1967 - Mülkiyeliler Birliği
Transkript
1967 - Mülkiyeliler Birliği
' WrntTMtLÎK. V 2 c > ifL İ KAZGAN Y IL : 108 SAYI : 108 CİLT : 108- SA H İB İ : K A Z G A N C IL IK K O L L E K T İF ŞİRK ET İ 1 SU U YU R, K A ZG A N C İ U YK U SU G E L İN C E UYUR Ii A Z G A N H E M GÜ LD Ü RÜ R, HEM A Ö LA T IR. SONUNDA U ÇK U RU N U ZU B A ĞLA T IR. K A Z G A N B A S IN A H L A K Y A SA SIN A U Y M A Y I T A IIA IIIIÜ T ETMEMİŞTİR. K A Z G A N M ATBU ATI T ERB İY E K A N U N U N A M U H A LİF O L M A Y IP M U V A FIK T IR . YAZI KURULU Bu sayıda M Ü E S S E S E Ş A H İD İ : Müessese T A Y F U R Sevgili Kazgaıı Okuyucularına : Sorum lu Yazı Işleı i M ü üiirü : T A Y F U R K antin M uhabiri : K antin kuşu K A D İR . Y u rt M uhabiri : İ BU A Hİ'M ÇO K CA N Elinizdeki dergi 19G7 Mezunlarımızın iğneleme ve taşlam alarını toplıyan ortak bir eserdir. Görece ğiniz gibi içinde, hocası, öğrencisi vc mensuplarıyla “Siyasal" yani “Mülkiye” vardır. T.N.S. M uhabiri : C E N G İ Z A R IK O N M A Z İçk ili Yerler M uhabiri : A H M E T Y I L D IR IR İstanbul M uhabiri : T Ü C C A R E R D A L A ile köşesi : SC KRAT-ES U F U K H üly a’daıı haberler : H A K A N Iiazgan, yıllardanberi bu mevsimlerde çıkar. Hepimiz yayımını merakla ve heyecanla bekleriz. Ve Kazganı elimize alınca, görürüz ki, eğer varsa, şa hıslarımızla ilgili sataşmalarda m übalağa payı faz ladır, oysa başkaları hak kındaki iğne’eıne ve taşla' malarda, nedense, hemen daima isabet vardır. SA VA Ş T.R.T. M uhabirleri : F O N K S İY O N A K IN ZAM PARA ERKAN D olm uş M ııh ab iıi : D O L M U Ş Ç U N E V Z A T Beşcvlcr M uhabiri : T A R Z A N N E V Z A T K ız Teknik M uhabiri : K A S IN T I E Y Ü P Folklor Haberleri : K Ü R T M U ST A FA Bakalım bu yılki Kazgaıı bizlere neler hazırla mış, neler yakıştırmış? Bunu hep beraber göreceğiz. Fakat, her halde, hepimiz, bütiin mensuplarımız için, “ lâtife”, “şaka” sınırını aşmıyan, “kırıcı” olmıyan ince sataşmalar tadacağız. İnşallah... G azinolardan Sesler : D E L İ’ M İN E Gece K lüpleri M uhabiri : Z E H R A Sosyeteden. Haberler A B İ T Ü LİN Çocuk Bakımı : C E M 1 L E İlkokul ve ortaokullardan haberler : T A N A Y Spor Sayfası : T U R G A Y Ereğliden haberler : S E V İL İ’L T E R Hskişohiiılen haberler : A Y L A A K Ç U R A Bu kısa sunuş yazıma,. 1887 Mezunlarımıza, har yatlarının bundan sonraki aşamalarında da, başarı ve mutluluk dileklerimle son vereyim. Hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sım anın. Kolej haberleri : A L İ A R S IN ' Mediko-sosyaUleıı haberler : lîA YISA RS DEKAN . Prof. Aziz Köklü" Hayvanat hahc-ii muhabirleri : PA RS ASLAN İç gezi mulyıbirlerjf : F.şşek A tlilâ. Foto Aytaç, Disko Nevzat Balolar m uhabiri : Ben.., Eeıı.., Y ine Ben... İnek Bayramı Açılış Konuşması Möööööö................. Sevgili inek kardeşlerim! Aziz mülkiyeliler! Geleneksel inek bayramımızın bi'r yenisini daı lıa idrak ettiğimiz şu mukaddes günde sîzlere cenabı haklan inayetiyle kısa ve veciz bir ko nuşma yapmak istiyorum. Otları, teksirleri, meraları ve danalarıyla bölünmez bir bütün olan mülkiye camiası kökü dışarda, satılmış kompradorlaruı her yere gi ren parmaklaıamn Mülküye’ye de girmesi sav ııucu yine parçalanmak tehlikesiyle karşı karşı yadır. Onbir aydır huzur içinde kardeş kardeş yasayan Mülkiye’mizin soylu şubeleri tahrikler sonucu birbirlerine düştüler. A ıılı ve şanlı yüce Şubei Al ¡yyun her zaman olduğu gibi bu kar gaşalığa sonvermek için bugün ihtar-ı evvelini çekecektir. P ara için yemedikleri herze kalm ayan ak çalı bölüm inekleri yarm ön uyarılarını yapa caklardır. Elbetteki soylu, anlı, şanlı Şube-i Aliyyun bu satılm ışların sözlerine kulak venmeyecektir. U zlaştırm a gibi korkakların harcı olan bir işi üzerlerine alan züppeler takımı, işleri daha fazla karıştırm aktan başka bir şeye yaramayan first declaration’laruu çarşambaya bastıracak lardır. . Ne ihtar-ı evvel, ne ön uyan, ne first deelaratioıı Fes-kom başkanlığınca katastrof-finali önleyici nitelikte görülmemektedir. Kavgayı daha da kızıştıracak olan fermanlar tarihi ge lişimi durduramazlar. Gavgay-ı mindere kadar yapılacak uzlaştırma teşebbüsleri aradaki re kabeti daha da arttıracaktır. Nihayet gavgay-ı minderden önce yapılacak son gövde gösterisin de Şube-i Aliyyun, akçalı bölüm, züppeyim cenğaverleri süslü, püslü giysileriyle birbirlerine gözdağı vermek isteyeceklerdir. Pek tabiidir ki yine uzlaşma olmayacak, huzur gerçekleşme yecek, birlik elden gidiyor fe ry atlan ayyuka çıkacaktır. B u hal nereye kadar devam edecek! B u feci manzaraya hissiz ve duygusuz bigane kalm ak mı lâzım? Hayır sevgili arkadaşlarım. Mülkiyeli inek ler hissiz duygusuz bir sürü değildir. Belki pek çoğu kavga bilmez, am a hepside fıtri olarak tepişme, birbirini boynuzlama kabiliyetine sa hiptir. İşte bu elim gidişe daha fazla seyirci kalamayarak durum a müdahale ettim. Eıı kısa sürede gavgay-ı minder yapılacak ve kozlar pay laşılacaktır. (1) Elbetteki floş ruvayeli Şube-i Aliyyun çı karacak ve de maliyyıııı elinde kare asla apışıp kalacaktır. Züppeyuıı ful bile çıkaramaz. Gavgay-ı minderden sonra geleceğini üm it ettiğimiz ve' gözlerini, göğüslerini ve özellikle kalçalanm merak ettiğimiz H U Z U R şerefine fener alayı yapılacak, maskeli baloda H U ZU R İÇ İN D E dansedilip, eğlenilip gavgay-ı minderin yorgunluğu çıkanlacaktır. Pazar sabahı uyandığımız veya yatağa gir diğim iz zaman artık inek bayram ı tatlı bir rü ya, haziran sınavları ve teksir yığınları ise pek azımız Iıariç korkunç bir kabus haline gelecek tir. Kısacası önümüzde kabussuz, hocalardan, teksirlerden uzak, geçirecek bir tek haftam ız var. Bu bir hafta da Gülelim, oynayalım, giderayak kâm alalım Mülkiye’deıı Hepinize en ineksel duygularla iyi ve ne şeli bîr bayram clücrıln. Kalın sağlıcakla. Mööööööö..-.......... ! Kıraat eden : E yüp A ltaylı (!) Cem al Gürsel’in 27 Mayıs nutkundan araklanm ıştır. MÜLKİYELİ JENTEurkTÜCL İNfSlM 2 / hUİbet I Ş a b a n a M e k tu p Çok devletlii, en azametiü ve şehvetlü kardeşim Şaban : de pek Ünce T anrı buyruğu olarak üzerime farz olan çok önemli bir görevi yerine getirmek için gülden nazik hatırını sual eder, o Roger Gallet losyonu sürdüğün ellerinden ve de ge reken yerlerinden pûs ederim. Bak işte! Göz açıp kapayıncaya kadar bir yılda gelip geçiverdi. H albuki ben zaman hiç geçmiyecek sanıyordum. Bu yüzden ba zı bazı : “Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsim ler, yıllar Zaman sanki bir rüzgâr ve su gibi aksın” diye m ırıldanıp durdum . Hamdolsuıı Cenab-ı Hakka ki bana bu günleri de gösterdi. Canım kardeşim, sana nereden başlaya cağımı her seııeki gibi yine kestiremiyorum. Şu bir senede o kadar çok şey olduki!... Biz yine her zaman ki gibi sana hocalardan bah sederek işe girişelim. Dekanımız Aziz Köklü büyük bir ba şarıyla görevine devam ediyor. O k u lu n in şaatı onun sayesinde daha çabuk yürümeye başladı. Gel gör ki mozayik yapılan bütün yerlerde eskisinden fazla öbek su toplanıyor ve yeni binanın tavanları akıyor. Bu ne iştir!.. Ttillab bir türlü akıl erdiremiyor... Ancak zehirlenme gecesi Az'iz Bey o kadar yakın il gi gösterdi ki doğrusu boykotçular olarak azı cık utandık. Bedros dışardan döndükten sonra eskisi gibi tüllab arasında dolaşmaya başladı. T a nışma çayında Asimivyun Cum huriyeti Ma reşaller Cuntası üyelerine “ Niye hocaların karşısında sigara içiyorsunuz” diyerek posta atmaya kalktıysa da elham dülillah ekspres olarak cevap verdik. Duyduğumuza göre ya kında “;>o Derste Adab-ı muaşeret” adlı kur lara başlıyacakmış, Allah kolaylık versin... Reşat Aktan bu sene' artık sınıfları ka rıştırmaya başladı. İnsan prof, ve birkaç yer de de görevi olunca yorulması ve de dolayısiyle birazcık unutkan olmas: normal sayıla b ilir ama hocamızı dinlerken propilam iniıı bile tesirsiz kalması gerçeği bu sene de de ğişmedi. Hocalarımız arasında bu sene bizi üzen ler Prof. M uammer Aksoy ile Prof. Ahmet Şükrü Esmer’dir. M uam m er Hoca İngilizce mi ilerleteceğim diye bizleri bol notsuz ve avukatsız bırakıp Londra’ya-gitti. Olağanüstü kurultay için döndüğünde Londra’da ev bu lam adığı için Almanya’ya geçtiğini, önüm üz deki ders yılında tekrar döneceğini öğrendik. B u hesapça olanlar bize oldu. Anketimizde M ülkive’nin en babacan hocası seçilen Turan Güneş’e gelince : bir zamanlar aktif politin kadan çekilen hoca, şimdi ortanın solu poli tikasının ağır toplarından. Böylece tekrar ak tif politikaya döndü. Ancak Muammer hoca gibi bizleri öksüz bırakmış değil. Geçenler de Ankara- Radyosunda düzenlenen meslek bulmaca programında Zeki M iiren’e gayet enterasan sorular sordu. Ahmet Şükrü Hocamıza gelince : Ken disi bu sene üniversiteye veda ediyor. M uka vele süresi uzatılamıyacak şekilde dolmuş. Siyasiyun tüllabı bu bakımdan çok üzgün. Besim Üstünel’e gelince yine buz gibi esprilerle etrafı donduruyor. Bir ara fikri bozup kazara dersine girdiğimde .Habeşis tan’a nasıl buzdolabı satılır onu anlattı. İnek bayramı sırasında derse girmek isteyen maliyyun inekleri sınıfın kapısını kilitleyince Besim Bey fena halde bozulmuş sonradan ho canın gönlün ü almak için maliyyun güzelle rinden biri ilk derste sınıf adına Besim Bey’e bir buket sundu. Son dakikada aldığımız ha bere göre. C H P parti meclisinde sekizlerden boşalan yerlerden b ir in i Besim Bey seçilmiş. Böylece parti meclisinde sekiz profesör ol muş. Bunlardan yedisi M ülkiye’de hocalık yapmış veya yapmakta. Bu benzerlik üzerine yapılan esprilerden sonra politikanın ordinar yüs profesörü İSıVIF/F İ N Ö N Ü ile hatıra fo toğrafı çektirilmiş. Bu fotoğrafı gören Prof. Seha Meray “Bu gidişle C H P İlmî, bizim fa külte ise siyasi idare edilecek” demiş. • Şabaıı’cığım N erm in hanım la Yavuz beyi sorarsan hamdolsun iyiler. ' Biliyorsun Nerm in Hanımda C H P parti meclisinde. Ödev leri ve testleri olmasa işlerimiz daha iyi ola cak. Yine de beterin beteri vardır diyerek halimize şükrediyoruz. C um hur Fermaıı’a gelince : A rtık tüllab C u m h u r’a korkunç kolleksiyoncu demeye baş ladı. Bu niteliğini daha iyi belirtmek için C u m h u r’da ilk fırsatta işletme-toto sergisini açtı. Aynı zaman <jla Boykotta prof. 1ar kuru lunda tüllab aleyhinde çalıştığı söyleniyor. Cahit Talaş bu seneye gayet iyi başla mıştı. Açıliş dersinde iktidarı irşat edici bir konuşma yapan hoca şubatta verdiği doktrin ler notlarıyla bu o lum lu havaya gölge d ü şürdü. İnşallah sene sonunda bizleri sevin dirici listelere şahit oluruz. A m in. kadar büyük büyük laflar elti. Ve soıırn ko m itenin ihsanıyla gittiği geziden döner dön mez toz oldu- T R T de çok önemli işleri var mış.. Bu yaştan sonra bu gibi mavalları y¡yemi yoruz tabiî, hazmı güç oluyor. Eyüp Altaylı’.da A kın ın yerine geçtikten sonra bir havalandı b ir havalandı, sorma. Artık sen komitenin ve bu komitenin yapacağı işlerin halini bir d ü şün. Nitekim inek bayramı tla, veda balosu da bu gidişle show da rezil oldu demek gayet doğru bir laf olacak! Şabaııcığım, imtihan çalışmalarına b ü tün tüllabııı sıkı bir şekilde giriştiği şu anda ben sana bu mektubu yazmak ve Kazgan’ı hazırlamakla meşgulıun. Önüm üzdeki sene sana mektubu yine benim yazmamı istemez sin herhalde Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Sözlerime son verirken senin ve yenge m in gereken, yeğenlerimin gözlerinden has retle, defaetlc ve clc şehvetle öperim. Kalın sağlıcakla... Kardeşin A L A İN ŞEV K ET Şaban’cığım, bu sene sana çok m üjdeli bir haber vereceğim. Biliyornnısun ne oldu? İsmail T ü rk karısından ayrıldı ve prof. oldu. Artık o da Bülent Bey gibi bekâr kalmaya kararlı imiş. T iilab ın sevgililerinden Şeref G özübüyiik’tc prof. oldu. Herhalde haziran da idare hukukundan iissümizan doldururuzHocaya şimdiden çok çok teşekkürler. Yalnız Biilen Daver’iıı hala prof, olma yışına canımrz sıkılıyor, b u n u böyle bilesin. T Ü R K K A Y A A T A ÖV, A H M E T D E M İR , C E V A T G E R A Y , Y IL M A Z G Ü N A L , M E T İN K IR A T L I, G Ü N D Ü Z Ö K Ç Ü N , M E T E T U N C A Y , O R H A N T Ü R K A Y doçent oldular. Koridorlarda doçenlerden geçilmi yor. C anım kardeşim, sana şimdi de tüllab ile ilgili bazı haberler vereyim. Biz bu sene üze rine afiyet iyi bir B O Y K O T yaptık, birazcık tla zehirlendik. M iilkiye’lilik ru h u n u n çağı mızdaki bu son şahlanışında Boykot dilekçe sine H aluk Gürsel bile imza attı ve hepim i zin gözleri yaşardı. Yeni yönetmelikte değijiklik yapılacak tavizini koparıncaya kadar dokuz gün bir güzel eğlendik!.. Şimdi ise proflar b unun acısıni çıkarmayı bekliyorlar. Sen onlara bir şeycikler yazda fazla zalimce dadanmasınlar? Ne de olsa bizde b u mem leketin am piilüyüz. Bu sene de çakarsam n i şanlım rahat beni terkederl... Kardeşim, bu sene festival komitesi bir âlem. Herkes içgezi hayaliyle komiteye gir miş (amatörler hariç). Bir örnek m i istiyor sun, işte A km Bener... H erif seçildi, içgeziye - S o y lu İn e k - Benim popülaritemden faydalaıup gan'uı sürüm ü artırılm ak isteniyor. Z A H İD E Kaz- A T Ç İ Î 'T L İ Ö ! M Ü L K İY E O Y U N A H alat Bağlayan at Ziraat Tarımsal at Cemaat Kalabahk at Aristokrat Asil at ı Teokrat Dinsel at Sarahat Açık at Kilovat Ölçen at Kabahat. Suçlu at Tuluat Esprili at Nasihat Ukala at Y aralı at " Cerahat İnat. Ters at Düzelten at Islahat Yardım isteyen at İmdat. • Kainat. Evrensel at İthalat Alan at Hama rat Çalışkan at Erkeği olan at Avrat Dilbilgisinde k i at Edat Eskim iş at Hırdavat Sadakat B ağlı at Yürüten at icraat Hatırat Acıklı at Hadiseli at Vukuat Prostat Hasta at Dahî at Sokrat 0 biçim at Sabalıat Yerleştiren at Teşrifat Y azan at H attat Hızlı at Sürat Uçan at Kanat M alul at Sakat Memur at Bürokrat insandan at Sedat. Takılan at Gravat Talimli at Erat Fırlam a at Fırat B üyük at Üstat Fecaat Feci at Çarpılan at Kerrat Öğreten at Kıraat Üreten at im alat Gurbetteki at Vuslat Palavracı at Beyanat Satan at İhracat H ırçın at Hoyrat Donuk at Mat Denizdeki at Yat Evi olan a t Kat Piyasadaki at Fiyat Mikrop at Haşarat Takvimdeki at Şubat Çıngırdak at Melahat Yaşanan at Hayat Talihsiz at Dam at Kanunî at İçtihat Boşaltan at Makat ■Çayın içine giren at : Karbonat Ku sabah tahminen çok erken saatlerde kendi halindeki inini mini, maşımı çamur kutum uz kimlikleri henüz tesbit edileîîiiyan bazı kiîiıdini bilmez, haydut, zorba ve mürtecilerin iğrsnç saldırılanım, maruz kalmış, çamur kutlunuza henüz ma hiyeti anlaşılam ayan bir mayi (?) dökülmüş .ve bunun ile ye tinilmeyin ayrıca. iki adet çay kaşığı yarım kesme şeker vo kurabiye kırıntıları atılmıştır. Bu K O R K U N Ç TECAV ÜZÜ bizlerde sizler gibi radyodan. Öğrenmiş bulunuyoruz. Failler gayet plânlı çalıştıklarından te cavüzü y urt m uhabirimizin uyku saatine rastlatmışlar, dolayısûyle teşhis ve tesbit edilememişlerdir. B u durum karşısın da komitemiz bu sabah çok erken kalkanların tesbitine ve tes bit edilenlerin tıbbî tahliller labaratuaruıa gönderilerek, kan, idrar ve. di<çer muayenelerinin yapılmasına ve suçluların bir an önce enselenmesi için Mülkiye Oyuna başvurulmasına oy çoklu ğu ile karar vermiştir... Bundan böyle çaınıır kutusu üstüne oturm a hele hele' üs tünde daktilo yazma, kutu civaruıda seyretme, demirlenme ve avlanm a CAN, M A L ve IR Z emniyeti bakımından tehlikelidir. Bııııu böyle bilesünüz... Mülkiye Camiasının en büyük düşmanı çamur atanlardır, çamur atanlar her görüldüğü yerde ezilmelidir (1). Ne m utlu “bende çamur attım ” diyebilene (2). ‘ Republic (1) Büyük m ıtuk : C ü z 67. Sf. 42 Ayet 16. (2) A .G .E . A ynı Sahife. K A Z G A N 5 B U R A S I M .R .T . 'L n a- C L ^3 Lm cLL k£)LLe.b Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun , Gördiin oğlanları beni unuttun U F U K SOM ER Hülya’m seni vermem ellere Bu aşk beni destan etti dillere SAVAŞ SÖN M EZ Naciye Naciye cilveli Naciye ~ POT ALAK SÜHA Uyuşunda büyüsün ninni Tıpış tıpış yürüsün ninni C E M İL E K IN A Y A h h . . . Canım İstanbul E RD A L YAZGAN Hançeri aşkınla ey yar Gözümün üstüne vurma hiç F IR A T SELÂMOGLU Meyde buldum ben. neşeyi D oldur be meyhaneci T.N.S. de hırdım şişeyi Gözünü sevmediğim dilber Halimden haberin varını? Y Ü K S E L Ç A K IN Ömriinice o saf aşkını Kalbim de yuşat.ıaııı GÜLAY ÇAĞATAY AHM ET Y IL D IR IM Ufacık tefeciktim yemyeşil gözlerim vardı Ama baloda gözlerim karardı Aç aç kolların Ercğliden gel yanıma S E V İL İL T E R M Ü N E V V E R ERD A fllA R O ahu bakışlara bir arıda kandım gönül Neden Foto Galip’i yaktın göniil Ne doğan güne hükmüm geçer Ne halden anlayan bulunur Z E IIR A H ALA CO G LU Şimdi uzaklardasın G öniil hasretle doldu İL K N U R K IR M A N Körfezdeki dalgın suya bir bak Bakalım ne göreceksin S E Y F Î K IR C I Yeni mahallenin yolları taştan Vazgeçemern ben oynaştan S A L İH A SA D E' Of.. Of.: Böyle kâr... Bu yılda kaldım bekâr. . E R D E M IÎC Y N U D E L İK Solsarı da hazanda baharın giilii Solmaz içimdeki aşkın üınidi E R K A N IŞ IL G A N T Ü LİN G Ü N E R İ Atilla'yı kıyafet balosunda, bastılar Aman bastılar, şif/şak bastılar T U LÜ H A N G Ü R T Ü R K Aşka gönül vermem Aska inanmam Fındık toplayan gelin Aklım sende kalmasın EM EL GÜNER T EM EL Ö N E R Yeşil gözlerine kurban olduğum Boyuna bakmaya doyamadım TU LÜ H A N G Ü R T Ü RK Bir mum yaksam Konya’lımı arasam M İN E G Ü R L E Y İK Ş i indi Eskiselı ir’desin G önül hicranla doldu AYLA AKÇURA 6 ' Kirpiklerin ok ok eyle Yavaş... batıracaksın. B E N İZ K A N L IS IR T ' G önlüm ü gönlüne bağladım Ayşe’m Fakat pamuk ipliğiyle A L İ İH SA N ERT İK Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi Sen Kenya'ya gitmeyi düşünmedin mi A L İ A R S IN ■Sevgilim diye her gece Yaşlığa sarılayım mı H A R U N ERD OĞ AN .Mülkiye marşı GÜIISU O K U R E R O senin kahverengi gözlerin ßuJ div«Icîrfiuer» Reklamıdır/ , YİĞİT A L PO G A N GUI ağacı değilem ■ Feyzioğlu'na eğileın Z tY A Ö N D E R Mektebin bacaları Dalga geçer liocahırı A Y D IN G ÜÇLÜ M azart TAN JU K O N U RA L P 'Çadırınım üstiine Siikran damladı E R G Ü N SA LİH ■Şarkılar seni söyler Dillerde nağme adın K A D İR G Ü N A Y Viran olan kalbimde Bilmem kimi özlerim H A ŞA N E S G İL Ali'yi gördüm A li’yi G A Zİ E R C E L Çarşambayı sel aldı JBir yar sevelim... aldı MUSTAFA DİNÇEft Nazcnde sevgilim yadtma düştün Baloda nedense yanıma diiştiin ERKAN OYAL Ağustosta suya girsem Balta kesmez buz olur FET H İ B Ü Y Ü K A K SO Y D il şad olacak diye Kaç yıl avuttu beni FAH Rİ UZU NEFE Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim Üç yılımı uğruna ben boşyere mi verilim ☆ ☆ ☆ T A Y F U R ÖZSEN . İlk dış ticaret ve Besim bermutad tüllabm iktisat dağarcığını kontrol ediyordu. Bu arada m arjinal müstahsiliyetin tanım ım istedi. A li Arsın tanım ı yaptıktan sonra örnek verdi : — Meselâ 10 dönüm lük bir tarlada 100 işçi, 100 kazmayla çalışıyorsa arazi m iktarı ve işçi sayısını sabit tutup üretim faaliyetine bir kaz ma ilave edersek ortaya çıkan üretim artışına m arjinal miistahsüiyet denir. — Peki 10İ. ci kazm a,^ kim kullanacak ? — 100 ncü işçiye iki kazma veririz hocam. BU HAFTA İNEK - TOTO OYNAMAYI UNUTMAYINIZ ! Sezon sonunun yaklaşması ve heyecan verici vasatın ra son uyarımızı yapıyoruz.. Maç 1 1. Takım T Ü LİN ' 2. Takım ■ H A ŞA N kaybolmaması karşısında fotocula Tavsiyemiz Değerlendirme Tülin işi ciddiye almıyor. H a şan ise 5 yıldır kampta. Bugün lerde atak yapması bekleniyor. 1 puan geriden gelen dolmuşçu Nevzat durum u dikkatle izliyor. Bizce maç ortada ama ikide olabilir. 0-2 D E N İZ A K IN Akın bu gidişle deniz faciasına uğrayacak ve yine elieri boş kalacak. Duyduğum uza göte Mü nevverden avans almış. Deniz ise Serim’e asılıyor. Bu maç tehir edilebilir. A D İL E ERDEN Adile kaç yıldır bir T.R.T. linin penesine katlanabildiğine göre bu maçtan hiçbir netice çıkmaz Yalnız olsa olsa çocuk çıkar. TULÜHAN ATTILA Bugünlerde havalar pek tutul muyor. K âh güneşli, kâh yağ murlu. Saha oldukça çamurlu. Tulûhan bale bildiğine göre pek kolay pes etmez. Banko Tulûhan M İN E BAHA B ir kritik maç dalı a! Mine za yıflam a rejiminden birşev elde edemedi. Fazla kiloları var. B aha’yada Konya’ya gidip gel me arh k sıkıcı geliyor. Bizce bu maç yarıda kalır. Am a illede birşey oynamn.k istiyorsanız çiftetelli oynayın. Banko MÜNEVVER Y İĞ İT İşte asrın maçı. Minder küçükrakip büyük. Münevver diplo matların tongaya bastırılamıvacağım büstün altında anladı. Yan yatırım larda bulunuyor. Netice kabak gibi ortada. Banko B ir Y ı l B ö y l e Ge çt i 2 Kasım Şahane törenle açıldı. Cahit Talaş ilk dersi verdi. Son yıllar da. moda olduğu üzere kim in hangi sınıfa gideceği m utlu azm'lık hariç belli değil. 7 Kasıııı Reşat Aktan 3 İdarî yerine 4. cü sınıflara geldi. Sonra karı şıklığı anlayınca - İnsan Prof, olunca unutkan oluyor - dedi. 8 Kasım Sun sınıfa geçenler gece geç vaİrit belli oldu. Elham dülillah do sta rla yine beraberiz. 17 Kasım Festival Komitesi seçimleri ya- , pildi. Geçmiş senelerin aksine birbirinden tamamen alakasız bir güruh sandıktan çıktı. 24 Kasım SBF Turizm Derneğinin Antaltalya gezisi başladı. Lolita’nın ,'geleceğini haber alan saplar otobüste tek tek oturdular ama hava aldılar. 25 Kasım Gece topluca Antalya’la Ba ha'nın düğününe gidilidi. Ger çek jönler arzı-endam ettiler. 27 Kasuıı Gezide İFF ET timsali olan D E L İ M İN E Konya’da rande vusu olduğu için gezinin uzatıl ması kararm a karşı çıktı. 30 Kasım Tamşma çayında yine son sı nıflar birbirleriylc tanıştı. Umularun aksine 1. ci sm ıftan yalnız İK İ kız vardı. G ünün tek esprisini Cahit Talaş - Ben bu raya çay içmeye gelmiştim diyerek yaptı. 4 A r a lık Mülkiye’nin 107 nci yıl dönümü törenine katılan İsmet İnönü’ye eı: çok sokulanlar Kazgancı’lar oldu. 12 Aralık Kazgancı’lar nihayet tam kadro olarak 'ilk defa toplandılar. 23 Aralık Mülkiye Kupası basket maçla rında Orta Doğu’ya da yenilip sonuncu oldu. 28 A ralık Turizm-Ticaret’i futbol maçında 5-0 yendik. 30 Aralık Asımiyyum Cumhuriyeti m a reşaller cuntası’mn tertiplediği ve 1.5 ay kadar süren büyük tavla tum uası finalleri güzide bir kalabalık huzurunda yapıl dı. Kel Ahm et’e açık farkla ye nilen ksdın simsarı Savaş, bü tün şikelerine ve meneceri Lo- Iita'ya rağmen ancak 2 . ci ola bildi. _ 2 Ocak : Kazgancı’Lar basın matbaadan aldılar. 4 Ocak : Fes-Kom’un düzenlediği m üzik şöleni yapıldı. Hava güzel, man zara lâtif. Hakan Somer Sani ye- Çan’la karşılıklı göbek attı. Alen Tayfur’un b ütün dümen lerine rağmen Em el Sayın’ı ge tirmek m üm kün olamadı. 6 Ocak : Müveddet’in çorabı kaçtı. 7 Ocak : Fes-Kom’un olağanüstü toplan tısında iç gezi kur’a la n m n şi kesiz çekilmesine ve İdarî şube den iki kızın gitmesine karar verildi. 17 Ocak : Kazgan Anket K âğıtları tıldı. 19 Ocak : İç gezi kur’aları çekildi. A dı çıkmayınca Mine, -Kendimi kaç yıldır buna hazırlıyordum - di ye ağlamaya başladı. Latife’de kendisine eşlik ediyordu. • 20 Ocak : Sevil'in geziye gitmeme ihtim ali belirince, 1. ci yedek olan Mine Sevü’in sigarasını yaktı. Eşşek A tilla sex film leri serisine baş ladı. Kazkancı’lar ancak Pars’ı enseleyebildiler 22 Ocak : Sccrat-es U fuk kızının hasreti ne dayanamayarak İstanbul’a gitti. Veı:'<i’ci Sadık imzaların fazla olduğunu görünce bir de sözlü yoklama yaptı. . ?A Ocak ■ : 25 Ocak 28 Ocak : kartlarını dağı ÇOK Ö N E M L İ B İR GÜN. Ça mur kutusuna saldırıyla başla dı. Akademi ile olan hadiseli futbol maçı ve kantine gelen gelinle devam etti. BO YKOT la son buldu. (Boykot için ile riye bak.) : Kadir ayaklarını çayla yıkadı. 2 Şubat : Boykot karşılıklı tavizlerin ve rilmesiyle bitti. Gece Kazgancılar kalabalık bir grupla Be yaz Saray'da eğlendüer. 7 Şubat : Genç kızların sevgilisi H akan • Somer’e mektup gelmeye baş ladı. 9 Şubat - İS Şubat’a kadar sürecek re zaletler serisi “iç gezi” başladı. (İç geziye bakımz.) 9 23, 27 Şubat : Sınavlar yeni yönetmeliğe göre yapıldı. Şakir bu durum u veciz bir şekilde ifâde etti. - H a altı dersten bir günde sınava gir mek, ha da. gidip l.ûna parkta rotora binmek, ikisi de bir - .3 M art : Latife mini-mini etek giymeğe başladı. 11 M art r B ir iç operasyonla Akın Bener düştü, E yüp Altaylı Fes-Kom başkanı oldu. 15 M art : Kazgan yeni transferleriyle top landı. Vay tüllâbm hâline. 19 M art : Eşşek A ttila m âli şubeye kral seçildi, 21 M art : Münevver’in dudağı uçukladı. 30 M art : Korkunç kolleksiyoncu Cum hur, yeni toto kolleksiyonunu cergüedi. 31 M art : Cum hur sergisi üzerine tahtaya yazılan sözleri, iltifatlarınıza teşekkürler diye karşıladı. 4 Nisan : Zehra nihayet ilk derse geldi. 5 Nisan : Socrat-es Ufuk, kızının kâhkül tehditleri karşısında bıyıklarını kesti. 9 Nisan : , ' 11 Nisan 13 Nisan K antin demirbaşı K adir sigara■yı bırakıp tekrar pipoya başladı. : Ahmet alkol zehirlenmesine uğradı. ( : “U lus’un solu TNS'nin yolu” ekibi kazandı. 14 Nisan : Veda balosu yapıldı. (Mütem m im m alûm at ilerde.) 17 Nisan : İnek Bayramı başladı. 21 Nisan : 3. cü sınıfın Doktrinler notu asıldı. Siyasi de bir tek -5- yok. 25 Nisan : F ırat vites değiştirdi. 26 Nisan : Geçen hafta inek bayramı yü zünden kapıyı kilitleyip içeri, almadıkları Besim hocalarına Maliyyun tüllabı Tulûhan’nın elinden bir buket çiçek takdim ettiler. 27 Nisan : Tüün derste 3 defa esnedi. Sa lih a kardeşini yurda sokmak için, A ziz’e yağ yaptı. 30 Nisan : Müessese Tayfur yolunu bul m ak için Kızılcahamama piknik düzenledi. Eyüp, Akın, Metin, Nevzat, M ustafa kızlarıyla ayrı bir battaniyenin altında yağ murdan korunmaya çalıştılar. Nurettin, Zehra’ya, Cihangir İlknur’a, Serim Deniz’e, L atife M ustafa’ya, A tilla Tulûhan’a, Münevver Erkek Deniz’e, oyna dılar. Tülin ve Haşan ayıptır söylemesi, kustular. 1 Mayıs : Keriz Aşık Ufuk, İstanbul’dan bir kere daha döndü. Ve de dö ner dönmez bu kronolojiyi dak tiloya aldı. Ellerine sağlık... öğrenci D em eği seçimleri ya pıldı. ¡Ki F.5Kİ. tntiuHVSfl .KareıcRsı^*» 30 o -ca La rcLccrL v.__ S e ç m e L e c — Hitler’le ilk defa görüştüğümüz zaman anormal olduğunu anladım. Ahmet ¡Şükrü ESM ER — Tercüme kadın gibidir. Güzel olursa sadık olmaz, sadık olursa güzel olmaz. Saat BİLG E — Çingenenin karnını doyurur, sırtını sıvazlarsın dışarıda milleti şerefle temsil eder. İbrahim YASA — Akrabanın akrabaya, akrep etmez ettiğin. İbrahim YASA — Maliyeci diye bir sınıf yoktur, Besim ÜSTUNEL J. Foster Dulles pakt delisi bir adamdı. Alı met Şükrü ESM ER — Türkiye’de şu gözlüğü benim burnumun üstüne oturtamazlar ar kadaşlar. Almanya'ya gidersem oturtturacağım. Cemal M IH Ç IO Ğ L U — Açlık ve sefaletten nurtopu gibi ihtilaller doğar. İsmail T Ü R K — Kalleşlik insana arkadan yaklaşarak zehirini akıtmaktır. İbrahim YASA — Oradan bir arkadaş bir şey söylemek için ayağını kaldırmıştı. Nermin A B A D A N — Bütçe tek olmazsa ne, olur, birkaç tane olur. Bedri G Ü R SO Y — Hepiniz çok sık duymuşsunuzdur. Duymamış iseniz şimdi duyacaksiniz. Meşhur Titanic yolcu gemisi, okyanusta seyrederken bir buz dolabına çarparak batmıştı. Selıa M E IIA Y — D il sürçmelerimden beni mesul tutamazsınız. İsmail T Ü R K B İ ¿AMP İNEK. 11 Yılın R öp ortajı H AKAiNJ SOMER’LE K O N U Ş T U M ... Uzun süredir bir randevu alarak kendisiyle röportaj yapmak istediğim Hakan Somer’i en nihayet çin çin bağlarındaki köşkünde uzun araştırm alardan sonra bu labildim, Hakan Bey Köşkteki muhteşem odasında m ektupların arasına gömülmüş birisine yeni bir kaside diizmekle meşguldü. Beni görünce derhal kafasını kaldırdı ve — Sekreterimden randevu aldmızmı diye sordu. Tam o sırada sekreteri odaya girdi ve randevu verildiğini üzerine konuşmaya başladık. Ve -ilk sorumu yönelttim : .— Bu kadar kısa hatırlattı. Bunun bir zamanda popüler hale gelişinizi kısaca anlatır mısınız. — Vallahi suç benim değil kardeşim !.. Milliyet gazetesinden Doğan Şener’e hal hatır sprmak için bir mektup yazm ıştım , o da tutm uş h afif batı müziği sever bu herif diyerek mektuplaşmak istiyenler sütununa adımı yazıvermiş. O günden be ri devamlı mektup almaktayım. Dün yüzüncü mektup geldi. (Lafının tam bu kıs mında cebinden portföyünü' çıkarıp) : — Sana da bir mektup vereyim kardeşim dedi. Ecnde mektubu alıp, çakma ğım la yaktım ve içmeye başladım. — Peki Hakan bey, mektuplaşmanızın amacı nedir? — Geleceğe yönelmiş bir amacım var. Bunlar arasından pekala eşimide seçebi lirim (Hıçkırık..) M am afik bir süre daha on-yirmi' tanesiyle alakamı sürdürmek ve başrolünü Alain Şevket’e oynatmayı düşündüğüm “Girls... Girls...” adlı bir füm çevirmek istiyorum. Şu anda finali üç kişiye oynattığımı ilave edeyim. ı— Buraya kapanmanızın sebebini söylermisiniz? Hakan bu sorumuzu gözleri yaşlı ve ağlamaklı bir sesle cevaplandırdı. — Ondan uzaklaşacağım gün yaklaştıkça H ülya’larım la başbaşa kalm ak ve vicdan muhasebesi yapmak istiyorum. (Burada kendini tutam ayarak ağlamaya başladı ve gözyaşlarını pembe bir m ektuba silip mektubu çöp kutusuna attı.) — Hakan bey, 48’ler hakkında ne düşünüyorsunuz? — Onların hiçbirinden bana mektup gelmediki.. Doğrusu gücendim keratalara. — Aldığınız en enterasaıı mektuptan bir pasaj okurmusunuz ?. — Hay., hay., diye şuh bir kahkaha attı vc mektup çuvalından bir tanesini çek ti. Mektup Gaziantepten gelmekteydi vs aynen şöyleydi. “ ...... Ben dinime, örflerime, atalarım a bağh güzelce bir kızım. Babam buranın tanınmış doktorlarından. Antebin yarısı bizim. Babam evlendiğin zaman çeyiz ola rak servetinin yarısını sana vereceğim diyor. Yalnız tek şartı namaz kılmayı bi len biriyle evlenmem... Batı müziğinden N uri Sesigüzel’i severim. Tiyatroya karşı aşırı denecek bir merakim var. Antcbe gelen bütün çadır tiyatrolarına giderim. (Sen ne tiyatroyu seversin be..) Şarkıcılardan M ustafa Sağyaşara tap arım Siz de M ustafa Sağyaşar’m plağı var m ı? Yoksa...” Hakan başka bir doktor kızma gönül verdiğini ve bu yüzden bu hayırlı kısmete cevap vermediğini belirterek bu bahsi kapattı. Hakan Bey’e yeni bir soru patlattığı. — Sizce Viet-najn savaşının sonucu ne olabüir? •— Bence harbin kazanılması Lejyon des femmes de H akan'ın Ho Şhi M inh ta rafına katılmasına bağlı. Henüz yardım takip etmedikleri için harpte böyle uza yıp gidiyor, boşuna kan dökülüyor. — Bana söyleyeceğiniz son bir sözünüz varm ı? > — Var. HÜLYA'.'ii kalmayınca hayatın ne kıymeti yar Bitsin artık diyorum, böyle beyhude ilkbahar. Kendisine kıymetli vakitlerini bize ayırdıkları için teşekkür ederek veda ettim. Çin Çin B a ğ la n 6 Mayıs 1967 ŞERSDEN -âONRR '. I u. n L a n L / cif & n tn. u, 6 ıt n. u. z • .