kongre takvimi - Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Transkript
kongre takvimi - Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Bilgisayar-Destekli İlaç Tasarımı (İlaç Tasarımında İn siliko Yöntemler) Medisinal Kimya, Yeni İlaç Keşfi ve Ar-Ge’de: Yeni Teknoloji, Metot ve Yöntemler Doğal Ürünler Fermantasyon Organik Sentez Jenerik İlaç Ar-Ge’si İlaç Kimyası ve Üretiminde Yeni Renk: Yeşil Kimya Genomiks / Proteomiks / Metabolomiks / Medikal Biyoistatistik Klinik çalışmalar: Etik Konular Biyoyararlanım / Biyoeşdeğerlik Çalışmaları Farmakodinamik ve Farmakokinetik Bulguların Analizi İlaç Üretimi Proses Geliştirme ve Optimizasyonu Bildiri Özetlerinin Son Teslim Tarihi : Bildiri Kabulünün Duyurulması : İndirimli Kayıt Ücreti Son Ödeme Tarihi : Kesin Programın Duyurulması : Reklam ve Sergi Alanının Son Katılım Tarihi : İlaçta Formülasyon Çalışmaları Kontrollü İlaç Salım Sistemleri İlaçta Kalite Tasarımı (QbD) İlaçta Analitik Yöntemler: Metot Geliştirme ve Validasyon Stress-Testleri ve Stabilite Çalışmaları Hibrit Analitik Metotlar (Hyphenated Analytical Techniques) Biyobenzer İlaçlar, Aşılar ve Üretim Teknolojileri / Monoklonal Antikorlar Nanoteknoloji Nanobiyoteknoloji Yetim İlaçlar ve Bireysel İlaç Tedavisi Patent Drug Master File / Ruhsatlandırma 14 Şubat 2016 Pazar 21 Şubat 2016 Pazar 02 Mart 2016 Pazartesi (Mesai saati bitimine kadar) 28 Şubat 2016 17 Mart 2016 Perşembe (Gece Saat 00:00’a kadar) http://kimyager.ilackongresi.org/ KONGRE TAKVİMİ Bu Kongre Bir “KİMYAGERLER DERNEĞİ” Organizasyonudur İlaç Tasarımı ve Keşfinde Akademik ve Endüstriyel Stratejiler S a l i h D e n l i 0 ( 5 3 0 ) 4 9 2 2 1 14 KONU BAŞLIKLARI 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN KONGRE BAŞKANI Murat ACEMOĞLU, Novartis, İsviçre KONGRE BAŞKAN YARDIMCILARI Ramazan ALTUNDAŞ, Atatürk Üniversitesi Nüket ÖCAL, Yıldız Teknik Üniversitesi Mutlu TOPAL, Keymen İlaç BİLİMSEL KOORDİNATÖR Mustafa GÜZEL, İstanbul Medipol Üniversitesi Mahmut ÖZBEK, World Medicine İlaç A. Ş. Rana SANYAL, Boğaziçi Üniversitesi KONGRE GENEL SEKRETERİ İkram CENGİZ KONGRE KOORDİNATÖRÜ Mustafa TEKOĞLU, Kimyagerler Derneği ORGANİZASYON KOMİTESİ Prof. Dr. Esvet AKBAŞ, Yüzüncü Yıl Üni. Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üni. Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK, KTÜ Prof. Dr. Hakan DAL, Anadolu Üni. Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üni. Prof. Dr. Yavuz ERGÜN, Dokuz Eylül Üni. Prof. Dr. Turan ÖZTÜRK, İTÜ Prof. Dr. Hasan SEÇEN, Atatürk Üni. Prof. Dr. Nefise Ülkü K. YAVAŞOĞLU, Argefar, Ege Üni. Prof. Dr. Çiğdem YOLAÇAN, Yıldız Teknik Üni. Doç. Dr. Metin AK, Pamukkale Üni. Doç. Dr. Tuncer ASLAN, Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi Doç. Dr. Kadir AY, Celal Bayar Üni. Doç. Dr. Ali ÇAĞIR, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Doç. Dr. Ahmet Ceyhan GÖREN, TÜBİTAK-UME Doç. Dr. Mustafa Selman YAVUZ, Selçuk Üni. Y. Doç. Dr. Ali ALKAN, KTÜ Y. Doç. Dr. Serdar BURMAOĞLU, Erzincan Üni. Y. Doç. Dr. Özgül Persil ÇETİNKOL, ODTÜ Y. Doç. Dr. Hayrettin Ozan GÜLCAN, Doğu Akdeniz Üni. Y. Doç. Dr. Şaziye Sezin PALABIYIK, Atatürk Üni. Y. Doç. Dr. Nursabah SARIKAVAKLI, Adnan Menderes Üni. Dr. Selçuk ALTUN, Marmara Üni. Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva Holding A. Ş. Dr. Melike FIRLAK, Kemerburgaz Üni. Dr. Tayfun OLTULU, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. Büşra Öztürk AYDIN, Atatürk Üni. Nurşah Ömeroğlu ÇETİNKAYA, NER Medikal Araştırma Esin ÇINAR, Kimyagerler Derneği Kader ÇÖMLEKÇİ, Onko Koçsel İlaç Sanayi Fatih Mehmet GÜNER, Kimyagerler Derneği Marmara Şubesi Serdar KASAP, Kimyagerler Derneği Adnan KAYABAŞLI, Bilim İlaç Ömer SÜRMEN, Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic.A. Ş. Vildan TÜZER, Atabay İlaç Sanayi Mevlüt YILDIRIM, Novagenix Yücel YILDIRIM, Kimyagerler Derneği Marmara Şubesi Emine YURTOĞLU, Atatürk Üni. BİLİM KURULU Prof. Dr. Erden BANOĞLU, Gazi Üni. Prof. Dr. Erdal BEDİR, Ege Üni. Prof. Dr. İbrahim DEMİRTAŞ, Çankırı Karatekin Üni. Prof. Dr. Belma GÜMÜŞEL, Hacettepe Üni. Prof. Dr. Bülent GÜMÜŞEL, Hacettepe Üni. Prof. Dr. Yunus KARA, Atatürk Üni. Prof. Dr. Ercüment KARASULU, Argefar, Ege Üni. Prof. Dr. Nesrin Gökhan KELEKÇİ, Hacettepe Üni. Prof. Dr. Tijen ÖNKOL, Gazi Üni. Prof. Dr. Hasan ÖZDEMİR, Atatürk Üni. Prof. Dr. Tuncel ÖZDEN, Üsküdar Üni. Prof. Dr. Fethi ŞAHİN, Doğu Akdeniz Üni. Prof. Dr. Yücel ŞAHİN, Yıldız Teknik Üni. Prof. Dr. Gülaçtı TOPÇU, Bezmiâlem Vakıf Üni. Prof. Dr. Sabri ULUKANLI, Korkut Ata Üni. Prof. Dr. Nurettin YAYLI, KTÜ Prof. Dr. Kemal YELEKCİ, Kadir Has Üni. Prof. Dr. Mustafa YILMAZ, Selçuk Üni. Prof. Dr. Metin ZORA, ODTÜ Doç. Dr. Gülşah ŞANLI, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Doç. Dr. Ali TÜRKAN, Gebze Teknik Üni. Y. Doç. Dr. Ahmet Tarık BAYKAL, Medipol Üni. Y. Doç. Dr. Şebnem Eşsiz GÖKHAN, Kadir Has Üni. Y. Doç. Dr. Nurinnisa ÖZTÜRK, Atatürk Üniversitesi Dr. Mustafa ADIYAMAN, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. Dr. Bülent ATABAY, Atabay İlaç Sanayi Dr. Bekir KARLIĞA, Deva Holding A. Ş. Dr. Cem KOÇAK, Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi Dr. Mustafa KÖKTÜRK, Fargem Dr. Sadettin ÖZTÜRK, MassBiologics, Boston, USA Dr. Ömer REİS, Ulkar Kimya Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. Eren ÇAŞKURLU, Sanofi Rana KUNT, Tüm Ekip İlaç Koray TANRIVER, Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A. Ş. Alper URAS, GE Helthcare Life Sciences Değerli Kongre Katılımcıları, “4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi”nde sizleri de aramızda görmekten mutluyuz. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen kongremiz gelen öneriler doğrultusunda İlaç Tasarımı ve Keşfinde Akademik ve Endüstriyel Stratejiler, Medisinal Kimya, Yeni İlaç Keşfi, Jenerik İlaç Ar-Ge’si,İlaç Kimyası ve Üretiminde Yeni Renk: Yeşil Kimya, Genomiks / Proteomiks / Metabolomiks / Medikal Biyoistatistik, İlaç Üretimi Proses Geliştirme ve Optimizasyonu, Biyobenzer İlaçlar, Aşılar ve Üretim Teknolojileri, /Monoklonal Antikorlar Nanoteknoloji, Nanobiyoteknoloji, Yetim İlaçlar ve Bireysel İlaç Tedavisi Patent, Drug Master File / Ruhsatlandırma gibi geniş bir spektrumda hazırlanarak, ilaç alanına yönelik kamu/özel sektör uzman ve temsilcileri ile endüstri ve akademik kuruluşlarda araştırmalar yapan bilim insanlarını ve yasa/yönetmelik uygulayıcılarını bir araya getirmiştir. Ayrıca, ilaç hammadde tedarikçileri ile sektöre hizmet veren, ekipman ve bilişim hizmetleri sunan kişi ve kuruluşlar da sergileriyle veya izleyici olarak kongremizde yer almışlardır. Ülkemizde ilaç firmalarında ilaç araştırmaları, ürge çalışmaları, ruhsatlanma, üniversite işbirliği henüz tam olarak yeterli şekilde verimli olarak ilerleyememektedir. Daha verimli ve etkin bir şekilde katkıda bulunabilmek için, bu alanda çalışan kamu/özel sektör uzman ve temsilcileri ile endüstri ve akademik kuruluşlarda araştırmalar yapan bilim insanlarını ve yasa/yönetmelik uygulayıcıları bir araya getirilerek fikir ve birikimlerin paylaşılması için ortam oluşturulmaktadır. Kongremize sponsor olarak katkıda bulunan bütün kuruluşlara ve kongremizi onurlandıran siz değerli katılımcılara en içten teşekkürlerimizi sunarız. Saygılarımızla Organizasyon Komitesi KONUŞMACILARIMIZ Açılış Konuşmaları Doç. Dr. Osman Arıkan NACAR Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Ali ARPACIOĞLU İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı GÜRSÖZ İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Dr. Ali Sait SEPTİOĞLU Tıbbi Cihaz ve Kozmetik Ürünler Başkan Yardımcısı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Hülya Öztoprak YILMAZ Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Etki ve Değerlendirme Dairesi Başkanı T. C. Bilim ve Teknoloji Gn. Müd. Turgut TOKGÖZ İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Davetli Konuşmacılar Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi Prof. Kadir ASLAN, Morgan State University, Baltimore, USA Prof. Metin BALCI, ODTÜ Prof. Erden BANOĞLU, Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Herbert WALDMANN, Max Planck Institute, Dortmund, Germany Doç. Dr. Murat ACEMOĞLU, Novartis, Basel, Switzerland Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet DOĞAN, Merck, Germany Y. Doç. Dr. Tarık BAYKAL, Medipol Üniversitesi Y. Doç. Dr. Fikret BÜYÜKKAYA, İstanbul Üniversitesi Y. Doç. Dr. Şebnem G. EŞSİZ, Kadir Has Üniversitesi Dr. Aslihan AKKAR-SCHENKL, Staeger & Sperling, Munich, Germany Dr. Guido KOCH, Novartis, Basel, Switzerland Dr. Mustafa KÖKTÜRK, Fargem Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, USA Dr. Esen BELLUR ATİCİ, Deva Y. Doç. Persil ÇETİNKOL, ODTÜ Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. Yılmaz KARAMÜRSEL , Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic. KONGRE PROGRAMI 17 Mart 2016, Perşembe - Miletus 17:30-17:40 Prof. Dr. Ramazan ALTUNDAŞ Atatürk Üniversitesi 17:40-17:45 Mustafa TEKOĞLU Kimyagerler Derneği Genel Başkanı 17:45-18:15 Ali ARPACIOĞLU İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı 18:15-18:45 Dr. Hakkı GÜRSÖZ İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu T. C. Sağlık Bakanlığı 18:45-20:30 Akşam Yemeği – Efes Restaurant 20:30-21:30 Açılış Kokteyli - Sunset 18 Mart 2016, Cuma - Miletus 1. Oturum Oturum Başkanı: Dr. O. Mutlu TOPAL 09:00-10:30 Sorunlar ve Çözüm Önerileri 09:00-09:30 Hülya Öztoprak YILMAZ Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Etki ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü T. C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İlaç ve Kimya Sektörüne Yönelik Ar-Ge Strateji ve Politikaları 09:30-10:00 Dr. Ali Sait SEPTİOĞLU Tıbbi Cihaz ve Kozmetik Ürünler Başkan Yardımcısı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu T. C. Sağlık Bakanlığı 10:00-10:30 Dr. Hakkı GÜRSÖZ İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu T. C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Kimya Sektörüne Yönelik Ar-Ge Strateji ve Politikaları 10:30-11:00 Çay-Kahve Arası 2. Oturum Oturum Başkanı: Turgut TOKGÖZ 11:00-11:20 Dr. Bülent ATABAY, Atabay Kimya San. ve Tic. Türkiye'de İlaç Sanayi ve İlaç Hammaddesi Üretiminin Önemi 11:20-12:00 Soru-Cevap 12:00-12:30 Plaket Töreni 12:30-14:00 Öğle Yemeği – Efes Restaurant 3. Oturum Oturum Başkanı: Doç. Dr. Rana SANYAL 14:00-14:50 Prof. Dr. Herbert WALDMANN, Max Planck Institute, Dortmund, Germany Biology Oriented Synthesis 14:50-15:10 Yrd. Doç. Dr. Persil ÇETİNKOL, Orta Doğu Teknik Üniversitesi G-Dörtlü Sarmal Yapısına Sahip Telomerik DNA Dizinleri ile Azasiyaninlerin Etkileşimleri 15:10-15:30 Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tiyeno[c]karbazol Türevlerinin Sentezi ve Türevlendirilmesİ 15:30-16:00 Çay-Kahve Arası 4. Oturum 16:00-16:50 Oturum Başkanı: Prof. Dr.Turan ÖZTÜRK Prof. Dr. Metin BALCI, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Altın katalizörlüğünde ve NaH-Destekli Alkin Siklizasyonu: Yeni İskelet Yapılarına Sahip Heterosiklik Bileşiklerin Tasarımı ve Sentezi 16:50-17:20 Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Zentiva Sağlık Ürünleri İlaç Endüstrisinde Sorunların Kök-neden Analizi için bir FT-NIR Çözümü 17:20-17:50 Dr. Aslıhan AKKAR-SCHENKL, Staeger & Sperling, Munich, Germany Patenting Inventions in Medicine and Pharmacy under EPC 17:50-18:10 Yrd. Doç. Dr. Özlem DİLEK, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hücre içi hedefe yönelik spesifik işaretlemede yüksek verim ve biyouyumlu “click” biyoortogonal kataliz reaksiyonu 18:10-18:30 Yrd. Doç. Dr. Mustafa KAZANCIOĞLU, Kars Kafkas Üniversitesi Kovalent Modifikasyon: Nötral Oxetanyl Sulfoxide ile İlaçların Sudaki Çözünürlüğünün Arttırılması 18:30-19:30 Akşam Yemeği - Efes Restaurant 19:30-21:30 Poster Sunumları – Royal Hall 19 Mart 2016, Cumartesi 5. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Metin ZORA 09:00-09:50 Dr. Guido KOCH, Novartis, Basel, Switzerland Industrial Strategies for Drug Discovery 09:50-10:10 Yrd. Doç. Dr. A. Tarık BAYKAL, Medipol Üniversitesi Discovering Neurological Disease Genesis And Progression Through Proteomics Analysis 10:10-10:30 Tuğba Taşkın TOK, Gaziantep Üniversitesi Nitroredüktaz - Nitro Substitüe İlaç öncü Birleşimlerinin Farmakofor Analizi 10:30-11:00 Çay-Kahve Arası 6. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Tuncel ÖZDEN 11:00-11:30 Dr. Mustafa KÖKTÜRK, Nobel İlaç Stabilite Göstergeli Analitik Metotlar 11:30-12:00 Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva Quantitative Determination of Two Polymorphic Forms of Imatinib Mesylate 12:00-12:30 Yılmaz KARAMÜRSEL, Zentiva Sağlık Ürünleri İlaç Sanayinde Yetenek Yönetimi 12:30-14:00 Öğle Yemeği - Efes Restaurant 7. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hasan ÖZDEMİR 14:00-14:30 Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, USA Opportunities, Challenges, and Strategies for Developing Biosimilars in Turkey 14:30-14:50 Yrd. Doç. Dr. Nil Ertekin BİNBAY, Dicle Üniversitesi Ibuprofen İle COX1 Enzimine Ait STD-NMR Spektrumunun Satürasyon Zamanına Bağlılığı 14:50-15:10 Yrd. Doç. Dr. Nurinnisa ÖZTÜRK, Atatürk Üniversitesi Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif İlaç Düzeyleri 15:10-15:30 Yrd. Doç. Dr. Fikret BÜYÜKKAYA, İstanbul Üniversitesi Radyofarmasötikler: F-18 bileşikleri ve PET Görüntüleme 15:30-16:00 Çay-Kahve Arası 8. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Çiğdem YOLAÇAN 16:00-16:30 Prof.Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi Bilgisayar-Destekli İlaç Tasarımı: Yüksek Antioksidan Aktiviteye Sahip Yeni Kumarin Türevleri ile Kantitatif Yapı-Aktivite İlişkileri ve Moleküler Doking 16:30-17:00 Prof.Dr. Erden BANOĞLU, Gazi Üniversitesi Lökotrien Biyosentezini Engelleyen Yeni FLAP İnhibitörlerinin Keşif ve Geliştirilmesi: Farmakofor Temelli Tasarım ve Medisinal Kimya Stratejileri 17:00-17:15 Yrd. Doç. Dr. Selma BAL, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Karbazol Temelli Ligandların ve Komplekslerinin Sentezi, Karakterizasyonu ve Antibakteriyel özelliklerinin İncelenmesi 17:15-17:30 Yrd. Doç. Dr. Yusuf YILMAZ, Gaziantep Üniversitesi Ftalosiyaninlerin Fotodinamik Terapi Uygulamaları 17:30-17:45 Dr. Cevher Gündoğdu HIZLIATEŞ, Dokuz Eylül Üniversitesi Karbazol Grubu İçeren Ariliden Karbohidrazit Türevlerinin Sentezi 17:45-18:00 Yrd. Doç.Dr. Nimet BALTAŞ, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Bal, Polen ve Propolis Örneklerinin İn-vitro Olarak Antioksidan, Anti-üreaz ve Anti-ksantin oksidaz Özelliklerinin İncelenmesi 18:00-18:20 Doç. Dr. Evren Alğın YAPAR, T. C. Sağlık Bakanlığı Sınır Ürünler ve Yasal Değerlendirmeleri 18:30-20:00 Akşam Yemeği - Efes Restaurant 19:30:-21:30 Poster Sunumları – Royal Hall 20:00-21:30 Özel Oturum – Miletus Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi Rastlantıdan Tasarıma İlaç Geliştirme-I 20 Mart 2016, Pazar 9. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK 09:00-09:30 Prof. Dr. Kadir ASLAN, Morgan State Uni., Baltimore, USA İlaç Tasarımı ve Geliştirilmesinde Yeni Oyuncular: Mikrodalgalar ve Nano-parçacıklar 09:30-10:15 Yrd. Doç. Dr. Şebnem G. EŞSİZ, Kadir Has Üniversitesi Sinir Gazlarının İnsan Asetilkolin Esteraz Enzimi Üzerindeki Yapısal Etkileri 10:15-10:30 Sabiha DEMİRCİ, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ConA/PEG-DA Kompozit Hidrojellerin Anti-Kanser İlaçların Kontrollü Salımında Kullanımının Araştırılması 10:30-11:00 Çay-Kahve Arası 10. Oturum Oturum Başkanı: Dr. Tayfun OLTULU 11:00-11:15 Yrd. Doç. Dr. Süleyman AKOCAK, Adıyaman Üniversitesi Piridinyum Benzolamid Türevlerinin Sentezi, Karbonik Anhidraz Enzim İnhibisyon Testleri Ve Bu Bileşiklerin Hipoksik Tümörler Üzerine Etkileri 11:15-11:30 Yrd. Doç. Dr. Ceylan HEPOKUR, Cumhuriyet Üniversitesi Gümüş Nanopartikülere Bağlı Kapesitabin’in Meme Kanseri Hücre Serisi Üzerinde Antiproliferatif ve Proapoptotik Etkinliklerinin İncelenmesi 11:30-11:45 Arife Pınar EKİNCİ, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Cancur Eriğinin (Prunus domestica L.) Antioksidan Özelliğinin İncelenmesi 11:45-12:00 Yrd. Doç. Dr. Esra DİLEK, Erzincan Üniversitesi Maclura Pomifera Bitkisinden İzole Edilen Pomiferin Maddesinin Ratlarda İndometazin ile Oluşturulan Gastrik Hasar Üzerine Etkilerinin Araştırılması 12:00-12:15 Dr. Süleyman ÖZAKIN, Dicle Üniversitesi Moleküler Network Analizleri ile Salinispora İzolatı Genomlarında Yeni Doğal Ürün Gen Kümelerinin Taranması 12:15-12:30 Yrd. Doç. Dr. Şule CEYLAN, Artvin Çoruh Üniversitesi Nalidiksik Asit İçeren Bazı Bileşiklerin Sentezi ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi 12:30-14:00 Öğle Yemeği - Efes Restaurant 14:00-15:00 Değerlendirme Oturumu-Poster Ödülleri Kapanış Posterler kongre boyunca asılı kalacaktır. Poster tartışmaları programda belirtilen zaman aralığında ve diğer aralarda yapılacaktır. Poster Ödülleri “Değerlendirme Oturumu”dan sonra verilecektir. POSTER PROGRAMI POSTER YAZAR NO P1 İbrahim KELEŞ P2 Funda ÖZDEMİR P3 Aykut KUL P4 Anwar YOUSSEF P5 P6 Seda FANDAKLI Seda FANDAKLI İlker Ümit KARAYİĞİT P7 P8 İmren BAYIL P9 Yeşim POLAT TOPÇU P10 Burak TÜZÜN P11 Aslı KÖROĞLU Kemal SOLAKYILDIRIM P12 P13 Burak KUZU P14 Kadir AY Evren ALĞIN YAPAR Evren ALĞIN YAPAR P15 P16 P17 Elif ÖZDEMİR P18 Ceylan HEPOKUR P19 Sibel DİKMEN P20 Mehmet AY P21 Aylin KÖSELER BAŞLIK İyon Duyarlı ve Floresans Özelliğe Sahip Organik Sensörün Tasarlanması, Sentezi ve Uygulamaları N-Heterosiklik Karben Öncülleri Olarak Benzimidazolyum Tuzlarının Sentezi Karakterizasyonu ve Üreaz İnhibisyonu Üzerindeki Etkisi İdrar Örneklerinde Morfinin Biyoanalitik Yöntem Validasyonu PDT Uygulamaları İçin Suda Çözünür Tetra Non-periferal Ftalosiyaninlerin Sentezi ve Fotofizikokimyasa Özelliklerinin İncelenmesi Kalkon Oksimlerin Sentezi, alfa-Glukozidaz ve Lipaz İnhibisyonları Pirimidin Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi ve Biyolojik Aktiviteleri Kiral Ligandların Sentezi ve Katalitik Tepkimelerde Elektronik ve Sterik Etkilerinin İncelenmesi Biyouyumlu Metal Organik Yapılar Olan MIL-101 Ve UMCM-1 Moleküllerinin Modellenmesi ve İlaç Taşınmasındaki Rolü Antiagregan Etkili Klopidogrel Bisülfat'ın HPLC Yöntemi İle Safsızlık Tayini 4D-QSAR EC-GA Metodu İle Pridin Karboksilik Asit Bileşik Serisinin Farmakofor Grubunun Belirlenmesi Ve Biyoaktivite Hesabı 2,3-Dietiniltiyofen Türevlerinin Sentezi Karbonhidratların Aşırı Duyarlı Ölçülmesi İçin Yeni Yöntem: GlycoqPCR Fe+3 İyonlarına Duyarlı Fluorometrik Organik Sensörün Tasarlanması, Sentezi ve Canlı Hücrelerde Fe+3 Tayininde Kullanılması α- ve β- Kloraloz Türevi 1,4-Dihidropiridinlerin Sentezi Sağlık Alanında 3D Yazıcı Teknolojisinin Kullanımı Farmasötik Kalite Sistemlerinde Ölçek Büyütme ve Teknoloji Transferi Development and Validation of Sensitive Spectrophotometric Method for the Determination of Sultamicillin Tosylate Dihydrate in Pure and Pharmaceutical Preparations Poli(HEMA/Akrilamid/İtakonik Asit)’li Hidrojellerin Doksorubisin Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu Hepatik Detoksifikasyon Tedavisinde Oral Yoldan Kullanılacak Aminoasit Türevi Saşe Ürünün Tasarımla Kalite (QbD) Yaklaşımı Prensipleri ile Geliştirilmesi Öncül İlaç Olabilecek Yeni Nitro-Bileşiklerin (25) Antikanser Etkinliklerinin Belirlenmesi Sitokrom P450 2C9 ‘CYP2C9’ Enzimi Polimorfizmleri için Genotiplendirme P22 Emrah KAVAK P23 Elif KESKİN P24 Sema MISIR P25 Sema MISIR P26 P27 Gökçe BAŞARAN Doğukan KUTLU P28 Sezin İŞSEVER P29 Lalehan ÖZALP P30 Nüket ÖCAL P31 Duygu EKİNCİ P32 P33 P34 Birsen CELAYİR Melih Beşir ARVAS İlkay YILDIZ Neslihan ÇELEBİOĞLU Nihan BALKAN FİDAN P35 P36 P37 Asli CAPAN P38 Sanaz ATAEI P39 Serkan ÖNCÜOĞLU P40 Emine DERVİŞ P42 Esma Kübra KAĞAN Yavuz ERGÜN P43 Mehmet OĞUZ P44 Tuğçe AKBAL P45 Esin KARATAŞ P46 Murat BİNGUL P47 İlknur BABAHAN P41 P48 P49 Hediye Gamze Nur ÇELEBİOĞLU Cevher Gündoğdu HIZLIATEŞ Tek-Kapta 2,3-di(tiyofen-2-il)-1H-indol Sentezi L-Prolin Temelli Kiral Dipeptid Bileşik Sentezi ve Katalitik Aktivite Çalışmaları Poli(HEMA/Akrilamid/ Metil Metakrilat)’li Polimerin Doksorubisin Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu Akrilamid Türevli Hidrojellerin Doksorubisin Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonları Farmasötik Morfin Üretiminde Analitik Çalışmalar FTIR Imaging Cihazı ile İlaç Uygulamaları Biyolojik Aktif Olabilecek Yeni İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Yeni Yolla Sentezleri DNA-Ftalosiyanin Bağlanmasının İn Siliko Yöntemlerle İncelenmesi Biyolojik Aktif Oksazolon-5-on Bileşikleri ve Halka Açılma Reaksiyonları Kanser Tedavisi İçin İlaç Salım Sistemi Olarak Altın Nanopartikül/İndirgenmiş Grafen Oksit Kompozit Yapıları İlaç Sektöründe Toz X-Işını Kırınımı (XRPD) Yöntemi Uygulamaları Elektroanalitik Yöntemler ile İlaçlarda Parasetamol Tayini Predicting ADME/Tox Properties of Some Topo I Inhibitors Dihidrokurkumin Yapılı İki Doğal Ürünün Sentez Çalışmaları Ekipman Temizlik Metot Validasyon Çalışmalarında UPLC Kullanımının Avantajları Sequence Specıfıc Recognıtıon of ssDNA by Fluorophore 3Hydroxyflavone Determination of someMacrolideAntibioticsby High Liquid PerformanceChromatographicMethod (HPLC) Piridokarbazol Türevlerinin Sentezi Karanfil Bitkisi Orijinli Eugenol Bileşiğinin Gümüş Nanoparçacıklar ile Konjugasyonu Ve in vitro Uygulamalar 7,8-dihidroksiflavon’nun Aldosteron İndüklenmiş Böbrek Kanser Hücrelerinin Proliferasyonu Üzerine Etkilerinin İncelenmesi Karbazol Tabanlı Hidrazit Bileşiklerinin Sentezi Kaliksaren İmmobilize Altın Nanopartiküllerin Antikanser Bileşik Olan Sunitinib-A’ nın Taşınmasında Kullanılması Antienflamatuar Grup İçeren Yeni Aday İlaç Türevi Synthesis Of Some New Benzoxazoles As DNA Topoisomerase I Inhibitors HDAC İnhibitörlerinin Antikanser Etkilerini Arttıracak Yeni İndol Kaynaklı Heterohalkalı Moleküllerin Geliştirilmesi Lösemi (HL-60) ve Kolon (HT-29) Kanseri Hücrelerine Karşı Etkili olan Yeni Tiyosemikarbazon-oksim Türevlerinin ve Metal Komplekslerinin Sentezi Floresans Özelliğe Sahip Yeni Bir Konjuge İmidazol Molekülünün Sentezi ve Solvatokromik Özelliğinin İncelenmesi İndol Alkaloitlerinin Sentezi İçin Hekzahidropirido[3,2-c]Karbazol ve Hekzahidropirolo[3,2-c]Karbazol İskeletlerinin Oluşumu P50 P51 Kadriye Buşra KARATAY Neslihan DEMİRBAŞ P52 Senem YUNAK P53 Sezin SAYIN P54 Cesar Eduardo Gutierrez Quevedoa P55 Fatma Ebru KOÇ P56 Nebahat EJDER P57 Şemsi Betül DEMİR P58 Tuğçe ÜTNİER P59 Saliha EKŞI Mehmet Şahin ATAŞ P60 P61 Sezen ALSANCAK P62 Senem AKKOÇ P63 Bahadır KESKİN P64 Merve CAN P65 Özlem GÜNDOĞDU P66 Ceyda ÇEVİK P67 Ayşe UZUN Ömer Tahir GÜNKARA P68 P69 İlker ÜN P71 P72 Mehmet Serdar GÜLTEKİN Ekrem GÖREN Vefa AHSEN P73 Melis ZENGİN P74 Pelin BİRİNCİ P75 Muheb ALGSO P76 Ayşe AKAN P70 Zencefil Kökünün Ekstraksiyonu ve Kromatografik Analizi Farklı Farmakofor Grup İçeren Nalidiksik Asit Türevlerinin Sentezi ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi Alginat/Nişasta Kompozit Hidrojel Sistemlerinden Protein Bazlı İlaçların Kontrollü Salınım Kinetiğinin İncelenmesi Doğal Proteinlerin Morita-Baylis-Hillman Aktivitesi İçin Hesapsal Taranması Karbazol Grubu İçeren Potansiyel Antibakteriyel β-Laktam Türevlerinin Sentezi Genipin Çapraz Bağlayıcılı Jelatin-Kitosan Esaslı Polimer Filmlerin Şişme Davranışlarının İncelenmesi Hidroksamit Asit Türevlerinin ve Komplekslerinin Kanser ve Normal Hücreler Üzerindeki Anti-proliferatif Etkileri Diarilheptanoid (E)-1,7-difenilhept-5-en-3-on Bileşiğinin Sentezi Morita Baylis Hillman Reaksiyonunun Serviks Kanseri Üzerindeki Etkilerinin Çeşitli Katalitik Elemanlar ile İncelenmesi Sulu Propolis Ekstrelerinin Antitumoral Etkilerinin Belirlenmesi Kontrollü İlaç Salım Amaçlı Isıya Duyarlı PEGMA NanoPolimerlerin Sentezi Yeni Hesapsal Yaklaşım ile Potansiyel Organokatalizör Adaylarının Belirlenmesi Farklı Kanser Hücre Hatlarında Etkili Olan Yeni Herosiklik Karben Öncül ve Komplekslerinin Sentezi Yeni Suda Çözünür Çinko Ftalosiyanin Sentezi, Fotokimyasal ve DNA Bağlama Özelliklerinin İncelenmesi Fındık Yaprağı Ekstraktında Antioksidan ve Antimikrobiyal Aktivite Tayini Aroil-β-Amino Asit Türevlerinin Asimetrik Sentezi Metformin HCl İlaç Etken Maddesinin HPLC’de Miktar Tayini için Analitik Metot Validasyonu ve Bu Metodun İlaçların Analizlerinde Kullanılması Fındık Yeşil Kabuğu Ekstraksiyonu ve Biyolojik Aktivite Tayini Biyolojik Aktif olabilecek Yeni İmidlerin Sentezlenmesi ve İndirgen Heck Reaksiyonlarının İncelenmesi Vitamin D3 Tabletlerinde qNMR Uygulamaları, Tespit ve Tayin Limitleri N-Aril 2-azabicyclo[2.2.1]-5-hepten Yapılarının Schiff Bazlarından Sentezi Ve CA-I Ve CA-II Enzim Aktivitelerinin İncelenmesi Fototermal Tabanlı Özgün Kontrollü Salım Mekanizması 2-Metoksi-İzobütil-İzosiyanid (MİBİ) sentezi Kanser Tedavisinde Kullanılan Gemzar’ın Fosfatidil Hücre Zarı Lipidleri ile Etkileşmesinin Biyofiziksel Yöntemlerle İncelenmesi Pankreatik Lipazın Bazı Sorbus (Üvez) Meyve Ekstraklarıyla İnhibisyonu 3-(Arilethinil)-2-(tiyofen-2-il)benzo[b]tiyofen Türevlerinin Sentezi Ağız Gargarasında Antienflamatuar, Antibakteriyel Propolis Kullanımı P77 Ayşe AKAN P78 Sedat YAŞAR P79 Meltem TAN P80 Çiğdem YOLAÇAN P81 Simay GÜNDÜZ P82 Emre UYSAL P83 Züleyha Nihan YURTSEVER P84 Aygül KINA P85 Nimet BALTAŞ P86 Tuğçe Nuriye KALIN P87 Öznur EYİLCİM P88 Ali Hussein Mustafa Al-Obaidi P89 Şeyma KARAOĞLU P90 Elif Sine AKSOY P91 P92 P93 Gizem Dilara YILMAZ Fatma Necmiye KACI Hülya Karaca GENÇER P94 Esvet AKBAŞ P95 Feray KÖÇKAR P96 Yeşim ÇAMLISOY P97 Esra TOKAY P98 Mehmet ÖZCAN P99 Yalçın KILIÇ İlaç Etken Madde: Omega 3- Asit Etil Esteri (DMF) Suda Çözünür Gümüş–N-heterosiklik Karben Komplekslerinin Kanser Hücrelerine Karşı İlaç Potansiyellerinin İncelenmesi Biyolojik Öneme Sahip Tautomerlerin Sentezi, Yapılarının 3D NMR ve Gaussian 03 Paket Programı ile Aydınlatılması Farmasötik Öneme Sahip Bileşiklerin Asimetrik Sentezinde Kiral Organokatalizör Kullanımı Folik Asit ve Folik Asit Safsızlıklarının LC-MS Yöntemi ile Belirlenmesi Propolisin Herpes Simpleks I Ve Herpes Simpleks II Virüsleri Üzerine Etkisi Allium Sativum Organosülfür Bileşiklerinin H2S Oluşturma Özelliklerinin ve MCF-7 ve HuT78 Kanser Hücre Dizileri Üzerine Anti-Proliferatif Etkilerinin Araştırılması Kemoterapötik Ajan Karboplatin’in Sfingomiyelin ve Fosfatidilkolin Lipitleri ile Etkileşiminin İncelenmesi Arı Ürünlerinin İn-vitro Olarak Antioksidan ve AntiAsetilkolinesteraz Özelliklerinin İncelenmesi UPLC Yöntemi İle İrbesartan, Amlodipin ve Hidroklorotiyazid’ in Eş Zamanlı Tayini ve Yöntem Validasyonu Farmakolojik Açıdan Önemli Azot-Oksijen Bağını İçeren İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Elde Edilmeleri Zakkum Bitkisinin ( Nerium Oleander) Çevre Ve İnsan Üzerindeki Yararları Ve Zararları Çalışması Kanser Hücrelerini Hedefleyen Peptid Bazlı İlaç Adaylarının Sentezi ve Simule Edilmiş Mide Sıvısı İçerisindeki Kararlılıklarının İncelenmesi Fındık Kabuğu Ekstraktlarında Antibakteriyal ve Antioksidan Aktivite Tayini Yeni Suda Çözünür Magnezyum Ftalosiyanin Sentezi, Karekterizasyonu ve DNA Bağlama Özelliğinin Araştırılması Bortezomib ve Metilstatın Farklı Multipl Myeloma Hücre Hatlarındaki Sinerjik Apoptotik Etkileri Taxadiene Üretimi için S. cerevisiae’nın Hücre Fabrikası olarak Tasarlanması Tek Basamakta 3,5-Difenil-1H-Pirazol Bileşiğinin Sentezi ve In vitro Sitotoksik ve Oksidatif Etkilerinin Belirlenmesi Ssap Nitroredüktazı ve Yeni Öncül İlaç Birleşimlerinin Keşfedilmesi ve Sitotoksik Etkinliklerinin Belirlenmesi Oksindol ile Nitrozobenzen Reaksiyonunun Optimum Koşullarının Belirlenmesi Nitro-grubu İçeren Yeni İlaç Öncül Bileşiklerinin (2a ve 2b) Sitotoksik Etkilerinin Belirlenmesi İndol Halkası İçeren 1,2,4-Triazol Türevi Bileşiklerinin Glutatyon S-Tranferaz P1-1 Enzimiyle Etkileşiminin Kompütasyonel Olarak İncelenmesi Mn(II) - Benzoik Asit - 1,10-Fenantrolin Komplekslerinin Sentezi ve Katalaz Aktivitelerinin Araştırılması P100 Ramazan KALIN P101 Pınar KALIN P102 Tansu DOĞAN P103 Mehmet Sabih ÖZER P104 Eda KARADAĞ ÖNCEL Yeni Antibiyotik Türevler : β-Laktamların Laktoperoksidaz Üzerine Potansiyel İnhibisyon Etkileri Asetilkolinesteraz Enzim Aktivitesi Üzerine Bazı Flavon Türevlerinin Etkisi Kudret Narı’nın Teknesyum-99m (99mTc) ile İşaretli Taxol Bileşiğinin Tutulumu Üzerine Etkisinin İncelenmesi Farklı Yörelerden Toplanan Yapışkan Kazayağı (Chenepodium botrys) Bitkilerinin Uçucu Yağlarının Kimyasal Karakterizasyonu ve Antioksidan Aktivitelerinin Belirlenmesi 2010-2011 Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir’in Etkinliği Davetli Konuşmacı ve Sözel Sunum Özetleri 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Rastlantıdan Tasarıma İlaç Geliştirme-I Öztekin ALGÜL Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı Yenişehir Kampusu Mersin oztekinalgul@mersin.edu.tr Sağlık ve özelikle ilaç geliştirme alanlarında önemli ilerlemeler olmasına rağmen araştırmacıların daha etkin ve daha az toksik yeni bileşiklerin keşfine olan ilgileri azalmamıştır. Her ne kadar organik sentez, ilaç geliştirmenin ilk adımı veya başlangıç aşaması olsa da, ilacın klinikte fayda/yarar dengesinin optimizasyonu aslında bu süreçle başlar. Geçmişte Fleming’in penisilini keşfi gibi rastlantısal olayların sayısının fazla olmasına rağmen günümüzün yeni yaklaşımları farklılık göstermektedir. Etnofarmakognozik çalışmalardan etken madde eldesi eski cazibesini yitirse de, Centella asiatica ekstresi örneğinde olduğu gibi hala geçerli yöntemlerden birisidir. Modern ilaç geliştirme yaklaşımı; L-dopa örneğinde olduğu gibi hastalıklarla ilgili fizyolojik veya patolojik olaylarda rol oynayan kritik biyolojik moleküllerdeki (nöromediyatörler, hormonlar, enzimler ve benzeri endojen etkin maddeler vb.) değişimlerin incelenmesini ve bu moleküllerle etkileşebilecek yeni moleküllerinin tasarlanıp, sentez edilmesi üzerine kurulmuştur. Antihipertansif minoksidil'de olduğu gibi yan etkiler bazen ilacın diğer bir endikasyonda kullanılmasını sağlayabilir. Sildenafil keşfi ise, ilaç keşfinde son derece önemli bir ilke olan “Şans, yalnızca hazır olan zihinlerden yanadır. L. Pasteur” ilkesinin son derece güzel bir örneğidir. Günümüzde medisinal kimyanın önemini ortaya koyan noktalardan birisi de yan etkilerin en az seviyeye indirilmesidir. Fenfluramin ve sibutramin gibi kilo kaybettirici ilaçların genel yan etkisi olan kalp kapakçığı bozuklukları için günümüzde 5-HT2c reseptörleri üzerine agonistik etkinlik değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu örneklerden hareketle, medisinal kimya alanında yer alan araştırmacıların ilaç geliştirilmesine sistematik olarak yaklaşmaları en akılcı tutum olacaktır. Diğer taraftan, belirli alanlarda öncülük edebilecek çalışma gruplarının oluşturulması (antikanser, anjiyonez, antibiyotik araştırma grupları gibi), ülkemizde ilaç keşfi konusunun SWOT analizinin yapılması bu konunun diğer temel başlangıç noktaları olarak öne çıkmaktadır. Bu konudaki en büyük tehditin ise bu çalışmalara hazır bir yapının henüz oluşturulamamış olmasıdır. İlaç keşfi için zihinlerimizi hazırlamamız ilk önceliğimizin olması gerekmektedir. D1 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İlaç Tasarımı ve Geliştirilmesinde Yeni Oyuncular: Mikrodalgalar ve Nano-parçacıklar Kadir Aslan, Ph.D. Morgan State Üniversitesi, Kimya Bolumu, 1700 E. Cold Spring Lane, Baltimore, MD 21251 USA kadir.aslan@morgan.edu Bu konuşmada, araştırma grubum tarafından geliştirilmiş olan “Metal-Assisted and MicrowaveAccelerated Evaporative Crystallization (MA-MAEC)” isimli yeni bir kristal büyütme tekniğinin, küçük moleküllerin hızlı kristallendirilmesini örnek vererek, nasıl bir şekilde ilaç tasarım ve geliştirilmesinde kullanılabileceğini anlatılacak. MA-MAEC tekniği, küçük molekül kristallerinin kati yüzey üzerinde hızlı bir şekilde büyütülmesi için mikrodalgalar ve metal nano-parçacıkların ayni anda kullanarak çözücünün buharlaştırılması prensibiyle çalışır. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, aktif ilaç molekülleri (asetominofen), amino asit ve protein kristalleri gümüş, altın, bakir ve demir oksit parçacıkları ile donatılmış yeni kristal büyütme platformları üzerinde ve geleneksel kristallendirme tekniklerinden yaklaşık 10 katından daha hızlı bir zaman da büyütülmüştür. Ayrıca, MA-MAEC tekniğinin kullanış alanını, “Kristal Mühendisliği” adıyla gecen ve kristallerin seklini istenilen derecede değiştirilmesine imkân veren bilim alanını da kapsayacak şekilde başarılı olarak genişletilmiştir. D2 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Altın katalizörlüğünde ve NaH-Destekli Alkin Siklizasyonu: Yeni İskelet Yapılarına Sahip Heterosiklik Bileşiklerin Tasarımı ve Sentezi Metin Balcı Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü, Ankara mbalci@metu.edu.tr Son yıllarda heterosiklik bileşiklerin sentezinde çok sık uygulanan yöntemlerden biri alkinlerin siklizasyonudur. Alkinler altın katalizörlüğünde molekül içerisinde bulunan bir nükleofilik grup ile intramoleküler tepkimeye girerek yeni heterosiklik bileşikleri oluştururlar. Nükleofil olarak asit, alkol, amin, hizdazon, oksim, pirol, pirazin v.s. gibi gruplar kolaylıkla alkin fonksiyonel grubuna katılabilmektedir.1-6 NaH eşliğinde, alkinler uygun sistemlerde önce ilgili allenlere çevrilmekte ve böylece alkinin elektrofilik gücü daha da artmaktadır. Dolayısıyla halka kapanma tepkimeleri katalizör olmadan dahi yürümektedir. Aşağıda yapıları verilen bileşiklerin sentez ve karakterizasyonu üzerinde durulacaktır. Bu çalışmanın ilginç noktalarından biri, -konumunda oksim ve N-atomuna propargil grubu bağlı olan pirol ve indol türevlerinin seçici olarak 6-endo-dig kapanması sonucu pyrazin N-oksitlerin oluşumudur.7 Diğer taraftan alkin grubuna bağlı sübstitüentlerin olduğu durumda literatürde bir benzerine rastlanmayan oksim-oksim düzenlenmesinin gözlenmesidir.8 Kaynaklar 1. Mengeş, N.; Sarı, Ö.; Abdullayev, Y.; Erdem, S. S.; Balci, M. J. Org. Chem. 2013, 78, 5184-5195. 2. Cetinkaya Y.; Balci, M. Tetrahedron Lett. 2014, 55, 6698-6702. 3. Keskin, S.; Balci, M. Org. Lett. 2015, 17, 964-967. 4. Basceken, S.; Balci, M. J. Org. Chem. 2015, 80, 3806-3814. 5. Taskaya, S.; Menges, N.; Balci, M. Beilstein J. Org. Chem. 2015, 11, 897-905. 6. Guven, S.; Ozer, M. S.; Kaya, S.; Menges, N.; Balci, M. Org. Lett. 2015, 17, 2660-2663. 7. Özer, M. S.; Menges, N.; Keskin, S.; Şahin, E.; Balcı, M. Org. Lett. 2016, 18, 408-411. 8. Basceken, S.; Kaya, S.; Balci, M. J. Org. Chem. 2015, 80, 12552-12561. D3 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Lökotrien Biyosentezini Engelleyen Yeni FLAP İnhibitörlerinin Keşif ve Geliştirilmesi: Farmakofor Temelli Tasarım ve Medisinal Kimya Stratejileri Erden Banoğlu Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Yenimahalle 06330 Ankara banoglu@gazi.edu.tr 5-Lipoksijenaz (5-LO) aktive eden protein (FLAP) bir nükleer transmembran proteini olup lökotrienler (LT) ve diğer 5-LO ürünlerinin sentezinde rol oynar1. LT’ler lokal ya da sistemik etkileri ile genel olarak enflamatuar yanıtta rol oynayan ve bazı kronik enflamatuar hastalıkların geliş iminden sorumlu çok önemli proenflamatuar mediatörlerdir. LT’ler araşidonik asitten (AA) 5-LO enziminin başlattığı metabolik süreç ile sentezlenir. Bu süreçte integral membran proteini FLAP nükleer membrana translokasyonu gerçekleşen 5-LO’nun membranda aktivasyonunda ve 5-LO’ya substrat AA’nın transferinde önemli rol oynayarak LT biyosentezinin efektif olarak gerçekleşmesini sağlar. Günümüze kadar gerçekleştirilen bir çok klinik öncesi ve klinik çalışma FLAP inhibitörlerinin bazı kronik enflamatuvar hastalıkların, özellikle astım ve ateroskleröz gibi, tedavisinde kullanılabileceğini göstermiştir1. Yeni FLAP inhibitörlerinin keşfi amacıyla geliştirdiğimiz kombine ligand ve yapı-temelli farmakofor modeli kullanarak ticari kütüphanelerde mevcut 2.8 milyon bileşik ile gerçekleştirdiğimiz sanal tarama sonucu benzimidazol (BRP-7) ve izoksazol (BRP-8) ana yapısında iki adet yeni FLAP inhibitör kemotip keşfedilmiştir2,3. Bu kemotiplerin doklama, moleküler dinamik ve sentetik medisinal kimya stratejileri ile ileri optimizasyonu sonucu in vitro LT biyosentezini potent olarak inhibe eden iki adet yeni molekül (BRP-169 ve BRP-187) geliştirilmiştir. Sonuç olarak, benzimidazol türevi BRP-169 ve izoksazol türevi BRP-187 FLAP ile doğrudan etkileşim sonucu LT biyosentezini inhibe ederek in vivo antienflamatuvar etki gösteren yeni kemotipler olup, anti-LT tedavi gerektiren bir çok enflamatuvar hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere ilaçlaştırılabilir moleküllerin geliştirilmesi için lider bileşikler olarak seçilmişlerdir. (Bu çalışmalar TÜBİTAK tarafından 108S210 ve 112S596 projeler ile desteklenmiştir). Kaynaklar: 1) Werz, O.; Steinhilber, D. Pharmacol. Ther. 2006, 112(3), 701. 2) Banoglu, E.; Çalışkan, B.; Luderer, S.; et al. Bioorg. Med. Chem. 2012, 20(12), 3728. 3) Banoglu, E.; et al. Eur. J. Med. Chem. 2016, doi:10.1016/j.ejmech.2016.02.027 D4 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Bilgisayar-Destekli İlaç Tasarımı: Yüksek Antioksidan Aktiviteye Sahip Yeni Kumarin Türevleri ile Kantitatif Yapı-Aktivite İlişkileri ve Moleküler Doking Safiye Sağ Erdem Marmara Üniversitesi, Kimya Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, 34722, Göztepe, İstanbul, Türkiye. erdem@marmara.edu.tr Yeni ilaç tasarımı ve keşfi ortalama 10-15 yıl süren, bir çok farklı disiplinin birarada çalışmasını gerektiren, yüksek maliyetli ve zor bir süreçtir. Ancak, günümüzde bilgisayar-destekli çeşitli in siliko yöntemler sayesinde bu süreçler kolaylaşmakta, çok daha etkili yeni ilaçlar mantıksal olarak tasarlanabilmektedir. Bu sunumda, etken maddeye dayalı ve hedefe dayalı ilaç tasarım yöntemleri kullanılarak grubumuzda yapılan yeni çalışmalar anlatılacaktır. Reaktif oksijen türleri (ROT) ve onunla ilişkili oksidatif stres nörodejeneratif hastalıklar, kanser, romatoid artrit, aneminin bazı formları, oto-immün hastalıklar, yaşlanma ve diyabet gibi kronikdejeneratif durumların oluşmasında önemli rol oynar. Bu hastalıkların tedavisi ve önlenmesi için, antioksidanlar ilaç adayları olarak düşünülür. Bazı kumarin türevlerinin, ROT’ni yakalayarak doku koruyucu antioksidan özellikler gösterdikleri bilinmektedir. Bu amaçla, bu çalışmada, antioksidan aktiviteleri Bölümümüz Biyokimya grubu tarafından ölçülmüş 37 adet yeni kumarin türevinden oluşan veri seti kullanılarak, kantitatif yapı-aktivite ilişkilerini (KYAİ) tanımlayan matematiksel modeller geliştirildi.1 Veri setindeki tüm kumarin türevlerinin yapıları optimize edilerek Dragon tanımlayıcıları hesaplandı. Farklı eğitim-test set ayrımları kullanılarak QSARINS yazılımı ile çoklu lineer regresyon modelleri geliştirildi. Modellerin tahmin etme gücü, sağlamlığı, güvenilirliği iç ve dış validasyonlar ile test edildi. Elde edilen tahmin gücü yüksek KYAİ modelleri, yapısal modifikasyonlar ile tasarlanabilecek yeni kumarinlerin antioksidan aktivitelerinin tahmininde kullanılabilir. Veri setindeki bileşiklerin dışında 31 adet yeni antioksidan kumarin türevi tasarladık ve en iyi modeli kullanarak antioksidan aktivitelerini tahmin ettik. Bu bileşiklerin çoğu umut vadeden antioksidanlardır. Ayrıca, bu bileşiklerin bazı önemli enzimler ile etkileşimleri moleküler doking hesapları ile de incelenmiştir. FEN-C-YLP-130515-0186 no’lu projeye desteği için Marmara Üniversitesi BAPKO’ya ve QSARINS lisansı için Prof. Gramatica’ya teşekkür ederiz. Kaynaklar: Erzincan, P.; Saçan, M.T.; Dursun, B.Y.; Danış, Ö.; Demir, S.; Erdem S.S.; Ogan, A. SAR and QSAR in Environmental Research. 2015, 26, 7-9. D5 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Biology Oriented Synthesis Herbert Waldmann Max-Planck-Institut für molekulare Physiologie, Department of Chemical Biology, Otto-Hahn-Str. 11, D-44227 Dortmund, Germany, and TU Dortmund, Fakultät Chemie und Chemische Biologie E-Mail : herbert.waldmann@mpi-dortmund.mpg.de Relevance to nature is one of the most important criteria to be met by compound classes for chemical biology and medicinal chemistry research. The underlying frameworks of natural products (NPs) provide evolutionary selected chemical structures encoding the properties required for binding to proteins, and their structural scaffolds represent the biologically relevant and prevalidated fractions of chemical space explored by nature so far. Biology oriented synthesis (BIOS) builds on these arguments. It employs core structures delineated from NPs as scaffolds of compound collections and creates focussed diversity around a biologically prevalidated starting point in vast structural space. BIOS, therefore, builds on the diversity created by nature in evolution and aims at its local extension in areas of proven biological relevance. Consequently BIOS offers a conceptual alternative to other guiding strategies for library design which for instance are based on mechanistic considerations, sequence or structure homology or on the creation of chemical diversity. In the lecture the trains of thought leading to the BIOS concept will be detailed, including the development of a Structural Clustering of Natural Products (SCONP) in a tree-like arrangement and its combined use with Protein Structure Similarity Clustering (PSSC) as hypothesis generators for the development of NP-derived and –inspired collections, the chemical feasibility of their synthesis on the solid phase and in solution and the investigation of these compound collections in selected biochemical and biological assays. References 1) Wetzel, S.; Bon, R.; Kumar, K,; Waldmann, H. Angew. Chem. Int. Ed. 2011, 50, 10800. 