VE R. levent Aysever Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bmmler
Transkript
VE R. levent Aysever Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bmmler
AtRAM SORUNU VE JOHN R. SEARlE"ÜN ÇÖZÜMÜ R. levent Aysever Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bmmler Enstitüsü lisansüstü Eğ itlm-Öğ retlm ve Sınav Yönetmeliğ inin felsefe Anabmm Dah için Öngördüğ ü DOKTORA TEzi Olarak Heztr'lanrm ş t r Ankara Aralık, 1994 vi içirmEKiLER TEŞ EKKÜR ÖZET _ _ __ ıi SUt1t1ARV ÖNSÖZ GıRiş : _ .o._ _ _. __ _ .o .. .o _......................... .o .......•.•.•......... .o .o _ iv vHi . ANLAt1 SORUNU. ı. BÖLÜt1: ANLAı-l SORUNUNA ÖNERiLEN çÖZÜr·ilER "_ 26 1.1. Zihinei Çözüm 1.1_1. . Çözümün Eleş tirisi !.2. Göndergeei Çözüm .____... .o .......•. 39 .o ...•.•...••...........•.•.....•.. L2_ L Çözümün Eleş tirisi ı.3. üevremscı 29 __ . 43 . çözüm . 1.3.1. Çözümün Eleş tirisi 47 . 49 lA. Anlam Sorunu ve Zihinci, Göndergeei, Devram ş çı Çözüm 1er _._. __ . 54 . 58 1.5.!. H_ P. srtce'ın Çözümü ........................_ . 62 i .5.2. Anlam Sorunu ve H. P. srtca'ın Çözümü . 65 1.5. Kullanımbilimsel ii. EiöıÜrt J. L. AUSTiN 2. ı. Yaygın Çözüm _ . 6B iki Vanı ış ........... . 2.2. Edimsel Türnceler 2.3. Söz Edtmlsrt 2.3.1. Düzsöz Edimi 2.3.2. . _ Enimsöz Eotrm ." _ _...... "" "" " " 75 . . . Bl 01 Lll ô5 vii 2.3.3. Etkisöz E,jirrıi 2.4. Anlam Sorunu ve Austtn'in Çözümü iii. BÖLÜr'1: JOHN R. SEARLE 3. i. D11 . 90 . 95 . 98 . 3.2. Edimsöz Edimi ve 99 Öteki Söz Eotmieri 105 3.3. Edimsöz Edirninin Baş arı Koş ulları .. 122 3.3.1. Edirnsöz Ereğ i 3.3.2. Edımsöz 125 Ereğ inin Ş iddet Derecesi.......... 126 3.3.3. Edimsöz Ereğ ine Uiaş nıôYolu 3.3.4. Önerme içeriğ i 126 Kosullerı 127 3.3.5. Ön Kopıllar 127 3.3.6. Içtenlik Koş ulu. 129 3.3.7. içtenlik Koş ulunun Ş iddet Dececesi 3.4. Beş Temel Edtmsöz 130 Edimi ya ,:laBeş TemelEdirr'lsöz Gi.lci.l....................................................................... 3.5. ünerme Edirnleri . . 153 3.5.2. Yükleme Edimi ve Baş arı Koş ulları . 158 i63 3.6.1. Yönelmisltk 3.6.2. Edimsôz Edimlerinin 'Yönelmiş 1iğ i 3.7. Anlam Sorunu ve Searle'On Çözümü KAVNAKÇA i53 3.5.1. Gönderme E,jirni ve Baş arı Koş ulları 3.6. 'Yönelmiş lik ve Edimsöz Edirnleri SONUÇ 131 . 164 . 174 . 172 . 185 . EK 1: John R. seerıeun ltapıt1an EK 2: Sözlük....................... .. . 191 . 201 . 214 98 lll. Bölüm JOHN R _ SE ARlE Bir süre Austin'tn öğ rencisi Oxford Üniversitesinde tezini de olen John R. Searle, verdiğ i "lclem ve Gönderme" beş lenqıç etecek olursak, zihin felsefesine iş e, Austin'in baş lar. Bunu 60'1 ı yıııar ediminden Speech attığ ı Acts'ı 70'li kuramından yı llarda, daha sonra bir kitapta yola çıkarak, sınıflandırır. ardından, edimsöz Bunun kuramından yola (FoundııUons gücünün yapısını, temel edtmsöz ediminden edimlerinin yapısını geliş tirmekle söz-verme ortaya 1979 yılında topladığ ı bir eğ r-etilerne söz edimleri geliş tirir bir düş ünürdür. kuramını yapar ve 1969 yılında, edimlerinin (fl"etictıı), bir dolaylı Himeler vermiş koyduğ u yayımlar. baş lıklı Meaning söz yapıtlar söz edimleri içerisinde yola çıkarak konulu doktora o günden bugüne, dil felsefesinden uzanan bir çizgide temellerini 1959 yılındtı Daniel l1locutionary ve edimsöz ile Logic, nesıl türetilebileceğ ini, beseri kesullertm bir kurmaca birlikte, edimleri edirmert and edirnlert söz edimlerini Vanderveken bir adimsöz bütün sdimsôz söz ı metstmor), kurerm geliş tirir; çıkarak of Expression yazılarında, mantığ ı 1965) kümesinin ve birkaç bu temel edimsöz gücü ile tümeelerin 99 anlamları arasındaki iliş kiyi araş tırır. Bunu yaptığ ı sıralarda, bir yöndım da, söz edimleri kuramını genel bir yönelmiş lik kuramı 1953) ye dil felsefesinin içerisine yerleş tirir (lntenHonahty, temellerinin bulunduğ u bir zihin felsefesi (pIll]t?soplly ol mindı ortaya koyar (Ninds, Br atns and Science, 1984; The Rediscover!:! of the Nind, 1992). seerte, geliş tirdiğ i söz edimleri kuremtnce. anlam ile edimsöz gücünü (/lloct/t/oJlC!ry' rorce ı, Austirı'den farklı olarak, iki ayrı ş ey diye gör-mez. Ona göre, bu ikisi bir Ile aynı ş eyin iki farklı görünümüdür. Bunun için, çağ daş dil felsefesinde yapılan anlam soruş turması ile edimsöz gücü soruş turması, iki ayrı soruş turma değ il, iki farklı bakış açısrqle Yôpılan bir ve aynı soruş turma sayılmalıdıt-. Bir tümcenin anlamının bileş enleri tarafından nasıl belirlendiğ i sorusu ile konuserı kiş iierin türnceler sözcelerken yerine getirdikleri farklı edimsöz edirnlertmn neler olduğ u sorusu bütüncül bir dil felsefesi için yanı tl anrnası gereken sorulardır. Bunun ötesinde, bu iki soru t1iribiriyle bağ lantılı iki serudur. Olanaklı her edimsöz edirni için, o edimi tamı terrime karş ılayan bir türnce bulrnek otsnekhdır. (seerıe 1974: 16-19) Bu Bölümde, seerteün yola çıktığ ı dil anlayış ından baş layarak, Austın'oen alıp geliş tirdiğ i söz edimleri kuramını ele alacağ ız. Bunu yaparken, onun Austfn'e getirdiğ i eleş tiriler üzerinde de duracağ ız. 3.1. on. seerle'e vermek, göre, bir dili konuş mak demek, söz soru sormak, bildirimde bulunmak vermek, emir gibi Austin'in 100 "edirnsöz edimleri" dediğ i türden birtakım edimlerde bulunmak demektir. K, belli bir iletide bulunrnek için bir türnce sözeelediğ i her durumda, bu edimlerden birini ya da birkaçını yer-ine getir-ir. Bu setmler. o edimleri gösteren dilsel araçların kullanım kurallarına göre gerçekleş tirilen edimlerdir. (Seat-le 1974: 16) seerle, söz konusu dilsel araçların hangi koş ullar altında kullanılabileceklerini belirleyen kurallenn belli özellikleri olan kurallar olduğ una dikket çeker ve oluş turucu ı constrtottve) kurallar dediğ i bu kuralları, düzenleyici (regtıkd.ive) dediğ i kuralların karş ısına koyar. Ona göre, kendi yarattıkları -ya da tanımladıklarıyeni davranış biçimlerini düzenlemeleri, oluş turucu kuralların en önemli özelliğ idir. Söz geliş i, bu kure IIarı n tipik örnekleri ol an futbol kurall arı i le satranç: kurall arı, kendi leri ni n ürünü olan futboloyunu ile satranç oyununu düzenlerler. Baş ka bir deyiş le, bu oyunları oynamanın olanağ ını yar-atırler. Buna karş ılık, düzenleyici kurallar, kendilerinden bağ ımsız olar-ak varolan davranış biçimlerini düzenlertsr. Örneğ in, ahlak kuralları böyledir: kendilerinden bağ ımsız olarak varolan insanlarareısı iliş kileri düzenlerter. Kısaca söylemek gerekirse, oluş turucu kurallar veroluş lerı bu kuralların verolusune bağ lı birtakım yeni etkinlikler yaretıp onları oüzerlerken, düzenleyici kurallar veroluslerı bu kuralların varoluş una bağ lı olmayan etkinlikleri düzenlerler. Düzenleyici kureuer, geneIlHde, 'Xi yap!" ya da "Y ise x'ı yep!" btçimtndedirler, ya da rahatlıkla bu biçime çevrilebilirler. Oluş turucu kurallar ise, qenetltkle. "X, V sayılır" biçiminde olurlar, ya da bu biçime çevrilebilirler. (Searle 1974: 34-35) Oluş turucu kuralların söz konusu olduğ u yer-de, kurala uygun davranış , bu kuraller olmadan betirnlenerneyecek bir tıiçimde tıetimlentr. Örneğ in, futboloyununu ye bu oyumın kureuenm düş ünelim. Futbol kuralları olmasaydı, Oldunalanında bır top peş inde 101 koş uş turup duran kişieri i n devre nı Ş lan nı "Futboloynuyorlar" di ye betimlememiz olanaksız olurdu. Futbol kurallerı olduğ u içindir ki, oyun alanındaki kiş ilerin "futbol ognedıktenm" söyleyebiliyoruz. Düzenleyici kuralların söz konusu olduğ u yerde ise, kurala uygun davranış , bu kurallar dikkate eımse da alınmasa da aynı biçimde betimlenir. Söz geliş i, içerisinde yer aldığ ımız sosyal çevrede, davetiyelerin davet tarihinden en az iki hafta önce gönderilmeleri gerektiğ ini söyleyen toplumsal bir kuralolduğ unu düş ünelim. Davet sahibinin davetiyeleri en az iki hafta önceden gönderdiğ ini söylemek için bu kuralın dikkate alınması, ya da verolmesi. gerekmez. Bu kura! olsa da olmasa da, dikkate alınsa da alınmasa da, davet salıibinin cevremsım bu biçimde nettmlernek olenekltdır. Elbette, burada, bir noktanın gözden kecmtmeması gerekir: Düzenleyici kurallar, genellikle, düzenledikleri davranış otctmtne iliş kin birtakım değ er biçmelere olanak sağ larter. Örneğ in, söz konusu davet kuralı, bu kurala aykırı bir davranış ı n "görgüsüzlük" diye değ erlendirilmesine olanak sağ lar. Aynı ş ekilde, küçükleri n büyüklerin yanında sigara içmernesi gerektiğ ini söyleyen ahlak kuralı da, bu kurala aykırı davranış ların "saygısızlık" diye değ erlendirilmesine fırsat verir. Çünkü, davet kuralı, kendisine aykırı devreruş lertn görgusuzluk olduğ u; sigara içmek ile llgili kural ise, kendisine aykırı devrernstenn saygısızlık olduğ u yargılarını da içermektedir, Bu bakımdan, düzenleyici kurallar dikkate ehnmedıkce, olanağ ını verdikleri değ erlendirmelerin yapılamayacağ ını da unutmamak gerekir. Ancak, unutulmemesı gereken bir nokta daha vardır: Davet kuralına aykırı davranan kiş inin davranış ının görgüsüzlük, sigara içmekle ilgili kurala aykırı davranan kiş inin davranış ının ise saygısızlık olduğ unu söylediğ imizde, bu davranış ları betimlemiş olmeqız, onları değ erlendirmiş oluruz. (Secırle 1974: 35-36) 102 Searle'egöre, oluş turucu kuralların, genellikle, "X, B bağ lamında, V sayılır" biçiminde olduğ unu söylediğ imizde" bu kuralları düzenleyici kurallardan ayıran temel bir ölçüt getirmiş olmeqrz. Düzenleyici bir kural da bu biçimde dile getirilebilir, Nitekim, yukarıdaki kurallar, "Davetiyeleri en az iki hafta önceden göndermernek qörqüsüzlük sayılır," "Büyükleri n yanında sigara içmek saygısızlık sayılır" diye ds, pekala, dile getirilebilir, Ancak, burada 'sayılır' ifadesinden önce gelen V terimi bir betimlams değ il, bir Dolayısıyla, bir kural bu biçimde dile değ er btçmectr. getiriletıiliyon;;a ve 'saidılır'dan önce gelen V terimi bir deı~er biçme değ il de bir nettmlerne ise, nu kuralın oluş turucu bır kuralolması beklenir. Fakat, burada iki noktaya dikkat edilmelidir. ilkin, oluş turucu kurallar dizgeler oluş turduğ u için, söz konusu biçimi alan dizge içerisindeki kureller değ il, dizgenin kendisi olebüır. Nitekim, futbol un tek bir kureline. diyelim, "Dyun onbirer kiş ilik iki takımla ognsmr" kuralına uygun davranış lar futbol oldnarnak sayılmaz; ancak futbol kurallarının hepsine ya da yeterince geniş likteki bir bölümüne uygun davranış larda bulunrnek futbol oynamak sayılır. ikinci olarak, dizge içerisinde V terimi olan deyim, yalnızca bir betimleme değ ildir. Sonuçları elen bir ş eye iş aret eder. Örneğ in, 'kornsr' ile 'ş ah-mat' terimleri ('I terimi), X terimleri ile belirtilen olguların yalnızca bir betimlernesi değ ildir. Bunlar, ôynı zamanda "köş e vuruş u," "yenilgi" gibi sonuçları da beraberinde getirir. (Searle 1974: 36) Searle'e göre, söz vermek, soru sormak gitıi edimleri .. kısaca, sdtmsöz sdimlertnt, balık tutmak gibi oluş turucu kurellere tıağ lı olmayan birtakım insan etkinlikleriule karış tırmamak gerekir, seerle için bu, kendi dil anlayış ının anlaş ılabilmesi eçisınden çok önemlidir. Elbette, her iki edtm türünün payıaş tığ ı kimi ortek yanlar vardır: her ikisi de insan etkinliğ idir; her ikisi de amaçlı 103 devrernş nr: her ikisinde de IJanlış lıklar ~apıJabilir. Ama, bu iki tür edimi birbirinden ayıran çok önemli bit- nokta vardır. Balık tutmak söz konusu olduğ unda, balık tutan kiş inin amacına ulesmak için ~ôptıklarıyla, sonunda bunlar anıcılığ ıyla ulaş tığ ıemeç (yani, bitbelık yakalamar.:) arasında nedensel bir iliş ki vardır. Örneğ in., oltesınde solucan kullanmesıyla sonunda bir belık tutması erasındaki bağ ıntıyı düş ünelim. Balık tutar, ç:ünf<ü behk, qenellikle, solucene gelir, boş oltega gelmez. Dolaldısıldla, balık tutmak söz konusu olduğ unda, belli koş ullar-da belli ş eyler yapıp balık tutmak bir uylaş ım konusu değ ildir. BUM karş ılık, söz vermek, soru sormak gibi edtrnler söz konusu olduğ unda, bellt koş uller altında belli sözleri söyleyip sonunda söz vermek, ya da sonunda soru sorrnek bir uylaş ırn (coııveııtioil) konusudur. Çünkü bu tür edimlerde, belli koş ullarda belli sözleri söylemek ile sonunda oeıu bir edimde bulunmuş sayılmak arasındaki iliş ki nedensizdir. (Searle 1974: 37) Söz vermek gibi edimler ile oluş turucu kurallar ve uylôş ırnlar, yani adtmsöz edimleri ile dil ve diller arasında sıkı tur iliş ki vardır. Herş eyden önce, belli bir dil konuş ulurken. ya da kullanılırken o dilin uulesrmterı dikkôte alınır. Örneğ in, ben burada Türkce'rnn, Seat-le de kitapltınnda ingilizce'nin uylôş ımlôrına göre yazıyoruz. Sonra, edimsöz edimlerinde bulunulurken belli btrtekım uqlasımset araçlar kulanılır. Elbette, ~:imi çok yalın edtrnsöz sdtmleri herhangi bir uylaş ınısal at-aç kullanılmadan da yerine getirilebilir. örneğ in kitabının nerede olduğ unu soran D'ye, kitetnn bulunduğ u yeri permekıe gösteren K'nın yaptığ ı budur. Ancak bu durum, bu tür edtmlertn genelde uylaş ımsal araçlara baş vurarak yerine getirilebi leceğ i gerçeğ ini değ iş tirmez. Çok özel durum: arda hernenqt bir uylaş ımsal araç kulternlmeden, birisinden odadan çıkması ricasında butunuletıtltr: ama belli tıir uylaş ırrı dizgesi . kuuennmeoen, birtnden, söz geliş i, Ameriken üniversitelerinde öğ rencilerde öpusme-nesteuğ rmn tesnts ve tedavisi konulu bir 104 erestırme projesının sorumluluğ unu üstlenrnesi rica edilemez. için, ortada Kısaca, btrçok edirnsöz edirninin yerine getirilebilmesi uqleş ımsel bir aracın olması gerekir, çünkü ancak bunlar eıreıcılığ ıyla yerine getirilebilirler. (seerte 1974: 36-39, 40) Uylaş ımlar ile oluş turucu kurallar, yani diller ile dil arasındaki iliş kiye gelince: Searle, bu iliş kiyi açıklamak için iki kurmaca örnek kullanır. ilk örnekte, iki farklı ülkede, farklı uylaş ımlarla oynanan bir satranç oyunu söz konusudur. Bir ülkede ş ah yerine kullenılen taş , bütün taş lardan büyük bir tasksn, ikincisinde kaleden büyCik bir testır. Bir ülkede oyun bildiğ imiz satranç tentası üzerinde ounenmektedır. ikincisinde ise satranç tahtası üzerinde birbirini izleyen 1'den 64'e dek sayılar yer etmekte ve bu sayılar taş ların hamle elenlerını göstermektedir. Bu örnekte, farklı uylaş ımlara göre oynandığ ı halde oynanan oyun aynı oyundUr. Çünkü oyunun dayandığ ı uqleş ımlerın altında yatan oluş turucu kurallar aymdır: Bu iki ülkede oynanan iki oyunda da ş ah yerine kullanılan bir taş vardır; iki oyun da 64 alana ayrılmış bir tahta üzerinde oynanmaktadır. (Searle 1974:39) verdiğ i ikinci örnekte ise birbirlerine, kulaklarına bağ ırarak acı vermekten zevk duyan ve bu amaca ulaş mak için BÖÖldiye bağ ırmak konusunda uylaş ıma varmış sadist bir toplum söz konusudur. Seerle'e göre, satranç örneğ i gibi bu örneğ in de bir uylaş ım içerdiğ ini söyleyebiliriz. Fakat satranç örneğ inden farklı olarak, buradaki uylaş ımın altında herhangi bitoluş turucu kuralın bulunduğ unu, onun bir oluş turucu kuralın yerine getiril mesi 01 duğ unu söylemek oianeklı değ iidi r: "BÖÖldi ye bağ ı rmek acı vermek sayılır" diyen herhangi bir kural yoktur. Yine satranç örneğ tnden farklı olarak, buradaki uylaş ırnsôl ereç("ôÖÖI" diye bağ ırmak) doğ al bir etkiye ulaş mak için kullanılan bir araçtır seerts'ün 105 Uylôş ım bilinse de bilinmese de BÖÖ! diye tıağ ırrmık aC1 verebilir. oenesı. herhangi bir uylaş ırnsal erec kuueruımeuen dô acı verilebilir. (seerta 1974: 39) Seôrle'e göre, diller hem satranç örneğ indeki türden, hem de BÖÖ! örneğ indeki türden uylôş ımlar içerir. Bir dili konuş mak ile edımsöz edirnlerinde bulunmak ise satrenc oynamak gibidir. Farklı insan dilleri ertte yatan aynı kureuenn farklı gerçel(]eş imleridir. ingilizcede "I promıse" denerek söz verilmesi, Türkçeds ise aynı ş eyin "Söz veriyorum" denerek yapılması uylôş ırrılarıa ilgili bir konudur. Buna kerş ı lik. bu sözlerin uygun koş ullarda sözceıenrnestntn bir yükümlülük altına girtrıek sôldılması kurallarla ilgili bir konudur. Nasıl, yukarıdaki satranç örneğ inde, söz konusu ülkelerin birinde oynanan setane oyununu, aynı kuralları paylaş tığ ı için, öteki ülkede oynanan santaç Oldununa "tercüme" edebilirsak; tıpkı bunun gibi, bir dilin sözcelemlertm de, aynı kuralları paylaş tığ ı için, baş ka bir dilinsözcelernlerins çeviretıihrtz. (seerts 1974: 39-40) 3.2. EDiMSÖZ EOiMi VE ÖTEKi söz EDiMLERi Austin, edimsöz edimi dış ında biri düzsöz edirnt (i<IClıtif.7/18rlI8Ci) öteki etkisöz adİ mi (perlowtjtl/18r.!/ eel) olmak üzere iki söz edimi daha olduğ unu söylüyordu. Searle, bunlardan düzsöz edirnini ve düzsöz sdtmt ile edimsüz edi mi erasınde yaptığ ı ayrımı pek IJerinıje bulmaz. Austin'in düzsôz/edimsöz ayrımı, belli bit- anlarnla bir türnce sözcelemek(l) (tıltBr) ile belli bir güçle bir türnce sözcelernek arasında yapıları ayrıma denk düş en bir eunmoır. Bu ayrıma göre, K'nın D karş ısında SÖZGelediğ ; (1) Yani, belli bir içıeml~ (,-".~,<') \;e belli bir qöndermeyıe bir tümce sozcelernek. 106 Bunu IJ apoc.ğ ım tümcesi, bir söz verme, taş ıyabilir. vardır: bir tehdit, Ama, butürncenin her iletiş im 'Yapmak' ile enletılmek aynıdır. Farklı iletiş im yeni hepsinde koş uluyla, düzsöz bir bildirim, bu tümcenin ortamınde istenen ortamlarında 'bu' sözcüğ üyle her tek göndermesinin aynı eyleme sözcelendiğ i ortamında de aynı olması, göndermede her durumda edim, aynı düzsöz ediminin gucu bir telemi iletiş im edi mi de aynı olur. Baş ka bir deyiş le, kerş ımızoakt bir uyarı bulunulması yerine getirilen böyle bir durumda farklı bir örneğ idir. (Searle 1966:406-407) Ancak, seerıe:e göre, Austin'in en azınden kimi birbirinden ayırmak Bunu yapiıcogvna elelım. biçimiyle bu ayrım, türnceler söz konusu olduğ unda bu iki edimi elenekli olmadığ ı için, her dururnde geçerliğ i olan bir ayrım değ ildir. tümcesini çizdiğ i Örneğ in, söz ve-riyorum Bu türnce sözcelendiğ i her dururnde bir ve aynı gücü taş ır: söz verme gücü. Çünkü tümcenin düzsöz anlamı (tümcenin içlemleri edimi ile göndermeleri) ile edimsöz scqutlemeterötr. ediminin bınıkarak anlamını, Ancak,. bütününden çekip bunu gerektirir. euımt, söz bu türnce düzsöz cıkermenın tümcsntn taş ıdığ ı Austin'e ediminin söz göre, düzsöz bütününden konusu yapılan olduğ unda, söz edimini, edtmsöz edimini dış arda olanağ ı yoktur. Tümcsmn düzsöz güçten ayırmak da olanaklı değ ildir. (Searı e 1966: 407-406) Searle, düzsöz belli edimi kavramının) sözeelem kavramının (yani, belli bir güçlü sözeelem kavramından bir anlamlı 107 (yani edirnsöz edimi kavramından) farklı bir kavram olduğ unu kabul eder. Ancak, ona göre, taş ıdığ ı güç tümcenin düzsöz anlamı tarafından belirlenen birçok tüm ce olduğ u için, bu iki kavram, farklı ama birbiriyle örtüş en edim örneklerini gösterir. "Bunu yapacağ ı ma söz veriyorum" örneğ inde olduğ u gibi, yerine getirilen edimsöz ediminin ne olduğ unu gösteren fiillerin (kısaca, edimsöz fillerinin) geçtiğ i sözeelemlerde tümcenin taş ıdığ ı anlamı, taş ıdığ ı güçten; yerine getirilen düzsöz sdirntnt, yerine getirilen sdtmsöz ediminden ayırmeğ a çeusmek, evlenmemiş leri bekerlerden ayırmağ a benzer. (ssert e 1966: 40ô) Seerle'e göre., Austtn'in düzsöz/edtmsöz ayrımının ayrıntılarına iniJdiğ inde, bu ayrımın karş ımıza çıkardığ ı sorun kendini iyice belli eder. O, seslendirme, dillendirme ve anlamlanaırma olmak üzere üç alt-edi me ayırdığ ı düzsöz edtmim, edimsöz edimiyle karş ılaş tırırken (Austin 1964: LO1-1 02) ş u örnekleri kullanmaktadır. ile bir stlehla ateş etmemi kastedip 'onu' ile A gibi belli bir bireye göndermede bulunerek bene "Onu kursurıle" dedi. Edimsöz: Beni onu kursunlemeğ e zorladı (ye da bene onu kurş unlamarnı önerdi, emretti v.b.) Düzsöz Kurş unle' Düzsöz. Bana "Yepernezsm" dedi. Edimsöz: veememe karş ı çıktı. Austin, burada. düzsöz adimlerini ömektsnotrtrken dolaysız enlanrne, edirnsöz edimlerini örneklendirirken ise dolay11 entetırne besvurmektadtr. Beş kebir deyiş le, düzsözü örneklendirirken tırmık imini kullenmekte, ama ectrnsözü örneklendirirken kullanmamaktadır. 