ayyıldızın kalemleri - okul dergimizin 2. sayısı çıktı
Transkript
ayyıldızın kalemleri - okul dergimizin 2. sayısı çıktı
ÖNSÖZ Değerli okuyucularımız bu dergi öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için ortaya çıkarılmıştır. Öğrenciler ilgi duydukları alanlarda gerek çeşitli kaynaklardan yararlanarak gerekse kendi yorum kabiliyetleri doğrultusunda edindikleri bilgileri sizlerin önüne getirmiştir. Dergimizde her türlü konudan izler vardır. Dergiyi okuduğunuzda öğrencilerimizin hayal dünyasına bir adım daha atmış olacağınızdan emin olabilirsiniz. Dergimizi umarız sizler de beğeneceksiniz. Saygılarımızla ... Koordinatör Öğretmen Ferhat ALTINTAŞ Türkçe Öğretmeni Ve Suat ÖZTÜRK Bilişim ve Teknoloji Öğretmeni SEVGĠLĠ ARKADAġIM Bilirsin seni ne kadar çok sevdiğimi ama seni en son görüĢtüğümüzde ben hala birinci sınıfa gidiyordum. Ama Ģimdi ise altıncı sınıfa gidiyorum. ġuan sende beni unutmamıĢsındır. Sende benim kadar çok büyümüĢsündür. Ben seni çok merak ediyorum acaba bir daha ne zaman karĢılaĢacağız diye ama ben seni hiç görmedim. Artık birbirimize mektup yazabiliriz yada birbirimize mesaj da yazabiliriz. Bana resmini göndeririz. Umarım sende bana Türkçe öğretmenimiz hatırlattı. Ve ben bu mektubu yazarken aklıma sen geldin. Zaten hiçbir zaman aklımdan çıkmıyorsun da yine de yazacağım dedim. Ben sana bu mektubu yazıp verince bana da mektup yazabilir misin? Çok isterim arkadaĢımın bana mektup yazmasını ve o mektubun içinde benim hakkımda güzel Ģeyler ve benim hakkımdaki doğru düĢünceleri yazsın ve bende ona göre yanlıĢ hareketlerimi uygulayıp da ona göre davransam. Canım arkadaĢım benim söyleyeceğim söz bu kadar senin mektubunu da beklerim. Seni çok seviyorum canım arkadaĢım görüĢmek üzere seni seven arkadaĢın GÖKÇE. YAZAN GÖKÇE KÖSE GÜL KOKULU ANNEM (CENNET SENIN AYAKLARıN ALTıNDA) Canım annem bu mektubumu yazarken ellerim titriyor. Anne anne ilk doğduğumda senin gözlerine baktığında o ilk an var içim içimi yiyor. Senin kıymetini biledim. Bu hayatta en çok sana güvendim. En çok sana güvenirdim. Bu hayatta anne ve baba sevgisinden gerisi yalan. Bu hayatta aĢk meĢk hepsi yalan .Ben bu hayattan en çok kimi sevdiğimi sıralarken; 1.ANNEM 2.BABAM 3.KARDEġIM(ALI MERT) Gerisi yalan. Ben sana güveniyorum. peki sen bana güveniyor musun? Anne ben senden bana güvenmeni isterim. Beni ilk doğduğumda o sıcacık kollarına aldığın için teĢekkürler. Gözlerimi açtığımda ilk seni gördüğüm an için teĢekkürler. Benim dertli, hasta ve sıkıntılı zamanımda yanımda olduğun için teĢekkürler. Sana bu kıtaları yazdım: TeĢekkür ederim öyle baktığın için TeĢekkürler aklımda kaldığın için Karanlıktan korkmuyorum eskisi gibi Benim yanımda hep aydınlık ferah benim için Anam sakın unutma seni çok seviyorum... ALPTUĞ BERAD ARTUK 6-D 146 Uyku nedir? Uyku insanın dinlenmeye geçtiği düĢünce karmaĢasından arındığı, sinir sisteminin dinlendiği ve bağıĢıklık sisteminin tamir iĢiyle uğraĢtığı zaman dilimidir. Rüya Nedir? Uyku sırasında aynen uyanıkmıĢ gibi çeĢitli olayların yaĢanması hafi, düĢ. Bizler yatağımıza yattığımızda aklımızda o günü değerlendirmeliyiz.Değerlendirdiğimizde iyi bir gün mü geçirdik yoksa kötü bir gün mü geçirdik ? diye seçebiliyoruz.Rüyada iĢte böyle oluĢuyor. Bir günde yaptığımız hareketlerimiz rüyayı oluĢturuyor.O günde güzel bir olaya tanık olduysak ve aklımızda kaldıysa o olayın rüyasını görüyoruz.Kötü bir olaya tanık olduysak kötü rüya görüyoruz ama bu kanıt değildir bazen de kötü olay olup iyi , iyi olay olup kötü rüya görebiliriz. Rüyalarla Ġlgili Temel Bilgiler: Ġnsanların çok büyük bir çoğunluğu gözlerini kapatarak uyumaktadırlar. Yetişkin bireyler, her gece uykularının yaklaşık 1,5 ile 3 saati arasında rüya görmektedirler. Eğer yattıktan en geç 5 dakika kadar sonra uykuya dalamıyorsanız, bu durum uykuya ihtiyacınızın olduğunun belirtisidir. Uykuya dalmanız için gerekli olan süre ideal olarak, 10 ya da 15 dakika civarındadır. Rüya görme süreci, kendi içinde bölümlere ayrılır; 1. ve 2. kısım rüyanın en yalın ve en kısa halini içerir. Doğumumuzdan ölümümüze kadar, hayatımızın yaklaşık dörtte birini uyuyarak geçiririz ve hayatımızın yaklaşık 6 yılını rüya görerek geçiririz ., Epilepsi hastaları, hastalıkları dolayısıyla çok şiddetli ve etkili rüyalar görmektedirler. Yapılan araştırmalara göre, insanların uyumadan hayatlarına devam edebileceği maksimum süre, 18 gün, 21 saat ve 40 dakika olarak ölçülmüştür. Uyuduğunuz uykunun kalitesi bir bakıma uykuya dalmanızın ne kadar zaman sürdüğü sorusu ile ilişkilendirilebilir. Kişinin uykusunun bölünmesi ya da uykusunu tam olarak alamaması halinde, güne gergin başlar, çevresinde gelişen olaylara adapte olamaz ve farklı davranışlar sergileyebilir. Yeni ebeveyn olmuş bireyler, ilk bir yıl içinde uykularının yaklaşık 400-750 saatini feda ederler. Yapılan birtakım araştırmalar, bebeklerinin REM uykuları esnasında beyinlerini geliştirdiklerini kanıtlamıştır. Örneğin erken doğan bebekler, uykularının %75’ini REM uykusu ile geçirmektedirler. Bir insan yılda ortalama 1450; günde ise ortalama 4 rüya görmektedir. Öğrencinin biri sınavda soruları yanıtlamak için zar atıyormuĢ 1 gelirse A iki gelirse B 5 gelirse E vs. 6 geldiği zaman tekrar zar atıyormuĢ. Bir atmıĢ altı gelmiĢ, bir daha atmıĢ yine altı gelmiĢ, bir kaç defa daha atmıĢ yine altı gelince "Bu soru çok zor bu soruyu geçeyim" demiĢ. Öğretmen okulda sormuĢ: _kim cennete gitmek istiyor? Herkes parmak kaldırmıĢ.Sadece Temel parmak kaldırmamıĢ.Öğretmeni sormuĢ: Temel sen cennete gitmek istemiyormusun? Temel: _istemezmiyim öğretmenim.Ġstiyorum ama annem bana okuldan çıkınca hiç biryere gitmeden eve gelmemi söyledi.Onun için gidemiyorum.Annem göndermiyor........ MATAMATİK YALAN SÖYLEMEZ. Öğretmen Ali'ye: -Uzun bir kelime söyle, demiş. Ali: -Lastik öğretmenim! demiş tekrar öğretmeni Ali'ye: -Lastik uzun kelime değildir ondan daha uzunları da vardır deyince, Ali: -Çekince uzar hocam, demiş. Öğretmen matematik dersinde öğrencilerine sordu: - Çocuklar, matematik asla yalan söylemez. Örneğin bir adam bir tarlayı on günde sürerse, on adam bir günde sürebilir. Buna benzer bir örnekte siz verin bakalım. Öğrencilerden birisi gülerek cevap verdi: - Örneğin bir vapur Atlantik Okyanusunu altı günde geçerse, yüz kırk dört vapur bir saatte geçebilir! HAZIR GIDALAR SĠZĠ ÖLÜME HAZIRLAR Çocukları astım ve alerjik hastalıklardan koruduğu kanıtlanan tek beslenme türünün, bol meyve, sebze ve balık içeren Akdeniz tipi beslenme Ģeklidir. Çocukların, çikolata ve kakaolu gıdalar, kakaolu fındık ezmeleri, kolalı içecekler, çay, kahve ve buzlu çay, patates kızartması, cips, ketçap, mayonez, hazır meyve suları ve gazlı içecekler, hamburger, pizza, lahmacun ile yoğun baharat içeren sucuk, çiğ köfte gibi gıdalardan uzak tutulması gerektiğine de iĢaret etti. . Yapılan çalıĢmalar gösteriyor ki, haftada 3 veya daha fazla hamburger tüketen çocukların astım riski, hiç tüketmeyenlere oranla yüzde 40 artıyor. TÜRKĠYE‟DEKĠ TELEFON VE BĠLGĠSAYAR Türkiye‟deki teknolojik aletler deyince ilk aklımıza gelen telefon gelir. Telefonlar hepimizin bildiği gibi yeni yeni hatta her gün telefon çıkıyor. Aynı Ģekilde bilgisayarlarda öyle. Bu Ģekilde ne kadar çok teknoloji o kadar çok para demek. Çünkü her bir telefon çıktığında aynı anda bazı insanlar o telefonu alan kiĢilerdendir. ġimdide televizyondan bahsedelim. Biliyorsunuz ki her gün yeni televizyon çıkıyor. Mesela üç boyutlu televizyonlar, gözlükleri ve modern kumandaları. BaĢka yeni çıkan Ģeylerden bahsedersek saatler. Bildiğiniz gibi yeni arama yapabilen saatler çıktı buda teknolojinin çok fazla ilerlediğine bir örnektir. Ve daha sayamayacağımız kadar… Zeynep YILMAZ 7/B RÜYAMDAKĠ YAġLI Kapı çalmıĢtı. Kapıyı açan yaĢlı ninenin küçücük torunları onu ziyarete girdi. Bu mutluluğu hiçbir duyguya değiĢmezdi. Bazı çocuklar sırasıyla ninenin kucağına atlamıĢtı. Torunu onu öpüyor bu arada da kendisine ne yemek yaptığını soruyorlardı. Böyle önemli bir konuyu nasıl atlayabilirdi ki. Dolmalar, börekler, tatlılar ve en lezzetli nefis mi nefis kurabiyeler...Ġçeri girdiklerinde nine sadece güzel yemek yaparak iyi bir insan olacağını düĢünüyordu. Ama atladığı bir ayrıntı vardı. Ġnsani değerler...Torununa güzel yemekler verirken aç bir çocuğa ikram etmeyi unutuyordu. Torunu bu huyunu onun yüzüne vuruyor. Tam bu sırada annesinin kendine seslendiğini duydu. UyanmıĢtı. Evet! Evet! Bu bir rüyaydı. Bu rüyayı aklından çıkaramıyordu. Kalktı ve okul yolunu tuttu. Aç bir teyzeyi gördü. Hemen onu lokantaya götürdü. Onun karnı toktu harçlıklarıyla bir kiĢiye yardım etmiĢ oluyordu. O günden sonra insani değerlere çok önem verdi. YaĢlılığını hiç aklından çıkaramadı. Zeynep YILMAZ 7/B MĠLLĠ BĠLĠNÇ KORUMASI DıĢarıdayken, etrafımıza bir bakalım. Güzel. Etrafta cafeler, lokantalar, marketler… ġu ana kadar her Ģey kulağa hoĢ geliyor. Ama bu dükkanların ismine bakılınca her ne kadar bazılarımız için olmasa bile bu isimler hiç iç açıcı değil. Her dükkanın ismi baĢka bir dil. Yabancı sözcükler, Türkçe‟yi öldürmüĢ gibi. Türkçe‟nin hiçbir kimliği kalmamıĢ adeta. Durumu birisinin düzeltmesi gerekiyor. En azından düzeltmeye baĢlaması. Ancak o kiĢi nedense bir türlü seçilemiyor. Bu olay Ģu an için bazılarını rahatsız etmese bile, ileride emin olursalar çok rahatsız edecek. Çünkü bu, resmen bizim bağımsızlığımızı kısıtlıyor. Diğer devletlerin eline koz veriyor. Ġleride baĢka bir ülkeden biri çıkıp, ”Bu ülkede benim dilim kullanılıyor. O zaman benim bu ülkede yaĢama ve ülkeyi sahiplenme hakkım var.” dese, hiç ĢaĢırmam doğrusunu isterseniz. Bu yüzden lütfen bilinçli olalım, ülkemize sahip çıkalım. AHMET EGE HACIOĞLU 8/A Uyandığımda elimde baĢtan gözümde gözlükle kitap okurken kendimi buldum. Birden kulağıma çok güzel çocuk sesleri geliyordu. Sandalyeden ağır ağır kalkarak pencereye uzandım. Baktım ki birçok çocuk bahçede oyun oynuyordu ve bir anda çocukluğum gözümden adeta bir film Ģeridi gibi kayıp gitti. Daha sonra sürekli otura otura bacaklarım uyuĢmuĢtu ve biraz dıĢarı çıkıp yürümem gerektiğini düĢündüm dıĢarı çıkıp yürüyüĢ yapmak üzere parka gittim. Biraz yürüyüĢ yaptıktan sonra ter içinde kaldım ve bir yere oturup dinlemeye çalıĢtım. Yanımdan geçen çocuklar koĢu yarıĢı yapıyorlardı. Hiç yorulmadan bıkmadan usanmadan… Ben hiç böyle yorulur muydum? Hey gidi günler! Hey! Yorulduğumu anladığımda bir otobüse binip kızıma gitmek istedim. Otobüse bindiğimde bir genç bana yer verdi. Otur teyze dedi. Ben biran gençliğimde de bunları yaptığımı düĢündüm. Kızıma geldiğimde kızım kapıyı hoĢgörüyle açıp hoĢ geldin anneciğim dedi. Çayım ve yemeğim önüme gelip bana hizmet ediliyordu. Yine beni bir hüzün sardı. Kendi kendime ben hiç bu durumlara düĢer miydim diye mırıldandım. Daha sonra kızım benimle aĢağı inip otobüse bindirdi ve aynı Ģekilde bir genç kız yer verdi ona teĢekkür edip oturdum. Daha sonra birden otobüs sallandı ve birden kendime geldim. Eve geldiğimde aynada kendimi gördüm. Demek ki yaĢlanmamıĢım. Bunların hepsi bir rüyaymıĢ. Ellerim, bacaklarım hala çocuk gibi aslında ben yaĢlanmamıĢım. EMİNE NUR SALTAR 7/B Herkes tadacak yaĢlılığı Tadacak bu güzel yaĢamı Son ilkbaharın da DüĢünmeye zaman bulur ġu zamanında YaĢlılık insanın hayatının En son dönemidir Ġnsanın en güzel anlarından biridir Herkes tadacak bu anı Gururla anacak bu hayatı AYYILDIZ‟IM Ayla yıldız birleĢti, Ayyıldız oldu. Ayyıldız mahallesinde, Bir okul oldu. Tuğlalar birleĢip, Bir okul oldu. Hayırseverler birleĢip, Okula yardımcı oldu. 1994‟te Pursaklar‟da Okulumuz kuruldu, Öğrenciler ise, Sınıfa kuruldu. Göklerde dalgalanıyor, Ne güzel parlıyor. Çok güzel duruyor, Benim Ayyıldız'ım. Oynarız her zaman Kaptanlı yakar topu Mızıkçılar doludur Top çalan yok mudur Elbette vardır. Çünkü burası okul Abileri hiç sevmem Çünkü genellikle top çalan onlardır Artık bıktık bu ağabeylerden Bizi yok sanıyorlar Ezip geçiyorlar Bizde varız dünyada Kör desen değiller Sağır desem değiller O zaman eksik olan Sadece akılları Öğretmene söyledik Çareyi bekledik Yanımızda öğretmen olunca Sanki bir kedi gibi Ama artık çare yok Toplarımız patladı Sadece istediğimiz Ağabeylerin topları almaması Yazan: Elif TĠRYAKĠ 5/C KARIN ACIKTIRAN YEMEK KÖŞESİ ArkadaĢlar; Bu dergide sizlerle bayat ekmekle yemek tarifleri,eğlenceli karikatürler ve daha bir çok eğlenceli etkinlikler sunacağım.. ArkadaĢlar biliyoruz ki yemek yapmak bazen zor. Bunun sebebi ise yapmak istemememiz yada yapmayı bilmediğimizden kaynaklanıyor.Yemek yapmanın en kolay yolu iĢte bu dergide... ArkadaĢlar; Yemek yapmak ilk önce yemeğe sevgi katarak yapılmalıdır.Yemeği ne kadar güzel yaparsak yapalım yine de o yemek o kadar güzel olmaz.ArkadaĢlar bir deney yapılmıĢ , bu deneyde 2 fanusa su koyulmuĢ , ve birinci fanusa güzel sözler SöylemiĢ , ikinci fanusa ise kötü söz söylemiĢ.1 hafta sonra baktığında kötü söz söylediği fanus da ki su sararmıĢ , güzel söz söylediği de berrak su olmuĢ. Bu sayfadan çıkardığımız ders: -yemeğe sevgi katarak yapmak 1 YEMEK YAPMANIN EN KOLAY PÜF NOKTASI : -Yemeğe sevgi katarak yapmak. Vücudumuzu oluĢturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalıĢması için besin öğelerinden yani yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda almalıyız. Dengeli ve düzenli beslenmek için 4 temel besin grubundan mutlaka tüketmeliyiz.Bunlar; -Süt ve süt grubu (yoğurt,peynir) -Et grubu (tavuk,balık) -Sebze meyve grubu -Tahıl grubu (ekmek,makarna) Dengeli ve düzenli beslenmek bizim hayatımızda önemli rol oynar.Dengeli ve düzenli beslenmek günde 3 öğün yani sabah öğle ve akĢam olarak incelenir. Dengeli ve düzenli beslenmenin yanı sıra spor aktiviteleri yapmakta çok önemlidir.Aldığımız kalorileri yakmak , sağlıklı bir vücuda sahip olmak için günde en az 30 dakika yürüyüĢ yapmalıyız. Açıkta satılan yiyeceklerden uzak durmalıyız. Günde en az 1 litre su tüketmeliyiz. ġekerli ve gazlı içecekler tüketmemeliyiz. Dünya nüfusunun önemli bir bölümü, yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu oluĢan hastalıklarla mücadele ediyor. Öte yandan, aĢırı ve dengesiz beslenme sonucu oluĢan obezite (aĢırı ĢiĢmanlık), birçok insan için önemli bir sağlık sorunu olmayı sürdürüyor. EKMEK ĠSRAFI ArkadaĢlar israf deyince akla gelen ilk konu ekmek israfı.Ekmek israf etmek yani gereğinden fazla ekmek almak veya çöpe atmak. Ekmek tüm dünyanın en temel besin kaynağıdır. Türk toplumunun da en büyük baĢ tacıdır.Üretilen ekmeğin önemli bir kısmı ne yazık ki, gıda olarak tüketilmeyip çöpe atılmakta ya da hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Yüz milyonlarca insanın aç uyuduğu ve açlıktan hayatını kaybettiği bir dünyada ekmeğin çöpe atılması, israf edilmesi yürek yaralayan bir olaydır. BĠLĠYORMUYUZ? -Ülkemizde bir yılda çöpe atılan ekmekle 500 tane okul yapılabilir. -Ülkemizde israf edilen ekmekle 500 km yol yapılabilir -Ülkemizde israf edilen ekmekle 542 ton buğdayı israf ediyoruz. EKMEK ĠSRAFI ÖNLEMEK ĠÇĠN -İhtiyaçtan fazla ekmek alınmamalıdır. -Ekmeğin dilimlenerek tüketilmesi israfın azaltılmasını sağlayacaktır. BAYAT EKMEKLĠ YEMEK TARĠFLERĠ Bilmiyoruz ki aslında bayat ekmekle neler yapılacağını. Eğer bilseydik o kadar ekmeği çöpe atmazdık. Bize nasıl pet ĢiĢeler , gazeteler vb. gibi tüketilmiĢ maddeler geri dönüĢtürülüp hizmetimize sunuluyorsa iĢte bu bayat ekmeklerde bize sunulabilir eğer israfın günah olduğunu bilirsek bu ekmekleri değerlendiririz. Bu ekmekler çöpe gideceğine bizim midemize karnımızı doyurmaya yarasın. Ben size bayat ekmekle neler yapılacağını göstermek için bir tane tarif paylaĢtım inĢallah beğenirsiniz. Bayat Ekmekli Tarator: Malzemeler: -500 gr süzme yoğurt -125 gr (5 dilim) bayat ekmek rendesi -4 gr (2 diş) sarımsak -100 gr (1 çay bardağı) zeytinyağı -Tuz YAPILIġI: -Bayat ekmekler rendelendikten sonra tavada zeytinyağı ve sarımsak ile sote edilir -Hazırlanan bu karışım soğuduktan sonra yoğurt ile karıĢtırılır -Üzeri, rendelenmiş bayat ekmekler ve dereotu ile dekore edilip servise sunulur. HADĠS-Ġ ġERĠF Yiyiniz,içiniz fakat israf etmeyiniz. 4 ArkadaĢlar;GDO genetiği değiĢtirilmiĢ organizmalardır. GDO genellikle hangi besinlerde bulunur: *Mısır *Patates *Domates *Pirinç *Soya Bizim sınıfımızda genellikle bardakta mısırı çok tüketiliyor.Biliyoruz ki tadı çok güzel özellikle üstüne sos döküldüğünde.Ama bilmediğimiz bir Ģey vardır ki mısırda GDO vardır. GDO genetiği değiĢtirilmiĢ organizmalardır.Türkiye de üretilen Gelir Döver Öldürür BENĠM YORUMUM 7/B sınıfı kendi aralarında çok eğlenceli bir sınıftır. Sınıfta her kez birbirleriyle ĢakalaĢırlar. Bazıları Ģakayı kötü yapsalar da küsmezler. Bazıları Ģakaları kötü bulup hocaya derler. ġakalardan küserlerse de 2 dakika sonra hemen konuĢurlar. Erkekleri futbolda diğer sınıflardan kötü olsa da kendi aralarında çok eğlenirler. Sınıfın içinde hep mutlular bazıları mutsuz olsa bile sınıf o kiĢiyi hemen güldürür. Herkes birbirine yardım eder. Ders konusunda, fikir konusunda her konuda yardımlaĢırlar. Deniz kıyılarından taĢları birer birer toplarsın ama bazılarını atmaya kıyamazsın iĢte bizim sınıfımız o atmaya kıyamadıklarımızdandır. Abdullah BOZAN Cilt 1, Sayı 1 Bülten Tarihi 7/B SINIFI HUZUREVİNDE Huzurevi hepimizin bildiği gibi yaĢlı yada yaĢlı hasta olarak ifade edilir. Oraya girdiğinizde adından dolayımı nedir harika bir huzur kaplıyor içinizi. Oradaki yaĢlılar sizi o kadar güzel karĢılıyor ki sanki biz onların torunlarıyız. Gerçekten oraya gidildiğinde içinize bir mutluluk kaplıyor. Buraya gittiğinizde gerçekten zamanın nasıl geçeceğini anlayamıyorsunuz. Çünkü orada sizi öyle karĢılıyorlar ki evde bilgisayar baĢında vakit geçirmek yerine eğer yakınsa huzur evi oraya gidip orada vakit geçirebilirsiniz. Orada ki yaĢlılara çok iyi bakılıyor. Yemekleri, suları, tuvalet ihtiyaçları karĢılanıyor. Ve oraya gittiğinizde kesinlikle oyun oynayan Ġngilizce Öğretmenimiz Kad- bir çift görebilirsiniz. Çünkü orada ya satranç ya okey yada riye YAMANER‟ e teĢekkür baĢka oyun oynuyorlar. Ve sizi de davet ediyorlar. Bu teklifi kabul ederseniz gerçekten çok mutlu oluyorlar. Tabi ki onlar ediyoruz. mutlu olunca doğal olarak sizde mutlu oluyorsunuz. ĠĢte bu anlattıklarımdan sonra vaktin gerçekten çok çabuk geçeceğini buradan anlayabilirsiniz. YaĢlılığın da diğer evrimler gibi güzel yanları da var tabi ki. Mesela huzur evine gittiğimizde herkesin yanında birer tane arkadaĢı var. Yani hiç kimse yalnız değil. Ayrıca televizyon izleme Ģansları da var. Bu bence iyi bir avantaj. Hem canları sıkılmıyor hem de iyi zaman geçiriyorlar. Mesela örgü ören kiĢiler biri bile var. Onlar orda yabancılık çekmiyorlar aksine orayı kendi evleri gibi benimsiyorlar. Bu da onların orada tek kaynakları gibi gözüküyor. Eğer orayı kendi evleri gibi benimsemeseler orada yabancılık çekerler buda orada onların mutsuz olmasını sağlar. HUZUREVĠNDE HUZUR BULDUK VELĠ TOPLANTISI – 22 Eylül 2013 – AYYILDIZ ORTAOKULU 1.“Seni Ġlgilendirmez”. Taksici, araca binen müĢterisine nereye gideceğini sorunca, mağrur adam cevap verir: “Seni ilgilendirmez”. Çocuğunuzun öğretmeni olarak ısrarcıyız: Ne yapmak istediği bizi ilgilendiriyor. 2.“Yine de doktor gerekiyorsa, ben buradayım!” Trafik kazası alanında kadın yaralıya yardım etmeye çalıĢır, yeni gelen iri yarı adam onu iterek der: “Çekil, ben ilk yardım kursuna gittim!” Kadın mücadele edecek güçte değil ama seslenir: “Yine de doktor gerekiyorsa, ben buradayım!” Çocuğumuzun sorunları için doğrudan baĢka çocukları tehdit etmeye gelmeyelim – burası dağ baĢı değil ve bu Ģekilde kalıcı çözüme ulaĢamayız. Sınıf öğretmenine, o sınıflardan sorumlu müdür yardımcısına, müdüre gidelim. ġikayetinizi sakin Ģekilde ve düzgünce anlatın: “Adam adamdan korkmaz, saygı duyar!” 