2) van Hattum, H.; Waldmann, H. J. Am. Chem. Soc. 2014,136, 11853. D6 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Sinir Gazlarının İnsan Asetilkolin Esteraz Enzimi Üzerindeki Yapısal Etkileri Sebnem G. Essiza , Brian J. Bennionb , Felice C. Lightstoneb a b Kadir Has University, Bioinformatics and Genetics, Istanbul Turkey Biosciences and Biotechnology Division, Lawrence Livermore National Laboratory sebnem.gokhan@khas.edu.tr Bu çalışmada sinir iletiminde önemli rol oynayan insan asetilkolin esteraz enzimini, AChE , bloke eden sinir gazlarından soman moleküllerinin enzim ile etkileşimleri incelendi. Soman moleküllerinin katalitik Serin 203 dinamikleri ve genel olarak protein yapısı üzerindeki etkilerini araştırmak için enzimin ligant molekülü bağlı ve serbest halleri, kuantum mekaniği / moleküler mekanik ( QM / MM ) hibrid metodu ve100 nanosaniye MD simülasyonlara tabi tutuldu. Korelasyon ve MD yörüngelerinin temel bileşen analizi yapıldı. Bu sayede soman molekülünün inhibe ettiği enzimin, değiştirilmiş hareketleri tespit edildi. Resources: Bennion B.J.*, Essiz S.G.*, Lau E.Y, Fattebert,J.C., Emigh A. , Lightstone, F.C, A wrench in the works of human acetylcholinesterase: soman induced conformational changes revealed by molecular dynamics simulations, *contributed equally, PLoS ONE 10(4) (2015) D7 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Tiyeno[c]karbazol Türevlerinin Sentezi ve Türevlendirilmesi Arif Kıvrak*, Halil Koca, Hatice Çalış Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 65080, Van akivrak@yyu.edu.tr ; arifkivrak@yahoo.com Karbazol ve karbazol türevleri sahip oldukları biyolojik özelliklerinden dolayı ilaç kimyası için çok büyük öneme sahiptirler1. Karbazoller ağrı kesici, ateş düşürücü, antibakteriyel, antiparazitik, hipoglisemik, antitümör ve antikanser tedavisinde kullanılan birçok ilacın içerisinde bulunmaktadırlar2. Bu yapıların sentezi için farklı sentetik metotlar kullanılmakla birlikte bu yapılar doğal ürün olarak çeşitli bitkilerden de elde edilebilmektedirler. Karbazol türevleri birçok hastalığın tedavisinde uzun yıllardan beri kullanılmaktadırlar. Ancak, bir karbazol türevi olan ve potansiyel olarak biyolojik öneme sahip tiyeno[c]karbazoller hakkında çok az çalışma mevcuttur3. Tiyenokarbazoller antikanser, antibakteriyel ve antifungal gibi aktivitelere sahip piridokarbazollerin bioisosteri olmasından dolayı oldukça yüksek biyolojik potansiyele sahip yapılar olarak düşünülebilir. Bu çalışmada potansiyel biyolojik öneme sahip tiyeno[c]karbazol türevlerinin sentezi için yeni ve uygulanabilir metotlar geliştirilmiştir. Elde edilen bulgular ve deneysel çalışmalar detayları ile birlikte kongrede sunulacaktır. Kaynaklar: 1) Indumathi, T.; Ahamed, V.S.J.; Moon, S.S.; Fronczek, F.R.; Prasad, K.J.R. Eur. J. Med. Chem. 2011;46(11), 5580. 2) Grummit,t A.R.; Harding, M.M.; Anderberg, P.I.; Rodger, A. Eur. J. Med. Chem. 2003 (1), 63. 3) Beccalli, E.M.; Marchesin,i A.; Pilati, T. Synthesis-Stuttgart. 1992(9), 891. D8 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi DİSCOVERING NEUROLOGICAL DISEASE GENESIS AND PROGRESSION THROUGH PROTEOMICS ANALYSIS Büşra Gürel1, Aişe Rümeysa Mazı1, Ayşegül Sümeyye Arzuman 1, Cansu Sevinç 2, Mehmet Cansev2, Ahmet Tarık Baykal3 1 Institute of Health Science, Istanbul Medipol University, Istanbul, Turkey 2 Department of Pharmacology, Uludag University, Faculty of Medicine, Bursa, Turkey; 3 Department of Biochemistry, Acibadem University, Faculty of Medicine, Istanbul, Turkey ahmet.baykal@acibadem.edu.tr As the neurodynamics group we are trying to identify various pathways that can be linked to the genesis and progression of cognitive impairment. Both in-vitro and in-vivo models are incorporated in our research. Typical biological samples studied are brain extracellular matrix, serum and brain tissue. In our recent studies we extensively studied the neurological development in the 5XFAD Alzheimer’s mouse model which has five of the familial disease mutations. Proteomics analysis through label-free differential proteom analysis with nanoLC-MS/MS of the extracellular matrix and also hippocampus, cerebellum and cortex regions are analysed at different months of development to follow neurodegenerative processes. Cognitive impairment is measured via Morris water maze test. Amyloid beta load in the brain tissu is observed with immunohistochemical analysis. The proteome difference is also visualised by principalcomponent analysis. Here we will report our cumulative protein expressional change data. The limitations of the technology and future prospects will also be discussed. D9 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Radyofarmasötikler : F-18 Bileşikleri ve PET Görüntüleme Fikret BÜYÜKKAYA İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi fikret.buyukkaya@istanbul.edu.tr Radyofarmasötikler, istenilen organda lokalize olabilen bir biyoaktif bileşen (radyoizotop ile işaretlendikten sonra onu vücutta istenilen hedefe götüren madde) ile ona bağlanabilen bir radyoizotoptan oluşmaktadır. Nükleer tıpta gerek teşhis ve gerekse tedavi amacıyla, tümörler üzerinde bulunan reseptörlere spesifik ve yüksek afinite gösteren peptid bazlı radyofarmasötiklerin önemi her geçen gün artmaktadır.1 Günümüzde pozitron emisyon tomografisi (PET), kesitsel görüntüler elde edilebilmesi ve rezolüsyonunun daha yüksek olması nedeniyle oldukça tercih edilen bir görüntüleme sistemidir. F-18 ise pozitron yayan ve PET görüntüleme işlemlerinde en çok kullanılan radyoizotoptur. PET görüntüleme işlemlerinde en çok kullanılan radyofarmasötik olan 18 F-FDG ile yapılmakta olan teşhislerdeki limitasyonlar ve kısıtlamalar nedeniyle, farklı reseptörlere spesifitesitesi ve afinitesi yüksek veya amino asit transportu gibi farklı mekanizmalara katılım sağlayan yeni radyofarmasötiklerin geliştirilmesi üzerine çalışmalar her geçen gün artmaktadır.2 Bu çalışmada; 18 F-FLT (Fluoromisonidazol) ve (Fluorodesoxythymidin), 18 F-FET (Fluoroethyltyrosine), 18 F-FMISO 18 F-FES (Fluoroestradiol) bileşikleri aseptik şartlar altında üretilmiştir. Elde edilen radyofarmasötiklerin radyokimyasal, kimyasal ve biyolojik kalite kontrolleri yapılmıştır. Kaynaklar: 1) “Therapeutic Applications of Radiopharmaceuticals”, IAEA-TECDOC-1228, 2001. 2) Erik M. van Oosten, “Synthesis of Fluorine-18 Labelled Radiotracers for Positron Emission Tomography” University of Toronto, 2009 D10 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Patenting Inventions in Medicine and Pharmacy under EPC Dr. Aslihan Akkar-Schenkl STAEGER & SPERLING PartGmbB Sonnenstrasse 19, 80331 Munich Germany mail@staeger-sperling.de Several blockbuster drugs are losing patent protection and going generic while “novel generics”; e.g. biosimilars, with corresponding regulatory and IP challenges, are emerging. The present oral presentation provides an overview of the recent case law of the European Patent Office with focus on generic medicine and covers various possible strategies to extend the patent protection in the pharmaceutical field. D11 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Industrial Strategies for Drug Discovery Guido Koch Novartis guido.koch@novartis.com The lecture will discuss the new grammar of drug discovery practiced at the Novartis Institutes for Biomedical Research. The research strategy is focused on therapeutic areas with high medical need and with a good scientific understanding of underlying disease mechanisms. Medicinal Chemistry is a central discipline in the highly interdisciplinary drug discovery avenue. Scientists are navigating through multidimensional space. Close interactions and excellent understanding of related sciences, such as chemistry, pharmacology, biology, etc. is key for success. The modern practices in drug discovery research will be exemplified in the MK2 case study. The MK2 kinase is a key enzyme in a regulating pathway, which plays an important role in the development of Rheumatoid Arthritis. D12 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Stabilite Göstergeli Analitik Metotlar Mustafa Köktürk Nobel İlaç Ar-Ge Merkezi, Sancaklar Mah. No:299/81100 Düzce mustafa.kokturk@nobel.com.tr Stabilite göstergeli metot, aktif maddeyi proses safsızlıklarından, yardımcı maddelerden ve özellikle bozunma safsızlıklarından ayrıştırılarak, kesin ve doğru bir şekilde ölçebilen, valide edilmiş analitik prosedür olarak tanımlanır. Stabilite göstergeli metotların temel amacı, ilacın stabilite çalışmaları ve raf ömrü süresince güvenlik, etkinlik ve kalitesini gösteren sonuçları verebilecek özellikte olmasıdır. Stabilite göstergeli bir metot geliştirmek için 3 temel basamak bulunmaktadır; i) Aktif madde için bozundurma çalışmaları yapma ii) Seçici ve spesifik metot geliştirme iii) Metot validasyonu Stabilite göstergeli metotlar ile ilgili temel eksiklik stres testinin nasıl yapılacağına ve ne kadar bozunma amaçlandığına dair net bir kılavuz olmayışıdır. En temel bozundurma koşulları, asidik-bazik hidroliz, fotostabilite, oksidasyon, nem ve sıcaklık testleridir. Analist, deneysel koşullarını ürünün bozunma ürünlerini anlamlı ve gerçekçi bir şekilde temsil edecek şekilde ayarlamalıdır. Yapılan stres testi, ürünün olası bozunma yolu hakkında doğru bilgi verebilmeli ve metodun stabilite gösterge gücünü ortaya koyabilmelidir. Bu amaçla hammaddenin çözünürlüğü, yardımcı madde uyumluluğu, hammaddenin yapısında bulundurduğu fonsiyonel gruplar gibi birçok bilgiye sahip olmak ,stres testi için en uygun koşulların elde edilmesine yardımcı olacaktır. Geliştirilen analitik yöntemin en temel önceliklerinden bir tanesi de, uygulanan stres testi sonucunda kütle denkliğinin sağlanabilmesidir. Tüm bu özellikleri içeren metodun geliştirilmesinin ardından, metot ICH klavuzlarına göre valide edilmelidir. Stabilite göstergeli bir analitik metodun geliştirme süreci mutlaka hammaddenin yapısı, ürünün içeriği ve üretim proseslerini de göz önünde bulundurarak, iyi bir kimya bilgisi dahilinde değerlendirilmelidir. İyi dizayn edilmiş bir analitik metot, ürünün stabilite sürecinde ortaya çıkabilecek sorunları öngörerek olası maddi ve zaman kayıplarının önüne geçilmesini sağlayacaktır. D13 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Opportunities, Challenges, and Strategies for Developing Biosimilars in Turkey Sadettin S.Ozturk OzBio LLC, 1965 Black Rock Lane, Paoli, PA 19301, USA s_ozturk@earthlink.net Biosimilars present a significant opportunity for Turkey by reducing the cost of treatment, making biologics available to a wider patient population, and setting the foundations of a solid biopharmaceutical industry. While there is a great interest in developing biosimilars in Turkey from the industry, government, and academia, a lot of challenges inhibit the progress in this area. Lack of technology platforms, technical know-how, qualified people with CMC experience, long-term commitment and risk tolerance combined with very high development costs (process development, clinical, and GMP) need to be addressed for a successful outcome. We will cover these areas of concern, present strategies, and provide future directions. Kaynaklar (0psiyonel): 1) Kalin, J. H.; Bergman, J. A. J. Med. Chem. 2013, 56, 6297. 2) Molyneux P., Water-soluble Synthetic Polymers: Properties and Behavior, 2nd Ed., CRC Press, Boca Raton, Florida, 1984. D14 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Quantitative Determination of Two Polymorphic Forms of Imatinib Mesylate Esen Bellur Aticia,*, Bekir Karlığaa a Deva Holding A.Ş., Çerkezköy-2 Production Plant, Karaağaç Mh. Fatih Blv. No: 26 Address No: 2278035833 Kapaklı, Tekirdağ, TURKEY *Corresponding author e-mail addresses: ebellur@deva.com.tr, esenbellur@yahoo.com Imatinib has been identified as a tyrosine kinase inhibitor that selectively inhibits the Abl tyrosine kinases, including Bcr-Abl. The active substance used in drug product is the mesylate salt form of imatinib, a phenylaminopyrimidine derivative and chemically named as N-(3-(4-(pyridin-3yl)pyrimidin-2-ylamino)-4-methylphenyl)-4-((4-methylpiperazin-1-yl)methyl)-benzamide methanesulfonic acid salt. It exhibits many polymorphic forms and most stable and commercialized polymorphs are known as α and β forms. Molecules in α and β polymorphic forms exhibit significant conformational differences due to their different intra- and intermolecular interactions, which stabilize their molecular conformations and affect their physicochemical properties such as bulk density, melting point, solubility, stability and processability. The manufacturing process of a drug tablet included granulation, compression, coating and drying may cause polymorphic conversions. Therefore, polymorphic content of the drug substance should be controlled during quality control and stability testing. Attenuated total reflectance Fourier transform infrared (ATR-FTIR) spectroscopy, differential scanning calorimetry (DSC), and powder X-ray diffraction (PXRD) methods were evaluated for determination of the polymorphic content of the drug substance and drug product. Among these three techniques, PXRD provided the most accurate determination for the amount of β form followed by DSC, while ATR-FTIR spectroscopy was the least accurate. Thus, a quantitative method employing PXRD to determine the polymorphic content of tablet samples was developed and validated. Pure α and β polymorphs were synthesized, characterized and used throughout the development and validation studies. The validated quantification method was used to monitor the polymorphic purity of α form drug substance and corresponding drug products during the quality control analyses and stability studies.1 References: 1) Bellur Atici, E.; Karlığa, B. J. Pharm. Biomed. Anal. 2015, 114, 330-340, http://dx.doi.org/10.1016/j.jpba.2015.06.011. D15 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi G-Dörtlü Sarmal Yapısına Sahip Telomerik Dna Dizinleri ile Azasiyaninlerin Etkileşimleri Yrd. Doç. Dr. Özgül Persil Çetinkol ODTÜ Kimya Bölümü opersil@metu.edu.tr Pek çok hücresel işlevde rol alan DNA ve RNA moleküllerinin yapılarının küçük moleküllerin bağlanması ve/veya etkileşimi ile değiştirilmesi hastalıkların tedavisinde yeni fırsatlar sunmaktadır. Kanser hücrelerindeki etkilerinin açığa çıkmasından dolayı son yıllarda G-dörtlü sarmal yapıları ilaç geliştirme çalışmalarındaki en önemli hedeflerden birisi haline gelmiştir. Bu çalışmada azasiyanin molekülleri ile G-dörtlü sarmal yapıları arasındaki etkileşimler biyofiziksel yöntemler (UV-vis, CD, NMR, Floresans, SPR) kullanılarak karakterize edilmiş, azasiyaninlerin kuvvetli ve seçici bir şekilde G-dörtlü sarmal yapılarına bağlandığı ortaya çıkartılmıştır. Kullanılan sentezin tek basamak olması ve sonrasında ürünlerin basit bir filtrasyon işlemi ile tepkimeye giren maddelerden ayrıştırılması, azasiyanin yapılarında modifikasyon yapılarak yeni ilaç adayı moleküllerin sentezlenmesinde önemli bir avantaj sağlamaktadır. D16 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İlaç Endüstrisinde Sorunların Kök-Neden Analizi İçin Bir FT-NIR Çözümü Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Can İNEGÖLLÜ, Nurhan MUTLU, Halil GÜNERİ, Güler KOÇ Zentiva Sağlık Ürünleri, Büyükkarıştıran 39780, Lüleburgaz/KIRKLARELİ lutfu.sen@zentiva.com.tr Selüloz Asetat Fitalat hammaddesi ile gerçekleştirilen enterik kaplama işlemi sonrası uygulanan bitmiş ürün testlerinde, incelenen ürünün ilgili şarjında dağılma testinde (dezentegrasyon) limitdışı sonuçlar elde edilmiştir. Dağılma testi, enterik kaplı tabletlerin kullanım amacına uygun üretilip üretilmediğini anlamada kullanılan en önemli parametredir. Bu teste göre, altılı tablet setinde tüm tabletlerin bir saatlik test süresi sonunda mide pH’ında (pH=1) dağılmaması gerekir, halbuki karşılaştığımız problemde teste giren tabletlerin çoğunluğu limit süre olan bir saat dolmadan dağılmakta ya da çatlamaktadır. Bu sorunun görülmesi üzerine üretim, kalite kontrol ve kalite güvence uzmanlarının oluşturduğu araştırma takımı kurularak, sorunun kök nedenini anlamaya yönelik sistematik araştırmalar yapılmıştır. Araştırmada, yerinde inceleme (GEMBA), balık kılçığı ve beyin fırtınası sorgulama teknikleri kullanılarak soruna sebeb olabilecek olası kök nedenler üretim-analiz sürecinin tüm aşamalarında incelenmiştir. Üretim ve analiz süreçlerinde ürün sonuçlarına etki edebilecek herhangi bir farklılık görülmemiştir. Olası kök nedenlerin sebeb-sonuç ilişkileri tek tek değerlendirildiğinde, sorunun kök nedeninin kaplama prosesine giren hammaddelere ve özellikle enterik kaplama ajanı olarak kullanılan Selüloz Asetat Fitalat hammaddesine indirgenebileceği görülmüştür. Selüloz Asetat Fitalat hammaddesinin geçmişte kullanılan lotlarına ait test sonuçlarının trend analizi yapılmış, bu verilerle yapılan analizlerde belli testlerde trendinden farklı sonuçlar görülse de tüm değerler limitlerle uygun olduğundan kesin sonuca gidilememiştir. Bu hammaddenin girdi testlerinden birisi de hammadde kaplarında yer alan maddenin uygun madde olup olmadığını anlamak için İlaç Endüstrisinde kullanılan yüzde yüz tanımlama testidir. Bu amaçla mevcut test metotları arasında en yaygın ve pratik olarak kullanılanı FT-NIR metodudur. Geriye dönük incelenen hammadde lotlarının hepsinde de FT-NIR ile gerçekleştirilen tek tek tanıma testlerinin limitlerle uygun olduğu ve kabul işlemlerinin yapıldıkları görülmüştür. Bunun üzerine FT-NIR tekniği ile daha ileri tetkiklerin yapılabileceği düşünülmüş ve daha önce uygun bir kaplama sonucu veren farklı bir hammadde lotuna ait numune ile problem yaşanan ürün şarjında kullanılan hammadde lotunun numunesi kullanılarak, FT-NIR tekniği ile karşılaştırmalı detaylı tetkikler gerçekleştirilmiştir. Karşılaştırmalı tetkiklerde incelenen numunelerin spektrumlarında belli alanlarda farklılıkların olduğu görülmüş, görülen bu farklılıkların detaylandırılması için Cluster metodu kullanılmıştır. Yaklaşık 30 kemometrik işlem içinden “1st derivative Savitzky-Golay 9 points” ve “Normalization to unit lenght” kemometrik işlemleri uygun bulunmuş ve buna göre spektral farklılık en uygun değerle elde edilmiştir, yani iki hammaddenin birbirinden net olarak farklı olduğu ortaya konmuştur. Sonuç olarak, kaplama işleminde uygun sonuç vermeyen hammaddenin yapısında bağlı bulunan harici OH gruplarının mevcudiyeti, test ortamından test süresinden önce etkilenmesine ve dolayısıyla üründe erken dağılma ve çatlamalara neden olmaktadır. Bu çalışma bize, ilaç endüstrisinde yüzde yüz hammadde tanıma testleri için sık olarak tercih edilen FT-NIR teknolojisinin, sınıflandırma ve kalite farklılığı incelemelerinde de etkin ve başarılı bir metot olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Selüloz Asetat Fitalat, Enterik Film Kaplama, Dezentegrasyon, FT-NIR D17 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farmasötik Alandaki Sınır Ürünler ve Yasal Durumları Evren ALĞIN YAPAR* *T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520 Çankaya, ANKARA evren.yapar@yahoo.com Bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda inovasyona oldukça açık olan farmasötik alanda yer alan ürünlerin tabi olduğu yasal düzenlemeler uluslararası platformda ülkeler arası farklılıklar göstermektedir. Dolayısıyla bu alanda yer alan bazı ürünlerin yasal sınıfı (ilaç, Tıbbi Cihaz, Biyosidal, Kozmetik, Gıda Takviyesi vb.) ve getirdiği yükümlülükler ülkelerarası farklılık göstermektedir. Örneğin yasal olarak Avrupa Birliği ve Ülkemizde kozmetik olan ancak ABD de OTC ilaç olan ürünler, Uzak Doğuda kozmetik olan ancak Avrupa Birliği ve Ülkemizde ilaç olan ürünler mevcuttur. Benzer durumlara tıbbi cihaz, biyosidal ve gıda ürünlerinde de rastlanmaktadır. Bu durum; gerek AR-GE faaliyetleri ve yerli imalat neticesinde ülkemiz pazarına sunulacak ürünler ve ihracatları, gerek ise ithal ürünlerin ülkemiz pazarına sunulmasında önem taşımaktadır. Bu amaçla ülkeler arası yasal farklılıklar nedeniyle ilaç-tıbbi cihaz-biyosidal-kozmetik-gıda-tekstil sınırına düşen ürünler gruplarının yasal değerlendirilmeleri ve örneklendirilmeleri AR-GE ve ticari faaliyetlerin doğru gelişmesine katkı sunacaktır. Sınır bir ürünün değerlendirilmesinde, ürünün özellikleri kapsamında dâhil olabileceği ürün gruplarına ait mevzuatın beraberce değerlendirilmesi sonucu nihai sınıfının ve yasal yükümlülüklerin belirlenmesi gereklidir. Bu sunumda; sınır ürünlerin sınıfsal ayrımları, örneklendirilmeleri ve yasal değerlendirmeleri hakkında bilgi verilecektir. D18 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İlaç Sektöründe Yetenek Yönetimi Yılmaz Karamürsel Sanofi Grubu Zentiva Sağlık Ürünleri Lüleburgaz Fabrika İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü (yilmaz.karamursel@zentiva.com.tr) Kimya, Kimya Mühendisliği, Eczacılık bölümlerinden mezun olan kişiler çalışma hayatında önceliklli olarak İlaç Sektöründe çalışmak istiyorlar. İlaç Sektöründe özellikle yönetim, üretim, geliştirme, kalite, tedarik zinciri, ruhsatlandırma vb. gibi birimlerinde ağırlıklı olarak bu kişileri istihdam ediyor. Bu yönde önemli başarı hikayeleri var. Yapacağım sunumda kişisel başarı tanımı unsurlarından yola çıkarak ilaç sektörü başarı kriterlerini anlatmaya çalışacağım. Sektördeki olası çalışma alanları, depatmanlar, kariyer yolları ve insan kaynaklarının aradığı kriterler hakkkında bilgi vereceğim. Ayrıca İnsan Kaynakları Yönetiminin son yıllarda en çok adından söz ettiren konusu Yetenek Yönetimi hakkında uluslararası firmalardaki uygulamaları, süreçleri ve Sanofi Grup’ta ki örnekleri paylaşacağım. Kaynaklar : 1) Sanofi Yetenek Yönetimi Klavuzu, 2011 Şirket içi yayın 2) Atlı Dinçer, Yetenek Yönetmi (Talent Management) İnsan Kaynakları Yönetiminin Yeni Vizyonu, CREA Yayıncılık 2012 D19 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Hücre içi hedefe yönelik spesifik işaretlemede yüksek verim ve biyouyumlu “click” biyoortogonal kataliz reaksiyonu Özlem Dileka, Anthony Sorrentinob, Susan Baneb a b İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya A.D., İstanbul, Türkiye. State University of New York at Binghamton, Binghamton, NY, USA ozlem.dilek@kemerburgaz.edu.tr Biyoortogonal spesifik kimyasal reaksiyonlar Kimyasal Biyoloji alaninda in vitro ve canli hucrelerde kullanilan en etkili ve elverisli araclardan biridir. Bu tip kimyasal konjugasyonlarda genellikle aldehit/keton ve hidrazin/amine/hidroksilamin reaktif ciftleri tercih edilmektedir. Bu reaksiyon tipi oncelikle iki ana giren maddeye spesifik olmasina ragmen, hucresel yapilarin incelenmesinde ozellikle fizyolojik ortamda reaksiyon hizinin yavas olmasi dezavantaj ozellik olarak karsimiza cikar. Aromatik aldehitlerde orto-pozisiyonuna fosfat grubu eklenmesi reaksiyonu yuksek oranda hizlandirmakta ve reaksiyona girenlerin veya urunlerin suda cozunurlugunu artirmaktadir. Bu calismada, fosfat-bazli aromatic aldehit molekulleri sentezlenmis ve bunlarin florofor iceren hidrazin/hidrazin gruplariyla kinetik reaksiyonlari calisilmistir. Bu hizli biyoortogonal ligasyon reaksiyonu canli kanserli ve saglikli hucrelerin kompleks hucresel yapilarinin spesifik bolgede dinamigi ve fonksiyonlarinin anlasilmasinda bizlere yararli bilgiler sunacaktir. Ayni zamanda hucresel boyutta edinecegimiz bu diagnostic bilgiler ilerde molekuler kanser alaninda ozellikle anti-kanser ilaclarin tasariminda ve kisiye ozgu kemoterapi uygulamalarinda bizlere yardimci olacaktir. S1 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kovalent Modifikasyon: Nötral Oxetanyl Sulfoxide ile İlaçların Sudaki Çözünürlüğünün Arttırılması Mustafa Zahrittin Kazancıoğlua,b, Erin Skodaa, Joshua Sachera, Jaideep Sahaa, Peter Wipfa aCenter for Chemical Methodologies and Library Development, University of Pittsburgh, Pittsburgh, PA 15260, USA bAtatürk Sağlık Hizmetleri MYO, Kafkas Üniversitesi, Kars mzkazancioglu@gmail.com İlaçların suda düşük çözünürlüğü, ilaç geliştirilmesi ve dizaynı önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır.1 Bu problemlerin bir sonucu olarak da sağlıklı tahlil sonuçlarına ulaşılamamaktadır.2,3 Küçük polar grupların eklenmesi sudaki çözünürlüğü genelde artırırken, ilaçların biyolojik aktivitesini çok fazla değiştirmemektedir. 4,5 Grubumuz tarafından geliştirilen DMSO analoğu olan MMS-3506 dan esinlenerek düşük çözünürlüğe sahip ilaç ya da ilaç adaylarının çözünürlüğünü arttırmak için Oxetanyl Sulfoxide birimi içeren bu bileşiklerin sentezi gerçekleştirildi. Yapılan çözünürlük testleri de çözünürlüğün büyük oranda arttığını göstermektedir. KAYNAKLAR 1) Amidon, G.; Lennernäs, H.; Shah, V. P.; Crison, J. R. Pharm. Res. 1995, 12, 413−420. 2) Baurin, N.; Baker, R.; Richardson, C.; Chen, I.; Foloppe, N.; Potter, A.; Jordan, A.; Roughley, S.; Parratt, M.; Greaney, P.; Morley, D.; Hubbard, R. E. J. Chem. Inf. Comput. Sci. 2004, 44, 643−651. 3) Di, L.; Fish, P. V.; Mano, T. Drug Disc. Today 2012, 17, 486−495. 4) (a) Ishikawa, M.; Hashimoto, Y. J. Med. Chem. 2011, 54, 1539−1554. (b) Wermuth, C. G. In The Practice of Medicinal Chemistry, 3rd ed.; Wermuth, C. G., Ed.; Elsevier: 2008; pp 767−785. (c) Mouzin, G.; Cousse, H.; Autin, J. M. Synthesis 1980, 54−55. (d) Greenwald, R. B. J. Controlled Release 2001, 74, 159−171. 5) Lucht, B. L.; Collum, D. B. J. Am. Chem. Soc. 1995, 117, 9863−9874. 6) (a) Sprachman, M. M.; Wipf, P. Assay Drug Dev. Technol. 2012, 10, 269−277. (b) Skoda, Erin; Sacher, Joshua; Kazancioglu, Mustafa Zahrittin; Saha, Jaideep; Wipf, Peter. ACS Med. Chem. Lett. 2014, 5, 900-904. S2 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Nitroredüktaz - Nitro Substitüe İlaç öncü Birleşimlerinin Farmakofor Analizi Tuğba Taşkın Toka, Ayhan Çelikb, Mehmet Ayc, Ferah Cömert Önderc, Tuğba Güngörc, Feray Köçkarç, Esra Tokayç a b Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab. c ç Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü ttaskin@gantep.edu.tr Nitroredüktazlar (NTR), ilaç-öncü bileşiklerin nitro grubunu (-NO2) hidroksilamin (-NH-OH) üzerinden amin (-NH2) grubuna indirgeyip DNA’ya bağlanarak tümör oluşumunu engelleyici etki gösteren metabolitleri oluşturan enzimlerdir1. Kanser tedavisinde sıklıkla kullanılması nedeni ile NTR bilim dünyasında dikkat çekmektedir2a. En iyi bilinen örneği ise, farklı kanser türlerinin tedavisi için klinik denemeleri yapılan E. coli NTR/CB1954 (5-[aziridin-1-il]-2,4-dinitrobenzamit) birleşimidir2b. TBAG-110T754 numaralı projede sentezlenmiş ve NTR enzimi ile etkileştirilmiş olan 40 adet nitro grubu içeren bileşiğin farmakofor analizi ile elde edilen en iyi modelden yola çıkarak sentezlenmemiş yeni ilaç öncü maddelerinin NTR enzimi ile indirgenebilme özelliğinin öngörülebilmesi amaçlanmıştır. Farmakofor analizinde kullandığımız 40 adet olası ilaç-öncü bileşiğin Ssap-NtrB3 ve Gk-Ntr enzimleri ile etkileşimleri HPLC analizleri ile araştırılmıştır. Bu çalışmada, söz konusu nitro grubu içeren bileşikler Hiphop4-6 yöntemi ile farmakofor denenceleri oluşturuldu. En iyi farmakofor modeli ile yeni sentezlenecek ilaç öncüllerinin farmakofor bölgelerinin tayini yapılmıştır. Bununla birlikte bu bölgelerin yapı-etkinlik ilişkileri Discovery Studio 3.54 programı kullanılarak NTR enzimi ile etkileşebilecek özellikte ve konformasyonda olan farmakofor anahtar yapısı elde edilmiştir. Kaynaklar: 1) Knox, R.J. vd., Current Pharmaceutical Design, (2003), 9(26), 2091-2104. 2) (a) Knox R.J., vd. Biochem. Pharmacol., (1992), 44, 2297-2301. (b) Palmer, D.H., et al., Journal of Clinical Onc., (2004), 22(9), 1546-1552. 3) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem. (2012), 20, 3540-3550. 4) Accelrys Software Inc AS. Discovery Studio 3.5. San Diego, CA; 2013. 5) Krovat, E.M.; Fruhwirth, K.H.; Langer, T.; J Chem Inf Model, (2005), 45, 146–159. 6) Yıldız, I.; Ertan, T.; Bolelli, K.; Temiz-Arpacı, O.; Yalçın, İ.; Akı, E.; SAR QSAR Environ Res, (2008),19,101–113. Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir. S3 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Ibuprofen İle COX1 Enzimine Ait STD-NMR Spektrumunun Satürasyon Zamanına Bağlılığı Yrd. Doç. Dr. Nil E. Binbaya, Prof. Dr. Berrin Ziyadanoğlub , Dr. Veysel Binbaya a Dicle Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Elektronik ve Otomasyon Bölümü 21280, Diyarbakır, Türkiye b Dicle Üniversitesi, Fen Fakültesi 21280, Diyarbakır, Türkiye nbinbay@gmail.com Ibuprofen, günümüzde en yaygın kullanılan NSAID (Non Steroidal Anti-imflammatory Drug) grubu iltihap önleyici ilaçlardan biri olup, ana etki mekanizması COX (Cyclooxygenase) enzimlerini inhibe etmek ve bu yolla neticede Prostaglandin sentezini sekteye uğratmaktır.1 STD-NMR (Saturation Transfer Difference Nuclear Magnetic Resonance) tekniği, çözelti içerisinde bir Ligand ile makromolekül (enzim, protein vb.) arasındaki bağlanma durumunu gözleme imkânı verebilen yeni bir deney tekniğidir.2 Bu teknik, özellikle yeni ilaç tasarımcıları için sunduğu avantajlarla öne çıkmış oldukça ileri bir NMR tekniğidir. Bu çalışmada değişik satürasyon süreleri uygulanarak ibuprofen ve COX1 enzimine ait STDNMR spektrumları elde edilmiş ve kıyaslanmıştır. Deneyler BRUKER AVANCE III 400 MHzNMR spektrometresi ile gerçekleştirilmiştir. 20 mM lık Ibuprofen stok çözeltisi DMSO-d6 içerisinde hazırlanarak 5mm lik NMR tüpleri içerisinde konmuştur. Enzimin kararlılığı için ph 8.0 Tris-HCl tampon kullanılmıştır. Deneylerde aşırı su sinyalleri WATERGATE protokolü ile bastırılmış, off rezonans frekansı 36 kHz, on rezonans frekansı -200 Hz olarak uygulanmıştır. Sonuç olarak daha uzun satürasyon altında elde edilen STD-NMR spektrumunun daha şiddetli pikler ürettiği ortaya konmuştur. Sonuçlar literatürle uyumludur. Kaynaklar : 1) Vane J. R., Botting R. M., "Anti-inflammatory drugs and their mechanism of action", Inflammation Res., 47 (Suppl. 2), S78−S87. 1998. 2) Viegas A., Manso J., Nobrega F. L., Cabrita E. J.,"Saturation-Transfer Difference (STD) NMR: A Simple and Fast Method for Ligand Screening and Characterization of Protein Binding", J. Chem. Educ. 88, 990−994, 2011. S4 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif İlaç Düzeyleri Nurinnisa Öztürka, Gürkan Öztürkb, Kadriye Akpınara, Nurcan Kılıç Baygutalpa, Ebubekir Bakana, Nuri Bakana, Harun Polata a Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Erzurum b Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Erzurum nurinnisa.ozturk@gmail.com Giriş İlaç metabolizmasını etkileyen faktörlere bağlı olarak ilaç etkileri değişebilmekte ve bazı ilaç veya ilaç grupları için dolaşımdaki ilaç düzeylerinin yakından takip edilmesi klinik takip için zorunlu olabilmektedir. Terapötik ilaç düzeyi izlemi (TİDİ) ilaç konsantrasyonunun istenilen düzeyde olup olmadığını görmek, etkin doz ve doz aşımının tespiti ve tedavi plato konsantrasyonu hakkında bilgi edinmek için vücut sıvılarında bulunan ilaç düzeylerinin ölçülerek takip edilmesi işlemidir. TİDİ, standart doz uygulanmasında problemler olan, terapötik aralığı dar olan veya bu aralık ile toksisite sınırı yakın olan ilaçların kullanılması durumlarında önem arz etmektedir. Metod Çalışmamızda karaciğer nakli gerçekleştirilen hastaların nakil sonrası 2015 yılı Ocak ve Aralık ayları arasında laboratuvarımızda ölçülen takrolimus, siklosporin ve evorolimus isimli immunsupresif ilaçların düzeyleri değerlendirme kapsamına alındı. İlaç düzeyleri referans metod olan likit kromatografi- kütle spektrometresi ile (Zivak LC-MS/MS Tandem Gold, Zivak Teknoloji, İstanbul, Türkiye) belirlendi. Bulgular Değerlendirdiğimiz 719 immünsupresif ilaç düzeyi sonucunun 456 tanesi terapötik, 212 tanesi subterapötik ve 51 tanesi toksik düzeylerde olduğu görüldü. Sonuçlar Subterapötik immunsupresif ilaç düzeyi sonuçlarımızın yüksek oluşu, göz önünde bulundurulması gereken ve dikkatle irdelenmesi gereken bir durumdur. S5 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Karbazol Temelli Ligandların ve Komplekslerinin Sentezi, Karakterizasyonu ve Antibakteriyel özelliklerinin İncelenmesi Selma Bal Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş e-mail: selmadagli9@hotmail.com Günümüzün en önemli sağlık problemlerinden bir tanesi, bakterilerin kullanılan antibiyotiklere karşı antibiyotik direnci kazanmasıdır. Antibiyotik direncinin engellenmesi için yapılacak girişimlerden en önemlisi ise yeni antibiyotik ilaç tasarımlarının gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle yeni ve etkili antibakteriyel ajanlarının geliştirilmesi oldukça önem arz etmektedir. Schiff bazları, bu araştırmalar ışığında umut verici antibakteriyel özellik gösteren organik bileşikler olarak dikkat çekmektedir. Örneğin, önemli bir Schiff bazı olan N-(salicylidene)-2-hydroxyanilinin Mycobacterium tuberculosis'e karşı etkili olduğu kanıtlanmıştır1. Şimdiye Schiff bazları ve komplekslerinin antibakteriyel özellikleri üzerine gerçekleştirilen pekçok etkin antibakteriyel formülasyonlar belirlenmiştir2. Şekil 1. Karbazol temelli ligandların ve antibakteriyel komplekslerinin sentezi. Bu çalışma ile öncelikle N-etilkarbazol bileşiği Vilsmeier reaksiyonuna tabii tutularak formilasyonu gerçekleştirilmiştir. Ayrılan 9-etil-3-karbazolkarboksaldehit sırasıyla 2-aminofenol ve 2-amino-4-metil bileşikleri ile reaksiyona sokularak yeni organik ligandlar elde edilmiştir (şekil 1). Elde edilen ligandlar, Nikel, Kobalt ve Bakır asetat tuzları ile muamele edilip antibakteriyel koordinasyon bileşikleri elde edilmiştir. Yapıları aydınlatılan bileşiklerin antibakteriyel etkinlikleri in-vitro testler ile belirlenmiştir. Sonuç olarak sentezlenen karbazol temelli ligandların ve komplekslerinin E.coli, M.luteus, E.cloacae, S.aureus, E.foecalis gibi mikroorganizmalara karşı potansiyel antibakteriyel oldukları tespit edilmiş. Kaynaklar: 1) de Souza AO, Galetti FCS, Silva CL, Bicalho B, Parma MM,. Quim Nova 2007;30(7):1563–6. 2) Shi L, Ge HM, Tan SH, Li HQ, Song YC, Zhu HL, et al. Eur J Med Chem, 2007;42(4):558–64. S6 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Ftalosiyaninlerin Fotodinamik Terapi Uygulamaları Yusuf Yılmaz Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu, Gaziantep ysfyilmaz60@gmail.com Foto Dinamik Terapi (PDT) son yıllarda git gide yaygınlaşan, kanserin tedavisinde kullanılan yeni ve altenatif bir tedavi çeşididir. PDT’nin uylgulana bilmesi için uygun dalga boyunda bir lazer ışığı, moleküler oksijen ve ftalosiyaninler (Pc) gibi bir foto algılayıcıya (Ps) ihtiyaç vardır. Pc’ler uygun dalga boyundaki ışık varlığında moleküler oksijeni Tip II mekanizması ile daha toksik bir türev olan singlet oksijene çevirirler (Şekil 1). Fotoalgılama esnasında, foto algılayıcı uyarılmış singlet oksijen, O2(1Δg), üretmekte ve singlet oksijen çevresindeki kanserli hücreleri yok etmekte daha sonra ise enerjisini temel hal oksijene, O2(3Σg), transfer etmektedir.1, 2 Şekil 1. Ftalosiyaninlerin Singlet Oksijen Üretimlerinin Jablonski Diyagramı ile Özeti Teşekkür: Bu çalışma 114Z673 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) M. C. DeRosa, R. J. Crutchley, Photosensitized singlet oxygen and its applications, Coordination Chemistry Reviews, 2002, 233, 351. 2) K. Ishii, Functional singlet oxygen generators based on phthalocyanines, Coordination Chemistry Reviews, 2012, 256, 1556. S7 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Karbazol Grubu İçeren Ariliden Karbohidrazit Türevlerinin Sentezi Cevher Gündoğdu Hızlıateş Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir e-mail:cevher.gundogdu@deu.edu.tr Son otuz yılda AIDS salgını ile ölümlerin artması sonucunda Mycobacterium Tuberculosis ve HIV virüsü arasında doğrudan ilişki olduğu saptanmıştır.1 Bunun sonucunda birçok sentetik çalışmanın ürünü olarak anti-mikobakteriyel ajanlar sentezlenmiştir. İzoniazid(INH), birçok Schiff bazı, hidrazonlar, hidrazitler ve bunların metal kompleksleri tüberküloza ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı iyi aktiflik göstermiştir. Ayrıca izoniazidin Schiff bazları ile oluşturulan metal komplekslerinin anti-tümör etkinliği saptanmıştır.2 Bunlara ek olarak sentezlenen bazı ariliden karbohidrazit bileşiklerinin göğüs kanserine karşı etkinliği saptanmıştır.3 Bu çalışmada öncelikle karbazol karbohidrazit bileşiği sentezlenmiş daha sonra çeşitli benzaldehit türevleri ile kondenzasyon reaksiyonu sonucu ariliden karbazol karbohidrazit türevleri (1) sentezlenmiştir. Bu bileşiklerin anti-bakteriyel, anti-kanser gibi önemli biyolojik aktifliğe sahip olması potansiyeli bulunmaktadır. Kaynaklar: 1) Collins, F. M., Clin. Microb. Rev. 1989, 2, 360. 2) Bottari, B., Maccari, R., Monferto, F., Ottana, R., Rotondo, E., Vigorita, M. G., Bioorg. Med. Chem. Let. 2000, 10, 657. 3) Germain, A. R., Carmody, L. C., Morgan, M., Fernandez, C., Forbeck, E., Lewis, T. A., Nag, P. P., Ting, A., VerPlank, L.,Feng, Y., Perez, J. R., Dandapani, S., Palmer, M., Lander, E.S., Gupta, P.B., Scheriber, S.L., Munoz, B., Bioorganic and Medicinal Chemistry Letters 2012, 22, 3571. S8 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Bal, Polen ve Propolis Örneklerinin İn-vitro Olarak Antioksidan, Anti-üreaz ve Anti-ksantin oksidaz Özelliklerinin İncelenmesi Nimet BALTAŞ Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, RİZE nimet.baltas@erdogan.edu.tr Bu çalışmada bal, polen ve propolis örneklerinin antioksidan özellikleri ve üreaz, ksantin oksidaz gibi klinik öneme sabip enzimler üzerine inhibisyon etkileri incelendi. Örneklerin antioksidan aktiviteleri ve radikal temizleme özellikleri, toplam fenolik madde tayini, toplam flavanoid miktarı ve DPPH radikal temizleme yöntemleri kullanılarak belirlendi 1,2,3 . Üreaz ve ksantin oksidaz enzimleri için standart inhibitör olarak sırasıyla asetohidroksamik asit ve allopurinol kullanıldı 4,5 . İnhibisyon sonuçları IC50;mg/mL ve µg/mL cinsinden hesaplandı. Özellikle propolis örneklerinin üreaz ve ksantin oksidaz enzimleri üzerine oldukça etkin inhibisyon gösterdiği bulundu (IC50= 0.074 to 1.560 mg/mL). Ayrıca toplam fenolik ve flavanoid miktarı yüksek olan örneklerin daha etkili inhibisyon gösterdiği bulundu ve toplam fenolik içerik ile anti-üreaz ve anti-ksantin oksidaz aktiviteleri arasında oldukça pozitif korelasyon gözlendi. Elde edilen sonuçlara bakıldığında bal, polen ve propolisin üreaz, ksantin oksidaz enzimleri ile ilişkili hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek yardımcı doğal ürünler arasında yer alabileceği söylenebilir. Kaynaklar 1. Singleton VL, Rossi JL. Am J Enol Viticult 1965;16:144-58. 2. Fukumoto LR and Mazza G. J Agric Food Chem 2000;48:3597-3604. 3. Molyneux P. J Sci Technol 2004;26:211-9. 4. Weatherburn MW. Anal Chem 1967; 39(8):971-974. 