2014-ARİNKOM - Eskişehir Sanayi Odası

Transkript

2014-ARİNKOM - Eskişehir Sanayi Odası
Bölüm-1
Giriş ve Amaç
Eskişehir Sanayi Sektörü Mevcut Durum ve 2023 Hedefleri
Eskişehir Sanayi Odası 2014-2017 Stratejik Planında yer alan bir tabloda ildeki sanayi
sektörlerinin yapısı aşağıdaki gibi verilmiştir;
Anılan Stratejik Planda Eskişehir Sanayi 2023 hedefleri olarak da;25 milyar USD ciro
ve 5 milyar USD ihracat öngörülmektedir.
Eskişehir Sanayinin diğer 2023 yılı hedefleri olarak ise şunlar öne çıkarılmıştır;




2023 yılında inovasyona dayalı, yüksek katma değerli bir sanayi,
Hızlı Tren sistem ve setleri üretebilen raylı sistemler sektörü,
Eskişehir’i, Türkiye’nin Savunma ve Havacılık Vadisi’nin odağı haline getirmek,
Yüksek Teknoloji Seramiklerinin Türkiye’deki en önemli üretim merkezi
olmasını sağlamak,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.



Otomotiv Sanayinde yeni ana sanayi yatırımlarını kentimize kazandırmak,
Beyaz Eşya Üretiminde Avrupa’da lider konuma gelmek,
Sanayimizin ihtiyaçları için Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi
Bölgesi’nde (ESOOSB’de) kurulacak Meslek Lisesinden 5 bin ve Meslek
Yüksekokulundan 2 bin mezun vererek sanayide istihdam etmek,
Belirtilen strateji raporunda ayrıca şu vurgulara da yer verilmiştir;
“Eskişehir sanayi açısından önümüzdeki 10 yıllık dönem başta havacılık ve raylı
sistemler sanayi olmak üzere, rekabet gücü yüksek diğer sektörlerimizde önemli
boyutta bir dönüşüm ve değişimin yaşanacağı dönem olacaktır.
Bu değişim döneminde sanayi kuruluşlarının bugünkünden çok daha fazla inovasyon
ve Ar‐Ge çalışmalarına ağırlık vermeleri gerekmektedir. Yine bu dönemde sanayi
kuruluşlarının yetişmiş insan gücü ihtiyacının karşılanmasıyla birlikte, mevcut beyin
gücünün diğer büyükşehirlere göç etmesini engelleyecek ücret düzeyi, sosyal haklar
ve yaşam düzeylerinin de çalışanlara sağlanması gerekmektedir.
Bu değişimin destekleyici unsurları hiç kuşkusuz mevcut üniversitelerimizin yanına
sadece teknik ve mühendislik eğitimi veren bir üniversitenin kurulması olup, ayrıca
birçok şehrimizin ve Türkiye ortalamasının üzerinde bulunan yetişmiş insan gücü
potansiyelimizin daha da geliştirilmesinin, kentin ekonomik yönden olduğu kadar
sosyo‐kültürel yaşam düzeyi bakımından da geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.”
Eskişehir Bölgesel İnovasyon Sistemi için Üniversite-Sanayi İşbirliği
Ek-2’de görüleceği gibi Eskişehir ili yaşam kalitesi olarak Türkiye’nin önde gelen
illerinden biridir. Eskişehir, Bilecik, Bursa illerinden oluşan TR-41 Bölgesinde yine diğer
bölgelerle kıyaslandığında İstanbul ve Ankara’nın ardından öndeki bölgelerden biri
durumunda olmakla birlikte ortalamanın altında kalmaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölgesel İnovasyon İndeksi Kapsamında Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri ve KOP
Bölgesi Karşılaştırmaları
TR10 (İstanbul),
TR31(İzmir),
T41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik)
TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova),
TR51 (Ankara) bölgeleri ve
KOP Bölgesi (Konya, Karaman, Aksaray, Niğde)
inovasyon sistemleri içerisindeki 4 ana girdi ve 3 ana çıktı bileşeni kapsamında değerlendirilmiştir.
(Parametreler ve diğer alt kırınımlar için Bkz.Ek-2)
ESO raporunda da kuvvetle vurgulandığı gibi bundan sonraki gelişmeler için
Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon süreçlerinin her alanda güçlenmesi ve
kurumsallaşması kritik önemdedir. Hedeflere ulaşım ve yaşam kalitesinin daha ilerilere
taşınması ancak ve ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Ve bu süreçler için de
üniversite- sanayi işbirliği ve bunları da içine alacak işbirliği ağyapılarının kurulması,
kurumsallaşması ve sürekliliği en önemli faktörlerden biridir.
Talep Odakları Analizi Kapsamı
Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO, bölgede üniversite-sanayi işbirliğinin ve işbirliği
ağyapılarının daha ileri seviyelerde gelişmesi için yapılması gerekenlere ışık tutmak
amacı ile Talep Odakları Analizi ve İşbirliği Olasılıkları çalışmasını ilgili bölge
aktörlerinin katkı ve katılımları ile gerçekleştirmeye çalışmıştır.
Bu kapsamda Bölüm-2’de Eskişehir için önemli görülen 7 sektörle ilgili dünyada,
Türkiye’de ve bulunabilen verilerle bölgede durum ve GZFT analizleri, bu sektörlerde
küresel ölçekte mevcut durumda ve gelecekte beklenen teknolojik gelişmeler
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
aktarılmıştır. Bu sektörlerin seçiminde ESO strateji raporundaki veri ve hedefler
belirleyici olmuştur. Şöyle ki; ESO strateji raporunda yer alan ve yukarıda da sunulan
il bazında değişik faktörlere göre büyüklük gösteren ilk 3 sektör ile (Makine İmalat,
Kimya ve Plastik ile Gıda); Strateji raporunda bölgesel gelişme için öne çıkarılan ve
aynı zamanda kümeleşme süreçleri bakımından da belli bir olgunluğa erişmiş görülen
ve dünyadaki gelişmeler bakımından da önemli görülen Raylı Sistemler, Havacılık,
Seramik ve Beyaz Eşya Sektörleri bu çalışmada ele alınmıştır. Bu sektörler BEBKA
Bölge planında da Eskişehir için öne çıkarılan sektörlerdir.
Bölüm-3’de ise beklenen gelişmeler karşısında bölgenin de rekabetçiliğini
geliştirebilmesi için özellikle ÜSİ kapsamında olası öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölüm-2
Bölge İçin Kritik Sektörler
Raylı Sistemler Sektörü
Giriş
Raylı sistem taşımacılığının, yatırım maliyetleri yüksek olmakla birlikte, işletme
maliyetleri karayolu taşımacılığına göre daha düşüktür. Ayrıca kaza riskleri, enerji
tüketimi, trafik sıkışıklığı ve personel istihdamı kara yolu taşımacılığına göre daha
azdır. Bununla birlikte raylı sistem taşıma kapasitesi, karayolu taşımacılığına göre çok
daha yüksektir. Bütün bu şartlar günümüzde raylı taşımacılığın yaygınlaşmasını
hızlandırmıştır.
Gelecek yıllarda raylı ulaşım sektöründen beklentiler gerek yolcu gerekse de yük
taşımacılığının gelişerek artacağı ve toplumun çevre bilincinin güçlenmesiyle ulaşımın
karayollarından demiryollarına yöneleceğidir. Dolayısıyla, demiryolu sektöründeki
firmaların ve işletmecilerin toplumun artan eğitim/kültür yapısına paralel olarak hizmet
kalitesi, konfor, güvenilirlik, fiyat ve teknoloji konularında iyileştirmeler yaparak rekabet
güçlerini arttırıcı önlemler almaları gerekmektedir. Sektörün gelişimi ve teknik değişimi
sürecinde ulaşılması gerekli en önemli hedef; demiryollarının uluslararası uyumunu
sağlayacak yasa, yönetmelik, teknik donanım ve eğitim altyapılarının
gerçekleştirilmesidir.
Demiryolu taşımacılığı ulaştırma sektörünün en önemli bileşenlerinden biri olmasına
karşın ülkemizde uzun yıllar öncelikli yatırımlardan payını alamamıştır. Ancak bu
konudaki kamu politikaları olumlu yönde son yıllarda hızla değişmektedir. 2023’de
Demiryolu payının yolcu taşımacılığında %2,22’den % 10’a, yük taşımacılığının da
%14,6’dan %15’e çıkarılması planlanmaktadır. Demiryolu ağının da 2023 yılına kadar
yaklaşık 13.000 km daha genişletilerek toplam 25.000 km’ye çıkartılması
hedeflenmektedir. Yapılacak hatların 8.500 km'si yüksek hızlı ulaşım için, 3.500 km’si
hızlı tren için, 1.000 km’si konvansiyonel demiryoludur. Demiryolu hatlarının inşası ile
birlikte, yeni nesil demiryolu araçlarının da özgün tasarım ve yerli teknoloji ile
üretilmesine yönelik olarak “Milli Tren Projesi” çalışmaları başlatılmıştır.
1 Mayıs 2013 tarih ve 6461 sayılı “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun” ile Türkiye’de demiryolu altyapı işletmeciliğini ve tren işletmeciliğini
tekel olarak sürdüren ve bir devlet kuruluşu olan TCDD İşletmesi yeniden
yapılandırılmıştır. Geçmişten gelen sektör kültürü ile Eskişehir Türkiye'de raylı ulaşım
sistemleri sektöründe yapılacak yatırımlar için akla gelen ilk yerdir. Lokomotif ve motor
üretiminde stratejik öneme sahip TÜLOMSAŞ Eskişehir'de bulunmaktadır. Ayrıca
birçok gelişmiş yan sanayi firması da Eskişehir OSB'de faaliyet göstermektedir ve
"Raylı Sistemler Kümelenmesi" üyesidir. Anadolu Üniversitesi katkıları ile Eskişehir'de
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi (URAYSİM) kurulması çalışmaları
başlamıştır. Proje tamamlandığında gerekli test ve sertifikasyonları sağlayabilecek,
Avrasya'da tek olacak uluslararası bir merkez oluşturulmuş olacaktır.
Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Haziran 2014’de
hazırlanan Eskişehir RSKD Kümesi için yapılan çalışmadaki bilgilerden yararlanılarak
ve bu kümenin Eskişehir Raylı Sistemler Sektörü için güçlü bir kesit oluşturacağı
düşünülerek dünya perspektifinden ve gelişme beklentilerinden Eskişehir ölçeğine
gelinerek “Raylı Sistemler” alanında mümkün olabilecek “Sektörel İnovasyon Sistemi”
içinde üniversite-sanayi işbirliği olasılıklarının tarafların ilgisine sunulması
amaçlanmıştır.
Dünyada Raylı Sistemler Sektörü
Raylı sistemler ile ilgili değişik istatistiklere rastlanmaktadır. 2005 yılı itibariyle toplam
yaklaşık 900.000 km. demir yolu olduğu ve bu hatlarda 28 milyardan fazla insan ve
11.4 milyar tondan fazla yük taşındığı ve 7.1 milyon kişinin bu sektörde istihdam edildiği
belirtilmektedir.
Ürün bazında demiryolu araçları, raylı sistemler pazarının yaklaşık 1/3’ünü
oluşturmaktadır.
Bunun
yaklaşık
%30’unu
hızlı
tren
araçları pazarı
gerçekleştirmektedir. Ardından taşıma vagonları (%28) gelmektedir. Pazar açısından
lokomotifler %26, metro ve hafif raylı sistem araçları ise %16’lık bir pay almaktadır.
UNIFE tarafından 2012 yılında yapılan Dünya Raylı Sistemler Pazar Araştırması
raporuna göre yıllık toplam pazar büyüklüğü 2009-2011 yılları için 146 milyar Avro
değerinde olup 2007-2009 yıllarına göre %3,4 büyüme gerçekleşmiştir.
Raylı sistemler konusundaki üreticilerin başlarda kendi yerel pazarlarında etkili
oldukları görülmektedir. Ancak 1990’lardan itibaren Kanada’dan Bombardier,
Fransa’dan Alstom ve Almanya’dan Siemens şirketleri öne çıkmaya başlamışlar ve
küresel pazardan önemli pay alan üç oyuncu olmuşlardır. Ardından GE ve bazı Japon
rakipler de alanda görülmeye başlamış ve devamında daha küçük bazı rakiplerin de
küresel pazarda isimleri duyulmaya başlanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır;
Ansaldo-Breda (İtalya), CAF (Construcciones Auxiliar de Ferrocarriles) ve Talgo
(İspanya). 2000’lerden sonra Rus Transmashholding (TMD) ve özellikle de Çin’den
China South Locomotive & Rolling Stock Corporation (CSR) ve China North
Locomotive & Rolling Stock Corporation (CNR) şirketlerinin de devletin kurucu rolü ve
büyük destekleriyle devreye girmesiyle tabloda önemli değişiklikler olmuştur. CSR
firması yakın zamanda ciro bazında dünyanın en büyük 2. şirketi olmayı başarmıştır.
Ancak siparişlerin yaklaşık %60’ı Çin Demiryolları Bakanlığı’ndan gelmektedir.
Bu sektörde başta AB bölgesi olmak üzere pek çok ülkede kritik büyüklüğe erişmiş
kümeleşme yapılarının da kurulduğu gözlenmektedir. Bu alandaki beklenen
gelişmelerde ATGİ süreçleri etkili olacağından, kümelerin de bu çerçeveye özel önem
verdikleri görülmektedir. Özellikle Ar-Ge ve İnovasyon süreçleri bakımından ağırlık
taşıyan Avrupadaki raylı sistemlere ilişkin önemli bazı kümeler şunlardır;
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
i-Trans : Kuzey Fransa
BTS : Verbund Initiative Bahntechnik Sachsen – Almanya
CNA : Cluster Bahntechnik Bavaria – Almanya
TSB : Innovationsagentur Berlin GmbH – Geschäftsbereich
Verkehr und Mobilität - Almanya
RTCA : Railway Technology Cluster Austria – Avusturya
Railgrup : Rail Industry Cluster of Catalonia – İspanya
Rail Alliance : West Midlands – İngiltere
Southern Railway Cluster – Polonya
DITECFER : Distretto per le Tecnologie Ferroviarie - İtalya
Bir İyi Uygulama Örneği- i-Trans
Küme bünyesinde bugüne kadar 345 milyon Avro bütçeli 145 Ar-Ge projesi
gerçekleştirildiği ve bu projelerde 400 katılımcının yer aldığı açıklanmaktadır. Bu
projelerde yer alan 33 araştırma kuruluşunun bünyelerinde 1800 kamu araştırmacısı
barındırdığı ve küme tarafından 2000 öğrenciye eğitimler sağlandığı da
vurgulanmaktadır.
Ar-Ge çalışmalarında özellikle biyoplastik, kompozit, raylı sistem altyapıları, yüksek
hızlı trenler için güç kaynakları, enerji depolama gibi konulara ağırlık verildiği
anlaşılmaktadır. Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon süreçleri için şu 3 alan
öncelikli olarak belirlenmiştir;
o Eko-Entegrasyon
 Enerji yönetimi ve optimizasyonu
 Gürültü ve titreşim azaltımı
 Karbon ayak izi azaltımı
o Güvenlik, Emniyet ve Güvenilirlik
 Güvenlik ve emniyet uygulamaları
 Raylı sistem kapasite geliştirme
 Mevcudiyet ve bakım sistemleri
o Endüstri
 Verimli ve esnek üretim
 Yeni organizasyon ve iş inovasyon modelleri
Uluslararası ilişki ve işbirliklerine de büyük önem veren kümenin bu kapsamda değişik
ülkelerden gelen öğrenci ve katılımcılara açık eğitim programları düzenlediği ve
özellikle aşağıda sayılan konularda uluslararası işbirlikleri yaptığı vurgulanmaktadır;





Enerji yönetimi, verimliliği ve tasarrufu,
Raylı sistem araçlarının monitörizasyonu ve önleyici bakım,
Ses ve titreşim azaltımı,
Sinyal, ERTMS, homologasyon süreçleri ve karşılıklı tanıma,
2050 Ulaşım Vizyonu’nun paylaşımı ve bu kapsamda iş modelleri ve strateji
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.


geliştirme,
Geri dönüşüm ve kazanım,
Tasarım.
Raylı Sistemlerde Yakın Gelecek Beklentileri
Sektördeki gelişmelerde ATGİ süreçlerinin çok etkili ve belirleyici olacağı ve bu
çalışmaların da özellikle şu çerçevelerde yoğunlaşacağı belirtilmektedir;
1. Kontrol-Kumanda ve Komünikasyon Sistemleri: Bu kapsamda tam zamanlı
akıllı trafik yönetim sistemlerinin yüksek kapasiteli, enerji verimli ve zamanında
yaklaşımlarını dikkate alarak geliştirileceği anlaşılmaktadır. Haberleşme
sistemlerinin de operasyonlar ve müşteri servislerinde optimizasyonu sağlayacak
şekilde geliştirileceği beklenmektedir.
2. Enerji: Enerji verimliliğini odak alan ve fosil yakıtlara ve yenilenebilir olmayan enerji
kaynaklarına bağlılığı azaltacak çalışmaların hız kazanacağı öngörülmektedir.
Enerjide maksimum verimlilik için sensör, enerji depolama, ve akıllı grid monitör ve
yönetim teknolojilerindeki gelişmelerden azami yararlanılması hedeflenmektedir.
3. Altyapı: Haftanın 7 günü çalışmaya dayanıklı, kapasite artırıcı, güvenilir ve servis
zaman ve süreleri minimuma indirilmiş altyapıların geliştirilmesi hedeflenmektedir.
Demiryolu ve üzerinde yürüyen araçların komple bir sistem olarak monitörize
edileceği ve birbirini takip edebilen sistemlerin gelişmesi beklenmektedir.
Endüstrideki sürdürülebilir gelişme prensibinin teknik ve operasyonel tasarıma
uyarlanacağı ve iklim değişikliklerine dayanıklı, yük ve yolcu taşımada yüksek
kapasiteli altyapıların geliştirileceği söylenmektedir.
4. Araçlar: Güvenilir, enerji verimliliği üst seviyede, yaşam ömrü bakımından düşük
maliyetli, müşteri beklentilerine uygun, yürüdüğü altyapı ile arayüzlü ve modüler
tasarımlı araçların geliştirilmesi beklenmektedir. Tüm alt sistemlerde ve özellikle
fren ve boji sistemlerinde önemli gelişmeler istenmektedir.
5. Enformasyon: Müşteri hizmetlerini ilerletecek entegre modüler enformasyon
sistemlerinin, operasyon maliyetlerini azaltacak ve ticari kazancı yükseltecek
uygulamaların geliştirilmesi hedeflenmektedir. Ortak mimari ve açık kaynak
teknolojileri ile kullanım ve bilgilere erişmenin kolaylaştırılacağı veri ve
enformasyon yönetim sistemlerinin gelişmesi beklenmektedir.
6. Müşteri İstekleri: Yolcu beklentilerine uygun istasyonlar ve birbirine bağlanmış
hatlarla ve daha çok elektronik güvenlik kontrolü ile müşterilerin güvenli, konforlu
ve rahat seyahatlerini sağlayacak gelişmeler öngörülmektedir.
7. Çalışanlar: Sektörde çalışanların müşteri odaklı, teknik yönleri geliştirilmiş,
uzmanlaşma sağlanmış ve sektörün holistik yaklaşımını bütünleyen bir yetkinliğe
erişmeleri için geliştirme planları yapılacağı söylenmektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Türkiye’de Raylı Sistemler
Türkiye'nin ağırlıkla tek hatlı yollardan oluşan demiryolu ağı halen yaklaşık 12.000 km
uzunluğundadır. 2003’den 2013’e kadar olan on yıl içerisinde mevcut, bakımsızlıktan
çürümeye yüz tutan hatlarda 7.750 km demiryolu yenilenmesi yapılmıştır. 2023’e kadar
4.400 km hat yenilemesi yapılması da planlanmaktadır. Türkiye, 2023 yılındaki
Cumhuriyet’in Kuruluşunun 100. yıldönümüne kadar demiryolu ağını yaklaşık 13.000
km daha genişleterek toplam demiryolu uzunluğunu 25.000 km’ye çıkarmayı
hedeflemektedir. Bu rakamım 2035 yılında 31.000 km’ye çıkarılması öngörülmektedir.
Demiryolu ağının diğer ulaştırma sistemleri ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde
akıllı ulaşım altyapıları ve sistemlerinin geliştirilmesi; Boğazlar ve Körfez Geçişlerinde
demiryolu hat ve bağlantılarının tamamlanarak Asya-Avrupa-Afrika kıtaları arasında
önemli bir demiryolu koridoru haline gelinmesi de 2035 yılı hedefleri arasındadır.
2023 Yılına kadar yapılacak hatların 8.500 km'si yüksek hızlı ulaşım için, 3.500 km’si
hızlı tren için, 1.000 km’si konvansiyonel demiryoludur.
Bu projeler kent içi taşıma projeleri ile de güçlenmektedir. 2014’ün ilk çeyreği itibariyle
kent içi raylı ulaşım 475 km’yi bulmuştur ve günde 2,5 milyonun üzerinde yolcu
taşımaktadır.
Günümüzde 11 şehirde yerel raylı yolcu taşıma sistemi bulunmakta olup 2023‘e kadar
İstanbul da dahil 12 şehirde daha inşa edilecektir. Türkiye’nin artan nüfusu ve ulaşımda
karşılaşılan sıkışıklık, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde görülen
yoğunlaşma nedeniyle yeni yatırımlara ihtiyaç göstermektedir. TCDD ve Belediyelerin
işbirliği ile Banliyö hatlarında gerçekleştireceği üç önemli projeden söz etmek
mümkündür; bunlar Başkentray, Egeray ve Gaziray’dır. Var olan şehir içi raylı ulaşım
projeleri şehir içi raylı sistemlerde güncel genişleme planlarına göre hatların 391 km
uzatılması öngörülmektedir. Bunun araç sayısına yansıması ile 1800 adet yeni üç ila
beş parçalı demiryolu aracına ihtiyaç olduğu saptanmaktadır.
Türkiye Raylı Sistemler İhracatı
Yıllar
86- Demiryolları ve Benzeri Hatlara ait Taşıtlar ve Malzemeler ve
Bunların Aksam ve Parçaları; Her Türlü Mekanik (Elektromekanik
Olanlar Dahil) Trafik Sinyalizasyon Cihazları
ABD Doları
1.3814 $/€
Milyon €
2009
86 098 547
62,33
2010
16 841 158
12,19
2011
115 130 032
83,34
2012
127 016 402
91,94
2013
183 421 354
132,78
Kaynak: www.trademap.org
Türkiye Raylı Sistemler İthalatı
Yıllar
86- Demiryolları ve Benzeri Hatlara ait Taşıtlar ve Malzemeler
ve Bunların Aksam ve Parçaları; Her Türlü Mekanik
(Elektromekanik Olanlar Dahil) Trafik Sinyalizasyon Cihazları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
2009
2010
2011
2012
2013
Kaynak: www.trademap.org
ABD Doları
742 962 021
526 475 958
746 296 582
549 514 985
583 972 290
1.3814 $/€
Milyon €
537,83
381,12
540,24
397,79
422,74
Raylı Sistemler Bölgesi Olarak Eskişehir
Eskişehir'de raylı sistemler sektörü oldukça gelişmiştir. Geçmişten gelen sektör kültürü
ile Eskişehir Türkiye'de bu sektörde yapılacak yatırımlar için akla gelen ilk yerdir.
Lokomotif ve motor üretiminde stratejik öneme sahip TÜLOMSAŞ Eskişehir'de
bulunmaktadır. 500.000 m² yerleşim alanına sahip, dünyanın sayılı lokomotif
üreticilerinden olan TÜLOMSAŞ, Avrupa standartlarında üretimi ile güçlü bir ana
sanayi olarak sektöre öncülük etmektedir. Ayrıca birçok gelişmiş yan sanayi firması da
özellikle Eskişehir OSB'de faaliyet göstermektedir. Eskişehir'de sektörün önemli bir
yerde olduğuna dikkat çeken göstergelerden biri de "Raylı Sistemler Kümelenmesi"
çalışmalarıdır. Kümedeki işbirliği neticesinde Eskişehir, uluslararası alanda daha güçlü
rekabet edebilme potansiyeline sahiptir. Üstelik Eskişehir'de yapılmakta olan
Hasanbey Lojistik Köyü sektöre önemli bir hareketlilik sağlayacaktır. Anadolu
Üniversitesi katkıları ile Eskişehir'de Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi
(URAYSİM) kurulması çalışmaları başlamıştır. Proje tamamlandığında gerekli test ve
sertifikasyonları sağlayabilecek, Avrasya'da tek olacak uluslararası bir merkez
oluşturulmuş olacaktır.
Eskişehir, son yıllarda büyük yatırımların yapıldığı hızlı tren projelerinin de odağında
yer almaktadır; hızlı tren lokomotifi üretme çalışmaları devam etmektedir. “Eskişehir,
ev sahipliği yaptığı raylı sistemler şirketlerine uluslararası rekabet avantajları sağlayan
bir üretim ortamı yaratmaktadır. Lojistik üs olma, önemli limanlara yakınlık, kalifiye iş
gücü, üniversite sanayi işbirliklerinin başarılı örnekleri, Ar-Ge teşvikleri gibi birçok
imkan sektörün küresel çapta rekabet edebilmesi için mevcuttur.
Eskişehir’in otomotiv sanayinin konuşlandığı Bursa ve Kocaeli gibi merkezlere yakın
olması da raylı sistemlerdeki şansını arttırmaktadır. Otomotiv yan sanayiinin yakaladığı
yüksek kalite, imalat, Ar-Ge ve tasarım kabiliyetleriyle demiryolları için de üretim
yapılabilir. Doğru politikalarla Eskişehir’in raylı sistem araçlarına yönelik lokomotif dahil
her türlü yedek parçanın üretildiği bir merkez olması da kaçınılmazdır.
Söz konusu zengin altyapının olmadığı bir coğrafyada sadece raylı sistem OEM’lerinin
varlığı ile sektörün etkin ve verimli olacağını söylemek mümkün değildir. Örneğin
şekilde belirtilen nitelik ve çeşitlilikte temel sanayiler ve 2. ve 3. kademe tedarikçilerin
varlığı o bölgede raylı sistemler sanayinin gelişimini birinci dereceden etkileyeceği gibi
özellikle tedarik sisteminin gücü her zaman ihracat ve ithalat dengesindeki açığın
kapatılması anlamına gelecektir. Dolayısıyla tedarik sisteminin destek kapsamına
alınması, bölgedeki tamamlayıcı sektör ve kuruluşların varlığının irdelenmesi
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
kümeleşme faaliyetleri açısından önemlidir. Bu yönden bakıldığında da Eskişehir
şanslı bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır.
Giriş bölümünde bahsedilen ve bu raporun temelini teşkil eden Ekonomi Bakanlığı
URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Haziran 2014’de hazırlanan Eskişehir
RSKD Kümesi için yapılan çalışmada Eskişehir Raylı Sistemler Sektörü için güçlü bir
kesit oluşturan 19 firma grubu için üniversite-sanayi işbirliği potansiyeli bakımından
önemli görülen şu tablolara da yer verilmiştir
Firma Yenileşim Yapılanması
Fikri Mülkiyet Verileri
Destek Kullanım Sayı ve Oranları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
İşbirlikleri Dağılımı
İşbirliği Niteliği
Yukarıdaki tablolardan görüleceği gibi Eskişehir’de raylı sistemler alanında faaliyet
gösteren firmaların araştırma teknoloji geliştirme ve inovasyon süreçlerinde üniversite
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
ile değişik konularda işbirliği yapma potansiyeli yüksek insan kaynakları ve altyapısı
mevcuttur.
Eskişehir RSKD Kümesi GZFT Analizi
Bugün Türkiye’deki Raylı Sistemler Sanayinin karşı karşıya kaldığı durum veya
ekonomik çevre bir yanıyla büyük fırsatlar sunmaktadır; sektör yurtiçinde büyüme
eğilimi son derece yüksek bir pazarla karşı karşıyadır, hem de içerideki büyüme
eğilimine paralel olarak Türkiye’nin yakın coğrafyalarında büyüme devam etmektedir,
önemli pazarlar mevcuttur. 2008’e göre 20 yıllık bir projeksiyon ile dünya pazarlarının
yaklaşık 1,85 trilyon ABD Dolarını yakalamasından söz edilmektedir. 2023 yılı Türkiye
pazarının da oldukça önemli olduğu yapılan öngörülerle anlaşılmaktadır. Dikkat çekici
pazarlardaki kayda değer paylara sahip ülkeler Türkiye’nin de içinde bulunduğu
coğrafyada veya yakın coğrafyalardaki ülkelerdir; Rusya (2023’e kadar birikimli 500
M$), Arap Yarımadası (2023’e kadar birikimli 450 M$), Çin (2023’e kadar birikimli 250
M$), AB Ülkeleri (2023’e kadar birikimli 220 M$) gibi. Ancak bu pazarlardan pay
almanın önünde Türkiye’deki raylı sistemler sektörünün kendi iç sorunları önemli bir
engel teşkil etmektedir; geçmiş on yıllar boyunca raylı sistemler o denli ihmal edilmiştir
ki, buna bağlı olarak sektördeki ilgili faktörler de gelişememiştir. Raporda sıkça
değinilen Türkiye için yapılan kestirimlere göre 2023’e kadar tedricen gelişen iç pazarı
ve/veya dış pazardaki, yerli sanayinin uluslararasılaşmış yabancı menşeli firmalara
bırakma riski oldukça yüksektir. Bunların nedenleri aşağıda sıralanmaya çalışılmıştır:
 Kurumsallaşamama,
 Üretim altyapısındaki teknolojik gelişmeleri içselleştirememe,
 Ar-Ge ve Yenileşim altyapısını oluşturamama,
 Pazarlama yetkinliklerindeki zafiyetler,
 İşbirliklerini ve kümeleşmeyi oluşturamama, ulusal/uluslararası ağyapılarda yer
alamama,
 Finansal kısıtlar
 Ulusal veya bölgesel politikaların üretilmesi veya uygulanmasındaki gecikmeler
Eskişehir’de konuşlanmış sanayinin raylı sistem araçlarını üretmedeki yüksek
avantajlarına rağmen söz konusu olumsuz durum RSDK URGE Takımı için de
geçerliliğini korumaktadır. Aşağıda RSKD URGE Takımı için oluşturulmuş GZFT
analizi ve bu analize dayanılarak ele alınmış stratejiler bu amaçla geliştirilmiştir.
Küme İçi Faktörler - Güçlü Yönler:
Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler:
G1 – Küme firmalarının müşteri odaklılığı,
Z1- Küme firmalarında risk yönetim
zafiyetleri,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
G2– Küme firmalarının müşteriye özel üretim,
tasarım yapabilme yetkinliği,
G3 – Temel ana müşteri (TÜLOMSAŞ’ın) küme
bünyesinde olması,
G4 – Küme firmalarının yüksek müşteri
memnuniyeti ve belli bir ölçüde çözüm ortaklığı
yapabilme becerisi,
G5 – Çalışılan alanlarda teknik/teknolojik
yetkinlik,
G6 – Nitelikli satış sonrası hizmet,
G7 – Nitelikli insan kaynağı ve ileri sektör bilgi
ve tecrübesi,
G8 – Küme firmalarının üretim konularında
ulusal ve küresel büyük bazı ana sanayi
firmalarının onaylı ana/alt tedarikçi konumunda
olması,
G9– Güçlü liderlik ve hızlı karar alabilme ve
uygulayabilme yetenekleri,
G10–Çalıştığı konularda firma bilinirliği,
G11–Esnek üretim/esnek otomasyon süreçleri
için yetkin ve çeşitlendirilmiş üretim altyapısı,
G12–İleri Üretim ve Tasarım Sistemleri
kapsamında kritik bazı altyapıların varlığı,
G13–Kritik bazı test/analiz altyapısının varlığı,
G14–Belirli bir yetkinlikte Kalite Yönetim
Sisteminin varlığı,
G15–Çalışılan konu ile ilgili kritik sertifikalara
sahip olunması
G16–Yeni programlarla birlikte güçlü ana
sanayii firmalarının oluşması ve gelişmesi
G17–Kümenin otomotiv sektörünün
konuşlandığı coğrafyaya çok yakın olması
G18– Raylı Sistemler Araştırma ve Test
Merkezi-Uraysim’in Eskişehir’de kurulmuş
olması
Z2- Tanıtım pazarlama sistemlerindeki
yetersizlikler,
Z3 –Finansmanda zayıflıklar,
Z4 –Kurumsallaşmada zafiyetler,
Z5 –Değişik yurt içi ve dışı Ar-Ge işbirliği
projelerinde/platformlarında yer alma
konusunda zafiyetler,
Z6 –Ulusal Ar-Ge desteklerinden yaygın
olarak yararlanabilme çabalarında ve bu
amaçlı proje yönetim sistemlerinde
eksiklikler,
Z7 –Firma yetkinliklerine uygun fikri haklar
stratejileri eksikliği,
Z8 –Hedeflerin henüz sistematik, planlanmış
süreçler haline dönüşmemiş olması
Z9 –Uluslar arası desteklerden yararlanma
ve işbirliği ağyapılarında yer alma
konusunda strateji eksikliği,
Z10–Rakiplerle kıyaslama stratejilerinde ve
sistemlerinde zayıflıklar,
Z11–Müşteri takip ve performans
değerlendirme sistem kurgularında
eksiklikler,
Z12–Organizasyon ve yönetim anlayışının
günümüzün yeni yaklaşımlarına
uyumsuzluğu
Z13–Türkiye’deki test merkezlerinin,
uluslararası düzeyde belge veren ve
onaylayan kurumların eksikliği
Z14–Özel sektörde yerli menşeli ana
firmaların azlığı
Z15–Kamu menşeli ana firmaların ihale
kanununa tabi olması nedeniyle tedarikçi–
OEM ilişkilerinde görülen zafiyetler
Z16–Küme bünyesindeki firmalar arası
ilişkilerin ve işbirliğinin zayıflığı
Z17– Küme organizasyonunda yetkin
profesyonellere yer verilmemiş olması
Çevresel Faktörler - Fırsatlar:
Çevresel Faktörler - Tehditler:
F1 – Türkiye’nin de içinde bulunduğu yakın
coğrafyada uluslararası büyük projelerin ve
pazarın mevcudiyeti,
F2 – Raylı sistemler konusunda sayısı artan
“Milli Projeler”,
F3 – Eskişehir’in bu sektördeki stratejik
pozisyonu ve önemi,
F4 – Firmaların çalışma konuları ve yetkinliği
ile yeni alan, müşteri ve ürün potansiyelinin
oldukça yüksek olması,
T1 – Merdiven altı üretim,
T2 – Malzeme fiyatlarındaki dalgalanmalar,
T3 – Faaliyet alanlarında ana müşterilerin
artan fiyat baskısı,
T4 – Küresel ekonomik krizlerin taşımacılık
sektörünü olumsuz etkilemesi
T5 – Pazara yeni giren rakipler (Büyük
uluslararası projelerden dışlanmak)
T6- Teknolojideki hızlı değişime uyum
sağlayamamak.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
F5 –Ana sanayi firmalarındaki üretim artışına
paralel yurt dışı satışlarda artış olasılığı,
F6 – Raylı sistemler alanında yurt içinde
yaşanması beklenen pazar genişlemesi,
F7– Yerli raylı sistem üretimine dönük olarak
devlet desteği,
F8– Firmaların kritik ürünlere özgü yerlileştirme
ve üretilebilirlik çözümleri vb. nitelikleri
nedeniyle düşük fiyata dayalı rekabetten,
yüksek katma değerli üretime doğru evrimle
potansiyellerinin yüksekliği,
F9–Çalışma konularında sürekli yükseliş
eğiliminde olan ihracat potansiyelinin varlığı.
Eskişehir Havacılık Sektörü
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Giriş
Havacılık sanayi küresel teknoloji tabanının gelişmesinde oldukça etkilidir. Hem sivil
hem de savunma alanı içinde en hassas ve detaylı direktif, regülâsyon, standart vb.
düzenlemelere sahip olmanın yanında bu alanlarda hem teknoloji ve hem de iş modeli
gelişmelerine öncülük yapan özellikler gösterir.
Küresel havacılık ve savunma sektörü 2007-2011 yılları arasında yaklaşık %5’lik bir
büyüme ile 1.128 milyar ABD dolar değerine ulaşmıştır. Savunma %74’lük oranla bu
pazardan en büyük payı almaktadır. Sivil havacılık sektörünün büyüklüğü ise 295
milyar ABD doları değerindedir.
Havacılık sektöründe özellikle ana sanayilerde hızlı bir konsolidasyon süreci
yaşanmaktadır. Gelecekte büyük üreticilerin daha az sayıda ancak çok güçlü ana
tedarikçilerle çalışacakları ve temel Ar-Ge ve inovasyon süreçlerinin de bu
tedarikçilerce karşılanmasının bekleneceği anlaşılmaktadır. Diğer önemli bir gelişme
de ana sanayi ile tedarikçiler arasında risk paylaşımına dayanan bir ilişki ağı ve tedarik
mimarisi yönündeki eğilimlerdir. Sektörde karşılaştığımız diğer önemli kavramlardan
biri ‘parça yerine sistem üretme tercihi’, diğeri ‘hiper-uzmanlaşmadır’. Uzmanlaşmaya
çalışan birimler bu mantık içinde başkalarının uzmanlıklarına da ihtiyaç
duymaktadırlar. Müşteriye parça yerine sistem sunma tercihi de şebekeleşme,
kümeleşme ve benzeri işbirliklerini zorunlu kılmaktadır.
Türkiye’deki havacılık sanayinin başlangıcı 1920’li yıllara dayanmaktadır. Ancak,
havacılık sanayii özellikle 1950’li yıllardan 80’lere kadar büyük bir durgunluk dönemine
girmiştir. Günümüzü de kapsayan yeni dönem ‘teknoloji ve sanayi politikaları’
açısından yeni bir paradigmanın ortaya çıktığı zaman aralığına denk düşmektedir.
Çeşitli firmaların, tedarik şebekelerinin ve/veya kümelerin küresel değer zincirinde
karlılığın yüksek olduğu ‘Ar-Ge, pazarlama ve satış sonrası hizmetler’ gibi halkalarda
yer alabilmek daha da önemlidir.
Günümüzde Türkiye’deki havacılık sektörü içinde bulunduğu organizasyonlar ve
kapsadığı kurumlar itibariyle yüksek bir entelektüel düzeye ve farkındalığa sahiptir.
SSM Strateji Dokümanında üç aşamalı tanımlanan teknolojik yetkinlik düzeyine göre
Türkiye Havacılık Sektörü, ‘platform tasarımı, sistem entegrasyonu ve mühendisliği
düzeyinde’ önemli bir yol kat etmiştir.
Eskişehir ve bölge sanayisinde faaliyet gösteren ve çoğunluğu KOBİ olan havacılık
sektörü işletmeleri çoğunlukla büyük yerel firmalara yan sanayi olarak hizmet
vermektedir. Eskişehir Havacılık Kümelenmesi Derneği (ESAC) güçlü bir yapı olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Aralık 2012’de
Eskişehir Havacılık Kümesi (ESAC) için yapılan çalışmadaki bilgilerden yararlanılarak
ve bu kümenin Eskişehir Raylı Sistemler Sektörü için güçlü bir kesit oluşturacağı
düşünülerek dünya perspektifinden ve gelişme beklentilerinden Eskişehir ölçeğine
gelinerek “Havacılık ve Savunma” alanında mümkün olabilecek “Sektörel İnovasyon
Sistemi” içinde üniversite-sanayi işbirliği olasılıklarının tarafların ilgisine sunulması
amaçlanmıştır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Dünyada Havacılık Sektörü
Ülkelerin gelişme sürecinde havacılık sektörü payı giderek artış göstermektedir.
Dünyadaki havacılık ve savunma pazarı 1.128 milyar ABD dolar büyüklüğünde bir
hacme ulaşmıştır. 2016 yılı pazar tahminleri ise 1.238 milyar ABD dolarıdır. Havacılık
ve Uzay endüstrisinde ABD lider konumdadır. Türkiye’nin pazara yakınlığı nedeniyle
daha çok ilgili olduğu Avrupa ise pazarda ikinci konumdadır. Pazarın %22’sini
Avrupa’daki ülkeler elinde tutmaktadır. Avrupa Havacılık ve Savunma Sektörüne
bakıldığı zaman, sektörde 730.000 istihdamın olduğu 2.000 civarında firma
bulunmaktadır.
Havacılık imalat sanayi, yüksek ve ileri teknolojilere ve bunlara dönük Ar-Ge
faaliyetlerine dayanmaktadır. İleri teknoloji ağırlıklı bir havacılık sanayi, ülkenin diğer
sanayi dallarına da öncülük ederek onları ileriye doğru çeken bir motor veya lokomotif
rolü oynamaktadır. Havacılık sektörü katma değeri yüksek olan bir sektör olmasının
yanı sıra sertifikasyon ve eğitim masraflarının da yüksek olduğu bir sektördür. Çok
farklı pazar özelliklerine sahip bulunan havacılık sanayiinde askeri ve sivil havacılık
şeklinde bir ayrım yapılamadığı için, bu alanda devletin yeri ve işlevi de büyük bir önem
kazanmaktadır.
Bugün büyük şirketler üretimin tamamına hâkim olmak yerine yan sanayi kullanma
eğilimindedirler. Özellikle Avrupa’da etkisini gösteren bu paylaşım dalgası sonunda
KOBİ’lerin önemi büyük ölçüde artmış durumdadır. Hem Avrupa’da hem de dünyada
havacılık sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’ler yerel veya uluslararası havacılık
oluşumlarının çatıları altında yer almaktadırlar.
Küresel havacılık ve savunma sektörü 2005-2009 yılları arasında %8,7’lik bir büyüme
ile 920,6 milyar ABD dolar (2009) değerine ulaşmıştır. Savunma %71,8’lik oranla bu
pazardan en büyük payı almaktadır. Sivil havacılık (aviation) sektörünün küresel
büyüklüğü ise 260 milyar ABD doları değerindedir. ABD küresel havacılık ve savunma
sektör büyüklüğünün %59’u ile en büyük pazar konumundadır. Bunu %22 pay ile
Avrupa ve %19 pay ile Asya-Pasifik ülkeleri izlemektedir. Pazarın lideri %7,4’lük pay
ile Boeing (ABD) olup, sırasıyla EDADS (Hollanda) %6,5, Lockheed Martin Corporation
(ABD) %4,9 ve BAE Systems Plc (İngiltere) %3,8’lik paylar ile Boeing’i takip
etmektedirler.2 ResearchAndMarkets, Kasım 2012 raporuna göre küresel havacılık ve
savunma pazar büyüklüğü 2011 yılında 1.128 milyar ABD dolarına ulaşmıştır.
Havacılık sanayi, hem sivil hem de savunma alanı içinde en hassas ve detaylı direktif,
regülâsyon, standart vb. düzenlemelere sahip olmanın yanında bu alanlarda hem
teknoloji ve hem de iş modeli gelişmelerine öncülük yapan özellikler gösterir. Bu
özellikleriyle küresel teknoloji tabanının gelişmesinde oldukça etkili olmaktadır.
Havacılık sanayinin; gerek teknolojik ve ekonomik, gerekse de Airbus, Boeing ve kısa
bir süre sonra sürece ağırlıkla dahil olacağı görülen Çin uçak sanayi arasındaki rekabet
nedeniyle ülkeler hatta bölgeler arası politik arenada kritik konumu, ürünlerinin ileri
teknolojili, karmaşık ve özgün ürünler olması ve buna bağlı olarak hem sivil hem de
askeri sektörleri derinden etkileyen ürün geliştirme stratejileri ve bu alandaki projelerin
teknik risklerinin yüksek ve özel projeler olması nedeniyle özel bir konumu vardır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bu alanın tedarik döngüsünde gözlenen sürekli “daha kaliteli, daha kısa sürelerde, en
uygun maliyetle, en güvenilir” yaklaşımlarının başta otomotiv ve dayanıklı tüketim
malları olmak üzere diğer sektörlerde de önemli yansımaları ve etkileri olmaktadır.