3.“Ne yapıyorsun?!” Adam inĢatta çalıĢan üç kiĢinin yanına ayrı ayrı yaklaĢır ne yaptıklarını sorar. Ġlki: “Görmüyor musun, taĢ taĢıyorum!” der. Ġkincisi gururla: “Ailemi geçindiriyorum” der. Üçüncüsü mahcup Ģekilde: “Ruhumuzu arındıracak güzel bir mabet inĢa ediyorum” diye cevap verir. Bizim çocuklarımız okula ne için geliyor? Evde olmamaları için mi? ArkadaĢlarıyla buluĢmaları için mi? Kendilerine ve topluma yararlı bireyler olarak yetiĢmek için mi? 4.“Amerikalı araĢtırmacılara göre öğretmenin öğrenci baĢarısındaki katkısı % 35-e varabilirmiĢ.” Bunun olması için öğretmenlere fırsat tanıyalım! Onlara güvenelim, öğrenci gözünde otoritesini sıfırladıktan sonra aynı öğrenciden severek ders çalıĢmasını bekleyemeyiz. 5“Hediye”. Öğrenci öğretmenine açılıyor: “Çok zorlanıyorum. Biri bana bağırınca, emredince, beni aĢağılayınca ona hemen daha fazlasını yapasım geliyor, ama çoğu zaman bu da çözüm olmuyor!” Öğretmen soruyor: “Biri sana hediye getirse ve sen onu kabul etmezsen hediye kimde kalır?” Öğrenci: “Tabi getirende” Öğretmen: “O zaman o öfkeyi, aĢağılamayı, kızgınlığı söz konusu hediye gibi değerlendir ki getirende kalsın!” Biz öğretmenler de insanız, biri bizi tehdit eder, iftira atarsa, hor görmeye çalıĢır, ya da anlayıĢlı davrandım diye enseye tokat samimiyet kurmaya çalıĢırsa, izin verin bundan hoĢlanmayalım. Çocuklarımız da kabul etmedikleri hediyeleri sahipleriyle baĢ baĢa bıraksın. 5.“Joshua Bell ve 3 milyon dolarlık kemanı.” Söz konusu kiĢinin her konseri için zor bilet bulunur ve bu biletler çok pahalı iken, metro giriĢinde aynı kemanla çalınca cep harçlığı denecek para kazanmıĢ. Diğer yorumları göz ardı etmeden Ģunu vurgulayalım: Bir konuya değer verebilmek için o konuya hazır olmalıyız: Okula temiz, düzenli, kaplı defter/ kitapla, çalıĢarak ve ödevlerimizi yapmıĢ Ģekilde gelerek, proje ve yıllık ödevlere zaman ve kaynak ayırarak. 6.“Piyano çalabilecek miyim?” Daha önce anlattığımız Ģu kaza geçiren yaralı soruyor: “Doktor bey, parmaklarım kırılmıĢtı ya, alçı alınınca piyano çalabilecek miyim?” Doktor: “Elbette” Hasta: “Bu bir mucize, tıp çok ilerlemiĢ, düĢünsenize ben eskiden piyano çalamıyordum!” Tüm uzmanlığımıza rağmen okulumuzda bu tür mucizeler gerçekleĢtiremiyoruz. Her Ģeyden önce çocuklarımızın motivasyonu, isteği, aile/çevre desteği önemli. 7.“Ġlk yarının sonucu neydi?” ġu kaza geçiren adamımız soruyor: “Hastanedeydim, derbiyi izleyemedim, sonucu neydi?” ArkadaĢı cevap veriyor: “Maç 0:0 bitti.” Hastamız: “Ġlk yarı sonucu neydi?” Bizim iĢimiz de böyledir: öğretmen olarak her Ģeyi bilemeyiz, ama ayrıntısı bize söylenmeden de belli sonuçların farkındayız. 8.“Henüz bir sorun görünmüyor!” Gökdelenden düĢen birini seyredenler her bir alt kat seviyesinde düĢünüyorlarmıĢ: “Henüz bir sorun görünmüyor!” Çocuklarımızla da bazen böyle oluyor. Her Ģeyin farkındayız, ama “Henüz bir sorun görünmüyor!”-a inanmak istiyoruz. Aksi takdirde bizim de sorumluluklarımız var çünkü: A-Sorumluluklarımız: a)Yapmamız gerekenler: /En önemlisi çocuğumuza zaman ayırmalıyız/; sıra arkadaĢını; sınıfta/okuldaki en iyi arkadaĢını; hayallerini; sevdiği müzikleri; kitapları; filmleri bilmeliyiz; konuĢacak konular bulabilmeliyiz (çocuğumuza her Ģeyi vereme- yebiliriz, ama verebileceğimizin en iyisini verelim, buna sosyal derslerini bize anlatması, bizim kitaptan takip ederek dinlememiz, defterlerini kontrol etmek, öğretmen notlarını okumak/ imzalamak var) b)Kavgada bile denmemesi gerekenler: “KomĢu çocuğunu/kardeĢini gördün mü, hep takdir getiriyor?” (Bunun kontra sorusu var: “KomĢunun babasını gördün mü, çocuğuna ev almıĢ, Mercedes almıĢ” oysa iĢ bu kadar basite indirgenmemeli); Ben senin baĢaramayacağını biliyorum zaten; Baban/ annen bir gelsin göreceksin sen; Sen zaten hep böyle yapıyorsun… 9.“Burada herkes ayakkabısız” Ayakkabı firması Afrika‟ya iki uzman gönderir. Ġlkinden telgraf gelmiĢ: “Burada Ģansımız yok, burada hiç kimse ayakkabı giymiyor!” Ġkincisi de telgraf göndermiĢ: “Burada Ģansımız çok yüksek – hiç kimse ayakkabı giymiyor”. DeğiĢen eğitim sistemi de bir fırsata dönüĢebilir, Ģikayet etmekten vazgeçelim, çocuğun güçlü taraflarını görerek, eksiklerini gidermeyi çalıĢalım, bunun için en iyi yol uzman öğretmenlerle de görüĢmek, tavsiyelerini dikkate almaktır. GÖRSEL SANATLAR ÖĞRETMENĠ HAġĠM CĠNLĠ KARİKATÜR KÖŞESİ KARİKATÜR KÖŞESİ DÜNYANIN EN İLGİNÇ İNSANLARI PURSAKLAR’IN TARÎHÇESİ Pursaklar, Ankara Çubuk arasında yer alan köylerin en eskilerinden biridir. Pursaklar isminin geçtiği en eski tarihi vesika, 1530 yılında Osmanlı Devleti tarafından hazırlatılan tapu tahrrir defterinde “Busaklar” olarak yer almaktadır. BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü tarafından 438 numaralı muhasebe-i Vilayet-i Anadolu defteri ismi ile 1993 yılında 2 cilt olarak yayınlanmıĢtır. Yayınlanan bu defterde iki Busaklar (Pursaklar) kaydı bulunmaktadır. Bunlardan biri köy olarak geçmekte ve o tarihte Çubuk kazasına bağlı olduğu görülmektedir. Busaklar ismini defterin iki yerinde kaydı olması köyün yarısının tımar, diğer yarısının ise vakıf arazisi olarak ayrılmasından kaynaklanmaktadır. Busaklar‟ın coğrafi olarak bugün "Eskiköy" diye tabir edilen yerde kurulu olduğunu biliyoruz. 1966 yılında Pursaklar Eskiköy muhitinde meydana gelen bir heyelan yüzünden devletin yardımı ile planlı olarak inĢa edilen ve çoraklık mevkii de tabir edilen Ģimdiki yerine taĢınmıĢtır. Pursaklar‟ın son yerleĢim alanı burası olmuĢtur. Yukarıdaki kayıtların dıĢında köyün tarihçesiyle ilgili olarak büyüklerimizin anlattığı bazı rivayetler vardır. Bu rivayetlerin baĢında Ģimdiki Pursaklar‟ın Kavacık Memba suyunun kenarında kurulu olduğu, Çubuk ovası kenarında bulunan bu köyün eĢkıya ve baskısı zulmünden dolayı bugün "Eskiköy" tabir edilen yere bundan 150-200 sene önce (kesin tarihi belli değil) taĢındığı söylenmektedir. Bu rivayetin gerçeğe dayandığını, yukarıda zikrettiğimiz tapu tahrir defterinde “Kavacık” isminde bir köyün de kayıtlı olmasından anlıyoruz. Pursaklar‟ın 20. yüzyılın baĢlarında 30-40 haneli bir köy olduğu Balkan SavaĢı, 1. Dünya SavaĢı ve Ġstiklal SavaĢına 44 asker gönderdiği bunlardan sadece 4 tanesinin sağ döndüğü yaĢayan büyüklerimiz tarafından anlatılmaktadır. 1970 yılı baĢından itibaren Pursaklar‟ın çevre Ġl ve Ġlçelerden gelen vatandaĢlarla nüfusu hızla artmıĢ, 1987 yılında Belediye teĢkilatına kavuĢarak Belde sıfatını almıĢtır. 