Sayı 20 - Sofra Grup
Transkript
Sayı 20 - Sofra Grup
Sayı 20 YAZ - 2015 SÖYLEŞİ BSH TÜRKİYE LEZZET DONDURMA MEKÂN ALANCHA GEZİ BEŞ YUNAN ADASI SAĞLIK EGZERSİZ VE PROTEİN www.sofragrup.com BAŞYAZI Başarıya yelken açtık... Ö zveriyle çalıştığımız ve emeklerimizin karşılığını başarılarla aldığımız bir dönemin ardından sizlerle paylaşmak istediğim çok şey var. İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2014 yılına ilişkin sonuçlarına göre, tüm grup şirketlerimizle beraber değerlendirildiğinde, 15 basamak ilerleyerek 88. sıraya yükseldik ve ayrıca Türkiye’nin en çok istihdam sağlayan 2. kuruluşu unvanına sahip olduk. Bu bizim için büyük bir gurur kaynağıdır. Bunu hep birlikte başardık. Aldığımız doğru ve yenilikçi kararlarla şirketimizin geleceğini sağlam temeller üzerine kuruyor, Sofra Compass Group Türkiye olarak bize her zaman güvenen müşterilerimiz ve bütün çalışanlarımızla birlikte gösterdiğimiz yüksek performansla, başarılı sonuçların altına imza atıyoruz ve atmaya devam edeceğiz. Bu doğru kararlardan bir tanesi, dünyanın önde gelen kahve zinciri Starbucks ile gerçekleştirdiğimiz projedir. Bu proje ile, Delimarche, Cafe Liscio, Puur, Amigo, Food Break perakende hizmet noktalarımızda müşterilerimize “We Proudly Serve” markasıyla Starbucks’ın benzersiz kahvelerini sunmaya başladık. Ocak 2015’te, ESS markamız ile ilk off-shore projemizi hayata geçirdik. Bu proje kapsamında, karadan 100 km açıkta, kıyıya en uzak hizmet noktamız olan Noble Globetrotter II adlı sondaj gemisinde, 7/24 aralıksız gıda sevkiyatı, yemek, yaşam alanlarının temizliği ve çamaşırhane hizmetleri ile entegre hizmet çözümleri sunuyoruz. Bu yenilikçi projelerimizi hayata geçirirken, geleceğe yönelik çalışmalarımızı da planlamaya başladık. Bu kapsamda 2016 yılı şirket strateji toplantımızı Türkiye tarihinde büyük önem taşıyan Çanakkale şehrinde gerçekleştirdik. Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı anısına tüm yönetim ekibi olarak Çanakkale Şehitler Abidesi’ne ziyarette bulunduk. Keyifle okuyacağınızı düşündüğüm dergimizin yaz sayısında başarı öykülerimiz ile birlikte, farklı makaleler ve renkli röportajlar da sizleri bekliyor. Saygılarımla, Nihat Kartal Sofra / Compass Group Türkiye CEO İÇİNDEKİLER 4 Ara Sıcak 6 Aksesuar Yaz gelince güler mutfaklar 12 8 Söyleşi “BSH büyürken, beraberinde paydaşlarını da büyütecektir” 12 Lezzet MÖ 4. yüzyıldan gelen tat: Dondurma 16 Mekân Alancha 20 Hobi Derine, derine, daha derine 22 Haber 6 Sofra Compass Group Türkiye olarak Starbucks ile çok önemli bir projeye imza attık 24 Röportaj “Bütün sermayemiz müşterilerimizin teşekkürü” 28 Haber Suyunuz renklensin, vücudunuz tazelensin 30 Gezi Beşi bir denizde 34 Sağlık Asil Gezgin’e sürekli ve kesintisiz hizmet veriyoruz 41 Haber İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nda 125’inci sıradayız 42 Haber Egzersiz ve protein Çanakkale Muharebeleri’nin Daha fazlasına ihtiyacınız var mı? 100. yılını saygıyla anıyoruz 36 Ajanda 38 Sofranın Ustaları “Önce mesleğini seveceksin” 2 40 Haber 43 Haber IŞIK’lılar 1 günlüğüne işçi oldu 44 Bizden Haberler İÇİNDEKİLER 8 16 22 30 38 20 34 Yayına Hazırlık Sayı 19 KIŞ İmtiyaz Sahibi Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ adına Yaşar Büyükçetin Sorumlu Müdür Burcu Güvenç İçerenköy Mahallesi, Yeşilvadi Sokak, No: 3 Kat:11 Ataşehir 34752 İstanbul Yayın Türü 3 aylık süreli, Yaygın Sofra Grup Dergisi, Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Derginin isim hakkı, Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ’ye aittir. Dergide yayımlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. Şirketten izinsiz, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz. Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş Genel Yönetmen Yardımcısı Eser Soygüder Yıldız Görsel Yönetmen Hakan Kahveci Editör Mehtap Göral Grafik ve Sayfa Tasarım Tijen Kızıler Şahman Fotoğraf Editörü Eren Aktaş Kurumsal Satış Yöneticisi Özlem Adaş Tel: 0212 440 27 65 İletişim Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68 ajansd@dunya.com • www.ajansdyayincilik.com Baskı Fabrika Basım Ticaret Ltd. Şti. İnönü Caddesi No: 74/A Mahmutbey / Bağcılar / İstanbul Tel: 0212 294 38 00 3 ARA SICAK Bu saatler özgür ruhlara Bu sezon Marc by Marc Jacobs saat koleksiyonu, 80’lerin İngilizz rave kültüründen gelen gençlik ve özgürlükten ilham alıyor. Cesur ur ve renkli kayışlardan renk değiştiren eşsiz kadranlara uzanan saatt modelleriyle bu yenilikçi marka, asiliğin enerji dolu özgür ruhuna atıfta bulunuyor. Marc by Marc Jacobs kadın koleksiyonunun yeni üyesi X-Up modeli, hafif ve sportif yapısı, degradeli kayışı ve kadranlarıyla koleksiyonun en temel stil kodlarını taşıyor. Yeni Peeker modeli, eşsiz renkleri ve iki farklı boy seçeneğiyle estetik anlamda gerçek bir inovasyon sergiliyor. Rave kültürünün parlak renkleri Peeker modelinin kadranında hayat buluyor. Işıkla birlikte renk değiştiren kadranlar bu modelin en dikkat çekici özelliği... Rengarenk Kenzo ve su bıçaklar İsviçreli bıçak üreticisi Victorinox, birinci sınıf çelikten üretilen ve keskinliğini uzun yıllar koruyan mutfak bıçaklarını mutfakta vakit geçirmeyi sevenlerin beğenisine sunuyor. Yüzyılı aşkın Victorinox tecrübesiyle tasarlanan bıçaklar, İsviçre’deki fabrikalarda özel ısıl işlem tekniklerinden geçen kaliteli çelikten üretiliyor. Bıçaklar, ergonomik fibrox sap ile eli yormadan kolay kullanım sağlıyor. Mavi, yeşil, sarı, turuncu, kırmızı, pembe gibi renkleri bulunan Victorinox mutfak bıçakları ile şimdi birbirinden güzel lezzetleri yaratmak daha kolay. Ömür boyu paslanmaz çelik garantisine sahip bıçaklar hızlı kesmenin verdiği pratiklikle yemek yapmayı kolaylaştırıyor. 4 Suyun olağanüstü yaratıcılığı ve sınırsız hayal gücü Kenzo’da dile geliyor. Kenzo, suyun saflığına ve tazeliğine duyusal ve çekici bir dokunuş ekliyor. Şişenin içeriğine de hayat veren suyun, coşkulu ve dinamik yapısı arasında görünmez bir bağ dokuyor. Saf ve duygusal iki yönü olan su, nazik kıvrımlarıyla bu iki parfümü sarıp sarmalıyor. Kenzo, kadın parfümünde kırmızı elmanın ipuçları ile şakayığın yoğun dişi notaları ve lotus çiçeği, paçuli tabanının üzerinde eşleşiyor. Olivier Cresp imzasıyla kuvvetli bir erkek parfümü yaratmak için de canlı misket limonu, Aquatic Accord’un üzerine, vetiver ile birleşerek odunsu alt notalarda kaynaşmış. ARA SICAK Lüks ile performans bir araya gelirse Bentley Motors, EXP 10 Speed 6 konsept otomobili ile lüks ve performansın gelecekte izleyeceği muhtemel yolu gözler önüne seriyor. Modern otomotiv tasarımı, el sanatlarında üstün beceri, en güzel malzemeler ve ileri performans teknolojisi kullanılan bu konsept, yüksek performanslı iki kişilik spor otomobile İngiliz yorumu getiriyor. Otomobilin hem içinde hem de dışında vurgu olarak kullanılan bakır parçalar, konseptin geliştirilmiş yeni motor ve güç aktarım organların hibrit performans potansiyelinin altını çiziyor. EXP 10 Speed 6’nın dış tasarımı, uçak gövde ve kanatlarının aerodinamik biçimlerinden ilham alan kaslı ve atletik Barbekü keyfi için Weber Stephen Weber Stephen, havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte barbekü keyfini doyasıya yaşamak isteyenler için Spirit-E 210 Classic’i geliştirdi. Kullanıcılarına lezzetli ve sağlıklı barbekü keyfi sunan Spirit-E 210 ile kendinizi usta bir şef gibi hissedeceksiniz. Aşağı katlanabilir yan tezgâhlar yerden tasarruf sağlayarak her ortama uyum sağlıyor. Elektronik ve Crossover ateşleme sistemleriyle barbekü hemen pişirmeye hazır hale geliyor, keyifli sohbetlerinize daha fazla zaman kalıyor. Ürünün ayrıca barbeküyü sabitlemek için kilitlenebilir tekerlekleri var. Kapak ve haznesi için tam 10 yıl garanti veriliyor. bir yüzey ifadesi taşıyor. Dış kısımda kullanılan her malzeme ve her bir ayrıntı modern Bentley tarzına uygun tasarlandı. En gelişmiş 3D metal baskı teknolojisi; ızgara örgüsü, egzozlar, kapı kolları ve yan hava girişlerinin mikro ölçekte tasarım ayrıntılarının hassas bir doğrulukla yapılabilmesini sağladı. Örneğin ikonik Bentley ızgara örgüsü artık düz bir kafes örgüsü değil, ancak belli bir açıdan bakıldığında görülebilen çeşitli derinliklere ve karmaşık bir üç boyutlu geometriye sahip. Bentley’in tanınmış kapitone derileri, farlardaki hassas kesimli camların üç boyutlu dokusuna ilham verdi. Quadro akıllı güneş gözlüğü Giyilebilir teknoloji alanında hızlı gelişimini sürdürmek isteyen Quadro akıllı gözlüklerle 15MP’ye kadar fotoğraf çekebilecek, 1080P formatında video kaydedebilecek ve bunları yaparken müzik dinleyebileceksiniz. Bluetooth ve Wi-Fi bağlantı seçeneklerine sahip Quadro akıllı gözlüklerle gözlüğünüzdeki görüntüyü telefonunuz üzerinde canlı takip etmek ya da görüşmelerinizi gözlüğünüzle yapmanız mümkün olacak. Hatta Quadro akıllı gözlüğünüzü PC’ye bağlayıp web-cam olarak kullanabileceksiniz. Model seçeneğine göre dört-altı saat arasında kullanım imkanı sunan Quadro akıllı gözlüklerle, bu yaz çok daha eğlenceli geçecek gibi görünüyor. 5 TASARIM YAZ Rengarenk mutfak aksesuarları yazın geldiğini müjdeliyor. Bu aksesuarlar mutfakta ve sofralarınızda en büyük yardımcınız olurken renkleriyle de gözlerinize hitap edecek. Fakir Hausgerate’nin geliştirdiği Molly Dijital Mutfak Tartısı ile yemekler kusursuz, mutfaklar ise çok renkli. Kenwood, kırmızı ve sarı tost makineleriyle yazı selamlıyor. 6 Keramika’nın birbirinden renkli nihaleleri ile tencereleriniz sofranızda kendine yer açacak. Emsan’ın tava, tencere ve sos tenceresinden oluşan Hard Stone Üçlü Mini Seti ile çocuklar mutfakta eğlenerek öğreniyor. Hakan Gürsu-Designnobis mini rende ile soğanlar daha hızla doğranacak. Crate&Barrel OXO üç parçalık soyacak seti ile patatesler paramparça olacak. TASARIM Dünyanın en büyük sofra camı üreticilerinden biri olan LAV’ın rengarenk kadehleri ile şarabınızı keyifle yudumlayın. Zuma renkli tepsiler Crate&Barrel’da sizleri bekliyor. Mutfağınıza en sevdiğiniz renkteki sandalyeyi seçmek için Crate&Barrel doğru adres. 