geleceğiMize yön verecek uygulaMalar

Transkript

geleceğiMize yön verecek uygulaMalar
www.itadvisor.com.tr
KASIM 2013 SAYI 48
www.itadvisor.com.tr
IT ADVISOR
Ahmet Akkök
Arneca
Genel Müdürü
Kerem Turgay
Arneca
Ar-Ge Lideri
geleceğiMize yön verecek
uygulaMalar
BüyükşehirleriN
Geleceği Akıllı keNt
tekNolojileriNde
GeleceğiN GüVeNli
iNterNeti kuANtumdAN
Geçiyor
Büyük Veri
Ve NesNeleriN
iNterNeti
KASIM 2013 SAYI 48
DEV EKRANLI AKILLI TELEFONLAR İŞ DÜNYASININ HİZMETİNDE
Siber Suçların
Maliyeti % 78 Arttı
Bu yıl dördüncüsü yapılan araştırmanın sonuçları,
güvenlik zekası çözümlerinin olumsuz etkileri
azalttığını ve kurum başına yılda ortalama 4 milyon
tasarruf sağladığını ortaya koyuyor
2013 Araştırmasının Ana Bulguları
Siber suçların kurum başına yıllık ortalama
maliyeti 11,56 milyar dolar oldu. Minimum
maliyet 1,3 milyon dolar, maksimum
maliyet 58 milyon dolar olarak gerçekleşti.
2012 yılına göre ortalama maliyette yüzde 26
veya 2,6 milyon dolar artış görüldü.
Organizasyonlara haftada ortalama
122 başarılı saldırı yapıldı. 2012 yılında
haftada 102 başarılı saldırı yapılıyordu.
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
ilkay@itadvisor.com.tr
Siber saldırıların yol açtığı sorunların
ortalama giderilme süresi 32 gün olarak
tespit edildi. Bu sürede ortalama maliyet
1.035.769 dolar veya günde 32.469 dolar
olarak gerçekleşti. Bu da geçen yılın 24 günde
591.780 dolarlık maliyet öngörüsüne göre
yüzde 55’lik bir artışa karşılık geliyor.
Siber Saldırıların Gerçek Maliyetleri
En maliyetli siber suçlar hizmet reddi
saldırıları, kötü niyetli personel ve web
tabanlı saldırılardan oluşuyor. Bunlar kurum
başına yıllık bazda siber suç maliyetlerinin
yüzde 55’inden fazlasına karşılık geliyor.
Bilgi hırsızlığı, harici saldırılar içinde en
maliyetli olanı ve bunun hemen ardından
işyerinde hizmetlerin aksaması geliyor. Yıllık
bazda bilgi kaybı toplam harici maliyetlerin
yüzde 43’ünü oluşturuyor ve 2012’ye
göre yüzde 2’lik bir gerileme sağlanmış
bulunuyor. İşlerin aksaması ya da üretkenlik
kaybı ise 2012’ye göre yüzde 18 artışla harici
maliyetlerin yüzde 36’sına karşılık geliyor.
Sistemi ayağa kaldırma ve saldırıların
tespit edilmesi en yüksek dahili maliyetleri
oluşturuyor. Geçen yıl kurtarma ve tespit
aşamaları birlikte toplam dahili maliyetlerin
yüzde 49’una karşılık geldi. Nakit harcamalar
ve sorunu çözmeye yönelik işgücü kaybı bu
maliyetlerin büyük kısmını oluşturdu.
Siber suçların maliyetleri şirket sayısına
göre değişiyor. Ancak tekil bazda, siber
suçlar küçük organizasyonlar için büyük
şirketlerden daha maliyetli oluyor.
Finansal hizmetler, savunma sanayisi,
enerji ve kamu hizmetleri sektöründeki
kurumlar ise perakende, konaklama–
catering ve tüketici ürünleri sektörlerinden
daha büyük maliyetlerle karşılaşıyor.
EDİTÖRDEN
P
onemon Institute tarafından
yürütülen ve sponsorluğunu HP
Kurumsal Güvenlik Ürünleri’nin
üstlendiği 2013 Siber Suçların Maliyeti
Araştırmasında, siber suçların ABD
kurumlarına yıllık ortalama maliyetinin
11,56 milyon dolara ulaştığı saptandı. Bu da
ilk çalışmanın yapıldığı dört yıl öncesine göre
yüzde 78 oranında bir artış ortaya koyuyor.
Sonuçlar siber saldırıların neden olduğu
sorunların giderilme süresinin aynı zaman
aralığında yaklaşık yüzde 130 arttığını ve
tek bir saldırının çözülmesinin ortalama
maliyetinin toplamda 1 milyon doları
aştığını gösteriyor.
Siber saldırılar son yıllarda gittikçe
kompleks bir hal alıyor ve siber saldırı
teknolojisi hızlanarak gelişiyor. Siber
saldırıları düzenleyen kişilerin uzmanlaşarak
duyarlı verileri elde etmek ve kritik
kurumsal fonksiyonlara zarar vermek için
bilgi paylaşımında bulunması bunda önemli
rol oynuyor. 2013 Siber Suçların Maliyeti
Araştırmasına göre, güvenlik bilgisi ve olay
yönetimi (SIEM) gibi gelişmiş güvenlik
zekası araçları, ağ zekası sistemleri ve büyük
veri analizi, veri risklerini önemli ölçüde
azaltarak siber suç maliyetlerini sınırlıyor.
kasım’13 / SAYI 48
İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve
İletişim Adına Sahibi
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
İlkay Zaman
ilkay@itadvisor.com.tr
Genel Yayın Yönetmeni
34
50
Kapak Konusu
A
Özel Dosya
Ecevit Bıktım
ecevit@itadvisor.com.tr
Genel Yayın Yön. Yrd.
Ali Yavuz Şahin
yavuz@itadvisor.com.tr
Editörler
Ömer Balk
omer@itadvisor.com.tr
Hasan Uğur Nayır
ugur@itadvisor.com.tr
13
36
44
46
Ahmet Gözütok
ahmet@itadvisor.com.tr
Avşar Özgen
avsar@itadvisor.com.tr
Görsel Yönetmen
Ersen Akçay
ersen@itadvisor.com.tr
Reklam Müdürü
Çiğdem Ergönül
cigdem@itadvisor.com.tr
Fotoğraf
36
54
58
Adem Başaran
adem@itadvisor.com.tr
Yönetim Adresi
06.
21.
24.
29.
31.
32.
34.
42.
44.
46.
50.
54.
58.
60.
4
Haberler
Röportaj: Rüştü Arseven
Röportaj: Ülkü Ünal
Röportaj: Ashok Reddy
Sektörün Sesi: Alev Akkoyunlu
Geleceğin Güvenli İnterneti Kuantumdan Geçiyor
Geleceğimize Yön Verecek Uygulamalar
Röportaj: Ahmet Akkök ve Kerem Turgay
Büyükşehirlerin Geleceği Akıllı Kent Teknolojilerinde
BİT’in Kullanımı ve Yaygınlığı Hızla Artıyor
Dev Ekranlı Akıllı Telefonlar İş Dünyasının Hizmetinde
Sanal Kütüphaneler ve Sanal Müzeler Yaygınlaşıyor
Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti
IT Advisor Test Merkezi
kasım’13
Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi A Blok
Cemal Bey İş Merkezi No.: 11 Kat: 1 Daire: 4-6
Kozyatağı / Kadıköy- İstanbul
Tel: 0216 478 31 18 PBX
0216 478 31 86
Faks: 0216 478 45 02
info@itadvisor.com.tr
Abone Hizmetleri
abone@itadvisor.com.tr
Dağıtım
Detay Dağıtım
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cüneyt Tepe
cuneyt@itadvisor.com.tr
Baskı ve Cilt
GÜLSE MATBAACILIK
Merkez Mh. Burnaz Cd. No: 11/C
Avcılar/İSTANBUL
T: 0212 593 37 06
www.gulsematbaa.com
İŞ’TE TEKNOLOJİ HAMLESİ’NE KATILIN,
ÇAĞI YAKALAYIN!
Bundan böyle büyük küçük
tüm işletmeler ihtiyaçlarına uygun
beş farklı alanda oluşturulan
teknoloji çözümleriyle gelişecek,
büyüyecek.
Bilgi için TEKNOLOJI yazın 2222’ye gönderin.
turkcell.com.tr/kurumsal
Sabit telekom ve bulut hizmetleri Turkcell Superonline tarafından verilmektedir.
HABER
Korsan’ın Maliyeti 400 Bin Doları Aştı
B
SA tarafından sağlanan son bilgilere göre korsan yazılım kullanmanın Türkiye’deki şirketlere
maliyeti, lisans ücreti ve para cezasıyla birlikte geçen yıla göre yüzde 70 artarak, 2013’ün ilk
yarısında 400 bin dolara ulaşmış bulunuyor.
Korsan yazılım kullanma konusunun mahkemeye intikal etmesiyle şirketlerin uğradığı zarara, işletmede
kullanılan korsan yazılım kopya sayısı ve organizasyonun sözleşme şartlarına riayet etmek için işbirliği
yapması gibi faktörler dahil bulunuyor. Toplam maliyetin yaklaşık üçte birini korsan yazılımlar için lisans
satın alınması, geri kalanını ise ihlale bağlı tazminatın ödenmesi oluşturuyor. Türkiye’de bir şirket yasal
lisanslı yazılım kullanmadığı için 61 bin dolardan daha fazla bir mali kayba uğradı.
BSA’nın 2011 Küresel Korsan Yazılım Araştırmasına göre lisanslı olmayan yazılım kullanım oranı
yüzde 62 olan ve korsan yazılımın piyasa değeri 526 milyon dolara ulaşan Türkiye, yeni yasalar ve
düzenlemelerle korsan yazılım kullanımını azaltmaya yönelik önemli adımlar atarak doğru iş süreçlerinin
ekonomiye katkısını artırdı. Bu da Türkiye’deki resmi makamların, uzun vadede istikrar için yasal yazılım
ürünlerinin sağladığı mali katkı ile operasyonel faydaların önemini kavramaya başladığını ve korsan
yazılımın şirketlerin mali kayba uğramasına yol açmasını önlemek için çaba harcadığını gösteriyor.
Koçsistem’e Bulut Bilişim Ödülü
K
oçSistem, Biletix için hayata geçirdiği bulut bilişim projesi ile Türkiye
Bulut Ödülleri’nde, “En İyi Ticari Sektör Örnek Vakası” ödülünü almaya
hak kazandı. Bulut bilişim alanında verdiği hizmetleri Maximus
markası altında toplayan KoçSistem, geçtiğimiz aylarda, IDC Türkiye’nin
“Turkey Cloud Services Market 2011 Analysis and 2012 - 2016 Forecast”
raporu sonuçlarına göre yaklaşık yüzde 19 pay ile Türkiye genel bulut pazarı
lideri olduğunu açıklamıştı. Şirket, kurumsal şirketlerin ihtiyaçlarına özel
tasarlanan bulut bilişim hizmetlerindeki farkını ve kalitesini, pazar liderliği
unvanının ardından aldığı aldığı bu ödül ile de tescillemiş oldu.
KoçSistem adına ödülü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı
Dr. Tayfun Acarer’den alan KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu,
etkinlik kapsamında düzenlenen paneldeki konuşmasında, Türkiye’nin
bulutta 100 milyon Dolarlık bir Pazar haline geleceğini dile getirerek şunları
söyledi: “Türkiye’de faaliyet gösteren küçük ve orta boy işletmelerin pek çoğu,
dünyadaki yaygın kullanımının aksine, bulut bilişim hizmetlerinden yeteri
kadar faydalanamamakta ve kendilerine ait sistem mimarilerinin kurulmasını
istemektedir. 2-3 yıl içerisinde özellikle telco operatörlerinin küçük ve orta
boy işletmelere yönelik yapacakları uygulamalarla, daha fazla sayıda KOBİ
bulut bilişim teknolojilerini hizmet modeliyle kullanmaya başlayacaktır. Biz
de KoçSistem olarak KOBİ’lere hizmet sağlayan kuruluşlara teknolojiyi hizmet
modelinde sunmaya devam edeceğiz.”
Bulut Bilişim, Şimdi Formula 1 Pistinde
L
otus F1 Ekibi ve EMC, Lotus Ekibi’nin 2015 Dünya
Şampiyonası’na yönelik hedeflerini desteklemek için gerekli
olan bilişim teknolojisi temelini oluşturmaya yönelik
işbirliğini duyurdu. Bu iş ortaklığının bir sonucu olarak Lotus F1
Ekibi BT altyapısında bir dizi özel bulut teknolojisini kullanacak
ve verilerin daha çevik, uygun maliyetli depolanması, yönetimi ve
korunması sağlanacak.
Lotus F1 Ekibi bu temeli oluşturmaya ve Formula 1’de 2014
senesinde yürürlüğe girecek olan yeni kuralların beraberinde
getireceği güçlükleri aşmaya yönelik olarak kaynaklarını
optimize etmek zorunda... Yeni yürütmelik ve kurallar, alaşımlı
monokok kuralından bu yana bugüne kadarki en radikal tasarım
değişikliklerini içeriyor.
EMC, Ürün Operasyonları & Pazarlamadan Sorumlu Başkan
Yardımcısı Jeremy Burton ise; “2014 sezonunda birçok kural
değişikliği olacak; bu değişiklikler Formula 1 otomobillerin
6
kasım’13
tasarlanması ve üretimi için devrim niteliği taşıyor. Daha yüksek
aerodinamik verimlilik ve %35 daha az yakıt tüketiminin üzerinde
durulması nedeniyle karşılaşılacak teknik zorluklar çok büyük ve
EMC olarak, bu zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olmak için
Lotus F1 Ekibinin Teknoloji İş Ortakları arasına katılmaktan dolayı
çok heyecanlıyız. EMC, ekiple birlikte çalışarak tasarım ve geliştirme
verilerinin güvenli ve verimli biçimde yönetilmesini sağlayacak ve
aynı zamanda da ekibin yarış sırasında kullandığı uygulamaların
daha etkin şekilde kullanılmasını mümkün kılacak”.
HABER
İnnova Afrika’ya Kadar Uzandı
T
ürk Telekom Grup Şirketi İnnova, Cezayirli GSM operatörü
Nedjma’da hayata geçirdiği proje ile, müşteri sadakat
uygulaması için kendi geliştirdiği ‘PayFlex
Loyalty’ çözümünü bir kez daha başarıyla ihraç
etmiş oldu.
İnnova’nın tamamı Türk mühendisleri
tarafından geliştirilen müşteri sadakat programı
‘PayFlex Loyalty’, sınırları aştı ve dünyada
birçok ülkenin bankacılık, telekomünikasyon
ve perakende sektörlerinde çözüm ortağı haline
geldi. Son olarak Cezayir’in en büyük mobil
operatörlerinden biri olan Watania Telecom
bünyesindeki Nedjma, müşteri sadakat projesi
için İnnova’yı seçti.
8,5 milyon abonesi bulunan Nedjma’nın,
müşterilerini farklı seviyede avantajlarla ödüllendirebilmesi
ve markaya olan bağlılıklarının artırılmasının amaçlandığı
projede hedefe ulaşmak için, uluslararası arenada büyük
ölçekli projelerle başarısını kanıtlamış olan İnnova’nın PayFlex
Loyalty çözümü tercih edildi. Böylelikle
Nedjma, müşterilerine abone merkezlerinde
ürün indirimleri, abone ve çağrı merkezlerinde
öncelikli müşteri hizmetleri ve farklı
sektörlerden (turizm, giyim, sağlık, havayolu,
vb.) çözüm ortaklarıyla indirimli alışveriş gibi
avantajlar sunmaya başladı. PayFlex Loyalty,
sunduğu geniş fonksiyon seti ve kuruma
özel uyarlanabilen bileşenleri sayesinde,
kurumların CRM havuzundan en verimli
şekilde yararlanabilmelerine olanak sağlıyor.
Müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarda
CRM uygulamalarının sağlayamadığı
dinamik ödüllendirmeler ve esnek segmentasyon yapıları
PayFlex Loyalty ile gerçeğe dönüşüyor.
Mobil Data Center Yola Çıkıyor
B
lade ve Rack tipi Sunucu, Switch, Router, Storage ve UPS gibi cihazların
sahip olma maliyetlerinin oldukça yüksek olması ve çeşitli marka
ve model alternatifleri arasında doğru seçim yapılmasının zorluğu
müşterileri kararsız bırakan bir durum. Kurumların tercihlerini doğru cihaz
üzerinde yapabilmeleri için tecrübeli ekiplerin yönlendirmesi ve önerileri
kadar, söz konusu cihazlar üzerinde performans testlerinin, çeşitli uygulamaları
yürütme denemelerinin de yapılması çok büyük bir önem taşıyor. Bunun
için belirli süre Demo’ların yapılması zorunlu ancak tüm network ve sistem
cihazlarının bir arada olduğu Demo ortamlarını bulmak neredeyse imkansız.
Bu alandaki eksikliği ve müşterilerin mağduriyetini gören Net Vizyon
firması, Cisco Blade, Nexus 5K, Catalyst Swicth, EMC Storage, Rack Sunucular
ve UPS bağlantısı ile donatılmış, tüm ağ ve güvenlik özellikleri tamamlanmış
bir “Mobil Data Center” hazırladı. Türkiye’de benzeri olmayan ve yeni bir fikir
olarak ortaya çıkan “Mobil Data Center” aracını tanıtmak için, 1 Ekim’de Sait
Halim Paşa Yalısı’nda düzenleyeceği bir Lansman ile iş ortaklarıyla buluşacak
olan Net Vizyon, “Mobil Data Center” aracını, 24-27 Ekim tarihlerinde
düzenlenen Cebit Bilişim Fuarı’nda da sergiledi.
Vodafone Türkiye’nin Yeni CEO’su Gökhan Öğüt
1
8
kasım’13
Ocak 2009 tarihinden bu yana Vodafone Türkiye
İcra Kurulu Başkanı olarak görev yapan Serpil
Timuray, 1 Ocak 2014 itibariyle Vodafone Grubu
İcra Kurulu Üyesi ve Afrika, Orta Doğu ve Asya Pasifik
(AMAP) Bölge Başkanı olarak atandı.
Vodafone Hollanda, OKSİJEN’in Vodafone Vodafone
Türkiye’de Ticari ve Operasyonel alanlardan sorumlu
İcra Kurulu Başkan Vekili olarak görevine devam
etmekte olan Gökhan Öğüt, Vodafone Türkiye İcra
Kurulu Başkanlığı’nı 1 Kasım 2013 tarihi itibariyle
Timuray’dan devralacak.
Vodafone Grubu CEO’su Vittorio Colao yaptığı
açıklamada, yönetim yapısındaki değişikliği
değerlendirerek: “Çok önemli bir pazarda güçlü ticari
ve operasyonel deneyimleriyle Vodafone’nun en
başarılı liderlerinden biri olan Timuray’ın devraldığı
AMAP Bölge Başkanı ve Vodafone Grubu İcra Kurulu
Üyesi olarak üstleneceği yeni görevinde başarılarının
devamını diliyorum”dedi.
HABER
Dijital Şantajcılar Atakta!
“W
in32/Filecoder“ adlı zararlı yazılım, kullanıcı dosyalarını şifreleyen ve şifre
çözücü yazılım karşılığında kurbandan para sızdırmaya destek veren bir truva
atı. ESET’in bulut tabanlı zararlı yazılım tespit sistemi olan LiveGrid verilerine
göre Ocak – Haziran 2013 tarihlerindeki ortalama rakamlarla kıyaslandığında, Temmuz 2013
tarihinden bu yana haftalık olarak algılanan Win32/Filecoder yazılımlarının sayısında yüzde
200’ün üzerinde artış söz konusu.
Algılanan şantaj yazılımlarının büyük bir bölümü, yüzde %44’ü Rusya kaynaklı. Ancak Güney
Avrupa (İtalya, İspanya), Orta ve Doğu Avrupa (Almanya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya ve
Ukrayna) ve Amerika Birleşik Devletleri de kaynak olarak önemli paya sahip görünüyor.
Konuyu değerlendiren ESET Zararlı Yazılım Araştırmacısı Robert Lipovsky, şu açıklamayı
yaptı: “Win32/Filecoder kötü amaçlı yazılım ailesi, genellikle resimleri, belgeleri, şarkıları
ve arşivleri şifrelediği için, diğer tür şantajcı yazılımlardan daha tehlikeli. Bu zararlı yazılım,
kullanıcılar açısından çok pahalıya mal olabiliyor. Bu kategorideki kötü amaçlı yazılım
örnekleriyle 100-200 Euro’dan başlayarak, 3 bin Euro’ya varan miktarda paraların sızdırıldığı
görüldü. Şirketler hedef alındıkça, tutar yükseliyor. Söz konusu truva atı, şifreleme anahtarının
şifrelenen dosyaların kurtarılmasını neredeyse imkansız hale getirecek şekilde kalıcı olarak
silineceğini belirten bir sayaç görüntüleyerek, kurbanları baskı altında tutuyor."
Yealink T4X Serisi IP Telefonlar Türkiye’de
E
lkotek’in Türkiye distribütörlüğünü gerçekleştirdiği Yealink, yeni
T4X serisi IP telefonları pazara sundu. Yeni nesil VoIP telefonlara
ait tüm özelliklere sahip olan Yealink T4X serisi, ultra şık
tasarımıyla da göz dolduruyor.
T4X serisi IP telefonlar, yüksek ses kalitesi, 4.3 inch büyüklüğündeki
480 x 272 pixel yüksek çözünürlüklü TFT renkli ekran, arayan kişinin
fotoğrafının gösterimi özelliklerine de sahip. İki Ethernet portu bulunan
ürünler aynı zamanda ekonomik fiyatlarıyla da dikkat çekiyor.
Yealink’in 2013 yılı içerisinde pazara sunduğu ürünlerin, gerek kullanım
kolaylığı gerekse fonksiyonellik açısından kullanıcıların öncelikli tercihi olduğunu
belirten Elkotek Satış Direktörü Abdullah Safi sözlerine şöyle devam etti: “Yealink
son dönemde, IP telefonların yanı sıra BT40 ve EXP40 model aksesuarları da
pazara sundu. EXP40 genişleme modülü, telefon ekranı üzerinde kolaylıkla
atama yapılmasını sağlayan bir aksesuar. Cihaz üzerinde bulunan 20 adet buton
sayesinde, kullanıcılar toplamda 40 atama yapabiliyor. BT40 Bluetooth Dongle
ise masa üstü IP telefonlara bluetooth kulaklık ile bağlanma özelliğini katıyor.
Böylelikle kullanıcılar ofis içinde özgürce telefon görüşmesi yapabiliyor.
Türkiye Çağrı Merkezi Büyüklüğü
1.4 Milyar Doları Aştı
T
ürkiye çağrı merkezi pazarının büyüklüğünün bu yıl 1.4 milyar USD’yi aştığını ve
her geçen gün hızla büyümeye devam ettiğini vurgulayan ÇMD Yönetim Kurulu
Başkanı Metin Tarakçı, araştırmayla ilgili olarak şunları söyledi: “Çağrı Merkezleri
Derneği olarak, her yıl yaptığımız detaylı sektör araştırmalarıyla, bilgi merkezi olma
hedefimizi hayata geçiriyor, sektördeki tüm paydaşlarımızın projelerine ve planlarına ışık
tutmayı amaçlıyoruz. Bu yıl IMI Conferences işbirliğiyle yaptığımız bu araştırma, Türkiye
çağrı merkezi pazarının mevcut durumunu tüm gelişimi ile ortaya koyan ve gelecek ile
ilgili öngörüleri gösteren en güncel ve kapsamlı tek araştırma olma özelliğini taşıyor. Bu
önemli araştırmaya katılarak bilgilerini paylaşan tüm firmalara teşekkür ederiz."
ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, gerçekleştirdikleri araştırma
sonuçlarına göre önümüzdeki dönem için planlanan çağrı merkezi yatırımlarını şu
şekilde değerlendirdi; “Yaklaşık yarısı dış kaynak hizmet veren 10’dan fazla firma,
yakın bir dönemde Anadolu’da çağrı merkezi yatırımı yapmayı planlıyor. Yaptığımız
araştırmaya göre, Anadolu’da 2014 yılında yapılacak çağrı merkezi yatırımlarının daha
çok İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğunlaşacağını tahmin ediyoruz. Şu anda
Türkiye’nin 43 ilinde çağrı merkezleri faaliyet gösteriyor. Ancak ilerleyen dönemlerde
81 ilin her birinde en az bir çağrı merkezinin bulunmasını hedefliyoruz."
10
kasım’13
HABER
Turkcell’den Platinum Müşterilerine Sürpriz
A
rtık yurt dışına sık seyahat eden Turkcell Platinum müşterileri
tarifelerine ek olarak sadece günlük 9.90 TL karşılığında Platin
paketlerindeki dakikaları, internet ve SMS’leri Türkiye dışında da
kullanabiliyorlar. Teklif, günlük 100 dakika konuşma, 100 SMS ve 50 MB’a
kadar internet kullanımını kapsıyor, sonrasında da yurtiçi fiyatlarından
kullanıma devam etmek mümkün oluyor. Sadece kullanıldığında devreye giren
bu günlük seçenek, kullanım olmadığı zaman faturaya yansımıyor. Avrupa’da,
Amerika, Rusya, Kıbrıs, Suudi Arabistan ve Çin’in de dahil olduğu 50 ülkede
geçerli olan bu teklife ek olarak yurtdışında gönderilen ilk 30 SMS de bedava.
Turkcell Platinum müşterilerin bayram tatilinde yurtdışı seyahatleri sırasında
kullanacakları yurtdışı çıkış harç pulunu da hediye edecek. Ücretsiz harç
pullarını almak isteyen Platinum müşterilerinin bayram süresince Atatürk
Havalimanı’ndaki Turkcell İletişim Merkezi’ne uğramaları yeterli olacak.
Hayatın her alanında ayrıcalıklarla dolu Turkcell Platinum dünyasına katılmak
için Turkcell’lilerin tek yapması gereken Gold Plus, Platinum Prestige, Platin,
Platin ExtraKonuş, Platin Extraİnternet ve Platin Prestij paketlerinden kendisine
en uygun olanını seçmek. Platinum müşterilerine yurtdışı iletişiminde sağlanan
fırsattan faydalanmak içinse SUPER YURTDISI yazıp 2222’ye göndermek yeterli
oluyor. Fırsat ücretsiz atılan SMS sonrasında anında devreye giriyor.
Mekan Bağımsız Toplantı Dönemi Başlıyor
M
icrosoft Türkiye ve ekosistemindeki uluslararası saygın iş
ortakları ile kamu ve özel sektöre yönelik anahtar teslim
yenilikçi projeler geliştiren Akfa Bilişim, ses, görüntü,
veri paylaşımı ve mobil kullanım uygulamalarını içeren birleşik
iletişime ilişkin yeni nesil video konferans çözümlerini sponsoru
olduğu “Microsoft Birleşik İletişim
Zirvesi”nde tanıttı. Microsoft’un
Lync uygulaması ile çalışanlar onay
için e-posta alıp göndermek yerine
masaüstü, uygulama ve sanal masaüstü
paylaşımı özellikleriyle geliştirilmiş
konferans sayesinde gerçek zamanlı
işbirliği sağlıyorlar. Şirket içi ya da
şirketler arası iletişimde yenilikçi bir
çözüm sunan LifeSize, çalışan verimini
artırırken, başta iletişim ve ulaşım giderlerini minimuma indiriyor.
Eğitim, sağlık, finans, inşaat başta olmak üzere iş yapış biçimlerinde
köklü bir değişim için birçok yeniliği beraberinde getiren LifeSize,
mekandan bağımsız olarak HD ve full HD kalitede görüntülü toplantı
olanağı sunuyor. Microsoft'un yazılım tabanlı birleşik iletişim
platformu Lync ile uyumlu olarak çalışan
LifeSize, farklı mekanlardaki birçok
kullanıcının sunum, demo yapma,
teknik çizim ve bütçe dosyaları üzerinde
aynı anda çalışmasına olanak tanıyor.
Sistem aynı zamanda ister dört duvar
arasında, ister PC, notebook, tablet ya
da cep telefonu aracılığı ile toplantıların
gerçekleştirilmesine olanak modern bir
çalışma ortamı yaratıyor.
Symantec’te Bir Atama Daha
S
ymantec Corp, EMEA Bölgesi’ne ilişkin kanal stratejisinin dönüşümü,
geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumlu olmak üzere EMEA İş Ortağı
Yönetimi (EMEA Partner Management) Başkan Yardımcısı olarak Mark Nutt’ın
atandığını duyurdu.
Mark Nutt, Symantec’in yeni EMEA stratejisini geliştirmek ve uygulamak üzere
EMEA İş Ortağı Yönetimi Başkan Yardımcısı olarak atandı. Mark bu yeni rolünde, ilgili
ekibe, Symantec’in iş ortağı programlarının ve yatırımlarının iş ortakları nezdinde
müşteri değeri yaratması, karlı bir büyüme sağlaması ve kanal tarafındaki iş
ortaklarına basitleştirilmiş bir Symantec deneyimi sunması yönünde liderlik edecek.
“Symantec, iş ortakları ve distribütörleri ile şimdiye kadar hiç olmadığı kadar
yakında iletişimde olmayı hedefliyor” diyen Mark, iş ortaklarımızın müşterilerine
seçkin değerler sunmalarını sağlamak bizim için hayati önem taşıyor dolayısıyla
kanal tarafındaki iş ortaklarımızın iş hacmi konusundaki büyümelerini doğrudan
desteklemek adına ne derece istekli olduğumuzu göstermek istiyoruz. Yeni kanal
stratejimizi tanımlamak ve yürürlüğe koymak üzere üstlendiğim bu rolden çok
mutluyum” dedi.
12
kasım’13
HABER
ocak’12
35
SİYAH BEYAZ
Ali Yavuz Şahin / Genel Yayın Yön. Yrd.
yavuz@itadvisor.com.tr twitter.com/AliYavuzSahin
Telekomünikasyonun Geleceğine
Akıllı Telefonlar Yön Verecek
Son dönemde akıllı telefonların telekomünikasyon sektörüne
getirdiği dinamizm tartışılmaz bir gerçek. Bu yeni trend
önümüzdeki yılların nasıl şekilleneceği konusunda ipucu veriyor
2
000’li yılların başından bu yana konuşulan
“Akıllı Dönem”e girmiş bulunmaktayız.
Bugün sadece Çin’de 1 milyonun üzerinde
Apple ve Android telefon uygulaması geliştiricisi olması
dönüşümün hızı hakkında ciddi bir fikir veriyor. Bu
hızlı değişim genişleyen akıllı telefon ekosisteminin
içerisindeki her oyuncuyu olumlu veya olumsuz yönde
etkileyecek. Türkiye pazarında yer alan büyük oyuncular
akıllı telefonların müşterilerinin yaşamlarında
oynayacağı rolü biliyor ve her müşteri segmentine
yönelik ‘akıllı kampanyalar’ düzenliyorlar. Bu yeni
kampanyalar kullanıcılar iştahını kabartırken bir
yandan da eski geleneklerin de sonunu hazırlıyor.
Geleneksel Servislerin Sonu Geliyor
Hollanda’da yapılan bir araştırmaya göre akıllı
telefon kullanıcılarının yüzde 75’i “Whatsapp” sosyal
mesajlaşma uygulamasını telefonlarına yüklemiş
bulunuyor. Kullanıcıların yüzde 80’inden fazlası bu
uygulamayı günde en az bir kez kullanıyor ve söz
konusu uygulama operatörlerin gelirlerinin yaklaşık
üçte birini (ses, SMS, veri) sağlayan SMS ve MMS
için alternatif oluşturuyor. Buna bağlı olarak mobil
operatörlerin gelirlerinde akıllı telefonlar üzerinden
sosyal mesajlaşma hizmetlerinde yaşanan patlamanın
etkisiyle önümüzdeki iki yıl içerisinde 50 milyar
dolar tutarında bir düşüş yaşanacağı tahmin ediliyor.
Bu düşüşün büyük bir bölümünü ise ses gelirleri
oluşturacak. Bu sebepten operatörler şimdiden yeni
alanlara yatırım yapıyorlar ve ses gelirlerindeki
düşüşleri bu alanlardan karşılamanın peşindeler.
Bu alanların başında ise uygulama pazarı yer alıyor.
Uygulama sektörü akıllı telefonların fiyatlarının
düşmesiyle birlikte fazlasıyla haraketlindi. Fiyatlar
düşünce satışlar arttı ve buna bağlı olarak uygulama
14
kasım’13
kullanımı oranı da beklenenden fazla artmış durumda.
Bu artış tabii ki operatörlerinde iştahını kabarmış
durumda. Ülkemizdeki operatörlerinde bu alanda
çalışmaları bulunuyor fakat yeterli seviye de mi? Tabii
ki bu konu tartışmaya açık.
Değişim Kaçınılmaz
Hal böyle olunca rekabette rakiplerine karşı üstünlük
sağlamak için firmaların yapması gerekenlerin başında
değişimin kaçınılmaz olduğunu kavrayarak yenilikçi
çözümler yaratmaya çalışmak olduğunu belirtmeliyiz.
1990’lı yılları hatırlayın. Kendini yenileyerek bir kablo
üreticisinden cep telefonu üreticisine dönüşen Nokia
değişimi zamanında farketmiş firmalar arasında yer
alıyordu. Fakat 2000’li yılların sonuna doğru gelişen
akıllı telefon piyasasında değişimin gereklerini yerine
getiremeyip Apple, Samsung ve HTC gibi isimlerin
gerisinde kaldı. Şimdilerde ise eski gücüne geri dönmek
isteyen firma Microsoft tarafından satın alındı ve
Windows Phone işletim sisteminin gücünü de arkasına
alarak günden güne kullanım oranını arttırıyor.
Mobil operatörler açısından bu tabloya bakıldığında,
hizmetlerini akıllı telefon müşterilerine yenilikçi
ve katma değerli hizmetler sağlayarak yeniden
şekillendirme ihtiyacı gün ışığına çıkıyor. Yakın
gelecekte telekomünikasyon altyapısına yatırım,
rekabet gücü sağlamanın vazgeçilmez unsurlarından
biri olmaktan çıkacak. Dolayısıyla mobil operatörlerin,
ana hizmetlerine darbe vurmadan katma değerli
hizmetlerini ön plana çıkarması gerekiyor. Bu
son derece zorlu bir görev, ancak gerçek anlamda
müşteri odaklı yeniliği uygulamaya koyabilecek olan
oyuncuların sektörde hiyerarşinin en üstündeki
yerlerini koruması ve doğrudan rakiplerine karşı
rekabette avantaj elde etmesi buna bağlı.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Felaket halinde
doğru araçlara sahip doğru adam
aranır.
Felaket gerçekleştiğinde günü kurtarmanız beklenir.
Fakat her kahramanın doğru araçlara ihtiyacı olduğunu unutmayın.
StorageCraft iş ortakları, müşterilerini korumak için her zaman en hızlı ve en güvenilir araçlara sahiptir.
Bağlantıyı tıklayın ve içinizdeki kahramanı ortaya çıkarın!
Farkı kendiniz görün!
www.storagecraft.com.tr/demo
HABER
Dünyanın İlk Ultrabook İş İstasyonu
Ş
irket iş istasyonu serisini yeni HP ZBook mobil iş istasyonları, HP Z Monitör
ailesi, gelişmiş HP Z iş istasyonları ve Thunderbolt teknolojisiyle yeniden
tanımlıyor.HP profesyonel iş istasyonları ve monitörlerden oluşan Z
portföyündeki genişlemeyi duyurdu. Z portföyünde dünyanın ilk Ultrabook iş
istasyonu HP ZBook 14 ve çok hızlı veri transferi için Intel Thunderbolt teknolojisi
sunan ilk iş istasyonu serisini kapsıyor.
HP Z ailesindeki ürünler en iyi performans ve dayanıklılığın gerektiği kritik
işlemlerde dünyadaki en zorlu işlerin üstesinden gelen müşterilerin ihtiyaçlarını
karşılamak üzere tasarlandılar. Bünyesinde Thunderbolt barındıran ilk iş
istasyonları olan HP Z mobil ve masaüstü iş istasyonlarını seçenler artık sektörün en
hızlı ve çok yönlü I/O (giriş ve çıkış) bağlantısını sunan Z iş istasyonları, monitörler
ve çevresel aygıtlar arasında yüksek hızlı veri aktarımından yararlanabiliyor.
Mühendislik, bilgisayar destekli tasarım (CAD), mimarlık, tasarım, animasyon,
film, eğitim, devlet ve sağlık hizmetleri sektörlerindeki profesyoneller için ideal
olan HP Z ürün portföyü profesyonel uygulamalar için tasarlandı, test edildi ve
sertifikalandırıldı. Yeni HP Z Book mobil iş istasyonları şimdi çok daha ince ve hafif
bir endüstriyel tasarıma sahip. HP Z Book ailesi dünyanın ilk Ultrabook iş istasyonu
HP ZBook 14’ün yanı sıra HP ZBook 15 ve 17’den oluşuyor.
