demokrasi - WordPress.com
Transkript
demokrasi - WordPress.com
DEMOKRASİ “Demokrasi zaman zaman denenen diğer tüm yönetim şekillerini hariç tutacak olursak mevcut en kötü yönetim şeklidir” Winston Churchill, İngiltere Avam Kamarası 1947 Kavramın Kökeni Kökeni EskiYunan Demos ‘halk’ anlamına gelir. Eski Yunan yazarları demos’u çoğunluk anlamında kullandı. Dezavantajlılar, fakirler, mülksüz kitle Krasi, iktidar veya yönetim anlamına gelen kratos kelimesinden türemiş Yani ‘demos tarafından yönetim’ Basitçe ‘halk tarafından yönetim’ Bu anlamda demokrasi siyasi eşitliği değil, fakirlerden yana bir tarafgirliği ifade ediyordu Aristo Demokrasi ile Politeia fikrini geliştirmiş Kavramın Algılanması Halkın yönetimi fikrine ilişkin ilk çıkış yeri olan Antik Yunan’da bile olumsuz bir anlamı vardı. Platon ve Aristo, demokrasi düşmanlarıdır. Bilgeliğe karşın kitlelerin yönetimi olarak gördüler. Cahil halkın kendi seçtiği yeteneksiz yöneticilerle yönetildiği çok kötü bir rejim Demokraside hiçbir erdeme yer yoktur. Sadece kişisel menfaatler ön plandadır 19. yy.’a kadar “ayak takımının yönetimi”, “kitlelerin tiranlığı” olarak görüldü Kavramın Gördüğü Rağbet Demokrasiye inanç ve destek siyaset tarihinin en çarpıcı ve önemli olaylarından biridir. Bugün herkes ‘demokrat’. Liberaller, muhafazakârlar, sosyalistler, komünistler, anarşistler ve hatta faşistler demokrasinin faziletlerinden dem vururlar. 20. yy.’ın sonlarından itibaren belli başlı ideolojilerin sarsılmasıyla demokrasi ateşi iyice yükselmiştir Sosyalizmin solması, kapitalizmin sorgulanmaya başlaması ile demokrasi tek sağlam ilke olarak kalmıştır Kavramsal Kargaşa Literatürde yüzlerce farklı tanımına rastlamak mümkün Kavramsal kargaşanın esas sebebi ‘saygın’ bir kavram olmasından. Kavramın arkasına sığınarak zayıf argümanları güçlendirme gayreti Demokrasi ile yakından uzaktan alakası olmayan yönetimler bile demokrat olduklarını ispatlamaya çalışırlar Bu popülarite onun anlamlı bir siyasi kavram olma özelliğini yitirmesine yol açar Hemen herkes tarafından ‘iyi bir şey’ olarak görülmesi En çok rasgele kullanılan kavramlardan birisi Herhangi bir kimseye herhangi bir şey ifade eden terim büsbütün anlamsız olma tehlikesi ile karşı karşıyadır TANIM Demokrasi , kamusal kararların alınması ve siyasi yöneticilerin belirlenmesi sürecinde vatandaşların etkili ve sonuç veren mekanizmalar yoluyla söz söyleme, tercih belirtme hakkına sahip olduğu yönetim şeklidir. Halkın katılımı ve iktidarın kötüye kullanımının engellenmesi demokrasinin varlık gerekçesidir Bu amacı gerçekleştirecek demokrasiden daha ileri bir yönetim biçimi bugüne kadar bulunamamıştır Abraham Lincoln: ‘halkın, halk tarafından, halk için yönetimi’ (1864) Halkın Yönetmesi Halkın kendi kendini yönetmesi Bu tanımda en belirgin husus demokrasinin yönetimi halka bağlamış olması Bu durum siyasi ve ideolojik tartışmaları ve bir dizi sorunu beraberinde getirir Halkın yönetmesi anlamına geliyorsa halk kimi yönetiyor? Halkın yönetilmesi ise halkı kim yönetiyor? Kendi kendini yönetimse bu nasıl olacak?? Üç temel sorunun cevabı gerekir: Halk kimlerden oluşur Halk hangi anlamda yönetecektir Halka ait yönetimin sınırları nelerdir Bunun en iyi çözümü monarşi ve aristokrasiyle karşılaştırmaktır: Bu iki yönetim tarzının