ıtu_mımarı tasarım yüksek lisans programı_archıtectural desıgn
Transkript
ıtu_mımarı tasarım yüksek lisans programı_archıtectural desıgn
ITU_MIMARI TASARIM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI_ARCHITECTURAL DESIGN THEORY_2013 BAHAR NİSA GÜNDÜZ BIR MODERN MIMARLIK ANLATISI ÇABASI Bazı ta r ih ç ile r yüz y ılda ki modern zam anların 15. yüzyılda ki Hümanizma, bazıları Rönesans ile, E n d ü s tri Devrimini izleyen y ılla rd a başladığını kabul e t m e k te d irle r. te m e lle ri Aydınlanma ile o r ta y a çıkan p o z it if düşüncenin ve te k n ik y üzyıl o rta la rın a dayanm akla b irlik te , modern mimarlığın 18. Devriminin içerdiği te k n ik , s o s y a l ve k ü l t ü r e l bazıları da 18. Modern mimarlığın geliş m e le rin başlangıcı olan 18. yüzyıl o rta la rın d a b aşlayan E n d ü s tri değişim lerle b ir lik te o r ta y a çıktığı kabul edilir. [1] Resim 1:sanayi devrimi ve çocuk işçiler XX. Yüzyılın başlarında f i z ik t e A l b e r t Einstein ünlü R ö la t iv ite Teorisi'ni, M atem atikçi Herman Minkowski de 'zaman mekân' k avram larını o r ta y a a ta r a k p o z it if bilim lerde yeni u f u k la r açıyorlardı. Resim 2: M inkowski ,'Space and Time' teo re m i diyagramı B u n la ra p a ra le l o la ra k f e ls e f e d e de s o y u t lu k kavram ı g e liş iy o r ve Edmund H u ss e rl 1912-13 yıllarında fenom enoloji fe ls e fe s in i kuruyordu..R esim s anatında Paul Cézanne, 'in t e o rile rin i o r t a y a a tıy o r ve Pablo Picasso, G eorges Braque gibi re s s a m la r da bu akımın ilk ö rn e k le rin i v e riy o rla rd ı. [2] Resim 3:Cezanne ,S a in te - V ic to ir e Dağı(1904) ve Pıcasso (1881-1973)'Factory, H o rta de Ebbo', 1909 Mimarlık alanında ise 1890 yılla rında b aşlayan A rt Nouveau h a re k e ti, E k le k tis iz m 'in e ve Neoklasisizm 'ine k a r ş ıt olm asıyla önem k a zanm aktadır. 19. yüzyılın olumsuz Resim s anatında gelişen Empresyonizm (1870), Kübizm (1907) h a r e k e tle rin d e n s onra mimarlığında y e r aldığı çok önemli s o y u t ve a n ti n a t ü r a li s t akım lardan Fü tü riz m (1914), De S tijl (N eo- P las tis izm ) (1917),Pürizm (1918), E kspresyonizm (1918), K o n s tr ü k tiv iz m ve S üprem atizm (1925) gibi akım lar çağdaş mimarlık ve sanatın te m e lle rin i o lu ş tu r u y o r la r d ı. [3] Mimaride A d o lf Loos, Tony G arnier ve A u g u s te g e liş tir e r e k belli n o k ta la rd a A r t Nouveau P e r r e t, A rt N ouveau'daki yalınlaşma yaklaşımını ile çakışan, belli n o k ta la rd a da ondan tü m ü y le ayrılan Erken Modernizmin te m e lle rin i a ta r la r . G arnier ,Une Cite In d u s trie lle (1917) Ö zellikle A d o lf Loos, "K ü ltü r ü n evrimi kullanım a dönük nesn e le rin süslem eden arındırılması ile eş anlam lıdır" ve "süslem e su çtu r" d iy e re k yapının simgesel değerini re d d e d e r ve yapıyı minimum m a liy e tle ekonomik o la ra k yapmak g e re k tiğ in i, ekonomik yapının da aynı zamanda toplum a hitap e ttiğ in i b e lir tir . Bunu en iyi S te in e r evinde a n la tm a k ta d ır. Loos ,Haus S te in e r, Vienna P e te r s'in AEG F a b rik a s ıA d o lf Loos'un, 1903 te inşa e t tiğ i V iyana'da A p a rtm a n yapısı ve W a lte r G ropius'un ta s a rla d ığ ı Fagus Fabrikası, bu dönemin mimari yaklaşımını y a n s ıta n yapı ö rn e k le rid ir. AEG T urbine F a c to ry , Be hrens ve Fagus F a c to ry , Gropius M im arlıkta modern h a re k e tin e tra fın d a b illû rla ş tığ ı k o n u la r ve te m a la r yıkım ve yapımın avangard m antığıyla iliş k ilidir. Bu da her şeyden önce burjuvanın, g ö s te riş ç i süs ile kiç k ulla nan ve e k le k tis iz m ş ekline bürünmüş z e v k s iz lik k ü ltü rü n ü n reddini kapsıyordu. Bunun y erine s a flık ve o t a n tik lik a rz us una öncelik verildi. Tüm süsleme biçimleri kabul dilemez b u lunuy ordu; g e re k li olan daha çok, malzemelerin kullanım ınla o ta n tik lik li ve yapısal mantığının biçimsel ifadede k e s in lik le g ö rü n ü r olması g e re k tiğ i düşü n ü lü y o rd u . Y irm ile rd e bu te m a la r ayn bir p o litik b o y u t da kazandı: Yeni Bina to p lu m s a l o la ra k içinde e ş it h a k la r ve ö z gürleş m e idealinin g e rçekleşeceği daha dengeli ve e ş itlik ç i bir toplum biçimine duyulan özlem le ilişkiliydi. [4] Yirminci yüzyılın başında kullanılm aya başlanan te k gerçek yenilik gergi yapı dizgesi oldu. Yapıların düzenlenm esinde ve görünüm ünde g e tirile n diğer d e ğ iş ik lik le r, Makina Çağının doğası ile ilgili ve mimarlığın to p lu m s a l amacına ilişkin a p rio ri ku ra m la rın bir sonucudur. İkisi b irlik te . Dışavurumcu. K ü b is t ya da N eoklasik e s t e t i k k u ram larından doğan çok güçlü bir " iş le v s e lc i" mimarlık o lu ş tu r d u la r . [5] Yine p a ra le l anlamdaki bir başka s ınıflandırm aya S ie g frie d Giedion'da ra s tlıy o ru z ."S p a c e , Time and A r c h it e c t u r e " 'da ifade e tt iğ i ş e k liy le :M im a rid e p la s t is it e e ğ ilim le rin in da h a da k u v v e tle n m e s i... İç ve dış fo r m la r a ra s ın d a o ld u ğ u k a d a r m e k â n d a k i k ü t le le r a ra s ın d a da daha s e r b e s t b ir i lin t i. " [6 ] Modern mimari anlayışı to p lu m s a l tu tu m u n tem elinde g e n e llik le "b e lirg in lik , düzgünlük, saf biçimler, b ü tü n lü k , arınmışlık, ya lın lık" ifa d e le ri ile açıklanır. Çünkü Modernizm döneminde m im arlıkta mekân anlayışında f o n k s iy o n / iş le v ön plandadır. Bu, yaşanılan sanayi devrimi sonrası dönemin ekonomik, s osyal, s iya sa l ve k ü l t ü r e l koşulla rın ın doğal bir sonucudur. Çünkü 18., 19. ve 20. y.y. boyunca o r ta y a çıkan ekonomik, so s y a l sıkıntıların, k o n u t s orununun , yeni yaşam k oş ullarının aşılması, bu ilk e le rin öngördüğü mimari tu tu m la olanaklıdır. Bu ilk e le rin ve iş levin ön planda olması mimari tas a rım a ve mimarın ü s tle n d iğ i ro le değişik ş e k ille rd e y a n s ır.- [7] Modern Mimari, dış biçimi, görünüşü, G e s ta lt'i işlevin b e lirlediği iç düzene d ire k t, dolaysız o la ra k iz le t e r e k , iç mekânı birb irin d e n son derece f a r k lı yorum lanm ış çözüm lerde bile özde birle ş e n fe v k a lâ d e başarılı s o nuç lara e riş m iş tir. Bu konuda v e rile b ile c e k g e liv e re n üçü Mies van der Rohe'nin k a ra k te ris tik ö rn e k le rd e n ilk akla T iy a tro s u projesi, Hans Scharoun'un B erlin Filârmoni binası ve Frank Lloyd W rig h t'in New Y o r k 't a k i Scharounve Guggenheim Müzesi'dir. Mannheim National T h e a tr e model , Rohe; B erlin Philharmonic, Scharounve Guggenheim M üzesi,W right Bunların ilkinde, ki aynı düşünceyi Mies Chicago'daki Mimarlık F a k ü lte s i'n d e u y g ulam ıştır, işlevin r a s y o n a lis t bir y orum uy la ka rş ıla ş ırız . Katı bir g e o m e trik a n la y ış ta n h a r e k e t e derek genel geçer bir iç mekân düzeni g e liş tir e n mimar, bunun k ü tle s e l düzeniyle cephe s istem ini de aynı e s pri içerisinde ele almış, bu arada dış iç'in dolaysız bir sonucu halinde ü rb a n is tik mekâna s u n u lm u ş tu r. [8] M odern mimarlık ile modern bilim arasındaki ilişki, bilim sel g örüş ün mimari k u ra m la ra yansıması ve bilim sel uygulam aların, mimari ta s a rım la rd a s o ru n la rın çözümünde kullanılması o la ra k iki düzeyde k u ru la b ilir. Modern mimarlığın modern bilim ve k uram sal düzeyde k u rduğu ilişkinin, d e te rm in is t anlayış çerçevesin de nedenselliğin be lirle y ic iliğ i ve mekanik g ö rüş ün kullanılm ası ile; uygulamada düzeyindeki k u rd u ğ u ilişkinin ise bu g ö rü ş le ri o n aylayan fo n k s iy o n e l bir tu tu m içinde, te k n o lo jin in kullanılm ası ile kendini g ö s te rd iğ in i s ö y le n e b ilir.- [9] Örneğin Kübizm, Einstein'ın " g ö re c e lik " kuramından büyük oranda e tk ile n m iş tir. K ü b is tle r aynı nesnenin f a r k lı zam anlardaki görünü m lerini ü s t ü s te ç ize rek zamansızlığı -a y n ı zam andalığı- yani zaman ve mekanın göreceliğini, değişkenliğini vurg u la m ış la rd ır. Pablo Picasso, 1909-10, Figure dans un F auteuil Bu s o y u tla m a yaklaşımını da s a f, yalın ve som ut birincil g e o m e trik ele m a n la rla (küp, kare, k o n i...vb. ) g e rç e k le ş tirm iş le rd ir. Kübik yaklaşım öncelikle resimde s o n ra la rı heykel ve mimaride g ö rü lm ü ş tü r. Kübizm'in mimariye g e tir d ik le r i yalınlığa dönüş ve yapının modern g e re k s in im le re yanıt verebilm esi şeklinde o lm u ş tu r. Mimaride Kübizm, biçim çokluğundan biçim b ü tü n lü ğ ü n e gidiş o la ra k tanım lanabilir. K ü b is t y apılarda g e n e llik le beyaz kulla nılm ış tır. [10] Robie House, W rig h t Mimaride Kübizm Etkisi: Neo P lastisizm (D e Stijl) Fü tü riz m ise; ilk o la ra k ş a ir Filippo Tommaso M a rin e tti ta ra fın d a n y a z ıla ra k P a r is 'te le Figaro g a z e te s in d e yayınlanan 1. F ü t ü r is t m a n ife s to s u y la o r ta y a çıkmıştır. Özünde dönemin genel yaklaşımı olan dinamizmi kendine tem el edinm işti [11] Giacomo Balla, A b s t r a c t Speed + Sound, 1913—1914& P e rs p e c tiv e draw ing fro m La C ittà Nuova by Sant'Elia, 1914. E n d ü s tri Çağı mimarisinin s t r ü k t ü r e l yönden en ilginç ta r a f ı, te k n o lo jik y e tk in liğ in sağladığı, n e rede ys e sınırsız denebilecek bir ö z g ü r lü k tü r . 