Xerox’un Kurumsal Yeni Servis İş Ortağı Teknoser
X
erox’un Türkiye’de zincir teknoloji mağazaları ve satış noktaları gibi açık
kanallar üzerinden satılmayan Xerox ürün ve çözümlerine servis veren iş
ortakları arasına Teknoser A.Ş’de katıldı.
Teknoser, Xerox’un mevcut kurumsal müşterilerine “Yönetilen Baskı Hizmetleri”
konusunda yerinde servis hizmetleri verecek. Aynı zamanda Teknoser, Xerox’un
bugüne kadar büyük ölçekli firmalara sunduğu hizmetleri küçük ve orta ölçekli
şirketlere sunmak için yetkilendirdiği Yönetilen Baskı Hizmetleri Xerox İş Ortaklarının
teknik servis ihtiyacını da karşılayacak.
Teknoser servis verirken, Xerox’un gelişmiş proaktif servis izleme araçlarını
kullanacak. Xerox proaktif servis hizmetleri, ağ üzerinde bulunan tüm Xerox
donanımlarını uzaktan kontrol edebilecek ve Teknoser’i problem gerçekleşmeden önce
potansiyel problemler konusunda bilgilendirerek hızlıca çözüme ulaştırıyor olacak.
Teknoser gerektiğinde hem yurt içindeki hem yurtdışındaki Xerox Teknik Servis
merkezleriyle bağlantı halinde, Xerox müşterilerine servis veriyor olacak. Xerox’un
yurt içi ve yurt dışındaki servis destek noktalarına gelecek proaktif servis talepleri
anında Teknoser’e iletilecek ve Teknoser’in verdiği bu servislere yönelik müşteri
mennuniyeti kontrolleri de Xerox’un ilgili birimleri tarafından takip ediliyor olacak.
Teknoser, teknolojide ilklerin yaratıcısı Hitay Yatırım Holding bünyesinde, 65 hizmet
noktası ve 800’ün üzerinde çalışanı ile Türkiye’nin önde gelen saha hizmetleri ve
sistem entegratörü firmalarından.
EPSON’dan 90 Milyonuncu
Kristal Panel
S
eiko Epson Corporation tarafından bugün yapılan
açıklamada, 30 milyondan fazla 3LCD projektör
için, toplam 90 milyon yüksek ısılı polislikon TFT
likit kristal panel sevk edildiği beyan edildi. Epson, iki
yıldan fazla süredir 3LCD projektörlerin kalbindeki
çekirdek cihaz HTSP (Yüksek Isılı Polislikon) panellerin
dünyada bir numaralı tedarikçisi olma konumunu
koruyor ve sektöre öncülük ediyor.
Yüksek parlaklık ve kontrast gibi avantajları sayesinde,
3D ve interaktif özelliği ile fonksiyonları artar hale
gelen 3LCD projektörler son zamanlarda pek çok farklı
alanda kullanılmaya başlandı. Ofislerde iş sunumlarının
16
kasım’13
vazgeçilmez ekipmanları haline gelen projektörler; ayrıca
hem eğitim alanında hem de ev sinema segmentinde
yerlerini aldı. Geniş alana hitap eden projektörler, bu
sayede okulda dersleri, evde maç ve film keyfini daha
eğlenceli hale dönüştürmek isteyenlerin tercihi.
Epson Görüntüleme Ürünleri Operasyon Bölümü
Başkan Yardımcısı Nobuyuki Shimotome, “HTPS
panellerin geliştirilmesi için sürekli gayret içindeyiz.
Epson olarak; olağanüstü renk parlaklığı, ayrıntılı
ve net görüntüler, enerji verimliliği sağlayan 3LCD
projektörlerimiz sayesinde tüketicilerin yüksek
güvenini kazandık” dedi.
HABER
Kredi Kartı Limitleri 142 Milyar TL’ye Ulaştı
E
nuygun.com’un BDDK ve Bankalararası Kart Merkezi verilerini kaynak alarak hazırladığı
analize göre, 2009 Ağustos ayında 43 milyon 815 bin adet olan kredi kartı sayısı 2013
yılı Ağustos ayında 56 milyon 528 bine ulaştı. Aynı dönemde bankaların kredi kartlarına
verdiği harcama limitleri taahhütleri ise 71 milyar 646 milyon TL’den 142 milyar 357 milyon TL’ye
yükseldi. Verilere göre, kredi kartı sayısının yüzde 30 oranında arttığı bu dönemde, kredi kartı
limitleri ise sektör genelinde yüzde 99 artmış oldu.
Enuygun.com’un analizine göre ayrıca, taksitli kart borçlarının toplam kredi kartı
borçlarına oranı 2009 yılında yüzde 36 iken 2013 yılında yüzde 57’ye çıktı. 2009 yılı Ağustos
ayında 12 milyar 800 milyon TL olan taksitli kredi kartı borçları, 2013 yılı Ağustos ayında
46 milyar 500 milyon TL’ye ulaştı.
Son dört yıl içerisinde taksitli kredi kartı kullanımının yaklaşık dört katına çıktığına dikkat çeken
Enuygun.com Baş Analisti Betül Sungurlu, “Kredi kartı kullanımının, özellikle taksit boyutuyla
oldukça arttığı görülüyor. BKM açıklamalarına göre de son 10 yılda hane halkı harcamalarının kredi
kartıyla yapılan kısmı yüzde 9’dan yüzde 36’ya yükseldi. Kredi kartları ödeme aracı olarak oldukça
yararlı olmalarına rağmen, zamanında ödenemediğinde pahalı bir borçlanma aracına dönüşüyor.
2013 Ağustos ayı itibariyle takipteki bireysel kredi kartı borçları 4 milyar 400 milyon TL’ye ulaştı.
Kredi kartı limitlerine yönelik yapılan son düzenlemelerin, tüketicileri gelirlerine göre harcamaya
zorlayacağını düşünüyoruz” dedi.
10 Milyar Dolarlık Fon İle Türkiye’de!
5
-6 Kasım 2013 tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenecek
olan iX İstanbul 2013 etkinliği kapsamında DCM, Orange, Panasonic,
BBVA Ventures, QualComm Ventures gibi dünyanın en önemli
yatırımcıları teknoloji alanında devrim yaratabilecek yeni Türk girişimcisini
aramak üzere ilk defa Türkiye’ye geldi. Bootcamp Ventures ve yerel ortağı
WBCons tarafından düzenlenen etkinlik bu sene altıncı yılını kutluyor.
5-6 Kasım 2013 tarihinde düzenlenen etkinlik, yenilikçi fikir sahibi Türk
girişimcilerinin 30’un üzerinde dünyanın lider yatırımcılarına tanıtılmasına
imkan sağlayan bir platform oluşturuyor. Etkinliğe katılan girişimciler çok ciddi
bir ön araştırma ve inceleme sürecinden sonra seçiliyor. Bu seneki etkinlikte,
doğru iş modeline sahip ve yurtdışı hedefleri bulunan 20 girişimci şirket
yatırımcılardan sermaye ve bilgi almak için yarışıyor.
Etkinliğin ana konuşmacıları arasında; 35 yıldan bu yana bilgi ve iletişim
sektöründeki girişimciler, yatırımcılar ve yöneticiler için ilham kaynağı olan ve
onlara rehberlik eden yatırım dünyasının başarılı isimlerinden Dixon Doll, Türk
e-ticaret sektöründe çığır açan yatırımlara öncülük eden Doğan Online Yönetim
Kurulu Başkanı Hanzade Doğan, özellikle son dönemde yaptığı yatırımlarla
dikkat çeken Türk melek yatırımcı Hasan Aslanoba ve dünyanın önde gelen
yatırım şirketi McKinsey İstanbul ortağı Bengi Korkmaz bulunuyor.
ARENA’da Genel Müdür Değişimi
T
ürkiye’nin En Yaygın Teknoloji
Dağıtıcısı ARENA Bilgisayar’ın
Genel Müdürü Tarık Tüzünsü
Yıl Sonunda Görevini Okay Nasır’a
Devrediyor. Görev değişikliği, Arena
Bilgisayar Yönetim Kurulu Tarafından 1
Ocak 2014 Tarihinden İtibaren Geçerli
Olacak Şekilde Onaylandı.
Türkiye teknoloji ürünleri sektörünün
en yaygın dağıtım şirketi Arena Bilgisayar
Yönetim Kurulu tarafından yapılan
açıklamada, Arena’nın uzun yıllardır pazarda başarıyla var olduğu ve
yeni yönetimle istikrarlı büyümesine devam edeceği belirtildi.
Arena Yönetim Kurulu Başkanı Servet Topaloğlu, profesyonel
kariyerine uluslararası platformda farklı bir kulvarda devam etmek
istediğini Arena Yönetim Kurulu’na bildiren Tarık Tüzünsü’ya
bugüne kadar göstermiş olduğu başarılı
çalışmalarından ötürü teşekkür ederken,
1 Ocak 2014 tarihi itibariye görevi
devralacak olan Okay Nasır’a da yeni
görevinde başarılar diledi.
1972 İstanbul doğumlu olan Okay
Nasır, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi İngilizce İktisat bölümü
mezunudur. Bilişim Sektörü ile 1997
yılında KARMA Donanım ile çalışmaya
başlayarak tanışmış ve sırasıyla EMPA
Elektronik, SENTİM ve KONT Bilişim şirketlerinde üst düzey
yöneticilik yapmıştır. Okay Nasır, son 2 yıldır, bir Arena Bilgisayar
iştiraki olan ve elektronik güvenlik sektörünün en yenilikçi
firması olma hedefiyle yola çıkmış SENSONET’in kurucu Genel
Müdürlüğü’nü sürdürmektedir.
kasım’13
17
HABER
TP-LINK’den Dış Mekanlar İçin Güçlü Çözüm
T
P-LINK, dış mekanlarda kablosuz internet
erişimini güçlendiren yeni erişim noktası
(access point) TL- WA7210N’i satışa
sundu. 12dBi çift yönlü polarize anteni sayesinde
hem geniş mesafelerde dairesel alan kaplama
uygulamaları hem de noktadan noktaya veri
aktarımında aynı mükemmel kalitede kablosuz
bağlantı sunan ürün, uygun fiyatı ile de dikkat
çekiyor.
Dayanıklı ve şık bir dış kaplamaya sahip
olan TL-WA7210N, selefi 54Mbps hızındaki
TP-LINK’in sıkça tercih edilen TL-WA5210G
modeline benzer şekilde üst düzey ve kesintisiz
bağlantı sunarken aynı zamanda 150Mbps
hızında kablosuz bağlantı desteğine sahip.
500mw kablosuz transmisyon gücü olan
ürün, uzun mesafelerde kablosuz bağlantı
için istikrarlı sinyal üretebiliyor ve yüksek
performans sağlıyor. Kötü hava koşullarına
dayanıklı olan TL-WA7210N, yıldırıma karşı da
özel bir korumaya sahip. Pasif PoE (Power over
Ethernet) desteği ile konumlandırmada esneklik
sağlayan ürün, RP-SMA konnektörü ile de farklı
açılı veya daha güçlü antenlerin de montajına
imkan veriyor.
Noktadan noktaya ya da noktadan çoklu
noktaya veri aktarımı uygulamalarında da ideal
olan ürün, kilometrelerce mesafede 150Mbps’ye
varan hızlarda kesintisiz link oluşturabiliyor.
Anten Hizalama, Mesafe Ayarlama gibi akıllı
yönetim araçları sayesinde hem kolay kurulan
hem de yüksek çıkışlı kablosuz sinyalin en
optimize şekilde dağılımını sağlayarak güçlü
kablosuz bağlantıyı sunan TL-WA7210N,
Ping Watch Dog özelliği ile bağlantı kesintisi
durumunda otomatik kapatılıp açılabiliyor.
CarrefourSA’nın BT Altyapısı SAP’ye Emanet
T
ürkiye perakende sektöründe 20 yıldır faaliyet gösteren
CarrefourSA, öncelikli yatırım alanlarından biri olarak gördüğü
BT altyapısının dönüşümü için kurumsal uygulama ve yazılım
alanında dünya lideri olan SAP ile dev bir işbirliğine imza attı.
CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet T. Nane ile SAP Global
Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald ve SAP Türkiye Genel
Müdürü Zeynep Keskin tarafından SAP Forum’da imzalanan işbirliği
anlaşması, CarrefourSA’nın merkez ofis, dağıtım merkezleri ve
mağazalarındaki teknolojik altyapı ve süreçlerini kapsıyor.
SAP Global Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald konu ile
ilgili olarak ‘Bu anlaşma ile Türkiye’de perakende sektörünün
önemli oyuncularından biri olan CarrefourSA, SAP teknoloji ve iş
uzmanlığından yararlanmaya başlayacak. CarrefourSA yönetimine
SAP’ye ve çözümlerine gösterdiği güven için teşekkürlerimi
sunuyorum. SAP liderliğinde yürütülecek olan proje için global ve
Türkiye’den uzman ekiplerimiz ile tam destek vermeye hazırız.’
şeklinde konuştu.
Toplantıda yaptığı konuşmada, Carrefour’un, SAP’nin
global referansları arasında olduğunu ve CarrefourSA ile
gerçekleştirilecek projenin kendilerini heyecanlandırdığını
söyleyen SAP Genel Müdürü Zeynep Keskin ‘Proje kapsamında
CarrefourSA’da sürekli değişen ve gelişen bir yapıyı destekleyecek
esnekliğe sahip, farklı süreçlerin koordinasyon halinde ve birbiri
ile entegre çalışacağı bir sistem geliştireceğiz. Gerçekleştireceğimiz
proje ile CarrefourSA’ya değer katacağımıza inanıyoruz’ dedi.
En İyi VoIP Gateway Ödülü Sangoma'nın
K
urumların IP iletişim sistemlerini güçlendiren yazılım ve
donanım bileşenleri üreticisi Sangoma Technologies’in
NetBorder Lync Express ürünü, “En iyi VoIP Gateway”
ödülüne hak kazandı.
2013 yılı Ekim ayı içerisinde telekomünikasyon sektörünün
öncü firmalarından Empatiq İletişim Teknolojileri ile
distribütörlük anlaşması yapan Sangoma Technologies’in pazara
sunduğu NetBorder Lync Express, dünyada, Microsoft® Lync™
uygulamaları ile entegre edilebilen tek çözüm olma özelliği
taşıyor. Ürün, bu sayede, tümleşik iletişim uygulamalarının,
18
kasım’13
VoIP sistemleri ile birlikte kullanılmasına olanak sağlayarak,
Microsof Lync kullanıcılarına, internet tabanlı santral üzerinden,
çağrıların, sesli e-postaların alınabilmesi, anlık mesajlaşma
ve doküman paylaşımının gerçekleştirilmesi gibi önemli
avantajlar sunuyor.
Kullanım kolaylığı ve maliyet avantajı sağlayan özellikleri ile
İngiltere’nin önde gelen ticari kuruluşlarından ITSPA tarafından
ödüle hak kazanan Sangoma NetBorder Lync Express ürünü, aynı
zamanda, TDM ve IP ağlarına, bulut tabanlı çözümlere, servis,
cihaz ve uygulamalara entegrasyon imkanı sağlıyor.
HABER
Çalışanların Hayatı Kolaylaşıyor
E
nocta, çalışanların, Enocta Eğitim Platformu’nda (EEP) kendilerine atanan tüm mobil eğitim
materyallerine ve yardımcı kaynaklara tek tıkla ulaşabilecekleri e.mobil uygulamasını geliştirdi.
E.mobil, Enocta Eğitim Platformu (EEP) ile %100 entegre olarak çalışıyor. Çalışanlar, EEP
kullanıcı adları ve parolalarıyla e.mobil’e giriş yapıyorlar ve e.mobil bu bilgileri hatırlayarak kullanıcıyı
bir kez daha sisteme giriş yaptığında, son bıraktığı ekranla karşılıyor. Çalışanların kendi eğitimlerini
takip edebildikleri ve kendilerine atanan mobil eğitimleri alabildikleri Enocta Eğitim Platformu’nun
mobil aplikasyonu e.mobil aynı zamanda, sosyal öğrenme özellikleri ile çalışanlara istedikleri yerden
keyifli bir sosyal öğrenme deneyimi de sunuyor.
E.mobil, her formattaki eğitim materyali ve yardımcı kaynakları destekliyor. Uygulama, video, ses,
podcast, PDF ve etkileşimli içerikleri listelemeyi, izlemeyi ve dinlemeyi mümkün kılıyor ve mobil uyumlu
özel içeriklere yer verme imkanı da sunuyor.
EEP’nin informal öğrenmeyi destekleyen “Sosyal Öğrenme” modülü e.mobil’de Sosyal Gruplar ve
Öneriler olarak yer alıyor. E.mobil ile sosyal gruplara erişmek, grup duvarına fotoğraf ekleyerek yazı
paylaşmak, yazıları ve yorumları beğenebilmek, yorum yapabilmek, önerilen grup ve eğitim bilgilerine
ulaşmak mümkün oluyor.
Intel’in Gelecek Vizyonu Bir Türk Kadınına Emanet
I
ntel Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkanı Ayşegül
İldeniz, Intel’in yeni kurulan Yeni Teknolojiler Bölümü’nün
Dünya Başkan Yardımcılığı’na atandı. İldeniz, bundan
sonra Intel’in Silikon Vadisi’ndeki merkezinde başta giyilebilir
teknolojiler olmak üzere şirketin gelecek nesil teknolojilerini
geliştirmek, yeni ürün ve iş modellerini oluşturmak, stratejik
işbirlikleri ve yatırımlarını planlamak için çalışacak olan beyin
takımına liderlik edecek. Dünya üzerinde birbirinden farklı
beğeni, beklenti ve hayalleri olan 7 milyar insanın geleceğini
değiştirebilecek yeni nesil cihazların hayatımıza girmesinde kilit
rol üstlenecek.
Ayşegül İldeniz’in, Intel’in Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde
insanların hayatlarını teknoloji ile dönüştürmek ve iyileştirmek için
gerçekleştirdiği birçok önemli projede imzası bulunuyor. İldeniz’in
başkanlığı döneminde bölgedeki iş hacmi dörde katlandı. Bölgede Intel
Öğretmen Programı kapsamında 2 milyon öğretmene, Intel Öğrenci
Programı ile 350 bin öğrenciye ulaşıldı. İldeniz’in insanları teknoloji ile
tanıştırmak, teknolojiye daha kolay erişmelerini sağlayarak hayatlarını
iyileştirmek amacıyla Türkiye’de başlattığı “e-Dönüşüm İnisiyatifi” adlı
proje, Intel’in “World Ahead” adını vererek tüm dünyada gelişmekte
olan ülkeler için uyguladığı global bir projeye dönüştü. Yine Türkiye’de
İldeniz öncülüğünde hayata geçirilen “Kadın ve Bilişim Platformu” da
örnek proje olarak bölgeye yayıldı.
LG Üçüncü Çeyrek Finansal Sonuçlarını Açıkladı
L
G Electronics, 2013 yılının üçüncü çeyrek döneminde 12.51 milyar dolarlık
konsolide gelir elde edildiğini açıkladı. Mobil cihazların satışını yüzde 24
oranında artıran şirket, geçtiğimiz yılın üçüncü çeyrek dönemine göre yüzde 27
artış elde ederek 196.34 milyon dolarlık kara ulaştı.
LG Ev Elektroniği Bölümü, küresel olarak TV taleplerindeki azalma ve düşük satış
fiyatlarına bağlı olarak 4.5 milyar dolarlık gelir elde etti ve geçtiğimiz yıla oranla yüzde
7’lik bir düşüş gösterdi. Asya ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi bölgelerde gelişmekte
olan pazarlardaki yüksek satış rakamlarına ulaşılırken Avrupa'da durgunluk gözlemlendi.
111.68 milyon dolarlık faaliyet karı, işletme ve pazarlama giderlerinin daha etkin bir
şekilde yönetilmesine bağlı olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre ve çeyrek bazında
artış gösterdi. LG OLED TV ve Ultra HD televizyonlar gibi premium ürünlerin satışını küresel anlamda genişletmeyi planlıyor.
LG Mobil İletişim Bölümü, 2.75 milyar dolarlık gelir ile geçtiğimiz yıla oranla yüzde 24 oranında artış gösterdi. Şirket üçüncü çeyrekte
12 milyon adet akıllı telefon satışı elde etti. LG yeni premium ürünü LG G2’nin yanı sıra L II Serisi ve F Serisi gibi 3G ve orta kademe kitle
cihazlarına odaklanmayı planlıyor.
LG Beyaz Eşya Bölümü, yeni çamaşır makineleri ve buzdolapları algısının olumlu olmasına bağlı olarak, 2.68 milyar dolarlık gelirle bir
önceki yıla göre yüzde 3 oranında artış gösterdi. LG Beyaz Eşya ürünleri Kuzey Amerika ve Çin’de yüksek satış rakamlarına ulaşırken
gelişmekte olan pazarda yavaşlama sürecine girdi. Daha yüksek ortalama gelir ve daha iyi maliyet yapısına rağmen üçüncü çeyrek
faaliyet karı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 98.17 milyon dolara geriledi.
kasım’13
19
HABER
Dassault Systèmes Büyük Atılım
D
ünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri olan Dassault
Systèmes, SOLIDWORKS’in yeni 2014 sürümünü kamuoyuna
duyurdu. SOLIDWORKS 2014 sürümü, verimlilik ve
kullanılabilirlik anlamında çok önemli kazanımlar sağlıyor ve
şirketlerin yenilikçiliği ön plana çıkaracak işlerine daha fazla zaman
harcamasının önünü açıyor.
Yeni sürüm, ilave edilen Android ve
iOS cihazları desteği, 2,1 milyondan fazla
SOLIDWORKS kullanıcısının yeni 3D
tasarımlarından her zaman ve her yerde
faydalanmasını mümkün kılıyor. İş akışı
ve mobilite geliştirmeleri kullanıcıların
verileri daha dinamik bir şekilde tekrar
kullanabilmelerini sağlarken, ürün geliştirme
sürecinde birlikte çalışmayı hızlandırmak için tasarım verileri
paylaşımı da kolaylaşıyor.
Güncel pazar çalışmaları, müşteriye ilk satış ve müşteri deneyimi
anlamında ürün estetiğinin önemini gösteriyor. Ürünün endüstriyel
bir makine, akıllı telefon veya tıbbi cihaz oluşundan bağımsız olarak
müşteriler artık ürünün hem işlevsel hem
de şık bir tasarıma sahip olmasını istiyor.
İşte bu noktada, SOLIDWORKS 2014 ürün
tasarımcılarına, 3D modellerle yaratıcı fikirlerin
tasarım taslaklarına ve resimlere daha hızlı bir
şekilde aktarılması anlamında yardımcı oluyor.
Aynı zamanda fikirleri yeni pazarlara yönelik
ürünlere dönüştürme sürecinde kullanılan
tasarım araçları setini de genişletiyor.
Türk Telekom, E-fatura Özel Entegratörü Oldu
T
ürk Telekom, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yetkilendirilerek, telekomünikasyon sektörünün ilk
e-fatura özel entegratörü oldu. Türk Telekom, bu yenilikçi hizmetiyle farklı ölçeklerdeki şirketlere,
KOBİ’lere, kamu kuruluşlarına ve büyük kurumlara maliyet avantajı sağlayarak zamanı ve işgücünü
verimli kullanma fırsatı sunacak.
Türk Telekom, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından telekomünikasyon sektörünün ilk “e-fatura özel
entegratörü” olarak yetkilendirildi. 3D vizyonu kapsamında dijital yaşam dönüşümünü sağlama hedefi ile
çalışan Türk Telekom, e-faturanın yaygınlaşmasını sağlayarak müşterilerinin hayatlarını kolaylaştırırken
daha sürdürülebilir bir dünya için de katkıda bulunacak. Belirlenen ana hedef ise sadece iletişim
ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde kurumsal müşterilere bir iş ortağı olarak avantajlar sağlamak.
Hizmet kapsamında, bu sisteme dahil olan işletme ve kurumlar, e-fatura gönderip alabilecek ve bu
faturaları dijital olarak güvenli bir şekilde arşivleyebilecekler. e-faturalama hizmetinden yararlanmak isteyen
işletmeler, sistemlerinin entegre edilmesinin ardından Türk Telekom’un aylık abonelik seçeneklerinden
kendi ihtiyaçlarına uygun olan paketi seçip bu sistemin avantajlarından yararlanmaya hemen
başlayabilecekler. İşletmeler, fatura gönderim ve alım hizmetini kullandıkları ölçüde ücretlendirilecek,
böylece faturalama maliyetlerini bütünüyle kontrol altına alabilecek ve tasarruf yapabilecekler.
E-GÜVEN’den Toplu İmzalama Çözümü:
PDF Signer
İ
20
kasım’13
ş süreçlerinde dokümanların tek tek imzalanması nedeniyle oluşan vakit
kaybının önüne geçen PDF Signer’ın en dikkat çekici özelliği, PDF formatındaki
dokümanların toplu halde imzalanmasını sağlaması. Birden çok dokümanın
yer aldığı klasörler seçilerek toplu imzalama yapılabilen ürün ile ayrıca imzalanan
dokümanlar otomatik olarak bilgisayar üzerindeki farklı bir klasöre gönderilebiliyor.
Gerekliliğe göre tek tek doküman imzalaması da yapılabiliyor.
E-GÜVEN’in yeni ürünü PDF Signer ayrıca, laboratuvar raporlarının, katılım ve eğitim
sertifikalarının imzalanmasında da kullanılabiliyor. Konuyla ilgili olarak, E-GÜVEN İş
Geliştirme, Kurumsal Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Grup Müdürü Ayşegül Tüzün,
“PDF Signer ile şirketlere daha hızlı iş çözümleri sunuyoruz. Dokümanları tek tek
imzalamak yerine sayısız dokümanınızı bir defada imzalayarak, büyük ve kendini tekrar
eden, silsile dokümanların tek tek imzalanması gibi uzun ve yorucu bir iş sürecinden
kurtulmak mümkün. Bu sayede dijitalleşen dünyanın da bir gereği olarak PDF Signer
ile e-imza teknolojisi daha geniş kitlelere yayılabilecek. PDF Signer, E-GÜVEN’in baştan
sona müşterinin taleplerini dinleyerek onların ihtiyaçları doğrultusunda dizayn edilmiş,
“terzi işi” olarak adlandırdığımız pek çok ürünümüzden sadece biri. E-imza ve mobil
imzanın hayatımızda daha fazla yer alarak, hayatımızı kolaylaştırması için elimizden
gelenin en iyisini müşterilerimize sunmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.
Ali Yavuz Şahin
RÖPORTAJ
yavuz@itadvisor.com.tr
Türkiye’de Kablosuz Ağ
Ürünlerine Olan İlgi Büyük
Telekomünikasyon sektörünün köklü firmalarından olan Tesan İletişim’in
Genel Müdürü Rüştü Arsever ile sektöre sundukları ürünler hakkında keyifli
bir söyleşi gerçekleştirdik
Tesan İletişim hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
TESAN İletişim, 1983 yılında kuruldu, sektörde 30. yılımızı
kutladık. Hem pazarda hem de teknolojideki gelişmeleri izleyerek,
değişen ihtiyaçları karşılamada öncü olma hedefiyle, ürün satış ve
satış sonrası hizmetlerde farklı müşteri deneyimleri sunmak için
çalışıyoruz. Türkiye’nin 81 ilinde 15 binin üzerinde satış noktasına,
yaklaşık 2 bin iş ortağı aracılığı ile dünyanın önde gelen teknoloji
firmalarının ürünlerini ulaştırıyoruz. Tescili markamız Ttec ile
de pazarda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Tesan İletişim olarak
3 bin 500’ün üzerinde ürün çeşidinin satışını gerçekleştiriyoruz.
Şirketimizin network sistemleri bölümü ile de pazarda güçlü bir
konumdayız. Network çözümleri tarafında başta Ttec olmak üzere,
Qnap, EnGenius, Lilin, Dell SonicWALL, ZTE gibi birçok markayla, ağ
alanında veri yedekleme ve ağ güvenliği çözümleri, güvenlik kamera
sistemleri, video konferans ve telekonferans cihazları, IP telefonlar,
başlık takımları, yapısal kablolama ürünleri, rack kabinetler gibi
kurumsal çözümleri pazara ulaştırıyoruz.
Tesan olarak distribütörlüğünüzü üstlendiğiniz
network markaları tarafında planlarınız nelerdir? Yeni
dönemde hedefleriniz neler?
2013’ün geri kalanında ve 2014’de hem Ttec hem de
distribütörlüğünü yaptığımız markaların iş hacmini büyütmek
istiyoruz. Yeni ürünleri tüketicisle buluşturmanın yanında yeni
markalarla Türkiye pazarında işbirlikleri için görüşüyoruz.
Çin’in önemli altyapı üreticilerinden ZTE’nin kurumsal çözümler
kategorisindeki ürünlerin dağıtıcılığını üstlendik. ZTE, ağ yönetimi
ve güvenlik çözümleri, güvenlik kamera sistemleri, video konferans
sistemleri gibi birçok ürün kategorisini Tesan aracılığı ile pazara
sunuyor. EnGenius Türkiye’ye hızlı bir giriş yaptı. Türkiye kablosuz
ağ ürünleri pazarında güçlü yere sahip olmayı hedefliyor. EnGenius,
kablosuz ağ teknolojileri üzerine yoğunlaşmış Tayvanlı bir şirket.
Türkiye’de de kablosuz ağ ürünlerine olan ilgi büyük. EnGenius
ile 2012’nin 2.yarısından beri işbirliğindeyiz.Ev kullanıcılarından
KOBİ’lere,büyük işletmelere kadar her ölçekte kullanıcıya hitap
eden ürün ailesi var. Öncelikli hedefimiz küçük ve orta ölçekli
işletmeler. Lilin de Tesan’la 2012 yılında çalışmaya başlamış bir
güvenlik kamera sistemleri üreticisi. Tayvan’da 33 yıl önce kurulmuş
Lilin, son dönemde özellikle IP kamera sistemlerine odaklanan ve
ciddi Ar-Ge bütçeleri ayıran bir firma. Türkiye’de gördüğü ilgiyi
geliştirmek için destek veriyoruz.
Ttec markasında son dönemde nasıl gelişmeler, yeni
ürünler oldu, ne gibi gelişmeler göreceğiz?
Bu yıl birçok yenilikçi ürünle pazarda boy gösterdik ve büyük
ilgiyle ve de taleple karşılaştık. MagicBox bu yıl en çok dikkat
çeken ürünlerden biri oldu. Ttec’in, NearFA (Yakın alan ses)
Rüştü Arseven
Tesan İletişim Genel Müdürü
teknolojisinden yararlanarak geliştirip pazara sunduğu MagicBox,
benzersiz teknolojisiyle müzik severlerin kısa zamanda vazgeçilmezi
oldu. Makaron ürünümüzle Ttec olarak Bluetooth kulaklıklara
kullanım kolaylığı sağlayacak yepyeni bir yorum getirdik. Makaron
isimli makaralı Bluetooth kulaklık, sarma düğmesi sayesinde
kablo karmaşasını ortadan kaldırıyor ve sizi kulaklığınızı tüm
gün kulağınızda taşımaktan kurtarıyor. Büyük ilgiyle karşılaşan
diğer bir ürünümüz de Ttec EasyCharge oldu. Ttec EasyCharge
Smart taşınabilir şarj cihazı portatif kullanımı sayesinde akıllı
telefon, tablet ve daha birçok farklı dijital cihazdaki şarj sorununa
lokasyon bağımsız bir çözüm sunarken, kompakt ve hafif tasarımıyla
estetikten de ödün vermiyor. Son olarak Ttec, güvenlik kameraları
konusundaki iddiasını üç yeni ürünle pekiştirdi. Ttec COMBO DVR
kamera+CCTV seti ve Ttec Varifocal Bullet Kameralar; görüntü
kalitesi, gece görüşü, kayıt süreleri, tasarımlarındaki özgünlükle
ve de üstün özellikleriyle pazarda Ttec’i bir adım öne çıkaracak.
Sektörün iyi bildiği Ttec’i sokaktaki tüketici tarafından da çok daha
bilinir bir marka haline getireceğiz. 2013’de yoğun çalıştık bunu
2014’de de sürdüreceğiz. Orta ve uzun vadede ise ihracata da
yönelmeyi planlıyoruz. 2012’de Hong Kong’da bir ofis açtık,
sevkiyatlarımızı komşu ülkelere yapmaya da başladık.
kasım’13
21
Atos’tan sahada “mobl devrm”
Elnde kağıt formlar, müşterlern başvurularını toplayan saha satış ekpler artık
nostalj oluyor. Atos’un mobl teknolojk çözümleryle artık ekpler, tablet chazlarla
sanyelerle yarışırken, hızlı ve doğru blgye de ulaşablyor. Üstelk bu çözümlerden
faydalanan şrketlerden her br yılda 2 bnn üzernde ağaç kurtarıyor…
Teknoloji, insana, şirketlerin iş süreçlerine, rekabet gücüne, çalışan mutluğuna ve tabii ki
topluma dokunmuyorsa, bir işe yaramış olmaz. Bu vizyon ve stratejiyle hizmet ve çözüm
üreten Atos, sadece bugünün değil geleceğin
de bilişim teknolojilerine yön vermeye devam
ediyor.
Her ne kadar Atos markası, 2011’de Atos Origin ile Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri’nin
birleşmesiyle oluşmuş olsa da, aslında son 15
yılın deneyimi ve bilgi birikimiyle endüstrilere
yön veren, yenilikçi uygulamalar üretiyor. Birleşmeden sonra Avrupa’nın lider IT firmasına
dönüşen Atos, faaliyetini sürdürdüğü 47 ülkede de aynı inovatif tarza sahip.
Türkiye için de durum farklı değil. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de firma, yönetilen
servislerden (managed services) danışmanlık
ve sistem entegrasyonuna ve işlem bazlı uygulama hizmetlerine kadar birçok alanda IT
çözüm ve hizmetleri sunuyor. Ancak bunların ötesinde şirketin DNA’sında yenilikçilik ve
teknolojik devrim yer alıyor. Bunu büyük veri
ve bulut bilişim çözümlerinden sistem entegrasyonuna, ödeme sistemlerinden kurumsal
sosyal ağlara, büyük spor etkinliklerinden akıllı
şebekelere kadar, faaliyet sunduğu her alanda
gözlemlemek mümkün…
Atos H-Tech Transactonal Servces
Brm Yönetcs Batur Erdoğan’ın
sözler de bunu br kez daha kanıtlar
ntelkte… “Atos olarak sunduğumuz
tüm hzmet ve çözümlerle öncelğmz
müşterlermze rekabet ortamında
önde olma olanağı sağlamak, zaman
ve malyetten tasarruf etmelerne
katkıda bulunmak ve sürdürüleblr,
çevrec uygulamalara mza atmak”
dyen Erdoğan, Atos’un sadece
bugünün değl geleceğn teknolojlern
ve uygulamalarını üreten br şrket
olduğuna dkkat çekyor. “Atos çnde
bulunduğu her endüstrnn IT
standartlarını belrlyor” dyerek şrketn
novatf ve yenlkç uygulamalarına
vurgu yapan Batur Erdoğan’la Atos’un
mobl teknoloj kullanarak oluşturulan
başarı hkayeleryle lgl keyfl br
söyleş gerçekleştrdk.
Öncelikle “Hi-Tech Transactional Services”
ile başlayalım mı? Tam olarak Türkçe’ye çeviremediğimiz bu birim hangi hizmet ve çözümleri içeriyor?
Bildiğiniz gibi Atos, müşterilerine esneklik, hız
ve her zaman son teknolojiyi kullanma fırsatı
sunarak, rekabette bir adım öne geçmelerini hedefliyor. Hi-Tech Transactional Services
başlığı altındaki hizmet ve çözümlerimizde de
esas olan müşterilerimizin IT altyapı hizmet
ihtiyacını, herhangi bir yatırıma ihtiyaç duymadan direkt bizden alabilmeleri… Atos olarak onlar adına yatırım yapıyor ve operasyonel bazlı
her hareket karşılığı ücret alacağımız bir yapı
oluşturuyoruz.
Bu birimde sunduğumuz hizmet ve çözüm-
lerin sektör bağımsız olduğunu eklemem gerekiyor. Türkiye’de bu konuda odaklandığımız
sektörler arasında finans, telekom ve kamu
kuruluşları var. Bu alandaki ciromuzun %80’ini
bankalardan, geri kalanını ise telekom ve kamudan elde ediyoruz. Atos’un özellikle bu konuda Avrupa’da pazar lideri olduğunun altını
çizmek isterim. Belçika, Lüksemburg, Hollanda, İrlanda ve İngiltere gibi ülkelerde, HTTS
pazar payımız yüzde 75 civarında…
Türkiye’de bu konudaki başarı hikayelerinizden bahseder misiniz?
