Kongre Kitabı - Spor Bilimleri Derneği
Transkript
Kongre Kitabı - Spor Bilimleri Derneği
SPOR BİLİMLERİ DERNEĞİ MERSİN ÜNİVERSİTESİ BİLDİRİ ÖZETLERİ 14 - 16 Mayıs 2015 Mersin Üniversitesi Yer: Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi www.osbk2015.org ʻGELECEK SİZSİNİZʼ 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 2 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Mersin Üniversitesinin çok değerli Rektörü, Rektör yardımcıları, dekanlar, yüksekokul müdürleri, kongre başkanı ve sekreteri, derneğimizin değerli üyeleri, değerli meslektaşlarım, sevgili öğrenciler, basın mensuplarımız… Spor Bilimleri Derneği şemsiyesi altında organize edilen 8. Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi’ne hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi, Spor Bilimleri Derneği Yönetim Kurulu üyeleri ve üyelerimiz adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sokrates’in çok fazla sözü vardır ama ikisi bu toplantının içeriğine çok uygundur: - Hiç bir şey bilmediğimi biliyorum. - Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değer değildir. Mevlana ise şöyle der: - Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır Bilim de spor da çok fazla çaba ve alın teri gerektirir. Salonlarda, sahalarda yarışanlar ve sağlık amaçlı yaşam boyu spor yapanlar bunu çok iyi bilirler. Ömrünü bilimsel çalışmalara adayıp sadece ve sadece merak ve problem çözmeyi odağa koyarak süreci öne çıkarıp, ihtiyaç olduğunda ve zamanı geldiğinde akademik unvan sahibi olanlar da iyi bilirler. Kastettiğim; ömrünü meraka ve insanlığın sorunlarını çözmeye ve onları olumlu yönde geliştirmeye adayıp sadece sepet doldurma amacıyla değil, bilim gibi bilim yapan insanlar ve onların çabalarıdır. Bilim tarihi böyle diyor. Bilim epistemolojisi ve etiği de… Neden buradayız? Buradayız çünkü ülkemiz ve dünyada gerek performans, gerek sağlıklı yaşam, gerekse bireyin bütünsel gelişimi boyutunda alanımızın insanlığa önemli katkılarda bulunduğunu ve bulunmaya devam edeceği iddiasındayız. Öğrencilik yaşamınız boyunca bir çok şey öğrendiniz. İçerik, yöntem, problem çözme becerisi vb. Bunları birleştirerek araştırmalar yaptınız ve sonuçları paylaşmak için buraya geldiniz. Bunları paylaşıp eleştiri almak alacaksınız ve bulgularınızı sorgulatacaksınız. İşte bunun için buradayız ve buradasınız. Kongre süresince hep birlikte sorgulayan, geliştiren, derin düşünmeye ve geliştirmeye teşvik eden sorular soracağız. Sunum yaparken nezaketi, alçak gönüllüğü, zaman yönetimini, saygıyı, sevgiyi elden bırakmayacağız ve geliştireceğiz. Yerelde çalışıyoruz. Amacımız buradan dünyaya açılmak. Bunun için meraklıyız, tutkuluyuz, cesuruz, sorumlu davranışlara sahibiz, akıllıyız ve zekiyiz. Aynı zamanda uyumluyuz, pozitif uyarıcıyız, başkalarına saygılıyız, normal dışı yollarla ders geçme, yayın yapma, başarı kazanma ve unvan elde etme peşinde değiliz. Amaç sadece okumak ve unvan elde etmek değildir. Bunlar, amaca ulaşma yolunda ortaya çıkan ürünlerdir. Bu nedenle, öncelikle kendimizi bilmek, özümüzü iyi tanımamız gerekir. Bu konuda Yunus Emre şöyle der: “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsen, Ya nice okumaktır.“ Entelektüel birikim yaratmak ama pratikten kopmamak, araştırma sonuçlarını kayıt altına almak ve raporlaştırmak, nezaket içerisinde gerçeği kürsüden yüksek sesle söylemek, vergilerinden ve kaynaklarından beslendiğimiz halkımız ve insanlık için bir şeyler üretmek, nitelikli ve derinlikli yazılar yazmak, bilgiye olan saygıyı yüceltmek ve dünyadaki hak ettiğimiz ligde yer almak için buradayız. 3 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bütün bunları yapmak için aklımızı ve yüreğimizi en iyi şekilde kullandık ve kullanmaya da devam edeceğiz çünkü temel amacımız mükemmele ulaşma sürecinde en iyisini yapmak ve daha ileriye gitmektir. Ülkemizin yetiştirdiği önemli fotoğrafçılardan birisi olan Ara Güler ile yapılan bir söyleşinin bir yerinde sayın Güler şöyle der (http://arsiv.sabah.com.tr/2009/02/02/tamer.html): “Ne adamlar var!.. Bana soruyorlar. “Sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?” diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir! Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum! Roman daktiloyla mı yazılır! Arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla, burayla çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim… Şunlara bak. Alıyorlar Leica’yı, Canon’u, Nikon’u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Koyun sürüsü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Çadır mı gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim.” Sayın Güler’in ifadelerini bilimsel çalışmalara uyarlarsak; bilim insanlarının, bilime ve bilimsel çalışmalara bakışlarının son derece içten, tutkulu, titiz, sevgi dolu ve derinlemesine olması gerektiği anlamı çıkar. Sevgili öğrenciler. Kürsüye çıkınca çok şey söylenebilir ama zaman değerlidir. Buradaki asıl zaman size ait. Sözümü yüce Atatürk’e ait bir paragraftan alıntı bir cümle ile bitirmek istiyorum: “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.” Bu, açık ve anlaşılır bir mesajdır ve kongrenin amacına çok uygundur. Sonuçta, başta kongrenin mutfağında yer alanlar olmak üzere, herkese teşekkür ederek başarılı ve keyifli bir kongre geçirmenizi dilerim. Herşey gönlünüzce olsun. Prof. Dr. Gıyasettin DEMĐRHAN Spor Bilimleri Derneği Başkanı 4 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Değerli katılımcılar ve sevgili öğrenciler, Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Spor Bilimleri Derneği ve Mersin Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu işbirliği ile düzenlenen 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongremize göstermiş olduğunuz ilgi ve destekten dolayı teşekkür ediyor, Mersin’e ve üniversitemize hoş geldiniz diyor, saygılar sunuyorum. Değerli katılımcılar, bildiğiniz gibi “spor” birleştirici ve bütünleştirici özelliğinden dolayı bütün toplumların önemle üzerinde durduğu bir alandır. Sporun sadece toplumsal özelliklerinin yanı sıra insani özelliklerden sevgi, hoşgörü, işbirliği, adalet ve erdem gibi kavramların yaşam bulmasında da işlevsel bir özelliğe sahiptir. Diğer yandan “spor” bedensel sağlık ve ruh sağlığı açısından da insan yaşantısına ciddi katkıları olan bir etkinlik alanıdır. Sporun insan ve toplum sağlığı açısından ortaya çıkan bu yararını bilimsel anlamda araştırmalarıyla kanıtlayan bilim insanları, bu araştırmalarını her geçen gün artırmakta ve toplum yararına sunmaktadırlar. 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi de bu amaca hizmet etmek üzere Spor Bilimleri Derneği’nin sahipliği ve Mersin Üniversitesi’nin ev sahipliğinde bu görevini yerine getirmeye çalışacaktır. Değerli katılımcılar, “GELECEK SĐZSĐNĐZ!” temasından hareket eden 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi, bu temanın hedef kitlesi olarak gençliği ve genç spor bilimcilerini hedef almaktadır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK nasıl ki Cumhuriyeti gençliğe ve genç düşünenlere emanet etmiş ise, spor bilimlerinin geleceği de siz genç spor bilimcilere emanet ederek, sizleri desteklemek, cesaretlendirmek ve yardımcı olmak görev ve sorumluluğumuzun da bilincindeyiz. Değerli katılımcılar, bu görev anlayışı ve sorumluluk duygusuyla; büyük çaba harcayarak “Bilimin ve çağdaşlığın ışığında, bir dünya üniversitesi” olma vizyonuyla hareket eden üniversitemizin organize ettiği kongremizin haz ve mutluluğunu siz değerli katılımcılarla birlikte paylaşmak fırsatı verdiğiniz için de tekrar teşekkürlerimi iletiyorum. Umarım bu mutluluk duygusunu sizler de bizimle beraber yaşar ve paylaşırsınız. Değerli katılımcılar, birazda kongremizin içeriği hakkında bilgi vermek istiyorum. Kongremiz boyunca 4 konferans, iki panel ve bir adet gösterinin yanı sıra lisans ve lisans üstü öğrencilerin toplam 24 adet sözel ve poster sunumlarıyla gerçekleşecektir. Kongremizin son günü olan 16 Mayıs Cumartesi günü ise Mersin’in yakın çevresindeki tarihi, kültürel ve turistik bölgeler ziyaret edilerek kongre süreci tamamlanmış olacaktır. Değerli katılımcılar, kongremize destek veren kurum ve kuruluşlara da buradan teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Bu kurum ve kuruluşlar, Mersin Valisi Sayın Özdemir ÇAKACAK’a; Mersin Büyük Şehir belediye Başkanı Sayın Burhanettin KOCAMAZ’a; Üniversitemiz’in Rektör’ü Sayın Prof. Dr. Ahmet ÇAMSARI’ya;Herkes Đçin Spor Federasyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Erdal ZORBA’ya; Mersin Toroslar Belediye Başkanı Sayın Hamit TUNA’ya; Mersin Yenişehir Belediye Başkanı Sayın Đbrahim GENÇ’e; Mersin Akdeniz Belediye Başkanı Sayın Fazıl TÜRK’e; Mersin Mezitli Belediye Başkanı Sayın Neşet TARHAN’a; Mersin Uluslararası Liman Đşletmesi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hamdi AKIN’a; Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cihat LOKMANOĞLU’na; TEKĐR Su Đşletmeleri Genel Müdürü Sayın Hakan TURAN’a; SPESĐFĐCA Genel Müdürü Sayın Ersin ĐLKĐLĐROĞLU’na; Zuhal Ofset Đşletme Müdürü Sayın TÜLĐN ŞAHĐN’e ve Deniz Kızı Pastanesine teşekkürlerimi iletiyorum. 5 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Ayrıca kongremize destek veren Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu çalışanları ve öğrencilerine teşekkürlerimi iletiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle kongrenin spor bilimleri alanına ve toplumumuza yarar sağlaması umuduyla, kongrenin başarılı geçmesini diler, tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum. Prof. Dr. Murat ÖZEREN Kongre Başkanı 6 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) KURULLAR Onur Kurulu Özdemir ÇAKACAK (Mersin Valisi) Burhanettin KOCAMAZ (Mersin Büyükşehir Bld. Bşk) Prof. Dr. Ahmet ÇAMSARI (Mersin. Ü. Rektörü) Kongre Sahibi Spor Bilimleri Derneği (SBD) Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat ÖZEREN Kongre Genel Sekreteri Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN Düzenleme Kurulu Doç. Dr. Manolya AKIN Doç. Dr. Turhan TOROS Doç. Dr. Leyla SARAÇ Yrd. Doç. Dr. Taner ERDOĞAN Yrd. Doç. Dr. Dursun KATKAT Yrd. Doç. Dr. Fatma ÇEPĐKKURT Yrd. Doç. Dr. Elif Nilay ADA Yrd. Doç. Dr. Nevzat DEMĐRCĐ Organizasyon Kurulu Prof. Dr. Murat ÖZEREN Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN Doç. Dr. Manolya AKIN Doç. Dr. Turhan TOROS Doç. Dr. Leyla SARAÇ Yrd. Doç. Dr. Taner ERDOĞAN Yrd. Doç. Dr. Dursun KATKAT Yrd. Doç. Dr. Fatma ÇEPĐKKURT Yrd. Doç. Dr. Elif Nilay ADA Yrd. Doç. Dr. Nevzat DEMĐRCĐ Öğr. Gör. Ali AKTAŞ Öğr. Gör. Nejat ÇEVĐRMECĐ Öğr. Gör. Erdal GÖKÇE Öğr. Gör. Ali DEMĐRCĐ Öğr. Gör. Serdar YAKUPOĞLU Öğr. Gör. Sadık ĐNEL Öğr. Gör. Güneş ÖZDAMAR Öğr. Gör. Onur KAYA Okt. Gökçe GÜRBÜZ Okt. Necat TOPRAK Okt. Erkan GÜLGÖSTEREN Okt. Eda MUŞTU Arş. Gör. Gökhan UMUTLU Yük. Ok. Sek. Filiz KAYA Şef. Resul ÇINKIR Cezmi ÇOM DANIŞMA KURULU Danışma Kurulu (Đsim Sıralı) Danışma Kurulu (Đsim Sıralı) Dr. Aysel PEHLĐVAN (Marmara Ü) Dr. Azmi YETĐM (Gazi Ü) Dr. Birol DOĞAN (Girne Amerikan Ü) Dr. Cengiz ARSLAN (Fırat Ü) Dr. Erdal ZORBA (Gazi Ü) Dr. Füsun ÖZTÜRK KUTER (SBD) Dr. Gazanfer DOĞU (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. Gıyasettin DEMĐRHAN (H.Ü) Dr. Gürbüz BÜYÜKYAZI (Dokuz Eylül Ü) Dr. Hasan KASAP (Gedik Ü.) Dr. Hatice ÇAMLIYER (Celal Bayar Ü) Dr. Haydar DEMĐREL (H. Ü) Dr. Hülya AŞÇI (Marmara Ü) Dr. Kadir GÖKDEMĐR (Gazi Ü) Dr. Kamil ÖZER (Gedik Ü) Dr. M. Akif ZĐYAGĐL (19 Mayıs Ü) Dr. M. Levent ĐNCE (ODTÜ) Dr. Mehmet GÜNAY (Gazi Ü) Dr. Muzaffer ÇOLAKOĞLU (Ege Ü) Dr. Nefise BULGU (H. Ü) Dr. Nevzat MĐRZEOĞLU (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. Ömer ŞENEL (Gazi Ü) Dr. Sadettin KĐRAZCI (ODTÜ) Dr. S. Sadi KURDAK (Çukurova Ü) Dr. Selhan ÖZBEY (Celal Bayar Ü) Dr. Suat KARAKÜÇÜK (Gazi Ü) Dr. Şefik TĐRYAKĐ Dr. Yalçın TAŞMEKTEPLĐGĐL (19 Mayıs Ü) Dr. Yavuz TAŞKIRAN (Kocaeli Ü) 7 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) HAKEM KURULU(Đsim sıralı) Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (BEÖ) Editör: Dr. Leyla SARAÇ Rekreasyon Editör: Dr. Nevzat DEMĐRCĐ Dr. Cenk TEMEL (Đnönü Ü) Dr. Deniz HÜNÜK (Pamukkale Ü) Dr. Dilşad MĐRZEOĞLU (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. Elif Nilay ADA (Mersin Ü) Dr. Gökçe ERTURAN (Pamukkale Ü) Dr. Mehmet GÜLLÜ (Đnönü Ü) Dr. Murat KANGALGĐL (Cumhuriyet Ü) Dr. Nurgül ÖZDEMĐR (Adnan Menderes Ü) Dr. Yunus ARSLAN (Nevşehir Ü) Dr. Alper GÜNGÖRMÜŞ (Ağrı Đbrahim Çeçen Ü) Dr. Bülent GÜRBÜZ (Kırıkkale Ü) Dr. Ercan ZORBA (Muğla Ü) Dr. Kerem YILDIRIM ŞĐMŞEK (Anadolu Ü) Dr. Murat TEKĐN (Karamanoğlu Mehmetbey Ü) Dr. Timuçin GENÇER (Ege Ü) Sporda Psiko-Sosyal Alanlar (PSA) Editör: Dr. Fatma ÇEPĐKKURT Dr. Canan KOCA ARITAN (H. Ü) Dr. Emine ÇAĞLAR (Kırıkkale Ü) Dr. Esen KIZILDAĞ KALE (Eskişehir Spor Kulübü) Dr. Fatma ÇELĐK KAYAPINAR (M. Akif Ersoy Ü) Dr. Gürol ZIRHLIOĞLU (Yüzüncü Yıl Ü) Dr. Hakan KOLAYĐŞ (Sakarya Ü) Dr. Đbrahim YILDIRAN (Gazi Ü) Dr. Mehmet ŞAHĐN (M. Akif Ersoy Ü) Dr. Zeynep DĐNÇ (Çukurova Ü) Dr. Zişan KAZAK ÇETĐNKALP (Ege Ü) Spor Sağlık Bilimleri (SSB) Editör: Dr. Taner ERDOĞAN Dr. Abdullah GÜLLÜ (Đnönü Ü) Dr. Ayda KARACA (H. Ü) Dr. Dilek SEVĐMLĐ (Çukurova Ü) Dr. Emine KUTLAY (Ege Ü) Dr. Esin GÜLLÜ (Đnönü Ü) Dr. Gonca ĐNCE (Çukurova Ü) Dr. Nigar KÜÇÜKKUBAŞ (Mustafa Kemal Ü) Dr. Önder ŞEMŞEK (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. Özhan BAVLI (Çanakkale Ü) Dr. Serkan HAZAR (Niğde Ü) Dr. Yaşar SALCI (Mustafa Kemal Ü) Hareket ve Antrenman Bilimleri (HAB) Editör: Dr. Manolya AKIN Spor Yönetim Bilimleri (SYO) Editör: Dr. Dursun KATKAT Dr. Dilşad ÇOKNAZ (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. F. Pervin BĐLĐR (Çukurova Ü) Dr. Fatih YENEL (Gazi Ü) Dr. Hakan SUNAY (Ankara Ü) Dr. Đlker ÖZMUTLU (Kafkas Ü) Dr. Mehmet BAYANSALDUZ (Muğla Ü) Dr. Mehmet TUNÇKOL (KTÜ) Dr. Melih Nuri SALMAN (Aksaray Ü) Dr. Orcan MIZRAK (Atatürk Ü) Dr. Ömür DUGAN (Adnan Menderes Ü) Dr. Rıdvan EKMEKÇĐ (Pamukkale Ü) Dr. Velittin BALCI (Ankara Ü) Dr. Aksel ÇELĐK (Dokuz Eylül Ü) Dr. Ayşe KĐN ĐŞLER (H. Ü) Dr. Bekir YÜKTAŞIR (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. Cevdet TINAZCI Yakın Doğu Ü) Dr. Ekim PEKÜNLÜ (Ege Ü) Dr. Erbil HARBĐLĐ (Selçuk Ü) Dr. Erkal ARSLANOĞLU (Kafkas Ü) Dr. Hakkı ÇOKNAZ (Abant Đzzet Baysal Ü) Dr. Hayri ERTAN (Anadolu Ü) Dr. Đlhan ODABAŞI (Marmara Ü) Dr. Đlhan TOKSÖZ (Trakya Ü) Dr. Mehmet KALE (Anadolu Ü) Dr. Murat ÇĐLLĐ (Sakarya Ü) Dr. Mürsel Biçer (Gaziantep Ü) Dr. Yonca BĐÇER (Fırat Ü) Dr. Yücel OCAK (Afyon Kocatepe Ü) 8 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) GENEL PROGRAM 14 Mayıs 2015, Perşembe 08.00 09.30-10.30 Kayıt Açılış Seromonisi (A Salon) Kahve Arası A Salon 11.00-11.45 12.00-13.00 13.00-13.30 14.00-14.45 15.00-15.30 15.30-16.00 16.00-18.00 18.00-19.00 20.00-22.30 B Salon Konferans 1 Dr. Adnan ERKUŞ Sözel Sunum Sözel Sunum Beden Eğitimi 1 Psiko-Sosyal 1 Öğlen Yemeği (Üniversite Yemekhanesi) Konferans 2 Dr. Cengiz AKALAN Konferans 3 Grup Zafer Kahve Arası Panel 1 C Salon Poster Salonu Sözel Sunum Hareket ve Antr. 1 Poster Sunum Beden Eğitimi 1 Psiko-Sosyal 1 Hareket-Ant 1 Rekreasyon 1 Spor Yönetimi 1 Kokteyl (Yenişehir Belediyesi Kültür Merkezi) 15 Mayıs 2015, CUMA 09.00-10.15 10.30-11.00 11.00-11.15 11.15-12.15 A Salon B Salon C Salon Sözel Sunum Beden Eğitimi 2 Konferans 4 Dr. Ümit KESĐM Kahve Arası Sözel Sunum Psiko-Sosyal 2 Sözel Sunum Spor-Sağlık 1 Sözel Sunum Beden Eğitimi 3 Sözel Sunum Psiko-Sosyal 3 Sözel Sunum Spor-Sağlık 2 12.30-13.00 Poster Sunum Beden Eğitimi 2 Psiko-Sosyal 2 Hareket-Ant 2 Spor-Sağlık 1 13.00-13.30 13.30-14.45 Öğlen Yemeği (Üniversite Yemekhanesi) Sözel Sunum Sözel Sunum Psiko-Sosyal 4 Spor Yönetimi 1 14.50-16.10 Sözel Sunum Sözel Sunum Sözel Sunum Psiko Sosyal 5 Spor Yönetimi 2 Rekreasyon 1 Kahve Arası Panel 2 Gösteri 1 Model Uçak Gösterisi Ödül Töreni ve Kapanış Gala Yemeği (Büyükşehir Belediye Başkanlığı) 16.10-16.20 16.30-18.00 18.00-18.40 18.40-19.30 20.00-22.30 Poster Salonu Sözel Sunum Spor-Sağlık 3 16 Mayıs Cuma: Çevre Gezisi 9 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) DAVETLĐ KONUŞMACILAR Prof. Dr. Adnan ERKUŞ (Mersin Ü.) Prof. Dr. Barlas Naim AYTAÇOĞLU (Mersin Ü.) Prof. Dr. Ümit KESĐM (Marmara Ü) Doç. Dr. Cengiz AKALAN /Ankara Ü) Dr. Galip KIRICI (Mersin, Grup Zafer) Konferans 1 A Salon, 11.00-11.45 “Spor Bilimleri Alanında Yapılan Araştırmalarda Yöntem ve Ölçme-Değerlendirme Sorunları” Moderatör: Prof. Dr. Gıyasettin DEMĐRHAN Konuşmacı: Prof. Dr. Adnan ERKUŞ Konferans 2 A Salon, 14.00-14.45 "Türkiye ve Dünyada Herkes için Spor ve Yaşam Kalitesi” Moderatör: Prof. Dr. Gazanfer DOĞU Konuşmacı: Doç. Dr. Cengiz AKALAN Konferans 3 A Salon, 15.00-15.30 “Yaşam Boyu Spor Đçin Bir Model: Grup Zafer” Moderatör: Prof. Dr. Azmi YETĐM Konuşmacı: Dr. Galip KIRICI 10 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) KONGRE PROGRAMI 11 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZEL SUNUMLAR 14 Mayıs 2015 Perşembe Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 1 A Salon, 12.00-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Cenk TEMEL SÖZ 26. Sınıf Öğretmenlerinin Görüşlerine Göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler Dersi Öğretim Programının Đncelenmesi Samet SAKALLIOĞLU SÖZ 46. Đlköğretim Öğrencilerinin Fiziksel Etkinliğe Katılım Nedenlerinin Belirlenmesi: Nevşehir Örneği Đrem Kübra DEMĐREZEN; Fatma Saçlı UZUNÖZ SÖZ 71. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Motivasyon Düzeylerinin Öğrencilerinin Motivasyon Düzeylerine Etkisi Tuğba DURAN, Gökçe ERTURAN ĐLKER SÖZ 108. Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemlerinin Farklı Değişkenlere Göre Beden Eğitimi ve Spor Öğretmen Adayları Üzerinde Đncelenmesi Güneş ÖZDAMAR, Elif Nilay ADA, Zekai PEHLĐVAN Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 1 B Salon, 12.00-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Canan KOCA ARITAN SÖZ 29. Mükemmeliyetçilik Ve Başarı Hedeflerinin Sporcuların Đçinde Bulundukları OlumluOlumsuz Duygu Durumlarını Belirlemedeki Rolü Aysel KOLSALLAYAN, Kirami Erkan ALTOK, Ahmet KÖKSAL SÖZ 93. Derin Beyin Egzersizleri ile Oynayarak Öğreniyorum. Oğuzhan GÖZEK SÖZ 70. Kocaeli Üniversitesi BESYO Son Sınıf Öğrencilerinin Đstihdam Sorunu Açısından Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi H. YILMAZ, M. SON, B. BAYAZIT, Canan Gülbin ESKĐYECEK, Y. TAŞKIRAN SÖZ 127. Hentbolcularla Sedanterlerin Uzanma Becerisi Sırasındaki Sağ-Sol El Performansları Görsel Bilgi Elimine Edildiğinde Kübra AKCA, Selçuk AKPINAR SÖZ 128. Hentbolcularla Sedanterlerin Uzanma Becerisi Sırasındaki Sağ-Sol El Performansları Görsel Bilgi Sunulduğunda Duygu Tuğba BAYSAL, Selçuk AKPINAR Hareket ve Antrenman Bilimi 1 C Salon, 12.00-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Manolya AKIN SÖZ 41. Wingate All-Out Güç Testinde Yeni Nesil Göstergelerin Güvenilirliği ve Geçerliliği Emre VARDARLI; Hakan AS; Refik ÇABUK; Şafak TEMUR; Özgür ÖZKAYA SÖZ 65. Amatör Futbolcuların Görsel Ve Đşitsel Reaksiyon Zamanının Mevkilere Göre Değerlendirilmesi Mustafa ÖZDAL, Mehmet Recep SERÇE, Mürsel BĐÇER SÖZ 104. Elit Yüzücülerin Performans Düzeyleri Đle Bioritm Evrelerinin Đncelenmesi Benil KISTIK, Đlhan ODABAŞ, Turgay TURAN SÖZ 136. 12 – 14 Yaş Grubu Bayan Hentbolculara Uygulanan 8 Haftalık Pliometrik Antrenmanların Anaerobik Güç, Denge ve Sprint Performansı Üzerine Etkis Zarife PANCAR, Mürsel BĐÇER SÖZ 177. Kangoo Jump Antrenmanının Adölesan Kız Atletlerin Denge Ve Durarak Uzun Atlama Gelişimine Etkisi Derya SELDA SINAR, Manolya AKIN 12 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 15 Mayıs 2015 Cuma Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 2 A Salon, 09.00-10.15 Oturum Başkanı: Dr. Nurgül ÖZDEMĐR SÖZ 27. Satranç Oynamayı Bilen Ve Bilmeyen 5.Sınıf Öğrencilerinin Problem Çözme Beceri Puanlarının Karşılaştırılması Dilek GAZĐOĞLU; Yüksel YAMAN; Hakkı ÇOKNAZ SÖZ 50. Yedinci, Sekizinci Ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde Hedeflenen Amaçlar Ve Gelişmelerinin Đncelenmesi Resul AĞIRTAŞ, Yüksel SAVUNCU, M. KARADAĞ, Y. S. BĐÇER, O. KIZAR SÖZ 94. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerin Karar Verme Ve Duygusal Zekâ Düzeylerinin Đncelenmesi Ayşegül Funda ALP, K. NAS, F. GÖKALP, B. AKBAY, Y. S. DĐN SÖZ 97. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinin Đncelenmesi Burcu TAŞDÜGEN, H. Mehmet GÜNEL, M. Nur KAYA SÖZ 132. Öz-Güven Ölçeği’nin Ortaokul Düzeyindeki Beden Eğitimi Dersi Öğrencileri Đçin Geçerlilik Ve Güvenirlik Çalışması Đlke BAL, E. Nilay ADA, Ahmet AKIN Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 2 B Salon, 09.00-10.15 Oturum Başkanı: Dr. Mehmet ŞAHĐN SÖZ 43. Taraftarlık Ve Holiganizm Arasındaki Fark Sevban DÖNMEZ SÖZ 75. Türkiye Futbol Spor Toto 2.Lig Ve 3.Lig’inde Bulunan Takımlardaki Sporcuların Antrenörlerinin Yeterlilik Düzeyi (Ankara Đli Örneği) Gözde GÜZELGÖZ, Osman YILMAZ, Yusuf SOYLU, Melih SALMAN SÖZ 80. Futbolcularda Algılanan Antrenörlük Davranışı, Takım Sargınlığı ve Kollektif Yeterlik Đlişkisi Dilek SALTIK, Turhan TOROS, Ali Burak TOY SÖZ 123. Engellilerde Düzenli Yapılan Sportif Faaliyetlerin Depresyon Üzerine Etkisi Gizem DĐK, K. KAYA, Y. KAYACAN, Y. MAKARACI SÖZ 152. Öğretmen Adaylarının Mükemmeliyetçilik Ve Öfke Eğilimleri Arasındaki Đlişkinin Đncelenmesi Ebru DEMĐRCĐ, F. ÇEPĐKKURT, E. KIZILDAĞ KALE, E. GÜLER SÖZ 72. Spor Yapmayan Bireylerin Spor Yapmama Nedenlerinin Araştırılması Yunus Emre BÜYÜKBASMACI 13 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Spor-Sağlık Bilimleri Alanı 1 C Salon, 09.00-10.15 Oturum Başkanı: Dr. Önder ŞEMŞEK SÖZ 79. ODÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Diğer Fakültedeki Öğrencilerin Sağlıklı Yaşam Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması Burak BÜYÜKGÜLLÜ, Fetullah ÖZDEMĐR, Hasan SÖZEN SÖZ 113. Sensewear Armband ile Ölçülen Dinlenik Enerji Harcaması ve Kestirim Formülleri Arasındaki Đlişkiler Kutay CAKA, Tahir HAZIR SÖZ 119. 3-5 Yaş Çocuklarda Sağlıklı Besin Bilgisi Gülşen MERTYÜZ SÖZ 133. 15-18 yaş Balerinlerde Kas Fibril Tipi ve Pik Güç ve Yorgunluk Đndeksi Đlişkisi Yağmur ARINLI, G. UMUTLU, E. ĐLKĐLĐROĞLU, E. ÖZDOĞAN, A. T. ERDOĞAN SÖZ 166. Erkek Hentbol Ve Voleybol Sporcularının Dominant Omuz Ekstansiyon Ve Fleksiyon Pik Tork Değerlerinin Karşılaştırılması Ersin ĐLKĐLĐROĞLU, Gökhan UMUTLU, E. ÖZOĞUZ, U. CAN, A. Taner ERDOĞAN SÖZ 170. Badmintoncularda Sağ ve Sol Omuz Đzokinetik Kuvvetlerinin Karşılaştırılması Đnanç DUMAN, Gökhan UMUTLU, A. Taner ERDOĞAN Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 3 A Salon, 11.15-12.15 Oturum Başkanı: Dr. Levent ĐNCE SÖZ 55. Orta Öğretim Öğrencilerinin Empatik Eğilim Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre Đncelenmesi Ü. TÜRKÇAPAR, Ö. EKĐZ, E. ŞENOL, Yavuz YASUL, M. DAL, Đ. KUYULU SÖZ 56. Üniversite Öğrencilerinin Đletişim Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre Đncelenmesi Đhsan KUYULU , Fatih BÜYÜKÇAPAR , Emel ŞENOL , Abdulselam ERDĐMEZ , Onur OKÇUOĞLU , Ozan ĐLKUTLU SÖZ 74. Beden Eğitimi Öğretmen Adaylarının Sınıf Değerlendirme Atmosferi Algılarının Đncelenmesi Şeyma GÜÇCÜK, Yunus ARSLAN SÖZ 115. Spor Yapan Ve Yapmayan Ortaokul Öğrencilerinin Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk Düzeylerinin Đncelenmesi Raşit ÖZ, M. Ş. SAVAŞ, Đ. DOĞAN, F. YENMĐŞ, M. YAYLACI SÖZ 139. Yedinci, Sekizinci Ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde Hedeflenen Amaçlar Ve Gelişmelerinin Đncelenmesi Resul AĞIRTAŞ, Y. SAVUCU, M. KARADAĞ, Y. S. BĐÇER Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 3 B Salon, 11.15-12.15 Oturum Başkanı: Dr. Yunus ARSLAN SÖZ 18. Büyükler Türkiye Taekwondo Şampiyonasına Katılan Sporcularda Egzersiz Bağımlılık Düzeyinin Araştırılması Atahan DOYRAN SÖZ 52. Ortaokul Öğrencilerinde Spor Takımlarında Yer Almanın Cesarete Etkisinin Araştırılması Mustafa ADAMCI SÖZ 57. Güreşçilerin Yaşam Doyumlarının Yaş Ve Deneyim Açısından Đncelenmesi Ali Burak TOY, Turhan TOROS SÖZ 77. Karate Ve Tekvandocuların Duygusal Zeka Ve Yaşam Doyumu Đlişkisi Đbrahim Efe ETĐLER, Turhan TOROS, Berna ÖZCAN, Cihat KORKMAZ, Erol TÜREDĐ SÖZ 81. Dövüş Sporları Antrenörlerinde Duygusal Zeka Ve Yaşam Doyumu Đlişkisi Burcu ÖZCAN, Turhan TOROS, Ender BEKTAŞ, Abdurrahman DEMĐR, Mehmet MĐMAN 14 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Spor-Sağlık Bilimleri Alanı 2 C Salon, 11.15-12.15 Oturum Başkanı: Dr. Muzaffer ÇOLAKOĞLU SÖZ 34. Egzersize Katılmayan 8-13 Yaş Erkek Çocuklarının Yağ Yüzdeleri ve Maksimum Oksijen Kullanım Kapasiteleri Arasındaki Đlişki Mehmet Ümit YURUL, Çiğdem ÇELĐK, Pelin BAKIR, Hakkı ÇOKNAZ SÖZ 53. Bingöl Üniversitesindeki Öğrencilerin Fiziksel Aktivite Düzeylerinin Đncelenmesi , Cengiz ARSLAN, Oktay KIZAR, Bahadır SANDIKÇI; Deniz ÇAKAROĞLU SÖZ 167. Sualtı Hokey Sporcularının Bilateral Omuz Đzokinetik Kuvvet Değerleri Arasında Fark var mıdır? Buse ARGUN, G. UMUTLU, N. DEMĐRCĐ, A. Taner ERDOĞAN SÖZ 129. Ritmik Cimnastik Sporcularında Dinamik Denge Yeteneği ile Bacak Uzunluğu, Yaş ve Boy Arasındaki Đlişki Đnci KESĐLMĐŞ, M. M. KESĐLMĐŞ, A. T. ERDOĞAN SÖZ 182 Genç Elit Sporcularda Demografik, Antropometrik, Anaerobik Güç ve Diz Fleksiyon Ekstansiyon Đzokinetik Kuvvet Değerleri Uğur CAN, G. UMUTLU, B. ARGUN, A. AYTÜN, Đ. DUMAN, N. DEMĐRCĐ, A. T. ERDOĞAN Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 4 A Salon, 13.30-14.45 Oturum Başkanı: Dr. Turhan TOROS SÖZ 37. Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesinde Öğrenim Gören Spor Yapan Ve Yapmayan Öğrencilerin Benlik Saygıları Đle Atılganlık Düzeylerinin Đncelenmesi Onur MACĐT, B. KAL, Ö. ÇAKMAK, A. POLAT SÖZ 120. Üniversite Öğrencilerinin Bazı Değişkenler Açısından Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi Tolga CEYLAN, V. TEMEL, S. FISTIK, G. N. DOĞRU, E. PUSMAZ SÖZ 121. Öğretmenlerin Sürekli, Durumluk Kaygılarının Bazı Değişkenler Açısından Đncelenmesi S. Ş. BĐROL, V. TEMEL, Hüseyin KAYA, R. KAVURUCU, M. TEKELĐ SÖZ 144. Yabancı Futbolcular Gözüyle Türkiye Mehmet ONUR VURMAZ SÖZ 150. Üniversite Öğrencilerinin Bazı Değişkenler Açısından Sürekli Öfke Ve Öfke Đfade Tarzlarının Đncelenmesi Gülfidan URAT, K. NAS, S. AKPINAR, B. DÖNMEZER, R. KARHAN Spor Yönetimi 1 B Salon, 13.30-14.45 Oturum Başkanı: Dr. Mehmet TUNÇKOL SÖZ 54. Amerikan Ve Avrupa Profesyonel Basketbol Lig Yapılanmalarının Karşılaştırmalı Analizi Burçak AKANSEL SÖZ 59. Futbol Müsabakalarındaki Elektronik Bilet Sisteminin Đncelenmesi Ayhan BAYKARA; Dursun KATKAT SÖZ 116. Antrenörlerin Çatışma Yönetimi Stillerinin Farklı Değişkenler Açısından Đncelenmesi Pelin GÖNKEK SÖZ 142. Spor Federasyonlarında Đnsan Kaynakları Planlaması: Türkiye Muaythaı Federasyonu Đnsan Kaynakları Planlaması Rehber Önerisi Tayfun ERCAN, Zülbiye KAÇAY, Neslihan GÖKMEN 15 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Spor-Sağlık Bilimleri Alanı 3 C Salon, 13.30-14.45 Oturum Başkanı: Dr. Cengiz ARSLAN SÖZ 24. Egzersize Katılmayan 8-13 Yaş Kız Çocuklarının Yağ Yüzdelerinin ve Maksimum Oksijen Kullanım KapasitelerininYaşlara Göre Karşılaştırılması Pelin BAKIR, Osman ĐMAMOĞLU, Hakkı ÇOKNAZ SÖZ 157. Erkek Hentbolcularda Bilateral Omuz Ekstansiyon ve Fleksiyon Pik Tork Değerlerinin Karşılaştırılması ve Kas Fibril Tipi Dağılımları ile Đlişkisi Ahmet AYTÜN, G. UMUTLU, E. ĐLKĐLĐROĞLU, B. ARGUN, N. DEMĐRCĐ, Y. ARINLI, A. Taner ERDOĞAN SÖZ 158. Bisiklet Ve Koşubandı Ergometresi Đle Bisikletçilerin Vo2maks Değerlerinin Belirlenmesi Ve Yvk Đle Düzeltilmiş Vo2maks Değerleri Đle Đlişkisi Gökhan UMUTLU, E. ÖZOĞUZ, U. CAN, E. ĐLKĐLĐROĞLU, Y. ARINLI, A. Taner ERDOĞAN SÖZ 180. Fırat Üniversitesi Besyo'da Okuyan Kız Ve Erkek Sporcuların Bkı, Skınfold Ve Tanita Đle Vücut Kompozisyonlarının Karşılaştırılması Nafiye BAKIR, Emin SÜEL, Mehmet Erdi ÇĐÇEK SÖZ 181. TOHM Sporcularının Vücut Kompozisyon, VO2maks, Anaerobik Güç ve Đzokinetik Kuvvet Parametrelerinin Karşılaştırılması Esra ÖZOĞUZ, G. UMUTLU, E. ĐLKĐLĐROĞLU, Đ. KESĐLMĐŞ, Y. ARINLI, N. DEMĐRCĐ, A. T. ERDOĞAN Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 5 A Salon, 14.50-16.10 Oturum Başkanı: Dr. Şefik TĐRYAKĐ SÖZ 28. Erkek Takım Sporcularında Eğitim Seviyesi Saldırganlık Đlişkisi Serdar ŞERARE SÖZ 78. Futbol Taraftarlarının Atılganlık Düzeyi Ve Benlik Saygısı Đlişkisi Gülnur BĐLGĐÇ; Turhan TOROS; Ali Đlhan BARUT; Efe ETĐLER SÖZ 160. Spor Sayfalarında Şiddeti Çağrıştıran Gazete Manşetleri Süleyman Serhat BAŞ, F. Pervin BĐLĐR SÖZ 165. Sosyal Görünüş Kaygısı: Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’nde Görev Yapan Personeller Üzerine Bir Uygulama Ömer Faruk YAZICI, Çağdaş CAZ, H. Mehmet TUNÇKOL SÖZ 175. Bireylerin Đş Yaşamlarına Đlişkin Motivasyon Düzeylerine Dağcılık Sporunun Etkisi Nuh Osman YILDIZ, Tayfun Gürkan BOSTANCI Spor Yönetimi 2 B Salon, 14.50-16.10 Oturum Başkanı: Dr. Pervin BĐLĐR SÖZ 05. Tedarik Zinciri ve Lojistik Faaliyetlerinin Türk Spor Endüstrisinde Uygulanması (Fenerium, GS Store, Kartal Yuvası ve TS Clup Örneği) Hüseyin Çağdaş BATMAZ, Oğuzhan ZĐREK; Mustafa KARADAĞ SÖZ 73. Spor Kulüplerinin Lehim Ustası: Đnsan Kaynakları Hasan KARTAL, Nahide ERDEM, Burak GÖRGÜN SÖZ 103. Üniversite Öğrencilerinin Kariyer Tercihlerini Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma: BESYO Örneği Tuncay ÖKTEM, Murat PALALI SÖZ 137. Passolig Kullanıcısı Futbol Taraftarlarının Passolig Hakkındaki Görüşleri ( Đç Anadolu Bölgesi Örneği ) Selçuk KAYA, Turan KURAL 16 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Rekreasyon 1 C Salon, 14.50-16.10 Oturum Başkanı: Dr. Bülent GÜRBÜZ SÖZ 44. 2013 Mersin Akdeniz Oyunları Organizasyonu Etkilerine Karşı Yerel Halkın Bakış Açısı Yeliz ŞĐRĐN, Pervin BĐLĐR, Levent SANGUN, Günseli ÖZ SÖZ 83. Serbest Zamanda Sıkılma Sıkılma Algısının Alkol Kullanma Nedenlerini Belirlemedeki Rolünün Đncelenmesi Berkay AYVERDĐ, Feyza Meryem KARA SÖZ 84. Serbest Zamanda Sıkılma Algısının Serbest Zamana Yüklenen Anlamı Belirlemedeki Rolünün Đncelenmesi Ali Çağrı GÜCAL, Feyza Meryem KARA SÖZ 96. Rekreasyon Faaliyetlerinin Bir Alanı Olanı Açık Alan Rekreasyonun Đncelenmesi Hacı Şükrü TAŞTAN, H. B. ATAMAN YANCI SÖZ 154. Đlkokul Öğrencilerinin Rekreasyon Aktivitelerine Katılım Düzeylerinin Đncelenmesi Gizem KARAKAŞ, Hakan KOLAYĐŞ 17 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POSTER SUNUMLAR 18 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POSTER SUNUMLAR 14 Mayıs 2015 Perşembe Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 1 Poster Salonu, 18.00-19.00 Oturum Başkanı: Dr. Deniz HÜNÜK POS 32. Orta Öğretimde Okul Adına Spor Müsabakalarına Katılan Ve Katılmayan Öğrencilerin Đletişim Becerilerinin Değerlendirilmesi Okan ŞAHĐN, Ahmet GURU KURUŞOĞLU, Hakkı ÇOKNAZ POS 61. Türkiye Futbolunda Kaleci Sorunu Nevruz BĐLGĐN, Mehmet ŞAHĐN POS 87 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmen Adaylarının Tükenmişlik Düzeylerinin Farklı Değişkenlere Göre Đncelenmesi Musa TAŞDEMĐR, Elif Nilay ADA POS 100 Okul Öncesi 6 Yaş Grubu Çocuklarda 8 Haftalık Oyun Ve Hareket Eğitimi Programının Motor Gelişim Üzerine Etkisi Tuba ŞAHĐN, Uğur ŞENTÜRK POS 101. Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen (10-12 Yaş) Backhand Vuruşların Đsabet Oranı Üzerindeki Etkisi Muhammet YILMAZ, Kadir KOYUNCUOĞLU POS 102. Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen (10-12 Yaş) Forhand Vuruşların Đsabet Oranı Üzerindeki Etkisi Elif ÇELEBĐ, Kadir KOYUNCUOĞLU POS 138. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Öğretimsel Liderlik Davranışlarının Đncelenmesi Necati GÜRSES, H. Mehmet TUNÇKOL POS 61 Türkiye Futbolunda Kaleci Sorunu Nevruz BĐLGĐN, Mehmet ŞAHĐN Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 1 Poster Salonu, 18.00-19.00 Oturum Başkanı: Dr. Nevzat DEMĐRCĐ POS 40. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Sporda Şiddet Ve Saldırganlık Davranışlarının Đncelenmesi Yavuz ÖNTÜRK, A. Y. KARAFĐL POS 64 Spor Yapan Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyete Göre Benlik Saygısı Ve Psikosomatik Belirtilerinin Karşılaştırılması Özlem ARAS; Erol DOĞAN POS 66. Spor Yapma Durumunun Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerine Etkisi Gül ÇAVUŞOĞLU; Yıldırım Eren BUYRUK; Musa AYDEMĐR POS 68 Beşiktaş, Galatasaray Ve Fenerbahçe Spor Kulübü Taraftarlarının Fanatikliğe Ait Tutumlarının Belirlenmesi Gül ÇAVUŞOĞLU, Ş. ÜNVER, Đ. ĐSLAMOĞLU, B. BAYRAM POS 98. Elit Genç Masa Tenisi Ve Güreşçilerde Benlik Saygısının Đncelenmesi Vedat ERĐM, Musa AYDEMĐR 19 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 173. Atletlerde Đmgeleme Yeteneği Đle Sportif Güven Arasındaki Đlişki Mustafa GÜNEŞ, E. KIZILDAĞ KALE, F. ÇEPĐKKURT, S. KOCAEKŞĐ POS 178. Voleybolcularda Antrenör- Sporcu Đletişim Düzeyleri Đle Algılanan Güdüsel Đklim Arasındaki Đlişkinin Belirlenmesi Kübra Seden AVCI, Fatma ÇEPĐKKURT, Esen KIZILDAĞ KALE Hareket ve Antrenman Bilimi 1 Poster Salonu, 18.00-19.00 Oturum Başkanı: Dr. Hakkı ÇOKNAZ POS 17. 4 Haftalık Hazırlık Dönemi Hokey Antrenman Programının Aerobik Güce Etkisi Mustafa ÖZDAL; Mustafa ÇILKIZ; Mehmet Recep SERÇE; Ali Kerim YILMAZ; Önder DAĞLIOĞLU POS 33. Türkiye’deki Bazı Basketbol Kulüplerinin Alt Yapı Takımlarında Yer Alan Sporcuların Bağıl Yaş Etkisinin Đncelenmesi Selin BAĐKOĞLU; Emre BEŞER POS 67. Voleybolcularda Statik Ve Dinamik Denge Performansının Dikey Sıçramaya Etkisi Çağla ÇATAL; Vedat ERĐM; Erkan DEMĐRKAN POS 105. Profesyonel Erkek Voleybolcuların Farklı Yöntemler Kullanılarak Yüzde Yağ Oranlarının Değerlendirilmesi Kerem ERYILMAZ, Đlhan ODABAŞ, Benik KISTIK POS 125. Bisiklet Kullanıcılarının Kask Kullanım Durumları Ve Kullanıma Yönelik Görüşlerinin Đncelenmesi Hale CENGĐZ, Necat TOPRAK Rekreasyon 1 Poster Salonu, 18.00-19.00 Oturum Başkanı: Dr. Murat TEKĐN POS 88. Kadınların Serbest Zaman Etkinliklerine Katılımlarına Göre Algılanan Özgürlük Ve Mutluluk Đlişkisi Esra EMĐR POS 134. Üniversite Öğrencilerinin Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulundan Seçtikleri Üniversite Seçmeli Derslerinin Sosyal Uyum Üzerine Etkisi M. GÜLERYÜZ, E. ÇOLAK, B. BAYAZIT, S. ÇOLAK, Pelin DĐZDAR Spor Yönetimi 1 Poster Salonu, 18.00-19.00 Oturum Başkanı: Dr. Dursun KATKAT POS 07. Küresel Rekabetin Spor Endüstrisine Etkisi Fethi YILDIRIM; Hüseyin Çağdaş BATMAZ; Mustafa KARADAĞ POS 30. Kalite Fonksiyon Göçeriminin Katılıma Dayalı Spor Hizmetlerinde Uygulanması Hüseyin Çağdaş BATMAZ; Zeki COŞKUNER POS 42. Üniversiteler Arası Türkiye Güreş Şampiyonasına Katılan Sporcuların Demografik Özelliklerine Göre Sporcu Tatmini Düzeylerinin Belirlenmesi Yeliz ŞĐRĐN; Pervin BĐLĐR; Günseli ÖZ; Yasemin ARGAMA POS 131. Üniversiteler Arası Güreş Şampiyonasına Katılan Sporcuların Antrenör Liderlik Tarzı Algılamaları Đle Spor Tatminleri Arasındaki Đlişkinin Đncelenmesi Y. ŞĐRĐN, A. ALICI, Deniz ULUKUŞ, A. TATAR, E. ALAGÖZ, H. KEKLĐCEK, R. DENĐZ, M. MART, Z. KARA 20 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 143. Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokullunda Öğrenim Gören Öğrencilerin Spor Sponsorluğuna Bakış Açılarının Đncelenmesi Emrah SERDAR, Ataman TÜKENMEZ, Elzem DĐNÇ POS 146. Spor Đçerikli Reklamların, Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Satın Alma Tutumları Üzerindeki Etkisinin Đncelenmesi E. SERDAR, A. TÜKENMEZ, Elzem DĐNÇ, E. ŞAHĐN POS 148. Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokul’unda Öğrenim Gören Spor Yöneticiliği Ve Antrenörlük Bölümü Öğrencilerinin Liderlik Özelliklerin Đncelenmesi G. G. ERDOĞAN, K. DURU, E. SÖNMEZ, F. ÖZOLUR, Ebru ŞAHĐN POS 149. Cumhuriyet Tarihi Boyunca Türkiye Birinci Futbol Liglerinde Mücadele Eden Takımların Đllere Ve Bölgelere Dağılımlarının Belirlenmesi Pelin KÜÇÜKGÖDE, Yeşim KANALKA, Funda COŞKUN 15 Mayıs 2015 Cuma Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi 2 Poster Salonu, 12.30-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Elif Nilay ADA POS 19. Çocuk ve Genç Yaştaki Sporcuların Pozitif Gelişimi: Sistematik Alanyazın Taraması Koray KILIÇ; Mustafa Levent ĐNCE POS 21. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Mesleki Etik Dışı Davranışlarına Đlişkin Öğrenci Görüşleri Tülay KÖKOĞLU, Ö. Alpaslan GENCAY POS 111. Lise Seviyesindeki Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Sürekli Kaygı Düzeylerinin Belirlenmesi Samet SAVRAN POS 117. Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumları Üzerine Etkisi Ayşegül KELEŞ POS 135. Lise Öğrencilerinin Beden Eğitimi Dersine Yönelik Sürekli Kaygı Düzeyleri ile AnneBaba Tutumları Arasındaki Đlişki Melihşah KATMAN, Yaprak KALEMOĞLU VAROL POS 147. Öğretmen Adaylarının Kamu Personeli Seçme Sınavına Đlişkin Kaygı Düzeylerinin Araştırılması Burcu DÜZGÜN, Gökçe GÜRBÜZ, Fatma ÇEPĐKKURT POS 171. Türkiye’de Okul Sporlarında;Spor Federasyonlarında; Türkiye Okul Sporları Federasyonunda Liderlik Eğitimi Programları Mehtap DĐNLEMEZ, Mürsel AKDENK Sporda Psiko-Sosyal Alanlar 2 Poster Salonu, 12.30-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Esen KIZILDAĞ KALE POS 60. Kur’an, Hadis Ve Ehlisünnet Mezheplerinin Görüşleri Işığında Sporun Đslamdaki Yeri Oktay KIZAR, Yüksel SAVUCU, Resul AĞIRTAŞ POS 107. 10-13 Yaş Kız Ve Erkeklerin Bireysel Ve Takım Sporlarına Katılım Motivasyonlarına Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi Yüksel DEMĐRKOL AYDIN, Đlhan ODABAŞ, Turgay TURAN POS 130. Elit Genç Masa Tenisi Ve Boksörlerde Đmgeleme Biçimlerinin Đncelenmesi Vedat ERĐM, Yıldırım Eren BUYRUK POS 141. Bireylerin Fitness Salonlarına Katılım Nedenlerinin Đncelenmesi Emine ARDIÇ, Gülçin GÖZAYDIN POS 153. Türkiye Kadın Futbol 1. Liginde Oynayan Kadın Futbolcuların Durumluk Ve Sürekli Kaygı Düzeyinin Đncelenmesi (Derince Belediye Spor Ve Konak Belediye Spor Örneği) 21 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) N. KURGUN, F. ASLAN, B. BAYAZIT, Y. TAŞKIRAN, Aylin SARISOY POS 176. Atletlerin Öz-Yeterlik Đnançlarının Karşılaştırılması Rabia YILDIZ, Esen KIZILDAĞ KALE, Fatma ÇEPĐKKURT Hareket ve Antrenman Bilimleri 2 Poster Salonu, 12.30-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Bekir YÜKTAŞIR POS 16. 12 Haftalık Hokey Antrenman Programının Anaerobik Performans Üzerine Etkisi Mustafa ÖZDAL; Garip AVCI; Ali Kemal YILMAZ; Mürsel BĐÇER POS 10. 12-14 Yaş Grubu Bayan Futbolcularla, Sedanterlerin Bazı Motorik Özelliklerinin Karşılaştırılması Tuncay ERÇĐN, Mustafa ÖZDAL, Mürsel BĐÇER POS 15. Elit Güreşçiler Đle Judocuların Fiziksel Uygunluk Ve Solunum Parametrelerinin Karşılaştırılması Ahmet KOYUNLU, Önder DAĞLIOĞLU, Mustafa ÖZDAL POS 69. Farklı Takım Sporları Đle Uğraşan Sporcuların Görsel Ve Đşitsel Reaksiyon Zamanlarının Cinsiyet Ve Branş Değişkeni Açısından Đncelenmesi Tuğba GEZER, Gamze PEKSAYILIR, Musa TUNÇ, Önder DAĞLIOĞLU POS 172. Düzenli Fiziksel Aktivitenin Down Sendromlu Bir Çocukta Bazı Temel Jimnastik Becerileri Üzerine Etkisi. Mahmut Sami KARAASLAN, S. MAMAK, G. ALTUNSUYU, B. DĐKMEN Spor-Sağlık Bilimleri 1 Poster Salonu, 12.30-13.00 Oturum Başkanı: Dr. Funda COŞKUN POS 45. Olimpik Kulaçlar Projesi Kapsamındaki 10-13 Yaş Yüzücülerin Antropometrik Özelliklerinin Đncelenmesi Cemil Çağlar BILDIRCIN, F. COŞKUN, A. KILCI, Ç. ÖZDEMIR, K. T. ÖZGÜNEN, Ö. GÜNAŞTI, S.S. KURDAK POS 109. Bedensel Engelli Bir Bireye Uygulanan Fiziksel Aktivite Programının Bazı Fiziksel Uygunluk Parametreleri Üzerine Etkisinin Đncelenmesi: Bir Olgu Sunumu. Oktay GÜRBÜZ, Recep Arslan, Erdoğan ÇĐÇEK, Osman DOĞAN POS 110. Çukurova Üniversitesi Masa Tenisi Takımının Kuvvet Çalışmaları Sonucunda Fiziksel Gelişimlerinin Belirlenmesi Yeşim KANALKA, Pelin KÜÇÜKGÖDE, Funda COŞKUN POS 114. Kadın Futbolcuların Mevkilerine Göre Ayak Bileği Esnekliğinin Değerlendirilmesi Mustafa ÖZDAL, Aylin ERSÜRMELĐ, Çiğdem SEVĐNÇER, Neslihan KURT, Duygu AKSOY POS 122. Spastik Bireyin Fiziksel Yapısına Ve Becerilerine Suda Egzersiz Ve Spor Çalışmalarının Etkisinin Đncelenmesi Đlkay ALKAN POS 151. Çukurova Üniversitesi Öğretmenlik Bölümü Öğrencilerinin Beden Kitle Đndeksi Ve Vücut Yağ Oranlarının Belirlenmesi Orhan FURAT, Funda COŞKUN POS 162. Elazığ Đli Fitness Salonlarında Aktif Olarak Spor Yapan Sporcuların Sıvı Alımı Đle Đlgili Đlgi ve Alışkanlıklarının Araştırılması Nafiye BAKIR, Ayşe TORLU, Vedat ÇINAR, Salih ÖNER POS 164. Hafif Derecede Zihinsel Engelli ve Otizmli Bir Bireye Uygulanan Fiziksel Aktivite Programının Bazı Fiziksel Uygunluk Parametreleri Üzerine Etkisinin Đncelenmesi: Bir Olgu Sunumu. Onur DOĞAN, Mustafa SAĞNAK, Semra BATUR 22 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) KONFERANS Spor Bilimleri Alanında Yapılan Çalışmalarda Karşılaşılan Yöntem ve ÖlçmeDeğerlendirme Sorunları Prof. Dr. Adnan ERKUŞ Bu sunum, görgül (empirical) çalışmalara dayanılarak hazırlanmıştır; ancak etik açıdan yapılan çalışmalara atıfta bulunulmayacak, çalışmalara ilişkin betimsel bile olsa görgül veri sunulmayacak, sadece genel hatalara değinilip, hatanın nedeni üzerinden açıklamalar yapılacaktır. Bu açıklamalar, sunucunun yıllarca akademik dergilere yaptığı hakemliklere, alandaki deneyimine ve yaptığı diğer danışmanlıklara dayanmaktadır. Aslında ülkemizde yöntem ve ölçme-değerlendirme sorunları sadece spor bilimleri alanında değil, tüm davranış bilimleri hatta fen bilimleri alanında sıklıkla gözlenmektedir. Bu sorunlar, daha araştırma konusu bulma aşamasında karşımıza çıkmaktadır: Varolan çalışmalardan ve karşılaşılan sorunlardan hareketle bir araştırma problemi bulunması gerekirken, “şu şu değişkenler incelenmemiş” diyerek ilgisiz değişkenleri çalışmaya katıp, adeta problem üretilerek-yaratılarak (!) araştırmaya başlanmaktadır; oysa bilimsel çalışma problem üretmek değil, çözmek için yapılır. Bir başka sorun, araştırma türleri ve bunlara dayanılarak düzenek (design) oluşturma ve tanımlama aşamasında görülmektedir. Örneğin, “tarama” (survey) modeli (daha çok sosyologların, hemen hemen “ankete” karşılık olarak kullandıkları) diye bir araştırma düzeneği ve türü bulunmamasına rağmen, halâ ısrarla araştırmaların yöntem kısmında yer almaktadır. “Tarama modeli” deyip bırakmak, o araştırmanın nasıl yürütüldüğüne ve düzeneğine ilişkin bir bilgi vermemektedir. Kısacası araştırma düzeneğinin ne ve nasıl olduğu hakkında çok az bilgiye rastlanmaktadır; oysa ki, Yöntem kısmı, başka araştırmacılar da o çalışmayı aynı şekilde tekrar edebilecek şekilde açık yazılmalıdır. Diğer “moda” kavramlar olarak da, nedense son 10-15 yıl içerisinde “nitel” araştırma, “duygusal zeka”, “çoklu zekalar”, “alternatif ölçme” karşımıza çıkmıştır. Bilimsel araştırma daima ölçmeye dayanır, dolayısıyla niceldir; nitel olan veridir ve onların üzerinde de parametrik olmayan istatistikler yapılır. Bir eğitimin bireysel özelliklere göre yapılması ve zekanın çok bileşenli olması başka, zekayı birbirinden ayrık “zekalar” olarak tanımlamak başka şeydir. Bu konuda sözde pek çok ölçek “geliştirilmiştir”, ama nedense (ya bireyin algısı ölçüldüğü ya da zeka gerçekten tek boyutlu olduğu için) bu 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) “ölçeklerin” içtutarlık katsayısı 0.90’nın üzerinde çıkmaktadır! Bu yüksek içtutarlık katsayısı, ölçülenin çoklu değil, tekboyutlu olduğunu göstermeye yetmektedir. Duygular ile bilişsel bir özellik olan zekanın bir araya getirilmesi ise hiçbir ciddi psikometri kitabında yer bulamamaktadır. Duyguların kontrol edilmesi (ki onu da biliş yapar) ise, zaten 1920’lerden beri vardı ve öte yandan duygularını en iyi kontrol edenler de psikopatlardır! Ölçmenin “alternatifine” ise değinmek bile gereksizdir: Eğitimde duyguları, performansı ve dolaylı ölçmeyi yeni keşfedenlere söyleyecek bir şey yok. Tüm dünyada ciddi yayınlarda ve ülkemizde bunların ciddiye bile alınmaması gerektiği dile getirileli çok oldu, ama ne yazık ki bunların üzerine kurgulu yayınlara hâlâ rastlanmaktadır. Kişilik “testleri”, tutum “envanteri” gibi kavramlaştırmalar kaçınılmaz olarak araştırmalara ve onları ölçmeye yansımaktadır. Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, geliştirilecek veya uyarlanacak veya hipotez test etmede kullanılacak olan ölçeğe ilişkin olarak ölçülecek kavramın çok iyi bilinmesi gerekir; çoğu çalışmada herhangi bir değişkene ilişkin “tutum” ölçeği geliştiriliyor, ama ne yazık ki maddelerine baktığınızda çoğunun tutumu değil, olgusal bir gerçeği veya görüşü yokladığını, hatta kişiliği uyardığını görüyorsunuz. Bu sorunların, psikolojiye ve psikolojik değişkenlere ilişkin temellerin eksikliğinden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Bilgisayarların ve programların yaygınlaşmasıyla istatistiksel analizlerde eskisi kadar hataya rastlanmamakla birlikte, ölçek uyarlama veya geliştirme çalışmalarında ne yazık ki çok sık rastlanır olmuştur. Bir başka ve çok önemli konu, bu tür çalışmalarda, nereden nasıl “düğmelerine basılması” öğrenilmişse, toplanan verilere bir Doğrulayıcı Faktör Analizi yapılıyor ve “hoop” ölçek geliştirilmiş veya uyarlanmış zannediliyor. Henüz bilinmeyen bir şey doğrulanmaz ki! Öncelikle, ölçeğin “neyi” ölçtüğünün (yani psikolojik yapının ne olduğunun) Açıklayıcı Faktör Analitik tekniklerle, üstelik birden çoğunu kullanarak, üstelik birçok döndürme tekniğine başvurup madde atıp-katarak o psikolojik değişkenin “ne olduğunun” ortaya çıkarılması gerekiyor. Üstelik, ilk deneme uygulamasında da eldeki verilere dayanarak bulunan güvenirlik değerleri ve geçerlik kanıtları sadece ve sadece “öngüvenirlik” ve “öngeçerlik” bilgisi verir; asıl önemlisi, ölçeğin yapısının ortaya çıkarıldıktan sonra, bunlar için ayrıca nihai ölçek ile veri toplanıp kanıt aranmasıdır. Doğrudan ilk denemelik veriler üzerindeki DFA, ne yapı geçerliği ne de ölçeğin geliştirildiğine veya uyarlandığına kanıttır! Kaldı ki, DFA’nın abuk-sabuk veriler üzerinde de “uyum” vermesi çok sık rastlanan bir durumdur. Bir başka konu, özellikle uyarlama çalışmalarında, sözde uyarlaması yapılıp orijinal ölçekten farklı altyapılar 24 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bulunduğunda, nedense hâlâ orijinal altyapılara göre işlem yapılıp hipotez test edilmesidir. Oysa, uyarlama çalışmasının esprisi, psikolojik değişkenlerin farklı kültürlerde farklı yapılara sahip olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Bir diğer konu, bir ölçme sonucuna dayanarak birey hakkında karar vermede (assessmentdeğerleme) ortaya çıkmaktadır. Bugün çoğu ölçme aracının grup normları veya kesme puanları bilinmemekte veya verilmemektedir. Oysa ki, özellikle alanda çalışan uygulayıcıların, sporcular hakkında karar verebilmesi için bu ölçütlere gereksinimi olmaktadır. Sadece spor bilimlerinde değil, ülkemizde bu konudaki eğitim ve yayın ne yazık ki yok denecek kadar azdır. Spor bilimleri, insan fizyolojisinden psikolojisine, antrenman bilgisinden taraftar dinamiğine kadar çok geniş disiplinler arası bir alandır. Bu bakımdan, ölçülecek değişkenler ve araştırmalardaki hipotezler de, araştırma tür ve düzenekleri de çeşitlilik göstermektedir. Yayın baskısı veya diğer olumsuz etmenleri göz önüne alarak ve bertaraf ederek; yapılan çalışmalarda buna uygun disiplinler arası destek alarak sağlam bir yöntembilim, ölçek geliştirme, istatistik bilgisi ve becerisinin kazandırılması yayınların niteliğini de oldukça yükseltecektir. 25 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) PANELLER Panel 1 A Salon, 16.00-18.00 “Spor Bilimlerinde Güncel Araştırma Konuları I” Moderatör: Prof. Dr. Hasan KASAP Panelistler: Prof. Dr. Hülya AŞÇI (Spor Psikolojisi) Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN (Beden Eğitimi ve Öğretimi) Doç. Dr. Canan KOCA (Spor Sosyolojisi) Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHĐN (Spor Felsefesi) 26 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) GEÇMĐŞTEN GELECEĞE EGZERSĐZ VE SPOR PSĐKOLOJĐSĐ F. Hülya AŞÇI (Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Đstanbul) Son 30 yıl içerisinde egzersiz ve spor psikolojisi alanına olan ilgi giderek artmıştır. Özellikle sağlıkla ilişkili konular ve spor psikolojisi uygulamaları alanın son yıllardaki gelişimine katkıda bulunmuştur. Egzersiz ve spor psikolojisi alanının tarihsel gelişimine bakıldığında, 1960’lara kadar alanın çok fazla ilgi görmediği, bu alanda yapılan çalışmaların ağırlıkla beceri öğrenimine yönelik olduğu görülmektedir. 1960’lı yıllara kadar olan dönemde Norman Triplett ve Coleman Griffith bu alanın öncülerinden olmuştur. 1965 yılında Uluslararası Spor Psikolojisi Derneği’nin kurulması ve Roma’da ilk Dünya Kongresi’nin yapılması ile birlikte alan akademik kimlik kazanmıştır. 1960’lı yıllarda ağırlıkla kişilik çalışmaları yapılırken, zaman içerisinde araştırmacılar kaygı, öz yeterlik, grup dinamiği, imgeleme ve güdülenme gibi konular üzerinde odaklanmışlardır. 1980’li yılların sonuna doğru spor sağlık ilişkisinin önem kazanması ile birlikte egzersiz psikolojisi alanı ve bu alanda yapılan çalışmalar gündeme gelmiştir. Yine aynı yıllarda Olimpiyatlarda elde edilen başarılar araştırmacıları farklı psikolojik uygulamaların etkinliğini araştırmaya yöneltmiş ve uygulamalı spor psikolojisi de önem kazanmaya başlamıştır. 1990’lı yıllarda alana özgü araçların, modellerin ve kuramların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Son yıllara gelindiğinde, egzersiz ve spor psikolojisi alanında uluslararası ilişkilerin ve etkileşimlerin arttığı, spor psikolojisi alanında özellikle uygulamacı olarak çalışmak isteyenler için ne tür sertifikalandırmanın yapılması gerekliliği tartışılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra, güdülenme, genç sporcuların psikolojik kazanımları, zihinsel dayanıklılık, ahlaki gelişim, sportmenlik, antrenör ve sporcu iletişimi gibi konuların popüler olduğu görülmektedir. Nitel araştırma yöntemleri, model test etmeye yönelik, daha karmaşık veri analizi içeren, kültürel çalışmalarında da araştırmacıların son yıllarda ele aldıkları konular oldukları görülmektedir. Bu bağlamda, bu sunumda, egzersiz ve spor psikolojisinin kısaca tarihsel gelişimine değinilerek, alanın gerek dünyada gerek ülkemizde son yıllardaki ve gelecekte durumu ele alınacaktır. 27 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) BEDEN EĞĐTĐMĐ ve SPOR ÖĞRETĐMĐNDE ÇAĞDAŞ ARAŞTIRMA ALAN ve KONULARI Doç. Dr. Zekai PEHLĐVAN (Mersin Üniversitesi, BESYO, zpehlivan_59@hotmail.com) A. Öğretmen eğitimi alanında araştırma konuları ∗ Batı literatüründe öğretmen eğitimi beş temel anlayış kapsamında değerlendirilmektedir (Cochran-Smith ve Fries, 2008, Akt., Yıldırım, 2013). 1. Program odaklı öğretmen eğitimi: Öğretmen eğitimi bir “program sorunu” olarak görülmekte ve programda yer alan dersler, bu derslerin sırası ve birbirine göre ilişkileri, derslerin işlenişi, derslerde kuram-uygulama ilişkileri gibi programla ilgili konular, araştırmaların temel odağını oluşturmaktadır . Tarama/betimsel araştırma desenleri kullanılmaktadır. 2. Yetiştirme odaklı öğretmen eğitimi: Gözlenebilen, ölçülebilen, açık bir biçimde tanımlanabilen ve öğretilebilen öğretmenlik becerileri önem kazanmaktadır. Deneysel, yarı deneysel ya da ilişkisel desenler çerçevesinde “etkili öğretmenliği tanımlayan davranışların ya da yeterliklerin” neler olduğu biçimindeki araştırmalardır. 3. Öğrenme odaklı öğretmen eğitimi: Öğretmenliği oluşturan bilgi birikimine odaklanılmaktadır. Bu yaklaşıma göre tek bir “iyi öğretmen” tanımı yoktur, ortama bağlı olarak, nitelikli öğretmenler farklı özellikler taşıyabilir. Bu çerçevede “öğretmen yetiştirme” kavramı yerine “öğretmenliği öğrenme” kavramı, araştırmalara yön vermektedir. Daha çok nitel araştırma geleneği çerçevesinde yapılan araştırmalardır. 4. Ürün odaklı öğretmen eğitimi anlayışı: 1990’lı yılların ortası ve sonrası dönemde “akreditasyon,” “program standartları,” “yeterlik sınavları” kavramları ile yakından ilişkilidir. Öğretmen eğitimi programının girdi ve okuldaki öğrenci başarısının ürün olarak görüldüğü bu çalışmalarda, kapsamlı ve karma araştırma desenleri önem kazanmaktadır. Son grupta ise öğretmen eğitimcilerinin, kendi uygulamaları üzerinde araştırma yapmalarına olanak veren “eylem araştırmaları” yer almaktadır. “Uygulayıcı araştırmaları” adıyla da anılan bu araştırmalarda, hem nicel hem nitel yöntemler kullanılabilmekte ve esnek yapısı sayesinde, öğretmen eğitimcilerinin, kendi uygulamalarına bir araştırmacı gözüyle bakabilmelerine olanak sağlanmaktadır. 28 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Ülkemizde Đhtiyaç Duyulan BE Öğretmen Eğitimi Araştırmaları 1. Öğretmen eğitimi programlarına gelen öğrencilerin profili: Spor Liseleri ve diğer okullardan gelen öğrencilerin özelliği, programa uygunluğu ve başarı düzeyleri YGS ve Ortaöğretim Başarı puanlarının başarıyı yordama etkisi Spor geçmişi olan ve olmayanların akademik başarı üzerine etkisi. 2. Öğretmen eğitimcileri ve yetiştirilen öğretmen adayları üzerindeki etkileri konusunda yapılacak araştırmalar: Öğretmen eğitimcileri kimdir, hangi kaynaktan gelmektedirler, özellikleri nelerdir? Alan ve öğretmenlik meslek bilgisi derslerini (pedagoji dersleri ve yöntem dersleri) kimler vermektedir; Okullarda yapılan staj/uygulama etkinliklerini kimler yönlendirmektedir? 3. Öğretmen eğitimi programlarında yer alan öğretim süreçlerinin bilgisi: Öğretmen adayları ne tür ortamlarda ve ne tür süreçlerle eğitilmektedir? Hangi sınıf ortamı, iklimi ve yöntemle eğitilmektedir, bunların meslek yeterliğine etkisi nedir? 4. Öğretmenlik meslek bilgisi eğitiminin öğretmen adaylarının niteliği üzerindeki etkisi: Ne tür bir öğretmenlik meslek bilgisi eğitimi gereklidir? Spor Sosyolojisi, Spor Felsefesi, Beden Eğitimi/Spor Psikolojisi, Rehberlik, Beden Eğitimi Tarihi, Program Geliştirme, Özel Öğretim Yöntemleri, Ölçme ve Değerlendirme gibi derslerin içeriği ve düzeyi ne olmalıdır? 5. Alan bilgisi eğitiminin öğretmen adaylarının niteliği üzerindeki etkisi: Ne tür bir alan bilgisi eğitimi gereklidir ve ne miktarda alan bilgisi nitelikli öğretmenin yetişmesi için yeterlidir? 6. Genel kültür derslerinin etkileri: Programlarda var olan genel kültür dersleri (Türkçe, Đnkılap Tarihi, Yabancı Dil, Bilgisayar, Müzik gibi) ne oranda gerekli ve düzeyi ne olmalıdır, farklı genel kültür derslerine ihtiyaç var mıdır? 7. Öğretmen eğitimi programının yapısı: Alan bilgisi, öğretmenlik meslek bilgisi ve diğer dersler nasıl organize edilmelidir? Birlikte mi okutulmalı, yoksa üstüne /ayrı mı okutulmalı? Hangi model daha etkili olmaktadır? 8. Mezun olan öğretmen adaylarının KPSS’ye girmelerinin programlar üzerindeki ve dolayısıyla yetişen öğretmen adaylarının niteliği üzerindeki etkileri: KPSS sınavı bir yeterlik sınavı mıdır, öğretmenlik yapma başarısını yordamakta mıdır? KPSS sınavları alan bilgisini ne oranda etkilemektedir? 29 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) KPSS sınavlarında alan bilgisi de olmalı mıdır? 9. Okul uygulamalarının düzeyi ve kapsamı: Okul uygulamaları, hangi aşamada, hangi kapsamda ne kadar süreyle yapılmalıdır? Ne tür uygulamalar, öğretmen adayının niteliğini geliştirmektedir? 10. Öğretmen eğitimi programlarının, bu programlardan mezun öğretmenlerin eğittiği öğrencilerin başarı düzeyleri ile ilişkisi: Öğretmen eğitimi programlarının niteliğinin en iyi göstergesi, bu programlardan yetişen öğretmenlerin eğittiği öğrencilerin başarı düzeyleridir. 11. Alternatif (Öğretmenlik) sertifika programlarının sonuçları: Alternatif sertifika programları, nitelikli öğretmen yetiştirmekte midir? Bu programlar arasında, yetişen öğretmen adayının niteliği yönünden farklar var mıdır? Varsa, bu farklar nereden kaynaklanmaktadır? Antrenörlük, Spor Yöneticiliği, Sınıf Öğretmeni, Rekreasyon bölüm mezunlarına verilen sertifika eğitimi ne oranda yeterlidir? 12. Öğretmen eğitimi alanında gerçekleştirilen yeniden yapılanmaların öğretmen eğitimi üzerindeki etkileri: Okulöncesi, Đlkokul, Ortaokul ve Lise düzeyinde beden eğitimi öğretmen yetiştirme uygulamaları yapılmamaktadır. Tek bir programdan yetişen öğretmenler her düzeydeki okulda öğretmenlik yapmaktadır. Bu durumun öğrenme/öğretme sürecine etkileri nelerdir? 13. Kuram ve uygulama dengesi ve aralarındaki ilişkiler: Programlardaki öğretmenlik meslek bilgisi derslerinin kuramsal ya da uygulamalı olmasının, mezun olan öğretmen adayının niteliği üzerindeki etkileri nelerdir? Kuramların uygulamaya yansıtılma biçimleri ve varsa ikisi arasındaki uçurum, öğretmen adaylarını ne şekilde etkilemektedir? 14. Etik konular: Beden eğitimi öğretmenleri ne tür etik sorunlara sahiptir? Etik dışı öğretmen davranışlarının öğrenciler üzerindeki etkileri nelerdir? Etik dışı davranış gösteren BE öğretmenlerin sınıf iklimi nasıl oluşmaktadır? 15. Ekoloji/Çevre bilinci: BE öğretmenlerinin çevre duyarlılığı ve bilinci nedir? Çevre duyarlılığı gösteren/göstermeyen BE etkileri nelerdir? öğretmenlerinin öğrenciler üzerindeki BE öğretmen eğitiminde çevre bilinci nasıl kazandırılır? 30 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 2. Beden Eğitimi «Öğretimi» Alanına ilişkin Araştırma Konuları ∗ Öğretmenin inanışları Öğretmenlerin derse ve mesleğine yönelik ilgi ve motivasyonu öğrenmeği nasıl etkiliyor? Öğretmenlerin mesleki deneyimleri, iş doyumu ve tükenmişliklerinin öğrenme üzerine etkileri nelerdir? 1. Dersi Planlayabilme ve uygulayabilme: Program hedeflerine ve kazanımlarına yönelik ders planı yapabilme ve uygulayabilmede ortaya çıkan sorunlar nelerdir? Dersi planlarken değer yönelimleri nelerdir (ego yönelim-performans yönelim? 2. Çalışma Yeri Đklimi/Ortamı: Öğrenci sayısının öğretimi ne yönde etkilemektedir? Araç-Gereç, malzeme, salon durumu nedir, kazanımlar üzerine etkileri nelerdir? Derslerde cinsiyete göre sınıflamak gerekiyor mu, bunun öğrencinin istendik davranışlar kazanmasına etkisi nedir? 3. Öğretmenin Etkili Davranışları ∗ Yönetsel Görevleri ∗ Öğretmen geribildirimleri, dönüt biçimleri ∗ Öğretmen Beklentileri ∗ Öğretim Stilleri ∗ Öğretmenin coşkunluğu, arzu ve istekliliği ∗ Sınıf yönetimi ∗ Akademik öğrenme zamanı ∗ Derse katılımı artırma 4. Öğrencinin Karakteristiği Background Karakteristiği Amaç Yönelimi (Ego/Başarı) Öğrencinin sosyal , kültürel ve ekonomik yapısı Ergenlik dönemindeki derse ve fiziksel aktiviteye katılım isteksizliği 4. Çıktılar ∗ Motor beceri çıktılarının ölçülmesi ∗ Duyuşsal Öğrenmelerin ölçülmesi ∗ Bilişsel Öğrenmelerin ölçülmesi ∗ Öğrenci gelişimi boylamsal olarak araştırılması 31 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 3. Beden Eğitimi «öğretim programı» alanına ilişkin araştırma konuları Standarda dayalı öğretim programı ile fitness amaçlı öğretim program modellerinin karşılaştırılması, etkisinin analiz edilmesi Öğretim programına ilişkin öğretmen, öğrenci, okul yönetimi ve ailelerin bilgi ve inancı Öğretim programının ihtiyaçları karşılaması ve yeni ihtiyaç ve beklentilerin belirlenmesi Öğretim programından paydaşların haberdar oluşu Öğretim programının diğer disiplinlerle olan ilişkisi Kazanımlara yönelik uygun içerik ve öğretim yöntemi uygulanmasına yönelik araştırmalar. Seçilen etkinlik ve yöntemin öğrenenin gelişim özelliğine uygunluğuna ilişkin araştırmalar. Okul programları yaşam boyu sporu destekliyor mu? Program amaçlarının gerçekleşmesine yönelik boylamsal araştırmaların yapılması. 4. Ders Dışı Spor Etkinliklerine Đlişkin Araştırma Konuları Okul çalışanlarının ve ailelerin ders dışı spor etkinliklerine yönelik ilgi, tutum ve beklentileri Ders dışı spor etkinliklerine yönelik katılım motivasyonu, çalışma yer sorunu, antrenör davranışları Okul içi ve okullar arası yarışma ortamı ve etkileri Ders dışı spor etkinlerinde yaralanma ve sakatlıkların işgücü kaybı Dezavantajlı çocuklara yönelik ders dışı fiziksel aktiviteler Kaynaklar Yıldırım, A. (2013). Türkiye’de Öğretmen Eğitimi Araştırmaları: Yönelimler, Sorunlar ve Öncelikli Alanlar. Eğitim ve Bilim, 38(169). Cochran-Smith, M. & Fries, K. (2008). Research on teacher education: changing times, changing paradigms. In M. Cochran-Smith, S. Feiman-Nemser, and D.J. McIntyre (Eds.), Handbook of research on teacher education: Enduring questions in changing contexts (pp. 1050-1093). New York: Routledge/Taylor Francis and the Association of Teacher Educators. Cochran-Smith, M. (2005). Studying teacher education: What we know and need to know. Journal of Teacher Education, 56(4), 301-306. Darling-Hammond, L. (2006). Assessing teacher education: The usefulness of multiple measures for assessing program outcomes. Journal of Teacher Education, 57(2), 120-139. Büyükgöze-Kavas, A., & Bugay, A. (2009). Öğretmen Adaylarının Hizmet Öncesi Eğitimlerinde Gördükleri Eksiklikler ve Çözüm Önerileri. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 25, 13-21. 32 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) BİR MESKEN OLARAK SPORU VE SAKİNLERİNİ ANLAMANIN YOLU: SPOR SOSYOLOJİSİ Dr. Canan Koca Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi 33 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Leisure endüstrisi Orta sınıf Banliyö hayatı Beden eğitimciler Çocuklar Sosyologlar Baby boom Okul sporları Genç ligler TV spor programları BİR MESKEN OLARAK SPOR SOSYOLOJİSİNİN AKADEMİ MUHİTİNE YERLEŞMESİ Beden eğitimciler Sosyologlar Literatür okumaları Klasik sosyoloji metinleri (Weber 190/30; Goffman, 1961) Sporla ilişkili etkinlikleri içeren metinler Huizinga – Oyun metinleri Serbest zaman (leisure) metinleri Kurumsallaşma Örgütler International Committee for the Sociology of Sport (1965) Dergiler International Review for the Sociology of Sport (1966) Journal of Sport and Social Issues (1977) Sociology of Sport Journal (1984) 34 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ERKEN DÖNEM ARAŞTIRMALARI (1970-1990) Konular Akademik başarı Irk/ayrımcılık Sosyalleşme Saldırganlık Toplumsal cinsiyet (Madde 9) Tanımlayıcı Kuram sınırlı Pozitivist paradigma MUHİT DEĞİŞİYOR, MESKENİN SINIRLARI HIZLA GENİŞLİYOR Siyaset Bilimciler Beden eğitimciler Sosyologlar Medya araştırmacıları Antropologlar Tarihçiler Felsefeciler Eğitimciler 35 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SPOR SOSYOLOJİSİ ÖLDÜ…. David. L. Andrews Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the Physical Cultural Studies Imperative. Quest, 60 (1), 45-62. Michael Silk Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35. YENİ PARADİGMA: FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the Physical Cultural Studies Imperative. Quest, 60 (1), 45-62. Özel Sayı: Sociology of Sport Journal, 2011 Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35. Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp. 135-144. U of Bath, Department of Healt, Physical Cultural Studies U of Maryland, School of Public Health: Physical Cultural Studies Laboratory U of British Columbia, School of Kinesiology: Physical Cultural Studies and Sport History L. 36 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp. 135-144. Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35. Spor sosyolojisi hantallaşıyor: -Epistemik hiyerarşi -Pozitivist paradigma sorgulanıyor -Araştırma konuları akademik farklı alanlarında çalışılıyor -Spor; spor sosyolojisi alanındaki çalışmaların genişliğini yakalayabilmekte başarısız olan, belirsiz / muğlak bir kavram. -Spor sosyolojisi; alanı tanımlamakta yetersiz. -Spor, fiziksel kültürün bileşenlerinden biri FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALAR Eleştirel analiz Kuramsal analiz Fiziksel kültür: Fiziksel bedenle ilişkili kültürel pratikler Fi etme yolları Fiziksel bedenin hareket Fiziksel bedenin sunum biçimleri Fiziksel bedenin kontrol edilme yöntemleri Kültürel çalışmalar, ekonomi, tarih, felsefe, sosyoloji, medya çalışmaları 37 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SPOR SOSYOLOJİSİ / FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARINDA GÜNCEL ARAŞTIRMALAR Araştırma Konuları Medyada fiziksel kültür Lezbiyen & gey sporcular & homofobi Müslüman kadınların FA deneyimleri Sporda bedenin disiplini Spor & egzersizde ilaç kullanımı Medyada diyet ve egzersiz söylemleri Küreselleşme ve yerel fiziksel kültürler Endüstriyel futbolun dönüşümü Spor bloglarında eril dilin inşası Sivil toplumculuk ve spor Postyapısalcılık Feminist kuram Kültürel çalışmalar Eleştirel kuram Etnografi Hegemonik erkeklik Yeni medya söylemleri Görüşmeler Bourdieu eylem kuramı Örnek Olay Söylem analizi Anlatı analizi Yorumlamacı paradigma BİR MESKEN OLARAK FİTNESS SALONUNU VE SAKİNLERİNİ ANLAMANIN YOLU: FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI 38 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Vücut geliştirme alanında erkeklik kimliğinin inşasında besin desteği kullanımının yerini … Bourdieu’nün (1977) Eylem Kuramı & Connell’ın (1987) Erkeklik Kuramı Etnografik Araştırma Yöntemi Katılımlı gözlem: Haftada 2-4 gün 80 alan ziyareti: 1,5- 3 saat Yarı yapılandırılmış bireysel görüşmeler 5 eğitmen 12 Erkek vücut geliştirmeci 45 dk-125 dakika 39 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Erkeklik Bedene Dair Olandır: “Beden Çağlardan Beri Bir Güç Sembolü, Kaslar Özellikle” Erkek dediğinin: Beden «özellikle kas» & erkeklik Erkeğin güç simgesi/sembolü Omuzu geniş, kolları güçlü olacak. ERKEK gibi Çelimsiz biri olmayacak Erkeksi hissetmenin Saygı aracı Sembolik Sermaye Caydırıcı ve Engelleyici bir yolu (Connell, 1995) Baskınlık (Bourdieu, 1977) Genç erkekler köşesi: Burada Beden Sermayesi Konuşur İri, hacimli, kaslı «üçgen» deneyimli «Abi» «zirve» «vay be» denilen kişiler Çok zayıf/cılız, şişman, göbekli deneyimsiz ‘Bacakları ve kolları ince, omuzları dar, göğüs yok, dümdüz’ olan kişiler «Acemiler» Hegemonik Konum Üstün kişiler Ciddiye alınıyor Alay ediyor Umursamıyor Tabı Kılınan Konum Abileri izleyen Alay edilen Umursanmayanlar 40 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Hegemoni Sessiz ve Zımnidir: “Tavsiye Yemeyeli Bayağı Oldu” Pratikler Soru cevaplamak Tavsiye vermek Antrenman programı yazmak Hoca ile çalışmıyorlar Tavsiye almak Soru sormak Antrenman programı yazdırmak Hoca ile çalışıyorlar «Acemiler» «Abi» Hegemonik Bir Pratik: Hegemonik Erkekliğe Giden Yol Serbest Ağırlıklarla Döşenmiştir. Serbest Ağırlıklar (Zor, zorlayıcı, tehlikeli) Daha Ağır Kilolar Partnerli Çalışmak Bağırmak Ağırlıkları Yere Atmak Makineler (Kolay) X X X X «Acemiler» «Abi» Bu pratikler abiler ve acemiler arasında sembolik ve güce dayalı bir hiyerarşi kurmaktadır ve abileri diğerlerinden ayırmaktadır. 41 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Mücadele Alanında Erkeklik Yarışı: Kaç Kiloyla Bench Basıyorsun? Erkekler arasında; Birbirlerinin beden sermayelerine bakıyorlar, değerlendiriyorlar beden sermayesi ve güç bağlamında devamlı bir yarış/mukayese var. Birbirlerinin kaç kilo kaldırdıklarına bakıyorlar, değerlendiriyorlar Alanda ve alanın dışında: Kaç basıyorsun? Kaç girersin? Bechde kaç kaldırıyorsun? Vücut Geliştirme Alanında Bir Söylem: “Beslenme Eşittir Vücut Geliştirme” Yağsız Tavuk Karbonhidratsız Diyet Yumurta (Günde 20 tane) Sadece Beyazını Çok Dikkat Etmiyor «Abi» «Acemiler» Düzenli Beslenmek Zor Protein Eksiğini Gidermek Zor Besin Desteği Gereklidir Abi Ben Yeni Başladım. (Besin Desteği) Kullanmama Gerek Var Mı? 42 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Leisure endüstrisi Orta sınıf Banliyö hayatı Çocuklar Baby boom Okul sporları Genç ligler Beden eğitimciler Sosyologlar TV spor programları 43 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) BİR MESKEN OLARAK SPOR SOSYOLOJİSİNİN AKADEMİ MUHİTİNE YERLEŞMESİ Beden eğitimciler Sosyologlar Literatür okumaları Kurumsallaşma Klasik sosyoloji metinleri (Weber 190/30; Goffman, 1961) Örgütler International Committee for the Sociology of Sport (1965) Sporla ilişkili etkinlikleri içeren metinler Huizinga – Oyun metinleri Serbest zaman (leisure) metinleri Dergiler International Review for the Sociology of Sport (1966) Journal of Sport and Social Issues (1977) Sociology of Sport Journal (1984) ERKEN DÖNEM ARAŞTIRMALARI (1970-1990) Konular Akademik başarı Irk/ayrımcılık Sosyalleşme Saldırganlık Toplumsal cinsiyet (Madde 9) Tanımlayıcı Kuram sınırlı Pozitivist paradigma 44 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) MUHİT DEĞİŞİYOR, MESKENİN SINIRLARI HIZLA GENİŞLİYOR Siyaset Bilimciler Beden eğitimciler Sosyologlar Medya araştırmacıları Antropologlar Tarihçiler Felsefeciler Eğitimciler SPOR SOSYOLOJİSİ ÖLDÜ…. David. L. Andrews Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the Physical Cultural Studies Imperative. Quest, 60 (1), 45-62. Michael Silk Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35. 45 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) YENİ PARADİGMA: FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI Andrews, D. (2008). Kinesiology’s Invonvenient Truth and the Physical Cultural Studies Imperative. Quest, 60 (1), 45-62. Özel Sayı: Sociology of Sport Journal, 2011 Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35. Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp. 135-144. U of Bath, Department of Healt, Physical Cultural Studies U of Maryland, School of Public Health: Physical Cultural Studies Laboratory U of British Columbia, School of Kinesiology: Physical Cultural Studies and Sport History L. Atkinson, M. 2011. Physical Cultural Studies [Redux]. Sociology of Sport Journal 28(1), pp. 135-144. Silk, M. & Andrews, D. (2011). Towards a Physical Cultural Studies. Sociology of Sport Journal, 28 (1), 4-35. Spor sosyolojisi hantallaşıyor: -Epistemik hiyerarşi -Pozitivist paradigma sorgulanıyor -Araştırma konuları akademik farklı alanlarında çalışılıyor -Spor; spor sosyolojisi alanındaki çalışmaların genişliğini yakalayabilmekte başarısız olan, belirsiz / muğlak bir kavram. -Spor sosyolojisi; alanı tanımlamakta yetersiz. -Spor, fiziksel kültürün bileşenlerinden biri 46 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALAR Kuramsal analiz Eleştirel analiz Fiziksel kültür: Fiziksel bedenle ilişkili kültürel pratikler Fi etme yolları Fiziksel bedenin hareket Fiziksel bedenin sunum biçimleri Fiziksel bedenin kontrol edilme yöntemleri Kültürel çalışmalar, ekonomi, tarih, felsefe, sosyoloji, medya çalışmaları SPOR SOSYOLOJİSİ / FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARINDA GÜNCEL ARAŞTIRMALAR Araştırma Konuları Medyada fiziksel kültür Lezbiyen & gey sporcular & homofobi Müslüman kadınların FA deneyimleri Sporda bedenin disiplini Spor & egzersizde ilaç kullanımı Medyada diyet ve egzersiz söylemleri Küreselleşme ve yerel fiziksel kültürler Endüstriyel futbolun dönüşümü Spor bloglarında eril dilin inşası Sivil toplumculuk ve spor Postyapısalcılık Feminist kuram Kültürel çalışmalar Eleştirel kuram Etnografi Hegemonik erkeklik Yeni medya söylemleri Görüşmeler Bourdieu eylem kuramı Örnek Olay Söylem analizi Anlatı analizi Yorumlamacı paradigma 47 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) BİR MESKEN OLARAK FİTNESS SALONUNU VE SAKİNLERİNİ ANLAMANIN YOLU: FİZİKSEL KÜLTÜR ÇALIŞMALARI Vücut geliştirme alanında erkeklik kimliğinin inşasında besin desteği kullanımının yerini … Bourdieu’nün (1977) Eylem Kuramı & Connell’ın (1987) Erkeklik Kuramı Etnografik Araştırma Yöntemi 48 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Katılımlı gözlem: Haftada 2-4 gün 80 alan ziyareti: 1,5- 3 saat Yarı yapılandırılmış bireysel görüşmeler 5 eğitmen 12 Erkek vücut geliştirmeci 45 dk-125 dakika Erkeklik Bedene Dair Olandır: “Beden Çağlardan Beri Bir Güç Sembolü, Kaslar Özellikle” Erkek dediğinin: Beden «özellikle kas» & erkeklik Erkeğin güç simgesi/sembolü Omuzu geniş, kolları güçlü olacak. ERKEK gibi Çelimsiz biri olmayacak Erkeksi hissetmenin Sembolik Sermaye bir yolu (Connell, 1995) (Bourdieu, 1977) Saygı aracı Caydırıcı ve Engelleyici Baskınlık 49 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Genç erkekler köşesi: Burada Beden Sermayesi Konuşur Çok zayıf/cılız, şişman, göbekli deneyimsiz ‘Bacakları ve kolları ince, omuzları dar, göğüs yok, dümdüz’ olan kişiler İri, hacimli, kaslı «üçgen» deneyimli «Abi» «zirve» «vay be» denilen kişiler «Acemiler» Hegemonik Konum Tabı Kılınan Konum Üstün kişiler Ciddiye alınıyor Alay ediyor Umursamıyor Abileri izleyen Alay edilen Umursanmayanlar Hegemoni Sessiz ve Zımnidir: “Tavsiye Yemeyeli Bayağı Oldu” Pratikler Soru cevaplamak Tavsiye vermek Antrenman programı yazmak Hoca ile çalışmıyorlar «Abi» Tavsiye almak Soru sormak Antrenman programı yazdırmak Hoca ile çalışıyorlar «Acemiler» 50 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Hegemonik Bir Pratik: Hegemonik Erkekliğe Giden Yol Serbest Ağırlıklarla Döşenmiştir. Serbest Ağırlıklar (Zor, zorlayıcı, tehlikeli) Daha Ağır Kilolar Partnerli Çalışmak Bağırmak Ağırlıkları Yere Atmak Makineler (Kolay) X X X X «Acemiler» «Abi» Bu pratikler abiler ve acemiler arasında sembolik ve güce dayalı bir hiyerarşi kurmaktadır ve abileri diğerlerinden ayırmaktadır. Mücadele Alanında Erkeklik Yarışı: Kaç Kiloyla Bench Basıyorsun? Erkekler arasında; beden sermayesi ve güç bağlamında devamlı bir yarış/mukayese var. Birbirlerinin beden sermayelerine bakıyorlar, değerlendiriyorlar Birbirlerinin kaç kilo kaldırdıklarına bakıyorlar, değerlendiriyorlar Alanda ve alanın dışında: Kaç basıyorsun? Kaç girersin? Bechde kaç kaldırıyorsun? 51 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Vücut Geliştirme Alanında Bir Söylem: “Beslenme Eşittir Vücut Geliştirme” Yağsız Tavuk Karbonhidratsız Diyet Yumurta (Günde 20 tane) Sadece Beyazını Çok Dikkat Etmiyor «Abi» «Acemiler» Düzenli Beslenmek Zor Protein Eksiğini Gidermek Zor Besin Desteği Gereklidir Abi Ben Yeni Başladım. (Besin Desteği) Kullanmama Gerek Var Mı? 52 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Spor Felsefesi Neyi Tartışır? Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHĐN (Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi BESYO, BURDUR) Giriş Spor Felsefesi, spor kavramında dile gelen hakikati; sporun özünü sürekli bir çabayla araştıran; kavramı spor bilimlerinden ve felsefelerinden derlediği her yeni bilgi ile yeniden yorumlayan, aydınlatan bir bilgi alanıdır. Spor Felsefesi; sporla ilgili bilimsel, teknik, felsefi hatta mitolojik tüm bilgiler ışığında sporun özünü, spor kavramının anlamını, spor kavramında dile gelen hakikate ilişkin bilgiler ortaya koyma amacındadır. Sporun felsefi kavramlarla ele alınıp açıklanma süreci bizim ülkemizde 25-30 yıllık bir süreçtir. Spor Felsefesine ilişkin ilk akademik konuşmaları Dr. Adnan Orhun 1984-85-86 yıllarında seçmeli spor felsefesi derslerinde Manisa’da yapmıştır. Türk Alman kültür diyaloğunda “Spor Ahlakı ve Spor Felsefesine Yeni Yaklaşımlar” sempozyumu 1991 yılında Đstanbul’da yapıldı. Bu organizasyon Atilla Erdemlinin “Spor Felsefesine Đlişkin Söyleşiler” düşüncesiyle Đstanbul Alman Kültür Merkezi, TMOK ve Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından desteklenip yapılabilmiştir. 1990’lı yıllardan itibaren Uluğ Nutku Spor Felsefesi üzerine çalışmalara yol göstermiştir. Spor Ahlakı ve Sorunları, Spor Eylemlerinde Etik Değer sorunu gibi çalışmalarımı baştan sona felsefi sorgulamalarla akademik çerçeve içinde yürütmemin yol göstericisi olmuştur. Spor bilimi interdisipliner bir alan olarak daha fazla ilgiyi hak ediyor. Sağlık bilimlerinde yapılan çalışmalardan sosyal bilimlerde yapılan çalışmalara doğru bir genişleme görülmekle beraber bugün Eğitim Bilimleri alanında yapılan çalışmalarda yeterli değildir. Bu Spor Felsefesi neyi tartışır? Spor Felsefesinin konuları nelerdir? Kısaca bunlara değinilecektir. Spor insanın bilme eyleminin bir yönüdür. Örgütlenmesi ise Antikçağda başlar. Epikuros, Grek felsefesinde bu dünyacı tutumuyla bedeni, hazları, duyum ve duyguları zihinsel işlemlerden hiç aşağı bir yerde görmeyerek ayrı bir yer tutar. Ruh beden ikiliğinin yapaylığını ilk gösteren olması bakımından Epikuros, hem insan varlığının bütünlüğünden hareket eden bir ahlak felsefesinin, hem de bedenin olumlanması bakımından spor felsefesinin Antikçağdaki öncüsü sayılabilir. Çağlar boyunca insanlık yaşama koşullarını düzeltip geliştirdikçe hareket biçimleri de 53 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) doğal olarak değişikliğe uğramıştır. Aristotales, Platon ve Soktates, cimnastiğin hedefi ve eğitim değeri üzerine yazmışlardır. Spor, beden için olanaklar alanıdır ama olanaklar sonsuz değildir. Biyolojik olarak sınırlanmıştır. Yalnız kol ve bacak değil, beyindeki nöronların hareketi de doğanın çizdiği son biyolojik sınırı zorlayamaz, aşamaz. Đnsan buna girişirse, bedenini aldatmaya kalkıştığı için ölçülülük tanrıçası onu cezalandırır; dopingle veya başka türlü bir hileyle. Bedenin bilgeliği aklın bilgeliği gibi, kendi sınırlarını bilmektir. Bu bilgi kazanılmadıkça, olumlu içerikli başarı kavramı günümüzdeki olumsuz içerikli performans kavramına dönüşür. Spor felsefesi aşağıdaki başlıklarda problemleri işleyebilir. Felsefi akımlar sporu nasıl ele alır? Đdealizm, Materyalizm, Realizm, Prağmatizm, Naturalizm ve Existentializmin önemli savunucuları bugün spor üzerine neyi tartışıyor? Đdealizmin en önemli savunucusu Platon “Devlet” kitabında Beden Eğitimi ve Jimnastik ile eğitimde ne yapmak istiyor? Bugünün eğitim felsefeleri beden eğitimi “spor eğitimi” “jimnastik” kavramlarına nasıl bakıyor? Materyalistler sporun performans sergileme ve yarışmacı yanına neden şüpheci yaklaşıyor? Yarışma olmadan spor olmaz mı? Spor beden sağlığında en önemli anahtar iken bedeni tüketen, insanı öldüren bir sürece kapitalist spor anlayışımı sürüklüyor? Hareket, Oyun ve Sporun antropolojik temelleri nelerdir? Antropoloji “Bölgelere göre bütün spor dallarından hangi spor dallarına yetenekli olduklarına yönelik çalışmalara bakir bir alan. 1979 yılında Prof.Dr. Nuran Gökhan ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma “Sportif Yetenek Araştırma Metod Türkiye Uygulaması” alanında örnektir. Ancak günümüzde 7 bölgede spor tesisleşme oranları, eğitim durumları, sosyal, siyasal ve ekonomik yaşam hayli değişmiş ise bölgelere sporu yayma konusunda yaşanan sıkıntıları bilimsel araştırmalarla ortaya koymak gerekmektedir. Hareket felsefesi nedir? Đnsanın hareket sınırları teknolojiyle nasıl arttı? 100 metreyi 5 saniyede koşmak insanlığa ne kazandırır? Naim Süleymanoğlu 60 kilo iken 180 kilo kaldırarak olimpiyat şampiyonu olmuştu. Halterde kadınlar erkekler ağırlıklarının 10 katını kaldırsa bundan insanlık nasıl yararlanır? 54 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Oyun Felsefesi nedir? Çocuk oyunla büyür, gelişir iken bilgisayar oyunları çocukları küçük kas gruplarına ve küçük odalarına hapsetmeyi mi sağlıyor? Çocuklar sokakta, spor alanlarında oynamadan bilgisayar başında da oynayarak aynı gelişimleri sağlar mı? Takım oyunlarında, birlikte olmanın, birlikte bir iş, bir eylem, bir amaç gerçekleştirmenin sevinci ya da gerçekleştirememenin sevinci, hüznü, üzüntüsü yaşanır. Bedenin çevre boyutu canlanır orada, bedenler bütünleşir. Dayanışma ruhu, duygusal boyutu geliştirir. Hedefe varmak için bedenin izleyici yolları düşünme bedenin akılsal boyutunu harekete geçirir bu boyutlar arasında eşgüdümü güçlendirir. Sportif Performans Felsefesi nedir? Okul sporlarında Trabzon Erdoğdu Anadolu Lisesi'nin, Liselerarası Dünya Futbol Şampiyonası'nda elde ettiği şampiyonluğun ardından, Türk sporuna basketbolda Doğa Koleji erkek takımı da Dünya şampiyonu oldu. 13 yıl önce Trabzon Lisesi futbolda dünya şampiyonu olduğu takımdan kaç sporcu öğrenci futbolda ve sporda kaldı? Okul sporlarında yarışmacı yanı öne çıkarıp dersleri kaldırmayı denemek hangi felsefeye ve neye hizmet eder? Spor ve Estetik kavramlarından ne anlıyoruz? Tenis, futbol, basketbol voleybol maçında rakip takımın güzel bir hareketini alkışlamak neden zordur? Branşlara göre göze hoş gelen güzel hareketler nelerdir? Spor ve Etik bir arada olabilir mi? Neyin iyi ve kötü, doğru ve yanlış, zorunluluk ve seçenek olduğu etiğin konusudur. Günümüzün Đdealist ve Materyalist anlayışları toplum için etik ilkeleri işlemek ve öğretmek zorundadır. Özellikle performans sporunda ortaya çıkan gelişmeler spor etik ilişkilerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Sporcu neden etik ilkeleri çiğniyor? Antrenör neden etik ilkelerin çiğnenmesine göz yumuyor? Sporun yöneticileri spordaki etik ilkeleri “sıfır tolerans” sözleriyle neden yerle bir ediyor? Taraftar etik olmayan başarılar karşısında sporcusu ve takımıyla ilişkisini neden gözden geçirmiyor? Hangi taraftar grubu etik olmayan başarılara tepki koymuyor? Spor basını sporcuların yaşamlarını deşifre ederken ne kadar mesleki etik ilkelerini gözetiyor? Spor sayfalarında ve yazılarında şiddet içerikli yazıların analizi yapılabilir mi? Spor sayfalarında yer alan branşların ağırlıkları ve nedenleri nelerdir? Kadın sporları medyada nasıl veriliyor? Görsellik ve teknik analizler spor medyasının birikimi ve uzmanlığı sporu vermeye uygun mu? 55 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sporun Bireysel Felsefesi olur mu? Sporcuya bir piyon, bir makine olmadığı öğretilmelidir. Her sporcu bedeninin bilgeliği içinde kendine yakışanı kendine uygun sporu kendince yapabilir. Bedenlerin kendilerini keşfetmelerine olanak sağlanmalıdır. Gerekli ön bilgiler ve bilinçlendirmeler sporun yalnızca “boş vakitlerini değerlendirecek” “ para kazandıracak” “onları sağlıklı kılacak” “kilo verdirecek” “gençleştirecek” bir çaba olmadığını insan olmanın insanca düşünüp yaşayabilmenin insanca iletişim kurabilmenin bir koşulu olduğu gösterilmelidir. Spor bilimleri alanında kariyer planlayan her kişi, davranış ve hareketlerine bir rehber olacak, kendi kişisel felsefelerinin geliştirmek sorumluluğunda olmalıdır. Kişisel felsefe, kişiyi mantıklı ve analitik düşünmeye, sporun anlamını ve önemini kavramaya zorlar. Lumpkin 1990 yılında yazdığı kitabında Spor eğitimcilerinin genellikle belirli bir kişisel felsefe geliştirmeyi başaramadıkları, bundan dolayı da meslek prestiji ve saygınlığının yok olduğunu iddia eder. Felsefe olaylarla başa çıkmada kılavuzluk edecek inanç ve ilkelerden oluşur. Kişisel felsefe geliştirmenin ilk basamağı; doğru bilgi gerçek ve değerler hakkında ki görüşlerinizi analiz etmektir. Eğer nereye ve nasıl gideceğinizi bilmiyorsanız, muhtemelen olmak istediğiniz yerde olamayacaksınız. Hayata bakışınızın farkında olmalısınız ve onu nasıl geliştireceğinizden haberdar olmalısınız. Bu nedenle öncelikle kendinize bazı sorular sormalı ve yanıtlarınızı gözden geçirmelisiniz. Sonuç olarak; Güzel bir dünya için, güzel bir çevre için, bedenimizdeki öğelerin diri tutulup bir uyum içinde olmaları gereği anlaşılacaktır. Sporun estetik yönünden ayrılamayacağı etik yönü kavgalarla, savaşlarla dolu bir dünyanın cenderesinden çıkabilme şansımızın sporla da gerçekleşebileceğini söylüyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta sporun “kitleleri uyutma” aracı olarak kullanılmasını engellemektir. Spor ne halkı belli eylemlere doğru kışkırtmak ne de onların kendi gözleriyle görüp kendi beyinleriyle düşünmelerini engelleyecek uyutma taktiklerini geliştirmek için kullanılabilir olmasıdır. Geleceğin insanı kendini sporla yaşayacaktır. Sportif etkinliklerde sporun özüne aykırı düşen, temel özellikleriyle bağdaşmayan girişimleri artık bireysel olarak değil, örgütlenmiş olarak ta buluyoruz. Spor günümüz insanının en önemli kurtuluş yollarından birisidir. Đşte bu nedenle spor üstüne durup düşünmek, sporu araştırmak ve bunu konuşup tartışmak zorundayız. Bir kez değil, pek çok kez, yüzeysel değil; derinden, söylemek için değil, sözü etkinliğe dönüştürmek için, sporu çok yönlü olarak ele almak gerekmektedir. Bedenin tüm öğelerini yaşamayı başarabilen, bedenin bilgesi olabilen insan 56 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) düşünmesinin de duygularının da bilgisi olmaya çalışacaktır. Elbette sorunları olacak ancak bu sorunları çözüp kötülüklerin üstesinden daha güzel, daha iyi gelmeyi başaracaktır. Yararlanılan Kaynaklar. 1. Atillar Erdemli. Temel Sorunlarıyla Spor Felsefesi. E yayınları. 2002. Đstanbul. 2. Uluğ Nutku. Gezgin Felsefe. Baştuğlar Matbaası. 2011.Adana. 3. Uluğ Nutku. Felsefe ve Güncellik Bulut yayınları. 2005. Đstanbul. 4. Uluğ Nutku. Đnsan Felsefesi Çalışmaları Bulut yayınları.1998. Đstanbul. 5. Mehmet Şahin. Spor Ahlakı ve Sorunları. Evrensel Basım Yayın. 2009. Đstanbul. 6. Oguz Özbek. Beden Eğitimi Öğretmeni Meslek Etiği. Spor Yayınevi.2008. Ankara. 7. Nevzat Mirzeoğlu. Spor Bilimlerine Giriş.Spor Yayınevi.2011. Ankara. 8. Orhan Hançerlioğlu. Felsefe Sözlüğü.Remzi Kitabevi.1993. Đstanbul. 9. Ahmet Đnam. Bilim ve Ütopya. Sayı. 54. Yıl. 1998. sayfa:56-58. Đstanbul. 57 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Panel 2 A Salon, 16.30-18.00 “Spor Bilimlerinde Güncel Araştırma Konuları II” Moderatör: Prof. Dr. Yavuz TAŞKIRAN Panelistler: Prof. Dr. Hayri ERTAN (Hareket ve Antrenman Bilimleri) Doç. Dr. Nevzat MĐRZEOĞLU (Spor Yönetimi) Doç. Dr. Bülent GÜRBÜZ (Rekreasyon) Yrd. Doç. Dr. Ayhan Taner ERDOĞAN (Spor-Sağlık Bilimleri) 58 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Spor Yönetiminde Araştırma: Güncel Konular Dr. Nevzat Mirzeoğlu (AĐBÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, BOLU) nmirzeoglu@yahoo.com Özet Spor Bilimleri disiplinler arası ve aynı zamanda çok disiplinli genç ve dinamik bir bilim alanıdır. Spor Yönetimi ise spor bilimleri şemsiyesi altında yer alan, aynı zamanda uygulamalı bir bilim alanı olarak kabul edilen Yönetim Bilimlerinin bir alt disiplini olarak görülebilir. Bu sunumda, spor yönetimini en genel anlamda ve basit düzeyde açıklayabilmek için bilim, bilim sınıflaması içerisinde spor bilimleri ve spor yönetimi konularına öz olarak değinmek; spor yönetiminin diğer yönetim alanlarından farklılığını ortaya koymak, spor yönetimi açısından araştırmanın önemi ve araştırma yaklaşımlarına işaret ederek; ülkemizde ve dünyada ne tür sorular sorulmaktadır, nasıl bir yapılanma görülmektedir gibi konular ele alınarak değerlendirilecektir. Giriş Spor Bilimleri disiplinler arası ve aynı zamanda çok disiplinli genç ve dinamik bir bilim alanıdır. Spor Yönetimi ise spor bilimleri şemsiyesi altında yer alan, aynı zamanda uygulamalı bir bilim alanı olarak kabul edilen Yönetim Bilimlerinin bir alt disiplini olarak görülebilir. Bilim için çok değişik tanımlamalar yapılmaktadır. Ancak bir çok tanımı bir araya getiren tanımlamaya baktığımızda; bilim doğal olay ve olguları, davranışları ve bunlar arasındaki ilişkileri olduğu gibi göstermeye çalışan, tanımlayıcı bir etkinlik; bunları yorumlayıp anlamlı genellemeler ve sistemler içinde organize etmeye, nedenlerini belirlemeye yönelen açıklamalı bir çaba ve gelecekte olacakları kestirmeyi ve doğayı kontrol altına almayı amaç edinen yordamlı ve kontrollü bir etkinliktir. Diğer bir ifadeyle bilim insanoğlunun içinde yaşadığı evreni anlama, açıklama ve kontrol altına alma çabası ve bu çaba sonucunda elde ettiği bilgiler bütünüdür. Yukarıdaki tanımdan yola çıkarak bilimin bir süreç olduğunu ifade etmek mümkündür. Bilim, bilgi elde etme süreci (yöntem olarak bilim) ve bu süreç sonucunda elde edilen kanıtlanmış bilgi olarak değerlendirilmektedir. Bilim tarihi sürecinde çok fazla düşünür ve bilim insanı bilimi açıklamaya ve bilimleri sınıflamaya çalışmışlardır. Aristo, Farabi, Đbni Sina, Francis Bacon, Marie Ampere, Auguste Comte, Herbert Spencer, Hartman ve Goblot, Peirce (Şahin 2014) gibi isimler bu konuda öne çıkan isimlerdendir. Bu çalışmanın amacı ve kapsamına uygun olarak iki ayrı sınıflama örneği aşağıda verilmiştir. BilimSınıflaması 1 • • Temel Bilimler (Kuram Üreten) – Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Psikoloji, Sosyoloji vb. Uygulamalı Bilimler (Temel Bilimlerin Kuramlarını Kullanan) – Tıp, Mühendislik, Eğitim, Yönetim, Spor bilimleri vb. Bilim Sınıflaması 2 • Doğa Bilimleri (Fen) 59 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) • • – Fizik, Kimya, Biyoloji vb. Sosyal Bilimler – Psikoloji, Sosyoloji, Tarih vb. Matematik Yukarıdaki sınıflamalar dikkate alındığında ve çok disiplinli yapısı gereği ilk sınıflamaya göre spor bilimlerinin uygulamalı bir bilim disiplini olduğu ve temel bilimlerin kuramlarından yararlanarak bilgi üretmeye ve bilim disiplinine kavuşmaya çalıştığını kabul etmemiz gerekiyor. Đkinci sınıflamaya göre ise spor bilimleri alt disiplinleri itibarı ile doğa bilimleri, sosyal bilimler ve matematik ile doğrudan ilişkili olabilmektedir. Spor Bilimlerinin çok disiplinli yapısı ve bilim sınıflaması içindeki yeri aşağıdaki şekilde ortaya konulmaktadır. Tablo 1. Spor bilimlerinin çok disiplinli yapısı ve bilim sınıflamasındaki yeri Bilim sınıflaması ve Spor Bilimleri Sosyal Bilimler ve Matematik Spor Tarihi Spor Sosyolojisi Egzersiz ve Spor Psikolojisi Spor Pedagojisi Motor Gelişim Spor Felsefesi Spor Yönetimi Rekreasyon Olimpizm Engellilerde Spor Herkes Đçin Spor Doğa Bilimleri ve Matematik Kinesyoloji Antrenman Egzersiz ve Spor Fizyolojisi Sporcu Beslenmesi Spor Hekimliği Biyomekanik Motor Kontrol ve Öğrenme Biyokimya Fiziksel Uygunluk Kinantropometri Tablo 1 bize spor bilimlerinin bir biriyle çok sıkı ilişkisi olan çok disiplinli yapısını gösterirken aynı zamanda bilim sınıflaması içindeki yerini de göstermektedir. Spor Tarihi, Spor Sosyolojisi vb. gibi disiplinler sosyal bilimler ve matematik şemsiyesi altında yer alırken, Sporcu Beslenmesi, Antrenman, Biyomekanik vb. gibi disiplinler ise doğa bilimleri ve matematik şemsiyesi altında yer almaktadır. Bu çerçevede sosyal bilimler şemsiyesi altında yer alan disiplinlerin aynı zamanda ağırlıklı olarak sosyal bilimler araştırma yaklaşım ve yöntemlerini kullanmak durumunda olduklarını kabul etmemiz gerekmektedir. Spor Yönetimi de bu alanlardan birisidir. Diğer bir ifade ile spor yönetimi de ağırlıklı olarak sosyal bilimler araştırma yaklaşım ve yöntemlerinden yararlanarak bilgi üretmeye çalışmaktadır. Genel olarak bilimsel araştırmalarda kullanılan iki yaklaşımdan söz edilmektedir. Bunlar Nicel Araştırma ve Nitel Araştırma yaklaşımlarıdır. Olgu ve olayları nesnelleştirerek gözlemlenebilir, ölçülebilir ve sayısal olarak ifade edilebilir bir şekilde ortaya koyan araştırmalara nicel, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik bir sürecin izlendiği araştırmalara da nitel araştırma ismi verilmektedir. Her iki yaklaşımın veri toplama yöntemlerinin bir arada kullanıldığı araştırmalara da Karma Araştırmalar denilmektedir (Dede, Demir 2014). 60 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) • Nicel Yaklaşım • Nitel Yaklaşım • Karma Yöntem Deneysel, Betimsel, Đlişkisel, Nedensel vb. Örnek Olay, Etnoğrafi, Gömülü Teori, Doküman Analizi vb. Spor Yönetimi Spor yönetimi alan yazında farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bunlardan bazılarını vermek gerekirse Spor yönetimi, herhangi bir spor etkinliğinde; örgütlenme, tesisleşme, yürütme ve denetim faaliyetlerini içeren ve bunların yönetilmesi ve devamlılığını sağlayan süreçtir (Pitts ve Stotlar, 2002, Parkhouse 2005). Spor ya da fiziksel aktiviteyle ilgili ürün yada hizmet üreten bir şirket yada organizasyonun planlama, organize etme, yöneltme, bütçeleme, liderlik yapma, kontrol ve değerlendirme gibi işlevlerinin bir kombinasyonudur (DeSensi ve arkadaşları 1990). Sporla ilgili kurulmuş örgüt veya organizasyonların (federasyonlar, kulüpler, müsabaka organizasyonları, spor malzemesi üreticileri v.b.) en verimli ve iyi bir biçimde yürüyebilmesi için kaynakları uyumlu kullanma sürecidir (Basım ve Argan, 2009). Görüldüğü gibi tanımlarda ortak olan nokta, yönetimin genel tanımından hareketle; önceden belirlenmiş örgüt amaçlarını gerçekleştirmek için kaynakları etkili ve verimli kullanma süreci olarak ifade edilebilir. Burada önemli olan neyi yönettiğinizin farkında olmaktır. Spor yönetimini diğer yönetim alanlarından farklı kılan nedir? Bu sorunun yanıtı sporun ayırt ediciliğindedir. Sporu diğer alanlardan ayıran bu temel özellikler aşağıda açıklanacaktır (Mullin 1980, Parks ve arkadaşları 1998) Spor Pazarlaması: Spor ürününün diğer ürünlerden farklı olması nedeni ile Spor pazarlaması ayrıcalıklıdır. Örneğin, spor üretildiği anda tüketilir. Biriktirilemez, etkisi hemen ortadan kalkar ve müşteri tatmini için garantisi yoktur. Sportif aktivite yada ürünün olası sonuçları tahmin edilemez. Bu nedenle pazarlama açısından spor oldukça farklı ve risklidir Spor Finansmanı: Spor çoğu diğer sektörden farklı finanse edilir. Giyim, gıda, otomobil veya ev temizliği gibi bir hizmet yada ürünün satışı o mesleği finanse eder. Sporda, sportif malzemeler satan işletmeler hariç, spor sektörü gelirlerinin önemli bir kısmını spor hizmetlerinin satışından değil de, sponsorluklardan, yayın haklarından, taraftar katkılarından yada devlet gibi çok değişik kaynaklardan sağlar. Üniversite yada yerel yönetim spor etkinlikleri öğrenci veya kullanıcı katkıları, bağışlar, vergiler ve kiralardan; kulüplerin üye aidatlarından lisanslama işlerinden elde edilebilir. Bu yüzden spor yöneticileri spor destek alanları ve işletmelerinden elde edilecek gelirle ilişkili olmalıdırlar. Kariyer Fırsatları: Spor yönetimindeki kariyer alanları, diğer meslek alanlarındaki gibi açıkça ve iyi tanımlanmamıştır. Çoğu zaman spor sektöründe kariyer, yıldız bir sporculuktan koçluğa, oradan da sportif direktörlüğe şeklinde olmaktadır. Bu nedenle işi elde etmek, başvuranın bilgisinden çok kim olduğuna bağlı olmaktadır. Uzmanlara göre iyi donanım, gönüllülük ve girişimcilik bu alanda kariyer elde etmenin en iyi yoludur. Sosyal Kurum: Spor inanılmaz derecede etkili ve ayrıcalıklı bir sosyal kurumdur. Hangi sosyal kurum bu kadar gazete, televizyon kanallarını meşgul etmekte ve milyonlarca izleyicisi ile kendi yayın organlarına sahip olmaktadır. Sporun gerçek gücü, onu yönetenlerin sporun tarihsel 61 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) psikolojik, sosyolojik, kültürel ve felsefi boyutlarını tam kavramayı şart koşmaktadır. Bu açıdan, sporu yönetenlerin sosyal sorumlulukları diğer sektörlere göre daha fazladır. Yukarıdaki açıklamalar spor yönetiminin diğer yönetim alanlarından neden farklı olduğunu göstermektedir. Sporun bu ayırt edici özelliklerinin spor yöneticileri tarafından iyi bilinmesi yönetimde etkili ve verimli uygulamaların gerçekleştirilmesinde temel teşkil edecektir. Spor yönetimi ile ilgili öz bilgilerden sonra neden araştırma sorusuna yanıt vermemiz gerekmektedir. Bu konudaki açıklamalara aşağıda yer verilmiştir. Neden Araştırma? Günümüz dünyasında araştırmanın gerekliliğini sorgulamak çok gereksiz ve zaman kaybı olarak düşünülebilir. Ancak, araştırmanın gerekliliğinin farkında olmakla araştırmadan yararlanmak aynı şeyler değildir. Đçinde yaşadığımız dünyada araştırmaların varlığını ve gerekliliğini savunurken, çoğu durumda profesyonel meslek yaşantımızda araştırma sonucu elde edilen bilgi, teori ve yeni modellerden yararlanmayı ihmal ederiz. Doğal olarak insanoğlu bilmek ister ve Peirce’in klasik teorisine göre bilmenin dört farklı yolu vardır (Kerlinger ve Lee, 2000). Bunlar ısrar, otorite, önsezi ve bilim (bilimsel araştırma). Israr Yolu: Yeni bilimsel araştırma sonuçları ve gelişmeler ne söylerse söylesin, eski bildiklerimizde ısrar eder ve doğru kabul ederiz. Elbette bu tutum meslek yaşantımızda çoğu zaman telafisi mümkün olmayan hatalar yapmamıza neden olacaktır. Zira zaman içerisinde bilimsel gerçekler bile değişmektedir. Değişmeyen tek gerçek değişimin sürekliliğidir. Otorite Yolu: Bir çok durumda otorite olarak düşündüğümüz kişi ve kurumlardan gelen bilgiyi doğru kabul eder ve sorgulamayız. Bu tutumda çoğu zaman hatalar yapmamıza, özelliklede günceli kaçırmamıza neden olabilmektedir. Aydınlanmanın ve gelişmenin önündeki temel yaklaşımdır bu. Önsezi Yolu: Yaşantılarımız ve deneyimlerimiz bize ne söylerse söylesin, hissettiğimiz gibi davranmak, içimden böyle geliyor diyerek önsezilerimize güvenmek de insanı hataya götüren bir davranış biçimidir. Bu tutumda rasyonel olmayan bir tutumdur. Bilim (Bilimsel Araştırma) Yolu: Đnsanın içinde yaşadığı evreni anlama ve açıklama çabası ile başlayan serüven, onu kontrol etme sonucuna ulaşmıştır. Bilimsel ve onun uzantısı olarak teknolojik keşif ve gelişmeler bir taraftan insanoğlunun ufkunu genişletirken, diğer taraftan yaşam standartlarını da yükseltmektedir. Hangi durumda ve meslek alanında olursa olsun rasyonel olan ve en doğru kabul edilen bilgi elde etme yolu bilimsel süreçlerin kullanılarak elde edildiği yoldur. Yani bilimsel yöntemdir. Diğer taraftan bilimsel araştırmaya neden ihtiyaç duyarız sorusuna aşağıdakileri de yanıt olarak eklemek mümkündür. Sadece araştırma gündemi yakalamanıza yardımcı olur: Okuyabilme, anlayabilme ve bilimsel bulguları uygulayabilme gelişmeye sebep olur. Đnsan kaynakları, Liderlik, Pazarlama, Örgütsel Değişme ve Yenileşme, Halkla Đlişkiler ve diğer bir çok alanda ortaya çıkan araştırma bulgularını uygulayarak bir spor yöneticisi karşılaştığı günlük yönetimsel sorunlara daha mantıklı alternatifler ve çözümler bulabilir. 62 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Deneme ve yanılma yöntemi mantıksızlıktır ve pahalı bir yöntemdir: Herhangi birimiz daha önce test edilmemiş bir ilacı kullanır mıyız? Muhtemelen hayır. Spor endüstrisi içerisinde ürün geliştirme araştırmaları için milyonlarca dolar harcamalar yapıldığını ve aynı zamanda sportif performansı geliştirmek için deneysel çalışmalar yapıldığını bilir ve kabul ederiz. Ancak, günlük spor yönetimi uygulamalarında çoğunlukla deneme-yanılma yöntemini kullanıyoruz. Oysa başarılı pazarlama stratejileri, kapsamlı insan kaynakları politikaları etkili yönetim modelleri gibi daha bir çok yönetim konuları araştırmalarla ortaya çıkmış güvenilir teorilere dayanır. Görev yaptığınız örgüt ya da işletmenin kaynakları deneme yanılma ile harcanamayacak kadar kıt ve kıymetlidir. Bu nedenle araştırmalardan üretilen bilimsel gerçeklerden yararlanmak en rasyonel olanıdır. Her yöntem ve teori her durumda geçerli olmayabilir: Bolu’ da buz sporları için yatırım yapılmalı mıdır? Futbol taraftar profili ile basketbol taraftar profili aynı olabilir mi? Ülkenin her bölgesinde aynı yatırım araçları etkili olabilir mi? Her bölgenin müşteri profili, beklentisi, ihtiyaçları aynı mı? Satış ve tutundurma stratejilerimiz her bölge için etkili olabilir mi? Bu soruların yanıtlarını almak yatırım yapmak için hayati bir konudur. Bu soruları gerçekçi ve rasyonel bir şekilde cevaplamanın yolu bilimsel araştırma yapmak veya yaptırmaktan geçmektedir. Hangi amaçla olursa olsun araştırmada kullanılan yöntem “Bilimsel Yöntem” değilse sonuçları yanıltıcı olacaktır (Karasar 2011). Araştırma soru sormakla başlar ve bir problemi çözmek ya da bir merakı gidermek, bilgi toplamak için yapılabilir. Bu nedenle doğru soruların sorulması son derece önemlidir. Doğru soruları sormakla başlayan süreci şöyle özetlemek mümkündür: Doğru Soruları Sormak, Doğru örnekleme (kişi-gurup) sormak, Doğru süreç ve araçları kullanmak, Doğru ve gerçekçi Bilgiler Elde etmek, Doğru bir şekilde ortay çıkan bulguları okumak. Aynı örneklem üzerinde, aynı yöntemle yapılan birden fazla araştırma sonuçları birbirinden son derece farklı şekillerde rapor edilebilir. Örneğin uluslararası bir spor organizasyonunun düzenleneceği kente katkıları için üniversite ve yerel yönetim ayrı ayrı ekonomik etki analizi ile ilgili bir araştırma yaptırabilir. Aynı sorular soruluyor olmasına rağmen yerel yönetimin yaptırdığı araştırma; organizasyonun kente çok önemli ekonomik katkılarının olacağı sonucuna ulaşırken, üniversitenin yaptığı araştırmada kamu kaynaklarının gereksiz harcanacağı ve kentin ekonomik açıdan olumsuz etkileneceği sonucuna ulaşılabilir. Böyle örnekler alan yazında mevcuttur (Parks ve arkadaşları 1998). Burada esas olan araştırmacı yansızlığının ve doğru araştırma süreçlerinin kullanılmasıdır. Spor Yönetiminde Araştırma Genellikle spor yönetimindeki araştırmaları iki guruba ayırma eğilimi vardır (Parks ve arkadaşları 2010). Bunlar Ticari Araştırmalar ve Akademik Araştırmalar. Diğer disiplinlere göre spor endüstrisi içerisinde gerek akademisyen olarak, gerekse herhangi bir spor işletmesi ya da örgütünde yönetici olarak kariyer yapanların daha çok araştırmaya ihtiyaç duyduklarını ifade etmemiz gerekiyor. Bu nedenle spor yönetiminde kariyer planlayan bireylerin araştırma konusunda donanımlı olması onlara önemli fırsatlar yaratacaktır. Ticari Araştırmalar: Genellikle spor endüstrisi içerisinde yer alan kurum, kuruluş ve şirketler bu tip araştırmaları yapar ya da yaptırırlar. Bu anlamda Ürün geliştirme Satış Tutundurma Müşteri davranışları gibi konularda araştırmalar yürütülür. Bu araştırmaları yürütecek araştırma şirketleri 63 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) de bulunmaktadır. Sadece Amerika’da 2000 den fazla şirket bu işi yapmaktadır. Özellikle spor araştırmalarında uzmanlaşmış şirketler (CASRO 2002, Taylor Nelson Sofres 2005): • • • • Amerikan Sports Data ınc.: Spor , Fitnes ve Sağlık Endüstrisi için tüketici tarama araştırmalarında uzman (www.americansportsdata.com) ESPN Chilton (ESPN Sports Poll): TV izleme oranları, spora katılım ve spor endüstrisi trendleri açısından Amerikalı yetişkin ve gençleri analiz eder (www.sportspoll.com) Performance Research Newport: Spor, Müzik, Eğlence parkları ve diğer eğlence endüstrisi için sponsorluk analizleri yapar (www.performanceresearch.com) Sport Business Research Network: Spora katılım, malzeme satışı, yayın, sponsorluk ve pazarlama gibi araştırmalar yapar (www.sbrnet.com) Bu araştırma şirketlerinden yararlanarak araştırmalar yaptıran kuruluşlardan örnekler: FĐFA, UEFA, World Snooker Association, Manchester United, Red Bull Racing vb. (Parks, Quarterman, Thibault, 2010). Akademik Araştırmalar: Spor yönetiminde akademik çalışmalar 1960 lı yıllarda Amerika’da başlamıştır. 1957 de Brooklyn Dodgers Beysbol Kulübünün Yönetim Kurulu Başkanı Ohio Üniversitesinde bir akademisyen olan Dr. James Mason’a aşağıdakileri ifade ederek bir mektup yazmıştır (Parks ve arkadaşları 1998). “Biri bir marinayı, atletizm sahasını, kayak merkezi, auditorium, stadyumu, tiyatroyu, kongre veya sergi salonunu, halk kamp kompleksini yönetebilecek nitelikte bilgi ile donanımlı birini arıyorsa nereye başvurabilir. Veya, bir takım veya küçükler Beysbol, futbol, izcilik, gençlik etkinlikleri, vb. çocuklar da lig seviyesinde üst kademe yönetim pozisyonunu doldurabilen biri nerede bulunabilir. Mezununu mimari ve mühendislik planlarını okur hale getiren; veya tesis işletmesinde teknik şartname hazırlayıp satın alma işlemleri yapabilen birisi nerede bulunabilir. Biletlerin satışında, muhasebede, seyirci kantin satış işlerinde, programların reklamlarının satışında, basın-yayında, içerde ve dışarıda sergilemede problemler çıkacaktır. Tüm bu konularla ilgilenecek kişilerin nerede bulunabileceğini sormak istiyorum.” Bu mektupta yer alan sorular aslında spor endüstrisi içerisinde ihtiyaç duyulan insan kaynağını çok iyi tarif etmektedir. Aynı zamanda alanın genişliğini ve karmaşıklığını da gözler önüne sermektedir. Ohio Üniversitesinde Dr. James Mason ve arkadaşları tarafından başlatılan Spor Yönetimi programları bu konudaki araştırmaların da temelini atmıştır. Akademik spor yönetimi araştırma konuları ise aşağıda verildiği gibi çok çeşitlidir. Yönetim: Teoriler, Modeller, Boyutlar, Süreçler, Politikalar, Medya ve Halkla Đlişkiler, Hukuk, Đstihdam, Eğitim, Siyaset vb. Organizasyon: Ulusal, Uluslararası, süreli, Profesyonel, Amatör, Herkes Đçin Spor, Gönüllülük, Topluluk yönetimi, Risk Yönetimi, Toplantı Yönetimi, Zaman Yönetimi vb. Ekonomi: Pazarlama, finans, sponsorluk, tüketici davranışları, üretim, satış, tutundurma vb. Örgütsel Davranış: Liderlik, Bağlılık, Motivasyon, Verimlilik, Performans, Yeterlilik, Yabancılaşma, Đnsan Hakları, Demokrasi, Tükenmişlik, Çatışma, Stres, Đş Doyumu vb. 64 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Ayrıca özellikle 1980’lerin ortalarından itibaren bir takım akademik ve profesyonel birlikler oluşmaya ve akademik araştırmalara yön vermeye başlamışlardır. Bunlar: Kuzey Amerika Spor Yönetimi Derneği (NASSM), Avrupa Spor Yönetimi Derneği (EASM), Avusturalya ve Yeni Zelanda Spor Yönetimi Derneği (SMAANZ), Spor Pazarlama Derneği (SMA). Bu kuruluşlar paydaşlarını araştırmaya teşvik eden, düzenledikleri etkinlikler ve yayınladıkları dergiler aracılığı ile üyelerinin ve katılımcılarının araştırmalarını sunma fırsatı yaratan önde gelen kuruluşlardır (Parks, Quarterman, Thibault, 2010). Yukarıda sözü geçen kuruluşların çıkardığı dergilerden örnekleri ve bu dergilerin son zamanlarda yayımladıkları makalelerden örnekleri aşağıda bulacaksınız. • • • Journal Of Sport Management: Kuzey Amerika Spor Yönetimi Derneğinin resmi yayınıdır. 1987 den beri yayınlanmaktadır. – Okul spor yöneticileri kaynaklarını branşlar arasında nasıl dağıtmaktadır (Mahony, Hums & Reimer 2005)? – Kore Spor Kurumlarında yarı zamanlı ve tam zamanlı çalışanların iş tutumlarında farklılıklar var mıdır (Chang & Chelladurai, 2003)? – Kanada ulusal spor organizasyonlarında yönetim değerleri ve liderlik algıları nasıldır (Laroche, McLean, Thibault & Wolfe 2014 – Sporun sosyal etkilerini ölçmek için bir ölçek geliştirilmesi (Lee, Cornwell, Babiak 2013) European Sport Management Quarterly: Avrupa Spor Yönetimi Derneğinin resmi yayınıdır. 1994 den beri yayınlanmaktadır. – Veliler çocuklarının spor kamplarını değerlendirirken hangi unsurları göz önünde bulundurmaktadır (Costa, Tsitskari, Tzetsiz &Goudas 2004) ? – Sosyal bütünleşme gönüllü spor kuruluşlarında mı, yoksa ticari fitnes merkezlerinde mi daha sık görülmektedir (Ulseth, 2004) – Sportif etkinliklerde risk yönetimi (Leopkey & Parent, 2009) – Olimpiyat oyunlarının bölgesel ekonomik etkisinin hesaplanması (Preuss, 2008) – Elit sporda performans liderliği ve yönetimi (Arnold, Fletcher & Molyneux 2012) Sport Management Review: Avusturalya ve Yeni Zelanda Spor Yönetimi Derneğinin resmi yayınıdır. 1998 yılından beri yayınlanmaktadır. – Spor ve sosyal medya ilişkisi (Filo, Lock & King 2015) – Avusturalya spor kurumlarının kültürel yapısı spor sektörü dışında faaliyet gösteren kurumlardan farklı mıdır (Smith & Shilbury 2004) – Devlet desteği Portekiz spor federasyonlarının teknik etkinliğini artırıyor mu (Barros 2003) – Bir spordan daha fazlası gönüllülerin organizasyonu (Darcy et al. 2014) • • • • Sport Marketing Quarterly: Spor Pazarlaması Derneği resmi yayınıdır. 1992 yılından beri yayınlanmaktadır. – Okul sporunu destekleyen insanların (bağışçıların) ana güdüleyicileri nelerdir (Gladden et al. 2005)? – Irk ve etnik köken spor tüketimini nasıl etkilemektedir (Amstrong & Stratta 2004)? International Journal of Sport Management: 2000 yılından beri yayınlanmaktadır. Journal of Sport Economics: İş dünyası, finans, hukuk ve ekonomi ve spor alanlarında 2000 den bu yana yayınlanmaktadır. International Journal of Sport Marketing and Sponsorship: Dünya ölçeğinde akademisyenler ve spor pazarlamacılarının ihtiyacına yönelik 1999 dan bu yana yayınlanmaktadır. 65 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Türkiye’de Spor Yönetimi Araştırmaları: Ülkemizde spor yönetimi akademik anlamda ilk defa Spor Akademi’lerinin kuruluşu ile başlamaktadır. Beden Eğitimi Öğretmeni, Antrenör ve Spor Yöneticileri yetiştirmek amacı ile 1974-1976 yıllarında Ankara, Đstanbul ve Manisa’ da açılan spor akademilerinde okutulan derslerle birlikte spor yönetimi alanının gündeme girdiğini söylemek gerekiyor. Ancak, 1982 YÖK kanunu ile birlikte spor akademilerinin kapatılması ve var olan öğrencilerin eğitim fakülteleri beden eğitimi öğretmenliği bölümleri ile birleştirilmesi sonucunda, tekrar sadece öğretmen yetiştiren kurumlara dönüşmesi spor yöneticiliği açısından bir kayıp olmuştur. 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi bünyesinde 5 (beş) ayrı anabilim dalından biri Spor Yönetimi ve Organizasyonu olarak kurulmuş, arkasından Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarının kurulması ile birlikte Spor Yöneticiliği bağımsız bir bölüm haline gelmiştir. Bu süreçte özellikle spor akademilerinin açılmasında öncülük eden ve bu kurumlarda ders veren Dr Necmettin ERKAN, Dr. Kurthan FĐŞEK gibi isimlerin alanın ortaya çıkmasında önemli katkıları olmuştur. Spor yönetimi alanında ilk eser olan Dünyada ve Türkiye’de Spor Yönetimi Dr. Kurthan Fişek’ e aittir ve bir çok gelişmeye ve araştırmaya bu eser öncülük etmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak 1984 ve sonrasında Gazi Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi gibi üniversitelerde Lisansüstü eğitime başlanmış, her ne kadar doğrudan spor yönetimi alanında programlar olmasa da, yapılan tez çalışmaları ile alana önemli katkılar getirilmiştir. Aynı zamanda 1990’ lı yıllarda Spor Bilimleri Derneği’nin kurulması ve Spor Bilimleri Kongrelerinin başlaması, arkasından Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergilerinin yayınlanmaya başlaması ile de araştırmacıların yaptıkları çalışmaları paylaşma fırsatı yakaladıklarını görüyoruz. Spor yönetimi adıyla ilk Lisansüstü eğitimin 1997 yılında Abant Đzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde başladığını ve yine aynı isimle Doktora programının da 2002 yılından itibaren aynı enstitüde kabul edildiğini görmekteyiz. Halen bir çok devlet ve vakıf üniversitesinde Lisans ve Lisansüstü programlar yürütülmektedir. Gelişmelere Bahçeşehir Üniversitesi Đşletme Bölümü MBA-Spor Yönetimi Yüksek Lisans programı da örnek olarak gösterilebilir. Bu anlamda bilimsel çalışmaların sunulduğu ve yayınlandığı etkinlik ve dergilerden örnekler aşağıda verilmiştir. Tablo 2. Spor Yönetimi alanına katkı getiren dergi ve etkinlik örnekleri Dergiler Spor Bilimleri Dergisi (HÜ) Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi (GÜ) Spor Metre (AÜ) Beden Eğitimi Ve Spor Bilimleri Dergisi (CBÜ) Beden Eğitimi Ve Spor Bilimleri Dergisi (NÜ) Spor Yönetimi ve Bilgi Teknolojileri Dergisi Bilimsel Etkinlikler Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Spor Yönetimi ve Ekonomi Kongresi Sporda Sosyal Alanlar Kongresi Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi Herkes Đçin Spor ve Turizm Kongresi Sporda Sponsorluk Kongresi vb. Yukardaki etkinlik ve dergilerde paylaşılan çalışmalardan örnekler: – – – Spor yönetiminde teoriden pratiğe: alan uygulaması kapsamında bir değerlendirme (Çoknaz, Bulut 2014) Türk antrenörlerinin modern olimpiyat oyunları hakkındaki farkındalık düzeyleri nedir (Şentuna, 2013)? Yerel yönetimlerin sunduğu spor hizmetlerinde hizmet kalitesi nasıldır (Yüzgenç, Alay 2014)? 66 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) – Spor yöneticilerinin öz yeterliklerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi (Çiftçi, Mirzeoğlu, 2013) Spor Yönetimi Araştırmaları ile Đlgili Sorunlar: Genel olarak diğer araştırma alanlarında görülen disiplinsiz araştırma, yanlı araştırmacı, tekrar niteliğinde ve sadece tanımlayıcı araştırma gibi sorunların yanında, alana özgü sorun olarak araştırma ve uygulama arasındaki kopukluğu ifade etmek mümkündür. Bunun nedenleri ise aşağıda verilmiştir. – – – – – Dergilerde kullanılan akademik dilin uygulamacılar tarafından iyi anlaşılamaması Pratikte uygulama yapanların karşılaştıkları problemleri araştırmacılara aktaramaması Araştırmacı gerçek problemleri çözmek için araştırma yapmasına rağmen uygulamacılarla işbirliğini yeterince önemsememesi Araştırma sonuçlarının programlara yansıtılamaması Araştırmaların daha çok akademik dergilerde yayınlanma zorunluluğu Sonuç olarak spor bilimlerinin disiplinleri arasında oldukça kısa geçmişe sahip olan spor yönetiminde dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de önemli gelişmeler sürmektedir. Özellikle yönetim bilimlerindeki gelişmelerin spor alanına aktarılması ve spor endüstrisi içerisindeki insan kaynağı talebinin programlara yansıtılması ile birlikte bu gelişmelerin daha da hız kazanacağı beklenmektedir. Kaynaklar: Basım N. Argan M. (2009) “Spor Yönetimi”, Detay Yayıncılık, Ankara Balcı A. (2011) “Sosyal Bilimlerde Araştırma”, 9. Baskı, Pegem Akademi, Ankara Dede Y. Demir B. (2014) “Karma Yöntem Araştırmaları”, 2. Baskı, Anı Yayıncılık, Ankara Doğu G. Sevimli D. Durusoy E.A. (2013) “Çağdaş Spor Yönetimi” Akademisyen Kitabevi, Ankara Fişek K. (1998) “Dünyada ve Türkiye’de Spor Yönetimi”, 2. Basım, Bağırgan Yayınevi, Ankara Kerlinger, F. N. Lee, H. B. (2000) “Foundations of Behavioral Research”, 4th Edition, Orlando Karasar N. (2011) “Bilimsel Araştırma Yöntemi” 22. Baskı,Nobel, Ankara Mullin B.J. (1980) “Sport management: The nature and the utility of the concept. Arena Newsleter Parks J.B. Zanger B.R.K. Quarterman J. (2010) “Contemporary Sport Management, Human Kinetics Parkhouse B.L. (2005) “The Management of Sport: Its Foundation and Application, 4th Ed. Pitts B.G. Stotlar O.K. (2002) “Fundamentals of Sport Marketing”, 2. Ed., Morgantown Sahin T.E. (2014) “Bilimlerin Sınıflandırılması”, Đletişim Dergisi, C.11, S.42. 67 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SPOR BĐLĐMLERĐNDE GÜNCEL ARAŞTIRMA KONULARI – (SPOR VE SAĞLIK) Dr. A. Taner ERDOĞAN (Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, MERSĐN) Tüm dünyada tanı konulan diyabet vakalarının %90'dan fazlasını Tip II diyabet oluşturmaktadır. Tip II diyabet genetik zeminde genellikle obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalar sonucu düzenli egzersizin birçok hastalıktan koruyucu (kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, meme ve kolon kanseri, obezite, Tip II diyabet gibi) etkisi olduğu söylenebilir. Hareketli Yaşam ile Önlenebilecek Hastalılar ve Oranları • Koroner kalp hastalıklarında %9,3 • Tip II diyabette %11,5 • Meme kanserinde %16,3 • Kolon kanserinde %16,6 Egzersizin Faydaları; • Fiziksel uygunluk düzeyi • Dayanıklılık • Kuvvet ve esneklikte artış • Kemik ve kaslarda kuvvet artışı • Sosyal ilişkilerde iyileşme • Özgüven artış gibi birçok yararlı etkide bulunduğu da belirtilmektedir. Ortopedik Hastalıklar • %12,8 ile bel bölgesi kas iskelet sistemi problemi • %9,1 ile eklem hastalığı olarak tespit edilmiştir. Obezite Cinsiyet açısından bakıldığında ise; • Kadınların %20,9’unun obez ve %30,4’ünün fazla kilolu olduğu görülmektedir. • Erkeklerde ise bu oranların sırasıyla, %13,7 ve %39,0 olduğu gözlenmektedir. Yeni Teknolojiler 1-Yerçekimsiz Koşubandının birincil amaçları; • Kalori harcanmasını artırmak ve kilo kaybına yardımcı olmak • Egzersiz toleransını arttırmak • Egzersiz yapabilme güvenini arttırmak • Günlük aktivite kapasitesini arttırmak • Egzersiz sırasındaki ağrıları arttırmak 68 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) • Zihinsel sağlığı geliştirmek • Kardiyovasküler sağlığı iyileştirmektir. 2- Renk Büyütme Algoritması Deri üzerindeki renkleri bilgisayar yazılımı vasıtasıyla büyüterek deride oluşacak renk farklılıklarını tespit etmek. 3-Kablosuz Hareket Analizi Yeni teknolojiler ve innovasyonlar artık uygun fiyatlara kablosuz hareket analizi imkanı sunmaktadır. 69 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZEL SUNUMLAR 70 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 41. WINGATE ALL-OUT GÜÇ TESTĐNDE YENĐ NESĐL GÖSTERGELERĐN GÜVENĐLĐRLĐĞĐ VE GEÇERLĐLĐĞĐ Emre VARDARLI1 , Hakan AS1 , Refik ÇABUK1 , Şafak TEMUR1 , Özgur ÖZKAYA1 (1) Ege Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Antrenörlük Eğitimi Bölümü,Türkiye ÖZET Kısa Tanım: Bu çalışmada anaerobik performans değerlendirilmesinde uygulanan Wingate allout güç testinde elde edilen yeni nesil göstergelerin geçerliliği ve güvenilirliği araştırıldı. Amaç: Wingate all-out güç testi (WAT), 1970’lerde anaerobik performansın hem alaktasit hem de laktasit bileşenlerini ölçmek için Wingate Enstitüsünde geliştirilmiştir. WAT’da, birey en yüksek mekanik gücünü ortaya çıkarabilecek sabit bir yüke karşı 30 saniye boyunca maksimal eforla (all-out) pedal çevirir. Geleneksel olarak 5 saniyelik ortalamalar ile hesaplanan Zirve Güç (ZG5s), Ortalama Güç (OG5s), Minimum Güç (MG5s), Güç Düşüşü (GD5s) ve Bağıl Güç Düşüşü (%GD5s) WAT’ın yaygın olarak bilinen güç göstergeleridir (Bar−Or 1987). ZG5s test süresince herhangi bir 5 saniyelik zaman diliminde meydana gelen en yüksek güç çıktısıdır. OG5s test boyunca elde edilen ortalama güç çıktısı ve MG5s test süresince herhangi bir 5 saniyelik zaman diliminde ortaya çıkan en düşük güç üretim düzeyi olarak bilinir. GD5s test süresince oluşan güç azalması (ZG5s − MG5s) olarak hesaplanırken, %GD5s güç azalmasının ZG5s’ye göre yüzdelik olarak hesaplanmasıyla elde edilir. 2000’lerde piyasaya sürülen 894E Peak Bike bisiklet ergometreleri, gelişmiş donanımları ve yazılımları sayesinde milisaniye hassasiyetinde, Anlık Zirve Güç (ZGms), Ortalama Güç (OGms), Anlık Minimum Güç (MGms), Güç Düşüşü (GDms), Bağıl Güç Düşüşü (%GDms) gibi yeni nesil güç çıktıları sağlamıştır. Yapılan çalışmalarda geleneksel güç göstergelerinin güvenilirlik katsayıları 0,89-0,99 arasında bulunmuştur (Bar−or 1987). Geçerlilik katsayılarının ise saha testleri ile karşılaştırıldığında genel olarak 0,75’in üstünde olduğu bilinir (Watson ve ark. 1986, Bosco ve ark. 1983). Ancak literatürde, yeni nesil güç göstergelerinin güvenilirliği ve/veya geçerliliği ile ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, WAT’ın yeni nesil güç çıktılarının güvenilirliğini ve geçerliliğini araştırmaktı. MATERYAL ve METOD Katılımcılar Bu çalışma için yerel üniversitenin etik kurulundan onay alındı. Katılımcılara çalışmanın amacı ve tasarımı hakkında bilgi verildikten sonra gönüllü olur formu onaylatıldı Bu çalışmaya 15 antrene erkek gönüllü katıldı (yaş: 22,3 ± 2,1 yıl; vücut kütlesi: 75,8 ± 9,9 kg; boy: 1,82 ± 0,07 m). Gönüllülerden, WAT seanslarından 24 saat önce yorucu herhangi bir egzersiz yapmamaları, alkol ya da kafein içeren herhangi bir içecek tüketmemeleri ve seans öncesinden az 3 saat önce yemek yemiş olmaları istendi. Ortamının sıcaklığı 20-21°C’ye sabitlenerek tüm test seansları için standardize edildi. Test sonuçlarının sirkadiyen ritim değişimlerinden etkilenmemesi için, tüm test seansları her bir katılımcı için günün aynı zaman diliminde tekrarlatıldı. 71 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Deney Prosedürleri Katılımcıların, WAT seansının yapılacağı ergometreyi tanımaları, pedal çevirme tekniklerini öğrenebilmeleri, test ekibine ve ortamına alışabilmeleri için uyum seansları düzenlendi (Özkaya 2013). Uyum seansları yapıldıktan sonraki gün, katılımcıların WAT uygulamasını anlamaları için tek bir WAT seansı yapıldı (WAT1). Test tekrar-test güvenilirliğini araştırmak için WAT2 ve WAT3 gerçekleştirildi. WAT seansları, aralarında en az 48 saat olmak üzere farklı 2 günde yapıldı. WAT seansları için mekanik frenli bir bisiklet ergometresi kullanıldı (Monark 894E, Varberg, Sweden). Katılımcıların boy uzunlukları stadiometre ile ölçüldü (Seca, 217, UK). Vücut kütle ölçümleri laboratuvar tipi bir cihaz kullanılarak gerçekleştirildi (Tanita BC 418 MA, Tanita Corp. Tokyo, Japan). WAT Seansı Katılımcıların en yüksek gücünü elde edebilmek için vücut kütlelerinin %10’una denk gelen test yükleri kullanıldı (Bar−or 1987). WAT seansından önce, katılımcılar test yükünün %20’sine denk gelen bir yükle, 5 dakika boyunca 70-80 devir·dk-1 hızla pedal çevirerek ısınma evresini tamamladılar. Katılımcılardan ısınma süresinin 3. , 4. ve 5. dakikalarında 3-4 saniyelik sprintler yapmaları istendi. Isınma evresi tamamlandıktan sonra 5 dakikalık bir toparlanma arası verildi. Ergometre volanının eylemsizliğini yenebilmeleri ve teste optimal hızla başlayabilmeleri için katılımcılar 120 devir·dk-1’ya ulaşılana kadar yüksüz olarak, 120 devir·dk-1’ ya ulaştıktan sonra test yükü uygulanılarak 30 saniye boyunca maksimal eforla pedal çevirdiler. Katılımcıların maksimal eforlarını devam ettirebilmeleri için WAT süresince sözel destek sağlandı. Ayrıca postürel değişiklikten kaynaklanabilecek etkileri önlemek için, katılımcılar test sırasında ayağa kalkmamaları konusunda bilgilendirilerek test süresince gözlemlendi. Test sonrasındaki soğuma evresi için katılımcılardan 5 dakika yüksüz pedal çevirmeleri istendi. BULGULAR Geleneksel güç göstergelerinde tekrar-test güvenilirliği Đncelenen değişkenlerin sınıf içi korelasyon katsayıları [%95 güven aralığı] (ICC [alt sınır – üst sınır]) ve tekrar-test değerleri (ortalama ± standart sapma) şu şekilde bulundu: ZG5s için ICC = 0,97 [0,88-0,99]: 13,2 ± 1,1 ve 13,4 ± 1,2 W·kg−1; OG5s için ICC=0,86 [0,660,95]: 9,22 ± 0,60 ve 9,24 ± 0,73 W·kg−1; MG5s için ICC = 0,78 [0,46-0,92]: 6,00 ± 0,70 ve 6,01 ± 0,88 W·kg−1; GD5s için ICC = 0,95 [0,85-0,98]: 18,2 ± 3,7 ve 18,6 ± 4,1 W·s−1; %GD5s için ICC = 0,87 [0,65-0,95]: %54,4 ± 7,0 ve %54,6 ± 8,3. Yeni nesil güç göstergelerinde tekrar-test güvenilirliği Đncelenen değişkenlerin sınıf içi korelasyon katsayıları [%95 güven aralığı] (ICC [alt sınır – üst sınır]) ve tekrar-test değerleri (ortalama ± standart sapma) şu şekilde bulundu: ZGms için ICC = 0,96 [0,83-0,99]: 14,6 ± 1,4 ve 14,9 ± 1,4 W·kg−1; OGms için ICC = 0,91 [0,760,97]: 9,80 ± 0,62 ve 9,84 ± 0,70 W·kg−1; MGms için ICC = 0,65 [0,21-0,87]: 5,24 ± 1,03 ve 5,31 ± 0,89 W·kg−1; GDms için ICC = 0,91 [0,76- 0,97]: 23,6 ± 4,5 ve 24,1 ± 4,6 W·s−1; %GDms için ICC = 0,77 [0,43-0,92] % 63,8 ± 8,2 ve % 64,0 ± 7,3. 72 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yeni nesil güç göstergelerinin geçerliliği Yeni nesil güç göstergelerinin geçerliliği, geleneksel güç çıktıları ile kıyaslanarak Pearson r korelasyon katsayılarına göre (r[yeni nesil çıktı - geleneksel çıktı]) analiz edilmiştir: r[ZGms - ZG5s]= 0,97; r[OGms - OG5s] = 0,97; [MGms - MG5s] = 0,98; r[GDms - GD5s] = 0,98; r[%GDms - %GD5s] = 0,99. SONUÇ Geleneksel ve yeni nesil ZG, OG ve GD göstergeleri yüksek güvenilirlik gösterdi (ICC > 0,85). Her ne kadar %GD5s güvenilirliği yüksek bulunsa da (ICC = 0,87), %GDms orta düzey güvenilirlik gösterdi (ICC = 0,77). Hem geleneksel hem de yeni nesil MG’lerin orta düzey güvenilirliğe sahip olduğu gözlemlendi (ICC < 0,80). Yeni nesil güç göstergeleri, geleneksel olanlar ile kıyaslandığındaysa yüksek korelasyona sahip oldukları görüldü (r > 0,97). SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR 1- Bar-Or, O. The Wingate anaerobic test. An update on methodology, reliability and validity. Sports Med; 4: 381-394, 1987. 2-Watson, RC. Sargeant TL. Laboratory and on-ice test comparisons of anaerobic power of ice hockey players. Journal canadien des sciences appliquees au sport; 11:218- 24, 1986. 3-Bosco, C., Komi, P.V., Tihanyi, J., Fekete, G., Apor, P. Mechanical power test and fiber composition of human leg extensor muscles. Eur. J. Appl. Physiol; 50: 273-282, 1983. 4-Ozkaya, O. Familiarization Effects of an Elliptical All-out Test and the Wingate Test Based on Mechanical Power Indices J Sports Sci Med; 12(3): 521-525, 2013. Anahtar Kelimeler: Maksimal Yüklenme, Zirve, Ortalama Güç, Yorgunluk Đndeksi SÖZ 65. AMATÖR FUTBOLCULARIN GÖRSEL VE ĐŞĐTSEL REAKSĐYON ZAMANININ MEVKĐLERE GÖRE DEĞERLENDĐRĐLMESĐ Mustafa ÖZDAL1 , Mehmet Recep SERÇ1, Mürsel BĐÇER1 (1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye ÖZET Amaç: Çalışmamızın amacı, kondisyonun tüm öğelerini içeren futbol oyununda görsel ve işitsel uyaranlara verilen reaksiyon hızının kale, savunma, orta saha ve hücum mevkilerinde oynayan oyuncular arasında karşılaştırılarak değerlendirilmesidir. Yöntem: Çalışmamıza kale (n=7, yaş=22,86 yıl), defans (n=10, yaş=23,30 yıl), orta saha (n=10, yaş=23,40 yıl), forvet (n=10, yaş=22,00 yıl) mevkilerinde olmak üzere 37 erkek futbolcu gönüllü 73 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) olarak katıldı. Tanımlayıcı bilgiler olarak yaş, boy unluğu ve vücut ağırlığı kullanıldı. Futbolcuların görsel reaksiyon zamanı (GRZ) ve işitsel reaksiyon zamanlarının (ĐRZ) ölçülmesi için kompüterize edilmiş reaksiyon zamanı testleri uygulandı (GRZ: www.humanbenchmark.com; ĐRZ: cognitivefun.net). Her iki testte de uyarıcıya verilen reaksiyon zamanı 5 kez ölçülerek ölçümlerin ortalaması milisaniye cinsinden kaydedildi. Elde edilen verilen analizi için tek yönlü varyans analizi ve bağımlı t-testi kullanıldı. Bulgular: Mevkiler arasında tanımlayıcı bilgiler açısından anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Kalecilerin GRZ değerleri 318,86±35,15ms, ĐRZ değerleri 190,98±19,17ms; defans oyuncularının GRZ değerleri 339,70±45,10ms, ĐRZ değerleri 205,73±40,62ms, orta saha oyuncularının GRZ değerleri 330,50±44,71ms, ĐRZ değerleri 193,72±30,55ms, forvet oyuncularının GRZ değerleri 325,10±40,45ms, ĐRZ değerleri 196,42±44,06ms olarak kaydedildi. Elde ettiğimiz veriler doğrultusunda mevkiler arasında kalecilerin en yüksek reaksiyon zamanına, defans oyuncularının ise en düşük reaksiyon zamanına sahip oldukları belirlendi. Mevkiler arasında yapılan tek yönlü varyans analizinde GRZ ve ĐRZ açısından bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Mevkiler içinde GRZ ve ĐRZ verileri karşılaştırıldığında bütün mevkilerde işitsel reaksiyon zamanı görsel reaksiyon zamanından anlamlı düzeyde düşük olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç: Sonuç olarak, futbolcuların işitsel reaksiyon zamanlarının görsel reaksiyon zamanlarından daha düşük olduğu ve görsel/işitsel reaksiyon zamanında mevkiler arasında istatistiksel bir farklılık olmadığı söylenebilir. Tablo 1. Futbol oyuncularının tanımlayıcı bilgilerinin mevkilerine göre dağılımı Mevki Değişken N Yaş (yıl) Minimum Maksimum Ortalama Std. Sapma 21,00 26,00 22,86 1,77 178,00 191,00 184,57 5,77 Vücut Ağırlığı (kg) 75,00 94,00 82,00 6,76 Yaş (yıl) 20,00 27,00 23,30 2,75 170,00 191,00 181,00 5,31 Vücut Ağırlığı (kg) 54,00 90,00 76,30 10,92 Yaş (yıl) Orta Saha Boy Uzunluğu (cm) Oyuncusu Vücut Ağırlığı (kg) 21,00 27,00 23,40 2,07 170,00 191,00 181,40 7,07 65,00 88,00 75,40 7,72 20,00 26,00 22,00 1,63 172,00 187,00 178,00 5,21 58,00 85,00 73,40 7,24 Kaleci Defans Oyuncusu Boy Uzunluğu (cm) Boy Uzunluğu (cm) 7 10 10 Yaş (yıl) Forvet Oyuncusu Boy Uzunluğu (cm) Vücut Ağırlığı (kg) 10 74 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 2. Mevkiler içinde görsel ve işitsel reaksiyon zamanları arasındaki farkın karşılaştırılması Mevki Test Kaleci Defans Orta Saha Forvet N GRZ ĐRZ GRZ ĐRZ GRZ ĐRZ GRZ ĐRZ 7 10 10 10 Ortalama Std. Sapma 318,86 35,15 190,98 19,17 339,70 45,10 205,73 40,62 330,50 44,71 193,72 30,55 325,10 40,45 196,42 44,06 t p 7,589 0,001* 6,634 0,001* 8,143 0,001* 6,592 0,001* *p<0,05 Tablo 3. Futbol oyuncularının ölçülen parametrelerinin mevkilere göre analizi Değişken Yaş (yıl) Boy Uzunluğu (cm) Kareler Top. sd Gruplar arası 12,210 3 4,070 Grup içi 149,357 33 4,526 Toplam 161,568 36 Gruplar arası 180,859 3 60,286 Grup içi 1148,114 33 34,791 Toplam 1328,973 36 Gruplar arası 319,532 Vücut Grup içi Ağırlığı (kg) Toplam GRZ (ms) ĐRZ (ms) Kareler Ort. F 3 106,511 2356,900 33 71,421 2676,432 36 Gruplar arası 2035,751 3 678,584 Grup içi 58442,357 33 1770,981 Toplam 60478,108 36 Gruplar arası 1125,817 3 375,272 Grup içi 42930,623 33 1300,928 Toplam 44056,441 36 p 0,899 0,452 1,733 0,179 1,491 0,235 0,383 0,766 0,288 0,833 Anahtar Kelimeler: Futbol, Reaksiyon, Görsel, Đşitsel, Mevki 75 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 104. ELĐT YÜZÜCÜLERĐN PERFORMANS DÜZEYLERĐ ĐLE BĐORĐTM EVRELERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Benil KISTAK1 , Đlhan ODABAŞ1, Turgay TURAN1 (1) Haliç Üniversitesi, Besyo, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı bioritim sisteminin yüzme sporuna etkisini incelemektir. Araştırmanın hipotezi sporcuların fiziksel devrede pozitif olduğunda daha iyi performans göstermesidir. Çalışma grubu 13 ve 14 yaş grubunda 20 bayan (boy=1.633m±0.025, kilo=52.55kg±1.88) ve 38 erkek (boy=1.63m±0,03, kilo=53.4kg±2.6) sporcudan oluşmaktadır. Toplam bayanlarda 46 yarış, erkeklerde ise 78 yarış incelenmiştir. Đstatistiksel analiz SPSS 18.0 programında performans ile bioritim devrelerine Pearson korelasyonu ve ikili t test uygulanmıştır. Araştırmada performans ile bioritim devreleri arasındaki ilişki anlamlı bulunamamıştır. Sadece fiziksel devrenin pozitif olduğu zamanlarda yüzücüler daha iyi bir performans göstermiştir (p<0.01) . Anahtar Kelimeler: Yüzme, Bioritim SÖZ 136. 