... Ana baba günü olurdu istasyonlar. Asker dolu trenler geçerdi bir o yana bir bu yana... Demek rötar sözcüğü de o günlerde kazınmış belleğime. Bilmem kaç saat rötarlı Toros Ekspresi salkım saçak gelirdi Güneydoğu’dan ve yatağını, yorganını kapan hücum ederdi... Çocukların kapıdan binebilmesinin olanağı var mı? Birileri karga tulumba eder uzatırdı çocukları perondan, birileri de koltuk altlarından kavradığı gibi çeker alırdı pencereden içeriye. Koridorlar da ana baba günü olurdu. Bir bagajın üstüne zar zor oturturlardı bizleri, alnımı dayardım cama. Trenlerin o ilk kalkış çığlıkları… Ay yıldızlı camın gerisinde pencereden yansıyan ışıkta arada bir gelin teli gibi parıldayarak alçalıp yükselen telgraf tellerinin sihrine kapılıp, dalar giderdim. Toros tünellerinin birinden çıkıp birine girerken daha, mor kahküllü şehzade çıkagelir ak yeleli atının terkisine atıp kapıp götürürmüş beni... YELGİRMEZ’DE MİS KOKULU SABAH… Bir uyanırdım ki, gün kuşluk olmuş. Pozantı’dayız. Mafraçlar katırların iki yanına sıkı sıkı bağlanır, bizleri de katırcıların terkisine bindirirlerdi. Çakıt’ı geçerken sıkı sıkı sarılırdım katırcının beline. Sedir, ladin, ardıç, meşe, kızılçam, karaçam dallarına sürünerek hörflü uçurumların kıyısından döne döne çıkardık Torosların tepesindeki Yelgirmez’e. Orada akrabalar da mı olurdu ne? Nasıl unuturum, demek akşamın alacasında alaçık gibi çarçabuk kurulmuş kıl çadırın eğmeleri takılmazmış ki, yorgana sarılır gene de 64 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009 tir tir titrerdik sabaha dek. Yanan kozalakların çıtırtısına, sacın üzerinde tıkırdayıp duran evrağacın sesine uyanırdım. Sacın üstündeki yufka ekmeği çevirmek için kullanılan aygıta evrağaç derler bizim oralılar. Anamlar erkenden kalkıp ateşi yakmış, ekmek yapmak için sacı kurmuş olurlardı. Ateşin başına çokuşuverirdik. Mis gibi kokardı yanan çam kütükleri. İçine tereyağı sürülüp çökelek peyniri doldurulmuş sıcak bazlamaları sokum edip hemen tutuştururlardı elimize anamgiller. “GÖÇEBE” SÖZCÜĞÜNÜ AĞZINA BİLE ALMAZDI Babam da “Şu sabi sübyanlar Adana’nın sarı sıcağına, sivrisineğine nasıl bırakılırmış bre!” der, çam sakızından keçeleşmiş saçlarımızın temresini koklarken sarılır sarılır öperdi yanaklarımızdan. Yaylaya “çoluk çocuğu sivrisinekten, sıtmadan kaçırmak için çıkıldığını” böyle sık sık yinelemesi, göçebe sözcüğünü ağzına bile almaması da Mustafa Kemal’e olan hayranlığından mıymış ne? Yaylaya çıkmanın bir göçebelik geleneği olarak değerlendirilmesini istememesinden mi kaynaklanırmış kim bilir? Çünkü Ata’nın mareşal üniformalı kocaman bir resmi evimizin başköşesinde hep asılı durmuştur ve Mustafa Kemal’in “Ne mutlu Türküm diyene!” sözünü, sık sık “Artık Türkmen, Rum, Arap, Kürt, Ermeni, Laz, Çeçen, Çerkez, Abaza, Başkırt, Balkar, Kumuk, Pomak filan yok, hepimiz Türküz” der, Anadolu’daki bütün insanların etnik kimliklerini artık unutmalarını istemesine yorardı rahmetli… ‘ETNİK KİMLİĞE DEĞİL, ANADOLULU OLMAYA DAYALI BİR ULUS DEVLET’ Gerçekten, Mustafa Kemal de daha Kurtuluş Savaşı’nın yaraları kabuk bağlamamışken Yunan ordusunun Anadolu’yu işgal etmesi buyruğunu veren Başbakan Venizelos’u Ankara’ya çağırıp konuk etmişti 1930’larda. 1931’de “Yurtta barış, dünyada barış” diyerek Anadolu’daki bütün insanların etnik düşmanlıklarının üstünün küllenmesini istemiş, ardından da kurduğu Cumhuriyet’in bir etnik kimliğe değil, konuşulan dile dayalı bir “ulus devlet” olduğunu belirtmek için “Ne mutlu Türküm diyene” demişti, sanki “Türklüğün” Anadolu’ya özgü bir kavram olduğunu da vurgulayarak... 1934 yılında da “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyun. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Evlatlarını uzak diyarlardaki savaşa gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” demişti Çanakkale Savaşı dolayısıyla verdiği bir demeçte. “DADALOĞLU HISIMIMIZ SAYILIR” Yani Türkmen, yörük, göçebe, aşiret gibi sözcükleri bir kez olsun işitmemişimdir babamın ağzından çocukluğumda. Anam, babam, hısım akraba da örneğin Ermeniler hakkında tek bir kötü söz etmemişlerdir ta 1970’lere kadar. Oysa 20 Aralık 1918’de Fransız işgal kuvvetleriyle birlikte Fransız askeri kılığına girip Adana’ya dönen Ermeniler kan gölüne çevirmiş Çukurova’yı. Babam da henüz 17-18 yaşlarında iken Adanalıların Kaçkaç dediği Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki o iğtişaş günlerinde zor kurtarmışmış canını Ermeni çetecilerinden. Asala olaylarının şiddetlendiği günlerde anlatmıştı. Yörük olduğumuzu da o gün öğrenmiştim işte. “Dadaloğlu hısımımız sayılır bre oğul” demişti. “Unutma!” Meğer ne çokmuşuz Anadolu’da...G demirtasceyhun@ttnet.net.tr