TRC Bölgesi Yeraltı ve Yerüstü Zenginlikleri raporuna
Transkript
TRC Bölgesi Yeraltı ve Yerüstü Zenginlikleri raporuna
TRC3 BÖLGESİ (Mardin, Batman, Siirt, Şırnak) YER ALTI VE YER ÜSTÜ ZENGİNLİKLERİ RAPORU 2010 Dicle Kalkınma Ajansı DİCLE KALKINMA AJANSI SUNUŞ Bölgemizde yaşanan güvenlik sorununun yarattığı etki giderek azalmakta, bölgede yeni bir sayfa açılması için olumlu bir süreç yaşanmaktadır. Mezkûr sorunun gölgesinde geçen 30 yılda bölgenin birçok konuda geri kaldığı tüm istatistikî tablolar ve bölgesel göstergelerde açıkça görülmektedir. Yeni bir döneme başlarken geçmişte ölmeye yüz tutan alanların canlandırılması, bölgede atıl kalan potansiyellerin baştan tetkiki ve geçmişin çok boyutlu bir muhasebesini yapmak kaçınılmazdır. Asya ve Avrupa anakaralarının kesişme noktasındaki Anadolu, yeryüzünü şekillendiren orojonez ve epirojonez hareketler sonucunda zengin maden yataklarına sahip olmuştur. Bölgemizdeki zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarının düşük maliyetle işlenebilmesi ve çok çeşitli kullanım alanların olması önemli bir avantajdır. Bölgemizde bulunan maden kaynaklarının işlenerek değerlendirilmesi bölgenin kalkınması için de birincil önem arz etmektedir. Bölgemizde başta belirtilen sıkıntılar nedeniyle, maden tektik ve arama çalışmaları da askıya alınmıştır. Bölgenin maden potansiyeli ve rezervleri hakkında en güncel bilgiler dahi bizi 20-30 yıl gerideki verilere götürmektedir. Ülkemizde bu sahadaki inisiyatifi bölgenin yer altı ve yerüstü zenginliklerini tetkike yönelik kapsamlı bir jeoloji ve maden mühendisliği çalışması yapılması için harekete geçmesi bu raporun öncelikli amaçlarındandır. Raporumuzda TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesindeki yer altı ve yerüstü kaynaklarının tespitine ilişkin çalışmalardan ve saha ziyaretleri ile 2 Nisan 2010 tarihinde Mardin’de düzenlenen “TRC3 Bölgesi Yer altı ve Yerüstü Zenginlikleri Çalıştayı” ndan elde edilen bilgiler derlenmiştir. Çalışmada asfaltit, bakır, barit, fosfat, jeotermal kaynaklar, kilalçıtaşı-jips, krom, petrol-doğalgaz, uranyum, silisyum ve bazalt madenlerine yer verilmiştir. Sahip oldukları birikimi katılımcı bir yaklaşımla toplumun genel yararı için özveriyle paylaşan ve hiç bir zaman desteklerini esirgemeyen Yönetim Kurulumuza, çalışmayı yürüten Ajans uzmanlarımıza, bizimle işbirliği içinde çalışarak katkılarını esirgemeyen MTA Diyarbakır Bölge Müdürlüğü, TPAO, BOTAŞ, bölgemiz üniversite temsilcilerine, ETİ Maden İşletmeleri Maden Hakları Müdürü İrfan GENCER’e, Mardin Mazıdağı Fosfat Tesisleri Müdürü Sedat Soysal’a, Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Şefik İmamoğlu’na, Diyarbakır Jeoloji Mühendisleri Odası’na şükranlarımı sunar, bu çalışmanın ülkemiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederim. Abdullah ERİN Dicle Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri 1 DİCLE KALKINMA AJANSI İÇİNDEKİLER 1 GĠRĠġ ................................................................................................................................. 5 2 TRC3 BÖLGESĠ MADENLERĠNE ĠLĠġKĠN MEVCUT DURUM ................................. 6 2.1 ASFALTĠT .................................................................................................................. 6 2.1.1 Asfaltit Hakkında Genel Bilgiler.......................................................................... 6 2.1.2 Asfaltit Üretim Teknolojisi ve Kullanım Alanları ............................................... 7 2.1.3 Dünyada ve Türkiye’de Asfaltit ........................................................................... 7 2.1.4 TRC3 Bölgesi’nde Asfaltit ................................................................................... 7 2.2 BAKIR ....................................................................................................................... 10 2.2.1 Bakır Cevheri Hakkında Genel Bilgiler ............................................................. 10 2.2.2 Bakırın Kullanım Alanları .................................................................................. 11 2.2.3 Dünyada ve Türkiye’de Bakır ............................................................................ 12 2.2.4 TRC3 Bölgesi’nde Bakır .................................................................................... 13 2.3 BARĠT ....................................................................................................................... 16 2.3.1 Barit Hakkında Genel Bilgiler............................................................................ 16 2.3.2 Baritin Kullanım Alanları, Üretim Teknolojisi ve Ürün Standartları ................ 16 2.3.3 Dünyada ve Türkiye’de Barit ............................................................................. 18 2.3.4 TRC3 Bölgesi’nde Barit ..................................................................................... 19 2.4 FOSFAT .................................................................................................................... 20 2.4.1 Fosfat Hakkında Genel Bilgiler.......................................................................... 20 2.4.2 Fosfatın Dünyadaki Mevcut Durumu ................................................................. 22 2.4.3 Fosfatın Türkiye’de Mevcut Durumu ................................................................ 26 2.4.4 TRC3 Bölgesi’nde Fosfat ................................................................................... 29 2.5 URANYUM............................................................................................................... 45 2.5.1 Uranyum Hakkında Genel Bilgiler .................................................................... 45 2.5.2 Uranyumun zenginleĢtirilmesi ........................................................................... 45 2.5.3 Dünya’da ve Türkiye’de Uranyum .................................................................... 47 2.5.4 TRC3 Bölgesi’nde Uranyum .............................................................................. 50 2.6 JEOTERMAL KAYNAKLAR.................................................................................. 53 2.6.1 Jeotermal Enerji Hakkında Genel Bilgiler ......................................................... 53 2 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.6.2 Jeotermal Enerjinin Kullanım Alanları, Maliyeti ve Çevre ............................... 53 2.6.3 Türkiye’de Jeotermal Enerji ............................................................................... 56 2.6.4 TRC3 Bölgesi’nde Jeotermal Enerji .................................................................. 61 2.7 ENDÜSTRĠYEL HAMMADDELER ....................................................................... 62 2.7.1 Endüstriyel Hammaddeler Hakkında Genel Bilgi .............................................. 62 2.7.2 Dünya’da ve Türkiye’de Çimento Üretimi ........................................................ 64 2.7.3 TRC3 Bölgesi’nde Endüstriyel Hammaddeleri .................................................. 65 2.8 SĠLĠSYUM – KUVARS ............................................................................................ 70 2.8.1 Silisyum Hakkında Genel Bilgiler ..................................................................... 70 2.8.2 Kuvars Kumunun Kullanım Alanları ve Ürün Standartları ............................... 71 2.8.3 Dünyada ve Türkiye’de Silisyum - Kuvars ........................................................ 72 2.8.4 TRC3 Bölgesi’nde Silisyum-Kuvars Kaynakları ............................................... 73 2.9 KROM ....................................................................................................................... 74 2.9.1 Krom hakkında genel bilgiler ............................................................................. 74 2.9.2 Ürün Standartları ................................................................................................ 75 2.9.3 Dünyada ve Türkiye’de Krom............................................................................ 75 2.9.4 TRC3 Bölgesi’nde Krom ................................................................................... 77 PETROL VE DOĞALGAZ ................................................................................... 78 2.10 2.10.1 Petrol ve Doğalgaz Hakkında Genel Bilgiler ..................................................... 78 2.10.2 Üretim Yöntemi, Teknolojisi ve Ürün Standartları ............................................ 80 2.10.3 Dünyada ve Türkiye’de Petrol ........................................................................... 81 2.10.4 Dünyada ve Türkiye’de Doğalgaz...................................................................... 86 2.10.5 TRC3 Bölgesi’nde Petrol ................................................................................... 88 2.10.6 TRC3 Bölgesi’nde Doğalgaz Kaynakları ve Üretimi ........................................ 91 3 GENEL DEĞERLENDĠRME VE POLĠTĠKA ÖNERĠLERĠ .......................................... 93 3.1 Türkiye’de Madencilik ile Ġlgili Genel Sorunlar ....................................................... 93 3.2 Bölge Madenciliğinde Temel Problemler ve Çözüm Önerileri ................................. 94 3.3 TRC3 Bölgesi Yer altı ve Yer üstü Zenginlilerine ĠliĢkin Öneriler .......................... 97 3.3.1 Asfaltit ................................................................................................................ 97 3.3.2 Bakır ................................................................................................................... 97 3.3.3 Barit .................................................................................................................... 98 3.3.4 Fosfat .................................................................................................................. 98 3.3.5 Jeotermal Enerji................................................................................................ 100 3 DİCLE KALKINMA AJANSI 3.3.6 Endüstri Hammaddeleri.................................................................................... 100 3.3.7 Krom................................................................................................................. 101 3.3.8 Petrol ve Doğalgaz ........................................................................................... 102 3.3.9 Uranyum ........................................................................................................... 103 3.3.10 Silisyum ............................................................................................................ 103 4 SONUÇ .......................................................................................................................... 104 5 KAYNAKÇA ................................................................................................................. 105 6 EKLER ........................................................................................................................... 107 4 DİCLE KALKINMA AJANSI 1 GİRİŞ Dünya üzerinde bulunan maden kaynaklarının dengesiz bir şekilde dağılmış olması, bu kaynaklar üzerindeki uluslararası arası çekişmeyi de beraberinde getirmiştir. Maden kaynakları ülkelerin stratejik konumlarını da ortaya çıkartmaktadır. Maden kaynaklarına sahip olan ülkeler diğer ülkelere göre daha avantajlı görünmelerine rağmen bu avantaj tehdit unsuru haline de gelebilmektedir. Maden yatakları bakımından Türkiye şanslı ülkeler arasında yer alır. Dünyada üretilen 50'yi aşkın maden çeşidi için yapılan değerlendirmede Türkiye, 29 çeşit ile Dünyada ilk 10 ilki arasında yer almaktadır. Bunun başlıca nedeni Alp orojenik kuşakta yer alması nedeniyle gerek tektonik gerekse volkanik ve metamorfik olaylara uğraması sonucu belli minerallerin bir araya gelerek toplanmasıdır. Söz gelimi demir, krom, çinko, bakır ve kurşun oluşumu bu tür yer hareketleri ile ilgilidir. Türkiye maden kaynakları bakımından zengin bir ülke olmakla birlikte bunların çıkartılıp işletilmesi ve ekonomik açıdan bir değer ifade etmesi için rezerv miktarlarının yeterli olması gerekir. Bölgemizde bulunan maden çeşitleri, rezervleri ve bunların işlenmesine yönelik olarak asfaltit, bakır, fosfat, barit, krom, silisyum, uranyum, çimento mermer hammaddesi, jeotermal kaynaklar ve petrol doğalgaz hammaddeleri madenleri incelenmiştir. Bölgemiz için zenginleştirmede, ayrıştırmada, teknik ve uzman kadroda, özelleştirmede izlenecek yol haritası, maden bankası ve kredilendirme, madeni işlemede gerekli olan girdilerde gerekli donanımların sağlanması ve teşvik gibi konularda desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. 5 DİCLE KALKINMA AJANSI 2 2.1 TRC3 BÖLGESİ MADENLERİNE İLİŞKİN MEVCUT DURUM ASFALTİT 2.1.1 Asfaltit Hakkında Genel Bilgiler Asfaltit, petrolden oluşan veya petrol köklerinden gelen yüksek ısıl değerine sahip bir hidrokarbondur. Asfaltitin kalori değeri 5.500 ile 5.800 kcal/kg arasında değişmektedir. Kaya çatlaklarını dolduran ya da damarlar şeklinde bulunan bu hidrokarbonlar, asfaltit ve asfaltik pirobitümen olmak üzere iki türdür. Türkiye’de hemen hemen bütün bölgelerde olmakla birlikte yalnızca Şırnak İl Merkezi’nin güneyi ve Silopi ilçesinde asfaltit ve asfaltik pirobitümenlerin ekonomik büyüklükteki oluşumlarına rastlanır. Şırnak bölgesindeki asfaltitler, fay ve çatlak dolguları biçimindedir. Türkiye’deki asfaltitler 12 filon halinde olup toplam rezervleri yaklaşık 82 milyon tondur. Asfaltik maddeler asfaltik petrolün doğal artıklarıdır. Ya da başka bir deyimle petrolün tektonik hareketler sonucu kendi yatağından ayrılarak çevredeki yarık ve çatlaklarda yerleşmesinin sonucu oluşan maddelerdir. Bunların yataklarının birincil ya da ikincil olabildiği şeklinde bir görüş de var. Ayrıca bunlar herhangi bir şekilde mineral bir madde ile birleşmiş veya kimyasal bir değişikliğe uğramış olabilirler. Burada zaman, ısı, basınç ve karmaşık kimyasal reaksiyonlarla belli bir metamorfizmaya uğramışlık söz konusu olabilir. Değişimde şu sıralama düşünülmektedir: Petrol önce yumuşak doğal asfaltlara, bunlar daha sert asfaltlara, daha sonra asfaltitlere ve en son asfaltik pirobitümlere dönüşmüştür. Söz konusu yörede bu oluşum sırasına göre bizi en çok asfaltik pirobitümler ye kısmen asfaltitler ilgilendiriyor. Asfaltik pirobitümler hidrokarbonlardan oluşmuş olup oksijenli bileşikleri pek bulundurmazlar, ısıtılınca ergimezler. Ve ülkemizdeki asfaltik pirobitümlerin hemen hepsi mineral maddelerle birleşmiş durumdadır. Siyah renkli, parlak veya donuk parlak, 1 - 1, 1 yoğunlukta, 2-3 sertliktedirler. 6 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.1.2 Asfaltit Üretim Teknolojisi ve Kullanım Alanları Asfaltit kırma-eleme tesislerinde çeşitli boyutlarda üretilip, pres kömür fabrikalarında yumurta boyutuna preslenerek satışa sunulmaktadır. Asfaltitin başlıca kullanım alanları ısınma ve sanayi alanlarıdır. Ancak erime özelliğine sahip olması aynı zamanda da farklı sanayi alanlarında hammadde olarak kullanılmasını sağlamaktadır. Günümüzde asfaltitler, teshinde, yol ve su sızdırmaz yer döşemelerinde, su geçirmez kablolar, matbaa mürekkebi, paslanmayı önleyici örtü boyaları, vernik, otomobil lastiği, lastik, akü, balata, genleştirilmiş kauçuk, zemin karoları gibi birçok alanda hammadde olarak kullanılabilmektedir. Özel firmalar tarafından çıkarılan asfaltit kömürlerin bir kısmı melas ve kireç karıştırılıp, preslenip torbalanarak piyasaya sürülmekte, diğer bir kısmı yine özel firmalar tarafından toz ve çeşitli boyutlarda parça olarak sınıflara ayrıldıktan sonra satışa sunulmaktadır. Üretimi yapılan asfaltit madenlerinin tamamı açık ocak yöntemi ile çalıştırılmaktadır. Üretim esnasında patlayıcı madde kullanılmakta olup, kullanılan patlayıcı madde ve patlatmalar, patlayıcı madde tüzüğüne uygun olarak yapılmaktadır. 2.1.3 Dünyada ve Türkiye’de Asfaltit Şırnak İl Merkezi ve Silopi ilçesindeki asfaltit filonlarının ekonomik büyüklükteki olmaları bu bölgenin sadece Türkiye’de değil dünyada da bu maden özelliği ile bilinmesine sebep olmaktadır. Ülkemizin diğer bölgelerinde işletilebilinecek ölçüde asfaltit filonları bulunmamaktadır. 2.1.4 TRC3 Bölgesi’nde Asfaltit Şırnak ilinde, tahmini (görünür + muhtemel + mümkün) 82 milyon ton asfaltit madeni rezervi bulunmaktadır. Asfaltit filonlarında (maden damarı) yapılan analizlerde % 0,1-5,4 su, % 38-52 kül, 3100-6000 kcal/kg değerlerine sahip oldukları görülmektedir. Şırnak ilinde kilometrekarelerce alana yayılan asfaltit yatakları siyahımsı toprak dokusu ile ilk bakışta göze çarpar. Farklı noktalardaki yataklardan çıkarılan kömürler öbekler halinde yol kenarlarında dizilerek ambalajlanıp kullanılacakları noktaya taşınmayı beklerler. Şırnak ilinde bulunan asfaltit yataklarının bir listesi aşağıdaki tabloda yer almaktadır. 7 DİCLE KALKINMA AJANSI 8 DİCLE KALKINMA AJANSI TRC3 Bölgesi’ndeki Şırnak ilinden çıkarılan asfaltit tipi kömürle ilgili en önemli sorun bu kömürün iç pazarda konutların ısıtılmasına yönelik satışı yapılamamasıdır. Bu kömürde yüksek oranda bulunan kükürdün hava kirliliğine sebep olması sebebiyle bazı il ve ilçe merkezlerinde Şırnak kömürünün konutlarda kullanımı yasaklanmıştır. Kömürdeki yüksek kükürt oranını düşürecek bir teknoloji ise bölgede bulunmamaktadır. Kömürdeki yüksek kükürt oranının düşürülemiyor olması Şırnak’ta oldukça zengin olarak bulunan bu madenin bölgenin ısınma ihtiyacını karşılayamamasına sebep olmakta ve bölgenin bu önemli madenden yeterince gelir elde edememesine yol açmaktadır. Öte yandan Şırnak kömürü bölgede Sosyal Yardımlaşma Vakıfları tarafından yoksul ailelere dağıtılmaktadır. Konutlarda geniş çaplı olarak ısınma amaçlı kullanılamasa da Şırnak kömürünün mevcut durumdaki en önemli değerlendirilme sahası termik santraller olarak görülmektedir. Şu an bir adet termik santralin faaliyet gösterdiği Şırnak’ta biri şehir merkezi girişine olmak üzere 6 adet yeni termik santralin daha yapılması gündemdedir. Bu konuda çevre örgütlerinin ve yerel yönetimlerin, santrallerin çevreye vereceği zarar, istihdama yeterince olumlu etki etmemesi, toprak, hava ve su kirliliğinin bölgenin temel geçim kaynaklarından olan tarım-hayvancılık faaliyetlerine vereceği zarar ve santrallerin toplum üzerinde yaratacağı psikolojik etki üzerine önemli eleştirileri vardır. Yeni termik santrallerin kurulmasına karşı sivil bir yapılanma olan Şırnak Çevre Platformu 14 Kasım 2009 tarihinde yaptığı basın açıklamasıyla kentte gaz maskesi ve broşür dağıtımından, ışık söndürme eylemine kadar bir dizi eylem başlatarak konuyu gündeme taşımıştır. Tüm bu tepkilere rağmen Şırnak ilinde yeni termik santrallerin yapımı için süreç başlamıştır. Şu an Şırnak ilinde faal olan iki termik santralden biri Ciner Holding’in şirketlerinden olan Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından 2003 yılında Şırnak/Silopi’de kurulmuştur. Bu tesis ile elektrik üretimi yapılması ve üretilen elektrik enerjisinin pazarlanması hedeflenmiştir. Şirketin yıllık asfaltit üretim miktarı 400.000 ton’dur. Çıkarılan asfaltitin tamamı, termik santralde elektrik üretimi amacıyla kullanılmaktadır. 1 kwh elektrik enerjisi üretimi için yaklaşık 400-500 gr asfaltit kullanılmaktadır. Park Elektrik, Türkiye Kömür İşletmeleri’nden 2033 yılına kadar rodövans usulü ile asfaltit sahasını kiralamıştır. İlk yıllarda açık ocak işletmeciliği yapılacak olan sahada, ilerleyen yıllarda dolgulu ara katlı blok göçertme yönteminin uygulanacağı kapalı ocak işletmeciliğine 9 DİCLE KALKINMA AJANSI geçilecektir. Toplam 17,3 milyon TL’lik yatırımın tamamlandığı Silopi sahasındaki asfaltit üretimi 2009’un ikinci çeyreğinde başlamıştır. Silopi asfaltit sahasından çıkartacağı asfaltitin önemli kısmını Silopi’de kurulmakta olan Silopi Elektrik Üretim A.Ş.’ye satacaklardır. Ciner Grubu bünyesinde kurulmakta olan Silopi EÜAŞ, 135 MW başlangıç kapasitesine sahip olacak ve akışkan yatak teknolojisi ile çalışacaktır. 405 MW’lık Termik Santral 135 MW gücünde 3 ünite olarak planlanmış ve ilk etapta üretim lisansı ve ÇED raporu alınan birinci ünitenin inşaatına 2006 yılında başlanmıştır. Tüm proje için bölgeye 450 milyon USD yatırım yapılması planlanmaktadır. Bugüne kadar 150 milyon ABD doları yatırım gerçekleştirilmiş olup, toplam 500 kişi istihdam edilmektedir. Termik santralin yapımında Çin’den getirilen 500 işçinin çalıştırılmış olması basında yankı uyandırmıştır. 2009 yılında faaliyete geçen santralde uzun yıllardır dünyada yaygın olarak kullanılan ve temiz kömür teknolojileri sınıfına giren dolaşımlı akışkan yataklı kazan teknolojisi kullanılmakta olup, santralin tam kapasite ile devreye girmesiyle birlikte 1.000 kişiye doğrudan istihdam sağlaması planlanmaktadır. 2.2 BAKIR 2.2.1 Bakır Cevheri Hakkında Genel Bilgiler Bakır cevheri, yer kabuğunda ortalama %0,01 mertebesinde bulunur, en çok bulunan elementler sıralamasında bakır 25. sırada yer almaktadır. Pratikte genel geçerli ekonomiklik alt sınırı olarak kabul edilebilecek tenör (cevher içindeki saf maden oranı) değerleri açık(yerüstü) işletmelerde minimum (en az) %0,5 Cu yeraltı işletmelerinde ise minimum %1,0 Cu civarındadır (derinleştikçe ve zorluk derecesi arttıkça bu değer yükselmekte olup maden yatağı yapısına göre münferit fizibilite çalışması yapılmalıdır). Açık işletmelerde büyük ölçekli üretim sonucunda %0,30-0,50 Cu içeren cevherlerin de ekonomik olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Ortalama %0,8 Cu tenörü (cevher içindeki saf maden oranı) için bakır cevheri Dünya toplam üretim hacminin yılda 1,5-1,7 milyar ton mertebelerinde olduğu hesaplanabilmekte ve böylece bakır madenciliğinin en çok üretilen metal olan demir madenciliği ile kıyaslanabilecek boyutlarda 10 DİCLE KALKINMA AJANSI olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktanın bakır madenciliğinin yaratacağı istihdam hacmi bakımından Türkiye için özel bir önemi vardır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına bakır tüketimi 10 kg iken, Türkiye’de bu oran 3 kg’ dir. Ülkemizin gelişeceği göz önüne alındığında bakıra olan ihtiyacımızın artacağı söylenebilir. Dünyada yaklaşık 50-60 yıllık bir rezervin olduğundan bahsedilmektedir. Ülkemizdeki mevcut rezervler göz önüne alındığında yaklaşık 8 yıllık bir rezervimizin kaldığı görülmektedir. Ülkemiz ne yazık ki toplam bakır talebinin sadece % 20’sini üretebilmektedir. Talebin geri kalan kısmını ne yazık ki ithal etmekteyiz. 2.2.2 Bakırın Kullanım Alanları Bakır, insanoğlu tarafından kullanılan madenler içerisinde, uygarlıkların biçimlendirilmesindeki rolü bakımından en önde gelen birkaç madenden biridir. Kimyasal, fiziksel ve estetik özellikleri, bakıra, endüstride ve ileri teknoloji uygulamaları alanında çok geniş bir kullanım sahası yaratmaktadır. Yüksek elektrik ve ısı iletkenliği ile maddeden çekilebilme ve dövülebilme özelliklerine sahip olan bakır, aynı zamanda paslanma ve aşınmaya karşı da dirençlidir. Bakırın, çinko, alüminyum, kalay, nikel gibi metallerle çok çeşitli alaşımları bulunmaktadır. Bakırın çinko ile alaşımından pirinç, alüminyum ya da kalay ile alaşımından ise bronz elde edilmektedir. Bu alaşımlar ile bakıra, değişik özellikteki uygulamalarda kullanımı için yeni karakteristikler kazandırılmaktadır. Yukarıda sıralanan özellikleri ile bakır, endüstrinin temel girdilerinden biri olmuştur. Bakırın en temel kullanım alanları; elektrik ve ısı üretim ve iletim endüstrisi, elektronik ve iletişim sektörleri, inşaat sektörü, ulaşım sektörü ve makine teçhizat imalat sanayidir. Bakırın, bunların dışında da pek çok kullanım alanlarını saymak mümkündür. Bakır modern teknolojinin pek çok alanında önemi giderek artan bir metaldir. Nanoteknoloji ve hibrit motor teknolojisinde yaygın bir şekilde kullanım alanı bulmuştur. Bakırın bir başka özelliği ise, tüm diğer metaller arasında geri kazanımı en fazla olan metal olmasıdır. 1997 yılı itibariyle tüm bakır tüketiminin %37’si geri kazanılmış bakırdır (Focus on Copper, 2004). Fiziksel ve kimyasal özelliklerini yitirmeden tekrar tekrar kullanılabilme özelliği nedeniyle bakır, bazı uzmanlar tarafından yenilenebilir kaynak olarak da tanımlanmaktadır. İkincil bakır olarak da adlandırılan geri kazanılmış bakırın, doğrudan cevherden üretilen birincil bakırdan ayırt edilmesi oldukça güçtür. 11 DİCLE KALKINMA AJANSI Arkeolojik bulgular, bakırın ilk defa 10.000 yıl önce Batı Asya’da süs eşyası yapımında kullanıldığını göstermektedir. Bakır, Güney Amerika’da Maya, Aztek ve İnka uygarlıkları tarafından da kullanılmıştır. Orta Çağ boyunca bakır ve pirinç işleri Çin, Hindistan ve Japonya’da gelişmiştir. 18. Yüzyıl sonu ve 19. Yüzyıl başlarında Ampere, Faraday ve Ohm gibi bilim adamlarınca elektrik ve manyetizma alanında yapılan icat ve keşifler ile bakırdan imal edilen ürünler, Sanayi Devrimi’ni hızlandırmış ve bakırı yeni bir çağa taşımıştır. Günümüzde bakır, modern teknolojinin pek çok alanında giderek önemi artan bir metaldir. Teknolojik gelişmeler, bakırın, gelecekte de vazgeçilmez metal olma özelliğini sürdüreceğini ve bakıra olan talebin artarak devam edeceğini göstermektedir. 2.2.3 Dünyada ve Türkiye’de Bakır Ekonomik gelişmelere bağlı olarak hayat standardının sürekli yükseldiği günümüz dünyasında bakıra olan talebin devamlı olarak artacağı, bazı kullanım alanlarında ikame malzeme bulunsa bile bakırın güncelliğini daima muhafaza edeceği gerçeği anlaşılmış bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık bakır tüketimi 10 kg iken Türkiye’de bu miktar 3 kg’dır. Metal içerikli bakır rezervi dünyada 550.000.000 ton, Türkiye’de ise yaklaşık 1.700.000 ton olarak tespit edilmiştir. Türkiye’nin yıllık bakır tüketimi 200.000 ton civarındadır. Bakır üretimimiz tüketimimizin ancak %20’ni karşılayabilmektedir. Yıllık blister bakır üretimimiz yaklaşık 35 bin ton civarındadır. Blister bakır üreten izabe tesislerimizin kurulu kapasitesi (38760 ton/yıl) ihtiyacın çok altındadır. Bu bakımdan blister bakır üretim kapasitesini arttırmaya yönelik genişletme-yenileme veya yeni yatırımlar teşvik edilmelidir. Ayrıca yurt içi kaynak yetersizliğine çözüm için işletmeye hazır yataklar en kısa zamanda üretime alınmalıdır. 12 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo 2: Türkiye bakır maden yatakları Kaynak: Ulutürk, 1999 Dünyada bilinen bakır rezervlerinin 60 yıl kadar talebi karşılayacak durumda olduğu bilinmektedir. Dünya bakır üretiminin %75’i birincil kaynaklardan (bakır cevherlerinden) ve %25’i ise ikincil kaynaklardan (hurda, toz ve atık maddelerden) sağlanmaktadır. Birincil kaynak dünya bakır rezervlerinin her yıl %1,2’si tüketilirken, Türkiye’de bu oranın %4,4 olduğu görülmektedir. Bu da Türkiye bakır rezervlerinin 21. yüzyılın ilk çeyreğinde tükeneceğini göstermektedir. 2.2.4 TRC3 Bölgesi’nde Bakır Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerini kapsayan TRC3 bölgesinde bakır sadece Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Madenköy’ de bulunmaktadır. Siirt Madenköy İşletmesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Siirt ilinin kuzeydoğusunda, Şirvan ilçesinin doğusunda yer almaktadır. Madenköy Şirvan’a 19 km lik asfalt yol ile Şirvan Siirt’e 25 km lik asfalt yol ile bağlıdır. Çalışma alanına arazi aracı ile Siirt’ten 1 saatte ulaşılabilmektedir. (Şekil 1) İşletme, 2006 yılından bu yana Park Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş unvanlı özel bir şirket tarafından yapılmaktadır. Park Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. işletmesinde Maden İş sendikası örgütlenmesi mevcuttur. Sendikal faaliyetler sonucu yeni dönem toplu iş sözleşmesi için görüşmelere başlanmıştır. 13 DİCLE KALKINMA AJANSI Şekil 1: Çalışma Alanı Yer Bulduru Haritası Fizibilite etütleri sonucunda yatağın yer altı madenciliği yapılarak, yılda 600.000 ton cevher kapasiteli bir konsantratör kurularak, 4 yıllık hazırlık devresi de dahil 32 yılda işletilmesi öngörülmüştür. Toplam yatırım tutarı 56,6 milyon Amerikan doları olarak hesaplanmıştır. Bugün itibariyle maden sahasındaki toplam yatırım 49 Milyon YTL’ye ulaşmış durumdadır. Ayrıca tam kapasite ile çalışılması durumunda işletme giderleri yılda 13,2 milyon Amerikan doları ( ton başına 22 Amerikan doları) tutacaktır. Yatağın işletilmesi ile 711 kişiye istihdam sağlanması öngörülmüştür. Yataktan yılda % 90 kazanımla % 19 Cu tenörlü 60.000 ton bakır ve %75 kazanımla %48 S tenörlü 220.000 ton pirit konsantresi üretilecektir. Bakır konsantresi Etibank Ergani Tesislerinde izabe edilmekte ve pirit konsantresi ise gübre fabrikalarında kullanılmaktadır. Fizibilite çalışmalarında, 1981 yılına kadar gerçekleştirilen 61 sondaj verilerinden yararlanarak % 2,03 Cu tenörlü 24 milyon ton görünür ve muhtemel bir rezerv hesaplanmıştır. Jeotektik etüdler sonunda yatağın “ara katlı göçertme” yöntemiyle işletilebileceği belirlenmiştir (Kayhan ve ark., 1984). 14 DİCLE KALKINMA AJANSI Siirt-Madenköy bakır yatağının fizibilite çalışmalarından sonra 1981-1982 yıllarında 5 adet sondaj daha gerçekleştirilmiştir. Bu sondajlarla yukarıdaki rezervlere 1.807.126 ton ek katkı sağlanmıştır. 2.2.4.1 Madenköy Bakır İşletmesinde Üretim Teknolojinin ilerlemesiyle üretim yöntemleri de gelişmiştir. Daha önceleri genellikle dolgulu yöntem gibi yüksek tenörlü cevherlerde uygulanan ilkel yöntemlerin yerini artık göçertme yöntemleri mekanizasyonun yardımıyla dolgulu yöntemlerin yerini almıştır. Siirt-Madenköy’de oluşmuş bakır cevheri arakatlı göçertme yöntemi kullanılarak işletilmektedir. Üretim delme-patlatma uygulanılarak gerçekleştirilmektedir. Kullanılan bu yöntemin doğru bir yöntemin olmasının yanı sıra yanlış uygulamalar verimli sonuç almanın önüne geçmektedir. Yönteme hâkim teknik elemanın yeterince istihdam edilmeyişi bu yanlış uygulamaların en önemli sebebidir. İşlem safhasında çıkarılan cevherin bir o kadarı yeraltına daha da gömülmektedir. Bu yanlış işlevin önüne geçecek bir üretim planlaması yapılması gerekmektedir. Madenköy Bakır İşletmesinden Genel Görünüm Madenköy Bakır İşletmesi Ocak Girişi 15 DİCLE KALKINMA AJANSI Yeraltında Cevher Yükleme İşlemleri 2.3 Galeride Tavana Cıvata ve Beton Tahkimat Uygulaması BARİT 2.3.1 Barit Hakkında Genel Bilgiler Barit; orta-düşük sıcaklıkta meydana gelen hidro termal damarlarda yaygın olarak bulunan bir baryum mineralidir. Bakır, kurşun, çinko, nikel ve gümüş yataklarında, kalsit, kuvars, fluorit, dolomit ve siderit ile birlikte bulunur. Baritin kimyasal formülü BaSO4 olup şekilde görüldüğü gibi çoğunlukla yarı şeffaf, ince-kalın levhamsı kristalli, kısa-uzun prizmatik formlarda bulunmaktadır. Bünyesinde yabancı maddelerin bulunması nedeniyle değişik renkler alabilmektedir. Ayırt edici özellikleri arasında asitte çözünmemesi, yüksek özgül ağırlığı (4,5 gr/cm3) ve kristal şekli vardır. Sertliği 2,5-3,5 arasındadır. 2.3.2 Baritin Kullanım Alanları, Üretim Teknolojisi ve Ürün Standartları Baritin kullanım alanları, sondajlık, dolguluk ve kimyasal olarak üç grupta toplanmaktadır. Bu kullanım alanlarının dünya pazarında dağılımı sırayla, % 90 sondaj, % 7 kimya ve % 3 dolgu sektörüdür. Baritin yüksek yoğunluğu (4,5), az aşındırıcı olması, yüksek basınç ve ısı altında kimyasal sabitliğini koruması, manyetik özelliğinin olmaması ve istenilen her zaman ucuz olarak temin edilebilmesi gibi özelliklerinden dolayı petrol çıkarımı sondaj çamurunda kullanılır. Barit, katkı maddesi olarak kâğıt, tual, yer muşambası, lastik ve ebonit sanayinde de kullanılmaktadır. Cam endüstrisinde parlaklığı artırmak, mercek ve TV tüpleri 16 DİCLE KALKINMA AJANSI üretiminde, plastik sanayinde plastiğe matlık vermek için kullanılır. Tarım ilaçları üretiminde de inert madde olarak kullanılır. Baritin önemli kullanım alanlarından birisi de boya sanayidir. Yağlı boya üretiminde beyazlatıcı olarak pigment ve inceltici olarak kullanılır. Barit alevinin yeşil renk vermesinden dolayı havai fişek üretiminde kullanılır. Son yıllarda, barit ilavesiyle yapılan ağır beton nükleer santrallerde gamma ışınlarını emme özelliğinden dolayı fazla miktarda kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’de tüketimine bakıldığında tüketimin %90 oranında sondaj sanayiinde kullanılması sektörün bu yöndeki talebe bağlı olarak değişime gittiğini göstermektedir. Dünyada ve ülkemizde barit üretimi hem yeraltı hem de yerüstü işletmesi olarak yapılmaktadır. Mikronize barit üretimi ise, sarkaç toplu veya döner tablalı değirmenlerde öğütülüp, çeşitli seperatörlerden ve filtrelerden geçilerek boyut tasnifi yapılmaktadır. Dünyada barit öğütme tesislerinin tümünde üretim hemen hemen aynı teknoloji ile yapılmaktadır. 1985 yılından beri O.C.M.A standardının artık kullanılmadığı sektörde üretilen ve tüketilen öğütülmüş baritin uluslararası kabul görmüş tek standardı, sondaj çamuru katkı maddesi olarak A.P.I 13A dır. Diğer kullanımlar için uluslararası kabul görmüş standart yoktur. Çoğunlukla alıcıların taleplerine göre nitelikler belirlenir. Türkiye'de ise sondaj çamuru katkı maddesi standardı olarak TS919 kullanılır. Cam sanayi TS 5632, Lastik sanayii TS 5633 ve boya sanayi TS 5634 kullanmaktadır. Uluslar arası sondaj bariti standardı özellikleri aşağıdaki gibidir. BaSO4 Min %92 Özgül ağırlık, katı en az.4,20 gr/cm3 Suda çözünen toprak alkali Metaller (Kalsiyum), en çok 250 ppm Elek analizi (yaş) 74 mikron (200 mesh) üstü en çok %3 44 mikron (325 mesh) üstü en az %5 17 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.3.3 Dünyada ve Türkiye’de Barit Dünyada barit madeni üretiminde de sahip olduğu rezervler bakımından da liderliği Çin sürdürmektedir. Hindistan, ABD ve Fas diğer önemli barit madeni üreticileridir. Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum Ülke Yıllık Maden Üretimi (bin ton) 2009T 2008 Rezervler (10.000 ton) Çin 4.600 3.000 62.000 Hindistan 1.100 800 34.000 ABD 648 380 15.000 Fas 500 350 10.000 İran 240 180 - Türkiye 150 110 4.000 Meksika 140 160 7.000 Kazakistan 95 70 - Vietnam 80 60 - Almanya 77 60 1.000 Rusya 63 50 2.000 Cezayir 60 40 9.000 İngiltere 50 40 100 Pakistan 43 35 1.000 Bulgaristan 40 30 - 160 110 24.000 8.046 5.475 169.100 Diğer Ülkeler Genel Toplam T: Tahmin Değeri Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2010 Ülkemizde ise barit madenciliği 1964 yılından sonra gelişme göstermiştir. Barit Maden Türk A.Ş (BMT) 1964 yılında Türkiye' den ilk barit ihracatını gerçekleştirdi. Kahramanmaraş Şekeroba madeninden 20 kişilik bir işgücü tarafından elle seçilerek hazırlanan bu 5.000 tonluk parça barit BMT nin tarihinde önemli bir adım oluşturur. Bunu Bahçe-Osmaniye'de Türkiye’nin ilk barit zenginleştirme tesisinin kurulması ve ilk öğütme değirmeninin devreye alınması izlemiştir. 18 DİCLE KALKINMA AJANSI Şu an Türkiye’de faaliyet gösteren tüm barit öğütme tesisleri özel sektörün elinde bulunmaktadır. Tablo : Barit Öğütme Sektöründe Önemli Kuruluşlar Kuruluş Yeri Mülkiyeti Üretim Konusu Kapasite (Ton/Yıl) BARİT MADEN TÜRK A.Ş. Bahçe Özel Mikronize Öğütme 20.000 BAŞER* Şarkîkaraağaç Özel Mikronize Öğütme 20.000 ADO Antalya Özel Mikronize Öğütme 20.000 PETMA Giresun Özel Mikronize Öğütme - DOLSAN Eskişehir Özel Mikronize Öğütme - *2009 yılında ADO holdinge tamamen devredilmiştir. Kaynak : Industrial Minerals April 1999 pp.45-46 MTA verilerine göre Türkiye ‘de 34.222.792 ton barit rezervi % 71-99 BaSO4 tenör kalitesinde bulunmaktadır. Türkiye bu maden sektöründe kendine yetmekte ve ihraç eden bir rol üstlenmektedir. 2.3.4 TRC3 Bölgesi’nde Barit MTA’dan alınan bilgilere göre TRC3 Bölgesi’nde Sason-Tizi sahasında %13,5 BaSO4 tenöründe 288.080 ton görünür ve muhtemel rezerv olduğu, Sason-Tizi-Kösekköy sahasında ise % 63,5 BaSO4 tenöründe 877.000 ton görünür ve muhtemel rezerv bulunmaktadır. Bu rezervler işletilmemektedir. Veriler Batman ilinde var olan barit rezevlerinin tenör olarak zayıf olduğunu ancak zenginleştirilerek verim alınabilineceğini göstermektedir. Rezerv miktarı ise Türkiye’nin diğer bölgelerinde işletilen barit zuhurlarına göre azınsanmayacak niceliktedir. Bu bağlamda bölgede araştırma çalışmalarının yapılması ve rekabet edebilir tenör kalitesine ulaşabilecek barit zuhurlarının tesbit elimesi gerekmektedir. 19 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.4 FOSFAT 2.4.1 Fosfat Hakkında Genel Bilgiler Fosfat, Taş Ocakçılığı ve Diğer Madencilik alt sektörü altındaki Kimya ve Gübre Sanayiinde Kullanılan Minerallerin Madenciliği sınıfında yer almaktadır. Kimya ve Gübre sanayiinin ana hammaddeleri bu sınıfta tasnif edilmiştir. Fosfat ülkemizde fakir kategorisinde yer alan, rezervleri yetersiz olan ve aranması gereken minerallerdendir. Fosfat kayasının hammadde, ara ürün ve mamul ürün adlandırılmaları aşağıdadır. Fosfat konsantresi (Hammadde) : Fosfat yataklarından üretilen fosfat kayasının, kırmaeleme-yıkama-kalsinasyon gibi yöntemlerle zenginleştirilerek gübre yapımı için minimum %30 P2O5 içeren hale getirilmesi ile elde edilir. Fosforik asit (Ara Ürün) : Fosfat konsantresinin sülfürik asit ile muamele edilmesi sonucu elde edilir. Kompoze Gübreler (NPK – Mamul ürün) : Fosfat konsantresinin fosforik asit ve amonyak ile muamele edilmesi ile elde edilir. Sulu tarım gübresidir. DAP (Diamonyum Fosfat) Gübresi (Mamul Ürün) : Fosfat konsantresinin fosforik asit ve amonyak ile muamelesi ile elde edilir. En fazla fosfor içeren gübre türüdür. 20 DİCLE KALKINMA AJANSI Fosfatın kalsiyum fosfat kalitesini belirlemek üzere dünyanın değişik yerlerinde şu terimlerden biri kullanılmaktadır. BPL (Bone phosphate of lime) = Kirecin kemik fosfatı TPL (Triphosphate of lime) = Kirecin trifosfatı P2O5 (Phosphorus Pentaoxide) = Fosfat pentaoksit P (Phosphorus) = Fosfor (genellikle kullanılmaz). Yurdumuzda P2O5 ölçü olarak kullanılmaktadır. Ticari işlemlerde P2O5 yüzdesi baz kabul edilmiştir. Ancak fosfat kaliteleri BPL şeklinde de ifade edilmektedir. Fosfat kayası standartları BPL ve P2O5 olarak yanda gösterilmiştir. 21 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.4.2 Fosfatın Dünyadaki Mevcut Durumu 2.4.2.1 Fosfat Rezervleri Fas dünyanın en büyük fosfat kayası rezervlerine sahip olan ülkesidir. Ürdün tenörü % 65-70 BPL dir. Fas’ın ardından Çin, Güney Afrika ve Ürdün en büyük rezervlere sahip ülkelerdir. Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum Ülke Yıllık Maden Üretimi (bin ton) Rezervler 2008T 2007 (bin ton) Çin 45.400 50.000 10.000.000 Amerika 29.700 30.900 3.400.000 Fas 27.000 28.000 21.000.000 Rusya 11.000 11.000 1.000.000 Tunus 7.800 7.800 600.000 Brezilya 6.000 6.000 370.000 Ürdün 5.540 5.500 1.700.000 Suriye 3.700 3.700 800.000 İsrail 3.100 3.100 800.000 Güney Afrika 2.560 2.400 2.500.000 Avustralya 2.200 2.300 1.200.000 Mısır 2.200 3.000 760.000 Togo 800 800 60.000 Kanada 700 800 200.000 Senegal 600 600 160.000 Türkiye - - 493.100 Diğer Ülkeler 8.110 10.800 1.956.900 Dünya Geneli 156.000 167.000 47.000.000 T: Tahmin Değeri Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2009 22 DİCLE KALKINMA AJANSI Bilinen fosfat rezervleri dünya nüfusunun gelecek birçok nesline yetecek durumdadır. Fosfat rezervlerinin miktarı, fosfat kaya satış fiyatları ve ulaşılan teknolojik düzeyi ile çok yakından ilgilidir. Düşük tenörlü fosfatların zenginleştirilmesi için uygun teknoloji geliştirilmesi veya kullanım için yeni alanlar bulunması durumunda hammadde teminine yönelik bir sorun kalmayacaktır. 2.4.2.2 Tüketim Dünyada fosfatlı gübre üretiminin gelişmesine paralel olarak, fosfat kayası arzı devamlı bir artış göstermiştir. Üretilen fosfat kayasının % 85'i gübre olarak değerlendirilmektedir. ABD, Rusya ve İsrail hariç tüketici ülkeler büyük oranda gelişmekte olan ülkelerin fosfat kayası kaynaklarına tabidirler. AB ülkeleri dünya pazarı içerisinde tamamen ithalatçı durumundadırlar. Gelecekte bu nitelikleri değişmeyecektir. Zira bu ülkelerde ekonomik nitelikte, ihtiyaçlarına cevap verecek fosfat rezervi bulunmamaktadır. Bununla beraber bazı ülkeler ithal ettikleri fosfatı bir ara işlemden geçirip tekrar ihraç etmektedirler. 2.4.2.3 Üretim Dünyada üretilen fosfatın % 75'i denizel sedimanter fosfat yataklarından, % 20'si magmatik kökenli apatit yataklarından ve % 5'lik bölümü ise guano yataklarından elde edilmektedir. Üretim çoğu zaman açık işletme, bazen kapalı işletme ile olmaktadır. Gübre sanayinde kullanılan fosfat kayası genellikle bir zenginleştirme işlemi uygulandıktan ve P2O5 içeriği % 30'un üzerine çıktıktan sonra piyasaya sunulmaktadır. 2.4.2.4 Fosfat Kayasının Zenginleştirilmesi Fosfat kayasının zenginleştirilmesi ile ilgili teknoloji, her yatak için farklılık gerektirmekte ise de ispatlanmış niteliği ve temindeki kolaylığı nedeniyle, transfer problem teşkil etmemektedir. Klasik olarak, cevherlerin laboratuar ve pilot çapta incelenmesi ile mevcut teknolojilerin adapte edilmemesi halinde, Mısır ve Suriye'de olduğu gibi yıkama ve kalsinasyon esnasında ve elde edilen nihai ürünün kullanılması bakımından önemli güçlüklerle karşılaşabilinmektedir. Fas, Tunus ve Togo fosfatlarını zenginleştirmek için yıkama, klasifikasyon ve şlam atma yeterli olmaktadır. 23 DİCLE KALKINMA AJANSI Senegal, Ürdün, Kara Tau (Kazakistan) ve Brezilya'daki denizel tortul kökenli fosfatların öğütme, şlam atma, yağ asitleri flotasyonu ile zenginleştirildikleri bilinmektedir. Mısır'daki Ebu Tartur cevheri şlamdan arındırıldıktan sonra kalsine edilmektedir. Dünya'da az karbonatlı magmatik fosfat cevherlerinin zenginleştirilmesi nispeten daha kolaydır. Cevher kırılır, öğütülür ve fosfat flotasyona tabi tutularak zenginleştirilir. Magmatik orijinli olup, yüksek karbonat ihtiva eden cevherlerin konsantrasyonu daha zor olmakla beraber, bu cevherlerin de flotasyonla zenginleştirilmesi mümkün olmuştur. Bu konudaki en enteresan ve komplike teknolojik çalışma, Güney Afrika'da yapılmaktadır. Serpantin, manyetit-apatit karışımı olan cevher piroksenler içinde bulunmaktadır. Magmatik cevher içinde % 10 P2O5 , % 35 manyetit ve % 35 kalsiyum-magnezyum karbonat bulunmaktadır. Cevher serbestleşme ebadına öğütüldükten sonra bakır yüzdürülerek, artık, fosfat flotasyona hazırlanmak için, manyetik seperasyona tabi tutulmaktadır. Bu prosesten % 36 P2O5 tenöründe % 75-80 randımanla konsantre üretilmektedir. Mağmatik orijinli orta ve yüksek karbonatlı cevherlerin flotasyonla zenginleştirilmesi Sovyetler Birliği'nde Kola Yarımadası'nda ve Finlandiya'da Siilin Jörvi'de başarıyla uygulanmaktadır. 2.4.2.5 Maliyetler Dünya Bankası araştırmalarına göre gelişmekte olan üretici ülkelerden Tunus en yüksek, Fas ve Togo ise en düşük üretim maliyeti ile fosfat kayası üretmektedirler. Yatak tenörü düştükçe ve ilave madencilik zenginleştirme ekipmanları ile işletme güçlükleri arttıkça maliyet de artmaktadır. Kriz dönemlerinde üreticilerin işletme maliyetlerini bile çıkaramadıkları buna karşılık fiyatların fırladığı dönemlerde ise çok büyük karlar elde ettikleri bir gerçektir. Fosfat kayası üreticisi gelişmekte olan ülkeler, fiyat hareketlerinden etkilenmemek için mamul madde yapım ve satımına yönelmiş bulunmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde maliyetleri asgariye indirmek için, tesisler tam bir dikey entegrasyon içinde yapılmaktadır. Özellikle fosfat nakliyesinin minimum olması için, her çeşit yatırım harcaması yapılmaktadır. Tesislerin yatırım maliyetleri seçtikleri kapasiteye, kuruluş yerine ve işledikleri malzeme karakteristiğine göre değişmektedir. Alt yapısı gelişmiş bir yöreye nazaran gelişmemiş bir bölgeye yapılan yatırımın maliyeti % 15-100 daha fazla olmaktadır. Dünyadaki fosfat yatakları uzun dönemde istenen üretimi sağlayacak seviyede olmakla beraber artan 24 DİCLE KALKINMA AJANSI dekapaj oranı ve cevher tenörünün düşmesi yeni madencilik ve zenginleştirme tekniklerine ihtiyaç olduğunu ve maliyetlerin artacağını göstermektedir. 2.4.2.6 Gümrük Vergileri Dünyada fosfat kayasının ithalatının gümrük tarifesine tabi olmadan yapılması kararlaştırılmış bulunmaktadır. Bununla beraber özellikle gelişmiş ülkeler, sanayilerini gelişmekte olan ülkeler aleyhine korumak için ara malı ve nihai mamul için % 18'e varan gümrük vergisi uygulamaktadırlar. 2.4.2.7 Avrupa Birliği Ülkeleri Son yıllarda AB’ye üye Batı Avrupa ülkelerinin fosfat kayası ithalatları önemli miktarda azalmış; bunun yanında işlenmiş fosfat ithalatları da azalmıştır. Batı Avrupa ülkeleri Fas ürünleri için ana pazar konumundadırlar. Birkaç ülke dışında Fas, Batı Avrupa ülkelerinin çoğuna fosfat ihracatı yapılmamaktadır. Bunun yanında tümü ithalat yapmakta olup, dünya ithalatının yaklaşık % 37'sini gerçekleştirmektedirler. Avrupa Birliği, fosfat bakımından tamamen dışa bağımlı olmanın gelecekte ortaya çıkarabileceği sorunları azaltmak amacı ile üye ülkelerdeki düşük kaliteli fosfat yataklarını geliştirmek için hazırlanan projelere mali destek sağlamaktadır. 2.4.2.8 Çevre Sorunları Fosfat kayasının değerlendirilmesi ve fosforik asit yapımı sonrası fosfojips artık meydana çıkmakta olup; bu da önemli çevre sorunları yaratmaktadır. Bu nedenle son yıllarda Batı Avrupa'nın fosfat kayası talebi önemli miktarda azalmıştır. Batı Avrupa'daki fosforik asit kapasitesi de azalmaya devam etmektedir. Çünkü fosfojips artık ürünle ilgili önemli çevresel baskı mevcuttur. Bunun sonucu bazı fabrikalar kapanmaktadır. Bu nedenle Batı Avrupa'daki gelişmiş ülkeler giderek ham cevher olan fosfat kayası yerine mamul gübre veya fosforik asit kullanma yoluna gitmektedirler. Ayrıca sedimanter fosfatlarda bulunan kadmiyum da yüksek oranlarda olduğu zaman çevre sorunu yaratmaktadır. Bu nedenle özellikle Batı Avrupa'da magmatik fosfatlar tercih edilmektedir. Dünya Sağlık Teşkilatının koyduğu limit 1 kg. toprakta azami 0.5 mg.Cd (Kadmiyum)’dur. 1 kg. fosfatta Cd miktarı Rusya, G.Afrika ve A.B.D fosfatlarında 1-6 kg; Fas, 25 DİCLE KALKINMA AJANSI Tunus, İsrail fosfatlarında 30-35 mg; Togo ve Senegal fosfatlarında ise 85-90 mg.dır. Bazı Avrupa ülkeleri yüksek Cd ihtiva eden fosfatların ithal ve kullanımını sınırlandırmışlardır. 2.4.2.9 Fiyatlar ve Ticarette Etkin Ülkeler ile Uluslar Arası Kuruluşlar Ticarette etkin uluslararası kuruluşların başında A.B.D.'de fosfat üreticilerin oluşturdukları PHOSROCK ile Fas'taki OCP (Office Cherifien des Phosphates) kuruluşları sayılabilmektedir. Fiyatlarını bu kuruluşlar vasıtasıyla oluşturmaktadırlar. OCP devlet tekelindedir. Diğer üretici ülkelerde fiyatları devlet tayin etmektedir. Tablo: Fosfat ve Gübre İthalat Fiyatları (TSP ve DAP gübre çeşitleridir.) Madencilik sektörü kapsamında ithalatı yapılan en önemli ürünler arasında yer alan fosfat tümüyle gübre üretimi amacıyla ve ağırlıklı olarak Fas ve Ürdün’den ithal edilmektedir. İthalat miktarı yıldan yıla önemli dalgalanmalar göstermekle birlikte, normal koşullarda yıllık fosfat ithalat miktarı 600 bin ton seviyelerindedir. Fosfat fiyatları uzun bir süre 40 dolar/ton düzeylerinde istikrarlı bir seyir takip etmiş olduğu halde, diğer hammaddelerde olduğu gibi 2004, 2005 yıllarında sıçrama yapmıştır. 2005 yılında fosfat ithalat fiyatı ortalama 59,2 dolar/ton olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılı başından itibaren ise normal olmayan bir sıçrama göstermiş 2008 yıl sonuna doğru 450 dolar/ton değerini zorlamıştır. Ardından keskin bir iniş ile 2009 yıl sonu düzgün bir seyir yakalamıştır. 26 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: 2000-2009 Döneminde Dünyada Fosfat İthalat Fiyatı* *Kaynak: World Bank Commodity Price 2010 Nisan dönemde 120 ile 130 dolar/ton arası değişen fiyat fosfat kayası için ithalat fiyatı olmuştur. Tablo: Piyasa Fiyatları (02.04.2010 itibariyle)* Fosfat Türü Fiyat Aralığı Değer İfadesi DAP - (FOB** Kuzey Afrika Ambalajsız) 470-480 Dolar/Ton TSP - (FOB** Kuzey Afrika Ambalajsız) 360-390 Dolar/Ton Fosfat Kayası (FOB** Fas 70-72% BPL Ambalajsız) 120-130 Dolar/Ton **FOB (Free on board) : Limanda Bordo'ya teslim fiyatı *Kaynak: ICIS Pricing 2.4.3 Fosfatın Türkiye’de Mevcut Durumu Ülkemizde fosfat kayası tüketimi tümüyle gübre üretimine yöneliktir ve ithal kaynaklıdır. Yurt içi talebin karşılanmasında, ithalata bağımlılığın yüksek düzeyde olduğu ürünler içinde olan fosfat maden aramaları açısından özel öneme sahiptir. Bu konumdaki diğer önemli ürünler içerisinde petrol, doğal gaz, kömür ve demir cevheri bulunmaktadır. 27 DİCLE KALKINMA AJANSI Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı 2008 yılı faaliyet raporuna göre Türkiye’ye başta Tunus, Fas, Ürdün ve İsrail’den her yıl 40 milyon dolarlık fosfat hammaddesi ithalatı söz konusudur. Gübre tüketimimizin 1/3’ü fosforlu gübrelere aittir ve bu nedenle üretimde hammadde olarak fosfatın önemi çok açıktır. Türkiye yılda 2 milyon ton % 30 P2O5 (66-68 BPL)’e eşdeğer kullandığı fosfat kayasını, doğrudan fosforik asit, yapay gübre veya fosfat kayası olarak ithal etmektedir. Bu dışalımın karşılığı Türkiye Limanları CIF teslimi değeri olarak yılda 100 milyon doları bulmaktadır. Batılı ülkeler düzeyine yaklaşıldığında ise yıllık gübre tüketimi 8 milyon tona, fosfat kayası gereksinimi ise 3 milyon tona çıkacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde fosfat arama projelerine ağırlık verilmelidir. Tablo: Türkiye’nin Fosfat İthal Ettiği Ülkeler ve Dünya Geneli ile Karşılaştırılması Ülke Fas* Yıllık Maden Üretimi Rezervler (bin ton) (bin ton) Açıklamalar 27.000 21.000.000 % 33 P2O5 Ürdün* 5.540 1.700.000 % 33 P2O5 Tunus* 7.800 600.000 % 29 P2O5 İsrail* 3.100 800.000 % 33 P2O5 - 493.100 % 30 P2O5 Kasrık (1) - 70.500 - Taşıt (2) - 259.060 - Akras (3) - 3.000 - Mazıdağı (1+2+3) - 333.100 - 156.000 47.000.000 - Türkiye Dünya Geneli* *Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2009’a ait 2007 yılı verileri 28 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.4.3.1 Fosfatın Türkiye’de Kullanım Alanları Türkiye'de üretilen ve ithal edilen fosfatın tamamına yakın bölümü gübre sanayinde tüketilmektedir. Fosfat'ın yerine ikame olacak herhangi bir madde bulunamadığından, özellikle sulanabilir tarım arazimizin artmasına paralel olarak fosfat tüketiminin önümüzdeki yıllarda da artacağı kesin olarak söylenebilir. Deterjan, ilaç ve kimya sanayilerinde de çok az miktarda fosfat kullanılmaktadır. Türkiye'de fosfat kayası ithalatının tamamına yakın kısmı yurtiçi gübre sektörü tarafından tüketilmektedir. Türkiye’de toplam gübre üretiminin ana girdisi bir madencilik ürünü olan fosfat kayasıdır. Ancak, yerli fosfat üretim maliyetlerinin ithal maliyetlerinin oldukça üzerinde olması nedeniyle yurtiçi madenciliğin gübre sanayiine katkısı sınırlı düzeyde kalmaktadır. Buna karşılık, yerli üretimin rekabet gücünün artırılması için uygun tedbirlerin alınması durumunda, söz konusu katkının önemli düzeylere yükseltilebilmesi mümkün görünmektedir. 2.4.4 TRC3 Bölgesi’nde Fosfat TRC3 Bölgesi’nde Mazıdağı’nda zengin fosfat yatakları bulunmaktadır. Bu alanda fosfat yataklarında 70.500.000 ton işletilebilir fosfat rezervi vardır. Bu yataklardan 1978-93 yılları arasında 2.296.000 ton cevher üretimi yapılmıştır. Yüksek maliyet nedeni ile 1993 yılı sonunda üretime ara verilmiştir. Çıkarılan fosfat ham halde % 6,06 - 24,6 P2O5 tenörlüdür. Tablo: Mardin-Mazıdağı Fosfat Yatakları* Yatağın Yeri ve Adı Rezerv (Ton) Tenör (% P2O5) 2.500.000 - 3.000.000 (P) 5-12 P2O5 70.500.000 (1) 13-25 P2O5 259.600.000 (1+2+3) 8-15 P2O5 Derik-Ballı-Şemikan 31.250 (1) 10-15 P2O5 Derik-Ballı-Şemikan 175.000 (2+3) 10-15 P2O5 Derik-Ballı – Kasrık 31.250 (1) 10-15 P2O5 Derik-Ballı – Kasrık 175.000 (2) 10-15 P2O5 Akras Fosfat Seviyesi Mazıdağı-Kasrık+Şemikan Mazıdağı-Taşıt (1) Görünür rezerv, (2) Muhtemel rezerv, (3) Mümkün rezerv, (4) Potansiyel rezerv *Kaynak: Türkiye'nin bilinen maden ve mineral kaynakları MTA Yay. No. 185, 1989 Ank. 29 DİCLE KALKINMA AJANSI Mardin-Mazıdağı fosfat yatakları, Kasrık köyünden başlayarak Kuzey batıya doğru Lüküs köyü yöresine kadar dörtlü serilerle ardalanmalı; Kasrık köyünde ve daha doğuya doğru ise kalker ve kalkerli marnlara dönüşerek devam etmektedir. Mardin-Mazıdağı bölgesinde, 1961 yılından itibaren yapılan çalışmalar sonucunda, yaklaşık 200 km 2’lik bir alan tabandan tavana doğru Taşıt, Kasrık, Semikan ve Akras fosfat seviyeleri olarak sıralanmaktadır. Taşıt Fosfatları Görünür+Muhtemel+Mümkün rezervi 259,6 milyon ton ve % 8-15 P2O5 tenörlü; 1-3 m kalınlığında olan bu yatak marn ve kireçtaşları ile ardalanmalı olarak oluşmaktadır. Yapılan ön zenginleştirme çalışmaları ile P2O5 tenörü ve kurtarma randımanı açısından yeterli bir konsantre üretilebileceği görülmüştür. Kasrık ve Şemikan Fosfatları Yaklaşık 62 km2'lik bir alana yayılmış olup esas ekonomik rezervleri bu seviyeler oluşturmaktadır. İşletilebilir rezerv hesaplarında yatağın değişik özellikleri ve maden işletmeciliği kriterleri dikkate alınmıştır. Buna göre minimum ekonomik cevher kalınlığı 0,70 m. ve minimum ekonomik tenör % 15 P2O5 alınmıştır. 0,70 m kalınlık ve % 15 P2O5 rezerv; 0.70 m ve % 15 P2O5 değerlerinin altında fosfat içeren rezervler potansiyel rezerv olarak gruplandırılmıştır. Bu kriterler dahilinde Şemikan ve Kasrık fosfat seviyelerinde işletme başlangıcında toplam 75.5 milyon ton işletilebilir fosfat rezervi hesaplanmıştır. Aralık 1993 itibariyle işletilebilir rezerv; Şemikan fosfat seviyesi için 51.924.000 ton, Kasrık fosfat seviyesi için ise 16.280.000 ton'dur. Akras Fosfatları Bu yatak glaukonili fosfat türünde olup % 5-12 P2O5 içermektedir. Demir ve alüminyum oksitleri bakımından oldukça zengindir. Glaukonili fosfat potansiyeli 2,5-3 milyon ton civarındadır. Glaukonili fosfatlarda zenginleştirme çalışmaları uygun olmamıştır. Ancak asidik özellikleri topraklarda öğütülüp doğrudan gübre olarak kullanılabilme özelliğine sahiptirler. Kapalı işletme gerektirmektedir. 30 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.4.4.1 TRC3 Bölgesinde Fosfat Madenciliği Bir tarım ülkesi olma niteliğini koruyan ülkemizin fosfat kayasına ilgisi 1960'lı yıllarda başlamıştır. AID'nin finanse ettiği ve Türkiye Ticaret ve Sanayii Odaları Birliği'ne bağlı olarak 1961 yılında kurulan Maden Yardım Komisyonu 1962 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Mardin-Mazıdağı yöresinde ilk fosfatlı seviyeleri tespit etmiştir. MTA, 1968 yılında Maden Yardım Komisyonu’nun ruhsatlı sahalarında, özellikle Batı Kasrık Bölgesi’nde tekrar yoğun arama çalışmalarına başlamıştır. MTA, 1974 yılına kadar aramalara devam ederek, bölgede gerek kalite gerek miktar olarak önemli ölçüde fosfat rezervini saptamış, yörede % 19-21 P2O5 tenörlü, toplam 75,5 milyon ton fosfat potansiyelinin varlığı ortaya çıkartılmıştır. 1974 ve 1975 yıllarını kapsayan DPT İcra Tedbirleri’nde “Yurt içi fosfat kayası ihtiyacının yerli kaynaklarla karşılanması” görevi MTA’dan alınarak Etibank’a verilmiştir. Mazıdağı Mardin Bölgesinde bulunan bütün fosfat yataklarının ruhsatları da Etibank’a devredilmiştir. 1974 yılında kurulan, 1988 yılında işletmeye açılan, 125 milyon dolarlık yatırım yapılmasına karşın, bölgede yaşanan terör olayları ve 5 Nisan 1994 Kararlarının alındığı ekonomik krizle birlikte, “zarar ettiği” gerekçesiyle, 1994 yılında kapatılan ve atıl duruma getirilen Mazıdağı Fosfat İşletmeleri halen üretime geçeceği günü beklemeye devam etmektedir. 1970-80’li yıllarda ülke madenciliğinin gündemindeki en önemli projelerden birisi olan Mazıdağı Fosfat Tesisi, bölgede üretilen fosfat konsantresini değerlendirecek bir gübre tesisinin bulunmaması ve ürünün diğer bölgelerdeki gübre tesislerine taşıma maliyetinin ise yüksek olması nedenleriyle başarılı olamamıştır. Tesis uzun yıllardır atıl durumda beklemektedir. Ancak geçen zaman içinde, gübre üretimi açısından en önemli diğer hammaddeler olan doğal gazın bölgeye getirilmesi ve sülfürik asidin ise bölgede üretimi konusunda yeni imkanlar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, son gelişmeler de dikkate alınarak, Mazıdağı Fosfat Tesisi ile entegre olarak üretim yapacak bir gübre tesisinin bölgede kurulması projesinin yeniden gündeme alınması gerekmektedir. 2007 yılı ortalarında açılan Mazı Dağı fosfat yataklarının özelleştirilmesi kapsamında Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Daire Başkanlığı tarafından yürütülen ihale, ihaleye katılan iki şirketten biri olan Toros Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin teklifinin kabul edilmesiyle sonuçlanmıştır. Fakat ihale, Rekabet Kurulu tarafından yürütülen çalışma ve hazırlanan rapor 31 DİCLE KALKINMA AJANSI sonucu 2008 yılı Ağustos ayında iptal edilmiştir. Yüksek hisse payı ile TEKFEN Holding’e bağlı şirket, Türkiye genelinde oluşturmuş olduğu pazarlama ağı ile sektörde öncü bir kuruluş olarak dikkat çekmektedir. Bu özelliği Rekabet Kurulunca değerlendirilmiş pazarın tekelleşme olasılığı raporda belirtilmiştir. Şirket bundan sonraki ilgili özelleştirme ihalesinde pazardaki hakimiyetini makul seviyelere indirdiği zaman başarılı olabileceği gözükmektedir. T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Daire Başkanlığı’nın sitesinde yer alan konu ile ilgili açıklama şöyledir: “Tesis’in özelleştirilmesine ilişkin 24/7/2006-05/9/2006 tarihleri arasında ihale ilanına çıkılmış ve son teklif verme tarihi olan 05.9.2006 itibariyle Tesis’e yalnızca bir firma teklif vermiş, İhale ilgili mevzuat gereğince iptal edilmiş ve teklif sahibinin teklif zarfı açılmaksızın iade edilmiştir. Tesis’in özelleştirilmesi için 2006 yılında yapılan ihalede uygulanan ihale usulü ile sonuç alınamaması nedeniyle ÖYK’nın 28/02/2007 tarih ve 2007/14 sayılı Kararı ile “Belirli İstekliler Arasında İhale Usulü” ile “satış” ve “işletme hakkının verilmesi” yöntemlerinin birlikte uygulanması suretiyle 23 Temmuz 2007 tarihinde ikinci kez ihale ilanına çıkılmıştır. Son Teklif verme tarihi 08 Kasım 2007 itibariyle 2 adet teklif alınmış İhale Şartları Belgesi çerçevesinde ihaleye teklif veren Toros Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Toros) ile ihale sonuçlandırılmıştır. İhale sonuçları karara bağlanmak üzere ÖYK’ya sunulmuş ancak ÖYK’nın 28/08/2008 tarih ve 2008/54 sayılı karar ı ile ihalenin iptaline karar verilmiştir. İdaremizce gerçekleştirilen her iki ihalede de bir sonuç alınamaması nedeniyle değerlendirmeler sürdürülmektedir.” Mazıdağı fosfat tesislerinin çalışması halinde üreteceği fosfat konsantresinin ekonomik olarak pazarlanabileceği tek gübre fabrikası Toros Gübre olması ihtimali yüksektir. MTA ve diğer madencilikle ilgili kuruluşlardan edinilen bilgiye göre ise özel sektörün maden yataklarını işletmesi bazı önemli olumsuzluklar getirmektedir. Bunlardan en önemlisi çoğu şirketin yataktan yüksek tenörlü (kaliteli) madeni işletmesi, tenör düştükçe cevheri 32 DİCLE KALKINMA AJANSI zenginleştirme yollu teknolojilere yatırım yapmaktansa işletimi durdurarak maden yatağını kaderine teslim etmesidir. 19 Şubat 2010 tarihinde Ajans’ın Mazıdağı Fosfat İşletmelerine yaptığı ziyarette görülmüştür ki, sadece tesiste bekleyen üretim artıklarının bile satılmasıyla 6-7 milyon TL’lik bir gelir elde edilmesi mümkündür. Bu gelir tesisin özelleştirilmeden önce koşullarının iyileştirilmesi ya da yatırımcıyı yönlendirecek kapsamlı bir fizibilite çalışması yapılması için ek bir kamu kaynağı sağlayabilir. 2.4.4.2 Mazı Dağı Fosfat Üretimi ve Maliyeti Tesislerde üretilen konsantrenin pazarlanamaması ve kalsinasyon ile zenginleştirilmesi gereken artıkların büyük stoklar oluşturması nedeniyle 1993 yılından beri üretim durdurulmuştur. O dönemde tek yararlanıcı şirket olan Toros Gübre’nin nakliye maliyetlerini çok bulması ve ithalat yapan şirketlere uygulanan teşvik furyasından yararlanmak istemesiyle ürünü pazarlayamama sorunu ortaya çıkmıştır. Toros bu ürünü şu an faaliyette olmayan İskenderun ve Mersin’deki fosforik asit tesislerine nakletmekteydi. Mazıdağı Fosfat sahasında üretilen yıllara göre ton cinsinden fosfat miktarı ve fosfat kayasının ton başına eski para birimine göre cari fiyatlarla birim sınai maliyeti aşağıda verilmiştir. Ana Mal 1988 1989 1990 1991 1992 Üretim (TON) 74.230 84.810 86.788 3.630 64.803 Maliyet (Ton Başına TL) 104.033 161.333 263.615 - 598.543 7.722 13.683 22.879 - 38.787 Dönem Maliyeti (Milyon TL) 2.4.4.3 Kullanılan Teknoloji 1993 öncesi tesiste açık işletme şeklinde üretim yapılmaktaydı. Fosfat seviyesinin üzerindeki dekapaj alındıktan sonra fosfat seviyesi alınmakta ve alınan fosfatlar büyük iş kamyonları ile fosfat konsantre tesisine gönderilmekteydi. Fosfat konsantre tesislerinde yaklaşık 1.700.000 ton fosfat cevheri iki kademede kırma ve eleme işlerine tabi tutulduktan sonra 1. Hatta yıkama-aşındırma, 0.4+0.22 mm boyutunda tasnif, filtrasyon, kurutma ve stoklama; 2. Hatta kalsinasyon işlemlerine tabi tutulmaktaydı. Madenden gelen tüvenan cevher primer kırıcı bunkerine verilmekte, primer kırıcıda önce -10 mm ye kırılarak 1.000 tonluk açık stokta toplanmaktaydı. Stok altındaki tünelden döner ekstraktörler ile bant 33 DİCLE KALKINMA AJANSI konveyöre alınan kırılmış cevher, segonder kırma ünitesinde önce 40 mm ye elenerek ve elek üstü şoklu kırıcıda kırılarak 10 mm açıklıklı eleklerde elenirdi. 15.000 tonluk stoklamadan sonra fosfat bant konveyörlerle taşınarak önce trommellerde yıkanıp, dağıtılır. Trommel çıkışında önce 1 mm ve sonra 0.4 mm yüksek frekanslı eleklerde elenecek olan dağıtılmış fosfat ürünü bilahare alternatifli olarak 40 veya 20 mikron altı boyutlarındaki şlamından hidrosiklonlar vasıtasıyla arındırılır. Şlam malzeme gravite ile yoğunlaştırıcıda çöktürülür. Ancak koyu şlamın, ortalama 19-21 % P2O5 tenörlü ve 160-180 bin ton/yıl miktarındaki şlam malzemenin açık havuzlama ile kurutulması ve özellikle Karadeniz'de asidik karekterli topraklarda suni gübre yerine direkt toprağa verilerek kullanılması mümkündür. Fosfat konsantresi % 19-20 nemli olarak direkt veya açık sahada bulunan 6.000 tonluk stoklamadan sonra bant konveyörlerle kurutucuya taşınır. % 2-3 nemli olarak elde edilecek olan kurutulmuş fosfat konsantresi, bant konveyörlerle 50.000 ton kapasiteli kuru stok binasına aktarılarak ve yükleme bunkeri altından alınarak gübre fabrikalarına sevk edilebilir. 2.4.4.4 Ürün Kalitesi Etibank Mazıdağı Fosfat Konsantre Tesisinde zenginleştirilen fosfat konsantresinin karşılaştırmalı kimyasal karakteristikleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. % 19 P2O5 tenörlü ham cevher zenginleştirme sonucu % 30.5 P2O5 tenörüne ulaşmaktadır. Bu değer de Dünya’da başlıca fosfat ihracatçısı konumunda olan ülkelerin ihraç ettiği fosfat değerleriyle rekabet edebilecek ölçüdedir. 34 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Konsantre Fosfatın Kimyasal Karakteristiği Ticari Fosfat Kayası Mazıdağı Konsantre Fosfatı Minimum-Maksimum % % P2O5 29 – 38 30,50 CaO 46 – 54 51,27 SiO2 0,2 - 8,7 3,55 Al2O3 0,4 - 3,4 0,29 MgO 0,1 - 0,8 0,27 Na2O 0,1 - 0,8 0,53 CO2 0,2 - 7,5 6,00 F 2,2 - 4,0 2,05 Cl 0,0 - 0,5 0,01 SO3 0,0 - 2,9 1,15 CaO / P2O5 1,35 - 1,70 1,70 Bileşimi Kaynak: Phosphorus and Potassium Number 120 July-August 1982 2.4.4.5 Yatırım Değerlendirilmesi 2001 – 2005 yıllarını kapsayan 8. Kalkınma Planı’nın Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda Mazıdağı fosfat yatakları ile ilgili yer alan bazı önemli çıkarımlar aşağıdadır. Mazıdağı Büyük Projesi ile üretilen fosfat konsantresinin kalite ve fiyat yönünden dışarıdan temin edilen konsantre ile rekabet edebilecek durumda olup olmadığının etüt edilmesi gerekmektedir. Mazıdağı bölgesinde üretilmekte olan fosfat hammaddesinin uzak mesafelere taşınarak ekonomikliğinin azaltılması yerine GAP projesine dayalı olarak fosforik asit ve gübre tesislerinin aynı bölgede kurulması ülke ekonomisi açısından yararlı olacaktır. Ülkemizin en önemli fosfat havzası olan Mazıdağı fosfat yataklarından en yüksek verimin alınması için tesis açısından entegrasyona gidilmesi (Mazıdağı'nda gübre tesisi kurulması) gerekli görülmektedir. 35 DİCLE KALKINMA AJANSI Mevcut gübre fabrikalarının GAP bölgesine çok uzakta kurulmuş olmaları ve ülke ihtiyacına ancak cevap verebilecek durumda olmaları nedeniyle, Mazıdağı fosfat yataklarında tesis açısından entegrasyon, daha da önem kazanmaktadır. İşletme sürecinin önemli bir etabı olan kalsinasyon aşamasında kullanılacak olan doğal gaz için Nusaybin Çamurlu sahasının yanında komşu ülkelerden gelecek doğalgaz hatlarından da yararlanabilme fırsatı değerlendirilmelidir. Yapılan araştırmalarda 8. Kalkınma planında yapılan bu önerilerle ilgili herhangi bir gelişme kat edilmediği ortaya çıkmıştır. GAP gibi kapsamlı ve büyük kamu yatırımlarını içeren bir bölgesel kalkınma projesinde bölge tarımı geliştirilmesine rağmen bölgede tarıma girdi sağlayabilecek gübre fabrikalarının kurulmamış olması ve bölge fosfatının bu kapsamda değerlendirilemiyor olması önemli bir kayıptır. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün 2007 yılında hazırladığı “Mazıdağı Fosfat Tesislerinin Yeniden Ekonomiye Kazandırılması Alternatifleri” raporu ve Ajansımızın araştırmalarına göre fosfat tesislerinin değerlendirilmesi için olası yatırımlar aşağıda sıralanmıştır. 1. Karadeniz Tarımı Yatırımı (Doğrudan Kullanım) Kurulu bulunan tesisin bir bölümü rehabilite edilip ilave küçük yatırımlarla Doğu Karadeniz Bölgesi’nde asidik topraklarda doğrudan kullanım imkanı bulunmaktadır. Bu seçenek kısa dönemde uygulanabilecek en akılcı yatırım olup diğer yatırımlar için bir başlangıç olabilecektir. Tarım Bakanlığı ve Toprak Gübre Araştırma Enstitüsü bu konudaki çalışmalarını 2006 yılı sonunda tüm Bölge Müdürlüklerinin katıldığı bir toplantıda güncellemiştir. Çalışma sonuçlarına göre, Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunan asidik topraklarda, Mazıdağı kaya fosfatının (0,2-0,3 mm. boyutlarına öğütülmüş) gübre yerine doğrudan kullanılması halinde verim artışı sağladığı ayrıca, kalıcı etkisi nedeniyle 3 yıl gübre kullanımına gerek olmayacağı ve toprakların asidik olması nedeniyle, topraklara kireç karıştırılması uygulamalarının da azalacağı görülmektedir. Hazırlanan raporlardan da görüleceği gibi, iller bazında bitki desenlerine göre yapılan hesaplamalarda ilk etap için yaklaşık 150.000 ton/yıl öğütülmüş kaya fosfat bu uygulamada kullanılabilecektir. Mazıdağı’nda kurulu bulunan tesisin bu amaçla kullanılması halinde aşağıdaki ekonomik analiz yapılmıştır. Ancak özellikle; 36 DİCLE KALKINMA AJANSI - Mazıdağı’nda önceki madencilik çalışmaları ile üretime hazır hale getirilen, dekapajı yapılmış 3 milyon ton rezervin öncelikle değerlendirilmesi (Bu uygulama güncel fiyatlarla yaklaşık 7 milyon ABD doları avantaj sağlamaktadır.), - Yıllık 150.000 ton öğütülmüş kaya fosfat üretimi, bu üretimin gübre kullanım ayları olan Nisan, Ekim aylarından 2 ay önce, 2 partide kullanılacağı, - Sahada seçimli madencilik yapılarak, verimin ve tenörün yükseltilmesi, primer kırıcının devreden çıkarılması, sekonder kırmanın kullanılması, öğütücü ve torbalama ünitesi kurulması ve kapalı stok alanının kullanılması, yıkama ve kurutmanın devreden çıkarılması, - Çalışmada öğütülmüş, torbalanmış kaya fosfatın Mazıdağı’nda üretilmesi alternatifi yanında kırılmış fosfatın, Samsun’da öğütülüp torbalanması alternatifi de incelenmesi dikkate alınmıştır. Bu çalışma sonuçlarına göre, kurulu bulunan tesisin bir bölümünün rehabilite edilerek, ilave yatırımlarla, öğütülmüş kaya fosfatın torbalanıp Samsun’a farklı alternatiflerle nakli veya Mazıdağı’nda kırılmış fosfatın, Samsun’da öğütülüp torbalanması alternatifleri incelendiğinde, en ekonomik alternatifin Mazıdağı’nda öğütülüp torbalanan ürünün Diyarbakır’a kamyonla, Diyarbakır’dan Samsun’a trenle nakledilmesi olduğu görülmektedir. Kırılmış veya torbalı ürün naklinin yaklaşık aynı olması (DDY, Deniz yolu vd.) Samsun’da öğütme torbalama alternatifinde de aynı maliyeti çıkarmaktadır. Samsun Gübre ile (TSP) Mazıdağı Öğütülmüş Kaya Fosfat karşılaştırılması aşağıdadır. - Öğütülmüş-Torbalı Mazıdağı Kaya Fosfat Maliyeti : 53,12 $/ton - Samsun (TSP) Gübre Fiyatı : 340 $/ton - Tarla Uygulamalarında 1 ton TSP karşılığı Atılması Gereken Öğütülmüş Kaya Fosfat : 4 ton (Bu projede seçimli madencilikle % 20-25 P205 tenörlü kaya fosfat üretilecek olması dikkate alınmıştır.) - 1 Ton TSP Karşılığı Mazıdağı Öğütülmüş Kaya : 4 x 53,12 = 212,48 $/ton Fosfat Bedeli Bu karşılaştırmadan da görüleceği gibi, kaya fosfat uygulaması daha ekonomik görülmektedir. Bu hesaplamalarda kaya fosfatın 3 yıl kalıcı etkisi dikkate alınmamıştır. 3 yıl gübre kullanımının ortadan kalkması ürünü çok daha ekonomik hale getirecektir. (2007 yılı verileri kullanılmıştır. Güncel fiyatlar alınırsa aradaki fiyat farkı Samsun TSP gübrenin aleyhine daha da açılacağı gözükmektedir.) 37 DİCLE KALKINMA AJANSI 2. Kalsinasyon Ünitesi, Fosforik Asit Üretimi ve Gübre Fabrikası (GAP Yatırımı) Mazıdağı Fosfat Tesisleri teknolojik olarak 2 hat halinde projelendirilmiş, ancak o dönemde AZOT SANAYİ’NİN (TÜGSAŞ) Mazıdağı’nda Gübre Fabrikası yatırımdan başlamışken vazgeçmesi nedeniyle sadece bir hattı inşa edilmiştir. İnşa edilmeyen 250.000 ton/yıl konsantre kapasiteli II. hat tesisin tamamlayıcısı, verim ve maliyetleri etkileyen en önemli unsurudur. Kalsinasyon ünitesini içeren bu hattın bütün temel mühendislik çalışmaları ve projeleri hazırdır. Kalsinasyon ünitesinin yakıt alternatifleri fizibilitesi verilmektedir. Bu fizibiliteye göre, tesisin konsantre kapasitesini 500.000 ton/yıldan, 750.000 ton/yıl çıkaracak bu yatırımın tutarı 13.500.000 $’dır. Bu durumda daha önceden Ş-I hattının çalıştırılması sonucu Ş-II hattına beslenmek üzere stoklanan 1,5 milyon ton ara ürün de değerlendirilecektir. Kalsinasyon aşamasında kullanılacak olan doğal gaz için Nusaybin Çamurlu sahasının yanında komşu ülkelerden gelecek doğalgaz hatlarından da yararlanabilme fırsatı değerlendirilmelidir. 500.000 ton/yıl kapasiteli fosfat tesisinden 150.000 ton/yıl fosforik asit üretilebilir. 40-45 milyon dolarlık bir yatırım ile fosforik asit üretimi yapan bir entegre tesis kurulabilir. Kalsinasyon ünitesi kurulursa fosforik asit üretimi de 200.000 ton/yıl’a çıkabilecektir. Fosforik asit üretimi için fosfat konsantresi ile sülfürik asidin tepkimeye girmesi gerekmektedir. Sülfürik asit ihtiyacı Siirt Madenköy Bakır İşletmelerindeki yan ürün olarak elde edilebilecek piritlerden sağlanabileceği gibi İskenderun limanından da ithal edilebilir. Bu yatırım sonuçta elde edilecek fosforik aside değer gözükmektedir. Fosforik asit fiyatlarının 1.000 doların altına düşmediği günümüzde 310 dolara satış yapan fosforik asit üretilebilir. Sülfürik asit için Siirt ili işletmeleri teşvik edilebilir. Fakat sülfürik asit fabrikasının maliyeti çok yüksektir. (80-120 milyon dolar) 38 DİCLE KALKINMA AJANSI MAZIDAĞI FOSFORİK ASİT YATIRIMININ MALİYET ANALİZİ FOSFORİK ASİT MALİYETİ TÜKETİM FİİLİ DEĞERLERİ FOSFORİK ASİT MALİYETİ (Dihidrat Prosesi) Kapasite: 150.000 Yatırım Tutarı (Tahmini): 45 Milyon $ GİRDİLER BİRİM TÜKETİM BAGFAŞ TOROS SAMSU-II GİRDİLER Birim Birim Fiyat Toplam Tutar $ Tüketim Fosfat Konsantresi % 30 P2O5 ton/ton 3.45 3.236 3.690 3.543 Fosfat Konsantresi 3,5 ton/ton 25 $/ton 87,5 Sülfürik Asit ton/ton 2,80 3.037 3.160 2.913 Sülfürik Asit 3,0 ton/ton 60 $/ton* 180,0 Buhar ton/ton 2,00 - 1.550 0.370 Buhar 1,0 ton/ton 4 $/ton 4,0 Elektrik kw/ton 140,00 178,00 221,00 113,51 Elektrik 180 kw/ton 0,045$/ton 8,1 Su (soğutma) m /ton Su 36 m /ton Su (proses) m /ton 3 280,00 3 8,00 KAYNAK: SEMA, COPPEE, DORR OLIVER, HEURTEY, KREBS Kapasite: 165.000 ton/yıl 3 İşçilik (50+3*) 400.000 $/yıl 2,9 2,7 20,0 5,0 Kapasite Kapasite Bakım-Onarım- 150.000 71.000 108.800 Yedek Parça ton/yıl ton/yıl ton/yıl DPT Ö.İ.K. (8-9. Beş Yıllık) 3 Amortisman (15 yıl) Kapasite Yatırım Tutarı: 30 Milyon ABD $ (iç), 0,08 $/m Sınai Maliyet $/ton 310,2 15 Milyon ABD $ (dış) * mühendis * CIF İskenderun 40 $/ton * Bandırma-Mazıdağı 30+30= 60 $/ton *Mazıdağı’nda Siirt-Madenköy pritinden H2SO4 üretimi alternatifi de ayrıca değerlendirilmelidir. Kaynak: Mazıdağı Fosfat Tesislerinin Yeniden Ekonomiye Kazandırılması Alternatifleri – Eti Maden İşletmeleri (2007) 39 DİCLE KALKINMA AJANSI Eğer ki gübre fabrikasının kurulması düşüncesi gerçekleştirilmek istenirse, daha detay analiz yapılması gerekliliği ile birlikte iki yöntem bulunmaktadır. Üretilen fosforik asit ile amonyağın birleşmesi ile DAP (Diamonyumfosfat) türü gübre oluşabileceği gibi fosforik asit üretimine gerek kalmaksızın Mardin Çamurlu doğalgaz sahasından boru hattı çekilmesi ile Nitrofosfat veya NP tipi gübre üretimi gerçekleştirebilme imkânı sağlanabilecektir. TPAO ve BOTAŞ’dan alınan bilgiye göre, Mardin’deki Çamurlu ve Yolaçan sahalarından kilometresi 10.000 TL’ye mal olacak boru hattı ile kaynak sağlama olasılığı bulunmakta, eğer ki ihtiyaç yüksek miktarlarda olacak olursa BOTAŞ’ın yakın zamanda tamamlanacak olan DiyarbakırSiirt hattından hat çekimi ile de alternatifi olduğu vurgulanmaktadır. Fakat NP türü gübre üretimi için 300 milyon m3 doğal gaza gereksinim vardır. GAP bölgesinde DAP ve Nitrofosfat türü gübre kullanılmaktadır. Tesis bu şekilde tam anlamıyla işletmeye geçecek olursa 1.000 kişiye direk, 3.000 kişiye dolaylı yoldan istihdam sağlayacaktır. 3. Mazıdağı Fosfat Kayasının Kanatlı Yemlerde Kullanımı Kanatlı yemlerinde fosfor kaynağı olarak DCP (Dikalsiyum fosfat) kullanılmaktadır. Kanatlı yemlerine % 1 oranında katılan bu ürün yurt içinde üretilmediğinden, ithal edilmektedir. Bu ithalat miktarı, tavukçuluk sektörünün hızla gelişmesi sonucu yılda 30.000 tondan, 50.000 ton dolaylarına yükselmiştir (Kriz yılı hariç). DCP ürününün ithalat fiyatları içerdiği F (Fluor) oranına göre 500-700 $/ton arasında değişmektedir. Mazıdağı Tesislerinde üretilen konsantrenin Dünyada üretilen konsantrelerin en düşük F (Fluor) içeriğine sahip olması nedeniyle 1997 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi ile Mazıdağı Fosfat Konsantresinin Broyler (Etlik Civciv Rasyon) yemlerinde kullanılması konusunda çalışma yapılmıştır. İthal DCP ile karşılaştırmalı yapılan çalışmalar daha sonra yumurta civcivleri üzerinde denenmiştir. Mazıdağı Fosfat konsantresi kullanılarak yapılan bu çalışmanın sonuçlarının olumlu olması, bu sektörde Mazıdağı Fosfat kayasının pazarlanabileceğini göstermektedir. İthal edilen 50.000 ton DCP karşılığı bu sektör pazarında toplam 100.000 ton Mazıdağı Fosfat kayası (öğütülmüş) potansiyeli bulunmaktadır. İthal DCP’ye göre son derece ucuz olacak (bütün illere nakil dâhil) bu ürünün A.Ü.Veteriner Fakültesince Onaylanmış Beslenme Belgeleri satışını kolaylaştıracaktır. 40 DİCLE KALKINMA AJANSI 4. Organik Tarımda Kullanım Kurulu Tesisin bir bölümünün rehabilite edilerek ilave küçük yatırımlarla çalıştırılması sonucu elde edilecek ürünün, organik tarımda kullanılması konusundaki çalışmalar Atatürk Araştırma Merkezinde 2006 yılında başlamıştır. Tarım Bakanlığı Kırklareli Araştırma Enstitüsü 2007 yılında da TÜBİTAK’ın desteği ile sürdürülecek bu çalışmaların ilk sonuçları olumludur. Daha önceden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesince yürütülmüş olan benzer çalışmalarda da doğal Mazıdağı fosfatı kullanılmıştır. Bilindiği gibi organik tarım özellikle AB süreci ile günümüzün en aktüel konusu haline gelmiştir. Organik tarımda doğal fosfor kaynağı olarak kullanılabilecek başka bir malzeme bulunmamaktadır. Mazıdağı fosfat kayasının önceden de belirtildiği gibi ağır metal ve özellikle düşük kadmiyum içeriği organik tarımda kullanılabilirliğini ve önemini artırmaktadır. Yukarıda belirtilen çalışmaların 2007 yılında tamamlanması sonucu, bu ürüne yaklaşık yılda 50.000 ton talep gelebileceği tahmin edilmektedir. 5. Deterjan Sektörüne Hammadde (STPP maddesi) Kızıltepe ilçesinde bulunan Mardin Serbest Bölge’de İMPET deterjan şirketi fosfat yataklarının küçük işletmelere açıldığı takdirde deterjan hammaddesi olarak bilinen STPP’nin fosfat kayalarından üretilebileceği vurgulamıştır. Zira Türkiye’deki deterjan sektöründe bulunan şirketler bu maddeyi çok yüksek fiyatlarla ithal etmektedirler. Elde bu yataklardan hammadde sağlanabileceğine yönelik ön fizibilite çalışmaları bulunmaktadır. 6. Uranyum Ünitesi Yatırımı (Yan ürün olarak elde edilmesi) Raporumuzda Uranyum ana başlığı altında ayrıntılı olarak değinilmiştir. 41 DİCLE KALKINMA AJANSI YATIRIM TERMİNİ I. ALTERNATİF Kurulu Bulunan Tesisin Bir Bölümünün Rehabilite Edilip, İlave Küçük Yatırımlarla Çalıştırılması Yeni A. Doğrudan Kullanım - 150.000 ton/yıl öğütülmüş fosfat B. Kanatlı Yemlerine Katkı - 100.000 ton/yıl öğütülmüş fosfat C. Organik Tarım Uygulamaları - 50.000 ton/yıl öğütülmüş fosfat II. ALTERNATİF Kurulu Bulunan Tesisin Tamamının Rehabilite Edilip Çalıştırılması A. Mazıdağı’nda Fosforik Asit üretimi (Kapasite: 500.000/3,2= 150.000 ton/yıl) (100.000 ton iç Pazar+50.000 ton DCP üretimi) B. DCP Üretimi 50 ton fosforik asitten üretim III. ALTERNATİF Kurulu Bulunan Tesis ve Kurulu Olmayan II Hattın Yapılarak Çalıştırılması A. Mazıdağı’nda fosforik Asit Üretimi (Kapasite: 750.000/3,2=200.000 ton) 150.000 ton iç Pazar, 50.000 ton DCP B. Kalsine DCP Üretimi (50.000 ton fosforik asitten) IV. ALTERNATİF Bölgeye Doğalgaz Getirilmesi Halinde Mazıdağı’nda A. NP Üretilmesi B. Nitro Fosfat Üretilmesi YATIRIM TUTARI (×1.000) ABD$ Bakım TOPLAM Hizmet Alımı Yapılırsa Onarım Yatırım Toplamı (Öğütme Torbalama) 6.345.- 445.- 6.790.- 620.- - 445 445 - 45.000 - 45.000 - 5.000 - 5.000 - 13.500 - 13.500 - 45.000 - 45.000 - 5.000 - 5.000 - 200.000 200.000 Kaynak: Mazıdağı Fosfat Tesislerinin Yeniden Ekonomiye Kazandırılması Alternatifleri – Eti Maden İşletmeleri (2007) 42 2011 2013 YILLAR 2015 2017 2019 2021 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.4.4.6 Özelleştirme Süreci Mevcut durumda Mazıdağı Fosfat tesislerinin değerlendirilmesi için iki yol gözükmektedir. Ya tesislerin özelleştirilmesi gerçekleştirilecek ya da kamu yatırımlarının yeniden devreye girmesiyle tesisler değerlendirilecektir. Tesislerin özelleştirmesi için yapılan girişimler 2006 ve 2007 yılında yapılmış fakat sonuç alınamamıştır. 2006 yılı ilk ihale : Tesis’e yalnızca bir firma teklif vermiş, İhale ilgili mevzuat gereğince iptal edilmiştir. 2007 yılı ikinci ihale : 2 adet teklif alınmıştır. İhale Şartları Belgesi çerçevesinde ihaleye teklif veren Toros Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Toros) ile ihale sonuçlandırılmıştır. İhale sonuçları karara bağlanmak üzere ÖYK’ya sunulmuş ancak ÖYK’nın 2008 tarihli kararı ile ihalenin iptaline karar verilmiştir. Diğer teklif sahibi Gübretaş’dır. Yakın zamanda üçüncü ihalenin yapılması planlanmakta, ihale hazırlıkları devam etmektedir. İdare bu ihalede de özelleştirme gerçekleştiremezse bir kez daha çıkmakta istekli olmayacak gibi görünmektedir. Model olarak eğer özel sektör liderliğinde bir yatırım modeli seçilmesi akla yatkın gözükmekteyse bu devir kesinlikle denetim mekanizmasının yürütülmesi şartıyla sağlanmalıdır. MTA’dan alınan bilgilere göre fosfat madenlerinde uranyum cevherinin de bulunuyor olması bu konunun önemini arttırmaktadır. Madencilikle ilgili işletmeleri denetleyen ve piyasasını düzenleyen bir üst kurulun varlığı, hem denetlemelerle özel sektörün maden yataklarını yağmalamasının hem de ilgili piyasayı düzenleyerek haksız rekabet ve tekelleşmenin oluşmasının önüne geçecektir. Dolayısıyla fosfat yataklarından uzun dönemde maksimum fayda sağlama olasılığı artabilecektir. Tesisin geliştirilmesine yönelik olarak çeşitli tarihlerde, çeşitli kişi ve kurumlarca hazırlanan birçok raporun ortak noktasının, tesiste ekonomik üretimde bulunmak için yörede bir gübre fabrikası kurulması ve yöreye doğalgaz getirilmesi yoluyla ucuz hammadde sağlanabileceği yönünde olduğu da bilinmektedir. Fakat konjonktürün tesise yakın bir gübre fabrikası kurulumunu zora soktuğu kısaca anlatmak gerekirse şöyle savunulabilir. 43 DİCLE KALKINMA AJANSI 2007 yılında çıkılan ihale dosyası içeriğinde bulunan 125 kişilik istihdam garantisi, 100.000 – 500.000 ton arası üretim garantisi, 12 milyon dolar yatırım garantisi şartlarıyla 7 milyon 250 bin dolara Toros Gübre’ye satılması ve rehabilite edilmesi planlanan işletmenin ihalesi dünya fosfat fiyatlarındaki anormal artış ve şirketin pazarda tekel oluşturacağı düşüncesiyle iptal edilmiştir. Bu fiyat artışı Mazıdağı ile ilgili yatırımın önemini daha da artırmıştır. Piyasa şartları gereği fosforik asit fiyatları 1.000 dolar civarında seyretmektedir. Fosfat fiyatlarının ise 100 doların altına inmeyeceği tahmin edilmektedir. Diğer taraftan Doğu Karadeniz’in asitli toprak yapısı Mazıdağı fosfatları için uygun bir yapı çünkü çıkan fosfat kayaları öğütüldükten sonra burada doğrudan değerlendirilebilmektedir. Normalde bu öğütülen fosfatın sülfürik asit ile birleşip fosforik asit oluşturması gerekmektedir. Bu sürece gerek kalmadan fosfat kayaları öğütülerek asitli Doğu Karadeniz topraklarında kullanılabilecektir. Üstelik kullanım sonucu 3 yıl kalıcı etkisi olduğu daha önceki çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Olası yatırımla Mardin-Diyarbakır arası kamyonla Diyarbakır-Samsun arası ise trenle Karadeniz’e ulaşımı gerçekleşecektir. Fosfatların doğrudan kullanımı için uygun ve akılcı görünmektedir. Nitekim Samsun’da Toros gübreye ait gübre dağıtım donanımı Mazıdağı fosfatlarının özellikle Doğu Karadeniz olmak üzere Karadeniz’de kullanılması ile önemli bir rakip edinecektir. Dolayısıyla Toros Gübre’nin tesisleri işletmesi durumunda Karadeniz’de böyle bir strateji izlemesi mümkün değildir. Yakın zamanda yeniden yataklar için ihaleye çıkılmak üzere planlama hazırlıkları yapılmaktadır. Fakat konjonktür gereği yıllardır planlanan tesise entegre gübre fabrikası yapılması hayal gibi görünmektedir. Çünkü Toros Gübre’nin sahip olduğu İskenderun ve Mersin gübre fabrikalarının kullanılması şirket için en makul ve ekonomik yoldur. Şirket için diğer bir faaliyet alanı fosforik asit üretimi olması elzemdir. Fakat daha önceki yıllarda fosforik asit üretimi gerçekleştirdiği tesisi şirketin yakın zamanda sürekli ithalat yapması sebebiyle kullanılamaz durumdadır. Bundan sonraki süreçte yeni ihale şartlarının ve Toros Gübre’nin yüksek paya sahip hissedarı Tekfen Holding ile diğer sektör öncüleri Gübretaş ve Bagfaş’ın bu ihaleye karşı tutumunun nasıl olacağı beklenmektedir. 44 DİCLE KALKINMA AJANSI TMMOB “Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği” başlıklı Raporu’nda; Mazıdağı fosfat tesislerinin içine düşürüldüğü çıkmazın nedeninin kamu mülkiyeti ile ilişkilendirilerek burasının özelleştirilmesinin yanlışlığına, özelleştirme uygulamalarından olumlu sonuç alınamadığı gerçeğine, petrolden sonra en çok döviz ödenen gübre hammaddesi olan fosfat kayası ve mamul gübre dışalımının gereksizliği vurgulanmıştır. Fosfat kayasının tarımımızın gelişmesi ve gübre sanayiimizin kendine yeterli duruma gelmesi açısından yaşamsal bir önem taşıdığına dikkati çekmiştir. Yapılması gerekli yatırımın değerinin büyüklüğü öne sürülerek, bu tesislerin ve maden sahalarının özelleştirilmesinin yanlış olduğunun üzerinde durulmuştur. TMMOB; bilinçli müdahalelere karışılmadığı takdirde, tesislerin ve maden yataklarının kamu mülkiyetinde ve girişimciliğinde verimli ve ekonomik çalışacağını savunmaktadır. 2.5 URANYUM 2.5.1 Uranyum Hakkında Genel Bilgiler Uranyumun günümüzdeki en önemli özelliği nükleer güç santrallerinde yakıt olarak kullanılma özelliğidir. Elementin kullanım alanları aşağıda sıralanmıştır. Üretim reaktörlerinde U238 izotopu plütonyuma dönüşerek, plütonyum hidrojen bombası yapımında, Nükleer santrallerde enerji üretiminde, Nükleer yakıt olarak, Zırh kaplamalarında, Camlara renk verici madde olarak, Hava taşıtlarının kanatlarına ağırlık olarak kullanılmaktadır. 2.5.2 Uranyumun zenginleştirilmesi Uranyum doğada genellikle U235 ve U238 olmak üzere iki izotopuyla bulunur. Uranyum zenginleştirilmesinin amacı farklı atom kütlelerine sahip bu yapıları birbirinden ayırmaktır. Yani U238 ve U235 birbirinden ayrılması işlemidir. Amaç U235’in elde edilmesidir. Doğal uranyum %0,7 oranında U235 izotoplu halde bulunmaktadır. Kalan %99,3 oranındaki U238 izotoplu olanı direk olarak fizyon sürecine girememektedir. Zenginleştirme sürecinin en önemli hammaddesi UF6 gazıdır. UF6 gaz haliyle U235 ve U238 izotoplarını 45 DİCLE KALKINMA AJANSI ayırmada kullanılmaktadır. Dolaysıyla reaktör için gerekli olan yakıtı üretmede önemi büyüktür. Uranyum cevheri doğada bulunuş şeklinden nükleer reaktörde kullanılacak yakıt haline getirilinceye kadar birçok evreden geçer. Bunlar: Cevher arama Cevher yatağının işletilmesi, cevher çıkarma Sarı pasta üretimi Sarı pasta arıtma (ADU yapımı) Kalsinasyon ve UO2'ye indirgeme UO2'nin UF4'e dönüştürülmesi UF4'den UF6 yapımı Uranyum uluslararası piyasalarda nükleer enerji hammaddesi olarak, sarı pasta halinde işlem görür. Ürün standardı olarak sarı pastanın en az %60 U içermesi istenmektedir. Sarı pasta (yellow cake) uranyumdan elde edilen maden filizidir. Bu işe has tasarlanmış bir değirmende öğütülerek toz hale getirilir. Elde edilen toz daha sonra kimyasal işlemlerden geçirilerek saflaştırılır, katı bir forma çevrilir. Rengi ve biçimi nedeniyle "sarı pasta" olarak adlandırılmıştır. Elde edilen ürün %60-70 oranında uranyum içerir ve radyoaktif özellik taşır. Sarı pasta yapımı, nükleer teknolojiye sahip olmak isteyen bir ülkenin ilk önce öğrenmesi gereken bilgi ve elde etmesi gereken tecrübedir. 46 DİCLE KALKINMA AJANSI Nükleer reaktörler için %3-5 oranında nükleer silahlar için ise %90 oranında zenginleştirme işlemi yapılması gerekmektedir. İşletimde ya da yapım aşamasında olan 470 ticari nükleer güç reaktörü yakıt amacıyla zenginleştirilmiş uranyuma (U235 izotopu artırılmış) ihtiyaç duymaktadır. 2.5.3 Dünya’da ve Türkiye’de Uranyum Günümüzde Uranyum ile ilgili yaşanan en önemli sorun uranyum zenginleştirmesi yapan ülkelerin bu durumu nükleer silah yapımında kullanma olasılığıdır. Nükleer silahlar kullanımı durumunda geri dönülemez ve geniş kitlelere yayılan etkilere sebep olan en ölümcül kitle imha silahlarıdır. Özellikle demokratik bir yönetim yapısına sahip olmayan ülkelerde bu durumun varlığı dünya barışına üstü kapalı bir tehdit oluşturmaktadır. Az miktarda uranyum’un üretebileceği enerji miktarı diğer enerji kaynaklarıyla karşılaştırılamayacak derecede yüksektir. Şayet, 1 kg odundan 1 kwsaat, 1 kg kömürden 3 kwsaat, 1 kg petrolden 4 kwsaat enerji elde edilebilirken 1 kg uranyumdan 50.000 kwsaat enerji elde edilebilmektedir. Bu durum Uranyum’un stratejik ve ekonomik önemini ortaya sermektedir. 2006 yılında dünya genelinde yaklaşık 39.655 ton uranyum üretimi yapılmıştır. Bu üretimin ülkeler bazında dağılımı aşağıdaki tabloda görülmektedir. 2009 yılı sonu için tahmin edilen üretim değerleri incelendiğinde Kazakistan’ın artan üretimine devam ettiği takdirde 12.826 tonluk üretim ile Kanada (11.100 ton) ve Avustralya’nın (9.430 ton) önüne geçeceği öngörülmektedir. 47 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Uranyum Üretimi Yapan Ülkelerin Dağılımı - 2006 Ülke % Kanada 25 Avustralya 19,1 Kazakistan 13,3 Nijerya 8,7 Rusya 8,6 Namibya 7,8 Diğer 17,5 Toplam 100 Kaynak: IAEA Uranyumun bu önemi Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (International Atomic Energy Agency - IAEA) tarafından dikkate alınarak güvenli bir ortamda mantıklı yaklaşımlarla uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Ardından IAEA ve Rusya uluslararası uranyum zenginleştirme merkezleri kurma girişimlerine başlamış ve bunun ilk adımını 2006 yılında Rusya’da Uluslararası Uranyum Zenginleştirilme Merkezi (International Uranium Enrichment Centre - IUEC) adı altında, şimdilik Kazakistan, Ermenistan ve Ukrayna’nın katılımıyla ve ‘çok taraflı nükleer yaklaşımlar’ ilkesiyle (multilateral nuclear approaches – MNA) kurarak atmıştır. 2007 yılında Merkez, IAEA’nın güvenlik uygulamaları çerçevesinde Rusya’nın nükleer olanaklarını değerlendirmeye başlamış, ABD de IUEC’ye yardımcı olacağını açıklamıştır. IUEC hem zenginleştirme servisi hem de zenginleştirilmiş uranyum ürünü satmaya başlayacaktır. 48 DİCLE KALKINMA AJANSI Kaynak: MTA Radyoaktif Hammaddeler Birimi Türkiye’de ise MTA Enstitüsü’nün uranyum cevherleri üzerinde yaptığı çalışmalar 1966 yılında başlamıştır. Bütün bu çalışmalarda uranyum analizleri için, Fluorimetrik ve Spektrofotometrik yöntemler uygulanmış, diğer elementlerin analizleri ise yaş kimyasal, XRF ve optikspektral yöntemler kullanılmıştır. Cevherdeki uranyum minerali saptanmasında XRD yöntemi uygulanmıştır. Laboratuar deneylerinin olumlu sonuç vermesi üzerine Köprübaşı’nda 1974 yılında pilot tesis kurulmuş ve ilk sarı pasta 17 Ocak 1975’te üretilmiştir. Tablo: Türkiye Uranyum Yatakları Ortalama Tenör Rezerv ( % U3O8) (Ton) 0,04 - 0,05 2.852 Uşak-Fakılı 0,05 490 Aydın-Küçükçavdar 0,04 208 Aydın-Demirtepe 0,08 1.729 Yozgat-Sorgun 0,1 3.850 Uranyum Yatağı Manisa-Köprübaşı Kaynak : MTA Radyoaktif Hammaddeler Birimi Günümüzde ülkemizde enerji sektörü üzerine yapılan artan çalışmaların içinde nükleer santrallerin kurulması planı da yer almaktadır. Kurulacak santrallerin hammaddesinin 49 DİCLE KALKINMA AJANSI yurt içinden karşılanması, kriz zamanlarında yüksek fiyatlardan etkilenmemizi önleyecektir. Ayrıca nükleer hammaddenin yurt içinde üretilmesinin stratejik önemi de tartışılamaz bir gerçektir. Aynı zamanda MTA Genel Müdürlüğü de yaptığı projelerle arama çalışmalarını sürdürmektedir. Kaynak: MTA Radyoaktif Hammaddeler Birimi 2.5.4 TRC3 Bölgesi’nde Uranyum Bölgedeki uranyum kaynağı Mazıdağı fosfat yataklarında bulunan fosfat cevherlerdir. Mazıdağı fosfat yataklarında uranyum ile ilgili en kapsamlı araştırma MTA tarafından yürütülen, 1976 yılına ait bir çalışmadır. Ayrıca TMMOB 2006 yılındaki Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği Raporu’nda yine bu çalışmayı kaynak göstererek konuya değinmiştir. Mazıdağı fosfatlarından uranyumun kazanılması olasılığı hakkında MTA’nın 1976 yılında yapılan çalışmasına göre bölgedeki fosfat cevherleri genellikle 40 ile 200 ppm arasında değişen bir uranyum miktarını içermektedir. Çeşitli kaynaklardan toparlayabildiğimiz kadarıyla dünyadaki bazı fosfat cevherlerinin uranyum tenörleri karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir. 50 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Fosfat Cevherlerindeki Uranyum Tenörü Karşılaştırılması Cevherin Bulunduğu Yer Uranyum Tenörü (ppm) Ürdün 105-149 Tunus 32-47 Cezayir 110-132 İsrail 120-140 Florida ve Kaliforniya 40-60 Mazıdağı 31-66 Kaynak: MTA Raporu - 1976 Mazıdağı’nda bulunan fosfat cevherlerindeki uranyum rezervleri hesaplandığında ortaya büyük rakamlar çıkmaktadır. Şüphesiz bu cevherler günümüzün ekonomik ve teknolojik şartlarına göre primer bir uranyum cevheri olarak kabul edilemez. Ancak, gübre ve fosforik asit üretimi sırasında uranyumun yan ürün olarak ekonomik bir şekilde kazanılabileceği, bu konuda yıllardır süregelen laboratuar ve pilot çalışmaları sonucu kanıtlanmıştır. Büyük uranyum rezervlerine sahip olmayan sanayi ülkelerinde de fosfat cevherlerinden uranyumun yan ürün olarak elde edilmesi konusunda birçok araştırmalar yapılmış ve bazı patentler kaydedilmiştir. Bu konuda Türkiye'de şimdiye kadarki çalışmalar, İ.T.Ü. Maden Fakültesinde yapılan H2SO4 ile liç ve oktil piro fosforik asitle likit-likit ekstraksiyon deneyleri olarak ortaya çıkmaktadır (Önal, 1975). 1964 yılında yapılan araştırmalar genel olarak 100 ile 200 ppm uranyum ve % 5 ile 10 P2O5 tenörlü bir cevherin ekonomik olarak işlenebileceğini öne sürmüştür. Bu noktadan hareket edilerek, cevherden uranyumun yanında F, V ve nadir toprak elementleri gibi diğer yan ürünlerin de elde edilebilmesi halinde uranyumun ve P 2O5 için verilen bu limit değerlerinin daha da aşağılara inebileceği düşünülebilir. Bugün fosfat cevherlerinden gübre üretimi ve diğer yan ürünlerin kazanılması konusunda çok değişken yöntemler ortaya konulmaktadır. Bunlar genel olarak iki bölümde incelenebilir: 51 DİCLE KALKINMA AJANSI 1) Kalsinasyon ve gaz reaksiyonları yöntemleri, 2) H2SO4, HCI ve HNO3 ile eritiş, çözme ve uygun organik çözeltilerle likit-likit ekstraksiyonu. Fosfat cevherlerinin çeşidine ve istenilen üretim durumuna göre, bu yöntemlerden biri veya diğeri tercih edilebilir. Gereken durumlarda kombine veya daha değişik yöntemler önerilebilir. Mazıdağı fosfatlarından fosforik asit veya gübre üretimi sırasında uranyum ve diğer tali elementlerin yan ürün olarak ekonomik bir şekilde elde edilme imkânlarının yukarıda ana hatlarıyla belirtilen yöntemleriyle çeşitli üretim alternatiflerine göre araştırılması gerekmektedir. TMMOB Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği Raporu’nda yer alan cevherden Uranyum edinimi ile ilgili görüşler ise aşağıda verilmiştir: ‘Mazıdağı fosfat cevherlerinin içerdiği uranyum, flor, vanadyum ve diğer çeşitli tali elementlerin, fosfat mineralleri içinde gösterdikleri bazı jeoşimik ilişkileri saptama, bu ilişkileri fosfat cevherlerinin mineralojik, petrografik yapılarını göz önüne alarak değerlendirme ve bu cevherlerde mevcut uranyumu bir yan ürün olarak kazanma olasılığını araştırmaya yönelik bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada U, P2O5 ve U, F elementleri arasında jeoşimik ilişkiler bulunmuş ve bu ilişkilerin bütün Mazıdağı fosfat cevherlerine tatbiki suretiyle bölgede 7.419,5 ton U3O8 ve 2.722.207 ton F rezervi olduğu tespit edilmiştir. Mineralojik yönden Mazıdağı cevherlerindeki fosfat minerallerini oluşturan dahlit ve kollofan gibi minerallerin strüktürlerinde ortaya çıktığı saptanan U, F gibi elementlerin yanı sıra V, Yb (iterbiyum), Y (itriyum) ve diğer tali elementlerin de mevcut olduğu anlaşılmıştır. Mineralojik yönden Mazıdağı’ndaki dahlit ve kollofan gibi minerallerin bünyelerindeki U, V, F, Y, Yb vb. yanı sıra bir miktar da kükürt bulunduğu neticesi ileri sürülmüş ve bu hususun mineralojik separasyon çalışmalarıyla doğrulanması gerektiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla, Mazıdağı fosfat cevherlerindeki uranyumun ekonomik olarak kazanılabilmesine yönelik çalışmalar ivedilikle yapılmalıdır. Fosfat kayaçlarında bulunan uranyum ve diğer metaller yan ürün olarak değerlendirilmelidir.’ Mazıdağı Fosfat Yataklarında Uranyum rezervlerinin araştırılması ve çıkarılması hükümetin hayata geçirdiği Nükleer Enerji Politikası kapsamında daha da yoğun önem kazanmaktadır. Türkiye’de hali hazırda uranyum kaynakları bulunurken bu kaynağın diğer ülkelerden ithal edilmesi nükleer enerji konusunda dışa bağımlılığı arttıracaktır. 52 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.6 JEOTERMAL KAYNAKLAR 2.6.1 Jeotermal Enerji Hakkında Genel Bilgiler Jeotermal Enerji, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklığı sürekli 20 0C’ den fazla olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına oranla daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir. Jeotermal enerji, düşük (20-70oC), orta (70-150oC) ve yüksek (150oC’den yüksek) entalpili (sıcaklıklı) olmak üzere genelde üç gruba ayrılmaktadır. 2.6.2 Jeotermal Enerjinin Kullanım Alanları, Maliyeti ve Çevre 2.6.2.1 Jeotermal Enerji Kullanım Alanları Düşük ve orta sıcaklıklı sahalar, bugünkü teknolojik ve ekonomik koşullar altında başta ısıtmacılık olmak üzere (sera, bina, zirai kullanımlar), endüstride (yiyecek kurutulması, kerestecilik, kağıt ve dokuma sanayiinde, dericilikte, soğutma tesislerinde), kimyasal madde üretiminde (borik asit, amonyum bikarbonat, ağır su, akışkandaki CO2 den kurubuz eldesinde) kullanılmaktadır. Ancak, orta entalpili sahalardaki akışkanlardan da elektrik üretimi için teknolojiler geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur. Yüksek entalpili sahalardan elde edilen akışkan ise, elektrik üretiminin yanı sıra entegre olarak diğer alanlarda da kullanılabilmektedir. 53 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Jeotermal enerji kullanım alanları* ISI (0C) KULLANIM ALANI Elektrik Üretimi Isıtma 180 Yüksek konsantrasyon solüsyonun buharlaşması + 170 Hidrojen sülfit yoluyla ağır su elde edilmesi + 160 Kereste, balık vb. yiyeceklerin kurutulması + 150 Bayer's yoluyla alüminyum elde edilmesi + 140 Çiftlik ürünlerinin kurutulması (Konservecilik) + 130 Şeker endüstrisi + 120 Temiz tuz elde edilmesi, tuzluluk oranının artırılması + 110 Çimento kurutulması + 100 Organik maddeleri kurutma (Yosun, et, sebze vb.) + 90 Yün yıkama ve kurutma + 80 Ev ve sera ısıtma + 70 Soğutma (Alt sıcaklık sınırı) + 60 Kümes ve ahır ısıtma + 50 Mantar yetiştirme, + 40 Toprak ısıtma, kent ısıtma (alt sınır), Sağlık tesisleri + 30 Yüzme havuzları, fermantasyon, damıtma + 20 Balık çiftlikleri + *Kaynak: DPT- Jeotermal Enerji Çalışma Grubu Raporu Günümüzde, jeotermal enerjiden elektrik üretimi konusunda, "Binary Çevrim" sistemleri kullanılmakta olup, jeotermal akışkan, buharından, gazından ve suyundan ayrıştırılmadan doğrudan doğruya elektrik üretim amaçlı olarak ısı eşanjörüne verilmektedir. Bu sistemler, rezervuar sıcaklığının 100-200oC olduğu sahalarda son derece olumlu sonuçlar vermektedir. 2.6.2.2 Jeotermal Enerji Kullanım Maliyetleri Jeotermal enerji kullanılarak oluşan elektrik ve ısıtma için önemli maliyet kalemleri şu şekildedir: 54 DİCLE KALKINMA AJANSI Elektrik enerjisi üretiminde: İşçilik, bakım, iç tüketim, kimyasal madde ve kuyuların bakım giderleri (amortisman ve faizler hariç). Jeotermal ısıtma sistemlerinde: Elektrik enerjisi gideri, işçilik, bakım, kimyasal madde giderleri. Jeotermal enerji üretim maliyeti, diğer enerji kaynaklarına oranla oldukça düşüktür. Söz konusu maliyet entegre kullanımlar söz konusu olduğunda, daha da düşmektedir. 110 MWe kapasiteli bir santralin birim maliyeti 4,5 Cent/KWh düzeyindedir. 2.6.2.3 Jeotermal Enerji ve Çevre Kömür yakıtlı santrallerdeki CO2 atımı, eski tip jeotermal santrallerdekine oranla 1600 kat daha fazladır. Bu karşılaştırmalar, jeotermal enerjinin çevre yönünden sahip olduğu üstünlüğü açık olarak ortaya koymaktadır. Eski tip jeotermal santraller, fosil yakıtları ile çalışanların sadece %1'i kadar kükürt atarlar. Ayrıca azot-oksit atışı da fosil yakıtlı santrallere göre çok düşüktür. Eski tip jeotermal santrallerdeki partikül atımı, sadece soğutma kulelerinin içindeki suyun buharlaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu da, kömür ve petrol yakan santrallerden 1000 kat daha azdır. Yeni kuşak Binary jeotermal elektrik santrallerinde ise jeotermal merkezi ısıtma sistemlerinde, dışarıya gaz ve partikül olarak herhangi bir zararlı madde atımı söz konusu değildir. Jeotermal enerji ile yapılan ısıtma, elektrik üretimi vb gibi uygulamalarda, hiçbir atık çevreye ve atmosfere atılmamaktadır. A.B.D. Enerji Bakanlığı’nın verilerine (1998, Jeotermal Enerji Stratejileri ve Hedefleri yayını) göre sera etkisi yaratan Karbondioksit emisyon değerleri şu şekildedir: 55 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Sera Etkisi Yaratan Karbondioksit Emisyon Değerleri TÜR g/kWh Kömür 900-1300 Doğalgaz 500-1250 Güneş Enerjisi 20-250 Rüzgar Enerjisi 20-50 Jeotermal Enerji 20-35 Kaynak: A.B.D. Enerji Bakanlığı - 1998 Diğer yandan karbondioksit emisyonları açısından bakıldığında, Doğalgaz jeotermalinden 2000 misli daha fazla karbondioksit emisyonuna sahiptir. Doğalgazın yangın, patlama, zehirleme gibi risklerine karşı bu tür risklerin hiçbiri jeotermalde yoktur. 2.6.3 Türkiye’de Jeotermal Enerji Ülkemiz 31.500 Mwt'lik jeotermal potansiyel ile Dünyada ilk 10 Ülke arasındadır. Türkiye jeotermal kullanımında Dünya'da 5. Avrupa'da 1. sıradadır. Zengin jeotermal potansiyelimizin tamamının harekete geçirilmesi halinde, ortaya çıkan faydalar şu şekildedir: • 1.000 Mwe (Yılda 8 milyar Kwh elektrik 3.000.000 konutun ihtiyacına denktir.) • 500.000 konut eşdeğeri ısıtma (Yılda 1 milyar m3 doğalgaz ithali önlenmiş olacaktır) • 30.000 dönüm sera ısıtması • 400 adet termal tesis 1.000.000 yatak kapasitesi, 250.000 kişiye istihdam. Jeotermal Kaynaklarda; Muhtemel Toplam Potansiyelimiz: Elektrik : 2.000 MWe Termal : 31.500 MWt 56 DİCLE KALKINMA AJANSI Görünür (açığa çıkarılan) Potansiyelimiz: Elektrik : 93 MWe Termal : 4.000 MWt Aşağıda bulunan tablolarda, jeotermal enerjiden faydalanılması durumunda, 2013 yılı kullanım alanları ve miktarları konusunda veriler sunulmaktadır. Tablo : Türkiye’de Jeotermal Enerjinin Değerlendirilmesine İlişkin 2013 yılı üretim miktarı* Jeotermal Şub.05 Değerlendirme Elektrik Üretimi Konut Isıması Termal Turizm Çeşidi 103.000 konut eşdeğeri 2013 yılı MW Projeksiyonu 20 MWe Çeşidi (94 GWh) 635 MWt 500.000 400 adet kaplıca MW 550 MWe (2475 GWh) 402 MWt Seracılık 635 dönüm 192 MWt Soğutma - - Kurutma - - 500.000 ton/yıl 500 MWt - - - 400 MWt Balıkçılık + diğer kullanımlar Toplam doğrudan kullanım - eşdeğeri 5000 dönüm 50.000 konut eşdeğeri 1.229 MWt - Enerji 4 Milyar kWh/Yıl 4000 MWt 215 adet kaplıca (Kaplıca) Toplam Yıllık 1100 MWt 1700 MWt 300 MWt 8.000 MWt 2013 yılı Toplam jeotermal doğrudan kullanım (elektrik dışı)+jeotermal elektrik üretim projeksiyonu 35.040.000 MWth/Yıl 3,88 Milyon Ton/Yıl = 4,24 Milyar USD/yıl 2013 yılı Toplam jeotermal kullanım (550 MWe + 8000 MWt) projeksiyonu karşılığında salınımına engel olunan CO2 emisyon miktarı *Kaynak : Türkiye Jeotermal Derneği 57 10 Milyon Ton/Yıl DİCLE KALKINMA AJANSI DPT 9. plan döneminde (2007 – 2013) jeotermal elektrik üretimi, ısıtma (konut, termal tesis vb), sera ısıtma hedeflerine ulaşılması için gerekli olan yatırım tutarları toplamını 3,25 Milyar USD olarak belirlemiştir. Buna karşılık yaratılacak ekonomik büyüklük 16 Milyar USD/yıl’dır. Tablo: Türkiye’de Jeotermal Enerjinin Değerlendirilmesine İlişkin 2013 Yılı Yatırım Miktarları* İlave Yatırım Farkı (USD) Jeotermal Uygulama Elektrik Üretimi Ulaşılacak 2013 yılı hedefleri 550 MWe (4 Milyar kWh) Isıtma (konut, termal tesis vb) 4000 MWt (500.000 konut eşd.) Sera ısıtma 1700 MWt (2013’e kadar) 1 Milyar USD 800 Milyon USD 350 Milyon USD (5000 dönüm) (kuyular dahil) Kurutma vb. 500.000 ton/yıl 100 Milyon USD Termal Turizm 400 kaplıca eşd. 800 Milyon USD Soğutma 50.000 konut eşd. 200 Milyon USD Toplam 3 Milyar 250 Milyon USD Jeotermal elektrik üretimi, ısıtma (konut, termal tesis vb), termal turizm (kaplıca), seracılık, kurutma, balıkçılık vb uygulamaların 16 Milyar USD/yıl 2013’deki hedeflere ulaşıldığı takdirde yaratacağı ekonomik büyüklük *Kaynak: Türkiye Jeotermal Derneği Türkiye’de jeotermal enerji ile ısıtılan bazı yerleşim bölgeleri ve halkın ödediği aylık jeotermal ısınma ve sıcak su ücretleri aşağıdaki gibidir (jeotermal ısıtma ücretleri Ekim – Kasım aylarında TL olarak belirlenmekte olup, tüm yıl boyunca sabit kalmaktadır. [100 m2 konut başına]): 58 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Halkın Ödediği Isınma ve Sıcak Su Ücretleri YERİ ÜCRET SEZON GÖNEN 65 TL (2006/2007 Kış Sezonu) SİMAV 62 TL (2006/2007 Kış Sezonu) KIRŞEHİR 54.25 TL (2006/2007 Kış Sezonu) KIZILCAHAMAM 50 TL (2005/2006 Kış Sezonu) BALÇOVA/İZMİR 52.50 TL (2006/2007 Kış Sezonu) SANDIKLI 47.20 TL (2005/2006 Kış Sezonu) KOZAKLI 57.50 TL (2006/2007 Kış Sezonu) AFYON 63.75 TL (2006/2007 Kış Sezonu) NARLIDERE/İZMİR 52.50 TL (2006/2007 Kış Sezonu) EDREMİT 50 TL (2006/2007 Kış Sezonu) SARAYKÖY 47 TL (2005/2006 Kış Sezonu) Kaynak: Türkiye Jeotermal Derneği Jeotermal merkezi ısıtma sistemlerinin komple yatırımı kuyular, bina altı ekipman ve eşanjörleri ve bina içi bağlantıları dahil 100 m²’lik konut başına 1000 $ ile 2000 $ arasındadır. Kullanımda ise doğalgaza göre % 50 daha ucuzdur. Jeotermalde global olarak bina altı ekipman ve eşanjörleri ve bina içi bağlantıları dahil 1500 $’ı ödeyen bir ev sahibi, evinin jeotermal ile ısıtılması, sıcak su verilmesi ile ilgili her türlü hakka ve tesise sahip olmakta ve ayrıca doğalgaza göre en az %50-75 daha ucuza ısınmaktadır. İzmir Balçova ve Narlıdere’de 100 m² konut için 2500 TL, Edremit’te ise 2500 TL yatırıma katılma payı (bina altı ekipmanları dahil) vatandaş tarafından taksitlerle ödenmektedir. 59 DİCLE KALKINMA AJANSI Harita: Türkiye Jeotermal Enerji Kaynakları* *Kaynak: MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı 60 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.6.4 TRC3 Bölgesi’nde Jeotermal Enerji TRC3 bölgesinde bulunan jeotermal kaynak alanları, büyük ölçüde kaplıca olarak kullanılmaktadır. Bölgede, Dicle Nehri’ni kesen kuzey-batı, güney-doğu yönlü ufak bir fay hattı bulunmaktadır. Bu fayın kuzey çöküntüsünde iki adet sıcak su kaynağı görülmektedir. Bu kaynaklardan biri Dicle’nin doğusunda Şırnak-Hısta kaplıcası, diğeri ise nehrin karşı kıyısında yer alan Mardin-Germiab kaplıcası olarak kullanılmaktadır. TRC3 bölgesi illerinin jeotermal potansiyeli nedir, nasıl bir alana yayılmaktadır gibi sorulara net cevaplar henüz verilememektedir. Bölgede jeotermal kaynaklar, genelde doğal olarak yeryüzüne çıkmakta; jeotermal kaynaklara yönelik veriler 25-30 sene öncesine dayanmakta ve güncellenmiş bilgiye ulaşma konusunda sıkıntı yaşanmaktadır. Tespit edilen noktaların jeotermal modelinin ortaya konulması; mevcut kaynakların banleolojik (kaplıca) olarak ne kadar faydalı olduğu ve en önemlisi de suların mevcut debilerinin ve sıcaklıklarının arttırılabilirliği konusunda araştırmaların yapılması gerekmektedir. Şırnak iline bağlı Hısta Kaplıcası, Güçlükonak ilçesi Düğünyurdu köyü yakınında, Dicle ırmağı kıyısındadır. Bölgenin en yüksek ısılı sıcak su kaynağı olup, sıcaklığı 67ºC dir. Kaplıca suyu kalsiyum ve sülfit ihtiva etmektedir. Debisi 7 lt/sn, PH: 7,15 olarak belirlenmiştir. Mevcut debinin arttırılabileceğini gösteren hidrojeolojik şartlar mevcuttur. Kaplıca banyosu romatizmal hastalıklar ile kadın hastalıklarında yararlı olmaktadır. 2004 tarihinde başlanan kaplıca 2006 tarihinde de hizmete açılmıştır. Bodrum da dahil olmak üzere 5 katlı tesis, 2.600.000 TL ‘ye mal olmuştur. Bölgenin ekonomik anlamda kalkınmasına katkı sağlayan kaplıca, 30 civarında aileye de iş imkânı sağlayacaktır. İlçeye bağlı Koçtepe Köyü yakınlarında bulunan Hısta Kaplıca'sının yaz aylarında yurdun dört bir yanından gelenler 5–10 gün kalmaktadırlar. 61 DİCLE KALKINMA AJANSI Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından, jeotermal enerjiyi bulmaya yönelik sondaj yapılan çalışma alanları ve tespit edilen değerler şu şekildedir: Doğal Sıcak Kaynaklar Midyat-Dargeçit-Germav (63,5°C) Şırnak-Hısta (67°C) Siirt-Billuris (34°C) Kapalı (Örtülü) Jeotermal Sistemler Batman-Sason-Taşlıdere (83°C) Bu değerlere bakılarak, Batman-Sason ilçesinde bulunan jeotermal enerjinin şehir ısıtma, soğutma, sera ısıtma ve termal turizm alanlarında diğer şehirlerdeki kaynakların ise sera ısıtma ve termal turizm alanında kullanılabileceği öne çıkmaktadır. Ayrıca Kızıltepe ilçesine bağlı Umutköy’de jeotermal kaynaklara erişim çalışmaları yapılmaktadır. Yaklaşık 1.000 metrede bu yer altı kaynağına ulaşılabileceği tahmin edilmekte araştırmalar devam etmektedir. Mardin, Siirt, Şırnak ve Batman illeri kapsamında, bölgenin jeotermal anlamında durumu, potansiyel hacmi, mevcut zuhurların birbirleriyle ilişkileri gibi yanıt bekleyen bir çok sorusuna, üniversitelerden destek alınarak, MTA Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak çalışmalarla cevap bulunabilecektir. Mevcut bilgiler ışığında, Mardin, Siirt ve Şırnak illerindeki kaynaklar ile kaplıca turizmi ve seracılık faaliyetleri , Batman’da ise bu faaliyetlerin yanı sıra konut ısıtımına yönelik projeler geliştirilebilecektir. Batman Kozluk sahasında çıkan kaynağın debisinin yükseltilmesine yönelik bir çalışma yapıldığı takdirde, konut ısıtımı için pilot bir proje gerçekleştirilebilecektir. 2.7 ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER 2.7.1 Endüstriyel Hammaddeler Hakkında Genel Bilgi İnşaat sektörünün en önemli girdilerinden olan çimento başlıca silisyum, kalsiyum, alüminyum ve demir oksitlerini ihtiva eden hammaddelerin karıştırılarak sinterleşme sıcaklığına kadar pişirilmesi ile elde edilen klinkerin bir veya daha fazla cins katkı maddesi ile 62 DİCLE KALKINMA AJANSI öğütülmesi suretiyle elde edilen hidrolik bağlayıcıları tarif etmektedir. 1 ton klinker üretmek için uygun kompozisyonda üretilmiş 1.65 ton hammaddeye ihtiyaç duyulmaktadır. Çimento üretiminde kullanılan hammadde oranı, değişik tip çimento üretimi için kullanılan katkı maddeleri de ilave edildiğinde daha da artmaktadır. Çimento ana hammaddeleri arasında sayılan kireçtaşı, kil ve marn Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması (ISIS Rev 2)’da Madencilik ve Taşocakcılığı (Mining and Quarrying) grubunda yer almaktadır. Genel olarak yüksek dayanım gerektiren yapılarda, soğuk havada dökülen betonlarda, prefabrik yapılarda, tünel-kalıp uygulamalarında, yapı kimyasalları üretiminde ve temel beton uygulamalarında portland çimento kullanılır. Bu çimento kalker, marn, kil, demir cevheri, pirit külü, boksit, vb. hammaddelerin uygun oranda karıştırılıp, öğütülerek, pişirilmesi sonucu elde edilen klinkerin, bir miktar priz düzenleyici (genellikle alçıtaşı) ile birlikte öğütülmesinden oluşan; suyla karıştırıldıktan belirli bir süre sonra donarak dayanım kazanmasıyla elde edilen üründür. Uygarlıkların ilk oluşumundan beri taşları katı, şekle sokulmuş bir halde bağlayacak bir malzeme aranmıştır. Asurlular ve Babilliler bu amaçla kili kullanmışlar, Mısırlılar' da Piramit gibi yapıların inşasında bağlayıcı malzeme olarak kireç ve alçıtaşı harcını geliştirmişlerdir. Yunanlılar bağlayıcı malzemeleri daha fazla geliştirmiş ve sonunda Romalılar sürekli dayanıklılık sağlayan yapılar üreten çimentoyu kullanıma sunmuşlardır. Romalıların Colisseum gibi yapılarında kullandıkları çimento yapmadaki başarılarının sırrı Vesivius Dağı'nın bir volkanik külü olan puzolanla sönmüş kirecin karıştırılmasına dayanmaktadır. Bu proses suda sertleşme yeteneğine sahip bir çimento üretmiştir. Orta Çağda bu sanat kaybolmuş ve hidrolik (suda donan) çimentonun sırrı tekrar keşfedilene kadar saklı kalmıştır. Portland Çimento keşfedilmeden ve keşfinden sonra birkaç yıl, çok miktarda doğal çimento kullanılmıştır. Doğal çimento kireç ve kilin doğal olarak oluşmuş karışımının yakılmasıyla üretilmiştir. Doğal çimentonun bileşenleri doğa tarafından karıştırıldığı için, özellikleri yapıldığı doğal kaynaklar kadar değişkenlik göstermiştir. 63 DİCLE KALKINMA AJANSI İngiltere Leeds de bir duvarcı olan Joseph Aspdin 1824' te hidrolik bir çimento üzerine patent almış ve bu çimentoya, rengi İngiltere' nin Portland adasında çıkarılan taşa benzediği için Portland Çimentosu adı verilmiştir. Aspdin'in yöntemi, kalker ve kilin dikkatlice oranlanarak karıştırılmasına, toz haline getirilmesine, karışımın pişirilerek klinker elde edilmesine ve bu klinkerin nihai çimento olacak şekilde öğütülmesine dayanır. Bugün portland çimento Aspdin'in zamanında olduğu gibi kalsiyum, silis, alüminyum ve demirin önceden belirlenmiş ve dikkatlice karıştırılmış kimyasal birleşimidir. 20. yüzyılın başlarında çimentoyla ilgili iki önemli keşif gerçekleşmiştir. Birincisi kil yerine demir içermeyen kaolenin kullanılmasıyla elde edilen beyaz çimentonun üretim prensibinin keşfedilmesidir. Ancak, bu farklı kompozisyon gri çimentoyla kıyaslanabilir dayanım kapasitesi sağlayarak çimentonun esas özelliklerini değiştirmemiştir. 1908 yılı, kalker ve boksitle yapılan ilk endüstriyel kalsiyum aluminata şahitlik etmiştir. Saldırgan ajanlara ve yüksek sıcaklıklara dayanıklı olan yüksek aluminatlı çimento pek çok farklı uygulama alanında yüksek performanslı bağlayıcı veya kimyasal reaktan olarak kullanımı gibi çok amaçlı kullanım imkanlarını ortaya çıkarmıştır. Bugün kalsiyum aluminatlar inşaat sahasındaki teknolojik gelişmenin uç noktasında durmaktadır ve özel harçlar, refrakter harçları ve diğerleri gibi pek çok teknolojik ürünün geliştirilmesini teşvik etmektedir. 2.7.2 Dünya’da ve Türkiye’de Çimento Üretimi Dünya çimento üretimi 2004 yılında 2.1 milyar ton olarak gerçekleşmiştir. Bu üretimde Çin %44.2 ile uzak ara birinci olurken onu Hindistan (%6.1), ABD (%4.5) ve Japonya (% 3.2) izlemektedir. Türkiye’nin dünya çimento üretimindeki payı % 1.5 oranındadır. Öte yandan Türkiye, İspanya ve İtalya' nın ardından, kişi başına 440 kg yıllık tüketim ile Avrupa' nın 3. büyük çimento tüketicisidir. Bu durum Türkiye’de inşaat sektörünün hareketliliğinden kaynaklanmaktadır. Ülkemizde 39 adedi entegre tesis, 16 adedi öğütme - paketleme tesisi olmak üzere 55 adet çimento tesisi bulunmaktadır. Fabrikalara hammadde ve yardımcı hammadde besleyen yaklaşık 200 ocak işletmesi mevcuttur. Tesislerin tamamı özel sektöre ait olup sektörde yabancı sermayenin de payı vardır. 64 DİCLE KALKINMA AJANSI Türkiye 32.133.000. tonluk klinker kapasitesi ile yurt içi talebini rahatlıkla karşılamakta ve önemli miktarlarda çimento da ihraç edebilmektedir. Türkiye, 1998 yılında 37.488.051 tonluk çimento üretimi ile Avrupa’nın en büyük üreticisi haline gelmiştir. Dünya sıralamasında ise sekizinci durumdadır. Sektör yılda ortalama 4 milyon ton civarında çimento ve klinker ihraç etmektedir ve gelecekte de bu pozisyonunu koruyacağı düşünülmektedir. 2.7.3 TRC3 Bölgesi’nde Endüstriyel Hammaddeleri 2.7.3.1 Çimento TRC3 Bölgesi’ndeki çimento hammaddelerinin kaynağında değerlendirildiği söylenebilir. Türkiye’nin en önemli çimento fabrikalarından biri olan Mardin Çimento 1969 yılından Mardin ili civarındaki çimento hammaddesi kaynaklarını işleyerek iç ve dış pazara yönelik üretim yapmaktadır. Bunun dışında bölgede Siirt’in Kurtalan ilçesinde 1984 yılından beri faaliyet gösteren ve kamu yatırımlarıyla Almanlar tarafından kurulan çimento fabrikası 1998 yılında Limak Holding’e özelleştirilmiştir. Limak Holding buna ek olarak Derik-Kızıltepe arasında da bir çimento fabrikası kurmuştur. Şırnak’ta Şırnak Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. yatırım grubu tarafından Şırnak’ta da bir çimento fabrikası kurulması için proje hazırlanmıştır fakat henüz yatırım gerçekleşmemiştir. Şırnak’ın Türkiye’de en fazla işsizlik oranına sahip il olduğu düşünüldüğünde hem bu ildeki hammadde kaynağını hem de beşeri potansiyeli değerlendirebilecek böyle bir tesis kurulmasının önemi anlaşılmaktadır. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Musul Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Ahmet Beydağlı’nın Irak'ın yeniden yapılandırma sürecinde 150 milyar dolar yatırım yapacağını ve acilen 3 milyon konuta ihtiyaç duyulduğunu açıklaması, Türk inşaat ve çimento sektörleri açısından önemli bir pazar fırsatı sunmaktadır. Şırnak’ta Habur sınır kapısına yakın bir noktada çimento fabrikası kurulması bölgenin bu önemli stratejik fırsatı değerlendirmesini sağlayacaktır. TRC3 Bölgesi’nde bulunan çimento hammaddelerini işleyen tesisler oldukça önemli pazar paylarına sahip ve bölge insanına istihdam sağlayan kuruluşlar haline gelmiştir. Fakat bu tesisler de bölgeye has bir takım sorunlardan muzdariptir. Bu işletmelerin en önemli sorunlarından birisi elektrik arzında yaşanan dalgalanmadır. Özellikle yaz aylarında sulu tarım 65 DİCLE KALKINMA AJANSI yapılan kaçak elektrik kullanımının artmasıyla işletmelere verilen elektrik önemli miktarda azalmakta bu da sürekli üretim metoduyla çalışan çimento fabrikalarının kapasite kullanımını azaltmalarına yol açmaktadır. Çimento fabrikalarında girdi olarak ithal kömür kullanılmaktadır. Kömürün işletmeye ulaştırılması özellikle demiryolu ağı üzerinden yapılmaktadır. Demiryolu ulaşımının yavaş olması üretimde zaman kaybına ve stoklu çalışmaya sebep olmaktadır. TRC3 bölgesinde ise demiryolu ağı çok sınırlıdır. TRC3 Bölgesi’nde demiryolu ağının geliştirilmesinin çimento sektörünü ve demiryolu taşımacılığı kullanan diğer sektörleri lojistik açıdan rahatlatacağı söylenebilir. Karayollarının iyileştirilmesi de pazara ulaşma açısından yararlı olacaktır. İşlenmiş ürünlerin pazara sunumu karayolu üzerinden yapılmaktadır. Bölgedeki karayolları daha çok tek şeritli ve kalite bakımından kötüdür. Bunun dışında bölgedeki çimento sektörünün nitelikli beyaz yaka işgücü temini noktasında sıkıntıları olabilmektedir. Sektörün bir diğer sorunu da araçlarına getirilen tonaj uygulamasıdır. İşletmeler asfalt yoldan geçilmediği müddetçe uygulanan tonaj sınırlamasının kaldırılmasını talep etmektedir. Böylece asfalt yolların olmadığı noktalara da çimento taşımacılığını etkin bir şekilde gerçekleştirebilecekler. Hammaddenin kaynağından çıkarılması noktasında da işletmeciler bölgede birtakım sıkıntılar yaşamaktadır. Şehir merkezlerine yakın yerlerde bulunan taş ocaklarının gürültü yaptıkları gerekçesiyle gece çalışmalarına müsaade edilmemektedir. Bu ocaklar, gece çalışmadıkları için kiraladıkları ağır makineleri tam kapasite çalıştıramamakta bu durum da işletmeleri üretim maliyetlerini arttırmaktadır. Ayrıca bazı ocakların üzerine şehir kanalizasyon suları bırakılmaktadır. İşletmecilerin bu konuyla ilgili talepleri doğrultusunda sorumlu kuruluşlar tarafından yeterince tedbir alınmadığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Ulaşım altyapısının yetersizliği de firmaları zarar uğratabilmektedir. Taş ocaklarına giden yolların kalitesi yetersiz olduğu için taşımada kullanılan araçlar zarar görebilmektedir. Bu konuda yerel yönetimler sektörün taleplerine daha duyarlı hale gelmeli ve gereken önlemlerin alınmasına özen gösterilmelidir. 2.7.3.2 Kireçtaşı, Jips, Kil MTA Genel Müdürlüğü’nün TRC3 bölgesinde yürüttüğü hammadde arama projelerine göre Mardin Merkez ve Derik ilçelerinde iyi kalitede kaplama ve döşeme taşı için uygun nitelikte mermer olarak kullanılabilecek özellikte kireçtaşı ve kum taşı oluşumları tespit 66 DİCLE KALKINMA AJANSI edilmiştir. Mardin Merkez Yalımköyü sahasında mermer olarak kireçtaşlarının görünür rezervi yaklaşık 47 milyon ton civarındadır. kullanılabilecek Derik-Çat-Telbesni sahasındaki mermer olarak kullanılabilecek kumtaşlarının görünür rezervi ise yaklaşık 221 milyon ton civarındadır. Siirt ili Baykan ve Kurtalan ilçelerinde de mermer ve çimento hammaddeleri bulunmaktadır. Baykan-Girdigan Köyü mermerleri 1-3 metreküp arasında blok alınabilme özelliğinde olup 1,6 milyon metreküp rezerve sahiptir. Gercüş ile Hasankeyf ve Batman ile Diyarbakır arasında da önemli çimento hammaddeleri kaynakları bulunmaktadır. Beşiri ve Hasankeyf yakınlarında jibs yatakları bulunmaktadır. Siirt ili Kurtalan ilçesinde çimento yapımına uygun yaklaşık 404 milyon ton kireçtaşı tespit edilmiştir. Şırnak illi Merkez ve Cizre ilçelerinde çimento hammaddesi olarak kullanılmaya elverişli kil ve kireçtaşı potansiyelleri yer almaktadır. Şırnak Merkez ilçedeki çimento hammaddeleri Balveren beldesi, Çakırsöğüt ve Toptepe köylerinde belirlenmiş olup Balveren beldesinde 33-78 milyon metreküp arasında, Çakırsöğüt köyünde 79-186 milyon metreküp arasında değişen muhtemel kireçtaşı rezervleri tespit edilmiştir. Toptepe köyü kalkerli marn sahasında çimento hammaddesi olarak yaklaşık 29-68 milyon metreküp arasında değişen muhtemel kil rezervi belirlenmiştir. Cizre-Cudiyet mahallesinde yaklaşık 34 milyon metreküp rezerve sahip kil sahası bulunmaktadır. 2.7.3.3 Kuvars Kumu Kızıltepe-Çimenli sahasında yaklaşık 17 milyon ton yüksek tenorlu kuvars kumu tespit edilmiş olup bu maddenin sanayinin birçok sektöründe zenginleştirme yapmadan kullanılabileceği belirlenmiştir. Raporumuzda silisyum ana başlığı altında ayrıntılı ele alınmıştır. 2.7.3.4 Alçıtaşı Batman ve Siirt arasında kalan alan Türkiye’nin önemli alçıtaşı yataklarına sahiptir. Buradaki alçıtaşı her sektörde kullanılabilecek kalitede olup, yataklarının çoğu halen özel şirketler tarafından işletilmektedir. Siirt Merkez-Akyamaç-Fişkin köyünde 1. ve 2. sınıf alçı kalitesinde yaklaşık 42 milyon ton alçıtaşı rezervi tespit edilmiştir. Günümüzde alçı taşı kullanımının % 5' i zirai amaçlı, %15’i endüstriyel amaçlı olarak kullanılırken; geri kalan miktarın tamamı yapı sektöründe kullanılmaktadır. 67 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.7.3.5 Mardin Taşı ‘Medeniyetler izlerini yaşadıkları ortamlardaki nesnelere işleyerek bırakırlar. Bazı medeniyetler bu izleri siler, bazı medeniyetlerde ise; bir önceki medeniyete saygı duyar ve onun üzerine medeniyetini inşa eder.’ Mardin’deki antik mezarlara baktığımızda, Hıristiyan (nisrani) mezarlık üzerine Müslüman mezarlığı yapılmış ve günümüze kadar korunarak gelmiştir. Belki de ülkemizde örnek olacak bir yapıt, Mardin Taşına ince işçilikle işlenerek oluşturulmuştur. Hoşgörünün büyüklüğü, medeniyetlere saygının özlemi kanımızca burada yatmaktadır. Medeniyet Taşı olarak kabul edilen “Mardin Taşı” üzerine; Mardin-Kızıltepe-ÖmerliMidyat bölgelerini içine alan geniş alanda gerçekleştirilen çalışmalarda Mardin Taşının litolojik özellikleri belirlenmiştir. Mardin Taşı Alt Eosen - Alt Oligosen yaşlı resifal kökenli Hoya Formasyonu içinde yataklanmaktadır. Formasyonun ortalama kalınlığı 50-600 metreler arasındadır. Formasyonu meydana getiren litolojiler; tebeşirli kireçtaşları, biyomikrit, dolomitik kireçtaşları, killi kireçtaşları ve fosilli kireçtaşlarıdır. Kayaçlarımızın renkleri; sarı, pembe, kırmızı, beyaz, kirli beyaz, gridir. Formasyon sığ deniz-şelf kenarında oluşmuş ve yer yerde resifal karakterli ürünler sunmaktadır. Formasyonun yayılımı Mardin- Diyarbakır-Siirt-Adıyaman (Hoya formasyonu) ve KilisGaziantep yörelerinde ise Havra Taşı ismini almaktadır (Gaziantep formasyonu). Hoya formasyonu Gaziantep formasyonu ile yatay yönde geçişlidir. Hoya formasyonunda açılan mermer ocaklarından elde ürünler dünya mermer piyasalarında albenisi yüksek ürünler oluşturmaktadır. Bunlar; Diyarbakır-Çermik ilçesinde Hazar Pembe, Diyarbakır-Hazro’da Diyarbakır Pembe ticari adları altında mermer üretilmektedir. Ayriyeten yurt içinde ilgi gören Silvan Bej ve Hani Bej ticari adlı kireçtaşlarımız da Hoya formasyonu içinde bulunmaktadır. Mardin Taşı 19x20x30 cm ebadında ve özel ebatlara da kesilerek yapılarda, sanat eserlerinde ve süs işlemeciliğinde kullanılmaktadır. Ocaklarda taş kesme makineleri ile düz bir hat boyunca dikey yönde kesilen zon, aynı makine ile yatay yöndeki bıçağı ile kesilerek elde edilmektedir. Mardin Taşı’nın bol gözenekli olanları genellikle kaba işçilik isteyen sanat eserlerinde kullanılır. İnce işçilik görecek ürünler çıkartıldıktan sonra gölgede işlenir ve istenilen şekil verilerek ışığa çıkartılır. Bu tür kireçtaşları tebeşirimsi özellik sunmaları, ince 68 DİCLE KALKINMA AJANSI tane yapılı olmaları, çıkartıldıklarında rahatlıkla çizilebilecek özelliklere sahip olmaları ince işçilik için albenilerini arttırmaktadır. İnce işçiliğin yapıldığı alanlar günümüzde azda olsa işletilmektedir. Bu alanlar mağaraları oluşturmaktadır. İçerde çıkartılan taşlara ebatları ve ince işçiliği işlenerek dışarıya çıkartılmaktadır. Mardin ilinde terk edilmiş taş işletme mağaraları bulunmaktadır. Mezar, balkon korkulukları ve harpusta gibi sanat eserlerinde kaba işçilik yanında ince işçilikte yapılmaktadır. Kaba işçilik özellikle gözenekli, kirli beyaz renkli, tebeşirli kireçtaşına göre biraz daha sert yapılı kireçtaşlarında yapılmaktadır. Mardin Taşı’nın sertliği 2,5-3 basınç dayanımı <500 cm2/kg, darbe dayanımı ile aşınma taş suyunu verdikten sonra artmaktadır. Suyunu veren Mardin Taşı çok hafiflemektedir. Bol gözenekli olan taşın doluluk oranı % 85-90’dır. Mardin Taşı’nın CaCO3 miktarı %99’dur. Mardin Taşı ilgisizlik yüzünden ustalarını kaybetmekte ve tedbirler alınmazsa, ince işlemeciliğe yönelik faaliyetler bitecektir. Bu nedenle günümüz teknolojileri kullanılarak istenilen çizimler bilgisayara verilerek işlenmelidir. Bu tarz üretim şekli dış pazarlarda talebi yüksek ürünlerin oluşturulmasına olanak sağlayacaktır. Mardin Taş Ocakları İşletmeleri’nin yapmış olduğu yatırımlar sonuç vermeye başlamış, bu geleneksel ürünler yurt dışına ihraç edilmeye başlamıştır. Evlere antik görüntü veren özelliğinden dolayı yakın zamanda dış pazarlarda çok talep gören bir ürün olacaktır. 