Havacılık sektörünün yukarıda sayılan temel özelliklerine uygun şekilde inovasyonun
merkezde yer aldığı, çevre ve enerji konularındaki iyileştirmelerin başı çektiği önemli
Ar-Ge projelerinin gerçekleşmesi amacıyla özel destek programlarının devreye alındığı
görülmektedir. Bu programlarda da kamu-araştırma kurumları-sanayi konsorsiyumları
arasında yoğun bir etkileşim ve bunun sonucunda da özellikle ileri hâkimiyet gerektiren
alanlarda rekabet avantajı sağlayacak şekilde ve alanda ilk olma ya da fark yaratma
motivasyonuyla özel teknoloji sağlayıcılarla işbirliğini geliştirmek de önemli amaçlardan
ve tedarik yaklaşımlarından biri olarak dikkat çekmektedir. Bu noktada, ülkelerin
havayolları için uçak satın alma kararlarında Boeing ya da Airbus’ı üreten European
Aeronautics Defence and Space Company (EADS) arasındaki firma tercih kriterleri
olarak, sektörde konsolidasyon ve uzmanlaşma nedeniyle sayıları azalan ana tedarikçi
listelerine ülkelerinden şirketleri sokmak ve böylece ülkenin ATGY kapasite ve
yeteneğini artırmak üzerine özel stratejiler geliştirme çabalarının ağırlık kazanmaya
başladığını vurgulamakta yarar görülmektedir.
Özetle, havacılık endüstrisinde yer alan en büyük platform tasarımcısından, en küçük
alt parça üreticisine kadar imalatçı ve servis sağlayıcılar uç teknolojilerle uğraşmakta
ve ürünlerinde daha güvenli ve daha az yakıt tüketecek özelliklere odaklanmaktadırlar.
Bunun ana sebebi havacılık endüstrisinin güvenlik ve verimliliğe en fazla önem
verilen sektör olmasıdır. Bu çabalarında firmalar yalnız değildir. Hükümet programları
ve destekleri de gelişmelerde belirleyici rol oynamaktadır. Buna da bağlı olarak
havacılık, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre sübvansiyonlar konusundaki
kuralların en fazla çiğnendiği ve soruşturma açılan alanların başında gelmektedir. Hem
Airbus Boeing’i, hem de Boeing Airbus’ı devlet yardımları nedeniyle şikayet etmiş, DTÖ
incelemelerinde şikayetlerin haklılığına karar vermiş ama yine de özel destekler devam
etmiştir.
Gelişmelerin Tedarik Sistemleri Üzerine Etkileri
Sivil havacılıkta Boeing-Airbus duopolisinin belirleyici olduğu, dağılmış ve oldukça çok
parçaya ayrılmış tedarik yaklaşımının, başta Çin olmak üzere önemli bir kaç
oyuncunun da alana girmeye başlamasıyla artık geçerli olmayacağı belirtilmektedir.
Buna bağlı olarak tedarikçilerin sayı ve pozisyonlanmalarında da dramatik değişiklikler
olacağı öngörülmektedir. Bunun önemli işaretleri Airbus’un A380 - Navigator ve
Boeing’in 787 - Dreamliner uçaklarının tasarım ve imalat süreçlerinde ortaya çıkmıştır.
Gelecekte büyük üreticilerin daha az sayıda ancak çok güçlü ana tedarikçilerle
çalışacakları ve temel Ar-Ge ve inovasyon süreçlerinin de bu tedarikçilerce
karşılanmasının bekleneceği anlaşılmaktadır. Diğer önemli bir gelişme de ana sanayi
ile tedarikçiler arasında risk paylaşımına dayanan bir ilişki ağı ve tedarik mimarisi
yönündeki eğilimlerdir. Nitekim Boeing yeni uçağın yapımında bu yaklaşımla çalışmış
ve parça grubu üreticilerinden ücretini vererek hesabı kapatmak yerine, uçağın servis
ömrü boyunca tedarikçilere de gelir aktarmak ve böylece bir yandan riski paylaşırken
diğer yandan tedarikçilere risk karşılığı daha fazla gelir olanağı sunmuştur. Bu
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
çerçevede ilave olarak ve radikal bir şekilde 1. kademe tedarikçilerine kendileri için
geliştirdikleri ürünlerde ortaya çıkan fikri hakların sahibi olabilmelerine de olanak
tanımış, alt düzey tedarikçilere ise fikri haklarla ilgili bir aidiyet sunmamakla birlikte,
uzun dönemli iş garantisi sağlayacağını belirterek ölçek ekonomisinden
yararlanmalarının önünü açmıştır.
Ana üretici (OEM, OBM7) ile ana tedarikçi (Tier 1) arasındaki bu yeni eğilimin, 2. ve 3.
kademe (Tier-2 ve Tier-3) tedarikçilere doğru da bu yeni pazardan daha fazla değer
elde edebilme şansı sunacak şekilde yansıyacağı belirtilmektedir. Bu şekilde her
seviyedeki tedarikçinin pazarın beklenti ve taleplerine daha yoğun eğilmesi ve buna
bağlı buluş ve geliştirmelerde daha aktif olması istenmektedir. Nitekim Çin’in bir
müddet sonra devreye alacağı düşünülen ‘daha ucuz uçak’ stratejisine karşılık vermek
üzere Boeing ve Airbus’un geliştirmeyi düşündükleri ‘rekabetçi fiyatlı dar gövdeli uçak’
tasarımı için ihtiyaç duyulan önemli gelişmelerin öngörülenden daha erken devreye
girmesini mümkün kılacak unsurun, tedarikçilerin kendi yetkinlik alanlarında çok güçlü
araştırma ve inovasyon çabaları göstermelerine bağlı olduğu vurgulanmaktadır.
Benzer şekilde bakım, onarım ve kontrol firmalarının da emekliye ayrılacak uçakların
yerine geçecek bu dar gövdeli uçaklar için daha kısa ve hızlı bakım onarım hizmetleri
sunmak üzere önemli ‘servis inovasyonları’ geliştirmelerinin gerektiği açıklanmaktadır.
Bu kapsamda tedarikçilerin kendi rekabetçiliklerini güçlendirecek senaryo ve değer
zincirindeki yerlerini pekiştirecek yetkinlikleri geliştirmek için stratejiler geliştirmelerinin
zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Yukarıda açıklanan yeni ana sanayi - tedarikçi yaklaşımlarının denemelerinin yapıldığı
Airbus A380 “Navigator” ve Boeing 787 “Dreamliner” savaşında tarafların tedarik
yaklaşımlarını çerçeveleyen ana sistemler özetle şöyledir:
- Tedarikçi ağyapısı mimarisi tasarımı,
- Tedarikçi seçim ve sertifikalandırma sistemleri,
- Tedarikçilerle tasarım ve geliştirme yükümlülük anlaşmaları,
- Tedarikçi ara yüzleri ve ilişkileri yönetim sistemleri,
- Teknik mühendislik veri değişimi (teknolojiler, sistemler ve uygulamaları kapsayacak
şekilde) sistemleri.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uçak üreticileri ‘yalın tedarik zinciri
yönetim uygulamalarının çerçevesini oldukça ileri götüreceklerdir. Örneğin;
- Tedarikçi ağyapısı mimarisinin ana şirketin vizyon ve stratejisi ile bağı olması,
- Tasarım ve geliştirme süreçlerinde erken evre tedarikçi entegrasyonu,
- Tüm tedarikçilerle ilişkilerde şeffaflık ve görünürlüğe dayalı açık iletişim sistemi,
- Tedarikçi ağyapıları arasında senkronize bir akış olması,
- Uzun dönemli, güvene dayalı ve karşılıklı çıkar esaslı ilişkiler,
- Bilgi paylaşımının ve tedarikçi tabanlı inovasyonun beslenmesi,
- Sürekli tedarikçi ve proses geliştirme sistemi.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Havacılık Sektöründe Tedarik Sistemi, Kümeleşme Girişimleri ve Şebekeleşme
Uçak sektöründeki ürünlerin karmaşıklık düzeylerinin ve yenileşim sabitlerinin sürekli
olarak artması firmaları devamlı, süregelen belirsizlikler ve milyon dolarlık yeni ürün
geliştirme projeleri ile yüz yüze getirmektedir. Çünkü tipik bir ‘uçak (platform) geliştirme’
hem çok pahalıdır hem de söz konusu ürünün ömür döngüsü çok uzundur. Sürekli
kullanımda olan bir uçağın ömür döngüsü 25 yıl veya üzerindedir. Bu nedenle teslimat
ve bakım - onarım masraflarını da içeren tedarik zincirinin maliyeti son derece
yüksektir. Sektördeki büyük oyuncular (OBM’s, OEM’s) küresel oyuncular olup nihai
ürünleri için dünya çapında, bazen doğrudan, bazen alt yüklenicilerin şebekelerinden
veya kümelerinden destek almak durumundadırlar.
Günümüzde, teknoloji geliştirmenin yüksek maliyeti ve krizler, ana firmaların
birleşmeye gitmesine neden olmuştur. Öte yandan söz konusu ana sanayi firmaları
kendi tedarik zincirlerini de daha ucuz kaynaklar yakalayabildikleri coğrafyalara
taşımışlardır. Dolayısıyla söz konusu piramidal yapı uluslararası bir görünüm
kazanmıştır. Bu özellikle sivil havacılık için geçerli bir durumdur. Ana firmalar temel
yetkinlikleri dışındaki tüm faaliyetlerini yan sanayicilere kolaylıkla kaydırmaktadırlar. Bu
durum gelişmiş ağ yapılı tedarik sistemine doğru gitmektedir.
Günümüzde, firmalar arasındaki ilişkiler ağının yanı sıra kümeler arasındaki ilişkiler ve
bağlar da artık önem kazanmaktadır. Küme tanımında yaygın eleman, bir ya da daha
fazla sektörün tanımlı bir bölgedeki yoğunlaşması, firmaların ve kurumların kendi
aralarındaki işbirliği ve şebekeleşmesidir (ağ yapı oluşturmasıdır). Kümelerdeki güçlü
bağlara sahip şebekelerin varlığı kümenin sağlıklı olduğuna işaret etmektedir.
Türkiye’de Havacılık Sektörü
Türkiye’de havacılık sektörü savunma sektörünün bir parçası olarak
değerlendirilmektedir. Savunma ve havacılık sektör cirosunun önemli bir kısmı, kamu
tarafından kurulan ve kamu kontrolünde faaliyet gösteren kuruluşlarda meydana
gelmektedir. Özel sektör firmaları başlangıçta yurt içi pazara yani TSK ihtiyaçlarına
yönelik yapılanmış olmakla beraber, bunların sivil kullanım amaçlı mal ve hizmet
üretimleri, kamu kuruluşları ve kamu kontrolündekilere göre daha fazladır. Kamu ve
özel sektör firmalarının ihracat rakamları son yıllarda artış göstermekle beraber, bu
artış ağırlıklı olarak offset anlaşmaları kapsamında gerçekleşmektedir12.
2000’li yıllar ile birlikte sürekli bir gelişim eğilimini yakalayan Türkiye savunma ve
havacılık sanayii, küresel krize rağmen son yıllarda olumlu bir tablo çizmiş, 2011
yılında toplam savunma ve havacılık sanayi şirketlerinin cirosu bir önceki yıla göre %18
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
artarak 4.381 milyon dolara (savunma sanayi dolaysız 2010 yılı cirosu 2.733 milyon $)
ulaşmıştır. Savunma dışı havacılık endüstrisi ihracatı 273 milyon dolardır13. Cironun
alt sektörlere dağılımı aşağıdaki şekil ile gösterilmektedir.
Savunma sanayinin ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranı 2011 yılında % 54
olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye, Savunma ve Havacılık Sanayii ihracatında dünyada 23’üncü sırada yer
almaktadır. Dünyada savunma alanında faaliyet gösteren ilk 5 ihracatçı ülke (ABD,
Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere) toplam ihracatın %76’sını gerçekleştirirken,
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu diğer tüm ülkeler kalan %24’lük pazar payı için
mücadele etmektedir.
Türkiye’nin İhracat İthalat Dünya Sıralaması (5 yıllık birikimli veri)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Savunma ve havacılık sektöründe ihracatta en önemli etmenler dış politikanın aktif
unsurları, ülke adının marka olması ve satacak bir ürününüzün olmasıdır. Türkiye
savunma ve havacılık sanayi sektörü ticareti ve ihracatı ile ilgili bazı göstergeler
aşağıda özetlenmiştir.
Toplam savunma ve havacılık sektör cirosu 4,4 Milyar $ (2011)
Ciro İçindeki Yabancı Girdi (ithal) Miktarı : %25 (2009)
Yan sanayi payı %17 (2010)
Savunma ürünleri ihracatı 817 milyon $; savunma dışı havacılık sanayinin ihracatı
273 milyon $; toplam ihracat 1 milyar $ (2011)
İhracatın sektör içindeki oranı %25-30
Firmaların öz kaynaklarıyla gerçekleştirdikleri Ar-Ge yatırımları 221 milyon $; dış
finansman dahil gerçekleşen toplam Ar-Ge Harcaması 672 milyon $ (2011)
Gerçekleşen offset miktarı 719 milyon $ (2011)
Toplam savunma ihracatında ofsetin payı %60,2 (2010); %39 (2011)
Sivil havacılık sektöründe 2010 yılında ulaşılan 100 bin kişilik istihdamın savunma
sanayiinde çalışanlarla birlikte toplamda 120 bin dolayında olduğu ve bu sayının ancak
1.250 kadarının uçak, havacılık ve uzay mühendisi olduğu belirtilmektedir. Türkiye’nin
23,5 milyonluk iş gücü içinde havacılık ve uzay sektörünün istihdamdaki payı binde
5’dir. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 1’in üzerindedir.
Türkiye’de de son dönemlerde bir önceki kısımda açıklanan dünyadaki ileri ülkelerde
uygulanmakta olan stratejik yaklaşımlara paralel gelişmelerin özellikle Savunma
Sanayi Müsteşarlığı (SSM) kanalıyla uygulanmaya başlandığı görülmektedir. Bu
kapsamda özellikle ülke savunma ve havacılık sanayi döngüsünde yerli sanayii
geliştirecek ve Ar-Ge’ye dayalı tedarik yaklaşımını zaman içinde kurumsallaştıracak
doğru kurguların bu alanda hizmet veren ana sanayi firmaları için olduğu kadar yan
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
sanayi firmalarında da önemli gelişmelere yol açtığı gözlenmektedir. SSM’in 20122016 Stratejik Plan dokümanında savunma ve havacılık alanında 2016 yılında 2 Milyar
dolar ihracat, 8 Milyar dolar ciro öngörülmektedir.
Strateji dokümanında sektörün derinleşmesi yönünde proje ve faaliyetler yürütülürken
önem verilecek prensipler olarak şunlar öne çıkarılmaktadır;
Projeler kapsamında alınacak Sanayi Katılımı/Offset yükümlülüğü sözleşme bedelinin
en az % 70’i oranında olacaktır.
Ana yüklenici şirketlerin daha fazla altyüklenici/yan sanayi kullanması ve bunların
geliştirilmesi adına firmaların sorumluluk üstlenmesi teşvik edilecektir. Ana
yüklenicilerin, yan sanayi ile uzun vadeli stratejik işbirliği yapması teşvik edilecektir.
Bu çerçevede:
o Uzun dönemli stratejik/teknolojik hedeflerin paylaşılması,
o Orta ve uzun vadeli iş garantisi,
o Eğitim ve alt yapı ihtiyaçlarının desteklenmesi,
o Riskin paylaşımı,
o Proje teklif aşamasında iken ana yüklenici adayının alt yüklenicilerle birlikte
çalışması konularında atılacak adımlar takip edilecektir.
SSM Strateji dokümanından önemi ve ilgisi nedeniyle bu dokümana taşınan
vurgulardan biri de “Teknolojik Yetkinlik Seviyeleri” konusudur. İlgili dokümanda
giderek yükselen temel 3 yetkinlik kademesi olarak şu alanlar belirtilmektedir:
I. Platform tasarımı, sistem entegrasyonu ve mühendisliği düzeyi,
II. Alt sistemler seviyesi,
III. Bileşen, malzeme ve temel teknolojiler seviyesi
Teknolojik yetkinlik değerlendirmesi kapsamında önemli bir süreç olan bu
seviyelendirme sadece savunma ve havacılık sanayi için değil hemen tüm sektör ya
da sanayilerin değer zinciri dikkate alınarak (kavram geliştirmeden satış-pazarlama
faaliyetlerine kadar olan süreç) kritik ana ürünler, onların önemli alt sistemleri ve
yüksek katma değerli parça ve bileşenlerle ilgili teknolojiler, tasarım ve üretim
yetkinlikleri ve ilgili yönetim unsurlarını ele alan bir yaklaşım olarak önemlidir.
Tüm bu süreçlerde tedarik sistemleri de kritik bir rol oynadığından, sadece ana firmalar
ya da yükleniciler değil ulusal tedarik politikalarının en kritik halkalarından olan
KOBİ’lerin konumu, uluslararası rekabet gücü, KOBİ'ler ve büyük firmalar arasındaki
(değişen/gelişen) ilişkiler gibi unsurlar da ele alınmalıdır. Bu kapsamda özellikle kritik
eşikler olan uygunluk değerlendirme (ölçüm, standardizasyon, test ve kalite sistemleri),
insan kaynakları ve ileri üretim teknolojilerinde yetkinlik, Ar-Ge ve yenileşime dayalı
dünya ölçeğinde rekabet üstünlüğü gibi unsurlarda da KOBİ analizleri yeni
yaklaşımlarda önemli bir yer tutmaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Belge Verilen Ar-Ge Merkez Personel Dağılımı
Türk Savunma Sanayi Firmalarının Gerçekleştirdikleri Ar-Ge Harcamaları (Milyon
Dolar)
ANA YÜKLENİCİ/MÜŞTERİ BEKLENTİLERİ
SaSaD KOBİ ve Yan Sanayi Danışma Kurulu tarafından Savunma ve Havacılık
Sanayi Ana Yüklenici firmaların KOBİ ve yan sanayi işletmelerinden beklentileri tespit
edilmiş ve Mayıs 2011’de rapor halinde yayınlanmıştır. Ana Sanayi beklentileri şu
şekilde sıralanmaktadır:
- Kurumsallaşma
- Üretim ve Kalite Altyapısı
- Maliyet etkin çözümler üretebilmek
- Aksamadan işleyen bir kalite sistemi
- Daha gelişmiş planlama ve organizasyon becerileri ile teslimat taahhütlerine tam
uyum,
- Sözleşme gereklerine uyulması,
- Üretim kalitesinde sürekliliğin sağlanması,
- Uygun mali yapıya sahip olmaları,
- Nitelikli personel istihdamı ve sürekliliğin sağlanması,
- Acil veya dönemsel olarak artan taleplerin karşılanmasında esneklik,
- Teknik gereksinimlerin karşılanması,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
- Gelişen teknolojiye paralel sürekli eğitim, teknolojiyi takip,
- Hammadde dahil komple çözüm üretimi,
- Kurumsal Entegre Yazılım Sistemlerinin kullanılması,
- Kalite ve Tesis Güvenliğe ilişkin sertifikasyon,
- Üniversite -Sanayi koordinasyonunun sağlanması
KOBİ’lerin ana yüklenici beklentilerine karşın görüşleri ve ana yüklenicilerden
beklentileri adı geçen Danışma Kurulu tarafından anket yoluyla alınmıştır. KOBİ’lere
göre Ana Yükleniciler tarafından iş sürekliliği sağlanabilirse, kurumsallaşma, üretim ve
kalite altyapılarının güçlendirilmesi, nitelikli personel istihdamı mümkün olabilecektir.
Diğer beklentiler de şu şekilde sıralanmıştır:
- Ana Yüklenicilerin uzun vadeli ihtiyaçları ve planları hakkında bilgi sahibi olunamadığı
için uzun vadeli planlama yapılamamaktadır.
- Alınan işin devamının gelmesi garantisi olmadığı için altyapı yatırımı
yapılamamaktadır. Belli alanda uzmanlaşmayı sağlayacak, tekrarı olan veya yıllara
yayılmış işleri alınamamaktadır.
- Ana Yükleniciler ihalelerinde, kurumsallaşmış KOBİ’leri diğerleri ile fiyat rekabetine
sokmamalıdır.
- İhalelerde en düşük fiyat belirleyici olmamalıdır.
- Ortak teknik çalışma ortamı yaratarak karşılıklı olarak tecrübe birikiminden
yararlanılmalıdır.
- Dar zaman dilimlerinde sipariş verip KOBİ’leri sıkıştırmamalıdır.
- Teknik gereksinimlerin değişmesi veya iyileştirme amaçlı ekstra talepler için ek
kaynak ve zaman verilmelidir.
- Teklif isteme süreleri biraz daha uzun tutulmalıdır.
- Alt yapısı yetersiz veya Kalite Belgesi olmayan firmalara iş verilmemelidir.
Eskişehir’de Havacılık Sanayi ve ESAC
Uzun yıllar kamu eliyle yürütülen havacılık sanayisi ve uçak parçaları imalatı, 1980’den
sonra yabancı yatırımcıların ve özel sektör yatırımlarının da devreye girmesiyle birlikte,
hızla gelişmeye başlamıştır. Bu kapsamda kurulan Tusaş Motor Sanayi, Savronik, Alp
Havacılık, Turbomak, Coşkunöz ve Atard Savunma firmaları Eskişehir’deki havacılık
sanayisinin hızla gelişmesini sağlamışlardır. Kuşkusuz Eskişehir’deki gelişmelerde 1.
Hava İkmal Bakım Merkezi’ne ayrı bir yer ayırmak gerekir.
Eskişehir’de bulunan ve bünyesinde uluslar arası havalimanı bulunduran Anadolu
Üniversitesi’nin havacılık alanını stratejik öncelikli alan olarak belirleyerek, üniversiteye
bağlı Sivil Havacılık Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni (SHAUM) kurması sektörün
gelişimi için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Anadolu Üniversitesi’ne
havacılık ile ilgili diğer bağlantılı birimler şunlardır: Sivil Havacılık Yüksekokulu, Uydu
ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Hava Aracı Bakım Merkezi, İleri Teknolojiler
Araştırma Birimi (malzeme bilimi ve nanoteknoloji konusunda donanımlı laboratuar
altyapısı). SHAUM’un beş faaliyet alanı şu şekilde tanımlanmıştır: Ulusal Havacılık
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Mükemmeliyet Merkezinin (UHAM) oluşturulması, İnsansız Hava Aracı projesi, sivil
havacılık envanteri oluşturulması, alanda konferans, dergi ve kitap çalışmaları.
Eskişehir’de bulunan bu havacılık sanayi potansiyeli ve küresel vizyon gerektiren
havacılık sektörünün karmaşık tedarik zinciri yapısı Eskişehir Havacılık
Kümelenmesi (ESAC)’nin oluşmasını sağlamıştır.
ESAC Analizi
Havacılık sanayini, savunma sanayi ile birlikte diğer sanayilerden ayıran başlıca
farklılıklar olarak öne çıkan;
- Yüksek teknolojiye dayanan hassas –ve kimi zaman kompleks parçalar için- üretim,
- Özel kalite standartları,
- Yetişmiş insan gücü,
- Sürekli en ileri/yeni teknolojilerin kullanım gereksinimi,
- İlk madde gereksinimlerini karşılamak için yüksek yatırım gereksinimi,
- Sınırlı alıcıya ve sınırlı ihtiyaca dayalı üretim zorunluluğu,
- Sürekliliğin sağlanması için dış pazarlara ve yeni alanlara açılma gereksinimi,
- Güvenlik, gizlilik gibi özel koşulların sağlanması ve bu amaçlı yatırımlar,
- Özellikle çözüm ortaklığı yapabilen firmalar için fikri hakların paylaşım esasları için
sözleşme tanzimi ve yönetimi konularında önemli ölçüde yetkinlik gereksinimi,
saptamaları esas alınarak analizi yapılan ESAC firmaları değerlendirildiğinde;
- Yukarıda belirtilen hususlardan hassas üretim, özel kalite standartları, sınırlı alıcı için
özel spesifikasyonlara uygun gerektiğinde çözüm ortaklığı sağlanarak sınırlı sayıdaki
üretim taleplerine uyum kapsamlarında firmaların önemli bölümünün gerekleri büyük
ölçüde sağladığı,
- Güvenlik-gizlilik gibi koşulların sağlanması kapsamında bu amaçla özel önlemler ve
yatırımların belli bir seviyeye geldiği ancak bazı eksikliklerin bulunduğu,
- Yetişmiş insan gücü, yoğun Ar-Ge çalışmaları ve bu amaçlı yapılanma, sürekliliğin
sağlanması için dış pazarlara ve yeni alanlara açılım ile fikri hakların paylaşım esasları
için sözleşme tanzimi ve yönetimi konularında ise alınması gereken önemli mesafeler
olduğu düşünülmektedir.
ESAC firmalarını aşağıdaki havacılık ve savunma sanayi için anlamlı olabilecek gelişim
aşamalarından “düşük teknolojili savunma ürünlerinin lisans altında geliştirilmesi“ ile
“karmaşık olmayan ürünlerin yurtiçi özgün tasarımı ve üretimi” arasında
konumlandırmak yanlış olmayacaktır.
Havacılık ve Savunma Sanayi Gelişim Basamakları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
ESAC-GZFT Analizi
İç Faktörler - Güçlü Yönler
Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler:
G1 - Alan için kritik sertifikalara sahip olunması
G2 - Belli bir seviyede boyutsal kontrol ve
ölçüm altyapısının varlığı
G3 - Kompleks ve zor parçaları yüksek
hassasiyet ile işleyebilme yetkinliği
G4 - Üretim sistemlerini ve süreçlerini
iyileştirebilme yeteneği
G5 - Çalıştığı konularda ana sanayi için çözüm
ortaklığı yapabilme yetkinliği
G6 - Esnek üretim/esnek otomasyon süreçleri
için üst düzeyde yetkin ve çeşitlendirilmiş
üretim altyapısı
G7 - Etkili ve güçlü liderlik
G8 - Gelişmiş kalite güvence altyapısı
G9 - Özel imalatları yapabilme yetkinliği
G10 - Sektörün ve müşterinin istediği
standartlarda ve uygunluk değerlerinde
üretebilme becerisi
G11 - Tasarım Sistemleri kapsamında kritik
bazı altyapıların varlığı
G12 - Firmaların uzmanlık alanlarında bilgi ve
becerisinin yüksek olması
Z1 - Alandaki önemli rakiplerle sistematik ve
periyodik kıyaslama konusunda eksiklikler
Z2 - Ar-Ge çalışmalarını proje yönetimi
yaklaşımı ile ele alma ve buna uygun Ar-ge
takımları kurma sistemlerindeki zafiyet
Z3 - Ar-Ge Desteklerinden yaygın olarak
yararlanma konusunda strateji eksikliği
Z4 - Ar-Ge, insan kaynakları gibi kritik birim
ve/veya sistemlerde gözlenen eksiklikler
Z5 - Bilgi ve teknoloji temelli yenileşim
politikalarının olmaması
Z6 - Çok sayıda proje fikrine sahip olmakla
birlikte bunların önceliklendirilmesi, pazar
arama, planlama, uygulama vb. konularda
gözlenen strateji ve planlama zafiyetleri
Z7 - Değişik yurt içi ve yurt dışı Ar-Ge
işbirliği projelerinde/platformlarında yer alma
konusunda zafiyetler
Z8 - Dokümanter ve yazılı süreç eksikliği
nedeniyle kurumsal hafızanın kişilere
bağımlılığı
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
G13 - Havacılık ana sanayi firmaları için
yerlileştirme çalışmalarına yatkın olunması.
Z9 - Fikri haklar konusunda yenileşim ve ArGe yetkinlik ve yaklaşımlarını destekler
stratejilerin bulunmaması
Z10 - Firma ölçeğinde yıllık ve uzun dönemli
hedefleme/gerçekleşme yaklaşımının
bulunmaması
Z11 - Yukarıda belirtilen kısa, orta ve uzun
vadeli strateji ve politika eksikliklerine bağlı
büyüme stratejileri geliştirme konusunda
sistematik yaklaşım eksiklikleri
Z12 - Firma stratejilerinin sistematik ve yazılı
süreçler haline dönüştürülmemiş olması
Z13 - Gelişim stratejilerinin yatırım ağırlıklı
olması
Z14 - Genç mühendislerde ve nitelikli
işgücünde hareketlilik
Z15 - İhracat odaklı kapsamlı stratejilerin
bulunmaması
Z16 - İşbirliği ve ilişki ağlarında yer alma
konusunda strateji eksiklikleri
Z17 - Sınırlı sayıda müşteri ile çalışılması
Z18 - Üniversite ve Ar-Ge kurumları ile zayıf
ilişkiler
Z19 - Yenileşim sonuçlarının ölçümüne dair
ölçme-izleme-değerlendirme sistemlerindeki
eksiklikler.
Z20 - Karşılaştırmalı rekabet üstünlüğünün
ağırlıklı olarak kaliteli, hızlı ve ucuz imalata
bağlanmış olması; bilgi ve teknoloji temelli
yenileşime (inovasyona) dayandırılmaması
Z21 - Uluslar arası pazarlama ve yeni
pazarlar konusunda zafiyetler
Z22 - Kurumsal tanıtım ve pazarlama
stratejileri konusunda sistematik ve uzman
davranış zafiyetleri
Z23 - Yetkin üretim altyapısının düşük
kapasite ile kullanımı
Çevresel Faktörler - Fırsatlar:
Çevresel Faktörler - Tehditler:
F1 - Ana sanayinin üretim artışına paralel yurt
dışı satışlarda artış potansiyeli
F2 - Avrupa’daki rakiplerin kriz nedeniyle zor
durumda olması
F3 - Çalışma konuları ve yetkinliği ile yeni alan,
müşteri ve ürün potansiyelinin oldukça yüksek
olması
F4 - Dış pazar çabalarına ve sürdürülen bazı
görüşmelerin olumluluğuna paralel yurt dışı
satışlarda artış potansiyeli
F5 - ESAC içinde yer alınması
T1 - Ana Sanayiden gelen fiyat baskısı
T2 - Ana sanayiden gelen iş akışının düzenli
ve sürekli olmaması, sürekli iş güvencesinin
olmaması
T3 - Alanda rakiplerin çoğalması nedeniyle
fiyata dayalı rekabetin artması ve bu alanda
süreklilikte ve sürdürülebilirlikte
karşılaşılabilecek güçlükler
T4 - Çok sayıda proje fikri içinde yeterli
pazar ve rakip analizi yapılmadan
verilebilecek yanlış kararlar ya da bu
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
F6 - Eskişehir’de ‘Havacılık Sanayi’ firmalarının
yoğunlaşmış olması ve bölgenin bu niteliği ile
tanınır olması
F7 - Yurt içi ve yurt dışı doymamış pazarların
varlığı
F8 - Havacılık sektöründeki değişim ve
gelişmeler
F9 - Kamu destek politikalarının, Havacılık
sektörünü büyük ölçüde kapsayıcı politikalara
dayanması
F10 - Özel ürünler üretebilme kabiliyeti
nedeniyle ihracat ve yurtdışında önemli bazı
işbirliklerine dahil olma potansiyeli
F11 - Kompleks, kritik ve zor ürünlere talaşlı
imalat yapabilme, üretilebilirlik çözümleri vb.
nitelikleri nedeniyle düşük fiyata dayalı
rekabetten, yüksek katma değerli hassas
parçalara doğru evirilme fırsatları
F12 - Bir ya da birkaç ürün belirleyip bunlara
yönelik kendi markası ile ya da fason üretim
gibi stratejiler geliştirme potansiyeli.
alanlarda piyasa dalgalanmaları nedeniyle
kritik darboğazlarla karşılaşma riski
T5 - Enerji fiyatlarının yükselmesi
T6 - Hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar
T7 - Hammadde temininde/tedarikinde
çekilen zorluklar
T8 - Hızlı ve kaliteli üretebilme becerisine
sahip, teknolojiye hâkim, çok ciddi küresel
ölçekte rakiplerin varlığı
T9 - Offset olanaklarından yararlanamama
T10 - Özellikle talaşlı imalat konusunda
büyük ana sanayi firmalarından alınan
işlerin küçük ölçeklerde olması ve ardından
seri üretim düzeyinde çok sayıda işlerin
gelmemesine bağlı olarak üretim planlama
ve büyüme stratejileri geliştirilmesinde
karşılaşılacak güçlükler
T11 - Platform projelerinde ana yükleniciden
alınan işlerin küçük ölçeklerde olması
T12 - Talaşlı imalat süreçlerinde kaba ve ara
işlemler gibi daha düşük katma değerli
süreçlere talip olunması
T13 - Uzak doğunun gittikçe artan rekabet
gücü
T14 - Firmaların mevcut altyapılarını ve
üretim yeteneklerini tehdit edebilecek yeni
teknolojilerin çıkması
T15 - Ağırlıklı olarak az sayıda ana sanayi
firması ile çalışılması
T16 - Bazı ana sanayilerin yol gösterici,
kolaylaştırıcı, işbirlikçi olmayan davranış
kalıplarına sahip olması.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eskişehir Seramik Sektörü
Giriş
Seramik sektörünün göze çarpan en önemli özelliği, ihracatta yerli kaynakları en çok
kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörlerden biri olmasıdır. Dolayısıyla,
bu sektörü ileriye taşıyacak adımlar, ekonomi için ayrı bir önem taşımaktadır.
Ülkemizde seramiğin endüstriyel bir boyut kazanması, çok yakın bir zamana, 20.
yüzyılın ortalarına denk gelmektedir. Seramiğin genç bir sektör olması, bu sektörde
dengelerin henüz oturmadığını, parametrelerin değişmeye devam edeceğini
göstermektedir. Geride kalan süreçte, Türk firmaları çok önemli bir aşama kaydetmiş
ve seramik sektörü, ülkemizin en hızlı yükselen sektörlerinden biri olmayı başarmıştır.
Bugün 60 ülkeye ürünlerini ulaştıran seramik sektörü, üretim kapasitesi, modern
teknoloji yatırımları ve yüksek kalite avantajları sayesinde, rekabet gücünü artırmaya
devam etmekte olup; bu doğrultuda sektörde, bilime, Ar-Ge'ye ve teknolojiye önem
verilmesi, özellikle üniversite-sanayi işbirliğinin daha üst aşamaya taşınması
gerekmektedir. (Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2012-2016,
s. 5)
Bursa, Eskişehir, Bilecik illerini kapsayan TR 41 Bölgesinin ekonomisi genel olarak
analiz edildiğinde, ülke genelinde olduğu gibi, tarım sektöründeki azalış ve hizmetler
sektöründeki artış dikkat çekmektedir. Bölge, aynı zamanda, ülke içinde en fazla katma
değer yaratan ilk 5 bölge arasında sanayi katma değeri açısından İstanbul’dan sonra
ikinci sırada gelmektedir. Bursa’da otomotiv, tekstil, makine-metal, mobilya, gıda;
Eskişehir’de seramik, havacılık, raylı sistemler, beyaz eşya, makine-metal, madencilik
ve taş ocakçılığı; Bilecik’te seramik ve mermer sektörünün ön plana çıktığı; bu
sektörlerde kümelenme girişimlerinin ve potansiyelinin yüksek olduğunu söylemek
mümkündür. (BEBKA Bölge Planı 2014-2023, s.2)
Seramik sektörü; seramik yer ve duvar karoları, banyolarda ve mutfaklarda kullanılan
lavabolar, klozetler, rezervuarlar gibi inşaat sektörünün girdisi olan malzemelerin
üretimi alanında faal bir sektördür.
Seramik sektöründe yer alan firmalar modernizasyon yatırımları ile teknolojilerini
sürekli olarak yenilemişler ve bu süreç içinde Türkiye seramik kaplama sektörü dünya
standardını yakalayarak dünya ölçeğinde kaliteli ürün üretir duruma gelmiştir. Isıya ve
sürtünmeye oluşu, seramiğin kullanım alanlarını da artırmaktadır. Dünya seramik
kaplama malzemeleri üretim sıralamasında 9. olan Türkiye’nin 2011 yılında üretimi bir
önceki yıla göre %6 artışla 260 milyon m2’ye ulaşmıştır. 2012 yılında seramik kaplama
malzemeleri (Cilalı veya sırlı taştan kaldırım ve döşemeler; şömine veya duvar karoları;
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
yüzeyi > 90 cm² olanlar) üretimi bir önceki yıla göre %5 oranında düşerek 175 milyon
m2 olarak gerçeklemiştir.
Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) kayıtlarına göre, sektörde 28 adet firma yer
almakta olup, toplam kurulu kapasite 406 milyon m2’dir. Tesislerin % 43,2’si Bilecik,
Eskişehir ve Kütahya bölgesinde bulunmakta olup, ülkemizin başlıca seramik kaplama
üreticisi firmaları; Eczacıbaşı (Vitra), Kale Seramik, Ege Seramik, Yurtbay Seramik,
Kütahya Seramik, Uşak Seramik ve Hitit Seramik olarak yer almaktadır.
Sektörün diğer önemli alt sektörlerinden olan seramik sağlık gereçleri sektöründe ise
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanmış yıllık ortalama üretim endeksleri
değerlendirildiğinde; seramik sağlık gereçleri alt sektörü, 2008 ve 2009 yıllarında
küresel daralmanın da etkisiyle üretimde düşüş göstermiştir. 2010 yılında üretim
endeksi tekrar artarak 92 seviyesine, 2011 yılında ise 101 seviyesine ulaşmış olup,
aynı yıl üretim 220 bin ton olarak gerçekleşmiştir. 2012 yılında ise seramik sağlık
gereçleri üretim miktarı bir önceki yıla göre % 31 oranında artarak 112.283 ton olarak
gerçekleşmiştir. Söz konusu alt sektör, dünya üretiminin %10’una yakınını
üretmektedir.
Seramik sağlık gereçleri alt sektöründe ise Eczacıbaşı (Vitra), Kale Seramik,
Çanakçılar Seramik, Kütahya Seramik, Ece Banyo, Ege Seramik, Kalevit ve Serel
firmaları önde gelmektedir. TSF verilerine göre sektörde, 5 tanesi yıllık bir milyonun
üzerinde kapasiteye sahip olmak üzere 39 adet üretici bulunmaktadır. (T.C. Ekonomi
Bakanlığı, Cam ve Seramik İnşaat Malzemeleri Sektörü Raporu, 2013)
Türkiye’de Seramik Sektörü
8000 yıl öncesine dayanan Anadolu topraklarındaki seramik sanatı, 1950’li yılların
başlarından itibaren Türkiye’de seramik sanayi haline dönüşmeye başlamıştır. Bugün
ülkemiz, sahip olduğu kaliteli ve zengin seramik hammaddeleri, seramik konusunda
çok iyi eğitim görmüş bilim adamları ve teknisyenleri ile inovasyona ve müşteri
memnuniyetine öncelik veren firmaları sayesinde, dünya seramik üretiminde 9’uncu
sırada bulunmaktadır.
Seramik sektörü, Türkiye’nin en eski ve en hızlı ilerleyen sektörlerinden biridir. Sektör,
her geçen yıl ürünlerini geliştirmekte ve ürünlerinin çeşitliliğini artırmaktadır.
Seramik sektörü, katma değer açısından da ülkemizin önde gelen sektörlerindendir.
Ülkemizin, seramik karo ve sağlık gereci pazarlarına coğrafi yakınlığı, firmalarımızın
uluslararası pazarlara açılmasına imkan sağlamaktadır.
Seramik sektörünün, ihracatta yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere
bağımlılığı en az olan sektörlerden biri olarak Türk ekonomisine katkısı oldukça
önemlidir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Mevcut veriler Türkiye’nin, dünyanın önde gelen seramik üreticilerinden biri haline
geldiğini göstermektedir. Sektör, gerek yarattığı katma değer gerekse de ithalata
bağımlılığının düşük olması dolayısıyla Türkiye ekonomisi için kritik öneme sahiptir.
Ancak girdi maliyetlerinin yüksek olması, nitelikli işgücünün eksikliği ve lojistik kısıtlar
sektörün en önemli darboğazlarıdır. Bu bağlamda, Eskişehir Bilecik Kütahya Seramik
İş Kümesi Derneği öncülüğünde, bölgedeki 17 seramik sanayi üreticisi ve bu
üreticilerin bulundukları kümenin etkinliğinin artırılması için tasarlanan Ur-Ge
Projesinin gerçekleştirilerek, mevcut darboğazları incelemeye yönelik ihtiyaç analizinin
yapılması bu firmaların ve kümenin rekabet güçlerinin geliştirilmesine katkı sunacaktır.
( TEPAV Seramik Sektörü Ur-Ge İhtiyaç Analizi, 2014)
İhraç Ürünlerinde Kullanılan Yerli Kaynak Değerleri
70%
63%
60%
50%
40%
46%
45%
44% 43%
41%
39%
38%
35%
35%
34%
31%
30%
24%
21%
20%
10%
0%
Kaynak: Deloitte Danışmanlık, Seramik Sektör Araştırma Raporu, 2008
Sanayi anlamında 1950’li yıllarda üretime başlayan Türk Seramik Sektörü, 1980’li
yıllardan itibaren hızlı bir gelişme içerisine girmiştir. Dünyada kullanılan en yeni üretim
teknolojileri ve en modern seramik üretim hatları ülkemize kurulmuştur.
2009 yılı verilerine göre üretiminin karoda % 32,8’ini, sağlık gereçlerinde % 44,3’ünü
ihraç eden sektör, karo üretiminde dünya 9’unculuğuna, karo ihracatında dünya
4’üncülüğüne, sağlık gereçlerinde ise Avrupa’nın en büyük üreticisi ve ihracatçısı
konumuna ulaşmıştır.
Türk Seramik Sektörü, yaklaşık 2 milyar ABD dolarlık işlem hacmi ve yaklaşık 1 milyar
ABD dolarlık ihracatı ile Türkiye’nin önemli endüstrileri arasında yer almaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Seramik Sektörü Türkiye ekonomisinde, 26 bin doğrudan, 220 bin dolaylı istihdam
sağlamaktadır.
Seramik sektöründe, 2009 yılı toplam üretim değeri 2.623 milyon TL iken, 2010 yılı
toplam üretim değeri 3.215 milyon TL’ye ulaşmıştır.
Türkiye’de Seramik Üretim Değeri (Milyon TL)
3.500
3.000
2.500
2.000
1.816
1.819
2.270
1.866
Karo
Refrakter
1.829
1.500
SSG
Sofra Süs
1.000
154
185
213
172
500
0
558
587
510
231
238
2006
2007
244
441
489
293
181
212
2008
2009
2010
Kaynak: TÜİK
Seramik sağlık gereçlerinde Türkiye’nin üretim artışı çok daha hızlıdır. Türkiye’de 1960
yılında 200 bin adet olan seramik sağlık gereçleri üretim kapasitesi, 2008 yılına kadar
geçen 48 yıl içinde, yılda 22 milyona ulaşmıştır. Üretime paralel olarak seramik sağlık
gereçleri, seramik sektörü ihracatında ikinci sırada yer almaktadır. 2010 yılında
seramik sağlık gereçlerinde üretim değeri, 489 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.
Seramik karo sektörü ise, 2007 yılına kadar üretimde artış göstermiş ve 2007 yılında
276 milyon m2 üretim kaydetmiş olup; 2008 yılına gelindiğinde 225 milyon m2 üretimle
önceki yıllara göre düşüş göstermiştir. 2010 yılında seramik karo sektöründe, 2.270
milyon TL değerinde üretim kaydedilmiştir.
Dünya seramik sofra ve süs eşyaları pazarı son yıllarda ortalama % 5 büyürken,
Türkiye pazarı % 8 büyüme sergilemiştir. Türkiye 2010 yılında sofra ve süs eşyasında,
212 milyon TL değerinde üretim gerçekleşmiştir.
Dünya ve Türkiye pazar büyümeleri son yıllarda refrakter ürünlerinde % 8 ve % 17,
teknik seramik ürünlerinde ise % 9 ve % 25 olarak gerçekleşmiştir.