1964 Lausanne, 1967 M o n tré a l ve 1970 Osaka dünya fu a rla rın d a k i pav y o n la rın Modem Mimari'ye g e tir d ik le r i s t r ü k t ü r e l çözüm ler, s öz k onus u ö z g ü rlü ğ ü n som ut ifa d e le rid ir. B e tonarm enin, çeliğin, alüminyumun, fo n k s iy o n la ra k a v u ş tu ru ld u ğ u p lâ s tik modern maddelerin s trü k tü r kılık ta n anlayışı kılığa modern sokulup mimarlığın taşıyıcı ve bambaşka ö rtü c ü b o y u tla ra ulaşmasını sağlam ıştır. [12] 90 derece ya da b e lirli bir açısal düzeni vazgeçilm ez ko ş u l o la ra k kabul etm eyen iki önemli eğilimden birine t, yani ifadeci tu tu m diyebiliriz. Alman mimarı Erich M endelsohn'un 1915-19 y ılla rı arasında g e liş tir d iğ i p ro je le rle P o tsda m 'da inşa e ttiğ i m eşhur ra s a th a n e , Einstein Kulesi bu tu tu m a a it belirgin ö rn e k le rd ir. [13] Einstein T o w e r in Potsdam ,M endelsohn Ö zellikle 1960 ların başlangıcından itib a re n s e s le rin i y ü k s e ltip e tk ile rin i a r tt ır m a y a başlayan birtakım kişi ve akımlar, Modern Mimari'nin Mies'den Scharoun'a varıncaya k a d a r tüm üne k arş ı çıkıp yazı, proje ve yapılarıyla yeni çözüm y o lla rı aramaya başlam ışla rdır. Dış biçime önem verilm esine; p lâ s tik s a n a tla rın cephelerden ş e h irs e l mekâna yansıtılm asına; ta rih le , geçmişle, ç e v re y le iliş k ile rin yeniden kurulm asına çalışan b irtakım olumlu çabalar ne yazık ki genelde k a n ta rın to p u n u bir hayli kaçıran gelişm elere yol açmıştır. [14] D ışavurum culuk kuramının m im arlıktaki Modem H a re k e t üzerine e tk is i belki de çok güçlüdür. Mimarlığa uygulanışı, resme uygulanışından çok daha belirgin bir sonuç v e re c e k tir, çünkü m im arlıkta açıkça ifa d e s e l olan biçim ler y o k tu r. [15] Berman'a göre ö z e llik le 2. Dünya Savası'ndan s onra ise modern mimarinin yaratıcı ve yenilikçi ta ra fın ın gerilediğini s a vunm aktadır. Bu dönemden s onra modern mimarlık t e o r ile r i ve ü rü n le ri dünyanın her y erine yayılmış ve yeni uygulama alanları bulmuş olm alarına rağmen başladığı gündeki heyecanını koruyam am ış ve b a s it t e r a r l a r a d önüşm üştür. 20. yüzyılda ş e h irc ilik te de ç e ş itli gelişm eler o lm u ş tu r.B u "ile rle m e c i' akımın karşısında F. L. W rig h t ve M um fold'un yine bir önceki yüzyıla a it d ü ş üncelerden -H o w a rd ve Geddes'in d ü ş ü n c e le rin d e n beslenen k arş ı ş e h irc ilik akımı bulunuyordu. Ş ehirleşm e k a rş ıtı düşüncenin b ü tü n ü y le A n g lo s a k s o n bir düşünce olduğunu " ış ıy a n k e n t" i is te r belirte lim . W rig h t'in Ancak söz " T a lie s in 'l konusu olsun bu olan is te r Le C orbusier, düşüncede her zaman Bauhaus geleceğin ve Gropius'un ş ehri idealini, Fou rie r'n in f a l a n s t e r takıntısını bulmak mümkündür. [16] "Işıyan K e n t" (ViUe Radieuse) (1930), Corbusier E n d ü s tri çağının mimarlığına Modern Mim arlık" denm iştir. Bunun nedeni ünlü A v u s tu r y a lI mimar O tto Wagner, 1896'da yayımladığı k ita b a verdiği "M odern M imarlık" başlığını k u lla n a ra k , daha s onra tüm s a n a t biliminin k abulleneceği deyimin y erleş m es in i sağlamasıdır..Ne v a r ki "P o s t-M o d e rn iz m "in o r ta y a çıkıp kendini kabul e ttirm e s iy le , Modern Mimari deyiminin tüm çağdaş mimariyi kapsama durumunda ş üphesiz hatırı sayılır bir gevşeme meydana gelm iş tir. [17] 18'inci Yüzyıl'ın sonlarında o r ta y a çıkmaya b aşlayan demir k ö p rü le r, o yüzden Modern Mimari'nin ilk o ta n tik ö rn e k le ri s a y ılırla r 19. yüzyılda yapı üretim inde yeni yapı m alzem eleri ve yapım yön te m le rin in kullanılm ası ve ü lk e le r arasında te k n o lo ji alanında yaşanan re k a b e t, mimarlık dünyasının gündemine " f u a r y a p ıla rı" adı v e rile n yeni bir yapı tipinin girmesine yol açar. 1851 yılında Londra 'da açılan ilk dünya fu a rın d a İn g ilte re 'y i te m s il eden K r is t a l Saray (C ry s ta l Palace), ilk kez dökme demir ve camın b ir lik t e yapı malzemesi o la ra k kullanıldığı ve böylece te k n o lo jin in biçimlendirdiği bir yapı olduğu için büyük önem taşır). [18] The C ry s ta l Palace was designed by Joseph P a xto n f o r th e G re a t Exhibition o f 1851 İlkinden s o n ra k i en önemli dünya sergisi, 1889'da P a ris 'te açılan 5. dünya s e rg is id ir. Bu sergide mühendis G ustave E if fe l ta ra fın d a n Fransa ve Paris için bir simge o lu ş tu rm a k ü z e re inşa edilen E iffe l Kulesi ve F ransa'yı te m s il eden M akineler Galerisi, (Galerie des Machines), te k n o lo jin in mimari biçimi yönlendirdiği yapı ö rn e k le rid ir [19] E if f e l T o w e r,P a ris W orld Exhibition 1889 M imarlar, bir yandan te k n o lo jin in onla ra yeni sağladığı o la n a k la rı k u lla n a ra k o zamana k adar c e s a r e t edilmemiş tü r d e ve s t r ü k t ü r d e e s e r le r ü re tir k e n , diğer yandan da halkın is te k le r in e cevap vermenin yollarım a rıy o rla rd ı. O yüzyıla k a d a r çoğunlukla dini ya p ıla r ya da e lit sınıf için k o n u t ta s a r la y a n m imarların bu dönemde g ittik ç e k a la b a lık la şa n ş e h irle rin s o s y o - k ü l t ü r e l yapılarına uygun o la ra k a lış v e riş m e rk e z le ri, büro binaları, o te l ve m üzeler ta s a rla m a y a b aş ladık ları g ö rü lm e k te y d i.[20] Dönemin önemli mimarları arasında Henry Van de V elde 1986'da modern mimarlığın yazınına k a tk ıla rd a bulunmaya başladı ve 1900'lerden itib a re n ismi A r t Nouveau ile anılmaya başladı. V e lde'y e g öre zamanın hiç önemi y o k tu , modern o la ra k o r ta y a çıkan biçimler en eski biçimlerdi. [21] H enry Van De Velde ,B lo e m e n w e rt House Alman devriminin g iz il-g ü cü n ü n öğretm en in, P e te r B e h re n s 'in R o m a n tik -K la s ik m im arlara, g e rç e k le ş tirilm e s i ve s a ğlam laştırılm ası, büyük bir yapıcı ve varlığı sayesinde ö z e llik le Schinkel'e mümkün o lm u ş tu r. Behrens'in yakınlık duyduğunu y a p ıtla rı onun, e rken göste rir.1 9 0 9 ta r ih li Turbine Fabrikası, ro m a n tik -k la s is iz m in o k o rk u n ç ölçekli geom etris ini makineden çıkmış m alzem elerin aynı ölçüde ro m a n tik bir d ra m a tiz a s y o n u y la bir a ra y a g e tirm e k te d ir. [22] Modernizmin ve g ö k d e le n le rin babası o la ra k bilinen Louis Sullivan, Chicago Okulu'nu e le ş tir ile r i ile e tk ile m iş Frank Lloyd W rig h t gibi isim lere de öncülük eden bu dönemin önemli a k t ö r l e r i arasındadır. Sullivan'ın meşhur "biçim işlevi iz le r " söylemi oluşmasında önemli bir dayanak o lm u ş tu r. [23] m o d e rn is t m imarları çok e tk ile m iş ve işlevselciliğin Louis Sullivan, Carson, Pirie, S c o tt Building (Chicago), 1899-1904 F a k a t "biçim işlevi i z le r " anlayışının onun mimarlığını tamamen açıkladığını ve k atı bir ş ekilde uygulandığını düşünmek doğru o lm ayacaktır. S u llivan işlev ve s t r ü k t ü r ü n tamamen açığa vurulm asından çok, ifade edilmesini veya sem bolize edilmesini önem sem ekte, işlevciliği hem duygusal ve ru h s a l g e rç e k le rle hem de fiz ik s e l g e rç e k le rle iliş k ile n d irm e k te d ir[2 4 ] 1920'lerin sonunda Işlev selc ilik , yapıyı insan etkin liğ in in bir aracı o la ra k gören Hugo Haring ve Hans Scharoun düzensiz, bazen gibi m imarların de garip organik biçim leri se rb e st biçimleri Akılcılığın sözde var ile olan ö z d e ş le ş tir ilm iş tir. nesnelliği D ışavurum culuğun ile k a r ş ıtlık g ö s te rm iş tir. Bununla b e ra b e r s o s y a l g e re k s in im le rin mimarlığa n ü fu z etm e s iy le , iş le v s e lc ilik D ışavurum culuğun önüne geçm iştir. [25] Haring ve Gut Garkau fa rm , Germany, 1923-1926 Le C orbusier ve Mies van der Rohe'nin savunduğu d ü ş ü n c e le rle ta b a n ta b a n a zıt olan bu t ü r bir Modernizm bazen 'ö te k i gelenek' o la ra k da adland ırılm a k ta d ır. Bu tu tu m 1 9 5 0 -6 0 'la rd a te kra r o r ta y a çıkarak S charoun'un B erlin Filarmoni Binası ile doruğa u laşm ıştır. Bu h a re k e tin en y e te n e k li m imarları işleve sim gesel bir g ö re v y ü k le m iş le rd ir[2 6 ] Dönemin önemli isim lerinden A dolf Loos kendisini A r t Nouveau ve Alman W erkbu nd'un a te ş li bir düşmanı yapan, ra d ik a l e s t e t i k purizmini g e liş tir d i.A dolf Loos "Süslem e ve Suç (C inayet)" adlı m akalesinde süslemenin neden olduğu z a r a r la r ı birçok açıdan incelem iştir. Loos'a göre süslemenin aşırılığı a r tık insanda e s t e t i k bir ho ş lu k y erine bir t ik s in ti o lu ş tu ru y o rd u . [27] Şikago O kulu'nun önemli isim lerinden F rank Lloyd W rig h t'a göre Organik Mimarlık çerçevesinde binayı, donanımından, konumundan ve çevresinden ayrı o la ra k ele almak pek olanaklı değildir. Bu binaları o r ta y a çıkaran Ruh, tüm bu u n s u rla rın bir a raya gelm esiyle oluşur. Yapının doğası bağlamında, bunların tüm ü öngörü lm eli ve gereği y erine g e tirilm e lid ir. Ancak bun la r bitm iş ve kişiliğini bulmuş yapının içinde yalnızca b ire r a y rın tıy a dönüşm elidir. A ydınlatm a, ısıtma ve havalandırm a bunlara e k le n e b ilir ya da bunların dışında bırakılabilir. İskem leler, masalar, d o la p la r, h a t t a bazen müzik a le tle r i bile binanın kendisine a i t t i r , ona e k le n ti değil... [28] Modern mimarlık içerisinde döneminin en ilerici, en yenilikçi akımı olma ve bilim sel gelişm eleri mimarlık ve s a n a ta yansıtm a, günün hızını bu y a p ıtla rd a g ö s te re b ilm e k adına 1909'da I. F ü t ü r is t Bildiri yayım lanmıştı. Çok geçmeden A n to n io S a nt'E lia ve Mario C hiattone, Milano'da "Y eni K e n t" için çizim ve planlarını s e rg ile d ile r. A n to n io Sant'Elia'nın k a ta lo g u n önsözünde ileri s ü rdüğü ra d ik a l d üşünceleri Ita ly a n Fütürizm inin sözcüsü M a rin e tti derh a l yeniden y o ru m la y a ra k 'F ü t ü r i s t Mimarlığın m a n ife s to s u ' ş eklini verdi. [29] F ü t ü r is t m im arlara göre kendisini s ü re k li t e k r a r eden modern mimarlığın içine d ü ş tü ğ ü en büyük açmaz, zeka hapishaneleri o la ra k n ite le n e b ile c e k akadem ilerin kendi çık a rla rı d o ğ ru ltu s u n d a suç o rta k lığ ı etm esi sayesinde, gençleri yeni ve kaçınılmaz bir s o ru n o la ra k o r ta y a çıkan 'F ü t ü r i s t k o n u t ve k e n t'in s ınırları ve soru n la rın ı çözmeye y ö n e ltm e k yerine, k la s ik m odelleri kopya e tm eye zorlam asıdır. [30] F ü t ü r is t k e n t tasarım