106 Austin, bu örneklendirme yolunlı, baş ka bir yerde daha (Austin 1964: 95), ancak bu kez, düzsöz ediminin iki alt-edi mini, yeni dillendirme enıemıendırme edimini edimiyle kersılestmrken kullanır. kecmtmemesı gereken nokta ş udur: Bu defa, edtmtnın ett-emmtertnuen nırt olan entemıencırme tıpkı eotmsöz edimini örnekıendtrtrken yaptığ ı gibi, enleumle dile getirmektedir: gözden Burada düzsöz edimini, dolaysız Dillendirme: "üreda oleceğ tm" An iamıand: rme: Orada olacağ ını söyıedi. Di Ilendtrme: "Defol!" dedi. Anlemlanmrme: Bıma, defoımamı ernretti. Dill endi rrne: "uxtord'de mı, yok~;a Cambridge'te mi?" dedi, dedi. Bana Oxford'da mı, yoksa Cambri dqe'te An1arniandırme: mi olduğ unu sordu, seerıe'e göre, burada sorun" düzsözün bir yerde dolaysız erılettmle, bir baş ka yerde ise dolaylı düzsöz ediminin enimsöz fiili bir parçası kullanılarak enleumte verilmesinden olan enlemlendrrme edimininin çok, bir verilmesidir. Orada olacağ ını söyledi, Bana, defolmamı söyledi, Bana Oıdord 'da mı, yok"'" Cambridge 'te mi olduğ unusordu, Kısaca, düzsöz asıl sorun, edimlertntn 1966: 411-412) özelde nırer enlemıencırme eotrnsöz edimi olarak edimlerinin, genelde ehnmesunr. (Searle 109 Ancek, Searle'e göre, bir enlernlendtrme, ya da bir düzsöz ediminin herhangi tıir edtmsöz fiili kullamlmaden anlatılması, zaten olanaksızdır. Çünkü, aynı zernende bir edimsöz edimi de olmayan hiçbir anlamıandırma yeı de düzsöz edi mi yof(tur. Düzsöz!edimsöz ayrımı, aslında, sözcelenen tümeelerin. deyim yerindeyse, güç bakımından boş olduğ udüş ünülen durumlerı -uem türnce içerisinde, tümcenin taş ıdığ ı edimsöz gücünü term termns gösteren hiçbir belirtil< ögenin bulunmadığ ı durumları- açıklamak için çok iyi düş ünülmüş bir ayrımdır. Ancak, güç bakımından bes olan hiçbir tümce yoktur. Her türnce. örtük bile olsa, sözcelendiğ inde taş ıyacağ ı edtrnsöz gücünü, ya datestmesi olası edimsöz güçlerini gösteren birtakım ögeler içerir. Örneğ in, annenin çocuğ a sert bir ıonlı:ımayleı sözcelediğ i içet-igir! tümcesi, encek ve ancak emir gücü taş ır. Bune karş ılık, bağ lamın pek açık olmadığ ı bir durumda sözcelenen tümcesi, önce de belirtiidiğ i gibi, bir söz, geleceğ e iliş kin bir bildirim, bir tehdit, ya da bir uyarı olabilir. Çünkü dilbilgisel yapısı gereğ i btmlardan biri olması olasıdır. Dolayısıyla, Austin'in ileri sürdüğ ünün tersine, bir edimsöz ectmtncen ayrı olarak düş ünülebilecek hiçbir düzsöz ya de hiçbir enlernlendırme edimi clemsz. Belli sesler çıkarma edimi olarak seslenctrme edtrnleri vardır; belli sözcükleri ya da sözleri sözeeleme sdimlert elerak dillendirme edirnleri vardır; bildirmek, soru sormak, emir vermek gibi enimsöz edirnleri vardır; erne sdlmsöz edimlerinden ayrı olarak düş ünülebilecek hiçbir erılernlendırrna edimi, yani o sözleri bir --_ .••...~ -- - 110 türnce içerisinde belli bir içlemle edimt yoktur. (Searle seerıe. ve belli bir göndermeyle kullanma 1968: 412) Austin'e yönelttiğ i ş u üç dilsel bu itirazları ilkeye dayandırır: (1) Anlatılması olanaklı olanaklıdır Bir bileş enlerince naltrlenir. (3) Sözcelemlerin ecimsöz isteriz. Örneğ in, "Okula gidecek anlatmak "Evet, gideceğ im"dir. okule bir vaatte veriyorum" enietmek Elbette, derken içtn: istediğ imi ereçler olmadığ ı dile ya anlatmak sağ layacak olabilir. dili zenginleş tirme "Evet" karş ılığ ını "Geleceğ im" olduğ um Ancak, olanağ ım vardır. ya da anlatmak olanaklardan yoksunsa, vardır. gerekli sözcükler dila getirebilecek olanağ ım diyerek söz enletmeğ ı emeçleqebtttrtm. llkece, pek iyi bilmediğ im zengin değ ilse, sağ lôyacak anlatmak yani "Geleceğ ime bile, anlatmak her an tamamlama dil, yeterince getirmemi konuş makta anlar olanak dahilindedir. bilgilerimi sorusuna bir dili konuş urken istediğ imi vardır. fazlasını ş ekilde, istediğ imi için, istesem getiremediğ im ilkece, da dile getirmemi ilkeler "Evet, çok güzel bir gün" değ il, bulunebtttrtm, pek iyi bilmediğ im bilmediğ im misin?" Aynı kerş ımdeki kiş iye az çok belli birbirinden farklı daha istediğ imiz de anlamlı edimlerini sdtmsöz söylediğ imizden verdiğ imizde bütün güçleri baş vurulacak dökmek ilkesi). anlamı, tümcemn ayırırken Genellikle dile (Dile Getirilebilirlik (2) olabilir; (1) herş eyi Dillerin sözcükleri dilde anlatmak ya da baş ka dilsel istediğ imi her iki tem olarak durumda bir duruma o dile iliş kin Konuş makta isteğ im eksik olduğ um ş eyleri en cnnden ilksce, söz dağ arı, de, gelmem dile o dizimsel 111 elenaklen sınırlıdır. Ancak, dilleri zenqtntesttrmenın, nkece, hiçbir sınırı yoktur. kısece, ortada entatumek istenen bellj bir ş ey olduğ u her durumda, tlkece, o ş eyi tam olarak dile getiren dilsel bir anlatım da vardır. (seerıe 1968: 415; 1974: 19-20) (2) Bir tümcerun anlamının, onun bütün enlernn parçalarının anlamlarınca belirlendiğ i .. herkes için apaçık bir hekıketttr. Ama, bir tümcemn anlamlı ögelerinin, içerisinde geçen sözcüklsrle ve bu sözcüklerin diziliş sırasıyla sınır-lı olmadığ ı, herkes için apaçık bir hakikat değ ildir. Bir tümcsmn derin dtztmseı yapısı, vurgusu, tonlaması da onun anlamını belirleyen ögeler arasında yer alır. (Searle 196ô: 416) (3) Sözcelemlerin hangi sctrnsöz gücünü taş ıdıkları az cuk belli, ya da, tersinden söyleyecek olursak .. az çok belirsiz olabilir. Örneğ in, sizden benim için birş ey yapmanızı istediğ imi düş ünün. Sözcelemim rica gücünde olabileceğ i gibi, ytıkarı, ya da bir emir gücünde de olabilir. Ama, hangisi olursa olsun, bulunduğ um sdtmsöz edimini. sizden benim için ş unu-ş unu yapmanızı ist.e1jiğ irni söyleyet-ek t1etimleyebilirim. Daha da önemlisi, bu belirli sdtmsöz edimlerinden hangisinde ouıuncuğ um konusu benim için de belli olmayabilir. Örneğ in .. size Bana biraz yardım ~t dediğ imi düsünün. Bu sözcelemtmte sizden benim için birş ey yapmanızı istediğ im benim için de, sizin için de açıktır. Ancak, öyle dururnlar olabilir ki, bunu söylerken nutunouğ um edirnsöz ectrntntn, bir emir mi, bir rica mı, yoksa bir yalvon mı olduğ u, sizin için olduğ u kadar benim için de açık olmayabilir. Nitekim, bu isteğ imi geri çevirdiğ inizde .. "Emrediyorum" diyerek, yine geri çevirdiğ inizde "Rica ediyorum" diyerek, bir kez daha get-j çevirdiğ inizde 112 "Yalvanyorum" değ iş tirrrıemi diyerek sözeelemimin sdimsöz gücünü art arda engelleyen herhangi bir ş ey yoktur.(sesrte 1968: 416) Bulunulan edimsöz ediminin türünün belll olmadığ ı durumlarda, enimsözün türünü belirlemek için baş vurulacak noktalar her zaman aynı olamaz. Örneğ in, bulunulan edirnin ereğ i ya da hedefi, söz geliş i, emir ile bildiritn edimsözleri gibi erekleri farklı edtmsözleri btrbtrinden ayıran en önemli noktalardan olan(2) biridir; ama emir ile rica gibi ereğ i aynı olan(3) edtmsöztert birbirinden ayırmak için uygun değ ildiL Bu iki sdimsözü birbir-inden ayıran ş elJ, konuş an ile dinleyen kiş ilerin birbirleri karş ısındaki Bunlardan baş ka ölçütler de vardır. Ör-neğ in, konumlanıjırC4) üstlenilen sorumluluğ un dereçesi (söz geliş i, birş ey yapacağ ına söz vermek ile yemin etmek erasırıdeki ayrım buna dayanır); bulunulan edirnin o anki söz alış -veriş inin içerisindeki yeri (söz geliş i, söyleneni onaqlemek ile söqlsnens karş ı çıkmak arasındaki ayrım buna dayanır). (Searle 1968: 416) Searle'e göre, Austtntn eüzsöz/edtmsöz gibi pek yerinde olmayan bir sınıflandırmaya gitmesinin nedeni bu üç ilkeyi gözden kaçırmış olmasıdır. Austtn tıirtnci ilkeyi, yani Dile GetirHebiHrHk iıkesini qözden ktıçırdığ ı için, türncenın düzsöz tınlarm ile edimsöz gücünü birbirinden cıyırma yoluna gitmiş tir. OYStı,her ıümcentn, örtük ytı da beltrttk, bir edimsöz gücü belirteci içerdiğ i olgusuyla birlikte birinci ilke dikkate alındığ ında., bundan, enlem ile güç sorusturmesırun iki tıyrı sorusturme olmayıp, iki farklı bakış noktasından yapılan bir ve aynı soruş turma olduğ u çıkar. (2) Emirm ereğ i,D'IJe K iı;in birş ey yaptırmak; bildirimin •.,-eğ i birş eyin olduğ u gibi oıduğ lJou D'y •. bildirrnektjr . (3) ikisinin de et-eqi, D'y•. birş •.y yaptırmakbr. (4) Emir edimsözünü emir edimsözü 'daparı ş ey. K'nın, D'ye yapmasını istediğ i ş eyi yarıtırabiıecek güç,!•. ve konurnda oımasıdır; rica edimsözürıde ise K il•. D'nin birbirıeri karş tsmdakikonumlart aynıdır. i 13 Buna göre, yerine getirilmek istenen her olanaklı edimsöz edimi için, uygun koş ullardaki sözeelemi o edimin yerine getirirni olan bir türnce ya da türnce dizisi bulmak otenekhcır. Dolayısıyla tümcelerin düzsöz anlamı ile edımsöz gücü birbirini dış arda bırakan iki farklı ş ey değ ildir istenen edimsöz gücü, belli bir düzsöz anlamı oları bir türnce içerisinde belli bir anlatım aracılığ ıyla verilebilir. Ayrıca, her türncenın düzsöz anlamı, zetsn, bazı edimsöz gücü belirteçlerini içerir. (Searle 1966: 416) Austtrı'In birinci ilkeyi gözden kecırmesı, tümeelerin düzsöz anlamı ile edirnsöz gücünü birbirinden ayırmasına yol açarken, ikinci ilkeyigözardı etmesi de edimsöz gücünün tümcenin anlamının bir parçası olduğ u olgusunu gözden kaçırmasına yol açmış tır. Anlernlencırme edimini, belli bir ıçlemle ve belli bir göndermeyle bir türnce sözeelernek olarak görmesi, onun, tümcernn taş ıdığ ı sctmsöz gücünü ya da tıış ıyat1ileceğ i edimsöz güçlerini belirleyen en önemli ögeleri (derin dizimsel yapı, vurgu, tonlema gibi anlam ögelerini) gözden kecırmesme yol açmış tır. Tümcenın anlamı sorunu, bir içlem ve gönderme sorunu clerek görüldüğ ünde" içlem ile gönderme sözcüklere ve battmlere özgü ş eyler olarak alındığ ında" sözcüklsrl e ya da betimlerle bağ lantılı olmayan anlam ögelerinin, dolayısıyla da, çoğ u durumda birer edimsöz gücü belirteci olan ögelerin gözden kaçırılması kaçınılmazdır. Son ilkeye gelince, Searle'e göre, bu ilkeyi gözden kaçırmış olması, Austin'in, 'ş öyle-ş öyle olacağ ını söylemek', 'olduğ unu söylemek', 'yapacağ ını söylemek', 'yapmasını söylemek' ya da 'olup olmadığ ını sormak' gibi enleumıenn, en az, 'olduğ unu bildirmek', 'yapmasını smretrnek', yapacağ ımı söz vermek' anlatımları kadar birer edimsöz anlatımı olduğ unu görmemesine yol açmış tır, (Searle 1966: 417-419) Searle'e göre, herş eye rağ men, Austtrı'in düzsöz/sdtrnsöz 114 ayrımının altınde üç önemli eqrun yatmaktetdır. ilki, yalnızcet bir edirninde bulunmeğ e çalış mak ile bu edimsöz ediminde bulunmağ ı baş armak aynrnı; tktncisl, bir türncenin anlattığ ı ş ey ile o tümceqı sözcalerken k'mn anlatmış olabileceğ i ş ey (ya daş eHler) aynmı; üçüncüsü ise önerme edtmi ile edirnsöz edi mi ôynrnıdır. seerıe. ilk iki ayrımın Austm'in ketesınce olen bir ayrım olduğ undôn emindir. Fakat, üçüncü ôyrırn konusunda o kadar emin değ ildir; Austin'in kimi sözlerinden(5) onun böyle bir ayrım yapmış olabileceğ ini çıkarır. Bu ayrım, birenimsöz edirninin içeriğ i ile bulunulan adtmsöz sdtmtmn türü arasındaki ayrımdır. Seerls'e göre, asıl dikkate alınması gereken de budur. Gerçekten de, örneğ in türnca sözceleqip bir edimsöz hd.n gid~c.ğ irrı biçimindeki bir önerme, farklı edimsöz güçlü farklı sözcelemlerin ortak içeriğ i olabilir: Bu tümceqi sözeelegerek evden gitmekle tehdit edebilirim, evden gideceğ im konusunda uyarıda bulunetıütrim, evden gideceğ imi bildit-ebilirim, evden gideceğ ime sözverebütrtm. Bunun için, sctmsöz ediminin bütünü içerisinde edimin türünü edimin içeriğ inden ôyırrnak gereğ iverdır. Daha doğ ru bir deyiş le, edimsöz edimini önerms edirninden (yôni, edirnsöz gücü bakımından yansız olan bir söz tekırmrn dile getirme ediminden) ayırmamız gerekir. Çünkü önerme edlminin özdssltk koş ulları ile edimsöz edimi ni n bütününün özrıest ik koş ulları aynı değ ildir. Austln hekh dır: Betimleyici süzcelarnlers baktığ ımızda, dtkketirnizi. edimsöz gücünden çok önerme boyutu üzerinde toplar-ız; çünkü enimsöz edirninin "algulerte karş ılıklılık" iliş kisi içerisinde olan parçası önermedir. Edimsel sözcelernlere baktığ ımızda ise görrneğ e (5) "B~timı~IJici sozcelernler söz konusu oıduğ urıd~, söz edimini edirnsczel yönlerinden de bütün dikkkatimizi düzsözeı olanlar üzerinde toplarız ... Edimsel sczceleroler söz konusu olduğ unda, olanaklı olduğ u iiıçü~, dikk.timizi sözceıernin edirnsöz gücü üzerinde onu, kerş thkhhk büyutundan 1984: 144-145) soyutJayıp topıayıp oıguıarı" soyutl.anz,"(Ausbn ı15 çalış tığ ımız, sözeelerninadımsöz qücüncen baş ka bir ş ey değ ildir. Söz geliş i, o gün saat beş gibi geleceğ ini söyleyen erkadaş Geleceğ lrıi söylüyorsun; ma. tamam da, söz yeriyor musun? diye soran kiş inin yôptığ ı budur. (seerte196ô: 419-420) Edimsöz edirninden tıldrı bir düzsöz savunan Searle's göre, belli bir iletiş im edirni olamayacağ ını ortamında, D'ye, söz geliş i diyen K, ş u dört tür söz edimini yerine getirir: (a) Bit- süzcaleme Türkçe sözcüklerden Austtn'tn t uttersoce set euımtnue kurulu seslendirme bir türnce ı bulunur sözeeler. edimi ile dillendirme (Bu, edimlerini içeren bir adtmdtr.) (b) Bir önerme nenmat (propositi{lfio/ euımtnae diye birine set gönderrnede bulunup ı gönderme1je bulunduğ u bu kiş iye 'yarın gelecek' anlatımını (c) Bir edirnsüz edıminde Geleceğ e iliş kin (d) (i//{,atli{lfiory bir bildirimde bulunur: yükler. 8Ct) bulunur: bulunur. Bu türnceyi söyleyen kiş i, her zernan olmamakle birlikte., bir etkisöz bulunabilir: inançlarını eutmınue Söz geliş i etkilernek de (p811oClltiolltiry set D'nin eylemlerini, isteyetıHir(6) ı düş üncelerini, (seerıe 1974: 22- 24,25) Bu dört tür söz edirni arasında sıkı bir iliş ki (6) K'mn sözcelediğ i tümce ile bulunmak istediğ i hiçbir dilsel bağ ıntı yoktur. Bunun için onları inc.leme vardır: etkisöz edirni arasmda, dış ı bırakır. Searle'e qore , 116 1. edtmlen. Sözceleme edimleri, yürüyen konuş ması birinin anlamında, önerrne yürürken K'run ayrı edimleri sigara ayrı ve içip edimsöz yanındakiyle gerçekleş tirdiğ i edimler değ ildir. Elir edimsöz ediminde oulunulcuğ unde, bir sözceleme edimi ile bir önerme ediminde geleceğ i bildiriminde de bulunulur. bulunan kiş i, Örneğ in, Mehmet'in yarın bunu yaparken, hem Türkçe sözcüklerden kurulu bir tümce sözcelemis, hem de rıenmet adındaki kiş iye göndermede bulunup ona 'yarın gelecek' anlatımını yüklemiş olur. (Searle 1974: 24) 2. sözeeleme edimleri karş ısındaki yolculuğ una sdimleri çıkmak ile durumu, önerme bilet karş ısındaki edimlerinin alıp durumu edimsöz trene binmenin gibi değ iidir tren Tren yolculuğ una çıkmanın yolu, bilet alıp trsns binmekten geçer. Oysa, sözcalerne edin'ıleri ile örıerme edirnleri. anlamda, araçları durumunu değ ildir. resmetmek sözeelerne ediminin, durumu, oy için bir uleş memn, birbirleri benzetme bu karş ısındaki yapmak gerekirse, örıerrne edimi ile edimsöz edimi kersısınceki pusulesıne karş ısındaki bir amaca Bu üç edimin mührünü 'evet' durumuna benzetilebilir: oy basmanın verme Nasıl o mührü basmak oy vermek yerine geçerse, K'nın [l'IJe "Mehmet yarın gelecek" demesi de (yani sözeelerne ediminde göndermede bulunup bulunması da) rtehmst ona 'yarın gelecek' adındaki kiş iye anlatımını yükleyerek, göndermede bulunduğ u kiş inin yarın geleceğ i bildiriminde bulunması yerine geçer. (Searle 1974: 24) 3. K, bir ectmsöz ediminde bulunduğ unda bir önerme edirninde de bulunur. Önerme edimleri yerine getirilen bir ettimsöz söz edimlert edimsöz değ ildir. edimlerinden ayrı Önerme edirnleri ediminin parçası olarak yerine getirilir. olarak her zaman Buna karş ılık, ı 17 ender olmakla bir-likte, kimi hernanqi durumlarda önsrms bir edtrntnde bulunulmadan edtrnsöz edtmlertnde bulunuletnltr. Örneğ in, Yaş a ! Arn<ın ! sözcelemlerinde durum budur. (Searle 1974: 25, 30; 196ge: 9) 4. enimsöz Farklı edimlerinde oıebnır. önsrme edimlari aynı bulunulurken gerçekleş tirilen Örneğ in t1~hrnet ~arın ge lecek mi? t1~hmet, yarın gE' 1! M~hmet keş ke IJ arın ge ıse ! sözcelemlertnde göndermede bulunulan kiş i ile o kiş iye yüklenen anlatım aynıdır, erne bu tümeeleri uygun koş ullarda sözeelegen bulunduğ u edimsöz edimi ise her birinde farklıdır. iliş kin bir btldtrtmue bulunur, ikincisinde emir verir, dördüncüsünde bir dileğ ini kmn ilkinde geleceğ e soru sorar, üçüncüsünde dış avurur (ya da dile getirir). (5earl e ı974: 24) 5. ünerme euımıert belli tür anlatımlar biçimi tümcedir. olabilir. ectmlertnce bulunulurken özel dilbilgisel Bu, örneğ in, "GeJt" git1i tek sözeüklü Önerme edimlerininki vukıeme için sdtmsöz ile sözcelenir. Edirnsöz edtmlertmn yüklemıer, gönderme için ttenrnet'. adlar, 'bu', 'ş u', 'burası', 'burada' gibi gibi adıller annesi', 'Zeynep·in babası' gibi tekil Ancak, kimi durumlarda, biçimselolarak gönderme anlatımı Dir türnce de ise türncenin ulusturucu belgili perçelertdır: 'Zeynep' gibi özel ya da 'ttehmet'tn tıettmler kullanılır. ortada bir tekil belgili olduğ u halde, göndermede bulunulan bir herhangi 115 birş eyolmayabilir. Örneğ in, gönderme entetırmmr. Türkçede edtllur biçimselolarak bir ama, söz geliş i, 1"1~hmeiş ur ay. bIJraya koş uş turdu sôzcelemtnde geçen 'ş ureue' ile bulunduğ u belli yerler yoktur. 6. Edimsöz tümeelerin gücü edimi dizimsel baHriecı önermentn alınması birer içeriğ inin, rorce fiilin ile !