2.7.3.6 Bazalt Şırnak ilinde Suriye sınırında Cizre, İdil ve Nusaybin ilçeleri arasında bazalt rezervleri bulunmaktadır. Fakat tam olarak rezerv miktarları tespit edilememiştir. Yrd. Doç. Dr. Şefik İmamoğlu’nun yaptığı araştırma çalışmalarına göre buradaki bazaltlar blok özellikleri nedeniyle kaldırım taşı (Arnavut kaldırımı ile adlandırılan) olarak kullanılabilir. Irak’ta yakın zamanda canlanmış olan ve devam edeceği öngörülen inşaat sektörüne yönelik bir yatırım modeli uygun görünmektedir. Zenginliğin bulunduğu bölgede kurulacak mucur ocakları akılcı olmakta, yatırım içinde yakın zamanda kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin değerlendirilebilme fırsatı bulunmaktadır. Hem Cizre’de hem de Kızıltepe Nusaybin arasındaki Ortaköy’de OSB kurulması planlanmaktadır. 69 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.8 SİLİSYUM – KUVARS 2.8.1 Silisyum Hakkında Genel Bilgiler Silisyum, yeryüzünde en çok bulunan elementlerden biridir. Yarıiletken özelliğe sahip oluşu ve doğada çok bulunması, transistör, diyot ve hafızalarda kullanılabilmesinin pratik oluşu, entegre devrelerin ve bilgisayarların silisyum teknolojisi üzerine inşa edilmesini sağlamıştır. Bugün, "Silikon Vadisi" denilen dev endüstrinin adı bir silisyum bileşiği olan silikondan gelmektedir. Kararlı hale geçerken aldığı yükler nedeniyle ve ayrıca doğada çok bulunduğu için yakın gelecekte tıpkı karbon selektörleri olduğu gibi silisyum selektörleri de olacağı tahmin edilmektedir. Silisyum doğada siliksat asidi (mSiO2.nH2O) ve tuzları halinde bulunur. Yerkabuğunun yaklaşık %25,7 si bu elementten oluşur. Oksijenden sonra bileşikleri halinde en fazla bulunan elementtir. Silisyum oksit (SiO2) doğada kum ve kuvars şeklinde bulunur. Silisyumun iki tane allotropu vardır. Bunlardan birincisi saf kristal silisyumdur. Saydam olmayan koyu gri renkli, parlak sert ve kırılgan olup örgü yapısı elmasa benzer. Diğeri ise amorf silisyumdur. Koyu kahve renkli olup tane büyüklüğü nedeni ile kristal silisyumdan ayırt edilebilir. Kolay reaksiyon verir. Saf olarak silisyum eldesi, silisyum oksidin kok kömürü (grafit) ile elektrikli fırında indirgenmesi sonucunda gerçekleşir. Gerekenden daha fazla karbon kullanılırsa silisyum karbür (SiC) oluşur. SiO2 + 2C → Si + 2CO Silisyum klorür (SiCl4) önce fraksiyonlu destilasyon yöntemi ile saflaştırılır. Daha sonra hidrojen ile indirgenir. Bu şekilde çok saf silisyum elde edilir. SiCl4 + 2H2 → Si + 4HCl 70 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.8.2 Kuvars Kumunun Kullanım Alanları ve Ürün Standartları Cam Sanayi: Genel olarak, cam üretiminde kullanılacak kumun SiO2 içeriğinin %99'dan az olmaması istenmektedir. Ancak önemli olan kriter, safsız kalan miktarının kararlı olmasıdır. Bu durumda %96'ya kadar inebilen bir SiO2 miktarı da kabul edilebilmektedir. Cam sanayi için genellikle % 0.02 - 0.1 Fe2O3 arasında değişen ve karalı bir bileşime sahip kumlar tercih edilmektedir. Döküm Sanayi: Döküm sanayinde kullanılan kuvars kumu minimum %95 - 96 Sİ02 içerikli olmalıdır. Ancak günümüzde % 98 - 99 SiO2 gibi bir oranda standart olarak kullanılmaktadır. Döküm sanayinde kuvars kumu kullanmanın önemli avantajı, silisin ergimiş metalden yayılan basınca dayanması, ayrıca gazların ve buharların geçebileceği kadar geçirgen olmasıdır. Kumun dokusu ve bileşimi döküm kalitesine göre değişmektedir. Refrakter Sanayi: Silis 1500 °C'ye ısıtıldığında, iyi bir refrakter özellik göstermektedir. Bu sıcaklıkta kuvars taneleri kristobalit ve tridimite dönüşerek, erime sıcaklığını 1700 °C'ye yükseltmektedir. Silika tuğla yapımında ana hammadde kuvarsittir. Ancak bazı uygulamalarda, % 25'e varan miktarlarda kuvars kumu da kuvarsit yerine kullanılabilmektedir. %95-99 SİO2 oranı yüksek kaliteli silika tuğlalar için ürün standardıdır. Düşük kaliteli silika tuğlalar ise, toplam SiO 2 içeriği %87-96 arasında olan kum taşlarından yapılmaktadır. Silika tuğla yapımında kullanılacak kuvars kumunun ateşe dayanımının 1700 °C ve daha yüksek değerlerde olması istenmektedir. Semi-silika refrakter tuğlalar ise toplam % 78 - 92 SiO2 içeren kum + kil karışımlarından yapılmaktadır. Diğer Kullanım Alanları : Sanayide önemli bir ürün olan silikon karpit, kuvars kumu ve petrol kokunun elektrik ocaklarında 2400 °C'ye ısıtılması ile elde edilmektedir. Bu sektörde, kullanılan kuvars kumunun % 99 SiO2 içerikli olması ve Fe203, AI2O3 içeriklerinin % 0,1’den az olması istenmektedir. Ayrıca ürün CaO, MgO, P2O5 içermemeli uniform tane boyutuna sahip olmalıdır. Silika bazik refrakter, bazik yöntemle çelik üretiminde daha büyük oranlarda soğuk hurda kullanılmasını sağladığından oldukça önemlidir. 71 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.8.3 Dünyada ve Türkiye’de Silisyum - Kuvars Dünyada silisyum madeninin üretim miktarlarına bakıldığında Çin’in liderliği ön plana çıkmaktadır. Minerals Commodities Summaries’ın 2010 yılı raporuna göre 2009 yılında iki büyük gelişme silikon maddesinin küresel kaynakları üzerinde etkili olmuştur. Birincisi Çin’in liderliğini yaptığı ve ihraç ettiği ferro-silikon ve silikon sektörü, Çin hükümetinin ihraç tarifelerinde ferro-silikon için %25, metalürjik silikon için %15, diğer silikon metalleri için ise %10 olarak uygun bulduğu ihraç tarifelerindeki vergi yapılanması yüzünden darbe almıştır. İkinci darbe ise tüm silikon metali üretimi yapan diğer öncü ülkelerin üretiminde azalmaya yol açmasıdır. Bu aşamada sadece Hindistan’da keskin bir artış gözlenmiştir. Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum Ülke Çin Yıllık Maden Üretimi (bin ton) 2008T Rezervler 2009T 4.000 3.500 Rusya 605 510 Brezilya 259 230 Norveç 235 190 ABD 164 140 Güney Afrika 154 150 Fransa 112 73 Ukrayna 99 88 İzlanda 73 59 Kanada 72 51 Venezüella 61 56 Hindistan 40 41 288 310 6.162 5.398 Diğer Ülkeler Genel Toplam T: Tahmin Değeri Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2010 72 Yeryüzünde en çok bulunan elementlerden biridir. Rezerv miktarları tahmin etmek mümkün olmadığı için yer alamamıştır. Araştırma çalışmaları talebe bağlı yapılmaktadır. DİCLE KALKINMA AJANSI Türkiye’de bu sektörde üretim ve tüketim genellikle ihtiyaca göre yapıldığından ve rezervlerinde bugün için mevcut talebi karşılayacak nitelikte olmasından dolayı, ithalat ve ihracat çok hareketli değildir. Genellikle kuvars kumu olarak ihracat olmamasına karşın, mamul halde cam ve cam ürünleri olarak ihracat oldukça yüksektir. Türkiye'de kuvars kumu üreten kuruluşların başında Türkiye Şişe Cam Sanayi A.Ş gelmektedir. MTA verilerine göre Türkiye kuvars kumu rezervleri yaklaşık 1.884.208.585 milyon tondur. Söz konusu bu rezervlerin büyük bölümü İstanbul bölgesinde (Şile, Çatalca, Sarıyer, Beykoz, Yalova) bulunmaktadır. Sahip olunan rezerv büyüklüğünde İstanbul’dan sonra sırasıyla Zonguldak ve Sinop bölgeleri gelmektedir. İstanbul'daki kuvars kumları cam ve döküm sanayinde kullanılabilir özelliktedir. Zonguldak kumlan cam sanayinde kullanıma uygun iken, Tekirdağ kumlan döküm sanayi ve refrakter sanayi, Sinop kumları ise renkli pişen seramik yapımında kullanılmaktadır. Kuvars kumunun başlıca kullanım alanlarını cam, döküm ve refrakter sanayileri oluşturmaktadır. Ülkemiz ihtiyacını karşılayacak yeter derecede kuvars kumu rezervine sahip olmasına rağmen, bazı ülkelerden kuvars kumu ithalatımız da mevcuttur. Bunun nedeni ise, elimizdeki rezervlerin, her cins mamul madde yapımında yeterli olamamasıdır. Oldukça yüksek kuvars kumu rezervlerine sahip ülkemiz için bu hiç de iç açıcı bir durum değildir. Bu nedenle mutlaka mevcut kuvars kumu rezervleri, her sanayi dalında kullanılabilecek hale getirilmelidir (özellikle kristal yapımı ve zücaciye için). Bu nedenle, yeni geliştirilen süreçlerden ve cevher zenginleştirme cihazlarından yararlanılması gerekmektedir. Endüstri - Üniversite işbirliği sağlanarak gerekli araştırma çalışmalarına başlanmalıdır. 2.8.4 TRC3 Bölgesi’nde Silisyum-Kuvars Kaynakları MTA verilerine göre Kızıltepe’de Çimenli ve Aveban sahasında yüksek tenorlu kuvars kumu tespit edilmiştir. Sanayinin birçok sektöründe (gaz beton, döküm kumu v.d.) zenginleştirme yapmadan bulunan hali ile kullanılabileceği belirlenmiştir. 17.501.594 ton görünür rezerv miktarıdır. Tenorunun yüksek olduğunu gösteren veriler aşağıda yer almaktadır. %80,10–97,2 SiO2 %0,45–1,60 Fe2O3 %0,8–5,90 Al2O3 73 DİCLE KALKINMA AJANSI Duyan Madencilik A.Ş. bu rezervlerin işletim ruhsatına sahiptir. Ziyaretimizde edinilen bilgiye göre CTP Boru pazarı hedef alınarak işletim stratejilerini oluşturmaktadırlar. Adana’daki Esen Boru ile Suruç’ta bulunan Su Boru firmalarına ürünü satmaktalar. Duyan Madenciliğin en büyük avantajı konuşlandığı noktadır. Çünkü üretimi gerçekleşen borular Irak’a ihraç edilmek üzere nakliye şirketine verilmekte, Irak dönüşü ise Viranşehir yolundan tekrar hammadde olan kuvarsı almaktadırlar. Ayrıca Çanakkale Seramik’in Mardin’de kurulması planlanan seramik fabrikası için de hammadde kaynağıdır. Seramik sektöründe yüksek maliyetli ve albenisi yüksek ürünler için silis kullanılmaktadır. Yıkama sonucu silis oranı %95 ile %98 oranında değişmekte olup kullanım alanları düşünüldüğünde kaliteli bir ürünün ortaya çıktığı görülmektedir. İşletmenin kapasitesi yaş silis kumu için 350 ton/8 saat iken kuru silis kum için 120 ton/8 saattir. 2.9 KROM 2.9.1 Krom hakkında genel bilgiler Yer kabuğunun doğal bileşenlerinden biri olan krom; metalürji, kimya ve refrakter sanayinin temel elementlerinden biridir. Krom metalinin ekonomik olarak üretilebildiği tek mineral ise kromittir. Kromit, mineralojik olarak spinel grubuna ait bir mineral olup, küp sisteminde kristallenir. Teorik formülü FeCr2O4 olmakla birlikte, doğada bulunan kromit mineralinin formülü (Mg,Fe)(Cr,Al,Fe)2O4 olarak verilmektedir. Kromit mineralinin bazı fiziksel özellikleri şöyledir: Özgül ağırlığı: 4,1 – 4,9 g/cm3 Sertliği: 5,5 Rengi: Parlak siyah Çizgi rengi: Kahverengi Genelde manyetik özellik taşımaz. Krom, paslanmayan ve çok sert bir maden olduğundan; madeni eşya yapımında, çeliğin sertleştirilmesinde ve çelik eşyaların kaplamasında kullanılır. Bu nedenle önemli bir sanayi hammaddesidir. 74 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.9.2 Ürün Standartları Krom cevherleri ticari olarak yalnızca Cr2O3 içeriklerine bakılarak sınıflandırılabildiği gibi, kimyasal bileşimleri ve fiziksel özellikleri dikkate alınarak da sınıflandırılabilmektedir. Sadece Cr2O3 içeriklerine bakıldığında; birinci, ikinci ve üçüncü kalite şeklinde sınıflandırılırlar. Cr2O3 içeriği % 40'dan az olanlar (3. kalite) Cr2O3 içeriği % 40-46 arasında olanlar (2. kalite) Cr2O3 içeriği % 46'dan fazla olanlar (1. kalite) 2.9.3 Dünyada ve Türkiye’de Krom Dünyada bilinen 3,6 milyar ton civarındaki rezervin % 96’sı Güney Afrika, Zimbabve ve Kazakistan’da bulunmaktadır. Krom cevherini sanayide yoğun olarak kullanan ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa gibi gelişmiş ülkeler, krom cevheri ihtiyaçlarının tamamını ithalatla karşılamaktadırlar. Son yılların belli başlı krom üreticisi ülkeleri, Güney Afrika, Hindistan, Kazakistan, Zimbabve, Finlandiya, İran, Türkiye ve Brezilya olmuştur. Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum Ülke Yıllık Maden Üretimi (bin ton) 2009T 2008 Rezervler (10.000 ton) Güney Afrika 9.680 9.600 130.000 Kazakistan 3.630 3.600 180.000 Hindistan 3.900 3.900 44.000 Diğer Ülkeler 6.540 6.300 - Dünya Geneli 23.800 23.000 >350.000 T: Tahmin Değeri Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2010 Krom yatakları, maden yatağının boyutuna ve topografyaya bağlı olarak açık veya yeraltı işletme yöntemleriyle işletilmektedirler. Geçmiş yıllarda birçok krom yatağı açık işletme yöntemiyle işletilmişse de günümüzde krom yatakları büyük çoğunlukla yeraltı işletme yöntemleriyle işletilmektedir. 75 DİCLE KALKINMA AJANSI Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki krom yataklarının büyük bir kısmı yeraltı madencilik yöntemi ile işletilmektedir. Kazakistan'daki yatakların ise çoğunlukla açık işletme yöntemleriyle işletildiği belirtilmektedir. Cevher tüketiminin büyük bölümü ferrokrom tesislerinde olduğu için, metalurji sanayindeki kullanımı ön plana çıkmaktadır. Paslanmaz çelikteki arz-talep dengesi, dünyadaki kromit cevheri ile ferrokrom üretimini ve fiyatını etkilemektedir. Ferrokrom, haddeden geçirilmeye veya dökülmeye müsait olmayan, ağırlıklı olarak çelik sanayinde ve daha az olarak da kimya ve refrakter sanayinde kullanılmaya elverişli bileşikler meydana getiren bir üründür. Dünyada üretilen hammadde ve metallerin fiyatları, genelde kaynaklara sahip ve hammadde üreten ülkeler tarafından değil, ürünleri tüketen ve üretim teknolojisi bilgisine sahip sanayileşmiş ülkeler tarafından belirlenmektedir. Ülkemizin yer altı kaynakları, nihai ürün üretiminde kullanılmak yerine, hammadde ve ara mamul olarak ihraç edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, ülkemiz kaynaklarının gerektiği gibi değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir. Türkiye'de 800 kadar tek veya grup halinde krom yatağı ve krom cevheri zuhuru bilinmektedir. Türkiye’de kromit yatakları Alpin tipi olup, genellikle küçük boyutlu, düzensiz şekilli (merceksi), Cr/Fe oranı 3/1 - 2/1 arasında ve yüksek metalurjik kalitede cevherlerdir. Dünya kromit rezervinin yaklaşık %0,2’si ülkemizde bulunmaktadır. Bu potansiyel 25.931.373 tondur. Türkiye'nin bugüne kadar toplam krom cevheri üretiminde yüksek tenörlü masif cevherler önemli bir bölüm oluşturmuştur. Coğrafî yönden krom yataklarının dağılımını 6 bölgede toplamak mümkündür. Bunlar nispî önem sırasına göre şöyle verilebilir: Guleman (Elazığ) yöresi Fethiye-Köyceğiz-Denizli yöresi Bursa-Kütahya-Eskişehir yöresi Mersin-Karsantı-Pınarbaşı yöresi Erzincan-Kopdağ yöresi İskenderun-Kahramanmaraş yöresi Türkiye'de krom cevherinin ilk kez 1848 yılında Harmancık (Bursa) yöresinde bulunduğu bilinmektedir. Krom cevherinin bulunuşuyla birlikte Türkiye dünya krom pazarlarında önemli bir yere sahip olagelmiştir. Türkiye'nin üretimi bazı yıllar dünya sıralamasında ilk sırayı 76 DİCLE KALKINMA AJANSI almışsa da, genellikle 3. ve 6. sıralar arasındaki yerini devamlı korumuştur. Çıkan krom cevherinin kalitesinin yüksek olması sebebiyle talebi de yüksektir. Krom madenciliğinde teknoloji kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir. Türkiye önemli bir kromit cevheri ve giderek de önemli bir krom ürünleri üreticisi olmasına karşın, kromit madenciliğinin ileri düzeyde olduğu söylenemez. Kromit madenciliğinin çok sınırlı bir bölümü açık ocak, diğer kesimi ise yeraltı işletmeleridir. Buralarda emek-yoğun üretim biçimi benimsenmiştir. Bu nedenle verimi düşük, buna karşılık işçilik maliyeti ve genel maliyetler krom üreticisi diğer ülkelere göre yüksektir. Üretim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle, dünya pazarlarında düşük fiyatla piyasaya sürülen krom cevherleriyle rekabet edilememektedir. Yatakların genellikle küçük boyutlarda olması bakımından ileri teknoloji kullanımında zorluklar olmakla beraber, üretim maliyetlerinin düşürülmesi bakımından teknoloji kullanımı teşvik edilmelidir. Krom cevheri aramalarına yeniden başlanılmadır. Türkiye'de sayısı fazla olan krom zuhurlarındaki potansiyel tespiti yetersizdir. Krom yataklarına ilişkin jeoloji ve rezerv bilgileri güncelleştirilmeli, 1985 yılından bu yana yapılmayan aramalar hızlandırılarak potansiyel kaynaklar bir an önce görünür hale getirilmelidir. Türkiye’de krom madenciliği ile ilgili önemli bir diğer sorun ise ülkedeki krom madenlerinde ayrıştırma merkezi bulunmaması sebebiyle ihraç edilen krom cevheri içerisindeki platinin de ayrıştırılamadan bedava ihraç edilmesidir. 1 gram platinin 3 gram altına denk geldiği düşünüldüğünde ihmalin yıllık faturasının 15 ton altına denk olduğu hesaplanabilmekedir. 2.9.4 TRC3 Bölgesi’nde Krom TRC3 Bölgesi’nde Krom kaynakları özellikle Siirt ili çevresinde bulunmaktadır. Siirt ili genelinde iki adet zuhur ve bir adet terk edilmiş eski ocak vardır. Bu ocaklardan çıkarılan Kromun tenörü % 26-51 Cr2O3 aralığındadır. Ocakta 100 ton görünür, muhtemel ve mümkün rezerv, zuhurlarda ise toplam 2.728 ton görünür, muhtemel ve mümkün rezerv vardır. Muhtemel rezervin 2.560 Ton olduğu Baykan - Büzügan Zuhurlarında kayaç birimleri Alp Orojenezinden etkilenmiş ve karmaşık bir durum kazanmışlardır. Kromit zuhurları ise 77 DİCLE KALKINMA AJANSI düzensiz mercekler şeklindedir. MTA’dan alınan son bilgilere göre Siirt’te krom arama çalışmaları güvenlik gerekçesiyle şu anda yapılamamaktadır. MTA’dan alınan son bilgilere göre Siirt’te krom arama çalışmaları güvenlik gerekçesiyle şu anda yapılamamaktadır. Krom yataklarına ilişkin jeoloji ve rezerv bilgileri güncelleştirilmelidir. Krom madenciliği ile ilgili önemli bir diğer sorun ise ülkedeki krom madenlerinde ayrıştırma merkezi bulunmaması sebebiyle ihraç edilen krom cevheri içerisindeki platinin de ayrıştırılamadan ihraç edilmesidir. Bu cevher içindeki platini elde edebilecek ayrıştırma merkezlerinin kurulması ve kromla ilgili gelişmiş araştırma laboratuarlarının sayısının artması sadece Siirt ilinin değil ülkemizin genelinin ihtiyacıdır. 9.Kalkınma Planı Ana Metal Sanaii Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda değinildiği gibi elektrik santrallerinin krom cevherinin bulunduğu bölgelere kurulması ve burada üretilen elektriğin yataklarda kullanılması doğru bir yatırım seçeneği gibi görünmektedir. Bölgede çıkarılacak krom da hammadde ihracatından çok, ferrokrom ve paslanmaz çelik imalatında kullanılabilir ve böylece katma değeri yüksek ürünlerin ihracatı yapılabilir. Siirt ilindeki rezervlerin bu tip bir yatırım uygun olup olmadığı araştırmalıdır. 2.10 PETROL VE DOĞALGAZ 2.10.1 Petrol ve Doğalgaz Hakkında Genel Bilgiler Petrol, kömür ve doğal gaz fosil yakıt denilince akla gelen ilk enerji kaynaklarıdır. Dünyanın bugünkü birincil enerji tüketiminde petrol, % 40'lık pay ile ilk sırayı alırken, doğal gaz % 23 ile % 28'lik payı olan kömürün ardından gelmektedir. Önümüzdeki yıllarda da petrol ve doğal gazın birincil enerji tüketiminde önemini koruyacağı aşikardır. Dolayısıyla bu stratejik enerjiye yönelik politikalar geliştirilmekte ve zamanın şartlarına uygun yatırım planları yapılmaktadır. Her ne kadar petrol ve doğal gaz tüketiminin gittikçe artacağı varsayımı ile dünya rezervlerinin kısa sürede tükenebileceği düşünülse de, arama teknolojilerindeki yeni gelişmelerle bu rezervlere yenilerinin katılacağı düşünüldüğünde, petrol ve doğal gazın daha uzun yıllar birincil enerji kaynağı olarak dünya ülkelerinin gündeminde kalacağı yadsınamaz bir gerçektir. 78 DİCLE KALKINMA AJANSI Kimyasal yönden petrol oldukça karmaşık bir hidrokarbon (hidrojen ve karbon) karışımı olup nitrojen, oksijen ve sülfür bileşenlerini içerir. Rafine edilmiş petrolden ayırt etmek için ham petrol diye isimlendirilen sıvı petrol, ticari açıdan en önemli olanıdır. Ham petrol başlıca sıvı hidrokarbonlarla, değişen oranlarda çözünmüş gazlardan, katranlardan ve katkı maddelerinden oluşur. Petrol gazı, imal edilmiş gazdan ayırt etmek için genelde doğal gaz olarak adlandırılmış olup, büyük çoğunlukla metan gazı içeren hafif parafin hidrokarbonlarından oluşur. Yarıkatı ve katı haldeki petrol ise ağır hidrokarbon ve katrandan oluşur. Bu türden petrole, özel karakterlerine ve yöresel kullanımlarına bağlı olarak asfalt, zift, katran ve diğer isimler verilir. Ham petrolün fiziksel özellikleri geniş limitler arasında değişmektedir. Çoğunlukla hafif (yüksek graviteli) petroller açık kahverengi, sarı veya yeşil renkli, ağır (düşük graviteli) petrolleri ise koyu kahverengi veya siyah renklidirler. Yüksek graviteli petrolün rafinajından çoğunlukla benzin, gazyağı ve motorin gibi hafif ve beyaz mahsuller, düşük graviteli petrolün rafinajından ise daha ziyade fuel oil ve asfalt gibi ağır ve siyah mahsuller elde edilir. Genel olarak petrolün, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvan kalıntılarının denizlerde biriken çökel katmanlar içerisinde, oksijensiz bir ortamda çürüyerek, belirli bir basınç ve sıcaklık altında ayrışmasından oluştuğu varsayılmaktadır. İçerisinde petrol oluşan çökellere ana kaya adı verilir. Oluşan petrolün basınç altında sıkışan çökellerden küçücük damlacıklar halinde sızarak, içerisinde yerleştiği gözenekli ve geçirgen çökellere hazne kaya denir. Hazne kayanın üzerindeki petrolün kaçmasını önleyen geçirimsiz kayaç örtü kaya olarak adlandırılır. Petrolün kaçmasını engelleyip, birikimini sağlayan şartların bulunduğu yerlere kapan denir. Kapanın petrol ve gaz ihtiva eden kısmı rezervuar olarak adlandırılır. Eğer birçok petrol ve gaz rezervuarı bir tek jeolojik yapı içerisinde veya yakın ilişkili ise, bu rezervuarlar grubu saha olarak adlandırılır. Petrol ve gaz sahalarının bulunması için öncelikle jeolojik etütler yapılır. Bunu gravite, manyetik, rezistivite ve çoğunlukla da sismik yöntemlerden oluşan jeofizik etütler izler. Ancak yeraltındaki bir petrol ve gaz rezervuarının gerçek lokasyonu ve büyüklüğü yalnızca kuyu açarak, üretim yapmakla belirlenebilir. Yeni bir rezervuar bulma ümidiyle açılan kuyuya arama kuyusu denir. Bu kuyuda petrol veya gaz rezervuarı bulunursa, kuyu keşif kuyusu olarak adlandırılır. Kuyudan petrol ve gaz üretilmez yalnızca su alınırsa kuyu kuru kuyu veya sulu kuyu diye isimlendirilir. 79 DİCLE KALKINMA AJANSI Keşif kuyusundan sonra, aynı rezervuar üzerinde keşifi teyit etmek ve sahanın büyüklüğünü belirlemek amacıyla açılan kuyuya tespit kuyusu diğer kuyulara ise geliştirme kuyuları denir. Üretim amacı ile açılmış kuyulara üretim kuyusu adı verilir. Herhangi bir bölgenin petrol rezervi o bölgenin petrol kaynaklarından ayrı tutulmalıdır. Bölgedeki rezervuarlarda bilinen petrol ve gaz miktarı yerinde rezervi oluşturur. Ancak bunun büyük çoğunluğunu üretmek mümkün değildir. Petrolcülükte kullanılan en önemli terimlerden birisi olan üretilebilir rezerv ise, bugün kullanım için hazır olan petrol ve gazı içerir. Petrol kaynakları rezervlerden her zaman çok fazla olup; yerinde rezerv, olası bulunmamış ve geliştirilmemiş rezervlerle petrol üretilebilecek diğer kaynakları kapsar. 2.10.2 Üretim Yöntemi, Teknolojisi ve Ürün Standartları Yeraltında gözenekli ve geçişken bir ortamda bulunan hidrokarbonun rezervuardan kuyuya akışını sağlayan temel mekanizmalar; üretimle oluşacak basınç düşüşü ile kayaç ve mayi genleşmesi, petrolün içinde erimiş halde bulunan gazın basınç düşüşü ile serbest hale gelerek genleşmesi, su itimi ve gravite etkisidir. Rezervuardaki hidrokarbonların bu mekanizmaların yardımı ile ve doğal enerjisi ile kuyu içine akmasıyla gerçekleştirilen üretime birincil üretim denir. İkincil üretim yöntemleri ise rezervuara çeşitli mayilerin enjekte edilmesi ile nihai üretimin artırılmasına yöneliktir. Rezervuarın basıncını ve hidrokarbonların üretim kuyularına akışını arttırmayı hedefleyerek enjekte edilen maddeler arasında su, karbondioksit çeşitli kimyevi maddeler, buhar ve hidrokarbonlar sayılabilir. Yeraltındaki hidrokarbon yüksek basınca sahip ise açılan kuyudan kendi enerjisi ile yüzeye gelir. Yüzeye gelmek için yeterli enerjiye sahip olmayan hidrokarbonların üretimi ise pompa sistemleri ile yapılır. Dünyada bu konuda belli başlı sistemler; kuyuya gaz enjeksiyonu ile üretim sistemi, hidrolik, at kafası, burgu, elektrikli dalgıç pompa sistemleridir. Dünyada kullanımı en yaygın olan pompa at kafası pompalarıdır. Dünyada üretilen petrolün sınıflandırılmasında dikkate alınan en önemli faktörler petrolün özgül ağırlığı, akmazlığı ve içerdiği kükürt miktarı gibi özellikleridir. Amerikan Petrol Enstitüsü (API) tarafından çıkarılan ve özgül ağırlığa bağlı API gravite tanımı, bütün dünyada petrolün sınıflandırılması için genel kabul görmüştür. Bu tanıma göre, düşük özgül ağırlıklı petrolün API gravitesi yüksektir. 80 DİCLE KALKINMA AJANSI Kolay üretilebilir olması, taşınabilmesi ve işlenebilmesi sebebi ile günümüzde dünya petrol talebinin %90’ı hafif ve orta petrol ile karşılanmaktadır. Dünya petrol kaynaklarının ancak %25’ini hafif ve orta petrol teşkil etmektedir. Ancak, ağır petrolün taşınması ve mevcut rafinerilerde ham madde olarak kullanılması için iyileştirilmesi gerekmektedir. Doğal gazda ise ürün standardı, gazın ısı değerine bağlı olarak belirlenmektedir. 2.10.3 Dünyada ve Türkiye’de Petrol Dünya petrol politikasını yönlendiren organizasyonların başında OPEC (Petrol Üreten ve İhraç Eden Ülkeler), UEA (Uluslararası Enerji Ajansı) ve bunların yanı sıra bu alanda faaliyet gösteren çok uluslu petrol şirketleri gelmektedir. Dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin % 70’inden fazlasını Orta Doğu, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri elinde bulundurmaktadır. Tablo: Yıllar İtibariyle İthal Edilen Ham Petrol Fiyatları (varil başına fiyatı) Tür İthal Edilmiş Ham Petrol Fiyatı ($) 2007 2008 2009 2010T 2011T 2012T 2013T 69 93 56 67 67 73 79 T: Tahmin Değeri Kaynak: Annual Energy Outlook 2010 Yukarıda yer alan yıllar itibariyle İthal edilen ham petrol fiyatları tablosundan ve aşağıdaki günlük petrol fiyatları grafiğinden de gözlenebileceği gibi petrol fiyatları 2008 ortalarında başlayan ekonomik resesyondan olumsuz etkilenip keskin bir düşüş yaşamıştır. Özellikle 2007 yılbaşından bunalım dönemine kadar, hızlı artış dönemine göre sakinliğini korusa da yapılan projeksiyonlar tekrar artış göstereceğini öngörmektedir. 81 DİCLE KALKINMA AJANSI Şekil: 2004-2009 Dönemi Günlük WTI (West Texas Intermediate)Petrol Fiyatları (ABD Doları/v) Kaynak: EIA-OMV 2009 BP’nin (The British Petroleum Company) her yıl yayımladığı Dünya Enerji Raporu’nun verilerine göre, 2008 yılında dünyadaki enerji tüketiminin %0,9’unu gerçekleştiren Türkiye’de, enerji tüketimi 2007 yılına göre %1,2 oranında arttı. Rapora göre, dünyanın ispatlanmış petrol rezervleri 1.258 milyar varil seviyesinde. Bu da 2008 tüketim rakamlarına göre 42 yıl yetiyor. Aynı hesap ile gaz rezervleri 60 yıl, kömür rezervleri ise 122 yıl yeterli durumda. Rapora göre, gelişmiş ülkelerde enerji tüketimi %1,3 oranında düştü. En büyük düşüş %2,8 ile ABD’de görüldü. Bu düşüş, ABD için 1982’den beri en önemli azalma olarak kayıtlara geçti. Türkiye'de 2008 yılında 32,3 milyon ton petrol tüketilirken, 2007 yılına göre %5,8 oranında artış kaydedildi. Türkiye bu rakamlarla, dünya petrol tüketiminin %0,8’ini gerçekleştirmiş oldu. Küresel petrol tüketimi ise %0,6’lık düşüş ile son 10 yıldır ilk kez azalmış oldu. Petrol fiyatı 2008 yılına 100$ civarında başladı, Temmuz başlarında 144$’de zirve yaptı ve dramatik bir şekilde yılsonunda 40$’dan az olarak yılı tamamladı. Bu düşüş, yüksek OPEC üretimi ve yılın ikinci yarısında tüketimin ciddi şekilde yavaşlaması ile gerçekleşti. 82 DİCLE KALKINMA AJANSI Yurdumuzda petrol arama amacı ile 13 Ekim 1934 yılında açılan ilk kuyu, Mardin ilinin Midyat ilçesine bağlı, Basbirin bucağı sınırları içindedir. Basbirin Kuyusu adıyla anılmaktadır. Bilindiği gibi, Hükümetimizin petrol arama ve işletmesine verdiği önemi belirten 20 Haziran 1933 tarih ve 2189 sayılı kanunla bir Petrol Arama ve işletme idaresi kurulmuştur. Söz konusu idare iki yıl kadar arama faaliyetlerine devam ettikten sonra, 1935 yılında çıkarılan 2804 sayılı kanunla kurulmuş bulunan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüne bağlanmış ve aramalarını M.T.A. topluluğu içinde sürdürüp gitmiştir. Petrole olan gereksinimin artması ve aramaların yetersiz bulunması noktasından hareketle 7 Mart 1954 tarihinde yeni Petrol Yasası çıkarılmış, böylece izlenen petrol politikasında yeni bir dönem başlamış ve bu yasa ile aramaların yerli ve yabancı özel girişim eliyle yapılması öngörülmüştür. Yeni Petrol Yasasına dayanılarak 7 Mart 1954 tarihinde kabul edilen yasa ile Türkiye Petrolleri A.O. kurulmuş ve Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nün ilgili birimleri bu kuruluşa aktarılmıştır. Petrol Yasasının uygulanmasının denetimi de Petrol Yasası ile kurulan Petrol Dairesi Reisliği’ne verilmiştir. Daha sonra Petrol Yasasının bazı maddeleri değiştirilmiş ve bazı maddeler eklenmiştir. Petrol Reform Yasası ile Petrol Dairesi Reisliği, Petrol İsleri Genel Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştür. Bu dönem yabancı petrol şirketlerinin yurdumuza gelmeye başladığı ve faaliyetlerin yoğun olarak sürdürüldüğü dönemdir. Son derece karmaşık, kıvrımlı ve kırıklı bir jeolojik yapısı olan ülkemizin bu durumu petrol potansiyelimizi olumsuz etkilemiş, Azerbaycan, Irak ve İran gibi komşu ülkelere göre büyük rezervlere sahip olamamamızın nedenini oluşturmuştur. Ülkemizin gerek jeolojik durumu, gerekse petrol ihtiva edebilecek sedimanter basenlerin çokluğu göz önüne alındığında ise, bugüne kadar yapılmış arama faaliyetlerinin çok düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. Bugüne kadar yapılan faaliyetlerin büyük kısmı Güneydoğu Anadolu ve Trakya bölgelerinde yoğunlaşmış, Batı Karadeniz, Tuz Gölü ve Adana bölgelerinde yapılan çalışmalar ise bu bölgelerin hidrokarbon imkanları hakkında kesin sonuçlar elde etmeye yetmemiştir. Kara alanlarına göre oldukça pahalı yatırımlar gerektirmesi nedeniyle denizlerimizde sınırlı sayıda sondaj çalışmaları yapılabilmiş, ancak, son yıllarda önemli rezervlerin ortaya çıkarılacağı umut edilen Karadeniz’de arama çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmıştır. 83 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo: Tüpraş Temin Edilen Ham Petrol Miktarları (1.000 Ton) TÜR 2002 2003 2004 2005 İTHAL 22.244 21.530 22.267 23.500 YERLİ 1.846 1.900 2.257 2.181 24.090 23.430 24.524 25.681 TOPLAM Kaynak: Tüpraş Tablo: Tüpraş İşlenen Ham Petrol Miktarları (1.000 Ton) TÜR 2002 2003 2004 2005 İTHAL 21.430 22.036 22.205 23.369 YERLİ 1.892 1.901 2.303 2.125 23.322 23.937 24.508 25.495 TOPLAM Kaynak: Tüpraş Türkiye’de ham petrol üretimi yapan aşağıdaki tablo ile Tüpraş’ın işlediği ithal ham petrol miktarlarını gösteren yukarıda yer alan tablo incelendiğinde 2005 yılı karşılaştırmalı yıl olarak alınırsa üretime göre 10 kattan daha da fazla bir ithalat miktarı ortaya çıkmaktadır. 84 DİCLE KALKINMA AJANSI Tablo : Yıllar itibariyle Ham Petrol Üretimi (Ton) Şirket 2004 2005 2006 2007 2008 1.440.900 1.485.522 1.448.320 1.428.617 1.425.976 N.V. Turkse Perenco 552.561 557.968 504.871 477.800 497.749 Petrom Dorchester 103.090 84.791 71.657 68.142 66.232 1.442 3.013 6.380 T.P.A.O. Aladdin Trans Med. Ersan Aladdin 1.898 1.936 1.332 Ersan Aladdin Trans Med. 2.015 1.487 815 Arco T.P.A.O. 65.928 56.130 60.143 58.315 55.352 N.V. Turkse Perenco T.P.A.O. 89.822 75.784 71.822 82.459 92.280 Aladdin Tür-kan 13.903 14.110 11.882 10.856 11.673 Amity T.P.A.O. 3.446 2.495 1.281 1.084 236 Ersan Aladdin G.Yıldızı 206 Aladdin G.Yıldızı Ersan Aladdin Avenue 1.321 1.967 908 3.889 513 TGT Huffco Toplam 4.185 63 2.275.530 2.281.131 2.175.668 4 2.134.175 2.160.067 Kaynak: Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Aşağıda ülkemizin sektörde öncü kuruluşu Tüpraş’ın rafinerileri ve bu rafinerilerin kapasiteleri gösterilmiştir. Tablo: Tüpraş Rafinerileri Rafineri İşleme Kapasitesi Nelson Kompleksitesi Depolama Kapasitesi İzmit Rafinerisi 11,0 Mn Ton/yıl 7,78 1,97 mn m3 İzmit Rafinerisi 11,0 Mn Ton/yıl 7,66 2,51 mn m3 Kırıkkale Rafinerisi 5,0 Mn Ton/yıl 6,32 1,25 mn m3 Batman Rafinerisi 1,1 Mn Ton/yıl 1,83 222 bin m3 Kaynak: Tüpraş 85 DİCLE KALKINMA AJANSI Aşağıda ülke içinde kamu ve özel kuruluşlara ait ham petrol rezervlerinin miktarları ve kullanılabilecek değerleri yer almaktadır. 2.10.4 Dünyada ve Türkiye’de Doğalgaz Dünya doğalgaz üretiminde ilk sırayı %33,2’lik oranla Rusya, ikinci sırayı ise % 28 ile ABD alırken, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin üretim miktarlarındaki düşüş sürmektedir. Şekil : Dünya Doğalgaz Üretimi – 2008 Kaynak: IEA Keyworld Energy Statistics-2008 86 DİCLE KALKINMA AJANSI Ancak, doğalgaz ticaretindeki yoğunluk 2008 yılında da artarak devam etmiştir. Talep artışı, kömür fiyatlarının yükselmesi, elektrik üretim maliyetinin artması ve Asya Pasifikten LNG temininde yaşanan rekabet; 2008 yılında doğalgaz fiyatlarında artışa neden oluştur. 2009 yılında ise yüksek fiyatların en büyük tüketim kalemi olan elektrik üretiminde, doğalgaz yerine kömür kullanımına dönüşler nedeniyle doğalgaz talebinde geçmiş projeksiyonlarda tahmin edilen oranda bir artış beklenmektedir. Şekil : Dünya Doğalgaz Fiyat Projeksiyonu ($/ft3) Kaynak: IEA - 2008 BP’nin Dünya Enerji Raporu’na göre dünyada doğalgaz tüketimi ise 2008’de %2,5 miktarında artmıştır. Bu artış, son 10 yılın ortalamasından daha az olmuştur. Tüketimde en büyük artış, yıllık %15,8 ile Çin’den gelmiştir. Bu seyirle global olarak doğalgazın toplam enerji tüketimindeki payı ülke bazında ortalama %24,1 olmuştur. 2008 yılında Türkiye'de 36 milyar metreküp doğalgaz tüketilmiştir. Buna göre, Türkiye’de doğalgaz tüketimi geçen yıla oranla %2,5 artarak dünyadaki doğalgaz tüketiminin %1,2’sini gerçekleştirmiştir. Tablo : Aylık İthalat Miktarları (9155 Kcal/m3 üst ısıl değere baz, milyon m3) - 2009 Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haz. Tem. Ağus. Eylül Ekim Kasım Aralık 3.159 2.881 3.173 2.570 2.597 2.700 3.076 3.081 2.857 2.687 3.310 Kaynak : EPDK - 2009 87 3.682 DİCLE KALKINMA AJANSI 2009 yılı ithalat verileri de göstermektedir ki yine toplam 36 milyar metreküpe yakın olan doğal gaz ithalatı ülke için sabit bir gider kalemi oluşturmuştur. Bu ithalat verilerinin yanında Türkiye’nin 2008 yılında yaklaşık 1 milyar metreküp gaz üretimi gerçekleştirdiği aşağıdaki tablodan gözükmektedir. Tablo: Yıllar itibariyle Türkiye Doğal Gaz üretimi (M3) 2004 2005 2006 2007 2008 707.008.763 896.424.950 906.587.974 893.055.000 1.013.919.982 Kaynak: Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Aşağıda ise 2008 yılı sonu itibariyle TPAO ve özel teşebbüslerin işletiminde olan doğal gaz rezervlerinin dağılımı bulunmaktadır. Tablodan da anlaşıldığı üzere kalan üretilebilir gaz rezervlerine bakıldığında Prenco’nun liderliğinde özel sektörün üretim potansiyeli TPAO’nun önünde gözükmektedir. 2.10.5 TRC3 Bölgesi’nde Petrol Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ülkemizin sürekli artan ham petrol ve doğalgaz ihtiyacının ve de 2023 yılı için belirlenen ülke petrol ihtiyacının tamamının ülke kaynakları tarafından karşılanması vizyonu kapsamında, TRC3 bölgesinde (Mardin, Siirt, Şırnak, Batman) arama, sondaj ve üretim faaliyetleri gerçekleştirmektedir. TPAO Bölge 88 DİCLE KALKINMA AJANSI Müdürlüğü bünyesinde 177 Kapsam dışı (mühendis-uzman), 1553 Kapsam içi (işçi), 77 geçici işçi olmak üzere toplam 1.807 kişi çalışmaktadır. 2.10.5.1 Üretim Miktarı TPAO, enerji arz güvenliğini temin amacıyla yatırımlarına hız kazandırmış ve son yıllarda arama ve üretim yatırımlarında büyük bir yatırım hamlesi gerçekleştirmiştir. Bu yatırım hamleleri sonucunda, Diyarbakır ve TRC3 bölgesinde bulunan 782 kuyudan günlük 25.000 varil ham petrol üretimi yapılmaktadır(Toplam üretimin 8.500 varili Diyarbakır’da gerçekleşmektedir). Üretimdeki artışa karşın, Türkiye’nin günlük petrol ihtiyacının 600.000 varil olduğu dikkate alındığında, ihtiyacın çok altında üretim yapıldığı görülmektedir. TRC3 bölgesinde, en büyük üretim sahası, 250 kuyu ve günlük 6.100 varil petrol üretimi ile Batman’a bağlı Batı Raman’da bulunmaktadır. Nusaybin Çamurlu sahasının yakınında Suriye sınırında bulunan mayınlı arazinin mayından arındırılması çalışması yapılması durumunda 350 varil/gün civarında bir üretim artışı gerçekleştirileceği tahmin edilmektedir. Bölgede, 1948 yılında başlayan petrol üretimi, 2009 yılsonu itibariyle 339.585.202 varil değerine ulaşmıştır (Üretim rakamlarına Diyarbakır ili de dâhildir). 2009 yılı petrol üretimi ise 89 DİCLE KALKINMA AJANSI 8.801.739 varil olarak gerçekleşmiştir. TPAO’nun 2010 yılı petrol üretim hedefi 9.578.310 varildir. Tablo : Üretilen Petrolün İllere Dağılımı - 2009 ŞEHİR VARİL Batman 5.101.388 Siirt 423.509 Mardin 320.203 Şırnak 403.677 Diyarbakır 2.552.962 TOPLAM 8.801.739 Kaynak: TPAO Petrol bulunması amacıyla açılan kuyuların maliyeti, 1,5-2 milyon dolar ile 10 milyon dolar arasında değişmektedir. Kuyu açma ve sondaj faaliyetlerinin yüksek maliyette olması, özel sektörün petrol araştırma faaliyetlerini engellemekte; özellikle Eruh-Pervari kesimlerinde güvenlik sorununun kısmen devam etmesi de potansiyeli olduğu düşünülen noktalarda TPAO’nun sondaj faaliyetlerini kısıtlamaktadır. 2.10.5.2 Petrolün tüketimi ve satışı TPAO tarafından üretilen petrolün asıl müşterisi, Batman’da bulunan Tüpraş rafinerisi olup, satılan petrolün %70’i rafineride işlendikten sonra asfalt olarak piyasaya sunulmaktadır (Geçmiş yıllarda, rafineride üretilen fuel-oil ve motorinin kükürt değerlerinin yüksek olması ve gerekli standartlara uymuyor olması, üretimin sadece asfalt aşamasında kalmasına neden olmaktadır). Tüpraş tarafından alınan petrolün %30’u motorine çevrildikten sonra, tekrar petrol ile karıştırılıp, ülkedeki diğer rafinerilere gönderilmekte ve tekrar işlenmektedir. Tüpraş’ın yerli petrol tüketme zorunluluğunun olmaması, TPAO’nun piyasa açısından risk altında olmasına sebep olmaktadır. Tüpraş’ın dışında, Dörtyol’a pompalanan petrolün gravite değerinin 21 olma zorunluluğu, ek maliyetler yaratmaktadır. 2009 yılı içerisinde 573.283 varili TransAtlantic Petroleum Ltd şirketine, 8.712.155 varili TPAO’ya ait olmak üzere toplam 9.285.438 varil petrol teslimatı yapılmıştır. 90 DİCLE KALKINMA AJANSI 2.10.5.3 Rakip firmalar TRC3 bölgesinde (Batman ili Şelmo Sahası), TPAO dışında, TransAtlantic Petroleum Ltd adlı firma petrol arama faaliyetlerinde bulunmaktadır. 2.10.5.4 TRC3 Bölgesi’nde Petrol ve Çevre Sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler tarafından, çevreye ve özellikle Batman’dan geçen İluh Nehri’ne zarar verdiği iddia edilen petrol arama ve çıkarma faaliyetleri ile ilgili olarak, TPAO yöneticileri, çevre koruma kapsamında petrol sızan alanlara hidrokarbon yiyen bakterilerin tırmıklarla karıştırıldığını ve insan sağlığına zarar vermeyen bakterilerin petrol atıklarını tamamen yok ederek, toprağı yeniden canlandırdığını ifade etmişledir. Boru hatlarında meydana gelen korozyon veya sabotajlar sonucu akarsulara karışan petrol ise, absorbe özelliği taşıyan bariyerler ile ortadan kaldırılmaktadır. Sondaj yapılan alanlarda ise jeomembran materyaller kullanılarak izolasyon sağlanmaktadır. Petrol üretiminin ve petrokimya endüstrisinin var olduğu Batman’da sağlığı etkileme potansiyeli olan en önemli çevre sorunlarından biri de sudaki fenol oranının yüksek olmasıdır. Normalde ‰ 0.2 olması gereken sudaki fenol oranı Batman’da ‰ 1.2 – 1.6 değerleri arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği değerlere göre fenol oranının ‰ 2’ye ulaşması “su kirliliği” olarak değerlendirilmektedir ve Batman’daki değerler bu kritik sınıra oldukça yakındır. Suyun klorlanması sonucu meydana gelen klorofenol bileşikleri çok düşük konsantrasyonlarda bile koku ve tat problemi meydana getirirler. Fenol oranının yüksek olması deri ve mukozada tahribata yol açmakta, başka sağlık sorunlarına da sebep olabilmektedir. 2.10.6 TRC3 Bölgesi’nde Doğalgaz Kaynakları ve Üretimi TRC3 bölgesinde, doğalgaz açısından en avantajlı alan Mardin’e bağlı Nusaybin ilçesindeki Çamurlu Sahası olup, günlük üretim hacmi 40.000 m3’tür. İlçede çıkarılan doğalgaz, Nusaybin Bölge Yatılı Okulu, Mardin Çimento fabrikası ile Marsan Fabrikasında yakıt amacıyla kullanılmaktadır; bir kısmı da iç ihtiyaç olarak Çamurlu Petrol Proses tesislerinde kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda, 2010 yılı için günlük üretim 100.000 m3’e çıkarılacaktır. Nusaybin’de, ayrıca, petrol üretiminde basınç oluşturmak amacıyla kullanılan CO2 üretilmektedir ve bu yöntemle %10 ek petrol üretim artışı gerçekleşmiştir. Gaz üretim, tüketim ve satış değerleri aşağıdaki gibidir: 91 DİCLE KALKINMA AJANSI Üretim, SM3 14.545.788 İç Tüketim, SM3 3.484.048 Satış, SM3 11.061.740 Doğal gazın hanehalkına pazarlanması; ana ulusal veya bölgesel dağıtıcı şirket tarafından yerleşim merkezlerine ulaştırılması, daha sonrasında yerel dağıtıcılar tarafından hanehalkına satışının gerçekleştirilmesi şeklinde yapılmaktadır. Nusaybin Çamurlu sahasında üretilen doğalgaz orta ve büyük ölçekli kuruluşlara direkt satış yolu ile satılmaktadır. Üretim merkezine kadar gerekli altyapıyı TPO sağlamaktadır. Bu konudaki doğalgaz iletim hattının yapım maliyeti 10.000 TL/km düzeyindedir. Doğalgazın Mardin Organize Sanayi Bölgesi’ndeki kuruluşlara satışı küçük tüketici şirketlere satılacak gazın faturalandırılması ve tahsilat konusunda öngörülen problemler nedeniyle gerçekleştirilememiştir. Dodan Sahasında üretilen CO2 gazı ise Batı Raman’a taşınarak rezervuara enjekte edilmekte ve Batı Raman petrol Sahasının üretimini artırmada kullanılmaktadır. Aynı şekilde Çamurlu’da üretilen CO2 gazı da B.Kozluca sahası üretimini artırmak amacıyla da kullanılmaktadır. TRC3 Bölgesi’ndeki doğalgaz sahalarında petrol üretimi genellikle pompalar ile yapılmaktadır. Petrolün kendi basıncıyla yüzeye çıkma olayı gerçekleşmediğinden “artificial lift” adı verilen pompa ile üretim teknikleri uygulanmaktadır. Bazı sahalarda üretimi artırmaya yönelik ikincil üretim yöntemleri uygulanmaktadır. Raman ve Kozluca sahalarında CO2 enjeksiyonu, Garzan sahasında su enjeksiyonu bunlara örnektir. Yolaçan sahasında bulunan 2 adet gaz kuyusu ise CO2 ve doğal gaz karışık bir biçimde üretim yapabilme kapasitesine sahiptir. TPAO’dan 22 Ocak 2010 tarihinde alınan bilgilere göre bu sahada iki gazı birbirinden ayırabilen proses işlemlerini gerçekleştirebilecek bir tesis kurulması yönünde çalışmalar devam etmektedir. Bu tesisin tamamlanmasıyla bölgedeki doğalgaz üretiminin 2009 ve 2010 yıllarında yapılan diğer çalışmaların da katkısıyla 150.000 m3/gün civarında bir kapasiteye sahip olacağı öngörülmektedir. 92 DİCLE KALKINMA AJANSI 3 3.1 GENEL DEĞERLENDİRME VE POLİTİKA ÖNERİLERİ Türkiye’de Madencilik ile İlgili Genel Sorunlar Madencilik sektörüne ilişkin veriler Türkiye’nin maden kazalarında lider olduğunu ve özelleştirme sonrası maden kazalarının katlandığını ortaya koymaktadır. Avrupa Kıtası’nda yer alan ülkelerde 2004-2006 yılları arasında iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 20’dir. Aynı dönemde Türkiye’de iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 92 oranındadır. Türkiye’den sonra en yüksek orana sahip olan Portekiz’de bu oran yüz binde 43 düzeyindedir. Bu olumsuz tabloda Türkiye Avrupa ölçeğinde birinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de maden işçisi ölümleri oranı Avrupa ortalamasının yaklaşık 4,5 katıdır. Ülkemizde madencilik sektöründe faaliyet gösteren işletmeler personel kalitesi açısından geliştirilmeye açıktır. Bunun için teknik eleman çalıştırma konusundaki bilinç arttırılmalı ve bu personelin istihdamına yönelik özel teşvikler ve muafiyetler getirilmelidir. Maden ocaklarını işleten bir çok özel firma madenin yüksek tenörlü kısmını işlettikten sonra yatırım maliyetine katlanmamak için madenin daha düşük tenörlü ve derinde kalan kısmını işlemeden kapatmakta. Kapanan madenler de ekonomik olmadığı düşüncesiyle bir daha açılmamaktadır. Bu da ülke kaynaklarının etkin kullanılmamasına yol açmakta ve sektörün dışa bağımlılığı arttırmaktadır. Bu sorunun önüne geçmek için devletin etkin denetim mekanizması kurması gerekmektedir. Ruhsatların atıl kalmasını önlemek, madencilik piyasasında “çantacı” olarak anılan kişilere ruhsat temin edilmesinin önüne geçmek öncelikler arasında yer almalı; madencilik konusunda gerçekten yatırım yapmak isteyen girişimcilere destek verilmelidir. İsteyen herkse ruhsat verilmesi yerine bu konuda ciddi olan girişimcileri öne çıkaracak teşvik edici, istismara yönelik başvuruları kısıtlayıcı bir sistem geliştirilmelidir. 93 DİCLE KALKINMA AJANSI Ar-ge çalışmalarının ve fiyatları düzenleyici bir kurumun eksikliği, bölge içinde bulunan değerli madenlerin yok pahasına, işlenmeden satılmasına neden olmaktadır. Bu kapsamda, yer altı zenginliklerine yönelik prospeksiyon (Ar-ge) çalışmaları teşvik edilirken, enerji piyasasındaki EPDK gibi madencilik piyasasını da düzenleyen bir kurumun oluşturulması gerekmektedir. Üç yıl olan arama ruhsat süresinin kısaltılması bu konudan kaynaklı suistimalleri engelleyebilecektir. Bu amaçla bütün madenler için arama faaliyetinin gerçekleştirilmesi için 1,5 yıl yeterli bir süredir. Sektörün canlandırılması amacıyla halen, arama ruhsatı için 1.300 TL, işletme ruhsatı için 3.000 TL, işyeri açma ve işletme ruhsatı için ise 6.000TL olarak uygulanan ruhsat bedellerinin düşürülmesinde fayda vardır. Bürokrasiye bağlı olarak ruhsat alma süresinin uzun olması ve prosedürlerin fazlalığı girişimcilerin önünde önemli bir engel teşkil edilmektedir. Ruhsat almak için gerçekten gerekli olan temel prosedürler haricinde sadece iş yükünün artmasına neden olan işlemler sürecin dışında bırakılmalıdır. Örneğin mera alanı için Tarım Bakanlığı’ndan alınan raporun yeterli olması gerekirken, ayrıca Orman İşleri ve Devlet Su İşleri gibi kurumlardan da izin alınmasını gerektiğini söylemiştir. Bürokrasiyi azaltmak için ayrıca ruhsat işlemleri için sadece bir kuruluş yetkili kılınmalıdır. Enerji fiyatlarının yüksekliği madencilik sektörünü olumsuz etkileyen bir başka husustur. İşgücü yoğunluklu bir sektör olduğu göz önüne alındığında madenciliğe yönelik enerji teşvik politikalarına işlerlik kazandırılması sektör için önemli sonuçlar doğuracaktır. 3.2 Bölge Madenciliğinde Temel Problemler ve Çözüm Önerileri 1) Güvenlik Güneydoğu Anadolu’da son 20 yılda terör olayları sebebi ile madenciliğe yönelik çalışmaların azlığı dikkat çekmektedir. Bu sebeple de sağlıklı verilere ulaşılamamakta ve potansiyel atıl kalmaktadır. Demokratik açılım süreci çerçevesinde somut projelerin ortaya 94 DİCLE KALKINMA AJANSI konarak güvenlik probleminin bertaraf edilmesi ile özellikle bölgemizde madencilik alanında etüt çalışmalarının ilgili kamu ve özel kurum/kuruluşlarınca yapılması gerekmektedir. 2) İşçi Sağlığı ve Güvenliği Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (maden ocaklarının işletmesinin kiraya verilmesi) vb yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerde her an kaza olma olasılığı mevcuttur. Özel maden işletmelerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri genellikle maliyet unsuru olarak görülmektedir. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmeli, değerlendirilmeli ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın madencilikten sorumlu birimi olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘ne, yasa ile "madencilik faaliyetlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesini takip etme" görevi de verilmiştir. Bu kuruluş, madencilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden yapılandırılarak, iş güvenliği ile ilgili denetim birimini oluşturmalı, personel kadrosu gerek nicelik gerekse nitelik bakımından geliştirilmelidir. 3) Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Yakın zamanlara kadar "madenlerin işlenmesi ve kullanılması" alanlarına inhisar eden araştırma faaliyetleri, madenciliğe sokulan mekanik araç ve gereçlerin giderek artması ile 95 DİCLE KALKINMA AJANSI hızla önem kazanmaya başlamıştır. Bununla birlikte, araştırma ve geliştirmenin bu araç ve gereçleri yapan ticarî kurumlar tarafından yürütülmüş olması yüzünden, uzun süre arzu edilen gelişmeye ulaşmak mümkün olmamıştır. Bunun çeşitli sebepleri vardır: i. Her şeyden önce, ticarî kurumlar, madenciliğin kendine özgü sorunlarına tam olarak inememişlerdir. ii. Araştırılması arzu edilen bazı hususlar, madenciler bakımından çok önemli olduğu halde, ticarî kurumlar tarafından "çok masraflı" olacakları gerekçesiyle ele alınmamaktadırlar. iii. Bazı araştırmalar ise, ticarî kurumların üstesinden gelemeyecekleri yepyeni bilgi ve tekniklere ihtiyaç göstermektedir. Böyle durumlarda satıcı kurumdan beklenebilecek hiçbir katkı yoktur. Öte yandan yeterli teknik bilgi ve tecrübeden yoksun bir teknik kadro tarafından işletilen madenlerde, cevherler verimli bir şekilde çıkarılamamakta ve cevherin büyük kısmı bir daha çıkarılamamak üzere toprağa gömülmektedir. Bu nedenle daha çok devlet destekli olmak üzere madencilik endüstrisinin sorunlarını çözmeye, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini çözmeye yönelik özerk yapıda bir enstitü kurularak MTA ve üniversiteler ile işbirliği içerisinde modern teknolojinin gerekleri yerine getirilmeli ve gerek kamu gerekse de özel firmalar doğru şekilde yönlendirilmelidir. Özel sektörün bütçeden yeniliğe ve araştırma geliştirme faaliyetlerine yeterli kaynak ayırmamasıı sonucu zamanla özel firmalar dünya ile rekabet edemez duruma gelmektedir. Bu nedenle bu anlamda madencilik alanında özel teşvik uygulamalarına başvurulmalıdır. 4) Bölgedeki genel sorunlar i. Bölge halkı maden arama ve işletme faaliyetlerine karşı ön yargılıdır. Bilinçlendirme olmaksızın bazı noktalarda ilerleme kaydedilmesi olanaksız olabilmektedir Bu önyargıların giderilmesi için bilinçlendirme faaliyetleri gerçekleştirilmelidir. 96 DİCLE KALKINMA AJANSI ii. Bölgede faaliyet gösteren kamu kurumları ve maden sektöründe faaliyet gösteren özel işletmeler arasında genel bir iletişimsizlik problemi bulunmaktadır. Bu kurumların arasındaki koordinasyon güçlendirilmelidir. iii. Bölgenin maden potansiyelinin geliştirilmesi açısından prospeksiyona yönelik ARGE çalışmalarının bölge üniversiteleri, MTA ve özel sektör işletmeleri arasında koordineli bir şekilde yapılması faydalı olacaktır. 3.3 TRC3 Bölgesi Yer altı ve Yer üstü Zenginlilerine İlişkin Öneriler 3.3.1 Asfaltit Asfaltit kükürt oranı yüksek bir yakıttır. Kül ve kükürt oranının yüksek olması asfaltit kullanımında çevre kirliliğine karşı önlemlerin alınmasını gerekli kılmaktadır. Kükürt oranının ısınım için kullanılması amacıyla Çevre Bakanlığı’nın öngördüğü standartlara çekilmesinin sağlanması için numunelerin analiz edilmesi gerekmektedir. Zira ilgili çalışmalar 1980’li yıllara dayanmaktadır. Asfaltitin ısınma amaçlı kullanımıyla oluşan çevre kirliliği, termik santralde kullanımı ile oluşandan daha yüksektir. Kömür ithal eden ülkemiz için kaynağın değerlendirilmesi zorunludur. Bölgedeki termik santraller kükürt ve kül oranının düşürülmesi adına akışkan yataklı santraller olmalıdır. Bu duyarlılığı gösterdikleri takdirde termik santraller bu yer altı zenginliğinin değerlendirilmesinde mantıklı bir seçenek olarak öne çıkabilmektedir. Bölgede yaşayan insanların bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Asfaltit küllerinde kayda değer düzeyde uranyum gibi değerli madenler olabileceği tahmin edilmektedir. Bu cevherin içeriğini çıkarmak ve var olan uranyum gibi değerli ihtivaları elde etmek için gerekli araştırma çalışmaları yapılmalıdır. 3.3.2 Bakır Siirt - Madenköy’de oluşmuş bakır cevheri arakatlı göçertme yöntemi kullanılarak işletilmektedir. Üretim delme-patlatma uygulanılarak gerçekleştirilmektedir. Kullanılan Yöntem doğru olmakla beraber, yöntemle ilgili yanlış uygulamalar verimli sonuç almanın önüne geçmektedir. Alınmayan ilave tedbirler nedeniyle uygulama safhasında çıkarılan cevherin bir o kadarının yeraltına daha da gömülmesini engelleyecek bir üretim planlaması yapılması gerekmektedir. 97 DİCLE KALKINMA AJANSI Yönteme hâkim teknik elemanın yeterince istihdam edilmeyişi bu yanlış uygulamaların en önemli sebebidir. Teknik eleman istihdamı yapılmalı ve çalışan personele yönelik eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir. Bölgemizde bakır arama faaliyetleri yaklaşık 25 yıldır yapılmamaktadır. Dışa bağımlı olduğumuz bu metalle ilgili ivediyle arama faaliyetlerinin başlaması gerekmektedir. Madenköy’de %3’lük oranda bakır çıkarılmakta ve %20’ye kadar zenginleştirme yapılarak yurt dışına satılmaktadır. Bakır ihtiyacımızı karşılamak içinse yurt dışından saf bakır ithal edilmektedir. Bu durumda hem %20’lik bakırın dışarı satışıyla belki de karışımın içinde olan değerli madenlerimiz yok pahaya yurt dışına satılmakta hem de yurt dışından saf bakır ithal edilerek ülke ekonomisine zarar verilmektedir. Bakırın zenginleştirilmesi için gerek hükümet gerek özel sektör gerekse de üniversiteler inisiyatif almalı, araştırma çerçevesinde bakır zenginleştirilmelidir. Bunun için gerekli teknolojik yatırımlar için teşvik verilmelidir. Çıkarılan bakır cevherinin içeriğinin tespit edilip kamuyla paylaşılması gerekiyor. İşletme sadece üretim miktarını devlete bildirmekle yükümlü. Bakır geri dönüşümde rahatlıkla kullanılabildiğinden geri dönüşüm için sistemler kurulmalı, yerel paydaşlar arasında işbirliği geliştirmelidir. 3.3.3 Barit Bölgedeki güvenlik nedeniyle yapılamayan maden arama çalışmaları tekrardan başlanıp güncel maden rezerv verileri elde edilmelidir. 3.3.4 Fosfat Kurulu bulunan tesisin bir bölümü rehabilite edilip ilave küçük yatırımlarla Doğu Karadeniz Bölgesi’nde asidik topraklarda doğrudan kullanım imkânı bulunmaktadır. Bu seçenek kısa dönemde uygulanabilecek en akılcı yatırım olup diğer yatırımlar için bir başlangıç olabilecektir. En kısa zamanda Tarım Bakanlığı’nın yürüttüğü ve olumlu sonuçlar alınan araştırmalar uygulamaya dönüştürülmelidir. Kaya fosfatın 3 yıl kalıcı etkisi dikkate alınmalı, bu 3 yıl gübre kullanımının ortadan kalkması ürünü çok daha ekonomik hale getireceği bu yatırım olasılığının hayata geçirilmesinin akılcı olduğunu göstermektedir. Karadeniz’de fosfat konsantresinin doğrudan kullanımı yatırımı çeşitli platformlarda dile getirilmeli ve ilgilileri bilgilendirme fırsatları değerlendirilmelidir. 98 DİCLE KALKINMA AJANSI Mazıdağı fosfat yatakları için yeni yatırımın fosforik asit üretimine yönelik olması en ekonomik yatırım şekli olacağı gözükmektedir. Piyasa şartları gereği fosforik asit fiyatları 2.700 dolar civarında seyretmektedir. Her 3,5 ton fosfat kayasından 1 ton fosforik asit üretimi yapıldığından ve aynı yörede bulunan (Siirt) çok sayıda prit ve Çamurlu doğal gaz yataklarından sağlanan amonyak ile nakliye masraflarını minimuma indirerek, GAP projesine dayalı olarak entegre tesislerin yapılması, ülke ekonomisi açısından yararlı olacaktır. Özellikle kalsinasyon aşamasında kullanılacak olan doğal gaz için Nusaybin Çamurlu sahasının yanında BOTAŞ aracılığı ile komşu ülkelerden gelecek doğalgaz hatlarından da yararlanılabilir. Özellikle eti ve yumurtası için yetiştirilen civciv yemi için kullanımı söz konusudur. %1 oranında dikalsiyum fosfat yemlere katılmaktadır. DCP denilen bu maddenin dışarıdan ithali çok yüksek fiyatlarda olmaktadır. Mazıdağı Fosfatları, dünya ürünlerine nazaran Fluor içeriği bakımından en düşük olanıdır. Kalsinasyonda zenginleştirilebilme özelliği açısından da "Di-kalsiyum fosfat" üretimine son derece elverişlidir. İç talebin yıllık 30.000 ton olması göz önüne alınırsa, Mazıdağı Fosfat yatakları çevresinde böyle bir tesisin kurulmasının ekonomik olup olmadığı araştırılmalıdır. Fosfat yataklarının küçük işletmelere açıldığı takdirde deterjan hammaddesi olarak bilinen STPP’nin fosfat kayalarından üretilebileceği ihtimali üzerine fizibilite çalışmaları yapılmalıdır. Zira Türkiye’deki deterjan sektöründeki şirketler bu maddeyi çok yüksek fiyatlarla ithal etmektedirler. Yeniden ihale hazırlıkları süren Mazıdağı Fosfat İşletmeleri’nin Özelleştirme İdaresi’nde olmasına rağmen tesislerin ve maden yataklarının kamu mülkiyetinde ve girişimciliğinde daha verimli ve ekonomik çalışabileceği uygun bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Özelleştirme sonrasında tesise entegre gübre fabrikasının kurulamayacağı, olası talip Toros Gübre’nin geçmişte sahip olduğu fosforik asit üreten tesislerinin kullanılamaz durumda oluşu, bugüne kadar özelleştirme uygulamalarından verimli sonuç alınamaması ve yapılması gerekli yatırımın değerinin büyüklüğü özelleştirme karşıtı düşünceleri destekler yöndedir. Model olarak eğer özel sektör liderliğinde bir yatırım modeli seçilmesi akla yatkın gözükmekteyse bu devir kesinlikle denetim mekanizmasının yürütülmesi şartıyla sağlanmalıdır. MTA’dan alınan bilgilere göre fosfat madenlerinde uranyum cevherinin de bulunuyor olması bu konunun önemini arttırmaktadır. 99 DİCLE KALKINMA AJANSI Madencilikle ilgili işletmeleri denetleyen ve piyasasını düzenleyen bir üst kurulun varlığı, hem denetlemelerle özel sektörün maden yataklarını yağmalaması ihtimalinin hem de ilgili piyasayı düzenleyerek haksız rekabet ve tekelleşmenin oluşmasının önüne geçecektir. 3.3.5 Jeotermal Enerji Şehir ısınımı, seracılık ve termal turizmde kullanılmak üzere yapılacak jeotermal enerji yatırımlarının desteklenmesi ve ucuz kredilerden faydalanması büyük önem taşımaktadır. MTA Bölge Müdürlüğü’nün, TRC3 bölgesinde tespit edilen sahalarda, jeotermal enerji üzerine detaylı çalışmalar gerçekleştirmesi, potansiyel yatırımcılara yol göstermesi açısından önem arz etmektedir. Günümüze kadar devam eden güvenlik endişesi, bu tür araştırmaların sınırlı kalmasına neden olmuş ve bölge potansiyeli yeterinde değerlendirilememiştir. Jeotermal enerjiye yönelik olarak, araştırma ve kullanımla ilgili yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda olmak üzere, arama ve işletmeyi koordine edecek bir jeotermal enerji kurumunun kurulması yararlı olacaktır. 3.3.6 Endüstri Hammaddeleri Elektrik arzında yaşanan dalgalanmalar bir an önce çözüme gidilmelidir. Yalnızca çimento sektörü için değil Mardin İlinin önemli işletmelerinin işi makinelerinde büyük hasarlara sebebiyet vermektedir. TRC3 Bölgesi’nde demiryolu ağının geliştirilmeli, karayollarının ise önemli ölçüde iyileştirilmesi gerekmektedir. Çimento sektörünün nitelikli beyaz yaka işgücü temini noktasında sıkıntıları yakın zamanda çözülecek bir sorun gibi olmasa da yüksek tahsilli beşeri potansiyeli bölgeye çekebilecek faaliyetler desteklenmelidir. Bu sorun bölgedeki tüm işletmeler için büyük bir sorundur. Araçlarına getirilen tonaj sınırlamasının kaldırılmasının oluşturabileceği sorunlar araştırmalıdır. Bölgede bulunan Kireçtaşı, Jips ve Kil rezervlerinin yatırım değerlendirilmesi yapılmalıdır. Rezervlerin ürün standartları ışığında hangi sektöre hitap eder durumda olduğu belirlenmelidir. Yürütülecek fizibilite çalışmaları desteklenmelidir. 100 DİCLE KALKINMA AJANSI Mardin Taşı’nın yalnızca ülke içinde değil yurt dışında da pazar oluşum imkânının doğduğu ve gündemde olduğu bu dönemde tanıtım fırsatları değerlendirilmelidir. Mevcut pazarın genişlemesine yönelik çalışmalara destek verilmelidir. Bazalt madeninin bulunduğu bölgede kurulacak mucur ocakları inşaat sektörünün canlandığı Irak için akılcı bir yatırım olarak görünmektedir. Yakın zamanda kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin değerlendirilebilme fırsatı da bulunmaktadır. Hem Cizre’de hem de Kızıltepe Nusaybin arasındaki Ortaköy’de OSB kurulması planlanmaktadır. Bu bağlamda çok da bilinmeyen bu madenin bölgede oluşturabileceği fırsatlar ortaya çıkartılmalı en önemlisi de rezerv miktarı ve ürün kalitesi için araştırma çalışmaları yapılmalıdır. 3.3.7 Krom Yatakların genellikle küçük boyutlarda olmasından dolayı ileri teknoloji kullanımındaki zorluklara rağmen, üretim maliyetlerinin düşürülmesi bakımından teknoloji kullanımı teşvik edilmelidir. MTA’dan alınan son bilgilere göre Siirt’te krom arama çalışmaları güvenlik gerekçesiyle şu anda yapılamamaktadır. Krom yataklarına ilişkin jeoloji ve rezerv bilgileri güncelleştirilmeli, 1985 yılından bu yana yapılmayan aramalar hızlandırılarak potansiyel kaynaklar bir an önce görünür hale getirilmelidir. Türkiye’de krom madenciliği ile ilgili önemli bir diğer sorun ise ülkedeki krom madenlerinde ayrıştırma merkezi bulunmaması sebebiyle ihraç edilen krom cevheri içerisindeki platinin de ayrıştırılamadan ihraç edilmesidir. Bu cevher içindeki platini elde edebilecek ayrıştırma merkezlerinin kurulması ve kromla ilgili gelişmiş araştırma laboratuarlarının sayısının artması sadece Siirt ilinin değil ülkemizin genelinin ihtiyacıdır. Ferrokrom üretiminde elektrik enerjisi maliyeti önemli bir yeri tutmaktadır. Cevher satışı yerine, ferrokrom ve paslanmaz çelik üretimine geçilebilmesi için elektrik fiyatlarında diğer ülkelerdeki birim fiyatlarla kıyaslanarak indirimin ve teşviklerin yapılması yararlı olacaktır. Türkiye’deki işletmelerin diğer ülkelerdeki işletmelerden elektriği daha pahalı kullanması, onların dünya pazarında rekabet etmesini zorlaştırmaktadır. 9.Kalkınma Planı Ana Metal Sanaii Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda değinildiği gibi elektrik santrallerinin krom cevherinin bulunduğu bölgelere kurulması ve burada üretilen elektriğin yataklarda kullanılması doğru bir yatırım seçeneği gibi görünmektedir. Bölgede 101 DİCLE KALKINMA AJANSI çıkarılacak krom da hammadde ihracatından çok, ferrokrom ve paslanmaz çelik imalatında kullanılabilir ve böylece katma değeri yüksek ürünlerin ihracatı yapılabilir. Paslanmaz çeliğin kullanım alanı geniş olduğu için piyasası giderek artmaktadır. Ferrokrom açısından da dünyada ihtiyaç giderek arttığı için pazar sorunu yaşanmamaktadır. Siirt ilindeki rezervlerin bu tip bir yatırım uygun olup olmadığı araştırmalıdır. (100.000 ton/yıl kapasiteli bir ferrokrom tesisinin tükettiği elektrik 75 MW/Saattir.) Bölgede madencilik politikası belirlenirken teknoloji ön plana alınmalıdır. Bu sayede işletmeler işçilik maliyeti az, verimi yüksek olacak dünya pazarında rekabet edebilecek seviyelere gelebilecektir. Ayrıca çevreye duyarlı tekniklerin kullanılmasına da dikkat edilmelidir. 3.3.8 Petrol ve Doğalgaz Petrol ve doğalgaz sektöründe, kamu, yönlendirici, düzenleyici, denetleyici rollerinde daha baskın bir şekilde yer almalıdır. Kalkınmış olan bir çok ülkenin uyguladığı gibi, Türkiye’nin de bu sektör için değer zincirinin diğer halkalarını oluşturan taşıma, rafinaj, depolama ve dağıtım sektörlerini entegre biçimde ele alması sağlanmalıdır. Bu bağlamda, petrol ve doğalgaz sektörünü bir bütün olarak gören uluslararası şirketler, piyasada varlık göstermeye çalışacaklardır. TRC3 bölgesine yönelik öncelikle petrol ve doğalgaz sektör vizyonu, tüm alt ve yan sektörlerin oyuncularıyla beraber bir ortak görüş oluşturarak netleştirmelidir. Akaryakıt ürünlerindeki tüketimi sınırlayan yüksek vergiler azaltılarak, akaryakıt kaçakçılığının önüne geçilmelidir. Ülkemizde faaliyet gösteren ve gösterecek petrol ve doğalgaz arama-üretim şirketlerinin hizmet kullanımında ortak programlama yapıp sinerji yaratmaları doğrultusunda teşvikler oluşturulmalıdır. Genel Bütçeden TPAO’ya aktarılan payın artması ile Güneydoğu bölgesinde petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri hızlanacak, Suriye ile olan sınırın mayınlı bölümünün belirlenen kısımlarının temizlenmesiyle de sondaj ve üretim faaliyetleri açısından fayda sağlanacaktır. 102 DİCLE KALKINMA AJANSI Nusaybin’de üretilen doğalgazı Mardin’de bulunan firmalara satan TPAO, bölgede yatırım yapan diğer firmalara da, ihtiyaç duymaları halinde, doğalgaz tedarik edebilecek kapasitede bulunmaktadır. Bu anlamda bölgeye yatırım yapabilecek potansiyel firmaların bilinçlendirilmesi yararlı olacaktır. Kalkınmış olan bir çok ülkenin uyguladığı gibi, Türkiye’nin de bu sektör için değer zincirinin diğer halkalarını oluşturan taşıma, rafinaj, depolama ve dağıtım sektörlerini entegre biçimde ele alması sağlanmalıdır. Bu bağlamda, petrol ve doğalgaz sektörünü bir bütün olarak gören uluslararası şirketler, piyasada varlık göstermeye çalışacaklardır. Doğal gazın TRC3 Bölgesi illerine getirilmesinin hızlandırılması potansiyel yatırım fırsatlarının değerlendirilmesi ve mevcut sanayi kuruluşlarının teknik ve mali kapasitelerinin gelişmesi için gereklidir. 3.3.9 Uranyum Yapılan en güncel araştırmanın 1976 yılına ait olduğu düşünülürse öncelikle bölgede Mazıdağı fosfat cevherlerindeki uranyumun ekonomik olarak kazanılabilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Mazıdağı fosfat kayaçlarında bulunan uranyum ve diğer metaller yan ürün olarak değerlendirilmelidir. Fosforik asit üretimi sırasında fosfat içerisindeki bir kısım uranyumu alabilecek olan bir uranyum kazanma ünitesi oluşturulmalıdır. 3.3.10 Silisyum Duyan Madencilik A.Ş.’nin yatırımı ile kullanıma başlanan bir maden olup özellikle boru sanayiinde gündeme gelmektedir. Daha farklı yatırım olanakları araştırılmalı 17 milyon ton rezervli, 50-60 yıl kullanılabilecek böyle bir zenginlik Mardin ili için bir fırsat olup, olası fizibilite çalışmalarına destek verilmelidir. 103 DİCLE KALKINMA AJANSI 4 . SONUÇ Bölgemizde mevcut yer altı ve yer üstü zenginliklerin değerlendirilmesi ve yaratıcı yatırım modellerinin oluşturulması için araştırma çalışmalarının yapılmasına destek vermek gerekmektedir. Geçmişte güvenlik gerekçesi ile ertelenmiş ve ardından yavaş ilerlemekte olan bu araştırmalar hızlandırılmalı güncel veriler ortaya konulmalıdır. Rapor, açık bir şekilde bölgede fizibilite çalışmaları yapılması gerekli birçok kaynağın varlığına işaret etmektedir. Özellikle asfaltit yapılı kömür işletmelerinin çevreye verdiği zararı minimize eden teknolojiler uygulanmalı, atıl durumdaki Mazıdağı Fosfat İşletmeleri’nin optimum yatırım stratejisi ile çalışmasına zemin hazırlayan modeller gündeme getirilmeli, jeotermal enerji ile sera ve konut ısınımı sağlayan fizibilite raporları hazırlanmalı, mevcut doğalgaz kaynağını doğru kullanabilmeye yardımcı olan ve olası diğer doğalgaz kaynaklarını ortaya çıkaran araştırmalar yapılmalı, Midyat Taşı, bazalt, barit ve kil gibi halen bakir olan kaynakları değerlendirmeye hevesli girişimciler desteklenmelidir. Bölgenin madencilik kolunda sahip olduğu bu kaynakları eğer hammadde olarak düşünürsek, uygun çıktıların oluşabileceği bir üretim planlaması ile özellikle Ortadoğu pazarını da iyi kullanarak, ürünleri birer marka haline getirebilen araştırmaların yapılması, politika önerilerinin oluşturması ve bunları yaparken bu zenginliklerin asıl sahibi bölge insanının bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Mardin Taşı ve Midyat Taşı kaynakları tarihi geçmişe sahip el sanatı ile dünyada birçok ülkeden talep görecek bir pazara ulaşabilecek niteliktedir. Tanıtım faaliyetleri çeşitlendirilmeli mevcut girişimcilerin de tanıtıma yönelik çalışmalarının desteklenmesi gerekmektedir. Diğer bir taraftan olası yatırımların ve halen uygulanmakta olan maden işletim sisteminin çevre kirliliğine ve işçi sağlığına duyarlı olması için başta bilgilendirme, medya ile işbirliği, broşür dağıtımı ve ilgili raporlar olmak üzere birçok faaliyete öncü olmak kurumumuzun sosyal görevidir. Sektöre ülke politikası açısından bakacak olursak madencilikle ilgili işletmeleri denetleyen ve piyasayı düzenleyen bir üst kurulun varlığı, hem denetlemelerle özel sektörün maden yataklarını yağmalaması ile işçi sağlığını tehdit eden ve çevre kirliliğine yol açan yöntemlerin uygulanmasının hem de ilgili piyasayı düzenleyerek haksız rekabet ve tekelleşmenin oluşmasının önüne geçecektir. Ortaya konulan mevcut durum referans alınarak Bölgede istihdam ve katma değer yaratan, çevreye ve işçi sağlığına duyarlı yatırımların yapılmasını temenni etmekteyiz. 104 DİCLE KALKINMA AJANSI 5 KAYNAKÇA Dağıstan, Hayrullah. JEOTERMAL KAYNAKLARMIZ VE MARMARA BÖLGESİNİN JEOTERMAL ENERJİ POTANSİYELİ. ANKARA: MTA Genel Müdürlüğü Enerji Dairesi. MADENCİLİK ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU. JEOTERMAL ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU. ANKARA: DPT, 1996. MTA. http://www.mta.gov.tr/v1.0/bolgeler/diyarbakir/index.php?id=proje_onerileri_projeler&m= 3. 2008. Özel, Nedret. GAP'TA YER ALAN JEOTERMAL KAYNAKLARA GENEL BAKIŞ VE GÜÇLÜKONAK İLÇESİ HISTA KAPLICALARI. ŞANLIURFA: GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ, 2007. TÜRKİYE JEOTERMAL DERNEĞİ. http://www.jeotermaldernegi.org.tr/. 2010. YÖRÜKOĞLU, Dr. Abdulkerim. Türkiye Jeotermal Enerji Potansiyeli ve Çevre. Ankara: MTA Genel Müdürlüğü, 2007. Madencilik Araştırma Kurumları Ve Türkiye - Dr. Şinasi ESKİKAYA http://www.maden.org.tr Arakatlı Göçertme Yönteminin Siirt Madenköy Bakır Yatağına Uygulanması - Mehmet Gökhan TÜRKMEN “Şırnak’ta Maskeli Santral Protestosu”, Radikal, 14 Kasım 2007, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=964237&Date =14.11.2009&CategoryID=97 “500 Çinli Termik Santral için Şırnak’ta”, Haber Aktüel, 7 Aralık 2007, http://www.haberaktuel.com/500-Cinli,-termik-santrali-icin-Sirnakta!-haberi-100623.html Nuh Çimento web sitesi, http://www.nuhcimento.com.tr/tr/home/biliyormuydunuz.asp Irak 3 milyon konut için Türk Müteahhitleri Bekliyor, Zaman, 23 Şubat 2010, http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=954538&title=irak-3-milyon-konut-icin-turkmuteahhitleri-bekliyor Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu, Toprak Sanayii Hammaddeleri IV (Çimento Hammaddeleri) Çalışma Grubu Raporu, Ankara 2001 “Siirt Bakır Madeni TİS Görüşmeleri Başladı”, Maden – İş Sendikası, http://www.madenis.org.tr/ayrinti.php?id=160 “İçme Suyunda Ölçümü Yapılan Parametreler”, İSKİ, 26.02.2010, http://www.iski.gov.tr/Web/statik.aspx?KID=1001155 Uranyum, Vanadyum, Flüor ve Diğer Tali Elementleri İçeren Mazıdağı Fosfatlarında Jeoşimik ve Mineralojik Tetkikler İle Uranyumun Kazanılması Olasılığı Hakkında Görüşler, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, 1976. World Nuclear Association http://www.world-nuclear.org/info/inf28.html Annual Energy Outlook 2010 EIA-OMV 2009 (Energy Information Administration) - www.eia.doe.gov Tüpraş - www.tupras.com.tr Petrol İşleri Genel Müdürlüğü - www.pigm.gov.tr Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı - www.tpao.gov.tr 105 DİCLE KALKINMA AJANSI The British Petroleum Company 2009 Raporu IEA Keyworld Energy Statistics-2008 IEA (International Energy Agency) – www.ıea.org Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu - www.epdk.gov.tr 8. Kalkınma Planı Petrol ve Doğalgaz Özel ihtisas Komisyonu Raporu 9. Kalkınma Planı Petrol ve Doğalgaz Özel ihtisas Komisyonu Raporu Mineral Commodities Summaries 2009 Mineral Commodities Summaries 2010 World Bank Commodity Price 2000-2009 ICIS Pricing 29.01.2010 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Daire Başkanlığı http://www.oib.gov.tr Phosphorus and Potassium Number 120 July-August 1982 8. Kalkınma Planı Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2001-2005) 9. Kalkınma Planı Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2007-2013) Türk Mühendis ve Odalar Birliği Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği Raporu (Şubat 2006) Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı Faaliyet Raporu (2008) Türkiye Kuvars Kumu Potansiyeline Genel Bir Bakış – 1995 İ. Kurşun ve B. İpekoğlu İstanbul Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bolümü 106 DİCLE KALKINMA AJANSI 6 EKLER 107 DİCLE KALKINMA AJANSI 108 DİCLE KALKINMA AJANSI 109 DİCLE KALKINMA AJANSI BAZI MADENLERİN 2009 YILI İHRACAT DEĞERLERİ (milyon $) MERMER 1.222,71 50% FERRO KROM 63,39 2% DİĞER MADENLER 56,53 2% KUVARS 19,83 1% BENTONİT 23,90 1% ALÇI TAŞI, 65,71 3% MANYEZİT 58,36 2% TABİİ BORAT VE KONS. 104,58 4% DİĞER METALİK CEVHERLER 50,84 2% KROM 262,59 11% ÇİNKO 70,58 3% 31.12.2009 (Kaynak: İMİB) 110 BAKIR 287,41 12% FELDSPAT 89,07 4% DİĞER END. HAM. MAD. 69,87 3% DİCLE KALKINMA AJANSI TRC3 BÖLGESİ YER ALTI ZENGİNLİKLERİ HARİTASI 111