ı, antonio s a n t' elia, 1914. Döneme damgasını vurm uş e v re n s e l re n k le r ve asal birbirini esmeyen ç iz g ile rle bir mimarlık o lu ş tu rm a y a çalışmış ve s anatın bir çok alanında e tk is in i g ö s te rm iş De S tijl (N e o -P la s tis izm ) akımı ilk m a n ife s to s u n u 1918 yılının Kasım ayında y ayınlam ıştır. Bu gru b u n amacı mimarlık, heykel ve resmin d uygusal olmayan, açık ve b e rra k bir yapıda o rganik o la ra k bir a ra y a gelmesiydi. Grubun ismi olan "De S t ijl" s a flık demekti. [31] De S tijl t a r a f t a r l a r ı tin s e l harmoninin ve düzenin yeni bir ütopik idealinin u ğ ra ş ın d a d ırla r. Saf bir çalışma ve e v re n s e lliğ in s a vunucuları o la ra k fo rm ve r e n k le ri b a s ite in d irg e m iş le rd ir, e s e rle ri r e n k le rd e n o luş m ak tadır. [32] sadece y a ta y ve dikey çizgiler, siyah ve beyazla b ir lik te ana Mimaride Kübizm Etkisi: Neo P la s tis iz m (De S tijl) ve S chrö der Evi,Rietveld, 1924. Bu to p lu lu k elemanlarından Theo Yan Doesburg ve P iet Mondrian te o r ik ilk e le ri o r t a y a koymak ve bu ilk e le r d o ğ ru ltu s u n d a e s e r le r verm ek konusunda grubun önde gelen isim lerinden olm uşlardır. Sanatın gelişine çizgisinde n a t ü r a l i s t - f i g ü r a t i f ve k ü b is t e v re le rin d e n g e ç tik te n s onra ulaşmış olduğu m utlak s o y u tla m a aşamasında Mondrian'ın, daima daha uzak sloganı d ik k a t çeker. Bu s ö z ü y le Mondrian. k o n s t r ü k t i f s o y u tlu ğ a doğru gitm ek g e re k tiğ in i b e lirtiy o rd u . [33] P iet M ondrianComposition in Red, Y e llow , and Blue, 1921 A lm anya'da y e tiş m iş ve H itle r'in baskıcı rejiminden T ü rk iy e 'y e kaçan modernizmin önemli m im arlarından B runo T a u t'u n yazdığı A r c h ite c tu r - P ro g r a m m (Mimarlık İçin Program ) 1918'de S anar için Çalışma K u ru lu 'n u n onayıyla bastırdı. [34] B runo T a u t'a göre s a n a t - v a r olduğu zaman bir te k şeydir! Bugün s a n a t y o k tu r. Değişik parçalanm ış eğilim ler ancak yeni bir mimarlığın k a n a tla rı altında te k birliğe d ö n e b ilirle r, böylece her bir disiplin yapıda ro l o y n a yacaktır.. [35] Daha s o n ra la rı 1919 M art'ında B e rlin'de S anat İçin Çalışma Ku rulu p ro g ra m a tik bir genelge y ayınlam ıştır. Bu genelgede Bruno T a u t'u n 1918 yılında yazdığı Mimarlık İçin Program , y önlendirici bir ilke ve altı istem halinde ö z e tle n m iş tir . S a nat için Çalışma K u ru lu o zam anlar W a lte r Gropius, Cesar Klein ve A d o lf Behne t a ra fın d a n y ö n e tiliy o rd u . [36] Bu grubun en önemli ilk e le ri arasında ;Sanat ve halkın birlik o lu ş tu rm a s ı, sanatın a r tık yalnızca bir azınlığın zevki değil, k i tle le r in yaşamı ve m utluluğu olması, s a n a tla rın büyük bir mimarlığın kanadı altında b irle ş tirilm e s id ir. [37] Bu a ltı n o k ta daha sonra 1919'da k u ru la c a k olan Bauhaus'un ön te m e lle ri niteliğin dedir. W a lte r Gropius ve bir grup arkadaşı daha s o n ra 1919'da B e rlin 'd e Tanınmamış m im arlar Sergisi D üze n le d ile r ve bu s erginin b ro ş ü rü n d e A d o lf Behne, B runo T a u t ve W a lte r Gropius üç m a n ife s to b e nz eri metin y a zdılar.G ropius'un yazdığı metin B auhasus'un ilk e le rin e p a ra le llik g ö s te re n ve mimarın kimliğini açıklar vurgulam ış, n ite lik te d ir . mimar, Bu h e y k e ltıra ş , m etinde ressam Gropius, gibi fa r k lı mimarın sanat çalış a ra k s anatı b ü tü n le ş tirm e g a y re ti içerisine g irm iş tir. kimliğini ve insanlık için olan önemini disip lin le rin e mensup insanların b ir lik te Bauhaus, Almanya,1919-1933 1920'lerden b a ş la y a ra k 1939'lara k adar modern mimarlık gücünü en e tk ili biçimde k o ru m a k ta d ır. Bu dönemde A m erika'da Şikago Okulu e tk in d ir. A m erika'daki modern m im arlar arasında Frank Lloyd W rig h t, Lewis M um ford, Henry R ussell Hitchock, Philip Johnson sa y ıla b ilir. Rusya'da bu akımın öncüleri arasında Vladim ir Lenin, I. M eyerzon, Vladim ir T a tlin sayılabilir. H ollanda ve çevresinde De S tijl akımı o r ta y a çıkmış ilkel r e n k le r ve b a s it g e o m e trik biçimler arsındaki iliş k ile ri a ra ş tırm ış la rd ır. Bu akımın te m s ilc ile ri arasında Piet Mondrian, Theo van D oesburg sayılabilir. De S tijl daha s onra ünlü Bauhaus okulunda geleceğin tasarım cılarını y e tiş tir m e d e uygulanan m etodların bir bakıma öncüsü sayılabilecek n ite lik te d ir . F ransa'da Le Corbusier ve Amedee O z e n fa n t t a ra fın d a n biçimsel saflığı önemseyen Pürizm o r ta y a çıkmıştır. te m s ilc ile ri Alm anya'da arasında W a lte r Alman Gropius, İfadeciliği B runo ve Taut, Bauhaus Oswald ekolü o lu ş m u ş tu r. S p engler ve Mies Bu van akımın der önemli Roche yer alır.Dönemin diğer önemli mimarları arasında S ig frie d Giedion, E r n s t May, Erich M endelson gibi isim ler y e r a lm ak tadır.1928 'lere gelindiğinde CIAM K ongresi yapılmış, mimaride s ta n d a r tla ş m a ve e v re n s e lle ş m e önem kazanm ıştır. A rt Nouveauya karşı, Almanca konuşan ü lk e le rd e , 20. yüzyılın başında o r ta y a çıkan başkaldırm a daha k a rm a ş ık tır ve daha verimli o lm u ş tu r. Bu tepkinin de tem elinde bir ç e ş it usçuluk ve b e lirli k la s ik le ş tiric i eğilim leri y a tm a k ta d ır. O tto W agner'in V iyana'daki 1904-6 ta r ih li p o s ta binası, V ic to r H o rta 'n m H alkevinin tam k a rşısına konmalıdır. Bu yapıdaki çizg is ellik a r tık sıkı ve s e r t t i r ; te k il elem anlar da, tavanın eğriliğine rağmen, e s a s ta d ik d ö r tg e n s e ld ir le r ve o rganik değil, makinemsi bir k a r a k t e r l e r i v ardır. [38] A u s t r ia n P o s ta l Savings Bank, O tto W agner Bu bağlamda Erich Mendelsohn, ö z e llik le b etonarm enin im kânları ç erçevesin de e k s p re s iy o n is t anlamda b irtakım p ro je le r o ta y a k o y m u ş tu r. Potsda m 'daki ra s a th a n e binasının 1920 yılında inşa edilebilm iş olması M odern Mimari hesabına şüphesiz büyük bir ka z a n ç tır. Ö zet ola ra k , g e n e llik le " ü t o p is t ç alışm alar" adıyla n ite le n d irile n söz konusu pro je le rin , b ü tü n h a y a lî t a r a f l a r ı n a rağmen kısmen çağdaş mimarinin bazı akımlarına tem el t e ş k il e t t i k l e r i , kısmen de 21 'inci Y ü zyıl'a doğru ışık t u t t u k l a r ı bugün a rtık he rk e s ç e onaylanan bir h u s u s tu r. [39] Bu döneme U lu s la r arası Ü s lu p 'ta denm ektedir. Bu akımın ismi H e n ry -R u s s e ll Hitchcock ve Philip Johnson adlı iki mimarın 1932 yılında New Y o rk şehrinde yer alan MoMa müzesinde ge rç e k le ş e n U lu s la r arası Modern Mimari için y azdıkla rı bir k ita b a d a yanm aktadır. [40] 1928'de CIAM k u ru lu n c a y a kadar, b iz z a t toplum s al, ekonomik ve te k n ik z o r u n lu lu k la r ü to p is t m imarları te k e r t e k e r aşırı biçim cilikten k o p a r ta r a k ras y onaliz m e s evk ed e c e k tir. Yani, ra s y o n e lle ş m e bir bakıma kendiliğinden g e rç e k le ş e c e k tir . Örneğin; Gropius, ku rm u ş olduğu Bauhaus'da geçerli ş a r t l a r a g öre ç e ş itli ta s a rım alanlarında toplum a g erçek ta t b ik a tç ı y e tiş tir m e k is te y e c e k , bu durumda da ü topik f i k ir le r e veda etm ek z o runda k a la c a k tır. [41] 1930'larda Hugo Haering ile Hans Scharoun'un önderliğinde 'Organımsı Mimari' adı altında mimarlığın norm al gündemine y e rle ş e c e k olan, e k s p re s iy o n is t yönü son derece güçlü bir mim arî ta rz ın , W assili L u c k h a rd t ile b ir lik te henüz başla n g ıç ta ilginç ö n e rile rle kendini belli e ttiğ i f a r k olunuyor. [42] 1800'lerin sonundaki A r t Nouveau h a re k e tin in s a d e le ş tirilm e s iy le b ir lik t e modern h a r e k e t yav aş yavaş başlamış, 1920'lerin başından 1930'lar'ın o r ta la rın a k a d a r k uram sal ve uygulama alanında en güçlü e s e rle rin i v e rm iş tir. 1930'lardan başlayıp II.Dünya Savaşı'nın b itiş in e k a d a r olan dönemde A v ru p a 'd a baskıcılık artm ış, bir çok mimar f a r k lı y e r le r e ö z e llik le de İn g ilte re ve A m e rik a 'ya göç e tm iş tir. Bu dönemde Am erika'da C orbusier, Mies van Akademik der ve Mimari r e f o r m la r g e liş m iş tir. Dönemin e tk in isim leri arasında Le Roche,Frank Lloyd W rig h t, S ig frie d Giedion, B u ckm inister F üller, Lewis M um ford, Nikolaus P e vs n e r y e r a lm aktadır. Bir k arş ı s a n a t h a re k e ti olmamasına rağmen Bauhaus mimarlık, s a n a t ye z a n a a t okulu (1919 1932) da, s a n a tla z anaatı yeniden b irle ş tirm e y e ve sanatın to p lu m s a l amacım yeniden te s is e çalışarak, y e rle ş ik güzel s a n a t siste m ine k arşı d ireniyordu. [4 3 ] Gropius Bauhaus'un amaçlarını yaratıcı çabaları bir a raya mimarlığın ayrılm az öğ e le ri o la ra k re s s a m la rı yaratıc ı ve h e y k e ltı r a ş la r ı sanatçı olmalarını ve kurgulam ak y e te n e k le rin e geleceğin o la ra k göre önde g ö rm ü ş tü r. Bauhaus e ğ ite re k gelen g e tirm e k ve bu bileşimi yeni bir bunların u s ta her düzeyden mimarları, zanaatçı s a n a tç ı-z a n a a tç ıla rın d a n ya da bağımsız oluşm uş bir çalışma to p lu lu ğ u kurm alarını is te r. [44] W a lte r Gropius, th e Bauhaus (Dessau, Germany), 1925 - 1926 Gropius, Bauhaus'u Fourie r'n in "ge n e lle ş m iş e s t e t i k " bakış açısıyla k u rm u ş tu . G ropius'un amacı s a n a ta saldırm ak değil, aksine her şeyin s a n a ta dönüşmesini sağlam aktı. [45] 1926'da W a lte r ta ş ı tla r ın o lu ş tu rd u ğ u s a v u rg a n bir Gropius Bauhaus yaşayan anlamsızlık çevrenin taşımadan, üretim inin ilk e le rin i k a ra rlılık la bugünkü açıkladı. onaylanması; y a s a la ra dayalı İlke ola ra k ; nesnelerin, o la ra k m akinelerin ro m a n tik o rganik bir tasarım ı; cila ve ve h e rk e s in k o la y lık la erişebileceği k a r a k t e r i s t i k ana biçim ve re n k le r le sınırlı kalınması; ç e ş itlilik le sadelik; mekan, malzeme, zaman ve paranın ekonomik kullanımı dem ektir. Her gün k ullanılan p r a tik e ş y a la r için s t a n d a r t tip le rin ya ra tılm a s ı to p lu m s a l bir gerek s in im d ir.