— 4 İdarî şubenin güzel kızı Zehra’nın gece kıyafetlerinde çok m uvaffak olduğunu, (ça m ur atanlar kendisini ağabeysinin de dahil olduğu bir grup refakatinde Alpay Kulüp, B alin Roof, A lta n ’ın Yeri v.s. de gören muh■tfityf ve de muzdarip kerler.) buluştuklarım fak at hayal kırıklığına, uğra yarak Muş, Niğde, Çankırı gibi illere gön derildiklerini — Harun Erdoğan'ın - Ben neslimi ıslâh etmek için uzun boylu bir kızla evleneceğim ve ev leneceğim kadım çalıştıracağım, insan ça lıştırmayacağı kadınla neden evlensin - de diğini r— Kazgan komitesinin yaptığı toplantılardan • . birinde kızların anket kâğıtları okunurken E y üp A ltayh’m n bıyıklarım burduğunu — 3 mali’den lâz Cemal’in 1. ci sınıfta bir kıza aşık olduktan sonra meyhanede içip, Çan kaya Bahçelievîer Mülkiye arasmı yaya do laştığım i— Asım Hacı M ustafaoğlu’nun Mülkiye ıssız bir adada olsaydı, götüreceğiniz 3 şey ne . olurdu sorusuna, Birigitte Bardot şeklinde verdiği cevap okunurken E yüp A ltay h’m n eşşek-oğlu-eşşek, Samy Frey’e benziyor ga liba” dediğini — Mali şube fermam yazılırken 4 siyasiden Süha’nın 31 num araya gelip, kendinden “O biçim kılıklı bitos Suha” diye bahseden pa ragrafın “Amitos Bitos Suha” olarak de ğiştirilmesini ağlayarak rica ettiğim i— Boykotun ilk gecesi, boykot gözcüleri gö n üllü olarak tesbit. edüirken, Güray Karacaovak’nın Eşşek Atilla'nın o gece oynataca ğı seks filmine gidecekler listesine yanlış‘ lıkla ismini yazdırdığını ■ — Atakan Y um rukçal’m ıslıkla çağırdığını, — MaU şubenin sosyalist geçinen Bursa’h ço cuğu Mehmet Bolelli’nin bu sene başında 1000 güçlükle ayarîayabildiği 2. ci sm ıftaki kızının yanında, pamuk gibi yumuşadığım fikirlerinden aşın tavizler verip sağcı gö züktüğünü .— M ehlika’nın iç gezide “Teo” ile yanak yana ğ a dans ettiğini — Yine M ehlika’nm iç geziye 7 takım elbise götürdüğünü -— Manken BetüTün 1. ci sınıfta siyasi ilim le re giriş sınavı iyi gitmeyince Bülent Daver’e gidip yalvardığım ve 4’ü 5 yaptırdığım •—- Şener’in ramazanlarda Palam ut’un borno zundan faydalanıp sık sık duş aldığım, kışın ayağına giydiği lâstikleri W.C. de sakladı ğım f— D üşük Fes-Kom başkam A kın Bener’in 16 - Ocak - 1967 günü saat 15.55 de Kızı la,yda Serpü Mağazası önünde Hale adında Am erika’dan Türkiye’ye kadar beraber uçak yofculuğu yaptığı bir kızla komite işini asıp 10 dakika neler konuştuğunu, hasretini dindiremediği için kızı L a Bohem’e davet ettiğini ve davetinin kabul edilmesi üzerine muhabirimize - ne iyi kız - dediğini — Tarzan Nevzat’ın her gece 21.35 otobüsünü beklerken Beşevler’de görüldüğünü — Demir’in bir vergi yoklamasında num ara sını şaşırıp “2131 burada efendim” dediği ni, bilahare düzelttiğini (Asıl numarası 2130 dur) — Kaymakam Erdem ’in dış geziye gideceklere “Ağabey bana M arsilya’dan bir İtalyan kızı getirir misiniz” dediğini — D üşük Akm Bener’in iç geziden som a işle rinin çokluğu yüzünden istifa ettiğini ve is tif asından 10 dakika sonra ne hissettiğini sorduğumuzda - attan inip eşşeğe binmiş gi biyim - dediğini — İdarî şube kızlarından birinin sapı üe dan■setmek için bilmeyerek L a Bohem’e gitti ğini — Mülkiye’nin yıl dönümü, törenlerini Musta fa Dinçer’in m enfur emellerine alet ettiğini — Metin İnal’ın m üzik şöleni gecesine kendi arabalarıyla gelen K ara Kedilerden birini şoför sanıp para vermeğe kalkıştığım — N am ık îza r’ın boğa bakışlı İspanyol sevgi lisinin adının “Maria Do Rosario De Sanipaio Themuta Barata” olduğunu — Boykot geceleri Emel, Saliha, Ayla, Güneş ve Sevil’in deli polis denen iskambil oyunu na merak saldıklarım — E rg ül Bakay’m saptamak kelimesini ilk okuduğunda “hesaplamak kelimesini yan lış yazmışlar” dediğini — İdarî şube tellaklarının Ağustos 66’da staj j - için A ntalya’ya gitmek üzere A nkara’da 14 teneffüslerde kızım ı — Deli Mine’nin komitede balo görüşülürken “Balo pazar akşamı yapılmasın çünki pa zar günleri berberler kapalıdır” dediğini Güneş ile Aydın’ın dış geziye gidebilmek için boykotu tasvip etmediklerini Gürsu’nun sarışınları mı, esmerleri mi se versiniz sorusunu sarışın böcekleri bile se verim şeklinde cevaplandırdığım, Hulusi’nin kuduz olsam “yeni yönetmeliği ısırırdım” dediğini, Arırıağarı’ın en sevdiğiniz şiirden bir pasaj yazınız sorusunu “Koca Beyoğlu Pasajı” Şeklinde cevaplandırdığını, A sim in attan düştüğü halde kendim indim dediğini, Rum i’nin herkese ayak fakat tutturam adığm ı, atmaya çalıştığını Şef Ali İlıssjı’ın her gece içtikten sonra inek leyebildiğim, İsmail Erzurum hı’nun nişan yüzüğünü üç sene cebinde taşıdığını, — Dolmuşçu Nevzat’m baloya getirdiği kıza “askın düşüyor” bahanesiyle sık sık el at tığını, — Gazi’nin “bizim sınıfta bana göre kız yok” dediğini, ■ — Sıdıka’m n ismini beğenmeyerek Gülay şek linde değiştirdiğini, — M üm taz Pehlivanlı’mn 1ıssız adaya götüre ceğiniz üç şey ne olabilir sorusunu N E S R İN -N E S R İN -N E S R İN şeklinde cevaplan dırdığım, — Eşşek A ttü a ’nın show provalanna, showdan dört gün önce başladığım, — Müveddet ve Sevim'in bir asansörde m ah sur bırakıldıklarım, — E n ineklerin boykot süresince kantinde is kambil ve tavla oynadıklarına, inek bayramında ata binenlerden Fethi’nin at biraz koşunca durdurmak için “çüşşş” dediğini, — Boykot süresince kantindeki bütün masala rın tam istihdam halinde kum ar için çalıştıklârım M utlu Menderes’in Zeltra ve Mine’ye not yetiştirmek için günde asgarî üç saat dak tilo yazdığım, — Aziz K öklü’nün veda balosunda kafayı bul duktan sonra “yarın okul ta til çocuklar” , dediğini Saadettin’in sen ayarladığı kıza evde pul koleksiyonunu gösterdiğini, — Doçent ve havacı yedek subay Yılm az Günal’ııı Boykotçulara “Jetleri Getireyim m i” dediğini Cenk’in sınavlar yaklaşmaya başlayınca az dığını ve çarşaflan yırttığım . Emel Güner’iıı balo gecesi çok şık olduğunu, Saliha’nm biriyle çok romantik dansettiğini, 3 maliden Temel’in, Arrtuvan H asan’dan bir günlüğüne ödünç aldığı evi pencere camla rına kadar yeniden boyayarak teslim ettiğini, — Bekâr bir kaym akamla konuşurken araya giren bir kız arkadaşına Gönül B atı’mn sert bir şekilde “konuşmamız sizi alâkadar et mez, dediğini — Zehramn Ç âlkan’ı gece klübü sandığım .— Tombulkuş Turan’ın geçen yıl Bursa seya hatinde çok sıkıştığı için üç liraya taksi tu tup kendisini Bursa Erkek Lisesi’ne dar attığını — “T ajkoy” lafının kızlar arasında güya pa rola olarak kullanıldığını fak at bunun özel dedektiflerimiz Aytaç Külyutm az ve Ahm et Fakabasmaz tarafından “A bi bu Bereket Tannsı B aküs’le ilgili" diye açıkladığım, (N o tT e fe r r u a t için m üracaatların özellikle Zeyno’ya daha olmazsa Mine’ye yapılması. — Içgezide Palamutzade Mehmet’in banyo bronzu (yani bornozu) satmaldığım ve.bunu daim i olarak Rum inin kullandığım — M Şahin'in Kıyafet Balosu gecesi kadın kı lığındaki Zenne N ihat'a bir şeyler yapabil mek için 3 şişe şampanya ısmarladığını Biüyor musunuz. 15 ! GÖNÜL POSTASI BİR H A N IM O K U Y U C U M SORUYOR Ben yeşil gözlü, tatlı sözlü ve gü zel sayılabilecek b ir kızım . E r oğlanı çılgınoa fakat üm itsiz b ir aşkla seviyo rum. Bu d ürü m d a daha fazla dayanamıyacağım. Söyleyin n'apayım. Cevap : Her -gün yemekler. den sonra bir defa “üm itsiz bir aşka düştüm, ağlarım ben ha lime” şarkısını söyleyin. Sanı rım faydalı olacaktır. Bu duru m a daha fazla dayanamıyacağım diyorsunuz. Öyleyse sırtı nızı duvara veyahutta istikba linizi vakıflar bankasına daya yınız. Selamlar: 67 M Ü L K İ Y E Kazgan olim piyat komitesinin düzenlediği “6:7 M ülkiye olim piyatları” çok güzide ve kalabalık bir seyirci kitlesi önünde yapıldı. Yarışm aların zaman zaman çok çekişmeli geçtiği göze çarpmakta ve de pek tabiî bu husus tansiyonu arttırm aktay dı. Müsabakalar yapılırken ve sonuçlar okunurken vukua ge lebilecek acil v a k ’alar için 5 ambulans ve 55 hemşire görev lendirilmiştir. Am bulans ve hemşireler Kazgan çıktıktan sonra ’da göreve bir süre devam edeceklerdir. Şimdi çeşitli branşlarda yapılan yarışmalar sonucu ortaya çıkan 67 Mülkiye olimpiyatları genel klasmanını veriyoruz. E N B A B A C A N H O C A LA R 1. Turan Güneş 2. Aziz Köklü ?>. Ahmet Şükrü Esmer E N G A D D E R H O C A LA R 1. 2. 3. Cumhur Ferman Cemal Mıhçıoğlu Mehmet Gönlülıol E N U YU T UCU H O C A LA R 1. 2. 3. Reşat Aktan İbrahim Yasa H alil İnalcık H A N IM E F E N D İL E R 1. 2. 3. Emel Güner Sal İha Sade Sevil İlter NBA BALAR 1. 2. 3. Yurtsev Mıhçıoğlu Doğan Sevim Fethi Büyükaksoy K E R İZ L E R 1. 2. 3. Haluk Gürsel Süha Ölmez Neşet Ersoy P O L İT İK L E R 1. 2. 3. Asım Hacımustafaoğl'u Mehmet Palam ut Şahin Alpay İD E A L Ç İF T L E R I 1. 2. 3. Aydın - Güneş Adile - Erden Tülin - Hr.san (Nevzat) S E M P A T İK L E R 1. 2. 3. Tülin Güneri Mine Gürleyik Füsun Ergener F O N K S İY O N L A R .1. Seyfi Kırcı 2. Eyüp A ltayh 3. Ali Arsın K A S IN T IL A R 1. 2. 3. Serim Köstem Fırat Selamoğlu Aydın Özden İN E K L E R 1. 2. 3. Bekir Çakmak Zeki Bölükbaşı Harun Erdoğan T A T A V A LA R 1. 2. 3. Ferit Yurtsever A ttila Vural Ahmet Y ıldırım E N Â Ş IK L A R 1. 2. 3. Savaş Sönmez Tayfur Özşen Ufuk Somer BİR E R K E K O K U Y U C U M Y A Z IY O R Ben çekingen, içine kapanık bir msunım. BiV kaç ay önce b ir grupla geziye çıktım . B ir pavyonda eğlenirken herkes dansa kalktı. Y a ln ız o yerinden kalkam adı. Çünkü kimse kaldırm adı. Ben,de kaldıram azdım . Ben .ancak so ba borusu ka ldırabilirim . D a yan am a yarak "Y a n ın a gelim m i? Y a n ın a gelim m i?” diye öküzvari bir sesle bağırdım . O günden beri rahat uyuyam ıyorum . Acaba halim çok m u kötü? Cevap : Evet. Haliniz çok kötü. Evvela Cavga dans stüd yosuna gidin selamımı söyleyin. Size oturan bir kız nasıl kaldı rılır öğreteceklerdir. Yanina ge lim m i demişsiniz. Tabiî ki yan lış demişsiniz. Bu lafı etmeye cek doğrudan yerinizden kalkıp yanına gidecek, önce elini sonra gereken yerlerini tutacaktınız. R ahat uyuyabilmeniz için Angora’dan bir ’ kız sopalamanız kâfidir. Gözlerinden öperim k ar deşim. BİR H A N IM O K U Y U C U M Y A Z IY O R Konyasporun m açlarını Ankara'da oynatmak im kânı yok mu? Cevap : Dünya da yalnız ölüme çare yoktur. Eğer çok ısrar ederseniz o güzel hatırınız için O R H A N ’la görüşürüm. Bir dümen düşünürüz. İyi günler canım!... 26 OLİMPİYATLAR! Bizim hikâyemiz bir sonbahar g ü n ü başlar Sana .çorsalar değil o günü, beni bile hatırlamazsın Bense kelebek biçim li gözlüklerinden başlarim anlatmaya Ve gittikçe büyür içimde acısı sevgimin Seni görmediğim zamanlar sevginin böylesini bilm ezdim Gözlerini aradığımı farketmen ne kadar sevindirmişti beni Ayıramaz olmuştum oturduğun yerden gözlerimi G ün, ay, yıl, zaman sana bakmakla geçti Bir büyük çaresizliğimdi seni alıp götüren Sevilene nasıl erişilir bilm ezdim eskiden Bugün benden uzaklardasın Gönlünde, düşüncelerinde bir başkası var biliyorum O n u özlüyor, onu bekliyorsun Ve belki bulaşık yıkarken, şimdi onun için “ Öm rüm ce o saf aşkım kalbimde yaşatsam” diyorsun Bense seni her görüşümde Yağm urlu şarkıları söyleyişini hatırlarim. Ve her yolum düşende U ludağ’a Karlar üzerine M in e ’lerden yapılmış b ir demet b ırakırım ... (Yenisi için yenisini yazacağımdan eskisinin hükrmi yolitur.) N A P O L Y O N 12 BOYKOT ŞEHİTLERİNE MÜLKİYE’Lİ AŞIKLARDAN SEÇMELER Yaklaşmış im tihanları inek yatmış otluyor Yönetmelik denince birden yürekler hopluyor Boykot diyor birisi kalbler hep aym atıyor Büdiri asılıyor, tüllab prof’a çatıyor Olmaz diyor prof. 1ar görmedik biz hiç böyle iş Buyrun deneyin am a tutturamazsınız dikiş U R U ŞG U ’ (* )D A N G A Z E L (Akrostiş) I Hançer-i ebrun girdi dilem cısm ü cân gerekme*. Ümmid-i vasi ile yaşamaya devrân gerekmez Leyâl-i kasvette biter hüznüm düşe girmende . E y boykot uğruna kapılara diküen gözcü Hocaların anlar elbet yaparlar seni sözcü Y ârin esiriyem yakam gül-i handan gerekmez İhsanda bulunup sınavları erteliyorlar Tüllab anlamıyor ki gözünü perdeliyorlar Kenâr-ı yarde olsam girye-i hüsran gerekmez İm tihanlar yapılıyor aym tas aym hamam Bir farkla ki cenaze töreninde yok bir imam Ne büyüksün ki tehdidin kurtarıyor tevhidi Bedros’un (!) tüllabı da ancak bu kadar şanlı idi Haziranda kamış için kuyunu Cum hur mu kazsın Gömelim gel seni boykotlara desem sığmazsın Âşık-ı nalâm nam sen hayal-i serv-i kaddin Od’undan tutuşup hurşid-i zerefşân olmuşam Leb-i cânan gel imdadım özge im kân gerekmez ■ Ufk-ı şâma bakarım tüm silâb-ı sirişkimle Kedem âk şâmda kim demiş çeşm-i giryân gerek mez Izm âr ederim nükhet-i zülfün pembe hayalimde Reh-i aşkı sen gülgûm m ağyar hayrân gerekmez Bozulan Mülkiye’m izi sarsam da diplomana Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana K A Z G A N ’ın N O T U : M . A kif'in “Çanakkale şehitlerihi" Hakan Savaj'ın bu şiirinden aldığı ilham la yazdığı söylenir. Izdırâb-ı canandan SAVAŞ oldukça bîmecal Kaderim H üly a’ysa Y arâb özge ihsân gerekmez. (*) Urıışgu = Savaş anlam ındadır. 17 A N K C E E T V E ^ Soru : H ayat felsefeniz nedir? T A N A Y : Ye kebabı, iç şarabı salla palavrayı B U R H A N : Milletime yararlı olmak Y IL D IR IM : Girsin çıksın kalbini temiz tut. M İN E : Herşeye gülmek ve tekrar tekrar g ül mek E R D A L Y A Z G A N : ik i yum urta bir sıicuk, kilosu iki buçuk U F U K : Sefaletin felsefesini yapmak AHMET Y IL D IR IR : Tavada balık, m arul sa latası, mevsim meyvası ve bir 35 lik F IR A T : A H kızun vuslat, kenarından fıslat T U R G A Y : H ayat sadece bugün değildir. Soru : Mülkiye ıssız bir adada olsaydı ve üç §ey götürebileceğinizi söyleselerdi neler götü- TÜrdünüz? ı TUNÇ : İk i avrat bir de ebeden avrat SAVAŞ : M üm kün olsaydı H üly a’yı İL H A N T ANDO GA N : Zincir, takoz, çekme ha latı. S A L lH A : Sandal yapmasını büen birisi A R M A Ğ A N : At, avrat, zerzavat. M USTAFA D İN Ç E R <: Eyüp, Nevzat, A lan (Kazgatı’ın notu : Biz Mustafa’yı öyle bilmezdik) T U L U Y : Seccade, teşbih, ve televizyon E R D E N Ş A N E R : D iş fırçası, havlu, pijam a M USTAFA SAGCAN : Defter, kalem, silgi M ET İN Ş A H İN : D elikli sabim, delikli banyo süngeri, vazelin A K IN B E N E R : Deniz’e girerdim. K â fi değil tryi? F IR A T : 67 Peugot’m u tabiî. A Y D IN G Ü Ç LÜ : Para, para ve yine para (or da parayı nerene sokacaksın be kardeşim) K ATOT. : Ben ıssız adada yaşayamam korkarım. Soru : Doğum kontrolü halflanda fikirleriniz? A S M : Devletin demirkratüî: yollarla vatan daşların yatak odasına girmesidir. (Keh, keh, keh„„M U STAFA D ÎN Ç E R : Nevzat için iyi bir buluş FUNDA H am m alhğı kızlar yapar onlar düL 1şünsün C E M İL E : Kontrol şimdilik işlemiyor, olsa bu hale gelmezdim. SAM İ : Aşırı sola girer. Soru Aşk sizce nedir? T A YFU R : Aşk bir burjuva'yutturm acasıdır. K A D ÎR G Ü N A Y : Pipom gibi sönmemesi için ateşlenmesi gereken nesnedir. 18 P G E l a E l a ^ R N S A L lH A : Sinir sisteminde meydana gelen bo zukluk. PA RS : A ydm ’la Güneş’in yapamadığı I l h a n u l u k ö s e : A şk acı soğana benzer, yedikçe gözün yaşarır. T A M ER : Fasulye piyazı gibidir, kokusu sonra çıkar. AJLl İH SA N : G üçlü sevgi ve bağlılak duygu sudur (Türkçe sözlük sf. 56) M U RAT : A şk bir ızdırap... A Y H A N O L C A Y : Y a tağa giden merdiven... M. I. AH M ET : Affetmektir... E R G Ü L Gözden giren, gönülden geçen ve a r ka kapıdan çıkıp giden bir histir. COŞKUN : insanın zayıf bir anında dayanmak istediği bastondur. B A Y B A RS : Belli bir süre için bir gül bahçe-ine konmak, dikenler batınca uyanmaktır. SAVAŞ : Benim H üly a’ya karşı duyduğum his se galiba aşk diyorlar G Ü N A Y : Sen aşk nedir bilmez misin?... Soru : Louis Charles Itoyer ile Jean Paul Sartre'iıı mukayesesini yapınız. Ç E L İK : B iri oturarak, diğeri yatarak yazar. F IR A T : B iri realist diğeri idealisttir. E R G İN : Değişik cephelerin başkumandanları dırlar. A R M A Ğ Â N : B iri yazar, diğeri kafayı bozar. SAV AŞ : B iri belden aşağı, diğeri omuzdan yu karı yazar. A Y D IN G Ü Ç L Ü : B iri hayatın gerçeklerini ak settirdiği halde diğere nazariyatta kalmıştır. T U Ğ R U L : Hangi filmde oynamışlardı? Soru : B ir gün 25 saat olsa 25 inci saati nasıl geçirirdiniz? A R M A Ğ A N : iy i geçirirdim... CE N G İZ : T. N. S. de... Y U S U F Z İY A : B ir gün 25 saat olamaz (Brovvo!. Nasıl büdiniz...) M U RA T : Karşı cinsten bir eşşekle A K IN D E M tR E R : K ızlarla arabamda Soru : Bu sene sınıf geçmeniz ihtimal dahilindemi? T A Y F U R : Kazgan başımda olmasaydı, belki.. H A L U K : Ben sım f geçmeyeceğim, mezun ola cağım.;. CE N G İZ : Boykot’a bağh... Hazırlayan: HASAN PULUK Biri Paşa, diğeri hâlâ Kaymakam İki Lise öğrencisi geçen gün Kadıköy vapurunda tartışıyor lardı. Tartışma konusu, Liseyi bitirdikten sonra seçecekleri meslekti B iri Siyasal Bilgilere gideceğini söylüyor, diğeri «Boş ver yahu!» diyordu. «Mülkiye’yi bitirip de ne olacaksın! Gel Tıbbiye’ye gidelim... Hem kut sal, hem de parala bir meslek.» Siyasal Bilgilere gitmeyi kafa sına koyan öğrenci, idareciliğin önemini anlatıyor, am a doktor adayını bir tü rlü ikna edemiyor du Gençlerin tartışmasına yaşlı bir adam da kanştı ve kendisini tanıttı : — Salih... Ben emekli ltaymakam taraftar'bulm uştu. Yaşlı adam devam etti : — Evladım, arkadaşın haklı. İdareci olup da ne yapacaksın? Bale, sana bir hikâye anlatayım: İki adamın, ik i oğlu varmış.. Bi ri Mekteb-i M ülkiye’yi, diğeri Mekteb-i Harbiye’yi bitirmiş... Y ân i sizin anlayacağınız biri Harbokulundan, biri de Siyasal/Bügiler’den mezun olmuş.. İk i baba ne zaman karşılaşsalar birbirlerine sorarlarmış : — O ğlun nasıl ne yapıyor? !— İy i vallahi, fü â n ilçede kaymakam? Seninki? — F ilan alayda teğmen! — O ğlun ne yapıyor? Siyasal Bilgilere gidecek olan genç bayağı sevindi. Bir YAT. SEFRSI ı— F alan ilçede kaym akam! Seninki? — Yeni yüzbaşı oldu! — Oğlun ne yapıyor? . i— Bildiğin kam ! Seninki? gibi kaym a — Albay oldu! Nihayet son karşılaşmala rında oğlu subay olan, arkada şının oğlunun h â lâ kaym akam olduğunu öğrenince dayanama mış : ı— Bana bak! Y a senin oğ lunda iş yok, ya bu meslekte iş yok! Bildim bileli kaym akam ! Benimki paşa oldu! Ne biçiin iş bu yahu? ' Siyasal Bilgilere gitmeyi kafasına koymuş genç, kara kara düşünürken, doktor ada yı gülüyordu! Kl$ CEFASI BALOLARDAN NOTLAR 14 Nisan 967 günü icra edilecek veda ba losunu Kamgan 'adına izleme görevi bana ve rild iği zam an zaten balodan iş çıkmayacağım anlamıştım. Ç ünkü o anda sırtım kaşınmaktay dı. B u acı gerçeği bile bile otel) Dedeman’ın yo lunu tuttum . D aha rahat çalışabilmek için Akay lokantasında ik i duble votkayı son sürat zuLa edip soluğu otelin kapısında aldım. Resepsiyo nun karşısındaki koltuklarda G önül Batı yanlazca oturm akta ve bana bakmaktaydı. Tabiî kitahunın 3. bölüm ü gözlerimin önüne geldi ve derhal yanına düştüm. Tanrım o ne kokuydu ' yarabbi! Yem in ederim ki, Gönül Roger Gallet losyonlarını kullanıyor. Biraz ağız kalabalığı ettikten ve de gerekli ön incelemeyi yaptıktan sonra balonun yapılattığı salona çıktım. Misafir ler yavaş yavaş gelmekteydi. Ben de kendime ve arkadaşlarım a uygun bir yer sotalamayarak . hir sütun arkasına tünedim. Saat 20.30 u biraz geçe Aziz dekanımız baloyu şereflendirdiler. N ihayet 21 sularında Kasıntı Eyüp iç gıcıklayıcı gıcık bir konuşmayla baloyu açış dansım yapmasını sayın dekanımızdan rica etti ve balo başladı. Gördüğüm üz, duyduğumuz, okuduğu m uz veda balolarının en madarası stow ve shakelerle devam etti. Gecenin en çarpıcı kızlan Zehra ve O ’ydu. B ir ara sahibini arayan bir kadın ayakkabısı bulundu. Tam açık arttırm ay la yolumu bulacaktım 'ki Sahibi miilkiyeden vesikah Em el (Bu başka Em el) çıka geldi ve de ben hava sonra da iki duble daha votka aldım. Bu arada Suat Asutay’da nişanlısından işini alıyordu? Böyle bir gecede ne kadar ayıp!. Sonracığıma Eşşek A ttila dua okudu, mevlid okudu veda Balo komitesi gecenin canına oku• du. Hepinize bâki selam!.. Gelelim Kıyafet Balosuna : B u baloyu sîz ler için beş m uhabü' ve bir o kadar da foto muhabiri ile beraber takip ettik. Evleviyetle ve de ivedilikle belirtmek isteriz ki çekilen çok önemli fotoğraflar Kazgan komitesince yeterli bulun mamış ve ana muhtevaya alınmayarak sansür edilmişlerdir. Yine de meraklılarının bulunabi leceğini düşünerek Kazgan yayınlan arasında K A ZG A N A IŞ IK TUTAN B E LG ELER-Î adlı ek bir albüm bastiınlmış olup el altından eh ven kargılıldar mukabilinde isteyenlere takdim edilmektedir. M üracaat sabahlan kahvaltıdan sonra Genel merkezimize yapılabilir. Şimdi saatleriyle beraber lay af et balosu notlarını sunuyoruz : 21.30 ı— Sınıflara saklanan avantacılara sepetlemek vede istenmeyen durum iann teza hürünü önlemek için sınıflar kontrol edildi, ka pılar kilitlenip m ühürlendi ve anahtarlar yeddiemine teslim edildi. 20 22.00 > — Balo kapıları ineklere açıldı. Ben piknikte üç duble votkamı o sırada yeni biti riyordum. 22.15 ı— M ustafa forsunu kuUanrp içeriye dört bedavacı aldı. Foto-Aytaç 12 kişiyi üç da vetiye ile içeri soktu. 22.30 .— Mehlika ilk dansım yaptı, sonra benim yanıma gelip şarap içmeye başladı. B ir ara üstüne döktüysede bunun faydalı olduğu inancındayım. 22.31 1— Zehra uyandı. Annesinden izin al mıştı, fa k at kavalyesizlikten baloya gelemedi. 23.00 — Eyüp işini alıyor, Tarzan Nevzat işini alıyor. H a lil işini alıyor. Tövbe estağfirullah, billiahi başımıza gökten taş yağacak. 00.30 > — Bedavacılar kapılara ve camlara yüklenmeye başladılar, cam k ın ld ı ve K ü rt M ustafa dayak yedi Niçin topallıyorsun diyen lere “soluma kram girdi” num arasına yatıyor. 00.35 ı— Latife 12. ci, Münevver 17. ci, De niz 21. ci dansını yapıyor. 00.43 — Fahri, Iş ık ’a kötü sanlm ış, Kuday Zahide’nin peşinde koşuyor. OLOO — Münevver hızlandı. 01.05 ■ ■ — Tülin Hasan’a sızlanıyor. 01.17 *— Dom-dom A li kıza tırmanıyor. 01.30 > — Çiftler koridorlarda, tekler sütun larının arkasında kaybolmaya başladılar. 02.00 ■ — Karanlıktan şapırtılar geliyor, ga liba şeftali yiyenler var. 02.30 ı— Kuday H. ci kızla 33. üncü dansı nı çekyor. Tülay’la Tayfur shake yapıyor. Bu saatten sonra shake çekilir m i? 03.00 ı— Orkestra en hızih parçalan çalı yor, tabiî millet “slow” yapıyor. 03.18 ı— Münevver Akın münasebetleri maksimum seviyeye erişti. NOT : 3.18 ile üg ili fotoğraf komitece sansür edildi. Yukarda adı geçen albüme bakınız. 03.40 *— A ttüa, T ulühan’a ihanet etti. Sen ha!. İhanet ha., dan., dan., silâh sesleri kesüdi. Bununla ilgili fotoğrafta adı geçen albümde. Tulûhan! lütfen bakarmısm? 04.00 — Büfede şarap kalmadı, millette tar ka t kalmadı, kapıda cam kalmadı, birisinde ak ıl kalmadı... 05.00 ■ — Orkestra işini bitirdi. İşini bitir meyenler bitirmeye çalışıyorlar ve bir program daha tarihe kanşıyor. İyi günler, iyi geceler yalnız sizin,- olsun sevgili dinleyiciler.. Allahaısm arladıım ıık.... İÇ G EZİN İN HİKÂYESİ (Anlatan : DİSKO NEVZAT) Bu sene festival komitesi Mülkiye tarihin de görülmemiş bir safdillikle ukalalık edip lcur’a çekiminde dürüst davrandı... Gezi komitesi epeyce kapı çaldıktan sonra •sonunda Pırasa Turgut’u çeşitli ve içgıaklayıcı vaadlerle gezi yöneticiliğine ikna etti.. Ve 9 Şubat sabahı 9 eksikte ve 9 hatunla son yüzyılım oldukça gırgır, ve de epeyce şamatalık tetkik ve inceleme gezilerinden biri ^başladı. Gezinin en önemli özelliği pilav üstüle rinin çok oluşu idi. Gezi boyunca 11 adet pilav üstünün (İşbu üstülere sabah kahvaltıları da h il değildir) tarafımızdan hakkı verilmiştir. Bu arada çok üzüldüğüm üz bir olay A ntalya’ da sabah kahvaltısı için önceden söz aldığımız halde H alk Eğitim Merkezi Başkam Haşan GüTel tarafından ekilmemizdi. İkinci kazağı kuş adasının 2 m boyunda, Mülkiye basket takımında yedek, böbrek has talığından muzdarip, papyonlu, sempatik, zam para, fak at halkasız kaymakamından Tusatı motel de 1 adet çay ve 1 adet bisküvi ile iğfal edilerek yedik. Zikredilmeye değer önemli bir diğer yemek te Büyük Efesteki “Grand Diner” idi. Tiillap menüyü sadece ordövr’den ibaret sanıp tabak ları yaladı. Arkadan m aytaplar arasında piliç kızartm aları gelince tüllap tok kamına, kriz geçirmeye başladı. Denizlide ise gezi boyunca hepimizin eğ lenmesine sebep olacak Ç A LK A N CUM HURİ Y E T İN İN temelleri atıldı. Akşam: yemeğinden sonra faytonlarla 10-12 kişüik bir erkekler grubu sırra kadem bastı. Ertesi gün otobüste kendini ..en formda hissçdetj.ye .gözlerinin içi gülen bu 10-12 kişi idi. Çalkan Cumhuriyeti fikri ortaya çıktı. TezeLden A tillâ Başkan, A h met Yıldırım Vioe -Prisedent Eyüp .Altayh Yüce divan başkam, siyasi Şb. den K âşif dış işleri bakam ve Nevzat M illi M üdafaa vekili seçil'dL Bakanların hepsi bu kadar değildi. Şim- " di gelelim en m ühim soruya Çalkan nedir ? Çal kan kimine göre gece klubü, kimine göre gazi nodur. Am a doğru cevabm bunlar olmadığım herhalde arıladınız. Çalkan’ın ne .olduğunu en iyi Çalkaneılar bilir. Eğer halâ anlamadınızsa hemen bir çalkancı ile irtibat kurun. Aydın’a gelmeden önce, U m urlu’da deve güreşi seyrettik. Bizim gelişimizi hoparlörle anons ettiler. Anons aynen şöyle idi “Ankara. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerinden bir grup başlarında Profesörleri olduğu halde eğ lencemize şeref vermiş bulunuyorlar!” Bu lâ f lar üzerine Turgut’a kram p girdi. Bir müddet elini kolunu oynatamadı. Efes, Kuşadası üzerinden İzm ir’e geldik Büyük Efes Otelinde akşam yemeğini müteakip- . Diskoya gittik. Biz geldikten y an m saat kadar Gonra İzmirin asi gençliğini temsilen sa n saçlı, teen-skirt’lü, siyah dar pantoîonlu ve de çizmeü bir “g irl”, sap olarak Diskoya teşrif etti. B ir masaya yayıldı ve hemen gömleğini pantolunun arasından kurtarıp göbeğinin, üstüne.. Eskişehir’de son pilav üstürde Tülin 3 kâse yoğurt, 4 tabak yemek, bu arada Zelıra’nında böreğini yedikten sonra “daha şunun şu rasında ne yedik ki “dedi. Otobüse binildiğinde E y üb ’ün acıklı bir sesle “Arkadaşlar son püav üstünüde yemiş bulunuyoruz” dediği duyuldu. Eğlencelere Gelince : İlk danslı eğlence Antalya’da idi. Fruko’ia r bizden votkalar orduevinden olmak üzere orduevine davet edildik. Gecenin en neşelileri Mine ve Eşek A tillâ idi. Mine söylediği şarkı la rla AntalyalI subay ailelerini kendine hayran bıraktı. Eşek A tillâ ise ille ortantal danslarım takdim etmek fırsatım buldu. Deniz Albayı Kenan Beyle masa örtülerini bellerine bağlayıp karşılıklı gübelc atm aları geziye katılanîann zilmilerinden silinecek gibi değildi. Bu arada •dikkati çeken bir diğer husus A km ile Zehra 'nın dansları idi. Yarım s a a t orad a r\e y a p tın ız ? 