12 – 14 YAŞ GRUBU BAYAN HENTBOLCULARA UYGULANAN 8 HAFTALIK PLĐOMETRIK ANTRENMANLARIN ANAEROBĐK GÜÇ, DENGE VE SPRĐNT PERFORMANSI ÜZERĐNE ETKĐSĐ Zarife PANCAR1 , Mürsel BĐÇER 1 (1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışma, 8 haftalık pliometrik antrenman programının, 12- 14 yaş grubu bayan hentbolcuların anaerobik güç, denge ve sprint performansı üzerine olan etkilerinin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Yöntem: Çalışmaya katılan hentbol oyuncuları deney (n=14, yaş: 13,07±0.83) ve kontrol (n=14, yaş: 13.07± 0.83) grubu olmak üzere 2 gruba ayrılmıştır. Her iki gruba da çalışmanın bir hafta öncesi ve sonrasında yaş, boy, kilo, anaerobik güç, denge ve 30 metre test ölçümleri yapılarak puanları kaydedilmiştir. Deney grubuna sekiz haftalık, haftada üç gün pliometrik antrenman programı hentbol antrenmanı ile birlikte uygulanmıştır. Kontrol grubu ise düzenli olarak hentbol antrenmanlarına devam etmiştir. Anaerobik güç ölçümü için Wingate anaerobik test, denge ölçümü için Đzokinetik denge testi, sprint ölçümü için 30 metre koşu testi kullanıldı. Verilerin analizi için Paired Samples T testi ve Đndependent Samples T testi kullanıldı. Bulgular: Elde ettiğimiz veriler doğrultusunda, deney ve kontrol grubu arasında anaerobik güç, denge ve sprint değerlerinde deney grubu lehine anlamlılık saptanmıştır (p<0.05). Deney 76 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) grubunun ön test ve son testi karşılaştırıldığında anaerobik güç, denge ve sprint ölçümlerinde anlamlı bir değer tespit edilmiştir (p<0.05). Kontrol grubunun anaerobik güç ve denge ölçümlerinde ön test- son testleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değer saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç: 8 hafta süresince haftada 3 gün 12-14 yaş grubu bayan hentbolculara hentbol antrenmanına ek olarak uygulanan pliometrik antrenmanlar sonucunda ön test ve son testi karşılaştırıldığında kontrol grubuna oranla deney grubunun anaerobik güç, denge ve sprint değerlerinde anlamlılık saptanmıştır. Kontrol grubunun ön test ve son testi karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir değer saptanmamıştır. Deney grubundaki anlamlı artışın nedeni olarak hentbol antrenmanına ek olarak yapılan pliometrik çalışmalar ile kombine edilmiş hentbol antrenman programlarının, anaerobik güç, denge ve sprint performansını pozitif yönde etkilemiştir. Dolayısıyla pliometrik antrenmanların sporcu performansında, tek başına uygulanan hentbol antrenman programlarına göre daha etkili olacağı söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Hentbol, Pliometrik Antrenman, Anaerobik Denge, Güç SÖZ 177. KANGOO JUMP ANTRENMANININ ADÖLESAN KIZ ATLETLERĐN DENGE VE DURARAK UZUN ATLAMA GELĐŞĐMĐNE ETKĐSĐ *Derya Selda Sınar *Manolya Akın *Mersin Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ÖZET Bu çalışmanın amacı; 13-15 yaş grubunda antrenmanlara yeni başlayan atlet kızlarda uygulanan kangoo jump ile yapılan antrenmanının dinamik denge ve durarak uzun atlama becerisi üzerine olan etkisini incelemektir. Çalışmamızda dinamik denge ölçümleri için Prokin (Đtaly) dinamik denge cihazı easy başlık kullanılmış, bacak kuvvet ölçümü için durarak uzun atlama ölçümleri ayrıca boy ve kilo değerleri alınmıştır. Deney ve kontrol gruplarının karşılaştırılmasında bağımsız örnekler için t testi kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucundaki bulgular; deney ve kontrol grubu için denge ve durarak uzun atlama değerlerinin arasında fark olduğu yönündedir. Kangoo jump ile antrenman yapan atletlerin denge ve durarak uzun atlama değerlerindeki artışın kullanmayanlara göre daha fazla olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kangoo jump, dinamik denge, atletizm. Giriş: Sportif performansın temelini oluşturan atletizmin temel becerileri erken yaşlardan itibaren çocuklara öğretilmeli ve onların motorik gelişimlerinin bir aracı olarak kullanılmalıdır (1). Temel motor becerilerin gelişimleri için en uygun dönemlerin geçirilmemesi gerekmektedir. Sürat ve güç yeteneklerinin 12-15 yaşlar arasında, kassal dayanıklılığın 14-17, kuvvetin 13-16 yaş ve dayanıklılığın 12-14 yaşlan arasında geliştirildiği kabul edilmektedir (2). En iyi öğrenme çağı olan 10-14 yaşlarındaki çocuklar üzerinde koşu, atlama ve atmaların öğretim ve uygulaması ile ilgili çeşitli alıştırmalar yapılmaktadır (3). Genellikle denge yetisi beceri ve koordinasyon özelliklerinin içinde tanımlanır. Diğer yanda, sıçrama sistemi; öğrenme güçlüğünü düzeltmek için etkin bir 77 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) sistemdir. Ülkemizde yeni kullanılmaya başlanan kangoo jump botları; Đsveçli bilim adamlarının uzun yıllar araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Kangoo jump bir rebound (sekme, sıçrama) egzersiz’dir. Trambolin de bu egzersiz grubundandır. Rebound egzersiz; yerçekimine karşı ama aynı zamanda çevremizin içinde bulunan hızlanma ve yavaşlama gibi diğer iki dinamik kuvveti de kullanmaktır. Bu da; tüm kas, kemik ve bağların daha güçlü hale gelmesine olanak sağlamaktır (4). ve kangoo jump buna yardımcı olmakla birlikte vizyon, koordinasyon, konsantrasyon, mekansal farkındalık ve ritim duygusunu da geliştirmektedir (5). Kangoo Jump ayakkabıları kullanılarak atletizmde denge geliştirmesi ile ilgili bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu çalışmada; başlangıç seviyesindeki atletlerin kangoo jump ayakkabılarıyla antrenman yapmaları sonucunda denge gelişimlerindeki değerler incelenecektir. Materyal, Yöntem ve Veri Toplama Teknikleri Araştırma Grubu: Bu çalışma; Ortaokulu öğrenim gören toplam 30 kızın iki ayrılarak koşullu örneklem yöntemiyle deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmıştır. 15 öğrenciden oluşan deney grubu, altı hafta boyunca haftada 3 gün 1,5 saatlik bir süre içinde kangoo jump ile antrenman yaptırılırken, diğer 15 kişi kontrol grubu olarak normal antrenmanlarına devam etmiştir. Verilerin Toplanması: Dinamik denge, Tecno Body Equilibrium TS (Prokin PK 200W) cihazıyla 30 saniyelik üç ayrı ölçüm şeklinde olmuş ve ortalamaları alınmıştır. Ön-testten sonra 6 haftalık düzenli kangoo jump antrenmanlarını takiben son test uygulanmıştır. Verilerin Analizi: Ön-test ve son-test arasındaki farklılıkların tespitinde bağımsız örnekler için t testi kullanılmıştır. Bulgular : Çalışmamızın bulguları Tablo 1 ve 2’de sunulmuştur. Tartışma ve Sonuç: Ön-test sırasında dinamik denge ve durarak çift ayak atlama değişkenleri bakımından Kangoo jump grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel anlamlı farklılık yoktur. Ön-test ve son-test ölçümleri bakımından kangoo jump grubu kontrol grubundan hem dinamik denge hem de durarak çift ayak uzun atlama değişkenleri bakımından daha fazla gelişme göstermiştir. Her iki gruptaki değişimlerin hepsi istatiksel olarak anlamlıdır. Kangoo jump antrenmanının denge ve sıçrama üzerindeki etkinliğinin doğrulandığı çalışmamızın sonuçları Albert (2012) ve Morton (2012) (4-5) çalışmalarını destekler gözükmektedir.Ayrıca bir başka yapılan çalışmada(Durmuş 2014) basketbolcularla kanggo jump çalışmalarında da antrenmanların dinamik denge yetisi ve bacak kuvvetini geliştirdiği bulunmuştur (6). Sonuç: Dinamik denge ile durarak çift bacak atlamanın geliştirilmesinde kangoo jump çalışmalarının da etkin şekilde kullanılması uygun gözükmektedir. Tablo 1. Ön-test sırasında Kangoo jump grubu ile kontrol grubunun dinamik denge ve durarak uzun atlama bakımından karşılaştırılması. Değişkenler Kangoo Jump (n=15) 371,96±102,78 Dinamik Denge (cm) Durarak Uzun Atlama 109,27±6,55 (cm) Kontrol Grubu (n=15) 352,44±98,63 fark t p 19,52 0,531 0.600 114,00±18,24 -4,73 0,946 0,352 78 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 2. Kangoo jump ve kontrol grubununun dinamik denge ve bakımından ön-test ve son-test değerlerinin karşılaştırılması. Değişkenler Grup Ön-test Son-test fark Kangoo Jump 352,44±98,64 125,63±30,59 Dinamik (n=15) 226,81 Denge Kontrol (cm) Grubu 371,95±102,77 350,59±113,41 -21,36 (n=15) Kangoo Jump 114,00±18,24 194,13±19,95 80,13 Durarak (n=15) Uzun Atlama Kontrol (cm) Grubu 109,27±6,55 144,20±27,63 34,93 (n=15) durarak uzun atlama t p 9,447 0.000 3,005 0.009 17,62 0.000 4,845 0.000 Kaynaklar 1.Coşkuntürk, O.S. (1999). “ Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Atletizm Federasyonu’nun Đdari ve Mali Yapısı ”, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı (Doktora Tezi), Đstanbul. 2.Açıkada, C. (1990). “ Çocuk ve Spor ” , Bilim ve Teknik Dergisi, s.211-223, Ankara. 3.Đşler, M. (1997). “ 10-14 yaş Grupları Đçin Atletizm ”, Bilim ve Teknik dergisi, nkara. 4.Albert, C. (2012). ‘’The Miracles of Rebound Exercise’’, http:// kangoojump.com 5.Morton, W. (2012). ‘’Healt For Jumping’’ , Avery Yayıncılık, New York. 6.Durmuş A. (2014). ‘’Kadın basketbolcularda kangoo jump ayakkabıları ile antrenmanın denge,bacak kuvveti ve şut atışı oranına etkisi’’ ,Mersin Üniversitesi Eğitim Bilimleri Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Mersin. SÖZ 139. YEDĐNCĐ, SEKĐZĐNCĐ VE DOKUZUNCU KALKINMA PLANLARINDA EĞĐTĐMDE HEDEFLENEN AMAÇLAR VE GELĐŞMELERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Resul AĞIRTAŞ1 , Yüksel SAVUCU2 , Mustafa KARADAĞ2 , Yonca Sürayya BĐÇER2 , Oktay KIZAR3 (1) Milli Eğitim Bakanlığı,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye (2) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye (3) Bingöl Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği,Türkiye ÖZET Ülkeler geleceğe yönelik politikalarını oluşturmak için planlama yapmak zorundadırlar. Eğitim konusundaki politikaların belirlenmesi de bu planlamaların başında gelmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de Eğitim Planlanmasının 1996-2013 yılları arasındaki dönemde geçirdiği değişim 79 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) kalkınma planları üzerinde yapılan nitel bir değerlendirme ile ele alınmaktadır. Yaklaşık on yedi yıllık dönemde kalkınma planlarında eğitimde hedeflenen çalışmalar tamamen yerine getirilmemiş olsa da, eğitim anlayışında önemli değişmeler olduğu görülmektedir. Türkiye’de Eğitim Planlanmasının 1996-2013 yılları arasındaki dönemde geçirdiği değişim, kalkınma planları üzerinde yapılan nitel bir değerlendirme sonucunda, yaklaşık on yedi yıllık dönemde kalkınma planlarında eğitimde hedeflenen çalışmalar tamamen yerine getirilmemiş olsa da, eğitim anlayışında önemli değişmeler olmuştur. Araştırmanın veri kaynakları, Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planından oluşmaktadır. Araştırmanın Önemi: “Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde Hedeflenen Amaçlar Ve Amaçlar Sonrasındaki Gelişmeler” araştırılmıştır. Materyal ve Metodu: Nitel araştırma yöntemlerinden belge (doküman) incelemesi tekniği kullanılmıştır. “Bu teknik, resmi ya da özel kayıtların toplanması, sistematik olarak incelenmesi ve değerlendirilmesinde yararlanılan bir veri toplama” sürecidir. Şu ana kadar hazırlanan bu planların her biri, Türkiye'nin gelişim seyrine ışık tutmuştur. Özellikle ilk planların belirttiği hedeflere, eşgüdümlü bir şekilde harfiyen uyulmuştur. Unutulmamalıdır ki, Beş Yıllık Kalkınma Planları sadece sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmelere ışık tutmamış aynı zamanda eğitim alanındaki gelişmelere da yön vermiştir. Planlı kalkınma döneminde örgün eğitime ilişkin sayısal hedeflerin eğitim basamaklarına göre gerçekleşme düzeyleri ve eğitimdeki büyümenin ortaya çıkardığı sorunlar incelenmiştir. Betimsel nitelikteki bu araştırmada kullanılan sayısal veriler; Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Đstatistik Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Yükseköğretim Kurulundan elde edilmiştir. Bu araştırmanın sonuçları şöyle özetlenebilir: Yedinci kalkınma planı sonunda; Okullaşma oranları okul öncesi eğitimde yüzde 16, sekiz yıllık zorunlu temel eğitimde yüzde 100, ortaöğretimde yüzde 75 ve yükseköğretimde yüzde19'u örgün öğretimde olmak üzere yüzde 31 olarak hedeflenmiştir. Okullaşma oranları, 1999-2000 öğretim yılında okulöncesieğitimde yüzde 9,8’e, ilköğretimde yüzde 97,6’ya, yüzde 22,8’i mesleki teknik eğitim ve yüzde 36,6’sı genel lise eğitiminde olmak üzere ortaöğretimde yüzde 59,4’e yükseköğretimde ise yüzde 18,7’si örgün öğretimde olmak üzere toplam yüzde 27,8’e ulaşmıştır. Okulöncesi okullaşmada hedeflenen seviyeye ulaşılmamıştır. Đlköğretimde zorunlu eğitimle birlikte hedeflenen okullaşma oranına yaklaşılmıştır. Ortaöğretimde okullaşma oranında hedeflenen düzeye ulaşılmamıştır. Yükseköğretimde yani üniversitelerin açılmasıyla birlikte hedeflenen düzeye ulaşılmamıştır. Ortaöğretim kademesinde yoğun şekilde faaliyet gösteren özel dershanelerin mesleki ve teknik eğitime yönelmeleri ve uygun olanların ortaöğretime ve yükseköğretim kurumu oluşturmaları desteklenecektir denilmiş fakat Bütün eğitim kademelerinde özel öğretim kurumlarının artırılmasına yönelik ihtiyaçlar devam etmiş ve bu kurumlardaki öğrencilerin toplam öğrenci sayısı içindeki sayı 1,7 düzeyinde kalmıştır. Özel eğitim okullarının sayısı artırılamamış ve mevcut okullardan kaynaştırma eğitimine geçilmesinde yeterli gelişme sağlanamamıştır. Ayrıca özel eğitim gerektiren üstün zekâlı çocuklara uygun eğitim ortamlarının hazırlanmasından yetersiz kalınmıştır. Temel bilgi ve beceriler ile yani teknolojilerin okullarda verilmesine ve uygulamanın işyerlerinde yapılmasına önem verilecek. Eğitimde yeni teknolojilerin kullanılması ve yaygınlaştırılması yeterli gelişme sağlanamamıştır.Öğretmen ve öğretim üyelerinin sayısı ve nitelikleri artırılacak, başarılı ve üstün yetenekli öğrencilerin bu alana yönlendirilmesi sağlanacaktır. Öğretim üyesi ihtiyacının giderilmesinde yurt dışı imkânlardan da yararlanılacaktır hedef konulmuş; 1999-2000 öğretim yılında yükseköğretimde toplanan öğretim elemanı sayısı 64.196’dır. Ülkemizde bir öğretim üyesi başına 35 öğrenci düşerken AB ülkelerinde 15 öğrenci 80 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) düşmektedir. Özellikle, yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı temininde yaşadığı sıkıntılar devam etmektedir. 1999-2000 öğretim yılında, üniversite öğrencilerinin yüzde 26’sının Đstanbul, Ankara ve Đzmir ilerindeki üniversitelerde öğrenim görmesine rağmen, öğretim elemanların yüzde 50’sinin bu ilerde bulunması nedeniyle, yeni kurulan üniversitelerde öğretim elemanı başına düşen ortalama öğrenci sayısı azaltılmamıştır. Sekizinci Kalkınma Planı Sonunda; Okullaşma oranları okulöncesi eğitimde yüzde 25, ilköğretimde yüzde 100 ortaöğretimde yüzde 75, yükseköğretimde yüzde 37’i olarak deflenmiştir. Zorunlu temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla, öğrenci sayısında büyük artış sağlanmış, ilköğretimden ortaöğretime geçişler artmıştır. Bununla birlikte okullaşma oranlarında, okul öncesi eğitimde düşük seviyelerde kalınmış, ilköğretimde yüzde 100’e ulaşılamamış, ortaöğretimde mesleki eğitimin payı artırılamamıştır. Yükseköğretim kademesinde okullaşma oranı bakımından önemli ilerleme kaydedilmekle birlikte, yükseköğretime olan yoğun talep artarak devam etmektedir. Talebe cevap verebilmek amacıyla 2006 yılında 15 adet yeni devlet üniversitesi kurulmuştur. Eğitim sisteminin sınav odaklı bir yapıda olması, eğitimden beklenen amaçlara ulaşılamamasına, sınav hazırlıklarına önemli harcamalar yapılmasına ve böylece eğitime ayrılan kaynakların verimsiz kullanılmasına, öğrenciler ve ailelerinde mali, sosyal ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yükseköğretimde Bologna süreci kapsamında öğrenci ve öğretim üyesi değişimi, Avrupa kredi transfer sistemi ve diploma eki başta olmak üzere önemli çalışmalar yapılmıştır. Ancak, yükseköğretim sisteminin merkeziyetçi yapısı ve kalitesine ilişkin sorunlar yükseköğretimin rekabet edebilirliğini ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilme kapasitesini olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Eğitimin hemen her kademesinde, ayrılan kaynaklarla öncelikle artan öğrenci sayılarının doğurduğu zorunlu ihtiyaçlar karşılanabilirken, eğitimde nitelik sorunu önemini korumaktadır. Sekizinci Plan döneminde eğitim yatırımlarına özel sektör desteği önemli boyutlara ulaşmış, okullarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılmış ve müfredat geliştirme çalışmalarına hız verilmiştir. Eğitimde kalitenin artırılabilmesi için yenilenen müfredat programları ve öğretim yöntemlerine uyumlu olarak fiziki altyapı, donanım ve öğretmen niteliklerinin geliştirilmesi ve eğitime ayrılan kaynakların daha etkin kullanımı ihtiyacı devam etmektedir. Dokuzuncu Kalkınma Planı Sonunda; Đlköğretim Zorunlu temel eğitim süresinin 8 yıla çıkarılması, mesleki ve teknik eğitimde modüler sisteme geçilmesi, zorunlu eğitimin dışındaki kademelerde özel sektörden hizmet satın alınması önerildi. Mesleki eğitimde modüler sisteme geçiş, 2006 yılının Haziran ayında, Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla gerçekleşti. Özel eğitim gerektiren çocuklar için kaynaştırma eğitimine ağırlık verilmesi, öğrenci katkı paylarının arttırılması, eğitim sisteminin sınav odaklı yapıdan kurtulması, yükseköğretime giriş sisteminin okul başarısına ve müfredatla uyumlu hale getirilmesi planlandı. Ayrıca dershanelerin özel okullara dönüştürülmesinin teşvik edilmesi, yetki ve sorumlulukların taşra teşkilatlarına ve eğitim kurumlarına devredilmesi, eğitim kurumlarında kalite güvence sistemlerinin kurulması, kalite standartlarının belirlenerek yaygınlaştırılması hedeflendi. Kaynaştırma eğitimi yaygınlaştırılmakla birlikte, yeterince dikkat çekilen bir uygulama olamamıştır. Kaynaştırma eğitiminin yaygınlaştırılmasına dair hedefin iyi anlaşılıp gerçekleşmesi için yeni çabalara ihtiyaç duyulmaktadır. Gündeme gelen dershanelerin özel okula dönüştürülmesine dair düşünce de ilk kez ifade edilmemiş olup, Dokuzuncu Beş Yıllık Planda dile getirilmiştir. 2006-2007 eğitim öğretim yılında brüt okullaşma oranı okul öncesi eğitimde 4-5 yaş için yüzde 24, ilköğretimde yüzde 96,3 ve ortaöğretimde yüzde 86,6 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitimde yüzde 44, ilköğretimde yüzde 107,6 ve ortaöğretimde yüzde 96,8 olarak 81 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) gerçekleşmiştir. Eğitimin çıktılarını ve dolayısıyla sistemin performansını değerlen¬diren uluslararası araştırmalarda elde edilen ortalama puanlarda kısmi iyileşme sağlanmıştır. Yükseköğretime olan yoğun talebin karşılanması amacıyla, Dokuzuncu Kalkınma Planı dönemi başında 93 olan üniversite sayısı 2013 yılı Mayıs ayı itibarıyla 170’e ulaşarak yükseköğretim ülke geneline yaygınlaştırılmış ve kontenjanlar önemli ölçüde artırılmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda brüt okullaşma oranı örgün eğitimde yüzde 42,9’a, toplamda ise yüzde 81,6’ya ulaşmış ve Dokuzuncu Kalkınma Planı hedefleri aşılmıştır. Ancak, yükseköğretim sisteminin merkeziyetçi yapısı, hizmet sunumunda çeşitliliğin yeterince sağlanamaması ile eğitim ve araştırma kalitesine ilişkin sorunlar yükseköğretim sisteminin rekabet edebilirliğini, toplumun ihtiyaçlarına cevap vere¬bilme kapasitesini ve üretkenliğini olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Nüfusun eğitim düzeyi yükselmekle birlikte OECD ve AB ortalamalarına göre düşük kalmaya devam etmiştir. Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve yükseköğretime erişimde sağlanan geliş¬meler sonucunda nüfusun eğitim düzeyinin artması öngörülmektedir. Diğer yandan, eğitim sistemi, işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmış ve eğitimli genç bireylerin işsizlik oranlarında sağla¬nan düşüş sınırlı düzeyde gerçekleşmiştir.Eğitime erişim başta olmak üzere kaydedilen iyileşmelere rağmen, eğitim kalitesinin yükseltilmesi, bölgeler ve okul türleri arasındaki başarı düzeyi farklılıklarının azaltılması ihtiyacı önemini korumaktadır. Bu kapsamda öğrenme ortamlarının niteliğinin eşitlik ve hakkaniyet çerçevesinde artırılması, öğretmen yetiştirme ve geliştirme sisteminin yeterlilikleri esas alan bir şekilde yeniden yapılandırılması, kariyer gelişim ve performans değerlendirme sisteminin oluşturulması, izleme ve değerlendirme faaliyetlerinde etkinlik sağlanması,akademik personelin nicelik ve niteliğinin artırılması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin müfredata entegrasyonunun sağlanması,okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve eğitim ile istihdam ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların etkinliğinin artırılması ihtiyacı devam etmektedir. Sonuç olarak; Eğitimle ilgili planlamalarda belirlenen hedeflerin gelişme durumları, ulaşılma düzeyi, aksayan yönlerinin belirlenmesi, planların uygulama boyutu açısından önemlidir. Bu nedenle, izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılabilir. Yapılacak izleme değerlendirme sonuçları gelecekteki planlamalara da ışık tutacaktır. Anahtar Sözcükler: Eğitim, Eğitim Planlaması. Kaynaklar 1- Ereş, F. (2005). Eğitimin Sosyal Faydaları: Türkiye-Ab Karşılaştırması. Milli Eğitim Dergisi, 167, 33-42. 2- Çakmak, Ö. (2008). Eğitimin Ekonomiye Ve Kalkınmaya Etkisi. D. Ü. Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 11, 33-41 3- Ergün, M. (2011). Eğitim Ve Kalkınma. 3. Sosyal Bilimler Sempozyumu. “Bölgesel Kalkınmada Eğitimin Rolü” Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Merkezi, S.5-12. 4- Demir, S. (2006). Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Đnsani Gelişme Endeksi Ve Türkiye Açısından Değerlendirme. Devlet Planlama Teşkilatı, Sosyal Sektörler Ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ankara. 5- Adem, M. (1995). Demokratik, Laik Çağdaş Eğitim Politikası. Ankara: Şafak Matbaacılık. 82 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 6- Erkekoğlu, H. (2007). Ab’ne Tam Üyelik Sürecinde Türkiye’nin Üye Ülkeler Karşısındaki Göreli Gelişme Düzeyi: Çok Değişkenli Đstatistiksel Bir Analiz. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (14) / 2: S. 28-50. 7- Küçüker, E. (2012). Türkiye’de Kalkınma Planları Kapsamında Yapılan Eğitim Planlarının Analizi. Kastamonu Eğitim Dergisi, 20(1), 9-26. 8- Küçüker, E. (2010). Türkiye’de Eğitim Planlaması Neyi Hedefliyor? International Conference On New Trends Đn EducationAndTheirImplications, 11-13 November, Antalya. 9- Altundemir, M. E. (2012). Kalkınma Planlarından Eğitime Bakış: Kamusal Mallar Teorisi Perspektifinden. Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi, Cilt: Vıı Sayı: I. 10- H. Şahin- S. Kaya- A. Ceren- A. Fırat- M. Yılmaz- Ö. Maden (2012)Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 1/4 2012 S. 187-213, Türkiye 11- Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Planları. http://www. dpt.gov.tr. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Eğitim Planlaması. SÖZ 55. ORTA ÖĞRETĐM ÖĞRENCĐLERĐNĐN EMPATĐK EĞĐLĐM DÜZEYLERĐNĐN ÇEŞĐTLĐ DEĞĐŞKENLERE GÖRE ĐNCELENMESĐ Ünal TÜRKÇAPAR1 , Özlem EKĐZ1 , Emel ŞENOL2 , Yavuz YASUL2 , Müfit DAL3 , Đhsan KUYULU2 (1) Ksü,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Ksü,Beden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı,Türkiye (3) Ksü,Beden Eğitimi Öğretmeni,Türkiye ÖZET Bu çalışma devlet okulu ve özel okulda öğrenim gören orta öğretim öğrencilerin empatik eğilim düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda Kahramanmaraş ilinde rastgele yöntem ile seçilmiş devlet okulunda öğrenim gören 126 ve yine rastgele yöntem ile seçilmiş özel okulda öğrenim gören 166 öğrenci örneklem gurubuna dahil edilmiştir. Çalışma Kahramanmaraş ili ile sınırlandırılmıştır. Bu araştırmada veriler Kişisel Bilgi Formu ve Dökmen (1988) tarafından geliştirilen ''Empatik Eğilim Ölçeği'' (EEÖ) ile elde edilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde istatistik paket programı kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlere ait ikili karşılaştırmalar Mann whitney u testi, çoklu karşılaştırmalar ise Kruskal wallis testi ile test edilmiştir. Đstatistiksel anlamlılık derecesi Alpha (α) yanılma düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre cinsiyet, okunan okul ve anne eğitim durumu gibi değişkenlerden etkilenmediği ancak baba eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı farklılığa rastlanmıştır. Bu 83 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) fark istatiksel olarak anlamlıdır. Öğrencilerin empatik eğilim düzeyleri değerleri bakımından en yüksek değer baba eğitim düzeyleri ilkokul olanlar olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Empatik Eğilim, Spor, Eğitim SÖZ 56. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN ĐLETĐŞĐM BECERĐ DÜZEYLERĐNĐN ÇEŞĐTLĐ DEĞĐŞKENLERE GÖRE ĐNCELENMESĐ Đhsan KUYULU1 , Fatih BÜYÜKÇAPAR2 , Emel ŞENOL1 , Abdulselam ERDĐMEZ1 , Onur OKÇUOĞLU1 , Ozan ĐLKUTLU1 (1) Ksü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye (2) Ksü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye ÖZET Bu çalışma Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencileri ve Eğitim Fakültesi öğrencilerinin iletişim becerilerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi'nde Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunun Beden Eğitimi ve Spor öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 134 ve Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 178 öğrenci örneklem grubuna dahil edilmiştir. Çalışma Kahramanmaraş Sütçü Đmam üniversitesi ile sınırlandırılmıştır. Bu araştırmada veriler Kişisel Bilgi Formu ve Korkut (1996) tarafından geliştirilen “ Đletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği” ile elde edilmiştir.Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde istatistik paket proğramı kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlere ait ikili karşılaştırmalar Mann whitney u testi, çoklu karşılaştırmalar ise Kruskal wallis testi ile test edilmiştir. Đstatistiksel anlamlılık derecesi Alpha (α) yanılma düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencileri ile sınıf öğretmenliği öğrencilerinin iletişim becerileri değerlerinin yaş ve cinsiyet gibi değişkenlerden etkilenmediği ancak beden eğitimi ve spor öğretmenliği ve sınıf öğretmenliğinde kaçıncı sınıf olduğu ve bölüm değişkenine göre anlamlı farklılığa rastlanmıştır. Bu fark istatiksel olarak anlamlı olup beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin iletişim becerileri sınıf öğretmenliği öğrencilerinin iletişim becerilerinden yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin iletişim becerileri değerleri bakımından en yüksek değerlerin 3. sınıf öğrencilerinde olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Đletişim, Spor, Eğitim 84 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 60. KUR’AN, HADĐS VE EHLĐSÜNNET MEZHEPLERĐNĐN GÖRÜŞLERĐ IŞIĞINDA SPORUN ĐSLAMDAKĐ YERĐ Oktay KIZAR1 , Yüksel SAVUNCU2 , Resul AĞIRTAŞ3 (1) Bingöl Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye (3) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Đslam, tüm yönüyle insanın ruhuna, kalbine, bedenine ve günlük hayatının her bölümüne etki eden ilahi son dindir. Dinimiz her vesileyle ruh ve beden sağlığımızı korumamızı emreder. Böylece vücudumuzu geliştirip korumamız için birçok emir ve tavsiyeler, hüküm ve kurallar koymuştur. Bu çalışmada amaç kuran, hadis ve ehlisünnet âlimlerinin görüşleri ışığında sporun Đslam’daki yerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Đnsanın maddî ve manevî yapısı daimî bir vecd hali üzere olmaya, ruhî olgunluğun, bediî (estettik) haz ve heyecanların doruğunda bulunmaya müsait değildir. Bunun içindir ki, insan hayatının tabiî seyri ile tam bir örtüşme içinde olan Đslâm dininde haramrengi ve zarar gölgesi taşımayan eğlenceler ve eğlencelerin en faydalısı olan spor meşrudur ve üstelik sevap kazandırıcı bir uğraşıdır Bu çalışma literatür taraması yapılarak yazılı kaynakların derlenmesinden elde edilmiştir. Đslam ibadet hayatının aksatılmadan bazı beden eğitimi ile ilgili hareketlerin, dengeli, sağlam, iyi çalışan bir vücut özelliğine haiz olması sebebiyle teşvik etmektedir. Peygamber efendimiz, kendi devrinin içtimaî şartları içerisinde revaçta olan yüzme, atacılık, güreş gibi faydalı sporları onaylamıştır. Bu hususta ümmetine hayırlı bir yol göstermiştir. Giriş: Spor, Đngilizce bir kelimedir. Türkçemizde daha çökmeden eğitimi ve bazen da bununla birlikte eğlence de sağlayan yarışma anlamına gelir. Đslâm, her yanı ve yönüyle insanın kalbine, ruhuna, bedenine ve günlük hayatının her bölümüne yönelen son dindir. O bakımdan evrenseldir ve kalıcıdır. Dinimiz her vesileyle beden ve ruh sağlığımızı korumamızı emreder. Bunun için kalbimizi, kafamızı ve ruhumuzu geliştirmemizi emretmiştir. Böylece beden eğitimiyle vücudumuzu geliştirip korumamız için birçok emir ve tavsiyeler, hüküm ve kurallar koymuştur. Her şeyden önce günde beş vakit namaz, çok düzenli, sistemli ve dengeli bir hareket getirmekte, organlarımızın hemen hepsinin işlevini daha rahat yerine getirmesini kolaylaştırmakta, yormadan kasları geliştirmekte, kireçlenmeyi, yıpranmayı, uyuşukluğu önlemektedir. Ancak unutmamalıyız ki, namaz sadece bunun için farz kılınmış değildir. Bu kutsal ibâdet bir yandan ruhumuza bol gıda vermekte, kalbimizi temizlemekte, vicdanımızı arındırıp geliştirmekte, sinir sistemimizi düzeltmekte, bizi Allah'a daha çok yaklaştırmakta ve günlük hayatımızı denge ve düzene sokmamızı ilham etmekte, dünya ile âhiret, ruh ile beden, madde ile mâna arasında sağlam bir köprü oluşturmaktadır. Kuran’da Spor: Kuran insanın büyük bir gaye için yaratıldığını bahseder. Bu yüzden bu gaye için de insanı rabbine yaklaştıracak eylemleri tasvip ederken onu rabbinden uzaklaştıracak eylemleri yasaklar. Đnsanın sürekli dünyalık işleri düzenlerken bu denge üzerinde hareket 85 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) etmesini Allah (c.c) kullarından ister. Hac sûresinin 77. Âyetinde :«Ey iman edenler! Rukûa gidiniz, secdeye varınız. Emirlerine ve yasaklarına uyarak da Rabbinize ibâdet ediniz. Kendinize ve insanlara yönelik hayırlar yapınız. Umulur ki mutluluğa erersiniz» buyrulmaktadır. Yüce dinimiz, beden eğitiminde namaz kılmamızla da yetinmeme-mizi, birtakım sportif hareketlerde bulunmamızı tavsiye etmiştir. Zira Allah'a, ahiret gününe, Kur'ân'a ve Hz. Muhammed'e (a.s.) dosdoğru imân eden her mü'minin ruhuyla, bedeniyle gelişmiş bir kişi olması, hayatına hareket ve canlılık kazandırması vacibtir. Resûlüllah (a.s.) bunun için mü'minin vücutça da gelişmesini teşvik etmiştir. Đslam’a göre insanlar bu dünyaya imtihan olunmak için gönderilmiştir. Bu imtihan hem dünyayı hem de ahireti kazanma imtihanıdır. Đnsan ahireti kazanmak için dünyayı faydalı hâle getirmek zorundadır. Bunu yapmak için de insanın çok çalışması ve çok yorulması icap eder. Büyük bir imtihan heyecanıyla yorulan insan, zaman zaman rahatlama ve gevşeme ihtiyacı hisseder. Bazı insanlar yapmakta olduğu bir işi değiştirip başka bir iş yapmakla bu rahatlığı elde eder, bazıları da beş-on dakika istirahata veya uykuya çekilmekle elde ederler. Hatta bazı insanlar da bunlarla yetinmeyip bedenin fiziki hareketine ve organların çalıştırılmasına ihtiyaç duyar ve bunları yaparak rahat ve huzurlu olur. Yüce dinimiz Đslam, Müslümanların hayat içerisinde karşılaştıkları yorgunluk üzüntü ve kederlerini hafifletmek amacıyla birtakım oyun ve sporların yapılmasına müsaade etmiş hatta teşvik etmiştir. Đslam’ın teşvik ettiği sporun çok değişik gaye ve faydaları vardır. Bunlarla, bir taraftan Müslümanların ibadetlerine ve diğer dinî görevlerine daha kuvvetli bir arzu ile sarılmalarını, diğer taraftan yine onların yurt savunmasına topyekün hazırlıklı olmalarını sağlar. Bu tür oyunlar içerisinde sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), yüzme, atıcılık, binicilik, koşu (atletizm) ve güreş gibi sporları tavsiye ve teşvik etmiş, hatta kendileri de bunlarla meşgul olmuşlardır (2). Nitekim atıcılık, Đslamiyette en fazla önem verilen spor dallarından biri olmuştur. Kur’an-ı Kerim’deki; “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz nisbetinde kuvvet hazırlayınız” (3). mâna arasında sağlam bir köprü oluşturmaktadır. Đslam ibadet hayatının aksatılmadan bazı beden eğitimi ile ilgili hareketlerin, dengeli, sağlam, iyi çalışan bir vücut özelliğine haiz olması sebebiyle teşvik etmektedir. Peygamber efendimiz, kendi devrinin içtimaî şartları içerisinde revaçta olan yüzme, atacılık, güreş gibi faydalı sporları onaylamıştır. Hadisler Işığında Spor Binicilik: Peygamberimizin devrinde çok ilgi gören bir spor dalıydı. Muhterem arkadaşları Peygamberimizin huzurunda at yarışları yaparlardı. Biricik önderimiz bu yarışmaları teşvik etmek için, bazen birincilik ödülü de koyarlardı (17). Peygamberimiz bu yarışları tasvip ve teşvik etmekle de kalmaz bazen bizzat iştirak buyururlardı. At ve devenin Arapların hayatında çok önemli bir yeri vardır. Kütüb-ü Tis’a denilen dokuz meşhur hadis kaynağında at ile ilgili pek çok hadis vardır. Hatta bunlardan Nesai Sünen adını verdiği hadis külliyatının birini Kitabu’l Hayl (Atlar kitabı) adı ile atlara ayırmıştır. Özellikle Medine döneminde at ve deve yarışları yapılmış, Hz. Peygamber de buna özel önem göstermiştir (18). Asr-ı Saadet’te at yarışlarına özgü belli bir hipodrom bulunmamakla birlikte; şehir halkı sık sık tertiplenen at yarışlarına giderlerdi. Yarış alanı olarak Seniyyetü’l- Veda ile Hayfa arasındaki alan kullanılırdı. Resullullah (s.a.s) devrinde iki çeşit at yetiştirildiğini biliyoru Atletizm: Ayak koşuları da Peygamberimiz devrinde revaç bulan sporlardandı. Peygamberimizin arkadaşları bu tür koşu yarışları tertip ederlerdi. Ashab-ı Kiram arasında Hz.Ali gibi şöhretli koşucular da vardı. Hz. Âişe validemiz, Peygamberimizle yaptığı iki yarışı şöyle naklediyor: “Bir yolculukta, Hz. Peygamberle yarıştım ve O'nu geçtim. Şişmanladığımda yaptığım diğer bir yarışı ise Hz. Peygamber kazandı” (25). 86 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Güreş: Güreş’de Peygamber devri sporlarındandı. Rağbet görürdü. Sevgili Peygamberimizin hayatını konu alan kaynaklarımız Hz. Peygamber'in ünlü güreşçi Rükâne ile onun arzusu üzerine üç defa güreştiğini ve her defasında Rükâne'yi mağlûp ettiğini onun mucizesi olarak rivayet etmektedir. Bu şöhretli güreşçinin Peygamberimize ard arda yenilmesi kalb gözünü açmış ve Müslüman olmasına vesile olmuştur (26). Atıcılık: Asr-ı Saadetteki meşru eğlencelerden ve sporlardan bir tanesi de ok ve mızraklarla atıcılık oyunu idi. Peygamberimiz bu spora teşvik buyurmuşlardır. Ünlü kaynağımız Buharî'nin rivayetine göre Hz. Peygamber bazen atıcılık meydanlarında sahabelerine uğrar, onları teşvik ederdi. «- Atınız ben de sizinle beraberim» buyururdu (27). Peygamberimiz, bu harp sporu ile ilgili bir başka hadislerinde ise şöyle buyurmuşlardır: Atıcı ve binici olunuz. Atıcılığınız biniciliğinizden daha çok hoşuma gider (28). Kılıç ve Mızrak Oyunları: Atıcılık gibi kılıç, mızrak oyunları da, Peygamberimiz devrinde bilinen ve Yüce önderimiz tarafından tasvip edilen sporlardandı. Bir bayram günü Habeşli sporcular Peygamberimizin mescidinde gösteri yaparlar. Bu gösteriyi tasvip etmediği için durduran Hz. Ömer'e Peygamberimiz mani olur ve bu gösteriyi hanımı Hz. Âişe ile birlikte seyreder ve hattâ:«Ey Habeşliler! Göreyim sizi» diyerek onları teşvik buyurur (29). Kılıç, mızrak oyununun Peygamberimizin mescidinde oynanması ve Hz. Peygamberin bu gösteriyi Hz. Âişe'ye kendi örtüsü altında seyrettirmesi, haram hudutlarını aşmayan seviyeli eğlencelerin Đslâm'da müsamaha(hoş görü ile) karşılandığına sıhhatli bir delildir. Deniz Sporları: Aziz Peygamberimiz, Mekke ve Medine'de yaşamış olmaları sebebiyle denizden uzak kalmış olmalarına rağmen, faydasından ötürü deniz sporunu mü'minlere tavsiye buyurmuştur. Bir hadislerinde yüzme öğrenilmesini şöylece öğütlemişlerdir: “Allah'ın anılmadığı (her söz, iş ve davranış önemsiz) bir oyun, (değersiz) bir eğlencedir. Ancak oyun ve eğlence olmakla beraber şu dört meşguliyet yararlıdır: a -Nikâhlı eşlerin sevişmesi, b - Atın terbiye edilmesi, c - Đki hedef arasında eğitim atışları yapılması, d - Yüzme (öğrenilmesi ve) öğretilmesi” maddesidir (30). Peygamberimizin, devrinin sporlarını tasvip ve teşvik buyurduğunu gösterir güvenilir belgeler, Đslâm Dinin'de sporun faydalı eğlencelerden kabul edildiğini açıklamaktadır. Ehlisünnet Mezheplerine Göre Spor a) Hanefîlere göre, müsabakanın caiz olabilmesi için birtakım şartların gerçekleşmesi söz konusudur: 1- Yarışmanın şu dört şeyden biriyle yapılması, Deve, at, ok ve ayak... Hanefîlerin müsabakayı bu dört şey ile sınırlamaları pek isabetli değildir. Zira günümüzde artık ok atıcılığı bir eğlence olsun diye yapılmaktadır. Oysa ok yarışma Đslâm, savaşta çok lüzumlu olduğu için yer vermiş bulunuyor. O halde ateşli silâhlarla yarış bugün ok yarışının yerini almış bulunuyor. Binicilik, at ve deve yarışı da öyle. Bu iki hayvan da savaşlarda çok iş görmekte idiler. Günümüzde artık atların savaşlarda kullanılması yok denecek kadar azalmıştır. Bununla beraber biniciliği öğrenmekte, bu hususta yarışlara katılmakta bir sakınca yoktur. Ayak koşusuna gelince, Resûlüllah'ın (a.s.) Hz. Aişe validemizle koşup yarıştığı sahîh rivayetlerle sabit olmuştur. 2- Yarış için ödül koymanın tek taraftan olması, Đki taraf da ödül veya belirlenen bir miktar mal veya para ortaya koyar ve kazananın bu ödül veya mal ve parayı alması kararlaştırılırsa, bu kumara dönüşür ve Đslâm'a göre haram olur. Ancak yarışacak iki kişi arasında bir üçüncü şahıs girer de "ikinizden kim kazanırsa ona şu kadar ödül veririm" derse, bu kumar kapsamına girmez ve caiz olur. 87 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) b) Şâfiîlere göre, müsabaka ve münadale (at, deve ve benzeri şeyle yarışmak ve bir de ok atıcılıkta yarışmak) sünnettir. Buna karşılık olarak bir şey almak helâldir. Atıcılıkta ok söz konusu olduğu gibi, savaşta işe yarayan her aletle, meselâ mızrak, taş, mencînik gibi aletlerle de yarışmak caizdir. Bunun gibi at, fil, merkeb ile yarışmak da caizdir. Satranç ve benzeri oyunlarla yarışmak caiz değildir. Müsabaka için tek taraflı olmak şartiyle ortaya konan mal veya para miktarının belli olması ve bilinmesi şarttır, iki taraftan birinin bir mal ve para koyması caiz olduğu gibi, müsabakaya katılmayan bir üçüncü şahsın, müsabakaya katılanlardan kazanana belli bir mal veya para vermesi de caizdir. Anlaşıldığı üzere, bu konuda Hanefîlerle Şâfiîler arasında pek az fark bulunuyor. Hanefîler müsabakayı dört şey ile sınırlarken Şâfiîler bu sınırı hayli geniş tutmuşlardır. Şüphesiz Şâfiîlerin bu tarz içtihadında isabet vardır. c) Hanbelîlere göre de, müsabaka sünnet ve icma' ile sabit olmuştur ve caizdir. Bir ivaz karşılığı müsabaka ancak şu üç şeyde caiz olur: At, deve ve atıcılık. Zira bu üçü de savaşlarda işe yaramaktadır. Ancak müsabaka bu üç şeyle sınırlı değildir. Binek hayvanları, özellikle at, ayak, gemi, mızrak ve diğer alet ve hayvanlarla müsabaka caizdir. Müsabaka genel anlamda ikiye ayrılır: a) Bir ivaz olmaksızın yapılan müsabaka, b) Bir ivaz ile yapılan müsabaka... ivazdan maksat, iki taraftan birinin bir mal veya para ortaya koyması veya üçüncü bir şahsın kazanacak olana bir mal veya para vaadet-mesidir. Bu mezhebe göre, ivaz karşılığı müsabaka her şeyde değil, sadece şu üç şey ile yapıldığında caizdir: At, deve ve ok... Bunların dışında savaş için gerekli olan diğer şeylerle müsabaka caizse de bir ivaz karşılığı caiz değildir (33). Sonuç: Peygamberimizin “Kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden daha hayırlı ve Allah'a daha sevgilidir” (Mişkâtül-Mesâbih,Hadis No: 5298.) buyurması da vücudun kuvvetlendirilebilmesi için lüzumlu olanın yapılmasını gerekli kılmaktadır. Kaldı ki, Đslâm'da ruhî terbiye yanında bedenî terbiyeye de önem verildiği, namaz ve oruç gibi ibadetlerimizde de görülmektedir. Mü'minler! 1- Kumar kapsamına girmeyen bazı müsabakalar caizdir. 2- Đslâm, beden eğitimine önem vermiştir. 3- Hanefîlere göre, meşru olan yarışma dört şeyden biriyle gerçekleşir: Deve, at, ok ve ayak. 4- Bu gibi yarışlarda tek taraflı ödül koymakta bir sakınca yoktur. 5- Yarışan iki taraf da belli bir nisbette mal veya para koyarlar da kazanan tarafa verilmesini şart koşarlarsa bu kumar kapsamına girer ve haramdır. 6- iki taraf yarışma yapmaya teşebbüs eder de bir üçüncü şahıs, kazanan tarafa belli bir mal veya para vereceğini vaadederse, bu caiz olur. 7- Şafiîlere göre müsabaka ve münadala sünnettir. Zira Resûlüllah (a.s.) buna tahrik ve teşvikte bulunmuştur. 8- Müsabaka için tek taraflı olmak şartiyle ortaya konan ödülün nisbetinin belli olması şarttır. (Bu da Şafiîlere göredir). 9- Kumar kapsamına veya tarifine giren at yarışı haramdır. Resûlüllah (a.s.) bu maksatla at besleyenler için sadece günah ve vebal vardır buyurmuştur. 10- Allah yolunda kullanılmak üzere at beslemek her yanı ve yönüyle sevap ve uhrevî mükâfata vesiledir. 11- Binit edinmek için at alıp beslemekte bir sakınca yoktur. Bu daha çok fakir kişinin fakirliğine bir perde teşkil eder. 12 - Namaz gibi ibâdetlerimize engel olmadıkça, 13 - Đlmî ve meslekî çalışmalarımızı aksatmadıkça, 88 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 14 - Kadın erkek karışımına ve Đslâm'a göre örtülmesi gereken organların teşhirine sebep teşkil etmedikçe, 15 - Ferdî ve sosyal bir zarara neden olmadıkça bütün spor dalları meşrudur. Đslâm'da spor, rûh sağlığı yanı sıra vücut sağlığını ifade eder bir anlam taşır ve sporun seyircisi olmaktan çok yapıcısı olmayı amaçlar. Bu sebeple, Đslâm sporun ve sportif faaliyetlerin ahlâkı zedeleyici, ilmî ve meslekî çalışmaları engelleyici, seviyeli olması gereken içtimaî heyecanları basite düşürücü, cinsellik sergileyici ve zamanın ölçüsüz bir şekilde israfına sebep teşkil edici bir şekilde yapılmasını dolaylı olarak yasaklar. Đslâm boks ve şiddet içeren sporları, deve, boğa ve horoz güreşleri türü sportif faaliyetleri, ayrıca facia ile bitebilecek otomobil, motosiklet yarışları ve benzerlerini ise doğrudan yasaklar. Çünkü Đslâm Peygamberimizin diliyle kişinin kendisine ve çevresine zarar vermesini ve zarara zararla mukabele etmesini haram kılan dindir. Spor yapılabilir. Ancak spor yaparken açıkladığımız haramlara ve değindiğimiz hatalara düşmemeliyiz. Ayrıca Peygamberimizin şu buyruklarını da ölçü almalıyız! “Dünyasına ve ahiretine faydalı olmayan işlerle meşgul olmaması, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir”. Sonuç olarak dinimiz, bazı kaidelerinin göz önüne alınması durumunda sportif faaliyetlerle uğraşmanın bir sakıncası olmadığı görüşündedir. Bunlar sadece eğlenmek, dinlenmek ve zevk için oynanacaktır. Hiçbir oyun ibadetlerinin geçmesi veya gecikmesine sebep olmamalıdır. Hiçbir menfaat beklenmeyecek, oyun sırasında dinin yasak ettiği fiiller işlenmeyecek, tesettüre riayet edilecek, normal dinlenme ve eğlenme ölçülerini aşarak vakit israfına varan iptila halini almayacak ve kesinlikle oyunlar kumara alet edilmeyecektir. Spor faaliyetlerinin haram yollara alet etmeksizin beden ve ruhun güçlendirilmesi için yapılmasını dinimizde teşvik ettiği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kur’an, Spor, Peygamber, Đslam SÖZ 72. SPOR YAPMAYAN BĐREYLERĐN SPOR YAPMAMA NEDENLERĐNĐN ARAŞTIRILMASI Yunus Emre BÜYÜKBASMACI Đstanbul Gelişim Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Đstanbul, Türkiye ÖZET Araştırmanın amacı Türkiye'de bireylerin spor yapmama nedenlerini değerlendirmektir. Bu amaca ulaşabilmek için anket yönteminden yararlanılmıştır.11 soruluk anket düzenlenmiş ve cevap sınırlaması koyulmamıştır.Ankete 5 farklı şehirden (%10Van, %25Şanlıurfa Siverek, %25Karaman, %5Samsun, %35Đstanbul) katılım olmuştur. Đstanbul'da farklı şehirlerden insanlar olduğu için araştırmanın Türkiye genelini kapsadığı öngörülmüştür. Ankete toplam 100 kişi katılmıştır.Ankete katılanların doğru cevap verdiği varsayılmıştır. Anket bireysel internet ve telefon aracılığıyla uygulanmıştır. Anketin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistikten yararlanılmıştır. Bunun sonucunda bazı sonuç ve öneriler geliştirilmiştir. Anahtar kelimeler: Spor, Spor yapmama nedenleri 89 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Giriş: Đnsanları spor yapmaya yönlendirmek yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olmak ve sağlıklı kalabilmesi için spor yapmasının gerekli olduğu yapılan araştırmalarca bilinmektedir. Fakat her toplumda spor ve egzersizin öneminin bilinmesine rağmen ülkeden ülkeye şehirden şehir'e spor yapma oranlarının farklılık gösterdiği bilinmektedir. Bu farklılığın altında birçok faktör vardır.Kimi zaman bireyin eğitim durumu kimi zaman ailevi faktörler kimi zaman ise bireylerin maddi durumu ve diğer tüm dış etkenler bu faktörleri oluşturmaktadır. Sağlıklı yaşam, yaşam süresi gibi birçok olumlu gelişme spor yapma oranı ile paralellik göstermektedir. 1.1. Sporun Sağlığımıza Etkileri Doğanın kuralı doğduğumuz andan itibaren ölüme doğru yaşlanırken organizmamızdaki değişiklikler nedeniyle gücümüz ve dayanıklılığımız yaşam kalitesi ile ilgili daha birçok özelliğimiz gerilemeye eğilim göstermektedir. Genç yaşlarda hastalıklara karşı dirençliyizdir, otobüse yetişmek için koşabiliriz, asansörü beklemek yerine merdiveni çıkmayı yeğleyebiliriz. Sonraları ise otobüsü ya da asansörü beklemek daha kolayımıza gelir. Meslek veya hayat tarzı olarak hareketli yaşamayı seçenlerde fizyolojik gerileme zamana karşı oldukça yavaştır. Şöyle ki postacılar kilometrelerce yürüyebilir, hamallar kilolarca yük kaldırabilir, sporcular ise saatlerce antrenman yapacak gücü kendilerinde bulabilirler. Temel olarak; kuvvet, dayanıklılık, sürat, esneklik beceri gibi özellikler fiziksel güç uyumunun sağlıklı olmasını sağlar. Bugün birçok ülkede hareketliliği tekrar kazanmak bir devlet politikası olmuştur. Çünkü egzersizle sağlığı korumanın mümkün olduğu bilimsel bir gerçektir. Tıbbi yöntemlerle ( ilaç tedavisi,cerrahi vb.)alınan sonuçlar; bu işler için harcanan paralarla karşılaştırıldığında hiç de yüz güldürücü değildir. Oysa her gün egzersize ayıracak 10 - 15 dakika ile sağlık giderlerinde milyonlarca liralık harcamaların önlenmesi mümkündür. Bütün olumsuz koşullardan kurtulmak, organizmayı zinde ve sağlıklı kılmak için spor yapma ihtiyacını bir zorunluluk olarak ortaya çıkarmak gerekir.(Prof. Dr Erdal ZORBA Herkes için yaşam boyu spor isimli kitabı)Ss (16) 1.2. Sağlıklı Bir Yaşam Đçin Spor Hangi sosyal sınıftan, hangi sosyal toplumdan olursa olsun herkesin ortak bir isteği vardır: mutlu bir yaşam sürmek. Eminsiniz ki sizde mutlu ve huzurlu bir yaşam için en önemli ve öncelikli gerekliliklerden birisini sağlıklı olmak olduğunu biliyorsunuz arkadaşlarınızla istediğiniz gibi oynayabilmek, bedenen rahat hareket edebilmek, sevdiklerinizle birlikte vakit geçirebilmek, gündelik yaşamda her istediğinizi yapabilmek ve gelecekte sevdiğiniz mesleği sürdürebilmek için sağlıklı olmanız şarttır. Peki sağlıklı olmak için neler yapmak gerekir, hiç düşündünüzmü ? Arkadaşlar şu kesin bir gerçektir ki değerli olana ulaşmak için mutlaka çaba harcamamız gerekir. Bu her konu için geçerlidir. Çaba sarfetmeden , emek vermeden güzellik oluşmaz. Aynı şekilde sağlıklı olmanında bir takım gereklilikleri vardır. Temizlik, sağlıklı beslenme stresten, öfkeden kaçınma, zihni çalıştırma , sigara ve alkolden uzak durma , dengeli bir kişilik sergileme kadar spor yapmakta sağlıklı olmak için en önemli gerekliliklerden biridir. Đnsan bedeni hassas bir saat gibidir. Bir takım dengeler üzerine kurulmuştur. Bu dengeleri gözetmek, vücudun ihtiyaç duyduğu şeyleri titizlikle vücuda temin etmek gerekir. Örneğin hepimizin çok iyi bildiği gibi, vücudun belli bir günlük vitamin ihtiyacı var ve her insan vücuduna bu ihtiyacı yüklemekle sorumludur. Eğer ihtiyaçtan fazla vitamini vücuda yüklerseniz böbreklerinizi zorlamış ve tüm metabolizmanın ritmini bozmuş olursunuz. Aynı şekilde;eğer hareketsiz bir yaşam sürerseniz, vücudunuza zarar vermiş olursunuz. Đnsan bedeni hareket etmeye, egzersiz yapmaya muhtaçtır. (Burada şu noktaya dikkat çekmeliyiz; spor da kararında yapılmalıdır. Spor yapmanın kurallarına ilerleyen sayfalarda değineceğiz.) Kişi spora ne kadar erken bir dönemde başlarsa, Yaşam 90 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) kalitesi o kadar artar. Araştırmalar spora çocukluk döneminde başlamak gerektiğini ortaya koymaktadır. Đşte bu noktada tüm sorumluluk anne ve babaya düşmektedir. (Aylin ATMACA Sağlığımız ve spor isimli kitabı)Ss(14-15) 1.3. Sporun Sosyolojik ve Psikolojik Yararları • Hastalık yüzünden çalışılmayan gün sayısı azalır, iş verimi artar. • Daha enerjik hissedilerek tembellikten uzaklaşır. • Sağlam, canlı,hareketli,egzersiz yapmaya hevesli bir kişi haline gelinir. • Öz saygı gelişir. • Organizmayı bedensel ve ruhsal streslerin yıpratıcı etkisinden korur. • Hayata daha mutlu bakmayı sağlar. • Kendine güveni arttırır. Đnsanlara çabuk arkadaşlık kurmaya, paylaşma ve yardımlaşma duygularını geliştirmeye yardımcı olur. (Ferrin Đlbay Yalnız Hayata Spor Katmak isimli kitabı) Ss (34) • 2.1. Materyal ve Metod Araştırma Nicel metotla araştırılmıştır. Anket yöntemi uygulanmıştır. Spora Zaman Ayiramamandaki Neden Nedir ? 1-) Ailem beni spora yönlendirmediği için ( ) 2-) Evime yakın spor tesisi olmadığı için ( ) 3-) Yaşadığım şehirde spor tesisi sıkıntısı olduğu için 4-) Spor yapma yaşım geçtiği için ( ) ( ) 5-) Spor konusunda yeteri kadar bilinçli olmadığım için ( ) 6-) Spor yapmamı etkileyen sağlıksal problemim olduğu için ( ) 7-) Spora ayıracak zamanım olmadığı ( ) 8-) Okumuş olduğum okullarda müfredat ve öğretmenlerim spora teşvik etmediği için 9-) Sporu sevmediğim için 10-) Maddi durumumla ilgili sorunlarım olduğu için 11-) Bunlar değil benim sebebim ( ) ( ) ( ) ( ) 2.2. Evren ve Örneklem Araştırmanın evreni Türkiye'de spor yapmayan bireyler. Örneklemi ise ulaşılabilirliğinin kolay oldugundan dolayı Đstanbul, Karaman, Şanlıurfa Siverek, Van, Samsun'dur. 91 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 2.3.Bulgu ve Sonuçlar Spora Zaman Ayiramamanizdaki Neden Nedir ? 1) Ailem beni spora yönlendirmediği için %18 2) Evime yakın spor tesisi olmadığı için %45 3) Yaşadığım şehirde spor tesisi sıkıntısı olduğu için %42 4) Spor yapma yaşım geçtiği için %3 5) Spor konusunda yeteri kadar bilinçli olmadığım için %30 6) Spor yapmamı etkileyen sağlıksal problemim olduğu için %4 7) Spora ayıracak zamanım olmadığı için %42 8) Okumuş olduğum okullarda müfredat ve öğretmenlerim spora teşvik etmediği için %26 9) Sporu sevmediğim için %9 10) Maddi durumumla ilgili sorunlarım olduğu %7 11) Bunlar değil benim sebebim(Üşengeçlik) %1 2.4. Toplumumuzun Spor Yapmama Nedenleri ? Spor yapmama nedeni birçoğumuza göre farklılık göstermektedir. Anketimizde 11 şıkta belirli kişiler tarafından işaretlenmiştir. En çok 3 şık ağırlık kazandığını görülmüştür. Bu şıkları göz önüne serelim en fazla işaret alan şık%45 ile evime yakın spor tesisi olmadığı için denildi. Đkinci şıkkımız ise ona benzer olan %43 ile yaşadığım şehirde spor tesisi olmadığı için dediler. aslında bu iki şık aynıda sayılabilir. Çünkü Anadolu'nun birçok şehrinde tesis sıkıntısı olduğunu görüyoruz. 3. en fazla işaretlenen şıkkımız ise %42 ile spora ayıracak zamanım olmadığı için Diğer işaretlenen şıklarımız ise şöyle Spor konusunda yeteri kadar bilinçli olmadığım için %30 Okumuş olduğum okullarda müfredat ve öğretmenlerim spora teşvik etmediği için %26 Ailem beni spora yönlendirmediği için %18 Sporu sevmediğim için %9 Maddi durumumla ilgili sorunlarım olduğu %7 Spor yapmamı etkileyen sağlıksal problemim olduğu için %4 Spor yapma yaşım geçtiği için %3 Açık olarak doldurmalı 11. sorumuza ise sadece 1 kişi Üşengeçlik cevabını verdi.Çıkan sonuçlara göre bizde spor tesislerine yöneldik. 3.1. Spor Tesisinin Tanımı Spor tesisleri, spor faaliyetlerinin her spor branşının kendine özgü çalışma, hazırlık antrenmanlarının, ulusal ve uluslar arası müsabakaların yapılabilmesine uygun, spor faaliyetleri öncesi ve esnasında sporcu ve seyircilerin ihtiyaçlarını karşılayacak (saha, tribün, tuvalet, duş, soyunma odası v.b.g.) üniteleri bulunan yapı, saha ve alanlardır . Ülkemizdekimevcut spor tesisleri, spor branşlarına ve spor alanındaki hizmetlerine göre ayrılmıştır. Ülkemizde spor müsabakası yapılacak faal ve inşa halindeki spor tesisleri sayısı 905 adettir .(FikretRAMAZANOĞLUSpor Tesislerinin Planlandırılması ve Đşletmesi adlı tezi) 3.2. Spor Tesislerinin Önemi ve Yapımı ile Đlgili Kriterler Spor tesislerinin planlanmasında ve yapımında aşağıdaki esaslar göz önünde bulundurulur; (a) Yalnız özel bir spor dalına hitap eden bir tesis ancak o spor dalının faaliyet gösterdiği veya o spor dalı için büyük bir potansiyelin bulunduğu bölgede kurulur. 92 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (b) Tesislerin dizaynında, kapasitesinin tespitinde ve programlanmasında yerel gereksinimler, kullanma ve seyirci kapasitesi gibi faktörler kesinlikle göz önünde bulundurulur. (c) Antrenman tesislerinde veya seyirci potansiyeli bulunmayan yerlerde tesise seyirci tribünü yapmaya gerek yoktur. (d) Uluslararası ve milli yarışmaların yapıldığı ana merkezlerde spor salonu ve sair tesislerde kesinlikle uluslararası normlar aranır. Bu gibi tesisler mümkün olduğu kadar çok amaçlı dizayn edilir. (e)Yapılacak tesislerde dayanıklılık, kolay bakım ve temizleme, en az personel kullanma yollarına gidilir. Kitleye açık, yetiştirici anlamda hizmet veren ve antrenman maksadıyla kullanılan tesislerde yaygınlık ve maliyet unsuru ile norm ve standart arasında denge kurulur . Kalkınmakta olan ülkemizde sporun gelişmesi kişilerin aktif olarak spor yapabileceği tesislerin varlığına dayanmaktadır. Spor ortamının oluşmasında spor tesislerinin önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Günümüzde sporun gelişmesine paralel olarak, spor tesislerine duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda spor tesislerinin arttığı bir gerçektir. Fakat yine de ihtiyaca cevap vermediği ortadadır. Spor tesislerinin yapımında nüfus çoğunluğu iklim şartları, yörenin iklim şartları gibi temel faktörler dikkate alınarak uluslar arası standartlara uygun spor tesislerinin yapımına gidilmelidir. Ülke sporunun gelişmesi, büyük ölçüde toplumun aktif olarak spor yapabileceği tesislerin varlığına ve bu anlayışla işletilmesine bağlıdır. Spor yatırımları genellikle seyir sporunun gerektirdiği büyük ve masraflı tesislere yönelmektedir. Bu tesislere olan ihtiyaç açıktır, ancak uygulamada büyük tesislere verilen ağırlığın kitleye yönelmiş bir spor politikası ile bağdaşmadığı ve eş kapasiteler yarattığı görülmektedir. Bu tesislerin büyüklüğü işletme masraflarını artırdığı için genellikle maç günleri dışında kapalı tutulmaları spor yapacak çok sayıda kişinin doğrudan doğruya faydalanması imkanını ortadan kaldırmaktadır. Spor yatırımlarında, çok sayıda seyirci barındıran tesisler yanında, özellikle önemli oranda çeşitli spor dallarının gelişmesine ve spor yapanların sayısının artırılmasına imkan verecek tesislere yönelmelidir. Aynı yerleşme yerinde eş değer kapasitedeki tesisler yapımından, kullanılmayan kapasite yaratılmasından kaçınılmalıdır. Spor tesislerinin yapımında çok yönlü kullanım esas alınarak, öncelikle geniş halk kitlelerinin, amatör sporcuların ve öğrencilerin yararlanmasına gidilmelidir . Đnsanın araç değil amaç olduğu düşünülmeli, başka gayeler için onun kullanılması değil, her şeyin onun için kullanılması ilkesi geçerlik kazanmalıdır. Onun huzuru, rahatlığı, mutluluğu, saadeti, fikren ve ruhen gelişmesi için spor tesisleri yapılandırılmalı; genç-yaşlı, kadın-erkek, çalışan-çalışmayan herkes için spora da yönelmelidir. Çözüme ulaşmak esas olarak insanların ekonomik ve sosyal yaşayışlarını belirli temel değer ve kurallara dayandırarak gelenek ve örfleri devam ettirmek, meseleyi bütün içinde ele almak gerekir . Spor tesisleri yapısına yön veren sosyo-ekonomik ve kültürel esaslar; fert ve toplum açısından, fert ve çevre açısından ve kurumlar açısından olmak üzere üçe ayrılır. Uzay araştırmaları sırasında ortaya çıkan, ergonomi; insanın en rahat ortamda ve en verimli çalışacağı ortamı araştıran çalışma ilmidir. Tesisteki aletlerin ergonomik olması, kullanışlı olması tesis yapımında ergonomik kurallara riayet edilmekle en iyi çalışma ortamı sağlanacaktır. 93 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Isıtma, havalandırma, ışıklandırma, zemin, duşların yüksekliği, basın tribünü, otopark yönünden ergonomik kurallara riayet edilmelidir. Tesis açısından ısı ergonomisi; hava ısısı, ısı kaynaklarından yayılan ısı durumu, ortam nemliliği, hava elektrikliliği, tesis normal ısısı 19,4-22,8 oC olmalıdır (12). Ayrıca, emniyet standartları spor tesislerinin hacimlerinden kullanılan malzemelerin tür ve şekline, tesislerin giriş kapılarından soyunma odaları ve duşlarına, ışıklandırılmasından havalandırmasına kadar her yönüyle kapsamalıdır. Sağlık standartları da tesis yapılırken kullanılan malzemenin tür ve şekline, soyunma odalarına ve duşlara, ışıklandırmaya ve havalandırmaya dikkat edilmelidir. Örneğin, Amerika Spor Enstitüsü kapalı spor alanlarında sağlıklı spor yapılabilmesi için kişi başına 1-3 m2 taze havayı temin edecek ventilasyon sisteminin zaruri olduğu belirtilmektedir (13). (Fikret RAMAZANOĞLUSpor Tesislerinin Planlandırılması ve Đşletmesi adlı tezi) 3.3. Tesisleşme Neden Önemlidir ? Son yıllarda başta stadyumlar olmak üzere yapılan ve yenilenen spor tesislerinin sayısında bir artış olduğu görülüyor.Bununlabağlantılı olarak spor alanında tesisleşmenin önemine vurgu yapan yazı ve yorumlarla daha fazla karşılaşmak mümkün oluyor. Aslında tesisler sabit varlıklardır ve tek başlarına hiç bir anlam ifade etmezler. Tesisleşmenin şampiyonlukları veya başkaca sportif başarıları garanti ettiğini iddia etmek de mümkün değildir. Tesisleşme, sürdürülebilir sportif başarılar için de büyük önem taşır. Sporcuların çalıştığı tesislerin yenilenmesi ve modern çalışma koşulları ile donatılması, daha bilimsel çalışmalara imkan sağlar. Bu şekilde çalışan sporcular daha başarılı sonuçlar elde edebilir.Tesisleşme sportif başarıları garantilemez, ama sportif başarıların artması ve sürekli olması olasılığını yükseltir. Tesisleşme, daha fazla amatör sporcunun modern imkanlarda spor yapmasına imkan sağlayarak, amatör branşlarda dünya çapındaki başarıların önünü açar. Halktan daha fazla kişinin sporla ilgilenmesine ve spor yapmasına katkı sağlayarak önemli sosyal ve toplumsal faydalar ortaya çıkarır. Sportif başarıların sürekli hale gelmesi, belirli bir düzeyin altına inmemesi, istikrarın elde edilebilmesi, kulübü geleceğe taşıyacak kurumsal başarının elde edilebilmesi için tesisleşme“kritik” önem taşır.Tesisleşme, uzun vadeli düşünce yapısının ürünüdür. Bu nedenlerle uzun vadeli ve kalıcı sonuçlar doğuran tesisleşmeye stratejik olarak önem ve öncelik vermesi, tesislerini daha modern hale getirecek çalışmalar yapması, devlet başta olmak üzere sporda düzenleyici konumda olan tüm kurumların bu konuda yön göstermesi ve destek olması gerekiyor. Spor alanında gelişmemizin yolu tesisleşmeden geçiyor. Sonuç Bu araştırma ile spor yapmayan bireylerin spor yapmama nedeni araştırılmıştır. • 81 ilde de belediyeler tarafından Spor Aş kurulmalı • Bu Spor AŞ tesisleri indirimli ve öğrencilere ücretsiz olmalı • Bu tesislerin idarecileri sürekli afiş broşür gibi reklamlarla bölge halkına tanıtım yapmalı • Bu tesislerin başına spor yöneticiliği mezunları getirilmeli • Bu tesislerdeki branşlara ise antrenörlük bölümü mezunları getirilmeli 94 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Devlet kamu spotları oluşturularak halkı spor yapmaya teşfik etmeli • Đşverenlerin çalışanlarına spor yapma vakti tanıması konusunda, işverenleri, sporun bireyin fizyolojik ve psiko-sosyal gelişiminde etkili oldugu, sosyal ve iş hayatında daha verimli olacağı konusunda bilğilendirilmelidir. • Bu tesisler kendi kendini işleteceği için devlet bütçesinden spora fazla para ayrılmadan hem spor yaygınlaşmış olacaktır hem de ülkemizin sportif başarıları artmış olacaktır ve ülkemizin sağlıklı yaşam oranı artışa geçecektir. Aynı zamanda Beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerine istihdam alanı açılmış olacaktır. Kaynaklar 1. Prof. Dr Erdal ZORBA Herkes için yaşam boyu spor isimli kitabı 2. Fikret RAMAZANOĞLU Spor Tesislerinin Planlandırılması ve Đşletmesi. Spor Araştırmaları Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 3, Aralık 2000 Đstanbul. 3. Aylin ATMACA Sağlığımız ve spor isimli kitabıAğustos 2007 4. Ferrin Đlbay Yanlız Hayata Spor Katmak isimli kitabı Nobel yayıncılık Anahtar Kelimeler: Spor, Spor Yapmama Nedenleri SÖZ 94. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULUNDA ÖĞRENĐM GÖREN ÖĞRENCĐLERĐN KARAR VERME VE DUYGUSAL ZEK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Ayşegül Funda ALP1 , Kazım NAS2 , Fulden GÖKALP3 , Büşra AKBAY4 , Yavuz Selim DĐN5 (1) (2) (3) (4) (5) Karamanoğlu Karamanoğlu Karamanoğlu Karamanoğlu Karamanoğlu Mehmetbey Mehmetbey Mehmetbey Mehmetbey Mehmetbey Üniversitesi,Beden Üniversitesi,Beden Üniversitesi,Beden Üniversitesi,Beden Üniversitesi,Beden Eğitimi Eğitimi Eğitimi Eğitimi Eğitimi Ve Ve Ve Ve Ve Spor Spor Spor Spor Spor Yüksekokulu,Türkiye Yüksekokulu,Türkiye Yüksekokulu,Türkiye Yüksekokulu,Türkiye Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Đnsan vücudu bilindiği gibi fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir sacayağı üzerinde iç ve dış dengesini kurmuştur. Đnsanın sağlıklı davranışlar sergilemesinde etkilidir.(www.sporbilim.com) Karar verme ise farklı durumlar arasından seçim yapmayı sağlayan bilişsel ve davranışsal çabaların tümünü içermektedir (Kuzgun,1992, Deniz 2004, akt: Taşgit, 2012). Mayer ve Saloveye göre (1990) duygusal zekâ “Kişinin kendisinin ve başkalarının duygu ve hislerini gözlemleyebilme, aralarındaki farkı ayırt edebilme ve bu düşünceyi eylemlerine yol 95 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) gösterecek şekilde kullanabilme yeteneğidir. Duygusal zekâ düzeyi yüksek olan bireyler duygularını daha başarılı biçimde yönetebilmekte duygusal sorunların çözümünde ve stres yönetiminde daha başarılı olmaktadır (Otacıoğlu,2009). Bu bağlamda karar verme ve duygusal zekâ kavramlarının ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin karar verme ve duygusal zekâ düzeylerinin incelenmesidir. Yöntem: Araştırma grubunu Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören 53’ü erkek 68’i kız ( X yaş=21,1488 + 1,6666), toplam 121 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın amacına ulaşmak için; Reuven Bar-On’un 1997 yılında geliştirdiği Acar (2002) tarafından Türkçeye uyarlanan Bar-On Duygusal Zekâ Yeteneği Ölçeği ve Mann ve Diğ. (1998), tarafından geliştirilen, (Melbourne Decision Making Questionary) Deniz (2004), Türkçe’ye uyarlanan karar verme ölçeği kullanılmıştır. Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, Kolmogorov-Smirnov testi, t testi, one way anova testi, Kruskal Wallis testi, Mann Whitney U testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı kullanılmıştır. Bulgular: Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan bağımsızlık alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=2,592 P=0,040< .05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan kendini gerçekleştirme alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=3,500 P=0,010< .05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan duygusal benlik alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=3,725 P=0,007< .05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından olan problem çözme alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=2,542 P=0,043< .05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin karar verme düzeyleri alt boyutlarından olan kaçıngan karar verme alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur [F değeri=3,313 P=0,013< .05]. Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından kararlılık alt boyutu arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur [t değeri=2,962 P=,004< .05]. Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından kendini gerçekleştirme alt boyutu arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur [t değeri=2,557 P=,012< .05]. 96 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin dikkatli karar verme düzeyleri toplam puan arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur [t değeri=2,442 P=,016< .05]. Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin sınıf ve cinsiyet değişkenine göre, duygusal zekâ düzeyleri alt boyutlarından bağımsızlık, kendini gerçekleştirme, duygusal benlik, problem çözme, kararlılık ve kendini geçekleştirme de anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Bu anlamlı farklılıklar bize, bireylerin duygusal zekâ düzeylerinin, yaşam başarısı ve kendini gerçekleştirmede açıkça etkili olduğunu göstermektedir. Diğer araştırma sonuçlarına göre ise Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin sınıf ve cinsiyet değişkenine göre karar verme alt boyutlarından kaçıngan karar verme ve dikkatli karar verme düzeyleri toplam puan da anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Duygusal zekâ ve karar verme düzeyi yüksek olan öğrencilerin; duygularını daha başarılı biçimde yönetebilmekte, başarılı kararlar verebilmekte ve bununla birlikte daha yapıcı ve yaratıcı, pozitif davranışlarda bulunabileceği düşünülmektedir. Bu sonuçlar bize verilen kararların niteliği ve niceliği, öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal düzeyleri içinde bulundukları gelişim dönemine, sosyal yapıya bağlı olarak değişebildiğini göstermektedir. Seçilmiş Kaynaklar Acar, T. F. (2001). Duygusal Zekâ Yeteneklerinin Göreve Yönelik Ve Đnsana Yönelik Liderlik Davranışları Đle Đlişkisi: Banka Şube Müdürleri Üzerinde Bir Alan Araştırması. Yayımlanmış Doktora Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đstanbul. Bar-On, R. (2006). The Bar-On Model Of Emotional-Social Intelligence (Esı). Psicothema, 18, 13-25 Deniz, M.E. (2004). “Investigation Of The Relation Between Decision Making Self-Esteem, Decision Making Style And Problem Solving Skills Of University Students”. Eurasian Journal Of Educational Research. Vol: 15. 23-35. Kuzgun, Y(1993). "Karar Stratejileri Ölçeği: Geliştirilmesi Ve Standardizasyonu" VII. Ulusal Psikoloji Bilimsel Çalışmaları.: Türk Psikologlar Derneği, Ankara, 1993. Mann, L; Radford, M; Burnett, P; Ford, S; Bond, M; Leung, K; Nakamura, H; Vaughan, G; Yang, K.S. (1998). “Cross-Cultural Differences in Self-Reported Decision-Making Style And Confidence”. International Journal Of Psychology. Vol: 33. 325-335. Mayer, D. John, Salovey, Peter (1993). "The Intelligence of Emotional Intelligence" Intelligence. 17,433-442. Otacıoğlu, G. (2009). Duygusal Zeka (Eq) Üzerine Farklı Eleştiri Ve Değerlendirmeler. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 334-336. http://www.sporbilim.com.erişim tarihi:01.04.2015 Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi, öğrenci, Karar Verme, Duygusal Zeka 97 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 160. SPOR SAYFALARINDA ŞĐDDETĐ ÇAĞRIŞTIRAN GAZETE MANŞETLERĐ Süleyman Serhat BAŞ1 , F. Pervin BĐLĐR1 (1) Çukurova Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Đlk çağ uygarlıklarından Roma ve Mısırda da yaygın bir şekilde kullanılan ilk kitle iletişim aracı, gazetedir (Yıldız-Ekin, 2005). Bugün de yazılı basın dediğimizde ilk aklımıza gelen gazete olmaktadır. Günümüzde gazetelerin kullandığı manşetlerin toplum üzerinde sosyolojik ve psikolojik açıdan etkili olduğu ve hatta şiddetin kaynaklarından biri olduğu yapılan çalışmalarda ifade edilmektedir (Özmaden, 2006; Ziyagil ve ark. 2012). Sporda şiddet, sosyolojik bir olgu olarak birçok parametrenin bir araya gelmesi ile ortaya çıkmaktadır. Sosyolojik açıdan ortaya konulan bir davranışın bütün sorumluluğunu tek başına bireye yüklemek okulun, ailenin, medyanın, toplumun hatta devletin sorumluluklarını görmezden gelmek demektir (Saldırım, 2007). Sekot (2009), sporda şiddetin eski çağlardan beri var olduğunu ifade ederken, sporun ticarileşmesi ve profesyonelleşmesi ile birlikte yeni formlar kazandığına vurgu yapmaktadır. Bu formları etkileyebilen önemli unsurlardan biri topluma iletilen spor haberleridir. Spor haberlerinde, özellikle de manşetler ve haber başlıklarında kullanılan provokatif dil, rakip taraftarlar arasında gerginliği körüklemekte ve kalıp yargıları güçlendiren birer araca dönüşmektedir. Her ne kadar evrensel ve ulusal gazetecilik ilkeleri, hatta bazı medya kuruluşlarının kendi gruplarının yayınladığı basın etik ilkeleri bulunsa da, birçok haber ürünü bu ilkeleri ihlal edebilmektedir. Böylesi bir dilin kullanılması taraftarlar arasında gerginlik ve rakiplere yönelik yaygın bir önyargının yerleşmesine yol açmaktadır (Özsoy, 2011). Haber ve bilgi vermeyi amaçlayan basın dil kanalıyla iletilerini okurlarına ulaştırmaktadır. Basının haberlerinin okuyucu kitlesi tarafından okunması için yazı başlıklarında atılan manşetlerin ilgi çekici olması gerekliliği basın dilini sıradan kullanılan dil formatının dışına çıkarmaktadır. Spor basını uygulamada, haber dilinden farklı biçimde yapılandırılmış bir dil kullanmaktadır. Spor basınının haber dilinde farklı bir dil kullanmasının ilk ve en önemli nedeni, konusu olan sporun farklı bir yapı ve işleyişe sahip olmasıdır. Sporun doğasından kaynaklanan özellikleri aktarmak durumunda olan spor basını bu nedenle dilde farklılaşmaya gitmektedir(Kaya, 2002). Bu farklılaşma, sporun doğasında var olan dinamizmi yansıtma amacını aşacak şekilde şiddeti çağrıştırarak tahrik edebilecek ve hatta harekete geçirebilecek birçok söz dizimleriyle okuyucuya sunulmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Milliyet ve Fotomaç gazetelerinin spor sayfalarında yer alan manşetlerdeki şiddeti çağrıştıran ifadelerin mercek altına alınarak incelenmesidir. Materyal ve Yöntem: Bu araştırma betimsel bir çalışmadır. Türkiye’de günlük yayınlanan gazetelerden, 23 Şubat 2015- 1 Mart 2015 haftasında satış rakamlarıyla ilk 10’a giren Milliyet (157.413) ve Fotomaç (182.087) gazetelerinin (www.gazeteciler.com, www.medyatava.com/tiraj) 2015 Şubat ve Mart aylarında spor sayfalarında şiddeti çağrıştıran manşetleri veri olarak kullanılmış ve yazarlar tarafından tablolaştırılarak incelenmiştir. 98 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular: Bu bölümde spor manşetleri, gazetelerin kendi yazdığı manşetler tablolaştırılarak verilmiştir. Çizelge 1. 2015 Şubat Ayı Boyunca Milliyet Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri Trabzzon’da Yıldırım öfkesi (6 Şubat) Đsmail döndü Bülent Kocaman G.Saray’ı Đki şutörün düellosu gözüne kestirdi (21 Şubat) (11 Şubat) Özgür Yankaya’ya büyük öfke (24 Şubat) Balıkesir’in golcüleri Kartal çılgına G.Saray’a bileniyor Yıldırım Ersun Yanal çok fena Aziz (7 Şubat) patladı (21 Şubat) çıldırdı (24 Şubat) (12 Şubat) Aziz Yıldırtım Trabzon yangın sonu patladı çıkardı (7 Şubat) (14 Şubat) F.Bahçe çıldırtan şubat) maç Devlerin savaşı (22 Şubat) Hikmet Karaman’dan Kurtuluş savaşı (25 Şubat) taraftarını Akhisar artık kabus Şanlıurfaspor Buruk: Allah belanızı pozisyon!(7 görmek istemiyor (24 saldıracak (26 versin(15 Şubat) Şubat) Şubat) F.Bahçe hakem F.Bahçelileri Beşiktaş’da G.Saray Carlos’tan F.bahçeye kararlarına isyan çıldırtan pozisyon kavgası (7 Şubat) gözdağı (17 Şubat) (28 şubat) (24 Şubat) Penbe F.Bahçe’ye zirve Ergün Bursaspor devlere kafa Bilic’ten intikam yolunda ağır darbe G.Saraylıları tutuyor (10 Şubat) uyarısı (18 şubat) kızdıracak 10 (24 Şubat) Şubat Belkalem öfkeli (19 Şubat) Rıdvan’dan Carlos’a sert sözler ( 24 Şubat) Kaynak: www.milliyet.com.tr 99 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Çizelge 2. 2015 Mart Ayı Boyunca Milliyet Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri Samandıra’ya yıldırım G.Saray düşecek! (2 Mart) çıldırttı! Yönetim taraftarını Yazıklar (8 Mart) Mart) patladı: Ertuğrul Sağlam olsun(16 bombası! (21 Mart) Şehrin ortasında savaş Emre (2 Mart) yakabilir Gaziantepspor F.Bahçe’de F.Bahçe’yi Trabzon’a bileniyor patlama:Şaibe var (22 (9 Mart) (16 Mart) Mart) Ummadık taş baş Arena’da koridorlar Süper Lig’de koltuk Kadıköy’de kıyamet yardı! (2 Mart) savaş alanı (14 Mart) savaşı! (16 Mart) koptu (23 Mart) Kaş yaparken göz Akhisar çıkardı! (2 Mart) patladı! F.Bahçe’den Karabük’e Gençlerbirliği’nden (15 Mart) ağır darbe (16 Mart) Saracoğlu düşmüyor (23 Mart) Burası Kadıköy Paşa’yı kanattan buradan çıkış yok! (6 Đntihar timi! (15 Mart) vuracak! (17 Mart) Mart) Kasımpaşa Aslan’ı Vur, kır, parçala! (7 Volkan bu kez gözüne kestirdi! (17 Mart) yaktı! (15 Mart) Mart) Kaynak: www.milliyet.com.tr Çizelge 1 ve 2 incelendiğinde Milliyet Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti çağrıştıran; öfke, yangın, kavga, kafa tutmak, bilenmek, patlama, gözdağı, intikam, düello, savaş, isyan, göz çıkarmak, parçalamak, yakmak, parçalama, intihar, vurmak, kıyamet gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu görülmektedir. Çizelge 3. 2015 Şubat Ayı Boyunca Fotomaç Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri Vahşi düelloda Volkanik deprem kazanan yok (1 Şubat) (9 Şubat) Presle vuracak Paşa’dan hakeme Yanal bombaladı öfke (2 Şubat) (11 Şubat) Bunun adı ucuz Đntikam peşindeler hakemlik (15 Şubat) (26 Şubat) Denizli’de gol düellosu Hakem kurbanı (2 Şubat) (11 Şubat) Savulun F.Bahçe Sahaya gömdük geliyor (15 Şubat) (27 Şubat) Bahçeşehir evinde esir Kara gün Salı (3 Şubat) (12 Şubat) Hakem depremi Đntikam alındı (15 Şubat) Kör kurşun (23 Şubat) Var mı Beşiktaş’a yan bakan kabadayı (16 Şubat) Savaşçı Hamit 100 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (7 Şubat) (12 Şubat) G.Saray’da deprem Aslan bu ısırdı mı Kartal kan ağlıyor koparır (13 Şubat) (23 Şubat) (8 Şubat) (22 Şubat) Kaynak: www.fotomac.com.tr Çizelge 4. 2015 Mart Ayı Boyunca Fotomaç Gazetesi Tarafından Atılan Spor Manşetleri Savaşı kazandık (1 Mart) Aslan’ın silahı Drogba ateşi yaktı Deplasmanda da Sneijder Ateş Serbest kükrüyor (6 Mart) (19 Mart) (7 Mart) Efsane yıldızdan G.Saraylı Antep’e bilendiler bomba yorum futbolculardan gözdağı (11 Mart) (6 Mart) (1 Mart) Kartal’ıda ateş bastı (3 Mart) Çarpışma (6 Mart) Duran top canavarı Caner’den gözdağı (3 Mart) (7 Mart) Olimpiyat (19 Mart) geçilmez Fikret Orman bombayı Kadıköy canavarı patlattı (12 Mart) (21 Mart) Harakiri (15 Mart) Tam kadro savaşa Gençler de kapışıyor Đmha planı hazır devam (4 Mart) (8 Mart) (18 Mart) Gaziantepspor’un Burası Kadıköy Göztepe’den çift demir yumruğu buradan çıkış yok kurşun:2-0 (8 Mart) (18 Mart) (4 Mart) Kadıköy’de kıyamet kopacak (21 Mart) Can pazarı (21 Mart) Yasin kasırgası (22 Mart) Kaynak: www.fotomac.com.tr Çizelge 3 ve 4 incelendiğinde Fotomaç Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti çağrıştıran; vahşi düello, bombalama, kurban, intikam, koparma, vurma, savulun, yan bakma, kabadayı, savaş, kan ağlama, kör kurşun, sahaya gömme, canavar, kükreme, gözdağı, çarpışma, kapışma, çift kurşun, silah, ateş serbest, bilenme, patlama, harakiri, imha, yakma, kıyamet, can pazarı gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu görülmektedir. Sonuç: Spor basınının tüm spor dallarına yönelik olması gerekirken bu çalışmada incelediğimiz manşetlerin çoğunluğunun futbol odaklı olduğu görülmüştür. Bazı çalışmalar da bu sonuç desteklenmektedir (Kaya, 2001). Futbolun gazete başlıklarında yer alması diğer spor dallarına göre daha fazla kitle tarafından izlenmesi ve kendine özgü ekonomisinin varlığı gerekçe gösterilebilir. Spor gazeteleri, özellikle futbolla ilgili haberleri verirken taraftarlar arasındaki 101 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) rekabeti düşmanlığa çevirmeye zemin hazırlayacak türde bir dil kullanmaktadır. Futbol müsabakaları savaş metaforları ile okuyucuya duyurulmakta, “intikam”, “kapışma” gibi taraftarlar arasında gerginlik yaratacak türde ifadeler haber başlıklarda sıkça geçmektedir. (Özsoy, 2011). Çizelge 1 ve 2 incelendiğinde Milliyet Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti çağrıştıran; öfke, yangın, kavga, kafa tutmak, bilenmek, patlama, gözdağı, intikam, düello, savaş, isyan, göz çıkarmak, parçalamak, yakmak, parçalama, intihar, vurmak, kıyamet gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu görülmektedir. Kaya (2001) yaptığı doktora tez çalışmasında, Türk spor basının haber dilini oluşturan öğelerden militarist kavramların Fotomaç gazetesinde oldukça yüksek oranda kullandığını saptamıştır. Bu çalışmada da, Çizelge 3 ve 4 görüldüğü gibi Fotomaç Gazetesi’nin manşetlerin çoğunluğunun şiddeti çağrıştıran; vahşi düello, bombalama, kurban, intikam, koparma, vurma, savulun, yan bakma, kabadayı, savaş, kan ağlama, kör kurşun, sahaya gömme, canavar, kükreme, gözdağı, çarpışma, kapışma, çift kurşun, silah, ateş serbest, bilenme, patlama, harakiri, imha, yakma, kıyamet, can pazarı gibi sözcüklerin kullanılarak manşetlerin oluşturulduğu belirlenmiştir. Yıldız Ekin (2005) yaptığı çalışmada; gazetelerde ve medyada kullanılan dil üzerine farklı görüşlerin var olduğunu ve bunların bir kısmının, medyada kullanılan dilin “düzgün” ve “sade” olması gerektiğini, diğer kısmının ise, medyanın “hayatın renklerini” yansıtmasını ve bunun için “hayatta”/sokakta kullanımda olan argo vs. alt-dillere başvurmaktan geri kalmasının olanaksız olduğunu düşünmekte olduğunu belirtmektedir. Bu zorunluluk öylesine hissedilmektedir ki; Tuncel ve Tuncel (2012) tarafından yapılan çalışmada, gazetelerin şiddet, militarist, hayvan ve robot gibi metaforları kullandığını, sporun profesyonelleşmesiyle birlikte spor gazetecilerinin bu kavramları normlaştırarak spor gazeteciliği mesleğinin bir gereği gibi kullanıldığını belirtmektedirler. Kuru ve Var’ın (2009) çalışmasında, seyircilerin görüşü olarak spor medyasının, rakip seyircilerin ve hakemlerin seyirci saldırganlığı üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Özellikle medyanın toplum üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, gazetelere düşen büyük görev ortaya çıkmaktır. Haber içeriklerinde dikkat çekmek için mecazi anlamda dahi olsa şiddet içerikli söylemlerin kullanılmaması sağlanabilir. Ziyagil ve ark. (2012) yaptıkları çalışmada spor ortamlarında yer alanların (ebeveyn, yönetici, antrenör, sporcu, taraftar ve medya mensuplarına) “sporcu ahlakı ve fair-play, spor bilinci ve kültürü, olimpizm” eğitiminin verilmesini önermektedirler. Aynı zamanda, yazılı olsun görsel olsun, açıklamada bulunan sporcu, teknik direktör, kulüp başkanları, spor yorumcuları ve tüm spor camiası mensupları da, söylemlerinde daha dikkatli olmalı ve şiddet içerikli ve taraftarı olumsuz yönlendirecek yorumlardan kaçınmalıdırlar. Bu çalışma gazetelerin spor manşetleri 8 haftalık bir süreyi kapsayacak şekilde incelenmiştir. Bundan sonraki araştırmacılara daha uzun süreli olacak şekilde araştırma yapmaları önerilebilir. Anahtar Sözcükler : Gazete Manşeti, Sporda Şiddet, Futbol *Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Spor Yöneticiliği Bölümü, 3. Sınıf Öğrencisi ADANA. **Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Spor Yöneticiliği Bölümü Öğretim Üyesi, ADANA. 102 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Seçilmiş Kaynaklar Kaya A.Y. (2002). Spor Basınında Dil Kullanımı. Selçuk Üniversitesi Đletişim Fakültesi Dergisi, 2002; 2(2), 142-149. Kaya, A. Y. (2001). Türkiye'de Spor Basını Haber Dili: Futbol Haberlerinde Sözcük Seçimi Üzerine Bir Đçerik Çözümlemesi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Eskişehir. Kuru E. ve Var L. (2009). Futbol Seyircilerinin Spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışları Hakkında Betimsel Bir Çalışma: Kırşehir Đli Örneği, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayı:2, s.141-153. Özmaden, M. (2006). “Futbol Seyircilerine Göre Spor Medyasına Đlişkin Davranışların Seyirci Saldırganlığı Üzerine Etkileri”, 9. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, 3-5 Kasım 2006, Muğla. Özsoy S. (2011) . Spor Gazetelerinin Başlıklarında Militarist ve Şiddet Đçerikli Metaforlar. Gümüşhane Üniversitesi Đletişim Fakültesi Dergisi. Sayı:1. s:88-114. Saldırım M. (2007). Ceza Đnfaz Kurumundan Eğitim Kurumuna. Solak. A (Ed), Okullarda Şiddet ve Çocuk Suçluluğu Ankara; Hegem Yayınları. s.77-97. Sekot A. Violence in sports, European Journal for Sport and Society. 2009, 6(1):37-49. Tuncel, S. Tuncel, F. (2012) Ethics of Sports Print Journalism in Turkey. International Journal of Sport Studies. Vol.,2(6): 278-281. Yıldız-Ekin M.T. (2005). Spor Basınında Futbol Anlatım Dili: Manşet ve Başlıklar . Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, XVIII (1):93-106. Ziyagil M.A., Bilir P., Çekin R. Temur Sayın C.(2012). Türkıye’de Sporda Saldırganlık, Şiddet ve Çözüm Önerileri. CBÜ Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 7(1) Anahtar Kelimeler: Gazete Manşeti, Sporda Şiddet, Futbol 103 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 158. BĐSĐKLET VE KOŞUBANDI ERGOMETRESĐ ĐLE BĐSĐKLETÇĐLERĐN VO2maks DEĞERLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ VE YVK ĐLE DÜZELTĐLMĐŞ VO2maks DEĞERLERĐ ĐLE ĐLĐŞKĐSĐ Gökhan UMUTLU 1, Esra ÖZOĞUZ1, Uğur CAN1, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1, Yağmur ARINLI1, Ayhan Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye ÖZET Giriş: Oksijen tüketim kapasitesi ölçümleri sportif performansın belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan ve birim zamanda organizmanın bir dakika içerisinde vücut ağırlığının kg başına mililitre cinsinden harcadığı oksijen miktarını ifade eder. Maksimum oksijen tüketimi ölçümleri, sporcunun aerobik kapasitesinin tayin edilmesinde kullanılan ölçüm parametrelerindendir. Maksimal oranda oksijen kullanma kapasitesine sahip dokuların fizyolojik kapasiteleri karşılaştırıldığında, VO2maks düzeyleri relatif yağsız vücut kütlesine göre belirlenmelidir. Bunun yanısıra, sporcuların dayanıklılık performansları belirlenirken VO2maks oranları relatif vücut ağırlığına göre tayin edilmelidir (Leger, 1996). Absolüt VO2maks (L/dak) ya da (ml/dak) harcanan oksijen miktarının belirlenmesinde kullanılır. Elde edilen VO2 değeri direkt olarak vücut kütlesi ve vücut ağırlığıyla ilişkili olduğundan erkeklerin absolüt VO2maks seviyesi bayanlardan daha yüksektir. Relatif VO2 ise (ml/kg/dak) dakikada kg başına tüketilen VO2 'nin ml cinsinden ifade edildiği için farklı vücut ağırlığına sahip bireylerin fiziksel uygunluk durumlarını karşılaştırmada daha etkilidir (Heyward, 2006). Aerobik kapasite ölçümleri başta; kassal, kardiovasküler, hematolojik ve solunum sistemleri olmak üzere insan organizmasındaki sistemlerin ne ölçüde etkin bir şekilde çalıştığını gösteren fizyolojik faktörlerdendir. Oksijen tüketim kapasitesi olarak ifade edilen VO2maks belirlenirken, kişinin antrenman durumu, genetik eğilim, vücut ağırlığı, vücut kompozisyonu, maksimal arterio-venöz oksijen miktarı farkı, maksimal kalp atım hızı, maksimal kardiyak debi ve somatotip bileşenleri etkili olan unsurlardır ve bu özellikler göz önünde bulundurulmalıdır (Bergh, Ekblom ve Astrand, 2000). Bu bilgiler doğrultusunda bu çalışmanın amacı aerobik karakteristiği yüksek olan bisiklet branşında sporcuların hem kademeli olarak artış gösteren bir koşu bandı üzerinde hem de kendi branşlarına özgü olan bisiklet ergometresi üzerinde VO2maks düzeylerini belirlemek ve bu ölçümlerde elde edilen maksimum oksijen kapasitesi değerlerinin antropometrik parametrelerle arasındaki ilişkiyi belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışmaya yaşları 18 ile 34 arasında değişen (yaş:22,56±4,78 yıl; boy:175,00±6,40 cm; vücut ağırlığı:66,74±6,68kg; yağsız vücut kütlesi:59,51±4,24; vücut yağ yüzdesi:10,57±3,39) Mersin ilinden 9 erkek aktif bisikletçi katılmıştır. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile 104 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ölçülmüştür. Bireyler supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılarak ve sağ bacak uzunlukları spina iliaca anterior superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlenmiştir. Ölçüm hatasını en aza indirgemek için, ölçümler aynı araştırmacı tarafından iki kez gerçekleştirildi ve bu iki ölçümün ortalaması alındı (Gurney, 2002, Mian ve ark, 2006). Kademeli Artış Gösteren Koşu Bandı Protokolü ile VO2maks 'ın Belirlenmesi Bireyler 8 km.h-1 hızda 3 dakika ısındırıldıktan sonra, hız bireyler yorulana kadar koşu bandı her 1 dakika da 1 km.h-1 arttırıldı. Bireyler mümkün olan en uzun mesafeyi koşabilmeleri için sözlü motivlerle desteklendi. Oksijen tüketimi (VO2maks) gaz analizörü aracılığıyla her nefeste (breath by breath) ölçülecek ve ardından test boyunca 30 saniyelik aralıklardaki ortalamaları alındı (Bertuzzi,2012). Her ölçüm öncesinde gaz analizörü 16% O2 ve 4% CO2 seviyesindeki dış ortam havasına göre kalibre edilecek ve hava akım sensörü otomatik olarak cihaz tarafından kalibre edildi. Test esnasında bireylerin EKG ve kalp atım hızı cihazla entegre olarak çalışan EKG adaptörü ile kontrol edildi. Maksimal kalp atım hızı test sonunda elde edilen en yüksek değer olarak belirlendi. Kademeli Artış Gösteren Bisiklet Ergometresi ile VO2maks 'ın Belirlenmesi Bir diğer VO2maks testinde bisikletçilerin kendi branş karakteristiğine uygun olan bisiklet ergometresi kullanılarak sporcuların oksijen tüketim değerleri ölçüldü. Bisikletçilerin maksimum oksijen tüketim kapasitelerinin belirlenmesi için Ergoline Ergoselect 100/200 marka Bisiklet Ergometresi kullanıldı. Bu test ölçümünde; bisikletçilerin maksimum oksijen tüketiminin gerçekleştiği minimal hızın belirlenmesi için bisikletçiler yükü kademeli olarak artış gösteren ve test boyunca pedal frekansının 95-100 rpm olarak sürdürmeleri gereken, her etabı 2 dakikadan oluşan ve başlangıç yükü 50 W olan ayrıca her etap sonunda yükün 50 W arttırıldığı bir bisiklet protokolü kullanılarak test edildi. Sporcular için VO2maks'a ulaşma kriteri, hızın artış göstermesine rağmen oksijen tüketiminde 2.0 ml min-1. kg-1 den daha az bir artışın meydana geldiği nokta olarak belirlendi (Faina, Billat, Squadrone ve De Angelis, 1997). Bulgular Tablo 1: Bisikletçilerin demografik ve antropometrik özellikleri (N=9) YAS BOY VA YVK VYY Koşubandı_VO2maks Koşubandı_RER Ortalama 22,56 175,00 66,74 59,51 10,57 53,32 1,16 SS 4,80 6,40 6,68 4,24 3,39 8,80 0,10 Bisiklet_VA 66,43 6,39 Bisiklet_YVK 58,91 5,24 Bisiklet_VYY 10,53 4,24 105 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bisiklet_HR 187,26 7,85 Bisiklet_VO2maks 51,03 6,55 Bisiklet_VO2maks_YVK 61,26 10,41 Bisiklet_RER 1,06 0,03 VA: Vücut ağırlığı, YVK: Yağsız vücut kütlesi, VYY: Vücut yağ yüzdesi, RER: Solunumsal Değişim Oranı Çalışmaya katılan sporcuların demografik, antropometrik ve oksijen tüketim değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Çalışmada yaşları 18 ile 34 arasında değişen (yaş:22,56±4,78 yıl; boy:175,00±6,40 cm; vücut ağırlığı:66,74±6,68kg; yağsız vücut kütlesi:59,51±4,24; vücut yağ yüzdesi:10,57±3,39) toplam 9 aktif erkek bisikletçi yer almıştır. Yapılan analizlerin sonucunda koşubandı_HR: 184,00±17,01atım/dak; koşubandı_VO2maks: 53,32±8,80 ml/kg/dk; koşubandı_VO2maks_LW: 59,89±4,46 ml/kg/dk; koşubandı_RER: 1,16±0,10; bisiklet_VA: 66,43±6,39kg; bisiklet_YVK: 58,91±5,24kg; bisiklet_VYY: %10,53±4,24; bisiklet_HR: 187,26±7,85atım/dak; bisiklet_VO2maks: 51,03±6,55 ml/kg/dak; bisiklet_VO2maks_LW: 61,27±10,41 ml/kg/dak; bisiklet_RER: 1,07±0,04 olarak hesaplandı. Her iki test protokolü öncesinde belirlenen antropometrik ve demografik değerler açısından fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan Mann Whitney U analizi sonucunda protokoller arası antropometrik ve demografik veriler arasında bir fark bulunmamıştır (p˃0,05). Aynı zamanda Mann Whitney U analiz sonuçlarına göre, bisikletçilerin protokoller arasında maksimum oksijen tüketim kapasiteleri arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p˃0,05). Ancak Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi sonucunda sporcuların VO2maks değerleri yağsız vücut kütlesi ile düzeltildiğinde, hem koşubandı VO2maks değerleri (53,32±8,80) ile yağsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş VO2maks (59,89±4,46) değerleri arasında (p˂0,05) hem de bisiklet VO2maks (51,03±6,55)değerleri ile vücut kütlesi ile düzeltilmiş VO2maks (61,27±10,41) değerleri arasında anlamlı bir fark bulundu (p˂0,05). Ayrıca yapılan pearson momentler çarpımı korelasyon analizi sonucunda VYY ile Bisiklet_VO2maks (R= -,67; p˂0,05); VA ile Koşubandı_VO2maks (R= -,64; p˂0,05) ve YVK ile Koşubandı_VO2maks (R= -,67; p˂0,05) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Tartışma ve Sonuç: Kardiyorespiratuar sistemin temel fonksiyonu fiziksel egzersizler esnasında oksijenin iskelet kaslarına taşınmasındaki devamlılığını sağlamak ve hücresel solunum sonrası oluşan metabolik ürünleri (laktik asit) uzaklaştırmaktır (Mayers, 2001). Eğer branşlar genel olarak uzun mesafe koşularını içeriyorsa atletik dayanıklılık performansı açısından bu fizyolojik yanıtlar oldukça önemlilik arz etmektedir. Bisiklet gibi uzun süreli ve uzun mesafeli branşlarda sporcuların aktivite esnasında yorgunluklarını tolere edebilmeleri ve aktivitenin devamlılığını sağlayabilmeleri adına gelişmiş bir kardiyorespiratuar kapasiteye sahip olmaları gerektiği söylenebilir. 106 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Davies ve ark. yapmış oldukları çalışmalarında hem antrenmanlı gruplarda hem de sedanter gruplarda yağsız vücut kütlesi ile VO2maks arasında yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki bulmuştur. Bu bulgular bizim çalışmamızda olduğu gibi yağsız vücut kütlesi ile VO2maks arasında bir ilişki olduğunu destekler niteliktedir. Bisikletçilerin koşu bandı ve bisiklet ergometresinde yapmış oldukları VO2maks testleri sonuçları arasında anlamlı bir farkın olmayışının sebebinin uygulanan test protokolünde sporcuların bir çoğunun bisiklet testi uygulama esnasında artan iş yüküne karşı direnç göstermede zorlandıkları, dolayısıyla sprint özelliği yüksek olan sporcularda da kadans hızını belirli bir rpm hızında tutmak zorunda oldukları bu yüzden sprint süratleri düşünce testin ilerleyen aşamalarında erken yorgunluğa ulaştıkları söylenebilir. Boileau ve ark., kaslarda aşırı lokal kasılmadan ve dokular etrafındaki perifer kan akımı azaldığından dolayı bisiklet testindeki değerlerin koşu bandına oranla %10 daha düşük olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca çalışmamıza katılan bisikletçilerin dağ ve yol bisikletçisi olarak kendi içlerinde farklılık gösteriyor olmaları da aerobik kapasitesi anaerobik kapasitelerine oranla daha yüksek olan sporcuların artan iş yükünü daha fazla sürdüremediği ve bu yüzden testi daha erken bıraktıkları söylenebilir. Egzersiz esnasında iskelet kaslarının kasılabilmesi için ihtiyaç duyulan enerji aerobik metabolizma yoluyla oksijenin kaslara taşınmasıyla sağlanır. Egzersiz esnasında iş yükü arttıkça, artan şiddete uyum sağlayabilmek adına doğru orantılı olarak ihtiyaç duyulan enerji miktarı da artmaktadır. Dolayısıyla aerobik olarak ihtiyaç duyulan enerjinin karşılanabilmesi için oksijen tüketiminde bir artış meydana gelecektir. Egzersizler esnasında enerji üretim metabolizması bakımından aerobik metabolizma oldukça işlevseldir ayrıca bu sayede enerji üretimi esnasında üretilen yan ürün miktarı da oldukça sınırlıdır. Daha yüksek şiddetli egzersizler esnasında ise enerjinin aerobik yolla üretilebilmesi için daha fazla miktarda oksijen gerekmektedir. Bu yüzden egzersizin şiddeti arttıkça oksijen tüketimi de artacaktır (Skinner ve McClellan, 1980). Yapmış olduğumuz çalışmada da her iki test protokolü arasında VO2maks değerleri arasında anlamlı bir farkın meydana gelmemesinin sebebi olarak her iki test protokolü içinde artan iş yükünün yüksek olmasından dolayı kaynaklandığı ifade edilebilir. Lewis ve ark, farklı egzersiz formları sonucunda VO2maks da görülen bu farklılıkların sebebinin egzersiz esnasında aktive olan kasların miktarından kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Bu doğrultuda bisikletçilerin kendi branş karakteristiğine daha uygun olmasına rağmen koşu bandı protokolünde ulaşmış oldukları VO2maks düzeylerine ulaşmış olmalarının sebebinin de koşu eylemi esnasında daha fazla kas aktivasyonu sağlıyor oldukları ve dolayısıyla birim zamanda daha fazla kas dokusuna oksijen taşınması söz konusu olduğundan benzer oranlarda VO2maks düzeylerine sahip oldukları ileri sürülebilir. Kaynakça Bergh., Ub, Ekblom, B., Astrand Po. (2000). Maximal oxygen uptake classical versus contemporary viewpoints. Medicine and Science Sports Exercise. 32:85-88. Bertuzzi, R., Bueno, S., Pasqua, L. A., Acquesta, F. M., Batista, M. B., Roschel, H., Kiss, M. A. , Serrao, J. C., Tricoli, V., Ugrinowitsch, C. (2012). Bioenergetics and Neuromuscular 107 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) determinants of the time to exhaustion at velocity corresponding to VO2max in recreational long-distance runners. The Journal of Strenght and Conditioning Research. 26(8): 2096-2012. Boileau, R.A., Bonen, A., Heyward, V.H., Massey, B.H. (1977) Maximal aerobic capacity on the treadmill and bicycle ergometer of boys 11-14 years of age. Journal of Sports Medicine and Physical Fitness. 17, 153-162. Davies, Mg., Dalsky, G., Vanderburgh, P. (1995). Allometric scaling of VO2max by body mass and lean body mass in older men. Journal of Aging and Physical Activity. 3: 324–331. Faina M, Billat V, Squadrone R, De Angelis M, Koralsztein JP, Dal Monte A. Anaerobic contribution to the time to exhaustion at the minimal exercise intensity at which maximal oxygen uptake occurs in elite cyclists, kayakists and swimmers. European Journal of Applied Physiology. 1997;76:13–20. Gurney, B. (2002). Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206. Heyward, V. H. (2006). Advanced Fitness Assessment and Exercise Prescription: Fifth Edition. Champaign, IL: Human Kinetics. p.56. Leger, L. (1996). Aerobic performance in Docherty D (ed.). Measurement in pediatric exercise science. Human Kinetics: Champaign, 16.. Lewis, SF. (1983). Cardiovascular responses to exercise as functions of absolute and relative workload. Journal of Applied Physiology. 54:1314-1317. Mayers, J. N. (2001). The physiology behind exercise testing. Primary Care. 28:5-28. Mian, O.S., Thom, J.M., Ardigo, L.P., Narici, M.V, Minetti, A.E. (2006). Metabolic cost, mechanical work, and efficiency during walking in young and older men. Acta Physiol.186; 127– 139. Skinner, J.S. and McLellan, T.H. (1980). The transition from Aerobic to Anaerobic Metabolism. Research Quarterly for Exercise and Sport. 51(1): 234-248. Anahtar Kelimeler: Ergometre, Oksijen Tüketimi, Yağsız vücut kütlesi 108 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 166. ERKEK HENTBOL VE VOLEYBOL SPORCULARININ DOMĐNANT OMUZ EKSTANSĐYON ve FLEKSĐYON PĐK TORK DEĞERLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1, Gökhan UMUTLU1, Esra ÖZOĞUZ1, Uğur CAN1, A. Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Hentbol ve voleybol branşları genel yapısı itibariyle karşılaştırıldığında branşlar arasında üst ekstremite hareketlilikleri arasında farklılıklar olmasına rağmen, her iki branşta da omuz ekstansör ve fleksör kas gruplarının sporcuların atış ve smaç eylemleri üzerinde büyük oranda etkili olduğu söylenebilir. Üst ekstremite eklem hareketleri birçok branşta önemli bir yere sahiptir. Voleybolda hücum ve blok becerileri toplam hareketlerin ve reflekslerin % 45 ini oluşturmakta, aynı zamanda bir müsabaka esnasında sayıların % 80 i bu tekniklerin kullanılması sonucu alınmaktadır. Benzer olarak, hentbol gibi branşlarda da yüksek bir anaerobik kapasite gerekmektedir. Oyun esnasında, şut atma ve blok gibi eylemler yerine getirilirken uzuv ve gövde bölgesi eklemlerde yüksek miktarda güç ve kuvvet seviyelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Büyük bir vücut kütlesine sahip kuvvetli hentbol sporcuları branşın genel yapısı itibariyle oyuncunun sıçrama ve fırlatma anında rakiplerine karşı fiziksel bir müdahalede bulunuyor olması güç ve hız gerektiren atışlarda daha iyi olmalarını sağlamaktadır (Wagner 2014). Bu branşlarda; atış ve smaç esnasında üst ekstremite tekniklerinin birbirinden farklılık gösteriyor olmaları, branşın genel kuralları, topun boyutu, ağırlığı ve rakip savunma oyuncularının farklı hücum stratejileri uyguluyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak, üst ekstremite hareketleri özellikle atış ve smaç kinematiklerinden dolayı birbirine benzerlik göstermektedir (Wagner, Pfusterschmied, Landlinger, Duvillard ve Müller, 2014). Branşlar arasında genel atış ve smaç kinematiklerinin benzerliklerinden dolayı bu çalışmada voleybol ve hentbol sporcularının dominant olarak kullandıkları atış ve smaç kolları arasında omuz pik tork değerleri arasında bir farklılık olup olmadığı, branşların atış karakteristiklerinin sporcuların omuz ekstansiyon ve fleksiyon kuvvetleri üzerinde nasıl bir etki oluşturduğunu tespit etmek amaçlanmıştır. Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalamışlardır. Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde bilgilendirilmiştir. Çalışmaya, yaşları 20 ile 25 yıl (22,56±1,51 yıl) arası değişen (boy:178,22±6,52 cm, vücut ağırlığı:71,23±10,21 kg, vücut yağ yüzdesi:11,90±4,64 , yağsız vücut kütlesi 61,96±9,49 kg), Dominant Omuz Ekstansiyon Pik Tork değerleri (103,33±30,12 Nm), Dominant Omuz Fleksiyon Pik Tork değerleri (67,52±18,32 Nm) 9 aktif erkek hentbol sporcusu ve yaşları 19 ile 29 yıl (22,22±3,11 yıl) arası değişen (boy:176,78±5,33 cm, vücut ağırlığı:79,83±9,08 kg, vücut yağ yüzdesi:17,44±6,23 yağsız vücut kütlesi:65,54±6,67 kg), Dominant Omuz Ekstansiyon Pik 109 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tork değerleri (96,33±20,12 Nm), Dominant Omuz Fleksiyon Pik Tork değerleri (67,00±13,22 Nm) olan 9 aktif erkek voleybol sporcusu katıldı. Bireylerin antropometrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapıldı ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlendi. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapıldı. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hassaslığındaki baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçüldü. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Deneklerin sağ ve sol omuz eklemi izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5'er tekrar uyguladı. Bireylerin izokinetik kuvvet parametrelerini belirlemek için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle desteklendi. Test yatay pozisyonda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmayarak suretiyle destek almamaları sağlandı. Deneklerin dominant kollarına aynı test uygulandı. Voleybol ve Hentbolcuların Sağ - Sol dominant omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin karşılaştırılmasında Mann Whithey U Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak belirlendi. Bulgular Tablo 1: Voleybolcuların demografik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri (N=9) Ortalama SS Yas (yıl) 22,22 3,11 Boy (cm) 176,78 5,33 VA (kg) 79,83 9,08 VYY (%) 17,44 6,23 YVK (kg) 65,54 6,68 Eks_PT (NM) 96,33 20,12 Flex_PT (NM) 67,00 13,22 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kitlesi, Eks_PT: Ekstansiyon Pik Tork, Flex_PT: Fleksiyon Pik tork 110 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Çalışmaya katılan Voleybolcuların demografik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Her iki branşın Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin karşılaştırmak için yapılan analiz sonucu branşlar arasında pik tork değerler açısından anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Tablo 2: Hentbolcuların demografik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri (N=9) Ortalama SS Yas (yıl) 22,56 1,51 Boy (cm) 178,22 6,52 VA (kg) 71,23 10,21 VYY (%) 11,90 4,64 YVK (kg) 61,96 9,49 Eks_PT (NM) 103,33 30,12 Flex_PT (NM) 67,52 18,32 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kitlesi, Eks_PT:Ekstansiyon Pik Tork, Flex_PT: Fleksiyon Pik tork Çalışmaya katılan hentbolcuların demografik ve fizyolojik özellikleri Tablo 2’de verilmiştir Tartışma ve Sonuç: Yapılan bu çalışmada erkek hentbol ve voleybol sporcularının üst ekstremite dominant omuz pik tork değerleri karşılaştırılmış ve branşların genel atış karakteristiklerinin sporcuların omuz pik tork kuvvet üretme yetenekleri üzerine bir etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda tüm parametreler arasında sporcuların üst ekstremite omuz eklemi ekstansiyon ve fleksiyon pik tork değerleri arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Branşların genel yapıları göz önünde bulundurulduğunda hentbol branşında sporcuların atış pozisyonu yaratabilmek adına daha fazla fiziksel mücadele içerisinde bulunuyor olmaları dolayısıyla hentbol sporcularının antrenman programlarında kuvvet programlarına daha fazla yer verdiği öne sürülebilir. Bunun yanı sıra, yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda atış mekaniği hentbol ve voleybol gibi branşlar arasında benzer olmasına rağmen atış esnasında sporcuların topu fırlatma ve smaç esnasında uyguladıkları açısal hız farklılık göstermektedir. Yapılan bir araştırmada, Wagner ve ark. atış ve smaç anında omuz fleksiyonunda görülen açısal hızların hentbolcular için 1100±240 (°/s); voleybolcular için ise 920±130 (°/s) olduğunu tespit etmişlerdir. Bu sonuçlar doğrultusunda hentbolda fırlatma ve voleybolda smaç uygulaması esnasında açısal hız düzeyinin fazla olmasının omuz ekleminde meydana gelen güç üretme kapasitesinin de o kadar yüksek olabileceği söylenebilir. Çalışmamızda sabit açısal hız 60 derece/sn olduğundan açısal hızdan elde edilen kuvvet kazanımı ortadan kaldırılmış ve sadece kasların ortaya çıkardığı kuvvet ölçülmüştür. Ayrıca Wagner’ın çalışmasında belirttiği üzere 111 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) müsabaka sırasında uygulanan şut ve smaç tekniklerinin de açısal hızları arasında anlamlı fark yoktu. Çalışmamıza katılan voleybol ve hentbol sporcularının omuz kaslarının ekstansiyon ve fleksiyonda ürettikleri kuvvetler arasında farkın anlamlı olmaması branşların teknik ve antrenmanlarının benzer özellikler gösteriyor olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz. Ayrıca, oyun sürelerinin hentbol branşında daha uzun olması ve kullanılan topların ağırlıklarının daha fazla olmasının branşlar arasında omuz kuvveti gelişimi üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Tüm bu etkenlerin yanı sıra güç farkını oluşturabilecek unsurlar arasında hentbol topunun ağırlığı ve hentbolda atış esnasında atış kolunun salınımı ve rakipler tarafından atış koluna uygulanan baskı sayılabilir. Ancak voleybolda smaç esnasında sporcunun vuruş koluna dışarıdan uygulanan ilave bir direnç bulunmamaktadır (Elliott ve ark., 1995; Marshall ve Elliott, 2000). Bu farklılığın elit sporcularda daha ön plana çıktığı ve bizim çalışmamıza yansımadığı söylenebilir. Ancak bizim yaptığımız çalışma sonucunda bu etkenlerin pik tork değerlerine yansımamış olmasının sebebinin sporcuların elit seviye sporcular olmaması, yapmış oldukları antrenman programlarında kuvvet antrenmanlarına yeterli düzeyde yer vermedikleri, dolayısıyla etkenin sporcuların pik tork değerlerine yansımadığı söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Hentbol-voleybol, izokinetik kuvvet, omuz Kaynakça 1- Elliott, B., Marshall, R., Noffal, GJ. (1995). Contributions of upper limb segment rotation during the power serve in Kinematic differences in overarm movements tennis. Journal of Applied Biomechanics. 11: 433–442. 2- Marshall, RN., Elliott, BC. (2000). Long-axis rotation: the missing link in proximal-to-distal segmental sequencing. Journal of Sports Sciences. 18: 247–254. 3- Wagner, H., Buchecker., M., von Duvillard, SP., Müller, E. (2010). Kinematic description of elite vs. low level players in team-handball jump throw. Journal of Sport Science and Medicine. 9: 15–23. 4- Wagner, H., Pfusterschmied, J., Tilp, M., Landlinger, J., von Duvillard, S. P., Müller, E. (2014). Upper-body kinematics in team-handball throw, tennis serve, and volleyball spike. Scandinavian Journal of Medicine and Science in Sports. 24:345–354. Anahtar Kelimeler: Hentbol-Voleybol, Đzokinetik Kuvvet, Omuz 112 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 28. ERKEK TAKIM SPORCULARINDA EĞĐTĐM SEVĐYESĐ SALDIRGANLIK ĐLĐŞKĐSĐ Serdar Şerare (Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü Pedagojik Formasyon, SĐVAS) ÖZET Gelişen dünyada insanlara değer kazandıran en önemli gücün eğitim olduğu bilinmekte, geri kalmış toplumların en büyük sorunu, eğitim eksikliğinden kaynaklanmakta, yazmayan okumayan araştırmayan eğitim oranı düşük toplumlar iletişimi eksik birbirinden kopuk kavgacı bireyler yetiştirdiği düşünülmektedir. Kendi iç iletişimini sağlayamayan bireyler kişilerarası iletişimde de problemler yaşamış ve saldırganlık sosyal hayatın her kademesinde, sokakta, iş yerinde, aile içinde ve sportif alanlarda artan bir oranda yaşanan önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Saldırganlık sözcüğüne etimolojik açıdan bakıldığında, latince ”ad“ (Doğru) ve “gradi“ ( adım) sözcüklerinden oluşmuştur. Đngilizce “ Agression ” olarak ifade edilen sözcük ileriye doğru hareket etmek anlamını taşımaktadır. Saldırganlık “Kötülük ya da yıpratma amacıyla bir kimseye karsı doğrudan doğruya silahlı ya da silahsız bir eylemde bulunma, bireyin kendi düşünce ve davranışlarını dıştaki direnmelere karşın, zorla karsısındakine benimsetme çabası” olarak tanımlanmaktadır (TDK, 1983, s.1008). Dolayısıyla spor sahalarında işittiğimiz koro veya solo küfürler saldırganlıktan başka birey değildir. (Tiryaki 2000).Toplumda saldırganlık bir bütün olarak bilinmesine rağmen uzmanlar saldırganlığın alt boyutlarından bahsetmiştir. Alt boyutlarından bir tanesi de yıkıcı saldırganlıktır. Yıkıcı saldırganlık insan türüne özgü, kalıtımsal olarak programlanmamış, biyolojik olarak uygulanamayan, hiçbir amacı olmayan ve doyurulması üst düzey ihtiyaçlarla ilişkili bir saldırganlık çeşidi olarak vurgulanmaktadır (Fromm. E. 1993). Kiper’e ( 1984) göre Yıkıcı saldırganlık bireylerin herhangi bir engellenme durumunda, üzüntü veya karmaşık duygu yoğunluğu içerisinde kendisine zarar veren kaynağa karşı, zarar verme amacı taşıyan yıkıcı bir tutum izleyip, toplumun onaylamayacağı biçimde yıkıcı bir saldırganlık sergilemesidir. Bu tür saldırganlık düşmanlık içermektedir. Atılganlık ise başkalarını küçük görmeden, onların haklarını da tanıyarak, bireyin kendi haklarını koruyabilme, duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilme yolu olarak geliştirilen, bir çeşit kişiler arası ilişkiler biçimi olarak tanımlanabilir (Kurthan F.1998). Kiper’e (1984) göre atılganlık, yapıcı saldırganlık olarak nitelendirilmelidir. Bireylerin kendilerini olduğu gibi anlatabilme, olumlu ve olumsuz duygularını iletebilme, kendilerine ters gelen isteklere karşı direnebilme ve karşısındakinden bir istekte bulunabilme becerisidir (Voltan, 1980).Pasif bir davranış şekli olan ve sürekli mücadeleden kaçma durumu gözlenen edilgen saldırganlık durumunda bireyler farklı kaygılardan dolayı pasif bir davranış gösterip mücadeleden kaçma eğilimindedir. (Bostan ve Kılcıgil, 2008). Edilgen kişiler, çevrelerine güven vermedikleri için, kendileri de güven duygusuna sahip değillerdir. Zayıf karakterli ve karmaşık bir kişilik yapısına sahiptirler ”(Humphreys.T. 1999). Pasif ve direnç, somurtkanlık ve kavgacılık, otoriteye karşı çıkma, şanssızlığından yakınma temel bulgularıdır (Dervent 2013). Bazı bireyler ise, öfkelendikleri zamanlarda edilgen ve dolaylı saldırganlığı tercih ederler ya da geri çekilme davranışı gösterebilirler. Bu durum "Öfke duygusunun her zaman saldırgan davranışa yol açacağı" biçimindeki yargının doğru olmadığını ortaya koyar (Akt. Özmen, 2004). 113 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sporda saldırganlığa sık rastlanmaktadır. Özellikle takım sporlarında saldırganlık içeren bazı terimler yerleşik durum almıştır. Örneğin, “agresif savunma”,”agresif oyun” bunlardan bazılarıdır. Burada geçen agresif terimi onaylanan bir durumu gösterir. Kuralların sınırını açmadığı sürece desteklenir, hatta ödüllendirilir (Doğan O.2004). Ne şekilde tanımlanırsa tanımlansın saldırganlık onaylanmayan kişinin başkasına ya da kendisine zarar veren sosyal bir davranış biçimidir. Toplumda saldırganlık ve şiddet içeren olayların artması bilim insanlarının bilimsel gerçekler ışığında kalıcı stratejiler ve eylem planları belirlemeleri’ni zorunlu kılmaktadır. Amaç: Bu araştırmanın amacı spor, saldırganlık ve eğitim ilişkisini belirli sınırlıklar içerisinde Sivas Đlinde takım sporu yapan erkek sporcuların saldırganlık düzeylerini eğitim seviyeleri göz önünde bulundurularak incelemektir. Materyal ve Yöntem: Araştırmada konu ile ilgili deneklerden sağlanan veriler, Đpek ĐLTER (Kiper) tarafından geliştirilmiş ve 30 maddeden oluşan “Saldırganlık Envanteri” ( Kiper,1984) Bu ölçek yıkıcı saldırganlık, atılganlık ve edilgen saldırganlık için üç alt test içermektedir. Her alt test 10 sorudan oluşup karışık yerleştirilmiştir. Envanterde kullanılan materyal, soru formu ve yanıt kağıdı dır. Sorular “bana hiç uymuyor” ve “bana çok uyuyor” uçları arasında değişen 7’ li likert tipidir. Kurumsal olarak her bir alt testte, her soruya bana çok uyuyor yanıtı veren denek 7, bana hiç uymuyor yanıtı veren denek ise 1 puan almaktadır. Ölçek Sivas ilinde bulunan 4 Futbol 1 Basketbol 1 Voleybol ve 1 Hentbol takımına uygulanmıştır. Taranılan kaynaklar ve yapılan anketler sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizinde betimsel istatistikler (ortalama, standart sapma, minimum, maksimum değerler vb.) ilişkisiz t test teknikleri uygulamış ve SPSS 17 paket programında değerlendirmeye alınarak, sonuçları frekans tabloları halinde gösterilmiştir. Ayrıca eğitim seviyesi ve saldırganlık düzeyleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bulgular ve Sonuç: Bu araştırmada, öncelikli olarak belirli sınırlılıklar içerisinde takım sporcularında eğitim seviyesi ve saldırganlık ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Veriler, takım sporu yapan sporcuların eğitim seviyeleri değişkenleriyle saldırganlık ilişkisinin karşılaştırılmasıyla elde edilmiştir.Uygulanan ölçek ile deneklerin iletişim kurdukları sosyal ortamlarında gösterdikleri davranışlar yıkıcı saldırganlık, atılganlık, edilgen saldırganlık ve genel saldırganlık yönünden açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmaya katılan 78 sporcunun branş dağılımına bakıldığın da 6’sı (% 7,7) basketbol, 54’ü (% 69,2) futbol, 10’u(%12,8) hentbol ve 8’i (% 10,0) voleyboldur. Eğitim seviyelerine bakıldığın da 36’sı (% 46,2) lise eğitimi görmüş ya da görmekteyken 42’si (% 53,8) üniversite eğitimi görmüş ya da görmektedir. Eğitim düzeyi lise olan denekler ile üniversite olan deneklerin envanter alt ölçeklerinden almış oldukları puanlara ilişkin betimsel istatistik sonuçların şöyledir. Eğitim düzeyi üniversite olan takım sporcularının atılganlık puanları ortalaması, eğitim düzeyi lise olan deneklerden daha düşükken yıkıcı saldırganlık, edilgen saldırganlık ve genel saldırganlık puanları ortalaması ise daha yüksektir. Sonuç olarak; Yıkıcı Saldırganlık, Atılganlık, Edilgen Saldırganlık puanlarında ve Genel Saldırganlık düzeylerinde farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir. Ancak anlamlı bir fark bulunamamıştır. (p<0,05). Anahtar Kelimeler: Spor,Eğitim,Saldırganlık 114 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kaynakça Bostan, G. ve Kılcıgil, E. (2008). Beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencisi olan ve olmayan Ankara Üniversitesi öğrencileri saldırganlık boyutları. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi.5 (3), 133-140. Devrent, F.(2007). Lise Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeyleri ve Sportif Aktivitelere Katılma Đlişkisi Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Ankara. Dursun, S. Lagece, D. izmir, M. ve Turgut, T. (2006). Assesment Of Violence And Aggression Ġn Psychiatric Settings: Descriptive Aproaches. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 16 (3), ss. 179 -194. Erşan Etem, Erdal, Doğan O, Doğan S, (2009), Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeylerinin Sosyodemografik Açıdan Değerlendirilmesi. Cumhuriyet Tıp Dergisi 31: 231238 Fromm, E. (1993), Đnsandaki Yıkıcılığın Kökleri 1 (Çev. Ş. Alpagut, 2. Basım), Đstanbul: Payel Yayınevi. Humphreys, T.(1999). Disiplin Nedir? Ne Değildir? (Çev. Çelik, B.,), Đstanbul, Epsilon Yayıncılık, Kiper,Đlter (1984), Saldırganlık Türlerinin Çeşitli Ekonomik, Sosyal Ve Akademik Değişkenlerle Đlişkisi. Ankara Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara Kurthan, F.(1998). “Dünyada ve Türkiye’de Spor Yönetimi”. Bağırgan Yayınevi, Ankara,:35 Özmen, A. (2004), "Seçim kuramı ve gerçeklik terapisine dayalı öfkeyle başa çıkma eğitim programının üniversite öğrencilerinin öfkeyle başa çıkma becerileri üzerindeki etkisi." Yayımlanmamış doktora tezi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara Tiryaki Ş.(2000),Sporda Şiddet ve Saldırganlık Gaziantepspor Kulübü Spor Eğitim Yayınları. TDK, Türkçe sözlük.( 1983) Yedinci Basım. Ankara: Türk Dil Kurumu Voltan, N. (1980).Grupta Atılganlık Eğiliminin Bireyin Saldırganlık Düzeyine Etkisi. Ankara: H.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi. (3): 62 - 66. 115 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 29. MÜKEMMELĐYETÇĐLĐK VE BAŞARI HEDEFLERĐNĐN SPORCULARIN ĐÇĐNDE BULUNDUKLARI OLUMLU-OLUMSUZ DUYGU DURUMLARINI BELĐRLEMEDEKĐ ROLÜ Aysel KOLSALLAYAN1, Kirami Erkan ALTOK1, Ahmet KÖKSAL1 (1) Ege Üniversitesi,Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sporda Psiko-Sosyal Alanlar A.B.D.,Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı Mükemmeliyetçi kişilik özelliği ve başarı hedeflerinin sporcuların içinde bulundukları olumlu ve olumsuz duygu durumlarını belirlemedeki rolünü incelemektir. Çalışmaya, yaşları 18 ile 30 arasında değişen, ulaşılabilen ve gönüllü olan 220 sporcu ( 117 kadın, 103 erkek) katılmıştır. Katılımcılara, belirli bir zaman gözetilmeksizin, ve Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği (Watson, Clark ve Tellegen, 1988), Spora Özgü Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği (Dunn ve ark. ,2002, 2005) ve 2x2 Başarı Hedefleri Envanteri (Conroy ve ark., 2003) uygulanmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda yapılan analizler, olumlu duygu durumlarının algılanan aile baskısı ve ustalık kaçınma alt boyutları, olumsuz duygu durumlarının ise hatalarla aşırı ilgilenme, ustalık kaçınma ve ustalık yaklaşma alt boyutları tarafından yordandığını ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçları, sporcuların olumlu duygu düzeylerinin artırılması hedeflenirken mükemmeliyetçilik ve başarı hedefi yönelimlerinin de dikkate alınabileceğini göstermektedir. Çalışma Grubu: Araştırmanın çalışma grubunu ulaşılabilen ve gönüllü olan, yaşları 18 ile 30 arasında değişen 117 kadın ( yaş= 21.52; Ss= 2.99) ve 103 erkek (( yaş=23.80; Ss=4.36) olmak üzere çeşitli dallarda lisanslı sporcu olduklarını ifade eden toplam 220 sporcu (( yaş =22.59; Ss=3.86) oluşturmaktadır. Çalışma grubunda bulunan sporcuların 156'sı takım sporlarında ( yaş= 22.75; Ss= 4.09), 64'ü bireysel sporlarda ( yaş= 22.19; Ss= 3.24) görev almaktadır. Veri Toplama Araçları: Araştırma kapsamında sporcuların olumlu-olumsuz duygu durumlarının ölçülmesi maksadıyla Watson, Clark ve Tellegen (1988) tarafından geliştirilen Pozitif-Negatif Duygu Ölçeği (Positive and Negative Affect Schedule-PANAS), mükemmeliyetçilik düzeylerinin ölçülmesi maksadıyla Dunn ve ark. (2002, 2005) tarafından geliştirilen Spora Özgü Mükemmeliyetçilik Ölçeği (Multidimensional Perfectionism Scale in Sport) ve başarı hedeflerinin ölçülmesi maksadıyla Conroy, Elliot ve Hoffer (2003) tarafından geliştirilen 2×2 Başarı Hedefleri Envanteri (A 2×2 Achievement Goals Questionnaire for Sport) kullanılmıştır. Verilerin Toplanması ve Analizi: Veriler, sportif faaliyetlerine devam eden lisanslı sporculara ölçeklerin uygulanması yoluyla toplanmıştır. Ölçekler istekli olan katılımcılara özel bir zaman aralığı sınırlaması olmadan uygulanmıştır. Katılımcıların kullanılan ölçeklerden aldıkları puanlara ilişkin betimsel istatistikler "IBM SPSS Statistics 20" yazılımı kullanılarak hesaplanmıştır. Sporcuların içinde bulunduğu olumluolumsuz duygu durumları ile mükemmeliyetçilik ve başarı hedefleri arasındaki ilişki Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi kullanılarak, mükemmeliyetçilik ve başarı hedefi puanlarının içinde bulundukları olumlu-olumsuz duygu durumlarını belirlemedeki rolü ise Çoklu Doğrusal Regresyon Modeli kullanılarak hesaplanmıştır. Araştırmada olumlu ve olumsuz duygu 116 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) alt boyutları bağımlı değişken olarak kabul edilmiş, mükemmeliyetçilik ve başarı hedefleri alt boyutları bağımsız değişkenler olarak analize dahil edilmiştir. Bulgular: Sporcuların içinde bulundukları olumlu ve olumsuz duygu durumlarının mükemmeliyetçilik ve başarı hedefleri arasında bulunan ilişkiyi belirlemek maksadıyla yapılan korelasyon analizi (Pearson) sonucunda sporcuların içinde bulundukları olumlu duygu durumunun mükemmeliyetçiliğin uyum sağlanamayan boyutlarından biri olan algılanan aile baskısı alt boyutu ile pozitif yönde, başarı hedeflerinin uyum sağlanamayan boyutlarından biri olan ustalık kaçınma alt boyutu ile negatif yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu görülmüştür. Olumsuz duygu durumlarının ise mükemmeliyetçilik ve başarı hedeflerinin uyum sağlanamayan boyutlarından olan hatalarla aşırı ilgilenme, algılanan aile baskısı, ustalık kaçınma ve performans kaçınma alt boyutları ile pozitif yönde anlamlı bir ilişkiye sahip olduğu görülmüştür. Mükemmeliyetçilik ve başarı hedeflerinin sporcuların içinde bulundukları olumlu ve olumsuz duygu durumlarını belirlemedeki rolünün incelenmesi maksadıyla gerçekleştirilen çoklu regresyon analizleri sonuçları, algılanan aile baskısı ve ustalık kaçınma alt boyutlarının olumlu duygu durumlarını anlamlı düzeyde yordadığı ( =7.448, p=.001), hatalarla aşırı ilgilenme, ustalık kaçınma ve ustalık yaklaşma alt boyutlarının ise olumsuz duygu durumlarını anlamlı düzeyde ( =13.240, p=.000) yordadığını ortaya çıkarmaktadır. Alt boyutlara yönelik t testi sonuçları "hatalarla aşırı ilgilenme" alt boyutunun olumsuz duygu durumunu belirlemede en önemli role sahip olduğunu (β =.288) göstermektedir. Sonuç ve Öneriler: Araştırma neticesinde elde edilen bulgular, hata yapma endişesi ve algılanan aile baskısı yüksek sporcuların ustalık-performans kaçınma hedeflerini benimsediklerini ve bu çerçevede olumsuz duygu durumlarını daha yoğun yaşadıklarını ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca, algılanan aile baskısının yüksek olması, ustalık kaçınma hedeflerinin benimsenmemesi durumunda olumlu duyguların önemli bir belirleyicisi olarak ortaya çıkmaktadır. Đyi oluş kavramının önemli bir bileşeni olan olumlu duygu durumunun performansa etkisi ve elde edilen bulgular göz önünde bulundurulduğunda; hatalarla aşırı ilgilenen ve kaçınma hedeflerini benimseyen sporcularda olumsuz duygu durumlarının daha yoğun yaşanıyor olması bulgusundan yola çıkarak, sporcuların kendilerine uygun hedefler belirlemeleri konusunda eğitilmeleri ve psikolojik destek programlarına dahil olmaları sağlanabilir. Aile baskısının olumlu ve olumsuz duygu durumlarının her ikisiyle olan ilişkisi bulgusundan yola çıkarak, bu konuda sorun yaşayan sporcular ve ailelerinin uygun psikolojik destek ve rehberlik programlarına dahil edilmeleri sağlanabilir. Bu araştırma "iyi oluş" kavramının olumlu ve olumsuz duygu boyutlarının, mükemmeliyetçilik ve başarı hedefi boyutları tarafından belirlenmesine ilişkin bulguları içermekte olup, müteakip araştırmalarda "yaşam doyumu" boyutunun da göz önünde bulundurulmasının konunun daha ayrıntılı bir şekilde anlaşılması açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Đlave olarak, araştırma kapsamındaki ölçeklerin serbest zamanlarda uygulanmış olması, sonuçların performansa ilişkin genellenebilirliği açısından bir sınırlılık getirmektedir. Bu kapsamda, ölçeklerin sporculara müsabaka öncesinde uygulanması metoduyla çalışmanın yenilenmesinin, bulguların genellenebilirliği açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir. 117 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Seçilmiş Kaynaklar 1. Conroy, D.E., Eliot, A.J., Hofer, S.M.(2003) A 2x2 achievement goals questionnaire for sport: Evidence for factorial invariance, temporal stability, and external validity. Journal of Sport & Exercise Psychology, 25: 456-476. 2. Çepikkurt, F. (2011) Üniversiteli Hentbolcuların Mükemmeliyetçilik ve Kaygı Düzeyleri ile Başarı Hedefleri ve Müsabaka Sonuçlarına Yaptıkları Yükleme Biçimleri Arasındaki Đlişkinin Đncelenmesi. Doktora tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Adana. 3. Diener, E. (1984). Subjective well-being. Psychological Bulletin, 95: 542–575. 4. Dunn, J.G.H., Causgrove-Dunn, J., Syrotuik, D.G.(2002) Relationship between multidimensional perfectionism and goal orientations in sport. Journal of Sport and Exercise Psychology, 24: 376-395. 5. Dunn, J.G.H., Gotwals, JK., Dunn, JC. (2005) An examination of the domain specificity of perfectionism amoung intercollegiate student athletes. Personality and Individual Differences, 38: 1439-1448. 6. Gençöz T. (2000). Pozitif ve negatif duygu ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk Psikoloji Dergisi, 15(46), 19-26. 7. Kaye M.P., Conroy D.E., Fifer A.M.(2008) Individual differences in incompetence avoidance. Journal of Sport and Exercise Psychology, 30: 110-132. 8. Kazak Çetinkalp, Z. (2009) Sporda Hür Đrade Kuramı ve Başarı Hedefi Kuramının Değerlendirilmesi. Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đzmir. 9. Keyes, C. L. M., Shmotkin, D., & Ryff, C. D. (2002). Optimizing well-being: The emprical encounter of two traditions. Journal of Personality and Social Psychology, 82(6), 1007-1022. 10. Kuyumcu, B.(2013). Üniversite Öğrencilerinin Pozitif ve Negatif Duygu Durumlarının Psikolojik Đyi Oluşlarını Yordama Gücü. Kuramsal Eğitimbilim Dergisi, 6(1), 62-76. 11. Roberts, G.C., Spink, K.S., & Pemberton, C.L. (1999). Learning experiences in sport 12. psychology. 2nd ed. Champaign,IL: Human Kinetics. 115-118. 13. Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2001). On happiness and homan potentials: A review of research on hedonic and eudaimonic well-being. Annual Review of Psychology, 52: 141166. 14. Toros, T., Koruç, Z.(2005) Hedef Yönelimleri ve Algılanan Motivasyonel Đklim Arasındaki Đlişki. Spor Bilimleri Dergisi, Hacettepe j.of Sport Sciences, 16(3),135-145. 15. Watson D. , Clark L.A., Tellegen A.(1988) Development and validation of brief measures of positive and negative affect: the PANAS scales. Journal of Personality and Social Psychology, 54(6), 1063-1070. Anahtar Kelimeler: Mükemmeliyetçilik, Başarı Hedefleri, Olumlu-Olumsuz Duygu 118 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 57. GÜREŞÇĐLERĐN YAŞAM DOYUMLARININ YAŞ VE DENEYĐM AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ Ali Burak TOY1, Turhan TOROS2 (1) Hitit Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi,Türkiye (2) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Antrenörlük Eğitimi Bölümü,Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı, güreşçilerinin yaşam doyumu düzeylerini; deneyim ve yaş değişkenlerine göre incelemektir. Araştırmanın örneklemi, 2014 yılı Türkiye Karakucak güreş şampiyonasına katılan 115 güreşçi ve büyükler grekoromen güreş 2. lig finallerine katılan 123 güreşçi olmak üzere toplamda 238 güreşçiden oluşmaktadır. Katılımcıların yaş ortalaması 21,28±4,56’dır. Güreşçilerin yaşam doyumu düzeyini belirlemek amacıyla Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye uyarlaması Yetim (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde pearson korelasyon ve betimsel istatistik analizi yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre, güreşçilerin yaş ile yaşam doyumu arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (r= 0.73, p>0.05). Güreşçilerin branş deneyimi ile yaşam doyumu arasında ise pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r= 0.144**, p<0.05). Sonuç olarak, güreşçilerin branş deneyimi arttıkça yaşam doyumu düzeyleri artmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yaşam Doyumu, öznel Đyi Olma, Güreş, Yaş, Deneyim 119 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 70. KOCAELĐ ÜNĐVERSĐTESĐ BESYO SON SINIF ÖĞRENCĐLERĐNĐN ĐSTĐHDAM SORUNU AÇISINDAN UMUTSUZLUK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Havva YILMAZ1, Murat SON1, Betül BAYAZIT 1, Canan Gülbin ESKĐYECEK1, Yavuz TAŞKIRAN1 (1) Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Çalışmanın Tanımı: Üniversite son sınıfa gelmiş ve kısa zamanda hayata atılarak yaşamını devam ettirecekleri bir gelir elde edilecekleri işi seçecek olan ve çalışacakları işte aradıkları özellikleri önceden planlamayan gençlerde umutsuzluk, tutarsızlık ve işsizlik kaygısının yüksekliği görülmektedir (Aytaç ve Bayram, 2001). Umutsuzluğun ölçümü konusunda yoğun çalışma yapan Beck, umutsuzluğu, kişilerin objektif ve gerçekçi bir nedeni olmadığı halde, deneyimlerine yanlış anlamların yüklemesi, amacına ulaşmak için çaba sarf etmediği halde bunlardan negatif sonuçlar beklenmesi ve bunun sonucu olarak gelecek hakkında olumsuz beklentileri olan, daha genel anlamıyla geleceğe kötümser tutumlarının olması şeklinde tanımlamıştır (Ehtiyar ve Üngüren, 2008). Bu tanımdan yola çıkarak, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) son sınıf öğrencilerinin istihdam sorunlarına yönelik yaşadıkları umutsuzluk düzeylerinin araştırılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Çalışmanın Amacı: BESYO son sınıf öğrencilerinin okulun bitiminde mevcut istihdam durumlarını düşünerek iş bulma kaygısı yaşaması ve sonucunda umutsuzluk yaşaması varsayımıyla yürütülen bu çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada BESYO son sınıf öğrencilerinin cinsiyet, okuduğu bölüm, öğrenim türü ve iş bulma kaygısı değişkenlerinin umutsuzluk düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Materyal ve Metod: Araştırmaya Kocaeli Üniversitesi BESYO‘da öğrenim görmekte olan ve rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen, 102’si erkek ve 90’ı kadın olmak üzere 192 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan son sınıf öğrencilerinden 66’sı öğretmenlik 44’ü spor yöneticiliği 41’i antrenörlük 41’i rekreasyon bölümlerinden oluşmaktadır. Öğrenim türlerine göre ise 64’ü gece 128’i gündüz öğrenim görmektedir. Öğrencilerin 130’u mezun olunca iş bulabileceğine inanmakta, 62’si ise mezun olunca iş bulabileceğine inanmamaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak 20 sorudan oluşan BECK Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ) ve 4 sorudan oluşan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. BUÖ, A.T. Beck, D.Lester ve L. Trexler (1974) tarafından geliştirilmiştir. Anketin 20 soruluk kısmı için Cronbach Alfa değeri (α) 0,92 olarak belirlenmiştir. Bireyden kendisi için uygun gelen ifadeleri “evet”, uygun olmayanları ise ‘hayır’ olarak işaretlenmesi istenir (Kırımoğlu, 2010). Maddelerin 11 tanesinde “evet” seçeneği, 9 tanesinde ise “hayır” seçeneği 1 puan alır. 1, 3, 5, 6, 8, 10, 13, 15. ve 19. sorularda “hayır”; 2, 4, 7, 9, 11, 12, 14, 16, 17, 18. ve 20. sorulara ise “evet” yanıtı için birer puan verilir. Puan ranjı 020’dir. Alınan puanların yüksek olması durumunda bireydeki umutsuzluğun yüksek olduğu varsayılmaktadır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 istatistik paket programında değerlendirilmiştir. Değerlendirme ikili karşılaştırmalarda t testi ve çoklu gruplarda Tek Yönlü Varyans analizi (ANOVA) kullanılarak yapılmıştır. Gruplar arasında yalnızlık puanlarında görülen farklılıkların hangi gruplar arasında oluştuğunu tespit etmek amacıyla LSD çoklu karşılaştırma testi yapılmıştır. Analizlerde hata payı 0,05 (%95 güven aralığı) olarak alınmıştır. 