ş e klin d e k i d ü s t u r l a r b e lirle n m iş tir [46] Tıpkı Mondrian ve Van D oesburg gibi Gropius da, Bauhaus'u k u ra rk e n , kübizmden s o n ra resmin diğer tüm s a n a tla rın öncüsü haline geldiğine ve yeni mimarinin ilke le rin in , res s a m la rın o rta y a k o y a c a k la rı yeni e s t e t i k t e içerildiğine inanıyordu. [47] Gropius yüzden Kandinsky, Klee, Schlemmer, İtte n , Feininger, Van D onersburg, El L is s itz k y , M alevitch gibi a v angard re s s a m la rı sanayinin deneyim sel la b o ra tu a rın a Bauhaus'a d e rhal kabul e tm iş tir. F akat Bauhaus dönüşecek biçimde k a v ra m s a l bir ro l ü s tle n d ik çe , tic a r e tin ve re s s a m la rd a n itir a z s e s le ri y ükselm eye başladı. [48] Okul 1932'de H itle r Alm anya'sı ta ra fın d a n kapatıldı. 1932 ile 1933 yılla rı arasında Mies van der Roche okulu d iriltm e y e çalış tıys a da başarılı olamadı.Bu o kuldaki bir çok mimar daha sonra İngiltere, Am erika ,İsrail gibi ü lk e le re göç e t t i l e r ve orada yeni akım lar o r ta y a çıkardılar. Bauhaus k a p a tıld ık ta n s o n ra k i çalışm alarında Mies van der Roche yapım sürecinin tü m ü y le ilgili ç e ş itli ilk e le r o rta y a koymaya çalışmıştır. Roche'ye göre mimarlık alanında e n d ü s trile ş m e s a ğ la n a b ilirs e ekonomi, zaman ve uygulama kolaylığı gibi y ö n lerden k o la y lık sağlanabilir. M imarlıkta p r e fa b rik a s y o n u n önemine ve bu sayede uygulama alanında k olay işgücünün sağlanabileceği konusuna v u rg u yapm ıştır. [49] Mies van der Rohe'nin W e is s e n h o f Sitesi ndeki mesken bloğu, "ç o k lu k içinde b ir lik " veya " b irlik içinde ç o k lu k " diye kısaca fo rm ü le edilebilecek bir anlayışın çağdaş mimarideki im kânlarla ulaştığı fe v k a lâ d e başarılı bir s o n u ç tu r. G erçekten de, ekonomik, te k n ik ve e s t e t i k f a k t ö r l e r i n bileş kes i halinde o r ta y a çıkan p ü r is t rasyonalizm in kabul e ttir d iğ i yalın dış form , içerdeki iş le v s e l fa rk lıla ş m a la ra yer v erebildiği ta k d ird e 'fo n k s iy o n e l' olabilirdi. [50] Mies van der Rohe, German Pavilion in in te r n a tio n a l Exposition (Barcelona, Spain), 1929 Modern mimarinin u s ta la rı için çelik, b e to n a rm e ve camla b ir lik te yüksek yapı yeni sanayi k e n tin in simgesiydi. Mimari p ra tiğ i kuram dan önce düşünen Mies için tem el s o ru n yeni o r ta y a çıkan bu yapı tü rü n e uygun bir biçimin y a ra tılm a s ı olm uştu. Mies'in ilk gökdeleni 1921-22'de Berlin'de F r ie d ric h s tra s s e İs ta s y o n u yakınındaki bir a rs a için hazırladığı gök delendir. [51] Mies van der Rohe e s e rle ri Stijl h a re k e tin in f ik ir le r in in halidir. [52] ve Mondrian'ın e s te tiğ in in işlenmiş Rohe .F a rn s w o rth House Ludwig Mies van der Rohe , ö z e llik le ABD'ye göç e t t i k t e n s onra yaşlılık çağında, katı R asyonalizm i e s e rle rin d e ifade e tm iş tir. Mies'in bu dönemindeki binaları hep d ik d ö rtg e n k u tu la r, p riz m a la r şeklinde dir. Kendisi bu durumu şö y le açıklam ıştır: biçim p ro b le m le riy le uğraşm ayı re dded iy or, f a k a t binanın p ro b le m le riy le u ğ ra ş ıy o ru z ". [53] G erç ek ten de Mies, değişik biçimler aramayı denemek yerine, ta rih s e l, g eleneksel, en çok bilinen " k u t u " biçimini hemen b a ş ta n s a p tıy o r; f a k a t b ü tü n uğra ş ıl bu bina'nın s t r ü k t ü r e l , malzeme, d e ta y , k o n s tr ü k s iy o n vb. s o ru n la rın ı çözmek için v e riy o rd u . Bu ra s y o n e l g e o m e trik biçime karar v erişin in sebebini de ünlü d üş ünür Thomas Acquinas'm şu s ö z le riy le ifade e tm e k te d ir:" A k ıl, b ü tü n insan e s e rle rin in ilk e s id ir" [54] 1924'te Gropius'un In te rn a tio n a le A r c h ite k tu r 'u n d a s unulan s ek s en modelden kırk ta n e s i proje o la ra k kaldı. 1932'de Hitchcock ve Philip Johnson The In te rn a tio n a l S ty le , A r c h ite c tu r e since 1922 adlı k ita p la rın ı y ılla rd a yayım ladıklarında doğan çıkıyordu. 'u lu s la ra ra s ı U lu s la ra ra s ı üslup ise h a y a ta ü s lu p " a r t ık geçirilm iş "m odern (O tto p ro je le rin ü s lu b u n " Wagner, oranı y erini Van n is p e te n alıy o r de Velde, ve daha ra d ik a l H orta, y ü k s e k ti. biçimde Berlage, Yirm ili ona karşı W rig h t, P e rre t, B e hrens gibi) " ö n c ü le rin " e s e rle ri için geçerli olduğu gibi aynı h edefe yönelm iş b ire y s e l çalışmaların birb irin e yaklaşm ası değil, üzerinde i t t i f a k edilmiş bir üslubun ilke le rin i meydana çıkarma iradesiydi. [55] Ludwig Mies van der Rohe and Philip Johnson, Seagram Building (New Y o rk), 1956 - 1958 U lu s la ra ra s ı bir üsluba kavuşm a a rz u s u , pek çok mimarda, "dü nya v a ta n d a ş ı' olma bilinciyle b ir lik t e o r t a y a çıkıyordu. Bu itib a rla birçok mimarın ayrım göz e tm e k s izin kâh bir ülkede kâh diğerinde bir tü r göçebe gibi çalıştığına ş a h it olu ru z . Z a te n -S ta lin c i, fa ş is t , Nazi veya burjuva o ls u n - mücadele e ttiğ i akademiden m imarların k arşı ç ık tık la rı şey de bu "ko z m o p o litiz m "d i. [56] İşlevselci ve ra s y o n a lis t ö ğ r e tile r e bağlanan Bauhaus'un ş id d e tle e k s p r e s y o n is t m imarların u s ta la rı, ra k ip le rin in de u s ta s ı olan Van de V elde ve Behrens'di. F akat e k s p r e s y o n is tle r in bu u s ta la rd a n aldığı ş e y le r e lb e t t e J u g e n d s til'in süzgecinden geçmişti. E k s p r e s y o n is tle r de iş le v s e lc ile r gibi, resmi e k le k tiz m d e n k u rtu lm a k ve bir ç e ş it u lu s a l ro m a n tik t a r z g e liş tirm e k is te d ik le rin i öne s ü rü y o rla rd ı[5 7 ] K r is ta l S araydan bu yana camın yoğun bir biçimde kullanımı mimarlığı maddesizliğe itiyo rd u . A d o lf Betine 1918'de Leipzig'de camı n e re d e ys e m istik bir ta v ır k g ö k le re ç ık a rta n bir makale yazmıştı: Mies van der Rohe'nin cam gökdelen fik r i, iş te "camın g e tird iğ i b ire y s e llik k a rş ıtlığ ı bağlamında bağlamında o r ta y a iy im s e rlik " ve deyim y e rindeyse, çıkmıştır. Gropius gibi B runo T a u t ve Hermann O b ris t de ü to p y a hakkını ta le p ediy orlardı. Bruno T a u t (1880-1938) 1919 yılında10 Hagen'de cam bir k ubbeyle hav alandırılan ve içinden bir dağın z irv e sin in görülebildiği bir proje yayımladı. [58] Savaşın hemen ardından gelişen iyim serliğe ka rş ılık e k s p r e s y o n is tle r Bauhaus'un M arksizm iyle bağdaşmayan bir k a ra m s a rlığ a kapıldılar.H erm ann F in s te rlin 'in 1919-1920 yılla rında yaptığı Casa Nova, E tie n n e -M a rtin 'in çağdaş K o n u tla rın ı haber v e re n bir t ü r b a ro k h e y k e ltıra ş lık eseridir. K ie s le r'in Sonu Olmayan Ev'i (1924-1926) dik açı çılgınlığına k arş ı ş id d e tli bir p ro te s to d u r.. [59] Casa di v e t r o (Glass house), 1924; F in s te rlin Erich M endelsohn P o tsda m 'daki Einstein Kulesi (1917-21) ile, mekân ve zaman arasında yeni bir ilişki y a ra tırc a s ın a ünlü fizikçinin fo rm ü lle rin i s e r b e s t mimari biçimlere d ö n ü ş tü re re k dışavurum culuğu en ü s t sev iye y e ula ş tırd ı. [60] E k s p re s iy o n is t eğilim lerin bir bakıma öncülüğünü yapmış olan Merıdelsohn, cepheyi k ü tle e s te tiğ in in doğal bir sonucu halinde d e ğ e rle n d ire re k her binaya te k d e fa y a özgü bir p lâ s tik kimlik sağlama gere k liliğ in i ilke edinm iştir. [61] Hugo Häring , F. L. W rig h t'ın k in d e n h is s e d ilir ölçüde fa rk lılık g ö s te re n bir " o r g a n ik " mimarinin öncüsüydü.Häring, kendisine bir biçimcilik gibi gelen, Le C orbusier'nin g e o m e trik ö n s e lle rin i de re d d e tti. Bazı genç Alman m im arlar üzerinde e tk is i büyük oldu. Ancak bu s o nunc ular dar açılı ü s lu p ta n kaçayım d e rk e n bir başka biçimciliğe m e y le ttile r : e ğ rilik ilkesi. Häring bu eğilimini kınıyordu. G e rç e k te pek tanınm ayan bu Alman mimarın savunduğu organikçiliğini en güzel biçimde h a y a ta geçirecek olan kişi A lv a r A a lto o la c a k tır. [62] G o e b e ls tra ß e dans le G roßsiedlung ,Berlin, Häring Bu dev ird e k i önemli bir başka h a r e k e t H ollanda çevresinde oluşmuş ve Bauhaus'u e tk ile m iş olan De S tijl akımıdır. Bu akım 1917'de k u ru lm u ş tu ve 1920'lerden itib a re n b ü tü n dünyaya sesini duyurdu. Theo van D oesburg uygulama alanının kendisi genişlem işti. De Stijl 1920'de yazın m a n ife s to s u n u ve 1921 'de de V e rs une n ouvelle ro rm a tio n du monde adlı m a n ife s to y u kaleme aldı. [63] S tijl h a re k e tin d e n m imarların ilk dayandığı yadsınamaz. Dikey ve y a ta y ta s arım larının te k Mondrian'ın resim alanında çizg ilerin dengesi, sadece ana r e n k le rin verdiği ilhama (mavi, sarı ve kırmızı) kullanımı gibi Mondrian'm o r ta y a koyduğu H ollanda S tijl'in e yön v e re n tem el e s t e t i k ilk e le r grubun mimarları ta ra fın d a n h a r fi h a rfin e benimsendi. Mondrian ve Van D oesburg'a göre resm in te k misyonu mimara doğru yolu g ö s te rm e k ti. [64] De S tijl'in geçmiş olduğu yolu g eriy e b a k a ra k gözden geçiren Theo van D oesburg, De Stijl grubunun 1923 sonunda P a ris 'te k i ilk serg is in e genç mimarların g ö s te rd iğ i büyük ilgiyi a n la tıy o rd u . 'M imarlık ve resmi, mümkün olan en sıkı yaratıcı ilişki içine sokm ak is tiy o rd u k . K o nut p a rç a la n a ra k p la s tik öğelerine ayrıldı. Eski yapının s t a t i k ekseni yıkılmıştı... Konut, y e rd e n bağımsız o la ra k y ü k s e liy o r ve çatı te ra s ı halindeki ta v a n sanki " ü s t ü açık" bir k a t haline geliyordu.' [65] A re c o n s tr u c tio n o f th e dance h all/c ine m a designed by Theo van Doesburg: "C inebal" a t th e A u b e t te in S tra s b o u rg . 