tersine yönetimin çoğunluğa ait olmasıdır. (halkın çoğunluğu değil seçmenin çoğunluğu !!!!!!) Halkın Yönetmesi Halk hiçbir konuda hemfikir olamaz Halkın tamamı olmayacaksa o zaman bir kısmının yönetiminden bahsediyoruz Bu kısım ‘çoğunluk’. Neden? Azınlık olması mantıklı değil Azınlık ne olacak? Anayasalar bunun için. Sayılar artınca herkes nasıl karar alacak? Fiziki imkansızlık. Temsilcilere yetki devri? Temsilcileri kim denetleyecek? Demokrasinin temel ilkesi siyasi eşitliktir Siyasi gücün eşit ve geniş dağıtımı Ancak bu gücü hangi organ ve grup dağıtacak? Yani kimler ‘halk’ı teşkil edecek? Halk kimlerden oluşur? Yunan şehir devletlerinde siyasi katılım 20 yaş üzeri erkek vatandaşlarla sınırlıydı Tüm kadınlar, köleler ve yabancılar dışta tutuluyordu 20. yy.’a kadar ve bu yy. içinde de mülk sahibi olma şartı vardı ve kadınlar yine dışta idi Batılı devletlerin çoğunda oy verme hakkı sınırlı idi İngiltere 1928, İsviçre 1971. ABD zenciler 1960.Türkiye?? Çocukların dışlanması tüm demokratik sistemlerde devam ediyor. Akıl hastaları, mahkumlar, vs. gibi teknik sınırlamalar Halk kimlerden oluşur? Halk birbirine ortak çıkarlarla bağlı yekpare bir bütün olamaz, istisnasız her toplumda fikir ayrılıkları ve çıkar çatışmaları olur Halk pratikte karşımıza çoğunluk ve azınlık olarak iki grup halinde çıkar Yönetme hakkı çoğunlukta, sayıca üstün olanın yönettiği sistem. Çoğunlukçuluğun sakıncaları??? Çoğulcu-çoğunlukçu farkı Halk kimlerden oluşur? Demokrasinin ‘siyasi eşitlik’ ve ‘çoğunluğun yönetimi’ prensiplerinin yanında onun ‘saygın’ yüzünü oluşturan asıl unsur azınlık haklarının garanti altına alınması ve bunun için geliştirilen yöntem ve mekanizmalardır Anayasal demokrasi, çoğulcu demokrasi, özgürlükçü demokrasi, radikal demokrasi gibi kavramlar azınlık haklarına makul çözümler bulmak ve teminat altına almak içindir Halk nasıl yönetmeli? Halk tarafından yönetim halkın kendi hayatını ve toplumsal kaderini belirleyen hayati kararların alınmasına katılımını ima eder Bu katılım çeşitli şekillerde olabilir Doğrudan demokrasi: Referandumlar, kitle gösterileri, interaktif tv’lerle karar verme sürecine doğrudan ve daimi katılım Alternatifi: Temsili demokrasi (en yaygın) Vatandaş karar almaktan çok kendi adına karar alıcıları seçer Oy vermeye demokratik niteliğini kazandıran seçimin rekabetçi olması, siyasetçilerin hesap verebilir hale getirmesidir Demokrasinin Asgari Koşulları Bir yönetimin demokratik olup olmadığını değerlendirme kriterleri (Moghaddam, 2014): 1- Şehir meydanı testi: Bir vatandaş yaşadığı şehrin meydanına çıkıp, tutuklanma, hapse atılma veya fiziksel şiddete uğrama korkusu olmadan özgürce konuşabiliyor mu? 2- İktidarı seçim sandığında göndermek: a) seçimlerin belirli aralıklarla yapılması ve tekrar seçilmenin azami bir sınırı olması b) seçimlerin uluslararası kabul görmüş standartlarda adil olarak yapılması 3- Azınlık hakları testi: Azınlık haklarının korunması, azınlıklara karşı ayrımcı politikaların olmaması. Buradaki azınlıklar genel bir kategoridir. 