Atos HTTS birimi olarak, büyük firmaların sahadaki satış ekibinin iş yapış şeklini temelden
değiştirecek bir hizmet oluşturduk. “Sales
Force Automatization” (SFA) olarak adlandı-
rılan bu projeyle bugün Türkiye’de en büyük
bankalardan 2’sine hizmet vermeye başladık.
Yetkin Atos iş teknolojistleri tarafından oluşturulan bu projeyle tüm dünyada bir ilke imza
attığımız gibi, mobil teknolojiyi kullanarak pazarın standartlarını değiştiriyoruz.
Projenin işleyişinden bahsedebilir misiniz?
Bu 2 bankanın sahadaki satış ekiplerine, içinde hazır bir şekilde yazılım bulunan tablet cihazlar verdik. Artık satış ekipleri, bu yazılım ve
tablet cihazlar aracılığıyla, tüm bankacılık başvurularını, çok daha kısa bir zamanda ve daha
etkin olarak toplayabiliyor. Aynı zamanda bu
veriler doğru bir şekilde ve çok daha hızlı bir
şekilde merkeze iletilebildiğinden, müşterilerin
bankacılık işlemleri de hızlıca tamamlanıyor.
Bu projeyle Atos HTTS Birimi olarak, “inovasyon”, “çalışanları teknolojiye yakınlaştırmak”,
“sürdürülebilirlik” ve “yeşil IT” kavramlarına da
sadık kaldığımızı da eklemem gerekiyor. Bildiğiniz gibi saha ekipleri genellikle lise mezunu
gençlerden oluşuyor. Daha önceleri başvuru
formuna, elle yazılarak alınan bilgiler bugün
tablet cihaz aracılığıyla toplanıyor. Böylece bu
gençleri teknolojiyle yakınlaştırmayı başarmış
olduk. Aynı zamanda bu projeyle kağıt kullanımını neredeyse sıfıra indirdiğimiz için, şirketlerin çevreci uygulamalarına da teknolojiyle
katkı sunmayı başarıyoruz.
Bugüne kadar elde ettiğiniz sonuçlarla ilgili
bilgi verebilir misiniz?
Sahada bugün aktif olarak 500 çalışan, Atos’un
SFA çözümünden faydalanıyor. Bankalara sunduğumuz bu hizmet sayesinde, bir müşterinin
başvurusunun alınma süresini yüzde 50’den
daha fazla oranda azalttık. Bir saha elamanının
gerçekleştirdiği günlük işlem sayısı, bu proje
öncesinde ortalama 7 iken, bugün bu rakam
13’e yükseltilmiş durumda. Ayrıca müşteri, başvuru kriterlerine uygun değilse, bunun bilgisi
hemen merkezden saha elemanına aktarılıyor.
Böylece saha elamanı boşa vakit kaybetmeyerek, o işlemi sonlandırabiliyor.
Bunun ötesinde bu projeyle birlikte çok büyük
bir verinin yönetimi de artık mümkün oluyor.
Klasik yöntemde saha elemanları formu elle
doldurdukları için bilgiler sadece % 9 seviyelerinde doğru olarak alınabiliyordu. Oysa bu
yazılım ve IT altyapısı sayesinde, çoğu bilgiler
seçmeli olarak elemanının önünde bulunduğu
için bilgilerin %85’i doğru olarak kayıt altına alınabiliyor. Böylece hem hızlı bir şekilde hem de
doğru veriye ulaşmak mümkün oluyor.
Bu proje öncesinde başvurularda kimlik fotokopisi, gelir vergisi, vekaletname gibi dokümanlara da ihtiyaç duyuluyordu. Oysa bu sistem sayesinde tüm bu dokümanların sadece
fotoğraflarını çekip, sisteme iletmek mümkün.
Bir sonraki aşamada mobil imza teknolojisini
de sisteme eklemeyi planlıyoruz.
Peki, bu teknolojik yeniliklerin müşterilere
sunduğu avantajlar neler?
SFA çözümü sadece ilgili bankaya değil, sokaktaki vatandaşa da dokunuyor. Mesela başvurulara geri dönüş sürelerinde inanılmaz bir
kısalma yaşandı. Öncesinde müşteriler kredi
başvurularının sonuçlanması için yaklaşık 1 ay
beklemek zorunda kalıyordu. Bu 1 ayın sadece
10 günü elle doldurulan evrakların toparlanıp
iletilmesi ve incelenmesiyle geçiyordu. Şimdi
bu 10 günlük sürenin nerdeyse sıfırlandığını
söyleyebiliriz.
Sunduğumuz avantajlar sadece şirketler ve
müşterilerle de sınırlı değil; bu projenin aynı
zamanda çevreci olduğunu da eklemek isterim. Yaptığımız çalışmalar SFA ile birlikte bir
firmanın yılda yaklaşık 1 milyon 600 binin üzerinde kağıttan tasarruf ettiğini gösteriyor. Bu
da yılda yaklaşık 2200 ağaç demek…
Bu çözümün bankacılık dışında diğer hangi
sektörlerde verimli sonuçlar doğurabileceğini öngörüyorsunuz?
Satış ekibi olan her firma, SFA çözümüyle zamandan, maliyetten tasarruf edebildiği gibi, iş
süreçlerini verimli ve yenilikçi hale dönüştürebilir. Özellikle çok sayıda satış ekibi yöneten
firmaların, böyle bir çözümle rekabet gücünü
çok ileriye taşıyacakları kanısındayız. Bankacılığın yanı sıra sigorta ve ilaç sektörü de bu
çözüme büyük ilgi gösteriyor.
SFA’yla birçok konuda benzeşen “Field Force
Automatization” (FFA) projemiz de sahada teknik ekip çalıştıran firmalar için yine bir devrim
niteliği taşıyor. Aynı mantıkla yine tablet cihazlara yüklediğimiz özel bir yazılım çözümü aracılığıyla teknik ekip elemanlar, ofise hiç uğramalarına gerek kalmadan, merkez tarafından
yönetilebiliyor.
Teknik ekip, ziyaret etmesi gereken adresleri sistemden takip edebiliyor. Ayrıca elindeki
tablet cihaz aracılığıyla ihtiyaç duyduğu her
türlü bilgiye de anında ulaşabiliyor. Yolda geçirdiği sürede bir sonraki adresteki müşterinin
şikayetini inceleyip, sıkıntı yaşanan cihazla ilgili
teknik bilgiye de hakim olabiliyor. İşini tamamladıktan sonra fotoğraflayıp, merkeze anında
bilgi aktarımı sağlayabiliyor. Hatta müşterinin
bu tablet cihaz üzerinden ödemeyi yapması
da mümkün… Yine bu sistemde merkez teknik
ekip çalışanının an be an hangi destinasyonda
olduğunu takip etme fırsatına sahip.
Bu projelerle ilgili yakın dönem planlarınız
bulunuyor mu?
Şu an bu yazılımlar hem iOS ve Android hem
de Windows 8 için uyumlu olarak hazırlandı.
Önümüzdeki günlerde AppStore’larda demo
versiyonuyla da kullanıcılarıyla buluşacak.
Projelerin teknolojik altyapısında daha ileri
sonuçlara ulaşabilmek için çalışmalarımız devam ediyor. Amacımız finans kuruluşları başta olmak üzere sahada ekipleri bulunan tüm
şirketler açısından kullanılabilirliğini ve sağladığı avantajları en üst noktaya çıkarmak. 2014
yılında öncelikle bu projeyi uygulayan banka
sayısını en az 6’ya çıkarmayı planlıyoruz. Ayrıca bu hizmetin ürünleştirilip, ihraç edilmesi de
planlarımız içinde. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa’da yoğun bir ilgi var. Diğer Atos ülkelerine
de hizmet ihracatı yapılacağını öngörüyoruz.
Gelecekte bizi neler bekliyor olacak?
Aslında mobilite trendinin henüz en başındayız. Özellikle kurumsal açıdan bakılırsa mobil
çözümlerle şirketlerin daha çok yol alacağını
düşünüyorum. Yakın dönemde mesela tablet
ve dizüstü bilgisayarların, hatta akıllı telefonların entegre olacağını, tek bir cihaz taşıyacağımızı düşünüyorum.
Yine yakın gelecekte içinde iOS veya Android yazılımlar barındıran saatler de hayatımıza
girecek. Birçok teknoloji üreticisi şirket, bu çalışmalarını görücüye çıkardı bile. Atos olarak
bizim de planlarımız arasında bu saatler aracılığıyla kurumsal çalışanların ofis verilerine ulaşmalarını sağlayacak çözümler üretmek var.
HABER
RÖPORTAJ
Ali Yavuz Şahin
yavuz@itadvisor.com.tr
Müşterilerimize Katma Değer Sağlıyoruz
Uni Systems ve BIS Türkiye geçtiğimiz günlerde güçlerini birleştirdi. Hem bu
birleşmenin ayrıntıları hem de ortaklığın gelecek planlarını öğrenmek için Uni
Systems Türk CEO’su Ülkü Ünal ile bir söyleşi gerçekleştirdik
Üreteceğiniz çözümler finans sektörüne yönelik
mi olacak, yoksa farklı bir sektöre mi yönelmeyi
düşünüyorsunuz?
Unisystems Türk; kendi alanlarında ciddi deneyime sahip
iki firma tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla, daha önce
izlediğimiz stratejiyi takip edeceğiz; zira bunu çok iyi biliyoruz.
Firmanın bankacılık ve finans alanındaki projelerdeki
deneyimleri nedeniyle; hedef pazarın, bankacılık ve finans
olması kaçınılmazdır. Bir sonraki adımımız, telekom sektörüne
daha etkin ve hızlı iletişim hususunda destek olmak için,
telekomünikasyon sektör ihtiyaçlarına odaklanmak olacaktır.
Türkiye pazarından beklentileriniz neler?
Unisystems Türk firmasının odak noktası ve öncelikli hedefi,
müşterilerimize istenen kalitede uygulama ve destek hizmetleri
vermek için güçlü bir yerel takım kurmaktır. İlk beklentilerimiz;
kalite ve gelecekteki büyümeye baz olacak sağlam bir
yapılanmadır. Beklendiği gibi, hissedarlarımız uzun dönemde
başarılı ve karlı yatırımlar istemektedir.
Ülkü Ünal
Uni Systems Türk CEO'su
Bu birleşmenin amacı nedir? Türkiye’de ne gibi bir
faaliyet yürütülecek?
24
Unisystems Türk, iki lider şirketin sağlam ortaklığının bir sonucu
olarak kurulmuştur. Son 50 yıldır Yunan BT piyasasında lider bir firma
olarak, Uni Systems; 2007 yılından beri faaliyetlerini genişletmekte
olup, bugün Güneydoğu Avrupa pazarında kayda değer bir paya
sahiptir. Diğer yandan BIS, 20 yıldan fazla Bankacılık ve Finans
deneyimi ve müşterilerle olan uzun-süreli işbirliği ile, Uni Systems’ın
Türkiye’ye giriş yapması açısından ideal bir ortak olmuştur.
Deneyim, sistem entegrasyon uzmanlığı, iş ve piyasa bilgisi,
yenilikçi çözümleri ve güvenilirliği, Unisystems Türk profilinin
özelliklerini oluşturan ana unsurlardır. Yeni şirket portföyünde
yer alacak geniş yelpazedeki çözüm ve hizmetler a) yeni IT
realitesi adaptasyonuna destek verecek masaüstü ve uygulama
sanallaştırma gibi altyapı çözümleri; b) pazardaki kompozit
telekomünikasyon ihtiyaçlarıyla uyumlu birleştirilmiş iletişim
altyapısı, CIM, kurumsal iletişim, OSS/BSS gibi dikey ve yatay
çözümler ve c) iş süreçlerini basitleştiren iş süreci yönetimi (BPM),
veri saklama, Vaka Yönetimi gibi iş çözümleri ve uygulamaları.
Uni Systems, gelirinin %80’ini hizmetlerden sağlayan bir
firmadır. Bu durum; Unisystems Türk tarafından sunulan
danışmanlık, değerleme ve sistem entegrasyon çözümleri,
proje yönetimi, bulut ve destek hizmetlerinde; rekabet avantajı
sunmakta ve müşterilere katma değer sağlamaktadır.
kasım’13
Yapılan ortaklık sonrasında sunulacak hizmet
ve çözümler neler olacak? Çözüm sunacağınız
alanlardaki iddialı yaklaşımınız anlatır mısınız?
BIS’in, Uni Systems’ın de en önemli ilgi alanlarından birisi
olan finans sektörüne yönelik geniş kapsamlı bir ürün ve
hizmet portföyü bulunmaktadır. Finans sektörü Unisystems
için amiral gemisi olmakla birlikte, şirket diğer sektörlerde
de altyapıdan (donanım ve iletişim) uzmanlaşmış dikey iş
çözümlerine kadar uzanan hizmetler sunmaktadır. Unisystems
Türk, iş ortağı olan firmalardan aldığı ciddi deneyim ve
teknoloji bilgisiyle geniş bir yelpazede; kurumsal içerik
yönetimi, doküman tanıma, uyarlanabilen vaka yönetimi,
siber güvenlik ve veri saklama, masaüstü sanallaştırma, para
ve menkul kıymet piyasalarındaki işlemler, alacak yönetimi
ile müzeler, kütüphaneler ve tarihi arşivler için otomosyon
çözümleri gibi muhtelif ürün ve çözümler sunma yetenek ve
tecrübesine sahip bir kurumdur.
Türkiye dışında hangi ülkelerde faaliyet
göstermek istiyorsunuz?
Türkiye, uçsuz bucaksız pazarı ve hızlı büyüyen ekonomisi ile
ana ve başlıca odak olmaktadır. Yolumuz uzun ve biz daha yeni
başladık; müşterilerimizin işlerini pozitif anlamda etkilyen
kaliteli hizmetler sunmaya kendimizi adadık. Unisystems Türk,
Yeni Bağımsız Devletler bölgesindeki gelecek şirket büyümeleri
için zemin hazırlamaktadır, ve umuyoruz ki Orta Asya’nın geniş
coğrafyasında, operasyonların üssü olarak hizmet verecektir.
Lakin, Türkiye ana odağımız olarak kalacaktır.
HABER
Oytek Diyalog Toplantısı Büyük İlgi Gördü
O
YTEK‘in hizmet verdiği farklı sektörlerden şirketlerin BT
Yöneticilerinin ve OYTEK iş ortaklarının büyük ilgi gösterdiği
OYTEK Diyalog Toplantısı bu yıl Kıbrıs Kaya Artemis Hotel’de
gerçekleştirildi. Diyalog Toplantısı’nın bu seneki ana sponsorları
olan Dell, Intel, gümüş sponsoru olan Checkpoint, Vmware ve
bronz sponsoru SAP’nin yönetici ve uzmanları, katılımcılara
kurumsal verimliliği artırmak amacıyla sundukları en yeni çözüm,
ürün ve hizmetlerini aktardılar.
Toplantının hoş geldiniz konuşmasını
yapan OYTEK Ankara Bölge Direktörü Hakan
Aksüyek, 18. Kez düzenledikleri Diyalog
Toplantısı’na gösterilen yoğun ilgiden
duyulan memnuniyete değinerek sözlerine
şöyle devam etti:
“Kuruluşumuzdan bu yana iş
ortaklarımızla birlikte, müşterilerimize
gelecek nesil çözümlerle, daha dinamik, zengin ve işlevsel içerikler
sunarak; kurumsal iş süreçlerine katkıda bulunan yeni projeler
üretiyor ve hayata geçiriyoruz. Uçtan uca sistem bütünleştirme
hizmetlerimize ek olarak; Bulut ve Sanallaştırma, Bütünleşik
İletişim, Bilgi Güvenliği, Mobil Cihaz Yönetimi, e-dönüşüm
uygulamaları ve özel yazılım çözümleri gibi güncel alanlarda
‘Katma Değerli Çözüm ve Hizmetler’ sunuyoruz. Kurumların
değişen iş ihtiyaçlarını karşılayacak özel çözümleri bünyemize
katmaya devam edeceğiz.”
Yakın zamanda Maliye Bakanlığı Gelirler
İdaresi Başkanlığı’ndan e-Fatura Özel
Entegratör yetkisi aldıklarını da belirten
Hakan Aksüyek, son yıllarda ülkemizde BT
sektöründe yaşanan olumlu gelişmelerden
memnuniyet duyduklarını ifade ederek
sözlerini tamamladı.
SadeceHosting’e En İyi Teknoloji Şirketi Jüri Özel Ödülü
B
ulut bilişim alanında Avrupa’nın en
büyük organizasyonu Euro Cloud
tarafından Türkiye’nin en yenilikçi bulut
çözümlerini ödüllendirmek için düzenlenen
EuroCloud Awards yarışmasının sonuçları
açıklandı. Türkiye pazarında kabul görmüş
ve büyük bir başarı potansiyeli göstermiş
bulut hizmeti sağlayıcıların ödüllendirildiği
yarışmada, 2005 yılından beri bilişim
sektöründe faaliyet gösteren, barındırma ve
veri merkezi pazarında lider konumdaki şirket
SadeceHosting En İyi Teknoloji Şirketi Jüri Özel
Ödülü’ne layık görüldü.
Mayıs 2013’te Avrupa veri merkezi pazarının
lideri TelecityGroup tarafından 29 milyon
sterlin bedelle satın alınan SadeceHosting, alan
adı, barındırma, web sitesi, bulut, e-posta, SSL,
sunucu, CDN ve VPN gibi hizmetlerini bireysel ve
kurumsal müşterilerine sunuyor. SadeceHosting,
60 Gbit kullanım oranına sahip, Türkiye’deki en
büyük veri merkezi altyapısını da müşterilerinin
hizmetine sunuyor.
SadeceHosting Satış ve Pazarlamadan
sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Narin
konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “EuroCloud
Awards, orijinallik, inovasyon, yaratıcılık,
kullandıkça-öde tabanlı ücretlendirme sistemi
ve Türkiye pazarı için uygun çözümler sunma
gibi kriterleri yerine getirmeniz gereken çok
önemli bir yarışma. Faaliyet gösterdiğimiz
bilişim sektöründe böylesine önemli bir ödülü
almış olmamız bizlere büyük bir gurur veriyor
ve müşterilerimize daha da iyi hizmetler sunma
konusunda bizleri motive ediyor.”
2020 Yılında 20 TB’lık Diskler Gelecek
A
rtık sadece içerik üretmekle kalmıyor ürettiğimiz içeriği sosyal ağlar
üzerinde paylaşıyor, mailler ile birbirimize gönderiyoruz. Bu durum
fotoğraflar, müzikler, videolar, mailler gibi tüm dijital dokümanları
kapsıyor. Bu dijital dokümanların her biri bir yerlerde saklanıyor; içeriğin
üretildiği cihazda, sosyal ağların veri merkezlerinde, bulutta... Üretilen her
veri direkt olarak kapasite talebini ortaya çıkarıyor. Dünyanın en büyük veri
depolama çözümleri üreticisi olan Seagate, bu durumu ısı destekli manyetik
kayıt sistemi (HAMR) ile çözüyor. 2020 yılında 20 TB'lık diskler geliyor.
Seagate'in AR-GE'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Mark Re, dünyada
her yıl astronomik miktarda dijital veri üretildiğini ve depolamanın
zorunluluğundan bahsediyor. Bugünün kayıt teknolojisi sınırının çok
üzerine çıkacaklarını ileten Mark Re, gigabyte başına en düşük maliyeti
sağlayıp 2020 yılında 20 TB’lık kapasiteye ulaşabileceklerini belirtiyor.
Tüm dünyada yayınlanmış olan kitapların dijital dünyada kapladığı
alan yaklaşık olarak 400 TB. Böylelikle yakın gelecekte tüm kitapları
HAMR teknolojisine sahip 20 diskte toplamak mümkün olabilecek. HAMR
teknolojisi bulut depolama, mobil depolama ve kurumsal disklerde de
kullanılarak dijital dünyanın genişlemesini sağlayacak.
kasım’13
25
HABER
DuPont 3. Çeyrek Sonuçlarını Açıkladı
D
uPont, bir önceki yılın aynı döneminde hisse başına 0,43
ABD Doları olarak gerçekleşen işletme kârının, 2013
yılının üçüncü çeyreğinde hisse başına 0,45 ABD Doları
olarak gerçekleştiğini açıkladı. Devam eden faaliyetlerden
kaynaklanan GAAP1 çerçevesinde
hisse başına kâr 0,28 ABD Doları
olurken, 2012’nin üçüncü çeyreğinde
bu rakam hisse başına 0,05 zarar
olarak gerçekleşmişti. Üçüncü
çeyrekte alınan sonuçlar özellikle,
Performans Malzemeleri, Elektronik
& İletişim ve İş Güvenliği & Koruma
alanlarında brüt satışlarda genel artış
ile karlılıklarında iyileşme ve daha
düşük bir efektif vergi oranı olarak yansımaktadır.
DuPont Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ellen Kullman
yaptığı açıklamada, “Planlarımızı başarıyla hayata geçirdik. Üçüncü
çeyrekteki satış hacimleri ve kârları, geçen yılın 3. çeyreğine
kıyasla çoğu iş biriminde daha güçlü şekilde gerçekleşti” dedi.
Ellen Kullman sözlerine şöyle devam etti: “Endüstriyel pazarda
genel bir ardışık büyüme bekliyor olsak da, talep düşük kalacak,
dördüncü çeyreğin işletme kârları
geçen yıla oranla önemli ölçüde
artacaktır. Tüm yıl için ise, Performans
Kimyasalları sonuçlarında görülen
önemli düşüşe rağmen, kârda makul
bir büyüme kaydetme yolunda
ilerliyoruz.”
DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide
Aydınlık sonuçları değerlendirirken
“DuPont Türkiye olarak çift haneli
büyümeye devam ediyoruz. Türkiye için oluşturduğumuz uzun
vadeli stratejik planımızda, ayak izimizi azaltarak ve kararlılıkla
ilerliyoruz” dedi.
Türkiye EUREKA Başkanlığı Boyunca
Adeta Sınıf Atladı
T
ürkiye, geçen yılın Temmuz
ayından bu yana elinde tuttuğu
EUREKA Başkanlık Programını, 20
Haziran 2013 itibarıyla Norveç EUREKA
Başkanlığına teslim etti. “EUREKA
uluslararası stratejik ortaklıklardan
oluşan işletmeler tarafından desteklenen,
işletmeler, araştırma merkezleri ve
üniversiteler ile, pazar odaklı araştırmaları
gerçekleştiren önemli bir platformdur,”
diyerek konuşmasına başlayan EUREKA
Başkanı Okan KARA, “Türkiye 1985
yılından bu yana EUREKA kurucu
üyelerinden birisidir. Aktif olarak 2006
senesine kadar herhangi bir katılım
göstermiş olmasa da, Türk firmaları
tarafından geliştirilen proje ve kritik
teknoloji programları sayesinde son iki
yıldır gösterdiği artışla oldukça fazla ilgi
çekmeye başlamıştır,” diyerek sözlerine
devam etti.
“Her şirket, EUREKA programlarının
fırsatlardan biri olarak asıl gündemi olan
küresel işbirliği ile yüksek teknolojik
ürünlerin ve süreçlerin geliştirilmesi
kapsamında, küresel işbirliği ve işbirliği
imkanlarından yararlanmayı düşünmelidir”
açıklamasında bulunan eski EUREKA
Yönetim Kurulu Başkanı Okan Kara
şu bilgileri verdi: “Türkiye üstlendiği
EUREKA başkanlığı görevi boyunca;
etkin hale getirmeyi düşündüğü proje
sayısı ile EUREKA ülkeleri arasında ilk 10
sıralamasında yer almayı hedeflemiştir.
Bugün görüldüğü üzere, gösterdiği büyük
başarı sayesinde Türkiye, EUREKA ülkeleri
arasında 4. Sıraya yükselmiştir. Türkiye
2007 senesinde 28. sıradaki bir ülkeyken,
2012 yılında 11. sıraya yükselmiştir.
Bugün ise Türkiye 48 proje ile, Almanya,
Fransa ve İspanya’dan sonra 4. sırada yer
almaktadır. Bu açıdan da Türkiye, EUREKA
programının “parlayan yıldızı” olarak kabul
edilmektedir” dedi.
Infor UpgradeX Programını Açıklıyor
70
binin üzerinde müşteriye hizmet
veren lider ticari uygulama
yazılımı sağlayıcısı Infor, şirket
içi uygulamalardan Infor Şirket Bulutu’na
geçiş yapmak için basit ve öngörülebilir
bir yol olan Upgrade X ürününü bugün
kamuoyuna sundu.
'Şirket içi’ ile ‘bulut’ karşılaşmasına
yönelik birbirinden ayrı ürünleri olan birçok
yazılım şirketinin aksine, Infor Upgrade X,
müşterilerin mevcut yatırımlarını Infor10X
hızıyla buluta taşımalarına olanak sağlıyor.
UpgradeX ile müşteriler mevcut şirket içi
çözümlerini uygulamanın bulut içerisindeki
26
kasım’13
10x-etkin versiyonuna taşıyarak, maliyet ve
riski azaltırken şirket içi yerleştirmelerden
kaynaklanan arızaları da en aza indirgemiş
olacaklar. Infor, uygulamayı müşteriler
için yönetirken, sürekli ve öngörülebilir
destek, eğitim, son versiyon güncellemesi ve
raporlama araçları da sağlayacak.
Infor Başkanı Stephan Scholl, “Günümüzde
ticaret son derece hızlı ilerliyor; altı, sekiz, on yıl
öncesinde kalmış yazılımları kullanan şirketler,
bu hıza yetişmek için çabalıyor ve kendilerini
riske atıyor” diyor. , “Bugün Infor, şirketlerin
büyümesine yardımcı olan sosyal, mobil,
bulut ve analitik araçlara sahip, bu sebeple
şirketlerin eski şirket içi yerleştirmelerinden,
bakım, destek ve güncelleme işlerini Infor’un
yürüteceği, bulut içerisindeki modern
uygulamalara hızlıca ve maliyet etkin bir
şekilde geçiş yapmalarını sağlayan UpgradeX
programını yarattık” diye açıklıyor.
Ali Yavuz Şahin
yavuz@itadvisor.com.tr
ÖZEL HABER
FIspace İle Kurallar Yeniden Tanımlanacak
Avrupa’nın geleceğini şekillendirecek en önemli ArGe projelerinden biri olarak
kabul edilen ve dünya lojistik ve taşımacılık sektörünü yeniden tasarlayacak
olan FIspace’te, Türkiye’yi Arçelik A.Ş. ve KoçSistem temsil ediyor
F
Ispace, Avrupa’nın gelecekteki rekabetçiliğini artırmayı
hedefleyen AB girişimi kapsamındaki ’Geleceğin
İnterneti Kamu-Özel Sektör Ortaklığı’ (Future Internet
PPP) programının beş ArGe projesinden biri. Geleceğin tarım ile
uluslararası lojistik ve taşımacılık altyapısının oluşturulması adına
yürütülen FIspace’in başarısı için AB, dünyanın en önemli kurum ve
kuruluşlarından oluşan bir yıldızlar ekibi kurdu. Türkiye’den sadece
KoçSistem ve Arçelik A.Ş. bu ekipte yer almayı başardı.
Future Internet PPP kapsamında yürütülen ve 2013 yılının
başında, 24 aylık ilk fazı tamamlanan taşımacılık ve lojistik projesi
FInest, ikinci fazına geçerken, tarım ve gıda alanındaki diğer ArGe
projesi ‘SmartAgriFood’ ile birleşti. Böylece projenin kapsamı
genişletildi yeni adı FISpace oldu.
İlk fazı yaklaşık 8 milyon Avro olan projenin ikinci fazda bütçesi
20 milyon Avro’ya çıktı. Bu bütçenin 13,5 milyon Avro’luk kısmını
Avrupa Komisyonu karşılıyor. 24 ay gibi bir sürede tamamlanması
planlanan proje ile geleceğin tarım, lojistik ve taşımacılık altyapısının
oluşturulması ve internet esaslı esnek, kolay erişilebilir olan ‘Bulut
Temelli İş Uygulaması Platformu’nun geliştirilmesi amaçlanıyor.
FIspace’in temel hedefi ise geleceğin internet ortamında
uluslararası pazarda tarım, gıda, lojistik ve taşımacılık
operasyonlarının planlanması, dünya çapında tedarik zincirinin en
önemli ve en karmaşık alanı olan depolama ve taşıma faaliyetlerinin
optimize edilmesi ile ülke ekonomilerinde önemli yer teşkil eden
küresel işletmelerin maliyetlerinin azaltılarak rekabet gücünün
artırılması olarak özetleniyor.
Future Internet PPP başlığında açılan projelerden Türkiye’nin yer
aldığı tek proje olan FIspace’in ilk genel değerlendirme toplantısı
09-12 Eylül 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti. KoçSistem ve
Arçelik A.Ş.’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantılara, 10 ülkeden,
28 farklı kurum ve kuruluş katıldı.
Arçelik A.Ş. Tedarik Zinciri Direktörü Ahmet İhsan Ceylan, KoçSistem
Ar-Ge ve İş Uygulamaları Danışmanlık Direktörü Ömer Özgür
Çetinoğlu ve Proje Koordinatörü Dr. Sjaak Wolfert, toplantı kapsamında
düzenlenen basın toplantısında FIspace hakkında bilgi verdi.
Toplantıda söz alan Ahmet İhsan Ceylan, şunları ifade etti:
“Arçelik, yüzde 65’i Avrupa olmak üzere, 100’den fazla ülkeye satış
yapan, yenilikçi ürünleriyle dünya liginde yarışan bir şirket. Yılda
dış ticaret amaçlı 65 bin, Türkiye içi dağıtımlar için 200 bin araç
hareketini yöneten bir yapıdan söz ediyoruz. Bu anlamda; lojistik
sistemindeki verimlilik ve etkinlik, işimizde son derece önemli
bir başarı kriteri. Temel vizyonumuza uygun olarak bir yandan
sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu, diğer yandan da bu büyük
organizasyonun kusursuz bir şekilde işlemesini sağlayacak tedarik
zinciri yönetimi ve lojistik sistemleri kurmak ve yönetmek bizim en
önemli üstünlüğümüz” dedi.
Ardından söz alan KoçSisstem Ar-Ge ve İş Uygulamaları
Danışmanlık Direktörü Ömer Özgür Çetinoğlu, “Yeni dünyanın lojistik
süreç tasarımı ortaya çıkacaktır” dediği FIspace projesinde, temel
alınan teknolojilerin bulut bilişim ve Internet of Things olduğunu,
bu alanlarda uzman dünyanın sayılı şirketleri arasında yer alan
KoçSistem’in de bu nedenle proje ekibinde yer aldığını söyledi.
Projenin ilk fazında KoçSistem’in, sistem mimarisi ve teknoloji
altyapısının tasarlanmasına yönelik doğrudan rol oynadığına dikkat
çeken Çetinoğlu, ikinci fazı ile birlikte sorumluluklarının da arttığına
işaret ederek konuşmasını şu sözleri ile sürdürdü: “KoçSistem olarak
mimari tasarım başta olmak üzere bulut barındırma, ‘Güvenlik/
Gizlilik/Bilginin Doğruluğu’ alanlarındaki hemen her iş paketinde
yer alıyoruz. Bulut ve üzerinde bulunan kurumsal uygulamalar
ve kurumsal verilerin güvenliğinin projedeki en öncelikli konular
arasında yer aldığını ve bu nedenle KoçSistem olarak projede kilit
roller üstlendiğimizi gururla söyleyebilirim” dedi.
Toplantıya katılan Proje Koordinatörü Dr. Sjaak Wolfert ise
“FIspace ile tarım, taşımacılık ve lojistik sektörlerine ilişkin kullanım
senaryoları üzerinde odaklanarak, ortak çalışmaya dayalı iş
ağlarından doğan zorlayıcı sorunları çözmeye yönelik, “Geleceğinİnternetiyle-etkinleştirilecek” çözümler geliştirmeyi ve bu çözüm
yollarını doğrulamayı amaçlıyoruz” dedi.
kasım’13
27
HABER
Aydın Arslan Callpex’in İdari İşler Müdürü Oldu
İ
stanbul, Yozgat ve Bingöl olmak üzere üç
farklı lokasyonda, 30’un üzerinde
kurumsal müşterisine, 1.500 çalışanı
ile 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet veren,
müşteri talep ve ihtiyaçları doğrultusunda
özelleştirilebilen dış kaynak çağrı merkezi
hizmetleri sunan Callpex, kadrosunu
güçlendirmeye devam ediyor. Yetkin insan
kaynağı, çağdaş teknolojik altyapısı ve etkin
süreç yönetimi olanaklarıyla telekomdan
havacılığa, finanstan e- ticaret’e kadar
birçok farklı sektöre katma değerli servisler
veren Callpex, kadrosuna son olarak
Aydın Arslan’ı kattı.
Anadolu Üniversitesi işletme bölümünden
mezun olan Aydın Arslan, kariyerine 1998
yılında Mustafa Nevzat İlaç San. A.Ş.’de Tıbbi
Tanıtım ve Satış Sorumlusu olarak başladı.
Aynı firmanın 2003-2005 yılları arasında
Antalya’da, 2005-2013 yılları arasında ise
Sakarya’da Bölge Müdürü pozisyonlarında
görev alan Arslan, profesyonel iş hayatına
Callpex'te İdari İşler Müdürü olarak devam
edecek. Aydın Arslan, alanında uzman
personel ile her zaman kaliteli hizmeti
merkezde tutan, hizmet verdiği kurum
ve kuruluşların “çözüm ortağı” olarak
çalışmalarını sürdüren Callpex ailesine
katılmaktan gurur duyduğunu belirtti ve
yeni görevi için şunları söyledi:
“Callpex, kendini çağrı merkezinin ötesinde,
bir iletişim ve birebir pazarlama çözüm ortağı
olarak konumlandırıyor. Müşteri talepleri ile
birebir örtüşen, esnek, çevik ve sonuç odaklı
servis ağı sunan bir firmanın üyesi olmaktan
dolayı çok mutluyum."
Japonya’da ESET’ten Güveniliri Yok
E
SET, teknolojiyi en hızlı adapte
eden ülke olarak değerlendirilen
Japonya’da yine en çok beğenilen
antivirüs yazılım markası oldu. ESET,
hem ücretli antivirüs kategorisinde 88.4
puan ile en yakın rakibinden 10 puan,
hem de ücretsiz kategorinin ilk sırasında
yer alan rakibinin de 10 puan önünde yer
aldı. ESET güvenlik çözümleri, aralarında
“Yüklü Yazılımın Tepki Hızı“, “Güvenlik
Performansı“ ve “Destek“ kategorilerinin
de bulunduğu çok sayıda kategoride ücretli
AV ürünleri arasında en iyi ürün seçildi.
"ESET, 12‘i kategorinin 11’inde lider
oldu“ diyen ESET APAC (Asya-Pasifik
Bölgesi) Pazarlama Direktörü Parvinder
Walia, “ESET’in bu ankette AV çözümleri
arasında cihazın sistemi üzerinde düşük
etkiye, hızlı ve yüksek algılama düzeylerine
değer veren kullanıcıların tercih ettiği
marka olarak öne çıktı“ açıklamasını yaptı.
ESET Global Satış ve Pazarlama
Yöneticisi Ignacio Sbampato ise Japon
kullanıcılara teşekkür ederek, “Teknolojik
kalite, hizmet ve internet güvenliği
çözümlerinde yüksek standartlara sahip
oldukları bilinen ESET’in Japonya’daki
müşteri tabanı her geçen yıl büyüyor“ dedi.
Bulut Bilişimde Yeni Trendler Tartışıldı
V
Mware, bulut bilişimin geleceğini ve yeni trendleri İstanbul’da düzenlediği VMware Forum İstanbul
2013 etkinliği ile masaya yatırdı. VMware uzmanları, kurumların üst düzey yöneticileri, CIO’lar, BT
yöneticileri ve IT profesyonellerinin katıldığı VMware Forum İstanbul 2013; BT profesyonellerinin
bulut bilişim, sanallaştırma ve mobilite alanlarında yaşanan gelişme ve yenilikleri, başarılı sanallaştırma ve
bulut bilişime geçiş uygulamalarını paylaşma fırsatı bulduğu önemli bir platform oldu. Etkinlikte katılımcılar
kurumların altyapılarını buluta taşımaları ve büyütmeleri konusunda sorularına yanıt bulmak için, daha
etkili bir bulut stratejisi geliştirmek için önemli ipuçları yakalama şansına sahip oldu.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan VMware Orta Doğu ve Afrika Pazarlamadan Sorumlu Başkan
Yardımcısı Elie Kanaan, milyonlarca kullanıcı ve milyarlarca uygulamanın söz konusu olduğu günümüzde,
sosyal ağlara, BT’yi mobil cihazlara, bulut ve büyük verinin yön verdiğine, bu nedenle “IT as a Service”
(ITaaS - Hizmet olarak BT) kavramının ön plana çıktığına dikkat çekti. Kanaan, tüm cihazlara bulut
servisleri için altyapı getirerek BT’yi bir kez daha sadeleştiren VMware’in, kurumların ITaaS’a yolculuğunu
kolaylaştırdığını söyledi. Kanaan, “VMware olarak geçen on yılda sunucu sanallaştırması için yaptığımızı
şimdi tüm veri merkezi için yapıyoruz, ayrıca veri merkezinin genel buluta, son kullanıcı ortamına ve mobil
ortama açılmasını sağlıyoruz” dedi. VMware’in ITaaS’ı mümkün kılmak için Yazılım Tabanlı Veri Merkezi
(SDDC), hibrid bulut ve mobilite olmak üzere 3 strateji üzerinde ilerlediğini anlatan Kanaan, katılımcılara
bu stratejilerle ilgili detaylı bilgiler ve örnekler paylaştı. BT’nin kaynaklarının servis olarak sunulması ve
çok cihazlı iş ortamlarının güvenli bir şekilde hayata geçirilmesi için önemli ipuçlarını paylaştı.