1900'lü yıllarının Fransız mimar H e cto r Guimard I. Dünya Savaşı'nın p a tla k v erm es iy le b ir lik te o rta d a n yok olan hamilerinin d e s te ğ i olmadan a r tık yalnızca te k n ik te n ve iş le v s e lc ilik te n söz eden bir nesle çağdışı görünm üş olmalıdır. Buna karşın Guimard p re fa b r ik a s y o n y ö n te m le ri için y e tk i b elgeleri a la ra k a y a k ta kalm aya çalışm ıştır. [66] Buna ka rş ılık A u g u s te P e r r e t'n in çalışmaları, iki sav aş arası dönemde önem taşıyan çalışm alardır. [67] 1920'li yılla rın başında beklenm edik bir olay meydana gelir. Resim alanına köklü y enilik g e tire n bir yaklaşım mimarinin de dönüşmesini sa ğ la r. Böylece te k n ik a r tık e s te tiğ e uygulanacaktır.1911 yılından itib a re n Cezanne n e s n e le ri çözü m le ye re k onları p a rç a la ra a y ırıy o r daha s o n ra bu p a rç a la rı silindir ve k ü p le r halinde yeniden b ir le ş tir iy o r d u . Bu yaptığı işlem 1911'den itib a re n gelişecek olan bir mimarlığın üslubunu da o lu ş tu ra c a k tı.1 9 6 5 yılında s ilin d ir ve k ü p te n oluşan bir yapının altın d a ölmek istediğini s ö y le ye n ve Cezanne'ye bu saygısını sunan mimar Le Corbusier'di. [68] Kübizmin mimarlık üzerindeki e tk is i hemen g e rç e k le ş m e y e c e k tir. 1910-1914 yılla rı arasında k ü b is t re s s a m la rd a n bahsedilebilm esine k arş ın kübizmin m im arlar üzerindeki e tk is in e ancak 1917-1920 y ılla rından itib a re n r a s tla n ıla b ile c e k t ir. [69] Le C orbusier Fra n s a 'd a 1920'lerden s onra p o s t kübizm o la ra k adlandırdıkları biçimlerin s a f ve yalın o la ra k kullanılm asını öneren "p ü riz m " akımını b a ş la ttı. Pürizm ideolojisi içinde Le C orbusier güzelliği, s a f, yalın birincil fo rm la rd a bulm uştu. Ona göre, mimarlık, ışıkta bir a raya g e tirilm iş k ü tle le r in us tac a, doğru ve m uhteşem oyunuydu. Form lar, küp, koni, küre, s ilindir ve piram it b a ş ta olmak üzere k endilerini ışık ve gölge ile ifade eden birincil fo rm la rd ı. [70] Le C orbusier'de görü le n ve s anatın ge le n e k s e l diliyle varılan bu uzlaşıma, genelde modernizmin birinci döneminde görü le n tip ik bir eğilimdir. Modern sanat ne denli g e le n e k s e l e ğ re tile m e le rin "ö te s in e geçm ek" ve s a n a ts a l ürünü g e rç e k lik le bire bir ilişkili bir simya ürünü o la ra k g ö s te rm e k is te d iy s e de böylesi e ğ re tile m e le ri k u lla n m a k ta n uzak duramadı. [71] 1923 yılında V e rs Une A r c h it e c t u r e (Bir Mimarlığa Doğru) adlı m a n ife s to n iteliğin dek i eseri, S tijl'in, Bauhaus'un, fü tü riz m in , Rus k o n s trü k tiv iz m in geleceğe dönük tüm fik ir le r in i bir p o ta d a e ritiy o rd u . Aynı yıl P aris'in banliyösünde La Roche villasını inşa e t ti. La Roche villası ile b ir lik te yine onunla aynı yıl H ye re s'd e M a lle t- i S te v e n s ta ra fın d a n inşa edilen Noailles villası Fra n s a 'd a k i ilk iki " k ü b i s t " yapı olma öz elliğine s a h ip tirle r. [72] Noailles ve La Roche villası Le C orbusier'nin, k itabında u ç a k la ra ayırdığı son bölüme özdeyiş o la ra k koyduğu, "e v ik a m e tt edilen bir m akinedir" sloganı, çok önceden F. L. W rig h tta r a f ın d a n kullanılm ıştı. Ayrıca bu slogan D e s c a rte s 'in "m a k in e -in s a n "ıy la başlayan ra s y o n a lis t g e le n e k te de y e r a lm aktadır. [73] V illa savoye,Le corbusıer. Le C orbusier ideal bir k e n ts e l fo rm u n ne olması g e re k tiğ i hakkm daki ö n e rile rin i y aşantısı boyunca birkaç kez d e ğ iş tirm iş tir. 19. yüzyıl k e n tin e a l t e r n a t i f o la ra k Le C orbusier'nin önerdiği üç f a r k l ı k e n ts e l fo rm b u lu n m a k ta d ır "Çağdaş K e n t" (V ille C ontem porraine) (1922) "Işıyan K e n t' (Ville Radieuse) (1930) ve "E n d ü s triy e l Lineer K e n t" (la Cite Lineaire In d u s trie lle ) (1942). B u nlar s ırasıyla Urbanisme (1924.), La V ille Radieuse (1935) ve Les T ro is E ta b lis s e m e n ts Humains (1945) isimli k ita p la rın d a d e ta y lı o la ra k a n la tılm ış tır. Üç f a r k lı k e n t önerisi olmasına rağmen, 20. yüzyılda ütopyacı yaklaşımı benimseyen diğer m im arlarla kıyaslandığında Le C orbusier'nin tüm ö n e rile rin d e mimari d e te rm in is t düşünceye olan inancını belirgin bir biçimde ifade e ttiğ i, yazılarında mimarlık ve planlamanın s o s y a l değişime yol açacağını vurguladığı s ö y le n e b ilir. [74] Le C o rbusier'e göre "Mimarlık, ışıkta bir a ra y a g e tirilm iş k ü t le le r in ustaca, doğru ve muhteşem oyunudur. Gözlerimiz fo rm la rı ışıkta görm ek için yapılm ışlardır; ışık ve gölge bu fo rm la rı açıklar: k ü p le r, ko n ile r, k ü re le r, s ilin d irle r ve p ira m itle r ışıkta avantajı olan büyük birincil fo rm la rd ır; bunların imgesi içimizde bir karışıklığa meydan v erm ek s izin anlaşılabilir. Bu s e b e p te n dolayıdır ki bunlar güzel f o rm la rd ır, en güzel fo rm la r d ı r . " [75] Le Corbusier, N o tre Dame du Haut (Ronchamp, France), 1950 - 1955 Le C o rbusier'e göre bina yapımı, yapı öğelerinin amaca uygun ve t u t a r l ı biçimde bir a raya g e tirilm e s id ir. Bu öğelerin üre tim i için e n d ü s tr iy e l ve te k n o lo jik g iriş im le r b a ş la tılıy o r. Seri ü re tim bu öğelerin doğru, ucuz ve iyi yapılmasını sağlar. Önceden, is te n ile n sayıda ü r e tile b ilir le r . E n düstri, öğelerin tamamlanmasını ve giderek k u s u rs u z hale gelm elerini s a ğ la y a c a k tır. Böylece mimar mimari yete n e ğ in i özgürce k u lla n a b ilir. Yapı program ı aracılığıyla mimarlığını b e lirle y e n te k şey budur. [76] Fransa'da Le C o rbus ier'den daha önce o r t a y a çıkmış o la ğ a n ü s tü m im arlardan biri de Henri S auvage'dir. [77] P o rte M a illo t Henri Sauvage 1931 1925 yılı s ergisinden, Fra n s a 'd a modern üslubun mirasını devralm ış gibi görünen bir "süslem e s a n a t la r ı " ( a r ts deco) üslubu doğdu. Bu üslup denildiği gibi "F ra n s ız u s u lü "y d ü yani W erkbund zihniyeti ile 1900 yılının d e k o r anlayışını harm anlayan bir t ü r kübizmdi. Öyle ki buna "g e o m e triz e edilmiş süslü ü s lu p " adı verildi. [78] Helsinki Garı (1919) Dönemin bir başka önemli Fransız k ü b is t mimar d e k o r a tö r P ie rre Chareau F ransa'da "cam " ve görüne n ç e lik te n ilk evi, g e rç e k le ş tir m iş tir : Bir avlunun içine inşa edilen evin tüm a y rın tıla rı m im arlar ta ra fın d a n adım adım çizilm iş tir. [79] 1922'de Chicago şehri, Chicago T ribune Binası için düzenlenen ve birçok A v ru p a lı mimarın katılım ıyla g e rç e k le ş e n mimari yarışm ayla bu alanda t e k r a r ön plana çıkmıştır. Gropius, Loos ve ikinciliği kazanan Finlandiyalı Eliel Saarinen bu yarışm aya k a tıla n pek çok mimardan sadece birkaçıydı. [80] William van Alen (American), The C h ry s le r Building (New Y o rk), 1928 - 1930 Bu megaloman f a n t e z i l e r e tam t e z a t a rz edecek ş ekilde üç göçmen mimar yirm ili yılların A m erikan mimarisinde önemli ro l oynam ıştır: Schindler, N e u tra ve Eliel Saarien. R udolf M. Schindler'in mimarideki ro lü n e (1887-1953) ancak 1960'ta E s th e r Mccoy d ik k a t çekti (Five C a lifo rn ia A rc h ite c ts ). Daha s o n ra Davi Gebhard'ın 1967 ta rih in d e K a lifo rn ia Ü n iv e rs ite s i için hazırladığı k a ta lo g d a bu mimarın e s e rle rin e y e r verilm esi b a h s e ttiğ im iz ro lü n c iddiyetinin anlaşılmasını sağladı. [81] Viyana doğumlu, f a k a t Cek kökenli olan Schindler, O tto W agner'in d e rs le rin i ta k ip e t t i ve 1914'te mimarlık diplomasını aldı. I. Dünya Savaşının p a tla k verm esinden önce Chicago'da bir mimarlık büro s u n d a çalışmak ü z e re A m e rik a 'ya geldi. [82] Doğaya saygı, g ü z e llik arayışı, N e u tra 'y ı iş le v s e lc iliğ i ve e s t e t i k t e n y oksun bir 'u lu s la ra ra s ı ü s lu b u " re d d e tm e y e itm iş tir. N e u tra , "biçim veya ifadenin uyg u n lu ğ u " gibi çağdaş m efh u la rı " fa z la s ıy la iddialı ve k e s in lik le yapmacık" b u lu r ve onları "ç o k ta n miadını doldurm uş uzlaşıla rın, makbulü peşin h ü k üm ler"in sonucu o la ra k g örür. Eliel Saarien, e s e rle rin d e ve bu durum 1923 yılında ise Richardson ve Sullivan'ın e s e r le r iy le b e n z e rlik le r a rz ediyordu Am erika da yaşam aya b a ş la d ık ta n s o n ra Chicago S aarinen'in üzerine çekti. [83] Eero Saarinen, Term inal a t Kennedy A i r p o r t (New York), 1952 - 1956 ekolünün dikkatin i A l b e r t Kahn dahil, 1920'lerdek A m erikalı m imarlar, A v ru p a lı M odenist u s ta la rın k i k a d a r iş le v s e l f a k a t uygulamada çok daha e tk ili f a b r ik a la r ta s a rla d ı. 1930'larda ise iş organiz a s y o n u n u n yeni ilkelerini y a n s ıta n o f is le r yapan Frank Llyod W rig h t, W isconsin'deki ikonik Johnson Wax'm ünlü Y ö netim Binası'nı ta s a rla d ı. H e n ry -R u s s e l Hitchcock ve Philip Johnson U lu s la ra ra s ı biçeni y a n s ıta n New Y o r k 't a k i Modern S a n a tla r Müzesi (MoMA) (1932)'nde A v ru p a Modernizmı'nin çe ş itliliğ in in öğelerini te k bir b ü tü n içinde sundu. Oldukça seçkin ve çağdaş görüne n ş i r k e t l e r ekonomik k riz ve II. Dünya Savaşı'nın ardından bu mesaja sıkı sıkıya sarıldı. [84] Museum o f Modern A r t & Seagram Building Şikago O kulu'nun belki de en güçlü isim lerinden olan W rig h t çiçek açm akta olan A v ru p a iş le v s e l mimarisine k arş ı e le ş tirin in dozunu a y a rlay am ıy ordu. Bu mimari ta rz ı, " a lt ı ka v a l ü s tü şişhane k u tu c u k la r " o la r a k tanım lıyordu. [85] W rig h t 1931 yılında Şikago E n s titü s ü n d e yaptığı konuşmasında Organik mimarlığı t a r i f l e m i ş t