7 8 SÖYLEŞİ BSH SÖYLEŞİ BSH İnsan Kaynakları Müdürü Osman Faruk Kapu: “BSH büyürken beraberinde paydaşlarını da büyütecektir” “Çerkezköy yerleşkesini ilgilendiren önemli bir karar büyüme üzerine oldu. Hem şirket, hem bölge insanı hem de Türkiye için önemli olan bu kararlar, daha fazla insanı istihdam edeceğimiz anlamına geliyor. Zaten bölgenin en büyük firmasıyız. Daha da büyük bir yapıya ulaşacağız.” B ugüne kadar Sofra ile karşılıklı olarak birbirlerine hiç güvensizlik hissetmediklerini belirten BSH İnsan Kaynakları Müdürü Osman Faruk Kapu, “Sonuçta burada yemek yiyen insanlar onların da, benim de müşterilerim. Ben de bir insan kaynakları sorumlusu olarak müşterilerime hizmet veriyorum. Aslında paydamız aynı. Müşterilerimizi memnun etmek istiyoruz” diyor. Kapu ile BSH hakkında konuştuk. olarak çalışıyorum. Evliyim, bir çocuğum var. Bir dönem Çerkezköy’de oturdum. Ama oğlum için, kreş zamanı gelince İstanbul’a dönmeye karar verdik. Her gün İstanbul’dan Çerkezköy’e gelip gidiyorum; fakat yol beni çok da zorlamıyor. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 20 yıla yakın süredir iş hayatındayım. Bunun 17 yılı insan kaynaklarında geçti. Farklı şirketlerde çalıştım. Mülkiyeliyim. Mülkiye daha çok kamuya eleman yetiştiren bir okul olduğu için kamuya biraz daha yakın duran DEİK’te iş hayatına başladım. BSH’de mavi ve beyaz yakalı olarak kaç kişi görev yapıyor? Kalabalık bir kampüsüz. Kampüsümüzde toplam çalışan sayısı şu anda 5 bin civarında. Bu rakam yaz aylarında beyaz eşya satışlarına paralel olarak artıyor. Ama bunun dışında da, BSH Türkiye’de her yıl büyüyor. Çerkezköy’de çalışan yaklaşık 5 bin çalışanın 800’ü beyaz yakalı, geri kalanı da mavi yakalı. Şu anda 4,5 milyon adet civarında büyük beyaz eşya üretiyoruz. Bunu yüzde 50’nin üzerinde artırmak istiyoruz. Bu da tabii ki çalışan sayısına yansıyacak. Dolayısıyla Sofra firmasına da yansıyacak. Daha fazla yemek alıyor olacağız. Ne kadar zamandır bu görevdesiniz ve daha önce başka nerelerde görev yaptınız? BSH ile yollarınız nasıl kesişti? Askerlik sonrası Koç Grubu’na girdim ve burada farklı görevlerde bulundum. 2009 yılından beri de BSH’nin Çerkezköy üretim tesislerinde insan kaynaklarından sorumlu BSH’nin dünyadaki 42 fabrikasından en büyüğü Çerkezköy’de konumlanmış durumda. 550 bin metrekare alana kurulu bu tesis hakkında neler anlatabilirsiniz? Bizim Çerkezköy’de, aynı yerleşkede altı tane fabrikamız var. İki buzdolabı, bir çamaşır makinesi, bir bulaşık makinesi, 9 SÖYLEŞİ BSH bir fırın, bir de küçük ev aletleri. BSH bünyesinde tüm ürün gruplarının bir arada olduğu başka bir üretim yeri yok. 550 dönümlük bir arazi içerisindeyiz. Bunun içinde sadece az önce saydığım fabrikalar değil, ayrıca idari binamız, Ar-Ge merkezimiz ve lojistik depolarımız var. Bunlara ek olarak plastik hane dediğimiz yine çok küçük sayılmayacak bir plastik üretim merkezimiz var. İşe alma sürecindeki amacın, sizinle çalışmak isteyenleri “doğru işe doğru insan” prensibiyle değerlendirmek olduğunu belirtiyorsunuz. Uygun nitelikli çalışanların seçimi ve işe yerleştirilme sürecinden kısaca söz eder misiniz? Bunu ikiye ayıralım. Bir mavi yakalıların işe alım süreci var, bir de beyaz yakalıların. Temelde, benzer olmasına rağmen biraz farklılık gösteriyor. İşe alım faaliyetlerini biz %90 kendi kaynaklarımızla gerçekleştiriyoruz. Beyaz yaka işe alımı olarak baktığınızda temel anlamda kariyer.net kullanıyoruz. CV’ler oradan bize akıyor. Bunun dışında farklı kaynak yaratma yöntemlerimiz de var. Üniversitelerle yakın ilişkilerimiz var. Seçme-yerleştirmeyi buradaki arkadaşlarımız yapıyor. Talebi alıyoruz, ilanı çıkıyoruz. Başvuruları alıp, CV bazında eliyoruz. Olumlu olanları telefon mülakatında gözden geçiriyoruz. Kalan adayları ilgili yöneticilerle paylaşıyoruz. Onlarla tekrar üzerinden geçiyoruz. Olumluları görüşmeye davet ediyoruz. Bir insan kaynakları bir de bölüm mülakatları yapıyoruz. Kişilik envanteri ve İngilizce testlerimizi yapıyoruz. Zaten mülakatlarımızın bir kısmı İngilizce, bir kısmı Türkçe gerçekleşiyor. Almanya merkezli uluslararası bir şirket olmamıza rağmen şirketimizin dili İngilizce. O nedenle İngilizce olmazsa olmaz. Mavi yakalı işe alımına bakacak olursak da; bize bu bölgeden 365 gün CV akıyor. Özelliğimiz Trakya bölgesindeki en büyük firma olmamız, genel anlamda iyi çalışma koşulları sağlıyor olmamız bizi en fazla tercih edilen firma haline getiriyor. Bu nedenle mavi yaka alımı için ilan çıkmıyoruz. Yaz aylarında alımımız artıyor. O döneme dair geçici işçi alımı yapıyoruz. Sonra onların arasında değerlendirme yapıp kadroya geçişlerini sağlıyoruz. Onlarda da CV elemesi sonrasında buraya davet ettiğimiz arkadaşlarımızla insan kaynakları ve üretim mülakatı, el beceri ve genel yetenek testleri yapıyoruz. duruma göre genel yetenek yerine soyut algılama testi yapıyoruz. İnsan kaynakları yönetiminin günümüzdeki işlevleri hakkında neler söylersiniz? Günümüzde en çok hangi sorunlarla karşı karşıya kalınıyor? Yıllarca Y jenerasyonunu konuştuk. Şimdi onlarla birlikte çalışıyoruz. Birbirimizi biraz törpüledik. Burada kritik olan nokta mavi yakayla ilgili. Y jenerasyonunu konuşurken hep kafamızda beyaz yaka tarafı vardı. Sonra fark ettik ki mavi yakalar da aynı jenerasyondan. Aynı özellikleri onlar da gösteriyor. İş ortamında daha farklı hizmetler sunma gereksinimi doğdu. Hiç kimsenin temelde birbirinden farkı yok aslında. Hepimiz aynı akıllı 10 SÖYLEŞİ telefonları kullanıyoruz, tweet atıyoruz, facebook paylaşımları yapıyoruz. Dolayısıyla çok farklı profillerden bahsetmiyoruz. Belki bazıları biraz daha farklı eğitim almış durumda o kadar. Şu anda alıştık bu duruma. Şirketlerdeki yönetimler de eskiye göre biraz daha mütevazı ve anlayışlı. Eskiden herhalde biraz daha ataerkil bir yapı vardı. Bunun dışında bu kuşakta kariyer beklentisi çok belirgin. Daha sabırsızlar, daha hızlı kariyer istiyorlar. Biz de insan kaynakları olarak buna cevap vermeye n çalışıyoruz. Biraz daha genele ve gruba değil, kişiye özgü insan r. kaynakları yapmaya çalışıyoruz. Çalışanlar zaten bunu bekliyor. Çalışanların motivasyonunu artırıcı ne tür eğitim ve etkinlikler düzenliyorsunuz? Hemen her firma gibi bizim de çeşitli kaynaklardan tetiklenen eğitimlerimiz var. Mavi yaka için teknik eğitimlerimiz var. Mavi yakalı posta başlarımızın hem teknik hem yönetsel yetkinlikleri, buna bağlı olarak da eğitimleri var. Mavi yakanın ilk kademe yöneticileri yani posta başlarımız için bir geliştirme programımız var. Onları iki yıllık bir havuz programına alıyoruz. Bu iki yıllık eğitimler hem teknik hem de davranışsal yetkinliklere yönelik eğitimler oluyor. BSH Akademi’miz var. orada çalışanlar eğitimlerini seçebiliyor. Her sene yöneticileriyle yaptığımız bir yetkinlik değerlendirme setimiz var. Bu setin sonuçlarına göre gelişmeye açık yönlerini kapatmak üzere eğitimlerini seçiyorlar. Bunun dışında teknik eğitimlerimiz var. Bunlar da bölüm bazında planlanıyor. Ayrıca çeşitli uygulamalarımız; “Ayın Ekibi, Yılın Ekibi, Ayın Çalışanı” gibi ödüllerimiz var. Bunun dışında spor müsabakalarına katılıyoruz. “Kurumsal Oyunlar”a her yıl katılırız. En fazla sporcu veren şirketiz. Yüzlerce kişiyle katılıyoruz. Bir şenlik havasında geçiyor. Ayrıca “Sokak” adında bir kulübümüz var. Sokak, Sosyal Aktiviteler Kulübü’nün kısaltması. Bunun içinde Tiyatro Kulübü, Engelli Tiyatro Kulübü, iyi bir orkestraya ve solistlere sahip Müzik Kulübü, Fotoğraf Kulübü vs var. Çalışanlardan belli bir ilgi grubu varsa bize başvuruyorlar. Biz kendilerine bütçe veriyoruz. Organizasyonunu, faaliyet planlarını istiyoruz. Oluşturduğumuz bütçeyle kendi kulüplerini kendileri yönetiyorlar. Sofra Grup BSH’de yemek ve destek hizmetleri veriyor. Sofra Grup ile yollarınız ne zaman ve nasıl kesişti? Ben BSH öncesinde de Sofra Grup ile çalışmıştım. Bir insan kaynakçı olarak iyi bir firmayla çalışmanın her zaman avantajlı olduğunu düşünüyorum. Daha az zaman harcarsınız ve bu firmalar sizi daha az yorar. 2009’dan bu yana buradayım. O tarihten beri Osman Güler ile birlikte çalışıyoruz. Şimdiye kadar hep karşılıklı anlayışa dayanan bir ilişkimiz oldu. Memnuniyet anketlerini her birimde, her sene yapıyoruz. Yemek hizmetiyle hep en yüksek skorları aldık. Yüzde 80’lerin üzerinde gidiyoruz. Bu memnuniyet verici. Yemek hizmetinde herkesi etkiliyorsunuz. Yani burada çalışan beş bin kişinin hepsi yemek yiyor. Dolayısıyla riskli bir hizmettir. Memnuniyetsizlik risklidir, insanlar birbirini etkiler. Başlarsa durdurmanız da zor olur. Hem Allah’a şükür diyeyim hem de arkadaşlarımı takdir edeyim. Hiçbir büyük sorun yaşamadık, memnuniyet oranlarımız da hep istenilen veya olması gereken düzeyde çıktı. Tabii ki biz hep daha fazlasını isteriz. Bu da maliyetle ilgilidir. Bunun dışında ortağız biz. Şu ana kadar hep ortak çıkarlar için konuştuk. Karşılıklı olarak birbirimize hiç güvensizlik hissetmedik. Sonuçta burada yemek yiyen insanlar onların da, benim de müşterilerim. Ben de bir insan kaynakları sorumlusu olarak müşterilerime hizmet veriyorum. Aslında paydamız aynı. Müşterilerimizi memnun etmek istiyoruz. Aynı yönde çalışıyoruz. Şu ana kadar hep ortak paydayı bulduk. Ben kendileriyle çok rahat çalışıyorum. BSH’nin büyüme planlarını biraz daha açar mısınız? Biz büyüyen bir firmayız. Bulunduğumuz bölgenin en ilgi çekici firmasıyız. Burada altı fabrikamız var, bunların her biri bir ürün grubu. Çamaşır makinesi dediğimiz zaman yıkayıcılar ürün grubu, buzdolabı dediğimizde soğutucular ürün grubu, fırın dediğimiz zaman da ısıtıcılar ürün grubundan bahsediyoruz. Daha önceden bu ürün grupları temelde Almanya’dan yönetilirdi. Ama şimdi yönetim yapısı değişti. BSH, yönetimini bölgesel baza indirgedi. Türkiye bu bölgelerden birinin başına geçmiş oldu. Bizim bölgemizin ismi TMEACIS oldu. Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve CIS ülkelerinin olduğu toplam 87 ülkeyi içine alıyor. Dolayısıyla büyük bir alanı kapsıyor. Bu açıdan bakılınca daha güçlü bir Türkiye yapısına kavuşmuş olduk. Bunun yanında Çerkezköy yerleşkesini ilgilendiren önemli bir karar ise büyüme kararı. Bu kararlar hem şirket açısından hem de BSH Türkiye yani bizler açısından, bölge insanı ve Türkiye açısından önemli kararlar. Bu daha fazla insanı istihdam edeceğimiz anlamına geliyor. Zaten bölgenin en büyük firmasıyız. Daha da büyük bir yapıya ulaşacağız. Bunu da mevcut yerleşkemizin içinde yapacağız. Farklı projelerle kapasite artışlarını planlıyor ve gerçekleştiriyoruz. Bu durum bölgeyi çok etkileyecektir. Bölgedeki yan sanayiler açısından da çok önemli bir durum. Özetle, BSH büyürken, beraberinde paydaşlarını da büyütecektir. 