5. Kantar GK, Baltaş N, Menteşe E, Şaşmaz S. J Organomet Chem 2015;787: 8-13. S9 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi ConA/PEG-DA Kompozit Hidrojellerin Anti-Kanser İlaçların Kontrollü Salımında Kullanımının Araştırılması Sabiha DEMİRCİ1 , Fatma AYHAN1 , Hakan AYHAN1 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya ABD, Biyokimya ve Biyomalzemeler Araştırma Laboratuvarı sabihademirci87@gmail.com Sunulan çalışmanın amacı Koncanavalin A (ConA)/Polietilen Glikol Diakrilat (PEG-DA) kompozit hidrojellerin sentezlenmesi dinamik şişme davranışlarının belirlenmesi, anti-kanser ilaçların kontrollü salımında kullanımının araştırılmasıdır. ConA özgün olarak Canavalia ensiformis (Jack fasulyesi)’ten esktrakte edilen bir tür lektindir. ConA, αD-mannosil ve α-D-glukosil grupları gibi dahili ve yükseltgeyici olmayan uçlara sahip olan şekerler, glikoproteinler ve glikolipidlerle bağlanabilmektedir. Yapılan klinik çalışmalarında, ConA’nın melanoma hücreleri ile etkileşime girebilme özelliği ile anti-kanser uygulamalarında kullanılmaktadır. Bu nedenle ConA anti-kanser ilaç terapisinde, sensör uygulamalarında ve daha birçok klinik uygulamada kullanım alanı bulmaktadır (1, 2, 3). Hidrojeller şekillerini kaybetmeden ağırlıklardan daha fazla su alabilen kimyasal veya fiziksel çapraz bağlayıcılarla şekillenen özel polimerlerdir. Hidrojeller su içerme ve içine su çekebilme özellikleri göz önüne alındığında, ilaç salım sistemlerinde kullanım açısından tercih edilen öncelikli biyomateryallerdir. Kompozit hidrojeller; rejeneratif tıp, ilaç salım sistemleri, biyosensörler ve daha birçok alanda kullanılmaktadır (4,5). Bu çalışmada, ConA biyopolimeri ve polietilen glikol diakrilat (PEG-DA) makromeri kullanılarak kompozit hidrojeller sentezlenmiştir. Bu kompozit hidrojellerin pH=1,2 sitrat tamponunda ve pH=7,4 fosfat tamponunda dinamik şişme davranışları ve Model ilaç olarak geniş spektrumlu bir antibiyotik olan gentamisin kullanılarak ilaç yüklemesi yapılarak ilaç salım davranışları aynı ortamlarda incelenmiştir. Yapılan çalışmada, pH=7,4 fosfat tamponunda şişme davranışı incelendiğinde %150 şişme olduğu, pH=1,2 sitrat tamponunda %120 şişme olduğu görülmüştür. Fosfat tamponunda pH=7,4’te yapılan denemelerde 18 saat sonunda % 83 salım olduğu, sitrat tamponunda pH=1,2’te ise 5 saat sonrasında % 100 salım olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara bakılarak anti-kanser ilaç terapisinde kullanımı öngörülmektedir. Kaynaklar: 1) 2) 3) 4) 5) Hong S.A. ; Kwon J.; Kim D; Yang S. , Biosensors and Bioelectronics 2015, 64, 338-344. Locke A. K.; Cummins B. M.; Abraham A.A.; Coté G.L. , Anal. Chem. 2014 , 86, 9091-9097. Yau T.; Dan X.; Ng C.C.W.; Ng T.B. , Molecules 2015, 20, 3791-3810. Hennink W.E. ; Nostrum C.F. , Advanced Drug Delivery Reviews 2012, 64, 223–236. Peppas N.A. ; Keys K. B.; Torres-Lugo M.; Lowman A.M. , Journal of Controlled Release 1999 , 62, 81 –87. S10 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Piridinyum benzolamid türevlerinin sentezi, karbonik anhidraz enzim inhibisyon testleri ve bu bileşiklerin hipoksik tümörler üzerine etkileri Süleyman Akocaka,b, Claudiu T. Supuranc, Marc A. Iliesb aAdıyaman bTemple cUniversita Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, 02040 Adıyaman, Türkiye University, School Of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Sciences, 19140, Philadelphia, USA degli Studi di Firenze, Dipartimento di Chimica, Laboratorio di Chimica Bioinirganica, 50019, Fiorentino, İtaly akocaksuleyman@gmail.com α-Karbonik anhidrazlar, yapısında çinko iyonu (Zn+2) bulunduran ve yaşam için çok önemli olan (CO2 + H2O ↔ HCO3- + H+) reaksiyonunu kataliz eden metal enzimleridir. Şimdiye kadar 16 farklı çeşidi (izoenzim) izole edilmiş ve hücredeki yerlerine, katalitik aktivitelerine ve farklı doku dağılımlarına göre sınıflandırılmıştır. Bunlardan bazıları hücre sitoplazmasında (CA I, CA II, CA III, CA VII, ve CA XIII), bazıları hücre membranında (CA IV, CA IX, CA XII, CA XIV ve CA XV), iki tanesi mitokondride (CA VA ve CA VB) ve bir tanesi hücre membranı üzerinde gizlenen (CA VI) dır. Bu enzimler vücut içerisinde birçok kritik fizyolojik ve patolojik proseste görev almaktadır. Bunlara solunum, CO2 in dokulardan akciğere taşınması, asit-baz ayarının yapılması, pH ayarının yapılması ve biyosentetik reaksiyonların düzenlenmesi gibi birçok örnek verilebilir. Bahsedilen bu özelliklerinden dolayı karbonik anhidraz enzimleri glokom, obezite, edema, diüretik, kanser ve Alzheimer gibi birçok hastalığın teşhis ve tedavisi için hedef enzimlerden olmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalar ile hücre membranında bulunan karbonik anhidraz izoenzimlerden CA IX ve CA XII birçok hipoksik kanser türevlerinde aktif hale gelerek miktarlarının önemli ölçüde arttığı gösterilmiştir. Bu yüzden CA IX ve CA XII izoenzimleri kanser hastalığı teşhis ve tedavisinde seçici olarak inhibe edilmesi enzim inhibisyonuna dayalı yeni ilaç tasarımında son derece önem arz etmektedir. Bizde burada sunulan çalışmamız ile bu membran üzerinde bulunan izoenzimleri inhibe etmek amacı ile pozitif yüke sahip benzolamidin piridinyum tuzlarını sentez ettik. Buradaki amaç pozitif yüklü bileşikler hücre içerisine giremeyerek hücre membranında bulunan kanserle ilgili izoenzimleri inhibe edebilecektir. Bu çalışmada laboratuvarda sentezini yapmış olduğumuz çeşitli pirilyum tuzları amino benzolamid ile reaksiyona sokularak piridinyum türevleri oluşturulmuştur. Elde edilen bileşikler kristallendirme ve kromatografi gibi çeşitli metotlar ile saflaştırılmıştır. Ayrıca bileşiklerin yapı karakterizasyonları spektroskopik yöntemler (1H-NMR, 13C-NMR, FT-IR, LC-MS ve elemental analiz gibi) kullanarak yapılmıştır. Bileşiklerin verimi %35-%85 arasında oluşmuştur. Elde edilen saf bileşiklerin çeşitli karbonik anhidraz izoenzimleri üzerine (CA I, CA II, CA IX ve CA XII) inhibisyonlarının testi İtalya da yapılmıştır (Prof. Dr. Claudiu T. Supuran, Fiorentino (Florence), İtalya). Ayrıca etkin bileşik türevlerinin hipoksik tümörler (HT-29 ve HCT-116 kolon kanserleri) üzerine etkileri yine kendi laboratuvarımızda test edilmiştir. Burada elde edilen sonuçlar doğrultusunda elde edilen bazı bileşiklerin hipoksik tümörler üzerinde etkin sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir. S11 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Gümüş Nanopartikülere Bağlı Kapesitabin’in Meme Kanseri Hücre Serisi Üzerinde Antiproliferatif ve Proapoptotik Etkinliklerinin İncelenmesi Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, Sema MISIRa, I. Afşin KARİPERc aCumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS cErciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ cozsoya@gmail.com bCumhuriyet Kanser genetik ve gelişimsel bir süreçle ortaya çıkan, hücrelerin aşırı proliferasyonu ve apoptoz fonksiyonlarını kaybederek oluşan patolojik bir durumdur. Kanser hücrelerine karşı kullanılan antikanser ilaçlara karşı direnç gelişimi ve bu ilaçların kronik kullanımının normal hücrelerde de toksisite göstermesi sebebiyle yeni nesil antikanser ajanlar geliştirme oldukça popüler bir araştırma alanı haline gelmiştir. Son yıllarda nanoteknolojik gelişmelerle birlikte ilaç taşınımında kullanılan nanomateryallerin çeşitliliği ve alandaki kullanımı artmıştır. Bu çalışmada gümüş nanopartikülere bağlı Kapesitabin’in insan meme kanseri (MCF-7) hücre serilerinde anti-proliferatif ve pro-apoptotik etkilerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gümüş nanopartiküler(5, 10, 15, 30nm boyutunda ) Agnihotri S. ve ark. tarafından literatürde yer alan metod ile sentezlendi1. AgNPs ve AgNPs-Cp’nin karakterizasyon çalışmaları için FTIR ve TEM görüntüleri alındı. Kapesitabin’in IC50 değerleri 31,25 µg/mL olarak bulundu. Bulunan IC50 değerlerine göre nanopartiküllere kapesatabine bağlandı. Hücre serisi Kapesitabin bağlı gümüş nanopartikülerin antiproliferatif etkilerine XTT (2,3-bis(2-metoksi-4-nitro-5-sulfofenil)-5-[(fenilamino)karbonil]-2Htetrazolyum hidroksit) yöntemi ile bakıldı. IC50 değerleri (µg/mL) olarak hesaplandı. En etkin 15 nm boyutunda olan AgNPs-Cp seçildi.15 nm boyutundaki AgNPs-Cp nanopartikülün pro-apoptotik etkisi ise flow simetri de Annexin-V ve PI ile belirlendi. Gümüş nanopartikülere bağlı Kapesitabin’in toksik olmayan dozlarının hücre proliferasyonunu baskılaması ve pro-apoptotik etki göstermesi bu molekülerin yeni nesil kemoterapötik ilaç geliştirme çalışmalarında ilaç taşıyıcı sistem olabileceğini düşündürmektedir. Anahtar Kelimeler: Meme Kanseri (MCF-7), Kapesitabin, Gümüş Nanopartikül, Apoptoz 1. Tomuleasa C., Soritau O., Orza A., Dudea M., Petrushev B., Mosteanu O., Susman S., Florea A., Pall E., Aldea M., Kacso G., Cristea V., Berindan-Neagoe I., Irimie A., Gold nanoparticles conjugated with cisplatin/doxorubicin/capecitabine lower the chemoresistance of hepatocellular carcinoma-derived cancer cells, J Gastrointestin Liver Dis. 21(2):187-96 (2012). 2. Agnihotri S., Mukherji S., Mukherji S., Size-controlled silver nanoparticles synthesized over the range 5–100 nm using the same protocol and their antibacterial efficacy, 10.1039/C3RA44507K (Paper) RSC Adv., 4, 3974-3983.(2014). S12 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi CANCUR ERİĞİNİN (Prunus domestica L.) ANTİOKSİDAN ÖZELLİĞİNİN İNCELENMESİ 1 Arife Pınar Ekinci, 2Barbaros Dinçer, 2Havva Atasever, 2Murat Durmaz 1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri Bölümü, 53100, Rize 2 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, Rize apekinci@hotmail.com Antioksidan, bir başka molekülün oksidasyonunu yavaşlatabilen veya önleyebilen bir molekül olarak tanımlanabilir. Antioksidanlar vücutta serbest radikaller ile reaksiyona girerek oto oksidasyonu önleyen savunma mekanizmalarıdır. Yaşamsal olayların devamlılığı için gerekli olan oksijen aynı zamanda bir çok hastalık ve dejeneratif gelişimin nedeni olarak görülmektedir. İnsanlarda metabolik olaylar sırasında oksijen kullanımına bağlı olarak süperoksit (O2-), hidroksil (OH-), peroksil (ROO-), alkoksil (RO-), semikuinon (Q-), nitrik oksit (NO-) 4 kökleri ile hidrojen peroksit (H2O2), peroksinitrit (ONOO-) ve singlet oksijen (•O2) gibi aktif oksijen formları meydana gelmektedir. Ayrıca radyasyon, çeşitli gazlar, ağır metaller, herbisitler, pestisitler ile tedavi amaçlı kullanılan birçok ilaç, oksidatif stres nedeni olarak gösterilen aktif oksijen oluşumuna neden olurlar. Oksidatif stres, normal metabolik faaliyetler için gerekli olan aktif oksijen-antioksidan dengesini aktif oksijen lehine bozarak; DNA, protein, karbonhidrat ve lipidlerde zararlanmaya yol açmakta ve basta koroner hastalıklar, kanser, diyabet ve karaciğer tahribatı olmak üzere birçok hastalığa neden olmaktadır (Yücel ve Ötleş 2001). Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda, antioksidan yapıların etki mekanizmaları ile birçok hastalığı önleyebildiği belirlenmiştir. Vitamin E ile C, karotenoidler ve fenolik bileşikler antioksidan özellikleri ile dikkat çeken maddelerdir. Son zamanlarda araştırmacılar doğal antioksidan olarak değerlendirebileceğimiz, bitkilerde bulunan polifenoller ve flavonoidlere daha çok ilgi göstermektedirler. Bu çalışmada, Ardahan İli Posof İlçesi Türkgözü Köyü’nden toplanmış olan Cancur Eriğinde (Prunus domestica L.) bitkisinin meyvesinin su ekstraklarının toplam fenolik madde miktarı tayini, ABTS• ve DPPH• radikalinin süpürme etkisi, CUPRAC yöntemi, indirgeme gücü aktiviteleri belirlendi. Elde edilen sonuçlar, sentetik antioksidanlar ile karşılaştırıldı. Cancur eriğinin sudaki ekstrağında toplam fenolik madde miktarı 114.6±5.0 mg GAE/100 g olarak belirlendi. CUPRAC yöntemine göre Cancur eriği su ekstrağının antioksidan kapasitesi 30.19±0.96 mg TEAK/ g olarak hesaplandı. ABTS• radikal temizleme yöntemi ile Cancur eriği su ekstrağının SC50 değeri 2.17±0.05 mg/mLolarak belirlendi. DPPH radikal temizleme metodunda, SC50 değeri (DPPH radikal konsantrasyonunun yarıya düşüren erik ekstrak konsantrasyonu) 1.98±0.02 mg/mL olarak hesaplandı. Cancur eriği fenolik bileşik ve antioksidan kapasitesi bakımından oldukça zengin olduğu tespit edildi. S13 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Maclura Pomifera Bitkisinden İzole Edilen Pomiferin Maddesinin Ratlarda İndometazin ile Oluşturulan Gastrik Hasar Üzerine Etkilerinin Araştırılması İlyas BOZKURTa, Esra DİLEKb, H. Serkan EROLc, Ahmet ÇAKIRd, Ergin HAMZAOĞLUe,Murat KOÇf, Mesut Bünyami HALICIc a Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Erzincan Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı c Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı d Bozok Üniversitesi Hayvansal Üretim Yüksekokulu e Gazi Üniversitesi,Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü f Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü b edilek@erzincan.edu.tr Amaç: Önceki çalışmalarda Maclura pomifera su ekstresinin gastrik hasar üzerine etkili olduğu bildirilmiş, bu çalışmada ise bu etkinliğe sahip olduğu düşünülen pomiferin maddesi saflaştırılarak, ratlarda indometazin ile oluşturulan gastrik hasar üzerine antiülser etkileri incelenmiştir. Materyal ve Metot: Çalışma için gerekli olan pomiferin, Maclura pomifera bitkisinden İTK yöntemi ile saflaştırılarak, NMR yöntemi ile yapısı aydınlatıldı. Çalışma için, toplam 36 adet Sprague Dawley cinsi erkek rat temin edilerek, 6’şarlı 6 gruba ayrıldı. REF grubuna 25 mg/kg ranitidin (Ulcuran® 25 mg/ml flakon), PMF-100 grubuna 100 mg/kg, PMF-200 grubuna 200 mg/kg, PMF-300 grubuna 300 mg/kg pomiferin ve sağlıklı grup hariç tüm gruplara 25 mg/kg indometazin uygulandı. Ratlar, uygulamadan 6 saat sonra sakrifiye edilerek, midelerindeki ülser alanları tespit edildi. Biyokimyasal olarak, mide dokularında LPO ve GSH seviyeleri ile SOD, KAT, MPx, COX-1 ve COX-2 aktiviteleri ölçüldü. Bulgular: Sağlıklı gruba göre; kontrol grubunda ülser alanı LPO seviyesi ve KAT aktivitesi önemli oranda artarken (p<0.05), SOD aktivitesi ile GSH seviyelerinin aynı oranda azaldığı görüldü (p<0.05). Artan ülser alanı, LPO seviyesi ve KAT aktivitesinin REF ve PMF gruplarında belirgin bir şekilde doza bağlı olarak düştüğü gözlemlendi (p<0.05), SOD aktivesi ve GSH seviyesinin rejenere olduğu bulundu (p<0.05). Pomiferin COX aktivitelerini anlamlı şekilde arttırırken, MPx miktarını düşürdüğü gözlendi. Sonuç: Maclura pomifera bitkisinden saflaştırılan pomiferin maddesi indometazin ile indüklenen gastrik hasar üzerine etkili olduğu tespit edilirken, bu etkinin antioksidan sistem üzerinde oluşturduğu pozitif değişikliklerden ve aynı zamanda COX enzimlerinin aktivitelerini anlamlı bir şekilde arttırmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir. NOT: Bu çalışma 213S114 no’lu TÜBİTAK projesi ve Erzincan Üniversitesi SAG-A-300614-0100 no'lu BAP projesi ile desteklenmiştir. S14 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Moleküler Network Analizleri ile Salinispora İzolatı Genomlarında Yeni Doğal Ürün Gen Kümelerinin Taranması Süleyman ÖZAKINa,b, Paul R. JENSENb & Ebru İNCE BOSTANCIa Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü 21280 Diyarbakır Türkiyea Center for Marine Biotechnology and Biomedicine, Scripps Institution of Oceanography, University of California 92093 La Jolla San Diego USAb ozakinsuleyman@gmail.com Yeni biyoaktif bileşiklerin keşfi için, biyoteknolojik potansiyele sahip doğal ürünlerin mikroorganizmalardan eldesi son zamanlarda oldukça ilgi uyandıran bir araştırma konusudur. Karasal ve sucul habitatlardan izole edilen aktinomisetler yeni biyoaktif doğal ürünlerin keşfi için önemli kaynaklardan biridir. Bu potansiyellerinden ötürü aktinomiset genomlarında doğal ürün biyosentez genlerinin taranması en güncel yaklaşımlardan biridir. Son yıllarda doğal ürün araştırmalarında farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bu yöntemlerden biri genom dizilimi bilinen izolatlarda doğal ürün gen kümelerine ait biyoinformatik verilerin, kimyasal verilerle birlikte değerlendirilmesi ilkesine dayalı kütle spektroskopisi (MS) temelli genom taramalarıdır. Zorunlu deniz aktinomisetlerinden Salinispora cinsi üyeleri doğal ürün araştırmalarında kullanılan model mikroorganizmalardandır. Genom dizilimi bilinen otuz Salinispora izolatının genomları, doğal ürün gen kümelerini araştırmak için MS temelli genom tarama yöntemi ile tarandı. Biyoinformatik incelemeler sonucunda izolatların NRPS, PKS, terpen, indol, lantibiyotik, aminoglizokit ve siderefor gibi farklı doğal ürün ailelerine ait bileşikleri sentezleyebilme potansiyeline sahip oldukları tespit edildi. Bununla birlikte; hem dereplikasyon hem de kimyasal network analizleri için, Salinispora izolatı ham ekstraktlarından elde edilen sıvı kromatografisi/kütle spektroskopisi (LC/MS/MS) verileri, GNPS (Global Natural Product Society) veritabanında incelendi. Dereplikasyon analizleri sonucunda lomaiviticin C, 7-OH-staurosporine, staurosporine ve cyanosporaside B doğal ürünlerinin izolatların ekstraktlarında bulunduğu tespit edildi. Ayrıca moleküler network analizleri ile izolatlara ait 1347 MS/MS verisinin spektral benzerliği incelendi. Bu inceleme sonucunda Salinispora tropica CNT250, Salinispora pacifica CNY703, Salinispora arenicola CNY299 ve Salinispora arenicola CNY011 izolatlarına ait spesifik MS/MS spektrumları biyoinformatik veriler ile birlikte değerlendirildi. Kimyasal ve biyoinformatik değerlendirmeler sonucunda S. pacifica CNY703’ün kültür ortamında glikolize bir bileşiğe ve bu bileşiğin sentezinden sorumlu olduğu düşünülen NRPS-PKS-I gen kümesine ulaşıldı. S15 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Nalidiksik Asit İçeren Bazı Bileşiklerin Sentezi ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi Şule CEYLAN Artvin Çoruh Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, 08000, ARTVİN sulecanim@hotmail.com Günümüzde değişik yapı ve etki mekanizmalarına sahip çok sayıda antibiyotik tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Bunlar arasında kinolonlar, ilk kez 1962 yılında nalidiksik asidin Lesher tarafından keşfi ve üriner sistem enfeksiyonlarında kullanılmaya başlanması ile tedaviye girmiş, ardından çok sayıda türevi elde edilerek Gram negatif bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, bütün antimikrobial tedavilerde olduğu üzere, bu grup ilaçların da yoğun kullanımı bakteriyel direnç ile sonuçlanmıştır.1,2 Bu çalışmada nalidiksik asit içeren yeni hibrid bileşikler sentezlenmiş ve antimikrobiyal aktiviteleri incelenmiştir. O S N N Cl O O O O N S N N N 4 N N 5 iii O O O i N O NHNH HN NHNH2 N iv S O N ii N N N N N 3 v O N NH N N F S O vi N O N N N N N N N 6 N H S 2 1 COOH N S 7 Şema 1: i: CH2Cl2, PhCH2NCS, 24 h rt or MW irradiation; ii: H2SO4, 3 h rt or MW irradiation; iii: C2H5COOCH2Br in EtOH, CH3COONa, 24 h reflux or MW irradiation; iv: EtOH, ClC6H4COCH2Br, CH3COONa, 25 h reflux or MW irradiation; v: 2 N NaOH in EtOH/H2O, 16 h reflux or MW irradiation; vi: norfloxacin, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation. Kaynaklar (0psiyonel): 1. G.Y. Leisher, E.J. Froelich, M.D. Gruett, J.H. Bailey, P.R. Brundage, J. Med. Pharm. Chem. 1962, 5, 1063-1065. 2. N. Aggarwal, R. Kumar, C. Srivastava, P. Dureja, J.M. Khurana, J. Agric. Food Chem. 2010, 58, 3056-3061. S16 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN Poster Özetleri 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İyon Duyarlı ve Floresans Özelliğe Sahip Organik Sensörün Tasarlanması, Sentezi ve Uygulamaları İbrahim KELEŞ, Burak KUZU, Nurettin MENGEŞ Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey eczibo95@gmail.com Işığa maruz kaldıklarında gözle görülebilir ve tersinir bir renk değişikliği gösteren kimyasal bileşikler fotokromiktirler. Bu karakteristik özelliğe sahip organik yapılar ilk olarak 20. Yüzyılın başlarında tanımlanmış olmalarına rağmen yakın zamanlarda ultraviole, görünür ve kızılötesi bölgelerde fotokromik olan birçok değişik tipte kimyasallar, optikal fiber, veri depolayıcı, ekran ekipman bileşenleri ve sıcaklık kontrol aletleri gibi potansiyel kullanılabilirliklerinden dolayı dikkat çekici konular arasında olmuştur.1 Bu sebep doğrultusunda sübstitüte imidazol bileşiklerini sentezi amaçlandı. Sentezlenen bileşiğin solvatokromik özelliği incelendiğinde bu özelliğin çok belirgin olmadığı ancak floresans özelliğe sahip olduğu anlaşıldı (Şema 1). Şema 1: İmidazol türevinin sentezi. Bu bileşiğin her iki aromatik halkasında bulunan azot atomlarından kaynaklı iyonofor bir bölgenin olabileceği literatürde bilinen benzer moleküllerden yola çıkılarak düşünülmüştür.2 Bu sebeple devam eden çalışmalar iyon sensör olma özelliğinin araştırılmasına ve bu bileşiklerin türevlerinin yapımına yönelik olacaktır. Bu çalışma TÜBİTAK (115Z112) tarafından desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Swathi, N., Manjunatha, J.R., Das, U.K., Shetty, A.N., Trivedi,. D.R. New J. Chem., 2014, 38, 1484-1492. 2) Akagene, K., Allan, G.G., Bindra, J.S., Friberg, T., Neogi, A.N. The Journal of Physical Chemistry, 1973, 77, 2160-2162. P1 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi N-Heterosiklik Karben Öncülleri Olarak Benzimidazolyum Tuzlarının Sentezi Karakterizasyonu ve Üreaz İnhibisyonu Üzerindeki Etkisi Senem Akkoça, Burcu Somtürk Yılmaza, Funda Özdemira, İlhan Özer İlhana ve Nalan Özdemira a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039 Kayseri-Türkiye Üreaz (Üre amidohidrolaz; EC3.5.1.5); amonyak ve karbonik asit oluşturmak için üre hidrolizlerini katalizleyen ve nikel içeren bir enzimdir. Üreaz enzimi bitkilerde, alglerde, mantarlarda ve bakterilerde bulunmaktadır [1, 2]. Biyoteknolojide birçok uygulamaya sahiptir. Günümüzde üreaz enzimi atık su arıtımı, gıdalardan ve içeceklerden ürenin uzaklaştırılması, hemodiyaliz işlemi esnasında kullanılan diyalizat çözeltisinin rejenere edilmesi gibi uygulamalarda kullanılmaktadır [3]. Üreaz çok sayıda bileşik tarafından inhibe edilir. Son 10 yılda hidroksamik asit türevleri ve imidazoller gibi bazı üreaz inhibitörleri rapor edilmiştir. Bazı üreaz inhibitörleri ise onların toksisitesi ve stabil olmamasından dolayı invivo ortamında kullanılmayabilir [4]. Bu yüzden düşük toksisite özelliği gösteren ve biyolojik açıdan yararlı yeni üreaz inhibitörlerinin araştırılmasına gerek duyulmaktadır. Bu yüzden N-Heterosiklik karben öncülleri olarak benzimidazolyum tuzları sentezlenmiştir. Hazırlanılan çeşitli 1,3-dialkil benzimidazolyum tuzlarının yapıları 1H-NMR, 13 C-NMR ve elementel analiz teknikleri kullanılarak karakterize edildi ve üreaz üzerindeki inhibitör etkisi incelendi. Neredeyse tüm bileşiklerin iyi aktiviteye sahip olduğu belirlendi. Benzimidazolyum tuzları için (IC50) değeri 0.0861±0.0030 mM, 0.045±0.0020 mM, 0.0196±0.0028 mM, 0.0142±0.0018 mM, 0.0324±0.0025 mM ve 0.0237±0.0010 mM olarak bulundu. Anahtar Kelimeler: Benzimidazolyum tuzu, Üreaz, İnhibitör. Kaynaklar: [1] Nabati, F.; Habibi-Rezaei, M.; Amanlou, M.; Moosavi-Movahedi, A. A. J. Mol. Catal. B-Enzymatic, 2011, 70, 17-22. [2] Krajewska, B., J. Mol. Catal. B Enzym., 2009, 59, 9-21 [3] Zonia, E.; Stebbins, N. E.; Polacco, J. C. Plant Physiol., 1995, 107, 1097-1103. [4] Sahoo, B.; Sahu, S. K.; Pramanik, P. J. Mol. Catal. B-Enzyme, 2011, 69, 95-102. P2 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İdrar Örneklerinde Morfinin Biyoanalitik Yöntem Validasyonu Aykut Kula, Fadime Canbolata, Selma Özilhana, Uğur Atika, S. Tuncel Özdena, K. Nevzat Tarhana a Üsküdar Üniversitesi, İstanbul, Turkey Aykut.kul@uskudar.edu.tr Tam bir validasyon yeni bir analitik yöntem veya literatürde bulunan bir yöntem için gereklidir. Yöntem validasyonun temel amacı, matriksi kan, plazma, idrar, tükürük gibi belirli bir biyolojik matriks olan bir analitin konsantrasyonunun belirlenmesi için belirli bir yönteme güvenilirliğini göstermektir. Validasyon doğrulama çalışma örnekleri ile aynı biyolojik matriks kullanılarak yapılmalıdır. Tam doğrulama, ilgili her tür için yapılmalıdır. Doğrulamada kullanılan matriks bazı durumlarda uygun olmayabilir. Bu durumda alternatif matriks kullanılabilir.1 Analitik sonuçların güvenilirliği kabul edilebilirliğini sağlamak için gerekli olan bir biyoanalitik yöntemin başlıca parametreleri şunlardır: Selectivity, Carry-over, Lower limit of quantification, Calibration curve, Accuracy, Precision, Dilution integrity, Matrix effect, Stability.1 EMA GUIDELINE on VALIDATION of BIOANALYTICAL METHODS 2011 validasyon parametreleri dikkate alınarak sıvı-sıvı ekstraksiyon tekniği ile idrar örneğinde morfin için 5.34 – 1068.98 ng/ml aralığında yöntem valide edilmiştir. Kaynaklar: 1) Committee for Medicinal Products for Human Use (CHMP). Guideline on validation of bioanalytical methods. England: European Medicines Agency; 2011, s: 4 P3 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi PDT Uygulamaları İçin Suda Çözünür Tetra Non-periferal Ftalosiyaninlerin Sentezi ve Fotofizikokimyasa Özelliklerinin İncelenmesi Anwar Youssefa, Yusuf Yılmazb ve Mehmet Sönmeza a. Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Gaziantep b. Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu, Gaziantep enver85yusuf@gmail.com Foto Dinamik Terapi (PDT) lazer ışığı, moleküler oksijen ve bir foto algılayıcının (ftalosiyaninler gibi) kombinasyonundan oluşan kanserin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Ftalosiyaninlerin (Pcs) kullanım alanlarından en önemlisi, özellikle PDT’de fotoalgılayıcı olarak kullanılmalarıdır.1, PDT uygulamalarında özellikle diyamanyetik atom içeren ve suda çözünür ftalosiyaninler tercih edilmektedir.2 Yaptığımız bu çalışmada karboksilik asit uçlu ftalosiyaninler sentezlenmiş, elementel analiz ve bazı spektroskopik yöntemler (UV-vis., IR, NMR ve MS) kullanılarak karakterize edilmiştir. Hazırlanan bu yeni ftalosiyanin türevlerinin fotofizikokimyasal ölçümleri yapılarak singlet oksijen üretme kapasiteleri dolayısıyla PDT için iyi bir foto algılayıcı olup olmayacakları belirlenecektir. COOH S N COOH S N S N M N HOOC N N N N S COOH 2a,M: 2H 2b,M: Zn 2c,M: Co 2d,M: Ni Kaynaklar: 1) Zimcik, P., Miletin, M., et all. Synthesis and studies on photodynamic activity of new watersoluble azaphthalocyanines. J. Photochem. Photobiol. A: Chem. 2003, 155, 127. 2) Rosenthal, I., Phthalocyanines as photodynamic sensitizers. Photochem. Photobiol. 1991, 53, 859. P4 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kalkon Oksimlerin Sentezi, alfa-Glukozidaz ve Lipaz İnhibisyonları Seda Fandaklıa, Nurettin Yaylıb, Büşra Yaylıb, Nuran Kahrimana, Serdar Ülkerc a b Kimya Bölümü, Fen Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE Farmakognozi, Eczacılık Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE c Biyoloji Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, 53100 Rize-TÜRKİYE sedaf_84@hotmail.com Kalkonlar bioaktif bileşiklerin önemli bir sınıfını oluştururlar. Kalkonlar ve onların analogları ClaisenSchmit reaksiyonuna göre sentezlenir. Kalkonoksimlerin immünsupresif ve sitotoksik aktiviteleri araştırılmış ve bazı kalkonoksim bileşiklerinin güçlü immünsupresif aktivitelerde olduğu görülmüştür. 1 Bu çalışmada hidroksil ve metoksi substütiye kalkonlar (1a-1m), Claisen–Schmidt reaksiyonuna göre substitüye asetofenon ve benzaldehitten sentezlendi.2-3 Sentezlenen kalkon bileşiklerinin hidroksilaminhidroklorür ile reaksiyonundan 14 adet yeni oksim kalkon elde edildi (Denklem-1). Çalışmanın sonunda 2a-2m numaralı bileşiklerden 2a ve 2b bileşikleri en etkili α-glukozidaz inhibisyonu göstermiştir. Lipaz inhibisyonu gösteren 2c bileşiğidir. 2a, 2b ve 2c bileşiklerinin, Akarboz ve Orlistat’ın IC50 (µM) ± SD değerleri sırasıyla (1,61 ± 0,16, 3,36 ± 0,58, 1,03 ± 0,04, 13,34 ± 1,26, 0.003)’ dir. R1 O O R2 + R4 R5 H R3 R6 R7 Bileşik 1a, 2a 1b, 2b 1c, 2c 1d, 2d 1e, 2e 1f, 2f 1g, 2g 1h, 2h 1i, 2i 1j, 2j 1k, 2k 1l, 2l 1m,2m R1 -H -H -OCH3 -OCH3 -OCH3 -OCH3 -H -H -H -H -H -H -H R2 -OH -H -H -H -H -H -H -H -H -H -H -H -H R1 1 NaOH, EtOH ( 95 % ) R2 2 H2NOH.HCl piridin, geri soğutma R3 R3 -H -OH -H -H -H -H -OCH3 -OCH3 -OCH3 -OCH3 -OCH3 -OCH3 -OCH3 R4 -H -H -H -OCH3 -OCH3 -OCH3 -H -OCH3 -H -OCH3 -OCH3 -OCH3 -OCH3 R5 -H -H -H -H -OCH3 -OCH3 -H -H -OCH3 -OCH3 -H -H -OCH3 X R4 R5 R6 R7 R6 -H -H -H -H -H -OCH3 -H -H -H -H -OCH3 -OCH3 -OCH3 R7 -H -H -H -H -H -H -H -H -H -H -H -OCH3 -H 1a-1m; X= O 2a-2m; X= NOH Denklem-1 Kaynaklar: Yin, L.; Ran, S.; Yao, L.; Shuai, Z.; Zhi-Jun, L.; Jie, F.; Hai-Liang, Z.; Bioorg. Med. Chem Lett., 2012, 22, 3039-3043. 2. Albay, C.; Kahriman, N.; Yılmaz İskender, N.; Alpay Karaoğlu, Ş.; Yaylı, N. Turk. J. Chem. 2011, 35, 441-454. 3. Yaylı, N.; Üçüncü, O.; Yaşar, A.; Gök, Y.; Küçük, M.; Kolaylı, S. Turk. J. Chem. 2004, 28, 515-521. 1. P5 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Pirimidin Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi ve Biyolojik Aktiviteleri Seda Fandaklıa, Nurettin Yaylıb, Nuran Kahrimana, Vildan Serdaroğlua, Serdar Ülkerc aKimya Bölümü, Fen Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE bFarmakognozi, cBiyoloji Eczacılık Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, 53100 Rize-TÜRKİYE sedaf_84@hotmail.com Pirimidin yapısı içeren bileşiklerin farmakolojik etkilerinin artması nedeniyle pirimidin halkası içeren bileşiklerin sentezleri günümüzde ilgi çeken bir araştırma alanı oluşturmaktadır. Pirimidin türevi bileşiklerin antifungal, antiviral, antimikrobiyal, antituberküler, antimalaryal ve antitümor gibi bir çok biyoaktif özellikleri bulunmaktadır.1-2 Bu çalışmada; hidroksi ve metoksi substitüye kalkon bileşiklerinin tiyoüre ile katı faz mikrodalga yöntemine göre reaksiyonlarından yeni 2,4,6-trisubstitüye pirimidin-2tiyol bileşikleri elde edildi (Denklem-1). Çalışmanın sonunda 1-4 numaralı bileşiklerin α-glukozidaz, lipaz inhibisyonları ve antimikrobiyal aktiviteleri araştırıldı. Sentezlenen 1-4 numaralı bileşiklerden 2 ve 4 numaralı bileşikler en etkili α-glukozidaz inhibisyonu, 4 numaralı bileşik ise en etkili Lipaz inhibisyonu göstermiştir. 1, 4 numaralı bileşiklerinin ve Akarboz’ın IC50 (µM) ± SD değerleri sırasıyla (3,38 ± 1,36, 4,38 ± 0,36, 13,34 ± 1,26)’ dir. 4 numaralı bileşiğin ve Orlistat’ın IC50 (µM) ± SD değerleri sırasıyla (0.29±0.02, 0.003)’ dir. Sentezlenen 1-3 nolu bileşiklerin Gram pozitif bakterilere, tüberküloza ve maya mantarlarına karşı oldukça iyi antimikrobiyal aktiviteye sahip oldukları belirlenirken, 1-3 sıra nolu maddeler aynı zamanda Gram pozitif bakteriler için <2 ile 9 gibi düşük doz aralığında dahi güçlü inhibitör özellik göstermektedirler. SH O N S R1 + H2N R2 R3 R1 M. D. o 600 W., 85 C R2 1-4 R3 Bileşik 1 2 3 4 Kaynaklar: Selit, Asetik Asit NH2 N R1 -H -OH -OH -H R2 -OH -H -H -OH R3 -OCH3 -H -OH -OH Denklem-1 Rostom, S. A. F.; Badr, M. H.; Abd El Razik, H. A.; Ashour, H. M. A; Abdel Wahab, A. E., Arch. Pharm. ChemLife Sci. 2011, 344, 572. 2. Sundaraganesan, N.; Kumar, K. S.; Spectrochimica Acta Part A., 2006, 65, 1186. 1. P6 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kiral Ligandların Sentezi ve Katalitik Tepkimelerde Elektronik ve Sterik Etkilerinin İncelenmesi İlker Ümit KARAYİĞİT, Seda KILIÇARSLAN, Halil Zeki GÖK*, Yaşar GÖK Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 80000 Osmaniye, Türkiye yasargok@osmaniye.edu.tr Günümüzde, eczacılık ve tarım ilaçlarının optikçe aktif bileşiklerden oluşması ve bu bileşiklerin geliştirilmesi aşamasında asimetrik geçiş metal katalizi etkili ve dikkate değer bir yaklaşım olarak ortaya çıkmaktadır.1-2 Asimetrik geçiş metal katalizinde yüksek aktivite ve enantiyoseçicilik elde etmek için geliştirilen kiral ligand ile geçiş metalinin uyumu önemlidir. Yeni geliştirilen ligandın geçiş metali ile oluşturduğu kompleksteki sterik ve elektronik özellikleri ise enantiyoseçimli reaksiyonun başarısını doğrudan etkilemektedir. Kiral ligandın içermiş olduğu donör atomlarının özellikleri önem taşımaktadır. Örneğin, elektronca zengin olan fosfor içeren kiral ligandların metal kompleksleri, çeşitli reaksiyonlarda katalitik olarak aktif olması sebebiyle asimetrik geçiş metal katalizinde bilim adamları için güncelliğini korumakta ve geliştirmektedir.Bu çalışmada, optikçe aktif C2-simetrik 1,2-Diollerin ve fosfinlerin sentezi yapılmışır. Sentezlenen kiral ligandların katalitik aktiviteleri çeşitli enantioseçimli reaksiyonlarda incelenmiştir. 3. Kaynaklar: 1) Benetskiy, E. B., Bolm, C. Tetrahedron:Asymmetry, 2011, 22, 373-378. 2) Aitken, A. R., Asymmetric Synthesis, Kilenyi, ed. Blackie Academic and Professional, London. 1992. 3) (a) Gök, Y., Kekeç, L. Tetrahedron Lett. 2014, 55, 2727-2729. (b) Gök, Y., Küloğlu, S., Gök, H. Z., Kekeç, L. Appl. Organometal. Chem. 2014, 28, 835-838. (c) Gök, Y., Gök, H. Z. Helv. Chim. Acta 2015, 98, 490495. P7 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Biyouyumlu Metal Organik Yapılar Olan MIL-101 Ve UMCM-1 Moleküllerinin Modellenmesi ve İlaç Taşınmasındaki Rolü İmren BAYIL, Tuğba TAŞKIN TOK, aGaziantep Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi,Kimya Bölümü, 27310 imrenbay@hotmail.com Metal iyonları ve organik köprü ligandları olan, özgün bir uzaysal mimariye sahip makromoleküler malzemelere, “gözenekli koordinasyon polimeleri” veya “metal-organik çerçeveler (MOF)” adı verilir.1 Son yıllarda bu metal organik kafes yapılar, bir çok ilaç moleküllerinin yüklenmesi ve serbest bırakılması gibi uygulamalarda oldukça yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Çünkü, bu yapıların son derece yüksek yüzey alanları ve geniş por çapları nedeni ile ilaç taşınmasında oldukça etkin bir rol oynadığı gözlemlenmiştir.2Şu an kullanımda olan tıbbi ilaçlarında bu MOF kafes yapıları ile birlikte daha etkin uygulanması üzerine çalışmalar mevcuttur.3 Bizde bu çalışmada; metal organik kafes yapılarından olan mezogözenekli MIL-101 ve UMCM-1 yapılarını hesapsal yöntemlerle en uygun temel setler kullanılarak moleküler modellenmesi oluşturulup, ibuprofen gibi ilaç molekülü olma özelliği taşıyan belirli ilaç molekülerini bu oluşturulan model yapılara depolayarak insan vücudundaki uyumunu ve taşınımının gerçekleştirmesini hedeflenmekteyiz. Bu sayede, vücut içerisinde hem daha az toksik özellik gösteren taşıyıcıların üretilmesi hem de ve bu kafes yapıların gözeneklerine depolanan ilaçların taşınması ve kontrollü bir şekilde bırakılması sağlanacaktır. Böylece, insanların günde birden fazla ilaç alma sıkıntısından kurtulmasına ve bu sayede daha az ilaca maruz kalmasına aynı zamanda ilacın yan etkilerinin azaltılmasına da fayda sağlayacaktır. Kaynaklar 1)Stuart, L.J., ”Metal-organicframeworks”, Chem.Soc.Rev, 2003, Pages 276-288 2)Keskin, S; Kızılel, S.Review, ”Biomedical Applications of Metal OrganicFrameworks”, Department of Chemical and Biological Engineering, 2011, 50(4), pp 1799-1812 3)Ayvaz, Z., ”Enerji krizine ve küresel ısınmaya nano-teknolojik çözüm”, Prof.Dr.editor@ekoloji Magazin.com, 2009, Nisan-Haziran, 22.Sayı P8 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Antiagregan Etkili Klopidogrel Bisülfat'ın HPLC Yöntemi İle Safsızlık Tayini Yeşim Polat Topçuᵃ ; Nevin Erkᵇ ; Gürhan Yükselᵃ ; Dilek Özerᵃ ᵃDrogsan İlaçları San. Ve Tic.A.Ş. 06760 Ankara,Türkiye ᵇAnkara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 06100 Ankara,Türkiye yesim.polat@drogsan.com.tr İlaç dünyasında ilaç etken maddesi dışında kalan maddeler safsızlık olarak kabul edilmektedir. Endüstri açısından saflık, bir ilacın kalitesindeki en önemli faktör olarak belirmektedir.Bu istenmeyen kimyasal maddelerin küçük miktardaki varlığı bile farmasötik ürünlerin etkinliğini ve güvenilirliğini etkileyebilmektedir. Bu nedenle ilaçlardaki safsızlıkların tanımlanması, tayin edilmesi ve raporlanması önem teşkil etmektedir.¹ İlaç etken maddelerinde safsızlıkların tespiti için genellikle kromotografik ve spektroskopik teknikler kullanılır. Bu çalışmada antiagregan etkili bir etken madde olan klopidogrel bisülfat seçilmiştir. Klopidogrel, adenozin difosfatın (ADP) trombositteki reseptörüne bağlanmasını ve bu yolla selektif olarak glikoprotein GPIIb/IIIa kompleksinin ADP uyarımlı aktivasyonunu, bunun sonucu olarak da trombosit agregasyonunu inhibe eden bir etken maddedir.² Kimyasal formülü ; şeklindedir. Klopidogrel bisülfatın safsızlık tayini için; yüksek performanslı sıvı kromotografik (YPSK) yöntem geliştirilmiştir. Yöntem için, Kromasil 100 5 C18 150*3,9 kolonu sabit faz olarak kullanılmış, kolon sıcaklığı 30°C ye ayarlanmış ve hareketli faz akış hızı ise 1.0 mL/dakika olarak belirlenmiştir. UV dedektör kullanılarak 220 nm dalga boyunda yapılan ölçümler sonrası elde edilen sonuçların Avrupa Farmakopesine olan uygunluğu incelenmiştir. Çalışmada; Sistem Uygunluk Testlerinin (SUT) sonucunda enjeksiyonlar arası bağıl standart sapma; % 0.2 , kuyruklanma faktörü; 0.6 , teorik plaka sayısı; 15109 olarak bulunmuştur. Yöntemin doğruluğunun tespiti için yapılan % geri kazanım çalışmaları için farklı konsantrasyonlarda standart çözeltileri hazırlanmış ve her bir seviye için ortalama geri kazanım %90.0-%110.0 arasında bulunmuştur. Yakalama alt sınırı (YAS);0.326 mg/mL’ de Sinyal/Gürültü oranı;6.6, Tayin alt sınırı(TAS); 0.815 mg/mL’ de Sinyal /Gürültü oranı 14.1 olarak bulunmuştur. Metot tekrarlanabilirliği için hazırlanan 6 numunenin ortalama toplam impürite sonucu ise % 0.116, bağıl standart sapması(BSS) %5.5 bulunmuştur. Son olarak YAS çözeltisinin 24 saat süresince takibi yapılmış ve stabil olduğu gözlemlenmiştir.Yapılan çalışmalar sonucu elde edilen değerler doğrultusunda ürünün ve metodun Avrupa Farmakopesine olan uygunluğu incelenmiş ve tarafımızca onay verilmiştir. Geliştirilen ve valide edilen bu yöntemin rutin kalite kontrol laboratuvarlarında kullanılabilecek bir yöntem olduğu öngörülmektedir. Kaynaklar : 1) ICH Guideline: Impurities in New Drug Substances Q3A(R2),2006 2)Rxmediapharma,2016 P9 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi 4D-QSAR EC-GA METODU İLE PRİDİN KARBOKSİLİK ASİT BİLEŞİK SERİSİNİN FARMAKOFOR GRUBUNUN BELİRLENMESİ VE BİYOAKTİVİTE HESABI Burak TÜZÜNa EMİN SARIPINARb Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 58140,SİVASa Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039, KAYSERİb theburaktuzun@yahoo.com Elektron Konformasyonel Metot (ECM), aynı tür aktiviteye sahip bir bileşik serisi için bileşiklerin bütün konformerleri dikkate alınarak farmakofor (Pha) grubun tanımlanmasını ve teorik olarak biyolojik aktivitenin hesaplanmasını esas almaktadır. Metot aktiviteyi artıran (AG) ve aktiviteyi azaltan (APS) grupları tanımlar ve prensipte bir yapı-aktivite ilişkisidir. Şekilde Elektron Konformasyon-Genetik Algoritma (EC-GA) akış diyagramı verilmiştir. Moleküller üst üste çakıştırılarak molekülün aynı yapıya sahip yüksek enerjili konformerleri elimine edilir. Kalan bütün konformerler için EMRE V2.0 programı ile her bir konformer için üç boyutlu elektron konformasyonel uygunluk matrisleri (ECMC) hazırlanmıştır. Daha sonra ECSP programı ile bu matrisler belirli tolerans değerlerinde karşılaştırılarak aktiviteden sorumlu olan farmakofor grup yani elektron konformasyonel alt matris (ECSA) belirlenmiştir. Bu metotta farmakofor atomun belirlenmesinde bütün bileşiklerin tüm konformerlerine yer verilmiştir. Aktivite hesaplamasını gerçekleştirmek için genetik algoritma (GA) sayısal optimizasyon tekniği kullanılmıştır (en küçük kareler yöntemi). Hazırlanan parametreler içerisinden en iyi alt seti seçmek için EC-GA (EMRE) metodu geliştirilmiştir. MATLAB 7.0 Programında Genetik Algoritma Optimizasyon Tekniğinin kullanılmıştır. KAYNAKLAR 1. Sahin K., Sarıpınar E., Yanmaz E., Gecen E., Quantitative bioactivity prediction and pharmacophore identification for benzotriazin derivatives using the electron conformational–genetic algorithm in QSAR, SAR QSAR Environ. Res., 22:3-4, 217-238, 2011. 2. NERES J., Engelhart C.A., Drake E.J., Wilson D. J. Ve çalışmala arkadaşları, Journal of Medicinal chemistry, 56, 2013, 2385-2405 P10 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi 2,3-Dietiniltiyofen Türevlerinin Sentezi Aslı KÖROĞLU, Muheb ALGSO, Meryem ESEN, Arif KIVRAK* Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 65080, VAN akivrak@yyu.edu.tr, aslikorogluchem@gmail.com Heterosiklik bileşikler sahip oldukları özelliklerinden dolayı hem ilaç kimyası hem de malzeme kimyası için oldukça önemli bir sınıfı oluşturmaktadırlar. Günümüzde dünya genelinde kullanılan ilaçların hemen hemen tamamında bir hetero bileşik bulunmaktadır. Yapısında tiyofen bulunduran heterosiklik bileşikler ateş düşürücü, anti-bakteriyel, antiparazitik, hipoglisemik, ve antikanser vb. aktivitelerinden dolayı ilaç uygulamaları için çok büyük öneme sahiptirler. Ayrıca malzeme kimyası içinde özellikle yarı iletken malzeme olarak geniş bir kullanım alanına da sahiptirler. Bu çalışmada yapısında iki adet alkin bulunduran tiyofen türevlerinin sentezi gerçekleştirilmiştir. Bu yapılar sahip oldukları potansiyel reaktifitelerinden dolayı organik sentezler için oldukça önemli ürün ve ara ürünlerdir. Yapılan deneysel çalışmalar, sonuçları ve elde edilen bulgular detaylı olarak kongrede sunulacaktır. Kaynaklar: 1. Mckay, M. J.; Carroll, A. R.; Quinn, R. J.; Hooper, J. N. A. J. Nat. Prod. 2002; 65, 595. 2. Ribble, G. W. J. Chem. Soc., Perkin Trans. 1 2000; 1045. 