2008 yılında Ġlçe olmuĢtur. İhtiyar Adam ve Atı Köyün birinde yaĢlı ve çok fakir bir adam varmıĢ. Ama kral bile onu kıskanırmıĢ. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmıĢ ki kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiĢ ama adam satmaya yanaĢmamıĢ. 'Bu at, bir at değil benim için. Bir dost. Ġnsan dostunu satar mı?' dermiĢ hep. Kral‟ın yanına gidip yalvarması bile iĢe yaramamıĢ. Adam hep o benim dostum diyormuĢ. Kral git gide sinirlenmiĢ ve onları kıskanmaya baĢlamıĢ. Bir gün adamlarını ihtiyarın evine yollamıĢ. Adamlar imrenerek samanlı eve girmiĢler. Ġhtiyar adam neden geldiklerini sormuĢ ve sorduğuna piĢman olmuĢ. Adamlar ihtiyarı azarlayıp zorla bağlamaya çalıĢırken, köĢede uyuyan at aniden kalkıp adamlara saldırmaya baĢlamıĢ. Adamlar atı zorla sakinleĢtirip saraya götürmüĢler ve onları kralın odasına götürmüĢler. At çok korkmuĢ ve ihtiyarın yanına gidip ona sürtünmüĢ. Ġhtiyar bize ne yapacaklar diye çok endiĢeleniyormuĢ ama atına belli etmemek ve onu korkutmamak için, merak etme oğlum birazdan evimize gideceğiz deyip onu okĢarken kral içeriye girdi. Ġhtiyar doğrulup Kral'a; -Sen bizden ne istiyorsun. Üstelik bizi böyle getirmene gerek yoktu. Dostumda çok korktu dedi. Kral; -Napayım öbür türlü gelmezsiniz diye bu yöntemi uyguladım. Üstelik senden birkaç fikir alacam, dedi. Ġhtiyar ne fikri alacağını sorar, Kral; -Benim onca param var ama hiçbir dostum yok. Hep mutsuzum ama bide sana baksana ne paran var nede pulun, kötü samandan yapılma evin var bide at olan bir dostun ikiniz beraber çok mutlusunuz. Oysaki ben mutlu olmak için yıllarımı vermeme rağmen hala mutsuzum. Nasıl mutlu oluyorsun bana söyle ne olur. Bu sözlere karĢı ihtiyar derin bir nefer çekerek Kral'a; -Mutlu olmak için tonlarca paraya gerek yok. Sadece içinde mutluluk olacak. Eğer mutluluk yoksa boĢuna uğraĢma. Der ve atını alıp gider .Bu sözün üzerine kral içinde nasıl mutluluk olacağını düĢünür ama aklına hiçbir Ģey gelmez. Gece rüyasında bir adam görür ,bu adam krala „senin elinde para oldukça asla mutlu olamazsın‟ diyordu. Ertesi sabah kral kendi kıyafetlerini ve biraz para alıp, öbür bütün servetini halkına dağıtır ve yaĢlı ihtiyarın evine gider. Kralı karĢısında gören ihtiyar ĢaĢırıp neler olduğunu sorar. Kral artık bende sizin gibiyim ne olur beni de aranıza alın eski alıĢkanlıklarımdan hiç biri kalmadı, der. Ġhtiyarda bizim kalbimiz herkese açık der ve o günden sonra hep beraber mutlu bir Ģekilde dost olarak geçinirler. AyĢenur BULUT 7/B Anıtkabir: Anıtkabir, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Ankara Anıttepe'de bulunan anıt mezarıdır.Anıtkabir'in yapımında, beton üzerine dıĢ kaplama malzemesi olarak kolay iĢlenebilen gözenekli, çeĢitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıĢtır. Atatürk vefat ettiğinde 15 yıl Etnografya Müzesinde kalmıĢtır.10 Kasım 1953‟te Anıtkabir‟e götürüldü. Ankara Kalesi: Frigoya Kralı Midas tarafından M.Ö. sekizinci asırda yaptırılan kalenin; Galatlar, Romalılar, Bizanslılar ve Ġslam orduları tarafından geniĢletildiği, Selçuklular tarafından tamir edildiği biliniyor. Hacı Bayram Veli Camii:Hacı Bayram-ı Veli geçmiĢte yaĢamıĢ bir din âlimidir. Hacı Bayram-ı Veli‟nin Türbesi Ankara il sınırlarında bulunmaktadır. Hacı Bayram Camii de bu türbenin hemen yanında kurulmuĢtur. Caminin adı da Hacı Bayram Türbesi‟nden gelmektedir. Agustus Tapınağı: Eski çağlardan günümüze kalmıĢ yapıların en önemlilerinden birisi olan Agustus Tapınağı Ulus‟ta Hacı Bayram Camii‟nin bitiĢiğindedir. Agustus Tapınağı, Roma Ġmparatoru Agustus adına bir bağlılık niĢanesi olmak üzere yaptırılmıĢtır. Akköprü:Varlık Mahallesi önünde ve Ankara Çayı üzerinde olup, Ankara'nın en eski köprüsüdür. 1222 yılında Selçuklu Hükümdarı 2.Alaaddin Keykubat tarafından Ankara Valisi Kızıl bey zamanında yaptırılmıĢtır. Güdül Evleri:Ankara'nın kuzeybatısında, kente 89 km. uzaklıkta eski bir yerleĢim olan Güdül ilçesinin kent merkezinde bugüne kadar ayakta kalan tarihi evlerin bulunduğu bölge kentsel SĠT alanı ilan edilmiĢtir. Osmanlı ve geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taĢımaktadır. Kocatepe Camii:16. yüzyıl estetiği ile 20. yüzyıl teknolojisinin bütünleĢmesinden oluĢan cami, dört minaresiyle Selimiye'yi, merkezi kubbe ve yarım kubbeleriyle Sultanahmet'i andırır.Ġç tezyinatta klasik Osmanlı mimarisi örnek alınmıĢ, malzeme olarak; çini, mermer, sarı maden ve özel boyalar kullanılmıĢtır. Ana kubbe ve aslan göğsü yazıları pirinçten yazılmıĢtır. Roma Hamamı:Ulus Meydanı‟ndan Yıldırımbeyazıt Meydanı‟na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Yapılan kazılar sonucunda hamamın iki bölümden oluĢtuğu anlaĢılmıĢtır. Palaestra dört tarafı revaklarla çevrilmiĢ, yaklaĢık kare planlı büyük bir alandır. Karacabey Hamamı:Karacabey Hamamı Talat PaĢa Bulvarı üzerinde olup, 1444 tarihinde yapılmıĢtır. Çifte hamam Ģeklindeki yapı batı kısmında birbirine bitiĢik soyunmalıkları, doğu kısmında ise batıdakilere göre daha değiĢik inĢa tarzı gösteren sıcaklık ve halvetleriyle birlikte bütünü kareye yakın büyük bir dikdörtgen meydana getirmektedir. Ankara Kale Ġçi Evleri:Kale içinde çoğu iki katlı olan Ankara evlerinin alt kat avlusunda uĢakların, aĢçıların odaları, kiminde de bir ahır bulunur. Birinci katta ev sahibinin oturduğu odalar vardır. Genellikle evin dıĢında ve bir yanı açık merdivenden, sergâh denilen sütunlu, dört bir yanı açık, üstü kapalı bir taraçaya çıkılır. Üst kattaki odalar, kimi evlerde bir sofanın, kimilerinde de sergâhın bir yanında yer alır. Suluhan:Hacı Doğan Mahallesi‟nde, Suluhan Sokağı‟ndadır. 