11 LEZZET 12 DONDURMA LEZZET MÖ 4. yüzyıldan gelen tat Dondurma Yaz aylarının vazgeçilmezi dondurmanın, artık kışın da taliplisi çok. Küçük büyük herkesin yemeye doyamadığı dondurmanın tarihi, MÖ 4. yüzyıla kadar uzanıyor. B uzlu yiyeceklerin varlığı üç bin yıl öncesinin antik medeniyetlerine uzanacak kadar eski. Geçmişte Mezopotamya’da buzhanelerin var olduğu ve Mısır firavunlarının buz ihtiyaçlarını oradan karşıladıkları biliniyor. MÖ 5. yüzyılda Atina’da buzdan kâseler içinde meyve karışımları satılıyordu. İlkel olarak dondurma diyebileceğimiz karışımın ilk olaraksa soğuk hava depoları yapımında uzman Persler tarafından geliştirildiği sanılıyor. Persler dağların yüksek yamaçlarında kazılan çukurlarda toplanan karların, kaymak, bal, şurup, şerbet, çeşitli baharatlar ve diğer tatlandırıcılarla karıştırılması ve karışımın tekrar karlarla örtülüp bekletilmesiyle dondurma elde ediyorlardı. Karışım, şehirlerde dağlardan getirilen kar ve buzun saklanmasında kullanılan yahçal adı verilen buzhanelerde bütün bir yaz boyunca saklanıyordu. 13 LEZZET DONDURMA DÜNYAYA NASIL YAYILDI? 13. yüzyılda Marco Polo, Çinlilerin buz ve süt karışımını öğrenerek bu metodu Avrupa’ya götürdü. Zaman içinde buzlu tarifler ortaya çıktı ve bunlar Fransız ve İtalyan restoranlarında sunulur oldu. 1851’de Jacob Fussel, ABD’de dondurma yapıp satmaya başladı. 1900’den sonra soğutucu makinelerin geliştirilmesiyle dondurma daha da yaygınlaştı. Dondurmanın İtalya’da yapılan ve karışımın dondurulmadan önce içine kremalı bir bisküvi katılarak hazırlanan çeşidine ise “Semi Freddo” adı veriliyor. 14 LEZZET LE E ZZET ZZ EETT ZZ ROMA İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE DONDURMA Rivayete göre boğazına düşkünlüğü ile bilinen Roma İmparatoru Neron, gladyatör dövüşlerini seyrederken, kendisine lezzetli yiyecekler sunan çeşnicibaşlarını ödüllendirirmiş. Çeşnicibaşlarından biri, bir gün dağın zirvesinden topladığı karları bir kaba doldurmuş, üzerine bal ve çeşitli meyve parçaları dökerek, imparatora sunmuş. Neron, o güne kadar hiç tatmadığı bu yiyeceği çok sevmiş. Ertesi gün de köle ordusunu kar toplamaya göndermiş. Karın üzerine bal ve ezilmiş meyve döktürerek, tarihin ilk dondurmasını hazırlatmış. Büyük İskender’in, Asya seferi sırasında bu şekilde donmuş bal, süt karışımından oluşan bir tatlı tükettiği de kaynaklarda geçiyor. FAYDALARI DA VAR Bu dondurma kültürü Orta Çağ döneminde kayboldu. Ancak 1292’de, Uzak Doğu gezisinden dönen Marco Polo, Çin’de keşfettiği donmuş bal ve sütten yapılan tatlıları, Venedik ve Kuzey İtalya’da yeniden tanıttı, oradan da Avrupa’da yayılmasına öncülük etti. Anadolu’da ise 13. yüzyıla ait bir kaynakta yüksek düzlüklerden toplanan buzların katırlarla taşındığı ve çeşitli bölgelerdeki mahzenlerde depolandığı, üzüm suları, şerbet, pekmez, bal, kaymak ile karıştırılıp dondurma benzeri buzdan tatlılar elde edildiği yazıyor. Bu gelenek Anadolu’nun çeşitli yörelerinde hâlâ sürdürülüyor. Osmanlı döneminde saraylarda “karsambaç” adı verilen bir yiyecek türü vardı. Bu yiyeceği yapmak için, dağların yamaçlarında kuyular açılır ve bu kuyular kış mevsiminde karla doldurulurdu. Yazın süt ve diğer çeşitli meyve suları bu karla karıştırılarak soğutulurdu. Daha sonra bu karışıma o sıralarda Halep’ten gelen şeker de eklendi. Gelelim dondurmanın sağlık açısından yararlarına… A, B, D vitaminleriyle, kalsiyum, yağ, protein ve fosfor yönünden zengin bir gıda olan dondurmayı, kararında yediğimiz sürece kilo aldırmayan besleyici ve lezzetli bir gıda olacaktır. Ancak çok yüksek miktarlarda tüketimi tabii ki kilo artırıcı etki gösterebilir. 100 gr sütlü dondurma yaklaşık 190 kalori veriyor. Normal bir külah ise yaklaşık 20 kaloridir. Günümüzde dondurmanın piyasada hemen her çeşidi mevcut, hatta servise hazır paket şeklinde her mevsimde bulmak da mümkün. Aklınıza gelebilecek her çeşit kuru ve yaş meyveyle hazırlandığı gibi cevizli, fıstıklı, çikolatalı, karamelli çeşitleri de sıklıkla tüketiliyor. Farklı dondurma çeşitlerini yerken sağlığımıza ve kilomuza dikkat etmek istiyorsak etiketini okumalıyız. Çünkü bazı dondurmalar çok yüksek kalori, şeker ve doymuş yağ içerebilirler. KAHRAMANMARAŞ DÖVME DONDURMASI Osmanlı saraylarına ve asillerin konaklarına sahlep satan Maraşlı Osman Ağa, bir gün bu içeceğin artanını saklamak için kara gömdü. Ertesi gün baktığında, sahlebin kıvamındaki değişiklik dikkatini çekti. Süt, şeker ve sahlep karışımının yoğunluk kazandığını ve sakız gibi uzadığını gördü. Bu yeni gıda maddesi üç kuşak sonra Maraş dondurması olarak tanınmaya başladı. Kahramanmaraş dondurmasındaki en büyük özellik keçi sütü kullanılmasından kaynaklanıyor. 15 MEKÂN ALANCHA Alaçatı Alancha ve İstanbul Alancha’nın Sahibi ve Şefi Kemal Demirasal: “Her şeyi tasarlıyor olmak bana keyif veriyor” “Başından beri sadece mutfakla bağlı kalmadığım, servis ekibinden menüye ve tasarıma kadar her noktaya dokunduğum için şu anda yaptığım işe tam olarak şeflik dememek gerekiyor. Aslında buna konsepti ve vizyonu tasarlamak diyebiliriz, yemek de bunun bir parçası. Sadece mutfak olsa beni tatmin etmeyebilirdi. Her şeyi tasarlıyor olmak bana keyif veriyor. Zor ama güzel bir alan.” 16 MEKÂN beş sene kadar sörfle uğraştım, aynı zamanda da üniversitede ekonomi eğitimi gördüm. Yemeğe doğru artan bir ilgim de yoktu açıkçası. 26-27 yaşına geldiğimde sörften uzaklaşmaya başladım. Üniversite eğitimim de bitmişti zaten. Ne yapmak istiyorum ben diye kendimi sorgulamaya başladım. Aslında üretime, tasarıma ve yemeğe olan ilgimden dolayı gastronomi de bu ceketin içine güzel oturan bir şey olduğu için bu işin beklentilerime cevap vereceğine inandım ve bu yola girdim. Doğru da bir karar oldu. Anadolu yemek kültürünün kökenlerine inerek, tamamen yerel, mevsimsel ve organik malzemelerle, farklı mutfak teknikleri kullanılarak hazırlanan menüsü ve doğadan esinlenerek tasarlanan, minimalist mimarisiyle Alaçatı ve İstanbul Alancha’nın sahibi ve şefi Kemal Demirasal, gastronomiyle buluşma hikayesindeki çıkış noktasının insanlara deneyim sunabileceği bir restoran formatı olduğunu dile getiriyor. Demirasal ile Alancha’yı konuştuk. Yemeğe ilginiz ne zaman başladı? Çok küçük yaşlarımdan beri yemeğe ilgim vardı. Peki aileden birini izleyerek mi yemeklere ilgi duydunuz? Evet. Anneannem çok iyi yemek yapardı. Yemek konusunda pimpiriklidir. Güzel olmayınca kimse yemez diye çok özen gösterirdi. Bir de evde herkes çalıştığı için okuldan gelince mutfağa girip kendime bir şeyler hazırlardım. Böyle bir mekanla yola koyulma fikri kaç yaşında aklınıza düştü? O zamanlar yemek yapmayı seviyordum ama yemek işine girme hikayesi çok sonraları gelişti. On yaşımda başladığım bir sörf geçmişim var. Bütün aile sporcu olduğu için ben de bilincimin oturmaya başladığı yaşlarda bu sporla tanıştım. On İlk olarak Alaçatı’da Barbun’la işe başlamışsınız. Orada, daha önce bu işin eğitimini almadığım ve bir yerde çalışmadığım için deneme-yanılma yöntemiyle biraz araştırarak, biraz öğrenerek bir okul süreci geçirdim. İlk başlarda basit, gündelik yemekler yapıyorduk. Araştırmaya başladıkça ve işin derinine indikçe daha farklı bir bakış açısı kazandık. O süre içinde restoran da kendini geliştirdi. Benim gelişimime paralel olarak restoranın yüzü de değişmeye başladı. Üç-dört sene sonra, dünyayı gezdikçe hot cuisine ya da restoran dünyasını keşfettikçe o tarafa yönelmeye başladık. Ama Barbun’un çıkış noktası ve restoranın bulunduğu yerin yapısından dolayı restoranın fiziksel altyapısı bu işe yetersiz kalmaya başladı. O nedenle mi Alancha projesi gündeme geldi? Evet, bir noktaya gelip restoran yukarı pik edemeyeceği için yeni bir proje arayışı içine girdik. Beklentilerimize cevap verebilecek bir yer yaratmak istedik ve Alancha projesi ortaya çıktı. Çeşme’de başladık, ilk iki sene ağırlıklı olarak yaz aylarında işlettik. Kış aylarında Çeşme sakin olduğu için Alancha projesini geliştirmek olgunlaştırmak adına o durağan dönemler iyi oluyordu. O dönemleri Ar-Ge’ye ayırıyorduk. Çeşme’nin ücra bir köşede olması, ekibin büyümesi ile orası da bu büyüme ve gelişme için yetersiz kalmaya başladı. On iki aylık bir süreye taşıyabileceğimiz, 17 MEKÂN ALANCHA mutfağımızı daha çok insanla tanıştırabileceğimiz İstanbul projesi de böylece doğmuş oldu. Üç aydır da burada, Maçka Armani Residence’da hizmet veriyoruz. Burayı biraz anlatır mısınız bize? Alaçatı’da sadece tadım menüsü servis ediyorduk. Hikayenin çıkış noktası insanlara deneyim sunabileceğimiz bir restoran formatıydı. Böyle geniş bir yer bulunca restoranın üst katında tadım menüsünü devam ettirmeye karar verdik. Gürcan Dere, Cacti Mimarlık ve Tasarım ile çalıştık. Yerli müşteri yemeklerimizi beğeniyor ama “her zaman tekrar edebileceğimiz bir menü değil” diyebiliyordu. O noktada şunu düşündük: Çeşme’de sezonda hizmet verdiğimiz için aynı misafir seneye yine, “Bu sene yeni ne yapmışlar” diye tekrar gelebiliyordu. Burada da insanlar ayda bir ya da iki ayda bir gelebiliyor ama sürekli gelebilecekleri bir okazyon değil. O nedenle misafirlerimizin daha sık arayla yaşayabilecekleri bir ortam hazırlamaya karar verdik ve beets devreye girdi. Beets’de neler sunuluyor? Beets menüsünde servis edilen yemekler, doğallığı ve anı yakalamayı hedefliyor. Sezonunda ve en iyi malzemelerle hazırlanan yemekler için Alancha, tedarikçilerden malzeme içeriği konusunda talepkar olmak yerine, onların üretimine sadık kalmayı tercih ediyor. Beets menüsü, Anadolu pazarları, yerel üreticiler ve balıkçılar ile sürdürülebilir bir ilişki kurabilmek amacı ile haftalık olarak tasarlanıyor. Öğlen menüsü saat 12.00–17.00 arasında sunuluyor. Akşam menüsü de saat 18.00-24.00 arasında sunuluyor. Alaçatı’da sebze vs üretimini kendiniz mi yapıyordunuz? Orada baharatları ve otları arka bahçemizde yetiştirebiliyorduk. Bu da ancak oranın kapasitesine yetebilecek miktardaydı. Şimdi tedarik zincirini genişleterek malzeme topluyoruz. Alaçatı’dan, Ege’den, Çanakkale’den, İstanbul’dan gelenler var. 18 Büyük tedarikçilerle değil, yerel ve küçük üreticiyle çalışıyorsunuz herhalde... Aynen. İşin rengini değiştirmeyen malzemeler dışında hazır gıda zincirine girmiyoruz. Mutfağın karakterini oluşturan malzemeleri tek tek topluyoruz. Pişirme teknikleriniz de farklı. Odun ateşi kullandığınızı biliyoruz. Tavada hiç yemek pişmiyor. İslemenin yanı sıra kurutma, fermantasyon gibi teknikler kullanılıyor. Bunlar Anadolu’da kullanılan teknikler mi? Aslında yaptığımız şeyler sizin de bildiğiniz şeyler. Turşulama, fümeleme, tuzlama yapıyoruz. Bunlar çok eskiden beri uygulanan teknikler. Anneannelerimiz de turşu kuruyordu. Bizimki biraz daha farklı. Biz tabak içindeki malzemelerin dengesini ve armoniyi ön planda tuttuğumuz için, mesela evde yapılan turşudaki baskın tadı modernize ediyor, yani eski ve yeni teknikleri birleştirmeye çalışıyoruz. Odun kömüründe pişiriyoruz. Neredeyse hiç tavada yemek pişirmiyoruz. Odun ateşinde pişerken tütsülendiği için daha iyi sonuç elde ediyorsunuz. Gaz kullanmıyoruz. Türkiye’de insanların yemek yeme hatta dışarıda yemek yeme kültürü değişmeye başladı gibi. Siz ne dersiniz? On beş sene öncesine baktığınızda dışarıda yemek seçenekleriniz azdı. Balıkçılar, meyhaneler, kebapçılar vardı. Cafe kültürü yoktu. A la carte menüyü belki sadece otel restoranlarında bulurdunuz. Bunlar çok hızlı bir değişim gösterdi. 