ir . W rig h t'a göre organik m im arlıkta, k a tı z o ru n lu lu ğ u n b ittiğ i y erde s e r t , düz çizgi n o k ta lı çizgiye dönüşür ve b ö y le lik le uygun bir ritm in işin içine katılm a s ıy la kendi doğru d e ğ e rle rin in kalmasını sağlar. K o şut yü z lü d ö r tg e n le r m eselesi henüz sorgulanm aya başlam adan önce Frank Lloyd "k u tu n u n yok edilmesi" diye adlandırdığı şeyin peşindeydi; bu sadece k u tu n u n dış görünüm ünün değil, aynı zamanda k u tu - e v in içini, yani bölmelenmiş parç a la rın da yok edilmesini ima ediyordu. [86] Modern Mimari anlayışı "k u tu n u n parçalanm ası" g ö rü ş ü d o ğ ru ltu s u n d a özel k o n u t çalışm alarına yansır. Şelale Evi, W rig h t'ın k u tu n u n parçalanm ası ilkesini belirgin o la ra k kullandığı ta s a rım la rın d a n biridir. [87] Frank Lloyd W rig h t, Falling w a t e r (P ennsylvania, USA) 1935 - 1937 W rig h t'ın biçim lendirişindeki t u t a r l ı ve akışkan bu m ekânsal n ite lik en ağır, katı ve yoğun k ü tle li kâgir e v le rin d e bile k a y n a ş tıra b ilm e y i g ö rü lü r. Bu b a ş a rm ış tır; yoldan W rig h t, bu yap ıla r s ü re k li kalıcı ve mekânı to p ra ğ a yeni bir b ağlıdırlar, ç e ş it y o n tu s a l a n ıts a l bir k ü t le eylemi ile değil, te rs in e , k endilerini e t r a f la r ı n d a t a r a t t ı k l a r ı z o ru n lu ç evre ile tam am layan m ekânsal bir amacı açık la rla r. [88] A slında Am erikan mimarisindeki dönüm n o k ta s ın a on la r ülk e y e varm adan önce girilm işti. G ökdelenler 1930'lardan itib a re n New Y o r k 't a o r ta y a çıkmaya b a şlam ıştır: Raymond Hood 'un duran McGravv Hill Binası ve Daily News Binası ve Hood ve H a rris o n 'u n R o c k e fe lle r C enter'ı. George R o c k e fe lle r C enter'de ilk defa, g ö k d e le n le r çevreden yalıtılm ış bir kule olm aktan çıkıyor, dikey bir m erkez t e ş k il eden bir b ü tü n ü n bir parçası haline geliyordu. [89] McGraw HiH Building, 1931, & R o c k e te lle r Center,1939; Hood Rus mim arları O rta A v ru p a A r t Nouveausu içinde bir üslup o lu ş tu rm a arayışına girmiş ve bu, 20. yüzyılın başlarında egemen eğilim olm uşsa da aynı yılla r, zaman zaman aynı e s t e t i k ve biçimsel a ra ç la rı k ulla nan u lu s a l ro m a n tik eğilimin gelişimine de tanık o lm u ş tu r. [100] 1914'ten itib a re n , b a ş ta Vladim ir T a tlın (1885-1953) gelmek üzere, bir grup sanatçı ta ra fın d a n M oskova'da g e liş tir ile n " k o n s t r ü k s iy o n la r " , 1920 yılında yine aynı şehirde kamu oyuna açıklanan "G erçekçi M a n ife s to " ile sağlam bir ge re k ç e y e k a v u ş a c a k la rd ır. Bildirge A n to in e P e vs n e r ile k ardeş i Naum Gabo'ya a i t t i r . " K o n s t r ü k t i v iz m " deyimi fe v k a lâ d e güçlü bir anlama s a h ip tir. Öylesine ki, tıpkı Ekspresiyonizm ya da S ü rre a lizm 'd e n ba h s e d e rk e n iş a r e t e ttiğ im iz üzere, burada da K o n s tr ü k tiv iz m b e lirli bir e s t e t i k k a te g o riy i en iyi ş ekilde ifade edebilen bir te rim haline g e lm iş tir. [101] Rus K o n s tr ü k tiv iz m i 1920'de Gabo ve P e vs n e r'in yazdığı bu bildiride genel o la ra k y e r alan ilkeler;m ekanın kendi derinliği üzerinden içten dışa doğru şek illendirilm es i, p la s tik cisim lerin s t e r e o m e tr ik o la ra k ü re tilm e s i, som ut malzemenin resim si bir öğe o la ra k kullanılm ası, bezeme u n s u ru o la ra k çizgi yerine, bu çizgilerin cismin içindeki kuvvet yö n le rin i tanım lam ak için kullanılm ası, devinimin ve zamanın tas a rım a katılması, s ta tik liğ in kırılması o la ra k sıra la n a b ilir. [102] P e v s n e r'e göre Hacim mekânın ölçüsünü v e rem em ek tedir. B ü tün bu h u s u s la rı g e r ç e k le ş t ir ir k e n mekânı da bir malzeme o la ra k k ulla nm ak g e re k ir. [103] K o n trü k tiv iz m ; iki varsayım dan o r ta y a çıkmıştır; biri mimarlığın yeni Sovyet toplum unun ya ra tılm a s ın a k a tk ı yapacağı düşüncesi diğeri de biyoloji ve fiz iğ in buna k a tk ı sağlayacağı düşüncesidir. Bu düşünceyle b ir lik t e bilim geleneğin t e k r a r edilmeden yeni biçim lerin o lu ş tu ru la b ilm e s in i sağlayacak böylece yeni bir toplum un mimarlığı o r t a y a çıkacaktır. [104] K o n s re ü k tiv iz m ile b ir lik te mekânın ön plana geçmesi, bu ana malzemeyi taş ıy ac ak , d e ğ e rle n d ire ce k , başka bir deneyimle onu d e s te k le y e c e k malzemenin de söz konusu olmasını bu arada eski m alzem elerden çoğunun bir yana itilm esi g e re k m iş tir. [105] ABD, Rusya, İtalya, Hollanda, Fransa, Alm anya'nın yanı sıra 1920'lerde İskandilavya Ü lk e le ri'n d e de m odern mimarlığın önemli te m s ilc ile ri y e r alıyordu..İskandinav modernizmi denilen bu modern mimarlık akımının en önemli te m s ilc ile ri arasında A lv a r A a lto , M arkelius, A splund, ve Bryggm an gibi önemli isim ler y e r a lm ak tadır. Kendini giderek E n te rn a s y o n a l S til'd e n sıyırmış olan A lv a r A a lto 'n u n yapıları, ö z e llik le de son 20 yılda yapılmış o la n la r, k a rş ıla m a k ta o ld u k la rı insan eylemine doğrudan doğruya verilm iş bir ce v a p ta n y ola koyulm uş gibi g ö rü n m e k te d ir le r . Bu eylemi fig ü r a l bir anlamda ifade e tm e z le r ama onu iç lerine alır, c e s a r e t le n d ir ir ve d ra m a tiz e e d e rle r; biçim leri de ondan ileri gelir. A a lto 'n u n V u o ks e n n is k a 'd a k i k ilisesi'nin plan ve k e s iti, hem Johnson'un Sinagogunun hem de W rig h t'in Guggenheim Müzesinin tam karşısına konmalıdır.. [106] Church a t V u oks e n n is k a , A a lto A a lto 'n u n mimarisi insan eyleminden yola k o y u lu r ve kendisini bu eylemin esnek bir kabuğu, kılıfı o la ra k ifade eder; grup ta s a rla m a la rın d a ise, a k t i f k ü t l e l e r arasında bir denge öğesi olur. Öte yandan Kahn'da eylem için y a ra tılm ış olan çevrenin kendisi "b ü tü n le n m iş ", zorlayıcı bir n ite lik ta ş ır. [107] Le Corbusier, P. Chareau, G uevrekian ve birkaç başka Fransız mimarının katıldığı to p la n tın ın konusu P a ris 'te hazırlanan ve yeni mimarlığın karşısına çıkan s o ru n la rın y e r aldığı bir programdı. [108] Bu ilk e le r genel o la ra k k e n tle r d e o tu ra n la r ın biyolojik ve psikolojik ihtiyaçların ı karşılayamadığı, makine çağının başlangıcından beri özel ç ıkarların a rttığ ı, k e n t le r in düzensiz geliş tiğ i, k e n t planındaki tüm b o y u tla rın yalnızca konumlandırmasının ta s a rla n m a s ı g e re k tiğ i, hesaba k a t ıla r a k insan gerekliliği, üç kent b o y u tlu başlanması g e re k tiğ id ir. [109] ölçeğine mekanik ve y ö re dayandığını, hızların kent planlamanın ke n tte te h lik e k e n tin iş le v le rin i y a ra ttığ ı, k e n tin ulaşımlarının önemi, k e n t düşünülm esinin g e re k liliğ i ve k e n ts e l b ü tü n insan içinde ölçeğinde planlam asında y ü k s e kliğ in planlam aya konut de üz erinden Hans Scharoun (1893-1972), Bauhaus zamanındaki öncülerin dönemiyle devamlılığı s ağlayan Alman m im arlardan biridir. Scharoun o dönem, A lm anya'da Hugo H äring'in kuramcılığını yaptığı "o rg a n ik mimari" ek olüne bağlıdır. Biçimlerin o rganik niteliğin e inancını ifade etm eyi bırakm az ve B erlin Filarmoni binasının yapımında kuram larının göz kam aştırıcı bir örneğini s e rg ile r (1960-1963). [110] Yeni Theod ore Alman Heuss mimarisinin k öprüs ü; en göze K a rl çarpan L ies er'in çalışmaları F r a n k f u r t 't a arasında öne çıkanlar: g e rç e k le ş tird iğ i D ü s s e ld o r f t a k i H enninger Kulesi; L e v e rk u s e n 'd e k i B ayer Kulesine de imza a ta n Helm ut H entrich ve H e r b e r t P e tschnigg'in inşa e t t iğ i D ü s s e ld o r ft a k i P h ö n ix -R h e in rh o r AG firm asının ikiz k u le le r (1957-1960); W e rn e r Ruhnau'un G elsen k irs c h e n 'd e k i inşa e ttiğ i camdan t i y a t r o (1956-1959); Abel ve G utbrod'un, o r t a k dinleme salonu olan üç konser salonu S tu ttg a r t'ta k i L ie d e rs a lle ; Frei O tto ve G utbo rd 'u n M o n tre a l E vren sel S e rgisindek Alman pavyonu. [111] H enninger Turm Bauhaus'un 1933'te kapatılm asından s onra A m e rik a 'ya göç eden Mies van der Roche'nin yaptığı Lake S hore D rive'daki iki gökdelen, Mies'in ta rz ın ın son derece özgün bir yanı olan hacim ler arası t e z a t ilişkisini yan s ıtır. Binaların önünde h a r e k e t eden kişi dolu ve boş a la n la r arasında k in e tik bir h a re k e tin başladığına ş a h it olur. [112] Mies'in daha s o n ra k i y a p ıtla rı, b ö y le lik le , a s im e tri ile m ekânsal yönden akıcı biçim lerin az altılm as ına ve yapıyı ideal bir dayanan yeni bir derişime örgü ve hüm anist düzenin bir ifades i o la ra k görm eye y ö n e lm iş tir. Mies'in ideal o la ra k istediği, F a rn s w o rth Evin de görüldüğü gibi, b ü tü n iş le v le ri barındıran sakin ve duruğa n te k bir pavyondur. [113] M im arilerini k e n tle b ü tü n le ş tirm e y e çalışan W rig h t ve N eutra 'n ın aksine, Mies kendi mimarisini olanca s o y u tlu ğ u y la k afas ından çıktığı gibi k e n te b e n im s e tir.k a p a tıld ık ta n s onra A m e rik a 'ya gelen W a lte r G ropius'a A m aerika daha az f ı r s a t s u n m u ş tu r. H a rv a rd 'd a eğitimci ve ihyacı o la ra k son derece verim li olsa da; kendisinden önce eski A v ru p a güzel s a n a tla r okulu gelenegine y aslanan Am erikan mimari eğitimini d ö n ü ş tü rs e de, XX. yüzyılın büyük y a ra tic ıla rın d a n biri kabul edilen Gropius bundan çok daha fa z la bir e tk in lik g ö s te re m e m iş tir. [114] Philip Johnson 1949'da New Canaan'da, ne re d e ys e tamamen saydam olan kendi evi, daha sonra New Y o rk Modern S anat Müzesi ek bölümü (1950) ve en son Mies'in iş b irliğ iy le Seagram Binasını inşa eder. 1960'dan s o n ra kendisi de düpedüz eskimiş sürecini te r s in e neoakademizme m ey ledec ek tir. çevirm ek ve modern ç a rtın yeniden