120 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular: Çalışmaya katılan 192 öğrencinin umutsuzluk ölçeğinden aldıkları puan ortalaması 6,00±5,58 olarak gerçekleşmiştir. 0-20 olan puan aralığına göre katılımcıların umutsuzluk düzeyleri oldukça düşük bulunmuştur. Erkek ve kadın öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Erkek öğrencilerin (X=7,19) umutsuzluk düzeyi kadın öğrencilerin (X=4,67) umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Öğrencilerin okudukları bölüme göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). LSD testi sonuçlarına göre öğrencilerin okuduğu bölümler arasındaki farka bakıldığında; antrenörlük (X=7,51) bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi öğretmenlik (X=5,08) ve spor yöneticiliği (X=4,39) bölümünde okuyanlardan, rekreasyon (X=7,73) bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi ise öğretmenlik (X=5,08) ve spor yöneticiliği (X=4,39) bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Öğrencilerin öğrenim türlerine göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Gündüz öğrenim gören (X=6,96) öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri gece öğrenim gören (X=4,09) öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Öğrencilerin mezun olunca iş bulabilme inancına göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Mezun olunca iş bulabilme inancına sahip olmayan (X=11,14) öğrencilerin umutsuzluk düzeyi iş bulabilme inancına sahip (X=3,55) öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Sonuç: BESYO son sınıf öğrencilerinin istihdam sorunu açısından umutsuzluk düzeylerinin incelendiği bu çalışmada çalışmaya katılan 192 öğrencinin umutsuzluk ölçeğinden aldıkları puan ortalaması 6,00±5,58 olarak gerçekleşmiştir. 0-20 olan puan aralığına göre katılımcıların umutsuzluk düzeyleri oldukça düşük bulunmuştur. Üniversite son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerine ilişkin çeşitli araştırmalar mevcuttur. Ceyhan (2004) çalışmasında tezsiz yüksek lisans yapan öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeyinin düşük-orta (8,32) düzeyde olduğu sonucuna ulaşmıştır. Dereli ve Kabataş (2009) sağlık yüksekokulu son sınıf öğrencileri ile yaptıkları çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin yüksek olduğu (15,53) sonucuna ulaşmışlardır. Duman, Taşğın ve Özdağ (2009) yaptıkları çalışmada BESYO spor yöneticiliği bölümü son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeyini düşük (5,39) bulmuşlardır. Ehtiyar ve Üngüren (2008) turizm ve otelcilik son sınıf öğrencileri ile yaptıkları çalışmada umutsuzluk düzeyini düşük-orta (8,82) düzeyde bulmuşlardır. Kırımoğlu (2010) BESYO son sınıf öğrencileri ile yaptığı çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeylerini yüksek olarak bulmuştur. Ulucan ve ark. (2011) BESYO son sınıf öğrencileri ile yaptıkları çalışmada öğrencilerin umutsuzluk düzeyini orta-yüksek düzeyde (10,57) bulmuşlardır. Tekin ve Filiz (2007) çalışmalarında BESYO öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin düşük (5,92) olarak bulmuşlardır. Bu çalışmada erkek ve kadın öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Erkek öğrencilerin umutsuzluğu kadın öğrencilerin umutsuzluğundan daha yüksektir. Ceyhan (2004) çalışmasında erkek öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin kız öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. Dereli ve Kabataş (2009) çalışmalarında umutsuzluk düzeyinin cinsiyete göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşmışlardır. Duman, Taşğın ve Özdağ (2009) çalışmalarında erkek öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin kadın öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Kırımoğlu (2010) çalışmasında erkek ve kadın öğrenciler arasında umutsuzluk düzeyinin farklılık göstermediği sonucuna ulaşmıştır. Ulucan ve ark. (2011) yaptıkları çalışmada, öğrencilerin cinsiyetlerine göre umutsuzluk düzeylerinin farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Yine Tekin ve Filiz’in (2007) yaptığı çalışmada da, BESYO öğrencilerinin 121 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) umutsuzluk düzeyinin cinsiyete göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada öğrencilerin okudukları bölüme göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Antrenörlük bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi öğretmenlik ve spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Rekreasyon bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin ise öğretmenlik ve spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun nedenini öğretmenlik mezunlarının devlet ve özel okullarda öğretmen olarak atanabilme, spor yöneticiliği mezunlarının ise Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün çeşitli teşkilatlarında uzmanlık alanlarına uygun hizmet birimlerinde, kamu kurum ve kuruluşlarda, amatör ve profesyonel spor kulüpleri idari yapısı içinde ve özel spor salonlarında yönetici olarak iş bulabilme olasılığının daha yüksek olmasına bağlamak mümkün olabilir. Tekin ve Filiz (2007) çalışmalarında spor yöneticiliği bölümü öğrencilerinin, antrenörlük bölümü öğrencilerinin umutsuzluk düzeyinden anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buna karşın, Kırımoğlu (2010) çalışmasında, BESYO son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeyinin okudukları bölüme göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşmıştır. Yine Ulucan ve ark. da (2011) yaptıkları çalışmada BESYO son sınıf öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin okudukları bölüme göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşmışlardır. Bu çalışmada öğrencilerin öğrenim türlerine göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Gündüz öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri gece öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksektir. Gece öğrenim gören öğrencilerin mesleklerini icra ediyor olmaları tecrübe kazandıkları ve iş bulma sıkıntısı çekmeyeceklerini düşündürdüğünden gündüz öğrenim gören öğrencilere göre daha umutlu olmalarını sağlayacağı düşünülmektedir. Kırımoğlu (2010) çalışmasında gece ve gündüz öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin farklı olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmadaki öğrencilerin mezun olunca iş bulabilme inancına göre umutsuzluk düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Mezun olunca iş bulabilme inancına sahip olmayan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi iş bulabilme inancına sahip öğrencilerin umutsuzluk düzeyinden daha yüksektir. Đş bulabileceğine inanan son sınıf öğrencileri daha az umutsuzluk yaşamaktadırlar. Ceyhan (2004), Dereli ve Kabataş (2009) ve Kırımoğlu’nun (2010) yaptıkları çalışmalarda mezun olduğunda iş bulabileceğine inanmayan son sınıf öğrencilerin umutsuzluk düzeyinin mezun olduğunda iş bulabileceğine inanan son sınıf öğrencilerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Seçilen Kaynaklar 1. Aytaç, S., Bayram, N. (2001). Üniversite Gençliğinin Đş ve Eş Seçimindeki Etkin Kriterlerinin Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) ile Analizi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. (16), 89-100. 2. Ceyhan, A.A. (2004). Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programına Devam Eden Öğretmen Adaylarının Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. Sosyal Bilimler Dergisi. 1(91-103). 3. Çokluk, F., Kırımoğlu, G. (2010). Yatılı Đlköğretim Bölge Okulu II. Kademe Öğrencilerinin Spor Yapma Durumlarına Göre Yalnızlık ve Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. 11. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Bildiri Kitabı. Antalya. 51-52. 122 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 4. Dereli, F., Kabataş, S. (2009). Sağlık Yüksekokulu Son Sınıf Öğrencilerinin Đş Bulma Endişeleri ve Umutsuzluk Düzeylerinin Belirlenmesi. SPORMETRE Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 6(1), 27-37. 5. Dilbaz, N., Seber, G. (1993). Umutsuzluk Kavramı: Depresyon ve Đntiharda Önemi. Kriz Dergisi. 1(3), 134-138. 6. Duman, S., Taşğın, Ö., Özdağ, S. (2009). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Yöneticiliği Bölümünde Okuyan Öğrencilerin Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 11(3), 27-32. 7. Ehtiyar, R., Üngüren, E. (2008). Turizm Eğitimi Alan Öğrencilerin Umutsuzluk ve Kaygı Seviyeleri ile Eğitime Yönelik Tutumları Arasındaki Đlişkinin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 1(4), 159-182. 8. Kırımoğlu, H. (2010). Türkiye’deki Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Son Sınıf Öğrencilerinin Đstihdam Sorunu Açısından Umutsuzluk Düzeylerinin Đncelenmesi. Kastamonu Eğitim Dergisi. 18(1), 37-46. 9. Tekin, M., Filiz, K. (2007). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarının Antrenörlük Eğitimi ve Spor Yöneticiliği Bölümlerinde Öğrenim Gören Öğrencilerin Umutsuzluk ve Boyun Eğici Davranış Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre Đncelenmesi. SPORMETRE Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 6(1), 27-37. 10. Çakmak, Ö., Hevedanlı, M. (2004). “Beden Eğitimi Öğretmen Adaylarının Kaygılarını Etkileyen Etmenler’’. XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, Đnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya. 11. Ulucan, H., Kılınç, M., Kaya, K., Türkçapar, Ü. (2011). Beden Eğitimi Spor Yüksekokullarında Öğrenimlerine Devam Eden Öğrencilerin Umutsuzluk ve Yaşam Doyum Düzeylerinin Đncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 13(3), 349-356. Anahtar Kelimeler: Umutsuzluk, Đstihdam Sorunu, Đş Bulma Đnancı. 123 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 77. KARATE VE TEKVANDOCULARIN DUYGUSAL ZEKA VE YAŞAM DOYUMU ĐLĐŞKĐSĐ Đbrahim Efe ETĐLER1, Turhan TOROS1, Berna ÖZCAN1, Cihat KORKMAZ 1, Erol TÜREDĐ2 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye (2) Toros Üniversitesi, Đktisadi Đdari Bilimler Fakültesi, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı, karate ve tekvando sporu yapan sporcuların duygusal zeka ve yaşam doyumu ilişkisini incelemektir. Araştırmanın örneklemi, karate ve tekvando yapan 126 erkek sporcudan oluşmaktadır. Katılımcıların yaş ortalaması 15,83±1,21’dir. Verilerin toplanmasında duygusal zeka ve yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır. Karate ve tekvando sporcularının Duygusal Zeka düzeyleri, Acar (2001) tarafından Türkçeye uyarlanma çalışması yapılan Bar-On EQ(Duygusal Zeka) ölçeği kullanılarak belirlenmiştir. Yaşam Doyumu düzeyini belirlemek için Diener ve ark. (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye uyarlaması Yetim (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde t-testi, ANOVA ve betimsel istatistik analizi yapılmıştır. Sonuç olarak, Karate ve tekvando sporcularının duygusal zeka ve yaşam doyumu arasında ilişki tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal Zeka, Yaşam Doyumu, Öznel Đyi Olma, Karate, Tekvando. SÖZ 78. FUTBOL TARAFTARLARININ ATILGANLIK DÜZEYĐ VE BENLĐK SAYGISI ĐLĐŞKĐSĐ Gülnur BĐLGĐÇ1, Turhan TOROS2, Ali Đlhan BARUT2, Efe ETĐLER2 (1) Toros Üniversitesi, Đdar Đktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Türkiye (2) Mersin Üniversitesi, Bölümü,Türkiye Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Antrenörlük Eğitimi ÖZET Bu araştırmada futbol taraftarlarının atılganlık düzeyi ve benlik saygısı ilişkisi incelenmiştir. Ayrıca taraftarların bir spor kulübünde lisanslı olup olmama ve eğitim düzeyi arasında spor taraftarlılığının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği test edilmiştir. 124 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Araştırmaya tesadüfi örnekleme yöntemi ile müsabaka izlemeye gelen futbol taraftarlarından 311 tanesi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 23,48±5,76’dır. Veriler, spor seyircilerine Stanley Cooper Smith Benlik Saygısı Ölçeği (BSÖ) ve Rathus Atılganlık Envanteri uygulanarak toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız değişkenlerin benlik saygısı ve atılganlık düzeylerine etkisi ikiden fazla gruplarda One Way Anova ve ikili gruplarda t-testi, varyans analizlerinin 0,05 seviyesinde anlamlı çıktığı (P<0,05) durumlarda post-hoc test olarak LSD (Least Significant Difference) analizi yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre benlik saygısı ortalama puanları düzeylerinde lisanslı olarak spor yapan taraftarlar ve lisanlı olarak spor yapmayan taraftarlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur (P<0,05). Sonuç olarak, spor taraftarları olanların benlik saygısının atılganlıktan daha önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Futbol, Taraftar, Atılganlık, Benlik Saygısı, Seyirci SÖZ 80. FUTBOLCULARDA ALGILANAN ANTRENÖRLÜK DAVRANIŞI, TAKIM SARGINLIĞI VE KOLLEKTĐF YETERLĐK ĐLĐŞKĐSĐ Dilek SALTIK1, Turhan TOROS2, Ali Burak TOY3 (1) Toros Üniversitesi, Đktisadi Đdari Sosyal Bilimler Fakültesi,Türkiye (2) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Antrenörlük Eğitimi Bölümü,Türkiye (3) Hitit Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı,Türkiye ÖZET Bu araştırma futbolcularda algılanan antrenörlük davranışı, takım sargınlığı ve kollektif yeterlik Đlişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya futbol altyapı takımlarında oynayan 184 futbolcu katılmıştır. Verilerin, toplanmasında Sporda Liderlik Ölçeği (Leadership Sport Scale-LSS), Grup Sargınlığı Ölçeği (Group Environment Questionnaire– GEQ) ve Kolektif Yeterlik Ölçeği (Collective Efficacy Scale- CES) kullanılmıştır. Veriler betimsel istatistiksel teknikleri, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon analizi ve varyans analizi ile hesaplanmıştır. 125 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Araştırma bulgularında, görev bütünlüğü, sosyal bütünlük ve görev çekiciliği ile kollektif yeterlik arasında anlamlı bir ilişki gözlenmiştir. Ayrıca otoriter davranış ile kollektif yeterlik arasında anlamlı bir farklılık ve sosyal destek davranışı, eğitim öğretim davranışı ile görev çekiciliği ve sosyal çekicilik arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak antrenörlük davranışı, takım sargınlığı ve kollektif yeterlik arasında ilişki vardır ve düzeyleri değişebilmektedir. Anahtar Kelimeler: Futbol, Algılanan Antrenörlük Davranışı, Takım Sargınlığı, Kollektif Yeterlik, Antrenör Davranışı SÖZ 81. DÖVÜŞ SPORLARI ANTRENÖRLERĐNDE DUYGUSAL ZEKA VE YAŞAM DOYUMU ĐLĐŞKĐSĐ Burcu ÖZCAN1, Turhan TOROS1 , Ender BEKTAŞ2 , Abdurrahman DEMĐR1 , Mehmet MĐMAN2, Duygu ÖZCAN2 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Toros Üniversitesi, Sosyal Bilimler,Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı, dövüş sporları antrenörlerinin duygusal zeka ve yaşam doyumu ilişkisini incelemektir. Araştırmanın örneklemini, dövüş sporlarında antrenörlük yapan 91 antrenör oluşturmaktadır. Katılımcıların yaş ortalaması 41,13±13,61’dir. Verilerin toplanmasında duygusal zeka ve yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır. Dövüş sporları antrenörlerinin duygusal zeka düzeyleri Acar 2001) tarafından Türkçeye uyarlanma çalışması yapılan Bar-On EQ(Duygusal Zeka) ölçeği kullanılarak belirlenmiştir. Yaşam Doyumu düzeyini belirlemek için Diener ve ark. (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye uyarlaması Yetim (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde t-testi, ANOVA ve betimsel istatistik analizi yapılmıştır. Sonuç olarak, antrenörlerde duygusal zeka ve yaşam doyumu arasında ilişki bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Duygusal Zeka, Yaşam Doyumu, öznel Đyi Olma, Antrenör, Dövüş Sporları 126 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 93. DERĐN BEYĐN EGZERSĐZLERĐ ĐLE OYNAYARAK ÖĞRENĐYORUM Oğuzhan GÖZEK1 (1) Derin Beyin, Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Hayat her geçen gün daha karmaşık hale geliyor. Bilim gelişiyor. Bu ayrıntıları yakalamak,hizmet alanını genişletmek için acilen tedbirlerin oluşturulması gerekir.Bunun içinde insanlık insanlık neslinin daha donanımlı hale getirilmesi gerekiyor.Durum bu olunca insanların hayal kurmalarına ve yaratıcılıklarına dair daha fazla oyun ve egzersiz kaçınılmaz hale geliyor. Eğitimin amacı görsel algı bilişsel beceriler ve eğlenceli egzersizlerle beynimizin kapasitesini arttırmak.Eğitimin en önemli özelliği eğlenceli olması ve her yaştan herkese uygulanabilir ve bilimsel değerlere sahip olmasıdır. Günümüz koşullarında bireylerin refahını ve yaşam kalitesini arttırarak,yenilikçi bir sistem ile sportif,sosyal ve kültürel değişimleri dikkate alarak özel egzersizlerle beyin gelişimini destekleyip başarıyı ve performansı arttırmaktır. Günümüzde egzersizler,eğitimler ve spor kişisel ve toplumsal sağlığı koruyucu geliştirici nitelikleri ile önemli bir hizmet sektörü haline gelmiştir. Anahtar Kelimeler: Zeka,Eğitim,Egzersiz,Oyun,Beyin SÖZ 120. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BAZI DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN UMUTSUZLUK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Tolga CEYLAN1, Veysel TEMEL1, Seniha FISTIK1, Gizem Nur DOĞRU1, Erdem PUSMAZ1 (1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği ÖZET Umut bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığı (Frankl, 2000), iyilik hali (Tsukasa ve Snyder, 2005), yaşam doyumları (Bailey ve Snyder, 2007; Cole, 2008), motivasyon düzeyleri (Snyder, Lapointe, Crowson ve Early, 1998), öz-yeterlikleri (Synder, 2002) ve yaşam kaliteleri (Miller, 2007) üzerinde etkilidir. Terapi sürecinde değişiklikleri kolaylaştıran temel kavram olan umut, danışanın terapiye uyumunda, farkındalığının artırılmasında, terapi sürecinin değerlendirilmesinde, oturumun ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesinde kullanılır (Lopez, Ciarlelli, Coffman, Stone ve Wyatt, 2000). Umut düzeyinin yüksekliği, sağlığın iyiliği ve tam fonksiyonda bulunmanın göstergesi iken, düşüklüğü kişisel üzüntü ve sıkıntıların göstergesi olarak yorumlanır (Martin, 2007). 127 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Umutsuzluk, bireyin kendisi ve geleceğine dair olumsuz beklentilerini ifade eden bir kavramdır. Umutsuzluk depresyonun temel özelliklerinden biri olarak değerlendirilmektedir (Beck, Weissman, Lester ve Trexler, 1974). Araştırma Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü, Spor Yöneticiliği Bölümü ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesini amaçlayan tarama modeli bir çalışmadır. MATERYAL ve METOD Çalışma Grubu Araştırmanın örneklem grubunu, 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Bölümü 79(%20.6) , Spor Yöneticiliği Bölümü 166(%43,2) ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunda okuyan 139(%36.2) tesadüfi olarak seçilen ve gönüllülük esası ile ankete katılan 384 öğrenciden (X=2,1562±0,73805) oluşmaktadır. Öğrencilerin 154(%40.1) kadın, 230(%59.9) Erkek (X=1,5990±0,49075), Öğrencilerin yaşları 18 ile 26 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması 1,8828±0,62105 dir. Veri Toplama Araçları Araştırmaya katılanların umutsuzluk düzeylerinin belirlenmesi amacıyla, Beck ve arkadaşları (1974) tarafından geliştirilen umutsuzluk ölçeği, ergen ve yetişkin bireylerin geleceğe dönük beklentilerini ölçmektedir. Ölçek 20 maddeden oluşur ve maddeler 0-1 puanla puanlandırılır. Maddelerin seçenekleri “Evet”, “Hayır” seklindedir. Ölçeğin puanlanmasında 11 maddenin (2, 4, 7, 9, 11, 12, 14, 16, 17, 18, 20) evet, 9 maddenin (1, 3, 5, 6, 8, 10, 13, 15, 19) hayır cevabı 1 puanla değerlendirilir. Ölçekten elde edilecek puan aralığı 0-20 arasındadır. Puan değerinin yüksekliği bireyin umutsuzluğunun yüksek olduğunu gösterir (Savasır ve Sahin, 1997:61). Umutsuzluk ölçeğinin güvenilirlik ve geçerlilik çalışmalarının yapıldığı (Seber vd., 1993; Durak, 1993; Durak, 1994; Durak ve Palabıyıkoğlu, 1994) çalışmalarda, gelecek beklentisi, motivasyon ve umut olmak üzere üç faktör belirlenmiştir. Kişisel Bilgi Formu: Form, araştırmacılar tarafından katılımcıların sosyodemografik özellikleri hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanmıştır. Form aracılığıyla katılımcıların cinsiyetleri, yaşları, öğrenim gördükleri bölüm, sınıf düzeyi, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yer, ebeveynin öğrenim düzeyi, anne ve baba mesleği düzeyi ve bu öğrencilerin sportif etkinliklere aktif olarak katılıp katılmamalarına göre bir ilişkisinin olup olmadığıdır. Verilerin Analizi Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin kişisel özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde dağılımları çıkarılmıştır. Verilerin analizinde; kullanılan ölçeğin normal dağılıma uygun olup olmadığını belirleyebilmek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmış ve p<.05 bulunduğu için varyans analizi yerine parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis- H testi, t testi yerine Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizleri SPSS for Windows 15.00 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin 101(% 262.3)’si 1. Sınıf, 198(%51.6)’sı 2. Sınıf, 70(%18.2)’ si 3. Sınıf ve 15(%3.9)’ u ise 4. Sınıfta okumaktadır. Öğrencilerin 88(% 22.9)’u Büyükşehirde, 140(%36.5)’i şehirde, 100(%26.0)’ ı ilçede ve 56(%14.6)’sı ise köy ve kasabada 128 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) yaşamının büyük bir bölümünü geçirmiştir. Öğrencilerin babalarının 72(% 18.8)’i memur, 54(%14.1)’i işçi, 57(%14.8)’i esnaf, 48(%12.5)’i çiftçi, 86(%22.4) emekli, 46(%12.0) serbest meslek ve 21(%5.5)’i ise diğer mesleklerle uğraşmaktadırlar. Öğrencilerin annelerinin 65(% 16.9)’u çalışıyor durumda iken 319(%83.1)’i çalışmıyor durumundadır. Öğrencilerin baba eğitimi 43(%11.2)’si okur yazar, 83(%21.6)’sı ilköğretim, 94(%24.5)’i ortaöğretim ve 164(%42.7)’si ise lise mezunudur. Öğrencilerin anne eğitimi 41(% 10.7)’si okur yazar değil, 56(%12.0)’ı okur yazar, 144(%37.5)’i ilköğretim, 84(%21.9)’u ortaöğretim ve 69(%18.0)’ı ise lise mezunudur. Son olarak ise öğrencilerin aktif olarak spor yapma durumuna bakıldığında 247(64.3)’ü spor yaparken 137(%35.7)’si ise spor yapmamaktadır. BULGULAR Tablo: 1 Katılımcıların Genel Olarak Umutsuzluk Düzeyi Alt Boyutlarıyla Toplam Puanına ilişkin Sonuçları Ort. Ss Min Max Ölçekten Alınabilecek düşük ve yüksek puan 384 1.5156 1,27222 ,00 5,00 0-20 Motivasyon kaybı 384 3,2891 1,78981 ,00 7,00 0-20 Gelecek beklentiler 384 1,6615 1,16743 ,00 4,00 0-20 384 6,4661 3,27964 ,00 15,00 0-20 Umutsuzluk ölçeği n alt boyutları Gelecekle duygular Toplam ilgili ile en en Tablo 1’de araştırmaya katılan öğrencilerin geneline ait, umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve umutsuzluk düzeyi toplam puan ortalamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; öğrencilerin gelecekle ilgili duygular alt boyutlarında X =1.5156, motivasyon kaybı alt boyutlarında X =3,2891, gelecek ile beklentiler alt boyutlarında ise X =1,6615 ve umutsuzluk düzeyi toplam puanında ise X =6,4661 puan ortalamasına sahip oldukları görülmektedir. Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi Envanteri toplam puanından almış oldukları X =6,4661 puan ortalaması, envanterin toplam puanından alınabilecek (Min. 0- Max 20) değerler göz önüne alındığında öğrencilerin hafif umutsuzluk düzeyinde olduğu söylenebilir. Tablo 2. Katılımcıların Okuduğu Bölüm Değişkenine Göre Umutsuzluk Düzeyi Alt Boyutları ve Toplam Puana Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları 129 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Umutsuzluk ölçeği alt boyutları Gelecekle Đlgili Duygular n Sıra Sd Ort. p ortalaması Beden eğitimi öğretmenliği 79 193,84 Spor yöneticiliği 16 6 186,74 meslek 13 9 198,62 Teknikbilimler yüksekokulu Beden eğitimi öğretmneliği Motivasyon Spor yöneticiliği Kaybı Teknikbilimler yüksekokulu 79 201,36 16 6 176,91 meslek 13 9 206,08 Beden eğitimi öğretmneliği BÖLÜMÜNÜZ Gelecek ile Spor yöneticiliği Beklentiler Teknikbilimler yüksekokulu Toplam 79 195,20 16 6 182,45 meslek 13 9 202,97 Beden eğitimi öğretmneliği 79 199,03 Spor yöneticiliği 16 6 181,59 meslek 13 9 201,82 Teknikbilimler yüksekokulu Anlamlı fark 2 ,932 ,627 yok 2 6,01 ,049 2-3 5 2 2,80 ,246 yok 7 2 2,88 ,236 yok 4 Tablo 2’de katılımcıların umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve toplamına ait puan ortalamalarının okudukları bölüm değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Buna göre umutsuzluk düzeyi alt boyutlarında gelecekle ilgili duygular (X2 değeri =0,932 P=0,627>0.05), gelecekle beklentiler alt boyutlarıyla(X2 değeri =2,807 P=0,246>0.05), toplam boyutunda (X2 değeri =2,884 P=0,236>0.05) anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. Fakat motivasyon kaybı alt boyutunda anlamlı bir farkın olduğu söylenebilir (X2 değeri =6,015 P=0,049<0.05). Buna göre spor yöneticiliği okuyan öğrencilerin teknik bilimler meslek yüksekokulu öğrencilerine göre motivasyon kaybının daha az olduğu söylenebilir. 130 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 3. Katılımcıların Yaşamının Büyük Bir Bölümünü Geçirdiği Yer Değişkenine Göre Umutsuzluk Düzeyi Alt Boyutları ve Toplam Puana Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları YAŞAMININ ÇOĞUNU GEÇĐRDĐĞĐ YER Gelecekle Đlgili Duygular Motivasyon Kaybı n Sıra Sd Ort. ortalaması Büyükşehir 88 166,19 Şehir 140 208,06 Đlçe 100 201,07 Köy-Kasaba 56 179,64 Büyükşehir 88 176,97 Şehir 140 203,44 Đlçe 100 189,40 Köy-Kasaba 56 195,11 88 174,32 140 202,08 100 195,99 Köy-Kasaba 56 190,88 Büyükşehir 88 166,01 Şehir 140 208,96 Đlçe 100 195,99 Köy-Kasaba 56 186,75 Büyükşehir Gelecek ile Şehir Beklentiler Đlçe Toplam p Anlamlı fark 1-2 3 9,572 ,023 1-3 3 3,277 ,351 Yok 3 3,729 ,292 Yok 3 8,418 ,038 1-2 Tablo 3’de katılımcıların umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve toplamına ait puan ortalamalarının yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yer değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı KrukalWallis testi ile incelenmiştir. Buna göre umutsuzluk düzeyi alt boyutlarından motivasyon kaybı (X2 değeri =3, 277 P=0,351>0.05) ile gelecekle beklentiler boyutlarında (X2 değeri =3,729 P=0,292>0.05) anlamlı bir fark bulunmazken, Gelecekle Đlgili Duygular (X2 değeri =9, 572 P=0,023<0.05) ile toplam (X2 değeri =8,418 P=0,038<0.05) boyutlarda anlamlı bir farkın olduğu söylenebilir. Buna göre katılımcıların gelecekle ile duyguları boyutunda yaşamlarının çoğunu büyükşehirde geçiren öğrencilerin şehir ve ilçede yaşayan öğrencilere göre daha fazla gelecekle ilgili duygularında umutlu olduğu söylenebilir. Toplam boyutunda ise yine büyükşehirde yaşayanların şehirde yaşayanlara göre daha fazla umutlu olduğu söylenebilir. 131 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 4. Katılımcıların baba mesleği Değişkenine Göre umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve Toplam Puana Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları n Sıra Sd ortalaması Memur 72 193,61 Đşçi 54 194,66 Esnaf Gelecekle Đlgili Çiftçi Duygular Emekli 57 183,71 48 159,80 86 180,97 Serbest Meslek 46 171,95 Memur 72 188,22 Đşçi 54 200,21 Esnaf 57 185,05 Çiftçi 48 189,05 Emekli 86 168,33 Serbest Meslek 46 165,30 Memur 72 200,96 Đşçi 54 168,25 57 202,14 48 161,91 Emekli 86 190,85 Serbest Meslek 46 147,92 Memur 72 195,40 Đşçi 54 194,04 Esnaf 57 192,01 Çiftçi 48 172,49 Emekli 86 177,08 Serbest Meslek 46 153,62 Motivasyon Kaybı BABA MESLEĞĐ Gelecek ile Esnaf Beklentiler Çiftçi Toplam Anlamlı fark Ort. p 5 4,517 ,478 Yok 5 4,898 ,428 Yok 5 13,371 ,020 1-6 3-6 5-6 5 6,410 ,268 Yok 132 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 4’de katılımcıların umutsuzluk düzeyi alt boyutları ve toplamına ait puan ortalamalarının baba mesleği değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Buna göre umutsuzluk düzeyi alt boyutlarından Gelecekle Đlgili Duygular(X2 değeri =4,517 P=0,478>0.05), motivasyon kaybı (X2 değeri =4, 898 P=0,428 >0.05) ile toplam boyut düzeyinde (X2 değeri =6, 410 P=0,268>0.05) anlamlı bir fark bulunmazken, Gelecekle Đle beklentiler boyutunda (X2 değeri =13, 371 P=0,020<0.05) anlamlı bir farkın olduğu söylenebilir. Buna göre gelecekle beklentiler boyutunda baba mesleği serbest meslek olan öğrencilerin baba mesleği memur, esnaf ve emekli olanlara göre daha fazla umutlu olduğu söylenebilir. TARTIŞMA VE SONUÇ Bu araştırma Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda okuyan öğrenciler ile Teknik Bilimler meslek yüksekokulu öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerini inceleyerek, demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin umutsuzluk ölçeğinden almış oldukları puan ortalamaları X =6,4661 olmaları münasebetiyle envanterden alınabilecek (Min. 0- Max 20) değerler göz önüne alındığında öğrencilerin hafif umutsuzluk düzeyinde olduğu söylenebilir. Umutsuzluk ölçeği alt boyutlarından gelecekle ilgili duygular ortalaması X =1,5156 olması nedeniyle araştırmaya katılan öğrencilerin umutsuzluğunun tamamen olmadığı söylenebilir. Motivasyon kaybı alt boyutu ortalaması X =3,2891 olması öğrencilerin hafif umutsuzluk düzeyinde olduğu söylenebilir. Gelecek ile beklentiler alt boyutunda ise X =1,6615 olarak çıkması tüm öğrencilerin umutsuzluklarının tamamen olmadığı söylenebilir. Yapılan bu çalışmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, sınıfı, anne mesleği, anne ve baba eğitim durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, okuduğu bölüm, yaşamının çoğunu geçirdiği yer ve baba mesleği değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Üniversite öğrencilerindeki umutsuzluğun yükselmesi, Tümkaya ve arkadaşları (2007) tarafından gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’de üniversiteli işsizlerin çokluğuna bağlanmıştır. Yine, D’Zurilla, ve arkadaşlarına (1998) göre de iş bulamama korkusu ve ekonomik kaygılar bireylerin umutsuzluk düzeylerini artırmaktadır. Öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeylerinin cinsiyetlerine göre anlamlı olarak farklılaştığı, erkek öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin kız öğrencilere göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur. Umutsuzluk düzeyleri üzerinde cinsiyet farklılıklarına dair çalışmaların farklı sonuçlar bildirdiği görülmektedir. Bazı araştırmalar kız ve erkek öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığını bildirirken (Durak, 1994; Gençay ve Gençay, 2011, Şahin, 2002), bazı araştırmalar kızlarda (Üngüren ve Ehtiyar, 2009), bazı araştırmalar ise erkelerde (Durak-Batıgün, 2005; Özmen, Erbay-Dündar, Çetinkaya, Taşkın ve Özmen, 2008) umutsuzluk düzeyinin anlamlı olarak daha yüksek olduğunu bildirmektedir. Anahtar Kelimeler: Umut, Umutsuzluk, Üniversite 133 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Seçilmiş Kaynaklar Başlıkları Frankl, V. E. (2000). Đnsanın anlam arayışı (7.basım). (çev. S. Budak). Ankara: Öteki. Cole, B. P. (2008). Correlations between trait and academic measure of hope and the ınventory on learning climate and student well-being (Master’s thesis). Available from ProQuest Dissertations & Theses (PQDT).(UMI No. 1450456). Miller, J. F. (2007). Hope: A Construct Central to Nursing. Nursing Forum,42 (1),12-19 Lopez, S. J. , Ciarlelli, R., Coffman, L. Stone, M., & Wyatt, L. (2000). Diagnosing for strengths: On measuring hope building blocks. In C.R.Snyder (Ed.), Handbook of Hope Theory, Measures and Applications (pp. 57-85). London: Academic Press. Durak, A. (1994). Beck umutsuzluk ölçeği (BUÖ) geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk Psikoloji Dergisi, 9(31), 1-11. Durak, A. ve Palabıyıkoğlu, R. (1994). Beck umutsuzluk ölçeği geçerlilik çalışması. Kriz Dergisi, 2 (2), 311-319. SÖZ 121. ÖĞRETMENLERĐN SÜREKLĐ, DURUMLUK KAYGILARININ BAZI DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ Hüseyin KAYNAK1, S. Şahan BĐROL1, Veysel TEMEL1, Rukiye KAVURGACI1, Meryem TEKELĐ1 (1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği GĐRĐŞ Kaygı, kişinin, gelecek durum, olay ya da şartlarda üzücü, belirsiz ve kontrol edilemeyen tehlikeleri hissettiğinde ortaya çıkan süreklilik gösteren, karışık duygu durumudur (Clark ve Beck, 2012). Sürekli ve durumluk kaygının farklı yazarlarca değişik şekillerde tanımlandığı da gözlenmektedir. Özgüven (1994), sürekli kaygıyı stres yaratan durumun tehlikeli ya da tehdit edici olarak algılanması ve bu tehditlere karşı, durumluk duygusal reaksiyonların frekansının, yoğunluğunun artması ve süreklilik kazanması olarak ifade ederken, durumluk kaygıyı; durumdan duruma yoğunluğu değişen, sürekli olmayan durumlara bireyin gösterdiği geçici duygusal reaksiyonlar olarak tanımlamıştır. Bu araştırmada öğretmenlerin sürekli, durumluk kaygılarını çeşitli değişkenler açısından incelenmesini amaçlayan tarama modeli bir çalışmadır. MATERYAL ve METOD Çalışma Grubu Araştırmanın örneklem grubunu, 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Karaman Milli Eğitim Müdürlüğünde görev alan Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenleri 27(%18.9), Sınıf Öğretmenleri 75(%52,4), Anaokulu Öğretmenleri 16(11.2) ve Branş Öğretmenleri 25(%17.5) tesadüfi olarak seçilen ve gönüllülük esası ile ankete katılan 143 öğretmenden (X=2,2727±0,96547) oluşmaktadır. Öğretmenlerin 61(%42.7) kadın, 82(%57.3) Erkek 134 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (X=1,5734±0,49632), Öğretmenlerin yaş dağılımı 21 ile 35 arasında yoğunlaşmaktadır, yaş ortalaması ise 3,0140±1,18670 dir. Veri Toplama Araçları Sürekli ve Durumluk Kaygı Envanteri: Spielberger Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği: (StateTrait Anxiety Inventory -STAI). Ölçek, bireylerin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla Spielberger ve arkadaşları tarafından 1964 yılında geliştirilmiştir. Ölçeğin, Türkçe güvenirlik ve geçerlik çalışmaları Öner ve Le Compte (1983) tarafından yapılmıştır. Ölçeklerin test-tekrar test değişmezlik katsayıları Sürekli Kaygı Ölçeği için .73 ile .86, Durumluk Kaygı Ölçeği için .16 ile .54 arasında; alfa korelasyonları ile hesaplanan iç tutarlılık ve test homojenliğini yansıtan katsayılar Durumluk Kaygı için .83 ile .92, Sürekli Kaygı için .86 ile .92 bulunmuştur (Öner, 1997: s. 368). Durumluk-sürekli kaygı envanteri, 14 yaşından yukarı olan gençler ve yetişkinlerde kaygıyı ölçmektedir. Bir tür kendini değerlendirme türü olan ölçek, kısa ifadelerden oluşan 40 maddeyi içermektedir. 20 maddelik durumluk kaygı ölçeği ile 20 maddelik sürekli kaygı ölçekleri birbirinden bağımsızdır. Ölçeğin içerdiği ters maddelerde puanlar tersine çevrilmek kaydıyla, bütün maddeler 1-4 arası puanlanmakta, artan puan yüksek kaygı düzeyini göstermektedir. Ölçekten elde edilen toplam puan değeri 20 ile 80 arasında değişebilir. Puanın büyük olması kaygı seviyesinin yüksek olduğunu, küçük puan kaygı seviyesinin düşük olduğunu işaret eder. Spielberger; durumluk kaygıyı (state anxiety) kişinin özel durumları tehdit edici olarak yorumlaması sonucunda oluşan, şiddeti ve süresi, algılanan tehdidin miktarı ve kişinin tehlikeli durum yorumunun kalıcılığıyla ilişkili, sürekli karşılaşılmayan olaylarda bireyin gösterdiği geçici duygusal tepkiler olarak ifade eder. (Özusta, 1995: 33). Bireyin içinde bulunduğu stresli durumdan dolayı hissedilen sübjektif korkudur. Stresin yoğun olduğu zamanlar durumluk kaygı seviyesinde yükselme, stres ortadan kalkınca düşme olur. Sürekli kaygı (Trait Anxiey/Chronic Anxiety) bireyin kaygı yaşantısına olan yatkınlığıdır. Kişinin içinde bulunduğu durumu stresli olarak algılaması normal olan bir durumu tehlikeli ve öz değerlerinin tehdit edildiğinin zannedilmesi sonucu oluşan kaygıdır (Öner ve Compte, 1983: 2). Kişisel Bilgi Formu: Form, araştırmacılar tarafından katılımcıların sosyodemografik özellikleri hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanmıştır. Form aracılığıyla Öğretmenlerin cinsiyet, yaş, branş, meslekteki çalışma süresi, eş mesleği, eş öğrenim durumu ve baba mesleği değişkenlerinin sürekli, durumluk kaygı düzeyleri arasında ilişkinin olup olmadığını belirlenmeye çalışmak amacıyla hazırlanmıştır. Verilerin Analizi Örneklem grubunu oluşturan öğretmenlerin kişisel özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde dağılımları çıkarılmıştır. Verilerin analizinde; kullanılan ölçeğin normal dağılıma uygun olup olmadığını belirleyebilmek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmış ve p<.05 bulunduğu için varyans analizi yerine parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis- H testi, t testi yerine Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizleri SPSS for Windows 15.00 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin 14(% 9.8)’i 20 yaş aralığında, 39(%27.3)’ü 21-25 yaş aralığında, 39(%27.3)’ü 26-30 yaş aralığında, 33(%23.1)’i 31-35 yaş arası ve 18(%12.6)’sı 36 ve üzeri yaş aralığındadır. Öğretmenlerin, melekteki çalışma süresine göre 30(%37.8)’i 1 yıl, 54(%37.8)’i 2-6 yıl, 34(%23.8)’i 7-11 yıl, 14(%9.8)’i 12-16 yıl ve 11(%7.7) 17 ve üzeri 135 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) arasındadır. Öğretmenlerin 22(%15.4)’u Büyükşehirde, 55(%38.5)’i şehirde, 48(%33.6)’sı ilçede ve 18(%12.6)’sı ise köy ve kasabada yaşamının büyük bir bölümünü geçirmiştir. Öğretmenlerin babalarının 17(%11.9)’u memur, 18(%12.6)’sı işçi, 57(%39.9)’u esnaf, 19(%13.3)’ü çiftçi, 13(%9.1) emekli ve 19(%13.3) serbest meslekle uğraşmaktadırlar. Öğretmenlerin eş mesleklerine göre 59(%41.3)’ü memur, 18(%12.6)’sı işçi, 23(%16.1)’i esnaf, 14(%9.8)’i emekli ve ev kadını 29(%20.3) dır. Öğretmenlerin eş eğitim durumu 10(%7.0) okur yazar değil, 16(%11.2)’si okur yazar, 27(%18.9)’u ilkokul, 20(%14.0) ortaokul, 27(%18.9)’u lise mezunu, 43(%30.1)’i ise Önlisans ve lisans mezunudur. BULGULAR Tablo: 1 Katılımcıların Genel Olarak Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ilişkin Sonuçları Envanterden Ss Min. Max Alınabilecek En Sürekli, Durumluk n X Düşük ve En Kaygı Düzeyi Yüksek Puan Toplam Puanına Toplam durumluk 143 23,7133 4,00637 10,00 36,00 20-80 Toplam süreklilik 143 49,0909 5,08506 27,00 58,00 20-80 Tablo 1’de araştırmaya katılan öğretmenlerin geneline ait, sürekli, durumluk kaygı düzeyi toplam puan ortalamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; öğretmenlerin toplam durumluluk kaygı düzey X =23.7133 iken toplam süreklilik kaygı düzey ise X =49,0909 puan ortalamasına sahip oldukları görülmektedir. Envanterin toplam durumluluk ve süreklilik puanından alınabilecek (Min. 20- Max 80) değerler göz önüne alındığında öğretmenlerin durumluluk kaygı düzeylerinin düşük olduğu, süreklilik kaygı düzeylerinin ise orta düzeyde olduğu söylenebilir. Tablo 2. Katılımcıların Yaş Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Yaş Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına 20 21-25 Durumluk Kaygı 26-30 31-35 36 ve üzeri 20 21-25 Süreklilik Kaygı 26-30 31-35 36 ve üzeri n 14 39 39 33 18 14 39 39 33 18 Sıra Sd ortalaması 62,93 57,41 4 76,46 83,73 79,50 42,54 65,74 4 78,44 89,61 62,25 Ort. p Anlamlı fark 9,282 ,054 Yok ,003 1-3 1-4 2-4 4-5 16,033 Tablo 2’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan ortalamalarının yaş değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin yaş değişkeni açısından süreklilik kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur( X2 değeri =16.033 P=0.003<0.05). Buna göre, 20 yaş 136 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) grubunda olan öğretmenlerin sürekli kaygı düzeylerinin 26-30 yaş grubu ile 31-35 yaş grubu öğretmen grubundan daha düşük olduğu söylenebilir. Ayrıca 31-35 yaş grubunda olan öğretmenlerin 21-25 ile 36 ve üzeri yaş grubunda olan öğretmenlere göre sürekli kaygı düzeylerinin yüksek olduğu söylenebilir. Tablo 3. Katılımcıların Branş Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Branş Durumluk Kaygı Süreklilik Kaygı Beden eğitimi öğretmeni 27 Sıra Sd ortalaması 37,74 Sınıf öğretmeni Anaokulu öğretmeni Beden eğitimi öğretmeni Sınıf öğretmeni Anaokulu öğretmeni 75 16 27 75 16 65,67 67,28 40,94 62,37 77,34 n Ort. p Anlamlı fark 2 14,355 ,001 1-2 1-3 2 12,961 ,002 1-2 1-3 Tablo 3’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan ortalamalarının branş değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin branş değişkeni açısından durumluk ( X2 değeri =14.355 P=0.001<0.05). ve süreklilik ( X2 değeri =12.951 P=0.002<0.05) kaygı boyutlarında anlamlı bir fark bulunmuştur. Tablo 4. Katılımcıların Meslekteki Çalışma Süresi Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Meslekteki Çalışma Süresi Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına 1 yıl 2-6 yıl Durumluk Kaygı 7-11 yıl 12-16 yıl 17 ve üzeri 1 yıl 2-6 yıl 7-11 yıl Süreklilik Kaygı 12-16 yıl 17 ve üzeri 30 Sıra Sd Ort. ortalaması 51,83 54 34 14 11 76,58 83,07 67,54 75,95 30 54 34 14 11 56,75 81,00 80,31 68,71 47,91 n p Anlamlı fark 4 10,56 ,032 1 1-2 1-3 4 11,91 ,018 1 1-2 1-3 2-5 Tablo 4’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan ortalamalarının meslekteki çalışma süresi değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı KrukalWallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin branş değişkeni açısından durumluk ( X2 değeri= 10.561 P=0.032<0.05) ve süreklilik ( X2 değeri =11.911 P=0.018<0.05) kaygı boyutlarında anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre, meslekte çalışma süresi 1 yıl olan 137 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) öğretmenlerin 2-6 yıl ile 7-11 yıl arasında olanlara göre durumluk kaygı düzeyi daha düşük olduğu söylenebilir. Süreklik kaygı boyutuna bakıldığında ise çalışma süresi 1 yıl olan öğretmenlerin 2-6 ile 7-11 yıl arasında olanlara göre daha düşük olduğu ve 2-6 yıl arasındaki öğretmenlerin 17 yıl ve üzeri olan öğretmenlere göre daha yüksek kaygı düzeyine sahip olduğu söylenebilir. Tablo 5. Katılımcıların Yaşamının Çoğunu Geçirdiği Yer Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Yaşamının Çoğunu Geçirdiği Yer Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Köy-kasaba Đlçe Durumluk Kaygı Đl Büyükşehir Köy-kasaba Đlçe Süreklilik Kaygı Đl Büyükşehir n Sıra ortalaması Sd Ort. 18 72,53 48 55 22 18 48 55 22 81,52 67,94 60,95 57,67 88,99 64,50 65,41 p Anlamlı fark ,197 Yok 3 4,675 3 12,717 ,005 1-2 2-3 2-4 Tablo 5’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan ortalamalarının Yaşamının Çoğunu Geçirdiği Yer değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin Yaşamının Çoğunu Geçirdiği Yer değişkeni açısından süreklilik kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur(X2değeri=12.717 P=0.005<0.05). Buna göre, yaşamının çoğunu ilçe de geçiren öğretmenlerin Köy-Kasaba da, il ve büyükşehir de geçiren öğretmenlere göre sürekli kaygı düzeylerinin daha az olduğu söylenebilir. Tablo 6. Katılımcıların Baba Mesleği Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Baba Mesleği Durumluk Kaygı Süreklilik Kaygı Memur 17 Sıra ortalaması 71,15 Đşçi Esnaf Çiftçi Emekli Serbest meslek Memur Đşçi Esnaf Çiftçi Emekli Serbest meslek 18 57 19 13 19 57,56 83,01 64,26 54,81 72,92 17 18 57 19 13 19 80,47 68,28 79,82 67,16 33,04 75,97 n Sd Ort. p Anlamlı fark 5 9,218 ,101 Yok 5 14,975 ,010 1-5 3-5 4-5 6-5 138 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 6’da katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan ortalamalarının baba mesleği değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin baba mesleği değişkeni açısından süreklilik (X2değeri =14.975 P=0.010<0.05) kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre, baba mesleği emekli olan öğretmenlerin, baba mesleği memur, esnaf, çiftçi ve serbest meslek olan öğretmenlere göre daha az sürekli kaygı düzeyine sahip oldukları söylenebilir. Tablo 7. Katılımcıların Eş Meslek Durumu Değişkenine Göre Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Eş Meslek Değişkenine Durumu Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına Durumluk Kaygı Süreklilik Kaygı memur 59 Sıra ortalaması 82,21 işçi esnaf emekli ev kadını memur işçi esnaf emekli ev kadını 18 23 14 29 59 18 23 14 29 71,28 75,91 68,00 50,50 83,37 68,33 69,54 56,89 60,38 n Sd Ort. p Anlamlı fark 4 11,848 ,019 1-5 3-5 4 8,903 ,064 Yok Tablo 7’de katılımcıların Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeyi Toplam Puanına ait puan ortalamalarının eş meslek değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Krukal-Wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda öğretmenlerin baba mesleği değişkeni açısından durumluluk (X2değeri =11.848 P=0.019<0.05) kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmuştur. Buna göre, eşi ev kadını olan öğretmenlerin eşi memur ve esnaf olan öğretmenlere göre daha az durumluk kaygı düzeyine sahip olduğu söylenebilir. TARTIŞMA VE SONUÇ Bu araştırma Karaman Đli Milli Eğitim Müdürlüğünde görev alan öğretmenlerin Sürekli, Durumluk Kaygı Düzeylerini inceleyerek, demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin sürekli, durumluk ölçeği Durumluk boyutu ortalaması X =23.7133, süreklilik kaygı düzey ortalaması ise X =49,0909 olmaları münasebetiyle envanterden alınabilecek (Min. 20 - Max 80) değerler göz önüne alındığında öğretmenlerin durumluk kaygı düzeylerinin düşük olduğu, süreklilik kaygı düzeyleri ise orta düzeyde olduğu söylenebilir. Yapılan bu çalışmada öğrencilerin cinsiyet, yaş, yaşamının çoğunu geçirdiği yer değişkeni, baba mesleği değişkeni durumluk boyutunda ve eş meslek durumu değişkeni süreklilik kaygı boyutunda anlamlı bir fark bulunmazken, yaş, branş, meslekteki çalışma süresi, yaşamının çoğunu geçirdiği yer, baba mesleği değişkeni süreklilik kaygı boyutunda ve eş meslek durumu değişkeni durumluk kaygı boyutunda istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Karataş ve diğerlerine (2014) göre öğretmenlerin cinsiyeti açısından sürekli, durumluk kaygı puanlarının farklılaşmadığı görülmüştür. Bu çalışma bizim çalışmamızla paralellik göstermektedir. Öğretmenlerin yaşları açısından sürekli ve içsel kaygı puan ortalamalarının; öğretmenlerin branşları açısından sürekli, durumluk, denetlenme, içsel kaygı puan ortalamaları139 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) nın; hizmet yılı açısından denetlenme ve içsel kaygı toplam puan ortalamalarının farklılaştığı belirlenmiştir. Aynı şekilde bu farklılaşmalar bu çalışmayla yine paralellik arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Kaygı, Sürekli ve Durumluk Kaygı. SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR BAŞLIKLARI 1- Karataş, Z., Arslan, D. ve Karataş, M.E. (2014). Öğretmenlerin Sürekli, Durumluk Kaygı ve Bitişik Eğik Yazı Kaygılarının Đncelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları Đletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti., 14(1) • 229-248. 2- Clark, D. A., & Beck, A. T. (2012). The anxiety & worry workbook: The cognitive behavioral solution. New York: Guilford Press. 3- Özgüven, Đ. E. (1994). Psikolojik testler. Ankara: Yeni Doğuş Matbaası. SÖZ 150. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BAZI DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN SÜREKLĐ ÖFKE VE ÖFKE ĐFADE TARZLARININ ĐNCELENMESĐ Gülfidan URAT1, Kazım NAS1, Selahattin AKPINAR1, Büşra DÖNMEZER1, Recep KARHAN1 (1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Spor Yöneticiliği Öfke, çok hafif bir rahatsızlıktan yoğun bir öfke ve hiddete kadar değişen yoğunluklarda yaşanan bir duygudur. Diğer duygular gibi, fizyolojik ve biyolojik değişmelerle birlikte yaşanır. Kızgınlık tümüyle ve genellikle de sağlıklı bir insani duygudur. Ama kontrolden çıkıp da yıkıcı hale dönüştüğünde, okul ya da iş hayatında, kişilerarası ilişkilerinizde ve genel yaşam kalitenizde sorunlara yol açar ( Şahin, 1997). Öfke ifade tarzları bireyden bireye farklılık göstermektedir. Bu ifade tarzları ise, dışa dönük öfke, içe dönük öfke ve kontrol edilebilen öfke değişkenleri ile ölçülmektedir. Spielberger’ e (1991) göre, duyguları bastırma eğilimi, içe dönük öfke; insanlara ve/veya nesnelere yönelik saldırgan davranışlar gösterme eğilimi dışa dönük öfke; öfke ifadesini önleme eğilimi ise kontrol edebilme yeteneğini göstermektedir (akt: Bridewell ve Change, 1997, s.587). Araştırma beden eğitimi öğretmenliği bölümü, spor yöneticiliği bölümü ve sosyal bilimler meslek yüksekokulu öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesini amaçlayan tarama modeli bir çalışmadır. 140 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) MATERYAL ve METOD Çalışma Grubu Araştırmanın örneklem grubunu, 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılı bahar döneminde Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü 143(%42.3), Spor Yöneticiliği Bölümü 72(%21,3) ve Sosyal Bilimler Yüksekokulunda okuyan 123(%36.4) tesadüfi olarak seçilen ve gönüllülük esası ile ankete katılan 338 öğrenciden (X=1,9408±0,88646) oluşmaktadır. Öğrencilerin 158(%46.7) kadın, 180(%53.3) Erkek (X=1,5325±0,49968), Öğrencilerin yaşları 18 ile 32 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması 1,9083±0,42250 dir. Veri Toplama Araçları Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği, Charles D. Spielberger ve arkadaşları tarafından 1980 ile 1983 yılları arasında yapılan çalışmalar sonucu, iki aşamada, geliştirilmiştir. Đlk aşamada yirmi maddelik Durumluk Sürekli Öfke Ölçeği oluşturulmuş, dörtlü Likert tekniği ile değerlendirilen yirmi maddenin on tanesi Durumluk Öfkeyi, on tanesi de Sürekli Öfke’yi ölçmeye yönelik olarak hazırlanmıştır. Öfke Tarz’ın Öfke-Đçte alt boyutunu 13, 15, 16, 20, 23, 26, 27 ve 31 no’lu maddeler; Öfke-Dışa alt boyutunu 12, 17, 19, 22, 24, 29, 32, 33 no’lu maddeler, Öfke-Kontrol alt boyutunu ise 11, 14, 18, 21, 25, 28, 30, 34 no’lu maddeler olmak üzere; toplam yirmi dört madde, oluşturmaktadır (Savaşır ve Şahin, 1997). Ölçeğin Sürekli Öfke alt boyutunda, kişinin kendisini nasıl hissettiğini; Öfke Tarz alt boyutunda ise, genelde ne sıklıkla sözü edilen şekilde davrandığını denekten belirtmesi istenmektedir. Kişisel Bilgi Formu: kişisel özellikleri hakkında bilgi toplamak ve araştırmada inceleme konusunun bağımsız değişkenlerini oluşturmak amacıyla araştırmacı tarafından 10 sorudan oluşan bilgi formu hazırlanmıştır. Form aracılığıyla katılımcıların cinsiyetleri, yaşları, öğrenim gördükleri bölüm, sınıf düzeyi, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yer, ebeveynin öğrenim düzeyi, anne ve baba mesleği düzeyi ve bu öğrencilerin sportif etkinliklere aktif olarak katılıp katılmadıklarını öğrenmeye çalışan sorulardan oluşmuştur. Verilerin Analizi Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin kişisel özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde dağılımları çıkarılmıştır. Verilerin analizinde; kullanılan ölçeğin normal dağılıma uygun olup olmadığını belirleyebilmek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmış ve p<.05 bulunduğu için varyans analizi yerine parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis- H testi, t testi yerine Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizleri SPSS for Windows 15.00 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırma, betimsel biçimde bir çalışmadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin 97(% 28.7)’si 1. Sınıf, 130(%38.5)’i 2. Sınıf, 96(%28.4)’ü 3. Sınıf ve 15(%4.4)’ü ise 4. Sınıfta okumaktadır. Öğrencilerin 65(% 19.2)’i Büyükşehirde, 142(%42.0)’ı şehirde, 94(%27.8)’zi ilçede ve 37(%10.9)’zu ise köy ve kasabada yaşamının büyük bir bölümünü geçirmiştir. Öğrencilerin babalarının 47(% 13.9)’zu memur, 80(%23.7)’i işçi, 41(%12.1)’i esnaf, 36(%10.7)’si çiftçi ve 134(%39.6) emeklidir. Öğrencilerin anne mesleğinin 60(% 17.8)’u çalışıyor durumda iken 278(%82.2)’si çalışmıyor durumundadır. Öğrencilerin baba öğrenim durumuna bakıldığında 17(%5.0)’ı okur yazar değil, 38(%11.2)’si okur yazar, 134(%39.6)’sı ilköğretim, 57(%16.9)’i ortaokul ve 92(%27.2)’si ise lise mezunudur. Öğrencilerin anne öğrenim durumu 36(% 10.7)’si okur yazar değil, 35(%10.4)’ı okur yazar, 156(%46.2)’si ilkokul, 141 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 63(%18.6)’u ortaöğretim ve 48(%14.2)’si ise lise mezunudur. Son olarak ise öğrencilerin aktif olarak spor yapma durumuna bakıldığında 186(55.3)’ü spor yaparken 152(%45.0)’si ise spor yapmamaktadır. BULGULAR Tablo 1. Öğrencilerin Genel Olarak Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzı Ölçeği Puanına Ait X ve Ss Min. ve Max. Değerine Đlişkin Sonuçlar Sürekli Öfke – n Öfke Đfade Tarzı Ölçeği Alt Boyutları Sürekli Öfke 338 Kontrol altına 338 alınmış Öfke Dışa Vurulan 338 Öfke Đçe Vurulan Öfke 338 X Ss Min Max 22,6775 19,5799 6,02415 3,92676 10,00 10,00 40,00 30,00 Ölçekten Alınabilecek düşük ve yüksek puan 10-40 8-32 17,8343 3,68521 8,00 29,00 8-32 17,3728 3,80653 8,00 29,00 8-32 en en Tablo 1’de öğrencilerin geneline ait sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutlarına ait puan ortalamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin sürekli öfke ve öfke tarz alt boyutlarından sürekli öfke puan ortalaması X =22,6775 ile ( Ölçekten alınabilecek en düşük puan 10 en yüksek puan 40 olması münasebetiyle ) öfke düzeyinin orta seviyenin az üstünde olduğu, kontrol altına alınmış öfke puan ortalamasının X =19,5799 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması münasebetiyle) ile orta seviyede öfkeyi kontrol ettikleri, dışa vurulan öfke puan ortalaması X =17,8343 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması münasebetiyle ile öğrencilerin öfkelerini kolayca ifade edemedikleri ve içe vuran öfke ortalama puanları ile de X =17,3728 orta seviyede öfkelerini bastırdıkları söylenebilir. Tablo 2. Öğrencilerin Cinsiyet Değişkenine Göre Sürekli Öfke ve Öfke ifade Tarzı Ölçeği Alt Boyutları Ait Mann-Whitney testi Sonuçları Sürekli Öfke –Öfke Đfade Tarzı Ölçeği Alt Boyutları CĐNSĐYET Kadın Sürekli Öfke Erkek Đçe Vurulan Öfke Kadın N Sıra Sıra Ortalaması Toplamı 15 8 18 0 15 8 157,07 180,41 159,13 U Z P 24816,50 12255,50 -2,195 ,028 0 25142,50 12581,50 -1,835 ,067 0 142 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Erkek Dışa Vurulan Öfke Kadın Erkek Kontrol altına alınmış Öfke Kadın Erkek 18 178,60 0 15 159,78 8 180 178,03 15 160,10 8 18 177,75 0 25245,0 0 25296,00 12684,00 -1,721 ,085 0 12735,00 -1,663 ,096 0 Tablo 2’de öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutuna ait puan ortalamalarının cinsiyet değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Mann-Whitney testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda; kadınların sürekli öfke puan ortalamaları X =157,07 erkeklerin ise X =180,41 olarak elde edilmiş ve sürekli öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunmuştur (t:-2,195 p=0,028<0,05). Buna göre erkeklerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının daha yüksek olduğu söylenebilir. Kadın öğrencilerin içe vurulan öfke puan ortalamaları X =159,13 ve erkek öğrencilerin ise X =178,60 olarak elde edilmiş ve içe vurulan öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır (U:12581,500 P=0,067>0,05). Kadın öğrencilerin dışa vurulan öfke puan ortalamaları X =159,78 ve erkek öğrencilerin ise X =160,10 olarak elde edilmiş ve dışa vurulan öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır (U:12684,000 P=0,085>0,05). Kadın öğrencilerin kontrol altına alınmış öfke puan ortalamaları X =160,10 ve erkek öğrencilerin ise X =177,75 olarak elde edilmiş ve dışa vurulan öfke açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunamamıştır (U:12735,000 P=0,096>0,05). Bu farklılık sonucunda; erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre sürekli öfke puan ortalaması daha yüksektir. Tablo 3. Öğrencilerin Yaş Değişkenine Göre Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzı Puanına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Sürekli Öfke –Öfke Đfade Tarzı Ölçeği Alt Boyutları 15-19 20-25 36-30 15-19 20-25 Đçe Vurulan Öfke 36-30 15-19 20-25 Dışa Vurulan Öfke 36-30 15-19 Kontrol altına 20-25 alınmış Öfke 36-30 YAŞ Sürekli Öfke N 47 275 16 47 275 16 47 275 16 47 275 16 Sıra Sd X2 ortalaması 154,72 7,447 175,32 2 112,88 167,53 ,507 170,78 2 153,34 166,22 4,633 172,97 2 119,47 152,23 2,554 173,55 2 150,63 P Fark Var ,024 2-3 ,776 Yok ,099 Yok ,279 Yok 143 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 3’de öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutuna ait puan ortalamalarının cinsiyet değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Kruskal-wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda; 15-19 yaş arasında olan öğrencilerin sürekli öfke puan ortalamaları X =154,72, 20-25 yaş aralığında olan öğrencilerin puan ortalamaları X =175,32 ve 30-36 yaş aralığında olan öğrencilerin puan ortalamaları X =112,88 olarak elde edilmiş ve içe vurulan öfke 2 açısından cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark bulunmuştur[ X değeri =7,447 P=0,024<0.05]. Bu farklılık sonucunda; öğrencilerin 20-25 yaş aralığında olanların 30-36 yaş aralığında olanlara göre sürekli öfke puan ortalamaları yüksektir. Tablo 4. Öğrencilerin Okudukları Bölüm Değişkenine Göre sürekli öfke ve öfke ifade tarzı Alt Boyutlarına Đlişkin Kruskal-Wallis Testi Sonuçları Sıra ortala ması 14 169,1 Beden eğitim 3 6 72 168,1 Sürekli Öfke Yöneticilik 0 Sosyal bilimler 12 170,7 yüksekokulu 3 2 14 180,0 Beden eğitim 3 7 72 180,2 Yöneticilik 5 Đçe Vurulan Öfke Sosyal bilimler 12 150,9 yüksekokulu 3 2 14 172,9 Beden eğitim 3 1 72 178,9 Dışa Vurulan Yöneticilik 5 Öfke Sosyal bilimler 12 160,0 yüksekokulu 3 0 Beden eğitim 143 169,70 Kontrol altına Yöneticilik 72 164,22 alınmış Öfke Sosyal bilimler 123 172,36 yüksekokulu BÖLÜMÜNÜZ Sürekli Öfke –Öfke Đfade Tarzı Ölçeği Alt Boyutları N Sd X2 P Fark Vardı r 2 ,036 ,98 Yok 2 2 7,043 ,03 1-3 0 2-3 2 2,026 ,36 Yok 3 2 ,318 ,85 Yok 3 Tablo 4’de öğrencilerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzı alt boyutuna ait puan ortalamalarının okudukları bölüm değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Kruskal-wallis testi ile incelenmiştir. Đnceleme sonucunda; beden eğitimi öğretmenliğinde okuyan öğrencilerin içte tutulan öfke puan ortalamaları X =180,07, yöneticilik bölümünde okuyan öğrencilerin puan X =180,25 ve sosyal bilimler yüksekokulunda okuyan öğrencilerin puan ortalamaları X =150,92 olarak elde edilmiş ve içe vurulan öfke açısından okudukları bölüm ortalamaları 144 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 2 değişkenine göre anlamlı bir fark bulunmuştur[ X değeri =7,043 P=0,030<0.05]. Bu farklılık sonucunda; öğrencilerin beden eğitiminde okuyan öğrencilerin sosyal bilimlerde okuyan öğrencilere göre ve yöneticilikte okuyan öğrencilerin yine sosyal bilimlerde okuyan öğrencilere göre içte tutulan öfke puan ortalamaları yüksektir. TARTIŞMA VE SONUÇ Bu araştırma Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda okuyan öğrencileri ile sosyal bilimler meslek yüksekokulu öğrencilerinin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarını inceleyerek, demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin sürekli öfke ve öfke tarz alt boyutlarından sürekli öfke puan ortalaması X =22,6775 ile ( Ölçekten alınabilecek en düşük puan 10 en yüksek puan 40 olması münasebetiyle ) öfke düzeyinin orta seviyenin az üstünde olduğu, kontrol altına alınmış öfke puan ortalamasının X =19,5799 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması münasebetiyle) ile orta seviyede öfkeyi kontrol ettikleri, dışa vurulan öfke puan ortalaması X =17,8343 (Ölçekten alınabilecek en düşük puan 8 en yüksek puan 32 olması münasebetiyle ile öğrencilerin öfkelerini kolayca ifade edemedikleri ve içe vuran öfke ortalama puanları ile de X =17,3728 orta seviyede öfkelerini bastırdıkları söylenebilir. Yapılan bu çalışmada öğrencilerin baba eğitim, anne eğitim durumu ve spor yapıp yapmama durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, okuduğu bölüm, yaş ve cinsiyet değişkenlerine göre ise de istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Galen ve Underwood (1997)’a göre, kızlar öfkelendiklerinde, hem cinslerine sosyal hileli yönlendirme kullandıklarını ve onların canlarını acıttıkları bildirmişlerdir. Kız ergenler geleneksel öfkeye eğilimli olsalar da, kız ve erkek ergenlerin her ikisi de öfkelendiklerinde olumsuz sosyal ve fiziksel davranışları kullanmaktadırlar. Kızların öfkelenmesi için sebepler çoğunlukla depresyon, korku, kaygı ve suçluluktur. Öfke, kızlar arasında değer verilen bir dostluğu kaybetmeyle, zarara neden olmakla ve duygusal kontrolün kaybıyla açığa çıkmaktadır. Kasten sinirlendirilen kızlar, incitilen aynı cinsiyetteki akranlarına sosyal manipülasyon uygulamışlardır. Seçilmiş Kaynaklar Başlıkları 1- Şahin, N. H. (1997). Öfke: o sizi kontrol edeceğine siz onu kontrol edin. (APA’nın aynı adlı broşüründen çeviri). Türk Psikoloji Bülteni, 7, 79-85. 2-Bridewell, B.W. & Change, E.C. (1997). ‘Distinguishing Between Anxiety,Depression And Hostility: Relations to Anger-in, Anger-out And Anger Control’, Personal Individual Differences, 22(4), 587-590. 3- Galen, B. and Underwood, M. (1997). A developmental investigation of social aggression among children. Developmental Psychology, 33 (4), 589-600. 145 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 152. ÖĞRETMEN ADAYLARININ MÜKEMMELĐYETÇĐLĐK EĞĐLĐMLERĐ ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN ĐNCELENMESĐ VE ÖFKE Ebru DEMĐRCĐ1, Fatma ÇEPĐKKURT2, Esen KIZILDAĞ KALE3, Ecem GÜLER2 (1) Mersin Üniv, MEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye (2) Mersin Üniv,ME. Ü. BESYO,Türkiye (3) Eskişehir Spor,Eskişehir Spor,Türkiye ÖZET Giriş: Mükemmeliyetçilik, günlük yasamda kişisel varoluşa yönelik aşırı yüksek standartlar koyma ve yapılan hatalara odaklanarak aşırı kaygı yasama seklinde ayırt edici özellikleri olan ve genellikle karmaşık ve çok boyutlu bir yapı olarak kabul edilen bir kişilik özelliği olarak tanımlanmaktadır (Jansson-Frojmark ve Linton, 2007). Hollander (1965) ise mükemmeliyetçiliği kişinin kendisinden ya da başkaları için ulaşılması mümkün olan hedeflerin ötesinde standartlar geliştirmesi olarak ifade etmiştir. Öfke ise kişinin belirli bir saldırı, eleştiri, engel ya da korku karşısında doğal olarak yaşadığı içsel ve evrensel bir duygu olup, köpürme adı verilen aşırı derecede bilinç bulanıklığına ve davranış bozukluklarına yol açabilmektedir (Balkaya, 2001, Köknel, 2000). Spielberger (1991)’e göre ise öfke basit bir “sinirlilik” ve “kızgınlık” halinden, yoğun “hiddet” durumuna kadar değişen dereceli, gerçek veya varsayılan bir engellenme olarak tanımlamaktadır. Hewitt ve Flett (1991-b)’in ifadesine göre “sosyal” bir duygu olarak ifade edilen öfke duygusu diğer insanların niyetli olarak kötü davranışlarına maruz kalındığı algısı oluştuğunda orta çıkmaktadır ve bu yönüyle mükemmeliyetçilikle ve özellikle de sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilikle ilişkili olması beklenmektedir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının mükemmeliyetçilik durumları ile öfke durumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. YÖNTEM Katılımcılar Araştırmanın çalışma grubunu ulaşılabilen ve gönüllü olan, farklı branşlardaki (Türkçe, Matematik, Sınıf Öğretmenliği, Đngilizce ve Beden Eğitimi) 87 kadın (yaş ort= 23.43; SS=2.43) ve 73 erkek (yaş ort=23.63; SS= 1.81) öğretmen olmak üzere toplam 160 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Kullanılan Ölçme Araçları Katılımcıların mükemmeliyetçilik puanlarını ölçmek üzere Hewitt ve Flett (1991) tarafından geliştirilen ve Türkçe’ye uyarlaması Oral (1999) tarafından yapılan Çok Boyutlu 146 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Mükemmeliyetçilik Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, "kendine yönelik mükemmeliyetçilik”, "diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik" ve "sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik" olmak üzere üç alt ölçek ve toplam 45 maddeden oluşmaktadır. Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının sürekli öfke ve öfke tarzlarının belirlenmesi için Spielberger (1983) tarafından geliştirilen ve Türkçe’ye uyarlaması Özer (1994) tarafından yapılan Sürekli Öfke – Öfke Tarz Ölçeği-SÖ-ÖTÖ (The State - Trait Anger Scale-STAS) kullanılmıştır. Ergen ve yetişkinlerde öfke ve öfke tarzlarının belirlenmesi amacı ile kullanılan ölçek Sürekli Öfke, Öfke Đçte, Öfke Dışa ve Öfke Kontrol olmak dört alt ölçek ve toplam 34 maddeden oluşmaktadır. Verilerin Toplanması ve Analizi Araştırmada kullanılan ölçekler KPSS sınavına girecek öğretmen adaylarına uygulanmıştır. Elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 20” ile değerlendirilmiştir. Öğretmen adaylarının mükemmeliyetçilik ve öfke durumları arasındaki ilişki Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi kullanılarak test edilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler ve Pearson Momentler Çarpımı Korelâsyon Analizi Tekniği kullanılmıştır. BULGULAR Katılımcıların Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği ve Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği’nden aldıkları puanlara ilişkin ortalamalar ve standart sapma değerleri Tablo 1’de sunulmuştur. Tablo 1: ÇBMÖ VE SÖÖTÖ’ne ilişkin ortalama ve standart sapma değerleri Toplam(n=160) Kadınlar (n=87) Erkekler (n=73) ÖLÇEKLER X S.S. X S.S. X S.S. Kendine Yönelik Mük. 71.05 5.27 72.82 15.82 68.94 12.16 Diğerlerine Yönelik Mük 63.19 9.23 64.34 9.76 61.81 8.41 Sosyal Olarak Day. Mük. 58.82 9.12 58.49 10.40 59.21 7.36 Sürekli Öfke 22.23 5.27 22.07 5.02 22.42 5.57 Öfke Đçte 15.10 3.63 14.39 3.05 15.94 4.08 Öfke Dışta 16.68 3.92 16.48 3.42 16.90 4.54 Öfke Kontrol 21.13 3.91 21.06 3.95 21.18 3.87 Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği alt ölçekleri ile Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği alt ölçekleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi sonuçları Tablo 2’de sunulmuştur. 147 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo2: Mükemmeliyetçilik ve Öfke arasındaki ilişkiyi gösteren korelasyon sonuçları ALT ÖLÇEKLER Sürekli Öfke Kendine Yönelik Mükemmeliyetçilik Diğerlerine Yönelik Öfke Đçte Öfke Dışta Öfke Kontrol -.03 -.08 -.00 .18* -.04 -.17* -.11 -.05 .26** .26** .18* .00 Mükemmeliyetçilik Sosyal Dayatılan Ol. Mükemmeliyetçilik ** p <.01 * p< .05 Tablo 2’de de görüldüğü gibi mükemmeliyetçiliğin kendine yönelik mükemmeliyetçilik alt boyutu ile öfke kontrol arasında düşük ancak anlamlı düzeyde pozitif; diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik ile öfke içte arasında negatif; sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik ile de sürekli öfke, öfke içte ve öfke dışta alt ölçekleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur. SONUÇ VE ÖNERĐLER Yapılan analiz sonucunda kendine yönelik mükemmeliyetçilik ile öfke kontrol arasında pozitif yönde; diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik ile öfke içte alt ölçeği arasında negatif; sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik ile sürekli öfke, öfke içte ve öfke dışta alt boyutları arasında da pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Kendine yönelik mükemmeliyetçilik kişinin kendi için oldukça yüksek standartlar belirlemesini ifade eder ve öfke kontrol ile pozitif ilişkili olması beklenen bir sonuçtur. Kendine yönelik mükemmeliyetçilik boyutunda yüksek puan alan bireylerin öfkelerini kontrol ediyor olmaları da mükemmeliyetçiliğin kişi için uyum sağlayıcı olduğu şeklinde yorumlanabilir. Diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik alt ölçeği kişinin diğer insanlardan mükemmel olmalarını beklemesi eğilimini yansıtır ve bu boyutun öfke içte alt ölçeği arasında negatif ilişki olması da beklenen bir sonuçtur. Sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik; kişinin kendisi için önemli olarak gördüğü diğer insanların oldukça yüksek standartlar beklediğine inanmasını ifade eder. Bu çalışmada sosyal olarak dayatılan mükemmeliyetçilik ile sürekli öfke, öfke içte ve öfke dışta alt boyutları arasında ortaya çıkan pozitif ilişki beklenen bir sonuçtur ve daha önceki birçok araştırma bulgularını destekler niteliktedir (Çepikkurt, 2013; Hewitt ve Flett, 2001; Hewitt ve ark. 2002; Besharat ve Shahidi, 2010; Küçükbayraktar, 2011). 148 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sonuç olarak elde edilen bulgular mükemmeliyetçilik ve öfke kavramlarının birbirleriyle ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Birbiri ile ilişkili olan bu iki kavramın hem kişi için hem de kişiler arası ilişkilerde önemli olduğu göz önüne alındığında, öğretmenlik mesleğini icra eden ya da edecek kişiler için de kritik öneme sahip olduğu söylenebilir. Dolayısıyla öfke ya da uyum sağlanamayan mükemmeliyetçilik ile ilgili problem yaşayan öğretmen adaylarının öfkelerini kontrol edebilme ve uyum sağlanabilir mükemmeliyetçi eğilimler edinmeleri yönünde destek almaları sağlanabilir. SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR Balkaya, F. (2001). Çok Boyutlu Öfke Envanterinin Geliştirilmesi ve Bazı Semptom Gruplarındaki Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Besharat, M.A. & Shahidi, S. (2010). Perfectionism, anger, and anger rumination, Internatinal Journal of Psychology, 45 (6), 427-434. Erol Öngen, D. (2010). The relationships between adaptive and maladaptive perfectionism and aggression among Turkish adolescents, Australian Journal of Guidance & Counselling, 20 (1),99-108. Flett, G. L. & Hewitt, P. L. (2002). Perfectionism: Theory, Practice and Treatment. American Psychological Association, Washington, D C. Frost, R.O., Marten, P., Lahart, C.&Rosenblate, R.(1990). The dimensions of perfectionism. Cognitive Therapy and Research, 14: 449-468. Hewitt, P. L.., Caelian C.F., Flett, G. L., Sherry, S.B., Collins, L., Flynn, C. A.(2002). Perfectionism in children: associasions with depression, anxety, and anger. Personality and Individual Differences, 32, 1049-1061. Köknel, Ö. (2000). Bireysel ve Toplumsal Şiddet (2.Baskı). Đstanbul: Altın Kitap Yayınları. Öztürk, E. (2012). Đlköğretim Kurumlarında Çalışan Öğretmenlerin Öfke nedenleri ve Öfke Kontrol Yönetimleri. Yüksek Lisans Tezi. Fırat Üniversitesi. Elazığ. Spielberg, C. D. Crane, R. S., Kearns, W. D. (1991). Anger and Anxiety in Essential Hypertension. Stress and Emotion: Anxiety, Anger and Curiosity (Ed.Spielberg C. D.). New York: TaylorFrancis. Anahtar Kelimeler: Mükemmeliyetçilik, Öfke Eğilimi, Öğretmen Adaylari 149 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 175. BĐREYLERĐN ĐŞ YAŞAMLARINA ĐLĐŞKĐN MOTĐVASYON DÜZEYLERĐNE DAĞCILIK SPORUNUN ETKĐSĐ Nuh Osman YILDIZ1, Tayfun Gürkan BOSTANCI1 (1) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye ÖZET Örgütlerin faaliyetlerini etkili bir şekilde sürdürebilmeleri çalışanlarının nitelikli iş yapmaları ile mümkündür. Çalışanların işlerini nitelikli ve kaliteli bir şekilde yapmaları motivasyon düzeyleri ile ilişkilidir. Dolayısıyla bireylerin örgütlerine faydalı olmaları için motivasyon düzeylerinin yüksek olması gerekmektedir. Bu durum bireylerin motivasyon düzeylerinin yükseltecek olan motive edici faktörleri önemli kılmaktadır. Motive edici faktörler arasında bulunan sosyal uğraşlar ve etkinlikler, sporu da içine alan geniş bir çerçevedir. Bireyler günlük hayatın ve iş yaşantılarının getirdiği stres ve monotonluğun dışına çıkmak yada kurtulmak adına çeşitli spor aktivitelerine yönelebilirler. Bazı insanlar spor salonları gibi kapalı mekanları seçip fitness, plates gibi daha sayısı çoğaltılabilecek salon sporlarını yaparken bazı insanlar ise kapalı mekanları tercih etmeyerek açık alan da yapılan dağcılık, kano, kanyon, sörf, dalış, kayak gibi sportif etkinlikleri seçmektedir. Bu çalışmanın amacı rekreatif amaçlı dağcılık sporunu yapan çalışan bireylerin iş yaşamlarına ilişkin motivasyon düzeylerine dağcılık sporunun etkisini araştırmaktır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden bireysel görüşme ile yapılmış olup sorular yarı biçimsel olarak hazırlanmıştır. Araştırma verileri rekreatif olarak dağcılık sporunun tüm disiplinlerini yapan ve çalışan bir grup dağcı sporcudan elde edilmiştir. Araştırmanın sonucunda dağcılık sporunun bir takım kişisel becerileri gerektirdiği ve bu becerilerin iş yaşamına katkı sağladığı dolayısıyla bu durumun bireylerin iş yaşamlarına ilişkin motivasyon düzeylerine olumlu bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Dağcılık, Spor Giriş: Günümüz iş hayatında her ne kadar göz ardı edilse de en önemli üretim faktörlerinden bir tanesi insandır. Đşyerleri, üretim faaliyetlerini maksimize etmek için öncelikle çalışanlarından maksimum fayda edinmek zorundadırlar. Đşinden memnun olmayan bir çalışanın işinden memnun olan bir çalışana göre çok daha verimsiz olacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir(Efil, 2006, s347). Dolayısıyla çalışanları en verimli şekilde kullanmak onların motivasyon seviyelerini maksimize etmek ile mümkündür. Motivasyon bir insanı belirli bir amaç için harekete geçiren güç demektir (Efil, 2006, s347). Devamlılığı sağlayacak olan örgütsel faaliyetlerin nitelikli ve kaliteli olma düzeyi, çalışanların motivasyonları ile doğru orantılıdır. Bu durum örgütler açısından, motivasyon kavramının gün geçtikçe önemli bir hal almasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bireylerin iş yaşantılarına ilişkin motive olmaları adına araştırmacılar tarafından Ekonomik, Psiko-Sosyal ve Örgütsel ve Yönetsel motive edici faktörler ortaya konulmuştur. Psiko-Sosyal motivatörlerden olan sosyal uğraşlar içerisinde rekreatif ve spor etkinliklerini de barındırmaktadır. Bireylerin spor yoluyla motive oldukları yapılan araştırmalar sonucunda ortaya 150 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) konulmuştur. Dağcılık sporu da yapılırken geliştirdiği kişisel beceriler açısında iş yaşantısında bireylere faydalı olduğu düşünülmektedir. 1.Literatür Taraması Motivasyon kelimesi, “hareket etmek” anlamındaki Latince “movere” sözcüğünden türemiş olup (Kıroğlu, 2007, s10), ve temel bir psikolojik süreç için kullanılmaktadır. En geniş anlamıyla motivasyon; davranışı harekete geçiren fizyolojik ya da psikolojik bir eksiklik, ihtiyaç veya herhangi bir hedefe yönelmiş bir dürtü ile başlayan bir süreçtir(Pekel, 2001, s4). Bireyleri belirli durumlarda belirli davranışlara iten motivasyon, aynı zamanda bireyin iş konusundaki davranışlarını da tanımlar. Yönetim bilimi literatüründe motivasyon; örgütün hedeflerine ulaşabilmesi için çaba sarf eden bireyin, bu çaba sonucunda kendi ihtiyaçlarını da tatmin edecek oluşunun verdiği şartlanma ile bu çabayı göstermedeki istekliliği olarak tanımlanmaktadır (Pekel, 2001, s4). Dolayısıyla, işgörenleri işletme amaçlarına yaklaştırıcı, inandırıcı ve özendirici nitelikte yapılan tüm eylemlere motivasyon denebilir (Yıldırım, 2007, s4). Motivasyon sürecini başlatan bireyin ihtiyaçlarıdır. Bir ihtiyaç ortaya çıktığı zaman, birey bu ihtiyacı karşılamak ister ve böylelikle birey itici bir güçle uyarılır. Đç ve dış etkilerle uyarılan birey çeşitli biçimlerde davranışlara yönelir. Amacı ihtiyaçlara karşı duyduğu isteğin doyumudur (Pekel, 2001, s4). Motivasyon Teorileri 1. Kapsam Teorileri Kapsam teorilerinin asıl amacı, kişinin içinde bulunan ve davranışlarına yön veren, motivasyonla ilişkili faktörleri ortaya koymaktır. Bu teoriler, esas olarak bireysel ihtiyaçlar üzerinde durur (Semerci, 2005, s10). 1. Đhtiyaçlar Hiyerarşisi Teori - Maslow 2. ERG Teorisi - Clayton Alderfer 3. Çift Faktör Teorisi - Herzberg 4. Başarı Motivasyonu Teorisi - David McClelland 2. Süreç Teorileri Süreç teorileri, davranışın nasıl başladığını, nasıl yönlendirildiğini ve nasıl sürdürüldüğünü açıklamaya çalışırlar (Shigaibaeva, 2010, s60). 1. Eşitlik Teorisi - J. Stacey Adams 2. Beklenti Teorisi - Victor Vroom 3. Geliştirilmiş Beklenti Teorisi - Lyman W. Porter ve Edward D. Lawler 4. Pekiştirme Teorisi - B. F. Skinner 5. Bireysel Amaçlar Teorisi – E. Locke Motivasyon Araçları 1. Ekonomik Motive Ediciler • Ücret Artışı ve Prim • Kâra Katılma • Ekonomik Ödüller 151 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sosyal Güvenlik ve Emeklilik 2. Psikososyal Motive Ediciler • Bağımsız Çalışma Olanakları • Özel Yaşama Saygı • Takdir Etme • Sosyal Uğraşlar ve Etkinlikler • Çevreye Uyum • Ceza 3. Örgütsel, Yönetsel Motive Ediciler • Hedef Belirleme • Yetki ve Sorumluluk Denkliği • Kararlara Katılma • Yükselme Olanakları ve Değer • Eğitim Đmkanları • Yönetimde Esneklik • Esnek Çalışma Şartları • Evde Çalışma Olanakları (Örücü ve Kanbur, 2008, s,87, 88) • Metodoloji Bu çalışmanın amacı rekreatif amaçlı dağcılık sporunu yapan çalışan bireylerin iş yaşamlarına ilişkin motivasyon düzeylerine dağcılık sporunun etkisinin olup olmadığını araştırmaktır. Bu çalışmama nitel araştırma yöntemi ile yapılandırılmıştır. Nitel araştırmalarda gözlem, görüşme ve doküman inceleme gibi nitel veri toplama yöntemleri kullanılarak, algılar ve olayların doğal ortamlarında gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik süreci takip eden araştırmalardır (Yıldırım ve şimşek, 2006:39). Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırmanın evrenini dağcılık sporunu rekreatif amaçlı yapan ve çalışan dağcı sporculardır. Araştırmanın örneklemini ise tesadüfi örneklem ile seçilecek olan rekreatif amaçlı dağcılık yapan çalışan bireyler oluşturacaktır. Veriler önce bilgisayar ortamında yazılı hale getirilmiş sonra da nitel araştırma tekniklerden içerik analizi kullanılarak çözümlenecektir. Bulgular, Tartışma ve Sonuç: Tırmanma, yürüyüş, kampçılık dağcılığın olmazsa olmazlarındandır. Dağcılıkta tüm doğa koşullarına karşı tedbirli, planlı ve programlı olmak gerekir. Karşılaşılabilecek problemleri ve krizleri iyi yönetmek, çatışma ortamlarını engellemek ya da var olan çatışmaya bir son vermek için ekip arkadaşları ile etkili bir iletişim kurmak gerekir. Tüm bu beceriler günlük iş yaşamında da herkesin karşılaşıp uygulayacağı becerilerdir. Bireylerin dağcılık sporunu yaparken sergilediği çabalar ve beceriler iş yaşamında da sergilemesi gereken çabalar ve beceriler ile benzerlik gösterebilir. Böyle bir durum bireylerin iş yaşantılarında karşılaşabileceği zorlukları daha kolay aşmalarını sağlayabilir. Dolayısıyla bireylerin dağcılık ile iş yaşamları arasında bir bağlantı kurarak iş yaşantılarına ilişkin motivasyon düzeylerinin artacağı öngörülmüştür. 152 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kaynakça KIROĞLU Đ, Çalısanların Sosyo-Psikolojik Ve Demografik Özelliklerinin Örgütsel Motivasyon Araçları Karşısında Ki Tutumları Üzerindeki Etkilerinin Araştırılması, Ankara, 2007 PEKEL H. N, Đşletmelerde Motivasyon Verimlilik Đlişkisi, Isparta, 2001 SEMERCĐ A. S, Đş Motivasyonu Ve Sonuçları, Ankara, 2005 SHĐGAĐBAEVA G, Örgütsel Yaşamda Değer Ve Motivasyon Yaratma Olgusu Olarak Yönetim Felsefesi, Đstanbul, 2010 ÖRÜCÜ E, KANBUR A, Örgütsel-Yönetsel Motivasyon Faktörlerinin Çalısanların Performans Ve Verimliligine Etkilerini Đncelemeye Yönelik Ampirik Bir Çalısma, Yönetim Ve Ekonomi Cilt:15 Sayı:1 Celal Bayar Üniversitesi Manisa, 2008 YILDIRIM, A. ve ŞĐMŞEK, H. Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2005 YILDIRIM S, Motivasyon Ve Çalışma Yaşamında Motivasyonun Önemi, Kahramanmaraş, 2007 *Sakarya Üniversitesi Sosyal nuhosmanyildiz@gmail.com Bilimler Enstitüsü Spor Yöneticiliği Anabilim Dalı ** Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Spor Yöneticiliği Anabilim Dalı tayfun92@hotmail.com Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Dağcılık, Spor SÖZ 123. ENGELLĐLERDE DÜZENLĐ YAPILAN SPORTĐF FAALĐYETLERĐN DEPRESYON ÜZERĐNE ETKĐSĐ Gizem DĐK1, Kader AKAY1, Yıldırım KAYACAN1, Yücel MAKARACI1 (1) Ondokuzmayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Giriş: Günümüzde spor, sadece insanların fiziki ve psikolojik açıdan güçlenmesi için sürdürülen bir faaliyetler bütünü olmaktan daha ileri gitmiştir. Bununla birlikte, sorumluluk ve iş birliği eğilimi ile düzen sağlama kabiliyetini ortaya çıkararak kişinin sosyalleşmesine yardımcı olan önemli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. (Küçük ve Koç, 2004). Spor, bireyin fizyolojik ve psikolojik yönden sağlığını geliştiren, sosyal davranışlarını düzenleyen, zihinsel ve motorik olarak belirli bir düzeye getiren biyolojik, pedagojik ve sosyal bir olgudur. Bedensel engelli bireylerde spor uygulamalarının, bireylerin hem günlük yaşam aktiviteleri hem de yaşam kaliteleri üzerinde büyük önemi vardır (Yılmaz ve ark., 2014). Ayrıca, fiziksel ve ruhsal yapıya 153 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) sağladığı desteğin yanında disiplin, güven, rekabet ve arkadaşlık hislerini de uyandırarak bireyin toplumdaki sosyal rolünü kazanmasına yardım eder. Engelli birey için bu sosyal rolün evrensel dilinin spor olduğu bildirilmiştir (Ergun, 2003). Engelli bireylerin topluma adaptasyonlarının sağlanmasında ve her türlü gelişim süreçlerinde, özel eğitim programları paralelinde beden eğitimi ve sporun etkinliği bilinmektedir. Spor eylemleri nasıl açıklanırsa açıklansın, bireyleri psikolojik ve sosyolojik olarak bağımlı kılan eylemlerdir. Sunulan çalışmanın amacı; sağlıklı insanların depresyon düzeylerini olumlu yönde etkilediği tespit edilen egzersiz çalışmalarının, engelli bireylerin depresyon düzeyleri üzerine etkisini incelemektir. Materyal ve Metod: Araştırmada veri toplama aracı olarak Zung (1965) tarafından geliştirilen depresyon ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini fiziksel engele sahip olan sporcu bireyler ile sedanter yaşantı süren fiziksel engelli bireyler; örneklemini ise 18-60 yaş arasında, farklı ortopedik engelli tanısı almış 172 sedanter (SD grubu) ile 274 lisanslı sporcu (SP grubu) olmak üzere toplam 446 fiziksel engelli birey oluşturmuştur. Gönüllülerin 322’si kadın 124’ü erkek tir. Veriler araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak 2014-2015 aralık, ocak şubat ve mart aylarında 11 farklı merkezden toplanmıştır. Ayrıca katılımcılara medeni hali ve ailede başka engelli olup olmadığı sorulmuş; boy ve kiloları ölçülerek vücut kitle indeksleri hesaplanmıştır. Zung Depresyon Ölçeği (ZDÖ): Zung (1965) tarafından geliştirilen, özbildirim tarzı 20 maddelik bir ölçektir. Ölçek 4’lü Likert (1-Hiçbir zaman, 4-Her zaman) tipindedir. Ölçekte 2.,5.,6.,11.,12.,14.,16.,17.,18. ve 20. maddeler tersten kodlanmaktadır. Ölçekten elde edilen ham puan standart bir tablo aracılığıyla depresyonun düzeyini yüzde olarak belirleyen bir puana dönüştürülmektedir. Bulgular: Çalışma kapsamındaki SP grubunun yaş ortalaması 29.8±10.6, VKĐ değerleri 22.9±6.1 olarak tespit edilmiş; toplam 274 katılımcıdan 40’ının ailesinde kendinden başka bir engelli olduğu belirlenmiştir. SD grubunun yaş ortalaması 34.8±12.9, VKĐ değerleri 29.1±7.2, olarak tespit edilmiş; toplam 172 katılımcıdan 50’ sinin ailesinde kendisinden başka bir engelli bireye sahip olduğu belirlenmiştir. Zung Depresyon ölçeğinden elde edilen puanlara ait grup istatistikleri Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. Zung Depresyon ölçeğinden elde edilen puanlara ait grup istatistikleri Puanlar Grup N Ortalama SS Ortalamanın Standart Hatası Sporcu 274 40,5474 8,55319 ,51672 Sedanter 172 43,1163 8,06033 ,61459 154 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 2. Bağımsız Örneklem T Testi Sonuçları Değişkenler Puan VKI F Ortalamanın Farkı Std. Hata Farkı *0,002 -2,568 0,81393 -4,16 -0,969 *0,0077 -6,194 3,485 0,683 P 1,01 %95 Güven aralığı farkı En az En çok -13,073 Gruplar arasındaki istatistiksel farklılığı belirlemek için yapılan Bağımsız Örneklem T Testinde VKĐ değerlerinde ve ölçek puanlarında anlamlılık tespit edilmiştir (p<0,05) (Tablo 2). Tablo 3. Pearson Korelasyon Sonuçları Puanlar Cinsiyet Medeni Durum Ailedeki Engel Durumu Korelasyon 1 0,095 0,105 -0,006 P Korelasyon . *0 *0,027 0,907 -0,234 1 -0,125 0,069 P *0 . *0,008 0,144 Korelasyon 0,105 -0,125 1 0,015 P *0,027 *0,008 . 0,755 Korelasyon -0,006 0,069 *0,015 1 P 0,907 0,144 0,755 . Değişkenler Puanlar Cinsiyet Grup Medeni Durum Ailedeki Engel Durumu Pearson korelasyon analizi sonucunda cinsiyet ile depresif duygulanım düzeyi ve medeni durum değişkenleri arasında pozitif korelasyon tespit edilmiştir (p<0,05) (Tablo 3). Tartışma ve Sonuç: Çalışmada sporcu ve sedanter engelli bireylerin VKĐ ve depresyon ölçek puanları, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Sedanter bir yaşantı süren SD grubunun VKĐ değerinin yüksek çıkması düzenli egzersiz yapmayan bireylerde görülmesi beklenen bir sonuçtur. Depresyon ölçeği puanlarının SD grubunda yüksek çıkması sedanter yaşam tarzının, engelli bireyi daha da depresif bir yapıya dönüştürdüğünü göstermektedir. Egzersizin depresif bireyler üzerindeki olumlu etkileri ile ilgili bir çok çalışma literatürde mevcuttur. DiLorenzo ve ark., 1999; 20 depresif bireye uygulanan bir çalışmada, 12 haftalık egzersiz sonucunda kontrol grubuna göre depresyon, anksiyete, ve benlik kavramında anlamlı olarak daha fazla iyileşme tespit etmiştir. Benzer şekilde haftada 4 kez uygulanan 30 dakikalık 155 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bisiklet egzersizinin depresyonu belirgin bir şekilde azalttığı tespit edilmiştir (Dimeo ve ark. 2001). Yine ileri düzeyde depresyon tanısı konulmuş 202 yetişkin hasta üzerinde yapılan bir araştırmada, egzersizin antidepresan ilaçlara önemli bir alternatif olabileceği belirlenmiştir (Blumenthal ve ark., 2007). Sunulan çalışmadaki bulgular; sporun sağlıklı kişilerde oluşturduğu pozitif etkiyi benzer şekilde düzenli spor yapan engelli bireylerde de ortaya çıkardığını göstermektedir. Çalışmamızda, medeni durumun depresyon ölçeğinden alınan puan üzerinde etkili olduğu; evli olan engelli bireylerin daha az depresyon düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir. Literatür incelendiğinde medeni durum, kronik fiziksel hastalığa sahip olma durumu, bedensel güçsüzlük, sosyal destek ve yalnızlık durumu, depresyon düzeyini etkileyen faktörler olarak bildirilmektedir (Arslantaş ve Engin, 2011). Benzer şekilde Mosaku ve ark., (2009); ampute bireylerde medeni durumun depresyon ile pozitif ilişkisi olduğunu tespit etmişlerdir. Sunulan çalışma ile paralel olan bu bulgular; evliliğin engelli bireyler üzerinde depresyonu azaltıcı bir etken olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Birçok çalışmada depresif bozuklukların yaygınlığının açık bir şekilde cinsiyet farklılıklarından kaynaklandığı görülmektedir. Çalışmalarda genel olarak, kadınların erkeklerin iki katı kadar depresyon için bir yaygınlık oranına sahip olduğunu bildirilmektedir. Bu farklılıkta kadınların biyolojik ve hormonal açıdan erkeklerden farklı olmalarının etkili olduğunu belirtmek gerekir (Nazroo ve ark.,1998; Ryba ve Hopko, 2012). Tablo 3’te belirtilen cinsiyet ile medeni durum ve depresyon düzeyi arasındaki korelasyonun kadınlardaki bu farklılıktan kaynakladığı düşünülmektedir. Sunulan çalışmada SD grubundaki bekar kadınların, aynı gruptaki evli kadınlardan daha depresif oldukları görülmektedir. Spor, yaşamlarında birçok engelle karşılaşan ve bu engellerin yarattığı stresle birlikte yaşayan bireylere yeni bir pencere açabilmektedir. Bunlar da bireye anlamlı ve doyumlu bir yaşama sahip olma ve sürdürme şansını vermektedir. Bu nedenle sporun engelli bireyler için daha farklı bir önemi vardır. Burada önemli olan, engelli bireyin salt bir alanda bir engelinin bulunduğunu ve diğer insanların elde ettiği başarılara kendilerinin de ulaşabileceğini kabul etmektir. Bu durum engelli bireylerin toplumsal yaşama katılıp asosyallikten kurtulmalarının yanı sıra duygu ve tutumlarında da dengeli olmalarını da sağlayacaktır. Sonuç olarak; sunulan çalışmada medeni durumun ve düzenli uygulanan sportif faaliyetlerin engellilerin depresyon düzeyi üzerindeki olumlu etkisi tespit edilmiştir. Tespit edilen bulguların engelliler ile ilgili yapılan farklı alanlardaki çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler : Engelli, Depresyon, Spor, Psikoloji 156 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 24. EGZERSĐZE KATILMAYAN 8-13 YAŞ KIZ ÇOCUKLARININ YAĞ YÜZDELERĐNĐN VE MAKSĐMUM OKSĐJEN KULLANIM KAPASĐTELERĐNĐN YAŞLARA GÖRE KARŞILAŞTIRILMASI Pelin BAKIR1, Hakkı ÇOKNAZ1 , Osman ĐMAMOĞL2, (1) A.Đ.B.Ü.,BESYO,Türkiye (2) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,YDSBF,Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Modern dünyanın insanoğluna sunduğu teknolojik olanakların günlük yaşamı kolaylaştırdığını yadsımak imkânsızdır. Yadsınması imkânsız başka bir durum ise bu olanakların yaşamı kolaylaştırmakla beraber insan sağlığı açısından yarattığı olumsuzlukları görmezden gelmektir. Günlük yaşamda yer alan teknoloji kullanımının yarattığı en önemli olumsuzluklardan biri bireyleri inaktif bir yaşam tarzına yönlendirmesidir. Đnaktivite ise insan sağlığı açısından pek çok sorun yaratmaktadır. Günümüzde yaygınlığının da giderek artması sebebiyle hareketsizliğin yarattığı ortak ve önemli sorunlardan biri fazla kiloluk ve obezitedir(1, 2, 3). Bu nedenle, çocukların yağ %’lerinin ve buna bağlı oksijen kullanım kapasitelerinin ortaya konulması önemlidir. Bu önem dikkate alınarak, bu araştırmayla kız çocuklarının yaş gruplarına göre yağ %’lerinin ve MaxVO2’lerinin belirlenmesi, ortaya konulması ve yaş gruplarıyla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmaya 512 kız denek katılmıştır. Deneklerin yaşları kimliklerine bakılarak yıl olarak, boy uzunlukları boy skalası vasıtasıyla 0,01 cm, vücut ağırlıkları 0,01 kg hassasiyette ölçülmüştür. Deneklerin Beden yoğunluklarını belirlemek için Durnin-Womersley’in(D=1.13690.0598xX) beden yoğunluğu formülü kullanılmıştır(Özer, 2001). Bunun için deneklerin biceps, triceps, subscapula ve calf bölgelerinden deri altı yağ ölçümleri Holtain marka kaliperle mm olarak alınmıştır. Deneklerin yağ %’lerini belirlemek için yine Durnin-Womersley’in yağ % (%yağ=(4.95/D-4,5)x100) formülü kullanılmıştır. Deneklerin oksijen kullanım kapasiteleri, Jackson ve arkadaşları tarafından geliştirilen, yağ %’si kullanılarak belirlenen oksijen kullanım kapasite formülüyle(VO2max=50.513+1.589(FAP)-0.289(Yaş)-0.552(%Yağ)+5.863(E=1,K=0) (Özer, 2001) ml.kg-1.dk-1 olarak belirlenmiştir. Fiziksel Aktivite Puanları(FAP) (Özer, 2001) deneklere sorularak formlara kaydedilmiş ve düzenli egzersiz yapanlar araştırmaya dahil edilmemiştir. Elde edilen bulguların değerlendirilmesinde bir yönlü varyans analizi, gruplar arasında farkların karşılaştırılmasında; gruplar arasında istatistiksel bir farkın çıkması durumunda Post-Hoc testlerinden Tukey testi uygulamıştır. Çalışma öncesi anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak belirlenmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan deneklerin yaşları X =10,42±1.35 yıl, kiloları X =32.84±8.07 kg, boy uzunlukları X =139.21±9.93 cm olarak belirlenmiştir. 8 yaşındaki deneklerin yağ %’leri: X =21.9±5.7, 9 yaşındaki deneklerin X =21.7±4.8, 10 yaşındaki deneklerin X =21.8±5.6, 11 yaşındaki deneklerin X =22.8±5.6, 12 yaşındaki deneklerin X =24.9±4.6, 13 yaşındaki deneklerin X =27.6±3.6 olarak bulunmuştur. Yaş gruplarının yağ % ortalamalarının 157 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) karşılaştırılmasında istatistiksel bir farka rastlanmıştır (p<0.001). Hangi gruplar arasında istatistiksel farkın olduğuna bakıldığında; 8 yaş ile 12 yaş (p<0.05) ve 13 yaş arasında (p<0.001); 9 yaş ile 12(p<0.001) ve 13 yaş arasında(p<0.001); 10 yaş ile 12 yaş(p<0.01) ve 13 yaş arasında(p<0.001); 11 yaş ile 13 yaş arasında(p<0.001) istatistiksel bir farka rastlanmıştır. 8 yaşındaki deneklerin MaxVO2’leri X =36.80±3.16 ml.kg-1.dk-1, 9 yaşındaki deneklerin X =37±2.77 ml.kg-1.dk-1, 10 yaşındaki deneklerin X =36.43±3.38 ml.kg-1.dk-1, 11 yaşındaki deneklerin X =35.76±3.46 ml.kg-1.dk-1, 12 yaşındaki deneklerin X =34.12±3.04 ml.kg-1.dk-1, 13 yaşındaki deneklerin X =32.40±2.47 ml.kg-1.dk-1 olarak bulunmuştur. Yaş gruplarının MaxVO2 ortalamalarının karşılaştırılmasında istatistiksel bir farka rastlanılmıştır(p<0.001). Hangi gruplar arasında istatistiksel farkın olduğuna bakıldığında; 8 yaş ile 12 yaş(p<0.05) ve 13 yaş(p<0.001) arasında; 9 yaş ile 12 yaş (p<0.001) ve 13 yaş(p<0.001) arasında; 10 yaş ile 12 yaş(p<0.01) ve 13 yaş (p<0.001) arasında; 11 yaş ile 12 yaş(p<0.05) ve 13 yaş(p<0.001) arasında istatistiksel bir farka rastlanmıştır. Sonuç: Kız çocuklarının yaşlarının artmasıyla yağ % oranlarının arttığı ve buna bağlı olarak MaxVO2’lerinin düştüğü söylenebilir. Halk sağlığının korunmasıyla ilgili olarak vücut yağının azaltılması amacıyla sıklıkla orta yoğunlukta yapılan yürüyüş ve koşu aerobik egzersiz programları uygulanır(4, 5, 6). Buna bağlı olarak da bireylerin MaxVO2’lerinde gelişme gözlenir. Bu nedenle, egzersiz yapmayan kız çocuklarının orta yoğunlukta yürüyüş, koşu ve aerobik egzersiz yapmaları sağlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Kız çocuk, Yağ, Oksijen Kullanımı SÖZ 34. EGZERSĐZE KATILMAYAN 8-13 YAŞ ERKEK ÇOCUKLARININ YAĞ YÜZDELERĐ VE MAKSĐMUM OKSĐJEN KULLANIM KAPASĐTELERĐ ARASINDAKI ĐLĐŞKĐ Mehmet Ümit YURUL1 , Çiğdem ÇELĐK1 , Pelin BAKIR1 , Hakkı ÇOKNAZ1 (1) A.Đ.B.Ü., BESYO,Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Modern dünyanın insanoğluna sunduğu teknolojik olanakların günlük yaşamı kolaylaştırdığını yadsımak imkânsızdır. Yadsınması imkânsız başka bir durum ise bu olanakların yaşamı kolaylaştırmakla beraber insan sağlığı açısından yarattığı olumsuzlukları görmezden gelmektir. Günlük yaşamda yer alan teknoloji kullanımının yarattığı en önemli olumsuzluklardan biri bireyleri inaktif bir yaşam tarzına yönlendirmesidir. Đnaktivite ise insan sağlığı açısından pek çok sorun yaratmaktadır. Günümüzde yaygınlığının da giderek artması sebebiyle hareketsizliğin yarattığı ortak ve önemli sorunlardan biri fazla kiloluluk ve obezitedir(1, 2, 3). Bu nedenle, erkek çocukların yağ %’lerinin ve buna bağlı oksijen kullanım kapasitelerinin ortaya konulması 158 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) önemlidir. Bu önem dikkate alınarak, bu araştırmayla erkek çocuklarının yağ%’lerinin ve MaxVO2’lerinin belirlenmesi ve arasındaki ilişkinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmaya 719 erkek denek(8yaş=79 kişi, 9 yaş=177 kişi, 10 yaş=174 kişi, 11 yaş=155 kişi, 12 yaş=81 kişi,13 yaş=53 kişi) katılmıştır. Deneklerin yaşları kimliklerine bakılarak yıl olarak, boy uzunlukları boy skalası vasıtasıyla 0,01 cm, vücut ağırlıkları 0,01 kg hassasiyette ölçülmüştür. Deneklerin beden yoğunluklarını belirlemek için DurninWomersley’in(D=1.1369-0.0598xX) beden yoğunluğu formülü kullanılmıştır(Özer, 2001). Bunun için deneklerin biceps, triceps, subscapula ve calf bölgelerinden deri altı yağ ölçümleri Holtain marka kaliperle mm olarak alınmıştır. Deneklerin yağ %’lerini belirlemek için yine Durnin-Womersley’in yağ % (%yağ=(4.95/D-4,5)x100) formülü kullanılmıştır. Deneklerin oksijen kullanım kapasiteleri, Jackson ve arkadaşları tarafından geliştirilen, yağ %’si kullanılarak belirlenen oksijen kullanım kapasite formülüyle(VO2max=50.513+1.589(FAP)-0.289(Yaş)0.552(%Yağ)+5.863(E=1,K=0) (Özer, 2001) belirlenmiştir. Fiziksel Aktivite Puanları(FAP) (Özer, 2001) deneklere sorularak formlara kaydedilmiş ve düzenli egzersiz yapanlar araştırmaya dahil edilmemiştir. Elde edilen bulguların değerlendirilmesinde betimsel istatistik yöntemlerinden yüzde(%) değerleri ve Pearson Correlation yöntemi kullanılmıştır. Çalışma öncesi anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak belirlenmiştir. Bulgular: Araştırma bulguları incelendiğinde 8 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =12,69±3,86, MaxVo2’lerinin =47,98±2,48 ml.kg-1.dk-1; 9 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =15±4,70, MaxVo2’lerinin =46,61 ±2,89 ml.kg-1.dk-1; 10 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =15,38±4,83, MaxVo2’lerinin =45,89±2,88 ml.kg-1.dk-1; 11 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =16±4,84, MaxVo2’lerinin =45,21±2,76 ml.kg-1.dk-1; 12 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =16,58±5,55, MaxVo2’lerinin =44,56±3,42 ml.kg-1.dk-1; 13 yaşında olan erkek çocukların yağ %’lerinin =16,59±3,97, MaxVo2’lerinin =44,43±2,46 ml.kg1 .dk-1 olduğu saptanmıştır. Erkek öğrencilerin yağ %’leri ile MaxVo2 değerleri arasında istatistiksel negatif bir ilişki (r=-,918) (p<0.001) bulunmuştur. Sonuç: Erkek çocuklarının yaşlarının artmasıyla yağ % oranlarının arttığı ve buna bağlı olarak MaxVO2’lerinin düştüğü söylenebilir. Halk sağlığının korunmasıyla ilgili olarak vücut yağının azaltılması amacıyla sıklıkla orta yoğunlukta yapılan yürüyüş ve koşu aerobik egzersiz programları uygulanır(4, 5, 6). Buna bağlı olarak da bireylerin MaxVO2’lerinde gelişme gözlenir. Bu nedenle, egzersiz yapmayan erke çocuklarının orta yoğunlukta yürüyüş, koşu ve aerobik egzersiz yapmaları sağlanmalıdır. Kaynaklar 1-Akyol A. ve ark.(2008). Fiziksel Aktivite, Beslenme ve Sağlıklı Yaşam, Klasmat Matbaacılık, Sağlık Bakanlığı Yayın No: 729, Ankara 2-Baltacı G. (2008). Çocuk ve spor, Klasmat Matbaacılık, Sağlık Bakanlığı Yayın No: 730, Ankara 3-Özer D. ve Özer K.(2008). Çocuklarda Motor Gelişim, 2. Baskı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 4- Ş. S. Balcı ve ark. (2011). Yürüyüş ve Koşu Aktiviteleri Süresince Yağ ve Karbonhidrat Oksidasyonundaki Değişimler, Selçuk Üniv Tıp Derg, 27(2):95-100 5- Fogelholm M. ve ark.(2000). Effects of Walking Training on Weight Maintenance After a Very-low-energy Diet in Premenopausal Obese Women. Arch Intern Med., 160:2177-84. 159 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 6- Duscha BD. ve ark(2005). Effects of Exercise Training Amount and Intensity on Peak Oxygen Consumption in Middle-Age Men and Women at Risk for Cardiovascular Disease, Chest. 128:2788-93. Anahtar Kelimeler: Erkek çocuk, Yağ, Oksijen Kullanımı SÖZ 53. BĐNGÖL ÜNĐVERSĐTESĐNDEKĐ ÖĞRENCĐLERĐN FĐZĐKSEL AKTĐVĐTE DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Cengiz ARSLAN1 , Oktay KIZAR2 , Bahadır SANDIKÇI3 , Deniz ÇAKAROĞLU4 (1) Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye (2) Bingöl Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (3) Bitlis ErEn Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (4) Siirt Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Bu çalışmada, Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin cinsiyet, aile gelir durumu ve sigara kullanım durumuna göre fiziksel aktivite ve yaşam kalitesi farklılıklarını ve bu parametreler arası ilişkileri incelenmesi amaçlanmaktadır. Gönüllülük esasına göre toplam 719 (396 kadın, 323 erkek) öğrencinin fiziksel aktivite seviyesini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite (FA) Anketi (IPAQ) kısa formu uygulanmıştır. FA seviyeleri; inaktif, minimum aktif ve HEPA aktif grupları olarak belirlenmiş ve MET yöntemi uygulanmıştır. Araştırma verilerinin elde edilmesinden sonra, veriler SPSS 18.0 istatistik paket programından yararlanılarak, yüzdeler, dağılımlar, aritmetik ortalama ve standart sapmaları belirlenmiştir. Uluslararası fiziksel aktivite anketi ile haftalık şiddetli ve orta dereceli fiziksel aktivite ve yürüme süreleri belirlendi. Katılımcıların toplam fiziksel aktivite süresi hesaplanarak ‘düşük, orta ve yüksek düzey’ biçiminde sınıflandırıldı. Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri erkeklerde kadınlardan yüksek bulundu. Erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre düşük bulunmuştur (p<0.05). Orta ve yüksek fiziksel aktivite düzeylerindeki yüzde değerler arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı. Gelir durumuna göre şiddetli aktivite, haftalık yürüme aktivitesi ve toplam fiziksel aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunurken, orta dereceli aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Çalışmanın sonucunda; Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin cinsiyete göre toplam fiziksel aktivite değerleri, gelir durumuna göre ve sigara kullanım durumuna göre şiddetli aktivite, 160 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) haftalık yürüme aktivitesi ve toplam fiziksel aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Fiziksel Aktivite, Öğrenci, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Giriş ve Amaç: Fiziksel aktivite (FA) hayatımızın tüm dönemlerinde psikolojik ve fiziksel sağlığı etkilemektedir (1,2). Teknolojinin sürekli ve sinsi gelişmesi çevrede daha az fiziksel aktiviteyi gerektirmektedir. 1970’lerde bilgisayar oyunlarının gelişmesiyle çocuk, genç ve yetişkinler için rekreasyon aktivitelerde yeni çağa girilmiştir (2,3). Fiziksel aktivite yetersizliği, kroner arter hastalığı ve düşük sosyoekonomik düzeyden etkilenen diğer hastalıkların sıklığını artırmaktadır (Savcı, Öztürk, Arıkan, Đnce). Bu nedenle, kronik hastalıklardan korunmak için gerekli olan fiziksel aktivite düzeyinin belirlenmesi amacıyla çok sayıda fiziksel aktivite değerlendirme yöntemi geliştirilmiştir. Fiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki etkilerinin kanıtlanabilmesi için doğru ve güvenilir bir şekilde değerlendirilmesi son derece önemlidir (4). Kanada’da 1998 yılında yetişkinler için FA programları geliştirildi. Bu programlarda, yetişkinlere kişisel sağlıklarını en iyi fayda sağladığından orta yoğunluktaki düzenli fiziksel aktiviteler önermektedir (2,5). Ayrıca Kanada Sağlık Sistemi’ ne göre yetişkinlerin fiziksel aktivitelerini arttırarak, sağlık için daha az harcama yapılmaktadır (6). Çağımızda yaşam koşulları insanları daha az hareket eder duruma getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün 2002 raporuna göre, hareketsiz yaşam dünya çapında yılda 1.9 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır. Toplumun büyük bir çoğunluğunda fiziksel aktivite, “spor” kelimesi ile eşanlamlı olarak algılanmaktadır. Materyal Metod: Bu araştırmaya 2013-2014 yılında Bingöl Üniversitesinde öğrenim gören öğrenciler arasından gönüllü olan 323 Erkek 396 bayan toplam 719 kişi katıldı. Her bir öğrenci çalışmanın konusu hakkında bilgilendirildi. Bu çalışmada bireylerin fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (International Physical Activity Questionnaire, IPAQ) kısa formu kullanılmıştır. Uluslararası geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları Craig ve arkadaşları tarafından yapılan bu anket için, Türkiye’deki geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları Öztürk tarafından üniversite öğrencilerine yapılmıştır. Bu anket, oturma, yürüme, orta düzeyde şiddetli aktiviteler ve şiddetli aktivitelerde harcanan zaman hakkında bilgi sağlamaktadır. Bütün aktivitelerin değerlendirilmesinde her bir aktivitenin tek seferde en az 10 dk yapılıyor olması ölçüt alınmaktadır. Dakika, gün ve MET değeri (istirahat oksijen tüketiminin katları) çarpılarak “MET-dakika/hafta’’ olarak bir skor elde edilmektedir. Fiziksel aktivite düzeyleri, fiziksel olarak inaktif (<600 MET- dk/hafta), fiziksel aktivite düzeyi minimum aktif olan (600 – 3000 MET-dk/hafta) ve fiziksel aktivite çok aktif olan (sağlık açısından yararlı olan) (>3000 MET-dk/hafta) şeklinde sınıflandırıldı (7,15).Çalışmamızda, kendi kendine uygulanabilen kısa form UFAA kullanıldı (9,10). UFAA’nın Türkiye’de geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır (22). Fiziksel aktivitelere ilişkin enerji tüketimlerinin hesaplanmasında her bir aktivitenin haftalık süresi (dakika) ile Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi için oluşturulan MET enerji değerleri çarpılmıştır. Böylece her bir birey için şiddetli, orta, yürüme, oturma ve toplam fiziksel aktivitelerine ilişkin enerji tüketimleri MET-dk/Hafta biriminde elde edilmiştir. 161 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular Tablo 1. Bingöl üniversitesinde okuyan öğrencilerin cinsiyete göre fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi Kız (n=396) Erkek (n=323) Fiziksel aktivite z* p Ort±SS Ortanca Ort±SS 3880 4646±2613 Toplam fiziksel aktivite (MET.dk/hafta) 5800±2900 -3,475 ˂0,001 Şiddetli fiziksel aktvite (MET.dk/hafta) 3063 -0,839 0,402 3579±400 Orta şiddetli aktivite (MET.dk/hafta) 203 -1,612 0,107 285±40 Yürüme 4079 4079±2604 (MET.dk/hafta) -1,260 0,208 3079 Ortanca 3420 3459±442 267 252±45 3388 4646±3010 Mann Whitney U testi Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri erkeklerde kadınlardan yüksek bulundu. Erkek ve kadınların düşük, orta ve yüksek fiziksel aktivite düzeylerindeki yüzde değerler arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p<0,005). Tablo 2. Bingöl üniversitesinde okuyan öğrencilerin aile gelir durumuna göre fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi 100-800 (n=116) üzeri(n=45) Fiziksel aktivite Ort±SS Ortanca 800-1600 (n=228) Ort±SS 1600-2400 (n=217) 2400-3200 (n=113) Ort±SS Ortanca Ort±SS Ortanca Ort±SS Ortanca 3200 ve Ortanca p Toplam fiziksel aktivite (MET.dk/hafta) 5190±3487 3465 4650±3640 3168 5343±4021 4479 5682±1654 4360 4799±5630 2900 ˂0,002 Şiddetli fiziksel aktvite (MET.dk/hafta) 2931±2492 2133 4605±2016 4032 3528±2688 2040 ˂0,002 Orta şiddetli aktivite (MET.dk/hafta) 100 226 244±96 200 3348±2240 2053 4458±1152 3413 310±126 236 234±84 170 259±140 0,388 203 275± 162 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yürüme (MET.dk/hafta) 3320±2217 2145 8761±3321 3356±1247 2455 3326±1936 3022 3449 2633±396 2394 ˂0,002 Mann Whitney U testi Aile gelir durumuna göre Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuştur (p<0,005). Gelir düzeyi düştükçe ve gelir düzeyi yükseldikçe üniversitede okuyan öğrencilerin düşük, haftalık yürüme ve toplam fiziksel aktivite sürelerinin arttığı tespit edilmiştir. Gelir durumu düşük öğrencilerin bunu mecburiyetten yaptıkları aksine gelir düzeyi yüksek öğrencilerin ise yaşam kalitelerini artırmak için bu aktiviteleri yaptıkları düşünülmektedir. Tablo 3. Bingöl üniversitesinde okuyan öğrencilerin sigara içme durumuna göre fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi Düzenli içiyor (n=153) içmedim(n=412) Fiziksel Ortanca p Ara sıra içiyor (n=107) aktivite Ort±SS Ort±SS Ortanca Đçiyordum bıraktım(n=42) Ortanca Ort±SS Ortanca Toplam fiziksel aktivite (MET.dk/hafta) 4661±140 2016 4323±1967 2880 4426±2941 3640 Şiddetli 2040 fiziksel aktvite (MET.dk/hafta) 2978±1000 2016 Orta şiddetli aktivite (MET.dk/hafta) 336±140 334 Yürüme 4158 (MET.dk/hafta) 3121±495 1722 Ort±SS z* 4799±5630 2900 23,843 ˂0,000 4062±160 2086 3066±1926 2688 310±126 236 259±40 200 Hiç 22,052 260±40 2,742 3356±1247 2455 2899±496 2064 23,030 3528±2688 ˂0,000 190 0,433 6540±3349 ˂0,000 Mann Whitney U testi Sigara kullanım durumuna göre düzeli içen, ara sıra içen, sigara içipte bırakan ve hiç içmeyenler arasında Şiddetli aktivite, haftalık yürüme aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunurken, orta dereceli aktivite değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (p<0,005). Yapılan istatistik analizlere göre ara sıra sigara içenler ile hiç sigara içmeyenlerin toplam fiziksel aktivite puanları düzenli sigara içenler ile içipte bırakanlardan yüksek bulunmuştur. Tartışma ve Sonuç: Bingöl Üniversitesindeki öğrencilerin UFAA anketi kullanılarak yapılan fiziksel aktivite düzeyi değerlendirme çalışmasında, cinsiyet göre haftalık yürüyüş yapanlarda erkeklerin %69,7., bayanlarda %30,3., orta düzey fiziksel aktivite yapan erkeklerin %36,0., bayanların %64,0. ve şiddetli fiziksel aktivite yapanlarda erkeklerin %61,5., bayanlarda ise %38,5 oluşturduğu saptandı. Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite 163 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) değerleri erkeklerde kadınlardan yüksek bulundu. Erkek ve kadınların düşük, orta ve yüksek fiziksel aktivite düzeylerindeki yüzde değerler arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır. Aile gelir durumuna göre Şiddetli aktivite, orta dereceli aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuştur. Sigara kullanım durumuna göre Şiddetli aktivite, haftalık yürüme aktivite, toplam fiziksel aktivite değerleri istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuştur (p<0,005). Vural Ö., Eler S., Güzel A. N yaptıkları çalışmada Öztürk’ün yaptığı çalışmadaki atıfta üniversite öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeylerinin belirlenmesi ile ilgili yaptığı bir araştırmada, öğrencilerin %14.8’nin inaktif, % 67.5’nin minimal aktif ve % 17.7’sinin çok aktif olduklarını bulunduğunu belirtmişlerdir (7). Gerek ülkemizde ve gerekse diğer ülkelerde yapılan farklı çalışmalarda erkeklerin kadınlara göre daha fazla fiziksel aktivite düzeyine sahip oldukları bulunmuştur (7,21,22,23,24,25). Yetişkinlerde fiziksel aktivite düzeyini değerlendiren beş çalışmanın bir arada incelendiği bir raporda, üniversite öğrencilerinin %51’inin fiziksel aktivite düzeyinin yetersiz olduğu gösterilmiştir (27). Leslie ve ark. Avustralya’da 2729 üniversite öğrencisinde, kız öğrencilerin %47’sinin, erkek öğrencilerin %32’sinin fiziksel olarak aktif olmadığını saptamışlardır (29). Haase ve ark. 23 ülkeden üniversite öğrencilerinde yaptıkları çalışmada erkeklerin fiziksel olarak daha aktif olduklarını göstermişlerdir (30). Savcı M., Öztürk M., Arıkan H., Đnce Đ., Tokgözoğlu L. yaptıkları çalışmada erkek öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin kız öğrencilerden daha yüksek olduğunu bulmuşlardır. Bu çalışma bizim çalışmamızdaki bulgularla benzerlik göstermektedir. Leslie ve ark. Avustralya’da 2729 üniversite öğrencisinde, kız öğrencilerin %47’sinin, erkek öğrencilerin %32’sinin fiziksel olarak aktif olmadığını saptamışlardır (29). Haase ve ark. 23 ülkeden üniversite öğrencilerinde yaptıkları çalışmada erkeklerin fiziksel olarak daha aktif olduklarını göstermişlerdir (30). Bununla birlikte, Von Bothmer ve ark. Đsveç’te 479 üniversite öğrencisinde fiziksel aktivite düzeyi, sağlık alışkanlıkları ve motivasyonu değerlendiren çalışmalarında, erkek ve kızların fiziksel aktivite alışkanlıkları arasında belirgin bir farklılık bulmamışlardır (31,4). Amerikan Sağlık Bakanlığı’nın 2010 yılı hedefi farklı gruplarda yapılan orta düzeyde şiddetli ve şiddetli fiziksel aktivitenin miktarını belirlemek ve kişilerin fiziksel olarak aktif olmasını sağlayacak alanlar ve etkinlikler yaratmaktır (32,4). Fiziksel olarak aktif olmak büyük oranda egzersiz yapma olanaklarına kolay ulaşımla ilgilidir. Üniversite kampüslerinde olanakların gerçekten yeterli olup olmadığı ve fiziksel aktivite miktarındaki düşüklüğün nedenleri araştırılmalıdır (4). Topsaç., Bişğin H., yaptığı çalışmada engelli öğrencilerin test sonuçlarına göre; aylık gelirleri ile fiziksel aktivite düzeyleri incelendiğinde öğrencilerin aylık gelir düzeyleri arttıkça fiziksel aktiviteye katılma düzeylerinin şiddeti de buna paralel olarak artış gösterdiğini bulmuşlardır (33). Bu çalışma ile elde edilen sonuçlar bizim yaptığımız çalışma ile paralellik göstermektedir. Deniz (2001) yaptığı çalışmada yetişkinlerde fiziksel aktivite düzeyi ile sosyo ekonomik durum arasındaki ilişkinin araştırılması ile ilgili yaptığı yüksek lisans tezinde sigara ve alkol kullanımının fiziksel aktiviteyi etkilediğini tespit etmiştir (36). Sonuçta üniversite öğrencileri, sosyal yaşamla ilgili adaptasyon sorunu yaşayan ve günlük ihtiyaçlarını karşılama güçlük çeken kişilerdir. Bu nedenle öğrencilerin yaşamlarına olumlu katkı sağlamak için üniversite yönetimine önemli görevler düşmektedir. Fiziksel aktivitelerin yapılamamasında çevresel koşullar önemli bir etkiye sahiptir. Coğrafi bölgenin uzun ve sert kış şartları ekonomik zorluklar öğrencilere fiziksel aktivitelerin yapılmasında zorluk çıkarmaktadır.. Bu yüzden öğrencilerin farklı fiziksel aktivite yapabileceği sportif ve sosyal alanların sayılarının 164 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) arıtılması gerekmektedir. Ayrıca ekonomik zorluğu çeken öğrencilere, spor ve sosyal alanları kullanmada ücretsiz faydalanma imkanı sağlanmalıdır. Anahtar kelimeler: Fiziksel Aktivite, Öğrenci, Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi SÖZ 113. SENSEWEAR ARMBAND ĐLE ÖLÇÜLEN DĐNLENĐK ENERJĐ HARCAMASI VE KESTĐRĐM FORMÜLLERĐ ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐLER Kutay CAKA1 , Tahir HAZIR1 (1) Hacettepe Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi, Egzersiz ve Spor Bilimleri Bölümü,Türkiye ÖZET Giriş: Dinlenik enerji harcaması(DEH) vücudun yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli enerji miktarı olarak tanımlanmaktadır. DEH, sedanter bireylerde günlük toplam enerji harcamasının büyük bir bölümüne (% 60-75) karşılık gelmektedir (Speakman ve Selman, 2003). Bu nedenle hem sağlıklı hem de hasta bireylerde DMH’nin belirlenmesi, vücut ağırlığının korunması ve günlük enerji ihtiyacına uygun beslenme planının yapılmasında önem taşımaktadır. Bunun yanında DEH sporcularda da özellikle dayanıklılık sporcularının vücut ağırlıklarının ve vücut kompozisyonlarının korunması için gerekli bireysel enerji ihtiyacı ve takip edilecek beslenme rejiminin belirlenmesinde önem taşımaktadır (Broeder ve diğ., 1992). Direkt ve indirekt kalorimetri DEH’nın değerlendirlmesinde kullanılan standart bir yöntemdir. Bu yöntemlerin geçerliği ve güvenirliği yüksek olmakla beraber, maliyetinin yüksek olması, teknik bilgi ve beceri gerektirmesi ve kalabalık popülasyonların değerlendirilmesinde çok zaman alıcı olması nedeniyle kullanımı sınırlıdır. Bu nedenle DEH’nın ölçülmesinde indirekt kalorimetrik ölçümler yardımıyla geliştirilmiş kestirim formülleri yaygın olarak kullanılmaktadır. SensWear Pro armband (SWA;Body Media Inc., Pittsburgh) enerji harcamasını ölçmek için yakın zamanda geliştirilmiş çoklu sensör içeren, portatif, kullanımı kolay ve nispeten ucuz bir cihazdır. Đndirekt kalorimetrinin referans olarak kullanıldığı çalışmalarda armbandın çeşitli popülasyonlarda ve değişik egzersiz tiplerinde geçerliği ve güvenirliği yoğun olarak çalışılmıştır (Fruin ve Rankin, 2004; King ve diğ., 2004; Berntsen et al., 2010;Mackey ve diğ., 2014). Bu çalışmanın amacı SenseWear Pro armband ile ölçülen günlük total DEH’nın çok yoğun olarak DEH’in tahmin edilmesinde kullanılan seçilmiş kestirim formülleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yöntem Araştırma Grubu: Bu çalışmanın araştırma grubunu n = 30 erkek (yaş: 20 – 54 yıl) ve n=30 kadın (yaş: 20 – 53 yıl) oluşturmuştur. Katılımcıların fiziksel özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Her iki cinsiyette de katılımcılar sedanter/aktif çalışanlar ile spor okulu öğrencilerinden oluşturulmuştur. Katılımcılar laboratuvara aynı gün sabah 8.30-10.30 ve öğleden sonra 15.00 – 17.00 saatleri arasında iki kere gelmişlerdir. 165 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Antropometrik Ölçümler: Katılımcıların boy uzunlukları duvara monte edilmiş Stadiyometrede (Holtain Ltd. England) çıplak ayakla anatomik duruş esnasında derin bir inspirasyonu takiben ±0.1 cm hassasiyetle ölçülmüştür. Vücut ağırlığı (VA) ± 0.1 kg hassasiyetle ve vücut kompozisyonu (Vücut Yağ Yüzdesi(VYY), Yağsız Vücut Kitlesi (YVK)) ayaktan ayağa Biyoelektrik impedans analizöründe (Tanita TBF-401A, USA) belirlenmiştir. Katılımcılar çıplak ayakla impedans analizörünün tablasına çıktıktan sonra anatomik duruşta VA, VYY ve YVK analizör tarafından belirlenerek yazıcı çıktısı olarak kayıt edilmiştir. Dinlenik Enerji Harcamasının (Metabolik Hızın) Ölçülmesi ve Kestirilmesi:Katılımcıların antropometrik ölçümleri tamamlandıktan sonra DEH ölçülmüştür. Katılımcılar hem sabah hem de öğleden sonra seansında yarı yatar pozisyonda en az 20 dk dinlendirilmişlerdir. DEH, Armband (SenseWear Pro 6.1) cihazı ile ölçülmüştür. Cihaz, katılımcının dominant kolunda Triceps kasının tam üstüne gelecek şekilde bağlanmış ve 5 dk süre ile enerji harcaması ölçülmüştür. Cihazın ısı akış algılayıcısı, cilt sıcaklık sensörü, galvanik deri akım sensörü gibi çoklu sensörler yardımı ile ölçtüğü DEH değerleri hafızasına kayıt edilmiş ve USB bağlantısı ile bilgisayardaki yazılım programına (Armband Software Ver 8.1) aktarılmıştır. kJ olarak ölçülen DEH değerleri 4.184 katsayısına bölünerek Kcal’ye çevrilmiştir. Kcal cinsinden elde edilen DEH değerleri 5’e bölünerek Kcal/dk olarak kayıt edilmiştir. Kcal/dk DEH değerleri 1440 ile çarpılarak Kcal / gün’e dönüştürülmüştür. Tüm ölçümler benzer çevresel şartlarda (20 – 24 °C ve % 32 – 42 Relatif nem) yapılmıştır. DEH’nın kestiriminde yaygın olarak kullanılan 6 değişik formül belirlenmiştir. Kestirim formüllerinin tümü DEH’nı Kcal/gün olarak yaş, boy, VA ve/veya YVK değişkenlerinden kestirmiştir. DMH’nin kestirimde kullanılan formüller; 1. Mifflin-St Jeor : Erkek DMH = 9.99 (VA(kg)) + 6.25 (boy(cm)) - 4.92 (yaş (yıl)) +5 Kadın DMH = 9.99 (VA(kg)) + 6.25 (boy(cm)) - 4.92 (yaş(yıl)) – 161, 2. Harris Benedict 1918: Erkek: DMH = 66.47 + (13.75 VA(kg)) + 5.0 (boy(cm)) -4.67 (yaş(yıl)), Kadın: DMH = 665.09 + (9.56VA(kg)) + 1.84(boy(cm)) - 4.67 (yaş(yıl)), 3. Harris Benedict 1985: Erkek BMH = 88.4 + (13.4 x VA) + (4.8 x boy) - (5.7 x yaş),Kadın BMH = 447.6 + (9.2 x VA) + (3.1 x boy) - (4.3 x yaş), 4. Owen: Erkek: DMH = 879 + 10.2 (VA(kg)), Kadın: DMH = 795 + 7.18 (VA(kg)), 5. Cunningham: DMH = 500 + 22 (YVK (kg), 6. WHO/FAO/UNU: Erkek 18-30 yaş DMH = 15.4 (VA(kg)) - 27 (boy(cm)) + 717, 31-60 yaş DMH = 11.3 (VA(kg)) + 16(boy(cm)) + 901, Kadın 18-30 yaş DMH = 13.3 (VA(kg)) + 334 (boy(cm)) + 35, 31-60 yaş DMH = 8.7 (VA(kg)) - 25(boy(cm)) + 865. Đstatistik: Her iki cinsiyet için değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri (ortalama ve SD) yapıldıktan sonra ArmB ile günün farklı zamanlarında (Sabah ve Öğleden Sonra) ölçülen DEH’daki değişim Bağımlı Gruplarda T testi ile belirlenmiştir. ArmB ve kestirim formülleri arasındaki farklar için tekrarlı ölçümlerde Varyans Analizi kullanılmıştır. F istatistiği anlamlı çıktığında kestirim formüllerinin ArmB’dan farkları Bonferroni düzeltmesi yapılarak saptanmıştır. Tekrarlı ölçümlerde küresellik varsayımı Mauchly’s Testi ile kontrol edilmiştir. Küresellik varsayımı yerine gelmediğinde Epsilon (ε), 0.75’den küçükse serbestlik derecesine Greenhouse-Geisser, büyükse Huynh-Feldt düzeltmesi uygulanmıştır (Winter ve ark., 2001). Değişkenler arasındaki ilişkiler Pearson’un r katsayısı kullanılmıştır. ArmB ve kestirim formülleri arasındaki tutarlık Bland Altman metodu ile belirlenmiştir (Bland ve Altman, 1986). 166 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Cinsiyetler arası karşılaştırmalar Bağımsız Gruplarda t Testi ile yapılmıştır. Tüm istatistiksel işlemler SPSS programında (Ver 15.0) yapılmış ve 0.05 hata payı kullanılmıştır. Bulgular Yaş ve BKI cinsiyetler arasında benzer (p>0.05) (Yaş(yıl); erkek=32.1±12.0, kadın=33.2±11.4), BKI(kg / m²); erkek = 25.3±3.4, kadın 23.6±4.0) olmakla beraber, erkekler daha boylu, daha ağır, daha kaslı ve daha az yağlıdır (p<0.01) (Boy (cm); erkek=175.8±7.2, kadın=162.9±6.6),VA(kg)erkek=78.2±11.0, kadın=62.7±10.6), YVK(kg); erkek=61.7±5.7, kadın=42.3±5.3), VYY(%); erkek=20.3±6.1, kadın=32.3±7.3) Her iki cinsiyette de ArmB ile ölçülen ve kestirim formüllerinden hesaplanan DEH arasında anlamlı yüksek ilişkiler saptanmıştır. Erkeklerde ArmB’den ölçülen DEH ile Owen en düşük, HarrisB85 en yüksek (sırasıyla r = 0.797 ve r = 0.874) kadınlarda Cunn en düşük, Miff en yüksek (sırasıyla r = 0.578 ve 0.770) korelasyona sahiptir. Her iki cinsiyette kestirim formüllerinin kendi arasında da anlamlı yüksek ilişki olmakla beraber, bu ilişkiler erkeklerde (r = 0.821 – 0.999) kadınlardan (r = 0.533 – 0.998 ) daha yüksektir. Her iki cinsiyette ölçülen ve kestirilen DEH Tablo 1’de gösterilmiştir. Hem erkelerde hem de kadınlarda ArmB’den elde edilen DEH ortalamaları, tüm kestirim formüllerinden anlamlı derecede yüksektir(p<0.01) (Tablo 1). Erkeklerde Harris18 ve Harris85 formülleri arasında anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05). Aynı şekilde Harris18 ve Cunn, Cunn ve WHO, Miff ve Owen formüllerinden kestirilen DEH arasındaki farklar da anlamlı değildir (p>0.05). Kadınlarda WHO ve her iki Harris formüllerinden kestirilen DEH, Cunn formülünden kestirilene benzerdir. Aynı şekilde WHO formülü ile her iki Harris formüllerinden kestirilen DEH’ler arasındaki farklar da anlamlı değildir (p>0.05). Tablo 1. Erkek ve kadınlarda ArmB ve kestirim formüllerinden elde edilen DEH ortalamaları arasındaki farklar. ArmB Miff HarrisB18 HarrisB85 Owen WHO Cunn F Erkek Kadın 2239 1727 1805 1798 1677 1851 1858 ± ± ± ± ± ± ± 292 155 195 113 161 124 184 1689 1321 1410 1387 1245 1426 ± ± ± 1391 ± ± ± 133 111 77 ± 205 111 115 124 Kısmi Eta2 147.8* 0.84 103.0* 0.78 * p< 0.01 ArmB ile ölçülen DEH ve kestirim formülleri arasındaki tutarlılık Bland-Altman yöntemi ile belirlenmiştir. Buna göre ArmB/Miff fark ortalaması 435.43 kcal/gün, fark ortalamasının alt sınırı 89.61, üst sınırı 781.25 kcal/gün; ArmB/HarrisB18 fark ortalaması 352.39 kcal/gün, fark 167 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ortalamasını alt sınırı 8.95, üst sınırı 695.83; ArmB/HarrisB85 fark ortalaması 367.11 kcal/gün, fark ortalamasının alt sınırı 31.83, üst sınırı 702.39; ArmB/Owen fark ortalaması 498.33 kcal/gün, fark ortalamasının alt sınırı 98.87, üst sınırı 897.78; ArmB/WHO fark ortalaması 338.15, fark ortalamasının alt sınırı –1.85, üst sınırı 678.15, ArmB/Cunn fark ortalaması 317.50 kcal/gün, fark ortalamasının alt sınırı –75.98, üst sınırı 710.98 olarak hesaplanmıştır. ArmB’den günün farklı zamanlarında ölçülen DEH cinsiyete bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Erkeklerde öğleden sonra ölçülen DEH, sabah ölçülenden önemli derecede yüksek(Sabah=2224±290, Öğleden sonra=2353±306; p<0.01), kadınlarda benzer (Sabah= 1664 ±198, Öğleden sonra=1725±242; p>0.05) bulunmuştur. Sonuç Bu araştırmanın bulguları kestirim formüllerinin ArmB’dan ölçülen DEH değerleri ile örtüşmediğini, kestirim formüllerinden elde edilen DEH değerlerinin ArmB’den ölçülenden daha düşük olduğunu ve birbirlerinin yerine kullanılamayacağını göstermiştir. Bunun yanında bu çalışmanın sonuçları erkeklerin kadınlardan daha yüksek DEH’na sahip olduklarını ve günün farklı zamanlarında ölçülen DEH’nın kadınlarda benzer, erkeklerde öğleden sonra daha yüksek olduğunu göstermiştir. Kaynaklar 1. Berntsen, S., Hageberg, R., Aandstad, A., Mowinckel, P., Anderssen, S. A., Carlsen, K.-H., & Andersen, L. B. (2010). Validity of physical activity monitors in adults participating in free living activities. British Journal of Sports Medicine, 44:657–664. 2. Bland, J.M., & Altman, D. G. (1986). Statistical methods for assessing agreement between two methods of clinical measurement. The Lancet, 327:307–310. 3. Fruin ML., Rankin JW. (2004). Validity of a multi-sensor armband in estimating rest and exercise energy expenditure. Med Sci Sports Exerc., 36:1063–1069. 4. King GA., Torres N., Potter C., Brooks TJ., Coleman KJ. (2004). Comparison of activity monitors to estimate energy cost of treadmill exercise. Med Sci Sports Exerc., 36:1244–1251. 5. Mackey DC., Manini TM., Dale A. Schoeller DA., Koster A., Glynn NW., Bret H. Goodpaster BH., Satterfield S., Newman AB., Tamara B. Harris TB., Cummings SR. (2011). Validation of an Armband to Measure Daily Energy Expenditure in Older Adults. J Gerontol A Biol Sci Med Sci., 66A(10):1108–1113. 6. Speakman JR., Selman C. (2003). Physical activity and resting metabolic rate. Proc Nutr Soc., 62(3): 621-34. 7. Winter EM., Eston RG., Lamb KL.