4- Bağımsız yargı: Bütün bu yukarıdaki ilkeler ancak bağımsız yargının bulunduğu bir ülkede sağlanabilir. DEMOKRASİ MODELLERİ Genellikle batı toplumlarının çoğunda, demokrasi genel oya dayalı rekabetçi seçimlerin yapıldığı demokrasi şekli tek meşru şekil olarak kabul edilir Bazen bu demokrasi anlayışı liberal demokrasi ile ifade edilmektedir Modellerin her biri kendi versiyonunu sunar ve bir dizi rakip demokrasi teorisi ve modeli ortaya koyar. Liberal demokrasinin kendisi dahi birbiriyle rekabet eden liberal görüşler düşünüldüğünde yanıltıcı olabilir. Farklı versiyonları vardır DEMOKRASİ MODELLERİ Klasik demokrasi-Temsili Demokrasi Totaliter Demokrasi Halk demokrasisi Katılımcı Demokrasi Gelişmeci Demokrasi Müzakereci Demokrasi Radikal Demokrasi Militan Demokrasi Sürdürülebilir Demokrasi Liberal Demokrasi Klasik Demokrasi Eski Yunandaki Atina siyasi sistemine dayanır Şehir devleti Doğrudan demokrasi, halkın yönetime doğrudan katılması Tek ve saf ideal demokrasi modeli olarak tarif edilir Modern dünyada çok sınırlı uygulaması imkanı mevcuttur. İsviçre Kantonları en bilinen örneği Tüm kararlar tüm vatandaşların üye olduğu Meclis veya Ecclesia tarafından alınıyor (500’ler kurultayı) Kamu görevlileri dönüşümlü olarak kura ile seçiliyor Günümüzde uygulanabilir örneği temsili demokrasi Totaliter Demokrasi Despotizme verilen diğer bir isimdir. Sistemin sadece adı demokrasi. Her demokraside halk (seçmen) genelde iki ana siyasal kanada ayrılır. Hiçbir demokraside seçimleri kazanan parti %85-90 gibi oranlarla seçim kazanmaz (Hile yoksa) Bu yönetim sisteminde halk temsilcilerini seçmez. İktidar sahipleri halkı temsil ettiklerine inanarak kendilerini seçtirir İktidar sınırsız ve süresizdir Toplum iktidarı şekillendirmez, iktidar toplumu şekillendirme iddiasındadır Halk Demokrasisi 2. Dünya Savaşı sonrası Sovyet modeli şeklinde yaygınlaşan Ortodoks komünist rejimlerden gelmektedir Marksist geleneğin ürettiği çeşitli demokrasi modellerini ifade eder Kendi içindeki farklılaşmaya rağmen ana özelliği liberal demokrasilere açık bir karşıtlık söz konusu Marksistler, liberal ve parlamenter demokrasiyi, burjuva ve kapitalist demokrasi olarak görür Bir demokraside Marksist/sosyalistler olabilir ama hiçbir Marksist/sosyalist sistemde demokrasi gelişmemiştir. Halk Demokrasisi Demokrasinin egaliteryen (eşitlikçi) yaklaşımı Marksistleri bu fikre yönlendirmiştir. Eşitliği zahiren sağlayan siyasi demokrasinin aksine, zenginliğe ortaklaşa sahip olma yoluyla sosyal eşitlik hedefine ulaşmayı ifade eder Sadece siyasi hakların genişletilmesinden ziyade iktisadi özgürleşmeye ulaşmayı amaçlar Burjuva demokrasisi yerine proleter demokrasi 20. yy. uygulaması Lenin’in fikirleri Uygulama öyle mi? Aynı soru bu sefer farklı şekilde: Komünist partiyi kim denetleyecek? Katılımcı Demokrasi Liberal demokrasiye getirilen eleştirilerin temel noktası halkın katılım ve yönetiminin sözde kalmasıdır. Gittikçe çeşitlenen toplumsal yapıda temsil mekanizması zayıflamakta bazı grupların temsili yetersiz kalmaktadır (ör. kadınlar) Katılımcı demokrasinin ana vurgusu halkın katılımı üzerinedir Katılımcı Demokrasi Katılımcı demokrasinin ana vurgusu halkın katılımı üzerinedir.Temel varsayımları Demokrasiler sıradan halkın etkili olamayacağı derecede geniş ve karmaşık bir hal almıştır Liberal demokrasiler taahüt ettikleri hayat tarzını gerçekleştirememişlerdir İktidar eşitsiz dağıtılmıştır Liberal demokrasilerde siyasi yükümlülüklerin tanımlanması konusundaki güçlükler Sadece oy verme şeklinde