/Jdicetor) fiilleri genellikle sorulerı 'rice genellikle edimsöz kimi durumlerde. en önemli edin'ısöz gücü soru kıpinde fill1erle sorulur. hangisi olduğ u, sözeelem 'llI~anrım/uyanyonım' sözcelenen gösterir. fiillerle ediminin emir da açık seçik bir biçimde gücü ile önsrme içeriğ ini sözeelerken olduğ unu kipınde ederim/ediyorum', kullemlerek beltrteci, K'nın tümceyi hangisi kipi ile edimsöz bulunulan edirnsöz fiilerl ediminin Örneğ in, evet-hayır Aynı ş ekilde, önerme gücü sözeelernin taş ıdığ ı edtrnsöz baş ka bir deyiş le, emir-ler sözealenen vardır: adtmsöz karş ılığ ı gerektiğ ini, olduğ u sdimsöz belirteçleridir. Elbette, 1974 25-26) önerme (jlll?cEltiofleıy nasıl bulunmakta içerisinde ile yapılarında gücünCm ne olduğ untı, verilir, (seerte qöndermeds etnllerımn (proposiNa.17f1l Ji.~d/c§t(Jr). Edimsöz belirtecİ Türkçe'de 'buraya' gibi belirtilebilir. türncenin yüzey yapısı edimsöz yansıtmeyabilir. Örneğ in, [r- Söz mü? K- Söz, gelet~ğ im. gibi bir konuş ma içerisinde, yapısında edimsöz kolaylıkla ôyırôbilmekteyiz. k'nın sözcelediğ i gücü belirteci ile önerme Buna karş ılık, sontümcanın belirtecini söz geliş i yüzey birbirinden 119 K- Yarın ge ıeceğ im. [)- SÖZ: mü? K- Söz. gibi bir karş tl ıkla konuş mada ögeyi birbirinden belirteci ile önsrms (seerte K'nın sözcelediğ i ôyırmeımız oleneksızdır. belirteci sontümcads bu iki Böyle curumterde, tümcenin derin özetlemek gerekirse, en yerine getirilen her adtmsöz yôpısında güç gizlidir vent, 1974: 30-31). SözL IJarm geı~ceğ imJ. kısece alındığ ında, gücü ile P gibi bir önerme içeriğ inden ediminde olmasa bulunmak için sözcelenen bile, derin yapısında gibi bir önerme belirteci 7. deyiş le, bir türnce sözeelegerek ertiminde sdimsôz her türncenin. bir edirnsöz yerine F(P) gibi bir edirnsöz Vani hiçbir edirni, F gibi bir adimsöz yüzey yapısında gücü belirteci ile p bulunur. P içerikli sözeelerne biçiminde oluş ur. F(P ) gibi bir edimsöz f gibi bir sdtmsöz K, F gücünde biçiminde yalın de bulunur. edimini edtmtni. getirebilir. yerine getiren Ancak, bunun tersi edtrntnde bulunulmadan arıcek f(p) Baş ka kiş i, bir bir doğ ru değ ildir-. da bir sözeeleme edirninde bul unuletıt i ir. Örneğ in, Geıeç.,;kıeı' yarın diı ~1ehrnet diyen kiş i bir SÖZGelerne editrıinde ettimsöz ediminde bulunmuş bulunmuş olmaz. (Searle olur, ama herhangi 1974: 24; 198ge: 9) bir 120 Ô. K, iki farklı sözeelerne edimiyie aynı sdtmsöz ediminde bul unebütr. Örneğ in, aynı il eUş i m ortamında '(;,ğ rnur yağ ıııor It is rairıin9 sözcelemlerinin ikisiyle de yı.ığ mur bulunulebtlir. Hatta aynı dil kullanılarak aynı iletiş im ortamında sözcelenebilecek yağ dığ ı bildiriminde ce bu yapılabilir. Örneğ in t·1ehrnet IJ<inn ge lecek t1ehrrıet oğ uıIJann burada olacak tümcelertnt düş ünelim. Her iki durumda K'nın buıunduğ usözealeme edimlerinin farklı olduğ u ortadadır: Bu iki durumda K'nm sözcelediğ i TÜrkçe sözcük zinciri edimsöz edimleri terkudır. Ama iki ile önerme edimleri geleceğ e iliş kin bir bildirimde durumda da bulunulan aynıdır: Her iki durumda da K bulunmakta ve aynı kiş iye gönderme yaprmıktadır. Gönderme yapılan kiş iye yüklenen anlatım, ilk bakış ta, terklıdtr: fakat o kiş iye ttk durumda yüklenen 'yarın gelecek' enletırm ile ikinci durumda yüklenen 'yarın burece olacak' anlatımı eş enıemu anlsttmlerdır. Bunun için, iki durumda da qönderme gibi yükleme edim1nin de aynı olduğ unu söylemek 'Iükleme eoımtmn aynı olması olması zorunlu değ ildir; edinlinde bulunulmuş 9. ortamında lu farklı yerine için eş anlemlı yanlış yüklenen anlatımıarın olduklarında edi mi olmaz. özces da aynı ldüklema olur. (seerıe 1974: 24, 25 dn.I: 1959a: 9) kiş inin ya da aynı kiş inin getirdiğ i önerme edimi yerine getiriletıilir. Kardeş im yarın gelecek aynı sözeelerne Örneğ in, iki farklı eıjimiyle, iki iletiş im farklı 121 tümcesinin H:i farklı kiş i tarafından iki farklı iletiş im ortsmmoe sözcelendiğ ini düş ünelim. Böyle bir durumda bulunulan sözeelerne edi mi ôynı,jır: eum söz zinciri sözcelenmektedir. Ama önerrne edimi aynı değ ildir: 'Kardeş im' enletırmgte iki farklı kiş iye göndermede butunulmekternr. Aynı ş ekilde, iki farklı kiş inin ya da aynıktş lntn iki f erklı iletiş im ortemtnde yerine getirdiğ i aynı sözeeleme edimiyle iki farklı edimsöz ediminde nulunuteoütr. Örneğ in, aynı kiş i, biriletiş im ortamında bu tümceyi sözeelegerek kardeş inin ertesi gün geleceğ i nuutrtmtnne bulunurken, bir baş ka iletiş im ortamında kardeş inin ertesi gün geleceğ i uyarısında bulunabilir. (seerte 1974: 24; 193ge: 9-10) 10. Edirnsöz edimi baş arılı ve kusursuz bir edimsem, D k'mn bu edimde bulunmak için kullandığ ı sözeelemt anlar. Bu, sözeelemin O'de yol açtığ ı edtmsözel bir etkidir. Fakat sözeelamin D'de yol açtığ ı baş ka etkiler de vardır: sözcelem, ayrıca, D'nln duygularını., tutumlerrm, daha sonraki davranış larını etkileyebilir. Hatta, kimi durumlarda K özellikle böyle bir etkiyi amaçlar. Bunlar etkisözel etkilerdir; etkisöz edimleri de iş te böyle etkiler oluş turma edimleridir. Örneğ in, K bir bildirimde bulunerek (edlmsöz edirni) D'yi (stktsöz edimi): söz vererek ikna edebilir, ya da kandtretıilir (eoimsöz edtmt) D'nin endiş elerini siletnltr ya de onda belli beklentiler uuancıretnltr. K bu etkilere isteıolerek olduğ u gibi istemeyerek de yol ecebütr. Örneğ in, k'mn D ile birlikte ziı:ıaret amacıyla evine gittikleri Jciş iyi kastederek sözcelediğ i Eviod~ kepek bes ıiy or tümcesi, K istemediğ i (7) Bkz.: Böıüm 3.3. halde, D'yi huzursuz edebilir. Zaman zaman da bunun tersi oletıillr. vem K sözcelemtute utesemeuebntr. Örneğ in, D'de istediğ i etkiye sözeelemi K istediğ i halde D'yi huzursuz etmeyebilir. (5earle 198ge: Evinde tirrıs~h bes liy or 11-12) 11. Etkisöz edimleri, edimsöz edimlerinden farklı olarak özünde dilsel değ ildir. Çünkü, hiçbir söz edıminde bulunmadan etkisözel etkilere ulaş mak oleneklunr. Edimsöz edimleri anlamayla ilgili oldukları için uqlesımsel bir nale getirilebilirler: Ş öyle ş ÖIJle bir sözeelernin ş öyle bir edirnsöz edimi olarak kabul edildiğ ini belirten bir uylaş ımın olması geneııikle cleneklımr. Buna karş ılık, etkisöz edimleri daha sonra ortaya çıkacak etkilerle ilgili olduğ u için bu olanaklı değ ildir: Ş öyle ş öyle bir sözeelemin kar-ş ıdaki kiş iyi ikna etmek, kenrhrrnek, huzursuz etmek, ya de kızcırmek olduğ unu belirten bir tlylaş ımın olması olanaksızdır. (sser!e 195ge: 12) 3.3. EDiMSÖZ miMLERiNiN BAŞ ARI KOŞ ULLARI seerts'e göre, önemıeler belli koş ullarda doğ ru, t'elli koş ullarda da yanlış olurken, sdtmsöz edimleri tıesentı ya da baş arısız olurlar. Örneğ in, emir verme edtmtnın baş arılı olması için, emir veren kiş inin (K'nın), emir vet-diğ i kiş iye (D'ye), emir verebilecek güçte ve konumda olması, söz geliş i emir verdiğ i kiş inin amiri, kornutem, bebası v.tı olması gerekir. Yoksa emir verme sdtmı beş arısiz olur. Baş ka bir deyiş le verdiğ i emir, "emir" olmaz. Ancak, kimi durumlarda edimsöz edimleri, baş arılı oldukları halde kusurlu olabilirler. Örneğ in, K emir verirken içten değ ilse, yani yapılmasını 123 emrettiğ i ş eyin yapılmasını aslında ıstsmtqorse, ya da D bu emri yerine getirebilecek durumda ya da konumda değ ilse, ectmı baş arılı, ama kusurlu olur. Aynı ş ekilde, K yapacağ ına söz verdiğ i ş eyi aslında yapmak niyetinde değ ilse, ya da bu ş eyi yapabilecek durumda değ ilse, söz verme edimi baş arılı, ama kusurlu olur. Va da, kitabı ortak arkadaş ları nenmettn aldığ ı konusunda Mklı bir gerekçesi olmadığ ı halde, K'nın D'ye Kihbı M~hmet "ıd ı diyerek, kitabı rtehmetin aldığ ı yollu bir bildirimde bulunduğ unu düş ünelim. Böyle bir durumda da, k'mn yerine getirmiş olduğ u sotmsöz edimi baş arılı, ama kusurlu bir edim olur. Setırle, bunun için, edımsöz edimlerinin ya baş arısız, ya baş arılı ama kusurlu, ya da hem baş arılı hern kusursuz bir biçimde yerine getit-ilebileceklerini ileri sürer. Ona göre, Austın, kimi durumlerde adımsöz edimlerinin baş at-ılı olduğ u halde kusurlu alebileceklerini gözden kaçırdığ ı için, onları yerinde (fBllcilfoııs) sdtmsöz edtmlsrt ile yerinde olmayan (jl1fBlfcflit7ils) enimsöz edimleri diye ikiye ayınmı yoluna gitmiş tir. (seerle 19ôge: 12-13) Peki, bir edirnsöz ediminin hem baş arılı hem kusursuz olmasını sağ layan nedir? K, bir edimsöz edimini hangi koş ullarda baş arılı ve kusursuz bir biçimde yerine getirmiş olur? Örneğ in, diyen K, hangi koş ullarda baş arılı ve kusursuz bir biçimde ertesi gün orada olacağ ına söz vermiş sayılır? seerıe'e göre, öncelikle iletiş imi baş arısız ya da baş arılı ama kusurlu kılacak maddi bir engelin olmaması gereklidir. Vani, 124 hem K hem D iletiş im da D'nin sağ ırlık, için kullanılan dilsizlik bir engeli olmamalıdır. iletmesi, D'nin otenekstzlesır. bilincinde gibi iletiş imi vokse, de K'nın Bunların olmalıdır; iletmek bir baskı kılacak vücutçe elenaksız K'nın iletmek dış ında, olmalıdır; krnn ya dili biliyor istediğ i jstediğ i K ile altında ş eyi ş eyi D o anda olmamalıdır. D'ye anlaması yaptıklarının K söylediğ ini oyun ya da ş aka olsun diye söylüyor olmamalıdır. SQz, yarın geı~çeğ im örneğ ini elecek'ulursek, bu tümceqi bilmiyorsa, ne anlama geldiğ ini Türkçe bir türnce olarak ezberlediğ j olsa bile, ertesi biliyor, K da D de Türkçe biliyor sözcelediğ inde, söz vermiş sayılmaz. vermiş dış ında, biliyor olmaz. K, Türkçe biliyor olması sağ ır biri hi!.aben yazdığ ında K, butümceut, diyelim sözcetıqorse. yine söz 1974: 57) Bunlar, iletiş imin seerts'e bir vesileyle olmaz. K, bu tümceyi, ya da diyelim uykusunda K Türkçe D Türkçe bilmediğ ini ya da kör birine Bütün bunların altında, olmaz. (Searle kusullerdır. D'nin Türkçe yine böyle bir söz vermiş karş ısında silah tehditi bilmediğ i, sözceuqorse, gün orada oleceğ me söz vermiş ama D bilmiyorsa, koş uluyla, olmalıdır. baş arılı ve kusursuz olması için gerekli göre, bir enimsöz eınmtnin baş arılı ve kusursuz olması için gerekli dört koş ul verdır. (Searle 1974: 57-62, 66-67) ( 1) Terne 1 koş ul (85se/JI i81 conattto» ) (2) Önerrne içeriğ i koş ulu(propo$"/tiI.7/ltrl conteat conaıtto» ) (3) Ön koş ul (prep{fr{flo.r!/ (4) içtenlik conaütoa) kuş ulu (sf;'J"Cerit!/ co,'1ditfoJ7) da 125 Bu dört koş ul, edirnsöz gücünün ş u yedi bileş eninin belh-ıediğ i dört koş uldur. (seerıe 198ge: 12 v.d.) ereğ i (ilh1ctltioii5ri!poftJ!) 1. Edimsôz 2. Edimsöz ereğ inin strB-'7gM ol tse jlMeııt 3. jtJl)8rl/ ereğ tne Edtrnsüz (]yM8Y8mMt ş iddet derecesi ol (d8gr88 pmht ) ulaş ma yolu al (lTh7de ) 4. Önerme içeriğ i knş ul lart 5. Ön koş ullar 6 içtenlik koş ulları 7. içtenlik strMgM kuş uf ler ımn ş iddet derecesi of tlıe sIharHi! 3.3. L Edımsöz Ereğ i Her tür edirnsöz edirninin o ol (d8gr88 cona/ttaos ) sotmsöz tür edimi olmasından kaynaklanan bir ereğ i, bir hedefi var-dır. Örneğ in, bir ş ey yapacağ ına söz vermek ile yemin etmenin edimsöz ereğ i ya da he1jefi, K'ya o ş eyi yapma sorumluluğ u ş eylerin anlatmak; yaptırmağ a celısmektır. ereklerine emeç yüklemek; nasılolduklarını ulaş mış ya da hedefleri rahatlatmak Bôş ôrılı de olabilir. bunlar, söz verme ediminin ~iedefler değ 1idir. Bundan içeriğ i bildirimde Elbette, [ı'ye D'ye bir ş ey bu K'mn baş ka birtakım Örneğ in, söz verirken, D'ye beğ endirmek isteyebilir. özünden kaymıklônan erneçler baş ka, edi rnsöz üzerinden utesılabtltr. Söz geliş i, sorumluluğ unu yüklenir, bulunmanınki ve kusursuz edimsöz edimleri olan edimlerdir. ya da kendini bildirimde emir vermeninki K, D'yi Ancak ya da ereğ i ne, edi mi n önerms söz veren kiş i P yapma emir veren kiş i D'ye P yaptırrneğ çeehş ır, bulunan kiş i D'ye P olduğ unu anlatır. (Searle 198ge: 14-15) 126 3.3.2. Kimi Edimsöz Ereğ inin edimsöz ettiğ ini, edimleri ulaş etriltr. dereceleriyle Ş iddet Derecesi aynı edimsöz Örneğ in K 1'in ereğ i ne Kı'nin ise P yapması için ısrar ettiğ ini Kı K1'den daha güçlü bir çaba içerisindedir. P yapacağ ina söz verdiğ ini, Kı'nin Burada da Kı P yapma sorumlululqunu yüklenrnektedir. Ş i,jdet fell'klı ş iddet D'ye P yapmasını rica düş ünelim. Bun:ıdô Va da örneğ in, Kı'in O'ye ise yemin ettiğ ini düş ünelim. Kı 'den daha güçlü bir biçimde derecelerinin kaynaklön farklı olabilir. Örneğ in, hem yôlvarrnak hem emretmek rica etmekten dene güçlüdür. Fakat yalvarmönın elmesi, ş iddetinin cış evurulsn emretmenin otoritesini 3.3.3. rica etmenin ş iddetinden arzunun ş iddetinin kullanıyor döhô güçlü büyüf<ıüğ ünden kayna~(]anır; daha büyük olması oyse D üzerinnekt K'nın olmasından kôynaklanır. (Searle 198ge: 15) Edimsöz Ereğ ine Ulaş ma Yolu Kimi edirnsöz edimleri, kullanılmasını edimsöz ereğ i ne ulaş mak için özel bir yolun ya da özel Örneğ in, emir vermek ile bir koş ullar kümesini gerekli rica etmenin edimsöz erekleri kılar. aynıdır, fakat emir vermek söz konusu ol,juğ unda K bu ereğ e D üzerindeki otoritesine bildirimde bildirimde dayanarak Ulaş abilir. Aynı ş ekilde, tanıklık etmek ile bulunmanın edimsöz ereğ i aynıdır, ama tanıklık eden kiş i, bulunan kiş iden farklı olduğ unu, onun öyle olduğ una iliş kin olarak, O'ye bir tanıklığ ına ş eyin öyle dayanarak entetır. Kimi zaman, edimsöz ereğ i ne ulaş ma yolu, edimsöz ereğ inin ş iddet derecesinietkiler. Ömeğ in,K'nın,D üzerindeki otoritesini kullanarakD'yebirş ey yaptırmağ açalış ması,buçabasınıngücünüarttırır. (seerle 196g e: 15-16) 127 3.3.4. Önerme içeriğ i Koş ullan çoğ u durumde, edımsöz gücü önerme içeriğ i ile ilgili belli kosuuerı gerekli kılar. Örneğ in söz vermek, K'mn, gelecekte bir eylemde buıune ca ğ ı yollu bir önerme içeriğ ini gerekli kılar. u'mn ya da üçüncü bir kiş inin birş ey yapacağ ı konusunda söz verilemeyeceğ i(8) gibi, geçmiş te yapılmış birş ey için de söz vernemez. Aynı ş ekilde. K birş ey için özür diliyor'sa, bu ş ey (yani özür dilemenin önerme içeriğ i) ya K'nın yaptığ ı t1irş ey olmalıdır, ya da üçüncü bir- kiş inin, ama bir biçimde K'nın sorumlu olduğ u birş ey olmalıdır. (seerle 195ge: 16) 3.3.5. Ön Koş ullar Her edimsöz edimi kendine özgü birtakım varsayımlar içerir. Örneğ in, söz verme edirninde K, yapacağ ına söz verdiğ i ş eyin D'nin yararımı olduğ unu; ü'nin bu ş eyi yapmasını kendisinden istediğ ini; söz verdiğ i ş eyi yapabilecek durumda olduğ unu verseger. Özür dilernede K, özür dilediğ i ş eyin kötü ya da ayıplanacak birş ey olduğ unu verseger. k'mn bu varsayımlarının yanlış olması durumunda, K edımsöz ereğ ine ulesrr, yani edim baş arılı olur. Ancak, bu durum K'nın yerine getirdiğ i edirnsöz ediminin kusurlu olmasına qol eçer. Kimse, aykırı düş meğ i göze etmeden, söz verip ardından de söz verdiğ i ş eyi yapabilecek durumda olmadığ ını ilerisüremsz Bir çok ön koş ulu, edirnin ereğ i belirler. Bunun için, ereğ i aynı olan bütün edimsöz edimleri ortak bir ya da bir dizi ön koş ulu gerekli kılar. Örneğ in, edimsöz ereğ i D'ye birş ey yaptırmak olan bütün (8) Eıb.tt~, uygun koş ullerde 'sö~,Mehmet yarın geıecek" dediğ imizde d. bir söz vermiş oluruz. Ancak, bu sozcelernde K'rıın söz verdiğ i ş ey tvlehmet'in gelmesi değ il, f"1.hmet'in ge1mesi için kendisine düş eniIJ apacağ ıdıt" . 126 edimsöz edimleri (yani emir vermek, rıce etmek, yôllr'armak türüne giren edimlerin tamamı), bir ön knş ul olerek, K'nın, D'dsn yapmasını istediğ i ş eyi yapabilecek durumda olduğ unu verseqmesırn gerektirir. Fakat, bazı ön koş ulları edimsöz ereğ ine ulaş ma tıiçimi belirlediğ inden, kimi ön koş ullar ancak belli edimsöz edimleri için gerekli ön koş ullar olur-o Örneğ in, emir de rica da yukıındaki ön kosulu gerekli kılar; erne emir ricadan farklı olarak, aynı edimsöz ereğ ine kendine özgü bir ulaş ma yolu ile ulaş tığ ından, yani K, D üzerindeki gücünü ya da otoritesini kullanarak D'ye birş ey yaptırmağ a çalış tığ ı için, bir ön kosuı oterak, K'nın D üzerinde otoritesi olan biri olmasını da gerekli kılar. Ancak bu ön koş ulun geçerli olması durumunda K D'ye besarıh ve kusursuz bir biçimde emir vet-miş sôyılır. (seerte 196913: 17-1ô) seerte'a göre, ön koş ullar ernmsöz qucune özgü birtakım seuıttuennr, kabu1lerdir-. Feket , bir de, önerme içeriğ ine özgü birtakım seuıınter, kebuüer vardır. Örneğ in, Fransa kralı keıdir bildirimi, bir Fransa kralı olduğ unu verseuer: Krjp"ijinni? zaman öıdü? sorusu, D'nln bir köpeğ i olduğ unu ve onun öldüğ ünü verseger. Bu tür sayıltılar edimsöz gücünden çıkan sayıltılarla kanş tınlmarna1ıdır.(9) (seerıe 19ôge: 16) (9) il~rid~, edirnsoz edirnlerinin onerrne içeriğ i üz~rinde dururken, bu tijr sayııtııar ijzerinde daha ayrıntılı olarsk durulaoaktıt·. Bkz.: Bolüm 3.5. 129 3.3.6. içtenlilc Koş ulu K, belli bir önerme içeriğ i olan belli bir edimsöz ediminde bulunduğ u her durumda, bir de aynı içerikli belli bir ruhsal durumu (ps!!c:!lOlogicol stste) ya da belli bir ztnın durumunu (maıiiM stste ı dış avurmuş olur. Örneğ in, P sözü verdiğ inde P yapma niyetini, P olduğ unu bildit-diğ inde P olduğ uinancını, emir olur. K'mn, asunce verdiğ inde P yapılması isteğ ini dış avurmuş içerisinde bulunmadığ ı ruhsal bir durumu dış evurmesı her zaman oleneklıdır. K bir edimsöz ediminde bulunurken, eğ er aslında içerisinde bulunmadığ ı bir ruhsal durumu rnş evuruqorse, edimi içten olmayan bir edim olur. Örneğ in, K, P yapma niyetinde olmadığ ı bal de P yapacağ ına söz veriyorsa, .