21 düğümledi. Bu manzaranın ne kadar iç gıcıkla y ın olduğunu yaz tatillerini plajh yerlerde ge çirmeye m uvaffak olanlar bilirler. O sırada kı zan bulunduğu m asaya en yakrn/ yerde Zehra üe' dansetmekte olan N evzaûn gözleri büyüdü, dizlerinin bağı çözüldü ve lodosa tutulm uş, şe h ir hatları vapuru gibi sağa sola yalpalamaya başladı. Bereket Zehra kendisini sağlirhen ye rine oturtm aya m uvaffak oldu. F akat biraz sonra Nevzat yine yerinden fırladı ve slow ça lınacağım güvenerek kızı dansa davet etti, tik parça slow.du. F akat devamı shake - ve mümasiü danslar olunca Nevzat kızın çektiği fi gürler karşısında ağaç oldu. Bir müddet sonra yerini Eşek A tillâ ’ya bıraktı. Eşek, kızı fev kalâde mahirane ta k lit etti fa k a t sürate da yanamayıp kızı yerine oturttu. Bir süre sonra kız Diskodan ayrıldı. Az sonra da Nevzat B ü yük Efes Otelinde bir akrabası olduğu baha nesiyle 2 saatliğine Diskodan ayrıldı, günalıı başına. Diskoda k i gecenin bir diğer hadisesi İda rî Şb. den K ü rt M ustafanın o gece gruptan bir bayana sadece kendisi Ue dans etmesi teklifinin bu bayanca m üm kün görülmemesi üzerine K ü r tü n erkenden Diskoyu terketmesi idi. Gezinin en eğlenceli gecesini Ayvalikta geçirdik Şahane manzaralı “Ekonomik Palas” otelinde o gece mey su gibi aktı. Fiatlar hak kında bir fik ir verelim 1 tek kanyak 1 TL. idi. Hasan’m ve T ülin’in kaç votka - limon Nevzatu ı kaç kanyak ve diğerlerinin nekadar ne yu varladığını maalesef sayamadık. Okulda yaka sında yeşilay rozetiyle gezen Coşkun ise o gece epey form da idi. K adir için sadece şunu söyle yelim bütün gezi boyu pek az ayık kalan bu arkadaş o gece diğer hızlılar da odasına davetle alemin geç saatlere kadar devamım sağladı. A nkara’ya dönmeden önceki son ik i akşa m ım ızı Bursa’da Çelik P ala sın Gece klubünde geçirdik. Çelik Palas'ta en büyük sükseyi yine Eşek A tillâ yaptı. Oryantal danslarda “iki - üç sene dir. Y u r t dışında Türkiyeyi başarıyla temsü etmekte olan Güler hanım a” sen beni de bas tırdın dedirtti. Eşek A tillâ, Süheyl Denizci' topluluğunun solisti Beyoğlu kaldırım ını çiğ nemiş, gerçekten anasının gözü Michel'le çabu cak samimi oldu ve ik i gece bizim istediğimiz parçaların çalınmasında en büyük rolü oynadı. Çelik Palasjın gece klubünde bir Ispanyol top luluk, “Trio Santa - Cruz” ' çalıyordu. Bu toplulukliada çok iyi anlaştık. îşte bu grup tara fından bizim 23 y ılık Eşek A tillâ, R udolf Va lentino lâkabı üe ta ltif edildi. Zira A tillânın danslara bu İspanyolları bile dehşet içinde bı rakmıştı. Çelik Palasta diğer dikkati çeken bi risi geziye m illî bakiyeden katılanlardan Lâtife idi. Lâtife gezinin en güzel dans eden kızlann22 dan., biri idi. Çelik Palasta unutulmayacak. yaptığı shake’ler- G E Z İD E N K IS A K IS A ■ — Otobüse her binişte hareketten önce koyun gibi sayılmaya alıştık. Sayım işini Tur g ut ve Turgutun asistanı A kın yapıyordu. — B u sayım işi sonradan sadece Asım H a cirmiş tafaoğlu, Mehmet Palam ut ve Saadettin Genc’e inhisar e ttirild i Onlar otobüste ise yola, çıkıyorduk. •— Turgut’un vecizelerinden “Arkadaşlar,, otobüsten falso yapmadan inelim.” — Geziye katılanlardan Göksan, Bülent.' Baylcal ve Saliha Izmirden ayrıldılar. Sebep Ankara’ya dönüp ders çaüşmak ihtiyacı hisset meleri. — Siyasi Şb. den K âşif her gittiğim iz yer de Bülent Bs.ykal’a bir anne gibi itina gösterdi. — B urdur’da Eşek A tillâ Ankaradan ge tirdiği plâğı otobüsün teypine aldırm ak fırsa tını buldu. Yemek yediğimiz Şeker Fb. da b ir pikâp bulduk. A tillâ pikabın yaranda gördüğü birisine “Şef, şunu bir çalda teype alalım ” de yince bu kişi de “ilgileneyim beyefendi” dedi ve plâk teybe alındı. Orta yaşh bu kişinin B urdur Belediye Reisi olduğunu sonradan öğrendik. — .Eyüp, dilinden düşmeyen bir şarlanın bestesinin kendisine ait olduğunu söyleyerek herkesi uyuttu. A nkara’ya kadar durum çakıl madı. — E y üp Çanakkale Valisine eskiden Mülkiyenin Istanbulun neresinde olduğunu soru yor. “Valü Bey. Eskiden M ülkiye İstanbulda nerey<5 tekâbül ediyordu. M û B k ö y ® \ N u t k u M ülkiye genci ananelerinin ve yönetmeliğinin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna ve doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Ananele rini ve eski yönetmeliğini benimsemiştir. Bunların aleyhine imletecek en İriiçük veya en büyük lapırtı ve bir hareket duydumu, bu mektebin ho cası vardır, deltam vardır demiyecektir ve kendi menfaatini konıyacalctır. Yönetim kurulu lıaklı olduğu lıalde BO YK OT ÇU diye ona sıfır ata caktır. Mülkiyeli profesörler henüz M ülkiye’nin ruhuna vakıf değildir diye düşünecek fakat asla yalvarmayacaktır. Üniversite senatosu da belki oııa hakkım vermiyeoektir. Geııe düşü necek “Demek üniversiteyide ıslah etmek, bize göre düzenlemek lâzun diyecek”, onu snuîta bırakacaklar, kanun yollarından itirazlarını yap m akla beraber mektep genel Inıruluna haberler yağdırıp haklı ve suçsuz ol duğu için imtihan haldumn lütfen verilmesini istemiyecek, diyecekki “Ben iman ve kanaatim in icabı boykot yaptım. M üdahale ve hareketimde hak lıyım eğer halisiz olarak sınıfta kalırsam bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmelrte benim vazifemdir.” îşte benim anladığım Mülkiye genci ve Mülkiye gençliği ! 31.1.1967 Mülkiye Kıraathanesi E r e c e k t ik ? BİR RÖPORTAJIMIZ VAR. M Ü L K ÎY E ’N ÎN E N İS T İK R A R L I Çİ FTİ İL E KONUŞTUM Gözlerim günlerden beri her tarafta fellik fellik onları aradı. E n sonunda dün ikisini de yakalayabildim. H ava güzel, m anzara lâtifti. G Ü N EŞ etrafı A Y D IN ’latm ak için bütün cömertliğini kullanm akta ve erik ağaçları çiçek açmaktaydı. Çaktırm adan yanlarına yanaştım. Ne için geldiğimi anlayan G Ü N E Ş gayet biçim li bir şekilde sırıttı. Bu sırıtışdan cesaret alarak ilk sorumu patlattım : — Hava ne kadar güzel değil m i? Güneş vızıldadı : — Ayol ben karanlık günleri bilmem ki! Günlerim hep A ydm ’lık tır benim. O sırada A Y D IN kahvesini yudumlamaktaydı. — Kahveniz nasıl? — Orta şekerli hayatım ! •— Aşkınız nerede ve ne zaman başladı. ’ ' ' ı •— Bu dört senelik büyük ve beni yiyip bitiren aşk akvaryum un yarandaki kalorifer dibinde başladı. Radyoda rom antik İtalyanlardan Peppino zırlam aktay dı. Bu arada çöpçatan Ersin bizleri tanıştırdı. Ben o sırada konser bileti satıyor dum. Güneş'e dönerek : •— O anda kesildiniz m i? diye sordum. — Kesilen falan yoktu. Çünkü vakit geceydi. — Siz Aydın bey, Kendisiyle tanışınca hiçbir şey hissetmedinizmi? ı— Hissetmedim, çünkü Peppino’yu dinliyordum ? F akat sonunda bu yaz beni n i şanlanmaya mecbur etti. Aslrnda ben hürriyete âşık bir insamm. ■ — Pastırm alı yum urta hakkında ne düşünüyorsunuz? — Ben çok severim. •— Aydın bol yer ama ders çalıştığımız- zaman iyi olmuyor. Ben daha ziyade sucuklu yum urtayı seviyorum. — E n sevdiğiniz yazar? — Bilgim m üsait değil benim. — Y a siz? — Tabiî k i A rth ur M üler’i •— Çaylar hakkm daki düşünceniz? — Kullanmıyoruz. Buna m ümasil biz baloları hiç kaçırmıyoruz. .— Kantindeki çaylardan bahsetmiştim. — Ha., onlarmı biraz fazla karbonatlı galiba. F akat midemdeki gazlara iyi ge liyor. — Peki öyleyse şimdi söyleyin bana müşterek şarkınız varm ı? Varsa hangisi? GÜNEŞ : — E n müşterek şarkımız ne olabilir şekerim? •— E n müşterek şarkımız okm az şekerim, çünkü hepsi en müşterek. ■ — Affedersiniz kardeşim siz müşterek bahisçimisiniz? — Hayır. Ben yalnız toto oynarım. — A rtık vedalaşmak zamanı geldi. Sizide çok sıktım. . Söyleyin bakalım en rahat unuttuğunuz gece hangisidir? Belki İŞİN İZ vardır. ı— Kalorifer, dibindeki gece. — U nuttuğum gece yok. Ancak şunu söyleyebilirin ki A Y D IN benim için M i la t tarihidir? O olmasaydı bende böyle olmazdım. Kendilerine teşekkür edip yanlanndarf ayrıv.rken ikisi birden atıldı : — Alakanıza teşekkür ederiz, her ne kadar iyi bir mevzu teşkil ediyorsak da bütün Kazgan’m bize tahsis edilmemesini (Hüsniye hanım Çıkın lütfen aradan ca nım. Aloo. Adana’mı) rica ederiz. Çocuklarımıza ilerde kötü örnek olmayalım. Seçme Lâflar f Kederden SeçmelerJ H ayat bazan tatlıdır Uçaklar kanatlıdır. Unutma! Anan da bir kadındı! BABAN F IR A T SELAM OĞLU Kalbime koy başını, doktor nabzımı bırak DOKTOR M U TLU K adın bir bibloya benzer Sık sık tozunu almah Bana, öyle bir şey bulunki lâzım olsun T A YFU R ÖZÇEN M Ü L A Z IM I SAN t CELALETTİN Hale yok vazife, N e batat yok Nazif e vardır. N AFİZ Ben Serim gibilerini üç günde nikâh dairesine götürürüm D E N İZ K A N L ISIR T Canım benim... Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. T A YFU R RUHSKVER Kuşu altın kafese koymuşlar bu da kafes m i demiş... KAFKSÇİ BAHATTİN Körfezdeki dalgın suya- bir bak göreceksin Geçen akşam düşürdüğün dolmakalem duruyor yerli yerinde D A L K IL IÇ NUSNU A ‘ ' ■ K 5 a m ir n .r .... ' ! .......l& sr ■ *■ i l . 'M ■: ■ ■. ' . olanlarj fa k a t J îlu n e v v e r i ^ 3293n A H M E T Y IL D IR IM ... • F a z la Kaftadr, geçmez iken dördü beşi Kendisi tutturam az iken dikişi K ör olası doktor Haydar Bana ülsersin diye yasak etti içişi DİPTENCİT ............'.e .:*- ■ M ÜNEVVER ERDAM AR ¡iş / k a g e llik b u la m a d ık .. iffe t ' Kazgancı İş Başında d e rn e ğ i. TL BLIGAT ORNEGİ E M İN E Y Ü K S E L 9.3.967 günü saat 10 da Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinde bir ifadeniz var. Aynı za manda basın savcısı Selahattin Şenyurt beyide göreceksiniz. Ben mahkeme önündeyim. B E K LİYORU M . Polis Memuru M ahm ut 25 F I K R A l | 29 M art gecesi saat 9.10 da Kazgan komitesi perdeli odada çalışırken Beşir Hamidoğulla n geldi ve ı— Ne o, İh tila l konseyi toplantısı var ga liba diye sordu. — Y ok hocam Kazgan toplantısı var de nince telaşlı bir şekilde odadan çıkarken .— O daha tehlikeli dedi. . ☆ ☆ - ☆ Tüllaptan biri milletlerarası münasebetler seminerine geç kaldığında saatinin durmuş ol duğunu bahane ederek özür dilemek isteyince Suat Bilge : s ! ı . — Beis yok dedi, durmuş bir saat günde iki defa doğru zamanı gösterir. - ' ☆ ☆ ☆ . G ün : 16 Ocak 1967 Saat : 14.17 Y er : İşletme iktisadı enstitüsü Olay : Deniz K anlısırt ders çalışıyor. O l dukça dalgın. Muhabirimizin varlığından ha bersiz hafifçe başım kaldırdı ve usulca : iz ' ı— O hl Cem, J ’aime beaucoup. A klım a hiç ders girmiyor nedense, diye söylendi |:i; ' ☆ , . ; i, 1•. ■ ' lübol sual patlattı : »— Birleşmiş Milletlerde yangın çıksa kim söndürür? .— > Birleşmiş Milletler itfaiyesi hocam, ! - j| ;• . :j j ı • !j j . ☆ Eser M utlugü, Milletlerarası teşkilâtlanm a dersinde ekspozesinin anlatıyordu. Birleşmiş Milletler antlaşmasına temas ettiği sırada Gön- J . i ☆ , , • ☆ ☆ ☆ 27 A ralık 1966 günkü muhasebe dersinde Tülin dedikodu yapıyorlardı. Gevezelikten başı şişen Tonton A li arkaya dönüp : , ► — Ulan kesin be! Kadınlar ham am ına çevirdiniz burasım dedi. Tülin : ' — Ne o rahatsız m ı oldunuz? A li : ' .— H a ya rahatsız olduk. B u cevap üzerine Tülin A li’nin yanındaki Gazi’ye dönerek : — Sizde m i rahatsız oldunuz diye sordu. Gazi ise şöyle cevap verdi : ! 1' • ' • • — Yok, ben rahatsız olmadım, sabunumu kaybettim onu arıyorum. 26 L A R Besim Dış Ticaret dersinde ahretlik sualle rinden birini sormuştu. Malî Şubenin aklı evvel tüllabından biri abuk-sabuk cevap verince Be sim sordu : '— Sen siyasi şubeden misin ^ V V Ahm et Demir derste : — Kom ünist Çin’de her ailenin bir domu zu vardır. Bu domuzu zaman zaman kesip yer ler. Bunun üzerine Betül : •— Aaaa! Domuz bir kere kesilir diye hay kırdı. ☆ ☆ ☆ N uri Yıldırım, Diplomatik muhaberat der sine geç kalmıştı. İçeri girerken Şükrü Elekd ağ sordu : t— Num aram z? N uri vecap verdi : •— Fransa’daydım efendim. ☆ ☆ ☆ 10 Nisan 19S7 günü iktisadi doktrinler der sinde Calıit Talas Robert Owen’in hayatım an latm aya şöyle başladı. ı— R. Owen 1900 lerde, 1800 lerde, 1870 lerden som a ve bilhassa 1860 lardan sonra dün yaya gelmiştir. M Ü L K İ Y E ’ DE BEST - SELLER Eserin adı \ H afta sayısı ............... 154 ■ .............. 82 M e h v e ş............................ ..... ;...... 77 F e ttah n a m e ................... .............. 75 İnsan H a ra s ı.................. .............. Çıplak Z iy are tçi......... ............. 73 69 A şk D e ğ irm e n i............................ 68 B ir Gecenin Romanı ..... ............. 65 G ünahkâr Nişanlılar ,............... 62 ............. 57 B izi Kimse Ayıramaz . ■ , ...... 55 Herkesin Kadım 1............ ............. 47 Erkek Delisi ...'............... ............. 36 Salıncak 24 ......................... ............ Pazar ..................... Her H a fta Best-Seller Son orman yangım üzerine açıkta kalan bazı yaratıklar civar köy ve kasabaları basa rak hallun huzunu kaçırmaya başlamışlardır. Yukarda resmi görülen yaratık bunların en az gınlarından biridir. Eııson Beşevler civarında görülmüştür. Görenlerin, duyanların, bilenlerin Mülkiye aduıa en yakın Polis, Jandarm a karakollarına ve Kazgan bürolarına haber vermeleri rica olunur. K U D A Y K A N T İN D E . K IZ K ESİY O R. HİLKAT GARİBESİ KRALİÇE SEÇİLDİ JA M A İK A L I G A R İB E İŞ L E R İ BO ZU K O L A N A Ğ A B E Y İN E B ÎR M İK T A R P A R A G Ö N D E R E C E K Aslında bayan Cram ford’un Jam aika’lı olduğu da şüpheli dir. Babası ve annesi' karışık olan güzelin melez oliması yüzün den kim liği belli olmamıştır. N E D İY O R ? ı— Birinci olduğum u söyledikleri zaman kendimi kaybet tim.. Çok sevinçlyim . ; , A lacağım m ükâfatla yapacağım ilk iş bu günlerde işleri, bozuk olan ağabeyime bir m iktar para göndermek olacaktır... Benim m üsabakaya girmemi istemedi ama nah işte kraliçe ol dum.. HL. HL. Hi.. demiştir. •a‘ is* A R A N IY O R .... 153 Kİ Şİ ZEHİRLENDİ (Kamgan A jan sı). 27 Ocağı 28 Ocağa bağlayar gece yurt samanlığında Boykot dolayısile özel ola rak verilen kıym alı patates ve yoğurtlu m akam ay yiyen ineklerden 153’ü geç vakit sancılanmış ve fer yatlar arasında derhal toplum polisi tarafından bay tarlana teslim edilmişlerdir. Bazı ineklerin direnme lerine rağmen gerekli aletlerle gereken yerler kur çalanmış ve büyük facianın az zararla kapatılması na çalışılmıştır. Aziz Dekanımızın yakın alakasıyl yurttaki panik havası giderilmiş ve müshil bulam; yanlara gerekli yardım yapılmıştır. Muhabirlerim zin ifadesine göre henüz ölen olmamış, bazı inekl< rin ayakta tedavisi yapıhp derhal hamamcı edilmiş lerdir. H âlâ birkaç inek komada bulunmaktaysa d onlarmda iyileşecekleri baytarlar tarafından yapıla konsültasyon sonucu anlaşılmıştır. SON D A K İK A : îy i haber alan BOYKOTÇU çevrelere göre, su: gübre ile yetiştirilen patateslerin erzak deposur CUMHUR F E R M A N tarafından karıştırılmış olma kuvvetle *“ i muhtemeldir. Haber yalanlanmamıştır. ' •— İyileşip taburcu edilen bir öğrenci : Hastahanede h â lâ komada bulunan bir öğrenci 28 henüz R ektörlük MÜLKİ Y E ’D E T ÜLLAIİ K A ZA N K A L D IR D I. FAKÜLTE Y E G İRİŞ Ç IK IŞ L A R KON TROL A L T IN A A L IN D I. ' ■^üzel muhabirimiz A narşit Kâzım bildiriyor.) Bu akşam geç saatlerde im tihanların yak laşması üzerine akılları başlarına gelen Tiillab K U T L A Y ve H A L İ L ’in kışkırtmalarıyla fakülte idaresine karşı ayaklanmışdır. Baha neleri yeni yönetmeliğin değişmesi olan vc derhal eski yönetmeliklere bağlılıklarını ilan eden isyancılar ilk iş olarak kantine, yemek haneye ve yıırda bol miktarda içki stoku yapmışlar ve fasıl için gerekli şarkıları aranje •etmeye başlamışlardır. B O Y K O T ’çuların ka rargahından bin güçlükle çıkarabildiğim şar kılardan ikisini burada açıklıyorum. “ Başka bir a?*k istemez Boykoi’la çarpar kalbim iz 15u yönetmelik kalksın rafa uyandık çünkü biz Sende katıl yoksa giıimeyiz derslere hepim iz 15u yönetmelik kalksın rafa uyandık çiinkii biz” <£»©ÇK> Dün M ü lk iy e li neşeli bir alemi vardı B O Y K O T sesleri M iilkiye’n m bakrını sardı Dersler ne gezer Miilkiye'de kur ne arardı B O Y K O T sesleri M ülkîye’nin bağrını sardı. ö n hazırlıklar tamamlandıktan sonra militanlardan kurulu bir bölük fakültenin her tarafını kontrol altına almış ve Antcp -Köçeklik Kollektif şirketinin düzenlediği moral gösterileri icra edilmeye başlamıştır. B u mevanda Eşşek A tillâ seks filim leri ve 65 H üsnü’yü oynattı. Boykotu mutlaka başarı ile bitirmeye kararlı olan isyancılar Danıştay’a dâva aç mışlar, b ü tü n işlemler görülmemiş bir sü rat ve intizamla yapılmasına rağmen gerekli tehiri icra kararın! alamayarak apışıp kal mışlardır. (İşte tam bu sırada M ülkiye’de KAN kokmaya başladı.) Havanın çok elek triklenmesine rağmen sigortalar çıkarıldığın dan herhangi bir vukuat olmamış, tam o sı rada da prof. 1ar pes ederek sınavları ertele mişler ve yeni yönetmeliğin değiştirilmesini kabul etmişlerdir. Bu durum üzerine Anka-' ra’n ın b ü tiin eğlence yerleri gece M ü lk iy e lilerin istilasına uğramıştır. Yarım milyon lira civarında zarar olduğu tabiilin edilmek tedir. I «â3 K ' 7* E> i N ve K âz kardeşlerim, Muhterem M üslüm anlar; Eüzübillâhî mineşşeytanirracim Bism illâhirrahm anirrahim , B ugüu burada iştigâl konumuz İcadım for sun m u yoksa paranın mı çektiği hususudur. Elbette ki Şubei-AIiyyun’un bir üyesi olarak kadım forsun çektiğini savunacağız. Bu yazı m ızda kadını forsun çektiğini isbatlayan çeşitli delilleri, doküm anları gözler önüne sermeye ve. konunun kam u oyunda demagojik hale getiril mesini önlemeye, çalışacağız. îlk önce Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed M ustafa (Sallallahû Vesselam) Hazretleri’nin bir hadis’ii şerifi’ne kulak vere lim. Mübârek diyor k i : “H atim kişi, aklım ba şına devşir, dünya m alı dünyada kabr, esas olan ajıiret içüı kazandığın mertebedir. H atünlarm cenneti kocalarının ayağının altında olduğuna göre mertebeli koca alasın ki, ahırette de merfebeîi yer bulasın”. (Bak; Ömer L ütfi Durukan, Seçilmiş Binbir Hadis'î Şerif.) Yine îmam-ı < Azam Abdülm unzam ’ın da fıkıh kitaplarında aynı mealde kelâmlara rast lamaktayız. Maalesef încil ve de Tevrat ve de Zebur da konuyu aydınlatacak her hangi bir Hikmet-i Hûda mevcut değildir. Am in. İlk çağda yetişmiş büyük deha ve Süleymaniye’li' Reha üe aynı sahada top koştürmuş olan Socrat-es diyor ki; " “Kadm, kendini tam. Eğer kendini tanımazsan forshı bir erkek yakalayamazsın. Bu söz leri havi orijinal metin Vatikan kütüphanesinde mevcut olup, İstanbul’un fethi üzerine' B i zans’tan kaçan Jü stin Kosta tarafından Yunanca • aslından çevrilmiştir. O rta Çağlarda forsun önemi üzerinde en önemli eser St. Augistunus’un De Civitas Dei, 30 O K De Civitas Terrana adlı eseridü'. St. Augistunus büyük bir basiret göstererek, forsun ilk teolojik ve seksolojik izahım yapmıştır. Merak eden ler Yavuz Abadan hocamızın "Devlet Felsefe si” isimli kitabının 31. ci sahifesine bakabilirler. / Bir m üslüm an olarak .bu farz ve sünnetimizi eda ettik ten sonra gelmiş geçmiş büyük düşünür, edebiyatçı, politikacı v.s. nezdinde kadın-fors ilişki lerinin nasıl anlaşıldığına çak tırm adan bir göz atahm. F / ) Geçmişden son bir örnek olarak, bir g ü neylinin gaddar ve haşin kurşunlarıyla tiyatro locasında dünyasını değiştiren Amerikan cum hurbaşkanı Abraham Lincoln’den bahsedelim. Rahm etli çok çirkin bir insandı. Rivayet edi lir ki kongrede bir gün m uhalif bir üye Lincobı’e ik i yüzlü diye bağırmış^ Kürsüde bulunan Lincoln’nüıı cevabı ise şöyle : — İk i yüzlü olsaydım her halde karşınıza bu suratla çıkmazdım. İşte bu kadar çirkin olan Lincoln bana yaz mış olduğu sondan bir önceki mektubunda diyorki : — Kardeş, başkan olmadan önce metelik siz bir avukattım. Suratım a bir tek dişi yaraIsğm baktığım hatırlam am . Başkan olduktan sonra bütçem yine kevgir gibi olduğu halde YVashingtondaki cümle kadın ve kızlar çevrem de pervane gibi döner oldu. Söyle, ne yapayım ? Görülüyor k i fors Lincoln’ü kadınların gö züne ne kadar şirin ve güzel göstermiş. Biraz da günümüzdeki oelgelere göz atalım ; i Jean Paul Sartre’m kadîm dostu, exist fel sefenin ileri gelen düşünürlerinden “Kadın Ne dir” kitabının, y azan Simon de Beauvoir, bu çok ünlü eserinde kadının tutkularını inceler ken, kadının paraya karşı zaafı olduğunu iddia edenleri burjuva ve bu gibi yakıştırmaları da | burjuva, yutturmacası olarak nitelemektedir. ■Gene Beauvoir kaduı ve para arasında ilişki kuranlan, kadını para ile alınabilen tair meta /halinde gördükleri için anti-feministlikle suç lamaktadır. ’ 'f Kızıl Çin’de ise durum şu manzarayı ar:zetmektedir. Mao Tse Tung’un “Kız-Karı Tav lama Sanatı” isimli eserinde paranın ahlâksız lık kaynağı olduğu ileri sürülmekte ve forsun toplumsal ilişkilerin kurulup geliştirilmesinde k i önemli rolü ortaya konmaktadır. Mao’ya göre fors, toplumsal hayatın vaz geçilmez bir un surudur. •' * i*s i Şimdi konu üzerindeki en önemli ve en modern belgelere değinmek zamanı geldi, ilk olarak üstad Fransız düşünür ve romancısı Louis Charles Royer’nin bibr kaç eserinden söz 'etmemiz gerekiyor. Burçların başında “G ünah lı:âr N işanlılar”, “Aşk Değirmeni”, “Tatlı Günah”, “Körpe G ünahkâr”, “Bizi Kimse A yıra m az”, “Herkesin Kadını” gibi edebiyat dün yasının seçkin yapıtlarında kadınları teshir ■eden erkek kahram anlar paralı olanlardan de.ğil, forslu olanlardan seçilmiştir, örneğin, Gizey ipek fabrikaları muhasebecisi Michel, oto mobil tamircisi Alfred, hasta bakıcı Enrico gibi. Yine büyük Fransız edibi Rene Roques “Çıplak Ziyaretçi” adlı kitabında üç kız kardeşin ve teyzezadelerinin kalbini gayet forslu, jeolog Michel Vert için çarptırmaktadır. Maurice Dekobra da m uhtelif eserlerinde forslu erkekleri kahram an olarak seçmiş, onlara çılgın aşk ge celeri y&şatmıştnr. HAZİRANA VEDA Hani o kavunsu kokan havalar Şu üssümizam tutmayacaktın. Sağarken sınavda seni hocalar, Böyle inek gibî bakmayacaktın. Beklerken geçmeyi bu haziranda Koca yaza veda edip bir anda Gözünde yaşlarla şu imtalıanda Hani ya bu sefer çakmayacaktm. Bu kadar delil konuyu aydınlatmak için kifayet ederse de son olarak büyük halk şairi Tosım’nuıı yeni bulunan bir eserinden bahse deceğiz. Gelse de en acı notlar listeye, Çalışmak için böyle biteviye Bir inek halinde kütüphaneye Haııi ya çakılıp kalmayacaktan. t Tosun’ııun bu eserinin adı “Forsnaır.e” dir. Takriben 5000 mısra süren bu manzum şahaserde kadın ruhunun bütün incelikleri ortaya dökülmekte ve kadın ruhunun derinliklerine inilmektedir? Eserin sonunda, “Bunu yazan 'Tosun, forsu olmayana ...... ” denilmektedir. O. S. Orlıon’dan araklayan O. S. Akkaynak Hepinize saygılar sunarım. K Ü ÇÜ K İL A N Siiper Anti-feminist Manyak Tayfur \ Şöhretimden istifade edip, harenıim in genişle K Ü Ç Ü K BU LM ACA mesine engel olan türedi “H akan Somer"lerle hiç bi: Deniz seviyesinde normalden İÜ giin önce ba$- ilişkim olm adığını görülen lüzum üzerine M ü l kiye oyu’nun ıttılaına arzederim. V.ıyan şey nedir? H A K A N SAVAŞ Bilmeyenlerin İffet'e müracaatları. 31 NİÇİN OLDUM KAYMAKAM Ben mes’ulsnn kazanın ekmeğinden, etinden, Dağdaki domuzundan, Sokaktaki itinden, Köylünün piresinden, talebenin bitinden, Kim in akim a uydun, gittin oldun kaymakam, Akim a turp sıkayım budala sersem adam. Doktor para canlısı, iki yüzlü klimandan, Gedikliler ya tenbel, yahut serseri külhan* Zavallı kâtiplerin kafası öter dan dan, Kim in akim a uydun, gittin oldun kaym akam, A kluıa turp sıkayım budala sersem adam. Devir teftiş diyerek, köy bucak taşınırsın, Bitlenir pirelenir durmadan kaşınırsın, ...... içinde yüzersin, yıpranır aşınırsın, Kimin akim a uydun, gittin oldun kaymakam, A kim a turp sıkayım budala sersem adam. Fedakârlık edersin vicdanından, kafandan, Millet anlamış gibi sadık görünür candan, Halbuki k ü fü r eder, yumruk sallar arkandan,. Kim in aklına uydun, gittin oldun kaymakam* A kim a turp sıkayım budala sersem adam. İkidebir müfettiş, ikrdebir tahkikat, Anlam azlar bir türlü nerededir hakikat, Üzülür yorulursun, tükenir derman takat, Kim in akluıa uydun, gittin oldun kaymakam, A kim a turp sıkayım budala sersem adam. îsili isli gaz lambası ile gözlerini bozarsın, Kadın İtiz görmezsin, günden güne azarsın; Rastlayana k ü fü r eder kızarsuı, Kim in akim a uydun, gittin olduiı kaym akam , A kluıa turp sıkayım budala sersem adam. Bırakmadan hiçbir iz, vermeden bir ipucu, Muhasebeci çalar, rüşvet alır tapucu; N üfus memuru sana ters giydirir pabucu, Kimin akim a uydun, gittin oldun kaymakam, A kluıa turp sıkayım budala sersem adam. K ış kıyam et demezler, sürerler başka yere, Terfi etmek istersin, derler : G it A llah vere,. İş isten geçti dostum, düşme artık kedere, K im in aklnıa uydun, gittin oldun kaymakam, A kim a turp sıkayım budala sersem adam. Belediye reisi tüccarlarla ortaktır. Köy sandığı muhtarlara, azalara otlaktır, Çalmayan memurların ya aptal, ya korkaktır, Kimin aklına uydun, gittin oldun kaymakam, A klına turp sıkayım budala sersem adam. Madeni soyadın değil Peker, Soyer, Üztrak, Vazgeç artık bu işten, köyü kazayı bırak; Zaten sıra bekliyor, bir sürü çömez çırak, Kim in aklına uygun gittin oldun kaymakam* A kim a turp sıkayım budala sersem adam. Yargıçlar ayrı alem, savcı m akam delisi; Rütbesi ile övünür, öter şube reisi, Orman şefinin bile var alıçısı seyisi, Kimin akim a uydun, gittin oldun kaymakam, Akim a turp sıkayım budala sersem adanı. Şehirlerde 11e yokki, sinema, tiyatro, bar, Aşk, neşe, zevk eğlence, kadııı, içki, Icumar, Halbuki koca aptal kazalarda 11e h alt var? Kimin akim a uydun, gittin oldun kaym akam , A kluıa turp sıkayım budala sersem adam. Su Şehri Kaymakamı Feridun Sipalıioğlu KÜÇÜK İLAN Lokantam ızda bir paket idrofil pam uk bulunmuştur. Kaybedenleria K âzım ’a bir zahmet uzanıvermeleri.. A N T A L Y A L I K  ZIM K İM L E R İ B E K L İY O R S U N U Z ? 32 KAZGAN NASIL ÇIKTI K A ZG A N K OM İTESİNİ K U RTA RM A K O M İSYON U N U KU RTA RM A K O M İSY O N U K U R U L D U ! (K.A.) Dün gece çok geç vakit lere kadar perdeli odada devam eden gizli ve tarihi toplantıda alınan çok isabetli bir kararJa Kazgan komite sini kurtarma komisyonunu kurtarm a komisyonu kuruldu. 17 Kasım 1966 tarihinde yapılan genel seçimle san dıktan çıkan Fes-Kom’un Kazgam yürütmekle görevli ilgili komitesi, yani Kazgan komitesi hiyerarşik İş b u J A M Z .I.E ’ S. B. F . bağların teessüs ettirilmemesi yüzün d e k i re s m n & y ffg y n re s m i ö rg iit ve ö ğ r e n c ile r in d ü z e n le den atıl bir vaziyette bulunmaktaydı. y c c e k le ri Ç a y f s i n e ı ı ı a , T iy a tr o , B a lo . A çık O lu r u m , S e rg i. Komitenin beş üyesi ve. dolayısiyle K o n se r ve B u n la r a m ü m a s il t o p la n tıla r a m e c c n n c n g ir e b ilir beş başkam bulunm aktaydı îşte bu |I IY UÎ K o m . Bıjk. *• Kaz. Ff». K oın. 6_}!tî— -t DE KAN Y • beş bayii canavar asıl görevini unu tarak kendi kendini yemeye başla mış ve böylece Kazgan’ın çıkması suya düşme tehlikesiyle karşı kar şıya kalmıştır. Zehra’nın süte, uykuya ve- gece klüplerine, Tanay’m ilk ortaokullardaki sübyanla ra, A li Miibarek'in în c i’ye olan aşırı m eraklan yüzünden kendilerini enseleyip toplantılara getirmek mümkün olamamaktaydı. B u kritik durumda Savaş’m M illiyet gazetesinin aracılığıyla bir anda genç kızların sevgilisi haline gelmesi ve "Mektuplarım ı yetiştiremiyorum şef!” • gerekçesiyle çekilmesi üze rine Kazgan komitesini kurtarm a komisyonu kuruldu. Velakin her nasılma bu komisyona duhul eyle miş olan bazı sıpaların yerli yersiz anırmaları, bazı laz!ann akortsuz lcemençe sesi çıkarm aları ve de bazı diplomat bozuntusu tiplerin dem'-dem diye ötmesi üzerine Kazgan komitesini kurtarm a komisyo nunu kurtarm a komisyonu kurulması gereği duyuldu ve dünkü tarihi mübarek Cuma gecesi bu gerek yerine getirildi. K A Z G A N /;:'-; M Ü H A B ir Î K A R T I A Bundan kelli yukardaki kartı havi olmayanlar K azgan toplantısına katılamıyacaklardır. V/*vVwsW%Vw Eygözleri ahû, neredesin yahu!. FOTO - G  L ÎP A L A N Y A K onya’da özel olarak yap tırılmış futbol topumu kaybet tim. Bulanların insanniyet na mına getirmeleri rica olunur. Y arı bülbül - yarı tavşan m Ü llj Hesaplarınızda kaytarma, vergilerinizde kaçırma mı yapmak istiyorsunuz? Ehliyetli hesap uzmanları mız emrinizdedir. B ir telefon t kâfidir. Ver-kaç Muhasebe Bürosu ' 33 BİR OYUN GÖRDÜM! Ka d ı n I - I h Derse (2 Perdelik G ülünçlü Facia) S A H N E : Şike San'at Topluluğu Y A Z A N : Gökcan A L K IL IÇ O Y U K L A Ş T IR A N ve YÖ N ET E N G t)N E N Vedat Y Ö N E T İM A SİST A N LA R I : Bengi BİLG E M A N , Aydın G Ü N T ER ' D E K O R - KOSTÜM : Aydın G ÜN T ER S A H N E A M İR İ : Arslan SONAD T E K N İK Y A P IM : H ilm i ÎN C E E R IŞ H t : Bengi B ÎL G E M A N M A K Y A J : Vedat G Ü N E N O Y U N C U L A R : Edm ond (N am ık İz ar), Ant<?ine (Vedat G ünen), M uhabbet Tellâlı (Arslan Sonad), Alplıonse (Gökcan Alkalıç), Fidel (A ydın G ün te r), Kadın (Bengi B ilgem an), Fotoğrafçı (H ilm i İnceer), Jandarm a (D ur m uş . A li E lib o l) J a n d a r m a Çavuşu (Mehmet özçın ar), Talebeler (İkinci kat sakinleri) Geçtiğimiz günlerde Başkent’te en m ühim Ean’a t olaylarından biri de m uhakkak k i Şike San’a t Topluluğunun “D üşkün K adınlara Y a r dım D e m eği” yararına sadece b ir gece için sahneye konup başarıyla temsil etm iş olduğu "‘K A D IN I-IH D ERSE...” oyunudur. Genç ku şağın en gerçekçi öncüleri olarak tanımlıyabiieceğimiz topluluk, bu oyunuyla da toplum so runları üzerine eğilmiş, seks problemini halle- ■ dememiş insanların bunalım larını bilinçli bir g üld ürü şeklinde seyirciye sunmasını bilmiştir. K O N U : V ak’a Paris yakınlarında bir ta lebe yurdunda geçer. Perde açıldığında Edmond’la Antoine o günlerde yurda getirilm iş bir kadından bahsetmektedirler. Olaydan yeni haberdar olan Edm ond büyük b ir heyecan içe risindedir. B u sırada odaya Muhabbet Tellâlıy la Alphonse girerler. Konuşulanları duym uş lardır. Sırlarını açıkladığı için Antoine ile A lp honse arasında başlayan m ünakaşa gittikçe büyür, birbirlerine girerler. İkinci k a t sakin lerinin müdahalesiyle hadise y aüştın k r. B un dan sonra M uhabbet Tellâlı Edm ond’a, kaduı getirmeye devam edeceğini, bu yüzden öğren diklerinden kimseye bahsetmemesi gerektiğini ih tar ederken perde iner. ik in ci perdede sahne ikiye bölünm üş olup karşılıklı iki yurt odasını göstermektedir. Oda lardan birinde Edm ond’la Antoine uyum akta dırlar. Sabaha karşı Muhabbet Tellâlı, Alphonse ve Fidel odaya girerek uyuyanları uyandırırlar 34 ve kadının karşıki odaya getirilmiş olduğunu, kendilerinin de 30 frank mukabilinde bu fır sattan istifade edebileceklerini söylerler. E d mond, zaten günlerdir bunu beklemektedir. Pa ralar Muhabbet Tellâlına verilir; müşteriler sı rayla ve uygun kıyafette karşıki odaya gidip gelmeye başlarlar. K adının yanından gelenlerin anlattıklarıyla iyice heyecanlanan Edmond, sabırsızlıkla sırasmı beklemektedir. Nihayet karşıki odaya girdiğinde yere serilmiş bir ya ta k ta y atm akta olan fevkalâde cazip esmer bir kadının davetkâr bakışlarıyla karşılaşır. Edm ond kadına doğru ilerler. Bu sırada sahne yavaş yavaş kararm aktadır. Y atağa girdiğinde b ütün ışıklar sönm üştür. B ir an sesizlik olur... Aniden flaşlar patlam aya başlar, koridorda kahkahalar duyulur. Edm ond neye uğradığım şaşırmıştır. G ürültülerden bütün ikinci k a t uyanmış, neler olup bittiğini anlam aya çalışmak tadır. Jandarm aalnn gelmesiyle ortalık yatışır. Sonradan anlaşıldığına göre olay, arkadaş ları tarafından Edm ond’a yapılm ış basit bir şikeden ibaret oulp yataktaki kadın ustalıkla m akyaj yapılmış bir erkektir. Geçirdiği şokla hayallerinden arınıp tekrar gerçek yaşantısına dönen Edmond, arkadaşlarının tezahüratı ara sımda yarım kalan uykusuna devam etmeye giderken perde iner. B E Ğ E N D İĞ İM : Birinci perde de Gökcan Alkıhç ile Vedat Günen’in sahnede yaratm aya m uvaffak oldukları gerçekçi kompozisyonu, Arslan Sonad’ın rolüne uygun fiziğiyle sahne yi doldurması, Bengi Bilgem an’ın K adın rolün de kolay unutulmuyacak pandomimi, Aydın Giinter’in “mütereddit nişanlı Fidel” de gösterdiği başan ve nihayet teknik yapım da H ilm i înceer’in başardı fo to ğ rafîan övülmeye değer... B E Ğ E N M E D İĞ İM : “B unalım lar içindi saf bir delikanlı” rolünde Natank Iza r’ın baz: sahnelerde bu safhğı ifra t dereceye vardırma sı, oyunun akışım bozm am akla beraber ger çekçilik yönünden tenkit edilebilir. SONUÇ : H er yönüyle alkışlanm aya lâ yık olan bu oyunu, GÖREN G Ö R D Ü .. D U Y A N D U Y D U .. Y İ Y E N YEDİ G E L İP G Ö R S E Y D İN İZ .. S O R U P D U Y S A Y D IN IZ .. A M A H E R H A L D E Y E M E Z D tN İ Z !.. DUA-ÜL ŞAHANE Eüzübillâhim ineşeytanirracim B ism illâh irrah m an iırah im . Eski yönetm elik âdıSı zikredelim evvelâ Yeni yönetm elik cüm le başlara belâ V allahülazım , B illa h i kerim U lu la rın ulusu, Mekteb-i M ü lk iy e ’yi şahane’yi Prof, ları, Doçentleri, Asistanları, cüm le T ü llâ b ı, Eski yönetm eliği, Boykotu, F rik iğ i, m in i ete ği yaratan, b ilcüm le g ü n a h la rım ız ın bağışla yıcısı, Lovis Charles R oyer’ye ilh a m veren Kâdir-i M u tla k Yüce T a n rı! Senden ufak b ir ricam ız var; Şu mukaddes çatı altın d a toplanan ve ellerini Sema’ya doğru uzatıp “ a m in " diyen ineklerinin ve de o n la rin hissiyatına tercü man olm ak g ib i pek u lv î ve de pek süfli b ir işi üzerine alan ben d u a h a n ın b u d uad an doğacak g ü n a h la rın ı evleviyetle ve de ivedi likle affet yanıbbi! İlâ h i Y arabbi!.. İlâ h i Y arabbi!.. İlâ h i Y a rabbi!.. Kızsızlıkünı im aıııııu/. gevreyip A ııgora’da, Pariziyende oturm aktan, b ulvard a tu r atmaktan, kantinde frikiğe bakm aktan, kız liselerinin dağılışında otobüslerden sarkmak tan bıktık usandık Y arabb i!.. Parasızlıktan kivır kıvır kıvranıyor, ayııı yirm isinden sonTa ku ru fasulye ile b u lg u r p ilâv ın a bile has ret kalıyoruz. B u meyanda vestiyerden y ü r ü tülen p alto larım ızın acısı, yem ekhanenin ka zıkları, k an tin in abdest suyu g ib i çayları ca nım ıza tâk etti. H a li - p ü r - m e lâlim iz bu d u r u m vazi yetinde iken haziran yaklaştıkça o senin öze nerek, bezenerek maviye b oyadığın gökyü zünde kara kara b u lu tla r toplanm aya başladı. H er sene bu mevsimde karşılaştığım ız m û ta d fırtın aların bıı haziranda B O Y K O T yüksekbasıncı sebebiyle yerini kasırgalara bırakaca ğı M ülkiye M eteoroloji Genel M ü d ü r lü ğ ü n den bildirileli. B u d u ru m d a her başımiz sıkıştığında ol d uğu g ib i yapılacak tek şeyin sana d u a et mek o ld u ğu n a ve şeninde bu d u aları kabul etmen lü z u m u n a inanıyor ve aşk ile şevk ile sana yalvarıyoruz! *■ Sen D e kanım ız A ziz K öklü'ye yönetim k u ru lu n d a tü llâ b ın lehine konm ak üzere b i raz daha ağırlık, korkunç kolleksiyoncu C u m h u r Ferm an’ın kalbine m erham et, k am u oyu teksirini tercüme için N e rm in A bad an ’a za m an, gözlerim ize daha da şirin görünm esi için C a h it T alas’a tebessüm, B ü le n t -Dâver’e tezelden profesörlük ve b ir h atun, İsm ail T ü r k ’e istediği g ib i b ir ik in c i izdivaç,' Besim Bey’e 1969 da b ak a n lık , T u r a n G ün e ş’e de b u serie de kanlık ihsan-ı müyesser eyle yarabbi!..