28
kasım’13
Ali Yavuz Şahin
yavuz@itadvisor.com.tr
RÖPORTAJ
Kurumlar Büyük Veri, Mobil ve
Sosyal Ortama Dikkat Etmeli
Geçtiğimiz ay IBM Connected 2013 etkinliğinde bir araya geldiğimiz IBM
Yazılım Bölümü Ürün Yönetimi ve Dizayn konusunda Başkan Yardımcısı görevini
yürüten Ashok Reddy ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik
IBM’in yazılım konusunda (Büyük Veri, Bulut
Bilişim, Güvenlik, Mobil) birçok çözümü bulunuyor.
Peki, son günlerde hangi konulara odaklandığınızı
öğrenebilir miyiz?
Son dönemde kurumsal kullanıcılar için Büyük veri, Mobil ve Sosyal
ortam konuları oldukça önemli hale gelmeye başladı. Bizim odak
noktamız ise bu alanlarda müşterilerimize hızlıca yazılım çözümleri
sunarak ihtiyaçlarını karşılamak. Eğer mobil konusuna değinecek
olursak, uygulamaların ve diğer şeylerin hızlıca güncellendiği
görebilirsiniz. Büyük Veri ve Sosyal ortamda aynı mobilde olduğu
gibi çok hızlı değişim gösterebiliyor. Bu konudaki odak noktamız ise
müşterilerimize nasıl uygulamalar geliştirecekleri ve bu uygulamaları
geliştirmeye nasıl devam edecekleri konusunda yardım etmek.
Kullanıcılarımız belirli zaman süreçleri içerisinde yazılım geliştirmeye
alışıklar. Ucuz çözümlerle ihtiyaçlarına karşılık bulabiliyorlar. Fakat
günümüzde işler biraz farklı çünkü geliştirilmesi gereken birçok yazılım
mevcut. Yılda birkaç yazılım üretimi ile ihtiyaçlar karşılanabilecek
durumda değil. Büyük Veri, Mobil ve Sosyal ortam konularında kısa
sürelerde geliştirme yapmak zorundalar. Bizde son günlerde bu
konulara odaklanmış durumdayız. Platformumuz Devapp tam olarak bu
konuları adresliyor diyebilirim.
Kurumlardaki mobil cihaz kullanım oranı günden güne
artıyor. Peki, bu konuda geçmişe göre neler değişti?
Mobil konusuna baktığımızda geçmişle günümüz arasında büyük bir
değişim var. Firmalar kullanıcıların kendi akıllı cihazlarını iş yerlerine
getirmelerine izin veriyorlar. Eskiden cihazlar şirketler tarafından
sağlanıyordu. Eğer kullanıcılara dizüstü bilgisayar verilecekse aynı
model dizüstü dağıtılıyordu. Ve bu sayede kurumlar cihazları kolaylıkla
kontrol edebiliyorlardı. Mobil tarafa baktığımızda ise kullanıcılar
işyerlerine birbirinden farklı cihazlar getiriyorlar. Apple, Samsung veya
farklı işletim sistemleri kullanılabiliyor. Hal böyle olunca kurumların
cihazları güvenlik açısından kontrol etmesi çok zor bir durum haline
geliyor. Eğer bir cihaz ile kurumun iç ağına bağlanılırsa verilerinizin
silinmeyeceğinden nasıl emin olabilirsiniz? Bu konudaki odak noktamız
ise kullanıcılara farklı seçenekler sunarak isteklerine karşılık vermek.
Ve aynı zamanda kurumların verilerini kaybetmeden ve güvenli bir
şekilde işlerini aynı zamanda verimliliğini arttırarak devam ettirmelerini
sağlamaya çalışıyoruz.
Bulut Bilişim teknolojisi hakkındaki görüşleriniz neler?
Bu teknoloji sizce tam anlamıyla kullanılıyor mu?
Bulut Bilişim teknolojisi birçok değişkeni içerisinde barındırıyor.
Bulut Bilişimin temeline baktığımızda ise kullanıcılara esneklik
sağladığını görüyoruz. Bir kurumun Bulut Bilişime yaklaşımı
ise maliyetleri azaltmak yönünden oluyor. Çünkü Bulut Bilişim
hizmetleriyle sanallaştırma yapabiliyorsunuz veya kullandığınız
Ashok Reddy
IBM Yazılım Bölümü Ürün Yönetimi ve Dizayn Başkan Yardımcısı
uygulamaları otomatik hale getirebiliyorsunuz. Fakat Bulut Bilişimin
popüler olmasının asıl sebebi kullanıcılara daha fazla esnek bir altyapı
sunması. Çünkü sonradan ihtiyacınız olacak kaynakları tahmin etmek
oldukça güç. Örnek olarak, bir test yapacaksanız güçlü bir sistem
gereksinimi şart. Fakat bu yapacağınız test için alacağınız sistemi
tekrar kullanmayabilirsiniz. Bu sebepten test sisteminiz ölü bir yatırım
olacaktır. Bulut Bilişim hizmetlerinde her şeyi satın almanıza da gerek
yok. Test yapacağınız süre içerisinde bu gereksiniminizi kiralamanız
yeterli olacak. Bu sayede sonradan gerek duyduğunuz kaynaklara ve
ihtiyaçlara Bulut Bilişim ile dinamik olarak sahip olabiliyorsunuz.
IBM Rational Software nedir? Bu yazılım kullanıcılara
nasıl yardımcı oluyor?
IBM Rational kullanıcılara yazılım geliştirme konusunda yardımcı olmak
için kurulmuş bir platform. Birçok kullanıcının aklında geliştirmek
istediği yenilikler var ve bu yenilikleri ortaya çıkarmak için yazılım en
doğru araç. Bizim bu platformdaki odak noktamız ise, fikri nasıl gerçeğe
dönüştürebiliriz, nasıl dizayn edebiliriz, nasıl geliştirebiliriz, nasıl test
edebiliriz, nasıl dağıtabiliriz sorularına cevap bulmak ve bu konularda
çözümler üretmek. Çözümlerimiz sayesinde dizayn, geliştirmek, test
ve dağıtım konularını aşarak tam bir ürün oluşturmaya çalışıyoruz.
Bu ürünler mobil cihazlar veya sunucular üzerinde çalışabildiği gibi
aynı zamanda bir Bulut Bilişim hizmeti veya web hizmeti olarak hayat
bulabiliyor. Kısacası IBM Rational Software sayesinde yeni bir fikrin
hayata geçirilmesine katkıda bulunuyoruz diyebilirim.
kasım’13
29
HABER
Turkcell’den Tarihinin En Yüksek Çeyrek Geliri
T
urkcell, 2013 üçüncü çeyrek finansal
ve operasyonel sonuçlarını açıkladı.
Turkcell Grup, üçüncü çeyrekte gelirini
bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %8,
yılın ilk 9 ayında ise bir önceki yılın aynı
dönemine göre %11 artırdı. Turkcell ayrıca
tüm zamanların rekor “çeyrek” gelirine
ulaşarak 2 milyar 981 milyon TL gelir elde etti.
Bu büyümede; %39 oranında artan mobil
internet gelirleri ve %36 oranında büyüyen
grup şirketlerinin katkısı etkili oldu. Grup
AVFÖK, bir önceki yıla göre %11 artışla
1,016 milyar TL, net kâr ise %22’lik artışla
699 milyon TL oldu. Turkcell, üçüncü çeyrekte artan yatırımlarla
birlikte ilk dokuz ayda 1,004 milyar TL yatırım miktarına ulaştı.
Şirketlerin operasyonel verimliliği ve pazardaki başarı göstergelerinden
VFÖK (Vergi-Faiz Öncesi Kâr) ise bir önceki yıla göre %10 artışla
631 milyon TL oldu.
Turkcell Türkiye, inovatif servisleri, mobil
internetteki hız ve kalitesi ve en iyi müşteri
deneyimi hedefiyle 2013 yılının 3. çeyreğinde
322 bin yeni abone kazandı. Bu rakamla
birlikte abone sayısı Türkiye’de 35 milyona
ulaştı. Turkcell Grup’un 9 ülkedeki toplam
abone sayısı ise 71 milyon oldu.
Abone Başı Aylık Ortalama Gelir (ARPU);
%3,2 artarak 22,7 TL olurken, Abone Başı
Aylık Ortalama Kullanım (MoU) ise %5,6
büyüyerek aylık 271,6 dakikaya ulaştı.
Turkcell’in mobil internet gelirleri yıllık
bazda %39 oranında artarak üçüncü çeyrekte
385 milyon TL oldu. Mobil internet gelirlerinin artmasında; üçüncü
çeyrekte %26’ya ulaşan akıllı telefon penetrasyonu etkili oldu. Geçen
yılın aynı döneminde 5,5 milyon olan akıllı telefon kullanıcısı, 3.
çeyrekte 882 bin abonenin daha akıllı telefon kullanmaya başlamasıyla
8,4 milyona ulaştı.
TÜRKKEP E-Fatura Saklamacı Kuruluş Yetkisini Aldı
K
urulduğu 2008 yılından bu yana sunduğu
teknoloji, hizmet ve çözümleriyle Türkiye’nin
e-dönüşüm ve e-Devlet çalışmalarına katkı
sağlayan öncü kuruluşu TÜRKKEP, Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından “E-Fatura Saklamacı Kuruluş”
olarak yetkilendirildi.
Son olarak, mükelleflerin düzenledikleri ve
aldıkları e-Faturaları Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan
izin almış saklamacı kuruluşların sisteminde
de saklama yapabilmelerine olanak veren
düzenleme gerçekleşti. Bu uygulama kurumlara
herhangi bir faturaya herhangi bir zamanda
ulaşmak istediklerinde büyük kolaylık sağlayacak,
zira e-Faturaya geçmiş kurumlar için saklama
işlemlerinin güvenli, pratik ve ekonomik olması
çok önemlidir.
E-Fatura ve KEP hizmetlerinden yararlanan
TÜRKKEP müşterileri yasal olarak geçerli ve güvenli
e-Arşiv hizmetinden de faydalanabiliyor. TÜRKKEP,
yetkili KEPHS olarak, Türk Ticaret Kanunu
(TTK) kapsamındaki KEP düzenlemelerine (KEP
Yönetmeliği 14. Madde) ve Vergi Usul Kanunu (VUK)
kapsamında GİB’in düzenlemelerine göre saklamacı
kuruluş yetkisi ile beraber şirketlerin hem e-Fatura
hem de her türlü e-belgeleri müşterilerin diledikleri
süre boyunca yasal geçerli ve güvenli şekilde
saklama hizmetlerini de sağlamaya başladı.
TÜRKKEP, müşterilerinin her türlü evrakını
yasal geçerli e-belge olarak e-İmzalı ve zaman
damgalı bir şekilde, değişmediğini garanti
altına alarak, orijinalliğini koruyarak, silinmez,
kaybolmaz, inkar edilemez şekilde uzun sürelerde
güvenli şekilde saklama hizmetlerini sunuyor.
TÜRKKEP müşterileri, e-belgelerinin bir yedeğini
güvenli TÜRKKEP e-Arşiv sisteminde tutarak bir
kopyasını da kendi sistemlerinde saklayabiliyorlar.
Vodafone Kişi Başı 300 TL Tasarruf Ettirdi
V
30
kasım’13
odafone’lular arefe ve bayram
süresince 735 milyon dakika konuştu,
943 milyon SMS gönderdi.Vodafone Her
Şey Dahil Pasaport ise bayramını yurtdışında
geçiren abonelere kişi başı 300 TL tasarruf sağladı.
Akıllı ücretlendirme teknolojisi sayesinde
abonelere dakika, SMS ve mobil internetlerini
yurtdışında da sanki yurtiçindeymiş gibi
özgürce kullanmalarına olanak sağlayan
Vodafone Her Şey Dahil Pasaport, Kurban
Bayramı’nda da tasarruf ettirdi. Her Şey
Dahil Pasaport, bayramı yurtdışında geçiren
Vodafone’lulara kişi başı 300 TL’lik tasarruf
sağladı. Böylelikle Her Şey Dahil Pasaport
kullanıcıları, uçak biletlerini veya iki günlük
otel masraflarını bedavaya getirmiş oldular.
Dört günlük Kurban Bayramı’nda en çok konuşan
iller sırasıyla İstanbul, Ankara ve Şanlıurfa olurken,
en çok SMS gönderen iller de İstanbul, Ankara,
Samsun şeklinde sıralandı. En çok mobil internet
kullanan iller ise İstanbul, Ankara, İzmir oldu. Dört
günlük bayram süresince Vodafone’luların en çok
aradığı ülkeler sırasıyla Almanya, Suudi Arabistan,
İngiltere; en çok SMS gönderdiği ülkeler ise
sırasıyla Almanya, Kıbrıs, İngiltere oldu.
Vodafone’luların bayramda yurtdışında en çok
ziyaret ettikleri üç ülke ise sırasıyla Almanya,
Suudi Arabistan ve KKTC oldu. Vodafone
aboneleri bayramda en çok ziyaret ettikleri
bu ülkelerde de tarifelerindeki dakika, SMS ve
internetin tamamını Her Şey Dahil Pasaport ile
tıpkı Türkiye'deymiş gibi kullanabildiler.
Kişisel Bilgilere Ulaşmanın
Karanlık Yolu: Sosyal Mühendislik
İ
nternet kullanıcılarının baskın çoğunluğu artık bir biçimde sistemlerinde
antivirüs programları bulunduruyorlar. Güvenlik yazılımları lisanslı-lisanssız,
korsan, güncel veya değil, ne olursa olsun kullanıcılar, internet ağlarında
kendilerini yeterince güvende hissetmeden çevrimiçi karmaşık işlemlere girmek
istemiyorlar. Ancak hackerler her şeye karşın, zekice kurgulanmış karanlık oyunlarla yani
sosyal mühendislik ataklarıyla kullanıcıların kişisel bilgilerine ulaşmaya ve bu şekilde
paraya dönüşebilecek veri elde etmeye çalışırlar.
Sosyal mühendislik insanların dikkatsizliklerini kullanarak hedef kişi ya da kurum
hakkında bilgi toplamak ve kişisel veya kurumsal alanlara sızma olarak tanımlanabilir. Bu
olayda amaç hedef kurum veya kişi yapısı, kurumsal ağın yapısı, çalışanların/yöneticilerin
kişisel bilgileri, şifreler ve saldırıda kullanılabilecek her türlü materyalin toplanmasıdır.
İnternet, Suçlular İçin Verimli Bir Alan
SEKTÖRÜN SESİ
İnternet, hacker’ların aradığı şifreleri sosyal mühendislik ile elde etmek için verimli bir alandır.
Pek çok kullanıcının yaptığı başlıca hata, aynı şifreyi örneği Gmail, Facebook, Twitter ya da
Hotmail gibi birçok hesapta kullanmasıdır. Bir hacker, bir kullanıcının şifresini elde ettiği zaman
onu birçok hesapta dener. Hacker’ın bunu yapmasının bir yolu çevrimiçi forumlardır. Örneğin
hacker’lar, bazı para kazandıran kumar bilgilerini bir form ile gönderir ve kullanıcıdan isim ve
şifre yazmasını ister (e-mail adresi içeren, keza şifrede). Bu formlar mail ile gönderilir. Mail, içerik
olarak düzgün hazırlanmıştır ve para kazandıran kumar da kanuni bir yatırım gibi görünür.
Diğer bir yöntemde ise hacker, network admini (yöneticisi) gibi görünür ve size
networkten bir şifre gönderip şifrenizi sorar. Ayrıca hacker’lar networkun bir kısmına
benzeyen, şifre ve kullanıcı adınızı girmenizi isteyen pop-up pencereleri de kullanabilirler.
E-posta adresiniz hacker’ların sisteminize başarı ile girebilmesi için direkt bir yoldur. Örneğin,
tanıdığınız bir kurumdan e-posta yoluyla gelen eklentilerde virüs, solucan ve truva atı bulunur.
Bir kaç ay önce ülkemizde birçok kişiye gelen sahte elektronik fatura ve banka ekstreleri buna
güzel bir örnek olabilir. Telefon faturası ekstresi yerine mail, bir backdoor exploit çalıştırmaktadır.
Elbette sisteminizi öncelikle korunmanın yolu güncel ve lisanslı bir güvenlik yazılımı
bulundurmaktır. Türkiye’nin en çok tercih edilen antivirüs ve internet güvenliği programları
olan ESET NOD32 ve ESET Smart Security yazılımları, günde 200 bin adete ulaşan siber
ataklara karşı çok güçlü koruma sağlamaktadır. Aynı şekilde akıllı cep telefonlarına yönelik
ESET Mobile Security de öyle.
Ancak tıpkı trafikte olduğu gibi aracın son model ve güvenli olmasının yanında sürücünün
kişisel dikkati de çok ama çok önemli. Bu nedenle sosyal mühendislikten korunmak için bazı
öneriler iletmek istiyorum:
Sosyal Mühendislik’ten Korunma Yolları
• Şifrelerinizde, doğum tarihiniz, telefon numaranız, tuttuğunuz takım gibi şeyleri
kullanmayın! Hacker’ler genelde işe buradan başlar.
• En önemlisi hiçbir zaman internette kişisel bilgilerinizi kullanmayın.
• Bilmediğiniz tanımadığınız kişilerden gelen e-postaları açmayın, tüm adres listenizi CC’ye
koyarak iletmeyin.
• Bilmediğiniz ve illegal uygulama indirilebilen internet sitelerinden program indirmeyin.
• İşletim sisteminizi mutlaka düzenli olarak güncelleyin.
• Güvenlik yazılımını sürekli güncelleyerek kullanın.
• Sürekli gelişen yazılım dünyasını mümkün olduğunca takip ederek yeni ve güncel
korunma yollarını kullanın. Unutmayın teknolojide değişmeyen tek şey değişim.
• Size ait olmayan bilgisayarı mecbur kalmadıkça kullanmayın. Kişisel bilgi, kredi kartı
bilgilerinizi bu cihazlara girmeyin.
• Bilmediğiniz bir internet sayfasında önünüze gelen mesajları özellikle okumadan “Evet,
Yükle, Etkinleştir” gibi ifadelere tıklamayın.
Alev Akkoyunlu
ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı
kasım’13
31
Hasan Uğur Nayır
ÖZEL DOSYA
ugur@itadvisor.com.tr
Geleceğin Güvenli İnterneti
Kuantumdan Geçiyor
Günümüzde güvenli ve hızlı bir bağlantının önemi oldukça
büyük. Şanslıyız ki, ağ bağlantılarımız yüksek hızlara çıkabiliyor,
yüksek güvenlik teknolojilerine sahip. Ancak dışarıdan
müdahaleleri engelleme konusunda ise yetersiz kalabiliyoruz
G
eçmişte birçok örneğini gördük
aslında. Çok güvenli olduğu
öne sürülen bazı firmaların
ağlarına sızıntılar gerçekleşti ve bu ağ
içerisindeki bilgiler kötü amaçlı kişilerin
eline geçti. Tabii ki internet bağlantısının
hızı ve güvenliği konusunda çalışmalar
yapan şirketler, her geçen gün çalışmalarını
geliştiriyorlar. Özellikle kurumsal tarafta
firmaların güvenliği ve birimleri arasındaki
iletişim için güvenli internetin önemi
yüksek. İnternet üstünden gerçekleşen uzak
birimler arasındaki iş bölümünde hızın
etkisi büyük olduğu için firmalar genellikle
en hızlı ağ çözümüne başvuruyor. Bununla
birlikte firmaların güvenliği düşünmeleri
ve dışarıdan gelecek olan tehditlere
karşı savunmada olmaları şart. Güvenlik
32
kasım’13
konusunda bir bağlantı seçeneği olan
kuantum internet gelecekte birçok şirketin
atardamarı olacak. Bakın kuantum internet
olarak adlandırılan bu yeni teknoloji bizlere
neler sunacak.
Kuantum Fiziği
İnternet bağlantısı olarak kuantumu yeni
duymuş olabilirsiniz. Belki de sadece
lisedeki fizik derslerinden hatırlıyorsunuz.
Her iki şekilde de kuantum teknolojisi
internet dünyasında büyük ses getirecek bir
teknoloji. Kuantum internet kısaca kuantum
mekaniği ilkelerine dayanan süper güvenli
iletişim sistemi olarak tanımlanabilir. Bir
foton gibi kuantum ölçümü olan temel
noktalar her şeyi değiştirebiliyor. Bu
bağlantı ile birlikte bir mesajı yakalamak ve
çözmek imkansız olacak, yani dışarıdan bilgi
hırsızlığı için teşebbüs olduğunda her ne
olursa olsun güvenlik sağlanacak. Kuantum
ağın normal ağlara göre farklı olmasının
ana sebeplerinden biri kübit olması, yani
kuantum bitten geçiyor olması. Normalde
bitler 0 ve 1’den oluşurken, kübitte ise her
ikisi ele alınıyor. Bu şekilde iletişim daha
kolay, hızlı ve güvenli şekilde sağlanıyor.
Bu tarz bir transferde bir atomdan ikinci
atoma yapılan bir etkileşim var. Merkez
diğer atomlara bit şeklinde olan bilgiyi
aktarıyor ve böylece iletişim sağlanıyor. Bu
teknoloji ilk duyurulduğunda bazı sorunlar
vardı. Fakat kuantum ağında yapılan
çalışmalarla birlikte sorunlar yavaş yavaş
çözülmeye başlandı.
MAKALE
Yüksek Güvenlik
Kuantum mekaniğine dayalı bir veri ağı
kavramı yıllar boyunca araştırmacılar,
güvenlik uzmanları ve birçok insanı büyüledi.
Mükemmel güvenli ağ olarak söylenen
kuantum internet, internet kavramını
kökten değiştirebilir. Bu yılın başlarında
Los Alamos Ulusal Laboratuvar’ındaki bilim
adamları iki yıldan fazla bir sürede kuantum
internet kullanımı ile veri gönderimi
olduğunu dış dünyaya duyurdu. Los
Alamos’taki araştırmacılar kuantum merkezi
oluşturmuşlar ve bağlı bileşenlerle birlikte
A noktasından B noktasına kadar güvenli
veri gönderimi yapabiliyorlarmış. Sistem
de akan veri öncelikle yapı değiştiriliyor
ve son noktaya geldiğinde geleneksel
bite dönüştürülüyor. Tamamen kuantum
değil ama başarılı olan bir girişim olduğu
söylenebilir. Bu yeni teknoloji geliştirildiğinde
tam olarak yerine oturacak bir sistemin
temeli olarak görülebilir. Ama yapılan bu
deneylerin maliyetinin yüksek olduğunu da
belirtmemiz gerekiyor.
Kuantum ağının en başta da belirttiğimiz
gibi yüksek güvenlik özelliği öne çıkıyor.
Hacker’lar çoğu elektronik mesajı iletmek
için kullanılan şifrelemeyi çözebiliyor.
Şifreleri kırmak için sert ataklar yapıyorlar.
Los Alamos’taki sistemde kuantum fiziğinin
içsel rastgele oluşan şifrelemesi kullanılıyor.
Teorik olarak rastgele oluşturulan sayı kümesi
ve dijital anahtarlar, hacker’ların müdahale
etmemesi için herhangi bir iz bırakmıyor.
Güvenlikte ikinci tabakada ise alıcı için anahtar
geçişi yatıyor. Bu anahtarla birlikte veriler özel
fiber optik hat üstünden taşınıyor.
Kuantum Ağı Çalışmaları
Kuantum ağıyla ilgili çalışmalar sadece
bununla sınırlı değil. İsviçre Cenevre’de federal
ve bölgesel seçimlerde online oylamada
herhangi bir hatanın veya korsan oylamanın
gerçekleşmemesi için 2007 yılından bu yana
kuantum şifreleme kullanılıyor. Oy sayım
istasyonunda şifreleme yapılıyor ve sonuçlar
özel bir veri depolama tesisine özel bir
fiber optik kablo ile taşınıyor. Bu kuantum
ağı sistemi ise İsviçre’de ağ ve güvenlik
şirketi olan ID Quantique öncülüğünde
gerçekleştiriliyor. Şirketin kullandığı kuantum
kriptografi sistemi hacklenemez ortamla veri
güvenliği sağlıyor. Bu yüzden birkaç büyük
banka ve bazı hükümet kurumları bu konuda
şirketin kuantum çözümünü kullanıyor.
Kuantum internetle ilgili olarak Profesör
Alex Lvovsky, Moskova’da düzenlenen
bir konferansta her gün kullandığımız
internetin çok hızlı olduğunu, ancak
güvenlik konusunda sıkıntılar yaşattığını
belirtmişti. Bu konuda kuantum internetin
daha yavaş olduğunu ama daha güvenlikli
olduğunu vurgulamıştı. Lvovsky’e göre
şu anda kuantum internetin hızı yavaş,
ama kuantum veri iletimi oldukça güvenli.
Düzenli olarak kişisel bilgileri ve verileri
korumak için kuantum internet üst düzey
akış sağlıyor. Bu yüzden korsanların
bilgileri çalması çok daha zorlaşıyor.
Kuantum Ağının
Dezavantajı Nedir?
Kuantum internet veya ağı ne yazık ki
şimdilik istenen hızda değil. Şu anda
mesajlar sadece A noktasından B noktasına
gidebiliyor. Üçüncü bir kişiye veya alıcıya
mesajlar iletilmiyor. Los Alamos’taki ekip
çoklu kuantum ağı geliştirmek için bu
konu üstünde çalışıyor. Araştırmacılar
halen üç yönlü çevirim içi video konferans
sağlamak, çoklu partilerin şifreli kuantum
anahtarı karışıklığını çözmek için
çalışmalar yapıyorlar.
Kuantum internetin bir başka
dezavantajı ise foton temelinden ileri
geliyor. Yani fotonların iletimi şok
önemli. Hayati bir bit kaybetmek verinin
aktarılmamasını ve hatta mesajın geri
dönüşünün olmamasını gerçekleştirebilir.
Bu açıdan uzak mesafeler önemli. Ama
ID Quantique’nın yaptığı açıklamaya göre
kuantum mesajlar yani iletimler 200 km’ye
kadar iletilebiliyor.
Peki, günlük kullanım için kuantum
internet olacak mı? Mesela Los Alamos’taki
kuantum ağ bunun için pek uygun değil.
Ama bilim adamları bir gün belirli kriterler
için ek güvenlik sağlamak amacıyla kuantum
ağının günlük kullanımda internette etkin
olabileceği varsayımını öne sürüyor. Böylece
kredi kartı ödemeleri gibi hassas bilgilerin
olduğu işler güvenli şekilde yapılacak.
Büyük olasılıkla hack ve kimlik hırsızlığı gibi
tehditler azalacak. Zaten şu anda İsviçre’deki
online seçimlerde kullanılıyor. Bazı bankalar
da bu ağ için başvurmuş durumda. Yani
hack tehdidinin hedef aldığı bazı hükümet
kurumları, bankalar gibi kurumlar kuantum
şifrelemesini ve ağını kullanıyor.
Günlük kullanım için kuantum internet
açıkçası zor. Bunun için gerekli altyapının
oluşturulması ve yayılması gerekiyor.
Bunlarla birlikte altyapının bir maliyeti
var. Önceki satırlarda da belirttiğimiz
gibi bu maliyet yüksek ölçüde. Kuantum
internet için yapılacak çalışmalarla
birlikte maliyetin düşük olacağı altyapının
sağlanması ve harcamaların miktarının
düşürülmesi gerekiyor. Ondan sonra
ise yavaş yavaş altyapının yapılması ve
oturması lazım. Bunun için biraz daha
zaman gerekiyor. Ne yazık ki bireysel
olarak ve günlük olarak kuantum ağının
kullanılması biraz daha uzak gelecekte.
Ne kadar daha zaman lazım? Çoklu
iletişim tarafında kuantum ağı halen
geliştiriliyor. Bit kaybı olmamasının
sağlanması gerekiyor. Bu yüzden
geliştirilmesi alınırsa uzun bir süre
daha gerekecek. Bazı kişilere göre
kuantum internet için 10 seneye yakın
bir zamanın geçmesi gerekiyor. Çünkü
ana sorunların çözülmesi, bu çözümlerin
daha basite indirgenmesi ve maliyetin
buna göre ayarlanması gerekiyor. Ayrıca
kuantum ağının şimdilik normal internet
bağlantısına göre olan yavaşlığı da var.
Sonuç olarak internet bağlantısı da en
güvenlisi kuantum internet gibi gözüküyor.
Belki, şimdi veya yakın zaman da olmasa
da, kuantum ağı bir şekilde yaygınlaşacak
ve en iyi bağlantı seçeneği olacak. Tüm
bunlar için biraz daha zaman lazım.
kasım’13
33
Ali Yavuz Şahin
yavuz@itadvisor.com.tr
Geleceğimize
Yön Verecek
Uygulamalar
Son yıllarda fazlasıyla gelişen ve kullanım
oranları katlayarak artan Mobil Uygulamalar
kurumsal yapıların da vazgeçilmez birer parçası
haline geldi. Mobil uygulamaları hiçe sayan
bir şirketin rekabette arka sıralara düşmesi
tartışılmaz bir gerçek. Bu ay mercek altına
aldığımız Mobil Uygulamalar bakın şirketlerin
hangi ihtiyaçlarını karşılıyorlar...
34
kasım’13
KAPAK KONUSU
kasım’13
35
KAPAK KONUSU
G
elişen teknoloji kurumsal
yapıların iş anlayışlarının da
farklılaşmasına yol açıyor.
Eskiden iletişim için kâğıt, posta veya
faks kullanırken şimdilerde e-posta veya
şirketlerin kendisine uyarladığı mesajlaşma
servisleri kullanıyor. Bu tarz uygulamalar
kurumların iş tarzlarını etkilerken, zaman
açısından da şirketlere avantaj sağlıyor.
Artık kurumsal kullanıcıların nerdeyse
tamamına yakınının bir akıllı telefonu
bulunuyor. Bu akıllı telefonlar kişiye şirket
tarafından verilebiliyor veya kişiler kendi
akıllı telefonlarını iş için de kullanabiliyorlar.
Son dönemde özellikle mobil cihazlar
üzerine Türk firmaları arasında yapılan
bir araştırmanın sonuçları ilgi çekici.
Türk şirketlerinin çoğu, çalışanların kendi
mobil cihazlarını kullanmalarını kurum
verileri açısından bir risk olarak görmüyor.
Yine yapılan araştırmanın geçtiğimiz
yılki sonuçlarına göre böyle düşünen
firmaların oranı yaklaşık yüzde 50 iken,
bu yıl yarısından fazla bir orana sahip.
Bu durum çalışanlar içinde hoşgörü ile
karşılanıyor. Eğer firmalar özel telefonların
iş için kullanılmasına olumlu yaklaşmasaydı,
birçok kurum çalışanı çift akıllı telefonla
36
kasım’13
dolaşmak zorunda kalacaktı.
Araştırmada ilgi çeken bir diğer sonuç
ise kurumların mobil cihazlar üzerinde
yaptığı değişiklikler. Türkiye’de son bir
yılda, yüzde 55 oranında sistem genelinde
donanım yükseltme, yüzde 36 oranında yeni
uygulama yazılımlarının sistem geneline
entegrasyonu ve yüzde 36 oranında mobil
cihazların sisteme entegrasyonu öne çıkan
konular olarak göze çarpıyor. Bu sonuçların
her geçen gün artan değerlere sahip olması
sevindirici olsa da kurum verilerinin
güvenliği açısından düşünülmesi gereken
bir konu olduğu kaçınılmaz.
Mobil Platformlar Karlılığı
Arttırıyor
İnternetin ortaya çıkışından bu yana gelişen
ilk yeni teknoloji platformu olarak mobil
bilgi işlem, kuruluşların işlerini genişletmesi
için en büyük fırsatlardan birini sunuyor.
Bu fırsatlardan yararlanmak ve rekabetin
bu kadar kızıştığı bir dönemde mobil cihaz
ve teknolojilerin kullanımıyla rakiplerin
bir adım önüne geçmek kim istemez?
Bu tarz çözümler için geliştirilmiş mobil
platformlar şirketler için biçilmiş bir kaftan.
Bu platformlar sayesinde mobil cihazlar ile
kurum içerisinde kullanılan yazılımların
entegrasyonu sağlanarak çalışanların mobil
cihazları (Tablet PC veya Akıllı Telefon) ile
iş yerindeymişçesine bilgilere erişerek tam
performans ile çalışması sağlanabiliyor.
Henüz gelişimini sürdüren bu pazardaki
konsolidasyonun başlaması ve rekabetin
artmasıyla birlikte platform üreticilerinin
daha karlı, daha az riskli, tutarlı ve yüksek
proje sonuçları sağlamaları bekleniyor.
Bu durumda mobil platformları kullanan
firma sayısı da her geçen gün artacak.
Platform sağlayıcılarının yalnızca
cihazlar arası geliştirme ve devreye
alma konusunda iyi olmaları yetmediği
gibi, aynı zamanda çok kanallı kurum,
standartlar için destek, BT gereksinimlerini
üstün kavrama yeteneği ve pazar için
ortaklık ve ölçeklenebilir kanallar gibi
konulara ilişkin de sağlam bir vizyona
sahip olmaları gerekiyor. Sağlayıcıların
kurumlara satın alınması, programlaması,
devreye alması ve genişletmesi kolay olan
platformlar sunması gerekiyor. Ayrıca
sağlayıcılar “firmadan müşteriye” ya da
“işletmeden firmaya” gibi yöntemlere
odaklanabilirler. Fakat günümüzde her iki
alanda da odaklanan sağlayıcıların vizyon
KAPAK KONUSU
ve uygulama puanları daha yüksek. Bu
tarz firmaların tercih oranı da daha fazla
olacak gibi gözüküyor.
En Önemlisi Veri Girişi
Dokunmatik ekran devriminin ardından
mobil cihazlar üzerinde veri giriş sitilleri
de bir hayli değişti. Eskiden sadece
telefon tuşları ve fiziksel klavye ile mobil
cihazlara giriş yapılırken, şimdilerde
dokunmatik ekranlar üzerinden bu
işlemler gerçekleştiriliyor. Fiziksel klavye
veya standart telefon tuş takımı ile giriş
yapıldığında uygulama üreticilerinin işi
kolaydı. Çünkü gelen veri standart ve bu
veri üzerinde yapılacak işlemler belli. Fakat
dokunmatik ekranlar üzerinde yapılan veri
girişleri ise tam bir muamma. Gün geçtikçe
büyüyen ekranlar ve çözünürlüklerin
farklı olması özellikle kurumsal uygulama
geliştiricilerinin işlerini zorlaştırmakta.
Pazara baktığınızda yüzlerce farklı model
ve bu modellerin farklı ekran büyüklüğüne
ve farklı çözünürlüklere sahip ürünler var.
Hal böyle olunca uygulama geliştiricilerinin
işi de bir hayli zorlaşıyor. Özellikle
Android uygulama geliştiriciler yüzlerce
farklı model ve ekran boyutuna uygun
veri girişine izin vermek zorundalar.
Apple’ın cihazları için iOS üzerinde
uygulama geliştirenler ise bu konuda biraz
daha avantajlı. Geliştiricilerin üzerinde
çalışmasını istediği cihaz sayısı ne kadar az
ise uygulamayı geliştirmek o kadar hızlı ve
kolay oluyor.
Tüm bunların yanı sıra veri girişi
konusunda özel firmaların geliştirdiği
çözümler de mevcut. Yeni uygulamalar
sayesinde kullanıcılar özel klavye
düzenlerine sahip olabiliyorlar. Bu yeni
veri giriş tarzı kurumsal yapıların tercihi
olabilir. Özel uygulamalar içerisinde bu
tarz klavye düzenekleriyle kullanıcıların
istedikleri ve sık kullandıkları şeyler ön
plana çıkartılabiliyor ve bu sayede hız ve
doğru veri girişi sağlanmış oluyor.