•.erdiğ i söz içten değ ildir-; P olduğ una inanmadığ ı halde P olduğ unu söulüqorse söylediğ i içten değ ildir; P yapılmasını istemediğ i t·,alde P yapılmasını ernredlqorse emri içten değ ildir. içten olmayan edimsöz edimleri, baş arısız değ il,beş erıh ame kusurlu edirnsöz ernrnleridir. K böyle bir edimsöz ediminde bulunduğ unda o edimin ereğ ine ulaş mış sayılır. Yani, K; P yapma niyetinde olmadığ ı halds P yapacağ ına söz verse de, D karş ısında P yapma sorumluluğ unu üstlenmiş sayılır; P olduğ una inanmadığ ı halde P olduğ unu söqless bile, D'ye P olduğ unu söylemiş sayılır; D'den P yapmasını istemediğ i halde D'ye P yapmasını emretse de, D'ye P !:iaptırmağ eı çalış ıyor sayılır. Kusurlu da olsa, beserrlı heredimsöz edimiyle, K, o edimin içtenlik koş ulunun belirlediğ i ruh durumunu da dış avurmuş sayılır. Biredimsöz edirntnde bulunup hemen ardından o enimsöze karş ılık gelen ruhset durum içerisinde olunduğ unun yadsınmasının aykırılığ ı, bunu gösterir. Hiçbir K, örneğ in, P yapacağ ına söz verip ardından P yapmak niyetinde olmadığ ını; P olduğ unu söyleyip ardından P olduğ UM imınmadığ ını; P yapılmasını emredip ardından P yapılmasını istemediğ ini, eıykır1 düş rneyi göze almadan söleyemez. (seerıe 195ge 18-19) 130 içtenlik Koş ulunun Ş iddet Derecesi 3.3.7. Aynı edimsöz ereğ i ne farklı ş iddetderacaleriqle gibi, de aynı ruhsal msevurulebütr, durum Örneğ in, rica ya da arzusunu dtş isteğ ini rerklı ş iddet eden de, yalııaran evurur. qüçtüdür. çoğ u edimsöz zernan. ereğ inin cısevurcuqu içtenlik ş iddet dtş evurduqu istek koş ulunun derecesi cısevuruten dtsevurulen istek arzunun gücü aynı değ ildir: vetveren kıstntn eden kiş inin dereceleriyle da, P yapılması Ancak, rica edilirken istek ya da arzunun gücü ile yalvôrılırken erzu, nce ulaş ılabileceğ i birlikte ya da istek ya de ya da arzudan ş iddet daha derecesi değ iş ir. ile Örneğ in, rica etmek ile !dalveırmok söz konusu olduğ unda durum budur. Çünkü, cene gibi, bir adtmsöz önce de belirtildiğ i ş iddet derecesinin derecesini de arttmr. birlikte ertması. ediminin onun içtenlik edimsöz edımsöz değ iş mez. Örneğ in, emir vermenin koş ulunun büyüktür; ama içtenlik ş iddet derecesinin ereğ inin ş iddet ş iddet derecesinden daha ş iddet derecesinin daha büyük olması zorunlu değ ildir. ş iddet ereğ ininin Ama kimi durumlarda bu iki ş iddet derecesi derecesi, rica etmenin edimsöz ereğ inin ereğ inin koş ulunun Bunun nedeni, emrin edirnsöz büyük olması, ulaş ma yolundan kaymıklanmasıdır: ricanınkinden onun edimsöz ereğ ine Emrin edimsöz ereğ inin ş iddet derecesi büyüktür, çünkü emir veren kiş i D üzerindeki otoritesi da gücü aracılığ ıyla 19ô98: (seerts D'ye birş ey yaptırmağ a çalış ır. ya 19-20) Sonuç olarak, seerte'e göre, edimsöz gucunun bu yedi bileş eni dikkate alınarak, bir eoımsöz ediminin baş arılı ve kusursuz etmesım sağ layan dört koş ul ş öyle dile getirilebilir: türnce sözceleyen K gibi biri, dinleyen biri karş ısında, ! git1i bir iletiş im f(p) gibi bir ortamında, D gibi ancak ve ancak ş u dört kosuı yerine 131 geliyorsa, baş arılı ve kusursuz bir biçimde FCP) gibi bir enimsöz ediminde bulunmuş sayılır, (ı)Temel Koş ul: K,F edimsöz gücünün P ile bağ lantılısdımsöz ereğ ine, F'ninkendine özgüulaş ma yoluyla ve ş iddet derecesiyle ulaş ıyor ise; (2) Önerme içeriğ i koş ulu: K, P önemıesini dile getiren bir önerme ediminde bulunuyor, bu P önermesi de Fnin gerektirdiğ i önerme içeriğ i kosullerırn yerine getiriyor ise; (3) Ön Koş ul: HP) edımsöz ediminin gerektirdiğ i ön koş ullar ile P önermesiyle ilgili önerme sayıltılan geçerli ise; (4) içtenlik koş ulu: K,F(P)edimsöz ediminin içtenlik koş ulunun belirlediğ i ntısal dunım içerisinde bulunuyor ve bu ruhsel dunımu F edimsöz gücüne özgü ş iddet derecesiyle dış avuruyor ise, (Searle 196g e:75-76) 3.4. BEŞ TEMEL miMSÖZ EDiMSÖZ mi Mi ya da BEŞ TEMEL GÜCÜ (10) Ferklı iletiş im ortamlarında, birbirinden ş u ya da bu ölçüdeıerku. btrçok sotmsöz ediminde bulunulatnlir. Sözlüklerde yer alan, bir edimsöz edimini ya da gücünü adlandıran fiillerin (yani, söz vermek, emretmek, yalvarmak, soru sormak, bildirmek gibi fiillerin) sayısı, (10) Edirrısöz~dimi, K'nın y~rirıe getirdiğ i b&l1ibir tür ~ylerrıdir, Edimsoz gü"üise, u eyıemdo. bulunmak için kullanılan \ümcerıin taş ıdığ ı eylemsel deijerdir, 132 çeş itli adimlarinin sayısı belirtildiğ i bunları ortamtennce iletiş im konusunde gibi, Austin, açıklamağ a mıyız? edımsöz Acts'ta, çalış ırken belirtir "binlerce" Daha önce de olduğ unu Türlerine ayıramöz edimleriyle ilgili söyler. mıyız? kimi Peki, Searle, noktaları (s. 65 v.d.), bunun zorlu bir iş olduğ unu, çünkü beili bir edimsöz edimini besvurulebüscek enimsöz getirilebilecek bize bir fikir verebilir. bunların sımttencıremez Speectı yerine baş ka bir edımsöz edtrninden ôyırrnôk için sınıflandırma ölçütlerinin ve bunları yedi noktece çok Iarkh olduğ unu topler (s. (0): (1) Edirnin ereğ i yô ce emecındekı fôrklılıklôr, karş ısındaki durumlenmn (3) I!üklenil en sorumluluğ un derecestndekı f erkl ıIıkler. (2) K ile D'nin birbirleri fôrklılıkllJrl, (4) ÖnetTne içeriğ indeki (5) ünermentn, terklrhkler. K ile D'ntn ilgileriyle iliş kisindeki terklrhkler. (6) üısevuruten ruhsal durumlerdeki (7) Sözeelemin, konuş manın farklılıklar, geri kôlônıylô iliş kistndekt farklılıklar. Seôrle, beş hkh yazısında deha sonra, (Seerle Dmı göre, herş eyden (dolayısıyla "A Texnnorng fiilleri fiilleri ile ecimsöz ile edimsöz kerış t ırmemermz gerekir. edimsöz edimine bir euimsöz fiili karş ılık deyiş le, bir diide yerine bir adı olmayabilir. yerine getirilen bir iletiş im ortamında güçlerini) adimlerini birbirine Çünkü, bir dilde yerine getirilebilecek getirilebilecek Örneğ in, kullanılarak Acts" 19ô9b: 1-29), bu konuyu yeni1jen ele alır. önce, enimsöz da edirnsöz of lllocuttonerq gelmeyebilir. Baş ka bir her edimsôz edımtmn a1drl Türkçe'ce. bildirimlerin her miş li geçmiş zaman ayrı bir adı yoktur. Uygun 133 ~'lehrn~t dün geIdi diyen K'nın yerine getinjiğ i bulunmak' fiiliyle adlandırınz; ortemince edimi Türkçe'de 'bir bildirimde ama, yine uygun bir tlattsim t1ehme\ dün gelmiş diyen K'mn yerine getirdiğ i edirne kflrş ılık gelen Türkçe bir fiil yoktur. Gözden kecırılmernest gereken nokta, adtmsöz edirnimin dilin bir ögesi, edtmsöz fiilinin ise tek tek dillerin (yani Türkçemn. ingilizce'nin vb.) bir ögesi olduğ udur. Elbette, edimsöz fiileri eresmoakı terkter. edimsöz ernmleri eresincekt terklerı gösteren iyi bir kılavuzdur. erne tam olarak güvenilebilecek bir kıtevuz değ ildir. (seerts 1969b: 2) seene, speecn Acts'te saY,jığ ı sımüendırme ölçütlerini "A Texonorng of Illocutior.ary Acts" baş lıklı yazısında yeniden gözden geçirir ve onlara yenilerini ekleyerek yeniden düzenler: 1. Edimin (tütünün) ereğ indeki (ya da neuettncekt) seerle. temel koş ulun. enimsöz edimlerini sınıflandırmak için tam bir ölçüt olduğ u tnencindernr. Ona göre, burada 'erek' yô da 'hedef' denütnce. akla, her edirnsöz edirninin, tanımının {Jatirdiğ i bir etkisöz niyeti taş ıdığ ı gibi yanlış bir düş ünce gelmemelidir. Çünkü, en önemli enimsöz edimlerinin çoğ u için tanımının getirdiğ i bir etkisöz niyetiyoktur. Örneğ in, bildirimde bulunmak ile söz vermek edimlerinin tanımında D'de bir etkisöz etkisi oluş turma niyeti yer almaz. Bundan baş ka, sctmsöz ereğ i edimsözgücünOn bir ögesidir, edtmsöz gücü ile aynı ş e1j farklılıklar.(l1) (11) Speech Acts 'ta ilk olçut. 134 değ ildir. Nitekim, rica ile ernrtn edirnsöz erekleri aynı1jır: her ikisinin de ereğ i, D'ye birş ey yaptırmaktır; ama bu ikisinin eaimsöz güçleri farklıdır. Edlmsüz gücü, sdimsöz ereğ inin de içerisinde yer aldığ ı birçok ögenin bir bileş kesidir Ileecımsöz ereğ i bunlerın en önemlistdir. (seerte 19ô9b: 2-3) 2, Söz ile dünyaY1 birbirine uydurma doğ rultusundtlld Kimi edirnsöz edimleri, adimsöz erekleri gereğ i, sözü (yani önerme içeriğ ini) dünyaya uydurmak, kimileri ise ıjünyayı söze uydurmeık zorundadır. Bildirimde bulunmak ilkine, rica etmek ile söz vermek ise ikincisine girer. seerte, bu ayrımı açıklamak için Elizabeth Anscombe'un tntenttnns adlı kitabında yer verdiğ i bir örneğ i kullanır. Kerrsımn verdiğ i, üzerinde "fasulye, yağ , selarn ekmek" yazılı bir alış -veriş listesiyle süpermarkete giden bir adam düş ünelim. Bu adam ratlar areısırıda listede yazılanları sece seçe dolesirken onun aldığ ı her ş eyi bir kağ ıda yazan bir dedektifin onu izlediğ ini varsayalım. Dış arı çıktıklarında her ikisinin elinde de aynı liste olacaktır. Feıkat bu iki listenin iş levleri çok farklıdır. Alış -veriş yepan adamın elindeki listenin amacı, deyim yer-indeyse, dünyayı söze uqdurmektrr. eylemlerini listeye uydurduğ u düş ünülebilir. Buna karş ılık, dedektifin elindelci listenin emecı sözü dünyaya uydurmaktır: listeyi alış veriş yapan adamın eylemlerine Bu, ner iki durumda da birer nete uydurduğ u düş ünületnltr. yapıldığ ındeı olup bitecağ e cekerek daha iyi görülebilir. Söz geliş i, dedektifin eve gittiğ inde, birden, edemın sal am yerine kuş baş ı et aldığ ını farkettiğ ini düş ünelim. Böyle bir durumda onun yapacağ ı tek ş ey, elindeki listede yer alan 'selam' sözcüğ ünü çtzip yerine 'kuş besı et' yazmak olacaktır. Ama, eve gidince salem yerine kuş baş ı et aldığ ı ortaya çıktığ ında, adamın lJI.lptığ ı bu hateıyı aynı yolla düzeltmesi olanaklı olmayacaktır. (Searle 1989b: 3-4) ftırkhlıkltır(12) (12) S"""",h "",ts'ta yer verilmeyen bir ijlçü\. 135 Bu örnekte, dedektifin eldeki YBptıkJôrı listeler edimsöz ise Burada, nasıl yapılan iş lerin markette bulunan mallar içeriğ i) ile arasındaki bu farklılığ a, farklılık karş ılık edimsöz edimleri iliş kinin iliş kinin yazılanlarla yönünü beltrltuorse. iliş kinin kısaca, uydurma de, söz (yani yönünü belirler. yönü bakımından ortege doğ ruıtusu (differe,'7ce ir! direct/on af lil) erıern ile gelmektedir. eldeki listelerde dıJnyô erssmdeki seerıe, söz ile dünya arasındaki çıkan gücüne niteliğ i tıpkı bunun gibi, yerine getirilen önarme önerme içeriğ ine., bakımından der. Ona göre, bildirimde bulunrnek. betim1emek, açıklamak gibi yapmasında edimsöz olduğ u yalvi:wmak, emretmek, tıpkı edimlerinde, gibi, söz tıpkı dünyaya dedektifin uydurtılur; söz vermek gibi edirnsöz adamın listedekileri almasında rtangisi olduğ unu onun edimsöz ereğ i belirler. üısevuruten olduğ unu bildiren, dış evurur: edimlerinde ise, söze bunleruen (Searle 19ô9b: 4) ruhsal durumlarnekt fıırlchlılclar(13) ileri süren kiş i açıklayan, P P olduğ u inancını P yôpt1'li'lğ i'lsöz veren, yemin eden, P Yi'lpacağ ı konusunda güvence veren, P yapmakla diş evurur. etmek, Olduğ u gibi, dünya uydurulur. Bir edimsöz ediminin uydurma doğ rultusunun 3. liste rica P yapılmasını yalvaran kiş i tehdit rica eden kiş i, P yapma niyetini eden, emreden, P yapılması (yane arzusunu) P Yi'lpı1ması isteğ ini dış avurur. için P yaptığ ı ya da yapıldığ ı için özür dileyen kiş i, P olmesinden duyduğ u üzüntüqü dısevurur. Kısaca, P içerikli K, aynı zamanda, P ile ilgili nurumu da diş evurur. ruhsal durum bir etmese bile, bulunduğ u her durumrıa K, i) edirnin (13) Speeclı Acts'tii ediminde bulunan bulunduğ u ruhsal bir içten olmasa bile, yani aslında dış avurduğ u içerisinde durumu da dış avurmuş entmsöz olarak içerisinde bir ereğ inin edtmsöz beJirle.jiğ i sayılır. (Seflrle 1959b: 4-5) altıncı öıçHt. ediminde ruhsal 136 seerte'e sımüandmrken göre, baş ka sınıflandırma 4. bu ilk ölçütleri Edimsöz üç ölçüt en önemli üç kullemlebüecek edımsöz edimlertni ölçüttür. Fakat daha de vardır-o eregımn ş iddetteki Önermek ile ısrar etmek edimsözlerinin farklılıklaL(14) ereğ i aynıdır: ikisincte deK D'ye birş ey yaptırmağ a çalış ır. Arna P yapılmasında ısrar eden K, P yapılmasını öneren daha k'den bir güçlü biçimde O'ye P yaptırmağ a çalış ır. Aynı ş ekilde, K, P olduğ una yemin ettiğ inde Olduğ u tahmininde de, P bulunduğ unda da O'ye P olduğ unu söyler; amaP O'ye P, olduğ u tahmininde bulunduğ undan olduğ una yemin ettiğ inde daha güçlü bir biçimde P olduğ unu söyler. (seans 1969b: 5) 5. kiş iler sözcetemtn olarak: durumlarının edimsüz K ile ya do konumlarının odayı temizlemesini isterse üzerinde etkisi birbirleri olan i<arş ısındaki fBrkhhğ 1.(t5) Üst estten bu büyük bir olasılıkla Ast üstten odayı temizlemesini cletıiltr. gücü D'nin bir emir olur. isterse bu ancak bir öneriya de rica Bu Ölçüt, daha önce sözü edilen ön kosullenn bize verdiğ i bir ölçüttür, (Searle 1989b: 5-6) 6. sözcetemtn, K He D'mn Hgileriyle iliş kisindeki fı:ırlchl1klur.(16) Örneğ in övünmek ile yerınmek, tetırik etmek ile teziyede bulunmak arasındaki farkı düş ünelim. Buenimsöz edimlari, kerş ısmdek! tutumları K ile O'nin bu edimlerin farklı olduğ u için önerme içerikleri birbirinden farklıdır. Baş ka bir adimler. K ile D'rnn gözünde önerme içeriklerinin olduğ u için birbirinden farklıdır: (14) SpeeGb AGts't" üy-iincü (;}ç-iit (1 5) SpeeGh Acts' ta ikinci öı"üt. (j 6) SpeeGb Aııls't" beş inci i:iıç'üt. deyiş le, değ erleri bu farklı P olmasıyla övünen K, P olmasından 137 hoş nutkan P olduğ u için yerinen K, P olmasından hoş nut değ ildir. Aynı ş ekilde, KD'yi ediyor, D de bunu kabul P olduğ u için tebrik ediyor-sa, P olması D açısından mutluluk verici bir ş eydir; K P olduğ u eutunugor, için D'ye taziyede D de bunu kabul ediyorsa, P etmesi D açısından mutsuzluk verici birş eydir, Bu da, bir önceki ölçüt gibi, çıkan daha önce sözü edilen ön koş ullardan tıtr ölçüttür. (seerte 1969b: 6) 7. kenuş memn geri Imltımyla iliş kisindeki Sözcelemin, farlchhl<lar(17) Özellikle biidirim türüne giren edirnsöz edimleri söz konusu olduğ unda, K'nınsözcetemtmn iliş kisindeki farklılıklar için beş vuruletıilecek sonuç cıkermek. bakımdanOS) konuş mernn da,edirnsöz edimlerini ölçütlerden kabul get-i kalanıyla iliş kisi, ortamının verdiğ i sözealem içerisinde ecık ipuçları ôyırmak edirnsözleri edimlerdir. gibi euimsöz fiilerinin 'öyleyse' gibi anlatımlar birbirinden Örneğ in, yanıtlamak, reddetmek ayrılan Bundan baş ka, yine sözealem 'üstelik', biri olabilir. etrnek, birbirinden etmek', 'reddetmek' konuş manın geri kelanıyiô bu Sözeelemin içerisinde geçen 'kııbul yarıjımıyle kurulebiltr. geçen 'bununla birlikte', ile sözealemin geçtiğ i da bu iliş kiyi iletiş im ortalde koyebilir. (seerıe 1989b: 6) Önerme ô. dllsel ögelerin fıırkhhkhır.(19) belirlediğ i yemin etmek ile P öndeyisinde yatôr: Bir bildirim olarak ş imdi bir ile sınırlı gelecekle sınırlı (17)Speeeh Acts'ta edimsüz içeriğ indeki, Örneğ in P olduğ una bulunmak eresındeki. terk burada kullanıldığ ında önerme gucunu belirten içeriğ ini bir önerme içeriğ ini. yernin(20) geçmiş gerekli kiler, yô da öndeyi ise Bu, edirnsöz ediminin önerme yedin'oi ölçüt. (18) Eıbette, daha baş h bakıml.rdan da birbirlerinden ayrılırlar. (19) Speech Acts 'ta dördüncü olçüt (20) Türk,~'de 'yemin edimiminin de adıdır. etmek' fiili, aIJ01 zamanda, $01: verme WrUrıe giren bir edirnsoz 13ô içeriğ i knş ullermın 9. verdiğ i bir ölçüttür. Her zaman böyle olabilen gerekmeyen (Seerle 19590: 6) söz edim.i olması ama bır söz adtmt edtmlerle, yerine getirilmesi farkı ıı1kI6r(21) eresmcekı edi mler gereken ularak Örneğ in, önümde duran bir öbek nesneyi, Ş unları A diye, ş unları da B diye $ımflarıdınyorum stmüenmrebıttrtm. diyerek Fakat, bu nesneleri herhangi bir sözeelemeden de sınıflandırabilirirn: B'leri B kutusuna atarak türnca Bütün A'ları A kutusuna, bütün da bunu yapabilirim. etmek, tanı koyrnak, sonuç çıkarmak edimleri Bu durum tahmin için de söz konusudur: ... olduğ unu tahmin ediyorum ... olduğ u tamsını koyuyorum ... olduğ u sonucunu çık3r'liJvfiJfrı diyerek bir çıkarabilirim türncenin tahminde koyabilir, bir sonuç Feket bütün bunları yapmak için bu ya da benzeri bir tahmin cıkeretıütrtm. edebilirirn; Yeni sözeelemeden. hatta içsel yapabilirim. sessizce bütün birine adarnın sarhoş bunları bir- söz edirninde hiçbir bile ş izofreni olduğ u türnce bulunmeden (Seari" 1959b: 6-7) Gerçekleş UrHebiJmesı dizyeler yo do kurumlar edimler tanı kOY1'lt1ilirim; ya da yanımda oturan sonucunu 10. bir sözcelenmesi de ş art değ ildir. Bir binanın yalnızca önünde durup yüksekliğ ini tanısı bulunabilir, erasındakt gerektiren ıçın birtakım edimlerle f6rkJ111k16r.(22) Baş arılı (2l) Spl.'l.'ch Acts'ta ı~er 'lerilmeyen bir ölçüt. aHdış ı gerektirmeyen '18 kusursuz bir 139 biçimde yerine getirilebilmelari için dildış ı bir dizgeyi kurumu, K ile D'nirı bu dizge ya da kurum içerisinde yeı de özel bir yeri olmasını gerekli kılen çok sôyıdô edirnsöz edirni verdır. Söz geliş i, eıoroz etmek, mahkum etmek, savaş ilan etmek böyle edimlerdendtr. Bu edimlerds bulunrnek için K'rnn, söz geliş i, S~nistcror ediyorum Seni beş yıı haps. mahkum .diyorum Amerika'ya sa~taşilan ediyorurl! tümcelerini sözeelemesi yeterli değ ildir, Morın etmek için ortada bir eterez kurumunun, hapse mahkum etmek için ortede bir yeırgı kurumunun, savaş kurumun olması getiren kiş i ilan etmek qsrsktr. olarak için de crtede Daha da önemlisi, K'nın, bu kurumler devlet bu edimleri içerisinde, Buna karş ılık, bulunrnek ya da söz vermek gibi edtmsöz konusu olduğ unda bu tür dizge ya da kurumlarm 'tôğ mur yeığ ıjığ ı l:Jollu bir bildirimde kurum gerektirme söz olması gerekmez, uymam yeterli bu 'dönü, yani dildış ı yönü, yukarıda edimleri bulunmak, yeı ce yeırın gelip sizi göreceğ ime söz verrnek için dil kurallarına Ancak, edimsöz edimlerinin yerine bu edirnlerde bulunabilecek yetki ve konurnde olması da gereklidir, bildirimde denen bir beş inci karş ımıza erken yönüyle kerıstmtmemeucır. ölçütü ulacektır. bir dizge ya da dile getirirken Söz konusu kurumlar, K ile D'ninbirbirleri ki'lrş ısındakikonumlannı da Ilerir Fakat,K ile D'ninkonumlan arasındaki fi'irklılıkli'ir, her zaman, içerisinde yer aldıklan bir kururndan kayni'iklanrrıaz,Örneğ in,kırtıemna elindeki silahı doğ rultup bütün parasını kendisine vermasint söyleyen soyguncunun,sözeelemiyle yerine getirdiğ i edimsöz edimi ne rıcenr, ne yalvandır, Soyguncu kurbanına bir emir vermektedir, Ancak, bunldo soyguncunun (yani, Krnn) kurbanı (yeıni, D) karş ısındakikonumu,içerisinde yer aldıklan herhangibir dildış ı kurumundeğ il, (22) Speech Acts'h yer v•.ri1m~yerıbir öıçüt. 140 elinde silôh olmasının verdiğ i bir konumdut-.(Searle l'~9b: 7) 1L Edimsel bir kullanımı olan mnerla edimleriyle, edimsöz edlendırılen edimsel bir kunenımı olmayan fiilierle edimlari flirl<l1lllchır.(B) Edimsöz arasındaki enımsöz adlandmlan edimlerini tidlandıran fiillerin çoğ unun edimsel bir kullanımıveröır. Ömeğ in, Türkçe'de, 'rica etmek', 'söz vermek', 'emretmek' edimsel kullanımı elen edimsöz fiileridir: Gelmerıi rica ediyorum GE'l€'c-egimE< söz vE'riyorum Gelmeni emrediyorum denerek rica etme, söz verme, emretme edimlerinde bulunulabilir. Buna karş ılık, ı~ineTürkçe'de, söz geliş i, 'övCmrnek',yti da 'tehdit etmek' sdimsöz fiillerinin edimsel kullernrm yoktur: Sına'tdan tam not aldığ ım için bc;bUrieni'JorlJm denerek böbürlenme ediminde bulunmak; Seni tehdit ediyorum} sınevdan zal~lf not denerek birini tehdit etmek, Türkçe'ye 12. 'f"E't"l:?cı?ğ im aykırıdır. (Searle Edimsöz ediminin gerçekleş tirildi ğ i deyiş fBrl<hhklar.(24) Edimsöz fiilletinin kirni, adlandırdığ ı 19ô9b: 7) biçimindeki eoımsöz ediminin gerçekleş tirildiğ i deyiş biçiminigösterir. Ömeğ in, 'res etmek' ile 'ilan etmek' arasındaki terktürkten baş vurulan fark, sdimsüz ereğ indeki kaynaklanmaz; edimsöz ya da önerme içeriğ indeki edimi getirilirken yerine deyiş biçimindeki fôtidılıktatl kaynaklanır. (Seat-le 19ô9b: 8) (23) Spl!l!clı Acts'ta yer v.rilm~yerı bit' ölçüt. (24) Spl!l!ch Acts'ta yer verilmeyen bit· ölçüt. 