Diğer taraftan refrakter ürünleri ile sofra ve süs eşyaları ihracatında, 2006 yılından
itibaren büyük artış yakalanmıştır. Bu dönemde sofra ve süs eşyaları, % 90’ın üzerinde
artış ile en fazla ihracat artışının gerçekleştiği ürün grubu olmuştur.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Türk Seramik Sektörünün İhracat Performansı (Milyon ABD Doları)
1000
900
Milyon ABD Doları
800
700
600
500
475,6
521,1
517
398,8
467,9
390,7
SSG
400
300
200
100
0
189,7
51,4
35
198,9
176,5
73,9
53,4
89,6
60,3
2006
2007
2008
Kaynak: International Trade Center, Trade Map
139
Karo
157
178,6
77
52
91,1
54,8
98,3
2009
2010
2011
Sofra Süs
Refrakter
65,6
Türkiye’nin seramik sağlık gereçlerinde ve seramik karodaki ihracatı, 2008 yılı
rakamlarına göre 670 milyon ABD dolarının üzerine çıkmışken, 2009 yılında 530
milyon ABD Dolarına gerilemiştir. Ara mamulde düşük ithalat bağımlı yapısıyla seramik
sektörü, Türkiye’ye yüksek katma değer sağlayan sektörlerin başında gelmektedir.
2008’in sonlarına doğru kendini hissettiren küresel krizin etkisiyle, 2009 yılında da talep
daralması ve kapasite kullanım oranlarının düşmesi devam etmiştir. TÜİK rakamlarına
göre 2008 yılında seramik sektörü genel ihracat toplamı, 868 milyon ABD doları iken,
2009 yılında 675 milyon ABD Dolarına düşmüş olup, 2010 yılında ise bu değer 778
milyon ABD Dolarına yükselmiştir. 2008 yılında 407 milyon ABD doları olan ithalat
değeri ise, 2009 yılında 274 milyon ABD Dolarına gerilemiştir. 2010 yılında ithalat, 390
milyon ABD Dolarına ulaşmıştır. 2011 yılında seramik sektörü toplam ihracat değeri
883 milyon ABD Doları, ithalatı ise 451 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir.
(Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2012-2016, s. 8-11)
Dünyada Seramik Sektörü
1980’lerden itibaren, gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD’ye ek olarak gelişmekte olan
ülkeler, hammaddeye yakınlık, ürünlerin taşınabilirliği ve teknolojiye ulaşım
imkânlarından yararlanarak kendi seramik sanayilerini yaratmaya başlamıştır. Ancak,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
artan işçilik ve enerji maliyetleri, birçok gelişmiş ülkenin üretimlerinin bir bölümünü
düşük maliyetli ülkelere kaydırmasına veya yeni yatırımları bu bölgelerde yapmalarına
neden olmuştur. Bu kapsamda Türkiye, Brezilya, Meksika, Portekiz gibi ülkeler seramik
sektöründe ön plana çıkmaya başlamıştır.
Seramik tüketiminin yaklaşık yarısının gerçekleştiği Asya pazarındaki üreticiler ve
özellikle Çin büyük üretim gücünü 1990’lı yıllardan itibaren ihracata da yönlendirmiştir.
Bu tehdit, pazardaki lider ülkeleri stratejilerini değiştirmeye zorlamıştır.
Tasarım, üstün kalite ve markalaşma ile öne çıkan İtalya ile teknoloji odaklı üretim ile
öne çıkan İspanya’dan sonra seramik üreticisi tüm ülkeler, geleneksel seramik
ürünlerinde fiyat rekabetine odaklanmışlardır.
2008 yılında ortaya çıkan finansal kriz özellikle Kuzey Amerika ve Batı Avrupa olmak
üzere dünyanın büyük bir bölümünü etkilemiş olup, söz konusu kriz 2012 yılında da
özellikle pek çok Avrupa ülkesinde artarak devam etmiştir. Ayrıca, Avrupa
Ülkeleri’ndeki finansal krizin yanı sıra bazı Arap Ülkeleri’nde oluşan siyasi olaylar ve iç
karışıklıklar, ticari güvensizlik ve kredi koşullarının ağırlaşması nedeniyle inşaat
harcamaları da olumsuz yönde etkilenmiştir.
Genel olarak bakıldığında ise Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde ise inşaat malzemeleri
talebinde önemli düşüşler görülmemiştir. 2010 ve 2011 yılından itibaren Türkiye için
en iyi fırsatlar, gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı pazarları olmuştur. Zengin
kaynaklara ve büyük para rezervlerine sahip olan Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin inşaat
malzemeleri ithalatı önemli ölçüde artmıştır.
2012 yılında dünya seramik kaplamalar ithalatı yaklaşık 16,4 milyar dolar, seramik
sıhhi malzeme ithalatı 4,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. (T.C. Ekonomi Bakanlığı,
Cam ve Seramik İnşaat Malz. Sektörü Raporu, 2013)
2010 yılında seramik ürünlerinde dünya ihracat toplamı, 39,19 milyar ABD doları,
ithalat toplamı ise 39,55 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
Dünya Seramik Mamulleri Dış Ticareti
(Milyar ABD Doları)
2005
2006
2007
2008
2009
2010
İthalat
30,93
34,21
39,51
42,17
33,52
39,55
İhracat
30,38
34,20
38,60
41,33
33,86
39,19
Kaynak: International Trade Center, Trade Map
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Dünya Seramik Ürünleri İhracatı Ülke Payları, 2010
Çin
İtalya
28%
30%
Almanya
İspanya
ABD
12%
2%
7%
Japonya
9%
3%
Fransa
4%
4%
Polonya
Diğer Ülkeler
Kaynak: International Trade Center, Trade Map
2010 yılı verilerine göre dünya seramik ürünler ihracatında Çin % 28’lik payla ilk sırayı
alırken; İtalya, Almanya ve İspanya, Çin’in ardından en çok ihracat yapan ülkeler
arasında bulunmaktadır.
Dünya Seramik Ürünleri İthalatı Ülke Payları, 2010
Kaynak: International Trade Center, Trade Map
2010 yılı verilerine göre seramik ürünler ithalatında en büyük payı ise % 13 ile ABD
alırken; ABD’yi, % 7’lik payla Almanya, % 6’lık payla Fransa ve % 4’lük payla İngiltere
takip etmektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Seramik Karo Sektörü
Seramik kaplama malzemelerinde dünyanın en önemli ve en büyük üretici ülkesi olan
Çin, 2008 yılında 3,4 milyar m2 üretim gerçekleştirerek aldığı % 40 pay ile lider
konumunu sürdürmüştür.
2007 yılında 8,2 milyar m2 olan dünya seramik kaplama malzemeleri üretimi, 2008
yılında bir önceki yıla oranla % 3,5 artarak 8,5 milyar m2’ye ulaşmıştır. Üretimdeki
artışta en büyük rolü üstlenen Asya, 4,8 milyar m2 ile dünya üretiminin % 58,8’ini
gerçekleştirmiştir.
Dünya seramik sektörü ihracat hacmi 2010 yılında 39,1 milyar ABD Dolarına ulaşırken;
seramik karo malzemeleri, bu ihracattan 14,4 milyar ABD dolarlık bir pay almıştır.
Türkiye, dünya toplam ihracatından aldığı % 5,1 pay ile 4’üncü sırada yer almaktadır.
Başlıca seramik karo üreticisi ülkelerin öne çıkan stratejileri aşağıdaki gibidir.
Kaynak: Deloitte Danışmanlık Seramik Sektör Araştırma Raporu,2008
Seramik Sağlık Gereçleri Sektörü
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Seramik sağlık gereçleri sektöründe, karoda ön plana çıkan ülkeler yerine, büyük
küresel üreticiler ön planda yer almaktadır. Dünya seramik sağlık gereçleri üretimi,
yılda yaklaşık 200 milyon adettir. Avrupa (Doğu Avrupa ülkeleri hariç), yaklaşık 50
milyon adetlik üretimi ile Çin’den sonra dünyadaki en büyük üretici bölgedir. Avrupa’nın
en önemli üreticileri, İtalya, İspanya, Türkiye, Fransa, İngiltere ve Almanya’dır. Seramik
sağlık gereçleri sektöründeki ilk 10 üretici, yaklaşık 150 milyon adet üretim
kapasitesine sahiptir.
Çin, seramik sağlık gereçleri sektöründe dünyadaki en büyük üreticidir. Dünyanın
üretim merkezi haline gelen bu ülkeyi sırasıyla, Brezilya, Meksika ve Türkiye takip
etmektedir.
Dünya genelinde toplam seramik sağlık gereçleri ithalatı, 2010 yılında 4,4 milyar ABD
Dolar olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı verilerine göre seramik sağlık gereçleri
ihracatında ilk üç ülkeyi, Çin, Meksika ve Almanya oluşturmaktadır.
Dünya Seramik Sağlık Gereçleri İhracatı İlk 10 Ülke (Milyon ABD Doları)
İhracatçı
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Ülkeler
Çin
Meksika
Almanya
İtalya
Portekiz
Türkiye
İspanya
Amerika
Fransa
Tayland
474,4
333,7
256,3
286,9
141,1
179,3
141,4
109,0
147,3
110,2
635,3
374,3
303,3
338,4
173,3
189,7
144,3
122,2
168,2
122,2
735,2
394,5
369,8
399,7
193,4
199,0
172,2
136,6
169,4
150,0
818,2
405,8
439,1
424,6
174,3
176,5
171,0
146,8
160,5
137,8
667,7
354,6
354,6
287,4
146,6
139,0
127,0
123,5
122,0
100,6
779,0
399,2
360,4
278,0
141,4
157,0
127,0
119,1
131,2
117,2
Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6910 kodlu ürünler)
2010 yılı verilerine göre seramik sağlık gereçleri ithalatında ilk üç ülkeyi, ABD, Almanya
ve Fransa oluşturmaktadır.
Dünya Seramik Sağlık Gereçleri İthalatı İlk 10 Ülke (Milyon ABD Doları)
İthalatçı
Ülkeler
2005
2006
2007
2008
2009
2010
ABD
873,6
962,4
1005,5
944,2
735,7
843,6
Almanya
210,1
234,6
261,0
260,4
243,4
265,3
Fransa
201,5
218,1
246,0
275,1
240,1
265,0
İngiltere
288,4
319,0
365,6
319,4
246,2
260,2
İspanya
256,6
305,0
336,0
277,6
196,2
222,3
Kanada
132,6
150,0
168,0
178,5
173,0
209,1
İtalya
90,3
107,8
135,0
121,1
109,0
124,3
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Belçika
76,3
85,7
125,0
121,0
107,2
120,3
Hollanda
Rusya
51,4
66,1
70,3
93,0
109,0
136,0
112,0
144,6
92,0
81,5
95,2
98,4
Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6910 kodlu ürünler)
Seramik Sofra ve Süs Eşyaları Sektörü
Dünya seramik sofra ve süs eşyaları sektörü büyüklüğü, yaklaşık 15 milyar ABD Doları
seviyesindedir. Dünya porselen ürünler tüketimi, yıllık ortalama % 5 büyümektedir.
Porselen ürünlerde tüketim miktarının artmasını sağlayan en önemli hususlar,
tüketicilerin gelir seviyesinin artması sonucu porselen ürünlerin günlük hayatta daha
çok kullanılmasıdır.
Katma değerli ürünler, ağırlıklı olarak Batı Avrupa’da tüketilmektedir. Amerika
pazarında Avrupa’ya kıyasla, gündelik hayatta kullanılan daha fonksiyonel ürünler
tercih edilmektedir.
Dünya’da Seramik Sofra ve Süs Eşyası İthalatı Yapan Ülkeler, 2010
22%
ABD
Almanya
7%
55%
İngiltere
5%
6%
İtalya
Fransa
5%
Diğer Ülkeler
Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6911, 6912, 6913 kodlu ürünler)
Dünya Seramik Sofra ve Süs Eşyaları İthalat ve İhracat Rakamları
(Milyar ABD Doları)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
9,00
Milyar ABD Dolarıı
8,00
7,00
6,00
5,00
4,00
3,00
2,00
1,00
0,00
İthalat
İhracat
2007
8,30
6,83
2008
8,39
6,80
2009
6,70
6,22
2010
8,07
7,66
Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6911, 6912, 6913 kodlu ürünler)
Refrakter Sektörü
Refrakter ürünleri üretiminin, yaklaşık % 66’sı Çin’de ve % 15’i Avrupa kıtasında
gerçekleşmektedir.
Küresel refrakter ürünleri pazar büyüklüğü, 21 milyar ABD Doları seviyesindedir.
Refrakter tüketiminin yaklaşık % 55’i Asya Pasifik ülkelerinde gerçekleşmektedir.
Ardından Amerika ve Avrupa kıtalarındaki tüketim gelmektedir. Refrakter ürünleri
tüketiminin yoğun olduğu yerler, demir çelik, çimento ve kireç sanayinin gelişmiş
olduğu ülkelerdir.
Dünya refrakter sektöründe 2009 yılında 4,88 milyar ABD Doları olarak gerçekleşen
ithalat, 2010 yılında 5,90 milyar ABD Dolarına ulaşmış; ihracat ise 4,92 milyar ABD
Dolarından 5,85 milyar ABD Dolarına yükselmiştir.
Dünya Refrakter İthalatı ve İhracatı (Milyar ABD Doları)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6902, 6903 kodlu ürünler)
Çin’in 2000 yılından itibaren çelik üretimini ciddi seviyede artırması ve dünya çelik
üretiminden aldığı payı sürekli yükseltmesi, refrakter sektörünün büyümesini tetikleyen
en önemli unsurdur.
Zengin refrakter hammadde rezervlerine sahip olan Çin, Doğu Avrupa ve Güney
Amerika ülkeleri, en büyük refrakter ürünleri ihracatçılarıdır. Amerika ve Almanya ise,
bazı cevherler için önemli işleme ve ticaret merkezleridir.
Teknik Seramik Sektörü
Teknik seramik sektör büyüklüğünün, 30 milyar ABD Doları seviyesinde olduğu tahmin
edilmektedir.
Teknik seramik ürünleri, elektrik, elektronik, endüstriyel uygulamalar, savunma sanayi,
tıp ve taşımacılık endüstrilerinde kullanılan ara malzemeler olmaları nedeniyle; ilgili
endüstrilerin gelişmiş olduğu, Japonya, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri sektöre
yön vermektedir.
Teknik seramikler için en önemli kullanım alanı, toplam talebin yaklaşık % 35’ini
oluşturan elektronik ürünlerdir.
Sektör yüksek teknoloji kullanımı gerektirmesi nedeniyle sermaye yoğun olduğundan,
yeni firma girişlerine oldukça kapalıdır. Diğer seramik ürünlerine kıyasla daha yüksek
kâr marjına sahip olması nedeniyle, gelişmiş ülkelerde üretim yapılabilmektedir.
Firmaların ana yetkinlikleri, Ar-Ge çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları yeni ve
yüksek performans sergileyen ürünlerdir.
Ana tedarikçiler, porselen ve metal hammadde sağlayıcıları ile makine tedarikçileridir.
Hammadde ve malzemelerin ürün maliyeti içerisindeki payı, diğer seramik ürünlerine
göre daha düşüktür. Sektörde söz sahibi firmalar, Japonya, Amerika ve Avrupa
kökenlidir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Elektronik, iletişim, otomotiv, tıp, askeri ve diğer endüstriyel uygulamaların artması ve
ilgili pazarların büyümesi, teknik seramik ürünlerine olan talebi artırmaktadır.
Teknik seramik sektöründe; 2009 yılında 2,26 milyar ABD Doları olarak gerçekleşen
ithalat, 2010 yılında 3,48 milyar ABD Dolarına ulaşmış; ihracat ise 2,58 milyar ABD
Dolarından 3,57 milyar ABD Dolarına yükselmiştir.
Dünya Teknik Seramik İthalatı ve İhracatı (Milyar ABD Doları)
4,00
Milyar ABD Doları
3,50
3,00
2,50
2,00
1,50
1,00
0,50
0,00
İthalat
İhracat
2007
2,58
3,47
2008
2,98
3,58
2009
2,26
2,58
2010
3,48
3,57
Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6909 kodlu ürünler)
Türkiye Teknik Seramik Ürün İthalatı ve İhracatı
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
35.000
1000 ABD Doları
30.000
25.000
20.000
15.000
10.000
5.000
0
İthalat
İhracat
2008
15.000
323
2009
17.000
745
2010
28.000
525
2011
34.000
847
Kaynak: TÜİK (GTİP 6909 kodlu ürünler)
Pazar Analizi
Türk Seramik Sektörü ürünlerinin, dolaşımda olduğu pazarlarda önemli potansiyel
taşıdığı görülmektedir.
Genç nüfusun toplam nüfustaki payı ve şehirleşme oranındaki artış, seramik sağlık
gereçleri ve seramik karo pazarlarının, 2001 yılından günümüze % 100’ün üzerinde
büyümesini sağlamıştır.
Şehirleşme oranının artması ile mevcut seramik karo ortalama tüketim miktarının, 2
m2’den 3 m2’ye çıkma eğilimi söz konusudur.
Porselen fiyatlarındaki düşme ve ekonomik büyüme ile tüketicilerin günlük hayatta
daha çok porselen ürün kullanması, seramik sofra eşyaları sektörünün büyümesini
tetiklemektedir.
Büyüyen demir çelik, çimento ve kireç sektörlerine paralel olarak refrakter tüketiminin
artması, demir çelik üretiminde yaşanan teknolojik gelişme sonrasında, refrakter
üreticilerini olumlu etkileyen unsurlar olmuştur.
Türkiye’nin İlgili Ülkelere Göre Avantajı
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
İtalya – İspanya
Türkiye
BAE – Mısır
Brezilya – Meksika
 Hammadde
 Hammadde
(Türkiye’de
daha
(Türkiye’de
daha
düşük maliyet ve
yüksek
kalitede
yabancı üreticilere
hammadde)
daha az bağımlılık)
 Daha pahalı ama
 İşgücü maliyeti
katma değeri daha
yüksek insan kaynağı
 Düşük
çevresel
regülasyonlar
 Daha yüksek kalitede
(İspanya
ve
algılanan ülke imajı
özellikle İtalya’da
 Kültürel
olarak
artan
çevre
Avrupa’ya
daha
regülasyonları,
yakın olma ve uzun
Türkiye’nin adaylık
yıllara
dayanan
sürecinde
uzun
ticaret kültürü
vadeli uyum süreci)
 Hedef
pazarlara
yakınlık nedeniyle daha
düşük
taşıma
maliyetleri
 Avrupa’da daha yüksek
algılanan ürün imajı
 Daha
ileri
teknolojisi
üretim
 Türkiye’nin daha çok
gelişmiş taşıma alt
yapısı
 Daha esnek
yapısı
üretim
Kaynak: Deloitte Danışmanlık, Seramik Sektörü Araştırma Raporu, 2008
Kümelenme
Kümelenmenin en güzel örneklerinden biri, seramik karo endüstrisinde
gözlemlenmektedir. Dünya üretiminin % 40’ı, Castellón (İspanya), Sassuolo (İtalya) ve
Santa Caterina (Brezilya)’daki kümelenmelerden gelmektedir. Ülkemizin, diğer birçok
ülkenin uluslararası rekabet alanında kümelenme ile yakalamış olduğu ivmeyi
yakalayabilmesi için, kümelenme modelini etkin ve zamanlı bir şekilde uygulaması
gerekmektedir. Bu kapsamda Ekonomi Bakanlığınca yürütülen “Ulusal Kümelenme
Politikasının Geliştirilmesi Projesi” çerçevesinde, “Eskişehir-Bilecik-Kütahya Seramik
İş Kümesi Yol Haritası” hazırlanmış olup; söz konusu belgede, bölgedeki
yoğunlaşmanın analizi ve küme haline gelebilmesi için yapılması gerekenler detaylı bir
şekilde ele alınmıştır.
Türk firmalarının rekabet seviyesini yükseltmesi ve uzmanlaşmanın teşvik edilmesi
için, firmaların yatay entegrasyonlarını artırmaları gerekmektedir. Tüm alt sektörlerde,
dikey entegrasyona sahip firmalar yoğunluktadır. Dikey entegrasyon nedeniyle
firmalar, ana yetkinliklerinin dışındaki iş alanlarına kaynak aktarmak zorunda
kalmaktadır.
GZFT Analizi
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Güçlü Yönler:
Zayıf Yönler:
G1 - Karo malzemelerinin, diğer döşeme Z1 - Enerji maliyetlerinin yüksek olması
Z2 - Seramik ürünlerinin ağırlıklarından
malzemelerine göre daha uzun ömürlü olması
dolayı, kamyonlar ile taşımada tonaj
G2 - Türk Seramik Sektörünün, hammadde sınırlamasının olması nedeniyle, taşıma
açısından diğer rakip ülkelere göre önemli maliyetlerinin artması
stratejik avantajlara sahip olması
Z3 - Seramik taşımacılığında maliyet
avantajı getiren demiryollarının, yeterince
G3 - Ürün çeşitliliğinin çok olması
kullanılamaması
G4 - Sektördeki bilgi birikimi ve kaliteli insan Z4 - Türkiye’nin önemli rekabet güçlerinden
kaynağı
bir tanesi olan hammaddenin, yanlış ve
G5 - Türkiye’de seramik üreticilerinin yetersiz kullanılması
Z5 - Üreticilerin araştırma geliştirme
örgütlenmesi
projelerine ayırdığı kaynakların yetersiz
G6 - Seramik Araştırma Merkezi’nin sektöre olması
hizmet vermesi
Z6 - Yurtdışı pazarlarda yer alan güçlü
G7 - Avrupa’ya kıyasla, ucuz işçilik imkânlarına aracılar karşısında, üretici firmaların pazarlık
gücünü kaybetmesi
sahip olması
Z7 - Dünya pazarlarındaki kalitesiz ürün
imajı
Z8 - Üst gelir gruplarına yönelik marka
yaratılamamış olması
Z9 - Pazara yenilik sunulamaması
Z10 - Makine teknolojilerinde dışa bağımlı
olunması
Z11 - Ülkemizde, ihtisas gümrüklerindeki
laboratuvar imkânlarının yetersiz olması
Z12 - Teknik seramik ürünleri için özel
ihtisas gümrükleri bulunmaması
Z13 - İthalatta ve ihracatta kullanılan GTİP
numaralarının, teknik seramik malzeme cinsi
açısından yeterli olmaması
Z14 - Seramik sofra ve süs eşyaları
endüstrisinde, bilinirlik seviyesinin
yurtdışındaki tüketiciler nezdinde
yakalanamaması
Z15 - Teknik seramik malzemeleri
standartlarının, tüm ürünleri kapsamaması
Z16 - Sektördeki Ar-Ge faaliyetlerini
koordine edecek bir organizasyon
bulunmaması
Z17 - Eskişehir’de kurulmuş olan Seramik
Araştırma Merkezinin kaynaklarının yetersiz
olması
Z18 - Sektörde yetişmiş ara eleman sıkıntısı
olması
Z19 - AB çevre düzenlemelerine uyum
sürecinde, gerekli modernizasyon ve
filtreleme yatırımlarının yetersiz olması
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Fırsatlar:
F1 - Türkiye’nin stratejik konumda olması
F2 - Türkiye’nin artan şehirleşmesi
F3 - Sosyal ve kültürel yapısının seramik
kullanımını desteklemesi
F4 - İthalatın en fazla arttığı pazarlara, coğrafi
olarak yakın olması
F5 - Türkiye’nin ılıman iklime sahip olması
F6 - Türk toplumunun seramik kullanım
talebinin gün geçtikçe artması
F7 - Komşu ülkelerde karo ve seramik sağlık
gereçleri tüketiminin artması
F8 - Demir çelik endüstrisinde yaşanan
teknolojik gelişmelerin, Türkiye’de bol miktarda
bulunan bazik refrakter ürünlerin kullanımını
artırması
F9 - Sektörün yenilikçi ürün kapasitesi
F10 - AB nin yaşadığı finansal kriz nedeniyle,
üretim potansiyelinin ülkemize kayma olasılığı
Z20 - Seramik sektöründe kullanılan
hammadde arama çalışmalarının yetersiz
olması
Z21 - Hammadde havzalarının yeterince
korunmaması
Tehditler:
T1 - Cam veya metalden yapılmış banyo
gereçlerinin, seramik ürünlerinin yerine
geçebilmesi
T2 - Kapasite kullanım oranlarında düşme
yaşanması
T3 - Ülkenin ekonomik göstergelerine göre
değişen döviz kurunun yarattığı kur riski
T4 - Merdiven altı üreticilerin yaptıkları kayıt
dışı üretim
T5 - Çin menşeli düşük kaliteli ürünlerin
yaratmış olduğu haksız rekabet
T6 - Küresel krizin Türk Seramik Sektörüne
etkisi
T7 - Teşvik sisteminin tüm sektörde yaygın
olmaması
Sorun Alanları ve Çözüm Önerileri
GZFT analizinin değerlendirilmesi sonucunda Türk Seramik Sektörünün temel sorun
alanları, enerji maliyeti, taşımacılık, teşvikler, eğitim, tanıtım ve pazarlama, hukuki
düzenlemeler ve yapısal tedbirler, Ar-Ge ve İnovasyon ve hammadde başlıklarında
toplanmıştır. Sektöre ilişkin öncelikli sorun alanları gruplandırılarak, Tablo 8’de
gösterilmiştir.
Öncelikli Sorun Alanları
ZAYIF YÖNLER – TEHDİTLER
SORUN ALANLARI
Enerji maliyetlerinin yüksek olması
1. ENERJİ MALİYETİ
Seramik
ürünlerinin
ağırlıklarından
dolayı,
kamyonlar ile taşımada tonaj sınırlamasının olması
nedeniyle, taşıma maliyetlerinin artması
2. TAŞIMACILIK
Seramik taşımacılığında maliyet avantajı getiren
demiryollarının, yeterince kullanılamaması
Teşvik sisteminin tüm sektörde yaygın olmaması
3. TEŞVİKLER
Sektörde yetişmiş ara eleman sıkıntısı olması
4. EĞİTİM
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Yurtdışı pazarlarda yer alan güçlü aracılar
karşısında, üretici firmaların pazarlık gücünü
kaybetmesi
Dünya pazarlarındaki kalitesiz ürün imajı
Seramik sofra ve süs eşyaları endüstrisinde,
bilinirlik
seviyesinin
yurtdışındaki
tüketiciler
nezdinde yakalanamaması
Ülkemizde, ihtisas gümrüklerindeki laboratuvar
imkânlarının yetersiz olması
Teknik seramik ürünleri için özel ihtisas gümrükleri
bulunmaması
İthalatta ve ihracatta kullanılan GTİP numaralarının,
teknik seramik malzeme cinsi açısından yeterli
olmaması
Teknik seramik malzemeleri standartlarının, tüm
ürünleri kapsamaması
AB çevre düzenlemelerine uyum sürecinde, gerekli
modernizasyon ve filtreleme yatırımlarının yetersiz
olması
Sektördeki Ar-Ge faaliyetlerini koordine edecek bir
organizasyon bulunmaması
Üreticilerin araştırma-geliştirme projelerine ayırdığı
kaynakların yetersiz olması
5. TANITIM VE PAZARLAMA
6. HUKUKİ
DÜZENLEMELER
VE
YAPISAL TEDBİRLER
7. AR-GE VE İNOVASYON
Pazara yenilik sunulamaması
Makine teknolojilerinde dışa bağımlı olunması
Hammadde arama çalışmalarının yetersiz olması
Hammadde havzalarının yeterince korunmaması
8. HAMMADDE
Enerji Maliyeti
Seramik sektörü üretim esnasında yapılan pişirme ve kurutma işlemlerinden dolayı,
oldukça yoğun enerji tüketen bir sektördür. Artan enerji maliyetleri; sektörün, İtalya ve
İspanya’daki üreticilerden bile daha yüksek enerji maliyetlerine katlanmasına neden
olmaktadır.
Uzun vadede enerji maliyetlerinin, Türk üreticiler için dezavantajlı konumunu
sürdüreceği öngörülmektedir.
Seramik sektörünün, sektörün en önemli üretim girdilerinden olan düşük enerji
maliyetleri, taşımacılık, bilgi ve bilişim teknolojilerinden faydalanma imkanı sağlayan
ve yatırımcılara altyapısı tamamlanmış sanayi parselleri hazırlayan organize sanayi
bölgeleri yatırımları ile desteklenmesi önem arz etmektedir.
Taşımacılık
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Türkiye’de seramik ürünleri ve hammaddeleri taşımasının ağırlıkla karayolu aracılığı
ile yapılması, taşıma maliyetlerini artırmakta, çevre sorunlarına neden olmakta,
verimsizlik yaratmakta ve Türk üreticilerinin rekabet gücünü olumsuz yönde
etkilemektedir. Taşımacılık maliyetlerinin düşürülebilmesi için, alt yapının iyileştirilmesi
ve taşımacılıktaki koordinasyon seviyesinin artırılması gerekmektedir.
Üreticiler genel olarak demiryolu tesislerine ulaşmak için uzun bir mesafeyi kara yolu
ile katetmekte, birebir karşılaştırma yapıldığında verimsizlik nedeniyle, yaklaşık % 50
avantaj sağlayan demiryolu taşımasının maliyet avantajı azalmaktadır.
Seramik fabrikaları kurulurken, mevcut demiryolu hattının dikkate alınmaması ve
demiryolu hat genişliğinin sınırlı olması, üreticilerin demiryollarına ulaşımını
zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, TCDD’nin devam eden yatırımlarını hızlandırması,
sektörün taleplerini düzenli olarak TCDD’ye iletmesi ve lojistik altyapısına yatırımların
devam etmesi sağlanmalıdır.
Lojistik köy ve demiryolu yatırımlarının tamamlanması, mevcut demiryolları ve
limanların altyapısının geliştirilmesi gerekmektedir. Çine-Aydın, Şile-İstanbul gibi ana
hammadde güzergâhlarında demiryolunun kullanılması, Aydın-Çine-Yatağan-Güllük
liman demiryolu bağlantısı projesinin tamamlanması, sektördeki firmaların demiryolu
altyapısına erişim imkânlarının geliştirilmesi, seramik kümelenme projesi de göz
önünde bulundurularak, yeni projeler üretilmesi ve devam eden projelere kaynak
aktarılarak tamamlanması sağlanmalıdır.
Teşvikler
19/06/2012 tarihli ve 28328 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak 15.06.2012 tarih ve
2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren yeni teşvik sistemi 4 farklı
uygulamadan oluşmaktadır:
1234-
Genel Teşvik Uygulamaları
Bölgesel Teşvik Uygulamaları
Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki
Stratejik Yatırımların Teşviki
Destek Unsurları
Katma Değer Vergisi İstisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Vergi İndirimi, Sigorta Primi
İşveren Hissesi Desteği, Gelir Vergisi Stopajı Desteği, Sigorta Primi Desteği, Faiz
Desteği, Yatırım Yeri Tahsisi, Katma Değer Vergisi İadesi, Genel Teşvik Uygulamaları,
Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Stratejik Yatırımların Teşviki
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eğitim
Seramik uygulaması, ustalık ve eğitim gerektiren bir meslektir. Sektöre daha kaliteli
usta yetiştirmek ve uygulamalarda seramik ürünlerin rakip ürünleri uygulamadaki
avantajı ile ikame etmesini sağlamak için, seramik uygulaması ile ilgili eğitim verecek
kurslar açılmalıdır. Bu eğitim kurumlarından mezun olan kişilere sertifika verilerek,
kişilerin sektör tarafından tercih edilmesi sağlanmalıdır.
Federasyon tarafından üye firmalar için eğitim faaliyetleri ve seminerler düzenlenmeli,
üye firmaların finans kuruluşlarına ve diğer yurtdışı firmalara tanıtılmasına önem
verilmelidir. Seramik Araştırma Merkezi gibi kuruluşların faaliyetlerinden, üye firmaların
öncelikli olarak faydalanabilmesi için çalışmalar artırılmalıdır.
Tanıtım ve Pazarlama
% 70 olan sektör kapasite kullanımının, 2009 yılında yaklaşık % 65 seviyesine
düşmesine rağmen; sektör, krizden Avrupa’daki üreticiler kadar yara almamıştır. Bu
durum rakipleri arasında Türk Seramik Sektörü için avantaj oluştururken; rekabetimizi
artıracak yönde ihracat politikaları izlenmeli, daralan AB pazarı yerine yeni pazarlar
hedeflenmelidir.
Maliyet ve pazara yakınlık avantajının yanı sıra, yurtdışı üretim kapasitesini artırarak,
pazarlama ve satış organizasyonu yatırımlarına ağırlık verilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de seramik kullanımı gerekli bilgilendirme ve kampanyalar yapıldığı takdirde,
yüksek büyüme kapasitesine sahiptir. Aynı zamanda iç pazardaki büyüme, daralan dış
pazarda üreticilere nefes aldıracaktır.
Seramik Araştırma Merkezi ile birlikte gelecek dönemdeki eğilimler dikkate alınarak,
seramik ürününün öne çıkarılacak avantajları belirlenmeli ve son tüketici, mimarlar,
inşaat şirketleri, dağıtım kanalı temsilcileri, üniversiteler ve uygulayıcılara yönelik, ürün
kullanım ve kalite anlayışı konularında tanıtım programları düzenlenmelidir. Basın
yayın organlarında seramik kullanımını teşvik eden reklamlar ve bilgilendirici
programlar yayımlanmalıdır.
Sektörün moda, marka ve tasarım gibi faaliyetlere daha fazla kaynak ayırması
amacıyla, bilinç düzeyinin artırılması öngörülmektedir.
Hukuki Düzenlemeler ve Yapısal Tedbirler
Türk Seramik Sektörü için Avrupa Birliği, en önemli pazar olma konumunu
sürdürmektedir. Türkiye’nin mevcut ihracat stratejisi incelendiğinde, AB’nin ticaretteki
ağırlığının önümüzdeki süreçte de devam edeceği öngörülmektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
AB kurumları, seramik sektörünün Birlikteki geleceğini şekillendirecek, aynı zamanda
Birliğe yapılan ithalatı etkileyecek çalışmalar ve düzenlemeler gerçekleştirmektedir.
Taraflar arasında Gümrük Birliğinden kaynaklanan ortak mevzuat prensibi
çerçevesinde, ilgili mevzuatın ve alınan kararların Türkiye tarafından da üstlenildiği
veya üstlenileceği dikkate alınarak, uyum çalışmalarında varsa eksikliklerin giderilmesi
ve Türk üreticilerin hazırlıklı hale getirilmesi önem arz etmektedir.
Sektördeki çalışma şartlarında ortaya çıkan tozlar ve işçi sağlığıyla ilgili yapılan
kısıtlamalar, çevre, iklim değişikliği, kimyasallar ile ilgili kısıtlamalar, inşaat malzemeleri
direktifinde yapılan değişiklikler, kirletici maddeler ve üretim aşamalarında uyulması
gereken teknolojilere dair değişiklikler ile ilgili düzenlemeler, sürekli ve düzenli olarak
incelenmeli ve üreticiler bilgilendirilmelidir.
BMİDÇS ve Kyoto Protokolü ile AB Çevre Mevzuatına uyum süreci, Türkiye’deki çoğu
sektörde olduğu gibi seramik sektörü üzerinde de doğrudan etki yaratacağı için, bu
alanda ciddi yatırımlar yapılması önemlidir.
Kyoto Protokolünün AB müktesebatının bir parçası olması sebebiyle, AB ile yürütülen
müzakereler için geleceğe dönük bir ön hazırlık yapılması gerekmektedir. Atıkların
proseslerde yeniden kullanılmaları için projeler yapılması, yakma ve yanmadan ortaya
çıkan emisyonların azaltılması ile ilgili çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.
Böylece Türk Seramik Sektörü, hızlı hareket ederek diğer rakiplerine göre avantaj
sağlayabilecek ve pazarda ön plana çıkabilecektir.
Ar-Ge ve İnovasyon
Sektörün yoğun olarak katıldığı gelişmiş bir üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde
yapılmakta olan Ar-Ge çalışmaları, laboratuvar deneyi ve deney imkanları (SAM
Seramik Araştırma Merkezi), sektöre bilgi gücü vermektedir. Bu yüzden, teknolojik
sorunların kısa zamanda ve etkili olarak çözülmesi gerekmektedir.
Üniversitelerdeki bilgi birikiminin, sermayenin ve nitelikli işgücünün bir araya getirilerek,
teknolojisi yoğun ürün üretim yöntemlerinin geliştirilmesi, ticarileştirilmesi ve sektörde
tüm tabana yayılması, büyük önem arz etmektedir.
Bu kapsamda üniversitelerin seramik ürünler konusunda yaptığı araştırmalar
desteklenmeli ve kullanım alanları önceliklendirilmelidir. Ayrıca sektördeki firmaların
Ar-Ge çalışmalarına sağlanan destek miktarı artırılmalıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Hammadde
Türk Seramik Sektörü, hammadde açısından önemli stratejik avantajlara sahiptir.
Geleneksel seramik üretiminde, 4 ana hammadde bulunmaktadır: Kaolin, kil, feldspat
ve kum (kuvars). İtalya ve İspanya’ya göre Türkiye, zengin hammadde kaynaklarına
sahiptir. Ancak, bu kaynaklar yanlış ve yetersiz kullanım nedeniyle, yeteri kadar
avantaja çevrilememektedir.
Türkiye, 240 milyon tonluk rezerv ile dünya feldspat rezervinin % 14’ünü oluşturmakta
ve ülke bazında en büyük sodyum feldspat rezervine sahip durumdadır. 2009 OcakHaziran dönemi feldspat ihracat rakamı, bir önceki yılın eş dönemine göre miktarda %
46,9, değerde % 49,5 azalarak; 1,4 milyon tonla 43,4 milyon ABD Doları olarak
gerçekleşmiştir.
Avrupa’nın büyük seramik üreticileri olan İtalya ve İspanya, ihtiyacı olan kili
Ukrayna’dan, feldspatı Türkiye’den almaktadır. Kuvars hammaddesi, Türkiye’de
rahatlıkla bulunmaktadır.
Kaolin, seramik sağlık gereçleri ve sofra eşyaları üretiminde daha kritik önem
taşımaktayken; kil, feldspat ve kum ise, karo üretiminde kritiktir.
Türkiye’de kaolin kaynakları bulunmasına rağmen, kalite yetersizliği nedeniyle
Bulgaristan, İngiltere ve Ukrayna’dan ithal edilmektedir.
Kil yatakları, İstanbul, Şile ve Bilecik bölgesinde bulunmaktadır. Yüksek kalitede üretim
için bazı üreticiler, ithal kil tercih etmektedir.
Kaynaklar:
- Cam ve Seramik İnşaat Malzemeleri Sektör Raporları, 2013
- Seramik Kaplama Malzemeleri ve Seramik Sağlık Gereçleri Sektöründe Dünya
İthalat Rakamları Çerçevesinde Hedef Pazar Çalışması, Orta Anadolu İhracatçı
Birlikleri Genel Sekreterliği
- Seramik Sektörü Ur-Ge İhtiyaç Analizi Projesi, TEPAV, 2014
- Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2012-2016)
- www.cerameunie.eu
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eskişehir Makine İmalat Sektörü
Giriş
Makina imalat sanayi, genel ve özel amaçlı makineler ve bunlara ait ekipman ve yedek
parçalarının imal edildiği, “mühendislik sanayileri” denilen alt sektörlerin tamamını
kapsar. Bu sektörün diğerlerinden farkı, her aşamada projelendirme, mühendislik ve
AR-GE tasarımlarını öngörmesi ve gerçekleştirmesidir.
Makine imalat sanayi, “teknoloji yoğun” bir sektör niteliği taşımaktadır. AR-GE
çalışmaları bu sektörün gelişmesinde, teknolojisinin yenilenmesinde önemli bir rol
oynar. Diğer sektör ve kullanıcı talebiyle birlikte ve diğer ürünlerin çeşitlilik ve
fonksiyonlarına göre tasarım ve proje çalışması yapılmakta çoğu kez bunu AR-GE ve
üretim planlaması izlemektedir.
Tüm gelişmiş ülkelerde büyük önem verilen, sanayi sektörleri içinde yatırım malı üreten
temel ve öncelikli sektör olarak tanımlanan bir sanayi dalıdır. Makine sektörünün
performansı, tüm endüstri dallarının başarısında anahtar rol oynamaktadır.
Dolayısıyla, makine sektörünün gelişmişlik seviyesi diğer imalat sektörlerinin
ulaşabileceği kapasite ve kabiliyetlerin de sınırlarını tayin eder ve rekabetçilik düzeyini
belirler. Özellikle otomotiv sanayi, metal eşya sanayi, tekstil sanayi, metal ana sanayi
yatırımlarının ana makina ve donanımlarını sağlayan bu sektör, yeni gereksinme ve
taleplere göre gelişme hızını ve üretim kompozisyonlarını belirler. Yeni makina
imalatları ile sanayinin ve ekonominin itici gücü olur.
Türkiye makina imalat sanayi günümüze kadar kararlı bir gelişme göstermemiştir.
Sanayi politikalarının olmaması, ekonomik krizler, tutarsız ihracat politikaları, yatırım
malları ithalatında korumacılık faktörüne öncelik verilmemesi ve yatırımlarda sektöre
öncelik tanınmaması bunun başlıca nedenleridir. Özellikle 1998’lerden sonra işçi
başına katma değer ve ücret başına katma değer düşmüş, istihdam kapasitesi
azalmış, teknoloji düzeyinde önemli bir değişim olmamıştır. Ölçek sorunu hala önem
taşımaktadır. Özgün ürün yaratabilmek ise sektörün hedeflerinin başında yer
almaktadır.
Türkiye’de Makine İmalat Sektörü
Türkiye’de uygulanan ithal ikamesi, ihracat modelinin, gümrük birliğine geçişin, liberal
ekonominin uygulamaları gibi sanayi politikalarının sektör üzerinde doğrudan etkisi
olmuştur. Bu etkiler önemli sorunları da beraberinde getirmiş, sektör özellikle 2001 yılı
ekonomik krizinden sonra yatırımlarını askıya almıştır. 2003 yılı başından itibaren,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
ayakta kalan firmaların bir bölümü yeniden yapılanma sürecini başlatmıştır. 2003
yılından 2007 sonuna kadar giderek ara mallarda dışa bağımlı bir makina imalat sanayi
gelişmiştir. 2008 ortalarından başlayarak 2009’u da kapsayan dönemde küresel krizin
etkisi ile sanayi sektörü de küçülmüş ve makina imalatı da ortalama % 25’lere varan
bir daralma yaşamıştır. Ancak 2010 yılından itibaren sektörde yeniden bir büyüme
görülmüş ve Avrupa’nın 6. büyük makine üreticisi haline gelmiştir.
Türkiye’de makina imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaların önemli bir bölümü
Marmara ve Ege bölgesinde yer almaktadır. Hammadde temini, kalifiye iş gücü, ulaşım
imkanları, pazarlama olanakları ve altyapı yönünden avantajları makina imalatını bu
bölgelere çekmektedir. Özellikle organize sanayi bölgelerinde ve küçük sanayi
sitelerinde üretim yoğunlaşmaktadır. Ancak son on yılda verilen teşviklerle Gaziantep,
Mersin, Adana, Çorum, Çankırı, Bolu, Konya, Eskişehir gibi pek çok ilde organize
sanayi bölgeleri sektör için önemli üretim odakları haline gelmeye başlamış ve bölge
kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda makine ihracatçısı firmaların % 14’ü
İstanbul’da yerleşiktir. İstanbul’da 2.119, Ankara’da 891, İzmir’de 451 makine
ihracatçısı bulunmaktadır. Türkiye’deki makine ihracatçılarının % 2,7’si de Konya’da
bulunmaktadır.
Türkiye Makine İmalat Sektörü Dış Ticareti
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (20131)’na göre; Uluslararası Standart Ticaret Sınıflaması “SITC Rev.3” kapsamında 71, 72,
73 ve 74 başlıklarının toplamı olarak değerlendirilen makine ihracatında 2012 yılında
bir önceki yıla kıyasla %3,2’lik artış elde edilmiştir. Sektörün ithalatı %2,9 daralarak
24,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş olup, dış ticaret açığı ise 2011 yılına göre
%6,5 azalmıştır.