2000’lerin başında espresso içebileceğiniz yer neredeyse yokken şimdi İstanbul’da 300’e yakın yeni jenerasyon coffee shop var. Bu değişim hem iyi hem de kötü. Artık insanlar restoran, mutfak, hatta şef seçmeye başladı. Herkes gurme oldu sanki... Bunun artıları ve eksileri var. Herkes fazla bir gurme oldu bir anda. Bu bilincin oturması bir süreç. Siz iyi bir şey yapıyorsunuz MEKÂN ya da yapmaya çalışıyorsunuz, bir çaba gösteriyorsunuz. Onun arkasındaki kültürü, nereden geldiğini bilmeden ahkam kesiyor insanlar. Yüzlerce food blogger var. Bu güzel, ama “Kaç senedir yemek işindeydin de food blogger oldun?” diye sormak lazım. “Kaç tane böyle restoran gezdin, arkadaki emeği biliyor musun ki karşılaştırabiliyorsun?” Zamanla oturacaktır taşlar yerine. Aynı şey gıda tedariği için de geçerli. Birbirinin kopyası mekanlar açılmaya başladı. Dekorlar farklı, yemekler aynı. Ama iyi tarafından da bakmak lazım. Yemek sektörü kabuk değiştiriyor. Uzun vadede ayıklanacak, kimliği oturanlar üste çıkacak. Bu sadece restoran değil, yemek yazarları, yemek programları için de geçerli. Hem şef hem patron olmak zor mu? Başından beri sadece mutfakla bağlı kalmadığım, servis ekibinden mutfağa, menünün tasarımına kadar işin her noktasına dokunduğum için tam olarak şeflik de dememek gerekiyor şu anda yaptığım işe. Aslında tam olarak konsepti ve vizyonu tasarlamak diyebiliriz yaptığım işe, yemek de bunun bir parçası. Sadece mutfak olsa beni tatmin etmeyebilirdi. Her şeyi tasarlıyor olmak bana keyif veriyor. Zor ama güzel bir alan. 40 kişilik ekip 70 kişiye mi servis veriyor? Ekip 40 kişi ama biz 70 kişiye aynı anda servis vermiyoruz. Rezervasyon saatlerimiz 19, 20, 21.00 olarak yayıldığı ve masa çevirmediğimiz yani bir gecede bir masaya bir kere servis verdiğimiz için aynı anda 50 kişiye 40 kişilik bir ekip servis veriyor. Kemal Demirasal nerelerde yemek yer? Dünyayı da gezerken dikkat ettiğim, benim için önemli olan ya da beni bugüne kadar memnun eden şey, buradan belli bir referans alıp, 15 saat uçup referanslı bir yerde sırf yemek yiyip dönmek. Bana o lezzeti verebiliyorsa benim için anlam taşıyor. İspanyol mutfağını çok seviyorum. Katalan çok benlik değil ama Bask mutfağını seviyorum. Duyumları nasıl alıp gidiyorsunuz? Michelin yıldızı sizin için önemli midir? Değildir. Çok çok iyi food blogger’lar var. Onların genel referanslarını takip ediyorum. Ama her food blogger’ı kişisel olarak da tanımadığınız için onun kafasındaki hikayeyi, ancak oraya gidip tattıktan sonra karar veriyorsunuz. Umduğunuzu bulamadığınız oluyor mu? Bazı restoranlar çok akademik yaklaşıyor. Aslında onu da görmeye gidiyorsunuz. Bu akademik bakış açısının arkasındaki hikaye neymiş onu da merak edip gidiyorsunuz aslında. Test ettiğinizde size göre olup olmadığını anlamış oluyorsunuz. Yeme içme çok kişisel bir şey çünkü. Bizim restoranımızda da iki masa yandaki insanlar “Türkiye’de yediğim en iyi yemek” derken bir başka masadaki kişi “Bu ne saçmalık” da diyebiliyor. Blogger’lardan takip ederek gelen yabancı misafirleriniz oluyor mu? Evet. Bu bir zaman gerektiriyor tabii. Henüz üç ay oldu açılalı. Epeyce feedback almaya başladık. Bir sene sonra çok farklı bir yere gelecek. ALANCHA BEETS “TheCooktailMaster” Göksel Güleç’in reçeteleriyle, Alancha için özel olarak hazırlanan ve başka hiçbir yerde tadamayacağınız Espadon, Rosella, Füme, Dirty Martini, Kımız, Mafia ve Panama Kiss Cooktail’inizi, tütsülenmiş ve dinlendirilmiş et ve balık, turşulanmış sebze ve deniz ürünleri, kurutulmuş sebzeler ve Anadolu’dan peynir çeşitlerinden oluşan Bar Snack Menü’sü eşliğinde deneyebilirsiniz. Cooktail’lerinizi dilerseniz Beets Bar’da içebilir, dilerseniz de Alancha İstanbul’un terasında yudumlayabilirsiniz. 19 HOBİ MAĞARACILIK Derine, derine daha derine... Mağaracılık, sporla bilimin iç içe olduğu tek doğa sporu olarak dikkat çekiyor. Bu spor; yürüyüş, kampçılık ve ip inişi gibi birçok sportif alanı; ölçüm, haritalama gibi uzmanlık alanlarını; jeoloji, hidrojeoloji, biyoloji gibi bilim dallarını içinde barındırıyor. Yeni görsel hazlar yaşamak için derinlere inmeye hazır mısınız? M ağaracılık, öncelikle, mağaraların araştırılması ve haritalanması amacıyla yapılan bir doğa sporu. Tüm doğa sporlarında olması gerektiği gibi, amaç doğayla yarışmak değil, doğayla uyumlu bir yaşam ve spor pratiğinin sağlanması. Sportif amaçlarla mağara araştırmaları yapanlara “caver” (mağaracı), bu spor dalına ise “caving” (mağaracılık) deniyor. Mağaralar, yapılarına göre, yatay ve dikey olmak üzere iki şekilde sınıflandırılabilir. Yatay mağaraları araştırmak için “Temel Mağaracılık Eğitimi” almış olmak, uygun kıyafetlere ve bir ışık kaynağına sahip olmak yeterli. Dikey mağaraları araştırmak için ise, bunlara ek olarak “Tek İp Tekniği” (SRTSingle Rope Techniques) eğitimi almak ve özel ipler ve teknik malzemelere sahip olmak gerekiyor. Mağaracılık organize bir ekip çalışmasını ve yeterli eğitimi gerektirir. Bazı doğa sporlarında olduğu gibi “solo” -tek başına mağaracılık- düşünülemez. Mağaracılığın diğer doğa sporlarından belki de en büyük farkı, gün ışığından uzak, çoğunlukla karanlık ve ıslak bir ortamda yapılması. Bu yüzden son derece dikkat ve konsantrasyon gerektirir. Bu sporu yapmanın bazı kuralları var. Mağarada acıkmayı beklemeden yemek yenmeli, susamayı beklemeden de su içilmeli. Kaslar soğuduğunda zedelenme riski de artar. 20 Bunun için genelde kuru incir, kuru kayısı gibi çabuk yenen yiyecekler tercih edilmeli. Mağaralar dönüşte farklı görünür. Bu nedenle giderken etrafınıza dikkat etmeli, bazı belirgin işaretleri (oluşumlar, değişik şekilde kayalar) aklınızda tutmalı, gerektiğinde birkaç taşı üst üste koyarak siz bir işaret bırakmalısınız. Mağarada yaşanabilecek tehlikelerin başında, sel basması, kaya düşmesi, düşmeler, sıkışma, kaybolma, ışık yetersizliğinden kaynaklanan problemler ve hipotermi yer alıyor. Ancak, yeterli eğitim ve uygun malzeme ile yapıldığında mağaracılık, diğer doğa sporlarından çok daha az riskli. Türkiye, mağaralar açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri ve yaklaşık 40 bin mağaraya sahip. Bunların çoğu, Orta ve Doğu Toroslar ile Batı Karadeniz bölgesinde yer alıyor. Türkiye’de profesyonellerin ilgi gösterdiği iki mağara, 16 kilometreyi aşan uzunluğuyla en uzun mağaramız olan Isparta’daki Pınargözü ve 1453 metre derinliğiyle en derin mağaramız olan Mersin’deki Peynirlikönü. Dünyanın en büyük mağaraları arasında Macaristan’daki en büyük sarkıtlara sahip Aggtelek, İspanya Santander’deki Altamira, İtalya’nın Capri adasındaki su altında yer alan ve mavi ışıklarıyla bilinen Blue Grotto, ABD’deki çapı 16 kilometreyi ve içindeki geçitlerin uzunluğu 482 kilometreyi bulan Mammoth ve İngiltere’deki bir dağın içine yaklaşık 685 metre giren ve yüzeyin 182 metre altına inen Peak Mağarası sayılabilir. HOBİ TÜRKİYE’DEKİ MAĞARALAR Yaklaşık 40 bin mağaranın bulunduğu Türkiye’de profesyonellerin ilgi gösterdiği mağaraların başında Isparta’daki Pınargözü ve Mersin’deki Peynirlikönü geliyor. Ekipmanlı profesyoneller ayrıca Antalya’da Altınbeşik, Karaman’da Gürleyik, Konya’da Sakaltıtan, Susuz Güvercinlik ve Pınarbaşı ile Zonguldak Kızıl Elma Mağarası’nda yeni keşiflerin heyecanını yaşıyor. Ekipmanlı normal ziyaretçilerle rehber eşliğinde gezilebilen mağaralar arasında ise Antalya’da Yer Köprü, Bursa’da Oylat ve Ayvaini, İçel’de Gilindire, İstanbul’da İkigöz, Karaman’da İncesu, Kastamonu’da Ilgazini, Konya’da Baltaini, Körükini ve Suluin, Kırklareli’de Yanasu ve Zonguldak’ta Çayırköy sayılabilir. BAŞVURABİLECEĞİNİZ BAZI KURSLAR ✭ Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Kıbrıs Şehitleri Caddesi Can Yücel Sokağı 1452 sok. No:2/2 Alsancak /İzmir Tel: 0232 464 09 53 ✭ Anadolu Mağaracılık Topluluğu Derneği 1400 Sokak No:11/24 Alsancak / İzmir Tel&Fax: 0232 463 61 64 ✭ Anadolu Üniversitesi Doğa Sporları Kulübü Yunus Emre Kampüsü Öğrenci Merkezi Kat:3 / Eskişehir Tel: 0222 335 05 80 ✭ ODTÜ Sualtı Topluluğu ODTÜ Yüzme Havuzu, Üniversiteler Mah. Çankaya / Ankara Tel : 0312 230 35 20 ✭ Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü PK: 2 Bebek / İstanbul Tel: 0506 684 48 91 21 HABERLER BİZDEN HABERLER Sofra Compass Group Türkiye olarak Starbucks ile çok önemli bir projeye imza attık 22 HABERLER Gerçekleştirdiğimiz iş birliğimiz ile Starbucks’ın hazırladığı benzersiz kahve lezzetlerini perakende hizmet noktalarımızda müşterilerimize sunma fırsatı buluyoruz. S ofra Compass Group Türkiye olarak, 65 ülkede 21 binin üzerinde mağazasıyla dünyanın önde gelen kahve zinciri Starbucks ile bir iş birliği gerçekleştirdik. Müşterilerimizin gününü biraz daha aydınlatmak, onları bildikleri ve sevdikleri sosyal sorumluluk sahibi birinci kalite kahvelerle karşılamak ve ustalıkla hazırlanmış kaliteli bir deneyime sahip olmalarını sağlamak için Starbucks’ın dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerinden hazırladığı benzersiz lezzetleri, Delimarche, Cafe Liscio, Puur, Amigo, Food Break perakende hizmet noktalarımızda sunma fırsatını buluyoruz. Starbucks kahvelerini mağazalarının dışında sunmasına imkan tanıyan yeni sistemi We Proudly Serve (WSP) kaliteli kahve deneyimini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Biz de We Proudly Serve sistemi sayesinde Starbucks’la gerçekleştirdiğimiz iş birliğimiz ile her sektörden müşterilerimize keyifle vakit geçirebilecekleri, tazelenebilecekleri ve molalarını renklendirebilecekleri farklı atmosferler sunan perakende hizmet noktalarımızda daha iyi hizmet vermeyi amaçlıyoruz. 