- "■ Sen hocaları m isillem e yapm ak g ib i gay ri insanı ve de gayri m e zun î b ir davranıştan beri k ıl yarabbi! H azreti M u a m m e r Aksoy AleyhisSelâtü Vesselâtü Vesselâm -1 tez .elden k âfir diyaiî* ların d an Mekteb-i M iilk iy e ’ye vâsıl eyle yarabbi!.. Ve hocalar iç in sıraladığım ız b u duaları g ü n ü n d e n evvel Orta-Doğu ve Viet-Nam b u h ra n la rın d a n arta kalan boş zam anlarından b irin d e k ab u l ve b u n u T e m m uz ortalarında H üseyin D ik ic i’.ye yazdıra cağın n ot listeleriyle b ir kez d ah i teyit eyle yarabb!.. 6 H aziran Salı İlâ h i Y arabbi! Şu m ukaddes duvarlar arasında asgarî d ö rt azami sekiz sene ilm-i siyaset, ilm-i maliyye, ilm-i idariyye tedris eden, boykot dilekçesine im za koyan ve koy mayan, seks partile rin d e gençliğine doym a yan, sabahtan akşama kadar Suşehri’nde ve Hasankale’de briç, b lu m , king, tavla g ib i zih n i açıcı, gece y u rd u n üst katlarında poker g ib i b u rju v a oyunlar/ oynayan, 6 . katta v ü cud u geliştirici faaliyetlerde b u lu n u p Zeki M iire n hayranı olan k u lla r ın ın iş b u yaptık ların d an dolayı z u h u r edecek g ü n a h la rın ı af ve doğacak m a d d î ve m anevî hasarı derhal ve nakden tazm in eyle yarabbi! Mekteb-i M ü lk iy e ’ye güzel bacaklı, g ü zel y üzlü, bize tav olabilecek kadar azıcık ak ıllı, m in i -m in i etekli, selvi boylu, iyi h u y lu cinsi lâtifler ilısan-ı müyesser eyle! H ançerem iz yırtılîrcasına avazımız çıktı ğı kadar bağırıyoruz. Şu bekârlığım ızı kızla rım ız ve erkeklerim iz için 'tez elden resmi ve gayri resmi b ir b içim d e izale eyle yarabbi! (A m in !.. Beş defa A m in !..) B uradan çıktıktan sonra Şube-i  liy y ûn u ağaların şerrinden, y ıkık veya harap h ü k ü m et konaklarından, tezekten lojm anlardan, ftube-i tahsildaranı hilebaz tüccarın düzen bazlıklarından, Şube-i Z iip p e y û n u çıraklık devrelerinde b aka nlık koridorlarında ham al lık etmekten m uhafaza buy ur, aksini yap m ak isteyenlere m â n i ol, onları pişman eyle yarabbi!.. 35 Hidem at-ı Vataniyye düşüncesiyle Şub<ri  liy y û n u seçenleri en kısa zam anda V ali, G e nel M ü d ü r , Senatör, M ille tv e k ili g ib i yüksek m akam lara ulaştır. O n la ra kazalarda canları sıkılm asın diye ebe, hemşire öğretm en g ib i tatlı' sözlü, güzel y üzlü, seksi v ü c u tlu arka daşlar nasib eyle yarabbi!.. Şube~i  diyyûn a giden tahsildarlara tap tık ları paradan bol m iktarda ihsan b u y u ru p , k a rıla rın ın kuaför ve tuvalet m asraflarını karşılam alarına yardım eyleyip, kezalik gö n ü lle rin e göre sekreterler ihsan buyur.V a ta n a en iyi hizm et, v a ta n ın dışında yapılır...diyen züppeleri Kenya çöllerinde, K ongo orm an ların d a yalnız b ırakm a! Ko dam an kızların d an eş, b ü y ü k başkentlerde sekizinci k âtip lik le r müyesser eyle yarabbi!.. Ve sonracıgıma b ü tü n tü llâ b a “ B izim zam anım ızda M ü lk iy e ’de ............ ” lâ fın ı d i yebilm eleri için şahanenin o çarşaf g ib i d ip lom asını nasip eyle yarabbi!.. Ben b u y ılk i duah an Müessese T a y fu r’uda b ir p andikle Fransa’ya yollayıp, ChampsElysees’de iki oda bir banyolu ufak b ir daire Ferrari m arka bir spor otom o b il ve her ü l keden, her türden, her renkten bol cinsi lâtifan ihsan eyle yarabbi!.. Sen dua edeıı k u lla rın ın , dualarını’ k a b u l ve ebediyete kadar M ü lk iy e ’n in kalorifer ka z a n ın ın han gi yakıtla olursa olsun çalışm asını ve m ektebin bacalarının tütm esini tem in ey le yarabbi! Bu b in ad an daha nice nice avdın, va tansever, kızsever, azıcık sosyalist evlâtların yetişmesine m üsaadelerinizi arz ve rica ede rim . Saygılarım la. G elm iş, geçmiş b ü tü n M iilk iy e li’lcrin r u h u n a el fatiha!.. Sadakallahıı lazim ! (Teknik bir arızn yüzünden bu dııa okunamanııştır.) Bir İlaç Tanıtıyoruz P A R A ; Antikolinerjik tesir istenilen bütün hallerde endikedir. Peptik açlıkta, yüksek de recede selektif olarak hipermotilite ve hypersekresyon önleyici ve bunlarla m üterafık gastroentestinal bozuklukların tedavisinde, barsak yolunun bazı spastik hallerinde (guruldama) mide sekresyonuna (mideden gelen ciyuuuv, cavvvv gibi sesler) inhibitor tesirinde yüksek derecede spesifiktir. Ve antikolinerjiklere ek seriya atfedüen yan tesirler (bilhassa mide ka zınması, ağız sulanması) P A R A ’da nadir gö rülür. Geniş klinik etüdler (1000 den fasla çe nesinin altına vurulduğunda tık, tık diye ses veren kaym akam adayında) iyi netice verdiğini göstermiştir. PA RA , piyasaya 1, 5, 10, 25, 100, 250 miîigram lık komprimier halinde ve 5, 10, 20, 50, 100 , 500 gram lık gayet ince am balajlar içinde arzedihniştir. Hastalığın ilerlemiş olduğu hal lerde 1000 gram lık aile .boylarının cebe enjekte edilmesinde fayda vardır. '■ DISCO N EV ZA T LA L A B O R A T U A R I Y eni.ilâcı ’iftiharla sunar. 30 S P O R B Ü Y Ü K PO LEM İK Son günlerde kam u oyunda hararetli bir cinsel özgürlüğün greko-romen mi yoksa ser bestini olması tartışılm aktadır. Konuyu aydınlatmayı kaçınılmaz bir am me hizmeti sayan müessesemiz otoritelerin dü şüncelerini öğrenmiş olup bilgilerinize sunmak tadır. E S E R : Hakeme bağlı (Arkadaş şam dana ne zaretinde güreşiyor galiba) B E T Ü L : Serbest olmalı... Y IL D IR IM : Rakibim e bağlı... M E T lN M Ü N İR : Aynı cinse karşı greko-ro men, a y n cinse, karşı serbest... COŞKUN : Minder haricinde greko romen, min der dahilinde serbest... A L Î A R S IN : Greko-romen cinsel münasebed tahayyül edemiyorum... ,. • K A Z G A N İ Ç İ M N E Kazgan toplum kalktırmasında ma halli liderin gönüllü çalışmasının ne kadar berimli olduğuna en güzel delil dir. “İngiltere’nin Ortak Pazar’a alın masını savunmayan güzide bir eser ola rak Kazgan'ın Fransız halkınca okunma lında hiç bir sakınca yoktur-’' Şar! Dö GOL D E D İ L E R Cevat G E R A Y _ *1 "Ananevi Türk Ahlâk ve Seciyesi-nin dumura uğratıldığını iddia edenle re Kazgan’ı okumalarını tavsiye ederim" Halife Sultan I Kazgan’ı okus&ydı herhalde Ayanın elinde oyuncak ölüp Sened-i ittifakı imzalamazdı. R ıfa t D O L U N A Y Bahri SA V C I K. Çin’de Kızıl MuJıaftzlarca ‘yakıl■ması yasaklanan tek yabancı yapıtın Kazgan olduğunu açıklamak zorunda- Kazgandaki bazı . resimler vücut sağlığının korunmasında. Hijiyen açışın dım zararlı olup, her Kazgan okuyucu suna bir kutu fosfostimol enjekte edilir se doğacak kötü sonuçlar önlenebilir. *yını" Mao Çe TUNG Doktor Zeki Faiik U R A L Kendi eserlerimi lâyık bulmadığını -İÇİ71 Nobel’i reddetmiştim. Bence Kaz:gan Nobel’i gerçekten alabilecek bir -eserdir. ■Kabiliyetimin bir gün anlaşılacağın dan emindim. Kazgan sayesinde baş rol' teklifleri almış olmam Kazgan Filmcilik Şirketi namına beleş olarak beş film çe virmem için yeterli sebeptir. Tayfur'la Boğaz’da yemek yememin bununla ilgi si yoktur. Can Pol ZART “Doktor IVard’ın Kazgan’ı okuma sını ne kadar'isterdim!” MANDY Devlet D E V R İM " Çoktandır külah yapmak için kâğıt ■bulamıyordum. Bu. Kazgan’ın sayfaları ■çok büyük, tam külâhlık. Kazgan çıktı <da dertten kurtuldum. Hani ya!.. Taze, sıcak fıstık var!.." Yavrucuklarım; İşletme Toto kolonlarını-doldurur ken Kazgan’daki tavsiyelerden faydala nacağım. Cumhur F E R M A N Fıstıkçı RECEP Kadınlara ayırdıkları yerle feminist düşünceyi bayrak taştıran Kazgancılar çağımızın en mükâfatlandırılmaya lâyık insanlarıdır. Bizatihi Kazgan, özellikle ıgi'] Rus ihtilâlcilerinden de ileri giderek, ha raretle açıklanmış gizli bilgilerle dolu dur. Simon Dö BOVUAIÎ B U L F ahir A R M A O G tU U Ş A L I M “Bir münasip zamanda Meselâ saat 10 da Buluşalım Kordon’da Der gibi geldi bana.” 1968 y ılın ın 30 Ağustos’un d an başlayarak her y ılın aynı g ü n ü n d e A n ka ra’da Bahçesinde, İstanbul'da Caddebostan P laj G azin osun d a 14 -18 arası buluşalım . ■Jt \ ■ ’• * " '' '"■■■■''i • ■ ■'* • ■ •' '■ ■ "■"■ '■ ' :• Çankaya Çay ' N O T : Eşlerinizi setirebilirsiniz, am a çocuklarınızı as la... (la'jii bebcVLcr hariç) \ ' ■ ■; i ' -- ü - 37 İ: 1 Ü İ L *! Asım iyyun Cumhuriyeti Mülkiye toprakları üzerinde; zaman zaman teşekkül eden devletler içinde Asimuyyun Cum huriyeti en güçlü ve sürekli devlet olarak bu sayfaların her olnmuşunda daim a hatırlanacaktır. Son beş yıl için de bu topraklar O.D.A.S.’iıin, Zatıım sas,Cum huriyetinin, G.İ.S.S.K.’n m istilâsına uğram ak talihsizliğiyle karşılaşdı. Uzun süre devam eden bu anarşi 4-Nisan 1ÎÎ66 aJişamı BozüyüJcto kurulan Asımiyyun tara fından ortadan kaldırılmış ve eski devrin kalıntıları Avşa Adasına götürülerek enterne edilmişlerdir. Asım lığa karşı sonsuz sevgileri onları şarap şişeleri etrafından sarsılmaz ve içine nüfuz edilmez bir klik haline getirmiş ve bu gruba asli üye olarak girebilme başarısını 1 yıl 2 ay içinde yalnız A ytaç Şenel gösterebilmiştir. * Cumlıuriyet’in en önemli icraatı Erdemli kam pı olup, maalesef kurucu üyelerden U fuk Somer dağ başında karşılaştığı ilk kız tarafından vurulm uş ve bu illetten bir tü rlü kurtarılam am ıştır. A ntalya harekâtım da başarıyla kapayan Asımlar, Şubat ortalarında kendi hegemonyaları altonda ki topraklar üzerinde Çalkan im paratorluğu adı altında Eşşek’e tapanlar tarikatı, üyelerinin kurduğu bir yeni devletle karşılaşmışlarsa da Cumhurbaşkanı Beş yıldızlı, General Castello A bdürrahim ’in çalı]aışundan yönettiği harekât sonucu asiler taafîyo edilmişlerdir. Elebaşıları Eşşek A ttilâ 'H a re m Pavyonda dansözlerin soyunma odasına sığuım ak istemiş fak at Asımiyyun silâhlı kuvvetlerine yakalanmış ve elbiselerinden tecrit edilerek Avşa adasmdaki diğer m ah kûm ların kaldığı eskî bir şarap mahzeninde kollekbiyona ilâve edilmiştir. Asımiyyun Cumhuriyeti normal seçimlerle idareyi E ylül 19G6 da bir iç operasiyonla Mareşaller Cuntasının sıla idaresine girmiştir. bırakmış ve Cunta bu yaz 10 - 25 Temmuz arasuıda Av.şa adasında yüce divan sıfatıyla Eşşek A ttila ve diğer sanıkları yargıIlyacaktır. Şimdi Cunta üyelerinin kısa hayat hikâyelerine bir göz atalım. F IR A T SEL M OG LU Eski M illî H ücu m Bakanı, Affimiyyun .Silahlı .Kuvvetleri Baj kıı inanılanı, Seri M areşal Sosyete şairi, A dbülınuttalib A sım . Hoşt Puşoz üe kakıştırılma mak için gözlük taktığım söy leyen F ıra t’ı tongoya bastıra cak kız daha anasından doğma mıştır. A S IM İY Y U N MARŞI Ü n lü A sım Paga’nın hepim iz ahfadıyız M udanya'da Bunsa’da Bozüyükte n a m lı yız Şarapçılarla kurduk biz bu Cumhuriyeti B ütün meyhanelerde A sım diye şanlıyız Her ne kadar 1944 yılında A nka ra’da, doğduğunu iddia ederse de menşeinin Keskin’de olduğu uzun araştırm alar sonu cu ortaya çıkarılmıştır. Haya■tına ebesine kasılmakla başla yan ve otomobilden hiç inme yen F ırat çok istisnaî bir tesa d ü f sonucu şahaneye girmiştir. Mülkiye’deki. yıllarında vak ti içmek, kız kovalamak, kitap alacağım diye.babasından para tırtıklam ak ve garajdan kal dırdığı otomobillerle gezmekle geçmiş ve son günlerde Beşiktaşı bırakarak A m avu tköy futbo l takım ım seçmiştir. M ül kiyeli olduğu halde Tercüman ve., bu gazete’de yalnız Arnavutoğlu tefrikasını okuyan F ı rat, korkarak eline aldığı A k şam da da yalnız Karaoğlanı okur. -38 Ya-şa varol A sım at tükenmez şehvetinle H arbiyc'dcn geljen ses sana no diyor . dinle T üm kızların düşünde eşsiz orkeksiri sen M ezarında bile hep kadın kız diye inle Ümitsizlikle biten bir aşk tan sonra, kendini içkiye vermiş olup halen Avşa adasının haya liyle vakit öldürmekte ve 10 Temmuz gününü beklemektedir. Son otomobilinin markası Peugeot, modeli 67 dir. (ilg ili kızlara duyurulur.) Poker oynadığını samp or talam a her gece 25 lira kesilir. Geceleri saat ikileri bunjuva olduğunu göstermek için arka daşlarım kızılay’a götürüp’ köf te ısmarlayan ve verdiği para la n gareyin kasasından bir yo lunu bulup yürüten Fırat, yalıısı olan bir kız aram akta ve bu yüzden kızlara yazdığı mek tuplarda ilk olarak yalısının olup olmadığını sorm aktadır. Evle geçinemediği ve sadece kızartm a et yediği için doktoroya gitmeye karar vermiştir. meyhaneden uzaklaştı rmıştır. A IIM ET Y IL D IR IM Eski Cum hurbaşkanı, Sap Ma* Ftşal, Beş yıldızlı General Cas* leîlo Abdürrahim Asım; Gözlerini açtıktan hemen •sonra, ijçki ile yıkanarak hayata başlayan Ahm et’in yanında beş ■dakika oturanlar; “Ne şeref kaldı ne şahsiyeti Vermiyclim E n büyük numarası pis bıyıklarım burarak “aslında ben bu hayatın çocuğu değüim. H üsnü bey amcam şeker ala cağım diye beni dükkânına a l tıktan sonra böyle oldum” de mesi ve kendini her vesile üe temize çıkarmak istemesidir. Tek kurtuluş yolu Tayfurla beraber Paris’e ' doktoraya gitmesidir. kendimize süs, haysiyet" lâfım mutlaka duyarlar. Eski Dışişleri Bakanı E n Ter cüman, Kert Mareşal D ış ticaret dersinde 4 satır not tutan, sigarayı bırakıp pi poya başlayınca tekel tarafın dan protesto edilen Ka.dir sar hoş olduğu zamanlar defi ha cet için Çankaya’ya çıkar. Do labında her nevi ecnebi içki bu lunur. K adir’in aşık olmadığı za m anlar en büyük meşgalesi îngüîzce ve İtalyanca’dan sonra Fransızca’yı öğrenmek için yap tığı çalışmalardır. Kefero Asım . E R D A L YAZGAN K A D İR G ÜN AY Eski M aliye Bakanı, Asimly- Dersleri İngilizce okuyup Türkçe’ye tercüme eden K an tin K uşu K adir Mülkiye’deki hayatı boyunca odasında k âğ ıt oynatıp mano kesmiş, kantinde bezik masasına örtü olarak çarşafı alındığında üstünde Av rupa haritası görülmüş, İta l yan cayı Bağda,t’ta öğrenmiştir. Son tekel zamlarına feci halde bozulan, içki içince ayı lan ve ders çalışabilen, H ayat ta geçirdiği tek hastalık alkol -zehirlenmesi olan, bütün mey hanelerde kendine kaymakam süsü veren Ahmet Mavi Melek lere poz için 580 gr. kan ver miş, bununla yetinmeyip ge rekli kan ikm âlini yaptıktan ■sonra ertesi gün yine kan ver m eye gitmiş, fakat sarışın m a vi meleği bulamayınca vaz geç•miştir. G enel A nonim Şirketi direktörü, Ker Mareşal A bdülgaffar Asım . Uçgünde b ir periyodik ola rak İstanbul’a giden, babasına Her gün Dil-Tarih’e gider ken Restoran Cevat’ın önünde ayakkabı boyatır. îç geziye sırf B ursa’ya gidüecek diye gitmiş ve m illet U ludağ’a çıkarken o 17.50 liraya çiçek yaptırıp ba zı önemli ziyaretlerde bulun muştur. büe kazık atan, mektebe de vam lı otobüsle gelip dolmuşa binmeyen Tüccar, bir kız yü zünden 13 defa üst üste “Canım. İstanbul” şarkısını dinlemiş, son. İstanbul seyahatinde- Be yaz perde mensuplarına ayak atm ak için bir rejisöre yağ çekmi§, fak at 50 lik bir ermemden başkasını. tavlayamamıştır. Ancak ilk verdiği kanı Hacettepe’de bir hastaya zerkedildiğinde adamın derhal alkol zehirlenmesine uğradığı görül müştür. K am pta kendini ahçı sanıp ■yaptığı yemeklerle Asım ’lari ishal etmiş, gördüğü bütün paçoz kızlara asılmış, gece Sa vaşla röntgenciliğe çıkıp zifiri karanlıkta “A m m a şanssızlık! ■ hiç bir şey görmedik” demiş, bu kız için hergün 6 Km. yol yürüm üş olan Ahm et Bekçi Kâvmü’i Bursa’da yanına çağırarak yım K azık çılık Hiç bezik bilmediği halde sık sık bezik oynamak isteyen K adir înek bayramının çılgın basketçisi seçilmiş, 3 sayfalık seminerleriyle meşhur olmuştur. Cim riliğini tuttuğu daktilo notlarda da göstererek sayfa larda bir santimetrekarelik yer bırakmayan tüccar’m saç dö külmesine karşı iyi gelen ilâç- 39 I I lara her nasılsa son günlerde para yatırm ış olması hayretle karşılanmıştır. K ızlarla derslerden ve okul hatıralarından başka bir şey konuşmayan tüccar sınavlar yaklaşınca İstanbul’a gidiyo rum diyerek eve kapanır ve oturduğu yerden hiç kalkmadan ortalam a 15 saat ders çalışır. • E n büyük numarası herke sin lâfını “H a! o da bir şeymi” diyerek kesmek olan, geleceğin en büyük kapitalisti tüccar E r demlide hergiin eve telefon et me kerliğini göstererek dük kânın o ayki kazancım azalttı-, ğm dan babası tarafından 1 haf ta İstanbul’a gönderilmeyerek cezalandırılmıştır. F akat babasından îstanbuldaki dükkânları kiraya verip parasım yemekle çok acı bir intikam almıştır. Asimiyyun Cumhuriyetinin kurucu üyesi ve geçici en baş savcısı olan, Abdürrezzak Asım adıyla tescilli olan H üsnü U fu k ’ a kendisinin de teslim ettiği g i bi en büyük fenalık kurutmasın da büyüle gayret sarfettiği cumhuriyetten geldi. Cumhuri yet tarafından zorla götürüldü ğü kampta, gönlünü İstanbullu bir ahuya feci şeküde kaptıra rak Çamlık kerizi aşık U fuk adını aldı. Muhterem U fuk İstanbul' dan gelen mektupları zamanın da alm ak için postalıaneyi evi nin altına getirecek kadar kerizlikte ileri gitmiştir. Arkadaş ları olarak “Allah başka keder vermesin” demekten ve malî şubeyi bitirdiği halde bazı kim selerin tahriklerine kapılıp kay makam olmamasını tavsiye et mekten başka ne yazık ki eli mizden hiç bir şey gelmiyor. Evdeküerin ısrarla evlen dirmek istemelerine rağmen tüccar halen bekârdır. U F U K SO M E R Eski Y iic c D iv a n Müsteşarı, Rejisör, Şair, Asinüyyun Konservatuarı korosn d i rektörü Tiyatro vc Senaryo ya za n , biiyiik solist K o r Mareşal Abdiirralıııınn Asım . Adını ikinci harb-i umumi' den' alan Savaş bir karartmi gecesinde A nkara’da dünyayı geldi. Gençlik yıllarında kızlaı dan hayli uzak durduğunu söy leyen Savaş’ın bu iddiasınıı doğru olmadığı uzun araştırma lar sonucu ortaya çıkarılmış tır. Yine de başarılı bir talebe lik hayatından sonra Mülkiye’y düştü. Bu düşüşle beraber ta lebelik hayalıda, bir sath-ı mai üzerinde kaymaya başladı. Sınıfı iptidaî ve sınıf-ı sa n î’i ancak ikişer senede atlayıj şııbe-i M aliyyun’da iken H Ü L Y A ’ya âşık oldu. B u aşk üzeri ne Divan edebiyatına merak sa hp onun için tam İ7 tane kıta beyit ve gazel yazdığı söylenir Ona düşkünlüğünü arşivinde! çaktırm adan y ürüttüğüm üz şı beyitüıden insan olan derha anlayabilir. gcçicı ca Konservatuarı 1-aIgı b ö lü m ü direktörü, O r M a reşal Abdürrezzak A sım . . H ayatı bütünüyle iddia olan pardon yaşın kaçtı?" lâf mı b ütün millete sorarak her va- . sıta üe 25 yıl önce dünyaya geldiğini, im a eder; Bununla ve 6 yıllık Mülkiye talebeliği üe “Üzerinize afiyet, öğünmek gibi olmasın” diyerek ken dine süs haysiyet veren bu sem patik arkadaşım ızın en kötü ta rafı yaptığı anlamsız esprüere evvelâ kendisi gülerek çevresini kahkaha atm ağa mecbur etme■ sidir.' Gözünün güzelliğine kim senin ..dayanamıyacağmı iddia, ederek; kızları “gözlüğüm ü bir Çıkarırsam mahvolursunuz son ra,, sözü üe korkutması bu ço cuğun adına 25 yıllık m antar hayatından sonra Hüsnü lâka bının eklenmesine sebep oldu. 40 Eski M illî Eğitim Bakanı, K ültü r Drgcrİ çohlur nazarımda hiç afcyare Ixıi7.*mcz pek severim ol Hülyây ı ,'âkjn yâıc Lcıız« inez Iınş savcısı, Spor ve Sağlık Ba kanı, A sim iyyun SAVAŞ SÖ N M E Z; (M alî Şube Hayatından bıkıp, dünya sını değiştirmek isteyen bana gelsin. • ' Doktor U FU K Asimiyyun Cumhuriyeti’niı kurucularından olan bu muh teşem enayi’yi U fuk, Tayfuı ve F ıra t’tan a y n görebilmel pek mümkün- değildir. Geçeı yıla kadar derslerin demirbaş iken bu y:l pek ders kullanm a m aktadır. Şubat başında “Ha kan Somer” adı ile meşhur olup tam ICO kızdan mektup alma sına rağmen, İlâhi aşkını unu tam am akbı ve H ülya'ya kavu şabümek içiıı bir mucize bekle mektedir. Asimiyyun Cumhuri yeti genel A sım at’ı Savaş’ıı daha, çok bekleyeceğini düşüne rek tez elden bir oynaş bulma sıııa oy birliği ile karar veril miştir. K arar kendisine tebliğ edilince artık doğru yolu buldu ğutıu ve evlenmek niyetinde ol duğunu bildirmiştir. Kendisini Tarsus’un portakal bahçelerin den neden vazgeçtiğini sordu ğum uzda; ' — “Çünkü Hendeğin yana benim olacak” şeklinde bir ce 1 1 yılda 1 1 okul değiştire rek kendine has bir rekora .sa hip olup, 1962 de Şahane’ye girdi. Böylelikle Mülkiye bağrın da demagojinin bütün incelik lerini Tayfur’a öğretmeye baş ladı. Çiçeklerden Mine’ye, kuş lardan B ülbül’e çok meraklı olan bu rom antik genç “B ir gül le bahar olmaz” sözünün yan lışlığım ispat etmek için bütün bir baharım meraklı olduğu çiçeğe hasrederek fitrî kabili yetini geçici bir süre için kör leştirdi. F akat lazla n daha fazla öksüz bırakmıyarak büyük bir fedakârbkla kendini tekrar on lara adadı ve "Jönizm in temel ilkeleri” adlı kitabıyla K apita lizm ve Sosyalizmin karşısına Jönizm i rakip olarak çıkardı. vap sarkıtmıştır. Fenerbahçe’yi bile navutköy Futbol teşli bir taraftarı yüzdendir. Çok sevdiği terketip Artakım ının akesilmesi bu Kıymetli bir rejisör olan, çok küfür eden Lolita’nın ba caklarım seyredeceğim diye tavla turnuvasının final maçın da yenilen, kadın simsarı Sa vaş sosyalist geçinmesine rağ men kütüphanesindeki sosyalist kitapların hiçbirini okumamış olup, halen mezuniyet hazırlık larıyla meşgul bulunmaktadır. TAYFUIÎ ÜZŞEN Eski Barbakan, Feld Mareşal, Asinıiyyun Yüksek Avukatı, D i yanet İşleri imamı A bdüleonbaz A sım . Uaşkauı, Sosyete 1943 yılanda Tıp tarihinde çok ender rastlanan bir şekil de kese içinde A dana’da dünya ya gelen büyük demagog Tay fur çapkınlığa kesenin içinde, etrafında bulunan cins-i lâtif lere bıyığını burarak başladı ve bu yeteneğinin fıtrî olduğu fikrini 3 dereceye kadar bütün akraba ve arkadaşlarına kabul ettirdi. B u kitapla yakın çağın so na erip, “teokratik Jönizm ça ğının başladığı günüm üz ikti sat doktrin”d le ıi tarafından ifade edilmektedir. Bu çağın ilk büyük lideri olarak Süper Anti Feminist TAYFU R, sosyete peygamberliğini ilân etmiş ve elinde teşbih, başında sarık, dibinde bir dua (!) ile bilum um plajlarda, kantinde, Angora, ve Çankaya’da büyük bir huşû içinde kızları kovalamaya baş lamıştır. A tatürk’ün mavi gözleri ve sarı bıyıklarıyla kendine benze diğini kabul edecek kadar mütevazi olan Tayfur, U ludağ ge zisini Napolyon’un Moskova seferine benzetip kendini Napolyon 1 2 sanmaya başlamış, Aşkı uğruna kurduğu derneği dağıtmış, Asımiyyun Cumhuri yeti kurucusu olarak kendini şaraba vermiş ve Şevket Şakir adı altında “gözü yaşlı Ispa nak” isimli ikinci büyük eseriy le “büyük sebze şairi” unvanım almıştır. Eserin değerini bakın şu kısa kıta ne kadar iyi ifade etmektedir. Ispanaklar dizi dizi Kimse büm ez halim izi. Y m e bu aksam para yok İçemedik içkimizi. Son günlerde T ayfur Savaş’la beraber Fenerbahçe’yi terkedip A m avutköy futbol ta kım ına iltihak etmiş olup, Mek tebi bitirince ne yapacaksın di yenlere “Sinemalarımla meşgul olacağım” şeklinde cevap ver mektedir. A YTAÇ Ş E N E L Y eni A sım at Senatörü, iç ki ikm âl B akanı, A sim iyyun fo toğrafçılık t c röntgencilik şirketi direktörü, F.n Murejj.-il A bdülkcrim A sım . Mülkiye’nin en yaşlı öğ rencisi olup büyük aşkı için; “Saçlarıma ak düştü Sana ad bulam adım ” lâfım çok sık kullanır. Şarkı lardan yeşil gözden bahseden lerin hepsini seven Aytaç, çek tiği fotoğraflarla Tüllâbı k a r zıklayıp Suadiye’de bir kat sa tın almıştır. Show gecesi feci halde sar hoş olan Aytaç nihayet aşkını muhabirimize o gece itiraf et miş. “ Onu çılgınca sevdim” de miştir. Büyük espri gücü ve içki kapazitesi ile 14 ay içinde Asimiyyuna girebilmek başarısını gösteren tek kişidir. 41 İL H A N U L U K Ö S E Yapılan arkeolojik ve de m ikrobiyolojik tetkiklere göre bu İsparta kabağanın 1944 H a ziranında “G ündüz” dünya’ya geldiği tespit olunmuştur. İptidai ve idadi tahsilini İs parta da ikmal ettikten sonra, 1962 de Mülkiyeye girmiş, ilk senesini, hergüıı buluştuğu kız arkadaşını pastahaneye mek tupla davetler yüzünden sınıfta çakmıştır. Mülkiye hayatı boyunca, bir İsparta karteli haline gelen kooperatifte tezgâhtarlık ve hamallık işlerini deruhte etmiş, tüllaba kazık atacağım diye kooperatifi zarara sokmuştur. Cümle derslere ve özellikle Sülfam it prepa.ratlarına karşı allerjisi mebzulen mevcuttur. H A Y R U L L A H Y IL D IZ 1946 yılında E ğridirin Y ülkaaf şar köyünde doğduğuna da ir bir rivayet vardır. Bununla 42 beraber Hayrinin pokerde yo lunduktan hariç dışanya me telik sızdırmadığını bilenler onün îskoçyah olduğunu söyle mektedirler. K m H avri lise sıralarında inek liği ile temayüz ederek o za mandan Mülkiyeye adaylığını koymuştu. Suufı iptidaide iken sırf ders çalışmak için ev kira layan Vak V a k ikinci sene yur da girdi ve ne oldu ise ondan sonra oldu : H ayri kumara, iç kiye, ve kendisini "kovaya çe viren” el sporlarına alıştı. Ankara - Yozgat arabalannu başlıca müşterilerinden biri o? du. Sabaha kadar inekleme! yüzünden idari Teşkilât Tarih dersinde uyumuş, ve Keşşaf Er kan tarafından uyan d inim e H alil İnalcık’tan özür dilemiş tir. Fakülteyi bitirince evlen meyi düşünen H ayrullah bu dü şünce ile son günlerde ineklemeye hız vermiş ve Bekir’e ra kip olmuştur. Sözlüsüne yazdı ğı m ektuplan ele geçiren ka yınpederinin restini göremeyen H ayri Vak V akhğm ı burada da göstermiş ve "K öprüyü geçin ceye kadar ayıya dayı diyelim” diyerek kayınpederine affını ta lebeden uzun ve acıklı bir m ek tup yazarak d un un u idare et m iştir. iy i bir kılıbık koca ola cağı ve ömrübillah kaym akam lıkta kalacağı anlaşılmaktadır. Hiçbir dersi kaçmnaya: Neşet, hocaları lüzumsuz soru la n ile bunaltm ış ve buna k zan hocalar da b ütün angarya la n Neşet’e yüklemişlerdir. 