değil karar alma sürecinde doğrudan katılımı savunur Gelişmeci Demokrasi Katılımı genişleterek özgürlüğü genişletme ve kişisel gelişimi destekleme Bireyin ve topluluğun gelişimine odaklanmıştır J.J. Rousseau Vatandaşlar ancak içinde yaşadıkları topluluğun hayatının şekillendirilmesine sürekli katılması halinde özgürdürler İngiliz halkı sadece parlamento üyelerini seçerken hür, onlar seçilir seçilmez köleleştirilmiştir Genel irade sadece ne istediğini sormak değil J.S. Mill Katılımcı topluma övgü Bütün anahtar kurumlar, açık, hesaba çekilebilir, adem-i merkeziyetçi Platon’u izleyen Mill çoklu bir oy verme sitemi öneriyordu: Vasıfsız işçi 1, vasıflı işçi 2, yetişmiş kişiler ve donanımlı meslek grupları 5, 6 oy Çoğunluğun tiranlığına duyulan liberal korku Radikal Demokrasi Sosyalistler ve radikal demokratların benimsediği alternatif bir anlayış. Radikal demokrasi: Sosyal varoluşun bütün alanına uygulanabilir olması. İnsanların kendi hayatlarını etkileyen her türlü kararlara katılma temel hakkına sahip oldukları kabul edilir. Demokrasi kısaca bunu yapmayı sağlayan kollektif bir süreçtir. Refahın kamusallaştırılması, iktisadi hayatın demokratikleşmesi Bu yüzden sosyalistler sadece siyasal demokrasi yerine sosyal demokrasi ve endüstriyel demokrasiyi savunur Benzer şekilde feministler de özel hayatta demokrasi ister Bu yaklaşımda demokrasi özgürlüğün düşmanı değil dostudur. Bu ilkeler göz ardı edildiğinde baskı ve sömürü ortaya çıkar Müzakereci Demokrasi Toplumda bireylerin ve grupların her konuda müzakere halinde bulunması Tartışma ve müzakere forumları her alana ve konuya yayılmalı. Tüm toplumsal kararlar yaygın ve sürekli müzakerelerle alınmalı Meşruiyetin bu şekilde daha fazla sağlanacağı fikri Fikrin en önemli savunucusu Jurgen Habermas Militan Demokrasi ve Sürdürülebilir Demokrasi Demokrasinin kendini nasıl koruyacağı, kendisine yönelik tehditleri nasıl bertaraf edeceği fikrinden ortaya çıkmıştır Militan demokrasi, bu koruma işinin temel hak ve özgürlükleri sınırlayarak yapmasına verilen isimdir. Paradoksal bir durum ortaya çıkar. Demokrasinin korunması için özgürlüklerin sınırlandırılması!!!Yerine savaşan demokrasi, mücadeleci demokrasi kavramları da kullanılır Militan demokrasinin, demokrasiyi sınırlandıran tavrına karşın sürdürülebilir demokrasi kavramı önerilmektedir. Demokratik sistemin bekasını demokratik sisteme hayat veren şartların sürdürülmesine bağlar. Demokratik dinamiklerin yaşatılması anlayışı. Liberal Demokrasi Teoriler üzerine tartışmalar olsa da günümüzde asıl konu demokrasinin pratikte nasıl işlediğidir. Bugün dünyada egemen olan ve bir ideal olarak yüceltilen ‘liberal demokrasi’ anlayışıdır ve genel kabul görmüştür Liberal demokrasi bir ideoloji olarak liberalizm ile bir siyasal metot, teknik, yöntem ve süreç olarak demokrasinin uzlaşımıdır. Demokrasi ideoloji midir?? Liberal olmayan demokrasiler var mıdır?? Liberal Demokrasi Liberal Demokrasi Demokrasinin temsili ve dolaylı biçimi Siyasi eşitlik prensibine dayanan düzenli seçimlerle iktidarın belirlenmesi Rekabete dayanan seçimlerle sürdürülür Rekabet siyasi çoğulculuk, hoşgörü ve çatışan fikirlerin özgür biçimde var olması ile gerçekleşir Devlet ile sivil toplum arasında ayrım vardır Ekonomik hayatın piyasa kurallarına göre