23 RÖPORTAJ SOFRA GRUP TRAKYA BÖLGE Trakya Bölge Direktörü Osman Güler: “Bütün sermayemiz müşterilerimizin teşekkürü” “Yemek işi çok yoğun emek ve özveri isteyen bir iş. Bu işi severek yapmanız lazım. Yüzlerce iş yerinde her gün, her saat hizmete hazır olmalısınız. Müşteri beklentilerini önceden tespit edip, müşterilerinize profesyonel çözümler üretmelisiniz. Bunun karşılığında sadece 'ellerinize sağlık' denmesi bile bizleri çok mutlu ediyor. Bizim bütün sermayemiz müşterinin güveni ve teşekkürü. Bu geribildirimi aldığımız anda tüm yorgunluğumuz, stresimiz bitiyor. Bu yüzden gıda sektöründeyim.” G döndükten sonra da- daha sonra Sofra’nın satın alacağı- bir firmada üretim şefi olarak başladım. Bu firma 1998 yılında Sofra tarafından satın alınınca ben de Sofra kadrolarına Bölge Müdürü olarak dahil oldum. Dolayısıyla Sofra’ya geçmiş oldum. Yani Sofra’ya bir iş başvurusuyla gelmedim. Sonra , Sofra’nın Türkiye’nin en iyi endüstriyel yemek firması olduğunu hissettim ve 18 yıldır da burada mesleğime devam ediyorum. Öncelikle sizi biraz tanıyalım. 1969, Ordu doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ordu’da tamamladım. 1985 yılında üniversite eğitimi için geldiğim İstanbul’da tesadüfen mesleğe başladım. Yaklaşık 30 yıldır bu sektördeyim. Üç çocuk babasıyım. 18 yıldır da Sofra Grup’ta çalışıyorum. Uzun yıllar İstanbul (Avrupa) bölgesinde Bölge Müdürü olarak görev yaptıktan sonra 2008 yılı Ekim ayı itibarıyla Trakya Bölge Direktörü olarak göreve başladım. Sofra’dan sonra gidilecek başka bir yemek firması da yoktur herhalde. Sofra Grup'ta çalışmaktan mutluyum. Sofra gerçek bir okul. Hem çalışanına, hem de müşterisine güven veriyor. Bunu sağlamak gerçekten çok önemlidir. Altına imza attığınız her sözleşmeye sahip çıkıyorsunuz. İnisiyatif kullanıyoruz. Her ne şartta olursa olsun bazen işler ters gittiğinde bile arkanızdaki yönetim gücü sizi motive ediyor, destek veriyor. Bana göre Sofra tipik bir Türk aile yapısında. Abiler, ablalar, kardeşler var. Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir sıkıntı olduğunda her çalışan elinden gelen desteği verir, bunu hissediyoruz. Bu da bu işi Sofra'da yapmamız için ayrı bir keyif veriyor. ıda sektörünün çok hareketli bir zeminde olduğunu, gerek girdi maliyetlerinin sürekli değişmesi, gerekse iş gücü olarak motivasyonun sürekli üst seviyede tutulması gerekliliğiyle birlikte 24 saat canlı yayın yapılan bir iş kolu olduğunu belirten Osman Güler, ‘’Bu değişimleri bölgemizde ekibimizle birlikte yönlendirmek bana ayrı bir haz veriyor. Bir daha dünyaya gelsem yine aynı işi yapmak isterim” diyecek kadar da mesleğine aşık. Güler ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sofra ile nasıl tanıştınız? Daha önce nerelerde çalıştınız? Meslek yaşamımın tamamı iki şirkette geçti. 1985 yılında o dönemde İstanbul’un yüksek kapasiteli yemek üreten bir firmasında işe başladım. Sonra askere gittim. Askerden 24 Müşterinin en çok önem verdiği şey güven duymaktır... Kesinlikle. Gıda işinin olmazsa olamazıdır güven. Belki her RÖPORTAJ 25 RÖPORTAJ SOFRA GRUP TRAKYA BÖLGE işte böyledir ama gıdada çok daha önemli. Hem müşteriniz size güvenecek hem personeliniz. Bu arada şirketinizin de size güvenmesi lazım.. O güven bir kere sarsılırsa toparlanması mümkün olmaz herhalde. Kesinlikle katılıyorum. Ayrıca sadece güven tek başına bir şey ifade etmez yeri geldiğinde. Çalıştırdığınız insanları da günün şartlarına, hizmetin niteliklerine göre eğitmeniz lazım. Rakipleriniz var, sizi takip ediyor. Sofra’nın lider olmasının getirdiği bazı sorumlulukları da var. Altyapıyı geliştirmek, teknoloji kullanmak zorundasınız. Dolayısıyla zirvede kalabilmek için güvene dayalı, kaliteli, günün şartlarına uygun hizmeti bir bütün olarak müşterinize sunmalısınız. Eğitimli ve sosyal işleri de ön plana çıkartan bir yönetim süreci geliştirmek zorundasınız. Müşteri her zaman size ulaşabilmeli ve mutlaka çözüm ortağı olduğunuzu müşteriye hissettirmelisiniz. Devamında başarı geliyor zaten. Eğer karşılıklı güven duygusu kaybolmuşsa istediğiniz kadar para harcayın mümkün değil başarılı olamazsınız. 26 Bu söylediğiniz toplam kalite ile örtüşüyor. Sofra’nın başarısının yüzde 90’i kalitesinden ödün vermemesinden geliyor. Bu nedenle rakiplerimizden çok önde olduğumuzu görüyorum. Bu standartların oluşması için gerçekten çok ciddi bedeller ödüyoruz. Yeni iş alım sürecimizde olmazsa olmazlarımız var. Bunu müşterilerimize anlatıyoruz. Bir de gerçekten altyapıya ve insanımıza yatırım yapıyoruz. Kanunların uygulamamızı emrettiği her şeyi yapıyoruz. Çevreye saygılıyız, iş sağlığı ve işçi güvenliği mevzuatlarını harfiyen uyguluyoruz. Trakya Bölge’nin kapsama alanından bahseder misiniz? Trakya Bölge’nin sınırları Silivri’den başlayıp Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’ı kapsıyor. Ayrıca Trakya Bölge’ye bağlı İstanbul’da altı tane projemiz var. Bölgemizde 55 projemiz var. Biz her fabrikayı bir proje olarak adlandırıyoruz. 650’ye yakın çalışanımız var. Günde yaklaşık 30 bin kişiye yemek üretiyoruz. Çok uzun yıllardır devam eden kontratlarımız var. Bu, güvenle beraber gelen bir süreç. Özellikle bu bölgede, müşteri beklentilerini doğru tespit edip, hizmet kalitenizden ödün vermezseniz, müşterinize de o güveni vermişseniz müşteriniz kontratı RÖPORTAJ değiştirmek istemiyor. Biz, bölgenin gerekliliklerini ve müşterinin ihtiyaçlarını iyi bilen bir ekibe sahibiz. Bölge özellikle, 2008’den sonra çok hızlı büyüdü. Neredeyse her yıl 10 yeni proje açtık. Trakya’da projelerin tamamında yerinde yemek hizmeti veriyoruz. Bölgede görev yapan ekipten bahseder misiniz? Trakya bölge ofisimizde iki bölge müdürü, bir satış müdürü, iki ISG uzmanı, bir kalite ve hijyen denetçimiz, bir muhasebe elemanımız, bir personel konularından sorumlu elemanımız, bir iş yeri hekimimiz, bir bölge asistanımız ve bir ofisboy olmak üzere 11 arkadaşımız var. Ayrıca, projelerimizde, işin mutfağında özveriyle çalışan 50 gıda mühendisimiz ve gıda teknikerimiz ile birlikte 650’ye yakın çeşitli görevleri olan personelimiz var. İşlerini sorumluluk bilinciyle ve büyük bir özveriyle yerine getiriyorlar. Bölgemize katkı sağlayan her personelimize bu vesileyle teşekkür ediyorum ve onlarla gurur duyuyorum. Toplu yemek sektöründe olmanın sizin için anlamı nedir? Endüstriyel catering sektörü çok hızla büyüyen ve gelişen bir sektör. İşin esasında Türkiye’nin her bölgesinden gelen insana siz yemek hizmeti veriyorsunuz. Herkesin yeme – içme alışkanlıkları kendi kültürleriyle birlikte değişkenlik gösterebiliyor. Siz bu harmanı herkese hitap edecek şekilde ayarlamalısınız. Bu nedenle oldukça zor bir iş yapıyoruz. Bu hareketlilik benim de yaşam tarzım oldu açıkçası. Düşünsenize bir fabrikada Türkiye’nin veya dünyanın birçok yöresinden gelmiş insanlara hizmet ediyorsunuz. Anında tepkiyi ölçebiliyorsunuz. Hızlı karar verip, anında teşekkür veya eleştiri alıyorsunuz. Bundan keyifli daha ne olabilir? Doğrudan insan sağlığını ilgilendiren bir iş yapıyoruz. Anında geribildirim alıyorsunuz. Bizim bütün sermayemiz müşterinin teşekkürü. Bu geribildirimi aldığınız anda tüm yorgunluğunuz, stresiniz bitiyor. Bu da cezbediyor insanı. Ne hedefleriniz var bu bölge için? Burada bir Ar-Ge mutfağı yapmak istiyoruz. Bölgedeki bu işin ehli arkadaşlarımızla beraber yeni bir şeyler üretmek istiyoruz. Monotonluk zaman zaman vizyon kırılmalarına neden olur. Sofra kendi içinde her yıl aşçılar arası yemek yarışmaları düzenliyor. Bu yarışmaları her bölge öncelikle kendi içinde yapıyor, birinci olan arkadaşımızı Sofra Grup Türkiye yarışmasına gönderiyoruz. Türkiye birincisi olan arkadaşımızı da Compass'ın dünyada hizmet verdiği ülkeler arasında yapılan yarışmaya gönderiyoruz. Bu yarışmaların esas amacı müşterilerimize yeni lezzetler sunmak ve ülkelerin yemek kültürünü tanımak, tanıtmak. Biz Bölge olarak bu yıl yarışmayı Çerkezköy Hacı Fahri Zümbül Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi’nin mutfağında yaptık. Oradaki öğrencileri de bizim aşçıların yanına verdik. Birlikte bir şeyler yaptılar. Çok eğlendik ve her katılımcı gerçekten keyif aldı. Bu arada okulun yönetimi de bu durumdan çok memnun. Öğrenciler, ustalarından bir şeyler öğreniyor. Okul yönetimine de bize bu imkanı verdiği için çok teşekkür ediyoruz. Bu yıl bir de plaket aldınız. Ondan bahseder misiniz? Bölgemizde, Tekirdağ Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne bağlı denetim elemanlarının yaptığı rutin denetimler sonucunda şirketimizin işlettiği Tekirdağ Doğa Koleji mutfağında ve kantininde yaptığımız çalışmaların Türk gıda kodeksine ve genel hijyen kurallarına uygun olduğunu belgeleyen bir teşekkür belgesi aldık. Bu belge Tekirdağ ilinde 23 gıda işletmecisine verildi. Bunların arasında, fırınlar, lokantalar, pastaneler vs. var. Biz de endüstriyel catering alanında bu belgeyi almaya hak kazandık. Bu belge bizim için, sektörümüzün gelişimi için çok anlamlı. Açıkça burada devletin sıcak yüzünü de gördük. Şimdiye kadar denetim elemanları, iş yerlerine gelir, denetimlerini yapar ve varsa bir uygunsuzluk cezai müeyyide uygulanır ve giderlerdi. Şimdi mevzuata uygun iş yaparsanız teşekkür ediyorlar. Bu çok önemli. Bunu sağlayan başta Tekirdağ Valisi ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürümüz olmak üzere bütün denetim elemanlarına bu sektörün bir çalışanı olarak şükranlarımı sunuyorum. Bölgede başka bir şey daha yapıyoruz. Mayıs ayının başında Kazakistan’da Compass’da çalışan iki aşçımız geldi, onları ağırladık. İki projemizde Kazakistan Yemekleri Günü yaptık. 18 Mayıs’ta da bizim bölgemizden bir arkadaşımızı Azerbaycan’a gönderdik. Orada Türk yemeklerini tanıttı. Dünya ile entegre olarak sektöre, şirketimize hizmete devam ediyoruz. 