(2001). Statistical Analyses in The Physiology of Exercise and Kinanthropometry, Journal of Sports Sciences, 19(10), 761-775. Anahtar kelimeler: Dinlenik Metabolik Hız, Kestirim Forfülleri, Sensewear Armband 168 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 129. RĐTMĐK CĐMNASTĐK SPORCULARINDA DĐNAMĐK DENGE YETENEĞĐ ĐLE BACAK UZUNLUĞU, YAŞ VE BOY ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐ Đnci KESĐLMĐŞ1, Mehmet Melih KESĐLMĐŞ2, Ayhan Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Naciye Filizay Ortaokulu,Akdeniz,Türkiye ÖZET Giriş: Denge, maksimum sabitlik veya minimum yolla destek tabanı üzerinde vücudun ağırlık merkezini koruma yeteneği olarak tanımlanabilir (Emery, 2003) ve dinamik ve statik olmak üzere iki alt bölümde incelenir (Balaban ve ark, 2009). Dinamik denge hareketli bir yüzeyde veya hareket halindeyken dengeyi koruma yeteneği iken, statik denge tamamen hareketsiz bir şekilde sabit bir yüzeyde dengede durma yeteneğidir (Fleishman, 1972). Erken yaşlardan itibaren denge, hareket yeteneğinin önemli bir parçasıdır (Overlock, 2005). Egzersiz ve sporda denge iyi bir performans sergilenmesinde ve sakatlı riskini minimum düzeye indirgemede önemli rol oynar (Bressel 2007). Dengenin en fazla gereksinim duyulduğu spor branşlarından biri olan cimnastik, eş uyum ve becerilerin üst düzeyde geliştirilmesini gerektiren spor dalları içinde yer almaktadır. Verim düzeyi; bir becerinin teknik karmaşıklığının eş uyumlu bir biçimde artistik sunumuna bağlıdır (Bompa, 2007). Ritmik cimnastik; belli kurallar dahilinde estetik ve zarafet bütünlüğü içerisinde değişik özelliklerdeki aletlerin, tekniklerinin, serbest vücut hareketleriyle bağlantılı olarak, çeşitli metrik ölçü ve ritmik örnekleri içinde, müziğe uyumlu ve akıcı bir şekilde sergilenmesiyle ortaya çıkan bir eğitim aracı ve spor dalıdır (Yayla, 1999). Ritmik cimnastikte vücut hareketlerinin kullanılan alet ve müzik ile birlikte sanatsal ve özgün bir yaklaşımla, estetik bir bütünlük içerisinde sunulması önem taşımaktadır. Teknik alandaki ustalık bu zorlu sporda başarılı olmanın etkenlerinden biridir. Ancak, riskli ve orijinal hareketlerin yer aldığı birtakım kompozisyonların istenilen performansta sergilenebilmesi, motorik özelliklerin yüksek düzeyde geliştirilmesini ve belli bir fiziksel yapı içerisinde olmayı gerektirmektedir (Agopyan, 1993). Ritmik cimnastik, teknik kompozisyon ağırlıklı bir spor dalı olması nedeniyle, temel teknik becerilerin ve koordinatif yeti çalışmalarının istenilen düzeyde yapılabilmesi için küçük yaşta başlanılmasını gerektirir (Bulca, 2004). Buradaki esas amacın vücudun estetik ve esnek görünümünü öne çıkararak temel bir eğitim vermek olduğu söylenebilir (Koç, 1996). Kesitsel çalışmalar cimnastikçilerin diğer branşlarla kıyaslandığında en iyi denge yeteneğine sahip olma eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur. Cimnastiği takiben futbol, yüzme, aktif kontrollü denekler ve basketbolun gelmektedir (Hrysomallis, 2011). Son yıllarda cimnastikçilerin motorik ve antropometrik özelliklerini konu alan çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışmalar içerisinde ritmik cimnastik branşında denge yeteneği ile ilgili pek az araştırma bulunmaktadır. Denge yeteneği ile bacak boyunun ilişkisinin karşılaştırıldığı bir çalışmaya ise rastlanmamıştır. Bu bilgiler doğrultusunda, bu araştırmanın amacı, ritmik cimnastik sporcularında dinamik yeteneği ile bacak uzunluğu arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Metod: Bu araştırmaya, Mersin ilinde ritmik cimnastik yapan; yaşları 8,93±1,83 yıl,boyları 133,53±10,68 cm, vücut ağırlıkları 29,46±7,07 kg, antrenman yılları 3,6±1,68 yıl, bacak 169 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) uzunlukları 74,9±6,91 cm olan ve haftada beş gün toplam 17 saat ritmik cimnastik antrenmanı yapan 15 bayan ritmik cimnastikçi gönüllü olarak katılmıştır. Sporcuların ailelerine gerekli bilgilendirmeler yapılmış ve gönüllü onam formu imzalatılmıştır. Haftanın ilk antrenman gününde antrenmana başlamadan önce sporcuların boy, vücut ağırlığı, bacak uzunluğu ve dinamik denge ölçümleri deneyimli uzmanlar tarafından alınmıştır. Boy, Vücut Ağırlığı ve Bacak uzunluğu ölçümleri: Boy ölçümü; denekler çıplak ayakla, baş frontal düzlemde iken derin inspirasyon sırasında ayak tabanı ve başın en üst noktası arası mesafenin belirlenmesi yöntemiyle santimetre cinsinden ölçüldü. Vücut ağırlığı; tişört ve tayt ile denekler anatomik pozisyonda iken çıplak ayakla 0,01 kg hassasiyetle kilogram cinsinden ölçüldü. Bacak uzunluğu; bireyler supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılmıştır ve sağ bacak uzunlukları spina iliaca anterior superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlendi. Ölçümler aynı araştırmacı tarafından 2 kere yapılmış ve bu iki ölçümün ortalaması alınmıştır (Gurney, 2002). Dinamik Denge: Tecno Body (PK200WL) denge ölçüm düzeneği kullanılarak ölçülmüştür. Test ortamının hazırlanması aşamasında Tecno Body denge ölçüm düzeneği kurulumu gerçekleştirilmiş ve bilgisayar bağlantısı sağlanmıştır. Her çocuğun bilgileri bilgisayar programına kaydedilmiştir. Cihazın özelliği olarak, çocuklara ölçüm yapıldığından “easy” mod kullanılmıştır. Denek bilgisayarın ekranını görecek şekilde, çıplak ayak ve ince spor kıyafetlerle denge aletinin üzerine çıkartılarak ve denge pozisyonunu kuracak şekilde durması istenmiş ve dengesini sağladıktan sonra test başlatılmıştır. Çift ayak, sağ ayak ve sol ayak dinamik denge skorlarının belirlenmesi için 30 sn boyunca alet ölçümü yapıldı ve sonuçlar kaydedilmiştir. Çocuğun alet üzerinden düºmesi veya süre dolmadan inmesi durumunda ölçüm tekrarlanmıştır. Testin uygulanması aşamasında çocuklara testin içeriği anlatılıp gerekli ön bilgilendirmeler yapılıp, bir kez denemeleri sağlandıktan sonra testler gerçekleştirilmiştir. Test her bir denek için iki kez tekrarlanıp, sonuçlar ölçüm formuna kaydedilmiştir. Tanımlayıcı istatistiklerin analizi ve denge (çift ayak, sağ ayak, sol ayak) ile bacak uzunluğu, boy ve yaş arasındaki ilişkiyi belirlemek için pearson momentler çarpımı korelasyon analizi ve sağ-sol ayakların denge açısından karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralama Testi, SPSS 11.5 paket programı kullanılarak yapıldı. Anlamlılık düzeyi p< 0,05 olarak kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya katılan sporcuların çift, sağ ve sol ayak denge değerleri sırasıyla, 310±129,93, 133,34±57,15 ve 137,44±79,22 olarak bulundu. Yapılan analizlerin sonucunda denge (çift ayak, sağ ayak, sol ayak) ile bacak uzunluğu, boy ve yaş arasında anlamlı pozitif ilişki bulunmuştur (p<0,05; sırasıyla, denge – bacak uzunluğu: r=0,58, r=0,60, r=0,57; dengeboy: r=0,57, r=0,60, r= 0,55; denge-yaş: r=0,60, r=0,62, r=0,63 ). Sağ ve sol ayakların denge açısından karşılaştırıldığında anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Tartışma ve Sonuç: Dengeyi etkileyen faktörler arasında somato-duyu, görsel ve vestibüler sistemden gelen bilgiler doğrultusunda ve koordinasyon, eklem hareket aralığı (ROM) ve kuvveti etkileyen motor cevaplar sayesinde sağlanmaktadır (Bressel 2007). De Orea ve ark., statik dengenin 2 ile 12 yaş arasında yaşla birlikte doğrusal olarak arttığını ortaya koymuşlardır. Ayrıca, kızlarda 8-9 yaşlarında dengenin gelişmiş olduğu ve yaşla birlikte artış gösterdiğini rapor eden çalışmalar mevcuttur (De Oreo 1971, Venetsanou 2007). Bizim çalışmamıza katılan kız sporcuların yaş ortalamalarının 8,93±1,83 yıl olduğu göz önüne alınırsa, bu bulgular çalışmamızda bulunan anlamlı denge-yaş ilişkisini destekler niteliktedir. 170 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Vücut ağırlık merkezi (COM) dengenin en iyi belirleyicilerinden bir tanesi olarak nitelendirilebilir. Berger ve arkadaşları (Berger 1992), uzun boylu kişilerin dengelerini daha iyi sağladıklarını belirtmiş ve bunun sebebini de vücudun ağırlık merkezinin destek yüzeyi içine düşürülerek dengenin sağlanabilmesinden dolayı olduğunu dolayısıyla bacak boyu kısa ve buna bağlı olarak kısa boylu bir kişide vücut ağırlık merkezinin izdüşümünün destek yüzeyi içine düşürülmesinin daha zor olabileceğini bildirmişlerdir. Diğer bir çalışmada Akgöl, değişik yaş gruplarında boy uzunluğu ve dengeyi karşılaştırmış ve uzun boylu kişilerin denge testlerinde daha başarılı olduklarını bildirmiştir (Akgöl 1997). Çalışmamızda bacak boyu-denge ve boy-denge arasında anlamlı pozitif ilişki ağırlık merkezinin bacak boyu uzun dolayısıyla uzun boylu kişilerde daha iyi sağlanabildiğini açıklar niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Ritmik Cimnastik, Dinamik Denge, Bacak Uzunluğu. Kaynaklar Akgöl, A.C (1997). Değişik Yaş Gruplarında Dengenin Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Bilim. Uzmanlığı Tezi, Ankara. Agopyan, A. (1993) Ritmik sportif cimnastikte morfolojik ve motorik özelliklerin performansa etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Đstanbul. Balaban, Ö., Nacır, B., Erdem, HR. ve Karagöz, A. (2009) Denge fonksiyonunun değerlendirilmesi. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bilimleri Dergisi. 12:133-9. Berger, W., Trippel, M., Discher, M., Dietz, V. (1992) Influence of subjects' height on the stabilization of posture (Article). Acta Oto-Laryngologica. Volume 112, Issue 1, Pages 22-30. Bompa, TO. (2007) Antrenman Kuramı Ve Yöntemi. Bağırgan T (Çev), 3. Baskı. Ankara: Spor Yayınevi ve Kitabevi. Bressel, E., Yonker, JC., Kras, J., Heath, EM. (2007) Comparison of Static and Dynamic Balance in Female Collegiate Soccer, Basketball, and Gymnastics Athletes. JAthl Train; 42(1): 42-46. Bulca, Y., Ersöz, G. (2004) Ritmik cimnastikçilerde egzersiz ve beslenmenin büyümeye etkileri. Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 9 (2): 11-12. De Oreo, K., Wade, MG. (1971) Dynamic and static balancing ability of preschool children. J Motor Behav 3:326-35. Emery, C. A. (2003) Is there a clinical standing balance measurement appropriate for use in sports medicine? A review of the literature. Journal of Science and Medicine in Sport, 6, 492504. Gurney, B. (2002) Leg length discrepancy. Gait&Posture. 15:195-206. Hrysomallis, C. (2011) Balance ability and athletic performance. Sports Med. 41 (3): 221-232. Koç, H. (1996) Cimnastik federasyonunun idari ve mali yapısı, sporcu, antrenör, hakem, malzeme yönünden incelenmesi. Bolu Đli Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Đstanbul. 171 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Overlock, JA., (2005) The relationship between balance and fundamental motor skills in children five to nine years of age. Master of Science. Oregon State University. Pg:1. Venetsanou, F., Kambas, A. (2011) The effects of age and gender on balance skills in preschool children. Facta universitatis-series: Physical Education and Sport. 9(1):81-90. Yayla, E. (1999) Ritmik cimnastikte temel eğitim döneminde uygulanan temel antrenman modelinin esneklik gelişimi üzerine etkisinin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi, Edirne. SÖZ 133. 15-18 YAŞ BALERĐNLERDE KAS FĐBRĐL TĐPĐ VE PĐK GÜÇ VE YORGUNLUK ĐNDEKSĐ ĐLĐŞKĐSĐ Yağmur ARINLI1, Gökhan UMUTLU2, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU2, Esra ÖZOĞUZ2 , A. Taner ERDOĞAN2 (1) Mersin Üniversitesi,Devlet Konservatuvarı,Türkiye (2) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Dans sağlıkla ilgili fiziksel uygunluk unsurlarını geliştirmek için mükemmel bir alternatif egzersizdir. Dansçılar için önemli olan fizyollojik gereklilikleri içeren kardiyovasküler sağlık, kas esnekliği, kas kuvveti ve gücü artırmak, dans performansını desteklemek için gereklidir. Tüm sporlarda olduğu gibi dans, tüm stillerdeki dansçılar için hem aerobik hem anaerobik güç isteyen ve yüksek kas basıncı gelişmesi açısından zahmetli bir egzersiz formudur. Pekçok dansçı kas kuvvetindeki azalma ile ilişkili yaralanma riski ve aşırı antrenman senrodromu gibi sorunlara yenik düşmektedirler. Zayıf kas gücünün geliştirilmesi dans performansı ve yaralanma önleme açısından olumlu etkilere sahip görünmektedir. (Malkogeorgos ,2013). Tüm sporlarda olduğu gibi, dansa uygunluk bireylerin aerobik (Cohen, 1982; Clarkson, 1985) ve anaerobik kondisyonları ve yüksek kas basınçlarındaki ve güçlerindeki kapasitelerini yükseltmelerine bağlıdır (Fitt, 1982). Spor eğitimi sadece son günlerde geleneksel dans düzenlemesi kapsamında tamamlayıcı aktivite olarak göz önüne alınmaktadır sanatçı olarak başlıca klişe dansçılar sebebi ile, fiziksel hazırlık açısından sporcuların adımlarını takip etmemektedirler.(Krasnow & Kabbani, 1999). Yine de, dansçılar uzun saatler süren günlük egzersizler ve takip eden prova ve temsillerle meşgul (Wiesler, 1996; Shah, 2008) fakat sporcuların aksine düzenli eğitim programına sahip olmadıkalrından dolayı yaralanma riski ve aşırı antrenman senrodromu gibi sorunlara yenik düşmektedirler.( Koutedakis, 2000; Liederbach & Compagno, 2001). Bu durum kısmen yüksek sakatlanma oranlarını açıklamaktadır ( Weigert, 2005; Weigert & Erickson 2007). 172 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Alt vücut kas gücü ve dayanıklılığındaki gelişme dans performansı bakımından pozitif etkiler ortaya çıkarmaktadır (Brown, 2007; Koutedakis, 2007). Dansçılar için gerekli fizyolojik ihtiyaçlar, patlayıcı şıçramalar için ve performans sırasındaki liftler için gereken büyük güç rezervleri, ve kas dayanıklılığı nispeten yüksek güç çıkışı korunurken oluşan kas dayanıklılığıdır (örn. bir dans dizisinde egzersiz devam ederken, Koutedakis & Jamurtas, 2004). Gruplar arasında olabilecek farklılıkları değerlendirmek için üniversiteli ve profesyonel kadın bale ve modern dansçıların diz izokinetik özelliklerinin değerlendirilmesi amacı ile yapılan bir araştırmada ortalama yaşları 24,9 yıl olan 37 dansçı CybexII dinamometre kullanılarak test edilmişler, bale dansçılarının modern dansçılara göre her 3 hızda da anlamlı derecede yüksek Hamstring/Quadriceps (H/Q) oranlarına sahip olduğu saptanmıştır. Yapılan analizler sonucu profesyonel bale dansçılarının bütün diğer gruplardan 180 derece/sn de önemli H/Q oranlarına sahip olduğuna işaret etmiştir. Aynı zamanda, bu dansçıların birçoğu diz ekstensiyon ve fleksiyon için normal pik tork değerlerine sahip olduğu gözlenmiştir. Yukarında belirtildiği üzere, balerinler için özellikle alt ekstremite kuvvet ve anarerobik güç önem arz etmektedir. Balerinlerde daha önce yapılan kas fibril tipi belirleme çalışmasına rastlanmamış, izokinetik ve anarerobik güç konularıyla ilgili çalışmaların sayısı ise yetersizdir. Bu nedenle çalışmamızda, 15-18 yaş balerinlerde kas fibril tipi ile pik güç ve yorgunluk indeksi ilişkisi araştırılmıştır. Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalamışlardır. Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde bilgilendirilmiştir. Çalışmaya, yaşları 15 ile 18 yıl (16,40±1,43 yıl) arası değişen (boy:163,10±6,064cm, vücut ağırlığı:47,19±6,80kg, yağ yüzdesi:18,40±5,58, bacak uzunluğu (93,80±3,80 cm, yağsız vücut kütlesi (38,31±4,31 kg) 10 kız bale öğrencisi katıldı. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1 hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür. Bireyler supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılacak ve sağ bacak uzunlukları spina iliaca anterior superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlenecektir (Gurney, 2002). Ölçüm hatasını en aza indirgemek için, ölçümler aynı araştırmacı tarafından 2 kere yapıldı ve bu iki ölçümün ortalaması alındı. Deneklerin kas fibril tiplerinin belirlenmesi için katılımcılar diz eklemine ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 180 derece/s hızda ve her tekrarı 5 mm/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 50 tekrar uyguladı. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Bireylerin fibril tiplerinin belirlemek için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test oturma pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların 173 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) serbestliği de engellendi ve koltuktan destek almaları sağlandı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her iki bacakları için aynı test uygulandı. Kas fibril tiplerinin belirlenmesi için aşağıdaki formül uygulandı. % Azalma= [( Ortalama tork (1-3) - Ortalama tork (48-50)) / Ortalama tork (1-3) * 100 FT % = (% Azalma - 5.2) / 0.90 ST % = 100 - FT % Çalışmaya katılan bireyler bisiklet ergometresinde ve bireyin kilogramı başına 75 gr hesabı ile yapılan bir yüke karşı 30 sn süresince supra maksimal bir süratle pedal çevirmeleri sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde bireyler ısınma ve dinlenme periyodunu takiben anaerobik güç değerlerinin belirlenmesi için 30 saniyelik Wingate anaerobik güç testine tabi tutuldu ve test boyunca bireyler sözel motivlerle desteklendi. Test sonunda bireylerin yorgunluk indeksleri aşağıdaki formül kullanılarak hesaplandı. Wingate test verileri kullanılarak bireylerin “% yorgunluk” değeri şu şekilde bulunmuştur; % Yorgunluk = [Pik güç (Watt) – Minimum güç (Watt)]/Pik güç (Watt) * 100. ST ve FT dağılımlarının karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Ayrıca, kas fibril tipi dağılımının pik güç, ortalama güç ve minimum güç değerleri ile arasındaki ilişkiyi belirlemek için de pearson momentler çarpımı korelasyon analizi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak belirlendi. Bulgular: Yapılan analiz sonucu ST ve FT kas fibril tipleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Yapılan korelasyon analizi sonucunda, her iki kas fibril tipi ile yorgunluk indeksi arasında ve kas fibril tipleri ile pik güç, ortalama güç ve minimum güç arasında anlamlı ilişki bulunmadı (p>0,05). Tablo 1. Balerinlerin demografik, antropometrik özellikleri ve Fibril tipi ve anaerobik güç değerleri Ortalama SS FT (%) 41,90 12,47 ST (%) 58,10 12,47 YAŞ (yıl) 16,40 1,43 BOY (cm) 163,10 6,06 VA (kg) 47,19 6,80 YVK (kg) 38,31 4,31 VYY (%) 18,40 5,57 BU (cm) 93,80 3,79 F INDEX 60,63 16,37 PP (W/kg) 5,88 1,23 AP (W/kg) 4,29 0,94 MP (W/kg) 1,77 1,73 174 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, BU: Bacak uzunluğu, FT: Fast Twitch, ST: Slow Twitch; F_INDEX: Yorgunluk indeksi; PP: Pik Güç; AP: Ortalama Güç; MP: Minimum Güç. Balerinlerin demografik, antropometrik özellikleri ve Fibril tipi ve anaerobik güç değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Tartışma ve Sonuç: Yapılan analizler sonucunda balerinlerin sağ bacak FT-ST fibril tipleri arasında anlamlı fark bulunmaması sonucu balerinlerin kas fiber tipleri eşit dağıldığı varsayılabilir. Yapılan çalışmalarda kadınlarda Tip I kas fibril tipinin daha yüksek olduğu bu nedenle erkeklerden daha düşük yorgunluk indeksi değerine sahip olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda ST ortalama değerinin FT ortalama değerinde daha yüksek olması bu bulguyu destekler niteliktedir. Fakat yorgunluk indeksi ile bir ilişkinin bulunmamış olması ST ile FT kas fibril tipi arasında istatistiksel olarak farkın olmamasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Pik güç değerinin yüksek olmasında etkin olan FT fiber dağılımının, ST fiber dağılımı ile benzer olması kas lifi tipleri ile pik güç arasında bir ilişki bulunmamasına neden olmuş olabilir. Kaynaklar Brown, A. C., Wells, T. J., Schade, M. L., Smith, D. L. & Fehling, P. C. (2007). Effects of plyometric training versus traditional weight training on strength, power, and aesthetic jumping ability in female collegiate dancers. Journal of Dance Medicine and Science, 11(2), 38-44. Chmelar RD, Shultz BB, Ruhling RO, Fitt SS, Johnson MB. J. Isokinetic characteristics of the knee in female, professional and university, ballet and modern dancers. Orthop Sports Phys Ther. 1988;9(12):410-8. Clarkson, P. M., Freedson, P. S., Keller, B., Carney, D., & Skrinar, M. (1985). Maximal oxygen uptake, nutritional patterns and body composition of adolescent female ballet dancers. Research Quarterlyf or Exercise and Sport, 56, 180-184. Cohen, J. L., Segal, K. R., Witriol, I., & McArdle, W. D. (1982). Cardiorespiratorrye sponsest o ballet exercises and the V02max of the elite ballet dancers. Medicine and Science in Sports and Exercise, 14, 212-217. Fitt, S. S. (1982). Conditioning for dancers: Investigating some assumptions. Dance Research Journal, 14, 32-38. Gurney B. (2002) Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206. Krasnow, D. & Kabbani, M. (1999). Dance science research and the modern dancer. Medical Problems of Performing Artists, 14(1), 16-20. Koutedakis, Y. (2000). Burnout in dance: The physiological viewpoint. Journal of Dance Medicine and Science, 4(4), 122-127. Koutedakis, Y. & Jamurtas, A. (2004). The dancer as a performing athlete: Physiological considerations. Sports Medicine, 34(10), 651-661. Koutedakis, Y., Hukam, H., Metsios, G., Nevill, A., Giakas, G., Jamurtas, A. & Myszkewycz, L. (2007). The effects of three months of aerobic and strength training on selected performance and fitness-related parameters in modern dance students. Journal of Strength and Conditioning Research, 21(3), 808-12. 175 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Liederbach, M. & Compagno, J. M. (2001). Psychological aspects of fatiguerelated injuries in dancers. Journal of Dance Medicine and Science, 5(4), 116-120. Malkogeorgos A ., Zaggelidou E., Zaggelidıi G., Christos G. (2013) Physiological Elements Required by Dancers Sport Science Review, vol. XXII, no. 5-6, 2013, 343 - 368 DOI: 10.2478/ssr. Shah, S., Weiss, D. & Burchette, R. (2008). A profile of the demographics and training characteristics of professional modern dancers. Journal of Dance Medicine and Science, 12, 3136. Weigert, B. J. (2005). Does prior training affect risk of injury in university dance programs? Medical Problems of Performing Artists, 20(3), 115-118. Weigert, B. J. & Erickson, M. (2007). Incidence of injuries in female universitylevel modern dancers and the effectiveness of a screening program in altering injury patterns. Medical Problems of Performing Artists, 22(2), 52-57. Wiesler, E. R., Monte Hunter, D., Martin, D. F., Curl, W. W. & Hoen, H. (1996). Ankle flexibility and injury patterns in dancers. The American Journal of Sports Medicine, 24(6), 754757. Anahtar kelimeler: Bale, Kas Fibril Tipi, Yorgunluk SÖZ 157. ERKEK HENTBOLCULARDA BĐLATERAL OMUZ EKSTANSĐYON VE FLEKSĐYON PĐK TORK DEĞERLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI VE KAS FĐBRĐL TĐPĐ DAĞILIMLARI ĐLE ĐLĐŞKĐSĐ Ahmet AYTÜN1, Gökhan UMUTLU1, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1, Buse ARGUN1, Nevzat DEMĐRCĐ, Yağmur ARINLI1, A. Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Hentbol hızlı, fiziksel güce dayanan ve atışların yüksek şiddetli hızlara ulaştığı bir spor dalıdır. Kuvvet, dayanıklılık, hız ve esneklik gibi motorik özellikleri kapsaması bakımından bu özelliklerin bilinmesi oldukça önemlidir. Hentbol branşında atışlar esnasında kuvvet faktörü incelendiğinde izokinetik kuvvet ön plana çıkmaktadır. Đzokinetik kuvvet; genel olarak tüm hareket açıklığı içinde, sabit bir hızla yapılan kasılma şeklidir. Hareketin her açısında maksimal güçte kasılma olur ve bu kasılma tüm hareket boyunca devam ettirilir. Böylece tüm hareket açıklığı boyunca kaslar aynı dirençle yüklenmiş olur. Dolayısıyla, izokinetik egzersiz tipi kas kuvvetini geliştirmek ve bireylerin kas kuvvetini belirlemek için kullanılan etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Sporcuların kas kuvvetinin geliştirilmesi, özellikle yaralanma şiddeti 176 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ve prevalansı üzerine faydalı olabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda sporcuların performanslarının gelişmesine önemli katkıları olacağı da vurgulanmaktadır (Derviseviç and Hadziç 2012). Yüksek şiddetli üst ekstremite omuz eklemi hareketliliği içeren hentbol gibi branşlar özellikle atış eylemi esnasında yüksek hızda ve sık tekrarlı olmak üzere omuz kuvvetine ihtiyaç duymaktadır (Hutchinson, Laprade, Burnett, Moss ve Terpstra, 1995). Kuvvet, güç, dayanıklılık gibi motorik özellikler konusunda detaylı bir bilgi edinme imkanı sunan izokinetik dinamometre ergometrelerinin kullanımı kas değişkenlerinin belirlenmesinde ve kas profillerinin sınıflandırılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır (McConnell, Donnelly, Hamner, Dunn ve Besier, 1992). Sporcuların izokinetik kuvvet değerleri Cybex vb. ergometreler aracılığıyla ölçülüp değerlendirilebilir. Đskelet kası fonksiyonel özellikleri birbirine göre farklılık gösteren ve değişken liflerden yapılmış heterojen bir dokudur. Đnsan organizmasındaki kas fibril tipleri genel olarak hızlı sarsı (tip II) ve yavaş sarsı (tip I) kası olarak sınıflandırılabilir. Hızlı ve yavaş lifler oksidatif ve metabolik yollardaki enzimlerin etkinlikleri açısından farklılık gösterirler ve bu açıdan değerlendirildiğinde branşların genel karakteristik yapıları göz önünde bulundurulduğunda fibril tiplerinin dağılım oranı o branşın genel yapısı itibariyle önemlilik arz etmektedir. Hızlı liflerin çoğunda, glikolitik enzimlerin etkinliği yüksek iken oksidatif enzimlerin etkinliği düşüktür. Bu karakteristik özellik kas lifinde bulunan mitokondri sayısı ile uyum gösterir. Hızlı liflerde, yavaş liflerde bulunan yüksek sayıda mitokondrinin aksine az sayıda mitokondri gözlenir (Guyton ve John, 1987; Alan, 1996; Ganong, 2002; Berne, Levy, Koeppen ve Stanton, 2004). Hızlı lifler, glikolitik metabolizmaya olan bağımlılıkları nedeniyle çabuk yorulur. Bu yüzden bunlar sadece ara sıra ve kısa zaman aralıkları için yüksek güç çıktısına ihtiyaç duyulan durumlarda kullanılır. Dolayısıyla, hentbol oyun karakteristiği bakımından hem patlayıcı hem de dayanıklılık unsurlarını içeriyor olması sebebiyle kas kasılması bakımından incelendiğinde hentbol sporcularının izokinetik kuvvet değerleri belirlenirken sporcuların kas fibril tipi dağılımlarının biliniyor olması önemlilik arz etmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda, bu çalışmada erkek hentbolcuların kas fibril tipi dağılımlarının belirlenmesi ve sporcuların üst ekstremite omuz eklem pik tork kuvvet değerleri ile arasında bir ilişki olup olmadığını incelemek amaçlanmıştır. Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalatılmıştır. Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde bilgilendirilmiştir. Bu çalışmada Mersin ilinde aktif olarak spor yapan ve Mersin Üniversitesi hentbol takımında oynayan (yaş: 22,56±1,51 yıl; boy: 178,22±6,52 cm; vücut ağırlığı: 71,23±10,21 kg; yağsız vücut kitlesi: 61,96±9,49 kg; vücut yağ yüzdesi: %11,90±4,64; bacak uzunluğu: 100,89±3,55 cm) 9 erkek sporcu yer almıştır. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür. Bireyler 177 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) supine pozisyonda sert bir zeminde yatırılarak ve sağ bacak uzunlukları spina iliaca anterior superior ile medial malleolus arasındaki mesafe ölçülerek belirlenmiştir. Ölçüm hatasını en aza indirgemek için, ölçümler aynı araştırmacı tarafından iki kez gerçekleştirildi ve bu iki ölçümün ortalaması alındı (Gurney, 2002, Mian ve ark, 2006). Sporcuların kas fibril tiplerinin belirlenmesi için katılımcılar diz eklemine ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 180 derece/s hızda ve her tekrarı 5 mm/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 50 tekrar uyguladı. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Bireylerin fibril tiplerinin belirlemesi için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test oturma pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların serbestliği de engellendi ve koltuktan destek almaları sağlandı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her iki bacakları için aynı test uygulandı. Kas fibril tiplerinin belirlenmesi için aşağıdaki formül uygulandı (Özer, Pınar, Şahin, Özdöl ve Yurdakul, 2013). % Azalma= [( Ortalama tork (1-3) - Ortalama tork (48-50)) / Ortalama tork (1-3) * 100 FT % = (% Azalma - 5.2) / 0.90 ST % = 100 - FT % Ayrıca deneklerin sağ ve sol omuz eklemi izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5’er tekrar uyguladı. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle desteklendi. Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin ve ST ve FT dağılımlarının karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Ayrıca, kas fibril tipi dağılımının Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerleri ile arasındaki ilişkiyi belirlemek için de pearson momentler çarpımı korelasyon analizi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak belirlendi. Bulgular Tablo 1: Hentbolcuların demografik, antropometrik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri (N=15) Ortalama SS Yaş (yıl) 22,56 1,51 Boy (cm) 178,22 6,52 VA (kg) 71,23 10,21 VYY (%) 11,90 4,64 YVK (kg) 61,96 9,49 178 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) BU (cm) 100,89 3,55 FT(%) 57,23 8,32 ST (%) 42,76 8,32 SĞOPE (Nm) 99,08 28,46 SĞOPF (Nm) 63,33 14,68 SLOPE (Nm) 100,59 30,20 SLOPF (Nm) 63,29 19,35 Çalışmaya katılan sporcuların demografik, antropometrik, kas fibril tipi dağılımları ve izokinetik kuvvet değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda pik tork parametreleri karşılaştırıldığında, hentbolcuların sağ omuz pik ekstansiyon (99,08±28,46Nm) ile sol omuz pik ekstansiyon (100,59±30,20Nm) ve sağ omuz pik fleksiyon (63,33±14,69Nm) ile sol omuz pik fleksiyon kuvvet (63,29±19,35Nm) değerleri arasında anlamlı fark bulunmadı ( p>0,05). Yapılan pearson momentler çarpımı korelasyon analizi sonucunda ST ve FT ile pik tork parametreleri arasında anlamlı ilişki bulunmazken (p>0,05), Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi sonucunda ST ve FT dağılımları arasında da anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). Tartışma ve Sonuç: Yapılan çalışmada hentbolcuların sağ ve sol omuz ekstansiyon ve fleksiyon pik tork değerleri karşılaştırılmış ve kas fibril tipi dağılım oranı ile olan ilişkisi araştırılmıştır. Yapılan bir çalışmada elit olan ve olmayan hentbol sporcularının dominant ve non-dominant omuz ekstansiyon ve fleksiyon değerleri 60 ve 240 °/s de test edilmiş ve elit sporcuların 240 °/s dominant ve dominant olmayan omuz fleksiyon değerleri arasında ve elit olmayan sporcuların 60 ve 240 °/s omuz ekstansiyon değerleri arasında anlamlı farklılıklar bulmuşlardır. Bu çalışmada elit sporcuların daha yüksek omuz ekstansiyon tork değerlerine ulaşabildiği görülmektedir. Ayrıca bu çalışmada elde edilen bir diğer sonuçta açısal hız arttıkça her iki grubun ekstansiyon ve fleksiyon tork değerlerinde bir azalma meydana gelmektedir (Çetin ve Balcı, 2015). Bu bulgular, bizim çalışmamızdaki sonuçlarla uyuşmamaktadır. Bunun nedeninin, bizim çalışmamıza katılan sporcuların elit seviyede olmaması gösterilebilir. Đskelet kaslarının kasılma özellikleri kas fibrillerinin boyutu, kas fibrillerinin fizyolojik özellikleri ve kas içerisinde bulunan fibrillerin dağılım özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. FT özellikleri baskın olan kaslar ST kas fibril tipi baskın olan kaslara oranla üç kat daha hızlı kasılabilme yeteneğine sahiptir (Close, 1972). Yapmış olduğumuz çalışmada, çalışmaya katılan sporcuların omuz ekstansiyon ve fleksiyon pik tork değerleri ve kas fibril dağılım oranları arasında bir ilişki bulunmamasının sebebinin sporcuların kas fibril tipleri arasında baskınlığın olmamasından ya da çalışmaya katılan sporcuların kuvvet antrenman düzeyleri bu durumun meydana gelmesinde etkili olmuş olabilir. Sonuç olarak uygulanan istatistiksel analizler doğrultusunda, agonist ve antogonist kas kuvvetlerinin sporcuların pik tork kuvvet üretebilme yetenekleri üzerinde etkili olduğu, ancak kas fibril tipi dağılımlarının sporcuların omuz ekstansiyon ve fleksiyon pik tork kuvvetleri ile doğrudan ilişkili olmadığı söylenebilir. 179 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Hentbolcularda sağ ve sol omuz kuvvetleri arasında farkın olmaması sporcuların baskın olarak sağ ellerini kullanılması kuvvet açısından farka sebep olmamıştır. Bu da antrenmanlar sırasında yapılan kuvvet çalışmalarının her iki eklem içinde aynı düzeyde yapılmış olduğunu düşündürebilir. Kaynakça 1.Alan, JM. (1996). Skeletal Muscle Form and Function. 3. baskı. United States of America: HumanKinetics. 2.Berne, RM, Levy, MN. (2004). Koeppen BM, Stanton BA. Pyhsiology. 5nd edition. Elsevier Mosby,USA. 3.Close, R.I. (1972). Dynamic properties of mammalian skeletal muscles. Physiological Reviews. 52:129-197. 4.Çetin, E., Balcı, N. (2015). The effects of isokinetic performance on accurate throwing in team handball. Procedia-Social and Behavioral Sciences.174:1872–1877. 5.Derviseviç E, Hadziç V. (2012). Quadriceps and hamstrings strength in team sports: Basketball, football and volleyball. Isokinet Exerc Sci. 20(4), 293-300. 6.Ganong, W. F. (2002). Tıbbi Fizyoloji. 20. baskı. Ankara; Nobel Tıp Kitabevi. 7.Gurney, B. (2002). Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206. 8.Guyton AC, John EH. (1987). Tıbbi Fizyoloji. 10. baskı. London; W.B. Saunders Company. 9.Hutchinson, MR., Laprade, RF., Burnett, Moss, R., Terpstra, J. (1995). Injury surveillance at the USTA Boys’ Tennis Championships: a 6-yr study. Medicine and Science in Sports and Exercise.27(6):826-30). 10.McConnell, J., Donnelly, C., Hamner, S., Dunne, J., Besier, T. (1992). Passive and dynamic shoulder rotation range in uninjured and previously injured overhead throwing athletes and the effect of shoulder taping. The American Academy of Physical Medicine and Rehabilitation. 4(2):111-6. 11.Mian, O.S., Thom, J.M., Ardigo, L.P., Narici, M.V, Minetti, A.E. (2006). Metabolic cost, mechanical work, and efficiency during walking in young and older men. Acta Physiol.186; 127– 139. 12.Özer M.K. , Pınar S., Şahin G. , Özdöl Y. , Yurdakul HÖ. (2013). Egzersiz Fizyolojisi Laboratuvar El Kitabı - Exercise Physiology - Laboratory Manual. Nobel Akademik Yayıncılık. Anahtar kelimeler: Fibril Tipi, Hentbol, Pik Tork 180 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 167. SUALTI HOKEY SPORCULARININ BĐLATERAL OMUZ ĐZOKĐNETĐK KUVVET DEĞERLERĐ ARASINDA FARK VAR MIDIR? Buse ARGUN1, Gökhan UMUTLU1, Nevzat DEMĐRCĐ1, A. Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimive Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Tüm spor dallarında olduğu gibi, sualtı hokeyi sporunda da başarının temelinde oyuncuların maksimum performans sergileyebilmeleri için motorik becerilerin tüm unsurlarını geliştirmeleri gerekir. Koordinasyon, çeviklik, sürat ve özellikle kuvvet gelişimi sualtı hokeyi oyuncularının eğitim sürecinde dikkat etmeleri gereken en önemli unsurlar olarak söylenebilir. Özel sualtı hokey hareketlerinin performansı boyunca gerekli olan üst ve alt ekstremitelerin tekrarlayan kas zorlanmaları elit düzeydeki sualtı hokeycilere özel kas adaptasyonlarının gelişmesine yol açar. Yetersiz kas dayanıklılığı ve yanlış biyomekanik hareketle birleştiğinde eklemler içinde yaralanmalara neden olabilir. Sualtı hokey sporunda en önemli gerekliliklerden biri olan kuvvet hiç kuşkusuz antrene edilmelidir. Kuvvet, içsel ve dışsal direnmeleri aşmayı sağlayan sinir-kas yeteneği olarak tanımlanabilir. Sporcunun üretebileceği en yüksek kuvvet hareketin biyomekaniksel özelliğine ve ilgili kas gruplarının kasılma büyüklüğüne bağlıdır. Kuvvet gerektiren fiziksel bir etkinlik sırasında, işin içinde yer alan kas grupları arasında uygun bir düzen bulunmalıdır. Kaslar çoğunlukla belirli bir sırada ardışık olarak etkinliğe katılırlar. Kasın eklem hareket açısının tümünde veya bir kısmında gerilim üretme kapasitesi dinamik kasılma olarak bilinir. Bir kas, ya kısalarak ya da uzayarak dinamik bir gerilim üretebilir. Đzokinetik kasılma, ekstremitenin bir eklem etrafında sürekli hızda hareket ettiği bir kas kasılmasıdır. Hareket hızı özel bir dinamometre ile sürekli aynı hızda kalır. Dinamometre direnci hareket boyunca her açıda uygulanan kuvvet ile eşittir. Bu yöntem dinamik hareketlerdeki kassal kuvvet ölçümüne olanak verir ve optimal yüklenme sağlar ve açısal hıza karşılık gelen tork (torque) terimi kullanılır. Her branşta olduğu gibi, sualtı hokeycilerinin omuz ekstansiyon ve fleksiyon izokinetik kuvvetlerinin belirlenmesi hem oluşabilecek sakatlık risklerini en aza indirgemede hem de omuz kuvvetleri arasındaki farkları belirleyerek antrenman programlarını düzenlemek açısından önem arz etmektedir. Sualtı hockey çalışmaları genellikle nefes tutma, apne ve solunumsal parametreler üzerine yapılmış, izokinetik kuvvet açısından yeterli çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle, bu çalışmada ölçülen izokinetik kuvvet parametrelerin belirlenmesini alana katkı açısından bir kat daha önemli duruma gelmektedir. Bu bilgiler ışığı altında çalışmanın amacı, sualtı hokey sporcularının bilateral omuz ekstansiyon ve fleksiyon kuvvetlerinin izokinetik kuvvet değerlerini belirlemek ve omuzlar arasındaki varsa kuvvet farklarını ortaya koymaktır. Yöntem: Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında detaylı olarak bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalamışlardır. 181 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Çalışmaya, yaşları 20 ile 27 yıl (22,44±2,07 yıl) arası değişen (boy:177,44±4,55 cm; vücut ağırlığı:71,41±10,20 kg; vücut yağ yüzdesi:10,36±5,73; yağsız vücut kütlesi: 61,08±11,26 kg); 16 aktif erkek sualtı hokeyi sporcusu katıldı. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapıldı ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlendi. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapıldı. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hassasiyetinde baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçüldü. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Deneklerin sağ ve sol omuz eklemi izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5'er tekrar uyguladı. Bireylerin izokinetik kuvvet parametrelerini belirlemek için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle desteklendi. Test yatay pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her iki kolları için aynı test uygulandı. Sporcuların Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi 0,05 olarak tespit edildi. Bulgular: Yapılan analizler sonucunda, Sağ Omuz Pik Ekstansiyon (81,27±14,40Nm) ile Sol Omuz Pik Ekstansiyon (74,83±10,70Nm) arasında anlamlı fark bulunurken (p<0,05) Omuz Fleks PT Sağ ile Omuz Fleks PT Sol arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Çalışmaya katılan tüm sporcular sağ ellerini baskın olarak kullandıklarını rapor etmiştir. Çalışmamızda yer alan sualtı hokeyi sporcularının demografik-antropometrik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri Tablo 1’de verilmiştir. 182 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo1:Sualtı Hokeyi Sporcuların Demografik-Antropometrik Özellikleri ve Đzokinetik Kuvvet Değerleri (N=16) Ortalama SS Yaş (yıl) 22,44 2,07 Boy (cm) 177,44 4,55 VA (kg) 71,41 10,20 YVK (kg) 61,08 11,26 VYY (%) 10,36 5,73 Omuz Eks PT Sağ (Nm) 81,27 14,40 Omuz Eks PT Sol (Nm) 74,83 10,70 Omuz Fleks PT Sağ (Nm) 60,60 13,47 Omuz Fleks PT Sol (Nm) 55,52 12,56 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, BU: Bacak uzunluğu, FT: Fast Twitch, ST: Slow Twitch, Omuz Eks PT Sağ: sağ omuz pik ekstansiyon, Omuz Fleks PT Sağ: sağ omuz pik fleksiyon, Omuz Eks PT Sol: sol omuz pik ekstansiyon, Omuz Fleks PT Sol: sol omuz pik fleksiyon Tartışma ve Sonuç: Sualtı hokeyi branş itibarı ile yüzme içermekte ve yüzme branşının baskın olarak kullandığı ana kas grupları, m. deltoideus, m. triseps braki ve m. latissimus dorsi olarak belirlenmiştir. Bu kas grupları baskın olarak omuz ekstansiyon da kullanılan kaslardır. Ayrıca, Sualtı hokeyi müsabakaları sırasında omuz ve dirsek eklemleri şut ve pas tekniklerinin uygulanması sırasında etkin olarak kullanılmaktadır. Ek olarak, branş gereği kolun yatay düzleme paralel hareket etmesinden dolayı ekstansiyon kaslarının daha fazla geliştiği ve kuvvet ürettiği düşünülebilir. Aynı şekilde, antrenmanlarda da bu kas gruplarının gelişimine yönelik çalışmalar uygulanmaktadır. Çalışmaya katılan tüm sporcuların baskın olarak sağ elerlini kullanması bu bölgenin kuvvet açısından daha fazla gelişmesine neden olmuş olabilir. Ayrıca, müsabaka ve antrenmanlar sırasında suyun direncine karşı yapılan top sürme, pas ve şut tekniklerinde baskın taraf lehine kuvvet gelişiminin sağlandığını söyleyebiliriz. Bu bilgiler doğrultusunda, çalışmamızda elde edilen pik kuvvet farklarının yukarıda belirttiğimiz bu nedenlerden kaynaklandığını düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Sualtı Hokey, izokinetik kuvvet, omuz Kaynaklar Agre JC, Casal DC, Leon AS, McNally C, Baxter TL, Serfass RC. (1988). Professional ice hockey players: physiologic, anthropometric, and musculoskeletal characteristics. Archives of Physical Medicine and Rehabilitation. 69(3 Pt 1):188-92. Batalha NM, Raimundo AM, Tomas-Carus P, Barbosa TM, Silva AJ. (2013). Shoulder rotator cuff balance, strength, and endurance in young swimmers during a competitive season. Journal of Strength Conditioning Research. 27(9):2562-8. doi: 10.1519/JSC.0b013e31827fd849. 183 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Cochrane KC, Housh TJ, Smith CM, Hill EC, Jenkins ND, Johnson GO, Housh DJ, Schmidt RJ, Cramer JT. (2015). The relative contributions of strength, anthropometric, and body composition characteristics to estimated propulsive force in young male swimmers Journal of Strength Conditioning Research. Gürol B. Ve Yılmaz Đ. (2013). Đzokinetik Kuvvet Antrenmanı. Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, XI (1) 1-11. SÖZ 170. BADMĐNTONCULARDA SAĞ KUVVETLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI VE SOL OMUZ ĐZOKĐNETĐK Đnanç DUMAN1, Gökhan UMUTLU1, A. Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Badminton iki veya dört kişinin topu yere düşürmeden, raketle karşılıklı vuruş esasına dayalı olarak file üzerinde oynanan olimpik bir spor dalıdır. Bu spor dalında akılcılık, zarafet, hız, yetenek, hareketlilik ve reaksiyon çabukluğu gibi faktörlerin ön plana çıkmasına bağlı olarak oyun ve oyunun seyri çok zevkli hale gelmektedir. Badminton aynı zamanda akla, çabukluğa, hareketliliğe, reaksiyona ve estetiğe dayalı olarak gerçekleştirilen olimpik bir spor dalı olarak ta tanımlanmaktadır. Yapılan bu tanımlardan yola çıkarak badmintonun, iki ya da dört kişi ile belirli bir sahada, sahayı tam ortadan ikiye ayıran bir filenin üzerinden topun rakip sahaya düşürülmesini amaçlayan estetiğe, çabukluğa ve pratik zekâya dayalı bir oyun olduğu söylenebilir. Badminton sporunun tanımlarındaki ortak payda, temel motorik özelliklerin büyük ölçüde önem taşımasının yanı sıra kol kuvvetinin de önemli olduğu söylenebilir. Ülkemizde badmintonla ile ilgili yapılan çalışmaların sayısı oldukça azdır. Yüksek lisans ve doktora seviyesinde yapılan tez sayısı açısından bakılacak olunursa 1990-2010 yılları arasında badmintonla ile ilgili yapılan toplam Yüksek lisans tez sayısı 8 iken ve doktora tez sayısı sadece 2 dir. Bu branşta yapılan izokinetik kuvvet çalışmaların sayısı ise çok yetersizdir. Badminton sporu teknik anlamda omuz, dirsek ve el bileği eklemlerinin aktif olarak kullanıldığı ve bu eklemlerin kuvvetlerinin ölçülmesinin vuruş performansı açısından önemli olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca, baskın vuruş kolunun baskın olmayan koldan kuvvet açısından farklı olup olmadığının belirlenmesi antrenman programlarının oluşturulması açısından önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı Badminton sporcularında Sağ ve Sol Omuz Đzokinetik Kuvvetlerinin Karşılaştırılmasıdır. 184 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kuvvet; bir dirençle karşı karşıya kalan kasların kasılabilme ya da bu dirence belirli bir ölçüde dayanabilme yeteneğidir. Đzokinetik kuvvet ise; bütün eklem hareketi boyunca kasın, sabit bir hızla maksimum oranda kasılması sonucu ortaya çıkan kuvvettir. Đzokinetik çalışma kas grubunun tüm hareketliliği boyunca dinamik kısalarak ayarlanmış bir dirence karşı koyması anlamındadır. Hareketin hızı mekanik olarak izokinetik aygıt tarafından düzenlenmektedir. Yöntem: Bu araştırmaya Mersin Üniversitesi Badminton takımlarında oynayan yaşları 18 – 22 yıl arasında değişen toplam 10 erkek sporcu katılmıştır. Bireyler bu çalışmaya katılmadan önce test protokolü hakkında bilgilendirilmiş ve çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını gösteren aydınlatılmış onam formu imzalatılmıştır. Öncelikle bireyler laboratuara geldiklerinde teste başlamadan önce test hakkında detaylı şekilde bilgilendirilmiştir. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür. Bireyler, teste başlamadan önce hızı sabit olan bir koşu bandı üzerinde 10 dk ısınma periyodunun ardından genel bir ısınma sürecine tabi tutuldu ve katılımcıların Cybex ergometresine uyum sağlamaları adına test başlamadan önce 1 set ısınma amaçlı 180 derece/s düşük tempoda fleksiyon ve ekstansiyon yönünde 10 tekrar yaptırıldı. Deneklerin sağ ve sol omuz eklemi izokinetik pik kuvvet değerlerinin belirlenmesi için katılımcılar ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonunda 60 derece/s olacak şekilde maksimum hızda ve toplamda 3 set ve 5'er tekrar uyguladı. Bireylerin izokinetik kuvvet parametrelerini belirlemek için Humac Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanıldı. Test boyunca katılımcılar sözel motivlerle desteklendi. Test yatay pozisyonda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmayarak suretiyle destek almamaları sağlandı. Deneklerin dominant kollarına aynı test uygulandı. Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerlerinin karşılaştırılmasında Wilcoxon Đşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak belirlendi. 185 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular Tablo 1. Badminton Sporcularının Demografik-Antropometrik Özellikleri ve Đzokinetik Kuvvet Değerleri Ortalama SS YAS (yıl) 21,40 1,17 BOY (cm) 173,90 6,33 VA (kg) 68,49 7,60 YVK (kg) 61,28 4,78 VYY (%) 10,21 4,22 Omuz Ekts. Sağ (Nm) 85,79 8,82 Omuz Fleks.Sağ (Nm) 58,33 9,46 Omuz Ekts. Sol (Nm) 87,86 14,63 Omuz Fleks.Sol (Nm) 52,96 9,33 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, Badminton sporcularının semografik-antropometrik özellikleri ve izokinetik kuvvet değerleri Tablo 1'de verilmiştir. Yapılan analiz sonucu Sağ ve Sol omuz ekstansiyon - fleksiyon pik tork değerleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Tartışma: Yapılan bir çalışmada elit seviyedeki badminton sporcularının sağ ve sol omuz izokinetik kuvvetleri arasında anlamlı fark bulunmuş buda elit sporcuların kuvvet ve teknik antrenmanlarının baskın kola daha fazla yönelik olması olarak açıklanmıştır. Diğer bir çalışmada ise elit ve amatör badminton oyuncularının pençe kuvveti karşılaştırılmış ve elit sporcuların sağ pençe kuvveti anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Bizim çalışmamızda Sağ ve Sol kol arasında kuvvet farkının bulunmamasının nedeni sporcuların elit seviyede olmamasından kaynakladığını düşünmekteyiz. Ayrıca, badminton raketinin ve topun ağırlığının topa vuruş anında meydana gelen direncin sağ ve sol omuz kuvvetinde farklılık yaratacak derecede olamadığından dolayı sağ ve sol omuzlar arasında kuvvet farkı meydana gelmemiş olabilir. Kaynaklar Güçlüöver, A., Demirkan, E., Kutlu, M., Ciğerci, A.E., Esen, H.T. ( 2012 ). The Comparison of Some Physical And Physiological Features of Elite Youth National and Amateur Badminton Players. Niğde University Journal of Physical Education and Sports Sciences, 6:( 3 ). Kafkas ME., Taşkıran C., Arslan C., Açak M., (2009) Yıldız Erkek Millive Amatör Badmintoncuların Bazı Fiziksel, Fizyolojik Ve Antropometrik Parametrelerinin Karşılaştırılması. Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi Cilt 3, Sayı 1. 186 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kuter FÖ, Öztürk Y. (2012)Türkiye’de Raket Sporları Alanında Yapılan Lisansüstü TezlerinĐncelenmesi (1990–2010 Dönemi) e-Journal of New World Sciences Academy Volume: 7, Number: 2, Article Number: 2B0087. Kürkçü, R., Afyon, Y. A., Yaman, Ç., Özdağ, S. (2009). Adölesan Futbolcu ve Badmintoncularda Bazı Fiziksel ve Fizyolojik Özelliklerin Karşılaştırılması. Uluslararası Đnsan Bilimleri Dergisi, Cilt:6, sayı:1, ss.548-556, (ISSN:1303-5134). Ng GY, Lam PC. (2002) A study of antagonist/agonist isokinetic work ratios of shoulder rotators in men who play badminton. Journal of Orthopedic Sports Physical Therapy. Aug;32(8):399-404. Anahtar kelimeler: Badminton, Đzokinetik Kuvvet, Baskın Kol SÖZ 180. FIRAT ÜNĐVERSĐTESĐ SPOR BĐLĐMLERĐ FAKÜLTESĐ’NDE OKUYAN BAYAN VE ERKEK SPORCULARIN ANTROPOMETRĐK, SKINFOLD CALĐPER, TANĐTA DEĞERLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Nafiye BAKIR, Emin SÜEL, Mehmet Erdi ÇĐÇEK, Ercan GÜR, Ayşe TOPLU (1) Aksaray Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor,Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı, Fırat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi ‘nde okuyan bayan ve erkek sporcuların Antropometrik, Skinfold caliper ve Tanita değerlerinin incelenmesidir. Araştırmaya Fırat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde okuyan 17 bayan ve 16 erkek olmak üzere toplam 33 sporcu katılmıştır. Araştırma örneklem grubunun yaş, boy, ağırlık vb. anropometrik ölçümleri alınmıştır. Skinfold Caliper ile biceps, triceps, abdomen, suprailiyak, sırt ve bacak deri kıv.(mm) olarak yağ ölçümleri alınmıştır. Tanita (Jawon Segmental Body Composition Analyzer, model AVIS 333 Plus) ile PBF, MBF, LBM, TBW, BMI, WHR, SLM, Protein, Mineral ve BMR değerleri alınmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17.0 ile değerlendirilmiş ve tablolar halinde gösterilip yorumlanmıştır. Sporun çeşitli dallarında, sporcuların fiziksel ve antropometrik özelliklerini içeren fiziksel uygunluk değerleri yetenek seçiminde oldukça önemlidir. Bu çalışma sonuçlarının da çeşitli spor dallarında sporcu seçiminde ve bu konuda yapılacak, diğer çalışmalarda yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Fiziksel Uygunluk, BKI, Skinfold Caliper, BIA 187 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 181. TOHM SPORCULARININ VÜCUT KOMPOZĐSYON, VO2MAKS, ANAEROBĐK GÜÇ VE ĐZOKĐNETĐK KUVVET PARAMETRELERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI Esra ÖZOĞUZ1, Gökhan UMUTLU1, Ersin ĐLKĐLĐROĞLU1 , Đnci KESĐLMĐŞ1, Yağmur ARINLI1, Nevzat DEMĐRCĐ1, A.Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Performans sporlarında aerobik özelliğin baskın olarak kullanıldığı branşlarda, oksidatif sistemlerin kısa süreli yüksek şiddetli anaerobik egzersizler esnasında ne oranda bir katkı sağladığını bilmek oldukça önemlidir. Bugüne kadar yapılan çeşitli çalışmalarda bu konuda öne sürülen farklı görüşler mevcuttur. Duffield ve ark. (2005), aerobik enerji sistemlerinin 400 metre sprint branşında (˷ 60 saniye) erkek sporcularda % 41 oranda katkı sağladığını öne sürmüştür. Beneke ve ark. (2002), Wingate anarobik testi gibi kısa süreli (30 sn.) uygulamalar esnasında bile bu oranın yaklaşık olarak % 18,6 olduğunu ve oksidatif sistemlerin kısa süreli egzersizler esnasında da büyük bir oranda katkısı olduğunu belirtmişlerdir. Ancak Granier ve ark. (1995) anaerobik kapasitenin kısa süreli yüksek şiddetli uygulamalarda oksidatif sistemler üzerine etkisinin sporcuların antrenman durumu vb faktörlere göre değişiklik gösterebileceğinin öne sürmüşlerdir. Bu yüzden kısa süreli yüksek şiddetli aktiviteler anaerobik enerji metabolizması bakımından baskın olsa da Wingate ve Bisiklet VO2maks ölçümleri gibi tekrarlı uygulamalarda toparlanma üzerine olan etkisinden dolayı aerobik enerji sistemlerinin katkısı göz ardı edilemez. Güreş ve atletizm gibi kısa süreli ani yüklenmeleri içeren branşlarda egzersiz esnasında toparlanma bakımından aerobik enerji sistemlerinin katkısı oldukça önemlidir. Anaerobik aktiviteler esnasında iskelet kaslarında laktik aside bağlı olarak meydana gelen yorgunluk kandaki PH'ın düşmesinden bağımsız olarak gerçekleşmekte, çünkü laktik asidin uzaklaştırılması oksijen bağımlı bir süreç gerektirdiğinden, dayanıklılık kapasitesi yüksek olan sporcularda şiddetli egzersizler sonrasında laktik asit daha hızlı tamponlanmaktadır (Hogan, Gladden, Kurdak ve Poole, 1995; Ahmaidi, Granier, Taoutaou, Mercier, Dubouchaud ve Prefaut, 1996; McArdle, Katch ve Katch, 2001). Bunun yanı sıra, sporcular açısından kuvvet ölçümleri sakatlık risklerinin önüne geçebilmek ve optimal yüklenme aralığını belirleyebilmek için oldukça önemlidir ve antrenman programlarını hazırlama esnasında bu ölçümlere büyük oranda ihtiyaç vardır. Ayrıca, sportif aktiviteler esnasında yapılan vücut hareketlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için iskelet kaslarının biyomekanik özelliklerinin bilinmesini gerektirir. Özellikle kuvvete dayalı sporlar için kuvvet ve atletik performans arasında ilişki kurulduğundan beri izokinetik dinamometre kullanılarak kas performansının değerlendirilmesi büyük önem kazanmıştır. Genellikle 60° lik açısal hızda yapılan izokinetik kuvvet egzersizi esnasında uygulanan bacak salınımı hızı, patlayıcı kuvvet üretmeye yönelik hareket eder ve yüksek şiddetli aktivite esnasında ATP oldukça hızlı bir şekilde kullanılır. Kısa süreli egzersizde kullanılan enerji baskın olarak ATP-CP depoları tarafından temin edilmekte ve dolayısıyla da 60° lik açısal hızda yapılan 188 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) kısa süreli izokinetik kuvvet testi esnasında da anaerobik enerji metabolizması ve patlayıcı güç özellikleri önem arz etmektedir (Sönmez Tiryaki, 2002). Bu bilgiler doğrultusunda, bu çalışmada TOHM projesinde yer alan güreş ve atletizm branşlarındaki erkek sporcularının VO2maks, vücut kompozisyon, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet parametrelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya Mersin TOHM projesinde yer alan, yaşları 15 ile 17 yıl arası değişen (15,86±0,69 yıl; boy:179,71±3,68cm, vücut ağırlığı:78,07±20,93kg, yağ yüzdesi:%15,80±6,40) 7 erkek atletizm ve yaşları 16 ile 17 yıl arası değişen (16,14±0,38 yıl; boy:171,00±7,33cm, vücut ağırlığı:73,26±15,55 kg, yağ yüzdesi:%17,04±5,95) 7 erkek güreşçi olmak üzere toplamda 14 erkek olimpiyat hazırlık kampı sporcusu katılmıştır. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür. Deneklerin izokinetik diz ekstansör ve fleksör kas kuvvetleri Human Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanılarak ölçüldü. Test oturma pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların serbestliği de engellendi ve koltuktan destek almaları sağlandı. 60 derece/s hızda 5 tekrar ve 3 setten oluşan izokinetik kuvvet testinde her bir test için deneklere test öncesi 8 deneme yaptırıldı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her iki bacakları için aynı test uygulandı. Test esnasında daha yüksek performans sergileyebilmeleri açısından denekler test boyunca sözel motivlerle desteklendi. Çalışmaya katılan sporcuların anaerobik güç kapasitelerini ölçmek için bisiklet ergometresinde ve bireyin kilogramı başına 75 gr hesabı ile yapılan bir yüke karşı 30 sn süresince supra maksimal bir süratle pedal çevirmeleri sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde bireyler ısınma ve dinlenme periyodunu takiben anaerobik güç değerlerinin belirlenmesi için 30 saniyelik Wingate anaerobik güç testine tabi tutuldu ve test boyunca bireyler sözel motivlerle desteklendi. Son olarak, sporcuların maksimum oksijen tüketimi kapasiteleri, vücut ağırlığı ˂30 kg olan bireyler için başlangıç yükü ve her etap sonundaki artış yükü 20 W; vücut ağırlığı >30 kg ve üzeri bireyler için ise artış yükü 25 W olan bir protokol dahilinde bisiklet ergometresi kullanılarak ölçülmüştür. Her 3 dakikada bir kademeli olarak arttırılmıştır (Aandstad, Berntsen, Hageberg, Klasson-Heggebø, Anderssen ve Aandstad, 2006). Oksijen tüketimi (VO2maks) gaz analizörü aracılığıyla her nefeste (breath by breath) ölçülecek ve ardından test boyunca 30 saniyelik aralıklardaki ortalamaları alındı (Bertuzzi,2012). Her ölçüm öncesinde gaz analizörü 16% O2 ve 4% CO2 seviyesindeki dış ortam havasına göre kalibre edilecek ve hava akım sensörü otomatik olarak cihaz tarafından kalibre edildi. Test esnasında bireylerin EKG ve kalp atım hızı cihazla entegre olarak çalışan EKG adaptörü ile kontrol edildi ve testler esnasında meydana gelebilecek herhangi bir problem olma olasılığına karşın laboratuarda bir doktor bulunduruldu. 189 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular Tablo 1: Atletizm Sporcularının Tanımlayıcı Đstatistik Değerleri N=7 Ortalama SS YAŞ (yıl) 15,86 ,69 BOY (cm) 179,71 3,68 VA (kg) 78,07 20,93 VYY (%) 15,80 6,40 YVK (kg) 64,63 11,17 VO2 HR (atım/dk) 147,52 14,11 RER 0,96 ,06 PP (Watt/kg) 9,15 1,31 AP (Watt/kg) 6,84 0,97 MP (Watt/kg) 3,24 2,09 Yorgunluk Đndeksi 15,99 7,89 Ext_PT_R (Nm) 238,09 50,78 Flex_PT_R (Nm) 128,62 23,13 Ext_PT_L (Nm) 223,71 38,82 Flex_PT_L (Nm) 122,28 16,38 VO2 ( ml/kg/dk) 30,06 8,05 VO2_LW ( ml/kg/dk) 35,45 7,54 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, VO2_HR: Kalp atım hızı, RER: Solunum değişim oranı, PP: Pik güç, AP: Ortalama güç, MP: Minimum güç, Ext_PT: Ekstansiyon pik tork, Flex_PT: Fleksiyon pik tork, VO2: Oksijen tüketimi, VO2_LW: Yağsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş oksijen tüketimi Çalışmaya katılan atletlerin demografik, antropometrik, anaerobik güç, izokinetik kuvvet ve oksijen tüketim değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Çalışmada yaşları 15 ile 17 yıl arası değişen (15,86±0,69 yıl; boy:179,71±3,68cm, vücut ağırlığı:78,07±20,93kg, yağ yüzdesi: %15,80±6,40, yağsız vücut kütlesi: 64,63±11,17kg) 7 erkek atlet ile yaşları 16 ile 17 arasında değişen (16,14±0,38 yıl; boy:171,00±7,33cm, vücut ağırlığı:73,26±15,55 kg, yağ yüzdesi: %17,04±5,95, yağsız vücut kütlesi: 60,21±9,92kg) 7 erkek güreşçi katılmıştır. 190 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 2: Güreş Sporcularının Tanımlayıcı Đstatistik Değerleri N=7 Ortalama SS YAŞ (yıl) 16,14 ,38 BOY (cm) 171,00 7,33 VA (kg) 73,26 15,55 VYY (%) 17,04 5,95 YVK (kg) 60,21 9,92 VO2 HR ( atım/dk) 155,95 20,45 RER 1,01 ,041 PP (Watt/kg) 14,16 6,89 AP (Watt/kg) 8,17 1,53 MP (Watt/kg) 2,25 2,81 Yorgunluk Đndeksi 29,35 18,70 Eks_PT_Sağ (Nm) 193,00 35,61 Fleks_PT_Sağ (Nm) 98,38 21,92 Eks_PT_Sol (Nm) 183,00 51,40 Fleks_PT_Sol (Nm) 100,05 17,11 VO2 (ml/kg/dk) 36,84 6,99 VO2_LW ( ml/kg/dk) 44,15 6,68 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, HR: Kalp atım hızı, RER: Solunum değişim oranı, PP: Pik güç, AP: Ortalama güç, MP: Minimum güç, Eks_PT: Ekstansiyon pik tork, Fleks_PT: Fleksiyon pik tork, VO2: Oksijen tüketimi, VO2_LW: Yağsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş oksijen tüketimi Çalışmaya katılan güreşçilerin demografik, antropometrik, anaerobik güç, izokinetik kuvvet ve oksijen tüketim değerleri Tablo 2’de verilmiştir. Atletizm ve güreş sporcularının demografik, antropometrik, fizyolojik ve izokinetik parametreleri arasında fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan Mann Whitney U analizi sonucunda; atletizm ve güreş sporcularının; Boy, Flexion_PT_R, Flexion_PT_L ve VO2_LW değerleri arasında anlamlı fark bulunmuştur (p˂0,05). 191 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tartışma ve Sonuç: Yaptığımız analizler sonucunda atletizm ve güreş branşındaki sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç, izokinetik kuvvet ve oksijen tüketim kapasiteleri karşılaştırıldığında; boy, Fleks_PT_Sağ, Fleks_PT_Sol ve VO2_LW değerleri arasında anlamlı fark bulunmuştur. Çalışmada yer alan atletizm branşındaki sporcuların tek bir disiplinden olmayışı ve aralarında gülle ve çekiç atan sporcularında bulunması atletizm grubu sporcularının oksijen tüketim seviyelerinin güreş sporcularının oksijen tüketim seviyelerinden daha düşük olmasında etkili olmuş olabilir. Ayrıca, yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş değerlerin istatistiksel karşılaştırma sonucu atletizm branşındaki sporcular lehine anlamlı bulundu. Bu branştaki sporcuların kas kütlesinin daha fazla olması yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş oksijen tüketimi değerlerinde farklılık yaratmıştır. Bu fark ayını zamanda çalışmamızda ölçülen izokinetik fleksiyon değerlerine de yansımıştır. Ek olarak Gülle ve çekiç atan sporcuların branşlara uygun antropometrik özellikleri (yağsız vücut kütleri) dikkate alındığında güreş sporcularının VO2_LW kapasitelerinin daha yüksek çıkmasında etkili olduğu söylenebilir. Güreş branşında teknik özellik olarak ile m.quadriceps kas grubunun daha baskın kullanıldığı m.hamstring kas grubunun ise daha az kullanılmaktadır ve dolayısıla antrenmanlar bu kas gruplarına özgü yapılmaktadır. Ayrıca, atletizm ve güreş branşı sporcularının izokinetik kuvvet parametreleri arasında meydana gelen farkın sadece fleksiyon kuvvetleri arasında olması ve atletizm gibi sprint performansı gerektiren bir branşta müsabık olan sporcularının çalışmalarında kuvvet antrenmanlarına daha fazla yer veriyor olmaları, güreş branşındaki sporcuların daha çok salt vücut ağırlıklarıyla kuvvet antrenmanlarını gerçekleştiriyor olmalarından kaynaklandığı öne sürülebilir. Ancak, atletizm branşındaki sporcuların kuvvet antrenmanlarında salt kuvvet çalışmaları dışında ilave ağırlıklarla da çalışıyor olmaları agonist-antagonist kas kuvvetleri arasında daha az kuvvet farkı görülmesinde etkili olmuş olabilir. Sonuç olarak, atletizm ve güreş branşlarındaki genç elit sporcularda yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş maksimum oksijen tüketimi ve izokinetik fleksiyon değerlerinde fark bulunmaktadır. Bu baranşlardaki sporcular, bu parametreler açısından karşılaştırıldığında bu özelliklerin dikkate alınmasının ve oksijen tüketimi ölçümlerinde yazsız vücut kütlesi ile düzeltilmiş değerlerin kullanılmasının gerektiğini düşünmekteyiz. Kaynaklar Aandstad, A., Berntsen, S., Hageberg, R., Klasson-Heggebø, L., Anderssen, SA., Aandstad, A. (2006). A comparison of estimated maximal oxygen uptake in 9 and 10 year old schoolchildren in Tanzania and Norway. British Journal of Sports Medicine, 40:287–292. Ahmaidi S, Granier P, Taoutaou Z, Mercier J, Dubouchaud H, Prefaut C. (1996). Effects of active recovery on plasma lactate and anaerobic power following repeated intensive exercise. Medicine & Science in Sports & Exercise, 28: 450-456. Beneke, R., C. Pollmann, I. Bleif, R.M. Leithäuser, and M. Hütler. (2002). How anaerobic is the Wingate Anaerobic Test for humans, European Journal of Applied Physiology, 87(4- 5): 388-92. 192 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bertuzzi, R., Bueno, S., Pasqua, L. A., Acquesta, F. M., Batista, M. B., Roschel, H., Kiss, M., Serrao, J. C., Tricoli, V., Ugrinowitsch, C. (2012). Bioenergetics and Neuromuscular determinants of the time to exhaustion at velocity corresponding to VO2max in recreational long-distance runners. The Journal of Strenght and Conditioning Research. 26(8): 2096-2012 Duffield R, Dawson B, Goodman C. (2005). Energy system contribution to 400-metre and 800metre track running. Journal of Sports Sciences, 23(3): 299-307. Granier, P., B. Mercier, J. Mercier, F. Anselme, C. Préfaut. (1995). Aerobic and anaerobic contribution to Wingate test performance in sprint and middledistance runners. European Journal of Applied Physiology Occupational Physiology, 70(1):58-65. Gurney, B. (2002). Leg length discrepancy. Gait & Posture. 15; 195–206. Hogan MC, Gladden LB, Kurdak SS, Poole DC. (1995). Increased lactate in working dog muscle reduces tension development independent of pH. Medicine & Science in Sports & Exercise 27:371-377. McArdle WD, Katch FI, Katch, VL. (2001). Exercise Physiology:Energy, Nutrition and Human Performance, 5th Edition. Williams and Wilkins, Baltimore, MD. Mian, O.S., Thom, J.M., Ardigo, L.P., Narici, M.V, Minetti, A.E. (2006). Metabolic cost, mechanical work, and efficiency during walking in young and older men. Acta Physiology. 186; 127–139. Sönmez Tiryaki, G. (2002). Egzersiz ve Spor Fizyolojisi, Ankara, 4-5. Anahtar Kelimeler: Anaerobik Güç Ve Đzokinetik Kuvvet,Vo2Maks SÖZ 182. GENÇ ELĐT SPORCULARDA DEMOGRAFĐK, ANTROPOMETRĐK, ANAEROBĐK GÜÇ VE DĐZ FLEKSĐYON - EKSTANSĐYON ĐZOKĐNETĐK KUVVET DEĞERLERĐ Uğur CAN1 , Gökhan UMUTLU1, Buse ARGUN1, Ahmet AYTÜN1, Đnanç DUMAN1, Nevzat DEMĐRCĐ1 , A.Taner ERDOĞAN1 (1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Aktif sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet parametrelerinin belirlenmesi, sporcuların gelişimini takip etmede, kendi yaş gruplarındaki diğer sporcularla karşılaştırılmasında ve böylece zayıf taraflar belirlenerek giderilmesi açısından önemlidir. Ayrıca, antrenman programları tasarlanmasında ve sakatlık riski tespitinde, sporcuların parametrelerinin belirlenmesi ekstra önem kazanmaktadır. Onaltı yaş grubu genç elit atletlerde yapılan testler ile yapılan durum değerlendirme çalışmaları çok fazla olmamakla birlikte, yaptığımız bu çalışmanın bu yaş grubu için norm oluşturmak için katkıda bulunacağını 193 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) düşünmekteyiz. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, genç elit sporcularda demografik, antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet parametrelerinin belirlenmesidir. Yöntem: Çalışmaya yaşları 16,86±0,55 yıl olan (boy: 175,36±7,18cm, vücut ağırlığı: 75,66±17,89kg, yağ yüzdesi: %16,42±5,97) toplam 14 elit aktif sporcu katıldı. Bireylerin antropemetrik özelliklerinin belirlenmesi için boy ve vücut ağırlığı ölçümleri yapılmış ve vücut yağ yüzdeleri Bioelektrik Impedans Analizi (Tanita 418-MA Japonya) yöntemiyle belirlenmiştir. Antropometrik ölçümler aynı kişi tarafından yapılmıştır. Vücut ağırlığı (VA); denekler standart spor kıyafeti içerisinde (şort, atlet) ayakkabısız ± 0.1gr hata ile baskülde (T Tanita 418- MA Japonya), boy; baş frankfort düzlemindeyken, derin bir inspirasyonu takiben başın verteksi ile ayak arasındaki mesafe stadiyometre (Holtain Ltd. U.K.) ± 1 mm hata ile ölçülmüştür Deneklerin izokinetik diz ekstansör ve fleksör kas kuvvetleri Human Norm CSMI Cybex izokinetik dinamometresi kullanılarak ölçüldü. Test oturma pozisyonunda gerçekleştirildi ve denekler gövde ve uyluk bantları yardımıyla koltuğa sabitlendi. Ayrıca test esnasında koltuğun her iki tarafında yer alan kolları tutmak suretiyle kolların serbestliği de engellendi ve koltuktan destek almaları sağlandı. 60 derece/s hızda 5 tekrar ve 3 setten oluşan izokinetik kuvvet testinde her bir test için deneklere test öncesi 8 deneme yaptırıldı. Deneklere sağ ve sol olmak üzere her iki bacakları için aynı test uygulandı. Test esnasında daha yüksek performans sergileyebilmeleri açısından denekler test boyunca sözel motivlerle desteklendi. Çalışmaya katılan sporcuların anaerobik güç kapasitelerini ölçmek için bisiklet ergometresinde ve bireyin kilogramı başına 75 gr hesabı ile yapılan bir yüke karşı 30 sn süresince supra maksimal bir süratle pedal çevirmeleri sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde bireyler ısınma ve dinlenme periyodunu takiben anaerobik güç değerlerinin belirlenmesi için 30 saniyelik Wingate anaerobik güç testine tabi tutuldu ve test boyunca bireyler sözel motivlerle desteklendi. Bulgular Tablo 1: Çalışmaya katılan sporcuların demografik bilgileri N=14 Ortalama SS YAS (yıl) 16,00 0,555 BOY (cm) 175,36 7,18 VA (kg) 75,66 17,89 VYY (%) 16,42 5,97 YVK (kg) 62,42 10,41 PP (Watt/kg) 11,65 5,42 AP (Watt/kg) 7,50 1,41 MP (Watt/kg) 2,74 2,43 Yorgunluk Đndeksi 22,67 15,43 194 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Eks_PT_Sağ (Nm) 215,55 48,20 Fleks_PT_Sağ (Nm) 113,50 26,73 Eks_PT_Sol (Nm) 203,36 48,59 Fleks_PT_Sol (Nm) 111,17 19,80 VA: Vücut ağırlığı, VYY: Vücut yağ yüzdesi, YVK: Yağsız vücut kütlesi, PP: Pik güç, AP: Ortalama güç, MP: Minimum güç, Eks_PT: Ekstansiyon pik tork, Fleks_PT: Fleksiyon pik tork, Çalışmaya katılan tüm sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet ölçüm sonuçları Tablo 1’de verilmiştir. Ayrıca, çalışmamızda belirlenen Ekstansiyon-Fleksiyon oranı sağ bacak için %52 ve sol bacak için %54 tür. Tartışma ve Sonuç: Genç elit sporcuların demografik, antropometrik, anaerobik güç ve izokinetik kuvvet parametrelerinin belirlenmesi, antrenman programları tasarlanmasında, oluşabilecek sakatlık riskinin tespitinde, sporcuların gelişimini takip etmede, kendi yaş gruplarındaki diğer sporcularla karşılaştırılmasında önem arz etmektedir. Bu sayede sporcuların zayıf ve eksik yönleri belirlenerek özel antrenmanlar yoluyla bu eksikler giderebilmektedir. Çalışmamızda belirlenen parametreler diğer çalışmalardaki parametreler ile karşılaştırıldığında, bir çalışmada, güreşçilerde belirlenen anaerobik güç değerleri (11.5 to 19.9 W/kg) çalışmamızda bulunan değerlerle benzerlik göstermektedir. Aynı çalışmada belirlenen yağ yüzdesi değerleri (%3.7 to 13.0) bizim çalışmamızdaki değerlerden daha düşüktür. Ortalama yaşları 16.3±1.26 yıl ve vücut ağırlıkları 68.17±6.9 olan başka bir çalışmada ise, diz ekstansiyon kuvvet değerleri Sağ bacak için 148.0±41.0 Nm iken Sol bacak için146.0±28.0 Nm dir. Fleksiyon değerleri ise sağ ve sol bacak için sırasıyla 105.0±17.0 Nm ve108.0±23.0 Nm dir. Bu değerler bizim çalışmamızdaki değerlerden daha düşüktür. Ek olarak, diğer bir çalışmada Fleksör/Esktansör oranı sağ ve sol bacak için sırasıyla 56.0±17.0 ve 56.6±17.0 olarak belirlenmiştir. Bu değerler biziç çalışmamızda belirlenen değerlerle benzerlik göstermektedir. Çalışmamızda belirlenen Fleksör/Esktansör oranının sağ bacak ve sol bacak için sırasıyla %52 ve %54 olması, bize sporcuların agonistantagonist bacak kaslarının sağlıklı bir orana sahip olduklarını ve sakatlanma risklerinin az olduğunu düşündürebilir. Sonuç olarak, belirleme çalışmalarının yapılması sporcuların gelişimini takip etmede, kendi yaş gruplarındaki diğer sporcularla karşılaştırılmasına olanak sağladığını ve bu sayede gelişimlerine katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Kaynaklar Horswill C.A. (2012) Applied Physiology of Amateur Wrestling. Sports Medicine. August 1992, Volume 14, Issue 2, pp 114-143. 195 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Franchini E, Del Vecchio FB, Matsushigue KA, Artioli GG. (2011). Physiological profiles of elite judo athletes. Sports Med. 1;41(2):147-66. doi: 10.2165/11538580. Robert E. Mangine, Frank R. Noyes, Mary Pat Mullen, Sue D. Barber (1990). A Physiological Profile of the Elite Soccer Athlete. Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy. Volume: 12 Issue: 4 Pages: 147-152 doi:10.2519/jospt.1990.12.4.147. Anahtar Kelimeler: Antropometrik, Anaerobik Güç, Diz Fleksiyon - Ekstansiyon Đzokinetik SÖZ 44. 2013 MERSĐN AKDENĐZ OYUNLARI ORGANĐZASYONU ETKĐLERĐNE KARŞI YEREL HALKIN BAKIŞ AÇISI Yeliz ŞĐRĐN1 , Pervin BĐLĐR2 , Levent SANGUN2 , Günseli ÖZ3 (1)Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2)Çukurova Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (3)Kipaş Eğitim Kurumları,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye ÖZET Bu çalışmada, 2013 Mersin Akdeniz Oyunları organizasyonunun etkilerine (sosyal yaşam etkisi, sosyal-psikolojik etkisi, kentsel gelişim etkisi ve ekonomik etkisi) yönelik yerel halkın görüşleri ve farklılıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın verileri Zhou ve Ap (2008) tarafından geliştirilen Türk Kültürüne uyarlanması ile geçerlilik ve güvenirlilik çalışmaları Kafkas ve Binbaşıoğlu tarafından yapılan “Olimpiyat Oyunları Etki Ölçeği” ile toplanmıştır. Belirlenen evrenin içerisinden basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile seçilen( %38) 190 kadın (%62) 310 erkek olmak üzere toplam 500 yerli seyirci seçilmiştir. Mega organizasyonun etkisini belirlemede örneklem grubunun cinsiyet, eğitim durumu, yaş, meslek, medeni durum ve mersinde ikamet etme süresi bakımından farklılıklarını belirlemek için, t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. 2013 Mersin Akdeniz Oyunları’nın yerel seyircilerinin organizasyonla ilgili düşünceleri incelendiğinde erkekler oyunların sosyal psikolojik katkısının kadınlar ise ekonomik katkısının daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. Medeni durum, eğitim durumu, ikamet ettiği süre ve yaş değişkenlerine göre sosyal yaşam boyutu ve ekonomik boyutta anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Giriş: Turizm, toplumların içinde ve çevresinde oldukça, yerel halk turizm endüstrisinin anahtar oyuncuları olarak düşünülmektedir. Sportif olayların ülkelere ve şehirlere ekonomik ve altyapı 196 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) avantajları sağlamasından dolayı bu tür organizasyonlara evsahipliği yapmak için ülkeler ve şehirler şiddetli bir rekabete girmektedir. Bu tür olaylar turizmin en hızlı büyüyen segmentlerinden biri olmuştur. Olimpiyat oyunları dünyanın en büyük barış olayıdır ve böyle etkinlikler ev sahipliği yapan ülkelere ve şehirlere önemli ekonomik ve sosyal faydalar getirmektedir. (Toohey ve Veal, 2000). Aynı zamanda ev sahibi şehirler ve ülkeler için gelişmiş bir farkındalık ve artan bir gelişmişlik için fırsat sağlamaktadır (Jeong & Faulkner, 1996). Sakinlerin etkinliklere karşı algılamalarının anlaşılması tertipleyicileri, toplumun katılımını ve desteğini sağlama, daha iyi hizmet sunumu ve çeşitli stratejiler geliştirmek için bilgilendirecektir. (Chen, 2001) Bu olayların geniş çaptaki ekonomik ve sosyal etkideki hızlı büyüme potansiyeli dikkate alındığında özel etkinlikler araştırma alanına girmiştir (Zhou, 2010). Amaç: Bu çalışmanın amacı 2013 Mersin Akdeniz Oyunları gibi mega bir olayın etkilerine karşı yerel halkın algılarını belirlemektir. Bu tür organizasyonların yürütülmesinde anahtar rol oynayan yerel halkın bu olaylara yönelik algıları etkinliklerin başarısı açısından çok önemlidir. Bu tür organizasyonların kapsamında literatürde en çok turizmin gelişimi, pazarlama/yönetim becerileri ve ekonomik faydalarının değerlendirilmesi konuları üzerine odaklanılmıştır. (Gelan, 2003; Kasimati, 2003). Buna karşılık, bu tür olayların sosyal kültürel ve çevresel etkileri, bu etkilere karşı yerel halkın fikirleri ve tutumları nispeten göz ardı edilmiştir. (Zhou, & Ap, 2009). Bu nedenle 2013 Akdeniz oyunlarının yerel seyircileri üzerinde uygulanarak organizasyonun etkilerine (sosyal yaşam etkisi, sosyal-psikolojik etkisi, kentsel gelişim etkisi ve ekonomik etkisi) yönelik yerel seyirci görüşleri ve farklılıkları cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, yaş, meslek ve Mersinde yaşama süre değişkenine göre belirlenmeye çalışılmıştır. Materyal ve Metod: Betimsel olan bu çalışmanın evrenini 2013 Akdeniz oyunlarına katılan Mersin halkı oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile seçilmiş 500 kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri Zhou ve Ap (2008) tarafından geliştirilen Türkçeye ve Türk Kültürüne uyarlanması ile geçerlilik ve güvenirlilik çalışmaları Kafkas ve Binbaşıoğlu tarafından yapılan “Olimpiyat Oyunları Etki Ölçeği” ile toplanmıştır. Ölçek 21 madde ve dört alt boyuttan oluşmaktadır. Bu ölçeğin alt boyutları a) Sosyal-Psikolojik boyut b) Sosyal yaşam boyutu c) Kentsel gelişim boyutu d) Ekonomik boyuta ilişkin tutumlar ölçülmektedir. Araştırmadan elde edilen verileri çözümlemede aritmetik ortalama, yüzde (%) ve frekans (f) kullanılmıştır. Bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ile test edilmiştir. Farkın anlamlı olduğu durumlarda farkın kaynağını bulmak için Tukey testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma gurubunun %38’ini kadın %62’si erkek katılımcı oluşturmaktadır. Katılanların %21’i 18-23 yaş arası, %16’sı 24-30yaş arası, %19’u 31-36 yaş arası ve %26’sı 3742 yaş arası % 13’ü 43-48 yaş arası ve %2 ‘si 49 yaş ve üstünü oluşturmaktadır. Medeni durum değişkenine göre katılımcıların %58’i, evli, %41’i bekârdır. Eğitim düzeyleri ise %8’i ilköğretim %55’i lise, %36’sı lisans ve lisansüstü mezunudur. Katılımcıların %12’si evhanımı, %12’si işçi, %26’sı öğrenci, %12’si memur, %23’ü esnaf, %7’si serbest meslek ve %5’inide yöneticilik mesleğine sahip kişiler oluşturmaktadır. Katılımcıların %12’si1-5yıl arası %10’u 6-10 yıl arası, %23’ü 11-15 yıl arası, %29 ‘u 16-20 yıl arası ve %24’ü de 21 yıl ve daha fazla süredir mersinde ikamet etmektedir. 197 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 1. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Cinsiyetine Göre Farklılaşma Durumu Boyutlar SosyalPsikolojik Boyut Cinsiyet Kadın n 190 Ort. 4,04 Sd. ,57 t ,208 p ,028* Erkek Kadın 310 190 4,15 2,51 ,50 ,73 ,149 ,699 ,485 Erkek Kadın 310 190 2,56 3,99 ,79 ,69 ,711 ,709 ,479 Erkek Kadın 310 190 4,03 3,89 ,68 ,72 ,707 ,994 Erkek 310 4,01 ,62 ,927 Sosyal Yaşam Kentsel-Gelişim Boyut Ekonomik Boyutu ,047* P<0.05* Cinsiyete göre yapılan t- testi sonucuna göre Sosyal Psikolojik boyut ve Ekonomik boyut algılamaları arasında cinsiyete göre farklılaşma tespit edilmiştir. Sosyal Psikolojik boyut da erkeklerin sıra ortalamaları, Ekonomik boyutunda ise kadınların sıra ortalamaları daha yüksek çıkmıştır. Tablo 2. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Medeni Duruma Göre Farklılaşma Durumu Boyutlar Medeni Durum n SosyalPsikolojik Boyut Evli Ort. 4,14 Sd. t p 291 ,48 ,096 ,706 Bekar 208 ,59 ,080 Evli 291 4,06 2,33 ,61 ,405 ,000** Bekar Evli 208 291 2,82 4,06 ,87 ,64 ,996 ,765 ,078 Bekar Evli 208 291 3,96 3,99 ,72 ,63 ,731 ,096 ,274 Bekar 208 3,93 ,69 ,080 Sosyal Yaşam Kentsel Gelişim Boyut Ekonomik Boyutu P<0.01** 198 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Medeni durum değişkenine göre yapılan t- testi sonucuna göre sosyal yaşam boyutunda farklılaşma tespit edilmiştir. Sosyal yaşam boyutunun yararına yönelik algılamalar da bekar olanların sıra ortalaması daha yüksek olarak tespit edilmiştir. Tablo 3. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Eğitim Düzeyine Göre Farklılaşma Durumu Boyutlar SosyalPsikolojik Boyut Eğitim Düzeyi n 40 Đlköğretim Lise 276 Lisans Lisans Üstü Đlköğretim Lise Sosyal Yaşam Lisans Boyutu Lisans Üstü Đlköğretim Lise Kentsel Gelişim Lisans Boyut Lisans Üstü Đlköğretim Lise Ekonomik Boyutu Lisans Lisans Üstü Ort. 4,14 Sd. ,36 4,10 ,58 159 4,12 ,49 25 40 4,02 2,22 ,45 ,67 276 2,63 ,82 159 2,49 ,68 25 40 2,38 4,18 ,69 ,55 276 3,98 ,72 159 4,04 ,64 25 40 4,00 4,20 ,67 ,45 276 3,94 ,67 159 3,96 ,67 25 3,89 ,85 F p ,356 ,785 4,077 ,007* 1,47 ,371 1,863 1,35 P<0.05* Yapılan analiz sonucuna göre sosyal yaşam boyutunun etkilerine karşı katılımcılar eğitim seviyesine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Eğitim düzeyleri arasındaki farkların hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Tukey testinin sonuçlarına göre, lise ve ilköğretim düzeyinde eğitim seviyesine sahip gruplarda ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Sıra ortalamalarına bakıldığında lise eğitim düzeyine sahip olanların sıra ortalaması en yüksek iken ilköğretim mezunlarının sıra ortalaması en düşük olarak bulunmuştur. 199 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 4. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Yaş Değişkenine Göre Farklılaşma Durumu Boyutlar SosyalPsikolojik Boyut Yaş 18-23 n 106 Ort. 4,01 Sd. ,72 24-30 81 4,14 ,42 31-36 99 4,07 ,49 37-42 132 4,14 ,45 43-48 67 4,14 ,54 49 ve üstü 18-23 15 106 4,36 3,23 ,24 ,76 24-30 81 2,44 ,76 31-36 99 2,35 ,62 Sosyal Yaşam Kentsel Gelişim Boyut Ekonomik Boyutu 37-42 132 2,30 ,62 43-48 67 2,36 ,61 49 ve üstü 18-23 15 106 2,43 3,90 ,74 ,86 24-30 81 4,03 ,59 31-36 99 3,99 ,64 37-42 132 4,10 ,61 43-48 67 4,07 ,72 49 ve üstü 18-23 15 106 3,95 3,81 ,41 ,78 24-30 81 4,03 ,64 31-36 99 3,83 ,61 37-42 132 4,13 ,60 43-48 67 3,95 ,65 49 ve üstü 15 4,17 ,54 F p 1,670 ,140 27,641 ,000** 1,160 ,328 4,230 ,001** 200 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) P<0.01** Yapılan Anova analizi sonucuna göre Sosyal yaşam boyutu ve Ekonomik boyut etkilerine karşı katılımcıların algılamaları yaş değişkenine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Bu farklılığın 18-23 ile 37-42 yaş aralığında bulunan katılımcılardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Sıra ortalamalarına bakıldığında 18-23 yaş aralığında olanların sosyal-yaşam boyutun olumsuz etkilerine karşı algılamaları diğer yaş aralığında bulunan katılımcılara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ekonomik boyut etkilerine karşı algılamaların 37-42 yaş arasında olan katılımcıların sıra ortalamaları 18-23 yaş aralığında olan katılımcılara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Tablo 5. Organizasyon Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun Mesleklerine Göre Farklılaşma Durumu Boyutlar SosyalPsikolojik Boyut Sosyal Yaşam Meslek Ev hanımı n 63 Ort. 4,09 Sd. ,61 Đşçi 60 4,08 ,35 Memur 64 4,03 ,54 Öğrenci 132 4,05 ,65 Esnaf 115 4,20 ,40 Serbest meslek 39 4,05 ,60 Yönetici Ev hanımı 27 63 4,26 2,38 ,34 ,65 Đşçi 60 2,42 ,60 Memur 64 2,56 ,69 Öğrenci 132 3,10 ,84 Esnaf 115 2,06 ,36 Serbest meslek 39 2,79 ,88 Yönetici Ev hanımı 27 63 2,11 3,88 ,28 ,81 60 4,08 ,56 64 3,71 ,72 Kentsel Gelişim Đşçi Boyut Memur F p 1,493 ,179 28,965 ,000** 3,285 ,043* 201 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Ekonomik Boyutu Öğrenci 132 3,91 ,77 Esnaf 115 4,05 ,60 Serbest meslek 39 3,74 ,70 Yönetici Ev hanımı 27 63 4,19 4,03 ,38 ,66 Đşçi 60 4,02 ,52 Memur 64 3,85 ,71 Öğrenci 132 3,83 ,76 Esnaf 115 4,14 ,49 Serbest meslek 39 3,64 ,80 Yönetici 4,29 ,41 27 5,421 ,000** P<0.05* Yapılan analiz sonucuna göre sosyal yaşam boyutu, kentsel gelişim boyutu ve ekonomik boyut etkilerine karşı katılımcıların algılamaları mesleklerine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Farkın hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Tukey testinin sonuçlarına göre, yönetici, işçi esnaf, evhanımı, öğrenci ve memur mesleğine sahip olanların Ekonomik gelişim konusunda ki görüşleri serbest meslek yapanlara göre daha olumlu olduğu belirlenmiştir. Sosyal yaşam boyutu etkisinin meslek gruplarına göre sıra ortalaması incelendiğinde öğrencilerin algılamaları diğer meslek gruplarına göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kentsel gelişim boyutu etkisine yönelik mesleklere göre sıra ortalamaları incelendiğinde işçi, esnaf ve yöneticilerin sıra ortalamaları memurlara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Tablo 6. Etkisi Faktörlerinin Örneklem Grubunun ikamet ettiği süre değişkenine Göre Farklılaşma Durumu Boyutlar SosyalPsikolojik Boyut Đkamet süresi 1-5 yıl n 61 Ort. 4,02 Sd. ,51 6-10 yıl 52 4,17 ,49 11-15 yıl 118 4,06 ,67 16-20 yıl 147 4,15 ,45 21 ve üstü 122 4,11 ,50 F p 1,037 ,388 202 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 1-5 yıl 61 2,70 ,89 6-10 yıl 52 2,52 ,73 Sosyal Yaşam 11-15 yıl Boyutu 118 2,79 ,80 16-20 yıl 147 2,46 ,77 21 ve üstü 1-5 yıl 122 61 2,33 3,90 ,60 ,67 6-10 yıl 52 4,15 ,55 Kentsel Gelişim 11-15 yıl Boyut 118 3,98 ,82 16-20 yıl 147 4,03 ,59 21 ve üstü 1-5 yıl 122 61 4,04 3,81 ,70 ,81 6-10 yıl 52 4,04 ,46 11-15 yıl 118 3,93 ,73 16-20 yıl 147 4,00 ,62 21 ve üstü 122 3,98 ,64 Ekonomik Boyutu 6,626 ,000** 1,084 ,364 1,204 ,308 P<0.01** Yapılan Anova analizi sonucuna göre ikamet ettiği süre değişkenine göre sosyal yaşam boyutu algılamalarında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Tukey testinin sonuçlarına göre1-5 yıl arası mersinde ikamet edenlerin sıra ortalaması daha uzun süre ikamet edenlere göre düşük olduğu tespit edilmiştir. Sonuç: 2013 Mersin Akdeniz Oyunları’nın yerel seyircilerinin organizasyonla ilgili düşünceleri incelendiğinde erkekler oyunların sosyal psikolojik katkısının yüksek olacağını kadınlar ise ekonomik katkısının daha fazla olduğunu belirterek anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır. Katılımcıların medeni durum, eğitim, yaş ve ikamet etme süresi değişkenine göre organizasyonun etkileri karşılaştırıldığında bekar, lise ve 18-23 yaş aralığında ve 1-5 yıl arası Mersinde ikamet eden katılımcıların oyunların sosyal ve çevresel problemler yaratması açısından sosyal yaşam boyutu etkilerinin yüksek olacağını belirtmişlerdir. 37-42 yaş arasında olan katılımcıların ise oyunların Ekonomik etkilerinin fazla olacağını belirtmişlerdir. Katılımcıların mesleklerine göre 2013 Akdeniz Oyunlarının etkileri karşılaştırıldığında Ekonomik boyut, Sosyal yaşam boyutu, kentsel gelişim boyutunda farklılaşma bulunmaktadır. Organizasyonun ekonomik etkisi ile ilgi faklılaşmalar yönetici, işçi esnaf, evhanımı, öğrenci ve 203 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) memur mesleğine sahip olanların organizasyonun ekonomik etkisinin olumlu olacağını belirtmişlerdir. Öğrenciler sosyal yaşama olumsuz etkilerinin olacağını belirtirken işçi, esnaf ve yöneticiler oyunların Kentsel gelişime katkıda bulunacağını belirtmişlerdir. Yapılan araştırma sonucunda, 2013 Mersin Akdeniz Oyunları’nın yerel seyircileri organizasyonun Sosyo-Kültürel ve Ekonomik etkilerini cinsiyete, eğitim düzeyi değişkenlerine göre farklı değerlendirdiği sonucuna ulaşılmıştır.Bu sonuçlar literatürde Şimşek (2011)’in 2011 Erzurum Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunlarının etkisi üzerine yaptığı çalışma sonuçları ile paralellik göstermektedir. Kaynaklar 1- Chen, J. S. (2001), “Assessing and Visualizing Tourism Impacts from Urban Residents’ Perspectives”, Journal of Hospitality & Tourism Research, 25 (3), 235-250. 2- Gelan, A. (2003). Local economic impacts the British Open. Annals of Tourism Research, 30(2), 406–425. 3- Jeong, G., & Faulkner, B. (1996). Resident perceptions of mega event impacts: the Taejon Inter- national Exposition case. Festival Management and Event Tourism, 4:3–14. 4- Kafkas M.E., Binbaşıoğlu, H. (2009). “Olimpiyat Oyunları Etki Ölçeğinin Türkçe'ye Uyarlanması: Geçerlik Ve Güvenirlik Çalışması” Uluslararası Herkes Đçin Spor Ve Spor Turizmi Kongresi, 5-8 Kasım, Antalya, Türkiye 5- Toohey, Kristine, and A. J. Veal. (2000). The Olympic Games: A Social Science Per spective. Wallingford: CABI. 6- Kasimati, Evangelia. (2003). “Economic Aspects and the Summer Olympics: A Review of Related Research.” International Journal of Tourism Research, 5;433-44. 7- Zhou, Y. (2010). Resident Perceptions Toward the Impacts of the Macao Grand PrixJournal of Convention & Event Tourism, 11:138–153 8- Zhou, Y., & Ap, J. (2009). “Residents’ Perceptions of the Beijing Olympic Games” Journal of Travel Research 48 (1) 78-91. 9- Şimşek, K.Y. (2011). “2011 Erzurum Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunlarının Erzurum Şehrine Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Etkisi” Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim Dergisi, 13(3): 383–393. Anahtar Kelimeler: 2013 Akdeniz Oyunları, , Turizm, Spor Organizasyonu. 204 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 83. SERBEST ZAMANDA SIKILMA ALGISININ ALKOL KULLANMA NEDENLERĐNĐ BELĐRLEMEDEKĐ ROLÜNÜN ĐNCELENMESĐ Berkay AYVERDĐ1 , Feyza Meryem KARA1 (1)Başkent Üniversitesi,Sağlik Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Amaç: Serbest zaman, sosyal ilişkiler oluşturmak, günlük yaşamın monotonluğundan kaçmak, dostlukları pekiştirmek, yeni bilgiler ve beceriler öğrenme imkânı sağlamak ve sosyal destek elde etmek için fırsat sağlamanın yanında, diğer potansiyel içsel motivasyonlar için uyarıcı arama, kendini gerçekleştirme, başarı, meydan okuma, rekabet, entellektüel estetizm, zaman öldürme ve can sıkıntısından kaçınma içerebilmektedir. Can sıkıntısı yatkınlığı üzerine yapılan araştırmalarda, içsel bilişsel faktörlere odaklanılmış, sebepleri, monoton bir ortam ve engeller olarak belirlenmiştir (Fisher, 1993; Harris, 2000). Bu iki durumla karşılaşıldığı zaman ise bağlılık kabiliyeti ve sürdürülebilir dikkatin sıkılma deneyimine sebep olduğu araştırmacılar tarafından belirtilmiştir (Carriere, Cheyne ve Smilek, 2008). Bireyler kendilerine yeterlilik sağlayacak içsel ödüller (aktiviteler) ararlar ve bu arayış içinde uyarı, heyecan ve meydan okuma arayışı gereksiniminin sosyal olarak uygun ya da onaylanan yollarla karşılanmaması durumunda bireyler riskli davranışlara yönelirler (Iso-Ahola ve Crowley, 1991; Iso-Ahola ve Weissinger, 1987). Günümüzde özellikle genç bireylerin maruz kaldıkları birçok riskli davranışların bu nedenle artış gösterdiği ve toplumsal bir sorun olarak gün geçtikçe arttığı düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle de bu araştırmanın amacı Ankara’da olan ve lisans eğitimini beden eğitimi ve spor alanında gören öğrencilerin serbest zamanda sıkılma algılarının alkol kullanma nedenlerini belirlemedeki rolünün araştırılması ve bu değişkenlerde cinsiyet farklılığı olup olmadığının incelenmesidir. Materyal ve Metot Katılımcılar: Araştırmaya katılan Ankara’da olan ve lisans eğitimini beden eğitimi ve spor alanında gören toplam 406 öğrenciden 229’u (% 56.40) alkol kullandığını rapor etmiştir. Analizlere alkol kullandığını belirten 298 öğrenciden elde edilen verilerle devam edilmiştir. Öğrencilerin % 34.1’i (N = 78) kadın ve % 65.9’u (N = 151) erkektir. Katılımcılar, alkol kullanma sıklıklarını nadiren (%55.0), bazen (%21.4), sıklıkla (%8.3), çoğu zaman (%13.5) olarak belirtmişlerdir. Katılımcıların alkol kullanma süreleri (Xsure: 68.85 ay ± 34.82) olarak belirlenmiştir. Veri Toplama Araçları: Serbest Zamanda Sıkılma Algısı Ölçeği-SZSAÖ; ''serbest zamandaki sıkıntı algılamalarında bireysel farklılıkları'' ölçmek amacıyla Iso-Ahola ve Weissinger (1990) tarafından geliştirilmiştir. Orijinal ölçek, tek boyutlu bir yapıda olup 16 maddeden oluşmaktadır. Ölçekteki seçenekler “1= kesinlikle katılmıyorum” ile “5= kesinlikle katılıyorum” arasında değişmektedir. Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı, üniversite öğrencilerinde üç farklı örneklem 205 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) grubu için sırasıyla 0,85, 0,88 ve 0,86 olarak belirlenmiştir. Türkçe versiyonunun yetişkinler adaptasyonu geçerlilik ve güvenirlik çalışması Kara, Gürbüz ve Öncü (2014), tarafından orijinal formundan gerçekleştirilmiş ve çeşitli meslek gruplarında çalışan yetişkin bireylere uygulanmıştır. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre ölçek iç tutarlılık katsayısının sıkılma alt boyutu için .51 doyum alt boyutu için .75 olduğu tespit edilmiştir. Đçme Nedenleri Anketi Gözden Geçirilmiş Formu (ĐNA-GF): Đçme Nedenleri Anketi Gözden Geçirilmiş Formu (ĐNA-GF), Cooper (1994) tarafından geliştirilmiştir. Herhangi bir alt ölçekten alınan yüksek puan, kişinin alkol kullanım sıklığından bağımsız olarak, o kişinin alkol kullanım nedenini neye atfettiğini gösterir. ĐNA-GF’nin Türkçe adaptasyonu Topuz (2004) tarafından yapılmıştır. ĐNA-GF, 20 maddeden oluşmaktadır ve dört farklı alkol kullanma nedenini ölçmektedir: Başa çıkma (örn., “problemlerini unutmak için”), Uyum sağlama (örn., “sevdiğin bir gruba dahil olmak için”), Eğlenme (örn., “eğlenceli olduğu için”) ve Sosyalleşme (örn., “arkadaşlarla özel bir olayı kutlamak için”) (Cooper, 1994). Kişiler alkol kullanma nedenlerini 5 basamaklı Likert-tipi bir ölçeğe göre (1 = asla, 5 = her zaman) belirtirler. Topuz (2004), Başa Çıkma, Eğlenme, Sosyalleşme ve Uyum Sağlama Nedenleri alt ölçekleri için iç tutarlılık katsayıları sırasıyla .88, .88, .86 ve .79 olarak bulmuştur. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre ölçek iç tutarlılık katsayısının Başa Çıkma için .90, Eğlenme için .79, Sosyalleşme için .79 ve Uyum Sağlama için .83 olduğu tespit edilmiştir Kişisel Bilgi Formu: Çalışmada katılımcıların cinsiyet, yaş gibi demografik bilgileri içeren soruların yanı sıra; alkol kullanma durumu, alkol kullanma sıklığı gibi soruları içeren form araştırmacılar tarafından oluşturulmuştur. Verilerin Toplanması: Katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Serbest Zamanda Sıkılma Algısı Ölçeği ve Đçme Nedenleri Anketi Gözden Geçirilmiş Formunu içeren bir ölçek seti verilmiştir. Tüm uygulama yaklaşık 10 dakikada tamamlanmıştır. Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistik, Korelasyon Analizi ve Regresyon Analizi kullanılmıştır. Pearson Çarpımlar Moment Korelasyon Analizi; üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve içme nedenleri arasında ilişki olup olmadığını test etmek, Çoklu Adımsal Regresyon Analizi ise üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algılarının serbest zamanın anlamını belirlemedeki rolünü test etmek amacı ile kullanılmıştır. Tahmin değişkenleri arasındaki tahminin kontrolü için, bütün alt boyutlarda Tolerans (TOL) değerleri hesaplanmıştır. Bu çalışmada TOL değerleri bağımsız değişkenlerde (sıkılma ve doyum) .88 olarak hesaplanmış ve tahmin değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Analizler SPSS paket programında yapılmış ve çalışmada anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Bulgular: Serbest zamanda sıkılma algısı ve içme nedenleri arasındaki ilişkiyi test etmek amacı ile yapılan korelasyon analizi sonuçları; sıkılma ile eğlenme (r=.13; p<0.01), başa çıkma (r=.34; p<0.05), uyum sağlama (r=-.46; p<0.05) sosyalleşme (r= .21; p<0.05) ve doyum ile başa çıkma (r= .18; p<0.05) uyum sağlama (r= .27; p<0.05) sosyalleşme (r= .24; p<0.05) pozitif yönde ilişki olduğunu göstermektedir. 206 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Üniversite öğrencilerinin sıkılma algısının içme nedenlerini belirlemedeki rolünü saptamak amacı ile çoklu adımsal regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucu elde edilen bulgular sıkılma alt boyutunun eğlenme (R=0.13; R2=0.01; F(1,227)=4.19; p<0.01), başa çıkma (R=0.34; R2=0.12; F(1,227)=31.11; p<0.01), uyum sağlama (R=0.46; R2=0.21; F(1,227)=)=60.91; p<0.01), sosyalleşme (R=0.24; R2=0.06; F(1,227)=14.85; p<0.01) alt boyutlarının belirleyicisi olduğunu göstermiştir. Yapılan analiz sonuçları sıkılma ile sosyalleşme (β = 0.24; p<0.01), uyum sağlama (β = 0.46; p<0.01) eğlenme (β = 0.13; p<0.01) ve başa çıkma (β = 0.34; p<0.01) alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermiştir. Regresyon analiz modeline doyum alt boyutu girmemiştir. Bu bağlamda doyum alt boyutunun öğrencilerde eğlenme (β = -.01; p<0.01) sosyalleşme (β = 0.31; p<0.01) uyum sağlama (β = 0.45; p<0.01) eğlenme (β = 0.10; p<0.01) ve başa çıkma (β = 0.31; p<0.01) üzerinde anlamlı bir yordayıcı etkisi olmadığı saptanmıştır. Bağımsız örneklerde t-test analiz sonuçları üniversite öğrencilerinin doyum (t(229) = .985; p > 0.05), eğlenme (t(229) = -2.150; p > 0.05), başa çıkma (t(229) = 1.240; p > 0.05), sosyalleşme (t(229) = -4.045; p > 0.05) cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını; sıkılma (t(229) = -2.486; p > 0.05) ve uyum sağlama (t(229) = -.327; p > 0.05) alt boyutlarında cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu göstermektedir. Bu iki alt boyutta da erkek katılımcıların ortalama puanları kadın katılımcılara oranla daha yüksek olarak saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışma Ankara’da olan ve lisans eğitimini beden eğitimi ve spor alanında gören öğrencilerin serbest zamanda sıkılma algılarının alkol kullanma nedenlerini belirlemedeki rolünün araştırılması ve bu değişkenlerde cinsiyet farklılığı olup olmadığının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Elde edilen analiz sonuçlarına göre, sıkılma alt boyutunun eğlenme, başa çıkma, uyum sağlama, sosyalleşme alt boyutlarının belirleyicisi olduğunu ve bu boyutlar arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermiştir. Bu bulgular doğrultusunda serbest zamanları sıkıcı bulan, zevk alacak herhangi bir serbest zaman aktivitesi bulamayan, herhangi bir aktivite yapmak istese de ne yapacağından tam olarak emin olmayan bireylerin, alkol aracılığı ile sorunlarla başa çıkma, sosyal ortamlara uyum sağlama ve eğlenceli bir zaman dilimi geçirme ile bu vakitlerini değerlendirdikleri düşünülmektedir. Đlgili alanyazında serbest zamanda sıkılma algısı ile zararlı madde kullanımı başlangıcı (Iso-Ahola ve Crowley 1991), alkol kullanımı ve bağımlılığı (Patterson, Pegg, Dobson- Patterson, 2000; Wegner, Flisher, Muller ve Lombard, 2006), psikolojik ve sosyal kontrol sorunları (Caldwell, Darling, Payne ve Dowdy, 1999) gibi gençler üzerinde olumsuz etkileri olan birçok olgu incelenmiştir ve araştırma bulguları bu araştırmanın bulguları ile benzer şekilde sıkılma algısının bu yönelimleri arttırdığı saptanmıştır. Bu noktadan hareketle araştırma bulguları alanyazınla paralellik göstermektedir. Buna karşın analiz sonuçları, beden eğitimi ve spor alanında öğrenim gören üniversite öğrencilerinin serbest zamandan doyum almanın alkol kullanma nedenleri üzerinde bir etkisi olmadığını ortaya koymuştur. Bu noktada sosyal ortamlarda yaşanan kaygı ya da olumsuz ruh hali ile başa çıkmada serbest zamandan alınan doyum arasında bir belirleyicilik saptanmamıştır. Bu sonuç, serbest zamanlarında daha önce hiç denemediği serbest zaman aktivitelerini denemek 207 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) isteyen, bu aktiviteleri yaşamlarının parçası olarak gören bireylerin, kendilerine fiziksel, psikolojik ya da sosyal açıdan zararlı sonuçlara yol açacağına inandıklarını ve bu nedenle alkol kullansalar da olumsuz duygu durumunun bu yönelime sebebiyet vermediğini göstermektedir. Bu çalışmanın amaçlarından biri de üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının serbest zamana yüklenen anlamda cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesidir. Üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve serbest zamanın anlamı düzeylerinde cinsiyet açısından fark olup olmadığını araştırmaya yönelik yapılan analiz sonuçları; sıkılma ve uyum sağlama alt boyutlarında anlamlılık gösterirken, erkek katılımcıların puanları kadın katılımcılara oranla daha yüksek olarak saptanmıştır. Bu bağlamda, erkek katılımcıların kadın katılımcılara oranla bir gruba ya da ortama daha yakın durma isteği ve o grupla özdeşleşme amacıyla alkol kullandıkları söylenebilir. Sonuç olarak, beden eğitimi ve spor alanında öğrenim gören üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının belirleyici bir şekilde alkol kullanma nedenlerinden olduğu saptanmıştır. Gençler üzerinde etkili olabileceği düşünülen zararlı madde kullanımının sebeplerinin daha net bir şekilde özümsenebilmesi için serbest zaman algılarının üzerine yoğunlaşılması bu araştırmanın önerileri arasındadır. Bununla birlikte, ülkemizde yapılacak olan serbest zamanda sıkılma algısının yetişkinler üzerindeki benzer etkilerinin (depresyon, kişilik bozuklukları, kaygı) araştırılması önem arz etmektedir. Seçilmiş Kaynaklar Caldwell, L, L., Darling, N., Payne, L. L., and Dowdy, B. (1999). “Why are you bored?” An examination of psychological and social control causes of boredom among adolescents. Journal of Leisure Research, 31(2), 103–121. Iso-Ahola, S. E., and Crowley, E. D. (1991). Adolescent substance abuse and leisure boredom. Journal of Leisure Research, 23(3), 260–271. Kara, F.M., Öncü, E. ve Gürbüz, B. (2014). Leisure Boredom Scale: the Factor Structure and the Demographic Differences. The Turkish Journal of Sport and Exercise (TJSE) 16(2): 28-35. Topuz, A. (2004). Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve alkol: neden, nasıl ve ne kadar kullanıyorlar? Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Boğaziçi Üniversitesi, Đstanbul Anahtar Kelimeler: Serbest Zaman, Sikilma Algisi, Đçme Nedenleri, Alkol Kullanma Nedenleri 208 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 84. SERBEST ZAMANDA SIKILMA ALGISININ SERBEST ZAMANA YÜKLENEN ANLAMI BELĐRLEMEDEKĐ ROLÜNÜN ĐNCELENMESĐ Ali Çağrı GÜCAL1 , Feyza Meryem KARA1 (1)Başkent Üniversitesi,Sağlik Bilimleri Fakültesi Spor Bilimleri Bölümü,Türkiye ÖZET Amaç: Özellikle iş yaşamı dışında bireylerin özgürce kendilerini ifade ettikleri bir zaman dilimi olarak atfedilen serbest zaman kavramı ile kişilerin psikolojik durumları ve tutumları, beceri düzeyi algılaması, aktiviteye ilişkin tutumları ve aktivitenin uygunluğunun algılanması ilgili alanyazında çokça araştırma görülmektedir. Bu noktada, Iso-Ahola ve Wessinger’e (1987) göre serbest zamanın bireyleri için anlamını analiz edebilmek için, bireylerin neden katıldıkları/katıl”a”madıkları ve ne “elde etmek” için çabaladıklarını anlamak gereklidir. Bu noktada, Iso-Ahola ve Weissinger (1990) serbest zamanda sıkılma algısını “mevcut serbest zaman deneyimlerine karşı düşük uyarılmışlık, güdülenmeme ya da bunların yeterli olmadığının öznel olarak algılanması” olarak tanımlamışlardır. Katılınan etkinliğin yoğunluğu ve bu etkinliğe yüklenen anlam düşükse veya beklenen seviyenin altında ise can sıkıntısı ortaya çıkmaktadır (Iso-Ahola ve Weissinger, 1990). Can sıkıntısı rahatsızlık verici bir duygu durumudur ve bir etkinliğe ilişkin uyarıcı ya da değer eksikliği ile karakterizedir (Harris, 2000). Bu noktadan hareketle, sıkılma algısının serbest zaman deneyimini anlamlandırmada etkili bir durum olduğu görülmektedir. Bu bilgiler ışığında, bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algılarının serbest zamana yükledikleri anlamı belirlemedeki rolünün araştırılması ve bu değişkenlerde cinsiyet farklılığı olup olmadığının incelenmesidir. Materyal ve Metod Katılımcılar: Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ilinde bulunan dört farklı üniversitede okuyan toplam 306 (nkadın=137; X yaş=20.64±1.50 ve nerkek=169; X yaş=21.28±1.53) üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Katılımcıların 240’ı düzenli sportif etkinliklere katıldıklarını, 66’sı ise katılmadıklarını belirtmiştir. Düzenli sportif etkinliklere katılan 240 öğrencinin 14.32 ± 22.83 ay ve 2.30 ± 0.92 haftalık sportif deneyime sahip oldukları, buna ek olarak %27.9’unun grup, %1.7’sinin b-fit, %37.5’inin bireysel, %32’sinin ise futbol, basketbol gibi diğer egzersiz türlerini tercih ettikleri belirlenmiştir. Veri Toplama Araçları: Serbest Zamanda Sıkılma Algısı Ölçeği-SZSAÖ; ''serbest zamandaki sıkıntı algılamalarında bireysel farklılıkları'' ölçmek amacıyla Iso-Ahola ve Weissinger (1990) tarafından geliştirilmiştir. Orijinal ölçek, tek boyutlu bir yapıda olup 16 maddeden oluşmaktadır. Ölçekteki seçenekler “1= kesinlikle katılmıyorum” ile “5= kesinlikle katılıyorum” arasında değişmektedir. Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı, üniversite öğrencilerinde üç farklı örneklem grubu için sırasıyla .85, .88 ve .86 olarak belirlenmiştir. Türkçe versiyonunun yetişkinler adaptasyonu geçerlilik ve güvenirlik çalışması Kara, Gürbüz ve Öncü (2014), tarafından orijinal formundan gerçekleştirilmiş ve çeşitli meslek gruplarında çalışan yetişkin bireylere uygulanmıştır. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre ölçek iç tutarlılık katsayısının sıkılma alt boyutu için .72 doyum alt boyutu için .65 olduğu tespit edilmiştir 209 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Boş Zamanın Anlamı Ölçeği-BZAÖ; (Gürbüz, Özdemir ve Karaküçük, 2007) veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Bireylerin serbest zaman aktivitelerine katıldıklarında ne hissettiklerini ölçen Boş Zamanın Anlamı Ölçeği (BZAÖ), 35 madde ve 8 alt boyuttan (Aktif-Pasif Katılım, Sosyal Etkileşim, Algılanan Yeterlilik, Boş Zamanın Kullanılırlığı, Algılanan Özgürlük, Đçsel Motivasyon, Hedef Yönelimi ve Đş Đlişkisi) oluşmaktadır. Ölçeğin Türkçe adaptasyonu Gürbüz, Özdemir ve Karaküçük (2007) tarafından gerçekleştirilmiştir. Katılımcılardan ölçekte yer alan ifadeleri Likert tipi 6 (“Kesinlikle Katılmıyorum”=1 ve “Tamamen Katılıyorum”=6) aralıklı seçenek üzerinden değerlendirmeleri istenmiştir. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre toplam ölçek için iç tutarlılık katsayısının .88 olduğu tespit edilmiştir. Kişisel Bilgi Formu: Çalışmada katılımcıların cinsiyet, yaş gibi demografik bilgileri içeren soruların yanı sıra; düzenli egzersize katılma, egzersiz türü ve sıklığını içeren sorular araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır. Verilerin Toplanması: Katılımcılara Kişisel Bilgi Formu, Serbest Zamanda Sıkılma Algısı Ölçeği ve Boş Zamanın Anlamı Ölçeği’ni içeren bir ölçek seti verilmiştir. Tüm uygulama yaklaşık 10 dakikada tamamlanmıştır. Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistik, Korelasyon Analizi ve Regresyon Analizi kullanılmıştır. Pearson Çarpımlar Moment Korelasyon Analizi; üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve serbest zamanın anlamı arasında ilişki olup olmadığını test etmek, Basit Doğrusal Regresyon Analizi (enter metodu) ise üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algılarının serbest zamanın anlamını belirlemedeki rolünü test etmek amacı ile kullanılmıştır. Tahmin değişkenleri arasındaki tahminin kontrolü için, bütün alt boyutlarda Tolerans (TOL) değerleri hesaplanmıştır. Bu çalışmada TOL değerleri bağımsız değişkenlerde (sıkılma ve doyum) .87olarak hesaplanmış ve tahmin değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Analizler SPSS paket programında yapılmış ve çalışmada anlamlılık düzeyi .05 olarak alınmıştır. Bulgular: Serbest zamanın anlamı ve serbest zamanda sıkılma algısı arasındaki ilişkiyi test etmek amacı ile yapılan korelasyon analizi sonuçları; sıkılma ile algılanan yeterlilik (r=-.12; p<0.05), arasında negatif yönde ilişki olduğunu göstermekle birlikte doyum ile aktif-pasif katılım (r=.18; p<0.01), algılanan yeterlilik (r=.12; p<0.05), boş zamanın kullanılırlığı (r=.19; p<0.01), algılanan özgürlük (r = .22; p<0.01), hedef yönelimi (r=.23; p<0.01) arasında pozitif yönde ilişki olduğunu göstermektedir. Üniversite öğrencilerinin sıkılma algısının serbest zamana yükledikleri anlamı belirlemedeki rolünü saptamak amacı ile basit doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucu elde edilen bulgular aktif pasif katılım (R=0.23; R2=0.054; F(2,303)=8.69; p<0.01), algılanan yeterlilik (R=0.15; R2=0.02; F(2,303)=3.69; p<0.01) boş zamanın kullanılırlığı (R=0.19; R2=0.03; f(2,303)=5.96; p<0.01), algılanan özgürlük (R=0.22; R2=0.04; F(2,303)=8.39; p<0.01), içsel motivasyon, (R=0.14; R2=0.02; F(2,303)=3.19; p<0.01), hedef yönelimi (R=0.23; R2=0.05; F(2,303)==9.06; p<0.01) ve iş ilişkisi (R=0.10; R2=0.01; F(2,303)==1.70; p<0.01) alt boyutlarının belirleyicisi olduğunu sosyal etkileşim (R=0.08; R2=0.08; F(2,303)=1.168; p<0.01), alt boyutunun ise belirleyicisi olmadığını göstermiştir. 210 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yapılan analiz sonuçları sıkılma ile aktif pasif katılım (β = 0.15; p<0.01) ve içsel motivasyon, (β = 0.10; p<0.01) alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu, bununla birlikte, algılanan yeterlilik (β=-0.09; p<0.01), boş zamanın kullanılırlığı (β = 0.006; p<0.01), algılanan özgürlük (β = 0.009; p<0.01), hedef yönelimi (β = -0.01; p<0.01) ve iş ilişkisi (β = -0.03; p<0.01) alt boyutları arasındaki ilişkinin negatif olduğunu göstermiştir. Diğer yandan araştırma bulguları, doyum alt boyutu ile aktif pasif katılım (β =0.23; p<0.01), algılanan yeterlilik (β=0.09; p<0.01), boş zamanın kullanılırlığı (β =0.19; p<0.01), algılanan özgürlük (β =0.22; p<0.01), içsel motivasyon, (β =0.14; p<0.01), hedef yönelimi (β=0.23; p<0.01), ve iş ilişkisi (β=0.10; p<0.01) alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermiştir. Bağımsız örneklerde t-test analiz sonuçları üniversite öğrencilerinin aktif-pasif katılım (t(306) = 1.451; p > 0.05), algılanan yeterlilik (t(306) = -1.470; p > 0.05), boş zamanın kullanılırlığı (t(306) =.147; p > 0.05), algılanan özgürlük (t t(306) = .93; p > 0.05) ve iş ilişkisinde (t t(306) =.46; p > 0.05) cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte, sıkılma (t(306) = 2.496; p > 0.05), doyum (t(306) = 2.373; p > 0.05), Sosyal Etkileşim (t(306) = -3.041; p > 0.05), Đçsel Motivasyon (t t(306) = 1.961; p > 0.05) ve Hedef Yöneliminde (t t(306) = 1.836; p > 0.05) cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu göstermekle birlikte sosyal etkileşim alt boyutu hariç kadın katılımcıların ortalamalarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışma üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının serbest zamana yüklenen anlamı belirlemedeki rolünün incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma bulguları, sıkılma ile aktif pasif katılım ve içsel motivasyon alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu, bununla birlikte algılanan yeterlilik, boş zamanın kullanılırlığı, algılanan özgürlük, hedef yönelimi ve iş ilişkisi alt boyutları arasındaki ilişkinin negatif olduğunu göstermiştir. Elde edilen sonuçlar, üniversite öğrencilerinin sıkılma algılarının serbest zamana yükledikleri anlamda belirleyici olduğunu göstermektedir. Elde edilen bu bulgular, üniversite öğrencilerinin mevcut serbest zaman aktivitelerine/etkinliklerine düşük uyarılmışlık yaşamalarının serbest zamana yükledikleri anlamda sıkılma algısının arttıkça özellikle aktivitelere pasif katılım ve içsel güdülerini sağlamada büyük bir etkiye sahip olduğunu ve olumsuz bir şekilde aktiviteye katılımı etkilediğini göstermektedir. Bununla birlikte, bireylerin mevcut serbest zaman aktivitelerine düşük uyarılmışlık yaşama ile bireylerde aktiviteye olan yeterlilik, serbest zamanların kullanılabilirlik hissi, bireyin aktivitede algıladığı özgürlük duygusu, aktivite içinde hedeflediği sonuç ve sahip olduğu iş sorumluluğu gibi birçok alanda olumsuz şekilde etkilendiği görülmektedir. Elde edilen bulgular doğrultusunda bireylerin psikolojik olarak serbest zaman aktivitelerine katılmama sebeplerinin sıkılma algısı ile doğrusal bir yön izlediği, bu sebeple yükledikleri anlamın farklılaştığı söylenebilir. Diğer yandan araştırma bulguları, doyum alt boyutu ile aktif pasif katılım, algılanan yeterlilik, boş zamanın kullanılırlığı, algılanan özgürlük, içsel motivasyon, hedef yönelimi ve iş ilişkisi alt boyutları arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermiştir. Bu bulgular doğrultusunda serbest zaman aktivitelerinin silkinip bir şeyler yapmak için önemli bir aracı olduğunu düşünen bireylerde serbest zaman fikrinin bireylerde heyecan uyandırması ve yeni aktiviteleri denemek 211 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) istemesi, bireyin kendinde algıladığı yeterlilik duygusunu arttırdığını, yüksek hedef yönelimini ve işi ile serbest zamanları arasında olumlu bir köprü kurabildiğini göstermektedir. Bu bağlamda araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin serbest zaman fikrinde yaşadıkları doyumun mevcut serbest zaman aktivitelerine yükledikleri anlamda belirleyici ve önemli bir katalizör olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amaçlarından biri de üniversite öğrencilerinde sıkılma algısının serbest zamana yüklenen anlamda cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesidir. Üniversite öğrencilerinin serbest zamanda sıkılma algısı ve serbest zamanın anlamı düzeylerinde cinsiyet açısından fark olup olmadığını araştırmaya yönelik yapılan analiz sonuçları; sıkılma, doyum, sosyal etkileşim, içsel motivasyon ve hedef yöneliminde cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu göstermekle birlikte sosyal etkileşim alt boyutu hariç kadın katılımcıların ortalamalarının erkek katılımcılara oranla daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu noktadan hareketle, kadın katılımcıların daha önceden hiç denemediği serbest zaman aktivitelerini denemek isteyen ve serbest zamanları heyecan verici bulan bireyler oldukları, erkek katılımcılara oranla daha çok içsel olarak motive olan bireyler oldukları söylenebilir. Toplumsal cinsiyet araştırmaları çerçevesinde bu araştırmanın sonuçları kadınların serbest zaman aktivitelerine karşı yaşadıkları olumlu durumun gelişen kültürel ortamlar ve vizyoner toplum bakış açısı ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Sonuç olarak, üniversite öğrencilerinin sosyal etkileşim alt boyutu hariç serbest zamana yükledikleri anlamda sıkılma algısının belirleyici olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda, sosyal etkileşim alt boyutunun modele girmemesinin sebebinin son yıllarda çağın hastalığı olarak görülen nitekim sosyal ağlar gibi bireylerin gün içinde çokça maruz kaldıkları ortamlar olduğu düşünülmektedir. Özellikle üniversite öğrencilerinin biteviye bu sosyal ağlar içinde vakit geçirdikleri ve bu durumu hayatlarının bir parçası olarak gördükleri düşünülmektedir. Bu noktada sonuçlar olası olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde yapılacak olan serbest zamanda sıkılma algısı çalışmalarının daha geniş kitleleri kapsayacak şekilde planlanması ve farklı değişkenler ile incelenmesinin (örneğin sosyal ağlar) serbest zaman alanyazınına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Seçilmiş Kaynaklar Gürbüz, B.,Özdemir, A. S. ve Karaküçük, S. (2007). Meaning of Leisure Time Scale: Evaluation of psycho-metric characteristics on Turkish university students. 4th International Mediterranean Sport Science Congress. Antalya, Turkey. Iso-Ahola SE, Weissinger E. Leisure and boredom. Journal of Social and Clinical Psychology, 1987; 5(3): 356–364. Iso-Ahola SE, Weissinger E. Perceptions of boredom in leisure: Conceptualization, reliability and validity of the leisure boredom scale. Journal of Leisure Research, 1990;22(1), 1–17. Kara, F.M., Öncü, E. ve Gürbüz, B. (2014). Leisure Boredom Scale: the Factor Structure and the Demographic Differences. The Turkish Journal of Sport and Exercise (TJSE) 16(2): 28-35. ANAHTAR KELĐMELER : Serbest Zaman, Sıkılma Algısı, Serbest Zamanin Anlamı 212 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 96. REKREASYON FAALĐYETLERĐNĐN BĐR ALANI OLANI AÇIK ALAN REKREASYONUN ĐNCELENMESĐ Hacı Şükrü TAŞTAN1 , Hanife Banu ATAMAN YANCI2 (1)Niğde Üniversitesi,Sosyal Bilimler MYO,Türkiye (2)Đstanbul Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı açık alan rekreasyonunun önemini vurgulamak bu alanda yurtdışındaki uygulamalar ile birlikte değerlendirerek, açık alan rekreasyonun gelişimine katkı sağlamaktır. Türkiye’de bu alanda federasyonlar ve kurumlar bünyesinde kurulan kulüpler ve resmi olmayan gruplar tarafından açık alan rekreasyon faaliyetleri yürütülmektedir. Yapılan rekreatif faaliyetlerin yaygınlaştırılması toplum sağlık kültür ve çevre bilincini geliştireceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Rekreasyon, Serbest zaman, Açık alan rekreasyonu Giriş: Son yıllarda teknolojinin gelişmesi, şehirleşmenin artışı, trafik ve ulaşım sorunları, zaman ile yarış, erken işe başlama, geç işten dönme, çalışma saatlerinin artması, tüm bunları zamanında başarabilme stresi, sağlıksız beslenmeyi, sağlıksız yaşamı, evden işe, işten eve hayatı, yorgunluğu, monotonluğu beraberinde getirmektedir. Şehirleşmenin artması, doğal yaşam alanlarının azalması, doğal alanların tahrip edilmesi insanların rahatlayabileceği, dinlenebileceği belki de eğlenebileceği alanları yok etmektedir. Bunun yanı sıra şehirleşme ile binlikte halkın kentsel alan dışında olan rekreasyon aktivite alanlarına, ulaşımı da zorlaşmaktadır. Đnsanların çalışma saatleri dışında kalan vakitlerinde yeme, içme, uyuma gibi hayati ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra geriye kalan serbest zamanlarını nasıl değerlendirdiği, insanların iş, aile ve toplum hayatı için mutlu, sağlıklı, etkin ve verimli birey olması için önemli bir araçta rekreasyon faaliyetleridir. Rekreasyon faaliyetleri insanı eğlendiren, dinlendiren, rahatlatan fiziksel ve zihinsel gelişimi arttıran ait olma duygusunu, bir bütünün parçası olmayı sağlayan, gönüllü ve isteğe bağlı olarak katıldığı etkinliklerdir. Rekreasyonel faaliyetler spor turizmini de etkilemektedir. Yerli yabancı, turistleri dağ yürüyüşü tırmanma, kayak, dalış, dağ sporları, su sporları yapmak üzere seyehat etmeye sevkeder. Buda maddi, manevi kazanç anlamına gelmektedir (Hazar, 2007). Bu çalışma ile katılımcıların aktif olarak katıldığı rekreasyon aktivitelerinin bir alanı olan açık alan rekreasyonun önemini vurgulamak bu alanda yurtdışındaki uygulamalar ile birlikte 213 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) değerlendirilecektir. Açık alan rekreasyonu denildiğinde akla geleneksel olarak yapılan balıkçılık, avcılık, kano, yürüyüş, dağcılık, bisiklet turları milli park ve önemli yapı gezileri, binicilik, motor ve su sporları gelmektedir. Bu alanda ulusal ve uluslararası kaynaklar incelenecektir. Meteryal ve Metod: Rekreasyon faaliyetlerinin bir alanı olan açık alan rekreasyon konusunun incelendiği çalışmada literatür taraması modeli kullanılmıştır. Literatür taraması, araştırma probleminin belirlenerek anlaşılmasına ve araştırmanın tarihsel bir perspektife oturtulmasına yardımcı olur (Karasar, 1994). Bu kapsamda, yerli ve yabancı, spor ve spor bilimleri kitapları, dergileri, makaleleri ve konuya ilişkin internet sitelerinden yararlanılmış ve yabancı kaynak kullanımlarında çeviriler yapılmıştır. Açık alan rekreasyon konusu incelenmiş; Açık alan rekreasyonunu uygulamaları belli başlı başlıklar altında tartışılmıştır. Bulgular: Türk dil kurumu büyük Türkçe sözlüğünde rekreason “Đnsanların boş zamanlarında, eğlence ve spor amacı ile gönüllü olarak katıldıkları etkinlikler” olarak tanımlanmaktadır. Rekreasyon Latince recratio kelimesinden gelmektedir. Türkçe anlamı serbest zamanı değerlendirmektir. Günümüzde yaşayan insanların yapmış olduğu açık alan rekreasyon sporlarını eski zamanlarda yaşayan insanlar, beslenme amaçlı doğal yaşamın gerekleri olarak yaşamak için yapmak zorundaydılar (Ardahan, 2012). Rekreasyon, bireylerin çalışma saatlerinin artması, monoton hayat tarzı veya olumsuz yaşam koşulları, trafik, kirlilik, stres gibi nedenlerle bozulan beden ve ruhi sağlığını tekrar elde etmek, muhafaza etmek veya devam ettirmek, beraberinde zevk ve mutlu olmak amacıyla, kişisel haz sağlayacak, tamamen çalışma ve zorunlu ihtiyaçlar dışında kalan bağımsız ve bağlantısız serbest zamanda, kendi isteğiyle ve gönüllü olarak, ferdi veya grup içinde seçerek katıldığı etkinliklere rekreasyon denir (http://www.rekreasyon.org/rekreasyon-ve-cevre). Đnsanların serbest zamanlarını stresten uzaklaşmak, dinlenmek, eğlenmek, hava değişimi, gezeme, görme, sağlık gibi birçok amaçla, ev dışında veya ev içinde, açık ve kapalı alanda, aktif veya pasif biçimde, kent veya kırsal alanlarda rekreasyon etkinliklerine katılmaktadır (Yetim, 2011). Rekreasyon aktivitelerinin önemli bir yanı da serbest zamanı eğlenceli geçirmektir. Rekreasyonun aktif ve pasif rekreasyon olarak iki tipinden söz edilebilir. Pasif rekreasyon iyi vakit geçirmek için çok fazla enerji gerektirmeyen aktiviteler, aktif rekreasyon ise daha fazla enerji gerektiren aktivitelerdir. Aktif rekreasyon faaliyet alanları da doğa yürüyüşü, dağcılık, yüzme, avcılık gibi sporlardır (http:/www.nyln.org, 2010). Aktif rekreasyonların bir kısmı açık alalarda yapılmaktadır. Rekreatif spor etkinlikleri yapıldığı yere göre açık ya da kapalı alan rekreasyonu diye sınıflandırılabilir. Bunlardan Açık Alan Rekreasyonu; açık havada ve arazide, doğa ile iç içe yapılan etkinlikleri kapsamaktadır. Bireyin hareket özgürlüğü doğayla bütünleşmesi ve bu alanda 214 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) yapılan faaliyetlerde yer almasıdır. Açık alan rekreasyonun da katılımcılar ait olma duygusunu, birlikte başarabilme, paylaşma, özgüvenini geliştirme sorumluluk alarak aktif olarak faaliyetlere yer almasına olanak vermektedir. Milli parklarda, ormanlarda, doğada yapılan yürüyüş, tırmanış, bisiklet turları, balıkçılık, avcılık örnek olarak verilebilir (Sevil ve ark., 2012). Rekreatif sporlar; doğa sporları, su sporları, motor sporları, mücadele sporları, raket sporları, parklardaki rekreatif spor faaliyetleri olarak ta sınıflandırılabilir (Ardahan, 2013). Rekreasyon spor etkinliklerin faydalarını, çevre bilinci geliştirme, gruba ait olma duygusu, birlikte başarabilme, paylaşma, özgüvenini geliştirme, sorumluluk alma, fiziksel gelişim, zihinsel gelişim olarak sıralayabiliriz. Ülkemizde açık alan rekreasyonu olarak doğada yürüyüş, avcılık, kamp etkinliği, balıkçılık, kano etkinliği, kayak, dağcılık, at biniciliği, golf, su sporları, motor sporları, hava sporları, önemli yapıt ve milli park gezileri olarak gibi geniş bir alanda yapılmaktadır. Katılımcılar bu yolla doğal çevre ile etkileşime girerek, çevre bilinci oluşmasına ve rekratif etkinliklerinin faydalarına ulaşmaktadır (Koçak ve Balcı, 2010). Amerika da rekreasyonel faaliyetler kapsamında National park servisinde park ve su alanlarını koruma, doğal yaşamı keşfetme rekreasyon aktivitelerini, gönüllü, bağış yapan veya ortak olarak organizasyonun bir parçası olabiliyorsunuz. Yetişkin ve çocuklara yönelik programları Milli parklar tarihi siteleri ve değerleri yapıları gezilerle çevre bilinci ve açık alan rekreatif faaliyetleri gerçekleştirdikleri görülmektedir. (http://www.nps.gov/lwcf/index.htm). Türkiye de rekreasyon faaliyetlerinin planlanması ve bu uygulanmasına yönelik devlet kanalıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Gençlik merkezleri adı altında icra edilmeye çalışılmaktadır. Bu anlamda da 2013-2014-2015 yıllarında 150 rekreasyon uzmanı alımının yapılacağı planlandığı görülmektedir (Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2013 ). Đnsanları evlerinden, televizyon ekranından ve monotonluktan alıp onları doğaya götürmek ve buluşturmanın faydalarına bakıldığında; eğlendirmek, dinlendirmek, rahatlatmak ve şehir hayatı ve iş stresinden kurtarmak, doğayı koruma ve çevre bilincini geliştirmek, olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda yapılan bir çalışmada son on yılda geleneksel açık alan rekreasyon aktivitelerinde azalma olduğu değerlendirilmiş, bu anlamda kazan-kazan politikasıyla hem katılımcılar hem de rekreasyon şirketlerinin kazanacağı, işbirliği ile rekreasyon aktivite merkezlerinde ve şirketlerde gelişme olacağı değerlendirilmektedir. Bu işbirliğinden beklenen fayda kentsel nüfusun yoğun olduğu yakın yerlerdeki açık alan rekreasyon alanlarının varlığıdır. Rekreasyon sağlayıcılara yardımcı olacak, ortak projeler ve uygun seçim kriterleri açık alan rekreasyon faaliyetlerini arttıracaktır. Rekreasyon aktiviteleri fiziksel gelişimi arttırıp stresi azaltır ve personel arası ilişkileri geliştirir. Bu tür aktiviteler rekreasyon alanlarının ve faaliyetlerinin gelişimi için halk çabaları desteklemeyi geliştirir. Amerika’da bu kapsamda balıkçılar ve avcılar rekreasyon alanlarını korumak için 3 milyon $ katkıda bulunmuşlar. Rekreasyon sporlarından önemlilerinden biride 215 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) geçmişten günümüze miras kalan avcılık balıkçılık kano gibi sporlardır. Aktivite ajansları ve halk parkları bu çeşitliliği arttırmakta ve bu aktiviteleri katılımcıları bilgilendirmekle hedeflere ulaşmakta benzersiz yetenekler ve heyecanlar sağlayabilir. Bu amaçla açık alan rekreasyon faaliyetleri geleneksel miras sporları halk parkları ve oluşturulacak ajanslar tarafından yapılacak işbirliği ile yeni parklar bu alandaki hem sporları ve hem de katılımı geliştirecektir. Sonuçlara bakıldığında bu çalışmada Đşbirliği içinde rekreasyon alanında yatırımlar yapılmasını, bu yatırımların rekreasyon sağlayıcılara 5 konuda yardımcı olacağı, bunların ücret ve fon yardımı, ekipman, aktivite programlamada, uzman ve gönüllüler ve katılımcılar olduğudur. Yapılan çalışma ile bilgi ve organizasyon motivasyonun işbirliği hakkında sağlıklı bir bakış açısı oluşturuldu (Charmicheal, 2014). Çevresel tutumlar ile rekreasyon motivasyonu ve çevreye karşı sorumlu davranışlar arasında yapısal ilişki incelendiğinde, çevresel tutumların rekreasyon aktivite motivasyonlarını ve çevre davranışlarını etkilediği görülmektedir. Dahası tutum ve davranış arasında kısmi olarak bağlantılı olmaktadır. Bu çalışmanın sonuçları ortaya koymaktadır ki çevresel tutum ve motivasyonlar çevre sorumluluk davranışlarını şekillendiriyor. Çevre tutum davranış ve hislerimizi etkiliyor (Namyun, 2014). Rekreasyon aktiviteleri birçok bilim tarafından incelenmektedir. Rekreasyon aktiviteleri stres azaltma çevre hakkında daha fazla bilgi edinme kişisel ve toplumsal kimlik ve çevre sorumlu davranışları kazanma, çeşitli faydaları vardır. Temelde açık alan rekreasyon faaliyetleri doğal çevreye ekolojik ortama sosyolojik, kültürel ve ekonomik yararlar ortaya çıkarır. Doğal çevrenin kirlenmesi ve bölgedeki nüfus popülasyonunun artması doğal rekreasyon alanlarında azalmasına yol açmaktadır. Rekreatif faaliyetler toplum çevre bilincini arttırarak doğal çevrelerin korunmasına olan eğilim artacağı, çevre sorumluluk bilincinin artacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte çevre ve rekreasyon yöneticileri ilgili birimleri bu alanda birlikte planlamalar yaparak hem bireyin toplum ve çevre bilincini geliştirip eğlendirip stresi azaltıp, ilişkileri geliştirebiliriz hem de doğal alanları koruyup geliştirebiliriz (Namyun, 2014). Türkiye de yapılan bir çalışmada katılımcılara uygulanan bir ölçekle bazı demografik değerlerin evli-bekar, yaş, cinsiyet, eğitim durumlarının bisiklet, dağcılık, doğa yürüyüşleri, rekreasyonel avcılık, rekreasyonel balıkçılık gibi açık alan rekreasyon aktivitelerinin yaşam tatminine etkisi incelenmiştir. Katılımcılarda yaş arttıkça rekreasyonel balıkçılığa ilginin arttığı, katılımcıların eğitim seviyesi arttıkça dağcılığa ilginin arttığı sonucu ortaya çıkmıştır (Ardahan, 2012). Açık alan rekreasyonlarına katılımın gelir düzeyi ile ilgili ilişkisini inceleyen bir çalışmada açık alan rekreasyon aktivitelerine evden uzakta olanlara erişim lüks olarak görülüyor, eve yakın olanlar ise gerekli olarak görülerek daha düşük harcama ile yapılabilmektedir (Boman, 2013). Tartışma: Açık alan rekreasyon çalışmaları tarandığında rekreasyon sporlarının eski zamanlarda avlanma, doğal yaşam alanında yaşama, yaşamanın bir gereği olarak görülmekte, günümüzde ise serbest zamanı değerlendirme aktiviteleri olarak yapılmaktadır. Rekreasyon aktiviteleri stres azaltma çevre hakkında daha fazla bilgi edinme kişisel ve toplumsal kimlik ve çevre sorumlu davranışları kazanma, çeşitli faydaları vardır. Temelde açık alan rekreasyon faaliyetleri doğal çevreye ekolojik ortama sosyal, kültürel ve ekonomik yararlar 216 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ortaya çıkarır. Doğal çevrenin kirlenmesi ve bölgedeki nüfus popülasyonunun artması doğal rekreasyon alanlarında azalmasına yol açmaktadır. Rekreatif faaliyetler toplum çevre bilincini arttırarak doğal çevrelerin korunmasına olan eğilim artacağı, çevre sorumluluk bilincinin artacağı düşünülmektedir (Namyun, 2014). Açık alan rekreasyonun da katılımcılar ait olma duygusunu, birlikte başarabilme, paylaşma, özgüvenini geliştirme sorumluluk alarak aktif olarak faaliyetlere yer almasına olanak vermektedir. Milli parklarda, ormanlarda, doğada yapılan yürüyüş, tırmanış, bisiklet turları, balıkçılık, avcılık örnek olarak verilebilir (Sevil ve ark., 2012). Rekreasyon aktivite şirketleri ve yerel yönetimler katılımcıya yakın halk parklarını arttırarak ve bu aktiviteleri katılımcıları bilgilendirmekle hedeflere ulaşmakta benzersiz yetenekler ve heyecanlar sağlayabilir. Bu amaçla açık alan rekreasyon faaliyetleri, geleneksel miras sporlarını, oluşturulacak yeni parklar vasıtasıyla, bu alandaki hem sporcuları ve hem de katılımcıları geliştirecektir (Charmicheal, 2014). Ardahan’ın 2013’te yaptığı bir araştırmada, araştırmaya katılanların en çok katıldıkları rekreatif spor türü %26,6 ile takım sporları, %23 ile doğa sporları etkinlikleridir. Buda gösteriyor ki takım olarak yapılan doğa sporları insanların yaşam kirliliğinden uzaklaşıp, eğlenip dinleneceği stresini atacağı açık alan rekreasyonlarının önemini göstermektedir. Bu tür açık alan rekreasyon faaliyetlerinde katılımı sağlamak için organize etme, taşıma ve ekipman desteğine ihtiyaç vardır. Bu destek devlet kurum ve kuruluşları ile turizm acenteleri tarafından sağlanmaktadır. Ülkemizde Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ve değişik federasyon ve kurumlar tarafından bu faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Gençlik ve Spor Bakanlığı ilde Gençlik Merkezleri aracılığıyla rekreasyon faaliyetlerini icra etmektedir. Bazı ülkelerde, açık alan rekreasyon alanlarının korumak ve doğal yaşamı sürdürmek için devlet tarafından yatırım ve halk tarafından bağışlar, gönüllü çalışmalar ile Devlet ve toplum dayanışmasının yapıldığı, çevre bilincinin varlığı görülmektedir. Sonuç:Rekreasyon konusu kapsamında öne çıkan hususlar; Rekreasyon alanlarının oluşturulması, Rekreasyon faaliyetlerinin organize edilmesi, Rekreasyon faaliyetlerinin her türlü eğitim seviyesinde müfredata konulması, Rekreasyon faaliyetlerinin devlet tarafından maddi ve eğitici, donanım olarak desteklenmesi, Rekreasyon faaliyetlerine katılımı arttırmak için Özel şirketler ve devlet tarafından toplumu bilinçlendirme çalışmaların yapılması, Rekreasyon alanlarının ve doğal yaşamın korunması, tahribatın engellenmesi olarak söylenebilir. Çalışmalar incelemesinde ortaya çıkan diğer önemli bir hususta açık alan rekreasyonlarının yapılmasının çevreye verdiği tahribattır. Aktivite sonrasında doğal yaşamı ve tabiatın dengesini bozma, kirletme, aşırı avlanma, yok etme ve doğal mirasımızı gelecek nesillere aktaramama gibi sonuçlarla karşı karşıya kalabileceğimiz görülmektedir. Bunun için incelemem esnasında gelişmiş ülkelerin bu konuda doğal yaşamı korumak için maddi ve manevi önlemler aldığını gördüm. Türkiye de de bu konuda da ayrı bir incelemenin yapılması ve alınması gereken önlemlerin ve yapılması gerekenlerin ortaya konulmasının yararlı olacağı mütalaa edilmiştir. 