3. Lu P.; Schrag M.L.; Slaughter D.E.; Raab C.E.; Shou M.; Rodrigues A.D.; Drug Metabolism and Disposition 2003; 31 (11); 1352. P11 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Karbonhidratların Aşırı Duyarlı Ölçülmesi İçin Yeni Yöntem: Glyco-qPCR Kemal Solakyıldırıma, Robert J. Linhardtb a Erzincan Üniversitesi - Kimya Bölümü, b Rensselear Polytechnic Institute – Chemistry Depertment kemalsolakyildirim@gmail.com Karbonhidrat zincirlerinin kimyasal olarak kompleks yapılarından ve biyolojik yapılarda çok düşük miktarda bulunmalarından dolayı glikokonjugatların karbonhidrat kısımlarının aşırı duyarlı bir yöntem ile ölçülmesi çok zor ve önemlidir. Bu konuda ki temel kısıtlama biyolojik olarak aktif ve teröpatik karbonhidratlar (örneğin glikozaminoglikanlar (GAGs), sialylated karbonhidratlar, glikokonjugatlar ve gilikolipitler) için gerekli analitik platformların olmamasıdır. Karbonhidratların çok düşük konsantrasyonlarda ölçülebilmeleri, glikomik çalışmalarınının önünü açacaktır ve böylece karbonhidratların protein glikozilasyonunda oynadığı roller anlaşılacaktır ve bu sonuçlar karbonhidrat merkezli ilaç keşiflerine uygulanabilecektir. Bu çalışma, biyolojik örneklerdeki karbonhidratların aşırı duyarlı bir şekilde ölçülmesini sağlayan Glyco-qPCR tekniğini ve uygulamalarını göstermektedir. Ayrıştırma basamağı için fraksiyon toplama kapiler elektroforez kullanıldı ve daha sonra 1 zepto-mol (10-21 mol) kadar çok düşük miktarlardaki karbonhidratların analizi gerçekleştirildi. P12 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Fe+3 İyonlarına Duyarlı Fluorometrik Organik Sensörün Tasarlanması, Sentezi ve Canlı Hücrelerde Fe+3 Tayininde Kullanılması Burak KUZU,1 Meltem TAN,1 Zeynep EKMEKÇİ,2 Nurettin MENGEŞ1 1 Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey Biyomedikal Mühendisliği, Süleyman Demirel Üniversitesi, 32260, Isparta 2 burak_30046@hotmail.com Fe+3 dünyada ve insan beyninde en bol bulunan metallerden birisidir ve büyüme, toksisite, canlı hücrelerin gelişimindeki önemli rolü yaygın bir şekilde araştırılmaktadır.1 Demirin vücuda aşırı alınımı Fenton reaksiyonu üzerinden reaktif oksijen türleri üretimine yol açarak lipid, nükleik asit ve protein zararı sonucu bazı şiddetli Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklara neden olmaktadır.2 Bu amaç doğrultusunda Fe+3 duyarlı floresans özelliğe sahip bir sensör geliştirebilmek ve canlı hücrede bu katyonun analizini yapmak hedeflendi ve bir seri organik sentez yapıldı. Nonsübsititüe aril gruplarında yeterli floresans emisyon elde edilemediği için elektron verici gruplar takılarak donorakseptor-donor prensibiyle daha belirgin floresans emisyona sahip molekül sentezlendi. Ancak sentezlenen molekül Fe+3 iyonlarına karşı duyarlı olmadığı için molekülün iyonofor özelliğe sahip olabilmesi açısından fonksiyonel grup değişikleri yapıldı ve molekülün birçok iyon arasından sadece Fe+3 iyonlarına karşı turn-OFF prensibiyle sönümleme (quench) yapmak suretiyle duyarlı olduğu tespit edildi. Figür 1. Belirlenen sensör bileşiğin molekül iskeleti ve katyon seçiciliği grafikleri Seçici katyon analizinden sonra, elde edilen sensor molekülün hücre içi tanı amaçlı kullanımları araştırılmaktadır. Bu çalışma TÜBİTAK (115Z112) tarafından desteklenmektedir. Kaynaklar: 1. (a) Richardson, Des R., Ponka, P., Biochimica et Biophysica Acta (BBA)-Reviews on Biomembranes 1997,1331, 1-40;(b) Aisen, P., Wessling-Resnick, M., Leibold, E. A. Curr. Opin. Chem. Biol. 1999, 3, 200-206; (c) Aisen, P., Enns, C., Wessling-Resnick, M., The International Journal of Biochemistry and Cell Biology 2001, 33, 940-959.199-211. 2. (a) Lovell, M. A., Robertson, J. D., Teesdale, W. J., Campbell, J. L., Markesbery, W. R., Journal of The Neurological Sciences, 1998, 158, 47-52; (b) Bierhaus, A., Altamura, S., Muckenthaler, M. U. J. Alzheimers Dis. 2009, 16, 879-895. P13 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi α- ve β- Kloraloz Türevi 1,4-Dihidropiridinlerin Sentezi aEmriye aGiresun AY, bNilgün YENİL, cTamer KARAYILDIRIM, cGökhan KÖK, bKadir AY Üniversitesi, Şebinkarahisar Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Gıda Teknolojisi Bölümü bCelal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü cEge Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü kadir.ay@cbu.edu.tr Farmakolojik uygulamaları yaygın olan 1,4-dihidropiridinler, ilk kez Arthur Hantzsch tarafından alkol ya da asetik asit içinde geri kaynatma sıcaklığında aldehitler, β-ketoesterler ve amonyağın tek basamaklı kondensasyonu tanımlanmıştır1. 1,4-dihidropiridinlerin en önemli biyolojik aktivitesi Ca2+ kanal blokeri ve kalp ve hipertansiyon hastalıklarının tedavisinde ilaç olarak kullanılmasıdır. Ayrıca; vasodialator, bronchiodialator, anti-atherosclerotic, antitümör, hepatoprotektif ve antidiabetik gibi farklı aktivitelere de sahip olmasının nedeni, 1,4-dihidropiridinlerin biyolojik sitemlerde çok sayıda fonksiyonel grubu indirgeme yeteneğine sahip bir koenzim olan nikotinamid dinükleotid (NADH) ile olan bağlantısıdır2,3. Pentozlar ve heksozların kloral türevleri olarak bilinen kloralozlar anestezik ve hipnotik etkilere sahiptir, fare gibi kemirgenler ve zararlı kuşların mücadelesinde ve veteriner ilacı olarak oldukça fazla miktarda kullanılmaktadır.4 Ticari olarak elde edilen ve saflaştırılan α- ve β-kloralozlardan elde edilen 3-O-metil türevi pentadialdofuranozlar, dietilen glikol çözücü içinde katalizör olarak TBAHS (Tetrabütilamonyumhidrojen sülfat) varlığında etil aminokrotonoat, etilasetoasetat ile 95 °C de 4 saat ısıtılır. Kromatografik saflaştırma işlemi sonrasında sırasıyla % 56 ve % 43 verimle α- ve β- kloraloz türevi 1,4-dihidropiridin türevleri elde edildi. Saflaştırılan bileşiklerin yapı tayinleri için FTIR, NMR ve Kütle spektroskopisi yöntemleri kullanıldı. Bu çalışma Celal Bayar Üniversitesi tarafından BAP 2010-053 nolu proje ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Hantzsch, A. Ber. Dtsch. Chem. Ges.1881, 14, 2, 1637-1638. 2) Marco-Contelles, J.; León, R.; Morales, E.; Villarroya, M.; Garcı ́a, A.G. Tetrahedron Lett. 2004, 45,27, 52035205. 3) Tewari, N.; Dwivedi, N.; Tripathi, R.P. Tetrahedron Lett. 2004, 45, 49, 9011-9014. 4) Ay, K.; Halay, E. J. Chem. 2013, 2013. P14 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Sağlık Alanında 3D Yazıcı Teknolojisinin Kullanımı Evren ALĞIN YAPAR* *T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520 Çankaya, ANKARA evren.yapar@yahoo.com Sağlık alanı, 3 boyutlu (3D) baskı ve yazıcıların en önemli kullanım sahalarından biri olma yolundadır. Başlıca kullanım örnekleri arasında biomodellerin (insan vücut kısımlarının yapay modelleri, örneğin kemik, diş protezi vb.) üretimi yer almaktadır. İnsanların farklı bireysel anatomilerine yönelik yapay modellerin geliştirilmesi tedavi alanında birçok yarar sağlamakta bunlar arasında; teşhisin daha doğru konması, planlama, test gibi aşamaların daha iyi yürütülmesi, operasyon sırasında daha etkin yönlendirme yapılabilmesi ile kalite ve doğruluğun artması, yeni medikal yöntem ve teknolojilerin test edilebilmesi, araştırma, eğitim, alıştırma gibi faaliyetlerin daha etkin bir biçimde yürütülebilmesi yer almaktadır. Kişiye özel implantların, protezlerin ve yapay organların tasarlanması, üretilmesi, işitme cihazları, iskele, maske gibi kişiye özel medikal malzemelerin üretilmesinde 3D yazılar etkin rol almaktadır. İlaveten, 3D yazıcı teknolojisi ilaç verilişinde hassas sistemlerin/cihazların üretimine de olanak sağlamaktadır. 3D yazıcıların insan doku ve organlarının üretilmesinde (bioprinting) kullanımı ile yapay insan dokusu bio-hammadde kullanılarak katmanlar halinde üretilebilmektedir. Bu hammaddeler, canlı insan hücrelerinin çeşitli kimyasallar ve yöntemler kullanılarak işlenmesi sonucunda elde edilebilmektedir. Bioprinting; kişiye özel ilaç geliştirme, tedaviye ilişkin testler, tıbbi araştırmalar, yara iyileştirilmesi ve hatta organ nakli konusunda dikkate değer bir potansiyeldir. 1-5 Bu çalışmada 3D yazıcıların sağlık alanında potansiyel kullanım sahaları ve sınırlayıcı faktörleri incelenmektedir. Kaynaklar: 1) Gross, B.C.; Erkal, J.L.; Lockwood, S.Y.; Chen, C; Spence D.M. Analytical Chemistry, 2014, 86 (7), 3240-3253. 2) Ursan, I.D.; Chiu, L.; Pierce, A. J Am Pharm Assoc, 2013, 53(2), 136-144. 3) Kurzrock, R.; Stewart, D.J. Oncotarget, 2015,Dec 29, 1-4. 4) Karagöl B. 3D Printing: What does it o er and for whom? METU TEKPOL Working Paper Series STPS-WP-15/02. 5) EU (2014). Advances in bio-artificial and 3D-printed organs. Retrieved from https://ec.europa.eu/digital-agenda/futurium/en/content/advances-bio-artificial-and3dprinted-organs P15 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farmasötik Kalite Sistemlerinde Ölçek Büyütme ve Teknoloji Transferi Evren ALĞIN YAPAR* *T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5 06520 Çankaya, ANKARA evren.yapar@yahoo.com Uluslararası Harmonizasyon Konferansı (International Conference on Harmonisation: ICH), kısaca; farmasötiklerin, beşeri kullanım amaçlı olarak ruhsatlandırılmasında uluslararası (ABD, Japonya, Avrupa) ortak gereklilikleri belirlenmek ve kılavuzlar ile önermek üzere oluşturulmuş bir kuruluş olarak tanımlanabilir. ICH tarafından, Farmasötik Kalite Sistemi için ICH Q10 Kılavuzu yayınlanmış olup yayınlanan ICH 8 Farmasötik Gelişim Kılavuzu ve ICH 9 Kalite Risk Yönetimi Kılavuzu da tamamlayıcı Kılavuzlar olarak dikkate alınmalıdır. ICH Q10 Kılavuzunun gerekliliklerini karşılamak için güncel İyi İmalat Uygulamaları (current Good Manufacturing Practices: cGMP), Uluslararası Standardizasyon Örgütü (The International Organization for Standardization: ISO) Standartları ile Etkin madde geliştirme ve imalat için ICH Q11 kılavuzunu dikkate alınmalıdır. ICH Q8, Q9, Q10 ve Q11 Kılavuzlarının uygulanmasında yeni yaklaşım; geleneksel olan test ederek kalite yerine, kalitenin tasarımla sağlanması olan Tasarımla Kalite (Quality bu Design-QbD) kavramıdır. Elbette ilgili yasal düzenlemeler ile bu süreçler uyumlandırılmalıdır. Ürünün yaşam döngüsünde ICH Q10 kapsamında yer alan temel basamaklar; Farmasötik Gelişim (temel parametler; etkin madde, klinik amaçlar, formülasyon, salım, analitik yöntem, ambalaj, vd.), Teknoloji Transferi (temel parametreler; ölçek büyütme/scale up, ön validasyon, vd.), Ticari Üretim (temel parametreler; proses analitik teknolojisi-PAT, proses validasyonu, vd.) ve Üretimi/Satışı Durdurma`dır. 1-3 Bu çalışmada teknoloji transferi aşamasında ölçek büyütmeye ilişkin hususlara değinilecektir. Kaynaklar: 1) Potter, Chris. Journal of Pharmaceutical Innovation, 2009, 4(1), 4-23. 2) Mike , F.; Bozdağ Pehlivan, S.; Öner, L. H.Ü. Eczacılık Fakültesi Dergisi, 2013, 33(2), 203-230. 3) Aksu, B.; Yegen, G. MÜSBED, 2014, 4(2), 96-104. P16 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Development and Validation of Sensitive Spectrophotometric Method for the Determination of Sultamicillin Tosylate Dihydrate in Pure and Pharmaceutical Preparations Elif Özdemira, Duygu Taşkına, Sıdıka Sungura a Istanbul Yeni Yuzyil University, Faculty of Pharmacy, Department of Analytical Chemistry, Istanbul, Turkey. elif.ozdemir@yeniyuzyil.edu.tr A novel, sensitive and selective spectrophotometric method was developed for the determination of sultamicillin tosylate dihydrate in pharmaceutical preparations. The proposed method is based on the reaction of sultamicillin tosylate dihydrate with 4-chloro-7-nitrobenzofurazan in borate buffer of pH 9.0. The derivative was extracted with chloroform. Maximum absorbance of derivative in chloroform is measured at 432 nm. The described method was validated and the analytical parameters of linearity, limit of detection, limit of quantification, accuracy, precision, recovery and robustness were evaluated. A linear relationship existed between absorbance and sultamicillin tosylate dihydrate concentration over 10-50 µg/mL range. The proposed method was successfully applied for the determination of sultamicillin tosylate dihydrate in pharmaceutical preparations and the obtained results were in good agreement with those obtained by the reference method. P17 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Poli(HEMA/Akrilamid/İtakonik Asit)’li Hidrojellerin Doksorubisin Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, İbrahim YILDIZc, Sema MISIRa, I. Afşin KARİPERd aCumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS cCumhuriyet Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS dErciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ cozsoya@gmail.com bCumhuriyet Poli(HEMA/akrilamid/itakonik asit) (HAI) polimeri radikalik katılma tepkimesiyle sentezlendi. 5 mmol HEMA, 3 mmol akrilamid, 1,5 mmol itakonik asit 1mL suda çözüldü. Üzerine 0,1 mmol EGDMA (Etilen glikol dimetakrilat ) çapraz bağlayıcısı ve polimerleşmenin başlaması için 0,02 mmol APS (amonyum persülfat) ve hızlandırıcı olarak da 0,06 mmol TEMED (N,N,N’,N’-tetrametilendiamin) eklenerek 1 dakika karıştırılıp, sonra pipetlere doldurularak 22 oC’ta 24 saat bekletildi. Polimerler pipetlerden çıkarılarak 3–4 mm boyutlarında kesildi, çift damıtık suda yıkanıp önce havada ve sonra vakum etüvünde kurutuldu 1. HAI polimerinin yapısal karakterizasyonu; şişme deneyleri, Fourier Transform Infrared (FTIR) ve Taramalı Elektron Mikroskopu (SEM) ile yapıldı. Polimerin sitotoksik etkisi mouse fibroblast cell line (L929) kullanılarak değerlendirildi. İlaç etken maddesini adsorblayabilme yeteneği, polimerlerin ilaç taşıyıcı sistem olarak kullanabilmeleri için ilk adımı oluşturmaktadır. Çalışmada hidrojellerin tercih edilme sebebi yüksek adsorplayabilme yeteneğinin olmasıdır. Bu çalışmada HAI polimerleri, doksorubisin ilaç etken maddesi ile fosfat tamponu (PBS) içinde 37 oC’de etüv de 5 gün süreyle inkübasyona bırakıldı. Çözeltiden günlük alınan örnekler ile adsorplanma miktarı hesaplandı. Alınan örnekler UV-Vis 485 nm dalga boyunda okundu ve 5 günün sonunda % 98’lik kısmını adsorpladığı görüldü. Kuruyan polimerler geri salınım yapmak üzere 37 oC’de etüvde PBS çözeltisine konuldu. Belli zaman aralıklarında alınan örnekler UVVis da 485 nm’de okunarak 20 gün boyunca geri salınımı takip edildi. Fizyolojik pH’da ve vücut sıcaklığında 37 oC’deki ilaç emilimi, ilaç etken maddesi içeren polimerin biyomateryal olması için temel yaklaşım sağlamıştır 2. Etken madde içeren HAI polimerinin yapısal karakterizasyonu FTIR ve SEM ile yapıldı. Anahtar Kelimeler: HEMA, Akrilamid, İtakonik Asit, Doksorubisin, İlaç Taşıyıcı Sistem [1] Koç İ., Bereli N.,Baydemir G, Galaev Y. I., Denizli A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly (AcrylamideMethacrylamido Histidine) Cryogels and Their Use in Antibody Hacettepe J. Biol. & Chem., 2008, 36 (1), 61-76. [2] Hepokur A. I., Hepokur C., Kariper I. A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly(Acrylamide-Methacrylic Acid) Cryogel and its Interaction with Clarithromycin, Lat. Am. J. Pharm. 34 (9): 1842-8 (2015). P18 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Hepatik Detoksifikasyon Tedavisinde Oral Yoldan Kullanılacak Aminoasit Türevi Saşe Ürünün Tasarımla Kalite (QbD) Yaklaşımı Prensipleri ile Geliştirilmesi Sibel DİKMENa, Yasemin EKİN DOLAKSIZa, Mehtap SAYDAMa, Pelin VURAL GENCERa, Mustafa ARISOYa a Drogsan İlaçları Ar-Ge Departmanı, Gazi Üniversitesi Gölbaşi Yerleşkesi Teknoplaza Binası, B Blok BB10, 06830, Gölbaşı/ANKARA, TÜRKİYE sibel.dikmen@drogsan.com.tr, yasemin.dolaksiz@drogsan.com.tr Çalışma kapsamında hepatik detoksifikasyon kapasitesinin azalmasına bağlı bozukluklar ile latent ve belirgin hepatik ensefalopati tedavisinde kullanılacak yerli üretim aminoasit türevi bir ürün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, kullanılacak aminoasitlerin üre sentezi ve glutamin sentezi üzerinde etki göstermesi beklenmektedir. Bu aminoasitlerin amonyak bağlayıcı aminoasit özelliğinde olması, dolayısı ile amonyağın toksik olmayan bir formda vücuttan atılmasının sağlanması hedeflenmektedir. Geliştirilmesi planlanan ürünün yaş granülasyon yöntemi ile üretilmesi ve saşelenerek ambalajlanması hedeflenmektedir. Bu amaçla gerçekleştirilen proje gelişimi çalışmalarında kalite ile tasarım (Quality by Design) prensipleri doğrultusunda risk analizi ve istatistiksel metodlar kullanarak, etkili, güvenli ve sağlam bir formülasyon geliştirilmesi hedeflenmiştir1-2. Bu amaçla öncelikle tarama amaçlı risk analizi ile genel ürün riskleri değerlendirilmiş ve tasarımla kalite parametreleri belirlenmiştir. Ardından yüksek riskli kalite özelliklerinde riski düşürmek amacıyla detaylı risk analizi çalışmaları ile ürüne ait kontrol stratejisi oluşturulmuştur. Oluşturulan kontrol stratejisi doğrultusunda istatistiksel deney tasarımı yapılarak tasarım sahası geliştirilmiş ve valide analitik yöntemler kullanılarak optimum formülasyon tespit edilmiştir. Kaynaklar: 1) International Conference on Harmonisation of Technical Requirements for Registration of Pharmaceuticals for Human Use. ICH Harmonized Tripartite Guideline. “Pharmaceutical Development: Q8 (R2).” August 2009. 2) International Conference on Harmonisation of Technical Requirements for Registration of Pharmaceuticals for Human Use. ICH Harmonized Tripartite Guideline. Quality Risk Management: Q9. "Quality Risk Management.” 9 November 2005. P19 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Öncül İlaç Olabilecek Yeni Nitro-Bileşiklerin (25) Antikanser Etkinliklerinin Belirlenmesi Mehmet Aya, Esra Tokayb, Feray Köçkarb, Tuğba Güngöra, Ayhan Çelikc, Ferah Cömert Öndera, Tuğba Taşkın Tokç a Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab. b Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü c Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü ç mehmetay06@comu.edu.tr Gen güdümlü enzim-ilaç öncü (pro-drug) tedavisi yaklaşımında, zehirli olmayan bileşik vücuda verilirken, bunu etkinleştiren enzimi kodlayan gen de kanser hücrelerine aktarılmaktadır1. Son zamanlarda kanser tedavisinde kullanılan enzimlerden birisi de nitroredüktazlardır. Nitroredüktazlar nitro grubunun (-NO2), hidroksilamin (-NH-OH) üzerinden amin (-NH2) grubuna dönüşümünü katalizlerler2. Bu katalizlenme ile etkin hale gelen bileşik sitotoksik DNA çapraz bağlayıcı olarak DNA’ya bağlanır ve tümör oluşumunu engeller. Bu alanda en iyi örnek CB1954 (5-Aziridin-2,4-dinitrobenzamit) ve E. coli nitroredüktazı birleşimidir. Çalışmamızın amacı yeni enzim ve nitro grubu içeren öncül ilaçların keşfedilmesidir3. Bu amaçla TBAG-110T754 numaralı projede sentezlenmiş olan 25f, 25h, 25i, 25d ve 25e bileşiklerinin sitotoksik etkinlikleri karaciğer kanseri (Hep3B), kolon kanseri (HT-29) hücre hatları ve sağlıklı hücre olan göbek bağı damarı endotel hücreleri (HUVEC) üzerine MTT yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Bununla birlikte bu maddelerin Ssap (Staphylococcus saprophhyticus) nitroredüktazı4 ile birleşimi dışarıdan tepkime deneyleri kurularak prostat kanseri (PC3) hücreleri üzerine uygulanmıştır. Yaptığımız çalışma sonucunda 25f, 25h ve 25i maddeleri tek başlarına özellikle karaciğer kanseri hücrelerine zehirli iken, EC50 değerleri sırasıyla 43,32 μM, 57,37 μM ve 51,07 μM’dır. 25d ve 25e bileşikleri ise zehirlilik göstermemiştir. Dışarıdan enzim+ilaç öncü birleşimlerinin uygulanması sonucunda ise 25d ve 25e bileşikleri CB1954 ile kıyaslanacak seviyede zehirlilik göstermiştir. 25d bileşiği hücre yaşayabilirliğini % 60’a düşürürken, 25e bileşiği % 25 seviyesinde etki göstermiştir. Kaynaklar: 1) Özcan A. G., Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi, (2007), 64 (1), 35-50. 2) R.J. Knox, et al., Current Pharmaceutical Design, (2003), 9 (26), 2091-2104. 3) Drabek D., et al., Gene Therapy, (1997), 4, 93–100. 4) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem., (2012), 20, 3540-3550. Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir. P20 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Sitokrom P450 2C9 ‘CYP2C9’ Enzimi Polimorfizmleri için Genotiplendirme Aylin Köselera, Metin Akb a Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi-Temel Tıp Bilimleri-Biyofizik Bölümü, Denizli b Pamukkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi- Kimya Bölümü, Denizli akoseler@pau.edu.tr Bireyler arasında genetik yapının değişikliğine bağlı olarak ilaçların eliminasyonu farklı olabilir veya ilaç farmakokinetiğinde bir değişiklik olmaksızın, reseptörlerin yapılarındaki genetik değişiklikler kişiler arası ilaç etkisinin farklılığına yol açabilir. Bireyler arası; ilaçların eliminasyon ve etkilerinin genetik farklılıklar nedeniyle değişimini inceleyen çalışmalar farmakogenetik başlığı altında incelenmektedir. Farmakogenetik; klinisyenin her bir genetik varyasyon için farmakoterapiyi değiştirmesini sağlayan önemli bir alandır. Sitokrom P450 enzimleri, çeşitli ilaçların faz 1 metabolizmasından ve lipidlerin sentezinden sorumlu hepatik mikrozomal enzimler grubudur. Faz 1 reaksiyonlar ile suda daha çok çözünür metabolitler oluşur ve ilaçların vücuttan atılımları kolaylaşır. Sitokrom P450 2C9 ‘CYP2C9’ insan karaciğerinde ilaç metabolize eden önemli bir enzimdir. Oral antikoagülan ilaçlar, phenitoin, oral antidiyabetik ilaçlar, bazı anjiyotensin reseptör blokörleri ve non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar olmak üzere klinik olarak önemli birçok ilacın oksidatif metabolizmasından sorumludur. CYP2C9 enziminin kodlandığı gen üzerinde 20 değişik alel formu bildirilmiştir. Bunlardan ‘Nomenclature committee’ tarafından 3 önemli alel gündeme gelmiştir. CYP2C9*1 (wild type allele / reference allele/ yaygın tip alel) en çok gözlenen formdur. CYP2C9*2 ve CYP2C9*3 ise, enzim genleri üzerindeki tek nükleotid polimorfizmi ‘SNP’ sonucu oluşan varyant alellerdir3. En az bir varyant CYP2C9 aleli taşıyan hastalar, homozigot CYP2C9*1/*1 genotip’li hastalara göre azalmış enzim metabolizmasına sahip olmaktadır4. Exon 3 üzerindeki tek nükleotid polimorfizmi ‘SNP’; genetik zincirde CGT yerine TGT baz yapısının gelmesine ve genetik yapıdaki bu değişiklik, CYP2C9 enziminde 144. aminoasit olan arjinin yerine sistein geçmesine ‘Arg 144 Cys ’ yol açar, bu varyasyon CYP2C9*2 varyant aleli olarak belirtilir. Çalışmamızda, genomik DNA’lardan; PCR (Polymerase Chain Reaction) yöntemi ile CYP2C9 genine özgü bölge çoğaltılmıştır. Bu bölgelerde yer alan polimorfik odaklar restriksiyon enzimi ile kesilerek, yüksek çözünürlükteki agaroz jelde gözlenmiş ve PCR/RFLP tabanına dayalı genotipleme yapılmıştır. P21 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Tek-Kapta 2,3-di(tiyofen-2-il)-1H-indol Sentezi Emrah KAVAK, Ömer Faruk ER, Arif KIVRAK* Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 65080, VAN akivrak@yyu.edu.tr, emkavak05@gmail.com Heterosiklik bileşikler sahip oldukları özelliklerinden dolayı hem ilaç kimyası hem de malzeme kimyası için oldukça önemli bir sınıfı oluşturmaktadırlar.1 Günümüzde dünya genelinde kullanılan ilaçların hemen hemen tamamında bir hetero bileşik bulunmaktadır. Bunlardan azot, kükürt içeren indol ve tiyofen türevleri de önemli sınıfları oluşturmaktadırlar. Bu türevler ateş düşürücü, anti-bakteriyel, antiparazitik, hipoglisemik, ve antikanser vb. aktivitelerinden dolayı ilaç uygulamaları için çok büyük öneme sahiptirler.2 Bu çalışmada potansiyel biyolojik öneme sahip 2,3-di(tiyofen-2-il)-1H-indol sentezi tek-kap içerisinde çoklu tepkimeler ile elde edilmiştir. Elde edilen ürünün yapısal analizi çeşitli spektroskobik yöntemler kullanılarak kesin olarak bulunmuştur. Elde edilen bulgular ve deneysel çalışmalar detayları ile birlikte kongrede sunulacaktır. Kaynaklar: 1. Mckay, M. J.; Carroll, A. R.; Quinn, R. J.; Hooper, J. N. A. J. Nat. Prod. 2002; 65, 595. 2. GRIBBLE, G. W. J. Chem. Soc., Perkin Trans. 1 2000; 1045. P22 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi L-Prolin Temelli Kiral Dipeptid Bileşik Sentezi ve Katalitik Aktivite Çalışmaları Elif Keskin, Çiğdem Yolaçan, Feray Aydoğan Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Kampusü, Esenler, İstanbul chemistry_elif_keskin@hotmail.com Aldehit ve ketonlardan türeyen iminyum iyonları ya da enamin ara ürünlerinin oluşumuna dayanan asimetrik prosesler, özellikle biyoaktif bileşik sentezlerinde oldukça önemli olan çeşitli karbon-karbon ve karbon-heteroatom bağ oluşum reaksiyonlarında da yaygın olarak kullanılmaktadır1,2. Bu reaksiyonlar ilaç endüstrisi için oldukça önemli olan yüksek derecede stereokontrol ile ilerlemektedir. Özellikle, L-Prolinin enamin mekanizması üzerinden intermoleküler aldol reaksiyonunu katalizlemesinin keşfiyle birlikte asimetrik organokatalizörlere dair araştırmalar oldukça dikkat çekici bir ilgiyle karşılaşmıştır3. Organokatalizörler, karakteristik özelliklerinin yanı sıra büyük ölçekli endüstriyel uygulamalara olanak tanıması ve stabilitesine bağlı olarak geri kazanım potansiyeli sunabilmesi ile ekonomik yönden avantaj sağlamaktadır4. Bu çalışmada, L-Prolin temelli kiral dipeptid yapılı bir bileşiğin sentezi ve karakterizasyonu gerçekleştirildikten sonra, çeşitli aldehit ve ketonlar kullanılarak direkt asimetrik aldol reaksiyonundaki aktivitesi incelenmiştir. İncelenen dipeptid yapılı organokatalizörün oldukça yüksek enantiyoselektivite ve verimle bu reaksiyonları katalizlediği görülmüştür. Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nün 2015-01-02YL09 numaralı projesi ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Mukherjee, S.; Yang, J. W.; Hoffmann, S.; List, B. Chem. Rev. 2007, 107, 5471. 2) Kumar, T. P.; Shecker, R. C.; Sunder, K. S.; Vadaparthi, R. Tetrahedron:Asymmetry, 2015, 26, 543. 3) Dondoni, A.; Massi, A. Angew. Chem. Int. Ed. 2008, 47, 4638. 4) MacMillan, D. W. C. Nature, 2008, 455, 304. P23 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Poli(HEMA/Akrilamid/ Metil Metakrilat)’li Polimerin Doksorubisin Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu Sema MISIRa, Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, I. Afşin KARİPERc a Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS c Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ semay-61@hotmail.com b Suda çözünebilen akrilamid polimerleri (HA); radikalik katılma tepkimesiyle hazırlandı. 3 mmol akrilamid, 5 mmol HEMA (2-Hidroksietil metakrilat ), 2 mmol metil metakrilat monomerleri 1mL suda çözüldü, başlatıcı olarak 0,02 mmol APS (amonyum persülfat), hızlandırıcı olarak ise 0,06 mmol N,N,N’,N’-tetrametilendiamin eklenip 1dk karıştırıldıktan sonra pipetlere dolduruldu ve 22 oC’ta 24 saat bekletildi. Polimerler pipetlerden çıkarılarak 3–4 mm boyutlarında kesildi, çift damıtık suda yıkanıp önce havada ve sonra vakum etüvünde kurutuldu 1. HA polimerinin yapısal karakterizasyonu, Fourier Transform Infrared (FTIR) ve Taramalı Elektron Mikroskopu (SEM) ile yapıldı. Polimerin sitotoksik etkisi mouse fibroblast cell line (L929) kullanılarak değerlendirildi. İlaç etken maddesini absorblayabilme yeteneği, polimerlerin ilaç taşıyıcı sistem olarak kullanabilmeleri için ilk adımı oluşturmaktadır. Bu çalışmada akrilamid polimeri, fosfat tamponu (PBS) içinde doksorubisin (D) ilaç etken maddesiyle 37 ºC’de etüv de 5 gün süreyle inkübasyona bırakıldı. Daha sonra numuneler 2 gün -20 ºC’de bekletildi. % 98’lik soğuk etil alkolle yıkanarak saflaştırıldı ve 37 ºC’de 24 saat süreyle etüvde kurutuldu. Kuruyan polimerler geri salınım yapmak üzere 37 ºC’de etüvde PBS çözeltisine konuldu. Belli zaman aralıklarında alınan örnekler UV-Vis’da 485 nm’de okunarak 20 gün boyunca geri salınımı takip edildi. Yapay vücut sıvında, fizyolojik pH’da ve vücut sıcaklığında 37oC’deki ilaç emilimi, ilaç etken maddesi içeren polimerin biyomateryal olması için temel yaklaşım sağlamıştır 2. Doksorubisin içeren polimerinin yapısal karakterizasyonu, FTIR ve SEM ile yapıldı. Anahtar Kelimeler: Doksorubisin, Akrilamid, HEMA, Metilmetakrilat, İlaç Taşıyıcı Sistem [1] Öztop, H. N., Hepokur, C., Saraydin D., Acrylamide-sepiolite based composite hydrogels for immobilization of invertase Journal of Food Science, 74, 45-49 (2009). [2] Hepokur A. I., Hepokur C., Kariper I. A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly(Acrylamide-Methacrylic Acid) Cryogel and its Interaction with Clarithromycin, Lat. Am. J. Pharm. 34 (9): 1842-8 (2015). P24 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Akrilamid Türevli Hidrojellerin Doksorubisin Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonları Sema MISIRa, Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, I. Afşin KARİPERc aCumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS cErciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ bCumhuriyet semay-61@hotmail.com Poli(HEMA/akrilamid/metilmetakrilat)(PHAM) ve Poli(Akrilamid/metilmetakrilat)(PAM) polimerleri radikalik katılma tepkimesiyle sentezlendi. 5 mmol HEMA, 3 mmol akrilamid, 2 mmol metakrilamit 1mL suda çözüldü. Üzerine 1,2 mmol N,N’-metilenbisakrilamid çapraz bağlayıcısı, polimerleşmenin başlaması için 0,02 mmol APS (amonyum persülfat) ve hızlandırıcı olarak da 0,1 mmol TEMED (N,N,N’,N’-tetrametilendiamin) eklenip 1dk karıştırıldıktan sonra pipetlere dolduruldu ve 22 o C’ta 24 saat bekletildi. Polimerler pipetlerden çıkarılarak 3–4 mm boyutlarında kesildi, çift damıtık suda yıkanıp önce havada ve sonra vakum etüvünde kurutuldu1. PHAM ve PAM polimerinin yapısal karakterizasyonu; şişme deneyleri, Fourier Transform Infrared (FTIR) ve Taramalı Elektron Mikroskopu (SEM) ile yapıldı. Polimerin sitotoksik etkisi mouse fibroblast cell line (L929) kullanılarak değerlendirildi. İlaç etken maddesini adsorblayabilme yeteneği, polimerlerin ilaç taşıyıcı sistem olarak kullanabilmeleri için ilk adımı oluşturmaktadır. Çalışmada hidrojellerin tercih edilme sebebi yüksek adsorplayabilme yeteneğinin olmasıdır. Bu çalışmada PHAM ve PAM polimerleri, doksorubisin ilaç etken maddesi ile fosfat tamponu (PBS) içinde 37 ºC’de etüv de 5 gün süreyle inkübasyona bırakıldı. Çözeltiden günlük alınan örnekler ile adsorplanma miktarı hesaplandı. Alınan örnekler UV-Vis 485 nm dalga boyunda okundu ve 5 günün sonunda % 95’lik kısmını adsorpladığı görüldü. Kuruyan polimerler geri salınım yapmak üzere 37 ºC’de etüvde PBS çözeltisine konuldu. Belli zaman aralıklarında alınan örnekler Uv-vıs da 485 nm’de okunarak 20 gün boyunca geri salınımı takip edildi. Fizyolojik pH’da ve vücut sıcaklığında 37 oC’deki ilaç emilimi, ilaç etken madesi içeren polimerin biyomateryal olması için temel yaklaşım sağlamıştır2. Doksorubisin içeren PHAM ve PAM polimerin yapısal karakterizasyonu FTIR ve SEM ile yapıldı. Anahtar Kelimeler: HEMA, Akrilamid, Metilmetakrilat, Doksorubisin, İlaç Taşıyıcı Sistem 1. Koç İ., Bereli N.,Baydemir G, Galaev Y. I., Denizli A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly(Acrylamide-Methacrylamido Histidine) Cryogels and Their Use in Antibody Hacettepe J. Biol. & Chem., 2008, 36 (1), 61-76. 2. Hepokur A. I., Hepokur C., Kariper I. A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly(Acrylamide-Methacrylic Acid) Cryogel and its Interaction with Clarithromycin, Lat. Am. J. Pharm. 34 (9): 1842-8 (2015) P25 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farmasötik Morfin Üretiminde Analitik Çalışmalar Gökçe BAŞARAN, Tuğçe ÇATAK, Dr. Asuman AYBEY DOĞANAY, Prof.Dr.Yılmaz ÇAPAN Üniversiteler Mah. 1596. Cad. Teknokent İLKO Argem Binası, Beytepe Çankaya / ANKARA gbasaran@ilko.com.tr Morfin, kanser hastalarında görülen ağrı ve palyatif bakımda temel ilaç kategorisinde kullanılan opioidlerden biridir. Türkiye ve dünyadaki ölüm nedenlerinde %21.2 [1] ile 2.sırada yer alan kanser vaka sayısının 2025 yılında 19.3 milyona [2] ulaşacağı tahmin edilmekte ve bu da ağrı tedavisine erişim sorunları yüzünden ağrı içinde ölmekte olan 2.7 milyon [3] insanın sorunlarını çözme ihtiyacı doğurmaktadır. Ağrının tedavisine ulaşımdaki zorluk, yerli morfin üretim ihtiyacını ortaya koymakta ve farmakope standartlarına uygun hammadde üretimi ve üretilen hammaddenin kalitesinin standardize edilmesi çok büyük önem teşkil etmektedir. Türkiye % 47’lik [4] oran ile dünya üzerindeki yasal haşhaş ekim alanı en büyük olan ülke olup morfin hammadde üretimi Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından gerçekleştirilmektedir. Üretim tesisleri dünyada ticarete konu olan yasal morfin ihtiyacının %30-35’ini [5] karşılayacak düzeyde olmasına rağmen üretilen hammaddenin dünya kalite standartlarına uygunluğunu gösterecek ve üretimlerdeki standardizasyonu sağlayacak valide analitik metotlara sahip olunamadığından Türkiye ve dünya ilaç pazarına sunulamamakta, türevlendirilerek farklı hammaddelerin üretilmesinde ara ürün olarak kullanılmaktadır. Standartlara uygun ve farmasötik açıdan kullanılabilir hammadde üretimini gerçekleştirmek için; gerekli analiz metotları geliştirilmeli, geliştirilen metotlar valide edilmeli, kararlı ürün geliştirmek ve üretmek için stabilite çalışmaları yapılmalı ve belirlenen spesifikasyonların raf ömrü boyunca korunduğu gösterilmelidir. Bu çalışmada Türkiye’de üretilen morfin hammaddesinin kalitesinin standardize edilmesi ve dünya ilaç pazarına sunulması için gerekli kalite sistemi kapsamında ilgili analitik çalışmaların gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmalar HPLC ile stabilite göstergeli impürite metotlarının geliştirilmesini, hammadde bozundurma testlerini, geliştirilen metotların validasyonunu ve CTD formatında ruhsat dosyalarının oluşturulmasını içermektedir. İlko İlaç olarak; sosyal sorumluluk projesi kapsamında ilk jenerik ilaç olarak piyasaya sunulan Morfia Tabletlerin üretiminde kullanılan ve T.C Toprak Mahsulleri Ofisi’nden temin edilen Morfin Sülfat hammaddesinin farmasötik olarak kullanılabilirliği ve kalitesi geliştirilen stabilite göstergeli HPLC metotlarıyla kanıtlanmış olup TMO’ya verilen eğitim ve destek ile üretilen morfinin hem Türkiye’de başvurusu hem de yurt dışına ihracatı için gerekli Analitik çalışmaların tamamlanması sağlanmıştır. Kaynaklar: [1] Türkiye İstatistik Kurumu. (2015, 30 Mart). http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18855 Ölüm Nedeni İstatistikleri, 2014. Erişim: 12 Şubat 2016, [2] Türk Halk Sağlığı Kurumu. (b.t.). Yeni Dünya Kanser İstatistikleri. Erişim: 12 Şubat 2016, http://kanser.gov.tr/dairefaaliyetleri/kanser-istatistikleri/860-yeni-d%C3%BCnya-kanser-istatistikleri-yay%C4%B1nland%C4%B1.html [3] World Health Organization. (b.t.) Kanser Atlası. https://drive.google.com/a/ilko.com.tr/file/d/0ByWW1G8iqsk9YWtmTWVqbzJHdm8/view Erişim: 12 Şubat 2016, [4] Toprak Mahsülleri Ofisi, 2014. 2013 yılı Haşhaş Sektör Raporu. Erişim: 12 Şubat 2016, http://tarim.kalkinma.gov.tr/wpcontent/uploads/2014/10/2013hashassektorraporu.pdf [5] Toprak Mahsülleri Ofisi. (b.t.). Haşhaş http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/hashaskatologtr.pd ve Alkaloid İşleri. Erişim: 12 Şubat 2016, P26 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi FTIR Imaging Cihazı ile İlaç Uygulamaları Doğukan KUTLU, Muzaffere YAĞIZ KARAMAN, Tayfun OLTULU, Mustafa ADIYAMAN Zentiva Sağlık Ürünleri T.A.Ş Küçükkarıştıran mevki, 39780 Lüleburgaz - KIRKLARELİ – Türkiye Dogukan.kutlu@zentiva.com.tr Fourier Transform Infrared Imaging, numune yüzeylerinden kısa sürede çok sayıda spektrumlar alarak, numunelerin istenilen bölgelerinin haritalanmasını sağlayan hızlı bir spektrofotometre cihazıdır. Türkiye’de ilaç sektöründe ilk kez Zentiva Ar-Ge laboratuvarında kullanılan bu cihaz ile ilaç preformulasyon çalışmalarına çok önemli datalar sağlanmakta. Cihaz ile tablet kesitleri üzerinde yaklaşık 10000 noktada spektrumlar toplanarak oluşturulan haritalarda, tablet içeriğinde bulunan etken madde ve yardımcı (excipient) maddelerin yaklaşık olarak yüzde içerikleri tespit edilebilmekte. Özellikle orijinal ürünlerin içeriğinin incelenmesi ve değerlendirilmesi pre-formulasyon çalışmalarında bizlere değerli bilgiler vermektedir. Tabletler üzerinde yapılan haritalama çalışmaları ile etken madde ile dolgu maddelerinin pozisyonlarından yola çıkılarak homojen karışımlar elde edilip edilemediği gözlenebilmektedir. Ayrıca içerikte bulunan maddelerin partikül boyutları ile ilgili yaklaşımlarda bulunmakta mümkün olabilmektedir. Kaynaklar: 1) Zentiva Sağlık Ürünleri, Geliştirme Müdürlüğü, Analitik Geliştirme Bölümü çalışmaları P27 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Biyolojik Aktif Olabilecek Yeni İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Yeni Yolla Sentezleri Sezin İşsever, Nüket Öcal* Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul sezinissever@gmail.com İmidazolidin-4-on türevleri, geniş bir biyolojik aktivite spektrumu göstermektedir. Anti-sıtma, CCR1 antagonisti olarak, diyabette ve Alzheimer hastalığında kullanılabilir oldukları rapor edilmiştir. Doğal ürünlerin toplam sentezinde önemli bir kiral yapı taşı, amino asit sentezi için kiral yardımcı madde ve çeşitli asimetrik reaksiyonlar için ise başarılı organokatalizör olarak kullanılmaktadır. 1 Α-Haloamidlerden reaksiyon sırasında hazırlanan aza-oksiallil katyonlarıyla2 imin bileşiklerinin reaksiyonları ilk defa bizim tarafımızdan incelenmiş ve beklenilen imidazolidin-4-on bileşiklerini vermiştir. Sentezlenen tüm bu moleküllerin yüksek biyolojik aktif özellik göstermeleri beklenmektedir. Ve ayrıca tüm sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak farklı kullanım alanlarının bulunabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no. 112T880) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için TÜBİTAK’a teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Pitchumani, K., Organic Letters, 2011, 13, 5728. 2) Jeffrey, C. S., Barnes, K. L., Eickhoff, J. A., Carson, C. R., Generation and Reactivity of AzaOxyallyl Cationic Intermediates: Aza-[4+3] Cycloaddition Reactions for Heterocycle Synthesis, J. Am. Chem. Soc., 2011, 133 (20), 7688-7691. P28 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi DNA-Ftalosiyanin Bağlanmasının İn Siliko Yöntemlerle İncelenmesi Lalehan Özalp, Safiye Sağ Erdem, Başak Yüce-Dursun Marmara Üniversitesi, Kimya Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, 34722, Göztepe, İstanbul, Türkiye. lalehanozalp@marun.edu.tr DNA replikasyon ve transkripsiyon işlevlerinden faydalanılarak geliştirilen antibiyotik, antitümör ve antiviral ilaçlar için önemli bir hedef madde olmuştur. DNA’ya bağlanan ilaçların kanser, AIDS, sıtma ve birtakım bakteriyel enfeksiyonlar gibi çeşitli hastalıklar üzerine etkileri bilinmektedir.1 Katyonik porfirinler, DNA’ya bağlanan ve anti-kanser ilaçların mekanizmasına benzer bir şekilde hedef bölgeyi fotodinamik olarak modifiye eden fonksiyonel moleküller olarak kullanılmaktadır.2 Diğer yandan, yapısal olarak porfirinlere benzeyen ftalosiyaninlerin (Pc) DNA ile etkileşimlerini inceleyen spektrofotometrik çalışmalara rastlanmasına rağmen3, bildiğimiz kadarıyla şimdiye dek molekül modelleme metotlarının yer aldığı bir çalışma literatürde bulunmamaktadır. Bu çalışma ile, literatürdeki bu eksikliğin giderilmesi, Pc’lerin DNA ile etkileşimlerinin moleküler doking ile incelenmesi ve Pc-DNA bağlanmasına ait mekanizma açıklanarak ileriki deneysel çalışmalara yön vermek amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, bölümümüzde sentezlenmiş ve dimetilaminofenil grupları içeren kuaternize edilmiş çinko ftalosiyanin (k-ZnPc) yapısı kuantum mekanik hesaplamalarla optimize edilmiş ve iki farklı doğal DNA segmentine (pdb kod: 1em0 ve 2dnd) AutodockVina4 yazılımı kullanılarak dok edilmiştir. Karşılaştırma amaçlı olarak çekirdek Pc yapısı için de aynı hesaplamalar tekrar edilmiştir. Her iki Pc yapısının da 1em0 kodlu DNA yapısına iyi bağlandığı (Bağlanma enerjisi yaklaşık -9.2 kkal/mol) gözlenmiştir. Pc yapıları şekilde görüldüğü gibi DNA sarmalına inter-çelasyon şeklinde girişim yapmıştır. Bağlanmada Pc metali ile DNA’nın fosfat grupları arasındaki etkileşimler, aynı zamanda k-ZnPc sübstitiyenlerinin azot atomları ile DNA bazları arasındaki hidrojen bağları önemli rol oynamaktadır. Bu bulgular ışığında deneysel spektrofotometrik çalışmalar bölümümüz biyokimya grubu tarafından yapılmaktadır. Marmara Üniversitesi BAPKO’ya teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Bischoff, G.; Hoffmann, S. Current Medicinal Chemistry. 2002, 9:321-48. 2) Pratviel, G.; Bernadou, J.; Meunier, B. Metal Ions in Biological Systems, H. Sigel, ed., Vol. 33, Marcel Dekker, New York, 1996. 3) Kurt, O.; Özçeşmeci, I.; Şebnem Sesalan, B.; Burkut Koçak, M. New Journal of Chemistry. 2015, 39(7):5767-5775 4) Trott, O.; Olson, A.J. Journal of Computational Chemistry. 2010, 31(2):455-461 P29 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Biyolojik Aktif Oksazolon-5-on Bileşikleri ve Halka Açılma Reaksiyonları Ömer Tahir Günkara, Müge Güleli, Senem Akkuş Cevikkalp, Nüket Öcal Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul nocal@yildiz.edu.tr Oksazolonlar, aminoasitler, aminoalkoller, tiamin, amidler, peptidler gibi çeşitli fonksiyonel bileşiklerin sentezlenmesinde önemli rol oynayan heterosiklik bileşiklerdir. Ayrıca oksazolon türevlerinin inhibitör etkisinin yanında antimikrobiyal, antiinflamatuar, anti kanser, antitumör etkilerinin olduğu da bilinmektedir. Benzoksazolon türevleri içeren doğal ve sentetik oksazolonlar antimikrobiyal, antiinflamatuvar, antikanser, anti-HIV, anti anjiyojenik, antitümör, sakinleştirici ve kardiyotonik aktivite gibi çok önemli biyolojik özelliklere sahiptirler.1 Bu çalışmamızda bir dizi yeni oksazolon-5-on bileşiği sentezlendikten sonra bu bileşiklerin aromatik primer aminlerle halka açılması reaksiyonları çalışılmış ve yeni benzamid türevleri elde edilmiştir. Tüm sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak farklı kullanım alanlarının bulunabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma BAPK (Proje no. 2013-01-02-KAP05) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için YTÜ BAPK Koordinatörlüğüne teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Matsunaga, H., Ishizuka, T., &Kunieda, T. Tetrahedron, 2005, 61, 8073-8094. P30 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kanser Tedavisi İçin İlaç Salım Sistemi Olarak Altın Nanopartikül/İndirgenmiş Grafen Oksit Kompozit Yapıları Abbas Jafarizada,b,c, Ayuob Aghanejadb, Melike Sevima, Önder Metina, Jaleh Bararb,d, Yadollah Omidib,d, Duygu Ekincia a Department of Chemistry, Faculty of Sciences, Atatürk University, 25240 Erzurum, Turkey. bResearch Center for Pharmaceutical Nanotechnology, Tabriz University of Medical Sciences, 5165665811 Tabriz, Iran. cDepartment of Chemical Engineering, Sahand University of Technology, 51335-1996 Tabriz, Iran. dFaculty of Pharmacy, Tabriz University of Medical Sciences, Tabriz, Iran. dekin@atauni.edu.tr Kontrolsüz hücre gelişimi olarak ifade edilen hastalıkların bir sınıfını kapsayan kanser, dünya çapında en genel ölüm sebeplerinden birisidir. Kanser için en sık uygulanan tedavi, kanserli hücreleri öldürmek için ilaçların kullanıldığı kemoterapidir. Kemoterapi kanseri vücuttan uzaklaştırmak için çok etkili bir yöntem olmasına rağmen, o hala çok ciddi yan etkilere sahiptir. Kemoterapinin yan etkileri, sağlıklı organlarda sitotoksik anti-kanser ilaçlarının zamanla organ zehirlenmelerine sebep olan birikmesine atfedilmektedir. Bu ciddi sorunu çözmek için şu an araştırmalar etki-tepki veren ilaç salım ajanlarının dizaynına odaklanmıştır. Günümüze kadar pH, ısı veya ışık dâhil olmak üzere farklı uyaranlara duyarlı bileşenler içeren salım araçlarının bir dizisi tasarlanmıştır. Son yıllarda, altın nanopartikül tabanlı ilaç salım sistemleri, düşük toksisite, eşsiz kimyasal/optiksel özellikler ve kolay hazırlanabilme gibi onların avantajları nedeniyle oldukça ilgi çekmektedirler. Burada biz, ilacın in-vitro salımına izin veren yeni bir platform geliştirmeyi amaçladık. Bu bağlamda öncelikle, mitoksantron sonlu altın nanopartikül (SMTX-AuNPs) ve mitoksantron sonlu altın nanopartikül/indirgenmiş grafen oksit yapıları (SMTX-AuNPs/RGO) sentezlendi. Mitoksantron (MTX), sentetik ve DNA/RNA replikasyonunu önleyici bir ajandır. Üstelik meme ve beyin kanseri dâhil tümörlere karşı, çok etkili antikanser ilaçlarından biridir. Bu çalışmada, MTX ilacı tiyol bağlayıcı ile altın nanopartiküllere bağlandı. O zaman, fonksiyonalize Au nanopartiküller indirgenmiş grafen oksit (RGO) ile muamele edildi. Sonuç yapılar UV-vis absorpsiyon, FTIR, Raman, TEM, FESEM, AFM ve DLS gibi çeşitli teknikler ile karakterize edildi. In-vitro çalışmalarında U-87MG kültürü kullanıldı. Kültürler MTT, RTPCR, Dapi boyaması ve flow sitometri ile analiz edildi. Analizler, SMTX-AuNP’lerin saf MTX’e kıyasla daha anlamlı sonuçlar verdiğini gösterdi. P31 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İlaç Sektöründe Toz X-Işını Kırınımı (XRPD) Yöntemi Uygulamaları Birsen Celayir, Muzaffere Yağız Karaman, Tayfun Oltulu, Mustafa Adıyaman ZENTIVA Sağlık Ürünleri T.A.