'i R.T. hakkında yaptığı araştu madan dolayı “Tırt Neşet” na m ıyla anılır. N EŞE T E R S O Y S E Y F İ K IR C I 1946 Temmuzunun bir sa bahı ezan vakti Yozgatın Akbucak köyünde Bedri Ersoy na maza gitmek üzere evinden dı şarı çıkarken kapının önünde bir ayı yavrusu ile karşılaştı. Merhamete gelerek içeri aldı. Muhsin, Erkan, Seyfi triı sunun Lazistan temsilcisi ola arkadaşımız 1943’ün neşeli bi gününde hemşehri olmak şen fin i Trabzon illinin Beşikdüz bucağı halkına bahşeyledi. Sonracıma bu ayı yavrusu büyüdü, ve ehlileşti. Mülkiyeye girdiği bir yana keman çalma sını bilen öğrendi. Neşet, birinci sınıfta Yozgattan nişanlandı ve Keçilere taş çıkartan inaı yüzünden bir gün Sıhhiyedel sinemaya kadar E rk a n ve Mu! sin’in sırtında giden bu ham . çobanı “Biyografim i siz yazmî sanız oturur ben y azanm ” d ye bizide tehdit etmiştir. (Y a parını yapar.) arkadaşımız ağzındaki altın diş leri iki günde bir K A V İL ile yı kamaktadır. Biz bu değerli arkadaşımı zın yengemizi fazla bekletme den bir an önce baş göz olma sını vede dikenli hayat yolunda orasını burasım incitmeden m ut lu ve başarılı olmasını dileriz. BAYBAJRS T E K 1945’in sıcak bir Temmuz günü Istanbulda dünyaya geldi. Mülkiyeye geldiği zam an “be bek” diye çağırılmaya başlan dı. Bebeklikten kurtulm ak için içki ve sigaraya başladı ve bir num aralı ayyaş oldu. Bununda yetmediğini görerek önüne ge len kıza ayak atm aya başladı.’ Şairlik iddiası ile yazdığı saçmaları okuyabilmek için fa külte koridorlarında eksik etek kovalamış ve sonunda bu kaabiliyetini festival için şarkı adaptasyonunda kullanabilmek imkânım bulabilmiştir. Adap tasyon, faaliyetinin idari şube nin “zülfiyarine” dokunması dolayısıyla bu şubenin iri yarı vatandaşlanmn tehdidine m a ruz kalmıştır. Müstakbel öğretmen yen gemiz K.K.Y. ile mektuplaşmak .için Erkanı aracı yapan lazoğlunun bu gizli faaliyetleri son zamanlarda gün ışığına çıkarıl mıştır. inanılır kaynaklardan edindiğüniz bilgilere göre kütüpha nedeki ısı düşüklüğü Seyfinin esprilerinden ileri gelmekte ve “Yenile yenile yenmesini öğreneceğim” diye başladığı king ve satranç ta sadece yeinilmeyi öğrenmiş ve “napalmı kumarda kaybeden..” diyerek kendini uyutmuştur. ilkokul çocuklarından kop ya ettiği resimleri millete mo dern resim diye yutturduğu an laşılmıştır. Son ola.rak “üç kâğıtçılığın yolları” adlı bir eseri hem okur hemde yazarken yakalanmıştır. Bu sevimli ve sempatik ve jön arkadaşımıza m utluluklar dileriz. Mülkiyeye girdikten sonra kellesindeki saç m iktarı ile ters orantılı olarak espri kabiliyeti artan lıabu uşak, bilhassa son sınıfta giyimine! özel bir itina göstermiş vo ltoyn renkleri ter cih ederek uzm anlık havasına kendini alıştırm aya başlamıştır. Basın yayın ile iyi ilişkiler de baş rolü oynamak iddiası ile faaliyette bulunmuş, Merkez Bankasının tek bursiyeri ola rak asansörcülüğü yükselmek için benimsemiştir. Çay ve partilerde mini etekli avlamakta çok m ahir ol duğunu ve zaten bursunu bu yolda feda ettiğim açıklaması na rağmen Kazgan muhabirle rine bunu yutturamamış ve T.N.S. nin en büyük müşterisi olduğu anlaşılmıştır. E R K A N IŞ IL G A N Ankaralı olduğunu söyle mesine rağmen aslen Çorumlu olduğunu öğrendik Ağzında em ziği “Ben bir izciyim dağda ge-, zerim” diyerek ana kucağından ayrılmış, ve yıllarca dağlarda dolaştıktan sonra Mülkiyeye düşmüştür. H atta ,b ir keresinde ikinci sınıf taki kızları fakülteye kayıt büe ettirmeye kalktı. D aha sonra Yenimahalleye ring seferleri yapmaya başladı. Yenimahalliedeki aşkı Avrupaya gidince sap kaldı. A ynca sınıfta da kaldı. Bunun üzerine “hayatta, en ha kik i m ürşit derslerdir” diyerek ik i sene inzivaya çekildi. Bu arada yakınlarından profesör lük payesi aldı. F akat aldığı bu payeyi üç mâliyede geri verdi. Üç maJ;iyeye gelince” artık üçiineü sınıf talebesi olduk, bize bir kız lâzım ” dedi. Ve tesadü fen Fervali buldu. “Feryal üze rine hissi bir deneme” adlı aşk ■tezini başarıyla verdiğini iddia etmesine rağmen yaptığımız aşkolcjik araştırm alar sonunda bu sahte profesörün denemesi nin boynuz safhası ile sonuçlan dığı anlaşılmıştır. Sadece iç geziye beleş gi debilmek için gezi komitesine 43 girmiş fa k a t komite sabık baş kam A k ın .k azık atınca "Ben böyle kazağı koopcrr.tifçi Sadet tin ’de bile göremedim demiştir. Topladığı sabun kap lan ile yaptığı je t motoru sesli nesne nin radyo olduğunu iddia eder. Zaten radyo merakı yüzünden birçok arkadaşının radyolarının kullanılm az hale gelmesine se bep olmuş h a tta radyosunu boz duğu için Şerif Efendi tarafın dan kütüphaneden bile kovulmuştur. Bu kerin en büyük sıkıntı sı kelleşmektir. "Kerleşmeyi kel leşmeye daim a tercih etmişim dir” der. Çamkoru, Karasu ve Bursa maceralarım anlatarak kafasını şişirmediği kimse kalmamıştır. İnanılır kaynaklardan öğ renildiğine göre ilk defa sınıfı iptidâideyken kum ral bir hatun kişiye tutulm uştur. B u gizli aş kım K A Z G A N ’a yazmaması için Seyfi’ye rüşvet hile teklif et miştir. A ynca güç bela tavladığı kazı zampara kardeşi elinden alınca “Ben zaten şaka yapı yordum” demiştir. 1 Palavracılığı, açık saçık fık raları ve çok temiz kalpliliği ile de tanınan bu arkadaşımız bil hassa kılıbık koca arayan cinsi lâtiflere tavsiye edilebilir. Kendisine en içten ve sami m i duygularla çetin meslek ve ' hayat mücadelesinde m utluluk ve başaklar dileriz. P. S : Biyografisini oku duktan sonra “Başım ıza yağ madık bir b.. kaldı” diyerek his lerini ifade etmiştir. ufacık Saliha biiyiidü, serpildi. Çorum Lisesi'ni bitirdikten sonra, yanlışlıkla Tıbbiye ye rine' Miilkiye'ye girdi. Ama bu yanlışlığı fark ettiği zaman son sınıfa gelmiş olduğunu hay retle gördü■Bir çok Mülkiye’li gibi pasif solculuğu ile tanı nır. Mütemmim cüz’ü Emel’de olmasa, /notlarını tamamla makta bir hayli güçlük çeke cekti. Özellikle Cumartesi kon serlerinin müdavimi ve kendi gibi san çiçeklerin hayranıdır. Arnavut ciğerine ve Oi'man Çiftliği sütlerine aşırı zaafı vardır. M ET İN ŞA H İN 1943 yılının 14 Şubatında Balıkesirde bir karartm a gece si m ahsulü olarak dünyaya gel miştir. Y alnızlığın felsefesini yaparak büyüm üş olan Metin, şalgam görse okaliptüs ağacı zannedecek kadar hidrofil bir rom antiktir. 8 yılda bitirdiği Darüşşafaka Lisesinde Ruhban Okulu hocalarının tavsiye ettiği ainsten bir h a y a t sürmüş ve Cham polion’un zor sökeceği bir yazıyla kaleme alınm ış şürlerinde “nausea” suıı dile getirmeye çalışmıştır. B ir ders önce kur şun kalemle not çekmiş bulun duğu kâğıtlara ertesi ders tü kenmezle not tutup, akşama ilk dersin notlarını başkasından alacak kadar dalgın olan Metin, İdarî şubenin en devamh öğren yap m ış olduğu Uşakta eski bir m ül kiyeli ablam ızla “Brahm s’ı se Raviler rivayet ederler ki, I 945 yılının Haziran ayında Çorum bahçelerince haşhaşlar çiçek açarken iki katlı ufacık bir evin orta katında altın to pu gibi bir kızcağız dünyaya geldi. Gel zaman-git zaman 44 1946 yılının 8 Mart günü •Ankara'da yarı tavşan, yarı bülbül şeklinde bir hilkat ga ribesi dünyaya geldi. Bebekli ğinde bile durmadan sırıtma sından ileride çok canlar ya kacağı belliydi. Bıı yarı tav şan, yarı bülbül çabucak bü yüdü. Lise sıralarında oğlan lara bakacağım diye hendek lere düşmesine rağmen Mekteb'i M il ikiye’ye girebildi, bir yeri incinmeden. Biz bu çok sakin hanımhanımcık ve saçlarıyla asorti altın bir kalbe sahip olan kıy metli arkadaşım-ıza öm ür boyu basarılar ve müstakbel yuvar sında m utluluklar dileriz. cilerin dendir. Y az stajını S A L lIIA SA D E M İN E G Ü R L E Y İK ver m isiniz” günleri olup, o gün bugün St. Louis Blues u da ıslık yaşamış repertuarına katmıştır. İdealindeki Beytüş şebap kaym akam lığında kendi sine başarılar dileriz. Miiİkiye'Ii Mine önceleri çok sakin bir kızdı. Ancak 2. ci sınıftan itibaren süratli bir şekilde değişmeğe başladı. Ön ce ,kelebek biçimli gözlükle rini., sonra kuaförünü değiş tirdi. 3 . cii sınıfta yalnızlıktan bunalan tavşan - bülbül Mine, futbol maçlarına merak sardı. Spora olan merakına en önenvli delil Konyaspnr’u tutuşun dan bellidir. Konyaspor’un resmi Fot.o-Spor'da çıktığı gün, bu sayının Mülkiye satıcılığım yaptı. I Bilumum gezilerin neş’e kaynağı olan, Ürgüp'te, Bur sa'da, Antalya’da ve de Urfa plajlarında seri konserler ve ren bu iffetli yaratık, halen ders üzerine FotcrSporda ikin ci M illî Lig maçlarını oku makla vakit geçirmekledir. . H A H A T T tN G Ü K S Ö Z G Ö N Ü L BATI 1945 bütçesinin yedinci uy Bin dokuz yiiz bilmem kaç gulam a gününde Adaııada do senesinde Balıkesir'de bir ço ğ a n bu aristokrat çocuğu Kızı cuk dünyaya geldiğinde onu la y promenadlarınııı en keskin görenler hayret içinde kaldı .jönlerindendir. Birbirinden renk lar. Hayret ettiler, çünkü li yedi yılını yiyen Tarsus Ame "anne" ve "baba” demeden. rikan Kolejini bitirdikten som a Mülkiye dedi. Der ya.. Dedi 'Çukurova kızlarının gözyaşları ğini de yaptı. Geldi Mülkiye'■ arasında başkente uğurlanmışye. Bir semirdi, bir otladı, tır. “Eighteen Yellow Roses büyifm bir inek oldu, Boykot Came Today” melodisinin ka ta bilem imza atmadı. Sebebi fasında yer edişinin başlangı cım bu uğurlam anın teşkil et tiğ i söylenir. Bir yıl haziran er tesi yıl kavun döneminde sınıf geçen Bahattin, Gönlübol’un derslerinde parlak belagat nu muneleri vermiş ve san velvet ■ceketiyle Basın-Yayın önlerin de geııiş sempati sağlamıştır. •Son yazı Silifke kıyılarında bir Do!ve Vite yaşantısı içinde ge çilm ek istemişse de daha sonra nedense Istanbula gitmek lüzu m unu hissetmiş ve hadisenin ay■ dullanması ancak Adalar Posta■ sının plaj devrevni kapayan '.son sayısında Villa Serena ru muzlu bir hatunun ifşaatıyla m üm kün olmuştur. Bahattinin Adanaya benzemesi lıasabiyle -ençok Mexico büyük elçiliğinde “tek imza atarım, o da nikâh başarı göstermesi beklenmek defterine” demesiydi. Gavur tedir. ca derslerini özellikle .çok sev di. Anadolu Ajanst’ntn Ame rika’nın sesini dayanarak ver diği bir habere göre; bu semiz 1943 ydının kim i ülkelerininek her gece ertesi güne daha İşçi Bayramı, kim i ülkelerinse iyi süt vermek için hiç yat B ahar Bayramı olarak kutlamadan ineklermiş. îneklenıe •dıklan gününde Başbakan’ın saatlerinin günde 2 7 olduğu doğduğu gülyağı diyarında dün hakkında ki kanaatler biitün yaya geldi. K itap kurtluğuna siyasî çevrelerde hakimdir. Y A V U Z AKTAŞ D aruşşafaka Lisesi’nin sekiz yı lını yiyen sıralarında başlamış ve II. Koalisyon hüküm eti ikti darı sırasında Şahane’ye duhul etmiştir. Siyasî Tarih çalışmak tan İngilizce imtUıanına girme y i unutan Yavuz, bazan yine dalgınlıktan içtiği sigaraları dudağında bırakır Diplomasi . şubesinin en devamlı öğrencile rinden olup, gizli ve canlı bir seks hayatı olduğu söyienmek, tedir. Dış görünüşüne bakanlar Kinshasa büyükelçiliğin do gö revlendirileceği kanaatlim vrrm aktadırlar. B Ü LE N T B A Y K A I, Erigitte Bardot’un inisyallerini aşırmış olmakla övünen Bülent I. CHP kurultayının ya pıldığı ilimizde 25 E k im 1944 de dünyaya gelmiştir. Samsun K oleji’ııde hayatının yedi yılını törpüledikten sonra Mülkiye’ye girmiş ve 2 . fnnıfta m üdavimi olduğu B alta’hm derslerinde idare H ukuku öğrenmemesine rağmen igeniş ölçüde Laz Filo lojisi bilgileri kazanmıştır. Suat Bilgo’ye iki günde seminer h a zırlamış olup, Diplom atik Mu haberat derslerinde bir ara tek-, sir memurluğu görevini, de yük lenmiştir. Programcı olmak ayakları na yatarak TRT’nin kurslarım da, takip etmiş, fak at bu sırada Devlet Tiyatrosundan bir hatun kişinin mahallesine taşınması üzerine bundan_ vazgeçmiş bu lunan Bülen, yakışıklılığı saye sinde bu hanımı kendisine ben de kılm ak yolundadır. Kabil Büyükelçiliğinde gözü olup, bu raya atandığında halihazır H I. Siyasî’den bir hatunla evli bu lunup bulunmayacağı şüphe ko nusudur. M EH M ET B O L E L L t Bursa’mn bu sempatik ço cuğu fakülteye yeni geldiğindeciddi ve içine kapalı ineklerden di. Kızlar ondan değil o kızlar dan kaçar, "insan sevince bir kez sevmeli” derdi. Prensiple rine göre hareket etmesi, soyadma yaraşır insancıl ve top lumcu eylemlerde bulunması ile dir ki daha da anlam kazanmış tır. Diğer hemşehrileri gibi Bursalı oluşuna kızmaz aksine bundan kıvanç duyduğunu söy ler. j CA NSUN M A N Ç E R izdivaç talebi ile kesb-i şeref eylemiş her nasıtea ayak atm ak cüretini gösterdiği bu hatunla rın hepsinden evet cevabını alın ca Kanun-u Medeni’yi bile lânetliyecek kadar sağa kaymış tır. Anasının kucağından ilk defa şahaneye gelerek feleğin ilk darbesini yiyen Cansun ken disini hâla bundan kurtaram a dı.' Sabahlan takkeyle koridarlarda dolaşan Cansun, Momptiden saati 5 TL. ya poker dersi almıştır. Rehin karşılığı borç para veren Cansun, kendi eşy a la n eskimesin diye aynca re h in aldığı m alları kullanm ak tadır. Siyasî Tarih kitabının 4 sahifesinin özetini 16 sahifede çı karm ıştır. Özetini çıkarmadan hiç bir şey okuyamayan Cansun alm ış olduğu Mercedes otomo bil- ve daktilo makinesinin prospektüslerinin dahi özetlerini çı karmıştır. D aha iyi öğrendiği gerek çesiyle derslerini teype oku m akta ve onu gece yatağında uyurken dinlemektedir. Arabasıyla yaptığı yıldı ranı Avrupa seyahatinden önce hazırladığı teferruatlı plânında su içmek dökmek için duraca ğ ı yerleri saat ve dakika olarak tesbit etmiştir. Cansun İstanbul’dan ayrı lırken kızlann gözlerinden akan yaşlar Selâmi Çeşme’yi sellere boğuyordu. P.S. B ü tam am en kendi id diasıdır, gerçekte ise değil ar kasından göz yaşı döken, bir kızla konuştuğu dahi görülm e miştir. M EH M ET A S L A N BUÇUKOGLU Kensington Bahçeleri’niıı aşk yavrusu Mehmet sessiz ve derinden bir yaşantının g ülüm ser zamparasıdır. 1945 M artı’nın dokuzuncu gününde îstanbuL’da doğmuş ve 1956’da ka pak attığı Darüşşafaka Lisesi’nde günlerinin yansım ya re vir ya da hastane izninde h ar cayan bir devamsızlık göster miştir. Bazı hastane izinlerinde kendisine N ötre, Dame de Sion önlerinde rastlanması ve bu okul kızlarının h âlâ "B ir küçü cük aslancık varm ış” şarkısıyla hatırasını terennümleri başlıca 46 \ kasılma vesilelerindendir. Mülkiye’ye gireli beri yazlarını In giltere'de geçirmeyi adet edin miş ve bundan dolayı dört yıl dır Haziran sonrasına ders bırakmame.k mecburiyetinde kal m ıştır. Malî Şube’nin tüm ders lerini İngilizce textlerden hazır layan B uçuk’uıı gözü Dışişleri Bakanlığı'nd?/, dişleri tedavide ve en önemlii ilgileri Hacettepe’ dedir. K U RT U LU Ş TAŞKENT Her haliyle TV. M urat dev rindeki içki tiryakilerini h atır latan bu geleceğin diplomatı arkadaşımız, vaktiyle yeşil göz lü, kumral, hır hayli güzel (keıı di ifadesine göre) bir hatuna aba 3i'i ynkmış, ancak bu ona, “içki lıas!;alığı”na yakalanacak derecede pahalıya m al olmuş tur. O günden bu yana içki ma salarının vazgeçilmez müdovimi elmuş, hatta bir yılbaşı ge cesi, bir partide aşağı yukarı bir düzine kadar hatunu eski gözağrısına benzetecek kadar kafayı bulmuş ve sırayla hep sine “ilan-ı aşk” etmek cüretini (aslında hayli utangaçtır ya) göstermişti; bir söylentiye gö re de ilan-ı aşk etmekten de öteye giderek tüm hatuna dest-i Yine içkili olduğu bir g ün bulvarda bir cinsi lâ tif için si mitçilerle kapışmış, bu olay üzerLne; cins-i lâ tif kovalamak taki maharetini simitçi kovala m akta da gösterebileceğini iddia eden bu IV . Siyasinin asık suratı oğlanı A nkara Belediye Riyaretince; acele bir encümen ka rarı ile "Zabıta” olarak istih dam edilmiş, yeni mesleğinde b ir hayli do başarılı olmuştur. Temennimiz, yakında atıla cağı diplomatlık mesleğinde do bu olağanüstü başanyı deva.ıu ettirmesidir. T Ü L İN GÜN EK İ Miilkiyeye. geldiğinden bu yan a ciimle tiillabı umutlan dırmış, sonra da ayak bacak fabrikasına hanı madde olarak yollamıştır. Bu. kırık ayaklar arasına iç gezide yenilen ile katılmıştır. M illi emniyet fiş lerine göre atılan ayaklar tüiUıbm % 9 7 sini, vermektedir. M U ST AFA SAĞCAN Her ne kadar “Eşrcfpaşal i ’yinı diye geçinirsede, aslında 1946 Haziranın ortalarına doğ ru İstanbul’da doğmuştur. Fakülteye girdiğinde olduk ça sâkin görünmesine rağmen, özellikle geçen yaz yapılan tah sil içi turistik Anta.lya stajın da açılm ağa başlayıp, bu ders yılı başında da hızını alamıyara.k “Dinçer”in müdavimleri arasına katılmıştır. çıkmayacağı gerekçesine bağ lam aktadır. Dışişleri’ne havada, gireceği tahm in edilen Ergül, Kuneralp’in çeyrek yüzyıl son raki muhtemel haleflerindendir. T U L Û ÎIA N GÜRTÜRK Başlıca meziyetleri, palto sunu yaz kış demeden giymiyerek omuzda taşıması, boğazın dan kaşkolü elinden teşbihi ek sik etmemesidir. d ır. A m a Rakiplerine karşı kullandı ğı klâsik num araları “Elinin tersi ile ağzının üstüne vurm ak” ve “Ayağının altına alm ak” tır. Bu y ıl ortaya attığı “Kendi ken dini harcam a” deyimide olduk ça tutunm uştur. ■etmesi gerekmez ini? ERG Ü L BAKAY SAM İ G Ü N E R Cleopatra ile Mark A ntony’ nin aşk köşesi olan bir Akde niz kentinde 1944 Ağustos ge celerinin en sıcağında, serinle mek için fazlaca acele ettiğin den ebe beklemeksizin, doğmuş tur. Tarsus Amerikan K oleji’ni bitirdikten sonra, 1963’te, onbeş yaşından beri idealinde ya şattığını zannettiği Mülkiye’ye duhiil etmiş ve hariciyeciliğin en mükemmel meslek olduğuna her zaman inanmış bulunduğun dan, buradaki vaktinin çoğunu Gazi E ğitim Kızlarına mektup yazıp, Cavga Bar.s Stüdyosu’nda “avcılık” çalışarak geçirmiş tir. Mersin îdm anyurdu’nun m açlarını nadiren kaçıran Ergül en güzel ve tatlı lisan ola rak Fransızca’yı kabul etmesi ne rağmen, Arapça tamlamalar üzerinde ihtisas yapmaktan, bu lisanı öğrenmeye vakit ayıramarruştır. İdarî Şube hatunla rından biriyle ahenkli münase betler tesisi için olan tasavvur larını son zamanlarda terketmiş olmasını tellâktan sefire T iiliıı güzel oldıığıı kadar ■iyi yürekli Ve alıngan bir kız herkesin b ir H A ŞAN olanı tyacağını da teslim Denizli’ye gelen Amerikan turistlerinin Amerikanofil kı lavuzu Sami, Gediz'in kıyısında uyuyan .mesir macunuyla şöh retli biı- Ege ilimizde 1945 M art’ ınm ortasında doğmuştur. Az gelişmiş Oregon’un çok geliş m iş Lebanon Union High School undan mezun olan Sami, dört yıl önce girdiği Mülkiye’de, Turizm ve Tanıtm a’da iyi bir koltuk tutm ak amacıyla diplo m asi tahsilini seçmiş ve Gönlübol'un derslerinden kırdıkça yay çalışmasuıuı nedeni, yazın K ültür Festivali için SBF Hilton’a gelen Macar ve PolonyalI kızların basma verdikleri teşek küre kadar meçhul kalmıştır. Lesotho Başbakam ’mn dam at adayı olan Sami, îç Gezi’de Çal kan - Spor’un en hızlı çocuğu kesilmiş ve “ik i Yabancı” me lodisiyle ilgili hususiyetlerinin anlaşılması bütün tahkikatım ı za rağmen h âlâ m üm kün ol mamıştır. Miilkiyeye istem'ıyerek gi ren, en biiyük ideali Mimarlık olan; arkadaşları arasında gizli inek tanınan 1947 doğum ht olduğu için siibyaniçe Un vanını alan, tanm adı ¡darın a karşı buz gibi soğuk olan bi raz saf ve çocuk ruhlu bir süb yandır. M alî şubenin olduğu ka dar şahane'nin de en şahane endamı orıdadır. Y U S U F G Ü SA R 1944 senesinin 1 M art g ü nü Y usufun annesi çok zor du rumdaydı. K ân u n d a k i altı bu çuk aylık yavrusu durmadan karnını tekmeliyordu. O günün akşamı kapkara bir oğlan dün yaya geldi. Adını “Y usuf” gö bek adım “H IZ L I” koydular. Y usuf gözlerini açınca ebesin den bir ayna istedi Aynayı al dı ve “Ben en yakışıklıyım, 'ben 47 Kütüphane ve akvaryumda hiç gözükmez zira her sabah er ken saatlerde tuvaletde ders ça lışır. Çok iyi1bir sinam a anlayışı vardır. Bilhassa' H e rkül filimlerinde ihtisas sahibidir. Sevdiği eserler .Tom M üt s Teksas ve Red K it dir sigara ve içki içmiyen tek zamparadır. Bol bol kürdan yer. A y nca iyi giyimiyle de tam ayüz etmiştir. Bunu da b it pazanna borçludur. Aslı çerkezlere da yanır. Bunun için la f arasında “çerkez ırkının en asil olduğu nu” iler.i sürüverir. Arkadaşları arasında kasın tı olarak tanınır. Aslında bu yanlıştır. F akat geçen sene trio zamparanos’u kurduktan sonra o kadar kasıldı k i b ütün arka daşlarının diline düştü. A L İ K A D K t A R S IN en kuvvetliyim ” diye bağırma ya başladı. Annesi bu garip ya ratığı görünce hastalandı ve kırk gün yatağından çıkamadı. istatistik derslerini H ukuk K an tininde, İkinci Sınıf’ın îdare saatlerini ise D il Tarih’te geçi ren Ali, Kızılay pastanelerinin sohbet çocuğu olup; Gençlik Parkı ve Aydınbkevlier G olf K u lüplerinin nam salmış baton ke m lerindendir. Yedi yılda bitir diği D arüşşafaka Lisesi’n de K ü l tü r Kolu başkanıyken geçirdiği romans onu şair etmiş fakat asıl amacı diplomatik nysyon oldu ğundan bu işi “OK’ido” kılm ak ta gayret göstermiştir. Sezon başlangıcından beri kaynağını siyasal ve diplomatik köklerden olan bir "S m y m a Blues” enle minde bulunduğu tahm in edümckte vc yine şairliğe başlaya cağından sanat çevrelerince en dişe duyulmaktadır. Geceleri Siyasî Tarih Kitabıyla birlikte yatan A li’nin, bu ikameden, ye terince memnun görünmesi b ir hayret konusu teşkil ettiğinden Mediko - Sosyal yetküüerinceönemle İncelenmektedir. SÜHA ÖLM EZ ,1962 de Mülkiyeye girdi. O kadar hızlı konuşuyordu k i ilk bir ay kendisinin ne dediği anlaşılamadı. D aha sonra ayna karşısında attığı nutuklarla ta nınm aya başladı. İkinci sınıfa geçince gönlünü esmer uzun boylu bir hatuna kaptırdı, işte Y u su f’un zam paralık hayatı böy le başladı. Arkadaşlar kendisi ne “M arsık" derlerdi. Bundan sonra ismi değişti. "Hızlı Zam para Marsık Y u su f” oldu. Y usuf da siyahlık fobisinden biraz kurtuldu. Kız tavlam a da klasik bir stili var dır. Yeni tavladığı bir kızı, bir h afta sonra "N asıl bırakaca ğım ” diye düşünmeye başlar. Çok şansladır. K um arda da aşkta da kaybetmez. Bunu koynunda taşıdığı kolyeye borç ludur. Yalnız sinemaya gidemiyeoek kadar arkadaş canlısıdır. Onun için arkadaşlarının kızla rına ayak atmaz.. (!) 48 1944’ün yaprak döküm ü nün ondördüncii gününde Angora’da doğan Ali, IV . Diplo m asinin kıdemü topluluğunun en Churchül'i vc en gözlüklü südür. Gözlükleriyle inekliği arasında zorunlu bir korelas yon arayanlara, A li’nin şebeke sini yalnız opera, tiyatro ve Gençlerbirliği maçlarına gitmek için kullanması yardımcı kay nak teşkil edecektir. îlk yılın "H er kızla - her yerde date” mottosunu hayat düsturu haline getirmiş olan Süha, 1945 yılman ikinci gecesi doğmuş olup, annesinin o yılbaşını pek rahat geçirmemiş oldağu bilin- inektedir. Sister - boy yaşantı sını ilkokulda başlatmış ve Daruşşafaka Lisesi’nde geçirdiği yedi yıl zarfında fotoğraf makınasını çatlatan kapıcı hafıza sıyla ün salmıştır. Siyasi Şııbe’nin hocalarını öksürükleriyle birlikte not çeken bir tahrirat kâtibi olması, başkâtip rütbe sine öncelikle yükseleceği zenabını uyandırmaktaysa da, bu rütbeden ilerisine erişmesi A ti na Skandalim gölgede bıraka cak başarıları sayesinde m üm kün görünmemektedir. Konser vatuar Bale Bölüm ü ve Basın Yayuı’daki mastor kızların ha misi olup, diskoteklerin sicüli playboy’laruıdandır. Süha’ya ha yalindeki Bonn Büyükelçiliği Fashing Ataşeliği yolunda de vamlı başarılar dileriz. YİĞİT ALPOG AN 1945’in Denizcilik Bayram ı’nda İzm ir’de bir paşa yav rusu olarak doğan Y iğit, Kar şıyaka kızlarının 1960 lardaki ilkgözağrısıdır. Crete Monce H igh School’a gitmeden evvel Güzelyah. civarındaki güzel bir yahda, güzel bir kızla geçirdiği hoş veda gecesi dillere destan olmuş ve Chicago’nun Al Capone Bulletin dergisinde de tefri ka edilmiştir. Amerika dönü şünde Karşıyaka’ya benzemesi hrsebiyle Bahçelievler’de yer leşmeyi tercihetmiş ve 1963'te girdiği Mülkiye’de bir an önce hızlı bir büyükelçi olabilmek için hızla ders çalışarak dört yılda son sınıfa gelmiştir. Gönlübol’un kendisine teşekkür et tiği tek fert olan Y iğit, Dışiş leri Bakanlığı kadrolarının m uh darlarındandır. Patentini almış bulunduğu "C alifom ia Drea- m in ” melodisi yolunda başarıyla ilerlemesi ve Melih Esenbel’in yerini alması, yakın vadede Leylâ E rduran’ın dedikodu sü tunlarında rastlamlabüecek caberlerdendir. sâkıt olarak uzaklaştırılınca şansını fakülte dışı kuruluşlar da denemiş ve. geleceğin iyi bir politikacısı olacağını göstermiş t ir . Başarılar. SE M İH TEHABSİM K A Ş İF E R Y A L Ç IN K âşifoğlu Kâşif, 1945 yılın da,taze bakla turfanının beşinci gününde Tahsin Beçür’ün mem leketinde doğmuştur. Darüşşafaka Lisesi’nde kulüp faaliyet lerinin aranır tiplerinden biri olarak geçirdiği talebeliği sıra sında şiir arm ağanlarına , de vam lı sahip çıkmış ve İstan b ul’un 1980 - 1963 kız nesli onuıı m ısralanla beslenmiştir. Bu arada sessiz ve derinden gönül maceraları geçirdiği de bilinmektedir. 1963’te girdiği Mülkiye’de daha pelırizkâr dav randığı gözlenmakteyse de, bu gözlemin Ankara’nın geri kalan yerlerindeki hayr.tu açısından geçerli olduğu ciddi şüphe ko nusudur. Diplomatik Seksiyon’un devamlı öğrencilerinden olan K âşif, Suat Bilge’nin kravat takm a konusundaki demarşlarına en fazla m uhatap olan lardandır. Son zamanlarda “Şeker” sinyaliyle iş gören Aşağı Ayrancı hanelerine m üda vim kesüen K â ş ifi ileride Monrovie Büyükelçiliği Kavaslığın da görmemiz mümkündür. A YD OĞAN YURDAKUL Fonksiyonsuz kültür der nekleri kurarak gelecekteki po litikacılığına şimdiden hazırlık yapan bu sempatik oğlanı Kız Teknikte ve Bulvarda sık sık görmek mümkündür. B ir za m anlar Kız Teknik konserleri nin müdavimi iken m ühür göz lü bütün hatunlara âşık olmuş, birisiyle nişanlanmaya kalkmış ve nihayet okul idaresi tarafın dan tehükeli kişi ilân olunmuş tur. İktisat kontrolörlüğü göre vi gerekince seyyar satıcılara ve özellikle Bulvar simitçüerine illallah dedirtnü^tir. Mülkiye politika sahnesinden sabık ve Ü rdün’ün müstakbel . A n kara Sefir-i Kebiri olan Semih, uzun yıllar önce 2 Temmuz’da A m m an'da doğmuş ve hurm a ağaçlan gölgesinde binbir gece m asalları sübyanı olarak geliş miştir. Am m an îdadî’sini bitir1dikten sonra bir müddet Ü rdün Maarifine muhasip ve m ualim olarak hizmet etmiş ve 1963’te Şahane’ye girmiştir. Semih, A n kara’ya geleli beri Ürdün'e aile plânlaması başanyla. uygulana bilmekte, buna mukabil Ankara bir nüfus patlamasına sahne, ol muş bulunmaktadır. Mülkiye’ye gelmiş geçmiş Arap talebelerin en devamlısı, en hızlısı ve en çok,, sigara ,• içeni olıın Semih’i Hariciye Nezaretlerinde sarsıl maz koltuklar ve emsalsiz bol luklar beklediği tahmin-i kavi mizdir. T E M E L ÖNEK Tatlı bir Ağustos günü G ö rele’nin fındık bahçelerinin bi rinde fındık toplayan iki genç bir ara kaçamak yapmasalardı, belki de MülMye istikrarlı bir inekten yoksun kalacaktı.' A n a kader ağlarını ördü ve küçük 49 Temel dünyaya gelir gelmez “h ani benim citaplarum ” anla m ına gelen uzun bir konferans çekti D urum u merak eden b a basına ebesi dahil hiç kimse yefcerü izahat} veremeyince ai lesi tarafından anlaşılm ayan şeylerin hıfzedildiği mektebe , gönderildi. İşte ogün bu gündür oku yan Temel, Freud’un cinsel dür tü nazariyesini çürütm ek ister cesine h â lâ cinsi latife bak m aktan im tina ettiği zannediliyorsa da Türk Polisi’nin yerin de yaptığı araştırm alar sonun da bu sevimli teferruatın niçin S A D E K A H V E içmekten hoş lanm adığı ortaya çıkarılmış, meselenin taze fındık d alla n arasında saklambaç oynayan küçücük bir karedenizli dübere kadar kök saldığı öğrenümiştir. Konuşm aktan çok hoşlanan teferruat, tavşanın suyunun su yunu bile heba etmeden seve seve anlatır. Siz de sıkıla sıkıla dinlemek istemezsiniz kendisine hiç bir şey sormayın ve asistan olarak tüllabm başına bela ol maması için ta n n M anitu’ya bol bol dua edin. Biz bu sempatik ve değerli arkadaşımıza öm ür boyu m ut luluk ve başarılar dileriz. vı birşeyler dam ladığı başça vuş H am d i’nin ifşaatlarıyla or taya çıkmıştır. B ir gün, “Doğan senin me nekşe gözlerin için hayatıma b i le verebüirim” diyen b ir cinsi lâ tif karşısında mosmor menek şe rengi kesüen Doğan, bu olay dan sonra gözlerinin tesirli ol duğuna inanmaya ve kızlara ıs rarla bakm aya başlamıştır. Am a bir Mersin dönüşünde, ıs rarla baktığı bir kadından tam kaşının üstüne bir demir ökçe yiyince acı bir şeküde işletildi ğini farketm iş ve bundan sonra göğsünde bir N ilüfer y ap ra ğı 1 taşım aya başlamıştır. Cin geçinip herkesi imlet tiğ in i sanan ve buna inanan Doğan; bu inancıyla da hayatı boyunca işlemiştir ve korkarız k i işleyecektir. F ak at kabahat onun değil elinden kaçıran ebe N u rru h ’un. ÖNDER ÜNEL Antakyada doğmuş; K ula ve U rfa’da büyüm üştür. Liseyi Ç a n k m ’da okurken Mülkiye aş kı alevlenmiş soluğu fakülte mizde almıştır. Sessiz fa k a t faal, arkadaş canlısı, çalışkan, centilmen bir arkadaştır. dialı resimleri vardır. Bilhassa derste çizdiği F iliz’in iki resmi arkadaşımız tarafından da çok takdir edilmişti. Turizmi benim seyen önd e r bu alanda da ka biliyetini göstermiştir. Festival deki ve komitedeki çalışmaların dan dolayı en faal eleman o la ra k , düşünülmektedir. İTerde bahçe ile uğraşm ayı ve uzman olmayı, istemektedir. İdealinin gerçek-. leşmesini dileriz. G Ö K A Y SA Ç IN 1946 da K ütahyada davul lar çalındı. Üç gün üç gece lan g ırt partileri düzenlendi ve Gö-, kay doğdu. Amerikada ameri kanca öğrenen, babasından kaptiğ ı ik i üç kelime ile Mülkiye’ye siyasî şube için gelmiş fakat zorlukla m alî şubede bir yer bulup cturabilm iştir. Her sene en m antar derslerden bir kırık alıp Ekim e bütün derslerden gelmesi içini burkmuştur. Langırttı çok sever “L an gırt dişi olsaydı onunla flö rt edebilirdim” diyerek sevgisini içine göm m üştür. iy i yapma m ıştı kerata. E h haketti bu lafı. Babasından aybaşında (Demekk i babası memur) 350 TL. harç lık gelirken, ay sonunda 400 TL. si bulunur. A ğb i kızla çıkacak san para vereyim diyerek sev D O Ğ A N SEVİM gisini ara sıra gösterir.. Istanbulda dayısı vardır. (Diğer ak Mülkiye’de “baba” diye çağnlan Doğan 15 K ânunusani 1361 de Mersin’in Karaduvar köyünde doğmuş ve hemen kah- 1 veye “K ing” oynamaya koş muştur. Orada kazandığı iki harm anı hemen bakkala okutup Mersin İdm anyurdunun maçına giden Doğan’ı ebesi ancak ak şam yıkayıp tuzlayabilmiştir. Onun için tadsız - tuzsuz Ve ya van olduğu sanılmaktadır. A nkara Kolejini bitirdik ten-sonra “b ir .subay, amca” elinden tutup askere götürüvermiş. Gerine gerine “27 Mayısı biz yaptık” deyip, neredeyse “ben yaptım !” demeye getiren D oğan’ın ,ranzasından o gece1 sı 50 rabaları hakkında bilgi edinilem em iştir). B u dayı atlet, don, Selanik fanlesi v.s. ne bulursa Gökay’a yollar. O da dayısını çok sever, arada bir ödemeli telefon ederek hatırım sorar ve dayı kızla çıkacaksan para gön dereyim m i diye sorar.. Velha sıl iyi çocuktur... Aşk hayatı sezsizdir. A ra sıra Kızılayda etrafa laf atar. Hissi h ay at için • “A şk m otan bozulması .gibidir, m üshü ilacı alırsınız geçer” der. E n sevdi Okuldan kalan vakitlerin de resimle ve İngilizce üe u ğ ra şır. Modern resim alanında id ği şey yatarken uyum aktır. Ç ünkü yatarken başka bir hü- ■ nere sahip değüdir. GÜNAY D E V R İM C İ Savur kazasına ilk defa radyo getirdi diye babasını savur’a medeniyeti ilk defa geti ren adam olarak tanıtan daha emeklemeye başladığı andan be ri bir kız için yaıüp tutuşm akta olan E ray “sizi çocukluk aşkı ma benzetiyorum diyerek Basın Yayın’dan bir kızı deliye çevir miştir. H er sabah saat 5 te kal kıp kızıma m ektup yazıyorum diyerek dersleri yutmaktadır. kızla oynayan ve hatta s ırf bir ufaldığı görebilmek için bisik 1943 Ağustosunun sıcak bu letini dışarda bırakan N u ri son aşkına, epeyce bağlanmış görün gününde bir çocuk dünyaya du mekte ve sırf kızı baloya gitme h û l eyledi. Y ıllarca elektronikle dediği için baloya gitmemekte uğraştıktan sonra Teknik Ü ni dir. H a y a tta ,bir Triumph.ve bajversite diyerek yanlışlıkla Mülşanlar. ldye’ye girdi: A m a b u yanlışlığı farkettiği zam an a r tık ' son sı nıftaydı. M EH M ET G Ü N G Ö R YAVUZ ALİ ŞEN ER "Elektroniğe kendimi ver dim. B u yüzdendir çektiklerim” diyerek girer sınıfa hergün. 