yakalam ak is te m e k te d ir. New Y o r k 't a [115] adeta, m ekânsal s ü re k liliğ in ilk mimari s e z g ile rin in aç ık -s eç ik liğini P o r tc h e s te r 'd a yaptığı Sinagogun k o n t r a s t g e o m e trik biçim lerden oluşan dışı, a ş ik â r şekilde, hem Ledoux'yu hem de 18. yüzyılda Yunan mimarisi üzerine yapılan yayınlan akla g e tir m e k te d ir [116] Glass House (1949), Philip Johnson Philip Johnson, bir zam anlar mimaride k atı rasyonalizm in, pürizmin, kendi koymuş olduğu isimle " U lu s la r a ra s ı Ü slûp" diye tanınan akımın en önde gelen kuram cılarından, te m s ilc ile rin d e n biriydi. Mies van der Rohe'nin de ondan daha yakın, daha sâdık izleyicisi yok gibiydi. Nitekim, 1949 yılında inşa etm iş olduğu kendi eviyle, "açık plâ n " ya da " t o t a l mekân" te r im le r iy le adlandırıla gelen aşırı ra s y o n a lis t eğilimin belki de en uçta sayılabilecek örneğini çağdaş mimarlık ta rih in e kazandırm ış o la c a k tır. [117] Am erikan mimarisinin büyük değişiminin pek çok sebebi vardır. Bir t a r a f t a n şüphesiz n e re d e ys e tamamı birb irin e benzeyen cam binaların g e tird iğ i bıkkınlık ve yeni bir mimarın, Louis Kahn'm çalışmalarının y a ra tt ığ ı cazibedir. Louis Kahn'm bir ö ğ re tm e n o la ra k y a p tık la rı en az inşa e t t i k l e r i k a d a r önemlidir ve Bauhaus k a rş ıtıd ır. [118] Kahn Modern Mimarlık ilk e le rin e genelde k arşı çıkarken, Modem Mimarlık'm öncülerinden aldığı bazı f i k ir le r i de fa r k lı bir biçimde uygulam ıştır. Kahn, m alzem elerin doğasını, s t r ü k t ü r e l sistem i ve binadaki eklem n o k ta la rın ı p ro je le rin d e ö z e llik le ifade e tm iş tir. [119] Yale U n iv e rs ity A r t G allery, 1951, Louis Kahn Ö zellikle Mies van der Rohe ve iz le y ic ile rin d e rastladığım ız ra s y o n e l tüm dengelen ta s a rla m a ta r z ı ve onun t a b i î sonucu olan " t o t a l m ekân" fik rin e k arşı çıkan Kahn, b e lirli bir binada değişik fo n k s iy o n la ra , f a r k l ı s t r ü k t ü r ve k o n s trü k s iy o n n ite lik le rin e sahip kısımların b irb irle rin d e n ay rılm aları g e re k tiğ in i s a v u n m u ş tu r. Böylesine bir anlayışla elde edilecek parçalanm a, çözülme, kademelenme de ş üphesiz o b je k tif k a r a k t e r d e o la c a k tır.[120] Bir başka mimar, Paul Rudolph, daha çok Ingiliz "b r ü ta liz m i"n i ve Alman e k s pres y oniz m ine yakın d ursa da y a ra ttığ ı e tk i ç oğunlukla Louis Kahn'ınkiyle b ir lik t e anılır. [121] Rudolph Hall, Paul Rudolph New Y o r k 't a (P e te r Eisenman, Michael Graves, Richard Meier, Charles Gwathmey, John Hejduk adında beş mimardan oluşan) "New Y o rk Five" dinamik bir grup o l u ş t u r u r l a r . Michael G raves manierizme dönüşen k ü b is t bir s e n ta k s la ; Richard Meier ise Michigan'daki Douglas House, H a r tfo r d 'd a k i Ekümenik genel m erkez, P a ris 'te k i [122]1957'de 'L e t t r i s t e R en a u lt sosyal genel m e rk e z iy le b ir lik te u lu s la ra ra s ı bir ün k a z a n ırla r. Intem a tio n a le 'n in In te rn a tio n a l Union f o r a P ic to ria l B a uhaus'la birleş m es iy le, e ylem lerinde slogan o la ra k 'B irim sel Kent Planlaması' kavramını k u lla n a n 'In te rn a tio n a le S itu a tio n n is te ' o r ta y a çıktı. 'D urum cular'ın s ö z c ü le rin d e n Debord 1957'de şö y le yazıyordu: 'B ü tü n s e l k e n t planlamasının tanımı, önce s a n a tla rın ve te k n o lo jile r in tüm ünün o r ta k la ş a g üç ler o la ra k bü tü n le ş m iş bir çevre kom pozisyonuna uygulanm asıyla yapılır... Dahası, b ü tü n s e l k e n t planlaması dinam iktir, diğer bir deyişle yaşam biçimi ve d a v ra n ış la rla sıkı ilişki içindedir. Mimarlık, heyecan verici biçim ler yerine, heyecan verici durum ları kendine konu a la ra k ilerlem elidir.'[123] Guy Debord, 1955, 'P sychoge ographic guide o f P a ris' Fransız mimarları İn g ilte re , Hollanda, İsveç ve Finlandiya'daki gibi, y e n ilik le ri benimsemeye hazır h ü k ü m e tle re ra s tla m a şansına sahip olm am ışlardır. Fransız mimarisi g e le n e k le r, zorbacı bir b ü ro k ra s in in ağırlığı, a razi vurguncularının oyu n la rı ve P a ris 'te yoğunlaşan akıl almaz kalabalık ta ra fın d a n y ıpratılm ış bir mimaridir. B ü tün y e n ilik le r şüpheli g ö rü lü r. [124] İki dünya savaşı arasında F ransa'daki modern mimarlığın tüm önc ülerinden yalnızca Le Corbusier ve Jean P rouvé başla n g ıç ta k i k a tk ıla rın ı a r tı r a n y a p ıtla r meydana g e t ir ir le r . 1950'den 1965'e, Le C orbusier en e tk ile y ic i çalışmalarını g e r ç e k le ş tir ir ve b ü tü n dünyada m ütemadiyen yorum lanacak olan p ro je le rin in sayısını a r tır ı r . [125] Roncham p'ta N o t r e - D a m e - d u - H aut k ilisesini inşa e ttiğ i sırada (1950-1953), d ik d ö rtg e n liğ in bu önde gelen savunucusunun e ğ rile r kullandığını gören h e rk e s şaşırır. [126] 1951'de İngiliz mimarlığı, Lond ra 'd a k i Büyük B r ita n y a F e s tiv a li'n in k u ru lm a s ıy la resmi bir te ş v ik alır. Böylece dünya fu a rla rın ın ilkinin yüzüncü yılı ve K r is t a l S a ra y la m odern mimarinin ta rih i başlangıç n o k ta s ı k u tla n ır. R o b e rt H. M a tth e w 'u n S o uth B a n k 'ta inşa e ttiğ i Royal F e s tiv a l Hall k o n s e r salonu ve bir p ilo t bölge fe s tiv a ld e n s o n ra da v a rlık la rın ı s ü r d ü r ü r . [127] Bazı çalışm alar bir k enara bırakılırsa, s av aş sonrası İngiliz mimarisi d o n u k tu r ve k e n t planlaması alanındaki başarılarının gerisindedir. [128] P e te r ve A lison S m ithson yeni bir mimari ta rz ın önde gelen uygulayıcıları o la ra k u lu s la ra ra s ı bir akım b a ş la tır la r : brü ta liz m . P e te r ve A lis on Sm ithson t a ra fın d a n N o r f o l k 't a (1949-1954) inşa edilen, " b r ü t a l i s t " o la ra k n ite le n d irile n ilk bina H u n s ta n to n Okulu'dur.[129] İngiliz mimarisinin diğer önemli ş a h s iy e ti, b e to n a rm e mühendisi o la ra k e tk is i çok büyük olan ve In g ilte re 'n in dışına yayılan Ove A r u p 'tu r . Sir Basil Spence'in C o v e n try k a te d ra li ve Sussex Ü n iv e rs ite s in d e ; Jom U tzo n 'u n Sydney Opera Binasında; Piano ve R ogers'ın Paris, G. Pompidou ulusal s a n a t ve k ü l t ü r m erkezinde danışm an- mühendisliğini Ove A ru p yapar. [130] Yeni ş e h irle rin çok küçük ta s a rla n d ık la rı, dolayısıyla çok kısıtlı iş t ü r l e r i s u n a b ild ik le ri ve m e rk e z le rin in y e te r i k a d a r ilgi çekici olmadıkları izlenimi doğar. Bunun için p la n la rd a k i gereğinden fa z la sınıflandırm adan v a z g e ç ile re k, 1960'tan itib a re n o lu ş t u r u la n yeni m e rk e z le rin n ü fu s la rı çok daha fa z la y o ğ u n la ş tırılır. Ayrıca yeni k e n tle rd e , özel bahçelerin çoğalması ve ç ev redek i k ır la r nedeniyle daha az g e re k li hale gelen açık y eşil a lanların çok fa z la olduğunun da fa rk ın a v arılır. [131] Yeni ş e h irle rin kurulm ası dışında bazı eski ş e h irle rin ve s a v a ş ta harabe ye dönmüş bazı s e m tle rin yeniden inşası da İngiliz şehirciliğine saygınlık kazandırır. [132] II. Dünya Savaşından s o n ra A v ru p a 'n ın kuzeyinin, mimaride de k e n t planlamasında da başka ü lk e le rd e n çok öne çıkmıştır. İskandinav ü lk e le ri savaş öncesi y ılla ra k ıyasla gerilem e g ö s te rm e z le r. Mimari ve ş e h irc ilik İs k andinavya'da y ü k s e k bir düzeye ulaşır[133]. Bazı sem t ve binaları inşa e tm e le ri için k endilerine b a ş v u ru la n en iyi Finlandiyalı m im arlardan birkaçı Jorma Jârvi bir karm a okul, Kaija ve Heikki Siren (1918) bir ilko k u l, Viljo Revell bir çocuk bahçesi, A u lis B lo m s te d t bir sanatçı evi inşa eder.B u n la rd a n başka dönemin e tk in Finlendiya'lı mimarları arasında k a r ş ıt k e n tle ş m e anlayışından, yani ş ehir s a k in le rin i ağaçlandırılmış k e n te yayma eğiliminden vazgeçm eye ö rn e k o la ra k J y v â sk y lâ , F orte p o h ja ve to p ra ğ ın büyük kısmının o r t a k yeşil alana kalması için daha sıkışık k o n u tla rın yapıldığı XIX. yüzyıl Finlandiya ş e h irle ri geleneğini canlandıran B. L u n d s te n 'i (1967) s ay abiliriz . Jorma Jârv , Kaija ve Heikki Siren, ö z e llik le de Reima P ietilâ (1923) günümüz A v ru p a mimarisinde önde gelen m im arlardandır. [134] İsviçre Mimarlığı'nda A lv a r A a lto 'n u n e tk is i altın d a iri hacimleri v u rg u la y a n tuğlanın kullanımı birçok dini binaya yeni bir e s te tik kazandırır. Örnek o la ra k 1958-1960 yılla rında P e te r Celsing ta ra fın d a n inşa edilen H ârlanda, A ltu n a ve V â llin g b y 'd e k i k ilis e le r sayılabilir. [135] Danim arka'da mimarinin g e le n e k s e l malzemesi tu ğ la d ır. Tuğla modern m im arlar ta ra fın d a n sık k u lla n ılm a kta d ır. Ama Danimarka, tüm İs k andinav y a'y a ihraç e t tiğ i mükemmel k a lite d e k i beyaz P o rtla n d çim entosunun ü re tic is id ir ve doğal o la ra k bu malzemeye bazı Danim arka binalarında da ra s tla n ılır. [136] Danim arka'nın bir başka önemli mimarı Jonah O tto von S p re c ke ls e n u lu s la ra ra s ı bir mimarlık yarışm asında boşaltılm ış birincilik yalın ödülünü bir k ü p 'te n kazanıp ib a re ttir Paris, La D éfense m ahallesinde (1984-1989). Bu eser, g e r ç e k le ş tir ile n Danimarka mimarisinin yapısı, içi özüne, esasına uygundur: d ü r ü s tlü k , sadelik, yalınlık, doku ve y ü k s e k k a lite d e k i işçilik. [137] Mimaride m odernizm'in çözülmeye başladığı, ütopyacılığın ileri te k n o lo ji kullanımına dayalı mimarlığın o r t a y a çıktığı bu d evir 1950'lerin sonunda başlayıp 1960'ların sonlarında sonla n m a k ta d ır. Bu dönemde mimarlık yazınında daha çok y ü k s e k te k n o lo jik m alzem eler k u lla n ıla ra k ç e ş itli ü to p ik p ro je le rin öne s ü rü ld ü ğ ü dönemdir .Ayrıca bu dönemin s onlarına d o ğru mimaride p o s t modern h a r e k e t başlam ıştır. [138] Bu ekonomik dönemdeki fo rm e l ve ş a r tla r ın d a k i te k n ik zenginleşm e, biçimsel genişlem eyle, olgudur. E n d ü s tri düzenine tamamen a dapte o turan bir olaydır. T e k n o k ra tik düzenin ilk fe ra h la m a g e rç e k te zenginleşm eyle, olmuş, kalkınmış s a fh a s ıy la A v ru p a Batı'nın k ü l t ü r b ir lik t e toplum unun fe ra h la m a y la el ele ta rih in e insanoğlunun sosyal, y ü rü y e n bir g e rç e k le riy le yaşayışını birtakım kalıp la ra , norm lara, s t a n d a r t l a r a sokan, monoton, isimsiz bir mekanizmaya sığdırmaya çalışan sistem in k a rşısındaki te p k id ir. [139] Dönemin önemli m im arlarından Konrad Wachsmann 1933'de t e r k e ttiğ i A lm any a'ya 1954'de ilk kez dönüşünde o lu ş tu rd u ğ u t e z l e r i e n d ü s triy e l yapım için bir başlangıç n o k ta s ı sayılır. [140] Konrad Wachsman B u ck m in is te r F ü lle r ile b ir lik te ABD'de İn g ilte re 'd e Z.K. Makowski Alm anya'da Frei O tto ve G ü nther Günschell ile b ir lik t e Uzay k a fe s s t r ü t ü r l e r i n kuram dan uygulama aşamasına geçilmesine neden o lm u ş tu r. [141] The M o n tre a l B iosphère by B u ck m in s te r F uller, 1967 Bu dönemde P la s tiğ in bulunm asıyla b ir lik te p la s t ik te n e v le r s e rg ile ri düzenlenir. 