27 HABERLER BİZDEN HABERLER Suyunuz renklensin Vücudunuz tazelensin S indirim sistemimizin en iyi dostu sudur ve vücudumuzun tüm fonksiyonları için bol su içmek gerekir. Fakat bol su içme zorunluluğu kimi zaman sıkıcı olabilir. Bunun bilinciyle hizmet verdiğimiz kuruluşlarda çalışanların su içme alışkanlıklarını teşvik etmek için yeni bir uygulamaya başladık; su ihtiyacınızı taze meyve ve sebzelerle renklendirerek vücudunuza daha fazlasını kazandırıyoruz. Mevsimine göre tatlandırılmış suların verdiği tazelik ve zindelik hissi ruh halimizi olumlu etkiler, günümüzün yorgunluğunu azaltır. Sezon meyve ve sebzelerini içeren sular vücudumuzun mevsimsel ihtiyaçlarına da destek olur. Kimi meyve ve sebzeler kan şekerinin düzenlenmesini sağlarken kimisi de vücudumuzun asit baz dengesini korumaya yardımcı olur. Uygulaması çok basit meyve suyu ile gazlı içeceklere karşı sağlıklı bir alternatif olan “Taze Meyve ve Sebzeler ile Tatlandırılmış Su” projelerimiz nezdinde servis edilmeye başladığından beri çalışanlar tarafından yoğun ilgi ile karşılandı. Bu karışımı siz de evinizde kolayca uygulayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken içecekleri günlük olarak hazırlamak ve servis edilmeden yarım saat önce 1 litre suya 0,5 kilo mevsimine uygun meyve ve sebzelerden dilimler eklemek. Faydalı olması için dikkat edilmesi gereken ise meyve/ sebzeler en fazla 2 dolum suda kullanılabilir, 3’üncü dolum için meyve ve sebzeler mutlaka tazelenmelidir. 28 HABERLER SİZ DE SUYUNUZU TATLANDIRMAK İÇİN MEVSİMLERİNE GÖRE Elma, portakal, ayva, nar, limon, çilek, kiraz, vişne, şeftali, armut, üzüm, mürdüm eriği, kızılcık. Nane, maydanoz, kereviz sapı, havuç, salatalık, fesleğen, biberiye gibi MEYVE VE SEBZELERDEN FAYDALANABİLİRSİNİZ. 29 GEZİ BEŞ YUNAN ADASI YUNAN ADALARINA NASIL GİDİLİR? Türkiye’den adalara gitmek için birkaç seçenek mevcut. Kuşadası’ndan Samos’a, Bodrum’dan Kos’a, Çeşme’den Sakız’a, Ayvalık’tan Midilli’ye, Kaş’tan Meis’e ya da Marmaris’ten Rodos’a geçerek Yunan deniz yolları ile tüm adalara ulaşabilirsiniz. Hava yolunu tercih edenler Atina aktarmalı olarak tüm adalara gidebilir. 30 GEZİ Beşi bir denizde 230’unda ’ d yaşam olan l toplam l 1400 adasıyla d l EEge ve Akd Akdeniz’deki i ’d ki en yakın k komşumuz Yunanistan, birbirinden özgün ve keşfedilesi güzellikler sunuyor. Her birinde mimari, mutfak kültürü ve müzik bir bütünlük sergilese de her adanın kendine özgü bir yapısı ve sunduğu görsel şöleni var. Diğerlerine göre daha az bilinen beş adayı biraz daha yakından tanımaya ne dersiniz? CARETTA CARETTALARIYLA ÜNLÜ ZAKYNTHOS İyon adalarının en güneyinde yer alan Zakynthos caretta-caretta kaplumbağaları ile ünlü. Adanın bir tarafındaki kıyı kesimi yüksek kayalık, bu bölgede foklar yaşıyor. Diğer kısmı ise kumsal deniz kaplumbağalarının yumurtlama bölgesi. Zakynthos’un önemli özelliği kartpostallık Navagio Koyu’na ve karanlık mağaraya girip denizin dibine baktığınızda bembeyaz kayalar sayesinde dipten fışkıran mavi ışık karşısında hayrete düşeceğiniz Blue Caves’e sahip oluşu. Kefallonia’nın Pessada kasabasından binilen feribot ile adanın kuzeyinde yer alan Agios Nikolaos’a ulaşılıyor. Tüm koy boyunca uzanan tekne turlarından birini seçerek Navagio Koyu ve Blue Caves’e gidebilirsiniz. Navagio Koyu’nun diğer bir adı Shipwreck Koyu. Nedeni de 1981'de kıyıya vuran bir korsan gemisinin halen enkaz olarak koyda bulunması. KAÇIRMAYIN • Blue Caves • Shipwreck Koyu • Laganas’taki plaj partileri PÜF NOKTASI Laganas sahilinden ve Limni Keri bölgesinden kalkan turlarla gidebileceğiniz, kaplumbağa adası olarak bilinen, küçük bir ada olan Marathonissi’de caretta carettalarla yüzüp, scuba diving yapabilirsiniz. 31 GEZİ BEŞ YUNAN ADASI KARŞITLIKLAR ADASI: NAKSOS KAÇIRMAYIN • Kastro Bölgesi • Apollanas Heykeli • Agia Anna ve Agios Prokopios plajları PÜF NOKTASI Bir yanıyla Santorini ya da Mikonos kadar eğlenceli bir gece hayatına sahip olan Naksos aslında daha çok doğal köy hayatını özleyenlerin tercihi. Hemen her tavernada sunulan ıstakozlu makarna ve ahtapot köftesini denemeden dönmeyin. Kikladlar’ın en büyük, en sakin ve en çekici adası olan Naksos, Batı yakasındaki sapsarı kumsallara sahip özgün plajlarıyla meşhur. Tarihe de meraklıysanız adada gezip görülecek tarihi mekan çok fazla. Bunların en popülerleri ise; Venedik döneminden kalma kaleler, arkeoloji müzesi, çok eski tarihlerden kalma katedraller, manastırlar, Apollon tapınağından günümüze kadar gelmiş olan Portara, Kastro ve Bourgos bölgeleri. Tam bir karşıtlıklar cenneti olan ada, doğal ürünleri ve mandıralarıyla köy hayatının hasretini çekenleri de kendine bağlıyor. Yerleşim de buna paralel olarak küçük köylerden oluşuyor. Her birinde kendine özgü fırın, pastane ve kafe bulunan dağların eteklerinde konumlanmış 46 köye yılan gibi kıvrılarak uzanan ve tüm adayı çaprazlayarak ilerleyen dağ yollarından ilerleyerek ulaşıyorsunuz. KAÇIRMAYIN • Kelebekler Vadisi (Petaloudes) • Panagia Ekatontapiliani Kilisesi (100 Kapılı Kilise) • Antiparos PÜF NOKTASI Limanın solunda “Yüz Kapılı Kilise” olarak bilinen “Panagia Ekatontapiliani” var. Tüm Yunanistan’da, 1700 yıldır kullanıma açık olan tek kilise olduğu için özel bir konuma sahip. Adı 100 kapılı kilise anlamına gelen katedralin, bugüne dek 99 kapısı bulunmuş. EN İYİ KITE VE WINDSURF MERKEZİ: PAROS Paros’un merkezi olan Parikia aynı zamanda adanın limanı. Yüksek sezonda çok işlek olmasına rağmen bir Yunan kasabası havasını korumuş. Eğer Paros’a temmuz ya da ağustos aylarında bir seyahat planlıyorsanız Parikia’nın güneyindeki “Petaloudes”i yani “Kelebekler Vadisi”ni mutlaka ziyaret edin. Yaklaşık 300 yıldır, her yaz rengarenk milyonlarca kelebeğin çiftleşme mevsiminde akın ettiği vadiye Parikia’dan eşeklerle tur düzenleniyor. Adanın en yüksek köyü olan “Lefkes”in, dar sokaklarında bir gezintiye çıkmanızı öneriyoruz. Bu gezintide bir 32 zamanlar Lefkes köyünü vadinin aşağısındaki Karampoli köyüne bağlayan mermer kaplı Bizans yolunun kalıntılarını görebilirsiniz. Adanın doğu kıyısı boyunca geniş ve sığ koylarda, mükemmel rüzgar sörfü olanaklarıyla, güzel kumsallar bulunuyor. Paros’un en ünlü plajı olan Khrysi Akti bir kilometre uzunluğunda ve her yıl Dünya Yelken Kupası Şampiyonluğu’na ev sahipliği yapıyor. Ayrıca su kayağı, rüzgar ve kite sörfü yapmaya çok uygun. Paros'tan bir kanal ile ayrılan Antiparos el değmemiş bir ada. Sadelik ve huzur arayanların tercihi. GEZİ KAÇIRMAYIN • Giola • Marble Beach • Kazaviti Köyü PÜF NOKTASI Kayalar arasında denizin oluşturduğu doğal bir havuz olan Giola görülmeye değer çok ilginç bir oluşum. Efsaneye göre havuzu tanrı Zeus yaratmış ve üzerinde Afrodit yüzüyormuş. Dolayısıyla “Afrodit’in gözyaşları” olarak da biliniyor. YEŞİLLE MAVİNİN BULUŞMASI: TAŞOZ (THASSOS) Taşoz adası, Kavala yakınında yer alan küçük bir Yunan kasabası olan Keramoti’den kalkan feribotla 45 dakikada ulaşabileceğiniz bir ada. Adanın başkenti Limenas’ta pek çok tarihi kalıntı ziyaretinizi bekliyor. Hemen her Yunan adasında olduğu gibi burada da en revaçta olan yemekler deniz ürünleri. Özellikle kızarmış midye, ahtapot ızgara, kızartma, ızgara veya dolması... Taşoz ayrıca bir et cenneti. Özellikle dağ köyleri oğlak ya da kuzu çevirmeleri ve kokoreçleri ile meşhur. Panagia, Mikro Kazaviti ve Theologos en revaçta olanları. Yunan adalarının en yeşillerinden biri olarak tanımlanan Taşoz’da dalgalı deniziyle Golden Beach sörf severlerin gözdesi. Marble Beach'de kumun renginden dolayı kendinizi tropik bir adaya gelmiş gibi hissedeceksiniz. EN ROMANTİK KAÇIŞ ROTASI: FOLEGANDROS Aşk kuşlarının tatil için seçtiği Yunan adasının Santorini olduğunu düşünenler yanılıyor. Bizce bu tanımı bir Kiklad adası olan ve Sikinos ile Milos arasında konumlanan Folegandros hak ediyor. Yunan adaları arasında en dağlık ve ağaçlık ada olan Folegandros, bir ada dolusu turistin kahrını çekmeyeceğiniz ve sevgilinizle baş başa kalacağınız ender adalardan biri. Adanın başkenti Chora’da mavi pencere pervazları ve kapılarıyla bembeyaz minik evler sizi selamlayacak. Falez ve kayalık oluşumlarıyla adanın etkileyici manzarası hoş bir ortam oluşturuyor. Batısında Santorini’nin yer aldığı huzur dolu Folegandros adası, Kiklad adalarında bulunan en güzel plajlardan bazıları ile çevrili. Bu plajların en ünlüleri ise Angali, Agios Georgios, adanın güneyinde konumlanan Livadi ve Karavostasis. KAÇIRMAYIN • Angali • Livadi • Karavostasis plajları PÜF NOKTASI Chora’nın, iki taraflı beyaz tek katlı evlerin sıralandığı beyaz, dar sokaklarında gezintiye çıkmayı unutmayın. Adada bir kısmı özel mülk olan irili ufaklı pek çok kilise de ziyaretinizi bekliyor. 