217 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Toplumun ve bireylerin yaşam tatminlerini arttırmak için devlet tarafından eğitimin her aşamasına müfredata eklenmesi ve açık alan aktiviteleri organize edilmesi gerekmektedir. Özel ve kamu sektörleri tarafından açık alan aktivitelerine katılımları için motive edilmeli ve desteklenmelidir. Bu organizasyonları düzenleme konusunda üniversiteler, kulüpler, eğitim kurumları, özel ve kamu kurumları sorumluluk almalı ve açık alan rekreasyon aktiviteleri organize etmelidirler. Bazı aktiviteler toplumun bir parçası olan yaşlıları ve engelli bireyleri de kapsamalıdır. Bunlar için de açık lan faaliyetleri organize edilmelidir. Bazı aktivitelere katılım ücretsiz veya düşük ücretle düzenlenerek katılımcı sayısı arttırılabilir (Ardahan, 2012). Kaynaklar 1- Ardahan F., Rekreasyonel Egzersiz Güdüleme Ölçeğinin rekreatif Spor Türüne Göre Đncelenmesi Antalya Örneği Sosyal Bilimler Dergisi, Iğdır Üniversitesi,Sayı/No:4, 2013, 2- Ardahan F.,Turgut T., Effect of Outdoor Activities on the Life Satisfaction: Turkey case, The Online Journal of Recreation and Sport, 2012 3- Boman, M., Journal of Outdoor Recreation and Tourism, Outdoor Recreation – A neccesity or a luxury, Estimation of Engel curves for Sweden, 2013 4- Charmicheal, C., McCole, D., Journal of Outdoor Recreation and Tourism, Understanding motivations of potential partners to devolop a publicoutdoor recreation center in an urban area, 2014 5- Ghimire, R.,Journal of Park and Recreation Administration, An Analiysis of Perceived Constraints to Outdoor Recreation, 2014 6- Hazar, A., Spor ve Turizm, Detay yayıncılık, Ankara, 2007, 7- http:/www.nyln.org, Erişim Tarihi: 14.04.2015 8- http://www.rekreasyon.org/rekreasyon-ve-cevre, Erişim Tarihi: 03.04.2015 9- http://ww.gsb.gov.tr/Public/Edit/files/2013-yili-performans-programi.pdf, 03.04.2015 Erişim Tarihi: 10- http://www.nps.gov/lwcf/index.htm,Erişim Tarihi: 03.04.2015 11- Karasar, N., Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Araştırma Eğitim Danışmanlık Ltd. Ankara, 1994 12- Koçak F., ve Balcı V., Doğada Yapılan Sportif Etkinliklerde Çevresel Sürdürülebilirlik, Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi 2(2), 213-222 (2010), 2010 218 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 13- Namyun, K., Journal of Outdoor Recreation and Tourism, Stractual relationships between environmental attitudes, recreation motivations, and environmentally responsible behaviors, 2014 13- Sevil, T. ve ark., Boş zaman ve rekreasyon yönetimi, Anadolu üniversitesi yayınları, Eskişehir, 2012 14- Yetim, A., Sosyoloji ve Spor, Berikan Yayınevi, Ankara, Anahtar Kelimeler: Rekreasyon, Serbest Zaman, Açık Alan Rekreasyonu SÖZ 26. SINIF ÖĞRETMENLERĐNĐN GÖRÜŞLERĐNE GÖRE OYUN VE FĐZĐKĐ ETKĐNLĐKLER DERSĐ ÖĞRETĐM PROGRAMININ ĐNCELENMESĐ Samet SAKALLIOĞLU; Faruk YILDĐRĐMCĐ; A. Dilşad MĐRZEOĞLU (Abant izzet Baysal Üniversitesi, Bolu) ÖZET Giriş: Eğitilmesi düşünülen çocuklara çağımızın ihtiyaçları ve bireysel gelişimleri göz önüne alınarak fiziksel, zihinsel, duygusal ve toplumsal açıdan çok yönlü gelişimlerini sağlayabilmek için örgün eğitim kurumlarında ilkokuldan başlanarak birçok ders verilmektedir. Bu dersler içerisinde bireyin çok yönlü gelişimine katkı sağlayacak derslerden biri de Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersidir. Beden Eğitimi dersleri okul programlarının ayrılmaz bir parçasıdır ve bireyin bir bütün olarak gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bu dersin amacı sportif aktiviteler yoluyla çocukların fiziksel gelişimlerinin ve becerilerinin arttırılması, çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine de katkı sağlamaktadır (Harrison ve Blakemore, 1992; Çiçek, Koçak ve Kirazcı, 2002; alıntı Usluoğlu, 2014).Ülkemizde yapılandırmacı anlayışa dayalı olarak hazırlanan 2005 programlarından sonra, 2012’de 4+4+4 zorunlu eğitim sistemine geçilmiş olup, yapılandırmacı anlayışıyla devam eden bu sistem 2012-2013 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlamıştır. Eğitim sistemimizde değişen bu anlayışla Beden eğitimi dersinin yerini ilk 4 yıllık eğitim sürecinde “Oyun ve Fiziki Etkinlikler” dersi almıştır. Bu kademede Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi 1. 2. ve 3. sınıflarda haftada 5’er saat 4. sınıflarda ise 2 saat yer almaktadır. Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğrencinin bütüncül eğitiminde önemli bir potansiyele sahiptir. Öğrenciler oyun ve fiziki etkinliklere katılırken fiziksel, duygusal, sosyal, zihinsel vb. özelliklerini geliştirme ve bunlara bağlı sağlığını iyileştirme fırsatlarını elde etmektedir. Bu nedenle, öğrencilerde ilkokuldan itibaren oyun ve fiziki etkinliklere düzenli katılım alışkanlığı 219 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) geliştirme ve bunlara bağlı bilgi birikimini edinme, genel eğitimin önemli hedeflerinden biridir. Đlkokul düzeyinde, oyun ve fiziki etkinliklere katılımdan özellikle hareket yetkinliği ve aktif ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının altyapısının oluşturulması beklenir (MEB, 2012). Bu nedenle bu dersin öğretim programı hazırlanırken programın yanında sınıf öğretmenlerine yol göstermesi amacıyla Fiziksel Etkinlik Kartları (FEK) ve Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığı da hazırlanmıştır. Yeni ilkokul programlarının uygulanmasında temel unsuru öğretmen oluşturmaktadır. Yeni ilkokul programlarını anlayıp, öğrenme-öğretme sürecine uygulayacak ve sonuçları değerlendirecek olan öğretmendir. Sınıf öğretmenleri, öğrencileri tanımaları açısından öteki öğretim kademelerinde görev yapan meslektaşlarına oranla daha avantajlı durumdadırlar. Bu avantajlarını kullanarak öğrencilerin zayıf ve güçlü yönlerini saptamaları ve başarılı olabilecekleri alanlara doğru yönlendirebilmeleri öğrencilerin psiko-sosyal gelişimine olumlu katkıda bulunacaktır. Bu nedenle, bu dersi yürüten sınıf öğretmenlerinin oyun ve fiziki etkinlikler dersi öğretim programına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi önemli görülmektedir. Ayrıca bu dersin öğretim programının yeni uygulamaya konulması, konu ile ilgili yeni araştırmalara ihtiyaç oluşturmuştur. Bu noktadan hareketle, bu çalışmanın amacını sınıf öğretmenlerini görüşlerine göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programınıincelemek oluşturmaktadır. YÖNTEM Evren ve Örneklem:Araştırmanın evrenini 2014-2015 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Bolu Đli Merkez Đlçesinde bulunan 36 ilkokulda 1, 2, ve 3. sınıflara eğitim veren 491 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini iseaynı yıl ve dönemde bu okullardan 15’inde görev yapan 157 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır.Çalışmaya katılan 1. sınıf öğretmenlerinin 39’u kadın (%24.8), 14’ü erkek (%8.9); 2. sınıf öğretmenlerinin 45’i kadın (%28.7), 10’u erkek (%6.4) ve3. sınıf öğretmenlerinin 32’si kadın (%20.4), 17’si ise erkek (%10.8)tir. Veri Toplama Aracı: Araştırmaya katılan öğretmenlerden Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersine yönelik görüşlerini belirleme amacı ile Mirzeoğlu (2014) tarafından geliştirilen “Oyun ve Fiziki Etkinlikler Dersi Öğretim Programına Yönelik Öğretmen Görüşleri Anketi” kullanılmıştır. Anket hazırlanırken literatür taraması yapılmış ve uzman kanısı alınmıştır. Anket iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm öğretmenlerin kişisel bilgileri ile ilgilidir ve 12 soru bulunmaktadır. Đkinci bölümde ise ilgili ders ve dersin öğretim programı ile ilgili öğretmen görüşlerini belirlemeye yönelik 39 soru bulunmaktadır. Bu bölüm dört alt bölümden oluşmuştur: Oyun ve Fiziki Etkinlikler Dersi Öğretim Programına ilişkin görüşler, FEK’e ilişkin görüşler, Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığına ilişkin görüşler ve Genel Duruma ilişkin görüşler. Anketin bu bölümünde 3’lü dereceleme şeklinde puanlama sistemi kullanılmıştır; evet, kısmen ve hayır. Verilerin Çözümlenmesi: Araştırmada çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinden elde edilen verilerin çözümlenmesinde tanımlayıcı istatistik tekniklerinden % ve frekans kullanılmıştır. BULGULAR VE TARTIŞMA Çalışmaya katılan1, 2 ve 3. sınıf öğretmenlerinin yaklaşık yarısına göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programı öğretmenler için açık, anlaşılır (%45.2) ve yeterince rehberlik etmektedir(%43.9). Öğretmenlerkazanımların açık ve anlaşılır yazıldığını (%44.6), kazanımların öğrenci düzeyine uygun olduğunu(%49.7), programın çıktılarını desteklediğini (%49) ifade 220 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) etmişlerdir. Buna ilaveten,içeriğin kazanımlarla uyumlu olduğunu (%47.1), öğrenci düzeyine uygun olduğunu (%43.3), açık ve anlaşılır olduğunu (%44.6) ve öğretim ilkelerine uygun hazırlanmış olduğu (%52.2) belirtmişlerdir.Öğretmenler programda sunulan etkinliklerle ilgili olarak, kazanımlarla uyumlu olduğu (%51.6), sunulan oyun veya etkinliklerin açık ve anlaşılırolduğu (%55.4), öğrenci düzeyine uygunolduğu (%51) ve verilen örneklerin yeterli olduğu (%47.8) şeklinde görüş bildirmişlerdir.Ayrıcaöğretmenler programda verilen ölçme araçlarını kazanımlarla tutarlı (%47.1), açık ve anlaşılır (%50.3),kullanışlı (%50.3), örnek ölçme araçlarının sayısının yeterli(%43.9) olduğunubelirtmişlerdir.Araştırmada elde edilen bu sonuçlara göre, çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin yaklaşık yarısına göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programı ve onu oluşturan öğeler açık, anlaşılır, öğrenci ihtiyaçları ile tutarlı, kendileri için yol gösterici ve yeterli örneğe sahip bulunmuştur. Araştırmanın bu bulgusuyla Kazu ve Arslan (2014) ve Arslan ve Altay (2008)’ın yaptığı çalışmanın sonuçları çelişmektedir. Kazu ve Arslan (2014)’nın yaptığı çalışmada Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersinin kazanımlarının öğrencilerin gelişimlerine uygun olmadığını, bu dersin ders kitabının öğrencilerin seviyesine uygun olmadığını rapor etmiştir. Arslan ve Altay (2008) yaptığı çalışmada ise, sınıf öğretmenlerinin, beden eğitimi ders programına yönelik uygulamalarına ilişkin görüşlerinin olumsuz olduğu rapor etmiştir. Çalışmaya katılansınıf öğretmenlerine FEK ile ilgili sorulan sorulardan elde edilen görüşlere göre, 1, 2 ve 3. sınıf öğretmenlerinin yaklaşık yarısıFEK’i kazanımlarla uyumlu (%48.4), açık ve anlaşılır (%55.4), öğrenci düzeyine uygun (%50.3), kullanışlı (%51), yeterli sayıda (%52.2),yararlı ve öğretmene yol gösterici(%47.8) bulduklarını belirtmişlerdir. Araştırmada elde edilen bu sonuçlara göre, çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin FEK’lerin anlaşılırlığı, programla ilişkililiği ve kullanışlılığını orta düzeyde gördükleri söylenebilir. Araştırmanın bu bulgusu Usluoğlu (2014), Đrez, Yaman, Đrez ve Saygın (2013) ve Hunt (1998)’un yaptığı çalışmayla desteklenmektedir. Usluoğlu (2014) yaptığı çalışmada öğretmenler kartların büyük çoğunluğunu öğrenci düzeyine uygun, öğrencilerin büyük çoğunluğunun kartları rahatlıkla anladığı ve katılım gösterdiği şeklinde görüş bildirdiğini rapor etmiştir. Đrez, Yaman, Đrez ve Saygın (2013) yaptığı çalışmada Fiziksel Aktivite Kartlarının Beden Eğitimi derslerinde “beceri” gelişimi için oldukça kullanılır bir materyal olduğunu belirtmişlerdir. Hunt (1998) yaptığı çalışmada, öğretmenler TOPs programlarının onların özgüvenlerini ve rekabet ruhunu geliştirdiği, daha etkili organizasyon yöntemleri kullanımına katkı sağladığını, öğrencinin derste daha fazla aktif olmasını ve dersin daha eğlenceli geçmesine olanak sağladığını ve verilen görevlerin daha çok amaca yönelik olmasına katkı sağladığını rapor etmiştir. Çalışmaya katılan1, 2 ve 3. sınıf öğretmenlerine “Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığı” ile ilgili sorulan sorulara verilen cevaplara göre, kitapçıkta yer alan oyunların kazanımlarla tutarlılığı (%60.5), öğretmenler içinaçık ve anlaşılırlığı (%59.9), öğrenci düzeyine uygunluğu (%52.9), uygulanabilirliği (%63.7) ve oyunların sayılarının yeterliliği (%58) orta düzeydebulunmuştur.Bu sonuca göre, çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin Oyun Oynuyorum Derleme Kitapçığı ile ilgili görüşlerinin “kısmen”seçeneğinde birleştikleri belirlenmiştir. Çalışmaya katılansınıf öğretmenlerinin görüşlerine göre ilkokul öğrencileri için son derece önemli olan bu dersin işlenişine ilişkin okullarda uygun mekanların (%47.8) ve malzemelerin (%42.7) yeterli olmadığı, bu dersinöğretmenler tarafından düzenli olarak değil, ara sıraişlendiği (%59.2), ancak okul yöneticilerin yarısından fazlasınınbu ders için sınıf öğretmenlerini destekledikleri (%63) belirlenmiştir.Araştırmanın bu bulgusu Taşmektepligil, Yılmaz, Đmamoğlu ve Kılcıgil (2006) ve Usluoğlu (2014)’nun yaptığı çalışma ile desteklenmektedir. Taşmektepligil, 221 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yılmaz, Đmamoğlu ve Kılcıgil (2006) yaptıkları çalışmada okullarda yeterli tesis ve malzeme bulunmadığını ve sportif faaliyetlere okul idarelerinin yeterli desteği vermediğini rapor etmişlerdir. Usluoğlu (2014) ise yaptığı çalışmada, öğretmenlerin görüşlerine göre FEK’lerin çoğunluğu için model ihtiyacı, yönlendirme ihtiyacı belirlenirken, uygun fiziksel mekân ve yeterli materyal olması gerektiği konusunda görüş birliği içerisinde olduklarını rapor etmiştir. Sonuç olarak,çalışmaya katılan öğretmen görüşlerine göre Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programı ve yardımcı materyalleri, orta düzeyde açık, anlaşılır, kullanışlı, yol gösterici, öğrenci düzeyine uygun ve uygulanabilir bulunmuştur. Ayrıca, bu dersin etkili işlenebilmesi için yeterli mekân ve malzemenin olmadığı, öğretmenler tarafından düzenli olarak işlenmediği ancak, okul yönetiminin bu ders için öğretmenleri destekledikleri belirlenmiştir. Bu nedenle, bu noktadan hareketle oyun ve etkinlikler okul imkânlarına göre revize edilmeli veya okuldaki uygulama alanları geliştirilmelidir. Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi öğretim programının amaca uygun şekilde uygulanabilmesi için okullara yeterli düzeyde materyal desteği sağlanmalıdır. Ayrıca programı uygulayan öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilmeli, kartların nasıl kullanılacağı ve uygulanacağı uygulamalı olarak gösterilmelidir. Bununla beraber benzer çalışmalar daha fazla öğretmenin katılımı ile farklı illerde de tekrar edilmelidir. Seçilmiş Kaynaklar Arslan Y. ve Altay F.(2008). Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi ders programı ve ders uygulamalarına ilişkin görüşleri, Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Dergisi, 19 (2), 63-79. Hunt S.(1998). Cross-culturalissues in theuse of quality of life meassures in randomisedcontrolledtrials. M. Staquet, R. Hays ve P. Fayers (eds.), Quality of life assesment in clinicaltrials(ss. 51-68) içinde, Oxford: Oxford UniversityPress. Đrez, S.G., Yaman M., Đrez, G.B. ve Saygın, Ö. (2013). Fiziksel etkinlik kartları uygulamasının ilköğretim Beden Eğitimi derslerindeki öğretmen davranışlarına etkisi.International Journal of Human Sciences, 2013 Kazu H. ve Aslan S. (2014). Birinci sınıflarda görev yapan öğretmenlerin Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi ileilgili görüşlerini belirlemektir. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (Fırat UniversityJournal of SocialScience) Cilt: 24, Sayı: 1, Sayfa: 49-63. Usluoğlu, Z. (2014). Fiziksel Etkinlik Kartlarına (FEK) ilişkin öğrenci, öğretmen ve veli görüşleri ve öğrencilerin Beden Eğitimi ve Spor dersine ilişkin tutumlarına etkisi, Yayınlanmamış Yüksek lisans tezi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bolu. Anahtar Kelimeler: Oyun ve Fiziki Etkinlikler Dersi, Sınıf öğretmeni, öğretim Programı 222 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 27. SATRANÇ OYNAMAYI BĐLE VE BĐLMEYEN 5.SINIF ÖĞRENCĐLERĐNĐN PROBLEM ÇÖZME BECERĐ PUANLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Dilek GAZĐOĞLU 1 , Yüksel YAMAN 1 , Hakkı ÇOKNAZ 1 A.Đ.B.Ü.,BESYO,Türkiye ÖZET Giriş: Hindistan’da tahmini 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji sporu(oyunu)dur. Efsaneye göre Hindistan hükümdarı danışmanlarına, çocuklarının savaşta iyi düşünen başarılı birer general olmaları için bir yol bulmaları talimatını vermiştir. Satranç bunun sonucunda ortaya çıkmıştır. Keşfedildikten sonra satranç yüzyıllar boyunca dünyadaki tüm ülkelere yayılmıştır(1). Türkiye’de satrancın gelişimi, satranç derneklerinin kurulmasıyla farklı bir boyut kazanmıştır. 1936’da Ankara Satranç Derneği, 1943’de ise Đstanbul Satranç Derneğinin kurulması satranç adına büyük bir atılım olarak görülmüştür. Bu derneklerin bir araya gelmesiyle 1954’de Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) kurulmuştur(2). 2005 – 2006 öğretim yılında ise Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Satranç Federasyonu arasında imzalanan protokol ile satrancın ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak verilmesi karara bağlanmıştır (3). Satrancın okullara ders olarak girmesinin nedeni, birçok ders konusunun anlaşılmasında araç rolü üstlenebileceğinin düşünülmesidir. Yapılan bilimsel çalışmalar satrancın olumlu yanlarını ortaya koymaktadır. Frank’a (1974) göre satranç, kavrama hızının büyük ölçüde artmasına neden olmaktadır. Olaylar arasında sebep – sonuç ilişkisi kurmada satrancın yararlı olduğu söylenebilir. Satranç, oyun içinde ürettiği farklı ve etkili problemler sayesinde bireylerde yaratıcı düşünceyi geliştirmektedir (3). Matematik ve satranç ile ilgili çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların daha çok ilköğretim dönemi ve üzerindeki çocuklarda yoğunlaştığı, problem çözme becerileri ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin incelendiği, problem çözme becerilerini kazandırılmasında uygulanan eğitim programlarının etkililiğine bakıldığı, matematik öğretimi üzerinde cinsiyet, zekâ, sosyoekonomik düzey gibi faktörlerin araştırıldığı görülmektedir(4). Bu çalışmada amaç, satranç oynamayı bilen ve bilmeyen öğrencilerin problem çözme puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemektir. Yöntem: Bu araştırma nicel bir araştırma olup, mevcut durumu sorgulayan betimsel bir araştırmadır. Bu araştırmanın evreninin 5. sınıfta okuyan 111 öğrenci(44 satranç oynamayı bilen, 67 satranç oynamayı bilmeyen) aynı zamanda örneklemini oluşturmaktadır. Çalışmada 5.sınıflara için hazırlanmış olan doğal sayılara ilişkin problem çözme testinin güvenirlik (KR) 0,55, testin güçlüğü (P) = 0,76 bulunmuştur. Çalışmada testteki soru sayısı 38’dir. Problem Çözme Ölçeği, ilgili kurumlardan izin alınarak 5. Sınıfta okuyan 111 öğrenciye okullarında uygulanmıştır. Araştırmada verilerin analizinde betimsel istatistik, Independent Sampel T- test, Mann-Whitney U istatistiksel teknikleri kullanılmıştır. Bu çalışmada anlamlılık düzeyi çalışmanın başında p<0.05 olarak belirlenmiştir. Bulgular: Satranç oynamayı bilen ve bilmeyen öğrencilerin problem çözme puanları karşılaştırıldığında, bilenler lehine, istatistiksel bir farkın olduğu görülmüştür (p<0.01). Satranç oynamayı bilen kız ve erkek öğrencilerinin problem çözme becerilerinin karşılaştırılmasında 223 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) istatistiksel bir farkın olmadığı görülmüştür (p>0.05). Satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf erkek öğrenciler ile satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf kız öğrencilerin problem çözme puanları karşılaştırıldığında istatistiksel bir fark görülmemiştir (p>0.05). Satranç oynamayı bilen 5.sınıf kız öğrenciler ile satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf kız öğrencilerin problem çözme puanları karşılaştırıldığında, bilenler lehine, istatistiksel bir farka rastlanmıştır (p<0.05). Satranç bilen 5.sınıf erkek öğrenciler ile satranç oynamayı bilmeyen 5.sınıf erkek öğrencilerinin problem çözme puanlarının karşılaştırılmasında istatistiksel, bilenler lehine, istatistiksel bir farka rastlanmıştır(p<0.05). Sonuç ve Tartışma: Sadık (2006), “ilköğretim okullarının 4. ve 5. sınıflarında okuyan satranç bilen öğrenciler ile satranç bilmeyen öğrencilerin doğal sayılara ilişkin dört işlem ve problem çözme başarılarının karşılaştırılması” isimli araştırmasında satranç oynamayı bilen ve satranç oynamayı bilmeyen öğrenciler arasında istatistiksel bir farka rastlamıştır(5). Frank (1974) “Satranç ve doğal yetenekler” isimli araştırmasında iyi satranç oynayan çocukların üç boyutlu kavramada ve sayısal yeteneklerde çok üstün olduğu görülmüştür. Araştırmada, satrancın sayısal yeteneklerin yanı sıra, sözel yetenekleri de geliştirdiği vurgulanmaktadır(6). Bizim yaptığımız araştırmayla benzerlik gösteren bu çalışmalar bizlere bir kez daha göstermiştir ki, satranç oynamayı bilen öğrencilerin satranç oynamayı bilmeyen öğrencilere göre problem çözme yeteneklerinin daha üstün olduğu göstermektedir. Kaynaklar 1- http://www.satrancogretmenim.com 2- Dalkıran, H. S(1998) “Modern Satrançta Açılışlar ve Tuzaklar Ansiklopedisi”. Đstanbul: Đnkılap Kitapevi 3- http://www.tsf.org.tr 4-Tekneci S., S.(2009). “Okul Öncesi Dönemde Alınan Satranç Eğitiminin Đlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerin Matematik Becerileri Üzerindeki Etkisinin Đncelenmesi” AĐBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bolu 5-Sadık R.(2006). Đlköğretim 4. ve 5. Sınıf Satranç Bilen Öğrenciler Đle Satranç Bilmeyen Öğrencilerin Doğal Sayılara Đlişkin Dört Đşlem ve Problem Çözme Başarılarının Karşılaştırılması,” AĐBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlamamış Yüksek Lisans Tezi, Bolu 6- Frank A. (1974) Chess and Aptitudes. American Chess Foundation, December Anahtar Kelimeler : Satranç, Problem çözme Becerileri 224 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 46. ĐLKÖĞRETĐM ÖĞRENCĐLERĐNĐN FĐZĐKSEL ETKĐNLĐĞE KATILIM NEDENLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ: NEVŞEHĐR ÖRNEĞĐ Đrem Kübra DEMĐREZEN1, Fatma SAÇLI UZUNÖZ1 (1) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Eğitim Fakültesi/ Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi Bölümü,Türkiye ÖZET Giriş: Günümüzde aşırı kilo ve obezite, özellikle çocukluk ve gençlik döneminin önemli sorunu haline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (2012)’nün raporlarına bakıldığında, dünyadaki çocukların %10’unun kilolu ve obez olduğu görülmektedir. Aşırı kilo ve obezite beraberinde, kalp-damar hastalıkları ve şeker hastalığını getirmekte, bireyin fiziksel sağlığını olumsuz etkilediği gibi aynı zamanda sosyal ve zihinsel sağlığına da zarar vermektedir. Freedman ve diğ., (2007)’ne göre, fiziksel aktivitenin yeterli düzeyde yapılmamasının nedeni, çocukluktan başlayan hareketsizliğin, bilgi, beceri, tutum ve davranış biçimlerinin ilerleyen yaşlarda da sürdürülmesidir. Oysaki, çocukların henüz 16 yaşına gelmeden, küçük yaşta iken aktif ve hareketli bir yaşam biçimi edinmiş olmaları gerekmektedir. Çocuk ve gençlerin hareket kültürü kazanabilmeleri, aktif ve hareketli bir yaşam sürdürebilmeleri için öncelikle onları hareket etmeye yönlendiren nedenleri, bir başka deyişle motivasyonlarını ortaya çıkarmak gerekir (Zahariadis ve Biddle, 2000). Bu konuda yapılmış araştırma sonuçları, fiziksel yönden aktif olmanın pek çok nedeni olduğunu göstermiştir. Başarı/statü, takım atmosferi, fitness, enerji harcama, beceri gelişimi, arkadaşlık, eğlence, yetenek ve fiziksel kondisyon gibi temel motivasyon kaynakları fiziksel aktivite ve spora katılımda ön plana çıkmıştır (Gill, Gross ve Huddleston, 1983; Rickel, Park ve Morales, 2012; Sit ve Lindner, 2007). Bu konuda ülkemizde yapılan araştırmaların çoğunlukla, belirli bir spor branşındaki öğrencilerle (Altıntaş ve Bayar Koruç, 2014; Şirin, Çağlayan, Çetin ve Đnce, 2008), ortaöğretim ya da yükseköğretim öğrencileriyle (Şimşek, 2010; Ekmekçi, Arslan, Dağlı Ekmekçi ve Ağbuğa, 2010) ya da yalnızca erkek öğrencilerle (Arslan ve Altay, 2009) yürütüldüğü görülmüştür. Bu nedenle, özellikle belli bir spor branşında lisanslı olarak spor yapmayan ancak serbest zamanlarında fiziksel etkinliklere katıldığını ifade eden çocuk ve gençlerin fiziksel etkinliğe katılım nedenlerinin araştırılması ihtiyacından hareketle, Nevşehir il merkezinde öğrenim gören ilköğretim öğrencilerinin fiziksel etkinliğe katılım nedenlerini belirlemek, katılım nedenlerinin cinsiyet ve okul düzeyine göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymak amacıyla bu araştırma yürütülmüştür. Yöntem Araştırma Grubu: Betimsel yöntemle yürütülen araştırma, 2014-2015 eğitim öğretim yılı güz döneminde, Nevşehir merkezindeki iki ilkokul ve ortaokulda yürütülmüştür. Araştırmaya, herhangi bir spor branşında lisansı olmayan, ancak beden eğitimi dersi dışında bireysel ya da grup olarak fiziksel bir etkinlikte yer alan gönüllü öğrenciler katılmıştır. Bu kapsamda, yaşları 814 arasında değişen, 170 ilkokul, 159 ortaokul öğrencisi olmak üzere toplam 329 (164 kız, 165 erkek) ilköğretim öğrencisine ulaşılmıştır. Öğrencilerin sınıf düzeylerine göre dağılımları şu şekildedir: Đkinci sınıf n=58; üçüncü sınıf n=58; dördüncü sınıf n=54; beşinci sınıf n=39; altıncı 225 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) sınıf n=32; yedinci sınıf n=38; sekizinci sınıf n=50. Öğrencilere ne tür fiziksel etkinlikler yaptıkları sorulduğunda, 120’si (%36) yalnızca yürüdüğünü ya da koştuğunu ifade ederken, 209’u (%64) ise bazı sportif becerilere katılım gösterdiklerini belirtmişlerdir. Sportif becerileri belirten öğrenci sayıları şu şekildedir: Atletizm (2), badminton (14), basketbol (17), bisiklet (1), boks (3), futbol (16), güreş (1), halk oyunları (20), hentbol (3), cimnastik (24), judo (7), karate (1), masa tenisi (1), taekwondo (3), tenis (1), voleybol (6). Veri Toplama Aracı: Veri toplama aracı olarak, 9-17 yaş aralığındaki genç bireylerin sportif etkinliklere katılım nedenlerini belirlemek amacı ile Gill, Gross ve Huddleston (1983) tarafından geliştirilen “Spora Katılım Güdüsü Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe’ye çevirisi ve üniversite öğrencilerinde güvenirlik çalışması Çelebi (1993), 9-17 yaş grubu öğrencileri için geçerlik ve güvenirlik çalışması ise Oyar, Aşçı, Çelebi ve Mülazımoğlu (2001) tarafından yapılmıştır. Ölçekteki maddeler “Çok Önemli (1)”, “Az Önemli (2)”, ve “Hiç Önemli Değil (3) şeklinde değerlendirilmekte, elde edilen düşük değerler o maddenin daha önemli olduğunu göstermektedir. Alt boyutlar için Cronbach’s alfa iç tutarlılık katsayısı α=.61 ile α=.78 arasında değişmiş, toplam ölçek için α=.86 bulunmuştur. Bu araştırma kapsamında hesaplanan iç tutarlık katsayılarının ise alt boyutlarda α=.69 ile α=.86 arasında değiştiği, toplam ölçek için ise α=.88 olduğu görülmüştür. Ölçeğin yapı geçerliğini test etmek amacıyla uygulanan açımlayıcı faktor analizinde, ölçekte yer alan 30 maddenin 7 faktörde (takım üyeliği/ruhu, fiziksel uygunluk/enerji harcama, başarı/statü, yarışma, arkadaşlık, eğlence, beceri gelişimi) toplandığı, ortaya çıkan 7 faktörün ölçeğin %60.45’ini açıkladığı bulunmuştur. Faktor yükü 0.40 kabul edilerek yapılan analiz sonucu ölçekteki 26 maddenin, 9-17 yaş grubu Türk öğrencileri için geçerlik ve güvenirlik çalışması (Oyar, Aşçı, Çelebi ve Mülazımoğlu, 2001) sonucunda elde edilen faktör örüntüleri ile benzer örüntüler ortaya koyduğu görülmüştür. Farklılık olarak, hareket/aktif olma boyutunda yer alan üç madde (16, 17, 30) diğer boyutlara dağıldığından bu boyut ölçekte yer almamıştır. Öncesinde bu boyutta yer alan “Birşeylerle uğraşmak hoşuma gider” maddesinin (16), altıncı faktör olan eğlence boyutunda yer aldığı; “Hareketi severim” maddesinin (17) ikinci faktör olan fiziksel uygunluk/enerji boyutunda yer aldığı; “Malzeme ve tesislerden yararlanmak isterim” maddesinin (30) ise birinci faktör olan takım üyeliği boyutunda yer aldığı görülmüştür. Ayrıca, öncesinde beceri gelişimi boyutunda yer alan “Branşımda yükselmeyi isterim” maddesinin (23), üçüncü faktör olan başarı/statü boyutunda yer aldığı görülmüştür. Bu maddelerin yapıları incelendiğinde yer aldıkları boyutlarla uyumlu oldukları düşünülebilir. Verilerin Toplanması: Đl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi eğitim işbirliği protokolü çerçevesinde, okul müdürleri ve ders öğretmenlerinin bilgileri dahilinde öğrencilerin uygun olduğu ders saatlerinde araştırmacının birebir öğrencilerle görüşerek ölçeği doldurmalarını istemesi yoluyla veriler elde edilmiştir. Verilerin Analizi: Araştırma grubunun demografik özelliklerinin belirlenmesinde frekans ve yüzde, ölçekten elde edilen puanların belirlenmesinde ortalama ve standart sapma değerleri hesaplanmıştır. Yapılan karşılaştırmalarda, bağımsız gruplarda t-testi kullanılmıştır. Verilerin güvenirliği Cronbach Alfa, geçerliği ile açımlayıcı faktör analizi yoluyla değerlendirilmiştir. Bulgular: Đlköğretim öğrencilerinin fiziksel etkinliğe katılımlarına ilişkin ortaya konulan temel nedenlerin ortalama ve standart sapma değerleri hesaplandığında, sırasıyla en çok “takım üyeliği/ruhu” (1.23±.41), “beceri gelişimi” (1.23±.49), “arkadaşlık” (1.24±.40), “yarışma” 226 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (1.26±.47) ve “eğlence” (1.28±.39) faktörlerinin ön plânda olduğu, buna karşın, fiziksel uygunluk (1.46±.49) ile başarı/statü (1.42±.45) faktörlerinin en son sırada yer aldığı belirlenmiştir. Öğrencileri fiziksel etkinliğe katılmaya yönelten 30 neden, en çok tercih edilenden en az tercih edilene göre incelendiğinde ise; en önemli beş neden “liderleri, antrenörleri veya eğiticileri severim” (1.09±.37), “ailem ve yakın arkadaşlarım oynamamı istiyor” (1.14±.38), “takımda olmayı severim” (1.17±.44), “seyahati severim” (1.17±.45), “becerilerimi geliştirmek istiyorum” (1.21±.51) dur. Öğrencilerin fiziksel etkinliğe katılmalarında en az önem teşkil eden beş neden ise “hareketi severim” (1.51±..74), “enerjimi tüketmek istiyorum” (1.53±.72), “popüler olmak isterim” (1.57±.77), “stresimi azaltmak istiyorum” (1.64±.77), “statü ve saygınlık kazanmak isterim” (1.66±.81) dir. Đlköğretim öğrencilerinin fiziksel etkinliğe katılım nedenleri cinsiyete göre karşılaştırıldığında, “yarışma” (t=2.28, p=.02), “eğlence” (t=1.97, p=.04) ve “başarı/statü” (t=2.60, p=.01) faktörleri açısından cinsiyete göre farklılık gösterdiği (p<.05), bu faktörlerin erkek öğrenciler açısından daha önemli olduğu (p<.05) bulunmuştur. Öğrencilerin fiziksel etkinliğe katılım nedenleri okul düzeyine göre karşılaştırıldığında, katılım nedenlerinin “yarışma” (t=-2.27, p=.02), “eğlence” (t=-2.56, p=.01), “fiziksel uygunluk” (t=7.00, p=.00), “başarı/statü” (t=-2.42, p=.02) faktörleri açısından farklılık gösterdiği (p<.05), bu faktörlerin ilkokul öğrencileri açısından daha önemli olduğu bulunmuştur. Bu araştırmada, belirli bir spor branşında lisanslı olarak spor yapmayan ancak, serbest zamanlarında fiziksel olarak aktif olduğunu belirten 8-14 yaş grubundaki öğrenciler tarafından fiziksel etkinliğe katılımda önemli olan nedenler ortaya konulmuştur. Fiziksel etkinliğe katılım nedenlerinin hem cinsiyete, hem de okul düzeyine göre farklılık gösterdiği görülmüştür. Sonuç olarak, çocuk ve gençlerin hareketli bir yaşam tarzı kazanmaları ve bu yaşam biçimini devam ettirmeleri isteniyorsa, onları fiziksel etkinliğe katılmaya yönlendiren faktörler dikkate alınmalı ve bu doğrultuda fiziksel etkinlikler plânlanarak uygulanmalıdır. Araştırmadan elde edilen bulgular, bu alandaki farklı araştırma sonuçları ve ilgili literatür doğrultusunda detaylı olarak tartışılacak ve yorumlanacaktır. Kaynaklar 1- Altıntaş, A, Koruç Bayar, P. (2014). Determining participation motivation of young athletes with regard to gender and sport type. International Journal of Science Culture and Sport, SI (1), 61-67. Doi: 10.14486/IJSCS73 2- Arslan. Y. ,Altay. F. , (2009) Đlköğretim okul takımlarındaki erkek öğrencilerin spora katılım güdülerinin incelenmesi. Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 4(2), 59-66. 3- Dünya Sağlık Örgütü [World Health Organization] (2010). Global strategy on diet, physical activity and health: Childhood overweight and obesity. http://www.who.int/dietphysicalactivity/childhood/en/ adresinden 9 Şubat 2011 tarihinde erişilmiştir. 227 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 4- Ekmekçi. R., Arslan. Y., Dağlı Ekmekçi. A., Ağbuğa. B. (2010). Üniversite öğrencilerinin spora bakış açılarının ve spora katılım güdülerinin belirlenmesi. e-Journal of New World Sciences Academy Sports Sciences, 2B0043, 5(2) 104-114. 5- Freedman, D.S., Mei, Z., Srinivasan, S.R., Berenson, G.S., & Dieta, W.H. (2007). Cardiovascular risk factors and excess adiposity among overweight children and adolescents: The Bogalusa heart study. Journal of Pediatrics, 150, 12-17. 6- Gill, D. L., Gross, J. B., & Huddleston, S. (1983). Participation motivation in youth sports. International Journal of Sport Psychology, 14, 1-14. 7- Oyar, Z.B., Asci, F.H., Celebi, M,. & Mulazimoglu, Ö. (2001). Spora katılım güdüsü ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Dergisi, 12 (2), 21-32. 8- Rickel, K., Park, R.S., & Morales, J. (2012). Multiple groups confirmatory factor analysis of the motivational factors influencing individuals’ decisions about participating in intramural sports. Sport Management International Journal, 8 (2), 69-79. 9- Şimşek, Y.K. (2010). Türk ekstrem sporcularının spora katılım güdüleri üzerine nitel bir araştırma, Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 5(3), 107-118. 10- Şirin, E.F., Çağlayan, H.S., Çetin M.Ç., Đnce, A. (2008). Spor yapan lise öğrencilerinin spora katılım motivasyonlarına etki eden faktörlerin belirlenmesi. Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2(2), 98-110. 11- Sit, C., & Lindner, K. (2007). Achievement goal profiles, perceived ability and participation motivation for sport and physical activity. International Journal of Sport Psychology, 38(3), 283303. 12- Zahariadis, N.P. & Biddle, S.J.H. (2000).Goal orientations and participation motives in physical education and sport: Their relationship in English schoolchildren. Athletic Insight The Online Journal of Sport Psychology, 2 (1), 1-12. Anahtar Kelimeler : Hareketli Yaşam, Fiziksel Etkinlik, Katılım, çocuk Ve Gençlik 228 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 71. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMENLERĐNĐN MOTĐVASYON DÜZEYLERĐNĐN ÖĞRENCĐLERĐNĐN MOTĐVASYON DÜZEYLERĐNE ETKĐSĐ Tuğba DURAN1, Gökçe ERTURAN ĐLKER1 (1) Pamukkale Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Giriş: Öz-Belirleme Kuramı (Ryan & Deci, 2000), insan motivasyonunu ve kişiliğini anlamaya çalışan, davranışsal öz-düzenleme ve kişilik gelişiminin önemini vurgulayan bir yaklaşımdır. Kuram, bireylerin devam eden psikolojik gelişimi, bütünlüğü ve iyi oluş hali için gerekli olan içsel psikolojik ihtiyaçların varlığından söz eder. Bu ihtiyaçlar özerklik, yeterlik ve ilişkili olmadır. Sosyal ortamların çeşitli özelliklerinin, bu üç temel psikolojik ihtiyacın tatmin edilmesi aracılığı ile bireylerin motivasyon düzeylerini etkilediği kabul edilmektedir. Beden eğitimi ders ortamında da benzer şekilde algılanan özerklik desteği öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçlarının ne düzeyde tatmin edildiğini (Standage, Duda & Ntoumanis, 2006), psikolojik htiyaçların tatmini ise onların derse ilişkin motivasyon düzeylerini etkilemektedir (Deci & Ryan, 2002; Standage, Duda & Ntoumanis, 2005). Ders ortamını oluşturan ve düzenleyen beden eğitimi öğretmenlerinin bu ilişkideki rolü göz önüne alındığında onların, öğrenme ortamına ne düzeyde bir öğretme motivasyonu ile geldikleri önem kazanmaktadır. Buradan hareketle bu araştırma beden eğitimi öğretmenlerinin öğretmeye ilişkin motivasyon düzeylerinin, öğrencilerinin beden eğitimi derslerinde algılanan özerklik, motivasyonel düzenlemeler, psikolojik ihtiyaç doyumu, öz-saygı, öznel zindelik ve konsantrasyon düzeyleri üzerine etkisini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Araştırma, betimsel nitelikte ve korelasyonel bir çalışmadır. Araştırma Grubu Araştırma, Denizli ilinde 87 farklı lisede görev yapan 23-60 yaş aralığında ( yaş = 40.57±7.48; görev süresi = 15.58±8.25) 177 beden eğitimi öğretmeni (39 kadın, 138 erkek) ve 461 lise öğrencisi (253 kız, 208 erkek; yaş = 15.65±0.96) ile gerçekleştirilmiştir. Veri Toplama Araçları Öğretme Motivasyonu Ölçeği: Öğretme Motivasyonu Ölçeği, Kauffman, Yılmaz-Soylu ve Duke (2011) tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 12 madde ve içsel ve dışsal motivasyon olmak üzere iki alt boyuttan oluşan, 5’li likert tipi (“hiç katılmıyorum=1”, “tamamen katılıyorum=5”) bir veri toplama aracıdır. Ölçekten alınan yüksek puanlar yüksek düzeyde öğretme motivasyonuna sahip olunduğunu, düşük puanlar ise öğretme motivasyonunun düşük düzeyde olduğuna işaret etmektedir (Kauffman, Yılmaz-Soylu & Duke, 2011). Özerklik Desteği Ölçeği: Hagger ve diğerleri (2007) tarafından geliştirilmiş, Müftüler ve Đnce (2012) tarafından Türkçeye uyarlanmış ölçek 12 madde ve tek boyuttan oluşmaktadır. Ölçek 7’li Likert derecelendirmeye sahiptir. 229 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Đhtiyaç Doyumu Ölçeği: Orjinali Deci ve Ryan (1991) tarafından geliştirilen, Cihangir-Çankaya ve Bacanlı (2003) tarafından uyarlama çalışması yapılan ölçekte bireyin üç temel psikolojik ihtiyacını ölçen 21 madde bulunmaktadır. Özerklik, yeterlik ve ilişkili olma olmak üzere üç alt boyuttan oluşmaktadır. Her madde 7 aralıklı ölçek kullanılarak derecelenmektedir. Durumsal Güdülenme Ölçeği: Ölçek, Guay, Vallerand ve Blanchard (2000) tarafından geliştirilmiş, Daşdan Ada ve diğerleri (2012) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Her madde 7 aralıklı ölçek kullanılarak derecelenmekte (1= Bütünüyle uygun değil – 7= Bütünüyle uygun), 16 maddeden oluşmakta ve dört alt ölçeği içermektedir. Bu alt ölçekler içsel güdülenme, özdeşimle güdülenme, dışsal güdülenme ve güdülenmemedir. Rosenberg Öz-Saygı Ölçeği: Ölçek, Rosenberg (1965) tarafından geliştirilmiş, Türkçe’ye Çuhadaroğlu (1985) tarafından uyarlanmıştır. Beş olumlu, beş olumsuz ifade içeren tek boyutlu ve 4’lü Likert tipi bir ölçektir. Ölçekten alınan düşük puan düşük öz-saygı düzeyini, yüksek puan da yüksek öz-saygı düzeyini göstermektedir. Öznel Zindelik Ölçeği: Ryan ve Frederick (1997) tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 1 tanesi olumsuz olmak üzere 7 maddeden oluşmaktadır ve 7’li Likert derecelendirmeye sahiptir (1 Bana hiç uymuyor, 7 Bana tamamen uyuyor). Beden Eğitimi Derslerinde Konsantrasyon Ölçeği: Ölçek Standage ve diğerleri (2005) tarafından geliştirilmiş kullanılmıştır. Ölçek dört tanesi olumlu, iki tanesi olumsuz olmak üzere altı maddeden oluşmaktadır. Ölçek 5’li Likert derecelendirmeye sahiptir (1 Asla, 5 Her zaman). Verilerin Toplanması: Çalışma ile ilgili gerekli izinler Denizli Đl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alındıktan sonra veriler, Denizli’de lise düzeyinde görev yapan beden eğitimi ve spor öğretmenlerine 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Öğretme Motyivasyonu Ölçeği uygulanmıştır. Dışsal ve içsel motivasyon alt boyutlarından oluşan bu ölçekten alınan puanlar analiz edilerek, “içsel motivasyonu yüksek-dışsal motivasyonu düşük” ve “içsel motivasyonu düşük-dışsal motivasyonu yüksek” iki grup öğretmen belirlenmiştir. Đki yüksek içsel motivasyona sahip, üç dışsal motivasyona sahip beden eğitimi öğretmenine tekrar ulaşılarak öğrencilerine öğrenci ölçek paketi uygulanmıştır. Öğrencilere ölçek paketi beden eğitimi ders saatinde uygulanmış, uygulama öncesinde öğrencilere, çalışmanın amacı ve çalışmadan elde edilen verilerin yalnızca araştırma kapsamında kullanılacağı, kimse ile paylaşılmayacağı açıklanmıştır. Verilerin Analizi: Beden eğitimi öğretmenlerine uygulanan Öğretme Motivasyonu Ölçeği’nden elde edilen veriler betimsel istatistikler aracılığı ile analiz edilmiştir. Đçsel motivasyonu yüksek ve dışsal motivasyonu yüksek olan beden eğitimi öğretmnlerinin öğrencilerinden oluşan iki farklı grubun farklı ölçeklerden elde ettikleri puanlar Bağımsız Gruplarda T Testi ile karşılaştırılmıştır. Bulgular: Bağımsız Gruplarda T Testisonuçlarına göre içsel motivasyonu yüksek-dışsal motivasyonu düşük ve içsel motivasyonu düşük-dışsal motivasyonu yüksek olan beden eğitimi öğretmenlerinin öğrencileri arasında algılanan özerklik desteği, özerklik ihtiyacı tatmini, ilişkili olma ihtiyacı tatmini, öz-saygı ve güdülenmeme değişkenleri açısından anlamlı fark bulunmuştur. Đçsel motivasyonu yüksek-dışsal motivasyonu düşük öğretmene sahip olan öğrencilerin algılanan özerklik desteği, özerklik ihtiyacı tatmini, ilişkili olma ihtiyacı tatmini ve öz-saygı düzeyleri diğer gruba kıyasla anlamlı düzeyde yüksek iken içsel motivasyonu düşük230 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) dışsal motivasyonu yüksek öğretmene sahip olan öğrencilerin güdülenmeme düzeyleri diğer gruba kıyasla anlamlı düzeyde yüksektir. Tartışma ve Yorum: Beden eğitimi öğretmenlerinin öğretmeye içsel olarak motive olmalarının ders ortamında öğrencilere özerklik desteği sağlayıcı biçimde davranmalarını sağladığı ve böylece öğrencilerin algılanan özerklik desteği düzeyinde artışa neden olduğu görülmüştür. Đçsel olarak öğretmeye motive olan öğretmen ders ortamında da öğrencilerine özerklik desteği sağlayıcı bir öğrenme ortamı yaratmıştır. Bunun sonucu olarak içsel motivasyonu yüksek olan öğretmenlerin derslerinde öğrencilerin, dışsal motivasyonu yüksek olan öğretmenlerin öğrencilerine kıyasla, temel psikolojik ihtiyaçlarının iki tanesi (özerklik ve ilişkili olma) ve özsaygı düzeyleri anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Dışsal motivasyonu yüksek olan beden eğitimi öğretmenlerinin özerklik desteği sağlayan bir öğrenme ortamı yaratmamalarının bir sonucu olarak da öğrencilerin derse ilişkin güdülenmeme düzeyleri yüksek bulunmuştur. Farklı sınıf düzeylerinde yapılan çalışmalardan bazıları (Bieg, Backes & Mittag, 2011; Müller ve diğ., 2009) öğretmenlerin içsel motivasyon düzeylerinin öğrencilerin içsel motivasyon düzeylerine etki etmediğini belirlerken, bazı çalışmalar (Roth ve diğ., 2007) bu iki değişken arasında ilişki bulmuştur. Bu çalışma, beden eğitimi derslerinde öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçlarının tatmin edilmesi ve öz-saygı düzeylerinin artırılması için, öğretmenin derse içsel olarak motive olmuş biçimde gelmesinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Beden eğitimi öğretmenlerinin mesleğine değer vermesi, sevmesi, kendini değerli hissetmesi ve buna bağlı olarak da öğretmeye ilişkin içsel motive olmaları için Milli Eğitim Bakanlığına, öğretmen yetiştiren kurumlara ve en önemlisi de öğretmenlerin kendilerine çok iş düşmektedir. Kaynaklar Bieg, S., Backes, S. & Mittag, W. (2011). The role of intrinsic motivation for teaching, teachers’ care and autonomy support in students’ self-determined motivation. Journal for Educational Research Online, 3(1), 122–140. Cihangir-Çankaya, Z. & Bacanlı, H. (2003). Đhtiyaç doyum ölçeği uyarlama çalışması. VII. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresine Sunulmuş Bildiri, 9–11 Temmuz, Malatya. Çuhadaroğlu, F. (1985). Gençlerde benlik saygısı ile ilgili bir araştırma. XXI. Ulusal Psikiyatri ve Nöroloji Bilimleri Kongresi, Mersin. Daşdan Ada, E.N., Aşçı, F.H., Kazak Çetinkalp & F.Z., Altıparmak, E. (2012). Durumsal Güdülenme Ölçeği’nin (DGÖ) Beden Eğitimi Ders Ortamı Đçin Geçerlik ve Güvenirliği. Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 10(1), 7-2. Deci, E. L., & Ryan, R. M. (1991). A motivational approach to self: Integration in personality. In R. Dienstbier (Ed.), Nebraska Symposium on Motivation: Vol. 38. Perspectives on motivation (pp. 237–288). Lincoln: University of Nebraska Press. Deci, E. L., & Ryan, R. M. (2002). Self-determination research: Refl ections and future directions. In E. L. Deci & R. M. Ryan (Eds.), Handbook of self-determination research (pp. 431–442). Rochester, NY: University of Rochester Press. Guay, F., Vallerand, R.J. & Blanchard, C. (2000). On the Assessment of Situational Intrinsic and Extrinsic Motivation: The Situational Motivation Scale (SIMS). Motivation and Emotion, 24, 3. 231 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Hagger, M.S., Chatzisarantis, N.L.D. Hein, V., Soos, I., Karsai, I. & Lintunen, T. (2007). The perceived autonomy support for exercise settings (PASSES): Development, validity, and crosscultural invariance in young people. Psychology of Sport and Exercise, 8(5), 632-653. Kauffman, D., Yılmaz Soylu, M., & Duke, B. (2011). Validation of the motivation to teach scale. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 40, 279-290. Müftüler, M., & Đnce, M.L. (2012). Adaptation and validation of the perceived autonomy support scale for exercise settings. Presented at 2nd International Social Sciences in Physical Education and Sport Congress, Ankara, Turkey. Rosenberg, M. (1965). Society and the adolescent self-image. Princeton, NJ: Princeton University Press Ryan, R.M. & Frederick, C. (1997). On Energy, Personality and Health: Subjective vitality as a dynamic reflection of well-being. Journal of Personality, 65, 529–565. Standage, M., Duda J. L. & Ntoumanis, N. (2005). A Test of Self-Determination Theory in School Physical Education. British Journal of Educational Psychology, 75, 411–433. Standage, M., Duda J. L. & Ntoumanis, N. (2006). Students’ motivational processes and their relationship to teacher ratings in school physical education: A self-determination theory approach. Research Quarterly for Exercise and Sport 77, 100–10. Anahtar Kelimeler: Öz-Belirleme Kuramı, Beden Eğitimi, öğretme Motivasyonu, Temel Psikolojik Đhtiyaçlar SÖZ 74. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SINIF DEĞERLENDĐRME ATMOSFERĐ ALGILARININ ĐNCELENMESĐ Şeyma GÜÇCÜK1, Yunus ARSLAN1 (1) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Eğitim Fakültesi,Türkiye ÖZET Giriş: Öğrencilerin sınıftaki değerlendirme uygulamaları hakkında sahip oldukları algılar sınıf değerlendirme atmosferini oluşturmaktadır (Brookhart ve DeVoge, 1999; Đlhan ve Çetin, 2014). Öğrencilerin sınıf değerlendirme atmosferine yönelik algıları işe vuruk olarak; öğrenme odaklı değerlendirme atmosferi (ÖODA) ve performans (ürün) odaklı değerlendirme atmosferi (PODA) şeklinde iki boyuttan oluşmaktadır (Alkharusi, 2011; Đlhan ve Çetin, 2014). Değerlendirme ile ilgili görevlerin orta güçlükte olduğu, değerlendirme ölçütlerinin açık bir biçimde tanımlandığı, öğrencilere eksikliklerini görebileceği ve bu eksikleri nasıl giderebileceğine dair geri bildirimlerin sunulduğu, hatanın öğrenme sürecinin doğal bir parçası olarak görüldüğü ve öğrencilere hatalarını düzeltme şansının verildiği değerlendirme ortamları öğrencide öğrenme 232 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) odaklı değerlendirme algısı oluşturmaktadır. Diğer taraftan, değerlendirme ile ilgili görevlerin öğrenciler için zor olduğu, öğrenmeden çok sınav notlarının ön planda tutulduğu, ortaya konulan çaba yerine performansın vurgulandığı, başarı ölçütü olarak sosyal karşılaştırmaların esas alındığı değerlendirme ortamları öğrencide performans odaklı değerlendirme algısının oluşmasına neden olmaktadır (Alkharusi, 2010; Đlhan ve Çetin, 2014). Bu araştırmanın amacı, bir üniversitenin beden eğitimi ve spor öğretmenliği programında öğrenim gören beden eğitimi öğretmen adaylarının (BEÖA) sınıf değerlendirme atmosferi (SDA) algılarının belirlenmesi ve bazı değişkenler açısından incelenmesidir. Pilot çalışma niteliğindeki bu çalışmanın, beden eğitimi ve spor alanında ilk kez yürütülüyor olması açısından önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir. Bu çalışmadan elde edilen bulguların, çalışmanın yürütüldüğü Yükseköğretim programı açısından SDA hakkında öğretim elemanlarına ipucu niteliğinde bilgiler sunacağı düşünülmektedir. Yöntem Araştırma Grubu: Pilot çalışma niteliğindeki bu araştırmanın evrenini, 2015-2016 eğitimöğretim yılı Bahar döneminde bir üniversitesinin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği programında öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışmaya bu evreni temsilen 37 birinci sınıf ve 40 ikinci sınıf olmak üzere 77 BEÖA (Ort.Yaş= 20.41±1.42) katılmıştır. Çalışma grubu, 44 kadın (Ort.Yaş= 20.42±1.52) ve 33 erkek (Ort.Yaş= 20.40±1.36) öğrenciden oluşmaktadır. Veri Toplama Aracı: Bu çalışmada Đlhan ve Çetin (2014) tarafından geliştirilerek geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan “Sınıf Değerlendirme Atmosferi Ölçeği (SDAÖ)” kullanılmıştır. SDAÖ, Öğrenme Odaklı Değerlendirme Atmosferi (ÖODA) ve Performans Odaklı Değerlendirme Atmosferi (PODA) olarak iki faktörden oluşmaktadır. Ölçekte yer alan ifadeler için “Kesinlikle Katılıyorum (5), Katılıyorum (4), Kararsızım (3), Katılmıyorum (2) ve Kesinlikle Katılmıyorum (1)” şeklinde beşli Likert tipi bir derecelendirme kullanılmıştır. 18 maddeden oluşan ölçekte ÖODA‘ya 9 ifade, PODA‘ya ilişkin 9 ifade yer almaktadır. Elde edilen verilerin şu yorumlanması aşamasında şu yönerge takip edilmiştir: “1.00-1.80: hiç katılmıyorum (çok düşük düzey algı), 1.81-2.60: katılmıyorum (düşük düzey algı), 2.61-3.40: kararsızım (orta düzey algı), 3.41-4.20: katılıyorum (yüksek düzey algı), 4.21-5.00: tamamen katılıyorum (çok yüksek düzey algı)”. ÖODA’ya örnek olarak, ‘Bu sınıfta uygulanan değerlendirme etkinlikleri öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini görebilmelerini sağlar’, PODA’ya örnek olarak da, ‘Bu sınıfta, öğrencinin sınıftaki diğer öğrencilerden düşük bir performans göstermesi eleştirilmesine neden olabilmektedir’ ifadeleri verilebilir. Bu çalışma için hesaplanan Cronbach Alfa güvenirlik katsayıları ÖODA için .81 ve PODA için .70 olarak bulunmuştur. Verilerin Toplanması: Çalışmada SDAÖ bir üniversitenin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği programında öğrenim gören BEÖA’ya bulundukları sınıf ortamına gidilerek uygulanmıştır. Öğrenci grubuna çalışmayla ilgili gerekli bilgiler verilip, öğrencilerden ölçeği doldurmaları istenmiştir. Toplanan ölçeklerde var olan hatalar tespit edilip, çalışma grubundan çıkarılmıştır. Verilerin Analizi: Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerden aritmetik ortalama ve standart sapma kullanılmıştır. Cinsiyet ve sınıf değişkeninin elde edilen veriler üzerinde etkisi olup olmadığı parametrik bir test olan Bağımsız gruplarda t-testi aracılığıyla incelenmiştir. Bu testi uygulamadan önce veriler parametrik test varsayımları açısından incelenmiştir. Yapılan analizlerde ÖODA için basıklık ve çarpıklık değeri sırasıyla -.55 ve .35 bulunurken PODA için 233 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) .17 ve -.36 bulunmuştur. Değerlerin 1 (bir)’den küçük olması nedeniyle normallik varsayımının sağlandığı söylenebilir. ÖODA (F= 1.26, p= .264) ve PODA (F= .646, p= .424) yapılan Levene tesit sonuçları bu değişkenlere ilişkin verilerin homojen bir dağılıma sahip olduğunu göstermiştir. Đstatistiksel hesaplamalarda anlamlılık düzeyi 0.05 olarak belirlenmiştir. Bulgular: Tablo 1’de araştırmaya katılan BEÖA’nın ÖODA ve PODA’ya ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri sunulmuştur. Tablo 1. ÖODA ve PODA’ya ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri Puan n Ort. Ss ÖODA 77 3.41 .71 PODA 77 3.12 .58 Tablo 1’e göre, BEÖA’nın ÖODA’ya yönelik aritmetik ortalamaları katılıyorum şeklinde yüksek bir algı gösterirken PODA’ya yönelik aritmetik ortalamalar BEÖA’nın kararsızım şeklinde orta derecede bir algıya sahip olduklarını göstermektedir. Tablo 2’de ÖODA ve PODA’dan elde edilen aritmetik ortalamaların BEÖA’nın cinsiyetine göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan bağımsız gruplarda t-testi sonuçları verilmiştir. Tablo 2. ÖODA ve PODA’ya ilişkin algı puanlarının cinsiyet değişkenine göre bağımsız gruplarda t- testi sonuçları Puan ÖODA PODA Cinsiyet n Ort. Ss Kadın 33 3.35 .80 Erkek 44 3.46 .65 Kadın 33 3.09 .61 Erkek 44 3.14 .56 t p .689 .493 .348 .729 Tablo 2’ye göre, kadın BEÖA’nın ÖODA’ya ilişkin aritmetik ortalamaları kararsızım şeklinde orta dereceli bir algı gösterirken, erkek BEÖA katılıyorum şeklinde yüksek bir algı göstermişlerdir. Bununla birlikte yapılan analiz istatistiksel anlamda bir farklılık ortaya koymamıştır (p> .05). Tablo 2’de PODA’ya ilişkin kadın ve erkek BEÖA’nın kararsızım şeklinde orta dereceli bir algıya sahip oldukları görülmektedir. Bu sonuçla paralel olarak, yapılan istatistiksel analiz anlamlı bir farklılık ortaya koymamıştır (p> .05). Tablo 3’te ÖODA ve PODA’dan elde edilen aritmetik ortalamaların BEÖA’nın sınıf değişkenine göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan bağımsız gruplarda t-testi sonuçları verilmiştir. 234 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 3. ÖODA ve PODA’ya ilişkin algı puanlarının sınıf değişkenine göre bağımsız gruplarda t- testi sonuçları Puan ÖODA PODA Sınıf n Ort. Ss Birinci 37 3.35 .73 Đkinci 40 3.47 .71 Birinci 37 3.04 .62 Đkinci 40 3.19 .54 t p -.716 .476 -1.143 .256 Tablo 3’e göre, birinci sınıf BEÖA’nın ÖODA’ya ilişkin aritmetik ortalamaları kararsızım şeklinde orta dereceli bir algı gösterirken, ikinci sınıf BEÖA katılıyorum şeklinde yüksek bir algı göstermişlerdir. Yapılan analiz istatistiksel anlamda bir farklılık ortaya koymamıştır (p> .05). Tablo 3’te PODA’ya ilişkin birinci ve ikinci sınıf BEÖA’nın kararsızım şeklinde orta dereceli bir algıya sahip oldukları görülmektedir. Đstatistiksel analiz anlamlı bir farklılık ortaya koymamıştır (p> .05). Sonuç ve Öneriler: Bu araştırmanın sonucunda, BEÖA’larının derslerde yürütülen değerlendirme etkinliklerini yüksek düzeyde öğrenme odaklı, orta düzeyde ise performans odaklı olarak algıladıkları sonucu ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar, uygulamalı derslerin ağırlıkta olmasına rağmen, öğretim elemanlarının öğrenme odaklı değerlendirme etkinliklerine ağırlık verdiği şeklinde yorumlanabilir. ÖODA ve PODA puanlarında cinsiyet ve öğrenim görülen sınıf kademesi etkisi gözlenmemiştir. Çalışmada bazı sınırlıklar bulunmaktadır. Araştırma grubu bir Bölüm ve iki adet sınıftan oluşmaktadır. Bu ve benzeri çalışmalar daha fazla Bölümde ve dört sınıf düzeyinde de uygulanmalıdır. Çalışmada kullanılan ölçek öğretim elemanlarınca kullanılarak derslerde öğrenme odaklı mı yoksa performans odaklı mı değerlendirme etkinliklerine yer verildiği belirlenebilir. Bu şekilde hem öğrenme odaklı hem de performans odaklı çalışma alışkanlığına sahip öğrenciler belirlenerek bireyselleştirilmiş değerlendirme uygulamaları gerçekleştirilebilir. Kaynakça Alkharusi, H. (2010). Teachers’ assessment practices and students’ perceptions of the classroom assessment environment. World Journal on Educational Technology, 2(1), 27-41. Alkharusi, H. (2011). Development and datametric properties of a scale measuring students' perceptions of the classroom assessment environment. International Journal of Instruction, 4(1), 1308-1470. Brookhart, S. M., DeVoge, J. G. (1999) Testing a theory about the role of classroom assessment in student motivation and achievement. Applied Measurement in Education, 12(4), 409-425. Çetin, M., Đlhan, Ç. (2014). Sınıf değerlendirme atmosferi ölçeği’nin (SDAÖ) geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Eğitim ve Bilim, 39 (176): 31-50. Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi öğretmen Adayı, Sınıf Değerlendirme Atmosferi, Algı 235 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 97. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULUNDA ÖĞRENĐM GÖREN ÖĞRENCĐLERĐN EĞLENDĐREREK EĞĐTĐM ANLAYIŞ DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Burcu TAŞDÜGEN1, Hacı Mehmet GÜNEL2, Merve Nur KAYA3 (1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (3) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Eğitimde yöntem denildiğinde, öğrencilere yeni davranışların kazandırılması ve eğitim amaçlarının gerçekleşmesi için uygun bir öğretim yönteminin seçilmesiyle sağlanabileceği düşünülmektedir (Tüzün, 2006 Akt: Aksakal, 2011). Öğrencilerin fiziksel, sosyal ve psikolojik gereksinimleri dikkate alındığında, eğitim ve öğretim yöntemine ilişkin tutumları, var olan bilgi düzeyleri ve deneyimlerinin ne düzeyde olduğu, öğrencide geliştirilmek istenilen davranış ve nitelikler doğrultusunda verilecek olan öğretim yöntemi ya da öğretim yöntemlerinin amacına ulaşılmasında öğrencinin ilerlemesine katkı sağlamak için öğretilecek olan bilgi ve konular öğretenin bunları eğlenceli hale getirerek, öğrenmenin daha kolay ve kalıcılığının sağlanması düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı da; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin eğlendirerek eğitim anlayış düzeylerinin incelenmesidir. Yöntem: Araştırma grubunu Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören 69’ü erkek 55’i kız ( X yaş=20,8710 + 1,6624), toplam 124 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın amacına ulaşmak için; 2010 yılında Argan ve Sever tarafından geliştirilen eğlendirirek eğitim yaklaşımına ilişkin tutum ölçeği kullanılmıştır. Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, Kolmogorov-Smirnov testi, t testi, one way anova testi, Kruskal Wallis testi, Mann Whitney U testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı kullanılmıştır. Bulgular: Cinsiyet Değişkeni göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeyleri toplam puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [t Değeri =0,308 P=0,759 >.05]. Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayışı Düzeylerinden drama ve uygulama alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [t Değeri =-,169 P=0,866 > .05]. Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden eğitimci ve sınıf atmosferi alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [U değeri=1711,000 P=0,339>0.05]. 236 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden algılanan öğrenme etkisi alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [U değeri=1587,500 P=0,116 >0.05]. Cinsiyet değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden anlatım ve materyal alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [U değeri=1844,000 P=0,787 >0.05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden eğitimci ve sınıf atmosferi alt boyutu arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri=0,686 P=0,876 >0.05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden algılanan öğrenme etkisi alt boyutu arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri=0,990 P=0,804>0.05]. Sınıf değişkenine göre Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Öğrenim Gören Öğrencilerinin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinden anlatım ve materyal alt boyutu arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri=2,692 P=0,442 >0.05]. Sınıf değişkenine göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerini Gösteren one-way anova testi karşılaştırılmasında toplam dağılım incelendiğinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [F değeri =0,347 P=0,792 >.05]. Sınıf değişkenine göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerini Gösteren one-way anova testi karşılaştırılmasında toplam dağılım incelendiğinde drama düzeyinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır [F değeri =0,616 P=0,606 >.05]. Tartışma ve Sonuç: Bu çalışmanın sonucunda; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin; Cinsiyet ve Sınıf Değişkenine göre Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinde anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu sonuç bize; bireylerin Eğlendirerek Eğitim Anlayış Düzeylerinin eşit miktarda etkili olduğunu göstermekte ayrıca öğrencilerin gereksinimlerinin, farklı öğretim yöntemlerinin, sahip oldukları bilgi düzeylerinin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor yapılarının dikkate alınması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Seçilmiş Kaynaklar Aksakal N (2011) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin eğlendirerek eğitim (Edutaınment) yaklaşımına ilişkin tutumlarının incelenmesi; Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi Argan, M. and Sever, N. S., Constructs and Relationships of Edutainment Applications in Marketing Classes: How Edutainment Can be Utilized to Act as a Magnet for Choosing a Course?, Contemporary Educational Technology, 118- 133, 2010. Tüzün H, (2006) Educational, Computer Games And A Case: Quest Atlants, H.U. Journal Of Education Pp:220-229. Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi, öğrenci, Eğlendirerek Eğitim 237 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 108. ERĐKSON’UN PSĐKOSOSYAL GELĐŞĐM DÖNEMLERĐNĐN FARKLI DEĞĐŞKENLERE GÖRE BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR ÖĞRETMEN ADAYLARI ÜZERĐNDE ĐNCELENMESĐ Güneş ÖZDAMAR1 , Elif Nilay ADA1 , Zekai PEHLĐVAN1 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı; Erikson’un Psiko-Sosyal Gelişim Dönemlerinin farklı değişkenlere göre Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni adaylarının üzerinde incelenmesidir. Bu amaçla ölçekten elde edilen puanlar, cinsiyet, sınıf, üniversite, YGS giriş puanı ve öğrencilerin aktif (lisanslı) olarak spor yapıp yapmaması açısından incelenmiştir. Materyal ve Yöntem: Bu çalışma betimsel tarzda bir çalışma olup, nicel araştırma yöntemleri ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya yaşları ortalaması 21.26 (Ss=2.15) olan toplam 682 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmen adayı katılmış olup; katılımcıların 282 ( X yaş= 21.00, Ss=2.00)’i kadın, 400 ( X yaş= 21.79, Ss=2.20)’ ü erkektir. Çalışmaya 7 farklı üniversitenin (Mersin, Dokuz Eylül, Harran, Amasya, Muğla, Pamukkale ve Çukurova) Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde okuyan 1.(%24.5), 2. (%30.8), 3. (%24.6) ve 4. (%20.1) sınıf öğrencileri katılmıştır. Veriler, Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri Ölçeği ile toplanmıştır. Rosenthal ve arkadaşları tarafından 1981 yılında geliştirilmiştir. Ölçeğin orjinalinde Erikson’un psikososyal gelişim dönemlerinin ilk 6’sını ölçen, her biri 12’şer maddeden oluşan 6 alt ölçekli bir ölçme aracıdır ve toplam 72 maddedir. Ölçek 5’li likert tipi bir ölçektir. Ölçeğin güvenirlik çalışması için 622 öğrenciye uygulama yapılmış ve iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. Ölçeğin iç tutarlık katsayıları sırasıyla, Güven alt ölçeği için . 63, Özerklik alt ölçeği için .62, Girişimcilik alt ölçeği için . 57, Çalışkanlık alt ölçeği için .75, Kimlik alt ölçeği için .71 ve yakınlık alt ölçeği için .63 olarak bulunmuştur (akt.Arslan ve Arı, 2008). Ancak Arslan ve Arı (2008) üniversite öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmada ölçeği 5 boyutlu ve 60 madde üzerinden değerlendirmiş, son boyutu (yakınlık) değerlendirme dışı bırakarak geçerlik ve güvenirlik bulguları elde etmişlerdir. Değerlendirme dışı bırakmalarının nedeni, dönemlere ait yaş aralığının örneklem için en uygun olarak belirlenmesinden kaynaklanmıştır. Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri Ölçeği için üniversite öğrencileri ile yapılan uyarlama çalışmasında elde edilen iç tutarlık (Cronbach alpha) katsayıları güven alt ölçeği için α=.76, Özerlik alt ölçeği için α=.66, Girişimcilik alt ölçeği için α=.63, Çalışkanlık at ölçeği için α=.79, Kimlik alt ölçeği için α=.70 olarak bulunmuştur (Arslan ve Arı, 2008). Ölçeğe ait boyutlar ve madde sayıları Güven alt boyutunda 11 madde, Özerklik alt boyutunda 12 madde, Girişimcilik alt boyutunda 12 madde, Çalışkanlık alt boyutunda 12 madde ve Kimlik alt boyutunda 12 madde şeklindedir. Ölçekten alınan düşük puanlar döneme ait olumlu kazanımı ifade ederken, elde edilen yüksek puanlar döneme ait olumsuz kazanımı ifade etmektedir. Verilerin analizinde; tanımlayıcı istatistiklerin (ortalama, yüzde, standart sapma) yanında, ikili karşılaştırmalarda bağımsız örnekler t-testi (p<0.005), ikiden fazla grubun karşılaştırılmasında 238 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ise tek yönlü varyans analizi ve farklılığın kaynağını bulmak için Tukey Post-hoc analizi kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler arasındaki ilişkinin anlamlılığı için ise Pearson Momentler Çarpımı korelasyon tekniği kullanılmıştır. Hata payına 0.05 düzeyinde bakılmıştır. Bulgular ve Sonuç: Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri ölçeğinden elde edilen puanların cinsiyete göre değişip değişmediğini belirlemek için yapılan t-testi sonucunda, girişimcilik, çalışkanlık ve kimlik alt boyutlarında farklılık elde edilmiştir. Buna göre erkekler kadınlara göre daha yüksek puanlar elde etmişlerdir (p<0.05). Ölçekten elde edilen puanların sınıf düzeyine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için yapılan ANOVA testine göre; yalnızca Girisimcilik alt boyutunda farklılık elde edilmiştir. Buna göre 1. sınıflar 3. ve 4. sınıflardan daha düşük puanlar elde etmişlerdir. Ancak YGS puanına göre yapılan analiz sonucunda, ölçeklerden elde edilen puanlar ile YGS puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Sporcu olan ve olmayan kadın ve erkeklerin, ölçeklerden aldıkları puanlar arasında da farklılık elde edilmemiştir. Tartışma ve Öneriler: Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri ölçeğinden elde edilen puanların cinsiyete göre değişip değişmediğini belirlemek için yapılan t-testi sonucunda, girişimcilik, çalışkanlık ve kimlik alt boyutlarında farklılık elde edilmiştir. Kadın öğrencilerin erkek öğrencilere göre olumlu kazanımlar elde ettiği görülmüştür. Erikson (1968), psikosoyal gelişim dönemlerinden üçüncü sırada yer alan girişimciliğe karşı suçluluk duygusu döneminde çocuğun bir kişi olarak kendisine güçlü bir şekilde inanma duygusunun başladığını ve bir kişi olarak yapabileceklerinin neler olduğunu keşfetmeye çalıştığını ifade eder. Bu dönemde yakın ve uzak çevredeki yetişkin rolleri fark eden ve her ayrıntıyı büyük bir merakla soruşturmaya başlayan birey özdeşim yapar ve gerçek yaşamda özendiği rolleri oynama denemelerine girişir. Bu rol denemelerinden bireyin çıkardığı özellik “girişim” duygusudur (Arslan, 2008). Kuramda bireylerin girişimcilik durumları desteklenmezse, suçluluk duygusunun geliştiği vurgulanmıştır (Senemoğlu, 2005, s. 76). Toplumumuzda kadınlar, erkeklere göre daha az onaylanma yaşamaktadırlar. Erkeklerin pek çok hareketi önce aile, sonrasında da yakın çevre tarafından kolaylıkla destek görürken; kadınlar daha baskı altında ve cesaretsiz yetiştirilirler. Ancak bu durum, ülkemizde üniversite yaşantısı geçiren kadın bireyler için geçerli olmayabilir. Üniversitede okumak için teşvik edilmiş kadınların, başka bir şehirde yaşayabilme, tek başına kalabilme, kişisel ihtiyaçlarını yardım almadan giderebilme, tek başına seyahat edebilme ve sosyalleşebilme özelliklerinin, üniversite yaşantısı olmayan kadınlardan daha gelişmiş olması doğaldır. Erkekler için üniversite okumak daha olağan yani beklenen bir durumken, kadınlar için bu durum farklı olabilir. Üniversitede okuyan kadınların, nispeten daha az baskıcı tutum ya da baskıcı olmayan tutum gösteren ailelerin çocukları olduğu söylenebilir. Yani teşvik edici, cesaretlendirici bir aile ortamının, aynı fiziksel ve sosyal koşullar içerisinde olunsa da kadınları erkeklerden daha pozitif etkilediği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan kadın katılımcılar çalışkanlık boyutunda elde ettikleri puan ortalamaları erkek öğrencilerin ortalamalarından anlamlı olarak farklılaştığı bulunmuştur. Bu durum, kadın öğrencilerin Erikson’un pisiko-sosyal gelişim dönemlerindeki “çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu” dönemini, erkek öğrencilere göre olumlu kazanımla atlattıklarını göstermektedir. Dönemin gereksinimi merak duygularının giderilmesi, öğrenme konusunda bireyin çevresindeki olumlu tutum ve sorduğu soruların cevabını alabilmesi olarak geçmektedir. Hatta övülen ve değer gören bireyde başarma duygusunun geliştiği belirtilmiştir (Güleş, 2004). Ayrıca kadınların, 239 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) genel anlamda akademik başarısı erkeklerden daha yüksek olma eğiliminde olduğu pek çok kez vurgulanmıştır (Woolfolk, 1998 syf 178). Buna göre, beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan kadın öğrencilerin, bu gelişim döneminde erkeklere göre daha olumlu yaşantılar geçirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Kimlik alt boyutunda da kadınların lehine bir sonuca ulaşılmıştır. Buna göre, Erikson’un aşamalı oluşum ilkesine dayanarak ortaya koyduğu psiko-sosyal gelişimin ilk dört döneminde kazanılan güçler “kimlik kazanımına karşı kimlik karmaşası” dönemine etki ettiği belirtilmiştir. Ergen, nasıl ki bebekliğin ilk yılında yakın çevresiyle güvenilir ilişkiler kurarak bir “umut”, güven duygusu kazandıysa, bu kez gençlik çağında içinde bulunduğu toplumla güvenilir sosyal ilişkiler kurarak kimlik duygusu edinmeye çabalar. Bunun için insanların yararına olduğuna inandığı fikirler için çaba harcar. Böylece güvenilir olduğunu kanıtlamaya çalışır. Đnsanlara ve inandığı önderlere bağlı olduğunu kanıtlamaya çalışır ve ergen bebeklikteki temel güven duygusunun farklı bir formunu gençlikte yeniden yaşayarak bir kimlik bütünlüğüne ulaşmaya çabalar (Arslan,2008). Arıca kimlik keşfi süreci, kendini ve toplumu kabul etmeyi içermektedir. Yaşamın her döneminde “ben kimim?” sorusu sorulmakla birlikte bu soru ergenlikte yoğunluk kazanmaktadır. Bununla birlikte, kimliğin bir dönemden diğerine aktarıldığı ve önceki kimlik formunun sonrakini etkilediği belirtilmiştir (Atak, 2011). Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümlerinde okuyan kadın öğretmen adaylarının erkek öğrencilere göre kimlik alt boyutunda olumlu kazanım elde etmelerinin nedeni ise daha önceki dönemler olan “girişimcilik” ve “çalışkanlık” alt boyutlarında ki olumlu kazanımları olabilir. Erikson’un psikososyal gelişim dönemlerinin birbirinin üzerine binen aşamalarda gerçekleştiğini ve hiyerarşik bir sıra izlediğini hatırlayacak olursak, kadınların kimlik boyutundaki farklılığı da, önceki süreçlerden başarıyla geçmeleri ve bir üst boyutta bu kazanımları daha kolay elde ettiklerini doğrular niteliktedir. Ayrıca kız çocuklarının toplumumuzda üstlendiği sosyal roller ve erkek çocuklarına oranla cinsiyet ayrımından dolayı daha fazla mücadele etme duygusu kazanmalarının, kimlik gelişimlerinde olumlu etki yarattığı düşünülmektedir. Diğer taraftan sınıf düzeyine göre yapılan analizler, “girişimcilik” boyutunda Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde okuyan 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden ziyade, 1. sınıf öğrencilerinin lehine sonuçlar elde edilmiştir, Bu da, üniversite yıllarının başında olan öğrencilerin üst sınıflardaki öğrencilere göre duyuşsal özelliklerinin daha yüksek, daha girişken, öğrencilik ve meslek hayatıyla ilgili daha heyecanlı fikirlere sahip olduklarını işaret etmektedir. Diğer taraftan yapılan analizlerde spor yapma durumuna göre her hangi bir farklılığın çıkmaması ilginçtir. Literatürde bu çalışmanın bulgularını destekleyecek nitelikte çalışma olmaması da, bu bulgunun yorumlanmasını zorlaştırmıştır. Ancak beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan öğrencilerin spor yapma durumu zaten olağan ve gerekli bir durum olduğundan, farklılık yaratan bir faktör olarak gözlenmemiş olabilir. Ayrıca YGS puanıyla ölçek alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.Yine bu durumu da farklılık yaratmayan bir faktör olarak görmek gerekmektedir. Sonuç olarak, beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan kadın öğrencilerin, girişimcilik, çalışkanlık ve kimlik alt boyutlarında; 1. Sınıf öğrencilerinin ise diğer sınıflara oranla girişimcilik alt boyutunda daha olumlu kazanımlar elde ettikleri bulunmuştur. Bu çalışmada geçen konu, beden eğitimi ve spor yüksek okulu öğrencileri ile yapılan tek çalışma özelliği taşımaktadır. Bu çalışma farklı değişkenlerle desteklenebilir ve geliştirilebilir. Aynı zamanda eğitim fakültelerinin diğer bölümleri ile kıyaslamalar yapılarak, çalışma bulgularının 240 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) genişletilmesinde yarar vardır. Bu noktada öğretmenlik mesleğinin gereği olan, pek çok olumlu tutum ve duygu durumu için yordama yapılabilir olması, bu konunun önemini karşımıza çıkarmaktadır. Kaynakça 1- Senemoğlu, N. (2005). Gelişim , Öğrenme ve Öğretim. Kuramdan Uygulanmaya. Gazi kitabevi. 12. Baskı, Syf 76. 2- Arslan, E. (2008). Bağlanma stilleri açısından ergenlerde Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri ve ego kimlik sürecinin incelenmesi. Arı, R. Sosyal Bilimler Enstitüsü Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Ana Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı, Selçuk Üniversitesi. 3- Güleş, F. (2004). Okul öncesi eğitimin çocuklarda kendi kendini yönetme davranışına etkisi. Cantekinler, S. Sosyal Bilimler Enstitüsü Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Ana Bilim Dalı Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı, Selçuk Üniversitesi. 4- Atak, H. (2011). Kimlik Gelişimi ve Kimlik Biçimlenmesi: Kuramsal Bir Değerlendirme. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry ; 3(1):163-213 5- Arı, R. ve Arslan, E. (2008). Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 19 (1): 5360 6- Woolfolk, A.E. (1998). Educational Psyhchology. 7th ed. ISBN: 0-205-263335-6. USA p.178179. Anahtar Kelimeler: Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri, Beden Eğitimi Ve Spor öğretmen Adayları 241 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 115. SPOR YAPAN VE YAPMAYAN ORTAOKUL ÖĞRENCĐLERĐNĐN KENDĐ KENDĐNE ÖĞRENMEYE HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Raşit ÖZ1, Mehmet Şükrü SAVAŞ2, Đsmail DOĞAN3, Funda YENMĐŞ1, Melisa YAYICI1 (1) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye (2) Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Türkiye (3) Sakarya Üniversitesi ,Eğitim Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı, Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Kendi kendine öğrenme, bireylere kendi öğrenmelerini planlama, sürdürme ve değerlendirme olanağı tanımasının yanında, herhangi bir eğitim kurumuna ya da yönlendirici bir eğitmene ihtiyaç olmadan, bireyin kendi öğrenmesini gerçekleştirmesini sağlamaya yönelik öğrenmeleri ifade eder (Salas, 2010). Beden eğitimi ve spor bireylerin bilişsel, duyuşsal, psikomotor düzeylerini geliştirmeyi amaç edindiği gibi işbirlikçi öğrenme yöntemine bağlı olarak bireyin kendi fikrini kendi yöntemini ve yaratıcılığını ve kendi kendine öğrenme düzeylerini belirleyebilmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmanın amacı da; spor yapan ve yapmayan ortaokul öğrencilerinin kendi kendine öğrenmeye hazırbulunuşluk düzeylerinin incelenmesi. Yöntem Araştırma grubu: 2014-2015 eğitim öğretim yılı Şırnak/Silopi Yenişehir Mesleki ve teknik Anadolu Lisesinde öğrenim gören 265 kız öğrenci oluşturmaktadır Verilerin Toplanması; araştırmacı tarafından geliştirilen ''Kişisel Bilgi Formu', Fisher, King ve Tague (2001) tarafından geliştirilen Aksayan ve Gözüm (2002) tarafından Türkçeye uyarlanan Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk Ölçeği (Self-Directed Learning Readiness Scale) kullanılmıştır. Verilerin analizi: Kolmogorov-Smirnov testi, Mann-Whitney U Testi, Kruskal-Wallis Testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı kullanılmıştır. Bulgular: Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin kendini yönetme düzeyleri arasında farkın anlamlı Olmadığı saptanmıştır [X2 değeri =5,623 P=0,060>0.05]. Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin öğrenmeye isteklilik düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri =4,960 P=0,084>0.05]. Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin kendini kontrol etme düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [X2 değeri =2,475 P=0,290>0.05]. 242 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sınıf Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Öğrencilerin Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam değerlerine bakıldığında farkın anlamlı olduğu saptanmıştır [X2 değeri =7,949 P=0,019<0.05]. Ortaöğretimde öğrenim gören öğrencilerde 9. sınıfların 10 ve 11. sınıflara göre toplam değerleri arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan Öğrencilerin kendini yönetme düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri =1385,500 P=0,776>0.05]. Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan Öğrencilerin öğrenmeye isteklilik düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri =1393,000 P=0,808>0.05]. Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan Öğrencilerin kendini kontrol etme düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri =1108,000 P=0,061>0.05]. Branş Değişkenine Göre Ortaöğretimde Öğrenim Gören Takım Sporu ve Bireysel Spor Yapan Öğrencilerin Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam değerleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri =1379,000 P=0,748>0.05]. Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin kendini yönetme düzeyleri arasında farkın anlamlı olduğu saptanmıştır [ U değeri =7247,000 P=0,007<0.05]. Ortalama değerlere baktığımızda spor yapan öğrencilerin sıra ortalaması ( =18788,00) iken spor yapmayan öğrencilerin sıra ortalaması( =17258,00) dir. Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin öğrenmeye isteklilik düzeyleri arasında farkın anlamlı olduğu saptanmıştır [ U değeri =6657,000 P=0,000<0.05]. Ortalama değerlere baktığımızda spor yapan öğrencilerin sıra ortalaması ( =19378,00) iken spor yapmayan öğrencilerin sıra ortalaması( =16668,00) dir. Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin kendini kontrol etme düzeyleri arasında farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır [ U değeri=8436,500 P=0,412>0.05]. Ortaöğretimde Öğrenim Gören spor yapan ve spor yapmayan Öğrencilerin Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam değerlere bakıldığında anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır [ U değeri =7021,500 P=0,002<0.05]. Ortalama değerlere baktığımızda spor yapan öğrencilerin sıra ortalaması ( =19013,50) iken spor yapmayan öğrencilerin sıra ortalaması( =17032,50) dir. Tartışma ve Sonuç: Sınıf değişkenine göre Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk toplam puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur bu farklılık sonucunda; 11. sınıfta öğrenim gören öğrencilerin 9. ve 10. sınıflara göre Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşluk düzeyleri yüksektir. Bu sonuç bize 11. sınıfların düşünme becerileri(soyut düşünme becerileri), öğrenme düzeyleri, yaşları, deneyimlerinin ve aldığı eğitimlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Spor yapan ve yapmayan orta öğretim öğrencilerinde kendini yönetme düzeyleri, öğrenmeye isteklilik alt boyutu ve toplam değerler arasında farkın anlamlı olduğu görülmektedir. Bu durum; gelişimde bir taraftaki gelişmelerin diğer gelişim alanlarına pozitif transfer edildiği, spor alanlarında başarı duygusunu tatmak güdülenmeye ve edimsel koşullanmaya neden olmuştur şeklinde yorumlanabilir. 243 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Araştırmada elde edilen sonuçlara bakıldığında ortaöğretimde öğrenim gören öğrencilerin kendi kendine öğrenmeye hazırbulunuşlukları (KKÖH) yeterli olduğu saptanılmıştır. Kendi Kendine Öğrenmeye hazırbulunuşlukları(KKÖH) Sporun büyük bir etken olduğu düşünülmektedir. Ancak ortaöğretimlerde verilen eğitimlerin yeterli olmadığı düşünülmektedir. Öneriler: Araştırma bakıldığında elde edinilen sonuçlar doğrultusunda kendi kendine öğrenmeye hazırbulunuşluklarının kullanımı konusunda ortaöğretim kurumlarının öğrenci yetiştirme konusunda öneriler aşağıda sıralanmıştır. • Ortaöğretim kurumlarında işbirlikli öğretime daha fazla yer verilebilir. • Ortaöğretim kurumlarında özellikle sportif aktivitelere daha çok yer verilebilir. • Ortaöğretim kurumlarına uzman(öğretmen) olarak yetiştirildikleri eğitim fakültelerinde KKÖH'ler hakkında daha kapsamlı bilgiler verilebilir. • Ortaöğretim kurumlarında KKÖH’lerini belirlemeye yönelik benzer bir araştırma, daha büyük bir çalışma evrenine ya da örneklem grubuna uygulanabilir. Böylelikle, sonuçlar daha büyük bir kitleye genellenebilir. Seçilmiş Kaynaklar Aksayan, S. Ve Gözüm, S. (2002). Kültürlerarası Ölçek Uyarlaması Đçin Rehber I: Ölçek Uyarlama Aşamaları Ve Dil Uyarlaması. Hemşirelik Araştırma Dergisi, 4 (1), 9-14. Fisher, M., King, J. Ve Tague, G. (2001). Development Of A Self-Directed Learning Readiness Scale For Nursing Aducation. Nurse Education Today, 21, 516–525. Salas G. (2010). Öğretmen Adaylarının Kendi Kendine Öğrenmeye Hazırbulunuşlukları. Anadolu Üniversitesi Örneği, Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Anahtar Kelimeler : Spor Yapan, Spor Yapmayan, Ortaokul, öğrenci, Kendi Kendine öğrenme 244 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 132. ÖZ-GÜVEN ÖLÇEĞĐNĐN ORTAOKUL DÜZEYĐNDEKĐ BEDEN EĞĐTĐMĐ DERSĐ ÖĞRENCĐLERĐ ĐÇĐN GEÇERLĐLĐK VE GÜVENĐRLĐK ÇALIŞMASI Đlke BAL1, Elif Nilay ADA1, Ahmet AKIN2 (1) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı, Akın (2007) tarafından geliştirilmiş Öz-Güven Ölçeği’ni beden eğitimi dersi ortamı için uyarlayarak, ortaokul öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirlik çalışması yapmaktır. Diğer taraftan, bu çalışmanın alt amacı ise; ölçekten elde edilen puanların cinsiyet, yaş ve sınıf değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Yöntem Katılımcılar: Bu araştırmanın örneklemini Mersin iline bağlı Yenişehir, Toroslar ve Tarsus ilçelerinde öğrenim gören; yaşları 10 ile 15 arasında değişen 528’i erkek ( yaş=12.53 Ss=1.24 ) ve 488’i kız ( yaş=12.53 Ss=1.25) olmak üzere toplam 1016 ( yaş=12.53 Ss=1.24) ortaokul 5., 6., 7. ve 8. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin 409’u Toroslar, 447’si Yenişehir ve 159’u Tarsus ilçelerindeki okullarda öğrenim görmektedir. Veri Toplama Aracı: Ölçek, Akın tarafından 2007 yılında lise düzeyindeki öğrenciler üzerinde geliştirilmiştir. Akın (2007) tarafından yapılan çalışma; Đstanbul, Kocaeli ve Sakarya’nın çeşitli liselerinde öğrenim gören 796 lise öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada geçerlik çalışmaları olarak yapı ve uyum geçerlikleri, güvenirlik çalışmaları olarak ise iç tutarlılık ve testtekrar test güvenirlikleri ve madde analizi yapılmıştır. Yapılan faktör analizi sonucunda toplam varyansın % 43.6’sını açıklayan ve iç öz-güven ile dış öz-güven şeklinde iki faktör altında toplanan 33 madde elde edilmiştir. Ölçeğin faktör yükleri .31 ile .75 arasında sıralanmaktadır. Ölçeğin iki faktörlü yapısının doğrulanması amacıyla yapılan doğrulayıcı faktör analizinde Kikare değerinin (x2=700.41, sd=488, p=0.00) anlamlı olduğu görülmüştür. Uyum indeksi değerleri ise RMSEA=.044, NFI=.90, CFI=.96, IFI=.96, RFI=.89, GFI=.94, AGFI=.91 ve SRMR=.058 olarak bulunmuştur. Uyum geçerliği çalışmasında Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri ile geliştirilen ölçek arasındaki korelasyonun .87 olduğu belirlenmiştir. Öz-güven Ölçeği’nin iç tutarlılık katsayıları ölçeğin bütünü için .83, iç öz-güven ve dış öz-güven alt ölçekleri için sırasıyla, .83 ve .85 olarak bulunmuştur. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayıları ise ölçeğin bütünü için .94, iç öz-güven alt ölçeği için .97 ve dış öz-güven için .87 olarak bulunmuştur. Ölçeğin madde-toplam korelasyonlarının .30 ile .72 arasında değiştiği görülmüştür. Öz-güven Ölçeği’ndeki toplam madde sayısı 33’dür. Ölçekte 4, 25, 32, 17, 10, 30, 12, 3, 19, 5, 21, 27, 9, 23, 1, 7 ve 15. maddeler iç öz-güven alt boyutunu oluştururken; 6, 31, 20, 29, 16, 14, 22, 11, 18, 33, 2, 28, 26, 13, 8 ve 24. maddeler ise dış öz-güven alt boyutunu oluşturmaktadır (Akın, 2007). 5‘li Likert olarak hazırlanan bu ölçekten alınabilecek en yüksek puan 165, en düşük puan ise 33’dür. Olumsuz madde bulunmayan ölçekten alınan yüksek puan, yüksek düzeyde öz-güveni göstermektedir. Ölçekten alınan toplam puan madde sayısına (33) bölünerek, 245 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bireyin öz-güven düzeyi hakkında bir sonuca varılabilir. Öz-güven Ölçegi’nden 2.5 puanın altı düşük, 2.5 ile 3.5 arası orta, 3.5 ve üzeri ise yüksek düzeyde öz-güveni göstermektedir. Verilerin Analizi: Ölçeğin faktör yapısının sınanmasında Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) tekniği (Lisrel 8.71) (Jöreskog ve Sörbom, 2004); güvenirlik için Cronbah’s Alpha katsayısı kullanılmıştır. Faktör analizi çalışmalarında iki farklı yöntem gözetilir. Bunlar; teori geliştirmek ya da teoriyi test etmektir (Erturan Đlker, Arslan ve Demirhan, (2014:3). Literatürde, teori geliştiriliyorsa Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) tekniği kullanılması uygun görülmüşken; var olan teorinin farklı bir örneklem üzerinde doğrulanması için Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) tekniği kullanılması önerilmiştir. Bu nedenle bu çalışmada da var olan yapının, hem beden eğitimi dersi ortamı hem de yeni bir yaş grubu üzerinde doğruluğunun test edilmesi amaçlandığından DFA tekniği kullanılmıştır. Ayrıca verilerin analizinde betimsel istatistik tekniklerinden faydalanılmış olup veriler normal dağılıma sahip olmadığından dolayı ikili karşılaştırmalarda bağımsız gruplar için t-testi’nin non-parametric karşılığı olan Mann-Whitney U testi, ikiden fazla grubun karşılaştırmalarında tek yönlü varyans analizi (ANOVA)’nın nonparametric karşılığı olan Kruskal-Wallis testi, farklılığın kaynağını bulmak için ise Tukey Post Hoc analizi yapılmıştır. Ölçek alt boyutları arasındaki korelasyonu bulmak için ise Spearman korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Đşlem: Akın (2007) tarafından geliştirilen ve genel öz-güven düzeyini ölçen aracın, Beden eğitimi ve spor dersine uyarlamasında, maddelerin ifadeleri değiştirilmiş ve beden eğitimi dersi için uygun duruma getirilmiştir. Değişen ifadelere örnek olarak “Kendimi başarılı bir insan olarak görürüm” ifadesi “Beden eğitimi dersinde yapılan aktivitelerde kendimi başarılı bir insan olarak görürüm” şeklinde verilebilir. Diğer taraftan, ölçeğin dil ve anlam açısından anlaşılırlığını test etmek için yapılan pilot uygulamada, anlaşılmayan maddeler olup olmadığı sorulmuş ve birkaç maddenin ifadesi daha anlaşılır duruma getirilerek, esas uygulamaya geçilmiştir. Bulgular: Elde edilen uyum indeksleri χ2/sd=1534.73/494=3.10, RMSEA=0.049, NNFI=0.97 CFI=0.97 olarak bulunmuştur. Uyum indekslerinden χ2/sd=3,10 bulunması sonucu orta düzeyde bir uyuma sahip olduğu yorumu yapılabilir. Beden Eğitimi Dersi Öz-Güven Ölçeği, Đç Öz-Güven ve Dış Öz-Güven olmak üzere iki alt boyuttan oluşmakta ve ölçek toplam 33 maddeden meydana gelmektedir. Đç Öz-Güven ve Dış Öz-Güven alt boyutlarına ilişkin iç tutarlılık katsayıları ise sırası ile 0.84 ve 0.83 olarak bulunmuştur. Beden Eğitimi Dersi Öz-güven Ölçeği’nin bütününe ilişkin iç tutarlılık katsayısı ise 0.91 olarak bulunmuştur. Ölçeğin alt boyutları arasındaki korelasyon 0.80 olarak bulunmuştur. Ölçeğin tüm maddeleri, istendik düzeyde işlemiş olup herhangi bir modifikasyon yapmaya ya da madde çıkartmaya gerek duyulmamıştır. Diğer taraftan, ölçekten elde edilen puanlar arasında yaşa ve sınıf düzeyine göre anlamlı bir farklılık elde edilmiş; yaş ve sınıf düzeyi arttıkça ölçekten elde edilen ortalamaların azaldığı görülmüştür. Cinsiyet açısından ise herhangi anlamlı bir farklılık elde edilmemiştir. 246 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 1: Beden Eğitimi Dersi Öz-Güven Ölçeği’nin DFA Sonuçlarına Göre Standardize edilmiş Lambda (λ) ve R2 Değerleri Faktörler Đç Öz-Güven Dış Öz-Güven Maddeler λ R2 1 0.63 0.41 3 0.33 0.04 4 0.63 0.38 5 0.61 0.33 7 0.57 0.36 9 0.38 0.54 10 0.53 0.20 12 0.47 0.20 15 0.43 0.09 17 0.54 0.27 19 0.40 0.17 21 0.60 0.28 23 0.61 0.28 25 0.55 0.36 27 0.74 0.42 30 0.59 0.64 32 0.58 0.36 2 0.52 0.41 6 0.28 0.11 8 0.46 0.14 11 0.62 0.40 13 0.40 0.12 14 0.56 0.32 16 0.34 0.19 18 0.57 0.39 20 0.48 0.19 22 0.52 0.07 247 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 24 0.67 0.33 26 0.51 0.29 28 0.58 0.33 29 0.58 0.33 31 0.68 0.45 33 0.64 0.33 Tablo 2’de faktör yüklerini gösteren Lambda (λ) değerlerine bakıldığında, Đç Öz-Güven’e ait faktör yüklerinin .33 ile .74 arasında değiştiği; Dış Öz-Güven’e ait faktör yüklerinin ise .28 ile .68 arasında değiştiği görülmektedir. Bu değerler, maddelerin faktör yüklerinin kabul edilebilir düzeyde olduğuna işaret etmektedir. Diğer taraftan, R2 değerlerine bakıldığında, alt faktörler tarafından maddelerde açıklanan varyans miktarının ise 0.04 ile 0.64 arasında değiştiği görülmektedir. Tüm bu bulgular ölçeğin tatmin edici düzeyde yapı geçerliğine sahip olduğuna ilişkin kanıt olarak değerlendirilebilir. Tartışma ve Sonuç: Bu çalışma, öz-güven ölçeğinin (Akın, 2007) geçerlik ve güvenirlik değerlerini ortaokul düzeyinde ki öğrenciler üzerinde incelemek için yapılmıştır. Ölçeğin geçerliğini test etmek üzere yapılan Doğrulayıcı Faktör Analiz sonuçları, iki alt boyuttan oluşan, toplam 33 maddelik ölçeğe ait uyum indekslerinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir. Beden Eğitimi Dersi Öz-güven Ölçeği’nin geçerlik değerleri, Akın (2007) tarafından geliştirilen öz-güven ölçeği ile kıyaslandığında oldukça tatmin edici düzeyde bulunmuştur. Ölçeğin Doğrulayıcı Faktör Analizi bulguları çerçevesinde, herhangi bir düzenlemeye gereksinim duyulmamıştır. Bu da ölçeğin beden eğitimi ve spor dersi ortamında geçerli ve güvenilir bir şekilde kullanabileceğini bize göstermektedir. Cinsiyet değişkeni açısından elde ettiğimiz sonuçlara göre, katılımcılar arasında herhangi bir farklılık elde edilmemiştir. Ancak literatürdeki bazı çalışmalar bizim bulgumuzu desteklememektedir. Buna göre Ekinci ve ark.(2014), öz-güven ölçeğini “Spor yapan lise düzeyindeki öğrencilerin öz-güven düzeyleri”ni incelemek için kullanmış ve elde etikleri bulgulara göre, katılımcıların özgüven düzeyleri cinsiyete göre iç öz-güven alt boyutunda anlamlı bir farklılık göstermiştir. Bu farklılığın ise erkek katılımcıların lehinde olduğu gözlemlenmiştir. Ekinci ve arkadaşlarının (2014) yapmış olduğu bu çalışmadaki bulguların çalışmamızdaki bulguları desteklememesinin nedeni; kullanılan örneklem grubundaki yaş aralıklarından kaynaklandığı düşünülebilir. Lise düzeyindeki öğrencilerin gelişimsel dönemleri (ergenlik dönemi) göz önünde bulundurulduğunda cinsiyet, öz-güven düzeyleri için belirleyici bir faktör iken; ortaokul düzeyindeki öğrenciler için belirleyici bir faktör değildir. Yine aynı ölçek kullanılarak yapılan başka bir çalışmada, Cengiz ve arkadaşları (2014) “Beden eğitimi öğretmenlerinin öz-güven ve boyun eğici davranışlarının incelenmesi” konulu çalışmalarında yaş gruplarında öz-güven düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaşma olduğunu vurgulamış; bu farklılaşmanın ise, yaşı genç olan öğretmenler (20-25 yaş) lehine olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bulgular bağlamında, çalışmamızda elde etmiş olduğumuz yaş arttıkça ölçekten elde edilen ortalamaların azaldığı sonucu Cengiz ve arkadaşlarının (2014) yapmış oldukları çalışma ile desteklenmiştir. 248 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Araştırmanın sonuçları çerçevesinde, Beden Eğitimi Dersi Öz-güven Ölçeği’nin öğrencilerin özgüven düzeylerinin değerlendirilmesinde, beden eğitimi ve spor alanında çalışan öğretmenler ve akademisyenler tarafından geçerli ve güvenilir biçimde kullanılabilecek bir ölçme aracı olduğu söylenebilir. Değerlendirmelerin sonuçlarına göre öz-güveni düşük olduğu belirlenen öğrenci yaş grupları için iyileştirici ders yöntem ve stratejileri geliştirilerek, öz-güven düzeylerini arttırmaya yönelik ders etkinliklerine yer verilmesi önerilebilir. Beden Eğitimi dersi Öz-Güven ölçeğinin uygulanan örneklem grubu açısından eğitim alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanılmaktadır. Kaynakça 1- Akın, A. (2007). Öz-Güven Ölçeği’nin Geliştirilmesi ve Psikometrik Özellikleri. Abant Đzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(2), 167-176. 2- Cengiz, R., Arslan, F. ve Şahin, E. (2014). Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Öz-güven ve Boyun Eğici Davranışlarının Đncelenmesi. Turkish Journal of Education, 3(3), 4-10. 3- Çokluk Ö, Şekercioğlu G, Büyüköztürk Ş. (2010). Sosyal Bilimler için Çok Değişkenli Đstatistik: SPSS ve Lisrel Uygulamaları. Ankara: Pegema Yayıncılık. 4- Ekinci, N., Özdilek, Ç., Deryahanoğlu, G. ve Üstün, Ü. (2014). Spor Yapan Lise Öğrencilerinin Öz-Güven Düzeylerinin Đncelenmesi. Spor ve Eğitimi Bilimleri Dergisi, 1(1), 3642. 5- Erturan Đlker, G., Arslan, Y., Demirhan, G. (2014). Öğrenmeye Đlişkin Motivasyonel Stratejiler Ölçeği’nin Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Kuram ve Uygulama Eğitimi Bilimleri Dergisi, 14(3), 821-833. 6- Jöreskog KG, Sörbom D. (2004). LISREL 8.7 for Windows [Computer software]. Lincolnwood, IL: Scientific Software International, Inc. Anahtar Kelimeler: Öz-Güven, Geçerlik, Güvenirlik, Doğrulayıcı Faktör Analizi, Beden Eğitimi 249 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 50. YEDĐNCĐ, SEKĐZĐNCĐ VE DOKUZUNCU KALKINMA PLANLARINDA EĞĐTĐMDE HEDEFLENEN AMAÇLAR VE GELĐŞMELERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Resul AĞIRTAŞ1, Yüksel SAVUCU1, Mustafa KARADAĞ1, Yonca Süreyya BĐÇER1, Oktay KIZAR1 (1) Fırat Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor, Türkiye ÖZET Ülkeler geleceğe yönelik politikalarını oluşturmak için planlama yapmak zorundadırlar. Eğitim konusundaki politikaların belirlenmesi de bu planlamaların başında gelmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de Eğitim Planlanmasının 1996-2013 yıları arasındaki dönemde geçirdiği değişim kalkınma planları üzerinde yapılan nitel bir değerlendirme ile ele alınmaktadır. Yaklaşık on yedi yıllık dönemde kalkınma palanlarında eğitimde hedeflenen çalışmalar tamamen yerine getirilmemiş olsa da, eğitim anlayışında önemli değişmeler olduğu görülmektedir. Araştırmanın veri kaynakları, Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planından oluşmaktadır. Araştırmanın Önemini “Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında Eğitimde Hedeflenen Amaçlar ve Amaçlar Sonrasındaki Gelişmeler” oluşturmaktadır. Araştırmada, Nitel araştırma yöntemi olarak resmi ve özel kayıtların yer aldığı belgeler toplanmış ve değerlendirilmiştir. Şu ana kadar hazırlanan bu planların her biri, Türkiye’nin gelişim seyrine ışık tutmuştur. Bu araştırmanın sonuçlarına göre; öğrenme ortamlarının niteliğinin eşitlik ve hakkaniyet çerçevesinde artırılması, öğretmen yetiştirme ve geliştirme sisteminin yeterlilikleri esas alan bir şekilde yeniden yapılandırılması, kariyer gelişim ve performans değerlendirme sisteminin oluşturulması, izleme ve değerlendirme faaliyetlerinde etkinlik sağlanması, akademik personelin nicelik ve niteliğinin artırılması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin müfredata entegrasyonunun sağlanması, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve eğitim ile istihdam ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların etkinliğinin artırılması ihtiyacının devam ettiği görülmektedir. Sonuç olarak; eğitimle ilgili planlamalarda belirlenen hedeflerin gelişme durumları, ulaşılma düzeyi, aksayan yönlerinin belirlenmesi, planların uygulama boyutu açısından önemlidir. Bu nedenle, izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılabilir. Yapılacak izleme değerlendirme sonuçları gelecekteki planlamalara da ışık tutacaktır. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Eğitim Planlaması 250 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 37. AĞRI ĐBRAHĐM ÇEÇEN ÜNĐVERSĐTESĐNDE ÖĞRENĐM GÖREN SPOR YAPAN VE YAPMAYAN ÖĞRENCĐLERĐN BENLĐK SAYGILARI ĐLE ATILGANLIK DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Onur MACĐT1 , Bülent KAL1 , Özlem ÇAKMAK1 , Aybuke POLAT1 (1)Ağri Đbrahim Çeçen Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ağrı,Türkiye ÖZET Bu araştırma, Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nde (A.Đ.Ç.Ü) öğrenim gören spor yapan ve yapmayan üniversite öğrencilerinin sosyo-demografik özelliklerden cinsiyet, spor yapma durumu, fakülte, bölüm, yapılan sporun amacı, spora ayırılan zaman ve yapılan spor branşı gibi değişkenlere göre benlik saygısı ve atılganlık düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nde 2014-2015 öğretim yılında farklı fakülte ve yüksekokullarda öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklemini ise Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Fen Edebiyat Fakültesi, Đslami Đlimler Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu'nun çeşitli bölümlerinde öğrenim gören 196 kadın 212 erkek olmak üzere toplam 408 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada sosyodemografik özellikleri içeren Kişisel Bilgi Formu, Coopersmith Benlik Saygısı Ölçeği (1986) ve Rathus Atılganlık Ölçeği (1977) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15,0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Frekans ve yüzde analizi, t testi, anova ve korelasyon testleri ile analizler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi’nde öğrenim gören spor yapan ve yapmayan öğrencilerin sosyo-demografik değişkenlere göre benlik saygıları ve atılganlık düzeyleri arasında genel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümler arasında ve spor yapma amacına göre benlik saygısı puan ortalamalarında anlamlı bir farkın olduğu, atılganlık puanları arasında ise herhangi bir anlamlı ilişkinin olmadığı görülmektedir. Bununla beraber cinsiyet, fakülte ve yüksekokul, spora ayrılan zaman, yapılan sporun türü ve aktif olarak spor yapma değişkenleri benlik saygısı ve atılganlık düzeylerinde anlamlı bir fark yaratmamıştır. Anahtar Kelimeler: Spor, Sosyo-Demografik özellikler, Atılganlık, Benlik Saygısı 251 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 43. TARAFTARLIK VE HOLĐGANĐZM ARASINDAKĐ FARK Sevban DÖNMEZ1 (1) Đstanbul Gelişim Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Tanım: Araştırmada holiganizm nedir, taraftarların şiddete yönelmesindeki ana faktörler nelerdir gibi sorulara cevap verildi. Holiganizm ve taraftarlığın arasındaki farktan bahsedildi. Amaç: Taraftar ve seyirci, her ne kadar birbiri ile aynı gibi algılansa da, Kılcığil'e göre (2003), taraftar duygusal olarak takımına bağlıdır. Bu durumda , seyirci olup taraftar olmama veya taraftar olup seyirci olamama söz konusu olabilir. Seyirci ve taraftar, birbirinden ayrı kavramlardır. Spor karşılaşmalarını izleyen, dinleyen veya medyadan takip eden seyirci, bir spor tüketicisi olarak taraftardan ayrılır (Arıkan ve Çelik 2007). Taraftarların şiddet veya saldırgan davranışlar içinde bulunma duygularının kökü çok eskilere dayanmaktadır. Bilinen ilk örneği 532 yılında Đstanbul'da geçmektedir. Hipodromda bulunan takım taraftarları, hakaretle başlayan, taşkınlıkla devam eden ve büyük bir karmaşayla birlikte şehrin büyük bir kısmının tahrip olmasıyla sonuçlanan şiddet ve saldırgan davranış eğilimi içinde bulunmuşlardır.(Koçer ,2012) Bu araştırmada, holiganizm ve taraftarlığın farklarını göstermek amaçlanmıştır. Materyal ve Metotlar: Bu araştırmada literatür taraması yapılarak derleme makelesi yazılmıştır. Farklı bilim insanlarının taraftarlık ve holiganizm kavramını ve sosyolojik gelişmeleriyle ilgili çalışmaları incelenip arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmaya çalışılmıştır. Bulgu ve Sonuç: Futboldan başka hiçbir spor dalında, holiganizmin bu kadar duygusal boyuta çıkmadığını vurgulamaktadır.(Arıkan ve Çelik,2007) Böyle demiştir. Ancak futboldan başka basketbol ve voleybolda da duygusal boyutlara ulaşmış çok sayıda holigan davranışlar görülmüştür.Örneğin;10 Aralık 2012 tarihinde Galatasaray-Beşiktaş tekerlekli sandalye basketbol maçında iki takımın taraftarları birbirlerine girmiş, tribünde çıkan olaylar yüzünden maç tatil edilmiştir. Holiganlar toplumda azınlık görüşleri savunan gruplar psikolojik olarak sapan kişiler olarak tanımlanırlar, bu grupların görüşleri sapma olarak görünerek küçümsenir.(Kuru ve Var 2009). Bu grupların görüşleri sapma olarak görünerek küçümsenir kısmına katılmaktayız ancak holiganların içinde sadece toplumdan dışlanmış bireylerin değil; eğitim seviyesi yüksek işi ve kariyeri olan insanların olduğu görülmektedir. Bu yüzden azınlık görüşleri savunmamaktadır. Saldırganlığın rastlandığı spor faaliyetleri futbol, basketbol, voleybol iken; yüzme, atletizm, jimnastik, buz pateni gibi spor faaliyetlerinde saldırganlığa rastlanmamaktadır. Holiganizm engellenmesi çok zor görülen büyük bir toplum sorunudur. Uygulanan kanunların şiddeti önlemede yeterli olmadığı kanısına varmaktayız. Şiddeti çirkin hareketler olarak gören kişiler onların arasında onlar gibi davranabiliyor. Bunun nedeni insanların aşırı şiddet ve baskıya maruz kalmasıdır. Aşırı stres ve baskının sonucunda insanların sinirlerini atacak yer bulup kendini rahatlatmak istemektedir. Bu topluca bir heyecanın bir ruhsal deşarjın belirtisidir. Halkın çoğunluğunun bu davranışlara sıcak bakmadığı, görünürde hoş karşılaşmazken benzer olayları yaşayanların bu davranışlara katıldığı söylenebilir. 252 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Holiganizmin nedenlerinin başında aile eğitimi ve çevre eğitimi gibi faktörler gösterilsede asıl faktör medyadır.1996 yılında televizyon kanallarının günde 2400 şiddet görüntüsü ekrana getirmesi halkın şiddet dürtülerini etkileyen en önemli unsur olmasına neden olmuştur. Türkiye'de holiganizmin, Đngiltere, Đtalya, Almanya'daki gibi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye'deki olaylar tam anlamıyla holiganizm olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde Galatasaray-Beşiktaş Futbol müsabakası ve küfürlü tezahüratlar sebebiyle iptal edilen Galatasaray-Fenerbahçe voleybol maçı, Türkiye'de yaşanan ve gündemi epeyce meşgul eden holiganizm örnekleriyken, geçtiğimiz günlerde Đtalya'nın önemli takımlarından biri olan Milan'ın kötü gidişini futbolculara bulan Milan taraftarları maç çıkışında futbolcuları sopalarla tehdit etmiştir. Đngiltere'de Westham United ve Milwall takımlarının taraftarlarının arasındaki husumet hala devam etmekte 26.08.2009 tarihinde Carling Cup ta karşılaşan iki takım taraftarları arasında çıkan kavgada olaylar kontrol altına alınamamış, bir ölü ve sayısız yaralı olmuştur. Örneklerde görüldüğü gibi her konuda ilerlemiş batı ülkelerinde holiganizm 'in önlemediği önüne geçilemediği görülmektedir. Kaynaklar TÜKENMEZ, Metin, "Toplumbilim ve Spor", Kaynak Yayınları, Şubat 2009 DĐKĐCĐ, Sema Tuğçe, "Çarşı,Bir Başka Taraftarlık", Dipnot Yayınları, 2009 Prof. Dr. BALCIOĞLU, Đbrahim, "Sporun Sosyolojisi ve Psikolojisi", Bilge Yayınları, Mart 2003 Prof. Dr. ÖZBAYDAR, Sabri, "Đnsan Davranışlarının Sınırları ve Spor Psikolojisi", Altın Kitaplar Yayınevi, Ağustos 1983 ÇAĞLAYAN, Hakan Salim,FĐŞEKÇĐOĞLU, Đ.Bülent,"Futbol Seyircisini Şiddete Yönelten Faktörler",2003 ARIKAN, Yusuf- ÇELĐK, Oktay,"Futbolda Şiddet ve Polis", Polis Bilimleri Dergisi,Cilt 9, 2007 KOÇER, Mustafa,"Futbol Derneklerine Üye Olan Taraftarların Şiddet ve Holiganizm Eğilimlerinin Belirlenmesi: Kayseri Örneği", Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı:32, 2012 KURU, Emin, VAR, Levent, "Futbol Seyircilerinin spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışları Hakkında Betimsel Çalışma(Kırşehir Đli Örneği)", Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi,cilt 10, sayı 2, Ağustos 2009. Anahtar Kelimeler: Futbol, Şiddet, Taraftar,Holiganizm. 253 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 144. YABANCI FUTBOLCULARIN GÖZÜYLE TÜRKĐYE'DE FUTBOL Mehmet Onur VURMAZ1 (1)Đnönü Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Bu araştırmanın amacı ülkemizde futbol oynayan profesyonel yabancı futbolcuların, ülkemiz futbolu hakkındaki görüşlerinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği benimsenmiştir. Araştırma verilerinin toplanması amacıyla ülkemizde futbol süper lig ve birinci ligde oynayan 4 sporcu ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde bir sporcu görüşme esnasında bilgi vermekten vazgeçmiş, geriye kalan üç sporcudan nihai veriler elde edilmiştir. Araştırma verileri ses kayıt cihanıza alınmış ardından Nvivo paket programına aktarılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, beş tema altında toplandığı (mücadele, antrenörler, alt yapı, kulüp yönetimi ve hakem) belirlenmiştir. Sonuç olarak ülkemizde futbol oynayan yabancı sporcuların, genel olarak Türkiye’de futbol oynamaktan memnun oldukları, ancak özellikle futbol kulüp yönetimi ve PASSOLĐG uygulaması ile ilgili negatif görüşlere sahip oldukları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Futbol,Yabancı Profesyonel Futbolcu SÖZ 5. TEDARĐK ZĐNCĐRĐ VE LOJĐSTĐK FAALĐYETLERĐNĐN TÜRK SPOR ENDÜSTRĐSĐNDE UYGULANMASI (FENERĐUM, GS STORE, KARTAL YUVASI VE TS CLUP ÖRNEĞĐ) Hüseyin Çağdaş BATMAZ1 , Oğuzhan ZĐREK1 , Mustafa KARADAĞ1 (1)Fırat Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Türk spor endüstrisindeki tedarik zinciri ve lojistik uygulamalarını değerlendirmek ve bu uygulamaların spor endüstrisinde yarattığı farkındalıkları incelemek bu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Türkiye’deki büyük spor kulüpleri, spor endüstrisinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu kulüplerin lisanslı ürünlerini satmış oldukları spor mağazaları ise araştırmanın örneklem grubu olarak seçilmiştir. Küreselleşmeyle birlikte bütün endüstrilerde ticari açıdan önemli görülen tedarik zinciri ve lojistik uygulamaları, spor endüstrisinde de aynı derecede önem arz etmektedir. Hammaddelerin nihai ürüne çevrilmesini ve bu ürünlerin müşterilere taşınmasını içeren lojistik faaliyetlere bütün endüstrilerde ihtiyaç duyulduğu gibi spor endüstrisinde de ihtiyaç duyulmaktadır. Spor sektörü, zaman içerisinde gelişerek ve genişleyerek küresel bir endüstri haline gelmiş ve bu sayede dünyanın sayılı endüstrileri arasında 254 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) yerini almıştır. Bununla birlikte sportif ürünlerin, orjin noktasından tüketim noktasına gelene kadar etkin akışının nasıl gerçekleştiği de bu araştırmanın kaynağını oluşturmuştur. Ancak spor işletmeciliği alanında tedarik zinciri ve lojistiği konu edinen bilimsel araştırmaların nispeten sınırlı olması, bir eksiklik olarak görülmüş ve böyle bir araştırmanın yapılmasını gerekli kılmıştır. Bu çalışmanın anahtar kelimeleri ile ilgili olarak literatür taraması yapılmış, tarama sonucu elde edilen bilgiler spor endüstrisiyle ilişkilendirilmiş ve bu bilgiler örnek lojistik ağlarıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonunda elde edilen bulgu ve sonuçların, bu çalışmaya benzer yapılacak diğer çalışma ve projelere kaynaklık etmesi beklenmektedir. Sonuç olarak bu araştırmada, spor endüstrisinde etkin olarak kullanılan lojistik faaliyetler incelenmiştir. Bu lojistik uygulamaları sayesinde lisanslı ürün satış mağazalarının ve internet erişiminin olmadığı veya kısıtlı olduğu yerlere ürünler ulaştırılmıştır. Farklı kültüre sahip insanlara bu lisanslı ürünlerin tanıtımı sağlanmıştır. Bu araştırmada verilen örnek uygulamalardan farklı olarak başka uygulamalarında yapılabilmesi için yeni tedarik zinciri ve lojistik ağlarına yönelik proje ve yarışmaların düzenlemesi gerektiği de vurgulanmıştır. Giriş: Đnsanlar, teknolojinin her alana hakim olduğu küreselleşen bir dünyada yaşamaktadır. Serbestleşen ve kolaylaşan uluslararası ticaret, dünyanın her yerinde üretilen ürünlerin hızlı ve ekonomik olarak dünyanın her yerine taşınması ve tüketime sunulmasına olanak yaratmıştır. Böylece pazardaki rekabetin ölçekleri büyümüş, oyuncuların sayısı artmıştır. Üretim teknolojilerinin hızla değişmesi ve kolayca kopyalanabilmesi sonucunda ürünler birbirlerine benzemiş ve kalite artık bir ayırıcı özellik olma vasfını yitirmiştir. (Yıldıztekin). Lojistik en genel anlamıyla, istenen ürün veya hizmeti, çıkış noktasından başlamak üzere istenen yere, istenen miktarda, uygun koşullarda, istenen zamanda teslim edilmesine yönelik planlama, yürütme ve kontrol süreci olarak tanımlanmaktadır (ĐTO, 2006:10). Bu zincir üzerinde meydana gelen taşıma, depolama gibi faaliyetler lojistiğin kapsamı içerisinde değerlendirilmektedir (Ballou, 2004:6). Tedarik zinciri yönetimi, tedarik zincirinin ve bu zincir içinde yer alan tüm şirketlerin uzun vadeli performanslarını arttırmak amacıyla, söz konusu şirketlere ait işletme fonksiyonları ve planlarının, zincirdeki tüm şirketleri kapsayacak şekilde, sistematik ve stratejik koordinasyonudur (Tanyaş, 2009:16). Türkiye’deki büyük spor kulüpleri, spor endüstrisinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu kulüplerin lisanslı ürünlerini satmış oldukları spor mağazaları ise örneklem grup olarak seçilmiştir. Küreselleşmeyle birlikte bütün endüstrilerde ticari açıdan önemli görülen tedarik zinciri ve lojistik uygulamaları, spor endüstrisinde de aynı derecede önem arz etmektedir. Hammaddelerin nihai ürüne çevrilmesini ve bu ürünlerin müşterilere taşınmasını içeren lojistik faaliyetlere bütün endüstrilerde ihtiyaç duyulduğu gibi spor endüstrisinde de ihtiyaç duyulmaktadır. Materyal ve Metod: Spor işletmeciliği alanında tedarik zinciri ve lojistiği konu edinen bilimsel araştırmaların nispeten sınırlı olması bir eksiklik olarak görülmüş ve böyle bir araştırmanın yapılmasını gerekli kılmıştır. Bununla birlikte sportif ürünlerin, orjin noktasından tüketim noktasına gelene kadar etkin akışının nasıl gerçekleştiğini belirlemeye çalışmak bu araştırmanın kaynağını oluşturmuştur. Türkiye’deki Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi büyük spor kulüplerinin lisanslı ürünlerini satmış oldukları spor mağazaları ise örneklem grup olarak seçilmiştir (Tablo1). Araştırmanın bu bölümünde tedarik zinciri ve lojistik kavramları üzerinde durulmuş, bu kavramlarla ilgili geliştirilen çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Bu tanımlamalar ışığında ilgili kavramlar spor endüstrisi ile ilişkilendirilerek araştırmanın tartışma ve sonuç bölümünün oluşturulması sağlanmıştır. 255 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular ve Sonuç: Türkiye her yıl artan dış ticaret hacmi ile gelişen bir ülke görüntüsü vermektedir. Milli gelirin artmasına karşılık hala tüketim artmamıştır. Türkiye’nin kuzey batısı ülke ölçeklerine göre üretebilmekte ve tüketebilmekte ancak ülkenin doğusu henüz tüketimden istenilen seviyede pay alamamaktadır. Küresel rekabetten pay alınabilmesi için küresel ölçeklerde üretim yapan ve bu ürünleri küresel olarak dağıtabilen kuruluşlara ihtiyaç vardır (Yıldıztekin). Bu bağlamda Türkiye’de tedarik zinciri ve lojistik faaliyetlerinin gelişmesine bağlı olarak spor sektöründe bu anlamda bir gelişme ve modernleşme yaşanmaktadır. Bu modernleşmede doğal olarak firmalar arasında yaşanan rekabetin de etkisi vardır. 2000’li yılların başından itibaren spor kulüplerinin kurmuş oldukları spor mağazaları, lojistik ve tedarik zinciri halkasının en güzel örneğini teşkil etmektedir. Türkiye’de Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi büyük spor kulüpleri lisanslı ürün satış mağazası zincirleri oluşturarak müşterilerinin ürün ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Bu büyük şirketler hem yurtiçinde hem de yurt dışında şubeler açarak aynı zamanda küresel rekabet ortamına da girmiş bulunmaktadırlar. Böylece en uygun ve en kullanışlı lojistik dağıtım kanallarını kullanarak ürünlerin müşteriye teslim edilmesiyle tedarik süreci büyük oranda tamamlanmış olur. Spor kulüplerinin malın teslimi noktasında kullanmış oldukları ürün dağıtım kanallarına bakıldığında bazı örnek lojistik uygulamaları dikkat çekmektedir. GS. Store Mobil Tır Örneği: Mobil tırlarla sağlanan lojistik faaliyetlerde; hammaddeler, işlenmek üzere tedarikçiler tarafından fabrikalara taşınmakta ve bu fabrikalarda lisanslı ürün haline getirildikten sonra depolara gönderilmekte, oradan da gezici tırlar vasıtasıyla müşterilere ulaştırılmaktadır. Şekil 2. Basit Bir Lojistik Ağında GS Store Mobil Tır Örneği Uçak Seyahatlerinde Sunexpres ve Fenerium Örneği: Fenerium ile SunExpress arasında imzalanan protokolle birlikte, yılda 1.8 milyonunu gurbetçi vatandaşlarımızın oluşturduğu toplam 7.6 milyon yolcusuna hizmet veren SunExpress'in uçuşlarında Fenerium ürünlerinin satışı gerçekleştirilebilecektir (http://www.haberler.com/). Şekil 4. Basit Bir Lojistik Ağında Sunexpres ve Fenerium Örneği Araştırmayla ilgili olarak örnek lojistik uygulamaları incelendiğinde örneklemi oluşturan spor kulüplerinin aslında aynı lojistik uygulamalarını kullandıkları görülmüştür. Ancak örnek uygulamaların sadece bir spor kulübüne entegre edilerek verilmesi yöntem olarak çalışmanın daha anlaşılır olmasını sağlamıştır. Đncelenen örnek lojistik uygulamalarının Türk spor endüstrisine müşteri memnuniyeti noktasında büyük katkılar sağladığı söylenebilir. Türkiye’de lisanslı ürün satış mağazalarının olmadığı ve internet erişiminin kısıtlı olduğu bölgeler için mobil tır yönteminin örnek bir lojistik uygulaması olduğu söylenebilir. Ancak bu yöntem, özellikle ürün çeşitliliği ve ürünün garantisi açısından sıkıntı oluşturabilecek bir uygulama olarak da düşünülebilmelidir. Feneriumun, Sunexpers vasıtasıyla satmış olduğu ürünler aynı zaman da farklı kültüre sahip insanlarında dikkatini çekmekte ve onlara bu lisanslı ürünleri tanıma fırsatı vermektedir. Küresel rekabetin hüküm sürdüğü günümüz ekonomik piyasalarında, spor işletmeleri kendi pazarlarında lider olmak istiyorlarsa güçlü ve uluslararası bir tedarik zinciri ağına ve lojistik bilgisine sahip olmak zorundadırlar. 256 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kaynakça 1. Atasoy, B., Füsun Ö. K. (2005). Küreselleşme ve Spor, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, XVIII (1), s:11-22, Bursa. 2. Devecioğlu, S. (2005). Türkiye’de Spor Sektörü Stratejilerinin Geliştirilmesi, Verimlilik Dergisi, Sayı: 2, s: 117-134. 3. Mullin J.B., Hardy S., Sutton A.W. (2000), Sport Marketing, Human Kinetics, USA. 4. Coyle J. J., . Bardi. E. J., Novack, R. A. (2006). Transportation, Thomson: South-western, OH, USA. 5. Gürgen, E., (Böl. Yaz.)., Turaboğlu, T. T. (Edt.). (2011). Đşletmecilikte Güncel Konular, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa. 6. Demir, M. H., Gümüşoğlu, Ş. (2009). Üretim Yönetimi / Đşlemler Yönetimi, Beta Basım Yayım Dağıtım, Đstanbul. 7. Yılmaz, K. ve Horzum B. (2005). “Küreselleşme, Bilgi Teknolojileri ve Üniversite”, Đnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 6 Sayı: 10, s:103-121 8. Argan, M., Katırcı, H. (2002). Spor Pazarlaması, Nobel Yayınları, Ankara. 9. Karaoğlu, B. (2010). Stratejik Yönetim, Etap Yayınevi, Đstanbul. 10. Smart, B. (2007). Not Playing Around: Global Capitalism, Modern Sport and Consumer Culture Globel Networks 7, 2, s. 113. 11. Baloğlu, B., Davutoğlu A. (2009). Sporun Değişen Yüzü, Derin Yayınları, Đstanbul. 12. Tanyaş, M. (2009). Depo ve Dağıtım Merkezi Tasarımı, Akademi Lojistik Kavramları ve Terimleri Rehber Kitabı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, s. 46-59. Mersin. 13. Basım, N. H., Argan, M. (2009). Spor Yönetimi, Detay Yayıncılık, s. 177, Ankara. 14. Saros N., Gökduman E. (2006), “Veri Tabanları, Elektronik Kaynak Çeşitliliği ve Danışma 15. Hizmetleri”, ÜNAK'06 Bilimsel Đletişim ve Bilgi Yönetimi" Ankara, Gazi Üniversitesi, 16. 12-14 Ekim. 17. Pitts, B. G., Stotlar, D. K. (1996). Fundamentals of Sport Marketing, Fitness International Technology Inc, Morgantown, W. Va. 18. Akşar, T., Merih, K. (2006). Futbol Ekonomisi, Literatür Yayıncılık, Đstanbul. 19. Ülgen, H., Mirze, K. S. (2010). Đşletmelerde Stratejik Yönetim, Beta Basım Yayım, Đstanbul. 20. Tavasszy, L. A., Ruıjgrok, C. J., Thıssen, M. J., (2003). Emerging Global Logistics Networks: Implications for Transport Systems and Policies”, Growth and Change, Volume:34, No: 4, s. 456-472. 21. Chuang, M., Shaw, W. (2000), “Distinguishing the Critical Success Factors Between ECommerce, Enterprise Resource Planning and Supply Chain Management” Proceeding of International Engineering Management Conference, August 2000, New Mexico, pp.146151. Anahtar Kelimeler: Tedarik Zinciri, Lojistik, Spor Endüstrisi 257 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 54. AMERĐKAN VE AVRUPA PROFESYONEL YAPILANMALARININ KARŞILAŞTIRMALI ANALĐZĐ BASKETBOL LĐG Burçak AKANSEL1 (1)Ankara Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Giriş: Sporun tarihi gelişimi içerisinde insanların sağlıklı yaşam, eğlence, sosyalleşme, yarışma gibi nedenlerle bir araya gelerek oluşturdukları kulüpler arasında gerçekleştirilen ve bir fikstüre bağlı olmayan karşılaşmaların, belirli kurallar çerçevesinde ve düzenli olarak yapılabilmesi için ligler ve federasyonlar kurulmuştur. Zaman içerisinde spor liglerinin yapılanmasında çeşitli modeller ortaya çıksa da farklı ülkelerde, farklı spor branşlarında genel olarak iki temel model benimsenmiştir. Sporun yapıldığı ve yapılandığı coğrafyaya bağlı olarak isimlendirilen bu modellerden ilki Avrupa modeli, diğeri ise Amerikan modelidir. Amaç: Bu çalışmanın amacı profesyonel spor ligi yapılanmalarında Amerikan ve Avrupa modellerini karşılaştırarak iki model arasındaki benzerlik ve farklılıkları bir örnek üzerinden ortaya koymaktır. Materyal ve Metod: Amerikan ve Avrupa spor modellerinin karşılaştırılarak açıklandığı bu betimsel araştırmada veri toplama yöntemi olarak doküman incelemesi tercih edilmiştir. Araştırmada öncelikle ilgili literatür incelenmiştir. Çalışmada ligler ve yapılanmaları ile ilgili bilgilerin yer aldığı kitap, makale ve web siteleri gibi ikincil verilerden faydalanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi ile karşılaştırılarak iki yapılanma arasındaki benzerlik ve farklılıklar saptanmaya çalışılmıştır. Avrupa ve Amerikan modeline göre yapılanmış profesyonel spor ligleri çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşmak mümkün olmadığı için iki yapılanmayı temsilen, tek bir spor branşı üzerinden ve liglerin seçildiği ülkelerde benzer derecede popüler olan bir profesyonel spor ligi belirlenmiştir. Bu bağlamda, ülkemizdeki en popüler ikinci spor branşı olan ve Amerika’daki en popüler dört spordan biri olan basketbolun Türkiye’deki ve Amerika’daki profesyonel lig yapılanmaları Amerikan Basketbol Ligi NBA ile Türkiye Basketbol Ligi TBL çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Bulgular: 1891 yılında spor eğitmeni Dr James Naismith’in kurallarını belirleyerek oynatmaya başladığı basketbol, bugün tüm dünyada bilinen bir spor dalıdır. Ancak bu evrensel sporun lig yapılanmalarında farklılıklar görülmektedir. Amerika ve Türkiye’deki profesyonel basketbol ligleri olan NBA ve TBL karşılaştırıldığında NBA’in Amerikan modeline göre, TBL’nin ise Avrupa modelinde faaliyet gösterdiği görülmektedir. Đki lig arasında kulüplerin statüsü, lige katılım, lig formatı, transfer politikaları, oyun kuralları gibi konularda farklılıklar bulunmaktadır. Avrupa modelinde spor kulüpleri çoğunlukla dernek olarak kurulurken Amerikan modelinde ise kulüpler daha çok şirket statüsünde kurulmaktadır. Avrupa modelinde kulüpler için esas olan şampiyon olmak iken Amerikan modelinde karlılık ön plana çıkmaktadır (Andreff, 2011; Dietl ve Duschl, 2009; Fort, 2000). 2014-2015 sezonunda NBA’de 30 takım mücadele etmektedir. Bu 258 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) takımların hepsi şirket (franchise) statüsüne sahiptir. Şirket olmaları nedeniyle kulüp sahipleri takımları satabilmekte, bulundukları şehirde istenilen ilgi ve karlılığa ulaşamayan takımlar NBA’in de izniyle başka şehirlere taşınabilmektedir. Türkiye’de ise basketbol kulüpleri başta dernek statüsünde kurulmuş olsa da günümüzde şirket olarak kurulabilmekte ya da şirketlere devredilebilmektedir. TBL’de mücadele eden 16 basketbol kulübünden yalnızca 2 tanesi (Banvit Basketbol Spor Kulübü ve Beşiktaş Integral Forex Basketbol Takımı) şirket, geriye kalan takımlar ise dernek statüsüne sahiptir (Özgümüş, telefon görüşmesi)[1]. Dernek statüsü dolayısıyla ticari faaliyette bulunamayan basketbol kulüplerinde takım sahipleri değil, seçimle göreve gelen kulüp başkanları bulunmaktadır. Avrupa ve Amerikan spor modelindeki bir diğer farklılık da liglerin “açık” ve “kapalı lig” olarak yapılanmasıdır (Dietl ve Duschl, 2009; Cain ve Haddock, 2005; Noll, 2003). Şirket statüsündeki kulüplerin karlılığı ve devamlılığı için Amerika’daki ligler kapalı lig olarak kurulmuştur. Kapalı bir lig olan NBA’de yer alan takım sayısı belirlidir ve sezon sonunda başarıya bağlı olarak ligdeki takımlar değişmemektedir. Lige yeni takımların kabulü NBA’in genişleme politikasına ve diğer takımların kararına bağlı olarak gerçekleşmektedir Açık lig olan TBL’de ise sezon sonundaki başarıya bağlı olarak takımların bir üst lige yükselmesi ve bir alt lige düşmesi mümkündür. Her sezonda yükselecek ve düşecek takım sayısı Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Yönetim Kurulu’nun onayı ile belirlenmektedir. Kapalı ve açık ligler arasında hiyerarşik yapılanma bakımından da farklılıklar mevcuttur (Dietl ve Duschl, 2009). Açık liglerde düşme ve yükselme olduğu için profesyonel ligin (1. Lig) yanı sıra alt ligler de organize edilmektedir ve söz konusu ligler arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Kapalı lig sisteminin uygulandığı ülkelerde ise profesyonel (kapalı) lige ek olarak aynı ya da farklı kurumlar tarafından organize edilen başka ligler olsa bile bu ligler arasında lige katılımı etkileyecek doğrudan bir ilişki söz konusu değildir. Dolayısıyla, TBL’de ligler arası hiyerarşi mevcutken Amerika’daki basketbol ligleri ile NBA arasında lige katılımı etkileyecek doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Amerikan profesyonel liglerinde takımlara verilen “bölgesel haklar” da Avrupa modelinde bulunmamaktadır. Bu haklar sayesinde takımlar faaliyet gösterdikleri şehirde başka takım kurulamaması sayesinde rekabetten korunmaktadır (Andreff, 2011; Noll, 2003). Bugün NBA’de yalnızca Los Angeles ve New York’ta iki takım yer alırken bölgesel imtiyazların olmadığı TBL’de 2014-2015 sezonunda mücadele eden 16 takımın 6’sı Đstanbul’da, 2’si ise Ankara’da bulunmaktadır (TBL, 2014). Farklı modellere göre yapılanmış olsalar da NBA ve TBL lig formatı ve oyun kuralları açısından benzerlik göstermektedir. Đki ligde de öncelikle normal sezon maçlarının oynandığı, daha sonra ise eleme usulü play-off mücadelesinin gerçekleştiği ve play-off final serisi sonunda lig şampiyonunun belirlendiği görülmektedir. Geniş bir coğrafyaya yayılması nedeniyle NBA’de TBL’den farklı olarak takımlar bölgesel olarak gruplandırılmıştır. TBL’de normal sezon maçları aynı sırayla oynanan 2 devreli sistemde gerçekleşmektedir. Normal sezonda TBL’de her takım birbiri ile eşit sayıda maç yaparken NBA’de takımlar bazı takımlarla daha çok, bazılarıylaysa daha az maç yaptığı için takımların birbirleri ile karşılaştıkları sayı eşit değildir. Bu nedenle Avrupa modelinde sportif başarıyı kıyaslamak mümkündür ve bunun için de bu sistem daha adil olarak görülmektedir (Noll, 2003). Oyun kuralları genelde aynı olmakla birlikte NBA FIBA’dan ve FIBA’nın belirlediği kurallardan bağımsız olarak faaliyet göstermektedir. TBL’de ise maçlar FIBA’nın belirlediği oyun kurallarına göre oynanmaktadır. 259 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Amerikan modelinde transfer politikası Avrupa modelindekinden farklı olarak şekillenmiştir. Maçların daha eğlenceli geçebilmesi takımlar arasında güç dengesi bulunmasına ve sonucun tahmin edilemez olmasına bağlı olduğu için TBL’nin aksine NBA’de takımların bir sezonda oyunculara ödeyeceği maksimum ücret toplamı (salary cap) ve minimum ücret toplamı NBA tarafından hesaplanmaktadır. Takımların toplam ücret ödemeleri belirlenen vergi seviyesini aşarsa lüks vergisi ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca ligdeki başarı durumuna göre takımlara genç ve yetenekli oyuncuları seçme önceliği (draft) verilmektedir. Sezonu daha başarısız bitiren takımlar daha yetenekli oyuncuları seçerek takımlar arasında rekabetin sağlanması amaçlanmaktadır. TBL’de ise tavan ve taban ücreti, lüks vergisi ve oyuncu seçme önceliği gibi uygulamalar bulunmamaktadır. Avrupa ve Amerikan modelinde transfer politikaları açısından bir diğer önemli farklılık da toplu iş sözleşmeleridir. Oyunculara ödenecek maksimum ve minimum ücretler, takaslar, oyuncu sözleşmeleri ile ilgili kurallar gibi konular oyuncu birliği (National Basketball Players’ Association – NBPA) ile takım sahipleri ve NBA başkanı arasında gerçekleştirilen görüşmeler sonunda imzalanan toplu iş sözleşmeleri (Collective Bargaining Agreement – CBA) ile belirlenmektedir. Tarafların anlaşmaya varamaması halinde ise lockout (grev) yaşanmaktadır. Avrupa modelinde ise ligi düzenleyen kurumlar tek bir tarafı temsil edemez, tüm paydaşları temsil etmek durumundadır (Dietl v.d., 2012; Andreff, 2011). TBL’de toplu iş sözleşmesi uygulanmamakta ve ligi organize eden kurum olan TBF, paydaşları arasındaki görüşmelerde taraf olmamaktadır. Sonuç: Coğrafi, ekonomik ve kültürel farklılıklar gibi sebeplerden dolayı Amerika’da ve Avrupa’da spor ligleri birbirinden farklı şekilde örgütlenmiştir. Amerika’da eğlence sektörünün bir dalı gibi gelişen profesyonel spor ligleri ve kulüpleri şirket statüsünde kurulmuş ve asıl hedef karlılık olmuştur. Avrupa’da ise spor sosyal bir gereklilik olarak ortaya çıkmış ve spor kulüpleri ve ligler dernek statüsünde yapılanmıştır. Sportif değerlerin ve sportif başarının ön plana çıktığı bu yapılanmada karlılık zaman içerisinde önemli bir hal almış olsa da hala pek çok lig kar amacı gütmeyen spor örgütleri tarafından organize edilmekte ve birçok kulüp de dernek statüsünde faaliyet göstermektedir. Amerika’da ortaya çıkan ve ülkemizde de 100 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan basketbolun Türkiye’deki ve Amerika’daki profesyonel lig yapılanmasında kulüplerin statüsü, lige katılım, transfer politikaları gibi konularda farklılıklar, lig formatı ve oyun kuralları gibi konularda ise benzerlikler olduğu görülmektedir. Benzerliklerin temel nedeni basketbolun bir Amerikan sporu olmasından kaynaklanırken farklılıkların temelinde ise Türkiye’de basketbolun Amerikan modelinde değil de Avrupa modelinde yapılanmış olması yatmaktadır. Seçilmiş Kaynaklar Andreff, W., 2011. Some comperative economics of the organization of sports: competition and regulation in North American vs. European professional team sports leagues. The European Journal of Comparative Economics. 