Makine Sektörü İthalat ve İhracatı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Makine
Sektörü İthalat-İhracat Rakamları- Kaynak: TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)
Türkiye Makine İmalat Sektörü İhracatı
Makine ve Aksamları İhracatçı Birlikleri verilerine göre Türk makine imalat sektörü
2010 yılı verilerine göre Dünya ihracatında 28.sırada, ülke çapında ise; 2010 yılında
10 milyar dolar ihracat ve %8’lik pay ile Türkiye ihracatında 3. sırada yer almıştır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (20131)’nda yer alan aşağıdaki tablolara göre; Türkiye’nin 2012 yılında en fazla makine ve
ekipman ihraç ettiği ülke Almanya olup, Almanya’yı ABD, Rusya, Irak ve İran takip
etmiştir. En çok ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülkeye ait ihracat hacmi, aynı yıla ait
toplam makine ihracatının %54,7 düzeyindedir.
2012 Yılı Ülkelere Göre Makine İhracatı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Makine Sektörü İhracatının Toplam İhracat İçerisindeki Payı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)
Türkiye’nin makine ihracatında başlıca ürün gruplarında 2011 ihracat verilerine göre
%16’lık pay ile ilk sırayı endüstriyel soğutma ekipmanları almaktadır. Bunu %12 ile
motorlar aksam parçaları, %6 ile çamaşır yıkama makineleri, %6 ile iş makineleri
aksam parçaları, %4 ile kurutma, filtre ve arıtma cihazları takip etmektedir.
2011Yılı Türkiye Makine İhracatında Alt Sektörler-Kaynak: Makine ve Aksamları İhracatçı Birlikleri
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği iştigal alanı itibarıyla 2010 yılında en fazla
makine ihracatı gerçekleştiren ilk 10 il sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli,
Manisa, Konya, Eskişehir, Aydın ve Gaziantep olmuştur. Aşağıda yer alan tabloya
göre; söz konusu 10 il Türkiye’nin toplam makine ihracatının % 90’ını
gerçekleştirmektedir. En fazla makine ihracatı yapan İlk 10 il arasında en büyük ihracat
artışı % 48,7 ile Gaziantep’te kaydedilmiştir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Makine ihracatının % 41,1’ini gerçekleştiren İstanbul Türkiye’nin genel ihracatında da
ilk sırayı almaktadır. Makine ihracatında 2. sırada yer alan Ankara genel ihracatta 5.
sırada, 3. sıradaki İzmir ise genel ihracatta 4. sırada yer almaktadır.
Makine İhracatında İlk 10 İl -Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları
Makine ihracatında lider İstanbul en fazla Almanya, İran, İngiltere ve Rusya
Federasyonu’na ihracat gerçekleştirmektedir. İstanbul’un makine ihracatı
gerçekleştirdiği ilk 10 ülke arasında 2010 yılında en fazla Azerbaycan’a yönelik ihracat
artışı olmuştur. Ankara’dan 2010 yılında Birleşik Arap Emirlikleri ve Azerbaycan’a
yapılan makine ihracatındaki artış dikkat çekmektedir. İzmir’in en fazla makine ihracatı
gerçekleştirdiği ülkeler Almanya, İtalya ve ABD olurken Rusya Federasyonu’na yapılan
ihracatta % 20 azalma görülmektedir. Bursa’nın makine ihracatında da 2010 yılında
İsveç, Belçika, Rusya Federasyonu ve İngiltere’ye büyük ölçüde ihracat artışları
olmuştur.
İhracatçı Birlikleri kayıtlarına göre 2011 yılında il bazında en fazla ihracat yapılan
makine alt mal grupları ise aşağıda sıralanmıştır.
İstanbul
Ankara
İzmir
Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri
Pompa ve Kompresörler
İnşaat ve Madencilik Makineleri
Tarım ve Ormancılıkta Kullanılan Makineler
İnşaat ve Madencilikte Kullanılan
Savunma Sanayi için Silah ve Mühimmat
Pompa ve Kompresörler
İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Endüstriyel Klimalar ve Soğutma
Makineleri
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bursa
Kocaeli
Manisa
Konya
Takım Tezgahları
İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Makineler
Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri
Pompa ve Kompresörler
İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Makineler
Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri
Reaktörler Ve Kazanlar
Endüstriyel Klimalar Ve Soğutma Makineleri
Endüstriyel Isıtıcılar ve Fırınlar
Gıda Sanayii Makineleri
Tarım ve Ormancılıkta Kullanılan Makineler
Türbinler, Turbojetler, Hidrolik Silindir
İstanbul, tek başına toplam makine ihracatının % 41,1’ini yani yaklaşık yarısını
gerçekleştirmektedir ve sahip olduğu firma ve işgücü potansiyeli ile birçok mal
grubunda en fazla ihracatı gerçekleştiren il konumundadır. Ancak, aşağıda yer alan
mal gruplarında en fazla ihracatı gerçekleştiren lider iller İstanbul’dan farklılık
göstermektedir.
Makine İmalat Alt Sektörlerinde İllere Göre İhracat Rakamları -Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Rulman, savunma sanayi için silah ve mühimmat, tarım ve ormancılık makineleri
ihracatı en fazla Ankara; Takım tezgahları ihracatı en fazla Bursa; Türbin, turbojet,
hidrolik silindir ihracatı en fazla Eskişehir; Reaktör ve Kazan ihracatı en fazla Manisa;
Deri işleme ve imalat makineleri ihracatı en fazla İzmir tarafından
gerçekleştirilmektedir.
Türkiye Makine İmalat Sektörü İthalatı
Türk makine imalat sektörü 2010 yılı verilerine göre Dünya ithalatında 24.sırada yer
almaktadır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (20131)’nda yer alan aşağıdaki tablolara göre; 2012 yılı itibariyle Türkiye’nin en fazla makine
ithal ettiği ülke Almanya olup, bu ülkeyi sırasıyla Çin, İtalya, Fransa, İngiltere ve
Japonya takip etmiştir. İthalat sıralamasında yer alan ilk 10 ülkeden yaklaşık olarak
17,4 milyar ABD doları değerinde ithalat gerçekleştirilmiştir. Bu miktar, toplam makine
ve aksamları ithalatımızın %77,6’sını oluşturmaktadır.
Türkiye makine ithalatının büyük bir kısmının AB ülkelerinden yapıldığı görülmektedir.
Gelecekte bu ithalat yapısının ve dağılımının büyük çapta değişeceği söylenebilir.
Türkiye’nin siyasi yaklaşımı AB ile entegrasyondan geçmektedir. Bunun için uyum
yasaları hazırlanmakta, sanayinin geleceği de bu yasalar çerçevesinde
biçimlendirilmektedir. Akreditasyon Kurumu, çeşitli çevre ve güvenlik belgeleri,
2012 Yılı Ülkelere Göre Makine İthalatı- Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Makine Sektörü İthalatının Toplam İthalat İçerisindeki Payı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)
makina direktifleri, yatırımların teşvikinden Ar-Ge teşviklerine geçilmesi, Altıncı ve
Yedinci Çerçeve Programlarına Türkiye’nin fon yatırarak resmen katılması AB’ye geçiş
hazırlıklarını ortaya koymaktadır. Türkiye’de kurumsal değişimler, yasalara
dayanılarak süratle yaşama geçirilmektedir. Bu durum ithalatın gelecekte de Avrupa
Birliği ülkelerine dayandırılacağını göstermektedir. Makina imalat sanayi sektörünün
tüm alt sektörlerinde de bu hazırlık sürdürülmektedir.
Makine İmalat Sektöründe Ar-Ge ve İnovasyon
Makine imalat sanayinin bütününde Ar-Ge yaşamsal bir aşama oluşturmaktadır. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (2013-1)’na göre;
NACE Rev.2 - Kod:28 altında değerlendirilen makine sektöründe 2010 yılında 171,5
milyon TL olan Ar-Ge harcaması, 2011 yılında %36,6’lık artışla 234 milyon TL
düzeyinde gerçekleştirilmiştir. Makine sektörü bu büyüklük ile en yüksek Ar-Ge
harcaması gerçekleştirilen sektörler arasında yer almaktadır ve imalat sanayi
içerisinde %10’a yakın bir paya sahiptir.
2011 yılı itibariyle ülke genelindeki 4,8 milyar TL’lik toplam Ar-Ge harcamalarının 2,6
milyar TL’si, yani yaklaşık olarak %53,3’ü doğrudan imalat sanayinde
gerçekleştirilmiştir.
Yine bu rapora göre, aşağıdaki tablo makine sektörünün imalat sanayi içerisindeki ArGe harcamaları payının 2010 yılında %8,4’ten 2011 yılında %9,1’a, genel harcamalar
içerisindeki payının ise %4,3’ten %4,9’a yükseldiğini göstermektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Sektörlere Göre 2011 Yılı Ar-Ge Harcamaları –Kaynak:TUİK
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı 2011-2014 Türkiye Makine Sektörü Strateji
Belgesi ve Eylem Planın’ da makine sektöründe Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine
ilişkin strateji genel çerçevesi aşağıda yer almaktadır. Bu strateji çerçevesinde dört ana
hedef tanımlanmaktadır:
Hedef 1- “Katma Değeri” ve “Marka Değeri” yüksek makine sanayine dönüşümü
sağlayıcı hukuki düzenlemeleri ve yapısal tedbirleri hayata geçirmek.
Hedef 2- Yurtiçi ve yurtdışında sürdürülebilir büyümeyi ve ölçek ekonomisinin
avantajlarını yakalamak amacıyla sektöre yönelik sağlıklı finansal çözümler sağlamak.
Hedef 3- Sürdürülebilir, yetkinliğini kazanmış, yüksek performansa sahip, teknoloji
odaklı, öğrenmeye ve değişime açık her düzeyde insan kaynağı sağlamak.
Hedef 4- Türk Makine Sektörünün kalite, güven ve teknoloji unsurlarını ön plana
çıkaran, yurt içinde ve dışında etkin bir tanıtım yapmak ve ihracatı arttırmak.
Hedef 5- Global düzeyde rekabet edebilen, katma değerleri yüksek ürünler
üretebilmek için Ar-Ge ve inovasyon yapmak.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Makine Stratejisi Genel Çerçevesi
Makine İhracatçıları Birliğine göre, Türkiye’de Ar-Ge Harcamaları/GSMH oranı sürekli
artmaktadır. 2000 yılında %0,46 olan bu oran, geçen on yılda iki kat artarak yaklaşık
%0,9 seviyesine çıkmıştır. Türkiye’de; 1995-2010 yılları arasında gerçekleştirilen ArGe proje başvurularında ilk sırayı makine ve imalat sanayi almıştır. Bu dönemde;
toplam başvuruların %40’ı ise Makine Teknolojileri alanından gerçekleştirilmiştir.
(TÜBİTAK-TEYDEB)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Kaynak: Makine İhracatçıları Birliği
Eskişehir’de Makine İmalat Sektörü
Ülkemizin önemli sanayi merkezlerinden biri olan Eskişehir’deki, sanayinin sektörel
dağılımını incelendiğimizde ise tek bir sektörün değil, genelde yüksek katma değer
yaratan birçok sektörlerin gelişme gösterdiği görülmektedir.
Eskişehir Sanayi Odasının hazırladığı 2014-2017 Stratejik Planı’nda belirtilen 2013
yılına ait verilere göre;
 Makine İmalat Sanayi toplam sanayi içinde firma sayısı yönünden %23,1 ile ilk
sırada yer almaktadır.
 Eskişehir sanayi içinde sektörlerin elde ettikleri cirolar yönünden duruma
bakıldığında ise Makine İmalat Sanayi sektörünün %52,3’lük bir payla ilk sırada
olduğu görülmektedir.
 İhracat yönünden sektörel dağılıma bakıldığında ise Makine İmalat Sanayi yine
%59,6’lık payla ilk sırada yer almaktadır.
 Çalışan sayısı yönünden sektörel dağılım incelendiğinde Makine İmalat Sanayi
%33,8’lik payla yine ilk sırada yer almaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eskişehir'de Sanayi Sektörlerinin Yüzde Payları (2013 Yılı)-Kaynak: ESO 2014-2017 Stratejik Planı
İhracatçılar Birliğinin verilerine göre;
 Makine sektörünün genel ihracattan aldığı pay incelendiğinde 8. sırada olan
Eskişehir’in makine ihracatının genel ihracattan %29,8 pay aldığı görülmektedir.
Makine ihracatı en fazla paya sahip olan iller arasında Eskişehir’den sonra
Konya (%26,7) ve Aydın (%25,9) gelmektedir. İl bazında Ankara tarafından
Türkiye genelinde 2010 yılında 864,5 milyon dolar ihracat gerçekleşmiş olup
bunun %16,7’si makine ihracatıdır. İstanbul’un 2010 yılı genel ihracatı da 2,6
milyar dolar gerçekleşmiştir ve bu tutarın %5’ini makine sektörü oluşturmaktadır.
İllere göre Makine İhracat Rakamları- Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
 84. fasıl olarak tanımlanan makine ve aksamları sektöründe Eskişehir’in ihracatı
2008 yılında 210,3 milyon dolar olarak gerçekleşirken, 2009 yılında % 2,2
oranında azalma kaydedilmiş ve 205 milyon dolar olarak kayda alınmıştır. 2010
yılında 228,6 milyon dolara ulaşmıştır.
 Eskişehir’in en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ülkeler ABD, Fransa ve Ege
Serbest Bölgesi olurken İran, İtalya, Rusya ve Romanya’ya yapılan ihracatta
büyük artış görülmektedir.
Eskişehir Makine İhracatı Yapılan Ülkeler - Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları
 2010 yılı verilerine göre Eskişehir’de toplam 53 makine imalatçısı firma
bulunmaktır. Bu rakam Türkiye’de bulunan tüm makine işletmelerinin %0,4’ünü
ifade etmektedir. Bu firmalardan 28’i Eskişehir Sanayi Odasına kayıtlıdır.
2010 Yılı Makine İhracatçısı Firma Sayısı - Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
 2011 yılında Eskişehir’de en fazla ihracat yapılan makine alt mal gruplar;
türbinler, turbojetler, hidrolik silindir, vanalar, endüstriyel klima ve soğutma
makineleridir.
Eskişehir’de Makine Sektöründe İhracatı Yapılan Ürün Grupları-Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları
Eskişehir Sanayi Odası 2010-2017 Eylem Planında Eskişehir sanayinde rekabet gücü
yüksek ve il sanayini uzun vade daha ileri hedeflere taşıyacak ana omurgayı oluşturan
sektörleri Seramik, Raylı Sistemler, Beyaz Eşya, Havacılık ve Savunma Sanayi ile
beraber Havacılık ve Savunma Sanayi, Makine İmalat ve Metal Eşya Sanayi olarak
belirlemiştir. Belirlenen bu sektörlerin daha ileri aşamalara taşınması amacıyla hem
sektörlerin geleceğini yönlendirmek hem de ortak hedeflerin belirlenebilmesi amacıyla
ESO öncülüğünde ilerleyen dönemlerde ihtiyaçlar doğrultusunda makine imalat sanayi
alanında yeni bir kümenin kurulması ve bu sektörleri destekleyecek büyük çaplı
projelerin kamu desteğiyle birlikte hayata geçirilmesi düşünülmektedir.
Eskişehir Makine İmalat Sektörü GZFT Analizi
Aşağıda Eskişehir makine imalat sektörünün GZFT analizine yönelik hazırlanan tablo,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 2011-2014 yılları için hazırladığı Türkiye Makine
Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planında yer alan Türkiye kapsamında yapılan GZFT
analizinden Eskişehir ili için uyarlanmıştır.
İç Faktörler - Güçlü Yönler:
İç Faktörler - Zayıf Yönler:
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.















Genç nüfus,
Görece ucuz işgücü,
Tesisleşme (OSB gibi),
Çevre maliyeti düşüklüğü,
Hammaddelerin büyük ölçüde yurtiçi
temini,
Sektörün örgütlenme düzeyi yüksekliği,
KOBİ yapısının sağladığı esneklik,
Ekonomik gelişmelerin makina sektörüne
olumlu etkisi,
Türbinler, turbojetler, hidrolik silindir,
vanalar, endüstriyel klima ve soğutma
makinelerinde uzmanlaşma,
Metal Şekillendirme İmalat makinalarındaki
uzmanlaşma,
Kalite bilincinin yerleşmesi,
Ucuz ve nitelikli iş gücü ve mühendislik
Jeopolitik konumumuz
Benchmark ve taklit yeteneğimiz
Çeşitli kurumlarca düzenlenen teknik
eğitimlerin varlığı
 Ar-Ge bütçelerinin azlığı/yokluğu,
 Hammadde kalitesi ve dışa bağımlılık,
 Dampingli Uzakdoğu menteşeli
makinalar,
 Kontrol dışı kullanılmış makina ithali,
 Firmaların ara işgücü istihdamına
yeterince önem vermemesi,
 Yetersiz yurtdışı tanıtım ve pazarlama,
 Bilgiye erişememe,
 Devlet kurumları arası koordinasyon
eksikliği,
 Standart ve sertifikasyon bilinç eksikliği,
 Pazar çeşitliliğinin oluşturulmaması ve
gelişme potansiyeli olan pazarlara
ulaşılamaması,
 Üniversite-sanayi işbirliği yetersizliği,
 Ara eleman sıkıntısı (hem eğitimleri
yetersiz
hem de nicelik ve nitelik olarak yetersiz),
 Piyasa Gözetimi Denetiminde yaşanan
sıkıntılar,
 Genel vergi Genel vergi yükü ve SSK
primi yüksekliği,
 Türk malı imajının olmaması,
 Tüketici bilinç eksikliği,
 KOBİ’lerin belirsiz ortamlara
dayanamaması ve KOBİ yapısının
oluşturduğu sıkıntılar (ölçek
ekonomisine geçememesi, kurumsal
zayıflıkları),
 Firmalar arası işbirliği zaafı,
 Yan sanayinin gelişememesi ve ileri
teknolojide ara ürüne dış bağımlılık,
 Tasarım geliştirme ve Ar-Ge’ye önem
verilmemesi,
 Yetkin personel ve tasarım uzmanı
istihdamı olmaması,
 İstihdam vergileri,
 Dolaylı vergiler,
 Enerji maliyetleri,
 Markalaşma ve tasarım yetersizliği,
 Yan sanayi (bazı sektörlerde zayıf),
 Fikri ve Sınaî Mülkiyet hakları,
 Sermaye birikimi yetersizliği,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
 Sektörler arası işbirliği yetersizliği,
 Sektörel örgütlerin mali güçlerinin
zayıflığı,
 Devlet yardımlarından yeterince
faydalanamama,
 Sanayi envanteri ve istatistik bilgilerinin
güncel olmaması ve eksikliği,
 Dış sermaye için yeterince fırsat
yaratılamaması,
 Yüksek teknoloji ara mallarında ithalata
bağımlılık,
 Kredi faizlerinin yüksekliği,
 Makina parkının eski ve ikinci el olması,
 Yetersiz kalite kontrol ve belgelendirme
çalışması,
Çevresel Faktörler – Fırsatlar:
 Ortadoğu ülkelerinin AB ve ABD’ye
mesafeli durmaları,
 Çalışma konularında sürekli yükseliş,
eğiliminde olan ihracat potansiyelinin
varlığı,
 Sanayileşmiş ülkelerdeki üretim maliyeti
yüksekliği ve firmaların işbirliği arayışları,
 Türk Cumhuriyetlerindeki eski tesislerin
yeni pazar olarak ortaya çıkması,
 Coğrafi konum,
 KOBİ’lerin esnekliği,
 İGEME faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve
enformasyon sağlanması,
 AB’ye katılım süreci,
 Rusya ve Türk Cumhuriyetleri ile olumlu
ilişkilerden yararlanmak,
 Genç ve dinamik nüfus yapısı,
 AB Ülkelerine yakınlık ve Gümrük Birliği,
 Sanayileşmiş ülkelerdeki üretim maliyeti
yüksekliği ve firmaların işbirliği arayışları,
 Üniversite-Sanayi İşbirliği Olanakları,
 Bölgesel Teşvikler
 Kümelenme çalışmaları
Çevresel Faktörler – Tehditler:
 Piyasa Gözetimi ve Denetiminde
yaşanan sıkıntılar ve ithal ürünlerin yerli
olarak lanse edilmesi,
 Serbest Ticaret Anlaşmalarından
kaynaklanan riskler,
 Döviz kurları istikrarsızlığı,
 Yeni ekonomilerde maliyetlerin düşük
olması,
 Hükümetlerin sanayi yatırımlarını
etkileyen ani kararlarının (KDV oranları
gibi)öngörülebilirlik eksikliği,
 Enerji maliyeti,
 Vergi yükü,
 Üçüncü ülke ürünlerine yönelik kalite
kontrol yapılmaması (zorunlu standart
uygulaması gibi),
 Uygunluk değerlendirme kuruluşları
denetimsizliği,
 Uzak doğu rekabeti,
 Enerji ve hammadde sorunları,
 Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık,
 Korumacı politika talepleri,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eskişehir Kimya ve Plastik Sektörü
Giriş
Kimya sanayi tarafından üretilen (plastikten kozmetiğe, ilaçlardan boyalara ) ürünlerin
%30’u doğrudan tüketiciye ulaşırken %70’i ise diğer sektörlerde (tekstil, elektrikli eşya,
metal, madeni ürünler, inşaat, otomotiv, kâğıt, hizmet sektörü) ara mal veya
hammadde olarak kullanılmaktadır. Bu özelliği nedeniyle kimya sanayi hem yaşamımız
hem de diğer sektörler için vazgeçilmez öneme sahip bir sanayi dalıdır.
Kimya sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Sektör, temizlik ürünleri,
boya, kozmetik ürünleri, ilaçlar gibi tüketim mallarının yanı sıra, tarım sektörü için
gübreler ve tarım ilaçları, kimya sanayinin de dâhil olduğu imalat sanayinin ihtiyaç
duyduğu organik ve inorganik kimyasallar, boyalar, laboratuvar kimyasalları,
termoplastikler ve benzeri ürünleri üretmektedir.
Böylesine yoğun ürün yelpazesine sahip olan kimya sektörü ithalata bağımlı bir
sektördür. Kullanılan hammaddenin %70’i ithal edilmekte, %30’u ise yerli üretimle
karşılanmaktadır. Plastik ve kauçuk sektörü %90 oranında petrokimya sektörüne
bağımlıdır. Petrokimya sektörü ise Nafta, LPG gibi petrol ürünleri veya doğal gaza
dayalı temel girdileri kullanarak plastik, lastik, elyaf hammaddeleri ve diğer organik ara
malları üreten, geniş bir üretim yelpazesine sahip, büyük ölçekli, sermaye ve teknoloji
yoğun bir sektördür. Kimyasal madde ve ürünleri sektörünün ithalata bağımlılığı, plastik
ve kauçuk sektörüne göre daha düşük seviyededir.
Sektörün önemli sorunlarından bir diğeri de yatırım yapılacak yer konusunda sıkıntı
yaşanmasıdır. Bilindiği gibi sektör tarafından üretilen birçok kimyasal madde çevre ve
insan sağlığı üzerinde olumsuz etki göstermekte ve bu tür kimyasallar tehlikeli
kimyasallar olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kimya sektöründe yapılacak
yatırımlar çevre kirliliği ile özdeş tutulduğu için yatırım konusunda ciddi sorunlar
yaşanmaktadır. Ancak organize sanayi bölgelerinde, bilhassa ihtisas organize sanayi
bölgelerinde bu tür sorunları en asgari seviyeye indirgemek mümkün olmaktadır. Bu
nedenle sektörün gelişmesi açısından ihtisas organize sanayi bölgelerinde yapılacak
yatırımlar çok önemlidir.
İşletmelerin rekabet gücünün artırılmasında başarılı bir yöntem olarak kümelenme
yaklaşımı son yıllarda oldukça yaygınlaşmıştır. İhtisas organize sanayi bölgelerinin
yatırıma açılması ve sektörel kümelenme modelinin desteklenmesi durumunda,
sektörün çevre sorununun çözülmesi yanında, rekabetçi şartlarda yatırım yeri de
sağlanmış olacaktır.
2012 yılında, kimya sektörü ithalatı 36,2 milyar ABD doları, ihracatı ise 13,8 milyar ABD
doları olarak gerçekleşmiştir. Kimya sektörü, ihracatının %49’unu, ithalatının ise
%57’sini Avrupa’daki ülkeler ile yapmaktadır.
TÜİK verilerine göre kimya sektöründe 2009 yılında 229.465 kişi istihdam edilmektedir.
Kimya sektörü istihdamının imalat sanayi içindeki payı 2009 yılında %8,8 olmuştur.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
2008 yılı itibariyle kimya sektöründe 18.858 işyeri bulunurken bu rakam %15,8 artarak
2009 yılında 21.836 olmuştur. Kimya sektörü işyeri sayısının imalat sanayi içindeki
payı 2009 yılında %6,81 olmuştur.
Küresel Kimya Sanayi Sektörü
Kimya Sanayi; önümüzdeki yıllarda küresel üretim ve ticarette etkin olacak
sektörlerden otomotiv, bilgi ve iletişim teknolojileri, makine, yatırım ve tüketim malları
sektörlerinin tamamına girdi sağlamaktadır.
Dünyada kimya sektöründe bilimsel gelişmeler nanoteknoloji, biyokimya, katalizör,
genetik, organik kimya ve polimer kimyası alanlarında gözlenmektedir. Son yıllarda bu
alanlarda yapılan araştırmalar meyvelerini vermeye başlamıştır.
Dünya kimya sanayinde önceki yıllarda süren Avrupa Birliği hâkimiyeti, son yıllarda
Uzak Doğu ve Asya’ya geçmiş bulunmaktadır. 2011 yılında dünyadaki toplam kimyasal
madde satışı 2.744 milyar avro olmuştur. 2011 yılında, 2010 yılına göre %11,6’lık bir
artış gerçekleşmiştir. 2011 yılı satışların 1.425 milyar avroluk bölümünü Asya ülkeleri,
642 milyar avroluk bölümünü Avrupa’daki ülkeler, 470 milyar avroluk bölümünü NAFTA
ülkeleri gerçekleştirmiştir. Geri kalan satışlar ise diğer ülkelerce yapılmıştır.
Şekil 1. Dünyada Kimyasal Satışların Coğrafi Dağılımı (2011)
Kaynak: CEFIC
Dünya kimya satışının %23,4’lük kısmı Avrupa’daki ülkeler , %51,9 Asya’daki ülkeler,
%17,1’i ise NAFTA ülkeleri tarafından yapılmıştır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Şekil 2. Dünyadaki Kimyasal Satışların İlk On Ülke Arasındaki Dağılımı (2011)
Kaynak: CEFIC
Kimyasal madde üreten ilk 30 ülkenin cirosu 2.447 milyar avro olarak gerçekleşmiştir.
Çin %26,8, Amerika Birleşik Devletleri %14,9 ve Japonya %6,4 ile ilk üç sırada yer
almaktadır.
Şekil 3. 2011 Yılı Dünyada Kimya Sanayi İhracat ve İthalatı
Kaynak: CEFIC
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Dünyadaki kimyasal madde dış ticaretinin coğrafi dağılımına bakıldığı zaman halen
AB’nin en büyük dış ticaret hacmine sahip olduğu görülmektedir. Avrupa Birliği
ihracatta %43, ithalatta %37 pay alarak birinci sırada yer almıştır. Asya ihracatta %34,
ithalatta %37 oranında pay alarak ikinci sırada yer almıştır. Dünyada kimya sanayinin
yaklaşık %38’ini ana kimyasallar, %27’sini özel kimyasallar, %25’ini farmasötikler ve
%10’unu tüketici kimyasalları oluşturmakta olup; kimya üretiminin yaklaşık %33’ü
Asya, %29’u Avrupa Birliği, %25’i NAFTA ülkeleri tarafından gerçekleştirilmektedir.
Küresel Plastik Sektörü
Plastikler ağırlıkça hafif, dayanıklı güçlü ve kolayca kırılmaz olduğundan ürünleri; cam,
metal, ağaç gibi maddelerle birlikte kullanıldığı gibi bu malzemelerin alternatifi olarak
da kullanım alanı bulmaktadır. Plastik Sektörü girdilerinin %90’ı petrokimya
sanayinden temin edilmektedir. Plastiğin en önemli tüketicileri ise ambalaj ve inşaat
sektörleri olup, bunların yanı sıra otomotiv, elektrik, beyaz eşya ve ayakkabı gibi pek
çok alanda da yoğun olarak plastik kullanılmaktadır. Kısaca, plastikten mamul ürünler
çok basit kullanımların yanı sıra yüksek teknoloji gerektiren sektörlerde de
tüketilmektedir.
Plastik işleme sanayi diğer sektörlere çok kolay entegre olabilen bir yapıda olup bazen
bu sektörlerin içinde değerlendirilmektedir. Plastik sanayinin temel girdileri;
termoplastikler, termoset plastikler ve katkı maddeleridir. Bunun yanı sıra plastiklerin
diğer malzemelerle birlikte kullanılmaları gelişen teknolojiye paralel olarak hızla
artmakta, plastikler cam, metal, kauçuk, ağaç ve inorganik maddeler ile birlikte de
kullanılmaktadırlar.
Plastik sektörü ürünleri yukarıda değinildiği gibi cam, metal, ağaç gibi maddeler ile
birlikte kullanıldığı gibi, aynı zamanda bu malzemelerin alternatifi olarak da
kullanılmaktadır. Gerek ekonomik gerekse kolay uygulanabilir olması, plastiğin diğer
maddelere göre tüketimini hızla artırmaktadır. Plastik tüketiminin fazlalığı, ülkelerin
gelişmişliğinin bir göstergesi olarak da değerlendirilmektedir.
Dünya plastik üretimi 2010 yılında 300 milyon tonu aşmıştır. Üretim kapasitesi yıllık
ortalama artış hızı yüzde 9 civarındadır. Tüm dünyada bu sektörde 60 milyon kişiye
istihdam sağlanmakta ve sektör yılda ortalama 700 milyar Euro’luk katma değer
yaratmaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Dönemlere Göre Küresel Plastik Üretimi
Plastik Sektörünün Coğrafi Dağılımı
Küresel olarak bakıldığında Avrupa ve Asya’da konumlanmış petro-kimya kapasiteleri,
yoğunlukla işleme yapan ülkeler için hammadde kaynağı rolündedir. Avrupa, petrokimya’nın kalbi olarak nitelendirilmesine karşın, yatırımların petrol ve doğalgazın
olduğu yerlere doğru kaydığı gözlenmektedir. Önümüzdeki yıllarda Ortadoğu ve Çin’de
artan kapasiteler sebebiyle Avrupa ve Amerika’da üretim daralması ve ihracatta ise
gerileme beklenmektedir. ABD,
Avrupa ve Çin’in hammadde üretimine
yoğunlaşmasına karşın, işleme kapasitelerinin yetersiz olması bu ülkelere işlenmiş
plastik ürün ihracatı konusunda önemli boyutta potansiyel yaratmaktadır.
Dünyada Petrokimyasal Malzeme Akışı
Dünya plastik üretiminde Asya %29’luk pay ile birinci sırada yer alırken, Kuzey Amerika
%26 ile ikinci, Avrupa %24’lük payla üçüncü sırada yer almaktadır. Plastik arzında
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
olduğu gibi talepte de Asya kıtası liderliğini korumaktadır. Dünya plastik talebinin
%39’u Asya’da gerçekleşirken, %27’si ise Avrupa’dan gelmektedir. 2010 yılında kişi
başına plastik talebi 37 kg’dır.
1990 yılında 86 milyon ton olan dünya plastik malzeme tüketimi, 2003 yılında 176
milyon tona çıkmıştır. Tüketim 2010 yılında 250 milyon ton seviyelerindedir. Bölgesel
bazda değerlendirildiğinde, dünya plastik malzeme tüketiminde Japonya dışındaki
Güney Asya, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinin en büyük paya sahip oldukları
gözlenmektedir.
Global plastik tüketiminin 2015 yılında 297.5 milyon ton seviyesine çıkması
beklenmektedir.
Bölgesel Bazda Dünya Plastik Malzeme Tüketiminin % Dağılımı
Kaynak:Plastic Europe
2007 -11 yılları arasında global toplam plastik ihracatı yılda ortalama % 5 artış
gösterirken, aynı yıllarda Çin ’in ithalatında % 13, Kore ‘nin ihracatında % 11 ve
Türkiye’nin ihracatında da yılda ortalama % 11 artış olmuştur.
Dünya toplam plastik ihracatının % 64 ‘ünü ilk 10 ülke gerçekleştirmektedir. Toplam
dünya plastik ihracatında; Almanya % 12,5 ile birinci, ABD % 10,6 ile ikinci, Çin 8,3 ile
üçüncü sırada olup, Türkiye % 8,3 payla 25.inci sırada yer almıştır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Küresel Plastik İthalatı ve İhracatı ( Milyar ABD $ )
Küresel plastik sektörü, düşük maliyetli Asya ülkelerinde sürekli üretim üsleri
kurulmasına şahit olmaktadır. Asya Pasifik’te artan yabancı yatırımlar ve üretim tesis
sayılarındaki artışın
birleşmesiyle, plastik sektöründe büyüme trendi gözlenmektedir. Çin ve Hindistan gelir
düzeyleri, genel üretim ve sermaye yatırımlarında artışla,tüketici / iş güvenliğini
yeniden inşa etmesi gibi örneğin otomobil talebi oluşturarak, ya da tüm son kullanım
alanlarında, büyüme aksiyonu oluşturarak, nihai kullanıcılara çok büyük potansiyeller
sağlamaktadır. Buna bağlı olarak Asya-Pasifik uzun vadeli dönemde, Çin ve Hindistan
ile plastik endüstrisinde önemli bir büyüme gücü ortaya çıkarmaktadır.
Özellikle otomotiv, madencilik, kimya, inşaat ve tarım sektörlerinde artan taleple AsyaPasifik plastik pazarında Polipropilen ( PP ) ve özellikle Asya’da polietilen (PE) talebi
yaygın sanayileşmenin körüklemesiyle hızlı büyüme kaydederken otomotiv sektöründe
de talep giderek genişlemektedir.
Plastik resinlerin dünyadaki en büyük üç üreticisi ve ihracatçısı; Çin, Orta Doğu, ve
Rusya ‘dır. Çin’in resin üretiminin % 28 ‘i, PVC’dir. Orta Doğu ise polietilenin temel
üreticisidir. 2013 yılında, bu bölgede PE arzının 11,7 milyon ton olması
beklenmektedir. Asya ve Avrupa’daki makroekonomik büyümelerle, PE ve PP
fiyatlarında artış gözlenmesi beklenmektedir.
Pazar önemli ölçüde yeni nesil plastiklerin, yeni teknolojik uygulamaların ortaya
çıkması, devlet otoritelerinin zorlaması ve çevre koşulları nedeniyle yeşil kimyaya
odaklanmaktadır. Bu da beraberinde yeni yönetmelikler ve çevre donanımları
getirmektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Dünyada Başlıca Plastik Mamul Segmentleri
Plastikler, ekonomiye yön veren tüm önemli segmentlerde ( ambalaj, inşaat & yapı,
tarım,sağlık ürünleri, tekstil ve tüketici ürünleri vb ) büyüme için kritik rol oynamaktadır.
Ambalaj Segmenti ( Pay :40%) üretilen toplam mamuller içinde en geniş segmenttir.
Değeri, 2011 yılında 180 milyar ABD ‘a ulaşmıştır. Ekonomik çevreden çok
etkilenmeyen gıda, içecek ve ilaç vb alanların ambalajlarının etkisiyle, yılda % 4 ‘lük
kararlı bir büyüme yakalamıştır.
İnşaat ve Yapı Segmenti ( Pay : 20%): 2009-10 yıllarında, ABD ve Avrupa ‘da bu
segment inşaat ve yapı sanayine harcanan resmi harcamalarda ki azalmadan güçlü
oranda etkilenmiştir. Bu bölgeler bu nedenle bu segment ürünleri için geniş bir pazar
olamamıştır. 2011-12 ‘de global plastik inşaat ve yapı sektörü içinde plastik boruların
tahmini talebi, 8.2 milyar metre ‘ye ulaşarak, yılda % 4.5 büyümüştür. En yüksek artış
hızı Çin ‘de ve deprem ve tsunami sonrası yeniden imar halinde olan Japonya ‘da
meydana gelmiştir. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika bölgeleri ise plastik boru
tüketiminde yavaş ilerleyen bölgelerdir. AB bölgesinde 2010-15 yıllarında plastik boru
( temel ürün ) değerinin, % 6,6 ‘lık sıçramayla, 38,6 milyar ABD $ seviyesine ulaşacağı
tahmin edilmektedir
Otomotiv ( Pay : 7 % ) : Segment, Asya pazarında yılda ortalama % 5 büyümekte
olup, otomotiv parçalarının en geniş tedarikçilerinden biri olan Japonya ‘da deprem
felaketi ve tsunami nedeniyle negatif olarak etkilenmiştir.
Elektrik ve Elektronik ( Pay : 5.6 %) : Hindistan, Güney Doğu Asya ve Çin ‘de; PC,
TV, yazıcı vb. elektriksel donanımlarda artan talep artışıyla, bu segment ortalama yılda
% 5 büyümektedir.
Küresel Plastik Mamul Segmentleri
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Gelecek İçin Beklentiler
Otomotiv, enerji, inşaat, dayanıklı tüketim malları vb. hemen tüm sektörlerin malzeme
gereksinimlerinin aşağıdaki şu özellikleri sağlaması beklenmektedir ve bu özellikler ile
ilgili beklentiler giderek daha da keskinleşmektedir;
•
•
•
•
•
•
•
Yüksek kalitede ürünler,
Çevresel uygunluk ve uyum,
Uzun süreli dayanım,
Konfor,
Sağlık gereklerine uygunluk,
Tasarım esneklikleri,
Sağlamlık
Özellikle teknik plastikler konusundaki gelişmelerin yukarıda sayılan beklentilerin
büyük bir bölümünü sağlayacağı konusunda giderek artan bir görüş birliği
oluşmaktadır. Buna bağlı olarak plastiklerin üretimlerinin artacağı öngörülmektedir.
Bu beklentileri gerçekleştirmek üzere alanda giderek artan Ar-Ge ve inovasyon
faaliyetleri göze çarpmaktadır. Bu gelişmeler sonucu teknoloji yoğun plastiklerin
geleneksel plastik ürünlerin yerini alacağı anlaşılmaktadır. Bu sürece ayak uydurabilen
firmaların şansının daha fazla olacağı, diğerlerinin ise yaşama şanslarının giderek
azalacağı söylenmektedir.
Kimya sanayinde teknolojik yenilikler alt sektörlerde ve ürünlerde gelişmeleri önemli
ölçüde şekillendirecektir. İmalat sanayi içinde teknolojik ilerlemelerin en çok etkili
olacağı sektörlerin başında kimya sanayi gelmektedir. Bu teknolojik ilerlemeler,
Üniversitedeki bilginin sektöre aktarılmasıyla hız kazanacaktır. Teknolojik gelişmeler
ilaç ve eczacılık ürünlerinin çeşitlenmesi ve çok sayıda yeni ürün üretimi, yeni organik
ve inorganik kompozit ürünler yaratılması, polimer-monomer, etilen tabanlı yeni
malzemeler yaratılması ve üretilmesi, polimer tabanlı malzeme üretimi ve tüketiminin
genişlemesi, fonksiyonel ve sentetik yeni ürünlerin yaratılması ve üretilmesi
alanlarında yoğunlaşacaktır. Teknolojik gelişmeler ile birlikte temel kimyevi maddelerin
yerine sentetik ürünlerin ve yeni malzemelerin kullanılması ve özellikle bunların
sürdürülebilir büyüme, enerji verimliliği, çevre koruma hassasiyetlerine bağlı taleplerin
artması ile birlikte temel ürünlerin tüketim ve üretim artışları sınırlanacaktır. Yine bu
hassasiyetlere bağlı olarak geri kazanma ve yeniden kullanım eğilimlerinin de
kuvvetlenmesi üretim artışını sınırlandıracaktır.
Tüm bu öngörüler doğrultusunda kimya sektörünün, Türkiye’nin dünyadaki petrol ve
doğal gazın % 70’inin bulunduğu bölge ile en büyük enerji tüketen bölge arasında,
adeta bir enerji koridoru üzerinde bulunma özelliklerini de kullanarak, yüksek katma
değerli üretim yapısına geçerek ve ara girdi ithalatını azaltarak, ihracatın ithalatı
karşılama oranını 2023 yılı itibariyle % 71’e çıkarması beklenmektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Türkiye’nin Kimya Sektörünün performansını gösteren “Açıklanmış Karşılıklı
Üstünlükler Endeksi” ile “Göreli İhracat Avantajı Endeksi” büyüklüğünü olumlu yönde
etkileyecek olan “Bilimsel Araştırma Kurumlarının Kalitesi” üzerinde meydana gelecek
bir değişim, kimya sektörünün genel performansı üzerinde kısa vadede olumlu bir etki
yapacaktır.
Türkiye Kimya ve Plastik Sektörü
Plastikten kozmetiğe, ilaçlardan boyalara kadar birçok alanda sağladığı nihai ürünlerin
yanı sıra, pek çok sektöre de ara mal ve hammadde temin eden bir sanayi dalı olan
Kimya sektöründe üretim 2007 yılında %8,7 artmasına karşın, küresel ekonomik krizin
etkisi sonucu 2008 yılında %0,3 oranında daralmıştır.
Kimyasal madde ve ürünleri imalatı sektöründe üretim endeksi 2010 yılında 123,6
olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılına göre 2011 yılında %5,6 oranında artarak 130,5
değerine ulaşmıştır. 2012 yılında ise 2011 yılı ile aynı üretim endeksine sahip olmuştur.
2012 yılı üretim endeksi 130,7’dir.
Kimya sektöründe kapasite kullanımı, diğer sektörlere verdiği girdileri de göz önünde
bulundurursak, ülkenin genel eğilimine bağlı olarak gelişme göstermiştir. Son dört yılda
ağırlıklı kapasite kullanım oranı %73,9 olmuştur.
Küresel ekonomik krizin etkisi ile kimya sektöründe kapasite kullanım oranlarındaki
düşüş 2008 yılının Ağustos ayında başlamış ve 2009 yılının Şubat ayına kadar devam
etmiştir. 2009 Şubat ayında yükselmeye başlayan kapasite kullanım oranı 2009 yılı
Aralık ayında %71,4 seviyesinde gerçekleşmiş, 2010 yılında %75,2 seviyesine
ulaşmıştır. 2011 yılı ortalaması %77,8 seviyesinde gerçekleşen kapasite kullanım
oranı, 2012 yılında %74,4’e düşmüştür. Kimya sektörü sermaye-teknoloji yoğun bir
sektör olduğu için işgücü yoğunluğu düşüktür. Bu nedenle sektörün imalat sektörü
istihdamı içindeki payı son beş yıldır ortalama %8 düzeyinde seyretmiştir. 2012 yılında
189 ülkeye 13,8 milyar dolarlık ihracat yapan sektör, 142 ülkeden 36,2 milyar dolarlık
ithalat yapmıştır. Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin İmalatı sektöründe İran (469,4
milyon dolar), Çin (428,3 milyon dolar) ve Irak (393,0 milyon dolar), Temel Eczacılık
Ürünlerinin ve Eczacılığa Ait Malzemelerin İmalatı sektöründe Almanya (68,5 milyon
dolar), Irak (54,5 milyon dolar) ve G.Kore (48,2 milyon dolar) ve Kauçuk ve Plastik
Ürünlerin İmalatı sektöründe ise Almanya (686,4 milyon dolar), Irak (596,3 milyon
dolar) ve Rusya Federasyonu (302,2 milyon dolar) ile ihracat yapılan ülkeler arasında
ilk üç sırayı almıştır.
Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin İmalatı sektöründe Almanya(3,0 milyar dolar), Çin
(2,0 milyar dolar) ve Suudi Arabistan(1,9 milyar dolar), Temel Eczacılık Ürünlerinin ve
Eczacılığa Ait Malzemelerin İmalatı sektöründe Almanya(755,8 milyon dolar), A.B.D
(558,5 milyon dolar) ve İsviçre (431,8 milyon dolar) ve Kauçuk ve Plastik Ürünlerin
İmalatı sektöründe ise Almanya(795,5 milyon dolar), Çin(627,6 milyon dolar) ve İtalya
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
(411,7 milyon dolar) ile ithalat yapılan ülkeler arasında ilk üç sırayı almıştır. ISIC Rev.
3. göre 22 alt sektör ihracat içindeki payları açısından değerlendirildiğinde; 2012
yılında Kimyasal Madde ve Ürünleri Sektörü %5,1’lik payla 7’nci sırada, Plastik ve
Kauçuk ürünleri sektörü %4,5’lik payla 10’uncu sırada yer almaktadır.
ISIC Rev. 3. göre 22 alt sektör ithalat içindeki payları açısından değerlendirildiğinde;
2012 yılında Kimyasal Madde ve Ürünleri Sektörü %18’lik payla 1’inci sırada, Plastik
ve Kauçuk ürünleri sektörü %2,5’lik payla 12’nci sırada yer almaktadır.
İmalat sanayinde yaratılan toplam katma değer içerisinde kimyasal madde ve ürünleri
sektörü 4’üncü sırada, plastik ve kauçuk sektörü 9’uncu sırada yer almıştır.
2000 yılında 2,2 milyar dolar olan ihracatımız her yıl kademeli bir şekilde artarak 2012
yılında 13,8 milyar dolar olmuştur. Kimya sektörü 22 bin firmanın, 230 bin çalışanı olan
ve 2.600 madde ve müstahzarın üretildiği dev bir sektör haline gelmiştir. Kimyasal
madde ve ürünleri sektöründe son yıllarda ihracatta gösterilen başarıda küresel
ekonomik kriz nedeniyle kaybedilen pazarların, yeni pazarlarla telafi etme yoluna
gidilmesi önem arz etmiştir.
Kimya sektörü, dış ticaretinin yarıya yakını AB ülkeleri ile yapmaktadır. 2008 yılında
dış ticaretimizin %52’si AB ülkeleri ile yapılırken, bu rakam 2009 yılında %51, 2010
yılında %49,2’ye düşmüştür. Bunun temel nedeni ekonomik kriz nedeniyle sektörün
yeni pazar arayışına girmesidir. 2009 yılında dış ticaretimizin %27,2’si Yakın ve Orta
Doğu ülkeleri ve Diğer Asya ülkeleri ile yapılırken bu oran 2010 yılında %29,4’e
yükselmiştir. 2011 yılında AB ile dış ticaretimiz %47,3 oranına gerilerken, Yakın ve
Orta Doğu ülkeleri ve Diğer Asya ülkeleri ile bu oran %31,7’ye yükselmiştir. 2012
yılında bu eğilim devam etmiştir. AB ile dış ticaretimiz %46,3 oranına gerilerken, Yakın
ve Orta Doğu ülkeleri ve Diğer Asya ülkeleri ile bu oran %33,6’ya yükselmiştir.
Kimya sektörü içerisinde plastik ve kauçuk ürünleri sektörü önemli bir yere sahiptir.
Kimya sektöründe çalışanların %59,3’ü ve girişimcilerin %77’si plastik ve kauçuk
ürünleri imalatı sektöründe faaliyet göstermektedir. TUİK’in 2009 yılı verilerine göre
kimya sektöründe yapılan ihracatın %48,4’ü bu sektör tarafından yapılmıştır. 2010
yılında bu oran %46,2’ye gerilemesine rağmen, 2011 yılında sektörün yarattığı yeni
pazarlar etkisini göstermiş ve kimya sektörü ihracatının %48’i plastik ve kauçuk ürünleri
sektörü tarafından gerçekleştirilmiştir.
Mevcut TÜİK kayıtlarına göre, kimya sektörü girişimcilerinin %38,6’sı İstanbul, %6,6’sı
İzmir, %6,5’i Ankara, %5,4’ü Bursa’da yer almaktadır. Türkiye genelinde ilk on il
%72’sini oluşturmaktadır. İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa’daki girişimci %57’dir.
Sektördeki Üretim Eğilimleri ve Üretilen Başlıca Ürünler
Kimya sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Sektör, temizlik ürünleri,
boya, kozmetik ürünleri, ilaçlar gibi tüketim mallarının yanı sıra, tarım sektörü için
gübreler ve tarım ilaçları, kimya sanayinin de dahil olduğu imalat sanayinin ihtiyaç
duyduğu organik ve inorganik kimyasallar, boyalar, laboratuvar kimyasalları,
termoplastikler ve benzeri ürünleri üretmektedir. Bu ürünlerin %83’ü KOBİ’ler
tarafından üretilmektedir. Geriye kalan firmalar Türkiye standartlarına göre büyük
firmalar olarak kabul edilebilir. Kimya sektöründe yaklaşık 2600 kimyasal madde ve
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
müstahzar üretilmektedir. Bu üretimlerde kullanılan yöntem ve teknolojilerin bir kısmı
küresel rekabete ayak uydurabilecek seviyededir.
Plastik sektörünün birinci öncelikli sorunu plastik hammaddede yerli üretiminin yetersiz
oluşudur. Ülkemizde petrokimya sektörünün kurulu kapasitesi sektörün ihtiyacının
ancak %31,2’sini karşılayacak düzeydedir. Planlanan kapasite artışları gerçekleşse
dahi ihtiyacın ancak %45,2’si karşılanabilecektir. Bu nedenle sektör hammadde
temininde büyük oranda dışa bağımlı hale gelmiştir. Hammaddede ithal bağımlılığı
firmaların hem iç hem de dış pazarlarda rekabetçi üretim olanaklarını azaltmaktadır.
Bunun sonucu olarak plastik mamullerinde iç pazarda ithalatın payı artmakta ve yerli
üretim potansiyelinin kullanımı yerine ithal mamullere döviz ödenerek dış ticaret
açığının artmasına neden olunmaktadır.
Deterjan ve temizlik maddeleri sektörünün hammadde açısından dışa bağımlı
olduğunu söylemek mümkündür. Önemli girdilerden LAB, STPP, enzim, optik ağartıcı
ve parfüm ithalata dayalıdır. Bunların dışında ambalaj olarak yerli üretim kullanılmakla
beraber bunun hammaddesi de önemli ölçüde ithal edilmektedir.
Sabun sektörünün önemli girdileri donyağı ve tropik bitkisel yağlar, ambalaj sanayi
ürünleri, kostik soda ve tuz olarak tanımlanabilir. Bunlardan en önemli ithal kalemini
teşkil eden donyağı genellikle ABD’den, tropik yağlar ise Malezya veya Endonezya’dan
ithal edilmektedir. Üretimin yaklaşık olarak %40 kadarı ülke içinde tüketilmekte, %60’ı
ise ihraç edilmektedir. Sektörün ülke ekonomisi içindeki yeri miktar ve değer olarak çok
önemli olmamakla birlikte üretiminin yarıdan fazlasını ihraç eden ender sanayi
kollarımızdan biridir.
İlaç sanayi, en yüksek katma değer sağlayan sektörlerin arasında yer almaktadır.
Ülkemizde, sektör sahip olduğu potansiyele rağmen rekabet parametreleri
değerlendirmesine göre dünya pazarlarında istenen rekabet gücüne henüz
ulaşamamıştır. Sektörün dünya pazarı içinde payı %0,2 dolayındadır. Türkiye ilaç
sektöründe yaklaşık 300 firma faaliyet göstermektedir. Bunlardan 53’ünün üretim tesisi
mevcuttur. 42 adet yabancı sermayeli firmanın 14’ü üretimlerini kendi tesislerinde
yapmaktadır.
Lastik sektörünün en önemli girdileri, tabii ve sentetik kauçuk ve karbon karasıdır.
Özellikle tabii kauçukta %100 ithalat bağımlılığı bulunmaktadır. 2007 ve 2008 yıllarında
ekonomik nedenlerle Stiren Bütadien Kauçuğu (SBR), Cis Polibütadien
Kauçuğu(CBR), Karbon Siyahı(KS), Bütandien 1,3(BDX) ve polistiren(PS) fabrikaları
kapanmış ve kauçuk sektörü tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir. Lastik sektörünün
çıktısını talep eden kullanıcı sektör ise otomotiv endüstrisidir. Otomotiv endüstrisinin
krizde olduğu dönemlerde, lastik sektörü de dolaylı olarak olumsuz yönde
etkilenmektedir. Lastik sektörünün rekabet gücü, iç piyasadaki çok düşük fiyatlarla
Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen lastikler sebebi ile azalmaktadır.
Türkiye, bugün sektörel yapısı ve gücü itibarı ile Avrupa’nın 6’ncı boya üreticisi
konumundadır. Sektörün toplam üretim kapasitesi yaklaşık 800 bin ton/yıl olup,
kapasite kullanım oranı %65 düzeyindedir. Türk boya sanayisinin bu ölçek içinde
dünya pazarlarından aldığı pay ise %2 dolaylarındadır.
Türkiye’de boya tüketiminin, kullanım alanlarına göre dağılımı şu şekilde
gerçekleşmektedir; İnşaat boya ve vernikleri %55, ahşap mobilya boyaları %15, deniz
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
boyaları %3, otomotiv boyaları %9, metal boya ve vernikler %9, toz boya %7 ve diğer
boyalar yaklaşık %2 oranında pay almaktadır. Dünya boya üretiminin yaklaşık %40’ı
ilk üç firma tarafından gerçekleştirilmektedir. Birleşmeler ve satın almalar giderek
artmakta, küreselleşme hız kazanmaktadır.
Türkiye’de Plastik Sektörünün Mevcut Durumu
Plastik ve Kaucuk Ürünleri, imalat sanayi toplam istihdamındaki payı açısından yirmi
üç sektor arasında sekizinci sırada yer almaktadır. 2010 yılında plastik ve kauçuk
ürünleri imalat sanayi ihracatı 5,3 milyar ABD Doları, ithalatı ise 3,9 milyar ABD Doları
olmuş ve sektör 1,4 milyar ABD Doları dış ticaret fazlası vermiştir. Sektörün 2011 yılı
ihracatı 6,2 milyar USD, ithalatı ise 4,5 milyar USD’dir. Sektörün toplam dış ticaret
hacmi yaklaşık 11 milyar ABD Dolarına erişirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı 1,38
olmuştur. 2011’de Türkiye’nin ihracatının ithalatını karşılama oranının yüzde 56’da
kaldığı düşünüldüğünde plastik sektöründe yaratılan büyüklüğün önemi daha da iyi
ortaya çıkmaktadır. 2011’de plastik ve kauçuk ürünleri imalat sanayinin toplam ihracat
icindeki payı %4,64 ve toplam ithalat içindeki payı ise %2,1 olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye ‘nin Plastik İhraç Ettiği İlk 10 Ülke ( 1000 ABD $ )
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Türkiye’ye Plastik İthal Eden İlk 10 Ülke ( 1000 ABD $ )
Türkiye petrokimya sanayi henüz pazar doygunluğuna erişmemiştir ve büyük bir
gelişme potansiyeline sahiptir. Gelişmiş ülkelerde kişi başına termoplastik tüketimi 75100 kg arasında iken, ülkemizde 21 kg civarındadır.
Termoplastiklerin ülkemizdeki talep artış hızları da dünya ortalamalarının 2-3 katıdır.
Petrokimya sektörü, plastikler, lastik ve elyaf hammaddeleri ve diğer organik ara
malları üreten geniş bir üretim yelpazesine sahip, büyük ölçekli, sermaye ve teknoloji
yoğun bir sanayi kolu olup, Türkiye ekonomisi açısından büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde plastik sektörü de petrokimya sanayiine paralel olarak gelişmiştir.
Türkiye’de plastik kullanımında ambalaj sektörü %32 ile başı çekmektedir. Ambalaj
sektörünü % 32 ile yapı malzemeleri, % 10 ile tarım, % 6 ile elektrikli cihazlar, % 6 ile
giyim ve ayakkabı, %4 ile otomotiv ve % 17’lik pay ile diğer sektörler takip etmektedir.
Ambalaj, inşaat, tekstil, otomotiv, elektrik, elektronik, beyaz ve kahverengi eşya gibi
sektörlerimize girdi temin eden plastik sektöründe halen 200 binden fazla kişi istihdam
edilirken sektör her yıl 15.000 yeni kişiye istihdam sağlamaktadır.
Sektörde % 98’i küçük ve orta ölçekli olmak üzere, 6.000 civarında firma faaliyet
göstermektedir.
Türk plastik sektörü, Türkiye’nin en hızlı gelişen sektörlerinden biridir. Kriz dönemlerini
de kapsayan bir aralıkta sektörün ton bazında yıllık ortalama büyüme hızı üretim ve
ithalatta % 8, ihracatta % 13 ve yurtiçi tüketimde % 9 olarak gerçekleşmiştir. Bu
dönemde GSMH artış hızı ortalama % 4,5 olarak gerçekleşirken, plastik sektörü ülke
ekonomik büyümesini ikiye katlamıştır.
Türk Plastik Sanayi, dünya toplam üretimi içinde yüzde 1,6’lık paya sahiptir. Avrupa’da
2011 yılında Almanya ve İtalya’dan sonra 3. büyük üretim merkezi konumuna gelmiştir.
Diğer taraftan Türkiye, plastik işleme sektöründe yıllık 5,1 milyon ton işleme
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
kapasitesiyle Avrupa’da İngiltere ile birlikte beşinci sırada yer alırken sentetik elyaf
üretiminde ikinci, pencere profilinde ise üçüncü sıradadır. Plastik sektörü Türkiye’de en
hızlı büyüyen sektörler arasındadır.
Türkiye’de sektördeki firmaların yüzde 40’ı İstanbul’da bulunmaktadır. İzmir, Ankara,
Bursa, Gaziantep, Konya, Kocaeli, Adana, Kayseri toplamda sektördeki firmaların
yüzde 36’sını bulunduran önemli üretim merkezleridir. Firmaların yaklaşık yüzde 98’i
küçük ve orta büyüklükte işletmelerdir.
Türkiye -Bölgelere Göre Plastik Firma Sayıları
2011 yılı kesinleşmemiş rakamlarına göre yüzde 15 düzeyinde büyüme
gerçekleşmiştir. 2012 yılındaki büyüme oranı ise yüzde 10’un üzerindedir. Yine
kesinleşmemiş rakamlara göre; toplam mamul üretimi 6,9-7 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir. 2011 sonunda sektörün toplam üretim değeri 19 milyar USD ve
ekonomiye sağladığı katma değer de 7,6 milyar USD olmuştur.
Sektörün toplam makine yatırımı 859 milyon USD olup; bunun yüzde 83’ü ithal yoldan,
yüzde 17’si ise yerli üretim ile sağlanmıştır.
Türkiye’nin plastik hammaddesi ihtiyacının sadece yüzde 25’i PETKİM tarafından
sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra, geri kazanılmış plastikler Türkiye’deki toplam
ihtiyacın yüzde 10’unu karşılamaktadır.
Plastik sanayinde toplam sınai maliyetin ortalama yüzde 70’ini hammadde, yüzde
15’ini de işçilik oluşturmaktadır. Enerji maliyetleri yüzde 4’ünü oluştururken diğer
maliyetler toplamda yüzde 6’lık pay almaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Üretim Büyüklükleri
TÜİK verilerine göre kimya sektörünün 2009 yılındaki üretim değeri 51 milyar TL
olmuştur. Bu değerin %43’ü Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin, %15’i Temel
Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa Ait Malzemelerin ve %42’i ise Kauçuk ve Plastik
Ürünlerinin İmalatı sektörü tarafından gerçekleştirilmiştir.
Kimya sektörünün 2009 yılı faktör maliyeti ile katma değerinin imalat sanayi içindeki
payı %13,77 olmuştur. Burada dikkati çeken Kauçuk ve Plastik Ürünlerinin İmalatı
sektörünün katma değerinin Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerinin İmalatı sektörünün
üzerinde olmasıdır.
TOBB veri tabanına göre Türk Plastik Sektörü'ne kayıtlı 5 bin 132 adet firma yer
almaktadır. Söz konusu firmaların kapasite raporlarına göre sektör; 11,9 milyar adet,
190 milyon çift, 1 milyar metre, 3,5 milyar metrekare, 26 milyon metreküp ve 3,5 milyon
ton kurulu kapasiteye sahiptir. Firmalar üretim kapasitelerini, ton, metre, metrekare,
metreküp, adet veya çift olarak değişik birimlerle belirlediklerinden, kurulu kapasitenin
sadece tek bir birim bazında tarifini yapmak mümkün olamamaktadır.
Sektörde Geleceğe İlişkin Beklentiler ve Sorunlar
Sektörün 2023 stratejisine göre ihracatın 17 milyar dolara ulaşması hedeflenmektedir.
Bu hedefe ulaşmak için oldukça önemli üretim büyüklükleri yanında çok daha yüksek
katma değerli ürünlere odaklanmak gerekmektedir.
10. Plan Döneminde Plastik Mamuller Miktar Ve Değer Bazında % Artış Hedefleri(
2014-18 )
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Oysa mevcut üretim yapısı ile bu hedeflere ulaşmak kolay görünmemektedir. İSO
tarafından yapılan sıralamada, ilk 500 büyük firma içine, 2010 yılında 19 plastik mamul
üreticisi firma girerken, 2011 yılında ise 18 firma yer almıştır.İSO ilk 500 sıralaması
içine giren plastik firmalarının 2011 yılında 2010 yılına kıyasla;üretimden satışlar, satış
hasılatı, ihracat ve çalışan sayısında olumlu performans sağladığını ancak yukarıda
belirtilen hedef için kritik önemde olan katma değer, öz sermaye, net aktifler ve karlılık
bakımından gerileme yaşadığını göstermektedir.
Sektörün çok büyük bir çoğunluğunu oluşturan KOBİ’lerde durum daha da vahim
görünmektedir. Bu alanda faaliyet gösteren KOBİ’lerin önemli bir bölümünün kapasite
kullanım oranlarının düşük olduğu görülmektedir. Bu atıl kapasitenin, küresel krizin
olumsuz etkisinin yanı sıra diğer önemli bir nedeni de sektörde çok sayıda firmanın
geleneksel mamuller üreterek faaliyet göstermesi ve Ar-Ge ve yenileşim faaliyetlerine
uzak olmalarıdır.Bu durumun sürmesi halinde finansal yapısı güçlü olmayan firmaların
sektörü terk etmesi ve doğal bir seleksiyon yaşanarak, ileriki yıllarda firma sayılarında
düşüşler yaşanması tehlikesi bulunmaktadır.
Sektörün Dış Ticareti
Kimya sektörü günümüzde sanayileşmiş ülkelerde enerji, tarım, sağlık, ulaştırma, gıda,
inşaat, elektronik, tekstil ve çevre koruma gibi alanlara sağladığı yüksek katma değer
içeren ürünler ve bu sektörlere sağladığı teknolojik yenilikler nedeniyle lokomotif sektör
konumundadır.
Kimya sektörü ithalatı 2006 yılından itibaren her yıl artarak 2008 yılında 30 milyar ABD
dolarına ulaşmıştır. Ekonomik krizin etkileri sonucu 2009 yılında ithalat, 2008 yılına
göre %21 oranında azalarak 24 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında
ekonomik krizin etkilerini atlatan sektörün ithalatı 2009 yılına göre %26,75 oranında
artarak 30,5 milyar ABD dolarına yükselmiştir. 2011 yılında ise bir önceki yıla göre
%23,9 artarak 37,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiş, 2012 yılında bir önceki yıla
göre %4 oranında azalmıştır.
Kimya sektörü ihracatı 2006 yılından itibaren her yıl artarak 2008 yılında 9,7 milyar
ABD dolarına ulaşmıştır. Ekonomik krizin etkileri sonucu 2009 yılında ihracat, 2008
yılına göre %14,48 oranında azalarak 8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 2010
yılında ise ihracatımız bir önceki yıla göre %27,42 oranında artarak 10,6 milyar ABD
doları olmuştur. 2011 yılında ise 2010 yılına göre %22,5 oranında artarak 13 milyar
ABD doları, 2012 yılında ise 13,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
2012 yılında kimya sektöründe en fazla ihracat yaptığımız ülke grubu 5,1 milyar dolar
ile AB- 27 ülkeleri olmuştur. AB-27’yi 3,3 milyar dolarla Yakın ve Ortadoğu ülkeleri, 1,5
milyar dolarla Diğer Avrupa ülkeleri izlemiştir.
2012 yılında kimya sektöründe en fazla ithalat yaptığımız ülke grubu 18 milyar dolarla
AB-27 olmuştur. AB-27’yi 7,9 milyar dolarla Diğer Asya ülkeleri izlemiştir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Kimya sektörü 2012 yılında en fazla ihracatı 4 milyar dolar ile Plastik Ürünlerin İmalatı
sektöründe yapmıştır. Bu sektörü 2,1 milyar dolar ile Temel Kimyasal Maddelerin
İmalatı, 1,4 milyar dolar ile Sabun ve Deterjan, Temizlik ve Parlatıcı Maddeleri; Parfüm;
Kozmetik ve Tuvalet Malzemeleri İmalatı sektörü izlemiştir.
2012 yılında en fazla ithalat yaptığımız alt sektör 10,7 milyar dolar ile Birincil Formda
Plastik ve Sentetik Kauçuk İmalatı sektörü olmuştur. Bu sektörü 7,3 milyar dolar ile
Temel Kimyasal Maddelerin İmalatı, 4,3 milyar dolar ile Eczacılıkla İlgili Ürünlerin, Tıbbi
Kimyasal ve Bitkisel Ürünlerin İmalatı sektörü izlemiştir.
Türkiye Kimya Sektörü GZFT Analizi
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) tarafından Eylül 2012 tarihinde kapsamlı
bir durum analizi
(Güçlü - Zayıf Yönler / Fırsatlar ve Tehditler Analizi - SWOT Analizi) yapılmıştır.
Temel bakış açısı, Türkiye Kimya Sektörü’nün diğer rakip ülkelerin kimya sektörleriyle
rekabet edebilme yeteneğini analiz etmektir. Analiz neticesinde ortaya çıkan,
sektörün güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri, sektör içi ve dışı şeklinde
gruplanmış olarak sırasıyla takip eden alt bölümlerde verilmiştir.
İç Faktörler - Güçlü Yönler
İç Faktörler - Zayıf Yönler
Sektörel Güçlü Yönler
G1 - Mevcut yer altı zenginlikleri.
G2 - Ülkemizde bulunmayan hammaddelere,
özellikle enerji hammaddelerine, olan yakınlık
ve bu hammaddelerin ulaşım hatlarında
bulunması.
G3 - Dış ticaret becerisi.
G4 - Mevcut ve potansiyel dış pazarlara
yakınlık ve deniz-demir yolu ulaşımına uygun
coğrafi konum.
G5 - Kimya alanında yetişmiş insan gücünün
bulunması.
G6 - Tarıma dayalı kimyasallar için pazar
potansiyelinin bulunması.
G7 - Lojistik avantaj.
Sektörel Zayıf Yönler
Z1 - Kimyasal üretimin genel olarak dağınık
yapıda olması, yatay ve/veya dikey
entegrasyonun olmaması.
Z2 - İleri teknolojiye dayalı olmayan ve
katma değeri düşük üretim yapısının
bulunması.
Z3 - Kimya sanayii için önemli girdilerden
olan yerli Ham petrol ve Doğal gaz
kaynaklarının yetersiz olması.
Z4 - Kimya sanayiinin ithalata dayalı üretim
yapısı nedeniyle, girdi maliyetlerinin
yüksekliği ve istikrarlı girdi tedariğinin güç
olması.
Z5 - Sektör firmalarının genel olarak küçük
ölçekli olmalarının yanında aralarında
Sektör Dışı Güçlü Yönler
entegrasyonun bulunmayışı.
G8 - Ekonomik İstikrarın sağlanması ile bunun Z6 - Global ölçekli yerli firmaların az olması.
korunması ve güçlendirilmesi için yapılan
Z7 - İşgücünün niteliklerinin, düşük olması.
çalışmalar.
Özellikle ara eleman sıkıntısının bulunması.
G9 - Genç bir nüfusa sahip olunması.
Z8 - Firmaların proses ve işgücü
G10 - Eğitim ve araştırma kurumlarımızın
verimliliklerinin düşük olması.
özellikle teorik bilgi açısından yeterli seviyede
Z9 - Bazı çevre ülkelerinin hammadde ve
bulunması.
bilgi altyapıları nedeniyle rekabet
G11 - Yüksek girişimcilik potansiyeli ve dinamik üstünlüğüne sahip olmalarına karşın ülkemiz
iş ortamı.
kimya sanayiin bu ölçekte rekabet üstünlüğü
G12 - Alternatif enerji kaynaklarının
ortaya koyabilecek bir özelliğinin
kullanılabilmesine uygun iklim ve coğrafi
bulunmayışı.
koşullar.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Z10 - Piyasa gözetim denetiminin yetersiz
olması ve kayıt dışı ekonominin yüksek
olması.
Z11 - Sektör firmalarının altyapı
eksikliklerinin bulunması.
Z12 - Sektörde firmaların uluslararası ve
ulusal mevzuatı, pazar gelişmelerini tam
olarak takip edemiyor olmaları.
Z13 - Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerinin
yetersiz olması.
Z14 - Kobilerde eğitim eksikliği.
Z15 - Sektörde yatırım ve üretim
stratejilerinin eksikliği.
Z16 - AB uyum süreci ile daha da hızlanan
mevzuat değişikliklerinin firmaları zorlaması.
Sektör Dışı Zayıf Yönler
Z17 - Türkiye’deki sermaye birikimindeki
yetersizlik sermaye yoğun bir sektör olan
kimya sanayiini önemli ölçüde olumsuz
etkilemektedir.
Z18 - Pahalı enerji, enerjideki yüksek
vergiler firmaların rekabet güçlerini olumsuz
etkilemektedir.
Z19 - Mevzuat uygulayıcı kurumların
koordinasyonunun yetersiz oluşu.
Z20 - Üniversite-sanayi-devlet işbirliğinin
yetersiz olması.
Z21 - Sınai mülkiyet ve hukuk
uygulamalarındaki eksiklikler.
Z22 - Yatırım ortamının istenilen düzeyde
iyileştirilememiş olması, bürokratik işlemlerin
fazla olması.
Z23 - Etkili kullanılabilecek bir sanayi
envanterinin eksikliği.
Çevresel Faktörler - Fırsatlar:
Çevresel Faktörler - Tehditler:
Sektörel Fırsatlar
G1 - Ana girdi üreten ülkelere ve kimyasal ürün
pazarlarına yakınlık.
G2 - Endüstri bölgeleri ve kümelenme
alanındaki mevzuat çalışmaları ve girişimler.
G3 - Sektörün gittikçe artan bir özel sektör
diyalog platformuna sahip olması.
G4 - Sektörün gerçekleştirmekte olduğu
ihracatın da etkisi ile uluslararası standartlara
uyma çalışmaları.
Sektörel Tehditler
G1 - Ar-Ge yetersizliği.
G2 - Biyoteknoloji, nanoteknoloji
konularında dünya ölçeğinin gerisinde
kalma.
G3 - Bürokraside konu uzmanlarının yeteri
kadar eğitim alamaması, sektörü ve
mevzuatı yönlendirememesi.
G4 - İnsan sağlığı, iş güvenliği ve çevre
korunması alanlarında henüz alt yapısı
olmayan yönetmelik ve uygulamalarla
sektörün kaosa itilmesi.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
G5 - Sektörde katma değeri yüksek kimyasal
üretmek için gerekli hammadde kaynağı ve
pazarın bulunması.
G6 - Ülkemizin doğal gaz ve petrolboru hatları
bakımından köprü konumunda olması.
Sektör Dışı Fırsatlar
G7 - Ar-Ge için ayrılan fonlar, Ar-Ge’nin
öneminin anlaşılması, AB desteklerinden
yararlanabilme.
G8 - Özel sektör yatırımlarının artma eğilimi.
G9 - Uluslararası ticaretin artan ortamda
serbestleşmesi.
G10 - Yetişmiş genç insan gücü.
G5 - Yeni AB Direktifleri (REACH, CLP) ve
diğer uluslararası düzenlemeler kapsamında
ihracatta karşılaşılacak sorunlar.
G6 - Kayıt dışı üretimin Ülkenin uluslararası
güvenilirliğini ve rekabet gücünü azaltması,
sektörün gelişme potansiyelini zayıflatması.
G7 - KOBİ’lerin vizyon ve misyon yetersizliği
ile mevzuata uymadaki eğitim ve finansman
eksikliği.
Sektör Dışı Tehditler
G8 - Uzakdoğu’nun batı ülkeleri için
cazibesi.
G9 - Uygun yatırım yerlerinin bulunmaması.
G10 - Yatırım mevzuatı uygulamasının
karmaşıklığı ve çok başlılığı.
G11 - Yabancı sermayenin değer zinciri
içerisinde ülke içindeki üretime daha az yer
vererek proseslerin önemli bir kısmını ülke
dışında gerçekleştirmesi.
G12 - Eğitim eksikliği.
G13 - Kurumlar arası işbirliği ve gerekli veri
paylaşımı olmaması.
G14- Yatırımların ağırlıklı olarak hizmet
sektöründe tercih edilmesi.
G15 - Türkiye’nin bulunduğu bölgede ortaya
çıkabilecek siyasi istikrarsızlık.
Türkiye Plastik/Kauçuk Sektörü GZFT Analizi
GZFT analizleri sektörlerin var olan güçlü ve zayıf yönlerini ve dış çevreden
kaynaklanan fırsat ve tehditleri belirlemektedir. Amaç iç ve dış etkenlerin dikkate
alınarak, sektördeki güçlü yönlerden ve fırsatlardan en üst düzeyde yararlanılarak
tehditlerin ve zayıf yanların etkisini en aza indirecek stratejilerin geliştirmesidir.
Aşağıda Türkiye Plastik Sektörünün GZFT analizi verilmiştir.
İç Faktörler - Güçlü Yönler:
İç Faktörler - Zayıf Yönler:
G1 – Türk plastik sektörünün dinamik, hızlı
karar alabilen, girişimci ve yaratıcı KOBİ’lerden
oluşması
G2 - KOBİ’lerin üretim ve teslimattaki esnek
yapıları
G3 - Sektörde, ihracat yapmaya istekli ve hırslı
müteşebbis potansiyelinin mevcudiyeti
G4 - Yüzün üzerinde ülkeye ihracat yapması
Z1- Sektörün net bir stratejisinin olmayışı ve
gelişime yönelik vizyonunun belirsizliği
Z2 - Plastik hammadde üretimini arttırmaya
yönelik yeterli yatırımları yapmamış olması
Z3 - Sermaye birikiminin teknolojik yatırımlar
açısından yetersizliği
Z4 - Çoğu KOBİ düzeyindeki firmaların
finansal yetersizlikleri
Z5 - Sektörün ulusal sanayi politikalarının
olmaması nedeniyle yatırımlarını ‘plastik ve
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
G5 - Sektörün uzun yıllara dayanan deneyim
ve bilgi birikimi, önemli ölçüde teknik ve ticari
yetkinlik kazanmış olması
G6 - Kalite açısından uluslararası uygunluk
değerlerinde üretim yapabiliyor olması
G7 - Türkiye’nin üretim üssü olduğu ve
ihracatını geliştirdiği otomotiv, beyaz eşya gibi
yükselme trendindeki sektörlere, plastik
sektörünün ara mal vermesi
G8 - Türkiye’deki plastik ara malı üreticilerinin
AB’deki OEM’lere coğrafi olarak yakın olması
G9 - Sektörün; ‘Ortadoğu bölgesindeki devreye
giren yeni ve dev ölçekli petrokimya tesisleri ile
batıdaki büyük ölçekli pazarlar arasında köprü
konumu’nda olduğunun farkında olması
G10 - Özellikle Avrupa ülkelerine göre daha
ucuz işgücü maliyetleri
G11 - Genç, dinamik, iyi eğitim görmüş ve
istekli kalifiye insan gücü potansiyelini taşıması
G12 - Türkiye’nin ‘Plastik Üretim ve İhracat
merkezi’ olması doğrultusundaki girişim
kauçuk üretiminde katma değeri yüksek
alanlara’ yönlendirmemesi
Z6 - Endüstriyel tasarım, patent ve
uluslararası standartlara yeteri kadar uyum
sağlanamaması
Z7 - Sektördeki Ar-Ge faaliyeti yetersizliğinin
rekabetçi üretim olanaklarını kısıtlaması
Z8 - Ar-Ge kültürü ve Ar-Ge’ye ayrılan
finansman yetersizliği
Z9 - Ar-Ge için yetişmiş insan gücünün
azlığı
Z10 - Firmalar arası iletişimin, işbirliği ve güç
birliğinin kurulamamış olması
Z11 - Mevzuat hazırlanması konusunda
sektör – bürokrasi işbirliğinin yeterince
sağlanamaması
Z12 - Rafineri-Petrokimya entegrasyonunun
sağlanamaması nedeniyle katma değeri
yüksek plastik üretimi için yeteri kadar
hammaddenin üretilmesine olanak
verilmemesi
Çevresel Faktörler - Fırsatlar:
Çevresel Faktörler - Tehditler:
F1 - Plastik malzeme üretilen sektörlerdeki gelişme
T1 - Yüksek reel faizler
T2 - Yüksek enerji fiyatları ve enerjideki
yüksek vergiler
T3 - Plastik hammadde ihtiyacının büyük
bölümünün ithalatla karşılanması ve bunun
artarak sürmesi
T4 - Türkiye’de sektörü besleyecek, sektörle
ilgili teknoloji üretiminin olmaması
T5 - Devletin sektöre yönelik kalıcı ve tutarlı
bir politikasının olmaması ve müşterisine
karşı zayıf kalan plastik üreticilerini koruyan
devlet politikalarının bulunmaması
T6 - Devlet kontrolündeki girdi fiyatlarının
(plastik hammadde, enerji, yakıt) plansız
şekilde artışı ve rekabetçi üretim
olanaklarını ortadan kaldırması
T7 - Regülasyon, mamul kontrol, test ve
uygunluk onayları için halen sistemin
işletilememesi ve yurtdışı firmalara
müracaat etme zorunlulukları
T8 - Yabancı sermayeyi çekme konusunda
altyapı eksiklikleri
T9 - Bürokratik engeller
T10 - Uzakdoğu (Çin) ve Doğu Avrupa
plastik sektöründeki gelişmeler ve bu
ülkelerin daha uygun rekabetçi üretim
olanakları sunmaları
hızı
F2 - Yurt içinde geçmişe kıyasla daha uygun
yatırım ikliminin yaratılmış olması
F3 - AB ile entegrasyon sürecinin yeni yatırım
fırsatları yaratmış olması
F4 - Yurt içi talebin dünya ortalamasının
üzerinde artış göstermesi (Türkiye kişi başına
plastik tüketimi gelişmiş ülkeler ortalamasının
oldukça altındadır.)
F5 - Türkiye’nin coğrafi, jeopolitik ve lojistik
konumu ve bölge pazarlarındaki gelişme
potansiyeli
F6 - Avrupa pazarlarına yakınlık, JIT teslimat,
servis vs. gibi yönlerde yabancı yatırımcılar
açısından sektörün üstünlüğünün kavranmış
olması
F7 - Sektörde beklenen yapısal değişim
olasılıkları (Firma birleşmeleri, Ekonomik
ölçeklerde üretim, Kayıt içine alma ve
kurumsallaşma, İstikrarlı, orta vadeli bütçe ve
üretim planlama imkanı, Güncel teknolojilerin
takibi, Tasarım kabiliyetinin arttırılması, Dünya
markası olabilme şansı, AR-GE ve teknolojik
yatırım imkanı vb gibi.)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eskişehir Kimya ve Plastik Sanayisi
Eskişehir Sanayi Odasının 2014-2017 Stratejik Planına göre, Eskişehir’deki kimya ve
plastik firmaları, tüm firmaların %12’sini, Eskişehir’in ihracatının ise % 19’unu
oluşturmaktadır.
Kaynaklar:
-T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kimya Sektörü Raporu, 2013
-Kimya Sanayisi Rekabet Gücü Raporu, 2012 TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet
Forumu (REF) ve Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED)
-PAGEV 10. Plan Plastik Genel Değerlendirme Taslağı
-Ergün N., Pagev, “Türkiye 10. Kalkınma Planı ( 2014 - 2018 Projeksiyonunda Plastik
Sektörü Genel Değerlendirmesi Taslağı”2012
-İSO Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalat Sanayi, 2012
-PLASFED, Türk Plastik Sektörü 10. Plan Hazırlık Raporu, 2012
-Plastics -Tthe Facts 2011 An analysis of European plastics production, demand and
recovery for 2010
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
ESKİŞEHİR GIDA SEKTÖRÜ
GİRİŞ
Üretimin uluslararası bir özellik kazanmasının yanısıra ticaretin de bu özelliğinin önemli
ölçüde artmış olması üretim ve talep koşullarını değiştirerek günümüzde dünyanın en
önemli endüstrilerinden birisi olarak kabul edilen gıda ve içecek imalatı sektörünün
ülkemizde hızlı bir gelişim göstermesine sebep olmuştur. Ülke genelinde yaşanan bu
gelişimin paralelinde Eskişehir ilinde de gıda ve içecek imalatı diğer sektörler
arasından sıyrılarak kendini ön plana çıkarmıştır. Sektörün rekabetçi özeliklerinin
anlaşılması; rekabet yapısının, değişkenlerinin, dinamiklerinin ve mevcut
potansiyellerinin ortaya konulması sektörün gelişimi açısından önem arz etmektedir.
Bu amaçla yapılan çalışmamızda klasik ekonomi teorilerinin günümüz uluslararası
rekabet olgusunu açıklamada yetersiz kalmasından dolayı yeni ve popüler bir yaklaşım
olarak kabul edilen Porter’ın Elmas Modeli rekabet gücünün ölçülmesinde
kullanılmıştır. Her ne kadar Elmas Modeli’ ne getirilen eleştiriler var olsa da rekabet
gücünün belirlenmesinde hâlâ en yaygın olarak kullanılan modellerden biri olma
özelliğini koruduğu için temel analiz yöntemi olarak bu model tercih edilmiştir. Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yapılan bu çalışmada Eskisehir gıda ve içecek imalatı
sektöründeki işletmelerin sınıflandırılmasında NACE Rev 1.1 kodlaması temel
alınmıştır. Bu sınıflama sonucunda sektörde faaliyet gösteren firmaları nitelik ve nicelik
açısından temsil edebilecek bir örneklem grubu tespit edilmiştir. Örneklem grubuna ilin
önde gelenleri ve sektörle ilgili uzmanlarla yapılan yarı yapılandırılmış mülakat ve odak
grup çalışmaları sonucunda ortaya çıkan anketler gönderilmiş ve cevaplamaları
istenmiştir. Anketlere verilen cevaplar ile Eskisehir ili gıda ve içecek imalatı sektörünün
rekabetçilik düzeyi Elmas Modeli’ nin temel faktörleri ve alt faktörlerine göre ortaya
konulmuştur. Bu çalışma Eskişehir gıda ve içecek imalatı sektörünün rekabetçilik
düzeyinin belirlenmesi; kalkınma planlarının geliştirilmesi, mevcut potansiyellerin
aktifleştirilmesi, kaynakların etkin tahsisi gibi bölgesel, şehirsel ve sektörel bazda
alınacak yönetsel kararlarda önemli bir yol gösterici olması açısından önem arz
etmektedir. Çalışmanın gıda ve içecek imalatı sektörü ve Eskişehir ili özelinde sektörel
rekabetçilik açısından literatürde var olan eksikliğin giderilmesine küçük de olsa bir
katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, bu çalışmanın yapılan analiz sonucu
ortaya çıkmış olan rekabetçi ve rekabetçiliği geliştirilmesi gereken faktörleri konu
edinecek gelecek çalışmalara ışık tutması beklenmektedir.
Dünyada Gıda Sektörü
Dünyanın en önemli ekonomik ve sosyal birliği olan ve sahip olduğu nüfus ve ekonomik
karakteri ile uluslararası ticareti etkileyen AB’de gıda ve içecek sanayi önemli bir yere
sahiptir. AB’deki gıda ve içecek sanayindeki üretim değerlerine bakıldığında en yüksek
üretim değeri et ve süt sanayisinde gerçekleşmektedir. Bunu endüstriyel ekmekçilik,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
şekerli ve kakaolu mamuller ve karma yem izlemektedir (Başbakanlık Devlet Planlama
Teşkilatı, 2007:38). AB, bu sektörde en büyük ihracat ve ithalatçı konumundadır. AB
imalat sanayi içinde %14,9 iş hacmi payına sahip olan gıda ve içecek sanayisi;
287.000 firma, 1,017 milyar avro iş hacmi ve 100 milyar avronun üzerinde dış ticaret
büyüklüğü ile 4,25milyon kişiye istihdam sağlamaktadır ABD ile birlikte Fransa ve
Hollanda, ilk 100 büyük gıda ve içecek firmasının 45’inin ana ülkesi olarak toplam gıda
ve içecek satışının %57’sini gerçekleştirmektedir. Japonya’da, gıda ve içecek sektörü,
elektrik elektronik ve otomotiv sektörlerinden sonra üretim değeri bakımından üçüncü
sırada yer almaktadır. Yeni Zelanda, Meksika, Brezilya ve Avustralya’da da gıda ve
içecek imalatı sektörü toplam imalat sanayi içerisinde önemli bir paya sahiptir ve bu
ülkelerde de gıda AIBU Journal of Social Sciences, Vol:14, Year:14, Issue:1, 14:759482 ve içecek sanayi, imalat çıktılarının hemen hemen dörtte birini oluşturmaktadır
(Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, 2011:14-15).
Tablo 1. En Büyük İhracatçı ve İthalatçı Ülkeler (2011, milyar dolar)
İhracat
İthalat
Avrupa Birliği 97,2
Avrupa Birliği 89,1
ABD 72,0
ABD 83,7
Brezilya 46,8
Japonya 52,5
Çin 44,2
Çin 36,9
Tayland 30,6
Rusya 24,3
Malezya 28,8
Kanada 23,9
Endonezya 27,9
Güney Kore 17,6
Arjantin 27,5
Hong Kong 15,7
Kanada 23,5
Meksika 14,9
Yeni Zelanda 18,8
Nijerya 13,4
Avustralya 15,5
S. Arabistan 12,7
Meksika 12,3
Malezya 11,8
Şili 9,5
Hindistan 11,0
Türkiye 9,0
Avustralya 10,8
Hindistan 7,8
Endonezya 9,8
Küresel yiyecek ve içecek pazarının 2010 yılında 3,8 trilyon ABD dolarına ulaşması
beklenmektedir.2007 yılında 3,5 trilyon ABD doları seviyesinde olan bu rakam, küresel
krize rağmen yılda yaklaşık % 3 oranında büyümüştür. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi
gelişmekte olan pazarlar resesyonun gelişmiş pazarlarda tüketici harcamalarını
azaltmasıyla büyümenin itici gücü olarak görülmeye başlanmıştır. Diğer taraftan,
hayvan yemi gibi ham maddelerin, enerji kaynaklarının ve paketleme malzemeleri gibi
diğer bazı malların artan fiyatları üreticiler için endişe kaynağı olmaktadır. İlk 10
Yiyecek ve İçecek Şirketi, Business Insights, Şubat 2009 Organic Food Sales Remain
Strong (Organik Yiyecek Satışları Gücünü Koruyor), Time Magazine, 21 Temmuz 2009
Tüketiciler zorunlu ihtiyaç olmayan ev eşyası gibi ürünlerdeki harcamalarını küresel
ekonomik daralmaya bağlı olarak kısmışlardır. Ancak yiyecek ve içecek gibi temel
ihtiyaç ürünlerindeki harcamalar oldukça sabit kalmıştır. Ekonomik daralmanın tüketim
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
alışkanlıklarını ve önceliklerini etkilemiş olmasına rağmen, kaliteye olan ilgi, sağlık ve
sürdürülebilirlik tüketimde hâlen önemli bir role sahiptir. Örneğin, organik gıda satışları
ABD’de genel olarak sabit kalmayı başarmıştır. Gıda güvenliğine yönelik ilgi ve
kaygıların CIES’in (Tüketim Ürünleri Forumu) yaptığı Top of Mind araştırmasında
belirtildiği üzere artması beklenmektedir. 2010 yılı ve sonrasında beklendiği üzere,
yiyecek ve içecek firmaları altyapının ve kapsamlı standartların eksik olduğu
gelişmekte olan pazarlara odaklandıkça gıda güvenliği daha önemli bir konu haline
gelecektir. Yiyecek ve içecek sektörü çok parçalı bir yapıya sahiptir. 2007 yılının en
büyük 10 firması küresel pazarın yalnızca % 12,9’unu elinde bulundurmaktadır. Gıda
zincirindeki oyuncular açısından ise perakende sektöründe konsantrasyon seviyesi
yüksektir. Çoğu AB ülkesindeki üç büyük perakendeci pazarın % 40’ından fazlasını
elinde bulundurmakta ve Kuzey Avrupa ülkelerinde bu oran % 75’i aşabilmektedir.