Bulut Bilişim’in Mobil
Uygulamalara Katkısı
Tartışılmaz
Son dönemim en popüler konularından
olan Bulut Bilişim, birçok kişi ve kurum
tarafından kapalı bir kutu olarak
nitelendiriliyor. Kelime olarak yakın bir
tarihte hayatımıza giren Bulut Bilişim
aslında uzun yıllardır birçok sektör
tarafından kullanılan bir hizmet. İngilizce
“Cloud Computing” kelimelerinin Türkçeye
uyarlanmış hali olan Bulut Bilişim genel
Sadece İnternet Sitesine Sahip
Olmak Yeterli Değil
Ali BEKLEN
CloudArena Kurucu Ortağı
Hizmet verdiğimiz sektör olan turizm
ile ilgili konuşacak olursak, mobil
cihazlar üzerinden seyahat planı yapan
ve oda satın alan kullanıcıların sayısı
günden güne artıyor. Trendler gösteriyor
ki bir internet sitesine sahip olmak
artık şirketler için asla yeterli değil.
Online işlemler otellerin gelir akışında
giderek artan bir öneme sahip ve bu
işlemler de günümüzde sıklıkla mobil
cihazlarla yapılıyor.
Araştırmalar, mobil internet
kullanımının radyo, TV, PC gibi
önceki teknolojilere kıyasla çok
daha hızlı bir şekilde yaygınlaştığını
gösteriyor. Böyle bir ortamda, yani
mobil internetin ‘masaüstü internet’
olarak adlandırabileceğimiz bilgisayar
üzerinden internetle yer değiştirmeye
başladığı günümüzde daha iyi rekabet
için, şirketlerin mobil cihazlarda
mutlaka kendilerine yer açmaları ve
mobil platformlarda varlık göstermeleri
gerekiyor. Bunun için de önce mobil
ortam için optimize edilmiş sitelere,
ardından da kullanıcılara hızlı ve güvenli
işlem yapabilme olanağı tanıyan mobil
uygulamalara ihtiyaçları var.
Tekrar turizm sektörü üzerinden
konuşacak olursak, araştırmalara
göre seyahate çıkacak olanların
neredeyse yarısı (yüzde 47) seyahat
planlarını yapmaya mobil cihazlar
üzerinden başlıyor. Güncel verilere
göre, online otel rezervasyonlarında
mobil uygulama kullanımı oranı
yüzde 12 seviyesinde bulunuyor.
Bu oran direkt otelin internet sitesi
üzerinden oda satın alan yüzde 69’luk
kesim karşısında düşük görünebilir
ancak bunda sektördeki mobil
uygulamaların azlığının da rolü var.
Google’ın 2012 yılında
gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre,
kullanıcılara mobilde iyi bir deneyim
yaşatamayan tesisler müşteri
kaybediyor. Mobilden gelen ziyaretçiler,
mobil için optimize edilmiş bir web
sitesi ya da mobil uygulaması olmayan
tesislerde rezervasyon yapmaktan
vazgeçiyor. Bu kullanıcıların yüzde 36’sı
için sitenin mobil cihazlarla rahatlıkla
gezilememesi, yüzde 28’si için ise
sayfa yükleme hızının yavaş olması
rezervasyondan vazgeçmede en
önemli etkenler.
Tüm bunlara ek olarak, günümüzde
pek çok mobil platformun Flash
desteklememesi ancak tasarımda
halen Flash gibi desteklenmeyen
teknolojilerin kullanılması, mobil cihaz
kullanıcılarının deneyimlerini olumsuz
etkiliyor. Platformlara uygun ve özel
olarak geliştirilen mobil uygulamaların
ise bu tür performans ve tasarım
sorunları bulunmuyor. Akıllı telefon ve
tablet kullanımının bu denli yaygınlaştığı
bir ortamda, mobil web siteleri kadar
fonksiyonel uygulamalar geliştirmeyi de
ihmal etmemek gerekiyor.
kasım’13
kasım’13
37
KAPAK KONUSU
Mobil Uygulamalar
Hayatı Kolaylaştırıyor
M. Okan ARI
emlakjet.com Genel Müdürü
2000’li yılların başından itibaren hızla
gelişen e-ticaret sektöründe, mobil
satışların etkisi, sektöre yeni bir soluk
getirdi. Firmalar hazırladıkları mobil
uygulamalar ve mobil siteler aracılığıyla
e-ticareti günün her saatine yayabiliyor,
bu sayede ciro artışı sağlayabiliyorlar.
Mobil cihazların kullanım zamanlarının
daha çok tatil günleri ve hareket halindeki
zamanlarda olması, normalde pasif olan
alışveriş saatlerini aktifleştirmek açısından
da büyük önem taşıyor.
İstatistiklere göre, Türkiye’de 67
milyon mobil abonenin yüzde 59’u
cep telefonundan internete giriyor.
Türkiye'deki mobil trafiğin artış oranı
ise yüzde 70’in üzerinde bulunuyor. Bu
rakamlardan da anlaşılacağı gibi, mobil
hizmetlere olan talep her geçen gün
hızla yükseliyor. Bu nedenle, firmaların
hizmetlerini müşterilerinin bulundukları
her ortamda sunabilmeleri, satışlarını
artırmaları, müşteri memnuniyetini
sağlamaları için servislerini mobil
platformlara da taşımaları gerekiyor.
emlakjet.com olarak biz de,
emlakçılara ve emlak arayanlara,
çoğunlukla mobil olmalarını gerektiren
38
kasım’13
gayrimenkul arama süreçlerinde
hayatlarını kolaylaştıracak ve zaman
kazandıracak mobil hizmetler
sunuyoruz. Mobil ziyaretçilerimizin
sayısı 2013 yılında 2012'ye göre 2 kat
artış gösterdi. Son üç yılın ilk 6 aylık
periyodundaki emlakjet.com ziyaretçi
verileri karşılaştırıldığında tablet ve akıllı
telefon kategorisindeki cihazlardan
siteye dahil olma sayılarının katlanarak
artış gösterdiğini gözlemleyebiliyoruz.
Mobil uygulamalar alıcı ile satıcıyı
günün her anında ve bulundukları her
yerde buluşturma imkanı yaratıyor.
Bizim mobil uygulamalarımız
gayrimenkul arayanlara akıllı
cihazlarından sade ekranlarda etkin bir
arama yapabilmelerini ve çok hızlı bir
şekilde gayrimenkulü satan/kiralayan
kişilere ulaşabilmelerini sağlıyor.
Önümüzdeki 10 yıl boyunca
mobilin en önemli trendler arasında
yer alacağına inanıyoruz. Dolayısıyla,
mobil platformların firmalara hem
yeni üye kazanımı hem de satış
artışı anlamında büyük katkılar
sağladığını ve zamanla daha da çok
sağlayacağını söyleyebiliriz.
anlamıyla çevrim içi bilgi dağılımı olarak
tanımlanıyor. Bu işle ilgilenen kişiler ise Bulut
Bilişim’i, cihazlar veya uygulamalar arasında
ortak bilgi paylaşımını sağlayan gelen yapı
olarak açıklıyor. Bulut Bilişim teknolojisi
birçok kişinin düşüncesinin aksine bir ürün
değil hizmet olarak karşımıza çıkıyor. Geçmiş
dönemlerde kurumların sıkça kullandığı
bu teknoloji son dönemde son kullanıcılar
tarafından da kullanılmaya başladı. Bulut
Bilişim servisleri üzerinden verilen hizmetler
bir depolama servisi veya uygulama
paylaşımı olarak karşımıza çıkabiliyor. Tabii
ki son kullanıcılara sunulan bu servisler buz
dağının sadece görünen yüzü. Buz dağının
görünmeyen bölümünde ise kurumlara
sunulan hizmetleri içeriden dev bir bölüm
var. Bu tarz Bulut Bilişim hizmeti farklı
yapılarda farklı amaçlar için kullanılabiliyor.
Son dönemde daha da hızlı gelişen
teknoloji Bulut Bilişim hizmetlerinin de
yaygınlaşmasında öncü oldu. Donanım
ürünlerinin popülerliğin azalması ve git gide
artan eleman ihtiyacına karşın Bulut Bilişim
servislerinin sunduğu abonelik ve verilen
hizmet kadar ödeme mantığı kurumların
fazlasıyla hoşuna gitti. Ayrıca bu servislerin
internet ağı üzerinden kullanılabilir olması
kurumların yaptığı işlemlerde gerçek
zamanlı işlem yeteneklerini sınırlamadan
sonuç almalarını da sağladı. İnternet ağının
cep telefonlarında da hızlı bir şekilde
kullanılmaya başlanması Bulut Bilişim ile
birlikte yayılan uygulama popülasyonunu
da tetikledi ve bu sayede nerdeyse
kullandığımız her hizmet üzerinde Bulut
Bilişim Servisi kullanılmaya başlandı.
Tabii ki Bulut Bilişim hizmetleri dibi delik
bir kuyu tarzı her sisteme veya her çözüme
uygulanabiliyor. Buradaki asıl konu ise,
dünyanın neresinde olursanız olun ve hangi
cihazı kullanırsanız kullanın Bulut Bilişim
servisiyle birlikte sunulan hizmetlere
bağlanabilmeniz. Bu durum mobil cihaz
kullanımını da bir elzem haline getiriyor.
Çünkü kullanıcılar ellerindeki donanımın
performansından bağımsız olarak Bulut
Bilişim sayesinde hizmet alabiliyor ve mobil
olarak işlemlerini gerçekleştirebiliyorlar.
Bu durum hem mobil cihaz kullanımını
artırmakta, hem de bu cihazlar üzerinden
sağlanan uygulamalar ile hizmet
sektörünü de geliştirmekte.
Şirket Yönetiminde Mobil
Uygulamalar
Geçmişe göre ERP uygulamalarının şirket
operasyonlarındaki önemi fazlasıyla
artmış durumda. Bu sebepten ERP
KAPAK KONUSU
Şirketlerin Teknoloji İle
Büyümelerine Turkcell Modeli
Selen KOCABAŞ
Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı
Kurumsal pazarın lideri Turkcell,
bugün 500 bini aşkın şirkete hizmet
veriyor. Bu pazardaki deneyimlerimiz
bize, Türkiye’de ne yazık ki pek
çok işletmede teknoloji algısının,
“Ben ne anlarım bu işlerden?” ile
başlayıp “Teknoloji çok maliyetli bir
yatırım!”a kadar uzanan olumsuz
gerekçelerle şekillendiğini gösterdi.
Oysa pratik, kanıtlanmış, esnek,
hesaplı, külfetsiz, hızlı ve şirkete özel
teknoloji elimizin altında. Bu nedenle
Turkcell olarak geçtiğimiz günlerde
şirketlerin bilişim teknolojilerini
etkin kullanımı için Türkiye’de bir
ilki gerçekleştirerek yeni bir model
geliştirdik. İş’te Teknoloji Hamlesi adını
verdiğimiz bu model ile sektörlerin ve
şirketlerin ihtiyaçlarına özel çözümleri
kategorize edip, Turkcell güvencesi ile
müşterilerimize sunuyoruz.
Turkcell’in Kurumsal Müşterilerine
Yönelik Çözümleri
Turkcell, iş hayatlarını kolaylaştırmak,
verimliliklerini artırmak, maliyetlerini
azaltmak, rekabette avantaj sağlamak
ve iş süreçlerinde etkinliklerini artırmak
amacıyla uzun zamandır şirketlere
mobil çözümler sunuyor. Bilgiye ve
işe her an her yerden erişim sağlamak
üzere sunduğumuz çözümlerin
40
kasım’13
başında, Turkcell AkıllıBulut geliyor.
Şirketler; donanım, yazılım, lisans,
işletim, internet ve güvenlik gibi IT
hizmetlerini yüzde 80 tasarruf ile www.
turkcellakillibulut.com adresi üzerinden
alabiliyor. Şirketlerin ön yatırım, bakım
ve güncelleme masraflarını ortadan
kaldıran Turkcell AkıllıBulut ile bulut
hizmetlerine her an, her yerden ve
her cihazdan istenilen kapasiteyle
ulaşılıyor. Bulutun olmazsa olmazı
kaliteli genişbant altyapısı da Turkcell
Superonline ve Turkcell 3G şebekesinin
güvencesinde müşterimize sunuluyor.
Şirketlerin süreç ve operasyon
yönetimi verimliliğine en büyük etkiyi,
M2M (makineler arası iletişim) odaklı
çözümlerimiz sağlıyor. M2M teknolojisi
sayesinde, Turkcell müşterisi şirketler
akıllı araç sistemleriyle benzinden
tasarruf edebiliyor, enerjide kayıp kaçak
oranlarını çok daha düşük seviyelere
çekebiliyor, stok takibinde maliyetlerini
düşürebiliyor, gıda bozulmalarını
engelleyebiliyor.
Türkiye’nin ilk makineler arası iletişim
teknolojileri platformu olan Turkcell
M2M Platform’u (m2m.turkcell.com.tr)
ile platformda sunduğumuz M2M
çözümlerimiz arasında en çok ilgi
görenler, Akıllı Araç, Akıllı Enerji ve Akıllı
Endüstri çözümleri.
konusundaki yaklaşımlar ve yapılan
seçimler de hayati önem taşıyor.
Şirket içerisinde bir çalışanın yüksek
performans sunması büyük bir başarı,
bir takımın veya bir ekibin yaptığı
sorunsuz işler ise daha büyük bir başarı
olarak değerlendirilebilir. Fakat firmanız
yüzlerce kişiden oluşan eleman ağına
ve bu yapı içerisinde birçok takım ve
ekip barındırıyorsa, kullanacağınız ERP
çözümü sayesinde vezir de olabilirsiniz
rezil de. Tabii ki dikkatleri üzerinize
çekecek ve iş dünyasında size saygın bir
yer kazandıracak da bu tarz bir başarıdır.
Çünkü burada asıl başarı iletişim, ekip
çalışması ve iş süreçlerinden doğar.
Ekip odağında başarının anahtarı olan
iletişim, ekip çalışması ve iş süreçleri
üçlemesinin dijital yansıması ise ERP
olarak karşımıza çıkıyor. Veri odağında
iş yapan kurum, verinin departmanlar
arasındaki yüzde 100 bütünlüğünü
sağladığında, iş süreçlerinde büyük
bir hızlanma, hata oranında düşüş ve
iletişim kazanır.
Günümüzde ERP’yi yalnızca iş gücünü
kontrol eden ve finansal kaynakları
yöneten kısıtlı bir araç olarak algılamak
hata olacaktır. Artık yalnızca sipariş ile
başlayıp fatura ile biten tarzdaki kısıtlı
ERP yapıları kurumların ihtiyaçlarına
yanıt veremiyor. Bu nedenle, ERP
yapıları eskisinden çok daha fazla
gelişmiş durumda. Eski tarz yaklaşımlar
yerini gelişmiş ve mobil cihazların
yok sayılmadığı yaklaşımlara yerini
bırakmış durumda. Şirket çalışanlarının
hemen hemen hepsinde bir akıllı
telefon bulunuyor ve bu akıllı telefonlar
yeri geldiğinde şirket amaçları için
kullanılıyor. Örnek olarak e-postalarımızı
gösterebilir. Birçok kullanıcı e-postasını
mobil cihazları üzerinde okuyor. Bu ve
bunun gibi uygulamalar gün geçtikçe
artış göstererek şirket içi verimliliği
arttırmaya yönelik çözümler sunuyorlar.
Bu çözümlerin en büyük artısı ise
kullanıcılara zaman ve yerden bağımsız
olarak çalışma ortamı sağlaması.
Artık ERP çözümleri üzerinde
raporlarınıza hızlı ulaşabileceğiniz,
onay verebileceğiniz, masraf girişi
yapabileceğiniz, müşterilerini
yönetebileceğiniz özel Mobil Uygulamalar
bulunuyor. Bu uygulamalar sayesinde
ister tatilde olun isterseniz bir akşam
yemediğinde, şirketiniz hakkındaki
bilgilere elinizdeki bir cep telefonu veya
Tablet PC ile kolaylıkla ulaşabileceksiniz.
Ali Yavuz Şahin
RÖPORTAJ
yavuz@itadvisor.com.tr
Arneca Büyüyerek
Yoluna Devam Ediyor
Son dönemde artan mobil cihaz kullanımı bu konudaki ürün ve
hizmetlerin de hızlıca gelişmesine ön ayak oldu. Biz de bu konudaki
görüşlerini almak için Arneca yöneticileri Ahmet Akkök ve Kerem Turgay
ile bir söyleşi gerçekleştirdik
Bize Arneca’nın kuruluş hikâyesinden
bahsedebilir misiniz?
Ahmet Akkök: Yazılım geliştirme tutkusu
olan iyi karakterli insanları bir araya getirmenin
hikayesidir Arneca’nın kuruluşu. EMC
Frankfurt’ta yaklaşık 6 sene çalıştıktan sonra
Türkiye’ye tek bir şartla dönecektim: Müşteri ve
çalışan odaklı bir teknoloji şirketi kurmak!
Benim ve çevremdeki insanların tanıdığı, iyi
karakter ve iyi teknik bilgi sahibi insanları bir
araya getirerek başladık. Sonuçta; hiyerarşiden
uzak, pozitif, eğlenceli ve verimli bir çalışma
ortamı yakaladık ve tabii ki beraberinde de
başarıyı. Arneca bünyesindeki her çalışan ayrı
bir fenomen. Arneca’lılarla birlikte çalışmak
bir zevk ve benim açık ara en favori aktivitem.
İmkanı olan herkese tavsiye ederim.
Sunduğunuz çözümler hangi
sektörden firmalara hitap ediyor?
Bu konuda hedeflediğiniz bir
sektör var mı?
A.A.: Hem hizmet hem de ürün
çözümleri sunuyoruz. Hizmet tarafında
entegrasyon altyapısından uygulama
deneyim tasarımına kadar bir çok alanda
çalışmaktayız. Teorik olarak bir çok
sektöre hitap edebilmemize rağmen
talepler genellikle telekom ve finans
sektörlerinden geliyor. Ürün çözümlerinde
ise perakende, eğitim, telekom, yayıncılık
ve finans sektörleriyle çok yakın
çalıştığımızı söyleyebilirim.
Sunduğunuz mobil çözümler
genellikle ihtiyaç duyulan
boşlukları tamamlıyor. Bu tarz
çözümleri firmalara siz mi
götürüyorsunuz, yoksa onlar
sizlere bu tarz bir ihtiyaçları
olduğunu mu iletiyor?
A.A.: Her ikisi de. Örneğin Uzman TV
için yaptığımız iPad uygulaması ihtiyacı
müşteriden bize geldi; ama Turkcell T model
telefonlara sağladığımız Android klavye
Ahmet Akkök
Arneca Genel Müdürü
çözümünü biz müşteriye götürmüştük.
Çözümü biz götürsek dahi ürünü müşterinin
ihtiyaçlarına göre muhakkak şekillendirmek
gerekiyor. Müşterilerimizin ihtiyaçları
bizim için çok değerli. Müşterilerimizin
bize ilettikleri ihtiyaçlar; sadece onlara
vereceğimiz hizmetleri değil, Arneca’nın
yöneleceği alanları da belirleyici değerde.
Bu noktada bizim müşteriye götürdüğümüz
çözümlerin de müşterinin ihtiyacını
önceden belirleyebilme denemeleri
olduğunu söyleyebiliriz.
Mobil alanda B2C çalışmalarınız
var mı, varsa bunlardan
bahseder misiniz?
A.A.: B2C tarafında yaklaşık 200.000
kişiye ulaşan ve özellikle okul öncesi yaş
grubundaki çocuklara yönelik olan Masalcı
uygulamamız var. Yakın zamanda farklı
diller için de çalışmalarını tamamladığımız
uygulamayla Türkçe yanında İngilizce,
Arapça ve Fransızca masallar da satıyoruz.
Son zamanlarda yakaladığımız ivmeyle
aylık 3.000 adetin üzerinde masal satışı
gerçekleştiriyoruz. 2014 hedefimiz yıllık
tüm dillerde toplam 100.000 adetin
üzerinde masal satışı.
Henüz piyasaya sürmediğimiz ve
ilk defa ICT 2013’de sunduğumuz Zig Zag
Klavye var. Dokunmatik ekranlı cihazlarda
dikey duruşta klavye için ayrılan alan
oldukça dar ve tuşların genişliği oldukça
kısıtlı. 10 cm genişlikte bir ekranda
tuşların genişliği 1 cm, Türkçe klavye
kullanıldığında 0.8 cm. Zigzag Klavye bu
problemi adresleyen bir klavye dizgesi. Bir
tuşun üst ya da alt kenarda, komşu tuşun ise
tam ters tarafta geniş ene sahip olmasıyla
çözüm sağlanmakta. Aşağıdaki örnekte
tuş genişliklerinin yüzde 50 büyüdüğünü
görebilirsiniz. Zig Zag Klavye’yle yaptığımız
hızlı yazma testlerinde normal klavyeye
oranla yüzde 80 daha az hata oranı
yakaladık. Bu klavye ABD’de patent
başvurusunu yaptığımız bir çalışma. Zig
Zag Keyboard için sadece dikey modda
çalışan bir Android demo uygulamamız var,
denemek isteyenler contact@arneca.com
adresinden uygulamayı talep edebilirler.
kasım’13
41
RÖPORTAJ
Zig Zag Klavye’yi kullanıcılara farklı şekillerde
sunma imkanlarımız var. Şu sıralarda cihaz
üreticileriyle iş birliği yapma imkanlarını
değerlendiriyoruz.
baş parmak klavyesi olarak ikiye ayrılabilen,
yazı alanını tam ekran büyütebilen ve yüksek
seviyede özelleştirilebilen kapsamlı bir
çalışma oldu. Uygulama Turkcell tablet ve
yeni çıkan Turkcell T modellerinde varsayılan
klavye olarak kullanılmakta.
Telefonlarda kısıtlı ekran boyutları
nedeniyle Türkçe Q dizgesinin tamamının
olmamasını anlayabiliyorum ama tabletlerde
tam takım Türkçe Q dizgesi olmaması büyük
bir kayıp. Apple bu eksiğini iOS6 ile kapattı
fakat malesef halen bir çok Android cihazda
tam takım Türkçe Q dizgesi bulunmuyor.
Arneca’nın gelecek planları
hakkında bizlere bilgi
verebilir misiniz?
Zig Zag Keyboard dışında patent konusu
olan iki klavye çalışmamız daha var. İlki
“Sabit Merkezli Büyüyen Tuşlu Klavye”,
ikincisi “Tuşları Öngörüyle Gizleyen Klavye”.
Büyüyen tuşlu klavye de tuşlanan harfleri
baz alarak bir sonraki adımda kullanılma
ihtimali yüksek olan tuşları büyütüyoruz.
ABD’de tam olarak aynı olmasa da buna
benzer patentler Microsoft ve IBM tarafından
alınmış. Hatta Win Phone 8’de Microsoft’un
patentini aldığı benzer bir metod kullanılıyor
ve oldukça verimli çalışıyor. Win Phone
8 klavyesi diğer mobil işletim sistemleri
klavyelerine (marketteki Android klavye
uygulamaları da dahil) göre biraz daha iyi
çalışıyor, benim favori geleneksel klavyem
Windows Phone 8’inki.
Tuşları gizleyen klavye de yine benzer
şekilde tuşlanan harfleri baz alarak sonraki
adımda kullanılma ihtimali az olan harfleri
gizleyerek kalan alanı kullanılması ihtimali
yüksek olan harfler arasında paylaştırıyor ve
hatta yeterli yer olduğunda tuşların yerinde
kelime tavsiyeleri gösteriliyor.
Bunların dışında Android Türkçe
Klavye uygulamamız var: Türkçe Klavye
uygulamamız; tüm Türkçe karakterlerin
bulunduğu Türkçe Q ve F dizgesi arasında
tek tuşla geçiş yapabildiğiniz, hata düzeltme
ve kelime tavsiyesi için 27.000 Türkçe kelime
barındıran, yeni sözcük eklenebilen, e-mail,
SMS ve Web adres girişi için farklı dizge sunan,
donanımsal tuşlara görev atanabilen (örnek
olarak ses açma kapama tuşlarıyla sayfanın
yukarı aşağı kaydırılması), yatay duruşta
42
kasım’13
A.A.: Kurulduğumuz 2009 yılından bu
yana yıllık ortalama yüzde 50 büyüyoruz.
Büyümeye de devam edeceğiz. Büyümeyle
beraber müşteri ihtiyaçlarını karşılamaya
devam etmek için esnekliğimizi ve ürün
tarafında da market ihtiyaçlarına göre
şekillenebilme esnekliğimizi koruyacağız.
2012 yılında Kahramanmaraş KSU
Teknokent’de kurduğumuz şubemizde
geliştirici ve testçiden oluşan 10 kişilik
bir ekip çalışmaktadır. Bize; dijital içerik
hazırlama, geliştirme ve mobil cihaz
testleri konularında destek vermekte olan
şubemizde, 2017’de 100 kişiyi istihdam
etmeyi hedefliyoruz.
B2C tarafında ise; elimizdeki ürünlerin
potansiyelleri çok yüksek. Masalcı
uygulamasının sadece Türkiye’de günlük
300 masal satışına ulaşabiliyoruz. Kısa
vadede hedefimiz günlük 500 masal satışına
ulaşabilmek. Fakat potansiyelinin çok
daha fazla olduğu kesin. Bu potansiyele
ulaşmak için 2014’de yatırımcı desteği
alıp, Masalcı uygulamasının yurt dışında
tanıtımını daha iyi yaparak B2C gelirimizi
yurtiçi ve yurtdışında yatırımcılarla birlikte
katlamayı hedefliyoruz.
Bizlere “SmartEvent – Etkinlik
Mobil Uygulamaları” ürününüzü
anlatabilir misiniz?
Kerem Turgay: 2012 yılında Garanti
Bankası’na Müdürler Toplantısı
Blackberry uygulamasını yapmamız ile
etkinlikler için mobil uygulama çözümü
geliştirmemiz başladı. Etkinlik boyunca
tüm bilgiler, duyurular bu uygulama
üzerinden paylaşıldı. Katılımcılar da
tweet’lerini ve çektikleri fotoğrafları
paylaşarak etkinliğe aktif olarak dahil oldu.
Uygulamanın gördüğü ilgiyi ve Türkiye’de
etkinlik pazarının hızla büyümesini göz
önüne alarak, uygulamayı geliştirmeye
ve SmartEvent adında bir ürün haline
getirmeye karar verdik.
SmartEvent sayesinde; kongre, konferans,
fuar ve şirket toplantıları gibi etkinlikler
için sadece 1 gün içinde tüm akıllı telefon
modellerinde çalışacak bir etkinlik
uygulaması oluşturabiliyoruz. SmartEvent;
etkinliğe özel tasarlanmış ikonu, menüsü,
ikon setleri, görselleri ve içeriği ile etkinliğe
özel bir uygulama deneyimi sunuyor.
SmartEvent hakkında daha fazla detay
için, www.SmartEventApp.com sitesini
ziyaret edebilirsiniz.
SmartEvent nerelerde kullanılıyor?
K.T.: SmartEvent, zengin özellikleri sayesinde
aklınıza gelebilecek her türlü etkinlikte
kullanılabiliyor. SmartEvent’in; Logo Yazılım
ve Oracle’ın şirket etkinliklerinden IDC CIO
Summit, ICT Summit, World Intelligent Cities,
E-Ticaret gibi zirvelere, European Marketing
Academy gibi konferanslara kadar çok yaygın
bir kullanımı var.
SmartEvent; çoklu dil desteği ile,
özellikle yabancı konukların sık görüldüğü
Coca-Cola gibi şirketlerin toplantılarında,
World Chemistry Congress ve CeBIT gibi
uluslararası kongre, konferans ve fuarlarda
da özellikle tercih ediliyor.
SmartEvent, organizatörlere ne
faydalar sağlıyor?
K.T.: SmartEvent’in organizatörlere
sağladığı faydaları üç ana başlıkta
toplayabiliriz: Çok kısa sürede hazırlanıp
uygulanabilmesi, uygulama geliştirme için
verilecek sabit giderlerden kurtarması ve
yeni gelir kalemleri yaratması.
RÖPORTAJ
Mobil cihazlar, çok farklı kullanım
tecrübeleri, işletim sistemleri ve ekran
boyutlarına sahipler. Bu nedenle, kaliteli
mobil uygulama geliştirme süreçleri uzun
ve maliyetli oluyor. Yoğun bir ajandaya
sahip etkinlik organizatörleri ve şirketlere
bir günde etkinliğe özel mobil uygulama
sunabilmek, SmartEvent’in en önemli
avantajlarından sadece bir tanesi.
SmartEvent ile oturumlar, sunumlar,
konuşmacılar, ulaşım, mekan, etkinlik
temsilcileri, sponsorlar, kat planları, önemli
telefonlar, kıyafet kuralları, bilet fiyatları,
standlar gibi etkinlik ile ilgili tüm bilgiler
yayınlanıyor. Kitapçık giderlerinden
kurtulan organizatörler, aynı zamanda
oturum saati gibi bilgileri uygulama
içerisinde anında güncelleyebiliyor ve
“push notification” mesajları ile tüm
katılımcıları anlık bilgilendirebiliyorlar.
SmartEvent, organizatörlerin yeni
gelir kalemleri yaratmaları için de
tasarlanmış bir uygulama. Uygulamadaki
sponsor görsel alanları, “rich push
notification” mekanizması ve etkinlik
sonrasında hangi katılımcının hangi
oturuma girdiği, hangi satış temsilcisine
görüşme talebi gönderdiği gibi raporlar
organizatörler için yeni gelir kalemleri
olarak ön plana çıkıyor.
SmartEvent, katılımcılar için ne
faydalar sağlıyor?
K.T.: SmartEvent; konuşmacıya oy
vermek, oturum sırasında soru sormak,
anket doldurmak, tweet atmak, fotoğraf
paylaşmak, kişisel ajanda oluşturmak,
sunumları PDF olarak edinebilmek,
etkinlik içinde arama yapmak gibi
Kerem Turgay
Arneca Ar-Ge Lideri
özellikleri ile katılımcıların etkinlik
deneyimini kolaylaştırmakta ve
zenginleştirmektedir. Etkinliklerin
en büyük amaçlarından biri de hem
katılımcılar, hem de sponsorlar için iş
fırsatları yaratmaktır. SmartEvent, sponsor
stand ve temsilcilerine görüşme isteği
gönderebilmek, katılımcıların LinkedIn
profillerini görüntülemek gibi özellikleri
ile de bu alanda faydalar sağlamaktadır.
SmartEvent için 2014
hedefleriniz nedir?
K.T.: Türkiye’deki etkinlik pazarının
çok büyük olduğunu belirtmeliyim.
İstanbul, kongre sayısı olarak dünyada
ilk on sırada yer alıyor. Türkiye’de her
yıl 500’ün üzerinde fuar düzenlenmekte.
Fortune 500 şirketleri; her sene,
çalışanları ve iş ortakları için ürün tanıtım
organizasyonları yapmakta. Altyapı,
konaklama ve tanıtım yatırımları ile de
etkinlik pazarı büyümeye devam etmekte.
2014 hedefimiz; 100’den fazla büyük
ölçekte kongre, konferans, fuar ve şirket
toplantısı etkinliğinde SmartEvent’in
kullanılması. Bunun için Biletino,
Etkinlik.com.tr ve EventAsist’ten oluşan
iş ortaklıklarımızı daha da arttırmayı
planlıyoruz. Türkiye etkinlik mobil
uygulamaları pazarında öncü olmak ve
sunduğumuz çözüm ile organizatör ve
katılımcılara maksimum fayda sağlamak
için SmartEvent ürününü sürekli
olarak geliştirmeye devam ediyoruz.
SmartEvent’in şu anda 20 olan ana özellik
(konuşmacı, oturum, Twitter, LinkedIn
vs..) sayısını, 2014’te yeni geliştirmeler ile
30’a çıkarmayı, böylece müşterilerimize
daha da çeşitli ve kaliteli bir ürün
sunmayı hedefliyoruz.
kasım’13
43
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
avsar@itadvisor.com.tr
Büyükşehirlerin
Geleceği Akıllı Kent
Teknolojilerinde
Bilgi ve iletişim teknolojileri şehirlerde karşılaşılan sorunların
çözülmesi, kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve vatandaşların
yaşam kalitelerinin artırılmasına önemli katkılar sağlıyor
K
entlerin karşı karşıya kaldığı
pek çok sorunun temelinde
hızla artan nüfus önemli bir yer
tutuyor. Son 10 yılda dünya nüfusu yüzde
12 artarak 6,2 milyardan 7,0 milyara çıktı.
Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş
ülkelerdeki yüksek nüfus artış hızı dünya
nüfusunu önemli oranda artırıyor. Yıllık
bazda dünya nüfusu yüzde 0,6 seviyesinde
artarken, bu oran gelişmekte olan ülkelerde
yüzde 1,01 ve az gelişmiş ülkelerde yüzde
2,06 seviyelerinde bulunuyor.
Dünya nüfus artışına paralel olarak kırsal
alanlardan kentlere göç, kentlerin nüfusunu
önemli oranda artırıyor. Özellikle gelişmiş
ülkelere kıyasla gelişmekte olan ülkelerdeki
ve az gelişmiş ülkelerdeki kırdan kente göç
oranları daha yüksek. 2002-2012 yılları
arasında kırdan kente göç gelişmiş ülkelerde
toplam nüfusun yüzde 0,6’sını oluştururken
bu oran gelişmekte olan ülkelerde nüfusun
yüzde 2,3’ünü ve diğer az gelişmiş ülkelerde
nüfusun yüzde 4,4’ünü oluşturuyor.
Türkiye’de 2007 yılında
toplam nüfusun yüzde
70’ini oluşturan kent
nüfusu hızla artarak 2012
yılında toplam nüfusun
yüzde 75’ine ulaştı
Toplam nüfustaki ve kırdan kente olan
göçteki artışlara paralel olarak kentlerde
yaşayan nüfus artıyor. Özellikle son 10 yılda
gelişmekte olan ülkelerdeki kent nüfusunun
oranı yüzde 61’den yüzde 63’e ve az gelişmiş
ülkelerde de kent nüfusunun oranı yüzde
34’ten yüzde 38’e çıktı. Kırsal alanlardan
kentlere artan göçün ve kırsalda yaşayan
44
kasım’13
nüfustaki düşüşün başlıca nedenleri olarak
kırsal alandaki sosyal olanakların azlığı
(kaliteli eğitim ve sağlık hizmetleri gibi),
altyapı yetersizliği (su, elektrik, ulaşım gibi),
güvenlik ve kırsal alanlardaki iş imkanlarının
azlığı gösteriliyor.
Dünyadaki eğilimlere benzer şekilde
Türkiye nüfusu ve nüfus içinde kentlerin
payı hızla artıyor. Türkiye’nin son 10 yıldaki
nüfus artışı yıllık yüzde 1,31 ile gelişmekte
olan ülkelerin üzerinde seyretti. 2007
yılında yaklaşık 71 milyon olan Türkiye
nüfusu 2012 yılında 75 milyona ulaştı.
Bu artış ve devam eden göçlerle birlikte
2007 yılında toplam nüfusun yüzde 70’ini
oluşturan kent nüfusu hızla artarak 2012
yılında toplam nüfusun yüzde 75’ine ulaştı.
Türkiye’deki kırsaldan kentlere olan göç
öncelikli olarak büyük kentlerde yoğunlaşıyor.
Türkiye’de 2007’den 2010’a kadar en büyük 5
şehrin (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana)
nüfusunun toplam nüfusa oranı 2 milyonluk
artışla yüzde 35,7’den yüzde 36,5’e çıktı. Bu
dönemde İstanbul’un nüfusu 12,6 milyondan
13,6 milyona çıkarak yüzde 8 oranında arttı.
Genele bakıldığında Türkiye’de ekonomisi
gelişmiş veya gelişmekte olan büyük kentler
göç alırken, ekonomisi daha az gelişmiş olan
şehirlerin göçle nüfusu azalıyor. Örneğin 20102011 yılları arasında İstanbul’un nüfusu göçle
net yaklaşık 122 bin artarken, aynı dönemde
Van’ın nüfusu net yaklaşık 49 bin düştü.
Kentlerdeki hızlı nüfus artışı pek çok
sorunu da beraberinde getiriyor. Ortaya
çıkan bu sorunlar kentlerdeki ekonomik
ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediği
gibi kentlerde yaşayanların yaşam kalitesini
düşürmekte ve kentlerin marka ve rekabet
gücünü azaltıyor.
Gün geçtikçe artan ve birbirleri ile ilişkili
sorunlardan dolayı, şehirlerin mevcut
durumda kullandıkları uygulamalar ve
çözümler ileriki zamanlarda karşılaşılan
problemleri çözmeye yeterli olmuyor.