8 (1), ss.3-27. Dietl, H. M. ve Duschl, T., 2009. The organization of professional sports leagues: a comparison of European and North-American leagues from the perspective of platform organization. Working Paper No 119. Zürih: Institute for Strategy and Business Economics University of Zurich. 260 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Noll, R. G., 2003. The organization of sports leagues. Oxford Review of Economic Policy. 19 (4), ss.530-551. TBF Ana Statüsü, 2014. Resmi Gazete. Sayı: 29136. http://www.tbf.org.tr/docs/defaultsource/mevzuat/ana-statu/ana-stat%C3%BC.pdf?sfvrsn=4 [Erişim tarihi 3 Ocak 2015]. [1]Ayhan Özgümüş, TBF Ligler Direktörü. Telefon görüşmesi 1 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Basketbol, Lig Yapılanması, Nba, Tbl SÖZ 59. FUTBOL MÜSABAKALARINDAKĐ ELEKTRONĐK BĐLET SĐSTEMĐNĐN ĐNCELENMESĐ Ayhan Baykara1; Dursun Katkat1 (1)Mersin Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı ÖZET Bu çalışmanın amacı, futbolda Türkiye çapındaki en üst lig ve bir altındaki ligde oynanan maçlara girişte kullanılan elektronik bilet sistemini incelemek, uygulamadaki işlerliğini örnek olay incelemesi ile ortaya koymak ve sistemin geliştirilmesine yönelik öneriler sunmaktır. Bu amaçla en üst ligde oynanan maçlardan örnekler seçilerek sistem incelenmiş, sistemin mevzuata ve amaçlara uygunluğu test edilmiş ve işlerliği ortaya konmuştur. Çalışma sonucunda, uygulamadaki elektronik bilet sisteminin 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da belirtilen amacı tam karşılamadığı, uygulamada boşluklar bulunduğu ve sistemde eksikliklerin ve hataların olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak tespit edilen bu boşlukların, eksikliklerin ve hataların giderilmesi için önerilerde bulunulmuştur. Giriş: 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte futbol dalında en üst lig ile bir altındaki ligde bulunan kulüplerin maçlarına seyirci olarak girişte elektronik bilet kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Bu kanunla müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi amaçlanmıştır. 6222 sayılı kanunun 5. maddesi ile Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına Đlişkin Yönetmeliğin 25. maddesi, elektronik biletleme sisteminin kurulması zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu Türkiye çapındaki en üst lig ve bir altındaki ligde bulunan futbol kulüplerinin stadyumlarında E-Bilet Sisteminin tasarımı, tedariki, entegrasyonu, devreye alınması, çalıştırılması ve bakımı için bir Merkezi Sistem Entegratörü oluşturmak amacıyla ihale sonucu sistemin oluşturulması için özel sektörde faaliyet gösteren bir 261 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) şirket ile sözleşme imzalanmıştır. Đmzalanan sözleşme gereği Futbol maçlarına seyirci olarak girişte elektronik bilet uygulaması 14 Nisan 2014 tarihinden itibaren başlamıştır. Bu uygulama ile kağıt bilet dönemi sona ermiş, yurt genelinde statlara girişler sadece elektronik kart ile mümkün hale gelmiştir. Elektronik bilet sistemini kurmak maksadıyla maçlara girişte kullanılmak üzere Passolig adı altında bir elektronik kart sistemi geliştirmiştir. Kurulan bu sisteme göre maçlara girmek isteyen seyirciler kişiye özel elektronik kart alıp gitmek istedikleri maç biletlerini satın alarak bu karta yükletebilmektedir. Taraftarlar kartlarını stat kapılarında bulunan elektronik okuyuculara okutarak içeri girebilmektedir. Materyal ve Metod: Bu çalışmada, elektronik bilet sisteminin işlerliğini incelemek amacıyla Spor Toto Süper Lig müsabakalarındaki elektronik bilet uygulaması gözlenerek, sistem örnek olay analizi yöntemiyle incelenmiş, uygulamanın mevzuata ve amaçlara uygunluğu test edilmiş ve tespit edilen aksaklıklar için bazı öneriler sunulmuştur. Bulgular ve Sonuç: Uygulamadaki Elektronik Bilet sistemi incelenerek şu tespitler yapılmıştır. 1- Futbolda Türkiye çapındaki en üst lig ve bir altındaki ligde oynanan maçlara seyirci olarak girebilmek için Passolig kart olarak adlandırılan Elektronik Kart çıkarma zorunluluğu vardır. Bu kartı almak için internet sitesinden, mobil uygulamadan veya bazı satış noktalarından aidat ödenerek başvuru yapılması gerekmektedir. Elektronik kartlar üzerine kişinin istediği kulübün veya Türkiye Futbol Federasyonu logosu basılabilmektedir. Başvuru sahibi, farklı logolu birden fazla kart alabilmektedir. 6222 sayılı yasa gereği kart üzerinde kişinin adı soyadı, TC kimlik numarası ve fotoğrafı bulunmaktadır. Yabancı uyruklu kişilerin de bu liglerdeki maçları izlemesi için bu kartı çıkarma zorunluluğu vardır. Talep edilen kart istenilen adrese belirli bir süre içerisinde posta ile gönderilmektedir. Maç tarihine kadar kartı eline ulaşmamış kişiler için stadyum önlerine kurulan noktalardan tek geçişlik kart verilebilmektedir. Đnternet üzerinden, mobil uygulamadan ve bazı satış noktalarından karta başvurma aşamasının oldukça kolay olduğu tespit edilmiştir. Elektronik kartı eline ulaşmamış kişilerin maçlara girebilmelerini sağlamak amacıyla oluşturulan tek geçişlik kart sistemi de oldukça işlevsel bir uygulamadır. 2- Elektronik kart çıkarıldıktan sonra bilet satın almak ve elektronik karta yükletmek amacıyla başka bir web sitesine üye olmak gerekmektedir. Bu internet sitesinden üyelik sonrası bilet satın alınmak istenilen maç, tribün ve koltuk seçme işlemleri yapılabilmekte ve istenilen TC kimlik numarasına tanımlanmaktadır. Ayrıca satış noktalarından da maç bileti satın alınabilmektedir. Bilet satın almak için öncelikle internet sitesi üzerinden veya satış noktalarından elektronik karta para yüklemesi gerçekleştirilmelidir. Bilet satın alırken bir kişi en fazla 5 adet bilet alarak Passolig kartı olan kişilere TC kimlik numaralarını yazarak tanımlayabilmektedir. Her kişiye bir adet maç bileti tanımlanabilmektedir. Kart sahibi Türkiye’nin her yerindeki maçlar için istediği tribünden bilet satın alabilmektedir. Stadın satışa müsait herhangi bir kısmından satın alma işlemi yapılabilmektedir. Kart sahibinin hangi takım taraftarı olduğuna bakılmaksızın beyana dayalı olarak bilet satış işlemi gerçekleştirilmektedir. Ayrıca seyirciler bu site üzerinden satın aldıkları bilet bilgilerini görebilmektedir. 262 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Đnternet üzerinden ve satış noktalarından biletin satın alınarak elektronik karta yükleme işleminin oldukça kolay olduğu tespit edilmiştir. Fakat bilet satın alırken stadın herhangi bir tribününden bilet alınabilme serbestliği, rakip takım taraftarlarının yan yana koltuklarda oturmasına imkan vermektedir. Dolayısıyla taraftar akreditasyonu sağlanamamaktadır. Bu durum sistemin bir açığı olarak tespit edilmiştir. 3- Maç bileti satın alan seyirci web sitesinden başka bir Passolig kart sahibi olan kişiye TC Kimlik numarasını girerek kendi maç biletinin devrini istedikleri kişiye yapabilmektedir. Maç bileti devri için sadece istenilen kişinin TC kimlik numarasının bilinmesi yeterlidir. Maç bileti devri oldukça işlevsel bir uygulamadır. Fakat burada önemli bir problem ortaya çıkmaktadır. Elektronik biletleme sistemi kurularak karaborsa bilet satışının da engellenmesi amaçlanmaktadır. Kişi kendine ait olan bir bileti internet sitesi üzerinden başka bir kişiye ücret karşılığında devredebilmektedir. Dolayısıyla sistem, bu amacı gerçekleştirememektedir. Nitekim 08.03.2015 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray Spor Toto Süper Lig müsabakasında bu durum ortaya çıkmış ve birçok ulusal gazete ile internet sitelerinde haber yapılmıştır. Kişi kendine ait bir elektronik bileti açık artırma yoluyla satış yapan internet siteleri üzerinden satışa çıkardıkları gözlemlenmiştir. 4- Passolig kartına maç biletini yükleten kişi kartını stadın ilgili kapısındaki okuyucuya okutarak içeri girebilmektedir. Đçeri girmeye hakkı olmayan kartlar için kapı açılmamakta ve sistem uyarı vermektedir. Đçeri giriş hakkı olan kart sistem tarafından okunup onaylandığında kapı açılmakta ve kart sahibinin fotoğrafı kapıda ve güvenlik güçlerinin beklediği kısımdaki ekranlarda gözükmektedir. Bu kısımda yasa gereği özel güvenlik görevlileri kartı okutup içeri giren kişi ile ekranda görünen kişiyi eşleştirmekle yükümlüdür. Kart okuma sistemin işlediği fakat özel güvenlik görevlilerinin sayıca yetersizliği ve içeri giren kişi sayısının yoğunluğu nedeniyle kart sahibi ile içeri giren kişinin eşleştirme kontrolünü yapamadıkları gözlemlenmiştir. Bu durum güvenlik zafiyeti yaratmakta ve içeri giren kişinin kimliğinin tespit edilememesine neden olabilmektedir. 5- Stadyum içerisine girdikten sonra seyirci kendisine ayrılmış koltuğa oturmak zorundadır. Kişilerin kendilerine ayrılmış koltuğa oturmalarının sağlanması yükümlülüğü özel güvenlik görevlilerine verilmiştir. Yasa ve yönetmelikle seyircilerin kendi koltuklarına oturma zorunluluğu olmasına rağmen tribünlerde hemen her seyircinin koltuk numaralarına riayet etmeden oturduğu tespit edilmiştir. Bu durumda kimin hangi koltukta oturduğunun tespiti imkansız hale gelebilmektedir. 6- Uygulamadaki elektronik bilet sistemi aynı kartla aynı maça mükerrer girişleri engellemektedir. Stat içerisinde bulunan bir seyirci maç esnasında stat dışına çıkıp tekrar girmek istediğinde stat dışına çıkış için kart okuyucu sistemi olmadığından içeri girememektedir. Sistem mükerrer girişi engellemekte fakat seyircilerin stadın dışına çıkıp tekrar içeri girmesine izin vermemektedir. 7- Kombine bilet alan seyirciler tüm maçları kombine bilet sahibi olduğu tribün ve koltuktan izlemek zorundadır. Her kişiye sadece bir bilet tanımlanabildiğinden bir seyirci kendi üzerine başka bir bilet satın alamamaktadır. Kombine bilet sahibi olup da başka bir tribünde maç izlemek isteyen seyirciler ilgili web sitesinden kendilerine tanımlı bileti başka bir Passolig kart sahibine tanımladıklarında tekrar bilet 263 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) alabilmektedir. Bu özellik işlevsel bir uygulamadır. Seyircilerin bazı maçları farklı tribün ve koltuklarda izleme isteğine cevap verebilmektedir. 8- Türkiye Futbol Federasyonu tarafından spor kulüplerine maçta çıkan olaylar sebebiyle tribün kapatma cezası verebilmektedir. Bu durumda ceza süresince o tribüne kimse alınmamaktadır. Verilen ceza sonucu kapatılan tribünde kombine bilet sahibi olan bir seyirci, olay çıkan maçta tribünde olmazsa bile veya olaylara karışmamışsa bile bir sonraki maçta stadyuma girememektedir. Bu durum Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suçun şahsiliği ilkesine aykırıdır ve tribünlerdeki şiddet olayları ile hiç alakası olmayan seyircilerin de haksız yere cezalandırılabilmesine olanak sağlayabilmektedir. Türkiye’de futbol alanında en üst lig ve bir alt ligde oynanan maçlara girişte kullanılan elektronik bilet sisteminin uygulaması 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da yer alan amacın gerçekleştirilmesinde eksikliklerin ve hataların olduğu tespit edilmiştir. 6222 sayılı kanun ve bu kanuna kılavuz nitelikte çıkarılan Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına Đlişkin Yönetmelik ile uygulamadaki elektronik bilet sistemi arasında bazı uyumsuzluklar, eksiklikler veya hatalar yukarıda tespit edilmiştir. Elektronik bilet sisteminin yasa ve yönetmeliğe uygunluğunu sağlamak ve uygulamadaki işlerliğini artırmak amacıyla şu yöntemler önerilebilir. * Stada giren seyirci ile kart sahibi seyircinin aynı kişi olmasının sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle avuç içi okuma sistemi gibi hatasız işleyecek bir sistem entegre edilebilir. Elektronik kart sisteminin bu bakımdan zaafları bulunmaktadır. * Maç bileti devri uygulamasının sona erdirilerek uygun koşullarda kişiye maç biletini iade etme hakkı tanınabilir. * Türkiye’ye turizm amaçlı gelen yabancı uyruklu kişiler için elektronik kart çıkarma zorunluluğu olmaksızın, tek maçlık giriş sistemi devreye alınarak pasaport ile maça giriş imkanı tanınabilir. * Mevcut sistemle rakip takım taraftarlarının yan yana oturmasını engellemek çok zor gözükmektedir. Bu sorunun çözümü için taraftarları bilinçlendirmekten başka çözüm önerilememektedir. * Herkesin kendi koltuğuna oturması sağlanabilir. Bunun için özel güvenlik güçlerinin stat içerisinde bilet kontrolü yapması veya seyircileri bilinçlendirmekten başka çözüm önerilememektedir. * Kişilerin maç esnasında istedikleri zaman dışarı çıkıp tekrar içeri girmesine imkan veren okuma sistemi kurulabilir. * Muhtelif olaylara karışan kişiler tespit edilerek bireysel olarak cezalandırılabilir. Bunun için tribünler yeteri kadar güvenlik kamerası ile donatılabilir. Olaylara karışan kişilerin doğru tespit edilerek cezalandırılması ve ceza alan kişilerin statlara girişlerinin önlenmesi sağlanabilir. 264 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kaynakça 1. 14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete 2. 22.12.2012 tarih ve 28505 sayılı Resmi Gazete 3. http://www.tff.org/default.aspx?pageID=285&ftxtID=20107, Erişim Tarihi: 15.01.2015 4. NETAS: TFF E-Bilet ihalesi imzalandı, http://www.borsagundem.com/nedenyukseldi/netas-tff-e-bilet-ihalesi-imzalandi-505091.htm, Erişim Tarihi: 18.01.2015 5. Günal, G.Gaye, 2012: Sporda Şiddetin Tarihçesi, Örnek Olaylar ve Đlgili Mevzuatlar, Ankara Barosu Spor Hukuku Kurulu Av.Atilla Elmas Armağanı, Ankara Barosu Yayınları, 6. Passolig: Spor ve Eğlence Dünyasının Anahtarı, http://www.passolig.com.tr/, Erişim Tarihi: 20.01.2015 7. Passo: Maç biletin PASSO’da. http://www.passo.com.tr/, Erişim Tarihi: 20.01.2015 8. Köse, H., “Seyirden Yasaklanma Tedbiri Ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar”, http://www.sporhukuku.org/dosyalar/makale-alpay-seyirden-yasaklama.pdf, Erişim Tarihi: 12.03.2015 9. Derbi öncesi bilet skandalı! Devlet eliyle http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/28382242.asp, Erişim Tarihi: 14.03.2015 karaborsa, 10. PFDK Kararları 26.03.2015, http://www.tff.org/default.aspx?pageID=246&ftxtID=22577, Erişim Tarihi: 28.03.2015 Anahtar Kelimeler: Sporda Şiddet, Futbol, Elektronik Bilet, Passolig SÖZ 73. SPOR KULÜPLERĐNDE LEHĐM FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ ÖRNEĞĐ USTASI ĐNSAN KAYNAKLARI: Hasan KARTAL1 , Nahide ERDEM1 , Burak GÖRGÜN1 (1)Sakarya Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü,Türkiye ÖZET Đlk insanların yaptığı sporlar yaşamını devam ettirmeye, saldırı ve savunma amaçlı yapılırdı. Sonraları spor bireysel, devamında da toplu yapılan faaliyetlere dönüşmüştür. Sanayi Devremi ile değişen pek çok şeyle birlikte sporda ticarileşip çok farklı bir hal almıştır. Zaman içerisinde kitleleri etkilemede önemli bir hal alan spor branşları ve kulüpler ciddi bir ekonomik kazanç olarak boy göstermiştir. Ticarileşen spor kulüpleri kurumsallaşıp örgüt haline gelmişlerdir.Günümüzde spor sektörü dışında, insan performansının sonuca direk etkisiyle 265 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) örgütün başarısını ve işleyişini değiştiren fazla sektöre rastlanmamaktadır.Spor kulüpleri ekonomik olarak geliştiklerinden dolayı etkili insan gücüne ihtiyaç duymuşlardır. Dolayısıyla diğer hizmet alanlarında önemi anlaşılan insan kaynakları artık spor içinde gerekli bir hal almıştır.Bu çalışmanın amacı, ülkemizdeki spor kulüplerinin, çok geçmişe dayanmayan insan kaynakları departmanını incelemektir. Bu çalışmanın evrenini Fenerbahçe Spor Kulübü’nün insan kaynakları departmanı oluşturacaktır. Çalışmanın örneklemini ise tesadüfî örneklem ile seçilecek insan kaynakları çalışanlarıdır. Bu çalışanlara, yarı yapılandırılmış mülakat tekniği uygulanacaktır. Elde edilmesi beklenen bulgular ve sonuçlar, spor kulübünde insan kaynakları fonksiyonlarının tümünün kullanılmadığı ve insan kaynaklarının örgütte etkin bir konuma sahip olmadığı ön görülmektedir. Spor kulüplerinde insan kaynaklarının konumuna dikkat çekilip, devamında yapılacak olan mülakat sonucunda elde edilen bulgular ile literatüre katkı sağlanmış olacaktır. Anahtar Kelimeler: Spor, Sporun Ticarileşmesi, ĐKY, Fenerbahçe Spor Kulübü Giriş: Doğuşundan günümüze kadar tarihi süreçte evirilip ekonomik bir boyut kazanan, insanları kitlesel olarak etkileyen ve belki de en önemlisi çok güçlü bir gelir kaynağı olan spor sektörü içerisinde onu var eden insan kaynağının konumu, bu konumun ne denli kullanıldığı sorusuna cevap aranacaktır. Sanayi Devrimi ile bütün sektörlerin yapısının değişmesi sporun ise bu değişim içerisinde yer almasından dolayı klasik örgütlenmeler değişime uğrayarak gelişmiş ekonomik birer işletme halini almıştır. Đlk örgütlenme tipleri olarak kar amacı gütmeyen yapılanmalar bu değişimlerden sonra günümüz spor kulüpleri gibi yapılanmalar göstermiştir ve ticari bir işletme halini almıştır. Daha sonraları modern olimpiyatların başlaması ve kitlesel olarak televizyon yayınlarının da işin içerisinde yer almasıyla spor bugünkü şeklini almış ve her geçen günde kendini geliştirmeye devam etmektedir. Birbirini takip eden gelişmeler sonucu diğer sektörlerde insanın önemli bir parçası ve işletmemin devamlılığını sağlayıcı unsur olduğu fark edilmiştir. Sporda ise bu farkındalık geçte olsa anlaşılmış ve spor kulüpleri insan kaynağının etkili kullanımının kulübün amaçlarını gerçekleştirmedeki rolünü anlamışlardır. Bu süreci takip eden süreçlerde ise kulüp bünyelerinde insan kaynağı departmanları kurulmaya başlanmıştır. Örgütün amacına hizmet edecek, örgütü başarıya taşıyacak en etkili ve en doğru insanların bulunması hedeflenmiştir. Bu bilgilerin ışığında sporda insan kaynaklarının ne kadar önemli olduğunun anlaşılmaktadır. Türk spor kulüpleri arasında insan kaynaklarının incelendiği çalışmalar literatürde yeterli sayıda yer almamaktadır. Bu bağlamda örneklememiz olan Fenerbahçe Spor Kulübü ile bu yönde bir çalışma yapılacaktır. Bu çalışma ile ilgili literatüre katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Literatür Taraması: Spor olgusunun literatürdeki en temel tanımı, OF. desport, ME. Disport sözcüklerinin kısaltmasıdır. Bu kelimeler ise ‘’oyun, oyalanma, işten uzaklaşma’’ anlamına gelmektedir (Fişek,2003;4).Ülkemizde sporun tarihine baktığımızda o kadar eskiye gitmediğini görmekteyiz. Osmanlılar döneminde bugünkü spor kulüplerini andıran bir spor teşkilat yapısının var olduğunu bilinmektedir. Bu teşkilat ‘’Spor Tekkesi’’ diye adlandırılmaktadır. Osmanlı Đmparatorluğu’nun yayılma döneminde alınan yeni yerlere spora teşvik için tekkeler 266 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) kurulmuştur. Đmparatorluğun her yerinde, bu tekkeler sayesinde öteki sporların da yapıldığı bilinmektedir. Cumhuriyet öncesi Türk sporu ve kulüpleri Đngilizlerin önderliğinde oynanan futbolla geniş kitlelerin ilgisini çekmiştir. Bu gelişme sonucunda Cumhuriyet öncesinde spor kulüpleri bazı federatif teşkilatlanmalar içerisinde faaliyet göstermişlerdir. Bunlar sırasıyla Đstanbul Futbol birliği, Đstanbul Futbol Kulüpler Ligi, Cuma Ligi ve Türkiye Đdman Cemiyeti Đttifakı (TĐCĐ) olarak adlandırılır (San,1973; akt Topçu,2013;5). Spor kulüpleri belirli yasalar, tüzükler, yönetmelikler, sözleşmeler vb. kurallara göre kurulan, üyelerinin her birinin yetki ve sorumlulukları belli olan gerek amatör gerekse profesyonel spor branşları ile topluma hizmet veren, her yaş grubunun spor yapabileceği tesis araç gereçlere sahip olan, diğer bir yönü ile de yüksek performans sporcuların yetiştirilmesini hedefleyen özel hukuk kuruluşlarıdır. Türkiye’de spor kulüpleri yapılanma şekilleri incelendiğinde dernek ve şirket olmak üzere iki farklı şekilde kuruldukları görülmektedir(Devecioğlu ve diğ.,2012;37). Spor kulüplerinin finansal piyasalarda bu şekilde yer alması spor endüstrisine yeni boyutlar kazandırmıştır. Bu boyutlardan en önemlisi beklide ĐK’nın etkili bir şekilde kullanımıdır. Spor kulüpleri devleşip ekonomik olarak geliştiklerinden dolayı etkili insan gücüne ihtiyaç duymuşlardır. Dolayısıyla diğer hizmet alanlarında önemi anlaşılan ĐK artık spor içinde gerekli bir hal almıştır. Sporda önemi gittikçe artan ĐK yönetimini daha iyi tanımak için literatürde yer alan ĐK tanımına bakıldığında; ĐK, kavramı kurumsal hedeflere ulaşmada örgütlerin kullanmak zorunda oldukları temel kaynaklardan biri olan beşeri kaynağı ifade eder.Đnsan kaynakları terimi bir organizasyonun hedeflerine ulaşmak için en üst kademedeki yöneticiden en alttaki niteliksiz iş görenlere kadar tüm çalışanları kapsamaktadır ( Sadullah, 2008; 2) ĐKY, bu görevini yerine getirirken temelde iki önemli amaç gütmektedir. Bunların ilki, örgütte görev yapan insanların bilgi, yetenek ve becerilerini rasyonel biçimde kullanarak örgüte olan katkılarını maksimum düzeye çıkarmak, ikincisi ise, örgütte görev yapan insanların mümkün olduğunca işten tatmin olmalarını sağlamaktır (Özgen ve diğ. , 2002; 9). ĐKY’nin önem kazanmasının nedenleri; • • • • • • • Küreselleşme ve rekabet Bilgi Teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler Yeni oluşan pazarlara girebilme Mevcut pazarlarda tutunabilme ve büyüyebilme çabaları Tüketicilerin bilinçlenmesi, istek ve ihtiyaçlarının değişmesi Toplam Kalite kavramının gelişmesi, Şirket evlilikleri(Ünlü,2011; 8) Đş Analizi ve Tasarımının Yapılması, Đnsan Kaynakları Planlaması, Tedarik ve Seçim, Eğitim ve Geliştirme, Kariyer Planlaması, Performans Değerleme, Ücret Yönetimi, Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği gibi birbirleri ile bağlantılı faaliyetlerden oluşan süreç aracılığıyla, bu girdileri 267 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (çalışanları), işletmede amaçlara verimli bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak yetkin, motivasyonu, tatmini ve performansı yüksek işgücüne dönüştürür(Dural, 2011; 15-16). Metodoloji: Araştırmanın kapsamı olan spor ve insan kaynakları kavramları için literatür taraması yapılmıştır. Bu iki konu başlığı altında; sporun dünya ve ülkemizde tarihsel gelişimi günümüze kadar ele alınmıştır. Bu tarama neticesinde sporun ticarileşme süreci anlaşılmaya çalışılmıştır. Küreselleşmenin sonuçlarından biri olan sporun ticarileşmesi ve örgüt halini almasıyla bu örgüt içinde olması gereken insan kaynakları yönetiminin yeri sorgulanmaya çalışılmıştır. Bu çalışma sporda insan kaynakları yönetimi uygulamalarını Fenerbahçe örnek olayı ile ele almayı amaçlamaktadır. Çalışmada yöntem olarak nitel araştırma yöntemleri kullanılacaktır. Niteliksel araştırma, bir alanda derinlemesine veri toplamasını içeren bir araştırma biçimidir. Veriler uzun bir süre içinde, farklı değişkenlerle ilgili olarak doğal ortamlarda toplanmaktadır (Gay, 1987; aktaran, Batu ve diğerleri, 2004;39). Mülakat tekniğinin çeşidi olarak yarı yapılandırılmış mülakat tekniği uygulanacaktır. Bu tekniğin amacı insan kaynakları fonksiyonlarının örgütte nedenli uygulandığını saptamaktır. Bu çalışmanın evrenini Fenerbahçe Spor Kulübünün insan kaynakları oluşturacaktır. Çalışmanın örneklemi ise tesadüfi örneklem ile seçilecek insan kaynakları çalışanlarıdır. Bulgular, Tartışma ve Sonuç: Spor sektörü içerisinde insanları kitlesel olarak etkileyen futbol ve onu var eden insan kaynağı önemli bir yer teşkil etmektedir. Günümüzde spor sektörü dışında, insan performansının sonuca direk etkisiyle örgütün başarısını ve işleyişini değiştiren fazla sektöre rastlanmamaktadır. Araştırma örneklemimiz olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nden elde edilmesi beklenen bulgular ve sonuçlar, spor kulübünde insan kaynakları fonksiyonlarının tümünün kullanılmadığı ve insan kaynaklarının örgütte etkin bir konuma sahip olmadığı tahmin edilmektedir. Araştırmacılar olarak bu öngörüye sahip olunmasının sebebi, yapılan literatür taramasında ülkemizde insan kaynaklarının spor kulüpleri içerisindeki faaliyetlerini açıklayan kaynakların sınırlı olmasıdır. Mevcut olan yetersizlikten dolayı kulüpler tarafından insan kaynakları ve fonksiyonlarının etkin kullanılamadığı düşünülmektedir. Spor kulüplerinde insan kaynaklarının konumuna ve yetkinliğine dikkat çekilerek, devamında yapılacak olan mülakat sonucunda elde edilen bulgular ile ilgili literatüre katkı sağlanması planlanmaktadır. Bu çalışmanın bir son söz söyleme niyetinde olmadığı bundan sonraki çalışmalar için temel oluşturması hedeflenmektedir. Kaynakça Devecioğlu ve diğ. (2012), ‘‘ Türkiye’de Spor Kulüplerinin Şirketleşmeye Yönelimlerinin değerlendirilmesi’’, Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Cilt:X , Sayı :2, Sayfa35-42 Dural, D. (2011), ‘‘Đnsan Kaynakları Yönetiminde Đşe Alma Yöntemleri: Japonya’da Đşe Alma Yöntemleri ile Türkiye’de Đşe Alma Yöntemlerinin Karşılaştırılması’’, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya 268 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Fişek, K.(2003), ‘‘Devlet Politikası ve Toplumsal Yapıyla Đlişkileri Açısından Spor Yönetimi Dünyada ve Türkiye’de’’ ,YGS Yayınları,1. Baskı Đstanbul Özgen Hüseyin, Azim Öztürk ve Azmi Yalçın, (2002), ‘‘Đnsan Kaynakları Yönetimi’’,Nobel Kitabevi, Adana Batu Sema, Gönül Kırcaali-Đftar ve Yıldız Uzuner, (2004), ‘‘Özel Gereksinimli Öğrencilerin Kaynaştırıldığı Bir Meslek Lisesindeki Öğretmenlerin Kaynaştırmaya Đlişkin Görüş ve Önerileri’’, Özel Eğitim Dergisi, 5 (2), sayfa 33-50. Sadullah, Ö. (2008), “Đnsan Kaynakları Yönetimine Giriş: Đnsan Kaynakları Yönetiminin Tanımı, Önemi ve Çevresel Faktörler”, Đnsan Kaynakları Yönetimi Đçinde, Üçüncü Baskı, Beta Yayınları, sayfa 2, Đstanbul Topçu, Ö. (2013),‘‘Türkiye’de Spor Kulüplerinin Đdari ve Sportif Açıdan Đşlevselliği’’, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Samsun Ünlü, Ç. (2011), ‘‘Spor Đşletmeleri ve Diğer Hizmet Đşletmelerinin Đnsan Kaynakları Yönetiminin Karşılaştırılması’’, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul Anahtar Kelimeler: Spor, Sporun Ticarileşmesi, Đky, Fenerbahçe Spor Kulübü SÖZ 103. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN KARĐYER TERCĐHLERĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER ÜZERĐNE BĐR ARAŞTIRMA: BESYO ÖRNEĞĐ Tuncay ÖKTEM1 , Murat PALALI1 (1)Manisa Celal Bayar Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye ÖZET Bu çalışma, Manisa Celal Bayar Üniversitesi BESYO’daki öğrencilerinin kariyer tercihlerini etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Üniversite öğrencilerinin iş değerlerini belirlemek ve iş değerleri ile kariyer seçimleri arasında bir ilişki olup olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı; bireysel ve örgütsel değişimlere bağlı olarak kariyer anlayışında meydana gelen değişimleri ve üniversite öğrencilerinin kariyer seçimlerini 269 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) hangi faktörlerin etkilediğini incelemektir. Bu bağlamda, üniversite öğrencilerinin iş değerleri ile kariyer seçimleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmış olup, aynı zamanda cinsiyet, yaş ve bölüm farklılıklarının, bireylerin kariyer seçimlerinde ve iş değerlerinde ne gibi değişikliklere neden olduğu incelenmiştir. Metod ve Yöntem: Bu araştırma, üç bölümden oluşmaktadır. 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, demografik bilgileri belirlemeye yönelik oluşturulmuştur. Đkinci bölümde, Super’in iş değerleri envanteri kullanılarak, bireylerin iş değerleri belirlenmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise, Holland’ın kariyer seçme envanteri kullanılarak, bireylerin kişilik özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bulgular: Bu çalışmaya toplam 277 kişi katılmıştır. Bunların 191’ini erkekler, 86’sını kadınlar oluşturmaktadır. Yaş aralıklarına bakıldığında en çok katılım 200 kişi ile 21 – 24 yaş aralığından sağlanmıştır. Yapılan Anova testi sonucunda şunlara ulaşılmıştır: Kariyer seçimi ile ankete katılan üniversite öğrencilerinin bölümlerine göre ilişkisi incelendiğinde Spor yönetimi (Đ.Ö.) öğrencileri daha çok sosyal (p=0,00<0,01) kariyerleri tercih etmektedir. Kariyer seçimi ile ankete katılan üniversite öğrencilerinin cinsiyetlerine göre ilişkisi incelendiğinde Kadın öğrenciler daha çok sanatçı (p=0,00<0,01) kariyerleri tercih etmektedirler. Đş değerleri ile ankete katılan üniversite öğrencilerinin bölümlerine göre ilişkisi incelendiğinde Spor yönetimi (Đ.Ö.) öğrencilerinin daha çok iş arkadaşları ile ilişkilere (p=0,00<0,01) önem vermektedirler. Tablo – 2 Korelasyon Analizi Sonuçları Değişiklik Yaratıcılık Başarı Fedakârlık Ekonomik Kazanç Prestij Yönetici ilişkiler Yönetim Güvenlik Geleneksel ,224** ,000 ,199** ,001 ,117 ,052 ,260** ,000 ,194** ,001 ,273** ,000 ile ,196** ,001 ,278** ,000 ,124* Sosyal ,350** ,000 ,432** ,000 ,399** ,000 ,422** ,000 ,338** ,000 ,347** ,000 ,380** ,000 ,296** ,000 ,375** Girişimci ,264** ,000 ,254** ,000 ,189** ,002 ,215** ,000 ,288** ,000 ,339** ,000 ,275** ,000 ,324** ,000 ,274** Araştırmacı ,188** ,002 ,243** ,000 ,080 ,187 ,215** ,000 ,175** ,003 ,199** ,001 ,147* ,015 ,232** ,000 ,139* Sanatçı ,170** ,005 ,251** ,000 ,152* ,011 ,208** ,000 ,227** ,000 ,257** ,000 ,232** ,000 ,203** ,001 ,266** Gerçekçi ,002 ,971 -,134* ,026 -,113 ,061 -,021 ,722 -,072 ,230 -,075 ,216 -,114 ,059 ,062 ,303 -,061 270 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ,039 ,180** Bağımsızlık ,003 ,137* Yaşam Tarzı ,023 ,148* Çevre ,014 Đş ,195** Arkadaşları ,001 ile ilişkiler ,175** Estetik ,003 Entelektüel ,246** Teşvik ,000 ,000 ,394** ,000 ,383** ,000 ,367** ,000 ,480** ,000 ,308** ,000 ,254** ,000 ,285** ,000 ,326** ,021 ,123* ,040 ,158** ,009 ,120* ,047 ,204** ,000 ,174** ,004 ,211** ,000 ,234** ,000 ,305** ,315 -,032 ,595 -,006 ,925 -,041 ,501 -,060 ,000 ,000 ,001 ,000 ,321 ,350** ,000 ,428** ,000 ,247** ,000 ,236** ,000 ,183** ,002 ,255** ,000 ,248** ,000 ,219** ,000 -,094 ,117 -,039 ,520 Tablo 2’deki korelasyon analizi sonuçlarına göre, kariyer seçiminin alt boyutlarından Geleneksellik boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından değişiklik, fedakarlık, prestij, yönetim ve entelektüel teşvik ile pozitif ve anlamlı (Sırasıyla; r=.224 r=.260 r=.273 r=.278 r=.246 p=.000), yaratıcılık (r=.199 P=.001), ekonomik kazanç (r=.194 P=.001), yönetici ile ilişkiler (r=.196 P=.001), güvenlik (r=.124 P=.039), bağımsızlık (r=.180 P=.003), yaşam tarzı (r=.137 P=.023), çevre (r=.148 P=.014), iş arkadaşları ile ilişkiler (r=.195 P=.001) ve estetik (r=.175 P=.003) arasında anlamlı bir ilişki vardır. Kariyer seçiminin alt boyutlarından Sosyal boyut ile iş değerlerinin alt boyutlarının tamamıyla anlamlı ve pozitif bir ilişki vardır (Sırasıyla r=.350 r=.432 r=.399 r=.422 r=.338 r=.347 r=.380 r=.296 r=.375 r=.394 r=.383 r=.367 r=.480 r=.350 r=.428 p=.000). Kariyer seçiminin alt boyutlarından Girişimci boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından başarı ile anlamlı (r=.189 p=.002), diğer bütün boyutlar ile pozitif ve anlamlı bir ilişki vardır (Sırasıyla r=.264 r=.254 r=.215 r=.288 r=.339 r=.275 r=.324 r=.274 r=.308 r=.254 r=.285 r=.326 r=.247 r=.236 P=.000). Kariyer seçiminin alt boyutlarından Araştırmacı boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından yaratıcılık, fedakârlık, yönetim ve entelektüel teşvik ile pozitif ve anlamlı (Sırasıyla r=.243 r=.215 r=232 r=255 p=.000), değişiklik (r=.188 p=.002), ekonomik kazanç (r=.175 p=.003), prestij (r=.199 p=.001), yönetici ile olan ilişkiler (r=.147 p=.015), güvenlik (r=.139 p=.021), bağımsızlık (r=.123 p=.040), yaşam tarzı(r=.158 p=.009), çevre (r=.120 p=.047), iş arkadaşları ile ilişkiler (r=.204 p=.001) ve estetik (r=.183 p=.002) ile anlamlı bir ilişki vardır. Kariyer seçiminin alt boyutlarından Sanatçı boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından entelektüel teşvik, çevre, iş arkadaşları ile ilişkiler, estetik, yaşam tarzı, yaratıcılık, fedakârlık, ekonomik kazanç, prestij, yönetici ile ilişkiler ve güvenlik (Sırasıyla r=.219 r=.234 r=.305 r=.248 r=.211 r=.251 r=.208 r=.227 r=.257 r=.232 r=.266 p=.000) ile anlamlı ve pozitif bir ilişki, başarı (r=.152 p=.011), yönetim (r=.203 p=.001) ve bağımsızlık (r=.174 p=.004) ile anlamlı bir ilişki vardır. Kariyer seçiminin alt boyutlarından Gerçekçi boyutu ile iş değerlerinin alt boyutlarından yaratıcılık(r=-.134 p=.026) ile anlamlı bir ilişki vardır. Yapılan T - Testi sonucunda ise; 271 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) üniversite öğrencilerinin, iş değerleri arasından başarıya, bağımsızlığa ve estetiğe (p=0,00<0,05), kariyer tercihlerinde sosyal, sanatçı ve gerçekçiliğe (p=0,00<0,01) önem verdiği tespit edilmiştir. Sonuç: Yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre, Manisa Celal Bayar Üniversitesi BESYO öğrencilerinin iş değerleri ile kariyer tercihleri arasında anlamlı bir ilişki (p<0.05) tespit edilmiştir. Spor yönetimi (Đ.Ö.) öğrencilerinin kariyer seçiminde daha çok sosyal işleri tercih ettikleri, iş değerlerinde ise daha çok iş arkadaşları ile ilişkilere önem verdikleri tespit edilmiştir. Kariyer seçiminde kadınların daha çok sanatla ilgili işleri tercih ettikleri belirlenmiştir (p=0,00<0,01). Bu sonuca göre kadınların daha çok sanatsal yani yeniliklere açık, farklı şeylerin üretilebileceği işleri tercih ettikleri söylenebilir. Üniversite öğrencilerinin, iş değerleri arasından başarıya, bağımsızlığa ve estetiğe (p=0,00<0,05), kariyer tercihlerinde sosyal, sanatçı ve gerçekçiliğe (p=0,00<0,01) önem verdiği tespit edilmiştir. Bu da bize gösteriyor ki öğrenciler işlerinde başarılı olarak kariyerlerinde yükselme, işlerinde tutunma, bilgi ve becerilerini sürekli geliştirerek yeniliklere adapte olmayı önemsemektedirler. Kaynakça Holland, J. L. (1997), Making Vocational Choices: A Theory of Vocational Personality and Work Environments, Psychological Assessment Resources, Inc., Florida. Pilavcı, D. (2007), Bilgi çağında değişen kariyer anlayışı ve üniversite öğrencilerinin kariyer tercihlerini etkileyen faktörler üzerine bir uygulama. Çukurova üniversitesi, Sosyal bilimler enstitüsü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Super, D. (1970), The Work Values Inventory Manual, Boston, Houghton Mifflin. Anahtar Kelimeler: Kariyer Seçimi, Đş Değerleri 272 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 116. ANTRENÖRLERĐN ÇATIŞMA YÖNETĐMĐ STĐLLERĐNĐN FARKLI DEĞĐŞKENLER AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ Pelin GÖNKEK1 (1) Ege Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Giriş: Çatışma, bireylerin kendi kendileriyle, başka bireylerle, yer aldıkları grup içinde veya gruplar arası düzeylerdeki amaç, düşünce, tercih, istek, değer, inanış ve çıkarlarında farklılıkların yaşandığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. Kendi düşünceleri açısından isteklerine ulaşmayı amaçlayan bireylerin, bu amaçlara ulaşmak yönündeki seçenekleri engellendiğinde bireyler arasında çatışma yaşanması olağan bir hale gelmektedir.Çatışma ile karşılanamayan beklentiler iş göreni, iş ortamını, üretim seviyesini olumsuz etkilemektedir (Alexander, 1995). Dolayısıyla örgütler içerisinde yaşanan çatışmalar, yöneticilerin önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir. Örgütsel düzeyde çatışmanın varlığı örgütün yaşadığının, değiştiğinin, geliştiğinin göstergesidir. Çatışmanın örgütün geleceğine hizmet edecek şekilde yönetilmesi esası kabul edilmektedir (Sütlü, 2007). Çatışma sonucunun olumlu veya olumsuz olması çatışmanın nasıl yönetildiğine bağlıdır. Çatışmanın yönetimi, yöneticilerin çatışmayı nasıl gördüğü ve çatışmayı nasıl yönlendirdiğine bağlı olarak değişim gösterir. Çatışmanın örgütün geleceğine hizmet edecek şekilde yönetilmesi esası kabul edilmektedir. Antrenör, sporcuların ferdi ve toplu olarak, uluslararası kural ve tekniklere uygun eğitilmesini sağlayan, sporun esaslarını, teknik prensiplerini ve kurallarını öğreten ve alanındaki gelişmeleri takip eden kişidir (TC Başbakanlık antrenör eğitim yönetmeliği madde:4). Antrenör, belirli bir takım amaçlar için mücadele eden sporcuların eğitimli yöneticisidir. Bu amaca yönelik olarak sporcularına zekice yönlendiricilik yapmaktadır (Terry,1991). Bu çabaları içerisinde antrenörler, sporcuları ile çeşitli ortamlarda ve farklı düzeylerde çatışma yaşayabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, spor kulüplerinde aktif olarak çalışan antrenörlerin sporcuları ile yaşadıkları çatışma durumlarında kullandıkları yönetim stratejilerinin,cinsiyet, yaş, eğitim durumu, spor türü ve antrenörlük deneyimlerine göre farklılıklarının incelenmesidir. Yöntem: Bu araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Betimsel tarama modeli, olayların, objelerin, varlıkların, kurumların, grupların ve çeşitli alanların ne olduğunu betimlemeye, açıklamaya çalışmaktadır (Kaptan,1998). Araştırma Đzmir ilinde faaliyet gösteren spor kulüplerinin çeşitli branşlarında (bireysel ve takım sporlarında) aktif olarak antrenörlük yapan 150 antrenörün katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Afzalur Rahim tarafından 1983 yılında geliştirilen Örgütsel Çatışma Ölçeği-II (Rahim OrganizationalConflict Inventory-ROCI-II) kullanılmıştır. Örgütsel Çatışma Ölçeği II, Gümüşeli (1994) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Ölçekte kişiler arası çatışma 5 farklı tarzda ele alınarak, 28 madde ile ölçülmüştür. Ölçek, bütünleşme (intergrating), uyma (obliging), hükmetme (dominating) kaçınma (avoiding), uzlaşma (compromising) olarak belirlenen çatışma yönetim yaklaşımlarının hangilerinin ne ölçüde kullanıldığını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Antrenörlerin ilgili ifadelere ne derece katıldıklarını saptamak amacıyla 5'li Likert ölçeği kullanılmıştır (1-Kesinlikle katılmıyorum,5-Kesinlikle katılıyorum). Elde edilen veriler SPSS 20 programı ile analiz edilmiştir. 273 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular: Araştırmaya katılan antrenörlerin, 49’u kadın ( %32,7),101’i erkek (%63,7)’tir. Antrenörlerin 82’si ortaokul ve lise mezunu (%54,7), 68’i yüksekokul-fakülte ve lisansüstü mezunudur(%45).Antrenörlerin 102’si 25 yaş ve altı (%68,0),48’i 26 yaş ve üstüdür (%42,0).Bu antrenörlerin, 76’sı bireysel spor branşlarında (%50,7),74’ü takım sporu branşlarında (%49,3) antrenörlük yapmaktadırlar. Antrenörlerin 106’sı 4 yıl ve altı (%70,7) zamandır antrenörlük yaparken, 44’ü 5 yıl ve üstü (%29,3) zamandır antrenörlük yapmaktadır. Đstatistiksel analizler sonucunda, antrenörlerin çatışma stratejilerinincinsiyet, eğitim durumu ve branş türlerine göre farklılık göstermediği belirlenmiştir. Antrenörlerin kaçınma stratejisi yaklaşımı ise hem yaş gruplarında, hem de antrenörlerin geçirmiş oldukları antrenörlük süreleri açısından istatistiksel açıdan farklılık göstermektedir.25 yaş ve altı olan antrenörlerin, kaçınma stratejisini, 26 yaş ve üstü antrenörlere göre daha çok tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Bununla beraber 4 yıl ve altı süredir antrenörlük yapan bireylerin, sadece kaçınma stratejisini 5 yıl ve üstü süredir antrenörlük yapan bireylere göre daha çok tercih ettikleri belirlenmiştir (Tablo 1). Tablo 1:Antrenörlerin Çatışma Yönetimi Stratejilerinin Çeşitli Değişkenlere Göre Farklılıkların Đncelenmesine Đlişkin T-Testi Sonuçları BÜTÜNLEŞTĐRME ( X ±S.S) CĐNSĐYET KADIN 4,18 ± ,56 ERKEK 4,17 ± ,51 t değeri ,849 ORTA-LĐSE EĞĐTĐM DURUMU Y.O.LĐS.ÜSTÜ t değeri 4,16 ± ,50 4,19 ± ,56 26 VE ÜSTÜ 4,30 ± ,55 YAŞ BRANŞ 3,53 ,53 ,278 3,35 ,50 3,29 ,49 ,481 3,32 ,45 3,32 ,57 ,054 BĐREYSEL 4,15 ± ,52 SPOR ,947 3,33 ±,44 TAKIM SPORU 3,31 ,54 TÜRÜ 4,19 ± ,53 ,686 t değeri HÜKMETME ( X ±S. ( X ±S.S) S) 3,26 ± ,39 3,20 ± ,64 KAÇINMA UZLAŞMA ( X ±S.S) ( X ±S.S) 2,60 ± ,73 3,77 ± ,52 2,82 ± ,75 3,76 ± ,58 ,174 ,098 ,995 3,34 ± ,65 2,82 ± ,78 3,75 ± ,59 ± 3,25 ± ,70 2,65 ± ,69 3,79 ± ,52 ,419 ,150 ,630 3,30 ± ,65 2,82 ± ,74 3,77 ± ,53 ± 3,29 ± ,72 2,48 ± ,69 3,76 ± ,63 ,910 ,002* ,951 3,20 ± ,63 2,82 ± ,77 3,81 ± ,52 ± 3,40 ± ,70 2,66 ± ,72 3,72 ± ,60 ,192 ,351 ± 3,35 ± ,68 ± ,738 25 VE ALTI 4,11 ± ,51 t değeri UYMA ± ,073 ,890 274 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ANTRENÖRLÜK 4 YIL VE 4,14 ± ,51 ALTI 3,32 ,48 ± 3,32 ± ,62 2,83 ± ,72 3,74 ± ,54 5 YIL ÜSTÜ 3,33 ,52 ± 3,25 ± ,77 2,53 ± ,77 3,84 ± ,59 ,028* ,337 SÜRESĐ VE 4,25 ± ,57 ,263 t değeri ,623 ,860 Sonuç: Araştırmamızda antrenörlerin çatışma yönetimi stratejilerinin yaş değişkenine göre incelenmesi sonucunda,kaçınma stratejisi boyutunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunması, genç antrenörlerin kendilerine göre nispeten yaşı daha ileri olan antrenörlere oranla sporcuları ile tartışmaktan kaçındıklarını düşündürmektedir. Bu durum antrenörlük yapılan süre için de geçerli görülmektedir. Araştırmaya katılan antrenörlerin büyük bir çoğunluğunun bu meslekte yeni antrenörler olması, yeterli donanım ve tecrübeye henüzulaşmamış olan bu antrenörlerin, sporcuları ile çatışma ortamından uzak kalmaya çalıştıklarını düşündürmektedir. Kaynaklar Alexander, D. C. (1995). Conflict Management Styles of Administrators in Schools fortheDeaf: TeacherPerceptions of JobSatisfaction. Yayınlanmamış Doktora Tezi, GallaudetUniversity. Sütlü, T (2007).Örgütsel Çatışma ve Đşgören Üzerine Etkileri.Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Dan.Prof. Dr. Pınar Tınaz. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri Đlişkileri Ana Bilim Dalı Yönetim Ve Çalışma Psikolojisi Bilim Dalı. Đstanbul Kaptan, S. (1998). Bilimsel araştırma ve istatistik teknikleri (11.Baskı). Ankara: Tek Işık Web Ofset. Terry, P (1991) Thepsychology of thecoach-athleterelationship. InBull S (ed.) Sportpsychology, a self-helpguide. Marlborough, Crowood Gümüşeli,A.Đ.(1994)Đzmir Ortaöğretim Okulları Yöneticilerinin Öğretmenler Đle Arasındaki Çatışma Yönetme Biçimleri. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Anahtar Kelimeler: Çatışma,Antrenör,Yönetim Stratejileri 275 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 137. PASSOLĐG KULLANICISI FUTBOL TARAFTARLARININ PASSOLĐG HAKKINDAKĐ GÖRÜŞLERĐ (ĐÇ ANADOLU BÖLGESĐ ÖRNEĞĐ) Selçuk KAYA1 , Turan KURAL1 (1)Cumhuriyet Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Taraftarın her geçen gün takımlarına karşı biraz daha tutumlu, gerçekleri görmeye karşı isteksiz, rakip takımın sporcularına ve seyircilerine karşı saygısız, acımasız, hakemlere karşı saldırgan hale geldikleri kanısı gerek sporcu, gerek seyirci ve gerekse spor kamuoyu tarafından açıkça gözlenmektedir (Arslan ve Bingölbalı, 1997). Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerekse dünyada ciddi seyirci olayları yaşanmaktadır. Ulusal ve uluslararası karşılaşmalarda herhangi bir gerekçe ile pek çok problem oluşmakta ve bunun sonucunda saha içi ve dışı şiddet olayları meydana gelmektedir. Bu durumu ortadan kaldırmak amacıyla ulusal ve uluslararası çeşitli çalışmalar yapılmakta olup, taraftar şiddetine yönelik yapılan çalışmaların başında ise elektronik bilet (e-bilet) uygulaması gelmektedir. Elektronik Bilet Sistemi ile sporda şiddet olaylarının azaltılması, insanların küfür ve şiddetin olmadığı tribünlerde karşılaşmaları seyredebilmesi, biletsiz seyircilerin giriş yapmasının önlenmesi, çocuk ve kadınların daha çok stadyumlara gelmesinin sağlanması, şiddete ve olumsuz tezahüratlara sebep olan bireylerin tespit edilerek müsabakalardan men edilmesi ve karaborsa bilet satışını engellemeyi amaçlayan bir sistemdir (https://www.passo.com.tr). Yapılan bu çalışma Đç Anadolu Bölgesinde bulunan süper lig’de futbol takımının yer aldığı Eskişehir, Ankara, Konya, Sivas, Kayseri illerindeki passolig kart kullanıcısı Eskişehir, Gençlerbirliği, Kayseri Erciyesspor, Konyaspor, Sivasspor futbol taraftarlarının passolig uygulaması ve kart kullanımı hakkındaki görüşlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini passolig kart sisteminin uygulandığı süper lig takımlarının bulunduğu şehirlerdeki passolig kart kullanıcısı taraftarlar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise Đç Anadolu Bölgesinde bulunan süper lig’de futbol takımının yer aldığı Ankara, Eskişehir, Kayseri, Konya, Sivas illerindeki Eskişehirspor, Gençlerbirliği, Kayseri Erciyesspor, Konyaspor ve Sivasspor’un passolig kart kullanıcısı toplam 108.000 kişiden bu çalışmaya 621 birey alınmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket formu kişisel bilgi formu, passolig kart kullanım ve uygulaması ile ilgili düşünceleri içeren 5'li likert tipi anket kullanılmıştır. Anket araştırmacı tarafından gönüllülük usulüne dayalı olarak taraftarlara uygulanmıştır. Elde edilen bulgular yüzde ve frekans kullanılarak yorumlanmıştır. Bulgular: Elde edilen bulgulara göre passolig uygulaması ile taraftar kalitesinin arttığını düşünmeyenlerin oranının %50,3 olduğu, passo ligin taraftar sayısına olumlu etkisi olmadığını düşünenlerin oranının %65,1 olduğu, passolig uygulaması ile tribünde yaşanan fiziksel şiddet olaylarının sona erdiğini düşünenlerin oranının %42 olduğu, passolig uygulaması ile tribünlerde yaşanan sözlü şiddet olaylarının sona ermediğini düşünenlerin oranının %47,5 olduğu, passolig uygulaması ile istenmeyen seyircinin tribünden uzaklaştırdığını düşünenlerin oranının %44,8 olduğu bulunmuştur. 276 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sonuç: Elde edilen bulgulardan yola çıkarak; passolig uygulaması ile taraftar kalitesinin artmadığı, taraftar sayısına olumlu etkisi olmadığını, passolig uygulaması ile tribünde yaşanan fiziksel ve sözlü şiddet olaylarının sona ermediği ve passolig uygulaması ile istenmeyen seyircinin çoğunlukla tribünden uzaklaştırdığını söylenebilir. Kaynaklar Arslan, C. , Bingölbalı, A. (1997), Futbol Seyircisini Fanatik Olmaya Yönelten Motivasyonel ve Psikolojik Etkenler. Hacettepe Üniversitesi Futbol Bilim ve Teknoloji Dergisi, 3: 3-10. Arslan, C. , Bingölbalı, A., Ramazanoğlu, F. (1996) Futbol Seyircisini Fanatik Olmaya Yönelten Motivasyonel ve Psikolojik Etkenler, IV. Spor Bilimleri Kongresi’nde sözel bildiri. Hacettepe Üniversitesi. Spor Bilimleri ve Teknolojisi YO. 1-3 Kasım, Ankara, s. 71, 1996. http://www.transfermarkt.com.tr https://www.passo.com.tr SÖZ 142. SPOR FEDERASYONLARINDA ĐNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI: TÜRKĐYE MUAYTHAI FEDERASYONU ĐNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI REHBER ÖNERĐSĐ Tayfun ERCAN1 , Zülbiye KAÇAY1 , Neslihan GÖKMEN1 (1)Sakarya Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü,Türkiye ÖZET Rekabetin ulusal sınırları aşması ve küresel bir nitelik kazanması sonucunda, örgütler rekabetçi ortamda üstünlük sağlayabilmek adına farklı çözüm arayışları içine girmişlerdir. Süreç içerisinde birçok alanda yaşanan hızlı değişim ve dönüşümler sonucunda örgütler için günümüz koşullarının yıkıcı etkilerine karşı olarak yönetsel ve örgütsel anlamda en temel kaynaklardan birinin, daha öncesinde öneminin farkına varılmamış olan insan unsuru olduğu anlaşılmıştır. Yapılan araştırmalar insan odaklı bir yönetim anlayışının geliştirilmesi gerektiğini göstermiştir. Bu bağlamda insan kaynakları yönetimi ortaya çıkmış ve bu bir disiplin haline dönüşmüştür. Đnsan kaynakları yönetimi kavramı, personel yönetimi kavramının gelişen ve çok yönlü bir yönetim anlayışına sahip olması ile yeni bir görünüm kazanmış hali olmaktadır. Personel yönetimi, daha dar kapsamlı ve genel olarak personelin sevk ve idaresi ile sınırlı bir kavram iken; insan kaynakları yönetimi, daha geniş kapsamlı, organizasyon içerisinde daha aktif bir rol üstlenen ve yönetim ve planlama işlevleri ile bütünleşen bir kavram olarak ifade edilmektedir. Đnsan kaynakları planlaması, bir örgütün ihtiyaç duyduğu, nicelik açısından yeterli, nitelik açısından uygun, zamanlama açısından doğru, ekonomik açıdan da hesaplı insan kaynaklarının elde edilmesi sürecini ifade etmektedir. Günümüzde hızlı değişimlerin yoğun olarak yaşandığı 277 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ortamda, örgütün türü ya da faaliyet alanı göz önünde tutulmaksızın bütün örgütlerde bir insan kaynakları planlamasının hazırlanması gerektiğini göstermektedir. Bu kapsamda klasik bir deyim haline gelen ‘‘en kötü plan bile plansızlıktan iyidir’’ cümlesi de bu tutumu destekler niteliğe sahip olmaktadır. Đnsan kaynakları yönetiminin ve beraberinde insan kaynakları fonksiyonlarının en önemlilerinden biri olan insan kaynakları planlamasının bütün örgütlerde baş göstermesi farklı sektörlere de yansımıştır. Bunlardan biri de spor endüstrisi olmaktadır. Sporun, artık sadece spor olma niteliğini aşıp diğer alanlarda da var olan faaliyetinin artarak devam ettiği günümüzde, çok geniş kitleleri ilgilendiren spor terimi adeta canlı bir organizma gibi giderek büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Büyüyen bu organizmanın ise içerisindeki birçok dalda gerçekleşen değişim ve gelişim süreçleri sonucunda, bu organizmayı denetlemekte daha zor bir hale gelmektedir. Plan kavramı neyi, nasıl, nerede yapmamız gerektiğini belirten, örgütlerin amaçlarına nasıl ulaşabileceğini açıklayan, örgüt tarafından kabul edilen kararlar, yollar ve araçlardır. Aynı zamanda plan kavramı genel olarak strateji, politika, yöntem ve program gibi kavramları da içermektedir. Planlar örgütlerin amaçlarına en kısa yoldan ulaşmalarına engel teşkil eden durumlara karşı da önceden önlem almalarını sağlamaktadır. Planlama kavramı ise geleceğe bakarak izlenecek yolu belirleme veya bir amacı gerçekleştirebilmek için yapılması gereken en iyi hareket tarzını belirleyip, yapılacakların ayrıntılı olarak yazılı hale getirilmesidir. Đnsan kaynakları planlaması, örgütün bütün birimleri için gelecekte nitelik ve nicelik olarak gerekli olabilecek personel ihtiyacının önceden tespit edilmesi ve gerekli olabilecek personel ihtiyacının nasıl, ne zaman ve nereden karşılanacağını önceden belirlemektir. Aşama 1 : Bilgi Toplama ve Analiz Aşama 2 : Đnsan Kaynakları Arz ve Talep Tahmini Aşama 3 : Đnsan Kaynakları Arz ve Talebinin Dengelenmesi Aşama 4 : Bütçeyi Uyarlama Aşama 5 : Üst Yönetimin Onayı, Nihai Đnsan Kaynakları Planı ve Uygulama Aşama 6 : Kontrol ve Değerlendirme Federasyon kelimesi Fransız dilinden gelmektedir. Federasyonun Türkçe tanımı ise; “Aynı alandaki birden fazla kuruluşu bir araya toplayan dayanışma birliğidir” şeklindedir. TDK’ya göre bir başka tanımı ise, “Federasyon birçok kulübün bir araya gelerek aynı amaç için birleştikleri bir topluluktur” 278 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Aynı amaç için hizmet veren spor kulüpleri birleşerek spor federasyonlarını kurabilirler ve kendi aralarından seçecekleri temsilciler ile bu federasyonun yönetilmesini sağlayabilirler. Bu durum, yurdumuzda ilk federasyonların kurulduğu 1922 yılından 1936’ya kadar Türkiye Đdman Cemiyetleri Đttifakı zamanında uygulanmıştır. Spor federasyonları aynı spor dalında çalışma yürüten en az 5 derneğin bir araya gelmesi ile kurulabilir. Kuruluşundan sonra spor federasyonları amaçlarını hizmet eden kuruluşları üye olarak kabul edebilir. Spor federasyonları kişileri değil dernekleri/kuruluşları temsil eder. Türkiye’de spor federasyonları, Spor Bakanlığı ve Spor Genel müdürlüğü ile birlikte sporun lokomotifi durumundadır. Spor federasyonları Türk sporunun istenilen düzeye ulaşması ve gelişmesi için önemli bir rol üstlenmektedir. Türkiye’de birçok spor kulübü, sivil toplum kuruluşu ve üniversite sporun ileri düzeye taşınması ve gelişmesi için çalışmalar yürütmektedir. Fakat sporun temel organizasyonları Spor Bakanlığı ve Spor Federasyonları tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu durum spor federasyonlarının ülkedeki spor için ne kadar önemli bir yer tuttuğunu göz önüne sermektedir. Mevzuat ile ilgili olarak 2004 yılında yapılan değişiklikler ile spor federasyonlarına ülkemizde özerklik hakkı getirilmiştir. Ayrıca 2010 yılında yapılan değişiklik ile spor federasyonları tamamen bağımsızlık kazanmış ve kendi çalışmalarını tamamiyle kendi yönetim organları tarafından verilen kararlarla yönetme, uygulama ve yürütme hakkına sahip olmuşlardır. Hizmetlerin çabuk, basit, ekonomik ve daha iyi yürütülmesini sağlamak için tanınan bir araç olarak özerklik tanımlanabilir. Özerkliğin gecikmeleri önleyebileceği, kurumların zarar görmesini engelleyeceği, bu nedenle de, kar etmelerini sağlayabileceğini belirtmektedir. Diğer yandan, politik baskı ve müdahaleleri önleme, gereksiz personel ve malzeme kullanımına engel olma konularında da etkili olacağı düşünülmektedir. Özerkliğin kapsamı Anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde kalmak zorunda olup, özerklik çerçevesinde tanınan yetkilerin kötü amaçlarla kullanılmaması gerekmektedir. Kuruluşların kendi hizmetlerini bizzat kendilerinin düzenleme haklarını içeren bir yönetim ilkesi olan özerkliğin ilk şartı; bu kuruluşların karar alma ve uygulama hakkına ve yetkisine sahip olmalarıdır. Sporun sürekli değişen ve gelişen şartlar çerçevesinde, bu değişime ahenk sağlaması gerekmektedir. Sporun lokomotifi olarak tabir edilen spor federasyonları da yapı değişiklikleri ile birlikte, yani özerk bir yapıya sahip olma sonucunda, farklı politikalar, farklı programlar çerçevesinde insan kaynakları uygulamalarına da bünyelerinde yer vermeye başlamışlardır. Günümüzde bazı federasyonların organizasyon şemalarında idari yapının içerisindeki insan kaynakları biriminde, insan kaynakları yönetimi bilgisine sahip uzmanlarca bu birim işleri yürütülürken, diğer bazı spor federasyonlarında ise insan kaynakları birimine organizasyon içerisinde yer verilmeyip, insan kaynakları faaliyetlerini farklı ünvana sahip, farklı eğitime tabii olmuş bireylerce yapılmaktadır.. 279 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bu çalışmada Türkiye Muaythai Federasyonu’nun içerisindeki idari yapılanmanın nasıl olduğu, bu yapılanmanın içerisinde insan kaynaklarının varlığı, insan kaynaklarına yönelik uygulamaların kimler tarafından ve nasıl gerçekleştiği, bu durumun yol açtığı sonuçlar ve insan kaynakları planlamasının yapılıp yapılmamasının federasyona herhangi bir olumlu-olumsuz bir etkisinin olup olmadığı sorgulanacaktır. Muaythai ciddi bir kültürü içinde barındıran bir savunma sporu olmakla birlikte dünyada müzik, sanat ve tiyatroyu bir arada yaptıran nadir olan özel bir spor dalıdır. 06 Yaştan itibaren lisans alınabilir ve her yaşta insanlar Muaythai yapılabilir, her sporu yapan yarışmalarına katılmak zorunda değildir, fiziksel egzersiz veya kendini savunmak amacıyla savunma sanatı olarak öğrenebilir. 06 yaştan itibaren Wai-Kru ustaya saygı dansı, karegrafi yarışmaları yapılır, yarışmacı olmak için gerekli yaş ve kilo kategorisinde olunmalıdır. 10 yaştan sonra ringte mücadele ve döğüş yarışmalarına başlanabilir. Yarışmacı yaşı 35 ile sona erer. Ancak vetaranlar 55 yaşa yarışabilir. Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Çalışma kapsamında insan kaynakları planlaması, spor, federasyon ve muaythai sporu hakkında geniş çaplı bir literatür taraması yapılmıştır. Bu tarama neticesinde araştırmanın örneği olan Türkiye Muaythai Federasyonunda insan kaynakları planlamasının etkileri açıklanmaya çalışılmıştır. Tarama yöntemi, araştırma konusuyla ilgili mevcut kaynakların incelenmesi yoluyla veri elde etme yöntemidir. Bu çalışma da veri toplama yöntemlerinden mülakat tekniğini de uygulanmıştır.. Mülakat tekniği türlerinden ise yarı yapılandırılmış mülakat tekniği uygulanmıştır. Çalışma da mülakatlardan elde edilen verileri desteklemeye yönelik olarak bir diğer nitel yöntem türü olan bilgi belge toplama tekniğini de kullanılmıştır. Çalışma kapsamında spor hukuku ve federasyon hakkında her türlü kaynaktan yararlanarak, federasyondaki organizasyon yapısı, lisanslı sporcu, hakem ve antrenör sayıları hususlarında şemalar, raporlar ve dokümanlar gibi belgelerin temin edilmesi ile çalışmayı destekleyen, somut verilerin elde edilmiştir. Bu çalışmanın evrenini spor federasyonları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise Türkiye Muaythai Federasyonu oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda Türkiye Muaythai Federasyonu içerisinde bir insan kaynakları birimi bulunmadığı, insan kaynakları planlamasının federasyon yönetiminde yer alan kişiler tarafından yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Türkiye Muaythai Federasyonu yöneticileri tarafından sporcu, antrenör, hakem ve idari personellerin nicel olarak kayıtları tutulmakta ve yine nicel olarak gelişim gözlemlenmektedir. Türkiye Muaythai Federasyonunda kayıtlı lisanlı sporcu sayısı yaklaşık 42000’dir Bu sporcuların yaklaşık 8000’i kadın sporculardan oluşmaktadır. Sporcuların coğrafi bölgelere göre dağılımları farklılıklar göstermektedir. Yine federasyon tarafından belgelendirilmiş toplam 1286 antrenör bulunmaktadır. 949 antrenörün 1. Kademe yardımcı antrenör belgesine sahip olduğu görülmektedir. Hakem sayısının yaklaşık 2700 olduğu ve 714 hakemin ulusal, 51 hakemin 280 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) uluslararası statüde olduğu görülmektedir. Federasyon idari olarak yönetim kurulu üyeleri dışında 4 personelden oluşmaktadır. Sağlık, teknik yardım personeli v.b. personel ihtiyaçlarını ise diğer kurumlardan geçici görevlendirmeler yoluyla sağlamaktadır. Sonuç olarak insan kaynakları planlaması araştırmanın örnekleminde literatürde yer alan bilgiler doğrultusunda gerçekleşmiyor oluşu tüm spor federasyonlarına yönelik insan kaynakları planlaması konusunda örnek teşkil edecek bir rehber plan hazırlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada Spor Federasyonlarına yönelik olarak bir insan kaynakları planlaması rehber önerisi çalışması Türkiye Muaythai Federasyonu örnekleminde hazırlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Đnsan Kaynakları Planlaması, Türkiye Muaythai Federasyonu, Đnsan Kaynakları Planlama Rehberi SÖZ 79. ODÜ BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULU ĐLE DĐĞER FAKÜLTEDEKĐ ÖĞRENCĐLERĐN SAĞLIKLI YAŞAM BĐLGĐ DÜZEYLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI Burak BÜYÜKGÜLLÜ1, Fetullah ÖZDEMĐR1, Hasan SÖZEN1 (1) Ordu Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı Ordu Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) öğrencileri ile diğer fakülte (Diş Hekimliği Fakültesi – Ziraat Fakültesi – Eğitim Fakültesi – Fen Edebiyat Fakültesi – Güzel Sanatlar Fakültesi) öğrencilerinin sağlıklı yaşam bilgi düzeylerini karşılaştırmaktır. Çalışmaya 18-35 yaş aralığında 140 öğrenci (nerkek =75, Xyaş=20,3 ± 1,7; nkadın= 65; Xyaş=21,1 ± 2.4) gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmada veri toplama amacıyla Walker ve arkadaşları (1996) tarafından geliştirilen Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II (SYBD II) kullanılmıştır. Ölçek toplam 52 maddeden ve sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme, manevi gelişim, kişilerarası ilişkiler ve stres yönetimi olmak üzere altı alt ölçekten oluşmaktadır. Ölçek ile veriler toplandıktan sonra, araştırma grubunu oluşturan öğrencilerin tanımlayıcı bilgileri (cinsiyet, öğrenim görülen bölüm, sigara kullanma durumu, haftada spor yapılan gün sayısı), sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme, manevi gelişim, kişilerarası ilişkiler ve stres yönetimi alt ölçek puanları ve toplam ölçek puanları belirlenmiştir. Alt ölçek ve toplam ölçek puanlarının dağılımının normalliğine Kolmogorov-Smirnov testi ile bakıldıktan sonra, fiziksel aktivite alt ölçek puanları haricindeki diğer alt ölçek puanlarının ve toplam ölçek puanlarının öğrenim görülen bölüme göre farklılığına SPSS 17.0 (Statistical Package for the Social Sciences) istatistik paket programında (SPSS, ABD) Mann-Whitney U-Testi ile, 281 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) normal dağılım gösteren fiziksel aktivite alt ölçek puanlarının öğrenim görülen bölüme göre farklılığına ise ilişkisiz örneklemler için T-testi ile bakılmıştır. Tüm analizlerde istatiksel anlamlılık değeri p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Araştırma grubunun tanımlayıcı istatistiklerine ve SYBD Ölçeği II puan ortalamalarının öğrenim görülen bölüme göre farklılığına ilişkin bulgular aşağıda tablolar halinde gösterilmiştir. Tablo 1: Araştırma gurubunun tanımlayıcı istatistikleri Cinsiyet Erkek Kişi Sayısı 75 Yüzde %53,6 Bayan 65 %46,4 70 70 32 108 15 31 27 26 13 11 11 6 %50 %50 %22,9 %77,1 %10,7 %22,1 %19,3 %18,6 %9,3 %7,9 %7,9 %4,3 BESYO Diğer Fakülteler Kullanıyor Sigara Kullanma Durumu Kullanmıyor Hiç Yapmıyor Haftada 1 Gün Haftada 2 Gün Haftada 3 Gün Haftada 4 Gün Haftada 5 Gün Haftada Spor Yapılan Gün Haftada 6 Gün Haftada 7 Gün Sayısı Öğrenim Görülen Bölüm Tablo 2: Öğrenim Görülen Bölüme Göre SYBD Ölçeği II Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (N=140) Öğrenim Görülen Bölüm BESYO Diğer Fakülteler SYBD Ölçeği II Alt Grupları x SS x SS p Sağlık sorumluluğu* Fiziksel Aktivite* Beslenme* Manevi Gelişim* Kişilerarası Đlişkiler Stres Yönetimi* SYBDÖ II Toplam* 20,64 20,25 20,52 27,68 26,44 20,67 136,22 5,22 5,39 4,49 5,85 5,05 4,41 25,32 19,22 15,72 19,34 26,07 26,07 18,87 125,31 4,02 5,00 3,99 4,20 4,16 3,03 16,50 0,04 0,00 0,03 0,04 0,37 0,00 0,00 *p < 0.05 düzeyinde anlamlı farklılık görülmüştür. BESYO öğrencilerinin sağlık sorumluluğu, fiziksel aktivite, beslenme, manevi gelişim, stres yönetimi alt ölçek puanlarının ve toplam ölçek puanlarının diğer fakültelerde öğrenim gören öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmektedir (p<0.05)(Tablo 2). BESYO öğrencilerinin çoğunlukla herhangi bir spor branşı ile uğraşması ve bundan dolayı beceri, denge, koordinasyon, sürat, dayanıklılık gibi sportif becerilerinin iyi seviyede olması bu durumun sebebi olarak 282 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) gösterilebilir. BESYO öğrencileri ile diğer fakültelerde öğrenim gören öğrenciler arasında kişilerarası ilişkiler alt ölçek puanı bakımından anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05)(Tablo 2). Kişilerarası ilişkiler alt ölçek puanlarının benzer olması, araştırmaya katılan öğrencilerin yaşlarının birbirine yakın olmasından kaynaklanıyor olabilir. Sonuç olarak BESYO öğrencilerinin kişilerarası ilişkiler alt ölçek puanları haricinde diğer alt ölçek puanlarının ve toplam ölçek puanlarının diğer fakültelerde öğrenim gören öğrencilerden yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, BESYO öğrencilerinin aktif olarak spor ile uğraşmaları neticesinde sağlık ile spor arasındaki yakın ilişkinin daha çok farkında oldukları ve bundan dolayı sağlıklı yaşam bilgi düzeylerinin diğer fakültelerde öğrenim gören öğrencilerden daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Kaynakça Walker SN, Hill-Polerecky DM (1996) Psychometric evaluation of the Health Promoting Lifestyle Profile II. Unpublished manuscript, University of Nebraska Medical Center. Anahtar Kelimeler: Sağlıklı Yaşam, Fiziksel Aktivite, Anlamlı Farklılık. 283 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POSTER BĐLDĐRĐLER 284 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 16. 12 HAFTALIK HOKEY ANTRENMAN PROGRAMININ ANAEROBĐK PERFORMANS ÜZERĐNE ETKĐSĐ Mustafa ÖZDAL1, Garip AVCI1, Ali Kerim YILMAZ2, Mürsel BĐÇER1 (1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye (2) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Amaç: Çalışmamızda 12 hafta süre ile uygulanan müsabaka dönemi hokey antrenman programının anaerobik güç ve kapasiteye etkisinin incelenmesi amaçlandı. Yöntem: Çalışmamıza gönüllü olarak katılan erkek hokeyciler (n=20, yaş 14,45±1,15 yıl, boy 160,00±11,26 cm) müsabaka dönemi hokey antrenman programına katıldı. Antrenman programı 12 hafta boyunca haftada 4 gün ve 90 dakika süre ile uygulandı. Hazırlık döneminde edinilen kazanımların korunması amacıyla bir antrenman genel kondisyon çalışmasına ayrılırken üç antrenman biriminde teknik ve taktik çalışmalara yer verildi. Her antrenman biriminin ilk 10 dakikası ısınma son 10 dakikası ise soğuma egzersizlerine ayrıldı. Denek grubumuzu oluşturan hokeyciler 16 yaş altı kategorisinde müsabık olmaları nedeniyle katılacakları şampiyona öncesinde çalışma protokolümüz tamamlandı. 12 haftalık antrenman programının bir hafta öncesinde ve bir hafta sonrasında, deneklerin anaerobik performansını ölçmek amacıyla RAST (running based anaerobic sprint test) protokolü ile test uygulandı. Ön test ve son testler arasındaki farkın analizi için Paired Samples T testi uygulandı. Bulgular: Yapılan hokey antrenman programı öncesinde ve sonrasında ölçülen parametrelerde elde edilen değişimler sırasıyla; vücut ağırlığında %1,12 düşüş (p<0,05), maksimal güçte %9,30 artış (p<0,05), ortalama güçte %6,85 artış (p<0,05), minimum güçte %3,77 artış (p>0,05) olarak belirlendi. Sonuç: Sonuç olarak 12 hafta boyunca düzenli olarak uygulanan hokey antrenman programı, sportif performansın önemli kriterlerinden olan anaerobik gücü ve anaerobik kapasiteyi olumlu yönde etkileyebileceği söylenebilir. Tablo 1. Elde edilen verilerin analizi Değişken N Ortalama Std. Sapma Yaş (yıl) 20 14,45 1,15 Boy (cm) 20 160,00 11,26 Ön test 20 63,30 9,35 Son test 20 62,60 8,82 Ön test 20 352,50 94,71 Son test 20 385,30 107,73 Ön test 20 319,85 88,04 Son test 20 341,75 101,22 Ön test 20 295,95 82,74 Son test 20 307,10 98,58 Vücut Ağırlığı (kg) Maksimal Güç (W) Ortalama Güç (W) Minimum Güç (W) Test % Fark t p 1,12 2,405 0,027* 9,30 -2,741 0,013* 6,85 -2,131 0,046* 3,77 -1,028 0,317 285 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) *: p<0,05 Anahtar Kelimeler: Anaerobik Güç, Anaerobik Kapasite, Antrenman, Hokey, Performans POS 17. 4 HAFTALIK HAZIRLIK DÖNEMĐ HOKEY ANTRENMAN PROGRAMININ AEROBĐK GÜCE ETKĐSĐ Mustafa ÖZDAL1, Mustafa ÇĐLKIZ1, Mehmet Recep SERÇE1, Ali Kerim YILMAZ2, Önder DAĞLIOĞLU1 (1) (2) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye Türkiye ÖZET Amaç: Çalışmamızda 4 haftalık hazırlık dönemi hokey antrenman programının aerobik güce etkisi araştırıldı. Yöntem: Araştırmamıza katılan milli takım düzeyindeki erkek hokeycilere (n=29, yaş 16,97±0,82 yıl) 4 hafta, haftada 5 gün ve 90 dakikalık hazırlık dönemi antrenman programı uygulandı. Her antrenmanın ilk ve son 10 dakikasında ısınma ve soğuma egzersizlerine yer verildi. Bir haftalık periyodun iki antrenman birimi teknik, üç antrenman birimi ise genel kondisyonel özelliklere ayrıldı. Tanımlayıcı özellikler olarak boy uzunluğu, vücut ağırlığı, beden kitle indeksi (BKĐ), vücut yağ yüzdesi (VYY), dikey sıçrama ve anaerobik güç ölçümleri yapıldı. VYY, Yuhasz formülü ile, anaerobik güç ise Lewis formülü ile hesaplandı. Antrenman periyodunun bir hafta öncesi ve sonrasında Cooper protokolü ile MaxVO2 ölçüldü. Ön test ve son test arasındaki farkın analizi için Paired Samples T testi kullanıldı. Bulgular: Hokeycilerin tanımlayıcı özellikleri sırasıyla; boy uzunluğu 178,14±4,70 cm, vücut ağırlığı 67,41±5,49 kg, BKĐ 21,24±1,53 kg/m2, VYY %9,72±0,71, dikey sıçrama 0,43±0,07 m, anaerobik güç 97,78±13,10 kg.m/sn olarak tespit edildi. Aerobik gücün göstergesi olan MaxVO2 parametresinin 4 haftalık antrenman programı öncesinde 49,69±4,25 ml/kg/dk iken sonrasında 52,82±3,37 ml/kg/dk olduğu görüldü. Ön test ve son test arasında oluşan %6,30 fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05). Sonuç: Araştırmamızın sonucunda 4 hafta süre ile uygulanan hazırlık dönemi hokey antrenman programının aerobik gücün göstergesi olan MaxVO2 parametresini anlamlı ölçüde arttırabileceği söylenebilir. 286 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 1. Araştırma grubunun tanımlayıcı verileri Değişken N Minimum Maksimum Ortalama Std. Sapma Yaş (yıl) 29 16,00 18,00 16,97 0,82 Boy Uzunluğu (cm) 29 170,00 190,00 178,14 4,70 Vücut ağırlığı (kg) 29 57,00 78,00 67,41 5,49 BKĐ (kg/m2) 29 18,52 24,49 21,24 1,53 VYY (%) 29 8,39 11,76 9,72 0,71 Dikey Sıçrama (m) 29 0,30 0,60 0,43 0,07 Anaerobik Güç (kg.m/sn) 29 72,63 124,24 97,78 13,10 Tablo 2. MaxVO2 parametresinin analizi Değişken Test N Ortalama Std. Sapma MaxVO2 Ön test 29 49,69 4,25 (ml/kg/dk) Son test 29 52,82 3,37 % Fark t p 6,30 -2,363 0,025* *p<0,05 Anahtar Kelimeler: Aerobik Güç, Antrenman, Hokey, MaxVo2 POS 33. TÜRKĐYE’DEKĐ BAZI BASKETBOL KLÜPLERĐNĐN ALT YAPI TAKIMLARINDA YER ALAN SPORCULARIN BAĞIL YAŞ ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ Selin BAĐKOĞLU1, Emre BEŞER1 (1) Đstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Belirli bir yılın ilk aylarında doğmuş olan sporcuların gelişimsel açıdan yılın son aylarında doğmuş sporculara oranla avantajlı olmasına ve bu avantajın getirmiş olduğu olumlu etkilere Bağıl Yaş Etkisi denilmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye Basketbol Ligi (TBL) ve Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi (TKBL) alt yapıdaki basketbolcularda bağıl yaş etkisinin rolünü incelemektir. 160 (kadın ve erkek sporcu) örnekleme ait bilgiler, Türkiye Basketbol Federasyonundan (TBF) resmi izin alınarak elde edilmiştir. Elde edilen veriler doğum tarihlerine göre ayrı ayrı incelenmiştir. Basketbolcuların doğdukları aylara göre dağılımlar arası farklılıkların anlamlılıkları SPSS 20 paketine veriler girilerek ki-kare testi ile analizleri 287 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre yılın ilk aylarında özellikle de ocak ve mart ayları arasında doğumlu sporcularda yığılmanın olduğu ve istatistiki açıdan anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0.05). Özellikle gelişim sürecini tamamlamamış olan yaş gruplarındaki sporcuların seçilmesinde Bağıl Yaş Etkisinin önemli derecede bir etkisi olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Bağıl Yaş Etkisi, Basketbol POS 67. VOLEYBOLCULARDA STATĐK VE DĐNAMĐK DENGE PERFORMANSININ DĐKEY SIÇRAMAYA ETKĐSĐ Çağla ÇATAL1, Vedat ERĐM2, Erkan DEMĐRKAN3 (1) Amasya Üniversitesi,Sosyal Bilimler Üniversitesi,Türkiye (2) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye (3) Hitit Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı voleybolcularda statik ve dinamik denge performansının dikey sıçramaya etkisinin araştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmaya 27 voleybolcu gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların denge ölçümleri, CSMI marka Technobody Đzokinetik Denge Test Sistemi ile ölçülmüştür. Katılımcılar statik denge performansı için, denge platformunun üstünde, monitörde gösterilen imleci 30 saniye süre içerisinde sıfır denge noktasına sabit tutmaya çalışmışlardır. Test sürecinde X ve Y düzlemine yapılan basınç değerleri kaydedilmiştir. Dinamik denge ölçümleri için ise platform basıncı düşürülmüş, katılımcıların 1 dakika süre içersinde ekranda bulunan işareti saat yönü istikametinde 5 santimetre yarıçaplı dairenin etrafında çizmeleri istenmiştir. Denge skorları Prokin yazılımı ile elde edilmiştir. Voleybolcuların dikey sıçrama yükseklikleri statik sıçrama yöntemi ile ölçülmüştür. Katılımcılar eller belde 90 derece açı ile squat pozisyonunda beklerken yükselebildikleri en yüksek noktaya sıçramışlardır. Sıçrama yüksekliğinin belirlenmesinde Powertimer PC 1.9.5 Version Newtest cihazı ile cihaza bağlı "mat" ve bilgisayar programı kullanılarak yapıldı. Verilere analize başlamadan önce normallik varsayımı uygulanmış veriler normal dağılıma sahip olmadığı için (p>0,05) Spearman korelasyon analizi yapılmıştır. 288 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular Tablo 1. Statik, dinamik denge değerleri ile dikey sıçrama değerlerinin tanımlayıcı istatistiği Değişkenler n Ortanca Minimum Maksimum SS X Düzlemi Basınç 27 2 0 4 1,42 Y Düzlemi Basınç 27 2 0 5 1,28 Dinamik Denge 27 0,6 0,1 3 0,82 Dikey sıçrama (cm) 27 56,41 49,54 67,74 3,96 Voleybolcuların X ve Y Düzlemi Basınç ortanca değeri 2, Dinamik Denge değeri 0,6, Dikey Sıçrama mesafesi de 56,41 cm olarak bulunmuştur. Tablo 2. Değişkenler arası korelasyon tablosu Değişkenler Dikey sıçrama (cm) X Düzlemi Y Düzlemi Dinamik Denge Basınç Basınç Dikey sıçrama (cm) 1 -,777** -,716** -,743** 1 ,733** ,812** 1 ,691** X Düzlemi Basınç Y Düzlemi Basınç Dinamik Denge 1 **= p<0,01 Yapılan Spearman korelasyon analizi neticesinde Dikey sıçrama ile X ve Y Düzlemi Basınç ile Dinamik Denge skorları yönünde ters yönde ve kuvvetli bir ilişki vardır (p<0,01). Sonuç: Yapılan bu çalışma sonuçlarına göre dikey sıçrama değerleri yükseldikçe denge skorlarının iyileştiği bulunmuştur. Denge değerleri sıfır hataya yaklaştıkça (küçüldükçe) dikey sıçrama değerleri artmıştır. Bu durumun ortaya çıkmasında denge ve dikey sıçramanın benzer motorik özelliklerden etkilendiği, dikey sıçramanın kinematiğinde yer alan etkenlerin denge performansında da etkili olduğu söylenebilir. Bu verilerin doğrultusunda denge gerektiren beceriler için dikey sıçrama çalışmalarının yapılması önerilebilir. Anahtar Kelimeler: Dikey Sıçrama, Dinamik Denge, Statik Denge 289 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 105. PROFESYONEL ERKEK VOLEYBOLCULARIN FARKLI YÖNTEMLER KULLANILARAK YÜZDE YAĞ ORANLARININ DEĞERLENDĐRĐLMESĐ Kerem ERYILMAZ1, Đlhan ODABAŞ1, Benil KISTAK1 (1) Haliç Üniversitesi, Besyo,Türkiye ÖZET Bu araştırma 2014 – 2015 Türkiye Voleybol Erkekler Birinci Liginde oynayan erkek voleybolcuların yağ oranlarının farklı formüllerle tespiti ve voleybola en uygun formülün hangisi olabileceğinin değerlendirilmesidir. Araştırmaya yaş ortalamaları 27,00yıl ± 5,014, boy ortalamaları 193,67 cm ± 9,942, vücut ağırlığı 88,87 kg ± 6,576 olan, birinci lige oynayan 15 profesyonel voleybolcu araştırmaya katılmıştır. Sporcuların antropometrik ölçümlerinden boy ölçümünde boy skalası, deri altı yağ kalınlığı ölçümleri Holtain marka (0.02mm hassasiyet) kaliper ile yapılmıştır ve değerler sabah antrenmanı öncesinde sporcular dinlenik iken alınmıştır. Deri altı yağ kalınlıkları vücudun sekiz ayrı bölgesinden (triceps, biseps subskapula, suprailiak, göğüs, abdominal, uyluk, kalf) alınmış olup, yüzde yağlarının hesaplanmasında altı eşitlik (Yuhasz, Thenk-Tipton, Lange, Durning-Womersley, Sloan ve Weir, Jackson-Pollock) kullanılmıştır. Đstatistiksel değerlendirmelerde SPSS 22 programı kullanılmış olup, tanımlayıcı istatistik, korelasyon ve ortalamalar arasındaki farklılıklar için ise Paired Sample test uygulanmıştır(p˃0.05). Sonuç olarak altı eşitlik arasında anlamlı farklılıklar olduğu, Yuhazs ile Durning-Womersley ve Lange ile Jackson-Pollock eşitliği arasında bir farklılık olmadığı gözlenmiştir. Dolayısıyla bu iki yöntem birbirlerinin yerlerine kullanılabilir. Sporcularda yüzde yağ hesaplamalarında kullanılacak formüllerde o sporun özelliğinin dikkate alınması ve mümkün olduğunca çoklu bölgelerden ölçümlerin yapılmasının daha uygun olacağını inanmaktayız. Anahtar Kelimeler: Voleybolcu, Yüzde Yağ, Skinfold, ölçüm 290 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 21. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMENLERĐNĐN DAVRANIŞLARINA ĐLĐŞKĐN ÖĞRENCĐ GÖRÜŞLERĐ MESLEKĐ ETĐK DIŞI Tülay KÖKOĞLU1, Ökkeş Alpaslan GENCAY1 (1) Kahramanamaraş Sütçü Đmam Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı,Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışma ; ortaöğretim eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerin, beden eğitimi öğretmenlerinin mesleki, etik dışı davranışları ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Okullarda rol model aldıkları ve sıkı bir diyalog içinde bulundukları beden eğitim öğretmenlerinin etik dışı davranışlarının neler olduğunu öğrencilerin gözüyle belirlenmeye çalışılmıştır. Materyal ve Metod: Kahramanmaraş ili Merkez Oniki Şubat ilçesinde 2014-2015 EğitimÖğretim yılı ortaöğretim kurumlarında okuyan üç farklı okuldan 159’u kız, 141’i erkek olmak üzere toplam 300 öğrenci çalışmaya alınmıştır. Veri toplama aracı olarak Pelit ve Göçer ‘in 2006 yılında geliştirdikleri, "Etik Dışı Davranışlar Ölçeği" kullanılmıştır. Ölçek tek boyutlu olup Likert tipi maddelerden oluşmaktadır. Araştırmada kullanılan anket, 5’li Likert türü ölçeğe göre tasarlanmış olup, 5’li ölçekteki ifadelerin kodlanması; “1:tamamıyla etik, 2:kısmen etik, 3:kararsızım, 4:kısmen etik dışı ve 5:tamamıyla etik dışı” olarak yapılmıştır. Sonuçlar bilgisayara kaydedildikten sonra SPSS 21.0 programıyla istatistikler yapılmıştır. Bulgular: Anket sonuçları tablolar halinde sunulmuştur. Tablo 1: “Öğrencilerle ilişkiler” ile ilgili sorulara verilen cevaplar Öğrencilerle Đlişkiler Tamamıyla Kısmen Etik Etik Kararsız Kısmen Tamamıy la Etik (X ) Etik Dışı Dışı f 1. Not karşılığında maddi çıkar 20 sağlamak 2. Derslerine girilmeyen öğrencilerle 23 flört etmek 3. Bireysel işler için öğrencileri 17 kullanmak 4. Derslerine girilen öğrencilerle flört 20 etmek % f % 6,7 8 7,7 5 f % f 2,7 10 3,3 1,7 14 5,7 6,7 f % 13 4,3 249 83,0 4,543 4,7 10 3,3 248 82,7 4,517 10 3,3 16 5,3 41 13,7 216 72,0 4,430 7 4,3 18 6,0 80,7 4,517 2,3 13 % 242 291 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 5. Akraba veya tanıdık öğrencilere 26 ayrıcalıklı muamele etmek 6. Derslerine girilmeyen akraba veya tanıdık öğrencilerin ders geçmelerinde 22 meslektaşlarından kolaylık sağlamalarını istemek 7. Kendi ideolojik görüşleri doğrultusunda öğrenciyi 25 yönlendirmeye çalışmak 8. Okul takımında oynayan öğrencilere 36 ayrıcalıklı muamele yapmak 9.Öğrencileri sporla ilgili verilen 19 görevler için zorlamak 10. Öğrencilerin bazı burs ve diğer kaynaklardan ya da avantajlardan yararlanmalarını ırk, din, cinsiyet, 12 engellilik, ulusal köken ya da medeni durumu yüzünden engellemek 11. Öğrencilere fiziksel ceza vermek 22 12. Öğrencilerin önünde sigara içmek 26 13. Okul dışındaki hareketlerini tasvip etmediği herhangi bir öğrenciyi sınıf 14 ortamında deşifre etmek 8,7 11 3,7 22 7,3 29 9,7 212 70,7 4,300 7,3 10 3,3 15 5,0 31 10,3 222 74,0 4,403 8,3 18 6,0 34 11,3 37 12,3 186 62,0 4,137 12,0 14 4,7 31 10,3 40 13,3 179 59,7 4,040 6,3 13 4,3 18 6,0 28 9,3 222 74,0 4,403 4,0 5 1,7 23 7,7 16 5,3 244 81,3 4,583 7,3 7 2,3 17 5,7 30 10,0 224 74,7 4,423 8,7 6 2,0 24 8,0 27 9,0 217 72,3 4,343 4,7 9 3,0 20 6,7 22 7,3 235 78,3 4,517 Tablo 2: “Görevle ilgili sorumluluklarla” ilgili sorulara verilen cevaplar Kısmen Tamamıyla Tamamıyla Kısmen Görevle Đlgili Sorumluluklar Kararsız Etik Etik f 14. Çalışma saatleri içerisinde kişisel 24 işlerle ilgilenmek 15. Đşe gelmemek için gerçeğe aykırı 21 mazeret bildiriminde bulunmak 16. Okulun fiziksel kaynaklarını ( malzeme, araç-gereç vb.) kişisel işleri için 16 kullanmak. 17. Geçerli mazeret dışında iş saatlerini ihlal etmek(Derse geç girme, öğle tatilini 25 uzatma, geç gelme, erken ayrılma) 18. Kayıtlar üzerinde değişiklik yapmak 18 ve meslektaşlarını buna yöneltmek 19. Öğrencisine ait gizli tutulması gereken bilgileri-sırları ( maddi durum, özel bir 15 hastalık vb.) diğer öğrenciler önünde açıklamak Etik Ortalama Etik % f % Dışı f % Aritmetik Dışı f % (X) % f 8,0 13 4,3 16 5,3 35 11,7 212 70,7 4,327 7,0 8 2,7 22 7,3 34 11,3 215 71,7 4,380 5,3 5 1,7 27 9,0 38 12,7 214 71,3 4,430 8,3 10 3,3 16 5,3 32 10,7 217 72,3 4,353 6,0 7 2,3 20 6,7 19 6,3 236 78,7 4,493 5,0 8 2,7 12 4,0 10 3,3 255 85,0 4,565 292 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 20. Okula alkol alarak ya da herhangi bir 15 uyuşturucu madde kullanarak gelmek 21. Toplanan spor parasını kişisel işler için 13 kullanmak 22. Spor parasıyla spor malzemesi 14 haricindeki eksiklikleri gidermek 23. Spor malzemelerinin öğrenciler dışındaki kişilerce kullanılmasına izin 11 vermek 24. Ders dışı egzersizleri düzenli 20 yapmamak 25. Derslerde konu anlatmak yerine 63 öğrencilere top verip serbest bırakmak 26. Yıllık ve/veya günlük planlarda belirtilen konuların öğrencilerine aktarılmasında, olanak olduğu halde 24 öğrencilerin konuyu daha iyi anlamalarını sağlayacak materyalleri fazla iş yükü getirir diye kullanmaktan kaçınmak 27. Sınıfta argo terim kullanmaktan 18 çekinmemek 28. Đçinde yaşadığı toplumun kültürel değerleriyle alay edercesine beyanlarda 16 bulunmak 29. Öğrencinin dersi geçmesi karşılığında velisinden bireysel ya da kurumsal çıkar 12 sağlayıcı herhangi bir şey talep etmek 30. Okul veya kendi adına velilere herhangi bir şey satma girişiminde 10 bulunmak 31. Spor parasıyla alınan malzemeleri ucuza mal etmek amacıyla 18 faturalandırmamak 5,0 8 2,7 12 4,0 10 3,3 255 85,0 4,607 4,3 5 1,7 19 6,3 13 4,3 250 83,3 4,607 4,7 9 3,0 25 8,3 27 9,0 225 75,0 4,467 3,7 14 4,7 28 9,3 30 10,0 217 72,3 4,427 6,7 35 11,7 34 11,3 35 11,7 176 58,7 4,040 21,0 18 6,0 23 7,7 24 8,0 172 57,3 3,747 8,0 9 3,0 31 10,3 16 5,3 220 73,3 4,330 6,0 13 4,3 23 7,7 17 5,7 229 76,3 4,420 5,3 6 2,0 19 6,3 17 5,7 242 80,7 4,543 4,0 7 2,3 20 6,7 8 2,7 253 84,3 4,610 3,3 9 3,0 17 5,7 20 6,7 244 81,3 4,597 6,0 8 2,7 12 4,0 16 5,3 246 82,0 4,537 Tablo 3: Öğretmenlerin “Meslektaşlarıyla ilişkileri” ile ilgili sorulara verilen cevaplar Tamamıyla Kısmen Kararsız Meslektaşlarla Đlişkiler Etik f 32. Kendi yaptığı bir hatayı meslektaşlarına 18 yüklemeye çalışmak 33. Herhangi bir meslektaşı hakkında sınıfta 15 olumsuz açıklamalarda bulunmak 34. Meslektaşları ile ilgili gizli bilgi-belgeleri yasal veya mesleki amaçlarca gerekli 12 olmadığı halde açıklamak 35. Meslektaşlarıyla ilişkilerinde ideolojikpartizan vb. gibi nedenlerle araya mesafe 14 koymak Etik % f % f 6,0 8 2,7 12 5,0 % Kısmen Tamamıyla Etik Dışı Etik Dışı f Aritmetik Ortalama % F % 4,0 16 5,3 246 82,0 4,547 12 4,0 14 4,7 25 8,3 234 78,0 4,503 4,0 11 3,7 23 7,7 20 6,7 234 78,0 4,510 4,7 10 3,3 21 7,0 25 8,3 230 76,7 4,490 (X) 293 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 36. Meslektaşlarının mesleki kararlarını 14 etkilemek için zorlayıcı araçlar kullanmak 37. Meslektaşlarıyla ilişkilerinde cinsiyet 13 ayrımı gözetmek 38. Meslektaşlarına karşı konuşmalarında 18 devamlı suretle üstünlük sağlamaya çalışmak 39. Herhangi bir meslektaşı hakkında başka bir meslektaşına olumsuz yargı-açıklamalarda 11 bulunmak 40. Meslektaşının başarısını kendisine mal 11etmek 41. Okul yönetimine meslektaşı hakkında devamlı olarak olumsuz görüşlerde bulunmak 17- 4,7 12 4,0 16 5,3 23 7,7 235 78,3 4,510 4,3 9 3,0 16 5,3 23 7,7 239 79,7 4,553 6,0 6 2,0 17 5,7 25 8,3 234 78,0 4,503 3,7 5 1,7 23 7,7 21 7,0 240 80,0 4,580 3,7 6 2,0 16 5,3 28 9,3 239 79,7 4,593 5,7 9 3,0 9 3,0 21 7,0 243 81,0 4,553 Sonuç ve Öneriler: Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören kız ve erkek öğrencilere, beden eğitimi öğretmenlerinin mesleki etik dışı davranışları ile ilgili sorular sorulmuştur. Öğrenciler, öğretmenlerinin sergiledikleri tavır ve davranışların ne ölçüde etik olduğunu verilen ankette 5 üzerinden değerlendirmişlerdir. "Öğrencilerle olan ilişkiler" başlığı altındaki 13 soruya verilen yanıtlara göre en etik dışı davranış ‘Öğrencilerin bazı burs ve diğer kaynaklardan ya da avantajlardan yararlanmalarını ırk, din, cinsiyet, engellilik, ulusal köken ya da medeni durumu yüzünden engellemek', en az etik dışı davranış ise ‘ Okul takımında oynayan öğrencilere ayrıcalıklı muamele yapma’ olarak tespit edilmiş. "Görevle ilgili sorumluluklar" kısmında, ‘Öğrencinin dersi geçmesi karşılığında velisinden bireysel ya da kurumsal çıkar sağlayıcı herhangi bir şey talep etmek' en etik dışı davranış olarak görülürken, en az etik dışı davranış ise ‘Derslerde konu anlatma yerine top verip serbest bırakma’ ifadesi, "meslektaşlar ile ilişkiler" konusundaki en etik dışı davranış ‘meslektaşının başarısını kendisine mal etme' , en az etik dışı davranış olaraksa " Meslektaşlarıyla ilişkilerinde ideolojik- partizan vb. gibi nedenlerle araya mesafe koymak" olduğu görülmüştür. Türkiye’de beden eğitimi öğretmenleri yetiştirilirken pedagojik formasyon adı altında öğretmenlik formasyon dersleri verilmektedir. Mevcut öğretmen yetiştirme programlarında etik ile ilgili herhangi bir ders yoktur. Bu nedenle hem beden eğitmi öğretmenlerinin eğitim öğretim sürecinde mesleki etik ilkeler konusuna ağırlık verilmeli hem de öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri ile bu konu devamlı gündem de tutulmalıdır. Okulların bilgi öğretim yeri olduğu kadar, iyi insan yetiştirme, hayata sağlıklı ve ahlaklı bireyler kazandırma yeri de olabilmesi için; öğrenciler tarafından rol model olarak alınan beden eğitimi öğretmenlerinin de etik değerler konusunda çok özenli olmaları gerekmektedir. Dolayısıyla beden eğitimi öğretmenlerinin; gerek mezuniyet öncesi gerekse mezuniyet sonrası eğitimlerle mesleki etik değerler konusunda daha duyarlı bireyler haline getirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Kaynaklar Altınkurt Y, Yılmaz K. "Öğretmen adaylarının öğretmenlerin mesleki etik dışı davranışlar ile ilgili görüşleri." Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 1.22 (2011): 113-128. Obuz,Ü. "Beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümü öğrencilerinin öğretmenlik mesleğiyle ilgili etik olmayan davranışlara ilişkin görüşleri".Yayınlanmamış yüksek lisans Tezi (2009), Çukurova Üniversitesi,Adana, Türkiye. 294 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Pelit E, Güçer E. Akademisyenlerin Meslek Etiği Konusundaki Algılamaları Üzerine Bir Çalışma. Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı: 2, 2006. Anahtar Kelimeler: Lise öğrencileri, Beden Eğitim öğretmenleri, Etik Dışı Davranışlar POS 111. LĐSE SEVĐYESĐNDEKĐ ÖĞRENCĐLERĐN BEDEN DERSLERĐNDEKĐ SÜREKLĐ KAYGI DÜZEYLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ EĞĐTĐMĐ Samet SAVRAN 1 (1) Hacettepe Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur (Taş, 2005). Kaygı gelmesi beklenen bir tehlikeden korkma halidir. (Turgut, 1978; Akt. Baykul, 1999) Kaygı, bir tehdit altında hissedilen korku ve gerginlik durumu olarak ifade edilebilir (Özgüven 1994, 323). Kaygı ile korku genellikle birbirine karıştırılmaktadır. Korku, bilinçli olarak tanınan, belirli bir tehlike (genel olarak dış baskı veya tehlike) karşısında ortaya çıkan heyecansal bir tepkidir. “Ben arıdan korkarım” örneğinde olduğu gibi korkunun kaynağını biliriz. Kaygı ise kişi tarafından bilinmeyen, belli olmayan, objesiz tehlikelere karşı verilen heyecansal bir tepkidir, bireyin kendi varlığı için gerekli olan değerlerin, tehdit edilmesi halinin yaşandığı doğal içsel bir durumdur. Korkuda tehdit dışarıdandır, benliğinin bütünü tehlike altında değildir. Kişi tehlikeyi bilir ve bununla uğraşmak için kaçma veya savaşma biçiminde bir davranış gösterebilir ve korku veren durum ortadan kalktığında rahatlar. Kaygı daha genel bir durumdur, korkudan daha şiddetli ve daha uzun sürelidir (Çevik, 1993); (Cüceloğlu, 1993). (Aktaran: Yenilmez, K. & Özbey, N. 2006). Belirli dönemlerde herkesin geçirebileceği bir yaşantı olan kaygı, “Durumluk kaygı‟ ve “Sürekli kaygı‟ olarak iki şekilde incelenmektedir. Durumluk kaygı, tehlikeli olarak adlandırılan durumlar öncesinde veya olaylar sırasında ortaya çıkar çoğunlukla mantıki sebeplere bağlı, başkalarınca da nedeni anlaşılabilen ve genellikle her bireyin yaşadığı geçici duruma bağlı bir kaygı biçimidir. Bazı insanlarda da belirli bir olay ve duruma bağlı olmayan genel ve devamlı kaygılılık hali vardır. Buna da sürekli kaygı denir. Bulunduğu durumdan memnun olmama, genel bir hoşnutsuzluk hali taşıma, huzursuzluk, her an başına kötü bir olay gelecekmiş gibi durma, kolaylıkla incinme ve karamsarlığa bürünme sürekli kaygı düzeyi yüksek bireylerin özelliklerindendir. Bireyin içinde bulunduğu durumla doğrudan bağdaşmayan, çevreden gelen tehlikelere bağlı olmayan, başkaları tarafından nedeni açıkça anlaşılamayan kaygılar sürekli kaygılardır. (Öner ve Le Compte’ den Aktaran: Coşkun Y. & Akkaş G., 2009 s.215.) Yapılan araştırmalar sonucunda farklı derslerde öğrencilerde meydana gelen kaygının öğrenmeyi ve başarıyı engellediği ortaya konulmuştur. Beden eğitimi derslerinde de öğrencilerde ortaya 295 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) çıkabilecek olan kaygı, beden eğitimi derslerinin hedeflerine ulaşmasını ve beceri öğrenimini engelleyecektir. Bu yüzden bu araştırma, öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki sürekli kaygı durumlarını ortaya koyacak ve eğer öğrencilerde sürekli kaygı durumu mevcutsa, bu kaygı durumlarının giderilmesi için öğretmenlere ve diğer ilgililere bilgi sağlamış olacaktır. Böylece bu araştırma, beden eğitimi derslerinin etkili bir şekilde işlenebilmesine yardımcı olacaktır. Bu araştırmanın amacı Ankara ili Çankaya ilçesinde lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinin belirlenmesidir. Problem: Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeyleri ne durumdadır? Alt Problemler: 1-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinde cinsiyetlere göre fark var mıdır? 2-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerinde kaygı düzeylerinin bilişsel süreçler alt boyutunda cinsiyetlere göre fark var mıdır? 3Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerinde kaygı düzeylerinin somatik anksiyete alt boyutunda cinsiyetlere göre fark var mıdır?4-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerinde kaygı düzeylerinin endişe alt boyutunda cinsiyetlere göre fark var mıdır? 5-Lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinde sınıf düzeylerine göre fark var mıdır? Yöntem: Bu araştırmada var olan durumu betimlemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır: Araştırma grubunu, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Ankara ili Çankaya ilçesindeki 9. ve 10. sınıflardaki lise öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmaya 2014-2015 öğretim yılı bahar döneminde Ankara Çankaya ilçesinde bulunan 211, 9. Sınıf öğrencisi, 208, 10. Sınıf öğrencisi katılmıştır. Bu çalışmada veriler, Barkoukis, Rodafinos, Koidou ve Tsorbatzoudis (2012) tarafından geliştirilen “Beden Eğitimi Sürekli Kaygı Ölçeği” nin, Kalemoğlu ( 2014) tarafından Türkçeye uyarlanmış ölçek kullanılmıştır. Daha sonra, ölçme aracı uygulanmadan önce öğrenciler, araştırma ve ölçme aracı hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmiştir. Ölçme aracının cevaplanması için öğrencilere 15-20 dk. süre verilmiştir. Verilen süre sonunda ölçme araçları öğrencilerden toplanmıştır. Verilerin analizinde, aritmetik ortalama, frekans ve yüzdeler, standart sapma, varyans hesaplama ve iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi kullanılmıştır. Bulgular: Bu araştırmada Ankara ili Çankaya ilçesinde lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinin belirlenmek amacıyla yapılan veri analizine göre lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerine ilişkin bulgular Tablo 1’de görülmektedir. Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Kaygı Düzeylerine Đlişkin Genel Bulgular Ölçek N Kaygı Ölçeği Toplam 419 Puanı Bilişsel Süreçler Alt 419 Boyutu Toplam Puanı Somatik Anksiyete Alt 419 X Ss 34,82 14,76 11,50 5,32 11,49 6,16 296 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Boyutu Toplam Puanı Endişe Alt Boyutu Toplam 419 Puanı 11,83 6,34 Tablo 2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Kaygı Düzeylerinde Cinsiyete Göre Fark Olup Olmadığına Bakılması Đçin Elde Edilen Bağımsız Gruplarda T Testi Verileri Cinsiyet Genç Erkek Genç Kız Toplam N 224 195 419 X 39,45 29,52 SS 14,80 12,83 F p 6,41 0.012* *(p<0,05) Tablo 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Beden Eğitimi Derslerindeki Kaygı Düzeylerinde Sınıf Düzeyine Göre Fark Olup Olmadığına Bakılması Đçin Elde Edilen Bağımsız Gruplarda T Testi Verileri Cinsiyet 9.sınıf 10.sınıf Toplam N 211 208 419 X 36,01 33,62 SS 14,49 14,97 F p 0,92 0,34* Sonuç, Tartışma ve Yorum: Bu araştırmanın amacı Ankara ili Çankaya ilçesinde lisede öğrenim gören öğrencilerin beden eğitimi derslerindeki kaygı düzeylerinin belirlenmesidir. Milli Eğitim Bakanlığına Ankara ili Çankaya ilçesindeki 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin sürekli kaygı düzeylerinin belirlenmesi amacıyla beden eğitimi sürekli kaygı ölçeği uygulanarak toplanılan verilerden elde edilen bulguların sonucunda araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimi dersine ilişkin sürekli kaygı düzeyleri düşük çıkmıştır. Türkiye’de lise öğrencileri yoğun bir sınav temposundan geçmektedir ve bu tempo, lise öğrencilerini fiziksel aktiviteden uzaklaştırmak için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Ayrıca bu tempo öğrenciler üzerinde büyük stres yaratmaktadır. Beden eğitimi dersleri, öğrencilerin bu stresli ve aktif olmayan ortamdan uzaklaştırılması için büyük bir avantajdır. Öğrenciler, beden eğitimi derslerinde, kendilerine vakit ayırabilip stres atabilmektedir. Beden eğitimi dersleri öğrenciler için böyle bir sebepten dolayı stres atma ortamıyken, kaygı düzeylerinin düşük çıkması normal karşılanabilir. Araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimini dersine ilişkin sürekli kaygı düzeylerine cinsiyet boyutundan bakılmak istenmiş ve cinsiyet değişkeninde fark olup olmadığını bulmak amacıyla bağımsız gruplarda t testi uygulanmıştır. Elde edilen sonuç, kız lise öğrencilerinin, erkek lise öğrencilerinden daha yüksek kaygı puanına sahip olduğunu göstermektedir. Bu alanda fark çıkması üzerine, beden eğitimi sürekli kaygı ölçeğinin, bilişsel süreçler, somatik anksiyete ve endişe alt boyutlarında da cinsiyet değişkeninde fark olup olmadığı bulunmak istenmiştir. Bunun için bu alt boyutlarda da bağımsız gruplarda t testi uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlarda, somatik anksiyete ve endişe alt boyutlarında kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark anlamlı çıkmış iken, bilişsel süreçler boyutunda kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark anlamlı çıkmamıştır. Buna göre, beden eğitimi sürekli kaygı ölçeğinde elde edilen toplam puanlardan 297 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) cinsiyet değişkenine göre ortaya çıkan farkın, somatik anksiyete ve endişe alt boyutlarından kaynaklandığını söylenebilir. Araştırma katılan öğrencilerin beden eğitimi dersine ilişkin sürekli kaygı düzeylerine sınıf düzeyi boyutundan bakılmak istenmiş ve sınıf düzeyi değişkenine göre fark olup olmadığını bulmak amacıyla bağımsız gruplarda t testi uygulanmıştır. Elde edilen sonuca göre, 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin arasındaki farkın anlamlı olmadığı bulunmuştur. 9. sınıfların beden eğitimi dersi sürekli kaygı ölçeğinden elde ettikleri puan ortalaması 36,01’dir. 10. sınıfların beden eğitimi dersi sürekli kaygı ölçeğinden elde ettikleri puan ortalaması ise 33,62’dir. Burada 10. sınıfların ortalamasının 9. sınıflardan daha düşük olduğu görülmüştür. Bunun sebebi 10. sınıflar, ortaöğretim seviyesinde verilen beden eğitimi ders saatlerini 9. sınıflara göre daha fazla görmüş olmaları ve beden eğitimi öğretmenine daha fazla alışmaları, kısaca deneyim kazanmaları diyebiliriz. Bağımsız gruplar t testinden elde edilen veriler sonucunda sınıf düzeyine göre bir fark ortaya çıkmadığından, beden eğitimi sürekli kaygı ölçeğinin alt boyutlarında fark olup olmadığına bakılmamıştır. Şişko ve Demirhan (2002), ilköğretim okulları ve liselerde öğrenim gören kız ve erkek öğrencilerin beden eğitimi ve spor dersine ilişkin tutumlarını ölçmüşlerdir. Araştırmalarında, Demirhan ve Altay tarafından geliştirilen tutum ölçeğini kullanmışlardır. Bu araştırmada lise öğrencilerinden elde edilen sonuç, beden eğitimi ve spor dersine ilişkin tutumların olumlu olduğu yönündedir ve aynı zamanda erkek öğrencilerin tutum puanları, kız öğrencilere göre daha yüksek çıkmıştır. Bir başka araştırmada, Hünük ve Demirhan (2003), ilköğretim sekizinci sınıf, lise birinci sınıf ve üniversite öğrencilerinin beden eğitimi ve spora ilişkin tutumlarının karşılaştırılması başlıklı bir çalışma yapmış ve lise birinci sınıf öğrencilerinden elde edilen tutum puanları olumlu çıkmıştır. Bir önceki örnek araştırma ile aynı şekilde erkek lise öğrencilerinin tutum puanları, kız lise öğrencilerine göre daha yüksek çıkmıştır. Çelik ve Pulur’un (2011) ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi ve spora ilişkin tutumları isimli araştırmaya bakıldığında ise, diğer iki araştırmayla aynı sonuçlar elde edilmiştir. Yine tutum puanları olumlu ve yine cinsiyet arasındaki fark anlamlı çıkmıştır. Kısacası bu 3 araştırmaya bakıldığında, ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin tutumları olumludur. Öğrencilerin tutumlarının olumlu çıkmasından dolayı, kaygı puanlarının düşük çıkması normal bir sonuç olarak karşılanabilir. Aynı zamanda yukarıda örnek olarak verilen araştırmalarda, erkek öğrencilerin tutum puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu araştırmada ise, erkek öğrencilerin kaygı puanları, kız öğrencilerin kaygı puanlarına göre daha düşük çıkmıştır. Sonuç olarak, ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin tutumları olumlu ise kaygı durumu düşük veya ortaöğretim öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin kaygı durumları düşükse tutumları olumlu denilebilir. KAYNAKLAR Alpar R. (2012). Spor, Sağlık ve Eğitim Bilimlerinden Örneklerle Uygulamalı Đstatistik ve Geçerlik- Güvenirlik <SPSS’ de Çözümleme Adımları Đle Birlikte>. 2. Baskı. Ankara: Detay Yayıncılık. Barkoukis, V. , Rodafinos, A. , Koidou, E. , Tsorbatzoudis H. (2012) Development of a ScaleMeasuringTraitAnxietyin PhysicalEducation. Measurement in PhysicalEducationandExerciseScience, 16. 298 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yenilmez, K.& Özbey, N. (2006) Özel Okul ve Devlet Okulu Öğrencilerinin Matematik Kaygı Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi XIX (2), ss. 431-448 Bloom, B. S. (1998). Đnsan nitelikleri ve okulda öğrenme (çev. D. A. Özçelik) (3. Baskı).Đstanbul: MEB Yayınları. Büyüköztürk, D. , Kılıç Çakmak, E. , Akgün, Ö. E. , Karadeniz Ş. , Demirel, F. (Temmuz, 2014). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. 17. Baskı. Ankara: Pegem Akademi Büyüköztürk, Ş. Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeğinin Geliştirilmesi. Eğitim Yönetimi, Yıl 3, Sayı 4, Güz 1997, ss. 453-464. Coşkun, Y. & Akkaş G. (2009) Engelli Çocuğu Olan Annelerin Sürekli Kaygı Düzeyleri Đle Sosyal Destek Algıları Arasındaki Đlişki. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 10, Sayı 1, ss. 213-227 KalemoğluVarol Y. (2014). Beden Eğitimi Sürekli Kaygı Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. InternatioalJournal of Human Sciences Kutlu, Ö. , Doğan, C. D. , Karakaya, Đ. (2008) Öğrenci Başarısının Belirlenmesi: Performansa ve Portfolyoya Dayalı Durum Belirleme. Ankara: Pegem Akademi. Özçelik, D. A. (1998). Eğitim Programları ve Öğretim. (4. Baskı). Ankara: ÖSYM Yayınları. Spielberger, C. D. (1972) Anxiety: CurrentTrends in Theoryand Research. Volume I & Volume II. New York and London: AcademicPress Tekindal, S. (Şubat, 2009). Duyuşsal Özelliklerin Ölçülmesi Đçin Araç Oluşturma. 2. Baskı. Ankara: Pegem Akademi. Şişko ve Demirhan (2002). Đlköğretim Okulları ve Liselerde Öğrenim Gören Kız ve Erkek Öğrencilerin Beden Eğitimi ve Spor Dersine Đlişkin Tutumları. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 23, ss. 205-210 Hünük ve Demirhan (2003). Đlköğretim Sekizinci Sınıf, Lise Birinci Sınıf ve Üniversite Öğrencilerinin Beden Eğitimi ve Spora Đlişkin Tutumlarının Karşılaştırılması. Spor Bilimleri Dergisi, Hacettepe J. Of Sport Sciences, 14 (4), ss. 175-184 Çelik ve Pulur (2011). Ortaöğretim Öğrencilerinin Beden Eğitimi ve Spora Đlişkin Tutumları. Van/YYÜ Eğitim Fakültesi Dergisi Özel Sayısı, ss. 115-121 Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi Ve Spor, öğrenci, Sürekli Kaygı Düzeyi 299 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 117. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR ÖĞRETMENLĐĞĐ ÖĞRENCĐLERĐNĐN ÖĞRENME STĐLLERĐNĐN ÖĞRETMENLĐK MESLEĞĐNE YÖNELĐK TUTUMLARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ Ayşegül KELEŞ1 (1) Hacettepe Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Son yıllarda eğitim alanında yapılan bilimsel çalışmaların büyük bir çoğunluğunun amacı, öğrenenlerin bireysel farklılıklarına göre öğrenme yollarını zenginleştirme ve onların öğrenme ortamlarını daha etkili biçimde geliştirmektir. Eğitimciler bu amaçtan yola çıkarak öğrenmeyi etkileyen zeka, yetenek ve motivasyon gibi faktörlerin yanında öğrenme stilinin de öğrenme üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu kabul etmektedir (Genç M.ve Kocaarslan M. 2013) Etkili öğrenme, öğrencinin öğretme-öğrenme sürecine etkin olarak katılması ve öğrenmelerini denetim altına almasıdır. Etkili öğrenen öğrenci, öğrenme sürecinde kendini denetleyebilir ve yönlendirebilir. Bireyin, etkili öğrenme yeterliliğini kazanabilmesinde “öğrenmeyi öğrenme” becerileri büyük önem taşımaktadır. Bireyin öğrenme amaçlı çabalarında söz sahibi olması anlamına da gelen “öğrenmeyi öğrenme” kavramı içerisinde yer alan önemli bir bileşen öğrenme stili kavramıdır (Özer, B. 1998). Öğrenme stili kavramı, deneyimsel öğrenme modelinin farklı aşamalarını kullanmak için öğrenenlerin tercih ettiği yollar ve öğrenmedeki bireysel farklılıklar olarak tanımlanmaktadır (Kolb A. ve Kolb Y. 2009). Kolb’a göre (1984) dört öğrenme stili vardır. Bunlar yansıtıcı, gözlem ve somut yaşantılara dayanan değiştiren stil, yansıtıcı gözlem ve soyut kavramsallaştırmaya dayanan özümseyen stil, soyut kavramsallaştırma ile aktif yaşantıya dayanan ayrıştıran stil ve aktif yaşantı ile somut yaşantıya dayanan yerleştiren stildir. Öğretmen, öğrenme öğretme süreçlerinde öğrencileri, kişiliği ile etkilemektedir. Bu nedenle, öğretmenlerin eğitsel yönleri kişilikleri ile yakından ilgilidir. Öğretmenlerin kişiliği ise, tutumları, davranışları, ilgileri, ihtiyaçları, değerleri vb. kişilik özellikleri oluşturur. Öğretmenlerin öğrencileri etkileyen önemli kişilik özelliklerinden birisi de tutumdur (Küçükahmet, 1976) Kağıtçıbası’na (1988) göre tutum, “bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir”. Tutumların birkaç önemli işlevi vardır. Bireyi tanımlar, gelecekteki duygu ve düşüncelerini yönetir ve bireyin duygularını, düşüncelerini amaçlarını, davranışlarını özetler. Öğretmen adaylarının mesleklerine yönelik olumlu tutum geliştirebilmeleri için hizmet öncesinde aldıkları eğitimin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmesiyle, özellikle bireysel farklılıkların dikkate alınmasıyla olumlu yönde gelişmeler sağlanabilir. (Baykara, K. 2010) Bu araştırma öğretmen adaylarının mesleğe başlamadan önce öğrenme stillerinin ve mesleğe yönelik tutumlarının ortaya çıkarılması öğretmen adaylarının meslek yaşamlarına birçok yönden katkı sağlayacaktır. Kendi öğrenme stilini bilen ve olumlu bir tutuma sahip olan öğretmen adayları, mesleğe başladıklarında öğrencilerinin öğrenme stillerine uygun öğrenme ortamı oluşturarak öğrenenlerin özelliklerine duyarlı, verimli bir ders işleme imkânı bulabilir. Ayrıca Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerinin belirlemesi, bu öğrencilerin öğretme-öğrenme süreçlerinin yapılandırılmasına katkı sağlayabilir. Bu bilgiler ışığında araştırmanın amacı Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerini, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile 300 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) tutumlarının öğrenme stillerine göre değişip değişmediğini belirlemektir. Bu bağlamda bu araştırmanın problem cümlesi ve alt problemler; Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stilleri nelerdir ve öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları öğrenme stillerine göre değişmekte midir? Alt Problemler: 1-Öğretmen adayları hangi öğrenme stillerine sahiptirler? 2-Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleği ne yönelik tutumları hangi düzeydedir? 3-Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları, öğrenme stillerine göre değişmekte midir? Yöntem: Bu çalışmada, var olan durumu betimlemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır (Karasar, 2005). Bu araştırmaya 2014-2015 öğretim yılında Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği 1., 2., 3. ve 4. Sınıf öğrencilerinden 99 kişi katılmıştır. Bu öğrencilerin 50’si kadın 49’u erkektir. Bu çalışmada veriler Kolb (1985) tarafından geliştirilen Türkçe’ye Aşkar ve Akkoyunlu (1993) tarafından uyarlanan “Öğrenme Stilleri Ölçeği ile Üstüner (2006) tarafından geliştirilen 34 maddelik ve 5’li likert tipi ve tek boyutlu Öğretmenlik Mesleği Tutum Ölçeği ile kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde, frekans ve yüzdeler, aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız gruplar için t testi, tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Bulgular: Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerini, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile tutumlarının öğrenme stillerine göre değişip değişmediğini belirlemektir. Öğretmen adaylarının hangi öğrenme stillerine sahip olduklarına ilişkin değerlerin sınıf dağılımları Tablo 1’de görülmektedir. Tablo 1: Beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümü öğrencilerinin baskın öğrenme stillerine ilişkin genel, sınıflara ve cinsiyete göre yüzdesel dağılımları ile frekansları Öğrenme Stilleri % Özümseyen 25,3 Değiştiren 29,3 Yerleştiren 18,2 Ayrıştıran 27,3 Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik toplam tutum puanları ve cinsiyetlerine ilişkin bulgular Tablo 2’de görülmektedir. Tablo 2: Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının toplam ölçek puanı değerleri Cinsiyet Kadın Erkek Toplam Ölçek Puanı N 20 49 99 Ortalama 118,74 117,08 117,91 SS 12,20 9,23 10,81 F t 2,93 0,09 p>0.05 Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerine göre tutum puanları ortalaması arasındaki farka ilişkin tek yönlü varyans analizi sonuçları Tablo 3’de verilmiştir. 301 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 3: Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stillerine göre tutum puanları ortalaması arasındaki farka ilişkin tek yönlü varyans analizi bulguları Öğrenme Stilleri N Ortalama SS F t Özümseyen Değiştiren Yerleştiren Ayrıştıran Toplam 25 29 18 27 99 117,36 119,75 116,33 117,51 117,91 9,03 13,16 12,97 7,90 10,81 0,43 0,72 Sonuç ve Tartışma: Araştırmada, beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin baskın öğrenme stillerinin değiştiren ve ayrıştıran öğrenme stili olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre, değiştiren öğrenme stilini tercih eden beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencileri, somut durumlara farklı açılardan bakmada iyilerdir ve fikirleri ilişkilendirirler. Olaylar karşısında harekete geçmek yerine gözlem yapmayı tercih ederler. Tarafsız yargılarda bulunurlar. Bu tip öğrenme stiline sahip bireylerin en zayıf yönleri, seçenekler arasında seçim yapmada zorlanmaları ve karar vermede çok zaman harcamalarıdır. Düşünceleri biçimlendirirken kendi duygu ve düşüncelerini göz önüne alırlar. Geniş bir kültürel ilgiye, imgesel ve duygusal eğilimlere sahiptirler. Formal öğrenme ortamlarında, bireysel dönüt alma ve açık bir zihinle dinlemeyi tercih ettikleri söylenebilir. Ayrıştıran öğrenme stilini tercih eden beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencileri, Sosyal ve kişilerarası problemlerden çok, teknik problemlerle uğraşmayı tercih ederler. Zihinsel analiz, tümden gelimci akıl yürütme ve sistematik planlama özelliklerine sahiptirler. Detaylara önem verirken, parçalardan hareketle bütünü anlamaya çalışırlar. Zayıf yönleri, çabuk karar verme, odak noktasını kaçırma ve dağınık düşünme yapısıdır. Formal öğrenme ortamlarında, yeni fikirler, simülasyonlar, laboratuvar görevleri ve pratik uygulamaları tercih ettikleri söylenebilir. Araştırmanın bulgularına göre, beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları olumludur. Bu sonuç, öğretmen adaylarının mesleğe ilişkin tutumlarının, düşünce, duygu ve davranışlarını birbirleriyle uyumlu kılarak etkilediği düşünülürse, oldukça umut verici görünmektedir. Kız öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutum puanı ortalamaları erkek adaylara göre anlamı derecede yüksektir. Bu sonuç, bazı çalışmalarla benzerlik gösterirken (Aşkar ve Erden 1987; Baykara Pehlivan, 2008; Çapa ve Çil 2000; Çapri ve Çelikkaleli, 2008; Çetinkaya, 2007; Çiçek Sağlam, 2008; Gürbüz ve Kışoğlu 2007; Sen, 2006) Erdem ve Anılan (1999) ile Bulut ve Doğar’ın (2006) yaptıkları çalışmada tutum puanlarının cinsiyete göre değişmediği sonucuna ulaşılmıştır. Strong (1943), küçük yaşlardan itibaren kültürlerin bazı meslekleri birinci derecede kadınlara bazılarını ise erkeklere özgü saydığını belirtmektedir. Yazara göre, toplum tarafından kadınların genellikle sanat, müzik, edebiyat, öğretmenlik, büro işleri ve sosyal hizmetlerle uğraşmaları beklenir. Meslek ilgilerini etkileyecek tavır ve davranışlar oldukça erken yaşlarda özdeşim ve öğrenme yoluyla belirlenir(Akt.:Çimen, 1988).Buna göre, öğretmenlik mesleğinin bayan mesleği gibi görüldüğü, tutumların biçimlenmesinde de etkili olabileceği ve bu genel yargıyı destekleyici sonuçlara ulaşıldığı söylenebilir. 302 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları öğrenme stillerine göre farklılık göstermemektedir. Beden eğitimi ve spor öğretmenliği öğrencilerinin tutum puanlarının öğrenme stillerine göre farklılığına ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizinde bulunan t değeri (0,728), p=0.05 düzeyinde anlamlı değildir. Kaynaklar Aşkar, P. ve Akkoyunlu, B. (1993) Kolb öğrenme stili Envanteri, Eğitim ve Bilim, 87(17), 3747. Aşkar, P. ve Erden M. (1987). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutum ölçeği. Çağdaş Eğitim, 121, 8-11. Baykara, K. (2010) Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri ve Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumları Üzerine Bir Çalışma, Đlköğretim Online, 9(2), 749-763, [Online]:http://ilköğretim online.org.tr, Bulut, H. ve Doğar, Ç. (2006). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine karşı tutumlarının incelenmesi. Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 8 (1), 13-27. Çapa, Y. ve Çil, N. (2000). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının farklı değişkenler açısından incelenmesi. Eğitim Fakültesi Dergisi, 18, 67-73. Çetinkaya, R. (2007). Türkçe öğretmeni adaylarının yeterlilik algıları ve öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Çiçek Sağlam, A. (2008). Müzik öğretmenliği bölümü öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi.5(1), 59-69 Çimen, M. (1988). Cinsiyet ve bazı sosyo-ekonomik değişkenlerin, lise öğrencilerinin mesleki ilgilerine etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Genç, M. ve Kocaarslan, M. (2013) Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stillerinin Çeşitli Değişkenler Açısından Đncelenmesi: Bartın Üniversitesi Örneği, TSA / YIL: 17 S: 2, Ağustos Gürbüz, H., Kışoğlu, M. (2007). Tezsiz yüksek lisans programına devam eden fen-edebiyat ve eğitim fakültesi öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları (Atatürk Üniversitesi örneği). Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 9(2), 71-83. Erdem, A.R. ve Anılan, H. (2000). Paü eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları. PAÜ Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı (IV. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Sempozyumu Bildirileri). Kağıtçıbası, Ç. (1985). Đnsan ve insanlar. Đstanbul: Sermet Matbaası. Karasar, N. (2005). Bilimsel Araştırma Yöntemi (14. Baskı). Ankara Nobel Yayın ve Dağıtım. Küçükahmet, L. (1976). Öğretmen yetiştiren kurum öğretmenlerinin tutumları (program geliştirme açısından bir yorum). Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları:55. Kolb, D.A. ( 1984) Experiental learning: experience as the source of learning and development. New Jersey: Prentice-Hall; 303 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Pehlivan, K.B. (2010) Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri ve Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumları Üzerine Bir Çalışma Đlköğretim Online - dergipark.ulakbim.gov.tr. Şen, B. (2006). Sınıf öğretmeni adaylarının öğretmenlik tutumları ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri arasındaki ilişki. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi Egitim Bilimleri Enstitüsü. Üstüner, M. (2006). Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi. 45, 109-127. Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi Ve Spor öğretmenliği öğrencileri, öğrenme Stilleri, öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumlar POS 125. BĐSĐKLET KULLANICILARININ KASK KULLANIM DURUMLARI VE KULLANIMA YÖNELĐK GÖRÜŞLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Hale CENGĐZ1, Necat TOPRAK1 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Dünya Sağlık Örgütü (2013) araştırma raporlarına göre, her yıl 1.24 milyon insan trafik kazalarına bağlı olarak yaşamını kaybetmektedir. Bu ölümler ya da çeşitli yaralanmalar büyük oranda motorlu kara taşıtlarına bağlı olarak gelişse de, ulaşım, spor ya da eğlence amacı ile bisiklet kullanımına bağlı kazalar da insan yaşamını tehdit etmektedir (Çobanoğlu, Melek, Sayır ve Mergan, 2011). Amerika’da bisiklet kazalarına bağlı olarak her yıl ortalama 900 kişinin hayatını kaybettiği ve 500.000 kişinin de yaralanma nedeni ile sağlık kuruluşlarına başvurduğu rapor edilmiştir (Thompson, Rivara, & Thompson, 1999). Türkiye’de hastane verilerine dayalı bisiklet kazalarına yönelik çeşitli araştırma sonuçları da, ölüm ve yaralanmaların meydana geldiğini ortaya koymuştur (Güzel, Ersoy, Doğrusoy, Küçükuğurluoğlu, Altınel, ve Karasalihoğlu, 2006; Koçak, Uçar, Bayır ve Ertekin, 2010; Sataloğlu, Aydın, ve Turla, 2010). Bu araştırmalarda kullanıcıların kafa bölgesi başta olmak üzere çeşitli bölgelerinde yaralanmalar olduğu saptanmış, ancak kaza esnasında kask kullanılmadığı da ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda da araştırmacılar özellikle kafa travmalarına yönelik en önemli önlemin de kask kullanımı olduğunu vurgulamışlardır. Buradan yola çıkarak, bisiklet kullanıcılarının yaşamlarını tehlikeye atacak yaralanmalardan korunmalarına yardımcı olacak önemli bir güvenlik önleminin kullanımına yönelik araştırmalar yapılması ihtiyaç olarak belirlenmiş ve bu çalışmada bisiklet kullanıcılarının bisiklet ve kask kullanım durumlarının incelenmesi kask kullanımına yönelik görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Araştırmaya 2014 yılında Türkiye Üniversitelerarası Dağ Bisikleti Yarışı’na katılan ve kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen yarışmacılar katılmıştır. Araştırma 304 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bulguları katılımcıların %51.6’sının erkek (n= 16), % 48.4’ünün de kadın (n=15) olduğunu ortaya koymuştur. Kadın katılımcıların yaş ortalaması 22.07±2.31 iken, erkek katılımcıların yaş ortalaması 22.81±2.93’dir. Ek olarak, katılımcıların %41.9’unun üniversite 2.sınıf, %29.9’unun 3.sınıf, % 29.9’unun 4.sınıf olduğunu ortaya koymuştur. Verilerin toplanmasında Özel (2007) tarafından bireylerin demografik verileri ve bisiklet kaskı kullanımının belirlenmesine yönelik hazırlamış olduğu anket kullanılmıştır. Verilerin analizinde sayı ve yüzde değerlerinin ortaya konmasına olanak sağlayan tanımlayıcı istatistik analizi kullanılmış, analiz programı olarak da IBM SPSS 20 kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma bulguları, bisikleti yarışmaya katılma düzeyinde kullanan katılımcı bireylerin %54.8’inin bisiklet kaskına sahip olduğunu, %45.2’sinin de bisiklet kaskına sahip olmadığını ortaya koymuştur. Buna ek olarak, katılımcıların %48.4’ünün bisiklet kaskı kullandığı, %51.6’sının da bisiklet kaskı kullanmadığı ortaya konmuştur. Ayrıca katılımcıların %41.9’u bisiklet kaskı satın almak istediğini belirtirken, %58.1’i de bisiklet kaskı satın almak istemediğini belirtmiştir. Bisiklet kaskı kullanma sıklığına yönelik elde edilen veriler sonucunda da, katılımcıların %45.2’sinin hiç kullanmadığı, %25.8’inin daima kullandığı, %12.9’unun çok nadir kullandığı, %9.7’sinin bazen kullandığı, %6.5’inin de sık sık kullandığı ortaya çıkmıştır. Bisiklet kaskı kullanmama nedenleri: Katılımcıların bisiklet kaskı kullanımlarına etki eden kişileri belirtmeleri istenen soruya verdikleri yanıtlar %12.9’una sadece ailesinin etki edeceğini, %32.3’üne sadece arkadaşlarının etki edeceğini, %38.7’sine hem aile hem arkadaşların etki edeceğini ortaya koymuş ve katılımcıların %16.1’i de hiç kimsenin kask kullanımı konusunda kararını etkilemeyeceğini belirtmiştir. Benzer şekilde, katılımcıların %29’u kask kullanmadıklarını ve kullanmayacaklarını, %41.9’u da eskiden kullandıklarını ancak artık kullanmadıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların %51.6’sı bisiklet kazası geçirdiklerini, %48.4’ü de bisiklet kazası geçirmediklerini belirtmişlerdir. Bu kazalarda yaralanan bölgeler katılımcılar tarafından baş (%3.2), yüz (%3.2), baş ve yüz dışındaki bölgeler (%51.6) olarak belirtilmiştir. Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonucunda katılımcıların yarısının, yarışmalara da katılan bisiklet kullanıcısı olmalarına rağmen, bisiklet kaskına sahip olmadıkları ortaya çıkmıştır. Yine katılımcıların yarısından fazlasının da bisiklet kaskı almayı düşünmedikleri bulunmuştur. Bisiklet kaskı kullanma konusunda da oranlar fark göstermemiş ve katılımcıların yarısının bisiklet kaskı kullanmadıkları ortaya çıkmıştır. Paralel biçimde, katılımcıların yarıya yakını da bisiklet kaskını “hiç” kullanmadıklarını belirtmiştir. Bu araştırmada elde edilen bulguları destekler biçimde bisiklet kaskının yaralanmalardaki önleyici etkisine rağmen kask kullanımında eksikler olduğu çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur. Koçak ve ark’ları (2010) motosiklet ve bisiklet kazalarına yönelik hastane olgularını inceledikleri araştırmalarında, insan yaşamını en çok tehdit eden yaralanmaların motosiklet ve bisiklet kazalarında sıklıkla meydana gelen kafa travmalarının olduğunu, ancak araştırma kapsamında incelenen olgularda sürücülerin koruyucu önlemlere dikkat etmedikleri ortaya konmuştur. Ayrıca lise öğrencilerinin sağlık açısından riskli davranışlarını inceleyen Kara, Hatun, Aydoğan, Babaoğlu ve Gökalp (2003), bisiklet kullanan katılımcıların %93.8’inin kask takmadıklarını ortaya koymuştur. Bisiklet kaskı kullanmama nedenlerine gelince, kadın katılımcıların en fazla şikayetçi oldukları konu, bisiklet kaskının saçlarını bozması olmuştur. Ancak erkek katılımcılar sıcak tuttuğu için bisiklet kaskı kullanmadıklarını belirtmişlerdir. Kaskın sıcak tutması konusu ise kadın katılımcılar tarafından da ikinci neden olarak dile getirilmiştir. Kadın katılımcılar giyilmesinin zor olduğunu belirtirken, kaskın giyilmesinin zor olduğu erkek katılımcılar tarafından hiç dile getirilmemiştir. Bu araştırmanın bulgularını destekler biçimde Finnoff, Laskowski, Altman ve 305 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Diehl (2001) bisiklet kaskı kullanımına yönelik bariyerleri ortaya koydukları araştırmalarında bisiklet kaskının “rahatsızlık verici” ve “baş ağrıtıcı” bulunması, “sıcak tutması”, kaska “ihtiyaç hissedilmemesi”, ve kaska “sahip olunmaması” nedenleri ile kullanılmadığını ortaya koymuşlardır. Kask kullanımının arttırılması amacı ile kullanmamaya neden olan faktörlerin dikkate alınarak kask üretiminde çeşitli düzenlemelere gidilmesi önerilmektedir. Kullanıcılara rahatsızlık vermeyen, sıcak tutmayan, kullanımı kolay olan kaskları dizayn edilmesi, kullanıma yönelik bariyerleri ortadan kaldırabilir ise de, çeşitli eğitim programlarının ya da yasal düzenlemelerin de kullanımın arttırılması ya da sürekli kılınmasını sağlayacağı düşünülmektedir. Kaynakça Çobanoğlu, U., Melek, M., Sayır, F., Mergan, D. (2011). Çocukluk çağında bisiklet kazalarına bağlı toraks travmaları [Chest traumas due to bicycle accident in childhood]. J Clin Anal Med, 2(3) 34–38. Güzel, A., Ersoy, B., Doğrusoy, Y., Küçükuğurluoğlu, Y., Altinel, T., & Karasalihoğlu, S. (2006). [The evaluation of bicycle accidents that were admitted to a pediatric emergency department]. Ulusal travma ve acil cerrahi dergisi-Turkish journal of trauma & emergency surgery: TJTES, 12(4), 299-304. Finnoff, J. T., Laskowski, E. R., Altman, K. L., & Diehl, N. N. (2001). Barriers to bicycle helmet use. Pediatrics, 108(1), e4-e4. Kara, B., Hatun, Ş., Aydoğan, M., Babaoğlu, K., & Gökalp, A. S. (2003). Kocaeli ilindeki lise öğrencilerinde sağlık açısından riskli davranışların değerlendirilmesi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 46(1), 30-37. Koçak, S., Uçar, K., Bayır, A., & Ertekin, B. (2010). Characteristics of the cases of bicycle and motorcycle accidents referred to the Emergency department. Turkish Journal of Emergency Medicine, 10, 112-118. Özel, T. (2007). Đlköğretim okulundaki öğrencilerde bisiklet ve kask kullanımı (Yayınlanmamış Yüsek Lisans Tezi). Đstanbul Üniversitesi, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı. Đstanbul. Thompson, D. C., Rivara, F. P., & Thompson, R. (1999). Helmets for preventing head and facial injuries in bicyclists. Cochrane Database of Systematic Reviews, 4, 1-29. Turla, A., Aydın, B., Sataloğlu, N. (2009). Acil serviste düzenlenen adli raporlardaki hata ve eksiklikler. Ulus Travma Acil Cerrahi Dergisi, 15, 180-184. World Health Organization. (2013). WHO global status report on road safety 2013: supporting a decade of action. World Health Organization. 306 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 135. LĐSE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BEDEN EĞĐTĐMĐ DERSĐNE YÖNELĐK SÜREKLĐ KAYGI DÜZEYLERĐ ĐLE ANNE-BABA TUTUMLARI ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐ Melihşah KATMAN1, Yaprak KALEMOĞLU VAROL1 (1) Aksaray Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Dış dünyadan kaynaklanan bir tehlike ihtimali ya da kişi tarafından tehlikeli olarak algılanıp yorumlanan her hangi bir durum karşısında yaşanan duygu olarak tanımlanan (Alisinanoğlu ve Ulutaş, 2003) kaygı kavramı Spielberger tarafından sürekli kaygı (trait anxiety) ve durumluk kaygı (state anxiety) olarak iki şekilde nitelendirilmiştir (Cheng ve Cheung, 2005). Durumluk kaygı, kişilerin özel durumları tehdit edici olarak yorumlaması sonucu oluşan duygusal tepkidir (Kutlu, 2001). Sürekli kaygı ise stres yaratan durumun tehlikeli ya da tehdit edici olarak algılanması, bu tehditlere karşı durumluk duygusal reaksiyonların frekansının ve yoğunluğunun artması ve süreklilik kazanması olarak tanımlanabilir (Özgüven,1994). Đçerik ve öğretim metotları bakımından eğitimin diğer alanlarında farklı olan beden eğitimi derslerinde (Tremayne, 1995) yaşanabilecek kaygı durumu özellikle önemlidir. Çünkü beden eğitimi dersleri fiziksel becerilerin ağırlıkta olduğu ve derste değerlendirmelerin öğrencilerin akranlarının önünde yapıldığı gerçekleri göz önüne alındığında, öğrencilerde akranlarına karşı beceriksiz görünme, başarısız olma, yaralanma ve beden imajı kaygıları (Shepard ve Trudeau, 2000; Tremayne, 1995) gibi durumlar yoğun bir şekilde görülebilmektedir. Beden eğitimi derslerine yönelik görülebilecek bu tür kaygılarında azaltılmasında anne ve babalarında derse yönelik bakış açılarının önemli olabileceği düşünülmüştür. Çünkü Öncü ve Güven (2011)’inde ifade ettiği gibi çocukların beden eğitimi ve spor aktivitelerine katılımı noktasında neredeyse en belirleyici unsur anne-babalarının konuya olan bakış açılarıyla ilgidir. Spora karşı olumlu tutuma sahip anne-babalar çocuğun spora katılımında da olumlu bir etken olmaktadır (Öztürk, 1998). Böylece olumlu tutuma sahip anne-babalar tarafından beden eğitimi ve spora yönlendirilen çocukların daha olumlu tutumlarla derse katılmaları ve böylece derse yönelik daha az kaygı duymaları sağlanabilir. Nitekim Kalemoğlu Varol (2015) tarafından yapılan çalışmada da beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyinin, beden eğitimi dersine yönelik tutum düzeyleri üzerinde önemli bir yordayıcı olduğu, sürekli kaygı düzeyinin derse yönelik tutum düzeylerindeki toplam varyansın %22’sini açıkladığı görülmüştür. Buradan hareketle çalışmada lise öğrencilerinin beden eğitimi dersine yönelik sürekli kaygı düzeyleri ile anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem Araştırmanın Modeli: Araştırmada ilişkisel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada, lise öğrencilerinin beden eğitimi derslerindeki sürekli kaygı düzeyleri ile öğrenci anne-babalarının beden eğitimi dersine yönelik tutumları arasındaki ilişki incelenmiştir. 307 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Araştırma Grubu: Araştırma grubunu, 2014-2015 eğitim öğretim yılında Aksaray ilinde çeşitli liselerde öğrenim gören ve tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen 200 lise öğrencisi (Myaş=15.87, SS=1.17) ile bu öğrencilerin ebeveynlerinden 102 anne (%51) ve 98 baba (%49) (Myaş=41.73, SS=5.76) oluşturmuştur. Veri Toplama Araçları: Araştırmada Barkoukis, Rodafinos, Koidou ve Tsorbatzoudis (2012) tarafından geliştirilen ve Kalemoğlu Varol (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan “Beden Eğitimi Sürekli Kaygı Ölçeği (BESKÖ)” ile Öncü ve Güven (2011) tarafından geliştirilen “Çocuklarının Beden Eğitimi Dersine Katılımıyla Đlgili Ana-Baba Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin Analizi: Araştırmada öncelikle her bir alt ölçekte yer alan maddelerin aritmetik ortalama değerleri hesaplanarak o faktör için puan belirlenmiştir. Analizler bu faktör puanları üzerinden yapılmıştır. Verilerin analizinde; betimsel istatistiklerin yanında bağımsız gruplarda aritmetik ortalamalar arası farka ait t-testi, tek yönlü varyans analizi, korelasyon ve regresyon analizi gibi çıkarımsal istatistikler kullanılmıştır. Verilerin yorumlanmasında 0.01 ve 0.05 anlamlılık düzeyi kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS 18 programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı ölçeği toplam puanı (Mtoplam=40.31, SS=13.84) ile bilişsel süreçler (Mbilişsel=12.59, SS=5.04), somatik anksiyete (Msomatik=12.46, SS=5.82) ve endişe alt boyutlarına ilişkin puan ortalamaları Mendişe=15.25, SS=6.59 olarak hesaplanmıştır. Öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı düzeylerinde cinsiyete bağlı anlamlı farklılık görülmemiştir (t(198)=-.360, p>.05). Öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı düzeylerinin öğrenim gördükleri sınıf düzeyine bağlı olarak anlamlı farklar gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre bilişsel süreçler alt boyutunda 9. sınıf öğrencilerinin puan ortalaması (M=11.35) 10. sınıf öğrencilerinin puan ortalamasından (M=14.02), somatik anksiyete alt boyutunda ise 9. sınıf öğrencilerinin puan ortalaması (M=11.20) 11. sınıf öğrencilerinin puan ortalamasından (M=15.52) daha düşük olduğu görülmüştür. Araştırmanın bir diğer grubunu oluşturan anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutum toplam puanları (Mtoplam=57.98, SS=9.16) ile algısal (Malgısal=14.78, SS=5.50), işlevsel (Mişlevsel=16.86, SS=4.97), destek (Mdestek=12.55, SS=3.84) ve önem alt boyutlarına ilişkin puan ortalamaları Mönem=13.78, SS=3.83 olarak hesaplanmıştır. Anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumlarında eğitim düzeylerine bağlı olarak anlamlı farklılık görülmemiştir (Anne F=1.332, p>.05; Baba F=.806, p>.05). Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri ile annebabalarının derse yönelik tutumları arasında negatif yönde düşük düzeyde bir ilişki görülmüştür (r=-.025, p<.01). Çalışmada ayrıca anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının, öğrencilerde derse yönelik tutumu yordama gücü belirlenmeye çalışılmış ve buna göre; annebaba tutumlarının, öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri üzerinde önemli bir yordayıcı olmadığı, anne-baba tutum ölçeği alt boyutunu oluşturan değişkenlerin derse yönelik sürekli kaygı düzeylerindeki toplam varyansın %1’ini açıkladığı görülmüştür (R2=.010, F=.125, p<.01). Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri toplamda ve endişe alt boyutunda orta seviyede, bilişsel süreçler ile somatik anksiyete alt boyutlarında ise düşük seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı düzeylerinde cinsiyetlerine bağlı olarak anlamlı fark görülmemiştir. Öğrencilerin beden eğitimi sürekli kaygı düzeyleri sınıf değişkeni açısından incelendiğinde, bilişsel süreçler alt boyutunda dokuzuncu sınıf öğrencilerinin puan ortalamalarının onuncu sınıf 308 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) öğrencilerinin puan ortalamalarından daha düşük, somatik anksiyete alt boyutunda ise yine dokuzuncu sınıf öğrencilerinin puan ortalamalarının on birinci sınıf öğrencilerinin puan ortalamalarından daha düşük olduğu görülmüştür. Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin anne-babalarının beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının ise orta düzeyde olduğu görülmüştür. Anne-babaların tutum ölçeğinde yer alan algısal alt boyutuna ait puan ortalaması düşük düzeyde, destek alt boyutuna ait puan ortalaması orta ve işlevsel ile önem alt boyutlarına ait puan ortalamaları ise yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. Anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumlarında eğitim düzeylerine bağlı olarak anlamlı fark görülmemiştir. Araştırma grubunda yer alan öğrencilerin beden eğitimi dersi sürekli kaygı düzeyleri ile annebabalarının derse yönelik tutumları arasında negatif yönde ve düşük düzeyde bir ilişki görülmüştür. Buna göre öğrencilerin anne-babalarının beden eğitimi dersine yönelik tutumları arttıkça öğrencilerin derse yönelik kaygı düzeylerinin azaldığı söylenebilir. Çalışmada ayrıca anne-babaların beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının, öğrencilerde derse yönelik tutum üzerinde çok düşük düzeyde bir etki büyüklüğüne sahip olduğu belirlenmiştir. Böylece beden eğitimi dersine yönelik anne-baba tutum düzeyinin, öğrencilerin derse yönelik sürekli kaygı düzeyleri üzerindeki etkisi %1’lik bir oran ile açıklanmaktadır. Kaynakça Alisinanoğlu, F., & Ulutaş, Đ. (2003). Çocukların kaygı düzeyleri ile annelerinin kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Eğitim ve Bilim, 28(128), 65-71. Cheng, C., & Cheung, M.W.L. (2005). Psychological responses to outbreak of severe acute respiratory syndrome: A prospective, multiple time-point study, Journal of Personality. 73(1), 261-285. Kalemoğlu Varol, Y. (2015). The Predictive Power of the Trait Anxiety Levels of Adolescents in Physical Education Lessons on their Attitudes towards the Lesson. Croatian Journal of Education,17 (1), 177-194. Doi: 10.15516/cje.v17i1.1232 Kutlu, Ö. (2001). Ergenlerin üniversite sınavlarına ilişkin kaygıları. Eğitim ve Bilim, 26(121), 1223. Öncü, E., & Güven, Ö. (2011). Beden Eğitimi Dersine Yönelik Ana-Baba Tutum Ölçeğinin Geliştirilmesi. Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 5(3), 184-195. Özgüven, Đ. E. (1994). Psikolojik testler. Ankara: Yeni Doğuş Matbaası. Öztürk F. (1998). Toplumsal Boyutlarıyla Spor. Ankara: Bağırgan Yayımevi. Shephard, R.J., & Trudeau, F. (2000). The legacy of physical education: Influences on adult lifestyle. Pediatric Exercise Science. 12, 34-50. Tremayne, P. (1995). Children and sport psychology. In T. Morris & J. Sunders (Eds.), Sport Psychology: Theory, applications and issues. Chichester: Wiley. Pp.. 516-537. Anahtar Kelimeler : Tutum, Kaygı, Beden Eğitimi Dersi, Ebeveyn, Lise 309 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 101. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) BACKHAND VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ Muhammet YILMAZ1, Kadir KOYUNCUOĞLU2 (1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye (2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye ÖZET Amaç: Çalışmanın amacı, ”Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen Tenis branşına yönelik Backhand (El Dışı) Vuruş tekniğinin Đsabet Üzerindeki Etkisinin” Đncelenmesi. Yöntem: Çalışmada deney ve kontrol gruplu ön test son test yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası, önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmada deney grubuna (n=10) spor eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0 paket programı kullanılmış ve istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Bulgular: Çalışmada spor eğitim modeli deney grubu ve geleneksel kontrol grubunun isabetli vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli (SEM) uygulanan deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir. Sonuç: Çalışma sonucuna bakıldığında tenis branşına yönelik işlenen backhand (el dışı) vuruş tekniğinin isabet oranında, spor eğitim modeli (SEM) programının, geleneksel eğitim modeli programına göre etkili bir model olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, Backhand (El Dışı), Đsabet, Tenis. 310 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 102. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) FORHAND VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ Elif ÇELEBĐ1, Kadir KOYUNCUOĞLU2 (1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye (2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye ÖZET Amaç: Araştırmanın amacı ”Spor Eğitim Modeli Đle Tenis Branşına Yönelik Đşlenen Forhand (El Önü) Vuruşunun Đsabet Üzerindeki Etkisinin” incelenmesidir. Yöntem: Bu araştırma deneysel bir çalışma olup ön test son test kontrol gruplu model araştırmanın yapısını oluşturmaktadır. Araştırma grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası, önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada deney grubuna (n=10) spor eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0 paket programı kullanılmış ve istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Bulgular: Araştırma da spor eğitim modeli uygulanan deney grubu ve geleneksel yöntem uygulanan kontrol grubunun isabetli vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli uygulanan deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir. Sonuç: Araştırma sonucunda Tenis Branşına Yönelik Đşlenen forhand (el önü) vuruşunun isabet oranında, spor eğitim modeli programı uygulanan deney grubunun, geleneksel eğitim modeli programı uygulanan kontrol grubuna göre daha etkili bir öğrenme modeli olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, forhand (el önü), Đsabet, Tenis. 311 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 45. OLĐMPĐK KULAÇLAR PROJESĐ KAPSAMINDAKĐ 10-13 YÜZÜCÜLERĐN ANTROPOMETRĐK ÖZELLĐKLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ YAŞ Cemil Çağlar BILDIRCIN1, Funda COŞKUN1, Abdullah KILCI1, Çiğdem ÖZDEMĐR2, Kerem Tuncay ÖZGÜNEN2, Özgür GÜNAŞTI2, Sanlı Sadi KURDAK2 1 Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu, Türkiye 2 Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye ÖZET Amaç: Antropometrik ölçümler ve somatotip özellikler birçok spor branşında performans ile doğrudan ilişkilendirilmektedir. Bu özellikler yüzme sporu için de büyük önem taşımaktadır. Sunulan bu çalışmada yaşları 10 ile 13 arasında değişen 39 erkek ve 50 kadın yüzücünün antropometrik ölçümlerinin yapılması ve somatotip özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal Metod: Çalışmaya katılan yüzücülerin vücut ağırlıkları 1ogr hata payı olan elektronik baskül (Kurdaklar) kullanılarak ölçülmüştür. Boy ölçümleri; duvara sabitlenmiş bir mezura kullanılarak gerçekleştirilmiş ve Beden Kütle Đndeksleri(BKĐ, kg/m2) hesaplanmıştır. Yüzücülerin derialtı yağ ölçümleri 1mm2 alana 10g basınç uygulayan HOLTAĐN marka kaliper ile vücudun 7 farklı(Biseps, triseps, önkol, subskapular, andominal, pektoral, suprailiak, uyluk ve baldır) bölgesinden yapılmıştır. Kas(% kas) ve yağ(% yağ) oranları sırasıyla Martin-Matiegka ve Siri Formülü kullanılarak hesaplanmıştır. Elde edilen veriler kadın ve erkek yüzücüler için ayrı ayrı değerlendirilmiş ve somatotip haritaları hazırlanmıştır. Bulgular: Tablo 1. Yüzücülere ait yaş (yıl), beden kitle indeksleri( kg/m2), kas ve yağ yüzdeleri, ektomorf, endomorf ve mezomorf yapıları sırasıyla kadınlar ve erkeler için ortalama±standart sapma olarak verilmiştir. Yüzücülere Ait Değerler (Ort. ± SS) Yaş(yıl) BKĐ(kg/m2) % Kas % Yağ Endomorf Mezomorf Ektomorf Kadın (n=50) 11.5 ± .61 18.5 ± 1.7 35.8 ± 2.9 14.7 ± 3.5 2.7 ± .9 2.9 ± .9 3.5 ± 1 Erkek (n=39) 11.6 ± .6 18.9 ± 2 36.4 ± 2.8 11 ± 3.9 2.6 ± .9 3.6 ± .8 3.4 ± 1.1 Çalışmaya katılan yüzücülerin, sırasıyla kadınlar(n=50) ve erkekler(n=39) olmak üzere, el uzunlukları 13.3±4.9cm ve 14.3±4.4cm, ayak uzunlukları 20.2±2.5cm ve 21.5±3.2cm, oturma yükseklikleri 81.6±4.4cm ve 82.1±4.5cm, iki kol açık uzunlukları; 158±0.1cm ve 159±0.09cm, esneklikleri; 13.7±6.9cm ve 4.8±9.8cm olarak ölçülmüştür(Ort.±SS). 312 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sonuç: Bu çalışma Olimpik Kulaçlar Projesi kapsamında bulunan 10-13 yaş aralığındaki yüzücülerin antropometrik ve somatotip özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Ölçüm sonuçlarına göre kadın yüzücüler ağırlıklı olarak ektomorfik, erkek yüzücülerin ise ağırlıklı olarak mezomorfik yapıda oldukları görülmüştür. Ayrıca her iki grubun mezomorfik değerlerinin literatür verilerinin altında olduğu da tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Anahtar Kelimeler: Yüzme, Antropometri, Yüzde Yağ, Yüzde Kas POS 110. ÇUKUROVA ÜNĐVERSĐTESĐ MASA TENĐSĐ TAKIMININ KUVVET ÇALIŞMALARI SONUCUNDA FĐZĐKSEL GELĐŞĐMLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ Yeşim KANALKA1, Pelin KÜÇÜKGÖDE1, Funda COŞKUN2 (1) (2) Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye Türkiye ÖZET Yapılan çalışma Çukurova Üniversitesi Masa Tenisi takımının sezon süresince uygulanan kuvvet çalışmaları sonrası fiziksel gelişimin belirlenmesi amacı ile; sporcularının boy uzunluğu, vücut ağırlığı, beden kitle indeksi, vücut yüzde yağı, pençe kuvveti, esneklik ve onuz ekleminin internal ve exsternal rotasyon kuvvet değerleri sezon başı ve sezon sonu ölçümleri ile karşılaştırılmıştır. Çalışma sezon başında 2 kadın ve 3 erkek milli takım sporcularından alınan ölçümlerden sonra sporculara haftanın altı günü antrenman yaptırılmıştır. antrenman içerikleri günlere göre değişmektedir. Günlük antrenman içerikleri dönüşümlü olarak; top ile yapılan çalışmalar ve sporcuların kendi vücut ağırlıklarını kullanarak yaptıkları kor egzersizleri yaptırılmıştır. Çalışmanın sonunda sporcuların Pençe kuvvetleri 31,60±5,7 kg ‘dan 35,0±7,2 kg ‘ma ve esneklik ölçümleri ise 1,36±9,7 cm’den 7,70±6,2 cm’ye yükselmiştir. Bu yükselmeyi destekler nitelikte sporculara uygulanan izokinetik dinamometre ölçüm sonuçlarına göre omuz rotasyon kuvvet değerlerinde External 240 o / sn hızda 27,8±4,5’ den 32,8±5,9’a bir artış istatistiksel olarak anlamlı kaydedilmiştir(p>0.05). GĐRĐŞ Masa tenisi branşı her yaştan insanın katılmasına olanak tanıyan, hareketli ve eğlenceli bir özellik taşıyan, oynamanın yanında izlemenin de zevk verdiği, raket ve top gibi temel malzemenin rahatlıkla sağlanabildiği bir spordur (1,2). 313 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Masa tenisi popüler bir kapalı ortam aktivitesidir. Bununla beraber öğrenmesi kolaydır ve rekreasyonel derecede başlayanlar için eğlenceli bir oyun olabilir. Masa tenisi konsantrasyonu, reaksiyon hızını ve koordinasyonu sağlar ve yetersizliği olan insanların rehabilitasyonunda uzun süredir kullanılır. Masa tenisi sporu kol ve gövde kaslarını geliştirdiği gibi solunum ve dolaşım fonksiyonlarının da artmasını sağlayan ideal ve her yaşta yapılabilecek bir spordur. Ayrıca el-göz koordinasyonu, zamanlama ve denge fonksiyonlarının gelişmesine katkıda bulunur (1,2). Masa tenisi sporu ile ilgili literatür incelendiğinde bazı çalışmalar yapılmış olmasına rağmen masa tenisi sporuyla uğraşan sporcularda fiziksel performansını değerlendirmeye yönelik çalışmaların azlığı dikkat çekmiştir. Bu araştırmanın amacı, Çukurova Üniversite Masa Tenisi Takımının kuvvet antrenmanları ile meydana gelen bazı fiziksel ve fizyolojik gelişmelerin ve düzeylerinin belirlenmesidir. MATERYAL METOD Çalışmaya yaşları 15–18 arasında herhangi bir sakatlığı olmayan 2 bayan 3 erkek toplam beş sağlıklı milli masa tenisi sporcuları katılmıştır. Çalışmanın başında ve sonunda iki kez olmak üzere sporcuların boy uzunluları, vücut ağırlıkları alınmıştır. esnekliklerinin belirlenmesi esneklik sehpasında Otur ve Uzan (Sit and Reach) testi ile yapılırken, el kavrama kuvvetleri ise el dinamometre ile ölçüldü. Deri kıvrım kalınlık ölçümleri için skinfold kaliper kullanılarak değerlendirmesinde vücut yağ oranı (%) hesaplaması için; Siri Formülü = (4.95/VY - 4.50) x 100 Durnin-Womersley vücut yoğunluğu formülü= 1.1422 – 0.0544 x X (Erkek) / = 1.1423 – 0.0632 x X (Kadın Yas) Log X = (biseps+triseps+ Subskapular + Suprailiak) kullanılmıştır (3,4,5). Đzokinetik Dinamometre Ölçümleri: Üst ekstiremitede dominant eklem hareketi Cybex (Humac) marka izokinetik dinamometre ile değerlendirme yapıldı. Test öncesi koşu bandında koşarak 10 dakikalık ısınma yapıldı. Sonrasında 240°/sn açısal hızda yedi tekrarlı ısınmanın ardından, 240°/sn, 180°/sn, 120°/sn ve 60°/sn’ye açısal hızlarda maksimal yedişer tekrar yapıldı. Test arasında 60’şer sn dinlenme süresi verildi. Bu açısal hızlarda alınan pik tork (PT) değerleri kaydedildi. Antrenman Programı; sporcuların sezon süresince antrenman programları haftanın altı günü olmakla birlikte antrenman içerikleri günlere göre değişmektedir. Günlük antrenman içerikleri dönüşümlü olarak; Top ile yapılan çalışmalar ve Sporcuların kendi vücut ağırlıklarını kullanarak yaptıkları kor egzersizleri içermektedir. BULGULAR Tablo 1. Uygulanan Ölçümlerin Ortalama ± Standat Sapma Sonuçları (*p<0.05) Değişkenler Ön boy N 5 X ± SS 1,71±1 Son Boy 5 1,74±1 Ön VA Son VA 5 5 58,92±8,1 59,68±5,8 P 0,02* 0,65 314 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Ön BKĐ 5 20,16±3,4 Son BKĐ 5 19,94±2,7 Ön % Yağ 5 14,68±5,3 Son % Yağ 5 11,34±5,1 Ön Pençe Kuvveti 5 31,60±5,7 Son Pençe Kuvveti 5 35,0±7,2 Ön Esneklik 5 1,36±9,7 Son Esneklik 5 7,70±6,2 5 43,2±6,1 5 39,8±6,5 5 37,0±5,8 5 38,8±6,3 5 33,2±7,1 5 35,6±6,7 5 27,8±4,5 Ön Externa l 60 o / sn o Son Externa l 60 / sn 0,53 0,01* 0,01* 0,02* 0,32 Ön External 120 o / sn 0,57 o Son External 120 / sn Ön External 180 o / sn 0,31 o Son External 180 / sn Ön External 240 o / sn 0,05* Son External 240 o / sn 5 32,8±5,9 Ön Đnternal 60o/ sn 5 23,0±4,3 Son Đnternal 60o/ sn 5 23,8±4,9 Ön Đnternel 120 / sn 5 19,4±5,1 Son Đnternel 120o/ sn 5 21,8±5,5 Ön Đnternel 180o/ sn 5 17,0±4,2 Son Đnternel 180o/ sn 5 20,0±4,9 Ön internal 240 / sn 5 18,6±3,3 Son internal 240o/ sn 5 20,2±3,6 o o 0,53 0,35 0,12 0,47 315 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Đstatistiksel analizler için SPSS programı kullanılmıştır. Elde edilen verilerin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri hesaplanıldıktan sonra, çalışma öncesi ve sonrası alınan ölçümleri değerlendirmek için Paired Samples T-Test uygulanmıştır. P değerinin 0,05’ ten küçük olması durumunda değerler arası fark anlamlı kabul edilmiştir. TARTIŞMA VE SONUÇ Elde edilen bulgularda çalışmaya katılan sporcuların, vücut ağırlık değerleri 58,92±8,1 kg’ dan 59,68±5,8 kg’a düşmekle birlikte istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Buna karşın boy uzunlukları 1,71±1,0 cm’dan 1,74±1 cm’e yükselmiştir buna paralel olarak vücut yüzde yağıda 14,68±5,3 cm’den 11,34±5,1 cm’ye düşerek istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur(p>0.05). Kaydedilen bu anlamlılığın özellikle erkek sporcuların ergenlik dönemlerindeki pik boy uzama döneminden kaynaklandığı düşünülmektedir. Uygulanan antrenmanlar sonrasın sporcuların Pençe kuvvetleri 31,60±5,7 kg ‘dan 35,0±7,2 kg ‘ma ve esneklik ölçümleri ise 1,36±9,7 cm’den 7,70±6,2 cm’ye yükselmiştir. Bu yükselmeyi destekler nitelikte sporculara uygulanan izokinetik dinamometre ölçüm sonuçlarına göre omuz rotasyon kuvvet değerlerinde External 240 o / sn hızda 27,8±4,5’ den 32,8±5,9’a bir artış istatistiksel olarak anlamlı kaydedilmiştir(p>0.05). Sonuç olarak uygulanan antrenman programının süresi sonraki yapılacak çalışmalarda daha da uzun tutulabilir. Antrenmanların kapsamı, süresi ve yoğunluğu deneklerin kondisyonel durumu ve yaşları dikkate alınarak daha kapsamlı programlanabilir. Bu çalışmanın daha kapsamlı bir şekilde diğer yaş guruplarında uygulanması fayda sağlıya bilir. KAYNAKÇA 1.Atakan S., Atakan M.; (2011) Adım Adım Masa Tenisi, Çukurova Üniversitesi Basımevi. Adana. 2.Kırlı V.(2007); “ Spor ve Masa Tenisi”; Genişletilmiş ve Düzeltilmiş, 2.Baskı, Đstanbul: Mart. 3. Kevin N., Tim A.; (2004) Antropometrica; aTexbook of Bady measurment For Sports and Health Courses 4. Tamer, K.; (2000) Sporda Fiziksel-Fizyolojik Performansın Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi. Ankara: Bağırgan Yayınevi, ss 155–186 5. Zorba E.( 1999) Fiziksel Uygunluk. Muğla, Gazi Kitap Evi; 89-96 Anahtar Kelimeler: Masa Tenisi,Esneklik, Đzokinetik Dinamometre, Pençe Kuvveti, Deri Altı Yağ 316 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 151. ÇUKUROVA ÜNIVERSĐTESĐ ÖĞRETMENLĐK BÖLÜMÜ ÖĞRENCĐLERĐNĐN BEDEN KĐTLE ĐNDEKSĐ VE VÜCUT YAĞ ORANLARININ BELĐRLENMESĐ Orhan FURAT1, Funda COŞKUN2 (1) Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye (2) Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı; Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğretmenlik Bölümünde eğitim gören 20 bayan ve 20 erkek öğrencilerden gönüllü olarak alınan vücut yağ oranı ile beden kitle indeksleri (BKĐ) değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile ölçülen değerlerin tanımlayıcı istatistiği yapılarak ortalama değerler üzerinden yorum yapılmıştır.Sonuç olarak bayanların beden kitle indekslerinin erkeklerden daha fazla bulunmasının sebebi boy olarak erkeklerden daha kısa olmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Çalışma sonunda hem erkek hem de bayan öğrencilerin vücut yüzde yağları normal değerler içerisinde bulunmuştur. GĐRĐŞ Endüstrileşme ile birlikte oluşan değişimler, çevremizde hızlı gelişmelere yol açmış, at arabalarından, bilgisayarla yönetilen otomobillere, pervaneli uçaklardan uzay araçlarına kadar, birçok alanda ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu gelişmeler olumlu etkilerinin yanında- makineleşme ve otomasyon sonucu oluşan, insan sağlığını direkt etkileyen bazı problemleri de beraberinde getirmiştir (1, 2, 3, 4). Bu problemlerden en önemlisi insan aktivitesiyle ilgilidir. Günlük hayatımıza makinelerin girmesi, evlerde iş yapmayı kolaylaştıran aletlerin çeşit ve sayılarının artması, ulaşım alanındaki kolaylıklar, televizyon, bilgisayar kullanımının yaygınlaşması fiziksel aktiviteyi en aza indirmiş, enerji harcamasını azaltmıştır (1, 2). Egzersiz, yağ kütlesi, yağ dışı kütle ve beden kütle indeksi gibi parametrelerde değişikliklere yol açmaktadır. Vücut kompozisyonundaki değişiklikler en çok; düşük şiddette uzun süreli egzersizler, yüksek tekrarlı dirençli egzersizlerle kombine aerobik egzersizler ve davranış modifikasyonlarını içine alan egzersiz programları ile sağlanmaktadır (3). Vücut kompozisyonunda güvenilir değerler elde edilmek isteniyorsa vücudu oluşturan yağlı ve yağsız dokuların gerçeğe yakın ölçümüne ihtiyaç vardır. Vücut kompozisyonu değerlendirilmesi direkt ve endirekt ölçümler olarak sınıflandırılır. Bu ölçümlerin direkt metotla canlılar üzerine uygulanması mümkün olmadığından endirekt metotların yardımıyla ölçümler hesaplanabilir. Endirekt metotlardan laboratuar metotlarına su altı ağırlığı, sulandırılmış helyum, potasyum 40, nötron aktivasyonu, radyografik, ultrasound, kompitür tomografi, dual enerji ve single enerji 317 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) girmektedir. Alan metotlarını ise skinfold, çap ölçümü, çevre ölçümü, uzunluk ölçümü ve biyoelektrik direnç oluşturmaktadır(3). Tüm bu değerlendirmeler sonucu olarak yapılan bu araştırmanın amacı; Çukurova Üniversitesi Beden eğitimi ve Spor Yüksekokulu Yöneticilik bölümü 20 kadın ve 20 erkek öğrencinin Beden Kitle Đndekslerinin ve Vücut Yüzde Yağlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. MATERYAL METOD Çalışmaya yaşları 18–28 arasında herhangi bir sakatlığı olmayan 20 bayan 20 erkek toplam 40 beden eğitimi spor yüksek okulu öğretmenlik bölümü öğrencileri katılmıştır. Boy ve Vücut Ağırlığı Ölçümü: Boy 0.1 cm hassasiyetindeki dijital mezura ile ölçülürken, Ağırlık 0.01 kg hassaslıkta dijital kantarla ölçüldü. Denekler ölçümlere yalın ayak ya da yalnız çorap giyerek alındı. Skinfold (Deri kıvrım kalınlığı) Ölçümleri: Skinfold (Deri kıvrım kalındığı) ölçümlerinde her açıda 10 g/sq m basınç sağlayan Holtain skinfold kaliper kullanıldı. Vücut yağ oranı (%) hesaplaması için; Yuhaz formülü; [(Triceps + Subscapula + Suprailic + Abdomen) x (0.153) + 5.783]) hesaplandı. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile ölçülen değerlerin tanımlayıcı istatistiği yapılarak ortalama değerler üzerinden yorum yapılmıştır(3). BULGULAR Tablo 4. Erkek öğrencilerin Yaş, Boy, Vücut Ağırlığı, BKĐ ve %yağ Ortalama Değerleri Yaş (yıl) Boy (cm) V.A (kg) BKĐ(kg/m2 ) % Yağ X (SS) 22,1 ± 2,4 X (SS) 1,85 ± 1,7 X (SS) 74,0 ± 5,8 X (SS) 23,1 ± 1,8 X (SS) 8,8 ± 8,8 N=20 Erkek Erkek öğrencilerin vücut yağ yüzdeleri ve beden kitle indekslerinin normal değerler içerisinde olduğu bulunmuştur. Tablo 5. Bayan öğrencilerin Yaş, Boy, Vücut Ağırlığı, BKĐ ve %yağ Ortalama Değerleri Yaş (yıl) Boy (cm) V.A (kg) BKĐ(kg/m2 ) % Yağ X (SS) 22,4 ± 2,4 X (SS) 1,66 ± 0,5 X (SS) 58,7 ± 6,4 X (SS) 21,2 ± 1,7 X (SS) 8,5 ± ,8 N=20 Bayan Bayan öğrencilerin vücut yağ yüzdeleri ve beden kitle indekslerinin normal değerler içerisinde olduğu bulunmuştur. 318 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) TARTIŞMA VE SONUÇ Bu çalışmada 20–28 yaş arası 20 erkek ve 20 bayan toplam 40 öğrencinin gönüllü katılımıyla gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan deneklerin yaş ortalamaları erkeklerde 22,1 ± 2,4 bayanların ise 22,4 ± 2,4yıl dır. Boy uzunluğu ortalamaları erkeklerde 1,85 ± 1,7 bayanlarda 1,66 ± 0,5cm olarak bulundu. Vücut Ağırlığı ortalamaları erkeklerin 74,0 ± 5,8 kg bayanlarda ise 58,7 ± 6,4’dur. Bayan ve erkeklerin boy kilo oranlarına baktığımızda ideal kilo’ya yakın bir aralıkta oldukları düşünülmektedir. Elde edilen bu oranın istenilen düzeyde olmasının sebebi olarak çalışmamıza katılan öğrencilerin beden eğitimi ve spor yüksek okulunda halan aktif olarak hiçbir spor yapmamış olsalar bile uygulama derslerine katılmak zorunda olduklarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Uygulamaya katılan erkeklerin sırasıyla ortalama beden kitle indeksleri 23,1 ± 1,8 kg/m2 iken % yağları 8,8 ± 2,8 olarak tespit edilmiştir. Bayanların ise beden kitle indeksleri 24,4 ± 2,4 kg/m2 % yağları ise 8,5 ± ,8 olarak bulunmuştur. Bununla birlikte her iki cinsiyette de vücut yağ oranının normal değerleri erkekler için total vücut ağırlığının %10-15, kadınlar için %15-20 dir. Erkeklerde %20 den yukarısı, kadınlarda %30 dan yukarısı şişman olarak kabul edilir. Bu değerler bizim çalışmamızı destekler niteliktedir(4). Çalışma sonunda hem erkek hem de bayan öğrencilerin vücut yüzde yağları normal değerler içerisinde bulunmuştur. Bu sonuçlara ek olarak bayanların beden kitle indekslerinin erkeklerden daha fazla bulunmasının sebebi boy olarak erkeklerden daha kısa olmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Sağlık ilişkili fiziksel uygunluk aerobik uygunluğu (kalp-solunum uygunluğu), kassal kuvvet ve dayanıklılığı, ideal ağırlığı, beden kompozisyonu ve uygun beden kitle indeksini içermektedir. Bu bağlamda yapılan çalışma ile elde edilen sonuçlar Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu Öğretmenlik Bölümü öğrencilerinin ölçülen değerler açısından fiziksel uygunluk kriterleri taşıdıkları düşünülmektedir. KAYNAKÇA 1. Özer K (2001). Fiziksel Uygunluk, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1. Basım, 2–6. 2. Dünya Sağlık Örgütü (2004). 57. Dünya sağlık toplantısı, diyet, fiziksel aktivite ve sağlık üzerine evrensel strateji Raporu. 3. Tamer K (2000), Fiziksel Fizyolojik Performansın Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi, Bağırgan yayınevi, Akara, 4. Öztürk M.A.( 2009); Obez Çocuklarda Aerobik Egzersizin Sağlık Đlişkili Fiziksel Uygunluk Unsurlarına Ve Kan Lipidlerine Etkisi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Muğla. 319 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 64. SPOR YAPAN ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN CĐNSĐYETE GÖRE BENLĐK SAYGISI VE PSĐKOSOMATĐK BELĐRTĐLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI Özlem ARAS1, Erol DOĞAN1 (1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı spor yapan üniversite öğrencilerinin cinsiyet değişkenine göre benlik saygısı ve psikosomatik belirtilerinin karşılaştırılmasdır. Çalışmaya 57 erkek, 60 kadın sporcu olmak üzere toplam 117 kişi katılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Rosenberg tarafından (1965) geliştirilen “Benlik saygısı” ve “Psikosomatik belirtiler” ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Çuhadaroğlu tarafından (1986) yapılmıştır. Grupların puanlarının karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda erkeklerin benlik saygısı puan ortancası; 0,75, kadınların ise 0,5 olarak bulunmuştur. Psikosomatik belirtiler puanları ortancası erkeklerde; 3 olarak bulunurken kadınlarda 2 olarak tespit edilmiştir. Erkek ve kadın sporcuların benlik saygısı puanları karşılaştırıldığında erkeklerin lehine anlamlılık vardır (p=0,35). Psikosomatik belirtiler puanlarının karşılaştırılmasında ise kadınların lehine anlamlılık bulunmuştur (p=0,05). Spor yapma durumunun cinsiyete göre araştırıldığı bu çalışmada erkeklerin benlik saygısı kadınlardan yüksek bulunmuştur. Bu durumun ortaya çıkmasına; toplumda hakim olan erkek egemen anlayışın bir sonucu olarak, erkeklerde özgüven gelişmesine bağlanabilir. Ayrıca spor yapmanın erkeklerde daha fazla fiziksel gelişme etki etmesine bağlı olarak da benlik saygısı da gelişmiş olabilir. Psikosomatik belirtiler karşılaştırıldığında ise kadınlar erkeklerden daha düşük puanlara sahiptir. Erkek öğrencilerin okul sonrası iş bulup hayata başlama süreci kadın öğrencilere göre daha erken olmaktadır. Bu durum yine erkek egemen toplumlarda ortaya çıkan bir durum olarak değerlendirilebilir. Kadın öğrencilerin eğitim sürelerinin sonucunda iş hayatına atılma süreçleri erkeklere göre daha geç olabilmektedir. Bu süreçlerde erkeklerin daha çok stres altında kalmasının sonucunda psikosomatik belirtilerin yüksek olmasına bağlanabilir. Kaynaklar: Rosenberg M (1965) Society and the Adolescent Self-Image. Princeton University Press. Çuhadaroğlu F (1986) Adolesanlarda Benlik Saygısı. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Anahtar Kelimeler: Benlik Saygısı, Psikosomatik Belirtiler, üniversite öğrencileri 320 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 66. SPOR YAPMA DURUMUNUN ÜNĐVERSĐTE PSĐKOLOJĐK DAYANIKLILIK SEVĐYELERĐNE ETKĐSĐ ÖĞRENCĐLERĐNĐN Gül ÇAVUŞOĞLU1, Yıldırım Eren BUYRUK1, Musa AYDEMĐR1 (1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışmada amaç, üniversite öğrencilerinin spor yapma durumunun psikolojik dayanıklılık düzeylerine etkisini belirlemektir. Materyal ve Metod: Çalışmaya 2014-2015 eğitim öğretim yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde okuyan 95 erkek ve 105 kadın olmak üzere toplam 200 üniversite öğrencisi katılmıştır. Öğrencilerin psikolojik dayanıklılık düzeylerinin belirlenmesi için Friborg ve arkadaşları (2003) tarafından geliştirilmiş olup, Basım ve Çetin (2011) tarafından Türkçe’ye uyarlanan 33 sorulu Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (Resilience Scale for Adults) kullanılmıştır. Ölçek ‘kişisel güç’, ‘yapısal stil’, sosyal yeterlilik’, ‘aile uyumu’ ve ‘sosyal kaynaklar’ alt boyutlarını içermektedir. Daha sonra yapılan bir çalışma (Friborg ve ark. 2005) ölçeğin altı boyutlu yapısıyla psikolojik dayanıklılık modelini daha iyi açıkladığını göstermektedir. Friborg ve arkadaşlarının (2005) yaptıkları çalışmada ‘kişisel güç’ boyutu ‘kendilik algısı’ ve ‘gelecek algısı’ biçiminde ikiye ayrılmış ve toplam altı boyutlu (yapısal stil, gelecek algısı, aile uyumu, kendilik algısı, sosyal yeterlilik ve sosyal kaynaklar) bir yapı ortaya çıkmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21 paket programı kullanılarak Đkili grupların karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi uygulanmıştır. Bulgular: Araştırma sonucu elde edilen bulgular aşağıda tablolar halinde sunulmuştur. Tablo 1. Cinsiyet değişkenine göre PDÖ puanlarının karşılaştırılması Alt Boyutlar Kendilik algısı Yapısal stil Gelecek algısı Aile uyumu Sosyal yeterlilik Sosyal kaynaklar Cinsiyet n Min Max Median Erkek 95 2,50 5,00 4,17 Kız 105 2,33 5,00 3,83 Erkek 95 1,00 5,00 3,75 Kız 105 1,00 5,00 3,75 Erkek 95 1,75 5,00 4,00 Kız 105 1,50 5,00 4,00 Erkek 95 0,33 5,00 3,83 Kız 105 2,17 5,00 4,17 Erkek 95 1,67 5,00 3,83 Kız 105 2,17 5,00 3,83 Erkek 95 2,29 5,00 4,00 Kız 105 2,43 5,00 4,14 p 0,05 0,61 0,66 0,07 0,25 0,11 321 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 1’de psikolojik dayanıklılık ölçeği puanları cinsiyet değişkenine göre karşılaştırılmış ve yalnızca kendilik algısı ile aile uyumu alt boyutlarında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05). Tablo 2. Spor yapma durumuna göre PDÖ puanlarının karşılaştırması Alt Boyutlar Kendilik algısı Yapısal stil Gelecek algısı Aile uyumu Sosyal yeterlilik Sosyal kaynaklar Spor yapma durumu n Min Max Median Yapıyor 113 2,50 5,00 4,33 Yapmıyor 87 2,33 5,00 3,83 Yapıyor 113 2,00 5,00 4,00 Yapmıyor 87 1,00 5,00 3,50 Yapıyor 113 1,75 5,00 4,25 Yapmıyor 87 1,50 5,00 4,00 Yapıyor 113 ,33 5,00 4,00 Yapmıyor 87 1,50 5,00 3,83 Yapıyor 113 2,17 5,00 4,00 Yapmıyor 87 1,67 5,00 3,83 Yapıyor 113 2,43 5,00 4,00 Yapmıyor 87 2,29 5,00 4,00 p <0,01 <0,01 <0,01 0,31 0,53 0,86 Tablo 2’de spor yapma durumuna göre psikolojik dayanıklılık ölçeği puanlarının karşılaştırmasında kendilik algısı, yapısal stil ve gelecek algısı alt boyutlarında anlamlı farklılık tespit edilmiştir (p<0,01). Sonuç: Üniversite öğrencilerinin spor yapma durumuna göre psikolojik dayanıklılık düzeylerinin etkisinin araştırıldığı bu çalışmada, cinsiyete göre yapılan karşılaştırmada kendilik algısı alt boyutunda kadınların psikolojik dayanıklılık düzeyleri, aile uyumu alt boyutunda ise erkeklerin psikolojik dayanıklılık düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Werner (1989) yürüttüğü “Uluslar arası Sağlamlık Projesi” sonuçlarına göre kadınların erkeklere oranla; daha güvenli ilişkiler kurduklarını, özerk olduklarını, benlik saygısına sahip olduklarını, kendilerine daha güvenli olduklarını, empati kurabildiklerini, yardım aldıklarını, iletişimde daha güvenilir olduklarını, diğerlerini daha iyi anladıklarını ve problem çözmede daha başarılı olduklarını bulmuştur. Bu sonuç ve değerlendirme, çalışmamızla paralellik göstermektedir. Erkekler lehine olan aile uyumu alt boyutundaki psikolojik dayanıklılığın yüksek olması ise erkeklerin aile içinde daha çok toparlayıcı, birleştirici görev üstlenmeleri ve ailelerinden gördükleri destek ile açıklanabilir. Spor yapma durumuna göre psikolojik dayanıklılık puanları karşılaştırıldığında spor yapmayanların kendilik algısı, yapısal stil ve gelecek algısı alt boyutlarında psikolojik dayanıklılık seviyelerinin anlamlı olarak yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Psikolojik 322 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) dayanıklılık yalnızca sporla alakalı bir olgu değildir. Spor dışında başka değişkenlerden de etkilenebilir. Sonuç olarak spor tek başına psikolojik dayanıklılığı etkileme gücüne sahip değildir. Kaynaklar Basım NH, Çetin F, (2011). Yetişkinler Đçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeğinin Geçerlilik ve Güvenirlilik Çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi, Sayı, 22. Friborg O, Barlaug D, Martinussen M ve ark. (2005). Resilience in Relation to Personality and Intelligence. Int J Methods Psychiatr Res, 14(1):29-42. Friborg O, Hjemdal O, Rosenvinge JH ve ark. (2003) A New Rating Scale for Adult Resilience: What are the Central Protective Resources behind Healthy Adjustment? Int J Methods Psychiatr Res, 12:65-76. Werner, E. E. (1989). High risk children in young adulthood: A long itudinal study from birth to 32 Years. American Journal of Orthopsychiatry, 59(1),72-81. Anahtar Kelimeler: öğrenci, Psikolojik Dayanıklılık, Spor POS 58 BEŞĐKTAŞ, GALATASARAY ve FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ TARAFTARLARININ FANATĐKLĐĞE AĐT TUTUMLARININ BELĐRLENMESĐ Gül ÇAVUŞOĞLU1 Şaban ÜNVER1 Đzzet ĐSLAMOĞLU1 Behzat BAYRAM1 1 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, SAMSUN Amaç: Bu çalışmanın amacı üç büyük spor kulübü taraftar derneklerine üye izleyicilerin fanatikliğe ilişkin tutumlarını belirlemektir. Materyal ve Metot: Bu araştırmanın evrenini; Spor Toto Süper Ligi’nde mücadele eden spor kulüplerinin taraftar derneklerine üye bireyler, örneklemini ise, 2014-2014 sezonunda Türkiye Spor Toto Süper Ligi takımlarından Beşiktaş (n=150), Galatasaray (n=150) ve Fenerbahçe (n=150) taraftar derneklerine üye bireyler içerisinden rastgele seçilen toplam 450 kişi oluşturmaktadır. Katılımcıların 41’i kadın (%9,1), 409’u erkektir (%90,9). Araştırma olağan izleyici grupları üzerinde değil, taraftar gruplarına üye bireyler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak Taşmektepligil ve arkadaşları (2015) tarafından geliştirilen ve 13 maddeden oluşan “Futbol Taraftarları Fanatiklik Ölçeği” (FTFÖ) kullanılmıştır. Ölçek kriterlerine göre katılımcıların 13 madde üzerinden almış olduğu toplam puan 13-21 aralığında ise “fanatik”, 22-30 aralığında “takım taraftarı”, 31-52 puan aralığında ise “futbolsever” olarak adlandırılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21 paket programı kullanılarak tanımlayıcı istatistiklerle beraber çoklu grup karşılaştırmaları için Kruskal–Wallis, ikili grup karşılaştırmaları için de Mann Whitney U testi yapılmıştır. 323 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Bulgular: Araştırma verilerine ait bulgular aşağıda tablolar halinde sunulmuştur. Tablo 1.Taraftarların tuttukları takıma göre tanımlayıcı istatistikleri Takımlar N Medyan SS Min Beşiktaş 150 32 4,03 23,00 Galatasaray 150 33 5,70 18,00 Fenerbahçe 150 33 5,29 20,00 Max 40,00 44,00 43,00 Beşiktaş taraftarlarının puan ortancası 32, Galatasaray taraftarlarının 33, Fenerbahçe taraftarlarının da 33 olarak bulunmuştur (Tablo 1). Tablo 2. Taraftarların takımlara göre fanatik, taraftar, sporsever olma durumları Fanatik Taraftar Sporsever Takımlar Frekans % Frekans % Frekans % Beşiktaş - - 56 37,3 94 62,7 Galatasaray 6 4 44 29,3 100 66,7 Fenerbahçe 3 2 50 33,3 97 64,7 Tablo 2’de Beşiktaş taraftarlarının %62,7’si, Galatasaray taraftarlarının %66,7’si ve Fenerbahçe taraftarlarının ise %64,7’sinin sporsever oldukları tespit edilmiştir. Tablo 3. Taraftarların tuttukları takıma göre FTFÖ puanlarının karşılaştırılması Takımlar N Medyan Min Max IQR Beşiktaş Galatasaray Fenerbahçe 150 150 150 32,00 33,00 33,00 23,00 18,00 20,00 40,00 44,00 43,00 6,00 8,00 8,00 χ2 p 3,162 0,164 Tablo 3’e göre taraftarların gruplar arası karşılaştırılmasında gruplar arasında fark tespit edilmemiştir (p=0,164). Tablo 4. Gelir durumuna göre taraftarların FTFÖ puanlarının karşılaştırması Gelir Durumu N Medyan Min Max IQR 1000 TL ve altında (1) 116 28,00 18,00 39,00 5,00 1001-1500 TL (2) 110 33,00 21,00 44,00 5,00 1501-2000 TL (3) 119 35,00 18,00 41,00 7,00 2001 TL ve üzerinde (4) 105 36,00 24,00 43,00 5,00 χ2 151,5 p 1<2,3,4** 2<3,4** ** p<0,01 324 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 4’de gelir durumuna göre taraftarların fanatikliğe ait tutum puanları karşılaştırıldığında “1000 TL ve altında” gelire sahip olan kişilerin diğer gelir gruplarına göre fanatikliğe ait tutum puanları anlamlı olarak farklı bulunmuştur (p<0,01). “1001-1500 TL arasında” gelire sahip olan kişilerin de fanatikliğe ait tutum puanları “1501-2000 TL arasında” ve “2001 TL ve üzerinde” olan kişilerden anlamlı olarak farklıdır (p<0,01). Tablo 5. Medeni duruma göre FTFÖ puanlarının karşılaştırması Medeni Durum N Medyan Min Max IQR P Evli Bekar 224 226 34,00 30,00 19,00 18,00 44,00 43,00 5,00 7,00 <0,01 Tablo 5’de medeni duruma göre FTFÖ puanları karşılaştırıldığında bekar olanların fanatikliğe ait tutum puanları evli olanlardan anlamlı derecede farklı bulunmuştur (p<0,01). Tartışma ve Sonuç: Futbol şiddeti, öfkeyi, sevinci ve neşeyi içinde taşıdığı için incelenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir sosyal olgudur. Bu nedenle çalışmada Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe spor kulübü taraftar derneklerine üye izleyicilerin fanatikliğe ilişkin tutumları incelenmiştir. Analizler sonucunda Galatasaray taraftarlarının %66,7’sinin, Fenerbahçe taraftarlarının %64,7’sinin ve Beşiktaş taraftarlarının %62,7’sinin sporsever olduğu tespit edilmiştir. Ancak son yıllarda ülkemizde spor kaynaklı şiddet olaylarındaki artış futbolda şiddetin bir gerçek olduğunu ortaya koymaktadır. Gelir durumuna göre taraftarların fanatikliğe ait tutum puanları karşılaştırıldığında gelir düzeyi düştükçe fanatikliğe ait tutum puanlarının yükseldiği sonucuna ulaşılmıştır. Ekonomik bağımsızlık ya da yetersizlik kişilerin bir gruba karşı aidiyet duygusu yönelimini sağlayabilir. Böylelikle kişi takım taraftarı olarak kendini sosyal bir olgu ve takımına karşı aidiyet içinde hissedebilir. Dolayısıyla gelir düzeyi ve refah seviyesinin düşüklüğü bireyin fanatikliğe yönelmesine sebep gösterilebilir. Bu bağlamda da gelir düzeyi düşük bireyleri kulüp aktivitelerine dahil edecek ve psikolojik destekler sağlayacak yeni stratejilerle fanatik gruplar taraftar gruba kaydırılabilir. Son olarak medeni duruma göre FTFÖ puanları karşılaştırıldığında bekar olanların fanatikliğe ait tutum puanları evli olanlardan anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Koçer (2012) çalışmasında evli olan taraftarların, bekar olanlara kıyasla, takım yenildiğinde daha az saldırgan davranış içinde bulunduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda medeni durumu bekar olanlarda saldırganlık yatkınlığı ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada taraftar derneklerine üye kimselerin nispeten fanatiklik davranışları sergileme konusunda daha ılımlı olduğu sonucuna varılmıştır. Taraftarlık olgusunun çocuk yaştan başladığı öngörülerek çocuklara yönelik aktiviteler, etkinlikler ve eğitici ve teşvik edici programlar veya ödüllendirme ile saldırganlık yatkınlığı azaltılabilir. Bu bağlamda yine taraftarların genç bir kitleden oluştuğu varsayılarak okullara kadar inilerek bu eğitim verilebilir. Kulüpler bu kitle üzerinde etkili olan psikolojik ve sosyolojik etkenleri ayrıntılı olarak gözlemleyerek değerlendirmelidir. Bir taraftan taraftar gruplarını sosyal yönden arttırırken diğer yandan bu kitlenin sportif yönden eğilimlerini kontrol altına alacak eğitim uygulamaları yürütülmelidir. Anahtar Kelimeler: Fanatiklik, futbol, taraftar Kaynaklar 325 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Taşmektepligil M.Y, Çankaya S, Tunç T. (2015). Futbol Taraftarı Fanatiklik Ölçeği. Spor ve Performans Araştırmaları Dergisi. 6(1):41-49. Koçer M. (2012). Futbol Derneklerine Üye Olan Taraftarların Şiddet ve Holiganizm Eğilimlerinin Belirlenmesi: Kayseri Örneği. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 32(1) :111-135. POS 75. TÜRKĐYE FUTBOL SPOR TOTO 2.LĐG VE 3.LĐG’ĐNDE BULUNAN TAKIMLARDAKĐ SPORCULARIN ANTRENÖRLERĐNĐN YETERLĐLĐK DÜZEYĐ (ANKARA ĐLĐ ÖRNEĞĐ) Gözde GÜZELGÖZ1, Osman YILMAZ1, Yusuf SOYLU2, Melih SALMAN1 (1) Aksaray Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye (2) Kırıkkale Üniversitesi,Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü,Türkiye ÖZET Bu araştırma; Türkiye Futbol Spor Toto 2. Lig ve 3. Lig’inde bulunan takımlardaki futbolcuların antrenörlerinin yeterlilik düzeyini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Araştırma gurubunu, Ankara ilindeki Türkiye Futbol Spor Toto 2.lig’inde bulunan Keçiören Gücü Spor Kulübü ve 3.lig’inde bulunan Adliye Spor ve Etimesgut Belediye Spor Kulübü futbol takımlarında bulunan 62 erkek profesyonel futbolcu oluşturmuştur. Araştırmada, futbolcuların antrenörlerini değerlendirmesi için kullanılan Salman tarafından geliştirilen Sporcuların Antrenörlerini Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde, SPSS 15,0 paket programı üzerinde, yüzdelik değer, aritmetik ortalama, standart sapma, t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, antrenör bilimcinin ve uygulama becerisinin yükseltilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış olup bu görevi Türkiye Futbol Federasyonu Eğitim kurulunca daha etkin yapılması gerektiğinin sonucu elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Futbol, Futbolcu, Antrenör, Antrenör Değerlendirmesi 326 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 98. ELĐT GENÇ MASA TENĐSĐ VE GÜREŞÇĐLERDE BENLĐK SAYGISININ ĐNCELENMESĐ Vedat ERĐM1, Musa AYDEMĐR1 (1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı, masa tenisi ve güreş branşında genç erkek milli takım oyuncularının benlik saygısının incelenmesidir. Çalışmaya 18 masa tenisi, 23 de güreş sporcu katılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Rosenberg tarafından (1965) geliştirilen “Benlik saygısı” ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması Çuhadaroğlu tarafından (1986) yapılmıştır. Grupların karşılaştırılmasında Independent-Samples T testi yapılmıştır. Yapılan analiz neticesinde masa tensisi oyuncularının puan ortalaması 1,10, güreşçilerin de 1,00 olarak bulunmuştur. Đki grup arasında istatistiki olarak bir fark bulunmamıştır. Đki farklı branşın benlik saygısı üzerine etkilerinin araştırıldığı bu çalışmada gruplar arasında fark çıkmamasının nedeni olarak; sportif etkinliklerin benlik saygısı üzerine benzer etkiler göstermesine bağlı olduğu söylenebilir. Ayrıca iki grubun benlik saygısı puanları yüksek seviyede bulunmuştur. Bu durum her iki branş sporcularının en üst seviye olan milli takımlar seviyesinde olmaları ve sportif temsilin benlik saygısına olumlu etkisi ile açıklanabilir. Branşlar n Ortalama S.S. Masa Tensi 18 1,10 0,57 Güreş 23 1,00 0,53 p 0,54 Anahtar Kelimeler: Benlik Saygısı, Milli Masa Tenisçiler, Milli Güreşçiler POS 107. 10-13 YAŞ KIZ VE ERKEKLERĐN BĐREYSEL VE TAKIM SPORLARINA KATILIM MOTĐVASYONLARINA ETKĐ EDEN FAKTÖRLERĐN BELĐRLENMESĐ Yüksel DEMĐRKOL AYDIN1, Đlhan ODABAŞ1, Turgay TURAN1 (1) Haliç Üniversitesi, Besyo,Türkiye ÖZET Bu araştırmanın amacı; Ortaokulda öğrenimi gören öğrencilerin spora yönlendiren en önemli nedenleri belirleyerek; spor çeşidinin bireysel veya takım odaklı olmasında farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymak amacı ile yapılmıştır. Araştırma; 10-13 yaş arası, 23 kız (yaş ort=11,87±0,76) 39 erkek (yaş ort=12,28±0,76) toplam 62 öğrenci (yaş ort=12,13±0,78) katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, öğrencilerin spora katılımda hangi sebebin ne kadar etkili olduğunu belirlemek için, 30 maddeden ve 8 alt boyuttan oluşan Spora Katılım Güdüsü ölçeği (Participation of Motivation Questionnaire=PMQ) uygulanmıştır. Toplanan 327 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) veriler SPSS 15.0 programı istatistiksel analize tabii tutulmuştur.Bireysel sporlarla uğraşan öğrencilerin takım üyeliği ve eğlenceye dayalı motivasyonları, takım sporları ile uğraşan öğrencilerinkinden anlamlı derecede daha düşük düzeyde bulunmuştur. Fakat aktif olmaya dayalı motivasyonları ise, takım sporlarıyla uğraşanların bireysel sporlarla uğraşanlardan anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). . Maddeler içinde en yüksek aritmetik ortalamalar; Yeni beceriler öğrenmek istiyorum, stresimi atmak istiyorum aittir. Bunu becerilerimi geliştirmek istiyorum, takım çalışmasını severim ,fiziksel olarak sağlıklı olmak istiyorum izlemiştir. Bu maddeler öğrencileri spor yapmaya yönlendiren en önemli nedenlerdir. Sonuç olarak çocukların kendi istekleri ile spora yönelten faktörlerin belirlenmesiyle; Beden eğitimi öğretmenlerinin antrenörlerin ve ailelerin öğrencilere daha iyi koçluk yapmalarına yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Katılım Motivasyonu, Bireysel Spor, Takım Sporu, Motivasyon, Yaş, Cinsiyet POS 130. ELĐT GENÇ MASA BĐÇĐMLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ TENĐSĐ VE BOKSÖRLERDE ĐMGELEME Vedat ERĐM1 , Yıldırım Eren BUYRUK1 (1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Giriş: Đmgeleme, gerçek yaşantıların taklit edildiği bir yaşantıdır. Đmgelediğimiz şeyi gördüğümüzü fark edebiliriz, imgelerken hareketleri hissedebiliriz ya da gerçek yaşantılar olmadan da seslerin, tatların ve kokuların imgelerini yaşayabiliriz (Hall, 2001). Đmgeleme, düşünce sistemimizin bir parçası olup imgelerimizde kendimizi elimizden gelenin en iyisini yapıyor gibi görüp iyi bir performans ortaya çıkarmak için kullanabiliriz. Beynimizde geçmişte yaşanan olayları hatırlayıp tekrar yaratabilir ya da zihnimizde hiç yaşanmamış olayları da görebiliriz (Weinberg ve Gould, 1995). Sportif başarının geliştirilmesi için antrenman yöntemlerine ek olarak zihinsel çalışmaların yapılması önemli olabilir. Bu çalışmanın amacı genç milli kategoride olan boks ve masa tenisi oyuncularının imgeleme biçimlerinin araştırılmasıdır. Yöntem: Araştırmanın örneklem grubunu yıldız kategoride milli olan boks ve masa tenisi oyuncuları oluşturmaktadır. Çalışmaya 16 masa tenisi ve 17 boksör gönüllü olarak katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Hall ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen Sporda Đmgeleme Envanteri-SĐE (Sport Imagery Questionnaire- SIQ) kullanılmıştır. Sporda Đmgeleme Envanteri yedili likert tipinde 30 maddeden oluşan bir ölçüm aracıdır (1= tamamen katılmıyorum 328 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ve 7= Tamamen Katılıyorum). Envanterin beş alt boyutu bulunmaktadır. Bu boyutlar; Bilişsel Özel Đmgeleme, Bilişsel Genel Đmgeleme, Motivasyonel Özel Đmgeleme, Motivasyonel Genel Uyarılmışlık ve Motivasyonel Genel Ustalık’tır. Orjinal envanterde tüm alt boyutlar 6 maddeden oluşmaktadır. Envanterin Türk sporculara uyarlanması Kızıldağ ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (Kızıldağ, 2012). Bulgular: Çalışmanın Cronbach’ Alpha değeri 0,827 olarak bulunmuş ve çalışmada elde edilen verilere ait tablolar aşağıda sunulmuştur. Tablo. Elit masa tenisi ve boksörlerin imgeleme puanları arasındaki anlamlılık tablosu Đmgeleme Alt Boyutlar Bilişsel Đmgeleme Motivasyonel Özel Đmgeleme Motivasyonel Genel Uyarılmışlık Motivasyonel Genel Ustalık Đmgeleme Toplam Puan Branş n Ort S.S. Masa Tenisi 16 5,02 0,98 Boksör 17 5,75 1,03 Masa Tenisi 16 5,34 1,12 Boksör 17 5,01 1,24 Masa Tenisi 16 5,28 1,25 Boksör 17 5,52 1,30 Masa Tenisi 16 5,51 1,09 Boksör 17 4,39 0,88 Masa Tenisi 16 5,26 1,12 Boksör 17 5,39 1,11 p 0,039 0,681 0,745 0,042 0,885 Araştırmaya katılan boksörlerin “bilişsel imgeleme” puanları masa tenisi oyuncularından yüksek bulunurken masa tenisi oyuncularının “motivasyonel genel ustalık” puanları da boksörlerden yüksek bulunmuştur (p<0.05). Tartışma ve Sonuç: Çalışmada “bilişsel imgeleme” alt boyutunda boksörcüler lehine anlamlı fark bulunmuştur (p<0,05). Bilişsel Đmgeleme alt boyutunda bulunan maddeler incelendiğinde beceriyi mükemmel bir şekilde uygulama, hataların düzeltilmesi, strateji geliştirme, oyun planlarının öğrenilmesi ve uygulanması gibi bilişsel özellikleri içeren maddelerden oluştuğu görülmektedir (Kızıldağ, 2012). Masa tenisi oyun yapısı gereği rakipten gelen topa çok kısa süre içerisinde karşı hamle yapılması gereken bir spordur. Bu yüzden verilecek yanıtın çok kısa süre içersinde olması gerekir. Boks müsabakalarında ise rakipler birbirlerine karşılıklı olarak değil oyun yapısına göre peşpeşe veya aralıklı olarak yanıt vermektedirler. Masa tenisi oyuncularında görülen kısa süreli tepki verme durumunun bu farka sebep olacağı düşünülebilir. Çünkü oyuncu çok kısa süre içersinde yeni stratejiler geliştiremeyebilir. Hall (1998) yaptığı çalışmada “motivasyonel genel ustalık” puanı yüksek sporcuların kendi öz güvenlerinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Abma ve arkadaşları (2002) pist ve saha atletlerinin imgelem içeriği ve imgelem yeteneklerinin nasıl farklılaştıklarını incelemek amacıyla yaptıkları çalışmada yüksek düzeyde kendine güvenen sporcuların imgeleme alt boyutlarını daha fazla kullandıklarını bulmuştur. Çalışmada elde ettiğimiz masa tenisi oyuncularının “motivasyonel genel ustalık” puanlarının yüksek olması ile masa tenisi oyun yapısı gereği sürekli tekrarlayan hareketlerin belirli bir beceri kazandırdığı ve bunun sonucunda da bir özgüven kazanımının oluştuğu düşünülebilinir. 329 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) IIle ve Cadopi (1999) yapmış oldukları araştırmada Bilişsel Đmgelemeyi kullanan genç cimnastikçilerin cimnastik performansına ilişkin bellek aralığını arttırdıklarını ve böylece performanslarını daha doğru uyguladıklarını bulmuşlardır. Nordin ve Cumming (2008) dansçıların imgeleme biçimlerini araştırmış, yüksek seviyedeki dansçıların daha düşük seviyedeki dansçılara göre daha fazla imgelemde bulunduklarını tespit etmiştir. Đmgeleme alt boyutunda yer alan “motivasyonel özel imgeleme” ve “motivasyonel genel uyarılmışlık” alt boyutları arasında fark bulunmaması iki grubun da en üst seviye olan milli takımlar seviyesinde olması ile alakalı olabilir. Sonuç olarak elit masa tenisi ve boksörlerin farklı imgeleme alt boyutları kullandıkları fakat genel imgeleme puanlarında farklılık olmadığı görülmektedir. Bu durum genç milli sporcular kategorisi için geçerli olurken farklı kategoriler için değişiklik gösterebilir. Bu sebeple farklı branş grupları ve farklı kategorilerde de araştırma yapılması önerilir. Ayrıca üst düzey performans beklenen sporcuların imgeleme çalışmaları yapması sayesinde uzun saatler süren antrenmanlara çeşitlilik getirilmesi iş ve farklı beceriler kazanılmış olması sağlanabilir. Kaynaklar Abma CL, Fry MD, Lı Y, Relyea G.Differences in Imagery Content and Imagery Ability Between High and Low Confident Track and Field Athletes, Journal Of Applied Sport Psychology, 2002, 14 (2), 67-75. Hall CR, Mack D, Paivio A and Hausenblas H. Imagery use by athletes: Development of the sport imagery questionnaire. International Journal of Sport Psychology, 29, 1998; 73-89. Ille A, Cadopi M. Memory for movement sequences in gymnastics: Effects of age and skill level. Journal of Motor Behavior, 1999, 31(3), 290-300. Kızıldağ E, Tiryaki MŞ. Sporda Đmgeleme Envanterinin Türk Sporcular için Uyarlanması, Spor Bilimleri Dergisi, 2012, 23 (1), 13-23. Nordın SM, Cummıng J. Exploring Common Ground: Comparing the Imagery of Dancers and Aesthetic Sport Performers, Journal Of Applied Sport Psychology, 2008, 20, 375–391. Weinberg RS, Gould D. Foundations of Sport and Exercise Psychology. Champaign, IL: Human Kinetics, 1995, 280- 283. Anahtar Kelimeler: Đmgeleme, Elit Sporcular, Masa Tenisi, Boks 330 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 153. TÜRKĐYE KADIN FUTBOL 1. LĐGĐNDE OYNAYAN KADIN FUTBOLCULARIN DURUMLUK VE SÜREKLĐ KAYGI DÜZEYĐNĐN ĐNCELENMESĐ (DERĐNCE BELEDĐYE SPOR VE KONAK BELEDĐYE SPOR ÖRNEĞĐ) Nahide KURGUN 1 , Fahrettin ASLAN 1 , Betül BAYAZIT 1 , Yavuz TAŞKIRAN 1 , Aylin SARISOY 1 (1) Kocaeli Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Çalışmanın Tanımı: Spor bilimciler sportif performansı yükseltmek için yoğun bir uğraş içindedir. Yeni antrenman prensipleri araştırmakta, sporcuyu yüksek performansa ulaştırma arayışları devam etmektedir. Tüm bu arayış ve araştırmalar spor performansında sadece fiziksel kapasitenin mükemmelliğinin yeterli olmadığını, psikolojik kapasitenin hiç de küçümsenmeyecek bir faktör olduğunu belirtmiştir (Başaran ve ark., 2009). Spor, kişinin önce kendine sonra doğaya, zamana, insana karşı ruhsal ve bedensel faaliyetlerle sürdürdüğü mücadele biçimidir. Spor belli kurallarla işleyen sosyal bir olaydır. Spor kişiye sağlıklı, disiplinli, kurallara saygılı, toplum içerisinde sevgi ve anlayışla ilişkiler kurabilen bir karakter kazandırmaktadır (Şebin ve ark., 2007). Kaygı, herhangi bir tehlikenin korkusunun yansıması olarak insanda ortaya çıkan tedirginlik ya da akıl dışı korku durumudur (Manav, 2011). Durumluk kaygı; çevresel koşullara bağlı bir stresten dolayı ortaya çıkan ya da tehdit durumlarında, bireyin gösterdiği kompleks heyecansal reaksiyonların ifadesidir (Çoksevim ve ark., 2008). Sürekli kaygı ise; çevresel koşullardan bağımsız olarak bireyin huzursuzluk, endişe duyma ve karamsar olma, stres altında aşırı duyarlılık gösterme ve yoğun heyecansal reaksiyonlarda bulunma eğilimidir (Çoksevim ve ark., 2008). Çalışmanın Amacı: Bu araştırma, Türkiye kadın futbol liginde bulunan Derince Belediye Spor ve Konak Belediye Spor futbolcularının durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metod: Araştırma grubunu 2013-2014 Türkiye kadın futbol 1. liginde bulunan Derince Belediye Spor ve Đzmir Konak Belediye Spor’un 22 kadın futbolcusu oluşturmaktadır. Deneklere müsabaka öncesi ve sonrasında Spielberger ve arkadaşlarının (1970) geliştirmiş olduğu 40 sorudan oluşan Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri. Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri: Durumluk-Kaygı Envanteri, toplam yirmi maddeden oluşan ölçekten meydana gelmektedir. Ölçeklerin cevaplandırılmasında bir zaman sınırlaması yoktur. Fakat yirmi dakikada her iki ölçek cevaplandırılabilir. Yüksek öğrenim görenler için bu süre on beş dakikaya inerken, eğitim düzeyi düşük olanlar, engel durumu bulunanlar ya da duygusal bozukluğu olanlar için bu süre bir miktar uzayabilir. Durumluk Kaygı Ölçeği maddelerinde ifade edilen duygu ya da davranışlar bu tür yaşantıların şiddet derecesine göre (1) hiç, (2) biraz, (3) çok, (4) tamamen gibi şıklardan birini işaretlemek suretiyle cevaplandırılır. Sürekli Kaygı Ölçeği'nde ise, ifade edilen duygu ya da davranışlar sıklık derecesine göre (1) hemen hiçbir zaman,(2) bazen, (3) çok zaman, (4) hemen her zaman şeklinde işaretlenir (Bedir, 2008). Durumluk Kaygı Ölçeği'nde, on tane tersine dönmüş ifade yer alır. Bunlar; 1, 2,5, 8, 10, 11, 15, 16, 19 ve 20’nci maddelerdir. Sürekli Kaygı Envanterinde ise tersine dönmüş ifadelerin sayısı yedi adettir. Bunlar: 1, 6, 7,10, 331 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 13, 16, 19'uncu maddelerdir. Doğrudan ve tersine dönmüş ifadelerin toplam puanı hesaplanır. Doğrudan ifadeler için elde edilen toplam puandan, tersine dönmüş ifadelerin toplam puanı çıkarılır. Bu sayıya önceden saptanmış değişmeyen bir değer eklenir. Durumluk Kaygı Ölçeği için bu değer 50, en son elde edilen değer bireyin kaygı puanıdır (Bedir, 2008). Araştırmada elde edilen veriler SPSS 17.0 istatistik programında yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistiksel işlemler (ortalama, standart sapma) uygulandıktan sonra müsabaka öncesi ve sonrasındaki farkın belirlenmesinde Wilcoxon testi kullanılmıştır. Anlam düzeyi 0,05 olarak alınmıştır. Bulgular: Deneklerin, durumluk ve sürekli kaygı müsabaka öncesi - müsabaka sonrası ortalamalarının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılan Wilcoxon testi sonucunda, durumluk kaygı öntest-sontest aritmetik ortalamalar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Z=-1,814;p=0,040<0,05). Sürekli kaygı müsabaka öncesi - sonrası ortalamalarının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılan Wilcoxon testi sonucunda, sürekli kaygı öntest-sontest aritmetik ortalamalar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Z=-0,141;p=0,33<0,05). Sonuç: Araştırma sonucunda; araştırmaya katılan kadın futbolcuların müsabaka sonrası kaygı düzeylerinin müsabaka öncesine göre anlamlı düzeyde düşük olduğu saptanmıştır (p<0,05). Aşçı ve Kin (1998)’in gerçekleştirdiği araştırmada Türkiye kadınlar futbol liginde oynayan 36 kadın futbolcu üzerinde gerçekleştirdiği araştırmada futbolcuların müsabaka öncesi kaygı düzeylerinin, müsabaka sonrasından anlamlı olarak yüksek olduğunu bulmuşlardır (p<0,05). Çoksevim ve ark., (2008) Kick bokscular üzerinde gerçekleştirdikleri maç öncesi ve sonrası durumluk- sürekli, kısa semptom envanteri bulguları çalışmasında; Kick bokscuların maç öncesi ve sonrası durumluk kaygı skorları maç öncesi duruma göre sonrasında düzelmeler göstermiş ve istatistiksel açıdan çok ileri düzeyde anlamlı bulunmuştur (p<0,001). Sürekli kaygı skorları da ileri düzeyde anlamlı bulunmuştur (p<0,01). Başaran ve ark., (2009) sporcularda durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelendikleri araştırmada bayan ve erkek sporcuların sürekli kaygı puanları arasında anlamlı farklılık tespit edilmemişken (p>0,05), durumluk kaygı puanları arasında anlamlı farklılık tespit etmişlerdir (p<0,05). Bedir (2008) Taekwondo milli takım sporcularının durumluk kaygı düzeyini incelediği araştırmasında sporcuların müsabaka derecelerine göre müsabaka öncesi ve müsabaka sonrası durumluk kaygı puanlarının karsılaştırılmasında, müsabakada birinci olanların, müsabakada ikinci olanların ve müsabakada üçüncü olanların müsabaka öncesi durumluk kaygı puanları müsabaka sonrası durumluk kaygı puanlarından anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,05). Kadın futbolcuların durumluk ve sürekli kaygı düzeylerinin araştırılması amacıyla gerçekleştirilen araştırmada; araştırmaya katılan Derince Belediye Spor ve Konak Belediye Spor Futbolcularının müsabaka öncesi durumluk kaygı düzeyleri 38,500±8,488, müsabaka sonrası ise 33,767±8,597’dir (p<0,05); sürekli kaygı düzeyleri 39,633±6,960, müsabaka sonrası ise 33,864±7,055’tir (p<0,05). Bu alanda yapılan çalışmalar araştırma sonuçlarını destekler niteliktedir. Müsabaka öncesi futbolcuların durumluk kaygı düzeylerinin artmasının nedenini maç öncesi yoğunlaşan stres, kazanma-kaybetme düşüncesinin yoğun olmasına bağlamak mümkün olabilir. Kadın futbolcuların müsabaka öncesi kaygı düzeylerinin düşürülmesine yönelik futbol kulübü yönetimlerince motivasyon arttırıcı eğitim seminerlerine, kaygıyla başetme çalışmalarına ve sosyal aktivitelere yer verilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. 332 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Seçilen Kaynaklar: 1- Aşçı, H., Kin, A. (1998). Bayan futbolcularda kaygı ve kendini fiziksel algılama düzeyi. Ankara: H.Ü. 5. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, 5-7 Kasım, 247. 2- Başaran, M.H., Taşğın, Ö., Sanioğlu, A. ve Taşkın, A.K. (2009). Sporcularda Durumluk ve Sürekli Kaygı Düzeylerinin Bazı Değişkenlere Göre Đncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21, 533-542. 3- Bedir, R. (2008). Taekwondo Mili Takım Sporcularının Durumluk Kaygı Düzeylerinin Başarıya Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Ana Bilim Dalı. Konya. 4- Çoksevim, B., Sarıtaş, N., Kaya, M. ve Pepe, O., (2008). Kick bokscularda Maç Öncesi ve Sonrası Durumluk, Süreklilik, Kısa Semptom Envanteri Bulguları. Türkiye Kick Boks Federasyonu Spor Bilimleri Dergisi, 1 (1), 22-27. 5- Manav, F. (2011). Kaygı Kavramı. Toplum Bilimleri. 5(9), 201-211. 6- Spielberger, C.D., Gorsuch, R.L. ve Lushene, R.E. (1970). Manual for State-Trait Anxiety Inventory. California Consulting Psychologists Press. 7- Şebin, K., Tozoğlu, E., Karahüseyinoğlu, M.F., Kepoğlu,A., Yorulmaz, M., (2007). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Okuyan Öğrencilerin Okul Spor Tesislerinden ve Yönetiminden Memnuniyetlerinin Araştırılması. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 9 (1), 22-35. Anahtar Kelimeler: Kadın Futbolcu, Durumluk Kaygı, Sürekli Kaygı POS 165. SOSYAL GÖRÜNÜŞ KAYGISI: GENÇLĐK HĐZMETLERĐ VE SPOR ĐL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE GÖREV YAPAN PERSONELLER ÜZERĐNE BĐR UYGULAMA Ömer Faruk YAZICI 1 , Çağdaş CAZ 2 , H. Mehmet TUNÇKOL 1 (1) KTÜ,BESYO,Türkiye (2) MARMARA ÜNĐVERSĐTESĐ,BESYO,Türkiye ÖZET Giriş: Sosyal kaygı ile kişinin hata yapma, komik duruma düşme, azarlanma, alay edilme ve dışlanmaya dair korku ve düşüncesiyle sosyal ortamlardan kaçınması veya sosyal ortamlara girdiğinde normalin üzerinde bir kaygı yaşaması, sıkılması ve heyecanlanması akla gelmektedir (Bal ve Öner, 2014). Öte yandan tarih boyunca fiziksel görünüm, insanların yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Farklı sosyal ortamlarda farklı fiziksel görünümler ön planda olmuştur (Yüceant, 2013). Bu düşünceye istinaden; görünüş kaygısı, bireyin fiziksel görünüşü ile ilgili kendi kaygılarını ve başkalarının onu değerlendirmesi ile ilgili yaşanan kaygıları ifade 333 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) etmektedir (Özge, 2013), ancak bu kaygılar boy, kilo, kas yapısı gibi genel fiziksel görünüşün ötesinde bireyin ten rengi ve yüz şekli (burnu, gözlerinin uzaklığı, gülüşü vs.) gibi özellikleri de içeren çok daha kapsamlı bir kavramdır (Hart ve ark., 2008). Benzer ifade ile sosyal görünüş kaygısı, bireyin bedeniyle ve görünüşüyle ilgili olumsuz beden imajının sonucudur (Doğan, 2010). Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’nde çalışan personelin fiziki görünüşleriyle ilgili kaygılarının düşük olması yani bu bağlamda sosyal görünüşlerinin iyi olması, bu kişilerin işlerine odaklanma noktasında olumlu fayda sağlayacaktır. Literatürde Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’nde çalışan personelin sosyal görünüş kaygısı üzerine yapılmış herhangi bir çalışmaya rastlanamamıştır. Bu açıdan bakıldığında mevcut çalışma, alandaki boşluğu doldurması açısından oldukça önem taşımaktadır. Spor faaliyetlerinin önemli bir kısmını yöneten ve spor organizasyonlarını düzenleyen bir kurumda çalışan bireylerin fiziksel görünümlerinin iyi olması gerektiği düşüncesinden hareketle, mevcut araştırmanın amacı çeşitli değişkenler açısından Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’ndeki personelin sosyal görünüş kaygısını incelemektir. Yöntem: Araştırmada mevcut durumu ortaya çıkarmayı amaçlayan betimsel ve taramaya yönelik bir yöntem kullanılmıştır. Betimsel araştırmalar, mevcut olayların daha önceki olay ve koşullarla ilişkilerini de dikkate alarak, durumlar arasındaki ilişkiyi açıklamayı hedefler (Kaptan, 1993). Tarama modelleri ise geçmişte ya da halen var olan durumu, var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımıdır (Karasar, 2012). Araştırmanın çalışma grubunu; Đstanbul, Trabzon ve Malatya Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüğü’nde görev yapan toplam 300 personel oluşturmaktadır. Bu kapsamda her şehirden 100’er kişi çalışmaya dahil edilmiştir Araştırmada veri toplama aracı olarak; araştırmacılar tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” ile Hart ve arkadaşları (2008) tarafından geliştirilen, Doğan (2010) tarafından Türkçeye uyarlanarak geçerlik-güvenirliği yapılmış “Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği (SGKÖ)” kullanılmıştır. Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği, 16 maddeden oluşan 5’li likert tipindedir. Ölçek; çok sık=5, sıkça=4, bazen=3, neredeyse hiç=2 ve hiç=1 şeklinde puanlanmaktadır. Araştırmada istatistiki analiz yöntemi olarak; t-testi ve tek yönlü varyans analizi (Anova) kullanılmıştır. Araştırmaya konu olan personelin, SGKÖ'den elde edilen puanlarının aritmetik ortalaması 30.55, standart sapması 11.58'dir. Ayrıca toplam puanlarının normallik varsayımını sağlayıp sağlamadığına ilişkin çarpıklık (0.615) ve basıklık (-,791) katsayıları da hesaplanmıştır. Ölçekten elde edilen verilerin normal dağılımı sağladığı görülmektedir. Bulgular: Araştırmaya katılan personelin 164’ü (%57.7) erkek, 136’sı (%45.3) kadındır. Yaş dağılımlarına bakıldığında; 22-31 yaş arası 138 (%46) kişi, 32-41 yaş arası 83 (%27.7) kişi, 42 yaş ve üzeri ise 79 (%26.3) kişidir. Personelin 132’si (%44) bekar, 168’i (%56) evlidir. Eğitim durumlarına göre dağılımları; 64’ü lise (%21.3), 72’si (%24) ön lisans, 164’ü ise (%54.7) lisans ve yüksek lisans mezunu şeklindedir. Kadro durumlarına göre personelin 235’ü (%78.3) kadrolu, 65’i (%21.7) sözleşmeli/geçici görevlidir. Kıdem (hizmet yılı) açısından dağılımlarına bakıldığında; 117 kişi (%59.7) 1-10 yıl arası, 75 kişi (%25) 11-20 yıl arası, 46 kişi (15.3) ise 26 yıl ve üzeri çalışmıştır. Personelin 81’i (%27) kendini ekonomik olarak düşük seviyede değerlendirirken 219’u (%73) orta seviyede değerlendirmiştir. Spor yapma değişkenine 117 kişi 334 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (%39) “evet” cevabını verirken, 183 kişi (%61) “hayır” cevabını vermiştir. Personelin 17’si (%5.7) sağlık problemi olduğunu, 283’ü (%94.3) ise olmadığını beyan etmiştir. Đstatistiksel analizler sonucunda, Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin; cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu, kadro durumu, kıdem (hizmet yılı) ve sağlık problemi değişkeni ile sosyal görünüş kaygısı arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Öte yandan bu personelin gelir durumu ve spor yapma değişkenleri ile sosyal görünüş kaygıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca personelin çalıştığı şehre göre de sosyal görünüş kaygısı anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır. Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin sosyal görünüş kaygıları ile spor yapma durumuna ait analiz sonuçları aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 1). Tablo 1. Spor yapma değişkenine ilişkin sosyal görünüş kaygısı SGK Spor yapma durumu n Evet 117 28.17 10.46 Hayır 183 32.07 12.02 Ss sd T p 271.30 -2.96 .003* P<0.05* Buna göre, personelin sosyal görünüş kaygıları spor yapma değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir [t(271.30)=-2.96, p<0.05]. Spor yapmayan personelin sosyal görünüş kaygısı ( =32.07), spor yapan personele ( =28.17) göre daha yüksektir. Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin sosyal görünüş kaygıları ile gelir durumuna ait analiz sonuçları ise aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 2). Tablo 2. Gelir durumu değişkenine ilişkin sosyal görünüş kaygısı SGK Gelir Durumu n Düşük 81 27.51 9.58 Orta 219 31.67 12.06 Ss Sd t P 178.784 -3.09 .002* P<0.05* Tablo 2’de görüldüğü gibi personelin sosyal görünüş kaygısı ile gelir durumları arasında anlamlı bir farklılık vardır [t(178.784)= -3.09, p<0.05]. Gelir düzeyi “orta” olan personelin sosyal görünüş kaygısı ( =31.67), gelir düzeyi “düşük” personele ( =27.51) göre daha yüksek çıkmıştır. Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelin sosyal görünüş kaygıları ile bulundukları şehre göre analiz sonuçları aşağıdaki tabloda görülmektedir (Tablo 3). 335 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 3. SGKÖ Puanlarının Şehir değişkenine Göre Sonuçları SGKÖ Ss Şehir n Trabzon 100 23.61 7.75 Đstanbul 100 26.49 8.03 Malatya 100 41.55 9.64 sd F p 2-297 127.90 0.00* Anlamlı Fark T-Đ M-T M-Đ *p<0.05 Analiz sonuçları, personelin ölçek puanları ile görev yaptıkları şehir arasında anlamlı bir farklılık olduğunu göstermektedir [F(2, 297)=127.90, p<0.05]. Veriler homojen olmadığı için (P=0.031) bu gruplar arasındaki farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu tespit etmek amacıyla yapılan Dunnett C testi sonuçlarına göre; Malatya ( =41.55) ve Đstanbul Đllerindeki personelin ( =26.49) sosyal görünüş kaygıları Trabzon Đlindeki personelden ( =23.61) daha yüksek çıkmıştır. Sonuç: Araştırmada sonuç olarak, Gençlik Hizmetleri ve Spor Đl Müdürlüklerinde çalışan personelden spor yapmayanların sosyal görünüş kaygılarının spor yapanlardan daha yüksek olduğu bulunmuştur. Buna göre, spor yapmayan personel, sporun bireyde meydana getirdiği fiziksel, ruhsal ve toplumsal açıdan olumlu sonuçlardan yaralanamadığı için spor yapan personele oranla daha fazla sosyal görünüş kaygısı hissetmektedir. Öte yandan gelir durumu değişkenine göre kendini orta düzey gelir grubunda değerlendiren personelin kendini düşük gelir grubunda değerlendiren personele göre daha az sosyal görünüş kaygısı hissettiği de çalışma sonucunda tespit edilmiştir. Bu sonuç, personelin kendini ekonomik olarak biraz daha iyi durumda hissetmesinin sosyal görünüş kaygılarını da olumlu etkilediği ve bu konuda daha az kaygı hissettikleri şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca personelin bulunduğu şehirlere bakıldığında, Malatya Đlindeki personelin en fazla sosyal görünüş kaygısı hissettiği bunu Đstanbul ve Trabzon’daki personelin takip ettiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda, personelin yaşadığı şehrin sosyo-ekonomik yapısı ve gelişmişlik düzeyi gibi çeşitli faktörlerin sosyal görünüş kaygısı üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılabilir. Kaynaklar 1- Bal, P. N. ve Öner, M. (2014). Sosyal kaygı ile başa çıkma psiko eğitim programının ortaokul öğrencileri üzerindeki etkisi. Eğitim Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 4(1), 335-348. 2- Doğan, T. (2010). Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması: Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 39, 151-159. 3- Hart, T. A., Flora, D. B., Palyo, S. A., Fresco, D. M., Holle, C., ve Heimberg, R. C. (2008). Development and examination of the social appearance anxiety scale. Assessment, 15(1), 48-59. 4- Özge, F, I. (2013). Đlköğretim 2. kademe öğrencilerinin sosyal görünüş kaygıları ile benlik kaygıları arasındaki ilişkinin incelenmesi (Üsküdar Đlçesi Örneği). Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul. 336 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 5- Yüceant, M. (2013). Beden Eğitimi öğretmeni adaylarının sosyal görünüş kaygı düzeylerinin farklı değişkenler açısından incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Aksaray Üniversitesi. POS 173. ATLETLERDE ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐ ĐMGELEME YETENEĞĐ ĐLE SPORTĐF GÜVEN Mustafa GÜNEŞ 1 , Esen KIZILDAĞ KALE 2 , Fatma ÇEPĐKKURT 3 , Serdar KOCAEKŞĐ 1 (1) Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, Türkiye (2) Eskişehirspor Kulübü, Psikolojik Performans Danışmanı, Türkiye (3) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Spor psikolojisinde birçok alan sportif performansa rehberlik etmek ve sportif performansı yönetmek için imgeleme olarak bilinen zihinsel sürecin kullanımını etkileyici olarak bulmaktadır (Murphy,1994). Murphy’e (1994) göre imgeleme, bellekte depolanan duyusal yaşantıların içsel olarak hatırlanması ve dışsal bir uyarı olmadan bu yaşantıların tekrarlanmasıdır. Blair, Hall ve Leyshon (1993)’ e göre; imgeleme hem yeni başlayan hem de usta sporcularda performansı artıran bir psikolojik beceridir. Etkili ve yeterli bir imgeleme davranışta, düşüncelerde ve duygularda değişiklik meydana getirir. Sportif güven performansı etkileyen önemli bir diğer psikolojik faktördür. Sportif güven sporcunun sporda başarılı olması için gereklen yetenekleri ile ilgili inanaçlarıdır (Velaey, 1986). Vealey’e sportif güven durumluk ve sürekli olarak ikiye ayrılmaktadır. Sürekli sportif güven kişinin kendi sportif yeteneklerine genellikle ne kadar güvendiğini ifade ederken durumluk sportif kişinin yetenekelri ile ilgili yarışmadan hemen önceki güvenini ifade etmektedir (akt. Bozkurt, Koruç, Arslan, Kocaekşi, 2012). Buradan hareketle atletlerin imgeleme yeteneği ile sportif güvenleri arasında bir ilişki olup olmadığını test etmek bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. YÖNTEM Katılımcılar Çalışmaya milli takımda yarışmalara katılan 22 kız ve 22 erkek olmak üzere toplam 44 atlet ( X yaş=24.89± 4.08; X sporyaş=11.36± 4.65) gönüllü olarak katılmıştır. 337 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kullanılan Ölçüm Araçları Çalışmaya katılan atletlerin imgeleme yeteneklerinin değerlendirilmesi amacıyla Kale ve Yetim (2013) tarafından geliştirilen Sporda Đmgeleme Yeteneği Ölçeği Yeni Formu (SĐYÖYF) kullanılmıştır. Ölçek 25 madde ve 5 alt boyuttan (strateji imgeleme, beceri imgeleme, hedef imgeleme, duygu imgeleme ve ustalık imgeleme) oluşmaktadır. Katılımcıların sportif güvenlerini değerlendirmek için ise Vealey (1986) tarafından geliştirilen ve Ergür, Tok ve Tatar (2006) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Sportif Güven Ölçeği- SGÖ (Sport Confidence Inventory) kullanılmıştır. Ölçek Sürekli sportif Güven Ve Durumluk Sportif Güven olmak üzere iki alt boyuttan ve her bir alt boyut 13 madden oluşmaktadır. Verilerin Toplanması ve Analizi Çalışmada kullanılan ölçekler 2014- 2015 sezonunda milli takım yarışmalarına katılan sporculara uygulanmıştır. Atletlerden elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 20 programında analiz edilmiştir. Atletlerin imgeleme yetenekleri ile kendine güvenleri arasında bir ilişki olup olmadığı Pearson Momentler Korelasyon Analiz kullanılarak test edilmiştir. BULGULAR Atletlerin Đmgeleme Yeteneği Ölçeği Yeni Formu ile Sportif Güven Ölçeğinden aldıkları puanlara ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma puanları Tablo 1’de gösterilmiştir. Tablo 1. SĐYÖYF ve SGÖ alt boyutlarına ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri Alt Boyutlar X S.S. Strateji Đmgeleme 4.50 .46 Beceri Đmgeleme 4.41 .50 Hedef Đmgeleme 4.34 .51 Duygu Đmgeleme 4.23 .59 Ustalık Đmgeleme 3.87 .71 Durumluk Sportif Güven 95.27 11.87 Sürekli Sportif Güven 95.30 11.40 Sporda Đmgeleme Yeteneği Yeni Formunun alt boyutları ile Sportif Güven Ölçeği alt boyutları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmış Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı analizi sonuçları Tablo 2’de gösterilmiştir. 338 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 2. SĐYÖYF ve SGÖ arasındaki ilişkiye ait korelasyon sonuçları ALT BOYUTLAR Durumluk Sportif Güven Sürekli Sportif Güven Strateji Đmgeleme .227 .327* Beceri Đmgeleme .430** .351* Hedef Đmgeleme .426** .221 Duygu Đmgeleme .420** .386** Ustalık Đmgeleme .321* .482** **p<.01 *p<.05 Tablo 2’de de görüldüğü gibi atletlerin imgeleme yeteneği alt boyutları ile kendine güven alt boyutları ile orta derecede anlamlı pozitif düzeyde bir ilişki olduğu bulunmuştur (p<.05). SONUÇ VE ÖNERĐLER Bu çalışmanın amacı milli takım düzeyinde yarışan sporcuların imgeleme yetenekleri ile sportif güvenleri arasında bir ilişki olup olmadığını test etmektir. Yapılan analiz sonucunda imgeleme yeteneği alt boyutları ile sportif güven arasında pozitif bir ilişkinin olduğu bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda ustalık imgeleme becerisini kullanan sporcuların kendine güvenlerinin ve yeterli benlik algılarının arttığı görülmektedir (Feltz ve Riessinger,1990, Hall, Mack, Paivio ve Hausenblas, 1998, Munroe, Giacobbi, Hall ve Weinberg, 2000). Yine Hall, Rodgers ve Ban (1990) yaptığı çalışmada hedef imgeleme ile kendine güven arasında bir ilişki olduğunu bulmuşlardır. Sporcuların imgelerinde hedeflerine ulaştıklarını, başardıklarını görmeleri onların daha uzun süre antrenmana bağlanmalarına, daha fazla güvenli hissetmelerine ve tüm bunları yarışmalara aktarmalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca Moritz ve arkadaşlarının (1996) yaptıkları çalışmada yüksek güvene sahip elit patencilerin yarışmaya özgü duyguları ve ustalık becerilerini daha fazla imgeledikleri bulunmuştur. Ustalık ve kendine güven arasında bir ilişki vardır. Uygulamalı perspektiften bakıldığında güven sportif performansta önemli bir rol oynadığından ve ustalık imgelemesi de güveni artırdığından, uygulayıcılar tarafından imgelemenin bu türünün kullanılması ve geliştirilmesi önemli bir psikolojik beceridir (Hardy, Jones ve Gould, 1996). Badmintoncularla yapılan bir başka çalışmada ise ustalık imgeleme müdahalelerinin sportif güven üzerine etkilerinin olduğunu bulunmuştur (Callow, Hardy ve Hall, 2001). Tüm bu çaılışmalar bizim çalışma bulgularımızı desteklemektedir. Sonuç olarak elde edilen bulgular imgeleme ile sportif güven arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu nedenle sportif performansı artırmada etkili olan bu becerilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere, psikolojik beceriler öğrenilebilir ve geliştirilebilir becerilerdir. Bu nedenle bu becerilerin fiziksel beceri gibi çalışılması gerekmekte ve antrenörler ve sporcular tarafından antrenmanlarının bir parçası haline getirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Đmgeleme, Kendine Güven, Sportif Güven 339 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 176. ATLETLERĐN ÖZ-YETERLĐK ĐNANÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Rabia YILDIZ 1 , Esen KIZILDAĞ KALE 2 , Fatma ÇEPĐKKURT 3 (1) Gaziosmanpaşa Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye (2) Eskişehirspor Kulübü,Psikolojik Performans Danışmanı,Türkiye (3) Mersin Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Sporcuların, sportif başarılara ulaşmada fiziksel beceriler tek başına yeterli değildir, başarılı olmak için etkili faktörlerden bir tanesi de sporcuların sahip olduğu yeterlik inançlarıdır. Bandura’ya (1977) göre öz-yeterlik istenen sonuca ulaşmak için kişinin gerekli becerileri sahip olup olmadığı ile ilgili inançları ifade etmektedir. Bir başka tanımlamada ise Bandura (1994)’e göre öz-yeterlik “bireyin belli bir görevi yapma kapasitesine dair inancı” olarak tanımlanmaktadır (akt. Balcı, 2005)). Öz-yeterlik kişinin performansı ve yeteneği ile ilgili farkındalığı ifade etmektedir. Öz-yeterlik ile psikolojik beceriler arasında bir ilişki bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda öz yeterliliğin öğrenme, hedefler, performans ve çaba üzerine etkilerinin olduğu (Bandura, 1997; Eliot, 2000; Goddard ve Skrla, 2006; Yılmaz ve ark. 2010)ve imgeleme, güdülenme, hedef yönelimleri ve kendine güven ile ilişkili (Feltz ve Riessinger, 1990, Mills, Munroe ve Hall, 2001; Callow, Hardy ve Hall, 2004; ) olduğu bulunmuştur. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı atletizm sporu yapan sporcuların öz-yeterlik inançlarının karşılaştırılmasıdır. YÖNTEM Katılımcılar Çalışmaya atletizm sporu yapan 39 kız 16 milli, 23 milli olmayan) ve 45 erkek (31 milli, 14 milli olmayan) olmak üzere toplam 84 sporcu gönüllü olarak katılmıştır. Kullanılan Ölçüm Araçları Çalışmaya katılan atletlerin öz yeterlik puanlarını değerlendirmek amacıyla Riggs, Warka, Babasa, Betancour, and Hooker (1994) tarafından geliştirilen ve Öcel (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Öz-Yeterlik Ölçeği (Self-efficacy Scale) kullanılmıştır. Ölçek 10 maddeden oluşmaktadır. Verilerin Toplanması ve Analizi Çalışmada kullanılan ölçekler 2014- 2015 sezonunda atletizm yarışmalarına katılan sporculara uygulanmıştır. Atletlerden elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 20 programında analiz 340 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) edilmiştir. Atletlerin cinsiyete ve milli olma durumlarına göre öz-yeterliklerini karşılaştırmak için iki yönlü ANOVA testi kullanılmıştır. BULGULAR Atletlerin cinsiyet ve milli olma durumları göz önüne alınarak Öz-Yeterlik Ölçeğinden Ölçeğinden aldıkları puanlara ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma puanları Tablo 1’de gösterilmiştir. Tablo 1. Öz-Yeterlik Ölçeğine ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri Cinsiyet kız erkek Milli olma Ort. S. S. N milli 3.67 .30 16 Milli olmayan 3.45 .41 23 milli 3.46 .63 31 Milli olmayan 3.27 .42 14 Öz-yeterlik puanının cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek üzere yapılan t testi sonuçları cinsiyet açısından fark olmadığını ortaya koymuştur (t= 1.270; p>.05). Ayrıca Özyeterlik puanının milli olma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek üzere yapılan t - testi milli olan ve milli olmayan atletlerin öz-yeterlik puanları arasında istatistiksel açıdan bir fark olmadığını ortaya koymuştur (t= 1.360; p>.05). Hem cinsiyet hem de millilik durumuna göre yapılan iki yönlü ANOVA sonuçları öz-yeterlik puanlarının cinsiyete ve milli olma durumuna göre farklılaşmadığını ortaya koymuştur (F= .023; p > .05) SONUÇ VE ÖNERĐLER Bu çalışmanın amacı atletlerin öz-yeterlik inançlarını karşılaştırmaktır. Bu bağlamda elde edilen veriler hem cinsiyet hem de atletlerin milli olma durumu göz önüne alınarak test edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda atletlerin öz-yeterliklerinin cinsiyet göz önüne alındığında farklılaşmadığı bulunmuştur. Yine yapılan analizler sonucunda öz-yeterlik puanlarının atletlerin milli olma durumlarına göre de değişmediği bulunmuştur. Hem cinsiyet hem de millilik durumuna göre yapılan iki yönlü varyans analizi sonuçları öz yeterlik puanlarının farklılaşmadığını ifade etmektedir. Cengiz, Aytan ve Abakay (2012)’ın taekwondocularla yapmış oldukları çalışmada da cinsiyet açısından öz-yeterlik puanları arasında bir fark bulunamamıştır. Bu çalışma bizim çalışmamızı desteklemektedir. Çalışmamızda cinsiyet ve milli olma durumu bakımından öz-yeterlik puanlarında bir farklılık bulunamamıştır. Bunun sebebinin örneklem grubundan ve atletizm branşının bireyselliğinden kaynakladığı düşünülmektedir. Çalışmaya katılan örneklem grubu incelendiğinde atletlerin sportif deneyimlerinin ve spor yaşlarının bu sonucu etkilemiş olabileceği düşünülmektedir. Literatür incelendiğinde milli olan ve olmayan sporcuların karşılaştırılması ile ilgili çok fazla çalışmanın olmadığı görülmüştür. Bu bağlamda bu çalışma önem taşımaktadır. Daha sonraki çalışmalarda farklı spor branşları ile karşılaştırma ve farklı psikolojik değişkenlerle ilişkilere bakılarak yapılabilir. Anahtar Kelimeler: Atletizm, Öz-Yeterlik, Milli 341 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 178. VOLEYBOLCULARDA ANTRENÖR- SPORCU ĐLETĐŞĐM DÜZEYLERĐ ĐLE ALGILANAN GÜDÜSEL ĐKLĐM ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN BELĐRLENMESĐ Kübra Seden AVCI 1 , Fatma ÇEPĐKKURT 1 , Esen KIZILDAĞ KALE 2 (1) Mersin Üniv.,BESYO ,Türkiye (2) Eskişehir Spor,Eskişehir Spor ,Türkiye ÖZET Amaç: Đnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşamının her evresinde var olan iletişim, karmaşık ve çok boyutlu bir süreci yansıtmakta (Tepeköylü, 2007) ve insanoğlunun çevresiyle olan uyumunu etkilemektedir. Dökmen (2004) iletişimi “bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci” olarak ifade etmiştir. Diğer sosyal ortamlardan farksız ancak bağımsız olarak spor takımlarında da katılımcıların (sporcu, antrenör, ebeveyn, yönetici vs.) etkili bir iletişim sürecine sahip olmaları beklenebilir. Spor takımlarında da iletişimin başarıyı yakalamada ve istenen performansı ortaya koymada önemli olduğu söylenebilir (Çepikkurt ve ark.2014). Sporda, özellikle de antrenörlük sürecinde antrenör ve sporcu arasında kurulan ilişki sporcunun fiziksel ve psiko sosyal gelişiminde önemli rol oynar (Jowett ve Cockerill, 2002). Bu bağlamda düşünüldüğünde; antrenörlük süreci sporcunun sporda yaşayacağı hazzı, benlik saygısını ve performans başarılarını belirlemede önemli olabilmektedir (Jowett ve Meek, 2000). Antrenör ve sporcu arasındaki ilişkinin yarışmaya dayalı sporlarda performans başarısını elde etmede belirleyici olduğu bilinmektedir. Antrenör sporcu arasındaki iletişimi etkilediği düşünülen değişkenlerden birinin de antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim olduğu öngörülmektedir. Güdüsel iklim, spor ortamında antrenör tarafından yaratılan durumsal hedeflerin (başarı ortamının) sporcular tarafından nasıl algılandığını anlatmakta (Duda ve Whitehead, 1998; Xiang ve Cauningham, 2005) ve ustalık (görev içerikli) ve performans (ego içerikli) yönelimli güdüsel iklim olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırılmaktadır (Ames, 1992; Ames ve Archer, 1988). Ustalık yönelimli güdüsel iklim çaba, bireysel gelişim, her bir grup üyesinin takımın gösterdiği çabaya olan katkısı ve üyelerin görevi öğrenme ve geliştirme konusunda birbirlerini desteklemesi üzerinde dururken; performans yönelimli güdüsel iklim kişiler arası rekabet, genel değerlendirme, sosyal karşılaştırma ve rekabetçi sosyal değişim üzerinde durmaktadır. Bu açıklamalardan hareketle bu çalışmanın amacı, Antrenör- Sporcu arasındaki iletişim düzeyi ile algılanan güdüsel iklim arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. YÖNTEM Katılımcılar: Çalışmaya Mersin Bölgesindeki 3. Lig Bayan Voleybol takımında aktif olarak spor yapan ve yaşları 15 ile 31 arasında değişen (Yaşort= 18.00; SS=3.85) 66 kadın voleybolcu gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmaya katılan voleybolcuların spor yaşı ortalaması ise 6.92 yıl olarak hesaplanmıştır. 342 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kullanılan ölçme araçları: Çalışmaya katılan voleybolculara kişisel bilgi formu, Antrenör – Sporcu Đlişkisi Envanteri) ve Sporda Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği kullanılmıştır. Antrenör – Sporcu Đlişkisi Envanteri (The Coach – Athlete Relationship Questionnaire- CARTQ) Jowett ve Ntoumanis (2004) tarafından geliştirilmiş ve Türkçeye uyarlaması Altıntaş ve ark. (2012) tarafından yapılmıştır. Envanterin hem sporcu hem de antrenör için 11 maddeden oluşan iki formu bulunmaktadır. Bu çalışmada sporcunun antrenörüyle olan ilişkisini değerlendirdiği ‘Sporcu Formu’ kullanılmıştır. Envanter yakınlık (4 madde), Bağlılık (3 madde) ve Tamamlayıcılık (4 madde) olmak üzere üç alt boyut ve toplam 11 maddeden oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında Cronbach Alpha ile hesaplanan güvenirlik katsayıları ise ‘Yakınlık’ alt boyutu için .82; ‘Bağlılık’ alt boyutu için .59; ‘Tamamlayıcılık’ alt boyutu için .78 olarak hesaplanmıştır. “Sporda Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği” ise Walling, Duda ve Chi (1993) tarafından geliştirilmiş Türkiye’ye uyarlanması Toros (2001) tarafından yapılmıştır. Ölçek ustalık yönelimli ve performans yönelimli güdüsel iklim olmak üzere 2 alt boyut ve toplam 21 maddeden oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında, Cronbach Alpha ile hesaplanan iç tutarlık katsayıları ustalık yönelimli güdüsel iklim alt boyutu için .87, performans yönelimli güdüsel iklim alt boyutu için .69 olarak hesaplanmıştır. Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi teknikleri kullanılmıştır. Sayıltılar: Bu araştırmanın iki temel sayıltısı vardır. Bunlardan birincisi, bu araştırma için alınan örneklemin, evrenin tüm özelliklerini taşıyor ve evreni temsil edecek yeterlilikte olduğunun kabul edilmesidir. Đkinci sayıltı ise elde edilen verilerin, araştırmaya katılanların samimi ve içten cevaplarını yansıttığıdır. BULGULAR Voleybolcuların Antrenör-Sporcu Đletişim Ölçeği ve Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği’nden aldıkları puanlara ilişkin ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 1’de sunulmuştur. Tablo 1: Antrenör-Sporcu Đletişim Ölçeği ve Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği alt boyutlarına ilişkin ortalama ve standart sapma değerleri N Ortalama S. S. Performans Yönelimi 66 2,81 ,55 Ustalık Yönelimi 66 2,93 ,59 Tamamlayıcılık 66 6,11 1,01 Bağlılık 66 6,50 ,94 Yakınlık 66 6,75 ,62 Voleybolcuların Antrenör-Sporcu Đletişim Ölçeği ve Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği alt ölçek puanları arasındaki ilişkiyi gösteren Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 2’de sunulmuştur. 343 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) ALT ÖLÇEKLER Tamamlayıcılık Bağlılık Yakınlık Performans yönelimi -,075 -,140 -,206 Ustalık yönelimi ,305* ,296* ,186 p< .05 Tablo 2’de de görüldüğü gibi Algılanan Güdüsel Đklim Ölçeği’nin performans yönelimli güdüsel iklim alt boyutu ile Antrenör- Sporcu Đletişim Ölçeği’nin alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Ancak ustalık yönelimli güdüsel iklim alt ölçeği ile AntrenörSporcu Đletişim Ölçeği’nin “tamamlayıcılık” ve “bağlılık” alt ölçekleri arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif ilişki bulunmuştur. Bu bulgu ustalık yönelimli güdüsel iklim puanları ile tamamlayıcılık ve bağlılık puanları arasındaki değişimin aynı yönde olduğuna işaret etmektedir. SONUÇ VE ÖNERĐLER Antrenör –Sporcu Đletişim Ölçeği’nin “Tamamlayıcılık” boyutu takım çalışmasını, karşılıklı yardım ve işbirliği duygusunu geliştiren etkileşim sürecini anlatmaktadır (Antonini Philippe ve Seiler, 2006). Tamamlayıcılık kavramı antrenör ve sporcunun performansı arttırmak için arkadaşça, duyarlı, istekli biçimde beraberce çalışmalarını ifade eder (Jowett ve TimsonKatchis, 2005). Dolayısıyla tamamlayıcılık boyutu ile çabayı, bireysel gelişimi, her bir grup üyesinin takımın gösterdiği çabaya olan katkısını, ve üyelerin görevi öğrenmesini ve geliştirmesini hedef alan ustalık yönelimli güdüsel iklim alt boyutu ile ilişkili olması beklenen bir durumdur. Benzer şekilde Antrenör –Sporcu Đletişim Ölçeği’nin “Bağlılık” boyutu ise karşılık göstermeden bağlılık göstermeyi, ilişkinin devamlılığını, ilişkiye duyulan isteği ve olumlu niyette bulunmayı ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim ustalık yönelimli olarak algılandığında, sporcunun da görevlerini yerine getirdiğinde ve kişisel gelişim göstermek için çaba harcadığında antrenörü ile sıkıntı yaşamayacağı ve aralarındaki bağlılığın ve olumlu ilişkinin devam edeceği yönünde algı gelişebilir. Dolayısıyla iletişimin bağlılık boyutu ile ustalık yönelimli güdüsel iklim arasında pozitif ilişki çıkması beklendik bir sonuçtur. Antrenör-sporcu iletişimi ve antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışma sayısı oldukça az olmakla birlikte Torregrosa ve ark. (2008) tarafından yapılan çalışmada antrenör tarafından yaratılan güdüsel iklim ile antrenörün iletişim tarzı arasında pozitif ilişki olduğu ve bu ilişkinin de sporcunun sporda yaşayacağı hazzı ve spora bağlanmasını pozitif yordadığı bulunmuştur. Benzer şekilde Kokkonen ve ark. 82013) tarafından yapılan çalışmada da beden eğitimi öğretmeninin demokratik ve sosyal olarak destekleyici davranışlar gösterdiğini algılayan öğrencilerin yaratılan ortamı ustalık yönelimli olarak algıladıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca yaratılan güdüsel iklim performans-ego içerikli olarak algılanması ile öğretmenlerinin sosyal destek ve demokratik davranışları arasında negatif ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada elde edilen bulgular yukarıda ifade edilen ve daha önceki benzer araştırma bulgularını (Balaquer, Crespo ve Duda, 1996; Savlara ve ark. 20069 destekler niteliktedir. 344 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Araştırmada “Antrenör- Sporcu Đletişimi” ile “Ustalık Yönelimli Güdüsel Đklim” arasında pozitif ilişki olduğu yönünde ortaya çıkan bulgular ışığında, spor takımlarında çalışan antrenörlerin sporcularıyla aralarındaki etkili iletişimi arttırmak için kaliteli zaman geçirmeleri ve paylaşımların arttırılacağı ortamların hazırlanması tavsiye edilebilir. Bu sayede sporcuların antrenmanlardan daha fazla keyif almaları ve bireysel gelişimi arttırmak için daha fazla çaba harcamalarına katkıda bulunulabilir. Ayrıca, ileride yapılacak çalışmalarda iletişim düzeyleri ile hedef yönelimleri, performans başarısı, grup bütünlüğü ve kolektif yeterlik gibi değişkenlerin de araştırmaya dahil edilmesinin literatüre katkı sağlayacağı söylenebilir. ÖNERĐLEN KAYNAKLAR Altıntaş, A., Çetinkalp Z. ve Aşçı H. (2012). Antrenör- Sporcu Đlişkisinin Değerlendirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Spor Bilimleri Dergisi, 23(3), 119-128. Ames, C. (1992). Achievement goals, motivational climate, and motivational processes. In GC. Roberts (Ed.), Motivation in sport and exercise. Champaign, IL: Human Kinetics, 161- 176. Jowett, S.,&Cockerill I. (2002). Incompatibility in the Coach–Athlete Relationship. In: Cockerill I, Ed. Solutions in Sport Psychology. London: Thompson Learning. Jowett S. & Ntoumanis N. (2004). The Coach-Athlete Relationship Questionnaire (CART – Q): Development and initial validation. Scandinavian Journal of Medicineand Science in Sports, 14, 245–257. Poczwardowski, A., Barott, J. E. and Henschen, K. P. (2002). The Athlete and Coach: Their relationship and Its Meaning: Results of an interpretative study. International Journal of Sport Psychology, 33, 116–140. Toros, T. (2001). Elit ve elit olmayan erkek basketbolcularda hedef yönelimi, güdüsel iklim ve hedeflerin özgünlük güçlük derecesi özelliklerinin yaşam doyumuna etkisi. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi. Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Walling, M. D., Duda, J. L., & Chi, L. (1993). The perceived motivational climate in sport questionnaire: construct and predicative validity. Journal of Sport and Exercise Psychology, 15, 172-183. Anahtar Kelimeler : Antrenör-Sporcu Đletişimi, Algılanan Güdüsel Đklim, Ustalık Yönelimi, Performans Yönelimi. 345 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 109. BEDENSEL ENGELLĐ BĐR BĐREYE UYGULANAN FĐZĐKSEL AKTĐVĐTE PROGRAMININ BAZI FĐZĐKSEL UYGUNLUK PARAMETRELERĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ: BĐR OLGU SUNUMU Oktay Gürbüzer1, Recep Arslan1, Erdoğan Çiçek1.Osman Doğan1 (1) Đnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölümü, Malatya, Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Bu çalışmanın amacı tekerlekli sandalye kullanan bedensel engelli bir bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programının antropometrik özelliklere, fiziksel uygunluk parametrelerinin ve tekerlekli sandalye kullanma becerileri üzerine olan etkilerini incelemektir. Yöntem: Araştırma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Olgu 21 yaşında, 167 cm boyunda ve 87 kg ağırlığında paraplejik bedensel engelli bir erkektir. Araştırma bireyin rızası ile gerçekleştirilmiştir. Birey bu araştırmadan önce hiç düzenli fiziksel aktivite yapmamıştır. Bireyin antrenman programına başlamadan önce ve programın sonunda antropometrik özelliklerini (boy, vücut ağırlığı BKĐ), fiziksel uygunluk parametrelerini (kardiyorespiratuar ve kassal endurans, sürat, çeviklik, çabukluk ve koordinasyon) tekerlekli sandalye kullanma becerisini tespit etmek için bir dizi ölçüm ve testler yapıldı. Yapılan fiziksel aktiviteler toplamda 20 hafta sürmüş olup, haftada 3 gün gerçekleştirilmiş ve toplamda 94 saat sürmüştür.Uygulanan fiziksel aktivite programı kapsamında spor tekerlekli sandalyelerinin kullanımı ile ilgili eğitim verilmiştir. Bireyin aerobik ve anaerobik dayanıklılığını arttırıcı çalışmalara yer verilmiştir. Uygulanan programın sonunda elde edilen ön test- son test sonuçları SPSS 17 paket programı kullanılarak “Two Related Samples” testi ile incelendi. Bulgular: Bireye uygulanan 20 haftalık fiziksel aktivite programı sonunda yapılan istatistiksel analiz sonuçlarına göre bireyin antropometrik ölçüm sonuçları; vücut ağırlığı, VKĐ, fiziksel uygunluk parametreleri; fiziksel performans testleri; 30 m sürat, 20 m mekik ve slalom parkuru testleri ön test–son test sonuçları arasında anlamlı farklılıklar saptandı (p<0,05). Tartışma ve Sonuç: Araştırmada sonucunda bireyin ön test ve uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programı sonunda elde edilen son test sonuçlarına göre bedensel engelli bir bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programı; vücut ağırlığı, VKĐ, sürat, dayanıklılık, kuvvet, çabukluk, koordinasyon ve tekerlekli sandalye kullanma becerilerinin gelişime önemli katkılar sağlamıştır. Sonuç olarak bedensel engelli bireylere uygulanacak bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programlarının bu bireylerin genel sağlığı, yaşam kalitesinin artması, spora katılımlarının artması ve sosyalleşmesi bakımından oldukça önemli olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Paraplejik, Fiziksel Aktivite, Engelli, Performans 346 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 122. SPASTĐK BĐREYĐN FĐZĐKSEL YAPISINA VE BECERĐLERĐNE SUDA EGZERSĐZ VE SPOR ÇALIŞMALARININ ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ Đlkay ALKAN 1 (1) Đnönü Üniversitesi,Beden eğitimi ve spor yüksek okulu,Türkiye ÖZET Amaç: Spastisitesi olan bir bireyin üç buçuk aylık suda egzersiz ve spor çalışması sonrası meydana gelen fiziki değişiklikleri incelemektir. Yöntem: Çalışma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Çalışmaya 18 yaşında, spasitisesi olan kız birey alınmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen sekiz fiziksel beceriyi ölçen “temel beceri gözlem formu” kullanılmıştır. Formda çalışmalar öncesi ( ön-test ) ve sonrası (son-test ) uygulanmıştır. Fiziksel çalışmalar toplamda 14 hafta sürmüş olup, haftada iki gün 90 dakikalık seanslarla gerçekleştirilmiştir. Egzersiz programı kapsamında ayak çırpma, yana açma ( bacak ), öne açma ( bacak ), kol çırpma, yana açma ( kol ), suda yürüme ( denge ), suda sıçrama ( denge ) , suda nefes alıpverme fiziksel çalışmaları yapılmıştır. Bulgular: Araştırma bulgularında engelli bireyin ön test uygulaması sonucunda 40 puanlık gözlem formunda 15 puan alırken, 14 haftalık çalışma sonucunda son test uygulaması sonucunda gözlem formunda 29 puan almıştır. Sonuç: Araştırmanın sonucunda spasitisesi bulunan engelli bireyin, çalışmadan önce kol ve bacaklarında eğrilik olması, yürürken sol ayağını içe atması, boyunun olduğundan kısa görünmesi, elini etkin kullanamaması gibi eksikliklerinde 3 buçuk aylık havuz çalışması sonrası gözle görülür düzelme ve gelişme saptanmıştır. Çalışma Tanımı: Çalışmada 14 hafta boyunca yaklaşık 90’ar dakikalık çalışmalar yapılmıştır. Birey 18 yaşında kızdır. Engelliliği ise doğumdan sonra gerçekleşmiş ve kas spasitisesi bulunmaktadır. Özellikle sol bacak kasında kısalık olduğundan bacak eğri ve kısadır. Kolları ise dirsekten bükülü olup kolay şekilde açamamaktadır. Sol ayağı da içe dönüktür. El parmakları eklem yerlerinden içe bükülüdür. Spastisite, adelelerin aşırı derecede kasılması, sertleşmesi ve istem dışı spazmların oluşmasıdır. Spastisitenin, hafif sertlikten aşırı kontrol edilemeyen kasılmalara kadar uzanan geniş bir aralığı vardır. Yapılan havuz çalışmaları, bireyin kasılmalarını azaltmak, kas gerginliğini hafifletmek ve germe hareketleri ile bozuk olan uzuv bölgelerini düzeltme yönündedir. Đlk önce birey ile ayak ve bacak egzersizleri yapıldı. Kaslarının hareket hızının öğrenilmesi için süre tutularak bireyin ne kadar ayak çırptığı kaydedildi. Ayaklarına 1er kiloluk ağırlıklar takılarak kaslarının güçlenmesi sağlandı. Đlk çalışmada yapılacak olan fiziksel beceri çalışmalarının denemesi alınarak kapasitesi görüldükten sonra arttırmaya yönelik çalışmalar yapıldı. Ayak çırpma çalışması sayı – set şeklinde yapıldı. Yana açma çalışmasına aynı şekilde devam edildi. Suya girme korkusu olduğundan, suya girilerek nefes egzersizlerine başlandı. Đlk çalışmalarda başarısız olan birey, üç seans sonra dışarıda nefes alıp, su içinde nefes verme çalışmasını başardı. Bu da bireyin rahat olması açısından önemli fayda sağlamıştır. Su içinde sol bacak çalışmasının 347 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) üzerine düşülerek yan pozisyonda durup ayağını düz şekilde öne doğru uzatması istendi. Bu poziyonda ayak tarafımdan tutulup ayak parmak kısımları ekstansiyona getirilerek 10 sn. bekletildi. Bacak kasının uzaması ve gevşemesi için bu çalışma yapıldı. Tüm çalışmalar gittikçe sayısı artan sayı ve set şeklinde yapıldı. Su içinde önce destekli ardından bacaklar güçlendirilerek desteksiz yürümesi de saglandı. Sol bacağının kısa olması ve yere iki ayağı tam basması gerektiğinden denge çalışması için su içinde önce destekli, 2 seans sonra ise desteksiz sıçrama çalışmaları yapıldı. Kol egzersizlerinde ise bireyin yardımsız kıyafet giyememesi, fermuar çekememesi gibi eksiklikleri vardı. Yapılan kol egzersizlerinde önce iki kol önde uzatılarak suda çırpma egzersizi, ardından ise dirseklerden bükük olduğundan yine düz şekilde iki yana açıp- kapama egzersiz çalışmaları yapıldı. Belirli sayı ve setler tamamlandıktan sonra çalıştırılan bölge gerdirilerek kasların uzaması ve gevşemesi sağlandı. Bükülen kısmın aksi bölgeden uyarı verilerek bireyin artık kendi kendine suda gevşemenin de etkisi ile açması istendi. Kolları yana açarken sürekli el parmakları da açık tutularak suyun kaslar üzerindeki etkisiyle parmakların düzelmesi sağlandı. Çalışmalarda alınan olumlu dönüte göre suda yüzme sporunun yapılabilmesi için suya uzanarak ayak çırpma, kulaç atma, suda kayma çalışmaları da yapıldı. 14 haftalık çalışma sonrasında bireyin boyunda 3 santimetrelik uzama görüldü. Kollarında gözle görülür iyileşme, bacaklarında ve ayağında eğriliğin hafiflediği görüldü. Temel becerilerini gerçekleştirmede zorlanan bireyde, yapılan çalışmalar daha rahat yürümesini, kıyafetlerini yardımsız (yavaş da olsa) giyip- çıkarmasını, fermuar çekebilmesini, düğme ilikleyebilmesini ve bir çok temel gereksiniminde iyileşme sağladı. Kaynaklar 1- T. C. Başbakanlık Özürlüler Đdaresi Başkanlığı Aile Eğitim Rehberi Ortopedik Özürlüler 2008, s.31, s.32, s.33 2- Đnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz Ve Spor Bölümü Engellilerde Egzersiz Ve Spor Ders Notları 3- Đnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz Ve Spor Bölümü Hidroterapi Ders Notları 4- http://www.tftr.org.tr/tr/static/hasta_bolumu/spastisite Anahtar Kelimeler: Spastisite, Egzersiz, Spor 348 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 164. HAFĐF DERECEDE ZĐHĐNSEL ENGELLĐ VE OTĐZMLĐ BĐR BĐREYE UYGULANAN FĐZĐKSEL AKTĐVĐTE PROGRAMININ BAZI FĐZĐKSEL UYGUNLUK PARAMETRELERĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ: BĐR OLGU SUNUMU Onur DOĞAN 1 , Mustafa SAĞNAK 1 , Semra BATUR 1 (1) Đnönü Üniversitesi,Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu,Türkiye (1) Đnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölümü, Malatya, Türkiye. ÖZET Giriş ve Amaç: Bu çalışma Đnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölümü Yaz Staj Uygulaması kapsamında gerçekleştirilmiştir. Zihinsel engelli ve otizmli bireylerin eğitiminde bire bir yapılan çalışmalar bireylerin gelişimi için önemlidir. Bundan dolayı çalışma bir bireyle gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı hafif derecede zihinsel engelli ve otizmli bir bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programının antropometrik özelliklere, fiziksel uygunluk parametreleri üzerine olan etkilerini incelemektir. Yöntem: Araştırma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Olgu 6 yaşında, 128 cm boyunda ve 23 kg ağırlığında, hafif derecede zihinsel engelli ve otizmli bir erkektir. Araştırma bireyin ailesinin rızası ile gerçekleştirilmiştir. Birey bu araştırmadan önce herhangi bi düzenli fiziksel aktiviteye katılmamıştır.. Bireyin antrenman programına başlamadan önce ve programın sonunda antropometrik özelliklerini (boy, vücut ağırlığı BKĐ), fiziksel uygunluk parametrelerini (kardiyorespiratuar endurans,el kavrama kuvveti) motorik becerileri(denge,esneklik) tespit etmek için bir dizi ölçüm ve testler yapıldı.Bu testler zihinsel engellilerin motorik becerilerini ölçmede kullanılan’’Brockport Test Bataryası’’içerisinden seçilmiştir.Yapılan fiziksel aktiviteler toplamda 12 hafta sürmüş olup, haftada 3 gün gerçekleştirilmiş ve toplamda 54 saat sürmüştür. Yapılan çalışmalarda bireyin engel derecesi ve davranış problemleri göz önünde bulundurularak hazırlanan antrenman programına uyulmuştur. Bu antrenman programı içerisinde bireye; hareketlilik egzersizleri (yürüme, hafif tempo ile koşma, olduğun yerde sıçrama, top atarak peşinden koşma,topu havaya atma sek sek yapma ) top ile yapılan egzersizler (atma,tutma,kavrama,sektirme,hedefe doğru atma,renklere göre topları hedefe atma,top taşıma ) denge egzersizleri (statik ve dinamik denge egzersizleri) esneklik çalışmaları( plates topu üzerinde esneklik arttırıcı uygulamalar). Bireyin kuvvetsizlikten dolayı hareket etme problemleri olduğu için özellikle kuvvetlendirme hareketliliğe yönelik yönelik çalışmalar yaptırılmıştır. Çalışmalarda zihinsel engelli bireylere ve otizmli bireylere uygulanan model olma ve sabit bekleme süreli öğretim yöntemi kullanılmıştır. Genel anlamda çalışmalarda; 1.Ay 10 dakika ısınma koşusu ve streching, daha sonra 10 dakika bireyi derse motive etme anlamında oyun formatında uygulamalar, 5 dakika dinlenme, 20 dakika programın esas evresi gerçekleştirilir. Yani öğretim yöntemi kullanılarak uygulama yaptırılır. Daha sonra 5 dakika bireyin sevdiği çalışmalar uygulatılır. 10 dakikalık soğuma egzersizi yaptırılır. 2. Ay ise 10 dakika ısınma streching daha sonra 5 dakika bireyi derse motive etme anlamında oyun formatında uygulamalar, 5 dakika dinlenme, 30 dakika programın esas evresi gerçekleştirilir, 5 dakika dinlenme,20 dakika bireyin sevdiği çalışmalar, 10 dakika soğuma egzersizleri yaptırılır. Uygulanan fiziksel aktivite programı kapsamında bireyin motorik özelliklerini geliştirmeye 349 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) yönelik eğitim verilmiştir. Uygulanan programın sonunda elde edilen ön test- son test sonuçları incelendi. Bulgular: Bireye uygulanan 8 haftalık fiziksel aktivite programı sonunda yapılan istatistiksel analiz sonuçları bilgisayar ortamına aktarıldı. Windows Office Excel 2010 programında ön-test ve son test ölçümleri arasındaki farklılıklar yüzde olarak ölçüldü. Buna göre bireyin antropometrik ölçüm sonuçları; vücut ağırlığı, VKĐ, bazı fiziksel uygunluk parametreleri; denge testleri; duvarda denge, sandalyede denge, esneklik testleri; otur-eriş, omuz esnekliği, el kavrama kuvveti ön test–son test sonuçlarına göre; otur-eriş esneklik testi % 25 , mekik % 150, omuz esnekliği % 11.11 ,duvarda denge % 25,gövde kaldırma % 10.83 , sandalyede denge % 14.47 , flamingo denge % 100 , ağırlık % 6.52 ,BKĐ % 7.14 anlamlı farklılıklar saptandı. Tartışma ve Sonuç: Araştırmada sonucunda bireyin ön test ve uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programı sonunda elde edilen son test sonuçlarına göre hafif derecede zihinsel engelli ve otizimli bir bireye uygulanan bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programı; vücut ağırlığı, kardiyorespiratuar endurans, el kavrama kuvveti, esneklik, denge gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. Sonuç olarak hafif derecede zihinsel engelli ve otizmli bireylere uygulanacak bireyselleştirilmiş fiziksel aktivite programlarının bu bireylerin genel sağlığı, yaşam kalitesinin artması, spora katılımlarının artması ve sosyalleşmesi bakımından oldukça önemli olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Hafif Derecede Zihinsel Engelli, Otizm , Fiziksel Aktivite, Antropometri, POS 172. DÜZENLĐ FĐZĐKSEL AKTĐVĐTENĐN DOWN SENDROMLU BĐR ÇOCUKTA BAZI TEMEL JĐMNASTĐK BECERĐLERĐ ÜZERĐ ETKĐSĐ Mahmut Sami KARAASLAN, Serkan MAMAK, Gülten ALTUNSUYU, Burhan Dikmen Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Đnönü üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş ve Amaç: Bu araştırmanın amacı down sendromlu bir bireyin yapılacak düzenli fiziksel aktivitelerle bazı temel jimnastik becerilerindeki gelişimlerini gözlemlemektir. Yöntem: Araştırma modeli deneysel bir yöntem olup tek vaka çalışmasıdır. Araştırmaya down sendromlu, sağlıklı, üç yaşında, erkek bir birey tabi tutulmuştur. Birey bu araştırmadan önce hiç 350 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) düzenli fiziksel aktivite yapmamıştır. Araştırma bireyin ebeveyninin rızası ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilecek verileri kaydetmek için araştırmacılar tarafından oluşturulan temel jimnastik becerilerinden beşini ölçen beceri gözlem formu kullanılmıştır. Bu formda bir beceriyi; 'hiç yapmama' (0 puan), 'düşük seviyede yapma' (1 puan), 'orta seviyede yapma' (2 puan), 'iyi seviyede yapma' (3 puan), ve 'çok iyi seviyede yapma' (4 puan) şeklinde beş farklı standartta ölçeklendirme kullanılmıştır. Formda alınabilecek toplam puan 0 ile 20 puan arasında değişkenlik göstermektedir. Temel jimnastik becerileri gözlem formu çalışmalar öncesinde öntest olarak ve sonrasında son-test olarak uygulanmıştır. Fiziksel aktiviteler toplam beş hafta sürmüş olup haftada iki gün, kırk beş dakikalık çalışma süreleriyle gerçekleşmiştir. Yapılan fiziksel aktiviteler kapsamında Sıçrama, Öne Takla Atma, Solucan Yürüyüşü (oturur pozisyonda gövde yere dik, bacaklar yere paralel, eller avuç içlerinden yere konulup destek alınıp, kalça yerden kaldırılıp, dizler bükülerek ileri doğru hareket edilip oturarak mesafe kat etme), Kurbağa Sıçrayışı (ayakta dizler 30 derece civarında bükülü, bel öne doğru 30 derece civarında eğik, kollar dizlere paralel uzatılarak sıçrama) ve Tavşan Sıçrayışı (eller ve ayaklar yerde, dizler tam bükülü, önce ellerle öne doğru mesafe alınırken devamında ayakların yeri itmesiyle öne doğru sıçrama) olmak üzere temel jimnastik becerilerinden beşinin gelişimi ile ilgili fiziksel çalışmalar yapılmıştır. Bulgular: Araştırma sonucunda çalışma yapılan engelli bireyin maksimum 20 puan alınan formdan ön-test uygulamasından 4 puan, beş haftalık çalışma sonucunda son-test uygulamasından 14 puan aldığı belirlenmiştir. Tartışma ve Sonuç: Yapılan çalışma ve araştırma sonucunda engelli birey, maksimum 20 puanlık temel jimnastik becerileri gözlem formu kapsamında ön-testten 4 puan, son-testten 14 puan almıştır. Ön-test ve fiziksel çalışmalar akabinde ki son-test sonuçlarına bakıldığında down sendromlu bireylere uygulanacak düzenli fiziksel aktivite çalışmalarıyla, bu bireylerin temel jimnastik becerilerinde gelişim görülebileceği saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Down Sendromu, Düzenli Fiziksel Aktivite, Temel Jimnastik Becerileri. POS 10. 12-14 YAŞ GRUBU BAYAN FUTBOLCULARLA, SEDANTERLERĐN BAZI MOTORĐK ÖZELLĐKLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI Tuncay ERÇĐN 1 , Mustafa ÖZDAL 1 , Mürsel BĐÇER 1 (1) Gaziantep Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye ÖZET Araştırmanın Tanımı: Sporun toplumsal yaşam içerisindeki işgal ettiği yer gün geçtikçe büyük boyutlara ulaşmaktadır (1). Ülkemizde çevresel ve toplumsal kültür yapılarının değişmesine paralel olarak ailelerin çocuklarını spora yönlendirmesinde popüler sporları tercih ettikleri gözlenmektedir. Spor çocuğun çok yönlü gelişmesinde ve sosyalleşmesinde önemli rol oynadığı 351 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) için, erken yaşlarda spora başlaması tavsiye edilmektedir (2). Günümüzde sporun toplum ve toplum sağlığı acısından önemi daha iyi algılanmakta, bu da spor biliminde olumlu gelişmelerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Özellikle oyun çağındaki çocukların gelişen teknolojiyle birlikte bilgisayar vb. oyunlardan dolayı hareketsizlik ve buna bağlı olarak çeşitli gelişimsel problemlere sebep olduğu sıkça tartışılan bir konudur. Đnsan hareket eden bir varlıktır ve hareket edebildiği sürece yaşamaktadır. Hareket kalitesi de zamana paralel olarak ilerlemektedir (3).Spor büyüme çağındaki çocukların fiziksel, fizyolojik ve kişilik gelişimi yönünden yararlı ve gereklidir (4). Amaç: Çalışmamızın amacı 12-14 yaş grubu bayan futbolcular ile sedanterlerin bazı motorik özelliklerini incelemektir. Materyal ve Metod: Çalışmaya Gaziantep Akkent Orta Okulu yıldız bayanlar futbol takımında yer alan yaş ortalaması 13,03±0,72 yıl olan 30 öğrenci ile aynı okulda spor yapmayan yaş ortalaması 13,07±0,83 yıl olan 30 bayan öğrenci gönüllü olarak katılmışlardır. Grupların yaş, boy, ağırlık, denge, esneklik ve sürat değerleri ölçülmüştür. Elde edilen veriler SPSS 16.0 istatistik programında Independent Samples T testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Tanımlayıcı parametreler olan yaş, boy ve kilo verilerinde gruplar arasında anlamlılık bulunmamıştır (p>0,05). Esneklik, denge, 10 metre ve 20 metre ölçümlerinde ise istatistiksel olarak sporcu ve sedanterler arasında sporcular lehine anlamlılık bulunmuştur (p<0,05). Tanımlayıcı değerler olan yaş, boy, kilo verilerinde anlamlılık çıkmaması ölçülen motorik özelliklerde çıkan anlamlılığın geçerliğini pekiştirmiştir. Sonuç: Sporcu grubun motorik özelliklerinin sedanter gruba göre anlamlı düzeyde yüksek olması egzersizin 12-14 yaş grubu bayanlarda motorik özelliklere olan olumlu etkisini ortaya koyduğu söylenebilir. Kaynaklar: 1. Alkurt Z. Sportif Eğitimlerin Fiziksel ve Sportif Gelişime Etkisi 2. Hamamcıoğlu Ö, Kaya Y. Basketbol Sporunun 7-12 Yaşlarındaki Erkek Çocuklarındaki BoyKilo Ve Vücut Yağ Oranına Etkisi 3. Sunay H. (1994) “Okul Öncesi Eğitimde 5-6 Yaş Grubu Beden Eğitimi, Oyun Etkinlikleri ve Önemi”. Çağdaş Eğitim Dergisi, Ankara Sayı 205. SS: 70-83. 4. Çetin HN. (1999) Toplum Sağlığı için Spor, Onay Ajans. Ankara. S: 72 Anahtar Kelimeler: Spor, Sedanter, Motorik özellikler, Bayan 352 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 15. ELĐT GÜREŞÇĐLER ĐLE JUDOCULARIN FĐZĐKSEL UYGUNLUK VE SOLUNUM PARAMETRELERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI Ahmet KOYUNLU 1 , Önder DAĞLIOĞLU 1 , Mustafa ÖZDAL 1 (1) Gaziantep Üniversitesi,beden eğitimi ve spor yüksek okulu,Türkiye ÖZET Önem: Güreş ve judo branşları bu fiziksel özellikleri içinde barındıran kompleks bir spor dallarıdır. Güreş; bütün vücut bölümlerinin birlikte çalışmasını gerektiren cesaret hareket süresi, refleks, beceri, dayanıklılık ve kuvvet isteyen bir faaliyet ve spor branşıdır (1). Judo; oldukça büyük zihinsel ve bedensel hünerin gerektirdiği ve mükemmel bir canlı mücadelesi gerektiren bir spor dalıdır (2). Spor branşları sporcunun fiziksel uygunluk ve solunum özellikleri üzerinde üst seviyede belirleyicilerdir. Bunun sebebi branşların antrenman planlamaları ve yapılan çalışmaların farklılık göstermesidir. Bu farklılıkların saptanması iki aynı özellikte görülen güreş ve judo branşlarının fiziksel uygunluk ve solunum özelliklerinin farklılıklarını ortaya çıkaracaktır. Amaç: Bu çalışmanın amacı, elit güreşçiler ile judocuların fiziksel uygunluk ve solunum parametrelerinin karşılaştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmaya, Gaziantep ilinde bulunan ulusal ve uluslararası müsabakalara katılmış ve düzenli olarak antrenman yapan sağlıklı 12 erkek güreşçi ve 12 erkek judocular katılmıştır. Deneklere fiziksel uygunluk parametreleri olarak; yaş, vücut ağırlığı, boy, deri altı yağ oranı, pençe kuvveti, 20 m. Sprint testleri, 20 m. mekik koşusu, dikey sıçrama, istirahat kalp atım sayısı, sistolik ve diastolik kan basıncı ölçümleri; solunum parametreleri olarak vital kapasite, zorlu vital kapasite ve maksimal istemli ventilasyon ölçümleri yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS for Windows 16.0 paket programında analiz edildi. Đkili grupların karşılaştırmasında Independent Samples T testi kullanıldı. Bulgular: Güreşçiler lehine sağ ve sol pençe kuvveti değerlerinde p<0.05 düzeyinde anlamlılık bulunmuştur. Diğer parametrelerde anlamlılık bulunmamıştır (p>0,05). Sonuç: Sonuç olarak; güreşçiler ve judocuların fiziksel uygunluk ve solunum parametreleri açısından benzer özellikler taşıdığı söylenebilir. Tablo 1. Güreşçi ve judocuların fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin karşılaştırılması Değişken Grup N Ortlama Std. Sapma Güreşçi 12 20.00 1.76 Judocu 12 20.00 1.54 Güreşçi 12 172.92 5.88 Judocu 12 174.08 6.35 Güreşçi 12 71.41 12.10 Vücut Ağırlığı (kg) Judocu 12 72.33 BKĐ (kg/m2) Güreşçi 12 23.75 Yaş (yıl) Vücut Uzunluğu (cm) t p .000 1.000 -.467 .645 16.41 -.156 .878 2.71 -.042 .967 353 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Judocu 12 23.82 4.94 Güreşçi 12 12.61 4.51 Judocu 12 11.27 3.20 Güreşçi Sağ el kavrama kuvveti (kg) Judocu 12 50.04 5.78 12 43.07 8.08 Güreşçi Sol el kavrama kuvveti (kg) Judocu 12 46.16 5.08 12 41.89 6.46 Güreşçi 12 3.26 .18 Judocu 12 3.28 .19 Güreşçi 12 43.25 .06 Judocu 12 42.50 .06 Güreşçi 12 103.94 19.27 Judocu 12 103.06 18.23 Güreşçi 12 46.00 6.61 Judocu 12 45.59 8.67 Güreşçi 12 71.25 7.88 Judocu 12 75.92 8.65 Güreşçi 12 116.33 11.25 Judocu 12 118.83 8.30 Güreşçi 12 75.33 11.16 Judocu 12 73.75 5.50 VYY (%) 20 metre (sn) Dikey sıçrama (cm) Anaerobik (kg.m/sn) MaxVO2(ml/kg/dk) ĐKAS (atım/dk) SKB (mmHg) DKB (mmHg) Güç .842 .409 2.433 .024* 1.798 .086 -.228 .821 .320 .752 .115 .909 .130 .898 -1.382 .181 -.619 .542 .441 .664 *p<0.05 Tablo 2. Güreşçi ve judocuların solunum parametrelerinin karşılaştırılması Değişken Grup N Ortlama Std. Sapma t p FEV1 (lt) Güreşçi 12 3.89 .45 -.178 .860 Judocu 12 3.92 .37 Güreşçi 12 4.20 .51 -.904 .376 Judocu 12 4.37 .42 Güreşçi 12 6.79 1.70 -1.452 .161 Judocu 12 7.77 1.59 Güreşçi 12 92.92 8.12 1.061 .300 Judocu 12 89.75 6.40 Güreşçi 12 6.79 1.70 -1.452 .161 Judocu 12 7.77 1.59 Güreşçi 12 4.91 .93 .650 .522 FVC (lt) DEP (lt) FEV1/FVC (%) PEF (lt) PIF (lt) 354 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) MVV (soluk/dk) VC (lt) ERV (lt) IRV (lt) TV (lt) IVC (lt) Judocu 12 4.47 2.16 Güreşçi 12 4.91 84.80 Judocu 12 4.47 12.77 Güreşçi 12 4.42 .63 Judocu 12 4.39 .74 Güreşçi 12 2.22 .92 Judocu 12 1.73 .48 Güreşçi 12 1.30 .46 Judocu 12 1.46 .52 Güreşçi 12 .91 .41 Judocu 12 1.06 .39 Güreşçi 12 2.54 .50 Judocu 12 2.49 .60 .909 .373 .118 .907 1.629 .117 -.795 .435 -.905 .375 .205 .840 Kaynaklar 1. Avcuoğulları C. 1993. Türkiye Güreş Ligine Katılan Kulüplerin Çalışma Şartları ve Sporcu Kaynakları, Đstanbul Güreş Đhtisas Kulübü Koruma Vakfı Yayınları No:6, C Yayınları Matbaası, Đstanbul, 125s. 2. Uysal, F. Büyük Bayanlar Dünya Şampiyonasına Katılacak Judo A Milli Takımının Hazırlık Dönemi Antrenmanlarının Anaerobik Güç Ve Bazı Antropometrik Parametrelerin Üzerine Etkisinin Đncelenmesi. 2012, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, (Yrd. Doç. Dr. Serdar Eler) Anahtar Kelimeler: Güreşçi, Judocu, Antrenman, Fiziksel Uygunluk, Solunum 355 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 69. FARKLI TAKIM SPORLARI ĐLE UĞRAŞAN SPORCULARIN GÖRSEL VE ĐŞĐTSEL REAKSĐYON ZAMANLARININ CĐNSĐYET VE BRANŞ DEĞĐŞKENĐ AÇISINDAN ĐNCELENMESĐ Tuğba GEZER 1 , Gamze PEKSAYILIR 1 , Musa TUNÇ 1 , Önder DAĞLIOĞLU 1 (1) Gaziantep Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Türkiye ÖZET Amaç: Araştırmamızın amacı farklı takım sporları ile uğraşan erkek ve kadın sporcuların branş ve cinsiyet değişkeni açısından görsel reaksiyon zamanı (GRZ) ve işitsel reaksiyon zamanı (ĐRZ) parametrelerini değerlendirmektir. Yöntem: Araştırmamıza futbol (erkek=10, kadın=10), basketbol (erkek=10, kadın=10) ve voleybol (erkek=10, kadın=10) branşlarından 60 sporcu gönüllü olarak katıldı. Yaş, boy uzunluğu ve vücut ağırlığı verileri tanımlayıcı bilgiler olarak kullanıldı. Araştırma grubunun GRZ ve ĐRZ parametrelerinin ölçümü için kompüterize edilmiş reaksiyon zamanı testleri kullanıldı (GRZ: www.humanbenchmark.com; ĐRZ: cognitivefun.net). Reaksiyon zamanı testlerinde uyarıcıya verilen reaksiyon 5 kez ölçüldü ve ortalama değer milisaniye cinsinden kaydedildi. Elde edilen verilerin analizi için bağımsız t-testi, bağımlı t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanıldı. Bulgular: Tanımlayıcı bilgilerde branşlar arasında istatistiksel farklılık görülmedi (p>0,05). GRZ ve ĐRZ parametrelerinde branş değişkeni ve her branş içinde cinsiyet değişkeni açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Araştırma grubunun tamamı ele alınarak yapılan GRZ ve ĐRZ parametreleri arsındaki analizde ĐRZ parametresi anlamlı düzeyde GRZ parametresinden düşük olduğu belirlendi (p<0,05). Ayrıca tüm branşlarda GRZ parametresinde kadın sporcuların, ĐRZ parametresinde ise erkek sporcuların daha düşük değerlere sahip olduğu tespit edildi. Sonuç: Sonuç olarak, futbol, basketbol ve voleybol branşları ile ilgilenen erkek ve kadın sporcuların görsel ve işitsel reaksiyon zamanları arasında branş ve cinsiyet açısından bir farklılık olmadığı, ancak sporcularda işitsel reaksiyon zamanının görsel reaksiyon zamanından anlamlı düzeyde daha düşük olduğu söylenebilir. Tablo 1. Elde edilen verilerin branşlar arasında yapılan analizi Değişken Yaş (yıl) Boy (cm) Uzunluğu Branş N Ortalama Std. Sapma Futbol 20 22,00 2,49 Basketbol 20 21,65 1,14 Voleybol 20 21,10 0,91 Futbol 20 176,20 6,49 Basketbol 20 181,45 12,81 Voleybol 20 181,85 6,79 F p 1,482 0,236 2,363 0,103 356 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Vücut (kg) GRZ (ms) ĐRZ (ms) Ağırlığı Futbol 20 69,20 9,63 Basketbol 20 75,30 13,94 Voleybol 20 73,55 10,12 Futbol 20 309,15 41,57 Basketbol 20 302,00 34,55 Voleybol 20 322,20 18,31 Futbol 20 198,72 38,53 Basketbol 20 195,35 41,32 Voleybol 20 191,05 13,11 1,519 0,228 1,933 0,154 0,264 0,769 Tablo 2. Futbolcu erkek ve kadınların reaksiyon zamanı verilerinin karşılaştırılması Değişken Cinsiyet N Ortalama Std. Sapma GRZ Erkek 10 319,80 40,42 (ms) Kadın 10 298,50 41,98 ĐRZ Erkek 10 195,89 42,48 (ms) Kadın 10 201,56 36,22 t p 1,156 0,263 -0,321 0,752 Tablo 3. Basketbolcu erkek ve kadınların reaksiyon zamanı verilerinin karşılaştırılması Değişken Cinsiyet N Ortalama Std. Sapma t GRZ Erkek 10 304,60 41,23 (ms) Kadın 10 299,40 28,37 ĐRZ Erkek 10 191,60 49,09 (ms) Kadın 10 199,10 34,11 p 0,329 0,746 -0,397 0,696 Tablo 4. Voleybolcu erkek ve kadınların reaksiyon zamanı verilerinin karşılaştırılması Değişken Cinsiyet N Ortalama Std. Sapma GRZ Erkek 10 324,40 15,09 (ms) Kadın 10 320,00 21,65 ĐRZ Erkek 10 184,60 15,20 (ms) Kadın 10 197,50 6,27 t p 0,527 0,605 -1,159 0,264 357 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 5. Tüm spocuların GRZ ve ĐRZ değerlerinin karşılaştırılması Değişken N Ortalama Std. Sapma GRZ (ms) 60 311,12 33,47 ĐRZ (ms) 60 195,04 33,07 t p 26,678 0,001* *p<0,05 Anahtar Kelimeler: Futbol, Basketbol, Voleybol, Reaksiyon, Cinsiyet POS 114. KADIN FUTBOLCULARIN MEVKĐLERĐNE GÖRE AYAK BĐLEĞĐ ESNEKLĐĞĐNĐN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ Mustafa ÖZDAL 1 , Aylin ERSÜRMELĐ 1 , Çiğdem SEVĐNÇER 1 , Neslihan KURT 1 , Duygu AKSOY 1 (1) Gaziantep Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Türkiye ÖZET Amaç: Çalışmamızın amacı kadın futbolcuların ayak bileği esnekliğinin mevkiler arasında farklılığının incelenmesidir. Yöntem: Çalışmamıza yaş ortalaması 17,86±3,38 yıl olan 35 kadın futbolcu (kaleci n=5, defans n=10, orta saha n=10, forvet n=10) gönüllü olarak katıldı. Yaş, spor yaşı, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi (VKĐ), vücut yağ yüzdesi (VYY, yuhasz formülü) parametreleri tanımlayıcı bilgi olarak kaydedildi. Kadın futbolcuların ayak bileği esnekliği, statik ayak bileği esneklik testi ile ölçüldü. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde tek yönlü varyans analizi ve LSD post-hoc testi kullanıldı. Bulgular: Kadın futbolcuların tanımlayıcı bilgileri açısından mevkiler arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Ayak bileği esnekliği parametresi açısından orta saha oyuncuları ile kaleciler (p=0,013), defans oyuncuları (p=0,012) ve forvet oyuncuları (p=0,018) arasında orta saha oyuncuları lehine anlamlı bir farklılık tespit edildi (p<0,05). Sonuç: Sonuç olarak, ayak bileği esneklikleri açısından kadın orta saha futbol oyuncularının kaleci, defans ve forvet olmak üzere diğer mevkilerde oynayan kadın futbolculardan daha esnek oldukları söylenebilir. 358 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 1. Kadın futbolcuların ölçülen verileri Değişken Yaş (yıl) Spor Yaşı (yıl) Boy (cm) Vücut (kg) Uzunluğu Ağırlığı 2 VKĐ (kg/m ) VYY (%) Mevki N Ortalama Std. Sapma Kaleci 5 19,40 3,21 Defans 10 18,70 3,71 Orta Saha 10 16,50 2,84 Forvet 10 17,60 3,53 Toplam 35 17,86 3,38 Kaleci 5 4,20 2,77 Defans 10 4,70 2,75 Orta Saha 10 3,90 2,81 Forvet 10 4,80 2,82 Toplam 35 4,43 2,69 Kaleci 5 166,20 5,26 Defans 10 162,80 5,16 Orta Saha 10 159,10 5,07 Forvet 10 162,40 8,69 Toplam 35 162,11 6,51 Kaleci 5 59,60 5,37 Defans 10 53,80 6,88 Orta Saha 10 51,30 6,06 Forvet 10 51,20 9,17 Toplam 35 53,17 7,50 Kaleci 5 21,63 2,43 Defans 10 20,25 1,99 Orta Saha 10 20,25 1,97 Forvet 10 19,24 2,07 Toplam 35 20,16 2,12 Kaleci 5 17,20 1,45 Defans 10 15,35 2,18 Orta Saha 10 16,31 3,32 Forvet 10 14,83 1,88 Toplam 35 15,74 2,46 5 55,00 6,52 10 56,30 5,03 3-2 10 62,50 5,54 3-4 Ayak Bileği Kaleci Esnekliği (cm) Defans Orta Saha F p Anlamlı fark 1,124 0,355 - ,221 0,881 - 1,473 0,241 - 1,805 0,167 - 1,517 0,230 - 1,353 0,275 - 3,622 0,024* 3-1 359 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Forvet 10 56,70 4,24 Toplam 35 58,00 5,77 *p<0,05, Mevkiler: 1.Kaleci, 2.Defans, 3.Orta Saha, 4.Forvet Anahtar Kelimeler: Esneklik, Ayak Bileği, Kadın, Futbol, Mevki POS 88. KADINLARIN SERBEST ZAMAN ETKĐNLĐKLERĐNE KATILIMLARINA GÖRE ALGILANAN ÖZGÜRLÜK VE MUTLULUK ĐLĐŞKĐSĐ Esra EMĐR 1 (1) Ondokuz Mayıs Üniversitesi,Spor Bilimleri Fakültesi,Türkiye ÖZET Giriş: Modern dünyada teknolojik gelişmelerle birlikte daha fazla serbest zamana sahip olan birey, stresten uzaklaşmak, dinlenmek ve eğlenmek gibi amaçlarla serbest zamanlarında iş dışında aktivite arayışına girmektedir. Rekreasyonel etkinliklere katılım nedenleri ve elde edilmesi beklenen kazanımlar bireysel farklılık gösterebilir. Örneğin, Neulinger (1981) bireyin serbest zamanlarında isteyerek ve kendi seçimiyle aktiviteye katılım hissi veren algılanan özgürlüğün serbest zaman aktivitelerine katılımın tek temel kriteri olduğunu savunmaktadır (Siegenthaler ve O’Dell, 2000). Kane ve diğ. (1977) göre ise algılanan özgürlük, birey ve aktiviteye katılım davranışı arasında nedensel bir ilişki sağlar ve bireyin aktiviteye katılımında temel oluşturur. Serbest zaman aktivitelerine katılımda özgürlük algısı yüksek bireylerin içsel motivasyonu, yeterlilik ve mutluluk hissi daha yüksektir (Janke ve diğ., 2010). Bireyin olumlu duyguları sık yaşaması, olumsuz duyguları az yaşaması olarak tanımlanan mutluluk (Argyle ve ark., 1989) bireyin kendini nasıl algıladığıyla yakından ilgilidir (Eryılmaz, 2010). Mutluluk düzeyini etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik yapılan araştırmalara göre serbest zamanlarda yapılan amaçlı etkinlikler mutluluk düzeyini % 40 etkilerken, cinsiyet, yaş gibi demografik değişkenler ve genetik faktörler mutluluğu %60 oranında etkilemektedir (Lyubomirsky ve diğ., 2005). Toplumsal yapının yüklediği toplumsal cinsiyet rolleri kadınlar ile erkeklerin farklı serbest zaman sürelerine sahip olmalarını ve serbest zamanlarını değerlendirme biçimlerini etkilemektedir. Kadının serbest zaman etkinliklerine katılımı toplumsal cinsiyet rolleri ile kısıtlansa da Henderson (1989) serbest zamanı, özgürlük ve kendini dışa vurma biçimi olarak ele almakta ve kadının sınırlayıcı toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsızlaşmasının ve özgürleşmesinin bir aracı olarak görmektedir (Wearing, 1998). Bu noktadan hareketle, bu çalışmanın amacı kadınların serbest zamanlarında algıladıkları özgürlüklerinin ve mutluluk 360 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi ve algılanan özgürlükleri ile mutluluk düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Yöntem: Yapılan araştırmada, çalışmanın hipotezlerine uygun olarak sosyal bilimlerde sıklıkla kullanılan betimsel araştırma modeli kullanılmıştır (Büyüköztürk ve ark., 2011). Çalışmanın örneklem grubunu farklı türdeki rekreasyonel etkinliklere katılan 250 kadın( Ortyaş = 21.33± 2.19) üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak; araştırmacı tarafından geliştirilen ‘Kişisel Bilgi Formu’, ‘Serbest Zamandan Algılanan Özgürlük Ölçeği (SZAÖ)’ ve ‘Oxford Mutluluk Ölçeği-Kısa Form (OMÖ-K)’ kullanılmıştır. Witt ve Ellis (1985) tarafından geliştirilen SZAÖ’nin Türkçeye uyarlaması Yerlisu Lapa ve Ağyar (2011) tarafından yapılmıştır. SZAÖ’nin Türkçe formu 2 alt boyut; (a) bilgi ve beceri ve (b) heyecan ve eğlence ve 17 madden oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında yapılan analiz sonuçlarına göre alt boyutlar için iç tutarlılık katsayısının (a) bilgi ve beceri α= .67 ve (b) heyecan ve eğlence α= .86 olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada kullanılan bir diğer ölçek olan OMÖ-K ise Hills ve Argyle (2002) tarafından geliştirilmiş ve Türkçeye adaptasyonu Doğan ve Akıncı Çötok (2011) tarafından yapılmıştır. OMÖ-K kişilerin mutluluk düzeylerini belirlemek amacıyla geliştirilmiş 7 maddeden oluşan tek boyutlu ve 5’li likert tipinde hazırlanan bir ölçektir. Ölçeğin bu çalışma için Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı ise 0.92’dir. Verilerin değerlendirilmesinde istatistiki yöntem olarak; frekans, aritmetik ortalama, standart sapma; değişkenler arası farklılıkların belirlenmesinde bağımsız örneklem için t-testi, MANOVA, ANOVA ve değişkenler arası ilişkilerin belirlenmesinde Pearson Korelasyon testleri kullanılmıştır. Verilerin parametrik testlerin ön şartlarını sağlayıp sağlamadığına Skewness ve Kurtosis değerleri ve Levene testi sonuçları incelenerek karar verilmiştir (Büyüköztürk, 2008). Bulgular: Çalışma kapsamındaki katılımcıların, OMÖ-K’dan aldıkları toplam puanların aritmetik ortalaması 3.40 ve standart sapması 0.59’dir. SZAÖ puanları incelendiğinde ise faktör bazında en düşük ortalamanın Bilgi ve Beceri boyutunda (3.63), en yüksek ortalamanın da Heyecan ve Eğlence boyutlarında (3.77) olduğu görülmektedir. Yapılan t-testi sonuçlarına göre, katılımcıların OMÖ-K puanları, fiziksel aktiviteye katılım değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir (t=1.687; p>0.05). MANOVA sonuçları, fiziksel aktiviteye katılım değişkeninin SZAÖ alt faktörleri üzerindeki temel etkisinin anlamlı olduğunu göstermektedir [λ=0.974, F(2, 247)=3.342, p<0.05]. Hangi bağımlı değişkenin çok değişkenli anlamlılığa katkı sağladığını anlamak amacıyla yapılan analiz sonuçlarına göre fiziksel aktiviteye katılım ana etkisi açısından ‘Bilgi ve Beceri’ [F(1, 248)=6.350, p<0.05] ve ‘Heyecan ve Eğlence’ [F(1, 248)=5.563, p<0.05] alt boyut puanlarının anlamlı olarak farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Anlamlı farklılığın tespit edildiği tüm alt boyutlarda fiziksel aktiviteye katıldığını rapor eden katılımcıların ortalama puanları fiziksel aktiviteye katılmayanların puanlarından daha yüksektir (Tablo 1). Katılımcıların herhangi bir kulübe (sosyal, kültürel, sportif) üyelik durumlarına göre ortalama puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını test etmek için yapılan analiz sonuçları, katılımcıların OMÖ-K puanlarının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediğini ortaya koymuştur (t=0.585; p>0.05). Buna karşın katılımcıların üyelik durumu değişkenine göre yapılan MANOVA sonuçlarına göre, üyelik durumu değişkeninin SZAÖ alt faktörleri üzerindeki temel etkisinin olduğunu [λ=0.969, F(2, 247)=4.007, p<0.05] göstermiştir. Faktör düzeyinde yapılan analiz sonuçlarına göre ‘Bilgi ve Beceri’ [F(1, 248)=6.336, p<0.05] ve ‘Heyecan ve Eğlence’ [F(1, 248)=7.781, p<0.05] alt boyut puanlarının anlamlı olarak farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. 