Ş Lüleburgaz-KIRKLARELİ birsen.celayir@zentiva.com.tr İlaç sektöründe, özellikle son yıllarda polimorfik dönüşümlerin takibi önemli bir konu haline gelmiştir. Bu amaçla, Toz X-Işınımı Kırınımı (Powder X-Ray Diffraction) (XRPD) yöntemi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. XRPD yöntemi ile, ilaç üretiminde kullanılan etken madde veya üretim teknolojisi kaynaklı dönüşümün olup olmadığı takip edilebilir. Sonrasında stabilite şartlarında da polimorfik dönüşümün olmaması önemlidir. Polimorfik dönüşümler, patent yasası ihlaline, ilacın biyoyararlanımının değişmesine doğrudan etki edebilir. Bu posterle, kristal formların tayini, üretim teknolojisinin belirlenmesi, polimorfik karışımlar ve dönüşümler gibi konularda karşılaşılan problemlerde XRPD yönteminden nasıl yararlanıldığının örneklerle anlatılması amaçlanmıştır. Kaynaklar: 1) Zentiva Sağlık Ürünleri, Geliştirme Müdürlüğü, Fizikokimyasal Analizler Bölümü çalışmaları P32 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Elektroanalitik Yöntemler ile İlaçlarda Parasetamol Tayini Özge Koyun*, Melih Beşir Arvas* ve Yücel Şahin* * Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Esenler/İstanbul mbesirarvas@gmail.com Parasetamol (asetaminofen), ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir. Günümüzde çocuk ve yetişkinlerde ağrıyı azaltmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Parasetamolün aşırı dozda kullanımı hepatotoksisite ve nefrotoksisite ye sebep olan toksik metabolitlerin birikmesine neden olmasından dolayı nicel olarak tayini ciddi önem arz etmektedir.1 İlaçlar içerisindeki aktif maddelerin tespiti için basit, duyarlı ve doğru bir metot geliştirilmesi hem ilaç kalite kontrolü hem de halk sağlığı açısından büyük öneme sahiptir. Parasetamol miktarının belirlenmesi için kromatografik, spektroflorimetrik, kemilüminesans ve spektrofotometrik yöntemler yanında elektrokimyasal tekniklerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kalem grafit elektrot ile elektrokimyasal yöntemler yüksek hassasiyet, basitlik, tekrarlanabilirlik, tek kullanımlık, kolayca imal edilebilirlik ve düşük maliyetli olması gibi üstün özelliklerinden dolayı çok daha fazla dikkat çekmiştir.2 Şekil 1: Parasetamolün Molekül Yapısı Bu çalışmada ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak yaygın şekilde kullanılan bir ilaç etken maddesi olan parasetamolün tayini için düşük maliyetli ve tek kullanımlık bir kalem grafit sensör geliştirilmiştir ve bu sensörün gerçek ilaç örneği içerisindeki parasetamol miktarına karşı duyarlılığı diferansiyel puls voltametri yöntemi ile incelenmiştir. Kaynaklar : 1) Khoshhesab, Z.M.; RSC Advances, 2015, 5, 95140. 2) Görçay, H.; Türkoğlu, G.; Sahin, Y.; Berber, H.; IEEE Sensors Journal, 2014, 8, 14. P33 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Predicting ADME/Tox Properties of Some Topo I Inhibitors Sanaz Ataei2, Ilkay Yildiz1 1 Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Chemistry, Tandogan 06100 Ankara-Turkey 2 Ankara University, Biotechnology Institute, Tandogan 06100 Ankara-Turkey e-mail: iyildiz@pharmacy.ankara.edu.tr Drug discovery and development is a lengthy and costly process, taking an average of 15 years and US$880M to generate a successful drug. This is at least partly due to inadequate ADME/Tox properties1. In recent years, as computational modeling of binding and biological activity has matured into a well-accepted field of drug discovery, there has been a concomitant increase in the application of computational modeling to absorption, distribution, metabolism, excretion and toxicity (ADME/Tox) properties. The goal of computational ADME/Tox is to leverage the advances gained in the computational modeling of binding and activity and apply the methods to predicting properties for ADME/Tox2. DNA topoisomerases regulate the conformational or topological changes of DNA by catalyzing the concerted breakage and rejoining of DNA strands during normal cell growth. There are two types of DNA topoisomerases ,Type I act by making a transient break in one strand of DNA, whereas type II introduce transient double-strand breaks and it requires ATP for full activity. Investigation of Topo inhibition of synthetic or natural compound is widely used for screening new drug candidates in anticancer drug development3. Recently, a new series of benzazole compounds has been investigated for their inhibitory activity on eukaryotic DNA Topo I in cell free system4. Some of the compounds were found to be more active than standart drug Camptothecin. However, their ADME/Tox properties have not been known yet. Therefore, we have planned to predict ADME/Tox properties of these compounds by using Accelrys Discovery Studio 3.5.5 The purpose of this research was to design the “best” drug candidate as Topo I inhibitors. References: [1] Tollman, P. et al. (2001) A Revolution in R&D. How Genomics and Genetics are Transforming the Biopharmaceutical Industry. [2]Sean Ekins, John Rose. (2001). Lilly Research Laboratories, Eli Lilly and Company, Corporate Center, Indianapolis, IN 46285-0730, USA [3] Nitiss JL. (1998) Biochim Biophys Acta 1400, 63–81. [4]Oksuzoglu, E., Gulbas, B.T., Alper, S., Arpaci, O.T., Ertan, I., Yildiz, I., Diril, N.,Sener-Aki, e., Yalcin, I. (2008) J Enzym. Inh. Med. Chem. 23, 37-42. [5]. Accelrys, Discovery Studio 3,5 (2012). P34 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Dihidrokurkumin Yapılı İki Doğal Ürünün Sentez Çalışmaları Hatice Seçinti, Neslihan Çelebioğlu, Hasan Seçen Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240 Erzurum ncelebioglu@atauni.edu.tr Doğal ürünler 1 ve 2, lineer diarilheptanoidlerin dihidrokurkuminoid yapılı iki ender örneğidir. Doğal ürün 1, Kuroyonagi vd1 tarafından Alpinia katsumadai Hayata bitkisinin çiçek, tomurcuk ve yapraklarından, Tori vd2 tarafından Alnus maximowiczii bitkisinin tohumlarından izole edilmiştir. Doğal ürün 2, Zhang vd3 tarafından Alpinia officinarum Hance’in rizomlarından izole edilmiş ve bileşiğin güçlü antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada doğal ürün 1 bileşiği ile doğal ürün 2’nin bir analogu olan diarilheptanoid 3 bileşiği için etkin sentez yöntemleri geliştirildi. 3’ün Zn(OAc)2 ile ilginç bir halkalaşma ürünü olan 4’e dönüştüğü gözlendi. 1 ve 3’ün insan meme (BT-20), prostat (DU-145), melanoma (SK-Mel 128) ile akciğer (A549) hücre hatlarına karşı orta düzeyde sitotoksik aktivite gösterdiği belirlendi. Teşekkür: Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenmiştir (TBAG-113Z197). Kaynaklar: 1) Kuroyanagi, M.; Noro, T.; Fukushima, S.; Aiyama, R.; Ikuta, A.; Itokowa, H.; Morita, M. Chem. Pharm. Bull. 1983, 31, 1544-1550. 2) Tori, M.; Hashimoto, A.; Hirose, K.; Asakawa, Y. Phytochemistry 1995, 40, 1263-1264. 3) Zhang, B. B.; Dai, Y.; Liao, Z. X.; Ding, L.S. Fitoterapia 2010, 81, 948-952. P35 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Ekipman Temizlik Metot Validasyon Çalışmalarında UPLC Kullanımının Avantajları Nihan Balkan Fidan, Özlem B. Başdağ, Tayfun Oltulu, Mustafa Adıyaman ZENTIVA Sağlık Ürünleri Tic. A.Ş. Lüleburgaz-KIRKLARELİ nihan.balkanfidan@zentiva.com.tr İlaç formları ve dozajları çok çeşitli olduğundan dolayı kontaminasyon riskini önlemek, daha önce üretilmiş üründen kalan artık miktarının, belirlenen limitler dahilinde olduğunu göstermek amacı ile ekipman temizlik metot geliştirme ve validasyon çalışmaları yapılmaktadır. UPLC sistemleri HPLC sistemlerine göre; - Çok daha kısa analiz süresi, - Daha az kimyasal kullanımı ve daha az atık, - Daha seçici ve yüksek hassasiyetli dedektör, - Enjeksiyon hacmi çeşitliliği, - Kolon bilgisi ve geçmiş kullanımların kaydı, - Yüksek doğruluk, kararlılık ve tekrarlanabilirlik gibi özelliklerden dolayı daha avantajlı oldukları için bu çalışmalarda daha çok UPLC sistemleri tercih edilmektedir. Bu posterle, çalışmalarda neden UPLC cihazlarının tercih edildiği , HPLC ve UPLC cihazlarının karşılaştırılması, karşılaştırma yapıldığında elde edilen zamansal ve finansal yönden tasarrufun örneklerle anlatılması amaçlanmaktadır. Kaynaklar: 1) Zentiva Sağlık Ürünleri, Geliştirme Müdürlüğü, Analitik Geliştirme Bölümü çalışmaları P36 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi SEQUENCE SPECIFIC RECOGNITION OF ssDNA BY FLUOROPHORE 3-HYDROXYFLAVONE Asli Capan a, Muge S. Bostanb, ErkanMoziogluc, MuslumAkoz c, Ahmet C. Goren c, Mehmet S. Eroglu b,c,⁎, Turan Ozturk a,c,⁎ a Department of Chemistry, Faculty of Science, Istanbul Technical University, Maslak, Istanbul 34469, Turkey b Marmara University, Department of Chemical Engineering, 34722 Kadikoy, Istanbul, Turkey c TUBITAK UME, Chemistry Group Laboratories, PO Box 54, 41470 Gebze-Kocaeli, Turkey A fully water soluble 3-hydroxyflavone (3HF) derivative, N-(3-hydroxy-4′-flavonyl)-N,N,Ntrimethylammonium sulfate (3HFNMe3) was synthesized. Investigation of its emissions at varying wavelengths revealed that it had three emission bands of normal (N⁎), anionic (A⁎) and tautomeric (T⁎), in ultrapure water. Recognition of singlestranded ten ssDNA chains, having different nucleotide sequences was studied, using the ratiometric change of the intensities of the two bands (A⁎/T⁎), depending upon the varying environment of the 3HFNMe3 with different ssDNA chains. Addition of the ssDNA chains to the 3HFNMe3 solution caused gradual quenching of the A⁎ band and had almost no effect on the T⁎ band. As the ratios of the two bands (A⁎/T⁎) vs increasing amount of the ssDNAs generated characteristic curves for each ssDNA chain, it became possible to identify the chains with their characteristic curves. P37 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Determination of some Macrolide Antibiotics by High Liquid Performance Chromatographic Method (HPLC) Sanaz ATAEIa, Ilkay YILDIZb, Ozgur KARBANc, Metin KARABULUTc, Hakan SIMSEKc, Raushan TAHIYEUc, Sohrab MAMMADOVc, Mahmut ÖZBEKc, Erkan ERd a Ankara University, Instituted of Biotechnology, 06100 Tandoğan-Ankara-TURKEY Faculty of Pharmacy, Dept. ofPharmaceuticalChemistry, 06100 Tandoğan-Ankara-TURKEY cWorldmedicinePharmaceuticalCompany. Gunesli – Istanbul-TURKEY dPharmetHealth&FoodProductsIndustrialandTradeCo. Ltd. Beylikdüzü - Istanbul- TURKEY bAnkaraUniversity, Clarithromycin (a) and Azithromycin (b) are a subclass of macrolide antibiotics (Figure 1). Clarithromycin is used to treat pharyngitis, tonsillitis, acute maxillary sinusitis, acute bacterial exacerbation of chronic bronchitis, skin and skin structure infections. Azithromycin is used to treat or prevent certain bacterial infections, most often those causing middle ear infections, strep throat, pneumonia, typhoid, and sinusitis(1,2). For these reasons the quality control and routine analysis is very important analytical task for the research study and pharmaceutical industry. (a) (b) Figure 1. Molecular structure of Clarithromycin (a) and Azithromycin (b) In this context, we developed a new, rapid, accurate, precision and validated HPLC method for the analyses of Clarithromycin and Azitromisin in pharmaceutical sample. The validity of the developed HPLC method was carried out by analyzing independent artificial samples of Clarithromycin and Azithromycin by using related İCH regulation. The proposed HPLC approach was successfully applied to the quality control and quantitative estimation of Clarithromycin and Azithromycin in the developed intravascular formulation(3). References: 1.http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmedhealth/PMH0001009/ 2."Azythromycin: A world best-selling antibiotic - Pliva". Case Studies. World Intellectual Property Organization (WIPO). http://www.wipo.int/sme/en/case_studies/pliva.htm. 3.Determination of clarithromycin in rat plasma by HPLC– UV method with pre-column derivatization. Wei Li, Huijuan Jia, Kang Zhao. Talanta. Volume 71, Issue 1, 15 January 2007, Pages 385–390 Acknowledgements: This work was supported by Republic of Turkey, Ministry of Science, Industry and Technology Research Fund (Grant No. 00918.STZ.2011-1). P38 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Piridokarbazol Türevlerinin Sentezi Serkan Öncüoğlu, Yavuz Ergün Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir serkan.oncuoglu@deu.edu.tr Kanser, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması, invazif bir nitelik kazanması ve metastaz yapması ile kendini gösteren öldürücü bir hastalıktır. Çoğalan hücrenin kaynağına, tipine ve oluştuğu organa göre kanserin çeşitli şekilleri vardır. Gelişmiş ülkelerde, kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sıradaki ölüm nedenidir. Kanserle mücadelede DNA topoizomeraz enzimlerinin inhibisyonu ana ve önemli hedef haline gelmiştir. Piridokarbazol yapısına sahip elliptisin (1) Ochrosia Elliptica bitkisinden 1959 yılında izole edilmiş ve antitümör etkinliği saptanmıştır. Elliptisin DNA’ya eklenen, topoizomeraz II enzimini inhibe edebilen, sitokrom P450 ve peroksidazlar tarafından kovalent DNA oluşumunda kullanılan bir antineoplastik ajandır.1,2 Elliptisin antitimör etkinliğinin ortaya konmasından sonra sentetik yoldan elde etmek için yeni sentez stratejileri geliştirilerek birçok piridokarbazol türevi elde edilmiştir.3,4 Bu çalışmada topoizomeraz II inhibitörü olabilecek yeni piridokarbazol türevleri sentezlenmiştir. Bunun için öncelikle yeni bir piridokarbazol türevi (2) elde edilmiştir. Daha sonra ise bu bileşik metil iyodür ile etkileştirilerek tuz yapısındaki piridokarbazol (3) türevi elde edilmiştir. Kaynaklar: 1) Gribble, G. W. In The Alkaloids; Brossi, A., Ed.; Academic Press: New York, 1990; Vol 39, p 239. 2) Stiborova, M.; Frei, E. Curr. Med. Chem. 2014, 21, 575. 3) Ergun,Y., Patir, S., Okay, G. Journal of Heterocyclic Chemistry, 1998, 35, 1445. 4) Kansal, V. K.; Potier, P. Tetrahedron 1986, 42, 2389. P39 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Karanfil Bitkisi Orijinli Eugenol Bileşiğinin Gümüş Nanoparçacıklar ile Konjugasyonu Ve in vitro Uygulamalar Emine DERVİŞa, Özge KOZGUŞ GÜLDÜb, Ayfer YURT KILÇARb, , Volkan TEKİNb , Emre UYGURb, F. Zümrüt BİBER MÜFTÜLERb aEge b Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya bölümü 4. Sınıf Öğrencisi Ege Üniversitesi, Nükleer Uygulamalar Anabilim Dalı, Nükleer Bilimler Enstitüsü, 35100 Bornova, İzmir eminedervis1@gmail.com Günümüz dünyasında nanoteknoloji; ilaç, tıp, malzeme hammaddesi gibi konular üzerinde büyük öneme sahiptir ve bu alanlarda çalışmalar sürdürülmektedir. Gelişen teknolojinin sağladığı imkanların yanı sıra bitkisel kökenli geleneksel yöntemlere olan ilgi de artmaktadır. Nanoparçacıklar, boyutları 10 nm ile 1000 nm arasında değişen katı parçacıklardır. Yaklaşık 40 yıl önce, biyolojik olarak parçalanabilen polimerler kullanılarak aşı ve kanser kemoterapi ajanları için taşıyıcı sistem olarak geliştirilmiştir1. Gümüş; nanopartiküler halde elde edilmeden önce metalik gümüş, gümüş nitrat, gümüş sülfazid şeklinde; çeşitli bakteriyal enfeksiyonların, yanık ve yara tedavilerinde kullanılmaktaydı1.. Son dönemlerde yapılan çalışmalarda nanoteknoloji ile gümüş nanoparçacıkların (AgNP) sentezinin revaşta olduğu, AgNP‘nin anti-mikrobiyal ajan potansiyeli oluşturduğu görülmektedir2. Gümüş nanoparçacıklar, anti-mikrobiyal ve iyileştirici özelliği olan bitkisel kökenli bileşenlerle konjuge edildiklerinde etkinliklerinin arttığı bilinmektedir3. Gümüş nanoparçacıklar bu özellikleri nedeniyle araştırmacıların dikkatini çekmiştir ve insanlara yarar sağlayacak bir çok alanda çalışmalar yapılmistır 3,4-6. Ayrıca nanoparçacıklar ile bitki kökenli bileşiklerin konjugasyonu yeşil kimya çalışmaları arasında da yer almaktadır7.Halk arasında çeşitli sebeplerle (baharat, esans, ağrı kesici v.b.) sıklıkla kullanılan karanfil baharatının bir içeriği olan Eugenol (EUG) bileşiği‘nin antimikrobiyal ve anti-oksidan aktivitelerinin varlığı bilinmektedir3. Bu çalışmada, karanfil baharatının etanol ile ekstraksiyonu yapılmış olup, izole edilen EUG‘ nin gümüş nanoparçacıklar ile konjugasyonu gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen konjugasyon ürününün biyoetkinliği, iki farklı hucre hattı [insan meme adenokarsinoma (MCF7), insan kalın bağırsak adenokarsinoma hücresi (PC3) ] üzerinde yara modeli çalışması ile değerlendirilmiş ve yara iyileştirici özelliği olduğu görülmüştür. Ayrıca, konjugasyon ürününün anti-bakteriyel etkisi üç farklı mikroorganizma (Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Candida albicans.) üzerinde incelenmiştir. Bitki kökenli bileşiklerin, nano materyallerle konjuge edildiklerinde biyoetkinliklerinin değişimini konu eden bu çalışmanın, ileride yapılacak çalışmalara örnek teşkil edeceği düşünülmektedir. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Kreuter, J., J.Anat. 1996 189:503-319 Kulkarni, P.V., Antich, P.P., Bonte, F.J. and Raghu, A.V., WIREs Nanomedicine and Nanobiotechnology 2010, 2:3547 M. Rai., A. Yadov., A. Gade., Biotechnolojy Advanteges 27 2009 76-83 Zheng GQ, Kenney PM and Lam LK. J.Nat.Prod. 1992 , 55(7):999-1003. Nishijima H, Uchida R, Kimiko K, Kawakami N, Ohkuba T, Kitamura K. Jpn. J. Pharm. 1999 79(3): 327–334. Cai L and Wu C.D., J. Nat. Prod. 1996 59,987-990. K. Vijayaraghavan, S.P. Kamala Nalini, N. Udaya Prakash D. Madhankumar , Materias Letters 75 2012 33*35 P40 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi 7,8-dihidroksiflavon’nun Aldosteron İndüklenmiş Böbrek Kanser Hücrelerinin Proliferasyonu Üzerine Etkilerinin İncelenmesi Esma Kübra KAĞAN1,Yunus ÇENGELOĞLU1, Serdar KARAKURT2 1 2 Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Konya Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, Konya esma.kagan@gmail.com Günümüzde tümör tedavilerinde genellikle yüksek antioksidan kapasitesine sahip olmalarının yanı sıra; antitümör, hücreler arası iletişimi artırma, hücre proliferasyonunu inhibe etme, ilgili reseptorleri bloke ederek antiproliferatif etki gösterme gibi özelliklerinden dolayı tercih edilen flovanoidlerle yapılan çalışmalar, tüm dünyada özellikle son dönemlerde artarak devam etmektedir. Bu çalışmada sentetik olarak elde edilmiş fenolik bileşiklerden olan flavanoidlerin bir parçasını oluşturan 7,8dihydroxyflavone’ın (7,8 DHF) insan böbrek kanser hücresi NCI-H295R ve sağlıklı böbrek epitel hücresi HEK293 hücrelerinde doğal bitkisel flavonoid bir bileşik olan 7,8 DHF’un sitotoksik etkisi ve apoptoz üzerine olan etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Böbrek kanser hücre hattı NCI-H295R ve sağlıklı böbrek epitel hücre hattı HEK293 hücreleri 7,8 DHF’un farklı konsantrasyonları ile muamele edilerek hücreler üzerindeki sitotoksik etkisi ‘Alamar Blue’ reaktifi ile ölçülmüştür. Yapılan çalışmalar sonucunda hücre proliferasyonunu gözlemlemek amacıyla 7,8 DHF’un hücrelerin %50 büyümesini engelleyen bileşik konsantrasyonu (IC50) bulunmuştur. 7,8 DHF’un NCI-H295R ve HEK293 hücreleri üzerindeki apoptosis çalışmaları flow sitometri cihazı yardımıyla Annexin V ve 7-AA kullanılarak belirlenmiştir. Hücre proliferasyonunu gözlemlemek amacıyla 7,8 DHF’un hücre büyümesi üzerine olan etkisi saptanarak IC50 değeri 60 µM, HEK293 için ise 346 µM olarak hesaplanmıştır. Sitotoksisite çalışmaları sonucunda 7,8 DHF’un hücre döngüsünü engelleyerek hücre çoğalmasını durdurduğu ayrıca NCIH295R hücreleri üzerinde erken ve geç apoptososini %7,2 artırdığı, %1,3’ünü de nekroza sürüklediği gözlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, fenolik bileşikler sınıfında bulunan 7,8 DHF’un, kontrolsüz olarak çoğalan Böbrek Kanser Hücrelerinin oluşumunu engellemek adına kemoterapi tedavilerinde kullanılan ilaçlara ilaveten kullanılabilecek bir ilaç olabileceğini göstermiştir. Teşekkürler: Bu çalışma TUBITAK tarafından desteklenmiştir. (Proje no: 114Z734) P41 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Karbazol Tabanlı Hidrazit Bileşiklerinin Sentezi Volkan Akyıldız, Yavuz Ergün Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir e-mail:yavuz.ergun@deu.edu.tr Son yıllarda hidrazit türevleri modern tıbbi kimya alanında hızlı ve büyük bir gelişme göstermektedir.1 Hidrazitler, farklı çalışmalarda gösterdikleri antitüberküloz, antitümör, antikanser, anti-viral, antimikrobiyal, antioksidan ve antibakteriyel aktiflikler sayesinde dikkat çekici bileşikler olmayı başarmışlardır.2,3 İzonikotinilhidrazin olarak da bilinen izoniazid, mikobakterilere karşı, özellikle de mycobacterium tuberculosis’e karşı etkili olan ve tüberküloz tedavisinde kullanılan hidrazit yapısında bir ilaçtır. İzoniazid hem aktif hem de gizli tüberkülozun tedavisinde ve engellenmesinde kullanılan bir antibiyotiktir. Bu çalışmada öncelikle, siklohekzanon türevlerinden yola çıkılarak sırasıyla tetrahidrokarbazol ester ve karbazol ester yapıları sentezlenmiştir. Daha sonra bu bileşikler hidrazin hidrat ile etkileştirilerek karbazolkarbohidrazit (1a-d) bileşikleri sentezlenmiştir. Kaynaklar: 1) Kumar, P., Narasimhan, B., Yogeeswari, P. ve Sriram, D. European Journal of Medicinal Chemistry, 2010, 45, 6085. 2) Atul, M., Abhay, B., Ashish, R., Jignesh, P., Vipul, V., Narshih, D., Kena, R., Anamik, S. Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters, 2011, 21, 4728. 3) Dolzhenko, A.V., Kozminykh, V.O., Kolotova, N. V., Syropyatov, B. Ya. ve Novoselova G. N. Pharmaceutical Chemistry Journal, 2003, 37, 229. P42 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kaliksaren İmmobilize Altın Nanopartiküllerin Antikanser Bileşik Olan Sunitinib-A’ nın Taşınmasında Kullanılması Mehmet OĞUZa, Asıf Ali Bhatti, Serdar KARAKURTb, Mustafa YILMAZa aSelçuk bSelçuk Üniversitesi Fen Fakültesi. Kimya Bölümü, 42031, Konya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, 42031, Konya m.oguz2011@gmail.com Supramoleküler kimyanın üçüncü kuşak bileşiği olan kaliksarenler anyon, katyon ve nötral bileşikler ile seçimli kompleks oluşturmasından dolayı pek çok araştırmacının ilgi odağı haline gelmiştir 1-2. p-sulfo kaliksarenlerin düşük sitotoksisite özelliğinden dolayı hücre içi (in vivo) çalışmalarında özellikle ilaç çözünürlüğünü arttırıcı bileşikler olarak kullanımı hızla artmaktadır3-5. Bu çalışmanın amacı toksik olmayan p-sulfo kaliks[4]aren bileşiğini 3 nm çekirdek boyutlu altın nanopartiküllere immobilize ederek sentetik ve suda çok az çözünen bir bileşik olan Sunitinib-A’ ın taşınmasında konak olarak kullanımı ve insan kolon kanseri hücrelerinde anti-karsinojenik etkilerinin incelenmesidir. Ayrıca floresans özelliği bulunmayan bu komplekse hücre görüntüleme çalışmalarında kullanılmak amacıyla toksik olmayan ve floresans bir bileşik olan tiyol grubu taşıyan dansil türevi sentezlenerek bağlandı. İnsan kolon kanseri hücre hattında (SW-620) yapılan in vitro çalışmalar neticesinde kaliks[4]aren-Altın nanopartikül-dansil kompleksinin hücreler üzerine sitotoksik etkisi olmadığı bulundu. Sigmoidal grafiğin analizinden kolon kanseri hücrelerinde IC50 değeri Sunitinib-A için 91 µM olarak bulunurken, Sunitinib-A içeren kompleks için ise 55 µM olarak bulunmuştur. GNP içeren kompleks Sunitinib-A’nın sitotoksisitesini 1,65-kat arttırmış olduğu gözlemlendi. s Bu çalışma TÜBİTAK 113Z445 numaralı proje olarak desteklenmiştir. KAYNAKÇA 1-) 2-) 3-) 4-) S Karakurt, S., Kellici, T.F., Mavromoustakos, T., Tzakos, A.G., and Yilmaz, M., 2016, 20,00. Kurzatkowska, K., Sayin, S., Yilmaz, M., Radecka, H., Radecki, J., .Sensors and Actuators B, 2015, 218, 111–121. Danylyuk, O.; Suwinska, K. Chem. Commun. 2009, 5799. L.,Mutihac,. Curr. Drug Discow. Technol., 2008, 985. P43 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi ANTİENFLAMATUAR GRUP İÇEREN YENİ ADAY İLAÇ TÜREVİ Tuğçe AKBAL, Belgin ŞAHİN, Hayriye KARAKAŞ, Fatma YÜKSEL, Devrim ATİLLA Gebze Teknik Üniversitesi, Temel Bilimler Fakültesi, Kimya Bölümü, P.K.141, 41400 Gebze-KOCAELİ tugceakbal@gtu.edu.tr Dünyada ve ülkemizde hızla yayılan ve tedavisine geç kalındığında ölüme neden olan kanser ile ilgili çalışımalar giderek artmaktadır. Kanser hücrelerine seçici olan yeni kanser tedavi yöntemleri üzerinde çalışmak ve bu yöntemleri geliştirmek gerekmektedir. Fotodinamik terapi (PDT) geleneksel kanser tedavi yöntemlerine alternatif olarak denenmeye başlanmıştır ve bu konuyla ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir [1,2]. PDT ile ilgili çalışmalar incelendiğinde bazı ftalosiyanin türevlerinin invivo ve in-vitro çalışmalarda ışığa duyarlı madde olarak olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. PDT ile kanser tedavisinde ilaç olarak kullanılan Phase II aşamasında bulunan silisyum ftalosiyanin türevi bulunmaktadır. Özellikle silisyum ftalosiyaninlere, PDT’de anti kanser etkisini artıracağı düşünülen moleküllerin eksensel olarak substitue edilmesi ile bu ışığa duyarlı moleküllerin çözünürlüklerinin arttığı, agregasyon özelliklerinin azaldığı, ve PDT için daha uygun fotofiziksel ve fotokimyasal özelliklere sahip oldukları görülmektedir [2,3,4,5]. Non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) günümüzde analjezik (ağrı kesici), antipiretik (ateş düşürücü) ve antienflamatuvar (iltihabi durumları önleyen) etkilere sahip olan, genellikle enflamasyona (iltihablanma) bağlı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaç grubudur. Birçok deneysel ve klinik çalışma NSAİİ'ların, kanser hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini sağlayan prostaglandin sentezini katalizleyen siklooksijenaz (COX) enzimini inhibe ettiğini göstermiştir ve bu özellikleri sayesinde NSAİİ’lar antikanser ajanı olarak gelecek vaat etmektedir. Bu çalışmada antienflamatuar ilaç türevi silisyum ftalosiyanin ile eksensel olarak sübstitüe edilerek, kanser tedavisinde kullanılabilme potansiyeli olabilecek yeni silisyum ftalosiyaninler sentezlenmiştir. Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBITAK) tarafından desteklenen 114Z463 COST (CM1106) Projesi kapsamında yapılmıştır. KAYNAKLAR 1) C.M. Allen, W.M. Sharman and J.E Van Lier, Journal of Porphyrins and Phthalocyanines 5 (2001) 161-169 2) A.M. Tuncer, Yrd.Edt.;N. Özgül, E. Olcayto, M. Gültekin Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı Yayını. 3) RN DuBois, SB Abramson, L Crofford, RA Gupta, LS Simon, FASEB J. 12 (1998) 1063-73 4) SJ Shiff, P Shivaprasad, DL Santini. 3 (2003) 352-61 5) G.C. Taşkın, M. Durmuş, F. Yüksel, V. Mantareva, V. Kussovski, I. Angelov, D. Atilla Journal of Photochemistry and Photobiology A: Chemistry 306 (2015) 31-40 P44 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Synthesis Of Some New Benzoxazoles As DNA Topoisomerase I Inhibitors Esin Karataş1, Egemen Foto2, Fatma Zilifdar2, Ilkay Yıldız1 1 Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Chemistry, Tandogan 06100 Ankara-Turkey 2 Hacettepe University Faculty of Science, Department of Molecular Biology, Beytepe 06532 Ankara_Turkey esin_chem@hotmail.com DNA topoisomerases, which catalyze the interconversion of various topological states of DNA, were originally discovered to change the superhelical structure of closed circular DNAs. Depending on the nature of the reactants and reaction conditions, topoisomerases can catalyze DNA relaxation/ supercoiling, catenation/decatenation and knotting/unknotting reactions. 1-2 Based on their functional mechanisms, DNA topoisomerases have been classified into two types. Type I DNA topoisomerase breaks and rejoins only one of the two strands during catalysis, while type II DNA topoisomerase acts on both strands for each DNA strand-passing reaction and it requires ATP for full activity.3 Since the activity of topoisomerases is essential for several cellular processes such as replication, transcription and chromosome condensation, investigation of inhibitory activities of eukaryotic topoisomerases is widely used in anticancer drug development. Many antitumour agents poison topoisomerases by stabilising a topo-DNA cleavable complex to cause DNA breaks, thus shifting the reaction equilibrium towards cleavage, which leads ultimately to cell death. These compounds are called poisons because they convert this essential nuclear enzyme into a lethal poison. 4 In this study, a new series of 2,5-disubstitutedbenzoxazole derivatives has been synthesized and investigated for their inhibitory activity on eukaryotic DNA topoisomerase I in a cell free system. References: 1) Wang JC. Ann Rev Biochem 1996;65:635–692. 2) Ting CY, Hsu CT, Hsu HT, Su JS, Chen TY, Tarn WY, Kuo YH, Jacqueline WP, Liu LF, Hwang J. Biochem Pharm 2003;66:1981–1991. 3) Nitiss JL. Biochim Biophys Acta 1998;1400, 63–81. 4) Seaton A, Higgins C, Mann J, Baron A, Bailly C, Neidle S, Van Den Berg H. Eur J Cancer 2003;39:2548–2555. P45 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi HDAC İnhibitörlerinin Antikanser Etkilerini Arttıracak Yeni İndol Kaynaklı Heterohalkalı Moleküllerin Geliştirilmesi Murat Bingula,b,c , Belamy B. Cheungc, Glenn M. Marshallc,d, Naresh Kumarb, David StC. Blackb,* a Farmasötik Kimya, Eczacılık Fakültesi, Dicle Üniversitesi, Sur, Diyarbakır, 21280, Türkiye b c d School of Chemistry, The University of New South Wales, Sydney, NSW 2052, Australia Children’s Cancer Institute Australia for Medical Research, Lowy Cancer Research Centre, The University of New South Wales, Sydney, NSW 2052, Australia Centre for Children’s Cancer and Blood Disorders, Sydney Children’s Hospital, Randwick, NSW 2031, Australia Email: murat.bingul@dicle.edu.tr muratbingul1983@gmail.com Bu çalışmanın ana teması bir dizi indol kaynaklı heterohalkalı molekülün sentezini gerçekleştirerek bu moleküllerin HDAC inhibitörlerinin klinik çalışmalardaki doz miktarlarıyla kombinasyonunu sağlamak ve çok hedefli kanser terapilerindeki potansiyel etkilerini araştırmaktır. Bu nedenle çalışmamız literatürde yer almamış yeni indol yapılarının dizaynını ve sentezini içerirken bu maddeler ile HDAC inhibitörlerinin oluşturduğu kombinasyonlar kullanılarak insan kanser hücreleri için yapılan in vitro deney sonuçlarının sistematik değerlendirmelerini de kapsar. Farklı yapılara sahip, literatüre ilk defa kazandırılmış indol kaynaklı yapışık 3 ya da 4 halkalı sistemler farklı sentetik yöntemler kullanılarak sentezlenmiştir. Anahtar monomerik ve dimerik piranoindol sistemleri dihidroksiindollerin β-keto esterleriyle etkileşiminden elde edilirken benzer monomerik ve dimerik furanoindol yapıları dihidroksiindollerin α-halo ketonlarla tepkimelerinden hazırlanmıştr. (Figür 1) R1 R1 O O R2 R2 CO2Me CO2Me N H R4 N H O R2 R1 di-furanoindol mono-furanoindol R1 R1 R2 R2 O R3 R3 CO2Me R4 O N H mono-piranoindol CO2Me O R1 N H R3 R2 di-piranoindol P46 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Lösemi (HL-60) ve Kolon (HT-29) Kanseri Hücrelerine Karşı Etkili olan Yeni Tiyosemikarbazon-oksim Türevlerinin ve Metal Komplekslerinin Sentezi İlknur Babahana, Ali Özmenb, Kadir Aslanc aAdnan Menderes Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 09010 Aytepe, Aydın Menderes Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 09010 Aytepe, Aydın cMorgan State Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 21251, Baltimore, MD, ABD bAdnan ibabahan@adu.edu.tr Tiyosemikarbazonların ve oksimlerin antikanser aktivite özelliklerinden dolayı tıp dünyasındaki önemleri giderek artmaktadır ve kanserle mücadelede reaktif olarak kullanılması araştırılmaktadır. Biyolojik ve farmakolojik etkilerinden dolayı kimya ve biyolojide büyük ilgi görmektedirler1,2. Bu çalışmada; heteroaromatik tiyosemikarbazon glioksimlerin, BF2+ köprülü Ni(II), Cu(II) ve Co(II) metal kompleksleri sentezlenerek, HL-60 ve HT-29 hücrelerine karşı etkinlikleri incelenmiştir. İlk basamakta; Heteroaromatik tiyosemikarbazon türevleri, anti-kloroglioksim ile reaksiyona sokularak literatürde bulunmayan tiyosemikarbazonların vic-dioksimli türevleri elde edilmiştir. Daha sonra sentezlenen bu ligantların metal kompleksleri Ni(II), Cu(II) ve Co(II) tuzları kullanılarak elde edilmiştir. Metal komplekslerinin BF3.(OC2H5)2 ile reaksiyonundan ise BF2+ köprülü metal kompleksleri sentezlenmeştir. Özellikle Co(II) ve Ni(II) kompleksleri 5-10 µM aralığında antiproliferatif etki göstermişlerdir. Diğer taraftan apoptotik ve nekrotik özellikleri de belirlenmiştir. Aşağıdaki grafiklerde etkili konsantrasyon aralığı ve apoptotik/nekrotik özelikleri verilmektedir. KAYNAKLAR 1. Finch, R.A.; Liu, M.; Grill, S.P.; Rose, W.C.; Loomis, R.; Vasquez, K.M.; Cheng, Y.; Sartorelli, A.C.; 2000, Biochem. Pharmacol., 15-59(8):983-99. 2. Reddy K.H.; Parasad N.B.L.; Sreenivasulu T.; 2003, Talanta, 59, 425-433. P47 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Floresans Özelliğe Sahip Yeni Bir Konjuge İmidazol Molekülünün Sentezi ve Solvatokromik Özelliğinin İncelenmesi Hediye Gamze Nur ÇELEBİOĞLU, Burak KUZU, Nurettin MENGEŞ Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey gamze.65342@gmail.com Solvatokromizm, kromofor özelliğe sahip bileşiklerin farklı polarlığa sahip çözücü ortamlarında renk değişimine bağlı bir özelliktir. Çeşitli polariteye sahip solventler, çeşitli solvatokromik moleküllerle UV-vis absorbsiyon bandını değiştirmektedir.1 Bu amaçla kullanılan floresans sensörler; optoelektronik cihazlar, tıbbi analizler ve biyokimyasal uygulamalarda kullanım açısından önemli ölçüde dikkat çekmektedir.2 Figür 1: Sentezlenmesi amaçlanan floresans sensör özelliğe sahip bileşik ve bu bileşiğin çeşitli polarlığa sahip solventlerdeki ışıması.3 Literatürdeki bu bilgilere dayanılarak, bu çalışmada solvatokromik özelliğe sahip yeni bir organik molekül tasarlanarak sentezlenecek ve solvent polarlığının floresans ışımaya etkisi incelenecektir. Bu çalışma ile polariteye bağlı farklı floresans ışımalara sahip yeni bir molekülün sentezi yapılacak ve bu molekülün çeşitli çözücülerdeki ışımaları el türü UV lambası altında incelenerek yorumlanacaktır. Molekülün en iyi ışımayı vereceği solvent seçilerek bu çözücü içerisinde anyon analizleri yapılması amaçlanmaktadır. Hedeflenen molekülde iyonofor bölgenin spesifik olarak bir anyona karşı duyarlı olması halinde, kantitatif olarak duyarlılık konsantransyonları hesaplanacaktır. Kaynakça; 1. S. Dash ve ark. Solvatochromic behavior of some a-styrylpyridinium dyes Spectrochimica Acta Part A: Molecular and Biomolecular Spectroscopy 125 (2014) 422430 2. A.P. de Silva, T.P. Vance, M.E.S. West, G.D. Wright, Organic & Biomolecular Chemistry 6 (2008) 2468–2481; 3. J. Do, J. Huh, E. Kim Langmuir 2009, 25(16), 9405–9412 P48 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İndol Alkaloitlerinin Sentezi İçin Hekzahidropirido[3,2-c]Karbazol ve Hekzahidropirolo[3,2-c]Karbazol İskeletlerinin Oluşumu Cevher Gündoğdu Hızlıateşa, Sibel Gülleb a Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Tınaztepe Kampüsü 35160 Buca-Izmir b Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Muradiye, Manisa cevher.gundogdu@deu.edu.tr Doğal bileşikler sınıfında yer alan indol alkaloitleri, eşsiz yapısal ve önemli biyolojik özellikleri nedeniyle sentetik kimyacıların dikkatini çekmektedir.1 Ana yapı olan aspidospermidin (1a), deetilaspidospermidin (1b), ibophyllidin (2a) ve deetilibophyllidin (2b), aspidosperma alkaloitlerinin sentezinde birincil hedef moleküllerdir ve bu moleküllerle ilgili çok yaratıcı ve kullanışlı sentez stratejileri geliştirilmiştir.2,3 Bu çalışmada deetilaspidospermidin ve deetilibophyllidine gibi indol alkaloidlerinin sentezi ile ilgili yeni bir sentetik yaklaşımla, tetrasiklik yapıda hekzahidropirido[3,2-c]karbazol ve hekzahidropirolo[3,2c]karbazol yapıları sentezlenmiştir. Kaynaklar: 1) Saxton, J. E. In The Alkaloids; Cordel, G. A., Ed.; Academic Press: New York, 1998, Vol. 51, Chapter1. 2) Stork, G.; Dolfini, J. E. J. Am. Chem Soc. 1963, 85, 2872. 3)Bonjoch, J.; Fernándes, J. C.; Valls, N. J. Org.Chem. 1998, 63, 7338. P49 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Zencefil Kökünün Ekstraksiyonu ve Kromatografik Analizi Kadriye Buşra KARATAY1,Berna USLU1, Ayfer YURT KILÇAR2, Fazilet Zümrüt BİBER MÜFTÜLER2 1 Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi , Kimya Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi Ege Üniversitesi, Nükleer Uygulamalar Anabilim Dalı, Nükleer Bilimler Enstitüsü, 35100 Bornova, İzmir 2 busrakaratay5@gmail.com Zencefil kökü eski dönemlerden beri dünyanın farklı bölgelerinde dejeneratif (artirit, romatizma), sindirim sistemi (hazımsızlık, kabızlık ve ülser), kardiyovasküler (aterosklerozi hipertansiyon), kusma, diyabet ve kanser gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Zencefil kökünün enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antimikrobiyal potansiyele sahip olduğu blinmektedir. Aynı zamanda antiinflamatuar ve antioksidatif özellikleri sayesinde yaşlanma sürecini kontrol etmede önemli bir rol oynamaktadır. Bu etkilerinin yanısıra, Zencefilin gastrointestinal sistem üzerinde oldukça yararlı etkilerinin de olduğu görülmüştür1-2 .Zencefil kökünün gingeroller, shogaoller, paradoller, zingerone gibi uçucu uçucu olmayan birçok biyoaktif fenolik bileşik içerdiği ve ana biyoaktif bileşenlerinin 6-gingerol (6G), 8-gingerol (8G), 10-gingerol (10G) ve 6-shogaol (6S) olduğu bilinmektedir3-4. Bu bileşenler farklı çalışmalarda antioksidan, antiinflamatuar, antiemetik, antikarsinojenik ve gastroprotektif özellikler gösterdikleri öne sürülmüş olan fitokimyasallardır1-3-5. Yapılan araştırmalar doğrultusunda, 6G ve 6S bileşenlerinin en düşük toksisiteye sahip ve en aktif bileşenler oldukları tespit edilmişir6. Zencefil kökü üzerinde yapılan çeşitli çalışmalarda özellikle çeşitli kanser hücreleri üzerinde apoptosis etkileri olduğu görülmüştür7. Bu çalışma kapsamında; zencefil kökü etanol ekstraksiyonu ile ekstrakte edilmiştir. Elde edilen ekstrakt yüksek performanslı sıvı kromatografi (HPLC) sistemi kullanılarak analiz edilmiş ve zencefilin temel bileşenlerinden olan 6G zencefil ekstraktından HPLC sisteminin fraksiyonlama kolektörü kullanılarak izole edilmiştir. İzole edilen 6G bileşeninden dehidratasyon yöntemi ile 6S bileşeni elde edilecektir. Planladığımız ileriki çalışmalarda; izole edilen 6G ve 6S bileşenlerinin Nükleer Tıp’da hem teşhis hem tedavi amacı ile sıklıkla kullanılan İyot-131 (131I) radyonüklidi ile radyoişaretlenme potansiyellerinin belirlenmesi, ardından radyoişaretli bu bileşenlerin estrojen reseptörü içeren (MCF-7) ve içermeyen (MDA-MB-231) meme kanseri hücre hatları üzerinde in vitro hücre kültürü çalışmaları ile biyoetkinliğinin incelenmesi hedeflenmektedir. Kaynaklar: 1) Baliga, M.S.; Haniadka, R.; Pereira, M.M.; D’Souza, J.J.; Pallaty, P.L.; Bhat, H.P.; Popuri, S.; Crc. Cr. Rev. Food. Sci. 2011, 51:499–523. 2) Mashhadi, N.S.; Ghiasvand, R.; Askari, G.; Hariri, M.; Darvishi, L.; Mofid, M.R.; I.J.P.M. 2013, 4(Suppl 1):S1-7. 3) Citronberg, J.; Bostick, R.; Ahearn, T.; Turgeon, D.K.; Ruffin, M.T.; Djuric, Z.; Sen, A.; Brenner, D.E.; Zick, S.M.; Cancer Prev. Res. 2013, 6:271-281. 4) Schwertner, H.A.; Rios, D.C.; J. Chromatogr. 2007, 856:41-47. 5) Shukla, Y.; Singh, M.; Food.Chem.Toxicol. 2007, 45:683–690. 