MAKALE
Karşılaşılan sorunlara çözümler üretebilmek
için şehirlerin yeni teknolojileri kullanarak
ana sistemlerini (ulaşım, su, enerji, iletişim
gibi) dönüştürmeleri ve kısıtlı kaynaklarını
en verimli şekilde kullanmaları zorunluluk
haline geliyor. Bu amaçla şehirlerin hızlı bir
şekilde daha “akıllı” hale gelmeleri gerekiyor.
Akıllı Kent Nedir?
Bilgi ve iletişim teknolojileri şehirlerde
karşılaşılan sorunların çözülmesi,
kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi
ve vatandaşların yaşam kalitelerinin
artırılmasına önemli katkılar sağlıyor.
Bu kapsamda, Kent Bilgi Sistemleri (KBS),
Günümüzde kentlerin
yaşadıkları sorunları
çözmeyi ve kentlerde
yaşayanların yaşam
kalitesini artırmayı
amaçlayan “Akıllı Kent”
çözümleri önem kazanıyor
kente ve kentlerde yaşayan vatandaşlara ait
bilgilerin toplanmasına, yönetilmesine ve
doğru sorgulamalar oluşturulup analizlerin
yapılmasına, kentin her türlü ekonomik,
sosyal, kültürel, idari ve diğer hizmetlerinin
en iyi şekilde gerçekleştirilmesine olanak
tanıyor. KBS ile kentlerdeki yerel iş
süreçleri elektronik ortama taşınabiliyor
ve sunulan hizmetler daha hızlı ve doğru
bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. KBS ile
birlikte kentlerde kullanılan Coğrafi Bilgi
Sistemleri de (CBS) kent sorunlarının
çözümüne ve kentlerin sunmuş olduğu
hizmetlerin kalitesini artırmaya yönelik
olarak mekâna ve konuma dayalı karar
verme süreçlerinde kullanıcılara yardımcı
olmak üzere kentlerle ilgili coğrafi verilerin
toplanmasına, işlenmesine, yönetilmesine
ve analiz edilmesine olanak tanıyor. KBS
ve CBS, akıllı kent uygulamalarının hayata
geçirilmesinde kurulacak sistemlerin temel
altyapısını oluşturmalarından dolayı kritik
öneme bir sahip.
Günümüzde kentlerin yaşadıkları
sorunları çözmeyi ve kentlerde yaşayanların
yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan
“Akıllı Kent” çözümleri önem kazanıyor ve
dünyadaki pek çok şehirde hızla uygulamaya
geçiriliyor. Akıllı Kent çözümleri temelde
KBS ve CBS gibi kentlerin bilgi teknolojileri
altyapı sistemlerine bütünleşmiş ve gerçekzamanlı bilgiye dayalı karar almayı mümkün
kılacak şekilde hayata geçiriliyor.
Akıllı Kent Teknolojilerinin
Sağladığı Faydalar
Bu çözümler kentlere ve kent sakinlerine
pek çok fayda sağlamakla birlikte, bunlar
arasında finansal faydalar, daha iyi bir kent
yaşamı, marka değeri oluşturma ve algı
avantajları öne çıkanları oluşturuyor. Akıllı
kent çözümlerini uygulayan kentlerle ve
tedarikçilerle yapılan görüşmeler, akıllı
kent uygulamalarının tercih edilmesindeki
birincil itici gücün finansal olmayan
avantajlar olduğunu ortaya koyuyor. Ancak
bunlar finansal önlemlerle bir arada
dikkate alınıyor. Bununla birlikte, akıllı kent
çözümlerinin finansal faydalarının her kent
için farklılık göstereceğini de göz önünde
bulundurmamız gerekiyor.
Akıllı kent teknolojilerinin sağladığı
finansal faydalara baktığımızda karşımıza
ilk olarak sermaye giderlerinde sağlanan
azalma çıkıyor. Akıllı kent teknolojilerinin
getirdiği optimizasyonla mevcut
kapasiteden ve varlıklardan daha fazla
yararlanılıyor. Örneğin, kent yollarından
daha yüksek kapasite elde edilebildiği gibi
mevcut şebeke üzerinden de daha fazla
elektrik iletme imkanına kavuşuluyor.
Ayrıca işletme giderlerinde azalma
sağlanıyor. Tamir etme yerine önleyici
bakım ve gerçek zamanlı veriler, servis
ekiplerinin daha düşük seviyede
kullanılmasını sağlıyor.
Akıllı kent teknolojileriyle gelirlerde
de artış gözleniyor. Bazı çözümlerde
hizmet seviyelerinin yükseltilmesi yoluyla
kullanımı optimize etmek veya tüketimi
artırmak için fiyat mekanizmalarından
yararlanılıyor. Toplu taşıma kullanımı ya
da akıllı parkmetreler buna örnek olarak
gösteriliyor. Bir talep yönetimi aracı
olan trafik sıkışıklığı ücretlendirme gibi
yöntemlerle gelirlerde artış sağlanabiliyor.
Bu gelirlerin, ücretlendirme sonrasında
oluşacak refah kaybının (özellikle alt gelir
grubu) telafi edilmesine yönelik olarak toplu
taşıma altyapısının geliştirilmesi amacıyla
kullanılması sağlanabiliyor.
Akıllı kent teknolojileriyle, kent halkı için
daha iyi yaşam koşulları da sunuluyor. Tek
tek bakıldığında avantajlar çözüme göre
değişiyor. Bunlar arasında ulaşım süresinin
düşmesi, daha yüksek güvenilirlik, sağlamlık,
acil durum müdahalelerinin hızlanması, suç
oranlarında azalma, vb. yer alıyor.
Bu faydaların yanında, “akıllı”
markasından iş imkanları, parasal
kaynaklar ve kent insanı gibi kaynakların
güçlendirilmesinde yararlanılabiliyor ve
kentlerin ekonomiye olan katkıları da
artıyor. Rekabet gücünün artması, daha
nitelikli bireylerin istihdam edilebilmesi
ve iş imkanlarının artması gibi olanaklar
sunuyor. Sonuç olarak, kent sakinleri
için daha iyi bir yaşam standardı “akıllı”
teknolojilerin kentlerdeki kullanımının
artırılması için itici bir güç oluşturuyor.
kasım’13
45
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
avsar@itadvisor.com.tr
BİT’in Kullanımı ve
Yaygınlığı Hızla Artıyor
İnsanların Bilgi ve İletişim Teknolojilerine karşı olan
tecrübeleri, bu teknolojilerden ne şekilde faydalanacağını
bilmesine göre büyük değişiklik gösteriyor
B
ir toplumda Bilgi ve İletişim
Teknolojileri’nin (BİT) yaratacağı
etki, üç ayrı bileşenin yerine
getirilmesiyle mümkün oluyor. Bu
bileşenleri kullanım, erişim ve yetkinlikler
olarak sıralayabiliriz. BİT kullanımı ve
kullanım sıklığı bu etki için kilit bir role
sahipken, erişim ve yetkinlikler kullanımı
doğrudan etkileyen iki faktör konumunda
bulunuyor. İnternet kullanımı için erişim
altyapısı bir gereklilik olmakla birlikte
erişimin kalitesi internet kullanım
alışkanlıklarını etkiliyor. Benzer şekilde,
kişinin BİT tecrübesi, BİT’ten ne şekilde
faydalanacağını bilmesine göre büyük
değişiklik gösteriyor.
46
kasım’13
Türkiye’de BİT kullanımı artmaya devam
etmekle birlikte, toplumun yarısından
fazla bir kesimi internet kullanmıyor. Bu
oranla Türkiye gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerin gerisinde kalıyor. Bununla
birlikte, internet kullanan kesimin
kullanım sıklıklarına bakıldığında,
çoğunluğunun düzenli olarak internet
kullandığı gözlemleniyor.
İnternet kullanım oranında farklı
kesimler arasında dijital bölünme
gözleniyor. Dijital bölünme, Türkiye’de
kır-kent, farklı bölgeler, farklı yaş grupları,
kadın-erkek, farklı gelir düzeyleri, farklı
eğitim düzeyleri ve engelli-engelsiz
arasında kendini gösteriyor.
Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin
Kullanım Oranı
Türkiye’de 2012 yılı itibariyle halkın yüzde
47’si internet kullanmakta. İnternet ve
bilgisayar kullanımı son 5 yılda birbirlerine
paralel biçimde arttı. Bununla birlikte, son
5 yıldaki yüksek artışa rağmen internet
kullanımında gelişmiş ülkelerin gerisinde
kalındığı görülüyor. Özellikle İsveç ve
Hollanda gibi gelişmiş ülkelerde yüzde 90’ın
üzerinde bir oranda internet kullanımı
sağlanabilmekteyken, kullanım oranının
gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkabilmesi
için mevcut artış hızı yetersiz bulunuyor.
BİT’in toplumsal dönüşümde etkin
rol oynayabilmesi için önceliğin internet
MAKALE
89’unun düzenli olarak interneti kullanması
ve internetin hayatlarının bir parçası haline
gelmiş olması dikkat çekici.
İnternet kullanım yerlerine bakıldığında
ise internet kullananların yüzde 70’inin
evde, yüzde 33’ünün de işyerinde kullandığı
görülüyor. Evden internet kullanımının
böylesine büyük bir oranda tercih edilmesi
internet kullanımını artırmaya yönelik
geliştirilecek çözümlerde de evden internet
hizmetini kilit bir role oturtabilir.
Kır-Kent Arasındaki
Dijital Bölünme
kullanımını olabilecek en üst düzeye
getirmek olacağı bir tabloda, internet
kullanmayan her kesimde fırsat
eşitsizliklerinin derinleşmesi tehdidinin
olacağını unutmamak gerekiyor. Bu
sebeple günümüzde internet kullanım
oranının yüksek olduğu ülkelerle yapılacak
karşılaştırma belirlenecek hedef açısından
önemli. Bu karşılaştırma, internet
kullanımının ne kadar yaygınlaşabileceği
konusunda da bir örnek teşkil ediyor.
Cihaz Sahipliği
BİT’in yaygınlığını görmek açısından önemli
bir gösterge olan cihaz sahipliği; bilgisayar
(masaüstü ve dizüstü), cep telefonu
(özellikle akıllı telefon) ve tablet olarak üç
başlıkta incelenebilir. Bilgisayar sahipliğinde
Türkiye’nin hem gelişmiş ülkelerin hem
de gelişmekte olan ülkelerin gerisinde
kaldığı görülüyor. Türkiye’de toplam
bilgisayar sayısının nüfusa oranı yüzde
28’ken, aynı oran gelişmiş ülkelerde yüzde
76, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 38
düzeyinde bulunuyor. Dizüstü bilgisayarlar
bu oranın yüzde 10’unu oluştururken,
masaüstü bilgisayarlar kalan yüzde 18’lik
dilimi oluşturuyor.
Sanal Müze’yi, müze mekanı ve müzede
Mobil genişbant penetrasyonunun
artabilmesi için akıllı telefon ve tablet
kullanımı en önemli kıstaslar. Akıllı cep
telefonu sahipliğinde, Türkiye yüzde 10’la
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
gerisinde kalıyor. Karşılaştırmadaki diğer
ülkelere bakıldığında gelişmiş ülkelerle
gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark
akıllı telefon kullanımında göze çarpıyor.
Gelişmiş ülkelerde akıllı telefon ağırlıklı
bir penetrasyon mevcutken, gelişmekte
olan ülkelerde hala özellikli telefonlar
çoğunluğu oluşturuyor.
Türkiye’de, mobil genişbantla internet
hizmeti sağlayan tabletlerin sayısının
nüfusa oranı yüzde 1,7’yle hem gelişmiş
ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin
gerisinde kalıyor. Tablet penetrasyonunda
yapılan karşılaştırmada da gelişmiş
ülkelerle gelişmemiş ülkelerin ayrımı açık
bir şekilde görülüyor.
Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin
Kullanım Sıklığı
İnterneti kullananların ne kadar
kullandığını incelemek için ziyaretçi başına
aylık ortalama saatlere ve ziyaretçi başına
ziyaret edilen aylık ağ sayfası sayılarına
bakıldığında, Türkiye’nin önde gelen ülkeler
arasında olduğu görülüyor. Ziyaretçi başına
internette geçirilen aylık ortalama saatte
Türkiye dünya ortalamasının üzerinde
Birleşik Krallık ve Hollanda’nın arkasından
üçüncü sırada yer alıyor. Ziyaretçi başına
tıklanan internet sayfası sayısında ise
Türkiye’nin en yüksek rakama sahip
olduğu görülüyor.
Toplum içinde internet
kullanan kesimin yüzde
89’unun düzenli olarak
interneti kullanması ve
internetin hayatlarının
bir parçası haline gelmiş
olması dikkat çekici
TÜİK’in Hanehalkı Bilişim Teknolojileri
Kullanım Araştırması’na göre ise internet
kullanıcılarının yüzde 63’ünün interneti
hemen her gün kullandığı, yüzde 26’sının
ise hemen her gün olmasa da haftada en
az bir defa kullandığı görülüyor. Toplum
içinde internet kullanan kesimin yüzde
BİT kullanımı toplumun her kesimine
yayılmadığı takdirde, toplum içinde
fırsat eşitsizliği yaratma riski bulunuyor.
Türkiye’de altı farklı segmentasyonda dijital
bölünme tehdidine rastlanıyor.
Kırsal kesimlerdeki ve kentlerdeki
internet kullanım oranları arasındaki
fark, dijital bölünmeye işaret ediyor. Son 5
yıldaki oranlara bakıldığında kırdaki yıllık
bileşik büyüme oranının yüzde 10, kentteki
yıllık bileşik büyüme oranının ise yüzde
7 olduğu görülüyor. 2008 yılında kentte
internet kullanım oranı yüzde 43’ken, kırsal
kesimlerde yüzde 18 seviyesinde kalıyor.
2012 itibariyle aynı oran kentlerde yüzde
56, kırsal kesimde ise yüzde 26.
Tahmin edilebileceği gibi, hane
bağlantısında da çok benzer bir resim
ortaya çıkıyor. 2012 itibariyle kentlerdeki
internet hane bağlantısı yüzde 56 iken
aynı oran kırsal kesimde yüzde 27’de
kalıyor. İnternet kullanıcıları arasında,
düzenli internet kullanıcılarının oranına
bakıldığında ise aradaki farkın azaldığı
görülüyor. Haftada bir veya daha fazla
sıklıkta internet kullananların oranı
2012 itibarıyla kentte yüzde 90 iken,
kırsalda yüzde 83 seviyesinde bulunuyor.
Bu da, kırsal kesimlerde yaşanan sorunun,
kullanım sıklığından çok internet kullanıp
kullanmamakla ilgili olduğunu gösteriyor.
Farklı bir korelasyon, kadın ve erkek
arasındaki dijital bölünmenin kırsal ve
kentteki düzenli internet kullanımında
kuvvetlenmesiyle görülüyor. Kentlerde
erkeklerin kullanım oranı, kadınların
kullanım oranının yüzde 56’sı kadar
fazlayken, kırsal kesimlerde bu oran
yüzde 157’ye kadar çıkıyor.
Bölgeler Arasındaki
Dijital Bölünme
Kırsal kesimlerle kentler arasındakine
benzer bir bölünme bölgeler bazında da
mevcut. İstanbul’da, genişbant
kasım’13
47
MAKALE
penetrasyonu yüzde 59, DSL hane
bağlantısı oranı yüzde 47, mobil genişbant
penetrasyonu ise yüzde 18 seviyesindeyken,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde genişbant
penetrasyonu yüzde 21, DSL hane
penetrasyonu yüzde 16 ve mobil genişbant
penetrasyonu ise yüzde 5 seviyesinde
bulunuyor. Buna bağlı olarak bireylerin
internet kullanım oranları bölgeler arasında
ciddi farklılık gösteriyor.
kullanımının en az 2 katı. Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde bu oran 3 kata kadar
çıkıyor. Bölgede kadınların düzenli internet
kullanım oranı yüzde 12’yken, erkeklerin
düzenli internet kullanım oranı yüzde
37. Aynı oranlar İstanbul’da kadınlar
için yüzde 41, erkekler için ise yüzde 60.
Yani, İstanbul’daki bir erkeğin düzenli
internet kullanıyor olma şansı, Güneydoğu
Anadolu’daki bir kadından 5 kat daha fazla.
Kadın ve erkek arasındaki dijital
bölünmenin bölgelerde ne düzeyde olduğu
incelendiğinde doğu bölgelerine gidildikçe
kadınlarla erkekler arasındaki farkın açıldığı
görülüyor. Doğu bölgelerindeki bir kadınla
batı bölgelerindeki bir kadın arasındaki fark,
ortalamadan çok daha kötü bir tablo çiziyor.
Düzenli internet kullanımları üzerinden
yapılan analize göre Orta Anadolu,
Ortadoğu Anadolu, Doğu Karadeniz,
Güneydoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu
bölgelerinde erkeklerin düzenli internet
kullanım oranı kadınların düzenli internet
İnternet kullanımının her yaş aralığında
eşit orana sahip olmadığı dünya çapında
geçerliliği olan bir gerçek. Dijital yerlilerin
büyük çoğunluğu internetle bütünleşmiş
bir yaşam tarzına sahipken, daha yaşlı
kesimlerin büyük bir kısmı BİT’in kişisel
hayatın içinde bu çapta yer almadığı
dönemdeki alışkanlıklarını devam ettirmeye
eğilimli durumda.
Gençliğini kişisel dizüstü bilgisayarı ve
akıllı telefonunun sunduğu imkanlarla
geçiren bir nesille daha eski nesillerin
alışkanlıkları arasındaki fark kabul edilen
bir gerçek. Ancak dijital yerlilerden önceki
nesillerin de BİT’in sunduğu imkanların
farkında ve o imkanlara erişebilir
olması gerekiyor.
Türkiye’de internet kullanım sorununa
yaş gruplarında bakıldığında, dijital
bölünmedeki avantajlı grupların da
İstanbul’daki bir
erkeğin düzenli internet
kullanıyor olma şansı,
Güneydoğu Anadolu’daki
bir kadından 5 kat
daha fazla
48
kasım’13
Yaş Grupları Arasındaki
Dijital Bölünme
Avrupa’daki kullanım oranlarına kıyasla
çok düşük bir seviyede kaldığı görülüyor.
16-24 yaş aralığındaki bireylerin yalnızca
yüzde 68’i interneti kullanırken, düzenli
kullanıcılar yaş grubunun yüzde 56’sını
oluşturuyor. Aynı yaş grubunda Avrupa’daki
ortalama düzenli kullanıcı oranı yüzde 90
düzeyinde. Başka bir deyişle, Türkiye’deki
dijital neslin yalnızca yüzde 56’sı gerçek
anlamda dijital yerli sayılabilirken geri kalan
yüzde 44’ü ise dijital yerli olamıyor ve genç
nesil içerisinde fırsat eşitsizliklerine sebep
oluyor. Dijital yerlilerin yaşamlarındaki
kolaylıklara sahip olamayan aynı nesildeki
yüzde 44’lük kesim, BİT’in sağladığı
sosyal ve ekonomik birçok avantajdan
yoksun kalıyor.
Düzenli kullanıcılar arasında, 25 yaş
sonrasındaki her kesimde oran azalmaya
ve Avrupa Birliği ülkeleriyle aradaki fark
korunmaya devam ederken, 55-64 yaş
arası kesimlerde Türkiye’deki oranın
yüzde 7’ye indiği, 65-74 yaş arasında
ise yüzde 3 olduğu görülüyor. Bu da
toplumun bir diğer dezavantajlı grubu
olan yaşlıların BİT’in onlara sunacağı
imkanlardan faydalanmadan yaşamlarını
sürdürdüğünü gösteriyor.
Kadın-Erkek Arasındaki
Dijital Bölünme
İnternet kullanımında kadınlarla erkekler
arasında birçok ülkede fark görülmekle
MAKALE
birlikte, Türkiye’de bu fark daha ciddi
bir boyutta bulunuyor. Erkekler arasında
internet kullanım oranı yüzde 58’ken,
kadınlarda yüzde 37. 2007’den itibaren
oranlara bakıldığında ise kadın ve erkekler
arasındaki farkın azalmadığı görülüyor.
Kadın ile erkek arasındaki fark dijital yerli
olarak tanımladığımız 16-25 arasındaki yaş
grubunda da görülüyor. Yeni nesillerdeki
kadın-erkek arasındaki bu tip dijital
bölünmeler, önlemek adına bir adım
atılmadığı takdirde, neslin yaşamı boyunca
süregelme tehdidini barındırıyor.
Eğitim Düzeyi Farklılıklarından
Kaynaklanan Dijital Bölünme
Türkiye’de eğitim seviyelerine göre farklı
kesimlerde çok farklı düzeylerde internet
kullanımı görülüyor. Üniversite seviyesinde
eğitim görmüş bireyler arasında son 3
ay içinde internet kullanma oranı yüzde
93’ken, bu ilkokul seviyesinde eğitim
görmüş bireylerde yüzde 18,7’ye kadar
iniyor. Bir okul bitirmeyen bireyler arasında
ise bu oran yalnızca yüzde 3,5. Eğitim
seviyesiyle ilgili başka bir ayrıntı ise eğitim
düzeyi arttıkça son 3 ay içerisinde internet
kullanmış kadın ve erkeklerin oranları
arasındaki farkın da kapanması. Üniversite
veya yüksekokul eğitimi almış kadın ve
erkekler arasındaki fark ise yüzde 1.
Engelliler ve Dijital Bölünme
TÜİK’in hazırladığı Özürlülerin Sorun ve
Beklentileri Araştırması’na göre engelli
bireylerin cep telefonu, bilgisayar ve internet
kullanım oranları sırasıyla yüzde 36, yüzde
17 ve yüzde 10 seviyesinde bulunuyor.
Bu araçlardan hiçbirini kullanmayanların
oranıysa yüzde 61. Herhangi bir BİT
cihazından faydalanmada ortopedik
engelliler, dil ve konuşma engelliler ve işitme
engelliler en yüksek orana sahipken, zihinsel
engelliler ve ruhsal ve duygusal engelliler
arasında BİT kullanımının yaygınlığı en
düşük seviyede yer alıyor.
BİT Kullanımının Düşük
Olmasının Nedenleri
BİT kullanımının düşük olmasının
başlıca nedenleri, toplum genelinde
cihaz ve internet hizmet maliyetlerinin
yüksek olması, internet kullanımı ile ilgili
farkındalığın yeteri kadar gelişmemiş olması
ve interneti kullanım yetkinliğinin yetersiz
kalmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de
BİT yaygınlığı konusunda kat edilecek
uzun bir yolun olduğu biliniyor. Genişbant
penetrasyon düşüklüğünde ağ kapsamasının
bir neden olmadığı da tespit edildi.
Türkiye’de fiber henüz istenilen düzeyde
olmasa da DSL kapsamasının yüzde 90’ın
üzerinde ve 3G kapsamasının da yüzde
85’in üzerinde olduğu bir toplumda
internet kullanımının yüzde 47’de kalması
düşük penetrasyonun arkasında ağ
kapsamasından farklı sebeplerin olduğunu
gösteriyor. İnternet bağlantısının olmadığı
evlerde internet hizmeti bulunmamasının
sebepleri incelendiğinde, başta maliyetlerin
karşılanamaması geliyor.
Genişbant Altyapısı ve
Kapsama Alanları
Türkiye’deki genişbant altyapısının kapsama
alanı, sabit genişbant ve mobil genişbant
olarak iki ayrı boyutta incelendiğinde,
Türkiye’de kapsama oranının yüksek
bir seviyede olduğu görülüyor. Sabit
genişbantta, Türkiye’deki yaygın
kullanımlarından dolayı DSL ve fiber ağlar
incelenirken, mobil genişbant altyapısının
göstergesi olarak Türkiye’de mevcut
durumdaki en gelişmiş mobil teknoloji olan
3G’nin kapsama oranına bakılıyor.
İnternet ağ erişiminin önemli kısmını
oluşturan sabit genişbantta, Türkiye küresel
örneklerle benzer seviyeye gelmiş durumda.
DSL kapsamasının 2009 itibarıyla yüzde
90’a eriştiği Türkiye, ortalama DSL kapsama
oranı yüzde 92 olan Avrupa’ya yakın bir
konumda bulunuyor.
Fiber yatırımlar,
gelir seviyesi yüksek
bölgeler ve büyük
şehirlerle sınırlı kalması
durumunda
dijital bölünme
tehdidi yaratabilir
DSL’den daha hızlı bir internet erişimi
sunan fiber altyapısındaki büyümenin
2010’dan itibaren ivme kazandığı görülüyor.
2012’de gerçekleşen hızlı büyümeye
rağmen fiber ağ kapsaması henüz yüzde
14’e ulaşabildi. Avrupa ülkelerinden seçilen
örneklemde Türkiye’deki fiber ağ kapsaması
Litvanya ve Slovakya gibi ülkelerin gerisinde
kalmakla birlikte, fiber ağ kapsamasının
gelişmesinde ülkenin alan genişliği ve
coğrafi yapısının önemli rollerinin olduğunu
gözden kaçırmamak gerekiyor.
Fiber ağ kapsaması mevcut durumda
büyük şehirlerin gelir seviyesi yüksek
bölgelerinden başlayarak yayılıyor. Yüksek
yatırım maliyetlerinden dolayı nüfus
yoğunluğunun ve gelir seviyesinin önemli
etkenler olduğu fiber yatırımlar, gelir
seviyesi yüksek bölgeler ve büyük şehirlerle
sınırlı kalması durumunda dijital bölünme
tehdidi yaratabilir.
BTK’nın 2009’daki 3G
yetkilendirilmelerinden sonra mobil
iletişim işletmecileri mobil genişbant
altyapısına büyük yatırımlar yaptı. Mobil
kapsama oranlarının resmi raporlarda
yer almamasından dolayı resmi bir rakam
verilememekle birlikte, Türkiye’deki
mobil iletişim işletmecilerinden birinin
2011 faaliyet raporunda 3G nüfus
kapsama oranının yüzde 88 olduğu
beyanatına rastlanıyor.
Genişbant Penetrasyonu
Türkiye’de internet kullanıcılarının
çoğunlukla evden internete eriştiği biliniyor.
TÜİK’in verilerine göre evden internet
hizmeti almayanların yalnızca yüzde
13,2’sinin interneti işyeri, okul, internet
kafe gibi ev dışı yerlerde kullanmasını sebep
olarak göstermesi ve internet kullanan
bireylerin yüzde 70’inin evde kullandığını
beyan etmesi, evde internet bağlantısının
sahip olduğu önemi vurguluyor.
Gelişmiş ülkeler düzeyindeki 3G
kapsama oranlarının yanında, Türkiye
mobil genişbant penetrasyonunda yüzde
14’lük bir orana sahip bulunuyor. Buna
rağmen penetrasyondaki hızlı büyüme,
artan potansiyeli gösteriyor. Türkiye’de
3G yatırımları 2009 yılında, çoğu Avrupa
ve OECD ülkesinden çok daha geç
başladığı halde mobil işletmecilerin yoğun
yatırımlarıyla kapsamanın bu düzeye
gelmesi bir başarı olarak görülüyor. 2009’da
başlayan yatırımların, toplumun BİT
kullanım alışkanlıklarına zamanla yansıdığı
düşünülürse, bu noktada BİT kullanımını
artırıcı teşviklerin bu adaptasyonu daha da
hızlandırabilmesi mümkün olabilir.
kasım’13
49
Ahmet Gözütok
ÖZEL DOSYA
ahmet@itadvisor.com.tr
Dev Ekranlı Akıllı Telefonlar
İş Dünyasının Hizmetinde!
İş hayatımızdaki akıllı telefonların yeri herkes için ayrıdır.
Eğer bugüne kadar dev ekranlı bir akıllı telefonun hayatınızı
ne kadar kolaylaştırabileceğinin farkına varmadıysanız
yazımıza bir göz atmanızda yarar var
A
kıllı telefonlar hayatımızın
olmazsa olmazları arasında gireli
epey zaman oldu. Birçok kullanıcı
artık hem iş hayatının yoğun temposunda
hem de günlük hayatın sıradan ve keyifli
koşuşturmasında akıllı telefonlardan çok
fazla yararlanıyor.
Elektronik postaların takip edilmesi,
sosyal ağlardaki hesaplara erişim, ajanda
kullanımı, her an çekime hazır kaliteli
bir fotoğraf makinesinin mevcudiyeti
ihtiyacı gibi birçok gereksinimin akıllı
telefonlardan karşılanması, çok sıradan
olaylar halini aldı ve bunu hemen
hemen her kullanıcı zaten yapıyor ancak
akıllı telefonların iş dünyasındaki rolü
çok daha kıymetli.
Mobil cihazların ve özellikle de akıllı
telefonların olduğu her yer artık birer
50
kasım’13
çalışma ofisi aynı zamanda. Mobil
internetin veya daha doğru bir ifade ile hızlı
internet erişiminin mekan sınırlarından
sıyrılması ve akıllı telefonların mobil
uygulamaların da etkinliği sayesinde en az
bilgisayarlar kadar kabiliyetli hale gelmesi,
gerek duyulduğu anda işlerin içine dahil
olunabilmesini olanaklı kılıyor.
İş dünyasında akıllı telefonların
tılsımından faydalanmayan pek kimse
kalmadığı aşikar ancak dev ekranlı bir
akıllı telefonun işlerinizi ne kadar da
kolaylaştırmış olabileceğinin henüz farkına
varmamış olabilirsiniz.
Son dönemde akıllı telefon üreticileri
ekran boyutları ile de birbiri ile yarışmaya
başladı. Phablet olarak adlandırılan
bu modeller, yüksek çözünürlüklü dev
ekranlarıyla olduğu kadar, donanımsal
özellikleri ile de önemli artılara sahip.
Büyük ekranlı bir akıllı telefon
kullanarak hem tablet bilgisayarlarda
yapabildiğiniz kadar hassas bir çalışma
yapabilir veya geniş ekran gerektiren
içeriklere etkili bir şekilde ulaşabilir hem
de metin tabanlı içerikleri daha kolay
takip edebilirsiniz. Kullanım konusundaki
avantajlar belirttiğimiz detaylara paralel
ölçüde daha da çok genişletilebilir elbette.
Yazımızın devamında sizler için an
itibariyle ülkemizde satışa sunulmuş
olan en başarılı akıllı telefonları bir araya
getirdik. Fiyat ve performans ölçeğinde
iş dünyasının gereksinimlerini ve özel
hayatın keyifli anlarını göz önüne alarak
oluşturmaya çalıştığımız listeye bir göz
attıktan sonra akıllı telefon tercihlerinizi
yeniden gözden geçirmek isteyeceksiniz.
ÖZEL DOSYA
SAMSUNG GALAXY NOTE 3
Özellikler
• 5.7inç Super AMOLED ekran
• 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü ve 386PPI
• 4+4 çekirdekli Exynos 5 Octa işlemci
(1.9GHz + 1.3GHz), Adreno 330/Mali-T628 GPU
• 16GB, 32GB ve 64GB dahili depolama alanı
seçeneği ve 3GB RAM
• Otomatik odaklamalı 13 megapiksel ultra HD
video kayıt özellikli arka kamera, 2 megapiksel
ön kamera
• Android 4.3 Jelly Bean işletim sistemi
• 3200mAh kapasiteli standart pil ile 420 saat
bekleme ve 20 saat 50 dakika konuşma süresi
• NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo,
Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, IR LED ve DLNA desteği
Samsung Galaxy Note 3
Sony Xperia Z Ultra
Dev ekranlı akıllı telefonlar kavramının
öncü ismi olan Samsung Galaxy Note serisi,
üçüncü sürümü ile ülkemizde de satışa
sunuldu. Yine iki farklı donanım seçeneği
ile gelen cihaz, 4G destekli bölgelerde
Snapdragon 800 işlemci, bu desteğin
bulunmadığı bölgelerde ise Exynos 5 Octa
işlemci ile donatılı.
Şık çizgilerinden hiçbir şey kaybetmeyen
akıllı telefonda, yine plastik bir kasa yapısı
mevcut ancak Samsung bu cihazda farklı
bir işe imza atmış. Akıllı telefonun arka
yüzünde dikişli bir malzeme kullanılmış.
Bir iş telefonu olarak düşünüldüğünde
bu durumun cihaza kesinlikle bir
prestij kattığı tartışılmaz. Suni deriden
imal edilen bu malzeme, uzay plastiği
kullanıyor diye eleştirilen Samsung’un bir
nebze de olsa bu söylemlere karşı koyduğu
söylenebilir.
Yine alışıldığı üzere S Pen olarak
adlandırılan ekran kalemi ile farkını
ortaya koyan ve bu konuda çok daha
fazla işleve sahip olan cihaz, kullanımı
kolaylaştıran bir çok özel kısayola
sahip. TouchWiz arayüzünde bu odakta
yapılan iyileştirmeler de takdiri hak
ediyor gerçekten.
Cihazın ekranı hakkındaysa söylenecek
çok fazla bir şey yok. Super AMOLED
teknolojisi kullanılmış ancak bu ekranın
bugüne kadarki en iyi Super AMOLED
ekran olduğu dile getiriliyor. Özellikle
parlaklık konusunda önceki sürümlerden
çok çok iyi bir ekran ile karşı karşıya
olduğumuzu belirtmeliyiz. Yapılan
testlerde bu durum rakamlarla ortaya
konuyor. Ayrıca ekrandaki 0.2 inçlik
büyümeye karşın cihazın boyut olarak
incelen çerçevelerin etkisiyle büyümediğini
de belirtelim. Yani Galaxy Note 3’te yüzey
verimliliği epey artırılmış durumda.
Phablet kavramına dahil edebileceğimiz bir
akıllı telefon ile bugüne kadar karşımıza
çıkmayan Sony, rekabetin her geçen gün
yükseldiği alana son derece iddialı bir model
ile giriş yaptı. Haziran ayından duyurulan
Xperia Z Ultra modelini Galaxy Note 3 ile
aynı anda satışa sunan Sony, rekabette ne
kadar kararlı olduğunu ortaya koymuş oldu.
Tam 6.4inçlik dev bir ekrana sahip olan
Xperia Z Ultra, bir akıllı telefon hüviyetinde
olsa da daha çok tablet kıvamında bir cihaz.
Google’ın Asus işbirliği ile ürettiği Nexus
7’nin sadece 7inçlik bir ekrana sahip olduğu
düşünülünce “tablet kıvamında” söylemine
muhtemelen siz de hak vereceksiniz.
Phablet dünyasının uç noktalarından
biri olarak kabul ettiğimiz Xperia Z Ultra,
ekranıyla olduğu kadar donanımsal
özellikleri ile de doyurucu bir cihaz. Bu çok
özel akıllı telefon gücünü Qualcomm’un
Snapdragon 800 yonga setinden alıyor. Dört
çekirdekli bu işlemci 2.3GHz saat hızında
çalışıyor ve Adreno 330 GPU ile desteklenmiş.
Donanımsal olarak çağın tüm
gerekliliklerini üzerinde taşıyan akıllı
telefon, Galaxy Note 3’ün çok beğenilen
kalemine de müthiş bir cevap veriyor.
Bu cihazda kalem için herhangi bir yuva
ayrılmamış ve yanında bir kalem de
gelmiyor ancak elinize geçen her şeyi bu
telefonda stylus olarak kullanabiliyorsunuz.
Ekran teknolojisinde inovatif bir
hamle yapan Sony, kapasitif ekranda
kurşun kalemlerin bile stylus olarak
kullanılabilmesini sağlamış. Üstelik son
derece etkin bir yazılımsal destek ile. Bunun
cihaza Galaxy Note 3 karşında ne kadar
artı ne kadar eksi kazandırdığı kullanıcıdan
kullanıcıya değişecek bir detaydır belki
ancak genel kanı Sony Xperia Z Ultra’nın
Galaxy Note 3 ile yarışa bu nedenle bir puan
önde başladığı dile düşünülüyor.
Cihazın rakiplerine karşı üstün olduğu bir
diğer önemli detay ise suya dayanıklı gövde
yapısına sahip olması. Dev ekranlı akıllı
telefonlarda görmeye alışık olmadığımız
bu güzel ayrıcalığa Sony, 6.3inçlik cihazın
yer vermiş. IP58 sertifikasına sahip olan
ürün, suya ve toza dayanıklı. Ayrıca 1
metreye kadar suyun altında çalışmaya
devam edebiliyor.
SONY XPERIA Z ULTRA
Özellikler
• 6.4inç Triluminos X-Reality Engine ekran
• 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü ve 344PPI
• Qualcomm Snapdragon 800 işlemci,
Adreno 330 GPU
• 16GB dahili depolama alanı ve 2GB RAM
• Otomatik odaklamalı 8 megapiksel arka kamera,
2 megapiksel ön kamera
• Android 4.2 Jelly Bean işletim sistemi
• 3050mAh kapasiteli standart pil ile 820 saat
bekleme ve 16 saat 10 dakika konuşma süresi
• NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo,
Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, bağımsız stylus desteği
kasım’13
51
ÖZEL DOSYA
ve güncelliğini uzun süre koruyacak.
Donanımsal özelliklerin de temel olarak
günlük hayattaki işlerin hemen hepsinin
üstünden gelebilecek kapasitede olduğunu
vurgulamayı ihmal etmeyelim.