1951 model külüstür ara bası ve elektronikle o kadar meşguldür k i arkadaşlarına ‘Y a h u kız m illeti ne işe yarar?” diye sorduğu büe rivayet olu nur. Arkadaşları arasında A M C A nam ıyla tanınan bu daim a gülen ve çok temiz kalpli ar kadaşımıza hayatta başarı ve m utluluklar dileriz. N U R E T T İN SAH İL Y O L Bir balerinle flö rt ettiğinde senin büyük aşkın ne oldu diyenlere O orkide bunlar ise ful, orkide solmaz am a fuller çabuk solar, diyen E ray her şeye rağmen büyük aşkıma hürm et etmekte dir. Ona büyük aşkı ile başa rılar. NECM ETTİN T A Y L A N 1944 yılı Şubat ayında An takya’da dünyaya gelen Nec mettin m uhitinin tesiriyle olsa gerek çok sıcak kanlıdır. İlko kulu ve Liseyi hızla bitirdikten sonra bir sene hangi fakülteye gireyim diye düşünmüş ve Si yasal Bilgilerde karar kılmış tır. Mülkiyenin çayırlarında ot lamasına rağmen bir türlü şişmanlayamamıştır. Geçen yıl söylediği arapça şarkıyla meş hur olmuş birçok ülkelerden teklif almıştır. Hızlı âşıklardan olur çabuk bıkar. Sık sık moral takviyesi yapar. B u arkadaşım ız her ne ka dar 23 Ağustos 1946 da d ü n yaya geldi ise de her nedense yılda ü ç d ö r t defa doğum günü yapmaktadır. Kendilerinin ta nım adığı kız yoktur. H ayatta tek arzusu kırmızı renk ve kır mızı koltuklu bir Trimph olan N u ri bunu yalnız bu kızlar için arzulam aktadır. H ayatta aşık olm am diyerek önüne gelen her H arp ut kalesinin Mülkiyedeki temsilcisidir. Mülkiyeye geldiğinden beri devamlı üç şey le meşgul olmaktadır. Birincisi B.J.K . m açlarına gitmek. İkin cisi Briç oynamak, Üçüncüsü gezüere katılm ak. B unlar dışın da zam an ayırabilirse derslere girip derste ideal B.J.K . kadro sunu tesbitle meşgul olur. B .J.K . m açım seyretmek için 3 defa İstanbul’a gitm iş ve uğursuzluğundan dolayı daima m ağlup etmiş .ve dönerken-.de ağlayışıyla, otobüstekileri ra hatsız etmiştir. ■ Daim a Elazığ folklorii Türkiyenin en iyi folkloriidiir de mekte fa k a t E lâzığ folklorünün “E ” n i bilmemektedir. S tajım Varto depreminde yaparken gelen kamyonlarca yiyecek yardımını adilane dar ğı ta cağım diye, kendisi 24 saat aç kalan açıkgöz bir mülkiyeli dir. 51 E R G İN O K Ü R . Sürgü lâkabıyla tanınan sürgüce esprileriyle meşhurdur. Biyografim Kazganda yer al mayacak diye son günlerde üzüntülere gark oldu. Sürgü İs tanbul - Ankara arasında çalı şan otobüs şirketlerine para yetiştirmekte ıgüçlük çekerken, otobüs şirketleri sahipleri Sem o’n un İstanbul'da olmasına dua etmekteydüer. Son sınıfa geçince havala nan Sürgü Şahane’nin en zam parası, en hızlı pokercisi en iyi briççisi, en usta satranççısı ol duğuna inonmaya ve iddia et meye başladı. inkâr kabul etmez delillerle is patlamaktadır. Aslen M ardin’li olduğu vc orada doğduğu yaygın ise de son zamanlarda kadana hamsi Seyfi gibi, ham siyi fazla sevme si yüzünden Karadenizli ve m uh temelen Rizeli olduğu da İsrar la söylenmektedir. Doğduğu yılda kışın erken bastırması yüzünden, onu yıka m ak için donan dere sularının kullanıldığım , bu sebeple de onun m üthiş bir esprifrijit oldu ğu birçok psikolog, sosyolog, astrolog ve seksologlarca ifade edilmiştir. Mülkiye vari espirilerinin de birçok arkadaşlarının ani donmasına yolaçtığa, araş tırm acıların ifadesine göre de 3 yıl ■aynı odada beraber kal dığı arkadaşı hastalık hastası H arun'un bu hastalığına Asırn’m tatlım sı (!) esprilerinin sebep olduğu pek güvenüir kaynaklar tarafından doğrulanmıştır. Koç burcunda doğmadığı halde, M ülkiye’de ve de sınıfı iptidaîde koç borcunu almış, fa k a t büyük bir fedakârlık yapa rak, kaym akam lığın ünvan, m a kam ve forsu uğruna bu burs tan feragat edince, m alî şube müstakbel bir inekten m ahrum kalm ıştır. M EH M ET A SIM IIACIMUSTAF A O G LU 52 M ülkiye’ye sap girip sap çıktığı sanılırsa da, yakınlan gerçeğin bu olmadığım, arada bir cinsi latif institutense'un bulunduğunu hatta yakın bir gelecekte Veliaht-Sultanlığına son verileceğini söylerler. R U M İ Y IL D IZ B ir ocak ayının karlı ve so ğuk bir gününde Amasya’nın Güm üşhacıköy Kasabasında in ceden bir ses duyuldu. Bu sesle yeııi bir Y IL D IZ doğuyordu. E lm a bahçeleri arasında lıergün biraz daha büyüyen R u m i küçük yaşta heves ettiği futbola, babasının defalarca me netmesine rağm en üç defa solayağı kınlm caya kadar devanı etti. İlk ve Orta okulu memle ketinde tam am layan Rum i Si vas Lisesine parasız yatık ola rak girdi. Son sınıfta seçüdiği talebe başkanlığı forsundan is tifade ederek derslere girmek ten im tina etmeye başladı. B ir yandan da can ve malına vaki olabilecek tecavüzleri önlemek amacıyla boksa çalıştı. F akat kla sına uygun bir rakip bula m adığından ringi terketti. K ürdistan’dan kopup gelen bir hukuk rüzgârına gönlünü kaptıran Sürgü birazcık alın ganlığına rağm e n . gerçek bir dosttur. H ayatta kendisine ba şarılar dileriz. İsmi ile, isim maratonunun rakipsiz şampiyonu olan Şube-i  liyunun veliahdı, HacımustafaoğulLan ahfadından Asım ’m, Cevdet Necip Paşa’m n VTararih-i Hıyârâ. ve Menâkîb-î Zürâf â ” smda 1365 tarihinde tevel lü t ettiği belgelenmekte ise de, moderen tarihçilerden Ord. Prof. Suat Köpriisüzgü,,onun 1945 yı lının : 3 ^ a l ı ğ m d â . doğduğunu \ İdarî şubenin bu sur - tam is ineği, geçen sene staj için Muş ve V arto’ya gidince, orada öyle bir sükse yaptı .ki V arto toprağı onu selamlamak iste yince, Mehmet ile Okan’la bir likte canını zor kurtardı. Geçen sene staj için gittiği Trabzonda epeyce eğlenmesine rağmen, yüzmeyi h âlâ bilmedi ğ i iç in .denizden faydalanam a m ış ve, ke n d i; kendine yüzmeiyi öğreneceğine dair söz vermiştir. İstikbalde, halk için çalışan bir kaym akam olmayı amaç e- dinun ve hayatın mücadele ol duğunu kabul ederek, bu müca delede mağlup olmamayı pren sip olarak benimseyen Rumi, "bütün boksörlüğüne rağmen, bir cinsi latife nakavtla m ağlup ol muştur. Bu tatlı mağlubiyet -ebedi olacağa benzemektedir. Kendisine hayatta başarılar ve saadetler dileriz. GÜKSAN SO N E R İç geziyi yanda bırakacak kadar inek en az bu kadar da zalim olan arkadaşımız (Neden zalim olduğunu kendisi bilir!) .yakışıklılığından haberdar olmıyacak kadar mütevazi bir mi-zactadır. İnönü ile aynı günde •doğduğu için İnönücü olacak kadar politika anlayışına sahip tir. A nlattıklan zamparalıkları iskontalı olarak kabul etmenizi salık veririm. yeceği kadar geniş cepheli, sui generis, bir tiptir. Kitaplardan topladığı bil gileri satarak entellektüel ge çinmeye çalışan S.S.P. nin bu bilgiçliği aslında Kızların dikr katini çekmek için ego’sunun ittiği bir yoldur. Süper ego’su nun bütün ikazlarına rağmen Mtilkiye’de 4 yılını bir sanşm balinaya harcamış, nihayet ara daki cüsse farkını anlayarak gözlerini daha “petite” sarışın lara çevirmiştir. Mülkiyedeki bu başarısızlıklarına rağmen Italyan Lisesindeki aşk haya tının daha ilginç geçtiği bizzat kendisi tarafından rivayet olu nur. Bunun, delili olarak evle rindeki kırık tahta salıncağı ha lâ saklamaktadır. Kızlar bir vana, Bay Kuş şike yapmaya bayılır. F akat ne dense yaptığı her şike üe bera ber işin içinde esas şikenin ken disine yapıldığını farketmez. Bu uğurda dolaplara kapatıl mış, hayalet kılığına girip son ra da adam öldürdüm korku suyla fenalıklar geçirmiştir. Hayatında en m utlu giiııü geçen sene inek bayramında vahşi hayvan pars olarak kafe se girdiği gündür. O günden beri Pars halâ H ayat Mecmua sında resminin çıkmasını bekle mektedir. Temiz içki içmek iddiasın da olmasına rağmen hiç de öy le olmadığı yârenleri tarafın dan söylenmektedir. Ancak iç kiye tutkunluğundan kendisine ziyafet çeken mükelleflerin, elinden kolay kurtulabileceği bir uzman olması kuvvetle m uh temeldir. P A R S E SİN Bu okulda herkes lâkap takm aya kalktığı ve hiçbirisi nin başaramadığı bir kimse var sa o da Pars’tır : S.S.P., Japon, Londra’da bir MalezyalI, Bay K uş, 48, Alfred Neumann,. Pars, bunların hiçbirinin ifade edeme Arkadaşımıza hayatta dai ma “sarıyı bulup parayı almaz sım” dileriz. , A K IN E R G Ü D E N Hitlerin kırk mrrvlüdünün okunduğa günlerde İstanbul’da doğan Akın, Bavuo’aire, Valerie, Dürras ve Sartıe’.m düşünüle rini A nkara’da sürdüren bir gençtir. Orta öğrenimde göm düğü sekiz senenin ardından, ikinci koolisyon hüküm eti za manında! Mülkiyeye başanyla sonuncu yedekten girmiştir. K a vun dönemi sınavlarında! sınıf •jeçerek son sınıfa kadar gelen A kin’m ideal "Femme” tipi Simone de Beauvoir olmakla bir likte şarâp içmediği zamanlarda A nkara Kız ve Bahçelievler Do neme Liselerinde faaliyette bu lunduğu cümlenin malumudur. Fransız K ültür’de bir yandan dul Mme Denise’e kur yapar ken diğer yandan angaje bir ha tuna ayak atmaktadır. Ege’de bir dişi turiste gösterdiği yakın ilgiden dolayı kendisine Turizm Bakanlığınca H itit Güneşi ni şanı verileceği söylenmekte olup, bu dedikodu A hlâk zabıtasınca da teyid edümiştir. Nerm inin seminerlerinde belâgat örnekleri prezante eden A kın istikbalde başanlı bir gazeteci olmak hevesindedir. E Y Ü P ALTAYLI Samsunda doğmuş Eyüp. Doğarken çok kasıldığından ebenin bir hayli zorluk çektiği söylenir. Yakışıklıyım diye övünmeyi adet edinmiştir. Bu nun nedeni Kız Teknikte bir program sonrası . kızların üze rine saldırmaları olsa gerekli Eyübün. Bu saldın sırasında bir hayli çimdik yemişti zavallı. Kız teknik kızları arasında Greğory Peck,' Gary Cooper kanşığı, T.N.S. de dünya güzeli ola rak tanınır. Sert görünüşüne rağmen oldukça uysaldır. K ız teknikte arkadaşlan dayak yer ken kızlara “Bırakın beüi kavga edeceğim” 'diyormuş. "Birde'An- ve briç şampiyonalarına hazırlanm akla geçti. A dı geçen oyunla n iyi oynamakla beraber, iş bu başarısı ile zekâ seviyesi ara sında bir korrelasyon' olmadığı bizzat B aran Tuncer tarafından tesbit edilmiştir. tep li olarak bilinir. Derse hiç girmez. Ortanın solunda siya sete atılm ak niyetinde. Kasılm a k ta k i ustalığı iyi bir politi kacı olacağı kanısı uyandırıyor. Bu müşahadeden um utsuz lu ğ a kapılm ayan A li Bey, işi inci avcılığına dökmüş, bu ara da Cebeci sulannda şansı yâver gitm iş, ilk' asıldığı istridyeden b ir inci çıkı ver m iştir. Kısmetine çıkan inciyi bir altın halkaya takm ak isteyen arkadaşımız, müstakbel kayınpederi ile yap tığ ı şikel.i bir satranç m üsaba kası- üe emeline nail olmuştur. Müsabakadan sonra yapılan tıb bî muayenede A li Beyin doping li olduğu anlaşılmışsa da aslın da buna lüzum olmadığı, çünkü rakibinin zaten kaybetmek için oynadığı anlaşılm ıştır. B u olay dan sonra A li Bey Mülkiye’de Iç gezide kızlarla biraz faz la sıkı fıkıydı Eyüp. B unu du y an sözlüsü işi ağlam ıya kadar götürdü. Festival komitesi baş k a m olunca eve telefonla büdird iğ i söyleniyor. A L İ M ÜBAREK Harb-ı um um î sıralarında, K ah ire’de bir “petit bourgeois” dünyay a geldi. A ristokrat gejçinen Mübarek ailesi, bu yeni . doğan yavruya da yedi gübekten beri aüenin erkeklerinin tar şıdığı A li adım verdi. K üçük A li’ye neden “Bey” unvanı ve rild iği bugün dahi doktrinde tartışm alıdır. Kendisi bu ünvan ın K ra l F aruk tarafından fer-. m an buyrulduğuriu iddia etmek te ise de, bu lâk a b ı.N âsır tara fın d an M ısır’dan kovulduktan sonra kullanm aya başladığı ta rihçiler tarafından tesbit edil m iştir. A li Bey o gün bu gün 1 sosyalist fikirlere düşmandır. Lisede, mürekkep yalaya .•y a la y a yalam a olduktan sonra, (y hayatının 23. sonbaharında M ül • Jriye’ye kapılanan Mübarek'in M ülkıye’deki ilk y ılla n satranç 54 ✓ tedavülden tam am en kalkm ış tır. Hasretine dayanamayan arkadaşlan onu, g ün ü n her saa tinde, Kızılay piyasasında elinde incisiyle havada yüzerken göre bilirler.-. banvayla sürüyle kız tavlarken, araba üe dolaşır durur Kızılay-, da. A kşam dönünce “şu kadar doktor, bu kadar hemşire, bil mem ne kadar ebe” tavladım der. iy i araba kullanır. Okuldan.' sıhhıyeye patlak lâstikle ja n t üzerinde gitmiş, kendisine h ab e r verilince “H a ! biliyorum” demiş. A p ta l görünüşüne aldanmamak, gerek, çok zekidir. B u yaptığı espirilerdende anlaşılabilir ko layca. Şarkı söyliyen bir arka daşına “senin sesin midenden geliyor demişti b ir defa. Neden bilmem ama dört yıllık arkada şı Mehlika anormal diyor hep ona. Aslında aşın normal b ir arkadaşımız. E k im sınavlannda bir sorunun cevabını yanındaki arkadaşına söylemiş, fak a t son ra unuttuğu için kendisi yazam amıştı. îyide içki içer. B ir de fasında “K ızlar tarafım kont rol edeceğim” diye tutturm uş, müstahdemler zorla indirmişler kızlar tarafı birinci kattan. 1944 yılında Ankarada doğ muş Akın. Pek çok kız ayak atı yorsa pas verdiği yok onun. Ç ünki o gönlünü başka birine kaptırmış. FETH İ BÜYÜKAKSOY Allah selâmet versin! A K IN D E M ÎR E R iy i futbol oynar Akın. K ap tanı bulunduğu futbol takım ı mızın başansında en büyük pay onun. (Yedi m açta yedi m ağlu b iy e t) K ız tavlam akta üstüne yoktur, Mülkiyede. Herkes ta K afa kâğıdında 1941 yaz masına rağmen kendisinden 5 yaş küçük kardeşinden daha, küçük görünen bu arkadaşım ı* Hayriye Lisesinde edindiği ede biyat merakım Mülkiye helala rında şiir okuyarak devam e t tirmektedir. Ham am larda ise, kendini Caruso zanneder. Lise nin bilmem k açm a sınıfında. m andolini km lıncaya kadar da kendini bir aşık, bir h alk şairi «olarak görüyordu. A dı bir tü rlü •öğrenilemeyen İstanbullu bir h anım k ız ın onu eşekden düş müşe döndürdüğü rivayet edil mektedir. Tanrı çapkınlığın zer resini bile ondan esirgemiştir. Haziran yaklaştıkça kendini Şemdinli kaym akam ı olarak hissetmeye başlamış, katır yol culukları için G ülüm Ahm et’e postal ısm arlam ıştır. Hızını da kaçak kadınlarla İta çak seviş meler yaparak alm aktadır. Ay.n c a kaym akam a kız verecek •enayiler aram akla da meşgul dür. Aradığını bulmasını ve tez zam anda Ankaraya vah olması nı gönülden dileriz. başanlı olmasına rağmen bu iki adam yüzünden kendisini iflas tan kurtaram adı. Şim di oda m u dileri gibi aç ve sefil bir hayat sürmektedir. G ünün 24 saatini uyuyarak geçirdiği için Mülkiyede onu. tanıyan ne hoca bulunur ,ne de Am acı sakin ve mesut bir talebe. Bu yüzden bu güzel ço aüe hayatıdır. H alil ve Hilmicuğu, kızlardan da tanıyan yok deki alacaklarım kurtarm ak ta tur. K ız gibi de güzeldir kerata. amaçlarından bir diğeridir. Zaten doğduğunda annesi onu kız sanmış ve ilkokula gidince K u rta n r inşaallah...... ye kadar da erkek olduğunu farkedememiştir. E n sevdiği hayvan köpektir. Gazetelerin. D E N İZ K A N L IS IR T “Bir Genç, Am erikalı bir kadım n köpeğini ısırdı” diye halk 1944 yılının 25- Ağusto oyuna sunduğu haberin yaratı sunda Er çişte gülerek dünyaya cısı da Şereftir. B ir lüks araba geldi■ Doğar doğmaz Dariö nın sahibi olmayı hayal veder. Moreno'ya ilham vereceğini Uzaktan uzağa aşık olduğu ebesi anlamıştı. O günden be K A Ş ’h bir öğretmen ham m da ri Denizin başının üstünde arabadaki yerini almazsa olmaz. martılar dolaşmakta ve Ba]ıMeseleyi annesine, utangaçlığı çclievlerde ki bütün jönler her dolayıaıyle açamadığı için bir allahın gilnü onu sormakta tü rlü nişanlanam am akta ve udırlar. yanık olduğu zamanlarda evli lik hayalleri kuram am aktadır. A.B.D. de doktora yapmak iste mektedir ama yanlışlıkla evleniverirse, eli f ileli bir koca olmakdajri öteye geçemeyeceği tah m in edilmektedir. T AM ER G Ü V E N TUNCAY GÜLÇUR Y ıl 1944, Savaştepe’de mütebessim bir yaxatik gözlerini ve kulaklarını dünyaya açtı, ayağa lcalktjı ve yemek ne za m an diye sordu. Toro’yu binbir güçlükle 1957 yıhna kadar bes leyen ailesi artık dayanamaya rak kendisini İzm ir’e gönderdi ler. Bir oturuşta beş kişinin ye meğini yiyen Toro, fasulye ile tanıştı ve “Neden ben bu fasul yeyi bu kadar çok seviyom yavu...” sözü ile fasulye unvanını kazandı. Mülkiye’ye geldikten sonra H a h l ve H ilm i’nin bankası oldu. . F akat hesap işlerinde bu kadaı- ŞER EF KARABAĞ Deneıne lisesini bitirdikten sonra n/>2 dc şahanemize katılan arkadaştınız ilk seneyi kazasız atlattıktan sonra 2. se rte Sefa Reisoğlnndan ayrıl maya dayanamadı ğtndan bir sene daha aynı sınıfta okuma ya karar vermiştir. 3 . sınıfı kazasız allattıktan sonra 4. sınıfta en büyiili. ar zusu olan içgeziye katılama manın iizUnliisü içindedir. H alâ, Mülkiyeye ilk geldiği g ünkü kadar AdanalIdır “Allöş!” diye nara' atınca, y urtta bestenin ve güftenin Tamer’e a it olduğunu anlam ayan kalmaz. Y ıllanm ış saplardandır. O da hızını bulvar yosmalarının koy lum da sabahhyarak alır. Talih sizliğinden yakınm asıyla ünlü dür. Yenilmeye başlayınca, -Fet h in in attığı seba-i dü’yü düşeş kadar önemli görür. Son dereeehızlı okur. Saatte on sahifeyi aşınca rekor kırdığını sanır ve pazularm ı yoklar, göğsünü şi şirir. Haziran sınavlarından çok m üfettişlik sınavlarından kork maktadır. Son alınan haberlere göre, T ürk argosuna yeni kü fürler eklemedi dolayisiyle T ürk D ü Kurumu,' 1967 ödülünü Ta mer’e verecektir. Söylentilere göre bu 'başarısını kabız olma sına borçludur. Gene’ söylentir .* s / ’• / . - iv ... .5 5 lere göre Adanalı pamuk tüccar larından birinin kızm a ayak a t mış, kızan da bacağını kırm ış tır. Şimdiden saadetler ve ba şarılar dileriz. / Aydın üzerinde yapa biliştir. K im ya ile olan bu yakın ailevî ilişkisine rağmen, Makarnacılar Lisesindeki tahsil hayatında en büyük ızdırabı kimya derslerin den çekmiştir. G Ü N E Ş Ç E L İK K A N Daim a önüne bakarak yü rüyen arkadaşımızın Miilkiye’ye girdiğinin ikinci yılında, her nasılsa yukarılara bakm ak ak im a gelmiş ve bu sayede Güne şin mevcudiyetinden ilk defa haberdar olmuştur. Bu keşfi ile gözleri kamaşan Aydm, âdeta Güneşin peyki haline gelmiş ve geçen yaz ilelebet yörüngesine girmiştir. Bu olaydan sonra, Müllriyenin bilum um kızları ta rafından örnek bir aile babası olarak gıpta edilen A ydın’m son zamanlarda yurdun 93. numaralr odasındaki sefahat âlemleri ne kendisini yavaş yavaş kap tırmakta, olduğu teessürle mü.şahade edilmektedir. Giineş Çelikkatı dayana madı,, en sonunda briç öğren meye kalktı, İtalyanca öğren meye kalktı, araba kullanma ya kalktı, nişanlanmaya kalk tı. Halen bu kalktıklarından yalnız sonuncusunu yapmış durumda, diğerleri ise.... za manla onlar da olur. Mülkiyc’ye girdiği yıl Or ta Doğuya gidemedim diye ağlaşan Güneş birdenbire ay dınlığa kavuşmuş ve o günden beri bir daha ağlaştığını Ay dın'dan başka gören olmamış tır. Geçen yaz kavuncu olma sını nişanlanarak kutlamıştır. Bu m utlu olaydan en faz la müteessir olanlar kızlar kısVm 2. kat sakinleri olmuştur. Çünkü o gün bugün 2. kat telefonu sis düdüğü gibi fası lasız çalmaya başlamış, bu yüz den kal değiştirenler olduğu gibi telefona sabotaj teşeb büsleri dahi baş göstermiştir. Bu teşebbüsleri dilıtatoryal metodlarla bastırmaya muvaf fak olan Güneş telefon sesinin rahatlıkla (tuyulabilmesi için şarkı söylemeyi ve radyo çal mayı yasak etmiştir. Güneşin katında kurmuş olduğu bu otorite nişanlısını daha şim diden kara lıara düşündürmek Icdir. Kendisine mutluluklar di leriz. A Y D IN G Ü N T ER I Kimyager bir ana babanın yegâne evlâdı olan Aydın okul çağına kadar özel aile labora tuarında dezenfekte edilmiş tü p lerde itin?. ile. yetiştirilmiştir. Bilimsel yetkililerden duyduğu m uza göre LA.G. köpek m am a larının ilk denemeleri küçiik ■56 Nişanlısı ile birlikte kan tinde aşandü'dıkları iskemleler ve 2. kat dahilî telefonunun de vamlı surette istimal edilmesi yurt ücretlerinin artmasına yol açmıştır. A klı sıra nişan gününü giz li tutarak etrafta büyük bir he yecan yaratm ak istemişse de bu m utlu günü çok önceden haber alan Mülkiyeli kızların intihar etmelerine m ânî olmak üzere Ankara Belediyesi geniş ölçü de emniyet tedbirleri alm ak zo runda kalmıştır. Geride kalan lara sabırlar, arkadaşımıza da m utlulukler dileriz. M ÜMTAZ P E H L İV A N L I 1943’te Keskin’de doğan Züht ü ’nün oğlu, M ülkiye’ye kapağı ataratmaz, siyasi', İçtimaî, cin si ve sportif her tü rlü faaliyetede el atmıştır. îlk iki senesini daldan dala konarak geçirmiş ve bu a r a d ı 1 öinıfjı 2 senede zor belâ ikm âl etmesine rağmen, daima H aziran’da geçmekle öğünm üştür. A.P. ye kayıtlı olmasına rağmen sol listeden adaylığını koyup, sağcı cemiyete seçilmek becerikliliğini göstererek her kese parmak ısırtmıştır. Halen daktilosu ve Nearin’iile gayet sakin bir hayat süren sempatik arkadaşımız arap atı gibi sonradan açılarak sınıflan', haziranda atlam aya başlamış tır. B ir taraftan siyasi yatırım lar yapıp, diğer taraftan evlen me hazırlıkları ile uğraşan M üm taz m azbut bir aile babası ol m aya namzettir. G A Zİ E R Ç E L 1945 senesinde bir kış g ün ü yer gök yerinden oynadı. Inga.. Inga.. Ve çift yırtmaçlı, 3 düğ meli, kravatlı, takım elbiseli bir sıpa dünyaya geldi. Dünyaya, geldiğinde illi teklifini ebesine “Daııs edelim mi", diye yaptı. Bu şahane sıpa yavaş ya vaş büyüdü. Ve "tüylendi, Mülkiye’ye girdi. Rüyasında bir ih tiyarın “Sen büyük adam ola caksın” demesi yüzünden birin ci sınıfı sıpalığından iki kereokudu. Balıkesir'de yaptığı sosye tenin meyvalannı şimdi A nka ra’da toplamaktadır. Y az’ları E rdek’te çıkardığı rezaletler Zürriyet Gazetesinde “Azan sı pa 4 kızı çifteledi” başlığı al tında tefrika edilmektedir. la yürüyen H a lil’in bütün haya tı boyunca mes’u t ve başarılı olm asını dileriz. bası yaşım küçültm üş ve 1.1.945 doğum lu göstererek “hüküm ete en büyük kazığı attım ” diye övünm üştür. , E R D E N ŞA N ER Onu közleme yum urta, yağ ve b alla büyütüp sığır çobanı yapm ak istiyen anasının hayal lerini yıkm ış, ilk okuldan son ra K onya K o le jin i bitirip poli tik acı olm ak niyetiyle mekteb-î M ülkiye’ye girm iştir. F akat ik i y ıl okuduktan sonra politikacı lık yönü iflas etm iş ve özellikle m ülkiyenin cinsi lâ tifle ri “ara bası dairesi olm ıyanla evlene nleyiz” deyince daha çok para kazanm ak am acıyla m alî şu beye intisap etm iştir. B unun üzerine N .K .K .. Derneğince hi- t m aye edilen birtakım kızlar et rafın da pervane olm uşlar ve iç lerinden b iri onu çelmelemeyi başarm ıştır. M em leketi sorulduğunda, “özelliği yok, İsta n b u llu y u m ” diyerek övünmeyen Erden, dans bilm em esini, dansın ad i b ir eğ lence olm ası ile izaha çalışm ış tır. Çaylarda çay içild iğin i sa nacak kadar İstanbullu olan bu arkadaşım ız y ap tığı soğuk es prilerle Besim ÜstüneFe rakip olduğunu sanm aktadır. Erden, okul hayatında öğretm enlerin den b ir ih ta r büe alm adığını söylerken, son sın ıfta C ahit Ta laş tarafın d an sın ıftan atılan tek adam olarak SBF rekoru kırm ıştır. Y olculuklarında h alk tip i ördek usulünü kullanm ası n ın tasarruf endişesinden doğ m adığını belirtm ektedir. B ütün konularda b ilg ili olduğunu söy leyen Erden “ay her gece gökte birbuçuk saat k a lır” diyerek Astronom i bakım ından bunun parlak b ir örneğini verm iş bu lunm aktadır. K endisini M ülki K ız peşinde koşarken aldı ğ ı yaralardan dolayı G azi adını iktisap e ttiği yakın arkadaşları ' tarafından yarı tem inat ■göste rilip ifâde edilmektedir. , Şim di b ir mezun olsak da para kazanıp yesek diye1o gün leri beklemektedir. H A L İL A K IN C I 1945’in bir ekim sabahı U la ’lıla r gözlerini fira k h b ir b ülb ül şakım asıyla açtılar. Za m anla bu fira k lı nağmelere da yanam ayan kasaba h alk ı bu b ülb ülü önce İzm ir’e, sonra da M ülkiye’ye sürdüler. Bu ay rılı ğ a dayanam ayan arkadaşım ız o günden sonra kendisini içkiye verdi. K ız tavlam a hususunda pek p arlak teorileriyle tanınm ışsa da b u n lan ancak fak ülte n in son sın ıfın d a gerçekleştirebildi. ilk ve son ideali olan dip lom atlığa doğru em in adım lar B unu haber alan aüe efra dı K arakaya köyünün en er kişüerinden kurulu b ir heyeti A n kara’ya göndererek H asan’ı K onya’ya kaçırtm ıştır. K ara kaya köyünün en semiz k ızla n kendisine peşkeş çekilm iş ve bilhassa köyden evlenmesi için köyün ekin yetişmez kayalarını kendisine vermeyi vadetmişlerdir. 15 gün köyde tutsak (? )! olarak kapatıldıktan sonra her zam an olduğu gibi b ir yolunu bulan Haşan- A nkara’ya dönıriüştür. N .K .K . derneğinin h i m ayesindeki hatuna "başım a çok işler açtın ” diyerek yol ver m iş ve kendini bir Tibet rahibi gibi kahveye kapam ış böylece b ütün yemek ve sigara m asraf ların ı tavladan çıkarm aya baş lam ıştır. Y aln ız son zam anlarda kan tin m üşteciri T arık V ezir çok m iktarda çay bardaklarının kaybolduğundan bahsetmeye başlayınca şüphe üzerine yapı lan araştırm ada H aşanın bar IIA S A N E S G İL dakları çatır çatır yediği anla şılm ış ve hastahaneye havale 1943 y ılı b ir ilkbahar günü edilerek yaptırılan mide ta h lili K onya’nın m eşhur K arakaya bunu doğrulam ıştır. köyünde b ir kaya dibinde dün Em in kaynaklardan öğre yaya gelm iş, gelir gelmez de nildiğine göre Haşan birinci sıköy halkı tarafından K arakaya n ıftajı beri istisnasız her gece köyüne m uhtar adayı olarak yürekleri parçalayan bir sesle gösterilm iştir. B una kızan ba ye’ye geldiğinden beri gravatlı gören olm am akla birlikte ik i defa tak dığını iddia etm ektedir. 57 \ I“N ... sana ne yaptım niye dar g ın bakıyorsun” şarkısının sa dece bu m ısraını terennüm et m ekteym iş, H er sabah uyandı• ğın d a da h a la hayattan ü m itli olduğunu söyler dururm uş. A r kadaşları arasm da şen ve iy ilik sever b ilinen kendisi ise espritü e l olduğunu iddia eden bu sevim li ineğim ize yaşantısının gönlünce olm asını dileriz. ]YL H A R U N E R D O Ğ A N 1945 in K avun mevsim i er tesinin 19 ncu gününde O rta A nadolunun New Y ork’u diye bilinen kentim izde Lâle-Manyak İb ra h im P aşa ahvadından ola rak doğan H aru n ’un, H arun Reş it’in Sulbünden geldiği de iddia edilir. Ancak burs ve yol durum la rı dikkate alındığında ikinci argüm anın geçersizliği ortaya çıkm aktadır. H arun, Nevşe h ir S ultanisini tam am ladıktan rakm aktadır. H arun ’a kendisini uğurlam ak içitı ağaların şim di den teneke ekipleri h a zırla ttık ları Şem dinli K aym akam lığında sabırlar dileriz. A F Ş İN N O Y A N T Ü RK M EN 1945 y ılın d a P aris’te doğ duğunu söylerse de P a rtis’ta 4 ay k alm ıştır ve buda doğum u n a rastlam am ıştır. T ürkiye’nin büm em neresinde doğm uştur. O rta A sya’da H un ve G ök Türkler arasm da büyüm üştür. O ku m a hayatında 14 defa iftih a ra geçtiğinden Liseyi bitirince ken disine bir sene tebdil-i hava ver m iştir. İşte bu arada Paris A f şin’i görm üştür. Cham ps Elysee de kendisine konuşm a te k lif eden b ir kıza başka b ir ırktan olduğu için yanından kovm uş tu r. H arbiye’ye girm ek isterdi. İsim benzerliğinden M ülkiye’ye girdi. A skerliğe olan zaafı Ue tarih te gelm iş geçmiş ve de ge lecek bütün kum andanlara sem p atisi vardı, var ve de var ola cak... pılrruştır. O günden bu güne toplum un üzerinde İttifa k e ttiği büum um fik irle rin aksini iddia etmekle dikk ati üzerine çekme ye çalışm ış, arkadaşlarının bü tün ikazlarına rağm en bu hu yundan vazgeçm em iştir? Saint-Joseph’teki çok uzun ve başarıh tahsil hayatının son senelerinde fenle edebiyat ara sm da m ekik dokum uş, nihayet b üy ük b ir fen bilgisi Ue edebi yattan güç belâ mezun olm uş tur. Y ine bu arada Talebe Fe derasyonuna rehber olarak da h il olm uş ve bu güne kadar sü re gelen kalıplaşm ış esprileri ile hıyarca prensiplerini bu dev rede elde etm iştir. Bu prensip lerin en katisı .ise “en mükem mel kızı bulm adan evlenmeyeceği’dir. F akat M ülkiye’ye gir1diktei sonra bunun im kânsızlı ğın ı görm üş, bundan böyle “re bus sic stantibus” kavdı ile her rastlad ığı kıza m ükem m el dam gasını vurarak bu prensibinden h aklı olarak çok küçük b ir ta- İd arî Şubeye girm e sebebi Jam es B ond’u sevmesidir. İn şallah üeride E nterpol’a girip T ürk Jam es A fşin ’i olacaktır. ,ve bir süre OD T Ü 'nin tadına bak tık tan sonra 1963 de Mülkiyeye düşm üş ve E k im A nkara’ s ı hakkında b ir fik ir edinme im kân ın a kavuşam adan son sınıfa gelm iştir. İd arî şubenin idealist te lla k adayları arasındaki m üs tesna m evkü kendisine özellikle ikin ci sın ıfın ' kum ral h atun la rın d an biri, nezdinde prestij sağ lam ış ve böylece Şem dinli’ye sap gitm em eyi altm ışaltıya bağ lam ıştır. Bu tercihi arkadaşları arasm da (çalışan öğretm en) düsturuna uym am ası yönünden eleştirilm ekte ise de B or’un pa zarı geçtikten sonra eşek sü rülen ilim izde yaptığı yaz sta j ı sırasm da kız öğretm en y ur dundaki sondajlarının neticesiz kalm ası eleştirileri tem elsiz bı 58 Çok iy i giy inir. E n iyi fia t en kazık fia ttır prensibi ile hep kazıklanır. A yakkabısına basar la r diye otobüse binmez. Y a ğ m urlu havalarda elbisem k irle n ir diye dışarı bile çıkm az. A fşin ne zam an nişanlanı yorsun lâ fın a çok kızar. H iç evlenmiyeceğim diye nutuk ak tarken son zam anlarda üçüncü sın ıftan bir kıza bacak u zattı ğ ı siyasî düşm anlarınca etrafa yayılm aktadır. Not : Judo bilir yanına ystla.5ma.ym... D E N İZ Ü ZM EN Herkes gib i norm al bir in san olarak dünyaya gelen D e niz, 4-5 yaşlarında evlerinin bahçesindeki kuyuya düştükten sonra dünyayı başka b ir açıdan görmeye başlam ış ve özellikle bir “o rijin alite ” hastalığına ka- viz verm iştir. Ebesine göz kırp m akla başlayan zam paralık h a y atı M ülkiye’dc şahikasına ulaş m ıştır. K endi iddiasm a göre bu güne kadar yüzlerce kozdan pas alm ıştır, o kadar k ! bunları b ir birine karıştırm ak ta ve sık sık arkadaşlarına “Y ahu, ben en son kim den pas alıyordum ?’