141 seerle. enimsöz edimlertm srmt lenrnrırken bu oniki ölçütün yanında, Austtn'tn yaptığ ı sınıflandırmanın da iyi bir çıkış noktası olduğ u düsüncesinoedtr. Ancak, ona göre, Austın'tn yaptığ ı sınıflandırma kusursuz olmadığ ı gibi uygun bır sınıflandırma da değ ildir. O, herş eyden önce, entmsüz edimlerini değ il, nmerini smınemnrmektauır. Oysa, daha önce de edtmsüz belirtildiğ i gibi, bir dilde yerine getirilebilecek her sdtrnsöz edimi için ayrı bir edtmsöz fiili olması zorunlu değ ildir. Ayrıca, H;i edimsôz fiili bir ve aynı edimsöz ediminin adı olabilir. Yapılanın bir ectmsöz fiilleri sınıflandırması olmasında, sınıflandırmanın uygunluğ u açısından." büyük bir sakınca görülmeyebilir. Fakat, aksayan baş ka uenıer da Searle"e göre, Austtnın stmnenrnrmesmce verdır. (seerte 1959b: 9) (1) Austin'in siiı~dığ ı fiillerin kimisi edimsöz fiili bile değ ildir. Örneğ in, "duygudaş elmek', 'diye saymak', 'keststmek', 'niyetinde olmak'P5) böyle bir fiillerdir-. Elbette, söz geli:?i Yarın sinem.3y<ı gitmek ni'Jetindeyim diyen kiş i bir edimsöz ediminde bulunur. Ancak, yerine ı:,ıetirdiğ i edirnsöz ediminin karş ılığ ı olan edimsöz fiili 'niyetinde olmak' değ il, 'bir niyeti dile qetirmek'ttr. Bir sctm olanik birş ey YElpmEl niyetinde olmak, asla, bir sdimsöz edimi değ ildir; bir niyeti dile getirmek ise, her durumde, bir edirnsöz edimidir. (SeElrle 19S9b: 9) (2) Atıstin, stmttendırmesrrn yaparken açık ya hiçbir ölçlite deuenmemekteeır. Yalnızcô, Yükleyiciler olduğ unda eçık ve belirgin bir biçimde edtrnsöz ereğ i ni Serimleyicileri, göründüğ ü kadarıyla, yukarıdaki 7. (25) Sırasıyla: 'surnpathize', 'regard es', 'meen lo', 'in~~nd' de tutarlı söz konusu temele alır. ölçütü, yani 142 sözcelemin, konuş manın geri kelemule olan iliş kisini temel e alarak temmtemeğ e çalış ır. KUJlamm-belirticHeri, hiç olemezse bir yanıyl cı, otorite kullanı lmasına dayanarak tanı ml ar. Burada, di 1 di ş i kurumla(26) ve i< ile D'nln birbirleri karş ısındaki konumlarıyla(2?) ilgili ölçütleri de ayrıca kullanır. üevremş -bettrttctjere gelince, bu sınıfı, kendisinin de farkında olduğ u gibi, hiç de doyurucu bir biçimde temmleuemez: ama, bu sınıf için K ile D açısından iyi olma kııvreımı(28) ile tutumları dış evuren anlatımları(29) ölçüt olarak kullanıyor gibidir. (sserte 19ô9b: 10) Açık hiçbir sınıflandırma ölçütline baş vurulmadığ ı, eetrnsöz edimleri ile edımsöz fiilleri sürekli birbirine karış tırıldığ ı için, sınıflar iç içe qırmtş ttr. Searle'e göre, burada sorun, hangi sınıfa girdiğ i tam olarak kestirilemeyen, iki sınıfa ce git-ebilecek birkaç örneğ in bulunması; ,:ıa da bir iki örnsğ tnen az üç sınıfa birden girebilecek nitelikte olması deı~i]ıjir Sorun, verilen örnekierin büyük bir bölümünün, sınıflandırma ölcütlert tutarlı olmadığ ı için, iki farklı sınıfa birden girmesidir. Örneğ in, önemli bir edtmsöz fiili olan 'betimlemek'C3\) fiilini alalım. Austin bu fiili ham kararnetırttcüer nem de sertmıeuıcner arasında sayar. Austın açısından bu anlaş ılmaz bir durum değ ildir. ÇDnkü biredımsöz edi mi elerak beUmleme edimi, Austtn'in verdiğ i tanımlar dikkate alın,jığ ında, bir kararın verilmesi edi mi de olabilir, bir serimlsme edi mi de. Sonra, yine onun verdiğ i tammtere göre, bir sertmlerne edimi aynı zamanda edirni de olabilir. Gerçekten de, Austtn'in bir kerer-beurtms sertmleuıcuer arasında saydığ ı fiil1erin çoğ u içindurumu budur: çoğ u kerer-beltrttcüer için verdiğ i tanıma da uyar. Örneğ in, (3) (26) Yukarıda., 10 .blçüt. (27) Yukarıda, 5. öıçüt. (28) Yukarıda, 6. ölçüt. (29) Yu~:and<!3. öıçüt. (30) 'descri~' 143 'onaylamak', 'IJadsımak', 'ileri sürmek', 'sımuenrnrmek', 'bir tutmak', 'sonucuna vermek '.... 8 'olduğ unu göstermek',(31) Bunların hepsi sartmleqicüer erasınde sııyılır; eme kerer-oeurttcuer erasınde sayılabilirlerdi, (seerle 1989b 10-11) Austin'in edımsöz fiili sınıfları yalnızeıı iç içe girmiş ourumce değ ildir, bir de kimi edimsöz fiili sınıfları içerisinde çok Örneğ in, Austin fıırt~lı türde edırnsöz fiillerine yer verilmiş tir, cevrems-beurncner arasında 'teş ekkGr etmek 'özür dilernele', 'esef etmek' ve 'buyur etrnek{32) f iillertntn yıınında 'meydan okumak', 'düelluga devet etmek-(33) fiillerini de sayar, Fakat" bu iki fii! D'nin sonraki eylemleriyle ilgilidir ve hem dizimsel hem enlembtltrnsel nekımcen 'emrstmek'. 'buyurmak' ve 'yesaklarnak{34) ile birlikte uüsünületıütr. Oysa, 'emretmek', 'buqurmek ve 'zorlıırmık-(35) fiillerine Austtnın hangi fii1 sınıfı içerisinde yer verdiğ ine baf~ıldığ ındıı, Ausun'tn onları, veto etmek', 'kirelemek'. ve 'rütbestrn in,jirmekü6) fiillerinin yanında kuuemm-tıettrttcüer erasında saydığ ı görülür, Oysa, Seewle'e göre, bu iki grup fiil çok farklı iki edimsöz edimi türüne girer, (Searle 1989b: ll) (4) saydığ ı beş enımsöz fiili sınıfı içerisinde yer venjiğ i fiillerin hepsı, içerisine sokulduklert fiil sınıfının tammine uymamaktadı r. Örneğ i n, 'aday göstermek', 'etemek' ve 'af oroz etrnek'(37), "ş u ya da bu nedenle hekkınoe tam bir karere verılemagen bir verlıkle, bir olguylıı ya da bir değ erle ilgili bir bulgı18udile getirmek" (AusUn 1964: 151) demek değ ildir-.(Seat-le19ô9t,: 11) (5) Austm'tn, (31) 5ır<i$lyh, 'affirrn", 'd~ny', 'stat~', 'class", 'id~rıtify', 'corıclude",'denote'. (32) Sırasıyı,,;thank', 'appoloqize', 'deplore. 'w~ıcom~', (33) Sınsıyla, (34) Sırasıyı", (35) Sırasıyla, 'dare/d~fy', 'chaııarı9~', (37) Sırasıyıa, 'normnate", '.ppoinl', 'exccromumcate'. 'order", 'commsnd' ve 'forbid'. 'order ', 'ccmrnand' \'e 'ur9.', (36) Sınsıyıa, 'vetc', 'hire', ye 'dernote'. 144 Austtn'in yaptığ ı sımrtenotrrneuı seerle, yukarıda belirtilen bu beş noktada eıesttren sınıflandırma ölçütlerinin ücünü ilk (yani, edtmsöz ereğ ini, uydurma doğ rultu:;unuve rnsevurulen ruhset durumu) temele alarak edimsöz edimlerini (2) Vönelticiler ı sseertıvesı ı atrect!•.'8S) (3) Yükleyiciler ı commissıves) (1) Kesinleyıcller (4) (5) (1) beş baş lık altında toplar: Dış avurucular (8,~'flrBss/v8S) Bildirgeler (d8c18r8titlrf:~) Kesinleyici sınıfına giren bir ş eyin söyıen,jiğ i srnmsöz eotmlertntn gibi olduğ u, baş kil bir deyiş le, dile getirilen önermenın doğ ru olduğ u konusundaf('y1 değ iş ik kılmskttr. Bu tür dünyayadır. etıtmsöz Dolayısıyla edırntertmn bu dış evurulen uydurma doğ ruıtusu sdimsöz ruhsal durum ise inançtır: bulunan K, P olıjuğ u inancını iddia tür Ölçülerde sorumlu edimlerinin dünyaya uygun olması beklenir. Busdtmsöz içeriğ inin etmek, ereğ i, belli bildirmek, da diş sözden önerme edimlerinde Böyle bir edirnsöz sdtminde evurur. yadsımak, Örneğ in, neri savunmak, bilgi sürmek, vermek, aktarmak, (öyle Olduğ u konusunda) ısrar etmek, versaqmek, tenmtn etmek, (öyle olduğ una) yernin etmek, itiraf öndeyide bulunmak, seerle'e ş ikayet göre, Austin'tn bit-çoğ u aslında birer etmek bu tür karar-belirticileri kesinleyiei edirndir. ı95ge: ı62- 163) (2) yaptırmağ a adımsöz edimlerinin çehsmektır. Uydurrna doğ rultusu tür edimsöz edirnlerinde, beklenir. Vöneltici K terannden etmek, tanıklık eutmsöz ile etmek, edirnleridir. sertmleqictlerintn (sserte ereğ i, 19ô9b: 12-13; D'ye birş ey dünyadan sözedir: Bu bir süre sonre dünyanın söze uydurulması dış evurulen ruhsal durum ise tstskttr. 145 Örneğ in, rica etmek, ısterne k. (yapmasını) emretmek, (yepmasını) buyurmak, yasaklemak, önermek, (yapması konusunda) ısrar uqermek, yalvarmak, izin vermek, etmek, (yapması konusunda) dua etmek birer seerıe'e göre, Austtnın söylemek, talep etmek, yaptırıcı yaptıncılarının edirnsöz edimidir. bir çoğ u da bu sınıfa girer. (Sesrle 196913 13-14.: 196ge: 19ô) (3) sserte, AusUn'in edimsöz sınıfını onun tanımladığ ı ona göre, yükleyici tür biçimiyle yükümlülük kabul eder. Dolayısıyla., ereğ i K'yl gelecekte altına sokmak Böyle bir edimde bulumin K, bir niyetini edimlerin sözadir. ternrmna karş ı çıkmaz ve bu edimsöz edimleri, yapma konusunda bir edimlertdtr. yükleyici uydurma doğ rultusu, Doleıyısıldla, bu tür edimsöz dünyanın söze uydurulması yönelticiler edimlerinde olan birş ey edimsöz orsevurur. Bu gibi dünyadan de bir süre sonra beklenir. Ancak, yöneltici edimsözlerde dünyayı söze uydurması beklenen kiş i D iken, yükleyicilerde bu kiş i K'dır. etmek, Söz vermek, tehdit etmek, (yapacağ ımı) yemin (yaprmığ ı) kabul etmek, razı elmek, (yapmağ ı) reddetmek, (yapmağ ı) teklif etmek, (yôpacağ ı konusunda) güvence vermek birer yükleyici edimsöz edimidi •. (Searle 1969b: !4-15; 196ge: !92) Dış avurucu edımsöz (4) ile ilgili olarak dış avurmak kmn edimleri, içerisinde olan sdtmsöz ereğ i, edimin önerme içeriğ i bulunduğ u ruhsal edirnleridir. bir durumu Örneğ in, teş ekkür etmek, tebrik etmek, özür dtlemek. taziyede bulunmak, esef etmek: gibi. Bu tür edtmlerds, bundan önceki edimsöz dısevurulen edirne özgü ortak dış evurulen ruhsal durumlar çeş itlidit-. edirnin önerine içeriğ inin ş ükran duygusunu, tebrik üzüntüsünü oısevurur. edimlerinde olduğ u gibi., bir ruhsal durum yo!(tur, Bunlarda gösterdiğ i Nitekim K,tsş ekkür etmede, olgu ya da durum karş ısındaki etmede, sevıncmi: tôziyede bulunmede, Dış avurucu edtrnlartn bii- uydLırma doğ ruıtusu 146 ecunce olmez: Böyle bir buluncuqunde K, ne sözü dünyaya ne de dünyayı söze uydurmağ a çalış ır. Dile getirilen pesinen kabul edilir. dileyen k'mn bastığ ını Söz geliş i, durumunu ileri sürmek önermenin doğ ruluğ u ayağ ına bastığ ı düş ünelim. olmadığ ı Onun amacı, gibi, için D'den özür D'mn ayağ ına D'nin eıyağ ınô besılmesım sağ lamek ce değ ildir. (Searle 19ô9b: 15-16) (5) bir Bildirge değ iş iklik türüne giren edtmsöz edimlerinin yarııtmııktır. sözeelemesi. tümceyi ce dururne gerçeklik edimsöz edimlerinde edirnin önerme içeriğ inin gösterdiğ i BIJ yô ne varlık tür ereğ i dünyada keztndırtr. Örneğ in., istifa iş ten kovmak, baş kan atamak böyle edimlerdir. K'rnn olgu ya etmek, k'mn, baş arılıve kusursuz bir biçimde böyle bir edimde bulunrnesınm, edimin önerrne içeriğ ini dünyaı~a uygun bır hale getirmesi, biidirgelerin eıyıncı özelliğ idir: deyip, baş arılı ve kusursuz bir biçimde istifeı eden K,ıstue etmiş olur; D'ye S~rıi kovuq orum deyip, baş arılı kovmuş ve kusursuz bir kovma edirninde bulunan K, D'yi olur; O'ye Serıi baş kan atıyorum deyip, cesentı beskan etemiş ve kusursuz bir eteme ediminde olur. Doleıyısıyleı, bildirgelerin bulunan K, D'yi iki yönlü bir uydurma doğ rultusu vardır: K, dünyada, dünyayı söze uyduracak bir değ iş iklik 147 !jeıreıtareıf( sözünü dünyeı!da uygun bir edimsöz edimlerinde ya da dildıs: içerisinde dildış ı hale qettrir. Bildirge türü bunu olanaklı kılan, ortada dildış ı bir kurumun bir iliş kiler ağ ının olmesr. K ile ü'mn de bu kurum özel bir yerinin olması ya da K ile D arasında söz konusu iliş kilerin tıelit-lediğ i bir bağ ın olmasıdır. Öı-neğ in, istifa hukuku olduğK u,iş çi D iş veren örneğ inde, ortada bir iş çi-iş veren olduğ u içindir ki,K D'ye istifa ediyorum dediğ inde, dünyada edimin yaratarak bu ônerme getirebilmektedİ r. iş ten önerrne içeı-iğ i içeriğ ini yönünde bir değ iş ikllk dünyaya kovma örneğ inde, uygun bir yineortede bir hale iş çi- iş veren hukuku olduğ u, bu kezK iş veren D iş çi olduğ u içindir ki, f( D'ye S?oi kovuqorurn dediğ inde, dünyeıdeı önerme içeriğ i sözü dünyeıyeıu!dduröbilmektedir. yönünde bir değ iş iklik (Searie ı9S9b: 16-16; türü her enimsöz yaratarak 1976: 39- 40) seerle'e bir kurum göre, bildirge ya da iliş kiler olmadığ ı bildirge ortada içerisinde türleri ağ ını ectmintn gerektirdiğ i Amerika'da geçerli de vardır. Örneğ in, kimi zaman insanlar, yer aldıkları bir kurum olmeıdığ ı halde, böyle bir kurum vermis gibi devrenerek dünyada bir değ iş iklik qeliş t, dildış ı ilkesinin yaratırlôr. bundan 200 yıl önce Bağ ımsızıı~~ Bildirgesi Söz ile yeıpılan bundan baş ka birş ey değ ildir: Bağ ımsızlık ilan edebilecek bir konurnde olmayan kurum vermısçesme tnsenlar, kendilerine devrenerek dildış ı bu konumu seığ layeın bir bir kurum yaratmış tır. 14Ô Sonra, doğ aüstü bildirimler vardır-oÖrneğ in, Tanrının Iş ık olsun ! demesi de bir büdtrtmdtr. Bu sözeelem. x'mn D'ye demesi gibi yöneltici bir edim olmadığ ı gibi, bir öndeyi ya de bir arzunun dış avurumu değ ildir. edilerek ilgili ış ık yaratıltrıaktadır. birtakım Busözcalemla, Son olarak, otr iş ık oıacağ ı de, dilin ilan kendisiyle tıil dir-gel er veruır. Söz geliş i, Bundan böliıe bi1dir9~ler~ kısaca B diyec.ğ im dediğ imde de bir bildirge edirnimle bulunurum. 'Bildirge' sözcüğ ünü B tıiçiminde dildış ı kısaıtmıs oturum. eme bunu yapmak için kururnun vert ı ğ i gerek! i değ il dir; çünkü, yalnızca dilde kalan bir değ iş ikliktir. dünyadaki bir değ iş ikli k, (Sear-le 19ô9b: 16-19; 1975: 40-41) Bildirgelerde K'nın dış avurduğ u durumlanı gelince, Seat-le, bu konuyla ilgili 15-19; 1975: 40), bu tür edimlerde cış evurmemğ ım ruhsal durumu edirnlerin ruhsal K'nın, genellikle, belirtir. durum ilk yazılannda ya de (1989tı: herhangi bir Ancak, daha sonra, bu tür hepsinde K'nın bir arzusunu ve bir inancını dış avurduğ u sonucuna verır : Ona göre, P olduğ u bildirgesinde önermesinin gösterdiğ i sözeeleminin o olguyu ortaya çıkardığ ı bulunan K, P olgu ya da dururnun olması inancını arzusu ile eszemanu olarak dış avurur (Searle 19ôge: 57). seertee göre, bu beş tür sdtmsöz edirninin herbirinin birer 149 temel biçimi vardır. Temel edimsöz edimlert, ulaş ma yoluyla vermağ ereğ ine özel bir dereceleri adımsöz sıfır ş iddet önarme içeriğ i koş ullarını, ön koş ulları koş ulunu gerekli kılan; en önemlisi, bütün öteki enimsöz edimlerinin kendisinden türeti1et1ileceğ i olan temel edirndir. ilkel edimlerdir. Buna göre: eutm, adından da anlaş ılacağ ı Temel kesinleyie} ereğ i K'yı dile getirdiğ i önsrmenin kılmak gerektirmeyen; olan (yani, güçlü olmadığ ı gibi, zayıf da olmayan); ereğ inin belirlediğ i ve içtenlik (1) ı kendine özgü eoımsöz gibi, doğ ruluğ u konusunda sorumlu Bu edtrnde, dile getirilen beklenir. hiçbir önerme içeriğ i kOş ulu yoktur. ıerıın, P önermestnın doğ ruluğ u konusunda birtakım gerekçeleri EditYıSÖZereğ inin önermenin dünyaya uygun olması belirlediğ i olmasını ön koş ulolarak P Bu edimde bulunan K, her durumda, olduğ u inancını özel gerektirir. diş evurur. (seerts 195ge: 54-55, 59-60) (2) Temel çalış ır. Dolayısıyla, yöneltiCi edirnde K, D'ye birş ey bu sdimsöz ediminde uydurması beklenir. P'mn, D'nin ileride qöstermesı edirnin önerme içeriğ i D'nin yerine getireceğ i koş ulu; yaptırrmığ a dünyayı söze bir e,jimi D'nin P'yi yapabilecek urumda olması ise ön kosıuour. K, ü'ntn P'yi yapmôsı için duyduğ u erzuı (3) ô da isteğ i dısevurur. (Searle 198g e 55-56,60-61) Temel yükleyıci Konusunda bir yükümlülük ismet yöneltici edimle edtmcs erek, K'y1 ileride altına aynıdır, sokmakur birş ey yapmô Uydurma doğ rultusu ama bu kez dünyayı söze D'ntn uydurması beklenir. P'nin K'nın ileride yerine getireceğ i göstermesi gerekir. Bu, edimin önerıne içeriğ i f('nın P'yi yapabilecek durumda olmasıdır. durum ise niyettir: bir edimini kosulucur. Önkoş k'mn dış evuruuğ u P yapma niyeti. (Searle19Sge: 55, 60) ulu. ruhsal i50 Temel msavurucu edirnin et-eğ i, k'mn P kersrsmdekt (4) duygu ya da tutumunu dısevurmektır. Edirnin bir uydurma gibi, bir önerms içeriğ i olmôdığ ı üretildiğ i iletiş im ortermnca edirnde K herhangi bir doğ ru1tusu koş ulu da yoktur. P'nin, sözeelemin doğ ru olduğ u edirnin ön koş uludur. ya da düş üncesini dış avurabilir. duygu Bu (Ssarı e ı98ge: 58-59, 62) Temel blldırge (5) olduğ unu söyleyerek yaratmasıdır. inanç inancını edimin önerme aynı ise sözceleminin içeriğ i Bu edimde dısevurur. anda ş eyin o ş eyi olması gerçekleş tirdiğ i Dildış ı bir yerinin bir kurumun vôrlığ ı olması ÇOi~Ubildirgenin bir ön koş uludur. ama bu her bil1jirge ediminde olması gereken koş ul Bu bakımdan, ön koş ulunu değ ildir. getirmekte yôrar gö~:terdiğ i temel olacaktır: K, bir olgu ya de durumu meydana için olduğ unun kabul ediliyor koş uludur. ve K ile ü'nin o kurum içerisinde değ iş ikliğ i vardır. gösterdiğ i doğ ru bir önerme P önermesinin olması ijoi~ruıtusu arzusunu ve bir duyduğ u bir arzu, bunun ereğ i, K'nın P gösterdiğ i P'rnrı arzu, P önermesinin Dış avurduğ u tnecıcır. dünyada iki yönlü bir uydurma K., bir bulunan gelince, adimine edimin türnce bir ön ş öyle sözceleyerek getirebilecek dile P'rıin güçte olmalıdır. (seart el 9ôge: 5ö-5ô, 61) Bütün (Y'j da ondan türemiş ediminin kalan ederek altı bileş eninden türst ilebtltr. elde etme iş lemleri Searle, demektedir. olduğ unu söylemek, Ama bu edtrne, herhangi önerrne ecımıert. bu beş sdtmsöz temel bir edimtn), enimsöz ereı~i dış ında birine Önerme içeriğ i (i) kıtmaz. ernmsöz öteki (ı~a da btrkecıne birden) bu müdehalelere, müneneıe yeni edirrısöz gücü Ona göre, bu tür beş iş lem vardır: koş ulu ekleme btr önerme içeriı~i içeriğ i iş lemi:Örneğ in, koş ulunu koş ulu olarak, gerekli "P, qalecekte P 151 olacak bir olgu ya da durumu gösterrne1idir" bambaş ka bir edımsöz edimi kersırmze koş ulunu eklediğ imizde, çıkar: öndeyide bulunrnek. (seen e 19ôge: 64-65) (2) Ön koş ul ekleme iş lemi: Örneğ in, temel edirne, "K'mn, yapımı sorumluluğ unu konusunda birtakım eklediğ imizde üstlendiğ i P edimint (yapmağ a) razı olmak edim; çıkacaktır. temel yükleyici edirne, "K'nın yapma sorumluluğ unu P edirni, daha önce D ya da üçüncü bir kiş i kendisinden yapılması eklediğ imizde, yaprnama gerekçeleı-i olmalı" koş ulunu bir ön koş ulolarak karş ımıza, Aynı ş ekilde, üstlendiğ i yükleyici istenen bir edim olmehdır" tarafından ön koş ulunu edtrnsözü bu kez de karş ımıza, (yapmağ ı) kabul etmek cıkecektır. (Seat-le 198ge: 66-67) (3) kuş ulu ekleme içtenlik ş ikayet etmek, temel kesinleyici iş lemi: Örneğ in, P olduğ undan edtma,"K, P olduğ u inancının yanı sıra, P olmasından duyduğ u hosnutsuztuğ u koş ulunu eklediğ imizde elde da dış avuruyor edebileceğ imiz sdlmsöz olmalı" edimidir. (Searı el 9ôge: 68-69) (4) Ulaş ma yolunu stmr lendırma yaptırıcı edimin yaptırıcı edimsöz acındıranık ereğ ine (5) Ş iddet iş lemi: Örneğ in, temel özel bir ereğ i ne "K, ancak ısrar ulaş abilir" 'dallletnrıak sdtmsözünü ulaş manın diyerek bir yolu yoktur. ederek Arne ve kendine sınırlandırma getirirsek, elde ederiz. (seerıe 196ge: 69-70) derecelerini artırma ya iş lemleri: Örneğ in .. D'ye P yapmasını söyleyerek da ezettme temel yaptırıcı edimde bulunan kiş i, O'ye P yaptırma çabasının ş iddetini, ü'mn ya da P yapması için (yapmasını) duyduğ u isteğ in ş iddetini artırarak, ısrar etmek gitıi farklı bir edtmsöz ecımtne verır. (SeôrleI98ge:71-72) 152 Veni edımsöz güçleri