Böylesine büyük ekranlı bir akıllı
telefonda dokunmatik ekran kalemi de olsa
etkileyici bir model olurdu muhtemelen
ancak Samsung S-Pen adını verdiği stylus
teknolojisinin Note serisine özel kalmasını
istiyor ve Note 3’ün müşterilerinin Galaxy
Mega 6.3’e kaymasını istemiyor. Bu da bir
pazarlama stratejisi ve cihazın fiyatını da
göz önüne alıp makul görülebilir.
SAMSUNG GALAXY MEGA 6.3
Samsung Galaxy Mega 6.3
Samsung, dev ekranlı akıllı telefonlara
kayan ilginin farkına varmış olacak ki bu
yıl hiç de hesapta olmayan iki farklı model
ile karşımıza çıktı. Galaxy Mega olarak
adlandırdığı yeni seri akıllı telefonlarda
uygun fiyata büyük ekranlı akıllı telefon
satın almak isteyen kullanıcıları hedefleyen
Samsung, özellikle bayan kullanıcıların
ilgisini fazlasıyla çekmeyi başarmış gibi
görünüyor. Yapılan araştırmalarda bayan
kullanıcıların donanımsal özellikten ziyade
renk ve ekran boyutuna önem verdiği ortaya
çıkmış. Galaxy Mega her iki modeliyle de bu
kritere fazlasıyla uyuyor.
İki farklı model olarak bahsettik zira
Samsung, 5.8inç ve 6.3inç olmak üzere iki
farklı modeli pazara sundu. Bu ürünlerden
Galaxy Mega 6.3, donanımsal olarak da bir
parça daha tatminkar detaylar sunuyor.
Öncelikle her iki cihazın da ciddi fiyat
avantajı sağladığını belirtelim. Bu nedenle
özelliklerin pazar ortalamasının altında
kalışına bu anlayışla bakmakta yarar var.
6.3inçlik 720p çözünürlüğünde ekrana
sahip olan Galaxy Mega 6.3, çift çekirdekli
bir işlemciden gücünü alıyor. Qualcomm’un
Snapdragon 400 yonga setinin yer aldığı
cihaz, Android 4.2.2 JellyBean işletim
sistemi ile geliyor. Samsung’un yazılımsal
olarak satış sonrasındaki desteği sayesinde
rakiplerinden avantajlı olan ürün, Android
4.3 JellyBean sürümüne de yükseltilecek
52
kasım’13
Özellikler
• 6.3inç Super SC-LCD ekran
• 1280x720 piksel ekran çözünürlüğü ve 233ppi
• Qualcomm Snapdragon 400 1.7GHz çift
çekirdekli işlemci, Adreno 305 GPU
• 8GB ve 16GB dahili depolama alanı seçeneği,
1.5GB RAM
• Otomatik odaklamalı 8 megapiksel arka kamera,
1.9 megapiksel ön kamera
• Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi
• 3200mAh kapasiteli standart pil ile 420 saat
bekleme ve 16 saat 50 dakika konuşma süresi
• NFC, A-GPS, GLONASS, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n
ve DLNA desteği
Son dönemin belki de en çok konuşulan
ve akıllı telefon tutkunlarını en çok
heyecanlandıran modellerin başında gelen
LG G2, Güney Kore’nin ikinci büyük akıllı
telefon üreticisinin de büyük umutlar
bağladığı modellerden bir tanesi.
LG’nin her detayını hassasiyetle
değerlendirerek geliştirdiği akıllı telefon,
ilk bakışta arka kısmına yerleştirilen
tuşları ile dikkat çekiyor. Ekran çerçevesini
daha önce emsali görülmemiş bir seviyede
inceltmeyi başaran LG, yüzey verimliliğinin
çok yüksek olduğu bir model ortaya
çıkarmış. Bu nedenle yandaki tuşları
arkaya koyan, bu sayede de kullanım
kolaylığı sağladığını iddia eden LG, bu
söyleminde pek de haksız sayılmaz ancak
alışkanlıklardan vazgeçmek herkes için
pek de kolay olmayabilir.
Buna takılmadan geçmekte yarar var
zira cihazın çok önemli artıları var. Pazar
ortalamasının ve beklentilerin çok altında
bir fiyat ile satışa çıkan LG G2, buna
rağmen son derece tatminkar donanımsal
özelliklere sahip. Snapdragon 800’den
gücünü alan cihazın Full HD çözünürlükteki
5.2inçlik ekranı da ilk görüşten itibaren
kendine hayran bırakıyor. Ekran demişken
Optimus arayüzünün sağladığı kullanım
kolaylığına ve maksimum esneklikteki
kişiselleştirme seçeneklerine de
değinmeden geçmeyelim.
Böylesine güçlü bir donanım, böylesine
ince bir tasarım, böylesine berrak bir
ekran… Sizin de aklınıza bu cihazın tam bir
pil canavarı olacağı gelmiş olabilir ancak LG
bu kez gerçekten harika bir işe imza atmış.
Özel bir pil teknolojisi kullanan ve cihazın
kıvrımlı yapısına uygun bir pil geliştiren
LG, 3000mah kapasiteli bir bataryayı
bu cihaza sığdırmayı başarmış. Ayrıca
kullanılan GRAM de tüketime olumlu katkı
sağlayınca bugüne kadarki pil performansı
en iyi Android cihazı ortaya çıkmış.
LG G2
LG G2
Akıllı telefon pazarının son dönemde
önemli hamleler yapan isimlerinden biri
olan ve Google için ürettiği Nexus akıllı
telefonları ile çıtayı iyice yükselten LG,
Optimus G Pro ile başlattığı seçkin akıllı
telefon hamlesinin devamı niteliğinde bir
akıllı telefonu pazara sundu.
Özellikler
• 5.2inç True HD-IPS+ LCD ekran
• 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü
ve 424PPI
• Qualcomm Snapdragpn 800 işlemci,
Adreno 330 GPU
• 16GB ve 32GB dahili depolama alanı seçeneği
ve 2GB RAM
• Otomatik odaklamalı 13 megapiksel arka
kamera, 2.1 megapiksel ön kamera
• Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi
• 3100mAh kapasiteli standart pil
• NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo,
Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, IR-LED
ÖZEL DOSYA
HTC One
Son dönemde kötü günler geçiren ve mali
açıdan bir parça zorda kalan HTC, elinde
kalan son Beats Audio hisselerini de şirketin
kurucularına satmıştı. Kullanıcılarını
memnun edecek düzeyde akıllı telefonlar
üreten şirket, patentler için ödenen ücretler,
yüksek malzeme kalitesi, düşük üretim
seviyesi gibi etkenler ile karlılığından
verdiği tavizler nedeniyle dar boğazdan bir
türlü kurtulamıyor. Bu karamsar cümledeki
tek güzel ifade olan “kullanıcıları memnun
edecek düzeyde akıllı telefonlar” kavramı
HTC One’a çok yakışıyor.
Şık çizgilere sahip olmanın yanı sıra
yüksek malzeme kalitesi ile dikkat çeken
ürün, hayran bırakan bir görselliğe
sahip. Donanımsal olarak da bir hayli
iddialı olan akıllı telefon Qualcomm’un
yeni nesil Snapdragon 600 işlemcisini
kullanıyor. 1.7GHz saat hızında çalışan Krait
çekirdeklerinden oluşan bu işlemci, Adreno
320 GPU ile desteklenmiş.
Performans ölçeğinde bir hayli
iddialı olan cihazın ekran ve kamera
konusundaki başarısı da dikkat çekici.
Super LCD3 panelin yer aldığı akıllı telefon,
1920x1080 piksel çözünürlüğünde. 4.7inç
büyüklüğündeki bu ekranda inç başına
düşen piksel sayısı ise 469.
Kompakt yapısı ile yüzey verimliliğinin
optimum ölçekte kullanılmaya çalışıldığı
HTC One’ın, bu noktada en başarılı
modellerden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Android 4.1.2 yüklü olarak kullanıcılara
sunulan sonrasında ise Android 4.2.2
sürümüne güncellenen cihaz, HTC’nin Sense
5 kullanıcı arayüzüne sahip.
Tüm bunlara ek olarak telefonun dillere
destan kamerasından da bahsetmekte
yarar var. Ultrapiksel kameralı cihaz, 4
megapiksel (2688x1520) boyutta fotoğraf
çekebiliyor. Akıllı telefonlarda pek görmeye
alışık olmadığımız bu özellik sayesinde
görüntü yakınlaştırıldığında dahi ciddi bir
bozulmaya uğramıyor.
HTC ONE
Özellikler
• 4.7inç Super LCD3 ekran
• 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü
ve 469ppi
• Qualcomm Snapdragon 600 1.7GHz dört
çekirdekli işlemci, Adreno 320 GPU
• 32GB ve 64GB dahili depolama alanı
seçeneği, 2GB RAM
• Otomatik odaklamalı ultrapiksel
(4 megapiksel boyutunda) arka kamera,
2.1 megapiksel ön kamera
• Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi
• 2300mAh kapasiteli standart pil ile 530 saat
bekleme ve 13 saat 50 dakika konuşma süresi
• NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo,
Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, IR LED ve DLNA desteği
Huawei Ascend Mate
Akıllı telefon pazarındaki etkinliğini
artırmayı hedefleyen ve bu odakta yenilikçi
işler yapmaya çabalayan Huawei, dev
ekranlı akıllı telefon pazarını es geçmeyen
isimlerden biri. Ascend Mate modeli ile
akıllı telefonlarda görülmüş en büyük
ekranı mobil dünyaya sunan Çin’li üretici,
tatminkar performansa sahip ürününde,
uygun bir fiyat politikası belirlemiş.
Samsung’un Galaxy Mega serisi ile yakın
bir fiyat aralığında konumlandırılan cihaz,
fiyat olarak aynı kulvardaki rakiplerinden
donanımsal üstünlüğü ile sıyrılmayı
başarıyor. Üzerinde Huawei’nin kendi
geliştirdiği K3V2 işlemcisi bulunan ürün,
dört çekirdekli mimarisi ile modern
anlamdaki beklentileri fazlasıyla karşılıyor.
Android 4.2.2 JellyBean sürümü ile
güncellikten taviz vermeyen ve Huawei’nin
de desteklemeye devam ettiği cihazın belki
de tek can sıkıcı yanı ekran çözünürlüğü.
6.1inçlik dev bir ekranda sadece 1280x720
piksellik çözünürlüğü tercih eden Huawei
Ascend Mate, düşen PPI sayısı nedeniyle
berrak bir görüntü sunamıyor ancak yine
de bu ekranın renk hassasiyetinin iyi
olduğu belirtmeliyiz.
Çok kompakt bir cihaz olmayan ve bunu
bir avantaja dönüştürüp dev cüsseyi iyi bir
batarya yerleşimi ile tamamlayan Huawei,
akıllı telefonunda 4050mAh kapasiteli bir
pil kullanmış. Bu pil kapasitesi bugüne
kadar bir akıllı telefonda gördüğümüz
en büyük değer nerdeyse. Zaten enerji
tüketimi noktasında tabletler ile yarışacak
düzeydeki bir cihazı da ancak böyle bir pil
kurtarabilirdi. Tabi burada Ascend Mate’in
hakkını da teslim etmek gerek zira ürün
kesinlikle yeterli bir pil ömrü sunuyor.
HUAWEI ASCEND MATE
Özellikler
• 6.1inç IPS+ LCD ekran
• 1280x720 piksel ekran çözünürlüğü ve 241PPI
• Huawei K3V2 1.5GHz dört çekirdekli işlemci
• 16GB dahili depolama alanı ve 2GB RAM
• Otomatik odaklamalı 8 megapiksel arka kamera,
1 megapiksel ön kamera
• Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi
• 4050mAh kapasiteli standart pil ile 216 saat
bekleme süresi
• A-GPS, RDS’li FM Radyo, Bluetooth 4.0 LE,
Wi-Fi n, DLNA desteği
kasım’13
53
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
avsar@itadvisor.com.tr
Sanal Kütüphaneler ve
Sanal Müzeler Yaygınlaşıyor
Dijitalleşen içerik, dijital içerik harcamalarındaki hızlı artış
ve internette harcanan zamanın artışı, kütüphanelerin ve
müzelerin de bu değişime ayak uydurmalarını gerektiriyor
H
er geçen gün artan internet
kullanımı, kullanıcılarına sunulan
içeriğin fiziksel ortamdan
dijitale geçişini hızlandırıyor. Kullanıcılar
zamanlarının büyük bir bölümünü interneti
veya mobil cihazlarını kullanarak geçiriyor.
Bu gelişmelerin sonucunda; dijitalleşen
içerik, dijital içerik harcamalarındaki hızlı
artış ve internette harcanan zamanın
artışı, kütüphanelerin ve müzelerin de bu
değişime ayak uydurmalarını gerektiriyor.
Sanal Kütüphane Nedir?
Hem işletmeler hem de kullanıcılar
tarafından üretilen içerik (örn. kitaplar,
dergiler, gazeteler, makaleler, müzik),
gün geçtikçe artan bir şekilde dijital
54
kasım’13
ortamda oluşturulmakta ve bilgisayar,
akıllı telefonlar, tabletler ve e-kitap
okuyucuları gibi cihazlar vasıtasıyla dijital
olarak tüketiliyor. Dijital bilgilere internet
aracılığıyla kolayca erişim sağlanıyor ve bu
bilgilerin paylaşımı hızlanıyor.
Sanal kütüphane, elektronik kütüphane
veya dijital kütüphane olarak da ifade
ediliyor. Sanal kütüphane, koleksiyonların
geliştirilmesi, yönetilmesi, konu analizleri,
dizin oluşturma, erişim, referans çalışma ve
saklama gibi geleneksel kütüphane ile aynı
amaç, fonksiyon ve hedefleri olan bir sistem.
Sanal kütüphanecilik, kütüphanelerin
yer ve zamandan bağımsız olarak
internet üzerinden daha etkin ve yoğun
kullanılmasına imkan tanıyor.
Sanal kütüphaneler teknolojik
altyapılarında yüksek hızlı yerel ağları ve
hızlı internet bağlantılarını, çeşitli dijital
formatları destekleyen veritabanlarını ve ağ
sunucularına veya dosya (FTP) sunucularına
erişim imkanı sağlayan metin tabanlı
arama motorlarını, dijital kaynakların
yönetilmesinde yardımcı olan elektronik
doküman yönetimi fonksiyonlarını
bulunduruyor. Sanal kütüphaneler ayrıca
farklı sistemlerde ve veritabanlarında
tutulan kaynakları birbirine bağlayarak bir
ağ yapısı oluşturuyor.
Sanal kütüphaneye ek olarak günümüzde
ortaya çıkan bir başka tanım ise Kütüphane
2.0 (Library 2.0) tanımı. Kütüphane 2.0
kavramı kütüphanelerin topluma sundukları
MAKALE
hizmetlerdeki bilgi teknolojilerinin
kullanımıyla oluşacak değişimleri içeriyor.
Kütüphane 2.0’ın temel odağı kullanıcı
odaklı sürekli değişim ve katılımcılık.
Bu sürekli değişimde amaç, kütüphane
kullanıcılarının kütüphaneler tarafından
sunulacak olan hizmetlerin tasarımında
ve gerçekleştirilmesinde aktif olarak
rol almaları. Ayrıca geleneksel olarak
kütüphaneden kullanıcılara olan akışın
çeşitlendirilmesi ve kullanıcılardan
kütüphaneye, kullanıcılardan kullanıcılara
ve kütüphanelerden kütüphanelere gibi bilgi
akışlarının temin edilmesi amaçlanıyor.
Sanal Müze Tanımı
Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin
kullanımının kolaylaşması ve söz konusu
teknolojinin gündelik yaşamın birçok
alanına girmesi, eğitim ve araştırma
alanlarını da olumlu yönde etkiledi ve tüm
bunların sonucu olarak kültür kurumları bu
teknolojileri kullanmaya yöneldi. Müzelerde
ilk olarak envanter kaydı gibi daha çok büro
ortamında kullanılmaya başlanan bilgi ve
iletişim teknolojileri, zamanla eser takibi,
sergileme, ışıklandırma, iklim kontrolü ve
güvenlik alanlarında kullanılmaya başlandı.
Teknolojik gelişimin hızıyla birlikte
müzelerin iletişim sağlamaya yönelik olarak
interneti kullanmaları ise 1990’lı yılların
başından itibaren etkin oldu ve böylece
“sanal müze” kavramı ortaya çıktı.
Sanal Müze’yi, müze mekanı ve müzede
sergilenmekte olan eserlerin (resim,
heykel, el sanatları vb.) sanal ortamda
aslına uygun olarak dijital olarak yeniden
inşası (dijitalleştirilmesi) ve izleyicilere
bilgi ve iletişim teknolojileri ve internet
aracılığıyla bu eserlere uzaktan erişim
imkanı sağlayan sistemler olarak
tanımlayabiliriz. Sanal müzeler sayesinde
izleyiciler mekândan bağımsız olarak
müzelerde sergilenen kültür varlıklarına
kesintisiz olarak erişebiliyor, uzaktan
eğitim/hayat boyu eğitim fırsatlarından
yararlanabiliyor ve doğru/güvenilir bilgi
kaynaklarına ulaşabiliyor.
Ülkemizde Sanal Kütüphaneler
Sanal kütüphaneler hakkında Türkiye’deki
mevcut durumu değerlendirirken basılı
içerik ve fiziksel olarak kütüphane kullanımı
ile ilgili eğilimlerin değerlendirilmesi yararlı
olur. Türkiye’deki basılı gazete ve dergilerin
baskı sayılarında 2010-2011 yıllarında
düşüş gözlemlendi. Gazetelerin yıllık baskı
sayısı bu dönemde % 12 oranında düşerek
2,4 milyardan 2,1 milyara geriledi. Yine
benzer şekilde, Türkiye’deki dergilerin
yıllık baskı sayılarında da % 3’lük bir
düşüş görülüyor.
Gazete ve dergilerin baskı sayısındaki
düşüşün yanında, basılı kitap sayısında artış
gerçekleşti. CD/VCD/DVD elektronik kitap
ve basılı harita sayısında düşüş görülüyor.
Akıllı telefonların ve tablet bilgisayarların
harita uygulamaları ve CD/VCD/DVD
formatına gerek duyulmadan internet
üzerinden elektronik kitaplara farklı
cihazlar üzerinden erişim bu düşüşün bir
nedeni olarak gösteriliyor.
Basılı kitap sayısındaki artışa rağmen
ne yazık ki Türkiye’de vatandaşların kitap
okumaya ayırdıkları süre, diğer aktivitelere
ayırdıkları zamana oranla çok az ve küresel
örneklerle karşılaştırıldığında düzenli
olarak kitap okuyanlar nüfusun çok küçük
bir kısmını oluşturuyor. Türk insanı ayda
ortalama 30 dakikasını kitap okumaya
ayırırken, günde ortalama 4-5 saatini
televizyon izlemeye ve yaklaşık 1 saatini
internet kullanımına harcamakta. Düzenli
Türk insanı
ayda ortalama
30 dakikasını kitap
okumaya ayırırken,
günde ortalama
4-5 saatini televizyon
izlemeye ve yaklaşık
1 saatini internet
kullanımına harcıyor
olarak kitap okuyanlara bakıldığında
nüfusun yalnızca 10 binde birinin düzenli
olarak kitap okuduğu görülüyor.
Dijital içerikteki artış ve internette
geçirilen sürenin artması ana dilde
hazırlanan içeriğin de önemini artırıyor.
2011 yılında yapılan SOBAG araştırmasında
Türkiye’de internet kullanıcıları seyirciler,
sosyalleşiciler, faydalanıcı/işlemciler,
araştırıcı/arayıcılar, faydalanıcı/toplayıcılar,
üreticiler ve eleştiriciler olarak yedi farklı
kullanım tarzında incelendi. Araştırmaya
göre Türkiye’de en yaygın kullanıcı grubu
% 83’lük oran ile seyirciler olurken,
internetteki içeriğe en çok katkısı olan
üreticiler ve eleştiriciler en az görülen
kullanıcı tipleri olarak belirlendi. Üreticiler
ve eleştiriciler gibi içerik üreten grupların az
olmasından dolayı ana dilde içerik üretimi
de sınırlı kalıyor. Wikipedia Türkiye’de en
sık tıklanan sitelerden biri olmasına rağmen
Türkçe içerik miktarı bakımından diğer
Avrupa dillerinin gerisinde kalıyor. Örneğin
Norveç’te anadilde konuşan her 1000 kişi
için 85 Wikipedia maddesi bulunurken bu
oran Türkçe için yalnızca 3.
Kütüphanelerden
Yararlanan ve Kütüphanelere
Kayıtlı Kullanıcılar
İçerik kısmındaki gelişmelerin yanında
son yıllarda kütüphanelerden yararlanan
kayıtlı kullanıcı sayılarında artış gözleniyor.
Hem Milli Kütüphane’nin hem de halk
kütüphanelerinden yararlanan kayıtlı
kullanıcıların sayısı özellikle 2008
yılından sonra hızlı bir artış gösterdi. Bu
artışa rağmen kütüphanelerin toplumun
kasım’13
55
MAKALE
geneli tarafından kullanımı kısıtlı kaldı.
2011 verilerine göre toplam 1.118 halk
kütüphanesine kayıtlı kullanıcı sayısı
750 bin civarında. Bu kayıtlı kullanıcı sayısı
10-64 yaş arası Türkiye nüfusunun sadece
% 1,3’üne karşılık geliyor.
Kütüphanelerden yararlanan kişi
sayılarına bakıldığında, 2008 yılından
sonra Milli Kütüphane’den yararlananların
sayısı artarak 2011 yılında 660 bine ulaştı.
Halk kütüphanelerinden yararlanan kişi
sayısı ise kayıtlı kullanıcı sayısının aksine
azaldı. 2000’li yılların başlarında 20 milyon
olan bu sayı 2011 yılına gelindiğinde
18,8 milyona düştü.
Üniversite
kütüphanelerine
kayıtlı öğrenci
sayısı 2006 yılında
1,1 milyondan
2011 yılında
2 milyona yükseldi
Üniversite kütüphanelerine kayıtlı
öğrenci sayısı da son yıllarda artış gösterdi.
2006 yılında 93 olan vakıf ve devlet
üniversitesi sayısı 2011 yılına gelindiğinde
165’e çıktı. 2006-2007 eğitim yılında
2,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayısı
% 75’e yakın bir artışla 2011-2012 eğitim
yılında 4,3 milyona ulaştı. Üniversite
sayısına ve bunun sonucunda artan
öğrenci sayısına paralel olarak, üniversite
kütüphanelerine kayıtlı öğrenci sayısı da
2006 yılında 1,1 milyondan 2011 yılında
2 milyona yükseldi. Salt kütüphaneye
kayıtlı öğrenci sayısındaki artışa rağmen
kütüphaneye kayıtlı öğrencilerin oranı bu
dönem içerisinde % 45-50 seviyesinde kaldı.
Milli Kütüphane’nin elektronik ortamda
sunduğu hizmetlere bakıldığında kayıtlı
kullanıcı sayılarının ve kullanım miktarının
düşük olduğu görülüyor. Milli Kütüphane
süreli yayınlar bilgi sistemine giren
kullanıcı sayısı 2012 yılı içinde aylık 3 bin
ila 5 bin 200 kişi arasında değişiyor. Yine
aynı dönemde sistemin üye sayısı aylık
ortalama 200 kişi arttı ve 2012 Aralık
sonunda 8 bin 732 kişiye ulaştı ki bu sayı
Türkiye’deki araştırmacı (örn. yüksek
lisans) sayısı göz önüne alındığında
düşük kalıyor. 2012 yılı içerisinde aylık
dalgalanmalar izlemekle birlikte, süreli
yayınlar bilgi sistemine kayıtlı kullanıcıların
ortalama % 55’i sisteme giriş yaptı.
56
kasım’13
Kütüphaneler ve Devlet Arşivleri
Devlet kütüphanelerinin otomasyonu,
elektronik katalog oluşturulması,
kütüphane arşivlerinde bulunan eserlerin
dijitalleştirilmesi ve uluslararası kurumlar
ile dijital eser paylaşımı konusunda pek
çok çalışma tamamlanmakla beraber, halen
süren çalışmalar da bulunuyor.
Türkiye’de e-kütüphane konusundaki
strateji, Bilgi Toplumu Stratejisi
Eylem Planı ile belirlendi. Kütüphane
hizmetlerinin, katalog tarama ve içeriğe
erişim hizmetlerinin elektronik ortamda
sunulur hale getirilmesi, eğitim ve kültür
hizmetleri başlığı altında stratejik öncelik
olarak belirtildi. Bu stratejiye yönelik olarak
“Entegre e-Kütüphane Sistemi” kurulması
eylemi Bilgi Toplumu Stratejisi eylem
planında belirtiliyor. Kalkınma Bakanlığı
Bilgi Toplumu Dairesi’nin hazırlamış olduğu
Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı (20062010) Nihai Değerlendirme Raporu’na göre,
sanal kütüphaneler alanındaki eylem büyük
oranda uygulamaya konuldu.
Bilgi Toplumu Stratejisi (2006-2010)
38. Eylemi olan “Entegre E-Kütüphane
Sistemi” kapsamında Kültür ve Turizm
Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel
Günümüzde üniversite
kütüphanelerinden
öğrenciler internetten
katalog taraması
gerçekleştirip,
buldukları kitaplar,
makaleler, dergiler
için rezervasyon
yapabilmekteler
Müdürlüğü sorumluluğunda, TÜBİTAK
ULAKBİM tarafından öncelikle “Ulusal
Toplu Katalog (TOKAT)” oluşturularak farklı
kataloglara ve otomasyon sistemlerine
sahip kütüphanelerin tek bir arayüzden
taranabilmesine ve kayıt paylaşımına
olanak sağlanıyor. 2012 yılında da ödünç
verme sistemi (Türkiye Belge Sağlama ve
Ödünç Verme Sistemi - TÜBESS) hizmete
sunuldu. 2012 yılı sonu itibarıyla Ulusal
Toplu Katalog’a dahil olan kütüphanelerin
sayısı 141’e (şube kütüphanelerle
birlikte toplam 333), toplam kayıt sayısı
15.6 milyona, biricik kayıt sayısı ise
6.67 milyona ulaştı.
Hizmetlerin dijital ortama geçirilmesi
konusunda Milli Kütüphane’nin yakın
zamanda yapmış olduğu pek çok çalışma
bulunuyor. 2008 yılında araştırmacıların
ve ilgililerin Türkiye’deki süreli yayınlara
erişimini kolaylaştırmak amacıyla Milli
Kütüphane bünyesinde Süreli Yayınlar
Bilgi Sistemi oluşturuldu. 200’den fazla
süreli yayının mevcut olduğu sisteme
ilerleyen zamanlarda gazetelerin de
eklenmesi planlanıyor. Mevcut süreli
yayınlara ait 10 bin civarı makaleye
araştırmacılar tarafından erişilebiliyor
ve süreli yayınların ve/veya makalelerin
bibliyografik künyelerinden tüm internet
kullanıcıları faydalanabiliyor.
Devlet kütüphanelerine ek olarak
Türkiye’deki pek çok üniversite kütüphanesi
de elektronik ortamda hizmet vermeye
başladı. Özellikle günümüzde üniversite
kütüphanelerinden öğrenciler internetten
katalog taraması yapabilmekte ve buldukları
kitaplar, makaleler, dergiler için rezervasyon
yapabilmekte.
Kütüphanelerden sunulan elektronik
hizmetlerin yanında, Başbakanlık Devlet
MAKALE
Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki
Dokümantasyon Merkezi Bilgi Bankası
2005 yılından beri araştırmacılara hizmet
veriyor. Bilgi bankası; kitap, rapor, tez,
vb. dokümanlar; seminer, sempozyum,
kongre ve benzeri toplantılarda sunulan
tebliğler ile süreli yayınlarda (dergi ve
gazete) yayınlanan makale ve haberlere
ait bibliyografik bilgilerden oluşuyor. Bilgi
bankasında, makale ve haberler 1990 yılı
ve sonrasını içeriyor ve gazete haber
ve makaleleri Türkiye’nin gündeminde
önemli yer tutan konularda seçmeli
olarak indeksleniyor.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün
2002 yılında başladığı dijitalleştirme
sürecinde yıllık ortalama bir milyon
civarında belge sayfası görüntüleniyor.
2012 yılında yaklaşık 1,1 milyon sayfa
belge elektronik ortama ve toplamda
12,3 milyondan fazla görüntü mikrofilme
ve dijital ortama aktarıldı. 2013 yılında
1,4 milyon sayfa belgenin dijital ortama
aktarılması hedefleniyor.
Sanal Müzelerde Son Durum
2006-2010 Bilgi Toplumu Stratejisinde sanal
müzeler ile ilgili bir strateji belirlenmedi.
Sanal müzeler alanında gösterilebilecek
eylemlerden Türkiye Kültür Portalı, 20062010 Bilgi Toplumu Stratejisi Eki Eylem
Planı’nın Sosyal Dönüşüm başlığı altında
yer alıyor. Bu eylem ile tarihten edebiyata,
arkeolojiden müziğe, halk kültüründen
çağdaş sanatlara kadar birçok alanda
bilginin bir arada bulunacağı bir portal
kurulması amaçlanıyor. Kalkınma Bakanlığı
Bilgi Toplumu Dairesi’nin hazırlamış olduğu
Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı (20062010) Nihai Değerlendirme Raporu’na göre,
Türkiye Kültür Portalı alanındaki eylem
büyük oranda tamamlandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı birimleri
sorumlu oldukları çalışmalar kapsamında
portala veri girişini sürdürüyor. Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
tarafından taşınır ve taşınmaz kültür
varlıklarının dijital envanterinin
oluşturulması ve paylaşılması için Tescilli
Taşınmaz Ulusal Envanter Sistemi ve
Müzeler Ulusal Envanter Sistemi projeleri
uygulamaya konuldu. Milli Kütüphane
hizmet ve uygulamalarının tanıtımı ile
e-hizmetler, kütüphane koleksiyonunda
bulunan materyal bilgileri ile görsel ve
işitsel materyallere ilişkin bilgiler Türkiye
Kültür Portalına aktarıldı. Kültür ve Turizm
Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü
tarafından site içeriğiyle bağlantılı olan
ve arşivde bulunan fotoğrafların siteye
yüklenmesi çalışmaları devam ediyor.
Türkiye’de değişik kurumlar kanuni
yükümlülük gereği (Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türk
Tarih Kurumu) veya araştırma amaçlı
(Türkiye Bilimler Akademisi, üniversiteler,
belediyeler, sivil toplum kuruluşları)
kültür envanteri çalışmaları yapmakta.
Türkiye Kültür Mirasları internet sitesi
üzerinden yukarıda bahsedilen 4 kurumum
veritabanlarında kültür mirası katalog
taraması tek bir noktadan yapılabiliyor.
Bunlara ek olarak, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın “Sanal Gezinti” hizmeti
ile Türkiye’deki müzelerde (Anadolu
Medeniyetleri Müzesi, Antalya Müzesi,
Ertuğrul Gazi Müzesi, Ankara Resim ve Heykel
Müzesi, Trabzon Müzesi, Konya Mevlana
Müzesi, Kapadokya Açık Hava Müzesi,
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi gibi),
saraylarda (örn. Topkapı Sarayı), tarihi
mekanlarda (camiler, kiliseler, manastırlar
gibi), illerde ve önemli mekanlarda (örn.
meydanlar, antik tiyatrolar) internet
ortamında 360 derece panoramik görüntülere
ulaşılabiliyor ve gezinti yapılabiliyor.
Ülkemiz adına Hacettepe Üniversitesi
koordinatörlüğünde AB Kültür Programı
(2007-2013) kapsamında 2009-2011
yılları arasında yürütülmüş olan AccessIT
(Accelerate the Circulation of Culture
Through Exchange of Skills in Information
Technology – Bilgi Teknolojilerinin Değişen
Yetenekleri Aracılığıyla Kültürel Dolaşımın
Hızlandırılması) Projesi’nde Türkiye ile
birlikte İngiltere, Polonya, Yunanistan ve
Sırbistan yer alıyor.
Projenin temel amacı; bu ülkelere
ait belirli miktardaki kültürel mirası
dijitalleştirerek Europeana’ya (Avrupa
Dijital Kütüphanesi’ne) aktarmak ve bunun
için gerekli eğitim altyapısını sağlamak.
Yıllar içerisinde yaygınlaşması ve büyümesi
öngörülen Europeana portalına müzeler
adına katılım ilk olarak Ankara Anadolu
Medeniyetleri Müzesi ve Ankara Etnografya
müzesinde halen kullanılmakta olan e-müze
veri tabanı kullanılarak gerçekleştirildi.
kasım’13
57
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
avsar@itadvisor.com.tr
Büyük Veri ve
Nesnelerin İnterneti
Popülerliği hızla artan sosyal ağlar ve forumlardaki mesaj içerikleri
ya da sistemlerin tutmuş olduğu sistem günlükleri pek de farkında
olmadığımız Büyük Veri'nin önemini hızla artırıyor
G
elişen teknolojiyle birlikte
hemen hemen herkes, her şey
ve her etkileşim dijital bir ayak
izi bırakıyor. İnternet üzerinden yapılan
e-ticaret işlemleri, marketlerden veya
dükkanlardan yapılan alışverişler, alınan
sinema biletleri, mobil cihazlar üzerinden
yapılan mesajlaşmalar ve konum bilgisi
paylaşımları, sosyal ağ kullanımı, internet
üzerinden oynanan oyunlar ve izlenen
videolar, uzaktan tanı koyma cihazları,
e-sağlık uygulamaları, şehirlerin farklı
noktalarına, araçlara ve hatta ayakkabılara
yerleştirilen sensörler gibi daha birçok cihaz
ve uygulamalar kullanıcıların farkında veya
farkında olmadan yüksek hacimlerde veriyi
dijital olarak yaratıyor ve saklıyor.
Özellikle sensör ve iletişim teknolojilerindeki
gelişmeler ve daha doğru kararlar alabilmek
için toplanan verilerin analiz edilmesindeki
talep, “Nesnelerin İnterneti” ve “Büyük
Veri” gibi teknolojilerin ortaya çıkmasına
yol açıyor. Daha iyi güç yönetimi, enerji
58
kasım’13
verimliliği, pil teknolojisindeki gelişmeler
ve mobil cihazlardaki akıllı enerji yönetimi
sayesinde cihazların daha uzun süre kendi
başına çalışmasına imkan sağlıyor.
Kablosuz iletişim teknolojilerdeki
ilerlemeler sayesinde hemen hemen
her yerden ve her zaman internete
erişim mümkün hale geldi. Artan bant
genişliği imkanları, daha fazla birlikte
çalışabilirlik sağlayan açık standartlar,
cihazları internete bağlayan donanımlarda
maliyetlerin azalması ve minyatürleştirme,
sensörlerin önceden ulaşılamaz olan
alanlara girmesini sağlıyor. Sistemler, veri
işleme kapasitelerini artırırken, daha fazla
esnekliğe ve zekaya sahip hale geliyor.
Bireysel ağ birimlerinin (sensörler,
mobil cihazlar gibi) artan dijital gücü,
bellek ve saklama imkanları, cihazların
esnek kullanımına olanak sağlayan
uzaktan programlanabilirlik ve yüksek
hacimli verileri analiz etme ve istatistiksel
modelleri çalıştırmaya olanak sağlayan
yazılımlar, farklı cihazlardan ve
sensörlerden toplanan yüksek hacimdeki
büyük veriyi işlemeye olanak sağlıyor.
Büyük veri uygulamalarının
yaygınlaşması, beraberinde yeni iş
kollarının oluşmasına ve istihdama da katkı
yapıyor. Genel olarak büyük veri sektörünün
gereksinim duyduğu nitelikler, derin analitik
yetenek, büyük veri bilgisi ve destekleyici
teknoloji bilgisi olarak sınıflandırılıyor.
Büyük Veri ve Nesnelerin
İnterneti Nedir?
Büyük veri yeni bir teknoloji olmayıp,
uzun zamandan beri gelişme gösteren
teknolojilerin günümüzde ekonomik ve
sosyal fayda için kullanılabilirlik eşiğini
aşarak ortaya çıkarttığı bir kavram olarak
tanımlanabilir. Büyük veri, hacim olarak
yüksek miktarda veriyi, daha hızlı işlem
gücüne sahip yeni donanımları (bellek içi
veri işleyiciler) ve hızla gelişen makine
öğrenimi, doğal dil işleme ve örüntü tanıma
MAKALE
Büyük veri
uygulamalarının
yaygınlaşması,
beraberinde
yeni iş kollarının
oluşmasına
ve istihdama da
katkı yapıyor
gibi yapay zeka yazılım araçlarını içeriyor.
Büyük veri, bir veri tabanında saklanan
yapılandırılmış veriler olabilecegi gibi, belli
bir düzene uygun olmadan oluşturulmuş,
yapılandırılmamış verileri de içerebiliyor.