“ diye sorm aktadır. ı■ Yaşının büyük olm ası ona Mülkiyeli ablalarına dahi ayak atabilme im kânım verm iş, bun lardan biri ile fırtın a lı b ir aşk hayatı yaşadıktan sonra, tam hayatı kayacakken kızın mezun olması arkadarıım zı bu bâdireden kurtarm ış ve m utlu son böylece gerçekleşm iştir. Türk m üziğinden nefret eden Deniz’in son zam anlarda, "Yok başka” şarkısına duydu ğu sempatiyi kimse izah edeme mektedir. MEHLÎIÎA. TURGUT İç gezide “malî şubenin yıldızı” unvanını alan Mehlika en az gökteki yıldızlar ka dar parlak ve güzeldir. irade ve mantıktan kurulu şatosunda esrarengiz bir krali çe edasiyle hüküm sürmüştür. Krallık konseyinde bir numa ralı konsüllüğü kime verdiği halâ bilinememektedir. . G irdiği yeri dolduran a- ’ ğırbaşlı ve cümle tüllûb’ı ye rinden oynatan güzelliğe sa hip olan arkadaşımızın gelece ğe ait kesin bir projesi yoktur.' (Çiinkü mühendis değildir. ) M ÜNEVVER ERDAM AR İç gezide “ biblo” adını alan Miineı/uerin yeşil gözle rine tüllap hayrandır. İçinde yeşil göz geçen tüm şarkı ve şiirlerin Münevver için yazıldığı söylenir. Bu yeşil gözler uğrunda iç gezide kavga çık masına sebep olacakken sulh yoluna gidilmiştir. ' V ED A T G Ü N E N A nadolu’nun bağnnda bir bölgede bulunm uştur. Onu evlât edinenler nüfus kâğıdına doğum yeri olarak Bursa yazm ışlardır. .K üçük yaşlarda bu durum u öğ renen V edat devam lı olarak ha ritay a bakıp nerede bulunduğu nu öğrenm ek istem iş ve bu yüz den gözlerini bozduğu g ib i kam buru da çıkm ıştır. S aint Joseph Lisesinde Grek sanatına ve kalın tılarına m erak salm ış ve bü unsurları üzerinde toplayan b ir kızla, ilk aşk macerasa denemesine giriş m iştir. K ıb rıs buhranı bu mese leden doğm uş ve devrin h ükü m eti ile A thinagoras arasında k i hararetli görüşm elerden son ra barışçı b ir çözüm yoluna va rılabilm esi için kızın Sınır dışı edilmesi gerekm iştir. Feci m iyop olduğu halde gözlük takm ayan V edat devam la olarak uzaktan gördüğü kız lara, kızlar da V edata âşık ol m uşlar fa k a t karşılıklı aşk h iç b ir zam an b ir araya gelmemiş tir. A şık olduğu kızlara tarih in kaydetm ediği bir sadakatle bağ lan ır, verilm em esi gereken tâ vizleri dahi verir. H ay atı kahrolm akla geç m iştir. K endisi bunu bizzat ha zırlar. D alg a geçmek yüzünden lisede ve M ülkiyede H aziranda sın ıf geçem em iştir. K endini b il diğinden beri yazlarım ders ça lışm akla geçirir. M artta 0 aldı ğ ı halde Ekim de 7, 8 ortalam a tutturm uştur. Mehlika'nın şen ve şakrak kahkahalarını arkadaşları öz lemle anacaklardır. Ne istediğini bilen son de rece iradeli, hislerini gayet iyi saklayan bu arkadaş Mülkiyede geçen yıllarında gayet tem kinli hareket etmiş, daima olaylardan ve hislerden uzak aşılmaz duvarların ardındaki Bugüne dek atılan tüm ayakları kıran Münevver aşk konusundan uzak görünmekle beraber hislerini iyi sakladı ğından olsa gerek yapılan ince araştırmalara rağmen hiç bir ipucu elde edilememiştir. Mehlika ve İlknurla saç ayağı teşkil eden Münevver arkadaşları arasında hanımlı ğı ve ağırbaşlılığı ile tanınır. “ Ufacık tefeciktir” şarkı sını duyan arkadaşlarının ak lına M vneıher gelir. M ülkiyedeki 4 senesini meçh û l b ir kızın ıslâh ı uğruna har cadığı rivayet olunur. Bu husus ta gösterdiği sebat takdire şa yan olm akla beraber son zam an larda h ayatının iyiden iy iy e 1 kaym akta olduğu esefle müşav iri ade edilm ektedir. > OK T AY Ö Z Ü Y E 1944 O cağında Bursa’da İs kender Kebapçısında dünyaya gelen ve doğum u L okantacılar B irliğ i tarafından 40 gün 40 gece süren şenliklerle karşıla nan Oktay, o günden beri h a yatım kebapçıları ihya etmeye 59 adam ıştır. Gerçekten bu hadise lokantacılık tarihinde yepyeni b ir çığır açm ış, doğum g ün ü ' meslekî bayram olarak ilâ n edilm iş, dünya kebap istih lâk i de süratle artarak kısa zam an da ik i katm a ulaşm ıştır. Z ayıflam ak için her tü r lü m etodu denemiş ve en etkilisi olarak ishal olm ayı bulup son zam anlarda nispeten y ontul m uştur. B u neticeyi g ıpta ile m üşahade eden K âzım G örkay, O ktay'ın m idesini nasıl üsüttütiin ü özel b ir inceleme konusu yapm ıştır. Bugüne kadar h ay atta ik i num arası olduğu tesbit edilm iş t ir : G alatasaray m ezunu olm a sı ve halkalarım a h astalığı.. N i şan m asraflarının kız ta ra fın dan yapılm asını fırs a t büen ar kadaşım ız, bugüne kadar tam 8 defa halkalanıp ayrılm ıştır. B ıyıklarının seksapelini ar tırd ığ ım iddia eden O ktay, B ur sa piyasasuıda her zam an için geçer akçe olm uştur. Kendisine h ay atta ve mesleğinde sonsuz b aşarılar düeriz. dığı zam an gizli vasıtalarla h a f ta ta tilin i geçirm ek üzere ora ya gitm ekte ve hurdahaş b ir şoküde geri dönm ektedir. B ütün bunlara rağm en bir T ürk kızıyla.evlenm ek istem ek te, fa k a t ,bu mevzuda çok müş. külpesent davranm aktadır. B ir sanatkâr genç kazımız bu h u susta kendisini ik n a etm ek için çok uğraşm ış, fa tih im izi sabah saatlerinde suyu sıkılm ış b ir vaziyette yollam asına rağm en , izar gevşememiştir. Şu anda Ispanya, Portekiz, Fransız ve Türk k ızla n arasında b ir tercih yapam am aktadır. Kendisine ko lay lık lar düeriz. ZEH RA HALACOGLU 1946’da Batı Avrupa’nın Kayseri .şehrinde bir yaz çiçe ği olarak doğan Zebramız Si yasî Şube havalı bir tellâlı g ü zelidir. Ankara Kızlar M anaç tır ı'nı 1963’te bitirdikten son ra T ıp Fakültesi imtihanlarını N O T : Oklay halihazırda nişanlı değil dir. Meraklısı varsa duyurulur : .N A M IK İZ A R K endisini yerine göre İz m irli veya İstanbullu olarak tan ıtır. A slında m eçhûl b ir ge rgide ve m eçhûl b ir yerde doğ m uştur. Bu onda kaptan olm ak arzusu uyandırm ıştır. Edebi y a t kolunda okuduğu halde kap tan olacağım diye tutturm u ş, fa k a t netice itibarile M ülkiye’ye düşm üştür. Saint-Joseph lisesin de en son O sm anlı gerdanına sa h ip şahıs olduğundan “Ç İF T ” lâkabı ile ta ltif edüm iştir. Son senelerde gördüğü rüy a üzeri ne Avrupa seyahatlerine m erak salm ıştır. îlk gidişinde îb e rik yarım adasına kadar uzanm ış ve tarihçüer bu hâdiseyi Ibefr ik ’te Ç ift istilâsı olarak adlan dırm ışlardır. B u istilâd an b il hassa İspanyol k ızları m em nun olm uşlar ve bu fa tih i içten fe t hetme yollarını aram ışlardır, îz a r bu sayede E n d ülüs’te b ir harem kurm uştur. Cam sıküdı- 60 başarıyla vermiş ve moral hem şire olarak Mülkiye Kantini'ne intisab etmiştir. Bir asır önce bestelenmiş olmakla be raber " Les Yeux I\Toirs” in Zehra’nın ahu gözlerini teren nüm ettiği çoğunluğun kanaa tidir. Teninin teraretini Kleo patra taktiğiyle uyguladığı " millt - batkılara borçlu olan Zehra, son 4 Aralık’ta Carmen kılığıyla İsmet Paşa'yı baştan çıkartmış ve bit davranışı, mü<İMİ mi olduğu Alp '-Ay K lü p te protestolarla karşılanmıştır. Fransız kiillür'de sempati ve OD'FÜ'nde kompliman ve ev lâdı olan Zehra, iç gezi’de si yah gözleriyle Alanya'da Katııstrof sebebi teşkil etmişse de bu kargaşalığın Antalya’da ve Erdek’te kışkırttıklarına, nisbetle solda sıfır kaldığı cümle nin maliımııdıır. içişleri Bakanhğı'nın bu ideal sekreter tipine Kazgancılar “İyi. Vali ler” dilerler. M EH M ET K  ZIM G Ö R K A Y İstanbul’da 1944 y ılın ın M art ayında doğm uş ve doğur m u bütün Moda koyunda şen liklerle karşılanm ıştır. Liseyi Sain-Joseph’te b iti rip o sene F ransa’ya g itm iş ve "Sciences Politiques” okum ak istem iştir. F akat geceyi P aris’in “Pigalles” semtinde bir “fra n çaise” ile geçirdiğinden im ti hanlara yetişememiş ve ancak 5 gün sonra kendine gelebildiğm de “Faculté du D ro it” ya y azılabihniştir. Onu F ransa’da “le chevalier d’O rient du Quaı> tier L a tin ” adıyla tan ırlar. P a ris ’te o derece m eşhur olm uş tu r ki, De G aulle’ün bizzat ha zırlayıp im zaladığı bir kararna meyle, üniversiteli k ızla n n tahsülerine m ani olduğu gerekçe siyle Fransa’dan atılm ıştır Y u rt dışı edilişi hâdiseli olm uş, “pa risienne” lerin y a rattığı karga şalık P aris tra fiğ in in günlerce aksam asına sebep olm uştur. De Gaulle sem patizanı olan G örkay bunun üzerine “ben gidiyorum , yaşasın Fransa ve F ransız C um huriyeti” diyerek coşkun tezahürat arasında s ın ın geç m iştir. T ürkiye’ye döndükten sonra M ülkiye’ye zorla sokul m uş ve orada h ay atı ilelebet kaym ıştır. B E T Ü L SÜ RA Y 1 Aralık 7945 sabahı, gü neş geç doğdu. Bunun sebebi kendisinden, daha güzel, daha alımlı, daha cazip bir ışık kay- ağının Ankara d<ı. Kavaklı Neşe Kliniğinde bir ebe ta ralından keşliydi. Bu güzel lıız •yavaş yavaş büyüdü, serpildi. Ankara Kolejine geldi. Leylâ - Mecnun'una orada ka vuştu. Aşk - aşk., sen her şeye ■ kadirsin, beni Mülkiye’ye bile ..getirirsin dedi ve Yenal’ın ar kasından Mülkiye'ye geldi• Önce başladılar koridorlarda yaklaşık düzene : sonra Angorra, sonra M ilka, cafe dans... derken Yenal oldu müfettiş ve sonra... ı ı Şubat, günü Ankara Palasta happy - end’e.. Cum<hur’un alnından öpmesi ve halkaları ellerine geçirmesi ile ulaştılar. , / Al ali şube sıralarında bir aşık var şimdi. Gözlerinde yaşlar, ellerinde sazı, dinler bazı bazı... 3i soran N evzat ilk flö rtü ile k ü tüphanede ışık lar söndüğü za m an karanlık .işler çevirirken suç üstü yakalandı. Ve bu yüz den kardeş fakülte H uk uk’a bi le bir süre devam edemediği m illî em niyet kayıtlarından çı karılm ıştır. Son zam anlarda ağabeysinin aldığı araba için “Şu araba gelse de Disko ya gitsek diyen „N evzat’ın İzm ir’de hay atta ilk olarak g ittiğ i Disko da aydınlık işler çevirdiği herkezce bilin mekte ve utanıhnaktadır. N .K .K . Cemiyetince b ir nu m aralı av olarak gösterilen bu yavru yakında doktora g ötürü lüp kardiyografi muayenesi ile kalbindeki g izli sırlar piyasaya arzedilecektir. İB R A H İM ÇOIvCAN ("Yenal g illi askere., alır teskere” . Alıklı... N EV ZA T T E K ÎN E R Tekincr Brothers’ların en '¡küçüğü, anadan doğm a, Kızılto p rak lı N evzat’ı dünyaya, ge tiren ebesi “Ayyyy, bu çocuk g izli inek olacak” dedikten son ra, şırrrak diye düşüp bayılm ış. paraları özellikle tedavülden kalkan elli kuruşlukları sim it çilere ve şekercilere okutarak piyasaya sürm üş, ilkokuldan sonra ik i sene nalburluk yap m ış, sa ttığ ı çürük m allar yü zünden inşaatların çökmesi üzerine bu meslekte kabiliyeti olm adığı anlaşılm ış ve eczacı lığ a başlam ıştır. F akat zehir lenm elerin artm ası sebebiyle bu radan da kovulm uştur. Bu ara da bozuk prezervatif sattığı söylenir. O rtaokulu resimden imtahana girm eden dışardan ver m iş, Lisede Teorem .İbrahim adıyla şöhret' yapm ıştır. Ancak kurduğu teorem lerin çoğu ilko k u l öğrencileri tarafından çü rütülm üştür. M ülkiye’ye geldiği sene im tih an arasında N am az Hocası ve F ilozofik _Sistem ler adlı k i tap ları okuyarak kafayı üşüt m üş olup, o günden beri kafayı ısıtm ak için yorgan . altından, çıkm am aktadır. Şerm ini seven ler derneğinin en faal üyelerin den biridir. A T T İL V U R A L 31 Ocak 1965 de D inar’da dünyaya gelen eşeğin sebeb-i vücudunun Bolvadinde aylâk ay lâk otlayan anaç eşeklerden b ir tanesinin her nasılsa yas yağm uruna yakalanm ası ve ge re kli yerine yağm ur suyunun kaçm ası olduğu söylenir. Do ğum u realize eden hekim bu ufacık yavruyu pek sevmişti. îlk okuldan sonra girip ik i sene sürttüğ ü îzm ir K olejinden ■ayrılınca “Ben de kolej de oku dum ” adlı eserini bastırdı. Bu Orta, tah silin in aydınlık olan tek yeri tiyatroculuk yap tığ ın ın bilinm esidir. Tiyatrocu lu k m erakının nerden geldiği bi linm em ekle beraber bazı kay n aklara K antocu Şam ran’la akrabahğının var olduğu söylenir. 6 H aziran 1942 sabahı Adapazarm da evin önünde heye canlı heyecanlı dolaşan babası na erkek evlâdı dünyaya geldi ğ i m üjdelenince babası gayri ih tiy ari ■eseri ile M ülkiye’deki büum um lisan k u rlan n d a sükse yaptı. M ülkiye’ye girdiğinde ilk olarak kütüphane nerede diye •— Tüh be! gene erkek ol du diye söylendi. A slında bu luz kadar kibar ve zarif olan İbrahim ilkokulda geçmez eski Eşşek Bilecik K ız Lisesin den m ezun olm uş iftih a rlık bir talebedir. B u y ü la n n da boş saatlerini seks dersleri vermek le g e çirird i M ülkiye’de ise esas meş galesi, Seks filjim leri oynatm ak, seks 'rom anlarını (el yazısı ile olanları) daktilo etmek ve ge celeri Harem , H isar gibi yerleri 61 dolaşm aktır. îk i senedir tiy a t roculuğa m erak sarm ış bu işi de yüzüne gözüne bulaştır rruştır. Show rezaletinin baş sorum lu sudur. mizlik ve tatlı yapmaktan hoş lanan Filiz aynı zamanda hayli çalışkandır da. En çok elma turtasını, Dr. İhsan Ünlüer’iıi yazılanın (bilhassa kikloplar), İspanyol melodilerini beğenir. Şimdilik Omio Signore, Sil' ting in tlıe Pak’tan hoşlandığı nı söylemekte olan arkadaşımız son zamanlarda rujunu babasının tavsiyesi ve İsrarla rı üzerine değiştirmiştir. İyi huylu, çalışkan, kibar ve biraz fazla afacandır. 13 Nisan gecesi saat 2.30 civarında yatmağa hazırlanır ken, yatağında bir fındık fa resi ile karşılaşmış ve mahalle yi ayağa kaldırmasına ramak kalmıştır. (Not fare 3.30 da yakalanabihniştir. M U ST AFA D E V E L İ A ttü â b ir eşşeğe nasip ol m ayacak derecede hassar b u r n u sayesinde A dana’da hiç kim seye çaktırm adan koklaya koklay a çalkan’m yerini bulm uş lâ kin lâ f aram ızda R a u f’unda bunda b iraz rolü olm uştur. H ay atta unutam ayacağı tek h a tıra olarak babasından Huzur’da yediği korkunç şam arı söyler. Son y ıl kerlere kendini k ral seçtirm iş, inek bayram ında mek tebe dansöz, getirm iştir. Çok iy i b ir seksüel prodükter olacağını herkes tartışm a sız kabul etm ektedir. B Ü L E N T A K IN / B ü le n t’in M ülkiyedeki ilk seneleri zevk sefehatla geçti, bu onun L âle Devriydi. Onun St. Joseph senelerinden arta k alan bu devre m . Siyasiye adımnnı atarken sona eriyordu. Y eni devre onun kışın Nişantaşında, 25 M ayıstan sonra A n kara’da yazın Suadiyede yap m adığı çılgınlık, çıkarm adığı rezalet ve yakm adığı halp kal-, m adiği b ir devre oldu. 62 D iplom at olm a yolunda em in adım larla ilerleyen bu ar kadaşım ız teh lik e li çevrelerce yam an bir refüzatör olarak ün yapm ıştır. IV . siyasiye geçtikden son ra B üle n tin şam artacı görünü şüyle bağdaşm ayan b ir durgun lu k m üşahade edildi. Bu onun gerçek ka.rekterini yansıtan duygulu ve tem iz aşk çocuğu tablosuyu an i b ir kararla Do nanm aya katılm ağa karar ver m işti ve K lü p O rhan da sebep siz yere! 15 yaşında b ir kız ço cuğu tarafın d an dövülm esi son vukuatı olm uştu. Halen kendisi örnek talebe yaşayışım devam ettirm ekte olu p F a h ir A rm aoğlu tarafından bu sene derse 2. defa girişinde tebrik edilerek H ariciye Vekâ letine g iriş için ü k yatırım ım yapm ıştır. F lL ÎZ T O K Y A Y Nevşehir'de annesine yedi kardeş istiyorum diyerek dün yaya gözlerini açan, fakat iki kardeşle yetinen; 20-30 tane kuzeni olan, hayatı ve kalaba lığı setven afacan arkadaşımız dır. Bulaşık yıkamaktan, te n . D ünya Savaşının son demlerinde dünyaya gözlerini açan M istik rivayetlere göre kendisini kundaklam ak isteyen ebesine, gevrek b ir kahkaha üe “y ıktın beni şekerim ” diye refüze ederek deve tü y ü bir ce ket talebetm iştir. Sevim lilik, d ürüstlük ve çalışkanlık semboli olan M us tafa A nkara K o le jini başarı üe bitirdikten sonra şahane’ye intisab etm iş ve kendi deyişi ile sebebi vücudu olan 2 ilinden siyaset ve tababet birincisini seçmiştir. 3. Siyasiden b ir h atuna angaje olan bu genç diplom ota başarılar dileriz. GÜRSU OKURE1İ B ir N isan günü bir çocuk kos kocaman m avi gözlerini dünyaya açtı. A dım G ürsu koy dular. Emeklemek, gülm ek, y ü rüm ek gibi bazı çocukluk sınav larım başarıyla verdikten sonra sıra konuşm aya geldi. A ğzından ilk çıkan kelimeler, F azilet, ar kadaşlık, sam im iyet oldu. On dan sonra kelime haznesi ge liş il aşk kelim esini öğrendi; B u nun yanm a bir de ideal kelim e sinin eklenmesi G ürsu’yu ideal aşkı “aram aya şevketti. U zun lar neticesi ortaya a ttığ ı “Den ge teorisi” eklenince genç ya şında Nobel arm ağanına aday gösterildi. Bu kıym etli arkadaşım ız kısmen yukarıda sayılan yoru cu çalışm aları kısmende lise sı ralarında. jim nastik derslerinde çok yorulduğu için çok uzam ak ihtiyacım . hissetm ektedir. B u meanda, gelmek zorunda oldu ğu ilk derslere kitaplarının y a nında yastığım da getirm eyi pek ihm al etmez. F A liR t U ZU N E FE M aııisalı ve M anisa'hk bir efecilctir. K endisini büyük jö n 4 ve tenor zannederek etrafın m er ham etini üzerine çekm iştir. O na göre m illetlerası plânda bir Kazanovadır. F ilipinlerden İn giltere’ye kadar ayak atm ıştır. (Olgunlaşm a, D il T arih gibi iç faaliyetler hariç) B ilin d iğ i k a dar bunların hepsi m evcut so nuca ulaşm ış, kızlar başkala- Ja n e ” m elodisini tegannj m ektedir. et inekliğine, diyecek yoktur. Ders sektirm em iştir. Ancak res sam olduğu gibi bir komplekse tutulm ası sebebiyle, bu dersler de uçak çizerek vakit geçirm iş tir. K endi ifadesine göre har yatının en büyük ta lih sizliğ i H asan’la tanışm ış olm asıdır. A L P E R G Ü N PA M U K K A L E 1944 senesinin bilinm iyen b ir ayında evde bilinm eyen b ir gününde İzm ir’in ücra b ir kö şesi K arşıyaka’da vaktinden evvel doğan, bu çocuk doğum için gerekli istihsal dozaj m ’da. yapılan bir eksiklik sebebiyle m inyondur. Zam anla A sfa lf Osm an'ın başına İzm ir çöplerinden ve kar nalizasyonlarından sonra üçün cü büyük dert olm uş ve onu son çare olarak 5 yıl sürgünle A n k ara’ya göndermekte bulm uş tu r. F akat bu çocuk sürgün h a y atı yerine tam b ir - dölce v ita hayatı yaşam ış; ders kullanmaz m ış ve geçme mevsim i olarakta kavun m evsim ini seçmiştir. rıyla nişan lan m ıştır.. Sesini du yanların çil yavrusu g ib i dağıl m alarım , onların sanat an lay ış larının k ıtlığın a veren arkadaşı mız, yazdığı ilk sem inerin Be-, sim ’in Idta.bından daha iy i ol duğunu zannedecek kadar da saftır. inceleme, araştırm a ve deneyler neticesinde bu kavram ın, güzel lik, dişilik, tem izlik ve saflık unsurları tarafından meydana getirileceğine karar verdi. B u buluşun yanm a b ir de arkadaş larıy la birlikte y ap tığı çalışm a M ülkiye’de e feliğini b ir ke re göstermek fırsatı bulm uş ve b ir kişiy i bıçaklam a fırsatın ı elde etm iştir. içkiye dayanıklı olup, bir bardak şarapla sızar. In g ü iz sevgilisinin nişanlanm asından beri devam lı y a n m ahm ur do laşm akta ve “M y Sweet Lady -'UJVF Uçak m ühendisi olm ak is terken 1962 K asım ında b ütün üniversiteler m ühendis yetişti r ir zannederek M ülkiye’ye g ir m iş. U yandırm ayalım , h alâ m ü hendis olacağına inanr. O g ü n bu gün tü llâb ın b a şın a .dert olan, m illete bulaşm ası üe ün ya 63 p an, güçlü güçsüz, a k ıllı a k ıl sız, tüm ve de b ü tü n ip tid a i’ye posta olan bu çocuk son srn/ıfta nişanlanıp inzivaya çekilm iş ve bu yazıyı yazan bana da İsrarla nişanlandığım yazm am ı söyle m iştir. B u yüzden başına gelm edik şey kalm am ış nişanhsm m isramyla ilk defa olarak N isanda ders çalışm aya başlayıp tü llâ b ı hayretler içinde bırakm ıştır. şey verebildim m i diye soran bir cinsi latife ta b iî korkunç bir bütçe açığı diye karşılık vere rek. durum unu kıza ne iy i an la tm ış tır d im i : (aşk b ir bütçe açığıdır) teori sinin kurucusu olup, bunu çü rütm ek için elinden geleni yap m aktadır. M U ST A FA D İN Ç EK . 1943’te Kânun-u S ani’n in ■ 13.günü G aziantep’in kaçakçı E R T A N Ö Z D E M ÎR la ra y atak lığıy la ü n salm ış bir 1944 y ılın d a kediler ayında üçesindc kaçak olarak dünyaya göz açan M ustafa duygulu ve dam da hayata gözlerini açta kibar m otiflerle; kızgın, kavga ve b ir daha da yum m adı. cı ve sert m o tifle ri b irlikte ba rındıran yanardöner bir k arak tere sahiptir. K ızgın anlarında yazdığı şiir ve tiy atro eserleri m anavlarda kesekâğıdı yerine k u llan ılm akta olup kız tavlam a tekniğine henüz pek akıl erdirebüen çıkm am ıştır. Bu cüm le den olm ak üzere 4 A rah k’ta k ı K t â ^ ° 'J 6 rl zını en genç M ülkiye’li ayakla rın d a afişe etmesi h â lâ h a tırla r dadır. A rkadaş severliğiyle ta n ın an M ustafa “Siz söyleyin, ben yapayım ” ilkesini h ay at k ı lavuzu edinm iş b ir aşk âşığıdır. T üm üyle m utlu b ir yaşam ı tuz- föhsy. <— \J. Şahane’ye gelm iş en te h li keli ve azgın zam paralardandır. G örüpte ayak atm adığı dişi yok tu r. B ir rivayete göre sex ha yattı 4 yaşında başlam ıştır. H alen en verim li ve optim al çağım yaşam aktadır. -64 ORHAN K A YA A LP İstanbul’da “tatav la” na m ıyla m aruf K urtuluş’ta doğ muş ve p alikary alar arasında büyüm üştür. K endi iddiasına, göre bütün kesiciliğini paçoz, bıyıklı, m ıyıklı rum kızların ı keserek kazanm ıştır. Serserüiği kendisine h a y a t felsefesi yapan K ayaalp, İta l yan Lisesi’nib itirm işT ancak b u M ülkiye’ye girm eye yetmediğindan, aynı yaz b ir de K abataş. Lisesi’nin im tih anlarını verm iş tir. T abiî bu kadar yorgunlu ğun üzerine Ok sene çakm ıştır. (Peki bu böyle de Pars niye ü k sene çaktjı?) K afası bozulup sık, sık İs tan b ul’a kaçtığı günlerden b i rinde kafese girm iş ve “nişan lanm ak m ecburiyeti”nde k al m ıştır. Z av allı kızın' ağzından girip burnundan çıkıp, tü rlü çetş it fendbazlıklarla kendisine n i kahlatan serseri, nihayet nazik yerine lana y alanıştır. O rhan ayrıca g ita r ç a la r ama., öyle melodi filâ n çıkara maz, sadece akor basar. Genel likle her g ird iğ i to p lu lu k tan azam î ild ay sonra kovulur. Ancak İçendi ifadesine göre h e r topluluğu kendisi bırakm ıştır. H atta sen orkestrası olan “İl han Feym an”dan dövülerek a tıl mış, kendisi ise “elektrik çarp* ta, yere düştüm de böyle oldum ”" ’ dem iştir. B ir ara aktörlüğe m erak salm ış Devlet Tiyatrosunda, oy n adığı oyunlarda börekeet geri verilirken, rol ald ığı foto rom an sebebiyle sesin satışım bir an da düşürm üştür. E n be lirli özelliği "E h e ehe ehe eheee” diye gülüşüdür. K en disine göre bu g ülüş ta k lit edi lemez, kimseye vergi k u llan ıla m az. k ızla n sevmez. B ir an d a 4 kizı idare etmesi, idare anlayışım açıklıkla belli eder. ÎHer sene b ir kıza çok rom antik şehirde aşık olur, sonra... bı kar. M ankenlerin aşığıdır. Sana geçirdiğim iz ta tlı günlerde bir- suz çorbaya benzettiğinden kıs men ıstırap çocukluğuna m erak lı olduğu söylenir. M ustafa,, candan arkadaşlarla gezm eyi pek sever ve gezemezse fo lk lo r yaparak deşarj olm aya çabalar. “Nerde dum d um , orda bulun dum ” hesabı, geleceğe ilişk in hiçbir plâm olm ayan bu folklorom anyağa, Antep fıstığ ın a b ir an önce kavuşm asını düeriz. / IÎk g ird iğ i sene halim se lim olm asına rağm en, her ge çen gün biraz daha keçüeri ka çırm ış, nihayet 3. sınıfta çaldı rarak savcılığa adaylığını koy m uş ve ı-her nasılsa- seçilm iştir. K arapatay lan muhakem e et mesi bu kızların okuldaki po pülaritelerini a rttırm ıştır. işte serserinin hikâyesi bu, daha ne yazakm yani? Ders, k u r ve seminerlere devam sızlık günleri başlayınca , cam sıkılm ış ve yapacak başka iş bulam adığı için İdarî şube’ye k ra l olm uştur. M ET İN İN A L A L t İH SA N E R T ÎK ERDEN SEZER M.Ö. 43 yılında M agnezia pam uk ta rla la rı araşm a bıyıkh bir küre düşm üştü. R ivayet olum ır kim ilk banyosunu şaraprapla alan bu tom bul yavru çiftçilik yapam ıyacağı sabit ounca okula gönderilerek savuşturulm uştur. M anisa idadisinde efelik günlerinden sonra mekteb-i Mülkiye’ye farkın d a olm adan duhul eylemiş ve koridorlarda sigara içerek dolaşm ağa başlam ıştır. \ s tik yallarında kendisine tev d i edilen m isyonu ifa am acıyla Çuvalos ö rg ü tü n ü , kurm uş ve iç k i m eclislerini bu yolla fu ll kadro devam ettirm e başarısını gösterm iştir. H ayatının sonlarına doğru m üridleri kendini şef ilâ n et m işler, O ’da her m üstebit gibi kendini içki, kadın ve uykuya verm iştir. H atta felsefe hasta lığ ı denilen az tehlikeli biir say rıya tutu lm uş H ayyam 'dan Destoyevski'ye kadar bir çok filo zo fları tetkik etm iş sonun da "saçm alık felsefesi açısın dan serbest birleşim ” adlı bir k ita p a ğ ı örgüt üyelerine dağıt m ıştır. 1 E k im 194! de A dana’da gözlerini dünyaya açtığı zam an babası askerde olan bu yavruya E rden adını verdiler. Erden’in babasının erken askere gitm esi ne dayanam ıyan dedesi “toru num askere geç g itsin ,” diye nüfusa kaydım 15 Şubat 1942 de yaptırm ış ve onun gayriresm i b ir asker kaçağı olm asına sebep olm uştur. B ugün dolm uşa bindiğinda : “K afam da kalan b ir ik i tel de düşm esin" diye cam lan k a p attıran Erden, Tarsus K olejin de okurken çevrenin en h ızlı jö n ü o ld u ğu n u . iddia eder. G ali ba bu h ızlı donjluğundan dola yı M ülkiye’nin en ağırbaşlı kız? A dile A nayı hemen buluverm iş ve bağlanm ıştır. R ivayet ed ilir k i bu bağlanışta tüpte 404 kullanılm ış da ondan hiç ayrıl m am ışlar.. Y ine kendisinin ifa desine göre A dile ile arkadaşlı ğından sonra da pek çok ayak atan olm uş, fa k a t b ütün ayak la n kırm ıştır. (?) Bu la fla n üe, düşünm eyi çok sevdiğini söyle yen E rden’in tam am en hayal m ahsulü şeyler1 düşündüğü gö rülm üş ve T ürk film cilerinden senaryo te klifle ri alan Erden bazı politikacılarca iğ fa l edilip “tır t” yapılm ıştır. Böylece politik ay ad a a tılan Baba, bu y o l dan 8 k işilik bir aüiye bakm ak la “B irin ci sın ıf baba” ödülüne aday gösterilm iştir. 1962 de babasının isteği aksine M ülkiye’ye giren Erden’ in bu seçişinde b ir rastlantıdan çok Takdir-i ila h i ro l oynamış ve 21 y ıl boyunca sayıkladığı A dile’yi bulm uştur. N iy eti siya si şube olan Baba, A dile’nin “annem beni d ışan salm az” di ye sızlanm asına dayanam ayıp raaîî şubeyi seçmiş ve içeride kalm ışt’r. Inşaallalı ikisi için de h ay ırlı olur. G enellikle salon, ağırbaşlı b ir genç olarak gözükmesine rağm en biraz kafasını bulunca coşan, özellikle adalet ve orga nizasyon üzerine seri nutuklar çeken b ir tab iata sahiptir. M a yıs aym dan itibaren turistlerle tura çıkışı ona M ülkiye’de her yıl- kavuncu olm anın zevkini tu ttırm ıştır. M utad A vrupa gezüerinin sonuncusunda Troyes fransız sosyetesinde Kazanova’ya parm ak ısırtacak derecede çapkmJjık yapm ışsa da yurda avdetinde “Y aşlanm adı uslandı g ön ül” m ısraını dilinden düşür mez oldu. A D İL E ÎM RA H O RO Ğ LU 3 Mart 1944 te Nazilli'de dünyaya.-.gelir.. gelm,ez, asker den yeni gelen dayısına gülün ce, dayısı : "B u kız yumurcak halinde bile erden hoşlanıyor, seni subaylar alsın emi,” de mişti. Günden güne Adile ele ' avuca sığmaz, fakat aklı başın da bir kız olarak büyüdü. ıç6s de MiiIItiycye giren, ele avuca sığmayan kız bir avuca sığıp aklı başında olduğunu göste riverdi. Her ne kadar annesiy le babasının sözünden çıkma dıysa da dayısına ihanet ede rek “ ben subay değil erden hoşlanmıştım,” deyiverdi. Ağır başlı bir anne pozuna hürünüveren Adile'nin Ümran’ a, Hülya'ya, Emet’e yaptığı annelik kadar E r’ine yaptığı yemeklerle de ün ü tiillap ara sında çabucak yayılıverdi. Fa kat, ne yaptıysa 21 yıl uğruna eriyip, kuruyan Er den'i semir temedi. Bu uğurda, kendi ye meklerinden kesip; yurt m ü dürlüğünün önünde; Erden'e zorla birkaç lokma daha ye dirdiği Yur,t müdüriince gö rülüp, yurttaki “çiftler arşi vine" kaydedildi ve örnek bir hareket olarak shoıularda tüm çiftlere " declare” edildi. Bu örnek çiftin çok acele olarak murada ermelerini dileriz. Y az aylarında Bursada kız lara bedavâ her çeşit ders ver m ektedir. H ocalarından mem nun olan cinsi lâ tifa n devam lı çağırılar yapm aktadırlar. SE R İM K ÖST EM A tillâ olm asaydı IV Malî'n m ‘‘K ra lı” olm uş olacak olan - G rand Ja n ti - Serim Köstem , 16 A ralık 1945’te, y an i büyük aşkından tam b ir ay sonra düny a ’ya gelm iştir. M U SA SO Y SA L 1945 N isanında güneşli bu günde Nevşehirde gülerek düny a’ya duhul eyledi E lindeki n v ketlerle ebesini m aça davet et m iştir. G ençliğinin ateşli yıllann>da Karadenizde dolaşırken Sam sunda b ir yankee medresesine düşm üştür. Tam yedi y ıl sonra M ülkiye’de pinpon oynarken gö rüld ü. Zeytinle w isky içm enin com petanı olan-bu Jeune homK ole ji üstün b ir başarıyla tam am lıyarak M .E.T.U . ve S. B .F . sınavlarını kazanm ış, anr cak E konom ist m i yoksa M ü hendis m i olm ak kararını der h a l verem emişti. Bu h ay atî ka ra rı alm ak üzere în g üte re ’ye gitm iş ve o y ıllarda Londra şeh rinde olagelen “N üfus P atla m ası” olayının tek m üsebbibi olarak görüldüğünden sınır dı şı edilm işitr. B undan sonra ise Mekteb-i M ülkiye’i şahane’yi tercih e ttiğ in i “K antine” devam etm ek suretiyle açıkça ortaya koym uştur. me, .Japon elçiliğinden bir kız la kesiştiği için , persona non ■grata ilân edilm iştir. O gece ■grand toüete yatağa girdiğinin ■farkm a varm adığı gibi, sabah ■saat 8 de E sattan sosyal politi■kaya yetişm ek için şişeyide elin'■ •den bırakm ayı unutm uştur. Kendi deyim iyle “F ettan b ir Blockhead” olan - G rand ■ A m oür’u ü e ; m ünasebetlerinin b itiş ve başlangıçlarının sayısım kendisi de şaşırdığından bu konyda D.P.T. uzm anlara ta ra fın d an çalışm alar yapılm akta d ır. • • j T ann vergisi -insuperable y akışıklılığın ın istense dahi ay rılm az m ütem m im cüz'ü olan burnunun senelerce önce oku duğu kolejde haincesine k ırıl m asına rağm en h a lâ b ir k a n ş havada olm ası m üşahitlerim iz ce tesbit edilm iştir. Angora ve C ahit Diskote ğin günlük m üdavim lerinden olan Serim hakkında y aşlan küçük kızları buralara sokm ak için sahte hüviyet k a rtla n d üz d üğü iddiası ile C .