elde etme iş lemleri, genellikle .. üzerinde etkili alen tş lemlerdir: ama ernmsöz qücünün kimi bileş enleri arasında mantıksal bağ ıntılar olduğ u için, zaman zaman, bu iş lemlerden tnrinin uygulanması o ectmsöz gücünün iki bileş enini de değ iş tirebilir. Örneğ in, edtrnsöz ereğ inin ş iddet derecesi ile içtenlik koş ulunun ş iddet derecesi arasında mantıksal bir bağ ıntı olduğ undan, bunlardan birini artırmak .. sonuçta ötekini de artırır. Ancak, bu iş lemlerin hiçbiri eııtmsöz gücünün ereğ i ni değ iş tirmez: Biremmsöz gücüne bu iş lemlerden biri uygulandığ ında, her zaman, edimsôz ereğ i aynı olan baş ka bir eoımsöz gücü elde edtıir. veni, örneğ in .. yöneltici bir edimsöz gücünden bu iş lemlerle ancak Ile encek yeni bir yöneltici edimsöz gücü, kesinıeyici ecımsöz gücünden, ancak ve ancak yeni tıir kesinleyiei edimsöz gücü elde edilebilir. Sonra, bir ecımsöz gücüne bu iş lemlerden birini uygulamak yeni bir eutrnsöz gücü elde etmek için tek baş ına yeterli değ ildir. Bu iş lemlerden biri uygulanarak eklenen yeni bir koş ulun. edimin güçlerini erurmemn, ya da ulesme yoluna getirilen sınırlamaların dilsel bakımdan anlamlı olması gerekir. Söz geliş i, yöneltici temel edirne "O çok güzel biri olmalıdır" gibi bir ön koş ul e~~lediğ imizde yeni birernmsöz gücü elde edemeyiz; çünkü bu koş ul dilsel bakımdan anlemlı bir kosut değ ildir Bundan baş ka, eklenen yeni kosuıun, edirnin ş iddet derecelerinde yapılacak bir değ iş ikliğ in, ya da edirnin Ulaş ma yoluna getirilecek bir sımrtememn. iş lem yapılan edimsöz gücünün bileş enleriyle tutarlı olması gerekir. DOlayısılJla, örneğ in, bir edimsöz gücünün ulaş ma yoluna yeni bir ulaş ma yolu eklemek, eklenen bu yeni ulaş ma yolu o ecımsöz gücünün ulaş ma yoluyla tutarn deı~ilse, yeni bir entmsöz gücü yat-atmaz. Ya da, söz geliş i, bir edimsöz gücüne eklenen yeni bir içtanlik koş ulu .. o edirnin içtenlik koş uluyla tutarlı değ ilse, söz konusu edirnsöz gücüne i) yeni içtenlik koş ulunu eklemek yeni bir edımsöz gücü yaratmaz. Son olarak, kimi edimsöz güçleri, edlmsöz gücünün yalnız bir bileş eni 153 bir edimsöz gücüne bu iş lemlerin ikisinin ya da daha fazlasının art arda uygul enmesı sonucunda el da edi lebil irl er. Örneğ in, (yapmasını) önermek, temel \:löneltici sdtmsöz gücünün ş iddet derecelerini ezelup, ona yeni bir ön koş ul (yani "P \:lapmak D'nin yararına olmalıdır" koş ulu) eklenerek elde edilir. (Searle 19ôge: 72-73) 3.5. ÖNERME EDiMLERI Daha önce de belirtildiğ i gibi, en Idalın biçimiyle alındığ ında .. bir edimsöz edimi, F gibi bir edimsöz gücü ile P gibi bir önerme içeriğ inden oluş ur. Dolayısıyla, yalın birsotmsöz ediminde bulunan her K, aynı zamanda bir önerme ediminde de bulunur: Belli bir kiş iye ya da ş eye göndermede bulunup ona bir anlatım yükler. K'mn bir sutmsöz ediminde bulunduğ u sırada yerine getirdiğ i önermsler, olguları temsil ederler ve bir doğ ruluk değ eri taş ırlar. Bir önermeyi anlamak demek, onun doğ ruluk değ erini, yani onu doğ nı kılan kosullerı bilmek demektir. Her önerme doğ rUlUk koş ullarını verseger. seertee göre, söz edirnleri kuramı çerçevesinde, bu koş ullar, K'nın önermeyi dile getirirken yerine getirdiğ i iki önerme (r8ferel.rce) edimiyle yükleme ediminin, yani gönderme (pr8diCtıtlolı) adiminin baş arı koş ularından baş ka birş ey değ ildir. 3.5. ı. Gönderme Edlmt ve Eltış Brı Koş ulları seerle. gönderme edimini çözümlerneğ e cehsrrken, tekil belg11i (sü7pIlltir de/Mi/e re/ereaces ı dikkate alır. Bunlar, tekil belgiH gönderme antetuntertule (sjnpEıMr definite referinp 8x/IFessioııs), yani 'sen', "'Naterloo Savaş ı', 'dünkü gazetenin bendeki nüshesı', 'Sezar' ve 'Orion takımyıldızı' gibi göndermeleri 154 anlatımlar aracılığ ıyla yapılan göndermelerdir. Bu tür anlatımların sözcelemlert, K'mn hakkında bir ş ey söylediğ i, bir sorusoruuğ u v.b. bir nesneyi, bir varlığ ı, ya da bir teki, öteki nesnelerden. vertıklerden. ya da teklerden ayırıp gösterirler. Bu tür enletrmler, "Kim?" "Ne?" "Hangi?" sorularına yanıt verirler. Ancak, bunları tekil belgili gönderme enletırm yapan ş eyin, dilbilgisel biçimlerinden çok, türnce içerisindeki iş levleri olduğ unu da unutmamak gerekir. (Searle 1974: 26-27) seerte, gönderme edimini yalnızca tekil belgili gönderme enteumlennden yola çıkarak cözümlsrnentn, bize eksik bir gönderme kurtımı vereceğ inin rerkmcedır. Herş eyden önce, tekil belgi1i olmayan gönderme anlatımları da vardır. Örneğ in, Bir ad.am g€' Idi geçen 'bir adam' anlatımı tekil ama belgisız bir gönderme enletırmdır. Bu tür anlatımlar da belli bir kiş iyi seçip qösterirler: ama bunu belgili olanlardan dene farfdı bir biçimde ytıptırlar. Bundan baş ka, sözeeleminde Kitapıar masının üz~rind~ sözcelemindeki 'kitaplar' gibi belgili ama çoğ ul; Kitapların bazıı.,.., masanın üz~rind~ sözcelernindeki 'kitapların bazıları' gibi hem çoğ ul hem belgisiz gönderme anlatımları da vardır. (Seat-le 1974: 27, 72) Daha da önemlisi, tekil ya da çoğ uı, b8lgJ1i ya da balqistz 155 olsun, dilbilgisel bakımdan qörıderme anlatımı olan bir anlatım, kimi sözeelemlerde göndermede bulunmak için kuuenumezter. Söz geliş i, Sokr ates Dir ir'53ndır sözceıerntncekt 'bir insan' dilbilgisel bakımdan tam bır belgisiztekiJ-gönderme-anlatımıdır, Ama, iş levi, onun burada bir gönderme anlatımı olarak değ il, bir yıiklem anlatımı olarak kullanıldığ ını göstermektedir. Ayrıca, iş levi bakımından da bir gönderme anlatımı olan enletrmler, belli bir ş eye göndermede bulunmayabiiirler. Söz geliş i, Peçasos yoktur tümcesindeki Peqesos' (Searle 1974: 27, 72) özel adı bir ş eye göndermede bulunmaz. Searle, ayrıca, tekil belgili gönderme kevremımn. sınırları pek belli olmayan bir kevrern olduğ unu da kabul eder: Birçok sınır durum bulmak oteneklırnr. Söz geliş i, adını bir belgenin eıtme imza olerek koy/m K kendine göndermede bulunur mu? Çekimli fiiler sözeelenme zamanlarına göndermede bulunur mu? Bu durumların, tekil belgili göndermeyi tekil belgili gönderme yapan özelliklerden yoksun olduğ u acıknr. Ama, Searle'e göre" bundan Idola çıkıp tekil belgili gönderme kavramını iş e yaramaz bulup bir yana etmek doğ ru olmaz, Bunlar gibi sınır durumların ayırdında olunduğ u sürece, bu tür durumlerde tekil belgili bir qöncermece bulunulup bulunmedıqırun pek de bir önemi yoktur. Yapılması gereken, tekil belgili gönderme anlatımlarının açık seçik örneklerini bulup, bu tür anlatımların sözcelemlerinin edtmsöz edirni içerisinde gördüğ ü iş levleri açıklemek. sonra da bu enıeumterm kuuemmtenm öteki enıeumıenn kullônımhırıyıa karş ılaş tırmaktır, (seerie 1974: 2ô) 156 seerta. bulunurken k'mn tekil kullanabileceğ i dilbilgisel biçimleri belgili tekil bir belgili gönderme ediminde gönderme anlatımıarını bakımından dört baş lık altında toplar: (Searle 1974: B1) ( 1) 'sokretes, 't'lehmet', Türki ye'., .Ameri ka' gi bi özel adl ar. (2) 'Çağ rılan kiş i', içerisinde 'dünyanın en yüksek dağ ı", Türkiye'nin 'Mehmet'in enküçük bulunduğ u ekonomik kriz', belgih 'kızıl saçlı adamın evli olduğ u kamn' gibi teklı Bu tür gönderme anlatımlım kimilerinde birden 'ttenmetın öteki fazla kullanılarak Mehmet'in olmak üzere iki en göndermelerin gönderme söz konusu olabilir. en küçük kardeş i' anlatımı ikincil yapılan kardeş i', beHmlef. küçük aracılığ ıyla K, biri gönderme yapar: Birincil kardeş ine, ikincil Örneğ in, birincil gönderme gönderme ise Mehmet"edir. 'Kızıl saçlı adamın evli olduğ tl kadın' anlatımında aynı ş ekilde iki farklı göndeme vardır: Kızıl saçlı da, adarnın evH olduğ u kadıne ve k1zıl soçlı euame. (3) 'Bu', 'su', 'o', 'ben', 'sen' gibi edı l ler. (4) Bir yanıyla özel ediere. bir betimJere giren 'Baş bakan', 'içiş leri yanıyla da tekil belgili Bakanı', 'Cumhurbaş kanı' gibi ünventar. Peki, birine K'nın bir edimsöz edimi içerisinde, giren belli getirdiğ i bir bir tekil tekil belgili belgili olmasını sağ layan koş uller nelerdir? ş u altı koş ul yerine sözcelediğ inde baş arılı ediminde bulunmuş anlatım gönderme ediminin gelirse, bu dört türden sözceleyerek baş arılı yerine ve kusursuz Searle'8 göre, ancak ve ancak K, G gibi ve kusursuz bir olur: (Saerla 1974: 94-95) bir tekil gönderme anlatımı belgi1i gönderme 157 1. 2. 3. ile D'nin dili bilmemek, sağ ır ya da dilsiz olmak v.b. gibi iletiş imi baş arısız ve kusursuz kılacak bir eksiklikleri yoksa. G gönderme anlatımı, sözealenen T gibi bir tümcesinin parçası olarak sözceleniyorsa. T türncesi sözcelendiğ inde bir edimsöz edirni yerine getirilmekte ise (ya da en azından böyle bir edirnde bulunulduğ u ssvl anı yorsfı). K Searle'e göre, gönderme edirninin baş ar-ılı ve kusursuz bir biçimde yerine getirilmesi, bir parçası olduğ u edimsöz edirninin baş arılı ve kusursuz bir biçimde yerine getirilmesine bağ lı değ ildir. Edimsöz edirni baş arısız olduğ u halde .. sözeelemin bütünüyle anlaş ılmaz birsöz yığ ını olmaması koş uluyla, belli birine ya da bir ş eye baş arılı ve kusursuz bir biçimde göndermede bulunmak olanaklıdır. 4, 5. 6, Ortada, G anlatımının diğ erlerinden ayırıp göstererek betimlediğ i, ıda da K'nın bir G anlatımıyla betimleyebilecek durumda olduğ u bir N nesnesi varsa. K, G enlettmım, N nesnesini kersisındeki D'ntntenımestm sağ lamaı, niyetiyle sozceliqorse. K, G enletrmım sözceleuersk N nesnesini ü'mn tanımasını sağ lamaf,: amacına, ü'ntn, kendisinin bu amacını anlaması yoluyla ulaş mak niyetindeyse; bir de D'nin, kendisinin amacını, G anlatımını yöneten kurallara ve G anlatımının sözcelendiğ i t1ağ lama iliş kin bilgileri aracılığ ıyla anlamasını istiyorsa, seerte'e göre, bu son koş ul, bir nesneye gönderme yapmağ ı., o nesnaıje dikkat çekmekten ayırrnamızı sağ layan bir koş uldur. Söz geliş i, karş ımda duran kiş inin dikkatini belli bir nesneye, o nesneyi 15ô kendisine atarak, o nesneyle kafasına vur-arak çekebilirim. iki durumda da o nesneye göndermede bulunmuş istediğ im amaçlara, kersımdeki kiş inin Ancak, etmem. Çünkü, bu erneeterum enlemesi yoluyle ulesmis değ ilir!!. 3.5.2. Yükleme Searle, öncelikle, Edimi ye Baş arı Koş ulları gönder-me edimi iie edımsöz yükleme ediminin, ediminin olduğ u anlamda ayn bir söz entmı olmadığ ına dik~:at çeker. r'1~hmet, git ! M.hmet, gidecek misin? r1ı?hme~) gi1mı:ni öneririm-. sözcelemlerini düş ünelim. Herbirtnds, 'git' yükl enrnektedi r. Dalıı:'! önce kul] anı ıen FtP) yarôrlanarak, bu sözcalsmlert, sırasıyla, anlatımı Mehmet'e simgel esttrmesı nden ş öyle simgeleş tirebiliriz: Öndeyi (rtehmet git) Emir (Metımet git) Soru (rtenmet git) Öneri (Mehmet git) Bu stmgetestrrme. bu dört sözeelemın dördünde de 'Mehmet' denilen kiş iye göndermede bulunulup ona 'git' anlatımının görülmektedir. yapılmaktadır. Elbette Ş imdi, edimsöz gücüyle etıımsöz yüklendiğ i fôrklı ve 'git' arasında nasıl bir iliş ki sözeelemin gücüyle açıkça enımsöz 9ücüldle busözeelemlerde. sözcelemlerin dört kendimize 'rıenmet seretım. Dikket edilirse, sözeelemin bu, olduğ unu edimsöz gücüyle 'git' arasında, 'rıehmet: arasında olmayan farklı bir 159 iliş ki vardır: Edimsöz güçleri., 'git' anlatımının 'Mehmet' denilen kiş iye nasıl yükleneceğ ini beltrtemektedlr. Dolayısıyla, ş unu söyleyebiliriz: Bir sözcelemde, edimsöz gücünü gösteren anlatım, yüklem enlattrnımn. o sözeelernde gönderme enletimtule göndermede bulunulan ş eyle iliş kiSini belirler. Soru (Mehmet git) sözcetermnce, 'soru' gönderme anlatımının sorulduğ unu gösterir. terimi, 'git' yüklem enletrmımn, 'rtehmet' gösterdiğ i ş ey için doğ ru olup olrnadığ inın Emir (rtehrnet git) sözcelerntnce, 'emir' terimi, 'ttebmet' anlatımının göndermede bulunduğ u kiş inin 'git' yüklem anlatımının belirttiğ i edimde bulunacağ ını gösterir. (Searle 1974: 122) Seerls'e göre, bütün bunler, bir sözcetemce, edimsöz gucunLı gösteren enletırmn, sözcelemtn yüklem anlatımı üzerinde böyle bir etkisi olduğ u halde, gönderme enleumı üzerinde bu tür bir etkisi olmadığ ını gösterir. Daha açık bir deyiş le, sözeelernin edimsöz gücü, göndermede bulunulan ş eyin türünü belirleyebilir; ama gönderme teriminin sözeelem içindeki rolünü hiçbir ş ekilde değ iş tirmez. Dolayısıyla ş u söylenebilir: Gönderme ernmt, yükleme ediminden ferklı olarak, sdimsöz gücü bakımınıjan yansız bir edimdir: Yükleme ediminin biçiminden yole çıkarak, onun nesil bir eotrnsöz ediminin parçası olduğ u konusunda birş eyler söylemek oleneklıdir, erne böyle birş ey gönderme edimleri için cıenekn değ ildir. Bunun için, qöncerme edirni, enimsöz ediminden yapılan bir soyutlema olse bile, eyrı bir söz edimidir. Bir benzetmeyle anıetmek 160 gerekirse, söz geliş i, ş ehı oynamak, satranç oynamaktan yapılan bir (çünkü ancak ve ancak satranç soyutlamadır yaptığ ınız ş ey "sern oynamak" sayılır); Yükleme edimine gelince, yükleme edimi de.. sdimsöz ediminden yapılan bir enimsöz ediminin bir Searle'e göre, belirtildiğ i oluş ur ve yükleme biridir. ise; tıpkı bunun gibi., Peki, ayrı bir duyulmasının nedeni ne? gereklidir, gibi., edimsöz edimleri içeriğ inden edirni gibi amô., onun olduğ u bir dilimidir. gereksinim bu çözümleme sizin Nasıl sdimsöz gücü ayrı bir dilimi yükleme edi mi de edimsöz ediminin yükleme edirm çözümlemesine qönderme scqutlernedır: anlamda ayrı bir söz edimi değ ildir. edim değ il, oynuyorsanız, erne yine de ô1drıbir edimdtr. çünkü, beş ınıjan beri bir edimsöz gücü ile bir önerme edi mi onu oluş turan edimlerden (seerte 1974: 122-123) V gibi bir yüklem enletırm G gibi bii- gönderme anlatımının göndermede bulunduğ u ş eye yüklendiğ inde, gönderme anlatımının o yüklem enleumırmn, o göndermede bulunduğ u ş ey için doğ ruluğ u bir sorun olerek orteqe konur. Searle'e göre, yükleme edemini Ijükleme edimi yapar budur. Örneğ in, t'l~hm~~akınıdır t'l~hmet «kıılı mı? sözeelemlerini düş ünaltrn. Mehmet için doğ ruluğ unu K, hepsinde bir de.. 'akıllı' sorun olarak Ancak, burada sözü edilen .... sorununu ortaya edtrnsöz edirni olarak gönderme anlatımının kOldmaktadır. koymak" ayrı Yüklsm bir enletırmmn göndermede bulunduğ u ş ey için doğ ruluğ unun bir sorun olarak ortaya karş ımıza oüş ünülmemelidtr. anlatımının ortaya konulması, adımsöz çıkan bir durumdur. Nitekim, edirnlerinin Mehmet'in akıllı hepsinde olduğ unu 161 bildiren de, rtehmettn akıllı olup olmadığ ını soran da, Mehmet'in akıllı olmasını emreden de 'akıllı' anlatımının onun için ıjoğ ru Olup olmadığ ını, ya da olup olmayacağ ını bir sorun olarak ortaya koyar, (Searle 1974: 123-124) seerle'e göre, yükleme ile doğ ruluk erasındaki bağ ıntı açıktır: bir yüklem anlatımının entemım bilmek dernek, onun göndermede outunuten ş ey için hangi koş ullarda doğ ru, hangi koş ullarda yenlış olduğ unu bilmek demektir, K, belli bir nesneyi ilgilendiren bir önerme dile getirdiğ inde, yükıam anlatımının o nesne için doğ ru olduğ u bir durumun varlığ ını kabul etmiş olur. Vükleme edirni, K'mn, o nesneyle ilgili rıangi olgunun varlığ ını kabul ettiğ ini belirtir. (seerıe 1974: 125) seerıe, yükleme edtmlerı söz konusu olduğ unda qözcen kecırumeması gereken son bir noktaya cene dikkat çeker. Söz edimleri cözümlenırken, içerik ile iş levayrımı her zaman dikkate alınması gereken ntr ayrımdır. Edimsöz edimtmn bütünü düş ünüldüğ ünde, edimin içeriğ i, belirtildiğ i gibi, önsrme: iş levi ise ecımsöz gücüdür. Bu eurtrn, gönderme edtmtnde ce geçerli olan bir eyrımdır: Onun içeriğ i, gönderme enıeummm içlemi, yeı da gönderme anletrrmmn akla getirdiğ i, gönderme yapılan ş eyle ilgili cettmcır: iş levi ise, betimlemenin kendisi için yeıpıldığ ı ş eyi baş kalarından ayırmaktır, Ancak, bu içerik/iş lev ayrımı, yükleme ecımıenne tam olarak uqqulenebüen bir ayrım değ ildir. Yükleme edimlerinin yalnızca içerikleri olur, iş levleri bütünüyle sözeelernin entmsöz gücü terennoen belirlenir, (Seerls 1974: 125-126) olmesi 126-127) Searle'e göre" bir yükleme ediminin baş er ıh Ile kusursuz ş u yedi koş ulun yerine gelmesine bağ lıdır: (seerıe 1974: 162 1. i( ile D'run, dili bilmemek, sağ ır ya da dilsiz olmakv.o. gibi iletiş imi baş arısız ve kusursuz kılecek bir eksiklikleri yoksô. 2. V ':lüklem anlatımı, 3. T türncesi sözeeterren bir T tümcesintn parçası oıerek sözcetentuorse. bit- enimsöz sözcelendiğ inde getirilmekte edimi yerine ise (ya da en azından böyle bir ectmce bul unulduğ u sevl ernqorse). 4. T tümcesi sözcetenctğ tnde, bir N nesnesine baş arılı ve kusursuz oterek göndermede ounutuqorse. 5. N nesnesi, 't anlatımının kendisine doğ ru ya da yanlış alarcık yüklenmesi mentıkce olenaklı bir türe ycı da ulama giriyors1l. Göndermede bulunulan değ illemesinin türrıe yüklem anlatımının kendisine doğ ru ycı ne yônlış Söz geliş i, 'ekıll:' olmalıdır. özelliğ ine ş ey, sahip olabilecek encek ekılh yüklenetıilir. yükleme enlattrnı, ediminde arıcek renkli yüklenebilir. baş arılı diyelim, esal sayılar ş ekilde, penceresinin kırmızı için söylecek olursa 'kırmızı' ş eylere olduğ Unlı olur, ama aynı beserısız yükleyen kist, onun Volabilecek türda verseger. K, T türncesini. bir olur. Bu durumu, ş öyle de balirtebtltriz: Bir N nesnesine "t' anlatımını birş eyolduğ unu Aynı olduğ unu i, besann sahip otebilecek yükleme ediminde bulunmuş yükleme ediminde bulunmuş 6. olmaz. BlJt1uniçin .. söz geliş i söyleyen kiş i ş eyi, bulunmuş olme özelliğ ine olma olur; eme olduğ unu söyleyen ktş oturma adasının penceresinin akıllı onun Dolcıyısıyla, ya ce köpeğ inin de akıllı söyleyen kiş i de baş arılı bir ı~ükleme edirnindebulunmuş bir da olarcık yüklenebilecağ i enletımı, ş eylere rtshmet'in olduğ u gibi, kedisinin ya V yükleme anlatımının N nesnesi için 163 7. 