6) Feng, L.; Viriya, N.; Xiaozhen, T.; Jin, L.; Guodong, Z.; Kirk, L.P.; Qiuhui, H.; Food.Chem. 2012 135:332–337 7) Ruchi, B.S.; Deepak, K.S.; Sandra, C.; Alvaro, M.V.; Phytochemistry 2015 117:554–568 P50 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farklı Farmakofor Grup İçeren Nalidiksik Asit Türevlerinin Sentezi ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi Neslihan Demirbaşa, Şule Ceylanb, Yıldız Uyguna, Serap Başoğlu Özdemira, Arif Mermera, Ahmet Demirbaşa, Hacer Bayrakc a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü, 61080, Trabzon, bArtvin Çoruh Üniversitesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, 08000, Artvin, cKaradeniz Teknik Üniversitesi, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri, 61750, Trabzon neslihan@ktu.edu.tr Kırk yıldan fazla süredir bilinen kinolonlar antibakteriyel ajanların önemli sınıfını oluşturmaktadır. Kinolonlar duyarlı bakteri hücresinde DNA sentezini inhibe ederek bakterisidal etki gösterirler.1 Mannich reaksiyonlarının fonksiyonel ve strüktürel açıdan çok farklı ürünlerin elde edilmesine olanak sağlaması, bu reaksiyonların medisinal kimya alanında da kullanılmasına yol açmıştır. Yakın zamanlarda yapılan çalışmalarda, antibakterial, antiviral, antifungal, antimalaryal ve antikanser aktivitelere sahip çok sayıda Mannich bazı bildirilmiştir.2 Bu çalışmada nalidiksik asit içeren mannich bazları sentezlenmiş ve antimikrobiyal aktiviteleri incelenmiştir. NH S N N O N O O N OAc COOH N N 3 ii S N O N N N N O O N N i N N O O N 1 4 O COOH Cl O N N R' N O N N N N N O 5: R': -C2H5 O N v O F N N N iii N iv 2 N N NH N N N N O N 6: R': 7 Şema 1: i: thiomorpholine, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; ii: 7-aminocephalosporanic acid, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; iii: 1-phenylpiperazine, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; iv: norfloxacin (for 5) ciprofloxacin (for 6), HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; v: EtOH, Na, ClC6H4COCH2Br, 25 h reflux or MW irradiation. Kaynaklar: 1) S. Smita, G. Anand, S. Ranjit, V. Vikrant, Int. J. Pharm. Res. Develop. 3 (2011) 164. 2) Holla, B. S., Veerendra, B., Shivananda, M. K. and Poojary, B, Eur. J. Med. Chem., 38 (2003) 759-67. P51 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Alginat/Nişasta Kompozit Hidrojel Sistemlerinden Protein Bazlı İlaçların Kontrollü Salınım Kinetiğinin İncelenmesi Senem YUNAK, Ayşe DİNÇER Celal Bayar Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 45140, Muradiye, Manisa, Türkiye e-mail:senemyunak@hotmail.com Hidrojeller insan vücuduyla biyouyumlu oluşları ve vücudun doğal dokusuna benzer oluşları nedeniyle farmasötik ve biyomedikal uygulamalarda giderek yaygınlaşan malzemeler haline gelmişlerdir. Alginat, β-D mannuronat ve onun C-5 epimeri olan α-L guluronat birimlerinden oluşan bir polisakkarittir2ve sulu ortamlarda kalsiyum gibi çok değerlikli katyonların varlığında jelleşmesi gibi özgün bir özelliğe sahiptir.3Özellikle Ca+2 iyonlarının aljinat molekülünde yer alan karboksilat gruplarına bağlanarak üç boyutlu bir ağ meydana getirdiği jel yapılar “yumurta kutusu” (egg-box) modeli olarak tanımlanır. 4 Nişasta, biyouyumlu ve toksik olmayan biyobozunur bir polimerdir. Kontrollü ilaç salınım sistemlerinde tek başına ya da çoğunlukla diğer polimerlerle kompoze edilerek kullanılır5. Bu çalışmada protein bazlı ilaçların kontrollü salınımı için aljinat ve nişasta belli oranlarda karıştırıldı ve çapraz bağlayıcı CaCl2 çözeltisi içine damlatıldı. Hazırlanan bu kompozit boncuklar protein ilaçlar için taşıyıcı sistemler olarak kullanıldı. Boncukların şişme analizleri zamana ve pH’a bağımlı olarak yapıldı. BSA yüklü boncukların ilaç salım profilleri mide ve bağırsak ortamını taklit eden iki farklı koşulda in-vitro olarak incelendi. İlaç salım kinetiği Peppas ve Higuchi eşitlikleri ile yorumlandı. Kompozit taşıyıcıların karakterizasyonu SEM, TGA ve FTIR analizleri ile yapıldı. Kaynaklar 1) Peppas, N.A.; Wright, S.L, Eur J Pharm Bıopharm.1998,46 (1), 15-29. Zhaoa, Y.; Li, F.; Carvajal, M. T.; Harris M.T. J Colloıd Interf Scı.2009, 332 (2), 345-353. 3) Shu, X.Z.; Zhu, K.J. Eur J Pharm Bıopharm. 2002, 53(2), 193-201. 2) 4) Tezcan,F. Aljinat/ kil biyopolimer nanokompozit filmlerin eldesi ve karakterizasyonu, Yüksek Lisans Tezi, 2008, Filiz Tezcan, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü. 5) Wang, Q.; Hu, X.; Du, Y.; . Kennedy, J. F. Carbohyd Polym. 2010, 82(3), 842-847. P52 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Doğal Proteinlerin Morita-Baylis-Hillman Aktivitesi İçin Hesapsal Taranması Nihan Çelebi Ölçüm, Sezin Sayın, Kaan Öztürk Yeditepe Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 26 Ağustos Yerleşimi 34755 Ataşehir, İstanbul sezin.sayin@std.yeditepe.edu.tr kaan.ozturk1@std.yeditepe.edu.tr Günümüzde, çevre dostu, kolay ulaşılabilir ve biyokatalitik yöntemlerin kullanıldığı ilaç etken madde üretimlerinin iyileştirilme süreci, farmasötik sentez alanının başlıca ilgi odağıdır.1 Söz edilen iyileştirme süreci, üretimi ve verimi arttırmanın yanısıra, toplam maliyet ve atık ürün azaltımı açısından da etkilidir.2 Bu bağlamda, tepkime başlangıç materyallerini oldukça fonksiyonel ürünlere çeviren ve doğal, biyoaktif bileşen sentezinde geniş kullanım alanı bulunan Morita-Baylis-Hillman (MBH) reaksiyonu, araştırmamızın temelini oluşturmaktadır.3 Bu çalışmada, serviks kanser hücrelerinde antitümoral etki gösteren MBH ürünlerinin eldesi için katalitik aktivite gösterebilecek doğal proteinler modern hesapsal yöntemler kullanılarak hesaplanmıştır. Kaynaklar: 1) Zhe,n G.-W.; Xu, J.-H. Curr. Opin. Biotechnol. 2011, 22, 784-792. 2) Savile, C. K.; Janey, J. M.; Mundorff, E. C.; Moore, J. C.; Tam, S.; Jarvis, W. R.; Colbeck, J. C.; Krebber, A.; Fleitz, F. J.; Brands, J.; Devine, P. N.; Huisman, G. W.; Hughes, G. J. Science, 2010, 329, 305-309. 3) Lima-Junior, C. G.; Vasconcellos, M. L. A. A. Bioorg. Med. Chem. 2012, 20, 3954-3971. P53 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Karbazol Grubu İçeren Potansiyel Antibakteriyel β-Laktam Türevlerinin Sentezi Cesar Eduardo Gutierrez Quevedoa, Yavuz Ergünb a b Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir cesaregq@hotmail.com Azot atomu içeren heterohalkalı bileşikler birçok önemli ilacın ve fizyolojik aktif doğal ürünün temelidirler.1 2-azetidinon(β-laktam) halka sistemi, bakteriyal enfeksiyonları ve mikrobiyal hastalıkları tedavi etmekte kullanılan penisilinler, sefalosporinler, karbapanemler, nocardicinler ve monobaktamları da içeren geniş spektrumdaki birçok β-laktam antibiyotiğnin genel yapısal özelliğidir. Yapısında karbazol halkası bulunduran ve antibakteriyel ve antimikrobiyal gibi önemli biyolojik aktivitelere sahip bileşikler birçok organik kimyacının dikkatini çekmiştir. 2,3 . Bu çalışmada öncelikle, karbazol bileşiğinden yola çıkılarak karbazol aldehit bileşiği sentezlenmiştir. Karbazol aldehit bileşiğinin çeştli anilin türevleri ile etkileştirilmesi sonucu imin bileşikleri elde edilmiştir. İmin bileşiklerinin kloroasetil klorür ile etkileştirilmesi sonucu keten karbazol grubu içeren potansiyel antibakteriyel β-laktam türevleri elde edilmiştir. Kaynaklar: 1) Douglas, F. T. Stereoselective Construction of Nitrogen Heterocycles 2006, 24. 2) Risi, C. D.; Pollini, G. P.; Veronese, A. C.; Bertolasi, V. Tetrahedron Lett. 1999, 4, 6995. 3) Georg, G. I., Ed.; The Organic Chemistry of b-Lactams; VCH: New York, 1993. P54 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Genipin Çapraz Bağlayıcılı Jelatin-Kitosan Esaslı Polimer Filmlerin Şişme Davranışlarının İncelenmesi Fatma Ebru Koç*, Serkan Naci Koç*, Mehmet Ali Gürkaynak* *İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Avcılar, İstanbul e.koc@aksuvital.com.tr Jelatin kollagenin fiziksel ya da kimyasal yöntemlerle bozundurulması ile elde edilen bir yapıdır. Vücutta kolaylıkla parçalanması sebebi ile gıda, ilaç, biyomedikal başta olmak üzere oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir. En büyük dezavantajı ise mekanik özelliklerinin zayıf olmasıdır1. Bu durum biyomedikal kullanımını sınırlamaktadır. Mekanik özelliklerinin iyileştirilmesi amacı ile çeşitli çapraz bağlayıcılarla çalışılmaktadır2. Genipin gardenya meyvesinden elde edilen iridoid glukozittir. Doğal bir çapraz bağlayıcıdır. Protein ya da aminoasitlere bağlanarak koyu mavi renk verici olarak da kullanılmaktadır3. Kitosan doğal bir polimerdir. Deniz kabuklularında bulunan kitinin deasetilasyonu ile elde edilmektedir. Biyouyumlu, biyobozunur olması ve toksik olmaması sebebi ile özellikle biyomedikal uygulamalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Yüksek mekanik dayanımına sahiptir4. Bu çalışmada, ilaç taşıma sistemi olarak tasarlanan jelatin-kitosan esaslı filmlerin genipin çapraz bağlayıcı kullanılarak şişme(swelling) davranışlarının nasıl değiştiği fiziksel ve kinetik parametrelerle ortaya konmuştur. Deneyler, öncelikle değişik % jelatin konsantrasyonlarında (5; 10; 15; 20; 25) filmler dökülerek yapılmış, devamında ise % 5 jelatin çözeltisinin kullanıldığı filmlere değişik % oranlarında genipin (0,25; 0,5; 0,75; 1,0; 1,5) içeren çözeltilerden 300μL eklenerek şişme davranışları değişik pH (1,5; 7,0; 8,0)’larda incelenmiştir. Tüm denemeler en az üç kere tekrar edilmiş elde edilen sonuçların aritmetik ortalaması alınmıştır. Deney sonuçlarımız ile jelatin konsantrasyonundaki artışın filmlerin şişme davranışlarını ciddi bir oranda etkilemediği, fakat değişik konsantrasyonlardaki çapraz bağlayıcı kullanımının filmlerin şişme davranışlarını çok etkilediği kinetik ve fiziksel parametrelerle ortaya konmuştur. Kaynaklar: [1] Veis A. The macromolecular chemistry of gelatin. New York, London: Academic Press, 1964. [2] Rose PJ, Mark HF, Bikales NM, Overberger CG, Menges G, Kroschwitz JI. Encyclopedia of polymer science and engineering, 2nd ed., Vol. 7. New York: Wiley Interscience, 1987. [3] A. Bigi, G. Cojazzi, S. Panzavolta, N. Roveri, K. Rubini, Stabilization of gelatin films by crosslinking with genipin, Biomaterials 23 4827–4832, 2002. [4] Aider, M. Chitosan application for active bio-based films production and potential in the food industry: Review.LWT – Food Science and Technology, 43, 837–842, 2010. P55 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Hidroksamit Asit Türevlerinin ve Komplekslerinin Kanser ve Normal Hücreler Üzerindeki Anti-proliferatif Etkileri Saliha EKŞİa, Nebahat EJDERa, Fatih YILMAZb, Cemal SANDALLIc a Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD., b Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, cFen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Rize nebahat.aydogan@erdogan.edu.tr Kanser, dünyada ve ülkemizde önemli sağlık sorunları arasında hala ilk sıralarda yer almaktadır. Bu duruma bağlı olarak hem kanserli hasta sayısı hem de ölüm oranları her sene artmaktadır. Bu durum araştırmacılara yeni yaklaşımlar ve ilaç adaylarının geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmaya yönlendirmiştir. Çalışmamızda yeni sentezlenen CuPASAH, CdPASAH,, MnPASAH, ZnPASAH, CuBADAH,, ZnBADAH, MnBADAH, Ftalhidrazit AHA, Benzoilüre PHA, Benzoilüre AHA, Paras BHA, KFAH, KAH ve K2BADAH moleküllerinin A549, CRL-2923, HeLa ve ARPE-19 hücreleri üzerindeki etkisi MTT (3-[4,5Dimethylthiazole-2-yl]-2,5-diphenyltetrazolium bromide) yöntemi1 kullanılarak sitotoksik aktivite tayini ile araştırılmıştır. Hücreler farklı konsantrasyonlardaki (1000-1,7 µg/ml) maddelerle 48 saat kültür edildikten sonra maddelerin sitotoksik etkileri test edilmiştir. Maddelerin çoğu 400 µg/ml konsantrasyonda bütün hücrelere sitotoksik bulunmuştur. MnPASAH’ın 100µg/ml de diploid hücre ARPE üzerindeki sitotoksik etkisi %17,8 olarak bulunurken kanser hücrelerinde sırasıyla CRL-2923’de %84,5 , HeLa’da %55,2 , A549’da %26,3 sitotoksik etki göstermiştir. Bu konsantrasyonda MnPASAH’ın kanser hücreleri (CRL-2923, HeLa) üzerindeki etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunurken A549 kanser hücreleri üzerindeki etkisi anlamsız bulunmuştur (p<0.05). ParasBHA’nın 250µg/ml konsantrasyonda ARPE’de sitotoksik etkisi %13,54 iken CRL-2923’de %78,04 , HeLa’da ise %60,49, A549’da %40,9 olarak tespit edilmiştir. ParasBHA’nın kullanılan kanser hücreleri üzerindeki sitotoksik etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Bu sonuçlar MnPASAH’ın ve ParasBHA’nın kanser hücreleri üzerinde anti-proliferatif etkilerinin olabileceğini ve MnPASAH’ın kanser hücreleri üzerinde seçici bir etkisinin olabileceğini göstermiştir. Kaynaklar: 1) Mossmann, T. Rapid colorimetric assay for cellular growth and survival: application to proliferation and cytotoxicity assays, Journal of lmmunological Methods. 1983, 65: 55-63. P56 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Diarilheptanoid (E)-1,7-difenilhept-5-en-3-on Bileşiğinin Sentezi Şemsi Betül Demir, Hatice Seçinti, Hasan Seçen Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240 Erzurum semsibetul.demir@hotmail.com Zhang vd1, Alpinia officinarum Hance bitkisinin rizomlarından izole ettikleri ve yapısını (E)-1,7difenilhept-5-en-3-on olarak önerdikleri diarilheptanoid 2’nin güçlü antibakteriyel aktiviteye sahip olduğunu bildirmişlerdir. Bu çalışmada 2 bileşiği için bir sentez yöntemi geliştirildi. Sentezde alnuston (1), 2.2 molar eşdeğer Na ile indirgenerek tek kademede diarilheptanoid 2 elde edildi. Sentezlenen diarilheptanoid 2 bileşiğinin, yapısı ileri NMR teknikleriyle aydınlatıldı. Diarilheptanoid 2’nin insan meme (BT-20), prostat (DU-145), melanoma (SK-Mel 128) ile akciğer (A549) hücre hatlarına karşı orta düzeyde sitotoksik aktivite gösterdiği belirlendi. Teşekkür: Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenmiştir (TBAG-113Z197). Kaynaklar: 1) Zhang, B. B.; Dai, Y.; Liao, Z. X.; Ding, L.S. Fitoterapia 2010, 81, 948-952. P57 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Morita Baylis Hillman Reaksiyonunun Serviks Kanseri Üzerindeki Etkilerinin Çeşitli Katalitik Elemanlar ile İncelenmesi Tuğçe Ütniera, Nihan Çelebi Ölçüma,* a Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, 34755 İstanbul TÜRKİYE tugce.utnier@std.yeditepe.edu.tr MBH tepkimesi, bir çok doğal ve biyoaktif ürünün eldesi için yararlanılabilen bir C-C reaksiyonudur. 1 Basit başlangıç materyallerini, yoğun fonksiyonel gruplara sahip ürünlere dönüştüren bu tepkimenin yaygın olarak kullanılan üçüncül amin katalizörlerle yüksek verimlere ulaşması uzun süre almaktadır.2,3 Yoğun fonksiyonel grupları sayesinde, uygun sübstratların varlığında, oluşan MBH reaksiyonu ürünlerinin serviks kanseri üzerinde antitümoral aktivite göstermesi büyük önem taşımaktadır. Şema 1. Morita-Baylis-Hillman Tepkimesi ve Aktif Bölgesine Yerleştirilen Katalitik Elemanlar Bu çalışmada da, serviks kanser hücrelerinde antitümoral aktivite gösteren MBH ürünlerinin eldesi için tepkime hızını ve verimliliğini arttırabilen yeşil biyokatalizörleri inceleyebilmek ve yeni proteinlerin geliştirilmesi için adımlar atabilmek hedeflenmiştir. Farklı nükleofilik katalizörleri yada asit baz katalizörlerini içeren protein aktif bölgelerinin MBH katalizi üzerine etkisi yoğunluk fonksiyoneli teorisi B3LYP/6-31g(d) seviyesinde hesapsal yöntemlerle çalışılmıştır. KAYNAKLAR 1) LIMA JUNIOR C.G., Vasconcellos M.L.A.A, ‘Morita Baylis Hillman Adducts: Biological Activities and Potentialities to the Discovery of New Cheaper Drugs’, Bioorganic and Medicinal Chemistry, 20, 3954-71(2012) 2) BASAVAIAHD., Reddy B.S., Badsara S.S., ‘Recent Contributions from the Baylis-Hillman Reaction to Organic Chemistry’ Chemical Reviews, 110, 544-5674, (2010) 3) BASAVAIAH D., Rao A.J., Satyanarayana TT., ‘Recent Advances in the Baylis-Hillman Reaction and Applications’, Chemical Reviews, 103, 811-91, (2003). P58 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Sulu Propolis Ekstrelerinin Antitumoral Etkilerinin Belirlenmesi Sevgi Kolaylıa*, Saliha Ekşib, Nebahat Ejderb, Zehra Canc, Oktay Yıldızd, Hüseyin Şahine, Zihni Yazıcıb a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Trabzon b RTE Üniversitesi,Tıp Fakültes,i Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Rize, c Giresun Üniversitesi, Şebinkarahisar Teknik Meslek Yüksek okulu,, Giresun, d Karadeniz Teknik Üniversitesi,Maçka Meslek Yüksek Olkulu, Maçka, Trabzon, e Giresun Üniversitesi, Espiye Meslek Yüksek okulu, Espiye, Giresun. eksisaliha@yahoo.com Kanser, geçmişte olduğu gibi günümüzde de henüz çözümlenememiş bir sağlık problemi olarak devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün (DSO) 2008’de yayınladığı kanser raporundaki verilere göre, 2030 yılına gelindiğinde kanser vakalarında %75'lik bir artış olacaktır. Son yıllarda çok sayıda araştırmalar yapılmasına, sentetik veya bitkisel kaynaklı birçok ilacın tedaviye girmesine rağmen henüz kanser tedavisinde istenilen başarı sağlanamamıştır. Bu çalışmada, in vitro olarak HeLa, A-549, CRL-2923 kanser hücre hatları ve diploidl hücreler ( APRPE ve Hel-299 ) farklı konsantrasyonlardaki propolislerle (LP1,LP2,LP3) muamele edilerek 48 saat 370C de inkübe edilmiştir. Sitotoksik aktivite ölçümü MTT (3[4,5-Dimethylthiazole-2-yl]-2,5-diphenyltetrazolium bromide) testi1 ile belirlenmiştir. LP1’in kanser veya normal hücreler üzerinde herhangi bir etkisi saptanamamıştır. Fakat LP2 ve LP3 ‘un CRL2923, HeLa ve HT-29 kanser hücreleri üzerindeki IC50 dozu 2µg/ml veya daha düşük olarak tespit edilmiştir. IC50 dozları ARPE ve HEL299 için sırasıyla 852µg/ml ve 82,52µg/ml olarak bulunmuştur. Kanser hücreleri ve normal hücreler arasındaki IC50 değer farkları P<0.05’de anlamlı olarak bulunmuştur. Bu etkinin, LP2 ve LP3’ün anti-mitotik özeliklerinden kaynaklanaileceği kanısındayız. Kaynaklar (0psiyonel): 1) Mossmann, T. Rapid colorimetric assay for cellular growth and survival: application to proliferation and cytotoxicity assays, Journal of lmmunological Methods. 1983, 65: 55-63. P59 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kontrollü İlaç Salım Amaçlı Isıya Duyarlı PEGMA NanoPolimerlerin Sentezi Mehmet Şahin Ataşa,b, Ayşenur Özkaya Balcıa,b, Burak Zafer Büyükbekara,b, Mustafa Selman YAVUZa,b,* aAdvanced Technology Research and Application Center, Selcuk University, Konya, Turkey bMetallurgy and Materials Engineering Department, Selcuk University, Konya, Turkey atassahin@selcuk.edu.tr Son zamanlarda, ısıya-duyarlı polimerlerin nanoteknoloji ve biyoteknoloji uygulamalarındaki kullanımı giderek artmaktadır. Su ortamında düşük kritik çözelti sıcaklık (LCST) özelliği sergileyen sentetik (makro) moleküller uygulamalı polimer araştırmalarında birincil öneme sahip yapılardır[1]. Son yıllarda duyarlı polimerik malzemelere karşı büyük bir ilgi meydana gelmiştir. Bu tür yapılar genellikle uyarılara duyarlı yapılara sahip akıllı malzeme olarak adlandırılır. Suda çözünebilen polimerler LCST'nin üzerindeki bir sıcaklık değerinde büzüşerek çökerler[2]. Poli (N-izopropilakrilamid) (PNIPAM) ve bunun kopolimerleri, çeşitli başarılı uygulamalarla en sık kullanılan ısıya-duyarlı sistemlerdir[3]. Bazı literatür raporları, belirli hücre tipleri ısıya duyarlı PNIPAM içeren kolloidlerin kabul edilebileceğini göstermektedir. Ancak, çökmekte olan hidrofobik durumdaki özellikle PNIPAM formülasyonların toksik oldukları anlaşıldı. Isıya duyarlı kolloidlerin bu toksik özelliklerini gidermek için, ısıya duyarlı poli (etilen glikol) ihtiva eden metakrilat (pegma) birimleri veya doğrudan pegma polimerlerin eklenmesini içeren bir çok alternatif düşünülebilir[4]. Bu çalışmamızda, 28-90 oC arasında farklı LCST değerlerine sahip yeni polimerik PEGMA nanoparçacıkları başarılı şekilde sentezlendi ve DLS, UV ve FTIR kullanılarak karakterize edildi. Sentezlenen bütün polimer nanoparçacıkların ısıya-duyarlı özellikleri araştırılmış ve karşılaştırılmıştır. Ayrıca bu nanoyapılar kullanılarak kontrollü ilaç ve floresan boya salımları, geleneksel ısıtma veya lazer ablasyon (fototermal) altında başarılı olarak gerçekleştirilmiştir. Teşekkür: Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen 214M232 nolu proje ve Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı (ÖYP) tarafından desteklenen 2015-ÖYP-128 nolu proje kapsamında gerçekleştirilmiştir. Kaynaklar: 1) Lutz, J. F.; Hoth, A.; Schade, K. Designed Monomers & Polymers, 2009. 12(4): p. 343-353. 2) Ulasan, M.;Yavuz, E.; Bağriacik, E.U.; Cengeloglu, Y.;Yavuz, M.S. J Biomed Mater Res A, 2015. 103(1): p. 243-51. 3) Yavuz, M. S.; Buyukserin, F.; Zengin, Z.; Camlı, S. T. Journal of Polymer Science Part a-Polymer Chemistry, 2011. 49(22): p. 4800-4808. 4) Lutz, J. F.; Andrieu, J.; Uzgun, S.; Rudolph, C.; Agarwal, S. Macromolecules, 2007. 40(24): p. 8540-8543. P60 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Yeni Hesapsal Yaklaşım ile Potansiyel Organokatalizör Adaylarının Belirlenmesi 1. Sezen Alsancaka, 2. Yeşim Çamlısoya, 3. Nihan Çelebi Ölçüma a Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, 34755 İstanbul, TÜRKİYE sezen.alsancak@yeditepe.edu.tr Kuantum mekaniksel hesaplamalar ile birçok organokatalitik reaksiyon mekanizması açığa çıkarılmasına rağmen yeni organakatalizör tasarımında kullanılan bu hesaplamalar hala küçük moleküllerle sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı, kuantum mekaniksel hesaplamaları ilaç tasarım araçlarıyla birleştiren yeni bir hesaplamalı yaklaşımla hedef reaksiyon için potansiyel organokatalizör adaylarının kolaylıkla belirlenmesini sağlamaktır. Önerilen yöntem bir organokatalizör havuzunda istenilen üç boyutlu katalitik fonksiyonel grup yerleşimini içeren katalizörlerin tespitini sağlayarak deneysel tarama maliyetinin azaltılmasını hedeflemektedir. Önerilen yaklaşımın uygulanması için, ürün dağılımı ilgi çekici olan 3-substitüe 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri hedeflenmiştir. Bu tepkimeden değişik biyoaktivite gösteren farklı iki ürünü elde etmek mümkündür (Şema 1). Bunlardan hidroksiaminasyon ürünleri, birçok doğal ve farmasötik aktif ürünlerde bulunmaktadır.1 Hidroksiaminasyon ürünleri ise malarya ve stres-ilişkili bozukluklarının tedavisinde potansiyel ilaç adaylarının yapılarında görülmektedir.2 Tepkimede, ürün dağılımının farklı biyoaktivite gösteren ürünlerden biri lehine yönlendirilmesiyle istenilen ürünün yüksek saflık ve verimde elde edilmesi kritik önem taşımakladır. R Ph PhNO * Kinkona Alkaloidler N O N OH N R PG Ph HN O PG hidroksiaminasyon + O R * O N PG aminoksilasyon Şema 1. 3-prokiral 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri Bu çalışmada kuantum mekaniksel hesaplamalar yardımıyla 3-metil-2-oksindol ile nitrozobenzenin amin katalizörleri varlığında reaksiyonunun model geçiş konumu belirlenerek üç boyutlu katalitik fonksiyonel grup yerleşimlerine sahip atom haritası elde edilecek. Bu haritayla ilaç tasarımı araçları kullanılarak bu reaksiyonu katalizleyebilen aktif kinkona alkaloid konformasyonları elde edilecektir. Kaynaklar : 1) S. Hibino, T. Choshi, Natural Product Reports, 2001, 18, 66-87. 2) S. Peddibhotla, Current Bioactive Compounds, 2009, 5, 20-38. P61 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farklı Kanser Hücre Hatlarında Etkili Olan Yeni Herosiklik Karben Öncül ve Komplekslerinin Sentezi Senem Akkoça,b, İlhan Özer İlhana ve Veysel Kayserb a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039 Kayseri-Türkiye b Sidney Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 2006 Sidney-Avustralya senemakkoc@erciyes.edu.tr Kanser tedavisinde kullanılan platin temelli cisplatin, karboplatin, oksaliplatin gibi kemoterapotik maddelerin mide bulantısı, kusma, diyare, böbrek yetmezliği, kan basıncında yükselme ve kabızlık gibi bir çok ciddi yan etkisi olduğu bilinmektedir.1-3 Bu nedenle yan etkileri daha az olduğu düşünülen paladyum gibi yeni inorganik metal komplekslerinin sentezlenmesi için farklı araştırma grupları tarafından çalışmalar sürdürülmektedir.4, 5 Bu çalışma kapsamında 1,3- R R R dialkilbenzimidazolyum tuzları N N Ag X N Ag2O N CH2Cl2 N 1 kullanılarak Ag-NHC ve PEPPSI Pd-NHC Cl N Pd N PdCl2, K2CO3 R' R' 2 Cl X- N Cl R' 3 Şema 1. Yeni N-heterosiklik karben öncül (1) ve Cl kompleksleri hazırlanmış ve elde edilen bileşiklerin yapıları 1H NMR, 13C NMR, FTIR ve elemental analiz teknikleri kullanılarak aydınlatılmıştır. komplesklerinin (2, 3) sentezi. Ayrıca, sentezlenen bu bileşiklerin HEK-293T, MDA-MB-231, DLD-1 ve Hela gibi farklı normal ve kanser hücre hatlarında sitotoksisite aktiviteleri test edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Benzimidazolyum tuzu, Ag-NHC, PEPPSI Pd-NHC, Sitotoksik aktivite. Kaynaklar: [1] Jamieson, E. R.; Lippard, S.J. Chem. Rev. 1999, 99, 2467. [2] Kelland, L. Nat. Rev. Cancer 2007, 7, 573. [3] Lippert B., (Ed.). Cisplatin Chemistry and Biochemistry of a Leading Anticancer Drug, Wiley-VCH, Weinheim, Germany, 1999. [4] Arı, F.; Cevatemre, B.; Ikitimur Armutak, E. I.; Aztopal, N.; Yılmaz, V. T.; Ulukaya, E. Biorg. Med. Chem. 2014, 22, 4948. [5] Zmejkovski, B. B.; Savić, A.; Poljarević, J.; Pantelić, N.; Aranđelović, S.; Radulović, S.; Grgurić-Šipka, S.; Kaluđerović, G. N.; Sabo, T. J. Polyhedron 2014, 80, 106. Teşekkürler: Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu (FDK-2014-5091) ve TÜBİTAK (1059B141400496) tarafından finansal olarak desteklenmiştir. P62 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Yeni Suda Çözünür Çinko Ftalosiyanin Sentezi, Fotokimyasal ve DNA Bağlama Özelliklerinin İncelenmesi Bahadır Keskin, Olcay Okuyucu, Ümran Duru Kamacı, Ayşegül Peksel Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 34210, İstanbul bahadirkeskin@gmail.com Koordinasyon kimyasının önemli bir kısmını oluşturan tetrapirol türevleri arasında yer alan ftalosiyaninler, son yıllarda hem temel bilim hem de uygulamalı çalışmalar için üzerinde önemle durulan konulardan birini oluşturmaktadırlar1. Boya ve pigment olarak kullanılmanın yanı sıra lazerlerde, fotodinamik kanser tedavisinde, optik veri depolama sistemlerinde, sıvı kristal malzemelerde, hidrojen enerjisinde ve elektrokromik gösterge cihazlarında da kullanılabilmektedirler2,3. Son yıllarda suda çözünebilen metalli ftalosiyaninler ilginç biyolojik, antikanser ve DNA özelliklerinden ötürü oldukça ilgi çekmektedirler. DNA-bağlama ilaçlarının kanser, sıtma, AIDS ve diğer bakteriyal enfeksiyonlar gibi çeşitli hastalıklara etkisi bilinmektedir4. Bu çalışmada, önce periferal pozisyonlarında kinolin grupları bulunan çinko ftalosiyanin, daha sonra CH3I ile kuarternize QZnPc sentezi gerçekleştirilmiş ve elde edilen bileşiklerin yapıları FT-IR, 1H-NMR, UV-Vis ve Mass spektroskopik yöntemleri kullanılarak karakterize edilmiştir. QZnPc nin DNA ya bağlanma özelliği suda, absorpsiyon ve floresans spektroskopisi ile araştırılmıştır. Bu çalışma suda çözünür QZnPc nin etkili bir DNA bağlanma aktivitesi sergilediğini göstermiştir. *Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi BAPK (Proje No: 2015-01-02-GEP01) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) C. C. Leznoff, A.B.P. Lever, Phthalocyanines Properties and Applications, VCH, Weinheim, 19891996, Vol. 2) D. Akyüz, B. Keskin, U. Sahintürk, A. Koca, Applied Catalysis B: Environmental 188 (2016)217-226. 3) Bischoff G, Hoffmann S. Current Medicinal Chemistry, 9 (2002) 321-48. 4) V. Çakır, D. Çakır, M. Göksel, M. Durmuş, Z. Bıyıklıoglu, H. Kantekin, J. Photochemistry and Photobiology A: Chemistry, 299 (2015) 138–151. P63 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Fındık Yaprağı Ekstraktında Antioksidan ve Antimikrobiyal Aktivite Tayini Merve Can1, Sultan Ülger2, Şebnem Üzmez2, Bora Karagül1, Serpil UĞRAŞ2 ve Halil İbrahim UĞRAŞ1 1 :Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Düzce :Düzce Üniversitesi Ziraat Ve Doğa Bilimleri Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Düzce 2 sudemervecan@gmail.com Fındık yaprağı ülkemizde çeşitli yerlerinde yetişmektedir.Toplam fındık yaprağı veriminin 10,000 tondan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Adi fındık (Corylus avellana), huşgiller (Betulaceae) familyasından Avrupa ve Anadolu'da doğal olarak yetişen çok yıllık çalı (ağaççık)türüdür. Kanser hastalığı toplumda tehdit edici ve dikkat çekici bir şekilde artmakatadır.Kemoterapi ilaçı olarak kullanılan Taxol’un etken maddesi paklitakseldir.1 Fındık yaprağında taksan türevleri olduğu araştırmalarda belirlenmiştir. TABLO 1:Taksan türevleri ; 1.yapıda 10- deasetilbakatin III (C29H36O10), 2.yapıda Paklitaksel (C47H51NO14), 3.yapıda Bakatin III (C31H38O11), 4.yapıda Sefalomanin (C45H53NO14) şeklindedir. Çalışmamızda yaprak ekstraktında etken madde tayini için farklı çözücü sistemleri belirlendi2 ve ekstraklara Antibakteriyel aktivitede 2 farlı yöntem uygulandı.Kuyu difüzyon yöntemi ve disk difüzyon yöntemi araştırıldı.Zone çapımı ölçümleri gerçekleştirildi.Fındık yaprağının zenginleştirilmiş ekstraktında farklı bakteri türlerinde aktiviyeye sahip olduğu tespit edilidi.Antioksidan aktivitesinde ise DPPH radikaline karşı ekstraklarımızın tutunma güçlerine bakılcaktır.Serbest olarak bulunan radikallere metanol çözeltisiyle tutunma gücü tespit edilcektir.Fındık yaprağı ekstraktında 12 farklı bakteri türüyle antibakteriyel ve antimikrobiyal aktive tahlili yapıldı. Kaynaklar : 1) Goodman, Jordan; Walsh, Vivien (2001). The Story of Taxol: Nature and Politics in the Pursuit of an Anti-Cancer Drug. Cambridge University Press. ISBN 0 521 56123 X., p17 2) Hoffmana. A, Shahidib. F. Paclitaxel and other taxanes in hazelnut Journal of Functional Foods 1 33–37 (2009). P64 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Aroil-β-Amino Asit Türevlerinin Asimetrik Sentezi Özlem Gündoğdu, Pınar Aydın, Ramazan Altundaş, Yunus Kara Kimya Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi, 25240 Erzurum Türkiye e-mail: ogundogdu@atauni.edu.tr Proteinojenik olmayan amino asitlerin bir çok biyolojik aktiviteye sahip olmalarından ötürü sentezleri üzerine yapılan çalışmalar her geçen gün daha da artmaktadır. β-amino asitler protein yapısına katılmamakla birlikte biyokimyasal süreçlerde sekonder metabolitler olarak rol almaktadır. Bu yüzden yeni ilaçların geliştirilmesinde, β-amino asitlerin önemi her geçen gün artmaktadır. β-amino asit yapısına sahip aroil-β-alanin türevlerinin sentezi literatürde sınırlıdır. Bu çalışmada, aroilβ-alaninin yapısı içeren (R)-3-amino-4-fenil-4-okso-bütanoik asit türevlerinin sentezi için kolay uygulanabilir bir yöntem geliştirildi. Sentezlerde α-amino butirolakton kiral başlangıç bileşiği olarak kullanıldı. Şekil 1. (R)-3-amino-4-(substitüefenil)bütanoik asitin türevlerinin sentezi Teşekkür: Bu çalışma TüBiTAK (KBAG-114Z170) tarafından desteklenmiştir. P65 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Metformin HCl İlaç Etken Maddesinin HPLC’de Miktar Tayini için Analitik Metot Validasyonu ve Bu Metodun İlaçların Analizlerinde Kullanılması Ceyda ÇEVİK, Metin ÖZER Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Göztepe Kampüsü, 34722, Kadıköy İstanbul ceydacevik@gmail.com metinozer@marmara.edu.tr Bu çalışmada Yüksek Performans Likit Kromatografi (HPLC) metodu ile Metformin HCl etken maddesinin miktar tayin metodu geliştirilerek analitik metot validasyonu yapıldı. Valide edilmiş metot kullanılarak, hem etken madde için hem de bitmiş ürün (ilaç) için miktar belirleme analizleri gerçekleştirildi. Geliştirilen bu metotta; hareketli faz olarak, amonyum dihidrojen fosfat tamponu, asetonitril ve trifloroasetik asit’ten meydana gelen bir sistem kullanılmıştır. Kolon: 250 x 4.6 mm, 5 µm (C18), akış hızı: 1.0 ml/dk, dalga boyu: 234 nm, kolon sıcaklığı: 35°C, tray sıcaklığı: 20°C ve analiz süresi de 5 dakikadır. Numune konsantrasyonları 1.2 mg/ml olacak şekilde ayarlanarak çalışmalar gerçekleştirildi. Hazırlanan numuneleri süzmek için 0.45 µ PET filtre kullanıldı. Elde edilen sonuçlar; farmakopelerde1 ve çalışmalarda2 yer alan metotlarla yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar ile karşılaştırıldı ve f2 (benzerlik) bakılarak metodun uygunluğu kabul edildi. Miktar tayini çalışmalarında 6 ayrı örneğin analizleri üç enjeksiyon ile gerçekleştirildi. (a) (b) Şekil 1 (a) Metformin HCl etken maddesinin HPLC kromatogramı (b) Glucophage ilacının HPLC kromatogramı Kaynaklar: 1) (a) USP - United States Pharmacopeia USP 39–NF 34(b) EP - European Pharmacopoeia 8th Edition 2) H. P.Chhetri , P. Thapa, A. V. Schepdael S.Pharmaceutical Journal, 22 (5) 2014, 483–487 P66 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Fındık Yeşil Kabuğu Ekstraksiyonu ve Biyolojik Aktivite Tayini Ayşe Uzun1, Şebnem Üzmez2, Sultan Ülger2, Bora Karagül1, Serpil Uğraş2 ve Halil İbrahim Uğraş1 1 :Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Düzce :Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi,Tarla Bitkileri Bölümü Düzce 2 uzunayse55@gmail.com Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 500 bin ton civarında fındık atığı bulunmaktadır. Çotanak bu atıklardan biridir ve büyük çoğunluğu yakacak olarak kullanılır. Araştırmalara göre porsuk ağacında rastlanan ve kemateropi uygulamalarında sıkça kullanılan taksol ve türevlerinin aynı zamanda fındık yeşil kabuğunda da bulunduğu gözlenmiştir.1 O O O O O NH O O O O NH HO O O O OH OH O OH O O O OH HO OH OH HO O O HO HO H O O O O H O HO O HO O I II O O O H O O III Paklitaksel Sefalomannin O IV H O O O O O Bakkatin III 10-DAB-III Bu çalışmada, yeşil kabuk ekstraksiyonu yapılarak2,3 elde edilen ektraktın antibakteriyal ve antioksidan aktivite tayini gerçekleştirildi. Antioksidan aktivite çalışmaları DPPH radikalinin süpürme etkisine göre yapıldı4 ve ektraktın antioksidan aktivite gösterdiği belirlendi. Antibakteriyal aktivite tayini 12 farklı indikatör bakteriye karşı “kuyu difüzyon yöntemi” ile belirlendi5 ve sonucunda ekstraktın, Enterobacter cloaceae ATCC 13047, Enterococcus faecalis ATCC 29212,Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Proteus vulgaris ATCC 13315, Yersinia pseudotuberculosis ATCC 911, Staphylococcus aureus ATCC 25923, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Bacillus subtilis ATCC 6633, Escherichia coli ATCC 35218, Listeria monocytogenes ATCC 7644, E. faecalis ATCC 51299 bakterilerine karşı antibakteriyal aktivite gösterdiği belirlendi. Kaynaklar : 1) Goodman, Jordan; Walsh, Vivien (2001). The Story of Taxol: Nature and Politics in the Pursuit of an Anti-Cancer Drug. Cambridge University Press. ISBN 0 521 56123 X., p17 2) Hoffmana. A, Shahidib. F. Paclitaxel and other taxanes in hazelnut Journal of Functional Foods 1 33–37 (2009) 3) Ottaggio. L, Bestoso. F, Armirotti. A, Balbi. A, Damonte. G, Mazzei. M, Sancandi. M, and Miele. M. Taxanes from Shells and Leaves of Corylus avellana J. Nat. Prod. 71, 58–60 (2008) 4) Okada Y, Okada M. Scavenging effect of water soluble proteins in broad beans on free radicals and active oxygen species. J Agr Food Chem 1998; 46:401-406. 5) Chung KT, Thomasson WR, Wu-Yuan CD. Journal of Applied Bacteriology.1990;69:498–503. doi: 10.1111/j.1365-2672.1990.tb01541.x. P67 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Biyolojik Aktif olabilecek Yeni İmidlerin Sentezlenmesi ve İndirgen Heck Reaksiyonlarının İncelenmesi Ömer Tahir Günkara, Fatma Albayrak, Nüket Öcal Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul gunkara@yildiz.edu.tr Trisiklik imidler çeşitli biyolojik aktiviteleri ile bilinen heterosiklik bileşiklerdir. Trisiklik imid türevlerinin antimikrobiyal, antiinfungal, antiviral, anti kanser, antitumör etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bunun yanında bazı türevlerinin antidepresan etki gösterdiği de bilinmektedir ve çeşitli gruplar tarafından biyolojik aktiviteleri çalışılmaktadır. Trisiklik imidler göstermiş olduğu etkilerinden dolayı ilaç etken madde sentezinde önemli bir yapı bloğu olarak kullanılmaktadırlar. Organik kimyada yapı bloklarını türevlendirmede yaygın olarak kullanılan reaksiyonlardan biri Heck reaksiyonlarıdır. Organo-paladyum katalizli karbon-karbon bağ oluşum reaksiyonları organik moleküllerin sentezinde kullanılan en etkili yöntemlerden biridir. 1-2 Bu çalışmamızda yeni bistrisiklik imid bileşikleri sentezlendikten sonra bu bileşiklerin aromatik halojenürlerle indirgen Heck reaksiyonları gerçekleştirilerek yeni türevleri elde edilmiştir. Elde edilen tüm bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak biyolojik aktivitelerinin saptanması hedeflenmiştir. Elde edilen türevlerin çeşitli biyolojik aktivite gösterecekleri ön görülmektedir. Bu çalışma BAPK (Proje no. 2015-01-02-GEP02) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için YTÜ BAPK Koordinatörlüğüne teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Mitchell, D.; Yu, H. Curr. Opin. DrugDiscov. Devel. 2003, 6, 876. 2) Wei, Z. L.; George, C.; Kozikowski, A. P. TetrahedronLett. 2003, 44, 3847. P68 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Vitamin D3 Tabletlerinde qNMR Uygulamaları, Tespit ve Tayin Limitleri İlker Ün, Ahmet C. Gören TÜBİTAK UME, Kimya Grubu, P.K.:54, 41470, Gebze-Kocaeli, Türkiye ilker.un@tubitak.gov.tr Vitaminler gıda takviyesi ürünlerin önemli bir bölümünü oluşturur. Vücudun işlevselliğini sağlamak için oldukça önemlidirler. Vitamin D özellikle kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyen, bağışıklık sistemini güçlendiren, büyüme, kemik ve diş gelişimini destekleyen önemli bir vitamindir. Vitamin takviyeleri tek etken madde içerecek şekilde tüketime sunulduğu gibi birden fazla etken madde içeren kompleks ürünler halinde de raflardaki yerini almaktadır. Eksikliklerinin insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu gibi fazla dozda kullanımları da çok çeşitli problemleri beraberinde getirmektedir. Eczanelerin dışında sporcu sağlığı ürünleri satan mağazalardan internet sitelerine kadar birçok alanda satışa sunulan bu ürünlerin kontrolü ve miktar tayinleri çok önemlidir. Günümüzde vitaminlerin tayinleri daha çok HPLC yöntemleri ile yapılmaktadır. Ancak uzun numune hazırlama ve metot geliştirme aşamaları kromatografik tayin yöntemlerinde önemli bir dezavantajdır. Son dönemde kantitatif NMR (qNMR) yöntemi kullanılarak yapılan çalışmalarda1 kısa sürede düşük belirsizlik ile SI izlenebilir sonuç elde etmenin mümkün olduğu görülmektedir. Kısaca özetlemek gerekirse; NMR sadece bir analiz ile aynı anda tek protonlu küçük bir molekülün veya çok protonlu bir oligosakkaritin tayininin yapılabildiği yegâne bir yöntemdir. Numune hazırlama prosedürü kolay ve kısa süreli olan NMR tekniğinde analiz sonrası numuneyi tekrar geri kazanmak çoğu zaman mümkünken kromatografik tekniklerde bu mümkün değildir. qNMR tekniğinde kullanılacak referans malzeme numuneden bağımsızken diğer kromatografik yöntemlerde referansın numune ile aynı yapısal özellik göstermesi bir gerekliliktir. Kromatografik yöntemlerde kalibrasyon eğrisine gerek duyulurken qNMR tekniğinde ise kalibrasyon eğrisi kullanıp kullanmamak analizi yapanın isteğine bağlıdır. Dataların yeniden üretilmesi NMR cihazlarından bağımsızdır. Aynı parametrelerle aynı numuneler için farklı cihazlarda yapılacak analizlerde aynı sonuçları elde etmek mümkündür.2 Bu çalışmada, vitamin D3 bileşiğinin qNMR ile analizi için tespit (LOD) ve tayin (LOQ) limitleri belirlenmiş, bazı gıda takviyesi ürünlerinde vitamin D3 miktarları belirsizlik değerleri ile birlikte raporlanmıştır. Kaynaklar: 1) Eiff, J.; Monakhova, Y.B.; Diehl, B.W.K. J. Agric. Food Chem. 2015, 63, 3135-3143 2) Simmler, C.; Napolitano, J.G.; McAlpine, J.B.; Chen, S.N.; Pauli, G.F. Current Opinion in Biotechnology. 2014, 25, 51–59. P69 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi N-Aril 2-azabicyclo[2.2.1]-5-hepten Yapılarının Schiff Bazlarından Sentezi Ve CA-I Ve CA-II Enzim Aktivitelerinin İncelenmesi Parham TASLİMİ,a Mustafa BAHADIR, a Kıvılcım ŞENDİL, a,b İlhami GÜLÇİN,a Mehmet Serdar GÜLTEKİNa a Atatürk üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240-Erzurum TÜRKİYE Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 36100-KARS TÜRKİYE bKafkas e-mail:gultekin@atauni.edu.tr Doğal ortamdan izolasyonu ile elde edilmesinden bu yana, yaklaşık 35 yıl içerisinde biyolojik aktivitelerinden dolayı; epibatidin ve türevlerinin sentezine büyük ilgi duyulmuştur. Doğada çok az bulunmasından dolayı, bu moleküllerin sentezi ve biyolojik aktivitelerinin incelenmesi için birçok metot geliştirilmiştir. Azabicyclo[2.2.1]-heptan iskelet yapısına sahip epibatidin ve türevlerinin birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilecek potansiyele sahiptirler.1,2 Bilindiği gibi karbonik anhidraz enzimleri (CA-I, CA-II.. ) organizmada asit-baz dengesi, kardiyovasküler tonusun düzenlenmesi, hücre bölümleri arasındaki iyon değişimi, organizmaya gerekli bikarbonatın sağlanması gibi birçok fizyolojik olayda rol almaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında karbonik anhidraz inhibitörleri klinik olarak önemli bileşiklerdir.3 Çalışmamızda, N-aril Schiff bazları ve siklopentadien bilşiklerinden, Lewis asitleri katalizörlüğünde 2 nolu molekül iskelet yapısına sahip epibatidin türevleri yüksek verimlerle sentezlendi. Sentezlenen moleküllerin (2) CAI ve CAII enzimlere karşı aktiviteleri ölçüldü ve moleküllerin birçoğunun piko-gram seviyesinde etkinliği tespit edildi. Kaynaklar: 1) Chen, Z., Trudell, L.M., Chem.Rev., 1996, 6, 1179-93. 