AB en büyük ihracatçı (küresel yiyecek ve içecek endüstrisi ihracatının % 20’si) ve
ithalatçıdır (küresel ithalatın % 19’u). İthalat hacminde AB, ABD ve Japonya tarafından
takip edilmektedir. AB’nin ihracatının yaklaşık %21’i ABD’ye yönelik
gerçekleşmektedir, bunun yanında Çin’e yapılan ihracat da sürekli artmaktadır. AB
ağırlıklı olarak Brezilya ve Arjantin’den ithalat gerçekleştirmekte ve bu iki ülkenin
toplamı AB’nin ithalatının % 20’sini oluşturmaktır.
Türkiyede Gıda Sektörü
Türk ekonomisinin önemli sektörleri arasında sayılan gıda ve içecek sektörü, tarımsal
ve hayvansal hammadde kaynaklı olup, imalata dayalı sanayi alt dalları içerisinde
tüketim malları grubunda yer almaktadır. Ana hammaddesinin tarımsal ve hayvansal
ürünlerden oluşmasının bir sonucu olarak sektör, yapısı ve gelişimi itibariyle ülke tarımı
ile doğrudan bir etkileşim içerisindedir (Susmuş ve Ozan, 2011).Türkiye’de tarımsal
kaynakların varlığı ve hayvancılığın yaygın oluşu gıda sektörünün kurulmasında ve
gelişmesinde en büyük etken olmuştur. Türkiye için sanayileşme süreci Cumhuriyet’in
kuruluşundan yani 1923’ten sonra gıda ve içecek sektörü ile başlamış, bu yıllarda
kurulan ilk modern tesislerde şeker, un ve bira üretilmiştir (Susmuş ve Ozan, 2011:10).
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Ülkemizde 1926 yılında Uşak ve Alpullu Şeker Fabrikaları,1947 yılında ilk çay fabrikası
kurulmuş, 1948 yılından sonra konserve fabrikalarının sayısı artmış, 1952 yılında Et
ve Balık Kurumu kurulmuş ve et işleme sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
İlk süt fabrikası 1957 yılında kurulmuş ve bunu 1970’li yıllarda özel sektör fabrikaları
izlemiştir. Meyve suyu ve dondurulmuş gıda fabrikalarının kuruluşu da 1970’li yıllarda
başlamıştır. 1980’li yıllarda çerez gıdalar yaygınlaşmış, 2000’li yıllarda ise fonksiyonel
gıdalar ortaya çıkmıştır. Türkiye’de özellikle şeker, çay, süt ve et sanayi devlet
öncülüğünde
kurulmuş,
1980’den
sonra
ise
özelleştirme
süreci
başlamıştır(Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, 2007:52-53).Hammaddesinin
büyük bir kısmını tarım sektöründen temin eden gıda ve içecek sektörünün nerede ise
tüm alt dallarında imal edilen ürünler ülkemiz sınırları dahilinde üretilmektedir. Büyük
bir kısmı küçük ve orta boy işletme olan sektör oyuncuları hem sayısal olarak hem de
çeşitlilik bakımından ülkemizin hemen hemen bütün illerinde faaliyet göstermektedir.
Sektörün dağınık bir şekilde üretim yapması ve çok çeşitli dalları olmasından dolayı
sektör hakkında sağlıklı istatistiklerin elde edilmesi zorlaşmaktadır (Bulu, Eraslan ve
Barca, 2007). Türkiye İstatistik Kurumunun 2012 yılında açıkladığı yıllık sanayi ve
hizmet istatistikleri 2010 verilerine göre 2005 yılında 30.717 olan gıda ve içecek imalatı
işletmesi 2010 yılında 4.914 adet artarak 35.631’e ulaşmıştır. İşletmelerin 35.172 adedi
gıda imalatı sanayinde, 459 adedi ise içecek AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Cilt:14, Yıl:14, Sayı:1, 14:75-9483imalatı sanayinde faaliyet göstermektedir (TÜİK,
Aktaran: Şahin, 2013:16).Yıllık sanayi istatistikleri 2010 yılı verilerine göre gıda
sanayinde çalışan sayısı 2010 yılında 2005 yılına göre 91.414 kişi artarken içecek
sanayinde çalışan sayısında 2260 kişilik bir artış gerçekleşmiştir. Bu verilere göre gıda
sanayi istihdama olumlu bir katkı sağlarken içecek sanayinin istihdam üzerinde önemli
bir etkisinin olmadığı söylenebilir. Yine bu istatistiklere göre gıda sanayi üretim değeri
2005 yılına göre 2010 yılında yaklaşık 36,6 milyar TL, içecek sanayi üretim değeri de
yaklaşık 2,4 milyar TL artmıştır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Dünya ve Türkiye’ye İlişkin Seçilmiş Gıda ve Tarım Göstergeleri
Gıda sektörüne ilişkin, pazar, dış ticaret, gelecekle ilgili beklentiler, inovasyon gibi bu
çalışmanın ana temalarını oluşturan olgulara geçmeden önce, Dünya ve Türkiye
bağlamında gıda ve gıda sektörü ile ilintili tarım sektörüne ilişkin kimi göstergelerin
incelenmesi hedeflenmektedir. Gıda ve tarım sektörüne ilişkin Dünya ve Türkiye
bağlamında seçilmiş parametrelerin gelişimini gösteren Tablo 1 incelendiğinde,
Türkiye tarım sektöründe yaratılan katma değerin dünya tarım sektörü katma değeri
içerisindeki payının 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında %2.1 oranında bulunduğu
görülmektedir.
Sabit fiyatlarla 2007 yılında dünya tarım sektörü katma değeri 1.308.990 milyon dolar
olarak gerçekleşirken, Türkiye tarım sektöründe yaratılan katma değeri 25,714 milyon
dolar olarak tespit edilmiştir. 2010 yılı verilerine göre ise dünya tarım sektöründe
yaratılan katma değeri 1,422,759 milyon dolara yükselirken, Türkiye tarım sektörü
katma değeri 32,125 milyon 8 dolara yükselmiştir. Başka bir ifadeyle, 2007-2010
arasında dünya tarım sektörü katma değeri %8.7 oranında artarken, Türkiye tarım
sektörü katma değeri aynı dönemde %10.5 oranında artarak dünya ortalamasının
üzerinde bir performans ortaya koymuştur.
Türkiye ve Dünya tarım ve gıda sektörüne ilişkin veriler incelendiğinde, göze çarpan
diğer temel bulgulardan birisi de, Türkiye’de tarım sektörü katma değerinin ulusal
katma değer (GSYH) içerisindeki payının dünya ortalamasının oldukça üzerinde
gerçekleşmesinde izlenmektedir. Buna göre 2007 yılında Türkiye tarım sektöründe
yaratılan katma değerinin ulusal katma değer içerisindeki payı %8.7 iken, izleyen
yıllarda göreli olarak artarak 2011 yılında %9.1 oranına yükselmiştir. Oysa dünya
tarımında yaratılan katma değerin ulusal katma değer (GSYH) içerisindeki payı 2010
yılı itibariyle %2.8 oranında bulunmaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Türkiye ile dünya tarım katma değer paylarında gözlenen farklılık, Türkiye
ekonomisinde tarım sektörünün dünya ortalamasına göre toplam ekonomi içerisindeki
ağırlığına işaret etmektedir. Gıda sektörüne ilişkin dünya ve Türkiye bulguları
incelendiğinde, mal ihracatının yüzdesi olarak Türkiye gıda ihracatının dünya
ortalamasının üzerinde bir performans sergilediği görülmektedir. Buna göre Türkiye
gıda ihracatı/mal ihracatı oranı 2007 yılında %8.4 oranında gerçekleşirken, 2011 yılına
gelindiğinde söz konusu oran 2.2 puan artarak %10.6 oranına yükselmiştir. Aynı
dönemde dünya gıda ihracatı/mal ihracatı ise %6.9 oranından 1.2 puan artarak %8.1
oranına yükselmiştir. 2007 yılında Türkiye’de gıda ithalatının toplam ithalat içerisindeki
payı %3.1 oranında gerçekleşirken, söz konusu oran 2011 yılında %4.5’e yükselmiştir.
Aynı dönemde dünya gıda ithalatı/toplam ithalat rasyosu ise %6.6’dan %7.2’ye çıkarak
Türkiye’nin üzerinde bir değere ulaşmıştır. Başka bir ifadeyle, Türkiye gıda ithalatının
toplam ithalat içerisindeki payı dünya ortalamasının altında iken, gıda ihracatının
toplam ihracat içerisindeki payı dünya ortalamasının üzerinde tespit edilmiştir. Dış
ticarete ilişkin bu bulgular, gıda sektöründe Türkiye’nin dünya ortalamasına göre daha
iyi bir konumda bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu olumlu gelişme Türkiye gıda
sektörüne ilişkin üretim endeks değerinin dünya gıda sektörü üretim endeks değerinin
üzerindeki performansı tarafından da teyit edilmektedir. 2004-2006:100 endeks
değerine göre Türkiye gıda üretim endeksi 2007 yılında 100.4’e, 2005 yılında 105,8’e,
2009 yılında 108.6’ya ve 2010 yılında ise %110.3’e yükselirken, 2007 yılında 118.1
olan dünya gıda üretim endeks değeri 2009 yılında 123.0 endeks değerine ulaşmıştır.
Başka bir ifadeyle, dünya gıda sektörü üretim endeksindeki artış Türkiye gıda sektörü
üretim endeksinin altında kalmış, Türkiye dünya ortalamasının üzerinde bir performans
sergilemiştir.
Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi
’Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 22 Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilen 21.
Toplantısında aldığı 2010/101 sayılı kararda “Enerji, su ve gıda alanlarında ulusal ArGe ve yenilik stratejilerinin hazırlanması amacıyla her bir alan için TÜBİTAK
koordinasyonunda ilgili kamu, özel sektör ve yüksek öğretim kurumlarından
uzmanların katılımıyla çalışma gruplarının oluşturulmasına ve söz konusu stratejilerin
hazırlanmasına karar verilmiştir”. Bu karara istinaden TÜBİTAK öncülüğünde yapılan
katılımlı bir dizi çalışma ile “Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi” için çerçeve ve
eylem planı hazırlanmış, teknoloji faaliyet alanlarının önceliklendirilmesi yapılmıştır.
Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi gıda üretim ve tüketim zincirindeki tüm
aşamaları kapsamaktadır (Şekil 6.1.).
Sanayi Strateji Belgesi 2011-2014 kapsamında oluşturulan Sektörel Sanayi Politikası
Alanları’ndan birisi de Gıda sektörüdür. “Tarım ve Gıda” Vizyon 2023 çalışmasındaki
panellerden de birisidir. Kapsamı, Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi’nin kapsamı
ile aynı şekilde; gıda üretim ve tüketim zincirindeki tüm aşamalar olarak belirlenmiştir.
Gıda üretim ve tüketim zincirindeki aşamalarındaki öncelikli konular ve teknolojiler de
“Üretim”, “Biyoteknoloji”, “Gıda İşleme”, “Bilişim”, “Koruma, Teşhis ve Tedavi”,
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
“Muhafaza ve Ambalaj”, “Analiz ve Ölçme” ve “Mekanizasyon ve Taşıma” olarak
belirlenmiştir.
Şekil 6.1. Gıda Alanının Kapsamı
Kaynak: BTYK 23. Toplantısı Toplantı Dokümanı, Ek 3, Aralık 2011
Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi’nin vizyonu ‘Gıda üretiminin tüm
aşamalarında çevre dostu teknolojileri kullanan, yüksek katma değeri olan
yenilikçi ve markalaşmış gıda üreten bir Türkiye’ olarak tanımlanmıştır. Bu vizyon
doğrultusunda gıda alanının stratejik çerçevesi, gıda üretim ve tüketim zincirindeki
aşamalarda doğrudan Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetlerinin ivme kazanmasına katkıda
bulunacak “Hammadde üretimi”, “Sanayi Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetleri”, “Yerel
Yetkinlikler ve Yenilikçi Ürünler”, “Gıda Tüketimi ve Sağlık”, “Hedef Odaklı Öncelikli ArGe Faaliyetleri” ve “Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Teknolojiler” tematik alanlar ile tüm
aşamalarda gözetilmesi gereken “yatay” stratejiler “Hedef Odaklı Ar-Ge Projeleri” ve
“Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Teknolojiler” olarak belirlenmiştir. Bu stratejilere
ulaşmak için çeşitli kurumlar tarafından üstlenilecek eylemler oluşturulmuştur. Yatay
stratejilerden Hedef Odaklı Ar-Ge Projeleri Programı TÜBİTAK tarafından 1511 kodlu
olarak uygulanmaya başlamıştır. Program kapsamında ilk çağrı ‘enerji’ alanında
yapılmıştır, gıda sektörünün de takip eden çağrılarda yukarıda belirtilen öncelikli
alanlarda açılması beklenmektedir. Eylemlerin izlenip, ölçme ve değerlendirmesinin
yapılması durumunda Gıda Sektörü alanında önemli atılımlar gerçekleşebileceği
düşünülmektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Gıda Sektöründe Geleceğe Yönelik Tahminler
Gıda dış ticareti planlanırken sektörlerin gelecekteki gelişmelerinin takip edilmesi ve
hedef pazar stratejileri oluşturmak gerekmektedir. Dünyada tüm ülkeler için en önemli
sektörlerden olan gıda sanayii için gelecek tahminleri yapmanın oldukça güç olduğu
belirtilmektedir. Ancak, gıda uzmanları bu konuda bazı öngörülerde bulunmaktadır.
SIAL Montreal 2009 Konferansında gıda alanında beklenen bazı gelişmeler şöyle
özetlenmektedir;
“Tüketicilerin daha çok çeşit, daha az katkı maddesi fakat daha yüksek lezzet ve
kalite arayışında olacağı ve bu çerçevede gıdalarda;
o Yararlılık (wellness),
o Sağlıklılık (health),
o Sofistikasyon (özellikle yerel tatların füzyonu),
o Keyif ve eğlence katması gibi fonksiyonlar sağlaması bekleneceği
vurgulanmaktadır.”
Bu beklentilerin karşılanması için de gıda sektöründe teknoloji ve inovasyonun en
önemli bileşenler olacağında fikir birliği sağlanmış görünmektedir.
Geleneksel hale gelmiş ürün gruplarının yanı sıra özgün biçimde işlenmiş ve katma
değeri yüksek olan ve perakende tüketime hazır ürünler ile organik ürünlerin de pazar
paylarının artacağı öngörülmektedir. Gıdada temel beklenti olan yararlılık özelliğinin
aranmasına devam edilmekle birlikte, inovasyon çabalarının gıda sektöründeki
başarının derecesini belirleyecek en önemli faktör olacağı açıklanmaktadır. İnovasyon
faaliyetlerinin sadece ürünlerde probiyotik, Omega-3 katkıların eklenmesi gibi
içeriklerinde değil, porsiyon, ambalaj vb. pek çok unsurda da öne çıkacağı iddia
edilmektedir.
Bu sektörde beklenen en önemli gelişmelerden biri de kişinin duygu durumunu
etkileyen (moodfood) gıda teknolojilerinin giderek günlük hayata gireceğine ilişkin
kuvvetli beklentilerdir. Bu kapsamda, gelecek nesil gıdaların her bir kişinin (müşterinin)
gereksinim ve taleplerine göre kendisinin tasarımlayacağı gıdalar olacağına kesin
gözüyle bakılmaktadır. Gıdaların duygu durumlarının değişimini mümkün kılacak
özelliklerde olması yönündeki araştırmaların sürdüğü belirtilmektedir. Örneğin
sabahları daha zinde kalkmak isteyen ve verimliliğini güne yaymayı arzulayan ya da
gece daha derin ve uzun uyku ihtiyacı içinde olan kişilerin gıda seçimleri ile bu
taleplerine karşılık bulacakları yeni nesil gıdalar üzerinde çalışıldığı açıklanmaktadır.
Bu çalışmalar kuşkusuz pek çok bilimsel çalışma ile entegre şekilde yürütülmektedir.
Örneğin karbonhidratların seratonin salgısını tetiklediği ve bu hormonun da insanları
neşeli ve uykulu yaptığı ya da kesilmiş sütten elde edilen proteinin huzursuzluğu ve
korkuları azalttığı bilinmektedir. Bu bilimsel bilgilerin yukarıda bahsedilen güvenlik ve
sağlık koşulları çerçevesinde gıda sektörüne uyarlanmasının getirilerini ve götürülerini
zaman gösterecektir, ancak tüketicilerin daha talepkar olması, çeşitlenmesi ve kuzeyin
yaşlanmasıyla beklentilerin derinleşmesine paralel olarak gıda endüstrisinde
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
araştırma, teknoloji geliştirme ve inovasyon faaliyetlerinin artacağı ve bu çalışmaların
sonuçlarının giderek bu sektörde önemli değişimlere yol açacağını tahmin etmek zor
olmamaktadır.
Sektörün 2013-2023 Projeksiyonu
Türkiye gıda ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve büyük Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına
ihracatı konusunda bölgesel üs konumundadır. Tarımsal çeşitliliği ve uygun iklimi
ülkenin gıda işleme sektörüne sürekli hammadde tedarik etmesine imkan verirken gıda
ve içecek alanında büyük bir ihracatçı konumunda olmasını sağlamaktadır. Türkiye
şimdiden ham gıdadan işlenmiş gıda ürünlerinin ihracatına geçiş yaparak zincirdeki
yükselişe başlamıştır. Dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olan Türkiye, gıda ve içecek
sanayi alanında da aynı başarıyı göstererek dünyanın 15’inci gıda ve içecek ihracatçısı
konumuna yükselmiştir. 2001yılından bu yana hiç dış ticaret açığı vermemiş olan
sektör 2012 yılını, 4,5 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla kapatmıştır. Bugün itibariyle
gıda sanayimiz, gayrisafi milli hasıla içerisinde 280 milyar liraya yaklaşan payı, 40 bin
işletmesi ve 400 bini aşan çalışan sayısı ile Türkiye ekonomisinin en büyük üretim
sanayilerinden biri haline gelmiştir.
Buna karşın ülkemiz dünya gıda ticaretinden % 1 gibi oldukça düşük bir pay almaktadır.
Aynı zamanda, temel sorun Türkiye’de tarımın sanayiye istenen kalite ve miktarda
sürdürülebilir şekilde hammadde sağlayamamasıdır. Yapılan bir değerlendirmeye
göre, ülkemizde tarımsal ürünlerin ortalama % 30’u sanayide değerlendirilirken, bu
oran gelişmiş ülkelerde % 60-80 arasında değişmektedir. Günümüzde ülkeler iklim,
ürün çeşitliliği, genetik zenginlik gibi sahip oldukları avantajlarını ekonomik ve milli
değer haline getirme çabası içerisine girmiştir.
Bu nedenle gıda sanayinin rekabet gücünün artırılması gerekmekte, bu ise ancak
sektördeki yapısal değişimlerin hızlandırılması ile mümkün görülmektedir. Bunun için
tarım ve gıda sanayinin entegrasyonu yaygınlaştırılmalı, hammadde üretimini artırıcı
ve çeşitlendirici faaliyetlere yer verilmeli, küçük işletmelerin etkinlikleri artırılmalı, gıda
sektörünün bütün dallarında teknolojik yenilenmeye gidilmeli, kalite yönetim sistemleri
oluşturulmalı ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. TÜBİTAK tarafından yapılan “2023
yılında Tarım ve Gıda açısından Nasıl bir Türkiye” çalışmaları sonucunda Tarım ve
Gıda sanayi için belirlenen “Bilime ve modern teknolojilere dayalı olarak; toplumun
sağlıklı beslenmesini, gereksinimlerini yeterli nicelik ve nitelikte karşılayabilen, biyolojik
çeşitliliğini koruyan ve toplumsal yarara dönüştürebilen, ekonomik, ekolojik ve sosyal
açıdan sürdürülebilir, verimliliği artan tarım ve tarımsal sanayinin de katkısıyla,
uluslararası alanda rekabet edebilen gelişmiş bir Türkiye” vizyonuna ulaşılabilmesi için,
sektörlerin rekabet gücünü kısıtlayan engellerin tespit edilerek, bu engelleri ortadan
kaldırmaya yönelik politikaları ve stratejileri hayata geçirmeye çalışmalıdır.
Bilim ve teknoloji politikalarına yön vermek amacıyla “Vizyon 2023 Belgesi”
hazırlanmış ve bu belgede, Türkiye’nin 2023 yılında 500 Milyar Dolar ihracat yapması,
dünyanın ilk 10 gelişmiş ülkesi içerisine girmesi ve ihracatın % 20’sinin orta ve yüksek
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
teknolojili ürünlerden oluşması hedeflenmiştir. Gıda ve içecek sektörünü de etkileyecek
olan bu hedefe ulaşmak üzere Ar-Ge harcamalarının GSYİH içerisindeki payının % 3’e
yükseltmesi ve bu harcamaların 2/3’ünün özel sektör tarafından yapılması
beklenmektedir. Benzer şekilde tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının 300 bine
çıkarılması ve bunun 180 bininin özel sektörde çalışması öngörülmüştür. Türkiye'nin
10. Kalkınma Planı'nda (2014-2018) “Gıda sanayinde yerli hammaddenin rekabetçi
fiyat ve kalitede sürdürülebilir teminine yönelik, iç ve dış pazar için katma değeri yüksek
ve özel tüketici gruplarının ihtiyaçlarını karşılayan ürünlerin geliştirilmesi ve çevre
duyarlılığının gözetilmesi amaçlanmakta; ayrıca taklit, tağşiş ve kayıt dışılığının
önlenmesi öngörülmektedir.” Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi’nde (20112016) ise ivme kazanmamız gereken alanlarda ihtiyaç odaklı yaklaşımlar kapsamında,
ülkemizin ekonomik ve sosyal çarklarını döndüren ve yaşam kalitesini belirleyen
önemli girdiler olarak enerji, su ve gıda alanları belirlenmiştir. Diğer taraftan, Ulusal
Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi’nde ise ülkelerin karşılaştırmalı üstünlük düzeylerinin
artarak, sürdürülebilirlik ilkeleri ile şekillendiği bir dünyada stratejik bir alan olan gıda
sektöründe disiplinlerarası Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine odaklanılmasının bir gereklilik
olduğu ve birçok ülkenin ulusal stratejilerini belirleyerek, bu alanda sürdürülebilir
büyümeyi sağlamak amacıyla mekanizmalarını şekillendirdiği ifade edilmektedir.
Ekonomide önemli olan kısa dönemli başarılardan ziyade, uzun süreli sürdürülebilir
programlardır. Sanayinin yapısal dönüşümünün gerçekleştirilmesine katkı sağlamak
ve yönlendirmek amacıyla gerek Orta Vadeli Programda, gerek Yıllık Programda
öncelikli olarak stratejik planlama yaklaşımı benimsenmiştir. Bu bağlamda, “Türk
sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından
daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin
üretildiği, nitelikli iş gücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir
sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak” şeklinde, Türk Sanayi Stratejisi’nin genel
amacı belirlenmiştir. Türkiye Sanayi Strateji Belgesi’nde (2011-2014) belirlenmiş uzun
vadeli vizyon, genel amaç ve stratejik hedefler doğrultusunda, sanayinin ve sektörlerin
rekabet gücünü arttırmak üzere, yapısal dönüşümün yönlendirilmesi, desteklenmesi,
ayrıca sektörel büyümenin devam edebilmesi için sektör paydaşlarının ortak
mutabakatıyla sorunların ve olası çözüm önerilerin belirlenmesi amacıyla bir yol
haritası hazırlanması hedeflenmiştir. Bu perspektiften yola çıkarak sanayimizin
güçlendirilmesi, sektörel sorunların tespit edilerek çözüm önerilerinin üretilmesi, yerli
ürünlerin rekabet gücünün arttırılması, katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin
sağlanması, yeni teknolojilerin araştırılması ve sanayicilerimizin dış pazarlara
açılmasını sağlamak amaçlı “2023 Vizyonu Doğrultusunda Türkiye Gıda Sanayi
Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nın” hazırlık çalışmaları başlatılmış ve 25/06/2013
tarihinde Gıda Sanayi Stratejisi Çalıştayı yapılmıştır.
Çalıştay’da kamu, üniversite ve özel sektör temsilcilerinin ortak görüşleri neticesinde
belirlenen: “Bölgesinde, gıda üretiminde sürdürülebilir ve uluslararası rekabet gücüne
sahip lider ülke olmak” vizyonu kapsamında Türkiye Gıda Sanayi Stratejisi’nin genel
amacı, “Gıda sanayinde yenilikçi ve katma değeri yüksek ürünlerle uluslararası alanda
yüksek rekabet gücüne sahip bir Türkiye” olarak belirlenmiştir. Ayrıca Çalıştay’da gıda
sanayinin güçlü ve zayıf yönleri ile iç ve dış etkenlerin etkisiyle oluşabilecek fırsat ve
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
tehditlerin neler olabileceği yönünde GZFT analizi yapılmış; “Rekabet Gücü”, “Gıda
Güvenilirliği”, “Ham Hammadde”, “Ar-Ge ve Yenilikçilik”, “İnsan Kaynağı” ile “Mevzuat
ve Denetim” konu başlıkları sektörün öne çıkan başlıca hedefleri olmuştur. Yapılan
GZFT analizi sonucu belirlenen hedeflere yönelik eylem önerileri hazırlanmıştır.
Hedefimiz, gıda sanayisi konusunda ülkemizi bölgesinde lider, dünyada kuralları ve
standartları belirleyen bir ülke haline getirmektir. Üretim faaliyetlerinden azami yararı
sağlamak için tarım ve gıda sektörlerinde yapılan çalışmaların bilim ve teknolojinin
gösterdiği şekilde yürütülmesi zorunludur. Türkiye açısından tarım ve gıda
sektörlerinden elde edilecek gelir artışı toplum refahı, zenginliği ve yaşam kalitesini
arttırmada önemli bir potansiyele sahiptir. Küreselleşme olgusu içerisinde, çok uluslu
tekellerin güç kazanması, gelişmiş ülkelerin tarım ve gıda üzerinde hâkimiyet kurma
istekleri, bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler konuyu daha da karmaşık
hale getirmektedir.
Bu bağlamda önümüzdeki yıllarda olması beklenen ve öne çıkan başlıca gelişmeler;
 Nanoteknolojiler uygulanacak, üretimde robotlar kullanılacak,
 Ürünler bazında ülkeler özelleşecek, kalite ve marka bilinci yaygınlaşacak,
 Çevre bilinci yaygınlaşacak ve doğal kaynaklar korunacak, atıkları yeni
ürünlere dönüştüren yöntemler geliştirilecek, yayım ve eğitim çalışmaları hız
kazanacak,
 Artan nüfusun beslenmesi için yoğun üretim kaçınılmaz olarak sürdürülecek,
 Ürün çeşitliliği ile fonksiyonel gıdaların talep ve tüketimleri artacak,
 Gıda endüstrisinde ısıl işlem gibi geleneksel teknolojilerin yerine besin
elemanlarını daha az tahrip eden çevre dostu teknolojiler kullanılacak,
 Tarımsal ürünler dolayısıyla gıdalar daha az hacimde daha yüksek besleyici
değerde üretilebilecek, endüstriyel üretimlerde konsantre ürünler
geliştirilebilecek,
 Akıllı mutfak donanımlarının kullanımı yaygınlaşacak ve bunun, gıdaların
hazırlanış biçimleri üzerinde etkisi olacak,
 Gıdaların hijyenik kalitesi, işlenmesi, sınıflandırılması ve paketlenmesinde,
biyosensörler ve çok amaçlı enzimlerden yaygın ve etkin bir biçimde
yararlanılacak ve
 Tekelleşme eğilimleri artacaktır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Diğer Sektörler ve Yan Sanayi İle İlişkilerde Muhtemel Gelişmeler
Gıda sanayiinin son yıllarda ilişkili olduğu alanlardan birisini “lojistik” oluşturmaktadır.
Lojistik, müşterilerin gereksinimlerini karşılamak üzere hammaddenin başlangıç
noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik zinciri içindeki
malzeme, hizmet ve bilgilerin, etkili ve verimli bir şekilde, her iki yöne doğru hareket
etmesinin ve depolanmasının planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir. Lojistik
tanımı içerisindeki tedarik zinciri kavramı da; hammaddenin mamule dönüşmesi,
müşteriye ulaştırılması ve son kullanıcılar tarafından tüketilmesi aşamalarını kapsayan
ürün ve bilgi akışının tamamıdır. Lojistik alanında üreticilerin %88’i kendi depolarını
kullanmakta, %41’i kendi araç filosunu ve %22’si de dışarıdan hizmet alımı yolunu
tercih etmektedir. Gıda sektörü bu alanda önemli yer almaktadır. Tarım-gıda ilişkisinin
daha fazla artırılabilmesi kamu ve diğer kesimlerin “Türk Tarımına” her tür teknolojik
ve verim artırıcı yeniliği aktarmasına bağlıdır. Ancak, ülke tarımına, insan sağlığına
zararlı olabilecek, belirsiz ve kısa vadeli avantaj sağlayacak verim artışlarına ve
sadece o tarımsal sezonu kurtarmaya yönelik “gelişim” adı altındaki uygulamalara izin
verilmemelidir. Bu anlamda günümüzde birçok gelişmiş ülkelerde insan sağlığı üzerine
etkileri bilimsel olarak değerlendirilen Genetiği Değiştirilmiş Organizma(GDO)
konusunda dikkatli olunması gerekmektedir. Üzerinde titizlikle durulmadığı takdirde
geri dönüşü olmayan tarımsal bir felaketle karşılaşılması gözden uzak tutulmaması
gereken bir husustur. Planlı dönem için biyolojik güç denen her tür materyalin, bilimsel
görüş ve düşüncelerden ve ıslah çalışmasından sonra üretime alınmasını sağlayacak
sivil toplum örgütlerinin de içerisinde yer alacağı, yaptırım gücü olan bir
organizasyonca belirlenmesi sağlanmalıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Gıda Sektörü GZFT Analizi
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Gıda Sanayii Özel İhtisas Komisyonu
Raporunda sektöre ilişkin ayrıntılı bir GZFT analizi yer almaktadır. Aşağıda yer alan
söz konusu analize Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın Temmuz 2010
tarihli Türkiye Gıda Sektörü Raporunda yer alan GZFT analiz sonuçları eklenmiş ve
güncel koşullar esas alınarak güncellenmiştir.
Küme İçi Faktörler - Güçlü Yönler:
Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler:
G1 – Tarımsal hammadde varlığı ve çeşitliliği
bakımdan dışa bağımlı olmayan bir potansiyel
yapıya sahiptir.
G2 - Gelişen alt yapı çerçevesinde teknoloji ve
bilgi birikimini takip eden ve ileri ülkelerdeki
gelişmelere adaptasyonun istendiği bir yapı
söz konusudur.
G3 - Sanayinin üretim potansiyeli ve ürün
çeşitliliğinde izlenen teknolojik gelişmeler
nedeniyle ilerlemeler bulunmaktadır.
G4 - Dünyada sulanabilir alanlar son sınırına
gelmişken, ülkemizde bu açıdan hala
kullanılamayan arazi varlığı mevcuttur.
G5 - Coğrafi konum ve pazar açısından sanayi
avantajlara sahiptir. Özellikle AB, Ortadoğu ve
Rusya önemli pazarlar açısından dikkati
çekmektedir.
G6 - Sanayiinin dış satım potansiyeli
bulunmaktadır. Özellikle bazı gıda alt
dallarında bu oran yüksektir ve bu yönüyle AB
ülkeleri ile rekabet edilebilir bir düzey
yakalanmıştır.
G7 - Gıda ürünlerinin tüketime özellikle de
insan tüketimine yönelik oluşu ve vazgeçilmez
nitelik taşımaları nedeniyle sanayide yatırımları
özellikle de son yıllarda yabancı sermayeli
girişini artırmıştır.
G8 - Genç ve artan nüfusuyla Türkiye’de hem
üretim hem de tüketim artış göstermektedir.
G9 - Katma değeri yüksek ürünler üreten gıda
sanayii, tüketim ve satın alma
davranışlarındaki değişimlere hızlı olarak yanıt
vererek dinamik yapısını korumaktadır.
G10 - Girişimci ruh ve son yıllarda işletme
yönetiminde gelişmeler vardır.
G11 - Gıda mevzuatı alanında teknik anlamda
uyumun sağlanması sanayi için rekabette
avantajlar yaratmaktadır.
Z1- Sanayiinin en önemli sorunlarının
başında, yeterli, kaliteli ve homojen
hammadde temin etmede sorunlar
bulunmaktadır.
Z2 - Sektörde küçük ve orta ölçekli işletme
yoğunluğu ve yetersiz sermaye yapısı
hakimdir.
Z3 - İşletme dayanışma hareketi ve yeterli
güç birlikteliği sağlayamama sektörün zayıf
yanını oluşturmaktadır. Bu durum düşük
kapasite kullanımına yol açmakta ve ürün
maliyetini yükseltmektedir.
Z4 - Yetersiz denetim ve kayıt dışılığın
neden olduğu haksız rekabet söz
konusudur.
Z5 - Vergi oranları yüksek ve orantısızdır.
Z6 - Yüksek üretim maliyeti ile özellikle
uluslararası rekabette sorunlar
yaşanmaktadır.
Z7 - Tüketici bilincinin tam olarak
oluşmaması ve tüketici gelir düzeyindeki
dağılım dengesizliği, gıda ürünlerine talebin
niteliğini ve niceliğini etkileyerek, üretim
kapasitesini olumsuz etkilemektedir.
Z8 - Gıda sanayi ile bilimsel araştırma
kurumları arasında sorun çözümü, yeni
teknolojiler ve ürün geliştirmeye yönelik
yeterli işbirliği bulunmamaktadır.
Z9 - Üniversite-sanayii işbirliğinden
yararlanamama ve yetersiz Ar-Ge kültürü
sektörde yaygındır.
Z10 - DTÖ ve AB uygulamaları ve uyum
sürecinde sektörün uyması gereken kotalar
ve üretim azalmaları sanayi için sorun
olabilecektir.
Z11 - Üreticilerin ve ihracatçıların uluslar
arası mevzuat ve standartlar hakkında bilgi
eksikliği vardır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Z12 - Gıda üretiminde asgari teknik ve
hijyenik koşullara uyumda sorunlar devam
etmektedir.
Z13 - Sanayinin gelişimi için ara eleman
eksiklikleri vardır, eğitim ve uzmanlaşma
açısından olumlu yapı söz konusu değildir.
Z14 - İşletmelerde genel olarak gıda
güvenliği ve kalite yönetim sistemi
uygulamaları gelişmekle birlikte henüz
tatmin edici düzeye ulaşmamıştır.
Z15 - Bilgi teknolojileri altyapıları yeterli
düzeyde değildir.
Z16 - Sektör fiyatlandırma konusunda sıkıntı
yaşamaktadır.
Z17 - Tedarik zinciri ve lojistik yönetiminin
optimizasyonu konusunda yaşanan
sıkıntıların maliyetlere yansıması yüksek
olabilmektedir.
Çevresel Faktörler - Fırsatlar:
F1 - AB’ye uyum amacı ile çıkartılan kanun ve
buna bağlı uygulamalar bulunması.
F2 - Sözleşmeli tarımsal üretim uygulamaları ile
sanayi-tarım ilişkilerinin artırılması.
F3 - Türkiye’de yetiştirilen organik ya da ekolojik
ürünlerin yaygınlığı ile sanayide değerlendirilme
olanakları vardır.
F4 - Yabancı sermaye ilgisi ve uluslararası
işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla sanayinin dünya
gıda
piyasalarına
entegrasyon
şansı
artmaktadır.
F5 - Gelişmiş kalite yönetim sistemlerine
yönelim (ISO, HACCP, iyi tarım uygulamaları
v.b.).
F6 - Ürün geliştirme ve teknolojik yenileme
faaliyetleri sanayii geliştirmektedir.
F7 - Firma birleşmeleri ve çeşitli alanlarda
sektörel örgütlenme eğilimi vardır.
F8 - Gelişen promosyon teknikleri ve iyileşen
piyasa koşullarına bağlı olarak artan tüketici
talebi önemlidir.
F9 - Yeni pazarlama teknikleri (e-ticaret gibi) ve
müşteri odaklı pazar stratejileri ile ürünlere yeni
ve hızlı pazar alanları ortaya çıkartmaktadır.
F10 - İlgi düzeyi yüksek genç nüfus yeni marka
ve ürünlere açıktır.
F11 - Turizm sektöründeki büyüme yiyecek ve
içecek sektöründeki tüketimi artırmaktadır.
F12 - Bilgiye erişim kolaylığı ve iletişim
olanakları sanayiinin gelişimini artıracaktır.
Çevresel Faktörler - Tehditler:
T1 - Gıda sanayii işletmelerinde ara eleman
eksikliği devam etmektedir.
T2 - Küresel rekabet ve uluslararası
anlaşmalar, sektörün dış ticaret politikalarını
etkilemektedir.
T3 - Sürekli değişen ve istikrarsız tarım
politikaları ile gıda sanayii geleceğe güvenli
bakamamaktadır.
T4 - Ekonomik istikrarın bozulması ve kriz
senaryoları sektör için önemli bir tehdittir.
T5 - İç pazar yetersizliği ve dış satım
belirsizliği sanayi üretimini tehdit etmektedir.
T6 - Gıda alt dallarının bölgesel dağılım
dengesizliğinin kırsal alanlara yansıması
vardır.
T7 - Yüksek enerji ve girdi maliyetleri yiyecek
ve içecek üreticilerinin performanslarını
olumsuz etkilemektedir.
T8 - Artan nüfusa bağlı olarak kişi başına
düşen tarım alanı miktarları son yıllarda ciddi
düşüş göstermektedir.
T9 - Mikrobiyolojik hastalıkların hızla
yayılması insanların tüketim çekingenliklerini
arttırmaktadır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
F13 - Bilim ve araştırma kuruluşlarıyla artan
işbirliği ve bu konuda isteklilik vardır.
F14 - Ar-Ge, yurt dışı pazarlarda tutundurma ve
markalaşma için destek ve teşvikler hakkında
gıda ihracatçılarını bilgilendirmeye yönelik
çalışmaların artırılması gelişme için fırsattır.
F15 - Dünyadaki gıda arzı krizi gelecek
dönemde tarımsal büyüme ile ekonomik
büyüme arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirecektir.
F16 - Ülkemizde gıda alanının ihracat
potansiyelinin ve cari açığın kapanmasına katkı
potansiyeli yüksektir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkiye’nin önemli kaynaklarını aktardığı, ayni zamanda stratejik sektör olarak da
görülen gıda sektörünün uluslararası rekabetçilik gücü orta olarak tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan değişkenler ışığında Türk gıda sektörünün yüksek seviyeli
rekabetçi olabilmesi için aşağıdaki öneriler göz önüne alınmalıdır. Öncelikle, sektörün
sorunlarının yakından takip edebilecek, bunlara kısa sürede çözümler bulabilecek ve
sektöre yön verecek bir Ulusal Gıda Konseyi en kısa sürede kurulmalıdır. Bu konsey,
gıda sanayinin fiilen içinde bulunan kişiler, üreticiler ve devleti temsil edecek olan
bürokratlardan oluşmalıdır. Ayrıca bu konsey Kanun Hükmünde Kararname (KHK)
hazırlayarak hükümete sunabilme yetkisine de sahip olmalıdır. Tüm kesimlerin, üretici,
sanayici ve devlet temsilcilerinin mutabakatı ile oluşmuş ülkemizde uygulanabilir, kısa,
orta ve uzun vadeyi kapsayan, gerçekçi ve gıda sektörünün sorunlarına çözüm
getirebilecek politikalar oluşturulmalı ve uygulamaya konulmalıdır.
KAYNAKCA
-Kaynak: UN Comtrade, (2013), Türk Gıda ve İçecek Sanayi)
-Türk Gıda ve İçecek Sanayi 2012 Envanteri
-Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler Nisan, Mayıs, Haziran 2013 Raporu,
-Türkiye İş Bankası A.Ş. İktisadi Araştırmalar Bölümü.
-Onuncu Kalkınma Planı(Kalkınma Bakanlığı)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Eskişehir Beyaz Eşya Sektörü
Giriş
Türkiye Beyaz Eşya Sektörü gelişen teknolojisi, her geçen gün artan üretimi, ihracat
kapasitesi ve bunlara bağlı olarak genişleyen yan sanayi, servis, bayi ağları ve istihdam
imkânları ile Türk ekonomisine önemli katkıda bulunan sektörlerden biridir. Beyaz Eşya
Sanayi, son yıllarda küresel bir oyuncu olma yolunda önemli bir yükseliş
sergilemektedir. Beyaz eşya yan sanayi ise sektörün tedarik zincirinin önemli bir
parçası olarak bu yükselişin ardındaki faktör olarak değerlendirilebilir.
Türkiye’de beyaz eşya sektörüne ilişkin ilk üretim 1955 yılında İstanbul’da montaj
sanayine dayalı olarak Arçelik’in ilk işletmesi Sütlüce fabrikasında başlamıştır. 1980’li
yıllara kadar az sayıda firmanın faaliyet gösterdiği beyaz eşya sektörü, sonraki yıllarda
büyük bir ivme kazanarak ülke sanayisinin önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir.
Sektördeki başlıca markalar şunlardır: Arçelik, Beko, Altus, Aygaz (Arçelik); Profilo,
Bosch, Siemens (BSHProfilo); Vestel (Vestel); Ariston, Indesit (Indesit). Bugün
Türkiye’deki iç pazarın %90’ı bu üretici firmalar tarafından karşılanmaktadır. Sektör
yıllık yaklaşık 20 milyon adedi aşan üretim kapasitesi ile Avrupa’nın önemli bir üretim
üssüdür. Beyaz Eşya Yan Sanayi de Ana Sanayi’ye paralel olarak gelişmiştir. Ana
sanayinin sadece yurtiçi değil yurt dışında da önemli oyuncular haline gelmesi doğal
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
olarak güçlü bir yan sanayinin oluşumunu sağlamıştır. Sektörde 50’nin üzerinde orta
ölçekli imalatçı ve büyük üreticilerin yanı sıra, sayıları 500’ün üzerinde aksam ve parça
imalatçısı olan yan sanayi faaliyet göstermektedir. Yan sanayi sektöründe yılda 500
milyon doların üzerinde doğrudan ve 1,5 milyar doların üzerinde ana sanayiler
üzerinden dolaylı olmak üzere 2 milyar dolardan fazla ihracat yapılmaktadır. Beyaz
Eşya Yan Sanayi Sektörü de ülkemizin sürdürülebilir ihracat hedefine doğrudan katkı
sağlamasının yanı sıra ana sanayiye destek olma kapasitesi açısından özel öneme
sahiptir.
Türkiye Beyaz Eşya ana sanayi, yan sanayi firmalarının gelişen ve değişen dünyayı ve
sık yenilenen uluslararası standartları yakından takip etmelerini; bu standartlara
uyumlu üretim yapmalarını; verimli üretim ve ürün kalitesinde devamlılığı
sağlamalarını; Ar-Ge yatırımlarını artırmalarını; komponent üretimine ağırlık
vermelerini; co-design yapabilecek bilgi ve birikime sahip olmalarını; alternatif
malzeme ve prosesleri araştırmalarını; entegre üretim ve yönetim sistemlerini
uygulayabilmelerini; ölçek ekonomisine hakim olmalarını ve karşılıklı bilgi alışverişi
yapabilmelerini beklemektedir.