organizasyonu, özerk grup ve çıkarların meşru kabul edilmesi Uygulamada Demokrasi: Farklı Görüşler, Liberal Demokrasi Liberal demokrasi şekli de farklı teorisyenler tarafından farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Bu yorumlar: Çoğulculuk (Plüralizm) Seçkincilik (Elitizm) Korporatizm Yeni Sağ Marksizm Çoğulculuk (Plüralizm) Plüralist demokrasi kavramı çok sayıda parti arasındaki rekabetçi seçimlere dayanan demokratik sistemi anlatmak için bazen liberal demokrasi ile birbirinin yerine kullanılır Halkın taleplerini dile getiren örgütlü grup ve çıkarların, hükümetin sorumluluğunu sağlama kapasitesine dayanarak işleyen bir demokrasi Bu yönüyle parlamenter demokrasiye ve çoğunlukçuluğun tüm biçimlerine karşı bir alternatif olarak görülebilir Çoğulculuk (Plüralizm) Sağlıklı bir plüralist demokrasinin şartları şunlardır: Siyasi güç birbiriyle rekabet eden gruplar arasında bölünmüştür ve özellikle elit gruplar yoktur Üyelerine karşı hesaba çekilebilir liderleri olan grupların yüksek derecede bir iç uyumu vardır Gruplara bir dizi erişim noktası sunmak için yeterince parçalanmış nötr bir hükümet aygıtı vardır Elitist Yaklaşım Siyasi iktidarın imtiyazlı bir azınlığın elinde yoğunlaşma eğilimine işaret eder. Sosyalizm gibi egaliteryan (eşitlikçi) fikirlerin bir eleştirisi olarak gelişmiştir. Sosyal varoluşun kaçınılmaz bir boyutu olarak (müessif ama tedavi edilebilir) elit yönetim gerçeğine dikkat çeker Valfredo Pareto, Geanato Mosca, Robert Michels gibi klasik elitistler, demokrasinin çılgınca bir aldanıştan başka bir şey olmadığını, siyasi gücün her zaman ayrıcalıklı bir azınlık tarafından, yani elitler tarafından kullanıldığını iddia ederler Elitist Yaklaşım Mosca (1957-1941), Yönetici Sınıf (1939) isimli eserinde bütün toplumların yöneten sınıf ve yönetilen sınıf olmak üzere iki sınıftan oluştuğunu, yönetim için gerekli kaynakların eşit olmayan bir biçimde dağıtıldığını, parlamenter demokratik bir sistemde bile örgütlü bir azınlığın her zaman kitleleri kontrol ettiğini iddia etmiştir. Elitist Yaklaşım Pareto ise yönetimin ihtiyaç duyduğu niteliklerin şu iki psikolojik tipten olduğunu savunmuştur: Tilkiler (kurnazlıkla yönetenler ve kitlelerin rızasını bu yolla manipüle edenler) ve aslanlar (genellikle zor kullanma ve şiddetle egemen olanlar) Michels ise demokratik olan ve olmayan bütün örgütlerde iktidarın, ilgisiz alt-tabakanın olmaktan ziyade organize eden ve kararları alan küçük bir grubun elinde yoğunlaştığına dayanan bir fikri savundu. (oligarşinin tunç yasası) Elitist Yaklaşım Klasik elitistler demokrasinin bir masal olduğunu savunurken modern elitist teorisyenler belirli siyasi sitemlerin demokrasinin ne kadar gerisine düştüğünü göstermeye çalıştılar C. Wright Mills: ABD’deki iktidar yapısına ilişkin tespitleri var. İktidar Seçkinleri (1956) isimli eseri çok ses getirdi. Birbiri ile bağlantı halindeki önde gelen grupların hakimiyetinde bir ABD portesi çizmiştir. İktidar seçkinleri: a) büyük iş çevreleri (özellikle savunma sanayii ile ilgili) b) ordu ve c) Başkanın etrafındaki onu kuşatan siyasi klikler Bunlardan oluşan üçlü bir yönetim. Liberal demokrasi bir göz boyamadan ibaret der. Elitist Yaklaşım Rekabetçi Elitizm (Anthony Downs) Seçmenler hangi elitin yöneteceğine karar