3.6. doğ ruluğ unu ya da yllnlış lığ ını bir sorun eterak orteue koymak niyetiyle sözcsttuorse. K, Y enleumım. onun N nesnesi için doğ ruluğ unu ya da yanlış lığ ın! bir sorun olarak ortaya koymak niyetiyle sözcelediğ i bilgisine, o'ntn, kendisinin bu niyetini anlayarak ulesmesım: D'nin kendisinin bu niyetini ise "l anlatımının enıemıne i.liş kin bilgisi aracılığ ı1dia anlamasını emeçlıqorse. YÖNELMiş liK VE miMSÖZ EDiMLERi Se1wle'e göre, yukanda sözü edilen bütün koş ullert yerine getirerek birine bir ş ey söyleyen, bir soru soran, bir emir veren, kısaca besenlı bir edimsöz edımtnoe bulunan kiş inin yaptığ ı ş ey,eshnde. bir yönüyle, birtakım sesler çıkarmaktan, ya da bir ş eyin üzerine birtakım çizgiler çizmekten baş ka bir ş ey değ ildir. Ama, iletiş im erteminde bu sesler, bu çizgiler kendileri dış ında baş kil bir ş eyi, yani dünyôdljki nesne ya da durumten resmederler (r8jJresellt). Ona göre, edimsöz edimlerinin bu gücü, zihnin (ya da beynin), inanç ve arzu gibi zihtn durumlan ı mems) ststes ı üzerinden, özellikle eylemıer ile algı yoluyla, canlının dünya ile iliş kisini kurma gücünün, kısaca zihnin yönelmiş Hğ inin (ll1tentl(ltl{f/lty) bir sonucudur. Bunun için, yönelmiş lik konusunu gözardı eden bir söz edimleri kuramı, eksik bir kurem olmağ a menkumdur. (Searle 1979ö: 296-300; 1990b: vii) seerıe. söz edimleri kuramının bu yönünü Intentioi'HIjity (19ô3) adlı kıtebı ile BBC'de verdiğ i bir dizi konrerenste (rıtnus, Brains ond scıence, 1964) ele alır ve söz sdimleri kuremını bir yönelmiş lik kuremine. dil felsefesini ıje bir zihin felsefesine 164 dönüş türür (l.ecoste 3,6,1, 19ô5: 10I) 'ı'önelmiş lH: seerta yönelmiş liğ i, birçok zthın durumu ile ztntn olayının (m8llttt.! events), dünyadaki nesne ya da durumlar ['ıakkında almalar-ı, dünyadaki nesne ya da durumlarla ilgili olmaları, ontere yöneltilrniş olmaları özelliğ i oıarek belirtir. Örneğ in, ona göre, bir inencım u otmeucır: bir korkum varsa, verse. bu, ş ôyıe-ş öyle Olduğinencı bu, Dir ş eydenduyulan, ya da Mr ş eyin olacağ mdaoduyulm'ı bir korku olmalıdır; bir arzum verse. bu, Dir ş ey yapmak:,ya da bir ş eyin olması için duqulan bir arzu olmalıdır; bir niyetim varsa, bu, bır ş ey yapma niyeti oımeutnr. searte, zihin durumlarının bu özelliğ ine, uzunca bir geçmiş i olan bit- felsefe geleneğ ini izleyerek, "IJönelmiş lik" demekle birlikte, terimi birçok bakımdan yanıltıcı bulur. O herş eyden önce, doğ alcı bir bakış açısını bentmsaıjarek bilinçli ve öznel ztrnn curumıenmn yad~;ınôrnôyôCfığ ını, erne onların fotosentez ile sindirim gibi, biyolojik yaş amın birer parçası L. olduğ unu ctüş ünür (ı.ecoste 196ô: 101 Ona göre, yönelmiş lik ile ilgili geleneksel tutum, kendi içerisinde bir bütünlük gösteren bir gelenek değ ildir-. Bunun için, hernan iş in baş ında, geleneksel tutumle arasındaki farkııııkları ortaya koyarak, bu terimi tam olarak hangi anlamda kullandığ ını açıklamağ a çalış ır. (seerte 1990b:t) Birincisi, yönelmiş lik, Searle'e göre, geleneksel anlayış ın tersine, her zihin durumunun ya de olayının bir özelliğ i değ ildir. Evet, inançlar, korkular, umutler. arzuler yönelirnsel (117tBritfO'...18/) zihin durumiencır: ama stmrttlik, sevinç, sıkıntı gibi kimi zihin curumıenmn yönelirosel etmeuan biçimleri de veroır. Eğ er bir 165 tnencınız ya da erzunuz verse. size, tnencığ rmz ya da arzuladığ ınız ş eyin ne olduğ u yalnızca bir sorulduğ unda, ınencımz olduğ unu; erzutemeuığ uuzı. yalnızca lnecleruuz ile erzulerımz, zorundadır. bir ş eyle ilgili olabilirsiniz; sıkıntı ortada durum, belli sevincin bilinçli hatta ş imdiye olsa hiç olabilir. çünkü de her olduğ unda, gerçekten bir yaş antıdır. yılanlarla yaş antısıyla duyulan ile yönelimsel yöneltildiğ i de o yaş antım, bilinçli sıkıntı durumları kaynaklanır. bir ilgililikten korku bir özdeş Üçüncüsü, Bilinçli niyetinde inaçlarım aynı ş eyolduğ u, ş eyle ilgili olduğ u yorumlamak, bir sıkıntı ileri önemli yaş antım bir ş eyle, yani sıkıntı ileilgili yönelmiş likteki, söz geliş i korkurn olduğ unda Sıkıntı karş ımıza farklı ş eylerdir. olmak çıkan örneğ inde .. sıkıntı korku örneğ inde ş eyler kılan budur: Yönelimsel ş ey birbirinden getirmediğ im, birtakım farklıdır: özdeş bir ama ş u anda sorulacak bu ş ekilde ilgililik, ş eylerdir; yılanlar Birçok yönelimsal ş u anda aklıma ile bilinçliliğ in zaman Ama buradaki ilgili bır duyulan Bunun gibi, birçok göre, bilinçliliğ i yönelmiş likteki içerisinde ansızın getirebileceğ im Yine de, yönelmiş lilik Searle'e olmak aynı ş ey değ ildir. getirmediğ im, dile görmemekten ş eyi halde nedensiz Örneğ in, Örneğ in, dek hiç aklıma sürülebilir. duygusu bilinçlilikle beklenemez. nureksemecen bir ayrımı ş eyle ilgili sevinç değ ildir. değ ildir. bilinçliğ in bir söyleyemezsiniz. 1990b: 1-2) yönelimse] olması bir bir ş eyolmadığ ı yönelmiş lik durum da bilinçli hsrhenqi sıkmtılsrtmzrn her zaman değ ildir: ürtece belli bir ş ey bir (Searle ikincisi, da olduğ unu zaman, zorunlu nedensiz duyabilirsiniz. bilinçli her olması rıalde, ya bir erzunuz sevınçlertntztn, Buna kersılik. olmadığ ı bir ş eyetnenmernğ imzr. herhangi ise yılanlardan değ ildir. Yönelimsel durum ile o dururnun (1990b: 2-3) (lıı/eMi/ıg) ve niyet 166 (irdentiM), yönelmiş liğ in biçimlerinden yölnızcı.ı btrtoir. Vönelmiş liğ in bu biçiminin, yönelmiş lik kuremi içer-isinde özel bir rolü yoktur. Söz geliş i, inanç, umut, korku ya de erzu, içerisinde niyet kavramını bönndırdığ ı için yönelirnsel olan zihin durumları değ ildir. (seerte 1990b: 3) seerle'e göre, inanmak, korkrnek. umut etmek, erzuıemek. kimilerinin sandığ ı gibi birer "zthin edirni" de değ ildir. Bire içmek, kitap yazımık birer- suirndir: akıldan bir ar-itmetik iş lemi yapmak, Golden Gate köprüsünü zihinde tesertemek birer zihin ecimidtr. Ama ınenmek, korkrnek. umut etmek, ya da arzulamak birer edim olmadığ ı gibi birer zihin edimi de değ ildir. Edimler. kiş ilerin yaptığ ı ş eylerdir. Oysa, "Ne yôpıyorsun?" sorusuna, kalkıp da, Yağ mury ağ acağ ına inamyorum Wr9i1~rin dijş ~ceijini umut ediyorum FilJatıarınyüks~1roesirıden korkmuqorum Sinemaya gitmeğ i arzuluqorurn gibi bir yônıt verllsmez. Kısaca, zihin oururnlen durumdur. (Searl e 1990b: 3) yainızca bir-er Peki, yönelimseı durumlar ile bunların yöneltildikleri ş eyler arasında nasıl bir i.1iş ki vardır? Searle'e göre, bu iliş kide qözuerı kecrrumemesı gereken en önemli nokta ş udur: vönelmtsltk, yönelimsel durumlar ile onların yöneltildikleri ş eyler arasındaki belli bir bağ ıntıdır; erne bu bağ ıntı bir ş eyin tepesinde oturmak, bir ş eye yumruğ uyla vurmak gibi sıradan bir bağ ıntı değ ildir Çünkü, yönelirnseı durumun yöneıtildiğ i nesne ya da durum ortada olmasa bile, o yönelimsel durum içerisinde olunabilir. Söz geliş i, yağ mur yağ masa bile yağ murun yağ l'nasını umut edebilirim;Frsnse krel: diye 167 biri olmasa bile, Fransa krelırun kel olduğ una tnenebtltrtm. 1990b: 4) (Searle Searle bu noktaıda dikkat çektikten sonra, söz konusu bağ ıntıyı, yönelimsel durumlar ile onlardan türemiş olan edtrnsöz edimleri eresmdekt bağ lantılardan yola çıkarak ortaya koymôğ a çalış ır. Ona göre, yönelimsel durumlar ile edtrnsöz edimleri eresınds dört noktada bir bağ lantı kurulabilir: (1) Söz edinıleri kuramından bildiğ imiz edimsöz qücü/önerme ıçerıgı ııyrımı yönelimsel durumlara da uygulanabilir. Nasıl .. size odadan çı krnemzı emrediyor, odadan çıkacağ ınız öndeyisinde bulunuyor, yô da oceden çıkmenızı önertqorsam: tıpkı bunlar gibi, odadan cıkeceğ ınıze irıemnrn, odadan çtkeceğ ımzden korkarım, adadan çıkmanız] isteyebilirim, ya da odaden çıkacağ ınızı umut edebilirim. ilk öbek örnekte yer alan enimsöz sdlmlertnde. önerme içeriğ ini edimsöz qücünuen kolaylıkla ayırabilmekteyiz. ikinci öbekteki yönelimli durumlarda da, sdimsöz euimlertne kosut olerek s kısaca R diye simgeleş tirilebilecek resim içeriğ ini (.rf!prf!s8.fltıdi;;e coatent ı, ya da baş ka bir deyiş le yönelim içeriğ ini (/17t8./'Jt!O;7t1i CMlM! ).. bu içerikle ilgili olarak içerisinde ruhsal durumdan bulunulan, kısaca S diye simgeleş tirilebilecek (psyc/}oiogicıil moae ı ayırmak gerekir. (Searle 1990b: 5-6) Searle'e göre, bir inancın, bir korkunun ya da bir arzunun yönelimsel bir zihin durumu olabilmesi için, onun, bir türnce sözeelenerek dile getirilmiş olması gerekli değ ildir. Bit-türnce ile dile getirilmiş olmasalar bile yönelitnsal zihin durumu olma niteliklerini korurlar. Ancak, dile getirilmiş yönelirnsal durumlar ila dile getirilmemiş elenlerı birbirinden ayırmak ve dile getirilmiş olanların içeriğ ine "önsrme içeriğ i" dernekte yarar vardır. Bundan 16ô inanç gibi, içeriğ i her zaman bir önerme ile dile getirilmesi gereken yönelimsel durumter ile, sevgi ve nefret gibi içeriğ i bir örıerme ile dila getirilmesi gerekmeyen yönelirnsel durumları da birbirinden ayırıp, ilk türe girenlerin içeriklerine de "önerms içeriğ i' demekte yaraı- vardır. Burada unutulmemesı gereken nokta ş udur: Birztntn durumu yönelimsel bir dururo ise, tanım gereğ i, onun bir içeriğ inin de olmesı gerekir. (seerte 1990b: 6-7) beş ke, (2) Farklı uydurma doğ ruıüıları,. edlmsöz edimleri gibi, yönelimli nururuter için de SÖZ konusudur. Dahô önce belirtildiğ i gibi, kesinleyici edimler-in uydurma doğ ruıtusu sözden dünyaya, yükleyici edimlerle yöneitici edtrnlertnkt tse dünyMan sözedtr. Dolayısıyla, bilctrtmlertn yanlış olması durumunda, yônlış ıık dünya,:ıa değ il, sözde erenmeıunr. Bir- emir yerine qettrürnez, bir SÖZ tutulmaz ise, nete ne verilen emirdedir. ne de I/erilen sözoeoir. Böyle bir durumda, nete .. emri yerine getirmeyen, WLda verdiğ i sözü tutmayan kiş ;ilerin içerisinde bulunduğ u dünyada aranmalıdır. Bir de, yine belirtildiğ i gibi, ntçtıtr uydurma doğ rultusunun olmadığ ı edimsöz edinıleri vardır. Eğ er kötü söz söylediğ im için sizden özür dilersem, ya da ödül kezendığ rmz için sizi kuüersem. dile getirdiğ im önermeıertn, yani size kötü söz söylediğ im önermesi ile bir ödül kezencığ ımz önerrnesinin doğ ru olduğ l.inu kabul ederim; ama bulunduğ um edirnin ereğ i, ne bunları söylemek, ne önerme içeriğ inin gösterdiğ i ş eyi yapacağ ım konusunda bir yükümlülük altına girmek, ne de önerme içeriğ inin gösterdiğ i ş eyi yapmônızaceıısmekur. Bu edirnlertn ereğ i, önerrne içeriklerinin gösterdiğ i, benim de doğ ru oldukların kabul ettiğ im olqulerle ilgili olarak içerisinde bulunduğ um ruhsal durumları, uent duyduğ um üzüntüyle memnuniyeti dısevurmekur. 5ear1e'e göre, edtmsöz edtmlertqle ilgili olarak karş ımıza çıkan bu ourumlerın çok benzerteri yönelimli durumlarda de karş ımıza cıkar. lnencımın yanlış olduğ u ortaya çıkarsa .. hatayı dünueue değ il, inancımda ararnam gerekir. Böyle bir durumda 169 değ iş tirmem gereken dünya değ il, tnencımrnr. Bune karş ılık, niyetinıi ya da erzurnu gerçekleş tirmekte baş arısız olursam. durumu niyetimi ya da erzumu değ iş tirerek düzelternem. Böyle durumlarda, hata, niyeti ya da arzuyu gerçekleş tirecek kiş i olan benim içerisinde bulunduğ um dünyadadır. inançlar, bildirimler gibi, dağ t"u ya da yanlış olabilir. Bunların uqourme doğ rultusu, zihinden dünyayadır; daleyısıyıe, deyim yerindeyse zihnin dünyaya uqourulmes. beklenir. Buna karş ılık, niyetıerıe arzuler doğ ru ya da yarılış değ il, yerine getirilmesi ya da gerçekleş tirilmesi gereken ş eylerdir. Uydurma doğ rultuları dünyadan zihnedir. Bunun için, yine deyim yerindeyse. dünyanın zihne uydurulması beklenir. Ayrıca bir uyöurrna dağ ruıtusu olmayan, ya de baş ka bir deyiş le, uqnurrne doğ ruitusu "boş " olan yönelimsel durumlar da vardır. Eğ er size kötü söz söylediğ im için üzqünssm, ya da ödül kezenrnenı zcen memnunsam. üzüntüm. si ze kötü söz söylediğ in", tnencı ile size kötü söz söylememiş olma dileğ ini, memnuniyetim ödül kazandığ nız inancı ile ödül kezanmeruz dileğ ini içerir: ema üzüntüm ile memnuniyetim ne inençler gibi doğ ru ya de yanlış olabilir, ne de arzular gibi yerine getirilebilir Üzüntüm ile memnuntqettrn, içerdikleri inenem dünyaya uygun Olup olmamasına bağ lı olarak ya yerinde, ya da yersiz bir üzüntü ile mernnuniyet olabilir, ama ikisinin de ş u ya da bu yönde bır uydurma doğ rul tu su yoktur. (Searı e 1990b: 7-9) (3) Yönelirnsel durumlar ile edtrnsöz etnmleri arasındaki üçüncü bağ lantı noktasını ..edirnsöz edtrnlerlntn içtenllle koş ulu oluş turur: Belli bir önerms içeriğ i olan bir ecımsöz sdiminde bulunduğ umuz her dururnce. aynı önerme içerikli yönelimsel bir durumu dısevururuz. Söz geliş i, P olduğ u bildiriminde t1ulunduğ unıda, P olduğ u ınencırm dtsevururum: P yapacağ ınıa söz verdiğ imde, P yapma niyetimi dısevururum; P yı.ıpmanızi emrettığ tmde. P yapmanız için duyduğ um arzu yı.ı da isteğ i cısevurururn: P olduğ u için sizi 170 kutladığ ırnda; ili:;:;kiler içkin ile onların içtenlik iliş kilerdir. edimsöz ediminin Dolayısıylö, koş ulları arasındaki bütün bu Yem, bütün bu yönelimsel yerine getirilmesine değ ildir. Birsdtmsöz ona karş ılık duyduğ um rnemnuniyeti orsevururum P olmesınden Edimsöz edimleri durumlar, yalnızca eş lik eden birş ey edimini yerine getirrnek dernek, zorunlu clerek, gelen yönelirnsel hıçktmse, aykırı durumu dış avurmak demektir. düş rneyi göze almadan, P olduğ unu söyleyip, ardından P olduğ una inanmedıqıru: P yapılmasını ardından P yapılmasını dileyıp, ardından istemediğ ini; P olmasından emrectp, ya da P olduğ u içinÖZÜtdolayı üzüntülü olrnôclığ ım söyleyemez. (seerte 1ggOb: g) Elbette, k'mn enimsöz bir durumda, dış avurduğ u yönelimsel değ ildir. Yalan söylemek, olenekhdır. olmayan baş ka bir edimsöz ediminde bulunmektır. yönelimsel durumu karş ılık yakındır: Genellikle, içtenlik bulunmak önermanin için da bir enimsöz enimsöz etmese bile, K, bir dış avurmuş seuıhr. gelen yönelimI i ourumıer eoimsöz geldiğ i ediminde koş ulunun belirlediğ i Edimsöz edimleri arasındaki iliş ki sdtmtntn uydurma doğ rultusu o ile çok ile onun koş ulunun uydurma doğ rultusu aynıdır. Edimsöz ediminin bir uydurma karş ılık olması zorunlu Ancak, yalan söylemek ye da içten ediminde bulunduğ u her durumda, o edirnin içtenlik kendilerine her olmayan baş ka bir edimde Bunun için .. gerçekten edimin karş ılık durum içerisinde yönelimsel bulunduğ u durum içerisinde ya da içten bulunrnek her zernan sdtmtnde doğ rultusunun doğ ru olmadığ ı olduğ uversaqıhr, gelen yönelimsel durumlarda böyle ise sdtmsöz durum bir inencı içerir. sizden özür dilediğ imde, P olmasından dile getirilen edimlerine Örneğ in, F' olduğ u duyduğ umüzürıtüqü dısevururum. Özürün de üzüntünun de bir uydurma doğ rultusu yoktur., erne özür P olduğ unu verseuer, üzüntü (seerte 1990b: 9-10) de P olduğ u inancını içerir. 171 (4) Uydur-ma doğ rultularının olması koş uluyla, baş arı koş ullan kevremı, hem edimsöz edimlerine hem de yönelirnsel durumlara uygulanabilecek bir kavramdır-o Örneğ in, bir bildirirnin doğ ru ya da yanlış olduğ unu, bir ernrin yerine ı~etirildiğ ini yô da getirilmediğ ini, verilen bir sözün tutulduğ unu ya datututmecığ ım söglertz. Bunu, edimin örıerme içeriğ i ile dünyayı, edimsöz ereğ inin belirlediğ i uydurma doğ ruitulôn yönünde kersılestırerek yapanz. Buna göre, bir büdtrtmin, ancak ve ancak doğ ru ise; bir emrin ancak ve ancak yerine getirilirse; bir sözün ancak ve ancak tutulutse baş arılı olduğ unu söyleriz. Bütün bunları, yönelirnsel durumler tctn de söylemek olenakudır. Örneğ in, inançları m, ancak ve ancak, olduğ una inandığ ım ş eyler- gerçekten olduğ una inandığ ım gibiyse; arzuları m, ancak ve ancak, yerine getirilmiş lerse; niyetlerim, ancak ve encek, qerçakleş miş lersa beş erıu olur. (Seôrle 1990b: LO) Saerle·e göre, burada gözden kecmlmemesı gereken nokta ş udur: Bir uydıırma doğ rultusu olan her söz edirm ancakve ancak oış evurulen ruhsal durum baş arılı bir biçimde dısevurulmusse. beserılı bir biçimde yerine getirilmiş olur. Edirnsöz ediminin baş arı koş ulları ile dısevurulan ruhsal durumun baş arı koş ulları bir ve eqmcır. Söz geliş i, bildirimim, ancak ve ancak dış avurduğ um inanç yerinde bir inanç ise doğ ru olur; verdiğ im emir, ancak ve ancak arzum yerine getirilirse yerine getirilmiş olur; verdiğ im sözü, erıcek ve ancak niyetlerimi gerçekleş tirirsem tutmuş olurum. Bundsn baş ka, beseri koş ulları nasıl edimsöz ediminde lckinss, tıpkı bunun gibi, yönelimsel durumların baş arı koş ullarının da yönelimsel durumda içkin olduğ unu unutmamak gerekir. P olduğ u t:ildirimirni P olduğ u bildirimi yapan ş eylerden biri onun doğ ru kılankcş ullerdır. Bunun gibi, P olması dileğ imi, P olması dileğ i yapan ş eylerden biri bu dil eğ irnin gerçekI esmesim sağ layan koş ullardıdSaarle1990b: 10-11) 172 seerle. eotmsöz edirnleri ile yönelimsel durumlar arasında olduğ unu gösterdiğ i bu dört bağ lentıden, yönelirnsel durumlarla ilgili olarak ş u iki sonucu çıkarır: (1) Her yönelirnsel durum, belli bir runsel durumla onun içer-iğ i oıerek bir resim içeri'Jinden oluş ur, (2) Yönelimse1 durumlar, sdtmsöz edimlerinin nesnelerle olguları resmetmeleriyle aynı anlamda, nesnelerle olguları resmederler (elbette, farklı araçlarla ve farklı tnr IJoııa) Nasıl yağ mur yağ ıjııjı bildirimi yağ mur yağ dığ ı olgusunu resmediyor ise, yağ mw- yağ dığ ı konusundaki tnencım da o yağ mur yağ dığ ı olgusunu resmeder. Nasıl t'1ehmet'e odadan çıkması için verdiğ im emir" t1ebmet'le ilgili ve onunla iliş kisinde bir eylemi resmeotuorse. MeMıerin odadan çıkması için dUIJduğ um arzu da, Mehmet'le ilgilidir ve onunla iliş kisinde bir eldlerni rssmetrnektedtr. Searle, burada resmetme (r8/vBs8Iitotio/ı) kevremım, bu söylenenlerden de enlesılecaqı üzere, genellikle yapılandan farklı olarak, yalnızca göndetTneljle sı nırl ı tutmaz, Onu, gönderrnenin yanı sı ra, yük 1erne il e beseri koş ullarını ce kapsayacak bir geniş likte kullanır, Ona göre" btr uydurma doğ ruıtusu ve bir önsrme içeriğ i olan her ':Jönelimsel dut-um, bir uydurma doğ ru1tusu ve bit- önerme içeriğ i olan her sdimsöz ediminin kendi baş arı koş unarını rssmetmeslule aynı anlamda, kendi beş ert koş unarını resmeder (seerıe 1990b: 11, 13) 3,6,2_ Edimsô2 Edimlerinin Vônelmjş lij'ji Edimsöz emmlert ile zihin durumları arasındaki bütün kosuüuklere rağ men, bu ikisi arasında önemli terkter vardır. Herş eyden önce, zihin durumlan birer durum, edirnsöz edimler: ise birer edim, bir niyetle gerçekleş tirilen eylemlerdir. Daha önemlisi, inançlar. korkular umutlar. arzular, bütün bu zihin durumlerı özlerinde uöneumseıotr. Buna karş ılık, bir yönüyle ağ zımızdan çıkan birtakım 173 sesleruen, ya da kağ ıda çizdiğ imiz bırtekım tseretlerden baske bir ş eyolmayan edtrnsöz ecımıert. özlerinde yönelirnsel değ ildir. Peki, özlerinde yönelimsel olmayan bu seslere, bu iseretlere nasıl bir yönelmiş lik yOklenetıiliyor? Bu yönelmiş liğ in kaynağ ı nedir? (seerte 1990b: 26-27) Seeırle, edımsöz edimlerinin yerine getiriliş lerinde çifte bir yönelmiş lik düzeyi olduğ unu ileri sürer: Edirnin dile getiriliş i sırasında disevurulen yönelirnsa) durum ile edirnin yerine getirilme niyeti. Örneğ in yağ mur yağ dığ ı yollu bir bildirirnde bulunduğ umda, hem yağ mur yağ dığ ıtnencımı dış evururum, hem de yağ mur yağ dığ ını bildirmek gibi birniyeti olan bir sdirnde bulunurum (seerte 1990b: 27, 163-164) Söz konusu ssslerle iş erettere yönelmiş liğ ini veren, iş te, bu ikinci yönelmiş lik düzeyidir.: yani seerts'e edirnin yerine getirilme niyetidir. Peki, bu nasıloluyor? göre, özünde yönelimsel olmayan ş eylere (seslsre, iş erettere), o ş eylerle dısevurulen ruhsal durumun gerçekleş me koş ullarını belli bir niyetle yOkleyerek, bir yönelmiş lik ylikleriz. Baş ka bir deyi:~le, yerine getirmekte olduğ umuz edimsöz ediminin temel koş ulunun belirlediğ i qerçekleş ms koş ulları olan birtakım sesleri (ya da iş aretleri), belli bir niyetle sözceleyerek, o sesleri yönelimsel bir hale getirir, böylece de o edimsöz edimine karş ılık gelen ruhsal durumu dış evururuz. Bir inancı dış avurmadan mr bildirimde bulunmak, bir niyeti dış avurmadan tıtr söz verme edirninde bulunmak, ya da bir arzuyu dış avurmadan bir emir vermek olanaklı değ ildir; çünkü, sotmsöz adiminin baş arı koş ulları ile, sdimsôz ediminin temel kuş ulunun belirlediğ i ruhsal durumun gerçekleş me kosullerı bir ve aynıdır. (Searle 1990b: 27-26, 165) (i 174 3.7. ANLAM SORUNU VE SEARlE'ÜN Giriş 'in sonunda sorduğ umuz soruyu yineleyelim: iletiş ini ortamında, sözealegerek. karş ısında belli dilsel D'nin, duran iletileri zorunda olduğ u edirn kuralları ÇÖZÜMÜ kiş iye, vermeğ e nelerdir? K'mn, belli birtürnce belli çalış ırken Aynı iletiş im o dilsel iletilere zorunda olduğ u edim kuralları açısından da sorebiltriz: ulaş abilmek nalsrdtr? uymak ortamında, K'nın sözcelediğ i türnceden. K'nın o tümceyle vermek istediğ i bir kendisine için dikkate almak Bu soruyu bir" üçüncü kiş i Söz konusu iletiş im ortamında, üçüncü bir kiş inin, K'run sözcelediğ itürncenin enlemını. baş ka bir deyiş le, K'nın sözcelediğ i türncenin taş ıdığ ı dilsel baş vurması gereken edim kuralları tvlehmet'in kereste suqunun bitmiş bir çift iletileri nelerdir? muhabbet çıkarabilmek Söz geliş i, için evde oğ ul kuş u beslediğ ini; kuş ların olduğ unu görünce, babanın ona Oğ ul, kuş ler ımnSUlJIl bitmiş dediğ ini düş ünelim ortamında babanın çıkarabiliriz. ve kendimize oğ ula Elbette, soralım: sağ ır değ ilsek, Böyle bu sözterdan söylediğ i bir iletiş im biz Türkçe biliyorsak., sözleri ş aka ya da oyun olsun diye söylemiyor neler baba bu ve bu sözlerle baş ka bir ş ey enletmağ eçehsmıgorse. Böyle bir durumda yapmamız gereken ilk ş ey, becenın neye göndermede bulunup ediminde olduğ unu, septernektır. (i ş eye ne yüklediğ ini, bulunduğ unu, bir yerine getirdiğ i Idani nasıl bir önerme enimsöz de hangi duygu ya da tutumunu Babanın söylediğ i çıkarabileceğ imizi bu ediminin ne oış evurduğ unu sözlerden neler encek bu aş amadan sonra kendimizesorebütrtz. 