1685 yılında ġeyhülislam Mehmet Emin Bey tarafından Zincirli Camii‟ne vakıf olarak yaptırıldığı sanılmaktadır. Ġki kısımdan oluĢan Suluhan'ın birinci kısmı kareye yakın dikdörtgen planlı, ortası avlulu ve iki katlıdır. Enes GÜNDOĞAN 5/B 346 ZEYNEP YILMAZ MUSTAFA ġAHĠN- CANAHMET ĠPEKOĞLU OĞUZHAN YILMAZ GĠZEM NUR AYDIN -ALĠCAN TENGĠLĠMOĞLU MÜCAHĠDE ARSLAN ABDULLAH BOZAN ECE MADEN AKIN KIZILASLAN FĠRDES AKÇA EMĠNE NUR SALTAR ġEHRĠ DEMĠR HÜSEYĠN ÇALIġKAN M.YUSUF EVRENSEL EMRECAN TURAN BATUHAN HAZER BURÇĠN ĠLASLAN Nereli:Karabük Hobilerin:Müzik dinlemek Fobilerin:Yok Ne olmak istiyor:Mühendis Kimi örnek alıyor:Kendi Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Turkuaz En sevdiği hayvan:At En sevdiği yemek:Mantı ZEYNEP YILMAZ Nereli:Çubuk Hobileri:Araba sürmek Fobi:Köpek Ne olmak istiyor:Subay Kimi örnek alıyor:Baba Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Mavi En sevdiği hayvan:Taklacı En sevdiği yemek:Dolma MUSTAFA ġAHĠN Nereli:Çankırı Hobileri:Oyun oynamak Fobiler:Yok Ne olmak istiyor:Pilot Kimi örnek alıyor:Anne Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Lacivert En sevdiği hayvan:Muhabbet kuĢu En sevdiği yemek:Köfte CANAHMET ĠPEKOĞLU Nereli:Erzurum Hobileri:Futbol Fobileri:Böcek Ne olmak istiyor:Futbolcu Kimi örnek alıyor:Neymar Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:YeĢil En sevdiği hayvan:At En sevdiği yemek:Ġskender OĞUZHAN YILMAZ Nereli:Ankara Hobileri:Voleybol Fobileri:Böcek Ne olmak istiyor:Doktor Kimi örnek alıyor:Annesi Hangi takım:Galatasaray En sevdiği renk:Siyah En sevdiği hayvan:Aslan En sevdiği yemek:Balık GĠZEM NUR AYDIN Nereli:Ankara Hobileri:Kitap okumak Fobiler:Yok Ne olmak istiyor:Mimar Kimi örnek alıyor:Baba Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Turkuaz En sevdiği hayvan:Civciv En sevdiği yemek:Kebap MÜCAHĠDE ARSLAN Nereli: Çankırı Hobiler: Futbol Fobiler: Yok Ne olmak istiyor: Futbolcu Kimi örnek alıyor: Drogba Hangi Takımlı: Galatasaray En sevdiği renk:Mavi En sevdiği hayvan: Yok En sevdiği yemek:Yok ABDULLAH BOZAN Nereli:Çubuk Nereli:Karabük Hobilerin:Maç Hobilerin:Müzik dinlemek Fobilerin:Karanlık Fobilerin:Böcek Ne olmak istiyor:Ambulans Ģo- Ne olmak istiyor:Mimar förlüğü Kimi örnek alıyor:Kenan doKimi örnek alıyor:Kuzen ğulu Hangi takımlı:Fenerbahçe Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Sarı En sevdiği renk:Mavi En sevdiği hayvan:Köpek En sevdiği hayvan:Sincap En sevdiği yemek:Ġskender En sevdiği yemek:Lahana dolması ALĠCAN TENGĠLĠMOĞLU ECE MADEN Nereli:Yozgat Hobilerin:Futbol Fobilerin:Köpek Ne olmak istiyor:Doktor Kimi örnek alıyor:Amca Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Lacivert En sevdiği hayvan:TavĢan En sevdiği yemek:Kebap AKIN KIZILASLAN Nereli:Çankırı Hobilerin:Kitap okumak Fobilerin:Yok Ne olmak istiyor:Polis Kimi örnek alıyor:Abi Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Lacivert En sevdiği hayvan:KuĢ En sevdiği yemek:Kahvaltı Türü FĠRDES AKÇA Nereli: KırĢehir Hobilerin: Bilgisayar oynamak Fobilerin: Örümcek Ne olmak istiyor: HemĢire Kimi örnek alıyor: Yok Hangi takımlı: BeĢiktaĢ En sevdiği renk: Kırmızı En sevdiği hayvan: Muhabbet kuĢu En sevdiği yemek: Musakka EMĠNE NUR SALTAR Nereli:Çankırı Hobilerin:Kitap okumak Fobilerin:Karanlık Ne olmak istiyor:Avukat Kimi örnek alıyor:Justin bieber Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Lila En sevdiği hayvan:Penguen En sevdiği yemek:Et ġEHRĠ DEMĠR Nereli:Çorum Hobilerin:Kitap okumak Fobilerin:Yok Ne olmak istiyor:Polis Kimi örnek alıyor:Kuzeni Hangi takımlı:Fenerbahçe En sevdiği renk:Lacivert En sevdiği hayvan:Köpek En sevdiği yemek:Karnıyarık HÜSEYĠN ÇALIġKAN Nereli:MuĢ Hobilerin:Maç yapma Fobilerin:Yok Ne olmak istiyor:Kaymakam Kimi örnek alıyor:Hüseyin avni mutlu Hangi takımlı:Galatasaray En sevdiği renk:YeĢil En sevdiği hayvan:Yok En sevdiği yemek:Kuru fasulye EMRECAN TURAN Nereli:Kazan Hobilerin:Futbol Fobilerin:Kitaplar Ne olmak istiyor:mühendis Kimi örnek alıyor:Benzema Hangi takımlı:Real Mardit En sevdiği renk:Fener YeĢili En sevdiği hayvan:Timsah En sevdiği yemek:Tavuk BATUHAN HAZER Herkes bekler hediye Doğum günlerinde Tabletten bebeğe Her yer hediye Bütün her yer dolu Hediye sürprizle Her yer Ģen Ģakrak Doğum günlerinde Anneler babalar Hediyeler için Mağazalar dolu Sevinçler için 2070’E MEKTUBUM 2013‟de yazılan bir mektup maden ocağında çalıĢan iĢçiler tarafından bulunur ve mektubun içinde Ģu cümleler yazmaktadır: Bu mektubu okuduğunuzda belki robotlar ders çalıĢıyor yemek yapabiliyor, havada arabalar uçabiliyordur. Bu yüzden teknoloji geliĢmiĢ üst düzeylere çıkmıĢ olabilir ama bizim zamanımızda yani 2013‟de öyle değildi. Arabalar uçmuyor, robotlar yemek yapmıyor ders çalıĢmıyordu. O yüzden Ģanslısınız! Ama Ģunu bilin teknoloji geliĢtikçe bizler tembelleĢiyoruz hiçbir Ģey yapmıyoruz. Bence teknoloji kaldığı yerde dursun… ġu an 12 yaĢındayım belki 2070‟de karĢılaĢırız tabi ki ölmez sağ kalırsam. Her neyse size kendimden bahsedeyim 09.04.2001 tarihinde Ankara Yenimahalle‟de doğdum. Koç burcuyum burcumun ta kendisiyim desem yeridir. Ayyıldız Ortaokulunda 7.sınıfım derslerim normal ne kötü ne iyi 2070‟de baya yaĢlanmıĢ olurum herhalde. Bu mektubu sakladığım yeri hatırlayıp mektubu almaya gidersem muhtemelen bu mektubu okuyamam çünkü gözlerim görmez ve torunlarıma okuturum. Belki bu mektubu torunlarım bulacak ve benim küçüklüğümde yazdığım bu mektubu tarihi eser olarak veya bir hatıra olarak saklayacaklar ve her zaman istediğim gibi ünlü birisi olarak anılırım inĢallah. Bakalım zamanın senden götürdüklerini getirdiklerinden fazla mı ? MÜCAHĠDE ARSLAN 7/B Annem Anne, sen benim en büyük hazinem, Yaptığın fedakarlıkları saysam bitiremem. Sadece ben değil, ailem, kardeĢlerim, arkadaĢlarım Hepimiz ayrı ayrı sevdin annem. Zaman oldu kızdın, zaman oldu sevdin. Hepimize sıkılmadan ilgi gösterdin. Bütün dünyayı dolaĢsam bulunmaz eĢin, Yaptığın her Ģey için sağol annem. Küçükken neden kızdığını anlayamazdım. ġimdi gencim, seni anladım. KardeĢime bende zamanında çok kızdım. Ama yanlıĢlarımı sen düzelttin annem. Sen yanımdayken içime huzur doluyor, Mutlu oluyorum, dertlerim bitiyor, Uzaktayken dünya cehennem oluyor , Canımdan çok seviyorum seni annem… 29 EKĠM: UÇAK BAYRAMI Uçaklar, benim ilgi alanımdır. Onları seyretmek için her Ģeye katlanabilirim. Özellikle de gösteri uçakları. Ama sadece bayramdan bayrama seyredebilirim. Çünkü bu özel uçaklar her gün gösteri yapamıyor. Yine 29 Ekim de babam, kardeĢim ve ben dünya da 8 süpersonik gösteri ekiplerinden olan Türk yıldızları n-f 5 gösterisini izlemeye gitmiĢtik. Uzun ve sıkıcı saatler bekliyordu bizi. Tanklar törenler derken sıra gösteriye geldi. Meğerse bu uçakları izlemeye ben değil, bütün Ankara gelmiĢ. Heyecandan patlamak üzereydim. Ve iĢte bir kontrol, yo yo kartal birden ünlü hareketleri açılımı yaparak geliyordu. Zıpladım resmen. Bi hoĢ olmuĢtum. Ömrümde unutmayacağım bir zaman dilimi yaĢıyordum. Ama gösteri 15 dakika, hadi taĢ çatlasın 20 dakika sürmüĢtü. Ama beklediğime değdi mi: hem de fazlasıyla. Ama Ģimdi ki hayalim da bu ki bu değil. Birinci olarak dünya da iki olağanüstü gösteri eki olan sola Türkü yakından görmek ve ilk olarak o gün gördüğüm Türk yıldızları kaptanı yani 1 numaralı M F 5 B‟yi büyük bir üstünlükle sürmektir. Muhammed Furkan 5/C DİL KİRLENMESİNİN SONU KÖTÜ Dilimiz her gün kirlenmekte. Havalı