Î.A . tarafın dan açılan tah k ik at büyük b ir g izlilik içinde y ürütüld üğün den, bu konuda henüz kesin b ir şey söyliyem iyoruz. M eşhur “Love A ffa ir’i” hakkında “A bi biz sıram ızı sav d ık ” diyen Serim ’e bu konuda ne kadar inanılacağı m alum ol duğu üzere biz kendisine ileri deki doktora çalışm alarında baz sa n tem ennisi üe yetiniyoruz. İH SA N SA Y A N Esasında jön olm ası gerek tiğ i, halde (doğar doğm az ebe sinden m üsade alıp saç tuvale t i y aptığı rivayet olunur.) M a liyeci olm ak gafletinde bulun m uştur. K aldı ki muhasebeyi K .U . B orçlar A k tifte gösterecek kadar bilir. B ütün bunlara rağ m en iy i niyeti b u n la n te lafi etmiye çalışıyor. F ak at donjuanh k tak i lıa ta la n n ı hiçbir şey te la fi edilemez. Takip e ttiği cin si lâ tif lokantaya g ird iği halde otobüse b in d iği zanm ile y ağ m urlu havada saatlerce Anıttepede beklem iştir. B iz görm e diğim iz için Fransadaykan yap tık la rın a hiç b ir şekilde itira z edemiyoruz. Ancak biz kendi m iz gereken iskonto ile kab u l ediyoruz. SA D ET T İN G E N Ç 1942 y ılın ın güz iptidasın da Erciyes dağının eteklerinde, fav o rili bir baron dünyaya gel di. D oğar doğm az gördüğü ilk iş e tli yede b utlu ebesini pas tırm a olarak im al etm ek olm uş tur. " T -- ka, bir duble cini rah atlık la içebilm ekte, onun üzerine de çerez kabilinden birkaç iktisat kitabı devirebilm ektedir. Tarhan ve M erkezin baş m üşterisidir, her gelen iktisat, istatistik ve mü. m asili İngilizce kitaba ay lığın ı yatırm aktadır. (B u n lan başka la rı okum asın diye aldığım bir ara itira f etm iştir). Sosyal faa liyetlere son sın ıfta başlam ış ve iç geziye gitm ekle mületi, sükûtu hayale uğratm ıştır. Ge zi esnasında varlığım keşfetti ğ i (!) gece kulübü ve diskolar da norm al bir insanın onbeş dakikadan fazla kalam ıyacağı hükm üne varm asına rağm en burada en son terkeden k işi ol duğu söylenir. Ona sorarsanız, aşk insanın aptallık fonksiyor nunun m aksim um a ulaştığı nok tadır, am a bu günde halen İsrar edip etm ediği m eçhuldür./ Ta lip lile rin "T ül” rum uzuna m ü racaatları.. Gelişmesi için ilk durak olarak H aydarpaşa Lisesini y urt edinmiş ve oradan da daha bo yu ile favorileri arasında uygun bir oran kurulm adan M ülkiye’ye girm ek gafletinde bulunm uş tur. MiiJkiye’de sessiz ve sakin gezen, gündüzleri kooperatifte defter, kalem satan bu sinsi ayrıntının ayrı yerde geceleri neler yaptığını son günlerdeki şüpheler üzerine yapılan araş tırm ada kitapların altınd a ge çirilen battaniyenin sarih .( !) itira fla r m dan anlam ak m üm kün olabilm iştir. Am eli ve .nazarî yönden tüm el bir yapıya sahip olan bu arkadaşım ız m son günlerde ka fasında bazı meseleler belirm iş ve cebinde taşıdığı kıym etli m a denden m am ûl b ir y uvarlağı ciddi olarak istihdam etmeğe karar vermek üzere olduğu öğ renilm iştir. Bu günlerde bir şanslı latife m utlu bir piyango vurabilir. Bu yolda ve diğer tozlu, tczsuz bütün yollarda kendisi ne başarılar dileriz. İB R A H İM E R D E M CAN salavat sloleri üe A nkara’daki bütün ES-ES m açlarına gitm e sine rağm en alm an parlak skor1la r sonunda stadyum da değil y u rtta bile gözükm üyordu. Bütçede denklik pıensibine sadık olan arkadaşım ız, stok la r halinde g e tird iği y um urta la rı pişirebilm ek için kaçak k u l lan d ığı ocak yüzünden, itfaiye* n in zam anında yetişip yangunı söndürm esine rağm en, y u rtta büyük hasan n doğm asına se bebiyet verm iştir. HAŞAN ER SE L 1D46 H aziranında Kütahyada doğm uştur. Her zam an, bir falcının annesine b ir y ıl öncoden m eşhur olarak b ir oğlunun Y Ü K S E L Ö ZD K M lR olacağın! söylemesiyle övünür (F alcı ne bakından m eşhur ola 1946 yılının ekim inde E sk i cağını söylem em iştir). B ir k a şehir stadyum unda “ES-ES" za eseri g ird iği M ülkiyede üç yıl kendi halinde yaşadıktan aû-7-leri arasında yükselcik dün yaya teşrif buyurdu, işte o gün conra İstatistik sayesinde sını den beri dünyanın her yerinde fın dörtte üçüyle ahbaplık ku r k i Eskişehir sporun m açlarını m uştur. H er ne kadnr halim lcaçırmam aya yemin etmek gaf selim görünürse de bir oturuş letinde bulundu. Ne yazılc ki ta b ir galon şarap, bir şişe vo t 1944 Ocak’m m ikisinde Zon guldak’ta b ir maden ocağında bulunm uş ve A b d ü llâtif Suphi Paşa K onağı’nın y um urtalarıyla neşv-ü neona kazanm ıştır. A ltı, yedi E y lü l olaylarından birkaç gün sonra g ird iği D arüşşafaka Lisesi’nde D Jşiplih K urulu’nun devam lı iştig a l konusu olm uş ve X IV . Louis’yle ilg isi kısmen “Psycho film iy le kam u oyuna m aledilm iştir. O kul sahnesinde Stalag 17 ve M r. Roberts piyes lerinin' sükseli! jön ü, sahnet-arkasm da ise poker partilerinin potkerizi olarak ün salm ış ve hasbelkader düştüğü Mülkiy'e’de yirm i küsur defa derse g ir m iştir. K lasik B atı M üziği’nden anlar geçinmekteyse de, duygu landığı zam anlarda fasıl dinle- meyi tercih eder. A nt, Econo m ist, salıncak ve playboy der gilerini aynı zevkle okuyan E r dem, geçen sene "G öksel” b ir flö rt yaşam ış ve bu rene de yük seliş Kolej i’ne m üdavim kesil m iştir. Y eni y tl’a n'şanlı bir İş Bankası m üfettişi olarak g ir intini galin ihtim aldir. 67 M Ü Y E D D E T B Ü Y Ü K Ö ZT Ü R K ■claşımız, Nasrettin Hocanın ■torunu olduğunu söylüyorsada, yapılan araştırmalar sonun da sulak bir yerde büyüdüğü ■öğrenilmiştir.. Fen Fakültesini bırakıp Mülkiye’ye kimin aş■ hıncı geldiği halâ bilinmemek tedir. Derslere devamlı girme sine rağmen, Mayıs 7 5 den önce çalınmaya başladığı gö rülmemiştir. PA RİS hayaliyle ■yaşıyan bu arkadaşımız, anne sinden izin alabilirse seneye Fransaya doktoraya gidecektir. A L Î E . GÜNGÖR 1943 y ılın ın teşrin sani’sin•de 8 kilo 373,5 gram lık b ir ton ton yavru m artıların ötüştüğü, suların karaya vurduğu Bandırm a’da kafasını dünya’ya uza tınca, dış dünyanın huzursuzlu ğundan korkarak geri çekmek istediysede ebesinin m üdahalesi ile> dünyaya duhul etti. D aha o yaşta evdeki bütün yem ekleri yediği için evde baş layan b ir bottle-neck Ue tediye bilançosu açık verince kendisini b ir y a tılı okula gönderdiler. / İn e ktir am a kendi ifade sine göre anadan doğm a değil, 68 A H M ET A Y IIA N O LC A Y sonradan olm a inektir. Şahane’de hiç ders kaçırm az. H atta 1 ci sın ıfta Sam i Ö ngör’ün coğ rafy a derslerine devam la dün ya çapında erişilmez bir rekor kırm ıştır. I B unun yanm da derslerde fırla ttığ ı sıkı espirilerle kendi sine b ir çok sem patizan topla m ıştır. Spesifik’i, p asifik’in past-particible diye nitelendire rek gavurca kurlarına olan ilgisinide isp at etm iştir. E fe n d iliğin izi bozmayın, yoksa efendiliğim i bozarım di ye efendiliğini hiç bozma. Y U S U F D İN Ç E R M illetin N orm andie’de ana sı ağlarken, Y usuf, savaş-sonrası dünyasının en h ızlı oğlanı olm ak üzere İstanbul’da doğu yordu. E n uzun gün çocuğu Y usuf, jile ttikte Süha'nın en önem li rakibidir. D arüşşafaka Lisesi’nde F atih K ız Lisesi’nin m u h tarlığın ı yapm lş ve bazı ba yan hocaların okuldan uzaklaş tırılm asında temel am üi teşkil e ttiğ i B ritish Council’m İstan b ul şubesi’nce teyid olunm uş tur. Y usuf, 1963’te y an lış lık la D il T arih yerine Siyasal’a girm iş ve kan tin sohbetlerini A şağı A yrancı ve Y enim ahalle Beşinci D urak hatıralarıy la renklendirm iştir. “K a rta l - Pen d ik; g ittik , geldik düsturu var lığ ın ın esası olup, kendisini A kvaryum ’da ders çalışırken görenlerin hayretten küçük d il le rin i y uttu k ları b ir vak’adır. 1945 yılının, kedüeriıı yüksek doğum oram gösterd ayın 28 inde, başkent çocu olarak dünyam ın kalabalık l tnran A yhan’ı hem İstanbul hem de A nkara A tatürk B varlarının hatunları yakınd tan ırlar. Soylu bir ailenin ço> ğu olm ak iddiasıyla hava b££ A yhan şeceresinin tesbiti i geçen yaz İngiltere'yi resrr ziyaret etm iş ve Londra’: Chelsen ve Piccadilly gibi n hitlerinde yarattığı skandali la Scotland Y ard ’da dosyal; na özel bir oda ayınlm asına bep olm uştur. Darüşşafaka sesi’nin bütün kulüp faaliys r i karan lık m aksatları için i.s m ar etmekte tereddüt gösi memiş ve m irasyedi hal geldikten sonra, işin ucuı başbakanlık bile olabileceği sabıyla m üteahhitlik üzer« tutm uştur. Canlı B alık'ta II. nun sıhhatine kaldırdığı kac leri, eli para tutup özel seli evlâdı haline geldikten so Johnson için kaldırm aya. 1 Lamış ve M ülkiye’yi, her ns sa, gird iğin in üçüncü yık. b itirm iştir. D oktorada gc eğlendirildiğini sandığından rupa’ya gitm ek ve E sat Selçtan boşalan yeri doldurm ak ; dasm dadır. E R D İN Ç K A Y R A N Basket takım ım ızın asls dan olan E rdinç 1943’ü n Kı kindi yağm urlarında Güm ü ne'de doğm uştur. Darüşşaf; h ların yaşça en kıdem lisi 1 M akina M ühendisi çıkmak yetiyle, İk tis a tta n ayrılıp ] kiye’ye girm iştir. Berlin O nin arkasındaki sokakların davim leri arasında yer a’.an dinç’in m üzm in bir Kazar olduğu K an tin kuşlarınca lûm hususlardandır. Yu. b ir strip - poker uzm anı nitelenen bu spor çocuğu kaz yolm a vadisindeki Lh sından dolayı üeride baş bir vergici olacağı söylen; tedir. E R D E M IÎO Y N U D E L fK B ach’in şöhretli b ir eseri n in adım taşıyan bir orta K a radeniz ilim izin fidanlarıyla ta n ınan b ir ilçesinde 1944 yıhnda kedilerin çoğalm asının had saf haya ulaştığı avın beşinde doğ.m uştur. K üba buhranından bir m üd d e t önce G azi Osm an Paşa Lise-si’n i bitiren bu aristokrat yav rusu, boynuzlanm a dileği ben liğ in i sardığından Yüksek Der n izcilik O kulu sınavlarına gir. mişsede, em elinin m alî şube’den m ezun olm ak kaydıyla Mülkiye’de de ¡gerçekleşebileceğini •anlad ığınd an şahane’yi tercih -etm iştir. A R S L A N SON AD “Sıcak b ir yaz akşam ı Marm aram n m avi u fa k dalgaların dan doğan bu aşk, b ir kış g ün ü A nadolu’nun soğuktan çatlamışbozkırlarına göm üldü..” Bu okuduğum uz satırlar A rslanın b ir zam an tu ttu ğ u çok renkli h a tıra defterinin sayfa larından apartılm ıştır. Oldukça ciddî görünm esine rağm en Arslan, çoğu zam an rom antik, ya da ciddî sulu olabilen b ir kim sedir. Ayraca m aharetlidir de.. Ö rneğin A rslan kızının başı om uzuna yasb olduğu halde kü rek çektiğini ağzından kaçırm ış tır. İy i şike yapar, iyi şike yer; kendisine y apılan Capsolinli sa bun ve kendisince yapılan ruh çağırm a şikeleri hatırlardadır. Çok yönlü olm ayan çalışır, meselâ ak törlük (aslında fig ü ran lık) yapm ıştır, sosyalistlik yapm ıştır, borç para alm ıştır, halkalanm ıştar - ayrılm ıştır, bi rinci sın ıf yatakhanesinde 6 ya şına kadar olan çocukların yap tığ ı m arife ti yapm ıştır, edebi y atla uğraşm ıştır am a kitap okum am ışür, v.s.. gibi, yemek pişirme bilgisinin de iyi olduğunu sanıyoruz. İç kilerden votkayı sevdiğinisöy ler. Hassas, .temiz kalpli ve herkesin de l<er\disi gibi iyi olduğunu düşünen şirin bir arkadaşımızdır. G.İ-M: dersinde, T unceli kısa saçlı görünce “Aaa Napolyon’a benziyor demiştir." Periyodik olarak her cüm le başında "ah, şekerim” der. (Der. yaa!) Fakülteyi bitirince Sayış la’ya girmeyi düşünmektedir. Başarı dileklerimizle. Y Ü K S E L Ç A K IN Sınıfımızın cn masum kız larından biridir. Derse hiç kimse onunla yanşamaz. Ta* biî, bunun sonucu hiç çakma dan dördüncü sınıfa gelmiştir. Karşı cinsle münasebetle rine gelince.. Bu hususla bü Genellikle Aslan palavra a ta r ve b ir süre sonra attüğı pa lavralara kendisi de inanm aya başlar. B u palavraları ancak iç tiğ i zam an ve bilhassa siz de içm işseniz çekilir. (Arslan için buraya birşey yazm a Şahane’de sabık b ir İdarî şube’li hatunun kendisine ya m adığı kaym akam lakabıyla tanjinır. Y enim ahalle’nin m uhtelif mesele ve özellikleri hakkında, m üsellem ihtisası olduğu Suşeh r i tavernasm dakilerin m alûm u d ur. Y e rli füm yapım cılarınca rızk ların ın tem inatı sayılan bir m illî sinema m üdavim idir. A y la n M ustafa’dan sonra Cavga D ans Stüdyosundaki M ülkiye tem silciliğine üstlenm iş bulu n u p , bu uğurda devrim tarih i derslerini dahi kaçırm aktadır. ya lüzu m yoktu, am a kendisi çoV is tedi. N e yapalım !) G Ü L A Y Ç A ĞA T A Y / / . D. Savaşı yıllarında Ankura’da doğmuş ve Anka ra’da büyü ini işt iir. Müziğe olan sevgisi sebe biyle keman dersleri almaya başlamış ve kendi ifadesi ile bir şeyler çalar hale gelmiştir. Romantik çağlarında (halen de romantiktir) şiirler yazmış, bir ara bunları bastırmayı da düşünmüştür. Elbiselerini kendisi dike cek kadar iyi bir terzi olduğu tün duyduklaıınız yalandır. Meselenin esasını ancak biz ' biliyoruz. Bir kerre Yüksel hayatında hiçbir -erkekle “ko nuşmamış'’ tır. Bikeresinde bir üst sınıftaki bir gence, konu şurken kafasını niye salladığı nı sormak için arkadaş oldu* 69 "'konuşuyo kardeş’' dediler. !Bi keresinde ise fakültemizde ki yüksek okulda okuyan biri sine; piponun zararlarını anlatpıak için arkadaş oldu. Ge ne "konuşuyo” dediler. Bun ları -burada olanca şiddetimiz le tekzip ederiz. ' ^ Not : Tam dördüncü sı nıfın sap erkeklerine alarm verecektik ki kıyamet (korkmayın küçüğü) koptu. Yüksel nişanlandı. Şimdi bir mimarla bir maliyeci nasıl zengin olur, diye düşünüyor Yüksel. Arka daşları “ Vergi nasıl kaçırılırJ‘ kitabını elinde görmüşler. Biz den söylemesi. S H O W 'da göstermiş ve bu ba şarısından cesaretlenerek son sınıfta festival komitesine gir miştir. Fakat onun yüzünden iç gezi 'meselesi arap saçına dönmüş, onu yüzünden feskonı toplantılarında sandalye 1er havada uçurmuştur. Ancak geziye gitmeye niyetli olan ba zı arkadaşların gitmemeye ik na edilmesi üzerine son anda gezi grubuna dahil olmuş-ve ağlamalarının sonu getirmek yine de mümkün olamamıştır. tikçe büyüyen, ilelebet arad ığı nı bulam am ak korkusuyla uy kuları kaçan m utlu lu ğu as. kahrı çok halim selim b ir in sandır O. Y U S U F Z İY A Ö N D E R Pireyi deve yapan Lâtife yüzünden Ankara'nın içi de velerle dolmuştur. Kendisinin halen bir talibi olduğu söy lenmektedir. L A T İF E O K A Y M ET İN EC EV ÎT ıç 4 ‘j yılının Ekim ayının iç . günü Mucur’ da gayet sulu gözlü bir yavrucuk dünyaya geldi. Lâtife, K andilli Kız Lise sini bitirdikten sonra Şahane’ye girmiş ve bu durgun çocuk 1946 da İstanbul’da doğ duğuna pişm andır. Hk ve orta tah sili merkezi hüküm ette tar mamlach. Liseyi Sivasta leyli olarak bitird i. H ay atın ın en verim li ve güze] çağlarını Si vas’ta geçirdiği söylenir. Bu arada bal ve pekmez araklam a da ihtisas yaptığını belirtm ek isterim . H alen okulun m ezun olm ak b ahtsızlığına uğram ak üzere o lan zavaîlılarm dandır. Saçları dökülm üş gözlüğünün num arası artm ıştır. Ü stelikte okuldan hiç kız tavlayam am ıştır. E n bozul duğu şeylerden biride bu dur. M üziği sever iliçb ir şey çalam az eğlenceyi sever slowdan başka dansı etmez, tiyatro ya gider anJamalcta güçlük çe ker/ E n iıyi m arifeti yiyebilm ek olduğundan helvayı ve ta-vuk göğsünü dünyalara, değişmez. Kahvede gele atm akla, bilim um TNS 1er arasında m ekik dokujoıp ayakkabı eskitm ekle ve F atm a G irik ’e olan hayran lığıy la m eşhurdur. Mekteb-i Mülkiye semalarını şen kahkahalarla çınlatmaya ve periyodik olarak 3 günde bir ağlamaya başlamıştır. T ü lin'in mütemmin ciizü olup gerçek bir aktrisi olduğunu 70 M utlu geçm işlerin bahtiyarh ljıyla yetinecek kadar alçak gönüllüdür, ik i de h :r insan h iç b ir zam an m esut olam az fa k a t b ir gün m esut olduğunu h a tır larm ış” der durur. IIüla3 a g üd ük num arası g it 1945 senesi 1 M ayısında T okat sem alarında kuzey rüz<garlan m n getirdiği y an kılar arasına b ir viyaklam a k a tılır ken, Türkiye C um huriyetinin nüfusu da kara kaşlı, k ara göz lü, iri k afalı bir m ahluk kaza nıyordu. Bu, tahsildarlar şube sinin hacimce pek geniş olm a sıyla tanınan öğrencisi Z iy a Önder, nam-ı diğer m üstahdem Koca Y usufudur. D oğduğu ta rih in etkisi' altında k alarak or tan ın biraz soluna yerleşen buarkadasınız, ders k ita p la rı da dahü olm ak üzere bilum um şey leri yemekten özel bir zevk alır. Son zam anlarda folklora da. m erak saran arkadaşım ızın, bu alandaki çalışm alarını gülmeyeihtiyacı olan arkadaşlarım ızın, izlem elerini salık veririz. T U LU Y TANÇ O rtanın hem sağında hem solunda olan bir insan. 1945’deK ars’ta am ansız R us te h d itle ri altınd a; “Y a herrii ya m errii^ özet niteliğindedir. K ısalığı, okunduğunda tanı num ara olan 10 un m ütevazi bir özetini a l d ırır sanısını uyandırırsa da sis tem atiği ve kapsam ı, okuyucu sunu yazarının notuna ulaştırır. , B ütün tepki ve tahriklere rağm en % 70 lik üssüm izan ba ra jı ilkesini cinsi latifle r üzerin de do uygulam aktadır. Bu konu-, da incelemelerde bulunm ak üze re geçen yaz Kuzey ve B atı Av rupa ülkelerini ziyaret etm iş, dönüşünde hr.tıra ve izlenim leri ile, kim senin kafasını şişirmiyerek bir dovriııv 'yaratm ış tır. , 'işte mesele b u !” diyerek dünya y a geldi., ve İstanbul’a bile t aldı. B ugün hem îstanbul.da hem A nkara’dadır. Hayata macera içinde geçti. Hcmde çok sade. T îigh Sehool’da rahipken tem bel ve zeki olduğu anlaşıldı. O günlerde Dame de Sion’u içeri den fethetm iş ve m aatessüf ba şın a güneş çarpınca A nkara’ya iltic a etm iştir, içinde tab iî ve b asit şeylere büyük m erak ta\şır. Hemde ilgisizdir. Hereke’de pazarcılık yapm ış, bahçıvanbğı, E re ğli de am eleliğe tercih el> x m iş en çok resepsiyonculuk F U N D A T EZO K Sadece M alî Şubenin değil, M ülkiyenin en devamla öğrenci lerinden b irid ir. F unda’nm s*nıfm da dersin yapılm adığına en kuvvetli karine F unda’m n ders saatinde dışarıda gözük m esidir. Zaten Funda, diizerı ve dengenin .canb b ir abidesi dir. ■ : A nkara K olejini-bitirdikten sonra M ülkiyenin F unda’ya ka vuşm ası için-araya O.D.T.Ü. si girm işti. Bu engeli aşan Funda, M alî Şubeyi seçmekle m aliyeci liğ in hariciyeciliğe tercih edil mesi gerektiğinin örneğini ver m iştir. Her sene. H aziranda sınıf geçişi ders notlarına tedavülkabiliyeti sağlar. F ak at bunlar B aşarıların Fım da ile bera ber olacağına inanıyor ve d ili yoruz. ; bırakm akta ve kahvaltılarım bile B ayan X De başbaşa yap m aktadır. ' "'i ; . v B ir yılda gird iği derslerin sayısı b ir elin parm aklarının sayısından az olan A tay’ın her sınıf geçişi insan zekâsının b ir zaferi n ite liğin d e d ir * ■'-'•[ :• :; f N eşeli ve espritüel arka-1 daşım ıza başarılar dileriz. ;;,. . :i*[ •* , ’} -İl j A Y D IN SA A T ÇtO ĞLU 'İ i- Aydm annesinden ters doğ-, du. Poposunu gören ebe; ¿j- j :Nj — Am an, bu çocuk pam uk gib i b ir şey olacak.. M aşallahîJ. dedi ve bu yavrünun- adı Pa^m uk oldu. • ■■[ .i ’hK ; ';' l ' Acıbadem ’de uzun süre toppeşinde koştuktan sonra. Moda,, ATAY CA N G ÖZ ilko ku lu n u .b itird i. B u m asum eüpyan okulundan sonra H ay 1943 y ılı ve Yeşilada briç darpaşa’ya girm iş v e ,’ hemen ta rih i yönünden A tav CangÖzkarşısında anlı ş a n lıB o n c u k ün dünyam ızı şereflendirmesi Öm er’i görm üştür. Liseden me üe ü n kazanm ıştır. Kendisi ile zun oluncaya kadar Boncuk briç cynıyabilecek seviyede oÖmer yüzünden ik i yakası b ir yuncu yetiştirm eye bütün yıl araya gelm em iştir. .gayret eden A tay, m arjin al ve M ülkiye’de _ her ' sene ik>-‘ rim i yüksek im tihan arası gün male kalm ış, Y ozgat köylerin lerinde de bu derslerine ara de ders çalışarak son sınıfa ge vermez. lebilm iştir. Sön sın ıfın ikinci ya Keynes’in ölüm haberini al n sın d a ona bir haller olmuş, ti dığında, A tay, 3 yaşındaydı. yatro kulübüne üye olduktan F ak at bu büyük iktisadçım n sonra, turnayı gözünden-vur-, ölüm üne o kadar üzüldü k i Key m uştur. . nes’in b ırak tığı boşluğu doldur A yrıca çok içer ve kendine m aya ve ilkelerini uygulam aya . kendine şarkı söyler. Sevdiği karar verdi. Yülcsek tüketim şarkı “H ale’lendi gönlüm bu har cam d an Ue bulunduğu ü l gece” dir: kenin m ülî gelir seviyesini y ük selten A tay, öğrenim ini A nka NOT : Ç3itlasanda patlaş anda, ra K oleji ve M ülkive’de yap Pam ukçuğum , bu sene (Fener m akla K ıbrıs ekonomisine dar bahçe şam piyon olacak, eğer ol be vurm uştur. m azsa; m ilyonlarım ı ye, canım ı al. ’ . . D oğum günü -Ankara'nın A şağıda Aydın Saatçioğlu-. b ütün A sım fi lokantalarınca nun H aftasonu gazetesinde, ya- : bayram larla ,kut!anan A tay, y m lattığı evlenme ilânı görülü- ' yaz tatille rin i beraberinde gö yor. • i» • . .. i ■ : türd üğü ders kitaplariyle daim a ~ " -' j-, .¡-İV1 >{. loveable yerlerde ge çirir.. Bu 24 yaşında, 1.60 boyunda,'j zam anlarda yapm adığı iki şey 60 küo ağırlığın d a,: giyinm esini.. den b iri ders ' çalışm ak, diğeri bilen b ir gencim. Teiniz b ir genç.; E ros’un oklarına, hedef olm ak tır. F akat son günlerde arka daşlarım kendisi ile beraber ye mek yemek zevkinden yoksun A Y D IN SA A T ÇIO G LU M U ST A FA Y IL D IR IM A YH A N OLCAY 72 K A N Î A B DU LLA H SU H A Ç E V İK E L CO ŞK U N G Ü M Ü ŞÇ A Ğ LA Y A N A T TtL B A Y K A L N A ZM Î kahram an : M U ST AFA G Ö K SA N tL K N U R KERMAN R IF K I GtTNGOK D E M İR A RA T SUAT SAJRîR Ş E R E F ŞİM ŞEK İLAN İstanbul A ndon'daki aşkım ı unutup son za m anlarda M ülkiyeli b ir ha,tun uğruna Yenimahallelere kadar g ittiğ im i, m ilyonlarım feda d i yerek ve yedirdiğim paralar yüzünden aç gez diğim i iddio edenlerle b ü tü n , diplom atik iliş k i le rim i kestiğim i M ülkiye oyuna önemle du y urunun. . ' V. . A Y D IN . SA A T ÇİO ĞLU N A C İY E KURTJÇ N EV ZA T ÇET İN 3 A Y D E M İR ERM A N HAYIRSEVER İŞ ADAM IM IZIN B Ü Y Ü K T E Ş E B B Ü S Ü M ülkiye’nin ve Türkiye’nin en büyük iş adam larından Kadrn Sim sarı Savaş, . K asıntı F ıra t ve Müessese T ayfur A m a v u tk ö y K ız K olejinin yanındaki, boş ardasa M ülkiye Erkek K olejini tesis etmek hususunda tam b ir m utabakata varm ış lardır. Şirket sözcüsü ve K olej gözcüsü K asın tı F ıra t durum u basm a şu şekilde açık lam ıştır. “A m acım ız M ülkiye gençliğini içinde bulunduğu tosun g ib i evlâtlar yetiştirm ektir. çıkm azdan ku rtarıp vatana K olejim iz y atılı ve paralı olacak kardeş müesseselerle m ünasebetlerim iz Mak- ! sim um seviyede tutulacaktır. T afsüâtlı açıklam alarım ızı gazetelerle ilân edeceğiz. Bu teşebbüs çok istisnai b ir tesadüf sonucu gerçekleştirilm iştir. V atana ve de M ül kiye cam iasına hay ırlı olsun!" B E Y İ T L E R B ir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşade G idelim arkadaşlar yürüyün M antar Ahmcde... Çok emekler verdik, çok yaşlar sk ıttık dîdeden Çekildik izzet-i ikbâl ile bâb-ı M ülkiye’den » K X B u Mekteb-i M ülkiye ki bî-misl-ü bahâdır B ir taşm a bütün Mekteb-i H ukuk fedadır. M ülkiye çok tatlıd ır, yurdu a ltı k atlıd ır Herşeyi iy idir de çayları karbonatlıdır. D iplom a kaderde var, bize sevinç verm iyor Ç ünkü M üİkiye’den gidişin ızdırâbı zor. C u m hu r. O lm aya devlet cih and ı bir nefes sıhhat gibi Besim, N erm in varkon halim i berbat gibi »SSK Boykot günlerinde çocuklar gibi şendik Uç buçuk adam dev gibi profları yendik. K urt kapanı ile araklam a (B ittab i H akan Savaş’tan) IMF v E MOŞE DAYAN AYAKLARINI SÜVEYŞ K A N A LIN D A YIKADI. (İsrail’in Dilber Askerlerinden Raşel’in Yardı mıyla Harp Sahasına Giren Tek Yabancı Ga zeteci Muhabirimiz Şevket Şakir Bildiriyor.) Arap ordularını sabah kahvaltısında peynir ekmek gibi yiyen Moşe Dayan’a Kazgan için ne düşündüğünü sorduğum zaman yanındaki viski şişesinden bir yudum aldı ve; ’ — Ben Kazgan’ı tek gözümle okurum dedj. v Moşe daha sonra sözlerine şu şekilde devam etti. — Dün Kabe’yi bombaladık. Böyiece İslâmımn şartı 4’e inmiş oldu. Kendisine Türkiye’de “Moşe Dayan,, isimli bir opera bestelendiğini söy lediğimde çok sevindi ve ellerini çırparak. •: — İlk konserde mutlaka bulunmak isterim, acaba eseri kim güfteledi ? di ye ,sordu. . i. Ben de operayı güfteleyenin illizyonist viyolonist Hakan Savaş olduğu nu, eserin Nevvyork Flârmoni orkestrası eşliğinde 50 Rus ve Amerikan ya pısı uçak ve tank’ın ve de Mısır ve İsrail ordularının iyi mugannilerinin re fakatinde çalınacağını söyledim. • ' * Çok memnun oldu ve Raşelle bana dönüp. — Bir yastıkta kocayın; dedikten sonra tekrar kahvaltısının başına döndü. SON SÖ Z Son sınıf öğrencileri olarak M çık ard ığım ız bu m izahi yapıtla belkide böyle bir yazıya gerek bu lunm adığı düşünülebilir. Ancak. Kazgan'ın genel de ğerlendirilm esi yapılırken gözden ıızak tutulmaması . gereken bazı noktaları belirtm em iz doğru olacaktır. Kazgan o la n la r ın M ülkiye’ye veda etmek d u ru m ıın J ı (niteliği bakım ından) ortak eseri olmak Yavrunuz için ■■ para biriktîriyormusunuz .gerekir. Üzülerek söylemek zorundayız k i bu Knzgan’da geniş b ir kütleden söz etmek m üm k ün ola m am ıştır. Bunun b allıca sebebi arkadaşlarım ızdaki s genel ilgisizlik ve gnıplaşmaJlardır. O ö n ü l islerdi ki ■hep bcpıber daha iyi, daha esprili, devremizi daha ■iyi yansıtan bir K azgan ortaya çıkaralım . Yukar- 'r-Zi • daki-iki nedenle biz bu isteğimize ulaşam adığım ızı görüyoruz. Y aptığım ız çeşitli çağrılardan hiçbirine gerekli ilgiyi göremedik Bu yüzden zorunlu olarak haberleşme olanaklarım ızın güçlü olduğu çevreleri. Tiişilcıi yansıtmak yolurvı gittik. Btı arada SBF soıı m ı sınıfta bulunan kişilerden göstermeleri gereken o l gunluğu bazılarım ızda göremedik. Bu da bizlcri Tızen ayrı bir husus olmuştur. Her şeye rağmen K azgan’ın bu h,ıle gelişimle "ve emeği A Z İZ ■O K H A N ĞAN h ip yardım ı geçen başta KÖKLÜ, Sayın Dekanım ız olm ak iizene Karikatürleri yapan ZSSSSÜ -*'— * hesabı _________________________________ A T A K A N 'a F o lo A Y T A Ç Ş E N E L ’c D O K L İŞE sorum lularına, A K IN M A T B A A S I sa ve sanatçılarına özellikle' yakın, ilgi gösteren ta s a r r u f la r ın ız ' ^ z d e K İ b a n k a . ve emek sarfeden O N U R A R I'y a içtenlikle teşekkür • eder, hepinize hayat yollarında başarıdır ve m ut luluk lar dileriz. KA2GANCELAJİ A D IN A T A Y F U R ÖZŞEN İİÎRİîSIİI^LK iMÎ<A^< . '.Al îiir to t a t ADANA AFYO N BA LIKESİR BA R TIN ÇORUM E L A Z IĞ G A Z İA N T E P N İĞ D E P IN A R H lS A R SÖ K E ÇİM EN T O FABRl'KALARİ H A L K IM IZ IN HİZMETİNDEDİR.-.. İ L L E R B A N K A S I Sermayesi : G00.000.000.— TL. İl özel İdareleri, Belediyeler ve K öylerin; H arita, İm ar P ’Tınlan, Su, E lektrik, Turizm ve Y anı Tesisleri Proje ve .Y apım ları içir, kurulduğu günden bugüne kadar İlle r Bankası ( Faizler H ariç 2.32G.424.717,.— lira lık y atırım yapm ıştır. Y U R T KALKINML a S IN A K A T IL A B İL M E K İÇ İN SİZD E M E V D U A T IN IZ I B A N K A S IN D A B İR İK T İR E B İL İR S ÎN İZ İL L E R Kam u yararı tü rlü tesisler için Uler Bankasm m ren y ıllard ak i y atırım ları da şöyledir; 167 M ilyon TL. 1980 Y ılı F iilî Y a tm m ı » 1961 » 161 » » 1962 » » 171 » » 1963 » » 190 » » » 1934 » 191 » » » » 1965 * ■ » 221 » 1966 » 265 » » Toplam ............... :...... 1 M ilyar 366 M ilyon TL. 1967yıh program ında ele abnan işlerin toplam keşif bedeli 609.000.000,— lira olup, fiilen yatırılacak m iktar 258.550.000,;— liradır. " D E N İZ C İL İK B A N K A S I T. A . O . , T1 Hrrtürlii BANKACILIK Hizmetleri Avrıca İŞLETMELERİ îıtanbul Liman İşletmesi - Denizyolları işletmesi - Şehir Hat- • lan işletmesi Haliç Tersanesi - Camialtı Tersanesi - Hasköy ; Tersanesi - litinye Tersanesi Kıyı Emniyeti İşletmesi - Gemi Kurtarma İşletmesi - İzmir İşletmesi Alaybey Tersanesi Vangölü İşletmesi - Trabzon İşletmesi - Giresun îşİctmc^i | TURİSTİK TESİSLERİ Yalova Kaplıcaları - Liman Lokantası Liman Cafeteria SAĞLAMLIĞI, SINAİ YATIRIMLARLA ARTAN BANKAMIZDA V a d e li H 'e r - v a d e s iz lira y a 50 he r b ir nu m arası ; ' 100 k u r ’a ŞARABI ÜRGÜP ŞARABI ÜRGÜP ŞARABI ÜRGÜP ŞARÂBI en üstün kalite BU G Ü N Ü N K U M B A R A S I Y A R İN İN E V P A R A SI TÜRKİYE EMLÂK ü KREDİ BANKASI j 8 2. jùB Kjiiíx3:::nr:::un--íi:rníii;J£Htl]}wiuc: tyLà ^ P ‘!M D Ij!!2 !ÎlîS^K :h- îinîH fiirâ= 5)® L W ^ iW S B M § S m ¡•iësi- Iví? } W h ÍÍG iT íí^ K n 3 ¡ m n ¿ :K n n | £ ^ B s5s flf 3gËT?ü(MipS!!iHÉE:i5!!â» p i l l Ë iM iiM i B Ê Ê Ë Ë Ê m Ê Ê È i m f i l l M R rfH S k m M ^ M im s M L ß MF Hi 3 i tpj ! hi ;ü I ! li jljj ?! I n :ji Z ï Jpiilte UuisifïHîâniHit fiP §jiS ^ !§ « ë S ! 1*1rJ 88 i