361 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Anlamlı farklılığın tespit edildiği her iki alt boyutta da herhangi bir kulübe üye olanların ortalama puanlarının diğerlerinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir (Tablo 1). Tablo 1. Fiziksel Aktiviteye Katılım ve Üyelik Durumu Değişkenlerine Göre Ölçek Puanlarının Dağılımı Fiz. Katılıyor Akt. Fiz. Katılmıyor (N=117) (N=133) Akt. Üye Üye Değil (N=138) (N=112) Ort. Ss Ort. Ss Ort. Ss Ort. Ss 3.46 0.62 3.34 0.56 3.45 0.62 3.33 0.54 Bilgi ve Beceri 3.74 0.64 3.53 0.68 3.73 0.64 3.52 0.69 Heyecan ve Eğlence 3.88 0.70 3.67 0.71 3.88 0.71 3.64 0.69 OMÖ-K Toplam SZDÖ Katılımcıların OMÖ-K puanlarının gelir durumu değişkenine göre anlamlı olarak farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan ANOVA sonucunda aradaki farkın anlamlı olmadığı bulunmuştur [F(2, 247)=0.261, p>0.05]. Benzer şekilde, MANOVA sonuçları da, gelir durumu değişkenine göre SZAÖ alt faktörleri üzerindeki temel etkisinin anlamlı olmadığını göstermektedir [λ=0.997, F(2, 247)=0.209 p>0.05]. Tablo 2. OMÖ-K Ve SZAÖ Puanları Arasındaki Korelasyon Sonuçları OMÖ-K Toplam OMÖ-K Toplam 1 Bilgi ve Beceri 0.291** Heyecan ve Eğlence 0.285 ** Bilgi ve Beceri Heyecan ve Eğlence 1 0.795** 1 ** p<0.01 Katılımcıların OMÖ-K ve SZAÖ alt faktörlerinden aldıkları puanlar arasındaki korelasyon katsayıları pozitif yönde ve düşük düzeyde anlamlı bulunmuştur (Tablo 2). Tartışma ve Sonuç: Çalımadan elde edilen temel bulgular incelendiğinde, katılımcıların OMÖK puanlarının ortalamanın üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, kadınların SZAÖ’nin ‘Heyecan ve Eğlence’ boyutunda en yüksek ortalamaya sahip olduğu ve ulaşılan bu sonucun Yerlisu Lapa ve Ağyar (2012) tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarıyla benzerlik gösterdiği görülmektedir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre serbest zamanlarında fiziksel aktivieteye katıldığı bildiren katılımcıların puanları katılmayanlardan daha yüksektir ve bu sonuç literatürdeki bazı araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir (Yerlisu Lapa ve Ağyar, 2012; 362 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Wu ve Ark, 2010; Şener, 2009) Yine benzer şekilde araştırma sonuçları katılımcıların SZAÖ ölçeğinden aldıkları puanların herhangi bir kulübe/derneğe üye olma değişkenine göre anlamlı olarak farklılaştığını göstermektedir. Anlamlı farklılığın herhangi bir kulübe/derneğe üye olan katılımcıların lehine olduğu görülmektedir. Ulaşılan bu iki sonuç incelendiğinde, fiziksel aktiviteye katılımın ve herhangi bir derneğe üye oluşun, bireylerin rekreasyonel etkinliklere katılım sonucundaki beklentilerinin (heyecan ve eğlence, bilgi ve beceri) karşılanmasında daha etkili olduğu şeklinde yorumlanabilir. Yapılan analizler sonucunda beklenildiği gibi kadınların serbest zamanda algıladıkları özgürlükleri ile mutluluk düzeyleri arasındaki pozitif ilişki olduğu tespit edilmiştir. Janke ve diğ. (2010)’nın yaptığı araştırmada da serbest zaman aktivitelerine katılımda özgürlük algısı yüksek bireylerin mutluluk hissinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç, kadınların geleneksel kadınlık kalıplarına direnmesinin ve özgürleşmesinin bir aracı olarak görülen serbest zaman aktivitelerine katılımın (Henderson, 1989; Green, 1998) kadınların mutluluk düzeyleri ve algıladıkları özgürlüklerini olumlu yönde etkilediği şeklinde yorumlanabilir. Araştırmanın bazı sınırlılıklarına rağmen (yaş, katılımcı sayısı) rağmen gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alan Türkiye’deki kadınların mutluluk düzeylerini ve rekreasyonel aktivitelere katılım sonucunda algıladıkları özgürlük düzeylerinin belirlenmesine yönelik elde edilen sonuçların serbest zaman ve spor bilimleri literatürüne bazı ek bilgiler sunacağı düşünülmektedir. Gelecekte yapılacak çalışmalar; farklı egzersiz ortamındaki bireylerin katılımı ile ve nicel analizler sonucunda ortaya çıkan istatistiksel sonuçların daha iyi ve derinlemesine anlaşılması için nitel araştırmaların kullanılması ile gerçekleştirilebilir. Seçilmiş Kaynakça 1- Doğan, T. & Akıncı Çötok, N. (2011). Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formunun Türkçe Uyarlaması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 4(36), 165-172 2- Janke, M. C., Carpenter, G., Payne, L.L. & Stockard, J. (2010). The role of life experiences on perceptions of leisure during adulthood: A longitudinal analysis. Leisure Sciences, 33(1), 52-69. 3- Yerlisu Lapa, T. & Ağyar, E. (2011). Cross-Cultural Adaptation of Perceived Freedom in Leisure Scale. World Applied Sciences Journal (WASJ). 14(7): 980-986. Anahtar Kelimeler: Serbest Zamanda Algılanan özgürlük, Mutluluk, Serbest Zaman, Kadın 363 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 154. ĐLKOKUL ÖĞRENCĐLERĐNĐN KATILIM DÜZEYLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ REKREASYON AKTĐVĐTELERĐNE Gizem KARAKAŞ 1 , Hakan KOLAYĐŞ 1 (1) Sakarya Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı ilkokulda öğrenim gören öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım düzeylerini incelemektir. Çalışmaya tesadüfi örneklem yöntemiyle ilkokulların 6, 7 ve 8. sınıflarında okuyan yaş ortalamaları xyaş:12,98±1.01 olan toplam 550 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmada araştırmacı tarafından hazırlanan rekreasyon aktivitelerine katılım anketi kullanılmış ve ayrıca araştırma grubuna ait demografik bilgilerine ilişkin sorulara da yer verilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistiksel yöntem ve değişkenler arasındaki ilişki olup olmadığını belirlemek amacıyla ki-kare analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın bulgularına bakıldığında çalışmaya katılan öğrencilerinden (n:550) %65,8’inin rekreasyon aktivitelerine katıldığı, %34,2’sinin ise rekreasyon aktivitelerine katılmayı tercih etmedikleri bulunmuştur. Yapılan pearson ki-kare analiz sonuçlarına göre, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları ile aile gelir düzeyi arasında, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları ile okulda spor salonu bulunması arasında, rekreasyon aktivitelerine katılmada ailenin desteği ile öğrencilerin spor yılları arasında ve öğrencilerin aktivitelere katılım durumları ile öğrencilerin spor yılları arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmış (p<0.05) diğer değişkenler arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır (p>0.05). Sonuç olarak, ilkokul öğrencilerinin rekreasyon aktivitelere katılım düzeylerinin farklı değişkenler açısından etkilendiği söylenebilir. Giriş Rekreasyon, insanların mutlu, sağlıklı ve hayattan zevk alarak yaşamalarını sağlayan, teknoloji ve şehirleşmeyle beraber ortaya çıkan sorunların yarattığı bedensel ve moral çöküntülerini ortadan kaldıracak önemli bir eğitim konusudur. Kişiye kendini bulma, özgür seçim yapma imkanı verir. Tersi durumlarda, çoğu zaman ve özellikle genç kuşağı etkileyen olumsuz ve zararlı alışkanlıklara yönelme söz konusu olabilmektedir (Karaküçük, 1999). Olumlu özelliklerin gelişimine yardımcı olan fiziksel egzersizler toplumun her kesiminden bireyin temel gereksinimidir ve her yaş insanın bu gereksinimlerini giderecek serbest zamanı vardır (Kaldırımcı ve diğ., 2009; Karaküçük, 1999). Serbest zamanları en iyi şekilde değerlendirmenin yolu spor, sanat veya kültürle ilgili çeşitli etkinliklerin içinde yer almaktır (Tekin ve diğ., 2009). Bu yüzden beden eğitimi ve rekreasyon etkinliklerinin beraberce ilkokuldan başlayarak götürülmesi genel eğitimin bir parçasıdır. Öğrencilere serbest zamanlarında ilgi ve istekleri doğrultusunda okulun fiziki kullanım alanları ve imkanları yeterince sağlanabildiği taktirde öğrencinin hem genel eğitime hem de serbest zaman değerlendirme eğitimine katkı sağlanmış olacaktır (Karaküçük, 1999;145). Yaman ve Arslan (2009) gençler için sözü edilen rekreasyon etkinliklerinin çoğunlukla spor etkinlikleri olarak algılanması gerektiğini, genellikle gençlerin serbest zaman etkinliklerinin neredeyse tamamının spor olduğunu söylemektedirler. Çocukların gelişimleri için bu denli önemli bir konu olan serbest zamanları olumlu değerlendirme hakkında 364 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) farkındalık ve bilgi sahibi olup olmadıklarının belirlenmesi için bu çalışmanın amacı ilkokul öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım düzeylerinin incelenmesidir. Materyal ve Metod Çalışmaya Đstanbul iline bağlı çeşitli devlet okullarında öğrenim gören ve bu kapsamda tesadüfi örneklem yöntemiyle belirlenen ilkokulların 6, 7 ve 8. sınıflarında okuyan yaş ortalamaları x:12,98±1.01 olan toplam 550 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Çalışma verilerinin toplanmasında öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım düzeylerini belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan rekreasyon aktivitelerine katılım anketi ve demografik sorular katılımcılara yöneltilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistiksel işlemler uygulandıktan sonra, katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin veriler, frekans (f) ve yüzde (%) hesaplanarak çözümlenmiştir. Değişkenler arasındaki ilişki olup olmadığını belirlemek amacıyla ki-kare analiz yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17.0 programında test edilmiş ve anlamlılık düzeyi 0.05 olarak belirlenmiştir. Bulgular ve Sonuç Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamaları X:12,98±1,01; spor yıl ortalamaları X:4,14±2,28 ve aile gelir ortalamaları X:1278,3±753,40 olarak belirtilmiştir. Öğrencilerin %36,2’sinin (n:199) altıncı sınıf, %27,6’sının yedinci sınıf (n:152) ve yine %36,2’sinin (n:199) sekizinci sınıf öğrencisi olduğu tespit edilmiştir. Tablo 1. Aile Gelirine Göre Öğrencilerin Rekreasyon Aktivitelerine Katılım Durumları Ki-Kare Analizi Öğrencilerin Rekreasyon Aktivitelerine Katılımları Toplam Aile Geliri 0-1000 TL 1001-2000 TL 2001-3000 TL Toplam Evet Hayır n 182 110 292 % 62,3% 37,7% 100,0% n 136 70 206 % 66,0% 34,0% 100,0% n 44 8 52 % 84,6% 15,4% 100,0% n 362 188 550 % 65,8% 34,2% p ,008* *p<0.05 Tablo 1’de görüldüğü üzere, öğrencilerin %65,8’i (n:362) rekreasyon aktivitelere katıldığını, %34,2’sinin (n:188) katılmadığı belirlenmiştir. Aile geliri ile öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılmaları arasındaki ilişkinin incelendiği tabloda, aile geliri 0-1000 TL olup rekreasyon aktivitelerine katılan %62,3 öğrenci, rekreasyon aktivitelerine katılmayan %37,7 365 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) öğrenci olduğu, aile geliri 1001-2000 TL arasında olup rekreasyon aktivitelerine katılan %66 öğrenci, rekreasyon aktivitelerine katılmayan %34 öğrenci olduğu ve aile geliri 2001-3000 TL arasında olup rekreasyon aktivitelerine katılan %84,6, rekreasyon aktivitelerine katılmayan %15,4 öğrenci olduğu görülmektedir. Yapılan pearson ki-kare analizi sonucuna göre öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılmaları ile aile gelirleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Tablo 2. Ailelerinin Çocuklarına Destek Vermelerine Göre Öğrencilerin Rekreasyon Aktivitelerine Katılım Durumları Ki-Kare Analizi Öğrencilerin Rekreasyon Aktivitelerine Katılımları Toplam Aile Desteği Evet Hayır Toplam Evet Hayır n 263 148 411 % 64,0% 36,0% 100,0% n 99 40 139 % 71,2% 28,8% 100,0% n 362 188 550 % 65,8% 34,2% p ,120 Ailelerinin çocuklarına destek vermelerine göre öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumlarının incelendiği tablo 2’de ailelerinin desteğini alan %64 öğrencinin aktiviteye katıldıkları, aile desteği almayan %71,2 öğrencinin ise destek almamalarına rağmen aktivitelere katıldıkları tespit edilmiştir. Buna göre yapılan pearson ki-kare analizi sonucuna göre ailelerinin çocuklarına destek vermelerine göre öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmanın analizleri incelendiğinde, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları ile aile gelir düzeyi arasında, öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılım durumları ile okulda spor salonu bulunması arasında, rekreasyon aktivitelerine katılmada ailenin desteği ile öğrencilerin spor yılları arasında ve öğrencilerin aktivitelere katılım durumları ile öğrencilerin spor yılları arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ailenin destek vermesi ile öğrencilerin rekreasyon aktivitelerine katılmaları ve diğer değişkenler arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır (p>0.05). Gül, (2011; 133) çoğunlukla ailenin, çocuğun spora katılımının belirleyicisi olduğunu ve çocukların büyük oranda aileleri istediklerinde spora katıldıklarını belirtmiştir. Çalışmamızda aile desteği ile rekreasyon aktivitelerine katılım arasında anlamlı ilişki bulunmamasının aktivitelere katılmayan öğrencilerin katılanlardan daha az sayıya sahip olmasından kaynaklandığı düşünülebilir. Sonuç olarak, ilkokul öğrencilerinin rekreasyon aktivitelere katılım düzeylerinin farklı değişkenler açısından etkilendiği söylenebilir. Kaynaklar 1- Gül, G. K. (2011). Çocuklar ve Spor. Spor Yayınevi ve Kitabevi. Ankara. 2- Kaldırımcı, M., Tekin, A., Eliöz, M. Tekin, G., Kishalı, N. F. & Kılıç, M. (2006) Rekreasyonel Fiziksel Egzersizin Yaşlıların Fiziksel Uygunluk Ve Depresyon Düzeylerine Etkisi. 9. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Bildiri Kitabı, 813-817. Muğla. 366 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 3- Karaküçük, S. (1999). Rekreasyon: Boş zamanları değerlendirme. Bağırgan yayınevi. 3. Bası. Ankara. 4- Tekin, G.; Amman, M.T; Tekin, A. (2009). Serbest Zamanlarda Yapılan Fiziksel Egzersizin Üniversite Öğrencilerinin Depresyon ve Atılganlık Düzeylerine Etkisi. Uluslararası Đnsan Bilimleri Dergisi. 6,2:148-159 5- Youth, www.soci.ucalgary.ca, er.tar: 20.05.2008. (Akt: Yaman, M. & Arslan, S. (2009). Çocuk ve Gençlik Suçlarının Önlenmesinde Rekreatif Sporlar. International Journal of Human Sciences, 6(1). Anahtar Kelimeler: Rekreasyon Aktiviteleri, Đlkokul, Öğrenci POS 19. ÇOCUK VE GENÇ YAŞTAKĐ SPORCULARIN POZĐTĐF GELĐŞĐMĐ: SĐSTEMATĐK ALANYAZIN TARAMASI Koray KILIÇ 1 , Mustafa Levent ĐNCE 1 (1) Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor, Türkiye ÖZET Son yıllarda sporda pozitif gençlik gelişimi konusunun giderek popülerleşmesi, bu bakış açısıyla çocuk ve gençlerin spor deneyimlerinin incelenmesini önemli kılmaktadır. Pozitif gençlik gelişimi kavramı gençlerin gelişimsel olarak olumlu bir değişim potansiyelinin olduğunu savunmaktadır. Alanyazında, spora katılımın pozitif gençlik gelişimi üzerine önemli bir rolünün olduğu belirtilmesine karşın olumsuz spor deneyimlerinden de sıkça bahsedilmektedir. Yalnızca spora katılımın her zaman olumlu sonuçlar doğurmayacağı, sosyal ve çevresel faktörlerin doğacak sonuçların üzerinde belirleyici olacağı savunulmaktadır. Bu çalışma, sporda pozitif gençlik gelişimi ile ilgili son on yılda mevcut alanyazında yayınlanmış hakemli dergilerin sistematik olarak değerlendirmesini amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için ilgili bilimsel çalışmalar ulusal (ULAKBĐM Ulusal Veri Tabanları) ve uluslararası (EBSCO servis sağlayıcısı aracılığı ile SPORTDiscuss, ERIC, SocINDEX, Academic Search Complete, PsychARTICLES, PsycINFO) veri tabanları ile taranmıştır. Konu ile ilgili 30 çalışma değerlendirmeye alınmıştır. Bu çalışmalarda spora katılımın çocuk ve gençler üzerindeki olumlu ve olumsuz (psikolojik, sosyal ve gelişimsel) etkileri incelenmiş, hangi formlardaki spora katılımın çocuk ve gençlerin gelişimi üzerinde olumlu etki yapabileceği de gösterilmiştir. Bununla birlikte kapsamlı bir saptama yapabilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyacının olduğu görülmektedir. Buna yönelik araştırma önerileri sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Pozitif Gençlik Gelişimi, Spor, Antrenör Eğitimi 367 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 32. ORTA ÖĞRETĐMDE OKUL ADINA SPOR MÜSABAKALARINA KATILAN VE KATILMAYAN ÖĞRENCĐLERĐN ĐLETĐŞĐM BECERĐLERĐNĐN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ Okan ŞAHĐN, Ahmet GURU KURUŞOĞLU, Hakkı ÇOKNAZ ÖZET Giriş: Đletişim becerisi sosyal iletişim, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim demektir (Canary ve Brian, 1987). Đletişim becerisi, kişiden, karşı karşıya kaldığı olayla ilgili, olası bakış açılarını ve tanımlamaları araştırmayı, soruşturmayı ve bütünleştirmeyi içerir. Bu beceriyi kazanmış birisi, kendisine yöneltilen bir uyarı, eleştiri veya şikâyet karşısında, tek açı yerine çok açıdan anlam verme yeteneğine sahip olabilecektir (Özer, 2006). Bu araştırmanın amacı, orta öğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerileri arasında spor müsabakalarına katılmanın farklılıklar gösterip göstermediğinin ortaya konulmasıdır. Yöntem: Bu araştırma nicel bir araştırma olup, mevcut durumu sorgulayan betimsel bir araştırmadır.Bu araştırmanın evreninin 2014-2015 eğitim öğretim yılında Bolu Merkez Đlçedeki Bolu Fen Lisesi ve Canip Baysal Anadolu Lisesi öğrenim gören 380 öğrenci oluştururken, örneklemini 191 öğrenci oluşturmuştur. Öğretmen adaylarının algılanan iletişim becerilerini değerlendirmek için, Korkut (1996) tarafından geliştirilen, daha sonra üniversite öğrencilerine uyarlanan (Korkut, 1999) Đletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeği (ĐBDÖ) kullanılmıştır. 25 maddelik bu ölçek 5'li Likert tipi bir ölçektir. Bireyler ölçekteki ifadelere katılma derecelerini "her zaman (5), sıklıkla (4), bazen (3), nadiren (2), ve hiçbir zaman (1)” sıklarından birisini işaretleyerek belirtmişlerdir. Ölçekten alınan yüksek puanlar, bireylerin kendi iletişim becerilerini olumlu yönde değerlendirdiklerini ifade etmektedir. Öğrencilerin iletişim becerilerini nasıl algıladıklarını belirleyen ölçekten alınabilecek en yüksek puan 125'tir. ĐBDÖ' nün güvenirlik çalışmasında testin tekrarı yöntemi sonucunda güvenirlik katsayısı .76 olarak bulunmuştur. Ölçeğin iç tutarlılığını saptamak amacıyla hesaplanan Cronbach Alfa Katsayısı ise .80 olarak bulunmuştur (Korkut,1996).Đletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği, Bolu Đl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden izin alınarak Bolu Fen Lisesi ve Canip Baysal Anadolu Lisesi öğrencilerine kendi istekleri doğrultusunda uygulanmıştır.Araştırmada verilerin analizinde betimsel istatistik, IndependentSampel T Test tekniği kullanılmıştır. Bu çalışmada anlamlılık düzeyi çalışmanın başında p<0.05 olarak belirlenmiştir. Bulgular: Okul adına spor müsabakalarına katılan ve katılmayan öğrencilerin iletişim beceri puanları yüksek bulunmuştur.Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına katılan ve katılmayan öğrencilerin iletişim becerileri puanları arasında istatistiksel bir farka rastlanmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına katılan öğrencilerin cinsiyet değişkeni açısından iletişim becerileri puanları arasında istatistiksel bir farka rastlanmadığı tespit edilmiştir(p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına katılmayan öğrencilerin cinsiyet değişkeni açısından iletişim becerileri puanları arasında istatistiksel bir farka rastlanmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor müsabakalarına katılan ve katılmayan erkek öğrencilerin kendi aralarında karşılaştırılmasında da anlamlı bir fark bulunmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda okul adına spor 368 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) müsabakalarına katılan ve katılmayan kız öğrencilerin kendi aralarında karşılaştırılması sonucunda istatistiksel bir farkın olmadığı belirlenmiştir(p>0.05). Sonuç: Sonuç olarak, araştırma yapılan öğrenci grubunda okul adına spor müsabakalarına katılımın onların iletişim becerilerini etkilemediği söylenebilir. Kaynaklar 1- Canary DJ, Brian HS. Approprlateness and Effectiveness; Perceptions of Conflict Strategies. Human Communication Research. 1987; 14 (1): 83–118. 2- Özer K. Đletişimsizlik Becerisi. 6. Baskı, Sistem Yayıncılık, Đstanbul. 2006. Anahtar Kelimeler: Đletişim Becerisi, Spor POS 61. TÜRKĐYE FUTBOLUNDA KALECĐ SORUNU Nevruz BILGĐN 1 , Mehmet ŞAHĐN 2 (1) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye (2) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Türkiye ÖZET Amaç: Türkiye futbolunda kaleci sorunu başlıklı çalışmamızın amacı; yabancı kaleci transferleriyle Süperlig takımları kalelerini yerli kalecilere kapatmaktadır. Yıllardır ülkemizde uluslararası arenada boy gösterecek kaleci yetişmiyor. Ulusal takım kalesini koruma konusunda bile alternatiflerin yabancı kaleciler nedeniyle daraldığı, kaleci yetiştirme düzeni oluşturulamayan bir futbol ortamının sorunları bu çalışmayla irdelenmektir. Kaleciliği futbol adına riski en yüksek mevki olarak kabul etmek gerekiyor.. Sadece futbol adına değil, futbolun mesleki donanımları en yüksek seviyede olması gereken mevki olduğundan dolayı. kalecilik futbolun kendi sınırları içinde kendine ait sınırları olan özerk bölge olarak algılanmalıdır. Aslında takım sporu içinde bireysel bir branşmış gibi kabul edilebilecek yerdir kalecilik. Yöntem: Bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. 15 internet sitesi incelemede yer almaktadır. Türkiye Süper lig veya önceki adlandırmayla birinci lige 1970 sonrası gelen yabancı kaleciler kronolojik olarak incelenmiş ve betimsel olarak yorumlanmıştır. Bulgular: 1994-1995 sezonundan 2007-2008 Sezonuna kadar birinci ligde yer alan yabancı kaleciler ve takımları gruplanmıştır. Sonuç: Türkiye futbolunda kaleci sorunu 40 yıldır sürmektedir. Bu süreç içerisinde transfer edilen iyi-kötü, ucuz-pahalı kaleciler, yaşlı-genç kaleciler olmuştur. Bunların ülke futboluna katkıları tartışma konusudur. Futbol kulüpleri küçük yaş gruplarına yönelik yaptıkları sürekli “futbol okulu” tarzında çalışmaları “kaleci okulu” adı altında ivedilikle yapmalıdır. 369 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yeni yeni parlamaya başlamış kaleciler profesyonel düzeyde yeterli duruma gelmeden büyük kulüplerde kariyerli yabancı kalecilerin arkasında duran yedek haline geliyorlar. Bir anda ve gelişimleri tamamen duruyor. Bu döngüyü kırabilen tek kaleci Rüştü Rençber’dir. “Türkiye'de neden iyi kaleci yetişmiyor?” sorusu futbol çevrelerinde tartışılıyor. Kaleci antrenörlerinin yetersizliğinden, yöneticilerin transfer tutkusundan, yabancı teknik adamların yanlarında yabancı kaleci getirmelerine ve hatta medyanın yabancı kalecileri öven, yerli kalecileri yeren tutumları öne çıkıyor. Anahtar Kelimeler: Futbol, Kaleci POS 87. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR ÖĞRETMEN ADAYLARININ TÜKENMĐŞLĐK DÜZEYLERĐNĐN FARKLI DEĞĐŞKENLERE GÖRE ĐNCELENMESĐ Musa TAŞDEMĐR 1 , Elif Nilay ADA 1 (1) Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Bu araştırma Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda okuyan öğretmen adaylarının tükenmişlik düzeylerinin incelenmesi amacını taşımaktadır. Aynı zamanda çalışmaya katılan öğretmen adaylarının tükenmişlik düzeylerinin farklı değişkenlere göre de incelenmesi, araştırmanın diğer bir amacını oluşturmuştur. Bu araştırma betimsel tarzda bir araştırmadır. Bu araştırma 179 Beden eğitimi ve spor öğretmen adayı üzerinde uygulanmıştır. Araştırmada ortalama, standart sapma, yüzdelik ifadelerinin yanında; ikili ilişkilerdeki farkın anlamlılığını test etmek için t-testi, ilişkilerin anlamlılığı için Pearson korelasyon analizi ve anlamlılığın kaynağını bulmak için Tukey Post-Hoc analizi yapılmıştır. Analizler SPSS 22 kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öğretmen adaylarının tükenmişlik düzeyleri cinsiyete, sınıfa, spor yapma durumlarına göre incelendiğinde, herhangi anlamlı bir farklılık elde edilmemiştir. Ayrıca tükenmişlik düzeyinde yaşa göre anlamlı bir farklılık olup olmadığını incelemek için yapılan bağımsız gruplar t-testi analizinde, yaş ortalaması çok olan grubun tükenme ve duyarsızlaşma alt boyutlarında daha yüksek ortalamalar elde ettiği bulunmuştur (p<0.01). Pearson Kolerasyon analizi sonuçlarına bakıldığında, memnuniyet azaldıkça tükenmişlik ve duyarsızlaşmanın arttığı; memnuniyet arttığında ise yetkinliğin de arttığı belirlenmiştir. Diğer taraftan tükenmişlik arttıkça duyarsızlaşmanın artıp, yetkinliğin azaldığı tespit edilmiştir (p<0.05). 370 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sonuç olarak, yaşın ve memnuniyetin tükenmişliği ve duyarsızlaşmayı etkilediği tespit edilmiştir. Yaşın artması ve memnuniyetin azalması, tükenmişliği ve duyarsızlaşmayı arttırdığı tespit edilmiştir. Memnuniyetin artmasının ise yetkinliği arttırdığı belirlenmiştir. Ayrıca tükenmişliğin duyarsızlaşmayı arttırdığı, yetkinliği ise azalttığı tespit edilmiştir (p<0.05). Anahtar Kelimeler : Beden Eğitimi Ve Spor, öğretmen Adayları, Tükenmişlik POS 100. OKUL ÖNCESĐ 6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARDA 8 HAFTALIK OYUN VE HAREKET EĞĐTĐMĐ PROGRAMININ MOTOR GELĐŞĐM ÜZERĐNE ETKĐSĐ Tuba ŞAHĐN 1 , Uğur ŞENTÜRK 2 (1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Türkiye (2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ,Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı; “Okul öncesi 6 yaş grubu çocuklarda 8 haftalık oyun ve hareket eğitimi programının motor gelişim üzerine etkisinin” Đncelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Okulöncesi 6 yaş deney grubu (n=30) (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çocuklar Evi) kontrol grubu (n=30) (Çanakkale Cumhuriyet ve Arıburun Okulöncesi) toplam 60 çocuk katılmıştır. Araştırma Modeli olarak nicel araştırma yöntemlerinden deneysel yöntem ön test-son test kontrol grup deseni kullanılmıştır. Çalışmada kontrol ve deney gruplarının motor performanslarını ölçmek için ön test olarak Morris, Atwater Williams ve Willmore’un 1980 yılında gerçekleştirdikleri motor performans test protokolünden yararlanılmıştır. Deney grubuna 8 hafta haftada 2 gün 40 dakika “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Programında Yer Alan Motor Gelişimle Đlgili Kazanımlara Yönelik Eğitsel Oyun Etkinlik” programı uygulanırken, Kontrol grubuna haftada 5 gün her sabah 10 dakika Fiziksel Aktivite uygulanmıştır. Ön test ile son test arasındaki fark bağımlı örneklemler için t testi (Paired-Samples t Test) ile analiz edilmiştir. Đstatistiksel işlemler SPSS for Windows 16.0 paket programında yapılmıştır. Sonuçların 0.05 seviyesinde anlamlılığı araştırılmıştır. Bulgular: Çabukluk, Durarak uzun atlama ve Tenis Topu Fırlatma testlerinin analiz sonuçlarına göre kontrol ve deney grupları arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (p>0,05). Denge, Sürat ve Yakalama testlerinin analiz sonuçlarına göre kontrol ve Deney grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. (p<o,05). Kontrol grubu Durarak uzun atlama ve tenis topu fırlatma testleri ortamaları arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. (p>0,05).Deney grubuna ait ön test ve son test arasındaki fark eşleştirilmiş t testi ile analiz edilmiştir. çabukluk, durarak uzun atlama, tek ayak üzerinde dengede durma, tenis topu fırlatma, sürat koşusu ve yakalama testleri arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0,05). 371 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sonuç : Okulöncesi 6 yaş grubu çocuklarda düzenli uygulanan oyun ve hareket eğitimi programının motor gelişim üzerinde etkili olduğu ve motor performans düzeyi, Denge, Sürat ve Yakalama becerilerini anlamlı düzeyde geliştirdiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, Oyun, Hareket Eğitimi, Motor Gelişim POS 101. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) BACKHAND VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ Muhammet YILMAZ 1 , Kadir KOYUNCUOĞLU 2 (1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye (2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye ÖZET Amaç: Çalışmanın amacı, ”Spor Eğitim Modeli Đle Đşlenen Tenis branşına yönelik Backhand (El Dışı) Vuruş tekniğinin Đsabet Üzerindeki Etkisinin” Đncelenmesi. Yöntem: Çalışmada deney ve kontrol gruplu ön test son test yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası, önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmada deney grubuna (n=10) spor eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0 paket programı kullanılmış ve istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Bulgular: Çalışmada spor eğitim modeli deney grubu ve geleneksel kontrol grubunun isabetli vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli (SEM) uygulanan deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir. Sonuç: Çalışma sonucuna bakıldığında tenis branşına yönelik işlenen backhand (el dışı) vuruş tekniğinin isabet oranında, spor eğitim modeli (SEM) programının, geleneksel eğitim modeli programına göre etkili bir model olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, Backhand (El Dışı), Đsabet, Tenis. 372 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 102. SPOR EĞĐTĐM MODELĐ ĐLE ĐŞLENEN (10-12 YAŞ) FORHAND VURUŞLARIN ĐSABET ORANI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ Elif ÇELEBĐ 1, Kadir KOYUNCUOĞLU 2 (1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye (2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü, Türkiye ÖZET Amaç; Araştırmanın amacı ”Spor Eğitim Modeli Đle Tenis Branşına Yönelik Đşlenen Forhand (El Önü) Vuruşunun Đsabet Üzerindeki Etkisinin” incelenmesidir. Yöntem; Bu araştırma deneysel bir çalışma olup ön test son test kontrol gruplu model araştırmanın yapısını oluşturmaktadır. Araştırma grubu; 6. Sınıfta okuyan, 10-12 yaş arası, önceden tenis eğitimi almamış olan random yöntemi ile belirlenen 10 kız, 10 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada deney grubuna (n=10) spor eğitim modeline (SEM) dayalı hazırlanan program, kontrol grubuna (n=10) ise geleneksel yöntem ile hazırlanan 8 haftalık program uygulanmıştır. Kontrol ve deney gruplarının Đsabet üzerindeki gelişimlerini ölçmek için tenis branşına özgü Dyer Pano testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 22,0 paket programı kullanılmış ve istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Bulgular; Araştırma da spor eğitim modeli uygulanan deney grubu ve geleneksel yöntem uygulanan kontrol grubunun isabetli vuruş düzeyleri karşılaştırıldığında spor eğitim modeli uygulanan deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bir fark elde edilmiştir. Sonuç; Araştırma sonucunda Tenis Branşına Yönelik Đşlenen forhand (el önü) vuruşunun isabet oranında, spor eğitim modeli programı uygulanan deney grubunun, geleneksel eğitim modeli programı uygulanan kontrol grubuna göre daha etkili bir öğrenme modeli olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Spor Eğitim Modeli, Forhand (El önü), Đsabet, Tenis. 373 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 138. BEDEN EĞĐTĐMĐ ÖĞRETMENLERĐNĐN ÖĞRETĐMSEL LĐDERLĐK DAVRANIŞLARININ ĐNCELENMESĐ Necati GÜRESES 1, H. Mehmet TUNÇKOL 1 (1) Karadeniz Teknik Üniversitesi, Besyo, Türkiye ÖZET Giriş: Birey ve toplumların gelişmesinde ve ilerlemesinde en önemli faktör eğitimdir. Eğitimin önemi ve gerekliliği gün geçtikçe daha da çok artmaktadır. Bilgi toplumu olmanın ilk şartı, eğitimli insan sayısının artmasına bağlıdır. Problemleri çözmek için yollar arayan, yaratıcı, ilgi ve amaçlarını gerçekleştirmede bencil olmayan, adil, insan ilişkilerinde demokratik ve özerk, sosyal ve kültürel konularda esnek, bütünleyici özellikleri ağır basan, meslek kültürü oluşmuş insanları yetiştirmek ancak eğitimin önem ve gereğine inanmış toplumlarda mümkün olabilmektedir (Aktepe, 2004). Bir eğitim sisteminin en önemli öğelerinden biri “öğretmen”dir. Sistemi oluşturan bütün öğelerin, yetiştirilecek öğrencilerin daha yaratıcı ve verimli olması için niteliklerinin arttırılması gereklidir. Bu nedenle daha nitelikli öğretmene, daha çağdaş öğretim programlarına, daha uygun ortamlara, daha kaliteli yönetime ve daha istekli öğrencilere gereksinim vardır. Sistemin her bir parçası, süreci ve sonucu etkiler; birinin eksikliği verimi düşürür. Eğitim sisteminin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar çok yönlü düşünülmelidir. Özellikle öğretmenin niteliğini artırmaya yönelik çalışmalarda öğretmenin bu konuya inanması sağlanmalıdır (Đlhan, 2004). Öğretmenin sınıftaki başarısını etkileyen faktörler; kişisel özellikleri, özgeçmişi, öğrenci ve diğer bireylerle ilişkileri, ders vermedeki yeterliliği ve liderlik davranışlarıdır. Her öğretmen aynı zamanda liderlik özellikleri en üst seviyede olması gereken bir eğitimcidir. Liderliğin değişik boyutları vardır; bunlardan “öğretim liderliği” önemli bir liderlik boyutu olarak tartışılmakta ve üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Günümüzde “öğretim liderliği, “dönüşüm liderliği” ve “değişim liderliği” olmak üzere değişik liderlik tipleri vardır. Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin çoklu bir liderlik görüşüne sahip olması gerekir (Tatlıoğlu ve Okyay, 2012). Eğitim sisteminin vazgeçilmez bir parçası olan beden eğitimi dersi ve geleceğin başarılı fertlerini ve sporcularını yetiştirecek olan Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik özellikleri eğitim sistemi açısından son derece önemlidir. Bütün bu hususlardan hareketle, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarını betimlemeyi amaçlayan bu araştırma da tarama modelindedir. Bu araştırma ile Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışları, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin görüşlerine dayalı olarak betimlenmeye çalışılmıştır. Yöntem: Araştırma nicel bir araştırmadır. Belirli bir konuda var olan bir durumu olduğu gibi ortaya çıkartmayı; tavırları ve davranışları açıklamayı, karşılaştırmayı ve betimlemeyi amaçlayan araştırmalar tarama araştırmalarıdır (Karasar, N. 2012). Araştırmanın çalışma grubunu, 2013 yılında Trabzon Đl merkezinde yer alan okullarda görev yapan 215 Beden Eğitimi Öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmada, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarını belirlemek için oluşturulan kişisel bilgi formu ile Gün (2012)’ün yüksek lisans tez çalışmasında 374 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) kullandığı 5’li Likert tipinde 31 maddeden oluşan “öğretimsel liderlik ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde istatistiki yöntem olarak; frekans, yüzde dağılımları, aritmetik ortalama, standart sapmaları hesaplanmış; bağımsız iki grup için ise parametrik testlerden t-testi uygulanmıştır. Verilerin parametrik testlerin ön şartlarını sağlayıp sağlamadığına çarpıklık (0.69) ve basıklık (-0.55) değerleri incelenerek bakılmıştır (Büyüköztürk, 2012). Bulgular: Araştırmaya katılan Beden Eğitim Öğretmenlerinin 145’i 40 yaş altı (% 67.44), 70’i ise 41 yaş ve üstündedir (% 32.6). Katılımcıların 48’i (%22.3) kadın, 167’si (%77.7) erkektir. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin 192’si (%89.3) lisans mezunu iken, 23’ü (%10.7) yüksek lisans mezunudur. Yapılan analizdeki kıdem değişkeninden alınan sonuçlara göre; 68 kişi 0-10 yıl (%31.6), 147 kişi ise 11 yıl ve üzeri (%68.4) mesleki kıdem aralığındadır. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin 15’i (%7) özel okullarda, 200’ü devlet okullarında çalışmaktadır. Katılımcıların 129’u (%60) ortaokulda, 86’sı (%40) ise lisede görev yapmaktadır. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin, 180’i takım sporlarıyla uğraşırken, bireysel sporlarla ilgilenenler 35 kişidir (%16.3). Đstatistiksel analizler sonucunda, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin yaş, cinsiyet, mesleki kıdem, eğitim durumu, spor branşı değişkenleri ile öğretimsel liderlik davranışları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Öte yandan Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının okul türü değişkeni açısından anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre, ortaokulda çalışan öğretmenlerin öğretimsel liderlik davranış düzeyleri lisede çalışanlara göre daha yüksek bulunmuştur (Tablo 1). Tablo 1. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin “Çalışılan Okul Türü’’ ile Öğretimsel Liderlik Davranışları Arasındaki Đlişkiye Yönelik t Testi Sonuçları Öğretimsel Liderlik Okul türü n Ort Ss Ortaokul 129 126.57 9.92 Lise 86 122.87 13.01 t p 2.36 0.02* *p<0.05 Yine çalışmada Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının çalıştıkları kurum türü değişkeni açısından anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre, özel okulda çalışan öğretmenlerin devlet okulunda çalışanlara göre daha iyi öğretimsel liderlik davranışı sergiledikleri görülmektedir (Tablo 2). Tablo 2. Beden Eğitimi Öğretmenlerinin “Çalışılan Kurum Türü’’ ile Öğretimsel Liderlik Davranışları Arasındaki Đlişkiye Yönelik t Testi Analizi Sonuçları Öğretimsel Liderlik Kurum n Ort Ss Özel Okul 15 136.20 8.93 Devlet Okulu 200 124.26 11.113 t p 4.063 0.00* *p<0.05 Sonuç: Araştırmada Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının çalıştıklar okul türü değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşması, derslerin ortaokulda daha verimli işlenmesi ve beden eğitimi öğretmenlerinin öğrenciler üzerinde 375 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) etkisinin daha fazla olmasından kaynaklandığı şeklinde yorumlanabilir. Özel okullarda çalışan Beden Eğitimi Öğretmenlerinin öğretimsel liderlik davranışlarının devlet okullarında çalışanlara göre daha yüksek düzeyde bulunması ise, katılımcıların bulundukları özel kuruma karşı sorumluluklarının devlet okullarında çalışanlara göre daha fazla olmasından ve bazı özel okulların eğitim başarılarının yanı sıra sportif başarıları ile ön planda olmalarından kaynaklandığı şeklinde yorumlanabilir. Kaynaklar 1- Aktepe, V. (2004). Öğretmenlerin öğrencilerini tanıma yeterliliği. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, 58. 2- Bass, B. M. (1985). Leadership and Performance Beyond Expectation. New York: Free Press. 3- Büyüköztürk, Ş. (2012). Sosyal Bilimler Đçin Veri Analizi El Kitabı. Ankara: Pegem Akademi. 17. Baskı. 4- Can, N. (2013). Öğretmen Liderliği. Ankara: Pegem Akademi. 3. Baskı. 5- Çelik, V. (2012). Eğitimsel liderlik. Ankara: Pegem A yayıcılık, 6.Baskı. 6- Gün, P. (2012). Okul öncesi öğretmenlerinin duygusal zekâ yeterlikleri ile öğretimsel liderlik davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep. 7- Đlhan, A. Ç. (2004). 21. Yüzyılda öğretmen yeterlilikleri. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi. s.58. 8- Karasar, N. (2012). Bilimsel Araştırma Yöntemi. 24. Baskı. 9- Şişman, M. (2012). Öğretim Liderliği. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 4.Baskı. 10- Tatlıoğlu, K. ve Okyay, E. (2012). Özel eğitim okul müdürlerinin ve öğretmenlerin öğretim liderliği rolleri (Gaziantep Örneği), International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 7(2): 1045-1061. Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi, Liderlik, öğretimsel Liderlik 376 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 141. BĐREYLERĐN FĐTNESS SALONLARINA KATILIM NEDENLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ Emine ARDIÇ 1 , Gülçin GÖZAYDIN 1 (1) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye (2) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Amaç: Bu çalışma ile Çanakkale il merkezindeki "Bireylerin Fitness Salonlarına Katılım Nedenlerinin Đncelenmesi" amaçlanmaktadır. Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden olan tarama modeli uygulanmıştır.Araştırmanın çalışma evreni, Çanakkale il merkezindeki 10 fitness salonudur. Araştırmanın örneklemi; Çanakkale il merkezinde bulunan 5 fitness salonunda giden ve araştırmaya gönüllü olarak katılan 64’ü erkek, 84’ü kadın olmak üzere toplam 148 bireylerden oluşmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Tuğba KARAGÖZ‟ün Gazi Üniversitesinde 2008 yılında yaptığı yüksek lisans tezinde kullanmış olduğu çoktan seçmeli ve açıklamalı 17 sorudan Anket formu araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Anket formu katılımcıların yaş, eğitim, fıtness'a bakış açıları, spor alışkanlıkları, sportif çalışmalara ayırdıkları zaman, fıtness öncesi ve sonrası değişimleri, fıtness sporunun kazandırdıkları, fıtness sporuna katılımdaki beklentilerinin ve sağlık problemlerine çözüm bulmak amacı ile mi yaptıklarına cevap bulmak ve bilgi toplamak amacı ile hazırlanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan kadın bireylerin ilk sırada yer aldıkları beklentileri 24(%28,6) kişi kilo vermek, 44(%52,4) kişi sağlıklı yaşamak, 10(%11,9) kişi vücudunu şekle sokmak,6(%7,1) kişi fiziksel görünüş ve ruhsal açıdan iyi hissetmek olarak seçtikleri görülmüştür. Araştırmaya katılan erkek bireylerin ilk sırada yer alan beklentileri ise 12(%18,8) kişi kilo vermek, 15(%23,4) kişi sağlıklı yaşamak, 2(%3,1) kişi boş vaktimi değerlendirmek, 27(%42,2) kişi vücudunu şekle sokmak, 1(%1,6) kişi günlük sıkıntılardan kurtulmak,2(%3,1) spor yapmayı alışkanlık haline getirmek,5(%7,8) kişi ise fiziksel görünüş ve ruhsal açıdan iyi hissetmek olarak tercih ettikleri görülmüştür. Araştırmaya katılan kadın ve erkek katılımcıların beklentilerinin farklı olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç:Çalışma sonucunda, katılımcıların fitnesın kazandırdığına inandırdıkları özelliklerin sağlık olduğu,fitness öncesi ve sonrası görünüşlerinde fark olduğu, fitness yapan bireylerin ilk beklentilerinin kadın katılımcılar için sağlıklı yaşamak,erkek katılımcıların ise vücut geliştirmek olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: sağlık, spor, fitness, egzersiz 377 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 147. ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAMU PERSONELĐ SEÇME SINAVINA ĐLĐŞKĐN KAYGI DÜZEYLERĐNĐN ARAŞTIRILMASI Burcu DÜZGÜN 1 , Gökçe GÜRBÜZ 1 , Fatma ÇEPĐKKURT 1 (1) Mersin Üniversitesi, Besyo, Türkiye ÖZET Amaç: Türkiye’de öğretmen adayları göreve başlayabilmek için “Genel Yetenek ve Genel Kültür” ve “Eğitim Bilimleri” testlerini kapsayan Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) girmek zorundadırlar. Öğretmen adayları KPSS sonunda aldıkları puanlarla branşlarında açılan kontenjanlar için başvuruda bulunarak, şartları uygun olduğu takdirde göreve başlamaya hak kazanmaktadırlar. Dolayısıyla bu araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının KPSS’ ye ilişkin görüşlerini değerlendirmek ve KPSS’ye ilişkin kaygı düzeylerini belirlemek üzere yapılmıştır. YÖNTEM Katılımcılar: Çalışmaya Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Diller Öğretmenliği Bölümü son sınıfında okuyan 117 kadın ve 124 erkek olmak üzere toplam 241 öğretmen adayı katılmıştır. Çalışmaya yaşları 21 ile 35 arasında değişen 117 kadın (yaş ort: 24.50; SS=3.10) ve yaşları 21 ile 42 arasında değişen 124 erkek (yaş ort= 25.66; SS=3.72) olmak üzere 241 öğretmen adayı katılmıştır. Çalışmaya katılan öğretmen adayların 46’sı BESYO, 31’i Matematik, 33’ü Okul öncesi öğretmenlik, 34’ü sınıf öğretmenliği, 32’si Sosyal Bilimler Öğretmenliği, 33’ü Türkçe Öğretmenliği ve 32’si Yabancı Dil Öğretmenliği mezunudur. Kullanılan ölçme aracı: Çalışmaya katılanlara kişisel bilgi formu ve “Öğretmen Adaylarının Đçin Kamu Personeli Seçme Sınavı Tutum Ölçeği’’ uygulanmıştır. Kişisel bilgi formu kapsamında çalışmaya katılan öğretmen adaylarının yaşı, cinsiyeti, bölümü istekli seçip seçmem durumları ve herhangi bir ek gelire sahip olup olmadıkları gibi bilgiler sorulmuştur. Çalışmada geçerlik ve güvenirlik çalışması Karaçanta (2009) tarafından yapılan “Öğretmen Adaylarının Đçin Kamu Personeli Seçme Sınavı Tutum Ölçeği’’ kullanılmıştır. Ölçek genel kaygı, görünüşle ilgili endişeler, gelecekle ilgili endişeler ve sınava hazırlık olmak üzere 4 alt boyut ve toplam 19 maddeden oluşmaktadır. Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız gruplar için ttesti ve One-way Anova analizi teknikleri kullanılmıştır. Sayıltılar: Bu araştırmanın iki temel sayıltısı vardır. Bunlardan birincisi, bu araştırma için alınan örneklemin, evrenin tüm özelliklerini taşıyor ve evreni temsil edecek yeterlilikte olduğunun kabul edilmesidir. Đkinci sayıltı ise elde edilen verilerin, araştırmaya katılanların samimi ve içten cevaplarını yansıttığıdır. BULGULAR: Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve Başkalarının sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler alt boyutunda cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu 378 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bulunmuştur (t=-2.103; p<.05). Erkek öğretmen adaylarının “Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve Başkalarının sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler” alt boyutunda daha yüksek puan aldıkları ve görünüşle ilgili kaygıyı daha yoğun yaşadıkları bulunmuştur. KPSS sınav kaygısı Ölçeği’nin diğer alt boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı görülmektedir. Yapılan analiz sonuçlarına göre Maddi geliri olan ve olmayan öğretmen adaylarının “Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve Başkalarının Sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler” (t=-2.321; p<.05)” alt boyut puanlarının farklılaştığı ve maddi geliri olmayan öğretmen adaylarının bu boyutta daha yüksek puan aldıkları ve kaygıyı daha yoğun yaşadıkları görülmüştür. Katılımcıların okudukları bölüm türüne göre KPSS Sınav Kaygısı Ölçeği alt ölçeklerinden aldıkları puanlar karşılaştırıldığında bölümler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı bulunmuştur. Bu bulgu BESYO, Matematik, Okul Öncesi, Sınıf Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler, Türkçe Öğretmenliği ve Yabancı Diller Öğretmenliği bölümlerinde okuyan öğretmen adaylarının ölçek alt boyut ortalama değerlerinin birbirine yakın olduğuna ve bu bölümlerde okuyan öğretmen adaylarının benzer kaygı puanlarına sahip oldukları söylenebilir. TARTIŞMA VE SONUÇ Araştırmamızda öğretmen adaylarının kaygı düzeylerinin cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan analizde “Kendinizi Nasıl Gördüğünüz ve Başkalarının sizi Nasıl Gördüğü ile ilgili Endişeler” alt boyutunda erkek öğretmen adaylarının daha yüksek puan aldıkları ve daha kaygılı oldukları bulunmuştur. Elde edilen bu sonuç Ekici ve Kurt (2012)’nin biyoloji öğretmen adayları ile yaptıkları çalışma bulguları ile çelişmektedir. Ekici ve Kurt yaptıkları çalışmalarında kızların KPSS’ye yönelik kaygı düzeylerinin erkeklere göre yüksek olduğu ancak bunun istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı tespit etmişlerdir (Ekici ve Kurt; 2012). Araştırmamızda öğretmen adaylarının maddi geliri olup olmama durumuna göre yapılan karşılaştırma sonucunda maddi geliri olmayan öğretmen adaylarının kaygı puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Elde edilen bu bulgu Ekici ve Kurt (2012)’nin yaptığı çalışmada elde edilen bulgularla çelişmektedir. Ekici ve Kurt (2012) tarafından yapılan çalışmada öğretmen adaylarının ekonomik durumlarına göre kaygı düzeylerinin farklılaşmadığı ortaya konmuştur. SEÇĐLMĐŞ KAYNAKLAR 1- Baştürk, R. (2007). Kamu Personeli Seçme Sınavına Hazırlanan Öğretmen Adaylarının Sınav Kaygı Düzeylerinin Đncelenmesi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 17, Sayı 2 Sayfa 163-176 2- Bozdoğan, A.E. Aydın, D. Ve Yıldırım, K (2007). Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine Đlişkin Tutumları, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 8, Sayı 2, (83-97) 3- Cabi, E, Yalçınalp, S, (2013). Öğretmenlik Adaylarına Yönelik Mesleki Kaygı Ölçeği (Mkö): 379 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Geçerlilik Ve Güvenirlik Çalışması, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 44: 85-96. 4- Dursun, S. Karagün, E. (2012). Öğretmen Adaylarının Mesleki Kaygı Düzeylerinin Đncelenmesi: Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Son Sınıf Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 5- Karaçanta, H. 2009, Öğretmen Adaylar Đçin Kamu Personeli Seçme Sınav Kaygı Ölçeğinin Geliştirilmesi, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı:25, s. 50-57. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Kamu Personeli Seçme Sınavı, Kaygı POS 171. TÜRKĐYE’DE OKUL SPORLARINDA SPOR FEDERASYONLARINDA TÜRKĐYE OKUL SPORLARI FEDERASYONUNDA LĐDERLĐK EĞĐTĐMĐ PROGRAMLARI (1) Mürsel Akdenk, Eğitimde Program Geliştirme Anabilimdalı Yüksek Lisans Öğrencisi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye (2) Uluslarüstü Kültürel Liderlik ve Turizm Eğitimi Yüksek Lisans Öğrencisi, Avrupa ve Akdeniz Üniversitesi, Portorose-Slovenya ve Bari Üniversitesi, Đtalya (3) Etea Yüksek Okulu, Çocuk, Gençlik ve Aile Destek Programı Sertifika Öğrencisi, Avustralya (4) Avustralya Uygulamalı Eğitim ve Kalkınma Enstitüsü, Farklı Mesleklerde Plan ve Proje Hazırlamada Uygulamalı Program ve Değerlendirme Kursu Sertifika Öğrencisi, Avustralya ÖZET Amaç: Türkiye’de okul sporlarında, spor federasyonlarında, Türkiye okul sporları federasyonunda liderlik eğitimi programları, değişik spor federasyonları açısından ders içi ve ders dışı spor liderlerinin eğitimi yolları; okullar -da yeni spor alanlarının yaratılması ve farklı spor dallarında uygulamalı spor liderlerinin yetiştirlmesi modelleri; adlı alan araştırmasının açıklanması amaç -lanmaktadır. MATERYAL VE YÖNTEM Đlgili kaynaklar Türkiye, Avrupa Birliği, gibi uluslarüstü bölgelerden, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya gibi ülkelerin okul programlarından bulundu. Öncelikli olarak, ilgili kaynaklar değerlendirilmektedir. Türkiye’de Okul Sporlarında Liderlik Eğitimi Programlarından ilk defa bahsedilmektedir. Bu sistemle, ikinci olarak; Türkiye’de okul sporlarında ders içi ve ders 380 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) dışı spor liderlerinin farklı bir eğitimi yolları anlatılmaktadır. Üçüncü derecede; Türkiye Okul Sporları Federasyonu açısından yeni spor alanlarının yaratılması ortaya konulmaktadır. Dördüncü sırada ise; farklı spor federasyonları ve spor dallarında uygulamalı spor liderliği modelleri verilmektedir. Bu araştırmada; okul sporları alan incelemesinin çok amaçlı ve fonksiyonel işletmecilik kurallarının açıklanmasına yer verilmektedir. BULGULAR Genel Bulgular: Avrupa Birliği; Akdeniz Ülkeleri Birliği gibi ulusla -rüstü bölgelerde; Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya gibi ülkelerdende bazı örnekler alındı. Beden Eğitimi ve Spor; Antrenörlük Eğitimi; Spor Yöneticiliği; Rekreasyon; Engellilerde Spor Öğretimi gibi Bölümlerde Okul Sporlarında; Spor Federasyonlarında Gençlik ve Spor Liderlerinin yetiştirilmesi yolları hakkında alan incelemeleri yapıldı. Bunlara göre; Türkiye’deki farklı bölüm programlırının yenden tasarlanmalarına ihtiyaç bulunduğu görüldü. Özel Bulgular: Bir yandan;Türkiye’de 1932 yılında kurulan Beden Eğitimi Bölümünde sadece Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Programının olduğu; diğer dalları ve bilim dalları programlarının bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Diğer günümüzde de çok acil ihtiyaç olmasına rağmen; okullarda Gençlik ve Spor Programlarının hem konulması çok büyük öncelik taşımaktadır. Hem de adı geçen modellerinin yeniden tasarlanmalarına çok büyük talep bulunmaktadır. ve Spor anabilim yandan; Liderliği Program SONUÇ Genel Sonuç:Başta; Avrupa Birliği ve Akdeniz Ülkeleri Birliği gibi uluslarüstü bölgelerde; Amerika Birleşik Devletleri; Avustralya gibi ülkelerde Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerinde ;AnabilimDalları;Bilim Dalları ve Çeşitli programlar; hem Sertifa;Ön Lisans;+ yıllık Diploma ve 4 yıllı9k Lisans Eğitimleri ve Lşisans Üstü çalışma programları vardır.Diğer yandan; mevcut Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerinde; Diğer Bölümlerde olan 2 Uzmanlık Alanlarında Okul Sporları ve Spor federasyonları için Gençlik ve Spor Liderlik Yetiştirilmesi Program Modeli açıklanmaktadır. Özel Sonuç: Bir yandan; Türkiye’nin girmek istediği Avrupa Birliği Yüksek Öğretim çalışmalarından Okul Sporları ve Spor federasyonları için gençlik ve Spor Liderliği Programları konularında örnekler verilmektedir. Diğer yandan; Unesco; Asya ve Pasifik Ülkeleri Yüksek Öğretim Sistemi içersindeki Avustralya ve Türkiye gibi ülkelerin Okul Sporları ve Spor federasyonları için Gençlik ve Spor Liderliği Programları ve benzeri alanlarda ortak çalışma Programlarının çerçevesi an-latılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği; Türkiye’de Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği Programları, Türkiye’de Okullarda Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği Programları, Đlkokul; Ortaokul ve Liselerde Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği Programları,Yüksek Öğretimde Sağlam ve Engelli Gençlik ve Spor Liderliği Programları. 381 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 40. BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCĐLERĐNĐN SPORDA ŞĐDDET VE SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARININ ĐNCELENMESĐ Yavuz ÖNTÜRK1, Ahmet Yavuz KARAFĐL2, Erkan BĐNGÖL1 (1) Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor AnaBilim Dalı, Türkiye (2) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Bu çalışma beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerinin sporda şiddet ve saldırganlık davranışlarının incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında anket yöntemi kullanılmıştır. Anket formları yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Şahin (2005) tarafından saldırganlık düzeyini ölçmek amaçla geliştirilen ve Cronbach alpha güvenirlik katsayısı 0,77 olan “Saldırganlık Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek 18 maddeden oluşmaktadır. Đstatistiksel hesaplamalar bilgisayar ortamında yapılmıştır. Elde edilen verilerin frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Verilerin analizinde T testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (Anova) kullanılmıştır. Araştırmaya Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu beden eğitimi öğretmenliği, spor yöneticiliği, antrenörlük eğitimi ve rekreasyon bölümlerinden gönüllü olarak öğrenciler katılmıştır. Sonuç olarak araştırmaya katılan öğrencilerin sınıflarının ve bölümlerinin saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık görülmezken, yaşların saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmıştır (p>0.05). KAYNAKLAR Ayan S. (2007), “Aile Đçinde Şiddete Uğrayan Çocukların Saldırganlık Eğilimleri” Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8; 206–214. Đkizler, C. (1994), “Sporda Başarının Psikolojisi.” 2. Baskı. Alfa Basım Yayım Dağıtım Đstanbul. Karagün, E. (2011), “Şiddet ve Spor” Derleme Türkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics 4(2):79-85 Kırımoğlu H. Parlak N., Dereceli Ç., Kepoğlu A. (2008), “Lise Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeylerinin Spora Katılım Düzeylerine Göre Đncelenmesi” Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi Cilt2, Sayı2. Özdemir, C., ve Mercan, R., (2006), “Spor ve Şiddet: Adnan Menderes Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencileri Üzerine Sosyolojik Bir Çalışma”, 9. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, Muğla; 936-938. Şahin, H. (2005). Öfke denetimi eğitiminin çocuklarda gözlenen saldırgan davranışlar üzerindeki etkisi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. Sayı: 26. Şahin H.M. (2003), “Sporda Şiddet ve Saldırganlık” Nobel Yayın Dağıtım. Ankara. 382 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Yetim, A. (2005), “Sosyoloji ve Spor” 3. Baskı. Morpa Kültür Yayınları Đstanbul. Yörükoğlu A. (1993) “Gençlik Çağı” 8. Baskı, Özgür Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Đstanbul. Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi ve Spor, Şiddet, Saldırganlık POS 149. CUMHURĐYET TARĐHĐ BOYUNCA TÜRKĐYE BĐRĐNCĐ FUTBOL LĐGLERĐNDE MÜCADELE EDEN TAKIMLARIN ĐLLERE VE BÖLGELERE DAĞILIMLARININ BELĐRLENMESĐ Pelin KÜÇÜKGÖDE1, Yeşim KANALKA1, Funda COŞKUN 2 (1) Ç.Ü. Beden eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Antrenörlük, Türkiye (2) Y. Y. Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Antrenörlük, Türkiye ÖZET Cumhuriyet Tarihi Boyunca Türkiye Birinci Futbol Liglerinde Mücadele Eden Takımların Đllere Ve Bölgelere Dağılımlarının Belirlenmek amacı ile tek tek bu bölgeler ve illerinde bulunan takımların birinci futbol liginde olma sayıları belirlenmiştir. Araştırma sonrasında birinci futbol liginde bölgelere göre dağılıma baktığımızda ilk sırayı % 25,13'lük bir oranla Marmara bölgesinin aldığı onun ardından ikinci sırada %19,6 ile Đç Anadolu bölgesinin geldiği ve üçüncü sırada ise % 17.4 ile Ege bölgesinin yer aldığı bulunmuştur. Bu sonuçlar yine illere göre dağılımla örtüşmektedir. Đstanbul ilinin diğer tüm iller arasında çok büyük fark ile % 44.1 ile birinci olduğu tespit edilmiştir. Giriş: Futbol dünyamızın ve ülkemizin en popüler spor branşıdır. Đlgi çekiciliği ve çeşitli toplumlarda zevkle uygulanabilirliğinden dolayı geniş kitlelere mal olmuş, milyonlarca insanın ilgi odağı haline gelmiştir(1). Đzleyici sayısının yanı sıra, 240 milyondan fazla sporcunun aktif olarak futbol oynadığı bilinmektedir(2). Futbol günümüzde asrın oyunu olarak adlandırılmakta olup bütün ülkelerin ilgi ile izlediği ve yaptığı spor dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de görsel ve yazılı basının işlediği konuların başında öncelikli olarak spor gelmektedir. Gerek görsel gerekse basılı yayın organlarında sporla ilgili yayınların hiç kuşkusuz ki en önemli kısmını futbol oluşturmaktadır (3,4). Spor branşları arasında futbolun bu denli popüler olmasından yola çıkarak ülkemizde futbol liglerindeki kronolojik gelişimi incelemek amacıyla Cumhuriyet Tarihi Boyunca Türkiye Birinci Futbol Liglerinde Mücadele Eden Takımların Đllere Ve Bölgelere Dağılımlarının Belirlenmek amaçlanmıştır. 383 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Materyal Metod: Konuyla ilgili Türkiye Futbol Federasyonun internet sayfasından Cumhuriyet Tarihinden günümüze kadar birinci lige çıkan tüm takımların illeri ve bölgeleri belirlenmiştir. literatür taraması yapılıp, ilgili bölümler aktarılmıştır. Bulgular Şekil 1. Türkiye Birinci Futbol Ligininin Bölgelere Göre Dağılımı Yukarıdaki şekil 1. de görüldüğü üzere futbol liğinde bölgelere dağılımda en yüksek sayı Marmara gölgesindedir. Şekil 2. Türkiye Birinci Futbol Ligininin Bölgelere Göre Dağılımı Şekil 2’ye bakıldığında ise birinci futbol liğinde illere göre dağılımda en yüksek sayı Đstanbul ilindedir. Tartışma ve Sonuç Yapılan çalışmada Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye birinci Futbol liglerinde mücadele eden takımların illere ve bölgelere dağılımlarının belirlenmek amaçlanmıştır. Araştırma sonrasında birinci futbol liginde bölgelere göre dağılıma baktığımızda ilk sırayı % 25,13'lük bir oranla Marmara bölgesinin aldığı onun ardından ikinci sırada %19,6 ile Đç Anadolu bölgesinin geldiği ve üçüncü sırada ise % 17.4 ile Ege bölgesinin yer aldığı bulunmuştur. Bu sonuçlar yine illere göre dağılımla örtüşmektedir. Đstanbul ilinin diğer tüm iller arasında çok büyük fark ile % 44.1 ile birinci olduğu tespit edilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda birinci futbol liginde yer alma sayısının şehrin büyüklüğü, ekonomik gücü, gelişmişliği, spor alanlarının yeterli sayıda olması gibi etmenlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Kaynakça 1- Tayga Y.;(1990), Türk Spor Tarihine Genel Bakış, Ankara, Yayın No:87,s.124.162, G.S.G.M. 2- Özmaden H. (1999), Cumhurriyet Dönemi Đlk Spor Teşkilatı Türkiye Đdman Cemiyetleri Đttifakı (1922-1936)’nın Yapılanma Sürecinde Beden Eğitimi ve Sporun Fonksiyonları, Fonksiyonlardaki Değişmeler ve Toplumsal Hayata Etkileri, Đstanbul, Yayınlanmamış Doktora Tezi, M.Ü.Sağ.Bil.Enst., Beden Eğitimi Ve Spor A.B.D.. 3- Durmuş A.G., Futbol Kulüplerinin Stratejik Yönetimi, Ankara, 1999,s.83-84, Beşiktaş Örneği, Bağırgan Yayınevi. 4- Ekenci, G., Serarslan, M.Z., (1997) “Gelişim Aşamaları Bakımından Türk Spor Teşkilatı ve Değerlendirilmesi”, Ankara, Cilt: 2, Sayı:3, s: 72–81,Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 5- http://www.tff.org Anahtar Kelimeler: Futbol,Cumhuriyet Tarihi, Birinci Lig 384 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 7. KÜRESEL REKABETĐN SPOR ENDÜSTRĐSĐNE ETKĐSĐ Fethi YILDIRIM 1, Hüseyin Çağdaş BATMAZ 1, Mustafa KARADAĞ1 (1) Fırat Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye ÖZET Küresel rekabetin spor endüstrisine olan etkisini incelemek bu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Rekabetin daha geniş bir alana yayılmasıyla öne çıkan küreselleşme kavramı hayatın her alanını etkilemektedir. Küreselleşme, teknolojinin gelişmesine bağlı olarak endüstrilerde etkili olmuş bir kavramdır. Dünyada endüstriyel alanda etkisini gösteren küreselleşme, spor endüstrisinde de etkili olmaktadır. Dünyadaki ekonomik ilişkilerin vazgeçilmez bir sonucu olan rekabet koşullarının firmaları farklılaşmaya ittiği söylenebilir. Bu farklılaşma firmalar üzerinde daha çok değişim yaparak kendini göstermektedir. Artık amaç sadece mal, hizmet ya da bilgi üretmek değil firmaların kendi rekabet amaçlarıyla diğer firmaların amaçlarını harmanlayarak geleceği planlamaktır. Bu planlama kapsamında firmalar, spor ile farklı şekillerde ilişki kurabilirler. Đşletmeler bir takıma veya etkinliğe sponsor olabilir, belki bir spor programında reklam yapabilir veya taraftarların ihtiyaçlarına yönelik lisanslı ürünler sunabilirler. Đşte burada küresel rekabetin spor endüstrisi üzerindeki etkisi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, küresel rekabet ve spor endüstrisi kavramları ile ilgili olarak literatür taraması yapılmış ve elde edilen bilgiler, spor endüstrisiyle ilişkilendirilerek çalışmanın amacına yönelik çıkarımlar yapılmıştır. Araştırma sonunda elde edilen sonuçların sporda küresel rekabet ve spor endüstrisi konularında yapılacak olan çalışmalara kaynaklık etmesi beklenmektedir. Sonuç olarak bu araştırmada, küresel rekabetin spor endüstrisinde kaliteli ve rekabete dayalı hizmetlerin gerçekleşmesine olanak sağladığı ve bu rekabet ortamının insanlara daha kaliteli mal ve hizmetler sunduğu görülmüştür. GĐRĐŞ Küreselleşme; ekonomik olarak büyük bir pazar haline gelmiş olan dünyayı, bilgi ve iletişim teknolojilerini, popüler kültürü ve benzeri gelişmeleri akla getirmekte ve hayatın her alanını etkilemektedir. Küreselleşmenin olumsuz etkisinin en çok az gelişmiş ulus devletler üzerinde olduğu ileri sürülmekte ve bu konu hâlâ tartışılmaktadır (Yılmaz ve Horzum, 2005:103). Küreselleşme olgusu süreklilik arz eden toplumsal değişmenin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. Bu olgunun kapsamındaki gelişmelerin kapitalizm, sanayileşme, modernleşme gibi süreçlerden kaynaklanan sosyal, ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişmelerin bir sonucu olduğu söylenebilir (Şahin, 2006:15-17). Günümüzde yaşanan küreselleşme süreci birçok alanda çeşitli değişimlere neden olmaktadır. Bu süreç olumlu ve olumsuz tüm yaklaşımlar eşliğinde hızla ilerlemektedir. Tüm dünya ülkelerinde birçok alanda olduğu gibi spor alanının tüm hücrelerinde de küreselleşme rüzgârının etkisi hissedilmektedir (Senem ve Özbek, 2014:489). Spor tüm dünyada toplumların ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olup; birçok insan fitness, sağlıklı yaşam ve rekreasyonel etkinlikler gibi günlük spor etkinliklerine yaşamları içerisinde yer vermektedirler (Uslu ve Uslu., 2004:1). Ayrıca bireyler izleyici ya da taraftar olarak da olsa sporun içerisinde bir şekilde yer almaktadır. Küreselleşmenin oldukça hızlı yaşandığı günümüzde kitleselleşerek, endüstrileşerek, ticarileşerek, siyasallaşarak ve bilimselleşerek bu süreçten payını alan spor 385 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) alanında, kitle iletişim araçları vasıtasıyla oluşan popüler kültürün yansımaları da kendini göstermektedir (Şahin, Kızılet ve Bastık, 2011:16). 1.1. Küreselleşme Kavramı Küreselleşme olgusu, bazı sosyal bilimcilere göre yeni bir olgu olmayıp, modern kapitalizm öncesi dönemlerden daha da önce, milattan önce birinci bin yıldan itibaren ticari ilişkiler ve askeri fetihler şeklinde küreselleşmenin başladığı ifade edilmektedir (Kartal, 2007). Aslında, tüm ülkelerin tarihlerine bakıldığında tek amacın neredeyse dünyaya, kaynaklara hakim olmak olduğu görülür. Bu nedenle küreselleşmenin tarihi; dinler ve imparatorlukların çıkışına kadar götürülebilir (Şahin, 2006:25). Küreselleşme, farklı ülkelerin üretim ve pazarlarının her gün artan bir hız ve derinlikle birbirine daha çok bağımlı hale gelmesini ifade eden bir süreçtir. Mittelman’a göre ise; üretimin yeniden organize edilmesini, sınır ötesi endüstrilere yönelmeyi, finans piyasalarındaki yayılmayı, aynı tüketim mallarının uzak ülkelere yayılmasını, güneyden ve doğudan batıya olduğu kadar güneyin kendi içerisinde de nüfusun geçişlerini, yerleşik nüfus ile göçebe nüfus arasında meydana gelen çatışmaları ve demokrasi için ortaya çıkan evrensel bir kabulü ifade eder (Đrmiş, 2003:7-10). Spor ulusların sosyal, kültürel yapılarına ya da yönetim biçimlerine aldırmaksızın, yeryüzündeki tüm toplumlara hitap edebilecek bir güce sahiptir. Bu özelliği göz önünde bulundurulduğunda spor alanında küreselleşmenin büyük bir hızla gerçekleştiğine tanıklık etmekteyiz. Küreselleştirici sürecin kendi zorlayıcı karakterini spor alanında öne çıkarması sonucu, ortak kurallar, ilkeler, hedefler tek bir yapılanma içerisinde bütün uluslar için belirleyici olmaktadır. Bu olgu spor etkinliğini yapan farklı kültür, din, dil ya da siyasi tercihe sahip olan insanları aynı yapılanmanın bir parçası haline getirerek, ortak bir zeminde birleştirmektedir (Durak, 2011). Günümüzde televizyonlardan naklen yayınlanan olimpiyat oyunları ve dünya şampiyonaları dünyanın her köşesinde milyarlarca insan tarafından ilgiyle izlenmektedir. 1.2. Küresel Rekabet Kavramı Đşletmelerin karlarını rekabet etme güçleri belirlemektedir. Son on yılda yaşanan iletişim zenginliği ile bilginin ve teknolojinin hızla yayılması da işletmeleri daha rekabetçi ortama sokmaktadır (Karaoğlu, 2010:101). Rekabetin daha geniş bir alana yayılmasıyla öne çıkan küreselleşme kavramı ekonomik olarak büyük bir pazar haline gelmiş olan dünyayı, bilgi ve iletişim teknolojilerini, popüler kültürü ve benzeri gelişmeleri akla getirmekte ve bu anlamda hayatın her alanını etkilemektedir (Yılmaz ve Horzum; 2005. 103). Böylece dünyadaki ekonomik ilişkilerin vazgeçilmez sonucu olan rekabet koşullarının firmaları farklılaşmaya ittiği söylenebilir. Çünkü firmaların dışındaki her şey olarak tanımlanabilen dış çevredeki en küçük bir değişiklik firma içinde yeni değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. Artık amaç sadece mal, hizmet ya da bilgi üretmek değil firmanın rekabet amaçlarıyla diğer kurumlarınkini harmanlayarak geleceği planlamaktır (Demir ve Gümüşoğlu, 2009:33). Bu planlama kapsamında firmalar spor ile farklı şekillerde ilişki kurabilirler. Đşletmeler bir takım veya etkinliğe sponsor olabilir, belki bir olay programında reklam yapabilir veya taraftarların ihtiyaçlarına yönelik lisanslı ürünler sunabilirler (Kaser ve Oelkers, 2005:86-118). Spor endüstrisi ürün ve bu ürünleri tüketen tüketicileri kapsayan bir özelliğe sahiptir. Spor endüstrisi, içinde ürün; spor faaliyetleri, rekreasyon, fitnes veya serbest zaman etkinlikleri ve bunlar ile ilgili ürün ve hizmetler şeklinde ifade edilmektedir. Spor tüketicisi ise; tüm toplumda spor ürün ve hizmetlerini tüketen birey ve işletmeler olarak belirtilmiştir (Pitts ve Stotlar, 386 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 1996:2-3). Büyük bir ekonomik yelpaze içerisinde yer alan spor endüstrisi, zamanla birçok farklı bölümü de bünyesinde toplamıştır (Argan ve Katırcı, 2002:177). Spor endüstrisini oluşturan faaliyet alanları birçok açıdan ele alınabilir. Bunlar sportif mal sektörü, inşaat sektörü, turizm sektörü, logo, franchising, kartlardan oluşan hediyelik eşya sektörü, gıda sektörü, reklam, eğlence ve promosyon sektörü, sporla ilgili bir dizi profesyonel mesleği içeren hizmet sektörleridir (Ekren, 2003:2). Spor sektörü bu gelişmelere bağlı olarak zaman içerisinde alan bazında genişleyerek ve gelişerek küresel bir endüstri haline gelmiş ve dünyanın sayılı endüstrileri arasında yerini almıştır. 1.3. Küresel Rekabetin Spor Endüstrisine Etkisi Sportif faaliyet sayısının ve çeşitlerinin oldukça artması, stadyum ve televizyonlardan spor organizasyonlarının seyredilme oranı, gazete ve dergilerde spor haberlerinin okunma sayısı ve başka ürünlerin tanıtımı için de spor alanlarının sıkça kullanılmasından, spor endüstrisinin günümüzde çok ciddi boyutlara ulaştığı görülmektedir (Ekmekçi vd., 2013:97). Bu anlamda spor organizasyon ve karşılaşmalarının milyarlarca kişiye ulaşması, spor endüstrisi içerisine aktarılan nakdi kaynakların da artmasına neden olmuştur. Örneğin 1948 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne oyunların TV yayın hakları için para ödeyen ilk şirket olan BBC’nin ödediği ücret 30 milyon dolar iken bu rakam 1996 yılında 895 milyon dolara, (Basım ve Argan, 2009:177)., 2012 Londra Olimpiyatlarında da 3,8 Milyar dolara çıkmıştır (Milliyet). FIFA 2002 dünya kupasını düzenleyen Japonya (4,4 milyar dolar) ve Güney Kore (2,9 milyar dolar) kupa için toplam 7,3 milyar dolar harcamışlardır. Ekonomistler bu harcamaların ilgili iki ülke ekonomisinin düzeltilmesine yönelik olarak yapıldığını ifade etmektedirler (Marketing Türkiye, 2002:42-43). Şekil 2’de görüldüğü gibi küresel rekabete bağlı olarak çok geniş bir alana yayılan spor endüstrisi, küresel rekabet sayesinde gelişme göstermekte ve insanlara çok çeşitli imkânlar sunmaktadır. Şekil 1. Küresel Rekabetin Spor Endüstrisine Etkisi Tablo 1. Türk Spor Sektöründe Yer Alan Bazı Küresel Spor Markaları MATERYAL VE METOD Araştırmanın bu bölümünde küreselleşme, küresel rekabet, spor ve spor endüstrisi kavramları üzerinde durulmuş ve bu kavramlarla ilgili literatür bilgilerine yer verilmiştir. Ayrıca küreselleşme, küresel rekabet ve spor kavramları, spor endüstrisi ile ilişkilendirilerek, küresel rekabetin spor endüstrisi üzerindeki etkileri de incelenmeye çalışılmıştır. BULGU VE SONUÇ Türkiye’de spor endüstrisi, çok büyük gelişmeler göstermese de son yıllarda küçümsenmeyecek gelişmeler yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir (Basım ve Argan, 2009:178). Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de en popüler spor dalı olan futbol diğer ülkelerde olduğu gibi önemli bir ekonomik faaliyet konusu haline gelmiştir (Akşar ve Merih, 2006:712). Spor kulüplerinin lisanslı ürünlerinin satıldığı mağazalar ve fitnes aletleri pazarı dahil markalı spor ürünleri sektörünün perakende cirosu 2012’de yaklaşık 1 milyar euroya ulaşmıştır. Pazarın 2013’te % 15, sonraki 5 yılda ise % 10-15 büyümeyle cirosunu 2’ye katlaması 387 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) beklenmektedir. Büyüyen pazarda şirketler yatırımlarını artırmaya devam ettirmektedir (www.dünya.com). Türkiye’deki pazarın büyük bir kısmını yabancı markalar oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye liglerinde mücadele eden spor kulüpleri, aynı zamanda lisanslı ürünlerini sattıkları pazarda da rekabet etmektedirler. Türkiye menşeli markaların yanı sıra, Türk spor pazarında yabancı markaların çoğunlukta olması küresel rekabetin bir sonucu şeklinde değerlendirilmelidir. KAYNAKÇA 1- Şahin K. (2006) “Türkiye’de Küreselleşme Tartışmaları Işığında Ulus Devlete Bakış” Sakarya 2- Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Nisan 3- Yılmaz, K. ve Horzum B. (2005), “Küreselleşme, Bilgi Teknolojileri ve Üniversite”, Đnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 6 Sayı: 10, s:103-121 4- Senem, Ç., Özbek, O. (2014). Küreselleşme ve Spor Etkileşimi, International Journal of ScienceCultureandSport, ISSN: 2148-1148 Doi:10.14486/IJSCS120, p.488 5- Uslu, N. Ç., Uslu, A. (2004). Değişen Dünyada Spor Endüstrisinin Gelişimi ve Spor Endüstrisinin Ekonomik Etkileri .The 10. IchperSd. Europe, 1. 6- Şahin, S.,Kızılet, A., Bastık, C. (2011). Küreselleşme Sürecinde Güreşteki Değişimin Dinamikleri. AtaturkJournal of PhysicalEducatıanandSportSciences, 13(2), 16-29. Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Küresel Rekabet, Spor, Spor Endüstrisi POS 30. KALĐTE FONKSĐYON GÖÇERĐMĐNĐN KATILIMA DAYALI SPOR HĐZMETLERĐNDE UYGULANMASI Hüseyin Çağdaş BATMAZ 1, Zeki ÇOŞKUNER 1 (1) Fırat Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye ÖZET Kalite fonksiyon göçeriminin katılıma dayalı spor hizmetlerinde nasıl uygulandığını ortaya koymakbu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın amacını açık bir şekilde belirleyebilmek için katılıma dayalı spor hizmetleri alanı araştırmanın incelenme grubu olarak belirlenmiştir. Günümüzde hızlı bir gelişme sergileyen endüstriyel yenilikler ve isteklere ayak uydurmaya çalışmak, üretim veya hizmet sektöründeki kuruluşlar için her geçen gün daha da artan bir zorunluluk haline gelmektedir. Herhangi bir üretim ve hizmet şirketi, bu rekabetçi ortamda ayakta kalabilmek için sürekli olarak yeni yaklaşımlar denemekte ve başarılıbulunanlar uygulamaya konulmaktadır. Bu konuda günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan 388 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) yaklaşımlardan birisi kalite fonksiyon göçerimidir. Spor hizmetleri insanların spora ilişkin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gerçekleştirilir. Aynı zamanda spor hizmetleri, insanlara spor, fitnes, rekreasyon, ve bunlarla ilgili ürün, hizmet ve düşünceler sunan geniş bir alanı oluşturmaktadır. Bu kadar geniş bir alanı oluşturan spor hizmetlerinde, kalite kavramı da önemli bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Kaliteli ürün ve hizmetlerin tasarlanması ve uygulamaya koyulması yolunda kalite fonksiyon göçerimi etkili bir yöntem olarak değerlendirilmektedir. Bu açıdan düşünüldüğünde kalite fonksiyon göçerimi, kaliteyi ve memnuniyeti dikkate alan bir sistem olarak tanımlanır.Türkiye’de kalite fonksiyon göçerimini konu edinen bilimsel çalışmalar son yıllarda hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Bu çalışmada spor hizmeti, spor hizmet kalitesi, kalite fonksiyon göçerimi ve kalite evi kavramları üzerinde durulmuş, bu kavramlarla ilgili geliştirilen çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Bu tanımlamalar ışığında ilgili kavramlar kalite fonksiyon göçerimi ile ilişkilendirilerek araştırmanın tartışma ve sonuç bölümünün oluşturulması sağlanmıştır. Giriş Spor hizmeti, insanların spora ilişkin gereksinimlerini giderek eğlenme, stresten uzaklaşma, sağlıklı olma, iyi görünme, sosyalleşme ve mücadele etme gibi faydalar sağlayan soyut ve birbirine benzemeyen faaliyetler bütünü şeklinde ifade edilir (Çimen ve Gürbüz, 2007:122). Günümüzde hızlı bir gelişme sergileyen endüstriyel yenilikler ve isteklere ayak uydurmaya çalışmak, üretim veya hizmet sektöründeki kuruluşlar için her geçen gün daha da artan bir zorunluluk haline gelmektedir. Herhangi bir üretim ve hizmet şirketi, bu rekabetçi ortamda ayakta kalabilmek için sürekli olarak yeni yaklaşımlar denemekte ve başarılı bulunanlar uygulamaya konulmaktadır. Bu konuda günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan yaklaşımlardan birisi kalite fonksiyon göçerimidir (Güllü, Ulcay, 2008:71). Đnsanlar, yaşamın her alanında kalite kavramı ile karşı karşıyadırlar. Tüketiciler bir spor giyim mağazasından forma alırken, restoranda yemek yerken veya ev, araba ve telefon gibi önemli şeyleri alırken kalite kavramıyla hep bir şeyleri değerlendirirler (Çimen ve Gürbüz, 2007:22). Bu nedenle spor hizmetlerinde kalitenin sağlanabilmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmektedir. Geliştirilen bu yöntemler ise daha çok KFG adı altında müşteri gereksinimleri de dikkate alınarak ürün veya hizmet özelliğine dönüştürülmektedir. Bu dönüşüm ise kalite evi matrisi kullanılarak sağlanmaktadır. KFG’nin katılıma dayalı spor hizmetlerinde nasıl uygulandığını ortaya koymak bu araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, spor hizmeti, kalite, kalite fonksiyon göçerimi ve kalite evi kavramları incelenmiştir. Materyal ve Metod Bu araştırmada spor hizmeti, spor hizmet kalitesi, kalite fonksiyon göçerimi ve kalite evi kavramları üzerinde durulmuş, bu kavramlarla ilgili geliştirilen çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Bu tanımlamalar ışığında ilgili kavramlar kalite fonksiyon göçerimi ile ilişkilendirilerek araştırmanın tartışma ve sonuç bölümünün oluşturulması sağlanmıştır. Araştırmanın amacını açık bir şekilde belirleyebilmek için katılıma dayalı spor hizmetleri alanı araştırmanın incelenme grubu olarak belirlenmiştir. Türkiye’de kalite fonksiyon göçerimini konu edinen bilimsel çalışmalar son yıllarda hızlı bir şekilde artış göstermektedir. KFG yöntemi 1960’ların sonlarında ortaya çıkmış ve ilk kullanım alanı olarak ürün tasarım sürecini desteklemesi amaçlanmıştır. Daha sonraki yıllarda yöntemde sağlanan gelişmelerle birlikte hizmet alanında da KFG yönteminin kullanılabileceği anlaşılmıştır. Hizmet alanında ilk uygulamalarına 1981 yılında rastlanan KFGyöntemi, günümüzde de mal ve hizmet tasarımında yaygın bir şekilde kullanılıyor olmakla birlikte yöntemin kullanımı bu iki alanın çok ötesine 389 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) geçmiştir. KFGyöntemi günümüzde TKY, stratejik ürün planlama, örgütsel planlama, maliyet göçerimi, yazılım geliştirme gibi birçok alanda kullanılmaktadır (Cohen, 1995). KFG’nin spor işletmeciliği alanında uygulanması ile ilgili literatürde az sayıda yayın bulunmaktadır. Batmaz ve diğerlerinin (2013), voleybol sporcularının spora yönelik beklenti ve memnuniyetlerini belirlemeye yönelik olarak yapmış oldukları çalışmanın ölçeği kullanılarak kalite evinin faktörleri oluşturulmuştur (Batmaz ve diğ. 2013:10). Bulgular ve Sonuç Japon dilindeki özgün karşılığı “hin shitsu, ki nou, ten kai” olan (Mizuno ve Akao, 1994,Guinta ve Praizler, 1993) ve Đngilizcede “qualityfunctiondeployment” adıyla kabul gören KFG yöntemi, konuyla ilgili araştırmacılar tarafından Türkçe’ye, “Kalite Fonksiyon Yayılımı, Kalite Fonksiyon Yaygınlaştırılması, Kalite Fonksiyon Göçerimi” gibi değişik adlarla çevrilmiştir. KFG temel olarak müşteri ile firmanın aynı dili konuşmasını sağlar. Müşteriler ve onların özellikleri, istekleri, ihtiyaç ve beklentileri zaman içerisinde değişmektedir. Diğer yandan iş hayatı içindeki firmalar da ürünler, çalışanlar, yönetim felsefeleri vb. açılardan devamlı olarak değişime uğramaktadırlar. Devamlı değişim, müşteri ve firmanın algı haritalarının, düşünce yapılarının da sürekli yenilendiği anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, değişen koşullar içinde müşteri ve firmanın konuştuğu dil farklılaşmaktadır. Bazı firmalar müşterinin “ne” dediğini anlamak için yeterince hızlı hareket edememekte ve pazar payında daralma yaşamaktadır. Bazı firmalar ise müşterinin ne dediğini öğrenebilmekte ve bu ilgiyi firmada içselleştirebilmek için zaman kaybetmeden çeşitli yöntemler aramaktadır. KFG bu yöntemlerden biridir (Öter ve Tütüncü, 2001:6). Dolayısıyla spor işletmeleri müşterilerin istek ve ihtiyaçlarını hizmet karakteristiklerine dönüştürebilmesi için KFG yönteminden faydalanmalıdırlar. KFG yönteminin temel amacı olan kalite evi 4 aşamalı model ya da matrislerin matrisi yardımıyla ardışık bir şekilde kullanılarak, müşteri isteklerinin hangi parçalar ya da malzemeler, hangi prosesler ve hangi üretim yöntemleri kullanılarak kim tarafından, nasıl, nerede, ne zaman, hangi araçlarla, ne kadar karşılanacağı belirlenir. Aslında bu sayede tek tek hangi parçanın hangi müşteri isteğini karşıladığı, hangi prosesin hangi müşteri isteğini karşılamak için kullanıldığı, hangi üretim yöntemlerinin hangi müşteri isteklerine karşılık geldiği, hangi çalışanın yaptığı hangi işin hangi müşteri ihtiyacını karşıladığı detaylı olarak görülebilmiş olur (Yenginol, 2008:12). Kalite evinin esası müşterinin istek ve beklentilerini karşılayan ürünlerin tasarımlanması düşüncesiolduğundan, kalite evinin temelinde de müşterilerin beğeni ve seçimlerini yansıtarak tasarlanması gerekliliği yatar. Bu nedenle pazarlama elemanları, tasarım mühendisleri ve üretim elemanları ürünün daha fikir aşamasından itibaren çok yakın olarak birlikte çalışmak zorundadırlar (Hauser ve Clausing, 1998). Kaynakça Basım, N. H., M. Argan. (2009). Spor Yönetimi, Detay Yayıncılık, Ankara. Odabaşı, Y., Oyman, M. (2007). Pazarlama Đletişimi Yönetimi, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş. 7. Baskı, Đstanbul. Uztuğ, F. (2003). Markan Kadar Konuş, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş. 1. Baskı, Đstanbul. Yıldız, S., M. (2009). Katılıma Dayalı Spor Hizmetlerinde Hizmet Kalitesi Modelleri, Ege Akademik Bakış, 9 (4), s. 1213-1224. 390 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Çimen, Z., Gürbüz, B. (2007). Spor Hizmetlerinde Toplam Kalite Yönetimi, Alp Yayınevi, Ankara. Chelladurai, P.,Chang, K. (2000). Targest and Standarsds of Quality in Sport Services, Sport Management Review, 3, 1-22. Biçer T. (1987). Spor ve Turizm, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. Đstanbul. Can, Y., Soyer F., Güven, H. (2000). Spor Hizmetlerinde Verimliliği Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi Bildiriler, Cilt II. Sporda Psiko-Sosyal Alanlar, Spor Yönetim Bilimleri 1. Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Kongresi 26-27 Mayıs. Ankara. Laverie, D., A. (1998). Motivations for Ongoing Participation in a Fitness Activity, Lisure Sciences, Vol.20, pp.277-302. Alpullu, A., Yorulmazlar M., Geri S., Demir, G. (2008). Đstanbul Gençlik ve Spor Đl Müdürlüğü’nün TKY’ye geçiş sürecinde personelin yaklaşımının belirlenmesi, Uluslararası Đnsan Bilimleri Dergisi, 5 (1). Kızgın, Y. (2002). T.C. Turizm Bakanlığı 2. Turizm Şurası: “Turizm Đşletmelerinde Müşteri Memnuniyetinin Artırılmasında Toplam Hizmet Kalitesinin Önemi”, Ankara. Alexandris, K. (2008). Performance Measurement and Leisure Management. Managing Leisure, 13, 137-138 Kotler, P., Amstrong, G. (2003). Marketing. International Edition, Prentice Hall. Lovelock, C. (2000). Services Marketing: People, Technology Strategy, 4th Edition, New Jersey: Prentice Hall. Mizuno, S.,Akao, Y. (1994). QFD: The Customer Driven Approach to Quality Planning and Deployment. Tokyo: Asian Productivity Organization. Guinta, L. R.,Praizler, N. C. (1993). The QFD Book: The Team Approach to Solving Problems and Satisfying Customers Through Quality Function Deployment. New York, NY: Amacom Books. Öter, Z., Tütüncü, Ö. (2001). Turizm Đşletmelerinde Kalite Fonksiyon Göçerimi: Seyahat Acentelerine Yönelik Varsayımsal Bir Yaklaşım, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Cilt 3, Sayı 3. Chelladurai, P. (1992). A classification of Sport and Physical Activity Services: Implications for Sport Management. Journal of Sport Management, 6, 38-51. Chelladurai, P. (1994). Sport Management: Defining The Field. European Journal for Sport Management, 1, 7-21. Biçer, T. (2008). Sporda Toplam Kalite Yönetimi ve Futbol Uygulamaları. Đstanbul: Beyaz Yayınları. Hauser, J. R.,Clausing, D. 1998.The House of Quality, Harvard Business Review, No.3, p. 6373. Güllü, E.,Ulcay, Y. 2002. Kalite Fonksiyon Yayılımı ve Bir Uygulama, Uludağ Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 1. 391 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Mahiroglu,A.(1983). Kalite Kontrol Eğitimi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, s.3.Ankara. Batmaz, H. Ç., Yıldırım. F., Coskuner, Z., Karadağ, M., Atalı, A. (2013). Ortaöğretim Kurumlarında Voleybol Oynayan Sporcuların Spora Yönelik Beklenti ve Memnuniyet Düzeyleri (Elazığ Đli Örneği), E-Journal of New World Sciences Academy, p.10 Anahtar Kelimeler: Spor Hizmetleri, Spor Hizmet Kalitesi, Kalite Fonksiyon Göçerimi, Kalite Evi. POS 42. ÜNĐVERSĐTELER ARASI TÜRKĐYE GÜREŞ ŞAMPĐYONASINA KATILAN SPORCULARIN DEMOGRAFĐK ÖZELLĐKLERĐNE GÖRE SPORCU TATMĐNĐ DÜZEYLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ Yeliz ŞĐRĐN 1, Pervin BĐLĐR2, Günseli ÖZ 3, Yasemin ARGAMA1 (1) Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye (2) Çukurova Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye (3) Kipaş Eğitim Kurumları, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Bu çalışma Türkiye Üniversitelerarası Güreş Şampiyonası’na katılan sporcuların demografik özelliklerine göre sporcu tatmin düzeylerinin belirlemesi amacına yöneliktir. Araştırmanın evrenini Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından düzenlenen ”Üniversiteler Türkiye Güreş Şampiyonasına ”katılan 55 üniversiteden toplam 32 bayan 73 erkek toplam 105 sporcu oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda örneklem grubundan verileri elde edebilmek için Sporda Tatmin Ölçeği (Athlete Satisfaction Questionnaire-ASQ) kullanılmıştır. Araştırmada sporcuların, cinsiyet, yaş, medeni durum antrenörlerinin antrenörlük süresine göre bulgular değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda sporcuların spor tatmini algılamalarının cinsiyete göre farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır (p<0.05). Bireysel tatmin ve takım tatmini boyutlarında erkeklerin ortalamaları bayanlara göre yüksek çıkmıştır. Medeni durum değişkenine göre anlamlı farklılık bulunamamıştır (p>0.05). Yaş ve antrenörlerin antrenörlük yapma süresi değişkenine göre yapılan analiz sonucunda ise takım tatmini ve antrenörden tatmin boyutunda anlamlı fark bulunamamış(p>0.05), bireysel tatmin boyutunda ise anlamlı farklılık tespit edilmiştir (p<0.05). Anahtar Kelimeler: Spor, Güreş, Sporcu Tatmin 392 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 131. ÜNĐVERSĐTELER ARASI GÜREŞ ŞAMPĐYONASINA KATILAN SPORCULARIN ANTRENÖR LĐDERLĐK TARZI ALGILAMALARI ĐLE SPOR TATMĐNLERĐ ARASINDAKĐ ĐLIŞKĐNĐN ĐNCELENMESĐ Yeliz ŞĐRĐN 1 , Altan ALICI 1 , Deniz ULUKUŞ 1 , Aydanur TATAR 1 , Ebru ALAGÖZ 1 , Hilal KEKLĐCEK 1 , Ramazan DENĐZ 1 , Merve MART 1 , Zülkarneyn KARA 1 (1) Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi,Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Giriş: Sporda liderlikte önemli olan noktalar, genel liderlik rolü için düşünülenlerden farklı değildir. Liderlik davranışı araştırmaları, spor takımlarının belirli yapısından ötürü spora yönelmiştir. Her antrenör, kendine özgü bir liderlik davranışı stili sergiler (Konter, 1995). Başarılı antrenörlük sporcularına ayrı ayrı davranma yeteneğidir. Sporcu tatmininin sporcuların spora devamlılığı için ön şartlardan olma ihtimalinin oldukça yüksek olması, liderlik davranışları ve doyum arasındaki ilişkinin belirlenmesini sporda devamlılığı sağlayabilirliğinden dolayı önemli olduğunu söylenebilir (Taylor, 1994). Chelladurai ve Riemer sporcu tatminini, bir sporcunun spor deneyimine bağlı olarak yapıları, süreçleri ve sonuçların değerlendirmesiyle doğan pozitif duygusal bir durum olarak tanımlar. (Chelladurai & Riemer, 1997). Materyal ve Metod: Araştırmaya katılan 110 sporcu’ya üç çeşit anket uygulanmıştır. Bunlar 1Demografik özelliklerin Tespiti, 2-Sporda Liderlik Ölçeği(LSS) (Chelladurai&Saleh,1980), 3Sporcu Tatmin Ölçeği ASQ (Riemer&Chelladurai,1998)’dir. Sporda liderlik ölçeği beş boyuttan oluşmaktadır. Bu ölçeğin geçerlilik ve güvenirlilik çalışması Tiryaki tarafından yapılmıştır (Tiryaki, 2000). Araştırmada kullanılan Sporcu tatmin ölçeği ise; Türksoy (2008) tarafından orjinali 56 maddelik 15 alt boyutu olan (ASQ )ölçeğinin Türkçeye uyarlanmaş, geçerlilik ve güvenirlik çalışması yapıldıktan sonra sporcu tatmin ölçeği oluşturulmuştur (Türksoy, 2007). Bu ölçeğe Özmutlu (2011) tarafından yapılan geçerlilik ve güvenirlilik çalışması sonucunda ölçek 19 soru ve 3 alt boyuttan oluşmuştur. STÖ kesinlikle katılmıyorum-kesinlikle katılıyorum arasında derecelendirilmiş 5’li likert tip ölçektir (Özmutlu, 2011). Bulgular Tablo 1. Araştırmaya katılan sporcularla ilgili tanımlayıcı bilgiler DEĞĐSKENLER Cinsiyet Yaş N % Erkek 73 69,5 Bayan 32 30,5 17-20 33 31,4 21-24 56 53,3 25-28 13 12,4 29 ve üstü 3 2,29 12 11,4 15 14,3 20 19,0 58 55,2 0-3ay Antrenörle Çalışma 4-8ay Süresi 9-12ay 2 yıl ve üstü 393 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Tablo 1’e göre araştırmaya katılan sporcuların %69,5 Erkek % 30,5’i bayan sporcular oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan sporcuların % 31,4’ü 17-20 yaş aralığında, %53,3’ü 21-24 yaş aralığında,%12,4’ü 25-28 yaş aralığında %2,29’u 29 yaş ve üstünde yer almaktadır. Tablo 2. Liderlik ve Sporcu Tatmin ölçeklerinden elde edilen puanların ortalama ve standart sapma değerleri Liderlik Boyutları N Minimum Maximum Ort. Ss. Demokratik Davranış 105 1,67 4,89 3,88 ,61 Otokratik Davranış 105 2,00 5,00 3,70 ,60 105 1,13 4,88 3,84 ,72 105 1,20 5,00 3,84 ,64 Eğt.Öğr.Davranış 105 1,77 4,85 3,89 ,62 Antrenörden Tatmin 105 1,38 4,75 3,35 ,84 Takım Tatmini 105 1,67 4,89 3,88 ,61 Bireysel Tatmin 105 1,33 5,00 3,30 ,86 Sosyal Davranış Destek Pozitif Bildirim Geri Tablo- 2’ de sporcuların antrenörlerinin liderlik davranışları algılamalarına bakıldığında en yüksek ortalamayı eğitim ve antrenman davranış (3,89) ve demokratik lider (3,88) davranış sergiledikleri yönünde görüş bildirmişlerdir. Sporcuların en yüksek tatmini 3,88 ortalama ile takım tatmininden aldıkları tespit edilmiştir. Tablo 3. Araştırma grubunun Algıladıkları Liderlik Düzeyleri Đle Sporcu Tatmin Düzeyleri Arasındaki Korelâsyon Analizi Antrenörden Bireysel Tatmin Tatmin Takım Tatmini Demokratik Otokratik Sosyal Eğitici Pozitif Liderlik Liderlik Destek Öğretici Geri B. AntrenördenTatmin 1 Bireysel Tatmin ,572** 1 Takım Tatmini ,581** ,614** * ,291 Otokratik Liderlik -,002 Sosyal Destek ,156 Demokratik Liderlik ,207 ** 1 ,215* 1 ,142 ,049 ,448** 1 ,395** ,224* ,542** ,479** ** ** ,570** 1 ,315** ,270** ,274** * Eğitici Öğretici ,120 ,226 Pozitif Geri B. ,132 ,400** ,188 ,675 ,129 ,220* ,533 1 1 *: p<0.05; **: p<0.01 394 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Sosyal destek davranışı, (r=0.156p<0.05),Eğitici ve Öğretici davranış(r=0.120p<0.05), ve Pozitif geri bildirim davranışı (r=0.132p<0.05), ile antrenörden tatmin düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunmaz iken; demokratik liderlik ile antrenörden tatmin, (r=0.207p<0.05) düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Otokratik liderlik davranışı ve antrenörden tatmin boyutu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (r= ,002p<0.05). Demokratik Davranış (r=0. 291 p<0.05), Sosyal destek davranışı, (r=0.395 p<0.05), Eğitici ve Öğretici davranış(r=0.226p<0.05), ve Pozitif geri bildirim davranışı (r=0.400p<0.05) ile Bireysel Tatmin düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Otokratik liderlik davranışı ve bireysel tatmin boyutu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (r=0.142p<0.05). Demokratik Davranış (r=0.215p<0.05) ve Sosyal destek davranışı (r=0.224p<0.05) ile takım tatmini arasında anlamlı ilişki bulunurken; Eğitici ve Öğretici davranış (r=0.188p<0.05) Pozitif geri bildirim davranışı (r=0.129p<0.05) ve otokratik liderlik (r=0.049p<0.05) ile takım tatmini düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç: Araştırma sonucuna göre; üniversiteler arası güreş şampiyonasına katılan sporcuların antrenörlerinin eğitici–öğretici ve demokratik tarz liderlik davranışı sergilediklerini belirtmişlerdir. Pilus (2009), Khalaj (2011), yaptıkları çalışmada antrenörlerin eğitici-öğretici liderlik tarzı sergiledikleri sonucuna ulaşmışlardır. Sporcu tatmin sonuçlarına baktığımızda sporcuların en yüksek tatmini takım tatmininden, en düşük tatmini ise bireysel tatminden aldıkları görülmektedir. Türksoy (2003) yaptığı çalışmada futbolcuların en yüksek tatmini takım tatminden aldıkları sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuçlar bizim çalışmamızla paralellik göstermektedir. Liderlik tarzı ve sporcu tatmin arasındaki ilişki incelendiğinde ise demokratik liderlik tarzının sporcu tatmin boyutlarıyla anlamlı ve pozitif ilişki içinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra otokratik liderlik tarzı ile sporcu tatmin boyutları arasında bir ilişki bulunamamıştır. Chelladurai et. al. (1998), otokratik davranış hariç olmak üzere, liderlik ölçeğinin‘nin tüm beş boyutunda algı skorlarının Kanadalı ve Japon üniversite sporcuları arasında liderlik tatmini ile pozitif olarak ilişkisi olduğunu bulmuşlardır (Chelladurai,et. al. 1998). Bu sonuç bizim çalışmamızı destekler niteliktedir. Sonuç olarak antrenörlerin lider davranışları sporcunun tatmin düzeyinde belirleyici etki olduğu ortaya çıkmıştır. Yaptığımız çalışmayı ülkemizde farklı spor branşlarında yapılacak yeni çalışmalarla destekleyecek daha fazla araştırma yapılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir. Çünkü liderlik davranışının performansa ve tatmine dolayısıyla da başarıda belirleyici bir faktör olduğu düşünülmektedir. Kaynaklar 1- Konter E. Sporda Motivasyon. Saray Medikal Yayıncılık. Đzmir: 1995. 2- Tiryaki Ş. Spor Psikolojisi. Ankara: Eylül Kitap ve Yayınevi, 2000: 140. 3- Taylor, S.A. and Baker, T.L. (1994) “An assessment of the relationship between service quality and customer satisfaction in formation of consumers' purchase intentions. Journal of Retailing. Vol. 70 No. 2, pp. 163-78. 4- Chelladurai, P., and Riemer H.A, (1997). A classification of facets athlete satisfaction. Journal of sport management. 11:135. 5- Türksoy A. (2007). “Futbolda Sporcu Tatmini Đle Antrenörlerden Beklenilen ve Gerçekleşen Liderlik Davranışlarının Tespiti”. Doktora Tezi, Đstanbul: Marmara Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi Ve Spor Ana Bilim Dalı 395 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) 6- Özmutlu Đ.(2011). “Bedensel Engelli Sporcularda Antrenörlerin Hizmetkâr Liderlik Davranışlarının Sporcu Tatmini Đle Đlişkisi” Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi Ve Spor Ana Bilim Dalı 7- Chelladurai., P. and Saleh, S.D., (1980). Dimensions of leader behavior in sports: development of a leadership scale. Journal of sport psychology, 2, 34 – 45. 8- Chelladurai P., Đmamuna H., Yamaguchi Y., Oinuma Y., Miauchi T. (1998). Sport Leadership in Cross-National Setting: The Case of Japanese and Canadian Üniversity Atheletes, Journal of Sport and Exercise Psychology, pp. 374- 389, Vol. 10. 9- Pilus, AHM, Saadan, R. 2009 “ Coachıng Leadershıp Styles And Athlete Satısfactıons Among Hockey Team” Journal of Human Capital Development, 2 ( 1 )January – June 10- Khalaj, G., Khabiri, M., Sajjadi, N. (2011) “The relationship between coaches leadership styles & player satisfaction in women skate championship “ Procedia Social and Behavioral Sciences. 15, 3596–3601 Anahtar Kelimeler: Antrenör, Güreş, Liderlik, Sporcu Tatmini POS 143. ĐSTANBUL ÜNĐVERSĐTESĐ BEDEN EĞĐTĐMĐ VE YÜKSEKOKULLUNDA ÖĞRENĐM GÖREN ÖĞRENCĐLERĐN SPONSORLUĞUNA BAKIŞ AÇILARININ ĐNCELENMESĐ SPOR SPOR Emrah SERDAR 1, Ataman TÜKENMEZ 1, Elzem DĐNÇ 2 (1) Marmara Üniversitesi, Spor Yönetim Bilimleri, Türkiye (2) Đstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Genel bir tanımla sponsorluk; kurumsal amaçlara ulaşmak için spor, sanat, kültür, sosyal alanlarda kişi veya organizasyonların para, araç-gereç, hizmetle desteklenmesi ve bütün bu etkinliklerin planlanması, organizasyonu, yürütülmesi ve denetimi olarak açıklayabiliriz.Sporun endüstrileşmesinin yanında insanların serbest zamanların artmasıyla spora yönlenmeleri ve alkol ve sigara reklamlarına ciddi sınırlamalar getirilmesi, spor sponsorluğu kavramını tüm sponsorluklar arasında en üst sıraya kadar taşımıştır.Spor sponsorluğu kavramına bakacak olursak, kısa bir tanımla, organizasyonel amaçlar, pazarlama hedefleri ve/ve ya çok özel tutundurma araçlarını desteklemek için bir spor olayına yatırım yapmaktır. Spor yoluyla pazarlama faaliyeti yapan firmaların sayısının gün geçtikçe artmasının yanında Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin bu kavram hakkında 396 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) düşünceleri spor sponsorluğu hakkında düşüncelerini ölçme amaçlı bu çalışma ile spor sponsorluğu yapan firmalara bir durum analizi sunulması beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı; Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin spor sponsorluğu hakkındaki düşüncelerinin cinsiyet, yaş ve bölüm değişkenlerine göre araştırılmasıdır. Çalışma Đstanbul üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda 2 farklı bölümde öğrenim görmekte olan spor yöneticiliği ve antrenörlük bölümlerinde okuyan toplam 185 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin yaş ortalaması 21.34’ tir Đstanbul üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Öğrenim Gören Öğrencilerin Spor Sponsorluğu Hakkındaki düşüncelerini Đnceleyen bu çalışmada ölçüm aracı olarak geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları Gül (2011) tarafından yapılan “Spor Sponsorluğu” anket formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 20.0 paket programından yararlanılmıştır. Farklı grupların karşılaştırılmasında bağımsız t testi, çoklu grupların karşılaştırılmasında ise tek yönlü varyans analizi (ANOVA testi uygulanmıştır. Anlam düzeyi p<0.05 kabul edilmiştir. Sonuç olarak; araştırmaya katılan iki bölüm öğrencilerinin sponsorluk ile ilgili bilgileri karşılaştırılmış ve spor yöneticiliği bölümünde öğrenim gören öğrencilerin sponsorluk bilgileri açısından, antrenörlük bölümünde öğrenim gören öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık gözlenmiştir.( p<0.05). sponsorlukla ilgili düşünceler cinsiyet açısından karşılaştırıldığında erkek öğrencilerin bayan öğrencilere oranla daha yüksek puan elde ettikleri saptanmıştır. sponsorluk bilgi düzeyi ile yaş değişkeni arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.(p>0.05) Anahtar Kelimeler: Spor, Sponsorluk, Spor Sponsorluğu, 397 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 146. SPOR ĐÇERĐKLĐ REKLAMLARIN, ĐSTANBUL ÜNĐVERSĐTESĐ BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCĐLERĐNĐN SATIN ALMA TUTUMLARI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ Emrah SERDAR 1 , Ataman TÜKENMEZ 1 , Elzem DĐNÇ 2 , Ebru ŞAHĐN 2 1 Marmara Üniversitesi,Spor Yönetim Bilimleri,Türkiye 2 Istanbul Üniversitesi,Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu,Türkiye ÖZET Genel bir tanımla reklam; örgütlerin, hizmet ya da ürünlerini belirli bir ücret ödeyerek ve çeşitli araçlar aracılığıyla insanlara tanıtma sürecidir. Rekabet içinde olan birçok şirket, kendi ürününü diğer şirketlerin ürünlerinden farklı kılabilmek amacıyla çeşitli pazarlama stratejilerine başvurmaktadır. Bu stratejiler arasında reklama yer verilmesinin gerekliliği de kitleler tarafından kabul edilmektedir. Reklam olmadan marka değerinin tüketiciye iletilmesi günümüz dünyasında ne yazık ki imkânsızdır. Marka değerinin insanlara iletilmesi ve insanlarda marka imajının oluşturulmasında televizyon reklamları, günümüzde en etkin kitle iletişim aracı konumundadır. Özellikle son yıllarda, televizyon reklamları aracılığıyla marka imajının daha etkili bir şekilde iletilmesi için çeşitli temalara yer verilmektedir. Bu temalar arasında ise, en sık kullanılanlardan biri spor temasıdır. Günümüzde spora ve profesyonel sporculara ilgi giderek artmaktadır. Bunun farkında olan reklamcılar, spor temasını kullanarak insanlarda kendi markalarıyla ilgili olumlu imaj vermeye çalışmaktadır. Sporu seven bir kişinin, grubun ya da toplumun, içinde spor barındıran reklamlara karşı tutumu olumlu olacaktır. Böylece markayla özdeşleşme, reklam aracılığıyla insanlara ulaştırılmış olacak ve bu da insanlarda o markaya karşı ilgiyi arttıracaktır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı; spor temasının kullanıldığı televizyon reklamlarının, beden eğitimi ve spor yüksekokuluna kayıtlı bireylerin satın alma tutumu üzerindeki etkisinin ne derecede olduğunu ortaya çıkarmaktır. Çalışmaya, Đstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda iki farklı bölümde öğrenim gören 120 (Xyas=22,28±2,51) katılımcı katılmıştır. Katılımcılardan 5’li likert şeklindeki anket formunu ve demografik bilgi formunu doldurmaları istenmiştir. Araştırma sürecinde elde edilen veriler, SPSS 20.0 (Stattiscal For Social Sciences) istatistik paket programında; Korelasyon, T-testi ve Anova testi kullanılarak analiz edilmiştir. Önem düzeyi, p<0.05 olarak alınmıştır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucunda; araştırmaya katılan deneklerin %51,7’sinin erkek, %47,3’ünün ise bayan katılımcılardan oluştuğu tespit edilmiştir. Spor içerikli reklamların satın alma tutumları cinsiyet bakımından karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılık olduğu gözlemlenmiştir. (p<.0.05) Bölümler arasındaki ilişkisine bakıldığında ise, spor yöneticiliği (%55) ve antrenörlük bölümünde öğrenim gören öğrenciler (%45) arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. (p>0,05; ,850) Araştırmaya katılan deneklerin yaş (Xyas=22,28±2,51) ve satın alma tutumu arasındaki ilişkiye bakıldığında ise, anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. (p<0.05) Anahtar Kelimeler: Tüketici, Spor Teması, Televizyon Reklamları, Satın Alma 398 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 148. ĐSTANBUL ÜNĐVERSĐTESĐ BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKUL’NDA ÖĞRENĐM GÖREN SPOR YÖNETĐCĐLĐĞĐ VE ANTRENÖRLÜK BÖLÜMÜ ÖĞRENCĐLERĐNĐN LĐDERLĐK ÖZELLĐKLERĐN ĐNCELENMESĐ Güven Gürkan ERDGOĞAN 1, Kaan DURU 1, Emre SÖNMEZ 1, Fatih ÖZOLUR 1, Ebru ŞAHĐN 1 (1) Đstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Günümüzde yönetime ve liderliğe yoğun ilgi artarak devam etmektedir. Liderlik; yöneten, sürükleyen, önde gelen anlamına gelmekle birlikte; bir örgüt veya organizasyon içerisindeki diğer bireyleri etkileme, motive etme ve yönlendirme yeteneğidir.Spor yapan bir bireyin herhangi bir grup içerisinde, sporun kendisine vermiş olduğu özgüvenden dolayı lider vasfını üstlenmesi ise beklenen bir davranıştır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı; beden eğitimi ve spor yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin kendi bölümlerinde almış oldukları eğitim programına göre liderlik anlayışları üzerinde bir farklılık olup olmadığını tespit etmektir. Modern liderlik yaklaşımlarında liderlik davranışı; karizmatik, dönüşümsel ve yönetsel olmak üzere üç kategoride incelenmektedir. Bu kategoriler bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Çalışmaya Đstanbul üniversitesi beden eğitimi ve spor yüksekokulunda 2 farklı bölümde öğrenim göremeye devam eden 180(Xyas=22,28±2,51) katılımcı katılmıştır. Katılımcılardan Yıldırım(2001)’in geliştirmiş olduğu 5’li likert şeklinde ki anket formunu ve demografik bilgi formunu doldurmaları istenmiş ve sonuçlar SPSS 20.0 istatistik programında analiz edilmiştir. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucunda; spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin hem yönetsel liderlik hem de dönüştürücü liderlik alt boyutları açısından antrenörlük bölümündeki öğrencilere göre daha anlamlı puanlara sahip oldukları görülürken (p<0,05) , karizmatik liderlik alt boyutları bakımından anlamlı farklılık bulunamamıştır.(p>0,05) Sonuç olarak; Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundaki 2 farklı bölümlerin liderlik özellikleri incelendiğinde spor yöneticiliği bölümündeki öğrencilerin diğer bölüme göre daha dönüştürücü ve yönetsel lider oldukları ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Liderlik, Liderlik Yaklaşımları, Beden Eğitimi ve Spor 399 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) POS 162. ELAZIĞ ĐLĐ FITNESS SALONLARINDA AKTĐF OLARAK SPOR YAPAN SPORCULARIN SIVI ALIMI ĐLE ĐLGĐLĐ BĐLGĐ VE ALIŞKANLIKLARININ ARAŞTIRILMASI Nafiye BAKIR 1, Ayşe TOPLU 1, Vedat ÇINAR 1, Salih ÖNER 1 (1) Fırat Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Türkiye ÖZET Bu araştırma, Elazığ iline bağlı fitness salonlarında aktif olarak spor yapan sporcuların sıvı alımı ile ilgili bilgi ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya 35 bayan ve 61 erkek olmak üzere toplam 96 sporcu katılmıştır. Araştırma grubunun sıvı alımı ile ilgili bilgi ve alışkanlıklarını tespit etmeye yönelik Parla (2008) tarafından geliştirilen anket uygulanmıştır. Elde edilen veriler Yüzde Frekans dağılımı ile hesaplanmış ve tablolar halinde gösterilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; sporcuların %38.5'i bireysel sporla uğraşan, %35.4'ü 1-3 yıl aktif(lisanslı) sporcudur. Sporcuların %64.5'i günde 1-2 saat antrenman yapmaktadır. Sporcuların %44.7'si beslenme ile ilgili bilgi sahibi olduğunu düşünmektedirler. Sporcuların %56.2'si beslenme ile ilgili kitap,dergi vs. okumuştur. Sporcuların %62.4'ü beslenme dersi görmemiştir. Sporcuların %87,5'i sporcu beslenmesi ile ilgili bir eğitim programı düzenlenirse dinleyici olarak katılmak istediğini belirtmiştir. Sonuç olarak; sorulan sorular değerlendirildiğinde Elazığ ili fitness salonlarında aktif olarak spor yapan sporcuların %61.6 sının sıvı alımı ile ilgili bilgisinin olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Fitness Salonu, Sıvı Alımı Bilgisi, Sıvı Alımı Alışkanlıkları 400 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) SÖZ 128. HENTBOLCULARLA SEDANTERLERĐN UZANMA BECERĐSĐ SIRASINDAKĐ SAĞ-SOL EL PERFORMANSLARI - GÖRSEL BĐLGĐ ELĐMĐNE EDĐLDĐĞĐNDE Kübra AKÇA 1, Selçuk AKPINAR 1 (1) Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Eğitim ,Türkiye ÖZET Giriş: Birçok insan günlük işlerini görürken veya beceri isteyen işleri yerine getirirken sağ ellerini tercih ederler. Genel olarak sağ-sol el kullanımlarına bakıldığında birçok insanın baskın olarak sağ elini tercih ettikleri görülmektedir. Bu orana bakıldığında insanların %90’nı sağ, %10 ise sol elini tercih etmişlerdir. Buna bilgisayarın düğmesine basmak, yazı yazmak gibi işlevleri örnek olarak verebiliriz. Bu beceri isteyen işleri yerine getirirken yapılacak işlevin zorluğuna göre örneğin kavanoz kapağı açma,elma kesme gibi işlevlerde her iki elimizi de kullanırız. Beynin sağ ve sol hemisferleri arasındaki anatomik ve fonksiyonel farklılaşma serebral lateralizasyon olarak tanımlanır. Ayrıca serebral hemisferin bazı özelleşmiş nörolojik işlevlerin kazanılması, kullanılması ve kontrol edilmesinde gösterdiği çeşitli beceriler olarak ta tanımlanır(Pençe,2000). Hemisfer ise beynin medyan düzlemi ile iki parçaya ayrılan her iki bölgeye verilen isimdir. Sağ elimizi sol beyin,sol elimizi de sağ beyin yönetmektedir.Sağ elini kullanan insanlarda sol beyin,sol elini kullananlarda ise sağ beyin baskındır.O halde sağlaklarda sağ elin sol ele göre üstün becerisinin sol beyine bağlı olduğunu ,solaklarda sol elin sağ ele göre üstün becerisinin sağ beyine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. El dominansı ise bir iş yapılırken tercih edilen eli ifade eder. Platon (M.Ö.428-348), taraf bildirmemekle birlikte bu kullanımın varlığını doğrulamış ve çevresel faktörlerle açıklamıştır. Aristo (M.Ö.284-322) ise, kullanımda tercih edilen tarafın sağ olduğunu ileri sürerek bunu doğal ve karşı konulmaz bir özellik olarak yorumlamıştır (Doç.Dr.Süleyman Tarman). Đnsanların el tercihlerine bakıldığında sağlak ve solak olmaları bazı işlevlerde aynı anlama gelmemektir. Yapılacak işlev çok üst düzey beceri gerektirmiyorsa, birey baskın olmayan elini de bu işlevde rahatlıkla kullanabilir. Bu yüzden yapılacak olan işleve göre el tercihi de önemlidir. Bu uygulamalarda yapılacak olan işlev ve işlevin içeriği hangi dominant elin tercih edileceğini etkilemektedir. Đnsanların geneline bakıldığında uzanma gerektiren eylemlerde sağ ellerini yaklaşık olarak % 60 oranında baskın olarak kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır (Gabbard & Helbig, 2004; Helbig & Gabbard, 2003). Bu doğrultuda sağ eli dominant olan kişilerin vücutlarının orta noktası ve orta noktaya yakın olan sol tarafta da sağ elini tercih etmektedirler. Yapılan bu uygulamalarda, uygulama yapan kişiye birkaç hedef belirtilmiş ve bu hedeflere uzanmaları istenmiştir. Bu yapılan çalışma sonucunda kişilerin hangi ellerinin daha etkili ve baskın olduğu belirlenir. Genel olarak uzun süreli egzersiz yapmak veya fiziksel aktivitelere katılmak el tercihini etkileyebilmektedir. Bunlara örnek olarak müzisyenleri ve sporcuları gösterebiliriz. Bu iki grup ile ilgili yapılan çalışmalarda, eller ile ilgili lateralizasyonun daha düşük olduğu bulunmuştur. Spor yapan gruplara bakıldığında, hentbol branşında her iki elin de aktif olarak kullanılması performansa olumlu etkiler yapabilmektedir. Spor yapmayan bireylerde eller arasındaki lateralizasyon yüksek olmasına rağmen (Przlbyla, ve arkadaslari., 2012), sporcularda bu durumun farklı olabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda yapılan bu çalışmadaki amaç, hentbol oyuncuları ve spor yapmayan kontrol grubundaki lateralizasyon farklılıklarını ve gruplar arasında da farklılık olup olmadığı araştırılmıştır. Hentbolda atış ve pas sırasında genelde oyuncuların kolları ile ilgili görsel bilgiye ihtiyaç 401 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) olmadığından dolayı, lateralizasyon ölçümleri sırasında elle ilgili görsel bilgi kaldırılarak ölçümler yapılmıştır. Materyal ve Metod: Bu çalışmamızda toplamda 2 deney uygulanmıştır. Đlk deneyimiz uzun süreli egzersiz yapmış ve 3 yıl üzeri hentbol oynamış 8 kişi, ikinci deney ise spor yapmamış 8 kişi olmak üzere toplamda 16 kişi ile yapılmıştır. Hentbol sporunun sağ el ile sol ele etkileri araştırılmış ve farklılıklarına bakılmıştır. Katılımcıların hangi ellerini daha ağırlıklı olarak kullandıklarını öğrenmek için Edinburg El Tercihi anketi kullanılmış olup, katılımcılara deney ile alakalı açıklamalar hem görsel hem de sözel olarak verilmiştir. Deneyler, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde yapılmıştır. Deney onayı ise yine aynı üniversiteden alınmıştır. Bu çalışmadaki deney düzeneğini Şekil 1 de görebilirsiniz. Tablodaki gibi katılımcılar boylarına göre ayarlanmış bir sandalyeye oturup, kollarını sert ve üzeri pürüzsüz olan bir kızak görevi yapan cisme koymuşlardır. Bu düzenekte kollar özel sabitleyici bilekliklerle sabitlenip, bileğin ve parmakların oynatılması engellenmiştir. Deney sırasında katılımcıların uzanmaları istenen hedefler, bilgisayar aracılığı ile dev TV ekranına oradan da masanın üzerini kaplayan aynaya yansıtılmıştır. Katılımcılar deney sırasında ellerini görmemektedirler. Sadece körsır denilen bilgisayarın fare kısmını ekranda oynattığımız şekle benzeyen bir işaret görebilmektedir. Körsır denilen bu işaret 1 cm büyüklüğünde, daire şeklinde ve ortasında artı işareti olan bir şekildir. Katılımcıların işaret parmaklarına bant yardımı ile sabitlenen körsır, izleme sensörleri görevi görmektedir. Deneyde ki hedefler başlangıç noktasından 30-60-90 derece açılarla yerleştirilmiştir. Başlangıç noktası ise yaklaşık 2 cm büyüklüğünde daire şeklinde olan, körsır içerisinde bulunmadan önce sarı renkte olan ve körsır içerisine girince 1 saniye sonra start verdiğini belirten, yeşil rengine dönüşen şekildir. Aynı zamanda sesli bir uyarı vermektedir. Katılımcılara bu yeşil rengi gördükten sonra belirlenen hedeflere ulaşmaları için 1 saniye süre verilmiştir. Hedefler ise yine aynı daire şeklinde olan ve yaklaşık 3.5 cm olan bir şekildir. Deney sırasında katılımcılar işaret parmaklarının ucunu gösteren korsir i göremiyorlardı. Yani elleri ile ilgili görsel bilgiye sahip değillerdi. Her katılımcı her bir hedefe toplamda 20 deneme yapmıştır. Dolayısıyla toplamda 60 tekrar olmaktadır. Hedeflerin gösterimi rastgele yöntemle yapılmıştır. Her bir deneme suresi 2 sn olarak belirlenmiştir. El performansını değerlendirmek için katılımcıların doğruluk ile ilgili parametrelerine bakılmıştır. Bu parametre bize, deneme sırasında katılımcıların hedefe ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Sonuç: Genel olarak doğruluk ile ilgili bar grafiğine bakıldığında; hentbolcuların 60 derecede bulunan hedef hariç, diğer hedeflerde sol ve sağ elleri ile ilgili benzer performansa sahip oldukları görülmektedir. Çok ilginç olarak, kontrol gurubunda sol el genelde sağ ele göre daha iyi bir performans göstermiştir.. Gruplar arasındaki farklılığa bakıldığında ise, hentbolcuların kontrol grubuna göre üstünlükleri çok açık bir şekilde Grafik 1A ve 1B de gösterilmiştir. Bu sonuçlara göre hentbolcuların kontrol grubuna göre uzanma becerisi gerektiren durumda daha üstün bir performans gösterdikleri bulunmuştur. Tartışma: Elde edilen sonuçlara göre, hentbolcuların ve kontrol grubunu elleri ile ilgili görsel bilgi olmadan yaptıkları uzanma becerisi sırasında farklı performans sergiledikleri bulunmuştur. Hentbolcuların sağ ve sol el arasındaki lateralizasyonlarında farklılık çıkmamasına karşın, kontrol grubunda belirgin bir sol el üstünlüğü görülmüştür. Aynı zamanda hentbolcuların kontrol grubuna göre her iki elleriyle de çok daha doğru oldukları bulunmuştur. Przybyla ve arkadaşları (2012) tarihinde yapılan çalışmada, görsel bilgi olup olmaması kişilerin uzanma hareketi gerektiren becerideki performanslarını etkilediği bulunmuştur. Bu çalışmada spor yapmanın da 402 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bu becerideki performansı etkilediği ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, her iki elin kullanıldığı bir spor yapmak lateralizasyonu azaltmakta ve her iki elin etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. Bunun yanında kontrol gurubundaki sonuçlara göre, görsel bilgi elimine edildiğinde, sol elin sağ ele göre daha doğru bir performans sergilediği görülmüştür. Bu da kişilerin kontrol stratejilerinin farklı olduğunu göstermektedir. Kaynakça 1- Przybyla, A., Coelho, C. J., Akpinar, S., Kirazci, S., & Sainburg, R. L. (2013). Sensorimotor performance asymmetries predict hand selection. Neuroscience, 228, 349-360. doi:10.1016/j.neuroscience.2012.10.046. 2- Helbig, C. R., & Gabbard, C. (2004). What determines limb selection for reaching? Res Q Exerc Sport, 75(1), 47-59. 3- Pençe, S., “Serebral Lateralizasyon”, Van Tıp Dergisi: 7 (3): 120-125, 2000 Anahtar Kelimeler: Hentbol, Lateralizasyon, Görsel Bilgi POS 134. ÜNĐVERSĐTE ÖĞRENCĐLERĐNĐN BEDEN EĞĐTĐMĐ VE SPOR YÜKSEKOKULUNDAN SEÇTĐKLERĐ ÜNĐVERSĐTE SEÇMELĐ DERSLERĐNĐN SOSYAL UYUM ÜZERĐNE ETKĐSĐ Mehmet GÜLERYÜZ 1, Enis ÇOLAK1, Betül BAYAZIT1, Serap ÇOLAK1, Pelin DĐZDAR1 (1) Kocaeli Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Türkiye ÖZET Çalışmanın Tanımı: Günümüzde eğitim sisteminde temel amaç, öğrencilere mevcut bilgileri aktarmaktan çok öğrencilerin bilgiye ulaşma becerilerini kazandırmak olmalıdır (Plomin, 1998). Eğitim, kişilerin toplumsallaşması ve en iyi düzeyde kişiliklerinin gelişmesi için seçilmiş ve denetlenmiş bir çevrede olan toplumsal bir süreçtir (Başaran, 1978). Modern eğitim anlayışı çerçevesinde eğitim ve öğretim faaliyetlerinde gençlerin zihinsel gelişimlerinin olduğu kadar bedeni ve ruhi gelişimlerinin de sağlanması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır (Erkal, 1992). Spor, yeteneklerin, ruhsal, toplumsal ve kişiliğin eğitimidir. Sporun kişinin eğitimindeki yerinin çok önemli olduğu bu yüzyılda eğitim sistemi içinde daha fazla yer verilmesi gerektiğini göz ardı edilemeyecek bir gerçektir (Fişek, 1998). Sosyal uyum davranışı özdeşleşme süreci sonunda da ortaya çıkabilmektedir (Kağıtçıbaşı, 2006). Kişinin, kişilik genel uyumu kişinin kendisiyle olan uyumunu ifade eden kişisel uyum ve çevresiyle uyumunu ifade eden sosyal uyumundan oluşmaktadır. Kişisel uyum, bireyin davranışlarında kendine güven durumunu, kendi kararlarını verebilme becerisini, davranışlarında kararlılığını, hatalarını kabullenebilmesini, sosyal uyum ise 403 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) bireyin ailesiyle ve çevresindeki diğer insanlarla ilişki kurabilme ve sürdürebilme becerisini ifade etmektedir (Özgüven, 1992). Üniversiteye yerleşmeye hak kazanan bir öğrenci ilk aşamadan başlayarak üniversite sürecinde gerek akademik gerekse beşeri yaşantısını söz konusu biçimde sürdürebiliyorsa uyum sorunu yaşamıyor demektir. Tam aksi bir durum yaşanıyorsa bir uyum sorunundan bahsetmek mümkündür (Altunöz, 2014). Çalışmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’ndan seçtikleri seçmeli derslerin öğrencilerin sosyal uyum düzeylerine etkisinin incelenmesidir. Bu doğrultuda sporun kişiler üzerine pozitif etkisi olacağıda düşünülmüştür. Materyal ve Metod: Araştırma grubunu, 17 ile 25 yaş arası 1. 2. 3. ve 4. sınıf matematik, çalışma ekonomisi, inşaat mühendisliği, iktisat ve uluslararası ilişkiler bölümünde okuyup bu dersleri (satranç, doğa sporları, orientring ve badminton) seçen 120 öğrenciden 49 erkek, 35 bayan olmak üzere toplam 84 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada, veri toplama aracı olarak, H.M.Bell ve R. M.Doli tarafından California Stanford Üniversitesi’nde geliştirilmiş ve ülkemizde Remzi Öncül tarafından Türkçe’ye çevrilmiş ve adapte edilmiş 28 sorudan oluşan “Sosyal Uyum Envanteri” uygulanmıştır (Çağlar, 1981). Verilerin istatistiksel analizi SPSS 15.0 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik (frekans ve yüzde) dağılımları kullanılmıştır. Ayrıca öntest-sontest karşılaştırması için bağımlı iki örneklem T Testi (eşler arası t testi) kullanılmıştır. Word Ofis programı ile tablolar oluşturulmuş ve elde edilen veriler kaydedilmiştir. Bulgular: Araştırma grubunun “başkaları ile tartışmaktan rahatsız olurum” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 55’i (% 65,5) ön testte soruya evet yanıtını verirken 29’u (% 34,5) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 12’si (% 14,3) evet cevabını verirken 69’u (% 82,1) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “bir toplantıda veya grupta ilk defa karşılaştığım insanlarla tanışmakta güçlük çekerim” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 18’i (% 21,4) ön testte soruya evet yanıtını verirken 66’sı (%78,6) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 19’u (%22,6) evet cevabını verirken 64’ü (%76,2) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “bazen hiç kimsenin beni anlayamadığını düşünürüm” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 36’sı (% 42,9) ön testte soruya evet yanıtını verirken 48’i (%57,1) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 19’u (% 22,6) evet cevabını verirken 65’i (%77,4) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “bazen arkadaşlarımla dışarıda evimden geçirdiğim zamandan fazla zaman geçiririm” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 43’ü (% 51,2) ön testte soruya evet yanıtını verirken 41’i (%48,8) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 13’ü (% 15,5) evet cevabını verirken 71’i (%84,5) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0,05), “bazen aile içinde kararlar alınırken kararlara katılmak isterim” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 77’si (%91,7) ön testte soruya evet yanıtını verirken 7’si (% 8,3) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 33’ü (%3 9,3) evet cevabını verirken 49’u (% 58,3) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “yeni tanıştığım birisine dostça davranırım” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 62’si (%73,8) ön testte soruya evet yanıtını verirken 22’si (%26,2) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 12’si 404 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) (%14,3) evet cevabını verirken 72’si (%85,7) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “çevremdeki adet ve geleneklere uymakta zorluk çekerim” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 16’sı (% 19,0) ön testte soruya evet yanıtını verirken 68’i (% 81,0) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 23’ü (% 40,5) evet cevabını verirken 61’i (% 59,5) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “çevremdeki adet ve geleneklere uymakta zorluk çekerim” sorusunun dağılımına araştırmaya katılanların 49’u (% 58,3) ön testte soruya evet yanıtını verirken 35’i (% 41,7) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 17’si (% 20,2) evet cevabını verirken 65’i (% 79,8) hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), “çok inatçı davranırım” sorusunun dağılımına bakıldığında araştırmaya katılanların 31’i (% 36,9) ön testte soruya evet yanıtını verirken 53’ü (% 63,1) hayır cevabını vermiştir. Son testte ise araştırmaya katılanların 24’ü (% 28,6) evet cevabını verirken 56’sı (% 66,7), hayır cevabını vermiştir. Ön test ve son test verilerine göre anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05), Araştırmada, 1,2,3,5,6,8,11,12 ve 26. sorularda öntest- sontest verilerine göre anlamlı bir farklılık bulunmuşken (p<0,05), diğer sorularda anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Gazi’nin (2005) yapmış olduğu çalışmada, öğrencilerin üniversite yaşamına sosyal uyumlarını güçleştiren sosyal nedenlere ilişkin en çok toplumun öğrenciye bakış açısı ve arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşadıklarını ifade etmektedirler. Yapılan çalışmada da öğrencilerin en çok çevredeki insanların değer yargıları ve arkadaşlarının olaylar karşısındaki tutum ve davranışları konularda kültürel uyum sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir. Sonuç: Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında, ulaşılan en önemli bulgulardan biri, sporun kişilik gelişimini olumlu yönde etkilediği sonucudur. Erdoğan ve ark. 2005 yılında yapmış olduğu çalışmada, öğrencilerin üniversite yaşamına sosyal uyumlarını güçleştiren nedenlerin başında sosyal yapı itibariyle toplumun öğrenciye bakış açısı ve arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan çalışmada da öğrencilerin en çok çevredeki insanların değer yargıları ve arkadaşlarının olaylar karşısındaki tutum ve davranışları konularda kültürel uyum sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilere sosyal faaliyetler düzenleyerek, okul dışındaki sosyal çevrenin tanıtılması ve sosyal davranışların yaşanılarak kazandırılması önerilmektedir. Bu çalışma sonucunda, sporun öğrencilerin bu sosyal davranışlarına pozitif etkisi olacağı kanaatine varılmıştır. Seçilen Kaynaklar: Altunöz, R. (2014). Üniversite Öğrencilerinde ://www.sosyalhizmetuzmani.org/üniversite_uyum.html. 20.05.2014. Uyum Sorunu. Başaran, Đ.E. (1978). Eğitime Giriş. 3. Baskı, Ankara. Çağlar, D. (1981). Uyumsuz Çocuklar ve Eğitimi. Genişletilmiş II. Baskı, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, no:103, pp.12-14,35-40. Ankara. Erdoğan, S., Şanlı,S., Bekir, H. (2005). Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Üniversite Yaşamına Uyum Durumları. Kastamonu Eğitim Dergisi. Cilt: 13, No: 2, s.479-496. Erkal, M. (1992). Sosyolojik Açıdan Spor. Filiz Kitabevi, Đstanbul. Fişek, K. (1998). Spor Yönetimi. Bağırgan Yayınevi, Ankara 405 8. Ulusal Spor Bilimleri Öğrenci Kongresi (14-16 Mayıs 2015, Mersin Üniversitesi BESYO) Kağıtçıbaşı, C. (2006). Yeni Đnsan ve Đnsanlar. Đstanbul: Evrim Yayınevi. Özgüven, Đ. E. (1992). Hacettepe Kişilik Envanteri El Kitabı. 2. baskı. Odak Ofset Matbaacılık, Ankara. Plomin, R., De, F., John, C. (1998). The Genetics of Cognitive Abilities and Disabilities. Scientific American, Vol.278, issue 5, pp.62-70. Anahtar Kelimeler: üniversite öğrencisi, spor, sosyal uyum 406