oluyor diyoruz. Yabancı kelimeleri bir bir dilimize sokuyoruz. Yakında Türkçe denen bir dil kalmayacak. Ve bunu biz bilerek yazıyoruz. Buna dur dememiz lazım. Eğer bu zehirlenmenin önüne geçmesek çok kötü Ģeyler olacak. Bu kirlenmeyi en basit dükkân isimlerinde görebiliriz. Mesela, bir mobilya mağazası, bakkal, bir pide salonu ve akla gelecek diğer dükkânların isimleri neden yabancı? Mesela, bir lokantanın levhasına neden Restoran yazıyorlar? Neden bir halı mağazasının levhasına carpet yazıyorlar? Ve neden diğer mağazalarında yabancı kelimeler yazıyor? Ġnsanlar bunun farkında mı? Bunlar kafa karıĢtırıcı sorular. Aslında bazıları bu durumun farkında. Bazıları bunu engellemeye çalıĢıyor. Bazıları ise dili bilerek kirletiyor. Bu durumu engellemek için bir Ģeyler yapılmalı. Çocuklar için, hatta dükkân iĢletmecilerine bile ders verilmeli. Etkinlikler yapılmalı, seminerler düzenlenmeli. Ġnsanlarla röportaj yapılmalı. Daha çok farklı yollar var. Bu yolun sonu kötü. Ġnsanlar bilinçlenmeli! Arif Barın BARIġ 5/C TIRTIL ĠLE SOLUCAN Bir gün bir ormanda tırtıl ile solucan vardı. Bunlar çok iyi bir arkadaĢtılar. Bir gün tırtıl iĢtahlı yaprak yerken solucan geldi merhaba tırtıl dedi tırtılda ona selam verdi solucan tırtılın neden bu kadar yaprak yemesinin sebebini sordu. Tırtılda ona ben yakın bir zamanda koza olacağım o yüzden çok yaprak yiyorum dedi. Solucan çok kıskandı ben neden koza olup kelebek olmuyorum diyerek gitti. Ertesi gün tırtıl koza olmuĢtu solucan geldiğinde ise bütün kozalar toplanıyordu. Ġpek battaniye olmak için, o zaman solucan çok üzüldü içinden bir seste diyordu ki iyi ki tırtıl değilmiĢim yoksa bende toplanıp koza içerisinde ipek olup öleceğim demiĢ. ZEHRA KARAHASANOĞLU 6-D ZAMANDA YOLCULUK YOLCULUK (FANTASTİK (FANTASTİK HİKAYE) HİKAYE) ZAMANDA Yıl M.Ö.10.000.Gelecekten M.Ö.10.000.Gelecekten gelen gelen bir bir yolcu yolcu etrafı etrafı keĢfediyordu. keĢfediyordu. Ancak Ancak Terodiktorler Terodiktorler Yıl üstünde uçuyor uçuyor onu onu hiç hiç rahat rahat bırakmıyorlardı. bırakmıyorlardı. Amaçları Amaçları Yolcuyu Yolcuyu liderleri liderleri t-Resul t-Resul ödül ödül üstünde kazanacaklardı ancak ancak yola yola kendisi kendisi bile bile zorlu zorlu girebileceği girebileceği bir bir tehlike tehlike bulup bulup içine içine hızlıca hızlıca kazanacaklardı atlayarak hem hem Kendine Kendine kurtardı. kurtardı. Geleceğin Geleceğin yolcusu yolcusu bir bir doktordu doktordu ama ama tıpla, tıpla, değil değil zazaatlayarak man, tarih, fizik gibi konularla ilgilenirdi. Konudan konuya atlar her Ģeyi bilirdi. Bir man, tarih, fizik gibi konularla ilgilenirdi. Konudan konuya atlar her Ģeyi bilirdi. Bir zamanında makinelerle uğraĢırken aniden bir patlama oldu. Jam “Ne oldu?” diyecekken zamanında makinelerle uğraĢırken aniden bir patlama oldu. Jam “Ne oldu?” diyecekbir zaman kapısı açıldı. ĠĢte diyecekken ondan sonra dinozor çağına gelmiĢti. Saklandığı ken bir zaman kapısı açıldı. ĠĢte diyecekken ondan sonra dinozor çağına gelmiĢti. Sakdelikten Çıkıp etrafa bakındığında raililer salmıĢlardı bile. Ralliler in süren yetenekli landığı delikten Çıkıp etrafa bakındığında raililer salmıĢlardı bile. Ralliler in süren yeicatlarda “Bir yolcu kaçmalıyım.” dedi. Hemen koĢup çıktı. raptitenekli icatlarda “Birbulup yolcu buradan bulup buradan kaçmalıyım.” dedi. Hemen koĢupAncak çıktı. Anlerden bir biri fark etti fark ve arkasından onu takiponu etmeye anda, doktor cak raptilerden bir biri etti ve arkasından takipbaĢladı. etmeye O baĢladı. O anda,Ģanslıydokdı piterodaktil arkasından raptile bir tekme attı. “ Hadi çabuk! Atla!” dedi. Doktor ĢaĢtor Ģanslıydı piterodaktil arkasından raptile bir tekme attı. “ Hadi çabuk! Atla!” dedi. kındı. ĢaĢkındı. Doktor Dinozorun üstüne üstüne bindi. bindi. Dinozor: Dinozor: Dinozorun —Bu dünyada dünyada baĢka baĢka bir bir insan insan formu formu daha daha var. var. Beni Beni oo yaptı. yaptı. ġimdi ġimdi seni seni ona ona götürüyogötürüyo—Bu rum, dedi. dedi. Dinozor Dinozor bir bir robot robot gibiydi. gibiydi. Robot Robot baĢlığı baĢlığı ve ve bacakları bacakları vardı. vardı. Doktor Doktor bunları bunları rum, düĢünürken, dinozor dinozor onu onu bahsettiği bahsettiği yere yere getirmiĢti getirmiĢti bile. bile. Burası Burası bir bir mağaraydı. mağaraydı. Doktor, Doktor, düĢünürken, diğer insanla insanla tanıĢtı. tanıĢtı. diğer —Benim buradan buradan çıkıp çıkıp gitmem gitmem lazım, lazım, demiĢ. demiĢ. —Benim -Ben yıllardır yıllardır burada burada oo nereden nereden dolayı dolayı çalışıyorum. çalışıyorum. Ben Ben de de senin senin gibi gibi buraya buraya geldim. geldim. -Ben __O zaman, zaman, birlikte birlikte çalıĢacağız, çalıĢacağız, dedi dedi ve ve çalıĢmaya çalıĢmaya baĢladı. baĢladı. __O Böylece iki iki bilim bilim adamı adamı çalıĢmaya çalıĢmaya baĢladı. baĢladı. Bütün Bütün deneyleri deneyleri tekrar tekrar deniyor, deniyor, yeni yeni Böylece bir bilgi bilgi bulmaya bulmaya çalıĢıyorlardı. çalıĢıyorlardı. Ama Ama doktor, doktor, yeni yeni bir bir parça parça yapmıĢtı. yapmıĢtı. Onu Onu makinenin makinenin en bir üsteki düğmesini yerleĢtiriyordu. Parça döndü. Tekrar birbir patlama oldu. Yine birbir zaman en üsteki düğmesini yerleĢtiriyordu. Parça döndü. Tekrar patlama oldu. Yine zakapısı açıldı. Ġki doktor birbirini tebrik ettiler. BaĢarmıĢlardı. Zamanda yolculuğu bulman kapısı açıldı. Ġki doktor birbirini tebrik ettiler. BaĢarmıĢlardı. Zamanda yolculuğu muĢlardı. Artık iki iki doktor birlikte çalıĢacak, yeni buluĢlar yapacaklardı. bulmuĢlardı. Artık doktor birlikte çalıĢacak, yeni buluĢlar yapacaklardı. Arif Barın Barın BARIŞ BARIŞ Arif 5/C 5/C 2 3 4 7 6 1 9 11 8 12 5 10 13 20 15 14 17 19 16 18 21 7 1 A 8 H M D K L R O R I Y A R L 4 6 I O S Ğ A V U T Y A Ö E A Z M L T Ü A T L K I İ T K A M İ N İ L U 5 13 L T Ü R Ş A E 14 16 15 M Y A A 17 L Y A K Ş A M 19 M M N T E C A Z I 18 K N N Ü T Ü P H A R I 21 Ü K R Ü G R Ü K U T T 20 L A N O K N P V F A 11 A 3 S 9 Ö 10 T O R 12 E 2 E N E N E Ç 1) Okul müdürümüzün adı nedir? 2) Bilgisayarı soğutan parçanın adı nedir? 3) Bilgisayarda yazı yazmayı sağlayan aletin adı nedir? 4) Okulumuzun bilgisayar öğretmeninin adı nedir? 5) Bilgisayarın parçalarına elektrik yayan parçanın adı nedir? 6) 6x6 kaçtır? 7) Bilgisayardan dıĢarıya ses veren alet nedir? 8) Göz sağlığına iyi gelen vitamin nedir? 9) Ahlak ile ilgili olan ders nedir? 10)Görevin eĢ anlamlısı nedir? 11)Bir yerde durmak anlamına gelen kelime nedir? 12)Dünyaca tanınan bir tür yiyecek nedir? 