verebilirler ama iktidarın her zaman bir elit tarafından kullanılacağı gerçeğini değiştiremezler Demokratik bir siyaset modeli olarak rekabetçi elitizmin en azından liberal demokratik siyasi sistemin işleyişine daha uygun bir meziyeti vardır. Korporatist Yaklaşım Kökeni faşist İtalya’da işletme yönetici ve çalışanlarının hükümet eliyle bütünleştirilmesi yoluyla ‘birleşik devlet’ inşa etme çabalarına kadar gider Neo-korporatizm: Örgütlü çıkarlara imtiyazlar verilmesine ve onların karar alma sürecine kurumsal katılımlarına ilişkin Batı poliarşilerinde mevcut olan bir eğilim Korporatif sistemde bireylerin görüşleri ve çıkarları, rekabetçi seçim mekanizmaları sistemindekinden daha iyi şekilde ifadesini bulur Korporatist Yaklaşım Bir çok yorumcu korporatizmi demokrasiye yönelik tehdit olarak görür. Çünkü korporatizm hükümete ulaşma ayrıcalığına sahip grupların lehine işler İçerdekiler kendilerini politik olarak ifade edebilirken dışardakiler için bu mümkün değildir. Korporatizm devletin faydasına işler. Hükümetin muhatap aldığı örgütler onların üyelerine disipline etmek veya radikal talepleri süzgeçten geçirmek için kullanılabilir Böyle grupların liderleri topluma hesap verme kaygısı olmadan kayda değer siyasi güç kullanabilirler. Yeni Sağ Yaklaşım 1970’lerden itibaren ortaya çıkan yeni sağ yaklaşım, demokratik aşırı yüklenme dedikleri bir tehditten bahseder Sınırlandırılmamış bir grup ve seçmen baskısı ile siyasetin felç olmasına vurgu yaparlar Ekonominin hükümetin müdahalesizliği ile mükemmel yürüyeceği görüşü Ancak korporatizm tehlikesi, belirli grupların ve iktisadi çevrelerin baskısı, bu grupların talepleri ile hükümete hakim olması, ona dikte etmsine imkan tanır der. Seçim siyaseti ve rekabet, iktidarın kazanma arzusu, verilen vaatlerle kendi kendini tahrip edici bir sürece dönüşmektedir D. Marquand: ‘çocuklar için çikolata ne ise büyükler için demokrasi odur’ Demokrasiyi korumak isteyen bir yaklaşımdır Demokrasinin Paradoksları 1. Plato’nun paradoksu. Halk kendi iradesi ile yönetme yetkisini demokratik olmayan yönetime devretmek isterse? Özgürlüğü kullanıp, özgürlüğe yüz çevirmek isterse Örn: Modern Avrupa’daki faşist eğilimlerin oy artışı Popper bu paradoksa şöyle bir cevap geliştirmiştir: ‘Siyasal kurumları nasıl örgütleyelim ki, kötü ya da yeteneksiz yöneticilerin daha fazla zarar vermeleri engellenebilsin?’ Yani kim yönetmeli sorusundan çok, iktidarın etkin denetimi ön plana çıkmaktadır Popper, paradoksun çözümü için çoğulculuğa ve anaysa denetimine götürür 2. İstikrar ve Adalet paradoksu. Seçim sistemlerinin temel açmazı olan istikrar ve adalet ilkeleri arasında yaşanan paradoks.Yönetemeyen demokrasi durumu. 3. Çatışma ve uzlaşma paradoksu. Siyasetin çatışma ve uzlaşma üzerine inşa edilmesi. Çok sert rekabet sonucu toplum içi kutuplaşmalar.
Benzer belgeler
PDF ( 9 )
Sağlıklı bir plüralist demokrasinin şartları şunlardır: Siyasi güç birbiriyle rekabet eden gruplar arasında bölünmüştür ve özellikle elit gruplar yoktur Üyelerine karşı hesaba çekilebilir lider...
DetaylıDEMOKRASİ: Yaşam Biçimi
Bu popülarite onun anlamlı bir siyasi kavram olma özelliğini yitirmesine yol açar Hemen herkes tarafından ‘iyi bir şey’ olarak görülmesi En çok rasgele kullanılan kavramlardan birisi Herhangi bir k...
Detaylı