Öte yandan, ana sanayi firmalarının yan sanayi/tedarikçilerinden bu beklentilerini
gerçekleştirecek ortamı yaratmadıkları görülmektedir. Aynı biçimde kamu
politikalarında ve destek programlarında da bu doğrultuda özendirici destekler ve/veya
yaptırımlar yer almamaktadır.
Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Haziran 2014’de
haırlanan bir beyaz eşya kümesi için yapılan çalışmadaki Küresel ve Türkiye beyaz
Eşya sektörü üzerine derlenmiş bilgilerden yararlanılarak ve Eskişehir beyaz Eşya
sektörüne yönelik erişilebilen bilgilerden; dünya perspektifinden ve gelişme
beklentilerinden Eskişehir ölçeğine gelinerek “Beyaz Eşya” alanında mümkün
olabilecek “Sektörel İnovasyon Sistemi” içinde üniversite-sanayi işbirliği olasılıklarının
tarafların ilgisine sunulması amaçlanmıştır.
Küresel Beyaz Eşya Üretimi ve Ticareti
Elektrik ve elektronik sektörünün alt başlıklarından biri olan Beyaz Eşya ve Küçük Ev
Aletleri Sektörü “Beyaz Eşya” olarak adlandırılan elektrikli ev aletleri üretmektedir.
Beyaz eşya sektörünü başlıca; buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın ve bulaşık makinesi
ile klima cihazları kapsamaktadır.
Beyaz eşya sektöründe kullanılan teknolojinin belli bir olgunluğa gelmesi, gelişmekte
olan ülkelerin bu teknolojiyi lisans yoluyla edinmesi ve aynı zamanda beyaz eşya
talebinin artması ile birlikte üretim gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru
kaymaya başlamıştır. Örneğin, Batı Avrupa sektörde lider konumundayken, son
dönemlerde bu liderliğini Güney ve Doğu Avrupa ülkelerine kaptırmış durumdadır.
Dünya beyaz eşya pazarı büyüklüğü 2010 yılı itibarıyla 140 milyar ABD doları
büyüklüğündedir. Çin, dünya ihracatındaki % 25,9’luk payı ile en çok ihracat yapan
ülkeler arasında birinci sıradadır. Çin’den sonra Avrupa’nın en önemli beyaz eşya
üreticilerinden olan Almanya (% 11,7) ve İtalya (% 11,6) gelmektedir. İthalat
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
durumlarına bakıldığında ise, dünyanın en büyük ekonomisi durumunda olan ABD %
19,3 ile birinci sıradadır. ABD’yi, % 6,8 ile Almanya, % 6,2 ile İngiltere, % 5,9 ile Fransa
ve % 4 ile Rusya izlemektedir. (Beyaz Eşya Sanayi Sektörü Raporu, Sanayi Genel
Müdürlüğü, Ağustos 2011).
2011 yılı verilerine göre Polonya üretim hacminde %2’lik büyüme ile beyaz eşya
sektöründe İtalya ve Almanya’nın önüne geçmiştir. Bu artışın en önemli nedeni
Whirpool firmasının Almanya fabrikasını kapatarak üretimini Polonya’ya kaydırmış
olması ve Indesit firmasının Polonya’da yeni bir fabrika açıyor olmasıdır. (Wojciech
Orszewski, Euromonitor International’in araştırmacı analiz uzmanı)
Şekil 1 Ülkelere Göre Küresel Beyaz Eşya Dış Ticareti
Dünya beyaz eşya ticareti son dört yılda yıllık ortalama %11,9 oranında büyüme
kaydetmiştir. Beyaz eşya sektöründe faaliyet gösteren firmalar küresel şirketler,
bölgesel şirketler ve yerel şirketler olarak üç başlık altında incelenebilirler. Şirket
birleşmeleri beyaz eşya sektöründe de yoğun olarak yaşanmıştır. Bunun sonucunda
dünyada gittikçe daha az sayıda şirket toplamda daha çok beyaz eşya üretmektedir.
Beyaz eşya üreticisi şirketlerin bir bölümü küresel şirkettir. Yani tüm dünyada üretim
yapmakta ve tüm dünyada satmaktadırlar. Elektrolux, Whirlpool-Philips, General
Electric-Hot Point ve National bu tür şirketlere örnektir. Bir diğer bölüm şirket bölgesel
şirket olarak adlandırılmaktadır Bosch-Siemens, Ariston-Merloni, Electrolux-AEG gibi.
Bunlar kendi orijin ülkenin yanında yakın bölgede olan diğer ülkelerde de
pazarlanmakta ve üretilmektedir. Üçüncü grubu ise yerel şirketler oluşturmaktadır.
Bunlar tek bir ülkede üretim yapmakta ve ağırlıklı olarak o ülkenin pazarına hitap
etmektedir Fransa'dan Thompson, İngiltere'den Lec gibi. kimi küresel şirketler aynı
anda birden fazla pazarda üretim ve satış yaparken, kimileri de bir ülkede üretimi
gerçekleştirip, birden fazla ülkenin pazarlarına ürün satışında bulunmaktadırlar. Yerel
şirketler ise üretim ve satışlarını bulundukları ülkede gerçekleştirmektedirler. Bu tür
şirketlerin dış satımlarının toplamı genelde % 10'u geçmemektedir. Aşağıdaki Tablo
beyaz eşya sektöründe en büyük ilk on beş firmayı göstermektedir. Genelde ilk
sıralardaki firma ismileri hep aynı kalmaktadır; Whirlpool, Electrolux, Haier ve Bosch
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
gibi. Bu grup içinden Haier %13 büyüme ile en üst sırada olup, firmanın ana pazarı
Çin’dir.
Tablo 1- Küresel Büyük Üreticiler: İlk 25 Firma -2010 yılı verileri (Euromonitor)
Küresel Değer Zinciri
Beyaz eşya üretimi oldukça olgunlaşmış ve gittikçe kürselleşen bir sanayidir. Üretim
talep artış oranlarının yüksek, girdi maliyetlerinin göreceli olarak düşük olduğu
gelişmekte olan ülkelere kaymaktadır. Bu sektörde üretim maliyetinin yanı sıra “marka
bağımlılığı” oldukça önemli rekabet unsurudur (Paba, 1986). Büyük oyuncular 50
yıldan daha uzun süredir sektörün içinde olup, önemli ve güvenilir markalar
yaratmışlardır. Ancak bu küresel değer zinciri dinamik olup, tedarik coğrafi olarak da
yayılmış durumdadır. Örneğin; Maytag bulaşık makinasında Çin motoru ve
Meksika’dan temin edilen kablo grubu kullanılmakta ve montajı Amerika’da
yapılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki OEMler (Original Equipment
Manufacturers) Batıdaki OBMler (Original Brand Manufacturers) adına üretim
yapmakta, Electrolux firmasının Brezilya, Çin ve Hindistan’da kurduğu gibi önemli
oyuncular deniz aşırı pazarlarda tasarım ve Ar-Ge merkezleri kurmaktadırlar. Arçelik
ve Haier gibi bölgesel büyük oyuncular da gelir düzeyi yüksek ülkelerde üretim
yatırımları yaparak yenileşim ve bilginin üretildiği coğrafyaya yakınlık sağlamakta ve
kendi markaları için uluslararası tanınırlık yaratmaktadırlar.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Küresel Beyaz Eşya Sektörü – Yenileşim
Beyaz eşya sektöründe üretim her ne kadar farklı parçaların ve modüllerin montajını
ve bu süreç mekanikten elektroniğe birçok alanda bilgi gerektirse de nispeten benzer
ve basittir (Sobrero and Roberts, 2002). Çevresel ve enerji tasarrufu kavramları,
kablosuz teknolojilerin gelişimi sektörü otomasyon (domotics) teknolojilerine daha çok
yaklaştırsa da beyaz eşya sektöründe temel üretim teknolojisi olgunluk düzeyine
erişmiştir (Granstand et al, 1992; Ferigotti and Figuereido, 2005).
Yakın zamanda sektördeki en önemli değişiklik üretim hatlarının esnek üretimi
sağlayacak şekilde sadeleştirilmesi ve standartlaştırılmasıdır (Nichols and Cam, 2005).
Fiyata dayalı rekabetin yanı sıra esneklik ve verimlilik artırma yolunda arayışlar büyük
önem kazanmıştır. Esneklik üretim akışında aksama olmadan hattın farklı modellerin
üretimine olanak tanıması ve ara stok ve bitmiş ürün stoklarının en aza indirilmesi
anlamını taşımaktadır. Bu esneklik ana sanayi ile tedarikçilerin/yan sanayinin
üretimlerini ve teslimatlarını senkronize etmelerine de fayda sağlamaktadır (Nichols
and Cam, 2005, Perona and Saccani, 2004).
Beyaz eşya sanayinde rekabetçilik ölçek ekonomisi ile doğrudan ilişkili olup, yenileşim
faaliyetleri daha çok süreç ve organizasyonel yeniliğe dayanmaktadır. Firmalar benzer
teknoloji ve imalat süreçleri kullanırlar. Yenileşim temel araştırmadan daha çok firma
içi gerçekleştirilen mühendislik faaliyetlerinin sonucudur (Coriat et al., 2002). Diğer
sektörlerden yenileşim difüzyonu daha çok ara ürün satın almaları ve uzman
tedarikçiler ile etkileşimli öğrenme yolu ile gerçekleşir. Sektörde patent sayısı çok
yüksek olmayıp, sektör içinde gerçekleştirilen yenileşimler de hemen diğer üreticilere
ve ürünlere yayılmaktadır. Sektör mobilya, ilgili malzeme, aydınlatma gibi tamamlayıcı
sektördeki gelişmelerden etkilenmekte, yarar sağlamaktadır (Ghedini, 2003).
Beyaz eşya sektöründe mevcut ürünlerin daha verimli üretilmesi için süreç iyileştirme
faaliyetleri yeni ürün geliştirme faaliyetlerinden daha önceliklidir. Sektör tarihsel olarak
da yoğun fiyat rekabeti içinde olmuştur. Mevcut durumda ana ürün tasarımları farklılık
gösterse de komponentler gittikçe daha evrensel olmakta ve ölçek ekonomisine uygun
olarak otomasyon ağırlıklı tesislerde üretilmektedir (Nichols and Cam 2005).
Üründe yenileşim faaliyetleri ise daha çok çevre korumaya ve enerji verimliliğine
yönelik regülâsyonlara bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. 1987 yılında imzalanan
Montreal Protokolü ile ürünlerde farklılaşma ve kurumsal rekabet enerji-verimli ve
çevreye uyumlu ürün üretebilme yetkinliği ile sağlanmaktadır. Son on yılda beyaz
eşyada yapılan Ar-Ge, yenileşim ve iyileştirme çalışmaları ile enerji tüketiminde %30
ila %50 arasında çok önemli tasarruf sağlanmıştır. Enerji verimliliğinin tüketici
açısından önemine ilişkin olarak Avrupa’da A ve üstü sınıftaki ürünlerin satışlarını
gösteren aşağıdaki grafikler verilebilir. Amerika’da da devlet “Enerji Yıldızı”
(benzerlerinden %10-%30 daha verimli olan ürünler) onayı almış ürün satın alan
tüketiciye çeşitli destekler vermektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Beyaz eşya imalat sanayi 1990lardaki kalite ve güvenilir temelli üretim anlayışına hızlı
ve esnek üretebilme yetkinliğini de eklemiştir. Bu değişim imalatçı firmaların lojistik
yönetim süreçlerini iyileştirmelerini, Tam Zamanlı Üretim (Just-in-Time) benzeri
kavramların dağıtım ve pazarlama süreçlerine de uygulanmasını gerekli kılmıştır.
Kalite ve güvenilir ürün esaslı üretim beyaz eşya ürün tercihlerinde müşterilerin ürünleri
eskidiği zaman değiştirmelerini ön planda tutarken, günümüzde enerji verimliliği,
kablosuz iletişim, akıllı sensör teknolojileri kullanımı gibi özellikler ürünlere olan talebi
değiştirmiştir. Beyaz eşya sektöründe teknolojik yenileşim ağırlıklı olarak “yıkama” ve
“soğutucu” alt-sektörlerde gerçekleşirken, ısıtma alanında yenileşim daha çok
endüstriyel tasarım veya estetiksel olarak yapılmaktadır.
Küresel Beyaz Eşya Sektörü – Teknolojik Gelişmeler
2009 yılı Ekim ayında yayınlanan “AB’de Rekabetçi ve Sürdürülebilir Bir ElektrikElektronik Sanayi” isimli bildiride sektörün geleceği ile ilgili yüksek büyüme potansiyeli
olarak belirlenen alanlar sıralanmıştır. Mevcut sosyal ihtiyaçları karşılayan akıllı ev
teknolojileri (yaşlanan AB nüfusu için elektronik sağlık sistemleri, evi işyeri olarak
kullananlar için hizmetler, ev aletleri için uzaktan kumanda imkânı sağlayan akıllı ev
projeleri vb.) öncelikli alanlar içinde yer almaktadır.
Yüksek yoğunlaşma ve yüksek düzeyde rekabet Avrupa’da üretici firmaları her yıl
yenilik yapmaya zorlamakta ve firmalar, ürünlerinde yaptıkları çok küçük değişiklikleri
bile büyük yenilikler olarak tanıtmaktadırlar. Özellikle 2011 yılında %15 büyüyen beyaz
eşya sektörünün önemli bir kısmını kaplayan “ankastre ürün” serilerinin önümüzdeki
beş yıl boyunca gelişmeye ve yaygınlaşmaya devam etmesi beklenmektedir. Pike
Research firmasının yaptığı pazar araştırması sonuçlarına göre de akıllı beyaz eşya
sektör pazarının 2015 yılında 6,2 Milyar US $ büyüklüğüne ulaşması beklenmektedir
(Şekil-2). Böyle bir ortamda rekabet edebilirlikte, maliyetleri azaltmanın yanı sıra ArGe faaliyetleri ile ürün geliştirmenin de önemi artmıştır.
Küresel beyaz eşya ana sanayi hedefleri şu şekilde belirlenmiştir:





Tüketicilerin hayatını daha kolay kılan (veya kullanımı kolay),
Yüksek verime sahip,
Tasarımdan ömür çevrimi sonuna kadar tüm süreçlerde çevreye verilen zararın
(daha az atık ve gürültü) en aza indirgendiği,
Kirliliğin kaynağında önlendiği üretim süreçleri ile
Daha az enerji ve kaynak harcayan ürünler geliştirmek.
Günümüzde beyaz eşya sektöründe yenileşim çalışmalarına veya eğilimlerine örnek
olarak şu tür çalışmalar verilebilir:

Özellikle yıkayıcı ve kurutucu nitelikli beyaz eşya sektöründe enerji verimliliğini
hedef alan “yeşil makinalar”;
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.












Buzdolapları veya soğutucular için “hava temizleme/arıtma” sistemleri, “sıfır
vakum” sağlayacak sistemler, cam kapılı dondurucular, anti-mikrobik raflar
(microban technology);
Fırınlarda ileri teknoloji pişirme sitemleri kullanımı: konveksiyon teknolojisi
(ısınmış havanın yiyeceğin etrafında sirkülasyonu), indüksiyon teknolojisi
(elektro manyetik), dual yakıt teknolojisi (gaz ve elektrik);
Kombine ürünler (termal, konveksiyon ve mikrodalga pişirmenin tek bir fırında
uygulanması);
Bulaşık makinaları ve kurutucularda gürültü düzeyinin 45 desibel seviyelerine
(fısıltı seviyesi) çekilmesi;
Bulaşık makinalarında kurutma sürecine destek olan özel mineral kullanımları;
Kurutucularda vibrasyon azaltma teknolojisi;
Kurutucularda ‘ısı pompası’ teknolojisini kullanan ve ütülemeyi destekleyici
kendini temizleyen kondansatörler;
Dokunma ile açılan kapak ve kapılar;
Demografik tasarım farklılıkları;
Isı kaybını önleyici yeni termoplastikler kullanımı;
Paslanmaz çelik yerine polimer bileşik kullanımı (engineered polymer
compund);
Akıllı elektronik kontrol sistemleri, sensörler.
Şekil 2- Akıllı Beyaz Eşya Pazar Tahminleri, 2010-2019
Kaynak: Pike Research
Türkiye Beyaz Eşya İstatistikleri
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
1955 yılında faaliyete geçen Türkiye beyaz eşya sektörü, sonraki yıllarda büyük
gelişmeler göstererek ülke sanayinin önemli sektörlerinden biri olmuştur. İlk yerli
çamaşır makinesi 1959, buzdolabı ise 1960 yılında üretilmiştir. Türkiye’de beyaz eşya
sektörü bu tarihten itibaren oldukça büyük bir gelişim göstermiştir. 1 Ocak 1996 tarihi
itibariyle Türkiye’nin AB ülkeleri ile Gümrük Birliği’ne gitmesi sonucu beyaz eşya
sektörü oldukça yoğun dış rekabet koşulları ile karşı karşıya kalmış ve sektördeki
yerli/yabancı marka sayısının hızla artması, beyaz eşya sektöründeki pazar paylarının
gün geçtikçe değişmesine neden olmuştur.
Beyaz eşya sektörü büyük beyaz eşyalarda, yaklaşık 25 milyon adetlik kurulu üretim
kapasitesiyle Avrupa Birliği’nin İtalya’dan sonra ikinci büyük üretim üssü
konumundadır. Sektörün yan sanayileriyle birlikte toplam ihracatı 5 Milyar Dolardır.
Bunun 2,5 Miyar Doları beyaz eşya, 2 Milyar Doları TV, yaklaşık 500 Milyon Doları da
küçük ev aletleri ve yan sanayi ihracatıdır. Avrupa pazarında %22’lik Pazar payı
bulunmaktadır. Türkiye dünya beyaz eşya ihracatında %4,3’lük pay ile dördüncü
sıradadır. Beyaz eşya sektöründeki büyük gelişmenin ardındaki itici güç beyaz eşya
üreticilerine yüksek kalitede üretim ve servisle destek olan yan sanayidir.
Şekil 3- Dört Ana Ürünün Üretim, Satış ve İthalat Rakamları (1000 adet)
Veri Kaynağı: TÜRKBESD
Sektörün imalatı daha çok Marmara, Ege ve Orta Anadolu’da yoğunlaşmıştır. Başlıca
fabrikalar İstanbul, Manisa, Eskişehir, Bolu, Bursa, İzmir, Ankara, Kocaeli, Yalova,
Kayseri, Konya ve Bilecik’te yer almaktadır. Beyaz eşyada katma değer % 55–60
civarında olup, sektörde yerli malzeme kullanım oranı % 55-60’dır. (BEYSAD Bültenleri
– Ana Sanayi temsilcileri ile söyleşiler)
Sektörde 50’nin üzerinde orta ölçekli imalatçı ve büyük üreticilerin yanı sıra, sayıları
500’ün üzerinde aksam ve parça imalatçısı “Yan Sanayii” faaliyet göstermektedir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Sektördeki başlıca markalar şunlardır: Arçelik (Arçelik, Beko, Altus, Aygaz); BSH
(Bosch, Siemens, Profilo); Vestel; Indesit (Ariston, Indesit); Candy. Bu markalar beyaz
eşya ana ürünlerinde iç piyasa talebinin yaklaşık %90’ını karşılamaktadır. Sektörün iç
piyasa büyüklüğü 3,5 milyar ABD dolarına ulaşmıştır.
2010 yılında beyaz eşyada 17.071.000 adet üretimin % 73’ü ihraç edilmiştir.
Tüketiciler öncelikle yaygın bayilik sistemine sahip, satış sonrası hizmet noktaları ağını
oluşturmuş yerli üreticileri tercih etmektedirler. Bu doğrultuda ithalat iç tüketimde
%10’lar seviyesinde seyretmektedir.
Şekil 4- Beyaz Eşya Sanayisi Dış Ticareti (Milyon US $)
4000
3500
3000
2500
2000
1500
1000
500
0
2004
2005
2006
İthalat
2007
İhracat
2008
2009
2010
Fark
Veri Kaynağı: TÜRKBESD
Şekil 5-Ülkeye Göre Beyaz Eşya İhracat ve İthalatı
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Tablo 2- Beyaz Eşya İhracatında Başlıca Pazarlar (2008)
Buzdolabı - Derin İngiltere (% 16), Fransa (% 12), Almanya (% 9), İtalya (% 7),
Dondurucu
Irak (% 6)
Çamaşır Makinesi Fransa (% 11), Almanya (% 10), İtalya (% 10), İngiltere (% 9),
İspanya (% 8)
Bulaşık Makinesi Fransa (% 16), İspanya (% 15), İngiltere (% 12), İtalya (% 8),
Almanya (% 7)
Fırın - Ocak
İngiltere (% 15), Romanya (% 10), Fransa (% 9), Rusya (% 6),
Ukrayna (% 5)
Diğer Elektrikli Ev İngiltere (% 16), Almanya (% 12), Rusya (% 7), Fransa (% 7),
Aletleri
İtalya (% 4)
Kaynak: DTM
Türkiye Beyaz Eşya Sektörü GZFT Analizi
Türkiye Elektrik ve Elektronik Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planında (2012-2016)
mevcut durum ve GZFT analizinden elde edilen tespitler ve orta vadeli ihtiyaçlar
kullanılarak, elektrik ve elektronik sektöründe yer alan alt sektörlere ilişkin sorun
alanları ve çözüme yönelik hedefler belirlenmiştir. Öncelikli sorun alanlarından
hareketle, sektöre ilişkin vizyon ve genel amaç belirlenerek; bu vizyona ve genel
amaca yönelik, dört temel hedef tespit edilmiştir. Türkiye Elektrik ve Elektronik Sektörü
Vizyonu; Bölgede Ar-Ge ve üretim üssü haline gelerek elektrik ve elektronik alanında
dünya pazarında söz sahibi olmak” ve Strateji Belgesi’nin genel amacı ise “Kamusanayi-üniversite işbirliğinin arttırılarak, ana ürün ve temel bileşenlerin ülkemizde
tasarlanıp geliştirilmesi ve üretilmesiyle katma değerin yükseltilmesi” olarak
belirlenmiştir.
Türkiye Elektrik ve Elektronik Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2012-2016 Taslak
Raporunda beyaz eşya sektörünü de kapsayan bir GZFT analizi yer almaktadır. Bu
analiz ilgili özel ve kamu sektör temsilcilerinin ve kamu kurumlarının görüşleri ve
Elektrik ve Elektronik Sanayi Teknik Komitesi (ELTEK) toplantıları neticesinde ortaya
konan tespitlerin toplanması sonucunda elde edilmiştir. Aşağıda yer alan analiz
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
sonuçlarına Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın Temmuz 2010 tarihli
Türkiye Beyaz Eşya ve Elektronik Sektör Raporunda yer alan GZFT analiz sonuçları
da eklenmiştir.
İç Faktörler - Güçlü Yönler
Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler:
G1 - Sektördeki bilgi birikimi ve deneyim.
G2 - Ürün çeşitliliği.
G3 - Nitelikli ve ucuz işgücü.
G4 - AB ülkelerine yakınlık.
G5 - Üretim kapasitesi.
G6 - Esneklik.
G7 - Kalite kavramının geliştirilmiş olması.
G8 - Genç ve girişimci nüfus.
G9 - AB teknik mevzuatına uyumun sağlanmış
olması.
G10 - Kaliteli ve sürdürülebilir üretim altyapısı.
G11 -Uluslararası yönetim sistemleri yaygınlığı.
Z1 - Genel vergi yükü.
Z2 - Devlet desteklerinin yetersizliği.
Z3 - Sanayi altyapısının yetersizliği.
Z4 - Yoğun bürokrasi.
Z5 - Finansman yetersizliği.
Z6 - Özgün teknoloji/ürün/sistem eksikliği.
Z7 - Kalifiye ara eleman eksikliği.
Z8 - Yetersiz Ar-Ge yatırımları.
Z9 - Yetersiz elektronik komponent altyapısı.
Z10 - Tasarım ve marka yaratmada eksiklik.
Z11 - Pazarlama/reklam/tanıtım yetersizliği.
Z12 - Sektörün yeterince örgütlenememesi.
Z13 - Üniversite-sanayi işbirliği yetersizliği.
Z14 - Piyasa gözetimi ve denetiminde
yaşanan sıkıntılar.
Z15 - Yüksek girdi maliyeti.
Z16 - Yatay ve dikey etkileşim/bütünleşme
eksikliği.
Z17 -Nakliyede karayolu bağımlılığı ve
lojistik problemler.
Z18 -Fikri ve sınaî mülkiyet hakları
konusundaki bilgi ve bilinç eksikliği.
Z19 - Sanayi envanteri ve istatistik
bilgilerinin güncel olmaması ve eksikliği.
Z20 - Dış sermaye için yeterince fırsat
yaratılamaması.
Z21 - Sektöre ilişkin uluslararası
gelişmelerin yeterince takip edilememesi.
Z22 - Kayıt dışı ekonomi ve merdiven altı
üretim.
Z23 - İstatistikî rakamlara ulaşmakta
yaşanan zorluk.
Z24 - Nüfusun önemli bir bölümünün düşük
gelir düzeyine sahip olması nedeniyle ev
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
aletlerini değiştirmek yerine uzun süre
kullanmaya yönelmeleri.
Çevresel Faktörler - Fırsatlar:
Çevresel Faktörler - Tehditler:
F1 - Coğrafi konum avantajı ve bölgesel üretim
merkezi olma potansiyeli.
F2 - İç pazarın doygunluğa ulaşmaması.
F3 - Makroekonomik istikrarın kalıcı hale
getirilerek ülkenin yeni yatırımlar için çekici
hale gelmesi.
F4 - Ar-Ge ve yenilikçilik potansiyeli.
F5 - Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlığı.
F6 - Mesleki eğitimdeki yeniden yapılanma.
F7 - Kurumlar arası yetki ve sorumlulukların
rasyonelleştirilerek bürokrasinin azaltılmasına
yönelik e-Devlet benzeri çalışmalar.
F8 - Değişen ekonomik konjonktür ile üretim
merkezlerinin ve küresel pazarların yer
değiştirmesi.
F9 - Beyaz eşya üretiminde kullanılan Cr-Ni
metalinin gelecekte Türkiye’de üretilmesinin
hammadde ithalatında azalmaya neden
olması.
F10 - Enerji tasarruflu ürünlere olan talebin
beyaz eşya sektöründe yeni bir tüketim eğilimi
yaratabilecek olması.
T1 - Uzak Doğu ülkelerinin paylarını önemli
oranda artırmaları.
T2 - Küresel krizin olumsuz etkileri.
T3 - AB ülkeleri ile Uzak Doğu ülkeleri
arasında yapılan serbest ticaret anlaşmaları.
T4 - Çin başta olmak üzere Uzak Doğu’daki
düşük işgücü maliyetleri ve bu maliyetlerin
uzun süre bu şekilde seyredecek olması.
T5 - Çin’de ölçek ekonomisinin yarattığı
maliyet avantajları.
T6 - Çin hükümetinin firmalara sağladığı
örtülü ve açık teşvikler.
Türkiye Beyaz Eşya Ana Sanayinin Yan Sanayiden Beklentisi
Beyaz Eşya Yan Sanayi Sektörünün mevcut durumunu tespit etmeden ve ihtiyaçlarını
belirlemeden önce ana sanayinin yan sanayiden beklentilerini sıralamakta yarar
görülmektedir. Bu beklentiler BEYSAD Bültenlerinde yer alan ana sanayi temsilcileri
söyleşilerinden oluşturulmuştur.





Gelişen ve değişen dünyayı takip etmeleri ve değişen trendlere adapte olmaları;
Dış pazarlarda rekabetçi olabilmek için yeni rekabet koşullarına hazırlıklı
olmaları,
Sık yenilenen uluslar arası standartları yakından takip etmeleri ve bu
standartlara uyumlu üretim yapmaları;
Ürün kalitesinde devamlılığı sağlamaları;
Ar-Ge yatırımlarını artırmaları;
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.

Katma değeri daha yüksek olan komponent (elektrik, elektronik ve
elektromekanik komponent gibi) üretimine ağırlık vermeleri;
 Yaratıcı/yenilikçi ürün projelerine katılım konusunda istekli olmaları;
 Co-design yapabilecek bilgi ve birikime sahip olmaları;
 Yeni pazarlara açılmaları;
 Kayıpları ve sarfları azaltarak, operasyonel verimliliği artırmaları;
 Alternatif malzeme ve prosesleri araştırmaları;
 Entegre üretim ve yönetim sistemlerini uygulayabilmeleri;
 Ölçek ekonomisine hakim olmaları;
 Hızlı problem çözme yeteneğine sahip olmaları;
 Ana sanayi ile birlikte tasarım yapmaları;
 Karşılıklı bilgi alışverişi yapabilmeleri.
Eskişehir Beyaz Eşya Sanayisi
Türkiye’deki Buzdolabı üretiminin %60’ı ve Soğutucu kompresörleri üretiminin %95’i
Eskişehir’deki tesislerde gerçekleştirilmektedir. Eskişehir sanayii içinde Beyaz Eşya
Ana ve Yan sanayii de önemli bir paya ve ağırlığa sahip bulunmaktadır.
Eskişehir'de tek çatı altında dünyanın en büyük buzdolabı fabrikası, yıllık 4 milyon
adetlik kapasitesiyle her 5 saniyede bir buzdolabı üretilmektedir.
Bölgemizin önemli yatırımlarından Arçelik Buzdolabı Fabrikası'nın üretim
politikalarında yan sanayiye ağırlık verecek yönde gösterdikleri değişiklik bölgeye olan
yatırım taleplerini bir anda arttırmıştır. Kısa süre içinde plastik, metal eşya sektöründe
yoğunlaşan ve orta ölçekli sayılabilecek bu yatırım il sanayisine yeni bir hareket
getirmiştir. Bununla birlikte Beyaz eşya sektörü yatırımlar ile birlikte gelişme göstermiş,
Beyaz eşya, fırın ve diğer pişirici cihazlar ile kurutma makinesi ürün gruplarında ana
ve yan sanayi alanlarında özel sektör yatırımları Eskişehir’de hızlı artış göstermiştir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölüm-3
Üniversite-Sanayi İşbirliği Önerileri
1-Sektör Temsilcileri ile Üniversite Yönetiminin Stratejik İşbirliği Toplantıları
En üst seviyede yapılacak bu toplantılarda sektör ile üniversite arasındaki işbirliği
stratejilerinin ve bu stratejileri hayata geçirecek plan ve programların görüşülerek
(Y.lisans ve doktora programlarının oluşturulması, proje pazarları, sektöre özel
disiplinler arası proje işbirlikleri ve yarışmaları, endüstri stajları, endüstri bursları vb.)
ve gerekli tedbirler için görevlendirme ve yetkilendirmelerin yapılması sektör ile
üniversite arasında ilişki ve işbirliği ortamlarının yaratılması bakımından kritik önemde
görülmektedir.(Raylı Sistemler)
2-Çalışma Gruplarının Kurulması
Gerek alt sektör alanlarında Ar-Ge projelerinin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi,
gerekse de test/analiz, belgelendirme, sektörel eğitim vb. başlıklarda sanayi, üniversite
ve şemsiye yapılanmaların temsilcilerinden oluşacak çalışma grupları ve/veya görev
güçlerinin oluşturularak bunların düzenli ve sürekli faaliyetlerini sürdürmelerini
sağlayacak destek ve olanakların sağlanması değerli işbirliği yapıları ortaya
çıkarabilecektir.
3-ESO Strateji Planı’nda Yer Alan İlgili Başlıklar için Planlama Faaliyetleri
Eskişehir Sanayi Odası Strateji Belgesi’nde yer alan özellikle Ek-1’de ki aşağıdaki
başlıklarda sektörle ilişkilerin kurularak üniversite ile yapılabilecekler ve bunların
planlanması için bir sistem kurulması bölgeye önemli katkılarda bulunabilecektir.
4-Kümelenme gibi işbirliği ağyapılarına öncülük ve aracılık edilmesi
Arinkom TTO bölgedeki sektörlerden öne çıkanları guruplandırarak kümelenme vb.
İşbirliği ağyapıları çalışmalarına ve buradan da üniversite ile köprüler kurulmasına
öncülek ve aracılık edebilecektir. Bu kapsamda başlatılan Yazılım Kümesi ve Mobilya
Kümesi çalışmaları diğer sektörlere de yaygınlaştırılabilecektir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
5-Sektöre yönelik üniversite – sanayi işbirliği etkinlikleri, eğitim ve seminerler
düzenlenmesi
Üniversite ve sektör temsilcilerini bir araya getiren çalıştay ve proje pazarları gibi
ARİNKOM TTO faaliyetleri kapsamına giren etkinliklerin düzenlenmesi için iş birliği
yapılabilecek kurumlar ile bir araya gelinmesi, bu etkinliklerin metodolojisinin
belirlenmesi ve etkinliklere yönelik ihtiyaç, talep ve önerilerin toplanması açısından
önemli görülmektedir. Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla, sektörde
çalışanlarca, belirlenen bir program dahilinde pratiğe yönelik eğitim ve seminerler
düzenlenebilecektir.
6-Meslek Odalarıyla ve Şemsiye Yapıları ile yakın ilişkilerin geliştirilmesi
İlgili sektörlerin meslek odalarının ve şemsiye kuruluşlarının temsilcileri ile iş birliği
toplantılarının yapılması hem ARİNKOM TTO faaliyetleri ile ilgili sürekli bilgilendirme
ve sektör ile üniversite arasında işbirliği ortamın canlı tutulması bakımdan önemli
görülmektedir.
7-Eskişehir Makine Kümelenmesi faaliyetlerinin yakından takip edilmesi
Eskişehir’de kümelenme faaliyetlerinin ve bu faaliyetleri faaliyetlerini yürüten, ESO ve
ABİGEM gibi kurumlarla iş birliği yapılarak kümelenme faaliyetlerine ilişkin etkinlik ve
toplantılara katılımın gerçekleştirilmesi Eskişehirde makine imalat sanayinde faaliyet
gösteren firmalarla ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Böylece küme
katılımcıların Ar-Ge ve inovasyon ihtiyaçlarının belirlenmesine, belki de kümenin ArGe çalışmalarına yönelik ilgili komitenin kurulmasına katkı sağlanması mümkün
olabilecektir.
8-PTS programının sektörde etkin şekilde uygulanması için çalışmalar yapmak.
Akademisyenlerin ve öğrencilerin sektör ile iletişime geçmesini sağlayan Proje Tabanlı
Staj Programı sistemli ve kararlı bir şekilde yürütülmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. PTS
Programının etkinlik ve verimliliği incelenerek karşılıklı fayda sağlayacak hale
getirilmelidir.
9-Sanayi ile işbirliği projelerinin artmasında Arinkom TTO’nun proaktif bir rol
üstlenmesi
Anadolu Üniversitesinin hali hazırda beyaz eşya sanayi ile işbirliği yapan
bölümlerinden Endüstri Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Malzeme
Mühendisliği bölümleriyle beyaz eşya firmaları arasında yapılan proje sayısı Arinkom
TTO’nun proaktif çalışmalarıyla artırılabilir ve benzer etkileşim diğer sanayi grupları ile
de kurulabilir.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
10-Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini arttırılması ve gerekli bilgi desteğini
sağlanması
Gıda özelinde görüldüğü gibi,
Üniversitelerin gıda bölümlerinin gıda sanayi ile
işbirliğine olan ihtiyacı giderek artmaktadır. Özellikle yeni teknolojilerin gıda sanayinde
nasıl ve ne şekilde uygulanması gerektiğine ilişkin ihtiyaç üniversite ile işbirliğini
zorunlu kılmaktır. Ayrıca gıda sanayinin üretim ve üretim sonrası karşılaştığı sorunların
acil olarak çözümü de yine üniversite-gıda sanayi işbirliğine dayanmaktadır.
Üniversitelerin gıda bölümlerindeki hocaların ve öğrencilerin de sanayi tecrübelerini
arttırmaları yine sağlam bir gıda sanayi-üniversite işbirliğine dayanmaktadır.
Gıda sanayi–üniversite işbirliği ile dinamik bir yapıya kavuşacak olan üniversiteler, bilgi
birikimlerini gıda sanayi ile paylaştıkları takdirde alet ve ekipman yetersizliği
bakımından, içinde bulundukları durumu aşacak, kütüphaneleri bilimsel kitap ve dergi
bakımından zenginleşecektir. Ayrıca, bazı üniversite ve enstitülerimizin sahip oluğu
pilot tesislerde gıda sanayi ile işbirliği neticesinde daha aktif olarak çalışma imkânına
kavuşacaktır. Gıda sanayii ise dışarıdan teknoloji transfer etmek yerine teknolojiyi
işletmesinde ne şekilde uygulayacağını üniversiteden öğrenecek ve her türlü problemi
üniversite yardımıyla çözme şansı elde edecektir. Böylece, gıda sanayi kuruluşları
teknoloji konusunda gereksiz ve fazla harcamalar yapmayacak, girdilerini azaltacak ve
büyümesini düzenli bir şekilde sürdürecektir. Bu işbirliği çerçevesinde gıda sanayi,
üniversitelerde yüksek lisans ve doktora hatta lisans yapan öğrenciler de yakından
temas etme şansını bulacak ve onları gıda sektöründe istihdam edebilecektir.
Sonuçta, bu işbirliğiden kazançlı çıkan hem Türk gıda sekörü hemde üniversiteler
olacaktır.
11-Anadolu Üniversitesinin güçlü olduğu alanlarla Sanayide öne çıkan Ar-Ge
alanlarında işbirliği yapılması
Plastik Kauçuk Alanında Öne Çıkan Bazı Ar-Ge Alanları Polimer ham maddeleri ve
formülasyonları (formüle edilmeleri),İmalat Süreçleri, Nano-malzemeler, Yeşil
materyaller: biyo-kaynaklı ve geri dönüşümlü içine Kauçuk katılmış/eklenmiş
bağlantılar, Sürdürülebilir gelişme – Ekoteknolojiler, Sanayideki uygulamalar
(Otomotiv, Havacılık, Demiryolu, Tıbbi) yukarıda bahsedilen örneğin Nano –
malzemeler gibi kimi alanlar Anadolu Üniversitesinin güçlü olduğu alanlarla
örtüşmektedir.(Kimya-Plastik)
12-Yenilikçi Endüstri Bölgeleri ve Ar-Ge Mükemmeliyet Merkezleri Oluşturulması
Kimya Sektörünün bu alanda dünyada lider durumunda olan ülkeler ile rekabet
edebilmeleri için en önemli öğelerin özellikle teknolojik gelişmeler ve inovasyon
olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu bulgular, TİM Kimyevi Maddeler Sektör
Raporu (2012) ile uyum göstermiş ve bu özellikle bu alanlarda gerçekleştirilecek
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
iyileşmelerin rekabet açısından nasıl bir iyileşmeye imkan tanıyacağını neden-sonuç
ilişkilerine dayalı olarak somut bir şekilde ortaya koymuştur ve söz konusu iki alanın
mevzuat ve altyapıdan çok daha öncelikli olduğunu ortaya koymuştur. Diğer bir
değişle; teknolojide takipçilikten yakın takipçiliğe ve/veya liderliğe geçilmesi ile
teknolojik üstünlük sağlamak ve inovasyonda yapılacak atılımların, Kimya sektörü için
öncelikli iyileştirme alanları olması gerektiğini göstermiştir. Kimya Sektöründe oluşacak
teknolojik yenilikler alt sektörleri de önemli ölçüde şekillendirecektir. Bu bağlamda,
Kimyevi Maddeler Sektör Raporu (2012)’nin hazırlıkları sırasında yapılan çeşitli
panellerde de ortaya konulduğu gibi ; Kimya sanayinin belirli alanlarında, büyük ve
küçük ölçekli firmaları, yan sanayisi, araştırma kurumları, yatırım destek kurumları ve
teknoloji geliştirme merkezleri/inovasyon destek kurumlarıyla “yenilikçi endüstri
öbekleri/bölgeleri” oluşturulmalıdır. Böyle oluşturulmuş bölgelerde, ekonomik aktörler
arasında, aynı bölgeyi paylaşmaktan/yakınlıktan kaynaklanan bilgi alışverişi, ticari
hareketlilik, kısaca yoğun bir sinerji doğacaktır. Bu da endüstri bölgesinin başarısını,
yenilikçilik yeteneğini, dolayısıyla küresel rekabet gücünü artıracaktır. Bundan başka,
tedarik zincirinin kısalmasından dolayı verimlilik artacaktır. Endüstri öbeğindeki tüm
ekonomik aktörler bölgedeki yetişmiş işgücünden yararlanabilecektir. Türkiye,
önümüzdeki yıllarda, kimya alanında rekabet üstünlüğü elde etmek için alternatif
hammade kullanan Kimyasal Sentez Teknolojileri ve Alternatif Hammaddeler Kompozit
Malzeme Teknolojileri, Sürdürülebilir ve Esnek Üretim Süreç Bilim ve Teknolojileri ve
Alternatif Enerji Kaynakları konularında Ar-Ge mükemmeliyet merkezleri
oluşturmalıdır. Bu merkezlerin oluşturulmasında yine Üniversite ile sektörün işbirliği
kaçınılmazdır. Bu işbirliğini de yine Arinkom Teknoloji Transfer Ofisi
sağlayabilecektir.(Kimya-Plastik)
13- Sektörel ve firma bazlı değer zinciri ve ihtiyaç analizleri
Üniversitenin işletme ve ilgili diğer bölümlerinden oluşturulacak ekiplerle bölgedeki
sektörlerin ve işletmelerin değer zinciri ve ihtiyaç analizlerinin yapılması
14- Özel Danışmanlık Hizmetleri Programı
Değer zinciri ve ihtiyaç analizi sonuçlarına göre sektöre, şirkete özel danışmanlık
hizmetleri tasarımının yapılması ve uygulanması
15- Sektöre ve/veya alana özel tasarım-proje yarışma programları
İlgili sektör temsilcileri ve üniversite ile ortaklaşa hazırlanan program ve uygulama
esasları uyarınca düzenli tasarım/proje yarışmalarının düzenlenmesi
16- Üniversite’den ve sanayiden ortak yayınlar yapılması
Sanayi odaklı ve üniversite destekli Ar-Ge çalışma sonuçlarının ortak yayınlar haline
getirilmesi
17- Alan bazında disiplinler arası (nano, biyo, enformatik vb.) işbirliği kurulları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölge için birçok sektörün yararına olabilecek disiplinler arası alanların belirlenerek
talep olabilecek alan ve konularda üniversite ve sanayiden katılımlarla ortak kurulların
oluşturulması
18- Bir sektörde çok sayıda işletmenin ortak yararına olabilecek “Kollektif
Araştırma” amaçlı kurulların oluşturulması
19- Endüstriyel Doktora Programları
Endüstri ile ortaklaşa belirli alanlarda Y.Lisans/doktora programlarının tasarımı ve
uygulanması
20- Elektronik ortamda sorun/problemlerin toparlanması ve çözüm odakları ile
buluşmasının sağlanması
Kuruluş özelinde isim olmadan kod no.su ile çözüm aranan sorunların bir veri tabanına
ulaştırılması, çözüm için ilgilenen olursa buluşturma çalışmalarının yapılması.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölüm-4
Eskişehir ve Bölgesi Teknoloji Transferi Çalıştayı
Raylı Sistemler, Havacılık, Seramik, Makine İmalat, Kimya Plastik, Gıda ve Beyaz
Eşya Sektörlerinde mevcut durumun değerlendirilmesi ve özellikle Araştırma-teknoloji
geliştirme ve inovasyon odaklı olası ihtiyaçların tespiti ve bunların özellikle üniversitesanayi işbirliği süreçleri ile sağlanması amacıyla Eskişehir ve Bölgesi Teknoloji
Transferi Çalıştayı 10 Aralık 2014 Çarşamba günü Anemon Otel’de gerçekleştirilmiştir.