1957'de Dietz, Heger ve McGarry, ABD'de "geleceğin evi" denilen ve büyük bir tanıtım a konu olan M onsanto Evi'ni y a p a rla r. [142] 1961'den itib a re n mimar A rth u r Quarmby İn g ilte re 'd e , kendisini organik malzeme k ullanılan mimarinin önc ülerinden biri haline g e tire c e k olan p r o t o t i p ve p ro je le r sunar. Alm anyada Frei O tto 'n u n a ra ş tırm a la rı da p la s tik m alzem elerin kullanım ıyla çok yakından ilgilidir. F ransa'da ö z e llik le Pascal ve Claude H ausserm ann, A ix le s - Bains'deki Chanéac gibi otonom küçük odalar, p la s tik malzemeden k a b u k la r fik rin i b e n im s e tirle r. [143] Bununla b e ra b e r betonun, kabuk biçimini benimsemeye b a ş la y a ra k kendi yapı—sal "h a k ik a tle r in d e n " birine doğru yöneldiği g örünü r. Felix Candela, doğal h a y v a n s a l k a b u k la r ile betonarm e arasındaki n ite lik ilişkisini v u rg u la r. [144] L'O ceanografic in Valencia by Candela İşLevseLciLik, planı taşıyıcı d u v a rla rın zorbalığından k u r ta r m ış tır . Bunun sonucunda s e r b e s t plan o r ta y a çıkmıştır. Bugün yöneldiğimiz d o ğ ru ltu da, biçimin s e r b e s t bırakılmasıdır. Konsoldan, s aydam lıktan s o n ra ağırlığın önemsenmeyecek hale geldiği te k n ik le r be lirir. K a b u k la r gibi aynı zamanda çelik h a la tlı asma s t r ü k t ü r l e r , yelken biçimli çatı ö r t ü le r i, germe s t r ü k t ü r l e r , z a rla r, esnek bina k abuklan bu t e k n ik le re a i t t i r . [145] 1956'da D u b ro v n ik 'te k i X. U lu s la ra ra s ı Modern Mimarlık K ongresi'nde, Candilis'in, S o ltan'ın, Yona Friedman'ın m üda h a le le riy le "te m e l ilk e le rd e n sapma" modern mimaride belirm eye baş la r. Candilis, Bakema ve A lison S m iths on'la b e ra b e r Team Xi k u r a r a k bu sapmayı re s m ile ş tirirk e n , belli sayıdaki mimar, k a ra rlı bir ş ekilde ClAM'a s ırtla rın ı d önere k 1957'de GEAM'ı (Mobil Mimari Çalışmaları Grubu) k u r a r la r . O s ıra la r hepsi genç ve tanınmamış m im arlardır: H ayfa 'd a n Yona Friedman, V a rş o v a 'd a n S o lta n , A m s te rd a m 'd a n Trapman; Fransa'dan Aujame, Emmerich ve Maymont; A lm anya'dan Frei O tto, S c h u ltz e - F ie litz ve Ruhnau; Japonya'dan Otaka. Daha s o n ra gruba A lm anya'dan G ü nther Günschell, L ü ksem burg'dan Camille Fileden, İs v e ç 'te n F rie b e rg e r k a tıla c a k tır. [146] 1950'lerin sonunda m o d e rn is t k e n t planlama anlayışı t e r k edilmiş ve yeni ü to p ik k e n t ta s a rım la rın a yönelik p ro je le r o r ta y a konmaya ç a lış ılm ış tır.C o n s ta n t'a göre modern k e n t ölm üştü. Yeni Babilon, içinde y aş anabildi bir k e n tin projesidir. Ve yaşamak yaratıcı olmak dem ektir. Yeni Babilon tem elde bir k e n t planlaması projesi değildir. Aynı şekilde, g e le n e k s e l anlamda bir s a n a t yapıtı ya da bir a r k ite k to n ik yapı örneği olmak amacını da taşımaz. [147] C onstant,N ew Babilon 1961'de P a ris'e y e rle ş e n mimar H a n s - W a lte r M uller (1935) " ş iş ir ile b ilir hacim lerde" uzm anlaşır. Bu t e k n ik te birçok yapı g e r ç e k le ş t ir ir : tiy a tro , s ergi s alonları, k a ra y o lu n d a ta ş ın ıla b ilir özel V a l-d 'O is e 'd a evler. Yine bir salon projesi; kilise, Fra n s a 'd a A u b e rt, S a in t- P a u l- d e - V e n c e 'd a B runo Maeght S c h n e id e r-M a u n o u ry Jungmann ve S tin k o V a k fı gezici, için şişme, gezici s ergi salonu, 5000 s e y irc ilik bir gezici podyum ve "D y o d o n " denilen bir pnöm atik k onut; Quasar s ilin d irik şişme yarısaydam e v le r önerir. Q uasar aynı zamanda A u b e rt-J u n g m a n n -S tin k o , B e rn a rd Quentin ve Quarmby gibi mobilya tasarım cısıdır. [148] 1963'te İn g ilte re 'd e W a rre n Chalk, Dennis Crampton, P e te r Cook, David Greene, Michael Webb, Ron H erron, P e te r T a y lo r ve Ben F e th e r ta ra fın d a n o lu ş tu r u la n A rchigra m grubu o r ta y a çıkar. A rchigra m bir p o p -a rt resim ciliğiyle süslenm iş makineci bir kent çizmekle uğraşır. Sonsuz s ü r e k lilik t e k i bir u z a y s a l s t r ü k t ü r d e n meydana gelen bu k e n t tüm k o n u t ve ulaşım h iz m e tle rin i d e s te k le r. [149] M u tla k mimarlık - 'şimdi in s a n la r onun e tk i alanında ancak hoş g ö rü lm e k te d ir.' W a lle r P ichler'in (d 1936 P onte Nova) bu önerisi yüzyılımızın mimarlık m a n ife s to la rı içindeki en m u tla k te z d ir. Çünkü m utlak kopuk anlamına gelir. B uradaki anlamı: t a r i h t e n kopuk, eyle m le rd e n kopuk, düşünceden kopuk. Ve m u tla k mimarlığın burada ki anlamı: nesnesinden, yani insandan bağımsız bir mimarlık, n e s n e l- olmayan mimarlık. Bu yüzyılda yeni bir mimarlık öğrenmek is te y e n le rin başlarından geçen s e rü v e n le r zinciri 'M u tla k Mimarlık' denen bu tü m ü y le bağlantısız olguyla son bulur. Hans Hollein'in (d. 1934 Viyana) b e l i r t t i ğ i gibi amacı y o k tu r . [150] KOLAJLAR A n t o n io Gaudí A rt Nouveau the Fr e n c h / B e l g ia n nam e IN of an art REACTION A C A D E M IC A L AT THE END is m o vem en t TO THE SC HOOLS OF T HE XIX TH CENTURY ( 1B94-1 9 14). HENRY VAN DE A rt N ouveau STYLES AND DEVELOPED ART Well m ea n s AN D kno w n CRAFT in IN for ‘‘ n e w s t y le s RE SPO NSE TO ” in French IN D U S T R I A L MOVEMENT Fr e n c h , B e l g iu m an d Germany REVOLUTION Fo rm FOLLOWS FUNCTION’ F r a n k L l q y d Wr ig h t ‘ ORNAMENT IS A CRIME» Louis S u l l iv a n A T e * iA » -S "t r u t h TO b a S» M P l I y lS U A lgU A L A o a P t'o N R ’ O E t A ' 1- Form F o l l o w s F u n c t io n ! ’ Sch l e s in q eh -M ayer S t o r e ", " Ch ica go . LO U IS SULLIV AN (Boston, A SIM PLE FORM GEOMETRIC OECORATED WITH O RNAMENTATION OR GAN IC AS AN BABEO ORGAN IZER A N D ON AEST HE P R O P O U N D E D AN NEEDS ONE OF T HE WHICH AND HE t h e OF T H E CALLE S chool STRUCTURES i ITS SPIRIT PEOPLE MOST INFLUEN1 C h ic a g o LIE VED IN D E S I G N I N G WRIGHT ARCHI1 E X H IB IT E D T H E AND in ON SY M BO LISM . FO R M A L T H E O R IS T THAT SSN 1B56 -1 9 2 4 ) La r k in g A D MIN IBTRATIOf« N V IR O N M E N T , O R G A N in A P H IL O S O P H E: u A H C H ITrC T LIR E. R c j b i e H o u s e ILLINOIS. 1 9 0 8 A lV ^ g * PE N N SY LVA N IA G u g g e n h e im Museum , NE W Y O R K 1959) Cl Perspective drawing from La Citt^ Nuova by Sant'Elia, 1914. KNOWN AS Early modermsmjn Italy: Futurism Futurist architecture began in the early-20th century, characterized by anti-historicism and long horizontal lines suggesting speed, motion and urgency. Technology and even violence were among the themes of the Futurists. The movement was founded by the poet Filippo Tommaso Marinetti, who produced its first manifesto, the Manifesto of Futurism in 1909 KAYNAKÇA Hilde Heynen,Mimarlık Ve M o d e rn ite ,V e rs u s Kitap A lan Colquhoun,Mimari E le ş tiri Y a zıları,Ş evki Vanlı Mimarlık V a k fı Yayınları, 20. Y üzyıl U lu s la ra ra s ı Mimarisi Dizisi B ü le n t B ü le n t Ö z e r,K ü ltü r S a nat Mimarlık,Yapı E n d ü s tri M erkezi Y a yın la rı,İsta n b u l, 2009,S.3 8 9 -4 0 0 Sezgin,F,Mimarlığın Geleceği Üzerine K e s tirim le r,S ü le ym a n Demirel Ü niv ers ites i,F en Bilimleri E n stitü s ü ,D e rg is i Ekincioğlu, Meral, M im arlıkta Bilimin Y e ri D e k o n s t r ü k t if Mimarlığa Bakış, Y ü k s e k Lisans Tezi, İs tanbul T eknik Ü n iv e rs ite s i, İstanbul,1997 Ekincioğlu, Meral, M im arlıkta Bilimin Y e ri D e k o n s t r ü k t if Mimarlığa B a kış,Y ükse k Lisans Tezi, İsta n b u l T eknik Ü n iv e rs ite s i, İstanbul,1997 Ragon, Michael,Modern Mimarlık Ve Şehircilik Tarihi,Ç eviren M u ra t Aykaç Erginöz, İs ta n b u l : Kabalcı Yayınevi, 2010 Scully, Vincent, Modern M im ari,Türkçesi Selçuk B a tu r, İtü Mimarlık F a k ü lte s i Y a yın la rı,İsta n b u l, 1972 Melvin, Jerem y,İzm ler Mimarlığı Anlamak,YEM Yayınları, İs tanbul, 2009 Mimarlığı Anlamak,YEM Yayınları, İs tanbul, 2009 S.108-9 Conrads, Ulrich, 20.Yy Mimarlığında P rogram Ve M a n ife s to la r, Şevki Vanlı Mimarlık V a k fı Yayınları,1991 H t tp ://T r .W ik ip e d ia .O r g /W ik i/D e _ S tijl A ta y , Pınar,ÇAĞDAŞ MİMARLIKTA ANLAM SORUNUNUN,Yüksek Lisans Tezi, İs ta n b u l T eknik Ü n iv e rs ite s i, İstanbul,1998 Shiner, L e rry ,S a n a tın İcadı: Bir K ü ltü r Tarihi,çev. İsmail Türkm en, A y rın tı Y a y ın la rı,İsta n b u l, 2004 H ttp ://W 3 .B a lik e s ir.E d u .T r/~ B iro l/M o d e rn iz m .P d f Mimari A k ım la r-I , Y a p ı-E n d ü s tri M erkezi Yayınları, İstanbul,1996