Buna örnek olarak, sosyal ağlardaki ve
forumlardaki mesaj içerikleri, sistemlerin
tutmuş olduğu sistem günlükleri verilebilir.
Nesnelerin interneti için pek çok tanım
bulunmakla beraber, fiziksel ortamdaki
nesnelerin iletişim ağlarına bütünleşik
olarak fiziksel ortamları ve benlikleri ile
ilgili verileri işlemeleri, üretmeleri olarak
tanımlanabilir. Bir bakıma, büyük veri ve
nesnelerin interneti birbirlerini tamamlayan
teknolojiler olarak düşünülebilir. Nesnelerin
interneti tanımındaki farklı tipteki cihazlar
(sensörler, mobil telefonlar), hem diğer
cihazlarla hem de internetle iletişim haline
geçerek fiziksel dünyadaki değişimi gözeten
veriler üretiyor. Bu cihazların internete bağlı
olması ve milyonlarca sensör tarafından
üretilen veriler, bir bakıma büyük verinin
oluşmasına imkan sağlıyor.
Doğruluk ve Sağlanan Faydalar
Büyük verinin sunduğu faydalardan
yararlanabilmek için, toplanan verilerin
doğruluğu büyük önem taşıyor. Özellikle
farklı veri kaynaklarından toplanan verilerin
doğruluğuna dair güvenin oluşması
büyük veri analizlerinin yapılması için
vazgeçilmez. Doğru ve/veya tam olmayan
veriler üzerinde yapılan analizler yanlış
sonuçlara ulaşılmasına yol açabilir ve bunun
sonucunda yanlış kararların alınmasına da
neden olabilir. Bunun yanında büyük veri,
toplumun tüm kesimleri için ekonomik ve
sosyal fayda sağlama potansiyeli yüksek bir
yenilikçi teknoloji konumunda.
Büyük verinin sunduğu fırsatları
yakalayabilmek için yeni yetkinlikler de
gerekiyor. İlk olarak, büyük veri kümelerinin
gerçek zamanda toplanması ve yönetilmesi
ve farklı veri kümelerinde analiz yapılmasını
sağlayan bütüncül bir veri mimarisine ihtiyaç
duyuluyor. İkinci olarak, bütünleşik çekirdek
analiz yöntemleri (regresyon gibi) ile dil
ve şekil tanıma gibi gelişmis yapay zeka
tekniklerinin oluşturulması da gerekiyor.
Üçüncü olarak, çekirdek analizlerde derin
tecrübe ve kavrama yetisine, otomatik
ögrenim, uygulamalı matematik, istatistik ve
ekonometri bilgisine, performansı optimize
edecek analiz araçlarını oluşturabilme ve
kullanabilme uzmanlığına ihtiyaç duyuluyor.
Son olarak da, büyük veri kümelerini işlemeyi
ve depolamayı kolaylaştıracak donanıma,
gelişmiş analitik modellerin ve araçların
oluşturulmasına, yazılım programlarının ve
platformlarının geliştirilmesine ve yüksek
veri güvenliğine ihtiyaç duyuluyor.
Büyük veri kümelerinin
gerçek zamanda toplanması
ve yönetilmesi ve farklı
veri kümelerinde analiz
yapılmasını sağlayan
bütüncül bir veri mimarisine
ihtiyaç duyuluyor
Ülkemizdeki Mevcut Durum
Türkiye’de büyük veri alanında çalışmalara
başlanmakla beraber, gerçek anlamda büyük
veri uygulama örnekleri sınırlı. Türkiye’deki
haberleşme, perakende, bankacılık gibi müşteri
bilgisinin ve müşteri davranışlarının yakından
takip edildiği alanlarda faaliyet gösteren büyük
özel şirketler, müşterileri ile ilgili toplamış
oldukları büyük hacimdeki verileri kullanarak
müşteri davranışlarını tahmin etme,
müşterilerine sunulan hizmetlerin kalitesini
artırma, müşteri memnuniyetini ve bağlılığını
artırma, karar alma mekanizmalarına yardımcı
olacak öngörüler üretme, ürün tasarımlarını
müşteri beklentilerine göre şekillendirme,
ürün fiyatlandırmasını optimize etme,
detaylı müşteri segmentasyonu yapma ve
ürünlerini sundukları kanalların verimliliğini
artırma gibi alanlarda “veri madenciliği”
çalışmaları yapıyorlar.
Kamuda ise Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) toplamış olduğu büyük miktardaki
yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriler
üzerinde çesitli analizler yaparak verimliliği
artırmak, kayıp-kaçak oranlarını düşürmek
ve hizmet kalitesini yükseltmek için büyük
veri konusunda çalışmalara başladı. Ancak,
üniversitelerde veri tabanı ve veri madenciliği
konusunda dersler verilmesine rağmen halen
büyük veri konusunda müfredat bulunmuyor.
Ayrıca, istatistik, ekonomi, matematik gibi farklı
alanlarda uzmanlaşmayı gerektiren büyük veri
alanına özel nitelikli insan kaynağı yetiştirilmiyor.
2006 yılında DPT tarafından e-Dönüşüm
Türkiye Projesi kapsamında oluşturulmuş
olan Bilgi Toplumu Stratejisi Belgesi’nde
Büyük Veri alanında politika, strateji
ve hedefler bütünsel bir yaklaşımla
belirlenmemekle birlikte, özellikle kamu
kurumları arasında veri paylaşım ve kamu
tarafından üretilen verilerin devlet, işletmeler
ve bireyler tarafından kullanılmasına yönelik
esasların belirlenmesine yönelik eylemler
oluşturuldu. Ancak, kamudaki dijital bilginin
paylaşımı ve tekrar kullanımına yönelik
esasların belirlenmesi eylemi, mevzuat
ve kurumlar arası koordinasyon kaynaklı
sorunlardan dolayı tamamlanamadı.
Kamuya, işletmelere ve bireylere birçok
faydalar sağlayan büyük veri alanında
çalışmalar ve yatırımlar küresel olarak
ivme kazanıyor. Büyük veri çözümlerinin
kullanılması kamuya ve özel şirketlere
pek çok fırsatlar da sunuyor. Türkiye’de
büyük veri konusu üzerinde özel sektörün
ve özellikle büyük şirketlerin halihazırda
yatırımları olmakla birlikte, diğer
alanlardaki yatırımlar ve çalışmaların ise
sınırlı kaldığını da hatırlatalım.
kasım’13
59
B
u bölümde birçok farklı segmentten
teknolojik ürünü mercek altına
alıyoruz. Bu ürünler arasında Tablet
PC’ler’den tutun da KVM Switch’lere,
işletmelere tasarruf sağlayacak yazıcı
çözümlerinden, müzik keyfini gittiğiniz
her yere taşımanızı sağlayacak bir
MP3 oynatıcıya, hatta enerji tasarrufu
ve kolay yönetilebilirlik sunan Blade
sunuculara kadar birçok ürün bulunuyor.
Deneyimli ve tarafsız IT Advisor Test
Merkezi editörleri tarafından her
ay piyasaya yeni sunulan onlarca
ürün arasından en dikkat çekicileri
sizlerle paylaşıyoruz. Kişilere ve
kurumlara avantaj sağlayacak ürün
incelemelerimizle, sizlerin pazardaki
son ürünler hakkında daha fazla bilgi
edinmenizi ve ihtiyacınız olan en doğru
satın almayı yapabilmenizi amaçlıyoruz.
Bilişim dünyasının sürekli bir gelişim
sürecinde olduğu şu günlerde, test
merkezimizin incelediği ürünleri yalnızca
donanım ürünleriyle sınırlandırmayarak,
en son yazılım incelemelerine de IT
Advisor Test Merkezi’nde yer veriyoruz.
Bizce hakkında bilgi sahibi olmadığınız
ve size ne sunacağını bilmediğiniz
bir ürünü verimli olarak kullanmanız
mümkün değil. IT Advisor Test Merkezi
olarak sizlere, günümüzün en değerli
olgusu olan bilgiyi, donanım ve yazılım
incelemeleriyle sunuyoruz.
Bu Sayıda Test Ettiklerimiz:
61
62
62
Samsung Galaxy Note 3
AirTies Air 0216
BenQ AE220
63
64
64
LG G2
Kingston MobileLite Wireless
HTC Desire 500
60
65
65
Brother ADS-2100
Turkcell T40
kasım’13
Samsung Galaxy Note 3
Merakla Beklenen Galaxy Note 3 Beklentileri Karşılıyor Mu?
Uzun zamandır dedikoduların merkezinde yer alan Galaxy Note 3,
IFA’da resmiyete kavuştu ve tüketicilerin beğenisine de sunuldu.
Hakkında çok konuşulan mobil cihazlardan biri olan Note 3,
sonunda test merkezimizin de konuğu oldu. Derinlemesine
inceleme yapmadan bırakmadık. Hemen phablet’in tasarımından
incelememize başlayalım.
Note 3, 151.2x79.2x8.3 mm boyutlarında ve 168 g. Note 2 ise
9.4 mm inceliğinde ve 183 g ağırlındaydı. Bu açıdan bakarsak
Note 3, önceki modele göre daha ince ve daha hafif. Bununla
birlikte kasada da değişiklikler göze çarpıyor. 5.7 inç’lik Note 3’te
ekran boyutu artmış olsa bile çerçeve kısmı ince yapılmış. Cihazın
arka tarafı ise Note 1 ve Note 2’den alıştığımız şekline göre daha
farklı. Samsung plastik arka kapağı suni deriyle süslemiş. Bu deri
Note 3’ün daha şık durmasını sağlıyor. Ayrıca derinin etrafında
yer alan dikişler de hoş ve gerçekçi durmasını sağlıyor. Note
3’ün kasası platikten yapılmış. Ama yapılan tasarım değişiklikleri
ve deri kaplamasıyla birlikte plastik kasa genel olarak şık
görüntü sergiliyor.
Tasarımdan Note 3’ün en önemli noktalarından birine yani
ekranına geçelim. 5.7 inç’lik Super AMOLED ekran, Full HD yani
1920x1080 piksel çözünürlük sunuyor. 386 ppi oranına sahip.
Ekran oldukça başarılı. Samsung her zaman ki gibi ustalığını
ekranda göstermiş. Bunlarla birlikte çoklu dokunmatik testlerinde
Note 3 sorun çıkarmadı. Cihazı kullandığımız süre içinde ekranda
geç tepkime, tepkisiz kalma gibi sorunlar yaşamadık. Ekran güneş
altında ve parlak ışık altında okunmama sorunu çıkarmıyor. Ama
bu durumlarda parlaklığı birazcık arttırmak daha yararlı olabilir.
Bize teste gelen Note 3’te 8 çekirdekli Exynos 5 Octa 5420
işlemcisi yer alıyor. Bu işlemci içinde 4 çekirdekli 1.9 GHz’de
çalışan ARM Cortex-A15 ve 4 çekirdekli 1.3 GHz’lik A7 bulunuyor.
Yüksek performans gerekli kısımlarda A15 çekirdekleri devreye
girerken, normal işler içinse az güç tüketen A7 çalışıyor. Yani
dinamik olarak çalışan bir yapı kullanılıyor. İşlemciye 3 GB RAM ve
Mali-T628 MP6 GPU’su eşlik ediyor. Güçlü donanım güçlü ve hızlı
performans sunuyor. Oyunlarda, ağır uygulamalarda ve normal
kullanımda Note 3’ün performansı harika. Diğer yandan S Pen’in
kullanımı biraz daha kolaylaştırılmış. Kullanımdaki kolaylıkla
birlikte eski özellikleri üstüne yeni bazı özellikler eklenmiş. Bunlar
kullanıcıya avantaj sağlıyor. Galaxy Note 3’ün 13 megapiksellik
arka kamerası kaliteli çekimler yapıyor. Yaptığımız denemelerde
bunu test ettik. 2 megapiksellik ön kamera ise işini görüyor. 3200
mAh batarya uzun bir kullanım süresi sunuyor. Batarya konusunda
da memnun kaldığımızı söyleyebiliriz. Ayrıca yapılan yazılımsal
geliştirmeler ve arayüzdeki iyileştirmeler de kendini belli ediyor.
kasım’13
61
www.itadvisor.com.tr
Teknik Özellikler:
Ekran: 5.7 inç Super AMOLED Full
HD (386 ppi)
İşlemci: 8 çekirdekli Exynos 5
Octa 5420
GPU: Mali-T628 MP6
RAM: 3 GB
Depolama Alanı: 16/32/64 GB
Arka Kamera: 13 megapiksel
Ön Kamera: 2 megapiksel
İşletim Sistemi:
Android 4.3 Jelly Bean
MicroSD Kart Desteği: Var,
64 GB'a kadar
Batarya: 3200 mAh
Boyutlar: 151.2x79.2x8.3 mm
Ağırlık: 168 g
AirTies Air 0216 Gigabit Ethernet Switch
Ofis Ortamında Yüksek Ağ Trafiğini Hafifleten Ağ Çözümü
Özellikle iş yerlerinde yüksek ağ trafiği kullanımı olabiliyor. AirTies’in
Air 0216 isimli ağ çözümü ise ağ trafiğini hafifletecek bir cihaz olarak
öne çıkmayı başarıyor. Cihaz siyah renkte ve metal gövdeye sahip.
Tasarım olarak ufak olduğunu belirtelim. Böylece yer kaplamadan
birçok yerde kullanılabiliyor.
Air 0216 ile kolay şekilde birden fazla bilgisayarı ağa
katabiliyorsunuz. Bunu yaparken ağ sisteminde ekstra olarak değişiklik
ve düzenleme yapmanıza gerek kalmıyor. Bu açıdan başarılı olmuş.
Böylece cihazın kullanımı için fazladan işlere girişmiyorsunuz.
Air 0126’nın bu arada kolay kurulum sunduğunu da belirtelim.
Kullanımı da hızlı ve basit olarak ayarlanmış. Bunun denemelerini
test merkezimizde yaptık. Ağ trafiğinin Air 0216 ile daha rahatladığını
gördük. Birden fazla bilgisayarı Air 0216’la ağa bağladık ve bunları
yaparken problem yaşamadık.
Bununla birlikte Air 0216’nın düşük seviyede güç kullandığını
da belirtelim. Enerji verimliliği olan cihaz bununla birlikte ani voltaj
düşüşlerinde ve yükselişlerinde de etkilenmiyor. Buna karşı içeriğinde
özel bir sistem var. Bu sistemle stabil olarak çalışmaya devam ediyor.
Ekstra olarak nemli ortamlarda da uygun şekilde çalışabiliyor. AirTies’in
genel olarak iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz.
Teknik Özellikler:
Boyutlar: 294x180x44 mm
Düşük Güç Tüketimi: 8.2W Max
Port: 16 port
Veri İletim Hızı: 10/100/1000 Mbps
BenQ AE220
Alternatif Kamera Seçeneği Arayanlar İçin
www.itadvisor.com.tr
BenQ’nun kompakt kameralar sınıfında yer alan AE220 fotoğraf
makinesinde 16 megapiksel çözünürlüğünde 2.3 inç CCD sensör
görev yapıyor. Özellikle gece çekimlerinde başarılı performans
sunan BenQ AE220 5x optik yakınlaştırma özelliğine sahip.
1:3.2-6.4 aralığında diyafram açıklığına sahip olan kamere giriş
seviyesi ve bas/çek tarzı bu tip kompakt kameralar için yeterli.
93.3x55.4x18.4 mm ve 103 gram ağırlığındaki kameranın arka
bölümünde 2.7 inç boyutunda LCD ekran bulunuyor.
BenQ AE220, 720 piksel 30 FPS video kaydı yapabiliyor. 7 farklı
beyaz ayarı sunan kamera farklı modlarda çekim yapmanıza imkan
sağlıyor. 6400 ISO’ya kadar çıkabilen AE220’nin maalesef fotoğraf
çözünürlüğünü 3 megapiksele kadar düşürmek gerekiyor. Kamerada
dahili 43 MB hafıza bulunuyor ve bu hafıza SD/SDHC kartlarla 32GB’a
kadar arttırılabiliyor. Çektiğiniz fotoğrafları JPEG olarak kaydeden
AE220, videoları AVI, sesleri ise WAV formatında kayıt edebiliyor.
Kompakt yapısıyla dikkat çeken kameranın temel özelliği
kamerayı çıkarmanız ve anında fotoğraf veya video çekmeniz.
Bu sebeple oldukça pratik tasarlanan kameranın üst bölümünde
açma kapama düğmesi, deklanşör ve zoom mandalı bulunuyor.
Kameranın arka bölümünde video kayıt tuşu, menü, odak ayarı
ve flaş ayarları yapabileceğiniz tuş bulunuyor. 26 mm geniş
açılı objektifi sayesinde özellikle toplu çekimleri kolaylaştıran
AE220’de dahili LOMO, balıkgözü, renk vurgusu gibi birçok efekt
bulunuyor. 5 cm makro çekim, HDR, gülümseme yakalayıcı gibi
fonksiyonlarıyla eğlenceli özellikler sunan AE220 kompakt sınıfa
giriş için tercih edilebilecek modeller arasında yer alıyor.
Teknik Özellikler:
Sensör: Sony 16 megapiksel, 1/2.3" CCD
LCD: 2.7" 230k piksel
Resim Çözünürlüğü: 16M/8M/5M/3M/VGA (16:9/4:3/3:2/1:1)
Video Modu: HD 720p 30fps/VGA 30fps/HD 720p watercolor
Ölçme Modu: Otomatik/Gün Işıgı/Kapalı Hava/Tungsten/
Flüoresan H/Flüoresan L/Manuel
Pil: CIPA (yaklaşık 200 base) Li-ion Pil
62
kasım’13
LG G2
Her Yönüyle Çok Konuşulan LG G2’Yi Mercek Altına Aldık
LG, ulaştığı son noktayı adeta LG G2’de sergiliyor. Bir akıllı
telefondan istenebilecek her şey üzerinde taşıyan LG G2, akıllı
telefon dünyasının ve hatta Android ekosisteminin getirdiği tüm
sorunları aşmış bir cihaz olarak karşımıza çıkıyor.
Kalbinde Snapdragon 800 işlemci yer alan telefon,
Qualcomm deneyimi ile güncel ve üst düzey bir mobil cihazdan
beklenebilecek her türlü donanımı beraberinde getiriyor. Dört
çekirdekli bir mimariye sahip olan (Krait 400) ve 2.26GHz saat
hızında çalışan işlemci, Adreno 330 GPU ile destekleniyor. Bu da
bu cihaz ile mobil ölçekte yapamayacağınız hiçbir şeyin olmadığı
anlamına geliyor. Yeri gelmişken belirtelim LG G2, sahip olduğu
güçlü donanıma rağmen ısınma konusunda rakibi modellere
kıyasla çok daha başarılı.
LG G2’de hafıza kartı girişi yok. 16GB kapasiteli versiyonda
ise kullanıcıya 10 GB’ın üzerinde bir alan kalıyor. LG G2’de 5.2
inç’lik bir ekran kullanılmış. Cihaz kesinlikle çok büyük gelmiyor
ve göze hitap ediyor. Büyük gelmiyor demişken inanılmaz
incelikteki çerçevesinin de bu durumda payının büyük olduğunu
belirtmeliyiz. Yüzey verimliliği çok üst düzey bir akıllı telefon var
karşımızda. True HD IPS Plus panellerin kullanıldığı bu ekran, Full
HD çözünürlükte. Gorilla Glass 3’e sahip ekran renkleri gerçek
değerleri ile yansıtmak konusunda fazlasıyla başarılı.
Cihazda 13 megapiksel çözünürlüğünde bir kamera mevcut.
Optik görüntü sabitleyici ile desteklenen bu kamera, 4160×3120
piksel görüntü yakalayabiliyor. Ayrıca saniyede 60 kare 1080p
videolar da kaydedebiliyor. Önde ise 2.1 megapiksellik bir kamera
mevcut. Genel anlamda cihazın kamerası gayet başarılı ancak
yazılımsal optimizasyonlara ihtiyaç duyduğunu söylemeliyiz.
Cihazın pil kapasitesi 3000mAh. LG, pil için farklı bir yol izlemiş.
Cihazın tasarımına ve iç donanıma uygun şekilde kıvrımlı bir
yapıda üretilen pil, telefonun iç kısmındaki tüm boşlukları
dolduracak şekilde oturmuş ve her bir alan, pil verimliliği olarak
kullanıcıya geri dönmüş.
LG G2’de plastik bir kasa yapısı kullanılmış. Gayet şık bir
görüntüye sahip olan ürünün plastik malzemeden üretilmiş olması
incelik adına telefona katkı sağlıyor, ancak sağlamlık konusunda
kafalarda soru işareti oluşturabilir. Fiziksel tuşlar ise farklı bir şekilde
tasarlanarak arka kısma yerleştirilmiş. Bu radikal tasarım değişikliği
bizce gayet başarılı ancak alışkanlıkları terk etmek biraz zor olabilir.
Arkada ses açma, kısma ve power tuşu bulunuyor. Ekranı açmak
zor olmaz mı sorusu aklınıza gelmiş olabilir ama merak etmeyin.
LG buna da bir çözüm bulmuş ve Knock On adını verdiği bir
teknoloji geliştirmiş. Knock On özelliği güç tuşuna basmadan,
ekrana iki kez kısa aralıklarla dokunduğunuzda cihazın, güç tuşuna
basmışsınız gibi açılmasını sağlıyor. LG’nin Optimus adını verdiği
arayüzün en gelişmiş halini kullanan LG G2, kullanıcı tarafından
kişiselleştirilebilmeye en müsait olan ve en fazla esneklik sunan
orijinal Android arabirimini sunuyor.
Teknik Özellikler:
Ekran: 5.2 inç'lik True HD-IPS+LCD
(424 ppi 1080x1920 çözünürlük)
İşlemci: 2.26 GHz'lik 4 çekirdekli
Qualcomm MSM8974 Snapdragon 800
GPU: Adreno 330
RAM: 2 GB
Depolama Alanı: 16/32 GB
Arka Kamera: 13 megapiksel
Ön Kamera: 2.1 megapiksel
İşletim Sistemi:
Android 4.2.2 Jelly Bean
Batarya: Yerleşik 3000 mAh
Boyutlar: 138.5x70.9x8.9 mm
Ağırlık: 143 g
63
www.itadvisor.com.tr
kasım’13
Kingston MobileLite Wireless
Nerede Olursanız Olsun İstediğiniz Yerden Mobil Veri Depolayabilirsiniz
Bu ay test merkezimize ilgi çekici bir ürün olan Kingston MobileLite
Wireless konuk oldu. Bu cihaz kablosuz bir kart okuyucu ve aynı
zamanda şarj cihazı. Kart dışında, flash sürücü ve diğer depolama
cihazları da bağlanabiliyor. Ürün küçük boyutlarda ve hafif. Rahatlıkla
cebinize koyup istediğiniz yere götürebilirsiniz. Hoş bir tasarımı
olan cihazın üstünde üç adet ışık yer alıyor. Bu ışıklar cihazın çalışır
durumda olduğunu, wireless’a bağlı olup olmadığını ve paylaşım
özelliğinin açık olup olmadığını gösteriyor.
Ürünü kullanmak içinse Kingston MobileLite isimli uygulama
gerekiyor. Bu uygulamayı Google Play veya App Store’dan
indirebilirsiniz. Uygulamayı açtığınızda kablosuz veri aktarımını rahat
bir şekilde sağlayabiliyorsunuz. Bununla birlikte Kingston MobileLite
Wireless, üç farklı cihaza veri aktarabiliyor veya alabiliyor. Veri aktarmayı
iPhone 5’le denedik ve sorunsuz şekilde verileri aktardık. Üç farklı
cihazla aynı anda denediğimizde de ürün problem çıkarmadı. Kısaca
Kingston MobileLite Wireless işini başarıyla yerine getirdi. Şunu da
belirtelim cihaz 5 saate kadar dosyaları ve fotoğrafları paylaşma
imkanı sunuyor. Paylaşım sırasında internete de bağlı kalabiliyorsunuz.
Bunlarla birlikte ürünün öne çıkan özelliklerinde biri ise şarj özelliği.
1800 mAh’lık bataryası olan Kingston MobileLite Wireless’la akıllı
telefonunuzu şarj edebilirsiniz.
Teknik Özellikler:
Boyutlar: 124,8x59,9x17,3 mm
Ağırlık: 98 g
Desteklenen Dosya Sistemleri: FAT, FAT32, NTFS, exFAT
Batarya: 1800 mAh
Veri Depolama İçin Girişler: USB ve SD - SD, SDHC,
SDXC ve microSD kartları okur
HTC Desire 500
Fiyatı ve Performansıyla Göz Dolduruyor
www.itadvisor.com.tr
HTC’nin HTC One Mini modeliyle birlikte tanıtımını gerçekleştirdiği
HTC Desire 500, orta sınıfta yer alıyor. Şık tasarımıyla dikkat çeken
Desire 500’de 4.3 inç boyutunda WVGA ekran bulunuyor. HTC One
serisin esintilerini taşıyan telefonda polikarbonat malzeme kullanılmış.
Piyano siyahı renkli modelini incelediğimiz Desire 500’in farklı renk
kombinasyonları ve çift SIM kartlı versiyonu da bulunuyor.
Qualcomm’un geliştirdiği 4 çekirdekli Snapdragon 200 işlemciden
gücünü alan Desire 500’de 1 GB RAM ve 4 GB dahili depolama alanı
bulunuyor. 4 GB dahili depolama alanı çabucak dolsa da microSD kart
desteği sayesinde belleği 64 GB’a kadar yükseltilebiliyor. Orta sınıfta yer
alan bir telefona göre oldukça iyi bir performans sunan Desire 500 ile
günlük işlerinizi kolayca yapabileceğiniz gibi çok komplike olmayan ve
yüksek grafiğe ihtiyaç duymayan oyunları rahatça oynayabilirsiniz.
HTC Sense sayesinde diğer Android işletim sistemli telefonlardan
ayrılan Desire 500, BlinkFeed ara yüzü sayesinde önemli gelişmeleri
ve sosyal ağları kolayca takip etmenizi sağlıyor. Arayüz geçişleri,
uygulamalar arası gibi konularda herhangi takılma yada sorun
çıkarmayan Desire 500 oldukça akıcı bir telefon. Telefonun arka
bölümünde yer alan 8 megapiksellik kamera da başarılı çekimler
yapmanızı sağlıyor. F2.0 diyafram aralığındaki 28 mm’lik lens akıllı
LED flaş ile desteklenmiş. Bu sayede orta sınıf bir telefona göre
beklentinin üzerinde gece çekim imkanı sunuluyor. Ön bölümde ise
görüntülü görüşme gerçekleştirmeniz için 720p çözünürlüğünde
kamera yer alıyor. 1800 mAh bataryanın kullanıldığı telefonun
bataryası çıkarılabiliyor. Hızlı şarj olan telefon kullanım süresiyle de göz
dolduruyor. HTC Desire 500, 3G açıkken 12 saat konuşma yapmanızı
sağlarken, 3G açıkken 435 saate kadar bekleme süresi sunuyor. Üst
seviye HTC telefonlarda gördüğümüz Beats Audio desteği, Desire
500’de de bulunuyor ve müzik kalitesini yükseltiyor. Ayrıca telefonda
bulunan DLNA özelliği sayesinde DLNA desteğine sahip TV’lere
istediğiniz fotoğraf, video ve müziği kablosuz olarak aktarabiliyorsunuz.
Sonuç olarak Desire 500, hem fiyatı hem de özellikleriyle orta snıfın en
iddialı Android işletim sistemli akıllı telefonlarında biri.
Teknik Özellikler:
Ekran: 4.3 inç 800x480 WVGA – 217 PPI piksel yoğunluğu
İşlemci: Qualcomm Snapdragon 200 / 1.2GHz Cortex A5
İşletim Sistemi: Android 4.1.2 Jelly Bean
Grafik İşlemci: Adreno 203
Kamera: 8 megapiksel arka kamera, 1.6 megapiksel ön kamera
MicroSD Kart Desteği: Var, 64 GB'a kadar
Boyutlar: 131.8x66.9x9.9 mm
Ağırlık: 123 gram
64
kasım’13
Brother ADS-2100 Otomatik Doküman Tarayıcısı
Dokümanlarınızı Taratmak Brother’ın Tarayıcı Çözümü İle Daha Kolay
Kişisel veya normal işlerinizle ilgili önemli belgelerinizi taratmanız
gerekebiliyor. Bu iş için piyasada farklı tarayıcılar olsa da, Brother’ın
tüketicilere sunduğu ADS-2100 tarayıcısı özellikleri ve kullanımı
ile bir adım öne çıkmayı başarıyor. Cihaz A3 boyutlarına kadar çok
sayfalı dokümanları yüksek çözünürlüklü şekilde aktarmayı başarıyor.
Tarama aralığı ise 5 PPM’den 24 PPM’e kadar değişiyor. Tarayıcıda
çoklu sayfa tarama, çift hızlı tarama standart olarak sunuluyor ve
başarılı bir şekilde bu tarama işi yerine getiriliyor. Hatta çift CIS burada
devreye giriyor ve böylece tek geçişte dokümanın her iki tarafı da
taranabiliyor. Yaptığımız denemelerde Brother ADS-2100’ün bu
konuda başarılı bir iş çıkardığını gözlemledik. Genel olarak cihaz hızlı
bir performans sunuyor ve böylece zamandan tasarruf ettiriyor.
Brother ADS-2100 donanımsal özellikleri haricinde yazılımsal
özellikleriyle de öne çıkan bir tarayıcı. Windows ve Apple ürünleriyle
birlikte kullanılabiliyor. Yazılımsal noktada tek tuşla direkt olarak
bilgisayara ve USB’ye tarama özelliklerini sunuyor. Ayrıca aranabilir
PDF taraması ise yine tarayıcının sunduğu özelliklerden biri. Genel
olarak eğer bir tarayıcı arıyorsanız Brother ADS-2100 bu konuda
oldukça yardımcı olacaktır.
Teknik Özellikler:
Tarama Kapasitesi: 600dpi, 24-bit renkli, duplex (çift taraflı)
Tarama Hızı: 24ipm tek taraflı/48ppm duplex
Kapasite: 500 (maksimum)
Kağıt Tutucu: 50-sheet ADF
Arayüz: 2x USB (1x PC bağlantısı, 1x USB girişi)
Desteklenen İşletim Sistemleri: Windows XP/Vista/7, Mac
OS X 10.6 ve üstü, Linux
Güç Tüketimi: Kapalı 0W, Bekleme 1W, Çalışırken 13W
Boyutlar: 299x220x179 mm
Ağırlık: 3.3 kg
Turkcell T40
Turkcell’in Akıllı Telefonu Boyundan Daha Büyük İşlere İmza Atıyor
Teknik Özellikler:
Ekran: 4 inç IPS 800x480
çözünürlükte (WVGA)
İşlemci: Çift çekirdekli
1.2 GHz'lik Qualcomm 8225
RAM: 1 GB
Depolama Alanı: 4 GB
Kamera: 5 megapiksel
MicroSD Kart Desteği: Var,
32 GB'a kadar
Batarya: 1600 mAh
Boyutlar: 126x64.8x10.85 mm
Ağırlık: 135 g
kasım’13
65
www.itadvisor.com.tr
Dergimizin bu ayki test konuklarından
biri de Turkcell T40 oldu. Cihaz hoş bir
tasarıma sahip. Plastik olan kasa dışarıdan
bakıldığında ucuz plastik olarak durmuyor.
Bu açıdan başarılı olan T40’ın tasarımı
kullanımda da kendini gösteriyor. Telefon
elden kaymıyor ve tek elde kullanımı da
rahat. Tasarım konusunda sınıfı geçen T40’ın
ekranı da gayet iyi. 4 inç’lik 800 x 480 WVGA
olan IPS ekran genel kullanımda herhangi
bir sorun çıkarmadı. Diğer akıllı telefonlarda
da uyguladığımız çoklu dokunmatik
testlerinden ekran başarıyla geçti. IPS ekran
kontrast, renk, parlaklık konusunda da iyi.
Turkcell, T40’ta işlemci olarak
Qualcomm’un 1.2 GHz’lik çift çekirdekli 8225
işlemcisini kullanmış. Bununla birlikte 1 GB
RAM, Adreno 203 GPU cihazda bulunuyor.
Donanımsal özellikler bakımından
T40 performanslı. Cihazdan üst düzey
telefonların performansını beklemek yanlış
olur. Ama T40 genel kullanımda gayet hızlı.
4 GB’lık dahili depolama alanı normal bir
kullanım için yeterli. Bununla birlikte 32
GB’a kadar microSD kart desteği ise T40’ın
diğer bir avantajı. 1600 mAh’lık batarya
günlük kullanımda 1 günü çıkartıyor. Yoğun
bir kullanımla birlikte bu süre biraz daha
aşağı inebiliyor. 5 megapiksellik kamera ise
görevini yeterince yapıyor. Yazılımsal olarak
da Turkcell arayüzünü kullanışlı bulduk.
DENETİM MASASI
Ecevit Bıktım / Genel Yayın Yönetmeni
ecevit@itadvisor.com.tr twitter.com/ecevitBIKTIM
Mobil Dünyanın Yükselişi
Günümüzde günde 3.7 milyon cihaz satılıyor ve
6.35 milyar kayıtlı mobil kullanıcısı saat başı 6.25
milyon uygulama indiriyor. Peki, Mobil dünya gelecekte
nasıl şekillenecek?
G
eçen aylarda gerçekleşen Intel geliştirici konferansı Mobil dünyanın hızlı yükselişini inanılmaz
rakamlarla gözler önüne serdi. Intel’in Anthopologist’i Genevieve Bell yaptığı sunumlarda
günümüzdeki mobilite yaklaşımlarıyla ilgili örnekler verdi. Bu örneklerde 6.35 milyar kayıtlı
mobil kullanıcısı olduğunu, günde 3.7 milyon cihazın satıldığını ve 6.25 milyon uygulamanın saat başı
indirildiğini söyledi.
Peki, Mobil dünya gelecekte nasıl şekillenecek? Intel telefon pazarı için dünyanın ilk 22 nm SoC yongalı akıllı
telefonunu bu senenin sonunda piyasaya sunacak. Bu telefonun özelliği benzer ürünlerle kıyasla % 50 daha
performanslı olması ve çok daha az güç tüketmesi. Bu telefonun diğer göz alıcı noktası ise LTE teknolojisini
desteklemesi. Bu yeni ürün saniyede 150 Mbit LTE veri aktarım hızı ile transfer yapabilecek.
Geliştirici konferansında gösterilen örneklerde Frauenhofer enstitüsüne ait ve üzerinde birçok küçük Led
bulunan bir kıyafet oldukça ilgimi çekti. Bir bisiklet sürücüsü, üzerine giydiği bu kıyafet yardımı ile araba
sürücüleri tarafından kolayca fark edilebiliyor.
Diğer bir örnek ise Hindistan’da dondurma satan bir seyyar satıcıydı. Bu seyyar satıcı mobil buzdolabının
üzerinde koyduğu güneş panellerle dondurmaları soğutmayı sağlıyor. En ilgi çekeni ise Tokyo’da metro
istasyonunda bulunan bir makine oldu. Bu makine alışveriş yapmak isteyen kişileri tanıyıp sevecekleri
malzemeleri ön plana çıkarması ile dikkatleri üzerinde topladı. Kişiler bu sayede çok fazla zaman
kaybetmeden yolda siparişlerini verip, eve geldiğinde de bu ürünlere anında sahip olabiliyorlar. Tüm bu
örnekler yakında çok daha hızlı yayılacaklar ve şimdi bize komik gelen bu görüntülerin hayatımızın bir
parçası olacağı muhtemel.
Yapılan araştırmalara göre insanlar kendilerini anlayan teknolojiler istiyorlar. Buna ek olarak yük olmayacak
teknolojileri, basit, akıcı ve sorunsuz ürünleri tercih ediyorlar. Sistemi stabil, bir anlamda çökmeyen, yazılımları
otomatik olarak güncelleyen ve güncelleme için insanları rahatsız etmeyen ürünler arayışındalar.
Bununla birlikte kullanılacak olan teknolojinin düşük güç çekmesi çok önemli. İnsanlar güç tüketimi ile
uğraşmak istemiyor. Intel bu konu ile yaptığı bir demoda, tek kadeh şarap ile düşük güç tüketimine sahip bir
işlemciyi çalıştırması oldukça ilgi çekti.
Intel’in katılımcılara gösterdiği diğer bir demo çok daha ilgi çekiciydi. Yeni nesil telefonlar sahibinin sesini
algılayıp otomatik olarak çalışır hale geliyor. Yanlış bir kişi telefonu ele aldığında telefon kilitli kalıyor. Intel’in
bu telefonları kişilerin yürüme hareketlerini de algılayabiliyor. Telefon başka birisi tarafından kullanıldığında,
yürüme hareketleri anında algılayıp kendisini kilitliyor.
66
ekim’13
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K