175 Türkçe bilgimiz ile bağ lama iliş kin bilgimizden yola cıkerek. oğ ul rıenmet:e. onun kuş terme ve o kuş ların suyuna göndermede bulunulup o kuş ların suyuna 'bitmek' anlatımının yükıendiğ ini söyleyet1iliriz, \line aynı bilgilerelen yola cıkerek. babanın oğ ul rtenmet:e, !Jalnızca kuş larının suyunun bitmiş olduğ unu tıi1dirme~:ie kalmadığ ını., onu bu konuda uyardiğ ını da söylemek yıınlış olmaz. Babanın bu tümceyi söylerken, dile getirdiğ i önerme ile ilgili olarak dış avurduğ u duygu ya da tutumuna gelince; bağ ıam ile iletiş im diline iliş kin bilgilerimiz, bunun, kuş ların suyunun bitmiş olduğ unu içeren bir inanç olduğ unu söylüyor: Türkçe'de bu yapıda bir türnce sözeelenerek. ne bir niyet, ne bir arzu, ne de bir istek dış a vuruletnur. Türkçe'ce bu yapıda bir tümceqle, encek ve ancak bir inanç dısevurulebiltr, Peki, babanın bütün o ş eylere göndermede bulunup kuş ların suyuna bitmiş olmak özelliğ ini yüklemek; bir uyarıda nulunrnek 'le bir inancını dış avurmak için sözcelediğ i bu tarncenın anlamı nedir? Baba bu tümceyi sözceleyerekoğ ula hangi dilsel iletilerde bulunabilir? Belirtildiğ i gitıi, bu soruların yanıti, bütün bu edimler-de bulunmak için babanın uymak zorunde olduğ u kurellerrıe gizlidir. BiL kuralları bize sserte vermektedir. Onun geliş tirdiğ i söz edtmlen kuremine göre, K'rnn Hp) gibi bir türnce ~;özcelediğ inde gerçekten F(P) gibi bir edimsöz edimtnde bulunmuş sayılrnası için uyması gereken kurallar, ya da yerine getirmesi gereken koş uller ş unlerm: (1) K, F emrnsöz gücünün F' lle bağ lôntılı edımsöz ereğ ine, özgü ulaş ma yolu ve ş iddet derecesiyle (temel kural). Fnin kendine utesmandır (2) K, F' önermesi ni dil e get iren bi r önerrne edi rninde bulunmalı, bu P önermesi de rmn gerektirdiğ i önerme 176 içeriğ i kosullerım içeriğ i kuralı). yerine getiriyor olmalıdır (önerme (3) F(P) sdtrnsöz ectmintn gerektirdiğ i önermesiyle ilgili önerme sayıltıları (ön-koş ul kure1 ı). (4) K, HP) sdtmsöz ediminin gerektirdiğ i ruhsal durum içerisinde olmalı ve bu ruhsal durumu F edimsöz gücüne özgü ş iddet derecesiyle dış avuruyor olmalıdır (içtenlik kuralı). ön koş ullar ile P geçerli olmalıdır Aynı kurerne göre, K'nın bir gönderme anlatımı ile bir yüklem anlatımı sözcele1jiğ inde, kısaca bir önsrme dile getirdiğ inde, gerçekten bir önerme ediminde bulunmuş sayılması için ş u kurallara uyması gerekir: (1.0) (I.tı) (2.a) (2.b) (3.a) K, G gönderme enteumtm, karş ısındaki 9 nesnesini D'mn baş ka nesneler arasından seçip aldırmasını sağ lamak amacıyla sözcelemelidir (temel gönderme kuralı) K, T tümcesını, Vyükleme anlatımının 9 nesnesi için doğ ru olup olmadığ ını bir sorun olarak koymak amacıyla sözcelerneltdtr (temel yükleme kuralı). G gönderme anlatımı, bir T türncesinin parçası olarak sözcelerımelidir (önarme içeriğ i kuralı) V yüklem anlatımı, bir T tümcesinin parçası olarak sözcelenmelidir (önerme içeriğ i kuralı) T türncesi :;özcelendiğ in,:le bir edimsöz sdim: yerine getirilmiş olmalıdır. Ortada G gönderme anlattrmrmn 177 (3b.) göndermede bulunduğ u bir 9 nesnesi olmalıdır (ön-koş ul kur-aIIarı) T tümcesi sözcelendiğ inde bir edimsöz adi mi yerine getiriliyor ulmandır. T türncesi sözcelendiğ inde gerçekten de bir g nesnesine göndermede bulunulmuş olmalıdır. g gönderme nesnesi, V yü!dem anlatımının kendisine ıjoğ ru ya da yanlış olarak yüklenmesi menukes olanaklı bir türe ya da ulama giriyor olmalıdır (ön-koş ul kuralları) Dış avurma edımtntn kurallarımı gelince., bu kurem, edirnsöz edimi kurallerı ile dış avurma edimi kurallarının bir ve aynı olduğ unu ileri sürer. Gerçekten de, P olduğ u bildirimtnde bulunan kiş i ile P olduğ u inancını dış avuran kiş inin, P yapmôğ a söz veren kiş i ile P Yôpma niyetini dış avuran kiş inin, P yapılmasını isteyen kiş i ile P yôpılması isteğ ini dış evuren kiş inin gözettiğ i temel kurul, önerme içeriğ i kuralı ve ön-koş ul kurallerı bir ve eurıunr. Çünkü diş evurdukları duygu ya da tutumlar, yerine getirdikleri edimlertn içtenlik koş ulunu otusturmektedır. Örneğ imize dönecek olursek, bebemn oğ ula E;özcelediğ i 'Oğ ul, kuş larının suyu bitmiş ' türncesinin enlermm, bu tümceyi sözeelegerek babanın oğ ula verebileceğ i iletileri belirleyen bütün bu edim kuralları olduğ una göre, türncenin anlamını ya da tôş ıdığ ı dilsel iletileri orteya çıkarmak için, kendimize Ş lJ soruları sorun yanıtıarını vermemiz gerekir. vemüer, bize, türncenın enlemım, ya de taş ıdığ ı dilsel iletileri gösterecektir. tinerme edimleri açısınden sormermz gereken sorulerle ve yanıtlarıyle tıaş layalım: (I.e/b) Elabenın, 'Oğ ul', 'kuş ların' ve 'kuş lerırun suyu' gönderme anlatımlarını ve 'bit mis' yükleme anlatımını sözeeleme amacı nedir? ı7B Gönderme gönderme entetımtenm enleumterıule sözceıemektekı göndermede ernecı. bütün bu bulunduğ u benzerleri arasından seçip euırmesım sağ lamaktır. burada, 'oğ ul' entetunım sözeeterken. sözlerini, ş eyleri.. D'rnn, Doıayısıyıa, nene söz geliş i kızına ya da cı anda orada bulunan beske birine değ il .. oğ luna söylediğ ini etmektedir. 'Kuş ların' derken, oğ lunun., söz geliş i köpeğ ini değ il .. kuslertrn: kedinin 'kuslenmn kedtsım ilen ya da suyu' derken de, söz geliş i ya da köpeğ in de'~il, kuş ların suyunu; ya ,ja söz geliş i kuş ların yemini ya da baş ka tnr ş eyini değ il de sularını kastettiğ ini ilan eder. 'Bitmiş ' suyun bitmiş amacı ise olmasını bir sorun olarak ortaya kOldmaktır. sece. (2.a/b) yükleme anlatımını sözeelemekteki sözceıediğ i gönderme anlatımları ile yüklem enl at ımı m hangi tümcam n parça iarı olarak sözcs lemektedi r? Bu sor-u, özellikle, açık olduğ unun tümcelerde bağ larnın çok açık olduğ u, ya da çok düş ünüldüğ ü sorulması durumlerde sözestenen gereken bir sorudur. Söz geliş i, suyundan söz edildiğ i bir sırada, baba oğ luna "Bitmiş " evde beslenmekte olduğ unu eksik olan hayvanların söyıediğ inde, oğ ulun bezuerımn kuş ların diyorsa; ya da sularının "HangisininkiT bitmiş sorusuna, baba "Kuş ların" diyorset. (3.a!b) Baba, söz konusu gönderme enlenmlertqle yüklem tümceyi sözeeterken anlatımını bir percesı olarak sözcelediğ i hangi edimsöz ediminde bulunmaktadır? Bu sorunun yanıtı, diline iliş kin zaman, tümcelerın anlatımlan bilgimizde, yukarıda bilirtildiğ i yani Türkçe gibi, sözeelem bilgimizde gizlidir. yüzey ya da derin yapılann1ja birtakım ya da ögeleri bulunur. Bu tür anlatımların çoğ u edimsöz yer aldığ ı 179 sözeelemlerde. bu anlatımıarın hangi durumlarda kullanılabileceğ i ni gösteren kullsmm kurallarına; sotmsöz enlettmlerıqle ögeleri bulanık ise bağ lama baş vurarak, o sözeelem aracılığ ıyla hangi edimsöz edtmirıde bulunulduğ u saptanabilir. Bizim örneğ imizde fiilin kipi ile bağ lam, bunun bir uqen olduğ unu göstermektedir. Tümceyi sözceleyen kiş inin IJerine getirdiğ i edimsöz ediminin saptanması tümcenin entesumesi, ya de türncenin tôş ıdığ ı iletinin alınabilmesi için önemlidir. Çünkü aynı sözeelem birbirinden farklı edirnsöz edimlerinde bulunmak için kullanılıyor olabilir. Söz geliş i oğ uı, kuş lerın suy u bitmiş sözeelemt. pekala, yalnızca bir tıildirim de olabilirdi. (3.a) Ortada, söz konusu gönderme anlatımlarının bulunduğ u nesneler ver mıdır? göndermede Ortada, sözealenen gönderme anlatımlarının göndermede bulunduğ u herhangi bir ş eyin olmaması. diie getirilen önermenin yanlış olmasına; yanlış btrünerme içeriğ i ise yerine getirilmek istenen edirnsöz edi mi min baş arısız ya da kusurlu olmasına neden olur. Söz geliş i, ortada babanın oğ lu olan tıiri olmasaydı. evde kuş bulunmuyor olsaydı, ya da kuş ların suyu olmasaydı, babanın dile getirdiğ i önerme yanlış olurdu. Baş arılı bir gönderme ediminde bulunan K, D ya da üçüncü kiş iler, K'nın sözcelediğ i gönderme anlat ımı, gönderme nesnesini benzerleri anısımjan seçi payı rme ları için yeterli olmasa büe, ortada bir bir gönderme nesnesi olduğ unu ilan etmiş olur. vüklem anlatımının bir perçesı olduğ utürnce sôzcelendiğ inde, (3bj) gerçekten de, o enletırmrı yüklendiğ i bir nesne var mı'? lBO \llikleme eotrm her zaman bir gönderme edimiyle yerine getirilebilen yükleme edimi, bakımdan, bir baş arılı sözcelediğ i edimdir. baş arılı bir bir Baş ka bir deyiş le, gönderme edimini yükleme yüklern anlatımının ediminde baş arılı gerekli bulunan doğ ru olarak birlikte kıter. bir Bu K, ortada, yüklenebjleceğ i gönderme nesnesinin bulunduğ unu da ilan etmiş bir olur. Bu, bağ lamın açık olduğ u ya da açık olduğ unun düş ünüldüğ ü bir durumda eksik türnce olarak tek baş ına sözealenen yüklem anlatımının anlaş ılması açısından önemlidir. anlamının Örneğ in, babanın, bağ lernın açık olduğ u düş üncesiyle bir baş ına sözcelediğ i "BitmiŞ " sözü karş ısında, "Bitmiş olan ş ey ne?" diye soranoğ yükleme edimine iliş kin bu bilgi yüklem anlatımı sözceledtqtne göre, ortada olduğ unu ilan ediyor. Peki: "Bitmiş (3b2) bu sorusunun ardında, bttmlş suyuna, 'bitmek' gibi bir olan bir ş ey olan ş ey nedir?" üebemn. göndermede bulunduğ u birincil yani 'kuş ların suyu' anlatımıyle kuş ların utun yatar: Babam "Bitmiş " gönderme nesnesi, göndermede bulunduğ u ş eye, kısaca anlatımını doğ ru ya da yanlış olarak yüklemek mentıkce olanaklı mıdır? Bu soru, dile getirilen anlaş ılması önermenin saçma olup olmadığ ının açısından önemlidir. edimsöz edirnini kusurlu bir Yanlış önermsler, edirn haline getirir. yerine getirilen Buna karş ılık, saçma örnsrmeter, edimi baş arısız kılar. Söz geliş i, baba oğ ula, oğ uı, kuş larnun suyu kudurmuş demiş olsaydı, secmelemıe sözcelediğ i yanlış bir bildirimde olurdu. Baş arılı yüklem bir enletırmmn, bulunmuş olmazdı. yükleme ediminde birincil Düpedüz, bulunarı kiş i, gönderme nesnesine ısı (tümcentn öznesinin gösterdiğ i nesneye) yüklenmesinin menukes sayı1 ı r. K'nı rı baş arıiı bi r yük] erne olanakl ı ol duğ unu ian i etmiş gönderme nesnestntrı, edin'linde bulunduğ unu düş ünen K da, birincil anletırmnm yüklem yüklenmesi mentıkce olanaklı nesnelerden olduğ unudüsünür, Söz geliş i, En az hızla ıraks~IJMl dizilerin seI.Jrirıe doyum olmaz diyen bir ev kadınının baş arılı bir yükıeme adimtnde bulunduğ u düş üncesinde isem, onun, örneğ in, bir tür televizyon dizisi oıduğ unu düsünmemdsn daha doğ ôl bir ş ey olarnaz. Edimsöz soruters eıjirnlerildle ve yanıtıanna (1) Babanın ilgili olarak sormemız gereken gelince: "Oğ uı, kuş larının sözeeleyerek yerine getirdiğ i suyu bıtmts" türncesini edimsöz ediminin, yani uuen ediminin ve ereğ i nedir? Baba, bu ereğ e, (varsa) hangi özel ulaş ma yoluyla rıangi ş iddet derecesiyle uıaş ıyor? Bu, belirlediğ i yerine beş türsdtmsöz için sorulması ilgili öteki soruların) bir getirilen sutmtntn. edirnsöz ediminden hangisine girdiğ ini üç sm-unun (aş ağ ıcJ;:ıki ikinci, saptamadır. verebilmek Örneğ imizde, yerine Baba, oğ ula kuş ların suqunun emecmcecır kesinleyici (38) Türkçede, edimiyie üçüncüve dördüncü için önCE'dikle yapılması gereken getirilen konusunda) uyarmak(38) olduğ una gör-e,eoımın vardır: saptamak adtmsöz gereken bir sm-udur, Bu saptema. yanıtlarını seerta'un edirn kesinıeyiei bitmiş (olduğ u bir ereğ i olduğ unu bildirmek Bu et-eğ e ulaş ma yolu ile ş iddet derecesine gelince, bir edim olarak uyarma ediminde 1<,D'nin, P önermesinin 'uyarmak' edimsöz fiili, a',nı zemanda, Diduğ ugibi, yö, •••ıtici türe 9iren bir edimin de adıdır. P 'J"pması i,;in u'J.rmak e,jjrrıinde 162 dile getirdiğ i olgu ya da durumle ilgili sorumluluğ unu enimseterek. O'ye P olduğ unu bildirir, Bu, kesinleyici-uyarı adimini kestnleuictuyarı edimi yapan ş eylerden biridir, Enimin ş iddet derecesi ise sıfırdır, yani edim güçlü olmadığ ı gibi zaldıf da değ ildir, (2) Babanın yerine getirdiğ i uyarı edimmtn, (varsa) içeriğ i ile ilgili olarak getirdiğ i sınırlamalar nelerdır? önerme Kesinleyici-uyarı edtrninde edimin içeriğ i oları önerme, olmuş , olmakta olan ya da olacak olan bir olgu ya da durumu gösterebilir, Bu olgu ya da durum k'nın, D'ntn ya da üçüncü kiş inin yapmış Olduğ u bir olgu ya da durum olabilir, Bu bakımdan, kesinleyici-uyarı edimlerinin önerme içeriğ i ile ilgili olarak herhangi bir sınırlandırma getirmediğ ini söylemek yanlış olmaz, (3) Babanın yerine getirdiğ i uyarı eotmtntn, (varsa) ön koş ulları nelerdtr? Dile getirdiğ i kuş ların suyunun bitmiş oldtığ u önermesinin. (verse) varsaydığ ı olgu ya da durumlar nelerdir? Bütün ~(esinleyici edi ml erin ortak ön koş ulu, K'nın P Olduğ u konusunda birtakım gerekçelerinin olmasıdır, Kesinleyici-uyarı edirntntn ön kosulu ise, P'mn, ü'ntn yapması gerekeni yapmamasının bir sonucu olmasıdır. Nitekim, örneğ imizde de .. kuş ların bakımı oğ ulun sorumtuluğ undadır. Kuş ların suyunun bitmiş olması, oğ ulunbu görevini gereğ i gibi yapmamasının bit- sonucudur, Dile getirilen önermemn varsaydığ ı olgu ya da durumlara gelince, bunları, gönderme ve yükleme edimlerinin ön koş ullarından baş ka bir ş ey değ ildir: Ortada bir oğ ul vardır, en az tktkus, bir de bu kuş ların suyu vardır, Kuş ların suyu bitebilecek ş eylerden biridir. (4) olarak Baba, kuslerın suyunun bitmiş olduğ u önermesiyle ilgili hangi duygu ya da tutumunu, hangi ş iddet derecesiyle 1133 dı sevuruqorv seerta. dış avurucu edimsöz edimleri dış ında, öteki dört koş ulu olduğ unu; bu dört tür enımsöz edimintn, kendi edimsöz ereklerinin P gerektirdiğ i duygu ya da tutumları oısevurouğ unu göstermiş tir: içerikli kesinleuict bir edımsöz ediminde bulunan her k, enimsöz ereğ inin gereğ i, P olduğ u inancını dısavurur, P içerikli yöneltici bir edirnde bulunan her K, edimsöz ereğ inin gereğ i, P yapılması arzusunu dış avurur. P içerikli yükleyici bir edimde bulunan her K, diğ erleriyle aynı nedenden dolayı, P yapma niyetini dış evurur, P içerikli bir bildirge ediminde bulunan her K da, P olması arzusu ile P Olduğ u inancını diş evurur. Dısevurulen duygu ya da tutumun ş iddet dereceleri ise birbirinden farklı olabilir. Buna göre, örneğ imiz1jeki baba, her kesinleyici edim gibi P olduğ u inancını dış evurmektedır. P olduğ u inancının ş iddet derecesi ise, edirnsöz gücünün ş iddet derecesi gibi, sıfırdır. edimsöz edimi türünün her-birinin kendine özgü bir içtenlik Günlük yaş amdô, karş ımıza genellikle daha karmaş ık örneklerin çıktığ ı yadsınarncız. çocuğ unun nerede olıjuğ unu soran anneye söylenen, sözleri, görünüş te çok yalındır.: ama aslında tikel evetlemeli bileş ik bir edimsöz ectmtns karş ılık gelmektedir. Sokakta oynayön çocuğ u annenin söylediğ i Girip yıkan ar1ık sözleri de, aynı ş ekilde, görünüş te yalın ama, esunde, tümel 184 evetlemelt bir ecımsöz bileş ik karş ılık gelmektedir. kosull u edimsöz edi m lerini n, değ i li emeli Bun 1ardan baş ka, edimlerinin edirnine olduğ unu da unutmarnek edirnsöz ger-ekir. Söz geliş i, Bab,3fıa si:i'jl€'ffıeıyeceğ ime s& veriyorum Babana sÖyli'iy:eYi'ceğ ime söz vermiyorum sözcelemlerin ortamında edirnt, son sonre. aslında, belli perçesı bir edimsöz edimleri çıkar. Bu açıdan bakıldığ ında, tutarlı Tuzu uzatır ortemmde olması örnekler- sözcslemlertn getir-ilen olmayacaktır. örnekleriyle her edirnsöz öteki sctmsöz getirilen Bir de, söz geliş i rfıl$.1fı? gibi bir soru ediminde bulunulduğ u yerine bir zorunluluktur. yalın olsun zincirinin getirilen ôynı iletiş im de iletiş im yerine edimleriyle üçü bir karş ımıza edlmintn, diie edimlertne, örnek verilebilir. her sdtmsôz olsun, olarak sdtrnsöz edtmsöz edimlerine değ illemeli bileş ik koş ullu ilki bulunup, verdır. dolaylı olarak, bir rica Bu tür- sözcetemlertn taş ıdığ ı dilsel edim kureuerıne Ama, bu iletileri ortaya besvermek kurallar, bu edimsöz edi mi örneklerini koymak tek tür enlemtm, ediminde bu tür için, yukôrıda baş ına yeterli karmaş ık sözeelem içiniyi bir çıkış acıklemek noktesı olabilir. Nitekim, Searle de "Dolôylı Söz Edimlerl" baş lıklı mekelssinde (Searle 1989n: 30-57), bu kurallen edimlerini ı:ıçıklayôbilecek noktası yôpôrôk böyle adımsöz bir kurarn geliş tirmeğ e Ş imdi artık, seerts'ün üstünlükleri çıkış ile zayıf yanlarını çalış mış tır. çözümünun öteki çözüm önerilerine belirlemeğ e baş iayôbiliriz.