13)Ağaçların korunmasını sağlayan vakıf nedir? 14)Hayatın eĢ anlamlısı nedir? 15)“………. mumu yatsıya kadar yanar.” atasözünde boĢluğa ne gelmelidir? 16)Havanın karardığı ana ne denir? 17)AkĢam olduğunda üzerine yattığımız eĢyaya ne denir? 18)Kitapların bulunduğu ve orda kitap okuduğumuz yer neresidir? 19)Ölünce yattığımız yere ne denir? 20)Medeniyetin eĢ anlamlısı nedir? 21)Anneanne veya babaanneye ne denir? Aman Ģuradan bir ilaç yazayım da geçsin diyen bir adam var mıydı eskiden. Ne asker gördüm verem yüzünden biten. Çok çok tüh ne aileler üzüldü bazıları da arkadaĢlarının yaptığı iftiralardan arkadaĢlarını kendi arkasından vurmasından veya onu hep suçlamasından üzülen ağlayan kiĢiler çok hasta oluyorlar. Verem hastalığına yakalananlar dıĢında kimse hastalığa niçin yakalandığını anlayamaz. Verem olanların hepsi yada çoğu üzüntüden olmalı ve stresten. Çok huzurlu yaĢayan insan hiçbir Ģekilde bu hastalığa yakalanmaz. Hep kötü hep kötü stres neden bu stres dünyanın en kötü Ģeyi. Veremli insanlar eskiden çok çok eskiden yaĢlılar bu kötü hastalığı yenmek için doktora bulaĢtırmamak için gitmezler kendine mezar kazarlarmıĢ. Ne kadar kötü değil mi? Hele o zamanların kadınları namahrem diye utanır gitmezlermiĢ. Yani herkes üzüntüden stresten uzak durmalıdır. Her Ģeyi aklına takmamalıdır. Yazan: AyĢenur ÖZEK Sınıf: 7/B Numara:2001 KARGA ĠLE YILAN Karga yavrularının yumurtadan çıkmasını beliyordu. Yumurtadan çıkmasalar bile seviyordu onları. Çok düĢkündü… Her zaman yanında uyurdu. Günlerden bir gün yılanın biri ; kargaların yavrularını yemek istediği için karganın yanına geldi ve dost olmak istediğini söyledi.. Karga da tamam dedi hemen ona inanıp, dost oldular birlikte… Bir kaç saat sonra karga yemek aramaya çıkacaktı. Yavruları kime bırakacağını bilmiyordu. Yılan bana bırak, ben senin dostunum dedi ve aldı yavrular kaçtı. Karga yavrularını göremeyince çıldırdı, Ama sonradan, tesadüfen avcı yılanı ortadan ikiye ayırdı. Yavrular kaçtı yılanın karnından annesinin yanına koĢtular. Bir gün karga dıĢarıda gezinirken. Yılanın baĢını gördü ve kulağına fısıldadı „‟Hiçbir kötülük iyilik getirmez.‟‟ HĠLAL MELĠKE TENGĠLĠMOĞLU 6/D 208 AYI İLE BALIK Ayı ile balık çok iyi arkadaşlarmış. Ayı çok acıkmış. Köye inmiş. Bir nine görmüş. Ayı: Nine ben açım. Lütfen bana yemek ver. Nine oracıkta kalp krizinden ölmüş. Ayı yoluna devam etmiş. Bir dede görmüş. Ayı: Dede ben çok açım. Bana yemek verir misin? Dede: Tabi veririm demiş. Bal getirmiş. Ayıya vermiş. Ayı yemiş. İnine doğru gitmeye başlamış. Yolda giderken balık arkadaşını görmüş. Balık çok hastaymış. Ölebilirmiş. Ayı: Ne oldu balık kardeş. Balık: Çok hastayım demiş. Ayı, ‘Hadi seni bilge balığa götüreyim.’ demiş. Ama ne yazık ki balık ölmüş. Alptuğ Berad ARTUK 6-D 146 SABAH GÜNEŞİ Saatimin alarm melodisiyle uyandım. Soğuk bir kıĢ günü olmasına rağmen güneĢin ilk ıĢıkları odamın penceresinden içeri süzülmüĢ, odam sıcacık. Deliksiz bir uykuyla iyi bir gece geçirdim. Kendimi çok enerjik ve dinç hissediyorum. Ġyi bir kahvaltıdan sonra güne zımba gibi baĢlığa cağım. Bu kadar pozitif olmanın yanı sıra birazda heyecanlı ve tedirginim. Çünkü bugün matematik sınavım var. Sınava hazırlandım ama yine de biraz korkuyorum. Neyse gereksiz yere enerjimi düĢürmeyim. Annemin “kahvaltı hazır eda” seslenmesine az kaldı. Bende okula gitmek için hazırlıklarımı bitirdim. Ġyi bir uykudan mı? Sınava çok iyi hazırlanmadan mı? Yada güneĢin sapsarı ıĢıklarından mı? Bilmiyorum. Güne çok iyi baĢladığımı düĢünüyorum. Kendimi çok rahat, mutlu ve sakin hissediyorum. ĠnĢallah bütün günüm baĢladığı gibi geçer. Okula geç kalmamalıyım her zamanki gibi ailece huzurlu bir kahvaltı beni bekliyor. Çok mutluyum. KeĢke bütün sabahlarım böyle olsa. Bugün güneĢ her zamankinden daha çok aydınlatıyor. Sanki odamı, içimi, hayatımı. SUEDA ÖZALP 6-D 51. GEZEGEN ( METNİN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRME) Merhaba ben 51. Gezegenden Gonzales. Uzaylıları çok merak ediyorum. Dünya diye bir gezegen varmıĢ. Orada yaĢıyorlarmıĢ. Gerçi bu bir efsane yani gerçek olmayabilir. Ama ben onların gerçek olduklarına inanmıyorum. Ve günlerden bir gün sabah uzay kokteylimi içerken haberlerde “esrarengiz bir uzay aracı “ olduğunu söylüyorlardı. Olayın olduğu yer evime çok yakındı. Hemen oraya gittim. Kimseyi oraya yaklaĢtırmıyorlardı. Fotoğraf makinemle fotoğraf çekmeme bile izin vermediler. Ben üzüntüyle eve gittim, evin içinde değiĢik ayak izleri vardı. HeyecanlanmıĢ, bir taraftan ise korkmuĢtum. Ġzleri takip ettim. Bodruma gidiyordu, birden karĢıma çok biri çıktı. Ben bağırınca o da bağırdı. Aynı dili konuĢuyorduk. Ben ona “ben dostum “ dedim. Oda “ bende “ dedi. Bir süre bende kaldı. Çünkü uzay aracı bozulmuĢtu. Ona yeni bir uzay aracı vermek zorundaydım. Onu evde bırakıp, uzay istasyonuna gittim sonra onu “hone” ile arayıp gelmesini söyledim. Gelip uzay aracına binerken “ seni çok özleyeceğim Gonzales.” dedi. Ben de ona “ Ben de seni çok özleyeceğim” dedim ve o bizim gezegenimizden gitti. AYġENAZ YILDIRIM 6-D KUTSAL VAZİFE ÖĞRETMENLİK ( DENEME) Öğretmen ebediyete hükmeden bir insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinmez ve öğretmenin eserine değer biçilmez. Öğretmenler bizler sular ve büyütür aynı bir bahçıvan gibi yani heykeltıraĢ mermere ne ise ,öğretmende çocuğa odur. Bizlerin temelini öğretmenler atar. Yeryüzündeki en onurlu meslekte öğretmenliktir. Her öğretmenin bir öğrenci tarafından özel bir yeri vardır. Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir. O ödülü alanda biz olmalıyız. Bizlere ilim öğretenlerin her zaman özel bir yeri vardır. Öğretmenlerimizin kıymetini bilip onları korumalıyız. Unutmayınız ki cumhurbaĢkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir. OĞUZHAN DAĞDELEN 8/C GÜRCÜ‟DEN SEÇMELER Bir gül ne kadar solarsa bende o kadar soldum Bir kuĢ özgür bir hayattan ne kadar zevk aldıysa Ben de o kadar nefret ettim. Bir kelebek bir günlük ömründe yaĢamak için Ne kadar emek sarf ettiyse bende o kadar emek sarf ettim Bir insan ne kadar severse bende o kadar sevdim Sevdim ama olmadı. Yine seni düĢünüyorum. Karanlık içinde Geceler ne kadar acımasız Uyku yok gözlerimde. Karanlık içinde aydınlık arıyorum. ÇıkıĢ yok zindan gecelerde. Gözlerin gözlerimde. Ellerin ellerimde. Ellerim semada Yalvardık Allah‟ıma KavuĢtursun bizi Karanlık sokaklarda. Ellerim ellerine dokunmak Kalbim onunla çarpmak Onunla yaĢamak onunla ölmek ister Engelleri onunla aĢmak ister Seven insan. Gürcü TÜRKOĞLU 7/B 1880