Çalıştay Programı
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Çalıştay sonucunda salondan alınan Üniversite-Sanayi İşbirliği önerileri şu
şekildedir:
1-Uluslararası standartlar için veri tabanı oluşturulması, Bölgede öne çıkan sektörlerle
ilgili Uluslararası kritik standartların temini ve gereklerin belirlenmesi, bunlara yönelik
test alyapılarının hazırlanması bu kapsamda sertifikasyon süreçleri konusunda
danışmanlık.
2-Bölgede havacılık ve raylı sistemler alanlarında ileri simulasyon ve entegre test
sistemlerinin ve uluslar arası geçerli uygunluk değerlendirme ve bu kapsamda
sertifikasyon hizmetlerinin verilmesinin sağlanması.
3-Ortak veri tabanlarının tek bir veri tabanı portalında toplanması. (Bölgesel TTO'ların
veri tabanları da bu kapsamda ele alınmalı)
4-Talep odaklı doktora programı (Sanayide istihdam edilen çalışanlar için doktora
programlarının oluşturulması)
5-Ar-Ge faaliyetleri sonucu geliştirilen yeni ürünlerin yerli kurum ve kuruluşlarda
kullanılmasının teşvik edilmesi ve bu yönde gerekiyorsa yeni standartlar oluşturulması
ve bu amaçla ilgili kamu kurumları nezdinde lobi ve ikna faaliyetlerinin yürütülmesi.
6-Bölgesel bazda ürün ve personel sertifikasyonu amaçlı işbirliklerinin oluşturulması.
7-Sektörlere bilişim ve yazılım alanlarında çözümler geliştirilmesi.
8-Yenilebilir Enerji sistemleri, Enerji otomasyon sistemeleri, Akıllı sistemelerin enerji
sistemlerinde kullanılması konularında Ar-Ge işbirlikleri yapılması.
9-Temel araştırma konularında grupların kurulması.
10-Yurt dışında Pazar araştırma ve pazarlama destekleri sağlamak.
11-Uluslararası yaşam döngüsü için kurul oluşturulması.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Yapılan puanlama sonucunda, çalıştay öncesi geliştirilen ve
katılımcılarının önerdiği toplam 31 önerinin aldıkları puanlar şöyledir:
çalıştay
1-Sektöre özel Üsi işbirliği Programları (Ar-Ge, Eğitim, Bilimsel Etkinlikler…)(21
Puan)
2-Uluslararası standartlar için veri tabanı oluşturulması, Bölgede öne çıkan
sektörlerle ilgili Uluslararası kritik standartların temini ve gereklerin belirlenmesi,
bunlara yönelik test alyapılarının hazırlanması bu kapsamda sertifikasyon süreçleri
konusunda danışmanlık.(21 Puan)
3-Endüstriyel Doktora Programları(17 Puan)
4-Bölgede havacılık ve raylı sistemler alanlarında ileri simulasyon ve entegre test
sistemlerinin ve uluslar arası geçerli uygunluk değerlendirme ve bu kapsamda
sertifikasyon hizmetlerinin verilmesinin sağlanması.(17 Puan)
5-Anadolu Üniversitesinin güçlü olduğu alanlarla Sanayide öne çıkan Ar-Ge
alanlarında ve sanayiye rekabet avantajı kazandıracak konularda işbirliği
yapılması.(11 Puan)
6-Alan bazında disiplinlerarası (nano, biyo, enformatik vb.) işbirliği kurulları.(10 Puan)
7-PTS programının sektörde etkin şekilde uygulanması için çalışmalar yapmak.(9
Puan)
8-Ortak veri tabanlarının tek bir veri tabanı portalında toplanması. (Bölgesel TTO'ların
veri tabanları da bu kapsamda ele alınmalı)(8 Puan)
9-Sektörel ve firma bazlı değer zinciri ve ihtiyaç analizleri.(7 Puan)
10-Özel Danışmanlık Hizmetleri Programı.(6 Puan)
11-Kümelenme gibi işbirliği ağyapılarına öncülük ve aracılık edilmesi.(6 Puan)
12-Talep odaklı doktora programı (Sanayide istihdam edilen çalışanlar için doktora
programlarının oluşturulması)(6 Puan)
13-Bir sektörde çok sayıda işletmenin ortak yararına olabilecek “Kollektif Araştırma”
amaçlı kurulların oluşturulması.(5 Puan)
14-Sektör Temsilcileri ile Üniversite Yönetiminin Stratejik İşbirliği Toplantıları.(5 Puan)
15-Ar-Ge faaliyetleri sonucu geliştirilen yeni ürünlerin yerli kurum ve kuruluşlarda
kullanılmasının teşvik edilmesi ve bu yönde gerekiyorsa yeni standartlar
oluşturulması ve bu amaçla ilgili kamu kurumları nezdinde lobi ve ikna faaliyetlerinin
yürütülmesi.(5 Puan)
16-Bölgesel bazda ürün ve personel sertifikasyonu amaçlı işbirliklerinin
oluşturulması.(5 Puan)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
17-Sektöre ve/veya alana özel tasarım-proje yarışma programları(4 Puan)
18-Sektörlere bilişim ve yazılım alanlarında çözümler geliştirilmesi(4 Puan)
19-Çalışma/ Teknik Grupların Kurulması.(3 Puan)
20-Yenilebilir Enerji sistemleri, Enerji otomasyon sistemeleri, Akıllı sistemelerin enerji
sistemlerinde kullanılması konularında Ar-Ge işbirlikleri yapılması.(3 Puan)
21-ESO Strateji Planı’nda Yer Alan İlgili Başlıklar için Planlama Faaliyetleri.(1 Puan)
22-Sektör Odaklı Ar-Ge ÜSİ Projeleri için ortamlar geliştirilmesi.(1 Puan)
23-Elektronik ortamda sorun/problemlerin toparlanması ve çözüm odakları ile
buluşmasının sağlanması.(1 Puan)
24-Temel araştırma konularında grupların kurulması.(1 Puan)
25-Eskişehir Makine Kümelenmesi faaliyetlerinin desteklenmesi.(0 Puan)
26-Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini arttırılması ve gerekli bilgi desteğinin
sağlanması.(0 Puan)
27-Yenilikçi Endüstri Bölgeleri ve Ar-Ge Mükemmeliyet Merkezleri Oluşturulması(0
Puan)
28-Meslek Odalarıyla ve diğer şemsiye örgütlerle yakın ilişkilerin geliştirilmesi.(0
Puan)
29-Üniversite’den ve sanayiden ortak yayınlar yapılması.(0 Puan)
30- Yurt dışında Pazar araştırma ve pazarlama destekleri sağlamak.(0 Puan)
31-Uluslararası yaşam döngüsü için kurul oluşturulması.(0 Puan)
Son bölümde, Çalıştay katılımcıları Raylı Sistemler, Havacılık, Seramik, Makine İmalat,
Kimya Plastik, Gıda ve Beyaz Eşya gruplarına ayrılmıştır. Oluşturulan 7 Grup masa
başı çalışmasıyla ilgili alanlarda özellikle ATGİ süreçlerinde ilerleme sağlamak için
faaliyet ve öneriler geliştirmişlerdir. Bu çalışma sonucunda sektörlere yönelik ortaya
çıkan faaliyet ve öneriler şöyledir:
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
1. GRUP: MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜ
Makine-İmalat Sektörü Grubu Katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu
şekildedir:
SIRA
NO
1
2
3
4
5
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
KURUM/KURULUŞ
1
GENEL MÜDÜR
FAZIL AYDINMAKİNA
2
GENEL MÜDÜR
OĞUZ YÖNTEM
ESKİŞEHİR TGB ATAP
A.Ş.
ABİGEM A.Ş.
3
PROF. DR.
ESRA CEYHAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
4
TEKNİK MÜDÜR
ADİL CEYHAN
KEMSAN A.Ş.
5
YARD. DOÇ. DR.
HALUK YAPICIOĞLU
ANADOLU
ÜNİVERSİTESİ-ARİNKOM
TTO
FAALİYETLER
Makine alt sanayi ve alt
kırılımlarıyla geleceğe
yönelik öncelikli alanların
belirlenmesi ve
güncellenmesi amacıyla
senede bir defa çalıştay
yapılması ve
sürdürülebilirliğinin
sağlanması
Sektörün gereksinim
duyduğu nitelikli eleman
ihtiyacının tespitine ve
yetiştirilmesine yönelik iş
gücü yetiştirme programı
yapılması
Sektörden gelen (yatırım
malının), müşteri beklentisi,
ürün, proses, teknolojileri ile
ilgili, AR-GE inovasyon
faaliyetlerinin tespiti
Alan bazında disiplinler
arası işbirliği kurulları
oluşturulması, teknoloji
geliştirme bölgesindeki
şirketlerden istifade
edilmesinin esas alınması
Sektöre ilişkin etik
değerlerin ve kuralların
oluşturulması,
sözleşmelerin hazırlanması
ve imzalanması
İLGİLİ
KURUMLAR
ESO
ETO
MMO
SORUMLULUKLAR
Sanayi Odası
İHTİYAÇLAR
BAŞARI
ÖLÇÜTLERİ
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1
YILA KADAR)
ORTA VADE (1-3
YIL)
UZUN VADE (3
YILDAN FAZLA)
İnsan
Kaynağı
ARİNKOM
Sorumlu
kişisi
Tespit edilen
sorunlara
yönelik
getirilen
çözüm
önerileri
Kısa vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
6
7
Sektörün ihtiyacı olan İK'yı
sanayide çalışmaya
özendirecek sosyal
projelerin yapılması
Üniversite Mühendislik
öğrencileri için sektörü
tanımaya, ürünleri,
prosesleri, teknolojileri
tanımaya yönelik derslerin
programa konması, güncel
ve ileri teknolojileri ve
sorunları ile ilgili projeler
verilmesi, sanayinin ders
programları içeriği
konusunda yardımcı olması
8
Sektör bazlı üretim
sistemleri geliştirilmesine
yönelik ortak projeler
yapılması
9
İşletmelere strateji odaklı
yönetim ve iş geliştirme
konularında danışmanlık
verilmesi
10
Sektör deneyimli nitelikli
insan kaynağının y.lisans ve
doktora programlarına
katılımlarının özendirilmesi
ve kolaylaştırılması
11
Eskişehir'de ki mevcut
kümelerin sektörleri için
ürün çeşitliliğini arttıracak
(makine ve parça imalatı)
konusunda, firmaları ürün
üretebilecek ve satabilecek
(sertifikasyona sahip)
seviyeye yükseltilmesi
ESO
Anadolu
Üniversitesi
ABİGEM
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
2. GRUP: KİMYA VE PLASTİK SEKTÖRÜ
Kimya ve Plastik Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu
şekildedir:
S/N
UNVAN
1
KURUM / KURULUŞ
ÇAĞATAY YILMAZ
ESKİŞEHİR TİCARET ODASI
2
PROF. DR.
DİLEK AK
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
3
PROF. DR.
RIDVAN SAY
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
4
UZMAN
BURÇAK İLTER
TİMURÇİN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİARİNKOM TTO
SIRA
NO
FAALİYETLER
1
Kimyasal üretimin genel
olarak dağınık yapıda
olması yatay ve/veya
dikey entegrasyonunun
olmaması nedeniyle
sektörün üst
temsilcilerinin davet
edildiği ortamda
ARİNKOM TTO vasıtası
ile sektör temsilcilerinin
bir araya getirilmesi
İLGİLİ
KURUMLAR
Türkiye Kimya
Sanayicileri
Derneği,
İstanbul
Kimyevi
Maddeler ve
Mamülleri İhr.
Birliği, Anadolu
Üniversitesi,
ESO, ETO,
sektör
temsilcileri
Kimya sektörü,
ARİNKOM
TTO, Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bak.
Eskişehir İl
Müdürlüğü,
2
Sektörün problemlerinin
ortaya konduğu
platformun/portalın
oluşturulması
3
Alan bazında disiplinler
arası (nanoteknoloji,
biyoteknoloji, enformatik
vb.) işbirliği kurullarının
oluşturulması
Anadolu
Üniversitesi,
ARİNKOM
TTO, sektör
temsilcileri
Endüstriyel Doktora
Programının
uygulanması
Anadolu
Üniversitesi
ARİNKOM
TTO sektör
temsilcileri
4
AD/SOYAD
İHTİYAÇLAR
BAŞARI
ÖLÇÜTLERİ
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1 YILA
KADAR)
ORTA VADE (1-3 YIL)
UZUN VADE (3
YILDAN FAZLA)
ARİNKOM TTO
ESO
Kurum
temsilcilerinin
desteği ile
koordinasyon
Eskişehir'de
farklı iş
kollarındaki
üreticilerin
bir araya
getirilmesi
Kısa ve Orta Vade
ARİNKOM TTO
vasıtası ile ticari
gizlilik
sözleşmelerinin
imzalanması
Web
portallarının
birleştirilmesi
için gerekli
izinlerin ilgili
kurumlardan
alınması
Portalın
oluşturularak
kullanıma
açılması
Orta Vade
Anadolu
Üniversitesi
ARİNKOM TTO
sektör temsilcileri
Alanlar
bazında
ihtiyaçların
ortaya
konması
Sorunların
çözümü ile
ilgili
kurulların
başarılı
çalışması
Orta Vade
Anadolu
Üniversitesi
ARİNKOM TTO
sektör temsilcileri
İnovasyona
katkısı
olabilecek
yeni kimyasal
materyallerin
geliştirilmesi
vb.
Doktora
programının
tamamlanma
sı
Uzun Vade
SORUMLULUKLAR
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
5
İleri Teknolojiler
Araştırma Birimi,
Farmasotik Kimya,
Çevre Sorunları
Araştırma Merkezi, Bitki
İlaç Bilimsel Araştırma
Merkezi gibi disiplin ve
merkezlerin varlığından
sektörün haberdar
edilmesi
Anadolu
Üniversitesi
ARİNKOM
TTO
sektör
temsilciler
Anadolu
Üniversitesi
ARİNKOM TTO
sektör temsilcileri
İlgili merkez
ve
disiplinlerin
tanıtılarak
sorunların
çözümüne
katkı
sağlanması
İşbirliği
sayısı
Kısa ve Orta Vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
3. GRUP: GIDA SEKTÖRÜ
Gıda Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir:
SIRA
NO
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
KURUM/KURULUŞ
1
PROF. DR.
TUNCAY DÖĞEROĞLU
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
2
PROF. DR.
ERSAN PÜTÜN
3
YARD. DOÇ. DR.
CEMALETTİN SEVİM
ANADOLU ÜNİVERSİTESİARİNKOM TTO
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
4
MÜDÜR
YAKUP GECİLİ
ESİŞGEM
5
PROF. DR.
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
6
7
GENEL MÜDÜR
YARDIMCISI
UZMAN
ERTUĞRUL
YÖRÜKOĞULLARI
HÜSAMETTİN ONARICI
MEHMET HAKAN DAĞ
8
UZMAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİARİNKOM TTO
ANADOLU ÜNİVERSİTESİARİNKOM TTO
FAALİYETLER
İLGİLİ KURUMLAR
ALTUĞ BAYDAR
SORUMLU
LUKLAR
ATAP A.Ş.
İHTİYAÇLAR
BAŞARI ÖLÇÜTLERİ
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1
YILA KADAR)
ORTA VADE (1-3
YIL)
UZUN VADE (3
YILDAN FAZLA)
1
Endüstride atık ısı
üreten tesisler için atık
ısılardan sera ısıtması
için proje üretilmesi
Seramik End.
Vb. Boyahanesi
İşletmeler,
Çimento
Fabrikaları
Alt yapı ve
enerji
verimliliği
Uygulanabilir proje
geliştirlmesi,
prototipinin yapılması
Orta vade
2
Güneş enerjisinin süt
endüstrisi gibi düşük ısı
gerektiren yerlerde
kullanılması ile ilgili
proje geliştirilmesi
Süt endüstrisi,
Konserve
Endüstrisi, Gıda
Üreticileri
Enerji
verimliliği
Enerji tasaarrufu, temiz
gıda
Orta vade
Üniversite
Enerjinin düşük
maliyetle üretimi
Orta vade
Ünivesite, Gıda
Tarım
Hayvancılık İl.
Müd.
Katma değeri yüksek
tarım ürünlerinin
üretilmesi
Uzun vade
Üniversite ve
Tarım İl
Müdürlüğü,
Gübre Üreticileri
Üretimdeki verim artışı
Orta vade
3
4
5
Bitkisel ve hayvansal
atıklardan biyoyakıt,
enerji ve organik gübre
üretimi
Gerçek iyi tarım
uygulamalarının hayata
geçirilmesi konusunda
çalışmalar yapmak
Mineral gübre üretilmesi
(Zeolit içerikli gübre)
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
6
Halkın yetiştirdiği yerli,
tohumların ıslah edilerek
daha verimli hale
getirlmesi için çalışma
yapmak
Ünivesite, Gıda
Tarım
Hayvancılık İl.
Müd.
İyi tarım uygulaması
Uzun vade
7
Güneş enerjisiyle
seraların ısıtılması
Üniversite ve
Tarım İl
Müdürlüğü
Enerjiden sağlanan
verim
Orta vade
8
Yaş meyve ve
sebzelerin korunması
Üniversite ve
Tarım İl
Müdürlüğü
Yaş sebze ve
meyvelerinin raf
ömrünün uzatılması
Orta vade
9
Süt ve süt ürünlerinin
Ar-Ge ve inovasyon
uygulanarak tescillenme
(HOLLANDADA 800
ÇEŞİT PEYNİR ÖRNEK
OLABİLİR.)
Üniversite, Gıda
Tarım İl
Müdürlükleri,
Çiftçinin
Kooperatifi
Katma değerli ürünler
üretmek
Uzun vade
10
Ürünlerin
değerlendirimesi için
ticari aklın geliştirilmesi
Üniversite,
Ticaret
Odaları,Tarım
Birlikleri ve
Kooparatifleri
Değelendirilerek
satılan ürün
Uzun vade
11
Tarım ilaçlarının
kullanımı konusunda
denetleme ve iyileştirme
Tarım İl. Müd.
İyi tarım uygulamaları,
sağlıklı tarım ürünleri
Kısa vade ve
Orta vade
12
Tarım gıda ürünlerinde
sertifikasyon sağlanması
konusunda çalışma
yapmak
Üniversite ve
Tarım İl
Müdürlüğü
Sertifikalı ürünler
Orta vade
13
Tarımda pestisit
kullanımı yerine biyolojik
v organik mücadele
Üniversite ve
Tarım İl
Müdürlüğü
İyi tarım uygulamaları
Kısa vade
KOSGEB,Diğer
Kamu Kurumları
Çiftçinin ürünlerinin
endüstriyel hale
getirilmesi, başarılı
girşimlerin
özendirilmesi,
Uzun vade
14
Tarımla ilgili iş geliştirme
merkezleri kurulması
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
4. GRUP: RAYLI SİSTEMLER SEKTÖRÜ
Raylı Sistemler Sektörü Masa Çalışma Grubu Katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve
faaliyetler şu şekildedir:
SIRA
NO
1
2
3
4
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
KURUM/KURULUŞ
1
ABDÜLKADİR
SIĞIRTMAÇ
ŞÜKRAN MUTLU
DAS LAGER RULMAN A.Ş.
2
ÜRETİM
SORUMLUSU
DOKTOR
3
GRUP LİDERİ
ÖMÜR YILDIZ
SAVRONİK A.Ş.
4
KOORDİNATÖR
AYDIN SAATÇİOĞLU
SAVRONİK A.Ş.
5
YÜKSEK MÜHENDİS
TOLGA ÜNALIR
POARD
6
GENEL MÜDÜR
MEHMET TAŞKIN
METASOFT BİLGİSAYAR LTD. ŞTİ.
7
UZMAN
ORKUN BAŞKAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİARİNKOM TTO
FAALİYETLER
Sanayide ki
kabiliyetlerin
ortaya konarak
sorunlara,
çözümlere odaklı
akademisyan firma
eşleşmesinin
yapılması
Sektörün önemli
alıcılarının ve
uyguluyacılarından
TÜLOMSAŞ gibi
büyük kurumlara
sektörlerde ki
firmaların
tanıtılması
ARİNKOM'un
birlikte çalıştığı
üniversitelerde ki
tez/proje
çalışmalarıın tespit
edilerek sanayiye
açılması
AB'nin, TR'nin
uzun vade
hedeflerine göre
ders
DAS LAGER RULMAN A.Ş.
İHTİYAÇLAR
BAŞARI
ÖLÇÜTLERİ
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1
YILA KADAR)
ORTA VADE
(1-3 YIL)
UZUN VADE
(3 YILDAN
FAZLA)
Üniversite
Kümeler
URAYSİM
TÜLOMSAŞ
Firmaların yetkinliklerinin
saptanması
Raporun/
Kitapçığın
düzenli aralıklarla
hazırlanması ve
güncellenmesi/
bu raporların ilgili
paydaşlarla
paylaşılması
Kısa vadede
URAYSİM
Kümeler
Tanışma niyetinin
belirlenmesi
Tanışma
Fırsatlarınınoluşturulması
Görüşmelerde
işbirliklerinin
çıkması
Orta Vade
ARİNKOM
Veri tabanın
oluşturulması ve portal
üzerinden paylaşılması
Veri tabanın
oluşturulması
Orta Vade
ARİNKOM
Eğitim
Kurumları
TÜBİTAK
Hedeflerin incelenmesi
İlgili kurumların
çalıştaylarına katılım
Ders
programlarının
açılması
Uzun vade
İLGİLİ
KURUMLAR
SORUMLULUKLAR
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
programlarının
açılması/ tezlerin
hazırlanması
5
6
Kamu hakkında
teknik çalışmalar
kadar hukuki
mevzuatlar
hakkında
bilinçlendirme
yapılması
Sertifikasyon
konusunda
bilgilendirme,
eğitimler ve
danışmanlık
7
Sanayinin elindeki
mamul/ürünler için
Pazar(yurtiçi/yurt
dışı) araştırması
Tezlerin
hazırlanması
Üniversitelerin
Hukuk
fakülteleri
Hukuk fakülteleri ile
görüşme
Kümeler
ARİNKOM
URAYSİM
Orta Vade
Eğitim
Programları
Kısa ve Orta
Vade
Kümeler
TÜLOMSAŞ
TCDD
Tanıtım faaliyetleri
Fuarlara katılıma destek
Katılım
Orta Vade
8
Fonlar/ Teşvikler
hakkında
bilgilendirme
faaliyetleri
TÜBİTAK
ARİNKOM
Kümeler
Fon veren uluslararası
kuruluşların bültenlerine
kayıt ve bu bilginin
paylaşımı
Küme yönetimlerinin
bilgiyi paylaşması
Sanal ortamda
bir network'un
oluşturulması
Kısa vade
9
Disiplinler arası
işbirliği
Enformatik
Elektronik
Malzeme
Mekanik
ARİNKOM
Kümeler
Ortak projelerin
gerçekleştirilmesi
konusunda destek
Ortak projelerin
gerçekleştirilmesi
ve
sonuçlandırılması
Orta vade
Uzun vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
5. GRUP: HAVACILIK SEKTÖRÜ
Havacılık Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir:
SIRA
NO
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
1
ALBAY
ORHAN NADAR
1. HİBM.K.
2
MÜHENDİS
TAYFUN AKPINAR
1. HİBM.K.
3
MÜHENDİS
KADRİYE ŞENTÜRK
1. HİBM.K.
4
MÜHENDİS
AYŞE TEKİRGÖLLÜ
1. HİBM.K.
5
TEĞMEN
MUHAMMET KARACA
1. HİBM.K.
6
KOORDİNATÖR
ASLI ÖZTÜRK AKDEMİR
ESKİŞEHİR HAVACILIK KÜMESİ
7
YÖNETİCİ
SELİM SELER
BUSEL MAKİNA SANAYİ
8
MÜHENDİS
ERHAN TAYYAR
TAYYAR TASARIM VE İMALAT
9
UZMAN
ÖZLEM SEVİNÇ TİGİN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ-ARİNKOM TTO
FAALİYETLER
1
Ulusal ve uluslararası
hizmet verecek akredite
olmuş çevresel şartlar,
test ve kalifikasyon lab.
kurulması
2
3
İLGİLİ
KURUMLAR
SORUMLULUKLAR
KURUM/KURULUŞ
İHTİYAÇLAR
Üniversite
Teknik ve idari
yönetim
Alt yapı test
ekipmanı, yazılım,
donanım ve nitelikli
personel
Yer titreşim sistemlerinin
kurulması.
Üniversite
Teknik ve idari
yönetim
Alt yapı test
ekipmanı, yazılım,
donanım ve nitelikli
personel
MYO ve meslek
liselerinden şirketlerin
ihtiyaçları doğrultusunda
personel yetiştirilmesi.
ESAC
MYO ve
Meslek
Liseleri
Müdürlükleri
Koordinasyon,
yönetim ve
eşleştirme
Üye firmaların yıllık
personel ihtiyacını
belirlemek ve üye
ihtiyaçlarına göre
eğitim içeriğinin
belirlenmesi.Öğren
cilerin barınma ve
BAŞARI
ÖLÇÜTLERİ
Firmaların
test
ihtiyaçlarının
yurtiçinde
karşılanabilm
esi.
Firmaların
test
ihtiyaçlarının
yurtiçinde
karşılanabilm
esi.
Başarılı
öğrencilerin
sürekli
istihdamının
sağlanması
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1
YILA KADAR)
ORTA VADE (1-3
YIL)
UZUN VADE (3
YILDAN FAZLA)
Orta Vade
Orta Vade
Kısa Vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
ulaşım sorunlarının
karşılanması.
4
Sertifikasyon konusunda
üyelere destek olacak
danışmanlık ve eğitim
merkezlerinin kurulması.
ESAC
Ana sanayi
firmaları
Organizasyon
Yer tahsisi, eğitim
verecek personelin
sağlanması
5
Ortak Ar-Ge lab.
kurulması
ESAC
Sanayi odası
BEBKA
KOSGEB
İmalat süreçlerinin
iyileştirilmesi
Ortak Ar-Ge lab. ,
Tezgah tahsisi,
eğitimci
6
KOBİ lere CNC
programlama eğitimi.
Üniversite
Eğitimin üstlenmeli
Eğitim paketlerinin
oluşturulması.
Sertifika
sahibi
personel
sayısında
artış.
En iyi
uygulama
örneğinin
oluşturulması
Eğitimli
personel
sayısında
artış
Orta Vade
Orta Vade
Orta Vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
6. GRUP: SERAMİK SEKTÖRÜ
Seramik Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir:
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
KURUM/KURULUŞ
1
PROF. DR.
EMEL ŞÖLENAY
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
2
PROF. DR.
FERHAT KARA
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
3
M. FAHRİ ÖZER
SAM A.Ş.
4
GÜLŞEN LEYLA
GÜNGÖR
BERRİN GÖKÇEK
SAM. A.Ş.
NG KÜTAHYA SERAMİK
5
SIRA
NO
6
GENEL MÜDÜR
YELİZ ERKOÇ
ANATEK A.Ş.
7
UZMAN
OLCAY SEVİK
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ-ARİNKOM TTO
FAALİYETLER
İLGİLİ
KURUMLAR
SORUMLULUKLAR
İHTİYAÇLAR
BAŞARI
ÖLÇÜTLERİ
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1
YILA KADAR)
ORTA VADE (1-3
YIL)
UZUN VADE (3
YILDAN FAZLA)
Anadolu Üniv.
SAM
(danışmanlık)
GSF
ARİNKOM
(koordinasyon)
AÜ Yönetimi (proje
desteği)
ARİNKOM
(koordinasyon)
SAM (danışmanlık)
GSF
(koordinasyon)
EBK Kümesi
Sektörel Destek
(Serfed)
Sektördeki
tasarım
ihtiyaçlarına
cevap
verebilmek
için teknolojik
altyapı
oluşturulması
ve sektöre
donanımlı
öğrenci
yetiştirilmesi
SAM
benzeri bir
diyalog
ortamının
oluşturulma
sı
Orta Vade
Öğrenci ve
burs,
gerekliliğinde
altyapı
20 Öğrenci
/ 5yıl
(doktora
öğrenimine
burs)
Kısa - Uzun Vade
Kontenjan
temini
Danışman
temini
1
Tasarım alanında SAM
benzeri bir işbirliği
(USİ) ortamının
oluşturulması ve son
teknolojilerle donanımı
2
Endüstriyel Doktora
Programının uygun
formatlarda devamı
Anadolu Üniv.
İlgili Enstitüler
Ortam temini
Burs temini
Katılım ve izleme
(sektörden)
3
PTS süresinin
uzatılması, mümkünse
öğretim dönemine
entegrasyonu
Anadolu Üniv.
Fakülteleri
Sektörel
Firmalar
Mevzuat
hazırlanması
Kontenjan temini
4
Enerji verimliliği, enerji
tetkik (audit) alanında
yapılanma
Anadolu Üniv.
Laboratuvar
altyapısı
İnsan kaynakları
Orta Vade
Orta Vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
5
Eskişehir ve bölge
ihtiyaçlarına yönelik
kritik teknoloji
ihtiyaçlarının
belirlenmesi ve ortak
grupların
(disiplinlerarası/üstü)
oluşturulması
Anadolu Üniv.
ARİNKOM
ESO
Biraraya getirme ve
ihtiyaç analizi
En az üç
teknoloji
alanı
belirleme
ve çalışma
alanlarının
oluşturulma
sı
Kritik
teknoloji
sahipliliği
Orta Vade
7. GRUP: BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜ
Beyaz Eşya Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu
şekildedir:
SIRA
NO
1
2
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
KURUM/KURULUŞ
1
TEKNİK MÜDÜR
TAHİR DENGİZMEN
ENDEL A.Ş.
2
AZİZ AHMET DEMİR
ENDEL A.Ş.
3
AR-GE
YÖNETİCİSİ
ŞUBE MÜDÜRÜ
4
PROF. DR.
MEHMET EMİN
ALTUNBAŞ
ENDER SUVACI
BİLİM SANAYİ TEKNOLOJİ İL
MÜDÜRLÜĞÜ
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
5
YARD. DOÇ. DR.
ILGIN ACAR
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
6
TAKIM LİDERİ
EMRE ARISOY
ARÇELİK A.Ş.
7
UZMAN
AYNUR GÜNEŞ
ANADOLU ÜNİVERSİTESİARİNKOM TTO
FAALİYETLER
Üniversite Sanayi
İşbirliği kapsamında
anasanayi, yan sanayi
ve üniversite bir arada
şemsiye örgüt
oluşturarak teknolojik
tabanlı proje
geliştirilmesi
Organize Sanayi
Bölgesinde Üniversite
desteği ile EMC (Elektro
Manyetik Uyumluluk) ve
akustik test
laboratuvarunın
kurulması ve insan
kaynağının sağlanması,
eğitimlerin verilmesi ve
hizmete geçirilmesi
İLGİLİ
KURUMLAR
SORUMLULUKLAR
İHTİYAÇLAR
BAŞARI
ÖLÇÜTLERİ
ZAMAN PLANI
KISA VADE (1
YILA KADAR)
ORTA VADE (13 YIL)
UZUN VADE (3
YILDAN FAZLA)
Üniversite
Anasanayi
Yansanayi
Proje geliştirilmesi
Uzmanlıklar, proje
teşvikleri, devlet
desteği, işbirlikleri
Seri Üretim
Orta vade
Üniversite
Üreticiler
Teşvik
kurumları
Üniversite
Cihaz, bina ve insan
kaynağı alt yapı imkanının
Sertifikasyon
oluşturulması, eğitim
verilmesi, sertifikasyon
Orta vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
3
Bölge üreticilerinin test
analiz ve laborutuvar alt
yapılarının ARİNKOM
TTO tarafından
toplanarak gerektiğinde
ilgili kişilere olanak
sağlanması
Üniversite
İlgili
kurumlar
Test Analiz alt
yapısının
paylaşımı
cihaz ve laboratuvar
ve uzman bilgisi
Konu ile ilgili
ihtiyacının
giderilmesi
Kısa vade
cihaz ve labaratuvar
ve insan kaynağı,
proje teşvikleri
Yarı iletken
analiz
raporunun
kısa sürede
(13hafta)doğru
ve güvenlilir
bir şekilde
ilgiliye
raporlanması
Orta vade
Yerli üretim
Kısa vade
4
Yarı iletken analiz
raporunun oluşturulması
için Üniversite'de ilgili
laborutuvarın kurulması
Üniversite
5
Anasanayi ile
yansanayinin Ar-Ge
konularında aynı
pencereden bakabilmesi
(anasanayinin üründe
yapılan/yapılacak olan
değişikliklerde
yansanayi ile paralel
götürmesi)
Anasanayi
Yansanayi
Gizlilik sözleşmeleri ile
periyodik toplantıların
yapılması (yılda 2 kez)
6
Eskişehir'de var olan iki
üniversitede de gıda
uzmanlıklarının
oluşturulması
Anadolu
Üniversitesi
Osmangazi
Üniversitesi
ve ilgili
sanayi
sektörü
Gıda konusunda bölge
sektörüne uygun
Doktora
programlarının
oluşturulması
7
Devlet kurumlarının
ihalelerde yerli ve
bölgesel beyaz eşya
üreticilerine avantaj
sağlaması
Devlet
Üretici
İhale yönetmeliklerin
uygun hale getirilmesi
Üniversite
Anasanayi
Yansanayi
Üniversitedeki insan
kaynağı, ihtiyaç tespiti
Hız ve
maliyet
tasarrufu
sağlanması
Orta vade
Üniversite
Üniversite Sosyal
bilimler alanında
konusunda uzman
desteğinin alınması
Verimliliğin
artması
Kısa vade
8
9
Beyaz eşya sektöründe
faaliyet gösteren
firmaların yan
sanayilerine lojistik,
kalite, planlama, dizayn
veb, konularda kaynak
seçimine ve kaynak
planlanlamasına
yardımcı olunması
konusunda
Üniversiteden destek
alınması
İşgörenlerin motivasyon
eksikliği ve artışında
sosyolojik ve pslikolojik
anlamda verimliliğe
yansıması
fizik ve malzeme
bilimi ve
mühendisliği
Ortak
projelerin
gelişmesi
sektörün bu
alanda
ihtiyacın
giderilmesi
İhalenin
başarı bir
şekilde
geçilmesi,
bölgesel
ürünlerin %
20 artış
Uzun vade
Orta vade
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
ARİNKOM TTO
ESKİŞEHİR VE BÖLGESİ TEKNOLOJİ TRANSFERİ ÇALIŞTAYI
KATILIMCI LİSTESİ
S/N
UNVAN
AD/SOYAD
KURUM/KURULUŞ
1
VALİ YARD.
CAFER YILDIZ
VALİLİK
2
ETO BAŞKANI
METİN GÜLER
ESKİŞEHİR TİCARET ODASI
3
ESO BAŞKANI
SAVAŞ ÖZAYDEMİR
ESKİŞEHİR SANAYİ ODASI
4
REKTÖR
Prof. Dr. NACİ GÜNDOĞAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
5
REKTÖR YARD.
Prof. Dr. A. SAVAŞ KOPARAL
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
6
HAYRİ AVCI
TÜLOMSAŞ A.Ş.
7
GENEL
MÜDÜR
YÖNETİCİ
HAKAN TUNA
SAVRONİK A.Ş.
8
PROF. DR.
TUNCAY DÖĞEROĞLU
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
9
YÖNETİCİ
SELİM SELER
BUSEL MAKİNA SANAYİ
10
ARDA GENÇ
ESKİŞEHİR TİCARET ODASI
11
ÇAĞATAY YILMAZ
ESKİŞEHİR TİCARET ODASI
12
AYDIN SAATÇİOĞLI
SAVRONİK A.Ş.
ERTUĞRUL YÖRÜKOĞULLARI
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
GÜRCAN BANGER
RSK RAYLI SİSTEMLER
TUĞRUL TÜFEKÇİOĞLU
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
MALİK KANDİLCİ
HİSBİM
13
PROF. DR.
14
15
PROF. DR.
16
17
AR-GE MÜH.
GÜLŞEN LEYLA GÜNGÖR
SAM A.Ş.
18
PROF. DR.
YUSUF ÖZTÜRK
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
19
MEHMET ÖNDER
1. HİBM KOMUTANLIĞI
1. HİBM KOMUTANLIĞI
20
MÜHENDİS
AYŞE TEHİRGÖLLÜ
21
MÜHENDİS
SELAMİ SADIÇ
GATE ELEKTRONİK
22
ŞB. MÜDÜRÜ
MEHMET EMİN ALTUNBAŞ
BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ İL
MÜD
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
23
KOBİ UZMANI
EMİN ÖZGÜR PEKGÖZ
KOSGEB
24
T. MÜDÜRÜ
ADİL CEYHAN
KEMSAN
25
MÜHENDİS
TAYFUN AKPINAR
26
GENEL MÜD.
FAZIL AYDINMAKİNA
ATAP A.Ş.
27
GENEL MÜD.
OĞUZ YÖNTEM
ESABİGEM
28
ÖMÜR YILDIZ
SAVRONİK A.Ş.
29
MURAT TOKGÖZ
ETO
30
ALİ TUZCUOĞLU
SAVRONİK A.Ş.
31
EMRE ARISOY
ARÇELİK A.Ş.
32
AYŞEGÜL ÖZAYDEMİR
RAYLI SİSTEMLER KÜMELENMESİ
33
HASAN DURUCASU
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
34
SİNAN MUSUBEYLİ
EJS
35
TAHİR DENGİZMEN
ENDEL A.Ş.
36
İBRAHİM KAYMAK
HİSARLAR MAK. SAN. VE TİC. A.Ş
1. HİBM KOMUTANLIĞI
37
GEN. MÜDÜR
AHMET HİKMET GÜCÜM
VİBA SERAMİK
38
ŞEF
ÖZGÜR BALLI
1. HİBM KOMUTANLIĞI
39
PROF. DR.
MEHMET ŞERİF KAVSAOĞLU
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
40
MAH. MÜH.
ERHAN TAYYAR
TAYYAR TASARIM VE İMALAT
RIDVAN SAY
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
MUSTAFA CAVCAR
HAVACILIK ARAŞTIRMA MERKEZİ
43
TAMER KARAKURT
SAVRONİK A.Ş.
44
AZİZ AHMET DEMİR
ENDEL A.Ş.
45
HÜSAMETTİN ONARICI
ATAP A.Ş.
46
EMEL ŞÖLENAY
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
47
ORHAN NADAR
48
M. FAHRİ ÖZER
SAM A.Ş.
49
SERACEDDİN ÖZCAN
KOSGEB
41
42
PROF. DR.
1. HİBM KOMUTANLIĞI
50
PROF. DR.
ESRA CEYHAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
51
DR.
ŞÜKRAN MUTLU
DAS LAGER RULMAN
52
MAK. MÜH.
ABDÜLKADİR SIĞITMAÇ
DAS LAGER RULMAN
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
53
TAKIM LİDERİ
ALİ İHSAN OYMAN
ECZACIBAŞI VİTRA
54
DOÇ. DR.
SEDEF DİKMEN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
55
ONUR YAĞMUR SARI
INTERCERT
56
TOLGA ÜNALLAR
ESRAY
57
PROF. DR.
HALİL İBRAHİM GÜRCAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
58
YRD. DOÇ. DR.
CEMALETTİN SEVİM
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
59
GENEL MÜDÜR
CELAL ÜSTÜNDAĞ
NG KÜTAHYA SERAMİK
60
NURAY ÖZASLAN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
61
MUSA SOLMAZ
KARDEŞLER KAYNAK
62
ÖZLEM ÇEVİK
KARDEŞLER KAYNAK
63
İL. EM. MD. YR
HAKİM GÜNAY ESEN
İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
64
YD. DOÇ. DR.
VELİ ONUR ÇELİK
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
ÇAĞLAR YAVAŞ
KARCAN KESİCİ TAKIM
FERHAT KARA
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
67
ENGİN YÜKSEL
BEBKA
68
ÖZGÜR TAŞKIN
MOBGE
69
FERHAT AYDOĞAN
MOBGE
65
66
PROF. DR.
70
YRD. DOÇ. DR.
ILGIN ACAR
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
71
DR
ZAFER DİKMEN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
72
PROF. DR.
ÖMER METE KOÇKAR
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
73
KOORDİNATÖR
ASLI ÖZTÜRK AKDEMİR
ESK. HAVACILIK KÜMELENMESİ
74
GENEL MÜDÜR
MUHİTTİN AK
AKAR MAKİNA
75
MECLİS BAŞK.
İSMAİL KUNDURACI
ESO/YÜKSELİŞ MAKİNA
76
PROF. DR.
DİLEK AK
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
77
YÖNETİCİ
SEMİH
SAVRONİK A.Ş.
BERRİN GÖKÇEK
NG KÜTAHYA SERAMİK
KORAY KÖSE
DOĞUŞ PLASTİK
78
79
İŞL. MÜDR.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
80
YAKUP GEÇİLİ
ESİŞGEM
81
ÜMİT ŞAHBAZ
MY ENGLİSH A.Ş.
82
İSMAİL BECENELİ
ESKİŞEHİR SANAYİ ODASI
83
PROF. DR.
ERSAN PÜTÜN
A.Ü-ARİNKOM TTO
84
PROF. DR.
ENDER SUVACI
A.Ü-ARİNKOM TTO
85
UZMAN
ORKUN BAŞKAN
A.Ü-ARİNKOM TTO
86
UZMAN
AYNUR GÜNEŞ
A.Ü-ARİNKOM TTO
MAHMUT KİPER
A.Ü-ARİNKOM TTO
87
88
UZMAN
SANEM MOĞULKOÇ
A.Ü-ARİNKOM TTO
89
UZMAN
ALTUĞ BAYDAR
A.Ü-ARİNKOM TTO
90
YRD. DOÇ.DR.
HALUK YAPICIOĞLU
A.Ü-ARİNKOM TTO
91
TEĞMEN
MUHAMMET KARACA
1. HİBM KOMUTANLIĞI
92
MÜHENDİS
GÖRKEM ŞANAN
DOĞUŞ PLASTİK
93
PROF. DR.
ÖNDER ORHUN
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
94
UÇAK MÜH.
KADRİYE ŞENTÜRK
1. HİBM KOMUTANLIĞI
95
UZMAN
OLCAY SEVİK
A.Ü-ARİNKOM TTO
96
UZMAN
AYLİN SALİHOĞLU
A.Ü-ARİNKOM TTO
97
UZMAN
YASEMİN KARA
A.Ü-ARİNKOM TTO
98
UZMAN
BURÇAK İLTER TİMUÇİN
A.Ü-ARİNKOM TTO
99
UZMAN
YELİZ ERKOÇ
A.Ü-ARİNKOM TTO
100
UZMAN
ÖZLEM SEVİNÇ TİGİN
A.Ü-ARİNKOM TTO
101
UZMAN
MEHMET HAKAN DAĞ
A.Ü-ARİNKOM TTO
102
UZMAN
UĞUR ACAR
A.Ü-ARİNKOM TTO
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
EK-1
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Ek-2
Birol Mercan ve Mustafa Gömleksiz (Necmettin Erbakan Üniversitesi) tarafından
yapılan “Bölgesel Kalkınmada İnovasyon Sistemleri: KOP Bölgesi Üzerine Bir
Yaklaşım” çalışmasından alınmıştır.
TR10 (İstanbul),
TR31(İzmir),
T41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik)
TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova),
TR51 (Ankara) bölgeleri ve
KOP Bölgesi (Konya, Karaman, Aksaray, Niğde)
inovasyon sistemleri içerisindeki 4 ana girdi ve 3 ana çıktı bileşeni kapsamında
değerlendirilmiştir
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bileşenler:
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölgesel İnovasyon İndeksi Kapsamında Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri ve KOP
Bölgesi Karşılaştırmaları
İnovasyon Girdileri Kapsamında Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri ve KOP Bölgesi
Karşılaştırmaları
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
İnovasyon Çıktıları Kapsamında KOP Bölgesi ve Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri
Karşılaştırması
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Bölgesel İnovasyon İndeksi Alt Bileşenleri Kapsamında Elde Edilen Bulgular
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.
İllere Göre Yaşam Kalitesi Sıralaması
Copyright © 2014 ARİNKOM TTO, Tüm hakları saklıdır.