2) Alp,C., Ekinci, D., Şentürk, M., Gültekin, M.S., Şahin, E., Küfrevioğlu, Ö.İ., Bioorg.Med.Chem., 2010, 18, 4468-4474. 3) Oktay, K., Polat-Köse, L., Şendil, K.,Gültekin, M.S., Gülçin, İ., Supuran, C.T., J Enz. Inhib Med Chem, 2015, 1-7. P70 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Fototermal Tabanlı Özgün Kontrollü Salım Mekanizması Ekrem Görena, b, Halit Çavuşoğlua, b, Emine Yavuza, c, Mustafa Selman Yavuza, b, * a İleri Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye c İmmünoloji ABD, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, Türkiye b grnekrem@gmail.com Son yıllarda, biyomedikal ve tıp alanlarındaki metal nanoyapıların kullanımları, bu yapıların sahip olduğu üstün optiksel ve yapısal özelliklerinden dolayı önemli derecede artış göstermiştir. Metal nanoyapılar arasında özellikle altın nanoparçacıklar, görünür ve yakın kızıl-ötesi dalga boylarındaki ışık enerjisini eşsiz lokal yüzeysel plazmon resonans (LSPR) özellikleri sayesinde, organik boyar maddelere göre binlerce kat daha kuvvetli şekilde emebilmektedirler. Bu nanoyapılar tarafından emilen ışık enerjisi ısı enerjisine dönüştürülürek nanoyapıların çevresinin ısınması sağlanır. Bu olaya literatürde metal nanoyapıların fototermal etkisi denilmektedir1. Bu nanoyapıların göstermiş olduğu ısı yayılımı özelliği, biyomedikal uygulamalarda nanoyapıların potansiyel tedavi edici araç olarak kullanılmasına olanak sağlamıştır (örn. fototermal terapi)2. Altın nanoparçacıklarının biyomedikal alanında en çok kullanılan metal nanoyapılar olmasındaki önemli etkenlerin başında eşsiz ve kontrol edilebilir LSPR özellikleri ile olağanüstü biyouyumlu özellikte olması gelir. Bu nedenle, altın nanoparçacıklar fototermal kanser terapisinde kullanılmış ve tümör hücrelerinin yok edilmesinde başarılı olunmuştur 3. Bu çalışmada, sentezlenmiş olan altın nanoyapıların yüzeyine ısıl kararsız (termolabil) moleküller yerleştirilmiştir. Altın nanoparçacık yüzeyindeki bu ısıl kararsız moleküllerdeki kimyasal bağlar sürekli dalga lazer ışınlarıyla sıcaklık artışı kontrollü bir şekilde sağlanarak kırılması sağlanmış ve bu sayede boyar maddelerin kontrollü salımı araştırılmıştır. Bu kapsamda ilk olarak sentezlenecek yeni termolabil moleküller, altın yüzeyine affinitesi yüksek olan disülfid grubu, belirli ısılarda parçalanabilen azo grubu ve ayrışma olduğunun anlaşılması için UV-Vis spektroskopi cihazı ile kolay tespit edilebilen boyar madde içerecektir. Bu termolabil molekülleriyle kaplanmış altın nanoparçacıklardan lazer yoluyla boyar madde salımları denenmiştir. Başarılı boyar madde salımları gösterildikten sonra boyar madde yerine kanser ilacı içeren yeni termolabil moleküller sentezlenmesi amaçlanmıştır. Bu sayede termolabil moleküllerle kaplanmış altın nanoyapıların yüzeylerinden lazer yoluyla kanser ilacının salımının gerçekleştirilmesi ve meme kanseri gibi çeşitli kanser tedavilerinde kullanılması hedeflenmektedir. Termolabil molekül kaplı altın nanoparçacıkların hücre canlılığına etkisi ilk olarak in vitro sitotoksisite çalışmalarında standart bir uygulama olan 3T3 (fare fibroblast hücre hattı) hücreleri kullanılarak XTT yöntemiyle tespit edilecektir. Teşekkür Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 112M096, COST TD1004 nolu proje kapsamında ve Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenerek gerçekleştirilmiştir. * Sorumlu Yazar: selmanyavuz@selcuk.edu.tr Kaynaklar: 1) Huang, X.; El-Sayed, M. A. Alexandria Med J., 2011, 47, 1. 2) Huang, X.; Jain, P. K.; El-Sayed, I. H.; El-Sayed, M. A. Lasers Med Sci., 2008, 23, 217. 3) Yavuz, M. S.; Cheng, Y.; Chen, J.; Cobley, C. M.; Zhang, Q.; Rycenga, M.; Xie, J.; Kim, C.; Song, K. H.; Schwartz, A. G.; Wang, L. V.; Xia, Y. Nature Mater. 2009, 8, 935. P71 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi 2-Metoksi-İzobütil-İzosiyanid (MİBİ) sentezi Vefa Ahsen, Devrim Atilla, Mahmut Durmuş, Ayşe Gül Gürek, Fatma Yüksel Gebze Teknik Üniversitesi, Temel Bilimler Fakültesi, Kimya Bölümü, PK141- 41400 Gebze Kocaeli ahsen@gtu.edu.tr Günümüzde teşhis ve tedavide çok sayıda metal kompleksi kullanılmaktadır. Bunlardan birisi de kısaca MİBİ olarak bilinen 2-Methoxy-İsobutyl-İsocyanide ligandının kompleksleridir. Örneğin bu ligandın Tc99 kompleksi Myokard perfüzyon SPECT görüntüleme metodunda koroner arter hastalığının tanısında kullanıldığı gibi1 meme sintigrafisinde de mamografinin spesifisitesini yükseltmesi nedeniyle meme kanserinin görüntülenmesinde kullanılmaktadır2. Bu çalışmada etilformat ve 2-metilalilaminden çıkılarak 4 kademeli bir sentez sonucunda3 ligand ve bakır kompleksi sentezlenmiş ve ara ve nihayi ürünün yapıları aydınlatılmıştır. İçeriği: Tetrakis (2-metoksi izobutil izonitril) bakır (I) tetrafloroborat) olan bu ürün, halen Mon.mibi Kit 1.0 Mg/flk ticari ismiyle satılmaktadır. Kaynaklar: 1) Serdengeçti, M.; Entok, E.; Sarı,O.; Ilgan,S.; Bayhan, H. Tıp Araştırma Dergisi 2005,3,(2),1. 2) Erdoğan, S.,Cerrahpaşa Tıp Dergisi 2003,34 (4),219. 3) United States Patent: 1994, 5,346,995. P72 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kanser Tedavisinde Kullanılan Gemzar’ın Fosfatidil Hücre Zarı Lipidleri ile Etkileşmesinin Biyofiziksel Yöntemlerle İncelenmesi Melis Zengin, Gözde Budak, Sevgi Türker Kaya Biyoloji Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi, 41380, Kocaeli/Türkiye melisszengin@gmail.com GEMZAR (Gemcitabine-HCl) çeşitli kanser türlerinin tedavisinde kullanılmak üzere Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) tarafından onaylanmış antimetabolit/nükleozit analoğu kemoterapötik bir ajandır. Hücre döngüsünde deoksiribonükleik asit (DNA) sentez fazındaki (S-faz) hücreleri öldürür ve belirli koşullarda G1/S fazı geçişini bloke eder1. Gemzar'ın aktivitesini gerçekleştirebileceği hücre içi hedef bölgelerine ulaşmak için hücre zarı lipitleri ile kaçınılmaz etkileşmesi onun farmakolojik ve farmakokinetik özelliklerini etkiler2. Bu çalışmada Gemzar'ın hücre zarı ile etkileşmesinde fosfatidilkolin lipitlerinin rolünü belirlemek amacıyla fosfatidilkolin (PC) (16:0, 18:2) ve dipalmitoilfosfatidilkolin (DPPC) (16:0) lipitlerinden oluşmuş çok tabakalı liposomlar (MLVs) ile etkileşimi konsanstrasyona bağlı olarak Fourier Dönüşüm Kızılötesi (FT-IR) Spektroskopisi ve Diferansiyel Tarama Kalorimetrisi (DSC) ile incelendi. Gemzar'ın (%5, %20, %40 mol) hem PC hem de DPPC lipitlerinin faz değişim sıcaklığı ile kooperativiti parametrelerini azaltması, ilacın yağ asitleri C2-C8 bölgerine bağlandığı anlamına gelmektedir3. FTIR analizlerine göre CH3 (2950 cm-1) ve CH2 (2925 cm-1) asimetrik gerilme bant frekanslarını düşük değere kaydırması ilacın PC ve DPPC lipitlerinde düzensizliğe neden olduğu hale getirdiği bilgisini vermektedir3. Ayrıca Gemzar'ın PC ve DPPC lipitlerinin fosfat kafa ve sulu kısma yakın gliserol grupları ile etkileştiği C=O (1735 cm-1) ve PO2 (1080 cm-1) asimetrik gerilme bant frekans değerlerindeki değişimlerden elde edilmiştir. Diğer taraftan, Gemzar'ın PC lipit akışkanlığını arttırırken DPPC akışkanlığını azaltması lipitlerin yağ asitleri uzunluklarının farklı olmasından kaynaklı olabilir3-4. Sonuç olarak, bu çalışma Gemzar’ın fosfatidilkolin lipitlerinin hücre zarı ile etkileşmelerinde etkin bir role sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak, fosfatidilkolin lipitlerinin sentezini tetikleyen ilaçların takviyesi ile Gemzar'ın tedavideki etkinliğini arttırabileceği sonucuna varılabilir. Kaynaklar 1) Kroep, JR. Br J Cancer. 2000, 83(8), 1069-1076. 2) Peetla, C.; Vijayaraghavalu, S.; Labhasetwar, V. Adv Drug Del Rev., 2013, 65, 1686–1698 3) Turker, S.; Wassal, S.; Stillwell, W. J Pharm Biomed Anal. 2011, 54, 379-86. 4)Ergün, S.; Demir, P.; Uzbay, T. BBA-Biomemb, 2014, 1838, 2798-2806. P73 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Pankreatik Lipazın Bazı Sorbus (Üvez) Meyve Ekstraklarıyla İnhibisyonu 1Barbaros Dinçer, 1Pelin Birinci, 2Arife Pınar Ekinci, 1Mehmet Kılıçarslan 1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri Bölümü, 53100, Rize 2 ktupelinbirinci@hotmail.com Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite, enerji alımı ve tüketimi arasındaki dengesizliğin sonucunda ortaya çıkar. Aşırı enerji, yağ hücrelerinin sayısını artırarak depolanır. Ayrıca, obezite, hipertansiyon, hiperlipidemi, arteriyoskleroz ve diyabet gibi çeşitli hastalıklar için önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle, bağırsaktan yağ emiliminin inhibisyonu veya metabolik hızı ve yağ oksidasyonunu artırmaktır obeziteyi önlemek için etkili bir yoldur. Pankreatik lipaz lipit emilimi için anahtar bir enzimdir. Böylece, yağ emilimini azaltmada ve obezite ile mücadelede lipaz inhibisyonu etkili olacaktır. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde doğal olarak yetişen Sorbus aucuparia, Sorbus umbellata üvez meyvelerinin metanol ile hazırlanan özütlerinin toplam fenol madde ile flanoid madde miktarları ve pankreatik lipaz (PL) üzerine etkileri incelendi. Sorbus aucuparia Trabzon İli’nden ve Rize İli’nde olmak üzere iki faklı bölgeden, Sorbus umbellata meyveleri ise Rize İli’nden toplandı. Bu üvezlerin havada kurutulmuş meyvelerinin metanolle hazırlanmış özütleri farklı konsantrasyonlarda PL’ın p-nitrofenil bütirat ve p-nitrofenil palmitat substratları varlığındaki çözeltilerine ilave edilerek enzim aktivitesi spektrofotometrik olarak belirlendi. %50 inhibisyonu gerçekleştiren mililitredeki kuru madde miktarı IC50 değeri olarak ifade edildi. S. aucuparia’nın metanolle elde edilen özütünde toplam fenol miktarı 519.9±28.6mg GAE/100 g, S. Umbellata 138.4± 9.4mg GAE/100g gallik asit eşdeğeri olarak tespit edildi. S. aucuparia’nın özütünde flavonoid madde miktarı kuersetin eşdeğer cinsinden 0.63±0.14mgKE/g, S. Umbellata da ise 0.015± 0.002mg KE/g olarak belirlendi. Sorbus aucuparia (Trabzon) ile yapılan PL’ın inhibisyon çalışmasında IC50 değeri 16.1 mg/mL olarak belirlenirken, Sorbus aucuparia (Rize) ile IC50 değeri 1.5 mg/mL olarak belirlendi. Sorbus umbellata meyvelerinin özütü ile yapılan inhibisyon çalışmasında IC50 değeri 19.2 mg/mL olarak tespit edildi. Sonuç olarak, S. aucuparia farklı bölgelerdeki meyvelerinden elde edilen özütlerin PL üzerine farklı etki gösterdikleri belirlendi. Lipaz aktivitesini en etkili S. aucuparia (Rize)’nın inhibe ettiği tespit edildi. Üvez meyvelerinin de literatürde yer alan çalışmalardaki meyve özütleri veya bileşikler kadar lipaz inhibisyonunda etkili olduğu ve obeziteyle mücadelede yer alabileceği öngörülmektedir. P74 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi 3-(Arilethinil)-2-(tiyofen-2-il)benzo[b]tiyofen Türevlerinin Sentezi Muheb ALGSO, Arif KIVRAK* Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 65080, Van akivrak@yyu.edu.tr , muheb.amjad@uod.ac Benzotiyofen ve türevleri sahip oldukları analjezik, ateş düşürücü, anti-bakteriyel, antiparazitik, hipoglisemik, antitümör ve antikanser aktivitelerinden dolayı ilaç uygulamaları için çok büyük öneme sahip olmalarının yanında malzeme bilimi içinde oldukça önemlidirler.1-2 Bu heterosiklik yapıların sentezi için farklı sentetik metotlar kullanılmakla birlikte bazıları doğal ürün olarak çeşitli bitkilerden de elde edilebilmektedirler.3 Bu çalışmada potansiyel olarak önemli biyolojik özelliklere sahip 2-tiyenil-3-alkinilbenzotiyofen türevlerinin sentezi gerçekleştirilmiş ve elde edilen ürünlerin yapısal karakterizasyonları çeşitli spektroskobik yöntemler kullanılarak yapılmıştır. Deneysel çalışmalar ve detayları kongrede sunulacaktır. Kaynaklar: 1) Li, L; Mathieu, M.C.; Denis, D; Therien, A.G.; Wang, Z .Bioorg Med Chem Lett 2011; 21:734. 2) Grady D.; Cauley J.A.; Geiger M.J.; J Natl Cancer Inst. 2008;100:854. 3) Lu P.; Schrag M.L.; Slaughter D.E.; Raab C.E.; Shou M.; Rodrigues A.D.; Drug Metabolism and Disposition 2003; 31 (11); 1352. P75 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Ağız Gargarasında Antienflamatuar, Antibakteriyel Propolis Kullanımı Ayşe AKAN, Çağlar KULU Kavaklı mah. Kuzey Cad. no:5 Beylikdüzü-İSTANBUL ayse.akan@aksuvital.com.tr Piyasada dişeti iltihabı, ağız iltihabı, yutak iltihabı gibi ağrılarda, ağız içi yüzeylerinin iltihaplanması, aft; ağız boşluğu ve boğaz bölgesindeki enfeksiyonlarda (boğaz ağrısı, bademcik iltihabı, soluk borusu iltihabı, farenjit gibi) antienflamatuar olarak Flurbiprofen, Benzidamin HCL ve Klorheksidin Glukonat, Ketoprofen ilaç aktif maddeleri içeren gargara solüsyonları bulunmaktadır. Bu çalışmada ilaç sınıfına giren bu gargaralara alternatif olarak doğal bileşenlerden propolis arı ürünü; karanfil, nane bitkisel esansiyel yağı içeren gargara formülasyonu çalışıldı ve ilgili maddelerin antibakteriyel, antienflamatuar etkisinden sorumlu etken madde analizleri; ürünün stabilite çalışması yapıldı. Boğaz ağrısı, faranjit boğaz mukoza membranında oluşan iltihap kaynaklı bir durumdur. Literatürde propolisin sahip olduğu antienflamatuar etkisini sahip olduğu bazı aktif flavonoidler (galangin, quercetin, naringenin vb.); sinnamik asit türevleri (kaffeik asit, CAPE) ve artepillin C (Brezilya propolisi) ile gösterirken; antibakteriyel etkisini yine flavon, flavonoid, fenolik asitler ile gösterdiği; belirtilmiştir1. İçerikte bulunan diğer bileşenlerden karanfil yağı, bir fenilpropanoid olan eugenol; nane yağı bir terponoid olan mentol içermekte; bu maddelerin boğaz enfeksiyonlarına karşı etkili olduğu gösterilmiştir. Propolisdeki flavonoidler Agilent marka GC-MS cihazında, HP-5 kolonda; yağların uçucu bileşenleri yine aynı cihazda HP-Innowax kolonda analiz edilmiştir. Propolisde % 4,19±5 sinnamik asit (cinnamic acid), % 2,56±5 pinocembrin, % 2,26±5 tectokrisin, %1,47±5 pinostrobin chalcone; karanfil yağında % 12±5 oranında öjenol (eugenol); nane yağında % 10±5 oranında l-menthol bulunmuştur. Sorbitol, gliserin, deiyonize su, propolis ekstresi, , karanfil yağı, mentol, koruyucu potasyum sorbat içeren ağız gargarasında hızlandırılmış stabilite 40±2oC sıcaklık, % 75±5 nem de Memmert marka iklimlendirme kabininde yapılmıştır ve stabilite sonuçları uygun çıkmıştır. Doğal ağız gargarası içerisinde kullanılan bileşenlerin farma kalitede ve standardize olması; içerikteki bileşen etken madde oranlarının sabit olması; ürünün stabilite çalışmalarının uygun çıkması kullanıcıya doğal ve güvenli ürün kullanımı imkanını vermektedir. P76 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İlaç Etken Madde: Omega 3- Asit Etil Esteri (DMF) Leyla KENT, Ayşe AKAN, Emre UYSAL, Çağlar KULU, Güldem ÜSTÜN Kavaklı mah. Kuzey Cad. no:5 Beylikdüzü-İSTANBUL ayse.akan@aksuvital.com.tr ω-3 çoklu doymamış yağ asitleri (ÇDYA), özellikle eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosahekzaenoik asit (DHA) insan sağlığı açısından önemlerinden dolayı artan bir ilgi görmektedir. EPA ve DHA antiinflamatuar, antitrombotik, antiaritmik, antimitojenik, hipolipemik ve vazodilatör özellikler gösterirler. Bu özellikleri ile başta koroner kalp hastalıkları olmak üzere, hipertansiyon, tip 2 diyabet, ülseratif kolit, romatoid artrit, depresyon ve kanser gibi birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde potansiyel etkiye sahiptir. Bu çalışmada balık yağının DMF (Drug Master File) ının oluşturulabilmesi amacıyla ön çalışmalar yapılmış; gıda ve farmasötik kullanımlar için ÇDYA’ince zenginleştirilmiş ürünlerin eldesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, alabalık (Oncorhynchus mykiss) yağından üre fraksiyonlama yöntemine göre ÇDYA (EPA, DHA, 18:3ω-3, 20:4 ω-3 ve 22:5 ω-3) içeriği yüksek konsantratlar üretilmiştir. Üre fraksiyonlama deneyleri 4 °C’ de yapılmıştır. Bu koşullarda, alabalık yağından % 88.1 ÇDYA içeren ürün elde edilmiştir1. Literatürde, ÇDYA’nin konsantre olarak elde edilmesi üzerine çeşitli kromatografik yöntemler, distilasyon yöntemleri, düşük sıcaklık fraksiyonlu kristalizasyon yöntemi, süperkritik CO2 ekstraksiyon yöntemi, enzimatik hidroliz ve esterleşme yöntemi ile üre fraksiyonlama yöntemi gibi çok sayıda yöntem bulunmaktadır. Çalışmalarda yer alan yöntemlerden üre fraksiyonlama yöntemi ile balık yağında buşunan doymuş yağ asitleri ve tekli doymamış yağ asitleri kolaylıkla elimine edilir. Üre fraksiyonlama yöntemi diğerlerine göre basitliği, çabuk sonuç verebilmesi ve uygulama maliyetinin düşüklüğü açısından endüstriyel ölçekte uygulamalar için daha elverişli olan bir yöntemdir2. Kaynaklar: 1) Leyla KENT, Güldem ÜSTÜN. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Mühendisliği Programı, 34469, Ayazağa, İstanbul. 2) Hayes, D. G, 2002. Free fatty acid fractionation via urea inclusion compounds, Inform, 13, 832834. P77 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Suda Çözünür Gümüş–N-heterosiklik Karben Komplekslerinin Kanser Hücrelerine Karşı İlaç Potansiyellerinin İncelenmesi Sedat YAŞARa, Belkız YENCİLEKb, Neşe DÜRÜb, Tuğba Kul KÖPRÜLÜc, Şaban TEKİNd a b İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Malatya Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Tokat c Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Tokat d TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü syasar44@gmail.com Özet: Kanser dünyada hızla yayılan, çoğu türünün tedavisi olmayan ve hala hazırda ekonomik olarak gelişmiş ülkelerdeki ölüm nedenleri arasında ikinci, ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerde ise üçüncü sırada yer alan ölümcül bir hastalıktır. Kanserin cinsiyet ayırımı yapmadan hızlı bir yükselme eğiliminde olmasına rağmen yaşa göre standardize edilmiş kanser ölümleri düşüş içerisindedir. Bu düşüşün veya hayatta kalma oranlarının artmasının sebebi daha iyi tedavi süreçleri ve gelişen metalofarmasötikler gibi antikanser ilaçlardır. Uzun yıllardır kanser ve enfeksiyon hastalıkları nedeniyle yaşanan ölümleri önlemek amacıyla özellikle tedavi amaçlı değerli, etkin ve seçici (hasta hücreleri yok eden sağlıklı hücreler ile etkileşime girmeyen veya çok az giren) kimyasal moleküllerin dizaynı ve sentezi konusunda yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmanın konusu olan suda çözünen benzimidazol N-heterosiklik karben ligantı taşıyan gümüş ve rutenyum kompleksleri literatürde önemli makromoleküller arasında yer almaktadırlar. Gümüş-NHC komplekslerinin antikanser ve antimikrobiyal özellikleri başta olmak üzere bilinen pek çok özelliği mevcuttur. Biyolojik olarak aktif metal komplekslerin suda çözünür olmaları bu moleküllere üstünlük kazandırmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı geniş kullanım alanlarına sahiptirler. Bu çalışmada suda çözünen benzimidazol N-heterosiklik karben ligantlı gümüş komplekslerinin kanserli hücrelere karşı aktiviteleri incelenmiştir. Bu çalışma COST 2515- CM1105 aksiyonu kapsamında TÜBİTAK tarafından 114Z036 nolu proje ile desteklenmektedir. P78 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Biyolojik Öneme Sahip Tautomerlerin Sentezi, Yapılarının 3D NMR ve Gaussian 03 Paket Programı ile Aydınlatılması Meltem TAN, İshak BİLDİRİCİ Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey meltemtan@yyu.edu.tr Tautomeri izomerinin bir çeşididir ve organik, biyo, medikal kimya, farmakoloji ve moleküler biyolojide önemli bir role sahiptir. Organik reaksiyonların mekanizması ile özel etkileşimleri içeren reseptörlerin, enzimlerin ve proteinlerin biyokimyasal aktiviteleri tautomerizmi anlamayı gerekli kılar. Farklı tautomerlerin genellikle farklı moleküler parmakizi, hidrofobileri, pK’ları, 3D geometrileri ve elektrostatik özellikleri vardır. Hangi tautomerin biyolojik aktiviteden sorumlu olduğu, termodinamik olarak daha kararlı ya da daha az kararlı olduğuna karar vermek her zaman açık değildir. Birçok önemli biyolojik süreçlerle ilgili araştırmalar kinetik olarak daha az kararlı tautomerin sıklıkla aktif bir ara ürün olduğunu, mekanizmayı yönlendirdiğini ve ürünün oluşumunu sağladığını göstermiştir. Bu nedenle nicelik olarak çok az olsa bile tautomer miktarını bulmak çok önemlidir. Protein-ligand etkileşimleriyle ilgili çalışmalarda da tautomerizm özel bir ilgiye sahiptir, çünkü hidrojenin çıkması bir alıcıyı vericiye dönüştürebilir ve protein-ligand kompleksinin çevresindeki etkileşimi değiştirebilir. Bu, moleküler modelli çalışanların tautomerizme daha fazla dikkatlerinin çekilmesinin ve birçok çalışma yapmalarının en önemli sebebi olmuştur.1 Yukarıda gösterilen 1,3-dikarbonil bileşiklerinin sentezi yapıldı.2 Ardından baskın tautomer yapısının aydınlatılması amaçlandı. Her iki tautomerin NMR spektrumlarının benzerliğİ, bu iki yapıyı birbirinden ayırmak için yeterli olmadığından, bu bileşiklerin 3D NMR verileri ve bilgisayarlı hesaplamalar yardımıyla en kararlı yapıları belirlendi. Kaynaklar: 1. Karabulut, S., Namlı, H., 2012. An FT-IR and DFT based new approach for the detection of tautomer proportions in solution. Journal of Molecular Structure, 1024: 151-155. 2. Berger, J., Flippin, L.A., Greenhouse, R., Jaime-Figueroa, S., Liu, Y., Miller, A.K., Putman, D.G., Weinhardt, K.K., Zhao, S.H., 1997. Syntex (U.S.A.). P79 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farmasötik Öneme Sahip Bileşiklerin Asimetrik Sentezinde Kiral Organokatalizör Kullanımı Çiğdem Yolaçan, Dilek Gül Yılmaz, Feray Aydoğan Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Kampusü, Esenler, İstanbul cigdemyolacan@hotmail.com Birçok tedavi edici ve doğal ürünün tek enantiyomerik formda olduğu bilinmektedir ve hiç şüphesiz asimetrik sentez, bir veya birden çok stereomerkez içeren kiral bileşikler oluşturmada kritik rol oynamaktadır1. Asimetrik dönüşümler, ilaç endüstrisinde ve kimyasal sentezlerde yaygın olarak kullanılan enantiyomerik olarak zengin ve enantiyosaf bileşiklerin üretimine dair çeşitli yollar sunmaktadır. Enantiyomerik zenginliği yüksek bileşiklerin sentezinde kiral katalizörler yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda çeşitli enantiyoseçici reaksiyonlar için metal içermeyen organokatalizörlerin geliştirilmesine olan ilgi oldukça artmıştır2,3. Bu nedenle son yıllarda, organik kimyada enantiyoseçici karbon-karbon bağ oluşum reaksiyonlarında kullanılmak üzere asimetrik organokatalizörlerin geliştirilmesi için pek çok çalışma yapılmıştır. Doğal bir amino asit olan prolinin gösterdiği mükemmel katalitik aktivite nedeniyle, bu çalışmaların önemli bir kısmı prolin türevleri üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Asimetrik sentez alanında, şu andaki araştırmaların odak noktası ise yüksek aktivite ve üstün selektivite gösterebilecek yeni katalizörlerin araştırılmasıdır4,5. Bu çalışmada, (S)-1,2,3,4-tetrahidroizokinolin-3-karboksilik asit, (S)-THIQA, temelli, dipeptit yapılı yeni kiral organokatalizörler tasarlanmış ve sentezleri gerçekleştirilmiştir. Katalizörlerin yapıları spektral verilerden yararlanılarak aydınlatılmıştır. Sentezlenen organokatalizörlerin katalitik aktiviteleri farklı reaksiyon koşullarında enantiyoselektif aldol reaksiyonu üzerinde incelenmiş ve enantiyomerik olarak zenginleştirilmiş -hidroksiketonların sentezi gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nün 2013-01-02KAP-02 ve 2014-01-02-YL01 numaralı projeleri ile desteklenmiştir. Kaynaklar : 1) Li L., Gou S., Liu F., Tetrahedron: Asymmetry, 2014, 25, 193. 2) Moyano, A., Rios, R., Chemical Reviews, 2011, 111, 4073. 3) Bisai, V., Bisai, A., Singh, V. K., Tetrahedron, 2012, 68, 4541. 4) Cho, E., Kim, T. H., Tetrahedron Letters, 2014, 55, 6470. 5) Cassaro,R. F., De Oliverira,L. C., Gariani, R. A., Do Nascimento, C.A.O, Bazito, R.C., Green Processing Synthesis, 2013, 2, 43. P80 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Folik Asit ve Folik Asit Safsızlıklarının LC-MS Yöntemi ile Belirlenmesi Simay Gündüz, Hasibe Yılmaz, Gökhan Bilsel, Ahmet Ceyhan Gören TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME), Organik Kimya Laboratuvarı, Gebze/KOCAELİ simay.gunduz@tubitak.gov.tr Folik asit (Vitamin M, pteroylglutamic acid) suda çözünür vitaminlerden olan bir B grubu vitaminidir. Beslenmede önemli bir rol oynayan folik asit, nükleotid biyosentezi ve aminoasit metabolizması gibi birçok biyolojik süreç için gereklidir. Vücutta bulunan folik asit miktarına bağlı olarak nöral tüp defektleri, anemi, kanser, Alzheimer ve doğuştan kalp rahatsızlıkları gibi birçok patolojik durum ortaya çıkabilir. Ayrıca folik asit özellikle gebelikte kullanılan vitaminler, vitamin-mineral preparasyonları gibi birçok farmosetik ürünün aktif maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı, ticari ürünlerde folik asit içeriğinin ve aktif madde içeriğindeki safsızlıkların belirlenmesinde doğru ve güvenilir ölçüm için analitik yöntemlerin geliştirilmesi önemlidir.1,2 Bu çalışmada, folik asit içerisindeki organik safsızlıkların analizi için HPLC-UV, LC-HRMS yöntemleri geliştirilmiş (Şekil 1), HPLC-UV ile safsızlıkların kütle kesri belirlenmiştir. (a) (b) Şekil 1. (a) Folik Asit LC-HRMS spektrumu (b) Folik Asit ve safsızlıklara ait LC-MS kromatogramı. Kaynaklar: 1) Gong, H.; Huang, T.; Yang, Y.; Wang, H. Talanta. 2012, 101, 93-103. 2) Nelson, B. C.; Sharpless, K. E.; Sander, L. C. J. Chrom. A. 2006, 1135, 203-211. P81 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Propolisin Herpes Simpleks I Ve Herpes Simpleks II Virüsleri Üzerine Etkisi Emre UYSAL, Leyla KENT ,Çağlar KULU, Esen DUHAN Kavaklı Merkez Mah. Kuzey Cad. No:5 Beylikdüzü / İSTANBUL e.uysal@aksuvital.com.tr Herpes Simpleks ya da Uçuk hastalığı, Herpes Simpleks Virusinin neden olduğu, cilt ve mukozalarda gözlenen içi su dolu keselerden ibaret bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığın, tedavisinde doğal alternatif olarak propolise odaklanılmıştır. Günümüzde giderek önem kazanan ve doğal bir ürün olan propolis, bal arıları (Apis mellifera L.) tarafından çeşitli bitki kaynaklarından toplanan reçineli, yapışkan maddenin genel ismidir. Arılar kovan içerisinde mikroorganizmaların gelişimini önlemek, kovandaki kırık ve çatlakları kapatmak, kovan içerisinde ölen ve kovan dışına taşınamayacak kadar büyük ölü böcek ve hayvanların kokuşmasını önlemek için kovanın iç yüzeyini propolis ile kaplamaktadır. Ayrıca petek gözündeki yavruların (larva ve pupa) çeşitli enfeksiyonlardan korunması amacıyla, petek gözlerini ince bir tabaka halinde propolis ile sıvamaktadırlar. Modern bitki uzmanları tarafından propolis; anti bakteriyel, anti fungal, anti viral, karaciğeri koruyucu ve anti inflamatuar özellikleri nedeniyle vücudun enfeksiyonlara karşı doğal savunma mekanizmasını artırmak için kullanılır. Aynı zamanda mide bağırsak ülserinin tedavisi amacıyla propolis önerilmektedir. Haricen uygulandığında bakteri ve mantarların neden olduğu birçok deri iltihabını iyileştirmektedir 1. Geçtiğimiz 40 yılda propolisin sağlık üzerindeki etkilerinden bahseden yüzlerce yayın yapılmıştır. Propolisin laboratuvar ortamında çeşitli bakteri suşlarına karşı etkili olduğu rapor edilmiştir 2. Bu çalışmada proplisin, uçuk virüsü olan Herpes simpleks I ve Herpes simpleks II virüslerinin etkilerini azaltıcı, aynı zamanda durdurarak iyileşmesine olan etkisine bakılıp, Asiklovir etken maddesi ile karşılaştırılacaktır. Araştırmada, internet veri tabanlarında literatür ve yayın taraması, aynı zamanda üniversite ve şehir kütüphanelerinde konu ile ilgili doküman taraması yapılıp sunulacaktır. Kaynaklar: 1) 2) 3) 4) 5) Castaldo, S., & Capasso, F. (2002): Propolis, an old remedy used in modern medicine. Fitoterapia, 73 Suppl 1, S1-S6 Marcucci, M.C., (1995) : Propolis: Chemical Composition, Biological Properties And Therapeutic Activity. In Apidologie 26, 83-99 Hoheisel O. The effects of Herstat (3% propolis ointment ACF ) application in cold sores: a double-blind placebocontrolled clinical trial. Journal of Clinical Research. 2001;4:65-75. Huleihel M, Isanu V. Anti-herpes simplex virus effect of an aqueous extract of propolis. Isr Med Assoc J. 2002;4(11 Suppl):923-7. Vynograd N, Vynograd I, Sosnowski Z. A comparative multi-centre study of the efficacy of propolis, acyclovir, and placebo in the treatment of genital herpes (HSV). Phytomedicine. 2000;7(1):1-6. P82 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Allium Sativum Organosülfür Bileşiklerinin H2S Oluşturma Özelliklerinin ve MCF7 ve HuT78 Kanser Hücre Dizileri Üzerine Anti-Proliferatif Etkilerinin Araştırılması Züleyha Nihan YURTSEVER1, Emine KARAKUŞ1, Sonia MELINO2 1Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Davutpaşa Kampüsü, Esenler, İSTANBUL Kimyasal Bilimler ve Teknolojiler Bölümü, Roma Tor Vergata Üniversitesi, Via della Ricerca Scientifica, Roma 00133, İTALYA 2 zuleyhanihanyurtsever@gmail.com, eminekaraku@gmail.com Allil sülfür bileşikleri tek başlarına ya da diğer antitümör ilaçlarla birlikte kullanılmak suretiyle, kanser tedavisinde potansiyel ideal ajanlar olarak görülmektedirler. Doğal organosülfür bileşikler kanser önleyici etkiler göstermektedirler ve in vitro ortamda apoptozisin başlamasını sağlayarak tümör hücrelerinin proliferasyonunu engellemektedirler. Sarımsak kökenli organosülfür bileşiklerin antitümörijenik ve antiproliferatif etkilerinin altında yatan biyokimyasal mekanizmalar henüz tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Bu deneysel çalışmanın amacı, yeni bir ekstraksiyon protokolüyle sarımsaktan organosülfür bileşik konjugatları sentezlemek ve oluşan bu konjugatların Ters faz sıvı kromatografisi ve Gaz kromatografisi kütle spektrometrisiyle karakterizasyonlarını yapmaktır. Elde edilen bu ekstraktların ve konjugatların gazotransmitter H2S üretebilme yetenekleri Metilen mavisi deneyi ile test edilmiştir ve çeşitli kanser hücre dizilerinin proliferasyonunu önleme yetenekleri Floresans mikroskopisi ve Akış sitometrisi yöntemleriyle analiz edilmiştir. Ekstraktların anti-proliferatif etkilerini ölçmek için MCF-7 meme kanser hücreleri ve Hut78 lenfoblastom kanser hücreleri kullanılmıştır. Önemli bir Allium sativum organosülfür bileşiği olan Diallil disülfit’in(DADS) bu kanser hücreleri üzerindeki antiproliferatif etkileri, hücre bölünme hızına uyguladığı supresyona ve apoptozis başlatma özelliğine atfedilmektedir1. Son zamanlarda DADS’ın başlattığı apoptozisin moleküler yolu geniş çapta araştırılmaktadır ve özellikle meme kanseri hücrelerinde DADS’ın uyardığı apoptozis kaskatı açığa çıkarılmaktadır. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda, kullanılan organosülfür bileşiklerin belirli kanser hücre dizileri üzerine antiproliferatif etki gösterdikleri görülmüştür. Yapılan çalışmanın başka bir amacı, DADS’ın antitümör özelliğini etkilemeyecek yeni bir formülasyon yöntemi araştırmak ve daha iyi bir tedavi ve kanser önleme etkisi için bu bileşiğin hücre içi stabilitesini ve çözünürlüğünü arttırmaktır. Bu amaçla DADS-protein mikrosferleri hazırlanmış ve bu mikrosferlerin kanser hücreleri üzerinde önemli düzeyde apoptotik etkiye sahip oldukları bulunmuştur. Kaynaklar: 1) Nakagawa, H. et al 2001; Sundaram, SG. et al 1996. P83 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kemoterapötik Ajan Karboplatin’in Sfingomiyelin ve Fosfatidilkolin Lipitleri ile Etkileşiminin İncelenmesi Aygül KINA, Sevgi TÜRKER KAYA Biyoloji bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi, 41380, Kocaeli, TÜRKİYE aygul.kina@gmail.com Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tipi tedavisi için kullanılan Karboplatin (C6H12N2O4Pt) cisdiammine (1,1-cyclobutanedicarboxylato) platin (II), (Paraplatin ve Paraplatin-AQ ), platinum içeren bir kemoterapötiktir.1-2 Deoksiribonükleik asit (DNA) zincirlerini alkilleyerek DNA tamir mekanizmasının etkinleştirilmesini engeller ve hücrenin apoptoza girmesine neden olur. 2 Aktivitesini hücre içinde gösteren Karboplatin'in hücre zarı lipitleri ile etkileşiminin incelenmesiyle ilacın zar içindeki konumu, zarda meydana getirdiği yapısal ve fonksiyonel değişimler, ve bu sayede ilacın farmakolojik ve farmakokinetik özellikleri hakkında bilgiler elde edilebilir.3-4 Bu amaç doğrultusunda hücre zarında yaygın olarak bulunan fosfatidilkolin (PC) ve sfingomiyelin (SM) lipit bileşenleri ile değişen konsantrasyonlardaki (%1-5-10-20-30) Karboplatin’ in etkileşimi Diferansiyel Tarama Kalorimetresi (DSC) ve Fourier Dönüşüm Kızılötesi (FTIR) Spektroskopisi ile incelendi. DSC çalışmalarıyla Karboplatin’in SM ve PC lipitlerinin faz değişim sıcaklıklarını azalttığından SM ve PC lipitlerinin hidrofobik bölgelerine lokalizasyonu olduğu belirlendi.3-4 FTIR verilerine göre %30 mol Karboplatin hem PC hem de SM lipitleri üzerinde benzer etkilere sahiptir. Örneğin, CH2 asimetrik gerilme bant frekansının (2925 cm-1) düşük değerlere kayması SM ve PC lipit düzenini arttığı anlamına gelmektedir.35 C=O (1738 cm-1) ve PO2 asimetrik gerilme (1080 cm-1) band frekans analizlerine göre ilacın fosfat kafa grupları ile sulu kısma yakın gliserol gruplarının hidrojen bağı yapma kapasitesini arttırdığı saptandı.3-5 Ayrıca, Karboplatin'in her iki lipit bileşini için zar akışkanlığını arttırıcı etkisi tespit edildi. Elde edilen sonuçlara göre Karboplatinin SM lipitleri üzerindeki etkilerinin PC lipitlerine kıyasla daha yüksek olması ilacın SM lipitleri ile daha güçlü etkileşime girdiği sonucuna varılabilir. Kaynaklar: 1) Falk S., Lung Cancer—TheFacts, 3rd Ed., Oxford Univ. Press, Londra, 2010. 2) Apps, M. G.; Choi, E. Endocrine-related Cancer. 2015, 22 (4): 219–233. 3) Peetla, C.; Vijayaraghavalu, S.; Labhasetwar, V. Adv. Drug Del. Rev. 2013, 65, 1686–1698. 4) Turker, S.; Wassal, S.; Stillwell, W., J Pharm Biomed Anal. 2011, 54, 379-86. 5) Ergün, S.; Demir,P.; Uzbay, T.; Severcan, F. BBA-Biomemb. 2014, 1838, 2798-2806. P84 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Arı Ürünlerinin İn-vitro Olarak Antioksidan ve Anti-Asetilkolinesteraz Özelliklerinin İncelenmesi Nimet BALTAŞ, Sevgi KOLAYLI Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, Rize Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 61080, Trabzon nimet.baltas@erdogan.edu.tr Bal, propolis ve polen gibi arı ürünleri geçmişten günümüze kadar birçok hastalığın tedavisi yarıdmcı doğal ürün olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu çalışmada bal, polen ve propolis ekstraklarının Alzheimer hastalığı ile direkt ilişkili olan Asetilkolinesteraz enzimi üzerine inhibisyon çalışmaları yapıldı. Asetilkolinesteraz enzimi için standart inhibitör olarak donepezil hidroklorür kullanıldı 1. Ayrıca, polen, propolis ve bal örneklerinin antioksidan aktiviteleri ve radikal temizleme özellikleri, toplam fenolik madde tayini ve DPPH radikal temizleme yöntemleri kullanılarak belirlendi 2,3. Toplam fenolik miktarı yüksek olan örneklerin daha etkili inhibisyon gösterdiği bulundu ve toplam fenolik içerik ile antiasetilkolinesteraz aktiviteleri arasında pozitif korelasyon gözlendi. Kaynaklar 1. Ellman GL, Courtney KD, Andres V, Feather-Stone Jr RM. Biochem Pharmacol 1961;7(2): 88–90. 2. Singleton VL, Rossi JL. Am J Enol Viticult 1965;16:144-58. 3. Molyneux P. J Sci Technol 2004;26:211-9. P85 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi UPLC Yöntemi İle İrbesartan, Amlodipin ve Hidroklorotiyazid’ in Eş Zamanlı Tayini ve Yöntem Validasyonu Tuğçe Nuriye KALIN(a), Murat ŞÜKÜROĞLU(a), Abdullah CAN(b), Tijen ÖNKOL(a), Erkan ER(b), Tuncel ÖZDEN(b) (a) Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya ABD, Ankara, Türkiye (b) Pharmet Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., İstanbul, Türkiye tugceyalcin38@hotmail.com Hipertansiyon toplum sağlığını tehdit eden en yaygın ve en önemli sağlık problemlerinden biridir. Dünyada ölümlerin en sık sebebi hipertansiyonun sebep olduğu organ-sistem bozukluklarıdır1. Türkiye’de her 4 ölümden birinin sorumlusudur. Dünyada ve ülkemizde hastaların ancak % 50’si tedaviye ihtiyacı olan kan basıncı yüksekliğine sahip olduklarının farkındadır. Kan basıncı kontrolü için tansiyon hastalarının çoğunda 2 veya daha fazla sayıda,% 30 luk bir kısmında ise 3 veya daha fazla sayıda ilaç kullanımına ihtiyaç vardır. Avrupa Hipertansiyon Derneği’nin önerisi kombinasyon tedavisinin mümkün olduğunca tek bir tablet ile (sabit doz kombinasyonu) yapılmasıdır2. Sabit doz kombinasyonun uygunsuz kombinasyon şansı yoktur, daha geniş hasta grubunda etki sağlamakta, daha fazla kan basıncı düşürücü etki oluşturmakta, hasta ve doktor uyumunda artış sağlamakta ve daha düşük maliyet getirmek gibi önemli avantajları mevcuttur3. Bu çalışmada İrbesartan (IRB) + Amlodipin (AML) + Hidroklorotiyazid (HCT) sabit doz kombinasyonunun eş zamanlı tayininin UPLC (ultra performans sıvı kromatografisi) yöntemi ile yapılması ve analitik yöntem validasyonu yapılması amaçlanmıştır. Kromatografik ayırma Waters Acquity UPLC BEH C 18 kolonu (50 mm×2.1 mm, 1.7 µm) ile yapılmıştır. Mobil faz olarak fosfat tamponu (pH 3.0)/ asetonitril 63:37 (v/v) kullanılmıştır. Akış hızı 0.5 ml/dk ve enjeksiyon hacmi 4 µl olarak ayarlanmıştır. Dedektör dalga boyu 227 nm de çalışılmıştır. Üç bileşenin eş zamanlı tayini için eksternal yöntem kullanılmıştır. Uygulanan kromatografik şartlar ile en iyi şekilde baseline ayrımı ve pik keskinliği elde edilmiştir. Standartların alı konma zamanları 0.330 dk HCT, 0.830 dk AML ve 1.481 dk IRB olarak tayin edilmiştir. Validasyon prosedürünün bir parçası olan sistem uygunluk testleri ile miktar tayini validasyon işlemi için gerekli parametler olan; doğrusallık, kesinlik, geri kazanım, dayanıklılık ve çözelti stabilitesi çalışmaları yapılarak geliştirilen yöntem valide edilmiştir. Teşekkür: Bu çalışma Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (01640.STZ.2012-2 nolu proje) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) David A. Williams, Thomas L. Lemke, Foye’s Principles of Medicinal Chemistry, 2012, 7th Edition. 2) http://www.eshonline.org/ 3) Jennifer Frank, MD, American Family Physician, 2008, 77(9), 1279-1286. P86 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farmakolojik Açıdan Önemli Azot-Oksijen Bağını İçeren İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Elde Edilmeleri Öznur Eyilcim, Nüket Öcal* Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul oznureyilcim@hotmail.com Heterohalkalı bileşiklerin yüzyıllık tarihinin incelenmesi sonucunda azot ve oksijen içeren yapı iskeletinin biyolojik olarak aktif bileşiklerin modellenmesinde kullanılması durumunda büyük bir çeşitliliğin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu tür heterohalkalı organik bileşiklerin oldukça önemli biyolojik ve fizyolojik aktivite göstermelerinin nedeninin karakteristik olarak N-C-O grubuna sahip olmalarından kaynaklandığı bilinmektedir. İmidazolidin-4-on türevleri, geniş bir biyolojik aktivite spektrumu göstermektedir. Anti-sıtma, CCR1 antagonisti olarak, diyabette ve Alzheimer hastalığında kullanılabilir oldukları rapor edilmiştir. Doğal ürünlerin toplam sentezinde önemli bir kiral yapı taşı, amino asit sentezi için kiral yardımcı madde ve çeşitli asimetrik reaksiyonlar için ise başarılı organokatalizör olarak kullanılmaktadır. 1 Α-Haloamidlerden reaksiyon sırasında hazırlanan aza-oksiallil katyonlarıyla2 imin bileşiklerinin reaksiyonları ilk defa bizim tarafımızdan incelenmiş ve beklenilen imidazolidin-4-on bileşikleri bir dizi reaksiyon koşulları denendikten sonra elde edilmişlerdir. Sentezlenen tüm bu moleküllerin yüksek biyolojik aktif özellik göstermeleri beklenmektedir. Ve ayrıca tüm sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak farklı kullanım alanlarının bulunabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no. 112T880) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için TÜBİTAK’a teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1)Pitchumani, K. Organic Letters, 2011, 13, 5728. 2) DiPoto, M. C., Hughes, R. P., Wu, J. Am. Chem. Soc., 2015, 137, 14861. P87 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Zakkum Bitkisinin ( Nerium Oleander) Çevre Ve İnsan Üzerindeki Yararları Ve Zararları Çalışması Ali Hussein Mustafa Al-Obaidi Doğal kaynaklar araştırma merkezi – Tarım bakanlığı – Tikrit Üniversitesi Selçuk Üniversitesi - Fen Fakültesi ali_hussein2012@yahoo.com Bu çalışmanı zakkum bitkisi (Nerium Oleander ) üzerine yaptım çünkü bu bitkini üniversitede ve Tikrit şehrinde çok bir şekilde ekilmesine başlandı, estetik formu vermek için ve kentin dış ortam havasını temizlemek için ve yanı sıra çölleşmenle mücadele etmek için. Çünkü bu bitki ısıya ve susuzluk dayanıklı vardır. Bu bitkinin risk ve yararları bu araştırmanı yaptım. kimyasal bileşenleri öğrenmek için, yaprakları ve kabuk kalp glikozitler içeren bulundu .