33 SAĞLIK EGZERSİZ VE PROTEİN Egzersiz ve protein Daha fazlasına ihtiyacınız var mı? B eslenme hepimizin üzerinde EGZERSİZ YAPMAK PROTEİN düşündüğü, tavsiyeler İHTİYACINIZI ARTIRIR MI? aldığı, sosyal hayatımızın Elbette, fiziksel aktivite günlük enerji harcamanızı içerisinde olan bir rutin. Bu artıracaktır dolayısıyla vücudunuzun ihtiyaçları da özelliği sebebiyle sık sık buna göre değişiklik gösterir. Öncelikle amacınız farklı beslenme trendleri konusunda kendinize dürüst davranmalısınız. oluşması kaçınılmaz bir durum. Özellikle son Çünkü protein ihtiyacınız, vücut ağırlığınıza, yapılan dönemlerde egzersiz yapan veya zayıflamak egzersizin türüne, süresine ve sıklığına göre değişir. isteyen kişiler için protein ağırlıklı diyetler Amaç “gelişmek ve kas yapmak” ise, egzersizin oldukça popüler. Medyada yer alan beslenme şiddetine göre; vücut ağırlığınızın kilogramı başına Sofra Grup uzmanları veya çoğunlukla uzman 1,4 – 1,8 gram protein alınması önerilir. Uzm. Dyt. Nilay Coşkun olmayanlar tarafından yazılan farklı Örneğin; haftada 3 – 5 kez birer saatlik kuvvet farklı görüşler ise kafa karıştırıyor. egzersizi yapan 80 kg ağırlığındaki bir kişinin minimum protein Peki doğrusu nasıl olmalı? ihtiyacı 112 (80 x 1,4) gramdır. Bu çerçevede egzersiz yaparken protein Protein tüketimi metabolizma hızını olumlu etkiliyor. Bu ihtiyacımıza kısaca bir göz sebeple kilo vermek istiyorsanız protein yine çok önemli. atalım... Protein alımınızı vücut ağırlığınızın kilogramı başına 1-1,2 gram arasında tutmalısınız. Örneğin; •1 yumurta •1 porsiyon kurubaklagil (150 g) •1 porsiyon pişmiş az yağlı kırmızı et veya tavuk (150 g) •4 adet ceviz içi •10 badem •1 bardak yağlı süt •2 dilim az yağlı beyaz peynir •1 kase yağlı yoğurt Yaklaşık olarak 100 g protein içermektedir. TÜM PROTEİN KAYNAKLARININ KALİTESİ AYNI DEĞİL Et grubu haricinde kurubaklagiller, yağlı tohumlar ve tahıllar gibi bitkisel birçok besin de protein içermektedir. Fakat biyolojik olarak daha aktif olan asıl protein kaynakları; yumurta, süt ve ürünleri, et, tavuk ve balıktır. Bunlar vücudunuzun kendi kendine sentezleyemediği “esansiyel amino asitlerin” tümünü içerirler. Tabii ki bu protein ihtiyacınızı sadece hayvansal gıdalarla karşılamalısınız anlamına gelmiyor. Unutmayın ki protein bakımından zengin hayvansal kaynaklı besinlerin, yağ içerikleri 34 SAĞLIK SSA A ĞL ĞL IK IK de yüksektir ve fazla tüketimleri vücutta yağlanmaya, ileriki dönemlerde ise kalp ve damar hastalıklarına sebep olabilir. Bazı bitkisel kaynaklı besinleri bir arada tüketerek protein kalitelerini artırmanız mümkün. Örneğin kuru baklagiller, yağlı tohumlar (ceviz, fındık, badem gibi) ve tahılların beraber tüketilmesi gibi. PROTEİN + KARBONHİDRAT KOMBİNASYONU Proteinlerin tam olarak işlevini kas dokularının içerisinde gerçekleştirebilmeleri için vücudumuzun insülin hormonu salgılaması gereklidir. İnsülin hormonu karbonhidrat içeren yiyeceklerin yenmesi ile salınır. Bu sebeple yapılan araştırmalar kas dokusunun artışı ve korunması için karbonhidrat ve proteinin bir arada tüketilmesini önermektedir. Örneğin; esmer ekmek ile beyaz peynirli tost, esmer ekmek ile ton balıklı/ya da tavuklu sandviç, yulaf ezmesi ile yoğurt ya da meyve ile badem gibi. Bazı hayvansal kaynaklı besinlerin protein değerleri Besin Miktar Protein Derisiz tavuk eti 100 g 23,3 g Somon 100 g 20 g Az yağlı balık çeşitleri 100 g 19,5 Az yağlı kırmızı et 100 g 19,2 g Az yağlı beyaz peynir 1 dilim (30 g) 7g Keçi sütü (yağlı) 1 bardak (200 g) 6,8 g İnek sütü (yağlı) 1 bardak (200 g) 6,6 g Yoğurt 1 kase (200 g) 6g Tam yumurta 1 adet 6 g Yumurta beyazı 1 adet 3,6 g ZAMANLAMAYA DİKKAT Egzersiz öncesi ve sonrası 30 dakikalık zaman dilimlerini birer fırsat penceresi olarak düşünün. Yapılan araştırmalarda, egzersizden önceki 30 dakika içerisinde 10 gram ve sonrasında ise 20 gram protein almanın, yaklaşık 3 saat süren protein sentezini (kas korunması ve/veya artışı) en iyi şekilde tetiklediği görülmüştür. Bazı bitkisel kaynaklı besinlerin protein değerleri Besin Miktar Protein Soya fasulyesi Kuru fasulye Mercimek Nohut Yulaf Kinoa Mantar Ceviz Fındık Badem 1 ufak kase 1 ufak kase 1 ufak kase 1 ufak kase 1 ufak kase 1 ufak kase 1 kase- dilimlenmiş 1 adet 1 adet 1 adet 20,5 g 15,5 g 14,5 g 12,3 g 8,8 g 8,1 g 5,5 g 0,7 g 0,2 g 0,2 g YAŞAM KALİTENİZİ ARTIRMAK İÇİN Egzersiz ve doğru beslenmenin yaşam kalitenizi artırmadaki avantajını kullanın. Fiziksel görünümün yanında sağlığınızı ihmal etmeyin. Amacınız ister kas yapımı, ister yağ yakımı olsun, vücudunuzdaki tüm işlevler vitamin,mineral ve en önemlisi su eşliğinde gerçekleşir. Vücudunuzu şekle sokarken yeterli ve dengeli beslenmenin bir bütün olduğunu unutmayın. Yeterli protein alımınına odaklanmışken vitamin, mineral ve posa kaynağı olan sebze ve meyve tüketimini de ihmal etmemelisiniz. 35 KÜLTÜR SANAT Cazın buğulu sesi Diana Krall geliyor S ayısız ödül sahibi hibi Diana Di K Krall, ll geçtiğimiz tiği i eylül lül ayında çıkardığı “Wallflowers” albümünde kendine özgü yorumuyla seslendirdiği tüm zamanların en iyi pop şarkılarını bu kez İstanbul'da söyleyecek. Krall, The Mamas and the Papas’tan California Dreamin’, Eagles’tan Desperado, Bob Dylan’dan albüme adını da veren Wallflowers gibi 60’lı yıllardan günümüze uzanan pop klasiklerine caz tınılarıyla yeniden hayat verecek. Bugüne kadar Kanada’nın en prestijli müzik ödüllerinden JUNO’da 8 ödül kazanan sanatçı, 5 Grammy’nin yanı sıra 9 altın, 3 platinum ödüle sahip. Hem ses rengi hem piyanodaki performansıyla günümüz caz dünyasının en sevilen kadın sanatçılarından biri olan Diana Krall, bugüne dek Billbord Caz Listelerinde sekiz albümüyle en üst sırada yer almış tek caz sanatçısı. Tarih: 27 Ekim 2015 Yer: İstanbul Zorlu PSM Jethro Tull ile rock opera keyfi 1 968 yılından bu yana diskografisine 30 albüm sığdıran ve 60 milyonu aşkın satış elde eden Jethro Tull grubunun kurucu solisti ve flüt ustası Ian Anderson, arkadaşlarıyla beraber unutulmayacak bir konser için 5 Aralık 2015’te CRR sahnesinde olacak. Rock müziği için ilk bakışta oldukça uzak bir enstrümanmış gibi görünen flütü bu türe katan ve bugüne dek 40’ı aşkın ülkede 2500’den fazla konsere çıkan Ian Anderson’ın müzik kariyeri, 1967 sonlarında İngiltere’nin Luton şehrinde kurduğu Jethro Tull ile başladı. Elektro gitarda Clapton gibi zamanının büyük ustalarıyla boy ölçüşemeyeceğini düşünen Anderson başlarda karamsarlığa kapılmış olsa da müzik aletleri satan bir dükkanın önünden geçtiği bir gün vitrinde gördüğü flütle başka bir dünyaya geçti. Sanatçı, kısa süreli birkaç denemeden sonra eşsiz dehası ve doğaçlamaya yatkınlığıyla flütü rock tarihine kendine özgü tarzıyla mal etti. Tarih: 5 Aralık 2015 Yer: İstanbul CRR Konser Salonu 36 KÜLTÜR SANAT KİTAP Kanatlarım Hep Can Acısı SERGİ Tarihi hatlar Sabancı Müzesi’nde Kanatlarım Hep Can Acısı, yirmi mi yılı aşkın süredir gazetecilik ve n yayıncılık yapan, medya dünyasının başarılı ismi Esra Uçar’ın ikinci romanı... En ümitsiz zamanlarda hayata tutunmanın sırrını paylaşan roman, yaşamla inanç arasındaki derin bağı ölüm üzerinden kurguluyor. Yazar, Kanatlarım Hep Can Acısı’nda okurlarını, duygusal bir macerayla baş başa bırakıyor. Yazar: Esra Uçar Yayınevi: Destek Yayınları Kuruluşunun 10. yılını kutlayan Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), çağdaş bir tasarım ve sergileme anlayışıyla yenilenen Atlı Köşk’teki “Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu”nu ziyarete açtı. Koleksiyon kalıcı nitelikte olduğu için her zaman izlenebilecek. SSM koleksiyonlarının ve arşivinin ojjikk d üzzeen ü üzen nleeme meyl ylee,, dijital ortama aktarıldığı yeni teknolojik düzenlemeyle, Türk ve İslam sanatının nadir elyazması ki kkitapları it l sayfa f sayfa incelenebiliyor. Hazırlanan animasyonların sergi salonlarında ziyaretçilere verilen iPad’ler aracılığıyla sunulduğu interaktif uygulamalar, geleneksel sanatları teknolojiyle buluşturarak, izleyenlere farklı bir deneyim yaşatıyor. İslam sanatının 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan dönemine ait, ünlü hattatların ve kitap sanatçılarının elinden çıkmış 200’den fazla eserin yer aldığı sergide, başta Kuran-ı Kerim nüshaları olmak üzere nadir elyazması kitaplar, kıta ve murakkalar, levha ve hilyeler, tuğralı ferman ve beratlar ile hattatların yazı yazmada kullandığı araçlar yer alıyor. Geleneksel sanatları bugüne taşımayı amaçlayan SSM, çağdaş sanatçıların yarattığı özgün tasarımları da müze koleksiyonuna dahil ediyor. Steve Jobs Gibi Düşünmek En büyük çağdaş inovasyonculardan biri olan Steve Jobs bilişim ve müzik endüstrilerinde dönüşüm gerçekleştirerek bize çağdaş dünyanın en çok arzulanan teknolojilerini getirdi. Jobs, arkadaşı Steve Wozniak ile 1976’da Apple’ı kuran ve zamanla dünyanın en çok sevilen şirketlerinden birine dönüştüren başına buyruk bir iş adamıydı. Kitap, okuru Steve Jobs’dan ilham almaya ve dünyaya bir dâhinin gözlerinden bakmaya davet ediyor. Yazar: Daniel Smith Yayınevi: NTV Yayınları MÜZİK Fazıl Say’ın “Yeni Şarkılar”ı ruhunuzu dinlendirecek Türkiye’nin klasik müzik alanında dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri olan Fazıl Say, bir süredir üzerinde çalıştığı son albümü “Yeni Şarkılar” ile dinleyicisiyle buluştu. Sanatçının, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Nazım Hikmet vee Ö Ömer mer Ha me H Hayyam ayyyyaam m gibi ünlü şairlerin şiirleri üzerinde çalışarak ç hazırladığı toplam beş parçalık p bu yeni çalışma, şimdiden müzikseverlerden m tam not aldı. 2013’te büyük ilgi gören “İlk Şarkılar” Şaa Ş albümü ile ünlü şairlerin eserlerini Serenad Bağcan yorumuyla es es bir biir araya getiren Say, “Yeni Şarkılar” b albümündeki aallb eserlere de yine Bağcan’ın güçlü güç yorumuyla hayat veriyor. gü Doğu’nun Merkezine Seyahat Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü sergi salonunda düzenlenen, “Doğu’nun Merkezine Seyahat” sergisi, gezginlerin 18. yüzyılda başlayan ve sonraki yüzyılda dönüşerek devam eden, Doğu topraklarına yolculuklarının İstanbul merkezli öyküsünü anlatıyor. Ekrem Işın ve Catherine Pinguet eş küratörlüğünde gerçekleşen sergi, kitle turizmi ve seyahat kültürünün 1850-1950 yılları arasındaki değişimine odaklanıyor. Sergide, Osmanlı dönemi fotoğrafları ve efemera alanında dünyanın önde gelen koleksiyoncularından biri olan Pierre de Gigord’un koleksiyonundan derlenen, aralarında fotoğraf, kartpostal, afiş, ilan, broşür, yemek menüleri ve objelerin bulunduğu 160 eser izleyiciyle buluşuyor. Gigord’un özellikle eski İstanbul’a ait kültürel ve kent görsellerini içeren koleksiyonu, meraklılara Osmanlı’nın son dönem ve Türkiye Cumhuriyeti’nin erken dönem manzaralarını sunuyor. Tarih: 4 Haziran-17 Ekim 2015 Yer: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 37 SOFRA’NIN USTALARI ADNAN MUGAN Adnan Mugan: “Önce mesleğini seveceksin” Altı yıldır Sofra Grup’ta çalışan ve BSH Sosyal Tesisler’de aşçıbaşı olarak görev yapan Adnan Mugan, tüm dünya mutfağına hakim. VIP organizasyonlarda da görev alan Mugan, bu mesleği iyi yapmanın yolunun mesleği sevmekten geçtiğini belirtiyor. A dnan Mugan Iğdırlı ve Sofra Grup’ta görev yapan, işinin ehli bir aşçı. Eğitim almamış, çekirdekten yetişmiş. İstanbul’da kendi lokantalarında aşçıbaşılık yapan abisinin yanında işi öğrenmiş ve mesleğin her kademesinde çalışarak pişmiş. Önce çorbalarla haşır neşir olan Mugan sonraları zamanla dünya mutfağına da adım atmış. Fransız, İtalyan mutfağı derken tüm mutfaklara aşina olmuş. Kendi lokantalarında yeterince ilerleme kaydettikten sonra İstanbul’da Bahçeşehir Gölet Restoran’da aşçılık serüvenine başlamış. Sonrasında Bursa İskender’de çalışmış, Güllüoğlu’nda açık büfe sorumlusu olarak devam etmiş. Altı yıldır Sofra Grup’ta görev yapan Mugan, BSH’da Sosyal Tesisler restoranının şefi. Aynı zamanda organizasyonlarda ve zaman zaman da diğer projelerde takviye hizmeti sunuyor. Özellikle Tekirdağ bölgesinde VIP organizasyonların vazgeçilmezi. Tüm dünya mutfaklarında hünerlerini sergileyen Mugan’ın çeşidi bol ve daha lezzetli olduğunu düşündüğü Türk mutfağı ise gözbebeği. Güzel yemek yapmanın sırrı ona göre de sevgi. “Önce mesleğini 38 seveceksin” diyen şefimiz ilkokul 5’inci sınıftayken okul çıkışı kendi lokantalarına gider ve bulaşık yıkamak dahil her işi yaparmış. Osmanlı mutfağında tatlısından tuzlusuna abisini izleyerek her tada ruh katmayı başarmış. “Lezzetli olsun da hangi mutfak olursa olsun” diyen Mugan yemek ayırt etmediğini dile getiriyor. 1979 doğumlu, evli ve iki çocuk sahibi. Aynı zamanda bir spor salonu olan ve kendisi de spor yapan Mugan evde yemek yapmayı pek sevmiyor. Ancak çocuklar özellikle bir şey isterse mutfağa giriyor. Bütün gününü mutfakta yemekle geçirdiği için eve gidince mutfağa girmek istemiyor haliyle. Eşinin yemeklerini de beğeniyor ama “kendisi aşçıbaşı olunca insan haliyle kusur buluyor” diye eklemeden de edemiyor. Ama eşine minik müdahalelerde bulunarak, bildiklerinden aktarmayı da unutmuyor. Gençlere bu mesleği tavsiye eden Mugan’ın kendi çocukları henüz küçük ama evde birlikte pasta yapmaya giriştiklerinde yumurta kırmaya da hevesliler. Tatlı ve pasta konusunda da bizzat tanık olduğumuz için rahatlıkla uzman diyebileceğimiz şefimiz bu başarısını da restoranlarda çalıştığı dönemlerde iş çıkışı pastanelerde hayli mesai harcaması sayesinde kazanmış. SOFRA’NIN USTALARI KREMALI MANTARLI KUZU SIRTI (2 kişilik) Malzemeler: 500 g kuzu sırt, 100 g arpacık soğan, 100 g mantar, 100 g krema, 20 g tane karabiber, 20 g soya sosu, 10 g tuz, 20 g zeytinyağı Hazırlanışı: Kuzu sırtları yaprak şeklinde açılıp içine mantar, arpacık soğan ve baharat ilave edilerek rulo yapılır ve tavada mühürlenir. 200 derece fırında 20 dakika pişirildikten sonra halka şeklinde dilimlenerek üzerine krema sosu dökülür ve servise sunulur. PATLICAN MANCA (2 kişilik) Malzemeler: 500 g patlıcan, 100 g capia biber, 50 g çarliston biber, 50 g domates, 1 diş sarımsak, 10 g sirke, 10 g nar ekşisi, 10 g tuz, 5 g şeker Hazırlanışı: Patlıcanlar bir veya iki yerinden çizilir, közde pişirilip kabukları soyulduktan sonra bir kaba alınır. İçine sırasıyla tüm malzemeler doğranır, karıştırılıp servise sunulur. VİŞNE SOSLU KREMA DOLGULU ARMUT TATLISI (2 kişilik) Malzemeler: 2 adet armut, 250 g süt, 100 g şeker, 60 g nişasta, 10 g vanilya esansı, 30 g margarin, 2 yumurta Şerbet için: 2 adet vişne suyu, (kapalı 330ml) 200 g su, 500 g şeker, 2 adet defne yaprağı, nane, limon Krema için malzemeler: 500 ml süt, 60 g mısır nişastası, 100 g toz şeker, 1 paket vanilin, 3 adet yumurta sarısı, 50 g toz krem şanti, 100 g margarin Kremanın hazırlanışı: Süt, yumurta, nişasta ve şeker krema kıvamına gelinceye kadar çırpılarak pişirilir. Ocaktan alınır. Margarin,vanilin ve şanti ilave edilerek karıştırılır. Hazırlanışı: Armutlar fırın tepsisine konulup içine vişne suyu ve tüm malzemeler eklenir, fırında 20 dakika pişirildikten sonra armutların içi krema ile doldurulur ve servise sunulur. 39 HABERLER BİZDEN HABERLER Asil Gezgin’e sürekli ve kesintisiz hizmet veriyoruz Sofra Compass Group Türkiye’nin sadece kıyıdan uzak sanayi ve endüstrilerde faaliyet gösteren başlıca şirketlere toplu yemek ve destek hizmetlerini bir bütün içinde veren öncü markası ESS, Şile açıklarındaki Noble Globetrotter II (Asil Gezgin) adlı sondaj gemisinde 200 kişiye 7/24 hizmet sağlıyor. Ç ıkarılabilir petrol ve gaz kaynaklarını araştırmak üzere, TPAO işbirliğiyle Batı Karadeniz’de kıyıdan yaklaşık 100 kilometre açıkta Noble Globetrotter II (Asil Gezgin) adlı sondaj gemisiyle denizin 2 bin metre altında arama yapan Shell, sondaj kuyusunda çalışan personellerine kesintisiz olarak, yaşam alanlarının temizliği, çamaşırhane, gıda sevkiyatı ve yemek hizmetlerinin sağlanması için ESS’e güveniyor. • • • • • • Kıyıdan 100 km uzaklıkta, 2.000 m derinlikte, 322 ton 6 aylık gıda sevkiyatıyla, 180 platform çalışanına, 42 kişilik saha ekibimizle, 7/24 hizmet veriyoruz. Son teknolojiyle donatılmış sondaj gemisi, 3 gemi ve 2 helikopterle destekleniyor. Ürün tedariğinin haftalık olarak helikopterler aracılığıyla yapıldığı Şile 1 adıyla açılan sondaj kuyusu projesinde, kıyı tedarik üssü dâhil yaklaşık 240 kişi çalışıyor. Proje bünyesinde çalışan Türk ve yabancı uyruklu toplam 50 personelimiz, iş akışının sürekliliği için back2back (yedekli) performans sistemiyle çalışarak her gün platformda net 42 kişilik ekibimizle kesintisiz hizmet sağlıyor. Bu doğrultuda 40 Boğaz’dan geçişini sağlayabilmek adına 2014 yılı sonunda kule sökümü için Yalova Beşiktaş Tersanesinde bulunan Noble Globetrotter II isimli platform gemisi ocak ayında İstanbul Boğaz’ını geçerek kule montajının tamamlanması için Erdemir Tersanesi’nde kaldı ve buradan Karadeniz’e büyük serüvenine açıldı. her hafta helikopterlerle yedekli personel değişimi yapılıyor. Ekibimizin tümünün BOSIET (Basic Offshore Safety Induction and Emergency Training) eğitimli olmasının yanı sıra çalışanlarımız Sofra-Compass Group Türkiye’nin önce güvenlik prensibinin gerekliliği doğrultusunda Food Safety ve HSE eğitimleriyle de sertifikalandırıldı. Yüksek müşteri memnuniyetiyle verdiğimiz hizmet süresinde, Noble personelinin de dahil olduğu genel performans değerlendirmelerinde ESS personelimiz müşterilerimize ve çalışma ekibimize örnek davranışları, üstün performansı ve yüksek motivasyonu sayesinde ayın elemanı ünvanıyla ödüllendirildi. HABERLER İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nda 125’inci sıradayız İstanbul Sanayi Odası (İSO) “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” 2014 yılı raporunun sonuçlarını açıkladı. Sofra - Compass Group Türkiye 125'inci oldu. İ stanbul Sanayi Odası'nın (İSO) 1968 yılında 100 Büyük Sanayi Kuruluşu olarak başlattığı ve her yıl geliştirilerek sürdürdüğü Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, Türkiye ekonomisine tutulan güçlü bir ayna niteliğinde ve bugüne dek akademik düzeyde birçok tez ve araştırmaya konu oldu. İSO “Türkiye'nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nın 2014 yılı sonuçları 16 Haziran 2015 tarihinde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması 2014 sonuçlarına göre, Sofra - Compass Group Türkiye sadece yemek üretim hizmetleriyle dikkate alındığında geçtiğimiz yıla göre başarı çıtasını daha yukarı taşıdı ve 41 sıra yükselerek Türkiye'nin en büyük 125'inci sanayi kuruluşu oldu. Tüm grup şirketleriyle beraber değerlendirildiğinde ise 88'inci sıraya yükseldiği tespit edildi. Ayrıca kendi sektöründe 1. firma olarak liderliğini koruyan Sofra - Compass Group Türkiye, aynı zamanda 2. en büyük istihdam sağlayan kuruluş olarak da başarısını sürdürüyor. 41 HABERLER BİZDEN HABERLER “Çanakkale Muharebeleri’nin 100. yılını saygıyla anıyoruz” 2 016 yılı strateji toplantımız tüm yönetim ekibimizin katılımıyla Türkiye tarihinde büyük önem taşıyan Çanakkale şehrinde gerçekleştirildi. Toplantının ikinci günü Çanakkale Muharebeleri’nin 100. yıl dönümü dolayısıyla yönetim ekibimiz Çanakkale Şehitler Abidesi’ne de ziyarette bulundu. Büyük bir kahramanlık 42 hikayesi olan Çanakkale Muharebeleri, Türkiye ve dünya tarihi için son derece önemli sonuçlar doğurdu. Savaşın üzerinden tam 100 yıl geçti ama izleri kolay kolay silinmedi. O topraklarda savaşan, başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm askerlerimizi saygıyla anıyor, kendilerine göstermiş oldukları cesaret ve inançtan ötürü şükranlarımızı sunuyoruz. HABERLER IŞIK’lılar 1 günlüğüne işçi oldu Yemek hizmetlerini Sofra Grup’un sağladığı FMV Işık Üniversitesi Şile Kampüsü öğrencileri, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda ilginç bir etkinliğe imza attı. Işık'lı gençler empati kurarak bir günlüğüne çalışanlarımızın yerine geçti. Bizle birlikte yemek yaparak okul çalışanlarını en iyi şekilde ağırladı. F MV Işık Üniversitesi Şile Kampüsü öğrencileri, okul çalışanları için 1 Mayıs İşçi Bayramı öncesi, anlamlı bir kutlama gerçekleştirdi. Gerçekleşen etkinlik kapsamında Işık Üniversitesi öğrencileri, kurumlarında hizmet veren Sofra Grup personelinin yerine geçerek mutfak çalışanı ve garson olarak görev yaptı. Günün misafirleri ise Şile Kampüsü çalışanları oldu. Üniversitenin sosyal merkezinde düzenlenen etkinlik ile çalışanların kampüste hayatı olumlu etkilediklerini, bütünün önemli bir parçası olarak değerli olduklarını hissetmeleri amaçlandı. Gönüllü olan öğrencilerin ise hayatı, çalışan personelin gözünden gözlemleyebilmeleri ve böylece empati yeteneklerini geliştirebilmeleri hedeflendi. Etkinliğe Işık Üniversitesi öğretim görevlilerinin yanı sıra, farklı üniversitelerden akademisyenler de davetliydi. Işık Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ergül Akçakaya, “Tüm etkinlikleri siz öğrencilerimiz gerçekleştiriyorsunuz, biz de sizin yanınızda yer alıyoruz“ diyerek, böyle duyarlı bir organizasyona imza attıklarından dolayı öğrencilerini kutladı. 43 HABERLER BİZDEN HABERLER Sofra - Compass Group Türkiye ailesi büyüyor Sofra - Compass Group Türkiye, iş yerlerinde Eurest, Obasan, Eurest Services, Euroserve Güvenlik, eğtim kurumlarında Scolarest ve sağlık kurumlarında Medirest markalarıyla profesyonel ve yüksek standartta hizmet sunarak büyümeyi sürdürüyor. Grup, hizmet verdiği noktaların sayısını artırarak, sürekli yeni kazanımlarla yoluna devam ediyor. DHL Global Bosch Genel Müdürlük Kale Pratt & Whitney Uçak Motorları Tusaş Motor Cengiz Makina Kurtoğlu Bakır Kurşun Hatipoğlu Plastik Yapı Elemanları Aster Tekstil CP Standart Gıda Matlı Yem Kocaer Haddecilik Yılport G2M Bolacalar Un Fabrikası IKEA Bursa Olay Gazetesi Balcıoğlu Palet Göksan Döküm İzgaz 44 Hilton Bomonti Casper Plaza Carrefoursa Aksigorta Klimasan Asaş Ambalaj Fatih Kıral Mobilya Eko Sinerji Farel Sarissa İstanbul Siteleri Özel Vatan Caka Hastanesi AESAŞ AEDAŞ Aksa Yalova Galata Port Carrefoursa PMSA Depolar Nestle Knauf Chevron Aksigorta Sayı 20 YAZ - 2015 SÖYLEŞİ BSH TÜRKİYE LEZZET DONDURMA MEKÂN ALANCHA GEZİ BEŞ YUNAN ADASI SAĞLIK EGZERSİZ VE PROTEİN www.sofragrup.com