(Cardic glysides) en önemlisi , (Oleandrin ), (Adilnerin), (Nirinathin ) ve (Nirin) bunlarda Steroidglikozit ve Alglicosid takip ederler, bunlardan kalp için Tonik sadece Rutin fay ide verir. Tohumlar içerisinde Glikozitler varmış yağ şekelinde görünüyor ama yapraklarında Alkaloit Korvarin ve Flavonoid Glikozitler içersinde bulunur , bu maddelerde insanlara ve hayvanlara toksik bir maddedir, bitkinin yapraklarında ve tüm parçalarında toksik vardır . Hayvanlar bitkinin yapraklarını yemezler çünkü acı tadı vardır. Bitkinin gülleri kırmızı ya da beyaz olan renkleri eser olur (Ae. Aegypti) yumurtasına bu büçek (cutaneous leishmaniasis) ( Bağdad YARASI) hastalık getirir onan dolayı, biz baz kere bu bitkinin gölünün etrafında bir siyah nokta yumurta şeklinde bir şey görünüyor oda (Lışmanıyanın yumurtasıdır, bu böcekte (Bağdat yarası ) sebebe olan bir böcektir bu hastalığın ilacı her hastanelerde bulunmaz ve bu hastalıkta insan arasında paylaşabilir rağmen bitkinin baz tıpı tıpına faydası vardır. Lakin yoların taraflarında ekilmesi ve genel bahçelerde manzara için tavsıya edilmez. Bu sebebin aramanın fıkrası bana geldi eğer biz bunun toksik yağını ilaç gibi kulanınsak bazı zararlı böcekler üzerine ve bazı zararlı hayvanlarda hatta bazı bakteriler üzerine de gördüğümüz neler olur? Zaten bu böcekler zararlı insana ve ziraata( böcek ve böcek ABSR ve bakterilere hatta fare ve baz zararlı hayvanlar bu bitkinin yağın koklandığından sonra çok iyi bir sonuçlar verdi ve zararlı böcekleri mahvetti en önemli şey bu ilaçıda doğal bir ilaçdı . Bizde deneyde bitkinin suyunu farklı farklı konsantrasyonlarla hasta ziraat bitkiler üzerine kolandık bu ilacı kolandığmızdan sonra bu hastalık bitkiler üzerindeki kalmadı. Bu sonuçlar gördüğümden sonra Zaralı hayven ( Fare ve Kemirgenler ) ve evdeki haşaratlar üzerine kollandım çok iyi sonuçlar verdi ama tavsiyem bu ilacı eğer ticari üretmek için yan etkilerinin araştırılması gerekmektedir. P88 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Kanser Hücrelerini Hedefleyen Peptid Bazlı İlaç Adaylarının Sentezi ve Simule Edilmiş Mide Sıvısı İçerisindeki Kararlılıklarının İncelenmesi Şeyma KARAOĞLU, Muharrem AKCAN Dumlupınar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyokimya Bölümü, 43100, Kütahya seymakaraoglu12@gmail.com Peptidler küçük boyutları, çözünürlükleri, yüksek seçicilik göstermeleri ve aynı zamanda proteinlerin özgünlüğüne ve etki gücüne sahip olmaları açısından ilaç tasarım ve geliştirme çalışmalarında büyük potansiyele sahiptirler. Ancak yüksek üretim maliyetleri ve düşük kararlılıkları peptidlerin ilaç olarak kullanılmalarını sınırlandırmaktadır. Bunun yanında bitkilerden elde edilen siklotid adı verilen peptidler yapısal özelliklerinden dolayı ilaç araştırmalarında kullanılmaktadır. Doğal halkalı yapıları ve bulundurdukları disülfid bağları bu peptidlere termal, kimyasal ve enzimatik bozunmalara karşı yüksek kararlılık kazandırmaktadır. Siklotidlerdeki bu özellikler diğer lineer peptidlerin halkalaştırılması ile daha kararlı yapıların elde edilmesinde ilham kaynağı olmuştur. Ayçiçeği çekirdeklerinden elde edilen SFTI-1 doğal olarak bulunan peptidlere örnektir. SFTI-1 peptidi tripsin inhibitörü olarak aktivite göstermektedir.1 Çalışmamızda, daha önce karbonik anhidraz enzimlerinden olan tümör ilişkili karbonik anhidraz IX (CA IX) proteinini hedefleyen peptid sekansının optimize edilmiş versiyonu SFTI-1 yapısına aşılanmıştır.2 Peptidler katı faz peptid sentez yöntemi kullanılarak sentezlenmiştir.3 Sentezlenen peptidler RP-HPLC’ de saflaştırılmıştır ve uygun peptid kütleleri Q-TOF LC/MS’ de tayin edilmiştir. Aşılanmış peptidin yapısı ise 600 MHz’lik NMR spektroskopisi kullanılarak incelenmiştir. Peptidlerin serum kararlılığı deneyleri 37 °C’ de %100 insan kan serumu içerisinde ve pepsin kararlılığı deneyleri de simule edilmiş mide sıvısı hazırlanarak gerçekleştirilmiştir. 24 saat sonunda mide sıvısı içerisinde kalan lineer peptid %34 oranında iken, aşılanmış peptid oranı %81’ dir. Bu sonuçlar yüksek kararlılığa sahip halka yapısındaki peptidlerin yeni ilaç adayı çalışmaları için kullanılmalarındaki önemi arttıracaktır. Kaynaklar : 1) Korsinczky ML, Schirra HJ, Rosengren KJ, West J, Condie BA, Otvos L, Anderson MA, Craik DJ. Solution structures by 1H NMR of the novel cyclic trypsin inhibitor SFTI-1 from sunflower seeds and an acyclic permutant. J Mol Biol., 2001, 311, 579-591. 2) Rana S, Nissen F, Marr A, Markert A, Altmann A, Mier W, Debus J, Haberkorn U, Askoxylakis V. Optimization of a Novel Peptide Ligand Targeting Human Carbonic Anhydrase IX. PloS ONE, 2012, 7, 1-11. 3) Akcan Muharrem and Craik DJ, Peptide synthesis and applications: Chapter 6: Synthesis of cyclic disulfide-rich peptides, Knud J. Jensen, PernilleTofteng Shelton, Søren L. Pedersen (Vd.), New York, Humana Press-Springer, Pages 89-101, July 2013. Teşekkür: Bu çalışma 114Z193 no’lu TUBİTAK projesi kapsamında yürütülmektedir. P89 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Fındık Kabuğu Ekstraktlarında Antibakteriyal ve Antioksidan Aktivite Tayini Elif Sine Aksoy1, Sultan Ülger2, Şebnem Üzmez2, Bora Karagül1, Serpil Uğraş2 ve Halil İbrahim Uğraş1 1 :Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Düzce 2 :Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Düzce elifsine.aksoy@hotmail.com Fındık kabuğu ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 300 bin ton civarında yakacak olarak tüketilir. Daha önce yapılan çalışmalarda porsuk ağacından elde edilen taksanların (paklitaksel [I], sefalomannin [II], bakkatin[III], 10-deasetil bakkatin-III [IV]) fındık kabuğunda da bulunduğu gözlenmiştir.1 Kabukta bulunan paklitaksel önemli bir kemoterapi ilacıdır. Fındık kabuğunda başta paklitaksel olmak üzere başka taksanların varlığı atık olarak kullanılan bu materyali daha değerli hale getirir. O O O O HO O O NH O O O NH O O O OH OH OH O O O OH HO O O HO H O O O H O HO II HO O O O HO HO OH OH I O O O III O H O O H O O O O O IV O Çalışmamızda farklı çözücüler farklı sürelerde elde edilen ekstraktların2,3 antibakteriyal ve antioksidan aktivite tayini gerçekleştirildi. Toplamda 5 numune olmak üzere sert kabuk numunelerinin 12 farklı indikatör bakteriye karşı “kuyu difüzyon yöntemi” ile antimikrobiyal aktivitesine bakıldı4. Maddelerin Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Staphylococcus aureus ATCC 25923, Listeria monocytogenes ATCC 7644, Enterococcus faecalis ATCC 29212, Bacillus subtilis ATCC6633, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, bakterilerine karşı yüksek antibakteriyal aktivite gösterdiği belirlendi. Antioksidan aktivite çalışmaları DPPH radikalinin süpürme etkisine göre yapıldı5 ve sonuç olarak numunelerimizin yüksek antioksidan aktivite gösterdikleri belirlendi. Kaynaklar : 1) 2) 3) 4) 5) Goodman, Jordan; Walsh, Vivien (2001). The Story of Taxol: Nature and Politics in the Pursuit of an Anti-Cancer Drug. Cambridge University Press. ISBN 0 521 56123 X., p17 Hoffmana. A, Shahidib. F. Paclitaxel and other taxanes in hazelnut Journal of Functional Foods 1 33–37 (2009). Ottaggio. L, Bestoso. F, Armirotti. A, Balbi. A, Damonte. G, Mazzei. M, Sancandi. M, and Miele. M. Taxanes from Shells and Leaves of Corylus avellana J. Nat. Prod. 71, 58–60 (2008). Chung KT, Thomasson WR, Wu-Yuan CD. Journal of Applied Bacteriology.1990;69:498–503. doi: 10.1111/j.13652672.1990.tb01541.x. Okada Y, Okada M. Scavenging effect of water soluble proteins in broad beans on free radicals and active oxygen species. J Agr Food Chem 1998; 46:401-406. P90 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Yeni Suda Çözünür Magnezyum Ftalosiyanin Sentezi, Karekterizasyonu ve DNA Bağlama Özelliğinin Araştırılması Bahadır Keskin, Olcay Okuyucu, Ümran Duru Kamacı, Gizem Dilara Yılmaz, Ayşegül Peksel Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 34210, İstanbul g.d.yilmaz94@gmail.com Ftalosiyanin bileşikleri bilimsel çalışmaların uzun yıllardır araştırma konusu olmuştur. Son yıllarda ftalosiyaninlerin, güneş ve hidrojen enerjisinde, lineer olmayan optik cihazlarda, sıvı kristallerde, Langmuir-Blodgett filmlerde, elektrokromik cihazlarda, gaz sensörlerde ve önemli bir kanser tedavi yöntemi olan fotodinamik terapide ışığa duyarlı madde olarak kullanılması gibi birçok alanda uygulamaları bulunmaktadır1. İdeal bir ilaç için çözünürlük, hidrofilik bir yapıya sahip olan kana doğrudan enjekte edildiğinden önemlidir2. Nükleik asit hedefleme ilaçların geliştirilmesi, yeni güçlü ilaçların araştırılmasında çok önemlidir. Tıp için yararlı olacak yeni reaktiflerin sentezi kapsamında DNA ile metal kompleksleri reaksiyonu üzerine uzun bir süredir yoğun çalışmalar devam etmektedir. Bu açıdan, suda çözünebilen metalli Pc lerin DNA bağlanma özellikleri son yıllarda önem kazanmıştır3. Bu çalışmada, önce periferal pozisyonlarında kinolin grupları bulunan magnezyum ftalosiyanin, daha sonra suda çözüne bilen kuarternize QZnPc sentezi gerçekleştirilmiş ve yapıları FT-IR, 1H-NMR, UV-Vis ve Mass spektroskopik yöntemleri kullanılarak karakterize edilmiştir. QMgPc nin DNA ya bağlanma özelliği suda absorpsiyon ve floresans spektroskopisi ile araştırılmıştır. Bu çalışma suda çözünür bileşiğin etkili bir DNA bağlanma aktivitesi sergilediğini göstermiştir. *Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi BAPK (Proje No: 2015-01-02-GEP01) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) McKeown, N.M., Phthalociyanine Materials Synthesis, Structure and Function, Cambridge University Press, 1998. 2) Ö. Kurt, İ. Ozcesmeci, B.S. Sesalan, M.B. Kocak, New J. Chemistry, 39 (2015) 5767-5775. 3) V. Çakır, D. Çakır, M. Göksel, M. Durmuş, Z. Bıyıklıoglu, H. Kantekin, J. Photochemistry Photobiology A: Chemistry, 299 (2015) 138–151. P91 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Bortezomib ve Metilstatın Farklı Multipl Myeloma Hücre Hatlarındaki Sinerjik Apoptotik Etkileri Fatma Necmiye Kacıa,b, Yusuf Barana a b İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, İzmir, Türkiye Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum necmiye.kaci@erzurum.edu.tr Multipl myeloma tedavisi için kullanılan bortezomib bir proteazom inhibitörü olarak işlev görürken, yeni bir ajan olan metilstat ise anti-kanser potansiyele sahip bir demetilaz inhibitörüdür. Metilstatın etkileri, şu ana kadar sadece özofagus ve meme kanseri gibi kanser türlerinde gösterilmiştir1,2.Ancak, MM hücre hattı üzerinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, hem metilstatın, hem de metilstat ve bortezomib kombinasyonunun U266 ve ARH77 hücre hatları üzerine anti-proliferatif ve apoptotik etkileri gösterilmektedir. Ayrıca metilstat ile indüklenen apoptozda rol oynayan gen profilleri incelenmiştir. Bortezomib ve metilstatın U266 ve ARH77 hücreleri üzerindeki sitotoksik etkileri MTT hücre proliferasyon testi ile gösterilmiştir. Bu ajanların apoptotik etkileri ise; mitokondriyal membran potansiyelindeki değişim testi (JC-1), kaspaz 3 protein expresyonu, fosfotidil serin lokalizasyonu testi (Annexin-V kit) ile belirlenmiştir. Hücre siklusu analizleri, flow sitometri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca metilstata yanıt olarak belli başlı apoptoz, hücre siklusu, DNA hasar tamiri ve invazyon ve smetastaz ile ilgili 84 genin ekspresyon profillerindeki değişiklikler Human Cancer Pathway Finder RT2 Profiler PCR Array Sistemi (SABiosciences Corporation, USA) ile belirlenmiştir. Bortezomib ve metilstatın kombinasyonlarının, U266 ve ARH77 hücreleri üzerindeki sitotoksik ve apoptotik etkileri ile metilstat uygulanması sonucu ifadesi değişen genler ve bu iki ilacın sinerjik etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Metilstatın yapılacak in vivo ek analizlerden sonra MM’nın daha etkili tedavisi için önemli bir ajan olarak kullanılabileceği kanıtlanmış olacaktır. Kaynaklar : 1) Blackburn, A.; Jerry, D. Breast Cancer Res. 2002.101. 2) Cho, H.H.; Park, H.T.; Kim, Y.J.; Bae, Y.J.; Suh, K.T.; Jung, J.P. RSC Advances. 2014. 38230. P92 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Taxadiene Üretimi için S. cerevisiae’nın Hücre Fabrikası olarak Tasarlanması aHülya Karaca Gençer, bAnastasia Krivoruchko, bJens Nielsen Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Eskisehir, Turkiye Chalmers Teknoloji Üniversitesi, Biyoloji ve Biyoloji Mühendisliği Anabilim Dalı, Sistem ve Sentetik Biyoloji Bölümü, Göteborg, İsveç hulyakaraca@anadolu.edu.tr Orjinal kaynağı Taxus brevifolia olan taxol birçok kanserin tedavisinde kullanılan güçlü bir antikanser ilaçtır. Diterpenoidler grubuna giren taxol bir sekonder metabolittir ve klinikteki başarısından dolayı taxol için artan bir talep söz konusudur, fakat bu talebi orijinal kaynaklar ile karşılamak kompleks saflaştırma aşamalarında bitkisel kaynağın yavaş gelişiminden ve düşük verimden dolayı zor olmakta ve bu kanser gibi önemli bir hastalıkta başarılı ilacın ulaşımını güçleştirmektedir. Alternatif üretim teknolojisi ise günümüzde popülaritesi üretilen başarılı ürün çeşitliliği (1,3propanediol, isobutanol, süksinik asit, 1,4-butanadiol, artemisinin ve omega-3 ) nedeni ile artan metabolik mühendisliği teknikleridir. Yapılan çalışmada kullanılan genetik mühendisliği yöntemi ile taxol öncüsü taxadiene üretimi için bir alternatif oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha önce yapılan çalışmalarda benzer yöntemlerle S. cerevisiae de 72.8mg/l ve E. coli de 1g/l olacak şekilde taxadiene ürettirilmiş ve bu miktarın arttırılması için tarafımızdan yapılan çalışmada S. cerevisiae nın taxadine üretimine olanak sağlayacak mevalonat yolağındaki bulunan tüm genler hücre içerisinde homolog rekombinasyon yöntemi ile overekspres edilmiş ve bitkide taxadinenin üretimine olanak sağlayan ve S. cerevisae’da düşük katalitik aktiviteye sahip geranyl-geranyl di fosfat sentaz ve S. cerevisiae’da sentezlenmeyen taxadiene sentaz enzimleri yine rekombinant DNA teknolojileri kullanılarak heterolog olarak sentezlettirilmiştir. Geliştirilen strainler çalkalamalı olarak inkube edildikten sonra toplanan örneklerden yapılan GC-MS analizleri sonucunda oluşturduğumuz strainlerin taxadiene üretme yeteneğinde olduğu belirlenmiştir. P93 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Tek Basamakta 3,5-Difenil-1H-Pirazol Bileşiğinin Sentezi ve In vitro Sitotoksik ve Oksidatif Etkilerinin Belirlenmesi Esvet AKBAŞa*, Fatih Çağlar ÇELİKEZENb, Hasan TÜRKEZC, Özlem ÖZDEMİRC, Ertan Şahind, Adem RÜZGARa ve Erdem ERGANa a Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü c Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü d Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü b * esvakbas@hotmail.com Anti-inflamatuar, analjezik, anti-oksidan, herbisidal, anti-viral ve anti-mikrobiyal aktiviteleri içeren geniş bir biyolojik etkinlik kapasitesine sahip olan pirazol bileşikleri hem teşhis hem de tedaviye yönelik ilaçların yapımında kullanılmaktadırlar. Mevcut çalışmada tek basamakta asetik asit içerisinde tiyosemikarbazit, benzaldehit ve dibenzoilmetan reaksiyona sokuldu, reaksiyon ortamında tiyosemikarbazit benzaldehit ile shiff bazı oluşturmayıp, hidrolize uğrayarak dibenzoilmetan ile halkalanma reaksiyonu verdi (Şekil 1). S H2N O O Ph O Ph N H Ph NH2 Ph -H2O + H2N N H SH H2O N N Ph H3O N N H2N Ph H2N S OH S H2N +CH3COOH/HCl NH2 Cl + Ph H2N Ph OH2 H2N Ph N H S HN O N NH2 -H2O Ph S Ph SH N N HN N Ph H2N Ph + Ph Ph Şekil 1 Ph S OH OH OH2 NH4 + O C S S H3N OH Şekil 2 de bileşiğin X-Ray analizi verilmiştir. Şekil 2 Bileşiğin sitotoksik ve oksidadif etki potansiyelleri in vitro koşullarda araştırıldı. Çalışmada insan periferal kan kültürleri kullanıldı. Sitotoksisitenin tayininde 3-(4, 5-dimethylthiazolyl-2)-2, 5- diphenyltetrazolium bromide (MTT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) salınımı testleri kullanıldı. Oksidatif değişimlerin tespitinde ise toplam antioksidan kapasite (TAK) ve toplam oksidatif stres (TOS) düzeyleri dikkate alındı (Tablo 1). Tablo 1 Konsantrasyonlar MTT (Hücre canlılığı%) LDH salınımı (%) TAK düzeyi TOS Düzeyi Kontrol (-) Kontrol (+) 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L 100 mg/L 200 mg/L 400 mg/L 100e 40.3±5.9a 80.8±7.2d 70.4±6.8c 70.9±7.0c 68.4±6.2c 55.8±6.4b 39.8±4.9a 100a 245.4±25.8e 145.5±18.2b 151.3±16.5b 164.8±17.0c 174.5±19.2cd 189.2±17.6d 193.1±16.3d 6.2±0.7d 12.5±1.5e 5.9±0.7d 5.2± 0.8c 5.0±0.5c 4.6±0.7b 4.1±0.8ab 3.8±0.8a 11.6±2.3a 39.1±3.2d 12.1±2.8a 13.6±2.4b 14.7±2.8b 16.3±3.1b 19.4±2.9bc 26.1±3.0c Kontrol (+): %1’lik Triton-X Solusyonu. Aynı sütundaki farklı harfler p<0.05 düzeyinde birbirlerinden farklı olduğunu göstermektedir. P94 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Ssap Nitroredüktazı ve Yeni Öncül İlaç Birleşimlerinin Keşfedilmesi ve Sitotoksik Etkinliklerinin Belirlenmesi Feray Köçkara, Esra Tokaya, Ayhan Çelikb, Tuğba Güngörc, Mehmet Ayc, Ferah Cömert Önderc, Tuğba Taşkın Tokç a Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü b Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab. c Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü ç fkockar@balikesir.edu.tr Kanser tedavisinde kullanılmak üzere öncül ilaç sistemlerinin geliştirilmesi gündemde olan yeni bir yaklaşımdır. Öncül ilaçların tümör seçiciliği olması dolayısıyla yan etkileri oldukça azdır. Öncül ilaç sistemlerinde kinon, nitro aromatikler ve N-oksitler gibi bileşiklerin indirgenmesiyle öncül halinde zehirli olmayan bileşiklerin etkin zehirli türevleri oluşmaktadır. Bu bağlamda nitroredüktaz enzimleri ilaç öncüllerini işleyen enzimler olarak bilinmektedir1. Bu çalışmada, nitro grubu içeren 2d ve 2f bileşiklerinin sitotoksik etkinlikleri Hep3B (İnsan Karaciğer Kanser hücre hattı) ve HUVEC (Göbek bağı damarı endotel hücre hattı) hücreleri üzerine araştırılmıştır. Maddeler farklı derişimlerde ve 48 saat boyunca uygulanmıştır. MTT denemesiyle hücre canlılığı belirlenmiştir. Denetim grubu olarak DMSO % 2 olacak şekilde uygulanmıştır. % Hücre canlılığı (öncül ilaç OD/kontrol OD)*100 formülü ile belirlenmiştir. Bununla beraber nitroredüktaz enzimi (Ssap)2 ile ilaç öncüllerin etkileşimi dışarıda gerçekleştirilerek oluşan metabolitler Hepatoma hücreleri üzerine uygulanmış, zehir etkisi SRB yöntemi ile araştırılmıştır. Yaptığımız çalışma sonucunda sağlıklı hücrelerde zehir etkisi olmayan her iki bileşik Hepatoma hücre hattı üzerine sırasıyla % 58 (2d) ve % 56 (2f) değerlerinde yaşayabilirlik göstermiştir. Enzim ile etkileşim denemeleri ise umut vaad ederek yaşayabilirliği Hepatoma hücrelerinde 2d bileşiği için % 40 ve 2f bileşiği için ise % 38 değerlerine, CB1954 ile kıyaslanabilecek ölçüde düşürmüştür. Kaynaklar: 1) Blanche E. A., Tetrahedron (2009), 65, 4894–4903. 2) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem. (2012), 20, 3540-3550. Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir. P95 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Oksindol ile Nitrozobenzen Reaksiyonunun Optimum Koşullarının Belirlenmesi Yeşim Çamlısoya, Sezen Alsancaka, Semin Funda Oğuza a Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, 34755 İstanbul, TÜRKİYE, yesim.camlisoy@yeditepe.edu.tr C3 pozisyonunda tetrasübstitüe karbon merkezi olan oksindol türevleri birçok biyoaktif molekülün barındırdığı özel bir motiftir1. Amin katalizörlü 3-sübstitüe-2-oksindol ile nitrozobenzenin reaksiyonu sonucu oluşan hidroksiaminasyon ve aminoksilasyon ürünleri (Şekil 1) farklı biyolojik aktiviteler gösterir. Aminoksilasyondan elde edilen ürünler birçok doğal ürünün ve farmasötik aktif ürünlerin yapılarında bulunmaktadır2. Buna karşılık hidroksiaminasyon ürünleri malarya ve stres-ilişkili bozuklukların tedavisi için potansiyel ilaç adaylarının yapılarında görülmektedir3. Bu ürünlerin seçici sentezleri ilaç endüstrisi için büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, reaksiyon verimliliğine ve seçiciliğine etki eden faktörler (reaksiyon süresi, çözücü etkisi gibi) incelenerek, reaksiyon koşullarının optimizasyonu Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC) ile yapılmıştır. Şekil 1. 3-substitüe 2-oksindolün nitrozobenzen ile reaksiyonu Kaynaklar: 1) Zhou, F., Liu, Y.-L., Zhou J., Advanced Synthesis and Catalysis, 2010, 352, 1381-1407. 2) S. Hibino, T. Choshi, Natural Product Reports, 2001, 18, 66-87. 3) S. Peddibhotla, Current Bioactive Compounds, 2009, 5, 20-38. P96 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Nitro-grubu İçeren Yeni İlaç Öncül Bileşiklerinin (2a ve 2b) Sitotoksik Etkilerinin Belirlenmesi Esra Tokaya, Feray Köçkara, Ferah Cömert Önderb, Tuğba Güngörb, Ayhan Çelikc, Mehmet Ayb, Tuğba Taşkın Tokç a Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab. b c Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü ç esrasolmaz@hotmail.it Nitroredüktaz enzim ailesi flavin mononükleotid (FMN-) veya flavin adenin dinükeotid (FAD) bağımlı enzimler olup nitroaromatik ve nitroheterosiklik ürünleri NAD(P)H ile metabolize ederler. Bu metabolitler zehirlidir ve DNA’ya çapraz olarak bağlanırlar. Bu bağlamda CB1954 (5- Aziridinil 2,4dinitrobenzamid) olası kanser tedavisinde kullanılabilecek dinitrobenzamid ailesinin bir üyesidir1. Ancak daha etkin yeni bileşik ve yeni nitroredüktaz birleşimlerine gerek duyulmaktadır. Çalışmamızda 2a ve 2b nitro-bileşiklerinin sitotoksik etkinlikleri karaciğer kanseri hücreleri (Hep3B) ve sağlıklı göbek bağı damarı endotel hücreleri (HUVEC) üzerine MTT yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Maddeler 150 µM, 75 µM, 39 µM, 19 µM ve 9 µM olacak şekilde 5 ayrı derişimde uygulanmış olup 24 ve 48 saat zaman dilimlerinde sonuçlar 550 nm dalga boyunda spektrofotometre ile ölçülerek alınmıştır. Aynı zamanda, Ssap (Staphylococcus saprophhyticus) nitroredüktazı2 ile öncül ilaçlar (2a ve 2b) dışarıda etkileştirilip oluşan metabolitlerin prostat kanseri hücreleri üzerine etkisi SRB yöntemi ile incelenmiştir. Sonuçlar CB1954 maddesi ile kıyaslanarak tartışılmıştır. Sonuç olarak, 2a bileşiği Hep3B hücrelerini 48 saat sonunda hücre yaşayabilirliğini % 63 oranında zehirlerken, 2b bileşiğinin ise % 61 değerinde zehirliliği tespit edilmiştir. Sağlıklı hücrede (HUVEC) ise bu değer 2a bileşiği için % 67, 2b bileşiği için % 59 oranındadır. Enzimli birleşimlerde ise 2a ve 2b bileşiği CB1954 maddesinden daha zehirli etki göstermiş, yaşayabilirlik % 22 (2a) ve % 18 (2b) değerlerine düşmüştür. Kaynaklar: 1) Oliveira I.M., Current Research, Technology and education topics, 2010,1008-1019. 2) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem. (2012), 20, 3540-3550. Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir. P97 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi İndol Halkası İçeren 1,2,4-Triazol Türevi Bileşiklerinin Glutatyon S-Tranferaz P1-1 Enzimiyle Etkileşiminin Kompütasyonel Olarak İncelenmesi Mehmet ÖZCANa, Şule CEYLANb, Esra BÜBERa, Yasemin AKSOYa a b Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, 06100 Ankara Artvin Çoruh Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü 08000 / ARTVİN mehmetozcan@hacettepe.edu.tr Kanser hücrelerinde kemoterapötik ilaçlara karşı gelişen ilaç direnciyle birlikte glutatyon ve glutatyona bağlı enzim düzeyleri de değişmektedir. Glutatyon S-transferaz (GST) enzim ailesinden özellikle GST P11 izoziminin aşırı üretimi ve glutatyon konjugasyonu aracılığıyla kemoterapötik ilaçları inaktive ederek ilaç direncini indüklediği bilinmektedir (1) . Bu çalışmada yapısında indol halkası bulunan 1,2,4-triazol türevleri olarak sentezlenmiş 17 farklı bileşiğin GST P1-1 enzimi ile etkileşimleri AutoDock Tools - 1.5.4 programı ile incelendi. GSTP1-1 enzimi için 3gss kodlu kristal yapı dosyası kullanıldı. Docking işleminden önce, proteinin kristal yapısındaki su molekülleri ve proteinin B zincirindeki glutatyon (GSH) dışındaki diğer bütün non-protein yapılar çıkarıldı. Docking işlemleri Lamarckian Genetik Algoritması’na ait önceden tanımlanmış parametreler kullanılarak gerçekleştirildi (2) . Docking işlemlerinden elde edilen Autodock ve Vina skorlarına göre indol halkası içeren 1,2,4-triazol türevi bileşiklerinin GST P1-1 enziminin bilinen inhibitörü olan etakrinik asitte göre daha yüksek bağlanma afinite değerlerine sahip oldukları bulunmuştur. İncelenen 17 bileşik arasında N'-[3-Benzil5-okso-1,3-tiyazolidin-2-iliden]-2-{4-[2-(1H-indol-3-il)etil]-3-metil-5-okso-4,5-dihidro-1H-1,2,4- triazol1-il} asetohidrazid isimli 11 nolu bileşiğin Autodock bağlanma enerjisi ve Vina afinite skorları sırasıyla 7.47, -9.3 olarak tespit edildi. Aynı koşullarda etakrinik asit inhibitörünün Autodock ve Vina skorları sırasıyla -4.48, -6.3’ tür. Sonuç olarak, bu çalışmadaki indol halkası içeren 1,2,4-triazol türevi blleşiklerinin GST P1-1 enzimini inhibe etme potansiyellerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kaynaklar: 1) Sau, A., Tregno, F.P., Valentino, F., Federici, G.,Caccuri, A.M. (2010) Glutathione transferases and development of new principles to overcome drug resistance. Archives of biochemistry and biophysics, 500 (2), 116-122. 2) Huey, R.,Morris, G.M. (2008) Using AutoDock 4 with AutoDocktools: a tutorial. The Scripps Research Institute, USA, 54-56. P98 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Mn(II) - Benzoik Asit - 1,10-Fenantrolin Komplekslerinin Sentezi ve Katalaz Aktivitelerinin Araştırılması Yalçın Kılıça, Serkan Bolata, İbrahim Kania a Anadolu Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Eskişehir, Türkiye. yalcinkilic_88@hotmail.com Metabolizmada oksijenli solunum sonucu oluşan reaktif oksijen türlerinin (hidroksi radikalleri, hidrojen peroksit ve süperoksit iyonu) kronik hastalıklar ve yaşlanmayla ilişkili olduğu bilinmektedir. Bu reaktif oksijen bileşiklerinden hidrojen peroksitin, su ve oksijene bozunumunu sağlayan enzim katalaz enzimidir ve yapısı çift çekirdekli ve oksijen köprülü mangan kompleksidir. Bu nedenle katalaz enzimi benzeri bileşiklerin sentezlenmesine karşı ilgi son yıllarda giderek artmaktadır1. Bu çalışmada benzoik asit ve fenantrolin ligantları ile sentezlenen katalaz enzimi benzeri karboksilat köprülü tek ve çift çekirdekli Mn(II) kompleksleri, Mn(C6H5COO)(H2O)(phen)2](ClO4)(CH3OH) (1) ve [Mn2(µ-4- CH3C6H4COO)2(phen)4]·2(ClO4) (2) sentezlendi ve yapıları X-ışınları kristalografi, elementel analiz, IR ve UV-vis spektroskopisi ile karakterize edildi. Sentezlenen komplekslerin hidrojen peroksit bozunmasına karşı aktiviteleri değişen çözücü ortamlarında incelendi. O2 (mL) 150 100 50 0 0 50 100 150 200 Zaman (dk.) Asetonitril Metanol Su Tris-HCl Tampon (a) (b) Şekil 1. Mn(C6H5COO)(H2O)(phen)2](ClO4)(CH3OH) (1) kompleksinin yapısı (a) ve farklı çözücülerdeki katalaz aktivitesi (b) Kaynaklar: 1) S. Signorella, C. Hureau, Coord. Chem. Rev. 256 (2012) 1229-1245 ⃰ Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. (Proje No: 113Z303) P99 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Yeni Antibiyotik Türevler : β-Laktamların Laktoperoksidaz Üzerine Potansiyel İnhibisyon Etkileri Ramazan Kalına,b, Nastaran Sadeghiana, Zeynep Köksalc, Hayriye Gençd, İlhami Gülçina, Mustafa Zengind, Hasan Özdemira a b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Erzurum c İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, İstanbul d Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Sakarya ramazan.kalin@erzurum.edu.tr Yapılarında 2-azetidinon bulunduran antibiyotikler β-laktam sınıfına giren antibiyotikler olarak bilinmektedirler. β-Laktam zinciri yapısında biri halkalı amit olmak üzere dört üyeli bir laktamdan oluşmaktadır1. β-Laktamlar antibakteriyel ajanlar olarak çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadırlar. 2Azetidinon halkası içeren moleküller için literatürde antibakteriyel, antikanser, antiviral aktivite ve enzim inhibisyonu gibi bir çok çalışma bulunmaktadır. Aynı zamanda β-laktamlı bileşikler biyolojik olarak aktif bazı heterosiklik bileşiklerin hazırlanması için çıkış maddesi olarak kullanılmaktadırlar2. Laktoperoksidaz (LPO, E.C. 1.11.1.7), tükürük ve gözyaşı gibi fizyolojik sıvılarda ve yaygın olarak da sütte bulunan bir enzimdir. Başlıca görevi hidrojen peroksit (H2O2) varlığında bir seri molekülün oksidasyonunu katalizleyerek geniş bir antimikrobiyal aktiviteye sahip ürünlerin üretilmesini sağlamaktır3. Bu çalışma kapsamında yapısında 2-azetidinon halkası içeren 11 farklı β-laktam türevinin LPO üzerine in vitro şartlarda inhibisyon etkileri incelendi. Bu kapsamda öncelikle, ligant olarak sülfanilamid’in bağlı afinite kolonundan LPO tek basamakta yüksek verimde saflaştırıldı. Saflaştırılan enzimin saflığı SDSPAGE ile kontrol edildi4. Daha sonra β-laktam türevlerinin her birinin IC50 ve Ki değerlerinin belirlenebilmesi için inhibisyon çalışması çerçevesinde aktivite ölçümleri 412 nm’de spektrofotometrik olarak gerçekleştirildi. Elde edilen veriler sonucunda çizilen Aktivite (%)-[β-Laktam türevi] grafiklerinden IC50 değerleri 0,527-16503,5 nM aralığında bulundu. Son olarak da çizilen LineweaverBurk grafiklerinden Ki değerleri 0,267-16642,0 nM aralığında olduğu tespit edildi. Kaynaklar : 1) 2) 3) 4) Palomo, C.; Aizpurua, J.M.; Ganboa, I.; Oiarbide, M. Eur. J. Org. Chem. 1999, 3223. Banik, I.; Becker, F.F.; Banik, B. K. J. Med. Chem. 2003, 46, 12. Şişecioglu, M.; Gülçin, İ.; Çankaya, M.; Atasever, A.; Özdemir, H. Sci. Res. Essay. 2010, 5, 1351. Atasever, A.; Özdemir, H.; Gülçin, İ.; Küfrevioglu, Ö. İ. Food Chem., 2013, 13, 6864. P100 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Asetilkolinesteraz Enzim Aktivitesi Üzerine Bazı Flavon Türevlerinin Etkisi Pınar Kalına, İlhami Gülçina a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum pannakkaya@atauni.edu.tr Asetilkolinesteraz (AChE; E.C.3.1.1.7); membrana bağlı bir enzim olup, beyinde, sinir hücrelerinde, kasta, akciğer, dalak ve eritrositlerde bulunur. Aynı zamanda sarkoplazmik retikulum, lökosit, trombosit, kemik iliği ve plasentada da mevcut olan AChE kolinerjik sinapsiste bir nörotransmitter olan asetilkolini hidroliz ederek birçok fiziksel prosesin düzenlenmesinde önemli rol alır1. Flavonlar, flavonoid sınıfında olan antioksidan, antitümör, antimikrobiyal ve antiinflamatuvar aktivite gibi birçok biyolojik özelliğe sahip moleküllerdir. Aynı zamanda flavonoid moleküllerin protein kinazlar gibi birçok memeli enzimleri üzerinde etkiye sahip oldukları belirlenmiştir2. Bu çalışma kapsamında flavon türevi olan 5-hidroksi flavon, 6-hidroksi flavon, 7-hidroksi flavon, 5,7dihidroksi flavon, 4’,5-dihidroksi flavon ve 3’,4’-dihidroksi flavon moleküllerinin AChE üzerine in vitro şartlarda inhibisyon etkileri incelendi. Flavon türevlerinin AChE aktivitesi üzerine etkisi, asetiltiyokolin iyodat substratının 412 nm’de spektrofotometrik olarak ölçülmesi esasına dayanılarak tespit edildi3,4. Elde edilen veriler sonucunda çizilen Aktivite (%)-[Flavon türevi] grafiklerinden IC50 değerleri belirlendi. Son olarak da çizilen Lineweaver-Burk grafiklerinden Ki değerleri ve inhibisyon tipleri tespit edildi. Çalışmada kullanılan bütün flavonların nanomolar düzeyde AChE enzimini inhibe ettikleri gözlendi. Kaynaklar : 1) Milatovic, D.; Dettbarn, W. D. Toxicol. Appl. Pharmacol. 1996,136, 20. 2) Gülçin, İ. Arch Toxicol. 2012,86, 345. 3) Topal, M., Gocer, H., Topal, F., Kalin, P., Polat Köse, P., Gülçin, İ., Çakmak, K.C., Küçük, M., Durmaz, L.; Gören, A.C.; Alwasel, S.H. J. Enzyme Inhib. Med. Chem., 2016, 31, 266. 4) Polat Köse L.; Gülçin İ.; Gören A.C.; Namiesnik, J.; Martinez-Ayala, A.L.; Gorinstein, S. Ind. Crops Prod. 2015, 74, 712. P101 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi KUDRET NARI’NIN TEKNESYUM-99m (99mTc) İLE İŞARETLİ TAXOL BİLEŞİĞİNİN TUTULUMU ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ Tansu DOĞANa, Ezgi SULUa, Onur YILDIZa, Fazilet Zümrüt BİBER MÜFTÜLERb, Ayfer YURT KILÇARb, Gökhan TAKANb aEge Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Lisans 4.sınıf öğrencisi,İzmir b Ege Üniversitesi, Nükleer Bilimler Enstitüsü, 35100 İzmir tansudgn@hotmail.com Son yıllarda ülkemizde giderek yaygınlaşan ‘’sağlıklı beslenme‘’ ile hastalıklara karşı korunmada ve tedavide günlük beslenmemiz ile alınan besin öğelerine ilave olarak, antioksidan içeriği yüksek besinlerle beslenmenin sağlığımız açısından önemi ve tedavi edici etkisi sıklıkla vurgulanmakta ve bu besinlerin kullanılması önerilmektedir. Bitkisel kaynaklı besinlerin iyileştirici etkiye sahip olduğunun ortaya konması ve buna bağlı olarak toplumun beslenme alışkanlıklarındaki değişim sonucunda bu besinlerin tüketiminin arttığı görülmektedir. Günümüzde; başta kanser, kanser türlerinin, bunun yanı sıra kardiyovasküler bozukluklar ve diyabet gibi hastalıkların meydana gelmesinde serbest radikallerin etkin rol oynadığı vurgulanmaktadır. Farklı yaşlarda sıkça görülen ve gün geçtikçe yaygın hale gelmekte olan meme kanserinin diğer kanser türlerine kıyasla artan bir popülasyonla ilerlediği tespit edilmiştir1. Dünyanın birçok yerinde üretilmekte ve halk tarafından çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan zengin fitokimyasallar ve antioksidan içeriği yüksek olan Kudret Narı (Momordica charantia) bitkisi, bazı hastalıkların kontrolü ve tedavisinde büyük bir öneme sahiptir. Kabakgiller familyasına ait Momordica charantia, ülkemizde kudret narı adıyla bilinen ve ekonomik açıdan önemli bir tıbbi bitkidir2. Kökeninin Çin ve Hindistan olduğu bilinen kudret narı; Afrika ve Asya, Amazonlar da dâhil olmak üzere Karayipler ve Güney Amerika boyunca tropik bölgelerde doğal olarak yetişmektedir3. Yapılan deneysel çalışmalar Kudret Narı bitkisinin başta antiülserojenik, antioksidan, antidiabetik, antikanserojenik, antivirüs, antibakteriyel, antimutagenik, antitümör, antibiyotik, antiinflamatuar özellikte olduğunu ispatlamıştır4. Tohumlarında ise fenolik asitler; gallik asit, kateşin, klorojenik asit, epikateşin ve antioksidantlar içerdiği bildirilmiştir5. Yapılan çalışmalar, özellikle alternatif tıpta kullanılan bitkilerin radyofarmasötikler ile etkileşimi sonucu bu bitkilerin terapötik etkilerinin gözlenmesi ile önemini artırmıştır. Bu sebeple, hastalar çoğunlukla tanı ve tedavi süreçleri sırasında bitki tüketimine yönelmektedir. Ancak, bitki tüketimlerinin tanı ve tedavi süreçlerini ne yönde etkilediği tam olarak bilinmemektedir. Literatürde bitki-radyofarmasötik etkileşiminin incelendiği birçok çalışma mevcuttur6-10. Kanser, tanı ve tedavisi amacıyla nükleer tıpta çeşitli radyofarmasötikler kullanılmaktadır. Radyofarmasötikler, nükleer tıpta bazı hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan ve istenilen organda lokalize olabilen bir biyoaktif bileşen ile bir radyonüklidin birleşiminden oluşan bileşiklerdir. Bu çalışmada, meme dokusuna spesifik olarak etki eden, sitotoksik ajan olan taxol (paklitaksel) tercih edilmiştir11-13. Taxol; nükleer tıpta sıklıkla kullanılan Teknesyum-99m (99mTc) radyonüklidi ile işaretlenmiştir. Radyoişaretli bileşiğin in vitro hücre kültürü çalışmaları sonucunda, kudret narı inkübe edilmiş meme kanseri hücre hatları MCF-7 ve MDA-MB 231 (insan meme adenokarsinoma) üzerindeki etkileşimi incelenmiştir. TÜBİTAK 2209/A programı desteği ile gerçekleştirilen bu çalışmamız kapsamında gerçekleştirilen denemelerde, MCF-7 ve MDA-MB-231 meme kanseri hücreleri üzerinde kudret narı ekstraktının, 99mTc-Taxol’un hücre düzeyindeki tutulumuna olan etkisi incelenmiştir. Kudret narı ekstraktı bulunan medium içerisinde hücreler ile muamele edilen 99mTc-Taxol bileşiğinin farklı zamanlardaki % tutulum oranları belirlenmiştir. Buna göre, kudret narı ekstraktı ve 99mTc-Taxol ile inkübe edilen MCF-7 ve MDA-MB-231 hücrelerinde 99mTc-Taxol’un % tutulum değerlerinin yalnızca 99mTc-Taxol içerenlere kıyasla 240. dakikada sırasıyla 2,8 ve 1,4 kata kadar artışa sebep olduğu görülmüştür. Böylece, kudret narı ekstraktının meme kanseri hücreleri üzerinde 99mTc-Taxol’un tutulumunun arttığı görülmüştür. Sonuç olarak, yapmış olduğumuz çalışmanın bitki-radyofarmasötik etkileşimi üzerine yapılan çalışmalara bir ek çalışma niteliğinde olduğu ve daha güvenilir tanı ve teşhis konulabilmesi yönünde kazanımların olacağı hedeflenmektedir. P102 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Farklı Yörelerden Toplanan Yapışkan Kazayağı (Chenepodium botrys) Bitkilerinin Uçucu Yağlarının Kimyasal Karakterizasyonu ve Antioksidan Aktivitelerinin Belirlenmesi Mehmet Sabih Özera,b, Elif Dileka a b Celal Bayar Üniversitesi, Saruhanlı Meslek Yüksek Okulu, Saruhanlı-Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Muradiye Yerleşkesi-Manisa vanozer@hotmail.com Bu çalışmada Türkiye’nin farklı yörelerinden (Afyonkarahisar, Isparta ve Konya) toplanan Chenepodium botrys L. bitkisi uçucu yağlarının kimyasal içeriğinin ve antioksidan aktivitelerinin belirlenmesini amaçlamaktadır. Uçucu yağlar GC ve GC-MS ile analiz edildi. GC ve GC-MS analizlerine göre; Afyonkarahisar, Isparta ve Konya illerinden toplanan bitkilerin uçucu yağlarında sırasıyla; uçucu yağların %94.45, %96.96 ve %94.41’ine karşılık gelen sırasıyla; 27, 24 ve 16 bileşen aydınlatıldı. Uçucu yağlarda, ledol ve elemol ana bileşenler olarak tespit edildi. Uçucu yağların antioksidan aktiviteleri özellikleri farklı yöntemler kullanılarak belirlendi.1 Bu bağlamda, fosfomolibdenyum yöntemiyle toplam antioksidan aktivite, 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil radikali üzerine serbest radikal giderim aktivite ve demir (III) iyonlarını indirgeme gücü testleri yapıldı. Afyonkarahisar ilinden toplanan bitkinin uçucu yağı, fosfomolibdenyum testiyle yapılan toplam antioksidan aktivite (7,49 mmol AAEs/g uçucu yağ), DPPH radikal süpürüm (%13,35; 2 mg/ml derişimde) ve indirgeme gücü (0,251; 700 nm’deki absorbans olarak 2 mg/ml derişimde) testlerinde en yüksek aktivite gösterdi. Bu uçucu yağı aktivite bakımından Isparta ve Konya illerinden toplanan örneklerin uçucu yağları takip etti. DPPH radikal süpürüm ve indirgeme gücü testlerinde, aktivitenin uçucu yağ derişiminin artmasına paralel olarak arttığı tespit edildi. Kaynaklar: 1) Sarikurkcu, C. Afr. J. Biotechnol. 2011, 10, 831-839. P103 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN 4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi 2010-2011 Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir’in Etkinliği Mehmet Ceyhana, Eda Karadağ Öncela, Selim Badurb, Meral Akçay Ciblakb, Emre Alhanc, Ümit Sızmaz Çelikd, Zafer Kurugöle, Eylem Ulaş Sazf, Yasemin Özsürekçia, Melda Çelika, Aslınur Özkaya Parlakaya aHacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, Ankara, Türkiye Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Klinik Mikrobiyoloji ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ulusal İnfluenza Laboratuvarı, İstanbul, Türkiye cÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, Adana, Türkiye dAdana Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, Adana, Türkiye eEge Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, İzmir, Türkiye fEge Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Acil Tıp Ünitesi, İzmir, TürkiyeAdres bİstanbul dredakaradag@gmail.com Amaç: Bu prospektif, çok merkezli çalışmada amaç 2010-2011 kış sezonunda influenza benzeri semptomlarla başvuran hastalarda influenza virüs tiplerinin (influenza A, influenza B ve H1N1) dağılımı, klinik özellikleri ve tedavide oseltamivirin etkinliğinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Ocak-Mart 2011 tarihlerinde üç farklı merkeze influenza benzeri semptomlarla başvuran 18 yaş altındaki 300 hasta dahil edildi. İnfluenza sorgulama formu oluşturulan hastaların yaşı, influenza aşı durumu, başvuru semptomlarının başlangıç ve bitiş tarihleri, komplikasyonların varlığı, antiviral tedavi ve antiviral tedavi dışındaki kullanılan ilaçlar (antipiretik, antibiyotik vb.), hospitalizasyon durumu, altta yatan kronik bir hastalık olup olmadığı kaydedildi. Tüm hastalardan influenza virüsleri için nazal sürüntü (swab) örnekleri alındı. Örneklerden influenza virüs tipleri için "reverse-transcription" polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) çalışıldı. Hastaların bir kısmına RT-PCR sonuçları beklenmeden rastgele oseltamivir tedavisi başlandı ve takibe alındı. Bulgular: Hastalarda başvuru sırasında en sık görülen semptomlar ateş (%87.3), öksürük (%84.7), burun tıkanıklığı (%86.3), burun akıntısı (%83.7), boğaz ağrısı (%32), baş ağrısı (%21.3), kas ağrısı (%16.3) idi. Hastaların 45’ine (%15) mevsimsel influenza aşısı yapılmışken, 255’inin (%85) aşısı yoktu. Hastaların 129’unda (%43) influenza RTPCR pozitif bulundu ve bunların 71’ine oseltamivir başlanmıştı. İnfluenza pozitif grupta yer alan ve oseltamivir başlanan hastalarda ateş, öksürük, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı süresinin istatistiksel olarak daha kısa olduğu saptandı (p<0.002). Oseltamivir tedavisinin semptomların başlangıcından itibaren ilk 48 saatte başlanmasının klinik iyileşme üzerinde daha etkili olduğu gösterildi. RT-PCR pozitifliği olan hastalardaki influenza virüsü tiplerinin dağılımına bakıldığında, 37’sinde (%28.6) H1N1, 44’ünde (%34.1) influenza A, 46’sında (%35.6) influenza B, 2’sinde (%1.5) miks etken saptandı. Etkenler arasında semptom süresi karşılaştırıldığında influenza B’de öksürük (p<0.001), burun tıkanıklığı (p<0.05) ve burun akıntısının (p<0.001) diğer etkenlere göre daha uzun sürdüğü görüldü. Sonuç: Mevsimsel influenza ve H1N1’in tedavisinde oseltamivir etkili bir ajandır. Ancak tedaviye mümkün olan en kısa sürede başlanmalı ve başlamak için test sonuçları beklenmemelidir. Anahtar kelimeler: İnfluenza, çocuk, oseltamivir, semptom süresi P104 Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN