12. çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri kongresi - Türk-İş
Transkript
12. çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri kongresi - Türk-İş
TÜRK- Türkiye çi Sendikalar Konfederasyonu Süleyman Demirel Üniversitesi 12. ÇALIMA EKONOMS VE ENDÜSTR LKLER KONGRES 7 - 10 Ekim 2010 Belconti Resort Hotel, Belek-Antalya TÜRK- Türkiye çi Sendikalar Konfederasyonu Bayndr Sokak No. 10 Yeniehir - Ankara Tel : (0.312) 433 31 25 (4 hat) Faks : (0.312) 433 68 09 - 433 85 80 http://www.turkis.org.tr e-posta: turkis@turkis.org.tr Ocak 2011 ISBN: 978-605-88567-6-9 Bask: Aydodu Ofset Tel: (0.312) 395 81 44 (pbx) DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ Doç. Dr. Adem KORKMAZ Doç. Dr. Kenan ÖREN Ar. Gör. Gülsüm ATMACA Ar. Gör. Alim TETK Ar. Gör. erife DURMAZ SUNUŞ 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresini Süleyman Demirel Üniversitesi ibirlii ile Antalya Belconti Resort Hotel’de 7-10 Ekim 2010 tarihleri arasnda gerçekletirdik. Kongreye Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakan ve ekibi, Türk- Yönetim Kurulu Üyeleri, Türk- Üyesi Sendikalarn Genel Bakanlar ile Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri bölümü bulunan üniversitelerimizden çok sayda akademisyen katld. Katlmclarn tamamn Isparta’da bir çat altnda arlama imkan olmad için kongre Antalya’da gerçekletirildi. Youn kongre program e zamanl üç ayr salonda, e zamanl iki ayr salonda yaplan toplantlar ile iki güne sdrld. Tebliler ve tartmalarn dikkatle izlendii kongre imdi kitap halinde elinizde bulunuyor. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri ile ilgilenen herkese yararl olacan umuyoruz. Kongrenin tebli ve tartmalarn Süleyman Demirel Üniversitesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü elemanlar derledi. Basn ilerini Türk- personeli gerçekletirdi. Kongrenin hazrlanmas aamasndan balayarak yayn haline getirilmesine kadar her aamada emei geçenleri kutluyor, yeni kongrelerde bulumak dileiyle sayglarmz sunuyoruz. TÜRK- Yönetim Kurulu 5 ÖNSÖZ 12. Çalma likileri Kongresi 7-10 Ekim 2010 tarihleri arasnda Belconti Resort Hotel Antalya- Belek’de büyük katlm ile gerçeklemitir. Ana temas “isizlik ve istihdam” olarak belirlenen kongreye TÜRK- ve T.C. Merkez Bankas da destek vermitir. Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanmz Sayn Prof.Dr.Ömer Dinçer’in katlmyla kongrenin ilk günü açl konumalar ve açl paneliyle balam ikinci gün de oturum ve panellerle devam etmitir. Kongrede toplam üç panel ve dört oturum gerçekletirilmitir. Kongrenin ilk günü, isizlik ve istihdam temasyla yaplan panele, çamzn en önemli sorunlar arasnda yer alan isizlik konusu ve Türkiye’nin istihdam yaps hakknda önemli tespitlerde bulunulmutur. Kongrenin ikinci gününde ise, çalma sorunlar, sosyal politika, endüstri ilikileri ve makro ekonomi ve istihdam balkl oturumlar gerçekletirilerek katlmc akademisyenlerimiz tarafndan tebliler sunulmutur. Bunun yan sra düzenlenen Hukuku’nun güncel sorunlar balkl panelde, sendikal örgütlenmenin önündeki hukuki engeller, 2010 Anayasa deiikliklerin çalma hayatna etkisi ve i sal ve güvenlii yasa taslann neler getirdii konular bata olmak üzere Hukuku’nun günümüz sorunlar tartlm, önemli kirler ortaya atlmtr. Yine kongrenin ikinci günü düzenlenen sosyal güvenlik sorunlar balkl kapan paneline, 5510 Sayl Kanun uygulamalarndan kaynaklanan sorunlar, genel salk sigortas ve sosyal güvenlik uygulamalarndaki aksaklklar ele alnmtr. Düzenlenen bu oturumlarn yan sra sosyal program çerçevesinde bölge gezisi de yer almtr. 7 Bölümümüzün ev sahipliinde düzenlenen 12. Çalma likileri Kongresi ile birlikte hem çalma ekonomisi ve endüstri ilikileri camias bir araya gelmi, camia birbirini görme frsat elde etmi, hem de çalma hayatyla ilgili önemli sorunlar tartlarak politika ve çözümler üretilmitir. Kongremizin gerçekletirilmesine katkda bulunan bilim kuruluna, tebli sunan akademisyenlere, oturum bakanlarna, panel bakan ve panelistlere, tüm katlmclara ve organizasyonda görev alan bölüm öretim elemanlar ile sekretaryay büyük bir fedakarlkla yürüten Bölümümüz Aratrma Görevlisi Gülsüm ATMACA’ya teekkür ederiz. Yaklak 230 kiinin katlmyla gerçekleen bu büyük ve kapsaml organizasyona destek veren iki kuruma ayrca teekkür ederiz. Bu balamda TÜRK- Genel Bakan Sayn Mustafa Kumlu ve TÜRK- Genel Sekreter Yardmcs Sayn Naci Önsal’a ayrca teekkür etmek isteriz. TC Merkez Bankas’nn kurumsal ve mali destekleri de kongremizin yaplmasnda önemli katklar salamtr, ilgililere teekkür ederiz. Doç.Dr. Adem KORKMAZ Süleyman Demirel Üniversitesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü 8 İÇİNDEKİLER SUNU ....................................................................................................................5 ÖNSÖZ ...................................................................................................................7 AÇILI KONUMALARI Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ .............................................................................15 Süleyman Demirel Üniversitesi, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölüm Bakan Prof. Dr. Hasan BCOLU ...............................................................................19 Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dekan Mustafa KUMLU..................................................................................................22 TÜRK- Genel Bakan Prof. Dr. Ömer DNÇER ......................................................................................28 Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakan AÇILI PANEL SZLK VE STHDAM Panel Bakan: Prof. Dr. Sedat MURAT .......................................................................................45 stanbul Üniversitesi, ktisat Fakültesi Dekan Panelistler: Doç.Dr. M. Kemal BÇERL ................................................................................46 Türkiye Kurumu Genel Müdürü Prof.Dr. Vedat BLGN.........................................................................................50 TÜRK- Genel Bakan Danman Prof.Dr. Hüseyin AKYILDIZ ..............................................................................56 Süleyman Demirel Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi I. OTURUM ÇALIMA SORUNLARI Oturum Bakan: Prof.Dr. Mustafa Yaar TINAR ...........................................................................75 9 Konumaclar Yrd. Doç.Dr. Zerrin SUNGUR ............................................................................77 Yeil Yakal Meslekler Ar. Gör. Ceyda ATAF, Ar. Gör. Düriye TOPRAK, Ar. Gör. erife DURMAZ ..................................................................................91 2008 Krizi ve Türkiye’de Uygulanan Maliye Politikalarnn stihdama Yansmalar Prof. Dr. Yusuf ALPER ....................................................................................... 115 Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem, Finansman: Beklentiler, Gelimeler ve Sorunlar Doç.Dr. Adnan MAHROULLARI, Yrd. Doç.Dr. Halis BAEL................134 2008 Ekonomik Kriz Sürecinde Türkiye’de Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödenei Uygulamas Prof. Dr. Nizamettin AKTAY ............................................................................145 Kdem Tazminat Fonu Düzenleme Çalmalar Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK ......................................................................154 Yrd. Doç. Dr. Orhan ADIGÜZEL .....................................................................154 Okutman Hasan YÜKSEL.................................................................................154 Sosyal Politika Ekseninde Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaanan Deiim ve Mevcut Reform Kapsamnda Özelletirme Uygulamas II. OTURUM SOSYAL POLTKA Oturum Bakan: Prof. Dr. Süleyman ÖZDEMR .........................................................................181 Konumaclar Yrd. Doç.Dr. Gürol ÖZCÜRE ...........................................................................183 Avrupa stihdam Stratejisi Hedeerinin Karlatrmal Sonuçlar ve Türkiye’nin Uyumu Ar. Gör. Aykut SEZGN, Ar. Gör erife DURMAZ, Ar. Gör. Onur DEMREL, Ar. Gör. Esra SNCER .......................................220 Ücret Düzeyleri ve Verimliliin stihdam Etkisi Yrd. Doç.Dr. Umut OMAY ................................................................................250 Kadnlar ve Yedek gücü Ordusu: Perçinci Rosie Örnei Ör. Gör. Dr.Gülay HIZ .....................................................................................275 2000’li Yllarda Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadelede Türkiye 10 Necmettin ÖZERKMEN....................................................................................302 Kayt d Ekonominin Toplumsal Maliyeti Yrd. Doç. Dr. Mevlüt KARABIÇAK ................................................................330 Ar. Gör. Gülsüm ATMACA.............................................................................330 sizlik Konusunda Ortaya Çkan Yeni Teorik Yaklamlar III. OTURUM ENDÜSTR LKLER Oturum Bakan: Mustafa BAOLU............................................................................................349 Salk- Sendikas Genel Bakan Konumaclar Yrd. Doç.Dr. Erdinç YAZICI .............................................................................351 Sendikal Harekette Kader Çizgisi: Tasye ya da Yeniden Yaplanma Arasnda Yrd. Doç. Dr. Kamil ORHAN ...........................................................................367 Kültürleraras Endüstri likileri Analizi çin Bir Dayanak Olarak Hofstede Anl Mevlüt GÜVEN .........................................................................................388 Ülkemizde Neo-Liberal Politikalar Sonucu Sendikaszlatrma ve Çözüm Önerileri Ar. Gör. Elif Türkan ARSLAN, Yrd. Doç.Dr. Nilüfer NERGZ, Yrd. Doç.Dr. Mustafa ÖZTÜRK ....................................................................... 411 Çalanlarn Örgütsel Adalet Algsnn Örgütsel Vatandalk Davranna Etkisi: Ampirik Bir nceleme PANEL HUKUKUNUN GÜNCEL SORUNLARI Panel Bakan: Prof.Dr. Abdurrahman AYHAN ......................................................................435 Panelistler: Prof.Dr. Fevzi DEMR ........................................................................................435 Yaar Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Hukuki Engeller Prof.Dr. Nizamettin AKTAY .............................................................................449 Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Anayasal Deiikliklerinin Çalma Hayatna Etkileri Prof.Dr. Nüvit GEREK .......................................................................................460 Anadolu Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Sal ve Güvenlii Yasa Tasars Tasla Neler Getiriyor? 11 IV. OTURUM MAKRO EKONOM VE STHDAM Oturum Bakan: Prof. Dr. Serdar KILIÇKAPLAN ......................................................................473 Konumaclar: Doç.Dr. Serap PALAZ, Ar. Gör. Olcay ÇOLAK ...........................................475 2008 Küresel Finans Krizi ve Türkiye’de Kadnlarn gücüne Katlmna Etkisi Ar. Gör. Okan Güray BÜLBÜL, Ar. Gör. Volkan IIK ...............................502 Küresel Ekonomik Krizin Türkiye’de stihdam Üzerindeki Etkilerini Önlemeye Yönelik Tedbirler: stihdam ve Yatrm Tevik Paketlerine likin Bir Deerlendirme Rdvan KURTPEK, Kamil TAÇI ...................................................................553 Hane halk-Gruplar Arasnda Gelir Oluumu likisinin Miyazawa Yöntemi le Analizi Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE ...........................................................................586 Alternatif Para Politikas Stratejilerinden Enasyon Hedeemesi Stratejisi Döneminde stihdamdaki Gelimelerin Analizi Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE, Ar. Gör. Alim TETK, Ömer YALÇIN ......608 Türkiye’de Yabanc Sermaye Yatrmlarnn stihdam Üzerine Etkileri KAPANI PANEL SOSYAL GÜVENLK SORUNLARI Panel Bakan: Prof. Dr. Kadir ARICI ........................................................................................631 Panelistler: Prof.Dr. Yusuf ALPER ........................................................................................633 Uluda Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, 5510 Sayl Kanun Uygulamalarndan Kaynaklanan Sorunlar Doç.Dr. Ouz KARADENZ.............................................................................645 Pamukkale Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Genel Salk Sigortas Celal TOZAN ......................................................................................................652 TÜRK- Sosyal Güvenlik Danman, Sosyal Güvenlik Uygulamalarnda Çalanlarn Yaadklar Sorunlar Kapan Konumas: Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ ...........................................................................658 Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi 12 AÇILI KONUMALARI Sunucu: Ar. Gör. Gülsüm ATMACA Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ Prof. Dr. Hasan BCOLU Mustafa KUMLU Prof. Dr. Ömer DNÇER 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ S ayn Bakanm, Bakanlmzn Deerli Temsilcileri, Sayn TÜRK- Genel Bakanm, TÜRK-’imizin Deerli Yöneticileri, Sayn Dekanm; Saygdeer Hocalarm, Basnmzn Deerli Temsilcileri, “12. Çalma likileri Kongresi”ne ho geldiniz. Kongremizi hep birlikte onurlandrdnz için, bata sayn Bakanmz ve TÜRK- yönetimi olmak üzere, siz tüm katlmclara teekkür ediyor, sayglarm sunuyorum. Saygdeer katlmclar, Çalma ilikilerinin evrimi, insanlk tarihinin evrimidir. Çünkü “çalma”, yaamn üretildii kutsal bir süreçtir. Keza “çalma” evrenin kaderinin her an yeniden yazld eydir. nsanlk çalarak yaamn üretirken, ayn zamanda, içinde yaad evreni de deitirir. Bu deiim sürecini yöneten, çok önemli evrensel bir deer bulunmaktadr. O deer, insanln vicdannda yücelttii “insanlk onuru”dur. “nsanlk onuru”, insanln vicdan var oldukça, ezeli evrensel deer olarak daima var olacaktr. “nsanlk onuru”, evrensel deer olarak yaadkça da, her türlü çada toplum düzeninin kalbi ve ruhu olacaktr. Vicdan ve onurun kart, kin ve baskdr. Kin ve baskda tükeni; vicdan ve onurda ise hayat vardr. te bu nedenle, insanlk vicdan ve onuru sosyal evrenin yaam kaynadr. Deerli katlmclar, ndirgenmi dorulardan ancak psikozlar çkar. Keza sadece ekonomik büyümeye indirgenmi iktisat politikalarnn üretecei ey sosyal bunalmdr. Sadece paylama indirgenmi bölüüm politikalarnn üretecei ey, ekonomik kriz ve 15 Açl Konumalar kargaadr. Sadece sosyolojik bütünlere indirgenmi sosyal teorilerin üretecei ey diktatörlüktür. Sadece bireysel özgürlüklere indirgenmi sosyal teorilerin üretecei ey anarizmdir. Hâlbuki her varln yaam enerjisi vardr. Bu nedenle her varlk ölümden kaçar yaama sarlr. Ayn nedenle insanlar yaam üreten kurallar olumlar ve yüceltir. Bunun için tarihsel süreçte ölüm ve ykm yaratan savalar geçici, yaam üreten bar ise kalcdr. Bunun için çalma yaamnda grev ve lokavtlar geçici, i bar ise kalcdr. Ayn ekilde insanlk onuruyla badamayan siyasal rejimler geçici, insan onurunu yücelten siyasal rejimler kalcdr. Saygdeer misarler Olgular kendi sosyo-psiik koullarnda biçimleyenler, objektif gerçekler yerine, kendi tabularn ina ederler. Tabularn çatmasndan ise ykm doar. Keza, hidrojen ve oksijene indirgenmi elementler hayat üretmez. Aksine hidrojenle oksijenin sentezlenmesinden yaam kayna, su molekülü elde edilir. Bu nedenle, çoulcu ve katlmc demokratik rejimler, onurlu yaam ülkü edinmi toplumlar için hayat kaynadr. “Çoulcu ve katlmc demokratik siyasal rejimler”e hayat veren ey ise insan onurunu yücelten “endüstri ilikileri sistemi”dir. “Endüstri ilikileri sistemi” ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olgularn sentezlenerek toplumsal yaamn üretildii bir yapdr. Bu yap, içi, iveren ve devletin taleplerinin toplumsal yaam sürdürme yolunda sentezlendii bir süreçtir. Keza kartn yok sayan psikoloji intihar psikolojisidir. Bu nedenle çalma yaamnn taraarnn kartlarnn varlna sayg duymas ve kartlarnn taleplerini analiz ederek kendi yaklam ve taleplerini gözden geçirmesi toplumsal yaamn üretilmesinde özel bir önem arz eder. 16 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Deerli katlmclar, nsanlk tarihi sübjektiften objektife doru evrilen bir süreçtir. Bu süreç bilimsel bulgularn insanl yeniden ina ettii bir süreçtir. Bu süreç, insanln yaam enerjisinin üretildii bir süreçtir. Saygdeer katlmclar, steyen günei sandan makyajlayarak, steyen solundan makyajlayarak, steyen de ulvi anlamlar yükleyerek, Günein klarnda ykansn, Güne bilimin avuçlar içindedir. Keza; nsan düüncesi sübjektif, Bilim ise objektiftir. te 12’cisini yaptmz bu kongre, toplumsal yaamn üretildii bu sürecin bilimsel kodlarnn çözümlenmesi çabasnn bir ifadesidir. Bu gün burada bu nedenle toplanm bulunmaktayz. Bu anlaml toplantya katlarak bizleri onurlandran tüm katlmclara tekrar teekkür ediyorum. Deerli katlmclar, Bu kongrenin ansna yazdm bir iirle konumam bitirmek istiyorum. iirimiz: ve Emek Bir isiz bir çnarn kuruyuudur, Bir i bir dünyann kuruluudur, Bilim ve tekniin kalplarna dökülen emek, Batm bir günein yeniden douudur. çimizde tadmz bu sorumluluk, Günee hayat veren n kendisidir, Ik, ne batdan ne de doudan gelen bir ltdr, Ik vicdanmzda yükselen çalma enerjisinin kendisidir. 17 Açl Konumalar Bu k; Yazlm tarihin kodlarnda biçimlenmi, Evrenin sonsuzluunu zapt eden, Kutsal emein ifadesidir. Ik aydnlk dünyann, Güne evrenin talihi, Günesiz evren ölü, Emek yaam kimyasnn tarihidir. Hepinize sayglar sunarm. 18 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU S ayn vekilim, Sayn TÜRK- Genel Bakanm, Müstearm, Sayn rektörüm, Dekanlarm, farkl üniversiteden gelen saygdeer kir içisi akademisyenler, bakanlk ve sendikalarn deerli temsilcileri, basnmzn güzide görevlileri, ve tüm katlmclar Bugün Süleyman Demirel üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri bölümü ve TÜRK- organizatörlüünde gerçekletirilen 12. Çalma ilikileri kongresine hepiniz ho geldiniz. 1992 ylnda kurulduktan sonra özellikle muadilleri arasnda sçrama yapan TÜBTAK projelerinde 5. Sraya yerleen ve ürettii yenilikçi yaklamlaryla akademik liderlik boyutunda u ana kadar önemli roller oynayan Süleyman Demirel Üniversitesi iktisadi dari Bilimler Fakültesi bugün akademik dünya ile uygulayclar bir araya getirip baarlar hanesine yeni bir halka ekleme ümidindedir. Dolaysyla bugünkü kongre bizim için çok anlamldr. Zira bugüne kadar Türkiye’de en büyük skntsn çektiimiz aydnlar veya akademisyenler veya kir adamlar ayr bir vadide, öte yandan uygulayclarda ayr bir vadide sanki anlatlan konular bu dünyaya ait konular deil akademisyenlerin kendileri biraz da bizden kaynaklanan nedenlerle belki yapm olduumuz aratrmalar kendi aramzda tartp öte yandan uygulayclarn da ayr ifadelerde hareket etmesi neticesinde ortaya çkan tartmalara, problemlere bir nebze çözüm üretebileceini düündüümüz bir toplant olduunu düünüyorum bu toplantnn. Dolaysyla gerçekte de özellikle farkl sendikalardan gelip bu kongreyi oldukça onurlandran oldukça zenginletiren ve aslnda birçok youn ileri arasnda bizi bugünümüzde yalnz brakmayan siz deerli katlmclar bi- 19 Açl Konumalar zim açmzdan çok önemli. Bugünden sonra zannediyoruz ki bu tür toplantlarn saysn artracaz. Özellikle Çalma Ekonomisi bölümüne kendiside uzun zamanlar sendikada ve dier görevlerde çaltktan sonra akademik dünyaya adm atp sendikalarda edindii birikimini akademik dünya ile taçlandrp tekrar bunu sendikalarla paylama aamasna getirip bu konuda bizim fakültemize önemli bir deer katan Prof. Dr. Sayn Hüseyin AKYILDIZ gerçektende Türkiye de ki bu anlamda birçok soruna da umuyoruz ki çözüm üretmeye büyük katklar salayacak. Bundan dolay da ayrca kendisine çok teekkür ediyorum. Ve kendisiyle beraber çalan Sayn Doç. Dr. Adem KORKMAZ, Sayn Doç. Dr. Kenan ÖREN ve dier tüm arkadalarma teekkür ediyorum. Ve konuyu çok uzatmak istemiyorum fakat unu da eklemek gerekiyor. Ben insan kaynaklar çalyorum. Gördüüm o ki en son yaptm çalmalarda uluslarn zenginliinde nitelikli igücü nitelikli insan gücü çok önemli. Dier üretim faktörleri arasnda aktif üretim faktörü olmas münasebetiyle sermaye, teknoloji, hammadde ne kadar doal kaynak varsa bunun dnda ayrca bunlarn hepsinin anlam kazanmasnda bunlarn hepsinin hayata geçirilmesinde en önemli kaynan biz bugün insan olduunu biliyoruz. Ne kadar kaynamz olursa olsun bugün örneklerde gördüümüz bir takm ülkeler örnein bakyorsunuz Orta Dou ülkelerinde birçok yer alt kaynana sahip olmalarna ramen belki nansal olarak belirli bir zenginlie kavumu gibi görünse birçok ülke kalknma anlamnda büyük handikaplarla kar karya olduunu görüyoruz. Bunun temel nedeni insan kaynann emein etkin bir ekilde üphesiz deerlendirilememesinden kaynaklanyor. Bu kongrenin tabiî ki emein farkl platformlarda birbirini rakip görmeyen i dünyasyla buluturulmas iverenlerle veya bir tarafnda devlet olduunu gördüümüz farkl kesimlerle buluturulmasnda gerçektende sayn hocamn vurgulad gibi huzur dolu bir ortamn oluturulmasnda üphesiz bu tür kongreler önemli 20 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi bir platform oluturuyor. Ve dolaysyla biz diyoruz ki bundan sonra fakülte olarak üniversite olarak bu kongreleri daha da artrma azmindeyiz. Dolaysyla bize deerli vaktinizden zaman ayrarak geldiiniz için hepinize çok teekkür ediyoruz. Bu kongrenin i dünyasna ve tüm ülkemize hayrl uurlu olmasn diliyorum teekkür ediyorum. 21 Açl Konumalar Mustafa KUMLU TÜRK-İŞ Genel Başkanı S ayn milletvekilim, Sayn müstearm, Deerli hocalarm, TÜRK-’e yllarn vermi ama artk aramzda aktif olarak yer almayan deerli bakanlarm, yöneticilerim, deerli aabeylerim, Sendikalarn deerli bakanlar, yöneticileri, uzmanlar, deerli bürokratlar, deerli basn mensuplar, deerli misarler TÜRK- Genel Bakan olarak ahsm ve yönetim kurulum adna hepinizi saygyla selamlyorum ho geldiniz. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri kongreleri Türk çalma hayat için oldukça önem arz etmektedir. Bu önem bu kongrelerin çalanlarn ve onlarn temsilcisi sendikalarn çalma hayatn bilimsel olarak inceleyen akademisyenlerle buluturan bir platform olmasndan kaynaklanmaktadr. Aslnda emein örgütleri olan sendikalarn akademik camiayla olan ilikileri çok köklü bir gelenee sahiptir. TÜRK-’ in kuruluundan bu yana karlat her problemde akademik sürece önemli katklar bulunan çok sayda hocalarmz olmutur. Bildiiniz gibi stanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan ktisat ve çtimaiyat Enstitüsü daha sonra Prof. Dr. Ziyattin Fahri FINDIKOLU’nun kurucu dekanlnda ktisat Fakültesine dönümütür. Rahmetli hocamzn öncülüünde sürekli olarak çalma hayatna dönük faaliyet gösteren çtimaiyat ve Sosyal Politika Enstitüsü kurulmutur. Türkiye‘nin Çalma Ekonomisi ve Sosyal Politika sorunlarna dönük çalmalar bu fakülte bünyesinde daha sonra bir bölüme dönüerek kurumsal niteliini daha ileri bir aamaya tamtr. Ziyattin Fahri beyden sonra Prof. Dr. Sabahattin ZAM, Prof. Dr. Mehmet ERÖZ, Prof. Dr. Orhan TUNA, 22 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Prof. Dr. Nusret EKN gibi rahmetli hocalar hep bu kurumsal gelenein ortaya çkard önemli isimlerdir. Bugün hayatta olan Prof. Dr. Nevzat YALÇINTA, Prof. Dr. Mustafa ERKAL onlarn asistanlar ve doçentleri bugünde bizim çalmalarmza k tuttuu gibi günümüzde çeitli üniversitelerde ders veren birçok hocann yetimesinde katk yapmlardr. Bütün bunlar unun için hatrlatyorum. Bütün sorunlarna ramen TÜRK- kymetli bilim adamlarndan olduunca istifade etmeye çalmtr. Bugün 12. sini yaptmz bu kongre bu gelenein bir baka platformda yaamas olarak deerlendirilebilir. Ümit ediyorum ki bu kongrede deerli katlmclarn yapt yorumlar ve özellikle bilim insanlarnn sunduu tebliler sadece çalma hayatna deil ülkemizin ekonomik ve sosyal hayatna da katk yapacaktr. Deerli hocalarm bizler arkamzda sizlerin var olduunu bilmekten mutluyuz. Ne mutlu ki üniversitelerimizde Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri bölümleri var. Sizlere katklarnz ve katlmlarnz nedeniyle ayr ayr teekkür ediyorum. 12. Kongrenin yaplmasnda emei geçen tüm arkadalarmz da ayrca kutluyorum. Deerli katlmclar bugün Türkiye geliim ve deiim sürecinde önemli bir kavak noktasna gelmi bulunmaktadr. Bunun üç boyutlu olduunu düünüyorum. Birincisi siyasal boyut Türkiye’nin demokratikleme sorunlar ile ilgilidir. kincisi Türkiye’nin ekonomik kalknma sorunlar ile ilgilidir ve üçüncüsü ise toplumsal gelime sorunudur. Türkiye’nin demokratikleme meselesi bugün geldiimiz aamada baz sorunlar geride brakm olsa da hala devlet, sivil toplum, birey sorunlarnn yeterince kavranamad dolaysyla çözülmemi birçok sorunun iç içe geçtii bir manzara arz etmektedir. Türkiye’nin siyasal tarihinde demokrasiye doru atlan admlarn yaanlan kesintiler nedeniyle uzun soluklu olma- 23 Açl Konumalar dn hepimiz biliyoruz. Türkiye’nin kar karya kald askeri müdahaleler sadece çalanlar açsndan deil bütün toplum kesimleri açsndan büyük kayplar yaratmtr. Bugün Türkiye demokrasiyi kesintiye uratacak her türlü müdahalenin artk geride braklmas konusunda bir mutabakat salamtr. Hala önemli sorunlarmz yok mu elbette vardr. Ama bu sorunlara ilikin farkndalk artmtr ve inanyorum ki bu farkndalk zaman içinde çözümleri de beraberinde getirecektir. Türkiye de siyasal iktidarlar meclisin içerisinde uzlama yaratarak gücünü daha fazla artrabilir. Ama unutulmamaldr ki sivil toplumla yaplacak mutabakatla elde edilecek güç demokratik katlm daha ileri düzeylere tayacaktr. Sivil toplumu öteki gibi görmek oradan gelen ya da gelecek olan eletirileri kart bir alg içerisinde deerlendirmek devlet ve sivil toplum arasnda yeni mesafelerin olumasna yol açacaktr. Bunun için biz Türkiye’nin en büyük örgütlü güçlerinden biri olarak Türkiye’nin sorunlarnn çözümüne katk yapmaya çalrken devletin ya da devleti u veya bu düzeyde temsil edenlerin katk çabalarmz dikkate almasn her eyden önce demokrasimiz adna bir zaruret olarak görüyoruz. Sadece biz mi elbette hayr çünkü sivil toplum çoul bir yapdr. Türkiye’nin bu çoulculua almas gerekmektedir. Çoulculuu örgütlenme seviyesine, düünme seviyesine çkardmz zaman farkl olmann aslnda özgürlüklere açlan bir kap olduunu da daha rahat görebiliriz. Deerli arkadalar bata anayasa olmak üzere tüm mevzuatn demokratik deer ve ilkelere uygun bir ekilde yeniden düzenlenmesi yaadmz anayasa deiikliinden sonra daha önemli hale gelmitir. Hepimiz biliyoruz ki anayasalar toplumla bir sözleme metni olma iddiasdr. Devletle toplum arasnda yaplacak sözleme devletin topluma kar yükümlülüklerini toplumun ve birey olarak yurttalarn özgürlüklerini teminat altna alr. Bu sözlemenin en geni ta- 24 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi bana oturmas meruiyetini artracak bir güç yaratacaktr. Bu sebeple yeni anayasa yaplrken TBMM’nin bütün unsurlarn kapsayan sivil toplumun taleplerini dikkate alan bir hazrla ihtiyaç vardr. Anayasalar temel metinlerdir. Orada her eyi yazmak bazen doru olmayabilir. Ama unutmamak gerekir ki orada yer alan ifadeler sadece ve sadece insanlarn toplumsal, siyasal, ekonomik ve bireysel özgürlüklerini düzenleyecek bir sadelikle ifade edilirse yasa yapcnn ii de kolaylar diye düünüyorum. Bunun için biz anayasann sade bir özgürlükler metni olmasn istiyoruz. Mesela anayasa metninde bir içinin ayn ikolunda birden fazla sendikaya üye olmayacana dair bir hükmün yer almasn doru bulmuyoruz. Ama anayasadan bu hüküm çkarld diye yerine bir kaos ortamnn ikame edilmesini de doru bulmamaktayz. Nitekim dün yaplan üçlü danma kurulu toplantsnda da bu mesele tartlmtr memnuniyetle örenmi bulunuyoruz ki; Haki, Disk ve Tisk’te bu konuda bizimle ayn kirdedir. Bu ve benzeri örneklerle görülecei gibi anayasalar temel ülke metinleri olarak deerlendirdiimiz zaman ülkeyi sürekli anayasa tartmalarnn içinden çkarm ve meclisi yasama faaliyetleriyle sorun çözme gücüne de katk yapm oluruz diye düünüyorum. kinci boyut ise Türkiye’nin ekonomik kalknma sorunlar ile ilgilidir. Türk ekonomisinin sürekli büyüme eilimine girdii ifade edilmektedir, burada önemli sorunlarmz vardr. Ekonomik büyümenin önemli ölçüde da baml bir yapda olmas büyümeye ramen istihdam konusunda iyi bir performans gösterilememesi ekonomimizin ciddi meselelerindendir. Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu isizliktir bu ayn zamanda bize büyüme modelinde de ciddi bir sorunun olduunu göstermektedir. Dier bir mesele ise gelir dalm meselesidir. Gelir dalmn olumsuz etkileyen temel faktörlerden birisi uzun yllar- 25 Açl Konumalar dr takip edilen neoliberal iktisat politikalarnn eseri olarak ortaya çkan taeronlama, özelletirme ve sendikaszlatrma uygulamalardr. Ve bu sorunlarn çözülmesi için neoliberal politikalar yerine sosyal dialoa açk sosyal politikalarla desteklenmi yeni bir büyüme anlayna ihtiyaç duyduumuzu düünüyorum. Öncelikle sendikal özgürlüklerin teminat altna alnmas gerekmektedir. Taeronlamann ve kayt d ekonominin panzehiri sendikalamadr. Yaplacak yasal düzenlemelerde içinin sendika üyelii teminat altna alnmad sürece örgütlenme özgürlüü kat üzerinde kalacaktr. Türkiye de ki yaygn isizlik çalanlarn iini kaybetme tehdidi olarak kullanlmamal, yaygn isizlie çözüm ad altnda çalma yaamnda kuralszla daha geni kaplar açlmamaldr. Çalanlarn kazanlm haklar istihdam sorununun çözüm araynn konusu haline getirilmemelidir. Yalnz bugün dünyada insan onuruna yakan i kavram tartlmaktadr. 7 Ekim ILO’nun NSAN ONURUNA YAKIIR günüdür. Biz bugün hala içinin temel özgürlüklerine ilikin sorunlarndan bahsediyorsak Türkiye de alnmas gereken çok yol var demektir. Siyasetçilerin ülkeyi yönetenlerin demokrasinin gerei olarak her eyden önce bu temel özgürlük alanlarna duyarlk göstermeleri gerektiine inanyorum. Deerli misarler, kymetli katlmclar, Üçüncü boyut ise toplumsal gelime alannda yaadmz sorunlardr. Türkiye’nin temel sosyal sektörlerde yani sosyal güvenlik, salk, asgari bir gelir düzeyi ve frsat eitlii konularnda önemli sorunlar olduu herkes tarafndan kabul edilmektedir. Türkiye’nin hzl bir ekilde kentli bir toplum olmaya gittii bir aamada bu sorunlarn çözülmemesi ya da bu alanda ortaya çkan taleplerin karlanmamas ciddi toplumsal bunalmlara yol açacaktr. Ülkemiz hem toplumsal dayanma duygular, hem de geleneksel aile deerleri etrafnda bu sosyal sorunlarn birçounu ikame edebilecek imkânlar 26 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi belli ölçüde de olsa bulmay becermitir. Fakat kilitli bir toplumda artk bu geleneksel kurumlarn toplumsal talepleri karlama seviyesi giderek gerilemektedir. Bu bakmdan Türkiye’nin sosyal ve ekonomik gelime programnn yannda mutlaka bir sosyal gelime stratejisine ihtiyaç vardr. Biz sendikalarn talepleri gelir dalmndan sosyal güvenceye, frsat eitliinden insan onuruna yakr ie kadar sosyal gelimeyi bir stratejiye dönütürecek talepler niteliindedir. Ülkenin modernlemesinde sosyal sektörlerin hak ettii imkânlara kavuabilmesi için azami çaba gösterilmesi gerekmektedir. Konumama son verirken bu duygu ve düüncelerle beni dinlediiniz için hepinize teekkür ediyorum. Toplantmzn baarl geçmesini diliyor. Hepinize sayglar sunuyorum. 27 Açl Konumalar Prof. Dr. Ömer DİNÇER Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı T ÜRK- in çok saygdeer genel bakan ve yönetim kurulu üyeleri, Deerli sendikac arkadalar Süleyman Demirel Üniversitesinin deerli bölüm bakanlar ve yöneticileri, Sayn rektörlerim, sayn çok deerli meslektalarm, hanmefendiler, beyefendiler, deerli basn mensuplar sözlerime balarken hepinizi saygyla selamlyorum. Sözlerime yine balarken öncelikle bu kongrenin hayrl olmasn ve baarl sonuçlar vermesini diliyorum. Yine bu kongreyi tertip eden arkadalarmza destekleyenlere emei geçen herkese teekkür ediyorum. Çünkü bu kongre bizim ülkemizin önemli sorunlarndan birisi için analiz yapma, çözüm önerileri ortaya koymak içinde önemli bir frsat olacak. Sizlerinde bildii gibi ülkemizin en önemli sorunlarndan bir tanesi isizlik sorunudur. Maalesef Türkiye de uzun yllardan beri isizlik meselesi hep ilk sralardaki yerini korumaya devam etti. Eer imdi bulunduumuz duruma ve artlara bakarsak bu durum devam edecek gibi görünüyor. Tabii birçok sayda tepki alyoruz birtakm düzenlemeler yapyoruz ama bu sorunun kolayca hele sadece devletle çözülecek bir sorun olmadnn da altn çizmekte yarar görüyorum. imdi bugün size Türkiye’nin isizlik ve istihdam meseleleriyle alakal çok genel bir çerçeve çizmek istiyorum. Bu çerçeveyi çizerken aslnda temel amacm bundan sonra yaplacak tartmalar içinde salam bir zemin oluturmak. Yine bu çerçeveyi çizerken biraz bir bilim adam gibi, Türkiye’nin isizlik ve istihdam sorununu çözmek isteyen bir bakan gibi iki farkl rolü bir araya getirerek sizlere anlatmaya çalacam. 28 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Çok deerli arkadalarm Küresel krizde tüm dünyada isizlik artarken ülkemizde alnan önlemlerle isizlikteki art çok snrl kald bunu biliyorsunuz. Tabii bunun birçok nedeni var her eyden önce bizim ülkemiz krizden çok uzun süreli etkilenmedi. Dört çeyrek boyunca etkilenmede çok belirgin bir etkilenmeden bahsetmemiz mümkün. Dier ülkelere göre nispeten daha geç etkilendik. Dier ülkelerden iki çeyrek daha sonra bizde etkilerini hissettirmiti ve yine dier ülkelerden daha erken bir ekilde krizden çkmaya baladk. 2009 yl henüz bitmeden 2009 ylnn son çeyreinde ülkemizde büyüme emareleri ortaya çkmt. 2010 ylnn ilk iki çeyreinde de ciddi bir büyümeyi ortaya koyduk. Yine bizim kendi orta vadeli programmza göre 6.8 büyüyeceimizi hesap ediyoruz. Ama uluslar aras tahmin kurulular bizde ki büyümenin daha da fazla olabileceini ortaya koyuyor. sizlik oranmz 2008 ylnda % 11’di ortalama. 2009 ylnda % 14 olmutu. 2010 ylnda % 12.5 gibi bir ortalamayla tamamlayacamz tahmin ediyoruz. Yine uluslar aras kurulularn tahminleri daha düük. Mesela dün gazetelerde IMF’nin tahmini Türkiye de ki 2010 yl isizlik ortalamasnn % 11 olacan ifade ediyordu ama benim tahminim biraz daha yukarda olacak. sizlik oran krizin Türkiye de hissedilmeye baland 2008 eylül ayndan itibaren artmaya balad. 2009 ylnn ubat aynda da en üst seviyeye çkt 16.1 oran ile. Ve yl boyunca da % 13 ve 14’ler de kald. Ama 2010 ylnda ciddi bir azalma gördük. Eylül ayndan itibaren baktmzda çok ayrntya girmek istemiyorum. % 14.5’lar da her ay ortalama yüzde 2 puan düerek azalma seyrini gösterdi ve geçtiimiz ay % 10.5 civarnda bir isizlik oran ile kar karya kaldk. Tabii bu isizlik orannn sevindirici boyutlar vard. Bunlardan en önemlisi genç isizlik orannda ki hzla azalmayd. Bununda altn çizmekte ben yarar görüyorum. Krizden hemen 29 Açl Konumalar sonra ki dönemlerde % 24 orannda olan genç isizlik oran geçtiimiz ay % 19 olarak ortaya çkt ki bu OECD ülkeleriyle aa yukar ayn seviyede. Hatta OECD’de ki Avrupa Birlii’ne üye olan ülkelerde bu oran daha yüksek. Belki isizliin dümesinin altn çizerken öyle bir hususu belirtmekte de ben yarar görüyorum. sizlik oranlarmz düerken belki çok önemli baka bir gelime ile de kar karya kald. Mesela haziran ayndan itibaren oranlar size vereceim. gücünde katlm oranlar da artt. gücüne katlm oran 2008 Hazirann da % 48. 1 idi. 2009 hazirannda %48.8 e çkt. 2010 hazirann da ise % 50 ye çkt. Aslnda her 1 puanlk katlmn yaklak 550000 insan ifade ettiini söyleyecek olursak aa yukar 48 den 50 ye iki puandan biraz daha düük bir arta karn yaklak bir buçuk milyona yakn 1200000 diyelim hadi daha ihtiyatl bir tabirle insana ek istihdam salayacak bir durumda ortaya çkt, katlma oranlar yükseldi, isizlik oranlar dütü. Haziran 2008’de igücü toplam 24407000 den 1832000 artarak 26239000 e çkt 2010 hazirannda. Yine istihdam 22111000’den 1377000 artarak 23488000’e çkt. Dolaysyla isizliin en yüksek olduu ubat 2009’dan itibaren haziran 2010 dönemine kadar istihdamda 19779000’den 3709000 artarak yaklak 23 buçuk milyon kiiye ulat. Yani isizlik hem igücü miktar, hem de igücüne katlm oranlar artmasna ramen azald. imdi bu bizim çok arzu ettiimiz çok beklediimiz bir durumdu. Dorusu bu tespitin tartmalarda önemini analiz etmek bu sürecin devam edip etmeyeceine dair tahminleri ve tartmalar yürütmek önemli bir yol gösterici olabilecek bizim için. Krizin etkisini derinden yaayan gelimi ülkelerde ki isizliin 2008 ylndan itibaren artmaya baladn hala da devam ettiini söylemekte de ben yarar görüyorum. Ab ülkelerinde isizlik 2008’de 6.9 iken haziran aylar yine. Haziran 2009’da % 9’a 2010’da ise 9.6’ya çkt. Fransa’da 30 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 7.7’den % 10’a çkt. spanya’da hepinizin bildii gibi çok daha vahim bir durum var. % 11’den 2010 Haziranda 20.2’ye çkt. Estonya’da rlanda da Portekiz’de Fransa’da Amerika’da bu oranlarn hepsinin ikiye katlandn görüyoruz. Tabii bizim isizlik sorunumuz sadece küresel etkilerle ortaya çkm bir sorun deildi. Dolaysyla da konjonktürel tedbirlerle de çözeceimiz bir mesele deil. sizliimizin çok yapsal sorunlar var, temel sorunlar var bunun içinde çok temel birtakm stratejiler ve politikalar üretmek zorundayz. Öyleyse önce isizliimizin yapsal sorunlar üzerine birkaç söz söylemekte yarar var. Çalma çandaki nüfusa her yl 2009-2010 rakamlarnn göz önüne aldmzda ortalama 800000 kii katlyor. gücüne katlmsa yine yaklak olarak 400000 kii. % 50 sinin katlmn varsayyoruz. Son iki ylda 800000 kii katld tarmdan tarm d sektöre her yl ortalama 150000 kii geçiyor. Tarm d igücü piyasasna her yl ortalama olarak baktmzda 600000’e yakn yeni katlm ifade etmi oluyoruz böylece. Bütün bunlara ilaveten katlm orann sadece 1 puan artrrsak az önce ifade ettim 520000 kiiyi de bunun üzerine koymamz gerekecek. Mevcut isizlik orann bu oran eer yeni istihdamlar yaratamayacak olursak 2 puan artryor yani katlm orannn bir puan artmas isizlik orann iki puan yükseltiyor. Tarm d istihdamn büyüme esneklii ise yüzde 0.5 dolaysyla belki baka türlü unu ifade etmek lazm ekonomimizin istihdam yaratma esneklii oldukça düük bu esneklii artrmadmz müddetçe yine bizim istihdam artrma imkanmz olmayacak. Tarm d sektörde % 5’lik büyüme ile yaklak 400000 kiilik bir tarm d istihdam oluma zorunluluu ortaya çkyor. Mevcut isizlii sabit tutabilmek için her yl en az 600000 yeni i yaratmak gerekiyor. Katlm oranlarn artrmaya igücü oranlarn artrmaya teebbüs ettiinizde ise bu 600000 kiiyi ikiye katlamanz gerekecek. Bu ise her yl ya 31 Açl Konumalar daha fazla büyümeyi gerektiriyor ya da büyümenin istihdam esnekliini artrmay zorunlu klyor. Çalma hayatn daha esnek hale getirmeyecek olursak o zaman isizlik sorununu çözemeyeceiz. 2009 yl itibariyle kayt d istihdam oran % 43.8, tarm dnda % 30, ücretlilerde ise % 26.2 yabanclara açk olan kaçak içilik çok yaygn görünüyor. Özellikle son iki ayda yeni politikalar belirledik yabanc içilerin hem kaçak ilerde çaltrlmasnn önlenmesi hem de çaltran yabanc içilerin nitelikleriyle ilgili snrlamalarn artrld bir sonuçla yeni bir politika ürettik. gücünün ve isizlerin yaklak yüzde 60’nn eitim oran düük nitelii düük. Kadnlarn igücüne katlm oran oldukça düük % 27.8. Avrupa Birlii ortalamas ise bunun neredeyse üç kat % 64, engellilerin igücüne katlm oran düük % 22, genç igücünün toplam igücüne oran % 20 oldukça yüksek genç isizlik oran % 24 civarndayd dütü ama ortalamann yine % 19’un biraz üzerinde olacan tahmin etmemiz gerekecek. Uzun süreli isizlerin toplam isizlere oran da çok ciddiye alnmas gereken bir rakam % 27. Ülkemizdeki isizlik tabii mevsimsel olarak deiikliklerden etkilenmekte belirli dönemlerde farkllk göstermektedir. Mevsimsel faktörlerde isizlik tarm, inaat ve turizm sektörüne istihdamnn artt yaz aylarnda azalr veya daha istikrarl bir seyir izlerken eylül ve ekim aylar itibariyle art gösterme eilimi tayor. Art eilimi sonbaharda devam ediyor ve bu yln ubat aynda da en yüksek seviyesine çkyor. ubat ayndan itibaren ise isizlikte azalma balyor ve isizlik en düük seviyesine mays haziran aylarnda ulayor. Temmuz aynda bu durum devam etmekte austos ve eylül ayndan itibaren haf bir ekilde artlarla giderek yükseliyor. sizlik sigortas bavurular da krizin ve isizlikteki dönemsel deiimlerin etkisini yanstyor. 2008 yl ocak aynda aylk olarak 25705 iken, temmuz da 30305 e, kasm da 49502 ye, 32 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi aralkta ise 59923 e çkyor. 2009 yl ocak aynda en yüksek miktarla 78580 e çkt. Bir ayda 78000 kii bize isizlik ödenei için bavurdu. Takip eden aylar boyunca nispeten azalmaya balad. 2010 yl ubatnda 70000 in altna inmeye baladk. Yl boyunca bu rakam 38000-43000 Araln da seyretti. Geçtiimiz ay itibariyle bu oran 28000 civarna dütü. Normalleen seyrin buradaki müracaatlardan da anlaldn söylemek mümkün. 2010 yl ocak aynda tekrar 54754’e yükselirken az öncede ifade ettiim gibi 28000’lere kadar inmi olduk. sizlik sigortas bavurularna yllk olarak baktmzda 2007 ylnda 246582 kii rakamlara lütfen dikkat edin. 2008 ylnda 380000 kii özellikle 2008’in ikinci yarsndan itibaren iddetli bir art olduunu görüyoruz. 2009 ylnda 597000 kii yani 600000 kii yaklak isizlik maa bavurusunda bulundu. Bu sene bu oran çok daha düecek onu görüyoruz imdiden ama kesin rakam verecek durumda deilim. lk sekiz aylk rakama baktmz zaman bunun 309000’de kaldn görüyoruz. Tabii eer isizlik buysa isizliin yapsal ve mevsimsel özelliklerinden ana hatlaryla bahsettikten sonra o zaman bunlar nasl çözümleyeceiz alternatier neler olabilir, bunlar ana hatlaryla sizlerle de paylamak ve dorusu tartmalarnzda tartma konusu haline getirmenizi istiyorum. Sosyal taraarn katlmyla biliyorsunuz 2023 ylna kadar igücü piyasasndaki yapsal sorunlarn çözülmesi ve isizlik sorununa kalc çözüm bulunmasna yönelik bir strateji, politika ve tedbirler içeren ulusal istihdam stratejisi çalmas balatmtk. ki kez toplanld içinizden birçok hocamz bu toplantlarda bize destek verdiler. Onlara teekkür ediyoruz. Birçok sendikacmzn o toplantlarda yine bizimle beraber oldu ve konuyla ilgili düüncelerini bizlerle paylat onlara da teekkür ediyoruz. ki toplantda 2009 ylnn aralnda ve 2010 ylnn ubatnda yaptmz toplantlara her birine 180 ila 210 kii katlmt. Türkiye’de isizlik sorununa söz söyle- 33 Açl Konumalar yebilecek herkesi dinlemeye çaba sarfettik. Bu çalmalardan sonrada dorusu ciddi anlamda bir strateji ve politika dosyas oluturduk. Bunlarn ayrntsna girecek deilim ama buradaki temel tespitleri de sizlerle paylamak istiyorum. Çünkü o temel tespitler sizlerin isizlik sorununa yapacanz çözüm önerilerinde ipuçlar oluturacaklar. Biz her eyden önce Türkiye de yeni istihdam politikalar oluturulurken temel ilkelerimizi gözden geçirme ihtiyacnda olmalyz. Bu temel ilkelerin en banda bütüncül bir yaklamn sunulmas gerekiyor. sizlik sorunu sadece Çalma Bakanl’nn çözebilecei bir sorun deil bunu hep birlikte görüyoruz bir bütün olarak ülkenin ekonomisinden kopuk olarak düünülemeyecei gibi ayn zamanda sivil ve sosyal aktörlerde de bamsz olarak düünülemez. Bu yüzden bu ülkenin isizlik sorunuyla topyekûn bir mücadele ortaya koymaya ama ulusal düzeyde de birbiriyle uyumlu stratejiler üretmeye mecburuz. Genel ekonomik stratejilerimizle istihdam stratejilerimizin birbirine uyumlu olmas gerektii kadar özel sektörün tavr ve davranlar da bununla uyum salayacak bir yaklam ortaya koymaldr. kinci temel ilkemiz artk ii koruyan deil, insan koruyan bir yaklam sunmak gereidir. Bugüne kadar yaplan bütün yaklam tarzlarnda biz kiilerimizi ilerinde korumaya özen gösteriyorduk. Sendikalarmzn genel tavrndan içilerimizin çalma alkanlklarna bakanlmzn politikalarndan toplumsal anlaymza kadar bu alanda insanlarn belirli bir ite kalmalarn salayacak tedbirler hep öne geçti. Hâlbuki biz insan o iini kaybetmi olsa bile bir baka yerde i bulabilecei nitelikleri kazandracak bir esneklik salayabilirsek ve dolaysyla mesela ömür boyu eitim programlarn daha etkin halde kullanabilirsek ilerin deil de kiilerin niteliini koruyarak onlarn her an i bulacaklar bir kabiliyeti kazandrmann çok daha iyi sonuçlar vereceini düünüyoruz Çünkü dünyadaki artlar bu boyutta. 34 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi verenin üzerindeki ek yüklerin fazla olduunun farkndayz. Dolaysyla bu yüklerin üzerine yeni yükler getirilmemesi kadar belki de yine uluslar aras ortalamalar düünerek tedbirleri almak gerektiini düünüyoruz. Bunlarn hepsini yaparken içilerimizin güvencelerini asla ihmal etmeden ve yine sosyal diyalogu da esas alan bir yaklam da srarla takip etmek gerektiini düünüyoruz. Ve nihayet istihdam özendirici istihdam artracak istihdama dost bir ekonomik büyümeyi öngören bir ekonomik yaklam koymamz gerektiini düünüyoruz. Dorusu farkl tanmlamalar, farkl tasnier yapmak mümkün ama ulusal istihdam stratejisiyle ilgili çalmalarmz yürütürken dört ana eksen ortaya koyduk. Onlardan bir tanesi eitimle istihdam ilikisinin güçlendirilmesi bununla ilgili neler yapyoruz biraz sonra size daha ayrntl anlatacam. kincisi igücü piyasasnn esnekletirilmesi, üçüncüsü kadnlar, gençler ve dezavantajl gruplarn istihdamnn artrlmas, dördüncüsü ise istihdam sosyal koruma ilikilerinin güçlendirilmesi olarak belirlendi. Bu dört ana eksen üzerinde politika üretmeye çaba sarf ediyoruz. Tabi bu stratejiler eitim ve özellikle mesleki eitimde çok köklü deiiklikleri gerektiriyor. gücü piyasalarnda esnekleme temelli ilerlik kazandrlmasn ve istihdam hizmetlerini sunan kurumlarn etkinliklerinin artrlmasn zorunlu hale getiriyor. sizlie youn olarak maruz kalan gruplarn istihdamnn özellikle desteklenmesini zorluyor. sizliin etkilerini azaltacak sosyal koruma ve mekanizmalarn gelitirilmesini zorluyor. Kobiler kobi temelli giriimci ve yenilikçiliin desteklenmesini özendirmeyi gerektiriyor. Kayt d istihdam ve yabanc kaçak içiliin azaltlmasn etkin ileyen teviklerin getirilmesini isizlik sigortas fon kaynaklarnn isizliin azaltlmasnda daha fazla kullanlmasnn kurumlar arasnda ibirlii içinde 35 Açl Konumalar isizlikle mücadeleyi öngörüyor. Ksaca ulusal istihdam stratejisi dört eksen çerçevesinde aslnda çok kapsaml yine birbiriyle uyumlu bütüncül bir ekilde ele alacamz çok sayda stratejiyi öngörüyor. Tabii biz bu stratejilerle ile ilgili olarak dorusu 2023 vizyonu da oluturmak istiyoruz bu vizyonun ana hatlar neler olabilir bu tartlabilir ama en azndan bu vizyonu oluturabilecek temel hedeerin neler olabileceine dair birkaç ey söylemek istiyorum. Bize bu konuda yol göstermeniz için yardmc olaca ümidiyle mesela 2023 ylnda isizlii % 5’e düürebilir miyiz? Yine mesela tarm d istihdamn büyüme esnekliini yine 2023 ylna kadar 10 puan artrarak %0.50 den %0.60 a çkarabilir miyiz? Çkarmak için neler yapmak gerekir tarm d sektörde kayt d istihdam orann % 15’e düürmek mümkün mü? 2010 ylndan itibaren aktif igücü program kapsamnda her yl 400000 kiiye en az mesleki eitim verme imkânmz olabilir mi, olamaz m igücü yetitirme kurslarnda eittiimiz insanlarn istihdam artlarn salayacak tedbirler almak mümkün mü çünkü mesela biz bununla ilgili çok youn tedbirler alyoruz. Ama tek bana alacamz tedbirlerin yeterli olmadn fark ettik. Dikkat ederseniz son dönemde daha çok iveren örgütleriyle bir araya gelerek istihdamn artn salayacak projeler üzerine younluk verdik. 2008 ylnda -Kur’a müracaat eden isizlerin ie yerletirilme oranlar % 4, 2009 ylnda gelitirdiimiz yeni projeler ve programlar sayesinde bunu % 23’e çkardk. Bu inanlmaz bir arttr ama asla yeterli bir art deildir. Biz 2010 ylnda bu oran aa yukar % 28’e çkarmay planlyoruz ama bunun yetmeyecei kanaatindeyiz yine. Bu açdan özellikle iverenle ve piyasayla daha yakn ibirlii mekanizmalar ve düüncelerine ihtiyacmz var. Ürettiklerimizi az sonra size söyleyeceim ve paylaacaz. Mesela mesleki eitim ile istihdamn güçlendirilmesi konusunda yaptklarmzdan ksaca size bahsetmeliyim. 36 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Biliyorsunuz Mesleki Yeterlilik Kurumu 2009 yl haziran ayndan itibaren meslek standartlarn yaynlamaya balad. Bugüne kadar yaklak 120’den fazla meslek standardn ilan ettik. Ylsonuna kadarda yine birçok meslek standardn ilan edeceiz. Ancak meslek standartlarn yaynlam olmak yetmiyor. Meslek standartlarna meslek standartlar piyasa ihtiyaçlarna göre hazrlandna göre piyasa ihtiyaçlarna uygun mesleki eitim programlarna ihtiyaç duyuyoruz. Bu açdan bakldnda biz meslek standartlarn yaynladmz ilk günden öyle bir ey yaptk. Milli Eitim Bakan YÖK bakan, Sanayi bakan, Devlet Planlamadan Sorumlu Devlet Bakan ve Çalma Bakan bizim koordinasyonumuzda bir araya geldik. Ve onlara meslek standard yaynlamaya baladmz ve meslek standard yaynlamann toplum için ne anlama geldiini uzunca anlattk. Onlardan ricada bulunduk lütfen meslek eitim ile müfredatlarnz yaynladmz meslek standartlarna göre yeniden gözden geçirin ve prensip karar verildi. YÖK bakan bütün meslek yüksek okullarnn programlarn gözden geçiren ekibin yöneticisiyle bizzat kendiside gelerek ve bu alanda ki danmanlaryla meslek yüksekokullar müfredatn deitirmek üzere, Milli Eitim Bakanl yine meslek okullarnn, meslek liselerinin müfredatn meslek standartlarna uygun hale getirilmek üzere prensip karar verdik ve bununla ilgili olarak 2011 yl sonuna kadar nasl bir yol takip edeceimize dair eylem plan yaptk. Bakanlmzn sözü var herhangi bir meslek standard yaynlandktan sonra en geç bir yl içerisinde müfredatn o standartlara göre yeniden gözden geçirecek ve biz piyasann ihtiyacna uygun ekilde mesleki eitimi yapmaya balayacaz. Ama yine mesleki eitimle istihdam arasnda ki ilikiyi güçlendirmek için bir baka hazrlk içerisindeyiz. Daha çok mesleki eitimi i adamlarnn organize sanayi bölgelerinin veya i adamlarnn bir araya getirdii derneklerin, vakarn ve benzeri sivil toplum örgütlerinin yönetimde daha etkin 37 Açl Konumalar olduu bir mesleki eitim modeli için bir çalma ve hazrlk içerisindeyiz ama henüz neticelenmedi. Bunun dnda bizim yine baka kirlere de ihtiyacmz olduunu size açkça ifade etmek istiyorum. stihdam eitim ilikisinin güçlendirilmesiyle ilgili hem de istihdam oranlarnn artrlmasyla ilgili baka yaptmz bir projede Çalma Bakanl, -Kur, Milli Eitim Bakanl TOBB, TOBB üniversitesiyle dört kurulun bir araya gelerek oluturduu bir baka projemiz oldu. Buna ksaca UMEM ismi verdik. Uzmanlam Meslek Edindirme Merkezleri Projesi. Bu proje yine meslek hayatyla eitim arasndaki ba güçlendirirken ayn zamanda istihdam da artrmaya yönelik hazrlanm bir projeydi. Çalma yöntemi u olacak tüm Türkiye de ki sanayi ve ticaret odalar bizzat kendi üyelerinin yanna giderek sahip olduu açk pozisyonlar tespit edecek veya üyeleri kendi taleplerini odalarna ulatracaklar. Bizde bu odalarn tespit ettii açk pozisyonlar kendi içinde tasnif ederek onlara yönelik özel eitim programlar organize edeceiz. Bu eitim programlarnda baaryla mezun olanlara ise yine bu odalar vastasyla istihdam salanacak. Bize bu maksatla ve bu proje çerçevesinde eitimi yaplm insanlarmzn %90’n istihdam edeceklerine dair bize söz verdiler. Bunun için kaynak ayrdk. Milli Eitim Bakanl 110 tane meslek lisesinin teknolojisini yeniliyor, eitim araç ve malzemelerini çada hale getiriyor. Yine bunun için geçtiimiz aylardan itibaren haziran, temmuz ayndan itibaren Türkiye de ki binlerce meslek dersleri öretmenlerini eitime tabii tuttuk onlarn bilgi ve donanmlarn güncelleyelim diye ve yine eylül ayndan itibaren bu program uygulamaya koyduk. Bu konuda en az 200000 kiiyi eitmeyi burada yine onlarn sözüne istinaden %90’n istihdam etmeyi planlyoruz. Bu projeyi 5 yllk bir proje olarak planladk. 5 ylda yaklak 1000000 insan eiteceiz. Ama bu proje kapsamnda 38 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi olan bu proje kapsamnda olmayan insanlara yönelik eitim ile yine bizim planladmz ifade etmeliyim. 2002 ylnda Kur tüm Türkiye’de 172 adet mesleki eitim program yapt. Bunlar sadece tespit olarak ve geldiimiz noktay göstermesi açsndan söylüyorum. 2002 ylnda 172 mesleki eitim program, 2008 ylnda 1800 tane mesleki eitim program yapld. Ama 2009 ylnda tam 10734 mesleki eitim program gerçekletirdik tüm Türkiye’de. 10734 mesleki eitim programnda 167000 insanmz eittik. Bunlarn % 44’ü kadnd. Bunlarnda % 23’ünü ie yerletirdik. Yine uluslar aras bir kurulula bir araya geldik bu eitimlerimizin kontrol edilebilirliini denetlenebilirliini artrmak eitimleri daha da gelitirmek üzere hem yaplan programlar için daha etkinlik ve verimlilik salayacak tedbirler için çaba sarf ediyoruz. Önümüzdeki yl 400000 kiiyi eitmeyi planlyoruz. 200000’ini az önce ifade ettiim programa dayal olarak dier 200000’ini de yine serbest bir ekilde yapmak üzere. Bu açdan bakldnda -Kur artk Türkiye de çok önemli kurumlardan birisi olmaya balad ve istihdam sorunlarnn çözümünde merkezi bir tekilat olarak görevlerini ifa edecek. Ama dediim gibi bizim özellikle içi sendikalarnda iveren sendikalarnda ciddi bir destee ve anlaya ihtiyacmz var. Dorusu özellikle istihdamla ilgili yaptmz teviklerin ne kadar etkili olduuna dairde çok ksa bilgiler vereyim size. Sonra konumam bitireyim. Biliyorsunuz 2008 ylndan itibaren biz istihdamn tevikiyle ilgili özellikle youn tedbirler aldk. Ama daha önce de yine 2004 ylnda özellikle ekonomik büyüme ile ilgili büyümeyi tevik eden 49 il’e yönelik bir tevik sistemimiz vard hatrlarsanz. O tevik sisteminden itibaren ekonomik büyüme ile beraber istihdamda da önemli gelimeler olmutu. Ksaca onlarn sonuçlar hakknda da bilgiler vereyim size. 2010 yl haziran ay itibariyle aa yukar 49 ilde uygulanan tevik sebebiyle 37000 iyeri bu tevikten 39 Açl Konumalar yararland. 639518 sigortal içi buralarda istihdam edildi yani yaklak 650000 kii bu teviklerden dolay istihdam salad ve bunun bize maliyeti 2763000 lira oldu. 5 puanlk indirim teviki yapmtk iverenlere biliyorsunuz. Yine haziran ay itibariyle 765000 iyeri bu tevikten yararland. 5866000 sigortalda bundan yararland. Ve bunun maliyeti 5 milyar 818 milyon lira oldu bize. Gençlerimize ve kadnlarmza yönelik tevikler yapmtk hatrlarsanz ayet ilk defa ie giriyorsa 19- 29 ya arasnda ki gençlere ve hangi yalarda olursa olsun kadnlara yönelik teviklerimiz vard ve iverenlerin sosyal güvenlik primlerini hazinemiz ödüyordu. 5 yl süre ile yaplan bu tevik sebebiyle bizim yine Haziran 2010 itibariyle 30000 iyerinde 86000 sigortal bu tevikten yararland. Gencimiz ve kadnmz ie girdiler bize maliyeti 122 milyon lira oldu. Bununla ilgili süre bitmiti belki bir bilgi vermekte yarar var. Belki kamuoyuyla daha önce paylatm için müjde demek yerinde olmayacak biz kadnlarmz ve gençlerimizin istihdamnn tevikine devam edeceiz. Bunun için yeni bir kanun tasars tasla hazrladk. Bu kez daha da düzenli hale getireceiz. Daha önceden be yl süreyle giderek azalan oranlarda istihdam teviki yapyorduk. imdi bunu üç yl süreye düüreceiz ama yüzde yüz tevik yapacaz. Daha da önemlisi be puandan yararlanan iverenler kadnlarn ve gençlerin tevikinden ayrca yararlanamyorlard. imdi kadnlar ve gençleri istihdam etmeleri halinde ayrca bu tevikten de yararlanabilecekler. Dolaysyla biz münhasran bu iki sorunu çözmek için tevik ediyoruz. Özürlülerle ilgili teviklerimiz vard biliyorsunuz. 10279 iyerinde 33350 civarndaki sigortalmz bundan yararland bize 83 milyon lira maliyeti oldu. Arkadalar isizlik sigortasndan bugüne kadar yararlananlarla ilgili bilgi vereyim. 2009 ylnda 471209 kii isizlik sigortasndan bizden pay ald çünkü isizlik sigortasnda sizle paydaz biliyorsunuz Mustafa Bey. Dolaysyla bu bilgileri verme ihtiyac da hissediyorum. 2010 ylnda u ana kadar 40 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 228976 kii bizden isizlik sigortasndan ücret ald. Yalnz toplam 2002 ila 2010 yllar arasnda bizden isizlik sigortasndan maa alan insan says 1988000 kii. Yaklak 2 milyon kii bizden 2002 ylndan 2010 ylna kadar maa aldlar. Biz yine isizlik sigortasnn kullanmyla alakal artlar yeniden gözden geçiren bir çalma balattk. O çalmay dorusu önümüzdeki günlerde sizlerle paylarz. Bence unu söylemekte yarar var konumamn ilk banda belirttiim küresel kriz sebebiyle bizdeki istihdamdaki artlarn az olmas krizin çabuk çkmamas ve isizlik oranlarnn hzla düüyor olmas çokta tesadüfî olmad bununda altn çizmek istiyorum. Hem de bu konuda mütevazilik yapmamak gerektii kanaatindeyim. Çalma Bakanl son bir ylda hakikaten yabanc ülkelerin takdirini kazanacak tedbirleri baar ile uygulad. Türk hükümetinin yükümlü koordinasyon kurulu bu konuda çaba sarf etti ve youn çalt. Ekonomik Koordinasyon Kurulunda imdiye kadar Çalma Bakanl üye deildi. Çalma Bakanl 2009 ylndan itibaren Ekonomik Koordinasyon Kurulunun üyesi oldu. stihdam tedbirlerini de bir bütün olarak almaya özen gösterdik. Ve unu söylemeliyim mesleki eitim konusunda dünyada en iyi uygulamay yapan biziz. Buna dorusu hiç mütevazilik göstermeyeceim. Çünkü G20 ülkeleri Çalma bakanlar toplantsnda herkes ne yapmsa onu gelip anlatmak istediinde G20 ülkelerinin koordinasyonunu yapan Amerika bize mesleki eitimi nasl baardnz anlatn dediler biz onu anlattk onlara. Ksa çalma ödeneinde Avrupa birlii ülkeleri OECD ülkeleri dahil olmak üzere en iyi uygulamay yapan ikinci ülke biziz. Birincisi Almanya çok iyi bir uygulama yapt. Bir milyona yakn insan istihdamda tutmay baard. Bizde çok iyi bir uygulama yaptk yaklak 205000 insanmzn istihdamda kalmasn salayacak bir tevik verdik. Bu açdan bakldnda isizlik fonu ödenekleri, ksa çalma ödenekleri mesleki eitimler çok ciddi anlamda bizim çalma hayatmzda istihdam ve isizlikle ilgili müca- 41 Açl Konumalar delede yer aldlar. Ayrca yine belki konjonktüre tepki olarak sayabileceimiz toplum yararna çalma programlarnda da çok baarl olduumuzu ama kendi hedeerimize ulaamadmz da ifade etmem lazm. Özellikle 2009 ve 2010 ylnda 60’ar bin kiiyi toplum yararna çalmada istihdam etmeyi planladk maalesef amaçlarmza ulaamadk. Ama her eye ramen 2009 da 47000 kiiye 2010 ylnda 45000 kiiyi toplum yararna çalma projesinde istihdam ettik. ehirlerimizin birikmi sorunlarn çözdük okullarmzn temizliini yaptk. ehirlerimize park ve bahçe yaptk. Aaçlandrma yaptk. Varsa bir yerde özel ihtiyac olan bir proje onu gerçekletirdik. Ve yine 2009 ylndan 2010 yl haziran ayna kadar stanbul kadar ülkemize orman kazandrdk. Ana hatlaryla toplum yararna çalma programndan bahsettim. Bütün bunlardan sonra söyleyeceim ey u arkadalar hakikaten isizlik ülkemizin çözüm bekleyen ve uzun vadeli bir stratejiyle üzerinde durmamz gereken bir sorun. imdiye kadar olduu gibi geçici tedbirlerle bizim isizliin yapsal sorunlarn amamz mümkün görünmüyor. Uzun vadeli düünmek çok akllca tedbirler almak, çok stratejik davranlar ortaya koymak zorundayz. Tabi bu hepsi beraberinde bizlerin deimesini mevcut alkanlklarmzn deimesini gerektiriyor. Biz artk kurumsal çabalarmz kurumsal çkarlarmzn daha üstünde bu ülkenin isizlik sorununu görmeli bunu çözmek için ülkemizin her bir kurumu sendikalaryla, iveren örgütleriyle kamu idareleriyle her bir kurum gerekirse kendisinin fedakârlk yapmas gerektiini fark etmesi gerekir. Ve böylece biz bu ülkede isizlik sorununu çözebilecek konuma geleceiz. Ben sizin hafta sonu burada yapacanz tartmalarn bize yol gösterici olacan umuyorum. Ufuk açc sonuçlar douracan bekliyorum. Emei geçenlere tekrar teekkür ediyorum ve baarl geçmesini diliyorum. 42 AÇILI PANEL SZLK VE STHDAM Panel Bakan : Prof. Dr. Sedat MURAT stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi Panelistler : Doç.Dr. M. Kemal BÇERL Türkiye Kurumu Genel Müdürü Prof. Dr. Vedat BLGN TÜRK- Genel Bakan Danman Prof.Dr. Hüseyin AKYILDIZ Süleyman Demirel Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Panel Bakan: Prof. Dr. Sedat MURAT Saygdeer bakanm, çok deerli TÜRK- Bakanm, TÜRK-’in deerli üyeleri, deerli meslektalarm, deerli katlmclar hepinizi sayg ve sevgiyle selamlyorum. Hepiniz ho geldiniz. Sabahleyin TÜRK- Genel Bakanmz dinlerken gerçekten duygulandm bir hakk teslim etti. Özellikle tabii stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi Çalma Ekonomisi mensubu olarak özellikle rahmetli hocalarmz, hayatta kalan hocalarmz dile getirmesi burada bulunan herkesi de mutlaka duygulandrmtr. Çalma hayatnda çok önemli katklar vardr her birisinin. Rahmetli olanlara Allah’tan rahmet, kalanlara sal ve shhat diliyorum. Deerli bakanmz aslnda iimizi çok kolaylatrd. Gerçekten çok güzel istihdam ve isizlikle ilgili konuyu özetlediler. Mevcut durumu ortaya koydular. Biz akademisyenlere çalma yapabileceimiz alanlarla ilgili ksa bir bak açs da konularla ilgili ortaya koydular. Tabii Çalma Bakanl özellikle bakanmz hepiniz görüyorsunuz katldlar bizi ereendirdiler bu bizim için çok önemli. Yani bu tür kurumlarla bir arada olmas iç içe olmas çözüm bulma açsndan çok önemlidir. Sayn bakanmz göreve balad anda kendilerini bir kriz ortamnda buldular. Ve gerçekten bende öyle inanyorum o krizde istihdam ve isizlik açsndan önce biraz panikledik korktuk. Ama zaman içerisinde dünyann ileri gelen gelimi ülkelerine baktmz zaman ciddi bir mesafe kat edildiini görüyoruz. Mütevazlk yapmayacam derler unu da biz belirtelim bizde pek mütevazlk yapmayalm. Bakanln bu baarsnda sayn bakanmz akademisyenlere çok önem veriyor ve Çalma Ekonomisi alannda birçok deerli akademisyeni yanna alm bulunuyor. Bununda mutlaka bu sorunlarn çözülmesinde önemli bir pay olduuna inanyorum. Bata kendi bölümümden iki deerli elema- 45 sizlik ve stihdam nmz Çalma Bakanlmza vermi bulunuyoruz. Bunlarn çalmalar tabi ki bizi gururlandracak ülke adna da sevindirecektir ve burada konuma hakkn tamamen panelistlere brakyorum. Her birisi kendi alannda deerli ayrca bir ksm uygulamann içerisinde de. Doç. Dr. M. Kemal BÇERL -KUR Genel Müdürü Sayn bakanm, Sayn milletvekilim, Sayn müstearm, sayn müstear yardmclarm, Sayn valim, sayn konfederasyon bakan ve deerli üyeleri hepinizi saygyla selamlyorum ve aranzda olmaktan son derece mutluluk duyduumu belirterek balamak istiyorum. Aslnda sayn bakanmz söylenmesi gereken her eyi aa yukar ana hatlaryla belirtti. Ne söyleyebilirim bunun üstüne diye ben kendi kafamdan geçenleri revize etmeye çaltm. Bir kaç eyin altn çizerek gitmek istiyorum. Türkiye hakikaten isizlikle mücadelede son bir iki yllk süre içerisinde özellikle bu yl çok büyük baarlar elde etti ama Türkiye gibi her yl 800 bin kiinin yeniden istihdama dahil olduu, köyden kente göçün, transformasyonun son hzyla devam ettii ülkelerde aslnda isizlikle mücadele yoku yukar çkarken bisiklete binmek gibidir yani belli tempoda sürekli pedala baslmas lazm. Basmadnz takdirde geriye düersiniz. Dorusu kazanlm bir baar olarak burada da noktalama durumunda deiliz bunu zaten sayn bakanmzda çok net bir ekilde ifade etti. Çalma ve sosyal güvenlik bakanl Türkiye Kurumu olarak bakanmz altn özellikle çizdi gerçekten isizlikle mücadele ve istihdam politikalar uygulama, politika önerme noktasnda çok sorumlu bir durumdayz. Çok önemli bir durumda olduumuzu düünüyorum. 46 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Açkças Türkiye Kurumu 1946 ylnda kurulduu günden 2003 ylna çok önemli ve ciddi bir dönüümü baaryla gerçekletirmi bir kurum. Bakanmzn verdii rakamlarda da bu çok açk görünüyor. 2007-2008 yllarnda mesleki eitim noktasnda hemen hemen çok az durumlarda iken geçen yla ulatmz zaman yaklak 170 bin kiiyi mesleki eitimden geçirmi olmas kurumun geçirdii bu dönüümü gerçekten ciddi bir ekilde baardnn iareti olarak alglanabilir. sizlikle mücadele adna ne yaplabilir? Türkiye gibi kronik sorunlar olan veya yapsal özellikleri olan ülkelerde bu sorunun cevabnn biz akademisyenler ve bürokratlar tarafndan iyi dizayn edilmesi gerekir diye düünüyorum. Bu noktadan bakldnda aslnda yaplanlarla teoride anlattklarmz arasnda hiçbir fark olmadn görüyorum. Çalma Ekonomisi teorisi diyor ki: Eer yapsal probleminiz varsa eitimle bunun üstesinden gelebilirsiniz. Eer geçici isizlikle muhatap iseniz eletirmeyle bunun üstesinden gelirsiniz. Konjonktürel probleminiz varsa belki ikisini bir arada kullanarak çoklukla eletirmeyle bu iin üstesinden gelirsiniz. Ve eer yapacak hiçbir ey yoksa bunun dnda isizlere dair toplum yararna çalma programlarna son çare olarak buna bavurabilirsiniz. Sayn bakanmz ayrntl dökümünü verdii için sürede kstl olduu için ben rakamlara tekrar dönmek istemiyorum. Geçen ylki ve ondan önceki yllardaki uygulamaya baktmzda aslnda hepsinin uygulandn görüyoruz. Türkiye ciddi anlamda pasif igücü piyasas politikalar uygulayabilen ülkeler arasna geldi özellikle ksa çalma ödeneiyle geçen yl 200000 civarnda kiiyi biz ite tuttuk. Ki bu çok önemli bir kiinin bir kere isiz kalmas veya isizlik havuzuna dümesinden sonra onu oradan çekip çkarabilmeniz çok zor. Farkl enstrümanlar denemeniz lazm ve çalmaya- 47 sizlik ve stihdam bilir bu enstrümanlar. Bunu bizim baaryla gerçekletirdiimizi dorusu düünüyorum. Bunun dnda isizlik sigortas belki miktar ve süre açsndan özellikle akademisyenlerin, sendikalarn eletirilerine muhatap bir uygulama ama sayn bakanmz çalma yapld müjdesini verdi. nallah olgunlanca kamuoyuyla bu da paylalacak. Daha makul seviyelere geleceine ben açkças inanyorum. Eitim konusunda -Kur 2009 ylnda üzerine düeni yapt diye düünüyorum. Ama bu bizi rehavete açkças sevk edemez. Zaten akademisyenlikten bürokratla geçtiimde unun farkna vardm. Sanyorum adn en fazla hak eden bakanlk buras olsa gerek hakikaten çalma kelimesinin manas da burada tam olarak örendiimi söyleyebilirim. Dolaysyla bu iin gerek -Kur gerek Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl nezdinde bir istihdam seferberlii gibi yürütüldüünün bilinmesini istiyorum. Açkças bunun üzerine sürekli kir müzakereleri yaplyor. Önümüzdeki dönemde -Kur olarak Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanlmzn da desteiyle birkaç önemli ey yapmay hedeiyoruz bunlardan bir tanesi u ana kadar çok fazla yapamadmz itiraf etmek gerekirse eletirme hizmetlerine 2011 yl itibariyle biraz gaz vermeyi düünüyoruz o konuda ciddi bir ataa kalkacaz. danmanl veya i koçluu müessesesini daha etkin hale getireceiz. Konjonktüründe açkças u aralar çok müsait olduunu düünüyorum. Ekonomi büyüyor, ekonomide açk i yaratlyor. Yeterli yetersiz tartlr. Ama bu vasatta bu konjonktürde biz eletirmeyi net bir ekilde yaparsak isizlie bir kaç puan sanrm tesirimiz olabilir diye düünüyorum. Eletirmeyle ilgili çalmalarmzn dnda yine 2011’de bizi -Kur olarak sk bir tempo bekliyor. Bu tempoda sayn bakanmzn verdii 48 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ödev var 400 bin insan eitimden geçireceiz ama hakikaten igücü çok vasfsz. Bunlarn aa yukar %43’ü lise alt seviyelerde. Dolaysyla bunun bir seferberlik halinde devam etmesi gerektiini biliyoruz. Önümüzde ki yl inallah yine biz UMEM protokolünün çerçevesinde gerekirse bunun dnda zaten -Kur’un düzenleye geldii kurslarla bu eitimleri artracaz. Yine gelecek yl bir yandan hem eitimleri artrrken bir yandan hem -Kur’un verdii kurslarla kalite düzeyinin yükselmesini de hedef aldk. Ve buna yönelik ciddi giriimler içerisinde de olduumuzu söylemek istiyorum. Zannediyorum bu iki noktay da biz ihmal ettiimizde iyi bir seviyeye geleceimizi düünüyorum. Bunun dnda bir baka gelimede yerel inisiyatieri gelecek yldan itibaren daha çok iin içerisine katacaz. Bunda tabi ki UMEM protokolünün çok büyük yeri var. Bundan sonra ileride açlacak kurslar mesleki eitimler istihdam ve mesleki eitim kurumlarnn daha çok inisiyatiyle yürüyecek orda ki kurs yönetimlerini bizim esnaf ve sanayi odas temsilcilerimiz dizayn edecek, takip edecek, yürütecek. Dolaysyla hep özlenen, hep söylenen yerel inisiyatierin i içerisine çekilmesi hadisesi gerçekleecek. Bir baka yapacamz yenilikte önümüzdeki ylla birlikte inallah 81 ilde igücü piyasas ihtiyaç analizleri yapacaz. Böylelikle karanlk bir noktada siyah bir kediyi arama noktasndan da çkacamz düünüyorum. Yani birisi arteli kaldracak ve daha net göreceiz piyasann resmini. Yaplan eitimlerin hedefe daha isabet edecei kanaatindeyim. -Kur olarak ben makro bazda yaklamadm. Bu bana ayrlan çok ksa sürede biraz da galiba benden istenilende buydu. Çok özetle aktarabileceklerim bunlar. Çok teekkür ediyorum sözlerimi noktalarken sa olun. 49 sizlik ve stihdam Prof. Dr. Vedat BLGN TÜRK- Genel Bakan Danman Ben de konumama balamadan önce tüm hazirunu saygyla selamlamak istiyorum. Tabi ki isizlii konuuyoruz. sizlik meselesinin sahipleri de, muhataplar da buradalar. Onun için biz akademisyenler meseleyi konuurken daha fazla dikkat etmek durumundayz. imdi isizlik nasl bir sorun? Bir defa isizlik toplumsal bir sorun. Yani toplumda bütün dengeleri, bütün gelenekleri, bütün deerleri andracak bir sorun. Bunun için de toplumsal çatmalar, terör ve benzeri olaylara kadar tehditlere yol açacak eyler de vardr. sizlik sorununun bir boyutu da budur. kincisi ekonomik bir sorundur. Ekonomik sorun her eyden önce isizliin öyle bir boyutunu ortaya çkarmaktadr. Emein ekonomide deerlendirilememesi. Emek yaratc bir kaynaktr. Bunun ekonomide deerlendirilememesi, artk braklmas bal bana bir sorundur. sizliin üçüncü bir boyutu var. O belki daha fazla üzerinde durulmas gereken daha fazla aratrma yaplmas gereken bir boyutu bireysel boyut, isiz insann psikolojisi, isiz insann yaad sorunlar onun bireyselliinin tarif edilmesini tahmin ediyorum hiçbir ey ikame edemez. Onun için isizlik sorununun bir bütün olarak ekonomik, bireysel, toplumsal sorunlarn kapsayacak biçimde ele alnmas gerektiini meseleye bu nitelikleri dikkate alarak önem verilmesi gerektiini vurgulayarak sözlerime balamak istiyorum. Tabi bir defa unu görmemiz lazm hangi çada yayoruz? 50 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yaadmz ça ana karakteristikleriyle neyi ortaya koymaktadr? Bunu mutlaka görmemiz lazm. Bizim genellikle bu tartmalar yapanlarn, meslektalarmzn bütün kavramlarmz bizim sanayi toplumunun kavramlardr. Sanayi toplumunun modelidir, sanayi toplumunun problemler çerçevesi içerisinde meseleyi ele alyoruz. Dikkat edelim bütün sorunlara bak açmz aa yukar sanayi çann bak açs ile snrldr. sizlik, i kavramn da böyle deerlendiriyoruz. Düünün i kavramna bak açmzda bizim ne var? 8- 5 kavram. 8 saat çalma kavrammz var. Oysa yeni bir dünya ile kar karyayz. Ve dünya deiiyor. Ve biz bu deiime son 20 ylda ayak uydurmaya baladk. Ve bu deiimi son 20 ylda bu deiimi kendi hayatmzda hissetmeye baladk. Aa yukar bu meselenin üzerinde duranlar sanayi toplumunun sorunlarnn ald yeni bir yapya doru gidildiini görenler bu meseleyi daha uzun süredir 50- 60 senedir tartanlar var. Dolaysyla bizim bu yeni toplumu yeni yükselen toplumsal formasyonu sorunlarn da eski kavramlarla, eski çözüm yollaryla yaklamamzn onlarn çözümüne çok fazla katk yapamayaca durumda bizi brakt zaman acaba bir yanllk m var diye düünmemiz gerekir. Çünkü yaklammz deitirmemiz lazm, bak açmz deitirmemiz lazm diye düünüyorum. Bugün bu yeni toplum, yeni toplumun dinamikleri, ortaya çkard manzara buna baktmz zaman ite post kapitalizm, post natüralizm veya sanayi ülkesi toplum tartmalar içerisinde meseleye baktmz zaman bunlarn fantastik eyler olmadn yeryüzünde yükselen bir üretim süreci olduunu görmemiz lazm. Bu bize neyi getiriyor bir defa üretim sürecinde bilgi teknolojilerine dayanan yeni bir yap oluuyor. Bu hadi oluuyor bize ne diyebileceimiz bir ey deil. ki eyi çok önemli ölçüde deitiriyor. Bir emein niteliini deitiriyor yani istihdam edilen ie giren insanlarn 51 sizlik ve stihdam vasar deiiyor. kincisi i örgütlenmesi deiiyor. Belki biz sanayi devrimini yaamadmz için, sanayi devrimiyle tanmadmz için, sanayi devrimi ancak 1970’lerden sonra Türkiye sanayiyi fark etmeye balad için bu meseleleri biraz fantastik buluruz. Üniversitelerimizde bunlar anlatrken bir çeit sanki ütopya devirleriyle urayormuuz gibi baklr ama giderek Türkiye bunlarla çok daha fazla yüz yüze geliyor. Çok daha fazla karlayor hatta Türkiye bu deiimi yaamaya balad. Yani Türkiye’nin ihracatçs bu youn teknolojilerle üretim yapamad zaman kar karya kald rekabet sorununu hissettikçe Türkiye adm adm bu deiimi takip etmek zorunda. Kendisini hissettiren bir anlay deiikliine, bir zihniyet deiikliine gidiyor. Bu teknolojiler tünelinde sadece çalanlarn vasarn deitirmiyor mesela mühendislerin programn deitiriyor. Mühendislerle sermaye arasndaki ilikileri deitiriyor. Dolaysyla bizim üniversitelerimizin de bu deiimi fark etmesi gerekir. Eitim programlarn sanayi devriminin programlarndan devralnm, büyük ölçüde kopya edilmi kurumlarda eitim standartlarn oluturamazlar. Yeni eitim standartlarn oluturmak mecburiyeti vardr. Bu bakmdan bilim hayatnn da teorik olarak yaanan bu deiimlerin belki gerisinde kalm olabiliriz ama artk bizi bu deiime ayak uydurmaya zorlayacak belirtileri bugünden ortaya çkm bulunuyor. sizliin bahsedildi hem bir konjonktürel boyutu vardr hem bir yapsal boyutu vardr yapsal boyutu bizim gibi ülkelerde yani sanayi devrimini gerçekletirmemi ülkelerde daha uzun evreli bir nitelik tar. Bunu bizde hissediyoruz. Rakam sayn bakanm verdi. Uzun süreli isizlerin oran azaltlamyor. Dolaysyla bizim bir kendi yapmzda yani incilmi bir sanayilemeye geçmi bir ülkenin insanlar olmamzdan doan bir yapsal isizlik boyutu var, birde biraz 52 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi önce bahsettiim yenidünyann yeni üretim teknolojilerinin üretim örgütlerinin yaratt bir yap var ve bu yaplarn yer ald dünyayla biz bugün çok daha youn ilikiler içerisindeyiz. Yani Türk iadamlar, Türk ithalatçlar, Türk ihracatçlar, Türk üreticileri artk dünyann bu yeni yaplarna mecburen ayak uydurmak zorundalar. Çünkü onlarla i yapyorlar. Finans piyasalaryla i yapyorlar. Onlarn ürettikleri ara mallarn getirip Türk piyasasnda nihai mala dönütürüyorlar dolaysyla bu süreçte bizim zihniyetimizi deitirmemiz lazm, meseleye bak açmz deitirmemiz lazm, iin yeni örgütlenmesine ayak uydurmamz lazm. in nitelii, i görenin nitelii deiiyorsa bizimde sendikalar olarak yeni bir örgütlenme modeline yeni bir i anlayna yeni bir kavraya gitmek mecburiyetimiz var. Bu bakmdan ben bu süreci yaygnlatran bir piramit olarak küreselleme meselesini sadece bir öcü, efendim bizi tahrip edecek, unlar yapyor sanki bir tahribat programym gibi bakmamzn yanl olduunu düünüyorum. Küresellemede daha öncede yaadmz toplumsal ve ekonomik dalgalar gibi yeni bir dalga. Nasl kalemi brakrsak yere düüyorsa bunlarda bir tür ziksel nitelikleri olmasa da onlarnda uluslar aras ilikilerde toplumsal ve ekonomik ilikilerde tabi olduu düzenli ilikileri vardr. Küreselleme önemli bir ey yapyor. Sermayenin hareketliini, sermayenin yönelimini emein ucuz olduu yerlere doru younlatryor. Bu çok önemli bir ey. Ne yapyoruz biz bu ülkede üretim yapmak isterken sermayenin emein ucuz olduu yerlere gitmesi bizim yapmzda önemli etkiler yaratyor. Bunun hepimiz biliyoruz nedir en belirgin etkisi ekonomik göstergelerimizden biliyoruz. Türkiye’nin giderek ithalatyla ihracat arasnda ki denge son yllarda ciddi bir sorun olmutur artyor cari açk sorunumuz var. Bunun en önemli sorunlarndan birisi bamll- 53 sizlik ve stihdam n ara girdiyi salamada üretimin da bamllk yapsnn artmasdr bu ne demektir? Emein ucuz olduu ülkelerde küresellemenin etkisiyle bir ekilde uluslar aras sermayenin ara mal üreten sermayenin yapt bu hareketlilik Türk içisini ucuz içilerle ikame ediyor baka ülkelerde istihdam yaratyor. Bu çok ciddi bir sorundur bu sorun bizde birincisi cari açk olarak karmza çkyor. kincisi de isizliin üzerine küresel bir etki küresel bir yansma olarak ortaya çkyor. Bu çok ciddi bir sorun. Dier bir sorun daha var. O da nisbi olarak mukayese edildii zaman sermayenin verimlii düüyor. Niye düüyor? Çünkü küreselleme süreciyle en uygun artlarda üretim imkanlar bulmak için hareket eden sermaye Türk üreticisine, Türk müteebbisine eitsiz mübadeleden dolay bir deer transferine yol açarak Türk sermayesi sermaye kaybediyor. Bu eitsiz mübadele teorisi bildiiniz gibi çok eski bir teoridir. Ama bu küreselleme süreci bunun daha yaygn etkilerinin ortaya çkt vasat bir ortam yaratmtr. Dolaysyla özetleyerek unu söylemek istiyorum. Biz bu küreselleme sürecine talihsiz bir ekilde 1980’lerden itibaren neoliberal iktisat politikalaryla balandk. Türk ekonomisi için önemli tahripkâr noktalarndan biriside budur. Bu ne yapmtr bu birincisi emei korumasz brakmtr. Öneri olarak unu söylemek istiyorum. Birincisi u; yeni tedbirler ve yeni yaklamlar ortaya koymamz lazm. Mesela bunlardan biri u; ara mal ithalatndan yani dolayl olarak Türkiye de istihdam etkileyen ithalat üzerinden istihdam destekleyecek hem ithalatn üstünde caydrc bir etkisi olmas bakmndan hem de istihdamda yaratt kayb tela etmesi bakmndan yeni bir vergi konabilir. Bunun önemli olduunu düünüyorum. Çok daha önemli bir ey söylemek 54 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi istiyorum ve bunun tartlmas gerektiini düünüyorum. 1-8-5 mesaisine artlanm bir içilik ve isizlikten söz ediyoruz artk ben bunun zamannn geçtiini düünüyorum. Yani birim saat banda içinin emein verimliliinin alabildiine artt teknolojiler çanda yayoruz. 8-5 ise endüstri çann çalma modelidir. Dolaysyla bizim özellikle sendikal hayat olarak talebimizin mutlaka 8saatlik çalma sürelerinin düürülmesi gerekir. Bugün ileri sanayileme toplumlarnda bu küresellemenin etkisiyle bu eilim biraz dümü vaziyettedir Çin’in Hindistan’n devreye girmesiyle. Ama küresellemenin uluslar aras ekonomide üretim faktörlerinin üretilme artlar ya da kullanm deerlerinin paralelletii ortamda bunun yeniden gündeme gelecei ve çalma sürelerinin ksaltlmas konusundaki talebin ayn zamanda küresel bir talep haline döneceini düünüyorum. Sosyal formlarda ortaya çkan bir taleptir bu bugün çok büyük bir karlk bulmuyor ama sendikalarn önümüzdeki dönemde bunu ciddi bir ekilde savunmas gerektiini düünüyorum. Ksacas yeni bir toplum, yeni bir çalma hayat ve yeni bir dünya ile kar karyayz. Dolaysyla söylemlerimizin yenilemesi gerekir hepinize sayglar sunuyorum. Panel Bakan: Prof. Dr. Sedat MURAT Çözümüne kadar STK’larn ciddi bir gayret içine girmesini bekliyoruz. Ksmen zaman zaman sevindirici baz haberler alyoruz. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likiler u anda bölümü örencilerimizin sendikalarda yeni yeni istihdam edildiini görmek bizi sevindiriyor. Bu hem onlarn hayrnadr, hem bizim, hem de ülkenin hayrnadr. Dolaysyla sendikalarn daha da fazla ekilde daha da youn bir ekilde mezunlarna arlk vermesini bekliyoruz. Kendileri açsndan da bizim açmzdan da önemlidir. 55 sizlik ve stihdam Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölüm Bakan TÜRKYE’DE STHDAMA LKN ANA TRENDLER GR sizlik ve istihdam, psikolojik, sosyolojik, sosyopsikolojik ve siyasal sonuçlar olan makro-ekonomik olgulardr. sizlik hem dünyada hem de ülkemizde en büyük sorunlarn banda gelmektedir. sizlik ve istihdamn global ve yerel dinamikleri birlikte ilev göstermektedir. Sibernetik devrim üretim biçimini, dolaysyla da çalma ilikilerini ve istihdam kökten deitirmektedir. Bu çalmada sibernetik devrimin ülkemizde global ve yerel dinamikleriyle istihdamda ortaya çkardklar ana trendler ele alnacaktr. Çalmada DPT ve TÜK’in verileri kullanlarak eilim analizleri yaplmtr. 1. ONBE YA VE ÜSTÜ NÜFUS, GÜCÜ VE STHDAM LKS Ülkemi zde onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam ilikisi aada ekilde görüldüü üzere dorusal fonksiyonlarla modellenmitir. Bu fonksiyonlara göre 1988-2009 yllar arasnda ortalama her yl onbe ya ve üstü nüfus 852.780 kii artarken, bunlardan 183.430’u igücüne katlmakta ve igücüne katlanlarn da 126.420 kiisi istihdam edilmektedir. 56 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 15 Ya ve Üstü Nüfus, stihdam ve gücü likisi (1988-2009) 60000 y = 852,78x + 33906 2 R = 0,9702 50000 Bin 40000 y = 183,43x + 20237 30000 2 R = 0,6685 20000 y = 126,42x + 18888 2 R = 0,4252 10000 0 0 2 4 6 15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus stihdam Dorusal (gücü) 8 10 12 14 Yllar (1:1988; 22:2009) 16 18 20 22 24 gücü Dorusal (15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus) Dorusal (stihdam) Yukardaki onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdama ilikin eilimler parabol fonksiyonlarla modellenerek, ileriye dönük 2030 ylna kadar projeksiyonlar yapldnda aadaki ekilde yer alan fonksiyonlar elde edilmektedir. Bu fonksiyonlara göre onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam edilenler belirli bir dönemden sonra hzla azal eilimine girmektedir. Bu eilimde üretimde sibernetik devrimin eseri olan robotlamann etkisi çok açk bir ekilde görülmektedir. 57 sizlik ve stihdam 15 Ya ve Üstü Nüfus, stihdam ve gücü likisi (1988-2009; 2010-2030 Tahmin) 60000 y = -22,738x2 + 1375,8x + 31814 R2 = 0,9923 50000 Bin 40000 30000 y = -13,626x2 + 496,82x + 18983 R2 = 0,7865 20000 10000 y = -18,905x2 + 561,23x + 17149 R2 = 0,7294 0 0 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 26 28 30 32 Yllar (1:1988; 22:2009; 43:2030) 15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus stihdam Polinom (gücü) 34 36 38 40 42 44 46 48 50 gücü Polinom (15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus) Polinom (stihdam) Aada onbe ya ve üstü nüfus, igücü, istihdam ve isizlie ilikin DPT’nin verilerine göre 2009 ylnda gerçekleen rakamlar ile yukardaki fonksiyonlar kullanlarak 2030 ylna ilikin tahminlerin yer ald bir tablo görülmektedir. Bu tabloya göre onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam azalma eilimindedir. Ancak isizlie bakldnda tersine anormal bir artn olaca görülmektedir. 2009 Yl Gerçekleen 2030 Yl Tahmini 15 Ya ve Üstü Nüfus gücü stihdam siz 58 51.686.000 24.748.000 21.277.000 3.471.000 48.930.840 15.151.790 6.326.545 8.845.241 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Ayrca ülkemizde Kasm 2006 döneminden itibaren adrese dayal nüfus kayt sistemine (ADNKS) geçilmesi nedeniyle önceki yllarla karlatrmal sonraki yllara ilikin rakamlarda yüksek farklarn olutuu (DPT: Temel Ekonomik Göstergeler 2010 Temmuz) dikkate alnarak, bu düzenlemenin etkisini ortadan kaldrmak amacyla, istihdam ve isizlik, igücünün fonksiyonu olarak ölçülebilir. Aadaki ekilde, igücünün fonksiyonu olarak isizliin gittikçe daha fazla art gösterdii bir art sergileyen bir parabol ortaya çkmaktadr. gücünün Fonksiyonu Olarak sizlik (1988-2009) 4000000 3500000 2 y = 8E-08x - 3,4489x + 4E+07 2 R = 0,4281 3000000 2500000 2000000 1500000 1000000 19000000 20000000 21000000 22000000 23000000 24000000 25000000 gücü sizler Polinom (sizler) 59 sizlik ve stihdam Dier yandan aada, yine igücünün fonksiyonu olarak istihdam ele alndnda, yukardaki fonksiyonla uyuur biçimde, bu sefer ters yönlü bir parabol ortaya çkmaktadr. gücünün Fonksiyonu Olarak stihdam (1988-2009) 23000000 22000000 21000000 y = 0,8181x + 2E+06 20000000 2 R = 0,8961 19000000 18000000 17000000 2 y = -9E-08x + 4,5953x - 4E+07 2 R = 0,917 16000000 15000000 19000000 20000000 21000000 22000000 23000000 24000000 25000000 gücü stihdam Dorusal (stihdam) Polinom (stihdam) 2. STHDAMIN YAPISINDAK DEM stihdamn yapsndaki deiim, aada, imalat sanayi ile ticaret sektöründeki istihdam artlaryla örneklenmitir. Aadaki fonksiyonlara göre, 1989-2006 döneminde, ortalama yllk istihdam art imalat sanayinde 89.955 kii iken, ticaret sektöründe bu art 156.000 kiiyi bulmaktadr. Dolaysyla, imalat sektöründe robotlamann etkisiyle istihdam art da düük düzeyde kalrken; ticaret sektöründe bu art daha yüksek olarak gerçeklemektedir. 60 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1989-2006 Dönemi malat Sanayii ve Ticaret Sektörü stihdam Art Hzlarnn Karlatrmas 5000 4500 y = 89,955x + 2482,9 2 R = 0,9561 stihdam (Bin) 4000 3500 3000 2500 y = 156x + 1556,5 2 R = 0,9637 2000 1500 y = 3,7847x2 + 76,486x + 1847,8 R2 = 0,9825 1000 500 0 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1989-2006 Dönemi (Her Aralk Bir Yl) malat Sanayiinde stihdam Ticaret Sektöründe stihdam Dorusal (Ticaret Sektöründe stihdam) Dorusal (malat Sanayiinde stihdam ) Polinom (Ticaret Sektöründe stihdam) 3. STHDAM ARTII ÇN GEREKL OLAN SABT SERMAYE STOKUNDAK ARTI ELM Sibernetik devrimin beraberinde getirdii koullarda bir kiiye istihdam imkan salamak için gerekli olan sabit sermaye stoklar gittikçe artmaktadr. Aadaki ekilde yer alan grakler bu olguyu açkça ortaya koymaktadr. Aada yer alan 1989-2007 dönemim ile 1999-2007 dönemine ait fonksiyonlar karlatrldnda ikinci fonksiyonlarn daha dik eimli olmas istihdam için gerekli olan sabit sermaye stoklarnn gittikçe büyüdüünü göstermektedir. 61 sizlik ve stihdam SSY (TL) 1989-2007 Dönemi, Yllar tibariyle stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art (Cari Fiyatlarla TL) 210000 200000 190000 180000 170000 160000 150000 140000 130000 120000 110000 100000 90000 80000 70000 60000 50000 40000 30000 20000 10000 0 -10000 0 -20000 -30000 -40000 -50000 2 2 y = 2933,9x - 7776,4x + 21301 2 R = 0,975 y = 1072,1x - 13281x + 30089 2 R = 0,9406 y = 21563x - 32488 2 R = 0,8904 y = 8161,8x - 44961 2 R = 0,6668 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1989-2007 Dönemi (Her Aralk Bir Yl) 1989-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art 1999-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art Polinom (1989-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art) Polinom (1999-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art) Dorusal (1999-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art) Dorusal (1989-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art) Ayrca aadaki tabloya bakldnda, bir kiinin istihdamn salayabilmek için gerekli olan sabit sermaye yatrmnn 2007 ylnda 190162,7735 TL’s olduu görülmektedir. 62 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Cari Fiyatlarla Kümülatif Sabit Sermaye Yatrm (TL) Yllar (a) istihdam 1988 Yl Baz Olarak stihdam. Art (Kümülatif) Bir Kiinin stihdam çin Gerekli Olan Sabit Sermaye Yatrm (SSY) (Cari Fiyatlarla TL) (b) © (a/c) 17755000 1989 85575000 18222000 467000 183,2441113 1990 1,75E+08 18539000 784000 223,809949 1991 3,26E+08 19288000 1533000 212,409002 1992 5,84E+08 19459000 1704000 342,7400235 1993 1,11E+09 18500000 745000 1489,308725 1994 2,06E+09 20006000 2251000 915,9737894 1995 3,94E+09 20586000 2831000 1393,176263 1996 7,7E+09 21194000 3439000 2239,573713 1997 1,54E+10 21204000 3449000 4473,837634 1998 2,85E+10 21779000 4024000 7070,695328 1999 4,58E+10 22048000 4293000 10664,1782 2000 7,44E+10 21581000 3826000 19434,18977 2001 1,08E+11 21524000 3769000 28608,54366 2002 1,55E+11 21354000 3599000 43153,0686 2003 2,13E+11 21147000 3392000 62715,53002 2004 2,92E+11 21791000 4036000 72228,1607 2005 3,89E+11 22046000 4291000 90692,16829 2006 5,13E+11 20954000 3199000 160277,8291 2007 6,53E+11 21189000 3434000 190162,7735 Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-2005); DPT Temel Ekonomik Göstergeler 2008 Nisan. Sabit sermaye stoklarndaki art gittikçe istihdamdan ziyade üretimde robotlarn kullanmn younlatrmaktadr. Aadaki ekilde yer alan fonksiyonlar incelendiinde, 19892007 döneminde kümülatif sabit sermaye yatrmlar arttkça, istihdam belirli bir noktaya kadar art gösterdikten sonra giderek azalmaktadr. 63 sizlik ve stihdam 1988 Yl Fiyatlaryla Kümülatif Sabit Sermaye Yatrm ve stihdam Art likisi (1989-2007 Dönemi) 7000 6000 y = 0,0033x + 1340,9 2 R = 0,6133 stihdam Oluumu (Bin) 5000 4000 3000 2 y = -8E-09x + 0,0115x + 36,497 2 R = 0,8796 2000 1000 0 0 200000 400000 600000 800000 1000000 1200000 1988 Yl Sabit Fiyatlaryla KSSY (Bin TL) Kümülatif Sabit Sermaye Yatrmlarnn Fonksiyonu Olarak stihdam Dorusal (Kümülatif Sabit Sermaye Yatrmlarnn Fonksiyonu Olarak stihdam) Polinom (Kümülatif Sabit Sermaye Yatrmlarnn Fonksiyonu Olarak stihdam) Ayrca istihdamn artrlmas için gerekli olan sabit sermaye stok artlar, istihdamn fonksiyonu olarak tanmlandnda, 1988-2007 dönemine ilikin olarak aada ekilde yer alan fonksiyon ortaya çkmaktadr. Durum bu fonksiyona göre açklanacak olursa; anlan dönemde bir kiiye istihdam alan açmak için 200.000 Dolar yatrm yapmak gerekmektedir. 64 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1988-2007 Döneminde stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY (Dolar) K ü m ü la tif S S Y A rt (M ily a r D o la r) 1000 900 800 700 y = 0,0002x - 48,203 2 R = 0,5783 600 500 400 300 200 100 0 0 1000000 2000000 3000000 4000000 5000000 Kümülatif stihdam Art stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY (Dolar) Dorusal (stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY (Dolar)) Ayrca aadaki ekilde yer alan dorusal fonksiyona göre, 1988-2007 döneminde istihdam bir birim artrmann ortalama maliyeti her yl 8.129,4 Dolar art göstermektedir. 65 sizlik ve stihdam 1988-2007 Döneminde Bir Birim stihdam Art çin Gerekli Olan SSY'da Yllar tibariyle Ortaya Çkan Artlar 300 y = 8,1294x + 51,019 2 R = 0,5155 SSY Art (Bin Dolar) 250 200 150 100 2 50 y = 0,6029x - 3,9288x + 93,223 2 R = 0,583 0 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 Dönemler (Her Aralk Bir Yl) Bir Birim stihdam çin Gerekli Olan SSY'da Yllk Art (Bin Dolar) Polinom (Bir Birim stihdam çin Gerekli Olan SSY'da Yllk Art (Bin Dolar)) Dorusal (Bir Birim stihdam çin Gerekli Olan SSY'da Yllk Art (Bin Dolar)) Bu balamda aada yer alan tabloya bakldnda, 2007 ylnda istihdam bir birim artrmann gerektirdii sabit sermaye yatrmnn 250.172,5 Dolar bulduu görülmektedir. 66 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1989 stihdam Bir Kii Artrmak çin Gerekli Olan SSY (Bin Dolar) 523,393 1990 7,514,701 1991 6,192,121 1992 7,778,524 1993 2,421,163 1994 9,437,436 1995 8,958,613 1996 8,720,727 1997 1,017,519 1998 9,965,707 1999 103,079 2000 1,276,341 2001 136,826 2002 1,520,576 2003 1,726,585 2004 1,588,305 2005 1,663,608 2006 2,501,725 2007 2,644,342 Yllar Kaynak: Bknz ek tablolar. 4. SABT SERMAYE STOKLARINDAK ARTI LE REEL KUR LKS Her eye ramen üretim ve istihdam artrmann yolu sabit sermaye stoklarnn artna baldr. Bu nedenle ülkemizde sabit sermaye oluumu büyük önem arz etmektedir. Ancak sabit sermaye stoklarnn oluumu kadar, bu oluumun kayna da önem tamaktadr. Maalesef ülkemizde sabit sermaye 67 sizlik ve stihdam stoklarnn oluumu büyük oranda TL’nin ar deerlenmesine bamldr. Bu konuda aada yer alan 1988-2007 dönemine ilikin reel kur ve sabit sermaye yatrm (SSY) ilikisini içren dorusal fonksiyona baktmzda, reel kur endeksindeki 1 birimlik artn sabit sermaye yatrmlarnda 644.300.000 Dolar arta neden olduu görülmektedir. Ancak bu durum da cari ilemler aç ve d borç stoklarnn artyla sonuçlanmaktadr. Dier yandan belirtmek gerekir ki, sabit sermaye oluumuna ilikin olan bu sorun, ülke ekonomimizin geçmiten beridir gelen ve halen devam eden yapsal bir sorundur. 1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak Yllk SSY (Milyon Dolar) 120000 y = 8,0613x 2 - 1753,8x + 128693 R2 = 0,8459 SSY (Milyon Dolar) 100000 80000 y = 644,3x - 42827 R2 = 0,7387 60000 40000 20000 0 90 100 110 120 130 140 150 160 170 180 190 200 210 Reel Kur Endeksi (1988=100) 1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak SSY Polinom (1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak SSY) Dorusal (1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak SSY) 68 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi SONUÇ Ülkemizde onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam gittikçe artsa da belirli bir dönemden sonra hzla azal eilimine girecektir. stihdam üzerinde sibernetik devrimin eseri olan robotlamann etkisi büyük olacaktr. Bu nedenle, istihdam belirleyen parametrelerin sabit kalaca varsaym altnda, isizlik 2030’lu yllarda ar artacaktr. Bu sürece bal olarak istihdamn yaps da ticaret sektörü lehine deimektedir. Ayrca istihdamn artrlmas için gerekli olan sabit sermaye stoku her geçen ylda daha da artmakta, istihdam yaratmak zorlamaktadr. Kald ki ülkemizde üretim ve istihdam art için gerekli olan sabit sermaye oluumu da büyük oranda TL’nin ar deerlenmesine baldr. Bu durum da cari ilemler aç ve d borç stoklarnn artna yol açmaktadr. 69 sizlik ve stihdam EK: Tablolar Tablo 1: 15 ve Daha Yukar Yataki Nüfus, gücü, stihdam ve sizlik Yllar 15 ve Daha Yukar gücü (Bin) stihdam (Bin) sizler (Bin) Yataki Nüfus (Bin) 1988 33746 19391 17755 1638 1989 34315 19930 18222 1709 1990 35601 20150 18539 1612 1991 36869 21010 19288 1723 1992 37984 21264 19459 1805 1993 38957 20314 18500 1815 1994 40038 21877 20006 1871 1995 41175 22286 20586 1700 1996 42243 22697 21194 1503 1997 43299 22755 21204 1552 1998 44295 23385 21779 1607 1999 45311 23878 22048 1830 2000 46211 23078 21581 1497 2001 47158 23491 21524 1967 2002 48041 23818 21354 2464 2003 48912 23640 21147 2493 2004* 47544 22016 19632 2385 2005* 48359 22455 20067 2388 2006* 49174 22751 20423 2328 2007* 49994 22879 20738 2376 2008* 50772 23805 21194 2611 2009* 51686 24748 21277 3471 Kaynak: DPT, Ekonomik Ve Sosyal Göstergeler (1950-2005); (*) DPT: Temel Ekonomik Göstergeler 2010 Temmuz 70 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 2: malat Sanayinde ve Ticaret Sektöründe stihdam Edilenler (Bin) Yllar malat Sanayinde stihdam (Bin) Ticaret Sektöründe stihdam (Bin) 1988 2550 2029 1989 2635 2041 1990 2625 2035 1991 2736 2190 1992 2949 2377 1993 2706 2412 1994 3013 2538 1995 3027 2717 1996 3237 2737 1997 3445 2896 1998 3463 2995 1999 3555 3204 2000 3638 3817 2001 3581 3737 2002 3731 3980 2003 3663 4052 2004 3800 4179 2005 4084 4547 2006 4186 4730 Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-2005); TÜK, Türkiye statistik Yll 2007, s. 157. Not: 2005-2006 Verileri TÜK verisi dikkate alnarak hesaplanmtr. 71 sizlik ve stihdam Tablo 3: Bir Kiinin stihdam çin Gerekli Olan Sabit Sermaye Yatrmlar (SSY) stanbul Ticaret Odas TEFE (1988=100) Cari Fiyatlarla, Toplam Sabit Sermaye Yatrmlar (Bin TL) 1988 Yl Sabit Fiyatlaryla Küm SSY (TL) 1988 Yl Baz Olarak stihdam Art (Küm) 1988 Yl Sabit Fiyatlarla Bir Kiinin stihdam çin Gerekli SSY (TL) Yllar (a) (b) 1988 100 33738 1989 164,9968652 51837 31416960,52 467000 67,2740054 1990 246,8001194 89892 67839957,48 784000 86,53055801 1991 376,5155993 150156 107720376,8 1533000 70,26769527 1992 629,3207941 258406 148781470,4 1704000 87,31306948 1993 976,9428273 525506 202572335,7 745000 271,9091754 1994 2153,996716 952322 246784195,1 2251000 109,6331386 1995 4049,300493 1882225 293266914,8 2831000 103,5912804 1996 6948,163308 3757812 347350445 3439000 101,003328 1997 12396,55531 7728372 409693344,4 3449000 118,7861248 1998 20924,15943 13022212 471928637,7 4024000 117,2784885 1999 30064,29467 17328839 529567904,5 4293000 123,3561389 2000 46210,43081 28573893,06 591402197,2 3826000 154,5745419 2001 72875,24347 33470391,01 637330539,2 3769000 169,098047 2002 105664,484 47482292,83 682267391,2 3599000 189,5713785 2003 130780,2806 57423183,92 726175527,5 3392000 214,0847664 2004 145873,0966 78781778,76 780182593 4036000 193,3058952 2005 154296,4896 97647237,58 843468049,3 4291000 196,5667792 2006 166295,8409 123568681 917774586,6 3199000 286,8942128 2007 180774,8804 140290189 995379499,8 3434000 289,8600757 Kaynak: (a, b) 1988-2004 verileri DPT’nin “Ekonomik Ve Sosyal Göstergeler (1950-2005)’den hazrlanmtr; DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler 1950-2006; DPT Temel Ekonomik Göstergeler 2008 Nisan. 72 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 4: stihdam Bir Kii Artrmak çin Gerekli Olan Sabit Sermaye Yatrmlar (SSY) Yllar Ortalama Döviz Kuru (TL/ Dolar) Toplam Sabit Sermaye Yatrmlar (Cari Fiyatlarla, Bin TL) SSY Milyon Dolar (a) (b) (b/a) 1988 Yl Baz Reel Olarak Kur stihdam Endeksi Art (Küm) © SSY Milyar Dolar (d) stihdam Bir Kii Kümülatif Artrmak SSY çin (Milyar Gerekli Dolar) SSY (Bin Dolar) (e) (e/d) 100 1988 1420,76 33738 23746,44556 98,02437 1989 2120,777315 51837 24442,45307 106,3535 467000 24,44245 24,44245 52,3393 1990 2607,62063 89892 34472,80596 123,1036 784000 34,47281 58,91526 75,14701 1991 4169,846685 150156 36009,95704 128,2209 1533000 36,00996 94,92522 61,92121 1992 6868,69388 258406 37620,83513 126,1068 1704000 37,62084 132,5461 77,78524 1993 10986,81584 525506 47830,60059 133,8309 745000 47,8306 180,3767 242,1163 1994 29704,33225 952322 32060,03731 101,3361 2251000 32,06004 212,4367 94,37436 1995 45705,43008 1882225 41181,64946 109,9777 2831000 41,18165 253,6183 89,58613 1996 81184,25772 3757812 46287,44667 114,0492 3439000 46,28745 299,9058 87,20727 1997 151428,5205 7728372 51036,43602 121,6411 3449000 51,03644 350,9422 101,7519 1998 260039,5616 13022212 50077,81092 132,8678 4024000 50,07781 401,02 99,65707 1999 417580,8603 17328839 41498,16395 140,346 4293000 41,49816 442,5182 103,079 2000 623749,3427 28573893 45809,89686 152,0431 3826000 45,8099 488,3281 127,6341 2001 1222921,345 33470391 27369,20991 123,0528 3769000 27,36921 515,6973 136,826 2002 1504597,535 47482293 31558,13547 137,7493 3599000 31,55814 547,2554 152,0576 2003 1495306,789 57423184 38402,27593 151,7404 3392000 38,40228 585,6577 172,6585 2004 1422510,778 78781779 55382,20165 162,0792 4036000 55,3822 641,0399 158,8305 2005 1341047,5 97647238 72814,1528 179,5716 4291000 72,81415 713,8541 166,3608 2006 1429405,5 123568681 86447,60427 179,7994 3199000 86,4476 800,3017 250,1725 2007 1301812,5 140290189 107765,2803 198,9504 3434000 107,7653 908,067 264,4342 Kaynak: (a,b,c) DPT Ekonomik Ve Sosyal Göstergeler 1950-2006; DPT Temel Ekonomik Göstergeler Nisan 2008 73 I. OTURUM ÇALIMA SORUNLARI Oturum Bakan : Prof. Dr. Mustafa Yaar TINAR Dokuz Eylül Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Konumaclar : Yrd. Doç. Dr. Zerrin SUNGUR Anadolu Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ar. Gör. Ceyda ATAF Ar. Gör. Düriye TOPRAK Ar. Gör. erife DURMAZ Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Prof.Dr. Yusuf ALPER Uluda Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Doç.Dr. Adnan MAHROULLARI Yrd. Doç.Dr. Halis BAEL Cumhuriyet Üniversitesi Prof.Dr. Nizamettin AKTAY Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi YEL YAKALI MESLEKLER Yard. Doç. Dr. Zerrin SUNGUR Anadolu Üniversitesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü e-posta: zsungur@anadolu.edu.tr GR Günümüzde çözüm aranan temel ekonomik ve sosyal sorunlar artk hem ulusal hem de küresel düzeyde çevre sorunlarndan ayr düünülemez hale gelmitir. Yoksulluk, isizlik, kentleme ve nüfus art gibi sorunlar bir taraftan kalknma, istihdamn artrlmas ve yeni ilerin yaratlmas gibi çk yollarna doru ilerlerken, sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik kavramlar ön plana çkmtr. Tarm ve sanayi toplumlarnda doal kaynaklar ve çevre hoyratça kullanlmtr. Özellikle geçtiimiz yüzyln son çeyreinden itibaren “gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarn karlayabilmelerini tehlikeye sokmakszn bugünkü nesillerin ihtiyaçlarn karlayabilen kalknma” yani sürdürülebilir kalknma anlay giderek hakim olmaktadr. (Akt. Fisunolu, 1990: 40; Akt. Tosunolu, 1998: 32) Bu balamda sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik kavramlar doal kaynaklarn daha etkin kullanlmas gereini beraberinde getirirken, çalma yaamna yeni ufuklar ve meslekler kazandrmtr. Sanayi toplumu ve sonrasnda mavi ve beyaz yakal meslekler arlkta iken, bugün bu mesleklerin yannda artk yeil yakal olarak ifade edilen meslekler de istihdam yapsnda önem kazanmaktadr. 77 Çalma Sorunlar Bu bildiride öncelikle yeil yakal mesleklerin tanm ve kapsam, daha sonra ise bu mesleklerin geliim seyri ve istihdam kapasiteleri ele alnacaktr. Son olarak da, dünyada ve Türkiye’de yeil yakal mesleklere ilikin istihdam ve eitim olanaklar deerlendirilmeye çallacaktr. Yeil Yakal Mesleklerin Tanm ve Kapsam Birlemi Milletler Çevre Program’nda yer alan tanma göre “yeil iler” ya da bir baka deyile yeil yakal meslekler imalat, tarm, hizmet ve Ar-Ge sektörlerinde insanln kar karya olduu çevresel tehditleri gidermeyi amaçlayan iler/ mesleklerdir. (UNEP, 2008) Mavi yakallar sanayideki, fabrikalardaki, üretim bantlarndaki emek youn içi kesimini, beyaz yakallar ise kurumsal alanda, oslerde çalanlar tanmlamakta iken, son dönemlerde yukarda tanmlanan “yeil yakal” meslekler ön plana çkmaktadr. Ancak, yeil yakal meslekler sadece çevre dostu ilerle snrl olmayp, toplumun yararna çalan tüm sivil toplum kurulularndan sürdürülebilirlie öncelik veren mesleklere kadar oldukça geni bir alana uzanmaktadr. Çevre dostu meslekler olarak tanmlanan yeil iler büyümenin, sürdürülebilir kalknmann ve isizlikle mücadelenin öncüsü olarak görülmektedir. ILO’nun tanmna göre; bir i sürdürülebilir üretime katk salyorsa, enerji ve doal kaynaklardan tasarruf ediyorsa, yenilenebilir enerji kullanyorsa, çevre ve hava kirliliine yol açmyorsa, biyo-çeitlilii koruyorsa o i yeil bir itir; inaattan tarma, hizmetten metalürjiye kadar. Yeil iler sadece çevre koruma sektörleriyle de ilgili deildir. (http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-issektorunde-istihdam/) 78 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yeil yakal meslekler arasnda; yenilenebilir enerji danmanl, yenilenebilir enerji mühendislii, rüzgar enerjisi uzmanl, rüzgar enerjisi teknikerlii, yeil pazarlama danmanl, karbon sat uzmanl, yeil insan kaynaklar yöneticilii, çevre ve enerji hukuku uzmanl, organik tarm mühendislii, doal yaam koçluu, ekolojik turizm danmanl, s yaltm uzmanl, çevre mühendislii, ekolojik bina tasarmcl, ehir planlama mühendislii, atk su uzmanl ve içilebilir su uzmanl saylabilir. Hatta yeil kozmetik veya organik kozmetik gibi ileride yeni alanlar da ortaya çkabilecektir. Yeil Yakal Mesleklerin Geliimi Yeil yakal meslekler yelpazesinin dünyada ve özellikle gelimi ülkelerde genilemesi üç temel nedenle ilikilendirilebilir. Bunlar: Teknolojik gelimeler. Birçok verimli ve yenilenebilir enerji teknolojileri geleneksel fosil yakt teknolojilerinden daha maliyetli ve pahaldr. Fakat yenilenebilir teknolojiler ucuzladkça piyasa buna hzla uyumlu hale gelmektedir. Rüzgar, güne ve hidrojen gibi kaynaklarn ve bunlarla ilgili teknolojilerin gelecein piyasasnda baskn olaca tahmin edilmektedir. Dier taraftan bu kaynaklardan hangisinin önde olaca konusu henüz net deilken, ülkelerin enerji politikalarnn farkl birçok temiz enerji kaynann bir araya geldii bir doku ile oluaca beklenmektedir. Ekonomik koullar. Ekonomik açdan bakldnda ise, verimli ve yenilenebilir enerji teknolojisinin sermaye youn olduu görülmektedir. Bu durumda enerji yatlar ve ekonomi, iletmelerin ve tüketicilerin eilimlerini ve yatrm özel- 79 Çalma Sorunlar liklerini etkileyecektir. Fosil yakt yatlarnn son yllarda giderek yükselmesi, verimli enerji ve yenilenebilir teknolojilerin ekonomik açdan bir seçenek olmalarn ve güçlenmelerini etkilemitir. Enerji politikalar. Bu yönde bir deerlendirme yapldnda ise, genellikle uzun dönemli hedeeri olan enerji politikalarnn iletmelerde yeil enerji ve teknolojilere yatrm yapma ihtiyacn dourduu söylenebilir. (Cleary & Kopicki, 2009:3) Dünyada Yeil Yakal Meslekler Dünyada en çok yeil yakal srasyla Çin, A.B.D., Brezilya ve Almanya’da çalmaktadr. Dünyada 2030 ylna kadar yeil i yaratmada liderlii biyolojik yakt sektörünün almas ve 12 milyon yeni iin ortaya çkmas beklenmektedir. Bunu 6.3 milyon ile güne enerjisinden elektrik üretimi izlerken, rüzgar enerjisinden elektrik üretiminin de 2.1 milyon i yaratmas tahmin edilmektedir. Yeil yakal mesleklerin bilinen gelime seyri genellikle gelimi ülkelerde gerçekleirken, Brezilya ve Çin gibi hzl gelien ülkelerde de baz gelimeler dikkat çekmektedir. Bunlarn yannda yeil yakal meslekler gelimekte olan dier ekonomilerde de görülmeye balanmtr. Örnein; Banglade’te yürütülen bir projede yerli gençler ve kadnlar gerekli eitimi alarak sertikal güne teknisyenleri, bakm ve onarm uzmanlar olarak yetitirilirken, böylelikle 100 000 kiiye istihdam olana yaratlacaktr. Hindistan’da ise 9 milyon hanenin verimsiz çalan eski tip ocaklarnn gelimi olanlarla deitirilmesi sayesinde 150 000 kiiye istihdam salanabilecektir. (ILO, 2008: 9) 80 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 1: Seçilmi Ülkelerde ve Dünyada Yenilenebilir Enerji Sektöründe Tahmini stihdam Rakamlar Yenilenebilir enerji kayna Dünya* Seçilmi ülkeler 300,000 Almanya ABD spanya Çin Danimarka Hindistan 82,100 36,800 35,000 22,200 21,000 10,000 170,000** Çin Almanya spanya ABD 55,000 35,000 26,449 15,700 624,000 ve üstü Çin Almanya spanya ABD 600,000 13,300 9,142 1,900 Biyokütle 1,174,000 Brezilya ABD Çin Almanya spanya 500,000 312,200 266,000 95,400 10,349 Hidroelektrik 39,000 ve üstü Avrupa ABD 20,000 19,000 Jeotermal 25,000 ABD Almanya 21,000 4,200 Yenilenebilirler, Toplam 2,332,000 ve üstü Rüzgar Güne (fotovoltaik) Güne (Termal) * Verilerin mevcut olduu ülkeler için geçerlidir. ** Japonya’nn PV endüstrisinde Almanya’nn PV endüstrisi kadar istihdam saland varsaylmaktadr. Kaynak:http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/--dgreports/--dcomm/documents/publication/wcms_098503.pdf 81 Çalma Sorunlar Dünyada, rüzgar enerjisi sektöründe 300 000 kiiye istihdam salanmaktadr. Güne enerjisinde ise (fotovoltaik ve termal) büyük çounluu Çin`de olmak üzere yaklak 800 bin kii çalmaktadr. Yaklak 1,2 milyon kii biyokütle alannda çalrken, bunun da çevresel etkileri tartmal olan biyoyakt alannda önde gelen dört ülkede (Brezilya, ABD, Almanya, Çin) younlat görülmektedir. (Tablo.1) Dünyada, geri dönüüm, enerji verimlilii, su artm ve sürdürülebilir ulam içeren çevresel ürünlerin ve hizmetlerin toplam hacmi bugün 1000 milyar Avro olarak hesaplanrken, bu rakamn 2020 ylnda 2200 milyar avroya ulamas beklenmektedir. Avrupa Komisyonu`nun tahminlerine göre Avrupa Birlii`nin eko-endüstrisi, yllk 227 milyar Avro`luk hacmi ve AB`nin toplam GSMH`sinin % 2,2`si ile Avrupa`nn en büyük sektörlerinden biri durumundadr. Bu endüstri geni bir ekilde tanmlanmtr: kirlilik kontrolü (çounlukla hava kirlilii kontrolü, atk yönetimi ve çevre yönetimi) ve kaynak yönetimi (yenilenebilir enerji tesisleri ve su tedariki) balca alanlar arasndadr. Komisyona göre eko-endüstri 3,4 milyon tam zamanl istihdam oluturmaktadr ki, bu hem otomotiv imalat sanayindeki, hem de ilaç sanayindeki istihdamdan daha fazladr. Son yllarda bu alanda çeitli politikalar gelitirilmi ve seçim kampanyalarnda ilenen bir konu haline gelmitir. Ingiltere`de faaliyet gösteren New Economics Foundation, ABD eski bakanlarndan Roosevelt`in 1930`larn ekonomik bunalmndan çkmak için önerdii “Yeni Düzen” politikalarn dönütürüp iklim deiiklii, isizlik ve nansal kriz ile baa çkmak için “Yeni Yeil Düzen” ad altnda 100 ayda uygulanacak bir program önermitir. Hemen ardndan, Birlemi Milletler Çevre Program “Küresel Yeil Yeni Düzen” raporunu açklamtr. Raporun amaçlar arasnda dünya 82 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ekonomisini canlandrmak, istihdam oluturmak ve korumak; sürdürülebilir ve kapsayc bir büyümeyi tevik etmek, “Milenyum Geliim Hedeerine” ulamak, özellikle 2015`e kadar ar yoksulluu ortadan kaldrmak ve karbona bamlln ve ekosistemin bozulmasn engellemek yer almaktadr. ABD Bakan Obama, seçim kampanyas srasnda açklad “Amerika için Yeni Enerji” plan çerçevesinde gelecek 10 yl içinde 5 milyon “yeil yakal” istihdam için 150 milyar dolarlk yatrm yapacan belirtmitir. ngiliz Yeil Partisi de bir milyon yeil i vaat etmektedir. (http://www.ekolojimagazin.com/?s=magazin&id=476) Hillary Clinton 2008 ylnda A.B.D. bakanlk seçimi kampanyalarnda yapt konumalarda daha fazla yeil yakal i olana salanmas yolunda seçmenlere özellikle vaatlerde bulunmutur. Dier adaylar da konumalarnda A.B.D.’nin enerji politikalarna ilikin olarak milyonlarca kiiye yeil yakal istihdam salayabilecek olan sürdürülebilir ve yenilenebilir gelimeye benzer vurgular yapmlardr. (Pappu, 2008; Chozick, 2008) Bir çevre kuruluu olan Greenpeace’n yapt bir aratrma sonucuna göre dünyada sadece yenilenebilir enerji sektöründe en az 8 milyonluk bir istihdam olana bulunmaktadr. Bu alanda özellikle temiz enerjide lider olan Almanya’nn 250 000 kiilik yeil istihdam 2020’de 450 000’ne çkarmay hedeemektedir. Almanya örneindeki baarnn güçlü siyasi bir kararlla dayand ifade edilmektedir. Hükümet destekli krediler, yenilenebilir enerji hakknda çkarlan yasa, yatrmclara salanan imkânlar kararllklar arasnda yer almaktadr. Ayn zamanda 2020 yl Avrupa Birlii’nin 3 milyon kiilik yeil istihdama ulamay hedeedii bir tarihtir. (http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-is-sektorundeistihdam/) 83 Çalma Sorunlar Almanya, 2001’de aamal olarak nükleerden vazgeçme karar verdiinde yenilenebilir enerjileri destekleyen bir dünya lideri konumuna gelmitir, fakat daha sonra bu eski teknolojilere bal kalma kararnn yeil enerjide bugüne kadar çeyrek milyon yeni i alan yaratan Almanya’y lider konumundan indirecei ifade edilmektedir. Greenpeace, Almanya Babakan Angela Merkel’in Almanya’da bulunan nükleer santrallerin çalma sürelerini 8-14 yl arasnda uzatma açklamasn knarken, bu karar Alman halknn geleceini tehlikeye atan ekonomik ve ekolojik bir çlgnlk olarak tanmlamaktadr. (http://www.greenpeace.org/turkey/news/almanya-temiz-enerjide-liderliginikaybedebilir-070910) Yeil yakal mesleklerin iyi ücretlerle çallan, i güvencesi, güvenli çalma koullar olan, iyerinde erefe, itibara, çalanlarn haklarna önem verilen yani düzgün iler olmas da gerekmektedir. Maalesef, günümüzde bu her zaman geçerli bir durum deildir. Geri dönüüm ii bazen ciddi salk sorunlarna, meslek hastalklarna yol açabilecek, düük ücretli bir itir. Brezilya, Kolombiya, Malezya ve Endonezya gibi biyoyakt ürünlerinin yetitirildii ülkelerde çalanlar genellikle ar i yükü, düük ücretler, tarm ilaçlarna ve baskya maruz kalma gibi güçlüklerle ba etmek zorundadrlar. Bu dikkat çekici nokta, sürdürülebilir kalknmann sadece çevre için deil, yeil yakallar için de geçerli olmas gereini ortaya çkarmaktadr. (http://www.worldwatch. org/node/5925) Türkiye’de Yeil Yakal Meslekler Özellikle son dönemlerde yaplan yenilenebilir enerji yatrmlar ve AB ile balayan çevre müzakereleriyle beraber Türkiye’de yeil yakal mesleklerde bir art görülmektedir. 84 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Türkiye’de kamu sektöründe çevresel faaliyetlerde istihdam edilenler ve özel sektörde rüzgâr endüstrisinde, organik tarmda, ekolojik pazarlarda çalanlar ve çevre mühendislerinin saylar incelendiinde, 50 000 kiilik bir istihdam olduu varsaylmaktadr. Sadece hidroelektrik santrali, rüzgar santralleri ve jeotermal projelerin hayata geçmesiyle bu saynn 100 000’in üzerine çkmas tahmin edilmektedir. Türkiye’de ulam, inaat, enerji, tarm gibi sektörlerde yeil ilerin gelimesi çok daha kolay görünmektedir. Bu alanda kamu ve özel sektörün ibirliine bal olarak karbon salmnn azaltlmas yönündeki çabalar karln bulabilir. Yenilenebilir enerji sektöründe rüzgâr ve güne enerjisine yaplacak yatrmlar ksa sürede yüz binlerce yeni istihdam yaratabilir özelliktedir. Yine yenilenebilir enerji sektöründe bulunan jeotermal, hidroelektrik, biyokütle alanlarnda da yüksek seviyede istihdam potansiyeli bulunmaktadr. AB’nin çevre müktesebat içerisinde en kapsaml düzenlemelerden biri sanayi kirliliinin önlenmesine yönelik atk yönetimidir. Bu dorultuda Türkiye’de de sanayi iletmeleri, lisans ve emisyon limit deerleri temelinde sk koullara tabi tutulacaktr. letme izin prosedürlerini yürüten farkl kamu kurumlar arasnda etkin bir egüdüm mekanizmas oluturulacaktr. Ayrca, atk oluumu ve bertaraf edilmesi, enerji verimlilii, hammadde kullanm, gürültü ve kazalarn önlenmesi gibi hususlar bütünsel bir yaklamla ele alnacaktr. Kirliliin kaynakta kontrolü, azaltlmas, yeniden kazanm ve geri dönüümü gibi önlemler younlaacaktr. Türkiye’de yeil yakallarn toplam says henüz bilinmemekle beraber, Avrupa Rüzgar Enerjisi Birlii verilerine göre Avrupa Birlii’nde yeni kurulacak her bir MW’lk güç için 15 kii istihdam edilebilmektedir. Ülkemizde halihazrda iletmede olan 433 MW gücünde rüzgar santrali dikkate aln- 85 Çalma Sorunlar dnda, rüzgar endüstrisinde yaklak 6500 kiilik istihdam yaratld söylenebilir, fakat bu rakamn tamamnn sürekli i olduu varsaylamaz. Yeil yakallarn yenilenebilir enerji sektörünün ötesinde tarmda da kendine çalma sahas bulduu dikkate alnmaldr. Örnein; organik tarmda çalan 14 000 üretici bulunmaktadr; ekolojik pazarlarda, ekolojik ürün datm ve satnda çalanlar da eklendiinde bu rakam daha da artacaktr. Yaltm sektöründe 15 000 kiinin çalt tahmin edilmektedir. Çevre Mühendisleri Odas’na kaytl 6 000 çevre mühendisi bulunmaktadr. Güne enerjisi sektöründe 2001 rakamlarna göre 2 000 kii istihdam edilmitir. Kamu kurum ve kurulularnda 2007 yl itibariyle çalan 8 500’e yakn yeil yakal kii de dahil edildiinde, günümüzde Türkiye’de yaklak 50 000 yeil yakalnn çalt söylenebilir. Rüzgar enerjisi konusunda Elektrik leri Etüt daresi Genel Müdürlüü’nün (EE) hesaplamalarna göre Türkiye’nin rüzgar potansiyeli 48 000 MW civarndadr. Enerji Bakanl’na göre kurulu güç 2020 ylna kadar 20 bin MW`a çkarlacak. Avrupa Rüzgar Enerjisi Birlii’nin verdii yukardaki orana göre rüzgar enerjisi sektöründe 2020’ye kadar 20 bin MW’a ulalrsa 300 bin kiilik istihdam salanabilecektir. Bu sektörde özellikle rüzgar tribünlerinin yurtiçinde imal edilmesiyle daha fazla i alan yaratlabilecektir. Ayrca EE’nin verilerine göre Türkiye`de u anda güne enerjisi kapasitesinden ancak binde 1 orannda yararlanlabilmektedir. Bu alanda da önemli bir istihdam yaratlmas mümkün görünmektedir. Ayn ekilde yenilenebilir enerji endüstrisinin dier alanlarnda–jeotermal, hidroelektrik, biyokütle - çalan ve ileride çalabilecek yeil yakallarn bir envanteri de çkarlabilir. 86 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Türkiye’de Kamu Sektöründe Çalan Yeil Yakallar TÜK’in 2002 yl Çevresel stihdam ve Harcamalar Envanteri’nde kamu kurum ve kurulularnn çevresel faaliyet konular öyle sralanmaktadr: D ortam havasn ve iklimi koruma, çme ve kullanma suyu, Atksu yönetimi, Atk yönetimi, Topran yeralt ve yüzey sularnn korunmas ve iyiletirilmesi, Gürültü ve vibrasyonun azaltlmas, Biyolojik çeitliliin ve peyzajn korunmas, Radyasyona kar koruma (d güvenlik hariç), Enerji, Aratrma ve gelitirme ve dier çevre koruma faaliyetleri. Kamu kurum ve kurulularnda 2007 ylnda 8485 personel istihdam edilmitir. 2007 ylnda bunlarn % 78’i, 2008 ylnda ise çevresel faaliyetlerde istihdam edilen 7557 personelin % 67’si sadece çevresel faaliyetlerle ilgili ilerde çalrken, % 33’ü dier faaliyetlerin yansra çevresel faaliyetleri de yürütmektedir. 2007 ylnda kamudaki yeil yakallarn % 75’i erkek iken % 25’i kadndr. 2008’de çevresel faaliyetlerde çalan personelin % 65’i yüksekokul ve üzeri eitime sahipken, % 22’si lise ve dengi okul mezunudur. (http://www.tuik.gov. tr/PreHaberBultenleri.do?id=6205) 2007’de kamuda çevre istihdam rakam neredeyse 1997 rakamna eittir. 1997’den beri sürekli artan personel, 2005 ylnda 14 500 kiiye ulam ama son yllarda önemli oranda azalmtr. Bu azal 2005 ylnda Köy Hizmetleri Genel Müdürlüü’nün l Özel dareleri’ne devrinden ve 2007 ylnda Tarm Bakanl l Müdürlüklerinde çalanlarn saylmamasndan kaynaklanyor. Açklanan son istihdam paketi çerçevesinde 120 bin kiinin, aaçlandrma, erozyon kontrolü çevre düzenlemesi gibi ilerde istihdamn hedeenmektedir. Bu durum kamuda geçici de olsa çevresel istihdam artracaktr. (http://www.ekotrent.com) (14.08.2010) 87 Çalma Sorunlar DEERLENDRMELER VE SONUÇ Tanmlamadaki zorluklar, özel sektörde yeil yakallarn istihdamn ortaya koyabilecek standartlam ve güncel veri yokluu, Türkiye`deki yeil yakal istihdamnn boyutlarn tam anlamyla izlememize olanak vermemektedir. Bu alanda farkndaln ve aratrmalarn artmas yeil yakallarn daha salkl ve detayl incelemesine yardmc olacaktr. Kurumlar aras ibirliinin salanmas, tevikler ve düzenlemeler yeil yakallarn önünü açabilir. Enerji, inaat, tarm ve ulam gibi yeil ilerin kolaylkla geliebilecei sektörlerde özel-kamu ibirlii, düük karbon ekonomisi yaratmada önemli roller oynayabilir. Türkiye`nin, AB çevre müktesebatna uyumu ve Kyoto Protokolü sonrasnda ortaya çkacak anlama çerçevesinde düük karbon ekonomisi için teknoloji transferinden ve uluslar aras yardm mekanizmalarndan faydalanmann yollar aranabilir. Gelimi ülkelerin yeil ileri ve temiz enerji teknolojilerini gelitirmelerinde en önemli faktörlerden biri Ar-Ge`ye verdikleri önemdir. Türkiye`de devlet ve özel sektör, çok düük olan Ar-Ge harcamalarn arttrmal ve önceliklerini gelien yeil teknolojiler dorultusunda gözden geçirmelidir. Ayrca mesleki eitim düzenlemeleri gelecekte öne çkabilecek çevresel sektörlerin ihtiyaçlaryla uyumlu hale getirilmelidir. Yeil ilerin gereksinim duyduu teknolojilerin, politikalarn ve düzenlemelerin oluturulmas, kamu ve özel sektörün, sendikalarn etkin ibirliinden geçmektedir. Yeil yakal meslekler, farkl disiplinlerin bulutuu ve ibirliine gidebilecei, yaratclk ve hayat boyu eitim ve geliim gerektiren mesleklerdir. Bu yüzden yeil ilerde çalmak isteyen kiilerin kendilerini sürekli yetitirmeleri, alanlar dnda pazarlama, iletiim, reklam, psikoloji, sosyoloji gibi disiplinler hakknda da bilgi sahibi olmalar yararl olacaktr. 88 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi KAYNAKÇA CLEARY, J. & A. KOPICKI (2009), Preparing the Workforce for a ‘Green Jobs’ Economy- Research Brief, John J. Heldrich Center for Workforce Development. CHOZICK, A. (2008-02-11). “Clinton Pushes ‘Green Collar’ Jobs in Md. Factory Tour”. The Wall Street Journal. http://blogs.wsj.com/washwire/2008/02/11/clinton-pushes-green-collar-jobs-in-md-factorytour/. (11-07-2008) FSUNOLU, M. (1990), “Sürdürülebilir Kalknma ve Ekonomi”, Sürdürülebilir Kalknma Konferans, Türkiye Çevre Sorunlar Vakf Yayn, Ankara. FORSTATER, M. (2006), “Green Jobs- Public Service Employment and Environmental Sustainability”, Challenge, Vol. 49, No. 4, pp. 58-72. PAPPU, S. (2008-01-23). “Politicians Power Up With ‘Green-Collar’ Workers”. The Washington Post. http://www.washingtonpost.com/ wp-dyn/content/article/2008/01/22/AR2008012203784.html. (1107-2008) RENNER, M. (2008), Worldwatch Report: Green Jobs: Working for People and the Environment (http://www.worldwatch.org/node/5925) (12.08.2010) TOSUNOLU, B.T. (1998), Sürdürülebilir Kalknmada Japonya Örnei ve Türkiye Açsndan Bir Deerlendirme, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. United Nations Environment Program (2008), “Green Jobs: Towards Decent Work in a Sustainable, Low-Carbon World” (12.08.2010) United Nations Environment Program (2007; 2008), The UNEP-ILOIEO-ITUC Green Jobs Initiative. United Nations Environment Program (http://www.unep.org) (13.08. 2010) http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/ dcomm/ documents/publication/wcms_098503.pdf (17.08.2010) “Hillary’s Plan to Create a Green Jobs Revolution: Creating New, HighWage Jobs of the Future”. http://www.hillaryclinton.com/news/ release/view/?id=5909. (11.07.2008) 89 Çalma Sorunlar “5 Million Green Collar Jobs”. Barack Obama’s presidential campaign website. http://my.barackobama.com/page/content/newenergy. (11.07.2008) http://www.ekotrent.com/ (14.08. 2010) http://www.greenpeace.org/turkey/(22.09.2010) http://www.greenpeace.org/turkey/news/almanya-temiz-enerjideliderligini-kaybedebilir-070910 (10.09.2010) http://www.unep.org/newscentre/default.asp?ct=shortlms 2010) (13.08. http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-is-sektorunde-istihdam/ (22.09.2010) http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6205 90 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2008 KRZ VE TÜRKYE’DE UYGULANAN MALYE POLTKALARININ STHDAMA YANSIMALARI Ar. Gör. Ceyda ATAF Ar. Gör. Düriye TOPRAK Ar. Gör. erife DURMAZ Dünya 2007 ylnn ortalarnda ABD emlak piyasasnda balayp baz büyük mali kurulularn iflas ile derinleerek bütün dünyaya hzla yaylan Küresel Krizle kar karya kalmtr. Krizler nedeniyle yükselen isizlik oranlar ve gelecekle ilgili belirsizlikler, devletin ekonomiye müdahalesini gerekli klm ve maliye politikalarnn önemini arttrmtr. Böylelikle maliye politikalar ile devlet, bir taraftan ekonomiyi düzenlerken dier taraftan da krizlerin ortadan kalkmasna ve istikrarn salanmasna çalmtr. Kriz sonras uygulanmas düünülen maliye politikalarnn temelini reel ekonomideki daralmann azaltlmas için alnacak geniletici önlemler oluturmaktadr. Krizin Türkiye ayanda ise dier gelimi ve gelimekte olan ülkelerde olduu gibi fazla harcama yolu ile ekonominin uyarlmas ve ekonomik büyüme hznn dümemesine yönelik önlemler alnmaktadr. Bu çalmada da 2008 krizi sürecinde Türkiye’de uygulanan maliye politikalar genel olarak ele alnarak istihdam üzerindeki yansmasna baklacaktr. Anahtar Kelimeler: 2008 Krizi, Maliye Politikalar, stihdam 91 Çalma Sorunlar 2008 CRISIS AND EMPLOYMENT EFFECTS OF FISCAL POLICIES APPLIED IN TURKEY ABSTRACT In mid-2007 the world was faced with a global crisis that initiated in the US real estate market and then rapidly spread after deepening with the bankruptcy of large nancial corporations. The crisis-led-increasing unemployment rates and -uncertainty about the future have necessitated state intervention and raised the importance of scal policies. Thus, by applying scal policies the state has both tried to enliven the economy and also to eliminate the effects of the crisis and assure stability. The expansionary precautions in order to deduct the recession in real economy constitute the fundamentals of scal policies to be applied at the ex-crises period. At the Turkish pillar of the crisis, just like the case in other developed and developing countries, there are the precautions that aim at the stimulation of the economy and the protection of the growth rate of the economy through over spending. In the paper, the employment effects of the scal policies applied in Turkey at the 2008 crisis period are examined. Key words: 2008 Crisis, scal policy, employment GR 2007 ylnn ortalarnda ABD emlak piyasasnda balayan, zamanla nansal piyasalara yaylan, 2008 Eylül aynda aralarnda Lehman Brothers’n da bulunduu baz büyük mali kurulularn ias ile derinleerek dünyaya yaylan bir Küresel Krizin ortasnda yer almaktayz. ABD’nin mortgage kredilerine bal olarak görülen kriz; ksa sürede dünya nansal 92 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi sistemini etkilemi, birçok nans kurumunun batmasna, birçounun ise devletletirilmesine neden olmutur. Krizi öncekilerden ayran belki de en önemli nokta, karmak ve yüksek hacimli türev ürünlerin yer almas ve bu ürünlere bal sorunlarn küreselleen dünyada hzla yaylm olmasdr. Finansal piyasalardaki sorunlar, ksa sürede reel sektöre de sçram; birçok ülkede görülen ekonomik yavalama, hzla bir ekonomik gerilemeye doru yol almtr. Böyle bir ortamda, maliye politikas, ksa dönemde düen toplam talebi süratle canlandracak en önemli politika seçenei olarak görülmeye balanmtr. Krizden en çok etkilenen sanayilemi ülkeler bata olmak üzere birçok ülke, geniletici maliye politikas uygulamalarna arlk vermeye balam, IMF dünya ülkelerine krizden çkn en etkin yolunun mali genileme olduunu duyurmu ve son olarak 2009 Nisannda yaplan G–20 zirvesine katlan ülkeler, ekonomik büyüme için mali genileme üzerinde anlamlardr. Ülkelerin üretim yaps, büyüme oranlar, yat istikrar, istihdam yaps, ödemeler dengesi gibi deikenler küresel krizden etkilenerek ülkelerin ekonomik performanslarn düürmektedir. Türkiye gibi gelimekte olan ülkeler, bu krizlerden daha çok etkilenmektedir. Bütün ekonomilerin uygulam olduu maliye politikalarnn amaçlarndan biri de ekonomide tam istihdam gerçekletirmektir. Her ne kadar ekonomiler için sahip olunan bütün kaynaklarn üretime dahil edilmesi imkansz olsa bile, ülkeler için emek faktörünün üretime dahil edilmesi çok daha büyük önem tamaktadr. stihdam kavramyla beraber isizlik kavram ve isizlik oranlarn da dikkate almak gerekmektedir. Bu açdan çalmada, 2008 küresel kriz kavramnn tanm ve etkileri ele alnarak, krize kar Türkiye’de uygulanan maliye politikalar ile alnan önlemler ve bu politikalarn istihdama yansmalar incelenecektir. 93 Çalma Sorunlar 1. 2008 Küresel Krizi ve Yansmalar Ekonomik kriz genel olarak; piyasada bulunan mallarda, hizmetlerde, bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanlan üretim faktörleri ile, farkl piyasalarda oluan yatlarda meydana gelen ekonomik faaliyetlere göre normal olmayan ar dalgalamalar ifade etmektedir (Kibritçiolu, 2001: 175). Dünyay etkisi altna alan son 2008 ekonomik krizine ilikin tarihsel arka plan ve Türkiye ölçeinde ekonomiye etkileri istihdam ve maliye politikalar açsndan aada incelenmitir. 1.1. 2008 Küresel Krizinin Ortaya Çk Nedenleri ABD’de mortgage piyasasnda ortaya çkan kredi krizi, önce nans piyasalarn sonra da mali piyasalar etkisi altna alarak küresel ekonominin tamamna yaylmtr. Kredibilitesi düük olan kiilere kredi verilmesi nedeniyle balangçta bir mortgage krizi olarak ortaya çkan kriz ilerleyen dönemlerde likidite krizine dönüerek pek çok gelimi ekonomide bankalarn batmasna ve baz bankaclk modellerinin yok olmasna hatta baz ülkelerin iasna neden olmutur (Kobal, 2009: 1). Kriz, kredi kriziyle balamasna ramen önce likidite sonrasnda da güven krizine dönümü ve yaanlan krizin 1929 Büyük Buhran’dan sonra yaanan en büyük ekonomik kriz olduu kabul edilmitir (Alptekin, 2009: 5). Krizin nedenlerine farkl yaklamlar olmasna ramen Frederic S. Mishkin’e göre ekonomik krizin temel sebepleri faiz oranlarndaki artlar, belirsizliklerdeki artlar, varlk piyasasnn bilanço üzerindeki etkileri ve bankaclk sektöründeki problemler gösterilmitir. (Akmee ve Çetin: 2009, 106). Ayrca hzla artan nansal liberalizasyon, krizlerin ortaya çkmas ve dier ekonomileri etkilemesinde ciddi etki yapmaktadr (Altuntepe, 2009: 131). 94 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ABD’de ortaya çkan bu krizin nedenlerine bakacak olursak ilk olarak konut kredisi veren kurulularn teminat olarak aldklar konut ipoteini menkul kymete dönütürerek tahvil ihraç etmeleri yani piyasadan fon toplamalar ve topladklar bu fonlarla da yeni krediler açmalardr. Çünkü konut yatlarnda oluan ani düü ve bu krediyi kullanan bireylerin ödeme güçlüüne dümeleri sonucu ihraç edilen bu tahvillerin de deeri dümü ve bunlar ihraç eden kurulularn mali yapsn bozulmutur. Dier bir nedense deeri düen ve faiz orannn ne olaca bilinmeyen konut ipoteine dayal bu tahvilleri güvence göstererek dier nans kurulularndan kredi salamann zorlamas sonucu güven bunalm yaayan bankalar arasnda likidite sorununun ortaya çkmasdr. Güven bunalm geçiren bankalar aras piyasada likidite sorunu ortaya çkm ve bu kurulular nakit sknts çeken bankalara kredi vermemeye ya da çok yüksek faiz oranyla vermeye balamtr. Baka bir nedense dier nans kurulularndan kredi salayamayan ve fakat nakit sknts çeken bankalar çareyi tüketicilere verdii kredileri geri çarmakta bulmu ve tüketiciye kredi vermekten vazgeçmitir. Kredi salayamayan tüketiciler harcamalar ksm ve üretimden tüketime tüm piyasada daralma olmutur. Bu süreç batmakta olan kurululara devlet sermayesi aktarlarak piyasaya müdahalesi yolu ile durdurulmaya çallmtr (http://www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/ upload/2007_08_Kuresel_Finans_Krizi_ve_Turkiye.pdf) 1.2. 2008 Küresel Krizinin Etki ve Yansmalar Küresel piyasalarda ki gelimeler, gelimekte olan ülkelerin nansal piyasalarn da etkilemektedir. Bu ülkelerin nansal kurulularnn Amerika’daki yüksek riskli aktiere ve bu aktierle ilgili menkul kymetlere olan eriimi snrl olmakla birlikte, söz konusu gelimeler bütün gelimekte olan ülke ekono- 95 Çalma Sorunlar milerini etkilemitir. Gelimekte olan ülkeler yatrmclarn risk alma itahlarnn azalmas nedeniyle d nansman açsndan ciddi daralma yaamaktadr. (Cokun ve Balatan, 2009: 17). Krizin dünya genelindeki etkilerine baktmzda ise nansal krizin reel ekonomiye yansmas nedeniyle hem ABD ve Avrupa gibi gelimi ekonomilerde hem de gelimekte olan ülkelerin büyüme oranlarnda azallar görülmütür. Grak 1’de görüldüü gibi gelimi ve gelimekte olan ülkelerde ve dünya genelinde 2007 sonras dönemde büyüme oranlarnda düüler görülmütür. Grak 1: Dünya Ölçeinde GSYH (%) Kaynak: (Alantar: 2009; 6-7) Krizin etkisini ABD ve dier gelimi ülkelerde isizlik oranlarnda da görmekteyiz. Özellikle ABD ve gelimi ekonomilerde yukar yönlü trend dikkat çekmektedir. Türkiye’de ise 2006 ve 2007 yllarnda yüzde 10’larn altna düen isizlik oranlar tekrar yüzde 10’un üzerinde seyretmeye balamtr. 96 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Grak 2: Gelimi Ülkeler ve Türkiye’de sizlik Oranlar (%) Kaynak: (Alantar: 2009; 6-7) Ancak ABD de yaanan mali çalkantnn Türkiye’deki istihdama etkisine bakldnda; büyüme oranlarnda olduu kadar istihdam açsndan dier ülkelere oranla (grakte görüldüü üzere) önemli bir etkisinin olmad görülmektedir. Bu sonuçta, 2001 krizi sonras BDDK’da yaplan düzenlemelerle birlikte bankaclk sisteminin, nansal piyasalarn ve kamu mali yönetiminin iyiletirilmesinin katks bulunmaktadr. 97 Çalma Sorunlar Grak 3: Dünya Ölçeinde Enasyon Oranlar (%) Kaynak: (Alantar: 2009: 6-7) Grakte enasyon oranlarnn kriz dolaysyla gelimi ve gelimekte olan ülkelerde yüksek seyrettii görülmektedir. 2007-2008 yllarnda enasyondaki art sadece nansal krizden kaynaklanmam olup ayn dönemdeki petrol ve gda yatlarndaki artlar önemli oranda enasyonist etkiye neden olmutur. 2. 2008 Küresel Kriz ve Maliye Politikas Maliye politikas, devletin belirli ekonomik amaçlara ulamak için sahip olduu iktisadi araçlar kullanmasdr. Bu amaçlar, genel olarak yat istikrarn, tam istihdam, ekonomik büyümeyi ve gelimeyi, adil bir gelir ve servet dalmn salamak ve konjonktürel dalgalanmalardan arnm istikrarl bir ekonomik yapy korumak eklinde belirtilebilir (Tanzi, 1991: 9-12). Devlet, bu ekonomik amaçlarn gerçekletirmede 98 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi üç politika aracndan yararlanr ki bu araçlar; kamu harcamalar, vergiler ve borçlanmadan olumaktadr (Öncel, 1969: 289). Günümüz maliye politikasnn snrlar genilemi ve bu anlam ile maliye politikas kamu ve özel sektör faaliyetleri ve hatta uluslar aras mali faaliyetlerin ekonomide meydana getirdii etkileri inceleyen önemli bir iktisat politikas arac haline gelmitir (Akan vd., 2008: 110). ABD’de kriz yönetimi için balangçta para politikasnn arlkl olarak kullanld ancak hemen ardndan bu politikann yetersizliini tela etmek için maliye politikalarna arlk verildii görülmektedir. Bu süreçte para politikas faiz politikas ve likidite destei salanmas eklinde uygulanmtr. 2001-03 döneminde yaanan durgunluk sürecinde ABD Merkez Bankas gösterge faizini yüzde 6.50’den yüzde 1.75’e kadar düürmü ve sonuçta ekonomi canlanma eilimine girmitir. Daha sonra ekonomik canlanmaya karlk azalan faizler nedeniyle enasyon riski olumasna kar önlem olarak ABD Merkez Bankas 2004-06 döneminde faiz oranlarn arttrarak yüzde 5.25 düzeyine çkarmtr. 2007 ylnda balayan dalgalanma sürecinde ise gösterge ve iskonto faiz oranlarn yeniden düürmeye balam ve piyasaya çeitli yollarla likidite desteinde bulunmutur. Bu süreçte ABD Merkez Bankas Austos 2007’de balayan nansal dalgalanmalarn etkilerini en aza indirmek ve nansal istikrar salamak için bir dizi likidite arttrc ilem yapmtr. Açk piyasa ilemleri, vadeli ihale kolayl, vadeli menkul kymet borç verme kolayl ve piyasa yapcl kredi kolayl gibi spesik piyasa araçlar ile piyasaya likidite sunmutur (Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 2008b:75). Piyasaya likidite destei salayan bu önlemlerin ortak özellii borç geri ödemelerini kolaylatrmak ve bu yolla piyasalarda oluan likidite skkln ortadan kaldrmaktr. Kriz sürecinde para politikasn destekleyici yönde uygula- 99 Çalma Sorunlar nan maliye politikasnn temel özellii ise geniletici etkiler oluturacak mali önlemler içermesidir. Bu amaçla sunulan 150 milyar dolarlk ekonomik büyüme paketinin temel hede ksa dönemde harcama eilimi yüksek olan kesimin tüketimini arttrarak yatrmlar canlandrmak olmutur. 150 milyar dolarlk ekonomik büyüme paketinin 100 milyar dolar tüketiciler, 50 milyar dolar ise yatrmclara ayrlmtr. Dolaysyla öncelikle talep artnn salanmas hedeenmitir. Bunun için kamu harcamalar yerine vergi indirimleri arlkl olarak kullanlmtr. Öncelikle tüketicinin kullanlabilir gelirini talebe dönütürebilmesi için kiisel gelirini arttrma amacyla dolaysz vergiler azaltlm daha sonra gelirin harcamaya dönümesi için tüketim mallarnn yatn düürücü etki oluturacak ekilde dolayl vergiler de azaltlmtr. Sonuçta artan talebe kar üretimi tevik etmek için yatrmclara da vergi indirimleri ve vergi tevikleri salanmtr. Özet olarak, ABD’de yaanan yurt içi daralmalarn geniletici para politikalarn destekleyen geniletici maliye politikalar ile giderilmeye çalld ve bu kapsamda uygulanan maliye politikalarnn vergi indirimlerini, vergi muayet ve istisnalarn temel alan politikalar olduu görülmektedir. ABD krizinin dünya ekonomisine ve doal olarak küresel piyasalara etkisinin iki temel noktada ortaya çkt belirtilebilir. Birincisi; ABD piyasalarnda balayan ve hzla dier piyasalara yaylan daralma, küresel piyasalarda da likidite ve kredi daralmasna yol açmtr. Bu nedenle ortaya çkan bu daralma süreci küresel bankaclk sisteminin yeniden yaplandrlmasn gerektirmitir. ABD kendi içinde zarar eden veya ias eden yatrm bankalarn çounu kamulatrm, krizin yansd ülke piyasalarnda da benzer bir eilim olumutur. kincisi; serbest piyasa ekonomisinin bu ekliyle uygulanmasnn küresel piyasalar için ciddi bir tehdit oluturduu ve dolaysyla serbest piyasa ekonomisinin kurall piyasa eko- 100 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nomisine dönütürülmesi ve bu kurallarn belirlenmesi için uluslararas düzeyde ortak bir plan oluturulmas gereklilii ortaya çkmtr (imek ve Altay, 2009:18). 2.1. Küresel Krizin Türkiye’deki Maliye Politikalarna Yansmalar lk balarda, krizin Türkiye gibi gelimekte olan ülkeleri etkilemeyecei (ya da etkinin snrl düzeyde kalaca) düünülmü ve ülkelerde karar alclar makro ekonomik projeksiyonlar bu çerçevede oluturmutur. Türkiye’nin Kasm 2000 ve ubat 2001’de yaad krizlerle birlikte gerçekletirdii yapsal reformlar sonrasnda yakalam olduu görece istikrar ile kamu kesimi kaynakl sorunlarn risk unsuru olma özelliini kaybetmesi ve gelimi ülkelerden farkl olarak, mortgage kredileri ve bunlara bal türev araçlarn Türkiye gibi gelimekte olan ülkelerde, sistematik risk unsuru oluturmamas da, Türkiye’de krizin etkilerinin snrl düzeyde kalaca beklentisini güçlendirmitir. Ancak geldiimiz noktada, 2008 yln son çeyreinden itibaren Türkiye bata olmak üzere pek çok gelimekte olan ülke ekonomisi global krizden, büyüme, isizlik, bütçe aç vb. makro ekonomik göstergeler bakmndan olumsuz etkilenmitir (http://www.mcivriz. com/kriziovmpdenokumak.pdf,e.t. 29.10.2010, s. 3). Türkiye’nin, Küresel Kriz karsnda dünyaya paralel hareket ettii gözlenmektedir. Türkiye, krize öncelikle para politikasyla tepki vermitir. Bu dorultuda TCMB, çeitli likidite tedbirleriyle nansal piyasalar rahatlatma yolunu seçmi ve enasyon görünümündeki düüe paralel olarak politika faizlerinde hzl ve yüksek ölçekli faiz indirimlerine bavurmutur. Ayrca, 2001 krizi sonras bankaclk sektöründeki düzenleme ve denetlemelerin, nans sektörünün Küresel Kriz karsndaki dayanklln artrd söylenebilir. Bununla birlikte, 2001 krizine göre Türkiye ekonomisinin da 101 Çalma Sorunlar açklk orannn daha fazla olmas, özellikle ihracat kanalndan gelen küçülme etkisini artrmtr. (Bocutolu ve Ekinci, 2009: 79-80) Devletin krize kar ald ilk önlemlerin tamamna yakn maliye politikasnn gelirler ve harcamalar politikas dayanakldr. Bunlar ksaca öyle özetlenebilir: (Çolak, 2009: http://www.tisk.org.tr) • 2008 ve 2009 yllarnda ksa çalma ödenei için yaplan bavurularla snrl olmak üzere, ksa çalma için öngörülen azami 3 aylk sürenin, 6 ay olarak uygulanmas ve ksa çalma ödenei miktarnn da yüzde 50 orannda artrlarak ödenmesi, • Salk hizmeti sunucularnn ödemelerinin hzlandrlmas, • Ekonomik kalknmann hzlandrlmas, istihdamn artrlmas ve bölgeler aras gelimilik düzeyi farknn en aza indirilmesi ve sektörel olarak da kümelenme olgusunun öne çkartlarak yatrmlarn tevik edilmesine yönelik indirimli kurumlar vergisi oran uygulamasnn geniletilmesi, • Eximbank’n sermayesinin 500 milyon TL arttrlmas, • Kaynak Kullanm Destekleme Fonu’nun yüzde 5 düürülmesi, • KOSGEB kanal ile kredi eklinde kullandrlmak üzere, iletmelere 275 milyon TL aktarlmas, • Yeni konutlarn satndan alnan yüzde 18’lik KDV’nin üç ay süreyle yüzde 8’e indirilmesi, • Otomotiv rmalarnn elindeki mevcut araçlardan alnan ÖTV’nin üç ay süreyle indirilmesi, • Sanayide kullanlan elektrikte uygulanan indirimli gece tarifesinin hafta sonlar ve dier resmi tatil günlerini kapsayacak ekilde yaygnlatrlmas, 102 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi • Beyaz eya ve elektronik eyada uygulanan ÖTV’nin de 3 ay süreyle indirilmesi. Alnan bu önlemlerin ortak noktas d talebin darald bir dönemde iç talebin artrlmasdr. Hükümeti bu önlemleri almaya iten temel olgu, hiç üphesiz kapasite kullanm orannn yüzde 63’lere inmesi ve isizlik orannn yüzde 13,6’ya yükselmesi olmutur. Nitekim, daralan ekonomi vergi gelirlerinde önemli düülere neden olmu ve bütçe dengesi yaklaan mahalli idareler seçimi için yaplan palyatif amaçl harcamalarn da etkisi ile ciddi bir biçimde bozulmu ve bütçe aç yüzde 2,187 orannda artmtr. Ocak-ubat 2009 dönemi için açklanan bütçe verileri hükümetin bütçe idaresinde de sorun yaadnn göstermektedir. Tablo 1: Türkiye’de Merkezi Yönetim Bütçe Gerçeklemeleri (2008-2009) Kaynak: www.maliye.gov.tr 103 Çalma Sorunlar Ocak- ubat 2009 bütçe gerçeklemelerine göre bütçe 10.359 milyar TL açk vermitir. 2008 ylnda ayn aylarda bütçe 496 milyon TL fazla vermiti. Böylece 2009 yl sonu için öngörülen 10.398 milyar TL’lik bütçe aç hedene ilk iki ayda ulalmtr. Dier yandan ilk iki ayda faiz d fazla yüzde 65,4 azalarak 3.282 milyar TL düzeyine gerilemitir. Geçen yl ayn dönemde faiz d fazla 9.494 milyar TL olmutu. Böylece yl sonu için belirlenen 47.1 milyar liralk faiz d fazla hedenin iki ayda yüzde 7’sine ulalmtr. 2008 ylnn Ocak-ubat döneminde 32.913 milyar lira olan bütçe giderleri, bu yln ayn döneminde yüzde 35,5 artarak 44.6 milyar lira, 33.4 milyar lira olan bütçe gelirleri ise yüzde 2,5 orannda artarak 34.25 milyar lira olmutur. Yln ilk iki aynda, faiz hariç giderler geçen yln ayn dönemine göre yüzde 29,5 artarak 31 milyar lira olurken, vergi gelirleri yüzde 5,8 orannda dümü ve tahsilat 27.6 milyar TL düzeyinde kalmtr. (Çolak,2009: http://www.tisk.org.tr) Maliye politikasnn araçlarndan biri olan borçlanma politikasnda ise, küresel krizin borçlanma üzerindeki dorudan etkisi özel kesim d borçlarnn hzla artmas eklinde ortaya çkmtr. Özellikle ABD krizinin küresel piyasalara yaylmaya balad 2003 ylndan itibaren Türkiye’de de özel kesim d borçlar önemli ölçüde artmtr (http://www. istanbul_m_terek%20oda%20%28son%28(1),e.t.: 21.09.2010). Bu nedenle 2009 ylnda, küresel nans piyasalarndaki daralmann Türkiye’de öncelikle yüksek ölçüde d borç biriktirmi olan ve d borçlarn çevirmek zorunda bulunan nans d reel irket kesimlerini etkilemitir. Ayrca bu sürecin, ulusal üretimde gerileme ve artan isizlik ile birlikte uzun süreli bir durgunluk yarataca da öngörülmektedir (Susam ve Bakkal, 2008:80). ç ve d borç stoklarnn 2004-08 dönemindeki geliimi 104 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dikkate alndnda ise hem yurt içi kaynaklardan hem de d kaynaklardan elde edilen borçlarn artt görülmektedir (Bkz. Grak 1). Grak 4: Türkiye’de 2004-2008 Döneminde Brüt D Borç Stoklarndaki Gelimeler Kaynak: Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 2008a: 8. 2004-08 döneminde d borç stoku iç borç stokuna kyasla daha hzl artmtr. ç borç stoku da Mart 2008’e kadar art eiliminde olmakla birlikte bu dönemden itibaren yatay bir seyir izlemektedir. Dier yandan iç borçlarn reel faizinde küresel piyasalarda yaanan faiz indiriminin etkisiyle önemli bir azal söz konusudur. ç borcun arlkl ortalama vadesi ise deimemitir. Küresel piyasalarda yaanan dalgalanmalar ve belirsizlikler iç borcun vadesinin uzamasn ve faizinin daha da azalmasn engellemitir (Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 2008a:, s.45). Türkiye’nin krize kar alm olduu önlemlerin baars için para ve maliye politikas önemlerinin birlikte uygulamas 105 Çalma Sorunlar önem arz etmektedir. Maliye politikas açsndan gider politikas yürütülürken harcamalarn seçim öncesi dönemde fazla artmas nedeniyle kamu kaynaklarnn yatrma dayal alanlarda harcanmas gerekmekle beraber, vergi gelirlerinin büyük ksmnn dolayl vergilerden saland dikkate alndnda KDV ve ÖTV indirimlerine gidilmesi yerinde uygulamalar olmutur. Dolaysyla gider politikalarnn gelir politikalar ile beraber yürütülmesi ve durgunluk döneminde talebi canlandrmada daha etkili olan kamu harcamalarnn niteliine dikkat edilmesi gerekmektedir. Cari harcamalar gibi üretken olmayan harcamalar yerine, yatrm harcamalar gibi üretken harcamalara arlk verilmesi istikrarl büyümeyi salamak açsndan da önemli olacaktr (Özkan, 2009: 41). Bugünkü kriz ortamnda, yukarda belirtildii üzere, iradi maliye politikas yeniden çözüm olarak sunulmaktadr. Dier bir deyile, iktisatçlar ve uygulayclar Keynes’in krize kar geniletici maliye politikas krini tekrar kurtarc olarak görmektedirler. 2.2. Küresel Krizin Türkiye’deki stihdam Politikalarna Yansmalar Küresel ekonomik kriz, dünya üzerindeki gelimi ve gelimekte olan ekonomilerin emek piyasalarnda olduu gibi Türkiye’nin emek piyasas üzerinde de etkiler ortaya çkarmtr. Dünya genelinde ekonomik faaliyetlerde daralma ve talepte düü gözlenirken; bu durum Türkiye’de de üretim yapsn etkilemitir. Bu ekonomik daralmann sonucunda baz kurulular içi çkarma yolunu tercih ederken, bazlar da dört günlük çalma haftas, ücretsiz izinler, ücretleri dondurma ve esnek i planlar gibi yöntemlere bavurarak istihdam açsndan farkl politikalar uygulamlardr (Ercan, 20.09.2010). Örnein; Abode kriz artlarndan dolay toplam istihdam güçlerinin %8’inde bir ksntya gitmek zorunda 106 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kalm ve dier dünya devleri olan Sony, Volvo, Panasonic, Microsoft gibi irketler de ayn kstlamaya bavurmulardr. Türkiye’de de durum çok farkl deildir. Örnein, IBM’in Türkiye ubesi ve Arçelik gibi büyük irketler de iten çkarma politikas uygulamlardr (http://bilisimsendikasi.org/, e.t.20.09.2010). Bu balamda Türkiye’nin kriz sonrasnda istihdam yapsnda görülen deimeler tablo 2 de verilmitir. Tablo 2. gücü Durumu (2009-Mart) TÜRKYE 2008 2009 Kurumsal olmayan nüfus (000) 15 ve üstü yataki nüfus gücü (000) stihdam (000) siz (000) gücüne Katlma Oran (%) sizlik Oran (%) stihdam oran (%) Genç nüfusta sizlik oran (%) Tarm d isizlik oran (%) KENT 2008 2009 KIR 2008 2009 69,479 70,299 48,228 48,628 21,251 21,670 50,564 51,426 35,633 36,066 14,931 15,359 22,921 20,389 2,532 23,924 20,148 3,776 15,618 13,632 1,986 16,324 13,383 2,941 7,302 6,757 545 7,601 6,765 835 45,3 46,5 43,8 45,3 48,9 49,5 11,0 15,8 12,7 18,0 7,5 11,0 40,3 39,2 38,3 37,1 45,3 44,0 19,8 27,5 21,6 29,8 15,0 21,8 13,4 18,9 13,0 18,3 15,7 21,8 Kaynak: (Altuntepe, 2009:142) 107 Çalma Sorunlar Yukardaki tablodan da anlald üzere, Kriz Türkiye’de igücü piyasasnda olumsuzluklara yol açmtr. 2008 Mart döneminde Türkiye’de isizlik oran yüzde 11,0 iken, 2009 Mart döneminde yüzde 15,8 olarak gerçeklemitir. Bunun yannda tarm d isizlik oran ise yüzde 18,9 olarak göze çarpmaktadr. 2008 yl Mart ayyla karlatrma yapldnda isizlik orannda önemli bir artn ortaya çkt görülmektedir. Bunun yannda istihdam oran azal göstermitir. Bu oran 2008 ylnda yüzde 40,3 iken, Mart 2009 itibariyle yüzde 39,2’ye gerilemitir. Yine genç nüfustaki isizlik orannda da önemli bir art gerçeklemitir. Bu oran yüzde 19,8’den yüzde 27,5’e yükselmitir. Sonuç itibariyle, ülkemiz de küresel krizden etkilenen ülkeler arasnda yer almtr (Altuntepe, 2009:143) Küresel ekonomik krizin ulusal ekonomideki yansmalar igücü piyasasnda belirgin bir etki yaratm, son iki yllk süreçte isizlik oranlar yeniden art eilimine girmitir. Kriz döneminde isizlii genileten temel etmenin iini kaybeden igücü olduu açktr. Ancak krizin reel ücretler üzerinde yaratt olumsuz etkileri tela etmek isteyen ilave igücü arznn da bu sonuçta etkisi yansnamaz. Nitekim sadece 2009 ylnda igücünün net 1 milyonu aan düzeyde bir genileme kaydettii görülmektedir.Ülkemizde küresel kriz oku ile artan isizlik düzeyi halen %14’ler civarndadr. 2009’un son çeyreinde ulusal düzeyde ekonomi %6 büyümü olmasna ramen isizlik oranlar istikrarl seyrini korumutur. 2008 ylnda %11 düzeyinde olan isizlik oran geçen ylsonunda dramatik bir atla %14’lerin üzerine çkmtr. (www.setav. org/ups/dosya/35324.pdf, e.t. 21.09.2010) Küresel krizin etkileri kentsel isizlik oranlar açsndan daha belirgindir. Bu oranlar dikkate alndnda özellikle son 1 yllk periyotta kentsel isizlik orannn genel isizlik verilerinden hzla artt görülmektedir. Söz konusu dönemde genel 108 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi isizliin art hz %21’de kalrken, artarken bu oran kentsel alanlarda %23’e ulamtr. Bu durum, esasen Türkiye’de isizlik sorununun en önemli toplumsal sorun olduunu açkça ortaya koymaktadr. Nitekim kentsel isizlik düzeyinin krsal isizlik orannn 1.9 kat üzerine çkmas bu sorunu çarpc bir ekilde ortaya koymaktadr. (TÜK (2010), “Hanehalk gücü statistikleri”, nternet Veri Taban, www.tuik.gov.tr, Eriim Tarihi: 01.09.2010) 2.2.1. Vergi Politikalar ve stihdam likisi Krizin etkilerinin de ötesinde Türkiye’de önemli bir istihdam sorunu bulunmaktadr ve vergi politikalar da istihdam sorununu dorudan etkilemektedir. Bu konuda ilk ve önemli belirleyici unsur istihdam üzerindeki vergi ve dier kamu kesintilerinin yüksek olmasdr. verene toplam maliyeti 885 Türk Liras olan asgari ücret üzerinden içinin ald net ücret 576 Türk Lirasdr. Asgari ücret üzerinde yüzde 34 orannda vergi, prim, fon vb kamu kesintisi bulunmaktadr. stihdam üzerindeki bu yükler nedeni ile kayt d istihdam yüksek kalmaktadr. Nitekim 2009 yl sonunda toplam 21.5 milyon istihdamn 9.2 milyonu kayt d çalmaktadr. Bu rakam 2008 yl sonunda 8.6 milyon kii olmutur. Türkiye’de krizin de etkisi ile kayt d istihdam genilemektedir. letmeler rekabet güçlerini korumak veya hayatta kalabilmek için bu yüksek yükler karsnda kayt dna itilmektedir. Kadn istihdamnda ise toplam 5.9 milyon çalann 3.4 milyonu kayt ddr ve kadnlarn yüzde 57.5’u sosyal güvencesiz çalmaktadr. Türkiye’de istihdamn yüzde 46’snn sosyal güvenlik primi asgari ücret üzerinden yatrlmaktadr. stihdam piyasasnda ikinci olumsuz etki ise istihdama ilikin düzenlemelerin çok kat olmasdr. stihdam piyasasnda çalma ücretleri, çalma koullar, çalma saatleri, çalma ekilleri, içi kdem 109 Çalma Sorunlar tazminat ve sosyal güvenlik sistemine katlma konularnda mutlaka esneklikler getirilmeli ve birden çok seçenek sunulmaldr. stihdam üzerindeki kamu yükleri azaltlmadan ve esnek istihdam koullar oluturulmadan ilave istihdam yaratlmas ve irketlerin rekabet güçlerini arttrmas çok snrl kalacaktr. Kadnlarn çalmasn engelleyen çocuk, yal ve engelli bakmlarnn ve bakm evlerinin devlet tarafndan karlanmas ve iveren üzerinden bu maliyetlerin alnmas gerekmektedir. Kadnlarn esnek ve part time çalmalarna müsaade edilmeli ve bunun için yasalar düzenlenmelidir. (http:// www.marmarakultur.com/DownloadHandler.ashx?...kriz..., e.t.20.09.2010) SONUÇ 2008 ylnda ABD’de balayan nansal kökenli krizin reel ekonomiye yaylmas ile birlikte küresel düzeyde ekonomik büyüme ciddi bir ekilde gerilemitir. 2006 ve 2007’de %5’i aan büyüme oranlar 2008’de %3’e gerilerken, 2009 için ise, son 60 yln en kötü ekonomik performans olan %0,5 düzeyinde bir daralma beklenmektedir Finansal piyasalarda yaanan krizin etkisiyle küresel ekonominin resesyon sürecine girmesi, gerek ulusal gerekse uluslar aras ölçekte makro ekonomik politikalarn devreye girmesini salamtr. Krizin ilk olarak nans piyasalarnda balamas, para politikasn gündeme getirmi ancak hzl faiz indirimleri ekonominin tekrar canlanmasna yetmemitir. Böylece para politikasnn yan sra maliye politikas da gündeme gelmitir. Buna yönelik olarak Krizin ülkemize yansmalarn snrlandrma ve iç talebi canlandrma amacyla para politikas ve maliye politikas devreye girmitir. Uygulamaya konan 110 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tedbirler; likidite destekleri, vergi ve prim destekleri, üretim ve ihracata yönelik kredi ve garanti destekleri ve nansman destekleri olarak belirtilebilir. Ayrca, Haziran 2009 döneminde büyük proje yatrmlar, bölgesel ve sektörel tevik sistemi ve genel tevik sistemi ile birlikte yeni tevik sistemine gidilmitir. Böylece, Büyük proje yatrmlar için 12 sektör (bata kara tat, tekstil, konfeksiyon, madencilik, ilaç, kimya, makine, elektronik, tamaclk sektörü olmak üzere) belirlenmitir. Bölgesel ve sektörel tevik sisteminde ise arlkl olarak Dou ve Güneydou bölgeleri olmak üzere 81 ilin tamamnn yeni tevik sisteminden yararlanmas öngörülmektedir. Yeni tevik sistemiyle birlikte açklanan istihdama yönelik paketle yaklak 500 bin kiiye mesleki uygulamal ve giriimcilik eitimi veya dorudan istihdam imkann salanmas hedeflenmektedir. Krizlerin öncesinde kötülemeye balayan beklentiler ve psikolojik faktörler krizlerin geliini hzlandran önemli unsurlar olmutur. Birçok ülkede olduu gibi Türkiye’de de güncel mali kriz ve sonrasnda kendisini göstermeye balayan resesyonla beraber, bata mali sektör olmak üzere çou faaliyet alannda istihdam azaltmna gidilmitir. Mevcut krizde baz kurulular içi çkarma yolunu tercih ederken, bazlar da dört günlük çalma haftas, ücretsiz izinler, ücretleri dondurma ve esnek i planlar gibi yöntemlere bavurarak istihdam açsndan farkl politikalar uygulamlardr. Dolaysyla, krizden sonra daraltc önlemlerin alnmas ve gelir arttrc politikalarn uygulanmas ve buna bal olarak mali disiplin hedene devam edilmesiyle, krizin reel piyasalara olumsuz yansmalarnn azaltlmas için alnan yatrm harcamalarn arttrc tedbirlerin bütçe dengesi üzerinde bir tehdit oluturmamas için dikkatli bir maliye politikasnn uygulanmas gerekmektedir. 111 Çalma Sorunlar KAYNAKÇA AKAN, Yusuf, ARSLAN, brahim, KAYNAK Selahattin, “Türkiye’de Ekonomik stikrar Salamada Maliye Politikas Uygulamalar (Bir Ampirik Çalma: 1980-2006)”, Sosyo-Ekonomi Dergisi, OcakHaziran 2008, ss.107-116. AKMEE Halil ve Hüseyin ÇETN, “2008 Dünya Ekonomik Krizinin Türkiye Ekonomisi ve Türk-Azeri Ekonomik likileri Üzerindeki Etkileri”, Journal Of Azerbaijani Studies, Yl: 2009, Cilt: 12, Say: 1–2. ALPTEKN, Erdem (2009), “Küresel Krizin Türkiye Ekonomisi le Sanayisine Yansmalar Ve Dipten En Az Zararla Çk Yollar”, zmir Ticaret Odas AR-GE Bülten, 2009 Haziran. ALTUNTEPE, Nihat (2009), “2008 Küresel Krizinin Ülkelerin stihdam Yaps Üzerine Etkilerinin Dinamik Bir Analizi”, SDÜ Vizyoner Dergisi, Cilt:1, Say:1 BOCUTOLU, Ersan, EKNC Aykut, “Genel Teori, Küresel Krizler ve Yeniden Maliye Politikas”, Maliye Dergisi, Say 156, Ocak-Haziran 2009, portal1.sgb.gov.tr/.../05.Ersan.BOCUTOGLU_Aykut.EKINCI. pdf, e.t.: 21.09.2010. ÇOLAK, Ömer Faruk, “Krizi Çözmede Maliye Politikalar Nasl Kullanlmal?”, Mart-2009,Türk-veren Dergisi, http://www.tisk.org.tr, COKUN, Yaprak Sevil ve Zeynep Balatan (2009), “ Küresel Mali Krizin Bankaclk Sektörüne Etkileri Ve Türk Bankaclk Sektörünün Veri Zarama Analizi le Bilançoya Dayal Mali Etkinlik Analizi”, http:// www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sevil_coskun-zeynep_balatan. pdf, (28.09.2010) ERCAN, Metin, “Krizde Esnek stihdam Politikalar”, h t t p : / / w w w. r a d i k a l . c o m . t r / D e f a u l t . a s p x ? a Ty p e = Ya z a r Ya z i s i & A r t i c l e I D = 9 1 4 0 5 3 & Ya z a r = M E T % C 4 % B 0 N % 2 0 ERCAN&Date=24.12.2008&CategoryID=101, (20.09.2010) KBRTÇOLU,A., (2001), “Türkiye’de Ekonomik Krizler ve Hükümetler”, Yeni Türkiye Dergisi, Ekonomik Kriz Özel Says, Cilt 1, Yl 7, Say 41 (Eylül Ekim), s. 174-182. 112 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi KVRZ, Mücahit, “Küresel Krizin Türkiye Ekonomisine Etkilerini Orta Vadeli Mali Plandan Okumak”, http://www.mcivriz.com/kriziovmpdenokumak.pdf, (20.09.2010). KOBAL, smail (2009), “ Küresel Krizin Küresel stihdama Etkileri”, http://www.alomaliye.com/2009/ismail_kobal_kuresel_kriz.htm, (28.09.2010) ÖNCEL, Mualla, “Ekonomik stikrar Teminde Para ve Maliye Politikalarnn Rolü”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt:26, say:3, 1969, ss.289-299. ÖZKAN, Hülya, “Konjonktür Yanls ve Konjonktür Kart Maliye Politikalar, Türkiye Uygulamas ve Küresel Mali Kriz”, Bütçe Dünyas, Cilt:3, Say:32, Bahar 2009, ss.36-42. SUSAM, Nazan, BAKKAL, Ufuk, “Kriz Süreci Makro Deikenleri ve 2009 Bütçe Büyüklüklerini Nasl Etkileyecek?”, Maliye Dergisi, Temmuz-Aralk 2008, Say: 155. MEK Hayal A., Asuman Altay, Küresel Kriz Ortamnda Türkiye’de Maliye Politikalarnn Deerlendirilmesi, http://www.ekonomikyorumlar.com.tr/dergiler/gundem/Gundem_1_Sayi_528.pdf,e.t.: 21.09.2010. TANZ, Vito, Public Finanse In Developing Countries, Edward Elgar, 1991. Türkiye Odalar ve Borsalar Birlii, “ABD Krizi ve Türkiye”, Ortak Meclis Toplants, stanbul, 2008, www.istanbul_m_terek%20oda%20 %28son%28(1), TÜK (2010), “Hanehalk gücü statistikleri”, nternet Veri Taban, www.tuik.gov.tr, Eriim Tarihi: 01.09.2010 http://bilisimsendikasi.org/, e.t.20.09.2010 http:// www.marmarakultur.com/DownloadHandler.ashx?...kriz..., e.t.20.09.2010) htpp://www.setav.org/ups/dosya/35324.pdf, e.t. 21.09.2010 http://www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/upload/2007_08_Kuresel_Finans_Krizi_ve_Turkiye.pdf, (20.09.2010) 113 Çalma Sorunlar Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu (2008a); Finansal Piyasalar Raporu, Strateji Gelitirme Dairesi Bakanl, say:9, www.bddk. org, Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu (2008b); ABD Mortgage Krizi, Strateji Gelitirme Dairesi Bakanl, say:3, www.bddk.org, http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/ dcomm/ documents/publication/wcms_098503.pdf (17.08.2010) “Hillary’s Plan to Create a Green Jobs Revolution: Creating New, HighWage Jobs of the Future”. http://www.hillaryclinton.com/news/ release/view/?id=5909. (11.07.2008) “5 Million Green Collar Jobs”. Barack Obama’s presidential campaign website. http://my.barackobama.com/page/content/newenergy. (11.07.2008) http://www.ekotrent.com/ (14.08. 2010) http://www.greenpeace.org/turkey/(22.09.2010) http://www.greenpeace.org/turkey/news/almanya-temiz-enerjideliderligini-kaybedebilir-070910 (10.09.2010) http://www.unep.org/newscentre/default.asp?ct=shortlms 2010) (13.08. http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-is-sektorunde-istihdam/ (22.09.2010) http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6205 114 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi SOSYAL GÜVENLKTE YEN DÖNEM: FNANSMAN; Beklentiler, Gelimeler ve Sorunlar* Prof. Dr. Yusuf Alper Uluda Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü 1. TÜRK SOSYAL GÜVENLK SSTEMNDE YENDEN YAPILANMA (REFORM) HTYACI a) Doru tercihlerle, dorular fazla olan bir sistem oluturuldu. Türkiye, 1940’l yllarn ikinci yarsndan itibaren, doru admlarla bütün çalan kesimleri “sosyal sigortalar” vastas ile sosyal güvenlik kapsamna almay amaçlayan bir sosyal güvenlik sistemi oluturmaya amaçlamtr. Doru balangç, doru tercihler ve doru admlar atarak, Türkiye için dorular fazla olan bir sosyal güvenlik sistemi oluturmutur. Nitekim, 1990’l yllarn bana gelindiinde yaklak 50 yllk bir sosyal güvenlik tecrübesi ile, kurumsal yap, mevzuat, nansman, salanan sosyal güvenlik garantisinin seviyesi ve sosyal güvenlik bilinci oluturma bakmndan önemli mesafeler kaydedilen ve baarlar salayan bir sosyal güvenlik sistemi oluturmutur. O tarih itibaryla, çalan ve gelir sahibi olan herkesin sosyal sigortalar vastas ile sosyal güvenlik garan* Bu makale, 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümleri toplantsnda, “Çalma Sorunlar” balkl oturumda yaplan tebli metninin makale haline getirilmi eklidir. 115 Çalma Sorunlar tisine kavuabilecei bir sistemin alt yaps oluturulmutur. Hatta, istee bal sigortallk, topluluk sigortas, yurtd hizmet borçlanmas, farkl kurumlarda geçen hizmetlerin birletirilmesi gibi uygulamalarla sistem esnetilerek isteyen herkesi sisteme girmesine imkan veren “Türkiye’ye has” bir sistem yaratlmtr. b) Türk sosyal güvenlik sistemi, iyi yönetilemeyen bir sistemin problemlerini yaamtr. Türk sosyal güvenlik sistemi ve özellikle sosyal sigortalar, zaman içinde temel sosyal güvenlik (sigortaclk) ilkelerine aykr müdahalelerle rayndan çkarlmtr. Dikkat çekici olan husus, bu müdahalelerin büyük ölçüde sistemle ilgili bütün sosyal taraarn görü birlii ile gerçekletirilmi olmasdr. Özerk yönetim anlay gerei aralarnda menfaat çatmas olduu varsaylan farkl kesimler, sosyal güvenlik sistemine yönelik aykr müdahaleler konusunda bir uzlama içine girmiler, en azndan sessiz kalarak yanl kararlar onamlardr. Emeklilik yann düürülmesi ve hizmet borçlanmalar uygulamalarna iveren kesimi sessiz kalrken, prim aarna da sigortallar (meslek örgütleri) sessiz kalmlar, en azndan “yüksek sesle” itiraz etmemilerdir. Bu bakmdan, hiçbir sosyal tarafn kusuru dierinden daha az deildir. Ksaca belirtmek gerekirse, Türk sosyal güvenlik sistemi “iyi yönetilememeden” kaynaklanan problemlerle karlamtr. yi yönetilemeyen Türk sosyal güvenlik sistemi, zaten gelimekte olan bir ülke olarak sosyal güvenliin her alannda yaanan “yetersizlik” problemi ile de karlanca sistemin sürdürülebilirlii tartlmaya balanmtr. Bu yetersizlik; • Sosyal güvenlik için tahsis edilen kaynaklarn yetersizlii (GSYH’nn % 9-12 si arasnda deien pay), 116 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi • Koruma kapsamna alnan kii bakmndan yetersizlik (igücünün ancak % 51 ini, toplam nüfusun da yüksek bamllk oran dolaysyla % 80’ini kapsama alan) • Sigorta kollar itibaryla yetersizlik (isizlik sigortas ancak 1999’da oluturulmu, aile ödenekleri sigortas yok, isizlik sigortas da isizlerin % 5-6’sn kapsama alabiliyor) • Salanan koruma garantisinin seviyesi düük (özellikle Ba-Kurlular bakmndan asgari ücretin altnda olan yallk aylklarnn düüklüü), eklinde kendini göstermitir. Yetersizlik problemine ilaveten özellikle Türk sosyal sigorta rejiminin; • Sk olarak deitirilen, karmak, haklarn ve yükümlülüklerin takibini zorlatran bir mevzuata,. • Dank ve etkin çalmayan bir kurumsal yap ve bürokrasiye ana saplanm bir organizasyon yapsna, ve, • Farkl sigorta rejimleri arasnda norm ve standart birlii olmayan bir ileyie, Sahip olmas dolaysyla 1990’l yllarn sonunda herkesin ikayet ettii, kimseyi memnun etmeyen bir sistem ortaya çkmtr. Bu olumsuz gelimeler olurken, özellikle, sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklar öne çkarlarak 1990’l yllarda hemen hemen her siyasi iktidar sosyal sigorta rejiminde özellikle emeklilik yann yükseltilmesi, prim tahsilatnn artrlmas ve prime esas kazançlarn yükseltilmesi gibi tedbirleri içeren deiiklikler ve düzenlemeleri gerçekletirmek istemilerdir. Bunlardan en sonuncusu ve kapsamls 1999 ylnda 4447 sayl Kanunla gerçekletirilen deiiklikler olmu, ancak bu düzenlemeler de eski sistemle devam mümkün klmamtr. 117 Çalma Sorunlar c) Niçin Reform? 2002 yl sonunda, Hükümet Acil Eylem Plan ile balayan kapsaml reform çalmalar 2004 ylndan itibaren younluk kazanmtr. Çok genel bir ifade ile mevcut sosyal güvenlik sisteminin yeniden yaplandrlmasna yönelik çalmalarn 2 temel amac; • “Bütün nüfusu kapsayan, Adil, kolay eriilebilir, yoksullua kar etkin koruma salayan, “mali açdan sürdürülebilir”, bütünletirilmi bir sosyal koruma sistemi oluturma” (kapsam ve etkinlik amac) • “Gelir-gider dengesinin (aktüeryal denge) saland, (orta ve uzun dönem) açk vermeyen, sürdürülebilir bir sosyal sigorta sistemi oluturma” (mali hedef), Olarak belirtilmitir. Bu iki amaç içinde de özellikle 1990’l yllardan sonra sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklar öne çkarlarak reformun öncelikli gerekçeleri arasnda saylmtr. 2. YENDEN YAPILANMANIN (REFORMUN) GEREKÇES OLARAK FNANSMAN PROBLEM a) Finansman probleminin boyutlar Türk sosyal sigorta sistemi, nitelii deimekle birlikte, 1970’li yllardan sonra sürekli ve zaman içinde kronik hale gelmi “çok boyutlu” bir nansman problemi ile karlamtr. Nitekim, Türk sosyal güvenlik sisteminin nansman problemi; • 1960-80’li yllar arasnda, GSYH’nn % 40’na ulaan sosyal sigorta fonlarnn hangi alanlarda deerlendirilecei (fonlarn yatrm), prime esas kazançlarn ve prim tahsilat oranlarnn düüklüü, 118 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi • 1990’l yllarn bandan itibaren ise; prim tahsilat ile ilgili problemlere ilaveten, SSK ile balayan ve zaman içinde Ba-Kur ve Emekli Sandn da etkileyen ve sürekli artan nansman açklar ile bu açklar karlamak için artan borçlanma ihtiyacnn makro ekonomik göstergelere (enflasyon, tasarruf, yatrm, büyüme) olumsuz etkileri, eklinde kendini göstermitir. Bu problem 1990’l yllarn ikinci yarsndan itibaren sosyal sigorta kurumlarnn açklar önce sosyal sigorta sisteminin, daha sonra da temel ekonomik göstergeleri olumsuz olarak etkileyen makro bir problem olarak tanmlanmaya balamtr. Sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklarnn kapatlmas için yaplan transferler ve bu amaçla gerçekletirilen iç borçlanma, bütün olumsuz ekonomik gelimelerin ve bu sorunlar amak için uygulamaya konulmak istenen ekonomik istikrar programlarnn baarsn etkileyen temel faktörlerden biri olarak kabul edilmeye balanmtr. Nitekim, IMF ile yürütülen istikrar program görümelerinin temel maddelerinden birini sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklar ve kapatlmas için alnacak tedbirler oluturmutur. Sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklarn gidermeye yönelik tedbirler, 4447 Sayl Kanunla alnanlar da dahil olmak üzere, benzer nitelikte olmutur. Bu tedbirler genel olarak sistemin gelirlerini artrmaya yönelik düzenlemelerle giderleri azaltmaya yönelik deiiklikleri ayn zamanda yürürlüe koyarak çift yönlü bir bask ile açklar kapatmaya yönelik tedbirlerden olumutur. Problemin tehisi yannda alnacak tedbirler bakmndan da büyük benzerlikler vardr. Finansman krizinin boyutlarn ortaya koymak ve bir anlamda yeni yaplacak düzenlemeler lehine kamuoyu oluturmak için açklarla ilgili olarak sklkla kullanlan argümanlardan birini, sosyal sigorta kurumlarna açklar kapamak için Hazine’den yaplan transferlerin iç piyasadan borçlanma bedeli de dikkate alnarak ulat tutarla ilgili deerlendirme- 119 Çalma Sorunlar ler oluturmutur. Buna göre; 2005 yl itibaryla bu borçlarn birikimli tutar 578.5 milyar TL olup, bu miktarn 2005 yl GSMH’sinin 1.2 kat ve 2005 yl toplam borç stokunun 1.66 kat olduu belirtilmitir. Benzer bir deerlendirme, sosyal sigorta kurumlarna yaplan bütçe transferlerinin GSYH’na oran bakmndan yaplm ve 1998 ylnda % 2.13 olan bu orann, 2000 ylnda 1.94’e dümü (4447 sayl Kanun etkisi), sonra tekrar yükselerek 2003 ylnda % 3.49 ve 2005 ylnda % 3.59 olmutur. Öte yandan prim gelirlerinin aylk ve giderleri karlama oran % 70 iken, 2005 ylnda % 59.2 ye dümütür. b) Reformun mali hedeeri Yukarda belirtilen nansman problemlerinden hareketle hayata geçirilmesi planlanan reformun mali hedeeri; • Öncelikle (2005-2007 dönemi) GSMH’nin % 4.5’unu amamasn salama (ksa dönem hede) • 2015 ylnda mevcut açk orannn 1 puan altna düürme (orta dönem hede) ve nihayet; • 2035-2040 yllar arasnda (uzun dönem) GSMH’nin %1’ini amayacak bir seviyede tutma (uzun dönem hede), olarak belirlenmitir. Öncelikle vurgulanmas gereken, reformun mali hedeeri gerçekletirme konusunda, emeklilik ya ile ilgili kademeli geçite olduu gibi uzun dönemli hedeer belirlemi olduudur. Finansmanla ilgili hedeerin reform bakmndan tad önem, reform gerekçelerinin belirtildii Beyaz Kitap’ta “uzun dönemde yoksulluu ortadan kaldracak en etkin politikann; Makro-ekonomik istikrarn saland bir ortamda verimlilik artna dayal bir ekonomik büyüme ve istihdam art ile mümkün olabilecei ve sosyal güvenlik sisteminin nansman açklarnn azaltlmasna yönelik düzenlemeler (reform) iç borçlanma gereini azaltt ölçüde reel faiz oranlarn düürerek büyüme sürecine katkda bulunacaktr” görüü ile dile getirilmitir. 120 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi c) Finansman Açklarnn Gerekçeleri 5510 sayl Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanunu’nun (SSGSSK), genel gerekçesinde, sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklar, gelirleri azaltc ve giderleri artrc faktörler balklar altnda sralanm, buna göre gelir azaltc faktörler; • Erken emeklilik uygulamas, • Prime esas kazancn düüklüü, • Kaytd istihdamn yükseklii, • Prim tahsilat orannn düüklüü, • Af ve prim ödeme kolayl gibi uygulamalarla prim ödeme eiliminin azalmas, • Prime esas kazanç snrlarnn düüklüü, • Fon gelirlerinin yetersizlii, Olarak sralanrken, sistemin giderlerini artran faktörler olarak da; • Erken yata emeklilik uygulamalar, • Prim karl olmayan ödemeler, • Borçlanma uygulamalar, • Ortalama hayat süresinin art dolaysyla aylk balama sürelerinin uzamas, • Aylklar ve salk ödemeleri ile ödenen primler arasndaki ilikinin zay, • Aylk balama orannn yükseklii, Sralanmtr. Bu saylan sebepler, baz ufak farkllklar olmakla birlikte sosyal güvenlik sisteminin bütün taraarnca kabul edilen gerekçelerdir ve sistemin yeniden 121 Çalma Sorunlar yaplandrlmas (reform) sürecinde yeni sistemle birlikte ortadan kaldrlmas gereken problem alanlarn da oluturmaktadr. 3. SOSYAL GÜVENLK REFORMUNUN MAL HEDEFLER VE BEKLENTLER a) Mali hedeeri gerçekletirmeye yönelik tedbirler 5510 sayl Kanunun genel gerekçesinde belirtilen gerekçelere uygun olarak yeni sosyal sigorta rejiminin ileyiinde problemin kaynaklarn ortadan kaldrc tedbirler alnmas öngörülmütür. Bu çerçevede, 5510 sayl Kanunla getirilen düzenlemelerle gelirleri artrc tedbirler olarak; • Prim oranlarnn artrlmas, • Prime esas kazanç kapsamnn geniletilmesi, • Prime esas kazanç snrlarnn yükseltilmesi, • Prim tahsilat orannn artrlmas, • Kayt d çalmann önlenerek, kaçak sigortal çalma, çalanlarn da eksik gün ve düük kazanç bildiriminin önlenmesi, Giderleri azaltc tedbirler kapsamnda da; • Aylk balama oranlarnn düürülmesi • Emeklilik yann yükseltilmesi, • Harcamalarn, özellikle salk harcamalarnn azaltlmas, • Yersiz ödemelerin azaltlmas Öngörülmütür. Bu tedbirlerin mali hedeerin gerçekletirilmesine yönelik muhtemel etkileri, yeni sistemin yürürlüe girmesinden itibaren geçen 2 yllk süre de dikkate alnnca takip eden deerlendirmeleri yapmak mümkün görünmektedir. 122 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi b) Prim oranlar ve Prime Esas Kazançlarla lgili Düzenlemeler Anayasa Mahkemesinin iptal ve yürürlüü durdurmadan önceki ekli ile 5510 sayl Kanun, sosyal güvenlik reformu ile gerçekletirilmek istenen amaçlar bakmndan daha uygun bir sistematie sahipti. ptalden sonraki ekli ile 5510 sayl Kanun, sosyal güvenlik reformunu norm ve standart birlii salama amacndan uzaklatrmtr. Son ekli ile 5510 sayl Kanunla getirilen prim oranlar ve prime esas kazançlarla ilgili düzenlemeleri irdelemek gerekirse; • 5510 sayl Kanunun primlerle ilgili düzenlemeleri büyük ölçüde “sosyal sigortaclk tekniine” en uygun sigorta rejimi olarak kabul edilen 506 sayl Kanun düzenlemeleri esas alnarak düzenlenmitir. • Primlerin yat olma özellii güçlendirilerek (çoklu prim ilkesi ile) sigortalya yaplan her türlü ödemenin karl alnmaya çallmtr. (ili hizmet zamm, kadrosuzluk sebebi ile emeklilik, istee bal sigortallar, GSS için gelir testi uygulamalar vb), • Primler her türlü sigorta ve yönetim giderlerini karlamak için alnacaktr. • Sosyal güvenlik kanunlar dnda Kurum giderlerini artracak yasal düzenlemelerin Kuruma getirecei mali yük merkezi yönetim bütçesinden karlanacaktr. • Prim oranlarnn yükseklii dikkate alnarak prim oranlar ayn braklm, hatta düürülmütür (4/1-b’liler için). • 4/c’lilerin kapsam dnda kalmas prim oranlar ile ilgili düzenlemelerdeki yeknesakl bozmutur. • stee bal sigortallardan GSS primi alnmas öngörülmütür. 123 Çalma Sorunlar • Baz sigortal gruplar için sosyal amaçlarla prim-salanan fayda ilikisi koparlmtr (5. madde kapsamndakiler). • Sosyal Güvenlik Destek Primi, “cezalandrma”, “zorlayarak vazgeçirme” arac haline getirilmi, Kurum için “sebepsiz zenginleme” yaratan bir kaynak haline dönümütür 5510 sayl Kanunla getirilen yeni sistemin, prim oranlarn yükselterek sosyal güvenlik sisteminin gelirlerini artrma imkan yoktur. Nitekim, tablo 1 deki veriler, ülkemizdeki prim oranlarnn üst snrda olduunu, ve daha fazla artrlmasnn mümkün olmadn ortaya koymaktadr. Eer mutlaka bir deiiklik olmas gerekirse prim oranlarnn düürülmesi gerekmektedir. Tablo verileri, FBMG bakmndan 6-11 bin dolar gelire sahip olan toplam 34 ülkeden 18 inde toplam prim oran % 20 civarnda iken yalnzca 2 ülkede % 40 n üzerindedir ve Türkiye bu grupta yer almaktadr. Bütün ülkeler bakmndan 172 ülkenin ancak 9 tanesi % 40’n üzerinde prim oran olan ülkeler içinde yer almaktadr. Tablo 1. Çeitli Ülkelerde Prim Oranlar (Toplam) FBMG ($) ÜLKELER 0 - 20 21- 30 31 - 40 41 + 0-5999 70 47 19 2 2 6000-10999 34 18 8 6 2 11000-15999 18 10 1 6 1 16000-20999 8 4 1 1 2 21000-30999 17 9 1 6 1 31000-40000 19 9 7 2 1 40000- 6 4 2 - - TOPLAM: 172 101 39 23 9 SSA, “Social Security Programs Throughouth the World:2008-2009”, USA 124 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Acaba, toplam prim oran deitirilmeden prim yükünün sigortal, iveren ve devlet arasndaki dalm deitirilebilir mi? Bu soruya verilecek cevap da olumsuz görünmektedir. verenlerin prim yükünün % 50-64 arasnda deitii dikkate alnnca bu orann yükseltilmesi mümkün görünmemektedir. Nitekim, 5510 sayl Kanunla getirilen düzenlemeler ile iverenlerin prim yükünün artrlmas deil, azaltlmasna yönelik olarak düzenlemeler getirilmi bu çerçevede uzun vadeli sigorta kollar ile genel salk sigortas primlerinin ¼ orannda devlet katks öngörülmütür. Ayn ekilde, istihdam da tevik amacyla iveren prim hissesinin 5 puanlk ksm devlet tarafndan ödenecektir. Prime esas kazançlar bakmndan yaplan düzenlemeleri ise ana esaslar ile aadaki balklar altnda toplamak mümkündür. Buna göre; • Sigortalnn bütün kazancndan prim alnmas temel ilke olarak benimsenmesine ramen, tespit, denetim ve uygulama güçlükleri dolaysyla prime esas kazançlarn belirlenmesinde farkl çalan gruplar için farkl yöntemler benimsenmitir. • Bugünkü ekli ile prime esas kazançlarn tespiti ile ilgili düzenlemeler, reformun norm ve standart birlii salama hedenden uzaktr. • 4/a kapsamndaki sigortallar için bütün ücret ve ücret d ödemeler, üst snr ama pahasna prime esas kazançlara dahil edilmi, baz istisnalar hariç sosyal yardmlar prime esas kazançlara dahil edilmitir. • Alt ve üst snr, önceki mevzuata göre belirlenmi, ancak 4/a’l sigortallarn tavan aan sosyal ödemeleri ile 4/c’li sigortallar için uzun vadeli sigorta kollar bakmndan tavan uygulamas kaldrlmtr. • Prime esas kazançlarla ilgili en olumsuz düzenlemeler 4/b kapsamndaki sigortallar için yaplm, alt ve üst snrlar arasnda kalmak artyla sigortalnn beyanna braklmtr. 125 Çalma Sorunlar • lk defa, çalan ancak düük gelirli olan sigortallar zorunlu sigortallk kapsam dnda braklmtr. • Prime esas kazançlar bakmndan en radikal deiiklikler 4/c kapsamndaki sigortallar için yaplm, sigortallarn bütün kazançlarndan prim alnmas öngörülmütür • Yaplan düzenlemeler çerçevesinde reformun, prime esas kazançlar bakmndan en fazla en fazla art bekledii kesim 4/c’li sigortallardr. Ancak, 4/c’li sigortallar bakmndan beklenen gelir artnn gerçeklememesinin en önemli sebebi, 5510 sayl Kanun hükümlerinin ilk defa 1.10.2008 tarihinden sonra sigortal olanlar için geçerli olacak olmasdr. • GSS için uygulanmas öngörülen gelir testinin hayata geçirilmesi potansiyel olarak gelir artrc bir etkiye sahip olmakla birlikte geçi süreci ertelenmitir. Yukarda belirtilen düzenlemeleri birlikte deerlendirmek gerekirse, 5510 sayl Kanunla getirilen prime esas kazançlarla ilgili düzenlemeler, 4/a’l sigortallar için ksa dönemde gelir art salamayacaktr. 4/b’li sigortallar için se gerçek bir gelir azalmas yaanacaktr. 4/c’li sigortallar için beklenen art ise ancak uzun dönemde gerçekleebilecektir. Tablo 2. Prime Esas Kazanç Aralklar Bakmndan % 20’lik Dilimlere Göre Sigortallarn Dalm (ubat 2010) SSA, “Social Security Programs Throughouth the World:2008-2009”, USA 126 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Nitekim, Tablo 2’deki veriler, prime esas kazançlar bakmndan geçen süre içinde bir deiiklik olmadn, sigortallarn % 85 inin prime esas kazançlarn en düük % 20’lik diliminden prim ödediini ortaya koymaktadr. Yine tablo verileri, 4/b’li sigortallarn tamamna yaknnn taban üzerinden prim ödediini ortaya koymaktadr. artc olan bir baka husus ise 4/c’li sigortallar bakmndan tavandan prim ödeyenlerin olmamasdr c) Prim Tahsilatn Artrma ve Kayt D Çalmay Önlemeye Yönelik Düzenlemeler 5510 sayl Kanunla, özellikle istihdam tevik edici düzenlemeler de devreye konularak prim tahsilat artrlmaya çallm, borcu olmayan 4/a’l sigortallarn iverenlerin primlerinin 5 puanlk ksmnn devlet tarafndan ödenmesi bu amaçla getirilmitir. Prim tahsilat ve kaytd çalmann önlenmesine yönelik tedbirler bakmndan gelinen nokta ile ilgili tespitler unlardr: • Alnan bütün tedbirlere ramen, prim tahsilatn artrmaya yönelik gelimeler, henüz beklenen sonucu vermemi görünmektedir. • 2009 yl aralk ay rakamlarna göre 4/a’l sigortallar için % 87; 4/b’li sigortallar için % 94 olan prim tahsilat oranlar, prim yaplandrmalar ve bu aya has ilave tahsilatlar dolaysyla gerçek oranlar olmaktan uzaktr. • Mays 2010 itibaryla Kurumun, 4/a kapsamndaki sigortallar için prim alaca 26.5 milyar TL, 4/b kapsamndaki sigortallar için ise 30.5 milyar TL olmak üzere toplam 56 milyar TL’dir. Bu miktar, 2010 yl Kurum bütçesinin % 47’sine, 2010 yl tahmini prim gelirlerinin % 93’üne denk gelmektedir. 127 Çalma Sorunlar • Prim borçlarnn yeniden yaplandrlmas sosyal güvenlik sisteminin hiç gündemden dümeyen konularndan birini oluturmaktadr, kasm 2010 tarihi itibaryla yeniden ve kapsaml bir yeniden yaplandrma program konuulmaktadr. • Kanunun yürürlük tarihinden önce 5763 sayl Kanunla getirilen “stihdam Tevik Uygulamalar” kapsamnda kadn, genç ve özürlü istihdam ile ilgili prim teviklerinin yansra 4/a kapsamndaki sigortallar çaltran iverenlerin prim borcunun olmamas artyla 5 puanlk iveren hissesinin devlet tarafndan ödenmesi önemli ve maliyet düürücü bir uygulama olmutur. • Reformun, kayt d çalmann önlenerek sigortal saysnn artrlmas hede ve gelir artrma hede, ekim 2008 ekonomik krizi ile akamete uramtr. • Ekim 2008-mart 2009 döneminde 4/a kapsamndaki sigortal says % 8 azalm, sigortal says ancak mart 2010 tarihinde eylül 2008 seviyesine gelmitir. Kanunun yürürlük tarihi balangç alnrsa Temmuz 2010 tarihi itibaryla sigortal saysndaki art % 6 civarndadr. • Kriz döneminde, 4/b’li sigortallarn says sürekli olarak dümü, düü % 8 e yaklamtr. Temmuz 2010 tarihi itibaryla toplam 4/b’li sigortal says hala ekim 2008 tarihindeki sigortal saysnn altndadr. • % 5 lik prim katksnn primlerini düzenli ödeyen 4/b’liler için uygulanmamas önemli bir eksiklik olmutur. • 4/c kapsamndaki sigortal says, art bir yana ekim 2009 tarihindeki sigortal saysnn yaklak % 2 altndadr. • Toplam sigortal says, ekim 2008-temmuz 2010 tarihleri arasnda yalnzca % 4 civarnda artmtr 128 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2 yllk bir süre sosyal güvenlik reformunun beklenen etkilerini ölçmek bakmndan yetersiz olmakla birlikte, geçen 22 aylk döneme ait veriler beklenen sonuçlarn alnamadn ortaya koymaktadr. 2001 yl krizinin 1999 ylnda 4447 sayl Kanunla getirilen tedbirleri akamete uratmasna benzer bir ekilde ekim 2008 tarihinde balayan kriz de 5510 sayl Kanunla alnmak istenen sonuçlar akamete uratm, en azndan u ana kadar beklenen sonuçlarn alnmasn engellemi görünmektedir. 4) REFORMUN GDERLER AZALTMAYA YÖNELK TEDBRLER VE ETKLER Sosyal güvenlik reformunun sistemin giderlerini azaltmaya yönelik etkileri, orta ve uzun dönemde etkisini gösterecek düzenlemelerdir. Bu çerçevede, 1999 ylnda 4447 sayl Kanunla yürürlüe konulan kademeli olarak emeklilik yann yükseltilmesi ile ilgili düzenleme aynen benimsenmi ilaveten 2037 ylndan itibaren emeklilik yann tekrar kadn ve erkekler için 65 e yükseltilmesi benimsenmitir. Benzer ekilde, aylk balama oranlarnn düürülmesi ve güncelleme katsays ile ilgili deiiklikler de aylk seviyelerinin azaltlmasna yol açacak, ancak bu sebepten kaynaklanacak gider azallar da uzun dönemde gerçekleebilecektir. Beklentilerin aksine salk harcamalarndaki hzl art ve özellikle ekonomik kriz dolaysyla emekli saysndaki art geçen 2 yllk dönemde giderlerin azalmasna deil artna yol açm görünmektedir. Nitekim, toplam olarak yallk ayl balanan sigortal says, 2007 ylnda % 4.4; 2008 ylnda % 6; 2009 ylnda % 5.3 ve temmuz 2010 tarihi itibaryla % 7.7 artmtr. Kriz ve özelletirmeler sebebiyle artan emekli says giderleri azaltc tedbirleri etkisiz klmtr. Bu gelimelerin 129 Çalma Sorunlar sonucu olarak sosyal sigortalarn salk göstergesi olarak kabul edilen aktif/pasif sigortal oranndaki kötüleme devam etmi görünmektedir. Tablo 4. Yllara Göre Aktif/Pasif Sigortal Oran Yllar 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Aktif/pasif 2.04 oran 1.99 1.93 1.92 1.95 1.95 1.87 1.78 1.83 Aylklarn seviyesindeki düü, Kurum açklamalarndan da yansyan ekli ile küçük de olsa etkisini göstermeye balam ancak henüz sistemin gelir-gider dengesini etkileyecek boyutta deildir. Ancak uzun dönemde bu sebeple ortaya çkan gider art önemli miktarlara ulaabilecektir. Nitekim; • Yaplan hesaplamalara göre prim gün says artmasna ramen, 5510 sayl Kanuna göre balanan aylklar 4447 sayl Kanuna göre balanan aylklarn % 65 ine kadar düecektir. • Yeni sistemde 33 yl prim ödeyen kiinin ayl bile 4447 sayl Kanuna göre hesaplanan ayln ancak % 90’ kadar olacaktr. Düü % 8-35 arasnda deiecektir. • 506 sayl Kanunla bir karlatrma yapld zaman 5510 sayl Kanuna göre balanacak aylklar % 32 seviyesine kadar düebilecektir. • 2010 yl temmuz ay verilerine göre 4/a kapsamndaki sigortallar için en düük aylk 692 TL, en yüksek aylk ise 1191 TL’dir. 2009 yl mays ayna kadar yaynlanan Kurum aylk mali istatistiklerinde en yüksek aylk 2.136 TL’ye kadar yükselmiti. 130 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Genel salk sigortasna geçile ilgili süreçte u ana kadar yaananlar, giderleri artrc yönde olmutur. Salkta dönüüm projesinin gecikmesi ve sevk sisteminin uygulamaya konulamamas salk harcamalarn artrmtr. Salk harcamalarndaki art salk hizmetlerine ulamn kolaylamas ile ertelenmi-geciktirilmi salk hizmeti talebinin uyarlmas ile gerçeklemi görünmektedir. Bu faktörlere, her dönem yaanan suistimaller de eklenince harcamalardaki art kaçnlmaz olmutur. Prim gelirlerinin giderleri karlama oran ile ilgili aadaki tablo verileri bu olumsuz gelimeyi ortaya koymaktadr. Prim gelirlerinin giderleri karlama oran Yllar Devlet Katks Hariç Prim Gelirleri (milyar TL) Emekli Ayl Ödemeleri (%) Salk Ödemeleri (%) Toplam Ödeme (milyar TL) Prim Gelirlerinin Emekli Aylklarn ve Salk Ödemelerini Karlama Oran 2000 6.575 72 28 9.390 70,0% 2001 9.739 70 30 15.272 2002 14.821 69 31 24.316 63,8% 61,0% 2003 21.178 70 30 35.835 2004 27.423 70 30 43.810 2005 30.882 74 26 52.144 2006 41.619 72 28 62.742 2007 44.051 72 28 72.295 2008 54.546 70 30 84.482 2009 54.579 70 30 97.414 36.879 71 29 64.440 2010 59,1% 62,6% 59,2% 66,3% 60,9% 64,6% 56,0% 57,2% 42 Sosyal güvenlik reformu ile nansal göstergelerdeki iyileme beklentisi olan alanlardan birini de açklar dolaysyla sisteme yaplan bütçe transferleri oluturmaktadr. Tablo verileri geçen süre içinde bir iyileme olmadn, aksine art olduunu, 131 Çalma Sorunlar Reformun Mali Sonuçlar: DURUM Sosyal Güvenlik Kurumu Bütçe Transferleri Yllar Toplam bütçe Transferi (Bin TL) Yllk deiim (%) GSYH’ya Oran (%) 2001 5.523.000 71,2 2.30 2002 9.684.000 75.3 2.76 2003 15.883.617 64.0 3.49 2004 18.830.000 18.5 3.37 2005 23.322.000 23.9 3.59 2006 22.892.000 -1.8 3.02 2007 33.060.241 44.4 3.92 2008 35.016.403 5.9 3.69 2009 52.599.691 50,2 2010 (ocaktemmuz) 32.662 5,56 3.17 (5,43) 43 ortaya koymaktadr. Nitekim, 2010 yl itibaryla 7 aylk verilerden yaplan tahminler yl sonu itibaryla bu orann yine % 5.5 civarnda gerçekleeceini göstermektedir. Son Söz Olarak 5510 Sayl Kanunun yürürlüe girmesinden itibaren geçen 2 yllk süre, 5510 sayl Kanunla getirilen tedbirlerin olumlu etkilerini tespit bakmndan yeterli bir süre olmamakla beraber, nansmanla ilgili göstergelerde olumlu yönde saylabilecek gelimelerin ilk iaretleri de alnamamtr. Kanunun yürürlük tarihinde yaanan ekonomik kriz reformun en büyük anszln oluturmu, 1999 Marmara depremi ve 2001 ekonomik krizlerinin 4447 sayl Kanunla getirilen düzenlemeleri akamate uratmas gibi, ekim 2008 krizi de reformdan beklenen olumlu sonuçlarn alnmasn engellemi görünmektedir. Bugün gelinen noktada, ilk defa alnacak 132 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tedbirler deil, daha önce dile getirilen tedbirlerin daha etkin olarak uygulanmasn öngörülmektedir. Nitekim, SGK’nun, 2010-2014 dönemi stratejik plannda gelir/gider dengesini salamak için reform balangç gerekçelerinde belirtilen tedbirleri daha etkin ekilde hayata geçirilmesinin planland dikkat çekmektedir. Bu çerçevede, gelir-gider dengesini salamaya yönelik tedbirler; • Kayt d istihdam azaltmak • Prim ve prime ilikin tüm alacaklarn tahsilat orann artrmak • Salk harcamalarn, salk hizmetlerine eriimi kstlamadan, etkin ve verimli hale getirmek • Kaynaklarn etkin ve verimli kullanmn salamak • Yersiz ödeme yaplmasn önlemek eklinde sralanan 5 ana hedefte toplanmtr. Krizin etkilerinin azalmasna bal sigortal saysndaki art ve kaytd istihdam önlemeye yönelik tedbirlerin etkinliinin artna bal olarak toplam sigortal saysndaki art sistemin iyileme göstergelerini oluturacaktr. 133 Çalma Sorunlar 2008 EKONOMK KRZ SÜRECNDE TÜRKYE’DE KISA ÇALIMA ve KISA ÇALIMA ÖDENE UYGULAMASI Doç. Dr. Adnan Mahiroullar* Yrd. Doç. Dr. Halis Bael** GR Amerika Birleik Devletleri’nde düük gelirli vatandalara verilen konut kredilerinin büyük ölçüde geri dönmemesiyle 2008’in son aylarnda ABD’de balayan nans krizi, içinde bulunduumuz küreselleme sürecinin “Ulusal ekonomilerin giderek bir birine baml hale gelmesi” balamnda sadece bu ülkeyle snrl kalmam; küresel boyut kazanarak pek çok gelimi ve gelimekte olan ülke ekonomilerini de olumsuz etkilemitir. Bankaclk sektöründe balayan kriz, reel sektörü de etkileyerek istihdamda daralmalara, keza isizlik oranlarnda artlara neden olmutur. 2008 Ekonomik Krizi’nin çknda etkili olan nans yönü, Türkiye’yi önemli ölçüde etkilememi; banka batlarna neden olmakszn yetkililerin de ifadesiyle “teet” geçmitir. Ne var ki, 2008 Krizi’nin ksmen de olsa nans sektöründeki yansmalar, bu sektörle ilikili reel sektörü etkilemi; baz rmalarn kapanmalarna, istihdam hacminde daralmalara, keza isizlik orannn 2009 yl içinde % 4 gibi küçümsenmeyecek bir oranda artmasna sebep olmutur. Dolaysyla, 2008 Küresel Ekonomik Krizi, bir yllk bir süreçte de olsa Türkiye’de istihdam ve isizlik üzerinde olumsuz etki yapmtr. * ** 134 Cumhuriyet Üniversitesi Öretim Üyesi. Cumhuriyet Üniversitesi Öretim Üyesi. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Teblide, i hukukumuzda 2003 ylndan itibaren esnek çalma türü olarak yer alan “ksa çalma” ve “ksa çalma ödenei” uygulamasnn yasal dayana, yararlanma koullar ve 2008 Ekonomik Krizi’nin 2009 ve 2010’un ilk yarsnda Türkiye’de istihdam ve isizlik üzerindeki etkileri ele alnacaktr. A- Türk Hukuku’nda Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödenei 1- Ksa Çalma Yasa koyucu, 32 yl yürürlükte kalan 1475 sayl Kanunu’nun yerine, yeni bir Kanunu hazrlarken, kukusuz 2000’li yllarn çalma ve ekonomik hayatnda ortaya çkan deiim / dönüümleri de göz önüne alarak 2003’te yürürlüe giren 4857 Sayl Kanunu’nu hazrlamtr. Yeni Kanunu’nda bir dizi deiiklie gidilmi; Kanun’daki deiikliklerden biri olan “ksa çalma” kavram, ksmi süreli çalma, çar üzerine çalma, younlatrlm i haftas, tela çalmas, ödünç i ilikisi gibi atipik / esnek çalma biçimlerinden biri olarak yer almtr. Yasa koyucu, 4857 sayl Kanunu’nun genel gerekçesinde, Türk Hukuku’na esnek çalmann getirilmesini “Küresel rekabetin esneklemeyi zorunlu kld” düüncesine dayandrmtr. Dolaysyla, çalma hayatnda esneklik olgusu, küresellemenin neden olduu uluslararas acmasz rekabetle ilikilendirilerek öz sermayesi yetersiz, üretim teknolojilerini yenileyemeyen rmalarn güç durumda kalaca öngörüsüyle hem iverenler, hem de içilerin yararna bir uygulama eklinde düünülmütür. 135 Çalma Sorunlar 1980 sonras, bata gelimi ülkelerde olmak üzere, giderek artan isizlik oranlar karsnda yöneticiler, isizlikle mücadelede mevcut pasif ve aktif istihdam politikalarn gözden geçirerek haftalk çalma saatlerinin ksaltlmas, geleneksel çalma kurallarn esnekletirip deregülasyona gidilmesi gibi ilave önlemler almlardr. Nitekim, Avrupa Birlii’ne tam üyelik sürecinde, Türk yasa koyucu da, isizlikle mücadelede AB genelinde oluturulan Avrupa stihdam Stratejisi dorultusunda çalma hayatyla ilgili düzenlemelere gitmi; istihdam, isizlik ve rekabet artrc önlem olarak “gücü piyasasnda iç ve d esnekliin salanmas 1 n gerekli görmütür. Ksa çalma, 4857 sayl Kanunu’nda “in Düzenlenmesi” balkl dördüncü bölümde 65. maddede yer almtr. Ancak, 65. madde, 15/5/2008 Tarihli “5763 sayl Kanunu ve Baz Kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun”un 37. maddesiyle mülga edilmi; maddenin Kanunu’ndaki içerii korunarak 4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’na ek madde olarak2 ilave edilmitir. 5763 sayl Kanun’un, ksa çalma ve ksa çalma ödeneini düzenleyen madde deiikliinin gerekçesinde; maddenin eski halinde ksa çalma ödeneinden sadece 4857 sayl Kanunu’na tabii içi ve iverenler yararlanmaktayken, 15 Mays 2008 deiikliiyle kapsam geniletilerek Deniz ve Basn Kanunlarna tabi olarak çalanlardan 4447 sayl 1 2 136 1993’te Avrupa Birlii Komisyonu Bakan Jaques Delors’un nezaretinde hazrlanan “Beyaz Kitap”ta istihdam, isizlik ve rekabet artrc önlem olarak “gücü piyasasnda iç ve d esnekliin salanmas” gerekli görülmütür. Bkz. ktisadi Kalknma Vakf Dergisi, S. 118, Mart-Nisan 1994, stanbul, s. 22. Nuri ÇELK, Hukuku Dersleri, Yenilenmi 21. Bask, Beta, stanbul, 2008, s. 330. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi sizlik Sigortas Kanunu kapsamna girenlerin de bu haktan yararlanmalar3 salanmtr. “Ksa çalma ve ksa çalma ödenei” EK MADDE 2 – “Bu Kanuna göre sigortal saylan kiileri hizmet akdine tabi olarak çaltran iveren; genel ekonomik kriz veya zorlayc sebeplerle iyerindeki haftalk çalma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltmas veya iyerinde faaliyeti tamamen veya ksmen geçici olarak durdurmas halinde, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye Kurumuna, varsa toplu i sözlemesi taraf sendikaya bir yaz ile bildirir. Talebin uygunluunun belirlenmesine ilikin usul ve esaslar Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanlnca çkarlacak yönetmelikle belirlenir.” Madde’nin birinci fkrasnda görüldüü üzere, yasa koyucu, ksa çalmann ortaya çkmasn, “ekonomik kriz” ve “zorlayc sebep”in varl gibi iki unsura balam; usul ve esaslarn yönetmelikle belirleneceini hüküm altna almtr. Ksa çalmann ortaya çkmas için birinci unsur: - Ülke Ekonomisini Etkileyen Genel Bir Ekonomik Krizin Olmas Ksa çalmann ortaya çkabilmesi için ülke ekonomisinin tamamn etkileyen bir krizin varl ve krizin gelecekte de olumsuz etkilerinin süreceine dair ilgili kamu kurumunun görü bildirmesi gerekir. Nitekim, “Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödeneine likin Yönetmelik”te, ekonomik kriz, “Ulusal ve uluslar aras ekonomide ortaya çkan olaylarn ülke ekonomisini, dolaysyla iyerlerini ciddi anlamda etkileyip sarsmas” (m.3/b) eklinde tanmlanm; ayn yönetmelikte genel ekonomik krizin varlna Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanlnn açklk getirecei ifade edilmitir. 3 5763 sayl Kanun,tbmm gov.tr 23. dönem, 101, s. 224. 137 Çalma Sorunlar kinci unsur: in Ksmen veya Tamamen Durmasna Neden Olacak Zorlayc Sebeplerin Bulunmas Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödeneine likin Yönetmeliin 3. maddesinin (f) bendinde; “verenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen dsal etkenlerden ileri gelen, iyerinde geçici olarak çalma saatlerinin azaltlmas ya da faaliyetin ksmen ya da tamamen durdurulmas ile sonuçlanan deprem, yangn, su baskn, salgn hastalk ve seferberlik gibi” nedenler zorlayc sebep olarak ifade edilmitir. Zorlayc sebebin, genel ekonomik krizden ayrlmas, ülke genelini kapsamamas, keza yangn, su baskn, deprem gibi dsal nedene bal olarak cora alan snr bulunur.4 Dolaysyla ksa çalma için söz konusu zorlayc sebep, iverenin iradesi dnda ortaya çkabilen olaylardr. Nitekim, “Ksa çalma ve ksa çalma ödenei”nin yer ald 4857 sayl Kanunu’nun madde gerekçeleri ksmnda “zorlayc sebep” ve “ekonomik kriz” kavramlarna açklk getirilmi; “Ekonomik ya da yönetsel veya organizasyona bal olarak o iyerinin kendisinden kaynaklanan bir krize girmesi yahut pazara bal olarak sektörel bir kriz o iyerinde ksa çalma yaplmasn hakl gösterecek nedenlerden deildir.” (m. 65) denilmitir. Ayn dorultuda, ilgili Yönetmeliin “Talebin deerlendirilmesi” balkl 5. maddesinin üçüncü bendinde de “Nakit darl, ödeme güçlüü, pazar daralmas ve stok art gibi iletmeyle ilgili öznel sebepler” talebin kabul edilmeyecei hüküm altna alnmtr. 4 138 Tevk BAYHAN, Ksa Çalma Rehberi, Yaklam Yaynclk, Ankara, 2010, s. 21. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2- Ksa Çalma Ödenei Ksa çalma ödeneiyle ilgili gerek ve yeter artlar, keza ödenein süresi ve miktar 15/5/2008 tarihinde yaplan deiiklik sonras 4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’nun ek- 2. maddesinin 2, 3 ve 4. fkralarnda yer almtr: “Yukarda belirtilen nedenlerle iyerinde geçici olarak en az dört hafta iin durmas veya ksa çalma hallerinde içilere çaltrlmadklar süre için isizlik sigortasndan ksa çalma ödenei ödenir. Ksa çalma süresi, zorlayc sebebin devam süresini ve herhalde üç ay aamaz. çinin ksa çalma ödeneine hak kazanabilmesi için, çalma süreleri ve isizlik sigortas primi ödeme gün says bakmndan isizlik ödeneine hak kazanma artlarn yerine getirmesi gerekir. Günlük ksa çalma ödeneinin miktar, isizlik ödenei miktar kadardr. Ksa çalma ödeneinden yararlananlara ait sigorta primlerinin aktarlmas ve salk hizmetlerinin sunulmasna ilikin ilemler 506 sayl Kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde yürütülür. Ksa çalma ödenei olarak yaplan ödemeler balangçta belirlenen isizlik ödenei süresinden düülür. Zorlayc sebeplerle iyerinde faaliyetin tamamen veya ksmen geçici olarak durmas halinde, ksa çalma ödenei ödemeleri 4857 sayl Kanunun 24 üncü maddesinin (III) numaral bendinde ve ayn Kanunun 40 nc maddesinde öngörülen bir haftalk süreden sonra balar.” Ksa çalma ödeneinden yararlanma koullar: Yararlanma koullar, gerek yukardaki madde metninde, gerekse Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödeneine likin Yönetmelikte yer almtr: -Faaliyetlerini ksmen veya ksmen durduran iverenin talebinin Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl’nca uygun bulunmas (KÇY, m. 6 / a-), 139 Çalma Sorunlar - Ekonomik kriz ve zorlayc sebeplerle iyerindeki haftalk çalma sürelerinin üçte bir orannda azaltlmas veya faaliyetin ksmen veya tamamen durmasna neden olan sebeplerin en az dört hafta sürmü olmas, -Bavuruda bulunan iverene bal olarak çalan içilerin 4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’nun 50. maddesine göre çalma süresi ve isizlik sigortas primi ödeme günü açsndan isizlik sigortasndan yararlanmaya hak kazanm olmas (KÇY, m. 9 / b), -çinin ksa çalma ödenei bildirgesiyle birlikte iyerinin bal bulunduu yerdeki Kurum birimine müracaat edilmesi. Ksa çalma ödeneinin miktar: Ksa çalma ödeneinin miktar isizlik sigortas ödemesine esas olan miktar kadardr.5 Ancak, 28.02.2008 tarih ve 27155 sayl Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe giren 5838 sayl Kanun’la yaplan deiiklikle ödenek miktar 2008 ve 2009 yllarna münhasr olmak üzere % 50 orannda artrlmtr. Zorlayc sebeplerle iyerinde faaliyetin tamamen veya ksmen geçici olarak durmas halinde isizlik ödenei ödemeleri 4857 sayl Kanunu’nun 24. maddesinin III. bendinde ve 40. maddesinde öngörülen bir haftalk süreden sonra balar. Ksa çalma ödeneinden yararlanma süresi: 28.02.2008 tarihinde 5838 sayl Kanun’la yaplan deiiklie kadar, ödenekten yararlanma süresi 3 ay idi. Ancak söz konusu 5838 sayl Kanun’la yaplan deiiklikle 3 aylk süre 2008 ve 2009 yllarna münhasr olarak 6 aya çkarlmtr. Ayrca, 02.07. 2009 5 140 4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’nun 50. maddesinde bir günlük isizlik ödenei, son dört aylk prime esas kazançlarn günlük ortalamasnn brüt % 40’dr. Bu miktar, 16 yandan büyükler için belirlenen asgari ücretin % 80’ninden fazla olamaz. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tarih ve 27276 sayl Resmi Gazete’de yaymlanan 2009 / 15129 sayl Bakanlar Kurulu kararyla 6 ay daha6 uzatlmtr. Ksa Çalma Ödeneinin Finansman: Ksa çalma ödeneinin nansman sizlik Sigortas Fonu’ndan karlanr. a) 2008 Ekonomik Krizi Döneminde Ksa Çalma Ödenei Uygulamalar Tablo 1. Ksa Çalma Ödeneinden Yararlanan Kii Says Dönemler Yararlanan kii says Kasm 2008 6.451 Aralk 2008 19.912 Ocak 2009 26.152 ubat 2009 33.347 Mart 2009 43.824 Nisan 2009 13.208 Mays 2009 8.453 Haziran 2009 7.213 Temmuz 2009 25.217 Austos 2009 19.926 Toplam 214.703 Kaynak: Türkiye Kurumu, 2009-2010 Verileri ve 2009 Yl Kur Faaliyet Raporu. Tablo 1’de görüldüü üzere, ödenekten en fazla yararlanlan aylar; ocak, ubat mart aylardr. 6 Türkiye Kurumu, 2009 Faaliyet Raporu, Ankara, 2010, s. 52. 141 Çalma Sorunlar Tablo 2. llere Göre Ksa Çalma Ödemesi Yaplan Kii Says ller Bursa stanbul Kocaeli zmir Ankara Tekirda Denizli Eskiehir Dier Toplam Yararlanan Kii Says 37.619 32.215 19.725 15.920 12.776 12.265 8.167 7.324 68.692 214.703 Oran (%) 17.5 15.0 9.2 7.4 6.0 5.7 3.8 3.4 32.0 Kaynak: Türkiye Kurumu 2009-2010 Verileri Tablo 2’deki verilerden, hem tekstil, hem de otomobil sanayinde önemli yeri olan bata Bursa, stanbul, Kocaeli, zmir gibi illerin ksa çalma ödeneinden en fazla yararlanan iller olduu görülmektedir. Tablo 3. Ekonomik Faaliyet Kollarna Göre Ksa Çalma Ödenei Alan Kii Says Ekonomik Faaliyet Kolu Tekstil ürünleri Ulam araçlar imalat Makine teçhizat imalat Metal ürünleri imalat Mücevher, oyuncak Elektrik ve optik donanm Dier Toplam Yararlanan Kii Says 56.198 50.365 22.124 21.491 12.603 8.031 11.497 214.703 Kaynak: Türkiye Kurumu 2009-2010 Verileri 142 Oran (%) 26.2 23.5 10.3 10.0 5.9 3.7 20..4 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 3, Türkiye’de ihracatnn yüksek olduu tekstil ve metale dayal mamul madde imalat sektörlerinde ksa çalma ödenei uygulamasnn daha fazla olduunu göstermektedir. b) 2008 Ekonomik Krizi Sürecinin stihdam ve sizlik Üzerine Etkisi 2008 ekonomik krizi, nans piyasasndaki daralmalar balamnda yaanan ekonomik durgunluk, dolaysyla talepteki düüle birlikte reel sektörü de etkilemitir. Söz konusu ekonomik daralmaya bal olarak, baz reel sektör kurulular içi çkarma yoluna gitmi; bu nedenle 2008 krizi istihdam üzerinde olumsuz yönde etkili olmutur. Nitekim, 2008 yl balarnda % 11 olan isizlik oran 2009 ‘da % 15.8’e yükselmi; tensikatlar nedeniyle istihdamda yaklak 250.000 daralma yaanm; 2008’de % 40.3 olan istihdam oran 2009’da % 39.2’ye gerilemitir. Tablo 4. 2008-2009 Yllar Emek Piyasas Göstergeleri 2008 stihdam 20.389.000 stihdam oran siz says 2009 20.148.000 fark 241.000 % 40.3 % 39.2 % 1.1 2.532.000 3.776.000 1.244.000 % 11 % 15.8 % 4.8 sizlik oran Kaynak: 2008-2009 TÜK Verileri Tablo 4’te görüldüü üzere, hukukumuzda ksa çalma ve ksa çalma ödenei uygulamasyla 2008 Kasm, Aralk ve 2009 yl içinde toplam 214.703 kii i sözlemeleri sona erdirilmedii için istihdamda gözükmü, dolaysyla isiz 143 Çalma Sorunlar saysna söz konusu miktar kadar isiz eklenmemitir. Ksa çalma ödenei uygulamasnn yaplmad farz edildiinde, istihdam orannda azalma, keza isizlik orannda art yaanacakt. SONUÇ Ksa çalma ve ksa çalma ödenei uygulamas, hem de içi, hem iveren, hem de ülke ekonomisi açsndan yararlar olan bir uygulama olmutur. Ksa çalma ödeneiyle, içi, iten çkarlmad için, geçimini salayacak az da olsa bir gelir güvencesi elde edecek; ayn ekilde hem iveren, hem de içi, ksa çalma ödenei uygulamasyla zor günlerde Devletin yanlarnda olduunu hissedecektir. Dier taraftan, içi iten çkarlmann ve yeni bir i aramann psikolojik skntlarn yaamayacaktr. veren, ksa çalma ödenei uygulamasyla tensikata gitmeyerek iletmeyle bütünlemi, nitelikli yetimi elemann kaybedip yeni personel arama maliyetine katlanmayacaktr. Ayrca, iveren, iletmenin ekonomik skntda olduu bir dönemde tensikata gitme durumunda ortaya çkacak ödenmeyen yllk izin ücreti, ihbar ve kdem tazminatlarn ödeme zorunluluunda kalmayacaktr. Ksa çalma ödenei istihdam açsndan deerlendirildiinde, ekonomik krizin etkilerinin en youn yaand 2009 içinde yaklak 200.000 kiinin isizler ordusuna katlmas engellenmi; dolaysyla istihdam 200.000 miktarnda azalmamtr. 144 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi KIDEM TAZMNATI FONU DÜZENLEME ÇALIMALARI Prof. Dr. Nizamettin AKTAY7 Gazi Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölüm Bakan Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öretim Üyesi Çalma hayat sürekli olarak çalandan bir eyler alan, emeinin kullanlmas sonucu onu yalandran, yalln tabi neticesi olarak güçsüzletiren ve nihayetinde çalamaz hale gelmesine yol açan ziki sebeplerdendir. Hayatn tabi ak içersinde kaçnlmaz olan bu gelime her halükarda bir risk olarak deerlendirilmelidir. Modern sosyal hayat artk riskleri tanmlamakta, risklere uygun koruma tedbirleri ve risklerin zararl sonuçlarn asgariye indirme amaçl tedbirler getirmektedir. Kdem tazminat aada teferruatl bir biçimde ifade edilecei üzere, bal bana bir tazminat olmamakla birlikte, çalrken ortaya çkan yalanma riski, iini kaybetme riski, iyerine sadakatle bal çalma halleri sonucu ödenen bir paradr. Bu sebepler ve çalmann sonucunda ödenen bir toplu para olan kdem tazminat ödenememe riskine kar baz tedbirlerle korunmaya çallmaktadr. Ancak korunma tedbirleri getirilirken, hakkn 7 Bu çalma daha dar olarak Türk Metal Sendikasnn yayn Organ olan Türk Metal Dergisinin Mays 2010 130.saysnda “Kdem Tazminat Fonu Üzerine Bir Deneme” ad altnda yaynlanmtr. 145 Çalma Sorunlar özüne dokunulmas niyetleri de telaffuz edilmektedir. Bu yaznn amac, kdem tazminatn ve Fon çalmalarn irdelemektir. Kdem tazminat kurumu 1936 tarih ve 3008 sayl Kanunu ile çalma hayatmza girdiinden beri sürekli çatma ve tartma konusu olmutur. Kdem tazminatnn hukuki muhtevas, hak kazanlma artlar, uluslar aras hukuk esas alnarak yaplan mukayeseler ve dier unsurlar kdem tazminatnn tartma zemininin dnda kalmasn engellemitir. Hele hele iverenlerin sürekli olarak kdem tazminatnn getirdii mali külfeti gündem konusu yapmalar ve kaldrlmas ile ilgili görü beyan etmeleri, siyasal iktidar sahiplerinin de net bir biçimde bu istee ne kar gelmeleri, ne de evet demeleri söz konusu olmas dolaysyla kdem tazminat tartma alan dna çkamamtr. Siyasal iktidarlarn genelde istihdamn artrlmas amaçl olarak bavuruda bulunduklar söylemlerde ilk sözler iveren maliyetlerinin azaltlmas balamnda kdem tazminat hakknn daraltlmas, hatta ortadan kaldrlmas telaffuzlar olmaktadr. verenlerin de içilik maliyetleri içersinde kdem tazminatn sürekli olarak ön planda tutmalar ve dillendirmeleri kdem tazminatnn çalma hayatnn temel maddesi olarak kalmasna sebep olmaktadr. Bilindii gibi 1936 ylndan beri gündemi megul eden kdem tazminat 3008 sayl Kanunundan sonra srasyla 931 ve 1475 ve sayl Kanunlarnda da yer almtr. Son yaplan 4857 sayl Kanunu ise kdem tazminatna madde olarak yer vermemi, eski 1475 sayl Kanununu top yekun kaldrrken sadece kdem tazminat ile ilgili 14. maddenin geçerliliini muhafaza edeceine ilikin 120. Madde getirilmitir. Maddeye göre “25.8.1971 tarihli ve 1475 say- 146 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi l Kanununun 14. Maddesi hariç dier maddeleri yürürlükten kaldrlmtr”. Bu haliyle kdem tazminat 1971 ylndaki kabul edildii ekliyle varln muhafaza etmektedir. Ancak 4857 sayl Kanununun geçici 6. Maddesi fon kurulmas ile ilgili bir düzenleme yapmtr. Buna göre de “Kdem tazminat için bir kdem tazminat fonu kurulur. Kdem tazminat fonuna ilikin Kanunun yürürlüe girecei tarihe kadar içilerin kdemleri için 1475 sayl Kanununun 14. Maddesi hükümlerine göre kdem tazminat haklar sakldr.” Görüldüü gibi kdem tazminat kurumu mevcudiyetini devam ettirmekle birlikte kanun koyucu, kendinden sonraki kanun koyuculara yeni bir kanuni düzenleme yaparak kdem tazminatna ilikin bir fon düzenlemesi getirilmesini tavsiye etmektedir. Ancak bu sadece 4857 sayl Kanunun getirdii bir tavsiye olmayp 1475 sayl Kanununun 14.maddesinin son iki fkras da kdem tazminat fonu kurulmasna yönelik bir düzenleme ihtiva etmektedir. Buna göre de “veren sorumluluu altnda ve sadece yallk, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydyla Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya % 50 hisseden fazlas devlete ait bir bankada veya bir kurumda iveren tarafndan kdem tazminat ile ilgili bir fon tesis edilir. Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir.” (Md.14/XVII-XVIII) Burada da görülecei üzere kanun koyucunun uzun zamandan beri maksad kdem tazminatn bir fon marifeti ile düzenlemek ve kdem tazminatnn ödenememe hallerinin –risklerinin- en azndan fon marifetiyle engellenmesini salamaya çalmaktr. Bu iyi niyetli bir tutum olarak takdire ayan bir düüncedir. Ancak geçmi dönemlerde siyasal iktidarlarn fon ad altnda oluturduklar 147 Çalma Sorunlar baz düzenlemeler ve uygulamalar hem içi tarafn, hem de iveren tarafn son derece rahatsz etmektedir. Geçmi dönemde oluturulan fonlarn büyük ksm siyasal iktidarlar tarafndan bazen key, bazen de fonun amac dnda kullanld için kdem tazminatnn da bir fona balanmas söz konusu edildiinde bu kötü örnekler düünülerek hep kar çklmtr. Bunda da sosyal taraarn kesinlikle hakllklar vardr. Bir örnek vermek gerekirse; isizlik sigortas 25.8.1999 gün ve 4447 sayl Kanun ile kurulmu olup içi, iveren ve devletin katklar olan prim esasna dayal bir biçimde fon oluturulmutur. Bu fonda da yllar içersinde çok önemli miktarlarda primler toplanm, paralar birikmitir. Bu makalenin yazld sralarda Fonda biriken parann miktar 43 milyar Türk Lirasn amtr. Bu çok önemli bir miktar olup herkesin, özellikle de siyasal iktidarn itihasn kabartmaktadr. Nihayetinde 2009 ylnda hükümet bir Kanun ile sizlik Sigortas Fonunda biriken paralarn bir ksmnn Güneydou Anadolu Projesinde kullanlmasnn yolunu açmtr. Hatta yaklak 3 milyar TL.nin bu Kanun ile kullanld kaytlardan anlalmtr. te geçmi hükümet dönemlerindeki uygulamalarn son hükümetler döneminde de uygulanma ihtimalini düünen içi ve iveren kurulular bu son uygulamay da gördükten sonra kdem tazminat fonu kurulmas konusunda ciddi endieler tamaktadrlar. Kdem tazminatn birinci olarak yukardaki endieler ve gelimeler çerçevesinde inceledikten sonra, kdem tazminatnn hukuki nitelii üzerindeki görüler ve TÜRK- in yaklam üzerinde durmak gerekmektedir. 148 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Kdem tazminatnn hukuki nitelii hakknda çok farkl görüler bulunmaktadr. çinde tazminat ifadesinin geçmesine ramen bir tazminat olmayp, içinin iyerine ball karl ödenen bir ödeme olduu görüü öne sürüldüü gibi, isizlik sigortasnn olmad dönemlerde kdem tazminatnn isizlik sigortasnn fonksiyonunu yerine getirdii ifade edilmitir. Bazlar ise kdem tazminatnn “i sözlemesinden doan, kendine özgü bir müessese olduu” görüünü savunmulardr. Baz yazarlar kdem tazminatnn kanunda belirtilen belirli koullarn gerçeklemesi halinde içinin talep edebilecei bir ödeme olduunu kabul etmilerdir. Bazlarna göre kdem tazminat kendine özgü bir ödeme iken yine bazlarna göre kdem tazminat içinin iyerine ball göz önünde tutularak, çalt yllara göre, iveren tarafndan içiye kanuni artlar varsa ödenmesi gereken, bir iten çk ya da ayrl tazminatdr. (Aktay, Nizamettin-Arc,Kadir-, Senyen-Kaplan, E.Tuncay, Hukuku, Geniletilmi 3. Bask, Ankara, 2009 s.227) Bazlarnca bota kalma tazminat ya da içi ikramiyesi olarak da adlandrlan(Günay,lhan Cevdet, ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 2004, s.165,) kdem tazminat Yargtay’n bir kararyla da (Yarg..B.K. T.15.05.1957, E.1957/13, K.1957/10)“..kdem tazminat içinin iine ve iyerine ballnn bir karldr” eklinde deerlendirilmitir (Güven, Ercan-Aydn, Ufuk, Bireysel Hukuku, Eskiehir, 2007, s.188 dn.518) TÜRK- ise kurulduu günden beri kdem tazminatn “..ücretin ödenmesi sonraya braklm bir parças..” olarak görmütür. Hatta buna ilikin olarak 7-14 Mart 1966 tarihleri arasnda Ankara da yaplan TÜRK-’in 6.Olaan Genel Kurulunda kdem tazminat u ekilde tanmlanm- 149 Çalma Sorunlar tr; “çinin yllarca birikmi emeinin karl ve onun ücreti içinde yer alan ücret mahiyetinde bir gelirdir”. Bundan baka 15-22 Nisan 1968 tarihleri arasnda yine Ankara da yaplan 7. Olaan genel kurulda TÜRK-’in çalma hayatna damgasn vuran 24 ilkesinden 23 ü kabul edilmi, 24. ilke ise 11-16 Mays 1970 tarihinde Erzurum da yaplan 8.Olaan Genel Kurulda kabul edilmitir. 24. lke ise kdem tazminat ilkesi olmutur (8 numaral ilke olarak kabul edilmitir). Buna göre; “Mümkün olduu kadar, bütün içilerin Kanunu kapsamna alnmalar; kdem tazminat aynen korunmak ve iverenlerce ödenmee devam edilmek artyla, isiz kalacak içiler için sizlik Sigortas kurulmas ve bu hususlarn süratle gerçekletirilmesi TÜRK- çe salanacaktr” (Tuncel, Erhan, Kdem Tazminat, TÜRK- Yayn, 2007, s.7) Kdem tazminat kurumunun özellikle son zamanlarda –bilhassa 4447 sayl sizlik sigortas Kanununun yürürlüe girmesinden sonra- tekrar tartma konusu yaplmasnn bir sebebi de isizlik sigortasnn uygulanmaya balanmasna ramen –isizlik sigortas fonksiyonu gören- kdem tazminatnn kaldrlmam olduu düüncesidir. Bilindii gibi 931 sayl Kanununun 14. Maddesiyle kdem tazminat kabul edildiinde madde gerekçesinde kdem tazminat ile isizlik sigortas arasnda bir ba kurulmutu. lgili madde gerekçesine göre; “Yürürlükteki Kanununun 13.maddesindeki kdem tazminatna ilikin hükümler müktesep haklarn korunmas bakmndan esas itibariyle aynen braklmtr. Ancak bu tasarnn hazrlanmas srasnda kdem tazminat müessesesinin i hayatna ilikin sakncalar yönünden yapan çeitli itirazlar göz önünde tutulmakla beraber, bu hakkn kaldrlmasnn 150 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kazanlm haklar bakmndan sakncalar düünülerek ve henüz isizlik sigortasnn da kurulmad göz önünde tutularak bu konunun sözü geçen sigortann kuruluu srasnda tekrar ele alnmas uygun görülmütür”. Bu gerekçe vesilesi ile iveren kesimi 4447 sayl Kanun yürürlüe girdiinden beri kdem tazminatnn Kanunundan çkarlmas gerektiini savunmaktadr. Madde gerekçesindeki ifade esas alndnda da bu savunmann yerinde olduu düünülebilir. Ancak yukarda da belirtildii gibi içi kesimi kdem tazminatnn kaldrlmasna her zaman kar çkm olup, böyle bir teebbüsün genel grev konusu olabileceini de belirtmilerdir. veren kesiminin, “kdem tazminat kabul edildii zaman isizlik sigortas yoktu, imdi ise hem kdem tazminat hem de isizlik sigortas bir arada mevcuttur. Dolays ile isizlik sigortas kabul edilip uygulandna göre artk kdem tazminatna gerek yoktur. Kdem tazminatnn ‘isizlik sigortas fonksiyonu’ 4447 sayl Kanunla isizlik sigortasnca karlanmaktadr. Artk kdem tazminat ya kaldrlmal ya da kapsam daraltlmaldr.” görüleri söz konusudur. Her ne kadar 931 sayl Kanunu yürürlüe girdii 13.08.1967 tarihinden 3 yl sonra Anayasa Mahkemesince 12.11.1970 tarihinde ekil yönünden iptal edilmise de kdem tazminatna ilikin madde iki deiiklik dnda aynen kabul edilerek 1475 sayl Kanununda yerini almtr (Tuncel, Erhan,s.16) Nihayetinde kdem tazminat mevcut haliyle i hukukumuzda önemli bir yerleik kurum olarak durmaktadr. 4857 sayl Kanununun kanun koyucuya geçici 6.madde ile yükledii mükelleyet de yerinde durmaktadr. Buna göre kanun koyucunun bir kdem tazminat fonu olutur- 151 Çalma Sorunlar mas beklenmektedir. Ancak 931 sayl Kanun döneminden beri var olan fon oluturulmas istei yukarda belirttiimiz nedenlerle bir türlü hayatiyete geçirilememektedir. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde kapanan, maddi skntya düen iyerleri ve iletmelerde çalan ve i sözlemeleri kdem tazminatlarn hak edecek ekilde sona erenlerin maduriyetlerinin önlenmesi için kdem tazminat fonu oluturulmas kanaatimizce de yerinde ve faydal olacaktr. Ancak kdem tazminat fonu oluturmaya yönelik her çalmann balangcnda kdem tazminat hakknn kstlanmas, hakkn kapsamnn daraltlmas, hatta tamamen ortadan kaldrlmas sözleri ortada dolanmaya balamaktadr. Çeitli iktisadi kayg ve iddialarla kdem tazminat hakk üzerinde tasarruarda bulunulmak istenmekte, bu husus da içi kesimini son derece rahatsz etmektedir. Kdem tazminatnn iletmeler üzerinde ekonomik yük tekil ettii kabul edilebilir. Avrupa ülkelerinde bu ölçekte bir kdem tazminat olmad söylenebilir ancak, Avrupa ülkelerinde de Türkiye kadar düük ücretle ve i güvencesi son derece düük bir içi kesiminin mevcudiyeti iddia edilemez. Belki bazlarnca 4857 sayl Kanunda i güvencesine yönelik düzenlemelerin olduu ifade edilse de (md.1821) ilgili maddelerin kapsamna girerek i güvencesinden faydalanabileceklerin oran bütün çalanlar içersinde son derece snrl kalmaktadr. Ayrca kayt d istihdam edilenlerin (yaklak ülke genelinde çalanlarn % 50 si) bu haktan yararlanamadklar, kaytl istihdam edilenlerin de ancak belki % 20 sinin bu güvencelerden yararlanabilecei düünüldüünde kdem tazminatn halen yüksek ölçekte i güvencesi fonksiyonu salad aikârdr. 152 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Bu görüler çerçevesinde kdem tazminat fonu oluturulmasnn faydal ve gerekli olduu kabul edilmekle birlikte, Türk i piyasasnda henüz i güvencesinin tam salanamad, kdem tazminatnn bu güvencede sigorta katks yapt göz ard edilmemelidir. 153 Çalma Sorunlar SOSYAL POLTKA EKSENNDE TÜRK SOSYAL GÜVENLK SSTEMNDE YAANAN DEM VE MEVCUT REFORM KAPSAMINDA ÖZELLETRME UYGULAMASI Yrd.Doç.Dr.Mustafa Öztürk Yrd.Doç.Dr.Orhan Adgüzel Okt. Hasan Yüksel8 ÖZET Sosyal güvenlik ortaya çkmas muhtemel sosyal risklere kar korunmak için yaplandrlm sistemler bütünüdür ve sosyal politikann da en önemli gereklerindendir. nsanolu var olduundan beri sosyal riskler ve tehlikelerle yüz yüze gelmi ve onlarla mücadele etmek için çaba sarf etmitir. Önceleri kurumsallamam, aile içi ilikilere ya da dinin öretilerine göre bir uygulama mevcutken sonralar sosyal güvenlik uygulamalar daha da düzenli hale gelmi ve belli bir sistematie oturtulmutur. Artan maliyetler, ekonomik dengelerdeki bozukluklar, aktif pasif oranndaki açk, enasyon sorunu ve fonlarn erimesi gibi bir dizi problemler ülkeleri sosyal güvenlik noktasnda yeni araylara itmi ve sistemin özelletirilmesi bu noktada gündeme gelmitir. Türkiye’de 1999 ve 2003’lü yllarda Dünya Bankas ve IMF’nin de önerileriyle uyumlu olarak üçayakl datm sistemi, özelletirme ve gönüllü sosyal güvenlik eklinde bir uygulama yürürlüe konulmutur. 8 154 Süleyman Demirel Üniversitesi, BF, Çalma Ekonomisi Anabilim Dal Yüksek Lisans Örencisi. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Sosyal Refah, Sosyal Güvenlik, Özelletirme ABSTRACT Social security is the accumulation of systems that are constructed in order to be protected against the possible social risks and it is the most signicant requirements of the social policy. The humanbeings, since the beginning of the history, have faced to face a great many challenges in regards to social risks and have spent great efforts to deal with all these problems. Initially, the social security systems were not institutionalized, in the stark contrast, they mostly depended upon the interfamily relations and the dogmas of the religions, however, later, the systems became much more organized. A range of problems, such as increasing costs, the instability of the economy, the gap between the numbers of active and passive workers, ination, the decrease in the fund activate the countries to search new solutions and the privatization process has come to the agenda. In Turkey, in accordance with the suggesstions of World Bank and IMF, in 1999 and in 2003 three dimensional programs including pay as you system, privatization, personal retirement put into practice. Key Words: Social Policy, Social Welfare, Social Security, Privatization GR Sosyal güvenlik sosyal politikann bir alt dal olarak bireylerin geleceklerini toplumsal risklere kar güvence altna alan ya da dier bir ifadeyle “bir toplumda yaayan kiilerin güvenliklerini salamak maksad ile devlet tarafndan veya yine devletin destei ile özel giriimciler tarafnda kurulan kurum ve kurulularn tamamna Sosyal Güvenlik Sistemi denilmektedir. 155 Çalma Sorunlar Sosyal güvenlik sistemleri bata ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere hem tüm dünyada hem de Türkiye’de 1990’l yllarn bandan kronikleen ekonomik krizler, istihdam sorunu, kayt d ekonomi, artan rekabet ortam, küreselleme gibi olgulardan dolay ciddi bir krizle kar karyadr. Dolaysyla sosyal güvenlikte oluan bu kriz ülkeleri yeni araylara ve reformlara itmitir. Bata Dünya Bankas tarafndan datm sistemi, fonlu sistem ve gönüllü emeklilik hizmetleri olmak üzere önerilen üçayakl model ve mevcut sistemlerin tamamen tasyesine dayal özelletirme modeli sosyal güvenliin kurtarlmas noktasnda alternatif olarak göze çarpmaktadr. Türkiye’de son dönemde ortaya atlan reformlar sosyal güvenlik sistemini Avrupa’daki birçok örneinden uzaklatrm ve ABD sosyal güvenlik sistemine yaklatrmtr. Bu anlamda öncelikle Türk sosyal güvenlik sisteminin ve ABD sosyal güvenlik sisteminin son dönemde ortaya atlan reformlar nda, tarihi perspektif de göz önüne alnarak deerlendirilmesi, özelletirmenin nedenleri ve sonuçlarnn arts ve eksisi ile beraber ele alnmas tkanan sisteme yeni bir bak açs kazandracak ve olumlu anlamda bir katks olacaktr. Çalmada öncelikle sosyal politika ve sosyal güvenliin tanmndan hareketle Türk sosyal güvenlik sisteminin yaps, tarihi süreci, reform araylar, problemler ve çözüm önerileri, ikinci ksmda ise özelletirme kavram etraca ele alnmtr. 1. SOSYAL POLTKA ve TANIMI Sosyal politika halkn refah ve mutluluu için, toplumda sosyal koruma adna uygulanan politikalarn tümüne sosyal politika denilmektedir. Sosyal politika konut ediminden, yoksullua istihdamdan eitime, salktan çevre düzenlemesine 156 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ve kültüre varncaya kadar geni yelpazeli bir kavramdr. Sosyal politika toplumdaki sorunlar inceleyen ve bu sorunlara çözüm üretmeye çalan bir uygulama alandr. çinin emeinin kullanld piyasa ortamnda içileri ve onlarn yannda iverenleri de skntya sokabilecek baz sosyal risklerin ortaya çkmas muhtemeldir. Toplumun bu sosyal anlamdaki risklerden korunabilmesi için baz sosyal politika uygulamalarn devreye sokmak gerekmektedir (Gül, 2006: 147). Bu açdan ele alndnda sosyal politika muhtemel risklere kar alnmas gereken önlemler bütünü olarak da tanmlanabilir. Dolaysyla sosyal politika nedir ve sosyal risklerin asgari düzeye indirilebilmesi için ne tür fonksiyonlar icra etmektedir sorularnn cevaplarnn bulunmas gerekir. Sosyal politika Hill (2002: 4) tarafndan öyle ifade edilmektedir: 1. Sosyal politikalar yalnzca halkn refah ve mutluluu için uygulanan ve tasarlanan politikalar deildir. 2. Sosyal politikalar dier politikalarla beraber düünülmelidir. Sosyal politikalarn salkl bir ekilde yürütülebilmesi için ülke çapnda yani makro düzeyde ekonomik politikalarn da dengede seyretmesi gerekir. Ekonomik politikalar ile sosyal politikalar arasnda sk bir balantnn olduu inkar edilemez bir gerçektir (Hill, 2002: 6). Sosyal politikalarn uygulamalar da yine aadaki gibi sralanabilir: 1. Sosyal refahn en önemli parametresi ekonomik dengedir. 2. Hükümetin kaynaklar sosyal politikalara kaydrrken dikkat etmesi gereken en önemli ey bu durumun ekonomi üzerinde brakaca etkilerdir. 3. Sosyal politikalar ayn zamanda uygulanan ekonomik anlamdaki politikalarla da özdeletirilmelidir. Dolaysyla 157 Çalma Sorunlar bu balamda cevaplanmas gereken sorular aadaki gibidir (Hill, 2002: 7): a. Sosyal güvenlik politikalar yeniden datm ilkesine uygun mu? b. Sosyal güvenliin yeniden datm ilkesinin minimum sigorta seviyesindeki etkileri nelerdir? c. Uygulanan yeniden datm ilkesi ekonomik anlamda rekabet, isizlik, ve ücret dalm ilkeleriyle uyumlu mu? d. Sosyal politikalar özellikle sosyal güvenlik politikalar igücü pazarn ne kadar etkiler? Yukardaki sorularda dikkate alndnda görülen odur ki sosyal politika tek boyutlu deil, buna karn birçok boyutu olan bir stratejik sistemdir. Zaten sosyal sigortalarda bu anlamda ortaya çkmtr. Sosyal politikann genel anlamyla konular arasnda yoksulluk, gelir dalm, malullük, hastalk, cinsiyet, etnik ve farkllklar (Hill, 2006) konular yer almaktadr. Hatta sosyal politikay sosyal sigortann daha üst emsiyesi olarak tanmlamak mümkündür ya da Barusch (2009)’a göre dünyada uzun süredir tartlan “sosyal çalmann” bir parças ve misyonudur. Ayrca Hill (2002: 182) sosyal politikay u ekilde ifade etmektedir: “Sosyal politika birkaç açdan kendi içerisinde farkllaan toplumlarda ortaya çkar. Toplum içerisinde belli bal ayrmalar sosyo-ekonomik snf, statü, cinsiyet, etnisiteyle alakal olarak ortaya çkan sosyal politikalar bu tip farkllklardan etkilenir ve belki de onlar etkiler. Sosyal politikann genel sistematii bu farkllklar üzerine etkide bulunur ve eitlik anlayna katkda bulunabilir.” Sosyal politika ayn zamanda sosyal eylem sayesinde vatandalarn sosyal refah düzeylerinin yükseltilmesi ola- 158 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi rak da tanmlanabilir (Alcock 2008:3). Sosyal politika konusu itibariyle sosyoloji, ekonomi ve politikadan da farkldr. Fakat buna ramen sosyal politika sosyal bilimlerde kullanlan dier disiplinlerdeki metotlardan da faydalanr. Bu balamda disiplinler aras bir çalma alan olarak da tanmlanabilir. Sosyal politika sadece akademik çalma disiplini deil, ayn zamanda gerçek hayatta politika yapmclar tarafndan kullanlan sosyal eylemleri de ifade eder. Sosyal politika ayn zamanda aratrma merkezli bir disiplindir (Becker, 2008: 11). Bu balamda devletlerin en önemli öncelikleri ise sosyal politikalar gelitirmek, yoksulluk, isizlik, istihdam, barnma gibi problemlere çözümler bulmaktr. Sosyal sigortalarda bu balamda deerlendirilebilir. Çünkü sosyal sigortalarn da kapsamna yallk, malullük, emeklilik, hastalk gibi bir dizi sosyal riskler girmektedir (Ulutürk ve Dane, 2009: 116). Aslnda daha geni kavramyla ele alndnda bireylerin refahn, mutluluunu salamakta ve geleceklerini garanti altna alma noktasnda önemli bir ilem görmektedir (Stanko, 2004, 22-23). Kiilerin refahn ve yaam düzeylerini artrmaya yarayan politikalara sosyal politikalar denir (Livermore ve Midgley, 2009). Sosyal politikalar salk, barnma, beslenme, eitim, gelir gibi birçok sosyal refah unsurunu konu alr. Ayn zamanda sosyal politikalar yardma muhtaç çocuklar, maluller, düük gelirli aileler, ve yallara yönelik bir dizi politikalar bütünüdür. Sosyal politikayla uraan bilim adamlar genellikle sosyal politikay yönlendiren siyasi görüler ve deerlerle ilgilenirler. Bu açdan ele alndnda sosyal politika sadece manta dayal ve kendi bana verilen karalar deil ayn zamanda ideolojik ve deerlerden etkilenen bir sistemdir. 159 Çalma Sorunlar Hükümetler vatandalarnn refahn artrmak için daima politikalar gelitirirler. te sosyal refah artrmak için gelitirilen bu tür politikalara sosyal politikalar denir. Sosyal politika tek yönlü deil aksine çok yönlü bir olgudur (Midgley, 2009: 3) ve farkl ekillerde uygulamaya konulabilir. Örnein hükümetler özellikle bakma muhtaç, psikolojik olarak rahatsz ve düük gelirli ailelere bakmakla mükelleftirler. Siyasi otoriteler ayn zamanda nüfusu kontrol ederek ve eitim frsatlarn artrarak da sosyal politikay uygulayabilirler. 1.1. Geni Anlamyla Sosyal Güvenlik Sistemi Sosyal güvenlik sosyal politikann en önemli aracdr ve ortaya çkmas muhtemel sosyal risklere kar temel bir koruma mekanizmas olarak düünülebilir. Geni anlamda ele alndnda sosyal güvenlik bireylere gelir noktasnda güvence salayan, tp ve salk noktasnda destek veren yükümlülükler bileeni (ILO, 2006: 5) ya da bir ülke halknn bugününü ve yarn güven altna almay hedeeyen ve aralarnda sk bir birlik ve uyum olan sistemler bütünüdür (Talas, 1997). Dar anlamda ise sosyal güvenlik isizlik, malullük, gibi baz risklere kar bir nevi korumadr. 1.2. Sosyal Güvenlik Sistemi ve Kuaklararas Dayanma Sosyal güvenlik sistemi toplumun bugününün ve geleceinin güvence altna alnmas, toplumun tüm bireyleri için mesleki, zyolojik ve sosyo-ekonomik risklerin oluumunu engelleyen, geliri geçici ya da sürekli skntya uram bireylere destek salayan sistemlere verilen addr (Bacak, t.y: 159). Özellikle datm sistemi de denilen datm modeline göre yal nüfusun emeklilik maalar çalanlarnkinden karlanmakta ve bu da hem nesiller aras hem de nesil içi dayanmann ortaya çkmasna sebep olmaktadr (Alper, 1999: 2). 160 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nsanlk tarihinde hep riskler ve tehlikeler kendilerini hissettirmitir. Bu insanln balangcndan günümüze kadar da hep böyle olmutur. Tarihin her devrinde sosyal riskler ön plana çkm ve bu anlamda sosyal politikalar gelitirilmitir. Aslnda sosyal politikalar ve sosyal güvenlik insanl balarna gelebilecek tehlikelere kar korumak ve mutlu bir yaam sürmesini salamak için bir nevi dayanma ekli olduu da düünülebilir (Bacak, t.y: 161). Özellikle 19. yy sonlar ve 20.yy balarndan itibaren sanayileme süreciyle birlikte içi ve iveren kavramlarnn da devreye girmesiyle sosyal güvenlik sistemleri daha da sistematik bir anlam kazanmtr. Türkiye’de ise önceleri aile içi dayanma ve fertler aras yardm ya da Osmanl döneminde teavün sandklar eklinde yürütülen uygulamalar Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluuyla 1935 ylnda sizlik Yasasyla beraber sistematik bir kimlie bürünmütür. Küreselleen dünyada tüm ülkelerde olduu gibi Türkiye’de de sosyal güvenlik sistemiyle ilgili tartmalar son yllarda giderek artm sistemin bu haliyle gelir gider dengesini karlayamayaca ve yeniden yaplandrlmas gerektii ön plana çkmtr. 1990 yllardan itibaren de sosyal güvenlik sistemi ciddi anlamda bütçe aç ile karlam ve nansman sorunu ortaya çkmtr. Hatta günümüzde sosyal güvenlik sisteminin varl dahi sorgulanr hale gelmitir (zgi, 2008: 85). Yaanan sorunlar sadece ülkemize has deil ayn zamanda dünya genelinde yaanan problemlerdir. 1.3. Oluumlar Açsndan Dünya Genelinde Sosyal Güvenlik Sistemleri Dünyada uygulanan sosyal güvenlik modelleri incelendiinde birbirinden farkl iki modelle karlalmaktadr. Bu modellerden birincisi evrensel ya da ulusal modeldir (Güzel, 161 Çalma Sorunlar 2005: 64 ve zgi, 2008: 90). kincisi ise mesleki faaliyet ölçütüne dayal sosyal sigorta modelidir. Ayrca her iki modelin özelliklerini de içeren modeller bulunmaktadr. Ulusal ya da evrensel olarak nitelendirilen model kaynan 1942 Beveridge Raporundan almaktadr. Ulusal modelde sistem ulusal bütçeden nanse edilmekte ve yönetimde teklik ilkesi geçerli olmaktadr. Daha açk bir ifadeyle bu model sosyal politika giderlerinin tek bir bütçe tarafndan karlanmasn ve tek bir kurum tarafndan yönetilmesini ifade etmektedir. Prim usulü sosyal sigorta teknii esas alnmaktadr. Ülkemizde 1999’lu yllarda 4447 sayl yasayla ayak sesleri duyulan ve 59. hükümet döneminde ivme kazanan, daha önceleri de ngiltere ve Yeni- Zelanda gibi ülkelerde uygulamaya konulan ancak yeterli verim alnamad için terk edilen bu tek çat modeli son dönemlerin en tartmal konularndandr. Yasa toplumun tüm kesimlerini “Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanunu” çerçevesinde sosyal güvenceye kavuturmaktadr. Ancak tek çat modeli nansman problemi, fonlarn denetimi ve yönetimi açsndan baz olumsuzluklara sahiptir. Dünya genelinde yaygn olarak kullanlan sosyal güvenlik modeli Bismark modelidir. Bu model incelendiinde sosyal güvenlik hakknn mesleki faaliyet ölçülerine bal olduu anlalacaktr. Kiilerin baml ya da bamsz çalma statüleri göz önünde bulundurularak sosyal güvenlik kapsamna alnmaktadrlar ve sistemin temel nansman kayna ise kazanç esasna dayal sosyal primlerdir. Günümüzde sosyal güvenlik modeli olarak en yaygn kullanlan modeldir ve Avrupa ülkelerinin çounun kulland modellere örnek tekil etmitir. Türk sosyal güvenlik sistemi ise uygulama açsndan mevcut yapsyla bu modele benzemektedir. 162 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Dier taraftan Kuzey Amerika’da uygulanan sosyal güvenlik sisteminde birey kendi ayaklarnn üzerinde durmak zorundadr ve her koyun kendi bacandan aslr anlay hâkimdir (Saunders, 1998: 16). Dolaysyla bu sistemde özel sektör tarafndan yönetilen fonlar, ve bireysel emeklilik gibi uygulamalar mevcuttur (Laurence vd. 1998: 137). Kolektif baardan ziyade bireysel baar ön plandadr ve bu sistemde devlet sosyal güvenliin desteinden yava yava çekilmekte ve yerini özel sektöre brakmaktadr (Güzel, 2005: 66). Bir toplumun gelecei devletin güvencesinden çkarlmakta ve özel sektöre devredilmektedir (Geanakoplos, Mitchell ve Zeldes, 1998: 1-6). 1.4. Türkiye’de Sosyal Güvenliin Deiim ve Dönüüm Süreci Türkiye merkezli sosyal güvenlik sisteminin geçmiine bakldnda sistemi genel anlamyla Osmanl mparatorluu Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere iki ana balk çerçevesinde incelemek mümkündür. Osmanl mparatorluu Dönemine bakldnda aile içi dayanma eklinde “doal” ve “geleneksel” kurumlardan daha modern kurumsallam bir sosyal güvenlik sistemine bir geçi söz konusudur. Osmanl Devleti’ndeki sosyal güvenlik sisteminin ortaya çk Avrupa’daki gibi köklü bir Sanayi Devrimi sonras ortaya çkan içi snf ile gerçeklememitir. Yani Osmanlda bir sanayi devrimi gerçeklememi, bir içi snf olumam, aile temel olarak koruyucu görevini sürdürmü, ve sosyal güvenlik noktasnda köklü bir deiim yaanmamtr (Kitapç, 2007: 80). Osmanl Devleti döneminde genel olarak sosyal koruma arac olarak esnaar arasnda ‘Lonca’ ad verilen kurulular 163 Çalma Sorunlar oluturulmu ve üyelerinin ihtiyaçlar yine bu kurum tarafndan karlanmtr. Osmanl Devleti’nin son dönemlerine doru ise ‘Darülaceze, Darüleytam, ve Kzlay gibi sosyal yardm itibariyle önem arz eden kurulular teekkül etmitir. Cumhuriyet tarihinde ise sosyal güvenlik alannda ilk önemli gelime 1936 tarihli kapsam ve uygulama açsndan yetersiz Kanunu’nun çkartlmasyd. Dier taraftan sosyal sigorta kollaryla alakal ilk yasa 1945 tarihinde çkartlm ve 1949 tarihinde çkartlan emekli sand kanunu ile o güne kadar dank halde bulunan tüm yasa ve sandklar birletirilmitir (Kitapç, 2007: 81). 1961 anayasasnda sosyal güvenlik bir hak olarak ele alnm, 1964 ylnda 506 sayl sosyal sigortalar kanunu ile ve 1971’de yürürlüe konulan Ba-kur (Esnaf ve Sanatkârlar ve Dier Bamsz Çalanlar Sosyal Sigortalar Kurumu) Kanunuyla sistem geliimine devam etmitir. Ayrca 1974 ylnda ‘Sosyal Güvenlik Bakanl’ kurulmu, 1983’de ‘Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’ yeniden yaplandrlm ve 1992 ylnda da ‘Yeil kart’ uygulamasna geçilmitir. Türkiye’deki sosyal güvenlii kurumsal yapsna bakldnda üç kurumun varl göze çarpmaktadr: Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Emekli Sand, Ba-kur. Bu tarihi seyir içerisinde sosyal güvenliin nansman sorunu ve bütçe açklar sürekli tartla gelmitir. 1.5. Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin Temel Sorunlar Ülkemizde var olan ve inkâr edilemeyen sosyal güvenlik sisteminin sorunlar 1990’l yllarn bandan beri sistematik biçimde tartlmaya balanmtr. Türkiye’de sosyal güvenlik noktasnda temel sorun gelimi ülkelerin aksine yalanma ve aile yapsnn deimesi sorunu deildir (Bilman, 2007: 67). Türkiye’de sosyal güvenlik sorunlarnn temelinde aktüeryal 164 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dengelerin gözetilmemesi, uygulanan popülist politikalar ve devletin balangçtan itibaren salam temellere oturtulmu bir sosyal güvenlik politikasna sahip olmamas yatmaktadr (Güzel, 2005: 68, zgi, 2008: 95). Buna ek olarak sosyal güvenlik sistemi herkesi kapsayacak ekilde düzenlenememi ve özerk bir yap oluturulamamtr ve bu durum da fonlarn çok ksa sürede erimesine neden olmutur. Ayrca kaynaklarn yetersizlii, nansman sorunu, aktif pasif saysndaki dengesizlik, yüksek enasyon oranlarnn biriken fonlar eritmesi, istihdam sorunlar ve al gülüm ver gülüm eklindeki popülist politikalar da bu krizi tetiklemi ve sistemi daha da tehlikeli bir hale getirmitir. Türk sosyal güvenlik sistemi özellikle 1990’l yllardan sonra dünyann birçok ülkesinde olduu gibi kendine özgü fonksiyonlar yerine getirmekte zorlanan bir yap içerisine girmitir. Türk sosyal güvenlik sisteminin temel sorunlar aadaki gibi özetlenebilir (Bilman, 2007: 73): - Bamllk orannn yükseklii Kayt d istihdamn yükseklii Prim tahsilât oranlarnn düüklüü Erken yata emeklilik uygulamalar Prim alnmadan yaplan sigorta ödemeleri Uzayan ömür Ödenmeyen primlere uygulanan aar Sistemin kurumsal ve idari yetersizlii Tüm bunlara ramen bilinmesi gereken udur ki sosyal güvenlik sistemiyle alakal sorunlar sadece Türkiye’ye özgü deildir. Dier ülkelerde de ayn sorunlarn yaand gözlenmektedir. Sosyal güvenlik sorunlar ‘kara delik’ olarak ele alnmakta ve sistemin yeniden köklü bir ekilde yaplandrlmas gerekmektedir. Ancak tüm bunlara ramen ksa vadede 165 Çalma Sorunlar sorunlarn çözülemeyecei uzun soluklu projeksiyonlara ihtiyaç duyulduudur. Bu yüzden sorunun çözümüne yönelik olarak ele alnan yaklamlarn temellerinin salam bir zemine oturtulmas gerekmektedir ve uygulanan politikalarn artk hata yapma lüksü yoktur (zgi, 2008: 99). 1.6. Sosyal Güvenliin Yeniden Yaplandrlmas “Türk sosyal güvenlik sistemi, katlmal rejim olarak da bilinen sosyal sigortalar ile devlet ve gönüllü kurulular tarafndan nanse edilen sosyal yardm ve hizmetler üzerine kurulmutur” (Bilman, 2007: 80). Türk sosyal güvenlik sistemi hizmet akdiyle çalanlar için sosyal sigortalar kurumu (SSK), esnaf ve bamsz çalanlar için Ba-kur olarak da bilinen Esnaf ve Sanatkârlar ve Dier Bamsz Çalanlar Sosyal Sigorta Kurumu ve memurlarn sosyal güvenliini salayan Emekli Sand gibi üç temel bileenden olumaktadr. Ancak sistem 1990’l yllardan beri ciddi anlamda nansal kriz ile kar karya kalm, genel bütçeden sosyal güvenlik bütçesine aktarlan para artm ve sosyal güvenliin yeniden yaplandrlmas ile alakal reformlar tüm dünyada olduu gibi Türkiye’de de tartlmaya balanmtr. 1.6.1. Mevcut Sosyal Güvenlik Modellerine Göre Gerçekletirilen Reformlar ili haricinde özellikle Avrupa merkezli ülkeler eski sistemin tamamen tasyesine kar çkmlar yürürlükteki sistemlerine bal kalarak reform araylarna yönelmilerdir. Mevcut sistemler korunarak gerçekletirilen reformlarda çözülmesi gereken üç temel problem nansman sorunu, emeklilik sigortalar alann gerçekletirilen yenilikler ve salk harcamalarnn kstlanmas yoluyla gerçekletirilen yenilikler olarak sralanabilir. 166 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1.6.2. Mevcut Sosyal Güvenlik Sistemlerinin Tasyesine Yönelik Yaplanma Mevcut sosyal güvenlik sistemlerinin tasyesi yoluyla da sistemde reformlar yaplabileceini savunan görüler olmutur. Bu reformlar ortaya atanlar IMF ve Dünya Bankas’nn etki alannda kalmlardr. Önerilen yeni yapy Güzel (2005: 70) öyle açklamaktadr: “Gerçekten sözü edilen uluslar aras nans kurulularnn savunduu neo-liberal ideolojide (bu ideolojiyi yanstan stand by antlamalar), sosyal devlet ve sosyal güvenlie yer bulunmamakta, her ey piyasa güçlerine ve esas olarak da çok uluslu irketleri küresel pazardaki rekabet koullarna terk edilmekte, bireyin geleceini güvenceye kavuturmada tek bana sorumluluk üstlenmesi istenilmektedir.” Görüldüü gibi son yllarda ortaya konulan reform çalmalar ile var olan datm sisteminin emeklilik sistemlerini makroekonomik anlamda dengeleri bozucu etkisi olmu ve tam anlamyla sosyal korumay salayamamtr. Bu balamda önerilen reformlar arasnda datm sistemi yerine fon sisteminin dikkate alnd gözlenmekte ve sosyal güvenlik sistemi özelletirme uygulamasna bir adm daha yaklatrlmaktadr. Bu sistem özel sigorta rmalar tarafndan yürütülecektir (Alper, 2004: 3). Dünya’da ilk defa ili’de uygulamaya konulan bu modelde her sigortalnn kendine ait bir fonu bulunuyor ve sadece içinin ücretinden kesilen primler bu fona yatrlyordu (Alper, 2004: 4). Fonda birikmi olan primler özel sigorta irketlerince hazine bonolar ya da hisse senetlerine yatrlyor ve kiinin kendi hesabnda birikmi olan paralar emeklilik ya gelmi olan kiinin bizzat kendisi tarafndan gelir getiren bir tanmazlarn satn alnmasnda kullanlyordu (Alper, 2004: 4). Bu modelin en belirgin özellii bireysel tasarrufu artrma 167 Çalma Sorunlar kolayldr. Ancak dier taraftan bu sistem datm sisteminin gerçekletirdii bir fonksiyonu yerine getirmekten de uzakt. Bu da kuaklar aras dayanmann salanmas ve yeniden datm ilkesidir (Alper, 2004: 4). Bu durum da datm sisteminin tam anlamyla terk edilmemesi ve korunmas demektir. Dolaysyla tek ayakl bir sosyal güvenlik sisteminin varlndan söz edilemez çünkü hepsinin birbirine eksisi ve arts söz konusudur. Sistemin birinci ayan datm sistemi oluturmal ve bireysel tasarruf fonlar onun akabinde gelmelidir. Sosyal refah salayacak olan datm sistemi, kiisel anlamda refah salayacak olan ise bireysel emeklilik fonlardr. Üçüncü ayak ise ileyii ikinci ayak ile ayn ancak gönüllülük esasna dayal ve zengin kesimin hedeendii emeklilik sistemleri olacaktr. 2. SOSYAL GÜVENLKTE ÖZELLETRME UYGULAMALARI Özelletirme “yararlarn belirsiz” olduu datm sisteminden “katlmlarn belirli olduu ve her içinin kendisine ait özel emeklilik sistemlerinin bulunduu fonlu sisteme verilen addr (Geanakoplos, Mitchell ve Zeldes, 1998: 3). Ayrtrma ise fonlarn çeitli hisse senedi ve tahvillere yatlmas demektir. Bu sistem özellikle ABD’de yaygn olarak kullanlmaktadr. Ayrca özelletirme her sigortalnn kiisel hesabna kendisine ileride ödenmek üzere kendisi, ivereni veya devletçe ödenen primlerin yatrlmas ve bu rakamlarn çeitli nansal yatrm araçlaryla deerlendirilip ileride kendisine ödenecek miktar oluturmas sistemi olarak da tanmlanabilir (Güleç, 2003: 26). Mevcut sistemin tamamen tasye edilerek özelletirme uygulamasna geçilmesinin ilk örneklerine ili’de rastlanmaktadr. ili’de özel emeklilik fonlarnn oluturulmas ve bu fonlarn yönetiminin özel acente ya da irketlere devredilmesi söz ko- 168 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nusu olmu ve bu balamda özellikle 1996 ylndan itibaren özel emeklilik irketleri kurulmutur (Güleç, 2003: 58). Daha açk ifadesiyle özelletirme sosyal güvenlik noktasnda devlet destekli sosyal güvenlik fonlarnn özel irketler ya da kurululara terk edilmesi ve fonlarn bu irketler tarafnda yönetilmesi söz konusu olmaktadr (Güleç, 2003: 58). Sosyal güvenlik sistemine yönelik çözüm önerileri noktasnda ciddi görü ayrlklar bulunmaktadr. Kimileri sosyal güvenlik sisteminin radikal anlamda kökten deitirilmesi gerektiini savunurken kimileri de geçi sürecinin neden olaca ar maliyetten dolay var olan sistemde revizyon yaplarak devam edilmesini savunmaktadrlar. Sosyal güvenlik sistemindeki bozukluklar en fazla emek piyasalarna zarar vermektedir (Ulutürk ve Dane, 2009: 128). Sosyal güvenlik sistemlerinin sunmu olduu yüksek gelir güvencesi ekonomik büyümeyi yavalatacak ve bireyin çalma güdüsünü düürecektir (ILO, 2006, 12). Bu anlamda sosyal güvenlik sistemlerinin bozucu etkisini gidermek için datm yöntemi ile nanse edilen sosyal güvenlik sistemlerinden fonlu sisteme geçilmesinin gereklilii üzerinde durulmaktadr. Sosyal sigorta sisteminin özelletirilmesi sorunlar gidermez. öyle ki özel sistemler kat bir devlet otoritesi düzenlemesi ve denetimi olmakszn uygulamaya konulursa tela edilmesi mümkün olmayan sonuçlar dourabilir (Alper, 2004:7). Özelletirme sisteminde hesaplar yatrma dönüecek ve kiilerin refahnn artmas salanacaktr (Alper, 2004: 7). Fakat özelletirme sadece kendi bana yetmemekte ayn zamanda igücüne katlm, üretkenlik ve istihdam artmad müddetçe fonlu sistemli sosyal devlet ve sosyal refah anlayn hayata geçirmek imkânsz hale gelecektir. 169 Çalma Sorunlar Oluturulan sosyal güvenlik sisteminde, yani fonlu sistemde, riskin daha büyük topluluklar arasnda datlmas ve bu anlamda ödenen primlerin aa çekilmesi amaç edinilmitir (Güleç, 2003). ili’de ortaya çkarlan mecburi özel sigorta uygulamas kamu haricinde de özel sektör araclyla sosyal güvenlik sistemlerinin oluturulabileceinin kantlamtr. Buna ramen fonlu sisteme getirilecek dier önemli eletiri ise fonlu sistemin kuaklararas dayanmay ortadan kaldrm ve toplumsan risklerin paylalmasn engellemitir (Alper, 2004: 9). Datm sisteminde yüksek gelire sahip olan içilerden yüksek gelire sahip olan içilerden düük gelire sahip olan içilere kaynak transferi salanr ve bu ekilde sistemde kolektif anlay gerçekletirilmi olur. Özel gelir ya da fonlama sisteminde ise her bireyin kazanc kendi gelirine bal olduundan dayanma ve kolektif anlaytan söz edilemez. Her koyunun kendi bacandan aslmas ilkesi geçerlidir. Baka bir açdan deerlendirilecek olursa datm sisteme salanan dier en önemli katk devlet bütçesinden sisteme kaynak transferi söz konusudur (Alper, 2004: 10) ve datm sistemi tüm nüfusu kapsayacak ekilde devreye girmitir. Ayrca emeklilik yapsnn yükseltilmesi de 2035 ylnda Türkiye’de sistemin krize girmesini engellemek amacyla ILO tarafndan 1995 ylnda ciddi bir rapor hazrland. Türk sosyal güvenlik sisteminin sorunlarnn çözümüyle alakal olarak atlan ilk adm 1999 ylnda 4447 sayl yasadr. Fakat bu reform sadece Ba-kur ve SSK’yla alakal yaplmas gereken düzenlemeleri kapsyor ve emekli sandn uygulama dnda brakyordu (Alper, 2004: 5). Yasayla beraber kayt d ekonominin dikkate alnmas, emeklilik yann kademeli olarak erkeklerde 60, bayanlarda 58 olarak düzenlenmesi 170 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi öngörülüyor ve emeklilik için asgari prim ödeme saylar da artrlyordu. Ancak bu reformdan tam anlamyla istenilen fayda salanamad ve açklar artmaya devam etti. 1999 yl reformunu TÜSAD’n önerdii (Alper, 2004: 17) reformu takip etti. Akabinde AKP hükümetinin 2003 ylnda reform tasla uygulamaya konulmu ve genel itibariyle sistem Dünya Bankasnn da önerileri dorultusunda sistem datm (PAYG), fonlu ve gönüllü emeklilik üzerine üçayakl sisteme uyarlanmtr. Fakat zamanla Türkiye’de uygulanan emeklilik sisteminin yaad skntlarla üç ayakl sistemin özdelemedii anlalmtr. Dier taraftan primlerin artrlmas, emeklilik yann yükseltilmesi, kayt d ekonominin dikkate alnmas yönüyle AKP hükümetinin ortaya koyduu reform tasla 1999 ylnda ortaya atlanlarla örtütüü söylenebilir. Sosyal güvenliin dönüüm süreci 2003 ve 2004 yllar arasnda da devam etmitir. 2003 yl balarnda Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl tarafndan sosyal güvenlik alannda yeniden ve köklü deiimin iaretlerini gösteren bir sürece girilmitir. Hemen ardndan 2004 yl Temmuz aynda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafndan “Sosyal Güvenlikte Reform” adl bir metin oluturulmu ve kamuoyunun görülerine sunulmutur (Ulutürk vd, 2009: 135). Uzun bir yasama sürecinin ve muhalefetin ardndan 2006 ylnda sosyal güvenlik sistemini Dünya Bankas modeline ve ABD Sosyal Güvenlik Sistemi modeline yaklatran 5510 sayl SSGSS (Sosyal Sigortalar Genel Salk Sigortas) yasas çkarlmtr. Bu yasann genel itibariyle içerii öyledir: • Sosyal Güvenlik Sistemi tek çat altnda toplanmaktadr. • SSK kapsamndaki sigortallarn hastalk sigortas prim oranlar % 11’den % 25’e çkarlmtr. 171 Çalma Sorunlar • Yasann 28. maddesine göre emeklilik yann kademeli olarak arttrlmas hedeenmekte ve uzun dönemli projeksiyonlara yer verilmektedir. Bu anlamda 2036 ve 2037 yllarnda emekli olacaklar için emeklilik ya erkeklerde 61, bayanlarda 59; 2046 ve 2047 arasnda emekli olacaklar için emeklilik ya kadnlarda 64, erkeklerde 65 olarak belirlenmi, 2048 ylnda emekli olacaklar için ise hem kadnlar hem de erkeklerde emeklilik ya 65’te sabitlenmitir. • Emeklilik için gereken prim ödeme gün says 9000 güne çkarlm ancak daha sonra 7200 güne çekilmitir. • Emekli maalarnn hesabnda kullanlan katsaynn hesaplanmasnda ülke gelime hznn % 100’ü deil, ancak % 30’u dikkate alnacaktr ve emekli maalarn hesaplanmasnda ülkenin bir önceki yla göre refah düzeyi deil, tam tersine enasyon dikkate alnacaktr. • Salk hizmetlerinden yaralanma ödenmesi gereken katlm payna balanmtr. Görüldüü gibi yasann genel hatlarndan da anlald üzere devlet sosyal güvenlik noktasnda sahneden yava yava çekilmeyi planlamaktadr. Hükümet bu reformla sosyal güvenlik alannda mevcut sistemin tamamen tasyesinin yerine dünyada genel anlamyla uygulanan bir formül ortaya koymutur. Bu formülde en önemli ksm özek sektörün bireysel emeklilik gibi emeklilik alanndaki rolünün artmas oluturmaktadr. Sosyal güvenlik sistemlerinden tamamen vazgeçilemeyeceine göre çare sosyal güvenliin iyiletirilmesi için alternatif seçeneklerin deerlendirilmesi gerektiidir. Dünya genelindeki gelimelere binaen ülkemizde de sosyal güvenlik noktasnda sosyal sigortalara ilave olarak tamamlayc özel sigortalarnda uygulamaya konulmasnn son reformlarla birlikte önü açlmtr (Bacak, t.y: 159). 172 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2.1. Özelletirmenin Nedenleri Sosyal güvenlik sistemi uzun süredir gelirlerini enasyon, parasal piyasalardaki dalgalanmalardan koruyan emeklilere gelecek garantisi olmutur. Ayn zamanda sosyal güvenlik sistemi malullük, hastalk, yallk ve ölüm gibi toplumsal risk ortamlarnda da toplumsal güveni salamakta ve bireylerin gelecee daha salkl bakmalarna yardmc olmaktadr. statistiklere göre yallarn 3/2’sinin gelirleri sosyal güvenlik sistemleri vastasyla salanmaktadr (Diamond, Orszag, 2005: 11). Ancak gelecek 75 yl boyunca kii bana düen gelir azalrken sosyal güvenliin maliyeti gayri sa milli haslann % 2.5 orannda artacaktr. Dolaysyla sosyal güvenlik sisteminin ya küçük bir tedavi ya da büyük bir cerrahi operasyonla düzeltilmesi gerekmektedir (Diamond, Orszag, 2005: 11) Sosyal güvenliin slah edilmesi noktasnda ortaya atlan temel görülerden bir tanesi fonlu sistemde denilen özelletirme sistemidir. Bu sistem sayesinde sosyal güvenlik sistemleri üyelerine daha yüksek gelir salanmasn ve emeklilik gelirlerinin artrlmasn planlanmaktadr (Laurence vd, 1998: 138). Sosyal güvenliin özelletirilmesinin nedenleri öyle sralanabilir (zgi, 2008: 92): • Siyasal Nedenler: Siyasetçilerin bugüne kadar sosyal güvenlik noktasnda yapt hatalar, al gülüm ver gülüm gibi pragmatik politikalar, siyasi kazanç elde etmek adna erken emeklilik uygulamalar ve emeklilik yann günü kurtarma adna sürekli deitirilmesi, sorunlarn temeline inilemeyerek sadece yüzeysel çözümlerin gelitirilmesi sosyal güvenlik sistemini olumsuz anlamda etkilemitir. • Mali Problemler: Aktif pasif oranndaki dengenin bozulmas, ekonomik krizler nedeniyle artan enasyon oranlar, primlerin yüksek olmas, bamllk orannn artmas, 173 Çalma Sorunlar aktüeryal dengelerin bozulmas ve fonlarn salkl bir ekilde idare edilememesi fonlar eritmi ve bütçe açklar meydana gelmitir. • Demograk Nedenler: Avrupa ülkeleri bata olmak üzere ABD’de de nüfusun hzla yalanmas buna karn çalan nüfusun saysnn azalmas ülkeleri uzun soluklu politikalar gelitirmeye yönlendirmitir. Özellikle ABD de 1946 ve 64’li yllarda bebek doumlarndaki ar art kademeli olarak yllarda ABD’nin emeklilik yan uandaki 62 yandan 67 yana çkarmay hedeemesine neden olmutur (Acar ve Kitapç, 2008: 84). Nüfusun yalanma sürecinin en hzl olduu ülkeler ise Japonya ve Bat Avrupa ülkeleridir (zgi, 2008: 92). • Artan Rekabet: Sosyal güvenlik sistemlerini dönüüme iten dier önemli sebep ise artan rekabet koullardr. Günümüz ekonomilerinin en önemli bileeni tam rekabet koullar içerisinde en düük maala en vas eleman çaltrmaktr. Yükselen prim oranlar da dikkate alndnda rekabet ortamnn da sosyal güvenlii etkiledii söylenebilir. • Küreselleme: Dünyann küçük bir köy haline geldii günümüzde bilgiye ksa sürede ulalabilmekte ve dünyann her köesindeki geliim ve deiim birbirini olumlu ya da olumsuz anlamda etkileyebilmektedir. Bu durum sosyal güvenlik noktasnda da böyledir. Dünyadaki tüm sosyal güvenlik modelleri birbirlerini etkilemekte ve deiik alternatier sunabilmektedir. 2.2. Alternatif Çözüm Önerileri Sosyal güvenlik sistemiyle alakal problemlere özelletirmenin yan sra bir dizi önlemlerle de alternatif çözüm önerileri üretilebilir. 174 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2.2.1. Sosyal Sigortalarn yiletirilmesi Sosyal güvenlik sisteminin çözünürlüünün salanabilmesi, emekli olanlarn yoksulluk ve sefalet içerisinde yaamalarnn önlenmesi için sosyal sigortalarn nansmannda düzenleme yaplmas gerekir. Zaten bu da sosyal devlet ilkesinin en önemli prensibidir. 2.2.2. Aktüeryal Dengelerin Salam Zeminlere Oturtulmas Sistemde etkinlii artrlmas için aktif pasif oran dengede tutulmal, bamllk oran azaltlmaya çallmal, kayt d ekonomi önlenmeli, salam mali denetim uygulamalarna gidilmeli ve 1994 ylnda Dünya Bankas tarafndan ortaya atlan “yallk krizinin” olumsuz sonuçlarna yönelik admlar atlmaldr (Ulutürk ve Dane, 2009: 127). 2.2.3. Deerlendirmesi ve Ücretlerin Farkllatrlmas Ücret içi açsndan gelir ve iveren açsndan ise bir maliyet unsuru olarak karmza çkmaktadr (Çubuklu, 1993: 3). deerlendirmesi iletme organizasyonun birer parçasn oluturan mikro i sistemleri içerisinde cereyan eden bütün ilerin bir nevi tartlmas ve iza olarak deerlerinin belirlenmesi anlamna gelmektedir” (Karayalçn, 1998: 107-114). Tam rekabet koullar içerisinde hak ettii ücreti alan içinin ve iverenin kayt d ekonominin engellenmesi ve istihdamn arttrlmas noktasnda emek piyasalarna getirisi oldukça fazladr. Bu açdan tam rekabet anlay çerçevesinde i deerlendirme sistemlerinin uyguland ortamlarda ve farkllaan ücret yapsndan sosyal güvenlik sistemi de olumlu anlamda etkilenecektir. 175 Çalma Sorunlar 2.2.4. Sosyal Güvenlik Sisteminin Açklarnn Kapatlmas Sosyal güvenlik sistemlerinin açklar sadece günümüzle snrl deildir. Daha önceki nesillerle de alakal bir problem söz konusudur. Dolaysyla ekonomide dalgalanmalarn olduu dönemlerde daha da artan açk tarihten günümüze kadar kartopu gibi büyümü ve sistemde reformu kaçnlmaz hale getirmitir. 3. SONUÇ Sosyal güvenlik sosyal devlet anlaynn en önemli özelliidir ve sosyal politika uygulamalarnn da vazgeçilmezi olarak göze çarpmaktadr. Sosyal güvenlik geni anlamyla bireylere gelir noktasnda güvence salayan, tp ve salk noktasnda destek veren yükümlülükler bileeni ya da bir ülke halknn bugününü ve yarn güven altna almay hedefleyen ve aralarnda sk bir birlik ve uyum olan bir sistemler bütünüdür eklinde tanmlanabilir. Tanmlardan da anlald üzere sosyal güvenlik ve sosyal politika uygulamalar birbirleriyle iç içedir. Sosyal güvenlik sisteminin tarihsel seyrine bakldnda II. Dünya Sava sonras döneme bakldnda hakim olan görü sosyal politikann devlet eliyle yürütülmesi gerektiiydi. Ancak 1980’lerden bu yana bu görü ekil deitirmitir. Günümüzde hakim olan görü ise devletlerin uyguladklar sosyal politikalar yetersiz, gereksiz ve hatta zararl olduudur (Friedman, 1962; Gilder, 1981; Mead, 1986, 1992; Murray, 1984, 2006; Olasky, 1992, 1996; Mingley, 2009). Devletin sosyal güvenlik uygulamalarndan çekilip yerini özel sektöre brakmas gerektii savunulmaktadr. Bu tip düünceler sosyal politikann siyasi ve sosyal ikliminde yeni gelimelerin yolunu açmaktadr. 176 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Sosyal politikalarn seyrine bakldnda bata ngiltere olmak üzere (Alcock, 2008: 4), ABD ve dier Avrupa ülkelerinde yaygn biçimde rastlanmaktadr. ngiltere de 1601 ylnda çkarlan “ Yoksulluk Yasas” sosyal yardm olgusunun nasl olmas gerektiini ana hatlaryla ortaya koymutur (Ulutürk ve Dane, 2009: 116). Yine ayn ekilde modern sosyal politikann ilk örneklerini 1883 ve 1889 yllar arasnda çkarlan i kazalar, hastalk sigortalar, yallk ve malullük sigorta yasalaryla Bismark Almanya’snda görmek mümkündür. Fransa’da 1930 ylnda dier Avrupa devletlerinde ise özellikle skandinav ülkeleri olan sveç, Norveç, ve Danimarka’da da 1910’lardan balanarak uygulamaya konulduunu söylemek mümkündür. Kuzey Amerika’da sosyal güvenlik noktasnda atlan ilk adm ise 1935 ylnda yürürlüe konulan Sosyal Güvenlik Yasas’dr (Güzel, 2005: 63). ABD’deki bu yasa 1880’li yllarda Bismark Almanya’sndan sonra yürürlüe konulan ikinci yasa olarak ele alnabilir. Bu anlamda üçüncü kurumsalm uygulama ise mimar Beveridge olan ngiltere’de 1942 tarihinde ortaya çkan rapordur. Bu tarihsel geliim sürecine ramen günümüzde sosyal güvenlik sisteminin problemlerine bakldnda gelimi ülkelerde yal nüfus problemi, gelimekte olan ülkelerde ise nansal bozukluklar ve kaynak yetersizliklerinden dolay ülkelerde yeterli ve salam zemine oturtulmu bir sosyal güvenlik sistemlerinden söz etmek pek mümkün deildir. Ülkemizde özellikle 1990’l yllardan sonra uygulanan popülist eksenli politikalar, al gülüm ver gülüm anlay, artan bamllk oranlar, kayt d istihdam, aktüeryal dengelerin deimesi gibi problemler sosyal güvenlik sisteminin çkmaza sokmutur. Tüm bu problemlere yönelik üretilen çözüm önerileri Dünya Bankas tarafndan ortaya atlan datm sistemi, bireysel emeklilik fonlar ve gönüllü sigortalar gibi 177 Çalma Sorunlar üçayakl yapyla özdelemektedir. 2003 ylndan sonra uygulanan reformlar da bu amaçlar gerçekletirmeye yöneliktir. Dolaysyla Türk Sosyal Sistemi’nin datm, bireysel emeklilik ve ksm özelletirme üzerine kurulduunu söylemek yanl olmayacaktr. Sosyal güvenlik sisteminin var olan sorunlar arasnda bugüne kadar yaplan siyasi hatalar, mali ve ekonomik problemler, nüfusta meydana gelen deiim, artan rekabet koullar ve küreselleme süreci saylabilir. Buna karn sosyal güvenlikte var olan bu köklü problemleri çözmek için sosyal sigortalarn iyiletirilmesi, aktüeryal dengelerin salam zeminlere oturtulmas, i deerlendirmesi uygulamas ve son olarak da sosyal güvenlik açklarnn kapatlmas gerekmektedir. KAYNAKÇA ACAR A. brahim, KTAPÇI smail, “Sosyal Güvenliin Demograk Boyutu: Türkiye’deki Emeklilik Sistemindeki Deiim”, Maliye Dergisi, Say 154, 2008, ss. 77-98. ACHUENBAUM, W. Andrew., Social Security: Visions and Revisions, Cambridge, Cambridge University Press, UK. A. DIAMOND Peter ve R. ORSZAG Peter, “Saving Social Security”, Journal of Economic Perspectives, Bask 19, Numara 2, Bahar 2005, ss. 11-32. ALCOCK Pete, MAY Margaret ve ROWLINGSON Karen, The Student’s Companion to Social Policy, Blackwell Publishing, USA, 2009. ALPER Yusuf, Türkiye’de Sosyal Güvenlik Sistemi ve Sosyal Sigortalar (SSK-BA-KUR), 2. Bask, Bursa1999: “Sosyal Güvenlikte Yeni Bir Adm: Bireysel Emeklilik”, Çimento veren Dergisi, Cilt: 16, S:2, Ankara, 2002. ALPER Emin, “Emeklilik Reformlar, Dünya Bankas, Avrupa Birlii ve Türkiye”, Boaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, 2004. ARAP brahim, “Kamu Yönetimi Anlayndaki Deiim Sürecinde Türkiye’de Sosyal Güvenlik Reformu” Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Güvenlik Dergisi, Cilt 8, Say: 3, 2006. 178 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi BACAK Bünyamin, “Sosyal Güvenlik Yönüyle Bireysel Emeklilik”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ktisat Fakültesi Mecmuas, 49. Kitap, stanbul 2005, ss 159-171. BARUSCH S. Amanda, Foundations of Social Policy Social Justice in Human Persepective, Cengage Learning, Belmont, USA, 2009. BLMAN Gürkan, Türkiye’de 1980 Sonras Dönemde Sosyal Güvenlik Sisteminin Geliimi ve Yeniden Yaplandrlmas Sorunu, Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, Manisa, 2007. GEANAKOPLOS John, MITCHELL S. Olivia, ZELDES P. Stephen, Would a Privatized Social Security System Really Pay a Higher Rate of Return?, 1998. GÜL S. Songül, Sosyal Devlet Bitti Yaasn Piyasa, Ebabil Yaynevi, Ankara, 2006. GÜLEÇ Birol, Dünyada Sosyal Güvenlik Reformlar Inda Türkiye’de Bireysel Emeklilik Sistemi (Riskler ve Öneriler), Yüksek Lisans Tezi, stanbul Üniversitesi, stanbul, 2003. GÜZEL Ali, “Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform Mevcut Sorunlara Çözüm mü?”, Çalma ve Toplum, 2005, ss. 61-76. HILL Michael, Understanding Social Policy, Blackwell Publishing, USA, 2002. ILO, “Social Security for All: Investing in Global Social and Economic Development”, Issues in Social Protection Discussiion Paper, No 16, Cenova 2006. ZG B. Berna, “Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Son Gelimeler”, Çalma ve Toplum, 2008, ss. 85-107. KARAYALÇIN . lhami, “ Deerlendirme Sistemi, Baar artlar ve Deerlendirme Sistemine Dayal Ücretleme” (Tebli), Deerlendirme ve Metal Sanayi Gruplandrma Sistemi, Erkmen Matbaas, 1983. KOTLIKOFF J. Laurance, SMETTERS A. Kent, WALLISER Jan, “Social Security and the Real Economy: Evidence and Policy Implications”, AEA Papers and Proceedings, 1998, ss. 137-141. 179 Çalma Sorunlar KOTLIKOFF J. Laurence, SMETTERS Kent, WALLISER Jan, Privatizing Social Security in the U.S: Comparing the Options, Technical Paper Series, Macroeconomic Analysis and Tax Analysis Divisions Congressional Budget Ofce, Wahington D.C., 1998. KOVANCI Onur, “Hayr Anlayndan Sosyal Devlete: ngiliz Yoksul Yasalar”, Mülkiye, C. XXVII. S.239, s. 255-278, 2003. MIDGLEY James, LIVERMORE Michelle, The Handbook of Social Policy, Sage Publishing, USA, 2009. ORAL lhan, Dünyada ve Türkiye’de Sosyal Sigortalar Kapsamnda Salk Sigortas Uygulamalar, T.C Anadolu Üniversitesi Yaynlar; No.1331, Eskiehir, 2002. SAUNDERS William, HALEY D. Joseph, “A Social Security Reform Proposal”, Managerial Finance, Cilt 24, Numara 12, 1998. STANKO Dariusz, “Social Security in Theory and Practice: An Essay”, EconWPA Public Economics Working Papers, no: 0401007, 2004. TALAS Cahit, Toplumsal Ekonomi, 7. Bask, mge Kitapevi, Ankara, 1997. ULUTÜRK Süleyman, KUTLU Dane, “Sosyal Güvenlik: Teori, Dönüüm ve Türkiye Uygulamas, Akdeniz Üniversitesi Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2009, ss. 115-142. 180 II. OTURUM SOSYAL POLTKA Oturum Bakan : Prof. Dr. Süleyman ÖZDEMR stanbul Üniversitesi, ktisat Fakültesi Konumaclar : Yrd.Doç.Dr.Gürol ÖZCÜRE Ordu Üniversitesi, Ünye ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ar. Gör. Aykut SEZGN Ar. Gör erife DURMAZ Ar. Gör. Onur DEMREL Ar. Gör. Esra SNCER Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Yrd. Doç.Dr. Umut OMAY stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi Ö r. Gör. Dr. Gülay HIZ Mu la Üniversitesi, MMYO, ktisadi ve dari Programlar Bölümü Yrd. Doç.Dr Necmettin ÖZERKMEN Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co rafya Fakültesi, Sosyoloji 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi AVRUPA STHDAM STRATEJS HEDEFLERNN KARILATIRMALI SONUÇLARI VE TÜRKYE’NN UYUMU Gürol ÖZCÜRE Ordu Üniversitesi Ünye ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi e-posta: gozcure@odu.edu.tr ÖZET AB’de son on yldr uygulanan, istihdam yaratc ve isizlii önleyici 19 klavuz içeren, 1997 Avrupa stihdam Stratejisi’nde (AS), dört temel eksenden oluan bir istihdam politikas belirlenmitir. Bunlar; beceri ile çalma isteini artrmay ve eitimden ayrlanlarn saysn % 50 azaltmay amaçlayan “istihdam edilebilirlik”; bürokrasiyi azaltmay ve ie balamay kolaylatrmay amaçlayan “giriimcilii gelitirmek”; ite yaanan deiime kar çalanlarn uyumunu destekleyen “uyum yetenei” ve “eit frsat politikalarn güçlendirme” hedeeridir. 2003’te yenilenen AS’e “çalma yaamn uzatmak”, “yaam-boyu örenme” ve “ekonomik yeniden yaplanmaya uyum”dan oluan üç temel öncelik eklenmitir. Bu kapsamda, 2010 yl için belirlenen Lizbon hedeerinde, genel istihdam orannn % 70, kadn istihdam orannn % 60 ve 2005 ylnda istihdam orannn genelde % 67’ye, kadnlarda % 57’ye ve yallarda % 50’ye çkartlmas gibi iki ara ve bir ilave hedef belirlenmitir. Bu çalmann ana amac, AS hedeerinin gerçekleme durumunu ve Türkiye’nin bir AB tam üye aday olarak çok uzanda bulunduu AS’e uyumunu karlatrmal olarak deerlendirmektir. Anahtar Kelimeler: Avrupa Birlii ve Türkiye likileri, Avrupa stihdam Stratejisi ve Karlatrmal Sonuçlar, AB stihdam ve Sosyal Politikasna Türkiye’nin Uyumu. Not: Bu teblide yazarn “Avrupa Birlii’nin Sosyal Politikas ve Türkiye” adl Nisan 2010’da yaymlanan kitabndaki bilgi ve verilerden yararlanlmtr. 183 Sosyal Politika THE COMPARATIVE RESULTS OF THE EUROPEAN EMPLOYMENT STRATEGY TARGETS AND TURKEY’ S COMPLIANCE ABSTRACT European Employment Strategy (EES) of 1997 contains 19 guidelines aiming to create employment and prevent unemployment consisting of four basic axis as an employment policy and implemented within last ten years in the EU. These axis are consisting of “increasing employability” which is aimed to increase the level of occupational qualications, desire to work and decrease the level of the students’ of whom are left to the school in the early stages percentage to 50 percent; “developing entrepreneurship” which is aiming to decrease bureaucracy and to make employment easily; “encouraging adaptability of employees in businesses” and “strengthening the policies for equal opportunities”. Renewal of the EES in 2003, added three basic priorities to the Strategy which consist of “making people remain longer in the labour market”, “lifelong learning” and “abaptabilty to restructuring”. Within this scope, Lisbon targets are determined as 70 percent general employment rate and 60 percent women employment rate for the year 2010 and determined one added and two semitarget of increasing general rate of employment to 67 percent, women employment rate to 57 percent and 50 percent of older employment rate in the year 2005. The main aim of this study to eveluate comperatively the result of EES targets and Turkeys’ compliance with to the EES which seems to be far a way as an EU candidate state. Key Words: The European Union and Turkey Relations, European Employment Strategy and The Comparative Results, The Compliance of Turkey to the EU Employment and Social Policy. 184 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi GR II. Dünya Sava’ndan sonra Bat Avrupa’da ve dünyada dier gelimi ekonomilere sahip ülkelerde izlenen Fordist üretim modelinde, standart istihdam ilikisi içinde çalanlar, iverenler ve devletin üçlü uzlamasna dayal Keynesyen ekonomi politikalarna göre gelitirilen “refah devleti” kavramna dayal politikalar izlenmitir. Bu politikalarn sonucunda, 1945-1975 döneminde, çalanlara istihdam, sosyal koruma ve örgütlenme haklarnn tannmasyla, özellikle, ekonomik büyümenin salanmasna paralel olarak, altn ça olarak ifade edilen, tam istihdama yakn bir dönem söz konusu olmutur. Ancak, bunu izleyen son otuz yllk dönemde, istihdamn istikrarn ve i güvencesini salayacak igücü piyasas düzenlemeleri, kuralszlatrma politikalar ve esneklik uygulamalaryla igücü piyasasnda katmanlamann hzland ve ücretlerin geriletildii yeni bir döneme girilmitir. Küreselleme sürecinin hzlanmasyla, özellikle, gelimi ülkelerde de rastlanmaya balayan, krlgan, istikrarsz, güvencesiz, geçici nitelikler tayan ve ereti istihdam (precarious employment) olarak adlandrlan bu yeni igücü piyasas yaplanmas, gelimekte olan ülkelerde daha da yaygn olarak görülmekte ve etkisini göstermektedir. Gelimi ülkelerde ksmi süreli (part-time), belirli süreli, mevsimlik ya da dönemsel ve geçici çalma eklinde, a-tipik ya da standart-d çalma biçimleri yaygnlarken, gelimekte olan ülkelerde ise kayt d (enformel) sektör yaygnlamaktadr. Uluslararas Çalma Örgütü (UÇÖ/ILO) bu tür çalmay, i sözlemelerinin ana unsuru olan istihdam güvencesinin eksik olduu çalma ilikileri, yani, geçici ve belirli süreli i sözlemelerini, evde çalmay ve taeron ilikisini ile çalmay kapsayan çalma olarak tanmlamaktadr. te çkarlma riskinin yüksek olduu, istihdamda güvencesizlik, istikrarszlk, belirsizlik ve düük ücret düzeylerini bünyesinde barndran bu tür istihdamda kötü çalma koullar söz konusu olmaktadr. Esnek çalma 185 Sosyal Politika düzenlemeleri ile ilgili gerekçe olarak belirtilen, yüksek isizliin önlenmesi için gerekli olarak gösterilen kat igücü piyasas ve içiyi koruyucu düzenlemelerinin kaldrlmas tezini güncel gelimeler dorulamamaktadr. Çünkü, bu düzenlemelere ramen isizlik bir türlü azaltlamamaktadr (Temiz, 2004:55-56). Avrupa Birlii’nde (AB) 1990’l yllarn en önemli sorunu isizlik olmutur. AB içinde daha fazla i yaratlmas, isizliin önlenmesi ve daha iyi istihdam frsatlar sunulmas gündeme gelmitir. Bu açdan, AB istihdam ve sosyal politikasnn ve dolaysyla, Avrupa stihdam Stratejisi’nin (AS) amac, herkes için insanca bir yaam kalitesi ve standard salamaktr. (Ceylan-Ataman, 2005:17). Bu dönemde gelitirilen neo-liberal ekonomi politikalarnn sonucunda, piyasa ekonomisinin dünya üzerinde yaygnlamas ve bilgi teknolojileri alannda yaanan gelimelerin ülkelerin rekabet güçleri üzerinde önemli etkiler yaratmas üzerine, AB’de ekonomik reforma gereksinim olduu, bunun da sosyal hedeeri bulunmadan toplumsal huzursuzluklara yol açaca görüldüünden, “Avrupa Sosyal Modeli” kapsamnda yeni istihdam hedeeri belirlenmitir (KV, 2006:7). AB’DE KURUCU ANTLAMALAR VE STHDAM POLTKASI Lizbon Antlamas’nn (LA), 1 Aralk 2009 tarihinde yürürlüe girmesi ile Avrupa Birlii Antlamas (ABA) ve Avrupa Birlii’nin leyiine likin Antlama (ABA) adn alan Kurucu Antlamalar’da, “stihdam” baln tayan IX Bölümde, ABA m. 145 ile m. 150 (eski ATA m. 125-130) aras maddelerde “AB istihdam politikas” düzenlemitir. ABA m. 145’e göre (eski ATA m. 125): Üye Devletler ve Birlik, “tam istihdam salamak üzere rekabetçi bir sosyal politika izleme” amacn gerçekletirmek için egüdümlü (koordineli) bir istihdam stratejisi gelitirmek ve özellikle, 186 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ekonomik deiikliklere duyarl, beceri düzeyi yüksek (vas), eitimli ve uyum yetenei bulunan igücüne sahip bir AB igücü piyasas gelitirmek için “eitlik”, “insan haklarna sayg”, “dayanma” ve “kadnlar ile erkekler arasnda eitlik” ilkelerine yer vererek çalacaklardr. Birliin, “sosyal dlanma ve ayrmclkla mücadele edecei”, “sosyal adaleti ve korumay”, “kadn-erkek eitliini”, “nesiller aras dayanmay”, “çocuk haklarnn korunmasn”, “ekonomik, toplumsal ve bölgesel bütünlemeyi” ve “Üye Devletler arasnda dayanmay özendirecei” ilkeleri Kurucu Antlamalar’a eklenmitir (ABA m. 2.3) (KV, 2008a:16;Europa, 2010e). ABA m. 146.2 uyarnca Üye Devletler, yönetimin (management) ve çalanlarn (labour) sorumluluklarna ilikin ulusal uygulamalar dikkate alarak, istihdam gelitirmeyi ortak bir amaç olarak deerlendirecek, ABA m. 148 hükümleri uyarnca da Konsey, bu alandaki politikalarn egüdümünü salayacaktr. ABA m. 147.1’e göre, Birlik, Üye Devletler arasndaki ibirliini tevik edecek ve desteklecerek, eer gerekirse, eylemlerini tamamlayarak yüksek seviyeli bir istihdama katkda bulunacaktr. Birlik, bunu yaparken, Üye Devletler’in yetkilerine sayg gösterecektir. ABA m. 148.2 uyarnca, Konsey, Komisyon’un önerisi üzerine ve Avrupa Parlamentosu, Ekonomik ve Sosyal Komite, Bölgeler Komitesi ile stihdam Komitesi’nin görüünü aldktan sonra, Üye Devletler’in istihdam politikalarnda dikkate alacaklar yllk yönlendirici ilkeleri (employment guidelines) düzenleyecektir. Konsey, Komisyon’un tavsiyesi üzerine Üye Devletler’e tavsiyelerde bulunabilecek ve ABA m. 5 uyarnca da, Konsey ve Komisyon, Birlikteki istihdam durumu ve istihdam için yönlendirici ilkelerin uygulanmas hakknda yllk ortak bir rapor (joint annual report) hazrlayacaktr. 187 Sosyal Politika ABA m. 149 uyarnca, Konsey, olaan yasal usul uyarnca hareket ederek, Üye Devletler arasndaki ibirliini tevik etmek ve bilgi deiimini ve en iyi uygulamalar gelitirmeyi, karlatrmal analiz ve tavsiyelerde bulunmann yan sra, pilot projelere bavurarak yenilikçi yaklamlar tevik etmek ve tecrübeleri deerlendirmeyi amaçlayan giriimler araclyla, istihdam alanndaki eylemlerine destek olmaya yönelik tevik önlemlerini kabul edecektir. AVRUPA STHDAM STRATEJS VE LZBON HEDEFLER AB Komisyonu’nun 17-18 Kasm 1997’de Lüksemburg’da yapm olduu “/stihdam Zirvesi” (The Jobs Summit) ile Avrupa stihdam Stratejisi (AS) kabul edilmitir. Zirvede, üye ülkelerinin istihdam politikalarnn egüdümü (koordinasyonu) için u dört aya bulunan klavuz ilkeler saptanmtr; “istihdam edilebilirlii artrmak”, “giriimcilii özendirmek”, “uyum yetenei” ve “frsat eitlii” (Barnard, 2000:48-49). Mart 2000 Lizbon Zirvesi’nde de, 10 yllk bir strateji belirlenmi, 2010 ylna kadar AB’nin daha fazla ve daha kaliteli iler yaratmas, daha fazla sosyal uyum yoluyla sürdürülebilir ve rekabetçi bir ekonomi stratejisi izlemesi kararlatrlmtr. Birliin hede, “gelecek 10 yl içinde dünyann en rekabetçi, dinamik ve bilgiye dayal ekonomisi haline gelmek, tam istihdama ulamak, sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi, daha fazla sosyal bütünlemeyi ve çevreye saygy salamak” olacaktr. 2010 yl için genel istihdam orannn % 70 ve kadn istihdam orannn % 60 olmas iki somut istihdam hede olarak belirlenmitir. AB, Mart 2000’de yaplan Lizbon Zirvesinde, yakn gelecekteki bilimsel ve teknolojik AR-GE felsefesini “Avrupa Aratrma Alan” (ERA: European Research Area) balkl bir proje kapsamnda planlama karar almtr. Avrupa’y 2010’da dünyann en dinamik ve rekabet gücü en 188 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi yüksek bilgi ekonomisi haline getirmeyi amaçlayan Avrupa Aratrma Alan’nn (ERA) uygulama arac olarak Altnc Çerçeve Program (FP6) ve daha sonra da Yedinci Çerçeve Programlar (FP7) tasarlanmtr. 2006 Ylnda düzenlenen Avrupa Konseyi toplantsnda, AB düzeyinde Gayrisa Yurtiçi Hasla’nn (GSYH) % 3’ünün 2010 ylna kadar bilgi ve yenilik (inovasyon) yatrmlarna harcanmasn Yeni Lizbon Stratejisi’nin dört önceliinden birisi olarak belirlemitir. Üye Devlet’ler kendi hedeerini Ulusal Reform Programlar kapsamnda belirleyeceklerdir. Bütünlemi bir “Avrupa Aratrma Alan” oluturulmas amacyla da 2009 Yl “Avrupa Yaratclk ve novasyon Yl” olarak ilan edilmitir.Yine, 2005 ylnda istihdam orannn genelde % 67’ye, kadnlarda % 57’ye ve yallarda % 50’ye çkartlmas gibi iki ara ve bir ilave hedef belirlenmitir (Çelik, 2006:131).Bilgiye dayal rekabetçi ekonomi hede, ancak, sosyal politikalarla bütünletirildii zaman, büyümenin sürdürülebilirliinin ve daha çok ve daha iyi iler yaratlarak salanmas, sosyal koruma sistemlerinin gelitirilmesi, insana yatrm ve sosyal içermenin salanmas halinde sorunsuz olarak baarlabilecektir (Erdodu, 2005:42). Lizbon Sonuç Bildirgesi’nde öngörülen ekonomik hedefler; 1-) ç pazarn tamamlanmas; a.Birlik müktesebatnn ulusal mevzuata hzla aktarlmas, b.Hizmet sunumu serbestisinin önündeki engellerin kaldrlmas, c.ebeke hizmetleri (network) olarak tanmlanan elektrik, gaz, postaclk gibi hizmetlerin iç pazarnn tamamlanmas, d.Mali hizmetler iç pazarnn tamamlanmas ve e.Rekabet ve devlet yardmlar kurallarnn eit ve adil uygulanmasnn salanmasdr. 2-) Giriimcilik ve özellikle KOB’ler için daha iyi bir ortamn yaratlmas, bu kapsamda mevzuatn iyiletirilmesi ve giriimcilerin i kurma maliyetinin azaltlmas ve risk sermayesine eriimin kolaylatrlmas hede konulmutur. 3-) Yenilie dayal bir bilgi toplumunun oluturulmas ve AR-GE alanlarnda yatrmlarn artrlmasdr. Sosyal hedeer belirleme 189 Sosyal Politika yolu ile de AB’nin önündeki on yl için kendisine yeni bir stratejik hedef koyduu ve söz konusu hedefe ulamak için izlenecek genel stratejiyi oluturduu ve bu stratejinin u hususlar içerdii görülmektedir; 1-) Bilgi toplumunda yaamak ve çalmak için eitim ve mesleki eitimin salanmas, Bu kapsamda Lizbon Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde öngörülen temel hedeer; a. Yalnzca ortaöretim düzeyinde örenim görmü 18-24 ya aras kiilerin saysnn 2010 ylna kadar yarya indirilmesi, b. Hiçbir mesleki nitelik kazanmakszn okulu erken brakan kiilerinin orannn % 10’a çekilmesi ve c. Sosyal taraarn destei alnarak, yaam boyu örenme kültürünün güçlendirilmesidir. 2-) Herkes için daha fazla ve daha iyi i ve aktif istihdam politikalarnn gelitirilmesi. Bu kapsamda belirlenen hedeer; a. Ortalama % 61 düzeyinde olan istihdam orann, 2005 ylna kadar % 67, 2010 ylna kadar ise % 70 oranna yükseltmek, b. Ortalama % 51 olan istihdam edilen kadn orann 2005 ylna kadar % 57’ye ve 2010 ylna kadar ise % 60’n üzerine çkarmak, c. 55-64 ya aralndaki çalanlarn istihdam orannn 2010 ylna kadar % 50 olmasn salamak ve d. Çalanlarn igücü piyasasndan ayrlma ya ortalamasn 2010 ylna kadar be yl yukarya çekmektir. 3-) Sosyal güvenliin modernletirilmesi amacyla belirlenen hedeer ise; a. Kamu nansmannn uzun dönem sürdürülebilirliinin salanmas için emeklilik sistemlerinin gözden geçirilmesi, b. Emeklilik yann 2010 ylna kadar be yl artrlarak 65 yana yükseltilmesi öngörülmütür. 4-) Sosyal uyumun güçlendirilmesi ve sosyal dlanmayla mücadele edilmesi. Bu kapsamda; a. effaf bir koordinasyon yöntemine dayanan sosyal dlanmaya kar mücadele politikalar oluturulmas, b. Sosyal uyumun güçlendirilmesi ve sosyal dlanmayla mücadele edilmesi kapsamnda bir Avrupa Sosyal gündemi meydana getirilmesi öngörülmütür (KV, 2006:12-14). 190 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Bu süreçte, AS çerçevesinde ulusal politikalarn ülkelerin kendileri tarafndan, oluturulabilmesi için, baarl en iyi uygulamalarn gelitirilmesi ve paylalmasna yönelik bir örenme süreci olarak tanmlanabilecek olan Açk Koordinasyon Yöntemi (AKY) (Open Method of Coordination-OMC) uygulanmaktadr. AB’de bu önlemler ile birlikte deerlendirilmesi gereken ve “güvenceli esneklik” (exicurity) olarak nitelendirilen yeni bir yaklam gelitirilmitir. çi henüz tam anlamyla doldurulamam olan bu yaklamda, esneklik ile güvence arasnda bir denge oluturulmaya çallmaktadr. Güvenceli esneklik, AB kaynaklarnda, “piyasann deien ihtiyaçlarna göre rmalara i yaratmalar için gerekli esneklii salarken ayn zamanda güvenlii de garanti etmek suretiyle hem verimlilii hem de ilerin kalitesini arttracak ekilde emek piyasasnda esneklik ve güvenlii birletirmek” olarak tanmlanmaktadr. Böylece, AB ülkeleri AS ile AKY ve güvenceli esneklik açlmlarndan yararlanarak istihdam stratejisini, kendi özgül koullarna göre uyarlayabilmektedirler (Kesici, 2009:423). 2005 ve 2008 yllarnda yenilenerek kabul edilen bütünletirilmi yönlendirici (klavuz) ilkelerinin üç ana balk altnda toplandklar görülmektedir. Bunlarn; (i) stihdamn çekiciliini daha fazla insan için salamak suretiyle igücü arzn artrmak ve sosyal koruma sistemlerini modernletirmek, (ii) Çalanlarn ve iletmelerin uyum yeteneini gelitirmek ve (iii)Beeri sermaye yatrmlarn daha iyi eitim ve beceriler kazandrma yoluyla artrmaktan olutuu görülmektedir. AB Lizbon Stratejisi hedeeri, sosyal politika ve istihdam politikasn alt öncelikli politika alan belirlemek suretiyle modernletirmektedir. Bunlar da; • Dezavantajl gruplar için gelitirilen aktif igücü piyasas politikalar, 191 Sosyal Politika • Gençlerin mesleki eitimini ve igücü piyasasna girilerini artrma, • Yaam-boyu örenme ve yal içilerin konumlar, • Çalma saatleri ve çalma süresi esneklii, • Çalma ve aile yaamnn dengesinin salanmas ve çalma koullar balklar altnda toplayabiliriz (European Commission, 2009:45). stihdama ilikin bütünletirilmi yönlendirici ilkeler ise; - Tam istihdamn salanmasn amaçlayan istihdam politikalarnn uygulanmas, ite kalite ve verimliliin artrlmas, sosyal ve bölgesel uyumun güçlendirilmesi (Yönlendirici ilke 17), - Yaam boyu istihdama yönelik yaklamn tevik edilmesi (Yönlendirici ilke 18). Bu amaçla, istihdamda cinsiyetler arasndaki farkllklarn kapatlmas, genç ve kadn nüfusun istihdam frsatlarn artracak, özellikle, istihdam ve ücret konularnda cinsiyet ayrmn kaldracak, çalma ve özel yaam arasnda daha iyi denge ve uyum salayacak, çocuk ve yal bakm hizmetlerinin yaygnlatrlmasn ve kalitesini artracak, yeterli ve mali açdan sürdürülebilir ve deien gereksinimlere duyarl emeklilik ve salk sistemlerini gelitirecek, erken emeklilik eilimini azaltacak ve aktif yalanmay destekleyecek istihdam politikalarnn gelitirilmesi ve uygulanmasdr, - arayanlar ile dezavantajl gruplar içine alan kapsaml bir igücü piyasas oluturulmas (Yönlendirici ilke 19 ve makro ekonomik ilke 2), Bu amaçla, aktif ve pasif önlemlerle dezavantajl gruplarn igücü piyasasna ilikin gereksinimlerinin hzla belirlenmesi, i arama sürecinde destek verilmesi, bireysel kariyer hedeeri açsndan rehberlik ve mesleki eitim hizmetlerinin salanmas, kadnlar ve engelliler gibi dezavantajl gruplar için igücüne ka- 192 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tlm destekleyecek ve kolaylatracak sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi, Ayrca, çalmann çekiciliinin artrlmas ve özendirilmesi ile yeterli düzeyde sosyal korumann salanmas kouluyla, vergi ve sosyal yardm sistemlerinin deien koullara bal olarak, sürekli gözden geçirilmesi ve sosyal yardmlardan yararlanma koullarnn kolaylatrlmas, özellikle, düük gelirliler için yeterli sosyal koruma salanrken istihdam vergilerinin düürülmesine çallmas. Yine, yerel düzeyde istihdam frsatlar yaratlmasna önem verilmesi, - gücü piyasas ihtiyaçlarnn karlanma düzeyinin gelitirilmesi (Yönlendirici ilke 20), Bu kapsamda, igücü piyasas kurumlar ve özellikle, istihdam kurumlarnn modernletirilmesi ve güçlendirilmesi, AB ve ulusal düzeyde igücü hareketliliinin artrlmas için istihdam ve mesleki eitim frsatlar konusunda yaygn ve effaf bilgilendirme salanmaldr. Ayrca, serbest dolamn etkinlii artrlmal ve ekonomik amaçl iç göçün yönetimine önem verilmelidir. - stihdam güvencesi temelinde esneklii güçlendirmek ve igücü piyasasndaki parçal yapnn azaltlmas (Yönlendirici ilke 21, makroekonomik ilke 4), - le uyumlu ücret ve dier igücü maliyetlerinin istihdam artn destekler nitelikte olmasnn salanmas (Yönlendirici ilke 22, makroekonomik ilke 5), - Beeri sermaye yatrmlarnn artrlmas (Yönlendirici ilke 23, mikro ekonomik ilke 12) ve - Yeni rekabetçilik koullaryla baa çkabilecek eitim ve mesleki eitim sistemlerinin oluturulmasdr (Yönlendirici ilke 24) (KV, 2006:34-42; Selamolu ve Lordolu, 2006:122-125;Tekin, 2008:204-208). 193 Sosyal Politika 2005 YILI ARA DÖNEM DEERLENDRMES Komisyon’un 2005 yl ara deerlendirmesi sonucu, Lizbon Stratejisi hedeerinin hayata geçirme yönünde baarl olunamadnn kabul edildii ve “büyüme” ile “istihdam” olmak üzere iki ana hedefe odaklanld görülmektedir. Atl olduuna karar verilen eski strateji tamamen deitirilmitir. Komisyon’un Yenilenmi Lizbon Stratejisi “Topluluk Lizbon Program 20082010 çin Uygulama Raporu,” Aralk 2007’de onaylanm ve 10 anahtar yükümlülüe yer verilmitir. Bunlar; 1. Halka (people) yatrm yaplmas ve igücü piyasasnn modernletirilmesi; Yükümlülük 1: Komisyon, 2008 yl ortasnda Yenilenmi Sosyal Gündem’i teklif ederek eitim, göç ve demograk gelimelerin deerlendirilmesi, gelecein beceri (skills) gereksinimleri dorultusunda tahminlerde bulunarak, beceri açnn kapatlmasnn yönetimini salayacaktr. Komisyon, Temmuz 2008’de Yenilenmi Sosyal Gündem’i uygulamaya sokarak, Avrupa Sosyal Fonu kaynaklarndan 1,8 milyar Euro’luk bir kaynan 2009 ylnda korunmaya muhtaç kesimlerin beceri açn kapatacak eitim yatrmlarnn yaplmas ve bu amaçla, Avrupa Küreselleme Uyum Fonu’nun harekete geçirilmesini kararlatrmtr. Yükümlülük 2: Komisyon, göç (immigration) konusunda ortak bir politika hazrlayacaktr. Komisyon, 17 Haziran 2008’de COM/2008/359 “Avrupa çin Ortak Bir Göç Politikas: lkeler, Eylemler ve Araçlar” balkl teklini hazrlam ve yüksek vas igücü için çekicilii artran “mavi kart” (blue cart) uygulamas önermitir. Konsey’in, Mays 2009’a kadar bu tekli yürürlüe sokmak için çalmas kararlatrlmtr. 2. potansiyelinin özellikle, KOB’ler için, harekete geçirilmesi; 194 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yükümlülük 3: Komisyon, “Küçük ler Antlamas” için hazrlklarn tamamlam ve Haziran 2008’de sunmutur. Böylece, KOB’lerin büyüme potansiyelinin harekete geçirilmesi amaçlanmaktadr. Avrupa Yatrm Bankas, bu amaçla 30 milyar Euro’luk bir kayna 2008-2011 yllar için kullanma sunmutur. Yükümlülük 4: AB’nin yönetim alannda karlat eksiklik ve yetersizliklerin 2012 ylna kadar % 25 orannda azaltlmas amacyla yasal düzenlemelerin basitletirilmesi, bu amaçla Komisyon’un 2005 ylndan itibaren 119 yasal teklif hazrlad ve bunlarn 48’inin halen onay sürecinde olduu görülmektedir. Komisyon ayrca, yeni yasal düzenlemeler konusunda 770 yasa önerisi üzerinde hazrlklar sürdürmektedir. Yükümlülük 5: Tek Pazar’n güçlendirilmesi, hizmetlerde rekabetin artrlmas, nansal piyasalarda entegrasyon için yeni admlar atlmas, “AB’de snr ötesi nansal kriz yönetiminin” salanmas için yönetimsel düzenlemeler yaplmas. 3. Bilgi ve yenilik için yatrm yaplmas; Yükümlülük 6: Birlik içinde beinci serbestinin, “bilginin serbest dolam” olmas ve seçkin bir “Avrupa Aratrma Alan” (ERA) yaratlmasnn gerçekletirilmesi. Bu amaçla, Nisan 2008’de “Yenilik ve Teknoloji Avrupa Enstitüsü” kurulmu ve Komisyon, Mays 2008’de “Ljubljana Süreci”9 balatmtr. Yükümlülük 7: Birlik, yenilikçilik (inovasyon) için çerçeve koullarnn, özellikle, risk sermayesi ve kri ve snai mülkiyet haklarnn gelitirilmesini salayacaktr.10 9 Council conclusions May 2008 (9076/08). 10 Commission recommendation: on the management of intellectual property in knowledge transfer activities and Code of Practice for universities and other public research organisations – C(2008) 1329. 195 Sosyal Politika 4. Enerji ve iklim deiiklii; Yükümlülük 8: Birlik, enerji için iç pazar tamamlayacak ve iklim deiiklii paketini yürürlüe sokacaktr. Bu amaçla, gaz emisyonunun % 20 azaltlmas, yeil ve yenilenebilir enerji kullanmnn 2020 ylna kadar % 20 orannda artrlmasnn salanmas hedeenmitir. Yükümlülük 9: Birlik, endüstri politikasn sürdürülebilir üretim ve tüketimin salanmas yönünde tevik edecek, yenilenebilir enerjiler üzerinde, ürünlerde etkin kaynak ve düük karbon kullanm ile hizmet ve teknolojiye odaklanlacaktr. Komisyon bu amaçla, Temmuz 2008’de “sürdürülebilir tüketim, üretim ve endüstri eylem paketleri” hazrlamtr. Yine “enerji etkinlii paketi” ile 2020 ylna kadar % 20 enerji tasarrufu hedeenmektedir. Ayrca, yeil ürünlerde % 20 KDV indirimi salayan düzenleme yaplmtr. Yükümlülük 10: D ilikiler konusunda, “DTÖ Doha Çok Tara Ticaret” görümelerinin tamamlanmas için çallmas. Uluslararas ticarette karlkl olarak önemli ticari ortaklar arasnda yeni frsatlar, yatrmlar, yeni ülkeler ve sektörlerde pazara giri olanaklar yaratlmas konusunda engellerin kaldrlmas ve uluslararas düzenlemeler konusunda ibirlii yaplmasnn salanmasdr (EUROPA, 2010a). gücüne yeni beceriler (vasar) kazandrlmas daha iyi ve daha fazla i için anahtar öneme sahiptir. Komisyon’un Avrupa Ekonomik yileme Plan 11, igücünü aktif hale getirerek, yeniden eitim ve becerilerini yenileme konusunda desteklemektedir. Çalanlarn becerilerinin yenilenmesi, AB’nin ksa dönemli iyileme ve uzun dönemli büyüme, verimlilik, yeni iler ve deiime uyum kapasitesi, eitlik ve cinsiyet eitlii 11 196 Commission Communication COM (2008)800, “A European Economic Recovery Plan”, 26.11.2008, Brussels, 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ve sosyal uyumu salama hedeeri açsndan kritik öneme sahiptir. stihdam artrmada ve tüm düzeylerde becerilerin güncellenmesi, özellikle, düük becerilere sahip çalanlarn korunmaya daha muhtaç ve ekonomik krizden ilk olumsuz etkilenenler olduklar görülmektedir. gücü piyasasnn gelecekte gereksinim duyaca igücüne yüksek beceriler kazandrlmas konusu, Üye Devletler’de, yenilikçilik odakl bir üniversite ve mesleki eitim sisteminin oluturulmasna paralel olarak giderek artan bir önem kazanmaktadr. Beceri eksiklii, özellikle yönetim ve teknik ilerde cinsiyet eitliini salamak açsndan önem kazanmaktadr. Yine, göçmenlerin istihdam açsndan da beceri eksikliklerinin giderilmesi gerekli görülmektedir (EUROPA, 2010b:3-5). 2010 YILI SONUÇ DEERLENDRMES 2005’ten sonra izlenen AS politikalar, belirli bir süre olumlu kazanmlar salamakla birlikte, özellikle, 2007’de ABD’de ba gösteren küresel ekonomik krizin de olumsuz etkileriyle bu hedeere içinde bulunduumuz 2010 yl itibariyle varlamad görülmektedir. Küresel ekonomik krizin etkisine girilmeden önce, AS kapsamnda, 18 milyon yeni i yaratlmas ve dinamik bir i ortamnda daha az bürokrasi yoluyla, 40 milyar Euro’luk tasarruf salanmtr. stihdam art, yoksulluun azaltlmasn ise yeterince salayamamtr. Baz özel nüfus kesimleri dönem boyunca, daha fazla güçlüklere maruz kalmaya balamtr. Örnein, düük beceri düzeyine sahip olanlarn eitime ve mesleki eitime eriimleri zorlamtr. stihdam hizmetlerine ulam gittikçe zorlamakta, igücü piyasasnda tabakalama varln devam ettirmekte ve çocuk yoksulluu artmaktadr. GSYH’nn ortalama % 3 büyüme hede yllar içinde sadece 2006 ylnda tutturulmu ve 2009 ylnda AB-27 GSYH’nn % 4 orannda küçüldüü görülmektedir. sizlik oran ise günümüzde % 10’a yaklamaktadr. 197 Sosyal Politika Bütçe aç da GSYH ortalamasnn % 7’sine ulamaktadr. D borç oranlarnda son iki yl içinde % 20 art olmutur. stihdam orannn % 70’e yükseltilmesi hede henüz tutturulamam olmakla birlikte, 2000’de ki % 62’lik düzeyinden 2008’de % 66’ya yükseltilmitir. Küresel ekonomik krizin bu hedeerin tutturulmasn olumsuz etkiledii ve daha iyi durumdaki baz göstergelerin kötületii görülmektedir. AR-GE harcamalar ile ilgili endüstrilemi dier ülkelerle AB arasndaki açn kapatlamad görülmektedir. AR-GE alannda, AB 2000 yl GSYH’snn % 1.82’si olan harcama orannn 2008’de % 1.9’a ulat ve önemli bir gelime salanamad görülmektedir. (EUROPA, 2010d:3-4). Cedefop, 2008 ylnda, gelecekte gereksinim duyulacak becerilerin deerlendirildii ve tahmin edildii bir rapor12 yaymlamtr. Buna göre; 1.Genileyen igücü piyasasnda hizmet sektörü giderek artan bir oranda büyüyecektir. 2006 ile 2020 yllar arasnda AB’de 100 milyon yeni i olana açlacaktr. Bunlarn 19,6 milyonu yeni i, 80,4 milyonu emeklilik ve iten ayrlmalar dolaysyla yenileme ii (replacement) olaca öngörülmektedir. yaratma açsndan, inaat sektörü 2,9 milyonluk bir potansiyel olutururken, mühendislik ilerinde art ve imalat sanayi ilerinde ise, 800 bin i kayb beklenmektedir. Ticari hizmetlerde, örnein, biliim teknolojisi, sigorta ve danmanlk, salk, sosyal bakm, kiisel bakm, otel, katering ve eitim alanlarnda 2015 ylna kadar yeni ilerin yaratlmas söz konusu olacaktr 2.gücü arznda azalma riski ve daha yüksek istihdam oranlar gereksinimi açsndan, Avrupa statistik Kurumu, Eurostat, 2012 ylna kadar AB’de çalma çandaki nüfusun 12 Cedefop, Skill Needs in Europe. Focus on 2020. Luxembourg, 2008. 198 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi (15-64 ya aras) geçmiteki bebek patlamas (baby-boom) nedeniyle artaca, ayrca, kadnlarn ve yallarn igücüne artan katlm nedeniyle, KO’nun yükselecei, ancak, 2020’den sonra yalanma (agening) sorununun etkisini göstereceini tahmin etmektedir. Bu nüfus yalanmas sorununun olumsuz etkilerinin ise AB’ye göç yoluyla giderilecei belirtilmektedir (EUROPA, 2010b:6-7). 3.Mesleksel ve beceri gereksinimleri eilimleri açsndan, AB’nin tüm mesleklerde daha yüksek beceri gereksinimleri gösterecei, igücünün kutuplamasnn (polarizasyon) az beceri gerektiren el ileri, el becerisi gerektiren iler ve el becerisi gerektirmeyen yüksek becerili iler açsndan artaca ve el becerisi gerektirmeyen yüksek becerili ilerin saysnda 2020 ylna kadar 17.7 milyonluk art yaanaca belirtilmektedir. Bu açdan, istihdam hizmetlerini yürüten EURES’e özellikle PLOTEUS ve EURAXESS internet sitelerinden verilen hizmetlere büyük görev dütüü belirtilmektedir13 (EUROPA, 2010b:12). Komisyon Bakan Borosso, 26 Kasm 2008’de Ekonomik yileme Plan’nn temel ilkesinin dayanma ve sosyal adalet olduunu açklamtr. Ayrca, içinde bulunduumuz zor zamanlarda, ihtiyaç sahiplerine ulama ve yardm yönünde davranlmas, iin korunmasna odaklanlmas, iini kaybedenlere uzun vadeli i gereklerine uyum salamalar için ASF ve Avrupa Küresellemeye Uyum Fonu kaynaklarnn kullanlmasnn hzlandrlmas gerektiini belirtmitir. Ekonomik yileme Plan, ilk olarak, birinci ayakta, satn alma gücünün art ve talep yaratlmas üzerinde durmakta ve Komisyon 13 EURES internet portalnda, yaklak 1.2 milyon açk iin, 300 bin özgeçmiin ve 17.7 bin kaytl iverenin bulunduu, mesleki hareketlilik için gerekli bilgilerin yer ald PLOTEUS internet sitesinde her yl 800 bin ziyaretçinin yer ald ve iverenlerin ve çalanlarn aratrma prollerine yer veren EURAXESS portalnda her yl 5 bin açk i bulunduu belirtilmektedir. 199 Sosyal Politika AB GSYH’snn % 1,5’uuna denk gelen 200 milyar Euro’luk bir kaynan Büyüme ve stikrar Pakt kapsamnda bütçeye eklenmesi, ikinci ayakta, ksa vadeli eylemlerle, AB’nin rekabet gücünü uzun dönemde artrmaya odaklanlmaktadr. Özellikle, aklc yatrmlar (smart investment) ile, gelecein gereksinimlerini karlayan doru becerilere, enerji etkinlii ve tasarrufu salayan, temiz ve çevreci teknolojilere yatrm yaplmas yoluyla, inaat ve otomobil üretimi alannda gelecein düük-karbon pazarnn büyütülmesi, altyap yatrmlar yoluyla yenilikçilik ve verimlilik artnn desteklenmesi amaçlanmaktadr. Sosyal ve ekonomik kaldraçlar kullanarak, günümüzün öne çkan gereksinimleri dorultusunda KOB’lere yeni nansman olanaklar yaratlmas, yönetimsel yetersizlik ve eksikliklerin giderilmesi ve altyapy modernize eden yatrmlarn artrlmasyla, rekabetçi Avrupa’nn düük-karbon ekonomisine dönütürülmesi öngörülmektedir (EUROPA, 2010c:3). AB’de kriz ortamnda yaygnlaan sorunlara kar çözüm önerileri olarak, “mesleki yaama giri olanaklarnn iyiletirilmesi”, “giriimcilik ruhunun gelitirilmesi”, “çalanlarn ve iyerlerinin uyum kapasitelerinin gelitirilmesi” ve “gerçek anlamda frsat eitliinin salanmas” gösterilmektedir. AB’de çalanlarn nitelik ve yetkinliklerini artrmak ve yeni istihdam olanaklar yaratmak amacyla bütün çalanlar, özellikle de yeni i olanaklar arayanlar için nitelik farklarn azaltacak yönde eitimin çadalatrlmas, örenim sisteminin gelitirilmesi ve çalanlarn iyerleri ile balarnn kuvvetlendirilmesi önerilmektedir. Günümüzde, AB içinde % 20 orannda gençlik kesimi bir eitim-öretim belgesi almadan eitim kurumlarndan ayrlmaktadr. Yalnzca, isizler arasndan %10 orannda yetikin meslek eitimi alabilmektedir. Bu ise u anlama gelmektedir. Bo iler gerekli vasar tamayan isizler bulunduu için bo kalmaktadr. Kiilerin 200 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi istihdam edilebilirlik olaslklarn artrmak için, uzun dönemli ve genç isizliini önleyici mesleki eitim programlar düzenlemek zorunluluu vardr. Üye Devletler, her isiz için en erken olarak harekete geçecek ekilde aktif istihdam politikalar izlemelidirler. siz kiilere yeni bir ite çalma ve balangç yapma olana salamak için, 12 aylk bir isizlik süresi sonuna kadar mesleki eitime balama ve yeniden örenim olanan salayarak, i bulma ölçütlerini yerine getirmeleri kolaylatrlmaldr. Tüm isiz gençler için ise yeni bir balangç olana 6 aylk isizlik süresi dolmadan salanmaldr. Bu çalmalar, isizlerin igücü piyasasnda etkin bir ekilde uyum salamas anlayyla yürütülmelidir. AS’ni baarsz klan etkenler arasnda istihdam alannda tek tip (uniform) istihdam politikas izlemek henüz mümkün olmadndan, AB üyesi ülkeler kendilerine özgü farkl politikalar gelitirmektedirler. Örnein, AB’de ücretlerden ortalama % 35,6 orannda gelir vergisi kesilmektedir. Bu kesinti oran, G. Kbrs’ta % 23,1 iken, sveç’te % 45,7’dir. Eitim ve mesleki eitim alannda üye ülkeler arasnda kalite açsndan farkllklar bulunmaktadr. stihdamda korumaclk açsndan, özellikle, i sözlemesinin feshi, isizlik ödenekleri, belirli süreli çalma karsnda belirsiz süreli çalma, ksmi süreli çalma karsnda tam süreli çalma alanlarnda içi haklar ve sosyal koruma düzenlemeleri açsndan büyük farkllklar vardr. AB’de istihdam hizmetleri, ön tavsiye, bilgi sunma, i önerisi yapma ve i bulma konusunda tevikler kamu ve özel istihdam bürolar araclyla sunulmaktadr. Aktif igücü piyasas düzenlemeleri istihdam olanaklarn artrmaya dönük olarak uygulanrken, pasif igücü piyasas önlemleri ile isizlere çeitli yardmlar ve destekler salanmaktadr. sveç’te bu tür harcamalara daha fazla kaynak ayrlrken, Yunanistan ve spanya’da ise çok daha az önem verilmektedir. Asgari ücret uygulamasnn baz üye ülkelerde ortalama ücretin çok altn- 201 Sosyal Politika da belirlenebilmektedir. Örnein, bu oran Fransa’da ortalama ücretin % 60’na ularken Portekiz’de % 30 düzeyinde kalabilmektedir. Yine, endüstri ilikileri sistemlerinin gelimilii de ücretler ve dier çalma koullar üzerinde önemli etkiler yapmaktadr (Ardy and El-Agraa, 2007, 447-448). Sonuçta, AB düzeyinde ve Üye ülkeler düzeyinde politikalarn egüdümü (koordinasyonu) etkin ekilde salanamam, yurttalarnn katlmnn ve kamu desteinin zayf kalmas nedeniyle de, Lizbon hedeerinin gerçekletirilmesinde istenen ölçüde baar salanamamtr. Lizbon hedeerinin Birlik düzeyinde 2005-2008 dönemi sonunda, 2008 yl rakamlaryla, istihdam art salanmas ve % 65.9 düzeyine ulamas, kadn istihdam orannn % 59.1 ve yal istihdam orannn % 45.6’ya ulamas salanmtr. sizlik bu dönemde % 7’ye dümütür. Ancak, küresel ekonomik krizin etkileriyle, son dönemde yeniden yükselerek, 2009-2010 yllarnda, 7 milyon i kaybnn yaand ve isizliin yeniden yükselerek % 10 düzeyine ulat görülmektedir. Güvenceli-esneklik ya da esnek-güvence (exicurity) konusu doru bir reform gündem maddesi olarak, beceri ve uyum yetenei yüksek çalanlar ve Lizbon hedeerine üye devletlerin hükümetleri ve AB düzeyinde ibirlii ve sahipliin artrlarak ulalmas politikalar üzerinde odaklanlmaktadr (EUROPA, 2010d, 7-17). AB, dier küresel ve bölgesel rakipleriyle baa çkabilmek için çalma yaamnda gerekli esneklii salamak zorunda olmasna ramen, toplumsal dinamikler sonucu, Avrupa’daki geleneksel sosyal politika kazanmlarn da bir anda terk edebilecek durumda deildir. AB bu nedenle, güvenceli esneklik (exicurity) ile Avrupa Sosyal Modeli (ASM) arasndaki ikilemi “çözmeye” çabalamaktadr. Güvenceli esneklik, AB istihdam politikasnn temel kavramlarndan birisini oluturmakta ve Avrupa igücü piyasasnn gelecei ve sosyal politikalarn geliiminde lokomotif bir kavram olmaya aday du- 202 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi rumdadr. AB, güvenceli esneklik ile dinamik ve baarl bir bilgi ekonomisine ulamay, hem ivereni hem de ii korumay, çalanlarn yeni ihtiyaçlarna uygun esnek igücü piyasas ve güvenlik düzeyine ulaabilmeyi, iletmelerin çalanlarn yaanan hzl deiime uyum salayabilmesini, i güvencesini deil istihdam güvencesini oluturabilmeyi, çalanlarn vasf düzeyini arttrabilmeyi, daha çok ve daha iyi iler yaratabilmeyi, daha az katmanl emek piyasas oluturabilmeyi, kadnlarn, göçmenlerin ve gençlerin uyum salayabilecei bir çalma yaam gerçekletirebilmeyi, deiimlerin ve yeni sosyal risklerin iyi yönetiimini salayabilmeyi ve ekonomik oklara uyumu yakalayabilmeyi hedeemektedir (YücesanÖzdemir, 2008, 69). Ödünç i ilikisine dayal olarak çalma, AB’de yaygndr. Güvenceli esneklii desteklemeyi amaçlayan ve ödünç i ilikisine dayal olarak çalanlarn, ie baladklarndan itibaren kullanc iletmelerdeki emsal içilere göre eit ilem görmelerini salayan düzenlemeler yaplmtr. Düzgün i (decent work) ya da insan onuruna yakr i kavram, günümüzde, AB stihdam Stratejisi, ASM ve ETUC üyesi sendikalarn temel gündem maddesini oluturmaktadr. AB’nin, AB 2010 Yl Lizbon Ajandas’ndaki “daha iyi iler yaratlmas” hedenin oldukça uzanda bulunulmas, eitim, yeniden eitim ve mesleki eitimin bu hedefe ulalmasnda anahtar rolünün bulunduunun bilinmesi artan çabalara ramen alnan önlemlerin yetersiz kald görülmektedir. Kurumsal olarak ücret pazarlklar analizinde görülecei üzere, güçlü durumdaki aktörler ile karakterize edilen ibirliine dayal ve yüksek kapsama oranlar ile yürütülen endüstri ilikileri sistemi ile ücret eitsizlikleri, cinsiyet ücret aç azaltlmakta ve bu da yoksulluu önlemeye yardmc olmakta ve AB gündeminde yer almaktadr. Toplu pazarlk ve güçlü içi ve iveren örgütlerinin varlnn büyüme, rekabet ve istihdam üzerinde 203 Sosyal Politika olumsuz bir rolü bulunduunu gösteren bir kant ta bulunmamaktadr. Kantlar daha çok, uygun yasal düzenlemelerin ve ücret belirleme sistemlerinin esnekliinin ve geni bir kapsama ulamasnn salanmas halinde daha olumlu bir etki salanacan ve Dünya’da ve AB’de yaanan ciddi ekonomik krizin, tüm aktörlerin ve kaynaklarn harekete geçirilmesini gerektirdii yönündedir. Bu da yapc ve karlkl güvene dayal ilikiler içindeki sosyal ortaklarn varln ve sosyal diyaloun gündeme geldiini göstermektedir. Yüksek kalitede bir endüstri ilikileri sistemi, içilere ve iletme yönetimlerine daha fazla uyum olana ve oklara kar daha fazla koruma salamaktadr. Endüstri ilikileri sisteminin deiime uyumu ve bunun sosyal maliyetini azaltma konusunda anahtar rolü bulunmaktadr (Spidla, 2009). Günümüzde Avrupallarn %16’s veya 79 milyon kiinin kiisel gelirinin yoksulluk riski ile kar karya olduklar, özellikle, yallarn ve çocuklarn arasnda bu orann daha da yüksek olduu görülmektedir. Avrupa Komisyonu’nun, “Sosyal Koruma ve Sosyal çerme 2009 Yl Bütünletirilmi Raporu”nda bu yönde bilgiler yer almaktadr. AB ülkelerinde yoksulluun, farkl etkenler sonucu, konut yoksulluu, beceri (vasf) yetersizlii, yaamsal önemdeki hizmetlere ve salk hizmetlerine yetersiz eriim eklinde kendisini belli ettii görülmektedir (European Commission, 2009, 6). Lizbon Konseyi tarafndan ortaya konulan, Sosyal çerme Stratejisi, yoksulluun giderilmesi için, 2010 ylna kadar ciddi admlarn atlmasn ve üye ülkelerin kendi Ulusal Eylem Planlarn (National Action Plans) oluturmasn öngörmütür. Bu süreç, üye ülkelerin, Birliin ortaya koyduu ortak hedeerin ülke politikalarna yansmasn deerlendiren ulusal eylem raporlar hazrlamaya balamasyla sonuçlanmtr. Sosyal içerme süreci ve Ulusal Eylem Planlar Avrupa Yoksulluk ile Mücadele A’nn (EAPN) AB politikalarn etkileme 204 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi yönünde önemli sosyal politika araçlar haline gelmitir. A, bir yandan bu süreci ekillendirmeye çalrken, bir yandan da ülke politikalarn dönütürmek için ura vermektedir. Ülkelerin siyasi kültüründen kaynaklanan farkllklar olmakla birlikte, EAPN’nin ülke alar, Ulusal Eylem Planlarn etkileyebilecekleri politika metinleri olarak görülmekte ve sosyal içerme politikalarnn Avrupa Sosyal Modeli’nin ruhuna uygun bir ekilde oluturulmas için çaba gösterilmektedir. LZBON HEDEFLER DORULTUSUNDA TÜRK GÜCÜ PYASASI LE AB KARILATIRMASI stihdam oranlar ve sektörel dalm açsndan, istihdam göstergeleri, AB ve Türkiye’de yllar itibariyle farkllk göstermektedir. Aadaki Tablo 1’de, 2000 ylndan 2008 ylna kadar, AB ile Türkiye’nin istihdam oranlar karlatrmal olarak verilmitir. Tablo 1: AB’de ve Türkiye’ de stihdam Oran (%) 2000 2001 2002 2003 2004 2008 Türkiye 48.9 47.8 46.7 45.5 46.1 41.7 EU - 15 63.7 64.4 64.5 64.6 64.4 66.0 Kaynak: Selamolu ve Lordolu, 2006, s. 204; 2008 yl rakamlar tarafmzdan eklenmitir. Bu verilere göre, AB, AS hedene 4 puan yaklamken, Türkiye’nin 28 puan geride kald, kadn istihdam açsndan ise bu farkn 37,7’ye ulamakta olduu görülmektedir. Yal istihdam açsndan da ülkemizin durumu pek parlak deildir. 2010 Yl hedene AB % 7,5 orannda yaklamken, Türkiye’nin 16 puan geride bulunmaktadr (Tekin, 2008:220-226). 205 Sosyal Politika gücü piyasas açsndan Türkiye’nin gelimi ülkelerden farkll, istihdamn sektörel dalmna da yansmaktadr. Günümüzde, gelimi ülkelerde tarmda çalanlarn istihdam içindeki pay %3-4’e inmitir. Sanayide çalanlarn pay ise ortalama %25’ler civarndadr. Bu ülkelerde hizmet sektörünün pay ise % 65-70 civarndadr. Gelimi ülkelerdeki durumu aadaki Tablo 2’de daha ayrntl olarak görmek mümkündür. Tablo 2: Türkiye’de stihdamn Sektörel Dalmnn Yllar tibariyle Geliimi (%) Sektörler 1965 1975 1985 1990 1996 1997 1998 1999 2004 2008 Tarm 71.9 65.9 58.8 49.3 45.8 42.4 43.3 42.0 33 23,2 Sanayi 7.9 11.5 12.9 15.5 21.7 23.3 22.7 22.6 18 21,4 Hizmet 20.2 23.4 28.3 35.2 32.6 34.3 34.3 35.4 47 50,3 Kaynak: DE HA 1999, s. 16-17, Koray, s. 99, Selamolu ve Lordolu, 2006, s. 195; 2008 rakamlar tarafmzdan eklenmitir. 2008 yl için tarmsal istihdam oran Aadaki Tablo 3’te de görülecei üzere, AB’de ise % 6.3’tür. Ayn orann ülkemizde ise % 23,2 düzeyinde olduu görülmektedir. Yine, dier sektörlerde de AB ile ülkemiz arasnda, önemli farkllklar bulunmaktadr. Öte yandan, genç isizliinin yaygnl hem AB’de hem de Türkiye’de önemli bir sorun oluturmaktadr. Türkiye’de genç isizlii, 2009 ylnda, % 24, 9’luk oranla, % 16,6 oranna sahip AB’ye göre çok daha yüksek bir düzeydedir. Türkiye, uzun süreli isizlerin oran açsndan % 2,2’lik oranla % 3,4 oranna sahip AB’ye göre daha iyi durumda gözükmekle birlikte istatistiklerin güvenilirlii açsndan sorunlar bulunmaktadr. Türkiye’de genel olarak igücüne katlma oranlar gerek AB ortalamasndan gerekse 12 yeni üyeden oldukça düük düzeydedir. Türkiye’de igücüne katlma oran 206 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2006 ylnda toplamda % 48 (AB ortalamas % 57), erkeklerde % 71.5 (AB ortalamas % 65.3), kadnlarda ise % 24.9 (AB ortalamas % 49.5) olarak gerçeklemitir. Tablo 3: AB’de ve Türkiye’de stihdamn Sektörel Dalm (%) 2000 2003 2005 2006 1996 1997 1998 1999 2004 2008 T S H T S H T Bulgaristan 24.4 27.6 48.1 23.1 26.6 50.3 S H T S H 21. 27.0 51.6 20.6 27.6 51.8 Çek Cum. 4.8 39.1 56.0 4.2 38.3 57.5 3.8 38.3 57.9 3.7 37.8 58.5 Estonya 7.1 33.2 59.7 6.1 32.3 61.6 5.3 33.7 61.0 4.9 33.1 62.0 6.0 20.7 73.3 5.5 20.3 74.2 5.0 20.3 74.7 4.2 20.5 75.2 Kbrs Letonya 14.3 25.8 59.9 13.3 25.9 60.8 Litvanya 18.7 26.7 54.7 17.8 28.0 54.2 14.0 28.9 57.1 12.4 29.5 58.1 Macaristan Malta 6.4 33.9 59.8 1.9 34.3 63.7 5.4 33.4 61.3 - - - 112 26.5 62.3 11.4 26.8 61.8 4.9 32.4 62.7 4.8 32.3 63.0 3.0 22.0 75.0 - - - Polonya 19.2 26.9 53.9 19.2 26.9 53.9 19.2 26.9 53.9 19.2 26.9 53.9 Romanya 37.6 28.2 34.2 31.6 30.7 37.7 Slovakya 5.1 59.4 - - - - - 3.6 33.8 62.7 Slovenya 11.9 38.1 50.0 10.7 36.2 53.1 10.1 35.4 54.5 9.7 35.1 55.3 Türkiye 36.0 17.6 46.3 33.9 18.2 47.9 28.0 19.8 52.2 29.0 19.0 52.0 7.9 26.5 65.6 4.5 34.4 61.1 - 3.7 33.7 62.6 AB-27 5.6 6.8 25.6 67.5 6.4 25.2 68.4 6.3 25.0 68.6 T: Tarm S: Sanayi H: Hizmetler Kaynak: EUROSTAT;European Comission (2007), European Employment Observatory–2006, Brussels. Türkiye’de igücüne katlma orannn dümesinin gerisinde kültürel, kurumsal faktörler ile deien mesleki yap özellikle kadnlar açsndan rollerin deimesine, yani evde kalma ile igücüne katlma arasnda bir karar vermesini et- 207 Sosyal Politika kilemektedir. Dier bir ifadeyle tarmsal istihdamn azalma eiliminde olmas ve kente göç sonucu kadnlarn igücünden çekilmesi, yüksek isizlik ortamnda özellikle kadnlarn i bulmaktan ümidini kesmesi ve i aramamas, sosyal ve kültürel nedenlerle kadnlarn çalmasnn engellenmesi, kadnlarn eitim seviyesinin düük olmas nedeniyle elde edebilecekleri ücretin düük olmas ve bir ite çalmann frsat maliyetinin yüksek olmas, Türkiye’de ksmi süreli (parttime) çalma türünün gelimemi olmas, kadnlarn igücüne katlm orann etkilemektedir. Dier yandan erkekler açsndan, okullama oranlarndaki artn ve erken emeklilik olgusunun da igücüne katlma oranlarndaki düüü açklad belirtilmektedir. Cinsiyete göre istihdam oranlarna bakldnda da yeni üye ülkelerin tamamnda erkek istihdam oranlarnn kadn istihdam oranlarndan çok daha yüksek seviyelerde seyrettii görülmektedir. 2006 yl itibariyle en yüksek kadn istihdam Estonya’da (% 65.3), en düük kadn istihdam oran ise Türkiye’dedir (% 23.9). Eski AB üyelerinde (AB-15) kadn istihdam oran % 58.6’iken AB genelinde (AB-27) bu oran % 57.2 olarak gerçeklemitir. 2006 yl verilerine göre Estonya % 54.8’lik kadn istihdam oran ile AB genelinde en iyi kadn istihdam oranlarna sahip ülke konumundadr. Türkiye-AB igücü piyasas verileri karlatrmas açsndan vurgulanmas gereken gerçek, Türkiye’de isizliin farkl yapsal sorunlarnn bulunmasdr. Bu yapda, Türkiye genç bir nüfusa sahip olduundan, emek piyasasna yeni girenlerin says oldukça yüksektir. Bu kadar yüksek bir igücüne i yaratlmas için bütüncül bir istihdam stratejisi izlemek gerekmektedir. Ancak, bu henüz gerçeklememitir. stihdam hizmeti sunan kamu ve özel kurumlarn kapasitelerinin gelitirilmesi, igücünün eitim düzeyinin yeni eitim tevikleri ile yükseltilmesi, tarm sektöründe istihdamn arlkl pay- 208 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nn azaltlmas ve verimliliin salanmas, çalt olduu halde sosyal güvenlik sistemine kaytl olmayanlarn orannn azaltlmas ve vergi oranlarn düürülmesi, istihdamda özel olarak korunmas ve i olanaklarnn artrlmas gereken, kadn, engelli, eski mahkum ve genç içiler için gelitirilmesi gereken AS kapsamnda bir ulusal istihdam politikasnn uygulamaya geçirilmesine acil olarak gereksinim duyulmaktadr (Ceylan-Ataman, 2003:3-4). TÜRKYE’NN UYUMU Avrupa Birlii’nde yoksulluu ölçmek için kullanlan temel göstergeye, yani ülkenin ortanca gelirinin % 60’ndan daha az bir gelirle yaayan insanlarn toplam nüfusa oranna baktmz zaman, Türkiye’de bu orann 2003 yl itibariyle, % 26’ya ulatn ve bütün AB üye ülkelerinden ve aday ülkelerden daha yüksek olduunu ve 15 ya alt çocuklarn % 34’ünün yoksullukla kar karya olduunu görüyoruz. Ayn yl itibariyle yoksulluun AB-15’de ise % 15 orannda gerçekletii görülmektedir (Bura, 2009:230-231). AB ülkeleri ile karlatrldnda görülecei üzere, yoksulluk oranlarnda Birlik ülkeleri arasnda en yüksek orana sahip olan aday ülke durumundaki Türkiye’de, yoksulluk riski ile en çok kar karya kalan grubun çocuklar olduu görülmektedir. Yal yoksulluu ise yalanan nüfus basks ile kar karya olan AB ülkelerine kyasla Türkiye’de daha düük düzeydedir. Ancak, nüfus projeksiyonlarna bakldnda, Türkiye’de de nüfusun hzla yalanmakta olduu görülmektedir. Ayrca kentlemenin etkisi ile birden fazla kuan bir arada yaad, geleneksel geni aile yapsnn yerini çekirdek ailenin almasyla bu sorun önümüzdeki yllarda ülkemizde varln daha fazla hissettirecektir. Buradan hareketle, yal nüfusun daha fazla bir orannn yakn gelecekte yoksulluk riski ile kar karya kalacan öne sürmek mümkündür (Çakar, 2007:92-93). 209 Sosyal Politika Lizbon Konseyi tarafndan ortaya konulan, Sosyal çerme Stratejisi, yoksulluun giderilmesi için, 2010 ylna kadar ciddi admlarn atlmasn ve üye ülkelerin kendi Ulusal Eylem Planlarn (National Action Plans) oluturmasn öngörmütür. Bu süreç, üye ülkelerin, Birliin ortaya koyduu ortak hedeerin ülke politikalarna yansmasn deerlendiren ulusal eylem raporlar hazrlamaya balamasyla sonuçlanmtr. Sosyal içerme süreci ve Ulusal Eylem Planlar EAPN’nin AB politikalarn etkileme yönünde önemli sosyal politika araçlar haline gelmitir. Türkiye’nin de bir aday ülke olarak, sosyal içerme sürecine dahil olma yolunda, Ulusal Eylem Planlarna zemin hazrlayan Ortak çerme Belgesi (JIM) taslan, Çalma Bakanl tarafndan hazrlayarak AB Komisyonu’na sunmutur. AB sosyal politikasnda i sal güvenlii konusu sürekli ve hzl bir gelime göstererek, tüm kurucu antlamalarda ve son dönemlerde ki istihdam zirve toplantlarnda önemli bir konu bal oluturmutur. AB ülkeleri aldklar yasal önlemler, toplumsal eitim ve bilinçlendirme yoluyla sorunun çözümü yönünde oldukça yol almken, bizim gibi sanayilemesini tamamlayamam, sanayi ve demokrasi kültürü gelimemi, eletiri, öneri ve denetim sistematiinin gelimedii ülkelerde ise yara kanamaya devam etmektedir. 4857 sayl Yasas ile birlikte ülkemizde Sal ve Güvenlii Mevzuat deimi, bu yasayla birlikte 50’ye yakn yönetmelik ve tebli yaynlanm ve bunlarn bir ksm yürürlüe girmitir. Ancak, küreselleme sürecine paralel olarak özelletirme, sendikaszlatrma ve taeronlatrma, ksaca örgütsüzletirme politikalaryla her türlü güvenlik ve güvenceden yoksun kayt d içilik ve çocuk çaltrlmasyla katmerlenen i kazalar ve meslek hastalklarnn boyutu resmi istatistiklerde yaymlanandan çok daha büyük olarak gerçeklemektedir. Bu kapsamda, Birlik hukukunda “cinsiyetleraras eitlik” ve “frsat 210 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi eitlii” ilkeleri önemli bir hak olarak tannmaktadr. Avrupa Sosyal Modeli’nin (ASM) yasal çerçevesini oluturan haklar durumundaki bu üç hakkn tarihsel geliimi incelendiinde, 1957’de Roma Antlamas’nda, “eit ie eit ücret” ilkesine yer verildii görülmektedir. AB üyeliini Cumhuriyetin kurucu felsefesi dorultusunda bir çadalk projesi olarak kabul eden ülkemizin, bu sürecin yaratt ivme ile her alanda çada standartlara ulalmas ve ekonominin ve sosyal haklarn daha da gelitirilmesi amaçlanmaktadr. Ankara Atlamas (AA) ile balayan AB-Türkiye ilikileri açsndan, 10-11 Aralk 1999 tarihli Helsinki Zirvesi ile ülkemizin oybirlii ile aday ülke olarak kabul edilmesi ve 17 Aralk 2004 tarihinde ald kararla, ülkemizin 3 Ekim 2005 tarihinde AB ile katlm müzakerelerinin balatlmasnn kabul edilmesi ve “Müzakere Çerçeve Belgesi’nde müktesebatn 19. fasl sosyal politika ve istihdama ayrlm ve izleyen dönemde balatlan karlkl mevzuat tarama süreci, ilk toplantnn 20.10.2005’te “Bilim ve Aratrma ve son toplantnn 13.10.2006’da “Yarg ve Temel Haklar” fasl ile yapld ve müzakere edilecek 33 faslda tarama sürecinin tamamland görülmütür. Tam üyelik amacyla 2006 ortalarndan itibaren sürdürülen müzakerelerde, “AB istihdam ve sosyal politikasna uyum” için müzakereler henüz balatlamamtr. AB yetkililerinin bu alann müzakere edilebilmesi için belirli koullar ileri sürdüü açklamalar medyada yer almaktadr (T.C.Babakanlk ABGS, 2010:1). AB, 8 Mart 2001 tarihli Katlm Ortakl Belgesi (KOB) ile 19 Mays 2003 tarihli Türkiye için Gözden Geçirilmi KOB’da de istihdam ve sosyal iler bal altnda ksa ve orta vadeli öncelikleri listelemitir. Ksa vadeli öncelikler olarak ilk KOB’da unlar saylmtr; 1. AB müktesebat ile uyum için, bir strateji ve ayrntl bir program benimsenmesi, 2. Çocuk igücü sorunu ile mücadele için yaplan çabalarn daha da 211 Sosyal Politika güçlendirilmesi, 3. Dierlerinin yan sra, sendikal haklara sayg duyulmas ve sendikal eylemler üzerindeki kstlayc hükümlerin kaldrlarak etkin ve özerk sosyal diyalog için gerekli koullarn güvenceye alnmas ve 4. AB müktesebatnn gelitirilmesi ve uygulanmasna yönelik sosyal ortaklarn kapasite oluturma çalmalarnn desteklenmesi. Orta vadeli öncelikler ise; 1. Kadnlara kar ayrmcln var olan tüm biçimleri ile cinsiyet, rk veya etnik köken, din veya inanç, sakatlk, ya veya cinsi yönelim temelindeki her türlü ayrmcln kaldrlmas, 2. hukuku, kadn ve erkeklere eit muamele, i sal ve güvenlii ve halk sal alanlarndaki AB mevzuatnn iç hukuka aktarlmas, ilgili idari yaplar ve sosyal güvenliin egüdümü (koordinasyonu) için gerekli olan yaplarn güçlendirilmesi, 3. Sosyal politika ve istihdam alanndaki AB müktesebatnn etkin biçimde yürürlüe konmas ve uygulanmasnn salanmas, 4. Ortak istihdam incelemesinin balatlmas da dahil olmak üzere, ileride AS’e katlm perspektini hedef alan ulusal istihdam stratejisinin hazrlanmas ve bu balamda, özellikle, devam eden ve hzlanan yapsal deiimin etkisi bata olmak üzere, igücü piyasas ve sosyal gelimeleri izleme kapasitesinin gelitirilmesi ve 5. Özellikle, sosyal güvenlik sisteminin mali açdan sürdürülebilir hale getirilmesi gözetilerek, yeniden yaplandrlmas yoluyla sosyal korumann daha da gelitirilmesi ve sosyal güvenlik ann güçlendirilmesi olarak belirlenmitir (Tekin, 2008:212-213). Ülkemiz de, 19 Mart 2001 tarihli Ulusal Program (UP) ve 24 Temmuz 2003 tarihli ve 31 Aralk 2008 tarihli UP’da, “AS ile uyumlu bir Ulusal stihdam Plan’nn oluturulmas” bal altnda aadaki hususlara deinmitir; 1. AS ile uyumlu bir ulusal istihdam stratejisi oluturulmasnn, Türkiye’nin kar karya bulunduu isizlik sorununun çözümünde ciddi açlmlar salayaca görüü UP’da belirtilmi, 2. stihdam alannda tevik önlemleri ve AS’in gelitirilmesi için 212 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi balatlan istihdam alannda tevik önlemleri konulu, Birlik Programna Dair Mutabakat Zapt’nn 25 Kasm 2002 tarihinde imzaland ve 21 ubat 2003 tarih ve 25027 sayl Resmi Gazete yaymlanarak yürürlüe girdii belirtilmi ve 3. Türkiye Kurumu’nun 5 Temmuz 2003 tarihinde kurulmasyla, insan gücü planlamasnn etkin bir ekilde yaplmas ve insan gücünün niteliinin artrlmas için ksa süreli eitim ve danmanlk hizmetlerinin etkin olarak sürdürüldüü, kayt d istihdam ve yabanc kaçak içi çaltrlmasnn önlenmesine yönelik önlemler alnd belirtilmitir. Türkiye, AS’e dahil olma çalmalarn balatm ve ilk olarak 2003 ylnda “stihdam Durum Raporu” hazrlayarak Komisyon’a sunmutur. Bu rapor nda, çözüm bekleyen öncelikli konular arasnda; düük seviyedeki istihdam ve igücüne katlm oranlarnn yükseltilmesi, genç isizlii, kayt d ekonomi, kent ve krsal kesimdeki igücü piyasalar arasndaki bölünmülük, engelli kiiler ve dezavantajl gruplar da içine alan bir igücü piyasas oluturulmas yer almaktadr. Babakanla sevk edilmi olan “Ayrmclkla Mücadele ve Eitlik Kurulu” ve “Türkiye Ulusal nsan Haklar Kurumu” Kanun taslaklar kapsamnda kurulacak bu iki kurumun ivedilikle oluturulmas ve faaliyete geçmesi AB’ye uyum için önemli gelimeler salayacaktr. T.C. Babakanlk ABGS bakanlnda hazrlklar devam eden, “Temel Haklar Ulusal Eylem Plan” hazrlklar devam etmektedir. Türk vatandalarna yönelik vize muayeti salanmasna dönük çalmalar sürdürülmekte, Geri Kabul Antlamas’nn müzakereleri tamamlanarak, AB Komisyonu’nun imdi bu konuda çalmalar balatmak üzere Üye Devletler’den yetki almas gerekmektedir (KV Bülten, 2010a:6-7). Öte yandan 2009 yl lerleme Raporu’nda kadn haklar alannda son durum öyledir; Parlamento’da Kadn Erkek 213 Sosyal Politika Frsat Eitlii Komisyonu yaymlanan Kanun ile Mart 2009’da kurulmutur. Komisyon cinsiyet eitlii konusundaki gelimeleri izlemekte, yasa tasarlar hakknda görülerini bildirmekte, Türk mevzuat ve uygulamalarnn uluslararas anlamalarla uyumlulatrlmasna ilikin atlacak admlar tespit etmektedir. Komisyon ayrca kadn erkek eitliinin ihlaline ve cinsiyete dair ayrmclk vakalarna ilikin iddialar da aratrmaktadr. Yaplan bir yasa deiiklii ile i akdiyle çalan kamu çalanlarna, memurlarla ayn düzeyde 16 haftalk ücretli analk izni ve ilaveten analk izni sonunda bavurular halinde ayn göreve dönebilme hakk verilmitir. 2008 Türkiye Nüfus Saym ve Salk Aratrmas’nn ilk sonuçlar; son be ylda anne ve çocuk sal göstergelerinde baz bölgesel farkllklara ramen iyileme kaydedildiini ortaya koymaktadr. Kamu hizmetinde çalanlara ve salk personeline dönük bilinçlendirme kampanyalar ve cinsiyet hassasiyeti eitim programlar devam etmitir. Nisan 2009’da T.C. Babakanlk Kadnn Statüsü Genel Müdürlüü ve Adalet Bakanl arasnda kadnlara dönük iddet konusunda yarg mensuplarnn eitilmesine ilikin protokol imzalanmtr. Kadn Sivil Toplum Örgütleri yerel seçimlere kadnlarn katlmnn artrlmas hedeyle, Avrupa Kadn Lobisi’nin yürüttüü “50/50 Cinsiyet Eitlii Yoksa Modern Avrupa Demokrasisi de Yok” kampanyas ile ezamanl olarak “50/50 Eitlik” kampanyasn uygulamtr. Bununla birlikte; cinsiyet eitlii Türkiye’de önemli bir sorun olmaya devam etmektedir ve AB müktesebatna uygun bir “Cinsiyet Eitlii Kurulu” henüz kurulmamtr. Kadnlarn igücü piyasasna katlm oran düük seviyelerdedir. gücü piyasalarna katlan kadnlarn, kayt d sektörde istihdam edildii düünülmektedir, bu da, onlarn konumunu hassas hale getirmektedir. Kadnlar, eit deerde iler için erkeklerden daha az ücret almaktadr. Kadnlarn eitime eriimi AB Üye Devletleri ve OECD ülkeleri arasnda en düük düzeydedir. lköretimde cinsiyet eitsiz- 214 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi liini azaltmada elde edilen iyi sonuçlarn devam ettirilmesi ve gelitirilmesi ve özellikle de kzlarn okula devamllnn salanmas, ayn zamanda okuldan ayrlma nedenlerinin tespit edilerek ele alnmas gereklidir. Genel olarak, kadn haklar ve cinsiyet eitliini salayan yasal çerçeve yürürlüktedir. Ancak, yasal çerçevenin uygulamaya yanstlmas ve ekonomik katlm ve frsatlarda, politik yetkilendirmede ve eitime eriimde kadn-erkek arasndaki fark kapatmak için önemli admlarn atlmas gerekmektedir. Aile içi iddet, töre cinayetleri ve erken ve zorla evlendirmeler ülkenin baz bölgelerinde ciddi problemler tekil etmektedir. Kadn-erkek eitlii ve kadn haklar alanlarnda yaygn eitimler yoluyla bilinçlendirmenin artrlmas gerekmektedir. 2009 Yl lerleme Raporu’na göre, kadnlarn, gençlerin ve kaytl istihdamn tevik edilmesi ile yaam boyu örenme faaliyetleri, yoksullukla mücadele, çocuk içiliinin önlenmesi, sosyal korumann yaygnlatrlmas, çocuklarn okullama oranlarnn artrlmas sosyal taraarla sosyal diyalog gibi faaliyetleri içeren; “Sosyal politika ve istihdam alannda, Türkiye, snrl ilerleme kaydetmitir. hukuku, i sal ve güvenlii ve ayrmclkla mücadele konularndaki mevzuat AB standartlarna uygun deildir. Sendikal haklarn, AB standartlar ve ILO sözlemelerine uygun ekilde tam olarak tesis edilmesine yönelik bir ilerleme kaydedilmemitir. Kayt d istihdamla mücadeleye yönelik çabalara hz verilmesi gerekmektedir. Nüfusun önemli bir ksm, özellikle çocuklar, yoksulluk riski altndadr. Ortak Sosyal Koruma ve çerme Belgesinin (JIM) ve stihdam Politikas Öncelikleri Ortak Deerlendirme Belgesi’nin (JAP) tamamlanmasna gereken önem verilmelidir. Sosyal politika ve istihdam alanndaki AB müktesebatnn etkili bir ekilde uygulanabilmesi için idari kapasitenin gelitirilmesine ihtiyaç bulunmaktadr. Sosyal diyalog konusunda çok snrl ilerleme kaydedilmi- 215 Sosyal Politika tir. Genel bir istihdam stratejisinin bulunmamas nedeniyle eylem plannda ölçülebilir hedef ve göstergeler eksiktir. sizlik oran 2009’un ikinci yarsnda hzla % 13,6’ya yükselmitir. Özellikle genç isizlii, 2009’un ikinci yarsnda % 24,9’a yükselmitir. Bunun sonucunda, Türkiye Kurumunun (KUR) hizmetlerine olan talep hzla artmtr. Türkiye nüfusunun % 18,56’s, yoksulluk snrnn altnda yaamaktadr. Sosyal koruma konusunda ilerleme kaydedilmemitir. Sosyal güvenlik korumas altnda olan nüfus % 80’in biraz altndadr ve bu oran düme eilimindedir. Hala yasalamam olan sosyal Yardm ve Primsiz Ödemeler Kanunu Taslann bu konular düzenlemesi beklenmektedir. Çocuk içilii ile mücadele konusunda bir miktar çaba sarf edilmitir, ancak, uzun süredir devam eden bu problemin çözümü için daha fazla kaynan seferber edilmesi gerekmektedir.Sosyal diyalog konusunda çok snrl ilerleme kaydedilmitir.” deerlendirilmesi yaplmtr. Hazrlklar sürdürülen, Ulusal stihdam Stratejisi’nin temel unsurlarnn genel olarak AS ilkelerine dayanmas gerekmekle birlikte, aada belirtilen sorunlara dönük özel hedeer de içermeli ve u konulara çözüm getiren ilkelerden de olumaldr; isizliin azaltlmas ve tam istihdamn salanmas, beeri sermayenin ve igücü nitelik düzeyinin gelitirilmesi, ite kalite ve verimliliin artrlmas, giriimciliin ve ekonominin rekabet gücünün gelitirilmesi, gelir dalmnn iyiletirilmesi, bölgesel gelime farklarnn azaltlmas, kayt d ekonominin küçültülmesi ve “düzgün i”lerin çoaltlmas. Ulusal stihdam Politikalar, aada belirtilen önlemleri içermelidir; üretim üzerindeki vergi yükü mutlaka makul düzeye indirilmeli, istihdam vergileri OECD ortalamasna indirilmelidir. SGK primi içi ve iveren pay yannda kurum kaynaklarndan da sisteme katkda bulunulmal ve makul bir geçi dönemi içinde katk oranlar düürülmeli, yaratlan 216 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi her ek istihdam, vergi, sigorta primi, enerji bedeli vs. açsndan destekleyen etkin bir tevik sistemi uygulanmaldr. Ücret üzerinden alnan gelir vergisine ilikin “özel indirim” yeniden yürürlüe konularak ücretler üzerindeki vergi yükü haetilmelidir. letmeler üzerindeki sosyal yükler, rekabet etme ve istihdam yaratma hedeerini gerçekletirmeye imkan tanyacak bir düzeye çekilmeli ve tevik edici yönü ar basan bir yaklamla ele alnmaldr. Kayt d ekonomi ve kayt d istihdamla mücadelede AB ülkeleri gibi, hem kayt dln önlenmesine, hem de kaytl ekonomiye geçiin özendirilmesine yönelik tedbirler bir arada uygulanmaldr. Ücret sistemi, verimlilik, rekabet gücü ve istihdam esas almal; ücretverimlilik ilikisi kurulmaldr. çi çaltrmaya ilikin olanlar da dahil iletmelerin tabi olduu tüm formaliteler tek bir hizmet biriminde tamamlanmal; resmi makamlara verilen muhtelif bildirimler tekletirilerek kolaylatrlmal; özellikle SGK ve vergi hizmetleri yerel bürolar açlarak iyerleri açsndan kolay ulalr hale getirilmelidir. yerlerinin üretim ihtiyaçlarna duyarl bir genel ve mesleki eitim sistemi oluturulmal; Mesleki Yeterlilik Kurumu etkin olarak faaliyetlerini sürdürmelidir. sizlik Sigortas Fonu kaynaklar amaçlar dorultusunda ve etkin olarak kullanlmaldr. Türk igücü piyasasnn AB istihdam politikasna uyumunun salanmasnda en büyük engel, yapsal sorunlardan kaynaklanmaktadr. Türkiye ekonomisi son yllarda AB’ye oranla daha yüksek oranlarda büyümesine ramen istihdam yaratamam ve isizlik oranlar yükselmitir. Bu durumun balca nedenleri; 1. Yüksek nüfus artna bal olarak igücü arznn artmas, 2. Kadnlarn igücü piyasasna girilerinin artmas, 3. Tarm sektöründeki çözülmeye bal olarak kentlerde igücü piyasalarnn olumsuz yönde etkilenmesi, 4. arayan birçok kiinin düük beceri düzeyine sahip olmas, 5. stihdam üzerindeki vergi yüklerinin yükseklii ve 6. Gerçekleen büyü- 217 Sosyal Politika menin büyük oranda verimlilik artndan kaynaklanmas ve istihdama yansmamas olarak belirtilebilir (Tekin, 2008:22). Türkiye Bilimsel ve Teknik Aratrma Kurumu’nun (TUBTAK) 2 Kasm 2004 tarihinde belirledii “Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikalar, 2003-2023 Strateji Belgesi”, Türkiye’nin 2023 ylna kadar 20 yllk sürede, bata AB ile ve dier gelimi ülkeler ile arasndaki farkn kapatlmas ve bilimsel ve teknolojik gelimelerin yakalanmas için bir yol haritas sunmaktadr. Strateji belgesinin önerdii yol haritas ve 2023 Vizyon’u, bölgesinde ve dünyada adil ve kalc bir barn tesisi için çaba gösteren, demokratik ve adil bir hukuk sistemine sahip, yurttalar ülkelerinin geleceinde söz ve karar sahibi, salk, eitim ve kültür gereksinimlerinin karlanmas devlet tarafndan güvence altna alnm, sürdürülebilir gelimeyi gözeten, gelir dalm dengeli, bilim, teknoloji ve yenilikte yetkinlemi, üreten, net katma deerini kendi beyin gücüne dayanarak artrabilen bir Türkiye öngörüsüne dayanmaktadr. Ülkemizin, 2023 Vizyonu’nda bunu gerçekletirmek için eitim, salk, tarm ve gda, inaat ve altyap, ulatrma, enerji, bilgi ve iletiim, makine imalat ve malzeme, kimya, savunma, havaclk ve uzay sanayi, tekstil, turizm, doal kaynaklar ve çevre alanlarnda Türkiye’nin rekabet üstünlüünü salayarak, uluslararas ticaretten ciddi bir pay almas, insanmzn yaam kalitesinin yükseltilmesi, sürdürülebilirliin salanarak kalknma ve bilgiyi üretebilme, ekonomik ve toplumsal faydaya dönütürebilme yeteneinin ulusal ekonomileri ve toplum yaamn yeniden ekillendirdii bir dünyada bizim de bu dönüüme ayak uydurabilmemiz için bilgi ve iletiim teknolojileri altyapmzn güçlendirilmesi gerektii belirtilmektedir (TUBTAK, 2004:7-11). Türkiye bu kapsamda, uygulad istihdam politikalar çerçevesinde, AB bütçesinden mali yardmlar almakta, buna bal olarak istihdam politikalarnn gelitirilmesine ilikin 218 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi bir dizi uyum programlar uygulamaktadr. AS programlarnn ilki Ekim 2003’te balam ve 25 ayda tamamlanmtr. Bu programlar genel olarak aktif igücü piyasasn ve mesleki eitim olanaklarn gelitirmeye, kadn giriimcileri desteklemeye, KOB ve küçük ölçekli iletmeler için nansal olanaklar salamaya yönelik politikalar olarak snandrlmaktadr. Bu programlarn nansman, AB tarafndan salanmakta olup, Türkiye ise sadece koordinatör kurum olarak destek vermektedir. Programlar dnda ülkemiz, Birlik ajanslarna da katlmaktadr (Selamolu ve Lordolu, 2006:193). GENEL DEERLENDRME VE SONUÇ AB Kurucu Antlamalar, istihdam politikasnn genel bir Birlik politikas olduunu kabul etmekle birlikte, bunun ortak bir istihdam politikas olduunu söylememiz mümkün deildir. AB üye ülkelerin istihdam politikalarnn egüdümünü (koordinasyonunu) salamakta ve bu alan üye devletlerin yetki alanna brakmaktadr. stihdam sorununu çözmek için, ortak bir istihdam politikas belirlenmesi ve Birlik organlarnn bu konuda düzenleme yapmasna ve balayc karar almasnda izin verilmelidir. AB, dier küresel ve bölgesel rakipleriyle baa çkabilmek için çalma yaamnda gerekli esneklii salamak zorunda olmasna ramen, toplumsal dinamikler sonucu, Avrupa’daki geleneksel sosyal politika kazanmlarn da bir anda terk edebilecek durumda deildir. AB bu nedenle, güvenceli esneklik (exicurity) ile Avrupa Sosyal Modeli (ASM) arasndaki ikilemi “çözmeye” çabalamaktadr. Dünya’da ve AB’de yaanan ciddi ekonomik krizden çklmas için, tüm aktörlerin ve kaynaklarn harekete geçirilmesini gerektirdii yönündedir. Bu da yapc ve karlkl güvene dayal ilikiler içindeki sosyal ortaklarn varln ve sosyal diyaloun gündeme geldiini göstermektedir. 219 Sosyal Politika Lizbon Stratejisi sonuçlarnn, AB’nin gelime süreci göz önünde bulundurularak deerlendirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte, AB, 1999’da 15 üyeli iken günümüzde 27 üyeli hale gelmitir. Euro, güçlü ve istikrarl bir ekilde dolama çkartlm ve para birliine katlan ülke says 1999’da 12 iken günümüzde 16 ülkeye ulamtr. Euro’nun ekonomik kriz ortamnda bir makro ekonomik istikrarn salanmas açsndan güven kayna oluturan bir demirleme arac olduu görülmektedir. Türkiye kendisinden daha fazla gelimi “sosyal politika ve istihdam” düzenlemeleri bulunan Üye Devletlerin bulunduu bir Birlie tam üye olmak istemektedir. Birçok sektörde, düük ücretler ve sosyal açdan gelimemi bir mevzuat ve uygulamalar ile adeta sosyal damping yaplarak rekabet edilmektedir. Ülkemizde de AB ülkelerinde olduu gibi gelimi sosyal politika ve istihdam düzenlemeleri isteniyorsa, AB tam üyeliinin kendiliinden bunu salamaya yetmeyecei ve bunu Türkiye’nin kendisinin baaraca bilinmelidir. Çünkü, AB’nin mevcut politikalar bu alanda üye ülkelerdeki mevcut politikalarn egüdümünü (koordinasyonunu) salamay amaçlamaktadr. AB ayrca gerektiinde “destek ve tamamlama” konusunda sorumluluk üstlenmektedir. Dolaysyla, ülkemiz sosyal açdan, AB’ye uyumunu daha çok kendi iç dinamiklerini kullanarak, sosyal politikasn ve istihdam gelitirerek kendi izleyecei politikalar ve mali olanaklaryla gerçekletirecektir. Bu süreçte, AB ile ibirlii ve çeitli mali yardm ve destek programlarndan da yararlanabilecektir. Kukusuz, ülkemizde AB Uyum sürecinde birçok yasal deiiklik yaplmas gerekmektedir. Bu uyum, tam üyelie kadar geçen sürede salanacaktr. Ancak, o güne kadar geçen sürede AB hukukunun temel düzenlemelerini benimsemek, onlara aykr hükümleri giderek artan oranda mevzuatmzdan ayklamak en uygun yöntem olacaktr. 220 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Türkiye çi Sendikalar Konfederasyonu (TÜRK-), içinde bulunduumuz küresel ekonomik ve mali krizde, 2009 yl bana kadar yaanan 2008 yl son çeyreinde yaanan yüzde 6,2 ve 2009 yl birinci çeyreinde yaanan yüzde - 13.8’lik küçülmeler ylsonu itibariyle % -4’e ulam ve bu olumsuz gelime sonucu 75.000 sendikal 475.000 sendikasz 550.000 civarnda içinin iini kaybettiini belirlemitir. Bu süreçte iyeri kapanmalar ve iten çkarmalar konusunda hükümetimizin ald ve 55 milyar TL’ye ulat hesaplanan önlemlerin Türkiye gibi büyük bir ülke için çok yetersiz kald görülmektedir. Günümüzde, küresel ekonomik ve mali krizin etkileri, isizlik ve yoksulluk olarak geni kitlelere yansmaktadr. Bu nedenle istihdam alannda çözüm konusunda daha fazla çabaya, yeni önlemler alnmasna ve devlet öncülüünde krizin olumsuz etkilerini azaltc ve yol açt sosyal sorunlar çözmeye yönelik çalmalar yaplmasna gereksinim duymaktayz. Ülkemiz yöneticilerinin geni kitlelerin temsilcilerinin katlmyla yaygn bir krizle mücadele program ve önlemler paketi hazrlamasyla kriz ile etkili bir mücadele mümkün hale gelecektir. KAYNAKÇA AKAY Tekin (2008), Avrupa Birlii stihdam Politikas Genel Esaslar, Türkiye veren Sendikalar Konfederasyonu Yayn No:291, Ankara. ARDY Brian and Ali M. EL-AGRAA, (2007), “Social policies: the employment dimension”, The European Union Economics and Policies, Edited by Ali M. El-Agraa, Eighth Edition, Cambridge University Pres, Cambridge. BARNARD, Catherine (2000), EC Employment Law, Oxford University Press, Second Edition, Oxford, London. 221 Sosyal Politika BAYDAROL, Can (2002), “Avrupa Birlii’nde stihdam Sorunu”, Mercek, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikas (MESS) 3 Aylk Yayn Organ, stanbul, ss. 22-33. Belen, Esra, (2009), “AB stihdam Zirvesi ve sizlikle Mücadele çin 10 Somut Önlem”, TSK veren, Haziran 2009, Ankara. BLANPAIN, Roger (2000), European Labour Law, Seventh and revised edition, Kluwer Law International, The Hague-London-Boston. CEYLAN-ATAMAN, Berrin (2005), Avrupa Birlii’nin stihdam ve Sosyal Politikas, Derleyen:Doç.Dr. Berrin CEYLAN-ATAMAN, Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluklar Aratrma ve Uygulama Merkezi Jean Monnet Sosyal Politika Modülü Proje Yayn:1, Ankara. CEYLAN-ATAMAN, Berrin (2003), “sizlik sorunu ve Türkiye’nin AB stihdam Stratejisine Uyumu”, TSK veren, Ekim 2003, Ankara. ÇAKAR, Burcu Yakut (2007), “Yoksulluk ve Sosyal Dlanmaya Genel Bak: Leaken Göstergeleri ile Avrupa Birlii’nde Durum”, Tes- Dergisi, Haziran 2007, http://www.tesis.org.tr/ TR/tesis_dergi/2007_haziran/pdf/, 10.15.2009, ss. 90-94. ERDODU, Seyhan (2005), “Avrupa Birliinde Sosyal Korumann Modernletirilmesi ve Gelitirilmesi ve Sosyal çerme”, Avrupa Birlii’nin stihdam ve Sosyal Politikas, Derleyen:Doç.Dr. Berrin CEYLAN-ATAMAN, Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluklar Aratrma ve Uygulama Merkezi Jean Monnet Sosyal Politika Modülü Proje Yayn:1, Ankara. EUROFOUND (2010), “Commission issues Communication on Social Action Programme 1998-2000”, http://www.eurofound.europa.eu/ eiro/1998/05/feature/eu9805104f. htm, 26.02.2010. EUROPA (2010a), “Implementation Report for the Community Lisbon Programme 2008 – 2010”, 16.12.2008, COM(2008) 881 nal, Brussels, http://ec.europa.eu/archives, growthandjobs/pdf/europeandimension-200812-annual-progressreport/COM2008881 EN.pdf, 20.02.2010. 222 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi EUROPA (2010b),“New Skills for New Jobs Anticipating and matching labour market and skills needs”, Brussels, 16.12.2008, COM(2008)868 nal, http://ec.europa.eu/ archives/growthandjobs/pdf/european-dimension-200812-annual-progressreport/ COM 2008868EN.pdf, 20.02.2010. EUROPA (2010c), “A European Economic Recovery Plan”, Commission Communication COM (2008) 800 nal, 26.11.2008, Brussels, http:// eur-lex.europa.eu/LexUriServ/ LexUriServ.do?uri=COM:2008:0800 :FIN:EN:PDF, 28.02.2010. EUROPA (2010d), “Lisbon strategy evaluation document”, http:// ec.europa.eu/archives/growthandjobs2009/pdf/lisbon_strategyevaluation en.pdf, 20.02.2010. EUROPA (2010e), Consolidated versions of the Treaty on European Union and the Treaty on the Functioning of the European Union, Ofcial Journal C 83 of 30.3.2010, http://eur-lex.europa. eu/ en/treaties/ index.htm#founding, eriim: 9.4.2010. European Commission (2009), Industrial Relations in Europe 2008, Directorate-General for Employment, Social Affairs and Equal Opportunities Unit F.1, Luxembourg: Ofce for Ofcial Publications of the European Communities. EUROSTAT (2006), European Employment Observatory, Brussels. KV Bülten (2010a), “Reform zleme Grubu’nun 22’nci Toplants Gerçekletirildi”, Haftalk E-Bülten 16-26 Eylül 2010, stanbul. KV (2008a), Avrupa Birlii Antlamas ve Avrupa Topluluu’nu Kuran Antlama’y Tadil eden Lizbon Antlamas, Çeviri: Uzman Zeynep Özler, Uzman Cenk Mindek ve Yrd.Doç.Dr.Fulya Batur, KV Yaynlar No:217, stanbul. KV (2006), Avrupa Birlii’nin Lizbon Stratejisi, Hazrlayan: Zeynep Usal ve Mahir Ilgaz, ktisadi Kalknma Vakf Yaynlar No:197, stanbul. 223 Sosyal Politika KV (2000), Amsterdam Antlamas Bütünletirilmi Haliyle Avrupa Birlii Kurucu Antlamalar, Yayna Hazrlayan: Yrd.Uzman Cenk Bolayr, KV Yayn No:162, 2. Bask, stanbul. REN, Ertan (2008), Avrupa Birlii Hukuku Yönergeleri Karsnda 4857 Sayl Kanununun Durumu, Çimento Endüstrisi Verenleri Sendikas Yayn, Ankara. KESC, Mehmet Rauf (2009), “Geçi Ekonomilerinin Dönüüm Sürecinde Avrupa Birlii Üyelii ve stihdam”, ktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Konferanslar, 57 Kitap, stanbul Üniversitesi Yayn No: 4836, ktisat Fakültesi Yayn No:604, ISSN: 1304-0103, stanbul, ss. 407-448. PROMBERGER, M., and Thomas Rhein (2004), “Avrupa stihdam Stratejisinin Perspektieri”, AB – Türkiye & Endüstri likileri, Çev. Dr. Alpay Hekimler (Editör), Beta Basm Yaym Datm A.., stanbul. SELAMOLU, Ahmet ve Kuvvet Lordolu, (2006), Katlm Sürecinde Avrupa Birlii ve Türkiye’de gücü ve stihdamn Görünümü, Belediye- Yaynlar, AB’ye Sosyal Uyum Dizisi, Ankara. T.C.Babakanlk ABGS (2010), Türkiye’nin Katlm Süreci çin Avrupa Birlii Stratejisi, Ankara. TEMZ, Hasan Ejder, (2004), “Ereti stihdam: gücü Piyasasnda Güvencesizliin ve stikrarszln Yeni Yaplanmas”, Çalma ve Toplum, Ekonomi ve Hukuk Dergisi, DSK/Birleik Metal-, 2004/2, stanbul, s. 55-80. TSK (2010), “Avrupa Birlii’ne Üyelik Sürecinde AB Ülkeleri ve Dier Aday Ülkeler Karsnda Türkiye’nin Durumu”, http://www.tisk. org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id= 1956, 10.03.2010. TSK (2007), “AB’nin Gelecei”, http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa. asp?yazi_id =1884 &id=91, 26.08.2010. 224 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi TSK (2006), Avrupa stihdam Stratejisi ve gücü Piyasas Gelimeleri, Türkiye veren Sendikalar Konfederasyonu, Yayn No:272, ISBN:975-6728-20-50, Ankara. TUBTAK (2004), Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikalar 2003-2023 Strateji Belgesi, www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_les/vizyon2023/ vizyon2023_Strateji_Belgesi.pdf, 02.10.2010. 225 Sosyal Politika ÜCRET DÜZEYLER VE VERMLLN STHDAM ETKS THE EMPLOYMENT EFFECTS OF THE LEVEL OF WAGES AND THE PRODUCTIVITY Ar. Gör. Aykut Sezgin Ar. Gör. erife Durmaz Süleyman Demirel Üniversitesi – BF asezgin@iibf.sdu.edu.tr Süleyman Demirel Üniversitesi – BF sdurmaz@iibf.sdu.edu.tr Ar. Gör. Onur Demirel Ar. Gör. Esra Sincer Süleyman Demirel Üniversitesi – BF odemirel@iibf.sdu.edu.tr Süleyman Demirel Üniversitesi – BF esincer@iibf.sdu.edu.tr ÖZET Ülkelerin gelimilik düzeyleri ve uyguladklar ücret politikalar, çalanlarn istihdam düzeyleri ve çalma koullar üzerinde ciddi etkiler yaratmaktadr. Dünyada ve Türkiye’de gerek konjonktürel durum deiimi gerekse dönemsel olarak gerçekletirilen politika deiikliklerinin etkisiyle istihdam düzeylerinde de dalgalanmalar görülmektedir. stihdam yalnzca ekonomik boyutu olan bir kavram olmakla kalmayp ayn zamanda geni sosyal etkileri bulunan bir kavramdr. Dolaysyla istihdam etkileyecek etkenler üzerinde çallmas emek piyasas açsndan ciddi bir öneme sahiptir. stihdam etkileyen kavramlardan en önemlilerinden biride ücret düzeyidir. Ayrca verimlilik düzeylerinin ücret seviyeleri ve istihdam oranlar arasndaki ilikide oldukça etkili olduu ortadadr. Nitekim ücret politikalarna yönelik çalmalarda ücret düze- 226 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi yinin istihdam üzerindeki etkileri ve dolayl yoldan verimliliin istihdam etkileri ortaya koyulmaktadr. Bu çalmada gerçekletirilecek olan, ücretler ile istihdam arasndaki ilikinin ampirik çalmayla desteklenerek deerlendirilmesidir. Anahtar Kelimeler: Ücret, stihdam, Verimlilik, Sosyal Güvenlik ABSTRACT National levels of development and wage policies they apply have signicant effects on the level of employment and working conditions. Both in Turkey and in the world variations in the level of employment occur because of the effects of either the conjuncture or the periodical policy changes. The concept of employment has not only economic dimension but also wide social effects. Thus, studying the effects of factors that will affect the employment is crucial in terms of labour market. One of the most important concepts effecting the employment is the level of wages. Besides, it is certain that the level of productivity is considerably effective on the relationship between the levels of wages and employment. In fact, in those studies on the policies of wages, the effect of the level of wages on employment, and indirectly, the effects of productivity on employment are revealed. In this paper, the relationship between wages and employment is examined with empirical evidence. Keywords: Wage, Employment, Productivity, Social Security 1. GR Ücret, çalan kesimin büyük bir bölümünde tek gelir kayna olduu için her dönem bir alt snrnn olmas, ne karlnda ve hangi artlar altnda ödenecei vb. gibi konular 227 Sosyal Politika tartma konusu olmaktadr. Pek çok bilim dalnn da ilgi alanna giren ücretin tanmnda dahi ortak bir görü hâkim olmamakta, her bilim dal kendi görüü ve alakas dorultusunda deerlendirilmektedir. Ücret sisteminin toplumlarda ekonomik ve sosyal hayatta ve üretim sisteminde egemen olmas kapitalist sistemle balamaktadr. Kapitalist sistemin bir durumu olarak ortaya çkan sanayi devrimi ve onun sonucu olan sanayileme, ücret sisteminin domasndaki temel etkenlerden biridir. Bu nedenle ücretli çalmann yaygnl kapitalist gelimenin bir ölçütü kabul edilmektedir (Ikl, 1975: 16). Kapitalist gelimeye paralel, sermayenin belirli ellerde toplanmasnn bir sonucu olarak, geçinmek için emeinden baka satacak bir eyi olmayanlarn says faal nüfus içinde oldukça artmtr. Ekonomik güç sahibi olanlarn dnda kalanlar ile esnaar, zanaatkârlar ve küçük çiftçilerinde ücretlilere karmas, hzl nüfus art ve tekelleme sonucu bu dönüüm hzlanm ve üretim araçlarn kullanarak geçinenler kaybolmutur (Ikl, 1975: 22). Osmanl döneminden bu yana ülkemize baktmzda ise kapitalist gelimenin yani ücretlilik düzeninin yldan yla artmasna ramen ileri derecede kapitalistlemi A.B.D ve ngiltere gibi ülkelere kyasla hayli düük olduu görülmektedir. Ücretlilik düzeninin en az yaygnlat kesimin tarm kesimi olduu görülmekle birlikte, faal nüfusta ücretle geçinenlerin geçmiten beri dier ülkelere göre zayf bir oran tekil ettii gözlemlenebilir (Ikl, 1975: 23–25). Ücret kavram bu tarihi perspektif içerisinde klasik ve modern ücret teorileri çerçevesinde geliimini sürdürmektedir. Klasik teoriler daha ziyade ücret ve emek kavramn tanmlamaya çalmakta, modern teoriler ise ücretin verimlilik ile tespit edebileceini ileri sürmektedir. Dolaysyla verimlilik, ücret teorilerine modern teoriler ile dahil edilmektedir. 228 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Ücret olgusunun istihdam ve verimlilik üzerindeki etkileri uygulamada politika çktlar üzerinden incelenmektedir. Ülkelerin bir ücret politikasnn olup olmad, eer bir ücret politikas olacaksa bunun hangi araçlarla nasl gerçekletirilecei ülkelerin ekonomik durumlarna ve içinde bulunduklar döneme bal olarak deimitir. Bu balamda ücret politikas kavram ve çeitleri üzerinde durulacak ve özellikle gelimekte olan ülkelerde uygulanan politikalar incelenecektir. Ücret olgusu kalknma planlarnda incelendikten sonra toplanan veriler kullanlarak bir deerlendirme yaplacak vesonuçlar incelenecektir. Analizin son ksmnda Türkiye’de uygulanan ücret ve maa politikalar son yirmi yln rakamlar eliinde, verimlilik balamnda analiz edilecektir. 2. ÜCRETN BELRLENMES VE KLASK ÜCRET TEORLER Ücret kavram için net ve genel kabul gören tek bir tanma ulamak oldukça zor olmakla birlikte farkllk gösterse de ekonomik ve sosyal kavramlarn tanmlanmaya ihtiyac vardr (Talas, 1997: 34). Ücret, günümüz sosyal devlet düzeninde bir sosyal hak olarak kabul edilmektedir (Çubuk, 1970: 43). Sosyal ve iktisadi hayatta emein karl olarak kabul edilmektedir (Kurda, 1975: 1). Ücretle ilgili kavramlarn bilinmesi ücret politikas uygulamalarnda, bilimsel tartmalarda konunun aydnlanmas ve karlatrlmas açsndan faydal olmaktadr (Zaim, 1974: 84). 4857 sayl Kanunun 32. Maddesinde ücret bir kimseye, bir i karlnda iveren veya üçüncü kiiler tarafndan salanan para ile ödenen tutar olarak tanmlanmaktadr. Ücret günümüzde en genel manasyla “insan emeinin bedeli” eklinde kabul edilmektedir. Bununla birlikte “içiye yapt i dolays ile yaplan her türlü ödeme” veya “üretime emei ile 229 Sosyal Politika katlanlarn üretimden aldklar pay” gibi objektif kriterlere dayal tanmlar olabilecei gibi “bir emek geliri”, “bal emein bedeli” veya iverenler açsndan bakldnda bir “masraf faktörü” gibi tanmlar da yaplabilmektedir. Ücret kavram için farkl amaçlara yönelik birçok snandrma yaplmaktadr. Belirli bir üretim ya da zaman birimi bana emee ödenen ücret anlamnda ücret haddi; nakdi yada nominal ücret olarak adlandrlan parasal ücret; çalanlara insan haysiyetine yarar ve yaad toplum içinde ailesi ile birlikte uygun bir yaam standardn salayacak bir ücret türü olarak asgari ücret; müddet itibariyle aylk ve yllk dönemlerle ödenen daha uzun vadeli ödemeleri temsil eden yardmc çalan ve büro memuru ücretlerini gösteren maa, ücret için yaplan baz snandrmalardr. Ücretlerin nasl olutuklar ve düzeylerine ilikin ortaya atlan görülere “Ücret Teorileri” denir. Ücretin çok yönlü bir kavram olmas, ücreti etkileyen pek çok unsurun olmas ve bu unsurlarn ekonomik, sosyal ve endüstriyel yapyla dorudan ilikisi, her dönem, herkes tarafndan kabul edilebilen bir tek ücret teorisinin olumasn imkânsz klm, bu nedenle de çeitli teoriler ortaya çkmtr. Farkl ülkeler ve dönemlerde ki ekonomik ve sosyal koullar göz önünde bulundurulduunda, her bir ücret teorisinin ücret sorununun farkl bir yönüne k tutarak fayda salayabilecei görülmektedir. Bunun yannda, durgun ekonomiler için uygulanan bir ücret politikas dinamik, sanayilemi ekonomiler için geçerli olmayabilmektedir (Talas, 1976: 10; Gündoan ve Biçerli, 2004: 84; Içok, 2007: 37–38). Çeitli dönemlerde ortaya atlan ücret teorilerini Klasik ve Modern ücret teorileri eklinde iki snfa ayrmak mümkündür. 19. yüzyl teorilerini ifade eden Klasik ücret teorileri; “doal ücret teorisi”, “ücret fonu teorisi” ve “artk deer teorisi” olmak üzere üç grup altnda incelenmektedir (Gündoan ve Biçerli, 2004: 84; Içok, 2007: 38). 230 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 18. yüzyl sonunda ngiltere’de ortaya atlan doal ücret teorisi; klasik teori, klasik doal ücret teorisi ve tunç yasas olarak adlandrlmaktadr. Liberal düünürlerden Cantillion, Turgot ve Adam Smith tarafndan ortaya atlan teori David Ricardo tarafndan gelitirilmitir. Bu kurama göre ücret, bir içinin yaamn sürdürebilmesi için gerekli olan tüketim mallarn salamaya yeterli düzeyde oluan ve içiye emei karlnda verilen para ya da maldr. Yani, ücretin miktarn belirleyen temel etken, içinin bedensel ihtiyaçlardr. A.Smith’e göre ücret öyle bir düzeyde olumaldr ki içi yaamn sürdürürken soyunu da devam ettirebilmelidir. Ücretin bu düzeyin altnda kalmas durumunda içi soyunu devam ettiremeyecek ve yok olacaktr. Turgot, A.Smith’in bu görüünü biraz daha aydnlatmaya çalarak, içinin ald ücretin sadece hayatta kalmasn salamann dnda, azda olsa dier zevk ve ihtiyaçlarn da karlayabilecek, hastalandnda ya da isiz kaldnda bir süre geçimini salamasn mümkün klacak bir birikime sahip olmasna imkan verecek bir düzeyde olmas gerektiini belirtmitir. David Ricardo’da ücretin içinin zyolojik gereksinimlerini karlamasnn yannda içinin ailesine de baz zevkler salamas gerektiinin savunmutur. Ricardo da ücreti bir para olarak deil mal olarak düünmütür (Talas, 1976: 10-11; Gündoan ve Biçerli, 2004: 84; Içok, 2007: 38-39; Akyldz, 2010: 125). Bunun sonucu olarak da mallarn yatlar yükseldikçe ücretlerde artacaktr (Talas, 1976: 11). Doal ücret kuram bugün ki yeni liberal okul tarafndan da tamamyla benimsenmemektedir. Eer doal ücret dar anlamda ele alnacak olursa, sadece en az bedensel ihtiyac karlad kabul edilirse, gerçeklerden uzaklalm olur. Çünkü Sanayi Devriminin, emein sömürülmesinde snr tanmad zamanlarda bile ücret, en az bedensel gereksinimi karlayacak düzeyin üzerinde kalabilmitir. Sosyal politikalarn geli- 231 Sosyal Politika tii, toplu pazarlk yoluyla içilerin örgütlenip eit müzakere haklarn elde ettii göz önünde bulundurulduunda doal ücret kuramnn gerçeklerle uyumad görülmektedir. Daha geni anlamda ele alndnda ise, doal ücret belirsiz bir anlam tamaktadr. Çünkü herhangi bir ücrete doal ücret olarak baklabilir. Ayrca, doal ücretin ülkeden ülkeye, meslekten meslee ve devirden devire deimesini açklayabilmek mümkün deildir. Çünkü doal ücret gerçekten içinin bedensel gereksinimleri tarafndan belirlenmi olsayd, zaman, yer ve de meslee göre deiiklik göstermemesi gerekirdir (Talas, 1976: 12) Klasik ücret teorilerinden ikincisi olan ücret fonu teorisinin temelinde Malthus’un nüfus teorisi ve azalan verimler kanunu bulunmaktadr (Akyldz, 2010: 126). Ksa dönemde herhangi bir ülkede ücret düzeyini, igücü hacmi ve ücret ödemelerine ayrlan ve deimeyen fon arasndaki iliki belirlemektedir. Emek talebi ve ücret, üretim biçimi içinde önceden var olan belirli bir fon miktarna baldr (Gündoan ve Biçerli, 2004: 85; Içok, 2007: 43). Belirli bir dönemde ücretlerin ödenmesi için ayrlan sermaye bir önceki dönemde üretilen mallarn satndan domakta ve emek talebi, üretimden önceki ücretler tarafndan belirlenmektedir. Yani, içinin ücreti belli bir zamanda var olan sermayenin hacmine baldr (Talas, 1976: 12–13). Baka bir deyile, ülkedeki giriimciler tarafndan, ücretlerin ödenmesi için bir fon kurulmakta ve ücret düzeyi, bu fonun çalan içi saysna bölünmesi ile belirlenmektedir. çi says N, fon da F ile gösterecek olursak ücret (W)=F/N eklinde hesaplanmakta ve toplam ücretler hiçbir zaman fon miktarn aamamaktadr. Bu fonun fazla sayda istihdam edilen içi arasnda paylatrlmas durumunda ücretler düük, az sayda içi arasnda paylatrlmas durumunda ise ücretler yüksek olacaktr (Talas, 1976: 13; Gündoan ve Biçerli, 2004: 85; Içok, 2007: 43; Akyldz, 2010: 126). 232 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Üçüncü klasik ücret teorisi olan artk deer teorisi, emein iveren tarafndan istismar edildii ve kar ile faizin ücretten alnm haksz gelirler olduu düüncesi üzerine kuruludur (Içok, 2007: 45). Marx’a göre deerin kayna olan emein bir kullanm deeri bir de mübadele deeri vardr. Emein kullanm deeri ürettii maln kendisine eitken emein mübadele deeri (emein yat) ise emein kendisini yeniden üretmesi için gerekli olan mal miktarna eittir (Akyldz, 2010: 126–127). Emein kullanm deeri ile mübadele deeri arasndaki fark emein ürettii deerden iverenin alkoyduu artk deerdir (Içok, 2007: 45; Akyldz, 2010: 127). Yani Marx’a göre ücret, emee deil, insandaki tüm bedensel ve düünsel gücü ifade eden emek gücüne ödenen yattr. Ancak, kapitalist düzen gerei içiler, çalacaklar zaman miktarn belirleme gücünden yoksun olmakla birlikte kendilerinin ve ailelerinin geçimine ancak yetecek düzeyde ücret almaktadrlar (Gündoan ve Biçerli, 2004: 86). Ksaca, mevcut düzen çerçevesinde içilere yarattklar toplam deer orannda ücret verilmemektedir. Bu nedenle, içilerin iverenleri tarafndan sömürüldüü, ürettikleri deerin karl olan ücretin kendilerine tam olarak verilmedii, bir ksmnn alkonulduu ve alkonulan bu ksmnda “artk deer” olduu savunulmaktadr (Içok, 2007: 45). Deerin tek kayna emek kabul edildii için kar, faiz ve rant gelirleri emein ürettii deerden alkonulan haksz kazanç yani emek sömürüsüdür (Akyldz, 2010: 127). 3. MODERN ÜCRET TEORLER VE VERMLLK LKS 20. yüzylda ortaya atlmas nedeniyle 20.Yüzyl Ücret Teorileri de denilen modern ücret teorileri; marjinal verimlilik teorisi, pazarlk teorisi, satn alma gücü teorisi ve etkin ücret teorileri balklar altnda incelenmektedir. 233 Sosyal Politika Marjinal verimlilik teorisi ve kuram özünde içinin çalmas sonucu ortaya çkan ürünle ilgilenmekte ve iveren içinin çalmas karlnda ödeyecei ücreti sermayesinden ödeyerek içinin üretimi sonucunda bunu geri almay istemektedir. Sonuç olarak içinin ücretini yine içinin üretimi belirlemektedir (Talas, 1976: 17; 1997: 49). Bu varsaymlara göre iveren, üretime eklenen her üretim faktörünün kendisine yükledii maliyet ile verimlilii göz önünde bulundurarak ödeme yapmaktadr. Ayrca, iveren, ie ald son içinin yaratt deer, bu içinin iverene maliyetini karlad sürece içi almaya devam edecektir ancak tersi durumda içi almn durduracaktr (Içok, 2007: 51–52). Ksaca ücret, üretime katlan en son içinin toplam çktda yaratt deiiklie yani “marjinal verim”e eit olmaktadr. Teori, belirli istihdam düzeyinde ücretin en üst düzeyi olan “tavan” belirlemektedir ve bu tavan verimlilik artyla artmad sürece ücret düzeyi art olanakszdr (Gündoan ve Biçerli, 2004: 87; Içok, 2007: 52). Ancak ayn iyerindeki farkl içilerin üretimleri ayn deerde deildir. Bu durumda akla her içiye yapt üretim deerine göre mi ücret ödenecek sorusu gelmektedir. fakat yatlarn birlii kural gereince ayn nitelikteki içilere en az üretici içinin verimliliine uyan ücret olan tek bir ücret yani marjinal verimlilik ücreti ödenebilmektedir. Ayrca hiçbir iveren, içinin verimliliinin üzerinde bir ücret ödemek istememektedir (Talas, 1976: 18–19; 1997: 50). Marjinal verimlilik teorisinde ücreti belirleyen temel faktör olan marjinal verimlilikten ücrete doru bir geçi söz konusuyken etkin ücret teorisinde sistem tersi yönde ilemektedir. çilere farkl nedenlerle piyasa ücretinin üzerinde bir ödeme yapldnda ücreti artan içinin marjinal veriminin artaca kabul edilmektedir. Ücret artyla gelen bu fazla ödemeler balangçta emek maliyetini yükseltmi gibi görünse de bu sayede salanacak olan verimlilik art, karlar arttracak ve bu verimlilik art neden olduu maliyet artn kolaylkla 234 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tela etmektedir (Gündoan ve Biçerli, 2004: 88–89). Ücret düzeyini düürmeye çalan iverenler açsndan bakldnda ise ksa dönemde kazanç salanm gibi görünse de uzun dönemde çalanlarn bozulan moralleri, yapt ite kulland araç ve gereçleri dikkatsiz ve hor kullanmas, deien koullara direnç gösterme ya da uyum sorunu gibi baz gizli maliyetlere neden olacaktr. Üstelik içilerin bu tür olumsuz davranlarn tespit etmek ve cezalandrmak oldukça güç olmakla birlikte her zaman mümkün olamamaktadr. Teori, bu nedenle yaanlabilecek bu olumsuzluklar önlemenin en etkin yolu olarak çalanlarn iyi niyetine güvenmeyi ve piyasa denge ücretinin üzerinde bir ücret ödemeyi savunmaktadr. Piyasa denge yatnn üzerinde yaplan bu ödemelerin faydalarnn yannda tabii ki de baz maliyetleri arttrmas kaçnlmazdr. Ücret düzeyindeki artn marjinal getirisi ile marjinal maliyetinin karlatrlmas ve ücret düzeyinin buna göre belirlenmesi gerekir. Marjinal getirinin, marjinal maliyete eit olduu noktada kar maksimizasyonu salanacak ve “etkin ücret düzeyi” ortaya çkacaktr (Içok, 2007: 59–60). Ücretlerin emek verimlilii üzerindeki etkisini açklama da çeitli teoriler ortaya atlmtr. a) Bunlardan ilki olan beslenme teorisine göre, iyi ücret alan içi daha iyi beslenebilmekte ve daha salkl olmas nedeniyle daha verimli olabilmektedir. Daha çok az gelimi ülkelerde geçerli olan bu teori, gelimi ülkeler açsndan pek etkin deildir. Çünkü bu ülkelerdeki denge ücret düzeyi zaten içilerin salkl beslenebilmelerini salayacak düzeydedir. b) kinci etkin ücret teorisi ise, içi devri teorisidir. Daha çok gelimi ülkelerde görülen bu teoriye göre yüksek ücretler içi devrini düürmektedir. çiler genelde daha yüksek ücret almak ya da daha iyi bir pozisyona geçmek için ilerinden ayrlrlar. Teoriye göre, iverenler, içilerine piyasa denge ücretinin üzerinde bir ücret öderlerse hem içilerinin iten ay- 235 Sosyal Politika rlmalarna engel olurlar hem de iten ayrlan içilerinin yerine içi alma, eitme vb. gibi maliyetlerden kurtulurlar. c) Etkin ücret teorisinin üçüncüsü ise, seçim teorisidir. Firmalarn sahip olduklar igücünün nitelii içilerine ödedii ücrete baldr. Eer iveren ücretleri düürürse nitelikli içiler daha iyi olanaklar sunan baka rmalara gidebilir ama çalanlarnn ücretlerini denge yatnn üzerinde tutarsa, daha nitelikli içiler istihdam edebilir, dardaki nitelikli içiyi daha kolaylkla kendi rmasna çekebilir ve iyerindeki verimlilii arttrabilir. d) Son etkin ücret teorisi ise, motivasyon teorisidir. Bu teoriye göre de daha yüksek ücretler içileri daha etkin ve üretken klarak, çalma motivasyonlarn arttrmaktadr. Ücret arttkça içi için iinden olmann maliyeti artacak, kaytarma önlenerek verimlilik art salanacaktr (Gündoan ve Biçerli, 2004: 88–89; Içok, 2007: 60–64). Üçüncü modern ücret teorisi pazarlk teorisidir. çi ve iverenin farkl iki taraf olduu gerçeinden yola çkan bu teoriye göre özellikle ksa dönemde ücretler içiler ve iverenler arasndaki pazarlk sonucu belirlenmektedir. En yüksek ve en alt limitleri olan ücrette, içi en yüksek ücreti talep ederken iveren en düük ücreti ödemek istemektedir (Talas, 1976: 20; 1997: 52; Gündoan ve Biçerli, 2004: 87; Içok, 2007: 53–54). Satn alma gücü teorisine göre ise içilerin ücretleri ne kadar yüksekse, üretilen mal ve hizmete talep o kadar fazla olmakta, içilerin ücretlerinin özellikle düük olmas durumunda ise üretim azalmakta ve isizlik artmaktadr. Çünkü teoriye göre üretilen mal ve hizmetlerin tüketilmesi ve üretimin devamllnn salanmas satn alma gücüne sahip toplum üyelerinin talebine baldr. Nitekim üretilen mal ve hizmetlerin en büyük tüketicileri, yine o mal ve hizmetleri üreten igücü ve aileleridir (Akyldz, 2010:131–132). 236 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 4. ÜCRET POLTKALARI VE VERMLLK LKS Ülkelerin benimsedikleri ekonomik sistemlere göre uyguladklar ücret politikalar deiiklik gösterse de birçok ülkenin uygulad ücret politikalarnn temel baz amaçlar unladr: (a) Adaletli bir ücret düzeyi salamak, (b) Ekonomik istikrar sürdürmek, (c) Yüksek bir istihdam düzeyine ulamak (Korkmaz vd., 1985: 16). Bu amaçlarn yannda A.Arndt gibi baz iktisatçlara göre ise ücret politikasnn amaçlar gelir dalm ve dier amaçlar olarak genellenmektedir. Uygun bir meslek yapsnn salanmas, verimlilik artn salamak ve satn alma gücünü arttrmak ve korumak ise dier amaçlarn kapsam içindedir (Içok, 2007: 86). Verimlilik ile ücret politikalar arasnda ba kuran yüksek ücret politikasna göre, ücretin verimlilikten biraz daha fazla artmas durumunda bunun neden olduu ücret artlar zayf ve yava olaca için bir tehlike yaratmayacak hatta tam istihdamn salanmasna kolaylk salayacaktr (Korkmaz vd., 1985: 19). Hatta bu artn tam istihdamn devamlln salayacan bile savunanlar olmutur (Içok, 2007: 92). Keyneysen görüe dayanan satn alma gücü politikas, soruna toplam talebin arttrlmas açsndan bakmaktadr. Keynesyen görüte, kapitalist ekonomide ulusal gelir adil datlmad için büyük tüketici kitlesi olan içilerin satn alma gücü yetersiz kalmakta ve üretilen mallara yeterli talep olumamakta bunun sonucunda da ekonomik bunalmlar olumaktadr. Bu yüzden bu politika savunucularna göre ekonomik bunalm önlemek için giriimcinin kar marjn ücretler 237 Sosyal Politika lehine snrlandrmas, ücretlerin arttrlarak içilerin satn alma güçlerinin yükseltilmesi gerekmektedir. Ancak verimlilik artlarnn ücret artlarn beraberinde getirmesi gibi bir beklentileri yoktur. Ücret art yoluyla satn alma gücü artan içilerin verimliliinin de kendiliinden artacana inanmaktadrlar (Içok, 2007: 94). Günümüzde hem ekonomik hem de sosyal politikalarn en öncelikli arac olarak görülen verimlilie dayal ücret politikas; ücret politikalarnn iki temel amac olan gelir dalm ve verimlilik amaçlarnn her ikisini de hedef almakta ve hizmet etmektedir. Ücret artlarn verimlilik gibi objektif, ölçülebilir bilimsel ölçütlere dayandrmaktadr (Içok, 2007: 95). Verimlilie dayal ücret politikasnda ücretler verimlilik düzeyine bal olarak attrlmakta yani emek verimlilii temel alnmaktadr. Ücretlerin verimlilik ölçüsünde artt, tam istihdamn olduu ekonomilerde; ücret artlarnn üst snr verimlilik artlaryla belirlenecektir. Ancak üretilen maldan daha fazlasnn datlmas imkânsz olduu için verimliliin belirledii üst snrn almamas gerekmektedir. Ücretlerin verimlilik art olmadan artt durumlarda ise enasyonun olumas kaçnlmazdr (Içok, 2007: 96). Tam rekabet piyasasnda iletmenin bir birim emee ödeyecei ücret, istihdam ettii son birimin marjinal verimine eit olacaktr (Akyldz ve Karabçak, 2002: 63). Verimlilik, taraar arasnda ortaya çkan ücret uyumazlklarnn çözümünde ise objektif bir ölçüttür. Almanya’da verimlilie dayal ücret politikasyla e anlaml olan “ücret politikasnn objektietirilmesi” deyimi kullanlrken, ABD’de C. Keer, L. Keil ve A. Hansen gibi iktisatç ve sosyal politikaclar; toplu i sözlemelerinde verimlilik artnn ücret artlar için bir ölçüt olmasn önermitir (Içok, 2007: 96-97). Gelimekte olan ülkelerde verimlilik bazl ücret politikalar için genel görü, gelimenin sürdürülebilmesi için yaam 238 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi standartlarnn verimlilikten daha yava artmasyla salanmas yönündedir. Dier taraftan, ücretli nüfusun artmasyla yaam standartlar gerilemeden hatta bir nebze iyiletirilerek yatrmlarnda artmasn gerektirmektedir. Yoksulluk düzeyindeki ekonomiler için “yüksek ücret politikas” uygulamas verimlilik üzerinde olumlu etki yapmaktadr. Ancak dorudan parasal ücret artlar toplumun tümüne yararl olacaktr denilemez. Yaam standardn yükseltmek için yaplan selektif yat indirimleri, sosyal yardm ve hizmetler daha etken ve adildir (Korkmaz vd., 1985: 27). 5. TÜRKYE’DE VERMLLK BAZLI ÜCRET POLTKALARI, STHDAMA ETKS VE UYGULAMA SONUÇLARI Birçok gelimekte olan ülkede olduu gibi Türkiye’de de ücret politikalar ve sonuçlar, kalknma programlar çerçevesinde ele alnmaya balanmtr. 1963–1967 dönemini kapsayan birinci kalknma planna bakldnda, asgari ücretin yeterli bir yaam düzeyi salayacak ekilde arttrlmas gerei üzerinde durulmu ve dier ücretlerin ise verimlilik art oranlar ölçüsünde arttrlmas gerektii belirtilmitir (Korkmaz v.d., 1985: 48). Planda bu, bölge ve i kollar için sosyal adalet ilkelerine göre tespit edilmesi gereken asgari ücretin üzerindeki artlar, verimlilik artna balanmaktadr. Planda bu durum, “çilerin verimlilik çabalarn tevik edici ücret sistemlerinin benimsenmesi desteklenecek, sanayi kollarnn artlarna göre deimesi tabii olan ücret sistemlerinin seçimi toplu pazarlk konusu olacaktr.” eklinde açklanmaktadr (DPT, 1963: 108). Ancak verimliliin saptanmasnda en büyük problem tek tek içilerin toplam çktya ne oranda katk saladn belirlemektir. Tek tek içilerin verimlilik artlarnn ölçülmesinin zorluu nedeniyle uygulanabilirlii oldukça zor bir ölçüttür. 239 Sosyal Politika Bu nedenle verimliliin ölçülebilirliini ve uygulanabilirliini kolaylatrmak için verimlilii kaba ulusal gelirin toplam istihdama oran biçiminde kabul etmek gerekmektedir. “W/P” nin gerçek ücret olduu durumda “v” verimlilik art oran kabul edilirse plana göre; W/P v olmaldr. Bu planla ücretler konusunda belirli bir ilke getirildii görülmektedir. Ayrca bu planda ücretler gelir dalmn düzenlemede bir araç olarak deerlendirilmemitir. 1968–1972 yllarn kapsayan ikinci kalknma plannda da yine verimlilik ilkesi görülmektedir (DPT, 1968: 135,144). Ancak bu planda ücretler gelir dalmn düzeltmek için bir araç olarak görülmekte, isizlik sorununun çözümü içinse emek-youn yatrmlarn özendirilmesi gerektii üzerinde durulmaktadr. Yurt dna olan emek göçü, bu planda umut balanan bir olanak olarak görülmektedir (Korkmaz v.d., 1985: 50). 1973–1977 dönemini kapsayan üçüncü kalknma plannda dier planlardan farkl olarak gelir dalmn düzenleme amac öngörülmedii gibi gelir dalmn düzenlenmesinin kaynak dalmn bozaca iddia edilmektedir (DPT, 1973: 80). Ayrca emek- youn yatrmlarn desteklenmesi eletirilerken isizlik sorununun bu ekilde çözülmesinin çadalktan uzaklamak olduu belirtilmektedir. Ayrca verimlilik ilkesi yine bu planda da gündemdeki yerini korumaktadr (Korkmaz v.d., 1985: 50). 1979–1983 döneminde verimlilik ilkesine atf bulunmazken, 1985-1989 döneminde, toplu i sözlemelerinde yer alan ücret sistemlerinin, verimlilik, i ve liyakat deerlendirmesi teknikleri üzerine kurulmasnn temini için gerekli tedbirler alnarak, bu maksatla «Eit ie eit ücret» ilkesi, verimlilik ve liyakat deerlendirmelerini de kapsayan «eit prodüktif emee eit ücret» ilkesi ile birlikte uygulanmas gibi ilkeler belirtilmitir. Üzerinde durulan önemli bir nokta ise önceki plan- 240 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi larda belirtilen verimlilik ilkesinin shhatli bir ekilde takip edilemediinin tespit edilmi olmas üzerinedir. Bu konuda sorumlu kurum olan Milli Prodüktivite Merkezinin üzerinde çalmalar yapaca belirtilmitir (Korkmaz v.d., 1985: 50). 1990-1994 ve 1996-2000 dönemlerinde yine benzer tespitlerde bulunulmu ve kamu kesimi ile memur kesimi arasndaki ücret-verimlilik makasnn kamu kesimi içileri lehine gelitii üzerinde durulmutur. 2001-2005 dönemini kapsayan sekizinci kalknma plan ise, esas ücret/yan ödeme paritesini esas ücret arlkl klma politikalarnn sürdürülerek, verimlilie dayal ücret sistemlerine geçiin salanaca üzerinde durmutur. 2007-2013 dönemini kapsayan dokuzuncu kalknma plannda, ücret- verimlilik ilikisini güçlendiren, ekonomide rekabet gücünü dikkate alan, igücü piyasalarnn esnekliine katk salayan ve üretken istihdam destekleyen esas ücret arlkl bir ücret politikasnn izlenecei üzerinde durulmaktadr (DPT, 1990: 301; 1996: 54; 2006: 46; 2006: 91, 116). Yaplan çalmada Türkiye için 1988-2010 yllar aras kamu kesimi içi ücretleri, özel sektör çalan ücretleri, kamu kesimi memur ücretleri ve asgari ücret düzeyleri 1988=100 endeksi halinde düzenlenmitir. Veri toplamada yaanan skntlardan dolay baz yllarn reel ücret deerleri uç uca ekleme yöntemi ile belirlenmitir. stihdam rakamlar ise Türkiye geneli, özel sektör ve kamu kesimi olmak üzere üç ayr ksmda incelenmitir. Yaplan bu ayrmda kamu kesimi hem içi hem de memur istihdamn içine almaktadr. Verimlilik için eldeki verilerle kamu, memur ve özel ayrm 22 yllk periyodun tamam için elde edilemedii için yalnzca Türkiye geneli verimlilik rakamlar analize dahil edilmitir. (Analizler e-views program ve en küçük kareler yöntemi regresyon modeli kullanlarak gerçekletirilmitir.) 241 Sosyal Politika Yaplan analiz sonucu %5 hata pay (%95 güvenle) asgari ücret endeksi ile istihdam endeksi arasnda pozitif bir iliki olduu ortaya çkmtr. Yani asgari ücret endeksinde ortaya çkan bir art istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr. Yaplan analiz sonucu ise; asgari ücret endeksinde ortaya çkan %1’lik bir art, istihdam endeksini %0.087 orannda artrmaktadr. Yine analizimizde R kare deerimiz 0.182 olarak çkmtr. Buda göstermektedir ki modele dahil edilen asgari ücret endeksi, istihdam endeksinde meydana gelen deiimin %18’ini açklamaktadr. Bunun yannda düzeltilmi R kare deeri ise 0.13 olarak gerçeklemitir. Grak 1. Asgari ücret endeksi – stihdam endeksi ilikisi 220 200 180 160 140 120 100 80 90 92 . 94 . 96 ISTIHDAMEND 242 98 00 02 04 . .. 06 08 ASGARIUCRETEND 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Belirtilen yllar arasnda kamu sektörü içi ücret endeksi ile kamu sektörü istihdam endeksi arasnda pozitif bir iliki olduu ortaya çkmtr. Yani kamu sektörü içi ücret endeksinde ortaya çkan bir art kamu sektörü istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr. Yaplan analiz sonucu ise; kamu sektörü içi ücret endeksinde ortaya çkan %1’lik bir art, kamu sektörü istihdam endeksinde %0.101 orannda artrmaktadr. Yine analizde R kare deerimiz 0.208 olarak çkmtr. Grak 2. Kamu sektör içi ücret endeksi – Kamu sektör istihdam endeksi ilikisi 140 130 120 110 100 90 80 70 95 96 97 98 .. 99 KAMUUCRETEND 00 01 02 03 04 . KAMUISTEND 243 Sosyal Politika Yaplan analiz sonucu % 5 hata pay ile (% 95 güvenle) memur ücret endeksi ile istihdam endeksi ile arasnda da pozitif bir iliki olduu ortaya çkmtr. Yani memur ücret endeksinde ortaya çkan bir art istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr. Yaplan analiz sonucu ise; memur ücret endeksinde ortaya çkan %1’lik bir art, istihdam endeksini %0.03 orannda artrmaktadr. Yine analizde R kare deeri 0.7655 olarak çkmtr. Buda göstermektedir ki modele dahil edilen istihdam endeksi, memur ücret endeksinde meydana gelen deiimin % 76’sn açklamaktadr. Grak 3. Memur ücret endeksi – stihdam endeksi ilikisi Yaplan analiz sonucu %5 hata pay ile (%95 güvenle) özel sektör içi ücret endeksi ile özel sektör istihdam endeksi ile arasnda pozitif bir iliki olduu ortaya çkmtr. Yani özel sektör içi ücret endeksinde ortaya çkan bir art, özel sektör istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr. 244 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Grak 4. Özel sektör istihdam endeksi – Özel sektör içi ücret endeksi ilikisi 135 130 125 120 115 110 105 100 95 95 96 97 .. 98 .. 99 OZELUCRETEND 00 01 02 .. . 03 04 OZELISTEND Verimlilik endeksi ile ücret endeksleri arasndaki ilikiye bakldnda verimlilik artnn uzun dönemde ücretlerdeki arta paralellik gösterdii söylenebilir. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerinin hemen öncesinde ücretlerdeki artlar verimlilikteki art hzn yakalam, bazen de üzerine çkmtr. Ancak kriz sonras özellikle imalat sanayinde yaanan hzl verimlilik artlar ücretlere ayn oranda yansmamaktadr. Bunda verimlilik artlarnn sabit sermaye oluumu ile tekrar yatrma dönümesinin pay olabilir. Nitekim toplam sabit sermaye oluumunda 2001 krizi sonras sçrama bunu dorulamaktadr. 245 Sosyal Politika Grak 5. Verimlilik endeksi – Özel sektör içi ücret endeksi, Kamu sektörü içi ücreti endeksi, Asgari ücret endeksi, Memur ücret endeksi ilikisi 320 360 280 320 280 240 240 200 200 160 160 120 120 80 80 90 92 94 96 98 . .. VERIMLILIKEND .. KAMUUCRETEND ... 00 02 .. 04 .. 06 08 OZELUCRETEND .. MEMURUCREEND 90 92 94 96 . .. 98 00 VERIMLILIKEND 02 04 06 08 TSSOEND ASGARIUCRETEND Dickey Fuller testi kullanlarak duraanlktan arndrlm zaman serileri Granger nedensellik analizine tabi tutulmu ve tespitler Tablo 1’deki gibi aktarlmtr. Tabloda yalnzca % 95 güven aralnda, reddedilen bo hipotezler yer almaktadr. Sonuçlara bakldnda toplam sabit sermaye oluumu ile verimlilik arasnda iki yönlü nedensellik ilikisi olduu görülmektedir. Ücretler ile istihdam arasndaki ilikide ise özel sektör hariç dier ücret türlerinin istihdam etkiledii tespit edilmitir. Dickey Fuller testi kullanlarak duraanlktan arndrlm zaman serileri Granger nedensellik analizine tabi tutulmu ve tespitler Tablo 1’deki gibi aktarlmtr. Tabloda yalnzca % 95 güven aralnda, ücretler, istihdam ve verimlilik arasndaki ilikiyi gösteren ve reddedilen bo hipotezler yer almaktadr. Sonuçlara bakldnda toplam sabit sermaye oluumu ile verimlilik arasnda iki yönlü nedensellik ilikisi olduu görülmektedir. Ücretler ile istihdam arasndaki ilikide ise özel sektör ve memur ücretleri hariç dier ücret türlerinin istihdam etkiledii tespit edilmitir. 246 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 1. Granger Nedensellik Analizi Bo Hipotezler Gözlem F deeri Olaslk says DTSSO VERIMLILIKEND’i etkilemez 16 4.12265 0.04612 VERIMLILIKEND DTSSO’i etkilemez 16 7.81924 0.00772 DASGARIUCRETREEL VERIMLILIKEND’i etkilemez 12 11.6965 0.00586 D2TSSOKUM VERIMLILIKEND’i etkilemez 15 7.73494 0.00933 VERIMLILIKEND D2TSSOKUM’i etkilemez 15 9.35786 0.00512 DTSSOEND OZELUCRETEND’i etkilemez 17 8.56911 0.00488 KAMUUCRETEND DKSSOEND’i etkilemez 17 3.05008 0.08492 6. SONUÇ Günümüzde en genel manada ‘ insan emeinin bedeli ‘olarak tanmlanan ücrete yönelik klasik ücret teorileri ve modern ücret teorileri olmak üzere iki temel ücret teorisi bulunmaktadr. Çalmamzda üzerinde durulan ücret –verimlilik ilikisi modern ücret teorilerinin kapsam altnda bulunmaktadr. Modern ücret teorilerinden özellikle marjinal ücret teorisi ve etkin ücret teorisinde ücret düzeyinin verimlilik düzeyini arttrd açkça ortaya koyulmaktadr. Etkin ücret teorisinin alt kollarn oluturan; beslenme teorisi, içi devri teorisi,seçim teorisi ve motivasyon teorisi ücret ile verimlilik arasnda doru orantl bir iliki olduunu ortaya koymaktadr. 247 Sosyal Politika Çalmada ayrca ülkelerin uyguladklar ücret politikalar ile verimlilik ve istihdam arasndaki iliki deerlendirilmektedir. Buna göre burada bahsedilen; yüksek ücret politikas, satn alma gücü politikas ve verimlilie dayal ücret politikalarnn tamamnda ücret verimlilik düzeyini arttrmaktadr. Ücret ve verimlilikteki arta bal olarak ülkelerin istihdam düzeyleri de artmaktadr. Nitekim Türkiye’nin 1988-2010 yllar arasndaki asgari ücret, kamu kesimi içi ücreti, özel sektör çalan ücreti, kamu sektörü memur ücreti rakamlar ile Türkiye geneli, kamu kesimi ve özel sektör kesimi istihdam rakamlar kullanlarak yaplan ampirik çalma da ücret artlarnn istihdam olumlu yönde etkiledii sonucunu desteklemektedir. Verimlilik endeksi ile kamu sektörü içi ücreti endeksi, asgari ücret endeksi, özel sektör içi ücreti ve memur ücret endeksi rakamlar kullanlarak; verimlilik ile ücretler arasndaki iliki deerlendirildiinde elde edilen sonuç, ücret ile verimlilik arasndaki ilikiyi ele alan teorilerin ortaya koymu olduu sonuca paraleldir. Buna göre gerçekletirilen ampirik çalmada da ücretlerdeki art verimlilik düzeyini arttrmaktadr. Anahtar Kelimeler: Avrupa Birlii ve Türkiye likileri, Avrupa stihdam Stratejisi ve Karlatrmal Sonuçlar, AB stihdam ve Sosyal Politikasna Türkiye’nin Uyumu. KAYNAKÇA AKYILDIZ, Hüseyin, Çalma Ekonomisi, Alter Yaynclk, Ankara, 2010. AKYILDIZ, Hüseyin ve Mevlüt KARABIÇAK, “Verimlilik – Ücret likisinin Analizi”, Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi dari Bilimler Fakültesi, Yl: 2002, Cilt: 7, Say: 2. ÇUBUK, Ali, Ücret ve Ücret Hakknn Korunmas, Ayyldz Matbaas A.., Ankara, 1970. 248 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Devlet Planlama Tekilat, I. Kalknma Plan, 1963. Devlet Planlama Tekilat, II. Kalknma Plan, 1968. Devlet Planlama Tekilat, III. Kalknma Plan, 1973. Devlet Planlama Tekilat, VI. Kalknma Plan, 1990. Devlet Planlama Tekilat, VII. Kalknma Plan, 1996. Devlet Planlama Tekilat, IX. Kalknma Plan, 2007. GÜNDOAN, Naci ve M. Kemal BÇERL, Çalma Ekonomisi, Anadolu Üniversitesi Yaynlar, Yayn No: 1461, Eskiehir, 2004. IIIÇOK, Özlem, Ücret Teorisi, politikas, Yönetimi, sistemleri, Marmara Yaynlar, Bursa, 2007. IIKLI, Alpaslan, Ücret, Deer Yaynlar, Ankara, 1975. KORKMAZ, Adil; Ayegül TURAN ve Ahmet TURUNÇ, Ücret ve stihdam, Balca Yaklamlar ve Planl Dönemdeki Gelimeler, Milli Prodüktivite Merkezi Yaynlar, Yayn No: 334, Ankara, 1985. KURDA, S. Yüksek, Ücret Oluumu ve Türkiye’de Ücret Düzeni, Sermet Matbaas Yayn, stanbul, 1975. TALAS, Cahit, Sosyal Ekonomi, Sevinç Matbaas, Ankara, 1976. TALAS, Cahit, Toplumsal Ekonomi – Çalma Ekonomisi, 7. Bask, mge Kitapevi, Ankara, 1997. ZAM, Sabahattin, Türkiye’de Ücret ve Gelirler Siyaseti, Türkiye veren Sendikalar Konfederasyonu, stanbul, 1974. 249 Sosyal Politika KADINLAR VE YEDEK GÜCÜ ORDUSU: PERÇNC ROSIE ÖRNE Yard. Doç. Dr. Umut Omay stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü umutomay@hotmail.com ÖZET Çalma yaamnda kadnlarn ve kadn igücünün durumu erkeklere ve erkek igücüne göre farkllk göstermektedir. Bu farkllk dezavantajl bir durum olarak tanmlanmaktadr. Bu farklln ve dezavantajl durumun kayna için literatürde farkl açklamalar getirilmektedir. Baz açklamalar, sorunun kaynann ataerkil toplumsal yap olduunu, baz görüler ise sorunun kapitalist üretim ilikilerinden kaynaklandn ileri sürmektedir. Bu çalmann amac, kadnlarn kapitalist sistem içerisinde bir yedek igücü ordusu olarak konumlandrlp konumlandrlmadn, II. Dünya Sava srasnda ABD’de ortaya çkan Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) örnei üzerinden tartmaya açmaktr. Anahtar Kelimeler: Kadn gücü, Cinsiyete Bal gücü Eitsizlii, Perçinci Rosie, Yedek gücü Ordusu. WOMEN AND THE RESERVED ARMY OF LABOUR: THE EXAMPLE OF ROSIE THE RIVETER ABSTRACT The situation of women and women labour force in the working life has been subjected to disparities compared to men and men labour force. Those disparities are described as 250 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi disadvantageous. There are various arguments in the literature to explain those disparities and disadvantageous situation. Some argue that this is because of the patriarchal structure in the society while some other argue that this is because of the capitalist production relations in the economy. The aim of this paper is to bring into debate by giving the example of Rosie the Riveter, which was appeared in the USA during the World War II, whether the women labour force has been dened in the capitalist system as a reserved army of labour or not. Keywords: Women Labour Force, Inequality Depended on Gender Disparity, Rosie the Riveter, Reserved Army of Labour. GR Çalma yaamnda kadnlar erkeklere göre dezavantajl bir durumda bulunmaktadrlar. Kadnlarn bu durumu, cinsiyete bal igücü eitsizliinden kaynaklanmaktadr. Baz ilerin geleneksel olarak kadnlara uygun olmad görüünün yan sra kadnlarn geleneksel olarak sahip olduklar roller nedeniyle erkek igücüne göre dezavantajl olduklar ileri sürülmektedir. Cinsiyete bal igücü eitsizliinin kayna tartmal olmakla birlikte genel kan, ataerkil toplumsal yapsna bal olarak ortaya çkan bu eitsizliin kapitalizmin güçlenmesiyle birlikte iddetlendii yönündedir. Cinsiyete bal igücü eitsizliinde esas olan süreç, emein kapitalist sistem nedeniyle piyasada yat olan bir unsur olarak ele alnmas, kadnlarn evde sürdürdükleri fonksiyonlarn deersizletirilmesine neden olmaktadr. Benzer biçimde ücretli çalma imkann bulmu kadnlarn da erkeklere göre, kendi emek güçleri üzerinde daha az söz sahibi olabildikleri, çalacaklar ilerin daha çok hakim sistem tarafndan belirlendii ileri sürülebilir. Kadn igücünün bu durumu beraberinde birçok tartmay da getirmektedir. Bu tartmalardan biri de kadn igücünün Marx’n ileri sürdüü yedek igücü ordusu olup olmad yönündedir. 251 Sosyal Politika Yedek Gücü Ordusu Yedek gücü Ordusu 14, Marx tarafndan kullanlm bir terimdir. Marx’a göre yedek igücü ordusunu gerçekletirerek kapitalizm, mevcut içilere her an ilerini kaybedebilecekleri korkusunu yaatp ücretleri basklamay amaçlamaktadr. Marx’n ücret teorisi iki unsura dayanmaktadr: Bunlar, tam rekabet ve yedek igücü ordusudur (Akyüz, 1980: 85). Yedek igücü ordusu, Marx tarafndan, kapitalist birikim sürecinin vazgeçilmez unsurlarndan biri olarak nitelendirilmektedir çünkü “[b]ütünü ile alndnda, genel ücret hareketleri, tamamyla, yedek [igücü] ordusunun genileme ve daralmasyla düzenlenir...” (Marx, 2003: 549). Uygulamada sürekli olarak bir miktar isizliin bulunmas halen çalmakta olan içilere i garantilerinin olmadn ve iverenin en ufak honutsuzluu durumunda yerlerine kolaylkla baka içilerin ie alnabileceklerini hatrlatmaktadr: “Yedek sanayi ordusu, içilere, sistemli bir ekilde kompresör silindiri gibi bask yapabilmesi bakmndan kapitalizm için gereklidir; kovma tehdidi altnda, kapitaliste, içi ücretlerini düürme, emei yeinletirme, yani içi snfnn sömürülmesini pekitirme olana verir. sizlii, belirli snrlar içerisinde kapitalistlerin desteklemekte gösterdikleri ilginin nedeni, tamamen buradan gelir” (Nikitin, 2006: 98). Yedek igücü ordusu, iveren açsndan bir korku arac olarak kullanldndan, iverene sadece uysal bir igücü salamakla kalmaz ayn zamanda iverene, önemli bir direnç olmakszn, ücretleri düürme olanan salar. 14 Yedek igücü ordusu terimi için Türkçe literatürde yedek sanayi ordusu, rezerv emek gibi kavramlar da kullanlmaktadr. Bu çalmada daha kapsayc olduu düüncesiyle “yedek igücü ordusu” teriminin kullanlmas tercih edilmitir. 252 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Marx’a göre üç tip yedek igücü ordusu bulunmaktadr: Gizli, gezgin ve durgun. Marx’a göre gizli yedek i gücü ordusu bir kere kullanlan ve ihtiyaç kalmaynca kullanmndan vazgeçilen igücüdür15. Gezgin yedek igücü, mevsimlik çalanlar ya da demiryolu, inaat gibi ilerde i bulduklarnda çalanlardr 16. Durgun yedek igücü ise sürekli isizlii tanmlamaktadr (German, 2006: 116-117). Bu bilgiler nda yedek igücü ordusunun kapitalizmin art deer üretmesinde ve emek sömürüsünü sürdürmesinde yararl bir araç olarak kullanldn ileri sürmek yanl olmayacaktr. Yedek igücü ordusunun nasl üretildiinin anlalmas da en az yedek igücü ordusunun kapitalizm için gereklilii kadar önemlidir. Marx’a göre yedek igücü ordusu, emein art-deer vermesi, dolaysyla emein sömürülmesiyle yakndan ilikidir. Bu kri esas aldmzda, yedek igücü ordusunun, liberalizm ve dolaysyla kapitalizm savunucularnn iddia ettikleri gibi yeni i olanaklar yarattklar, dolaysyla da topluma büyük bir hizmette bulunduklar savnn tam da tersi olarak, yeni istihdam olanaklarnn yaratlmad ve yeni i olanaklar yaratlsa bile yeni igücünü istihdam etmek için kullanlmadn görmemizi kolaylatrr. Aksi halde, üretim hacminin artmasna ramen isizliin bir sorun olarak devam etmemesi gerekirdi. Oysa, üretim hacminin artmasna ramen isizlik sorunu da buna paralel olarak devam etmektedir. Öyleyse, yedek i gücü ordusunun bilinçli olarak üretilen bir unsur 15 Marx’n gizli olan yedek igücü ordusu tanmnda sözü edilen gizli igücünün bir özellii de bir kez eski düzeninden sökülüp alndktan sonra eski yaamna dönememesidir. Marx’n gizli olan yedek igücü tanm, kendi döneminde topraktan koparlp imalat sanayine yönlendirilen tarm igücünü kapsamaktadr (German, 2006:116). 16 Dolaysyla gizli igücü bugünkü anlamyla esnek çalma biçimlerine daha uygun bir tanmlamadr. 253 Sosyal Politika olduunu kabul etmek gerekmektedir. Bu çalmada, yedek igücü ordusuna örnek olarak kadnlar ve kadn igücü verilmektedir. Dolaysyla, bu çalmada yer alan yedek igücü ordusu tanm, cinsiyete bal eitsizlie dayanan yedek i gücü ordusudur. Cinsiyete Bal gücü Eitsizlii Cinsiyete bal igücü eitsizlii, dier eitsizlik biçimleri gibi sistem tarafndan bir sömürü ve bask arac olarak kullanlmaktadr. Cinsiyete bal igücü eitsizliinin sadece kapitalizmden kaynaklanan bir eitsizlik biçimi olmadn, köklerinin çok eskilere dayandn ileri sürmek mümkündür. Eldeki veriler; bilinen tarih içerisinde uzun bir dönemden beri cinsiyete bal igücü eitsizliinin varln göstermektedir. Örnein, günümüz Bat Kültürü’nün önemli ölçüde kaynaklar arasnda yer alan Kutsal Kitap’n (Kitab- Mukaddes) ilk bölümlerinde kadn ve erkek için adak adandnda biçilecek can deerleri için ödenecek deerler u ekilde belirtilmitir: “Ve RAB Musaya söyliyip dedi: srail oullarna söyle, ve onlara de: Bir kimse adak ödiyecei zaman, canlar senin biçtiin kymete göre RABBN olacaktr. Ve senin biçtiin kymet, erkek için yirmi yandan altm yana kadar olacak, seçtiin kymet makdis ekeline göre, elli ekel gümü olacak. Ve eer kadnsa, o zaman biçtiin kymet otuz ekel olacak. Ve eer be yandan yirmi yana kadarsa, o zaman erkek için biçtiin kymet yirmi ekel, ve kz için on ekel olacak. Ve eer bir aylktan be yana kadarsa, o zaman biçtiin kymet erkek için be ekel gümü, ve kz için biçtiin kymet üç ekel gümü olacak. Ve eer altm yanda ve ondan yukar ise, erkek için biçtiin kymet on be ekel, ve kadn için on ekel olacak.” (Kitab- Mukaddes, Levililer 27: 1-7) Yukardaki ayetlere dikkatlice bakldnda, kadnlar aleyhine oranlanm olan deer biçmenin temelde igücü ve üretimi esas alan bir ayrm olduu ileri sürülebilir. Ayetlere göre, deer biçmenin en yüksek miktarlar olan erkekler için 254 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 50 ekel ve kadnlar 30 ekel hükmü, “yirmi yandan altm yana kadar” olan erkek ve kadnlar içermektedir. Bu ya aralnn, günümüzdeki çalma ça ya (15 ya – 64 ya) ayrmna paralellik göstermesi, vurgunun üretkenlikle ilikilendirildiine ilikin bir kant olarak kabul edilebilir. Verilen deerlerin ikinci derecede be ya ve yirmi ya aral için yirmi ekel ve on ekel olarak belirlenmi olmas, üçüncü derece altm yanda ya da daha yal olanlar için verilen onbe ve on ekel deerleri ile son olarak 1 aylkla be ya arasndakiler için verilen be ekel ve üç ekel deeri vurgunun gerçekten üretim gücü ile ilikili olduunu kantlamas açsndan önemlidir. Tablo 1. Erkek ve Kadn çin Kitab- Mukaddes’te Ön Görülen Can Deerleri YA GRUBU ERKEK ÇN (EKEL) KADIN ÇN (EKEL) 1 AY – 5 YA 5 3 5 YA – 20 YA 20 10 20 YA – 60 YA 50 30 60 YA VE ÜZER 15 10 Kaynak: Kitab- Mukaddes, Levililer 27: 1-7’den yararlanlarak hazrlanmtr. Yukardaki ayetlerde de görülecei gibi eski dönemlerde kadnn can erkein canna göre daha deersiz kabul edilmi ve deyim yerindeyse deersizliin oran da saptanmtr. Bununla birlikte, baz yazarlar yine Bat tarihinden örnekler vererek bilinen Avrupa tarihi içerisinde her zaman böyle kesin bir ayrmn olmadn, kadnlarn dezavantajl bir konuma geçmesinin feodalizmin yklarak yerine burjuva kapitalizmin geçmesi ile baladn ileri sürmektedir. Örnein, 255 Sosyal Politika güçlenen burjuvazi “ev kadnl”n yüceltmesine ramen kadnlar yeni ulus devletin birey-yurtta tanmlamasnn dnda tutmutur (Kayhan, 1999: 21). Ancak, kadnlarn toplumsal konumunun anlalmasnda sadece kapitalizm ya da sadece toplumsal yapnn tarihi tek bana incelenmemelidir. Çünkü, “kapitalist üretim tarznn ve bunun hakim olduu toplumsal oluumlarn bilimsel çözümlemesi, kapitalizmi bu oluumlardaki dier üretim biçimlerinden açk bir ekilde ayrt etmeyi gerektirir. Eer kapitalizmin ev ilerini ve devlet iletmelerini nasl ekillendirdiini anlamak istiyor isek bunlar kapitalist üretim tarzndan ayrt etmek gerekir.” (Smith’den akt. Pelizzon, 2009: 19) Balangc ister ataerkil toplumsal yapya dayandrlm olsun ister kapitalist sistemin bir sonucu olsun, cinsiyete bal igücü eitsizliinin bugün bütün gücüyle kadnlarn yaamn etkiledii görülmektedir. Bu etki sadece toplumsal rollerde ortaya çkmamakta, çalma yaamnda da kendisini açk bir biçimde göstermektedir. Bunun sonucunda bir ksr döngü gibi kadnn toplum içindeki rolü giderek erkek egemen bir toplumda eitsizlii en fazla yaayanlar olarak tescillenmi olmaktadr. Ancak, kadn-erkek eitsizliin bilinen tarihin balangcndan beri var olan bir eitsizlik olduunu ileri sürmek doru olmayacaktr. Bilinen tarih içerisinde kadn-erkek eitsizliinin dönem dönem iddetlendii, baz dönemlerde de bu eitsizliin azald ve baz dönemlerde de böyle bir eitsizlikten söz edilemeyecei ileri sürülmektedir (Ayrntl açklamalar için bkz. Pelizzon, 2009: 9-40; Kayhan, 1999: 11-28). Örnein, Herlihy’nin ifadesiyle, “[k]adnn çalmasn ev ileri ile snrlamak … kadim bir düzen deildi. Tersine, kadnn çalmasnn ar ölçüde ev içine kstlanmas Orta Çan son dönemlerinden bugüne miras kalan bir özelliidir.” (Pelizzon, 2009: 29). Bu nedenle, özellikle Marxist literatür cinsiyet temelli eitsizlik konusu daha çok kapitalizm ile ilikilendirmek eilimindedir. Örnein, “[k]adnlarn konumu üzerine yap- 256 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lan çou Marksist analizde, sorun olarak kadnlarn erkeklerle ilikisinden ziyade, kadnlarn ekonomik sistemle ilikisi alnr” (Hartmann, 2006: 4). Ancak, kadn sorunlarna eilen feminist akmda da herhangi bir görü birliinin olduu ileri sürülemez (Detayl görüler için bkz. Hartmann, 2006; Scott, 2007: 14- 34). Dier yandan kadnlar ile ilgili yaplan akademik çalmalarda “kadn” kavram yerine çounlukla “toplumsal cinsiyet”17 kavramnn ön plana çkarld görülmektedir ancak bu tercih sorunun asl öznesi olan kadnlar yerine daha nötr bir anlatmn ön plana çkmasna neden olmaktadr (Bkz. Scott, 2007: 9-14). Bu çalmada ise, “toplumsal cinsiyet” kavram, yerine sorunun asl öznesi olan “kadn” kavram ön plana alnmtr. Kadnlarn cinsiyet temelli igücü eitsizlii sorununa eilen dier kuramlar da inceleme konusu olarak ele alnmam ve üretim ilikilerinin tek tara olarak belirlendii varsaymndan hareketle, kadn igücünün bask altnda tutularak eitsizlie urad görüü savunulmutur. Dolaysyla, temel düünce kadnlarn çalma hayatnda nasl ve hangi koullar altnda yer alacaklarnn (tpk erkeklerde olduu gibi) kadnlarn kendisi tarafndan deil, bakalar tarafndan belirlendii görüü çerçevesinde açklamalarla sürdürülmektedir. Kadn i –Erkek i ve Cinsiyete Bal gücü Eitsizlii Cinsiyete bal igücü eitsizlii hem olumlu hem de olumsuz anlamda toplum yaps içinde doal bir olgu olarak kabul edilir hale gelmitir. Baz durumlarda kadnlarn koruma altna alnmas ve çeitli özel haklarn verilmesi kadnlar aç17 Toplumsal cinsiyet kavram, toplumda kadn ve erkek rollerinin datlm olduunu ve her iki cinsiyetin de kendine özgü görev ve sorumluluklarnn bulunduunu esas alr. Rubin’e göre, “[b]ir ‘cinsiyet/toplumsal cinsiyet’ sistemi, bir toplumun biyolojik cinsellii insan faaliyetinin ürünlerine dönütürmesini salayan ve bu dönütürülmü cinsel ihtiyaçlarn tatmin edildii bir düzenlemeler dizisidir.” (Hartmann, 2006 : 33). 257 Sosyal Politika sndan olumlu bir eitsizlik olarak nitelendirilebilirken baz durumlarda, ve çounlukla, kadnlarn baz ilerde çalmasnn ilen yasaklanmas ya da çeitli gerekçelerle kadnlarn sadece belirli ilerde çalmasna yönelik ili düzenlemelerin yaplmas ve kadnlarn çeitli nedenler gerekçe gösterilip çounlukla iverenler tarafndan tercih edilmemesi olumsuz bir eitsizlik olarak düünülebilir. Bütün bu olgular toplumun kültürü ile toplumsal yapnn içine yerlemi bulunmakta ve toplumsal roller de bu ekilde datlm bulunmaktadr. Bu sürece cinsel ideoloji ad verilmektedir. “Cinsel ideolojinin temel mekanizmas toplumsal cinsiyetin doallatrlmasdr. Kasvetli bir yazg ibölümünü kuatr: “kadn ii”, “erkek sorumluluklar”. Cinsel karakter öretisinde, psikolojik bir toplumsal cinsiyet yazgs ifade edilmektedir.” (Kesirikliolu, t.y. : 5) Cinsel ideolojiye bal olarak ibölümü ile görev ve sorumluluklarn da kadn ve erkek olmak üzere ikili bir ayrma konu olduu ileri sürülebilir. Ücretli ya da ücretsiz olsun, ibölümünde sürekli olarak cinsel ideolojiye uygun bir biçimde eitsizlik örnekleri kendini göstermektedir. Kadn emeinin yaygn bir kullanm alan olan ücretsiz aile içilii en bilinen ve en belirgin örnektir. Ücretlerin belirlenmesinde ise yararlanlan eitim, kdem gibi nitelikle ilgili unsurlar dikkate alnmasa bile cinsel ideolojinin sonucu olarak ortaya çkan eitsizlik açk bir biçimde görülmektedir. Emein, iveren tarafndan takdir edilmi deeri olan ücrete esas alnn deer biçmede uygulanan oransal eitsizlik daha önce bahsedilen ayetlerde yer alan deer biçme oranlarndan çounlukla daha kötüdür (Grint, 1998: 233-234). Cinsel ideolojinin hakimiyeti sonucunda kültürel ve tarihsel olarak ev ileri olarak tanmlanan iler ile çocuk yetitirmek kadnlar için uygun görülmütür. Bunun gerekçesi için bu tip ilerin kadna daha çok yakt yönünde bir açklama getirilmektedir. Örnein Grint, ev ileri ve çocuk bakm gibi ilerin kadnlarla özdelemesinin nedenini hem kadnlarn doasna uygun olarak nitelendirilmesine hem de 258 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi özel ve soyutlanm bir ortamda bulunulmasndan dolay ahlaki açdan uygun olmasna balamaktadr (Grint, 1998: 39); çünkü, ev “sevimlilik, namus ve iffetin bulutuu yer” olarak tanmlanmaktadr (Bora, 2005: 60). Dolaysyla, kadnlarn ev ileri ve çocuk bakm ile özdelemesinin kültürel bir arka plannn olduu ve bu kültürel arka plann da erkek egemen bir ideolojiye, cinsel ideolojiye bal klnd ortaya çkmaktadr. Benzer ekilde, Lamphere ve Rolsaldo, Woman, Culture and Society (Kadn, Kültür ve Toplum) isimli derlemelerinde kadnlarn bu eitsiz durumunun kamusal alan – özel alan ztlndan kaynaklandn ve psikolojik, kültürel ve toplumsal nedenlerden ötürü erkeklerin kamusal alana daha kolay ulaabildiklerini ileri sürerlerken, Pateman da kamusal alan – özel alan ayrmndan hareketle kadnlarn vatandalklarnn da erkeklerden farkl olarak kazanld görüü üzerinde durmaktadr (Bora, 2005: 63). Kadnlarn ücretsiz igücü olarak çaltklar ev ileri geni bir kapsama sahiptir ve alveriten bahçe bakmna, bebek bakmndan yemek piirmeye kadar geni bir alan oluturmaktadr. Kukusuz piyasada bu iler belirli bir bedel karlnda yaptrlabilirken, ailenin bir bireyi olan kadnlar bu ileri herhangi bir ücret karl yapmamakta, dolaysyla kadn igücünden tam anlamyla ücretsiz igücü olarak yararlanlmaktadr. Bu durum bile tek bana cinsiyete bal igücü eitsizliinin ne denli önemli boyutlara ulam olduunu göstermektedir (Grint, 1998: 38-39). Bu ekilde ücretsiz aile içilii rolü toplumsal kültür ve yap tarafndan kadn igücü için uygun görülmektedir. Ayrca, baz yazarlara göre bu gibi bir ileyi igücünün yeniden üretimi ile ilikilendirilebilmekte ve kapitalist piyasa ekonomisinin mant yüzünden kadnlarn bu faaliyetleri “çalma” olarak adlandrlmamaktadr. Kadnlar, erkeklerin ev sorumluluklarnn tamamn üzerlerine alp, erkeklerin ertesi gün dinlenmi ve yeniden çalma 259 Sosyal Politika gücünü kazanm bir biçimde ilerine gitmelerini salamakta böylelikle ekonomik sisteme yine ücretsiz aile içisi olarak hizmet etmi olmaktadrlar. Ecevit’in ifadesiyle, “Kadn emeinin kullanmna yönelik bütün analizler, ‘çalma’ kavramna dikkatle yaklamak zorundadr. Çünkü bu kavram, kapitalist üretim ilikileri çerçevesinde, … neredeyse sadece piyasa için yaplan etkinlikleri anlatmak için kullanlr olmutur. Kadnlarn kendilerinin ve ailelerinin yeniden üretimi için yaptklar ve yarattklar, kullanm deeri olduu halde piyasaya girmeyen, dolaysyla deiim deeri ve bunun sonucu parasal karl olmayan her türlü i, ‘çalma’dan saylmayp baka adlarla nitelendirilmitir. Böylece ‘çalma’, hemen her zaman evin dnda gerçekletirilen, parasal karlk bulan, ‘görünen’, ‘deerli’ ve ‘yararl’ eylemleri ifade eden bir anlama bürünmütür. Çalma böyle tanmlandnda, kadnlarn evde yaptklar veya ev dnda yaplmakla beraber karl ödenmeyen her türlü i, ‘çalma’ saylmamakta, dolaysyla ‘görünmemekte’, ‘deersizletirilmekte’ ve ‘önemsizletirilmektedir’.” (Ecevit, 2000: 119). Benzer bir durumun ücretli çalma boyutunda da görüldüü ileri sürmek yanl olmayacaktr. Tarihsel olarak, cinsel ideoloji nedeniyle, erkeinkiyle karlatrldnda kadnlarn bedensel olarak daha zayf olduu ileri sürüldüünden, kadn emeinin deerinin daha az kabul edildii görülmektedir; ancak kadn emeinin tanmlanmas için gerekli olan belirgin bir kadn kimlii ve kadn igücü snrnn çizilmesi daha yakn döneme ait bir durumdur. Giddens, kapitalizmin ve sanayi devriminin öncesinde ortak bir aile üretimi söz konusu olduunu ve iyeri ile ev ayrmnn keskinlemesinin kadn ile ev arasndaki birlik anlaynn ortaya çkmasna neden olduunu ileri sürmektedir (Giddens, 2005: 116; ayrca bkz. German, 2006: 46-51; Bora, 2005: 59-70). Yine de, cinsiyete bal igücü eitsizliine ve dayand varsaymlara üphe ile bakmamz gerektirecek baz ipuçlar da bulunmaktadr. Eer cinsiyete bal igücü eitsizliini savunanlar kadnlarn erkekler kadar beden gücüne sahip olmad iddiasnda bulunulacaksa 260 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi bu iddiay çürütecek yakn tarihe ait önemli örnekler bulunduu hemen belirtmek gerekmektedir. Gerçekten, cinsiyete bal igücü eitsizlii toplum açsndan kaçnlmaz deildir. Örnein, Sovyetler Birlii’nin güçlü olduu dönemlerde devlet ideolojisi olarak kadn ve erkek igücünün eitlii ideolojisi geçerli olmutur. Ancak bu ideoloji de, dier bir çoklar gibi hakim ideolojilere ve kültürel yapya yenik dümütür. Dolaysyla, kadn ve erkek igücünün eitlii anlay cinsel ideolojinin basknl karsnda baarl olamamtr. Zira, kadnlar “erkek ilerini” itirazsz kabul ederlerken, erkekler “kadn ilerini” kabullenmekte gönülsüz davranmlardr (Grint, 1998: 45). Cinsiyete bal igücü eitsizliinin uygulamadaki sonuçlarn gösteren iyi bir örnek olarak gösterilebilecek ngiltere’de yaplan bir aratrmaya göre, mülakatçlarn sadece kadnlara çocuklarnn olup olmadnn sorduklar tespit edilmitir. Nedeni sorulduunda alnan yantlardan iki sonuç ortaya çkmtr: Birincisi, çocuklu kadnlarn çocuklarnn okullar ya da hastalanmas nedeniyle daha fazla ie devamszlk gösterdiklerine ve ikincisi de, çocuk bakmnn annenin özellikle annenin sorumluluunda olduuna inanlmaktadr. (Giddens, 1997: 321). Buradan u sonuca varlabilir: Her ne kadar ideolojinin kendisinin de kültür olarak ele alnabilmesi mümkün görünse de, toplum içerisindeki baskn erkek kültürünün ve dolaysyla cinsel ideolojinin zaman zaman siyasal ideolojinin de ötesine geçtiini göstermektedir. Cinsel ideolojiye bal olarak etkisini sürdüren cinsiyete bal igücü eitsizliinin bir baka boyutu da ücretli igücü içerisinde baz mesleklerin belirli baz cinslere tanmlanm olmasdr. Dier bir deyile, erkeklerin de rahatlkla yapabilecekleri baz meslekler kadn igücü için uygun görülmü ve cinsiyet temelli bir ayrma tabi tutulmutur. Giddens’n da ifade ettii gibi baz mesleklerin kadn meslei haline dönümesi gözden kaçmamaldr. Giddens, özellikle baz meslekle- 261 Sosyal Politika rin kadn igücün bu alanlarda younlatrlmasyla birlikte kazanç deerinin düürüldüünü ya da deeri düürülen baz mesleklerin kadn meslei haline getirildiini ileri sürmektedir. Giddens’n ifadesiyle, “… kadn içiler bürolarda ve maazalarda, yetki hiyerarisinin en altnda, rutin ve erkeklere açk kariyer frsatlarnn çok azna sahip i ortamlarnda bulunmak durumundadrlar. “Sekreterin” yapt iin kaderi, bu fenomenin nasl gelitiine dair güzel bir örnek sunar. Britanya’da ondokuzuncu yüzyln ortalarnda, sekreterlerin yüzde 1’inden az kadnd. Fakat … “sekreter” olmak, kayt tutma ve dier becerilerin kullanmn içeren sorumlu bir pozisyona sahip olmak demekti. Yirminci yüzyl, ondokuzuncu yüzyln sonlarnda daktilonun kullanmyla balayan, “yaz ileri ile uraan” içinin iinin yar-vas ilemler dizisine dönüümünün elik ettii, büro iinin makinelemesi sürecine ahit olmutur. Bugün sekreterlerin çou, tezgahtarlarn çou gibi kadndr.” (Giddens, 2005: 118). Sekreterliin deerinin dümesi ile birlikte kadn ii haline dönümesine konusuna German da deinmektedir. German’a göre, “sekreterlik ileri çok sayda ücreti düük, derecesi düük kadnn çalt ve gittikçe sadece kadnlarn çalt bir sektör oldu. Bugün sekreterlik emek gücünün dörtte üçü, kadn içilerden oluuyor… Birinci Dünya Sava srasnda az sayda genellikle erkeklerin çalt bir sektör [olan sekreterlik], zamanla toplumsal olarak deeri azalan, yeni teknolojilerle kitlesel içi çaltrlan bir sektöre dönütü.” (German, 2006: 105-106). Burada, dikkat edilmesi gereken dier bir önemli nokta da mesleklerin itibarnn ve meslek içerisindeki çalan igücünün niteliklerinin belirlenmesinde kapitalist ekonomik sistemin hakim bir rol oynaddr. Giddens’n da belirttii gibi (2005: 117-118), kadn i gücünün özellikle hizmet sektöründe, beyaz yakallarn saysnn artna paralel olarak artmas bir yanlsama olarak kabul edilmelidir. Çünkü, kadn igücünün niceliinin artmas ancak niteliin sorgulanabilir durumu nedeniyle cinsiyet temelli 262 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi eitsizlik bütün çplakl ile ortaya çkmaktadr. Kadn igücünün sadece say itibariyle artmas, mesleklerin kapitalizmin üretim ilikilerindeki hakimiyetine paralel olarak gerçekleen bir durumu göstermektedir. Endüstrilemenin ilk yllarnda yedek igücü ordusu olarak kullanlan kadn emei, günümüzde de ayn amaca hizmet edecek biçimde ele alnmaktadr. Ondokuzuncu yüzyla kadar toplumda saygn ve prestijli bir meslek olan sekreterliin, kapitalizmin dokunduu her ey gibi içinin bolatp yine kendi çkarlarn gerçekletirecek ekilde müdahalesi ile sradan ve basit bir ie dönütürülerek kadn ii haline getirilmekte oluu, nicelik nitelik yanlsamasn vurgular niteliktedir. Çalan kadnlarn kaderinin de yine geleneksel aile yükümlülükleri ile çepeçevre kuatld ileri sürülebilir (Giddens, 2005: 119). Ksaca, bugün cinsiyete bal igücü eitsizliinin kaynann toplumda hakim olan erkek egemen kültür olduunu ve kadnlarn çalp çalmayacann ve eer çalacaksa hangi ilerde çalacann yantn öncelikle bu hakim kültürün verdiini ileri sürmek mümkündür. Ancak, gözden kaçrlmamas gereken bir dier nokta, cinsiyete bal igücü eitsizliinin eitsizliin ekonomik sistem tarafndan etkin bir ekilde kullanld ve kadn ii-erkek ii olarak tanmlanabilen yapay ayrmlarla bu sürecin pekitirildiidir. Dolaysyla, toplumsal temelden ayr olarak bir de kapitalist ekonomik sistemin kadn igücü üzerinde etkili olduunu ayrca belirtmek gerekmektedir. Cinsiyete bal ayrmn ilk olarak kapitalizmden kaynaklanan bir süreç olduunu ileri sürmek doru olmayacaktr. Tarihsel olarak cinsiyet farkllnn kültürel bir arka plan vardr. Ancak, kapitalizm böyle bir ayrm kendi çkarlar dorultusunda kontrol edilebilir ve verimli bir biçimde kullanlabilir hale getirmitir. German, bugünkü durumun anlalabilmesi için kapitalist üretim ilikilerinin esasl bir biçimde deitii sanayi devriminin ilk dö- 263 Sosyal Politika nemlerine baklmas gerektiini ileri sürmektedir (German, 2006: 25-26). Dolaysyla, kapitalizm cinsiyete dayal ayrm ilk kullanan olmam olsa da, bugünkü anlamdaki ayrmn ba sorumlusu olarak gösterilebilir. Gerçekten, kapitalist sistem yeri geldiinde kadn igücünü “yedek igücü ordusu”18 olarak kullanabilmekte ya da deerini düürdüü ilerde kadn emeinden yararlanabilmektedir. Benzer bir biçimde Hartmann da kadn sorunun anlalabilmesi için ikili sistem yaklamnn gerekli olduunu savunmaktadr. Hartmann’a göre, “kili sistem çözümü (kapitalizm ve [ataerkilliin] birbiriyle etkileim içinde olan ayr alanlar olarak önerilmesi) veya daha çok üretim biçimlerinin Ortodoks Marksist tartmalarna dayal bir analiz, toplumsal cinsiyet sistemlerinin kökeni ve bu sistemlerde meydana gelen deiiklikler ile ilgili açklamalar cinsiyete dayal ibölümünü[n] dnda aranmaktadr. Aile, hane yaps ve cinsellik, bunlarn tamam deien üretim biçimlerinin ürünleridir … Hartmann, kapitalizm ve [ataerkillii] birbiriyle etkileim içinde olan ayr alanlar olarak ele almann önemini srarla vurgular.” (Scott, 2007: 18-19) Tüm bu bilgiler nda, kadnlarn çalma yaamnda yer almasnn ya da al(a)mamasnn sadece kadn olmalar ile ilikilendirilmesi son derece s bir yaklam olarak ortaya çkmaktadr. O halde, cinsiyetler arasndaki eitsizliin temelinin ziksel deil, daha çok kültürel ve ideolojik olduunu ve kapitalizmin bu olumsuz yargy kendi çkarlar konusunda etkin bir biçimde kullandn kabul etmek gerekir. Çünkü, ihtiyaç duyulduunda kadnlardan da erkeklerden beklenen igücü verimini göstermesi talep edilebilmektedir. Cinsiyete bal eitsizliin kaçnlmaz olduu öretile gelen bir toplumsal düstur olarak karmza çkmaktadr. Bu 18 Ancak baz yazarlar kadnlarn yedek igücü olarak nitelendirilmesine kar çkmaktadr. Ayrntl bir görü için (bkz. German, 2006: 116-120). 264 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi düstura göre kadnlar kendileri için uygun olan ileri yapmaldr ve aksi de düünülemez. Oysa, bir iin hangi gerekçelerle kadn ii olarak nitelendirildiinin gerekçelerini kukuya yer brakmayacak bir biçimde ortaya koymak gerekmektedir. Cinsel ideoloji kadnlarn bedensel olarak güçsüz olduklar gerekçesini yüzyllardan beri öne sürmektedir; ne var ki, tarihi olaylar bunun aksini kantlayacak deliller sunmaktadr. Bu delillerden belki de en önemlisi, yakn tarihli bir olay olan Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) örneidir. Bu çalmada, cinsiyete dayal eitsizlii temelsizliini ileri sürmek ve kadnlarn en büyük yedek igücü ordusunu oluturduu kantlamak için Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) örnei verilmektedir. Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) Cinsiyete bal igücü eitsizliini besleyen ideolojinin en temel gerekçesi kadnlarn bedensel olarak güçsüz olduu ve bu nedenle özellikle beden gücünün harcanmas gereken ar ilerde çalamayacaklar ve asl ilerinin ev ileri olduudur. Ancak, yeri geldiinde cinsiyete bal ibölümüne kar taknlan tutum ve inanlar dönemin ihtiyaçlarna göre deiiklik gösterebilmektedir. Örnein, sava dönemlerinde, erkek igücündeki yetersizlik nedeniyle, kadnlarn ev dnda çalmalarnn vatanseverlik görevi olduu kri desteklenmitir. Gerçekten, yeri geldiinde kadnlarn da ziksel olarak ar i olarak kabul edilen ilerde çalabilecei II. Dünya Sava srasnda görülmütür. II. Dünya Sava boyunca, ABD ve ngiltere’de, erkek igücünün önemli bir ksmnn savaa katlm olmas nedeniyle, kadnlar bu boluu doldurmak için göreve çarlmlardr. Cinsel ideolojinin, kadnlarn ziksel olarak ar ilere uygun olmad yönündeki görüüne karn, kadnlar igücüne çekmek için bir kampanya balatlm ve bu kampanyada kullanlmak üzere erkeksi tavrlara ve hatta erkeksi bir vücuda sahip “Rosie the Riveter” (Perçinci Rosie) 265 Sosyal Politika poster tiplemesi yaratlmtr (Kottak, 2000: 295) (Bkz. Resim 1 ve Resim 2). Bu poster tiplemesinin yan sra, dönemin ünlü söz yazarlar tarafndan sözleri yazlm ve bir erkek dörtlüsü tarafndan seslendirilen bir ark da kampanyann baarl olmas amacyla etkin bir biçimde kullanlmtr. 19 19 arknn tam sözleri u ekildedir: “While other girls attend their fav’rite cocktail bar/ Sipping Martinis, munching caviar/ There’s a girl who’s really putting them to shame / Rosie is her name / All the day long whether rain or shine / She’s a part of the assembly line / She’s making history, working for victory / Rosie the Riveter/ Keeps a sharp lookout for sabotage/ Sitting up there on the fuselage/ That little frail can do more than a male will do/ Rosie the Riveter/ Rosie’s got a boyfriend, Charlie/ Charlie, he’s a Marine/ Rosie is protecting Charlie/ Working overtime on the riveting machine/ When they gave her a production “E”/ She was as proud as a girl could be/ There’s something true about/ Red, white, and blue about/ Rosie the Riveter / Everyone stops to admire the scene/ Rosie at work on the B-Nineteen/ She’s never twittery, nervous or jittery/ Rosie the Riveter/ What if she’s smeared full of oil and grease/ Doing her bit for the old Lendlease/ She keeps the gang around/ They love to hang around/ Rosie the Riveter/ Rosie buys a lot of war bonds/That girl really has sense/ Wishes she could purchase more bonds/ Putting all her cash into national defense/ Senator Jones who is “in the know”/ Shouted these words on the radio/ Berlin will hear about/ Moscow will cheer about/ Rosie the Riveter!” (Doyle, 2009) ark sözlerinin çevirisi: “Dier kzlar popüler bir kokteyl bara taklp, martinilerini yudumlar, havyarlarn çinerken; onlar gerçekten utandran bir kz var, Rosie’dir ad. Yamur yasa da, güne açsa da gün boyu montaj hattnn bir parçasdr Perçinci Rosie, zafer için çalr, tarih yazar. Sabotaj olmasn diye tetiktedir, uçak gövdesinde oturan bu küçük narin ey. Bir erkein yapacaklarndan daha fazlasn yapar. Perçinci Rosie. Rosie’nin bir erkek arkada var, ismi Charlie, Charlie bir denizci. Rosie perçin makinesinde fazla mesai yapp Charlie’yi korur. Bir üretim ödülü aldnda bir kzn olabildiince gururlanr. Krmz, beyaz ve mavi ‘de [Amerikan Bayrann Renkleri] doru bir eyler var, o da Perçinci Rosie’dir. Rosie B-19’da [Ar Bombardman Uça] çalr, herkes bu manzaray durup yüceltir, petrole ve makine yana tamamen bulansa da Perçinci Rosie asla söylenmez, sinirlenmez ya da gerilmez, Müttek silah program için görevini yapp, Takmn toplar, onlarla taklmay sever, Perçinci Rosie. Rosie sava tahvilleri alr, Bu kz gerçekten akll, parasn Ulusal Savunmaya yatrr, Daha çok tahvil almak ister, Mehur Senator Jones bu sözleri radyoda haykrr, Berlin bunlar duyar, Moskova bunlarla neelenir, Perçinci Rosie.” 266 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Resim 1: Perçinci Rosie20 (Kampanya baladnda) Resim 2: Perçinci Rosie21 (Kampanya Devam Ederken) Kaynak: (Doyle, 2009) Kaynak: (Doyle, 2009) Bu örnekte de görülebilecei gibi, kapitalist sistem kendi çkarlar dorultusunda kadn emeini görmezden gelebilmek ve yine kendi çkarlar dorultusunda çeitli propaganda araçlaryla kadn emeini göreve çarabilmek konusunda son derece baarldr. Gerçekten, Hegarty’nin de ifade ettii gibi kinci Dünya Sava süresinde devlet aygt, kadnlara yönelik karmak ve hatta toplumsal ahlaka zt bir kampan20 Kampanyann banda bu poster ilk kez Westinhouse fabrikasnda kullanlmak için J. Howard Miller tarafndan hazrlanmtr (Doyle, 2009). 21 Bu resim Norman Rockwell tarafndan hazrlanp, The Saturday Evening Post dergisinin 29 Mays 1943 tarihli saysnn kapanda yer almtr. Bu resmin özellii, Rosie isminin bir kampanya resminde ilk kez dorudan kullanlmasdr (Doyle, 2009). 267 Sosyal Politika yay baaryla yürütmütür22 (Hegarty, 2008: 2). Çünkü, kadn emeini igücü piyasasndan “yedek igücü ordusunu” oluturmak için uzak tutan sistem, kadn emeini yeri geldiinde kendisiyle çeliir bir biçimde sisteme dahil etmektedir. Perçinci Rosie örnei özellikle üzerinde durulmas gereken bir örnektir çünkü bu süreç içerisinde kadnlar sadece o zamana kadar “erkek ii” olarak tanmlanan gemi inaat ve uçak montaj gibi ar sanayi ilerinde herhangi bir tereddüt yaanmadan çalabilmiler, daha doru bir ifade ile çaltrlmlardr. Örnein, 1943 ylnda 2 milyon kadn ngiltere’de sava araçlar sanayinde çaltrlmlardr (German, 2006: 111). Bu süreç içerisinde dikkat çeken dier bir nokta gerektiinde kadnlarn yaamn kolaylatrlabilecek düzenlemelerin de yaplabildiidir. Daha önce de ifade edildii gibi ev ileri ve çocuk bakm gibi iler kadnlarla özdeletirilmi ve buna bal olarak da kadn emeinden ücretsiz aile içisi olarak yararlanlmaktadrlar. Ancak, bu ideolojinin hakimiyetinin krlmas gerekmektedir ve bu hakimiyeti krma görevi yine ideoloji yapclarna dümü ve özellikle toplumsal yap devlet eliyle duruma uygun bir dönüüme uratlmtr. Örnein II. Dünya Sava arifesinde (ngiltere’de), “evli kadnlar öncelikle gönüllü olarak çalma hayatna atlmaya tevik edildiler. Devlet tarihinde ilk kez evli kadnlarn nerede ve ne ite çalacaklar düzenleniyordu. Devlet kadnlarn çalabilmesi için alveri saatlerini düzenledi, iyerlerinde kadnlar için salk olanaklarnda ve çocuk bakmnda destek salad. Kadn Gücü Dayanma Komitesi adnda bir komite bu ilerle ilgilenmek için kuruldu.” (German, 2006: 110-111. Ayrca bkz. Grint, 1998: 98). O halde, kadnlarn ev ileri, çocuk bakm gibi ücretsiz igücü olarak ya da sekreterlik gibi deeri düü22 Hegarty, kadnlardan sadece sava sanayi üretiminde deil ayn zamanda “Zafer Kzlar” gibi çeitli adlar altnda askerlerin hoça vakit geçirmesi için yararlanldn da anlatmaktadr (Hegarty, 2008). 268 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi rülmü ücretli ilerde çalan igücü olarak çalmalarnn bir tasarmn sonucu olduunu ve bu tasarm yapann yine deien koullar nedeniyle yeni bir tasarmla kadnlar çalma yaamna dahil etmek için her türlü toplumsal yapy yeniden düzenleme becerisine sahip olduunu ileri sürmek yanl olmayacaktr. Baka bir deyile, kadn igücünün i piyasasna dahil olup olmayacana ilikin düzenlemelerin bilinçli bir biçimde hakim güçler tarafndan tasarland ve belirli bir ideolojik olgu olduunu ileri sürmek mümkün görülmektedir. II. Dünya Sava’nda yaanan örnekler de göstermektedir ki, kadn igücünün i hayatnda yer almas, sosyal yaamda ve aile yaam içerisinde kendiliinden sorun yaratmamaktadr. Kadn emeinin i yaamnda yer almas için yeri geldiinde tevik edici ve düzenleyici önlemler alnabilmektedir. Örnein, “sava srasnda kadnlarn vakitlerinin çounu ev ileriyle geçirmeleri beklenmiyordu. Aksine evde fazla i yapmamalar için tevik ediliyorlard. Devlet tarafndan iletilen restoranlar, ucuz yatlarla scak yemek servisi yapyordu. En azndan bir grup kadn içi için çocuk bakm olanaklar salanyordu. Birkaç fabrika, sava malzemeleri üreten içilerinin çok zamann alan sraya girip, alveri yapma ilerini yapmas için birkaç eleman ie almlard.” (German, 2006: 112). O halde, dier zamanlarda kadn emeinin özellikle i piyasasnda yer almamas ya da belirli baz ilerde yer almas için özellikle engelleyici ve zorlatrc önlemler alnd ya da alglarn bu amaçla manipüle edildiini ileri sürmemek için hiçbir neden bulunmamaktadr. Dolaysyla, kadnlarn i piyasasndaki aktif rolünün aslnda, Marx’n söz ettii “yedek igücü ordusunu” oluturmak olduunu düünmek gerekir. Gerçekten, kadn igücünün sava döneminde fabrikalara çekilmesi ve sava sonrasnda evlerine gönderilecek olmasnn ya da hizmet sektöründe çaltrlmalarnn planl bir hareket olduu görülmektedir. Üstelik sendika yöneticileri dahi bu planl hareketin bir parças haline gelmilerdir. Örnein, 269 Sosyal Politika “...sava yllar, sendika liderlerinin kadn konularnda hala eski kafal olduunu gösterdi. 1942’deki TUC’un [ngiliz çi Sendikalar Federasyonu] Kadn Danma Kurulu sava sonras planlarnda, evli kadnlarn savatan sonra ilerini brakmalarn ve kadnlarn hizmet sektöründeki çalmalarnn artrlmas gerektii yer ald” (German, 2006: 143). Perçinci Rosie örneinde de görülebilecei gibi cinsiyete bal ibölümü ve buna bal olarak cinsiyete bal igücü talebi gerektiinde sistem tarafndan ortaya çkarlabilmekte ve yine sistem tarafndan ortadan kaldrlmaktadr. Burada esas üzerinde durulmas gereken nokta cinsiyete bal ibölümünün salanmas için ideolojik aygtlar tarafndan kültürün ve kültürel aktarm mekanizmalarnn kullanlmakta olduudur. II. Dünya Savann kazanlmasyla birlikte Perçinci Rosie’nin (Rosie the Riveter) de yldz sönmü ve cepheden dönen erkek igücünün ie geri dönmesi gündeme gelmitir. Bunun için “kadnlarn yeniden yuvaya geri dönmesi için geni bir kampanya balatld. Yeniden güçlü bir ekilde diriltilen ev kadn [efsanesi] zevcelik, analk ve tüketicilik rollerini yüceltmeyi getirdi. Kadnlarn çalmasn kolaylatrmak üzere kurulan kre ve çocuk yuvalar da … ABD’de bu yllarda kapatld” (Kayhan, 1999: 28). Bu süreç içerisinde Perçinci Rosie’lerin büyük bir çounluunun zorla iten çkarldklar görülmektedir. Bu gelime artc deildir, çünkü sava igücü olarak kullanlan kadnlarn neredeyse % 95’inin zafer kesinleince iten çkartlmas savan banda planlanmt Ancak, ilginç olan Amerikan toplumun büyük bir çounluunun yan sra kadnlarn da büyük bir çounluu erkeklerin geri dönüp ilerini geri almalarn hem ahlaki hem de yasal bir hak olarak görmesidir. Bununla birlikte, sava döneminde ie alnan 5 milyon kadn istekleri dnda iten çkarlmlar (Weatherford, 2010: 263) ve Perçinci Rosie’ler 1947 ylndan sonra Pembe Yakal Hizmet Sektörü çisi Pamela’lara dönümeye balamlardr (Weatherford, 2010: 256). 270 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yukarda yer alan örnekte de görülecei gibi ar sanayi içisi olarak kullanlmalarnda saknca görülmeyen kadnlar, kendilerine olan ihtiyaç bittiinde medeni durumlarna göre ya tipik bir gizli yedek igücü ordusu olarak (bir kerelik kullanlp atlan) evlerine gönderilmekte ya da gezgin igücü ordusu olarak (sistemin kendilerine layk gördüü) hizmet sektörüne yönlendirilmektedirler. Dolaysyla kadn igücü, yedek bir igücü olarak kullanlmtr. Gerçekten, kadnn üretim sürecinde ve buna bal olarak ekonomik yaamda kstl bir biçimde yer almas gerektii yönündeki görü sistem tarafndan empoze edilirken, ihtiyaç duyulmas halinde yine kadnlarn üretim sürecinde ve ekonomik yaamda yer almas söz konusu olabilmektedir. Ayn ekilde, mesleklerin de kadn kimlii ile özdelemekte olduu görülmektedir. Oysa, Perçinci Rosie örneinde de görülebilecei gibi, bu ayrm tamamen hakim sistemin ideolojik aygtlarnn ortaya çkard yapay bir ayrmdr. Fiziksel zay bulunduu ileri sürülen kadn igücünden yeri geldiinde erkek igücü ile ayn artlarda yararlanlmas ve sosyal yaamn buna uygun düzenlenmesi mümkün olabilmektedir. Bu nedenle, cinsiyet temelli ibölümünün doal olmadn, yapay bir arka plannn bulunduu kabul etmek gerekir. Sonuç Kadnlarn çalma yaamnda erkeklere göre eit olmayan koullar altnda olduklar, kadnlarn bu dezavantajl konumlar ataerkil toplumsal yap kadar kapitalist üretim sürecinden de kaynakland çalmada tespit edilen konulardandr. Kadn igücünün bu olumsuz koullar altnda cinsiyete bal igücü eitsizlii yaadn ileri sürmek yanl olmayacaktr. Kadn igücünün yaad bu cinsiyete bal igücü eitsizlii, kapitalist hakim ideolojinin aygtlarnn ileyiinin bir sonucu olarak kabul edilebilir. II. Dünya Sava’nda ABD’nin imalat 271 Sosyal Politika sanayinde cepheye giden erkek igücünün yaratt boluun, Perçinci Rosie tiplemesiyle sürdürülen bir kampanya ile kadn igücü tarafndan doldurulmas ve geleneksel olarak kadnlarn çalamayaca iler arasnda saylan ar ve tehlikeli ilerde bu süreç içerisinde milyonlarca kadnn istihdam edilmi olmas, kadnlarn cinsiyete bal igücü eitsizliinin bir sonucu olarak çalma haklarnn ve koullarnn kapitalist hakim ideolojik aygtlar tarafndan kontrol edilmesine iyi bir örnektir. II. Dünya Sava’nn olaanüstü bir dönem olmas nedeniyle bu dönemde sava kazanmak için yaplanlarn genelletirilmesinin ne kadar doru olduu sorgulanabilir. Gerçekten Perçinci Rosie’lerin, bir ülkenin var olma ve sava kazanma mücadelesinin meru sonucu olup olmad sorusu tartmaya açk olarak kabul edilebilir. Ancak, II. Dünya Sava’nn dier önemli aktörü olan Almanya’da Perçinci Rosie gibi bir olayn yaanmad görülmektedir. Tam tersine Nazi deolojisinin 3 K (Kinder, Küche, Kirche) (Çocuk, Mutfak, Kilise) anlayyla kadnlar özellikle üretim sanayinden uzaklatrldklar, kadnlar gelecek nesillerin güvencesi olarak konumlandrd ve kadnlardan bekledii en büyük görevin, savan kazanlmasndan sonra salkl nesillerin yetitirilmesi olduu görülmektedir (Ayrntl görüler için Bkz. Bundraß vd. 2005: 12; Gupta, 1991). Bu konudaki tartmalar kukusuz ileride yaplacak karlatrmal çalmalar için verimli bir kaynak olacaktr. Dier yandan, baz görüler, kadn igücünün yedek igücü olarak deerlendirilmesinin doru olmadn ileri sürse de, bu teblide verilen Perçinci Rosie örneinde de görülebilecei gibi kadn igücü gerektiinde kapitalist sistem tarafndan yedek igücü ordusu olarak kullanlabilmektedir. Perçinci Rosie örneinde kadnlarn Marx’n söz ettii üç tip yedek igücü ordusuna da uygun görülmektedir. Bu örnekteki kadn igücü gizli bir yedek igücü ordusu olarak tanm- 272 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lanabilir, çünkü daha önce igücü piyasasnda yer almayan milyonlarca kadn ev ilerinden çekilerek sava dönemlerinde çaltrlm ve daha sonra bu igücünün bir ksmn geri döndürmek mümkün olmamtr. Bunun bir sonucu olarak da kadn igücü, gezgin yedek igücü ordusuna doru bir deiim göstermitir. Kadnlarn çounlukla hizmet sektöründe ve esnek çalma biçimlerinde istihdam ediliyor olmas buna bir örnektir. Kendisinde, erkekler kadar çalma gücünün olduunu anlayan, ancak bir daha i bulamayan kadn igücü ise Marx’n tarif ettii üçüncü yedek igücü ordusu olan durgun yedek igücü ordusunu oluturmutur. Dolaysyla, kadn igücünün dezavantajl durumunun sadece ataerkil toplumsal yapdan kaynaklanmadn, temelde hakim ekonomik sistem tarafndan etkin bir biçimde kullanlan ideolojik aygtlarn etkisiyle ortaya çktn ileri sürmek mümkündür. Gerçekten, kadnn, zayf ve korunmaya muhtaç doasnn yan sra eve ait olduu düüncesinin altn srarla çizen kapitalizm, ihtiyaç duyduunda, kadn igücünü i piyasasna çekecek ideolojik düünce ve mekanizmalar devreye sokmaktadr. KAYNAKÇA AKYÜZ, Ylmaz (1980), Emek Deer Teorisi ve Nitelikli gücü Sorunu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yaynlar No: 441, Ankara. BORA, Aksu (2005), Kadnlarn Snf, letiim Yaynlar, stanbul. BUNDRAß, L., J. Scherner, ve J. Streb (2005), “Demystifying the German “Armament Miracle” During World War II. New Insights from the Annual Audits of German Aircraft Producers”, Economic Growth Center, Center Discussion Paper No. 905, Yale University, http:// www.econ.yale.edu/~egcenter, 25.08.2010. DOYLE, Jack,(2009), “Rosie the Riveter, 1942-1945”, PopHistoryDig.com, February 28, 2009, http://www.pophistorydig.com, 27.08.2010. ECEVT, Yldz (2000), “Çalma Yaamnda Kadn Emeinin Kullanm ve Kadn-Erkek Eitlii”, Kadn-Erkek Eitliine Doru Yürüyü: Eitim, Çalma Yaam ve Siyaset, TÜSAD Yayn No: T/2000-12/290. 273 Sosyal Politika GERMAN, Lindsey (2006), Cinsiyet Snf ve Sosyalizm, Çev. Yldz Önen, Babil Yaynlar, stanbul. GIDDENS, Anthony (2005), Sosyoloji: Ksa Fakat Eletirel Bir Giri, Çev. Ülgen Yldz Battal, Phoenix Yaynevi, Ankara. GRINT, Keith (1998), Çalma Sosyolojisi, Çev. Ve Ed. Veysel Bozkurt, Alfa Basm Yaym, stanbul. GUPTA, Charu (1991), “Politics of Gender: Women in Nazi Germany”, Economic and Political Weekly, Vol. 26, No. 17, pp. WS40-WS48. HARTMANN, Heidi (2006), Marksizm’le Feminizim’in Mutsuz Evlilii, Çev. Gülad Aygen, Agora Kitapl, stanbul. HEGARTY, Marilyn E.(2008), Victory Girls, Khaki-Wackies and Patriotutes: The Regulation of Female Sexuality During World War II, New York University Press. KAYHAN, Fatma (1999), Feminizm, BDS Yaynlar, stanbul. KESRKLOLU, Fatma, “Küreselleme Balamnda Deien Cinsiyet Kavram”, Paradox Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, Yl: 2, Say: 2, ss. 1-17, http://www.paradoks.org, 10.03.2009. Kitab- Mukaddes KOTTAK, Conrad Philip (2000), Cultural Anthropology, McGraw Hill. MARX, Karl (2003), Kapital, Cilt: 1, 3. Basm, Eri Yaynlar, Ankara. NKTN, P. (2006), Ekonomi Politik, 8. Basm, Eri Yaynlar, Ankara. PELIZZON, Sheila Margaret (2009), Kadnn Konumu Nasl Deiti? Feodalizmden Kapitalizme, Çev. hsan Ercan Sadi ve Cem Somel, mge Kitabevi, Ankara. SCOTT, Joan W. (2007), Toplumsal Cinsiyet: Faydal Bir Tarihsel Analiz Kategorisi, Çev. Aykut Tunç Klç, Agora Kitapl, stanbul. WEATHERFORD, Doris (2010), American Women During World War II: An Encyclopedia, Routledge, New York. Edition, Cambridge University Pres, Cambridge. BARNARD, Catherine (2000), EC Employment Law, Oxford University Press, Second Edition, Oxford, London. 274 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2000’L YILLARDA YOKSULLUK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE’DE TÜRKYE Ör. Gör. Dr. Gülay HIZ Mula Üniversitesi, MMYO, ktisadi ve dari Programlar Bölümü hgulay@mu.edu.tr ÖZET Yoksulluk, kiinin yaam düzeyinin toplumda genel kabul görmü bir standardn altnda olmas durumunda ortaya çkan bir statüdür. Yoksulluk, 20.yüzyln sonlarnda insanln yüz yüze kald en önemli beeri ve toplumsal bir olgu olarak varln korumaktadr. Dünya nüfusunun büyük çounluunun hzla yoksullat, dünya gelirinin her geçen gün daha da adaletsiz dald günümüzde pek çok ülke az ya da çok bu sorun ile kar karya kalmaktadr. Sosyo-ekonomik gelimelere paralel olarak ortaya çkan, yeryüzünde oldukça geni bir corafya üzerinde görülen, henüz bütün boyutlar ile tam olarak incelenemeyen yoksulluk sorunu uzun bir zaman daha dünya gündeminde kalmaya da devam edecek gibi görünmektedir. Bu çalmada yoksulluun kavramsal olarak tanmlanmasnn yan sra, yoksulluk ile ilgili mücadelede ekonomik ve sosyal kalknma programlarnn öneminin yannda yoksullua yol açan faktörler de vurgulanmaya çallmtr. Bunun yan sra yoksulluu gidermeye yönelik uygulanabilecek politikalarn ve önerilerin ortaya konularak Türkiye’de yoksulluun bugünkü boyutlarna yönelik bir durum tespiti yaplmtr. Anahtar Kelimeler: Yoksulluk, Türkiye’de yoksulluk, Sosyo-ekonomik gelime. 275 Sosyal Politika ABSTRACT Poverty is a status emerged in the case of levels of people living standards drops under the generally accepted levels in the community. Poverty is still remains as the most signicant human and social phenomenon that mankind is facing in late 20th century. Today, the majority of the world’s population rapidly becomes poor every day due to the unequal distribution of the world income and many countries more or less are faced with this problem. The issue of poverty emerging from socio-economic developments occurring in a wide geography on earth and, not yet being examined with all dimensions seems to continue remaining in global agenda for a long time. In this study, conceptual identication of poverty and the importance of economic and social development programs in the ght against poverty in addition to the factors causing poverty were also emphasized. Moreover, the present size of the poverty and situation in Turkey were presented and some proposals and policies to alleviate poverty were put forward. Key words: Poverty, poverty in Turkey, socio-economic development. 1. YOKSULLUK KAVRAMI Yoksulluk, genellikle maddi kaynaklardan; bazen de kültürel kaynaklardan yoksun kalndn ifade eden bir durumdur. Yoksulluk kavramnn bir eyin insann elinden alnmas ya da mülksüz braklmay ifade eden yoksunluk terimi ile birlikte düünülmesi gereklidir. Yoksulluk, asgari ihtiyaçlar karlamaya yetecek bir gelire sahip olmamak ve normal kabul edilebilecek bir yaam standardnn altnda bulunmak durumudur. Bireyin ve hane halknn yaad toplum göz önüne alnarak yaplan bir baka tanmlama 276 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ise öyledir; yoksulluk, toplumsal refah düzeyi, toplumun yaam standardnn mutlak ve göreli olarak minimum bir düzeyin altnda kalan bireyin ve hane halknn statüsüdür (TÜSAD, 2000:96). Dünya Bankas ise yoksulluun tanmn öyle yapmaktadr: Yoksulluk asgari yaam standardna eriememe durumudur. Baka bir ifade ile yoksulluk maddi nitelikteki mahrumiyetler nedeniyle kaynaklara ve üretim faktörlerine eriememe ve asgari bir yaam düzeyini sürdürecek gelirden yoksun olma halidir (WORLDBANK, 1990:26). Yoksulluk kavram genellikle birçok balk altnda açklanabilmektedir. Literatürde kabul gören yoksulluk kavramlar; mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk, öznel yoksulluk, gelir yoksulluu, insani yoksulluk ve yoksulluk snrdr. a) Mutlak Yoksulluk Mutlak yoksulluk, hane halk ya da fertlerin biyolojik olarak, kendilerini üretebilmeleri için ihtiyaç duyduklar asgari gelir ve harcama düzeyine sahip olamama durumudur. Tanmn yaam sürdürebilmek için gerekli olan asgari besin bileenlerini veya kaloriyi esas almas ona mutlaklk nitelii kazandrmaktadr (Aktan, 2002:4). Yani ksaca mutlak yoksulluk, bir kiinin salkl ve sosyal bir yaamdan dlanmadan hayatn sürdürebilmek için gerekli olan minimum harcama düzeyini de ifade etmektedir. Mutlak yoksulluk snr23, spesik bir refah düzeyi ile balantldr. Belirli bir yaam standardnn altnda kalan kesim yoksul olarak adlandrlr. Bu yolla yoksulluk snrnn belir23 Mutlak yoksulluk snr günde 1 dolar olarak kabul edilirken, bu snr kiinin günlük gereksinimlerini karlamak için belirlenen alt snr olarak tanmlanmaktadr. 277 Sosyal Politika lenmesi, farkl zaman ve gruplar itibariyle karlatrmalarn yaplmasn olanakl klar (Aktan, 2002:4-5). Mutlak yoksullukta yoksulluk çizgisi iki farkl yöntemle hesaplanr. Bunlardan birincisi, sadece minimum gda harcamas maliyetini esas alr. Bunun için bir kiinin yaamn sürdürebilmesi için gerekli olan minimum kalori ihtiyac hesaplanr. Daha sonra bu kalori ihtiyacn karlayacak gda harcamas maliyeti çkarlr. kinci yöntem, bireyin sadece minimum gda harcamasn deil onun yannda dier temel ihtiyaçlarn (giyinme, barnma, snma gibi) da dikkate alr. Dolaysyla birinci yönteme göre daha yüksek bir yoksulluk çizgisini tanmlar (TÜSAD, 2000:96). Dünya Bankas’nn 1990 ylndaki raporunda mutlak yoksulluk kavramn, “insann hayatta kalabilmesi için gerekli olan günlük kalori 2400 k/cal besini almaya geliri yetmeyen insanlar mutlak yoksuldur” eklinde tanmlamtr. Buradaki 2400 k/cal kentsel alanlar için belirlenmitir. Krsal alanlar için ise 2100 k/cal’dir. Mutlak yoksulluk snr az gelimi ülkeler (AGÜ) için kii bana günde 1$, Latin Amerika ve Karayipler için 2$, Türkiye’nin de dahil olduu Dou Avrupa Ülkeleri için 4$ ve gelimi ülkeler (GÜ) için ise 14,4$ olarak belirlenmitir (WORLDBANK,1990:27-36). FAO (Birlemi Milletler Gda ve Tarm Tekilat) ve WHO (Birlemi milletler Dünya Salk Tekilat), mutlak yoksulluk kriterini esas alarak, günlük kalori miktarnn yalnzca %80’ini karlayabilenleri “ultra yoksul” olarak tanmlamaktadr. Dünya Bankas da, ultra yoksulluun bir benzeri olarak “olaanüstü yoksulluk” tanmn yapmaktadr. b) Göreli Yoksulluk Göreli yoksulluk kavram, insann toplumsal bir varlk olmasndan yola çkmaktadr. Göreli yoksulluk kavramna 278 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi göre, yoksulluk sadece kaynaklara eriememe ve yaam sürdürme meselesi deildir. Yoksulluk, kii ya da hane halknn içinde yaad toplum tarafndan kabul edilen asgari bir yaam düzeyine sahip olup olmad ile ilgili bir konudur (Dumanl, 1995:211-229). Yani, toplumun ortalama refah düzeyinin belli bir orannn altnda olmas durumudur. Dier bir ifade ile bir kiinin veya grubun yaam düzeyinin, kendisinden daha yüksek gelire sahip bir referans grubunun geliri ile karlatrmas sonucunda ortaya çkan bir olgu olarak tanmlanmaktadr. Göreli yoksulluk, daha yaygn olarak maddi kaynaklarn, toplumda adet haline gelmi veya en azndan özendirilen ve onaylanan normal etkinliklere katlmn ve belli bir konfor ve yaam koullarna sahip olmann olanaksz veya son derece kstl hale gelecek kadar yetersiz kalmas olarak tanmlanmaktadr (enses, 2001:91). Burada birey, gereksinimlerini karlama derecesi yönüyle, toplumun dier bireyleri karsndaki durumuna göre nitelendirilmektedir. Yoksulluun göreli olarak tanmlanmasnda ya nüfusun düük gelirli bir oran yoksul olarak kabul edilmekte ya da ortalama gelir düzeyinde bir snr saptanarak, bu snrn altnda gelire sahip olanlar yoksul olarak ifade edilmektedir (Dademir, 1994:1). Bu nedenle göreli yoksulluk, gelir dalmndaki eitsizlikleri yanstan yoksulluk olarak da tanmlanabilmektedir. Göreli yoksulluk kavram gelimi ülkeler için, mutlak yoksulluk kavram ise az gelimi ülkeler için kullanlmaktadr. c) Öznel Yoksulluk Yoksulluk yaklamlarndan üçüncüsü olan öznel yoksulluk tanmnda, yoksulluk çizgisinin kesin olarak belirlenmesi için yaplmas gereken çalmalardan bahsedilir. Bu yaklamda temel düünce udur: Mademki yoksulluk toplumun ka- 279 Sosyal Politika bul edecei minimum bir yaam standard düzeyiyle ilgilidir. Öyleyse yoksulluk çizgisini belirlemenin bir yolu, büyük ölçekli anketler yaparak toplumun bu konudaki görüünü belirlemektir (Goodman, Johnson ve Webb, 1997:230). Öznel yoksulluu belirleyebilmek amacyla yaplan anketlerde farkl yöntemler kullanlr. Deneklere yoksul olmamak, iyi bir gelire sahip olmak gibi baz özel hedeere ulaabilmek için yeterli olduunu düündükleri gelir miktar sorulur. Bu yöntem “Leyden Yaklam” olarak bilinir. Öznel yoksullukta, anket sonuçlarndan refah düzeyleri ile gelirler arasnda balant kurularak, kritik bir refah düzeyi seçilip ona karlk gelen gelir düzeyi yoksulluk çizgisi olarak kabul edilir (Atkinson, 1991:23). Yoksulluk snr hesaplanrken kiilere ne kadar gelir elde ederlerse geçinme düzeylerinin; çok kötü, kötü, yetersiz, yeterli, iyi, çok iyi olaca konusunda sorular yöneltilmektedir. Kiiler kendi yaam düzeylerine göre bu soruya yant vermektedirler. Sonuçlar deerlendirilerek daha çok fertlerin kendileri için belirledikleri snrlar ortaya çkarlmaktadr. Ksaca öznel yoksulluk, insanlarn kendileri için yeterli kabul edebilecekleri, maksimum düzeyi salamaya yetecek bir gelire sahip olup olmadklarna ilikin beyanlara bal olarak yaplan bir tanmdr. d) Gelir Yoksulluu Gelir yoksulluu yaamn idame ettirilmesi için asgari düzeyde gerekli gelir düzeyi ile ölçülmektedir. Bu anlamda, gelir yoksulluu, satn alma gücünden yoksun olma, yani “paraszlk” anlamna gelmektedir (Aktan, 2002). Gelir yoksulluu hesaplamalarnda genellikle bir ülkede, belirli miktarda yiyecek satn almak için gerekli gelir, “yoksulluk snr” olarak belirlenmektedir 280 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi e) nsani Yoksulluk nsani yoksulluk, Birlemi Milletler Kalknma Program tarafndan gelitirilmi yeni bir yoksulluk ölçütüdür. nsani yoksulluk baz bireylerin insanca yaam imkanlarna sahip olamamas anlamna gelmektedir (Aktan, 2002). Birlemi Milletler Kalknma Program, ülkelerin gelimilik düzeyine bal olarak, insani yoksulluu üç kriterden yola çkarak hesaplamaktadr. Bu kriterler; yaam süresi, eitim ve ekonomik ve sosyal imkanlardr. f) Yoksulluk Snr Yoksulluk snr, bir toplumda yoksul olanlarla olmayanlar birbirinden ayrmakta kullanlan iza bir çizgidir (Dumanl, 1996:8). Yoksulluk çizgisinin tanmlanmas ile ilgili ortak bir payda henüz oluturulamamtr. Yoksulluk snr ile ilgili olarak gda harcamalarna göre, temel ihtiyaçlarn maliyetlerine göre, gda kalori almna göre, Leyden yaklamna göre ve ortalama gelirin yars yaklamna göre çeitli yönlerden hesaplama yaplabilmektedir. Göreli, mutlak ve sübjektif olmak üzere üç çeit yoksulluk snr bulunmaktadr. Yoksulluk snrnn belirlenmesi, yoksulluk düzeyi hakknda yorum yapabilmek için bir önkouldur. 2. YOKSULLUA YOL AÇAN FAKTÖRLER Yoksulluk tanmlamalarnda farkl yaklamlar olduu gibi, yoksullua yol açan faktörlerde de farkl yaklamlar bulunmaktadr. Yoksulluun genel olarak neden kaynakland sorusuna net bir cevap bulabilmek mümkün deildir. Genel çerçeve itibari ile yoksulluk sorununa neden olan faktörler gruplanacak olunursa, üç farkl faktör grubundan söz edilebilir. Bunlar; yapsal faktörler, dinamik faktörler ve küresellemedir. 281 Sosyal Politika a) Yapsal Faktörler Yoksullua neden olan faktörler arasnda, toplumsal ileyiin yapsal özellikleri göz ard edildii sürece yoksulluk analizleri tam anlamyla açklanamamaktadr (Ercan, 2001:11). Yoksullua yapsal yaklamda bulunanlar, ekonomik güç eitsizlikleri düzeltilmeden, yönetimdeki iyiletirmelerin fazla bir anlam olmayaca görüündedirler (Akdan, 2003). Yapsal faktörler içinde demokratik ve katlmc mekanizmalar bir bütün içerisinde deerlendirilerek, ekonomik, siyasal ve toplumsal bir çerçevede ele alnabilir. Toplumsal yapnn deiimi ve bu deiim ile birlikte, egemen faktör olan sermaye birikim rejiminin kendini yeniden üreten dinamii de yoksulluun yapsal problemlerinden biri olarak kendini göstermektedir (Temelli, 2003). Yoksulluun ekonomik boyutunda gelir dalm eksenli bir yaklam ön plana çkmaktadr (Erdoan, 2002:13-26). Ekonomik kaynaklarn kullanm ve dalm ile ilgili bir soruna bal olarak, gelir dalm eitsizlii yoksulluun en önemli yapsal problemlerinden birini oluturmaktadr. b) Dinamik Faktörler Yoksulluk tanmlamasnn alan her geçen gün genilerken bu alann içine giren unsurlarn dar bir tanmlama ile ifade edilmeleri güçtür. Yoksulluk, toplumsal unsurlarn birçounda yaanan bir yoksullama süreci olarak kendini yeniden tanmlad için dinamiktir. Dünya sistemine bir bütün olarak bakldnda, yoksul alanlarn kaba çizgilerle ayrld görülmektedir. Genellikle, güney kuzeye, çevre merkeze, kr kente göre daha yoksuldur (Chossudovsky, 1999:47). Allagelmi gelir dalm kategorileri içinde de alt snar doal olarak üst snara göre daha yoksuldur (Sönmez, 2002:15). Piyasa 282 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dinamiklerinin eitsizlik yaratc öelerinin giderek toplumsal alanda daha fazla hissedilir olmas, yoksulluk sorununu toplumsal tartma konularnn ilk srasna tamtr. Dönemin popüler konusunu oluturan yoksulluk, çeitli endeksleme yöntemleriyle24 ölçümlemeye tabi tutulurken, mutlak ve nispi yoksulluk snrlarnn belirlenimi önem kazanmtr (nsel, 1989:62). Bütün bu çalmalar bireysel yoksulluk üzerinden hareket etmekte, yoksullukla mücadele yeni bir sosyal alan içinde çözümlenmeye çallmaktadr. Bu sosyal alan piyasa – devlet ilikisini kesintiye uratmakszn, toplumsal alann kendi içyapsnn yeniden düzenlenmesine yönelik olarak tasarlanmaktadr. Sosyal ilevli devlet bütçelerinin etkinsizlii vurgusu terk edilmeksizin, devletin mali disiplini konusu sürekli yinelenmekte, bu alann dnda kalan paylam süreçleriyle yoksullua çözüm üretme üzerinde açlmlar salanmaya çallmaktadr (Adda, 2002:163). Piyasann sürekli toplumsal alann kaynaklarna yönelik aleyhte geliimi ve bu geliim sonucu yaratm olduu sosyal alandaki tahribat engellenmeksizin bir çözümün ortaya çkmas oldukça güç gözükürken, devletin sosyal alan boaltmas küresellemenin yaratm olduu yoksullama sürecini daha da hzlandrmaktadr. c) Küreselleme ve Yoksulluk Yoksulluun ulusal olduu kadar uluslar aras boyutlar da vardr. Günümüzün “küreselleen” dünyasnda artk yoksulluk kavram yalnz ulusal snrlar içerisinde deerlendirilme24 Yoksulluk ölçütlerine baktmzda, yoksulluk oran, yoksulluk aç endeksi, Sen endeksi, Fostter-Greer-Thorbecke ölçütü, türünden tüm hesaplama yöntemlerinde ortaklaa alanna yönelik yoksullukla ilintili deikenlerin kullanlmadn, yeniden dalm sürecinde bireysel gelir kategorilerinden hareket edildii görülmektedir. 283 Sosyal Politika mektedir. Yoksul/varsl ayrm yaam alanlar üzerinden yaplabilir olmaktan giderek uzaklamakta, yoksulluk, kamusal alan içinde bir çokluk olarak ortaklaa alann ortak paydasn oluturan ve her yerde oluan bir geliimin ad olmaktadr. Bu geliim küreselleme dediimiz birikim rejiminin toplumsal izdüümünden kaynaklanmaktadr. Küreselleme süreci en yaln haliyle sermayenin uluslararas dolam sürecindeki serbestlik ile açklamasn bulurken, bu süreç kamusal alan ilikilerini piyasa egemen belirlenimi düzeyine çekmi, toplumsal alan ve devlet piyasa dinamiklerine giderek daha fazla baml hale gelmitir (enses, 2001:204-320). Küresel yoksulluu belirlemede kullanlan Human Development Index-nsani Gelime Endeksleri (HDI), verilerin yetersizlii, yanl parametrelerin seçimi, parametrelerin birbirlerini etkilemesiyle ortaya çkan korelasyonun göz ard edilmesinin neden olduu hesaplama yanllklar, KBMG miktarn belirlemede yanl formüllerin kullanlmas ve baz deikenlerin hesaplara alnmamas gibi (Stanton, 2007: 1622) nedenlerle eletirilse de günümüzde en çok kullanlan karlatrmal yoksulluk endeksidir. Küreselleme öncesi dönemin yoksulluk tanmlarnn bu dönemin tanmlarndan farkl bir kategorik belirlenime sahip olduu görülmektedir. Sosyal devlet sürecinde piyasa – toplum ilikisinin dayand uzla zemininde, devletin sermaye birikim rejimiyle olan ilikisi, yoksulluk azaltc bir iktisadi politika eklinde yerini bulur. Bu dönemin yeniden üretim koullarna uygun bir yaplanmadr. Burada yoksul ve yoksulluk türü kavramlarnn dayand prol, toplumsal alanda madur olandr (Rodrik, 2003). Ama bu maduriyet sistem d etkenlere bal olarak ortaya çkan bir ilikiyle açklanmakta, toplum tarafndan da böyle alglanmaktadr. 284 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 3. 2000’L YILLARDA TÜRKYE’DE YOKSULLUK Yoksulluk dünyaya paralel olarak Türkiye’de de önemini ve etkilerini devam ettiren bir sorundur. Binyl Kalknma Hedeeri Raporu Türkiye 2010’un birinci amac mutlak yoksulluk ve açl ortadan kaldrmaktr. Birinci srada yer alan bu amaç, Türkiye’de yoksulluk gerçeinin kamu otoritelerince kabulünün çok önemli bir göstergesidir. Yoksulluk sorunu ile mücadele etmenin yolu ise sorunun büyüklüünün ortaya konulmas ve kimlerin yoksul olduunun belirlenmesinden geçmektedir. Hane halk düzeyinde yaplacak anket ve analizler günümüzde yoksullarn tespit edilmesinde tercih edilen etkili yöntemlerdir. Bu analizlerde bireylerin sosyoekonomik durumlar, ya, cinsiyet, meslek ve çalma koullar gibi etkenler yoksulluk düzeyini belirlemede önemli deikenlerdir. Özellikle Türkiye’de 1990’lar sonras yaanan toplumsal, siyasal ve ekonomik gelimeler sonunda gelir dalm eitsizlii artmtr. Belirli periyotlarla açklanan yoksulluk snr ile açlk snr rakamlar dikkat çekici hale gelmeye balamtr. Asgari ücretin, açklanan bu snrlarn çok altnda olduu ise her zaman kabul edilmekte ve yoksulluun her geçen gün artyor oluu vurgulanmtr. Önceki yllarda krsaln bir sorunu olarak görülen yoksulluk, artk kentlerin de çok önemli bir sorunu haline gelmeye balamtr. Gelir dalm hzla bozulmakta, isizlik artmakta, göç rakamlar yükselmekte, yeni kent yoksulluu dönemin en belirgin öznesi olmaktadr. Sokak çocuklar, sokakta çalan çocuklar, ucuz ve kaçak emek, esnek çalma, taeronlatrma, özelletirme gibi birçok kavram incelendiinde yoksulluun tahribat daha iyi gözlenebilmektedir (Alada vd. 2002:235). 285 Sosyal Politika 2001 nansal kriz sonrasnda ülkede ekonomik alanda birçok ey hem olumlu hem de olumsuz anlamda deiim göstermitir. Örnein büyümede 2002-2007 yllar arasnda pozitif göstergeleri yakalayan ülke, insani gelimilik açsndan dünya ülkeleri arasnda ekonomik gelimilii ile denk dümeyen bir konumda kalmtr. Ayrca, okuma-yazma ve okullama oranlar bakmndan kendisinden daha düük gelir düzeyindeki ülkelere göre dahi ‘baarsz’ bir durumdadr. Bu tablonun deimesi ‘insani bir kalknma anlaynn’ benimsenmesi ve uygulanmasn gerektirmektedir (Gürses, 2009). Sosyalleme dinamii düük olan Türkiye gibi ülkelerde eitim, salk, sosyal güvenlik alanlarnda gözlenen bu gelimeler doal olarak yoksulluu ve yoksunluu artrmaktadr. Gerek yoksulluun tespiti, gerekse art göstergeleri ile ilgili son yllarda, farkl kurum ve kurulularn da “yoksulluk snr aratrmas” yapmaya balamas ve her bir aratrmann farkl sonuçlar içermesi, aratrmalarn doruluunu ve güvenilirliini tartlr hale getirmitir. Oysa aratrma sonuçlarnn birbirinden farkl rakamlar içermesi, kullanlan gda yatlarna temel tekil eden kalori miktarlarnn farkl olmasndan ve yaplan aratrmalarn temel mantnn, uygulanan yöntemlerle uyumamasndan kaynaklanmaktadr (KAMU-SEN, 2009). Türkiye Kamu-Sen Aratrma Gelitirme Merkezi, her ay hesaplanan enasyonun, yoksulluk ve açlk snrna temel tekil eden gider kalemlerinde farkl oranlarda oluabileceinden yola çkarak, asgari geçim için gerekli gördüü her bir harcama kalemi için ayr bir hesap yapmakta ve TUK’den alm olduu yatlar kullanmaktadr. Buna bal olarak da her bir harcama diliminin toplam tüketim harcamas içindeki pay, enasyondaki aylk deiime göre farkllklar gösterebilmektedir. 286 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Oysa Devlet statistik Enstitüsü de dahil pek çok kuruluun yapm olduu yoksulluk snr aratrmasnda temel kriter gda yatlardr. Yaplan bu aratrmalar, gda harcamalarnn toplam tüketim harcamalar içinde sabit bir orana sahip olduundan yola çkmaktadr. Dolaysyla gda harcamas tespit edildikten sonra, dier harcama kalemleri hesap edilmeden varsayma dayal olarak tahmin edilmektedir. Yani her ay gda yatlarnda görülen enasyon, dorudan yoksulluk ve açlk snrna yanstlmaktadr. Ayrca, pek çok kurulu gda yatlarnda ortaya çkan aylk deiimi Devlet statistik Enstitüsü’ne bal olmayan, kendi yaptrd snrl yat aratrmasna dayandrmaktadr. Tüm farkllklara ramen, ülkemizde Türkiye statistik Kurumunun (TUK) ve Türkiye Kamu-Sen Aratrma Gelitirme Merkezi’nin çalmalar yoksulluk ile ilgili veri taban oluturma açsndan oldukça önemlidir. Örnein, TUK’in yapt 2005 yoksulluk çalmas sonuçlarna göre, Türkiye’de yoksulluk oran % 20.5’tir. 2005 ylnda Türkiye’de fertlerin yaklak % 0.87’si yani 623 bin kii sadece gda harcamalarn içeren açlk snrnn, % 20.5’i yani 14,681 bin kii ise gda ve gda d harcamalar içeren yoksulluk snrnn altnda yaamaktadr. Kii ba günlük harcamas satn alma gücü paritesine göre 1 dolarn altnda kalarak yaamlarn sürdürenlerin oran %0.01 yani yaklak 10 bin kii olarak hesaplanmtr. Yine TUK’in, 2007 yl analizlerine göre ise; 381 bin kii sadece gda harcamalarn içeren açlk snrnn, 13 milyon 108 bin kiinin ise gda ve gda d harcamalar içeren yoksulluk snrnn altnda yaamaktadr. 2008 yl yoksulluk çalmalar içerisinde yer alan “yoksulluk snr yöntemlerine göre yoksul fert saylar” Tablo 1’de görülebilmektedir. 287 Sosyal Politika Tablo 1. Yoksulluk Snr Yöntemlerine Göre Yoksul Fert Says, Türkiye Yoksul fert says (bin kii) Yöntemler 2007(*) 2008 328 374 12.261 11.933 0 0 Kii ba günlük 2.15 $’n alt (1) 356 330 Kii ba günlük 4.3 $’n alt (1) 5.796 4.759 Harcama esasl göreli yoksulluk (2) 10.127 10.497 Gda yoksulluu (açlk) Yoksulluk (gda+gda d) Kii ba günlük 1 $’n alt (1) (1) 1 $’n satnalma gücü paritesine (SGP) göre karl olarak 2007 yl için 0.926 YTL ve 2008 yl için ise 0.983 YTL kullanlmtr. (2) Edeer fert bana tüketim harcamas medyan deerinin %50’si esas alnmtr (*) Yeni nüfus projeksiyonlarna göre revize edilmitir Kaynak : 2008 Yoksulluk Çalmas Sonuçlar, TÜK. Tablo 1’e göre, 2008 ylnda açlk snrnda olan kiiler 374 bin kii iken, yoksullarn says 12 milyona yakndr. Yoksulluk snr yöntemlerine göre fertlerin yoksulluk oranlar ise Tablo 2’de verilmitir. Bu Tabloya göre, 2002 ylnda Türkiye’de gda yoksulu nüfus bir milyon kiinin altnda bulunmaktadr. 288 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 2. Yoksulluk Snr Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranlar, Türkiye Fert yoksulluk oran (%) Yöntemler 2002 2003 2004 2005 2006 2007(*) 2008 Gda yoksulluu (açlk) - 1,35 Yoksulluk (gda+gda d) 26,96 28,12 25,60 20,50 17,81 17,79 17,11 Kii ba günlük 1 $’n alt(1) 0,20 0,01 0,02 0,01 0,00 0,00 0,00 Kii ba günlük 2.15 $’n alt(1) 3,04 2,39 2,49 1,55 1,41 0,52 0,47 30,30 23,75 20,89 16,36 13,33 8,41 6,83 Kii ba günlük 4.3 $’n alt(1) (2) Harcama esasl göreli yoksulluk 1,29 1,29 0,87 0,74 0,48 0,54 14,74 15,51 14,18 16,16 14,50 14,70 15,06 (1) 1 $’n satnalma gücü paritesine (SGP) göre karl olarak 2002 yl için 618 281 TL; 2003 yl için 732 480 TL; 2004 yl için 780 121 TL, 2005 yl için 0.830 YTL, 2006 yl için 0.921 YTL; 2007 yl için 0.926 YTL ve 2008 yl için ise 0.983 YTL kullanlmtr. (2) Edeer fert bana tüketim harcamas medyan deerinin %50’si esas alnmtr. (*) Yeni nüfus projeksiyonlarna göre revize edilmitir. Kaynak: TÜK Ancak, Devlet statistik Enstitüsü (DE) eski bakanlarndan Ensari’nin “TÜK’in yoksulluk analizleri üzerine” adl çalmasnda “Gda Yoksulluu (AÇLIK) snr” altnda kalanlarn orannn Tablo 2’de belirtilen oranlarn çok üzerinde olduu ifade edilmitir. Çalmada ayrca u önemli sonuçlara varlmtr (Ensari 2010); 1. Türkiye genelinde yllara göre Ailelerin yüzde 9,5-12,5’u açlk, yüzde 29-36’s yoksulluk snrnn altnda bulunmaktadr. 289 Sosyal Politika 2. Krsal Kesimde yaayan Ailelerin yüzde 15’e yakn açlk, yüzde 40’dan fazlas yoksulluk snrnn altnda bulunmaktadr. 3. Güneydou Anadolu Bölgesinde yaayan Ailelerin yüzde 18 e yakn açlk, yüzde 60’a yakn da yoksulluk snrnn altnda bulunmaktadr. Türkiye Kamu-Sen Aratrma Gelitirme Merkezi’nin yapm olduu 2010 Haziran ayna ait asgari geçim endeksi sonuçlarna göre ise, Türkiye’de çalan tek kiinin yoksulluk snr 1.467,60 TL olarak hesaplanmtr (Tablo 3). Dört kiilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 2.931,81 TL olarak belirlenmitir. Sonuçlar dört kiilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre % 0,79 orannda azaldn göstermektedir. Çalan tek kiinin açlk snr ise bir önceki aya göre % 0,29 orannda azalarak, 1.120 TL 65 Kuru olmutur. Türkiye’de 4 kiilik bir ailenin ortalama gda ve barnma harcamalar toplam 2010 yl Haziran aynda 1.146,20 TL olarak tahmin edilmitir. Tablo 3. Dört Kiilik Bir Ailenin Asgari Geçim Haddi (Yoksulluk Snr) Mays 2010 (TL) Haziran 2010 (TL) Fark Deiim % 1.472,94 1.467,60 -5,34 -0,36 Çalmayan E 559,71 554,22 -5,49 -0,98 Çocuk (Okula Gitmeyen) 315,27 309,18 -6,09 -1,93 Çocuk (lköretime Giden) 607,29 600,81 -6,48 -1,07 2.955,21 2.931,81 -23,40 -0,79 Tek Kii (Çalan) Asgari Geçim Haddi Kaynak : www.kamusen.org.tr (17 Temmuz 2010) 290 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yaplan aratrmada, 4 kiilik bir ailenin, (salk kurulularnn belirledii gibi) salkl bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamann Haziran 2010 verilerine göre günlük 22,20 TL olduu belirlenmitir. Ailenin aylk gda harcamas toplam ise 665,94 TL olmutur. Haziran 2010 itibar ile ortalama 1.355,9 TL ücret alan bir memurun ailesi için yapt gda harcamas, maann % 49,11’ini oluturmutur. TUK verilerinde bulunan konut gideri ise Haziran 2010 ortalama maann %35,42’sine denk gelmitir. Buna göre bir memur, ortalama maann % 84,53’ünü yalnzca gda ve barnma harcamalarna ayrmak zorunda kalmtr. Dier ihtiyaçlarn karlamak için ise maann % 15,47’si ile yetinmitir. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulam, salk, eitim, haberleme, giyim gibi dier zorunlu ihtiyaçlarn karlamas için Haziran 2010 maandan geriye yalnzca 210 TL kalmtr. Kasm 2002=100 olarak kabul edildiinde Türkiye Kamu-Sen AR-GE Merkezi tarafndan hazrlanan açlk snr endeksi 235,83 olurken; yine Kasm 2002=100 olarak hesaplanan TÜFE endeksi 204,47 olarak hesaplanmtr. Buna göre anlan dönemde açlk snrndaki art TÜFE’den % 31,36 daha fazla olmutur. Çalan tek kiinin açlk snr ile ilgili veriler ise Tablo 4’de görülmektedir. Buna göre, çalan tek kiinin bir aylk harcamalarnn toplam 1.120,65 TL olmaktadr. Asgari ücretin (16 yan doldurmu olanlarda) Haziran 2010’da brüt 729 TL ve net 522 TL olduu hatrlanacak olursa durumun pek de iç açc olmad söylenebilir. 291 Sosyal Politika Tablo 4. Çalan Tek Kiinin Açlk Snr Tek Kii (Çalan) Giderler Mays Haziran 2010 2010 Günlük/ Günlük/ TL TL Deiim % Gda Harcamas (1800 Kalori) 3,825 3,700 -0,125 -3,27 Isnma 7,805 7,789 -0,016 -0,20 Aydnlanma 1,800 1,800 0 0 Barnma ½ 7,997 8,005 0,008 0,10 Salk (Salk Giderleri Kamu Tarafndan Salandndan Dahil Edilmedi) 0,820 0,820 0 0 Ulam 6,160 6,208 0,048 0,78 Haberleme 1,138 1,138 0 0 Giyim ½ 0,621 0,614 -0,007 -1,13 Temizlik 3,348 3,325 -0,023 -0,69 Eitim-Kültür 0,791 0,791 0 0 Spor 1,086 1,076 -0,010 -0,92 Tatil 0 0 0 0 Çevre ve Su 1,175 1,196 0,021 1,79 Ev Eyas ½ 0,896 0,893 -0,003 -0,33 1 Günlük Toplam Harcama 37,462 37,355 -0,107 -0,29 1 Aylk Toplam Harcama 1.123,86 1.120,65 -3,21 -0,29 Kaynak : www.kamusen.org.tr (17 Temmuz 2010) 292 Fark (TL) 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yine 2010 Haziran ayna ait asgari geçim endeksi sonuçlarnda yer ald gibi, bireylerin çalma durumlarna göre yoksulluk riski de deiiyor. 2008 ylnda ücretli-maal çalanlarda yoksulluk oran % 5,93 iken, yevmiyeli çalanlarda bu oran % 28,56, iverenlerde % 1,87, kendi hesabna çalanlarda % 24,10 ve ücretsiz aile içisi olanlarda ise % 32,03 olmutur. En yüksek yoksulluk riskine sahip olan tarm sektöründe çalanlarda yoksulluk oran 2007 ylnda % 32,05 iken, 2008 ylnda % 37,97 olarak tahmin edilmitir. Sanayi sektöründe çalanlarda 2008 ylnda yoksulluk oran % 9,71 olarak hesaplanrken, bu oran hizmet sektöründe çalanlarda % 6,82 olmutur. 2008 ylnda ekonomik olarak aktif olmayan fertlerin yoksulluk oran % 13,73 iken, i arayan fertlerin yoksulluk oran % 17,78’dir. Ayrca eitim durumu yükseldikçe yoksul olma riski de azalmaktadr. 2008 ylnda okur-yazar olmayanlarda yoksulluk oran % 39,59 olurken, ilkokul mezunlarnda bu oran % 13,44, lise ve dengi meslek okullar mezunlarnda % 5,64, yüksekokul, fakülte ve üstü mezuniyete sahip fertlerde % 0,71 olmutur. lköretime balamam olan 6 yandan küçük çocuklarn yoksulluk riski ise % 22,53’tür. Türkiye’de TÜRK- tarafndan da yirmi üç yldan bu yana aralksz olarak her ay hesaplanan “açlk ve yoksulluk snr” çalmas bulunmaktadr. Austos 2010 ay sonucuna göre açlk ve yoksulluk snr Tablo 5’de görüldüü gibi; dört kiilik bir ailenin salkl, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yaplmas gereken gda harcamas tutar (açlk snr) 815,99 TL olarak hesaplanmtr. Gda harcamas yan sra giyim, konut (kira, elektrik, su, yakt), ulam, eitim, salk ve benzeri ihtiyaçlar için yaplmas zorunlu dier harcamalarla birlikte toplam harcama tutar (yoksulluk snr) ise 2.657,95 TL olmutur. 293 Sosyal Politika Tablo 5. Dört Kiilik Ailenin Açlk ve Yoksulluk Snr (TL/Ay) Austos 2009 Austos 2010 Yetikin çi 205,98 225,01 Yetikin Kadn 171,09 189,00 15–19 Ya Grubu Çocuk 216,97 239,72 4–6 Ya Grubu Çocuk 146,86 162,26 Açlk Snr 740,90 815,99 2.413,35 2.657,95 Yoksulluk Snr Kaynak: TURK-, www.turkis.org.tr. TÜRK- tarafndan yaplan hesaplama sonucu ulalan “yoksulluk snr” tutar haneye girmesi gereken gelir toplamn ifade etmektedir. Ancak çou ücretli çalan hanede tek gelir getiren konumdadr. Kabul edilmesi gereken önemli bir husus da, genel olarak ele geçen ücret-maa-aylk düzeyinin düüklüü olmaktadr. Elde edilen gelirin insan onuruna yarar geçim koullarn salayacak harcama tutar karsndaki yetersizlii, açlk ve yoksulluu daha görünür klmaktadr. Burada yaplan hesaplamada temel olan gda maddelerinin yatlar TÜRK- tarafndan piyasa, market ve semt pazarlar düzenli olarak dolalarak tespit edilmektedir. Çalma bu niteliiyle bamsz ve tüketici yatlarndaki art eilimini yanstan “öncü gösterge” olarak kabul edilmektedir (TURK-). 4. YOKSULLUUN ORTADAN KALDIRILMASINA YÖNELK POLTKA ÖNERLER Yoksulluk, çok boyutlu bir kavram olduu için, yoksulluun ortadan kaldrlmasna yönelik politikalar da çok boyutlu olmak durumundadr. Hatta yoksulluun giderilmesine yö- 294 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nelik yaplan çalmalar ve planlamalar da ülkeden ülkeye ve bu ülkelerin gelimilik düzeylerine göre deiebilmektedir. 2005 ve daha önceki birçok Dünya Kalknma Raporu’nda insanlar yoksulluktan kurtarmann en etkili yolunun, yeni i olanaklar oluturmaktan geçtii ifade edilmektedir. sizliin var oluu, bireylerin aktif olarak i aradklarn ancak bulamadklarn göstermektedir. Bununla birlikte gelimekte olan ülkelerde çok küçük bir aznlk gönüllü olarak emek piyasas dnda kalmann maliyetini karlayabilmektedir. 2007 raporunsa ise, genç isizliine deinilmi, yoksullukla mücadelede gençlere yatrm yaplmasnn önemi vurgulanmtr. 2008 raporunda, krsal kesimdeki kalknma çabalarndan bahsedilmi, krsal kesimde uygulanabilecek projeler dile getirilmitir. 2009 raporunda ise, dünyann en yoksul ve krlgan gruplarnn yararlanabilmesi için ekonomik faaliyetlerin cora olarak datlmas gerektii varsaym sorgulanmtr (Öztürk ve Çetin, 2009). Yoksulluk, insanlar için çaresi olan, kabul edilemez bir durumdur. Bir ülkede kalknmann temel amac yoksulluun ortadan kaldrlmas ve sosyal dengesizliklerin azaltlmasdr. Sürdürülebilir iktisadi büyüme ve uygun sosyal politikalarn uygulanmas, yoksullukla mücadelenin temel anahtardr. Yoksulluun azaltlmas, ayn zamanda, yoksullarn ekonominin verimliliine katkda bulunmalarn salayarak büyümeye de yardm eder. Ancak iktisadi büyüme, tek bana yoksulluun azaltlmasndan baar elde etmeyi garanti etmez. Yaam kalitesi ve karar alma mekanizmasna katlm gibi yoksulluun dier önemli boyutlarnn da dikkate alnmas gerekir (Global Poverty Report, 2000) ve buna uygun yöntemlerle de azaltlmaya çallmas gerekir. Yoksulluu azaltma stratejisi öncelikle aadaki u be aamay içermektedir (Aktan, 2002:22): 295 Sosyal Politika • Her eyden önce yoksulluun tüm boyutlar ile tanmlanmas, • Yoksullarn, yoksulluk snrnn ve sosyal kategorilerin tanmlanmas, • Yoksulluun ölçümünde kullanlan metot ve yöntemlerin seçilmesi, • Yoksullua yol açan yapsal ve dinamik faktörlerin analiz edilmesi, • Uygulanacak politika ve programlarn formüle edilmesi ve seçimi. Yoksullukla mücadelede, hükümetlerden, genel ekonomik ve toplumsal politika ve planlamalarnda, yerel, ulusal ve gereken durumlarda, bölgesel düzeylerde saptanan amaç ve hedeer arasnda uyum salamalar srarla istenmektedir. Bunun için unlarn yaplmas önerilmektedir (Aktan, 2003): • Makroekonomik kararllk, yapsal düzenleme programlar, vergilendirme, yatrmlar, istihdam, pazarlar da dahil olmak üzere ekonominin bütün ilgili sektörlerine ilikin politika ve programlarn yoksulluk ve eitsizlik üzerindeki etkileri dikkate alnarak incelenmesi gerekmektedir. Bu incelemede, bu politika ve programlarn, ailelerin refah ve yaam koullar ile ilgili özellikler dikkate alnmaldr. Ayrca, bu politika ve programlarn, gereken durumlarda, üretken varlklarn, refahn, olanaklarn, gelir ve hizmetlerin daha eitlikçi bir ekilde paylamn salamaya yönelik olmasna özen gösterilmelidir. • Yoksulluk içinde yaayan insanlarn yararlanmalar ve yoksullarn uzun dönemde yaam standartlarnn gelitirilebilmesi için, altyap gelimeleri, doal kaynaklarn yönetimi, insan kaynaklarnn gelitirilmesi ile ilgili devlet yatrmlarna ilikin politikalar yeniden oluturulmaldr. 296 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi • Kalknma politikalarndan, düük gelirli topluluklarn, krsal ve tarmsal kesimde yaayanlarn yararlanmasn salamak gerekmektedir. • Mümkün olan yerlerde, yerel nüfusu dlamayan kalknma emalarnn seçilerek, yurtlarndan ayrlmak zorunda braklm insanlarn uradklar kayplarn tazmini için uygun politika ve yasalar oluturmaktr. • Birlemi Milletler Çevre ve Kalknma Konferans’nn sonuçlarnn denetlenmesi belgesinde kabul edilmi olan mutabakat anlamalar, sözlemeler ve programlar ile Gündem 21’e uygun olarak yoksullarn ve korunaksz gruplarn gereksinmelerini dikkate alan kaynak yönetimi önlemleri ve çevre koruma önlemlerinin belirlenmesi ve bu önlemlerin uygulanmasdr. • Özel sektör de dahil olmak üzere sivil toplum örgütleri ile ibirlii yaplarak, yoksullukla mücadeleye dönük çabalarn egüdümü için elverili mekanizmalar oluturularak, sektörler aras birbiriyle balantl ve birbirini destekleyen yantlarn gelitirilmesi gerekmektedir. Yoksulluu etkin ve sürdürülebilir bir ekilde azaltmay hedeeyen politikalar hem ekonomik politikalar hem de sosyal politikalar içerebilmelidir. Bu politikalarn yoksullukla mücadele programlar ile desteklemesi gereklidir. a) Yoksullukla Mücadelede Ekonomik Kalknma Politika Önerileri Yoksullukla mücadelede ekonomik kalknma politikalar birinci derecede öneme sahiptir. Bu politikalarda ekonomik refaha yönelik hedeer önceliklidir. Ekonomik kalknma politikalar birçok ülkede uygulanabilecei gibi en çok az gelimi ülkelerde ve gelimekte olan ülkelerde tercih edilmektedir. 297 Sosyal Politika b) Yoksullukla Mücadelede Sosyal Kalknma Politika Önerileri Yoksullukla mücadelede sosyal kalknma politikalar oldukça kapsaml bir konudur. Sosyal kalknma politikalar genel çerçeve itibariyle; eitim, salk, kadnlar, çocuklar, krsal ve kentsel ortamda yoksullukla mücadele programlarnn gündemindedir. Yoksullukla mücadelede sosyal kalknma politikalar kapsamnda bata yoksullar olmak üzere, herkesin sosyal hizmetlerden yararlanmalar salanabilmelidir. Etkin bir nüfus politikas yürürlüe konmaldr. Sosyal koruma politikalar devreye sokulmal ve yoksulluun dezavantajlar minimuma indirilmeye çallmaldr. SONUÇ Yoksullukla mücadele devletin aktif katlm ve politik kararll ile yürütülüp sürdürülmesi gereken ekonomik, sosyal, politik kültürel ve teknik boyutlar olan zorlu ve çok yönlü bir süreçtir. Türkiye gelir dalm eitsizlii ve bölgesel farkllklar azaltacak politikalar benimsedii oranda ülkedeki yoksulluk sorununu da çözme konusunda önemli admlar atacaktr. 8. Be Yllk Kalknma Plannda da belirtildii gibi (2001-2005); “Yoksullukla mücadele amacyla uygulanan sosyal koruma programlarnda etkinlik salanamamtr. Uzun süredir devam eden yüksek enasyon ve faiz ödemelerinin bütçe üzerindeki yükü devletin genelde sosyal refah, özelde ise gelir dalmn düzeltici ve yoksulluu azaltc politikalar uygulama imkanlarn daraltmtr. Gelir dalmnda gözlenen dengesiz yap, ekonomik büyümenin yoksulluu azaltc etkilerinin ortaya çkmasn güçletirmektedir. Yoksulluun ortadan kaldrlmasnda, makroekonomik istikrarn salanmas, üretken yatrmlarn artrlarak istihdamn geli- 298 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tirilmesi çok önemlidir. Sosyal koruma programlarnn etkinletirilmesi, eitim, salk, beslenme ve barnma sorunlarnn çözümlenmesi, ekonomik politikalar ile sosyal politikalarn ahenk içinde uygulanmas, gelir dalmndaki dengesizliklerin giderilmesi, bilgi ekonomisinin gerektirdii becerilerin aktarlmas ve kamu, özel sektör ve sivil toplum kurulular arasndaki ibirliinin gelitirilmesi önem tamaktadr. KAYNAKÇA …http://www.kamusen.org.tr/haberler/turkiye-kamu-senden/2870haziran-ayi-asgari-gecim-endeksi-aciklandi…“Sürdürülebilir Kalknma Dünya Zirvesi Türkiye Ulusal Raporu (Taslak)”, Cokun Can AKTAN(Ed.), Birlemi Milletler Kalknma Program, nsani Yoksullukla Mücadele, http://www.canaktan. org/ekonomi/yoksulluk/besinci-bol/undp-insani-yoksulluk.htm (28.10.2003) …, G8 Okinawa Summit, Global Poverty Report, July 2000, http:// canaktan.org/ekonomi/yoksulluk/besinci-bol/okinava.htm, (28.10.2003) …, “Birlemi Milletler Kopenhag Toplumsal Kalknma Deklarasyonu ve Eylem Program”, http://canaktan.org./ekonomi/yoksulluk/ besinci-bol/bm-kopenhag.htm, (28.10.2003) ADDA, J., (2002), Ekonominin Küresellemesi, letiim Yaynlar, stanbul.. Stanton, Elizabeth A. (2007), The Human Development Index: A History, Political Economi Research Institute (PERI). AKTAN Cokun Can (Ed.), (2002), Kavramlar Sözlüü, Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Hak- Konfederasyonu Yaynlar, Ankara. AKTAN, Cokun Can, VURAL, stiklal Yaar, (2002), Yoksullukla Mücadeleye Yönelik Öneriler, Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Hak- Konfederasyonu Yaynlar, Ankara, 2002. ALADA A., SAYITA S., ve TEMELL S., (2002) Küreselleme, Yoksulluk ve iddet Balamnda Sokak Çocuklar, Yoksulluk, iddet ve nsan Haklar, Ed: Özdek, Y., TODAE Yaynlar., Ankara. 299 Sosyal Politika ATKINSON, A.B. (1991), “Comparing Poverty Rates Internationally: Lessons From Recent Studies in Developed Countries”, The World Bank Economic Review,Vol:5, No:1. CHOSSUDOVSKY, M, (1999), Yoksulluun Küresellemesi, Çivi Yazlar Yaynlar, stanbul. DADEMR, Özcan, !994), “Türkiye Ekonomisinde Yoksulluk Sorunu ve Yoksulluun Analizi 1987-1994”, Hacettepe Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Say:1, Ankara. DUMANLI, Recep, (1995) “Yoksulluk Kavram, Ölçülmesi ve Gelir Dalm likileri”, Yeni Türkiye, Yl 6. Ankara. DUMANLI, Recep, (1996), Yoksulluk ve Türkiye’deki Boyutlar, DPT Uzmanlk Tezi, Ankara. Ensari, Sddk, (2010) TÜK’in Yoksulluk Analizleri Üzerine, Finans Kulüp, Türkiye Finans Yöneticileri Vakf, Yl: 24 Say:87 Nisan 2010 ss.9-15 http://www.nanskulup.org.tr/html/maliyenans.html ERCAN, Fuat, (2001), “Gelir Dalm Yoksulluk ve Popülizm”, ktisat Dergisi, ktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti Yayn, stanbul, EkimKasm, s.11. ERDOAN, Necmi, (2002) “Yoksullar Dinlemek”, Editör:ERDOAN, N., Yoksulluk Halleri, De: ki Yaynlar, stanbul, 2002, s.9. GOODMAN, A., JOHNSON, P. ve WEBB, S., (1997) Inequality in the UK, Oxford University Press, Oxford. GÜRSES, Didem, (2009), “nsani Gelime ve Türkiye” Balkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 12 Say 21, ss.339-350. NSEL, Ahmet, (1989), “ki Yoksulluk Tanm ve Bir Öneri”, Toplum ve Bilim, Yaz, stanbul, s.62. KAMU-SEN, (2009) Yoksulluk Çalmalar Üzerine Mukayese, http://www.kamusen.org.tr/blog-mainmenu-9/yaynlarmz/200yoksulluk-calismalari-uzerine-mukayeseÖZTÜRK, Mustafa, ÇETN Baak Il, (2009), “Dünyada ve Türkiye’de Yoksulluk ve Kadnlar”, JOY, Journal of Yaar University, Vol 4, No 16 (Ekim2009). ss.2661-2698 300 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi RODRIK, Dani., (2003), “Kim çin Küreselleme”, http://www.turkishtime.org/eylul/106¬_tr.htm (19.11.2003) SÖNMEZ, Mustafa, (2002), Kriz ve Yoksullama, letiim Yaynlar., stanbul. ENSES, Fikret, (2001), Küresellemenin Öteki Yüzü Yoksulluk, letiim Yaynevi, stanbul. TEMELL, Sezai, (2003), “Türkiye’de Borçlanma- Yoksulluk Dinamikleri:1990-2002”, http://www.marmara.edu.tr/maliyesempozyumu/ tebligler/7-1.doc (12.11.2003) TÜSAD (2000) Türkiye’de Bireysel Gelir Dalm ve Yoksulluk Avrupa Birlii ile Karlatrma, Yayn No. Tüsiad-T/ 2000-12/295, stanbul, Aralk. WORLDBANK (1990), World Development Report, Oxford University Pres, New York. www.kamusen.org.tr www.turkis.org.tr/ www.dpt.org.tr www.tuik.org.tr 301 Sosyal Politika KAYIT DII EKONOMN TOPLUMSAL MALYET Necmettin ÖZERKMEN Cumhuriyet Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü Öretim Üyesi Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Aratrma Görevlisi ÖZET Bu aratrma kaynak taramasna dayal bir aratrmadr. Aratrma esas olarak üç bölümden olumaktadr. Birinci bölümde aratrmann problemi, amaç ve önemi ele alnmtr. Aratrmann anahtar kavramlar ise ekonomi, kayt d ekonomi ve toplumsal maliyet kavramlardr. kinci bölümde kayt d ekonominin temel özellikleri, kayt d ekonominin tanm ve nitelikleri hakknda yedi alt balk olarak bilgi verilmitir. Üçüncü bölümde kayt d ekonominin toplumsal maliyeti on üç alt balk halinde ele alnp incelenmi ve tartlmtr. Son olarak genel bir sonuç ve deerlendirme yaplmtr. ABSTRACT This research is a research-based literature. Research mainly consists of three parts. In the rst part of the research problem, purpose and signicance have been addressed. The key concepts of the research economy, the concept of the informal economy and social costs are. In the second part of the main features of the informal economy, the denition of the informal economy and quality of the information about the seven sub-headings are given. In 302 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi the third section of the social costs on the informal economy into three sub-topics discussed and examined and discussed. Finally, conclusions and an overall assessment is made. KAYIT DII EKONOMNN TOPLUMSAL MALYET 1. Giri, Problem, Amaç, Önem, Anahtar Kavramlar; Ekonomi, Kayt D Ekonomi Bu aratrmann problemi, modern ulus devletlerin ekonomik yaplarnda ve ekonomik ilikilerinde kayt altna alnamayan çok önemli bir kesimin hem ekonomik bir deer olarak ekonomik yap içinde varln sürdürmesidir. Yani kayt d ekonomi resmi kaytlarda görülmeyen geleneksel istatistikî yöntemlerle milli gelir hesaplarna dâhil edilemeyen faaliyetler olarak tanmlanmaktadr. Dier bir ifadeyle kayt d ekonomi belgelendirilemeyen, gizlenen bir ekonomidir. Fakat aslnda var olan ya da ileyen bu ekonominin bir ksm vergi, sosyal güvenlik, kamusal düzenleme vb… gibi ek maliyet unsuru oluumlarndan kaçma amacyla gerçekleen, bir dier ksm ise faaliyetin esasen yasalara aykr olmasdr. (Özerkmen, 2007: 2). Kayt d ekonomi, resmi-kamusal denetimin dndaki ekonomik faaliyetler olarak ta tanmlanabilir. Gelimi bat ülkelerinde kayt d ekonomiden daha çok uyuturucu ve silah kaçakçl gibi yasa d faaliyetler akla gelmektedir. Gelimekte olan ülkelerde ise bunlar da dâhil olmak üzere kayt d ekonomi daha çok mal ve hizmet almlarnn deerlendirilmesi olarak görülmektedir. Gelimi ülke ekonomilerinde 1950’li yllarn ikinci yarsndan sonra, ülkemizde 1990’l yllarn temel ekonomik tartma ve aratrma konularndan olan ‘kayt d ekonomi’ ; ortaya çk nedenleri; kayt d ekonominin temel özelliklerinden 303 Sosyal Politika kalkarak bu ekonominin toplumsal yap üzerine olumsuz etkilerinin neler olduklar ve topluma neye mal olduu bu aratrmann problemidir. Bu balamda aratrmann amac ise kayt d ekonominin ne olduu temel özelliklerinin ve niteliklerinin nelerden ibaret olduunda hareketle kayt d ekonominin toplum üzerine olumsuz etkileri ya da toplumsal maliyetinin ne olduunu açklamaktr. Bu aratrmann anahtar kavramlar ekonomi, kayt d ekonomi ve toplumsal maliyet kavramlardr. 2. Kayt D Ekonominin Temel Özellikleri Kayt d ekonomi kapsamnda deerlendirilen ekonomik faaliyetler, genel ekonomi içerisinde piyasa kurallarna göre yürütülen ekonomik faaliyetlerden farkl özellikler gösterir. Kayt d ekonomi büyüklüü ve sahip olduu çok yönlülük nedeniyle genel olarak karakteristik özelliklere sahiptir. Bunlar yedi ana madde altnda inceleyebiliriz: Yasalara Aykr Olmas, statistikî Olarak Ölçülememe, Gelir ve Fayda Elde Etme, Ahlaki Deerlere Aykr Olmas. Ekonomik Faaliyetlerinin Düzensiz Olmas, Vergilendirilmemi Olmas, Ekonomik Sisteme Uygun Olmas gibi eyler. Kayt D Ekonominin Tanm ve Nitelikleri Kayt d ekonominin çok boyutlu, deiik faaliyetleri kapsayan oldukça karmak bir olgu olmas nedeniyle’ kayt d ekonomi ile ilgili olarak ortaya çkan ilk zorluk, bu kavramn tanmlanmasnda ortaya çkmaktadr. Bu nedenle tanm kadar adlandrlmasnda da deiik görüler ortaya çkmtr (Gelir daresi Bakanl, [GB], 2009). 304 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi (Kayt d ekonomi illegal ekonomi, kara ekonomi, resmi olmayan ekonomi, gizli ekonomi, düzensiz ekonomi, marjinal ekonomi, kayp ekonomi, karaborsa ekonomisi, nakit ekonomisi, gözlenemeyen ekonomi, nakit ekonomisi, paralel ekonomi, enformel ekonomi, vergi d ekonomi gibi vb. adlarla et (Aydemir, 1995:5) Buna göre; bilinen istatistik yöntemlerine göre tahmin edilemeyen ve Gayri Saf Milli Hasla hesaplarn elde etmede kullanlmayan gelir yaratc ekonomik faaliyetlerin tümüdür (Derdiyok, 1993: 54). Baka bir ifade ile kayt d ekonomi, belgeye hiç balanmam ya da içerii gerçei yanstmayan belgelerle gerçekletirilen ekonomik faaliyetlerin devletin bilgisi dna tanmasdr. Bu ekonomik faaliyetler; faturasz al-veri, indirim ya da sübvansiyonlardan faydalanma, vergi kaçakçl, sigortasz çalma, ikinci bir ite çalma, kaçakçlk, uyuturucu ticareti gibi gayri kanuni iler olabilecei gibi; karlnda ücret ve para alnan buna mukabil herhangi bir belge verilmeyen her türlü yardm vb. ileri de kapsamaktadr (Selman, 2007:4). Kayt d ekonomi ksaca kamunun denetimi dndaki ekonomik faaliyetler olarak tanmlanabilir. Bireylerin ya da iletmelerin ekonomik faaliyet ve ilemlerini kamunun denetimi dnda tutmasnn en önemli nedeni ise vergi kaçrma arzusudur. Yabanc literatürde kayt d ekonomiyi ifade etmek üzere ortaya konulan; Black economy (Kara Ekonomi), Cash Economy (Nakit Para Ekonomisi), Second Economy (kinci Ekonomi), Shadow Economy (Gölge Ekonomi), Dual Economy (kili Ekonomi), Gray Economy (Gri Ekonomi), Subterranean Economy (Yeralt ekonomisi), Hidden Economy (Gizli Ekonomi), Subeconomy (Alt Ekonomi) gibi çok saydaki kavrama bakmak bile tanm güçlüü konusunda bir kir vermektedir (Ilgn, 1999: 8). 305 Sosyal Politika 2.2. Kayt D Ekonominin Temel Özellikleri 2.2.1. Yasalara Aykr Olmas Yasad faaliyetler, konusu suç olan ve dolaysyla yasalarla cezalandrlan faaliyetleri kapsamaktadr, Bu balamda yasad faaliyetler sonucu oluan ekonomik deerler, elde edildikleri kaynak nedeniyle suç ekonomisini oluturmaktadrlar. Yasad mal ve hizmet üretimi sonucunda oluan kayt d ekonomi, bir baka ifadeyle suç ekonomisi, kayt d ekonominin önemli bir alt ayrmdr. Suç ekonomisinde belirleyici unsur faaliyetlerin yasalarn öngördüü ekilde yaplmamas deil, faaliyetin kendisinin yasaklanm olmasdr. Kayt d ekonominin dier bölümlerde “gelir”in yasalara aykr bir ekilde kayt dna çkarlmas söz konusu iken, suç ekonomisinde “üretim” yasalara aykr olarak gerçekleir. Faaliyet yasad olduundan, yasad üretim sonucunda elde edilen gelir de doas gerei gizlenme eiliminde olmas nedeniyle kayt ddr (Devlet Planlama Tekilat, [DPT], 2001) 2.2.2. Gelir Veya Fayda Elde Etme Amac Bu kritere göre kayt d ekonomik faaliyet karlnda bir gelir ya da fayda elde edilmesi gerekmektedir. Komuya yardm, evde çocuk bakm, temizlik ve bahçe ileri yaplmas gibi faaliyetler karlnda gelir elde edilmemekle beraber, fayda salanmaktadr. Ancak ev hanmnn çalmaya balamasyla, evde bakc istihdam edildiinde veya çocuk’ kree verildiinde, ailenin ev giderleri artmaktadr. Böylece faaliyet piyasa kavram çerçevesinde parasal bir hüviyet kazanmaktadr (Yetim, 1999: 10). 306 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2.2.3. statiksel Olarak Ölçülememe Bu tür faaliyetler, hükümete bildirilmedii için ekonomiyle ilgili resmi istatistiklere direkt olarak yansmaz. Vergi mükelleyetine itaatteki düü nedeniyle devlet, üretim faaliyetlerinin hacmini doru olarak hesaplamada yetersiz kalr (Altu, 1999: 10). Eer bir faaliyet milli gelir hesaplamalarna yanstlmak üzere tam ve doru olarak ölçülemiyor ise, bu kstasa göre yasal olup olmadna baklmakszn söz konusu faaliyet kayt d ekonomi içine dâhil edilecektir. Geçimlik tarmsal üretim, ev isleri, çocuk bakcl ve komuya yardm gibi faaliyetler istatistiksel olarak ölçülemeyen kayt d ekonomik faaliyetlere örnek olarak verilebilir. Zira bu Faaliyetler ölçülemediinden kaytl ekonomi içerisinde gösterilememektedir. Kayt d ekonomik faaliyetlerin hiç veya yeterince ölçülememesinin nedenleri ise; faaliyetlerin parasal deerinin olmamas, faaliyetlerin • gizli tutularak beyan edilmemesi, hesaplamalarnn ilen imkânsz veya çok zor olmalar ve bu faaliyetlerin esasnda milli gelir hesaplamalarna dâhil edilmesinin rasyonel, etik ve normatif kabul edilmemesi olarak saylabilir (Özsoylu, 1996:11). 2.2.4. Ekonomik Sisteme Uygunluk Bu kstas serbest piyasa ekonomisinin geçerli olmad 1990 öncesi Dou Blou ülkelerindeki durumu açklamada kullanlmtr. Bu ülkelerde üretim araçlarnn mülkiyeti devlete ait olduu ve dolaysyla özel sektöre izin verilmedii için, ekonomik faaliyetlerin tamam kayt d ekonomi olarak kabul edilmitir. Bu kritere göre, Türkiye’de 24 Ocak 1980 kararlar öncesi yaplan birçok faaliyet örnein ithal sigara alm ve satm, döviz edinmek ya da dövizle al-veri gizli ekonomiye dâhil edilirken, günümüzde bu faaliyetler sisteme 307 Sosyal Politika uygun olduklarndan gizli ekonomik faaliyet kabul edilmez. Baka bir örnek, daha önce ülkemizde kumarhanelerin yasal isletmeler olmas, su anda ise bu faaliyetin kayt d ekonomi içerisinde yer almasdr. 2.2.5. Ekonomik Faaliyetlerin Düzensiz Olmas Kayt d ekonominin nizamsz yani düzensiz ve kurallara uymaz oluunun en temel göstergesi faaliyetlerin devletten gizleniyor olmasdr. Bu gizlemenin sebepleri arasnda asgari ücret snrlar altnda içi çaltrabilmek, i güvenlii, içi sal, içi çaltrmada ya snr, tüketici haklar ve standartlara uygun, kaliteli üretim gibi iverene mali anlamda ciddi külfetler getiren ilemlerden kurtulma arzusu yatmaktadr (Özer, 1998:7). 2.2.6. Vergilendirilmemi Olmas Kayt d ekonomi zaten ekonominin kayt altna alnmayan ksmn ifade etmektedir. Dolaysyla kayt altna alnamayan gelirlerin vergilendirilmesi mümkün olmayacaktr. Devletlerin yasad faaliyetlerden gelir (vergi) elde etmek gibi bir yaklam ve amac olaca düünülemeyeceinden bu sektörü kayt altna almaktan da söz edilemez (GB, 2009). Kayt d ekonomi genel olarak, kamu otoritelerinin denetimi dnda kalan her türlü ekonomik ilem olarak tanmlanabilir. Bu tanmdan yola çktmzda, baz kayt d ekonomik faaliyetlerin yasalarla yasaklanm faaliyetler olduu halde, bazlarnn da yasalarla yasaklanmam bir faaliyetin bilinçli olarak kaytlara geçirilmemesi, belgelendirilmemesi, dolaysyla vergilendirilmemesi eklinde ortaya çktn görürüz (DPT, 2001). Kayt d sektörün en bilinen özellii, bu sektördeki faaliyetlerin vergilendirilmemi olmasnda yatmaktadr. Bu 308 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi özellik kayt d sektörle o kadar özdelemitir ki, kayt d ekonomiyi tanmlarken, vergilendirilmemi sektör olarak nitelendirmek baz akademisyenler için yeterli olmutur. Aslnda, kayt d ekonomik faaliyetlerin en temel özelliinin vergilendirilmeme veya vergiden kastl kaçnma olduunu düünürsek, bu tanmlamann da çok yanltc olamadn anlayabiliriz. (Aktürk, 2003: 5-6) 2.2.7. Ahlaksal Normlara Aykrlk Toplumun zararl ve ahlak d olarak gördüü, kötü olarak nitelendirdii fuhu ve kumar ile çeitli kaçakçlk ve uyuturucu sat ve kullanm gibi yasad ve kayt d faaliyetlerin artmas toplumda ahlak çöküntüsüne neden olmaktadr. Toplumun hzla deitii dönemlerde ahlâk kurallar da bu deiimin sonucu olarak sarslmaya balamakta, eer bir toplumda hzl bir yap deiimi yaanyor, toplumda kaynaklar ve frsatlar eit olarak datlmyor ise, yasad faaliyetleri önleyecei düünülen ahlaki normlar etkinliini yitirebilmektedir. Topluma hâkim olacak i bitirici bir ahlak anlay, ahlak sisteminin bozulmasna ve hukuk sistemini zaafa uratan yaplarn ortaya çkmasna neden olmaktadr. (Aktürk, 2003: 5–6). 3. Kayt D Ekonominin Toplumsal Maliyeti Devletlerin ekonomik gelimilik düzeyi, vergi yaplarn çok yönlü etkilemektedir. Gerek sosyologlar ve gerekse ekonomistler, insanlk tarihinin bandan bugüne dein toplumsal yapy; geleneksel, geçi dönemi ve modern toplum olarak deerlendirmiler ve ekonomik gelimeyle toplumsal gelime arasnda bir paralellik görmülerdir. Kayt d ekonomi, her zaman için en önemli ekonomik ve toplumsal sorunlarmz arasnda ilk sralarda gelmektedir. imdiye kadar yaplan dü- 309 Sosyal Politika zenlemelerin de istenen sonucu vermedii görülmektedir. Bu durum, kayt dlk oranlarnn, gelimi ülkelerin hayli üzerinde seyretmesinden de anlalmaktadr. Toplumlarda deer yarglar uzun zaman zarfnda sürekli tekrarlayan deneyimlerin sonucunda olumaktadr. Türkiye’de ise ahlaki deerlerin kayt dn dlad ve bu dlamann toplumsal bir norm haline geldii bir sürecin yaand söylenemez. Toplumsal deer yarglarnn Türkiye’de kayt dln büyümesini engelleyecek bir ekilde gelimemesinin, kayt dnn büyümesine neden olan faaliyetlerin toplum tarafndan dlanmamasnn ve hatta dlanmaktan da öte baz durumlarda meru görülmesinin açklamas, farkl sosyal dinamikler sonucu oluan sosyal bilincin ne ekilde gelitii incelenerek yaplabilir. Türkiye’de sosyal bilincin doru bir ekilde geliememesinin en önemli nedenlerinden biri kroniklemi bir sorun olan kamu yönetiminde effan salanamamas ve takibin vatandalarla devlet arasnda bir güven eksikliinin var olmasdr. Kamunun verdii hizmetlerden alman memnuniyet deerleri de genelde düüktür. Trak polisi, vergi daireleri/ maliyeciler ve gümrük kurumlarnn hizmetlerinden memnun olmayanlar, toplam görümecilerin yarsndan fazlasna karlk gelmektedir. Vatanda ile devlet arasnda var olan güven eksikliinin sosyal bilince ve dolaysyla da kayl d ekonominin büyüklüüne olan etkisini gösterebilecek en iyi örnek Türkiye’deki vergi kaça ve bu kaçan nedenleridir. Devletlerin ekonomik gelimilik düzeyi, vergi yaplarn çok yönlü etkilemektedir. Gerek sosyologlar ve gerekse ekonomistler, insanlk tarihinin bandan bugüne dein toplumsal yapy; geleneksel, geçi dönemi ve modern toplum olarak deerlendirmiler ve ekonomik gelimeyle toplumsal gelime arasnda bir paralellik görmülerdir. 310 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Kayt d ekonominin en önemli olumsuzluu, devletin saygnlna gölge düürmesidir. Devletin, vatandalarnn refahn yükseltmeye ve onlar korumaya yönelik uygulamaya koyduu kurallar ihlal edilmekte ya da yok saylmaktadr. Bu durum, toplumsal huzurun salanmas karsnda önemli bir tehlikedir. (http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa. asp?yazi_id=1028&id=58). Kayt dln yaygn olmas ve gerekli önlemlerin alnamamas, yaratt bütün dezavantajlar nedeniyle vatanda ile kamu kurumlan arasndaki güven ilikisini zedelemekte, kayt d ekonomi ile mücadelede toplumsal mutabakat zayflatt için daha fazla kayt diilik için zemin oluturmaktadr. Kayt d faaliyetlerin artmas, toplumun ahlaki deerlerinin bozulmasna ve yasa d faaliyetlerin yaygnlamasna neden olmaktadr (G..B, 2009) Aada sralamaya çaltmz maddeler incelendiinde aslnda kayt d olgusunun hiçte küçümsenecek yanlarnn olma görülecektir. • Moral ve ahlaki deerlerinin bozulmasna ve anti-sosyal davranlarn yaylmasna sebep olmaktadr. • Yasad faaliyetler, toplumun zararl ve ahlakd olarak gördüü, kötü olarak nitelendirdii fuhu ve kumar ile çeitli kaçakçlk ve uyuturucu sat ve kullanm gibi faaliyetlerdir. • Bu tür faaliyetler anlamndaki kayt diiliin toplumda yaygnlamas ve vergi kaçrmann adeta kanksanmas toplumun yapsnn bozulmasna ve salksz nesillerin ortaya çkmasna yol açar. Sonuçta toplum, telasi mümkün olmayan sosyal maliyetlere katlanmak zorunda kalr. Kayt d faaliyette bulunanlarn geni bir kesim oluturmas, idare edenler ile edilenler arasnda bir kopukluk yaratr ve güvensizlik ortam oluturur. 311 Sosyal Politika • Kaytl faaliyette bulunanlar, yaygn kayt dl gördükçe devlet otoritesine olan güvenlerini kaybederler. • Kayt d faaliyetlerde bulunanlar da, kayt diiliin tabiat gerei ilikilerini yasal düzenlemeler ve genel ve açk kurallar dnda yürütürler. • Sorunlarn da bazen yasad yollarla çözme yoluna giderler. Rüvet ve suiistimal yaygnlar ve “mafya” olarak tabir edilen yasad örgütler oluabilir. • Kayt d ekonomik faaliyetler çou zaman çevre ile ilgili düzenlemelere uyulmadan gerçekletirildiinden kayt d ekonomik faaliyetlerden dolay doal kaynaklarn tahribi ve sürdürülebilir kalknma amacnn gerçekletirilememesi söz konusu olmaktadr. • Gecekondu ve kaçak yaplama da çarpk ehirleme sorununun ortaya çkmasna yol açmaktadr. Kayt d üretimler, belgesiz ve kaytsz üretilmeleri sebebiyle standart d ve garantisiz olduundan, söz konusu ürünleri tüketen tüketici kesimin de kayt dlktan dolay madur olmas ve kaytl sektör tüketicilerini korumaya yönelik yasalardan ve sat sonras hizmetlerden yararlanamamas söz konusudur. Güvenlikten de yoksun olan kayt d sektörün ürünleri, bazen hayati tehlike bile yaratabilir. Özellikle gda ve salk sektörlerindeki kayt dlk tüketiciler açsndan risklidir. Ruhsatsz ve standartlara uyulmadan üretilen gda maddeleri ile ilaçlar, temizlik ve kozmetik ürünleri ve ruhsatsz muayenehaneler ile buralarda diplomasz kiilerce verilen salk hizmetleri tüketiciler açsndan riskli kayt d faaliyetlere örnektir.Kayt d ekonominin toplumsal maliyetini, kayt d ekonomiyi oluturan sosyolojik etkenlere baklarak ortaya çkarlabilir. Bunlarn önemli olanlar aada 312 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi sralanmtr. Kayt d ekonomiye, ekonomik ve sosyal sistemlerin ileyii üzerindeki etkileri ve bu sistemlerin geleceinde oynayaca rol açsndan da önem verilmelidir (Ilgn, 1999: 41-42-43). 3.1. Krdan Kente Göçün Getirdii Maliyetler Krsaldan kente göçün nedenleri arasnda tarm sektöründe çalanlarn elde etmi olduu gelirlerin yapm olduklar giderleri karlamamas ve geçimlik gelirin üzerinde bir gelir elde edememeleridir. Kentlerde daha iyi koullarda i bulma umudu ve geleceini garanti altna alma gibi saiklerle kente göç gerçekleir. Ayrca terör basks yüzünden yaanan skntlarda önemli bir etkendir. Bunun yannda kan davalar kente göç nedenleri arasndadr. Bu etkenlerin arlnn artmas maliyetlerinin de artaca gerçeini daha belirgin hale getirecektir. Kente göç ile meydana gelen isizlik sonucu çarpk kentleme, mevcut igücü piyasalarnda olumsuzluklara ve kayt d istihdama neden olmaktadr. Göçlerden nasibini alm kiiler, hayat standartlarn düzeltmek ve i bulabilmek için bir umutla geldikleri büyük ehirlerde, talep edilen igücü tanmna uymadklar için istihdam edilememi ve bu nedenle isiz ynlar olumaya balamtr. Açlk tehlikesiyle kar karya kalan bu kiiler kayt d istihdam edilmeyi kabul edip, elverisiz çalma artlarnda hayatlar pahasna çalmak zorunda kalmlardr. Göç eden kadnlar arasnda igücüne katlm oran düüktür. Sadece genç olanlar ya okula gitmi ya da evleninceye kadar güvencesiz olarak tekstil sektöründe çalmtr. Eitimsiz genç erkekler ise, eer burada i bulabilirlerse inaat sektöründe çalmaktadrlar. Bunun anlam, kayt d istihdamn en krlgan bölümünü göç eden eitimsiz kiiler oluturmaktadr (en, 2008: 79). 313 Sosyal Politika 3.2. Kadn çilii Göç sonucu kente gelen bireyler ayakta kalabilmek için daha özverili çalmak zorundalar. Çünkü köyde yüksek gelirler elde edemese de bireyler tarm ve hayvanclk faaliyetleri sonucu hayatlarn idame edebilecek temel ihtiyaçlarn karlayabilmekteydiler. Kent yaamnda böyle imkânlara sahip olmadklarndan gelir elde etmek için geleneksel anlaya zt bir olgu olan kadnn ev geçiminde rol almas gerçeklemi olur. Sigortasz, güvencesiz, örgütsüz, düük ücretli, çalma zaman çou zaman belirsiz ve uzun, çalma koullar kötü olan kayt d sektörde, kadnlarn yld alanlar; eve sanayiden i alma, temizlie gitme, çocuk ve hasta bakma, konfeksiyonda çalma; evde yemek, örgü, dantel, diki yapma gibi kadnn kadnlk rollerinin devam niteliinde kabul edilen ilerden olumaktadr. Kayt d çalma düzeni, kadn emeinin ücretini düürürken, sosyal güvencesiz çalma koullar nedeniyle, emeklilik ve salk haklar da gasp edilmektedir (http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=l 110). 3.3. Çocuk çilii Türkiye’nin de imzalam olduu Birlemi Milletler’ in Çocuk Haklar Sözlemesi’ nin 1. maddesine göre 18 yama kadar olan herkes çocuk kabul edilmektedir. Çocuk içi çaltrmak, sigortasz çalma ve düük ücret nedeniyle sosyal açdan yaratabilecei problemlere baklmakszn talep edilmektedir. Salksz ve tehlikeli çalma koullarnda bazen bir bodrumda bazen de bir çalma atölyesinde bir çocuk içinin var olmas gelimekte ve az gelimi ülkelerde skça karlalan bir manzaradr. Henüz birer erikin olamamalar nedeniyle 314 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kolayca sömürülebilmektedirler. Yaplan tahminlere göre bugün tüm dünyada 250 milyon kadar çocuk, yeterli eitimden, salk hizmetlerinden ve temel özgürlüklerden yoksun biçimde çalmaktadr. Kiisel açdan bunun faturasn kukusuz çocuklar ödemektedir; ancak durumdan zarar görenler ayn zamanda az gelimi ülkelerdir. (http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/cocukis.htm) 3.4. siz Kalma Korkusu Belki de kayt d çalanlar arasnda, en kötü durumda bulunanlar isiz olan kimselerdir. sizlik ödemesi bulunan ülkelerde, kayt d çalld anlald zaman ödeneklerin kesilmesi tehlikesi ile kar karyadrlar. stihdamn artrlmad veya istihdamn yava büyüdüü ülkelerde, yaamn devam için gereken para kayt d ekonomiden salanmaya çallr. Öyle ki çou ülkede kayt d istihdamn nedeni yava istihdam büyümesidir. Kazanlan para ek gelir olmaktan öte, daha çok hayati öneme sahip bir ihtiyaçtr. Türkiye’de isiz olmak, açlk tehlikesi ile kar karya olmak demektir. Bu nedenle kiiler yaamlarn devam için eitim durumlar ne olursa olsun, kaytl bir i buluncaya kadar mecburen kayt d sektör içinde yer alrlar. sizler arasnda eitimli gençlerin olduu gibi herhangi bir beceriye sahip olmad için isiz olan kiiler de mevcuttur. (en, 2008: 14). 3.5. Çarpk Kentleme Kentlerdeki mevcut isizlere dahi istihdam imkânlar yaratlamazken, köyden kente göç eden ve herhangi bir üretim tecrübesi ve yeterli eitimi olmayan kiilerin kaytl sektörde istihdam edilebilme olaslklar çok düüktür. Bu insanlarn kente uyum salamas ve içileme sürecim tamamlamas 315 Sosyal Politika uzun süre alacandan isiz kalaca bu süre içinde gelir salayacak, kendi oluturduu, sermaye ve beceri gerektirmeyen basit ileri yürütmesi kaçnlmaz olmaktadr. Kente eklenen yeni yaam birimleri için altyap ve dier hizmetler yetersiz kalmaya balamtr. Bu durumda iinin görülmesini isteyen kiiler, özel ve hatta resmi kurulular, kendi çevreleri ve güçleri dorultusunda adil olmayan yollarla ilerinin görülmesinin salamaya çalmaktadrlar. Doal olarak, hzl ve çarpk kentlemenin en çarpc örnei gecekondular olarak verilebilir. Bu ekilde ekonomik yetersizlikler içinde kentlere gelenler, hiçbir yasal dayanaa dayanmadan devlet arazilerine izinsiz konutlar ina etmektedirler. Bu gecekondulamann çok youn olmas gecekondu semtlerinin domasna neden olur ki bu da siyasi hedeeri olan partiler için bir oy potansiyeli demektir En son aamada, kamu otoritesi de kendi koyduu yasaklar ihlal ederek, bu binalara seçim öncelerinde tapu veya tapu tahsis belgesi datmak suretiyle bu alandaki yozlama çerçevesini yasal bir kla tamamlamaktadrlar. 4. Rüvet ve Yolsuzluk Günümüzde, küreselleen dünyann ortak sorunu niteliini kazanan yolsuzluk, ortaya çktndan bu yana kamu kesimini ilgilendiren bir olgu olarak ele alnmtr. Genellikle, yozlama, iltimas veya rüvet kavramlar ile e anlaml olarak kullanlr (Cumhurbakanl Devlet Denetleme Kurulu Bakanl, 1996). Dier bir tanmlamaya göre ise, maddi kazanç için örnein rüvet ya da parasal olmayan özel amaçlara yönelik olarak örnein kayrma kamusal yetkinin yasad kullanmn içeren davran ve eylemleri kapsamaktadr. Maddi çkar içeren yolsuzluk türünün en yaygn ve bilineni rüvettir. Kamu görevlilerinin bir takm maddi çkarlar (para, mal, he- 316 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi diye gibi) karl bunlar salayan kii ya da gruplara ayrcalkl bir kamu ilemi ile çkar salamalar rüvet olarak tanmlanmaktadr. 5. Organize Suç Örgütlerinin Ortaya Çkmas Kaytl ekonomi içerisinde, konusu suç olan faaliyetler sonucunda elde edilen iktisadi deerlerin söz konusu olabilecei de bir gerçektir. Bu anlamda kaytl ekonomi ile bir geçikenlik söz konusu olabilmektedir. Ancak nihai, amaç bu ekonomiyi kayt altna almak deil, ortadan kaldrmak olduundan, mücadeleye yönelik önlemler kaçnlmaz olarak bu hususlar da içerecektir. Suç ekonomisinin üretim, datm, tüketim ve dier her tür faaliyetlerinin kapsad sürecin yasad olmas, bu kapsamdaki faaliyetlerin genellikle konusu uzmanlam suç örgütlerince organize edilmesi ve yürütülmesi sonucunu dourmaktadr (DPT, 2001). Organize Suç Örgütleri Tarafndan Youn Olarak lenen Suçlar (Aykn, 2008): Yasal olmayan uyuturucu ticareti, Yasal olmayan silah ticareti, nsan ticareti, Göçmen kaçakçl, Fidye için adam kaçrma, Fuhu Organ ticareti, Çek-senet tahsilat, Kredi kart ve internet dolandrcl, Kimlik hrszl, Kara para aklama, Hrszlk, (Araç Hrszl), Çalnt mal ticareti, Sahtecilik ve dolandrclk,Rüvet ve yolsuzluk,Hileli ias,Fikri mülkiyet haklarnn ihlali,Kalpazanlk,Haraç,anta j,Tefecilik,Biliim suçlar,haleye fesat kartrma eklinde sralanabilir. Aykn’a (2008) göre organize suç örgütlerini faaliyetlerinin sonucunda oluan etkileri öyle sralamak mümkündür. Ekonomik Yaamda olumsuz etkileri, Rekabet eitsizlii, Ekonomi politika kararlarnn etkinsizlii, Ekonomide istikrarszlk, tibar kayb riski, Ülke, Mali kurumlar, Gelir dalmnn bozulmas, Yabanc sermaye için olumsuz ortam, 317 Sosyal Politika Salksz özelletirme uygulamalar, Toplumsal yozlama, Demokratik hukuk sistemini etkisiz hale getirme, Terörün nansman riski, Ülke güvenlii için tehdit. 6. Toplumda Psikolojik ve Kültürel Deiim Kayt dnda olmann bir suç olduu günümüzde, makro bazda ülke ekonomisi, mikro bazda vatanda menfaatleri üzerindeki etkisi oldukça büyük ölçektedir. Etkileri bireyden toplumun geneli üzerinde yaygnlaan bir yapya sahip olan kayt d ekonomiyi bir kanser gibi bütün toplumu etki eden bir hastalk gibi görmemiz gerekir 6.1. Yurttalk Bilincinin ve Ahlakn Yitirilmesi (Yozlama) Geleneksel toplumlara has olan “ devlet her eyin üstündedir “. Vatanda (Tebaa) olanlar devletin bekas için her eyi yapmak zorundadr anlay hakimdi. Gelien ekonomi ve karmak hal alan ekonomik ilikiler, rekabetin daha acmasz bir ekilde ortaya çkmasna neden olmutur. Devlete ballk azalmas ile kiisel çkarlarn ön plana çkt bir yap ortaya çkarmtr. Tüm bunlar sonucunda bir açdan sosyal yapy da dorudan etki eden toplumsal ahlak anlay erozyona uramtr. Toplumbilimciler ve psikologlar toplumda meydana gelen yozlamann deer anlaynda meydana gelen erozyonla ifade etmektedir. Buna göre Toplumda “beytülmale el sürülmez”, “devlet mal yetimin hakkdr buna dokunulmaz.”, “yolsuzluk usulsüzlük haramdr” gibi ahlaki yaklamlarn yerine; “devlet mal deniz yemeyen domuz” gibi ahlaki yaklamlar kullanlmaya balanmtr. “Vergi ödemek kutsaldr ve bir vatandalk görevi ve sorumluluudur” anlaynn ye- 318 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi rine “vergi ödemek enayiliktir” düüncesi geçmeye balamtr. “Komusu aç iken tok yatmamak”, “çuvaldz kendine ineyi bakasna batrmak”, “kendine yaplmasn istemediini bakasna yapmamak” gibi temel ahlaki deerlendirmelerin yerini “sana m kalm”, “sen mi düzelteceksin bana dert mi almak istiyorsun”, “böyle gelmi böyle gider”, “bir daha bu dünyaya geri mi geleceksin bak keyne” gibi kinik ahlak anlayna ait yaklamlar toplumda kullanlmaya balanmtr. Sonuç olarak bu tür birbirine tezat tekil eden ahlaki yaklamlarn yannda tüm toplumsal ilikilere yön veren davranlarda da kaos yaanmaktadr. Rüvet alan devlet görevlisi, uykusuz trae çkan oför, yapt binann demirini çimentosunu çalan müteahhit, serbest piyasay fahi yatla mal satmay kar zanneden tüccar, kopya çekmeyi uyanklk gören örenci, delikanllk raconuyla “Robin Hood Efsanesi” benzeri kendine meruluk arayan mafya toplumdaki ahlaki kaos ortamnda ortaya çkmtr. Toplumun bir kesimi çok çalmasna ramen açlk snrnda yaarken, toplumun dier kesimi çalmadan, emek vermeden, aln teri dökmeden para kazanmaktadr. Bu durum toplumda “para kazan da nasl kazanrsan kazan” mantn yerletirmektedir. “Bakas yapyor yanna kar kalyor, mis gibi yayor ben neden namuslu kalaym” anlay insanlarn bilincine yerlemeye balamakta, enasyon ortamnda ülkemizde olduu gibi köe dönmecilik, havadan para kazanma, dolandrclk toplumda yaygnlamaktadr. Uzun yllar yüksek enasyonun yaand ülkemizde, enasyon ortamnn “vur kaç, kap kaç ahlakn” dourduu ileri sürülmütür. Çalmadan, üretmeden, tasarruf etmeden, kurnazlkla adamn bularak, frsatn yakalayarak, zenginlemenin toplumda kabul görmenin mümkün olaca görülmütür (http://wvvrw. stratejikboyut.com/article_detail.php?id=443). 319 Sosyal Politika 6.2. Anti - Sosyal Davranlarn Artmas ve Yaylmas Anti - Sosyal davranlar genelde zyolojik ve psikolojik etkiler bata olmak üzere bir çok nedenden dolay ortaya çkabilmektedir. Ancak normal bir toplumda anti - sosyal davranlarn art göstermesi, toplumsal boyutta problemlerin olduuna iaret eder. Sava, terör ve ekonomik krizler insan psikolojisini etkileyen en önemli dsal faktörlerdir. Ekonomik krizler toplumsal dayanmas düük olan ülkelerde ciddi skntlara yol açmaktadr. Çeteleme, yama, kap-kaç gibi olaylarda art görülmekte olup 2001 Ekonomik krizde Arjantin’de görülen yama olaylarn örnek olarak gösterebiliriz. ini kaybedenler üzerinde yaplan çeitli aratrmalar, isizlikle beraber stres hormonlarnn faaliyetlerinde artma olduunu, gerilim, uykusuzluk ve sinirlilik durumlar görüldüünü, psikosomatik hastalklarda art olduunu ortaya koymaktadr. Sorunun çok daha önemli bir boyutunu ise, isiz kalan kiilerde yaratt korku, ziksel ve ruhsal saln bozulmas, toplumun deer yarglarnn yitirilerek ortaya çkard ümitsizlik, yoksulluk ve toplumsal dayanmann bozulmas oluturmaktadr. sizlik salt ekonomik bir sorun olmann ötesinde, toplumsal ve kiisel içerimleri de olan çok yönlü bir olgudur. Emein öteki üretim etmenlerinden farkl özellikler tamas, insann üretici gücünü simgelemesi, sermaye karsndaki zayf yönleri ve onun isiz kalmasnn beraberinde getirecei toplumsal sonuçlar isizliin önemli bir toplumsal sorun oluturmasna yol açmaktadr. sizlik, bireye ve bireyin yakn çevresine verdii zararlar kadar sonuçta herkes tarafndan yüklenilen sosyal maliyetleri de olan bir konudur. sizliin özellikle gençlerde baboluk, alkol, uyuturucu gibi kötü alkanlklar ile suç ileme eilim- 320 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lerini arttrd skça görülmektedir. sizler topluma ve mevcut sosyo¬ekonomik düzeye olan güvenlerini kolayca kaybedebilmektedirler. sizlik sorunu sosyal çatmalarda arta ve ahlaki çöküntüye neden olarak toplumsal dengeleri derinden sarst için toplumdaki herkes tarafndan büyük bir ciddiyetle ele alnmaldr.(http://www.psikoloji.gen.tr/modules. php?name=News&fle=print&sid= 251). 6.3. Aile Birliini Tehdit “Ailenin rzkn salayan kii” rolünün sona ermesi ve isiz kalma, hem iyerindeki arkadalardan ayrlma, hem de ailede sahip olunan belirleyici rolün dayanaklarndan yoksun olma anlamna gelmektedir. arkadalarndan kopu toplumsal balardan uzaklamann balangc olabilmekte, isiz kalma süresi uzadkça aileyi de içine alan bir dizi soruna neden olabilmektedir. Mali skntlarn ve isiz olmann verdii ezikliin etkisiyle sosyal ilikilerden kaçnmakta, bu kaçnma sosyal izolasyonu daha da güçlendirmektedir. sizlik, ailedeki dengeleri dolaysyla toplumdaki dengeleri bozan en önemli unsurdur. siz kalmamak ve ailenin geçimini salamak için bütün bireyler kaytl olmayan ve hiçbir sosyal ve salk güvencesi olmayan i kollarnda çalacaklardr. Köyden kente mevsimlik olarak çalmaya giden aile fertleri zor artlar altnda elde edecekleri gelir ile aileye katk salamaya çalacaklardr. Böyle bir durumda aile fertleri arasndaki ilikiler boyut deitirecek aile olmann önemi kaybolacaktr. 7. Demokratik Kültürün Yozlamas Demokrasi, özgürlükleri genilettiinden dolay, bal bana arzu edilen ve ulalmas gereken bir hedeftir. Fakat demokratik kurumlar ve süreçler ekonomik gelimeye de katk salamaktadr. Otokrasilerle kyaslandnda, demokrasilerin 321 Sosyal Politika gelimeye katks daha fazladr. Birinci olarak, demokrasiler toplumsal çatmalarn yönetilmesi ve siyasal istikrarn salanmas konusunda otoriter rejimlerden daha üstündürler. kinci olarak, demokrasiler ktlk gibi toplumsal felaketlerden kaçnmada otokrasilerden daha baarldrlar. Demokrasi ekonomik gelime/ büyüme için en temel kurumdur. • fade ve dernekleme özgürlüü, • Çok partili seçimlerin varl, • nsan haklarnn korunmas • Erkler ayrmnn varl gibi demokratik deerler ekonomik gelimenin yer alaca kurumsal çerçeveyi ve süreci oluturur. Demokrasi; • Ekonomik yetki devrini kolaylatrr, • stikrarl bir yatrm ortam salar • Ulusal enerjinin ve kaynaklarn ekonomik gelime / büyüme dorultusunda mobilizasyonunu hzlandrr. • Beeri sermaye birikimini yükselterek ve gelir eitsizliini azaltarak büyüme hznn yükselmesine yol açar. Demokrasilerin olmad toplumlarda temel hak ve özgürlüklerin yannda ekonomik özgürlüklerin olmas düünülemez. Mafya gibi yasa d organize suç örgütlerinin ortaya çkmas ekonomik anlamda negatif etkileri büyük boyutlardadr. Çkar gruplar kendi menfaatleri için toplumsal kaos oluturacak ve oluan ortam içerisinde kendilerine hayat verecek gücün seçimler yoluyla i bana geçmesi için çalacaktr. ktidara gelen siyasi parti temsil ettii ve kendisini iktidara tayan oluumun menfaati için toplumun menfaatini göz ard edecektir. Kamusal hizmetleri yerine getirmek için toplad vergileri verimsiz kullanarak devletin borçlanma 322 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi içine girmesine neden olacaktr. Borçlanma nedeni ile iyice eli kolu balanan devletin ayakta kalabilmesi için tekrar borçlanacak, borcu borç ile kapatma yoluna gidecektir. Böylelikle oluan sarmal içinde ülke ekonomisi zayf kalacaktr. Kamu otoritesinin olmad yerde de yasal olmayan güçlü gruplar ülke yönetiminde cirit atacaklardr. Ekonomik anlamda geri kalm ülkelerin corak anlamda olmasa da yönetimsel olarak boyunduruk altna girmeleri kaçnlmazdr. Politik süreçte, iktidara gelme ve iktidarn nimetlerini paylamak için iktidarda kalma uruna uygulanan ekonomi politikalarnn ürünü olan enasyon ile ahlak arasnda ters orant olduu ileri sürülmütür. Çünkü enasyon ortam toplumda mutlak eitsizlii dourmaktadr. Toplumun bir kesimi çok çalmasna ramen açlk snrnda yaarken, toplumun dier kesimi çalmadan, emek vermeden, aln teri dökmeden para kazanmaktadr. Bu durum toplumda “para kazan da nasl kazanrsan kazan” mantn yerletirmektedir. “Bakas yapyor yanna kar kalyor mis gibi yayor ben neden namuslu kalaym” anlay insanlarn bilincine yerlemeye balamakta, enasyon ortamnda ülkemizde olduu gibi köe dönmecilik, havadan para kazanma, dolandrclk toplumda yaygnlamaktadr. Uzun yllar yüksek enasyonun yaand ülkemizde, enasyon ortamnn “vur kaç, kap kaç ahlakm” dourduu ileri sürülmütür. Çalmadan, üretmeden, tasarruf etmeden, kurnazlkla adamn bularak, frsatm yakalayarak, zenginlemenin toplumda kabul görmenin mümkün olaca görülmütür. Ülkemizde siyasal ahlakn ilkesizliini simgeletiren sözlerde sk sk kullanlmaktadr. “Dün dündür bugün bugündür”, “gemisini kurtaran kaptan.” “canm i yapsn da ne yaparsa yapsn”, “benim memurum iini bilir” “verdimse ben verdim ne olacak yani?” gibi cümleler yakn geçmiimizde etkili siyasetçiler tarafndan kullanlmtr. 323 Sosyal Politika Bunun sonucunda toplumda sadece kendi mutluluunu çkarn ve faydasn düünen, haz veren ey iyi, ac veren ey kötü anlaynda, “suya sabuna dokunmaktan korkan”, ilgisiz, duyarsz, kaytsz, görmedim, duymadm, konumadm karakterinde olan birçok birey toplumda yaamaya balamtr. nsan davranlarn belirleyen, insan davranlarna yön veren ahlak sistemi politik yozlamann sonucu olarak bozulmakta ve farkllamaktadr. Toplumumuzda sahip olduumuz iyi ahlak anlayna sahip birçok insan olmasna ramen, toplum genelinin müterekte buluabilecei ahlak anlayndan sapmalarn olduunu söylemek mümkündür.(http:// www.stratejikboyut.com/article_print.php?id=443) Demokrasi gelimekte olan ülkeler için bir lüks olarak görülmemelidir. Aksine, demokrasi ekonomik gelime için esas deer olarak kabul edilmelidir. Çünkü demokrasi hem politik ve sivil özgürlüklerle kuvvetli balara sahiptir, hem de sosyal ve ekonomik gelimeye katk salamaktadr. Dünyann en gelimi ülkelerinin en demokratik ülkeler olmas bir rastlant deildir. 8. Terör Terör örgütleri halk korkutmak ya da bir hükümeti veya uluslararas örgütü herhangi bir eylemi gerçekletirmeye veya gerçekletirmekten kaçnmaya zorlamak amacn güderek iddet eylemleri gerçekletirmektedirler. Terör örgütleri teorik olarak politik bir ajandaya sahiptir. Bu nedenle asl amaçlar gelir elde etmek deildir. Ancak bu örgütler faaliyetlerini devam ettirmek için önemli miktarda fona ihtiyaç duyarlar. Terör örgütlerinin faaliyetlerinin nansman için fon salanmas, toplanmas, bu fonlarn muhafaza edilmesi, deerlendirilmesi ve terör eylemleri ve dier ihtiyaçlar için örgüt üyelerine ulatrlmas terörün nansman olarak isimlendirilebilir (Aykn : 2010) 324 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Kayt d ekonomi ve yasalara uymama, ekonomik ve toplumsal anarinin ve kaosun olumasna neden olmaktadr. Ekonomik anlamda hayat standard yüksek olan toplumlarda bireylerin devlet otoritesine kar bakaldr gösterme eilimleri oldukça düüktür. Tarihe baktmzda savalarn birçounun altnda yatan nedenler arasnda devletin koymu olduu vergilerin yüksek olmas ve ekonomik çkarlarn birbiri ile çatmas önemli yer tutmaktadr. Terörün ortaya çkmasnn yannda onu ayakta tutacak ekonomik güç tamamyla kayt d ekonomiden elde edilen gelirlerden salanmaktadr. Terör örgütleri de tpk maryalar gibi faaliyetlerini nanse edecek fonlar salayacak suç gelirlerini özellikle uluslararas malî dolamlar içinde aklamaktadrlar. Terörün ekonomik olarak nansmann salayan balca unsurlar; • • • • • • • • Silah kaçakçl ve ticareti Uyuturucu ticareti, Kara para aklama Gasp Haraç Fidye için adam kaçrma, Kalpazanlk, Dolandrclk gibi pek çok suç faaliyetinden elde edilen gelir terörün nansman için önemli bir kaynak haline gelmitir. Yukarda saym olduumuz maddeleri incelediimizde kayt d ekonominin suç ekonomisi alt balnda yer aldn görmekteyiz. Bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirlerin çok büyük rakamlara ulatn söylemek mümkündür. Suç faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin büyüklüü göz önüne alndnda ortaya muazzam rakamlar çkmaktadr. 325 Sosyal Politika Bu tür faaliyetler gerçekletirilirken bir yandan devletin kolluk kuvvetleri yasal olmayan faaliyetlerin tespitine ve önlenilmesine yönelik çalmalar gerçekletirmektedir. Örnein uyuturucu ticareti yapan kiileri kontrol ederek uyuturucu traini bitirmek için çalmalar yapmaktadr. Burada karmza u sorular çkmaktadr. Devlet bu tür faaliyetlerin gerçeklemesine yasal olarak izin verip yüksek oranlarda vergi koyup gelir elde etmesi mümkün mü ? Yani uyuturucu maddelerinin alm ve satm piyasada serbest olsun ama devlet bunlardan yüksek oranda vergi alsn yaklam olmal mdr ? Kanmzca bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirler yannda ödenecek toplumsal fatura daha kabark olacaktr. öyle ki uyuturucu ve alkol bamllarn rehabilite etmek için rehabilitasyon ve salk merkezlerinin kurulmas, personel istihdam edilmesi bata olmak üzere toplum içinde madde bamls insan saysnn artmasnn maliyeti ölçülemeyecek boyutlara ulaacaktr. kinci sorun u; Kumar, fuhu gibi faaliyetlerden elde edilen gelirler vergilendirilmeli midir ? Gizli fuhu yapanlarn, kumar oynayanlarn, hrszlk yapanlarn kendi nam ve hesaplarna bamsz ve devaml olarak, beceriye ve ihtisasa dayanarak, kendisine veya bakasna ait bir evde, otel odasnda, arabada, sokaklardaki faaliyetleri karl elde ettikleri kazançlar da bir serbest meslek kazanc niteliindedir. GVK’nun 66 nc maddesi uyarnca, serbest meslek faaliyetini devaml meslek olarak ifa eden gizli fuhu yapanlar, kumar oynayanlar, hrszlk yapanlar serbest meslek erbabdr. Suç tekil eden bir il dolaysyla gelir elde ediliyorsa, yasalara göre elde edilen gelir üzerinden vergi alnmas gerekmektedir.Elde edilen gelirin bir ksmnn vergilendirilmesi, bal bana geliri elde eden kii açsndan sevimsiz olmas bile caydrc olabilecekken bir de vergi kanunlarnda yer alan ceza hükümlerinin uygulanmas durumunda oldukça ar ekonomik yaptrmlar gündeme gelecektir. Bu ekilde yasalara, hukuka veya genel ahlaka da aykr olsa tüm kazançlarn 326 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi vergilendirilmesi söz konusu olaca gibi suç ileyen kiilerle ekonomik mücadele de mümkün olabilecek, cezalarn caydrclk gücünün azald günümüzde, “tamamen duygusal” gerekçelerle ilenen suçlarla, yine ayn yöntem uygulanarak ba edilebilecektir. “Haydan gelenin huya gidecei”, kaybedilen onura ramen önemli bir getirinin de kalmayaca bu ilerle kimse uramak istemeyecektir.(http://vvww.vergidanismani.com/yazdir.asp?id=542) SONUÇ VE DEERLENDRME Kayt d ekonomi, yaplan dokümantasyon taramalarndan elde edilen kavramsal ve kuramsal sonuçlara göre resmi kaytlarda görünmeyen milli gelir hesaplamalarna dâhil edilemeyen, belgelendirilemeyen, gizlenen ama aslnda yaayan ve ileyen bir ekonomidir. Kayt d ekonomi kendi içinde iki farkl kategoride ele alnabilir; Enformel-marjinal-ekonomi ve yer alt suç ekonomisi. Dier bir ayrm ise yeralt ekonomisiyasad faaliyetler yar kaytl ekonomi; gelirin yasal olarak kayt dnda tutulmas, gelirin yasalara aykr olarak kayt dna çkarlmas ve kaytlara hiç girmeyen ekonomi olarak belirlenebilir. Kayt d ekonominin temel özelliklerine bakacak olursak; yasalara aykr olmas, gelir ya da fayda elde amacnn olmas, istatiksel olarak ölçülememe, ekonomik sisteme uygunluk, ekonomik faaliyetlerin düzensiz olmas, vergilendirmemi olmas ve ahlaki normlara – kurallara – aykr olmas olarak özetlenebilir. Kayt d ekonominin temel özellikleri u ekilde özetlenebilir: yasalara aykrlk, fayda elde etme amac, istatiksel olarak ölçülememe, ekonomik sisteme uygunluk, faaliyetlerin düzensiz olmas, vergilendirilmemi olmas, ahlaki normlara aykrlktan oluur. 327 Sosyal Politika Kayt d ekonominin toplum üzerine etkileri ya da toplumsal maliyeti denilince u deimelerin ev olgularn ortaya çktn söyleyebiliriz. Krdan kente göçün getirdii maliyetler, kadn içilii, çocuk içilii, isiz kalma korkusu, çarpk kentleme göze çarpar. Ayrca rüvet ve yolsuzluk organize suç örgütlerinin ortaya çkmasdr. Toplumda psikolojik ve kültürel deiim; yurttalk bilincinin ve ahlakn yitirilmesi (yozlama), anti - sosyal davranlarn artmas ve yaylmas ve aile birliinin tehdit altna girmesi olarak görülür. Bunlara ek olarak demokratik kültürün yozlamas terör ve iddet olaylarnn artmas olarak özetlenebilir. KAYNAKÇA AKTÜRK, Ergün ve dierleri (2003), “Para-salc Ekonometrik Yaklamla Türkiye’de Kayt d Ekonominin Tahmini” ktisat letme ve Finans Dergisi, Yl:19, Say:215. ALTU, Osman (1999); Kayt D Ekonomi. 2. Basm. stanbul: Türkmen Kitabevi. ARIKAN, Yahya (2006); “ Kayt D Ekonomi ile Mücadele Ayn Zamanda Siyasi Bamszlk, Demokrasi ve Sosyal Barmzn Devam Açsndan da vedilikle Yerine Getirilmesi Gereken Bir Görevdir”, Mali Çözüm. Say 74: 11-17. AYDEMR, inasi (1995); “Kayt D Ekonomi Üzerine ( I )”, Vergi Dünyas Dergisi. Say 161: 72-86. AYDEMR, inasi (1995); “Kayt D Ekonomi Üzerine ( II)”, Vergi Dünyas Dergisi. Say 162:359. DERDYOK, Türkmen (1993); “Türkiye’nin Kayt D Ekonomi Tahmini”, Türkiye ktisat Dergisi. Say 14: 54 – 63. ILGIN,Ylmaz (1995); “Kayt D Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutlar”, Yaynlanmam Uzmanlk Tezi. DPT. ÖZER, Hande (1998); “Kayt D Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutu”, Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi SBE. 328 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ÖZSOYLU, Ahmet Fazl (1996); Türkiye’de Kayt D Ekonomi. stanbul: Balam Yaynclk. SELMAN, Ferhat (2007); “Kayt d Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutu” Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, SBE. EN,Gülen (2008); “AB Ve Türkiye’ De Kayt d stihdam Ve Etkileri Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi Gazi Üniversitesi, SBE. YETM, Sedat (1999); Türkiye’de Vergi Kaçakçl ve Kayt D Ekonomi, stanbul: Türkiye Bankalar Birlii. DPT (2001): 2603 - ÖK: 614 Kayt d Ekonomi Özel htisas Komisyonu Raporu Ankara. TÜSAD,(2006); Büyüme Stratejileri Dizisi No:8 “Kayt D Ekonomi ve Sürdürülebilir Büyüme” Ankara. CUMHURBAKANLII DEVLET DENETLEME KURULU BAKANLII, “Yolsuzlukla Mücadeleye Yardmc Olmak Maksadyla Alnmas Gereken Tedbirlere likin nceleme Raporu” D.D.K Yaynlar, Ankara, 1996. GELR DARES BAKANLII STRATEJ GELTRME DARE BAKANLII, Kayt d Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Plan (2008-2010)Yayn No: 87, Ankara, 2009 http://www.Tisk.Org.Tr/sveren_Sayfa.Asp?Yazi_d=1028&d=58) (Eriim Tarihi: 14.02.2009) http://www.stratejikboyut.com/article_detail.php?id=443 Tarihi: 19/04/2009) (Eriim http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/ cocukis.htm (eriim tarihi: 01.02.2010) http://www.mtk.gov.tr/images/haykin.pdf 01.02.2010) (eriim http://www.vergidanismani.com/yazdir.asp?id=542(Eriim 30.05.2009) tarihi: Tarihi: http://www.psikoloji.gen.tr/modules.php?name=News&fle=print& sid=251 (Eriim Tarihi: 17.04.2009) http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=1110 29.05.2009) (Eriim Tarihi: 329 Sosyal Politika SZLK KONUSUNDA ORTAYA ÇIKAN YEN TEORK YAKLAIMLAR Yrd.Doç.Dr. Mevlüt KARABIÇAK* Ar.Gör.Gülsüm ATMACA** ÖZET Hemen her ülkede isizlik ve enasyon konusunun en temel sorunlar arasnda yer ald görülmektedir. Özellikle enasyonun gelir dalm, büyüme ve istihdam üzerindeki negatif etkilerinin tüm toplumlara olumsuz yansmalar bulunmaktadr. A.V.Philips’in ngiliz ekonomisinin 1861- 1957 yllarna ait isizlik ve enasyon oran verilerinden yararlanarak elde ettii bulgulara göre, enasyonla isizlik arasnda negatif bir iliki bulunmaktadr. Bu yaklama göre enasyonu düürmek için uygulanan sk maliye ve para politikalarnn enasyonu düürüp isizlii arttraca, geniletilmi maliye ve para politikalarnn ise isizlii düürüp enasyonu artraca kabul edilmektedir. Bunun nedeni enasyonu düüren sk maliye ve para politikalarnn sermaye maliyetini yükseltmesi ve getirisi düük yatrmlarn yaplamamasdr. Yatrm miktarnn azalmas, ekonominin yavalamasna ve isizliin artmasna yol açmaktadr. Bunun tersi durumunda ise sermaye maliyetleri düecei için, düük getirili yatrmlar bile kolayca yaplabilir hale gelmekte ve isizlik azalmaktadr. sizlik ile enasyon arasndaki ilikiyi açklamada önemli bir yer tutan bu yaklam zamanla deimi ve Edmund Phelps ile Milton Friedman tarafndan doal isizlik teorisi ortaya atlm bulunmaktadr. Doal isizlik oran teorisinin * ** 330 SDÜ BF, ktisat Bölümü Öretim Üyesi. SDÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Anabilim Dal Ar.Görevlisi. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi iki deiik yorumundan birisi, ayarlanabilir beklentiler hipotezi dieri ise rasyonel beklentiler hipotezidir. Bu çalmada istihdam ve isizlik konusu irdelenmekte ve bu konuda öne çkan yeni teorik yaklamlar incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: stihdam, sizlik, Emek piyasas, Ücret, Bo Zaman GR Ksa dönemde isizlik ve enasyon arasnda bir dei- toku yaand gözlemlense de uzun dönemde enasyon ve isizlik arasnda uyumlu tek bir enasyon oran bulunmamaktadr (SEYDOLU 2006: 704). Çünkü uzun dönemde yatrmlar çoaltan düük sermaye maliyeti, ancak istikrarl ülkeler için geçerli bir durumdur. Konuya bu açdan yaklaldnda, isizlii azaltmann en önemli yollarndan birisinin ekonomik istikrar salamak olduu söylenebilir. Ancak bunun salanm olmas isizliin olmayaca anlamna gelmez. Çünkü ekonomik istikrar salanm olsa dahi yine de isizlik, baka nedenlerden dolay yüksek oranda görülebilir. Son yllarda hem AB ülkelerinde hem de ülkemizde isizliin giderek artt gözlemlenmektedir. Ülkemizde isizlik oranlar özellikle 2009 ylnda çok yükselmitir. 2010 ylnn ilk iki çeyreinde yaanan yüksek büyüme ile isizlik oranlar 2010 Haziran itibariyle (%10,5) belirli bir ölçüde dümü olsa bile, bu oran 2009 öncesi rakamlara göre (2008 Haziran itibariyle %9, 2009 Haziran itibariyle %13) hala oldukça yüksektir. Bu durum aadaki Tablo 1’den de izlenebilir. Bunu sadece enasyon ve isizlik arasndaki negatif ilikiye balamak elbette doru deildir. Özellikle küresel krizlerin hem iç hem de d talebi büyük ölçüde düürerek üretimi azaltt ve bu durumun da isizliin artmasnda önemli bir rol üstlendii söylenebilir. Ülkemizin son yllarda yaad büyük cari açklarn da isizliin artmasnda önemli bir etken tekil ettii 331 Sosyal Politika düünülmektedir. Zira ülkemizdeki cari açklar büyük ölçüde d ticaret açklarna dayanmaktadr. ayet bir ülke sürekli olarak d ticaret aç veriyorsa o ülke ürettiinden daha çok tüketiyor demektir. Bir ülkenin sürekli olarak ürettiinden çok tüketmesi, o ülkenin kendi isizleri yerine baka ülke isizlerine istihdam salamas anlamna gelmektedir. Tablo 1: Türkiye’de Yllara Göre gücüne Katlm ve sizlik Oranlar TÜRKYE 2004 2005 2006 2007 2008 2008 2009 (Haziran) 2009 2010 (Haziran) (Haziran) Kurumsal olmayan 70556 71611 72606 68897 69724 69628 70542 70505 71307 nüfus (000) 15 ve daha yukar 49906 50826 51668 49215 50772 49946 51686 51644 52503 yataki nüfus (000) gücü (000) 24289 24565 24776 23523 23805 24793 24748 25216 26239 stihdam (000) 21791 22046 22330 21189 21194 22557 21277 21947 23488 siz (000) 2 498 2520 2446 2333 2611 2237 3471 3269 2751 gücüne katlma oran (%) 48,7 48,3 48,0 47.8 46,9 49.6 47,9 48,8 50,0 stihdam oran (%) 43,7 43,4 43,2 43.1 41,7 45.2 41,2 42,5 44,7 sizlik oran (%) 10,3 10,3 9,9 9.9 11,0 9.0 14,0 13,0 10,5 Tarm d isizlik oran (%) 14,7 13,6 12,6 12.6 13,6 11.7 17,4 16,4 13,4 Genç nüfusta isizlik oran(1)(%) 19,7 4,5 18,7 19.6 20,5 17.6 25,3 23,7 19,1 gücüne dahil olmayanlar (000) 25616 26261 26892 25692 26967 25153 26938 26428 26264 Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=17 (Eriim Tarihi 04.10.2010) 332 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1. STHDAM VE SZLE AT KAVRAMSAL ÇERÇEVE Günlük dilde istihdam, hizmete almak ve çaltrmak anlamlarna gelmektedir. Ancak literatürde istihdam kavramna, dar ve geni anlamda farkl anlamlar yüklenebilmektedir. Dar anlamda istihdam denilince sadece emek faktörünün kullanm akla gelmekte, geni anlamda istihdam kelimesinden ise emein yan sra doal kaynaklar, sermaye gibi dier faktörlerin de istihdam anlalmaktadr. stihdam kavram eksik istihdam, tam istihdam ve ar istihdam olmak üzere üçlü bir ayrma tabi tutulmaktadr (PEKN 2005:104–109). Eksik istihdamdan kast, üretim olanaklarnn tümünün kullanlamad bir durumdur. Tam istihdamdan kast, üretim olanaklarnn tümüyle kullanld, ar istihdamdan kast ise mevcut kaynaklarn ar kullanlddr. Eksik istihdam toplumsal refah azaltc bir etki douraca için tasvip edilemez. Kaynaklarn ar kullanm ise sosyal maliyetleri artrabilir, ürün kalitesi ve miktarn olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle istihdamdan söz edilirken hedeenen ey tam istihdamdr. Çünkü kaynaklarn en verimli bir biçimde tam olarak kullanlmas ayn zamanda üretim etkinliini de ifade etmektedir. Zaten hem üretim hem de tüketimde etkinlik saland ölçüde optimal kaynak dalm da gerçeklemi olmaktadr. Esasen bir ülkede, çalma istei ve yetenei olan her birey çalr durumda ise o zaman dier faktörlerinde tam olarak kullanld var saylmaktadr. Fakat gerek yapsal ve gerekse geçici pek çok nedenden dolay bu durum nerede ise imkânszdr. Dolaysyla hemen her ülkede belli bir isizlik oran bulunmaktadr. Buna doal isizlik oran da denilmektedir. Ancak her ülkenin doal isizlik oran farkl farkldr. 333 Sosyal Politika siz (unemployed) kelimesi i kelimesinden türetilmi olumsuzluk ifade eden bir kelimedir. sizlik (unemployment) kavram ise isiz kelimesinden türetilmi olumsuz bir kavramdr. siz, ya 15 ve daha yukar olup bir ii bulunmayan, piyasada geçerli ücret düzeyinde çalmaya hazr olan ve bir i bulmak için çaba gösteren kimsedir (ERTEK 2009: 319). Bir ülkede isizlerle çalanlarn (employed) toplam i gücünü (Labor force) oluturmaktadr. sizlik oran ise; isizler saysnn igücü saysna bölünmesiyle hesaplanmaktadr. gücü = sizler + Çalanlar sizlik oran (u) = sizler Says / gücü’ dür. 2. SZLK TÜRLER sizlik türlerini aadaki gibi sralamak mümkündür (ÜNSAL 2007: 91–94; PEKN 2005: 108–109; CASE 1999: 506–507). • Geçici (arizi, friksiyonel) isizlik (frictional unemployment) • Yapsal isizlik (structural unemployment) • Teknolojik isizlik • Doal isizlik(natural rate of unemployment) • Devrevi (çevrimsel) isizlik (cyclical unemployment) • Mevsimlik isizlik • Konjonkturel isizlik • Açk isizlik ve gizli isizlik • radi ve gayri iradi isizlik gibi çeitleri bulunmaktadr. Friksiyonel isizlik igücü piyasasndaki olaanüstü hareketlilikten dolay ortaya çkan bir isizlik türüdür. Ekonomide yaanan yapsal deiiklikler de isizlie yol açabilmektedir. Yapsal isizliin dier bir türü, teknolojik deimelerden 334 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kaynaklanmaktadr. Geleneksel olarak nispeten emek youn üretim teknikleri kullanan endüstrilerin zamanla makinelemesi ve sermaye younluunu artrmas ile oluan isizlie teknolojik isizlik denilmektedir. Friksiyonel isizlikle yapsal isizliin varl ekonomide bir doal isizlik orann gündeme getirmektedir. Doal isizlik orann belirlemek hem zor hem de dönemlere ve ülkelere göre deiebilmektedir. Örnein baz gelimi ülkeler için doal isizlik orannn 1960’larda %2,5- 3, 1970’lerde %6–7, 1980’lerde ve 1990’larda %5–6 civarnda olduu hesaplanmaktadr (YILDIRIM 2007: 350–353). Doal isizlik orann literatüre kazandranlardan birisi Friedman’dr. Friedman doal isizlik orann, her hangi bir andaki reel ücretler üzerinde deime basks yaratmayan bir isizlik olarak tanmlamaktadr. Bu nedenle doal isizlik oran: NAIRU (Non- Accelerating Ination Rate of Unemployment) olarak ta adlandrlmaktadr. Açk isizlik, bir kiinin para kazanmak ve geçimini salamak üzere yapaca bir iinin olmamas, gizli isizlik ise bir kiinin çalyor görünmesine ramen o kiinin iten ayrlmas halinde üretimde bir azalma olmamas durumudur. Devrevi isizlik bir ekonomide dönemler itibariyle ortaya çkan isizlik olup, mevsimlik ve konjonkturel olarak iki biçimi bulunmaktadr (ÜNSAL, 2007: 91-94). sizlii azaltmaya yönelik politikalarn belirlenmesinde, emek piyasasndaki isizlik türünün belirlenmesinin büyük önemi bulunmaktadr. sizliin nedeni, reel ücretlerin piyasa denge düzeyinin üstünde olmasna bal olarak ortaya çkan bir dengesizlikten kaynaklanyorsa, o durumda reel ücretlerin düürülmesini amaçlayan politikalar, bu tür isizlii azaltmada ie yarayabilir. Ancak piyasadaki isizlik türü, denge isizlik düzeyinde ise bu durumda reel ücretlerin düürülmesine yönelik politikalarn etkisi olmayacaktr (AKYILDIZ, 2010: 266). 335 Sosyal Politika 3. SZLN TEMEL ÖZELLKLER ABD igücü piyasas üzerine yaplan aratrmalar, isizliin baz temel özelliklerini ortaya çkarmtr. Bu özelikleri u ekilde açklamak mümkündür (DORNBUSCH, FISCHER 1998: 507–508). • Ya, cins ve deneyimlere göre belirlenen gruplar arasnda isizlikte büyük deiimler olabilmektedir. • gücü piyasasnda yüksek dönüüm oran söz konusudur. Her yl istihdama katlanlarn ve iten ayrlanlarn says, çalan ve isiz saysna göre çok daha yüksektir. • Bu dönüüm orannn büyük bir ksm çevrimseldir. Ekonominin negatif büyüme dönemlerinde iten çkarmalar, genileme dönemlerinde ise gönüllü ayrlmalar daha yüksektir. • Gelimi bir ülkedeki isizlerin çounu uzun dönem isiz kalanlar oluturmaktadr. • Bir ülkedeki kaliye içiler iini kaybetse bile bu bir geçici durumdur ve bu gruptakiler ksa sürede yeniden i bulabilmektedirler. 4. SZLN MALYETLER Günümüzde isizlik en sevimsiz olgulardan biridir. siz kalan bireyin sadece geliri ve yaam standard dümekle kalmayp baz olumsuz psikolojik etkilere de maruz kalmaktadr. sizlik süresinin uzun sürmesi halinde bu olumsuz etkiler daha da derinlemektedir. Yakn geçmite yaanlan küresel kriz ortamnda ar talep azalmas nedeniyle üst üste üretim birimleri üretime ara vermi ya da üretimini azaltm ve bu nedenle isizlerin says büyük ölçüde artmtr. Bu olumsuz tablo gerek tevik politikalar, gerekse isizlik sigortalar devreye sokularak en aza indirilmeye çallmtr. Ayn küresel 336 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi krizin olumsuz etkileri bata ABD ve AB ülkeleri olmak üzere nerede ise tüm dünyada oldukça derin hissedilmitir. sizliin hem ekonomik hem de sosyal maliyetleri bulunmaktadr. sizliin yol açt ilk maliyet ekonominin tam istihdamda olmamas nedeniyle üretimde ortaya çkan kayplardr. kinci olumsuz etki gelir dalm üzerinde ortaya çkmaktadr. Üçüncü önemli bir noktada isizliin isizlerin ruh saln bozmasdr (YILDIRIM, 2006:357–358). sizliin ekonomik maliyeti, Gayri Sa Yurtiçi Hâsla (GDP) aç kavram ile ölçülmektedir. GDP aç; doal (potansiyel) GDP ile reel (gerçekleen) GDP arasndaki negatif farktr ve tanm gerei devrevi isizliin üretimde yol açt kayb yaratr (ÜNSAL, 2010: 376- 377). GDP Aç = Reel GDP- Doal GDP sizliin ekonomik maliyetini temsil eden GDP Aç; mutlak bir deer yerine, yüzde bir deer olarak da ifade edilmektedir. Bu durumda formül: GDP Aç= Reel GDP- Doal GDP/ Doal GDP ekline dönümektedir. sizlik bir toplumda giderek yaygn hale gelirse toplumsal barn bozulmas, ahlaki çöküntü ve istenmeyen pek çok negatif gelime üst üste tezahür edebilir. Bunlara ramen isizliin ekonomi üzerinde baz olumlu etkilerinden de söz edilebilir. Özellikle gelimekte olan ülkelerde ücretlerin dümesine, üretim maliyetlerinin azalmasna ve geçici de olsa bir rekabet gücü olumasna katk salayabilir. 5. STHDAM VE SZLK TEORLER Hemen her ülkede çözülmesi gereken sorunlarn banda isizlik konusu gelmektedir. Çünkü bir ülkede isizlik ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok soruna neden olabilmektedir. sizlik konusunda öne çkm birçok yaklam söz konusu- 337 Sosyal Politika dur. Bir ülkede istihdam ne kadar güçlüyse, isizlik o kadar düük olmakta ve insanlarn kendilerine olan güven duygusu o ölçüde artmaktadr. Bir ülkedeki sosyal sorunlarn azalmas, çalma barnn artmas ve yaam kalitesinin yükselmesinin temel koullarndan belki de en önemlisi isizlik sorunun en aza indirilmesidir. Bu nedenle istihdama ilikin yaklamlarn gözden geçirilmesinde yarar görülmektedir. 5.1. KLASK STHDAM TEORS Ücret ve yatlarn tam esnek olduu, bilgi yetersizlii, bekleyi hatas ve para yanlgs gibi durumlarnn bulunmad varsaymna dayal klasik yaklama göre piyasa baarszlklarnn da bulunmamas kouluyla ileyen bir piyasada, ekonomi tam istihdam düzeyinde dengeye gelmektedir (GÜRAN,1999: 222). Emek arz ve talebinin otomatikman eitlendii tam istihdam denge ücret düzeyinde sadece friksiyonel isizlik ortaya çkmaktadr. Dolaysyla bir ekonomide sürekli isizliin yaanabilmesi için piyasa kusurlarnn i piyasasn denge durumundan uzaklatrmas gerekmektedir (AKYIDIZ, 2010: 262). Emek piyasas, rmalarn ve bireylerin emek arz ve taleplerinin toplu büyüklükler olarak karlatklar bir zemindir. Emek piyasasndaki, rma ve ailelerin rolleri, mal ve hizmet piyasasndan oldukça farkldr. Mal piyasasndaki bir ürün rmalar tarafndan arz ve aileler tarafndan talep edilirken, emek piyasasnda bunun tam tersi yaanmakta ve emek rmalar tarafndan talep edilirken, aileler tarafndan arz edilmektedir. Yani i gücü talebi bir nevi türev taleptir. Firmalar, ne kadar çok ürün üretirse o kadar çok içi talep edecek ve o kadar çok içi istihdam edilecektir (PAYA, 2007: 92). Emek piyasasnn ileyii ile ilgili temel sorulardan biri, emek arz ve talebinin reel ücretin mi, yoksa parasal (nominal) ücretin mi bir fonksiyonu olduudur. Bu durum özellikle eksik bilgi ve bekleyi hatalaryla para yanlgsnn söz konusu 338 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi olduu ortamlarda daha da önem kazanmaktadr. Emek talebi genelde reel ücretin bir fonksiyonu olarak ele alnrken, emek arz tam bilgi varsaymna dayanan klasik yaklam dnda, parasal ücretin bir fonksiyonu olarak ele alnmaktadr. Konuya klasik yaklam açsndan bakldnda, emek arz ve talebinin reel ücretlerin bir fonksiyonu olduu görülmektedir (GÜRAN,1999:204–205). Ancak emek talebi reel ücretlerin azalan bir fonksiyonudur. Yüksek ücret düzeylerinde üretim maliyetleri de artt için, rmalar ürün yatlarn yükseltmek zorunda kalmaktadr. Ürün yatlarnn yükselmesi ise mal talebini düürmektedir. Bu durumda rmalar kaçnlmaz olarak üretimlerini azaltmakta ve dolaysyla emek talebi dümektedir. Oysaki emek arz, reel ücretlerin artan bir fonksiyonudur. Reel ücretler arttnda yüksek ücret düzeylerinde daha çok çalmak isteyenler olacak ve sonuçta emek arz artacaktr. 5.2. KLASK STHDAMDA MARJNALST YAKLAIM hayatnda pek çok kiinin, çalma süresi üzerinde snrl bir kontrol gücü vardr. Ya size önerilen çalma süresini kabul eder ya da ii kabul etmezsiniz. Bununla birlikte, emek arznn belli bir mant söz konusudur. Bir içinin bir ite ne kadar çok ya da az çalaca seçiminin kendi elinde olduu varsaym altnda, böyle bir durumdaki bireyin neden mümkün olduunca çok çalmaz olduu sorusuna cevap arayalm. Çünkü emek arz eden her eyden önce bir insandr ve zamann baka türlü de kullanmak isteyebilir. Çallarak geçirilen her saatin alternati, ayn zamanda daha zevkli geçirebilecei baka bir aktivite de olabilir. Bir içi tercihini çalmadan yana yaparsa, o zaman geçirmeyi düündüü dier zevkli aktiviteden vazgeçmi olacaktr. Dolaysyla daha çok çalmann alternatif maliyeti, vazgeçilen dier aktivitedir. Bireyler çalrken elde ettikleri gelirle, ihtiyaç duyduklar birçok mal ve hizmeti salam olurlar. Bir bireyin, ne kadar çok çalrsa o 339 Sosyal Politika kadar çok mal ve hizmet satn alabilecei varsaym altnda, her fazla çalma süresi, ilave bir satnalma gücü oluturacaktr. Öyleyse her ilave satn alma gücü, çalmayarak geçirilen bo zamann bir alternatidir. Bo zaman özellikle boa geçirilen bir zaman dilimi olarak düünmek doru deildir. Çünkü daha fazla çalma ile elde edilecek ek satnalma gücü yerine geçecek bo zamann, belli bir ekonomik maliyeti bulunmaktadr. Bu nedenden dolay bo zaman, ekonomik bir mal gibi düünmek de mümkündür. Bir kiinin satn alp tükettii baz mal ve hizmetler nasl onun faydasn artryorsa, kiinin ailesine daha çok zaman ayrmas ve baz hobilerini gerçekletirecek yeterli bir zamannn olmas da faydasn artrabilecektir. Bu durumda optimum çalma süresinin ne kadar olmas gerektii sorusu karmza çkabilir. Marjinalist yaklam da denilen bu yaklama göre (PAYA, 2007: 97–100) rasyonel davranan bir birey, bir saat fazla çaltnda salayaca ilave satnalma gücünün marjinal faydas ile ho vakit geçirecei bir saat bo zamann marjinal faydasn karlatracaktr. Eer 1 saat fazla çalmann yaratt ek satnalma gücünün marjinal faydas, bir saat bo kalmakla elde edecei marjinal faydadan daha büyükse, fazla çalmaya devam edilecektir. Bu durum ek satnalma gücünün marjinal faydasyla, çalmayarak bo kalmakla elde edecei marjinal fayda birbirine eit oluncaya kadar sürecek ve marjinal faydalarn eitlendii noktada, optimal bir seçimde bulunmu olacaktr. (KRUGMAN, 2009: 528–529). Emek arz ile emek talebi arasnda pozitif ilikiden dolay ücretler arttkça emek arz artmaktadr. Böylece bo zamann frsat maliyeti de artmaktadr. Yani çalmak yerine bo zaman tercih etmesinden dolay vazgeçtii para miktar artmaktadr. Burada ikame etkisi ve gelir etkisi olmak üzere iki etki ortaya çkmaktadr. Dier koullar eitken ikame etkisi, emek arz edeni daha az bo zaman tüketip daha çok çalmas için 340 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi özendirmektedir. Yüksek ücret hadleri ise, emek arz edenleri daha güçlü klmaktadr. Bu durumda yine dier koullar eitken ortaya çkan gelir etkisiyle, bireyler daha fazla bo zaman tüketir ve daha az emek arz etmi olurlar. Yani yüksek ücret düzeylerinde emek arz erisi negatif konuma gelebilir. Bu durum emek arz erisinin eiminin ikame ve gelir etkisine göre deiebildiini göstermektedir. ayet ikame etkisi gelir etkisinden güçlüyse, bireysel emek arz erisi pozitif eimlidir. Tersi durumda, yani gelir etkisi daha basknsa bireysel emek arz erisi negatif eimli olacaktr (PAYA, 2007: 97). ktisadi yaznda hem pozitif hem de negatif eimleri bir arada içeren bireysel emek arz erisine, geriye bükülen bireysel arz erisi denilmektedir. Emek arz erisi, tercihlerde ve sosyal kurallardaki deimelere, nüfustaki deimelere, frsatlardaki deimelere ve refahtaki deimelere göre yer deitirebilmektedir (KRUGMAN, WELLS, 2010:529–532). 5.3. KEYNESÇ STHDAM TEORS Keynesyen ve Yeni Keynesyen Arz koullarnda, toplam talep yetersizliine bal olarak ekonomi eksik istihdamda bulunabilmektedir. Keynes ve Keynesçi yaklamlarda özellikle emek piyasas dengesizliklerine vurgu yaplmaktadr. Keynesyen görüteki emek arz erisinin konumu, emek piyasasndaki dengesizliin balca nedeni olarak gösterilmektedir. Keynes’e göre ücret düzeyi, ekonomik olmaktan çok sosyolojik bir olgudur. çiler talep edecekleri ücret konusunda dier kesimlerde çalanlarn ücretlerini temel almaktadrlar. Ayrca ücret düzeylerinin düürülmesine de tepki göstermektedirler (PAYA, 2007: 100). Ücret ve yatlarn özellikle aaya doru esnek olmamas nedeniyle ekonominin bu durumdan kurtularak tam istihdama yönelmesinin imkânsz ya da çok zor olduunu kabul etmektedirler. Bu nedenle genelde eksik istihdam dengesi olarak nitelendiri- 341 Sosyal Politika len bu durumdan kurtulmak için geniletici yönde olacak bir talep yönetimi politikasnn yararl olacan öne sürmektedirler (GÜRAN,1999: 227). Keynesyen arz koullar (Toplam arz erisi ters L biçiminde) geçerli olduunda, tam istihdam durumunda izlenecek geniletici politikalar, klasik teoride olduu gibi reel yönden etkisiz olacak ve bu politika tam dlama etkisine yol açacaktr. Klasik yaklamda ekonomi tam istihdamda iken izlenecek daraltc politikalar, ücret ve yatlarn ayn oranda dümesine yol açarak reel sonuçlar dourmazken, Keynesyen bakta, ücret ve yatlarn aa doru esnekliinin bulunmamas ya da yetersizliine bal olarak, istihdam ve hâslada daralmalara ve eksik istihdama yönelime yol açabilecektir. (GÜRAN,1999: 229). 5.4. EKLEKTK SZLK MODEL Coen ve Hickman 1987 ylnda klasik ve keynesyen unsurlar içeren bir modelle isizliin çoklu nedenlerini çözmeye çalmtr. Bu modelde klasik isizlik, keynesyen isizlik ve doal isizlik alanlar bir arada deerlendirilmektedir. Modeldeki doal isizlik oran, emek piyasas dengesinde ortaya çkan ve friksiyonel isizlii temsil eden bir oran olarak ele alnmaktadr. Modigliani ve Papademos tarafndan gelitirilen ve doal isizlik oranyla e anl olarak kullanlan NAIRU’nun ise belirsiz olduu görülmektedir. Bu modelde NAIRU, enflasyonu artrmayan ve doal isizlik orannn altnda ya da üstünde olabilen gözlemsel ve istatistikî bir oran olarak kabul edilmektedir. Bu modelin isizliin sürekliliini dikkate almam olmas bir eksiklik olarak görülmektedir. Çünkü isizliin açklanabilmesi için teorinin; enasyon, enasyonu artrmayan isizlik oran, etkinlik ücreti ve histeri olgusunu kapsamas gerekmektedir (AKYILDIZ, 2010: 274- 275). 342 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Layard ve arkadalar ise 1991 ylnda talep oklar, içeridekiler etkisi, sendikalarca yaplan toplu pazarlk, isizlik ödenekleri, enasyon ve enasyonu artrmayan isizlik oran gibi unsurlar kapsayan bir çalma yapmtr. Bu teori klasik ve Keynesyen unsurlar içerdii için Smith bu modele ilikin olarak eklektik kavramn kullanmaktadr. Burada içeridekiler tarafndan elde edilen i güvencesi önemli bir özendirme olup, ayrca rmalar etkinlik ücreti uygulamasna geçip piyasa dengesi üzerinde ücret ödeyerek ve igücünün maksimum çabasn öne çkararak kar maksimizasyonuna ulaabilmektedirler (AKYILDIZ, 2010: 275- 276). 5.5. ENLASYON- SZLK LKS VE PHLPS ERS Bu ilikiyi ilk olarak inceleyip formüle eden iktisatç A.V.Philips’dir. Enasyonla isizlik arasndaki ilikinin yönünü ortaya koyan negatif eimli philips erisi üzerindeki çalmalar daha sonra çeitli ülkeler için denenmitir (ERTÜRK, 2006: 466). Philips bu aratrmasnda 1861- 1957 yllar arasnda ngiltere’deki nominal içi ücretleri ile isizlik oranlarn ele alarak karlatrm ve bu ikisi arasnda dei- toku ilikisinin mevcut olduunu ortaya koymutur (ÜNSAL, 2007: 323). Philips erisi bir ekonomide ücretlerin yükseldii dönemlerde istihdam düzeyinin gerileyerek isizliin artt, içi ücretlerinin lml seyrettii dönemlerde ise isizlik orannn azaldn ortaya koymaktadr. Bir ekonomide ücretlerin yükselmesinin, mal ve hizmet talebini artrarak yat artlarna neden olaca ilikisinden hareketle P.S. Samuelson ve R.M. Solov bu kez enasyonla isizlik arasndaki ilikiyi aratrmaya balam ve sonuç olarak enasyon ve isizlik arasnda bir dei- toku ilikisinin var olduu sonucuna ulamlardr (PEKN, 2005:109). Literatürde bu ilikiyi açklayan Philips erisine ksa dönem Philips erisi denilmektedir. 343 Sosyal Politika 5.6. ENFLASYON - SZLK LKSNE MONETERST YAKLAIM Orijinal Philips erisi 1960’larn sonlarndan itibaren bata Milton Friedman ve Edmund Phelps olmak üzere pek çok ekonomist tarafndan çok sert eletirilere maruz kalmtr. Bu eletirilerin odanda, Philips erisinde isizlikle ücret-yat enasyonu arasndaki ilikinin nominal ücret üzerinden kurulmu olmasdr. Yani bu görüe göre, emek arz nominal ücretlerin bir fonksiyonudur. Genel Teoride de benimsenen bu yaklamn yetersizlii anlalnca iktisatçlar, emek arznn reel ücretlerin bir fonksiyonu olduu, fakat gerçekleen yat düzeyinde tam bilgiye sahip olmayan içilerin, beklenen yat üzerinden emek arz ettiklerini kabul ettiler. Bu ekilde elde edilen eriye, bekleyilerin dahil edildii Philips erisi denilmektedir. Burada her alternatif beklenen enasyon haddine tekabül eden farkl bir Philips erisi olumaktadr (ÜNSAL, 2007: 325). Enasyonun önceden öngörülemeyen ksmnn sfra eit olduu, bir baka ifadeyle enasyon beklentilerinin tam olarak gerçekletii durumlar, ekonominin düzenli duraan halleridir. Tam olarak tahmin edilebilen enasyon oran, nispi yatlarn deimeyecei bir durumu da yanstmaktadr. Bu nedenle böyle bir enasyon üretim ve istihdam düzeyi gibi reel deikenler üzerinde hiçbir etki salamayacaktr (YILDIRIM, 2006: 378). te beklentiler eklenmi philips erisi, isizlik eksenini doal isizlik oranna karlk gelecek ekilde dik kesen bir doru haline gelecektir ki buna literatürde uzun dönem philips erisi denilmektedir (ÜNSAL, 2007: 325). 5.7. RASYONEL BEKLENTLER VE PHLPS ERS Friedman ve Phelps’in analizinde uzun dönem ve ksa dönem Philips erileri arasndaki fark intibakç (uyarlayc, adaptif) beklentiler varsaymnn bir sonucudur. Ancak bu 344 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi varsaymn tartmaya açk iki yönü bulunmaktadr. ntibakç beklentiler sistematik olarak sapmal beklentilere yol açabilir ve ekonomik birimler elde ettikleri bilgileri tam olarak deerlendiremeyebilirler. Bir baka ifadeyle, doal hasla düzeyinde faaliyet gösteren bir ekonomide, karar birimleri mevcut dönemdeki enasyonun, geçmi dönemlerdeki kadar olacan bekledikleri için, cari dönemdeki enasyon geçmi dönemdeki kadar olur ve para da geçmi dönemdeki kadar deer kaybeder. Enasyonla bekleyiler arasndaki ilikiyi vurgulayan bu duruma, enasyon ataleti de denilmektedir ( ÜNSAL,2007: 329). Oysaki rasyonel beklentiler teorisyenlerinin görüü, enasyonist beklentilerin tpk dier beklentiler gibi ekonomide tam bilgiye sahip akll bireyler (rasyonel) tarafndan oluturulduu, her hangi bir yanlgnn söz konusu olamayaca, beklentilerin tek tek olmasa da ortalama olarak gerçekleecek enasyon oranna eit olaca eklindedir. Esasen rasyonel beklentiler yaklamnda da bir philips erisi ilikisi bulunmaktadr. Ancak buradaki temel fark politika uygulayclarn, enasyon orannn beklenen orandan olabilecek sistematik sapmalarn, para politikas ve isizlik orann etkilemek üzere kullanamayaca üzerinedir. (YILDIRIM, 2006: 379) Yani dei-tokuun sistematik olarak bir ekonomi politikasnda kullanlmas halinde bu deitokuun ortadan kalkaca eklindedir. Rasyonel beklentilerin geçerlilii durumunda, uzun dönem philips erisinin diklii yan sra, ksa dönem philips erisi de diktir. Bunun anlam, uzun dönemde de ksa dönemde de enasyon ve isizlik arasnda böyle bir dei-tokuun bulunmaddr. Devletin isizlii azaltmak için uygulayaca bu tür politikalar ie yaramayacaktr. Bu politikalar sonrasnda hem isizlik çözülemeyecek, hem de ülkedeki yat istikrar daha da bozulacaktr. Öyleyse devlet, bu tür müdahaleci politikalardan vazgeçmelidir. 345 Sosyal Politika 5.8. ARAMA TEORS VE REZERVASYON ÜCRETNN OLUUMU arama olgusu dier bir anlamda da isizliin göstergesidir. sizlerin i arama süresi uzadkça isiz says artmaktadr. arama süresi, i arama maliyeti ve rezervasyon ücretinin bir fonksiyonu olarak ortaya çkmaktadr. Optimal rezervasyon ücreti, i aramann marjinal maliyeti ile i bulmann marjinal faydasnn eitlendii noktada salanm olur (AKYILDIZ, 2010: 267). bulmann marjinal faydas, i aramann marjinal maliyetinden fazla olduu sürece kii i aramaya devam edecektir. aramann marjinal maliyetinin, i bulmann marjinal faydasn geçmesi durumunda ise kii i aramaktan vazgeçecektir. Ancak marjinal fayda fonksiyonu saa kayma biçiminde yer deitirirse, rezervasyon ücreti daha da yükselebilir. Burada i teklierinin gerçekleme skl da önemli bir deikendir. teklierinin sklndaki bir azalma rezervasyon ücretinin dümesine yol açabilir. Bireylerin rezervasyon ücreti, isizlik yardm ve bo zamana verdikleri deerin bir fonksiyonu olarak ortaya çkmaktadr. Eer rezervasyon ücreti isizlik yardmna eitse, isizlik süresi i teklierine bal olarak deiebilecektir. sizlik yardmnn olmamas durumunda ise, i arayanlar piyasada daha yüksek bir ücret arayna girmeden teklieri kabul edebileceklerdir. Bu durumda teklif edilen ücret rezervasyon ücretini am olacaktr (AKYILDIZ, 2010: 267). SONUÇ stihdam ve isizlik konusu her ülkede yöneten, üreten ve tüketenlerin hep gündeminde olmu bir konudur. Ekonomik, sosyal, psikolojik pek çok yansmas vardr. stihdam denilince tüm faktörlerin çalr durumda olmas akla gelmekle birlikte, emein istihdam bu kavrama farkl bir anlamllk katmaktadr. Çünkü emein istihdam durumunda, dier tüm faktörlerin de çalr olduu varsaylmaktadr. stihdam konusu 346 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dier özelliklerinin yan sra, ayn zamanda sosyal bara ve refaha da açlan bir kap gibidir. Bir ülkenin insanlar bata yasal koullar olmak üzere; nasl çalrlarsa çalsnlar, hangi ücretle çalrlarsa çalsnlar, nerede çalrsa çalsnlar, hiç i bulamama, hiç çalamamaya göre daha avantajldrlar. Böyle bir durumda en azndan kendilerini daha güvende hissedecek ve çalarak bir eyler üretmenin hazzn yaayacaklardr. Ayn zamanda elde ettikleri gelirle de bir eyler tüketebilmenin satn alma gücünü oluturacaklardr. Çalan ve üreteni çok olan toplumlar, hiçbir zaman sürekli yoksul kalmazlar. Üretken bir toplumda tasarruar artmakta, karlkl güven çoalmakta, yaam kalitesi yükselmekte, sosyal maliyetler azalmakta ve temel alt yap daha da güçlenmektedir. Makalede de ele alnd üzere günümüze kadar isizlik ve istihdam konusunda birçok çalma yaplm ve yeni teorik yaklamlar ortaya konmutur. Bunlarn her birini kendi bak açlar içerisinde savunmak elbette olasdr. Ancak her teori çok kere kendi koular içerisinde bir anlamllk tamaktadr. Günümüzdeki ücret ve çalma koular her geçen gün deimektedir. stihdamdaki yetersizliklerin ve sorunlarn temelinde, negatif küresel gelimeler, siyasi ve ekonomik belirsizlikler ve istikrarszlklar yer almaktadr. Bu sorunlar ald ölçüde üretimin genileyecei, istihdamn artaca, isizliin azalaca, gelirin yükselecei beklenebilir. Gelir arttkça tüketim artacak, tüketim arttkça üretim artacak ve üretim arttkça da isizlik azalacaktr. sizlik konusunu hangi teorik yaklamla ele alrsak alalm, temel sorun, üretkensizlik, etkinsizlik, verimsizliktir. Tüm bunlar aabilmenin temel dinamii ise iyi bir toplumsal eitim ve kaliye igücü sorunudur. bilen kimseler koullar ne kadar elverisiz olursa olsun, uzun süre isiz kalmazlar. Ancak eitimden uzak ve kaliye olmayan bireyler, günümüzdeki artan küresel rekabet koullarnda fazla ansl gözükmemektedirler. Burada en temel görev bata devlet birimleri olmak üzere içi ve iveren sendikalarna dümektedir. 347 Sosyal Politika KAYNAKÇA AKYILDIZ, Hüseyin, Çalma Ekonomisi, Alter Yaynclk, Ankara, 2010. CASE, Karl E., FAR, Ray C., GARTNER, Manfred, HEATHER, Ken, Economics, Prentice Hall Europe, New Jersey, USA, 1996. DORNBUSCH, Rudiger, FISCHER, Stanley, Makroekonomi, Çevirenler: AK, Salih ve dierleri, Kulolu Matbaaclk, stanbul, 1998. ERTEK, Tümay, Temel Ekonomi, Beta Yaynclk, stanbul, 2009. ERTÜRK, Emin, ktisada Giri, Nobel Yayn Datm, Ankara, 2006. GÜRAN, Nevzat, Makro Ekonomik Analiz, Anadolu Matbaaclk, zmir, 1999. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=17, 04.10.2010. E.T. KRUGMAN, Paul, WELLS, Robin, Mikro ktisat, Çeviri Editörleri: IIK, Sayim ve dierleri, Palme Yaynclk, Ankara, 2010. PAYA, M.Merih, Makro ktisat, Filiz Kitabevi, stanbul, 2007. PEKN, Tevk, Makro Ekonomi, Zeus Kitabevi Yaynlar, zmir, 2005. ÜNSAL, Erdal M., Makro ktisat, maj Yaynclk, Ankara, 2007. ÜNSAL, Erdal M., Mikro ktisada Giri, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004. SEYDOLU, Halil, ktisat Biliminin Temelleri, Kurti Matbaaclk, stanbul, 2006. YILDIRIM, KEMAL ve dierleri, Makro Ekonomi, Seçkin Yaynlar, Eskiehir 2006. 348 III. OTURUM ENDÜSTR LKLER Oturum Bakan : Mustafa BAOLU Sa lk- Sendikas Genel Bakan Yrd. Doç.Dr. Erdinç YAZICI Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Kamil ORHAN Pamukkale Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Anl Mevlüt GÜVEN Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Ar. Gör. Elif Türkan ARSLAN Yrd. Doç.Dr. Nilüfer NEGZ Yrd. Doç.Dr. Mustafa ÖZTÜRK Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi SENDKAL HAREKETTE KADER ÇZGS: TASFYE YA DA YENDEN YAPILANMA ARASINDA Y.Doç. Dr. Erdinç Yazc Gazi Üniversitesi Çal. Eko. End. li. Bölümü Öretim Üyesi 2010 ylnda bugün Türkiye sivil toplum kurumlarndanözellikle sendikalardan- kalkarak kamu örgütlenmesine kadar hemen hemen her alanda bir köklü yenilenme ve yeni yüzyln ortaya koyduu yeni ihtiyaçlara göre bir yeniden yaplanma sorunu ile kar karyadr. .Bir tür dualizmin her alanda egemen olduu günümüz Türkiye’sinde yeni bir çk yolu, bir yok olu sendromundan uzak durmak kadar bir gelecek tasarmna ihtiyaç duymaktadr. Ancak bilinmektedir ki her ülke ve toplum için yeni bir gelecek tasarm demek; yeni bir donanm, yeni bir bak açs, yeni bir vizyon ve bu vizyona ulamay salayacak güçlü bir strateji ve tayc inançl, misyon sahibi insanlar ve kurumlar demektir. Kukusuz XXI. yüzylda Türkiye için bir atlm ve yenilenmeden söz edilecekse, bu yenilenme ve atlmn en önemli ayaklarndan birisi de sivil toplum kurumlar ve özellikle de sendikalar olmak durumundadr. Bu perspektif içerisinde bugün Türk sendikacl, bir yandan kendisini yenileyerek, yeni duruma uyum salayacak ekilde dönümeli, dier yandan da yirmi birinci yüzyln yeni Türkiye’sini kuran dinamiklerden birisi olma yönünde çaba sarf etmelidir. Bulunulan bu noktada söz konusu amaç bakmndan geçen zamann sivil toplum kurumlar ve sendikalar tarafndan oldukça hoyrat 351 Endüstri likileri kullanld ortadadr. Sivil toplum kurumlar ve sendikalarn salkl dönüümü onlar Türkiye’nin çk yoluna güçlü bir payda yapacak aksi durumda savunmaya ve çürümeye yönelmi bir geçmi zaman kurumu haline geleceklerdir. Herhangi bir hekimin hastasn iyiletirebilmek için baz bilgilere ihtiyaç duyuu gibi, toplumlarn atlm stratejisini ve gayesini tayacak bir yenilenme çabasnn da, mevcut durumu tespite ve yeniden inaya ihtiyaç duymas iin tabiat gereidir. Çalma hayat ve Türk sendikacl bakmndan da bu böyledir. Yeni dönemde ayakta kalabilmek ve hayatiyetini sürdürebilmek bakmndan Türk sendikacl bir özeletiri ve bir genel durum ve pozisyon tespiti ile yola çkmak durumundadr. Sendikalar açsndan daha da güçlenmek ve güçlü bir Türkiye ekonomisinin oluturulmasna katk sunmak, istihdamn büyümesine yardmc olmak ve çalanlar laykyla temsil etmek ancak bu yolla mümkün gözükmektedir. Yaanlan koullarda bugün, güçlü bir Türkiye’yi yaratacak partnerlerden birisi olmas gereken Türk sendikacln iyi anlayabilmek, ortaya çkt toplumsal ve tarihsel dinamikleri iyi anlayabilmekten geçmektedir. Batda sendikal hareket, Sanayi Devrimi denilen çok yönlü olgunun bir ürünü olarak, içinde doduu ve gelitii tarihsel/toplumsal dinamiklerin bir sonucudur. Oysa batdaki bu bilinen tarihi tecrübeye karlk, Türkiye’de sendikacln kendine özgü gelime maceras, geç sanayileme ve sorunlu modernlemenin oluturduu bir süreçte farkl toplumsal, ekonomik ve siyasi gelimelerin tesirinde kendine özgü bir yaplanmay ortaya çkarmtr(Yazc 2004a: 190). Bugün bu yaplanma Türkiye için yeni bir çk yolu bulabilmek açsndan baz önemli imkânlar olduu kadar baz zaaar da içerisinde barndrmaktadr. Yaad modernleme dönemi tarihsel birikimi itibari ile çok önemli ve sorunlu bir tecrübe yaam Türkiye’nin bir 352 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi yüzyl hayali üretebilmesi ve bunu gerçekletirebilme ans büyük çapta yeniçan risklerini baar ile karlayarak, yeni dinamiklere göre yeniden yaplanabilmesine baldr. Eskimi yaplar gelecek zamanlara tamak ancak yaplarn yeni zamanlara uyumlatrlabilmesi ile olabilir. Bu durum sendikalar içinde böyledir(Drucker 1991:197- 198). Aslnda Türkiye’yi Türkiye yapan toplumsal öznelerin kendilerini dönütürme ve yenileme kabiliyetleri gelecek yüzylda küresel bir dünyada Türkiye’nin yerinin ne olacan da büyük ölçüde belirleyecektir. Dolays ile sendikalarn ve dier toplumsal öznelerin yenilenme kabiliyeti ile Türkiye’nin XXI. Yüzyl ufku arasnda bire bir kader ba kurmak abartl bir tespit olmasa gerekir. Sorunlara Ramen Yeni Bir Çk Bugünkü Türkiye’yi, kendini kuatan önemli yerel, bölgesel ve küresel sorunlarla kar karya brakan çetin koullara ramen XXI. Yüzylda bir yeni vizyon sahibi olmaya iten gelimelerin aslnda 1989 sonras gelimeler içerisinde sakl yeni imkanlara dayand bilinmektedir. Bahsedilen gelimeler, Türkiye’nin souk sava dönemi jeopolitiini tamamen tasye ederken, Türkiye’yi geni bir corafyada doudan batya, güneyden kuzeye her bakmdan önemli çok stratejik bir ülke haline getirmekteydi. Yeni dönemde Irak merkezli olarak gelien yeni siyasal süreç ise Türkiye’nin bu corafyada her bakmdan ne derecede önemli bir güç olduunu apaçk ortaya koymaktadr. Sular duruldukça bölgesel güç Türkiye fotorafnn daha da net bir biçimde ortaya çkacandan kuku duymamak gerekmektedir. Nitekim Obama dönemi ile ilgili bölgeye ve Türkiye’ye dönük ilk iaretler Türkiye’nin süreci iyi deerlendirip istikrar içerisinde kalmay baarmas durumunda bölgesel bir siyasal ve iktisadi güç olabileceini göstermektedir. 353 Endüstri likileri Türkiye kar karya kald ciddi sorunlarna ramen, bugün iki binli yllarn banda, corafyann ve tarihin kendisine dayatt yeni bir atlm ve yeni bir vizyon oluturma zorunluluuna, bütün toplumsal özneleri ve içsel enerjisi ile cevap verebilecek mi? 1990’l yllarda bir vizyon sorunu ile kar karya kalan Türkiye’de bugün sorun, büzüme retorii üzerine olumu merkezi bürokratik yapnn kendini yenilemekteki isteksizlii ile, yeni Türkiye vizyonun ihtiyaç duyduu dinamik, yenilikçi ve bilgili toplumsal enerjinin oluturduu açlm kabiliyeti denkleminde yatmaktadr. Bu denklemde Türk sivil toplum örgütleri ve sendikalar nerede durmaktadr? Bu soruya verilecek cevap, Türk sendikaclnn iki binli yllarda üstlenecei rolün ne olaca sorusuna verilecek cevab da kukusuz içinde tayacaktr. Bugün gündem ya sivil toplumun oluturduu/oluturaca sinerji ve enerji ile yeni bir çk için yenilikçi admlar atmak yada bürokratik ve politik kapanma reekslerinin girdabnda kamplaarak akbeti belirsiz bir gelecee sürüklenmektir. Aslnda, Türkiye için güçlü bir yeni çk umudunu Türkler için bir umut olmaktan çkarp, bir varlabilecek hedef haline getiren faktörler, pek çok gelime sorununu içerisinde barndrmasna ramen, küçümsenemeyecek ekonomik, sosyal, siyasi vs. iç dinamikleri de tayan faktörlerdir. Daha da önemlisi bugün sahip olduu genç ve nitelikli insan gücü Türkiye’nin gelecee dönük hamlesinin en önemli motor gücü olarak öne çkmaktadr. Sendikal Hareket Yeni Türkiye’nin Bileenlerinden Birisi Olabilir mi? Sanayilemekte olan her ülkede olduu gibi bizde de kapal krsal ekonomiden, açk ve kitlesel üretimin gerçekletirildii ekonomilere geçi süreci, ayn zamanda ülke içinde bir ksm insan kaynann süratli içilemesinin de güzergâhn 354 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ortaya koymutur. Bat Avrupa’dan farkl olarak Türkiye’de söz konusu sürecin halen tamamlanamam olmas -sanayileme sürecinin önemli baz sorunlarla birlikte sürüyor olmas-, dier taraftan kamu çalanlar arasnda ciddi bir sendikal potansiyelin harekete geçiyor olmas, potansiyel bir sendikal kaynaa gelecee dönük olarak daha fazla sahip olunabileceinin iaretlerini vermektedir. Bu durum sendikalar Türkiye’nin gelecek tasarmnn yaratlmasnda çok önemli bir toplumsal aktör durumuna tayabilecektir. Bu konuda siyasal iktidarlara ve sermaye çevrelerine büyük sorumluluk dümektedir. Ancak balangç kukusuz yeni baz yasal düzenlemeleri ve yeni bir sendikal örgütlenme stratejisine ihtiyaç göstermektedir Toplumsal enerji niçin yeteri kadar Türkiye’de harekete geçirilemiyor? Bizim için bugün toplumsal enerjinin, küresel rekabette ve bir yirmi birinci yüzyl vizyonunun oluturulmasnda yeteri kadar aktif bir faktör haline gelemeyiinin altnda demokratik kültürün ve demokratik kurumlarn yeteri kadar geliemeyiinin yattn ifade etmek gerekmektedir. Bu durum çok yönlü toplumsal basklarla daha da kalc hale gelmekte ve yeteri kadar salam ve rasyonel kanallar bulamayan bir enerjinin, bulduu kanallarda ciddi güç kayplar meydana getirmektedir. Batdaki ve ksmen Türkiye’deki tecrübe ile sendikalar, söz konusu toplumsal enerji kanallarnn açk, salkl ve rasyonel oluumuna bir güçlü katk olarak düünülmektedir(Yazc 1999: 99- 100). Katknn boyutu ile sendikalarn sivil karakteri arasnda bir paralelliin olduunu da burada ayrca belirtmek gerekmektedir. Bu boyutta düünüldüünde bir sendikal yeniden yaplanmaya ciddi bir ihtiyaç olduu ortadadr. Bütün dünyada Sendikal hareketin toplumsal sistemde arlkl bir olgu haline gelii, büyük çapta ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel dönüümlerin sonucudur. Yaanan tarihi tecrübe içerisinde sendikal hareket ve sanayi toplumu 355 Endüstri likileri birbirini karlkl besleyen bir süreç içerisinde ortaya çkm iki önemli olgudur. Zaman içerisinde sendikalar ve emek örgütleri, sanayi toplumunu üreten bir unsur olmaktan öte, sanayi toplumunun tüketicileri durumuna da gelmilerdir. Sanayileme sürecinde krsal boyutu ar basan, gerekli siyasal birikimden yoksun, yeterli eitim alamam unsurlar yeni modern istihdam yaplar ile söz konusu eksikliklerini tamamlayarak sanayi toplumunun haklarnn ve sorumluluklarnn farknda bireyleri haline gelmilerdir(Yazc 2004b: 52- 53). Bu gelime çizgisi, yaanlan her toplumda demokratik boyutun güçlendirilmesi ve salkl iletilmesine güçlü bir katk anlamna gelmektedir. Bu noktada içi hareketinin örgütlü boyutu sendikalarn, sanayi toplumunda yerine getirdikleri siyasal rolün ve demokrasiye oluturduklar geni toplumsal temelin anlam daha iyi ortaya çkmaktadr. te Türkiye’de sendikal hareketin arzu edilen güçte bir toplumsal partner olmaynn sebepleri söz konusu balam içerisinden bakldnda daha iyi anlalabilir. Yeni Alg: Birlikte Üretmek Adil Paylamak Bugünkü Türkiye genel olarak bakndnda, gelime çizgisi bakmndan batdan çok farkl bir tecrübe içerisinden gelmi olmasna ramen, ekonomik bakmndan küçümsenemeyecek mesafeler alm durumdadr. Türkiye çeitli alanlarda bugün ald mesafe ile güçlü bir gelecek kurabilir mi? Kendisine yeni bir gelecek hayali üretebilir? Bu sorulara evet diyebilmek için ön koul bir gelecek vizyonuna sahip olmaktr. Türkiye için yirmi birinci yüzyl vizyonu ise; kendi gelime dinamikleri ile çan dinamiklerini ideal bir terkip içerisinde uzlatrp, ideal bir senteze kavuturarak, küresel dönüümü ve köklü yeniden yaplanmay baarmaktan ve yeni yüzyln refah, ekonomik gelimeyi baarm bir büyük bölgesel gücü olmaktan geçmektedir. 356 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Kar karya kald - bir ksm hayati- baz sorunlarna ramen bugün Türkiye küreselleme, piyasa ekonomisi, rekabet, teknolojik gelime vs. kavramlarnn ürettii yeni yap yönünde dönüerek yeni vizyonuna uygun bir yaplanmay gerçekletirebilir. Türkiye’de sendikalar, bu yapsal dönüümün baarlmasna katkda bulunmak yolu ile gelimi bir ülkede emek unsurunun hak edecei refah salayarak adil paylamn gerçekletirilmesine katkda bulunabilirler. Bu açlm, Türk sendikacl için yeni bir pozitif balangç haline gelebilir. Türkiye’yi bugün parlak bir gelecee ve baarlabilecek bir ideale kanatlandracak ey öncelikle, gelecee duyulacak inanç ve heyecann yaratlmasndan önce, yaygn olarak toplumda ve sendikalardaki gelecee inançszln almasdr. Bu balamda bugün Türkiye’de baarmas gereken ilk önemli i, pesimist bir psikoloji ve gelecee güvensizlik duygusu ile beslenen anlay ortadan kaldrmaktr. Türkiye’de sendikacln da yeni bir misyona soyunabilmesinin kukusuz ön art yukarda vurgu yaplan psikolojinin mutlaka almasdr. Yorgun sendikalar bu gelecee güven sorununu aabilirler mi? Bu zamanla ve tecrübe edilerek örenilebilecektir. Aslnda bugün Türkiye’de içi hareketi içerisinde gelecee güven duygusunun güçlü bir duygu olarak yeniden yaratlabilmesi demek, kar karya kalnan sorunlara psikolojik bir yaklam sergilemek noktasndan syrlp, sorunlar anlamakta ve çözüm yollar bulmakta yeni bir kapnn aralanmas demektir. Çözüm mekanizmalar ancak bu noktada sendikalar için anlaml olabilecektir ve dinamik sendika ancak böyle bir iklimde doabilir. Bugün Türk sendikaclnn bir misyon hareketi haline gelebilmesinin önündeki en ciddi engel, özelletirme ve sendikaszlatrma kskacnda geçen ciddi bir yirmi yllk tecrübeye ramen ortaya henüz daha bir çözüm paketi, yeni ve geli- 357 Endüstri likileri mi bir toplum projesi konulamam olmasdr. Kabul etmek gerekir ki, bugün halen ac tecrübelere ramen Türkiye’de sendikalar bir teklif hareketi olmaktan çok bir tepki hareketi özelliini sürdürüyor görünmektedir. Tarihsel çizgisini devam ettirerek, küresel gerçekler karsnda yeniden yaplanamayan bir sendikann gelecee dönük bir misyona sahip olmas da beklenmemelidir. Söz konusu misyon eksikliinin Ak Parti iktidar yllarnda iktidar lehine bir imkan yaratt görülürken, denge salama yönünde çabalarnda snrl kald izlenmektedir. Güçlü Kurumlar / Güçlü Sendikalar / Güçlü Türkiye Muhtelif bakmlardan Türkiye Vizyonu için bir misyon tayabilecek sendika demek, öncelikle kurumsallam bir sendika demektir. Kar karya kalnan sorunlar aabilmek ve yeni politikalar, tezler, çözüm yollar üretebilmek, kurumsallam bir sendikaclk anlay ile mümkün olabilir. Kurumsallamasn gerçekletirmi bir sendika, olaylarn arkasndan giden deil, gelime çizgisinin ve yarataca sorunlarn önünde bulunan sendika demektir. Kurumsal ve güçlü sendika Türkiye için zorunlu bir ihtiyaçtr. Bir baka boyuttan bölgesel güç Türkiye vizyonunu, bir misyon olarak tayacak çada Türk sendikasnn oturaca tabii doku, demokratik toplum/demokratik sendika açlm üzerinden daha çok üretmek/daha adil paylamak temel kabulü eklinde ifade edilebilir. Sivil ve çoulcu özelliklere sahip bir hogörü toplumu, Türkiye vizyonu için vazgeçilemeyecek bir ihtiyaç, Türk sendikacl için hayati öneme sahip bir toplumsal arka plan anlamna gelmektedir. Hogörü, inanç, birlik, bilgi ve güçlü bir milli irade bugün Türkiye’yi küresel savrulmalara kar ayakta tutacak en önemli ihtiyaç ve en büyük dayanak durumundadr. 358 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Sendikal açdan yeni dönemde, yaanlan tecrübeler nda –ki bu tecrübeler daha çok 1960 sonras dönemi kapsamaktadr- ortaya çkan ihtiyaçlardan birisi de sendikasiyaset ilikileri bakmndan yeni ve çada bir anlayn artk yerlemesi gerekliliidir. Sendikaclk kukusuz bir siyasi faaliyettir(Ikl 1972: 2- 3). Toplumsal üretimden daha adil pay talebi etrafnda bu siyasal rolünü yerine getirmeye çalarak kendi varln ortaya koyar. Bu balamda, tarihsel tecrübe de ortaya koymaktadr ki, sendikalarn siyasi vesayetten bamsz, yani siyasi otorite ya da herhangi bir siyasi partiye kar bamsz faaliyet yürütebilmeleri çok önemli bir gerekliliktir ve sendikal faaliyetin temelini oluturmaktadr. Türkiye tecrübesi dikkate alndnda, Türk sendikaclnn sendikasiyaset ilikileri bakmndan çok talihli bir geçmie sahip olduu söylenemez. Türkiye’nin yirmi birinci yüzyl atlmnn, vesayet ba çözülmü birer siyasi aktör olarak sendikalarn ve dier sivil toplum kurumlarnn sahicilemesinden geçtiini de unutmamak gerekmektedir. Yine unutulmamaldr ki, güçlü bir bask grubu olarak sendika, ihtiyaç duyduu gücü siyasal bamszlktan alabilir. Siyasal bamszlk bir sivil toplum kurumu olarak sendikann güçlü bir misyon tamasn kolaylatrabilir. Kitleleri güçlü bir misyonla, büyük bir vizyona tayacak güç olarak genelde sivil toplum kurumlar özelde sendikalar ancak siyasal bamszlnn güçlenmesi ile bu rolü yerine getirebilirler. Temsil ettikleri emek yaplarn hak ettikleri ekilde temsil edebilirler. Bugün Türk sendikaclnn yeni misyonlarndan biriside üyeleri, profesyonel kadrolar ve aratrma birimleri aracl ile Türk siyaset düüncesinin entelektüel seviyesine güçlü katklar yapmak olmaldr. Bu katknn, bir bakma Türkiye vizyonuna bir katk olaca gözden uzak tutulmamaldr. Sendikalarn siyasi partilerin mutfaklarna yapacaklar entelektüel katk ayrca bir çözüm ortakl olarak da anlalabilir. Ayrca bu iliki iki tara bamsz bir ilikiyi gerekli klacaktr. 359 Endüstri likileri Deiimde Zorlanmaya Ar Bedel Son yirmi yln Türk sendikaclnda ortaya çkard önemli farkllamalardan birisi de ücret sendikacl anlayndaki çok ciddi ypranmadr. Söz konusu sürede snrl tecrübeler içinde gelime kaydedebilen Türk sendikaclnda son dönemde kurumsallam, üyelerine çok boyutlu hizmeti sendikacln gerei sayan, uzlamaya açk, piyasa ekonomisinin getirdii çeitli riskleri haetmeye ya da ortadan kaldrmaya yönlenmi yeni bir sendikaclk anlaynn ilk iaretlerinden de söz edilebilir. Ancak son yirmi yln arlkl Tecrübesi egemen anlayn sürdüü yönündedir(Yazc 2004a: 155- 156). Türk sendikaclnda kaypl yllarn ücret sendikacl temelli reekslerle getirdii büyük mevzi ve moral kayplar sendikal hareketi 1990’dan 2009’a dar bir alana kilitlemitir. Sendikalarn 1990’larda deiimi baaramaylar(Mahiroullar 2005: 332),Üye saylarndaki ciddi düüler, özel sektörde beklenen örgütlenmenin bir türlü gerçekleemeyii ve özelletirme sürecine ciddi bir etkinin yaplamay ayn zamanda ciddi bir siyasal ve toplumsal zemin kaybetmelerine sebep olmutur. Yeni dönemde Türk sendikalarnn tarihsel rolü, yirmi birinci yüzyln güçlü Türkiye vizyonunu tkamak deil, ona projeleri, alternatif politikalar, bilgi ve tecrübe birikimi, aln terine dayanan enerjisi ile doru, güçlü, adaletli katklar yapmak olmaldr. Türk sendikacl söz konusu rolü kukusuz kendi balamnda daha da güçlenerek, yenileerek, bütünleerek yerine getirebilir. Deiime direnen bir sendika, yozlam yapnn bir partneri olarak yirmi birinci yüzyl Türkiye vizyonuna ancak ayak ba olabilir. Ufukta beklenen sendika; zamana yenilen deil, zaman dönütüren sendikadr ve Türk sendikalar bunu baarabilmelidir. 360 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yeni Alg Haritasnn Doal Zemini: Sosyal Diyalog Yeni yüzyln bana doru dünyada küreselleme süreci ile yeni boyutlar kazanan çasal dönüüm dalgas; ülkelerin yeni ekonomileri, yeni kamu yönetimi ve örgütlenme ihtiyaçlar ile makro boyutta; in niteliinde yaanan çok önemli deimeler, yeni emek ve birey merkezli yeni bir i örgütlenmesinin ortaya çkyla(Howard 1995:3-6) mikro boyutta da vuran tezahürleri ile –Türk sendikaclk hareketi bakmndan da- sarsc etkiler ortaya çkarmaktadr. Küresel sürecin ve rekabet ortamnn, dünyann pek çok ülkesinde olduu gibi Türkiye’de de çalan ve çaltran birbirine yaklatrd önemli bir gelime olarak izlenmektedir(Selamolu 1995: 116- 117). Bu noktada, Türk sendikaclnn çkar paralellii temelinde bir uzlama anlayna doru kaymakta olduu söylenebilir. Küresel rekabet karsnda dünyann dier pek çok sendikal hareketi gibi Türk sendikaclk hareketi bakmndan da iletmenin ayakta kalmas, iin korunmas temelinde iverenlerle olumakta olan bir kader birliinden söz edilebilir. Kamu sendikaclnn ise kamu yönetiminin yenilenmesi yoluyla güçlendirilmesi temelinde bir yaklama ihtiyaç duyduu açktr. Yukarda ifade edilen taraar arasndaki yeni iliki türünün en makro plandaki da vurumu Ekonomik ve Sosyal Konseydir. Dünyann pek çok ülkesinde son derecede fonksiyonel mekanizmalar haline gelen sosyal ve ekonomik konseylerin, Türkiye’de de yeni ve farkl bir pencereyi aralayacak önemli bir kurum olarak kabul edilmesi zorunlu bir ihtiyaçtr. Ak Parti iktidar ile ciddi kurumsallama beklentisi içine girilen bu yaplanmada beklenen mesafenin alnamamas ylgnlk yaratmamaldr. Türkiye için güçlü bir gelecek kurumlar ve kesimler aras diyalogla ina edilebilir. 361 Endüstri likileri Türkiye’de kurulan Ekonomik ve Sosyal Konseyin kurulu biçimi itibari ile de kendine özgü bir boyut tad söylenebilir. Bir sosyal diyalog sürecinin Türkiye’de balatlm olmas bakmndan bu gelime kayda deer bir gelime saylmaldr. Türkiye’de bugün için ekonomik ve sosyal konsey yaplanmasnn, tatmin edici olmaktan uzak, bir toplumsal uzlama yaratabilmek bakmndan yeterli olmayan boyutu ortadadr. Ancak bu balangcn önemli olduu gözden uzak tutulmamaldr. Dünyadaki farkl Ekonomik ve Sosyal Konsey örgütlenmelerine göre, Türkiye’deki yaplanmann geç kalm olmas, bir balangç noktas oluturmas bakmndan yaplanmann önemini azaltmaz. Pek çok ülkede olduu gibi Türkiye’de de Ekonomik ve Sosyal Konseyin baarl olma ans, bir sosyal diyalog mekanizmas olarak içerisinde demokratik normlar, ileri temsil ve adaletli katlm araçlarn tamasna, içselletirmesine baldr. Bu gelime, bir bakma Konseyin gerçek bir sosyal diyalog mekanizmas haline dönüebilmesinin ön kouludur. Türkiye’de sendikalarn ve iverenlerin içerisinde yer ald, en makro düzeyde katlmn salanabildii bir Ekonomik ve Sosyal Konsey örgütlenmesi yirmi birinci yüzyln güçlü Türk ekonomisi hedene toplumsal enerjiyi kilitleyecek çok etkili bir araç olarak düünülebilir. Bugün dünyada ortaya çkan temel sendikal gelime çizgisi dikkate alndnda; Türk sendikaclnn bu gelime çizgilerinden nasl etkilenebilecei öngörülebilir? Bu soruya bugünden yarna net bir cevap verebilmek mümkün gözükmemektedir. Ancak kamuda örgütlü sendikalarda toplumsal sözleme türü gelimelere ilgi duyan ve demokratik kitle sendikaclnn yeni bir versiyonu olarak ifade edilebilecek popüler hizmet sendikaclna doru ciddi bir eilimin varl hissedilmektedir. Özel sektörde örgütlü sendikalarda söz konusu eilimlerin yan sra adem-i mer- 362 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi keziyetçi, iyeri merkezli baz sendikal anlaylarn gelitii de izlenmektedir. Yine milli düzeyde örgütlü Türk sendikalarnn ikolu düzeyinde uluslar aras açlmlarnn hzland da görülmektedir. Ancak, Türk Sendikacl açsndan bugün içerisinde bulunulan konjonktürün, genel olarak yeni bir yaplanma sürecinden daha çok, geçirilen son yirmi yln moral kayplarnn yaand bir konjonktür olduu da dikkate alnmaldr. Dünyada ortaya çkan 2009 nans krizinin giderek imalat sanayilerini de vuruunun Türkiye ayanda ortaya çkan sonuçlar ciddi iten çkarma oranlarn söz konusu ederken psikolojik ortam yazk ki daha da tahrip etmitir. Tüm skntlara ramen devam eden sürece bir üst paragraftaki faktörler bakmndan bakldnda Türk sendikaclnda bugün, -memur sendikalar hariç- karma modele doru hem bir açlmn, hem de bir zenginlemenin yaand –zayfta olsa- söylenebilir(Yazc 2004b: 163). Özel sektör merkezli olarak Türk sanayiinde ortaya çkan iletme eksenli ve adem-i merkeziyetçi eilimlerin olabildiince geni mütereklerle merkeze tanmas, milli ekonomi içerisinde istikrar, küresel rekabet bakmndan itici güç olma özelliine sahip sosyal diyalog mekanizmalar aracl ile ortak bir bak açsna dönütürülmesi çok önemlidir.Küresel süreç karsnda istihdamn korunarak gelitirilmesi buna baldr(Temiz 2004: 169- 187). Bu sürecin memur sendikalar bakmndan nasl gelitirilebilecei üzerinde kafa yormak gerekmektedir. Makro ve mikro boyutlarda çok boyutlu diyalog ve bütünleme ihtiyacn öne çkaran söz konusu eilimler, yeni Türk sendikaclk hareketinin muhtemel karakteri üzerine baz ipuçlarn da ortaya çkarmaktadr. Bugün Türkiye’de içi hareketi, kar karya kald sorunlara ve köklü bir yeniden yaplanma ihtiyacna ramen, halen Türk toplumunun en dinamik toplumsal damarlarn- 363 Endüstri likileri dan birisidir. Sendikal hareketin gelecek yüzylda güçlü ve lider ülke, bölgesel güç Türkiye vizyonuna yapacaa katk, kendisini yenileyerek, güçlü bir kurumsal yapya, kitleleri heyecanlandracak yeni bir misyona sahip olabilmesine baldr. Türk sendikalarnn temsil ettii kitleleri; bugünden daha gelimi, daha zengin, daha demokrat, daha güçlü bir Türkiye’ye tayabilmeleri de yine köklü bir yeniden yaplanmadan, bir yirmi birinci yüzyl sendikacln kurmay baarabilmelerinden geçecektir. SONUÇ Arkada braklan yaklak yirmi ylda Türkiye’nin, yaplanmakta olan küresel sistem karsnda ciddi bir dönüüm ve yeni bir vaziyet al baaramay, maalesef bugün çözümü güç sorunlar ortaya çkarmtr. 1990’l yllarda souk sava koullarna uygun bir siyasal ve ekonomik konsept gelitiren Türkiye’nin yeni dünyann ve iç dinamiklerin talep ettii yönde souk sava konseptini aacak tam bir yenilemeyi yaratamamas bugün kar karya kald pek çok sorunun kaynan oluturmaktadr. Türkiye için kayp yirmi yln bedeli bugün ar bir fatura olarak ortaya çkmaktadr. Bugün için kabaca bu bedel kürenin çekim merkezlerine siyasal ve ekonomik olarak ciddi oranda tek tara bamllktr. Bugün, Türkiye’de çok özel koullarda olumu krlgan ekonomik dengelerin, sorunlu toplumsal süreçlerin ve kamplama ve çatmaya dayanan politik alglarn topluma ar bir maliyetinin olduu ve küresel aktörlerle ilikilerde büyük bir blokaj yaratt kabul edilmelidir. 2009 Türkiye’sinin içinde bulunduu uluslar aras blokaj koullar, yine Türkiye’nin 1993’den 2003’e yaad iki büyük ekonomik kriz ve bir büyük siyasal krizin doal bir sonucu olarak alglanabilir. 364 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Söz konusu yirmi yln getirdii ekonomik ve siyasal krizlerin Türkiye’ye maliyeti nedir? Bu sorunun cevabn geni boyutlu envanterle verebilmek mümkündür. Ancak ksaca ifade etmek gerekirse, bu maliyet scak para ve borç stoku üzerinden ekonomi ve siyasetin bloke edilmesidir. Ekonomik krizler küresel ekonomi karsnda milli ekonominin güçlenerek ayakta kalabilme kabiliyetini zayatrken, Cumhuriyetin bandan bu yana büyüyen milli sermayenin büyük çapta küresel irketlerin yerli temsilcisi distribütör sermayeye dönümesi sonucunu yaratmtr. Türkiye’de milli ekonominin ne derece küresel etkiler altnda kaldn gösteren önemli örneklerden birisi de MKB’dir. Söz konusu hisse senedi borsamzn bugün ilemdeki hisselerinin yarsndan fazlas yabanc irketlerin eline geçmitir. Bu durumun tabii bir sonucu olarak uluslar aras sistem karsnda Türkiye taviz verdikçe borsa comakta ve morali düzelmekte, buna karlk Türkiye kendi çkarlarn öne çkard zaman borsann morali bozulmaktadr. Borsann fotoraf ile ekonominin fotorafnda beklenen benzerlik saylan özel duruma bal olarak bir türlü görülememektedir. Gelinen bu noktada, ayaklar kendi corafyasna basarak küreyi okuyan bir politik ve toplumsal akla kendi tecrübesinden kalkarak içi hareketi ve Türkiye ihtiyaç duymaktadr. Türkiye, küre karsnda bugün içinde bulunduu mevzi kayplar ve kuatlmlk duygusunu bir içe kapanma ve bat dümanl retorii ile aamaz. Aamayaca gibi sorunlar daha da içinden çklamaz sorunlar haline getirir. Üstelik bu zeminin oluturaca alg iklimi; akl, bilgi, strateji ve siyaset yerine duygusal alglar ve fanatizmi gittikçe yaygnlatrr ki bu da olsa olsa Türkiye’nin deil Türkiye’yi küresel süreçlerde daha baml ve edilgen klmaya çalan küresel merkezlerin iine yarayacaktr. Türkiye özellikle var olma iradesini kendi insan unsuruna, yerli emee ve sivil toplum örgütlerinde temelledii oranda baarl olabilir. 365 Endüstri likileri Ksaca söylemek gerekirse kaybedilen zamana ve zemine ramen, Türkiye bugün sahip olduu ciddi tarihsel birikimle kar karya kald zorluklar aarak, kendisi için güçlü bir gelecek yaratacak güçtedir. Sivil toplum örgütlerine ve sendikalara düen öncelikle bu inanç ve heyecan asla kaybetmeden, bugünün sorunlarn çözerek ya da çözümüne katkda bulunarak parlak bir gelecein yolunu açmak ve gelecein Türkiye’sinde de güçlü bir biçimde var olabilme becerisini gösterebilmektir. KAYNAKÇA DRUCKER, F. Peter. 1991. Yeni Gerçekler. Türkiye Bankas Yaynlar, Ankara. HOWARD, Ann.(ed.) 1995. The Changing Nature of Work. Jossey-Bass Publishers, San Francisco. IIKLI, Alpaslan. 1972. Sendikaclk ve Siyaset. SBF Yayn, Ankara. MAHROULLARI, Adnan. 2005. Türkiye’de çi Sendikacl. Kitapevi Yaynlar, stanbul. SELAMOLU, Ahmet. 1995. çi Sendikaclnn Gücündeki Deiim. Kamu- Yayn, Ankara TEMZ, Hasan Ejder. 2004. Küresellemenin Sosyal Boyutlar ve Türkiye Açsndan Etkileri. B.Metal- Sendikas Yayn, stanbul. YAZICI, Erdinç. 1999. “Dönüen Dünya’da Yeni Sendikal Araylar”. Kamu- Dergisi. Cilt 4(4): 91- 100. Ankara. YAZICI, Erdinç.2004a. Osmanl’dan Günümüze Türk çi Hareketi. .(3. bask). lke-Emek Yaynlar, Ankara. YAZICI, Erdinç.2004b. Sendikal Hareket ve Yeni Misyon Araylar. (3.bask),lke-Emek Yaynlar, Ankara. 366 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi KÜLTÜRLER ARASI ENDÜSTR LKLER ANALZ ÇN BR DAYANAK OLARAK HOFSTEDE Kamil ORHAN25 ÖZET Küresellemenin, yaygnlaan liberal uygulamalarn, teknolojik gelimelerin yaamn her alannda dönüümler meydana getirdii açktr. Bu dönüümlerden en çok etkilenen grup kukusuz çalanlar kesimidir. Gittikçe artan biçimde birbirinden farkl ülkeler ortak koullar, benzer tercihler veya dayatmalarla kar karya kalmaktadr. Bu durum, farkl geçmi deneyimlere sahip ülkelerde birbirinin ayn sosyo ekonomik politikalarn uygulanmasn getirmektedir. Böylelikle endüstriyel ilikiler açsndan farkl kültürlerde ortak uygulamalar söz konusu olmaktadr. Post modern dönemde endüstri ilikilerinin saç ayaklarndan birisini küreselleen sermaye oluturmaktadr. Dier saç aya küresel planda bir araya gelmeye çalan içi örgütleridir. Kamusal inisiyatier de bir takm uluslar aras örgütler ya da ülkeler üstü birlikler (AB, BDT gibi) araclyla küresellemektedir. Bu gerçekler endüstri ilikilerinin hzla uluslar arasllamakta olduunu netletirmektedir. Endüstri ilikilerinde uluslar aras kyaslamalar yapmak zorunluluu günden güne artmaktadr. Dereli’nin belirttii gibi karlatrmalar sonrasnda model ve teorilere ulalmas alana güç katacaktr. 25 Yrd. Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, BF., Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü, Yönetim ve Çalma Psikolojisi ABD., kamilorhan@hotmail.com 367 Endüstri likileri Bu anlamda Budd’n ve Hofstede’nin modelleri üzerinde durulacaktr. Budd’n modeli Endüstri likileri alannda gelitirilmi özgün bir model olarak oldukça geçerli bir araç sunmaktadr. Bu modelde sosyal ortaklk, sektörel sözleme, merkeziletirilmi ödüller, giriimci sendikallamas, yegane temsilcilik, ortak belirlenim ve gönüllülük deikenlerinin kullanlmasyla karlatrmalarn yaplabilecei düünülmektedir. Hofstede’nin modeli sosyal bilimlerde kültürel karlatrmalarn yaygn olarak kullanlmaktadr. Hofstede’nin modelinde kültürler eril ya da diil olma, toplulukçu ya da bireyselci olma, güç mesafesi açk ya da dar olmas, belirsizlie toleransnn az ya da çok olmas, uzun ya da ksa dönemli düünceye sahip olma açsndan kyaslanmaktadr. Kültürler aras alannda yaznda oldukça yaygn ve geçerli kabul edilmi bir modeldir. Anahtar Kavramlar: Hofstede, Kültürler Aras Endüstri likileri GR Endüstri ilikileri alan “hammaddesi” gerei yerel olanla ilgilenmek zorundadr. Ancak ayn zamanda “felse kökleri” gerei evrensel olgulara, “ideal”i gerei enternasyonel mücadelelere, “gündemi” gerei küresel olana dönük olmak zorundadr. Bir yandan yerel bilgiler üretilmeli, öte yandan bu bilgilerin evrensel bir kontinyumdaki yeri de tespit edilmelidir. nsanlk düzleminde geçerli bilgi birikimi üretilmesinin önemli koulu budur. Bu koulun salanmas kültüre dönük özel bir hassasiyet gerektirmektedir. Üretilen ve üretilmi olan bilgilerin ait olduu ve uyguland balamn özenle kontrol edilmesi zorunludur. Kültüre özgü duyarllklar, özellikle sosyoloji, sosyal psikoloji gibi sosyal bilim alanlarnda arlkl olarak balayan özeletiri süreci içerisinde önem kazanmtr. Artk pek çok 368 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi bilim dal ve/veya bilimci bu çerçeve içerisinde kültürleraras, kyaslamal, karlatrmal bilgi üretmektedir. Bu çerçevede içerisinde endüstri ilikilerinde kültürler aras çalmalar önemlidir. Bu çalmann amac, endüstri ilikileri alannda kültürleraras, kyaslamal, karlatrmal çalmalar için bir çözüm olarak Hofstede’nin çerçevesini önermektir. 1. Endüstri likileri Özelinde Endüstri ilikileri özelinde bakldnda karlatrmal çalmalar sayesinde sistemler kendilerinin kyaslamal deerlendirmesine sahip olmaktadr. Böylelikle üretilecek/ üretilmi politikalar hakknda karar vermeyi salayacak veriler toplanmaktadr. Çok uluslu veriler aracl ile de endüstri ilikilerinde yeni model ve teorilere ulalmaktadr. Bu noktada uygulamalarn ülkeler aras transferinde kültüre uygunluun dikkatle göz önüne alnmas zorunludur (Dereli, 2008: 2). ekil 1. Hofstede’ye göre kültür BREYE ÖZGÜ GRUBA ÖZGÜ EVRENSEL KLK ÖRENLM VEYA DOUTAN KÜLTÜR ÖRENLM NSAN DOASI DOUTAN Kaynak; Hofstede, 2005:3 369 Endüstri likileri Yukardaki emaya göre, kültür kiilik insan doas arasnda bireysel olan ile evrensel olann bulutuu noktay temsil etmektedir. Evrensel olmamasna karn bireysel olandan daha geni bir katman ifade etmektedir. Triandis ve arkadalarna (1986) göre, bir kültürü anlamak kültürel deiimin boyutlarn tanmlamakla mümkündür. Hofstede (2005:4–5) kuramnn temeline bu kavramlar yerletirmektedir. Kültür, insann douundan gelmemi, örenilmitir. Genlerinden ziyade sosyal çevreden kaynak bulmaktadr. Bilgisayar analojisi kullanlarak bilgisayarn iletim sistemine benzetilmektedir. nsan doas tüm bireyler için ortak olmakla birlikte bireysel zihinsel programlarda evrensel düzeyi temsil etmektedir. Temel zyolojik ve psikolojik ilevler tarafndan belirlenmektedir. Kiilik, bireyin dier insanlarla paylalmayan programlarn kiiye özgün setidir. Treytlere dayanmaktadr. Örenilmi olan kavram, kolektif programlama (kültür) etkisi ile düzenlenmeyi ifade etmektedir. Kültürel treytler kaltma atfedilmektedir. Bir önceki nesilden örenilmi olanlarn bir sonraki nesle aktarlmasna iaret etmektedir. Bu çerçeve içerisinde Endüstri likileri bireysellii aan bir düzlemde bilgi üretmek zorundadr. Ancak gruplar aras karlatrma yapabilmek için ise mutlak evrensel olan bilgi düzeyine erimemi bilgilerle çalmaldr. Bu açdan kavram ve olgular kültür düzleminde ele alnmaldr. 2.Yöntem sorunu Kültürler aras çalmalarn en önemli sorunu üzerine oturtulacak sistem ve zemininin belirlenmesidir. Kültür çalmalarn yaratan zihinsel çerçeve kültürün özgünlüüne duyarll içermektedir. Bu sebeple herhangi bir uygulamann adapte edildii kültürü dikkate almadan harekete geçmek mümkün deildir. Endüstri ilikilerindeki düzenleme, kanun, çalma vb. her uygulamann kültürel analizi yaplmaldr. 370 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Ancak Dereli’nin (2005) de belirttii gibi farkl kültürlerdeki kurumlarn kyaslanmasnda kurumlar göstereceinden uygulamalar karlatrlmaldr. Kültürel analizlerde izlenecek yol, bütün alanalrdaki kültürler aras çalmaclar için de önemli bir karar düümünü oluturmaktadr. Bu anlamda etik veya emik yaklam ayrm belirlemek zaruridir. Etik yaklam, çalmann kültürlerin birçok kültürün ele alnarak geni bir çerçeve içerisinde sistemli analizlerin yaplmasna vurgu yapmaktadr. Emik yaklam ise, çalmann belirli bir kültür odanda yürütülmesini ifade etmektedir. Emik yaklamda incelenen yalnzca bir sistemdir. Sistemin içinden hareket edilir, yap çözümleyici tarafndan bulunur. Etik yaklamda ise birçok sistem karlatrldndan sistemlerin dndan hareket eden çözümleyici yapy ina eder (Salgut,1994: 325). Buna paralel olarak Dereli (2008) endüstri ilikileri açsndan yatay ve dikey yaklam ayrm yapmaktadr. Yatay yaklamda bir kültürdeki çalma hukuku ve endüstri ilikileri bir bütün olarak ele alnr. Alanla ilgili kültürdeki geliim kendi iç dinamikleriyle analiz edilir. Dikey yaklamda ise, birçok kültürlerde belirli bir olguya ilikin kyaslama yaplr (Dereli, 2008: 5-7). 3. Kuramsal Kyaslama Zemini Olarak Kültürleraras Çalma likileri Karlatrmalarda kuramsal bir altyap olarak kullanlacak iki önemli çerçeveye burada ksaca deinilecektir. Bunlardan birisi Budd tarafndan, dorudan Endüstri likilerinde kültürleraras karlatrmalarda kullanlmak üzere oluturulmutur. Dieri ise, genel olarak sosyal bilimler alanlarnda kültürler aras karlatrmalarda kullanlmak üzere Hofstede’nin gelitirdii yaklamdr. 371 Endüstri likileri Budd çalma ilikileri açsndan sosyal ortaklk, sektörel sözleme, merkeziletirilmi ödüller, giriimci sendikallamas, yegane temsilcilik (exclusive representation), ortak belirlenim ve gönüllülük deikenlerinin kullanlmasyla karlatrmalarn yaplabileceine iaret etmektedir. Sosyal ortaklk kavramnda, Avusturya ve rlanda yaklamnn daha merkeziletirilmi, makro bir biçimine gönderme yapmaktadr. Sosyal ortaklk, ortak belirlenim kavramnn bir formudur. Ayn zamanda giriimci düzeyine de yön verebilmektedir. Sektörel sözleme, sosyal ortakln daha az merkeziletirilmi bir biçimi olan endüstri boyutunda sözlemeyi ifade etmektedir. Avustralya tarz merkeziletirilmi ödüller eitlikçilik önyargs tamaktadr. Etkinlie müdahil olmakla eletirilebilir. Dier sistemler kadar olmasa da içilere hizmet etmektedir. Japon tarz giriimci, sendikallama etkinlie eitlie göre daha çok hizmet etmektedir. Çounluk kuralyla yegane temsilcilik ABD ve Kanada’nn özelliidir. Etkinlik içi ve sendika stratejilerine dayanmaktadr. Eitlik ve söz hakk belirli bir sendikay destekleyen içilerin çounluuna baldr. Bat-Avrupa biçimi ortak belirlenimde, güç, etkinlik ve söz söyleme hakk datlmaktadr. Fakat Budd’n analizine göre, ortak belirlenimin eitlii salamada etkinlii düüktür. konseyleri ve ortak belirlenim yerine toplu sözleme yoluyla eitlik salanma eilimi vardr. ngiliz endüstri ilikileri gönüllülük terimiyle karakterize edilmektedir. Bu sebeple partiler toplu sözleme görümelerine katlma konusunda hemkir olduklar (veya olmadklar); sonrasnda da sözlemeye uyduklar (veya uymadklar) anlamna gelmektedir. Ancak 20.yüzyldaki Thatcherizm ve AB üyelii süreçleri sonunda 21.yüzyl banda gönüllülüün daha düük olduu görülmektedir (Bamber 2005: 119). Ulusal endüstri ilikileri istihdam ilikilerinin üç amac arasnda ödünleimi (trade off) somutlatrmaktadr. Bu sebeple karlatrmal endüstri ilikilerinin geometrisinde (ekil 2) farkl yerlere farkl argümanlar yerletirilebilir. Sosyal 372 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ortaklk üçgenin ortasnda olmaldr. Böylelikle sosyal ortaklk tüm çalanlara söz hakk tanmaktadr. Bu yolla eitlikte salanm olacaktr. Etkinlik makro ekonomik istikrar ile salanmaktadr. Tersine ortak belirlenim ve giriimci sendikallamas da söz hakk ve etkinlik salayacaktr ancak eitlik daha az salanacaktr. Söz hakk ve eitlie gelindiinde sektörel sözleme ve merkeziletirilmi ödüller ABD’nin Yeni Düzeni çerçevesinde düünülebilir. Bu çevreler igörenlere daha fazla söz hakk tanndn ifade etseler de, etkinlik ve söz hakk konusunda bu görüler geçerli görünmemektedir. Bununla birlikte, bu düzenlemeler daha eitlikçi bir ortam ve dolayyla da daha yüksek ücret salayabilmektedir. Ancak buradaki eitlik tanm üphelidir. Ortak belirlenim ve giriimci sendikalln olduu ülkelere göre ABD’de daha fazla ödeme adaletsizlii vardr. Ödemelerde dengesizlik eitliin düük olduu anlamna gelmektedir (a.g.e . : 119-121) ekil 2. Budd’n Endüstri likileri sistemi Söz hakk (Voice) Sosyal Ortaklk Ortak belirlenim Güçlü gönüllülük Sektörel sözleme Giriimci Sendika Zayf gönüllülük Etkinlik Ödül sistemi Yeni Düzen sistemi Eitlik Kaynak: Bamber, 2005 373 Endüstri likileri ekil 2 bütün sistemleri deil sadece bir endüstri ilikileri sistemini göstermektedir. Örnein, sosyal ortaklk rlanda da gönüllülük; Avusturya’da ortak belirlenim ile kombinedir. Bu öeler, her ülkenin yerel sistemi ile balantl bir biçimde ekilde yerletirilebilir. kinci olarak, öelerin ekil içindeki yerleri de görecelidir. Bu, karlatrmal endüstri ilikilerinin örenilmesini pekitirmekte ve analizlerini kuvvetlendirmektedir. Ayrca karlatrmal endüstri ilikilerinin geometrisi endüstri ilikileri reformlar için bir taslak olarak görülebilir (a.g.e.: 122). Bu çerçeve durum analizi için iyi bir araç olarak görünmektedir. Ancak bu noktada kültürlerin karlatrlmasnda aratrmacnn kendi kültürüne özgü hassasiyetlerinin farknda olmas önemlidir. Durumun sebepleri konusunda düünmek için ise kültürün sahip olduu deerlere gönderme yapmak gereklidir. Kültürün özü deerlerdir. Deerler belirli olaylar ve durumlara ilikin dierine oranla tercih edilmi eilimlerdir. Deerler talep ettiimiz hislerdir ( art ve eksi ucunda) : 374 - yi – kötü - Kirli – temiz - Tehlikeli – güvenli - Yasaklanm – izin verilmi - Düzgün – düzgün olmayan - Ahlaki – ahlaksz - Çirkin – güzel - Doal olmayan (yapay) – doal - Anormal – normal - Paradoksal – mantkl - rrasyonel – rasyonel 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Temel deerler büyüme ve sosyalleme dönemlerinde çevreden kazanlmaktadr (Hofstede, 2005: 44-45). Günlük sohbetlerde, siyasal söylemlerde, medyada bunlar beslemektedir. Yabanc kültürler ahlaki terimlerde resmedilmektedir. Bu noktada dier gruplar daha üstün veya aalk olarak göz önüne alnabilecei bilimsel standart yoktur. Gruplar ve topluluklar arasndaki kültür farklln çalmak kültürel göreceliin tarafsz bir noktasnda bulunmay mantksal olarak zorunludur. Kültürler arasnda farkllk olmas, herhangi bir kültürdeki normlarn dier grup veya topluluklara uygulanmas için hassas davranlmaldr (a.g.e.:6 ). Bu anlamda deerler sistemi bütünüyle sosyo ekonomik hayatla etkileim içinde olduu unutulmamaldr. Örnein, Inglehart ve Baker’ a (2000) göre yüksek GSMH ya sahip, igücünün arlkl olarak endüstri ve hizmet sektöründe yer alan gelimi ülkelerde seküler, ulusal otoriteye saygl ve kendini ifadeye ilikin deerler öne çkmaktadr. Tersine düük GSMH ya sahip, i gününü tarmda younlat bireylerden oluan uluslarda, geleneklere sayg ve hayatta kalma amacna öncelik veren deerler arlk kazanmaktadr. Salt kültürler arasnda deil kültür içinde de deerler zaman içerisinde deiebilir. Örnein, Inglehart (2008) alt Bat Avrupal kültürde yapt aratrmada genç ve yal kuaklar arasnda deiim ve dönüümün yaandn tespit etmitir. Aratrmas 70’li yllarn banda iddia ettii gibi kültürel dönüümün yaandn göstermektedir. II. Dünya savandan önce doanlar, Bat Avrupa’daki gençlere göre daha fazla materyalist deerlere vurgu yapmaktadr. Bat Avrupa kültürlerinde her yeni nesilde bir öncekine görece daha fazla öz dunum deerleri arlk kazanmaktadr. ekil 3’e göre, yatay eksende GSMH, dikey eksende toplumun ne kadar materyalist olduu verilmitir (1= % 100 materyalist 2= Materyalist 375 Endüstri likileri post materyalist dengeli 3= % 100 post materyalist). Görüldüü gibi toplumun deer yarglar ile sosyo ekonomik düzeyi arasnda etkileim olduu anlalmaktadr. ekil 3. Kültürlerin GSMH deiimine göre Kaynak: Inglehart, 2005 Bu tür bir çalma iyi dizayn edilip, deikenler özenle ele alnmaldr. Sosyo ekonomik gelime ile toplumu oluturan bireylerin deer yarglar arasndaki balar doru biçimde analiz edilmelidir. Bunlar yaplmadnda kolaylkla “Batl” kültürlerin daha “düzenli” (özsaygl, çada vb.….) bireylerden olutuu, Doulu kültürlerdeki insanlarn bu özelliklere sahip olamadklarn söyleme hatasna düülmektedir. 376 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 4.Hofstede’nin Kültürleraras Karlatrma Kuram Hofstede 1960’larn sonundan itibaren kültür çalmalarna yönelmi önemli bir sosyal psikologdur. Kendisinden önce kültür konusunda çalm olan Benedict, Mead, Inkeles, Levinson’dan etkilenmi; Schwartz, Trompenaars, Inglehart’n çalmalarnda etkili olmutur. IBM rmasnn faaliyet gösterdii elliden fazla ülkede, 1967-1973 döneminde çalan on binlerce bireyin katlmyla yapt aratrmalar 1980 ylnda yaynlamtr. Ardndan 2001 ylnda çalma geniletilerek yenilenmitir. Yetmi ülke veya kültüre 116 000 kiiye ait veri elde edilmitir. Hofstede (2005:6-8) kültürel farkllklarn kendilerini semboller kahramanlar ritüeller ve deerler araclyla ifade ettiini belirtmektedir. Bir soan benzetmesiyle, en d zarn semboller olduunu bunu altnda srasyla kahramanlar, ritüeller ve deerler yer almaktadr. Semboller, bir kültür içinde özel bir anlam tayan resim, sözcük, simge, objelerdir. Jargonlar kyafetler saç stilleri bayraklar vb.de buna dahil edilebilir. Birdenbire eski olanlar yok olup, yenileri kolayca gelitirilebilir. Kahramanlar ölü veya diri, gerçek veya hayali, toplum için yüksek derecede ödüllendirilmi özelliklere sahip dolaysyla da model tekil edebilecek kiilerdir. TV çanda bunlarn seçimi daha da önem kazanmaktadr. Ritüeller, istenen sonuçlara ulamak için teknik olarak gereksiz kolektif aktivitelerdir. Ancak toplum için temeldir. Örnein dierlerini kutlamak, dierlerine sayg göstermek hem sosyal hem de dinsel seremoniler içermektedir. Ritüeller söylemleri de içermektedir. Semboller, kahramanlar ve ritüeller kültürün pratikleridir. Dardan gözlemciler tarafndan görülebilir. Anlam ise ancak kültürün içindeki insanlar için açktr. Her toplumda baz eitsizlikler vardr. Baz insanlar dierlerinden daha fazla güce, dierinin davranlarn belirleme ansna sahiptir. Baz insanlara dierlerine göre daha fazla 377 Endüstri likileri statü ve sayg verilmektedir. Toplumlarda güç, refah, statü eit olarak ve adaletsiz datlmaktadr. Baz toplumlarda bu durum problem olarak tanmlanarak çözümlenmeye çallrken baz toplumlarda dikkat çekmemektedir. Hükümetler, yasalar, hukuk, birlikler, okul, aile vb. sistemlerdeki farkllklar sebebiyle farkl kültürler farkl kurumlar ina etmektedir. Bu kurumsal farkllklarn kültür dikkate alnmadan anlalmas olanakszdr (Hofstede, 2005: 20). Hofstede (2005: 43-44) bu analizlerin yaplmas için be boyutlu bir yap önermektedir: • • • • • Güç mesafesi Bireyselcilik-toplulukçuluk Erillik-diilik Belirsizlie tolerans Uzun veya ksa vadeli düünme 4.1.Güç mesafesi Her toplumda baz eit olmayan durumlar söz konusudur. Örnein, baz insanlar dierlerinden daha fazla güce sahiptir. Dierlerinin davranlar üzerinde denetime sahiptir. Baz insanlara dierlerine göre daha fazla saygnlk ve statü verilmitir. Toplumlarda statü, güç, refah eit datlabildii gibi buna özen gösterilmeyebilmektedir. Bununla birlikte eitsizliin olmas toplumlarda rahatszlk yaratabildii gibi bir sorun olarak alglanamayabilir. Bir çok toplumda hukuk kurallar bunu salamak için düzenlenmitir. Ancak çok az toplumda bu iddia baarlabilmitir. Güç mesafesi boyutu toplumdaki baml iliki hakknda bilgi vermektedir. Güç mesafesinin düük (veya dar) olduu ülkelerde üst (patron) ile ast arasnda snrl düzeyde baml iliki vardr. Eer güç mesafesi geni ise, dikkate deer bir baml iliki söz konusudur. Geni güç mesafeli ülkelerde bamllk ve kar bamllk kutuplama eilimi göstermektedir. Güç mesafesi, bir ülkenin kurum ve örgütlerindeki düük güce 378 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi sahip üyelerinin gücün adaletsiz datmn ne ölçüde kabul ettiklerini ifade etmektedir. nsanlarn çaltklar örgütler, aile, okul, topluluklar gibi kurumlar toplumun temel öeleridir. Güç mesafesi, düük güce sahip üyelerin deer sistemlerine dayal olarak tanmlanmtr (Hofstede, 2005: 45-47). Mesafenin az olduu kültürlerde, Gücün kullanm yasaldr. Yarglama iyi ve kötüye göre yaplmaktadr. Farkl düzeylerdeki insanlar çok az tehdit hissetmekte ve insanlar daha fazla güven duyma eilimindedir. Güçlü ve zayf arasnda gizil bir uyum söz konusudur. Zayar arasndaki i birlii dayanmaya temellendirilmektedir. Güç mesafesinin büyük olduu toplumlarda güç iyi ve kötüden önce gelmektedir. Yasall önemsizdir. Gücü elinde tutan ayrcalkldr. ktidarda olanlar mümkün olduunca güçlü görünmeye çalmaktadr. Gücü elinde tutanlar dierlerini tehdit olarak algladklarndan nadiren güven duyulur. Güçlü ve zayf arasnda gizil bir ekilde çatma vardr. Dier insanlara ilikin inanç düüklüü yüzünden güçsüzler zayar arasnda dayanma zordur (Hofstede, 2007: 227). Güç mesafesi sosyal snarda yansmasn bulmaktadr. Sosyal snar toplumsal hizmetlere eriim açsndan farkllamaktadr. Bunlarn en önemlilerinden birisi olan eitim kariyer ile de yakndan ilikilidir. Bir ülkedeki orta snfn deerleri eitim, hükümet gibi sistemleri alt snfa göre daha fazla etkilemektedir. Çünkü bu tür kurumlar kontrol eden kiiler genellikle orta snftan gelen insanlardr. Sendika liderleri gibi alt snfn temsilcisi konumunda olan kiiler dahi, daha iyi eitimle baz orta snf deerlere uyum salamaya çalmaktadr. Birçok alt snftan gelen anne baba çocuklar için orta snf özlemi duymaktadr (Hofstede, 2005: 48). Yüksek güç mesafesinin olduu toplumlarda astlar ve üstler arasndaki mesafe açktr. Gücün dalmdaki adaletsizlik, eitsizlik doal ve varoluta kendiliinden ortaya çkm biçimde deerlendirilmektedir. Hiyerarik yaplanma da bu noktadan temel almaktadr. Hiyerarik yaplanmada 379 Endüstri likileri birbirlerine raporlama yapan çok sayda insan vardr. Ücret sistemlerinin en üstünde ve en altnda yer alanlar arasnda büyük farkllklar mevcuttur. çiler görece olarak daha az eitimlidir. Os ileri beden ilerine göre daha yüksek bir statüye sahiptir. Astlarn gözünde ideal patron/yönetici “iyi baba” rolünü oynayandr. Birkaç “kötü baba” denemesinden sonra genelleme yaplarak tümden patron otoritesi reddedilebilmektedir. Çounlukla ast-üst ilikileri duygusaldr. Görünebilir statü simgeleri patronun otoritesini simgeler. Güç mesafesinin düük olduu ülkelerde, ast ve üstler birbirlerini varolusal olarak denk ve eit görmektedir. Roller zaman içerisinde deiebilmektedir. Bugün ast olan gelecekte üst olabilmektedir. Örgüt adil biçimde merkezilikten uzaklatrlm, hiyerari yatay biçimde yaplanmtr. En üst ve alt arasndaki ücret fark azdr. çiler niteliklidir. Üst düzey kas becerilerine sahip bir içi düük seviyedeki os çalanndan daha yüksek bir statüye sahiptir. Statü sembolleri üphelidir (Hofstede, 2005: 49). Hiyerari, kimlik kadar olmasa da refahla ilgilidir. Bir ülke zenginletikçe güç mesafesi dümektedir. Geni güç mesafesi, yoksulluk ve kaynaklara ulalama durumunun devam ettirilmesini kolaylatrmaktadr (Hofstede, Pedersen ve Hofstede, 2002: 36). 4.2.Toplulukçuluk - Bireyselcilik Bilindii gibi toplulukçu kültürde, yakn çevreye maddi ve duygusal bamllk, sk balarla örülmü kiiler aras ilikiler, karlkl yardmlama ve dayanma, gruba sadakat özellikleri sergilenirken, bireyci kültürde bireysel bamszlk ön plandadr (Katçba, 1990: 33-34). Bireyselcilik bireyler için gevek örüntülü toplumsal çerçeveyi tercihlerini ifade etmektedir. Sadece kendilerini ve yakn akrabalaryla ilgili olmalarna refere etmektedir. Toplulukçu bireyler iç grup ve d grup arasnda ayrm yapmaktadr. 380 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Hofstede, Pedersen ve Hofstede’ye göre (2002: 35) günümüzde ve geçmite refah devletlerinin çounluu bireyselci uca göreceli olarak toplulukçuluktan daha yakndr. Buna paralel olarak toplulukçuluu, yoksullua, snrl kaynaklara; bireyselcilii ise, zenginlik ve zengin kaynaklara uyum olarak görülmektedir. Zenginleen ülkeler toplulukçu uçtan bireyselci uca doru geçmektedir. Refah insanlarn kendilerine yetmelerini salamakta ve kendilerine bakmalarn kolaylatrmaktadr. Toplulukçu toplumlarda, bireysel kimlik basklanmakta ve sorun olarak görülmektedir. Çou bireyselci topluluklarda insanlar yalnz ve izole edilmi hissetmekte, anti-sosyal davranlar gelitirmektedir. Toplulukçu kültürlerde, bireyler içinde bulunduklar topluma sadakat göstermekte, toplumda onlar korumaktadr. Biz bilinci yaygndr. Kimlik sosyal siteme temellendirilmitir. Örgütler ve kurumlardaki bireylerin duygusal bamll bulunmaktadr. Örgüte angajman ahlakidir. Örgütlere aitlik vurgulanmaktadr. Üyelik idealdir. Grup kararnn yerini inançlar almakta, iç-grup ve d grup farkl standartta deerler kullanlmaktadr. Bireyselci kültürlerde, birey kendisini, ailesini desteklemektedir. Kimlik kurum ve örgütlerdeki bireylerden bamszlk söz konusudur. Örgüte duyulan angajman matematikseldir. Bireysel inisiyatif ve baar vurgulanmaktadr. Liderlik idealdir. Herkes özel yaam hakkna sahiptir. Spesik arkadalklara ihtiyaç duyulmaktadr. Deerler standart olarak herkese uygulanmaktadr (Hofstede, 2007: 229). 4.3.Erillik - Diillik Bu boyut toplumlar bir ucunda eril dier ucunda diil özelliklere sahip toplumlar olarak iki kutba ayrmaktadr. Toplumlarn sahip olduklar özelliklerin cinsiyet rolleriyle benzeim kurarak açklamaktadr. 381 Endüstri likileri Cinsiyet rollerinde temel problem agresyonun kontrolüdür. Bütün dünyadaki ülkelerde erkek ve kadn rolleri datmnda eitsizlik vardr. Bu eitizlik, bakm ve uzlamadan ziyade baar ve savamann daha fazla vurguland toplumlarla daha çok örtümektedir. Diil toplumlarda kadn ve erkek daha eittir. Yaygn olmasa da bu boyuta alternatif bir balk olarak bakm yönelimi, baar yönelimi isimlendirmesi de kullanlmaktadr (Hofstede, Pederesen ve Hofstede, 2002: 37). Buna göre giriimci-girikenlik (assertiveness); para kazanma, dierlerine, yaam kalitesine aldrmama eril bir kültürün temel özellikleridir. Hemen bütün kültürlerde erkekler bu deerlere pozitif anlam yüklemektedir. Hatta toplum bütününde tersi yönde “diil” kutupta yer alsa bile bu deerler erkekler tarafndan pozitif anlam yüklemitir. lginç bir durumda toplum bütününde eril bir kültür olduunda toplumdaki erkek ve kadnlar arasndaki fark artmaktadr (Hoftsede, 2007: 230). Diil kültürlerde erkekler güvenli-giriken olmaya ihtiyac yoktur ama ayn zamanda besleyici roller de üstlenebilirler. Toplumdaki cinsiyet rolleri çok akcdr, sürekli kolayca deimektedir. Cinsiyetler arasnda eitlik olmaldr. Yaam kalitesi önemlidir. Yaamak için çallmaktadr. nsan ve çevre önemlidir. Karlkl ballk idealdir. Talihsize sempati gösterilmektedir. Küçük ve yava olan beenilmektedir. Cinsiyet fark gözetmemek veya çift cinsiyetli olmak idealdir. Eril kültürlerde, erkekler güvenli-giriken olmaldr. Kadnlar besleyici roller üstelenmelidir. Toplumdaki cinsiyet rolleri açkça farkllamaktadr. Toplumda erkekler hakimdir. Performans paradr. Çalmak için yaanmaktadr. Para ve mal önemlidir. Bamszlk idealdir. Baarl olana hayran olunmaktadr. Hzl ve büyük olan beenilmektedir. Maçoluk takdir edilmektedir (Hofstede, 2007: 230). 382 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 4.4.Belirsizlikten kaçnma Bu boyut kültürlerin belirsizlik ve karmaklk durumlarndan toplumun ne ölçüde rahatsz hissettiine vurgu yapmaktadr. Toplumda belirsizlikten kaçnmak için kariyer duraanl salama, daha formal kurallar ina etme gibi yollarla ne öçlüde bavurulduudur. Sapkn (farkl) kirler, inançlar ve davranlara ne kadar tolerans gösterildiidir. Temel problem bir kültürdeki insanlarn öngörülemeyen durum ve karmaklklarla nasl baa çktdr. Baz kültürlerdeki insanlarda bu durumlar anksiyete yaratmaktadr. Farkllklar tehlike olarak alglanmaktadr. Bu boyuta tek gerçek yönelimi-çok gerçek yönelimi ismi de verilebilir (Hofstede, Pederesen ve Hofstede, 2002: 38). Belirsizlikten kaçnma eilimi zayf olan (belirsizlikten kaçnmayan) toplumlarda hayatn belirsizlii daha kolay kabul edilmektedir. Her yeni gün geldii gibi kabul edilmektedir. Az ve zayf düzeyde stres yaanmaktadr. Zaman özgürlüktür. Sk çalmak erdem deildir. Agresif davranlar istenmemektedir. Çatma ve rekabet fair play düzeyinde kabul edilmektedir. Sapmalar tehdit olarak alglanmamaktadr. Daha yüksek risk alma eilimi vardr. Mümkün olduu kadar az kural üretilmektedir. Kurallara uyulamadnda deitirilmesi gerekmektedir. Makamlar vatandaa hizmet için kurulmaktadr. Yüksek düzeyde belirsizlikten kaçnan toplumlarda ise, hayatn belirsizlii savalmas gereken sürekli bir tehdit olarak görülmektedir. Zaman paradr. Çok çalmaya ilikin bir dürtü vardr. Dierleri ve kendine dönük iddet kabul görmemektedir. Çatma ve rekabet agresyonu getirdiinden kaçnlmaktadr. Güçlü bir uzlama beklentisi vardr. Sapan bireyler ve kirler tehlike olarak alglanmaktadr. Milliyetçilik yaygndr. Yaam güvenlii ile ilgili vardr. Yazl kurallar ve düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadr. Kurallara uyulama- 383 Endüstri likileri mas günahkarlk olarak deerlendirilmektedir. “Sradan” insanlar engelli vatandalardr (Hofstede, 2007: 229). 4.5.Uzun Erimlilik - Ksa Erimlilik Uzun dönemli ksa dönemli olma Hofstede’nin en son ekledii boyuttur. Orijinal çalmann 20 yl sonraki revizyonu srasnda eklenmitir. Bu nedenle hali hazrdaki pek çok yaynda bu boyut dndaki dört boyuta yer verilmektedir. Boyut Konçyusçu ilkelere dayanmaktadr. Biraz daha Doulu tutumlarla balant kurmaya çallmtr. Temel problem imdiki ve uzun dönemli erdem arasnda seçim yapmaktr. Erdem konusu Asya’da önemlidir. Bu nedenle Asyal olmayanlarn kültür kavramn anlayabilmekte zorlanmaktadr. Avrupal ve Amerikallar daha çok gerçeklerle ilgiyken Asyallar erdem ile daha çok erdem ile ilgilidir. Bu nedenle toplumlarda erdem ve gerçekler birbirini tamamlaycdr. Her ikisi de toplumun zaman ve geleneklere kar tutumu ile ilgilidir (Hofstede, Pederesen ve Hofstede, 2002: 39). Uzun erimli yönelime sahip kültürlerde statülere göre iliki talep etmek ve bunu izlemek söz konusu iken dier uçta (ksa yönelimli toplumlarda) kiisel istikrar ve kararllk; geleneklere sayg; günü kurtarma; hediye, iyilik ve selama karlk verme söz konusudur. Bu boyut temelini Bond’un yapt çalmalardan ve Konçyus’un öretilerindeki dört temel ilkeden almaktadr. 1. Bir toplumun kalcl insanlar arasndaki eit olmayan ilikiye dayanmaktadr. 2. Aile bütün sosyal örgütlerin prototipidir. 3. Dierlerine kar erdemli davran kendisine yaplmasn istemedii bir davran dierlerine de yapmamasn içermektedir. 384 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 4. Birisinin yaamdaki göreviyle ilgili erdemi beceri ve eitimini gelitirmeyi, çok çalmay gereinden fazla harcamamay, sabrl ve sebatl olmay içermektedir (Hofstede, 2005: 209). Ksa dönem yönelimli toplumlarda çabalar ksa vadede sonuç getirmelidir. Sosyal bask harcama yönünde gerçeklemektedir. Geleneklere vardr. Geleneklere sayg vardr. Kiisel karallk ile sosyal ve statüsel snrlamalara ilgi vardr. Günü kurtarmaya çallmaktadr. Uzun dönem yönelimli toplumlarda yava sonuçlar elde etmek için sürdürülebilir, sebatl bir çaba söz konusudur. Kaynaklar tutumlu ve idareli kullanlmaktadr. Çevreye sayg gösterilmektedir. Kiisel uyuma önem verilmektedir. Utanma duygusu tanmaktadr. Bir amaç için ast olmaya gönüllük söz konusudur (a.g.e.: 212). SONUÇ YERNE Genel olarak hatlar çizilen her iki yaklam da endüstri ilikileri açsndan önemli çerçeve önemli bir zemin tekil etmektedir. Budd’n yaklam durumun analizinde bize kolaylk salarken, Hosftede’nin modeli sebeplerin belirlenmesinde etkili bir araç olarak kullanlabilir. Bu noktada sunulan araçlarn seçiminde belirleyici faktör aratrma konusu olacaktr. Her ikisi de kültürler aras (kyaslamal, karlatrmal) çalmalarda emik ve etik yaklamla yaplacak aratrmalarda zemin görevi görecektir. Zaman ve yer kstlarndan dolay sunulamamasna ramen Hofstede’nin modeli oldukça fazla sayda aratrmaya konu olmutur. Farkl boyutlar pek çok ortamda snanmtr. Özellikle i ortam ve kültürü ile ilgili pek çok veriye ulamak mümkündür. Hofstede’den yola çklarak, kanunlarn kyaslanmas, kanunlar arasndaki farkllklarn anlalmas mümkündür. 385 Endüstri likileri Devlet, sendika ve sermayeden oluan Endüstri ilikilerini sistemlerinin içinden doduklar toplumsal yapnn anlalmas bakmndan önemli bir kolaylk salayacaktr. Bu araclkla sistemler arasndaki farkllklarn analizi mümkündür. Ayrca bilgi birikimi yaratldkça, zaman boyutunda karlatrma yaplabilecek standart deikenler salanm olacaktr. Budd’n yaklam ise, bir baka standart deikenler seti sunmaktadr. Endüstri ilikilerini kyaslamak istediimizde, bize her bir ülkenin iç dinamiini standart parametrelerle okuma ans vermektedir. Buradan yola ülkeler aras kyaslamak mümkün olacaktr. Kukusuz bu çalma bir dizi çalmann öncülü niteliindedir. Asl olan devam niteliinde, alt alanlarda bu verilerin tüketilmesidir. Kültürler aras endüstri ilikileri çalmalar farkl ülke deneyimlerinin doru anlalmasn salayacaktr. Bu durumda da bilgi veya uygulama transferlerinde yaanan en önemli sknt olan hatal uyarlamalarn önüne geçilecek, doru bilgilerin ise güvenle transferini salayacaktr. KAYNAKÇA Bamber, Greg J. (2005), The Geometry of Comparative Industrial Relations: Efciency, Equity and Voice, Employee Responsibilities and Rights Journal, Vol. 17, No. 2, June, 119-122. Dereli, Toker. (2008). Endüstri likileri Ve Çalma Hukuku Alannda Karlatrmal Aratrmalar Ve Yöntem, Sosyal Siyaset Konferanslar, 56. Kitap, 1–20. Hofstede, G. (2007). Motivation, Leadership and Organization:Do American Theories Apply Abroad? Organizational Dynamics, Summer n: Organization Theory: Selected Classic Readings, Ed. Dorling Kindersley, Penguin Publishing. Hofstede, Gert Jan. Pedersen, Paul B.; Hofstede, Geert H. (2002). Exploring culture: exercises, stories, and synthetic cultures, Intercultural Press. 386 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Inglehart, R.; Baker, W. E. (2000). Modernization, cultural change, and the persistence of traditional values. American Sociological Review, 65(1), 19–51. Katçba, Çidem (1990): nsan-Aile-Kültür, Remzi Kitabevi, stanbul. Salgut, Selami. (1994). Bireyselcilik ve Ortaklaa Davran kileminde Yönetim ve Örgüt Kuramlar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 1.2 Ocak-Haziran, Cilt: 49. Triandis, H. C.; Bontempo, R.; Bond, Michael; Leung, K.; Brenes, A.; Georgas, J.; Hui, C. H.; Marin, G.; Setiadi, B.; Sinha, J.; Verma, J.; Spangenberg, J.; Touzard H.; Montmollin, G. (1986). The measurement of the etic aspects of individualism and collectivism across cultures. Australian Journal of Psychology, 38(3), 257-267. 387 Endüstri likileri ÜLKEMZDE NEO-LBERAL POLTKALAR SONUCU SENDKASIZLATIRMA VE ÇÖZÜM ÖNERLER Anl Mevlüt Güven26 ÖZET 1970’lerin ortalarndan itibaren dünyada esmeye balayan küreselleme rüzgar, 24 Ocak Kararlar ile birlikte ülkemizi de etki alanna alm, 24 Ocak Kararlaryla balayan süreç, 12 Eylül ve Özal iktidarlaryla neo-liberal politikalar, ülkemizin resmi ekonomik politikas haline gelmitir. Neo-liberalizm, toplumlara vaat ettii “uygar insan”a ulamak için çeitli araçlar kullanmaktadr. Bunlarn banda, özelletirmeler, taeronlama ile esnek ve atipik istihdam gelmektedir. Bu araçlarn ülkemizde yaygn bir biçimde uygulanmas sonucu, isizlik ve kayt d istihdam uç noktalara varmtr. Hiç kuku yok ki, bu politikalardan en çok zarar gören kesim, içi snf ve içi snfnn örgütü olan sendikalar olmutur. Nitekim son 30 ylda sendikalarn gitgide üye kaybetmesi bilinen bir gerçektir. Bugün, ‘sendikalar artk ilevini yitirmitir’ propagandalar yaygn olarak yaplsa da, sendikalar, mücadelesine devam etmektedir ve daha da güçlenmek zorundadr. Sendikalar, neo-liberal politikalar karsnda etkin tutumunu, örgütlenme çalmalarna devam ederek sürdürme 26 Çalma Ekonomisti, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’10 388 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi durumundadr. Bunun da yolu, özelletirmelerle ve özelletirme maduru içiler için mücadele etmekten, alt-iveren çalanlar örgütlemekten ve atipik çalanlarn örgütlenmesine destek olmaktan geçmektedir. Anahtar Kelimeler: neo-liberalizm, sendikaszlatrma, isizlik, atipik çalma, alt-iveren içileri, örgütlenme GR Neo-liberal politika araçlar olan özelletirme, kamu hizmet almnn taeron rmalara devredilmesi, esnek istihdam uygulamas, bütünüyle içi snfna ve sendikalara zarar vermektedir. Neo-liberal politikalarn yol açt isizlik sonucu ortaya çkan düük ücretli ve güvencesiz çalma olgusu da tüm bu politika araçlaryla birlikte sendikallama orann düürmektedir. Sendikaszlatrma olarak kendisini gösteren bu durum, rastlant deil, bir politikalar bütününün sonucudur. Nitekim makalede ayrntl bir biçimde deinilecei gibi, neo-liberal düüncenin amac tam da budur. Otuz yldan beri uygulanan neo-liberal politikalar, amacna ulam görünmektedir. Kald ki bugün ülkemizin istihdam yapsna baktmzda, isizlik orannn yüksek olduunu, güvencesiz ve düük ücretlerle çalmann yaygnlatn, dolaysyla sendikalama orannn günden güne dümekte olduu tablosunu görebiliriz. Bu makalede, yukarda söz edilen politika araçlarna ve bu araçlarn sonucu olarak ortaya çkan sendikaszlatrmaya deinilecek, sendikaszlatrma karsnda alnabilecek önlemler, gerek ülkemizdeki gerekse öteki ülkelerdeki örnekler yardmyla açklanacaktr. 389 Endüstri likileri 1- Neo-liberalizm ve Ülkemizdeki Neo-liberal Politikalarn Balangc Neo- liberalizm, piyasann her türlü sorunu çözeceini ve istikrarl ve etkin bir ekilde kaynak datacan; müdahaleci devletin ekonomide rolünün olmadn; özelletirmeyi, esnekletirmeyi, sermayenin serbestlemesini salayan, küresellemeye ayak uyduran ekonomilerin verimli çalacan ve istikrarl büyüyeceini; bu uygarlk projesine uyanlarn uygar dünyann birer vatanda olacan savunur. Neo- liberalizm, kendisine en büyük rakip olarak sosyal devleti ve sendikalar görmektedir. Bu ideolojiye göre, emein karl olan ücret yüksek tutulmamaldr; sendikalar, içilere ve ülke ekonomilerine zarar vermektedir, dolaysyla sendikalarla mücadele edilmelidir; sosyal devlet, ekonomiye kararak, özel sektöre ve ekonomiye zarar vermektedir, dolaysyla bitirilmelidir. Örnein, salk, eitim gibi en temel insan haklar olan hizmetler devlet tarafndan ücretsiz ya da minimum ücretle verilmemelidir; özel sektöre devredilmelidir. Devlet, kesinlikle, ekonomide yer edinmemelidir, yatrm yapmamaldr. Nitekim ngiltere’de 1979’da iktidara gelen, neo-liberal politikalarn uygulaycs olan Margaret Thatcher, çalanlarn yaam seviyelerini düürmü, sosyal hizmetler ile salk ve eitim hizmetlerini tahrip etmitir.27 Neo-liberal politikalara ülkemizin eklemlenmesi sürecinin balangç tarihi, hepimizin bildii gibi 24 Ocak 1980’dir. 24 Ocak kararlaryla balayan küresellemeye eklemlenme sürecini, paketin ardndan gelen 12 Eylül ve ANAP yönetimleri hzlandrm, dolaysyla Türkiye Cumhuriyeti neo27 GÜVEN, Anl Mevlüt (2008), “Türkiye’de Neo-Liberalizm ve Kamu Maliyesi”, yaymlanmam makale. 390 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi liberalizmi kendisine ekonomik rejim olarak kabul etmitir. Yukarda deindiimiz neo-liberal ekonomik politikalar, ülkemizde de tam anlamyla uygulanmakta ve en bata emekçi kesimi aleyhinde sonuç dourmaktadr. 2- Neo-liberal Politika Araçlar ve Bu Araçlarn Ülkemizde Yaygn Bir Biçimde Kullanlmas Sonucu Ortaya Çkan Sendikaszlama Küresellemenin ideolojisi olarak kendisini gösteren neoliberalizm, öngördüü “uygar dünya” amacna ulamak için çeitli politika araçlarn beraberinde getirmektedir. Bu politika araçlar, özelletirme, kamu hizmetlerinin azaltlmas, kamu hizmetlerinin taeron rmalara devredilmesi, esneklik ve ücretlerin düürülmesi eklinde kendisini göstermektedir. Bu politika araçlar sayesinde, devlet, ekonomiden çekilerek piyasa serbestlii tam olarak salanacak, sendikalarn ve devletin igücü piyasasna müdahalesi ortadan kaldrlarak ücretler düürülecek, dolaysyla üretim maliyeti azaltlacak ve ülkelerin küresel rekabet gücü arttrlacaktr. Bu politika araçlarnn ülkemizde uygulanma biçimlerini ve sonuçlarn irdeleyelim. 2.1- Özelletirmeler ve Özelletirmelerin Sonucu Olarak Sendikaszlama Ülkemizde Kamu ktisadi Teebbüsleri’ni özelletirme tartmalar uzun bir geçmie sahiptir. Bu tartmalarn balangcn demokrasinin balangc olan tarihlere götürmemiz mümkündür. 1950 seçimlerine yaklarken Demokrat Parti, iktidar olduunda devlet teekküllerini özel sektöre devredeceini; Cumhuriyet Halk Partisi ise, yeni devlet teekkülleri 391 Endüstri likileri kurmayacan vaat ediyordu. Ne var ki ne 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti ne de onun ardl olan Adalet Partisi, devlet teekküllerini özelletirmeye yanamad.28 Çünkü KT’ler, iktidara gelen partilerce hem gelimekte olan özel teebbüse ucuz kaynak salamak hem de seçmen kitlesine istihdam yaratmak amacyla kullanlmtr. Özelletirme yanllarnn, 1990’larn bandan beri en büyük dayana olan KT’lerin zarar etmesi olgusu, esasnda özelletirme yanls liberal partilerce yaratlmtr. KT’lerin zarar etmediini, iktidara gelen liberal partilerce zarar ettirildiini söylemek yanl olmayacaktr. Nitekim Özal döneminde KT yatlar, enerji hariç, genellikle genel yat hareketlerini arkadan izlemi; daha da önemlisi Hazine’nin KT yatrmlarnn nansmanna katks büyük ölçüde daraltlmtr. Bu, yatrmc özellii sürdürülen (PTT, TEK, THY gibi) KT’leri büyük ölçüde iç ve d borçlanmaya sürüklemi ve kamu iletmelerinin sonraki yllarda faiz yükü nedeniyle ar nansal tkanmalara saplanmasna sebep olmutur. Sanayi kesimindeki KT’lerde ise yatrmlarn durmas, teknolojik anmaya ve verim gerilemelerine yol açmtr.29 Bu nedenlerden dolay zarar etmeye balayan KT’lerin özelletirilmesi hususunda kamuoyu hazrlanmtr. Nitekim özelletirmeler, “KT’ler zarar ediyor” sloganlaryla 1985 ylndan itibaren gerçekletirilmeye balanmtr. Bugüne kadar 188 kamu kurumunda, hiç kamu pay bulunmayacak ekilde özelletirmeler gerçekletirilmitir, ancak ne yazk ki bu kurulular içerisinde gerek tekel özelliine gerek de stratejik öneme sahip kurulular bulunmaktadr. Kar eden kurulularn says ise azmsanmayacak ölçüdedir. 28 BORATAV, Türkiyede Devletçilik, mge Kitabevi, Ankara, 2006. 29 BORATAV, Türkiye ktisat Tarihi: 1908-2005, mge Kitabevi Yaynlar, s. 155 392 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi TÜRK-’in 2007’de yaynlad özelletirmelere ilikin raporda30, 1989-2006 yllar aras yaplan özelletirilen KT’lerde toplam 21.767 içinin iten çkarld ortaya konmutur. stanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müavirler Odas’nn 2010 Mays aynda yaynlad rapor31da, TÜRK’in raporundaki rakam ile uyumlu olarak, 22000 isize iaret etmektedir. Ancak, her iki raporda da önemli veriler olduuna katlmakla birlikte, söz konusu raporlarda yer alan rakamlarn, yalnzca özelletirme öncesi ve sonras iten çkarmalar hesaplad düüncesindeyiz. Çünkü KT’lerde baz içilerin özelletirmenin hemen öncesinde erken emekli edildii bilinen bir gerçektir. Bu kiiler de hesaba katldnda, özelletirmelerden emek kesiminin gördüü zarar gözler önünde olacaktr. Kald ki Sümer Holding özelletirmesinde, TÜRK-’in raporundan32 toplam 3765 kiinin iini kaybettii anlalrken, KGEM Genel Sekreteri Ayla Ylmaz’n bir makalesinde33, isiz kalan içi says yaklak 27000 olarak ifade edilmektedir. Ayn makalede, Çimse- Sendikas’nn kamunun elindeki tüm çimento fabrikalarnn özelletirilmesinden sonra yaklak 20000 üyesini kaybettii, örnek olarak gösterilmitir. Neo-liberal politikann savunucularnca, “kamunun srtndaki kambur” olarak lanse edilen KT’lerin özelletirilmesi sonucu isiz kalan içiler, kamuoyunda “4-C statüsü” olarak bilinen 657 sayl Devlet Memurlar Kanunu kapsamna alnmlardr. Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakan Ömer Dinçer, 30 TÜRK-, “Özelletirme ve Sonuçlar”, 2007, http://www.turkis.org.tr/index.snet?wapp=3E533D2D-5B20-407C-8958-2EE2D34BF631 (eriim tarihi: 20.09.2010) 31 http://archive.ismmmo.org.tr/docs/basin/2010/bulten/09052010_ozellestirme.pdf (eriim tarihi: 20.09.2010) 32 TÜRK-, ayn rapor. 33 YILMAZ, Ayla, “Özelletirme Gerçei”, Metalurji, say:136. 393 Endüstri likileri 2010 yl banda verdii basn mülakatnda, özelletirmeler nedeniyle 1992- 2003 yllar arasnda isiz kalan 14 bin içiye 2004’te Bakanlar Kurulu kararyla devlet tarafndan istihdam salandn, Tekel içileriyle birlikte 4-C kapsamnda çalan says 30 bin 357 kiiye ulatn açklad.34 Kamuoyunda 4-C statüsü olarak anlan 657 sayl Devlet Personeli Yasas’nn 4.maddesinin c bendi, geçici kamu personeli olmay tanmlamaktadr. Yasa, bu statüde çalanlar, aynen öyle tanmlamaktadr: “Bir yldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduuna Devlet Personel Bakanl ve Maliye Bakanlnn görülerine dayanlarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet snrlar içinde sözleme ile çaltrlan ve içi saylmayan kimselerdir.” Bu hüküm, özelletirmeler sonucu isiz kalan içilerin, kdem ve ihbar tazminatlarn almakszn, 1 yldan az süreli olarak devletçe istihdam edilmesi sonucunu dourmaktadr. Bu statüyle çaltrlan içilerin aylk ücretleri 772 lira ile 938 lira arasnda deimekte, bu rakam da bir dönem KT içisi olarak çalan içilerin ciddi ücret kayb anlamna gelmekte, öte yandan, sendikal haklardan yararlanamamalar sonucunu dourmaktadr. Raporlarda da görüldüü gibi, özelletirmeler sonucu KT içileri, iini kaybederek veya erken emekli edilerek madur edilmi ve sendikalar da ciddi üye kayplarna uramlardr. Konumuzu datmamak için, neo-liberal politika araçlarndan olan özelletirmelerin, içilere ve sendikalara verdii zarar dndaki sonuçlarna burada deinmiyoruz ve özelletirmeler konusunu noktalyoruz. 34 http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/13362384.asp 12.09.2010) 394 (eriim tarihi: 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2.2- Kamu Hizmet Almnn Taeron Firmalara Devredilmesi ve Özel Sektörde Alt veren Uygulamalarnn Yaygnlamas Özel sektörde alt-iveren uygulamas uzun yllardr var olan bir durumdur. Ancak, neo-liberal politikalarn ülkemizde hâkim olmasyla birlikte kamu kesiminde de bu uygulamalar balam ve giderek yaygnlamtr. Konuya aratrmamz çerçevesinden baktmzda, devlet tarafndan böyle bir uygulamaya gidilmesinin sosyal devlet düüncesiyle badamadn söyleyebiliriz. Ülkemizde, taeron rma olarak da adlandrlan alt iverenlik kavram ilk kez 1936 tarihli 3008 sayl Kanunu ile hukukumuza girmitir. Bu yasann ardllar olan 1967 tarihli ve 931 sayl, 1971 tarihli ve 1475 sayl Kanunlar da bu konuda düzenlemeler yapmtr. Halen yürürlükte olan 2003 tarihli 4857 sayl Kanunu da 2. maddesiyle “Bir iverenden, iyerinde yürüttüü mal veya hizmet üretimine ilikin yardmc ilerinde veya asl iin bir bölümünde iletmenin ve iin gerei ile teknolojik nedenlerle uzmanlk gerektiren ilerde i alan ve bu i için görevlendirdii içilerini sadece bu iyerinde ald ite çaltran dier iveren ile i ald iveren arasnda kurulan ilikiye asl iveren-alt iveren ilikisi denir. Bu ilikide asl iveren, alt iverenin içilerine kar o iyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, i sözlemesinden veya alt iverenin taraf olduu toplu i sözlemesinden doan yükümlülüklerinden alt iveren ile birlikte sorumludur. Asl iverenin içilerinin alt iveren tarafndan ie alnarak çaltrlmaya devam ettirilmesi suretiyle haklar kstlanamaz veya daha önce o iyerinde çaltrlan kimse ile alt iveren ilikisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asl iveren alt iveren ilikisinin muvazaal ileme dayand kabul edilerek alt iverenin içileri balangçtan itibaren asl iverenin içisi 395 Endüstri likileri saylarak ilem görürler. letmenin ve iin gerei ile teknolojik nedenlerle uzmanlk gerektiren iler dnda asl i bölünerek alt iverenlere verilemez.” hükmünü öngörerek alt- iveren kavramn tanmlam ve yasal zeminini oluturmutur. Ülkemizde, gerek özel sektörde gerekse de kamu kesiminde yardmc hizmetler, alt-iverence yerine getirilmektedir. Ancak, kimi durumlarda, yasa hükmü ortada olmasna karn, yardmc ileri yürütmek üzere ihale alan rmalar, gerçekte yardmc ileri deil de –teknolojik nedenlerle uzmanlk gerekmedii halde- asl iverenin iini yapmaktadr. Örnein, devlet kurulular olan çocuk yuvalarnda veya özürlü rehabilitasyon merkezlerinde temizlik ii için ihale alan taeron rmalar, özel istihdam bürosu gibi çalmakta, uzmanlk alannn dna çkarak ve kurum personelince yerine getirilmesi gereken çocuk ve özürlülerin bakm iini yapmaktadr. Bu durum açkça yasaya aykrdr. Nitekim Yargtay, iki kararnda bu yönde bir sonuca ulamtr. Yargtay, Mersin Büyükehir Belediyesi ile ilgili olarak vermi olduu kararda aynen öyle demitir: “Davallardan Belediye temizlik ve çöp nakil iini ihale ile daval Ceysan A..’ye vermitir. Temizlik ve çöp nakli ii belediyelerin asl ilerindendir. Belediyelerin asli ilerinden olan temizlik hizmeti iini 4857 sayl Kanununun 2/VI-VII maddesi uyarnca taeronlara devretmesi mümkün olmadndan bu tür taeronluk sözlemeleri geçerli saylamayacandan daval belediyenin ie iade ve sonuçlar yönünden sorumlu tutulmas gerekir.”35 Yargtay ksa bir süre sonra Bayburt Belediyesi ile ilgili olarak vermi olduu kararda da biraz farkl bir gerekçe ile ayn sonuca varmtr. Yasas’nda alt iveren, bamsz bir iyeri olarak kabul edilirken, bu durumun toplu i hukuku alannda yarataca sonuçlar hiçbir ekilde dikkate alnmamaktadr. Oysa 35 Yarg. 9.HD., E. 2005/14410, K. 2005/19793, T. 30.5.2005, Belediye-, Temmuz- Ekim 2005, S. 108. (aktaran Sabahattin en) 396 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi alt iverenlik sendikasz ucuz igücü kullanmann en önemli arac haline geldiine göre, sorunun çözümü öncelikle toplu i hukuku alannda aranmaldr. Türk toplu i hukukunda “ikolu esas” benimsenmitir. Bu nedenle 2821 sayl Sendikalar Yasasnda, bir iyerinde yürütülen asl ie yardmc ilerin de asl ikolundan saylaca kabul edilmitir (60.Md.). Bu anlayn bir sonucu olarak, iyerindeki içiler yardmc ite çalsalar bile ancak iyerinin bal olduu ikolunda kurulu sendikaya üye olabilirler (22.Md.). Yasas’nda alt iverenin ayr bir iyeri olarak kabul edilmesi Sendikalar Yasas’ndaki bu amaç ve düzenlemelerle çelimektedir. Çünkü alt-iveren ayr bir iyeri olarak kabul edildiinde, buradaki içiler baka bir sendikada örgütlenebilecek ve bir iyerinde ayn anda farkl ikolundaki sendikalarla farkl dönemlerde farkl toplu sözlemeler batlanabilecektir.36 Yürürlükteki Yasas’na göre, 30’dan daha az içi çaltran iyerleri i güvencesi kapsamnda deildir. Bunun yannda, sanayiden saylan iyerlerinin i sal ve güvenlii kurulu kurma yükümlülüü, 50’den az içi çaltrmalar durumunda ortadan kalkacaktr. Ayrca, 50’den daha az içi çaltrlan tarm ve orman ilerinin yapld iyerleri veya iletmeleri Yasas kapsam dndadr. Yasann bu hükümleri, alt-iverenin bamsz bir iyeri olarak kabul edilmesi kural ile birletirildiinde, alt-iveren uygulamalarnn igörenler açsndan çizdii olumsuz tablo açkça görülecektir. Alt-iveren uygulamalarnn yaygnlamas ve kimi durumlarda muvazaal olarak gerçeklemesi, sendikal örgütlenme bakmndan bir engel oluturmakta, beraberinde sendikaszlamay getirmektedir. güvencesinden yoksun ve düük ücretle istihdam edilen taeron içilerinin sendikalamas, yasal olarak bir engel olmamakla birlikte, oldukça zor bir durumdur. 36 en, agm 397 Endüstri likileri 2.3- Esnek ve Atipik stihdam 4857 sayl Yasas ile mevzuata giren ve ülkemizde yasal bir zemin kazanan esnek istihdam olgusu, yine neoliberal düünce sisteminin, üretim maliyetini düürmek ve bu yolla küresel piyasalarda rekabet payn arttrmak, ekonomik kriz ve darboazlarn önüne geçmek ve bu arada isizlik sorununu çözmek adna ortaya koyduu bir istihdam biçimidir. 1970’lerden itibaren bilimsel ve teknolojik gelimeler, dünya çapnda fordist üretimden post-fordist üretim tarzna doru bir geçii gündeme getirmi, bu durum, çalma kültürünü derinden etkilemitir. Post- fordizmde büyük fabrikalar bölünüp parçalanm, üretim giderek daha küçük iletmelere, atölyelere kaydrlmtr. Bilgisayar ve teknolojisindeki gelimeler sayesinde üretim, dünyann birçok yerinde, ayn anda örgütlenebilir ve ayn anda örgütlenmesi deitirilebilir hale gelmitir.37 Buna göre, fordizmdeki toplu üretimden tam zamannda üretime; rutin üretimden ise esnek üretime geçii art komutur. Bu durum, beraberinde “tam zamanl” ve parça bana i yapan küçük atölyeleri ve bu atölyelerdeki içileri yaygnlatrmtr. Bu yeni üretim tarz atipik çalma biçimlerini meydana getirmitir. Post-fordizm üretim tarzna göre istihdam edilen içiler, çounlukla atipik çalma biçimlerine göre istihdam edilmektedir. Atipik çalma biçimi, igücü piyasasnda kendisini, tele çalma, evde çalma, parça bana ücretle çalma, i paylam, çar üzerine çalma ve kayt d çalma eklinde göstermektedir ve gitgide yaygnlamaktadr. 37 MEMDUHOLU, Hasan Basri, “Post-Fordist Üretim Örgütlenmeleri ve görenler Üzerindeki Etkileri”, Bilim, Eitim ve Düünce Dergisi, Aralk 2007, say:4 398 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1980 sonrasnda küresellemeye eklemlenen ülkemizde de fordizmden post-fordizme geçi süreci gerçeklemi, tpk dünyada olduu gibi, ülkemizde de küçük atölyelerde esnek üretimi ve bu arada kayt dl meydana getirmitir. Kayt d atölyelerin son 30 yldr yaygnlamas sonucu, kaytl çalan iverenlerce, rekabet ortamnn bozulduu gerekçesiyle yasal esneklik talepleri gündeme getirilmitir. Esneklik talepleri, ülkemizdeki isizlie bir çözüm yolu olarak da konunun savunucular tarafndan ileri sürülmütür. Çalma hayatnda esneklik talepleri, içileri korumak amacyla yaplan yasal düzenlemelerin, acmasz rekabet ortamnda iletmelerin optimum içi saysn yakalamasn ve birim maliyetlerini rekabet kabiliyetini koruma amacyla düürmesini engelledii görüünden hareket etmitir.38 Nitekim iveren kesiminin esneklik talepleri, 2003 ylnda kabul edilen Yasas’yla yasal zemine kavumutur. Yasadan önceki durum incelendii zaman ise, esnek çalmann kayt d ve yasal olmayan yollarla gerçeklemi olduu görülmektedir. Dolaysyla yasa, yalnzca yasal olmayan bir durumu yasal hale getirmekle kalmam, bunun yannda esnek istihdamn yaygnlamasna olanak tanmtr. Yasann 7. maddesi, geçici i ilikisini tanmlam ve bu çalma türüne ilikin sözlemelerin snrn, “alt ay geçmemek üzere yazl olarak yaplr, gerektiinde en fazla iki defa yenilenebilir” eklinde çizmitir. Böylece, igücüne gereksinim duyan iveren, yeni içi almak yerine, bir baka iverenin içisini geçici olarak çaltracaktr. 10. Maddesinde süreksiz i, “nitelikleri bakmndan en çok otuz i günü süren iler” eklinde tanmlanmtr. Yasann 11. maddesinde belirli süreli 38 KUTAL, Gülten, “Türkiye’de Çalma Hayatnda Esneklik Uygulamalar” (iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/armaganlar/tokerdereli/06.pdf) (eriim tarihi: 25.09.2010) 399 Endüstri likileri i sözlemesi “belirli süreli ilerde veya belli bir iin tamamlanmas veya belirli bir olgunun ortaya çkmas gibi objektif koullara bal olarak iveren ile içi arasnda yazl ekilde yaplan i sözlemesi” eklinde tanmlanmtr. Yasann 13. maddesinde “çinin normal haftalk çalma süresinin, tam süreli i sözlemesiyle çalan emsal içiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleme ksmî süreli i sözlemesidir” tanmna yer verilerek ksmi süreli çalma tanmlanmtr. 6.4.2004 tarihli Kanununa likin Çalma Süreleri Yönetmelii’nde ise “yerinde tam süreli i sözlemesi ile yaplan emsal çalmann üçte ikisi oranna kadar yaplan çalma ksmi süreli çalmadr” tanmlamasna yer verilerek, ksmi süreli çalmann ölçütü ortaya konmutur. Yasann 14. maddesi ilk fkrasnda “Yazl sözleme ile içinin yapmay üstlendii ile ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulmas halinde i görme ediminin yerine getirileceinin kararlatrld i ilikisi, çar üzerine çalmaya dayal ksmi süreli bir i sözlemesidir” cümlesiyle çar üzerine çalma tanmlanm ve yasal zemine kavumutur. Yukardaki ekillerde yasal boyuta kavuan atipik çalma biçimleri sayesinde iverenler, yeni içi alm yerine, ilerinin youn olduu dönemlerde geçici olarak içi istihdam edebilecektir. Bu durum ise, sendikal örgütlenmenin önünde bir engel oluturmaktadr. Atipik istihdam biçimleri içerisinde, yasal boyutu olmayan, hatta atipik istihdam biçiminin yasad boyutunu oluturan kayt d çalma olgusu, öteki az gelimi- gelimekte olan ülkelerle birlikte ülkemizde de oldukça yaygndr ve gitgide yaygnlamaktadr. Kayt d istihdam da öteki atipik çalma biçimleri gibi neo-liberal düünce sisteminin igücü piyasasndan talep ettii bir istihdam biçimidir. Kayt d istihdam sayesinde, igücü maliyeti olaanca düerek, rmalarn karlarn arttrc etki yapmaktadr. Hiç kuku yok ki ka- 400 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi yt d istihdam isizlik ve yoksulluk olgusu desteklemekte, yaygnlamasna güç vermektedir. DSK-AR’n 2010 Haziran dönemi istihdam raporuna39 göre, ülkemizde kayt dnda çalan says 10519 bin kiidir. Bir baka deyile, ülkemizde 10519 bin kii, güvencesiz ve sigortasz çalmaktadr. Bu rakam azmsanmayacak ölçüdedir, öyle ki ülkemizdeki yasal olarak istihdam edilen kii saysnn yaklak olarak %45’ine denk gelmektedir. Bu durum ise, tahmin edilebilecei gibi, sendikaszlamay beraberinde getirmektedir. 3- Neo-liberal Politika Araçlarnn Sonucu Olarak Sendikaszlama ve Sendikaszlamaya Kar Çözüm Önerileri Yukarda, neo-liberal düünce sistemini ve bu düünce sisteminin temel amac olan “uygar dünya”ya ulamak için kulland araçlar Türkiye özelinde inceledik. Bu politika araçlarnn temelde emei ve sendikalar hedef aldn belirttik. Neo- liberal politikalarla birlikte, üretim yapsnn deimesi ve çalma biçiminin kol gücünden beyin gücüne doru yönelmesi de sendikalar üzerinde olumsuz etkiler brakmaktadr. Bir baka deyile, istihdamn, sanayi sektöründe pay yeterince artmadan hizmetler sektörüne kaymas, teknolojik gelimeler ve yeni yönetim anlaylarnn uygulanmaya balanmas, kol gücü yerine beyin gücü kullanmnn baz sektörlerde hzla artmas, kadn igücü istihdamndaki art, piyasadaki dalgalanmalar nedeniyle kitlesel üretim yerine esnek üretim ve çalma sistemlerinin tercih edilmesi; kitlesel üretime ve mavi yakal içilere dayal sendikal yapy etkilemeye balamtr.40 39 DSK-AR, 2010 Haziran Ay Dönemi stihdam Raporu, 19.09.2010 40 YORGUN, Saym, Küreselleme Sürecinde Türk Sendikaclnda Yeni Yöneliler ve Alternatif Öneriler, Çalma ve Toplum, say: 2005/3 401 Endüstri likileri Tüm dünya ile birlikte ülkemizde de sendikalarn üye saysnda azalma olduu ve güç kaybettii bilinen bir gerçektir. Bunun en büyük nedeni, yukarda açkladmz neo-liberal politikalardr. Bugün, kayt d istihdam da hesaba katldnda, ülkemizdeki sendikalama orannn %10’un altnda olduu tahmin edilmektedir. 1980’lerin ortalarndan itibaren sendikalama oranlar incelendiinde, sendikalama orannn yllar itibariyle düme eilimi içerisinde olduu gözlemlenecektir. Sendikaszlatrmann önüne geçilmesi için, gerek sendikalarn gerekse devletin üzerine düen görevler bulunmaktadr. Ancak mevcut düzende, mevcut siyasal iktidardan bu konuda önlem almasn beklemek gerçekçi bir tavr olmayacaktr. Çünkü 2003 ylnda yasalatrlan mevcut Yasas ile atipik çalma biçimi yasal zemine kavumutur. Bunun yannda, 09.08.2002 tarihli 4773 sayl “ Kanunu, Sendikalar Kanunu ile Basn Mesleinde Çalanlarla Çaltranlar Arasndaki Münasebetlerin Tanzimi Hakknda Kanunda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun”da i güvencesi kapsam, “10 ve daha fazla içi çaltran iyerleri” içinken, bu hüküm, 2003 ylnda yürürlüe giren 4857 sayl Yasas ile “30 ve daha fazla içi çaltran iyerleri” için olmak üzere deitirilmitir. Böylece, i güvencesi kapsam daraltlmtr. Sendikaszlatrmayla mücadele etmede en büyük rol yine sendikalara dümektedir. imdi, dünyadaki örnekleriyle birlikte, bu konuda sendikalarn atabilecekleri admlar inceleyelim. 3.1- Özelletirmelere Kar Sendikalarn Tutumu Yukarda ülkemizde gerçekletirilen özelletirmelere ve sonuçlarna deindik. u an ülkemizde devletin elinde bulunan kamu kurumu says azalm durumdadr. Özelletirilecek üretim yapan fabrika kalmam gibidir ve mevcut siyasal 402 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi iktidar, devletin elindeki hizmet sektörüne el atmtr. çinde bulunduumuz dönemde, akarsu santralleri, eker Fabrikas, TEDA özelletirme kapsamndadr.41 Milli Piyango daresi ise, ivedilikle özelletirilecek kurumlar arasndadr. Özelletirilecek kurumlar konusunda sendikalarn yapmas gereken, medya organlar araclyla, geçmi yllarda yaplan özelletirmelerden yola çkarak, bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek, toplumsal tepkiyi yaratmaktr. Özelletirilen kurumlarn, aslnda halka ait olduu, halka ucuz ve nitelikli ürün salad konusunda kamuoyu sürekli aydnlatlmal, özelletirmeler sonucu oluacak isizliin tüm toplumun üzerine yük bindirecei vurgusu yaplmaldr. Özellikle ‘isizlik’ vurgusu kamuoyunun dikkatini çekecek etki yapacaktr. Bunlarn yannda sendikalarn öncülük edecei kitlesel eylemler, özelletirmeler karsnda toplumsal muhalefeti oluturan bir etkiyi yaratacaktr. Tüm bunlarn yannda, özelletirmeler sonucu isiz kalan ve 4-C statüsünde istihdam edilen içilerin, 4-A (memurluk) ve 4-B (sözlemeli personel) statüsünde çaltrlmalar veya iverenlerin bu kiileri istihdam etmesinin tevik edilmesi konusunda siyasal iktidarlara yönelik bask mekanizmas kurmaldrlar. 3.2- Alt-verenlik Sisteminde Sendikalarn Örgütlenmesi Yukarda neo-liberal politika araçlarn incelerken belirttiimiz gibi, alt-iverenlik sisteminde sendikalamann önünde yasal bir engel bulunmamaktadr. Ancak alt-iverenlik sistemi, iyerindeki içi saysn parçalamakta, bu durum da güvencesiz çalmay ve sendikaszlamay beraberinde getirmektedir. 41 http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar/devam_edenler.htm 403 Endüstri likileri Sendikalar, bu sistem yüzünden uradklar üye kayplarn, bu sistemde örgütlenerek karlayabilir ve ilgili ikollarnda çalan içilerin çalma kalitelerini yükseltebilir. Bu, zor olmakla birlikte olanaksz deildir. Nitekim bugün, Türkiye Yol- Sendikas, Karayollar Genel Müdürlüü’nden hizmet alm sözlemesi yapan alt-iveren içilerinden yaklak 6000 tanesini sendikal yapmtr. Bu kazanm elbette ki kolay olmamtr. Öncelikle sendika yöneticileri ve uzmanlar, altiveren içilerinin bulunduu illerde, içilerle toplantlar yaparak örgütlenme faaliyetini balatmtr. Oldukça maliyetli ve zaman alc bu operasyon, buradaki alt-iverenlik sisteminin muvazaal ilikiye dayanmas sayesinde ksa bir sürede baarlmtr. Gerçekten de alt-iveren içisi olarak gözüken çalanlar, Karayollar Genel Müdürlüü’ne bal çalmakta, idari emirlerini KGM’den almaktadr. Bu durum, hem içilerin doldurduklar iyeri özgeçmiinden hem de alt-iveren ile KGM arasnda imzalanan hizmet alm sözlemesinden anlalmaktadr. Örgütlenme çalmasnda alt-iveren, sendika tarafndan hiç muhatap alnmam, dorudan doruya içilerle görüülmütür, böylece süreçte42 birkaç içi dnda iten atlan olmamtr. Açlan dava sonucunda Mahkemesi, buradaki alt-iveren ilikisinin muvazaal bir ileme dayand yönünde karar vermesi durumunda, buradaki içiler Karayollar Genel Müdürlüü’nün kadrolu içileri olacaktr. Görüldüü gibi, alt-iveren içilerinin örgütlenmesi, gerek içiler gerekse de son yllarda üye kayplar yaayan sendikalar açsndan yaamsal bir öneme sahiptir. Yol- Sendikas’nn bu cesur ve önemli admnn, Türk sendikaclk hareketinde bir dönüm noktas olarak ifade edilmesi yanl olmayacaktr. Çünkü Yol-’in bu giriimi, öteki ikollarnda alt-iveren içilerinin örgütlenmesi konusunda bir örnek tekil edecektir. 42 TAN, smet, “Taeron çileri Sendikamz Çats Altnda Birleiyorlar”, Yol, say:99 404 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 3.3- Atipik Çalanlarn Örgütlenmesi Atipik çalma biçimi, kitlesel çalmay ortadan kaldrd ve üretimin evde, bilgisayar banda, telefon banda, çar üzerine, parça bana yaplmas ekline büründürdüü için, içi açsndan ‘sürekli iyeri’ ve ‘sürekli iveren’ kavramlarn ortadan kaldrmaktadr. Bu durum ise üretimi gerçekletiren içilerin, gerek aidiyet duygusunu ortadan kaldrmakta gerekse de bir arada çalmasn engellemektedir. Bir arada çalamayan içilerin örgütlenerek sendikalamas, dahas kolektif bir mücadele vermesi zorlamaktadr. Ayrca, süreksiz, çar üzerine ve ksmi süreyle çalan içilerin i güvencesi söz konusu olmayaca için örgütlenmeleri söz konusu olamayacaktr. Yukarda da belirttiimiz gibi, bu tür istihdam biçiminin yaygnlamas, istihdam edilenler kayt altna alnm olsalar dahi, sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Atipik çalma biçimlerinin en yaygn türü olan kayt d istihdama dahil olanlar ise herhangi bir kuruma kaytl bir ekilde çalmadklarndan dolay, sendikal haklarndan yararlanamamaktadr. Kayt d çalanlar, yasal olarak örgütlenemedikleri gibi, iverenler tarafndan da sendikal olmalarna scak baklmayacaktr. Enformel sektör çalanlarnn örgütlenmesinin dünyada çeitli örnekleri bulunmaktadr. Ülkemizde de enformel sektör çalanlar, Birleik çiler Sendikas ad altnda 2001 ylnda örgütlenmi, sendika 2003 ylnda Mahkemesi’nce kapatlmtr. BS’i kuran içiler, Türkiye’nin geni taeronlama olanaklar, sigortasz içi çaltrmann rahatl, tazminat yükümlülüünün genellikle yerine getirilmemesi ve geleneksel sendikalarn bürokratik hantall ve zay gibi faktörler nedeniyle kuruldu. ILO artlarnn ve Kanunu’nun belirledii çerçevenin çok gerisinde kalan bu içilik koullarn içine sindirmeyen bir grup içi, geleneksel sendikalarn küçük ve 405 Endüstri likileri orta ölçekli iletmelerde insanlk d koullarda çaltrlan içilerin sorunlarna eilmediini gözlemleyerek bir aray içerisine girerek yeni bir sendika kurmaya karar verdiler. BS kurulmasndan sonra geçen süre zarfnda çalmalarn arlkla, içerisinde 200-250 bin içinin istihdam edildii kitelli bölgesi ve civarnda younlatrd. Merkezini kitelli’de açan BS kuruluundan beri taban inisiyatine dayanan bir yönetim biçimini kabul etti. Açk yaplan sendika yönetim kurulu toplantlarna tüm üyelerin katlm tevik edildi. BS’in içerisinde sektörel bazda oluturulmu bir birimleme benimsendi. Tekstil birimi, ayakkab birimi, metal birimi, posta birimi çalmalarn özerk biçimde yürüttü. Kuruluunun hemen sonrasnda yürüttüü “Sigortasz Çalmaya Son” balkl kampanya ile tespit ettii sigortasz içi çaltran iyerlerini yetkili kurumlara ihbar eden BS, birçok iyerine yaplan teftiler neticesinde onlarca içinin sigorta hakkn elde etmesini salad.43 BS örnei, Mahkemesi’nce kapatlm olsa dahi, kurulu olduu tarihler itibariyle baarl olmu görünmektedir. Birleik çiler Sendikas, önümüzde olabilecek örgütlenmelere örnek olma nitelii tamaktadr. Enformel çalanlarn sendikal nitelikli örgütlenmesinde yedi modelin geçerli olduu görülmektedir. Bu modeller; (i) enformel veya kurumsal ekonomide olup olmadklarna bakmakszn, ayn ikolunda çalanlar bünyesinde örgütleyen ikolu sendikas, (ii) enformel ekonomide yer alan bir meslei veya ii yapanlar kapsayan bir sendika kurmak, (iii) kurumsal ekonomide örgütlü bir ikolu sendikas içinde, o ikolunda enformel olarak çalanlar içeren özel bir bölüm oluturmak, (iv) ereti ilerde ve enformel ilerde çalanlarn ortak bir sendika kurmas, (v) isizlerin örgütlenmesi, (vi) ayn bölge43 http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleik_çi_Sendikas 406 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi de çalan ve/veya yaayan, ancak farkl ikollarnda etkinlik gösteren enformel çalanlar örgütlemeyi amaçlayan bir sendika kurmak, (vii) enformel ekonomi büyük bir sektör olarak kabul edildii durumlarda, enformel çalan örgütlerinin özel federasyon yaps oluturmas biçiminde sralanabilir.44 Enformel sektör çalanlarnn örgütlenmesi konusunda dünyada da çeitli ve önemli örnekler bulunmaktadr. Bunlarn en baarl örnekleri arasnda Hindistan’da kurulan Serbest Çalan Kadnlar Birlii’dir. Dier yandan, Güney Afrika Sendikalar Kongresi (COSATU) tarafndan desteklenen Güney Afrika Ev hizmetleri ve lgili Çalanlar Sendikas (SADSAWU) ev ilerinde çalanlar örgütlemede baarl olmutur.45 Moldova’da sokakta, pazar yerlerinde ve ev eksenli ilerde çalanlar kapsayan bir sendika kurulmu, sendika ksa sürede 40 bin üyeye ulam ve ulusal sendikal konfederasyona üye olmutur. Zambiya’da ise Enformel Ekonomi Dernei (AZIEA) önemli bir üye saysna ulamtr.46 Avustralya Tekstil, Elbise ve Ayakkab Sendikas (TCFUA) ikolundaki ev eksenli çalanlar bünyesine katabilmitir. Benzer bir biçimde Kanada’da UNITE giyim ikolundaki ev eksenli çalanlar örgütlemitir.47 44 Gerardo Castillo vd., “Union Education for Informal Workers in Latin America”, Unprotected Labour: What Role for Unions in the Informal Economy?, Labour Education 2002/2, No. 127, International Labour Organization, Bureau for Workers Activities, Geneva, 2002, s.14. (aktaran: Kapar, “Enformel Ekonomide Çalanlarn Örgütlenmesi ve Sendikalar, Çalma ve Toplum, s:2007/1) 45 ILO, Organizing for Social Justice-Global Report under the Follow-up to the ILO Declaration on Fundamental Principles and Rights at Work, Report Of The Drector- General, Internatonal Labour Conference 92nd Session 2004 Report I (B), Internatonal Labour Offce, Geneva, s.103. (aktaran: KAPAR, agm) 46 Gallin, Economy, s. 26; Gallin, Global, s.3. (aktaran: Kapar, agm) 47 Gallin, Propositions, s.538-539. (aktaran: Kapar, agm) 407 Endüstri likileri Bu sraladmz baarl örneklerden yola çkarak, ülkemizde de atipik çalanlarn örgütlemenin olanaksz olmadn söylememiz isabetli olacaktr. Ancak sendikalarn, bu örgütlenmelerin gerçeklemesine parasal ve örgütsel destek vermesi bu konuda baarl olmann yolunu açacaktr. Ülkemizde de atipik çalanlarn örgütlenmesinde, önce dernek çats altnda örgütleme yöntemi kanmzca baarl olacak yöntemlerdendir. SONUÇ Küreselleme olgusunun hemen her eyin temel belirleyicisi olmaya balad “Yeni Dünya Düzeni” evresine gelindiinde, öncelikli hedef, gene içi hareketidir. çi hareketini etkisizletirme yönünde 12 Eylül uygulamalaryla balayan basklar, yasal ve siyasal zemini 12 Eylül ortamnda oluturulmu bulunan iktisat politikalaryla bütünlemitir. Neoliberal küresellemenin dayatmalar üzerinde temellenmi bulunan 12 Eylül sonrasnn iktisat politikalarnn iki ana unsurunu oluturan, özelletirme ve isizliin dourduu tahribat, en belirgin yansmalarn örgütlü içi hareketi üzerinde göstermitir.48 Özelletirmelerle balayan süreç, isizlii arttrm ve isizlie çare olarak, yine neo-liberalizmin araçlarndan olan esneklik ve atipik çalma biçimi ortaya konmutur. Ne var ki uygulanan bu politikalar, en çok emek kesimine zarar vermi, 30 ylda sonuç, 10 milyonu akn kaytsz çalan v e yaklak 3 milyon isiz olmutur. Bu arada, sendikalar, ‘gereksiz’, ‘çad’, ve hatta ‘içiyi sömüren’ örgütler olarak lanse edilmitir. Neo-liberal politikalar sonucu ciddi üye kayplarna urayan sendikalar, yeniden toparlanmak için çeitli yöntemleri 48 IIKLI, Alpaslan, Gerçek Örgütlenme: Sendikaclk, mge Kitabevi, 2003. 408 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kullanmak durumundadr. Bu yöntemlerin en önemlisi, örgütlenmemi olanlar örgütlemektir. Bu yöntem, zor olmakla birlikte, sendikalar ve içiler açsndan yaamsal öneme sahiptir. Sendikalar, gerekli maddi ve örgütsel kayna bu amaçta kullanmaktan çekinmemeli, içilere örgütlenmenin yararlar her türlü teknolojik olanak kullanlarak anlatlmaldr. Öte yandan, sendikalarn maddi gücüyle orantl olarak, üyelerine yönelik misarhane, dinlenme tesisi, yardmlama sand gibi sosyal imkânlar sunmas, içileri sendikal olma konusunda tevik edecektir. Ayrca, Petrol- Sendikas’nn geçtiimiz yl içerisinde internet üzerinden yapt gibi, reklam kampanyalar yapmak da etkili olacak, sendikalarn baarl olmasn salayacaktr. KAYNAKÇA BORATAV, Türkiyede Devletçilik, mge Kitabevi, Ankara, 2006. BORATAV, Türkiye ktisat Tarihi: 1908-2005, mge Kitabevi Yaynlar, 2006 DSK-AR, 2010 Haziran Ay Dönemi stihdam Raporu, 19.09.2010 GÜVEN, Anl Mevlüt (2008), “Türkiye’de Neo-Liberalizm ve Kamu Maliyesi”, yaymlanmam makale. IIKLI, Alpaslan, Gerçek Örgütlenme: Sendikaclk, mge Kitabevi, 2003. KAPAR, Recep, “Enformel Ekonomide Çalanlarn Örgütlenmesi ve Sendikalar”, Çalma ve Toplum, say: 2007/1 KUTAL, Gülten, “Türkiye’de Çalma Hayatnda Esneklik Uygulamalar” (iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/armaganlar/tokerdereli/06.pdf) (eriim tarihi: 25.09.2010) MEMDUHOLU, Hasan Basri, “Post-Fordist Üretim Örgütlenmeleri ve görenler Üzerindeki Etkileri”, Bilim, Eitim ve Düünce Dergisi, Aralk 2007, say:4 EN, Sabahattin, “Alt verenlik ve Asl in Bir Bölümünün Alt verene Verilmesi” Çalma ve Toplum, 2006/3 409 Endüstri likileri TAN, smet, “Taeron çileri Sendikamz Çats Altnda Birleiyorlar”, Yol-, say:99 TÜRK-, “Özelletirme ve Sonuçlar”, 2007, http://www.turkis.org. tr/index.snet?wapp=3E533D2D-5B20-407C-8958-2EE2D34BF631 (eriim tarihi: 20.09.2010) YILMAZ, Ayla, “Özelletirme Gerçei”, Metalurji, say:136. YORGUN, Saym, Küreselleme Sürecinde Türk Sendikaclnda Yeni Yöneliler ve Alternatif Öneriler, Çalma ve Toplum, say: 2005/3 (http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar/devam_edenler. htm) (http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleik_çi_Sendikas) (http://archive.ismmmo.org.tr/docs/basin/2010/bulten/09052010_ ozellestirme.pdf (eriim tarihi: 20.09.2010)) (http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/13362384.asp (eriim tarihi: 12.09.2010)) 410 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ÇALIANLARIN ÖRGÜTSEL ADALET ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDALIK DAVRANIINA ETKS: AMPRK BR NCELEME THE EFFECT OF ORGANIZATIONAL JUSTICE PERCEPTIONS OF EMPLOYEES ON THE ORGANIZATIONAL CITIZENSHIP BEHAVIOR: AN AMPIRICAL STUDY Elif Türkan ARSLAN49 Nilüfer NEGZ50 Mustafa ÖZTÜRK51 ÖZET Çalmada örgütsel adalet algsnn örgütsel vatandalk davran üzerindeki etkisi aratrlmtr. Bu amaçla Isparta ili merkez salk kurumlarnda görev yapan doktor, hemire ve salk personeli üzerinde bir aratrma yaplmtr. Söz konusu aratrma sonucunda elde edilen veriler istatistiksel program kullanlarak analiz edilmi ve deerlendirilmitir. Anahtar Kelimeler: Örgütsel adalet, Örgütsel adalet algs, Örgütsel vatandalk davran. 49 Süleyman Demirel Üniversitesi, S.B.E., Aratrma Görevlisi, elifturkanarslan@yahoo.com.tr 50 Süleyman Demirel Üniversitesi, ..B.F., Kamu Yönetimi, Öretim Üyesi, nilufer@iibf.sdu.edu.tr 51 Süleyman Demirel Üniversitesi, ..B.F., ÇEKO, Öretim Üyesi 411 Endüstri likileri ABSTRACT In this study, researched the effect of organizational justice perceptions on the organizational citizenship behavior. For this aim, the stuy includes doctor, nurse and healt staff which works hospitals in center of Isparta. All of the data is analized by the SPSS programme and evaluated. Key Words: organizational justice, Organizational justice perception, Organizational citizenship behavior, Örgütsel Adalet Algs Günlük dilde adalet kavram, bir davran veya hareketin adalete uygunluunu, doruluunu ve kiilerin dürüstlüünü ifade etmek için kullanlmaktadr. Örgütsel adalet kavram ise örgütlerle ilgili olarak yöneticilerin adil olma durumunu tanmlamak için kullanlmaktadr (çerli, 2010: 69). Örgütsel adalet temelde Adams’n eitlik kuramna dayanmaktadr. Kurama göre, kiiler örgütten elde ettikleri getirileri, kendilerinin örgüte verdikleriyle kyaslamakta ve elde ettiklerini dier kiilerle karlatrmaktadrlar. Bu karlatrma neticesinde örgütün adil olup olmadna dair karar vermektedir (Yavuz, 2010:304). Örgütsel adalet literatürde farkl ekillerde tanmlanmaktadr. Örgütsel adalet, kii ve gruplarn, örgütün davranlarnn adilliine ilikin alglar ve bu alglara bal olarak verdikleri tepkiler olarak tanmlanabilir. (Irak, 2004: 27). Yine örgütsel adalet, çalann iyerinde gerçekletirilen uygulamalara yönelik zihninde oluturduu adalet algs olarak ifade edilebilir (Altnta, 2004: 21). Örgütsel adalet, örgütsel kaynaklarn datmnn, datm kararlarnn verilmesinde kullanlan süreçlerin ve bu süreçlerin gerçekletirilmesi srasnda kiileraras davranlarn nasl olmas gerektiiyle ilgili kurallar ve sosyal normlar bütünüdür (Yazcolu ve Topalolu, 2009:4). 412 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Örgütsel adalet, çalanlarn kiisel doyumu ve örgütün etkili biçimde ilevlerini yerine getirebilmesi için bir gerekliliktir ve çalanlarn adalet algs davranlarn etkilemektedir. Adil alglaylar pozitif davranlara yol açar ve çalanlar kendilerini deerli ve saygn üyeler olarak hissederek çalma arkadalar ve yöneticileriyle uyumlu ve güven temellinde ilikiler gelitirirler (Özmen vd., 2007:20). Çalanlarn, örgütün kural, politika, strateji ve amaçlarn desteklemeleri için örgütsel adaletin salanmas zorunludur (can ve Naktiyok, 2004: 187–188). Örgütsel adaletin salanmas sayesinde, çalanlarn daha pozitif alglara sahip olmalar mümkündür. Yani, çalanlar, dürüstçe ilem yapldna inanrlarsa ileriyle ilgili, i kazanmlaryla ilgili ve yöneticileriyle ilgili daha fazla pozitif tutuma sahip olabilecektir (Moorman, 1991: 845). lgili literatür incelendiinde örgütsel adaletin kaç boyutta tanmlanmas gerektii tartmal (Özmen vd., 2007: 22) olmakla birlikte genellikle datm adaleti, ilemsel (prosedürel, süreç) adalet ve etkileim adaleti olmak üzere üç boyutta ele alnd görülmektedir. Datm adaleti, elde edilen ücret ödül, ceza ve ter gibi her türlü kazanmn çalanlar tarafndan adil olarak alglanmasn ifade eder. Datm adaleti, çalanlarn belirli davranlar göstermeleri artyla belirli ödüllere ulamalarn garanti etmektedir (can ve Naktiyok, 2004: 183). Baka bir ifade ile, datm adaleti çalanlarn örgüte kattklarna inandklar deere karlk olmak üzere, almalar gereken maddi kazanç ve ideal ödül miktarna ilikin alglarnn göstergesidir (Yeniçeri vd., 2009:85). Datm adaletinde esas olan, kiilerin datlan kaynaklardan adil biçimde pay aldklarn düünmesidir (Özdeveciolu, 2003: 78). lemsel adalet, kazanmlarn belirlenmesinde kullanlan metot ve süreçlerle ilgili adalet algsdr ve datm kararlarnn nasl verildiiyle ilgilidir (Özdeveciolu, 2003: 78). Bir dier 413 Endüstri likileri ifadeyle, karar almada kullanlan prosedürlerin ve politikalarn nasl algland ile ilgilidir (Greenberg, 1990: 402). Çalanlar, karar alma sürecini adil olarak deerlendirdiklerinde veya bu süreç üzerinde kontrollerinin olduunu hissettiklerinde, arzulanmayan ya da olumsuz bir sonuçla karlasalar bile sonucu daha olumlu deerlendirme eilimindedirler (Özmen vd., 2007:22). Kararlarn alnma eklinin çalanlar tarafndan adil olarak kabul edilmesi, çalanlarn bu kararlar benimsemeleri açsndan büyük önem tamaktadr (çerli, 2010: 80). Örgütsel uygulamalarn kiileraras yönüne odaklanan etkileim adaleti ise yönetim ile çalanlar arasndaki iletiimle ilgilidir (Özmen vd., 2007: 22). Bir dier ifadeyle etkileim adaleti, örgütsel ilemler uygulanrken kiilerin maruz kald tutum ve davranlarn nitelii olup karar alndnda bunun kiilere nasl söylendiiyle ilgili adalet alglamasdr (Özdeveciolu, 2003: 79). Yani etkileim adaleti, yöneticilerin, datm kararlarnn alnmasna ilikin süreçleri, çalanlara kar saygl ve dürüst bir ekilde açklamalar olarak ifade edilebilir (çerli, 2010: 86). Dolaysyla etkileim adaleti de, adaletin kayna ve alcs arasndaki iletiim sürecinde nezaket, sayg ve dürüstlük kapsamnda gelimektedir (Karadal vd., 2009:1370). Bu balamda adalet alglamalarnn sonuçlar üç temel alanda incelenmektedir; datm adaleti alglamasna bal olarak ortaya çkan “sonuçlara yönelik tepki”, ilemsel adalet alglamasna bal olarak ortaya çkan “örgüte yönelik tepki” ve etkileim adaleti alglamas sonucu ortaya çkan “yöneticiye tepki” (Özdeveciolu, 2003: 79). Örgütsel Vatandalk Davran Günümüz i dünyasnda örgütler için rekabet avantaj salamann temel unsuru “birey” olarak görülmektedir. Bu balamda çalanlarn sergiledikleri ve irket performansn artran “örgütsel vatandalk davranlar” gibi ekstra rol dav- 414 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ranlar, iletmeler için oldukça önemli bir unsur haline gelmitir (Yener ve Aykol, 2009:257). Örgütsel vatandalk davran (ÖDV), kiilerin inisiyatinde olan ve formel ödül sistemi tarafndan ödüllendirilmeyen, dier yandan da gerçekletirilmemesi halinde de ceza gerektirmeyen bir davrantr. Ancak ayn zamanda ÖDV, iletmenin verimli çalmasn salayan gönüllülük esasna dayal bireysel bir davran biçimidir (Niehoff ve Moorman, 1993: 529; Organ, 1997:86; Köse vd., 2003:2; Özaslan vd., 2009:101; Yener ve Aykol, 2009: 257). ÖDV gönüllülük esasna dayaldr. Burada önemli olan husus, bireyin gönüllü davrannn iletme personeli ve yöneticileri açsndan olumluluk ifade etmesi, çalan dier kiiler tarafndan kabul edilebilir nitelikte olmas ve bireylere, gruplara veya örgütlere yöneltilmi ilevsel özellikler tamasdr (Özdeveciolu, 2003:118; Yücel ve Samanc,2009:114 ). Vatandalk davran, görev performansn sosyal ve psikolojik balamda destekleyerek örgütsel etkinliin artmasna katkda bulunmaktadr (Organ, 1997: 92; Lavelle vd., 2007: 848). ÖVD ile ilgili ilk yaplan aratrmalar bu davrann temelinde i tatmini olduunu ortaya koymutur (Özdeveciolu, 2003: 118). ÖDV ile ilgili belirgin özellikler aadaki gibi sralanabilir: • ÖDV, formel ödül sistemine dorudan bal deildir, • ÖDV, örgütün ilevsel yapsnn etkili biçimde yürütülmesini salayan faaliyetler içerisinde yer alan ve ileyile ilgili olan davranlardr, • ÖDV, i ve görev tanmlarnda belirtilmeyen ve gerçekletirilmedii takdirde herhangi bir ceza gerektirmeyen davranlardr, • ÖDV, sonuçlar itibariyle bireye ve örgüte olumlu katklar salayan davranlardr (Karaarslan vd., 2009:138-139), ayrca u madde de eklenebilir; • ÖDV, çalanlarn gönüllü olarak kendilerinden beklenilenden daha fazlasn ortaya koyduklar davranlardr. 415 Endüstri likileri Konuyla ilgili literatür incelendiinde ÖVD’nin farkl boyutlarda incelendii görülmektedir. Literatürde genellikle Organ’n (1988) be boyutlu inceleme biçiminin kabul gördüü görülmektedir (Tac ve Koç, 2007:374). Bu boyutlar; özgecilik, sivil erdem, vicdanllk, centilmenlik ve nezakettir. Ancak kimi çalmalarda ayn boyutlarn farkl terimlerle ifade edildiine de rastlanmaktadr. Özgecilik, çalanlarn sorunlar karsnda dorudan ve gönüllü olarak dier çalma arkadalarna yardm etmesini içeren davranlardr (Bolat ve Bolat, 2008: 79). Sivil erdem, bir bütün olarak örgüte ball ve ilgiyi, örgüt yaamna aktif ve gönüllü olarak katlm, tehdit ve frsatlar için çevreyi gözlemlemeyi içeren davranlardr (Bolat vd., 2009:218; Podsakoff vd., 2000: 525). Vicdanllk, organizasyon üyelerinin kendilerinden beklenen rol davrannn ötesinde bir davran sergilemeye gönüllü olmasn ifade etmektedir (Özdeveciolu, :2003:120). Centilmenlik, çalanlarn çalma ortamnda gerginlik ve çatma sebebi olabilecek olumsuz davranlardan kaçnmalar ve önemsiz sorunlar için ikâyetçi olmamay öngören davranlardr (Gürbüz,2006: 56). Nezaket, olas problemleri önceden görme ve önlemeye yönelik davranlar içermektedir (Kele ve Pelit, 2009: 28). Çalanlarn adalet alglamalar ÖVD gelitirmesinde önemli bir rol oynamaktadr (Moorman ve Niehoff, 1998: 351). Salk Personeli Üzerine Bir Aratrma: Isparta Örnei Amaç ve Yöntem Çalmann amac Isparta salk sektörü çalanlarnn örgütsel adalet alglarnn örgütsel vatandalk davranlar 416 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi üzerinde etkisi olup olmadn incelemektir. Çalmada, örgütsel adalet algsn belirlemek üzere Niehoff ve Moorman (1993) tarafndan gelitirilen ölçekten, örgütsel vatandalk davrann ölçmek için ise Niehoff ve Moorman (1993) ve Bolat ve Bolat (2008) tarafndan gelitirilen ölçeklerden yararlanlmtr. Çalmada kullanlan ölçek üç bölümden olumaktadr. Ölçein ilk bölümü katlmclarn demograk özelliklerini tespit etmeye yönelik toplam 7 sorudan olumaktadr. Ölçein ikinci bölümü katlmclarn örgütsel adalet algsn belirlemeye yöneliktir. Bu amaçla Niehoff ve Moorman (1993) tarafndan gelitirilen 20 maddelik ölçek Türkçe’ye çevrilerek, 5’li Likert ölçeine uygun biçimde düzenlenmitir. Katlmclarn ölçekte yer alan ifadelere katlma dereceleri “kesinlikle katlyorum”, “katlyorum”, “krim yok”, katlmyorum” ve “kesinlikle katlmyorum” ifadeleriyle ölçülmütür. Ölçein üçüncü bölümü ise, katlmclarn örgütsel vatandalk davranlarn belirlemeye yöneliktir. Niehoff ve Moorman (1993) ve Bolat ve Bolat (2008) tarafndan gelitirilen ölçeklerden yararlanlarak oluturulan 20 maddelik ölçekte, “hiçbir zaman”, “nadiren”, “ara sra”, “sk sk” ve “her zaman” ifadeleri kullanlarak anket formu düzenlenmitir. Çalmada hedef evren üzerinden örneklem says hesaplanm ve katlmclara söz konusu anketler anketörler yardmyla ulatrlmtr. Elde edilen veriler ise SPSS paket programna ilenerek gerekli analizler yaplmtr. Örneklem Aratrma amac dorultusunda Isparta’da özel hastanelerde ve kamu hastanelerinde görev yapan doktor, hemire ve salk personeli (idari personel) çalmann evrenini oluturmaktadr. Isparta l Salk Müdürlüü’nden alnan 2009 yl verilerine göre Isparta salk sektöründe toplam 4806 417 Endüstri likileri kii görev yapmaktadr. Ancak aratrma Isparta il merkezinde gerçekletirilmitir, aratrma evrenini oluturan salk personelinin dalm Tablo-1’de verilmitir. lgili veriler Isparta il merkezinde bulunan hastanelerin web sayfalarndan ve hastanelerin personel daireleriyle görüülerek elde edilmitir. Tablo–1: Aratrma Evreni Sektör Doktor Hemire dari Personel Toplam Kamu 308 347 263 918 Özel 74 46 21 141 Toplam 382 493 284 1059 Aratrmada evren büyüklüünün 1059 olduu saptanmtr. Isparta il merkezi için bu evrenden örneklem büyüklüü hesaplanarak toplamda 168 Katlmcya ulalmtr. Örneklem hesaplamasnda, evren büyüklüü 1000 olan bir çalma için 0,10 örneklem hata paynda 88 örneklem büyüklüü önerilmektedir (Yazcolu ve Erdoan, 2004: 50). Dolaysyla ulalan katlmc says evreni yanstmaktadr. Bulgular 168 katlmcya ilikin elde edilen bulgular bu ksmda verilmitir. Katlmclarn Demograk Özelliklerine likin Bulgular Katlmclarn demograk özelliklerine ilikin bulgular Tablo-2’de görülmektedir. 418 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo-2: Katlmclarn Demograk Özellikleri Demograk Özellikler Cinsiyet Yanz Medeni Durum Mesleiniz Meslekte geçirilen yl Bu kurumda görev yl Görev yaplan kurum Erkek Kadn 18-24 25-35 36-45 46 ve üstü Evli Bekar Doktor Hemire Memur Bir yldan az 1-5 yl 6-10 yl 11-15 yl 15 yldan çok Bir yldan az 1-5 yl 6-10 yl 11-15 yl 15 yldan çok Kamu Özel Frekans (F) 77 91 12 96 44 16 129 39 102 41 25 8 54 38 34 34 21 94 28 20 5 141 27 Yüzde (%) 45,6 53,8 7,1 56,8 26,0 9,5 76,3 23,1 60,4 24,3 14,8 4,7 32,0 22,5 20,1 20,1 12,4 55,6 16,6 11,8 3,0 83,4 16,0 Tablodan da izlenecei üzere katlmclarn %45,6’s (77) erkek ve %53,8’i (91) ise kadndr. Katlmclarn yalar itibariyle dalm ise u ekildedir; %7,1’i (12) 18–24 ya aralnda, %56,8’i (96) 25-35 ya aralnda, %26’s (44) 36-45 ya aralnda ve %9,5’i (16) 46 ya ve üzeridir. Katlmclarn %76,3’ü (129) evli ve %23,1’ (39) ise bekârdr. Aratrmaya katlanlarn %4,7’si (8) meslekte bir yldan az, %32’si (54) 1-5 yl aras, %22,5’i (38) 6-10 yl aras, %20,1’i (34) 11-15 yl aras ve %20,1’i (34) 15 yldan daha uzun süredir görev yapmaktadr. Katlmclarn %12,4’ü (21) bir yldan az süredir, %55,6’s (94) 1-5 yl aras, %16,6’s (28) 6-10 yl aras, %11,8’i (20) 11-15 yldr ve %3’ü (5) 15 yldan uzun zamandr ayn kurumda görev yapmaktadr. 419 Endüstri likileri Örgütsel Adalet Algsna Yönelik Bulgular Örgütsel adalet algsn saptamak üzere kullanlan ölçee yaplan güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach’s Alpha deeri 0,95 olarak bulunmutur. Bu oran ölçein yüksek derecede güvenilir olduunu göstermektedir. Tablo-3: Örgütsel Adalet Algsna Yönelik Ortalama ve Standart Sapmalar fadeler N Ort. ss Çalma programm adildir 168 2,66 1,31 Ücret düzeyim adildir 168 2,32 1,37 yüküm oldukça adildir 168 2,54 1,35 Aldm ödüller yeterince adildir 168 2,25 1,29 sorumluluum yeterince adildir 168 2,84 1,49 Yönetim tarafndan alnan kararlar tarafszdr 168 2,35 1,21 Yönetim karar almadan önce çalanlarn düüncelerine bavurur 168 2,15 1,93 Yönetim kararlarn, bilgileri eksiz ve tam olarak topladktan sonra verir 168 2,35 1,18 Yönetim çalanlar talep ettiinde gerekli bilgileri paylar 168 2,69 1,23 Tüm i kararlar bütün çalanlar kapsayacak ekilde uygulanr 168 2,30 1,11 Yönetimin verdii kararlara çalanlarn onay verme veya itiraz etme serbestlii vardr 168 2,20 1,14 Yönetim iimle ilgili karar alrken bana kibar davranr 168 2,85 1,40 Yönetim iimle ilgili karar alrken bana saygl davranr 168 2,89 1,24 Yönetim iimle ilgili karar alrken kiisel ihtiyaçlarma duyarl davranr 168 2,51 1,24 Yönetim iimle ilgili karar alrken bana dürüst davranr 168 2,54 1,25 Yönetim iimle ilgili karar alrken, bir çalan olarak haklarma dikkat eder 168 2,43 1,16 Yönetim iimi ilgilendiren karar alrken, kararlarn etkisini benimle tartr 168 2,50 1,22 Yönetim iimle ilgili alnan kararlarda gerekçeleri bildirir 168 2,66 1,24 Yöneticim iimle ilgili karar verirken bana mantkl açklamada bulunur 168 2,53 1,25 Yöneticim iimle ilgili herhangi bir karar verildiinde oldukça net açklama yapar 168 2,57 1,27 Tüm ölçek 420 2,50 0,90 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo incelendiinde, aratrmaya katlanlarn, “Çalma programm adildir” ifadesine (2,66) katlmyorum, “Ücret düzeyim adildir” ifadesine (2,32) katlmyorum, “ yüküm oldukça adildir” ifadesine (2,54) katlmyorum, “Aldm ödüller yeterince adildir” ifadesine (2,25) katlmyorum, “ sorumluluum yeterince adildir” ifadesine (2,84) katlmyorum, “Yönetim tarafndan alnan kararlar tarafszdr” ifadesine (2,35) katlmyorum, “Yönetim karar almadan önce çalanlarn düüncelerine bavurur” ifadesine (2,15) katlmyorum, “Yönetim kararlarn, bilgileri eksiz ve tam olarak topladktan sonra verir” ifadesine (2,35) katlmyorum, “Yönetim çalanlar talep ettiinde gerekli bilgileri paylar” ifadesine (2,69) katlmyorum, “Tüm i kararlar bütün çalanlar kapsayacak ekilde uygulanr” ifadesine (2,30) katlmyorum, “Yönetimin verdii kararlara çalanlarn onay verme veya itiraz etme serbestlii vardr” ifadesine (2,20) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken bana kibar davranr” ifadesine (2,85) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken bana saygl davranr” ifadesine (2,89) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken kiisel ihtiyaçlarma duyarl davranr” ifadesine (2,51) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken bana dürüst davranr” ifadesine (2,54) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken, bir çalan olarak haklarma dikkat eder” ifadesine (2,43) katlmyorum, “Yönetim iimi ilgilendiren karar alrken, kararlarn etkisini benimle tartr” ifadesine (2,50) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili alnan kararlarda gerekçeleri bildirir” ifadesine (2,66) katlmyorum, “Yöneticim iimle ilgili karar verirken bana mantkl açklamada bulunur” ifadesine (2,53) katlmyorum ve “Yöneticim iimle ilgili herhangi bir karar verildiinde oldukça net açklama yapar” ifadesine (2,57) katlmyorum eklinde cevap verdii görülmektedir. Ayrca ölçein tümüne ait ortalama ise (2,50) katlmyorum olarak saptanmtr. Dolaysyla aratrmaya katlan salk sektörü çalanlarnn örgütsel adalet algsnn düük seviyede olduu söylenebilir. 421 Endüstri likileri Örgütsel adalet algsnn boyutlarn saptamak üzere faktör analizi uygulanm ve Keiser-Meyer-Olkin testi sonucu 0,943 çkmtr. Bu oran verilerin faktör analizi için uygun olduunu göstermektedir. Analiz sonucunda ölçekte yer alan ifadelerin üç faktör altnda topland görülmütür. Ölçekte yer alan 10 ifade “ilemsel adalet”, 5 ifade “etkileim adaleti ve 5 ifade ise “datm adaleti” olarak isimlendirilmitir. Açklanan toplam varyans %67,08’dir. Tablo-4: Örgütsel Adalet Algs Faktör Analizi Sonuçlar 422 fadeler lemsel Adalet Etkileim Adaleti Datmsal Adalet Faktörler Yönetim tarafndan alnan kararlar tarafszdr Yönetim karar almadan önce çalanlarn düüncelerine bavurur Yönetim kararlarn, bilgileri eksiz ve tam olarak topladktan sonra verir Yönetim çalanlar talep ettiinde gerekli bilgileri paylar Yönetimin verdii kararlara çalanlarn onay verme veya itiraz etme serbestlii vardr Yönetim iimle ilgili karar alrken bana kibar davranr Yönetim iimle ilgili karar alrken bana saygl davranr Yönetim iimle ilgili karar alrken kiisel ihtiyaçlarma duyarl davranr Yönetim iimle ilgili karar alrken bana dürüst davranr Yönetim iimle ilgili karar alrken, bir çalan olarak haklarma dikkat eder Tüm i kararlar bütün çalanlar kapsayacak ekilde uygulanr Yönetim iimi ilgilendiren karar alrken, kararlarn etkisini benimle tartr Yönetim iimle ilgili alnan kararlarda gerekçeleri bildirir Yöneticim iimle ilgili karar verirken bana mantkl açklamada bulunur Yöneticim iimle ilgili herhangi bir karar verildiinde oldukça net açklama yapar Çalma programm adildir Ücret düzeyim adildir yüküm oldukça adildir Aldm ödüller yeterince adildir sorumluluum yeterince adildir 0,83 0,82 0,75 0,74 0,64 0,59 0,59 0,56 0,54 0,51 0,42 0,40 0,30 0,44 0,19 0,74 0,19 0,17 0,31 0,18 0,09 0,29 0,36 0,40 0,36 0,39 0,56 0,45 0,46 0,40 0,52 0,69 0,83 0,71 0,83 0,00 0,37 0,24 0,29 0,09 0,10 0,09 0,26 0,19 0,35 0,38 0,23 0,22 0,33 0,29 0,27 0,19 0,59 0,22 0,27 0,78 0,68 0,83 0,58 0,67 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Örgütsel Vatandalk Davranna likin Bulgular Örgütsel vatandalk davrann belirlemek üzere kullanlan ölçee yaplan güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach’s Alpha deeri 0,84 olarak bulunmutur ve bu oran ölçein oldukça güvenilir olduunu göstermektedir. Tablo-5: Örgütsel Vatandalk Davranna Yönelik Ortalama ve Standart Sapmalar fadeler N Ort. ss yükü ar olanlara yardm ederim 157 3,94 4,19 te yetersiz olanlara yardm ederim 157 3,72 1,05 htiyaç duyduklarnda çalma arkadalarmn ilerinde onlara yardm ederim 157 3,95 0,94 le ilgili problemi olan çalanlara yardm için gönüllü olarak zaman ayrrm 157 3,54 1,00 Zorunlu olmad halde, yeni çalanlarn oryantasyonuna(uyumuna) yardm ederim 157 3,77 1,05 Çalma arkadalarma, ileri ile ilgili sorunlarn çözmeleri konusunda yardmc olurum 157 3,95 0,87 Bana verilen ileri zamannda tamamlamaya özen gösteririm 157 4,59 0,69 e zamannda gelirim 157 4,45 0,81 Hiç kimse kontrol etmese de kurallara uyarm 157 4,42 0,71 Çalma arkadalarma zarar veren davranlardan kaçnrm 157 4,53 0,76 Dier çalanlarla ilgili problemleri önlemek için çaba gösteririm 157 4,29 0,78 Çalma arkadalarmn haklarna zarar vermekten kaçnrm 157 4,49 0,73 Çalma arkadalarm etkileyebilecek bir durum söz konusu olduunda önceden onlarn 157 4,26 0,89 görüünü alrm Ufak tefek konular sorun haline getirmem 157 4,35 4,21 Sradan olaylar ikayet konusu yapmaktan kaçnrm 157 4,26 0,95 Genellikle olaylarn olumlu yanlarna odaklanrm 157 4,19 0,82 yerimle ilgili gelimeleri takip ederim 157 4,26 0,83 yeri ile ilgili yaplan toplantlara katlrm 157 4,06 0,91 yerimin gelimesi için öneriler gelitiririm 157 3,72 1,08 yerindeki gelimelere ayak uydururum 157 4,41 0,67 Tüm ölçek 4,16 0,56 423 Endüstri likileri Tablodan da izlenebilecei üzere aratrmaya katlanlar “ yükü ar olanlara yardm ederim” ifadesine (3,94) ara sra, “te yetersiz olanlara yardm ederim” ifadesine (3,72) ara sra, “htiyaç duyduklarnda çalma arkadalarmn ilerinde onlara yardm ederim” ifadesine (3,95) ara sra, “le ilgili problemi olan çalanlara yardm için gönüllü olarak zaman ayrrm” ifadesine (3,54) ara sra, “Zorunlu olmad halde, yeni çalanlarn oryantasyonuna(uyumuna) yardm ederim” ifadesine (3,77) ara sra, “Çalma arkadalarma, ileri ile ilgili sorunlarn çözmeleri konusunda yardmc olurum” ifadesine (3,95) ara sra, “Bana verilen ileri zamannda tamamlamaya özen gösteririm” ifadesine (4,59) sk sk, “e zamannda gelirim” ifadesine (4,45) sk sk, “Hiç kimse kontrol etmese de kurallara uyarm” ifadesine (4,42) sk sk, “Çalma arkadalarma zarar veren davranlardan kaçnrm” ifadesine (4,53) sk sk, “Dier çalanlarla ilgili problemleri önlemek için çaba gösteririm” ifadesine (4,29) sk sk, “Çalma arkadalarmn haklarna zarar vermekten kaçnrm” ifadesine (4,49) sk sk, “Çalma arkadalarm etkileyebilecek bir durum söz konusu olduunda önceden onlarn görüünü alrm” ifadesine (4,26) sk sk, “Ufak tefek konular sorun haline getirmem” ifadesine (4,35) sk sk, “Sradan olaylar ikayet konusu yapmaktan kaçnrm” ifadesine (4,26) sk sk, “Genellikle olaylarn olumlu yanlarna odaklanrm” ifadesine (4,19) sk sk, “yerimle ilgili gelimeleri takip ederim” ifadesine (4,26) sk sk, “yeri ile ilgili yaplan toplantlara katlrm” ifadesine (4,06) sk sk, “yerimin gelimesi için öneriler gelitiririm” ifadesine (3,72) ara sra ve “yerindeki gelimelere ayak uydururum” ifadesine (4,41) sk sk eklinde cevap vermilerdir. Ayrca ölçein tümüne ait ortalama (4,16) sk sk olarak tespit edilmitir. Dolaysyla Isparta salk sektöründe çalanlarn örgütsel vatandalk davran sergiledikleri söylenebilir. Yaplan faktör analizi neticesinde Keiser-Meyer-Olkin testi sonucu 0,787 çkmtr ve bu oran verilerin faktör analizi için uygun olduunu göstermektedir. Faktör analizi sonucunda 424 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ölçekte yer alan 6 ifade “özgecilik”, 4 ifade “sivil erdem”, 4 ifade “nezaket”, 3 ifade “vicdanllk” ve 3 ifade ise “centilmenlik” boyutu olarak isimlendirilmitir. Tablo-6: Örgütsel Vatandalk Davran Faktör Analizi Sonuçlar fadeler Özgecilik Sivil Erdem Nezaket Vicdanllk Centilmenlik Faktörler yükü ar olanlara yardm ederim te yetersiz olanlara yardm ederim htiyaç duyduklarnda çalma arkadalarmn ilerinde onlara yardm ederim le ilgili problemi olan çalanlara yardm için gönüllü olarak zaman ayrrm Zorunlu olmad halde, yeni çalanlarn oryantasyonuna (uyumuna) yardm ederim Çalma arkadalarma, ileri ile ilgili sorunlarn çözmeleri konusunda yardmc olurum yerimle ilgili gelimeleri takip ederim yeri ile ilgili yaplan toplantlara katlrm yerimin gelimesi için öneriler gelitiririm yerindeki gelimelere ayak uydururum Çalma arkadalarma zarar veren davranlardan kaçnrm Dier çalanlarla ilgili problemleri önlemek için çaba gösteririm Çalma arkadalarmn haklarna zarar vermekten kaçnrm Çalma arkadalarm etkileyebilecek bir durum söz konusu olduunda önceden onlarn görüünü alrm e zamannda gelirim Bana verilen ileri zamannda tamamlamaya özen gösteririm Hiç kimse kontrol etmese de kurallara uyarm Ufak tefek konular sorun haline getirmem Sradan olaylar ikayet konusu yapmaktan kaçnrm Genellikle olaylarn olumlu yanlarna odaklanrm 0,37 0,72 -0,26 -0,01 0,01 0,05 0,11 0,07 0,31 0,05 0,71 0,04 0,21 0,03 0,08 0,77 0,21 0,11 0,04 0,05 0,81 0,19 0,06 -0,06 -0,04 0,67 0,15 0,23 0,10 0,10 0,02 0,21 0,22 0,02 0,22 0,14 0,70 0,80 0,71 0,56 0,14 0,19 -0,03 0,12 0,09 0,13 0,18 0,64 0,74 0,78 0,09 0,34 0,23 -0,05 -0,08 0,01 0,42 0,22 0,26 -0,03 0,02 0,16 0,19 0,16 0,20 0,12 0,64 0,00 0,16 -0,07 0,13 0,08 0,15 0,09 0,16 0,07 0,13 0,10 -0,16 -0,03 0,19 0,07 0,14 0,15 0,28 0,34 -0,01 0,84 0,81 0,65 0,07 0,00 0,20 0,08 0,16 0,10 0,56 0,74 0,63 -0,05 425 Endüstri likileri Örgütsel Adalet Algs-Örgütsel Vatandalk Davran likisine Yönelik Bulgular Örgütsel adalet algs ile örgütsel vatandalk davran arasnda bir iliki olup olmad Pearson Korelasyonu kullanlarak analiz edilmi ve neticede örgütsel adalet algs ile örgütsel vatandalk davran arasnda anlaml bir iliki olmad tespit edilmitir. Tablo-7’de örgütsel adalet algs ve ÖVD arasndaki ilikiye yönelik sonuçlar verilmitir. %5 ve %1 < H0=Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki yoktur. %5 ve %1 >Ha= Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki vardr. Tablo-7: Örgütsel Adalet Algs-ÖVD Korelasyon Sonuçlar Örgütsel Adalet Algs Örgütsel Vatandalk Davran -,083 ,299 157 Örgütsel Adalet Algs Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 168 Örgütsel Vatandalk Davran Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N -,083 0,299 157 1 157 Sonuç olarak Ha hipotezi reddedilerek deikenler arasnda iliki olmad kabul edilmitir. Örgütsel adalet algsn oluturan boyutlar ile örgütsel vatandalk davrann oluturan boyutlar arasnda ilikinin Pearson Korelasyon sonuçlar ise Tablo-8’de verilmitir. 426 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi %5 ve %1 < H0=Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki yoktur. %5 ve %1 >Ha= Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki vardr. Tablo-8: Örgütsel Adalet Boyutlar- ÖVD Boyutlar Korelasyon Sonuçlar lemsel Etkileim Datm Özgecilik Adalet Adaleti Adaleti lemsel Adalet Pearson Correlation 1 Sig. (2-tailed) N Etkileim Pearson Adaleti Correlation Sig. (2-tailed) Datm Adaleti Sivil Erdem Nezaket Vicdanllk Centilmenlik ,000 ,000 -,046 -,079 ,043 -,028 ,049 1,000 1,000 ,552 ,307 ,580 ,723 ,526 168 168 168 168 168 168 168 168 ,000 1 ,000 -,017 ,101 -,142 -,071 -,100 1,000 ,825 ,192 ,065 ,359 ,197 N 168 168 168 168 168 168 168 168 Pearson Correlation ,000 ,000 1 ,140 -,085 ,035 Sig. (2-tailed) 1,000 1,000 168 168 N 1,000 168 ,204(**) -,213(**) ,071 ,008 ,006 ,274 ,655 168 168 168 168 168 ** korelasyon vardr 0.01 anlam seviyesinde (2-kuyruklu). Yaplan analiz neticesinde datm adaleti ile sivil erdem arasnda %1 anlam seviyesinde anlaml ve pozitif yönlü (r=0,204) ve datm adaleti ile nezaket arasnda anlaml ve negatif yönlü (r=-0,213) bir iliki olduu saptanmtr. SONUÇ Çalma, örgütsel adalet algs ile örgütsel vatandalk davran arasnda iliki olup olmadn, salk sektörü çalanlar üzerinde Isparta örneinde aratrmtr. Elde edilen 427 Endüstri likileri bulgularda ilginç olan, örgütsel adalet algsnn genel ortalamas negatif yönlü (ölçekte “katlmyorum” ifadesi) iken; yüksek örgütsel vatandalk davrannn ortaya koyulmu olmasdr (ölçekte “sk sk” ifadesi). Genellikle beklenen, bizim de çalmay yaparken beklentimiz örgütsel adalet algs yüksek bireylerin yüksek örgütsel vatandalk davran ortaya koymalardr. Yani çalan, eer örgütünün yönetim, karar ve uygulamalarnda adil olduuna inanrsa, örgüte ball artarak aidiyet duygusu yükselecek dolaysyla olumlu yönde örgütsel vatandalk davranlar sergileyeceklerdir. Ancak ortaya çkan sonuç bu paralelde olmamtr. Her ne kadar iki kavram arasnda bir ilikiye rastlamam olsak da; salk sektöründe çalan personelin çalt kuruma kar olumlu örgütsel vatandalk davranlar içinde olduklarn söylemek yanl olmaz. Bu balamda bu örneklemde yer alan salk personelinin her ne kadar örgütsel adaletin olmadna inansalar da örgütlerine kar pozitif tutum içinde olduklar söylenebilir. KAYNAKÇA ALTINTA, Füsun Ç. (2006). “Bireysel Deerlerin Örgütsel Adalet ve Sonuçlar likisinde Yönlendirici Etkisi: Akademik Personel Üzerinde Bir Analiz”, letme Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Say 2, s. 19–40. BOLAT, Oya . ve BOLAT, Tamer (2008). “Otel letmelerinde Örgütsel Ballk ve Örgütsel Vatandalk Davran likisi”, Balkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:11, Say:9, Haziran, s. 75–94. BOLAT, Oya ., BOLAT, Tamer ve SEYMEN, Oya A. (2009). “Güçlendirici Lider Davranlar ve Örgütsel Vatandalk Davran Arasndaki likinin Sosyal Mübadele Kuramndan Hareketle ncelenmesi”, Balkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:12, Say:21, Haziran, s. 215–239. GREENBERG, Jerald (1990). “Organizational Justice: Yesterday, Today, and Tomorrow”, Journal of Management, Vol. 16, No. 2, s. 399- 432. 428 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi GÜRBÜZ, Sait (2006). “Örgütsel Vatandalk Davran ile Duygusal Ballk Arasndaki likilerin Belirlenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Ekonomik ve Sosyal Aratrmalar Dergisi, Cilt: 3, Yl: 1, 3, s. 48–75. IRAK, Doruk U. (2004). “Örgütsel Adalet: Ortaya Çk, Kuramsal Yaklamlar ve Bugünkü Durum”, Türk Psikoloji Yazlar, 7(13), Haziran, s. 25–43. ÇERL, Leyla (2010). “Örgütsel Adalet: Kuramsal Bir Yaklam”, Giriimcilik ve Kalknma Dergis,i (5:1), s. 67-92. CAN, Ömer F., NAKTYOK, Atlhan (2004). “Çalanlarn Örgütsel Badamlarnn Belirleyicileri Olarak Örgütsel Ballk ve Örgütsel Adalet Alglar”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 59(1), s. 181–201. KARAARSLAN, Ahmet, ÖZLER, Derya E. Ve KULAKLIOLU, Ahmet S. (2009). “Örgütsel Vatandalk Davran ve Bilgi Paylam Arasndaki likiye Yönelik Bir Aratrma”, Afyon Kocatepe Üniversitesi BF Dergisi, C.XI, S.II, s. 135–160. KARADAL, Himmet, DEMREL, Yavuz ve DOAN, dris (2009). “letme Yönetiminde Örgütsel Adalet Tartmalar: Farkl letmeler Üzerine Bir Aratrma”; Uluslar aras Davraz Kongresi Bildiriler Kitab, 24–27 Eylül 2009, Isparta, s. 1368–1383. KELE, Yasin ve PELT, Elbeyi (2009). “Otel letmesi görenlerinin Örgütsel Vatandalk Davranlar: stanbul’daki Be Yldzl Otel letmelerinde Bir Aratrma”, Ekonomik ve Sosyal Aratrmalar Dergisi, Güz 2009, Cilt:5, Say:2, s. 24–45. KÖSE, Sevinç, KARTAL, Burak ve KAYALI, Nilgün, “Örgütsel Vatandalk Davran ve Tutuma likin Faktörlerle likisi Üzerine Bir Aratrma”, Erciyes Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Say:20, Ocak-Haziran, s. 1–19. LAVELLE, James J, RUPP, Deborah E. and BROCKNER, Joel (2007). “Taking a Multifoci Approach to the Study of Justice, Social Exchange, and Citizenship Behavior: The Target Similarity Model?”, Journal of Management, 33/6, s. 841- 866. MOORMAN, Robert H. (1991). “Relationship Between Organizational Justice and Organizational Citizenship Behaviors: Do Fairness Perceptions Inuence Employee Citizenship?”, Journal of Applied Psychology, Vol. 76, No. 6, s. 845- 855. 429 Endüstri likileri MOORMAN, Robert H., BLAKELY, Gerald L. and NIEHOFF, Brian P. (1998). “Does Perceived Organizational Support Mediate the Relationship Between Procedural Justice and Organizational Citizenship Behavior?”, Academy of Management Journal, Vol.41, No. 3, s. 351357. NIEHOFF, Brian P. and MOORMAN, Robert H. (Jun. 1993). “Justice as a Mediator of the Relationship between Methods of Monitoring and Organizational Citizenship Behavior”, The Academy of Management Journal, Vol.36, No. 3, s. 527–556. ORGAN, Dennis W. (1997). “Organizational Citizenship Behavior: It’s Construct Clean-Up Time”, Human Performance, 10:2, s. 85-97. ÖZASLAN, Burcu Ö., ACAR, Asl B. ve ACAR, Ahmet C. (2009). “Duygusal Zeka ve Örgütsel Vatandalk Davran Arasndaki likinin ncelenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Yönetim, Yl:20, Say: 64, Ekim, s. 98–111. ÖZDEVECOLU, Mahmut (2003). “Alglanan Örgütsel Adaletin Bireyleraras Saldrgan Davranlar Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Erciyes Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Say 21, Temmuz-Aralk, s. 77–96. ÖZDEVECOLU, Mahmut (2003). “Örgütsel Vatandalk Davran le Üniversite Örencilerinin Baz Demograk Özellikleri Ve Akademik Baarlar Arasndaki likilerin Belirlenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Erciyes Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Say:20, Ocak-Haziran, s. 117–135. ÖZMEN, Ömür N. T., ARBAK, Y. ve ÖZER, P. S. (2007). “Adalete Verilen Deerin Adalet Alglar Üzerindeki Etkisinin Sorgulanmasna likin Bir Aratrma”, Ege Akademik Bak, 7(1), s. 17–33. PODSAKOFF, P. M., MACKENZIE, S.B., PAINE, J.B. and BACHRACH, D.G. (2000). “Organizational Citizenship Behaviors: A Critical Review of the Theoretical and Empirical Literature and Suggestions for Future Research”, Journal of Management, Vol.26, No. 3, s. 513- 563. TACI, Deniz ve KOÇ, Umut (2007). “Örgütsel Vatandalk DavranÖrgütsel Örenme Deerleri likisi: Akademisyenler Üzerinde Görgül Bir Aratrma”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Say:2, s. 373–382. 430 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi YAVUZ, Ercan (2010). “Kamu ve Özel Sektör Çalanlarnn Örgütsel Adalet Alglamalar Üzerine Bir Karlatrma Çalmas”, Dou Üniversitesi Dergisi, 11(2), s. 302–312. YAZICIOLU, Y. ve ERDOAN, S. (2004). Spss Uygulamal Bilimsel Aratrma Yöntemleri, Ankara, Detay Yaynclk. YAZICIOLU, rfan ve TOPALOLU, Il G.(2009). “Örgütsel Adalet ve Ballk likisi: Konaklama letmelerinde Bir Uygulama”, letme Aratrmalar Dergisi, 1 (1), s. 3–16. YENER, Müjdelen ve AYKOL, Sinem E. (2009). “Giriimcilik Deerleri ve Örgütsel Vatandalk Davran Üzerine Bir Aratrma”, Süleyman Demirel Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi”, C.14, S.1, s. 255–271. YENÇER, Özcan, DEMREL, Yavuz ve SEÇKN, Zeliha (2009). “Örgütsel Adalet ile Duygusal Tükenmilik Arasndaki liki: malat Sanayi Çalanlar Üzerine Bir Aratrma”, KMU BF Dergisi,Yl 11, Say 16, Haziran, s. 83-99. YÜCEL, Cemil ve SAMANCI, Gülden (2009). “Örgütsel Güven ve Örgütsel Vatandalk Davran”, Frat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:19, Say:1, s. 113-132. 431 PANEL HUKUKUNUN GÜNCEL SORUNLARI Panel Bakan : Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Mu la Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Panelistler : Prof.Dr. Fevzi DEMR Yaar Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Prof.Dr. Nizamettin AKTAY Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Prof.Dr. Nüvit GEREK Anadolu Üniversitesi, Hukuk Fakültesi 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Ben deerli panelistleri davet ediyorum. Prof. Dr. Fevzi DEMR, Sayn Hocam Prof. Dr. Nizamettin AKTAY ve Prof. Dr. Nüvit GEREK. Profesör Doktor Fevzi DEMR hocamz buraya Dokuz Eylül Üniversitesi, Yaar Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görevli. Prof. Dr Nizamettin AKTAY, Gazi Üniversitesi BF GEE bölüm bakan. Prof. Dr. Nüvit GEREK, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekan. Ayn zamanda bölümümüzde GEE bölümünde. Panelimizin ana temas, konusu i hukukunun güncel sorunlar. Tabi zaman bakmndan 1 saat rötarl olunca yemek te var. Sayn konumaclara 15’er dakikayla zamana uyarlarsa çok memnun olurum. Buradaki sray takip etmek istiyorum. Konumaclar sunumlarn yaptktan sonra usul bakmndan sorularn da yöneltilmesi olursa herhalde panelin yürümesinde de ekil bakmndan hayli kolay olur diye düünüyorum. hukukunun güncel sorunlar demitik. Önceki oturumda da birçok kdem tazminat, sosyal güvenlik, sigorta primleri gibi konular ilediler arkadalar. Ben sözü Sayn Demir’e brakyorum. Konu sendikal örgütlenmenin önündeki hukuki engeller. Buyurun sayn hocam. Prof.Dr. Fevzi DEMR Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Hukuki Engeller Teekkür ederim sayn bakan, tabi bu sadece hukuki engel yok sendikal örgütlenmenin önünde ama biz hukukçu olduumuz için genellikle bulgulara deinmeye çalacaz. En azndan bunun önü açlrsa güçlü bir sendikacln domasna neden olabiliriz diye düünüyorum. u anda tabi Türkiye’de bilmiyorum ama sendikacln biraz da köküne kibrit suyu dökülüyormu gibi geliyor. Sürekli bir rekülasyon içinde, gerileme içinde olduunu hepimiz biliyoruz. Hâlbuki ben sendikalar demokrasinin temel direklerinden biri sayyorum. 435 Hukukunun Güncel Sorunlar Gerçekten dün sayn bakana da söylediimiz gibi siyasi partileri biz meslek kurulularmz ki bunlarn içinde sendikalar çok önemli, demokrasiyi ayakta tutan, çünkü demokrasi demokratik toplum demek örgütlü toplum demek. O yüzden ne kadar güçlü bir içi sendikaclnz, ne kadar güçlü bir iveren sendikaclnz, sadece içi sendikacl da deil ama içi sendikacl güçlenirse o zaman iveren sendikacl güçlenebiliyor. Yani tarihsel süreç içinde de bu böyle, batda da böyle olmu. Önce içi sendikaclnn güçlenmesi gerekiyor. O zaman da tabi ite sivil toplum örgütlerinin kamuoyundaki etkisinin arttrmas mümkün olabiliyor. Bu anlamda güçlü bir sendikaclk için ite önünün açlmas gereken bir takm konular var. Aslnda uanda, mesela i güvencesi yasamz bu konuda içilerin sendikaya üye olmalar konusunda yetersiz de olsa ben özellikle sendikal örgütlenme konusunda biraz sonra deineceim gibi yetersiz görüyorum. Bir takm hükümler için ihtiva ediyor ama bunlardan büyük bir kesimi haberdar deil. Haberdar olmas için iyi istihbar yani bu içilere bu bilgilerin gönderilmesi lazm. Bunun için de mesela bir çalanlar kanal, bir içi kanal gibi televizyondan böyle bir televizyon kanalyla onlarn örgütlenmenin faziletlerini anlatmak mümkün mü? Olmaz bu öncelikle böyle bir engel var. Çünkü sendikalarn televizyon kurmalarnn önünde bir yasak var. imdi bu yasaa kar böyle hukuki bir engel olarak ben önce bunu görüyorum. kinci olarak yasama organndaki temsil kabiliyetleri bakmndan fevkalade zayk var. imdi rahmetli TÜRK-’in danmanlarndan Metin Ogan Bey zamannda o zamanlar eydi d ilerinden sorumluydu. Eitime geçti sonra da o zamanda d ileri. Onun yapt bir aratrma vard ilk defa orda TÜRK-’in yapt aratrmada. Hiç unutmuyorum bat ülkelerindeki parlamentolarda içi kökenli, sendikac kökenli milletvekili oran %30 la %35 arasnda 436 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi deiiyordu. Bakn imdi bunu Türkiye’ ye uygulayacak olursanz 555 milletvekilinden % 30 -35 yaklak 170 milletvekilinin Türkiye’de sendikac veya içi kökenli olmas gerekir. imdi kaç tane? Bir elin be parman geçer mi bilmiyorum. Ama dardan birileri gelse parlamentonun bu halini görse bir de sizlere tannan u haklar incelese buna bu haklar çok bile ya der. Yani sizi hakikaten tannm olan bu haklarn nereden geldiini, nasl geldiini anlamakta zorlanrlar yani. imdi bunun içindir ki bunun da önü açlmas gerekir. Ne gerekiyor? Diyor ki; yani brak milletvekili olmay yani il genel meclis üyesi olmak istersen, ben muhtar bile olsam biliyorsun mahalli idarede sendikaclktaki yöneticilik düer diyorum. Sendikaclktaki yöneticiliin düüp te parlamentoya geldiin zaman arkanda seni bask altnda tutan bir kitle de olmadndan o istediin gibi davranabileceksin demektir. Bunlarn özellikleri siyasi tarihimizde geçmite biliyorsunuz örneklerini çok gördük. Yani bu anlamdaki kendi snfna ihanet edebilecek derecede oy kullanma söz konusu olabildii gibi olmad zamanlarda oldu. Yani bunlar tabi bu ekilde davranmayan içi kökenli sendikac gibi kökenli milletvekillerimize hiçbir zaman burada hakszlk etmemek gerekir. te o yüzden anayasada bata olmak üzere yöneticiliin düürülmesini öngören genel veya mahalli seçimlerde seçildii zamanda sendika yöneticiliinin düürülmesini öngören hükmün de yasal anlamda deitirilmesi lazm. Bu birlikte giderse. Böyle bir ey yok zaten bat ülkelerinde onu size söyleyeyim. Sendika bakandr, belediye bakan da olur, milletvekili de olur arkasndaki kitle daima devam eder. Dolays ile bu anlamdaki hükümlerin de yine ben sendikacln gelimesinin önündeki bir engel olarak görüyorum. Bugünkü sendikac kökenli, içi kökenli milletvekili saysnn azlna da bu hükmün etkili olduunu düünüyorum. Yani böyle bir yasaklama olmasa zannediyorum parlamentoda bu çalanlarn haklarnn çok daha iyi bir ekilde korunmas söz konusu olabilir diye düünüyorum. 437 Hukukunun Güncel Sorunlar imdi bu alanda getirilen baz hükümlerden sendikaclndaki hukuki dier hükümlerde sendikalar kanunundaki hükümlerden bahsetmek istiyorum. imdi biliyorsunuz 31.maddede sendikaya üyelik nedeni ile iten atlma halinde ie iade hükümleri söz konusu. imdi ie iade ile ilgili baktnz zamanda zannediyorum Namk Tan’ la görümütüm. Yine böyle bir yaplan aratrmada sendika nedenle iine son verilen içilerinden ii iade davasn kazanan hemen hiç kimsenin iine iade edilmediini görüyoruz. Yani demek ki bu mevcut hükümler sendikal güvenceyi garanti almaya yeterli deil diye düünmek yanl olmaz herhalde. Bir de sendika üyesi olmak bile biliyorsunuz aslnda gerekmiyor. Kanun diyor ki sendikal faaliyette bulunmak sendikal faaliyette bulunduysanz baz arkadalarnz veya sendikaya üye olalm darda böyle bir kendi aranzda görümeler yapyorsanz böyle bir haber iverene uçtuu halde bu sefer üye olmasanz bile sizin atlmanz söz konusu oluyor. O zaman da tabi yarg önünde sizin sendikal nedenle atldnz. spat gücünüz fevkalade zayyor. spatlama zor oluyor. O yüzden de en az 1 yllk ücret tutarndaki tazminat yerine ite 4 aylk ücret tutarndaki tazminata raz olmak zorunda kalyorsunuz. Benim önerim 18. madde var biliyorsunuz. te sendika temsilcilik faaliyetinde bulunduu için, sendikaya üye olduu veya sendikal faaliyette bulunduu için, bir de diyor ki yasalardaki haklardan yararla oray birde açklkla özelikle sigortaya üye olmak istedii için sigortal olmak istedii için ilavesi ile bu gibi hallerde içinin iveren tarafndan iten atlmas halinde o dört ayla snrl olan sürenin bana göre iten atld tarihten balamak suretiyle ie iade edildii tarihe kadar geçen süre içindeki ücret ve dier haklard. Çünkü bakn dier içilerin iten atlmasnda yani sendikal olmayan iyerleri var biliyorsunuz oralarda geçerli sebep aranyor, aranmyor bunlardan dolay deil çünkü burada sendika hakk ve sosyal güvenlik 438 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi hakk artk uluslararas sözlemelerin hepsinde insan hakk olarak geçiyor. imdi bu insan haklarnn müeyyidesinin biraz daha farklatrlmasnda yarar var. Nitekim dierlerinde 4 ayla 8 ay arasnda tazminat ön görülürken rahatlkla sendikal nedenle iten çkarmalarda en az 1 yllk tazminattan bahsedilebiliyor. Bunlar biraz daha güçlendirmek yani sigortaya üye olmak istediinden dolay iten çkarlyorsa yine iten çkarld tarihten ie balad ie iade karar ald tarihe kadar geçen süre içinde bütün ücret ve dier haklarna hak kazanacak ekilde bir yasal deiiklik. Tabi ie balatlmad takdirde de gerekli tazminatlar neyse onlar da alabilir. Çünkü bu anlamda mecburen aldyla ilgili hükümlerin kabulü biraz zor. Son olarak bir tasar elime geçti benim orda gerçi ey var. Bizim bundan önceki içi sendikas temsilcilerinin teminat var. Yani ie balatmad takdirde iveren ie balatmasa bile her ay ücretini ödemeye mecbur tutulacak ekilde. Bu daha tabi sendikalamay istiyor muyuz istemiyor muyuz öncelikle bakacaz. Yani bu bir niyet meselesi. Ve sendikaclk, sendikalarn gelimesinin ülkemiz bakmndan yararl olduuna, olacana inanyor muyuz, inanmyor muz? Buna bakmak lazm bana göre. Çünkü baknz sendikaclk ayn zamanda iverenlerin de lehinedir. Biz bunu okuturken sadece içini lehinedir diye okutmuyoruz. Yaplan toplu i sözlemelerinin getirmi olduu maliyet kolaylklar bu gün hangi maln yatnn ne zaman kaç paraya alacan bilmezsin. Ama yapacan sözleme ile 2 yl süreyle i gücünü sabit yatla aldn görürsün. Orada sana maliyet kolayl salar yani. Bunun yannda bir de i kolunda i kolu düzeyinde ne derece örgütlenmeyi yaygnlatrrsak iletmeler arasndaki haksz rekabeti de engellersin. te hiçbir zaman sendikann bulunduu yerde biliyorsunuz öyle kayt d falan çalamaz yani. te kayt dnn biraz da kökünü kurutmak bu tabi ben 439 Hukukunun Güncel Sorunlar size söyleyeyim kayt dnn kökü hiçbir zaman kurumaz. Mutlaka belli ölçülerde kayt d olur ama bizdeki kadar bu kadar yüksek düzeyde fevkalade zordur. O nedenledir ki dün yine sayn bakana önerilerim arasnda kayt d çalanlarn da sendikalara üye olma hakknn tannmasn istedim. Bu çünkü sendikalar araclyla ancak bu kayt dnn önüne geçebiliriz. Neden? Ben imdi bu arabulucuklarm srasnda olsun, seminerler srasnda olsun, baka nedenlerle olsun sendikalara gittiimizde, ziyaret ettiimizde mutlaka 3-5 tane orada içiler gelir görürüm. te ben 5 senedir çalyorum ama abi baktm sigortaya 2 yl yatrlm öbürleri yatrlmam veya ite ben bilmem kaç senedir çalyorum ama sigortam yapmyorum, beenmiyorsan çek git diyor. Atabilir miyim? Niye bölge çalma müdürlüklerine, i müfettiliklerine gitmiyor diyeceksiniz. Orya gitti miydi gelecek ondan sonra iinden olacak. O da korkuyor. Yani genelde bu konuda zaten tefti heyetimizin snrl sayda olmas. Yanlmyorsam sayn genel müdürüm burada beni dorultur mu bilmiyorum. % 10-11 civarnda i yerleri denetleniyor çalma bakanl tarafndan senede. imdi % 10-11 orannda denetleniyorsa bu demektir ki; bir i müfettii bir i yerine gittikten 10 sene sonra ancak oraya urayabiliyor. imdi 10 senede bir benim oraya ortalama müfetti geleceine göre oradaki kanunlar ben kendim koyarm yani devletin kanunlarndan önce ben kendi kanunlarm iletebilirim yani. te o nedenledir ki; hangi iyerinde özellikle sendika ubeleri biliyor bunu genel merkezler bilmez sendikalarn genel merkezleri çökmez ama ubeler hangi iyerinde kaç tane kayt d çalyor bunu çok iyi biliyor. te bu kayt d çalanlarn sendikaya üyeliini salayabilirsek onlarn sendika avukatlar tarafndan da mahkemelerde savunulmasn salayabiliriz. Çünkü sendika üyesi olmad zaman da herhangi bir sendika tarafndan o içinin savunulmas mümkün deil. 440 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yargtay’mzn böyle kararlar var. Yani doru diyor çünkü sen sendika üyesi deilsin onu nereden savunuyorsun? Bu bu ekilde. Bu imkân salamakta yarar var. Yalnz dün sayn müstear yetki dedii ne olacak yetkiyi o zaman bozacak yetki yine son olarak yaplm olan düzenlemeler karsnda bakanlk yetkiyi verirken sigortal içi saysn da verecek zaten. Yani orada deien bir ey yok. Sigortasz çalanlar da o iyerinin sigortal ne bileyim sendikal içisiymi gibi mütalaa ederek yetki vermeyeceiz. Yetkinin verilmesinde elimizdeki döküman belli. Sigortal çalan içi says, onlarn içinden kaç tanesi sigortal olup ta sendika üyesiyse ona göre yetkimizi vereceiz demektir. E peki sigortasz çalan kayt dlar ne olacak? Kayt dlar 1,2,3,5 kitle halinde bir noktada kendilerini kaybettiimiz takdirde hep birlikte oraya ite o zaman ikayet üzerine bir müfetti gönderilebilir. çilerin iten çkarlmas halinde de sendikamz onlar müdafaa edebilir. Bugün çünkü o içilerin en korktuklar ey mahkemeye gitmek, dava açmak ve orada kendisini savunmak. Hangi avukat tutacak ta hangi savunmay kendisine yapacak? Yani bu nedenle, bu vesileyle sendikalarmza kayt d içilerin kaydn mümkün klacak bir düzenleme yaparsak o zaman kendilerinin de mahkemede savunulmasn sendikalar tarafndan savunulmasn salayabiliriz ve bu anlamda kayt altna aldrdmzda da o içilerin çalt günden bu yana i yerinde hem sigortalarn ödettirmemiz, hem de o iyerinde yetki salamak suretiyle taeronla da bir sözleme yapmamz mümkün olabilir. E hocam o taeron maeron kalmaz ortada taeron tasye edilir ite zaten sizin istediiniz de öyle deil mi? Taeronlarn baka türlü tasyesi mümkün deil ki. Yllar yl hep sendikalarmzda gördüm. Taeronlamaya hayr. Taeronlama yasaklansn. Yasaklanmaz arkadalar. Sözleme özgürlüü var anayasamzda. steyen istediiyle istedii sözlemeyi ya- 441 Hukukunun Güncel Sorunlar pyor. O yüzden mevzuat bakmndan taeronlamay hukuken yasaklayamayz. Zaten bakanlmz son olarak getirdii düzenlemelerle muvazaa ile ilgili olsun, alt iveren ilikileriyle olsun fevkalade zorlatrm durumda. Zaten muvazaa varsa sorun yok orada kaytl veya kaytsz olan içileri de kendimize mal edebiliyorsunuz muvazaann olduu yerde çünkü bunlar da asl iverenin içisi olarak saydrabiliyorsunuz. Ama ite bu kayt d içilii veya taeronlamann genellikle çünkü kayt d içilik bildiiniz gibi taeronlar eliyle yaatlyor u anda ülkemizde yani. 3 kii, 5 kii onlarn içinde sigortal oluyor. Onun dndaki kiilerde böyle bir eyi göremiyoruz. O yüzden bu anlamda yani kayt d çalan içilerin de mahkemeler nezdinde sendikalar tarafndan savunulmas konusunda bir düzenleme yaplacak olursa Yargtaymz’n bu konuda vermi olduu kararn aksine. Kanaatimce sendikalarmz kayt d içilikle ve taeronlukla mücadelede büyük bir ekilde destekleyebiliriz ve kayt dnn önüne mümkün olduu kadar çkmamz mümkün olur diye düünüyorum. Bunun yannda yaplacak olan dier bir husus bu ie iade davalaryla ilgili sürelerde kendisini gösteriyor. Mesela fesih tarihinde, fesih bildiriminin teblii tarihinden itibaren 1 ay içinde diyor dava açlacak. imdi düünün ki 3 yl ve daha fazla süreden beri iyerinde çalan bir içi varsa buna tebli süresi 8 haftadr biliyorsunuz. Toptan kullanacaksa i arama iznini 6 haftadr. 6 hafta devaml olarak iverenin yannda çalan bir içiden diyor ki sen 4 hafta içinde git dava aç diyor. imdi belki o süre içinde iveren ben de vazgeçebilir diye düünebilir. Adamn aklna da gelmez. O zaman 4 haftalk süre içinde gidecek, avukat bulacak, efendim onlarla anlaacak, bundan dolay yevmiyesini kaybedecek. imdi bu i hukukunu hele hele i güvencesin felsefesiyle ve i hukukunun içiyi koruyucu niteliiyle badaan bir durum olmad aikârdr. O nedenle de bize göre feshin 442 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi gerçekletii tarihten itibaren yani zaten iverenimiz ihbar tazminatn, kdem tazminatn pein verip te gönderiyorsa orada bir sorun yok. Orada bir ay içinde gidiyor çünkü artk i bitmi, bir ay içinde gidiyor dava açyor. Ama öyle yapmyor. Ne yapyor? Diyor ki; seni sekiz hafta souracam toplu kullanmak istersen iznini 6 haftann sonunda göndereceim. yi ama o teblii ona yapt andan itibaren 4. haftann sonunda dava açmak düüyor yani. Çünkü bu çok büyük tabiatyla dava hakk kullanlmasna önemli bir engel tekil ediyor. Burada o yüzden bize göre feshin gerçekletii tarihten itibaren 1 aylk süre içinde verilmesinde yarar var. Yine uygulamada karlatmz bir baka husus ie iade kararn alan içi biliyorsunuz 10 i günü içinde iverene bavuracak. Karar alyor içimiz, gidiyor iverene diyor ki; sen bir 5-10 gün sonra gel bakalm. 1 aylk süre içinde kendisinin nasl olsa ie balatma eyi var. Aradan 5-10 gün geçtikten sonra gittiinde de ya sen 10 gün içinde ie balamak zorundaydn, 10 günü geçtiine göre o hakkn kaybettin, o nedenle seni ie balatamayz. imdi i güvencesinde amaç buray iyi görmek lazm. güvencesinde amaç içinin ie iadesidir, iini kaybetmemesidir. Yani asl amaç, tazminat alnmas deildir bana göre. Yani i güvencesi müessesesinin getirilmesi o. Ayrca bir tazminat için deil, ama onu ie balatacak ekilde gerekli düzenlemelerin salanmasdr. Nitekim Yargtaymz’n kararlar da ie iade edilen içinin ta bandan beri o iyerinin içisi olduu yolunda kararlar var. sabetli olarak biliyorsunuz özellikle yetki tespitlerinde ve o nedenle de burada bakyorsunuz yine içi kazanm olduu bir dava vesilesiyle bavurmam gibi, iyerine bavurmam gibi ilem görüyor. Tabi o zaman ne 4 aya kadar olan ücret ve dier haklarn, ne de i güvencesi tazminatna hak kazanabilir, hepsinde kaybediyor aldysa yerine ite ihbar, kdem tazminatn sadece o kalyor. Burada mutlaka yine bir düzenleme yaplmas lazm. Ne yaplmas lazm? e iade karar sadece içiye deil ki, bana deil ki 443 Hukukunun Güncel Sorunlar kime de tebli ediliyor? verene de. O zaman iverene tebli edildii tarihten itibaren 1 ay içinde içiye çarda bulunmas salanmal. Yani içiye demeli ki gel ie bala. te içi orada 10 gün içinde ie balamazsa. Orada ie balamazsa ancak o zaman bunun ters çevrilmesinde yani içinin ie balamak için onun bavurusunu salamak deil, ama iverenin içiyi çarda bulunmas ie balamak üzere çarda bulunmas eklinde deitirilmesinde yine de bu konuda çok net istismarlarla karlalyor. Yani içinin ie balatlmamas suretiyle bütün haklarnn kaybedilmesi eklinde çok önemli bir takm sayn bakan bitiyor galiba süremiz ama biraz daha ben rica edeyim. Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN O kadar güzel sunum yapyorsunuz ki sayn hocam sözünüzü kesmek istemedim. Prof. Dr. Fevzi DEMR Ya bu derdimiz bu bizim, memleketimizin derdi, ben öyle görüyorum. Sendikalarmzn deil, içilerimizin deil, ülkemizin derdi görüyorum. O nedenle yani yllardan beri ite 82-83 ten beri biliyorsunuz bu piyasann içindeyiz, 38-40 yl buluyor neredeyse. Karnca kaderince katklarda bulunmaya çalyoruz. Onun için diyorum. imdi burada dier bir husus bu kamu kurum ve kurulularnda biliyorsunuz yllk ihaleler yaplyor. Yllk ihaleler srasnda da müteahhitlerle ilgili olarak bu bal bana bir sorun zaten. Yargtay’a intikal eden sorunlarn banda geliyor. imdi ihale sonucu bitmeden, süresi bitmeden 2 ay kadar önce iveren ey yapyor, yani asl ihaleyi alan deil de yani taeron deil de iverenin kendisi ite ihbarda bulunuyor. Diyor ki; 2 ay sonra sizin sözlemeleriniz sona erecek ona göre diyor. Tabi ihbar önerilerinde bulunduu için yani bildirim 444 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi süresinde bulunduu için 2. ihaleye balamak üzere o içi ayet ie balama konusunda kendisini listede görmezse yine ie iade davas açamyor. Yine ie iade davas açamyor. O nedenle burada da yine yani 2. bir ihalede içinin i sözlemesi sona erdirilecek olursa kendisine 2 ay önceden bildirim süresinde bulunduundan bu süre içinde dava açmadndan ie iade davas açma hakk sona eriyor. Bu da yine bal bana sorunlarmzdan biri olarak karmza çkyor. çiliin sürdürülmesi, i güvencesi hakknn kullanlmas açsndan. Yine bu 10 günlük süre için de yaplacak tebligatlarla ilgili olarak, 10 gün içinde ie balamayla ilgili olarak bizde tabi ey de veriliyor, gerekli doktrinde gerekse baz arkadalarmz diyor ki; ite ie balamak isteyen içi noter aracyla iverene tebligatta bulunsun, bu hakkn kaybetmemesi için. yi ama imdi mümkün olduu kadar içi için ucuza, içi için koruyucu bir ekilde ilemesi gereken bu mekanizmann içiye benim hakkm kaybolmasn diye bir de noter araclyla yük yüklemek herhalde yine i hukukunun i güvencesi felsefesiyle ve içiyi koruyucu hükümleriyle badamasa gerek diye düünüyorum. Dier bir husus biliyorsunuz aslnda, sendikal nedenle iten çkarmada her ne kadar ispat külfeti iverene yükleniyor ise de aslnda sendikal nedenle iten çkarldnn ispat içiye ait yani. çi bavuruda bulunuyor sendikal nedenle iveren çünkü kendisi hayr diyor. Geçerli bir neden, ben diyor sendikal nedenlerle diyor iten çkarldm diyor. veren de diyor ki; hayr diyor ite yeniden yaplanma nedeniyle bilmem ne. Bunu ispat edemedii takdirde iverenin normal koullarda o zaman içinin iddiasnn kabul edilmesi gerekir ama mahkemelerimizde biliyorsunuz çok sk kararlar çkyor. Ya diyor ite iveren de diyor kendisinin içi de diyor kendisinin sendikal nedenle iten çkarldn ispat edememitir diyor. Sadece diyor sendika üyesi olmak yetmiyor diyor. Sen- 445 Hukukunun Güncel Sorunlar dika üyesi olanlarn arsna zaten birkaç tane de sendika üyesi olmayanlar ilave ettiiniz zaman da iverenin bu ekilde bir niyetinin olmad dolaysyla en az bir yllk ücret tutarndaki tazminat yerine 4 aylk tazminatla yine yetinmek zorunda kaldn görüyoruz. O yüzden burada ispat yükü tam tersi çevrilememi görülüyor. Yani sendikal nedenle iten çkarldn hemen her mahkemede, her davada mutlaka ve mutlaka içinin ispat etmesi yükümlülüü kendisine ait oluyor dolaysyla da Bat’da gördüümüz ispat yükünü ters çevrilmesiyle ilgili konularda da gerektii ekilde sendikalamada bir kolaylk saland söylenemiyor. Bunun yannda bitiriyorum. Daha çok ey var daha bitecek gibi deil. Çok önemli bir iki eye bakaym ben. Bir de bir sefer bana göre sendikal içi çaltran iyerleri, iverenler bana biraz kutsal kiiler bugünkü koullarda bakyorsunuz bunlara Allah raz olsun demek lazm. Hiç olmazsa biraz da bunu desteklemek bakmndan hem sendikalamay desteklemek hem de bu iverenlere biraz yardmc olmak bakmndan acaba diyorum tabi ben bu konuyu bir maliyet hesabn gerektiriyor ama mesela sendikal iyerlerinde sigorta primleri veya vergi oranlar daha düük uygulanamaz m? Bu da iyerlerini sendikalamaya tevik etme bakmndan yani en azndan iverenlerin bu anlamdaki dirençlerini yumuatma, krma diyemeyeceim mutlaka bir direnç yine geliyor. Ama en azndan bunu bak bunda avantajn da var belli bir noktadan özellikle i kollar düzeyinde geni çapta bir örgütlenmeyi saladktan sonra. imdi bu örgütlenmeden korkmann da bir anlam göremiyorum urada son yllarda hani 12 Eylülden önce biliyoruz yani neler olduunu. yeri igallerinden, ne bileyim grevlerden gereksiz yere siyasi anlamda hükümete karym uymu buymu diye. Hala bunun acsn çekiyor Türk sendikaclk hareketi. Ben çünkü rastlyorum bizim Ege bölgesi sanayi odasnda bir sendika tasars üzerinde konuu- 446 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi yorduk falan. Ben de anlatyorum ite sendikalarn yararlarn, toplu sözleme düzeni, u, bu falan. Hoca hoca dedi bir tanesi, senin dedi dediin o Avrupa’da o sendikaclk dedi. Burada öyle sendikaclk niye dedim yani? Ayn dönemde tekstilciydi bizim grup sözlemesi yapmt fakat 300 milyon lira civarndayd o zaman içilerine geçen para. Ne kadar veriyorsun dedim o da 300 milyon lira dedi. E dedim yani niye korkuyorsun. Yok dedi onlar sözleme falan yapmaz dedi. Onlar grev yaparlar grev dedi. Babacazm dedi onlarn istedii paray veriyor dedi gene greve devam ediyorlar neymi dedi hükümete kar yapyorlarm. Ona kar yapmyorlarm. Yani böyle günler yaad Türkiye. Herhalde bunun hala birtakm aclarn da çekiyoruz diye düünüyorum. O yüzden ama özellikle 12 Eylülden sonra yaplan grup sözlemeleriyle Türk sendikacln gayet olgunlatn da görüyoruz. Yani düünebiliyor musunuz o günden bu yana grup sözlemelerinin yapld yerlerde öyle bir grev olay çkmad. Zannediyorum Türk Metal Sendikas’nda bir günlük öyle bir uyumazlk eyi oldu. MES’le arada bir günlük. 25-30 yllk süreç içindeyiz. O günden bu yana i bar dolaysyla sosyal bar grup sözlemeleri düzeyinde devam ediyor. O nedenle bana göre i hayatndaki bu istikrarn esas itibariyle Türkiye’de sendikalamann daha öyle çok korkulacak bir ey olmadn iverenlere göstermesi gerekir. Ama onlar hiç olmazsa desteklemek için dediim gibi birkaç puan mesela isizlii önlemek için nasl her yataki hanmlara veya 18 yandan itibaren baz gençler için devlet baz sigorta primlerini yüklenerek istihdam tevik edici eyler ald için bu sendikacl tevik için de bana göre vergilerde ve sigorta primlerinde kendilerine bu ekilde bir avantaj salanr diye düünüyorum. Dier bir husus iyerlerindeki sendika temsilcilerinin güvenlii mutlaka ve mutlaka arttrlmas gerektiine inanyorum. u anda biliyorsunuz 2003 ylnda gelen yasalarla iyeri 447 Hukukunun Güncel Sorunlar sendika temsilcilerinin güvencesi orada çalan sradan bir içinin güvencesinden hiç farkl deil. O nedenle onun eskiye döndürülmesinde yarar olduuna inanyorum. Taeronlamay önlemek konusunda size eylerimi söyledim. Ama taeronlamay yasaklayamayz arkadalar yani anayasann ilgili hükümleri açk ve meydanda. Öyle yasaklama diye bir ey söz konusu olmaz ama taeron içilerinin de kaytl olan da, kaytsz olan da sendikaya kaydettirmenin teminatlarn, güvencesini attrrsak ancak o zaman ya taeron içileriyle de sözleme yapmak suretiyle veyahut ta taeronlar bu iyerinde tasye etmek suretiyle çünkü bakn kaytsz, sendikasz ve sigortasz çalan iyerlerindeki üretilen mallar çok kalitesiz olur. imdi bunlarn tasye edilmesi suretiyle pazarda bunlarn satt mallar kaliteli üretim yapan sendikal, sigortal iyerleri salar. O nedenle de bu konuda oralarda çalan kayt d içiler, sigortasz içiler öyle isiz kalacak, aç kalacak diye beklememek lazm. Çünkü üretimin artmas suretiyle kaytl iyerlerinde orada mutlaka içi ihtiyac olacak ve oraya bu içiler monte edilebilecek demektir. Bana göre bu yolda bir çalma Türk endüstri ilikilerinde oldukça radikal sonuçlar douracak niteliktedir. Son olarak bu toplu i sözlemesi yetkisine itirazlar bitmez tükenmez. Tabi yetkiye itiraz süresi içinde de iyerlerindeki sendikal içilerin tasyesi sonunda da oturduunuzda pek sonuç çkmadn görüyorsunuz. imdi iverenler bile bile öyle çok iyerleri biliyorum her seferinde de mutlaka itiraz ediliyor. tirazdan sonra ite toplu görümeye oturuluyor. Mümkün olduu kadar oyalanyor. Arabulucu da geliyor. Arabulucu geldikten sonra ite biraz daha bekleniliyor. Yüksek hakeme gönderiliyor. 1,5-2 yl her seferinde geçiyor. Dolaysyla 1,5-2 yllk ücret farklar hep iletilmi oluyor. Bunlara çok imdi söylemek istemiyorum. Ne iyerini ne de sendikamz bu balamda pek söylemek istemiyorum ama her defasnda o iyerinde arabulucu olarak gittiimde bu sonuçlarla karlatm ifade etmek isterim. 448 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Dolaysyla bunun önüne geçme bakmndan mutlaka ve mutlaka kötü niyetle bir itiraz yani. ayet yetki içi sendikasna verilmi ise iverene ayrca bir yaptrm önlenmesi, yaptrm uygulanmas ne yaptrm yaplabilir. Böyle tazminat gibi bir ey olabilir çünkü o süre içinde sendika orada örgütlü olsayd üyelik aidat kazanacakt. Hâlbuki bu arada birçok ite dava masraaryla birlikte masraf ta yapt. Bununla ilgili olarak bir tazminat veya bu konu tartlabilir diye düünüyorum. Ama yetkinin mutlaka hzlandrlmas konusunda da önlemler alnmas gerektii kanaatini tayorum. Beni sabrla dinlediiniz için hepinize teekkür ederim. Sorular olursa onlara yine ayrca yant vermeye çalrz. Sevgilerimi sayglarm sunuyorum. Sa olun. Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Deerli hocamz Fevzi DEMR’in vermi olduu bilgilere sendikal örgütlenmenin önündeki hukuki engeller ile ilgili konuda teekkür ediyoruz. Sorular daha sonra tartma bölümünde ele almak, öyle konumutuk. imdi 2. konumamz Sayn Nizamettin AKTAY. Anayasal deiikliklerin çalma hayatna etkileri. Ben devreye girip zaman almak istemiyorum araya oturum bakan olarak. Derhal süreye de uyarsanz hocam çok memnun olurum teekkür ederim. Prof. Dr. Nizamettin AKTAY Anayasal Deiikliklerin Çalma Hayatna Etkileri Evet, sayn bakan, deerli dinleyenler hepinizi ben sayglarmla selamlarm. Bilindii gibi Eylül aynn 12’sinde bir referandum yapld Türkiye’de ve 7 Mays tarihli resmi gazetede yaynlanan anayasa deiiklikleri halka sunuldu ve kabul edildi. Bu deiikliklerin bir ksmnn da çalma hayatn ilgilendirdiini biliyoruz. Anayasann 51, 53 ve 54. maddelerinde 449 Hukukunun Güncel Sorunlar yaplan deiiklikler çalma hayatmzn demokratikletii, çok haklarn ileri götürüldüü bir yap olarak sunuldu. Biz de bunu inceledik. Acaba böyle mi, deil mi diye. Görülerimizi sizin takdirinize sunacaz. Bu deiikliklerin 3 noktada yapldn ifade ettik. Birincisi 51. maddede yaplan deiiklik. 51. maddenin 4. fkrasnda öyle bir ifade vard: ayn zamanda ve ayn ikolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz ifadesi vard ve bu kaldrld. Artk eskiye göre içi ve iverenlerin ayn zamanda ve ayn ikolunda birden çok sendikaya üye olmalarn düzenleyen bu hüküm ortadan kaldrld. Böylelikle çok sendika üyeliinin önünün açlm olduu ifade ediliyor. imdi ayn anda ve ayn ikolunda olup olmadna baklmakszn birden çok sendikaya üye olunabilmesi için yaplan bu deiiklikle hürriyetlerin gelitirildii de ifade ediliyor. Ve gerekçede de u söyleniliyor: Anayasann 51. maddesinin 4. fkras sendika özgürlüünü ikolu ile snrlamakta ve ayn zamanda ayn ikolunda birden fazla sendikaya üye olunamayacan hükme balamaktadr. Bu düzenleme uluslar as çalma tekilatnn sendika özgürlüüne ve örgütlenme hakknn korunmasna ilikin 87 sayl sözlemesini aykr bulunmaktadr deniliyor. Bu nedenle söz konusu aykrln giderilmesi için 51. maddenin 4. fkras yürürlükten kaldrlmaktadr deniliyor. Bir kere balangç olarak unu söylemek lazm: eer sendika çokluu ilkesi çerçevesinde çalanlarn ve iverenlerin istedii sendikay seçebilmeleri sendika hürriyeti olarak alglanyor ve baka da hiçbir ey düünülmüyorsa bu yanltr. Sendika çokluu ilkesi, üye olmak isteyenlere alternatif sunulmasn salayan bir sistemdir. Kiiler alternatier arasnda istediklerini seçebiliyorlarsa, tercihlerini belirleyebiliyorlarsa bu sendika hürriyetinin geçekletii anlamna gelir. Ve 2. olarak ayn ikolunda birden çok iyerini ksmi zamanl olarak 450 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi çalanlarn ayn zamanda, ayn i kolunda, birden çok iyerinde ksmi zamanl olarak çalanlarn ayn anda birden çok sendikaya üye olabilmesi salanmak isteniyorsa bunun yolu da anayasadaki hükmü topyekûn kaldrmak olmamalyd. Bunun baka yollar vardr. Meram anlatlmaya çallrken ortal ykmak yanl kanaatimizce. Önce ayn anda ve ayn ikolunda birden çok sendikaya üye olabilmek imkânnn tannmasnn getirilerini bir deerlendirmek lazm. Acaba böylelikle ne gibi sonuçlar ortaya çkacak? Ayn anda birden çok sendikaya üye olan tek bir iyerinde çalmakla birlikte içilerin ortaya çkmas toplu i sözlemesi yetkisinin tespitinde çok büyük skntlar çkaracaktr ortaya. Bir kere birden çok üyelik söz konusu olduundan toplu i sözlemesinin yetkisi tespitinde iyeri ve iletmede yardan fazla çalann üyesi olduu sendika deil, iyeri ya da iletmede en çok üyeye sahip sendikann toplu i sözlemesi yapma yetkisi söz konusu olacak. Bu geçmite en fazla temsil yetkisine sahip sendika diye bir kavram vard. O kavramn yeniden ihya olarak ortaya çkacak. Yani geçmie dönü, 80 öncesine dönü gibi bir uygulamann ortaya çkmasna sebep olacak. Bu sefer sendikalar baka sendikann üyesi olsun ya da olmasn içileri kendilerine üye yapmak için her yolu deneyeceklerdir. Ayrca ayartma olaylar da son derece etkili olacaktr içi ayartma, sendikal üye ayartma olaylar son derece etkili olacaktr. dari olarak popülist bir yaklamla içilerin her sendikaya üye olmalar gibi bir sonucun ortaya çkmas da muhtemeldir. Yine idari olarak özellikle yetki tespiti dönemlerinde sendikal seyyaliyet son derece youn bir biçimde ileyecektir. yeri ve iletmelerde sendika rekabetinin getirdii olumsuz havalar huzursuzluu ve gerginlii artracak, iyerlerinde bar ortamndan uzaklatracaktr. Hatta kavga ortamna gö- 451 Hukukunun Güncel Sorunlar türecektir. 1980 öncesinde Türkiye bu gelimeleri yaamtr. Bunlardan baka çallan ayn ikolunda, ayn anda birden çok sendikaya üye olmay yasaklamann sendikal hürriyetleri kstlayaca da ifade edilemez. Her ne kadar gerekçede ILO’nun 87 sayl sözlemesine aykrlktan söz edilmekte ise de bunun doruluu savunulamaz. ILO’nun 87 sayl sendika özgürlüüne ve örgütlenme hakknn korunmasna ilikin sözlemesini aykrl gösterecek bir hüküm anayasada mevcut deildi. Nereden istihraç ettiler bunu ben bilemiyorum. Sendika çokluu ilkesi her ne kadar sendika hürriyetinin bir parças ise de kiinin ayn anda birden çok sendikaya üye olmas sendika çokluu ilkesinin bir parças olarak ta düünülemez. Birden çok sendikaya üye olabilmek sendika çokluu ilkesinin doal bir sonucu deildir. Yalnzca yukarda da bahsettiimiz gibi bir hususun üstünde dikkatle durmak gerekir. Ayn ikolunda, farkl i yerlerinde ksmi zamanl olarak çalanlarn ayn ikolunda farkl sendikalara üye olabilmeleri sendikal hürriyetin bir parças olarak düünülebilir ancak ayn ikolunda, tek bir iyerinde çalanlarn ayn anda birden çok sendikaya üye olmalarn salayacak düzenlemeler sendikal hürriyet çerçevesinde düünülmemeli. Bu kaos çkarmaya yönelik bir uygulamann tetikleyicisi olacaktr. Dün sayn bakanla yapm oluumuz görümede de bakan bize ayn iyerinde tek sendika üyelii konusunda taraflarn bir mutabakat olduunu söyledi ama madem böyle bir mutabakat var idi ya da böyle bir eyi getirmek istiyorsunuz kanunla böyle bir düzenleme yapmak istiyorsunuz o zaman niye anayasay deitirdiniz diye sorarlar. Anayasa zaten ayn iyerinde birden çok sendika üyelii mümkün olsun diye deiiklik yapld. Deiiklik yaplmayacakt ya da ayn iyerinde tek sendika üyelii kabul edilecekti. Tek bir iyeri için tek bir toplu sözleme yetkisi az sonra ona da geleceiz 452 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kabul edilecekti. Madem öyle niye anayasa deiiklii yapld? Mevcut durum zaten bunu salamakta idi. Anayasann 2. noktaya geldiimizde 53. maddesinde yaplan deiiklik üstünde durmak istiyorum. Burada toplu i sözlemesi hakk olan maddenin bal toplu i sözlemesi ve toplu sözleme hakk olarak deitiriliyor. Burada da kamu görevlilerine toplu görüme hakknn yerine toplu sözlemenin almas madde matlabnda ifade edilmekte. Son düzenlemeyle anayasadaki 23.07.1995 tarih ve 4121 sayl kanunda yaplan deiiklik yani kamu görevlilerine toplu görüme hakk tannan hüküm ve ayn iyerinde ayn dönemde imdi birden çok toplu i sözlemesi yaplamaz ve uygulanamaz hükmü yürürlükten kaldrlyor. Bunun yerine aadaki fkra imdi okuyacam fkra yürürlüe sokuluyor. fade aynen u: memurlar ve dier kamu görevlileri toplu sözleme yapma hakkna sahiptirler. Toplu sözleme yaplmas srasnda uyumazlk çkmas halinde taraar kamu görevlileri hakem kuruluna bavurabilir. Kamu görevlileri hakem kurulu kararlar kesindir. Bu toplu sözleme hükmündedir. Toplu sözleme hakknn kapsam, istisnalar, toplu sözlemeden yararlanacaklar, toplu sözlememenin yaplma ekli, usulü ve yürürlüü toplu sözleme hükümlerinin emeklilere yanstlmas, kamu görevlileri hakem kurulunun tekili, çalma usul ve esaslaryla dier hususlar kanunda düzenlenir. Bunun geni bir gerekçesi var. Gerekçesine girmeyeceim. Yalnz balangç olarak unu söyleyeceim. Kamu görevlilerine toplu sözleme hakk veriliyor. Sözleme bir borçlar hukuku tasarrufudur. Sözleme u manta dayanr: taraarn eitlii asldr sözleme mantnda. Hukukçular bunu daha iyi alglayacaklardr. Siz eit olmayan taraarn sözleme yapabileceini söylüyorsanz bu sözleme deildir. Bunun ad baka bir eydir. Bunun ne olduu da çok iyi bilinir ama srf bak sana ben sözleme hakkn veriyorum. Dolaysyla seni 453 Hukukunun Güncel Sorunlar tatmin ediyorum, tpk sen de içiler gibi sözleme yapyorsun demenin hukuki mant içinde yeri yok. Bu sözleme deil taraar eit deil. Taraarn eit olmas için ilk anda o i sözlemesinin ki i sözlemesi denmiyor idari bir tasarruftur memurun ie girmesi o idari tasarrufta idare ne yapyordur artlarn hazrlamtr sunmutur. Dier tarafa dikta ettiriyordur. Bunlar kabul et diyor. O da dier tarafta o kendisine dikte edilen artlar kabul ediyor. Hâlbuki içinin i sözlemesinde biliyorsunuz evet güçlü iveren yerine göre artlarn dikta ettirebilir ama her halükarda içinin kendi inisiyatiyle, vasfyla, niteliiyle ya da arkasndaki güçle birlikte o artlar deitirebilme ans var. Ama bir kamu görevlisine tutup ta karsndaki kamu otoritesine efendim ben ie girerken ite 1. derecenin u kademesinde ya da 10. derecenin u kademesinden deil de 5. derecenin u kademesinden balamak istiyorum deme ans bunu pazarlk etme, bunu sözlemeye koydurma ans var m? Asla yok. Dolaysyla buradaki sözleme kelimesi de yanltr. Ama maalesef bu yanl yaplmtr. Devam ediyoruz. 53. maddeye getirilen yeni düzenleme ile bu toplu sözleme hakk tannyor. Toplu görüme kaldrlyor. Toplu i sözlemesi iyi ki de denmemi denmesi biraz daha sknt çkarrd. Toplu sözleme kapsamna girenlerin memurlar ve dier kamu görevlileri olmas deiiklik öncesi anayasal düzenlemeyle uyumlu olduunu gösteriyor. Yani eskiden kamu görevlilerine ve memurlara veriliyordu toplu görüme hakk. Bu sözlemeye dönütü yine kapsam olarak ayn yerde duruyorlar. Her ne kadar fkrada 5. fkrada yer alsa da toplu sözleme ile ilikilendirilmesi itibariyle bakldnda emeklilerin de toplu sözleme düzeninde yer almalar yeni düzenlemenin farkll olarak görülmeli. Toplu sözlemenin yaplmasnda eskiye göre en önemli farkllk anlama söz konusu olmadnda mecburen bavurulan yolun sonunda yetkilendirilen kurulun kararlarna uyma zorunluluu- 454 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nun getirilmi olmasdr. Bu gerçekten önemli bir yeniliktir. Bu konuda da kamu görevlileri hakem kurulu demiler. Bilindii gibi eski düzenlemede uzlatrma kurulu söz konusu idi. Hatta maddi gerekçesini de ayn tabir aynen yer alyor. Onu deitirmemiler akllarna gelmemi yapanlarn. Maddi gerekçesinde uzlatrma kurulu yazyor kamu görevlileri hakem kurulu yazmyor. En önemli olan eski düzenlemede nihai yetkinin Bakanlar Kurulu’nun yerine kamu görevlileri hakem kuruluna verilmi olmasdr. Dier taraar sözlemeye varma konusunda anlaamamlarsa dosya kamu görevlileri hakem kuruluna gidecek. Bir uyumazlk onu sonlandracak ve bir sözlemeyi hazrlayacak ve yürürlüe sokacak. Bu toplu taraar kendi aralarnda anlasayd yeni uygulanmaya soksalard nasl uygulanacak idiyse ayn hükme, ayn etkiye sahip bir sözleme olacaktr. Ve hakem kurulunun kararlarn kesin olacan söylüyor tpk yüksek hakem kurulu kararlar gibi. Doru bu da yerinde bir ifadedir çünkü bunu tartmaya açmak ya da muhakemeye, mahkemeye götürmek, yargya götürmek büyük skntlara yol açabilirdi. Maddenin 5. fkrasyla ilgili getirilen düzenleme toplu sözlemenin nasl yaplaca ekli, usulü, yürürlüü, kapsam, istisnalar, yararlanacaklar ve emeklilere yanstlmas ve kamu görevlileri hakem kurulunun tekili, çalma usul ve esaslar bunlarn kanunla düzenleneceini anayasa ifade ediyor. Fakat burada en önemli noktalardan bir tanesi olarak biz unu görüyoruz üzerinde dikkatle durulmaldr. Eer kamu görevlileri hakem kurulu kanunla belirlenirken kanun koyucu bu kurulu kamunun etki ve yetkisine son derece açk bir biçimde oluturursa bu taktirde her ne kadar hükümet d organlarca toplu görüme nihayetlendirilmi olsa da kamu görevlileri hakem kurulunu tekil eden hükümet organlarnn toplu sözlemede etkisiz kald söylenemez. Bilindii gibi grev ve lokavtn yasak olduu iyerlerinde, iletmelerde 455 Hukukunun Güncel Sorunlar toplu i uyumazlklarnn çözümünde yine zorunlu organ olarak yüksek hakem kurulu teekkül ettirilmitir. Bunda da kamusal arlk söz konusudur. Yüksek hakem kurulunun vaatlad toplu i sözlemeleri de her zaman serbest vaatlanan toplu i sözlemelerine nazaran daha düük artlarla vaatlanmaktadr. Bu teklif önündeyken Bakanlar Kurulu takdir yetkisinin sona erdiine ve böylelikle daha da demokratikleildii gibi sonuca varabilmek kamu görevlileri hakem kurulunda çkacak toplu i sözlemeleri için bu sözü söyleyebilmek kanaatimce çok erkendir. Büyük ölçekte hükümeti temsil edecek bir yapda kamu görevlileri hakem kurulu belirlenecektir. Yani bu bir ey deil, ahkâm kesme deil, böyle olaca kanaati % 100. Burada hasl olacak kararlarn da kanaatimizce yüksek hakem kurulu kararlar dahi sosyal taraar tatmin etmeyecei kanaatini tamaktayz. Bunlardan baka anayasaya uygun bir biçimde çkarlmas öngörülen kanunlarn da ksa sürede çkarlmas önemlidir ve buna ilikin bir düzenlemenin yaplmas bekleniyor. Ne kadar zamanda yaplacak? Dün sayn bakana bunu da sorduk. Seçimlere kadar yapmay düünüyoruz dediler ama sosyal taraarn tabi bu konuda görülerini de alacaklarn ifade ettiler. Ama ahsi kanaatimiz seçimlere kadar bunun pek çkabilecei yönünde deil. Bu maddeyle ilgili getirilen deiikliklerin önemli noktalarndan bir tanesi bu getirilerin emeklilere de yanstlacadr. Bunu iyi niyetle yaplm bir düzenleme olarak ifade edelim. Yine bu maddeyle son düzenleme ayn iyerinde ayn dönem içinde birden fazla toplu i sözlemesi yaplamaz ve uygulanamaz hükmünün anayasadan çkarlm olmasdr. Bunu çkardlar. Bilindii gibi 275 sayl kanun döneminde iyeri ve ikolu düzeyinde farkl toplu i sözlemeleri yaplabilmekte idi. Bu yüzden farkl sözlemelerin tevafuku, iç içe geçmesi söz konusu oluyordu. Hangisi uygulanacak denildi- 456 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi inde baklyordu sözlemeler ayklanyordu iverenden yana olan hükümler uygulanyordu. Bir yn sknt çkmaktayd ve mahkemelere düüyordu ve bir yn toplu sözlemenin uygulanmasnda gecikmeler olmaktayd. Bu maddenin anayasadan kaldrlmas tabi ki toplu i sözlemesi grev lokavt kanunundan kaldrlmas da ayn sknty, ayn skntnn Türkiye’de yeniden yaanmasna sebep olacaktr. imdiye kadar 27 yllk dönemde uygulanan ve uygulama döneminde oldukça baarl sonuçlar veren, taraar rahatsz etmeyen bu hususun kaldrlmasnn sebeplerini anlamakta biz zorlanyoruz. Gerekçede u söyleniyor deniliyor ki; ILO’nun 98 sayl sözlemesine uyumluluu saladk deniliyor. Biz ILO’nun 98 sayl sözlemesinin 4. maddesini açtk okuduk. Orada bu bahsedilenle ilgili hiçbir iliki yok. Yani nereden bunu yine çkarttlar ILO’nun 98 sayl sözlemesine aykrl ve bunu anayasal düzenleme yolu yapmay çkarttlar biz anlayabilmi deiliz. 3. ve son olarak anayasann 54. maddesinde yaplan deiiklikten bahsetmek istiyoruz. Bu maddede yaplan deiiklik 2 ana balk üstünde oturuyor. Bir tanesi grevle ilgili, grev yasaklaryla ilgili. Grev esnasnda greve katlan içilerin grev düzenlemesiyle ilgili düzeltiyorum. Grev esnasnda greve katlan içilerin sendikann kastl veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulan iyerinde sebep olduklar maddi zarardan sendika sorumludur denilmekteydi. Bu yanl bir hükümdü. Biz bunu ylardan beri hukuk camiasnda hocalarm olsun, bizler olsun sürekli yazdk çizdik. Bu yanltr, yetki verilmemi bir ekilde yetkisiz kiilerin yapm olduu tasarruardan dolay sendikay sorumlu tutmak zorunlu hukuk prensiplerine de uymamaktadr. Borçlar hukukunun temel hükümlerine, ilkelerine de aykrlk tekil etmektedir. Bunun deitirilmesini biz yllardan beri söylüyorduk ve bu deiiklik yaplmtr. Belki de çalma hayatyla ilgili yerinde olan tek deiiklik, anayasadaki deiiklik bu olarak görülebilir. 457 Hukukunun Güncel Sorunlar Dieri ise 54. maddenin 7. fkrasnn anayasa metninden çkartlmas. Bu, grev yasaklarn anayasadan çkaran ifadedir. Diyor ki deiikliin kaldrd hüküm siyasi amaçl grev ve lokavt dayanma grevi ve lokavt, genel grev ve lokavt, iyeri igali, ii yavalatma, verim düürme ve dierleri yaplamaz diyor. Maddenin gerekçesinde de öyle ifade ediliyor: taraf olduum uz uluslararas sözlemelerle çada demokratik toplumlarda çalma hayatn düzenleyen ve genel kabul gören evrensel ilkelerle badamayan, grev ve lokavt hakkna getirilen snrlamalar 54. maddenin 3. ve 7. fkralar yürürlükten kaldrlmaktadr. Söz konusu hükümlerin kaldrlmasyla sendikal haklar ile grev ve lokavt haklarnn kullanlmas bakmndan ileri bir adm atlm olmaldr. Dünyann hiçbir yerinde grev ve lokavt hakknn snrsz kullanldn söylemek mümkün deil. Maalesef baz yazarlar, baz çizerler ya da bazlar popülist yaklamlarla bunun snrsz bir biçimde kullanldn ifade etmektedir. Ama bunun böyle olmadn bilmekteyiz. Son anayasa deiiklii ile sürekli olarak yaplan taleplerin karlanmas hep istenmi. Fakat dikkatten kaçrlmamas gereken konu bu talepleri karlarken ortaya çkmas muhtemel gelimeler kestirilmemitir. imdi anayasada kabul edilen grev yasaklarnn tümünün ortadan kaldrlmas, iyeri igali ve verim düürme vb. dier direnilere getirilen yasaklarn kaldrlmasnn douraca sonuçlar ne olacaktr? Bunlar acaba iyi hesap edilebildi mi? Grev hakknda getirilen snrlamalarn kaldrlmasyla çalanlarn sadece çalma hayatna yönelik taleplerinin olamayaca, siyasi ve illegal örgütlerin taleplerinin de dillendirildii grev uygulamalarnn ortaya çkmasna muhtemel olduu bilinmelidir. Anayasalar otorite karsnda vatandan haklarn garantiye ald metinlerdir. Ancak anayasalar ayn zamanda bireylerin refah ve huzur içerisinde yaayabilmeleri için tedbirleri 458 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi alan kabul üzerine nasl gerçekletirileceinin düzenlendii metinler olarak ta ortaya çkar. Anayasa’da grevle ilgili bütün yasaklar kaldrdktan sonra bu yasaklarn kanunlarla tekrar getirilmesi de mümkün deildir. Belki anayasa deiikliini hazrlayanlar bunu düünmü olabilirler. Bir baka ifadeyle anayasa yasaklar anayasa yasaklar yazmadan kanunlar yolu ile grev yasaklar getirilmek istenebilir. Ama bu uygulama kabiliyeti son derece snrldr. Belki o iyeri igali, ii yavalatma, verim düürme vs. onlarla ilgili olarak toplu i sözlemesi grev lokavt kanunu dnda borçlar hukukuyla, borçlarn temel hükümleri çerçevesinde ya da zarar ile ilgili borçlar hukuku hükümleri çerçevesinde baz takibatlar yaplabilir onlarn engellenmesi bakmndan. Ama genel grevi, dayanma grevini bunlar nasl önleyeceksiniz bunu anayasada yazmyoruz ama hadi kanunlara yasak getiririz deyip te yapmaya kalkarsanz bu sefer niye anayasay deitirdiniz diye de size sorarlar. Son olarak unu söylemek istiyoruz: 1982 anayasas üzerinde bugüne kadar 16 deiiklik yapld. Bu deiliklerle toplam 85 madde ve balangç ksmnda deiiklikler yapld. Her deiikliin anayasay daha da demokratikletirmek için yapld ifade edildi. Ancak son yaplan deiikliklerin özellikle birkaç madde üzerinde younlat bu anayasa mahkemesinin teekkülü, hakimler ve savclar yüksek kurulunun teekkülü esas olarak bu deiikliklerin yaplmasnn niyetlendii düünülüyor. Dier deiikliklerin ise esas deiikliklerin yannda arzi deiiklikler olduu kanaatini tamaktayz. Her ne kadar tali mahiyette olsa da yukarda incelemeye çaltmz deiiklikler toplum hayatnda önemli deiiklikleri de douracaktr. Sonuçlar douracaktr. Meclis çounluuna sahip siyasal parti tarafndan yaplan deiikliklerin samimi bir biçimde toplumun demokratiklemesine katk salayacana ilikin ciddi endieler mevcuttur. 459 Hukukunun Güncel Sorunlar Tekel içilerinin 2,5 ay süren sokakta yatma eylemini sona erdirmek için her türlü idari, hukuki ve cebri yolu deneyenlerin srf hükümetin tasarruarna kar görü beyan ediyorlar diye k ortasnda bu içilere gazl, souk sulu basknlar düzenleyenlerin içilerin her türlü eylemine izin veren bu grev deiikliklerine ve dier anayasa deiiklikleri samimi bir biçimde yapacaklarn, bunu samimi bir açlm olarak göreceklerine kanaatimce düünmek pek fazla mümkün deildir. Bu çerçevede yaplmak istenen deiikliklerin çok ksmen faydal olaca ama baz deiikliklerin de önemli ölçüde tetikleme faaliyeti yapacan, çalma hayatn kaosa sürükleyecei endiesi tamaktaym. Hepinizi sayglarmla selamlarm. Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Sayn Aktay’a teekkür ediyorum. Anayasal deiikliklerin çalma hayatna etkileri 51, 53 ve 54. maddelerde baz endieleri ile birlikte demek 2011 ylna seçime kadar sendikal hayatmzda baya hareketli bir aylara, günlerin önümüze gelecek. 3. konumacmz Prof. Dr. Nüvit GEREK. sal ve güvenlii yasa taslayla ilgili neler getirdii konusunda sunumunu yapacak. Buyurun sayn Gerek. Prof. Dr. Nüvit GEREK Sal ve Güvenlii Yasa Tasars Tasla Neler Getiriyor? Teekkür ederim sayn bakan. Deerli katlmclar, sabrnzn sonuna geldiinizi biliyorum. Bir 10 dakika daha sabretmenizi rica ediyorum. Bugün ilk oturumda ve u andaki oturumda çok güzel tebliler dinledik. Öncelikle sevgili hocalarma teekkür ediyorum. Bu konferans düzenlemekte emei geçen herkese ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nde 460 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi görev yapan genç arkadalarma özellikle teekkür etmek istiyorum. Bugün deinilen konularn hepsi doal olarak son derece tartmal konular, son derece zor konular. Benim deineceim konu ise hemen hemen üzerinde hiç tartma olmayan bir konu. Bildiiniz gibi hem i hukukunu hem sosyal güvenlik hukukunu ilgilendiren bir konu i sal güvenlii konusu. Yürürlükteki mevzuatla ilgili olarak taraar arasnda bir tartma, görü ayrl söz konusu deil. Esasen bu konuda yeterli mevzuatmzn olmad da söylenemez. Özellikle son zamanlarda AB direktierinin birebir çevirisi niteliinde çok sayda yönetmelik var. Ancak mevzuattaki dayankl önleme açsndan bir temel i sal, i güvenlii kanunun çkmas son derece yararl olur. Bu konuda çabalar da var ama çok daha önce kanunlaabileceini zannediyordum. Nedense bugüne kadar geçeklemedi. 51 küsür maddeden ibaret dolaysyla sadece maddeleri okumak bile yarm saatten fazla bir zaman alr. Bunu ksa bir zamanda datmadan nasl aktarabilirim diye düündüümde 3’e ayrabilmek aklma geldi. 1. ksmda tasar taslanda öngörülen u andaki mevzuatmzda olmayan yeni kavram ve kurumlar. Daha sonra 2. ksmda kimlere hangi sorumluluklarn, yükümlülüklerin getirildii ve daha sonra da maddelerde yeni düzenlemeler, yürürlükteki mevzuatmzda olmayan yeni düzenlemeler. lk olarak içi kavram yerine çalan kavramnn bulunduunu görüyoruz taslan 3. maddesinde. Bir dier yeni kavram i ilikisi kavram, i sözlemesi yerine artk her türlü çalma, çaltrma ilikisi ve memurlar da kapsayacak ekilde atanma ilemiyle kurulan iliki de burada yer alyor. Bir yeni çalan kavram görüyoruz. sal ve güvenlii çalan temsilcisi. Bu dier sendika temsilcilerinden farkl olarak sadece taslakta i sal ve güvenlii konusunda bir i yerinde çalanlarn temsilcisi. 461 Hukukunun Güncel Sorunlar Gene yeni bir kavram: kendi adna çalan. Burada tek bana herhangi bir iyerinde bu bir elektrik ustas olabilir, bir duvar ustas olabilir, bir marangoz olabilir tek bana çalan bir kii. Kendisine ait iyerinde veyahut ta baka bir iverene ait iyerinde ama yannda içi çaltrmadan tek bana çalan kii. Bir dier kavram önleme. Mesleki riskleri önlemek veya azaltmak için iyerinde yaplan ilerin bütün aamalarnda planlanan ve alnan önlemlerin tümü. Risk deerlendirmesi 2 aya olan bir kavram. yerinde var olan veya ortaya çkabilecek tehlikelerin, zararlarn saptanmas 1. ayak. 2. ayak ta bunlarn nasl önlenebilecei. Ve son olarak ta risk gruplar kavram. Kadnlar, çocuklar, yallar, özürlüler ve dier hassas risk gruplar özel olarak yer alyor metinde. Bir KUTGES gördüümüz bir kurum çok ta yararl olabileceini düünüyorum iyi iletilebilirse. Ulusal i sal ve güvenlii konseyi var. Bu konsey ne yapacak? Genel politikalar tespit edecek, öncelikleri belirleyecek, tavsiyelerde bulunacak doal olarak bakanlk, sosyal taraar, ilgili kamu kurumlar, üniversiteler ve sivil toplum kurulularndan oluacak. imdi bu konuyla ilgili olarak kimlerin sorumluluk tad konusunu bir ema halinde aktarmaya çalacam ama bunu getiremedim ekrana nedense. Belki bir arkadamz yardmc olabilir. Ben buradan aktarmaya çalaym. Evet, daha önce iverenlerin ve içilerin sorumlu tutulduunu biliyoruz. Buna ek olarak kendi çalanlarn biraz önce ifade ettiim gibi yükümlülükleri ve üreticiler ve tedarik edenlerin yükümlülükleri ilk defa düzenleniyor. Bu tabi çok ayrntl ama ben sadece ana balklar itibariyle sralamaya çaltm. Bir defa iverenin iyerleri arasnda ayrm yaplmakszn ite havalandrma, aydnlatma, stma gibi konulardaki almas gereken genel tedbirleri almas gerekiyor. Bunun dnda iyerinin özeliine göre ayr ayr dü- 462 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ünmesi gereken tedbirler var. Koruyucu, önleyici hizmetlere ilk defa yer verildiini görüyoruz. lk yardm, yangnla mücadele ve ciddi yakn tehlike hallerinde tahliye salanmas, risk deerlendirmesi yaplmas, kazalarn ve meslek hastalklarnn kaydedilmesi ve bildirilmesi, çalanlarn eitimi ve ilk kez bir madde olarak yer alan çalanlarn görülerinin alnmas ve katlmlarnn salanmas bunun da çok önemli olduunu düünüyorum ve iin görüldüü iyeri binalarnn, eklentilerinin, üretimde kullanlan girdilerin ve koruyucu teçhizatn mevzuatn ön gördüü nitelikte, kalitede olmasnn salanmas. Çalanlarn yükümlülüklerine gelince tabi ki gereken dikkat ve özeni göstermek, kendi salk ve güvenlikleri kadar bakalarnn salk ve güvenliini de korumaya çalmak, araç gereç donanm, kiisel koruyucular doru kullanmak, bunlar kullandktan sonra yerine iade etmek, iyeri dna çkarmamak, key olarak deitirmemek ve ciddi ve ani bir tehlike domas durumunda mutlaka iverene veya i sal ve güvenlii temsilcisine haber vermek, teftie yetkili müfettiler geldiinde onlara gereken yardm salamak. Kendi adna çalanlarn yükümlülükleri de tabi ki bir defa kendilerine ait bamsz bir iyerinde bu faaliyeti yürütüyorlarsa kendi iyerlerinde bunun gereini yapmak, baka bir iverene ait bir iyerinde kendi bana çalyorsa orann i sal güvenlii konusundaki tedbirlere uymak, ciddi yakn, önlenemeyen tehlike hallerinde hem kendi vücut bütünlüklerini koruyacak ekilde davranmak, yangn tehlikesi varsa gereken tedbirleri almak ve var olan tedbirlere uymak. Yeni daha önceki mevzuatmzda bulunmayan bir düzenleme. Üreticilerin ve tedarik edenlerin yükümlülüü baln tayor 26. maddede. ekipmanlarn, kiisel koruyucu donanmlar, üretimde kullanlan her türlü malzemeyi, girdileri temin veya tedarik edenler ve iyeri dndan bakm, onarm, servis vb. hizmetleri salayan kurum ve kiiler de bu ürün ve 463 Hukukunun Güncel Sorunlar hizmetlerin i sal, güvenlii mevzuatna uygun nitelikte olmasn salamak mecburiyetinde. imdi taslakta öngörülen yeni düzenlemelerin neler olduunu çok ksaca birkaç dakika içerisinde aktarmaya çalacam. Birincisi: le ilgili u veya bu ekilde balantl olan her konuda iin balangcndan önce, üretim süreci esnasnda ve daha sonra i sal ve güvenlii konusunda gereini yapmak eklinde snrsz bir sorumluluu söz konusu iverenlerin. Ve 7. maddenin 2. fkrasnda iverenin genel yükümlülüü baln tamakta bu fkra. Gereken çalmalarn ve alnmas gereken tedbirlerin mali yükünün hiçbir ekilde çalanlara yükletilemeyecei belirtiliyor burada. 8. maddede gene önemli bir husus toplu korunma yöntemlerine kiisel korunma yöntemlerine kyasla öncelik verilmesi gerektii ifade ediliyor. Bunun dnda 9. fkrada i kanunumuzdaki genel anlaya uygun olarak ie uygun içi çaltrma borcu ile uyumlu bir düzenlemenin var olduunu görüyoruz. Hayati ve özel tehlike arz eden iyerlerine sadece yeterli bilgi ve talimat verilen ilerin girebilecei bunlarn dndakilerin girmemesi gerektii ifade ediliyor. Takip eden maddelere ksaca deinecek olursam ayn iyerinde birden fazla iverenin faaliyet göstermesi durumunda bunlarn i sal ve güvenlii konusunda i birlii yapmalar ve aralarnda bir koordinasyonun salamak zorunda olduklar ifade ediliyor. 11. maddede koruyucu ve önleyici hizmetlerin neler olduu açklandktan sonra bunlarn bakanlk tarafndan belgelendirilen kiilere yaptrlmas gerektii ifade ediliyor. Bugün bu bir sektör haline gelmi vaziyette. Eitim veren bir takm kurulular var. Bunlarn hepsinin Bakanlk’tan belge almas gerekiyor. lk yardm, yangnla mücadele ve tahliye konusu elbette çok önemli bir konu. Bir defa böyle bir durum söz konusuysa gerekli donanma sahip olan yani gerekli koruyucu techizata sahip olan ve özel olarak görevlendirilenler hariç 464 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dier içilerin burada çalmaya devam etmeleri iveren tarafndan istenilmeyecek. Ciddi yakn ve önlenemeyen tehlike hallerinde eer bu bölgeleri terk etmise içiler bu davranlar nedeniyle içilik haklar kstlanamayacak. Ve gene ayn maddede 5. fkrada eer amirlerine derhal annda haber verme olana yoksa oradaki çalanlarn kendi inisiyatierini kullanabilecek durumda olmalarnn salanmas öngörülüyor ve 6. fkra uyarnca ilk yardm, yangnla mücadele, tahliye ve ciddi yakn tehlike hallerinde görevlerini yaparken bu konuyla ilgili görevlerini yaparken ihmalkar davranmadkça yahut kusurlu davranlar tespit edilmedikçe bu çalanlar olumsuz davranlarla karlaamayacaklar. 13. maddede risk deerlendirmesi konusunda sadece iverenlerin deil kendi adna çalanlarn da ayn sorumluluu tamak zorunda olduklar denir. 16. maddede katlm, i sal güvenlii konusunda görevli olanlarn görülerini aktarmalar ve katlmlarnn salanmas ön görülüyor. 17. maddede eitim konusu düzenleniyor. Bu tabi oldukça ayrntl. Ben tek tek deinmeyeceim. Ama önemli olan husus eitim maliyetinin çalanlara yüklenemeyecei ve gene önemli bir konu eitimde geçen sürenin çalma süresinden saylaca, i süresinden saylacann ifade edilmi olmas. 19. maddede gene kendi adna çalanlarn bu konudaki yükümlülüü ifade ediliyor. 20. madde salk gözetimi baln tamakta. Ya unsuru, yaplan iin ar ve tehlikeli olup olmad hususlarna deinildikten sonra genel mant içerisinde taslan, içi yerine çalan kavram kullanlyor. Hiçbir ayrm yaplmakszn genç içi, çocuk içi, daha ileri yataki içi, kadn içi, özürlü içi hiçbir ayrm yaplmadan bütün çalanlar için salk raporu alnacak ve iin nitelii gerektiriyorsa periyodik olarak 465 Hukukunun Güncel Sorunlar bu salk kontrollerinin devam etmesi söz konusu olacak. Ve gene bununla ilgili mali yük hiçbir ekilde çalanlara yükletilmeyecek. 21. maddede gene yeni ve önemli bir düzenleme görüyoruz. Risk gruplar bal altnda kadnlar, çocuklar, özürlüler ve dikkatinizi çekmek isterim ilk defa yallar çalma hayatmzda daha dorusu ileri ya grubundakiler demek belki daha doru bunlarn özel olarak korunmas gerektiine dair bir hüküm mevcut. 23. maddede i sal ve güvenlii çalan temsilcisinden söz ediliyor. En az 10 çalann bulunduu iyerinde mutlaka bir i sal güvenlii çalan temsilcisi bulunacak. lerleyecek olursak 25. madde izinler ve belgelendirme baln tamakta. Burada iverenin salayaca girdilerin, üretimde kullanlan malzemelerin ve iyeri olarak kullanlan bina ve eklentilerin i sal güvenlii bakmndan yeterli nitelikte olmas düzenleniyor. Maddenin 2. fkrasnda da hangi iyerleri, iler ve ürünlerle ilgili olarak i sal güvenlii belgesi alnmas gerektii bakanlktan ifade ediliyor. Gene 26. maddede buna paralel olarak tedarik edenlerin bu hizmetleri, ürünleri tedarik edenlerin de tamalar gereken sorumluluklar ifade ediliyor. 27. madde aina olduunuz bir balk. in durdurulmas ve iyerinin kapatlmas baln tayor. Ancak burada içi ifadesi yerine çalan temsilcisinin yer almas gerektii ifade ediliyor. Bakaca bir deiiklik yok. 28. maddede tütün ve tütün mamullerinin kullanlmasnn snrlandrlmas, yasaklanmasyla ilgili bir düzenleme var. Ama dikkatimi çeken bir nokta; alkol ve uyuturucu kullanmyla ilgili olarak var olan yasak muhtemelen unutulmu olabileceini düünüyorum. Taslakta yer almyor. 466 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Son 3 maddeye geliyoruz. Taslan 30. maddesinde devletin yetkisi bal var. Bu 4857 sayl kanunda 91. maddede yer alan bir balk. Ama u anda açklamaya çaltm taslakta çalma hayatyla ilgili tüm mevzuatn uygulanmas deil, sadece i sal güvenlii yönünden izleme ve denetlemenin amaçland ifade ediliyor ve umarm gerçekleir. Çünkü biliyoruz ki Çalma Bakanl’nn elindeki müfetti says son derece az, son derece yetersiz. Burada ihtiyaca yetecek sayda müfettitin ve gene çok önemli bir kavram kullanlm, devlet adna yetkili olarak denetim yapacaklar ifade ediliyor. 32. maddede yetkili memurlarn ödevi bal altnda mevcut mevzuatmzda yer alan düzenlemenin müfettiin sorumluluu altnda düzenlenmesi söz konusu ve son olarak ta gene yerinde bir düzenleme madde metninde bir deiiklik yok ama zabtann yardm bal yerine güvenlik güçlerinin yardm bal getirilmi. Çünkü hakikaten zabta güçlerinin çarldklar zaman pek bir fonksiyon yerine getiremediklerini söylememiz mümkün. Ben açklamalarm burada tamamlyorum. Ancak öleden önce sosyal güvenlikle ilgili olarak deerli kardeim Enver TOÇOLU’nun deindii hususlara bir ilave yapmak istiyorum. Yusuf ALPER hoca da bana hak verecektir tahmin ediyorum. Sosyal güvenlik fonlarnn erimesinde çok önemli bir faktör halk arasnda yakacak yardm olarak bilinen bir uygulamayd. Siyasi bir kararla SSK’nn emeklilere bu ödemeyi yapmas öngörüldü. Ama bu ödemelerin karlnda kurumun bir prim tahsilat imkan olamad için fonlarn erimesinde bu da önemli bir faktördü. Bunu da hatrlatmakta yarar gördüm. Sabrnz için teekkür ediyorum. Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Sayn Gerek’in i sal ve güvenlii yasa tasars taslayla ilgili vermi olduu bilgilerden dolay kendilerine teekkür ediyorum. 467 Hukukunun Güncel Sorunlar Panelde Sorulan Sorular Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Sayn ARICI buyurun 1. Soru: Prof. Dr. Kadir ARICI Sorularm öncelikle Fevzi Bey Hocama sormak istiyorum. imdi ksaca sadece soracam. Fevzi Bey hocam bu televizyon kurulmasyla ilgili hükmün kanuna konulmas gerektiini söylüyorlar. Ben ahsen buna gerek olduunu düünmüyorum. Çünkü sendikalar gelirlerinin % 40’n bu tür ticari, snai kurulularnn hisselerine yatrabilme imkânlar var. imdi mesela sendikalar bu konuda bir televizyon satn alma konusunda ya da mevcut satlan hatta kamunun elinde var u anda tasarruf mevduat fonunda var. Bunlardan bir tanesini çok rahat alabilirler. Ve kanuna lüzumsuz eyleri çkaryoruz, anayasadan da çkaryoruz. Bence kanuna bu konuda açk bir hüküm koymann hiçbir faydas yok. Burada 2 tane TÜRK-’in eski genel bakan var. Bir de mevcut bakanmz var. Dolaysyla sendikalar bu konuda televizyon kurma konusunu ciddi olarak gündemlerine aldlar m, almadlar m? Bir de bu madde bu ihtiyac karlar m? Fevzi Bey hocam bu konuda ne düünür onu sormak istiyorum. 2. bir sorum, imdi siyasi partiler sendikalarn içinde ilen milletvekili olmas konusunu 274 sayl kanun döneminde bu mümkündü, uyguland. Burada bir risk vard. O risk te sendikalarn bamszl konusuydu. Siyasi partiler karsndaki bamszl. Dolaysyla 2821 sayl kanuna bu bamszl salamak için kurulmutur. imdi biz bunu buradan çkarrsak ayn risk yeniden söz konusu olmayacak m yani sendikalar çünkü Türkiye’de demokrasi yeterince gelimedii için siyasi partiler sendikalar çok rahat bir ekilde ele geçirip amacn dna tayabilirler mi bunu engellemek için konulmutu bu konuda görüünüzü örenmek istiyorum hocam. 468 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi imdi Nizamettin Hocama bir soru sormak istiyorum. Bu da imdi anayasa deiikliklerinde hem 87’de 51. maddede hem de 54. maddedeki hükümlerin kaldrlmasnda benim bildiim hep 87 ve 98 de olur. Hâlbuki aplikasyon komisyonu kararlarna bakn hiç birinde buna yönelik bir tane tenkitle karlamyoruz. Dolaysyla aplikasyon komisyonunda bu konuda hiçi bir deiiklik yok iken bu maddeleri çkardmzda ileride tarihi yorum noktasnda yani benim anlayabildiim kadaryla Türkiye’nin belli bir uygulamas var ve bu uygulamada da siz ayn anda, ayn ikolunda 2 sendikaya birden üye olmaya ilikin hükmü yasaya koyamayacaksnz. Çünkü Türkiye bundan hiçbir ikâyeti yok bundan da ikâyeti yok. imdi tarihi yorum noktasnda yarn anayasaya böyle bir hüküm konulduunda ilgililer anayasaya aykrlk iddiasnda bulunabilirler mi? Bu konudaki görüünüz nedir? Yine bir baka soru Nizamettin hocama, imdi sendikalarn sorumluluunun kaldrlmas konusu bunu Fevzi hocam da cevaplandrabilir. Bu madde biliyorsunuz TAR grevi dediimiz bizim sendika tarihimizde çok ac bir grev vard. imdi bu Türkiye içinde çok önemli bir hadise. imdi siz TAR fabrikalar mahvedilmiti ve bunun faturasn kimse ödemedi. Günümüzde de stanbul’da, Ankara’da büyük ehirlerde toplant ve gösteri yürüyüleri yaplyor, vatandan arabalar, iyerleri tahrip ediliyor ve devlet bunlarn, bu tahrip edenlerden bu parann alnmas konusunda hiçbir çaba göstermiyor. Tamam, sendikalardan bu sorumluluun kaldrlmas yerindedir. Peki, bu boluu toplant ve gösteri yürüyüleri kanununa bir hüküm koysak ve desek ki; devlet bu zararlar verenlerden bu zararlar ilgililer tahsil için çaba gösterir. Çünkü Avrupa’da hiç kimse bunu yapamyor niye? Sonuna kadar üzerine gidiliyor. Ama burada hukuki bir boluumuz var. Böyle bir hükmün toplant ve gösteri yürüyüleri kanununa konularak yetkili ve sorumlulardan çünkü bunu yapanlardan 469 Hukukunun Güncel Sorunlar da bunun hesab sorulur o zaman. Böyle bir hükmün konulmasn siz ne düünüyorsunuz? Bundan kaldrmak m sadece problem çözülür mü çok teekkür ederim. Panel Cevaplar: 1. Cevap: Prof. Dr. Fevzi DEMR imdi televizyon kurulmas konusunda açk bir yasak var orada siyasi partiler, sendikalar kuramaz diye o yüzden. Mümkünse yatrmak suretiyle kurabilir misin ama burada da sendikalarn hissesi yarndan sonra savclk bu konuya el koyar, seni engeller mi, oradaki hükümden yola çkarak o yüzden dedim bana göre yararl olabilir. Hem bir içinin haklarnn özellikle zaman zaman bunlar gazetelerde görüyoruz. Mesela sosyal sigortalarda benim prim günüm ne kadardr? Daha kaç yanda emekli olacam gibi bütün eylere cevap verebilir diye düünüyorum. Ve sendikal olmann, sigortal olmann yararll burada belirlenebilir ve sigortasz çalanlarn da ikâyetleri alnabilir. Yani en azndan bu konuda bir deiiklik yaplabilir. Milletvekillerinin baml olmas konusu ise hani bir partiden falan bana göre siz sendikal bakanlarn yönetimle ilgisini keserseniz asl o zaman baml olur. Yani onlarn sendikayla ilgisinin kesilmeden devam etmelerini istiyorum ki; arkadaki kimlerin eyin üzerinde olsa daha özgür devam eder. Ama onla ilikisini kestin mi parti disipliniydi, uydu, buydu yani o zaman daha baml olur. O nedenle ben onun kaldrlmasna dair anayasa hukuku kitabmda yazdm, hem i hukuku kitaplarnda yazdm. Yani bu 2 konu çok önemli. Ayn ikolunda bu anayasada yaplan deiiklikler ben orada biraz ey bakmndan uygun gördüm anayasadan kaldrlmas bakmndan çünkü anayasa yapma tekniine pek uygun deil bunlar hep yasayla düzenlenecek olan konulard. Onlar da o zaman eletirmitim. O yüzden yasalara dikkat etmek gerekiyor. Yasada bunlarn devam et- 470 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi mesi gerekiyor aslnda. Bu ayn iyerinde 2 tane toplu sözlemeye yol açan ayn ikolunda 2 tane üyelik olduu zaman da bu konuda sayn Aktay’n görülerine katlyorum yani hakikaten kaos olur. Ona imkân vermemek lazm. Yani o yüzden sendikaclk hareketini önünde engel olarak gördüümü belirtmek isterim. 2. Cevap: Prof. Dr. Nizamettin AKTAY Sayn Arc’nn açklamalar aslnda bizim tebliimizin içinde ksmen vard. Uluslararas çalma örgütünün kendileri aplikasyon komite çalmalarna da katldlar. Bizde zaman zaman katldk. Türkiye bu bakmdan hiç suçlanmyor. Türkiye hiç demokratik eksiklik var, bunlar deitirin vs. demiyorlar. Demedikleri halde özellikle 87 ve 98 sayl sözlemeleri gerekçeye yazp ite bunlar yaparsak daha fazla demokratikletiririz demek aslnda baka baz hesaplar gündeme getiriyor. Baknz çok sendika üyelii aslnda Kadir hoca çift sendika üyelii diyor. Kadir hoca çift sendika üyelii deil çok sendika üyelii geliyor. 3 sendikaya, 5 sendikaya üye olabilirsiniz. Bu gelecek ortaya. Bunlar ne büyük skntlar yaratacak. Sebep ne? imdi buradan da Sayn Sabri Bey’e cevap vereyim. Aslnda Sabri Bey benim meramm biliyor. Herkes te benim meramm biliyor ama burada bir oyun oynanyor. Türkiye’de tarm ikolunda oynanan, TÜRK-’e bal sendikalara oynanan oyunlar var. Türkiye’de Metal- kolunda TÜRK-’e bal sendikalara uygulanan oyunlar var. Baz eyler var, gelimeler var. Bu gelimeler sonucunda Türkiye’de TÜRK-’in dengedeki yerinin deitiini biliyoruz. Baknz sizler çok iyi bilirsiniz sendikacsnz. 1950-60 arasnda Türkiye’de 2 tane konfederasyon yaratld. Birisi A partisine, birisi B partisine. Son zamanlarda yine bir konfederasyon yaratlyor bilmem ne partisine. Siz neredesiniz? Siz nötrsünüz. Siz dengede duruyorsunuz. TÜRK-’siniz Ankara’da TÜRK- varsnz. 471 Hukukunun Güncel Sorunlar Ben bunu demek istiyorum. Sizin gücünüz krlp siz ortadan kaldrlmak çalyorsunuz, çallyorsunuz. Ama böylelikle Türkiye’nin gücü krlyor. Bakyorsunuz dün sayn bakan da itiraf etti biz bunu derslerde örencilere söylüyoruz. 3 milyon civarnda sendika üyesi içiden bahsediliyor. Yanl bakanlk kaytlar doru deil. Uluslararas Çalma Örgütü Türkiye Cumhuriyeti Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl’na diyor ki senin kaytlarna itibar etmiyorum diyor. Bu ayptr. Yllardr böyle. 8 yldr batasnz neden deitirmediniz. 3 milyonun 4’te biri kadar bir üyemiz var diyor sayn bakan. Dün itiraf etti. 750.000 o da yanl biliyorum. Toplu sözleme yapan sendika üyesi içi kadar Türkiye’de sendika üyesi ey var. Sendika üyesi var. Ben bunlar demek istiyorum Sabri Beye. Benim meramm budur. Bir bakas Kadir hocann eyle ilgili, toplant ve gösteri yürüyüleri kanununda deiiklik yaplsn. Buna da hiç gerek yok hocam. Zaten 55. madde içerisinde borçlar kanunu 55. madde çerçevesinde bu sorumluluk çözülür. Sendikann yetki vermedii birisi sendika adna bir ey yapamaz. Yetki vermise o zaman sendika yine sorumludur. O sorumluluk hukuku çerçevesinde problem çözülür. Ama sendika hiç yetki vermedi sendikann üyesi ya da sendikann bakan yetkisizdir. Yetkisizse bir ey yapmsa tutup ta onu sendika tüzel kiiliine mal etmek bu doru deil. Dolaysyla bunun kaldrlmas dediimiz gibi belki de içinde yaplan tek doru deiiklik olmutur diye düünüyorum. Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN Sabrnzdan dolay çok teekkür ediyorum. Hepinize sevgi ve sayglarm sunuyorum. yi günler efendim. 472 IV. OTURUM MAKRO EKONOM VE STHDAM Oturum Bakan : Prof. Dr. Serdar KILIÇKAPLAN Hitit Üniversitesi Rektörü Konumaclar : Doç. Dr. Serap PALAZ Balkesir Üniversitesi, Bandrma ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ar. Gör. Olcay ÇOLAK Rize Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesii Ar. Gör. Okan Güray BÜLBÜL Ar. Gör. Volkan IIK Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Rdvan KURTPEK Devlet Planlama Tekilat Müstearl , Planlama Uzmanl Kamil TAÇI Devlet Planlama Tekilat Müstearl , Planlama Uzmanl Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE Yrd. Doç. Dr. Serpil ACAKAYA Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE Ar. Gör. Alim TETK Ömer YALÇIN Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2008 KÜRESEL FNANS KRZ VE TÜRKYE’DE KADINLARIN GÜCÜNE KATILIMINA ETKS Serap Palaz52 Olcay Çolak53 ÖZET Dünya ekonomisinde imdiye kadar yaanan pek çok krizden farkl olarak 2007’de Amerika Birleik Devletleri’nde (ABD), ipotekli konut kredileri piyasasnda ortaya çkan kriz ksa bir süre içinde küresel bir nitelik kazanm ve Türkiye ekonomisini de 2008’in ikinci yarsndan itibaren etkisi altna alrken, reel sektörü olumsuz bir ekilde etkilemitir. Reel sektördeki bu negatif görünüm özellikle igücü piyasasna yansmtr. Tarihsel süreç içinde sürekli olarak gerileyen kadn igücüne katlm, krizle birlikte daha da olumsuz bir seyir izlemitir. Krizle birlikte kentlerde her be kadndan biri igücüne katlrken, krsal kesimde her dört kadndan biri igücüne katlmaktadr. Kadnlarn tarihsel süreç içinde igücüne katlmnda etkili olan ev hanm olma, ataerkil gelenekler krizle deiim göstermemi, bununla birlikte eitim düzeyi arttkça kadnlarn igücüne katlmnn da artt görülmektedir. Anahtar kelimeler: Finansal Kriz, gücü, Kadnlarn gücüne Katlm 52 Doç. Dr. Balkesir Üniversitesi, Bandrma ..B.F. Ç.E.E..B. e-mail: serappalaz@yahoo.com 53 Ara.Gör. Rize Üniversitesi, ..B.F. e-mail: olcaycolak10@yahoo.com 475 Makro Ekonomi ve stihdam ABSTRACT The nancial crisis that had appeared in 2007 in the United States of America (USA) in the subprime mortgage credit markets, more differently from the aspects of the many nancial crisis that world economics had been experienced so far, acquired a global qualication in a short time period and got the Turkish economy under the inuence since the second half of 2008 by affecting the real sector negatively. This negative aspect reected especially to the labour market. The woman labour force Participation which declines continiously in the historical course followed a more negative trend with the crisis. While one fth of each woman participates to the labour force in the rural areas, on the other hand one fourth of each woman participate to the labour force in the urban areas with the crisis. Factors such as being housewife, patriarchal traditions which are effective for women’s labour force participation within the historical course, didn’t change with the crisis however women’s labour force participation increases as the educational attainment level increaes. Key Words: Financial cries, Laborforce, Female Labour Forc e participation 1. GR Dünya nans tarihinde yaanan en büyük nansal krizlerden birisi 1929’da Amerikan ekonomisinde yaanan “Büyük Kriz” olmutur. Fakat söz konusu kriz, dönemin siyasi ve iktisadi konjonktürü göz önüne alndnda özellikle piyasa ekonomisi sisteminin hâkim olduu ekonomileri etkilemitir. Küreselleme sürecinin hzland 1980’li yllardan itibaren Souk Sava döneminin de sona ermesiyle ortaya çkan nansal krizler ilk etapta yerel nitelikli olsa da sonraki aamalarda dünya genelini de etkileyebilmitir. 2007 ylnda Amerikan 476 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ekonomisinde ilk olarak ipotekli konut kredileri piyasasnda ortaya çkan kriz, ksa sürede dünya ekonomisini etkisi altna almtr. Kriz, Türkiye ekonomisini 2008’in ikinci yarsndan itibaren özellikle reel sektörü ciddi bir biçimde etkilemitir. Finans kesiminde 2001 krizinin ardndan alnan önlemlerin de etkisiyle önemli bir sorun yaanmazken, reel sektör iç ve d talepte daralmayla birlikte ciddi bir darboaza girmi ve özellikle isizlik oranlar önemli boyutlara ulamtr. Bu durum, igücü piyasasnn seyri hakknda önemli bir gösterge olan igücüne katlm da olumsuz yönde etkilemi. Bilhassa yllardan beri igücü piyasasna adapte olmada sorunlar yaayan kadnlar için krizin sonuçlar daha olumsuz olmutur. Türkiye ekonomisi 1970’li yllardan sonra ciddi bir dönüüm geçirmitir. Ekonominin yapsnn köklü bir biçimde deimesine yol açan bu dönüüm süreci, üretimin krsal kesimden kentlere, tarmdan sanayiye hzl bir biçimde kaydrmtr. Bu çalmada, kadnlarn igücüne katlm, söz konusu ekonomik dönüüm balamnda gerekçeleriyle birlikte irdelenecektir. Çalmada, kadnlarn igücüne katlm farkl dönemler itibariyle istatistiklerle derlenip karlatrmal bir analizi yaplm ve Türkiye’de kadn istihdamnn prolinin ortaya konulmas amaçlanmtr. Bununla birlikte 2008 küresel nans krizinde de kadnlarn igücüne katlm çeitli göstergeler itibariyle derlenip analiz edilmitir. Bu balamda, çalma giri ile sonuç ve önerilerle birlikte dört bölümden olumaktadr. kinci bölümde Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn tarihsel süreç içindeki geliimi sunulacaktr. Bu ksmda 2000 öncesi ve 2000 sonras dönem ayr ayr ele alnmtr. Zira Türkiye’de igücüne katlm orannn hesaplanmasnda kullanlan teknikler 2000 ylndan 477 Makro Ekonomi ve stihdam sonra farkllam ve uluslararas ölçütlere uygun hale getirilmeye çallmtr. Bununla birlikte söz konusu dönemde kadnlarn igücüne katlm farkl unsurlar balamnda ele alnp, igücüne katlm belirleyen faktörler ve etkileri analiz edilip okuyucuya sunulacaktr. Üçüncü bölümde, 2008 küresel nans krizinin Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmn ne ekilde etkiledii çeitli istatistiklerle irdelenecektir. Kriz döneminde kadnlarn igücüne katlmn hangi unsurlarn etkiledii de bu balamda ele alnacaktr. Son bölümde ise genel bir deerlendirme yaplarak kadnlarn igücüne katlmlarn artrmaya yönelik politika önerilerinde bulunulacaktr. 2. TÜRKYE’DE KADINLARIN GÜCÜNE KATILIMININ TARHSEL SÜREÇ ÇNDEK GELM Çalmann bu bölümünde Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn tarihsel süreç içindeki geliimi, erkeklerin igücüne katlmyla karlatrlmas ve bu geliimi etkileyen faktörler analiz edilecektir. Öte yandan kadnlarn igücüne katlm ile ilgili istatistikler düzenli olarak 1988 ylndan itibaren DE (günümüzde Türkiye statistik Kurumu) tarafndan yaynlanmaktadr. Söz konusu istatistikler HA kapsamnda 2000 ylna kadar ylda iki defa (Nisan ve Ekim aylarnda), 2000 ylndan itibaren ise ylda dört defa yaynlanmaktadr (Özer ve Biçerli, 2004: 63). Bu balamda 2000 öncesi dönem ve 2000 sonras kadnlarn igücüne katlm orannn geliimi çeitli açlardan incelenecektir. 2.1. 2000 Öncesi Dönemde Kadnlarn gücüne Katlm Tablo 1, 1955-1995 döneminde kadn ve erkeklerin igücüne katlm eilimini göstermektedir. 478 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 1. Kadn ve Erkek gücüne Katlm Yllar 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 Erkek 95.3 93.6 91.8 84.7 85.4 84.9 83.3 83.3 77.8 Kadn 72.0 66.3 56.6 50.9 47.4 46.3 44.3 43.7 30.6 Kaynak: Özer, M. ve Biçerli, K. (2004). Türkiye’de Kadn gücünün Panel Veri Analizi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 3 (1), 55-86 Palaz, S. (29-30 April 2004). Women’s Labour Force Participation in Turkey. Paper Presented at the 1st International Conference on Women’s Studies: Famagusta, Turkish Republic of Northern Cyprus Tablo 1 incelendiinde, dönemler itibariyle Türkiye’de gerek erkeklerde gerekse kadnlarda igücüne katlm oranlar dümütür. Kadnlardaki düü ise ciddi boyutlara ulamtr. 1970’lere gelindiinde %50’lere düen igücüne katlm oran, 1995’ten itibaren %30’un altna dümütür. Gerek cinsiyet balamnda gerekse genel anlamda igücüne katlm orannn dümesi, çalma çandaki nüfusun uzun dönemde oransal art göstermesine ramen gerçeklemitir. gücüne katlma orannn dümesi, Türkiye’de igücü piyasasnda igücüne dahil olmama (çalan veya isiz olarak) yönünde eilimin daha güçlü olduu anlamna gelmektedir (Sapancal, 2000: 5). gücüne katlm orannn dümesinde en önemli faktör, Türkiye ekonomisinin yaad hzl dönüümdür. 1950’li yllar Türkiye ekonomisinde sanayilemenin ve köyden kente göçün hz kazand dönemler olmutur. Ekonominin dönüüm sürecine girdii bu dönemde GSYH içinde tarmn pay azalr- 479 Makro Ekonomi ve stihdam ken, sanayi ve hizmetler sektörlerinin paylar artmtr. Bu süreçte tarm kesiminde istihdam çözülürken, kadn igücü sanayi sektöründe kendisine yer bulamamtr. Sanayide istihdam edilenlerin içinde kadnlarn paynn 1955-1980 döneminde %12,3’den %10,7’ye dümesi sanayinin kadn igücüne istihdam yaratmadnn göstergesidir (Özer ve Biçerli, 2004: 64). Öte yandan ekonomik gelime, kentleme ve igücüne katlm oran arasnda yakn bir iliki söz konusudur. Ekonomik gelime ve sanayileme kentlemeyi hzlandrdndan igücüne katlm orannda art gösterir. Kentleme yeni i imkânlar yaratr. Tarmsal kesimde ekonomik bakmdan faal olanlarla olmayanlarn bir ksm yeni istihdam alanlarnda i bulur. Tarmn da açlmasyla ulam ve haberleme araçlarnn kullanmndaki art istihdam alanlarn çeitlendirir. htiyaçlardaki ve isteklerdeki art çalma arzusunu kamçlar. Bu da igücüne katlm orannn yükselmesine neden olur. Krdan kentlere göçün yani kentlemenin youn olarak yaand ülkemizde ise mevcut durum, iktisat teorisinin ve demograk gelimenin öretileriyle çelimektedir. Genel olarak igücüne katlm oran söz konusu dönemde düü göstermitir ve krsal kesimde igücüne katlm oran, kentlerdeki orandan ve Türkiye ortalamasndan daha yüksektir. Dolaysyla krsal kesimde igücü piyasas ile olan iliki kentlere göre daha youndur. Ülkemiz açsndan kentlere gelen nüfusun en azndan bir ksmnn igücüne dahil olmayarak dinlenmeyi tercih ettii sonucuna varlabilir. Bunun dndaki bir baka açklama ise kentlere gelen nüfus fazlasnn mevcut sektörler yerine özellikle enformel sektör kanalyla resmi kaytlar dnda kalm olmasdr (Sapancal, 2000: 6). 1970’lerin sonunda ciddi boyutlara ulaan enasyon ve ödemeler bilançosu açklar problemlerinin üstesinden gelebilmek için IMF desteinde istikrar tedbirleri uygulanmaya balanm, ihracata yönelik sanayileme stratejisi benimsenirken tarmsal girdilere uygulanan sübvansiyonlar önemli ölçü- 480 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi de azaltlmtr. Bu politika deiikliklerinin kadn igücüne katlm orannn azalma sürecini durdurmad gözlenmektedir. Bunda tarmda istihdam edilen kadn igücünün oran düerken sanayi ve hizmetler sektöründe kadn istihdamnn artmaynn etkili olduu söylenebilir. 1980 sonras uygulanan istikrar tedbirlerine ramen enasyonun genelde yüksek oranlarda seyretmesi; ücret, maa ve tarmsal gelirlerin azalma seyrini iddetlendirmitir. 1980-1988 aras içi ücretleri 19 kat, memur maalar 23 kat artarken yatlar 32 kat artmtr. Bu durum daha önce çalmayan ikincil igücünden emek piyasalarna giri yapmak isteyen kadn says önemli ölçüde artmtr. Ancak, kentli kadnn sanayi ve hizmetlerde yaratlan istihdam kapasitesinden yeterince yararlanamay, onlar kayt d istihdama yönelterek igücüne katlm oran düü seyrinin hzlanmasna neden olmutur (Özer ve Biçerli, 2004: 64). Kadnlarn igücüne katlm orannda azalan eilimin olmasnn bir dier nedeni de 1980’li yllarn balarnda yürürlüe konan erken emeklilik düzenlemeleri olmutur. Bu düzenlemelere göre kadnlar 50 yanda veya 20 senelik hizmet döneminden sonra, erkeklerde 25 senelik hizmet döneminden sonra veya 55 yanda emekli olmaya hak kazanmaktayd. Söz konusu kurumsal düzenleme özellikle orta ve daha üst ya gruplarnn igücüne düük katlm salamalarna yol açmtr. Fakat söz konusu düzenleme 2001 ylnda deitirilmi ve daha yüksek ya limitleri ile hizmet süreleri getirilmitir. Bu düzenlemeyle igücüne katlm orannn artmas beklenmektedir. Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn düük olmasnn bir baka nedeni ise kentsel alanlardaki eitim düzeyi düük kadnlarn “yetersiz katlm çkmaz” olarak adlandrlan bir olguyla kar karya olmalardr (Taymaz, 2009). Kentlerde yaayan eitim düzeyi düük kadnlarn sigortasz ve kayt d ilerde aldklar ücretler genellikle çocuk bakm, yemek piirme ve temizlik gibi ev ileri için bakasn tutmak için ödeyecekleri paradan daha düüktür bu nedenle sade- 481 Makro Ekonomi ve stihdam ce kayt d sektörde çalma ans olan bu kadnlarn igücü arz da düük olmaktadr. Düük ücretler ve düük eitim getirileri, büyüdüklerinde igücüne katlm anslarnn çok az olduunu düündüklerinden dolay ailelerin kz çocuklarnn eitimine az yatrm yapmalarn yol açmaktadr. Bu durum igücü piyasasna da yansmakta ve ücretlerin daha da düük olmasna neden olmakta ve igücü arzn azaltmakta, bu döngü yetersiz katlm pekitirmektedir (DPT ve WB, 2009: 22). 2.2. 2000 Sonras Dönemde Kadnlarn gücüne Katlm Tablo 2, 2000 sonrasnda Türkiye genelinde kent ve krsal düzeyde cinsiyete göre igücünün durumunu vermektedir. Tablo 2. 2000-2006 Dönemi gücünün Durumu 2000 Kr Kent 2005 Kr Kent 2006 Kr Kent Toplam gücü (Bin) 10.902 12.176 10.167 14.398 9.894 14.882 Kadn gücü (Bin) 3.809 2.379 3.310 Erkek gücü (Bin) 7.093 9.797 6.857 11.356 6.657 11.640 58,7 44,1 53,1 45,5 52,2 45,5 40,2 17,2 33,7 19,3 33,0 19,9 77,9 70,9 73,5 71,5 72,2 70,8 Toplam gücüne Katlm Oran (%) Kadn gücüne Katlm Oran (%) Erkek gücüne Katlm Oran (%) gücüne Dahil Olmayan Nüfus (Bin) gücüne Dahil Olmayan Kadn Nüfus (Bin) gücüne Dahil Olmayan Erkek Nüfus (Bin) 3.043 3.237 3.243 7.679 15.454 8.981 17.279 9.057 17.835 5.669 11.439 6.506 12.759 6.560 13.028 2.011 4.015 2.476 4.520 2.497 4.807 Kaynak: Toksöz, G. (2007). Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu. (1. Bask). Ankara Uluslararas Çalma Örgütü 482 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 2 incelendiinde, 2000 ylndan itibaren Türkiye’de kentlerde toplam igücü artarken krsal kesimde sürekli düü göstermektedir. Benzer eilim kadn igücü için de geçerlidir. Bu durum, 2000’li yllarda krsal kesimden kentlere göçün devam ettiini göstermektedir. 2006 yl itibariyle 15 ve daha yukar yataki toplam igücü 24.776.000 kii olup, genel igücüne katlm oran %46,8 olarak gerçeklemitir. Toplam igücünün 6.480.000’i kadn, 18.297.000’i erkektir, igücündeki her dört kiiden biri kadndr (%26,1). gücüne katlm oran kadnlarda %24,9 ve erkeklerde %71,5 olarak gerçeklemitir. Arada büyük fark vardr ve erkeklerin igücüne katlm oranlar yllar itibariyle çok snrl biçimde azalrken, kadnlarnki sürekli düü göstermitir (Toksöz, 2007: 18). Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn düüklüü, yüksek isizlik oranlar ve kaytd istihdamla birlikte igücü piyasasnn en önemli sorunlar arasnda yer almaktadr. Türkiye’de kadnlar igücüne katlm oranlar açsndan 130 BM üyesi ülkeler arasnda 2000li yllara ait verilerle yaplan sralamada en alttan 10.srada, OECD ülkeleri arasnda ise en altta yer almaktadr (KEG, 2010). Öte yandan krsal kesimde igücüne katlm oran gerek erkeklerde gerekse kadnlarda 2000’den itibaren sürekli azalsa da kentlerdeki igücüne katlm oranndan daha yüksektir. 2000 yl itibariyle krsal kesimde %40,2 olan kadn igücüne katlm oran, 2006 itibariyle %33’e kadar gerilemitir. Erkekler için kr/kent igücüne katlma oranlar 2001 ylndan sonra birbirine yaklamaktadr. Kadnlar için ise kr/kent igücüne katlma oran farkll çok fazla çarpcdr. Krsal kesimde, kentteki kadna göre yaklak 3-3,5 kat daha fazla sayda kadn, karlksz emein bir kategorisi olan ücretsiz aile içilii ad altnda istihdam edilmektedir. Erkekler ise hane reisi olarak kendi hesabna çalma kategorisinde kaydolmak- 483 Makro Ekonomi ve stihdam tadr. Ancak 2004 ylndan sonra bu fark 2 katna inmektedir. Farklln azalmas krsal kesimde kadnlarn kentlere göç nedeniyle gittikçe igücü piyasasndan çekilmesiyle ilgilidir (Özkaplan, 2008: 15). 2006 itibariyle kentlerde igücüne dahil olan her be kiiden biri (%21,8) kadndr, buna karlk igücüne dahil olmayan her dört kiiden üçü (%73,0) kadndr. Yine her be kadndan sadece biri (%19,9) igücündedir. Kadnlarn durumu bete birliin ötesine geçememektedir. Oysa erkeklerde igücüne katlm oran %70,8’dir. Krda ise igücüne dahil olan her üç kiiden biri (%32,7) kadndr. gücüne dahil olmayanlarn da kentte olduu gibi dörtte üçü (%72,4) kadndr. Her üç kadndan biri (%33) igücündedir. Krda kadnlarn igücüne katlm orannda gözlenen hzl düüün gerisinde son 10-15 yldr uygulanan tarm politikalarnn krsal istihdama etkisinin büyük rolü vardr. Bu durum tarmda azalan istihdamla yakndan alakaldr. Çünkü esas olarak tarmda younlaan kadn emei, tarmdaki istihdam daralmasna bal olarak igücü dna çkmtr. 2006 itibariyle krda ve kentte igücündeki kadn says birbirine çok yaklamtr. Toplam kadn igücünün yars krda yars kentte iken, erkek igücünün üçte birinden biraz fazlas (%36,4) krda, yaklak üçte ikisi kenttedir (Toksöz, 2007: 19). Dier taraftan kadnlarn igücü piyasasnn dnda kalmasyla toplam igücü katlm oran arasndaki iliki de belirgindir daha da önemlisi, igücüne katlm oranlarndaki sürekli azal i bulma ümidini yitirenlerin saysndaki art yanstmaktadr. 2001-2007 dönemine baktmzda, hem istihdamdaki azalma hem de i aramaktan vazgeçenlerin sayndaki art çarpcdr: aktif nüfusa ilave olan 2 milyon kiinin sadece 400 bini (%10’u) “isiz” kategorisinde igücüne dahil olmutur; zira istihdam 400 bine yakn azalmtr. 484 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi gücüne dâhil olmayanlarn says 4,5 milyona yakn artmtr; bu artn %20’si i bulma ümidini yitirenlerin, %20 ’si emekli olanlarn, %20’si örencilerin ve ancak %10’u ev kadnlarnn saysndaki arta bal gözükmektedir. Dolaysyla 2001 krizi ve sonras dönemde “aktif” olmama nedeni, ev kadn olmaktan daha çok; i bulamama, eitime katlma ve emekli olma eklinde ortaya çkmaktadr; yani aktif olamamann nedeni 2000’li yllarda deimektedir; büyük ölçüde i aramayp, iba yapmaya hazr olanlarn saysndaki art önemlidir (Özkaplan, 2008: 17). Bu balamda kadnlarn igücüne dahil olmama nedenleri 2006 yl itibariyle gerek Türkiye geneli gerekse yerleim yeri itibariyle Tablo 3’de verilmitir. Tablo 3. Nedenlere Göre gücüne Dahil Olmayan Kadnlar: 2006 (%) Türkiye Kent Kr aramayp çalmaya hazr olan 5,6 5,2 6,4 Mevsimlik çalan 1,6 0,5 3,7 Ev ileriyle megul 64,8 67,4 60,9 Eitim/öretime devam ediyor 7,9 9,0 5,9 Emekli 2,9 3,9 0,9 Özürlü, yal veya hasta 10,4 7,1 16,8 Dier 6,3 6,7 4,4 Kaynak: Toksöz, G. (2007). Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu (1. Bask). Ankara: Uluslararas Çalma Örgütü Not: Söz konusu tablo yukardaki kaynaktan tarafmzca derlenerek hazrlanmtr. 485 Makro Ekonomi ve stihdam 2006 yl itibariyle kadnlarn igücüne dahil olmama nedenleri irdelendiinde, gerek Türkiye geneli gerekse kentler ve krsal kesimde en önemli nedenin ev ileriyle megul olma olduu görülmektedir. Özellikle bu durum kentlerde Türkiye ortalamasnn da üzerindedir. Bu faktörü srasyla özürlü, yal veya hasta olma ile eitim/öretime devam ediyor olma izlemektedir. Türkiye statistik Kurumu (TÜK) tarafndan yaymlanan Zaman Kullanm Anketi sonuçlarna göre Türkiye’de 15 ve daha yukar yataki fertlerin 24 saatlik etkinlikleri incelendiinde; çalan erkeklerin hanehalk ve ev bakmna ayrd süre sadece 43 dakika iken çalan kadnlarda bu süre 4 saat 3 dakika olduu saptanmtr. Buna karn çalmayan erkeklerin hanehalk ve ev bakmna ayrd süre sadece 1 saat 12 dakika iken, kadnlarda bu süre 5 saat 43 dakikadr (TÜK, 2007: 2). Bu durum erkeklerin ev ilerine çok az zaman ayrarak ev ileri ve bakm hizmetlerinin aslnda kadn ii olduunu göstermektedirler. Türkiye’de devlet tarafndan salanan kurumsal bakm hizmetlerinin yetersiz olmas da devletin de bu tür hizmetlerin kadnlar tarafndan karlanmas gerektiini ve ataerkil aile vurgusuyla perçinlenen bu durum çocuk bakmn ve ev ilerinin bütünüyle kadnlara yüklenmesine neden olmutur. Dalm kr ve kent ayrm temelinde incelendiinde, geçmite kendi hesabna çalan çiftçi hanelerindeki kadnlarn ücretsiz aile içisi olarak kaytlara geçtii dönemlerin geride kald görülmektedir. 2006’da krda 3.237.000 kii olan kadn igücünün iki kat miktarda kadn (6.560.000) igücü dndadr ve bunun üçte ikisine yakn kesimi ev kadn konumundadr. Krda eitim/öretime devam ettii için igücü dnda kalan kadnlar kente göre daha düük orandadr. Kentte emeklilik nedeniyle igücü dnda olanlarn yaklak %4’le zaten düük olan oran ise krda %1’in de altna inmektedir. Krda özürlülük, yallk, hastalk nedeniyle igücü dnda olanlarn 486 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi oran kentte bu nedenle igücü dnda olanlarn orannn iki katndan fazladr. Bütün bunlar kadnlar açsndan krdaki koullarn arlna iaret etmektedir (Toksöz, 2007: 21). Eitim kadnlarn igücüne katlmnda önemli faktörlerden biridir. Eitim olanana ulama ile igücüne katlm arasndaki iliki kadnlar için erkeklere göre daha belirleyicidir (Palaz ve dierleri, 2006). Okullama, kadnlarn igücüne katlmnda tutarl ve en etkili belirleyici unsurdur. Eitimin igücüne katlm oran üzerine etkileri genelde iki türlü görülmektedir: Birincisi, igücü piyasasnda ücretlerin ve i olanaklarnn okullamayla belirlenmesi, eitimli kadnlar ev ileri gibi piyasa d faaliyetlerde kalmadan ziyade igücü piyasasnda çalmay daha cazip hale getirmektedir. kincisi, okullamann etkisinden dolay kadn igücü arz, ev ilerine kar olarak piyasa iine doru kadnn davranlaryla ilgili ekonomik olmayan kstlar ykarak ücretler vastasyla etkilerden bamsz olur (Palaz, 2004: 5). Tablo 4, eitime göre igücüne katlma oranlarn vermektedir. Tablo 4. Eitim Durumuna Göre gücüne Katlm Durumu (%), 15+Ya 2000 E K 2001 E K 2002 E K 2003 E K 2004 E K 2005 E K 2006 E K Okur Yazar Olmayanlar 56,7 25,2 52,5 24,8 48,1 24,4 48,7 23,6 46,8 19,3 43,5 17,5 40,4 16,2 Lise Alt 74,9 23,0 73,7 24,2 72,3 24,9 70,7 23,4 72,3 22,8 71,8 21,8 70,8 21,8 Lise ve Dengi 70,8 31,8 71,6 31,1 69,7 31,9 69,0 28,9 73,3 30,6 73,8 30,9 73,6 31,4 Üniversite 83,2 70,1 84,3 70,8 84,5 71,5 82,7 69,5 85,3 71,3 84,7 70,0 84,1 69,8 Kaynak: Özkaplan, N. (2008). Türkiye gücü Piyasasnn Dönüümü: 1980-2007. http://www.keig.org/raporlar/Isgucu%20Piyasasinin%20Donusumu.doc 487 Makro Ekonomi ve stihdam Eitim, kadn ve erkein igücüne katlmn etkileyen önemli faktörlerden birisidir. Her üst eitim düzeyine çkldnda krsal ve kentsel alanlar itibariyle kadn ve erkek igücü katlm oranlar yükselmektedir. Ancak kadnlar için ücretli bir ie girmede eitimin rolü erkeklerinkine göre daha fazla belirleyicidir. Okuryazar-olmayan kadnlarn igücüne katlm oran 2006 ylnda %16,2 iken, bu oran üniversite mezunu kadnlar için %70’e yakndr; daha çarpc olarak, kentlerde beeri sermaye farkllnn igücüne katlm oranlarn daha fazla etkilemesidir (bu oranlar kentlerde ayn yl için srasyla %10 ve %70dir) (Özkaplan, 2008: 32). Öte yandan krsal kesimde eitimin igücüne katlm üzerine etkisi üniversite eitimi dnda snrldr. Çünkü krsal kadnlar genel olarak tarmda istihdam edilmekte veya ücretsiz aile içisi olarak eitim gerektirmeyen ilerde çalmaktadr. Dier yandan kentlerde tarma göre daha fazla eitim gerektiren sanayi ve hizmet sektörleri yaygndr. Kadnlar krsal kesimden kentlere az veya eitimsiz olarak ve sadece tarmsal kesimdeki i tecrübesiyle göç ettiklerinde igücüne kolaylkla girememektedir. 3. 2008 KÜRESEL KRZNDE TÜRKYE’DE KADINLARIN GÜCÜNE KATILIMI 2007 ylnn ikinci yarsndan itibaren ABD ekonomisinde görülen mortgage krizi, 2008 ylndan itibaren tüm dünyay etkisi altna alarak küresel bir nans haline gelmitir. Finans kesiminde balayan kriz ksa sürede reel kesime de yansm ve dünya çapnda üretimde azalmann etkisiyle isizlik sorunu ortaya çkmtr. Türkiye ekonomisi de krizden özellikle 2008’in üçüncü çeyreiyle birlikte ciddi biçimde etkilenmeye balamtr. sizlik oranlar iç ve d talepte dolaysyla üretimde azalmann etkisiyle art göstermitir. Bu durum kriz 488 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dönemine kadar olan süreçte igücüne entegre olmada problem yaayan kadn igücüne de olumsuz ekilde yansmtr. Çalmann bu bölümünde 2008 küresel krizinin Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmn nasl etkiledii, yerleim yeri, eitim durumu ve cinsiyet gibi faktörlerle incelenecek ve ayrca igücüne dahil olmama nedenleri de irdelenecektir. 3.1. Cinsiyete ve Yerleim Yerine Göre gücüne Katlm ve Karlatrma Küresel nans krizi özellikle Türkiye ekonomisini 2008’in üçüncü çeyreinden itibaren etkilemitir. Bu balamda kadnlarn kriz döneminde igücüne katlm, erkeklerle ve Türkiye ortalamas ile karlatrmal bir biçimde Tablo 5’de sunulmutur. Bununla birlikte inceleme periyodu kriz öncesi durumu da görebilmek açsndan 2008’in ilk çeyreinden balayarak ele alnarak, 2009’un son çeyreine kadar uzatlmtr. Tablo 5. Kriz Döneminde gücüne Katlm Oranlar (%) Dönem Türkiye Kadn Erkek 2008-1 44,8 22,2 68,2 2008-2 47,3 25,2 70,3 2008-3 48,2 25,8 71,4 2008-4 47,0 24,5 70,3 2009-1 46,1 23,8 69,2 2009-2 48,1 26,5 70,4 2009-3 49,2 27,5 71,7 2009-4 48,2 26,4 70,6 Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar, http://www.tuik.gov.tr Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr. 489 Makro Ekonomi ve stihdam Tablo 5’e göre Türkiye’de genel olarak igücüne katlm oran, gerek kriz öncesi gerek kriz esnasnda ve krizden sonraki dönemlerde 2000’li yllarla paralellik arz edecek ekilde düük seyrini korumu ve %50’nin altnda kalmtr. Krizin Türkiye ekonomisini etkilemeye balad 2008’in üçüncü çeyreinden itibaren igücüne katlm oran düü göstermitir. 2008’in üçüncü çeyreinde %48,2 olan igücüne katlm oran, 2008’in son çeyreinde %47’ye ve 2009’un banda %46,1’e kadar gerilemitir. 2008’in banda artan igücüne katlm oran ise, Türkiye ekonomisinin hzl büyüme kaydettii dönemlerin yansmas olarak kabul edilebilir. olanaklarnn hzl büyüme rakamlaryla artt düünülürse, insanlarn i bulma umuduyla igücü piyasasna girmeleri etkili olmu olabilir. Kadnlarn igücüne katlm oran Türkiye’de düük seyrini kriz döneminde de devam ettirmitir. Kriz döneminde de neredeyse her dört kadndan birinin igücüne dahil olduu görülmektedir. Türkiye’nin krize girdii 2008 üçüncü çeyreinden itibaren igücüne katlm orannda düü balam ve bu durum 2009’un ikinci çeyreine kadar devam etmitir. 2009’un üçüncü çeyreinde kadnlarn igücüne katlmnda küçük bir art olmu ve dördüncü çeyrekte ise tekrar bir düü yaanmtr. 2008’in dördüncü çeyrei ile 2009’un dördüncü çeyrei karlatrldnda hem erkeklerin hem de kadnlarn igücüne katlm oranlarnda haf bir art olduu görülmütür (erkekler için yüzde 70.3’den yüzde 70.6’ya; kadnlar için yüzde 24.5’den yüzde 26.4 ‘e). Bunun sebebi ekonomik kriz srasndaki “ilave içi etkisi” olabilir, yani resesyon dönemlerindeki gelir kaybn veya isizlii tela etmek için ailenin dier fertlerinin igücü piyasasna katlmaya karar vermesidir. Balevent ve Onaran’nn (2003) evli kadnlarn kriz dönemlerinde ilave 490 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi içi mi yoksa cesareti krlm içi mi olmaya daha eilimli olduklarn aratrdklar çalmalarnda belirtikleri gibi 2001 mali kriz döneminde de ilave içi etkisi daha çok kadnlar arasnda gözlemlenmi ve kadnlarn igücüne katlmlar artmtr. Tablo 6. Yerleim Yeri ve Cinsiyete Göre gücüne Katlm Oranlar (%) Dönem Kadn Erkek Kent Kr Kent Kr 2008-1 16,2 28,1 68,1 68,3 2008-2 15,0 35,2 69,3 72,8 2008-3 17,0 36,1 70,6 73,2 2008-4 18,2 31,7 69,8 71,7 2009-1 20,5 29,0 68,9 69,7 2009-2 20,1 35,9 69,6 72,4 2009-3 21,3 38,5 70,7 74,1 2009-4 19,4 35,0 70,1 71,8 Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar, http://www.tuik.gov.tr Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr. Tablo 6’da yerleim yeri itibariyle kriz döneminde igücüne katlm oranlar incelenmektedir. Kriz dönemi ve öncesinde yerleim yerine göre igücüne katlm oran kadnlarda büyük farkllk gösterirken, erkeklerde birbirine yakn bir seyir izlemitir. Kentlerde kadnlarn igücüne katlm düük düzeyde kalmtr. Kriz döneminde kentlerde kadnlarn igücüne katlm oran krsal kesime kyasla ufak bir art kaydetmitir fakat kentlerde her be kadndan birinin 491 Makro Ekonomi ve stihdam igücüne katld görülmektedir. Krsal kesimde kadnlarda igücüne katlm oran, krizin Türkiye ekonomisini etkiledii 2008’in üçüncü çeyreinden itibaren hzl bir düü göstermitir. Hatta 2009’un ilk çeyrei itibariyle igücüne katlm oran %30’un altna inmitir. Benzer durum erkeklerin igücüne katlm oran için de geçerlidir. Kriz döneminde erkeklerin igücüne katlm kadnlarnki gibi dalgal bir seyir izlememitir. Fakat krsal kesimde 2008’in üçüncü çeyreinden itibaren bir düü gözlenmi ve 2009’un ilk çeyrei itibariyle %70’in altna inmitir. Öte yandan kentlerde erkeklerin igücüne katlm oran kriz döneminde ufak düüler sergilemitir. Kriz döneminde gerek kadnlarn gerek erkeklerin igücüne katlmnda krsal kesimde arlk olmas ve krizden çk sürecinde krsal kesimde igücüne katlmn artmas, istihdamn sanayi ve hizmetler sektöründen tarm sektörüne doru kaydnn göstergesidir. Azalan iç ve d talep sanayi sektöründe ve hizmetler sektöründe ilerin durma noktasna gelmesini ve yeni i imkânlarnn yaratlamamasna neden olmu ve bu da krsal kesime olan göçü ve gizli isizlerin tarm sektöründe istihdamyla sonuçlanmtr. 3.2. Eitim Durumuna Göre Kadnlarn gücüne Katlm 2008 küresel nans krizine kadar olan dönemde özellikle 2000’li yllarda, eitimin igücüne katlmda özellikle kadnlarda önemli rol oynamtr. Zorunlu ilköretimin 8 yla çkarlmasnn etkileri 2000’li yllarda belirgin bir ekilde görülmü ve kadnlarn igücüne katlm, eitim seviyesinde artla birlikte artma eilimi göstermitir. 2008 küresel krizinde Türkiye’de eitime göre igücüne katlm durumu Tablo 7’de verilmitir. 492 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 7. 2008 Küresel Krizinde Eitime Göre gücüne Katlm Durumu (%), 15+Ya Dönem Okuryazar Olmayan E K E K E K E K 2008-1 33,8 12,1 67,5 17,8 69,6 30,6 82,1 69,3 2008-2 37,7 16,1 69,6 20,9 71,9 32,6 82,7 69,9 2008-3 36,5 16,2 70,3 21,6 74,3 33,5 83,0 70,0 2008-4 36,2 13,4 69,0 20,1 73,6 33,2 82,8 70,4 2009-1 36,9 12,2 67,7 19,2 73,0 33,4 82,4 69,9 2009-2 37,5 15,1 68,8 22,4 74,6 34,2 82,9 70,8 2009-3 37,7 16,9 70,5 23,4 75,4 34,2 83,4 70,9 2009-4 36,4 15,6 69,0 22,2 74,8 33,2 83,4 71,4 Lise Alt Lise ve Dengi Üniversite Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar, http://www.tuik.gov.tr Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr. 2008 küresel krizinin yaand dönemde igücüne katlm durumunun yanstld Tablo 7 incelendiinde, kadnlarn igücüne katlm eitim düzeyi arttkça art göstermektedir. Fakat her eitim düzeyinde igücüne katlm, erkeklerin altnda bir seyir izlemektedir. Ayrca kriz döneminde eitim durumuna göre igücüne katlm, kriz öncesi dönemlerde Türkiye’de gözlenen trendle tutarl bir seyir izlemitir. Kadnlarn eitim durumu incelendiinde, okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlmnn dier eitim seviyelerinden çok düük kald görülmektedir. Ayrca okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm dier eitim düzeylerine göre kriz döneminde daha çok dalgalanma göstermitir. 2000’li yllarda okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm, %20’lerin üzerindeyken kriz döneminde orann %15’lerin 493 Makro Ekonomi ve stihdam altna bile dütüü görülmektedir. Benzer durum lise alt eitim seviyesinde de gözlenmi ve bu düzeyde igücüne katlm oran neredeyse okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm düzeyine yaknlamtr. Üniversite düzeyinde igücüne katlm ise dier eitim seviyelerinin çok üstündedir. Kriz döneminde gerçekleen bu eilim, literatürde eitim düzeyi arttkça igücüne katlmn arttna dair bulgular da desteklemektedir. Öte yandan kadnlarn 2008 küresel krizinde yerleim yerleri itibariyle eitim durumuna göre igücüne katlm durumu Tablo 8’de verilmitir. Tablo 8. Kadnlarn Eitim ve Yerleim Yerine Göre gücüne Katlm Durumu (%), 15+Ya Dönem 2008-1 2008-2 2008-3 2008-4 2009-1 2009-2 2009-3 2009-4 Okuryazar Olmayan Kent 4,2 5,6 6,4 5,4 4,5 5,6 6,2 6,1 Kr 20,7 27,6 26,8 21,9 20,6 24,8 27,9 25,6 Lise Alt Kent 12,3 13,2 13,4 13,5 13,8 14,7 14,6 15,2 Kr 29,6 37,5 39,2 34,3 30,6 39,2 42,2 37,4 Lise ve Dengi Kent 30,0 32,2 33,1 32,4 32,7 33,3 33,5 32,5 Kr 33,5 34,8 36,3 37,4 38,4 40,6 39,3 37,6 Üniversite Kent 69,3 69,6 69,9 70,1 69,7 70,2 70,8 70,8 Kr 70,0 72,8 71,2 73,9 72,6 76,3 72,7 77,7 Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar, http://www.tuik.gov.tr Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr. Tablo 8 incelendiinde, kriz döneminde kadnlarn eitim düzeyi arttkça gerek krsal kesimde gerekse kentlerde igücüne katlmlarnn da artt görülmektedir. Fakat krsal kesimde igücüne katlm oran her eitim düzeyinde kentlere 494 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi nazaran daha fazladr. Kentlerde ve krsal kesimde igücüne katlmdaki en bariz farkllk düük eitim düzeylerinde bir dier ifade ile lise alt ve okuryazar olmama durumlarnda ortaya çkmtr. Okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm, krsal düzeyde kentlerden ortalama dört kat daha fazla gerçekleirken, lise alt eitim düzeyinde bu fark ortalama iki kat olarak gerçeklemitir. Bu durum, kriz döneminde ücretsiz aile içiliinin kadn igücüne katlmnda ve istihdamnda hala önemli bir belirleyici olduunu göstermektedir. Bununla birlikte kentlerde igücüne katlmn, eitim düzeyindeki düüle paralellik göstermesi, kentlerde ev kadn olarak kadnlarn yaamlarn devam ettirdiini, ayrca kriz dolaysyla iç ve d talebin yol açt durgunluk nedeniyle iten çkarmalarn özellikle düük eitim düzeyine sahip kadnlar igücüne katlmda etkiledii ve hatta bu kadnlar “cesareti krlm igücü” kapsamna soktuu da söylenebilir. Lise ve üniversite eitimi düzeyine sahip kadnlarn igücüne katlmnn, krizden fazla etkilenmedii gerek kentsel gerekse krsal düzeyde vurgulanabilir. Kriz döneminde söz konusu eitim düzeyine sahip kadnlarn igücüne katlmda ufak azalmalar ve artlar görülse de istikrarl bir düzeye sahip olduu söylenebilir. Bununla birlikte eitim düzeyi arttkça igücüne katlmda kentlerde ve krsal düzeyde yaknsamann gerçekletii de görülmektedir. 3.3. gücüne Katlmama Nedenleri Bundan önceki bölümlerde vurguland üzere 2008 küresel krizinde kadnlarn igücüne katlm, krizden önceki dönemlere paralellik arz edecek ekilde düük gerçeklemitir. Bu durum, yerleim yeri, eitim, ya gibi faktörlerle de ortaya sunulmutur. Bunun dnda yaanlan krizin her ne kadar nans krizi olarak kabul edilse de ülkemizde reel sektörü daha derinden etkilemesi, üretimdeki daralmann beraberin- 495 Makro Ekonomi ve stihdam de getirdii isizlik olgusu, darboazda olan kadn igücünü, igücüne katlmdan alkoyan en önemli faktörlerden biri olmutur. 2008 küresel krizinde kadnlarn igücüne katlmama nedenleri, krsal ve kentsel düzeyde Tablo 9’da verilmitir. Tablo 9: Kriz Döneminde Kadnlarn gücüne Dahil Olmama Nedenleri (%) gücüne Dahil Olmama Nedenleri 2008 Kent 2009 Kr Kent Kr Bulma Ümidi Olmayanlar 1,03 1,75 1,43 1,98 Aramayp Çalmaya Hazr Olanlar 3,93 4,12 4,11 5,12 Mevsimlik Çalanlar 0,50 3,23 0,14 0,89 Ev leriyle Megul Olanlar 62,84 61,22 63,36 58,90 Eitim/Öretim 9,63 5,63 10,46 6,55 Emekli 4,43 0,96 4,92 1,18 Çalamaz Halde Olanlar 7,96 19,09 7,55 20,40 Dier 9,63 3,95 7,99 4,95 Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar, http://www.tuik.gov.tr Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr. Tablo 9 incelendiinde, kriz döneminde kadnlarn igücüne katlmamasnda en önemli faktörü, gerek kentsel gerekse krsal düzeyde ev ileriyle megul olma bir dier ifade ile ev hanm olarak kabul edilme oluturmaktadr. Bu oran krsal kesimde kentlere göre biraz daha düük olarak gerçeklemitir. Ev ileriyle megul olma faktörünün yüksek oranda olmas, krizin de Türk kadnnn toplumdaki statüsünü deitirmedii, kadnlarn çocuk bakma gibi ev ileriyle daha ziyade megul olduunu ve ataerkil yapnn krlamadnn bir göstergesidir. Çocuk, hasta ve yal bakmnda kamusal hizmet- 496 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lerin yetersizlii ve ev ilerinin kadnlarn asli görevi olarak görülmesi kadn istihdamn olumsuz etkilemektedir. Yaplan aratrmalarda kadnlarn erkeklere göre zamanlarnn 6 kat süreyi günlük ev ve bakm islerine harcamakta olduu tespit edilmitir (ILO 2009). Kentlerde igücüne dahil olmamada eitim ve dier nedenler sonra gelmektedir. Fakat bu faktörlerin igücüne katlmamada etkisi snrldr. Krsal kesimde eitimin etkisi kentlere kyasla daha snrl olmutur. Krsal kesimde ev ileriyle megul olma dnda etkili olan dier faktör ise çalamaz halde olanlarn durumudur. Çalamaz halde olanlar; engelliler, hastalar ve yallar gibi gruplar kapsamaktadr. Bu faktörün etkili olmas, Türkiye’de krsal kesime yeterince salk hizmetlerinin götürülemediini ve Tablo 3’de 2006 yl yani 2008 küresel krizi öncesi dönemde gerçekleen deerin de üzerinde olduunu, krizle birlikte bunun derinleip kadn igücüne katlm olumsuz yönde etkiledii görülmektedir. 4. SONUÇ VE ÖNERLER Genel olarak, bir ülkede istihdam edilenlerle isizlerin toplamndan oluan igücü miktarnn toplam nüfusa oranlanmasyla bulunan igücüne katlm oran, o ülkedeki igücü piyasasnn seyri hakknda önemli bir göstergedir.Türkiye’de igücüne katlm oran, yllar itibariyle sürekli düü göstermitir. Özellikle kadnlarn igücüne katlmnda düü daha sert ve dramatik olmutur. Bununla birlikte krsal kesimde igücüne katlm, kentlere nazaran daha yüksek gerçeklemitir. Kadnlarn igücüne katlmnn dümesinde, ekonominin son otuz ylda hzl dönüüm geçirmesi etkili olmutur. Fakat sanayileme ve kentleme artmasna ramen istihdamda kadna ayrlan pay sürekli düü göstermitir. Dolaysyla kadnlarn özellikle kentlerde ev ileriyle daha fazla megul 497 Makro Ekonomi ve stihdam olmas da bu durumdan kaynaklanmtr. Çocuk bakm sorunu ve ataerkil yapnn bir dier ifadeyle aile içinde bu yönde geleneklerin olmas, bu durumu daha da etkilemitir. Öte yandan krsal kesimde igücüne katlmn daha fazla olmasnda tarm sektörünün ve dolaysyla ücretsiz aile içiliinin etkili olduu görülmektedir. Bununla birlikte eitim düzeyindeki artla birlikte kadnlarn igücü piyasasnda daha aktif olduu ve kendine yer bulduu da görülmektedir. 2008 küresel krizi Türkiye’de reel sektörü olumsuz yönde etkilemitir. ç ve d talepteki daralmayla birlikte üretimin azalmas, isizlik sorununun ortaya çkmasna neden olmu ve bu durum, igücü piyasasna entegre olmada zorluk çeken kadnlarn konumunu daha da olumsuz etkilemi. Kriz döneminde her dört kadndan üçünün igücüne dahil olmad ortaya çkmtr. Bu durum kentlerde neredeyse her be kadndan birinin igücüne dahil olmas eklinde gerçeklemitir. Krsal kesimde kadn igücüne katlmnn kentlere göre fazla olmas, kriz döneminde istihdamda tarm sektörünün paynn sanayi ve hizmetler sektörüne göre daha etkili olduunu göstermektedir. Ayrca tarm sektöründe istihdam art, kadnlar açsndan ücretsiz aile içilii durumunun artarak devam etmesine yol açmtr. Bununla birlikte daha önceki dönemlerle paralellik arz edecek ekilde, eitim düzeyindeki artla birlikte igücüne katlmn artt da görülmektedir. Bu durum krsal kesimde kentlere göre daha fazla gerçeklemitir. Yine dier dönemlerle paralellik arz edecek ekilde kadnlarn igücüne katlmamasnda ev kadnl olgusu en önemli faktörlerden biri olmutur. Krizden çk amacyla bu zamana kadar yedi adet önlem paketi açklanmtr. Her önlem paketi, reel sektörün önünü açacak ve istihdam arttracak ekilde planlanmtr. Fakat söz konusu paketlerde kadn istihdamna ve igücüne katlmna dair özel bir vurgu da bulunulmamtr. Türkiye’de kadnlarn 498 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi igücüne katlmnn, bata OECD ve AB olmak üzere pek çok gelimi ve gelimekte olan ülke ortalamasnn altnda olduu düünülürse, kadnlarn igücüne katlmna yönelik daha somut tedbirlerin alnmas gerekmektedir. Kanunu’nda bu alandaki düzenlemelere arlk verilmelidir. Öte yandan kadnlarn igücüne katlmamasnda, ev ileriyle megul olma, geleneksel aile yaps ve çocuk bakm gibi sorunlar ön plana çkmaktadr. Kadnlarn tek balarna üstlendii ev ileri ve çocuk ve yal bakm hizmetleri yükünün toplumsal bir sorumluluk olarak devlet-iveren-erkekler tarafndan ortak paylalmasna olanak veren kurumsal düzenlemelere ihtiyaç olduu görülmektedir. Bu balamda Yasasnda belirtilen 150 kadn içi çaltran iyerlerine kre açma zorunluluu getiren madde kadn veya erkek 150 içi çaltran iyerleri olarak deitirilmesi isabetli olacaktr. Böylece hem iverenleri kre açma zorunluluu dolaysyla 150 içiden az kadn içi çaltrmaya yönelten bu madde ayn zamanda çocuk bakmnn da sadece kadnlara ait bir sorumluluk olarak gören cinsiyetçi bak açsnn kanunlara yansmasdr. Ayn zamanda içi says açsndan madde kapsam dnda kalan iyerlerinde ise çalan ebeveynlerin çocuk bakm hizmetleri açsndan desteklenmelerine yönelik olarak belediyeler, Milli Eitim Bakanl, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi ilgili kurumlarn 0-6 ya aras çocuklar için düük ücretli ve kaliteli hizmet salad kreler ve anaokullar açmalar için gerekli düzenlemelerin yaplmas gerekmektedir (KEG, 2010). Ayn ekilde AB normlar çerçevesinde çocuk bakm hizmetinin kadn ve erkein ortak sorumluluunda olduunu gösteren ebeveyn izninin yasalamas da kadnlarn igücüne katlmn olumlu etkileyecek bir düzenleme olacaktr. Eitim düzeyi arttkça kadnlarn igücüne katlmnn artt düünülürse, kadnlarn eitimine yönelik sosyal aktivitelere ve kampanyalara devlet destei salanmaldr. Bu konuda aileleri bilinçlendirecek çalmalara hz verilmeli- 499 Makro Ekonomi ve stihdam dir. Zira günümüzde igücü piyasas nitelikli eleman olmay gerektirmektedir. Bu balamda kadnlarn mesleki eitim ve üniversite eitimi gibi ihtiyaçlarnn karlanmasnda devletin pozitif bir ayrmcla gitmesi gereklidir. ayet eitim düzeyi arttkça, kentleme ve sanayilemenin kriz sonrasnda yarataca istihdam olanaklar ve dier faydalardan kadnlarn da yararlanmas mümkün olabilecektir. Ayrca ayrmcln da önüne geçilebilmeli ve ie almda benzer nitelie sahip erkek ve kadnlarda kadnlara hak tannmas tevik edilmelidir. Bununla birlikte, kadnlarn çalmasnda engel tekil eden salk sorunlar ve çocuk bakm gibi hususlarda devletin koruyucu önlemleri almas da son derece önem arz etmektedir. Söz konusu önlemlerin alnmas ve kadn istihdamnn art, ülke ekonomisinin krizden daha güçlü bir ekilde çkmasna ve kalknmann da temellerinin atlmasna yol açabilecektir. KAYNAKÇA Balevent C. ve Onaran, Ö. (2003). Are Married Women in Turkey more likely to become Added or Discouraged Workers? Labour. 27(3):43958. Biçerli, K. (2009). Çalma Ekonomisi. (5. Bask). stanbul: Beta Yaynlar Devlet Planlama Tekilat ve Dünya Bankas, (2009). Türkiye’de Kadnlarn gücüne Katlm: Eilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi. Rapor No 48508-TR. KEG, (2010), Kanunu ve Baz kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun Tasars Tasla ve Kadn stihdamnn Artrlmas, Kadn Emei ve stihdam Giriimi (KEG), http://www.keig.org/ basinAciklamasi.aspx?id=13. (En son eriim, 06.08.2010). ILO, (2009), Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu, http://www.ilo. org/public/turkish/region/eurpro/ankara/areas/wstat2009.pdf (En son eriim, 05.08.2010). Metin, B. (2003). Türkiye’de gücü Piyasasnn Genel Görünümüne likin Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Kamu- Dergisi. 7 (2), 1-15 500 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Özer, M. ve Biçerli, K. (2004). Türkiye’de Kadn gücünün Panel Veri Analizi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 3 (1), 55-86 Özkaplan, N. (2008). Türkiye’de gücü Piyasasnn Dönüümü: 19802007. Web: http://www.keig.org/raporlar/Isgucu%20Piyasasinin%20Donusumu.doc 31 Mays 2010 tarihinde alnmtr. Palaz, S. (2004). Women’s Labour Force Participation in Turkey. Paper presented at The 1st International Conference on Women’s Studies: Famagusta, Turkish Republic of Northern Cyprus, 29-30 April 2003. Palaz, S. Karagol, E. Masatci, K. The effect of education on labour force participation rate: the case of Turkey, .Ü. ktisat Fakültesi Mecmuas, 56:1, (2006). Sapancal, F. (2000). Yeni Binyla Girerken Türkiye’de gücü Piyasas: DE Hanehalk gücü Anketi Sonuçlar Çerçevesinde Bir Deerlendirme. Kamu- Dergisi. 6 (1), 15-43 Taymaz, E. (2009). Growth, Employment, Skills and Female Labor Force. Ekonomik Aratrmalar Merkezi. Orta Dou Teknik Üniversitesi. Toksöz, G. (2007). Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu. (1. Bask). Ankara: Uluslararas Çalma Örgütü. 501 Makro Ekonomi ve stihdam KÜRESEL EKONOMK KRZN TÜRKYE’DE STHDAM ÜZERNDEK ETKLERN ÖNLEMEYE YÖNELK TEDBRLER: STHDAM VE YATIRIM TEVK PAKETLERNE LKN BR DEERLENDRME Okan Güray Bülbül* Volkan Ik** ÖZET Küresel ekonomik kriz önce sanayiciyi, sonra sanayicinin yatrm evkini etkilemi, dolaysyla en ar darbeyi de istihdama vurmutur. Yüzlerce kiiye istihdam salayan birçok sanayi kuruluu, kriz dönemlerinde ya üretim vardiyalarn düürmekte, ya da üretimi durdurmaktadr. Krizin üretim, yatrm ve istihdam üzerindeki bu etkilerini haetmek, hatta yatrmcy krize ramen yeni yatrmlara tevik etmek amacyla devletin çeitli önlemler almas ise bir zorunluluktur. Çünkü isizlik, devletin aktif rolü ile çözülmesi gereken sorunlardan biridir. Pek çok ülkede olduu gibi Türkiye’de de küresel krizin etkisi üretim hacminin daralmas ve isizliin artmas eklinde kendini göstermitir. Krizin bu etkilerinin haetilmesi için yaplmas gereken; istihdamn önündeki engellerin kald* ** 502 Aratrma Görevlisi, Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü. okanguraybulbul@gazi. edu.tr Aratrma Görevlisi, Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü. volkanisik@gazi.edu.tr 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi rlmas, istihdam ve yatrmlarn tevik edilmesi ve iç talebin canlandrlmasdr. Kriz dönemlerinde ulalmas oldukça zor olan bu hedeerin gerçekletirilmesi için ise tek yol; devletin aktif rol oynayarak, yatrm ve istihdam tevik etmeye yönelik çkaraca yasalar olmaktadr. Bu çalmann amac, küresel ekonomik krizin ykc etkilerini haetmek amacyla hazrlanan düzenlemeleri, istihdam tevik noktasnda deerlendirmek ve Türkiye’de yatrm tevik sistemi dâhilinde çkarlan, 2006/10921 ve 2009/15199 sayl “yatrmlarda devlet yardmlar hakkndaki karar”larn ve kamuoyunda istihdam paketleri olarak bilinen 5763 ve 5838 sayl Kanunlarn, amaçlar ve içerikleri hakknda bilgi vererek, yapsal bir sorun olan bölgesel eitsizlii gidermede ve istihdam yaratmada, bu kararlarn ne ölçüde etkili olabilecei konusunda bir deerlendirme yapmaktr. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Kriz, Yatrm Tevik Sistemi, stihdam. THE PREVENTION MEASURES OF THE GLOBAL ECONOMIC CRISIS IMPACTS ON EMPLOYMENT IN TURKEY: AN ASSESSMENT OF EMPLOYMENT AND INVESTMENT INCENTIVES PACKAGE ABSTRACT The global economic crisis have effected rst industrialists, then enthusiasm of the investment, hence deal the heaviest blow to the employment. Many industrial companies which employed hundreds of people, in times of crisis reduce production shift or stops the production. Crisis of production, investment and mitigate the effect on employment, in fact new investments despite the crisis and even investors in order 503 Makro Ekonomi ve stihdam to encourage the government to take various measures are a necessity. Because unemployment is one of the problem to be solved with the active role of the state. As in many countries, the impact of global crisis in Turkey and contraction of production capacity and showed itself in the form of increased unemployment. To alleviate the effects of the crisis; removing employment barriers, encourage employment and investments and also stimulate domestic demand has to be done. For the achieving this difcult aims in times of crisis, the only way is the state playing an active role, aimed at encouraging investment and employment and also enacted laws to aim these. This study aimed the evaluation of the Law No: 2006/10921 and the Law No: 2009/15199 “investment in state aid decisions” and which known in the public opinion as employment package Law No. 5763 and 5838. Before then the decision will be informed about the contents of the level of activity and employment impact will be discussed. KeyWords: Employment. Economic Crisis, Investmen Incentives, GR Sanayi devriminin ilk dönemlerinde üretim biçiminin öngördüü youn igücü talebi nedeniyle liberal anlayn isizlie bak geçerliydi. Ancak hem tüketicilerin tercihlerindeki farkllama, hem de daralan piyasalar sonucu isizlik olgusu farkl bir boyuta tanmtr. 1929 Dünya Ekonomik Buhran ile birlikte yara alan liberal anlay, devlet müdahalesini öngören Keynesyen politikalarn güç kazanmas ve ekonominin tam istihdam düzeyinin altnda da dengede olabileceinin 504 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kantlanmas ile isizlie olan tavrn deitirmek zorunda kalmtr. Ancak Keynesyen politikalarn güç kaybetmesi ve stagasyon olgusuna çözüm bulunamamas sonucu oluan yeni liberal politikalarda isizliin devletin aktif rolü ile çözülmesi gereken bir sorun olduu görüü yerlemitir. Devletin isizlik sorununun çözümünde bir merci olarak kabulü ile birlikte, istihdam olanaklar snrl bireylerin korunmas, isizliin yol açt sosyal sorunlarn önüne geçilmesi, yeterli düzeyde i yaratlmas gibi konularda devletin baz düzenlemelere gittii görülmektedir. Özellikle ekonomik kriz, sosyal çalkant ve doal afet dönemlerinde devletin hem istihdamn sosyal yönü, hem de ekonomik gidiat düünülerek istihdam tevik ettii ve istihdamn önündeki engelleri azaltt görülmektedir. Bu anlay, emein giderek deer kaybettii ve reel ekonomi ile nans ekonomisi arasndaki balarn iyice azald günümüzde oldukça önemli hale gelmitir. Devletin daha fazla müdahil olduu ekonomik süreçten, daha az role sahip olduu bir sürece geçilmekle beraber, dünyada istihdamn tevik edilmesi noktasnda devletlere özellikle küresel kriz sürecinde fazlaca rol biçildii bir döneme girildii gözlenmektedir. Türkiye açsndan küresel ekonomik krizin en önemli etkisi isizliin artmas ve istihdamdaki daralma olmutur. Bu anlamda küresel nans krizi, yerel istihdam krizine dönümütür. %10’lardan %15’ler seviyesine yükselen isizliin kriz sonras sabitlenmesinden endie edilmektedir. Kapitalizmin doasnda kendisine yer bulan ve sistemin kendisini yenilemesine etki yapt bilinen ekonomik kriz olgusu, 2008 sonlarnda küresel bir kriz eklinde ortaya çkm ve 1929 sonras tüm dünyay etkileyen en önemli durgunluk olarak kaytlara geçmitir. “Great Recession” 505 Makro Ekonomi ve stihdam olarak da ifade edilen küresel ekonomik kriz özellikle istihdam ve isizlik boyutunda Türkiye’yi ciddi ekilde etkilemi ve bu dorultuda önlemler alnmtr. Bu çerçevede krize kar alnan ilk önlemler igücü piyasasna yönelik, istihdamn önündeki engellerin azaltlmas, istihdamn tevik edilmesi ve yatrmlar ile iç talebi canlandrmak yönünde olmutur. Birbirini tamamlayc nitelie sahip istihdam ve yatrm tevik paketlerinde öngörülen hedeer ile devlet, birtakm düzenlemeler yaparak yatrmlar tevik etmektedir. Çalmann amac kamuoyunda istihdam paketi olarak bilinen düzenlemeler ile yatrm tevik paketlerinin istihdam perspektinde genel bir deerlendirmesini yapmaktr. A. 2006/10921 sayl YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI HAKKINDA KARAR: 2001 Krizi Sonras Getirilen Paket Yeniden Düzenleniyor Bakanlar Kurulu’nun 06.10.2006 tarihli Resmi Gazete’de yaymlanan 2006/10921 sayl Karar ile bu Karar’a ekli “Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda Karar”n amac; “Kalknma Planlar ve Yllk Programlarda öngörülen hedefler ile Avrupa Birlii normlar ve uluslararas anlamalara uygun olarak tasarruar katma deeri yüksek, ileri ve uygun teknolojileri kullanan yatrmlara yönlendirmek, istihdam yaratmak, yatrm eiliminin devamlln ve sürdürülebilir kalknmay salamak, bölgeleraras dengesizliklerin giderilmesini temin etmek, küçük ve orta ölçekli iletmelerin uluslararas düzeyde rekabet edebilmelerini teminen yatrm, üretim, kalite ve standartlarn artrmalarn ve istihdam yaratmalarn salamak, çevre korumaya yönelik yatrmlar, 506 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ileri teknoloji gerektiren yatrmlar ile bu yatrmlara ilikin aratrma ve gelitirme faaliyetlerini desteklemek” olarak belirlenmitir. Bu amaçtan hareketle 2002/4367 sayl kararda belirlenen; gümrük vergisi ve toplu konut fonu istisnas, yatrm indirimi, katma deer vergisi istisnas, vergi, resim ve harç istisnas ile kredi tahsisi destek unsurlar, 2006/10921 sayl kararda; gümrük vergisi muayeti, katma deer vergisi istisnas ve faiz destei olarak belirlenmitir. Dolaysyla, 2002/4367 sayl kararda yer alan destek unsurlarndan, yatrm indirimi, vergi, resim ve harç istisnas ile kredi tahsisi desteklerine 2006/10921 sayl kararda yer verilmemi, bunun yerine 2002/4367 sayl kararda yer almayan faiz destei müessesesi getirilmitir. Getirilen faiz destei uyarnca; kalknmada öncelikli yörelerde yaplacak yatrmlarn, Küçük ve orta ölçekli iletmelerin(KOB) yapaca yatrmlarn ve aratrma – gelitirme(AR-GE) ve çevre konularnda yaplacak yatrmlarn gerçekletirilmesi için bankalardan (katlm bankalar dahil) kullanlacak en az 1 yl vadeli yatrm kredileri ile ilgili olarak ödenecek faizin veya kâr paynn TL cinsi kredilerde 5 puan, döviz kredilerinde ise 2 puan, Hazine Müstearlnca uygun görülmesi halinde azami ilk 4 yl için bütçe kaynaklarndan karlanacaktr. AR-GE konusunda yaplacak yatrmlarn gerçekletirilmesi için ise, Hazine Müstearlnca uygun görülen iletme malzemelerinin teminine yönelik olarak bankalardan kullanlacak en az 6 ay ve en çok 12 ay vadeli iletme kredileri ile ilgili olarak; Türk Liras cinsi kredilerde ödenecek faizin veya kâr paynn 5 puan, döviz kredilerinde ise 2 puan bütçe kaynaklarndan karlanacaktr. Ancak, proje baznda bütçe kay- 507 Makro Ekonomi ve stihdam naklarndan karlanabilecek azami yatrm kredisi faizi destei miktar, AR-GE ve çevre yatrmlar için 300 bin TL, KOB yatrmlar için 200 bin TL, kalknmada öncelikli yörelerde yaplacak yatrmlar için 1 milyon TL; AR-GE yatrmlarna yönelik iletme kredisi faizi destei için 100 bin TL ile snrl olacaktr. Finansal kiralama irketleri araclyla yaplacak yatrmlar ile kullanlm makine ve teçhizat için ise faiz destei verilmemektedir. Gümrük vergisi muayeti konusunda; 2002/4367 sayl Karar’da makine ve teçhizat bedelinin %5’ini geçmemek kaydyla yedek parçalara tannan gümrük vergisi muayeti 2006/10921 sayl Karar’la yürürlükten kaldrlm, tevik belgesi kapsamnda yaplacak makine ve teçhizat ithal ve yerli teslimleri de katma deer vergisinden muaf tutulmutur. 2002/4367 sayl karara göre yatrm tevikinde destek unsurlar konusunda baz deiiklikler ve yeni düzenlemeler getiren 2006/4367 sayl karar, bu destek unsurlarndan yararlanabilmek, dolaysyla Müstearlkça makro ekonomik programlar, arz-talep dengesi, sektörel, mali ve teknik yönden yaplacak deerlendirmeler sonucunda yatrm projesinin uygun görülmesi ve teblile belirlenecek ilke ve ölçütler içinde kalnmas koulu ile tevik belgesine hak kazanabilmek için gerekli olan asgari sabit yatrm tutarlarnda da deiiklie gitmitir. 2002/4367 sayl karara göre; asgari sabit yatrm tutar, kalknmada öncelikli yörelerde yaplacak yatrmlarda 200 bin Türk Liras, dier yörelerde yaplacak yatrmlarda 400 bin Türk Liras olarak uygulanmakta, nansal kiralama irketleri araclyla yaplacak yatrmlarda ise bu tutarlarn %25’i olarak uygulanmaktayd. 2000/1822 sayl kararda küçük ve orta ölçekli iletmeler için ise bu miktar azami 400 bin TL olarak belirlenmiti. 2006/10921 sayl kararda ise, tevik belgesi ala- 508 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi bilmek ve dolaysyla destek unsurlarndan yararlanabilmek için gerekli olan asgari sabit yatrm tutarlar aadaki gibi deitirilmitir: a) Kapsam müstearlkça teblile belirlenecek KOB’lerin yatrmlarnda asgari 200 bin Türk Liras, azami 2 milyon Türk Liras, b) KOB kapsamna girmeyen iletmelerin yatrmlarnda asgari 1 milyon Türk Liras, c) Finansal kiralama irketleri araclyla yaplacak yatrmlarda, nansal kiralama irketleri için ise 200 bin Türk Liras’dr. 2006/10921 sayl karar öncesi, daha önceki yllarda düzenlenen tevik belgeleri ile ilgili uygulamalarda söz konusu belge hangi Karar’a istinaden verildiyse o Karar çerçevesinde uygulamaya devam edilecektir. Ancak, talep edilmesi halinde faiz destei hariç olmak üzere 2006/10921 sayl Karar ve bu Karar’a istinaden çkarlacak tebliin lehe gelen hükümlerinin uygulanmas da mümkün olacaktr. 2002/4367 sayl kararn 17’nci maddesi uyarnca tevik belgesi kapsam ithal makine ve teçhizatn 5 yl, yerli makine ve teçhizatn ise 2 yl süre ile Hazine Müstearl’nn izni olmakszn devir, temlik, sat ve ihrac yaplamamaktayd. 2006/10921 sayl kararn 13’üncü maddesinde ise yatrm tamamlama vizesi yaplm tevik belgesi kapsamndaki makine ve teçhizatn, devir, sat, ihraç veya kiralanmas söz konusu yatrm mallarnn teminini takiben 3 yl doldurmu olmas halinde serbest olduu hükmü yer almaktadr. Ancak 3 yllk sürenin doldurulup doldurulmadna baklmakszn, tamamlama vizesi yaplmam tevik belgeleri kapsamndaki makine ve teçhizatn, yatrmn bütünlüünün bozulmamas kaydyla veya bütünü ile birlikte; Tevik belgeli bir baka ya- 509 Makro Ekonomi ve stihdam trm için devri, Tevik belgesi olmayan bir baka yatrmcya sat, hrac veya Kiralanmas Hazine Müstearlnn iznine balanmtr. Son olarak; tevik belgesi kapsam yatrmlarn proje baznda yaplacak deerlendirme sonucunda öngörülecek sürede gerçekletirilmesi gerekmektedir. Ancak yatrmn öngörülen sürede gerçekletirilememesi halinde tevik belgesinde kaytl ilk sürenin yars kadar ek süre verilebilecektir. B. 2009/15199 sayl YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI HAKKINDA KARAR: Daha Kapsaml ve Etkili Yeni Tevik Yasas 2001 krizinin etkilerinin ksmen de olsa giderilmeye çalld 2002 ve 2006 tarihli yatrm paketlerinin ardndan 2008 ylnn son aylarnda ortaya çkan ve dünyann birçok ülkesini olduu gibi Türkiye’yi de olumsuz yönde etkileyen ekonomik krizin bir anda allak bullak ettii yatrm iklimi yeni ve daha kapsaml bir yatrm tevik paketine ihtiyac körüklemitir. Bunun sonucunda kamuoyunda Yeni Tevik Yasas olarak bilinen “Yatrmlarda Devlet Yardmlar, Aktif gücü Programlarnn Güçlendirilmesi ve Kredi Garanti Destei” paketine ilikin düzenleme, 2009/15199 Sayl “Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda Karar”’n 16 Temmuz 2009’da yaynlanmas ile somut hale gelmi ve 28 Temmuz 2009’da yaynlanan “Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda Kararn Uygulanmasna ilikin Tebli” ile konuya ilikin esaslar belirlenmitir. 2008 krizinin olumsuz etkilerinin yan sra yeni ve daha kapsaml bir tevik yasasna ihtiyac körükleyen nedenlerden bir dieri de; 2006/10921 sayl tevik yasasnn, 2002/4367 sayl yasaya göre kapsamnn geniletilmesine ramen yat- 510 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi rmcy beklenilen düzeyde tevik edememesidir. Gerçekten de Tablo 1’de de görüldüü gibi 2007- 2010 yllar aras OcakTemmuz dönemleri karlatrldnda; gerek verilen tevik belgelerinin miktar, gerekse istihdam rakamlar açsndan 2009/15199 sayl tevik yasasnn ilk etkilerinin görülmeye baland 2010 yl ilk 6 aynda önemli bir art göze çarpmaktadr. Tablo 1: 2007-2010 Yllar Ocak-Temmuz Aylar Arasnda Verilen Yatrm Tevik Belgelerinin Sektörel Dalm ve stihdam Rakamlar Belge Says Tarm Madencilik malat Enerji Hizmetler Toplam 2007 41 80 875 55 436 1.487 2008 44 105 1.042 79 395 1.665 2009 29 67 392 60 204 752 2010 203 157 1.320 92 636 2.408 stihdam 2007 1.444 2.870 46.068 2.608 20.672 73.662 2008 1.917 3.945 34.141 3.300 21.695 64.998 2009 1.119 1.822 14.493 667 11.315 29.416 2010 6.882 3.256 40.480 1.263 23.761 75.642 Kaynak: T.C. Hazine Müstearl, http://www.hazine.gov.tr 2006/10921 sayl karara göre çok daha kapsaml ve etkili olan ayrca Türkiye’yi gelimilik düzeyine göre 4 bölgeye ayrarak, bölgesel bir tevik sistemi uygulayan 2009/15199 sayl yeni tevik yasas; kalknma planlar ve yllk prog- 511 Makro Ekonomi ve stihdam ramlarda öngörülen hedeer ile uluslararas anlamalara uygun olarak, tasarruar katma deeri yüksek yatrmlara yönlendirmek, üretimi ve istihdam artrmak, yatrm eiliminin devamlln ve sürdürülebilir kalknmay salamak, uluslararas rekabet gücünü artracak teknoloji ve AR-GE içerii yüksek büyük ölçekli yatrmlar özendirmek, dorudan yabanc sermaye yatrmlarn artrmak, bölgesel gelimilik farkllklarn gidermek/en aza indirmek, çevre korumaya yönelik yatrmlar ile AR-GE faaliyetlerini desteklemek amacyla çkarlm ve kararn 21.maddesi ile 2006/10921 sayl karar yürürlükten kaldrlmtr. Yeni tevik sistemi 3 ana balk üzerinde oluturulmutur. Bunlar; Büyük ölçekli yatrmlarn teviki sistemi, bölgesel tevik sistemi, genel tevik sistemidir. Büyük proje yatrmlarnn teviki ile Teknoloji ve ARGE kapasitesini artracak ve rekabet üstünlüü salayacak, sektörüne göre farkl büyüklüklerde tanmlanm, büyük ölçekli yatrmlara yönelik bir tevik sisteminin oluturulmas amaçlanm olup, bu tür yatrmlar bütün bölgelerde tevik edilmitir. Buna göre; 50 Milyon TL’nin üzerinde asgari sabit yatrm tutar bulunan 12 ayr yatrm alan, büyük ölçekli yatrm olarak belirlenmitir. Yeni kararla getirilen en önemli ve en çok eletirilen düzenlemelerden biri kukusuz; yatrm destek unsurlarnn uygulanmas açsndan 28/8/2002 tarihli ve 2002/4720 sayl Bakanlar Kurulu Kararnda yer alan statistiki Bölge Birimleri Snandrmas (BBS)-Düzey 2 esas alnarak Türkiye’nin 4 bölgeye ayrlmasdr. Yeni tevik sisteminde; sosyo-ekonomik gelimilik seviyeleri dikkate alnarak Türkiye, 26 düzey 2 bölgesi ve 4 ana bölgede tasnif edilmitir. Bölgelerin gelimilik seviyelerine göre yardm younluklar/tevikler de fark- 512 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi llatrlmtr. Ayrca desteklenecek sektörler, bölgelerin potansiyelleri ve ekonomik ölçek büyüklükleri dikkate alnarak tespit edilmitir. Bu snandrma dorultusunda; 1. Bölgede, arlkl olarak motorlu kara tatlar ve yan sanayi, elektronik, ilaç, makine imalat ve tbbi, hassas ve optik alet yatrmlar gibi yüksek teknoloji gerektiren yatrmlar desteklenirken, 2. Bölgede nispeten teknoloji youn sektörler desteklenecektir. Bu çerçevede; arlkl olarak, makine imalat, akll çok fonksiyonlu tekstil, metalik olmayan mineral ürünler (cam, seramik, karo, yaltm malzemeleri vb) kât, gda ve içecek imalat sektörleri tevik edilecektir. 3. ve 4. Bölgelerde ise; tarm ve tarma dayal imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal eya gibi emek youn sektörlerin yan sra turizm, salk ve eitim yatrmlar da tevik edilecektir. Bölgelere ayrma konusundaki düzenlemeye getirilen eletiriler; ayn bölge kapsamna alnan illerin gelimilik düzeyleri arasnda ciddi farklar bulunmasndan kaynaklanmaktadr. Eletirilere göre; iller arasnda haksz bir rekabete yol açlacak ve yatrmlar belli yerlerde younlaacaktr. Dolaysyla daha üst bir bölgeye yerletirilen baz illerin yeri, ekonomik imkânlar gözetildiinde, daha alt bir bölgeye kaydrlmaldr. Örnein; IV. bölgede yer alan Dou ve Güneydou Anadolu bölgelerine Trabzon da dahil edilmitir. sizlik orannn 2009 yl itibariyle %6,1 olduu Trabzon gibi limana sahip bir ehir ile isizlik orannn %22,1 olduu rnak, %14,2 olduu Bitlis ve %19,4 olduu Hakkari’nin (TÜK, Hanehalk gücü Anketi Bölgesel Sonuçlar, 2009) ayn grupta yer almas yanl bir uygulamadr. Çünkü Trabzon varken kimse rnak’a yatrm yapmayacaktr. 513 Makro Ekonomi ve stihdam Tablo 2: IV. Bölge 2010 Yl Ocak-Temmuz Aylarnda Verilen Yatrm Tevik Belgelerinin Trabzon rnak-Bitlis ve Hakkâri lleri Arasndaki Dalm l TRABZON Toplam IRNAK Toplam BTLS Toplam HAKKAR Toplam TRABZON Toplam IRNAK Toplam BTLS Toplam HAKKAR Toplam Genel Tevik Sistemi Sabit Yatrm Sektör Belge Says (TL) Madencilik 1 3.400.000 malat 8 14.269.120 Enerji 2 77.880.000 Hizmet 4 6.127.500 15 101.676.620 Madencilik 1 2.300.000 malat 1 16.370.000 Hizmetler 1 5.650.800 3 24.320.800 malat 3 18.431.870 Hizmetler 2 1.925.310 5 20.357.180 Tarm 1 560.000 Madencilik 1 3.500.000 malat 1 8.522.000 Hizmetler 2 1.135.200 5 13.717.200 Bölgesel Yatrmlar Madencilik 2 15.630.000 malat 5 13.076.128 Hizmetler 10 47.552.242 17 76.258.370 malat 2 16.169.050 2 16.169.050 Madencilik 1 3.630.000 malat 2 5.077.810 Hizmetler 1 4.000.000 4 12.707.810 Hizmetler 1 550.386 1 550.386 stihdam (kii) 30 83 20 16 149 20 30 -50 80 20 100 11 26 25 8 70 Kaynak: T.C. Hazine Müstearl, http://www.hazine.gov.tr 514 34 87 333 454 70 70 10 55 10 75 4 4 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 2’de de görüldüü gibi yatrmc, ayn düzey bölgeler arasnda yer alan Trabzon, rnak, Bitlis ve Hakkâri illeri arasnda 2009 verilerine göre; limannn 679 bin ton ihracat ve 1 milyon 116 bin ton ithalat gerçekletirdii Trabzon’u tercih etmitir (Denizhaber, 2010). 2009/15199 sayl kararla getirilen bir baka düzenlemeye göre; her bölgede her sektör tevik kapsamna alnmad gibi, karar ekinde belirtilen tarm ve tarmsal sanayi, imalat ve madencilik yatrmlar ve hizmetler sektörü dahilindeki baz yatrmlarn genel tevik sisteminden tevik edilmeyecei, tarm ve tarmsal sanayi ile hizmetler sektöründeki baz yatrmlarn ise tevikinin belirli artlara baland görülmektedir. Tevik edilmeyecek yatrm konular ile aranan artlar salayamayan yatrm konular hariç olmak üzere, asgarî sabit yatrm tutarnn üzerindeki tüm yatrmlar ise, (Asgari sabit yatrm tutarnn I inci ve II nci bölgelerde 1milyon TL, III üncü ve IV üncü bölgelerde ise 500 bin TL tutarnda olmas gerekir.), bölgesel ayrm yaplmakszn gümrük vergisi muayeti ile katma deer vergisi istisnasndan yararlanacaklardr. Bu hüküm ile büyük ölçekli yatrmlar ve bölgesel destekler kapsamna giren yatrmlarda destek kapsamna alnmtr. Yatrmclarn yeni tevik sisteminden ve bu sistem kapsamndaki destek unsurlarndan yararlanabilmeleri için, Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakkndaki Karar ve Tebli kapsamnda Yatrm Tevik Belgesi alnmas zorunluluu bulunmaktadr. Yatrm Tevik Belgesi almndan önce gerçekletirilen harcamalarn tevik belgesi kapsam destek unsurlarndan yararlandrlmas da mümkün bulunmamaktadr. 2006/10921 sayl kararda belirlenen destek unsurlar, 2009/15199 sayl yeni karar ile geniletilerek; gümrük vergisi muayeti, katma deer vergisi istisnas ve faiz desteine; 515 Makro Ekonomi ve stihdam vergi indirimi, sigorta primi iveren hissesi destei ve yatrm yeri tahsisi ilave edilmi, bu destek unsurlarndan yararlandrma konusunda ise, Tablo 3’de görüldüü gibi bölgesel bir ayrma gidilmitir. Tablo 3: Destek Unsurlarndan Yararlanma Büyük Ölçekli Yatrmlar Açsndan Destek Unsurlar: Bölgesel Tevik Sistemi Açsndan Destek Unsurlar: a) 1. ve 2. Bölgelerde: Bölgesel Tevik Sistemi Açsndan Destek Unsurlar: b) 3. ve 4. Bölgelerde: Tekstil Konfeksiyon ve Hazr Giyim, Deri ve Deri Mamulleri Sektörleri Tanma Destei Açsndan Destek Unsurlar: a) Gümrük vergisi muayeti, b) KDV istisnas, c) Vergi indirimi, ç) Sigorta primi iveren hissesi destei, d) Yatrm yeri tahsisi a) Gümrük vergisi muayeti, b) KDV istisnas, c) Vergi indirimi, ç) Sigorta primi iveren hissesi destei, d) Yatrm yeri tahsisi a) Gümrük vergisi muayeti, b) KDV istisnas, c) Vergi indirimi, ç) Sigorta primi iveren hissesi destei, d) Yatrm yeri tahsisi, e) Faiz destei a) Gümrük vergisi muayeti, b) KDV istisnas, a) Vergi indirimi, b) Sigorta primi iveren hissesi destei, c) Yatrm yeri tahsisi, d) Tanma giderleri destei Yeni tevik paketinde destek unsurlarndan; gümrük vergisi muayeti ve katma deer vergisi istisnasnn içerii konusunda önemli deiiklikler yaplmazken, faiz destei konusunda bölgesel bir ayrma gidildii ve bölgesel desteklerden yararlanacak yatrmlar ile bölge ayrm olmakszn AR-GE ve çevre yatrmlar kapsamnda kullanlacak en az 1 yl vadeli kredilerde veya nansal kiralama sözlemelerinde azami ilk 5 yl için uygulanmak üzere faizin veya kar paynn belirli bir ksmnn Hazine kaynaklarndan karlanmas öngörülmü- 516 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tür. Bununla birlikte, bölgesel desteklerden yararlanacak yatrmlar için bankalardan kullanlacak en az bir yl vadeli kredilerin tevik belgesinde kaytl sabit yatrm tutarnn %70’ine kadar olan ksm için; a) Faiz destei, III. bölgede yer alacak yatrmlarda TL cinsi kredilerde 3 puan ve döviz kredilerinde 1 puan, IV. bölgede yer alacak yatrmlar için TL cinsi kredilerde 5 puan ve döviz kredilerinde 2 puan ve en fazla 500.000 TL olmak üzere uygulanacaktr. b) Bölge ayrm yaplmakszn aratrma ve gelitirme yatrmlar ile dorudan ticarî mal üretimine yönelik olmayan, mevcut veya gerçekletirilecek tesisin kat, sv veya gaz gibi atklarnn temizlenmesi veya yok edilmesine yönelik çevre yatrmlarnda kullanlacak kredilerde ise faiz destei; TL cinsi kredilerde 5 puan ve döviz kredilerinde 2 puan ve en fazla 300.000 TL olmak üzere uygulanacaktr. Faiz destei uygulanacak yatrm tutar toplam sabit yatrm tutarnn en fazla %70’i olarak uygulanabilir. Ayn tevik belgesi kapsamndaki yatrm için faiz destei uygulamasna yönelik olarak birden fazla banka talepte bulunamaz veya nansal kiralama ilemi yaplamaz. Tevik belgelerinde faiz desteinin öngörülmü olmas dorudan faiz desteinden yararlanmaya hak oluturmamaktadr. Faiz desteinden yararlanlmas için banka tarafndan kredinin kullandrlmasnn öngörülmesi, banka tarafndan yaplacak müracaatn da Müstearlk tarafndan uygun görülmesi gerekmektedir. Yeni Tevik paketiyle getirilen yeni bir destek unsuru ise; vergi indirimi uygulamasdr. Vergi indiriminden yararlandrmada bir yandan bölgesel bir ayrma gidilirken, dier yandan da 31.12.2010 tarihinden sonra balanacak yatrmlar ile bu tarihten önceki yatrmlar için Tablo 4’de görüldüü gibi farkl vergi indirimi ve yatrma katk oranlar belirlenmitir. 517 Makro Ekonomi ve stihdam Tablo 4: Yatrma Katk ve Vergi ndirim Oranlar 31.12.2010 Tarihinden Sonra Balanacak Yatrmlar Bölgesel Uygulama Büyük Ölçekli Yatrmlar Bölgeler Yatrma Katk Oran (%) Kurumlar Vergisi veya Gelir Vergisi ndirim Oran (%) Yatrma Katk Oran (%) Kurumlar Vergisi veya Gelir Vergisi ndirim Oran (%) I. 10 25 25 25 II. 15 40 30 40 III. 20 60 40 60 IV. 25 80 45 80 Tevik Belgesi Kapsamnda 31.12.2010 Tarihine Kadar Balanan Yatrmlar I. 20 50 30 50 II. 30 60 40 60 III. 40 80 50 80 IV. 60 90 70 90 Kaynak: 2009/15199 Sayl Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda Karar, mad.10. Yukardaki tablodan hareketle; örnein; tevik belgesi kapsamnda III. Bölgede yaplan ve 31.12.2010 tarihinden önce tamamlanan 500.000 TL’lik bir yatrm için uygulanacak yatrma katk oran %40 olacaktr. Baka bir deyile; yaplan yatrmn (500.000 TL x % 40 =) 200.000 TL tutarlk ksm, devlet tarafndan desteklenmi olacaktr. Kurumlar Vergisi açsndan indirimli oran ise u ekildeki formüle göre hesaplanacaktr; ndirimli oranl kurumlar vergisi= (Normal Kurumlar Vergisi oran-(Normal Kurumlar Vergisi oranx0.80). Buna göre, indirimli Kurumlar Vergisi oran; (0.20-(0.20x0.80)= 0.04 olarak uygulanacaktr. Böyle bir durumda faydalanlan vergi indirimi; (20-4)= 16 birim olarak hesaplanacaktr. 518 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Bilindii üzere, kurumlar vergisi oran %20’dir. Gelir vergisi ise %15 ile %35 arasnda deien tarifeye göre alnmaktadr. Örneimizde yatrm yapann kurum olduunu kabul edersek, yaplan bu yatrmlardan elde edilecek kazançlar %20 orannda deil, (%80 indirim yaplmak suretiyle) %4 orannda vergilendirilecektir. Vergi indirimi konusunda paketin getirdii önemli düzenlemelerden biri de; tekstil, konfeksiyon ve hazr giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde I. ve II. Bölgelerde yer alan illerde faaliyette bulunan iletmelerin IV. Bölgedeki illere 31/12/2010 tarihine kadar bütünüyle tanmas ve en az 50 kiilik istihdam salanmas halinde bu tesisler için; Kurumlar vergisi veya gelir vergisinin 5 yl süreyle %75 orannda indirimli olarak (bir dier ifadeyle kurumlar vergisi %20 yerine %5 olarak) uygulanacadr. Uygulamada tekstil gibi birçok ara elamann çalt bir sektörü dou ve güney douya kaydrmak, bu iki bölgedeki igücünün hem sayca çokluu hem de vasf düzeyinin düüklüü göz önüne alndnda oldukça yerinde gözükmektedir. Üstelik bu sayede isizlik oranlarnn en yüksek olduu Dou ve Güneydou illerinde istihdamn arttrlmas ve bu bölgelerin sosyo-ekonomik yaam standartlarnn yükseltilmesi hedeenmektedir. Bu düzenlemeye ilikin getirilen eletiriler ise; tek bana vergi indiriminin yatrmclar az gelimi bölgelere çekmeyecei yönündedir. Bilindii gibi yatrm yerinin belirlenmesinde tevikler tek bana belirleyici bir unsur deildir. Alt yap, pazara uzaklk, hammadde ve enerji kaynaklar, allm müteri, banka ilikileri ve vas eleman varl gibi çeitli parametreler dikkate alnmaktadr. 2009/15199 sayl tevik paketiyle uygulama alan bulan bir dier destek unsuru; süresi 4 bölge için ayr ayr belirlenmi olan, sigorta priminde iveren hissesi destei salanmasdr. Bu düzenleme, istihdam tevik amac bakmndan; 5763 519 Makro Ekonomi ve stihdam sayl Kanunla yürürlüe giren istihdam paketiyle getirilen ve iverenin sigorta prim yükünde indirim salayan düzenlemeye benzer niteliktedir. Yeni düzenlemeye göre; yatrm tevik belgesi kapsamnda gerçekletirilecek olan ve 2009/15199 sayl Karar kapsamnda belirlenen büyük ölçekli yatrmlar ile bölgesel uygulama kapsamnda desteklenen yatrmlardan, tevik belgesinde kaytl istihdam öngörüleri ile tutarl olmak kaydyla; komple yeni yatrmlarda, iletmeye geçi tarihinden itibaren salanan ve dier yatrm cinslerinde, yatrmn tamamlanmasn müteakip, yatrma balama tarihinden önceki son 6 aylk dönemde aylk prim ve hizmet belgesinde bildirilen ortalama içi saysna ilave edilen istihdam için ödenmesi gereken sigorta primi iveren hissesinin asgarî ücrete tekabül eden ksm, bölgesel snandrmaya göre deimek suretiyle 2 yldan 7 yla kadar Hazinece karlanacaktr. Buna göre; 31.12.2010 tarihine kadar balanlan yatrmlarda; I.bölge yatrmlar için 2 yl, II.bölge için 3 yl, III. bölge için 5 yl ve IV. bölge için ise 7 yllk süreler öngörülmütür. Bütün bu aktif igücü politikalar kapsamndaki istihdam desteklerine ilave olarak yeni tevik yasasnda toplum yararna iler için oluturulan çalma programlarna aktarlan kaynan artrlmas yolu ile okul, hastane ve benzeri salk kurumlarndaki bakm ve onarm ileri, aaçlandrma ve erozyon kontrolü, çevre düzenlemesi, arazi slah, park, bahçe düzenlemesi gibi alanlarda geçici süreli olarak istihdam amaçl programlar geniletilecek ve program kapsamnda 120 bin isize dorudan istihdam olana salanacaktr. Paket, 120 bin isize 3 aydan 6 aya kadar “çevre düzenlemesi” ii vaat ederken, 200 bin isize günlük 15 TL ödemeli eitim imkan salayacak, 100 bin genç isiz ise, devletin ödeyecei günlük 15 TL karlnda özel sektörde “staj” ad altnda çalacaktr. 520 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi KUR 2009 yl sonu verilerine göre Türkiye genelinde 1.627 toplum yararna çalma program düzenlenmi ve bu programlardan 33.229 erkek, 12.238 kadn olmak üzere toplam 45.467 kii yararlanmtr (Ersöz, 2010). Bu önemli bir adm olmakla birlikte, geçici çözümler üreten ve ksa dönemli sonuçlar almay amaçlayan bir düzenleme olduundan, Türkiye’nin kronik isizlik sorununa genel ve kalc bir çözüm getirmekten oldukça uzaktr. Özellikle isizlik rakamlarnn büyüklüü ve krizin etkisiyle bu sorunun kronik bir hal ald düünüldüünde Türkiye’nin geçici ve ksa vadeli çözümlerden ziyade uzun vadeli ve kalc çözümlere, ayrca isizliin olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik politikalara daha çok ihtiyac vardr. Sonuç itibariyle yeni tevik paketinin getirdii bölgesel tevik sistemine yönelik eletirilere ramen, 2008 krizinin allak bullak ettii yatrm iklimini ksmen de olsa dengeledii gözlemlenmektedir. Bu, yeni paket sonrasnda alnan tevik belgelerindeki yatrm tutarlarnn, kriz öncesi olan 2007’yi yakalamasndan açkça anlalmaktadr. öyle ki; 2008 ylnn ikinci çeyreinden itibaren ve 8 milyar liradan balayan tevik belgesi tutarndaki düü, be çeyrek boyunca sürmü ve 2009 üçüncü çeyreinde 3,9 milyara kadar gerilemitir. Tevik paketinin etkisiyle yln son çeyreinde alnan belgelerin yatrm tutar ise 8,8 milyar lira ile son be yln 20 çeyrei içinde 2007 ikinci çeyreinden sonraki en yüksek ikinci rakam olmutur (Yavuz, 2010:24). Yine paket sonras sigortal saysna baktmzda ise olumlu bir art eilimi göze çarpmaktadr. Buna göre; 2008 krizi sonras ortalama %7.5 azalma ile 2009 yl Haziran aynda 14.968.360 kiiye gerileyen aktif sigortal says, 2010 Haziran aynda 15.714.795 kiiye yükselerek ortalama yllk %4.9’luk bir art kaydetmitir(T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu statistik Yll 2010). 521 Makro Ekonomi ve stihdam C. 5763 Sayl KANUN: Genç ve Kadn stihdamnn Teviki ve gücü Piyasasnn Deregülasyonu 5763 sayl Kanun 15.05.2008 tarihinde kabul edilmi ve 26.05.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe girmitir. 39 Maddeden oluan Kanunla birlikte birçok Kanunda deiiklik yaplm ve baz Kanunlara maddeler eklenmitir. Kanun, 10 Kanunun toplam 35 maddesinde deiiklik öngörmektedir. Bu Kanunlardan en çok deiiklie urayan 10 maddesi deiiklie urayan 4857 sayl Kanunu’dur. sizlik Sigortas Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanunun da önemli deiiklikler olmutur. Kanunu ve Baz Kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanunun en önemli düzenlemeleri özürlü, eski hükümlü ve terör maduru çaltrma noktasnda getirdii deiiklikler, i sal ve güvenliine ilikin hükümler, günlük isizlik ödeneinin miktarnda öngörülen art, ücret garanti fonu ve ksa çalmann sizlik Sigortas Kanununa eklenmesi, isizlik sigortas fonundan karlanacak prim kolaylklar, 5510 sayl Kanunda yaplan deiikliklerle salanan prim aflardr. Belirtilmesi gereken husus, i sal ve güvenlii ile ilgili deiikliklerin altnda Tuzla Tersanelerinde ard ardna yaanan ölümlü i kazalarnn yattdr. Prim affnn altnda da, ödenmemi prim borçlarnn büyüklüü ve bu borçlarn ödenmesine kolaylk salayarak yüklü miktardaki alacan tahsil edilmesi yatmaktadr. Finansman isizlik sigortas fonundan karlanacak genç ve kadnlarn istihdamna yönelik tevik ve yine 5510 sayl Kanun çerçevesinde öngörülen prim ödemelerine devlet destei, nansman bakmndan sorgulanmas gereken düzenlemelerdir. Kanunun 1. Maddesi, 4857 sayl Kanununun 3. Maddesinin 2. Fkrasn deitirerek, alt iverenlik ilikisinin kurul- 522 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi masnda sakatlk ve alt iverenlik ileminin muvazaal olmas durumunda izlenecek prosedürü düzenlemektedir. Alt iverenlik müessesesinin hassas bir konu olmas ve içiler açsndan hak kayb yaratabilecek uygulamalara sahne olabilmesi bakmndan getirilen bu deiiklik olumlu olarak deerlendirilmelidir. Kanunun 2. Maddesi ise özürlü ve eski hükümlü çaltrma zorunluluu bakmndan önemli bir deiiklie giderek, Kanununun 30. Maddesinde düzenleme yapmaktadr. Buna göre, özürlü ve eski hükümlü çaltrma zorunluluu açsndan kamu ve özel iyeri ayrmna gidilmitir. Ayrca önemli bir deiiklik ile terör maduru çaltrma zorunluluu hem kamu, hem de özel iyerleri bakmndan kaldrlmtr. Özel iyerlerinin ise eski hükümlü çaltrmas zorunluluk olmaktan çkarlmtr. Düzenlemeye göre; elli veya daha fazla içi çaltran özel iyerleri %3 özürlü, kamu iyerleri ise %4 özürlü ve %2 eski hükümlü çaltrmakla yükümlüdür. Bununla beraber, özel sektör iverenlerinin bu madde kapsamnda çaltrdklar içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin tamam, belirtilen kontenjandan fazla içi çaltran özel sektör iverenlerinin ise kontenjan fazlas içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin %50’si Hazine tarafndan karlanacaktr. Getirdii deiiklikler bakmndan oldukça önemli bir düzenlemeye konu olan maddenin deerlendirmesini yapmak gerekirse; terör maduru istihdamnn bir zorunluluk olmaktan çkarlmasn eletirmek mümkündür. Özel sektör iyerleri için %6’dan %3’e inen özürlü ve eski hükümlü çaltrma zorunluluu ise özel sektör iverenlerini bu nitelikteki kiilerin istihdamnn verimsizlii bakmndan memnun edebilir. Ancak unutulmamaldr ki, istihdamn sosyal yönü de oldukça önemlidir. Bu noktada özel sektör iyerleri için getirilen ve iverenleri de memnun edecei açk olan, özür- 523 Makro Ekonomi ve stihdam lülerin istihdamnda içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin Hazine tarafndan karlanmas olumlu bir düzenlemedir. Ayrca belirtilen kontenjandan fazla özürlü çaltran özel sektör iyerlerindeki içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin %50’sinin Hazine tarafndan ödenecek olmas, iverenleri özürlü istihdam etmeye tevik edici nitelikte bir düzenlemedir. Ancak kamu ve özel sektör iyerleri için terör madurlarnn istihdam bakmndan korunmas gereken grup dna çkarlmasnn hiçbir gerekçesi yoktur. stihdam edilmelerinin daha zor olduu açk olan terör madurlarnn bu durumunun deimediinin bilinmesine ve bu yönde hiçbir çalma yaplmadan istihdam bakmndan korunmasna gerek olmadna karar vererek bu zorunluluu kaldrmak, istihdamn sosyal boyutunu yadsmak anlamna gelmektedir. Özel sektör iyerleri açsndan özürlü çaltrma zorunluluunun azaltlmas olumlu olarak deerlendirilmekle beraber, arkasnda hiçbir gerekçe bulunmayan terör madurlarnn istihdam bakmndan korunmas gereken kesim dna çkarlmalar olumsuz olarak deerlendirilmeli ve en yakn zamanda bu kesimin ya istihdamna imkan verecek düzenlemelerin yaplmas salanmal, ya da bu oran içinde terör madurlarna da yer vererek istihdamlar en azndan kamu iyerlerinde korunmaldr. statistiklere bakldnda terör madurlarndan Türkiye Kurumu’na bavuranlarn 2008 yl içinde %50 orannda ie yerletirildii ve açk i saysnn 4.303 olduu görülmektedir. (Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu Genel Müdürlüü statistik Yll 2008, Tablo 28a). Bununla beraber bu orana güvenerek hem kamu, hem özel sektör iyerlerinde terör maduru istihdam edilmesi zorunluluu kaldrmak, terör madurlarnn istihdam edilebilirliklerini gelitirme noktasnda en önemli motivasyonlarn azaltmak anlamna gelecektir. statistiklerin yanstt sonuç, terör madurlarnn istihdam edilebilirliklerinin yeterli seviyede olmad için istihdam edilemediidir. Açk ilerle ba- 524 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi vurular arasnda önemli bir fark olmasna ramen baz terör madurlar istihdam edilememektedir. Bu noktada istatistiklere güvenerek bu kesimi istihdam açsndan korumann dna çkarmak, bu kesimin i arama sürecinin de dna itilmesi sonucunu dourabilir. Terör madurlarnn istihdam edilebilirlii dorultusunda eitimlere tabi tutulmas ve kamu iyerlerinde istihdam edilme zorunluluunun da korunmas daha makul bir çözüm olarak gözükmektedir. Özürlüler açsndan verilere bakldnda ise, özel sektörün özürlü çaltrma zorunluluunun azaltlmasnn oldukça yerinde bir karar olduu gözükmektedir. 2009 Yl verilerine göre Türkiye’de toplam özürlü istihdam etmek zorunda olan özel iyeri says 13.943’dür. Bununla beraber bu iyerlerinde çalan özürlü says ise 71.529’dur. Özel sektör iyerlerinde kontenjan fazlas çaltrlan özürlü içi says ise 4.693’dür. Ayrca en önemli veri, özel sektör iyerlerinde özürlü içiler için 16.367 kiilik açk kontenjan bulunmasdr. Eski hükümlüler bakmndan ise özel sektör iyerlerinde böyle bir açk söz konusu deildir(Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu Genel Müdürlüü statistik Yll 2009, Tablo 26a). Bu noktada önemli bir dier istatistik, 2009 ylnda Türkiye Kurumu’na bavuran özürlü içilerin 26.405’i özel sektör iyerlerinde istihdam edilmeye balanmtr. Bu rakam, yl içinde kuruma bavuran özürlülerin %65’ini, toplam ie yerletirilenlerin ise %22’sini oluturmaktadr. Ancak belirtilmelidir ki, ylsonu itibaryla srada bekleyen 14.114 özürlü bulunmaktadr. Bu çerçevede söylenmelidir ki, özürlü istihdamnn yükünü özel sektör çekmektedir ve eski hükümlüler noktasnda özel sektör iyerlerinin istihdam kritik önemde deilken, özürlüler açsndan özel sektör iyerlerinin istihdam oldukça önemlidir. Bu noktadan bakldnda özel sektör iyerlerinin istihdam zorunluluunu özürlüler ile snrl tutarak kamu i- 525 Makro Ekonomi ve stihdam yerlerine hem özürlü, hem eski hükümlü istihdamn zorunlu tutmak olumlu bir uygulama olarak gözükmektedir. Ayrca özürlülerin istihdamnda salanan prim kolayl da tevik açsndan olumludur. Eletirel noktadan bakldnda ise, özellikle özürlülerin sadece istihdam edilebilecek kiiler olarak görüldüü ve kendi ilerini kurma noktasnda ayrca bir korumaya konu edilmedikleri görülmektedir. Avrupa stihdam Stratejisi’nin önemli bir ayan oluturan giriimcilik perspektinden deerlendirildiinde, özürlülerin giriimciliinin desteklenmesi, en az istihdam edilmeleri kadar önemlidir. Ancak incelenen Kanunda bu yönde bir düzenleme söz konusu deildir. Bununla birlikte özürlülerin ulam sorunlarnn çözümlenmesi ve özrün olumas noktasnda önlemler alnmas devletin sorumluluundadr ve bu önlemleri almakszn özel sektör iyerlerini özürlüleri istihdam etmekte en önemli sorumlu olarak görmek anlalr deildir. Kanunda özel sektör iyerlerine getirilen özürlü istihdam etme zorunluluunun azaltlmas, özürlü vatandalarmz için bir deiiklik yaratmayacak olmakla birlikte terör madurlarnn istihdamnn zorunluluk olmaktan çkarlmas sknt yaratmaktadr. Kamu iyerlerinde de istihdam zorunluluu kalkan ve bu dorultuda istihdam olana azalan bu kesime yönelik yeni bir düzenleme ihtiyac domaktadr. Ancak amac krize kar istihdam tevik etmek olan bir Kanunun bu noktada amaca hizmet etmedii söylenmelidir. Bu düzenleme istatistiklere bakldnda zaten yaplmas gereken ve özel sektör iyerlerine gerektiinden fazla istihdam zorunluluu getiren bir düzenlemenin kaldrlmasdr. Ancak küresel ekonomik kriz temelli bir yenilik getirmemektedir. Kanunun 3., 4., 5. ve 6. Maddeleri i sal ve güvenlii ile ilgilidir ve Kanunun çkt dönem itibaryla Tuzla Tersanelerinde yaanan içi ölümleri sonucu denetimin arttrlmas 526 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ve ar ve tehlikeli ilerde “çalt ile ilgili mesleki eitim almam kiilerin” çalmasn yasaklayan düzenlemeleri içermektedir. Bu yönüyle i sal ve güvenlii yönünden önemli bir hüküm getiren Kanun, çocuk bakm yurdu (kre) ve emzirme odalar kurma zorunluluunu, hizmet satn alabilme imkân tanyarak zorunluluk olmaktan çkarmtr. Kanunun 7., 8., 9. ve 10. Maddeleri iyeri açma, iyerini bildirme, iyerini bildirme yükümlülüüne uymayan durumlarda cezai yaptrm gibi konularda deiiklik öngörmektedir. stihdam açsndan herhangi bir deiiklik öngörmeyen bu düzenlemeler üstünde durulmayacaktr. 11. Maddede getirilen düzenleme ile Kanununun 111. Maddesi uyarnca çkartlan Sanayi, Ticaret, Tarm ve Orman lerinden Saylan lere likin Yönetmelik yürürlükten kaldrlm ve bu yönetmelikte oldukça uzun tanmlanan iler daha ksa ve net bir tanma kavuturulmutur. Kanunun 12., 13. ve 14. Maddelerinde 5510 ve 4447 sayl Kanunlarda deiiklik öngörülmektedir. Bu deiikliklerden en önemlisi ve hakl eletirilere konu olan, sigortal ve kuruma kaytl dier isizlere, i bulma, danmanlk hizmetleri, mesleki eitim, igücü uyum ve toplum yararna çalma hizmetleri ve igücü piyasas aratrma ve planlama çalmas yaplmasnda gerekli harcamalarn isizlik sigortas fonundan yaplmasn öngören düzenlemedir. Belirtilen hizmetlerin yaplmas sosyal devletin görevleri arasndadr ve oldukça önemlidir. Ancak bu hizmetlerin nansmannda, isizlik sigortas fonundan yararlanamayacak olanlarn dahi nansman isizlik sigortas fonundan karlanarak hem bu eitimleri ücretsiz almas, hem de bu sürede belirli bir ücret almas salanmaktadr. Bu durum kanun metninde bulunan “kuruma kaytl dier isizlere” ibaresinden kaynaklanmaktadr. sizlik sigortasndan yararlanmann en önemli ve ilk koulu “kendi istei dnda” isiz kalm olmaktr. Kii bu 527 Makro Ekonomi ve stihdam kriteri salayarak isizlik sigortasndan yararlanabilir. Ancak Kanunda getirilen düzenleme ile kiinin isizlik sigortasndan yararlanabilme durumundan bamsz olarak belirtilen tüm hizmetlerden yararlandrlmas ve en önemlisi bu hizmetlerin nansmannn isizlik sigortas fonundan salanmas söz konusudur. sizlik sigortasndan hedef kitle dndakilere amac ne olursa olsun bu tip destekler salamak fonun itibarn bizzat fonun nansmann salayan kiiler nezdinde zedelemektedir. Düzenlemeye getirilen eletiriler tarafmzca da bu gerekçelerle hakl bulunmaktadr. Kanunun 15. ve 16. Maddelerinde isizlik sigortas ile ilgili düzenlemelere yer verilmitir. 15. Maddede günlük isizlik ödeneinin miktar, sigortalnn son dört aylk prime esas kazançlar dikkate alnarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancnn %40’ olarak belirlenmitir. Bu oran Kanunun yürürlüünden önce günlük ortalama net kazancn %50’siydi. Hesaplanmas açsndan farkllk yaratan uygulama, sigortalnn eline geçen para açsndan da %10’luk bir fark yaratmaktadr. Ayrca isizlik sigortasndan kiinin eline geçen parann üst snr da alt snrdaki kriterle uyumlatrlm ve asgari ücretin brüt tutarnn %80’i ile snrlandrlmtr. ç talebin canlandrlmasna yönelik dier tüm uygulamalar gibi bu art da olumlu ve kriz döneminde hem isizlik hem de iç talebin korunmas açsndan oldukça önemlidir. Kanunun 17. Maddesi ile ücret garanti fonuna ilikin Kanununun 33. Maddesi sizlik Sigortas Kanununun Ek 1. Maddesine dönümütür. Bu maddenin Kanunundan çkarlarak, sizlik Sigortas Kanununa eklenmesi hukuki yorum gerektiren bir olaydr. Belirtilmesi gereken husus ise, ücret garanti fonundan yararlanmak için son bir yl içinde ayn iyerinde çalm olma koulunun getirilmi olduudur. Bununla birlikte bu uygulamaya paralel bir ekilde, 18. Madde ile ksa çalma ödeneine ilikin hükümde Kanunundan 528 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi alnp, sizlik Sigortas Kanununa eklenmitir. Ksa çalma ile ilgili madde deiiklie uramadan sizlik Sigortas Kanununa eklenmitir. Kanunun önemli bir dier Maddesi 19. Maddedir. Bu madde kapsamnda sizlik Sigortas Fonundan 2008 ylna münhasr olmak üzere, 1.300.000.000 TL’lik bir ksm Güneydou Anadolu Projesi kapsamndaki yatrmlara öncelik verilmek kaydyla Hazine ç Ödemeler Muhasebe Birimine aktarlmaktadr. sizlik sigortas fonunda biriken parann, yine isizlere yönelik kullanlmas hedef dâhilindedir. Ancak Güneydou Anadolu Projesi kapsamndaki yatrmlara öncelik verilmek kaydyla aktarlan parann denetimi Maliye Bakanl’na braklmaktadr. Bu da fonun denetiminin belli bir miktarnn el deitirmesi anlamna gelmektedir. Elbette ki sosyal açdan önemli bir kaynak aktarm olmakla beraber, devletin kendi bütçesinden gerçekletirmesi gereken harcamalarn isizlik sigortas fonundan karlanmas anlalr deildir. Bu noktada iki farkl görü verilerek eletirilerin temeline inilecektir. Birinci görüe göre isizlik sigortas fonunda biriken parann büyük meblalara ulamas bu parann hangi amaçla olursa olsun bir baka yerde kullanlmas kabul edilemez bir durumdur ve daha da önemlisi anayasaya aykrdr (Tuncay, 2009:28). kinci görü ise, fon kaynaklarnn GAP yatrmlarnda kullanlmas istihdamn arttrlmasna olumlu etki yapacaktr, ancak fonun baka amaçlarla kullanlmasnn kapsn açan bir uygulama olmas dolaysyla dikkat edilmesi gerekmektedir(Klç, 2008:62-63). Bizim görüümüze göre ise, önemli bir büyüklüe ulamasyla birlikte ayr bir önem kazanan isizlik sigortas fonu, bu gibi uygulamalarla tüketilerek fonun itibar zedelenmektedir. Türkiye’de birçok fonun bu anlay çerçevesinde tüketildii ve amac dahilinde kullanlamad bilinmektedir. Bu düzenleme devam gelebilecek bir uygulamann balangc 529 Makro Ekonomi ve stihdam olmas nedeniyle önemlidir. Fonun Temmuz 2010 itibaryla büyüklüü 43 Milyar 762 Milyon TL’dir (Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu Genel Müdürlüü, sizlik Sigortas Fonu Genel Müdürlüü, sizlik Sigortas Fonu Aylk Basn Bülteni, 2010:5) Türkiye’nin 2010’nu birinci çeyrei itibaryla net d borcunun 149.542 Milyon Dolar (Hazine Bakanl, Yllk statistikler, Türkiye’nin Net Borç Stoku 2008, Tablo 24a) olduu göz önüne alnrsa fondaki parann büyüklüü anlaml hale gelmektedir. Kanunun 19. Maddesi, istihdam tevik açsndan oldukça önemli bir maddedir. Genç ve kadn istihdamnn teviki noktasnda; 18 yandan büyük ve 29 yandan küçük kiiler ve ya üst snr aranmakszn 18 yandan büyük kadnlarn, Kanunun yürürlük tarihinden önceki alt aylk dönemde prim ve hizmet belgelerinde kaytl sigortallar dnda olmas artyla, Kanunun yaynlanma tarihinden itibaren bir yl içinde ie alnan ve ilen çaltrlanlar için prime esas kazanç alt snr üzerinden sigorta primine ait iveren hisselerinin; Birinci yl için %100’ü, ikinci yl için %80’i, üçüncü yl için %60’, dördüncü yl için %40’, beinci yl için %20’si isizlik sigortas fonundan karlanacaktr. , Madde kadn ve genç istihdamnn teviki noktasnda iverenlere prim destei salamakta ve bu destei kademeli olarak azaltarak kötü niyetli uygulamalarn önüne geçmeye çalmaktadr. Ülkemiz açsndan bakldnda, genç ve kadn isizliinin boyutlar çarpcdr. Haziran 2010 itibaryla 15 – 24 ya aras grubun isizlik oran %19,1’dir. Bu oran ayn ya seviyesindeki kadnlarda %20 olarak gözükmektedir. Toplam isizliin %10,5 olduu bir ülkede genç isizlii oldukça yüksek seyretmektedir. Bunun önemli nedenleri genç isizliinin kronik sorunlar olarak saylabilecek, gençlerin beceri ve tecrübe eksiklii ile nansal kaynak yoksunluu nedeniyle ekonomik konjonktürün olumlu seyrettii dönemlerde dahi 530 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi daha zayf bir konumda bulunmalardr. Kriz süresince genç isizlii art göstermitir. Bunun nedeni ise bir taraftan ie almlarn durmas dier taraftan kdemli çalanlara göre öncelikli olarak gençlerin iten çkarlmalar nedeniyle isizlikle daha youn biçimde kar karya kalmalardr. Bununla beraber çarpc bir dier gösterge, igücüne katlma orannn 15 ya üstü erkeklerde %71,6 iken bu orann kadnlarda %29,1 olmasdr. Bu veriler noktasnda getirilen önlemler hedefe yöneliktir. Ancak yeterlilikleri sorgulanmaldr. Krize kar önlem alrken, igücü piyasasnn katlna yönelik bir deiikliin krize kar alnan bir önlem gibi gösterilmesi ne yazk ki hem yeterli olmamakta, hem de popülist bir yaklam gözler önüne sermektedir. Kanunun 21., 22. ve 23. Maddelerinde, 4904 sayl Türkiye Kurumu Kanununa ilikin düzenlemeler yer almaktadr. l stihdam Kurulu’nun üye dalm ve Türkiye Kurumu personelinin görevde yükselmesine yönelik düzenlemeler istihdamn teviki ile ilgili düzenlemeler deildir. Ancak belirtilmelidir ki, istihdam kurullarnn kararlarna balayclk kazandrlmas önemli bir noktadr. Kanunun 24. Maddesinde, istihdam tevik yönünden önemli bir düzenleme getirilmitir. 5510 sayl Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanununda deiiklik yaplarak, Kanunun 4. Maddesinin A bendi uyarnca sigortal istihdam eden iverenlerin, içiler için ödedii malullük, yallk ve ölüm sigortalar primlerinin iveren hissesinin be puanlk ksm Hazinece karlanacaktr hükmü getirilmitir. Bu uygulamadan yararlanmak için iverenlerin kuruma borçlu olmamas esas alnmtr. Uygulama istihdam tevik noktasnda önemli olmakla beraber yetersiz kalmaktadr. OECD ülkeleri içinde istihdam üzerindeki mali yüklerin en fazla olduu ülke olan 531 Makro Ekonomi ve stihdam Türkiye’nin (OECD, 2010), bu durumu deitirmek noktasnda att admlardan biri olmas dolaysyla önemli olan düzenleme, malullük, yallk ve ölüm prim orannn iveren hissesinin %11’den %6’ya düürülmesi noktasnda yetersiz kalmaktadr. stihdam üstündeki yüklerin azaltlmas sigorta primleri yönünden de düzenlenmelidir. Ancak vergi yüklerinin azaltlmasnn öncelikli olmas gerektii düünülmektedir. verene maliyeti yönünden avantaj salayacak düzenleme ile gelir vergisi ve damga vergisi azaltlarak ücretlerin iverene maliyetinin azaltlmas hedeenmelidir. Özellikle ücretlerin damga vergisine tabi olmas uygulamas sendikalarn da üstünde durduu ve kaldrlmas gereken bir düzenlemedir. Bu düzenleme ile snrl da olsa ücretler ve dolaysyla istihdam üzerindeki yükler azaltlm olacaktr. Mevcut uygulama ise malullük, yallk ve ölüm sigortasnda iveren hissesinin azaltlmas bakmndan olumlu ancak yetersiz olarak deerlendirilmelidir. Kanunun 25., 26. ve 27. Maddelerinde sosyal güvenlik sisteminin birletirilmesi noktasnda prim borçlular için yeniden yaplandrma ve prim aff düzenlenmektedir. Prim aff uygulamas eletirilere konu olmakla beraber, birikmi prim borçlarnn en azndan anaparasnn teminini öngörmek anlalr bir düüncedir. Ancak belirtilmelidir ki, prim aar toplum nezdinde “niye prim ödeyeyim ki nasl olsa af çkyor” düüncesinin olumas sonucunu dourmaktadr. Genel olarak Kanunu istihdam tevik yönünden deerlendirmek gerekirse, genç ve kadn istihdamnn tevik edilmesi ve sigorta primlerinin iveren hissesindeki puan indirimi oldukça önemli düzenlemelerdir. Bununla beraber yeterlilikleri ve zamanlamas tartma konusudur. yeri açma prosedürünün basitletirilmesini de, Avrupa stihdam Stratejisi’nin önemli bir aya olan giriimciliin tevik edilmesi bakmndan olumlu bir adm olarak deerlendirmek mümkündür. 532 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi sal ve güvenlii bakmndan önemli düzenlemeler getiren Kanun, çkarld dönemdeki gelimelerin bir sonucu olarak domutur. Bu anlamda Kanunun i sal ve güvenlii ile ilgili düzenlemelerini, gerek iletmeler, gerekse kamu için önemli deiiklikler öngören ve genel olarak Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl’n i sal ve güvenlii bakmndan bulunduu açmazdan kurtaracak önlemler olarak deerlendirmek mümkündür (TSK, 2009:15). Genel anlamda Kanunu, igücü piyasasnn esnekletirilmesi yönünden regülasyonlar olarak deerlendirmek mümkündür. Ancak daha önce vurgulanan yetersizlik noktas ön plana çkmaktadr. Bu yetersizlii aadaki tabloda görmek mümkündür. Tablo 5. 2010’un lk Yars tibaryla Asgari Ücretin Hesaplanmas 2009 Yl lk Yars Üstünden Hesaplama Oran Düzey (TL) SGK çi Pay 14 102,06 sizlik Sigortas çi Pay 1 7,29 19,5 142,16 sizlik Sigortas veren Pay 2 14,58 Gelir Vergisi (Asgari Geçim ndirimi le Birlikte) 15 92,95 Damga Vergisi 0.6 4,81 SGK veren Pay Net Ücret 576,57 Toplam Maliyet (ndirim Öncesi) 885,74 5 Puanlk ndirim 36,45 Toplam Maliyet (ndirim Sonras) 849,29 Kaynak: Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl Asgari Ücretin verene Maliyeti Verileri 533 Makro Ekonomi ve stihdam gücü piyasasnn esnekletirilmesi ve istihdam üzerindeki yüklerin azaltlmas bakmndan getirilen düzenlemelerin yansmalar tablodaki gibidir. Bu yönden bakldnda yetersizlik eletirisi geçerlidir. 5 puanlk indirimin karl yalnzca 36,45 TL’dir. ndirim öncesi ve sonras maliyet karlatrldnda sadece bu indirim dolaysyla iverenlerin yeni istihdama karar vermelerini beklemek ne yazk ki mümkün deildir. Düzenleme ile getirilen indirimin daha kapsaml olmas istihdamn tevik edilmesi bakmndan gereklidir. Ayrca belirtilmelidir ki, sosyal bir yük olarak kre ve sosyal tesis kurma zorunluluunun hizmet alm ekline dönütürülebilmesi imkân, bu hizmetlerinde standardnn dümesi sonucu doabilecektir. Tüm bunlar birlikte deerlendirildiinde, genç ve kadn igücünün istihdamnn tevikinin yeterli, ancak istihdam üzerindeki yüklerin sürmesi ve kriz sürecinde önlem alma noktasnda iveren sigorta prim hissesinin 5 puanlk indirimi yetersiz görülmektedir. Krizin varlnn kabul edilmesi ve krize yönelik önlem almada gecikmenin yansmas olarak kabul edilebilecek bu gelimeler, igücü piyasasnn krizden etkilenmesinin ne yazk ki önüne geçilememesi sonucunu dourmaktadr. D. 5838 sayl KANUN: Krizin Ayak Seslerinden, Dip Noktasna 5838 sayl Baz Kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun, 18.02.2009 tarihinde kabul edilmi ve 28.02.2009 tarih ve 27155 sayl Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe girmitir. 34 Maddeden oluan Kanun, toplam 29 Kanunda deiiklik öngörmektedir. Torba kanun eklinde yasalaan metin, çalma çerçevesinde sadece istihdam tevik yönünden deerlendirilecektir. 534 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 5838 sayl Kanun çalma çerçevesinde istihdam tevik yönünden deerlendirilecek olmakla beraber, Kanunun genel gerekçeleri de sorgulanmaldr. Dorudan istihdam tevik amaçl olmayan Kanunun genel gerekçelerinden ilki 9. Kalknma Plannda belirtilen Türkiye’nin vizyonu ve uzun vadeli stratejisi gerei Ortamnn iyiletirilmesi, kaytl ekonomiye geçiin hzlandrlmas, AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi ve vergide gönüllü uyum stratejisinin ortaya konulmasdr. kincisi ise; hem OECD ülkelerindeki vergi kstaslarna yaklamak hem de e- devlet, e-ticaret uygulamalarnn yaygnlatrlmas ve kolaylatrlmas ile yerli ve yabanc yatrmclara tüm vergi ve sosyal güvenlik mevzuatnda bir düzenleme getirmektir. 5763 sayl Kanundan farkl olarak, krizin özellikle isizlik noktasnda daha fazla hissedildii bir dönemde çkarlan Kanun, krize yönelik önlemleri içermektedir. Bunlardan en önemlisi ksa çalma ödeneine ilikin düzenlemelerdir. Krizin igücü piyasas üzerindeki etkilerinin önüne geçilmesi ve kriz dönemlerinde içi çkarmann engellenmesini hedeeyen ksa çalma ödenei, daha çok pasif nitelikli bir igücü piyasas müdahale aracdr. Bununla beraber Kanunun getirdii en önemli düzenleme ksa çalma ödeneine ilikindir ve ksa çalmay krizin igücü piyasalarna yansmalar noktasnda yegane çözüm olarak dayatmaktadr. Kanunun krize kar iç talebin canlandrlmas amacyla motorlu tat vergisi indirimi ve baz mallara yönelik katma deer vergisi avantaj getirmesi, krizin genel mant çerçevesinde olumlu düzenlemelerdir. Buna göre 2001 ylnda yaanan krizden farkl olarak, küresel temelli yansmalar olan 2009 krizi, d talebe müdahale edilememesi ancak iç talebin canlandrlarak, ihracata yönelik üretim yapan rmalarn bu yolla ayakta kalabilmeleri açsndan bu tip uygulamalar ge- 535 Makro Ekonomi ve stihdam rekli klmaktadr. Bununla beraber, nans piyasalarndaki deregülasyonlarn ve üretimden kopuk büyümenin sonuçlarn yanstan küresel ekonomik kriz, en liberal politikalarn yürütüldüü ülkelerde dahi devlet müdahalesini gerekli klm ve birçok ülkede rmalarn devletletirildii görülmütür. Amerika’da devletin baz bankalara nakit transferi gerçekletirdii ve bu anlamda batmalarn engelledii görülmütür. Bu müdahalelerin nitelii veya hangi amaçla yapld sorgulanmal ve kapitalizmin yeniden hayat bulmas için devletlerin üstlendii bu rolün, krizin almas sonrasnda ne ekilde deerlendirilecei takip edilmelidir. Türkiye açsndan duruma bakldnda ise nans piyasas 2001 krizi sonras baklk sistemini yükseltmi ve küresel krizden bu anlamda daha az etkilenmitir. Ancak d talebin azalmas sonucu özellikle sanayi üretiminde daralmalar ve kapasite kullanmnda düüler gözlenmitir. Türkiye statistik Kurumu tarafndan yaymlanan imalat sanayinde kapasite kullanm anketi sonuçlarna göre, 2009 ylnn sadece Aralk aynda bir önceki yla göre kapasite kullanm art göstermitir. Bununla beraber 2009 yl ortalamasna bakldnda, sanayide kapasite kullanmnn 2008 ylna oranla azald gözlenmektedir(TUK malat Sanayinde Eilimler Aralk 2009 Bülteni, 2009:2). Bu noktada krizin Türk ekonomisi ve sanayisindeki etkisi daha detayl incelenmelidir. Sanayi üretim endeksi, kapasite kullanm oranlar ve isizlik oran birlikte incelendiinde, krizin dip noktasnn ubat 2009 olduu gözlenmektedir. Bu anlamda önlemlerin zamanlamasnn geç olduunu söylemek doru olacaktr. Krizin dip noktasna varmasn beklemeden öncü göstergelerden hareketle baz önlemler almak, özellikle isizlik orannn %13’ler seviyesinde platolamasn engelleyici olabilecekken, geç kalnmas ne yazk ki krizin etkilerini derinletirmitir. 536 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Küresel ekonomik krizin ekonominin temel dinamiklerini etkilemesi dorudan deil, dolayl olmutur. hracata dayal büyüme modelinin izlenmesi ve özellikle ihracatmzn önemli bir bölümünü kapsayan Euro Bölgesinin küresel ekonomik krizden fazlaca etkilenmesi hem kapasite kullanm oranlarn aaya çekmi, hem de isizlik oranlarnda yükselie neden olmutur. hracatmzn da önemli ölçüde aramal ithalatna bal olmas, kriz döneminde dahi yakalanan yüksek büyüme rakamlarnn istihdam etkileyememesi sonucunu dourmutur. Dorudan reel ekonomi ve sanayi sektörü üzerinden etkilerini gösteren kriz, sanayi sektörünü ucuz döviz – ucuz ithalat – ucuz igücü üçgenine dayal tornavida montaj hatt teknolojisini sürdürememe noktasna getirmitir. Yüksek cari açk sonucunu douran ithalata baml sanayileme ve büyüme, cari açn nasl nanse edildii sorunundan bamsz olarak isizlik sorununu derinletirmektedir (Yeldan, 2008:58). Tüm bu gelimeler küresel ekonomik kriz dorultusunda igücü piyasasna ilikin önlemlerin alnmasn ve iç talebin canlandrlmasn gerekli klmtr. Krize kar alnan önlemlerin sonuçlarn da yanstacak veriler ne yazk ki hem dorudan alnan önlemlere atfedilemeyecek sonuçlar barndrmas, hem de alnan önlemlerin ksa sürede sonuç vermemesi nedeniyle önlemleri deerlendirmede bir kriter olarak kullanlamamaktadr. Bu dorultuda krizden çk iaret eden kapasite kullanm oranlar ve sanayi üretim endeksindeki artlar alnan önlemlerin bir sonucu olarak deerlendirilemeyecei gibi istikrar kazanmad sürece krizden çk iaretleri olarak da deerlendirilemeyecektir. Bununla beraber tüm verilerde küresel ekonomik krizin etkileri görülmekte ve kriz öncesi döneme göre azallara rastlanmaktadr. Bu durum özellikle igücü piyasas ve istihdam çerçevesinde mutlaka önlem alnmasn ve igücü piyasasnn 537 Makro Ekonomi ve stihdam yeniden düzenlenmesini gerekli klmaktadr. Alnan önlemler de bu anlamda reform seviyesinde deil yaplmas gereken düzenlemeler olarak deerlendirilmelidir. Haziran ay ile balayan toparlanma ise hem mevsim ve takvim etkisi göz ard edildiinde krizden çk yanstmamakta, hem de igücü piyasas açsndan baz vahim sonuçlara iaret etmektedir. Öncelikli olarak belirtilmesi gereken, igücü piyasasnn ve istihdamn kriz altnda çok youn bir ekilde enformelletii, kaytdna ve parçalanmaya doru yol alddr. 2010 Ylnn ilk yarsnda toplam istihdamn 2 Milyon 324 bin kii artt ancak bu artn 1 Milyon 194 bin kiisinin tarm sektöründe istihdam edildii görülmektedir. Bu da demek oluyor ki toplam istihdamdaki artn %51’i tarm sektöründeki arttan kaynaklanmtr(TUK Hane Halk gücü Anketi Sonuçlar, 2010). Tarm sektöründeki istihdam artnn istihdam enformelletirdii ve igücünün nitelik düzeyini aaya çektii bilinen bir gerçektir. Bununla beraber dier bir önemli sonuç, 2010 ylnn ilk alt aynda kaytd çalanlarn saysnn 1 Milyon 570 bin kii art gösterdiidir. Bu süreçte yaanan istihdam artnn %67,6’s herhangi bir sosyal güvenlik kuruluunun güvencesinden yararlanmayan kaytd çalanlardan kaynaklanmaktadr (Yeldan, 2010:3). stihdam artlarnn kalitesizlii, krizin faturasnn çalanlar üzerinden nanse edildiini iaret etmektedir. Bu süreçte yaanan yüksek büyüme ve siyasi istikrar argümanlar, ücretin erimesini ne yazk ki durduramamtr. Ayrca belirtmek gerekir ki, d nansmana dayal spekülatif nitelikli yatrmlara dayal büyüme konjonktürü, ülkemizi uluslararas nans sermayesine baml klmaktadr. Bu da akllara yeni bir krize en yatkn ülkenin, uluslararas nans sermayesinin en gözde ekonomisi olduu gerçeini getirmektedir (Yeldan, 2010:2). 538 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 6. Kriz Takip Tablosu Haz.08 Tem.08 Au.08 Eyl.08 Eki.08 Kas.08 Ara.08 Oca.09 ub.09 Mar.09 Nis.09 May.09 Haz.09 Tem.09 Au.09 Eyl.09 Eki.09 Kas.09 Ara.09 Oca.10 ub.10 Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Sanayi Üretim Endeksi Kapasite Kullanm Oranlar Kurulan irket Kapanan irket sizlik Oran 121,7 121,4 111,2 113,9 110,8 110,3 93,5 88,5 84,6 95,9 97,1 102,1 109,5 110,5 104,2 103,7 117,9 107,8 117,2 99,3 99,9 116,2 113,8 117,9 120,6 - 78,8 78 78,1 75,6 74,3 70,6 64,1 61,4 60,3 59,2 60,3 64,2 66,8 67,4 68,2 67,5 68 69,2 67,6 67,8 67,8 67,9 72,2 73,4 73,6 74,7 3 462 3 609 3 026 3 088 2 676 3 920 3 392 3 613 3 541 3 445 4 073 4 180 3 416 3 425 3 764 3 526 4 177 5 003 4 230 5 055 4 466 4 072 4 327 3 979 604 635 568 640 1 190 1 670 787 682 693 621 835 799 661 655 793 664 1 535 1.942 1 064 989 912 822 1 145 1 085 9,4 9,9 10,2 10,7 11,2 12,6 14,0 15,5 16,1 15,8 14,9 13,6 13,0 12,8 13,4 13,4 13,0 13,1 13,5 14,5 14,4 13,7 12,0 11,0 10,5 - Kaynak: TCMB ve TUK statistiklerinden Derlenmitir. 539 Makro Ekonomi ve stihdam Tablodan da görülecei üzere, sanayi üretim endeksinin dip noktas ubat 2009, kapasite kullanm orannn dip noktas ise Mart 2009’dur. Önlemlerin alnd tarihler ile çakmas bakmndan geç kalnd eletirisi ön plana çkmaktadr. Bununla birlikte sanayi üretim endeksinde ancak Haziran 2010’da kriz öncesi döneme dönülebildii, kapasite kullanm orannda ise kriz öncesi oranlara dönülemedii görülmektedir. sizlik orannda ise beklenildii üzere kriz öncesi dönemden oldukça yukarda bir oran söz konusudur. Buna bir de isizliin krizden bamsz olarak mays ve haziran aylarnda düü trendinde olduu ve ylbandaki orann krizden çk noktasnda kritik önemde olduu eklenirse, isizlikteki görünür iyilemenin önlemlerin reaksiyonu olmad ve ocak aynn beklenmesi gerektii görüü ön plana çkmaktadr. Bu noktada deinilmesi gereken bir dier istatistik sanayi elektrik kullanm ve isizlik süresinin uzunluudur. TEA istatistiklerinden elde edilen verilere göre 2008 ylnda 1994’ten beri en düük art kaydedilmi ve henüz elde edilmeyen 2009 yl verilerinde düüün sinyalleri verilmitir. Elektrik kullanm istatistii, dorudan sanayi üretim endeksinin bir fonksiyonu olacandan 2009 yl verilerinin önemli ölçüde düü gösterecei beklentisi yerindedir. sizlik süresinin uzunluu ise isizliin yapsal boyuta geçip geçmediinin belirlenmesinde önemlidir. Ayrca alnan önlemler dorultusunda az da olsa bir yorum ans salamas bakmndan önemli bir veridir. sizlik süresinin uzamas hem bireyi olumsuz etkilemekte, hem de yeteneklerinin erozyona uramas sonucunu dourarak bireyi tekrar igücü piyasasna çekmeyi zorlatrmaktadr. 540 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 7: sizlik Süresinin Uzunluu 1–2 Ay 3–5 Ay 6–8 Ay 9 – 11 Ay 1 Yldan Fazla 2 Yldan Az 2 Yldan Fazla 3 Yldan Az 3 Yldan Fazla 33,09 21,33 13,06 4,79 17,28 6,01 4,44 Tem.08 34,23 22,31 10,89 5,07 17,11 5,94 4,45 Au.08 35,05 24,10 9,15 4,44 17,03 6,04 4,24 Eyl.08 33,29 25,22 8,84 4,23 16,76 6,69 4,88 Haz.08 Eki.08 32,89 26,04 9,30 3,33 16,26 7,18 4,98 Kas.08 31,58 27,99 10,34 3,39 15,21 7,11 4,38 Ara.08 30,34 30,85 11,88 2,88 14,26 6,24 3,57 Oca.09 28,77 32,11 13,64 3,26 13,18 5,51 3,56 ub.09 26,70 33,61 15,89 3,34 12,47 4,63 3,37 Mar.09 24,07 31,99 17,80 4,40 12,69 5,40 3,63 Nis.09 22,97 29,63 19,02 5,44 13,68 5,50 3,76 May.09 24,51 24,45 18,36 6,27 15,67 6,48 4,20 Haz.09 27,56 21,96 16,95 6,12 16,98 6,12 4,37 Tem.09 30,46 21,00 14,39 6,09 18,06 5,82 4,16 Au.09 31,41 22,69 12,54 5,92 17,26 5,92 4,26 Eyl.09 30,65 24,15 11,31 6,24 17,17 6,18 4,30 Eki.09 29,74 26,10 11,19 5,58 16,94 6,34 4,09 Kas.09 29,66 26,45 11,31 5,14 17,52 6,09 3,79 Ara.09 29,40 27,85 12,02 4,08 17,17 5,80 3,69 Oca.10 27,79 28,04 13,56 3,84 16,54 6,63 3,59 ub.10 24,75 29,35 15,40 3,98 15,66 6,82 4,04 Mar.10 23,94 26,38 17,25 4,94 15,82 7,56 4,07 Nis.10 24,32 24,13 16,22 6,19 17,26 7,59 4,33 May.10 28,39 19,68 14,69 6,64 18,48 7,66 4,43 Kaynak: TUK statistiklerinden Derlenmitir. 541 Makro Ekonomi ve stihdam Üstünde durulan tevik ve istihdam paketlerinin beklenen etkisi, isizlik süresini ksaltmalar ve özellikle bireyin yeteneklerinin erozyona uramasn engelleyerek, isizlik süresini ksaltarak bireyi hem igücü piyasasnda tutmas, hem de yeniden istihdama kazandrmasdr. Ancak istatistikler bu yönde sonuçlara iaret etmemektedir. Bu süreçte isizlik süresinin ortalama olarak uzad ve daha çok 9 – 11 ay arasnda art gösterdii gözlenmektedir. Bu istatistikte tamamen alnan önlemlerin yetersizliini tek bana yanstmamakla birlikte, igücü piyasas içinde önemli bir hareketi iaret etmektedir. Çalmann konusu açsndan Kanunun getirdii en önemli deiiklik, 1. Maddesinde düzenlenen ksa çalma ödeneinin 2008 ve 2009 ylna münhasr olmak üzere yararlanma süresinin 6 aya çkarlmas ve ksa çalma ödeneinin miktarnn da %50 arttrlmasdr. Bununla beraber, Bakanlar Kurulu ksa çalma ödeneinin miktar ayn kalmak artyla, süresinin 6 ay daha uzatlmas noktasnda yetkili klnmtr. Bakanlar Kurulu da bu yetkisini 02.07.2009 tarihinde kullanarak 6 aylk süreyi 1 yla çkarmtr. Buna göre 2009’un son günlerinde ksa çalma ödeneine bavuran bir iyeri, 2010 ylnn son günlerine kadar ksa çalma ödeneinden yararlanabilmektedir. gücünün korunmas bakmndan önemli olan ksa çalma ödenei, iç talebi canlandrmak bakmndan miktar da arttrlmak suretiyle geniletilmitir. Türkiye Kurumu’nun istatistiklerine bakldnda ksa çalma ödeneinden yararlananlarn says ve ödeme miktarndaki art ortaya çkmaktadr. Bu anlamda daha önce eletirdiimiz isizlik sigortas fonunun, fonun kurulu amaçlar dorultusunda kullanlmamas durumu, ksa çalma ödenei için söz konusu deildir. Madde gerekçesinde ve metninde açkça belirtildii üzere ksa çalma kavram, ekonomik kriz dönemlerinde igücü kaybnn önlenmesi amacyla getirilen bir düzenlemedir. Bu dorultuda revize edilen ksa çalmann uygulanmas ve bu dorultuda isizlik sigortas fonunun bu amaca yönelik olarak kullanlmas yerinde gelimelerdir. 542 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 8. Ksa Çalma Ödeneinden Yararlanan Kiiler ve Ödeme Miktar 2005 – 2009 Dönemler Kii Says Ödeme Miktar (TL) 2005 21 10.566 2006 217 64.398 2007 40 22.051 2008 650 70.640 Oca.09 651 491.729 ub.09 6.935 1.678.575 Mar.09 27.491 12.396.559 Nis.09 46.727 18.217.295 May.09 66.405 24.348.339 Haz.09 82.439 23.925.294 Tem.09 53.734 15.539.249 Au.09 47.176 13.691.439 Eyl.09 52.301 14.802.259 Eki.09 45.105 13.477.416 Kas.09 40.378 12.285.646 Ara.09 38.911 11.652.459 2009 Toplam 509.181 162.506.261 Oca.10 8.364 10.277.164 ub.10 3.651 8.297.799 Mar.10 931 6.130.775 Nis.10 2.162 3.574.533 May.10 1.381 2.478.710 Haz.10 2.198 1.401.269 Tem.10 4.258 2.091.382 Au.10 1.522 2.186.308 Kaynak: sizlik Sigortas Fonu Aylk Basn Bülteni, Ocak 2010. 543 Makro Ekonomi ve stihdam Ksa çalma uygulamasnn balad 2005 ylndan ksa çalma uygulamasnn kapsamnn geniletildii 2009 ylnn Mart ayna kadar ksa çalma ödeneinden yararlanan kii says 8.514 ve bu kiilere ödenen toplam miktar 2.337.959 TL iken, Kanunun yaynlanmasndan sonra ksa çalma ödeneinden yararlanan kii says 525.134’tür. Bu kiilere ödenen toplam miktar ise 196.773.895 TL’dir. Daha önce de belirtildii üzere, amac ekonomik kriz dönemlerinde igücünün azaltlmamas ve satn alma gücünün korunmas olan uygulamann kullanlmas zamanlama bakmndan geç olmakla beraber son derece olumlu bir uygulamadr. Ancak belirtilmelidir ki, uygulamann yasal süresinin bitimi ile birlikte ksa çalmadan yararlananlarn says da gün geçtikçe azalmaktadr. Bu bakmdan ksa çalmann sürdürülmesine yönelik bir hukuki düzenleme yeniden gündeme gelebilir ve krizin istihdam üzerindeki etkilerinin yeniden artmas beklenmeden ksa çalmann uygulama süresi uzatlabilir. Kanunun istihdam tevik edici bir dier düzenlemesi, daha önce incelenen 5763 sayl Kanunla getirilen genç ve kadn istihdamna ilikin teviklerin 2010 Haziran ayna kadar uzatlmas ve 2008 Aralk ve 2009 yl Ocak aylarna ilikin prim hizmet belgelerinde ismi bulunmayan genç ve kadnlarn yararlanmasn salamasdr. Kanunun geri kalan maddeleri, iç talebi canlandrma temelli özel tüketim vergisi indirimleri, getirilen baz teviklerin süresinin uzatlmas, katma deer vergisine ilikin düzenlemeler, özel iletiim vergisinde indirim, indirimli kurumlar vergisi uygulamas ve baz sektörlere tannan ayrcalklar gibi hususlar düzenlemektedir. Bu düzenlemeler i ortamnn genilemesini ve ekonomik canlanmay hedeeyen düzenlemelerdir. Kanunun öngördüü önemli bir deiiklik de kurumlar vergisinin indirimli uygulanmasdr. Yatrm teviklerine pa- 544 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ralel bir düzenleme getiren uygulama ile yatrm tevik belgesine sahip yatrmlara, yatrm katk tutarna ulancaya kadar kurumlar vergisinde indirim salanmaktadr. Bu düzenlemeler Kurumlar Vergisi Kanununa ilenmitir ve ayrca deerlendirilmesi gereken baz düzenlemeler içermektedir. Kanunu istihdam tevik yönünden deerlendirmek gerekirse; ksa çalma ödenei temelli getirilen düzenlemelerin olumlu olduu ve krizin isizlii daha yukar seviyelere yükseltmesinin bir nebze olsun önüne geçilmesini salad söylenmelidir. Bununla beraber iç talebi canlandrmaya yönelik önlemlerin de faydal olduu ancak 2009 yl sonunda karlalan tarihi bütçe aç göz önüne alndnda bazlar tarafndan devletin nansmann düünmeden ortaya att bir düzenleme, bazlar tarafndan da süresi ksa kalan bir düzenleme olarak deerlendirildii görülmektedir. Ksa bir dönemde olsa, vergilerin azaltlmas eklinde iç talebin canlandrlmas önemli bir uygulamadr. Ancak vergi oranlarn uzun vadeli bir revizyondan geçirilmesi ve makul oranlarda belirlenmesi, daha olumlu sonuçlar dourabilecektir. SONUÇ 2006/10921 sayl Kararla getirilen yatrm tevik paketi; kendisinden önceki tevik paketindeki baz destek unsurlarnda deiiklie gitmi ve faiz destei müessesesini getirmitir. Ancak; gümrük vergisi muayeti, Kdv istisnas ve faiz destei gibi snrl alanlarda destek imkân salayan bu paket, yatrmclar tarafndan yeterince rabet görmemitir. Daha açk bir ifadeyle; 2006/10921 sayl Kararla getirilen yatrm tevik paketi; getirdii snrl destek unsurlar ile; yapsal bir sorun olan bölgeleraras eitsizlikleri gidermek ve istihdam yaratmak konusunda yatrmclar yeterince tevik edememitir. 545 Makro Ekonomi ve stihdam 2009/15199 sayl Kararla getirilen ve temel hedeeri; bölgesel gelimilik farklarn azaltmak/en aza indirmek, özellikle sosyo-ekonomik gelimilik düzeyi düük bölgelerde istihdam artrmak, desteklenecek yatrm konularnda ekonomik ölçek kriterlerini öne çkarmak ve rekabet gücünü artracak, teknoloji ve AR-GE içerii yüksek büyük ölçekli yatrmlara destek olmak olan, yeni tevik sisteminin, sektörel ve bölgesel bir çerçeve ortaya koymakla birlikte, 2006/10921 sayl eski tevik sistemiyle karlatrldnda oldukça kapsaml olduu ve önemli revizyonlar içerdii görülmektedir. Yeni tevik paketinin, 3 boyutlu yapsyla bugüne kadar Türkiye’de hazrlanm en kapsaml tevik yasas olduu ve genel çerçeve itibaryla beklentilere bir ölçüde cevap verdii söylenebilir. Hatta Türkiye’deki yatrmlarn önünde büyük bir engel olan vergi ve sigorta gibi kamu yüklerinin yükseklii nedeniyle sigorta primi iveren hissesinin bölgesine göre 2 ylla 7 yl gibi bir süre devlet tarafndan karlanmas yerinde gözükmektedir. Ancak sonraki aamalarda, özellikle III. ve IV. düzey bölgelerdeki iletmelerde mevcut istihdamn korunmasna yönelik özel prim ve vergi desteklerinin gündeme gelmesi gerekmektedir. Yeni tevik paketiyle bölgesel gelimilik farklarn en aza indirmeye ve sektörel kümelenmeyi azaltmaya yönelik olarak getirilen düzenlemeyle, özellikle III. ve IV. bölgelere yönelik; tarm ve tarma dayal imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal eya gibi emek youn sektörler tevik edilecek, ayrca tekstil, konfeksiyon ve hazr giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde I. ve II. bölgelerdeki illerde faaliyette bulunan iletmelerin IV. bölgedeki illere 31/12/2010 tarihine kadar bütünüyle tanmas ve en az elli kiilik istihdam salanmas halinde kurumlar vergisi veya gelir vergisi be yl süreyle yüzde yetmi be orannda indirimli olarak uygulanacak ve çalanlarn asgari ücrete tekabül eden sigorta primi 546 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi iveren hissesinin tamam tanma tarihinden itibaren be yl süre ile bütçeden karlanacaktr. lk bakta olumlu olarak deerlendirilebilecek bu teviin uygulamaya ne ölçüde geçirilebilecei ise soru iaretidir. Sadece vergi indirimi, sigorta primi iveren pay ve nakliye destei ile tekstil ve hazr giyim sektörünün Dou’ya tanmasn beklemek pek mümkün gözükmemektedir. Her eyden önce; bu iki destein tanma alt yap destekleri ve çeitli ilave nansal yardmlarla da desteklenmesi ve 5 yl ile snrlanan IV. bölge kapsamndaki Dou ve Güneydou’ya tanacak fabrikalara ilikin verilecek desteklerin, mevcut sürenin bitiminden itibaren kademeli olarak azaltlmas suretiyle daha uzun bir döneme yaylmas daha yerinde olacaktr. Dier yandan ise; 30 yldr bu bölgelerde devam eden terör sorunu nedeniyle yatrmc daha az vergi ödeyip risk altna girmek yerine hakl olarak daha güvenli bölgelere yönelecektir. Yeni paket, 120.000 kiiye 3 aydan 6 aya kadar kamu yararna çalma kapsamnda geçici olarak i imkân salamaktadr. Bu destek geçici süreli de olsa isizlikle mücadele açsndan olumlu olarak deerlendirilebilir. Ancak, çözüm geçici ve yetersizdir. Dolaysyla olumlu etkisi de geçici ve yetersiz olacaktr. Aktif istihdam politikalarndan toplum yararna çalma ekonomik kriz dönemlerinde uygulama alan bulan ve krizlerin sosyal etkilerinin azaltlmas noktasnda sosyal açdan önemli ve gerekli bir uygulamadr. Ancak toplum yararna çalma çerçevesinde yaplacak ilerin, belirtilen süre sonrasnda da istihdam yaratc ekilde belirlenmesi, uzun vadeli istihdamn ve bu ilerde çalanlarn program sonras da istihdam edilmesini salayacak ekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Türkiye’de Haziran 2010 yl itibariyle toplam isiz says 2 milyon 751 bin kiidir. Bu sayya ümidi krlm isizler de eklendiinde isiz says 5 milyona yaklamaktadr. Sonuç itibariyle, isizlik rakamlarnn büyüklüü ve krizin 547 Makro Ekonomi ve stihdam etkisiyle bu sorunun kronik bir hal ald düünüldüünde Türkiye’nin geçici ve ksa vadeli çözümlerden ziyade uzun vadeli ve kalc çözümlere, ayrca isizliin olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik politikalara daha çok ihtiyac vardr. Küresel kriz ortamnda, mevcut ekonomik deerlerin korunmas daha fazla önem kazanmaktadr. Bir dier ifadeyle; kriz dönemlerinde çeitli destek unsurlaryla bütçeye ar yükler getirmek pahasna yatrmcy yeni yatrmlara tevik etmek yerine, mevcut istihdamn ve üretim hacminin korunmasna ve mevcut iletmeleri ayakta tutacak tedbirlere ihtiyaç vardr. Yeni yatrmlara yönelmek ise ancak krizden çkp büyümeye geçildii bir dönemde anlam kazanacaktr. Kabul etmek gerekir ki Türkiye ve Dünya’da küresel krizin etkileri halen devam etmektedir. 2009 yl Kasm aynda, 2008 ylnn ayn ayna göre ihracatn %5,2 orannda azald, mevcut kapasitenin %60’nn kullanld ve son 1 ylda sadece kaytl olanlardan yaklak 460 bin kiinin iten çkarld (TÜK, Hanehalk gücü Anketi Sonuçlar ve D Ticaret statistikleri, 2009) bir ortamda Türkiye, yatrm teviki yerine mevcut üretim kapasitesini korumaya yönelik üretim tevikini ön planda tutulmas gereken bir dönemden geçmektedir. Daha açk bir ifadeyle; kapasite kullanm ve istihdam oranlarnn dütüü, iç ve d talebin birlikte ortadan kalkt bir dönemde, zaten kullanlmayacak ilave kapasiteler oluturmak yerine mevcut kapasitelerin kullanlmasn desteklemek daha doru bir yaklam olacaktr (TOBB, 2010). Dolaysyla bu tevik sisteminin bugünün ihtiyaçlarn dorudan karlamad ve geç kalm bir destek paketi olduu söylenebilir. Küresel ekonomik krize yönelik düzenlemeleri içeren ve igücü piyasasnn esnekletirilmesini amaçlayan 5838 ve 5763 sayl Kanunlar istihdam açsndan deerlendirildiinde ise, alnan önlemlerin ne yazk ki hem çok snrl, hem de geç kalm olduu görülmektedir. Krizi kabullenmeme eklinde 548 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi sürdürülen tavr dolaysyla vakit kaybeden Türkiye ekonomisi, isizliin %15’ler seviyesine yükselmesine ahit olmu ve ne yazk ki bu isizlik seviyesinin kanksanmas noktasna gelinmitir. Ayrca küresel ekonomik krizin seyri noktasnda ikinci dip noktasndan bahseden yaklamlar gerçekleirse, isizliin ne yazk ki sosyal patlama seviyelerine gelmesinden endie edilmektedir. Böyle bir durumun gerçeklemesi, üstün nansal araçlara sahip ülkelerin yeni enstrümanlarla nans piyasasndaki daralmay yönetebilecei ancak bu araçlara sahip olmayan ve d borç stoku oldukça fazla olan Türkiye gibi ülkelerin ikinci dipten daha zor çkaca öngörülerini dourmaktadr. Bu çerçevede alnan önlemleri deerlendirmek gerekirse, katma deer vergisi ve özel tüketim vergisi indirimleri iç talebin canlandrlmas bakmndan oldukça verimli olmutur. Ancak getirilen dier önlemlerin ilave istihdama yönelik olmas, ksa çalmann da tek bana igücü kayplarn azaltamamas, alnan tedbirlerin istihdam koruyamamasnda en önemli etkenlerdir. Ancak, ksa çalma ödeneinin uygulama süresinin geniletilmesi ve ödenek miktarnn arttrlmas olumlu uygulamalardr. Kriz dönemlerinde ulalan isizlik rakamlarnn, krizden sonra da sabitlenmesi durumu, tedbirlerin geç alnmasnn en önemli sonucudur. OECD’nin öngörüleri de bu eletirilerin hakllk payn yükseltmektedir. OECD, Türkiye ekonomisinin 2009 ylnda kaydedecei %6,5 oranndaki küçülmeyi 2010 ylnda %3,7 oranndaki büyümeye çevireceini, ancak ayn dönemde isizliin %14,6’dan %15,2’ye trmanacan öngörmektedir. Türkiye ekonomisinin büyümeye karlk istihdam yaratamamas ve yaanan küresel kriz sonras ulalan isizlik rakamlarnn sabitlenmesi endiesi rasyonel temellere oturan bir eletiridir. 549 Makro Ekonomi ve stihdam Demograk süreçler dikkate alndnda, önümüzdeki yllarda igücüne katlm orannn düecei de üphelidir. 2001 Krizi ile %10’a çkan isizliin, içi çaltrmann maliyetini azaltc ve içi çaltrmay tevik edici köklü tedbirler uygulanmad için sonraki yllarda ortalama %7’lik yüksek büyümeye ramen düürülemedii unutulmamaldr. Üç yllk dönemde ortalama % 4’lük bir büyüme hzyla isizlik orannn, 2009 düzeyinin, yani yaklak %15’in altna dümesi beklenmemelidir. sizliin sabit tutulmas için bile Türkiye’de en az %5-5,5 büyüme hzn yakalamas gerekmektedir. Tüm bunlar deerlendirildiinde isizliin sosyal ve psikolojik etkileri de göz önüne alnarak daha ciddi önlemler alnmaldr. Japonya’da insanlar iki metrelik kapsül otellere mahkûm eden isizlik, sosyal patlama boyutuna gelmeden engellenmelidir. Bu dorultuda aktif igücü piyasas politikalarna hz verilmeli, ücret sübvansiyonlar salanmal, ksa çalma uygulamasnn iveren lehine geniletilmesi ve çeitlendirilmesi salanmal, esnek çalma biçimlerinin kiilerin sosyal haklarnn kaybedilmeden tevik edilmesi ve igücü piyasas reformu niteliinde uygulamalara yönlenilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemelerin geç kalmas halinde, kaytdlk ve kuralszlk ilemekte olan dinamiklerin douraca sonuçlar olacaktr. Esneklemenin kuralszlama haline dönümemesi için hzla yasal düzenlemelere gidilmeli ve bu çerçevede yeni istihdam yaratmaya yönelik düzenlemeler yerine mevcut istihdamn korunmas yönünde daha kapsaml önlemler alnmaldr. Kriz süresince yeni istihdam olanaklarnn yaratlmas ve istihdam üzerindeki yüklerin azaltlmas, igücü piyasasnn deregülasyonu ile birlikte yürütüldüünde güvencesiz istihdamn desteklenmesi anlamna gelecektir. Dolaysyla bu ortamda yaplmas gereken, güvenceli esneklik kavram çerçevesinde uygulamalarn ön plana çkarlmas ve esnek- 550 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lemenin hukuki boyutunun yaratlmasdr. Taeronlama ve piyasalama gerçeklemeden yeterli düzenlemeler getirilmeli ancak küresel ekonomik krizin yaratt ykc etkiler de göz önünde bulundurulmaldr. Küresel ekonomik krizin %15’ler seviyesine çkard isizlik olgusu, bu seviyelerde sabitlenmeden istihdam tevik edici uygulamalarn daha geni çerçevede yer almas, getirilen yatrm teviklerinin zamansz kesilmemesi ve bu anlamda büyümenin istihdamla birlikte gerçeklemesi salanmaldr. Bu anlamda getirilen önlemler bir ilk adm ve küresel ekonomik krizin yansmalarnn igücü piyasasnda reform sürecini balatmas frsat olarak deerlendirilmelidir. Ulusal istihdam stratejisi ile geni bir önlemler yelpazesi oluturulmaldr. Önerilen baz düzenlemeler içi sendikalarnn tepkisini çekebilecek ve bazlar da iveren kesimini memnun etmeyecek uygulamalardr. Bu dorultuda sosyal bir mutabakat salanmadan bu önlemlerin sürdürülebilecei düüncesi realiteden uzaktr. Ayrca bu düzenlemelerin ömrü de sosyal diyalog sonucu oluturulan mutabakat ile dorudan orantl olacaktr. KAYNAKÇA ÇSGB ve KUR (2010), sizlik Sigortas Fonu Aylk Basn Bülteni, Ocak, s. 5-15. DENZHABER; “Trabzon Liman Kapasitesini kiye Katlad”, http:// www.denizhaber.com.tr/limanlar/29537/trabzon-limani-kapasitehedef-ekonomik-kriz-ithalat-deniz-hudut-yolcu.html, 17.09.2010. ERSÖZ, Halis Yunus (2010), “Kriz Dönemi stihdam”, ’te Çalanlar, http://www.istecalisanlar.com/2010/07/kriz-donemi-istihdam/, 18.09.2010. KARADENZ, Salim (2007), “Yatrmlara Salanan Destek Unsurlar”, Yaklam Dergisi, Say 170, ubat, s.3-12. KILIÇ, Cem (2008), “yerlerine Getirilen Tevikler, sizlik Sigortas 551 Makro Ekonomi ve stihdam Düzenlemeleri ve kur Faaliyetleri”, stihdam Paketi ve Sosyal Güvenlikteki Yeni Düzenlemeler letmelere Ne Getiriyor? Semineri, stanbul, s. 62 – 63 OECD (2010), http://stats.oecd.org/Index.aspx?DatasetCode=ULC_ QUA, 01.01.2010. T.C. Hazine Müstearl, Yatrm Tevik statistikleri, 2010. T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu statistik Yll 2010. TSK (2008), “5763 Sayl Kanun le Sal ve Güvenlii Mevzuatnda Yaplan Deiiklikler”, http://www.tisk.org.tr/HUKUK/guncel. asp?id=15, 28.12.2009. TOBB (2009), Konseyler Müterek Toplants, http://www.tobb.org.tr/ haber_arsiv2.php?haberid=2495, 17.02.2010. TUNCAY, A. Can (2009), “sizlik Sigortas Fonu Amaç D Kullanlmaya Baland”, Mercek Dergisi, Say: 56, ubat, s. 22-31. TÜK (2009a), “malat Sanayinde Eilimler”, Aralk 2009 Bülteni, s. 2-15. TÜK (2009b), Hanehalk gücü Anketi Sonuçlar ve D Ticaret statistikleri. TÜK (2009c), Hanehalk gücü Anketi Bölgesel Sonuçlar. YAVUZ, Özge (2010), “Tevik Belgelerinde Kriz Öncesine Dönüldü”, Ekonomist Dergisi, Ocak, s.22-28. YELDAN, Erinç, (2008), “Küresel Kriz, sizlik ve Yaratmayan Büyüme”, veren Dergisi, Temmuz-Austos, s. 55-67. YELDAN (2010), Ekonomi Politik, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Eylül. 552 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi HANEHALKI-GRUPLARI ARASINDA GELR OLUUMU LKSNN MYAZAWA YÖNTEMYLE ANALZ54 Rdvan KURTPEK Kamil TACI Planlama Uzman Devlet Planlama Tekilat Müstearl rkurtipek@dpt.gov.tr Planlama Uzman Devlet Planlama Tekilat Müstearl kamil.tasci@dpt.gov.tr ÖZET Bu çalmann amac, Türkiye’de gelir gruplar arasnda gelir oluum ilikisinin Türkiye 2002 girdi-çkt tablosu kullanlarak Miyazawa yöntemiyle analiz edilmesi ve Türkiye’nin gelir dalmnn yapsnn incelenmesidir. 59 sektörlü 2002 Türkiye Girdi-Çkt tablosu 3-sektörlü tarm, sanayi ve hizmetler olarak toplulatrlarak, bu sektörlerin gelir çarpanlar ile sektörel hanehalk gelirlerini artrma oranlar hesaplanmtr. Ayrca, sektörel talep artlarna kar, her bir gelir grubunun ve kümülatif gelir gruplarnn gelir esneklikleri de ortaya konulmutur. Çalma kapsamnda, son dönemde ksmi bir iyileme görülse de Türkiye’de gelir eitsizliinin yüksek seyrettii, herhangi bir gelir grubundaki gelir artnn, harcama yoluyla dier gelir gruplarnn gelirini en yoksuldan en zengine doru artan bir biçimde artrd, herhangi bir gelir grubuna yaplan gelir transferinin, her durumda en üst gelir grubunda daha fazla gelir art yaratt, en alt gelir grubuna yaplan gelir transferinin, dier gelir gruplarna yaplan transferlere göre, hem gelir dalmn asgari düzeyde bozmakta hem de toplam geliri en fazla artrd sonuçlarna ulalmtr. 54 Bu çalmada yer alan analiz ve deerlendirmeler, yazarlarn çaltklar kurumu balamamakta, kiisel görülerini yanstmaktadr. 553 Makro Ekonomi ve stihdam Anahtar Kelimeler: Gelir Dalm, Girdi-Çkt Modeli, Çarpan Analizi, Miyazawa Yöntemi, Gelir Çarpan, Gelir Gruplar Aras Gelir Çarpan, Sektörel Gelir Çarpan, Türkiye ANALYZNG THE INCOME FORMATON PROCESS AMONG HOUSEHOLD-GROUPS WTH MYAZAWA METHOD ASBTRACT The objective of the study is to analyze income formation process among income groups, and to examine the income distribution structure by employing Miyazawa method on the most recent Input-Ouput Table in Turkey. Within this context, rstly, sectoral income multipliers were calculated through using consolidated I-O table with three sectors, and the rates of increase in household incomes due to each sector have been computed. Secondly, the impact of an increase in the income of any group on the income levels of other groups due to the intersectoral interactions have been analyzed on the basis of raw Household Budget Survey data. According to multiplier analysis and Miyazawa Method results, In Turkey, regardless of the income group targeted, the highest income group gets the most benet from income transfers. The rise in the income of each group stemming from an increase in the nal demand of each sector is highest in the richest group and declines with the level of income for each group. Keywords: Income Distribution, Input-Output Model, Multiplier Analysis, Miyazawa Methodology, Income Multipliers, Income Multipliers Among Income Groups, Sectoral Income Multipliers, Turkey 554 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1. GR Gelir dalmnn hem sosyal hem ekonomik bir olgu olarak çok boyutlu bir ekilde incelenmesi gerekmektedir. Gelir dalm ve reel sektör ilikilerinin birlikte yapsal bir biçimde ortaya konulduu, teorik çerçevesi Nobel ödüllü iktisatç Richard Stone tarafndan ortaya konulan Sosyal Hesaplar Matrisleri(SHM) bu tür analizlere imkan vermektedir. OECD ve Avrupa Birlii ülkelerinde ulusal ve bölgesel düzeyde Sosyal Hesaplar Matrislerinin oluturulmas ve bu matris için gereken hesaplara ilikin düzenli istatistiklerin üretilmesi ulusal istatistik kurumlar tarafndan yerine getirilirken ESA-95 (Avrupa Ulusal ve Bölgesel Hesaplar Sistemi)’e taraf olan ülkemiz için bugüne kadar TÜK tarafndan oluturulmu herhangi bir sosyal hesaplar matrisi bulunmamaktadr. Ayrca, Türkiye’de ekonomik ve sosyal sektörleri içerecek ve birbirleriyle olan ilikilerini bütüncül bir biçimde inceleyecek çalmalarn azl da dikkat çekmektedir. Özellikle, gelir dalm ve yoksulluk gibi sosyal konularda analitilik inceleme ve aratrmalar olan ihtiyaç önemli düzeydedir. Bu çalmann amac gelir dalm ve gelir oluumu alanndaki literatüre ve politika oluturma süreçlerine katk salamaktr. Bu amaca yönelik olarak, gelir dalmyla ilgili olarak imdiye kadar Türkiye’de uygulanmam bir yöntem uygulanarak gelir gruplar arasndaki gelir oluum ilikisi Türkiye için DPT Uzman Hakan Erten tarafndan üretilmi 2006 ylna ait Sosyal Hesaplar Matrisi’nin girdi-çkt tablosuna dönütürülmesi suretiyle Miyazawa yöntemi kullanlarak incelenmitir. Çalma yapsal olarak teorik çerçeve, kullanlacak veri ve modelin uygulanmas olarak 3 ana ksma ayrlmaktadr. Miyazawa tarafndan gelitirilen yöntemin tantlmas ve uygulanmasndan önce yöntemin daha iyi anlalabilmesi için önce Girdi-Çkt modelinde çarpan mekanizmas ve gelir çarpan tantlm, ardndan çalmada kullanlan veri setleri sunulmutur. Türkiye için söz konusu çarpanlar hesaplanm, Miyazawa yöntemi uygulanarak modelin sonuçlar yorumlanmtr. 555 Makro Ekonomi ve stihdam 2. METODOLOJ 2.1 Girdi-Çkt Tablosunda Gelir/Tüketim Çarpanlar Yöntemi Gelir çarpan sektörel politikalarda yaplacak deiikliklerin hanehalklar gelirlerini deitirmedeki etkinliinin ölçümünde kullanlmaktadr. Girdi-Çkt tablosundaki hanehalklarnn gelirlerini h satr vektörü olarak gösterecek olursak hc gelir katsaylar olarak tanmlanr ve hc = h . X-1 olarak gösterilebilir ve hc’nin her bir elementi [an+1,1,… ,an+1,n]’dir. Basit gelir çarpan hanehalklarna Girdi-Çkt akmnda dsal bir deiken olarak alnd modeldeki ifadesiyle hanehalklarnn gelirinin sektör çktsna oran (an+1,j = zn+1,j/xj)’dr. m(h)j = n i =1 a n +1, i l ij Burada l = Leontief ters matrisinin katsaylardr. Denklemde gösterilen m(h)j basit gelir çarpann ifade etmektedir ve j sektöründeki bir birimlik nihai talep artnn hanehalklarnda ne kadar gelir art oluturacan göstermektedir. Basit gelir çarpan ile hanehalklarnn gelirlerinde dorudan ve n a l fordolayl gelir artlar görülmektedir. m(h)j = i =1 n + 1, i ij mülünden de görülecei üzere, basit gelir çarpan, Leontief ters matrisinin j sektörü sütun vektörünün gelir katsaysyla çarpmdr. 556 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 1: Girdi-Çkt Tablosunda Endüstriler Aras liki (Hanehalk çselletirilmi) Alc Sektörler 1 Satan Sektörler 1 . . . j . . . n Hanehalk (Tüketici) z11 . . . z1j . . . z1,n z1,n+1 . . . . . . . . . . . . . . . zn,j zi,n+1 i zi1 . . . zij . . . . . . . . . . . . . . . . . . zn,n zn,n+1 zn+1,1 . . . zn+1,j . . . zn+1,n zn+1,n+1 n Hanehalk(Gelir) zn1 . . . znj . . . Kaynak: (Miller ve Blair, 2009:35) Hanehalklar sektörel üretim için sektörlere sunduklar igücü sonucu gelir elde ederler ve elde ettikleri gelirleri sektörlerde harcarlar. Hanehalklarnn Girdi-Çkt analizinde dsal bir deiken deil de sektörlerden gelir elde eden ve elde ettii bu geliri sektörlerde harcayan içel bir deiken olarak alnmasna modelin hanehalkna göre kapatlmas denilmektedir (Miller ve Blair, 2009:35). Basit gelir çarpan hanehalknn dsal olduu, yani hanehalknn gelir ve tüketiminin dolayl etkilerinin Leontief ters matrisinde dikkate alnmad etkileri 557 Makro Ekonomi ve stihdam göstermektedir. Hanehalkn kapal olarak içsel bir deiken olarak alrsak toplam gelir çarpann elde ederiz. m (h)j = n +1 i =1 a n +1, i l ij Burada l hanehalknn içselletirildii Leontief ters matrisinin katsaylarn göstermektedir. Denklemde verilen toplam gelir çarpan ile hanehalklarnn herhangi bir sektördeki talep artndan kaynaklanacak yeni gelir artn yani sektörlerdeki bir birimlik toplam talep artnn hanehalklarnn gelirlerinde dorudan (sektördeki talep artnn etkisi), dolayl (dier sektörlerdeki talep artlarnn etkisi) ve indirgenmi (hanehaklarnn yeni gelir ve tüketiminden kaynaklanan etki) etkilerini analiz edebiliriz. 2.2 Tip I ve Tip II Gelir Çarpanlar Sektörel çktda bir birimlik nihai talep art, çkt miktarn bir birimden fazla artrmaktadr. Benzer ekilde gelir çarpanlarnda da dorudan hanehalknn gelirlerini etkileyecek nihai talep deiiklikleri hanehalknn gelirinde bir birimden fazla deiime sebep olacaktr. Tip I olarak anlan söz konusu etkiyi inceleyen denklem aadaki gibidir. n a l n + 1, i ij m(h) i =1 m (h) I j = a n +1, j = j a n +1, j Tip I gelir çarpan, basit gelir çarpannn toplam çkt içindeki hanehalk geliri oranna bölünmesi ile bulunmaktadr. Burada m(h)Ij j sektörü için Tip I gelir çarpann göstermektedir. Tip I gelir çarpan hanehalk gelirlerini etkileyecek bir 558 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi birimlik nihai talep deiiminin j sektöründeki hanehalk gelirlerinde meydana getirecei dorudan ve dolayl gelir deiimini göstermektedir. Toplam gelir çarpannn hesaplanmasnda kullanld üzere hanehalklarnn gelir ve harcamalar da Leontief Ters Matrisine içsel bir deiken olarak dahil edildiinde Tip II gelir çarpan elde edilir. n +1 a l n + 1, i ij m (h) j i =1 m (h) II j = a n +1, j = a n +1, j Tip II olarak anlan çarpan, toplam gelir çarpann toplam çkt içindeki hanehalk geliri oranna bölünmesi ile bulunmaktadr. Burada m(h)IIj j sektörü için Tip II gelir çarpann göstermektedir. Tip II gelir çarpan hanehalk gelirlerini etkileyecek bir birimlik nihai talep deiiminin j sektöründeki hanehalk gelirlerinde meydana getirecei dorudan, dolayl ve indirgenmi gelir etkilerini göstermektedir. Tanmlanan çktlardan hangisinin kullanlmasnn gerektii, etkisi aratrlan dsal faktörün doasyla ilgilidir. Örnein, kamunun sanayi sektöründeki üretime yönelik harcamalarndaki bir artn hanehalklarnn gelirlerini ne kadar etkilediinin ölçülmesi için basit ve toplam gelir çarpann kullanmak daha uygun olacaktr. Söz konusu talep art ithalatç bir sektörde gerçekleiyorsa hanehalklar modelde içselletirilmeyeceinden basit gelir çarpan, hanehalklarnn modelde içselletirilecei yerel üretime yönelik bir sektördeki kamu harcamalarnda ise toplam gelir çarpan kullanlmaldr. Tip I ve Tip II gelir çarpan için bir örnek verecek olursak, bir fabrikann yüksek igücü maliyetlerinden dolay baka bir yere tanmas gerektii durumda, söz konusu fabrikann baka bir yere tanmasnn toplam gelir 559 Makro Ekonomi ve stihdam etkisi Tip I ve Tip II gelir çarpan ile ölçülür (Miller ve Blair, 2009:254). Genel olarak Tip I gelir çarpannn hanehalk faaliyetlerini içermedii için ekonomik etkiyi düük tahmin ettii, Tip II çarpannn ise hanehalknn gelir ve harcamalar konusunda kat bir varsaym olduundan ekonomik etkiyi yüksek deerlendirdii düünülmektedir. Gelir çarpan etkisinin kabaca Tip I ve Tip II çarpann ortasnda bir deer olacan belirtmektedirler. 2.3 Miyazawa Yöntemi Standart endüstriler aras analizlerde tüketim talebi dsal bir deiken olarak ele alnmaktadr. Miyazawa yönteminde ise hanehalk sektörü katld üretim faaliyetlerine sahip olduu faktörler karlnda elde ettii geliri tüketime dönütüren bir üretici sektör olarak ele alnmaktadr. Bu yaklamn temelinde yatan husus tüketimin genel olarak gelir dalm yapsna bal olduu varsaymdr. Gelir dalm yaps ise farkl gelir gruplarnn harcama ve tüketim davranlarn etkilemektedir (Miyazawa,1976:1). Bu yöntem ile gelir gruplar aras gelir oluum ilikisinin incelenmesinde ekonominin bir bütün olarak ele alnmas ve hem sektörler aras hem de gelir gruplar aras etkileimin dorudan ve dolayl etkilerinin analiz edilebilmesi, bu yöntemin gelir dalmnn incelenmesinde çok yönlü ve açklayc olarak ön plana çkmasn salamaktadr. Bu analiz gelir dalmnn temel yapsnn anlalmasna ve farkl politikalarn gelir dalm üzerindeki etkilerinin tahmin edilebilmesine imkan vermektedir. Endüstriler aras ilikinin incelenmesinde katma deer sektörü bir yandan n adet sektöre bölünürken bir yandan da satr boyunca r adet gelir grubuna bölünmütür. Ykj, k’nc grubun j’inci sektörden kazand geliri Ykj ( j=1 ,…, n; k=1 ,…, r ), gelir dalmnn en genel ekliyle izledii yolun (oluumunun-davrannn) 560 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi gösterildii r x n gelir-oluum matrisini ifade etmektedir. Bu gelir dalm oluumunda Cik, i’inci maln k’nc gelir grubu tarafndan tüketildiini gösteren ( i=1 ,…, n ; k=1 ,…, r ) matris olarak tanmlanmaktadr. Modelin genel yaps (katsaylar) aadaki ekilde gösterilmektedir55. ekil 1: Miyazawa Çerçevesi Burada; A = n x n ara girdi katsaylar matrisini: aij = xij / Xj, V = r x n katma deer oranlar matrisini: vkj=Ykj/Xj, C = n x r tüketim katsaylar matrisini: cik = Cik / Yk, Xj = j’inci sektörün çktsn, Yk = k’nc gelir grubunun gelirini göstermektedir. Modelde ayrca; X = bir çkt sütun vektörünü, fc = bir tüketim talebinin sütun vektörünü göstermekte ve f = tüketim dndaki nihai talebi gösteren bir sütun vektör olarak alnmaktadr. Tüketimi içsel bir deiken olarak aldmzda, Girdi-Çkt sistemi aadaki gibi gösterilebilir: X = AX + fc + f. Standart bir Girdi-Çkt analizinde yer alan F’yi f ve fc toplam olarak alrsak, fc burada içsel bir deiken olmakta ve Miyazawa formülizasyonundaki aadaki sonucu elde edilmektedir. X = [I-A]-1 {fc + f} 55 Miyazawa (1976) orijinal metinde buraya kadar kullanlmakta olan GirdiÇkt genel gösterimlerinden farkl ksaltmalar kulland için bu ksmda Miyazawa’nn orijinal gösterimleri açklanacak ve kullanlacaktr. 561 Makro Ekonomi ve stihdam Tüketim talebi fc’yi içsel bir deiken, hanehalkn kurgusal bir üretim faktörü yerine ayr bir karar-alc birim olarak alrsak, bölünmü bir tüketim fonksiyonunun da tanmlanmas gerekmektedir. Bu modelde kullanlacak tüketim fonksiyonu aada gösterilmektedir: Burada c(k) = (c1k, c2k, …, cnk) bir sütun vektör ve v(k)= (vk1, vk2, …, vkn) de bir satr vektördür. Eer tüketim fonksiyonumuza homojen olmayan terimler veya dsal elementler eklersek C, tüketim katsaylar matrisi olur ve bu durumda f’ye homojen olmayan terimleri ekleyebiliriz. Yukardaki eitliklerden aadaki denklemi elde ederiz. X = AX + CVX + f Denklemini X için çözersek aadaki alternatif çözümlere ulaabiliriz. X = [I-A-CV]-1 f (i) -1 = B[I-CVB] f (ii) = B[I+ CKVB] f -1 (iii) 56 Burada B=[I-A] Leontief ters matris çarpandr . Bu eitliklerdeki ilk gösterim (i) bize endüstriler aras ve indirgenmi tüketim faaliyetleri yoluyla toplam talebin çkt üzerindeki tüm etkilerini göstermektedir. Eitlikteki birinci gösterim (i) ikinci gösterim (ii)’ye dönütürülebilir. Bu, “Orijinal Leontief tersi” olarak adlandrlan B’nin [I - CVB]-1 ile sadan çarplmas ile yaplr. 56 B=[I-A]-1 Leontief ters matris çarpan geleneksel Girdi-Çkt çözümlemesinde L olarak tanmlanmaktadr, ancak Miyazawa L’yi baka bir gösterim için kullandndan burada B olarak ifade edilmektedir. 562 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Dönüüm aadaki gibidir: [I-A-CV]-1 = [{I-CV(I-A)-1}(I-A)]-1 = (I-A)-1 [I-CVB]-1 = B[I-CVB]-1 Ters [I-CVB]-1 matrisini, altbileen ters matris olarak adlandrabiliriz. Bu ters matris içsel deikenlerin her bir gelir grubunun tüketim harcamalarna etkisini göstermektedir. Yukardaki eitlikteki (ii) numaral gösterimin avantaj, içsel tüketim faaliyetinin ters yansmasn üretim aktivitesinin ters yansmasndan ayrabilmesidir. Ayrca, böyle kolay hesaplanabilir bir formülün gelitirilmesi, gelir gruplar aras faaliyetlerin teorik tarafn anlamak için yararldr. Böyle bir ayrm (i) nolu eitlikte ise yaplamamaktadr. VBC = L =(lkv) k = 1, …, r K = (I-L)-1 =(kkv) v = 1, …, r L ve K’y yukardaki ekilde yazdmzda aadaki denkleme ulaabiliriz. B[I-CVB]-1 = B[I+CKVB]. n x n altbileen ters [I-CVB]-1 matrisinin, matrisin tersini almadan, büyüklüü r x r olan gelir gruplar aras gelir çarpan K’y kullanarak elde edebileceimizi, yukardaki (iii)’ncü gösterimden çkartabilmekteyiz. 2.4 Gelir-Gruplar-Aras Çarpanlar (Inter-income groups multipliers) Bu bölümde K ve L matrislerinin üretilmesi ilerleme süreciyle gösterilecektir. Yukardaki (iii) eitliinin ispat ayn 563 Makro Ekonomi ve stihdam zamanda müdahalelerle balayan ilerleme süreci kullanlarak da yaplabilir. Bu yöntem ayn zamanda K ve L matrislerinin ekonomik anlamlarn da açklamaya yardmc olmaktadr. lerleme (propagation) sürecinin saysal bir dönemini göstermek için m’yi kullanrsak, X1 = Bf Xm = BCVXm-1 (m 2) Elde ederiz buradan, Xm = (BCV)m-1 Bf = BC(VBC)m-2 VBf = BCL m-2 VBf olur. Sonuç olarak, yaknsyor ise, X = B[I + C ( I – L )-1 VB]f = B[I + CKVB]f’ dir. L = VBC katsaylar matrisinin her bir gelir grubunun tüketim davrannn, ilerleme mekanizmas süreciyle gelir gruplar arasndaki iç ilikisini gösterdii görülmektedir. Buna göre v’inci gelir grubunun tüketim harcamalarnn k’nc gelir grubu üzerindeki etkisi aadaki ekil’de yer alan süreç ile özetlenebilir. 564 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ekil 2: Gelir Gruplar Aras Tüketim ve Gelir likisi Bf Her bir sektörün çktsnda art ¤ 1 v(v) Bf v’inci grubun gelirinde art ¤ c(v)v(v)Bf ¤ v’inci grubun tüketiminde art 2 Bc(v)v(v)Bf v’inci grubun ilave tüketiminden kaynaklanan her bir sektör çktsndaki art 4 ¤ 3 v(k)Bc(v)v(v)Bf k’nc grubun gelirindeki v’inci grubun ilave gelir artndan kaynaklanan gelir art 5 Yukardaki ekilden de görülecei üzere; L, örnein lkv, aadaki gibi yazlabilir: Lkv = v(k) Bc(v) = v (k ) Bc (v)v (v) Bf = (5. Adm / 2.Adm) v (v) Bf Burada lkv katsays, v’inci gelir grubunun 1 birim ilave gelirinden kaynaklanan harcamasnn, k’nc gelir grubunda ne kadar gelir artna sebep olacan göstermektedir. Bu yüzden L “Gelir Gruplar Arasndaki Katsay Matrisi” (matrix of inter-income-group coefcients) olarak ve K’da “Gelir Gruplarnn Karlkl Çarpan Matrisi” (the interrelational multiplier of income groups) olarak adlandrlmaktadr. 565 Makro Ekonomi ve stihdam i n' ve i r' srasyla n’inci ve r’inci satr toplamlar vektörleri olmak üzere,L matrisinin sütun toplamlar her bir gelir grubunun toplam tüketim katsaysn vermektedir: ' ' i r' L = i r' VBC = i n [I-A]BC = i n C, 2.5 Çok Sektörlü Gelir Çarpan Çok sektörlü gelir çarpan bize her bir gelir grubunun toplam (direkt, dolayl ve indirgenmi) gelirinin, her hangi bir sektördeki bir birimlik toplam talep artnda ne kadar artacan göstermektedir. Çok sektörlü gelir çarpann bulmak üzere öncelikle denge çktsn kullanarak denge gelirini elde etmek gerekmektedir. Denge geliri ve denge çkts arasndaki iliki aadaki eitlikte görüldüü gibidir. Y = VX Yukardaki eitlikle üretim (X) yerine (iii)’no’lu gösterimi koyarsak, gelir denklemi aadaki gibi olur: Y = VB[I + CKVB]f = [I + VBCK]VBf = [I + LK]VBf, burada I + LK = K çünkü [I - L] K = I ‘dr, sonuç olarak; Y = KVBf elde edilir. r x n büyüklüündeki KVB, çok sektörlü gelir çarpan matrisidir, ya da dier bir ifadeyle gelir oluumu çarpanlar matrisidir. KVB matrisi her bir gelir grubunun toplam her hangi bir sektördeki bir birimlik toplam talep artnda ne kadar artacan göstermektedir. Burada açklanan denklemler sonucunda Miyazawa (1963, 1968, 1976) L, K ve KVB matrislerini türetmitir. “Gelir grup- 566 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lar katsay matrisi” olarak adlandrlan L matrisinin her bir katsays her hangi bir gelir grubunun gelirindeki ilave bir birim arttan dolay yapt harcamann baka bir gelir grubunun gelirindeki dorudan gelir artn göstermektedir. K matrisinin her bir katsays ise her hangi bir gelir grubunun gelirindeki ilave bir birim arttan dolay yapt harcamann baka bir gelir grubunun gelirindeki toplam, yani dorudan, dolayl ve indirgenmi art göstermektedir. Gelir oluumu çarpan matrisi olarak anlan KVB matrisinin her bir bileeni ise, i sektöründeki bir birim toplam talep artnn her hangi bir gelir grubunda oluturaca ilave toplam (dorudan, dolayl ve indirgenmi) gelir artn göstermektedir. Miyazawa gelitirmi olduu yönteminde Girdi-Çkt modellerine çok önemli bir katk yaparak, hanehalknn gelir ve tüketimini içsel deikenler olarak denkleme dahil etmi ve Girdi-Çkt modellerinin ekonominin en önemli çalma alanlarndan biri olan gelir dalmnn incelenmesinde kullanlmasna öncülük etmitir. 3. Kullanlacak Veri Çalmada Miyazawa yönteminde kullanlacak en güncel Girdi-Çkt tablosunun kullanlabilmesi için Erten (2009) tarafndan hazrlanm olan Sosyal Hesaplar Matrisi (SHM), 2006 yl için 3 sektörlü olarak toplulatrlarak Girdi-Çkt tablosu olarak kullanlmtr. Girdi-Çkt tablolar ile yaplan analizlerde, tablonun ait olduu yln, ekonominin nansal krizler gibi olaanüstü dönemler dnda genel durumunu gösteren bir yl olmas (2006 yl), yaplan analizlerin ülkenin genel durumunu yanstmas açsndan önemlidir. Çalmada GirdiÇkt tablolar ile tutarll salamak ve hanehalklarn gelir gruplarna ayrmak üzere, 2006 yl Hanehalk Bütçe Anketi (HBA) verileri kullanlmtr. 567 Makro Ekonomi ve stihdam 3.1 Girdi-Çkt Tablosu Bu çalmada 3 sektörlü olarak toplulatrlm 2006 yl Girdi-Çkt tablosu kullanlmaktadr57. Miyazawa yönteminin uygulanmas için 2006 yl toplulatrlm Girdi-Çkt tablosu üretilmektedir. 2006 yl Girdi-Çkt tablosu oluturmak üzere, Erten (2009) tarafndan hazrlanan Türkiye için Sosyal Hesaplar Matrisi (SHM), baz toplulatrmalar yaplarak kullanlmtr. Bahse konu SHM 9 sektörlü olarak oluturulmutur58. Bu sektörler; tarm, madencilik, tüketim mallar imalat, ara mal imalat, sermaye mallar, enerji, inaat, özel hizmetler ve kamu hizmetlerinden olumaktadr. Miyazawa yönteminin uygulanmas için, HBA’dan NACE snamas ile uyumlu 9 sektörlü yeterli veri üretilemedii için gelir gruplar arasndaki gelir ve tüketim yoluyla gerçekleen gelir etkileiminin incelenmesinde tarm, sanayi ve hizmetler olmak üzere 3 sektörde toplulatrma yaplmtr. 57 TÜK tarafndan resmi veri olarak yaymlanan en güncel tarihli Girdi-Çkt tablosu 2002 ylna aittir. 2002 yl Girdi-Çkt tablosu 1995 Avrupa Hesaplar Sistemi’nde (ESA’95) yer alan tanm ve kavramlara göre hazrlanmas yönüyle bir ilk olma özellii tamaktadr. 2002 yl Arz-Kullanm ve GirdiÇkt Tablolar, 1959, 1963, 1968, 1973, 1979, 1985, 1990, 1996 ve 1998 yl tablolarndan sonra Türkiye için hazrlanan onuncu tablodur. 2002 ylna ilikin 59 faaliyet ve 59 ürün grubuna göre alc ve temel yatlarla arz ve kullanm tablolar hazrlanmtr. Tablolar, Avrupa Topluluunda kullanlan sanayi ve ürün snamas olan Ekonomik Faaliyetlerin statistiki Snamas (NACE Revize 1.1) ve Faaliyete göre Ürünlerin statistiki Snamasna (CPA 2002) göre hazrlanmtr. 58 Erten (2009)’da bahse konu 2002 yl Girdi-Çkt tablosunun verilerinden hareketle 2006 SHM’sinin oluturulmas geni kapsaml olarak anlatlmaktadr. 568 49.001.346 109.932.717 268.886.796 8.295.793 14.727.339 29.903.925 Katma Deer – Sermaye (K) Net Vergiler (T) Kaynak: Yazar tarafndan üretilmitir. Toplam Üretim 118.811.048 553.049.171 636.808.022 (Xi) 21.982.982 62.814.223 121.227.705 Katma Deer gücü (L) Toplam Kullanm (Xj) 9.311.068 77.489.689 141.879.650 278.742.431 71.027.342 53.885.991 6.772.236 37.752.718 21.655.715 18.397.388 636.808.022 Tarife 7.341.027 34.709.099 2.670.100 118.811.048 thalat (M) Hizmetler (Xser) 29.347 hracat (EX) 16.042.868 218.070.300 63.602.735 221.560.912 1.318.908 85.770.140 23.108.062 126.832.739 152.807.327 50.450.166 553.049.171 171.874 Yatrm Devlet Özel (Is) (Ig) Sanayi (Xind) 217.458 Tüketim Devlet Özel (C) (G) 11.307.211 52.931.436 Hizmetler (Xser) 14.176.991 70.014.903 Sanayi (Xind) Tarm (Xagr) Tarm(Xagr) 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 2: 2006 Yl 3 Sektörlü Toplulatrlm Girdi-Çkt Tablosu 569 Makro Ekonomi ve stihdam 3.2 Tüketim ve Gelir Matrisleri Gelir dalm ile ilgili çalmalarn en temel veri kayna, hanehalklarnn gelir, harcama ve sosyal durumlaryla ilgili bilgilerin derlendii hanehalk gelir ve tüketim harcamalar aratrmalardr (TÜK, 2007). Çalmada, hanehalklarnn %10’luk gelir gruplar baznda gelir ve tüketim harcamalarn bulmak üzere 2006 yl HBA ham verileri kullanlacaktr. Bilindii üzere, hanehalk bütçe anketlerinde hanehalk tüketimine konu olan mallarn anketlerde yer alan kodlar, bu çalmada dier veri kayna olarak kullanlan Girdi-Çkt tablolarndaki gösterimden farkllk arz etmektedir. 3.2.1 Tüketim Matrisi Veri Seti 2006 yl HBA’da tüketim veri setinde yer alan ürünler 5 basamakl olarak COICOP-HBS snamasnda kodlanmaktadr. Hanehalklarnn tüketim tutarlar HBA verilerinden hesaplanan oranlar sabit kalmak kaydyla çalmada kullanlan Girdi-Çkt tablosunda yer alan hanehalklarnn toplam sektörel tüketimlerinin oranlanmas ile bulunmutur59. Buna göre, hanehalklarnn 1.%10’luk gelir grubu en yoksul, 10.%10’luk gelir grubu en zengin olmak üzere gelir gruplar itibariyle yaptklar tüketim harcamalar sektörel bazda aadaki tabloda sunulmaktadr. 59 Hanehalk bütçe anketleri ile milli gelir rakamlar arasnda hanehalklarnn gelirlerini saklama kaygs nedeniyle farklar olmaktadr. Anket verileri milli gelir rakamlarna göre daha az çkmaktadr (Ravillion,2003). Bu kapsamda anket verileri ile Girdi-Çkt tablosu verilerinin uyumlatrlmas amacyla HBA’dan hesaplanan %10’luk gelir gruplar halinde hanehalklar tüketim ve gelir oranlar, Girdi-Çkt tablosundaki hanehalk tüketim ve gelirleri ile çarplarak, gelir gruplarnn gelir ve tüketim tutarlar elde edilmitir. 570 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 3: Gelir Gruplarnn 2006 Yl Sektör Bazl Tüketimleri Tarm Gelir Gruplar % Tutar TL Sanayi % Tutar TL Hizmetler % Tutar TL 1.%10 GG 4,91 2.600.900 3,39 7.501.310 2,22 6.183.224 2.% 10 GG 7,23 3.826.341 5,10 11.289.809 3,75 10.455.667 3.% 10 GG 8,43 4.460.905 6,02 13.340.553 4,79 13.338.703 4.% 10 GG 7,72 4.085.718 6,65 14.733.634 5,73 15.958.850 5.% 10 GG 9,86 5.220.874 7,51 16.640.625 7,68 21.413.973 6.% 10 GG 10,66 5.643.438 8,58 19.013.134 8,90 24.808.891 7.% 10 GG 11,63 6.154.240 10,00 22.154.636 10,83 30.197.767 8.% 10 GG 11,59 6.135.623 11,75 26.030.566 13,08 36.455.509 9.% 10 GG 12,38 6.551.595 14,75 32.671.237 15,57 43.405.497 10.% 10 GG 15,59 8.251.802 26,26 58.185.408 27,45 76.524.349 100 52.931.436 100 221.560.912 100 278.742.431 TOPLAM Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt tablosu ile yazarn kendi hesaplamalar. 3.2.2 Gelir Matrisi Veri Seti 2006 Yl HBA’da fert veri setinde yer alan esas ite yer ald ana sektörü NACE snamasnda verilmitir. Hanehalklarnn gelir tutarlar, HBA verilerinden hesaplanan oranlar sabit kalmak kaydyla, çalmada kullanlan Girdi-Çkt tablosunda yer alan hanehalklarnn toplam sektörel gelirlerine oranlanmas ile bulunmutur. Toplam sektörel gelir hesaplanmasnda, hanehalklarnn igücü gelirleri ve sermayenin sektörel dalm oranlar sabit kalmak kaydyla hanehalklarna transfer olan gelir toplanarak toplam gelir elde edilmitir. 571 Makro Ekonomi ve stihdam Tablo 4: Gelir Gruplarnn 2006 Yl Sektör Bazl Gelirleri Tarm Gelir Gruplar % Tutar TL Sanayi % 1.%10 GG 6,70 4.678.450 2,69 2.% 10 GG 14,53 10.142.450 3.% 10 GG 10,44 7.283.567 4.% 10 GG 9,43 5.% 10 GG 6.% 10 GG 7.% 10 GG Tutar TL Hizmetler % Tutar TL 4.567.149 1,01 3.881.518 3,86 6.572.597 3,10 11.875.776 6,19 10.524.653 3,96 15.192.851 6.579.651 7,86 13.362.064 4,65 17.829.635 6,21 4.331.142 9,42 16.026.499 6,08 23.335.513 4,97 3.469.336 8,16 13.871.594 8,60 33.005.840 9,00 6.279.305 12,77 21.724.901 9,47 36.307.042 8.% 10 GG 6,79 4.736.794 12,54 21.329.918 12,02 46.107.123 9.% 10 GG 15,99 11.160.135 14,36 24.415.151 15,17 58.182.694 10.% 10 GG 15,95 11.132.699 22,16 37.680.896 35,94 137.862.187 100 69.793.527 100 170.075.422 100 383.580.178 TOPLAM Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu ile yazarn kendi hesaplamalar 4. Girdi-Çkt Çarpanlar Hesaplanmas ve Miyazawa Yöntemininin Uygulanmas 4.1 Girdi-Çkt Çarpanlar: Tip-1 ve Tip-2 Girdi-Çkt Çarpanlar hesaplanarak aadaki tablo elde edilmitir. Tabloya göre sanayi sektörüne ait gelir çarpanlar dier sektörlerin gelir çarpanlarndan daha yüksektir. Dolaysyla hanehalklarnn gelirlerini sektörel nihai talep deiikliklerinde en fazla artracak sektör sanayi sektörü olacaktr. 572 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Toplam gelir çarpannda ve Tip II çarpannda hanehalk modelde içselletirilmi ve bu çarpanlar, herhangi bir sektörün çktsnda meydana gelecek bir birimlik toplam talep art sonucunda hanehalklar gelirlerinde oluacak dorudan dolayl ve indirgenmi etkileri göstermektedir. Aadaki tablo’da üç sektörlü toplulatrlm Girdi-Çkt tablosunun verileriyle hesaplanm besleme etkisi (backward linkages effect), uyarma etkisi (forward linkage effect), basit gelir çarpan, toplam gelir çarpan, Tip I gelir çarpan ve Tip II gelir çarpan verileri yer almaktadr. Tablo 5: 2006 Yl Üç Sektörlü Toplulatrlm Girdi-Çkt Tablosu ile Hesaplanan Çarpanlar Tablosu Sektörler Besleme etkisi (BL) Uyarma Basit etkisi gelir (FL) çarpan Toplam gelir çarpan Tip Tip I - gelir II - gelir çarpan çarpan Tarm (Xagr) 1,644 1,502 0,284 0,407 1,536 2,200 Sanayi (Xind) 2,371 2,291 0,314 0,450 2,769 3,964 Hizmetler (Xser) 1,629 1,851 0,292 0,418 1,533 2,195 Toplam gelir çarpanna göre sanayi sektörü çktlarnda meydana gelecek toplam 1.000 TL tutarndaki bir talep art, hanehalklarnn gelirlerinde 450 TL tutarnda bir gelir art oluturacaktr. Tarm ve hizmetler sektörlerinde ise bu art 407 TL ve 418 TL’dir. Tip II çarpan ise, hanehalklarnn gelirlerinin sektördeki dorudan bir politikayla deitirildiinde, hanehalklar gelirlerinde oluacak toplam art göstermektedir. Daha açk bir ifadeyle, gelirlerde dorudan art yapacak gelir vergisi indirimi gibi bir politika sonucunda toplam talepte meydana gelecek bir birimlik bir artn, hanehalklar 573 Makro Ekonomi ve stihdam gelirlerinde oluturaca toplam gelir artn Tip II çarpan göstermektedir. Tip II çarpan en yüksek olan sektör yine sanayi sektörü olup, nihai talepteki gelir kaynakl 1.000 TL tutarnda bir art hanehalklar gelirlerinde 3.964 TL tutarnda bir gelir art salamaktadr. Tip II çarpan tarm ve hizmetler sektörü için birbirine çok yakn olup yaklak 2,2’dir. Tip I gelir çarpan ve basit gelir çarpan en yüksek olan sektör sanayi sektörüdür. Basit gelir çarpanna göre sanayi sektörü çktlarna yönelik meydana gelecek toplam 1.000 TL tutarndaki bir talep art, hanehalklarnn gelirlerinde 314 TL tutarnda bir gelir art oluturacaktr. Tarm ve hizmetler sektörlerinde ise bu art 284 TL ve 292 TL’dir. Tip I gelir çarpanna göre ise, sanayi sektörü çktlarna yönelik meydana gelecek gelir temelli toplam 1.000 TL tutarndaki bir talep art, hanehalklarnn gelirlerinde 2.769 TL tutarnda bir gelir art oluturacaktr. Tarm ve hizmetler sektörlerinde ise bu art 1.536 TL ve 1.573 TL olmaktadr. Ayrca, üç sektör arasnda, en yüksek besleme (backward linkages) ve uyarma(forwad linkages) etkilerine sahip sektör sanayi sektörü olmaktadr. 2006 yl toplulatrlm Girdi-Çkt tablosu çarpan analizine göre, sanayi sektörü hanehalklarnda gelir oluumu ve dier sektörlerde oluturaca ba etkileri yönünden öncelikli sektör olarak ortaya çkmaktadr. 4.2 Miyazawa Yöntemi Sonuçlar: 4.2.1 Gelir Gruplar Arasndaki Etkileimin ncelenmesi : L Matrisi 2006 yl HBA ve Girdi-Çkt tablosu verilerine dayanlarak hesaplanan Gelir Gruplar Arasndaki Katsay Matrisi (L matrisi) aada sunulmaktadr. 574 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 6: Gelir Gruplar Arasndaki Katsay Matrisi (L Matrisi) 1.%10GG 2.%10GG 3.%10GG 4.%10GG 5.%10GG 6.%10GG 7.%10GG 8.%10GG 9.%10GG 10.%10GG 1.%10GG 0,032 0,022 0,022 0,021 0,022 0,022 0,020 0,020 0,019 0,016 2.%10GG 0,067 0,046 0,047 0,045 0,047 0,047 0,043 0,044 0,040 0,034 3.%10GG 0,069 0,049 0,050 0,049 0,051 0,051 0,047 0,048 0,045 0,038 4.%10GG 0,076 0,054 0,056 0,054 0,057 0,057 0,052 0,054 0,050 0,043 5.%10GG 0,081 0,058 0,061 0,060 0,063 0,063 0,058 0,061 0,056 0,049 6.%10GG 0,087 0,063 0,066 0,065 0,070 0,070 0,065 0,068 0,063 0,055 7.%10GG 0,118 0,085 0,089 0,087 0,093 0,092 0,085 0,089 0,083 0,072 8.%10GG 0,125 0,090 0,095 0,094 0,101 0,101 0,093 0,098 0,091 0,079 9.%10GG 0,171 0,122 0,128 0,126 0,135 0,135 0,124 0,130 0,120 0,104 10.%10GG 0,307 0,224 0,237 0,236 0,256 0,255 0,238 0,250 0,232 0,202 TOPLAM 1,134 0,812 0,851 0,836 0,897 0,892 0,824 0,863 0,799 0,692 Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt tablosu ile yazarn kendi hesaplamalar Yukardaki tabloda gösterilen matrisin her bir katsays; tablonun en üst satrnda yer alan gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki bir birimlik arttan dolay yapt harcamann tablonun en sol sütununda yer alan herhangi bir gelir grubunun gelirlerinde oluturduu dorudan art göstermektedir. Buna göre; en yoksul 1.% 10’luk gelir grubundaki hanehalklarnn gelirlerinin 1.000 TL tutarnda artmas halinde, bu gelir grubunun yapt harcamalar kendi gelir grubundaki hanehalklarnn gelirlerini 32 TL artrmaktadr. Söz konusu art en yoksul gelir grubu için 32 TL iken, 3.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnda 69 TL, 7.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnda 118 TL ve en zen- 575 Makro Ekonomi ve stihdam gin 10.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnda ise 307 TL olarak gerçeklemektedir. Yine matrise göre en zengin 10.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerinde yaplacak dorudan 1000 TL’lik bir gelir art en yoksul hanehalklarnn yer ald 1.% 10’luk gelir grubunda 16 TL, kendi gelir grubunda ise 202 TL tutarnda bir gelir art oluturmaktadr. Gelir gruplar tüketim katsays, en üst satrda yer alan hanehalk gelir grubuna yaplacak dorudan gelir transferinin ilgili gelir grubunun yapt harcamalardan dolay tüm hanehalklarnda oluturaca toplam dorudan gelir artn göstermektedir. 1.%10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki 1.000TL tutarndaki artn harcanmas yoluyla dier gelir gruplarnda oluturaca dorudan gelir artnn toplam tutar 1.134 TL olacaktr. Bu tutarn tüm gelir gruplar için en yüksek tutar olduu görülmektedir. Herhangi bir gelir grubundaki gelir art en yoksuldan en zengine doru gittikçe artan bir biçimde gelir gruplarnn gelirinde arta yol açmaktadr. Bir baka deyile, her hangi bir gelir grubuna yaplan gelir transferi, her halükarda en zengin kesimde daha fazla gelir artna yol açmaktadr. Alt gelir gruplarndan üst gelir gruplarna doru gidildikçe, gelir artlarnn dalmnda üst gelir gruplarna doru bir ylma olduu görülmektedir. 4.2.2 Gelir Gruplar Aras Çarpan Matrisi (K Matrisi) 2006 yl verilerine dayanlarak hesaplanan gelir gruplarnn karlkl çarpan matrisi aadaki tabloda sunulmaktadr. Tablodaki her bir katsay, tablonun üst satrnda yer alan hanehalk gelir gruplarndan birinin gelirindeki dorudan artn, tablonun sol sütunundaki gelir gruplarnn her birinde oluturaca dorudan, dolayl ve indirgenmi gelir artn göstermektedir. 576 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 7: Gelir Gruplar Aras Çarpan Matrisi (K Matrisi) 1.%10GG 2.%10GG 3.%10GG 4.%10GG 5.%10GG 6.%10GG 7.%10GG 8.%10GG 9.%10GG 10.%10GG 1.%10GG 1,146 0,106 0,110 0,106 0,113 0,113 0,103 0,108 0,101 0,088 2.%10GG 0,305 1,223 0,231 0,222 0,237 0,238 0,217 0,228 0,212 0,185 3.%10GG 0,336 0,246 1,255 0,246 0,263 0,264 0,242 0,254 0,237 0,207 4.%10GG 0,379 0,277 0,288 1,278 0,297 0,298 0,273 0,287 0,268 0,235 5.%10GG 0,421 0,309 0,320 0,310 1,331 0,333 0,305 0,321 0,300 0,264 6.%10GG 0,460 0,337 0,351 0,340 0,364 1,367 0,336 0,354 0,331 0,291 7.%10GG 0,613 0,449 0,466 0,452 0,483 0,486 1,445 0,468 0,437 0,384 8.%10GG 0,663 0,486 0,505 0,491 0,525 0,528 0,484 1,510 0,477 0,419 9.%10GG 0,879 0,645 0,669 0,649 0,694 0,698 0,640 0,673 1,628 0,552 10.%10GG 1,644 1,208 1,257 1,222 1,310 1,319 1,210 1,275 1,191 2,047 Toplam 6,844 5,287 5,450 5,316 5,615 5,645 5,256 5,478 5,181 4,671 Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu verileri ile yazarn kendi hesaplamalar Örnein, 5.% 10’luk gelir grubunun gelirlerindeki 1.000 TL’lik bir gelir art ayn gelir grubunun gelirlerinde çarpan etkisiyle 1.331 TL’lik bir gelir artna sebep olmaktadr (1.000 TL dorudan etki ve 331 TL dolayl ve indirgenmi etki). Bu gelir grubundaki gelir art ayn zamanda en yoksul gelir grubunda 113 TL, 9.% 10’luk gelir grubunda 694 TL ve en zengin gelir grubunda ise 1.310 TL tutarnda dolayl ve indirgenmi bir gelir art oluturmaktadr. Tabloda en alt satr gelir gruplar aras çarpanlarn ayn gelir grubu için toplamn ya da en üst satrda yer alan gelir grubundaki gelir artnn tüm hanehalklarnda oluturaca toplam (dorudan, dolayl ve indirgenmi) gelir artn göstermektedir. Yukarda bahsedilen 5.% 10’luk gelir grubunun gelirlerindeki 1.000 TL tutarndaki do- 577 Makro Ekonomi ve stihdam rudan art tüm gelir gruplarnda toplam 5.615 TL tutarnda bir arta sebep olmaktadr. En yoksul 1.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki dorudan 1.000 TL tutarndaki bir gelir art ise ayn gelir grubunun gelirlerini toplam 1.146 TL tutarnda, tüm gelir gruplarndaki hanehalklarnn toplam gelirlerini ise 6.844 TL tutarnda artrmaktadr. Bu art tüm gelir gruplarndaki en büyük toplam gelir artn göstermektedir. Bu durum en alt gelir gruplarnn marjinal tüketim taleplerinin yüksek olmas ve düük vergi ve tasarruf oranlar ile açklanabilir (Rose, Beamount, 1986:12). En zengin 10.% 10’luk gelir grubunun gelirlerindeki dorudan 1.000 TL tutarndaki bir art ise ayn gelir grubundaki hanehalklarnn gelirlerinde toplam 2.047 TL gelir art, tüm hanehalklarnda ise en düük toplam gelir art olan 4.671 TL tutarnda gelir art oluturmaktadr. Özetle, gelir gruplar katsay matrisi ve gelir gruplar aras çarpan matrisi deerlendirildiinde, hangi gelir grubunun yaplan harcama olursa olsun, bu harcama üst gelir gruplarnda alt gelir gruplarna oranla daha fazla gelir art gerçekletirmektedir sonucuna ulalmaktadr. Bu durum gelir dalmnda süregelen bozukluun temel açklayclarndan biri olarak görülmektedir. Tüm gelir gruplarnda en yüksek gelir art 1.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki arttan, en düük gelir art ise 10.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki arttan kaynaklanmaktadr. Sonuçlardan görülecei üzere en yoksul gelir grubunun gelirlerindeki art, en üst gelir grubundaki arta göre, en üst gelir grubu hariç tüm gelir gruplarnn gelirlerinde daha yüksek art oluturmakta hem de tüm gelir gruplarnda daha yüksek toplam gelir artna sebep olmaktadr. Üst gelir gruplarnda oluan gelir artlarnn alt gelir gruplarnda oluturduu etki çok kstl kalmaktadr. En üst gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki 1.000 TL tutarndaki bir gelir art ayn gelir grubu hanehalklarnn gelirlerinde toplam 2.047 TL gelir art, en yoksul gelir grubunda 578 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ise sadece 88 TL gelir art oluturmaktadr. Bu sonuç, gelir dalmn iyiletirmek için öncelikle üst gelir gruplarnn gelirlerinin iyiletirilmesiyle toplam refah artnn toplumun tüm kesimlerine yaylacan iddia eden damlama teorisinin Türkiye için geçerli olmadn ortaya koymaktadr. Yukarda sunulan çarpan katsaylar Türkiye için daha çok toplanma (trickle up) teorisinin geçerli olduuna iaret etmektedir. Yani, alt gelir gruplarna yaplan transferlerden, tüm gelir gruplarndaki haneler dorudan ve dolayl olarak yüksek miktarda kazanç salamaktadr (Rose ve Beamount, 1986b :26). Alt gelir gruplarna yaplan transferlerden çarpan mekanizmas sonucunda üst gelir gruplar bulunduklar gelir grubu (zenginlii) arttkça, artan oranda gelir elde etmektedir. Örnein, i yaratma ya da vergi reformu gibi bir politikayla ortaya çkan transfer harcamalar 2. gelir grubunun gelirlerinde 1.000 TL tutarndaki bir gelir art 1.% 10’luk gelir grubunda 106 TL, 8., 9. ve 10.% 10’luk gelir gruplarnda ise srasyla 486 TL, 645 TL ve 1208 TL gelir art ortaya çkarmaktadr. Bu durumda, gelir dalmnn iyiletirilmesine yönelik yaplan transferlerin etkinlii dolayl ve indirgenmi etkiler sonucunda azalmaktadr; çünkü, gelir gruplar çarpanlar üst gelir gruplar için daha yüksektir. Üst gelir gruplar alt gelir gruplarnn harcamalarndan, alt gelir gruplarna oranla daha fazla yararlanmaktadr. Örnein, alt gelir gruplarnn tüketimlerinin önemli bir ksm konut kirasna gitmekte ve bu durum üst gelir gruplarnn gelirlerini artrmaktadr. 4.3 Çok Sektörlü Gelir Çarpan Matrisi (KVB Matrisi) Sektörel bazda gelir gruplar arasndaki çarpan mekanizmas yoluyla gelir oluumu ilikisini gösteren matris, çok sektörlü gelir çarpan matrisi olarak adlandrlmaktadr. Herhangi bir sektörde bir birimlik toplam talep artnda, her bir 579 Makro Ekonomi ve stihdam gelir grubunun dorudan, dolayl ve indirgenmi gelirinin ne kadar artacan gösteren ve 2006 yl verilerine dayanlarak hazrlanm olan çok sektörlü gelir çarpan matrisi aadaki tabloda sunulmaktadr. Tablo 8: Çok Sektörlü Gelir Çarpan Matrisi (KVB Matrisi) Gelir Gruplar Tarm Sanayi Hizmetler 1.%10GG 0,142 0,119 0,103 2.%10GG 0,304 0,247 0,226 3.%10GG 0,297 0,273 0,252 4.%10GG 0,318 0,309 0,284 5.%10GG 0,326 0,343 0,323 6.%10GG 0,349 0,370 0,372 7.%10GG 0,476 0,497 0,476 8.%10GG 0,500 0,535 0,533 9.%10GG 0,710 0,708 0,703 10.%10GG 1,254 1,312 1,387 TOPLAM 4,675 4,712 4,659 Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu ile yazarn hesaplamalar Tablonun en alt satr, sektörlerde meydana gelecek toplam talep artlarnn hanehalklarnn toplam gelirlerini ne kadar artracan göstermektedir. Sektörel bazda tüm hanehalklarnn toplam gelirlerinin art birbirine yakn olmakla birlikte en yüksek gelir çarpan sanayi sektörüne aittir. Çok sektörlü gelir çarpan matrisinden, tüm sektörlerde sektörel talep artlar, en fazla üst gelir gruplarna gelirlerini artc etkide bulunmaktadr. 580 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ekil 3: Gelir Gruplarna Göre Çok Sektörlü Gelir Çarpan Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu ile yazarn hesaplamalar 5. SONUÇ VE DEERLENDRME Çalmada basit, toplam, Tip I ve Tip II gelir çarpanlar hesaplanmtr. Girdi-Çkt çarpan analizine göre; tarm, sanayi ve hizmetler sektörlerinin nihai talebindeki bir birimlik artn hanehalklarnda gelir oluturma etkisi incelendiinde, hesaplanan tüm gelir çarpanlarna göre hanehalklarnn gelirlerini en fazla sanayi daha sonra tarm daha sonra da hizmetler sektörünün artrd görülmütür. Daha sonra %10’luk gelir gruplar arasnda gelir oluum ilikisinin incelenmesi için Miyazawa yöntemi kullanlmtr. HBA ham verileri kullanlarak % 10’luk gelir gruplarnn üç sektörlü gelir ve tüketim mat- 581 Makro Ekonomi ve stihdam risleri oluturulmutur. Gelir ve tüketim matrisleri Girdi-Çkt tablosu iktisadi snama sistemi ile uyumlu olarak toplulatrlmtr. Gelir ve tüketim matrisleri ile toplulatrlm GirdiÇkt tablosu kullanlarak gelir gruplar aras gelir oluum ilikisi analiz edilmitir. Her bir gelir grubunun gelirindeki art dolaysyla yapaca harcamalarn sektörler aras etkileim sonucunda dier gelir gruplarnn gelirlerinde oluturaca gelir artnn ilk olarak dorudan etkisi ve daha sonra da toplam, yani dorudan, dolayl ve indirgenmi etkisi incelenmitir. Son olarak da gelir gruplar arasndaki gelir oluum ilikisi sektörel olarak incelenmi, her bir sektörün nihai talebine yönelik artlarn hanehalklarnn gelir gruplarna göre gelirlerini ne kadar artraca hesaplanmtr. Miyazawa yöntemi ile yaplan analizler sonucunda aadaki sonuçlara ulalmtr: Herhangi bir gelir grubuna yaplacak gelir transferinin tüm hanehalklarnn gelirlerinde oluturaca dorudan etkiyi gösteren tüketim katsaysnn; en yüksek olduu gelir grubu en yoksul gelir grubu olurken, tüketim katsaysnn en küçük olduu gelir grubu ise en zengin gelir grubudur. Üst gelir gruplarnda oluan gelir artlarnn alt gelir gruplarnn gelirlerinde yapt etki çok kstl kalmaktadr. En yoksul gelir grubunun gelirlerindeki art, en üst gelir grubu hariç tüm gelir gruplarnn gelirlerinde en üst gelir grubunun oluturduu arta göre daha yüksek gelir art oluturmaktadr. En yoksul gelir grubunun gelirindeki artn tüm gelir gruplarna yapt toplam gelir art, en üst gelir grubunun gelirindeki artn yaptndan daha yüksek bir toplam arta sebep olmaktadr. Herhangi bir gelir grubundaki gelir art gelir gruplarnn gelirinde en yoksuldan en zengine doru gittikçe artan bir biçimde arta yol açmaktadr. Bir baka deyile, herhangi bir gelir grubuna yaplan gelir transferi, her halükarda en zengin kesimde daha fazla gelir artna yol açmaktadr. Alt gelir gruplarndan üst gelir gruplarna doru gidildikçe, gelir artlarnn dalmnda üst gelir gruplarna 582 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi doru bir ylma olduu görülmektedir. Gelir gruplar aras gelir oluum ilikisi, tarm, sanayi ve hizmetler sektörleri ayrmnda incelendiinde de benzer sonuçlar elde edilmektedir. Tarm, sanayi ve hizmetler sektörlerinin nihai talebindeki bir birimlik art, üç sektörde de üst gelir gruplarnn daha fazla gelir elde etmesini salamaktadr. Dier sektörlerle karlatrldnda hizmetler sektörüne yönelik bir talep artnn alt gelir gruplarnda geliri en az, üst gelir grubunda ise gelirleri en fazla artran sektör olduu görülmektedir. Ayrca hizmetler sektörünün tüm gelir gruplarnn toplam gelirlerinde dier sektörlere göre daha az gelir art salad da görülmektedir. Bu nedenlerden dolay hizmetler sektörünün gelir dalmn en fazla bozan sektör olduu görülmektedir. Tarm sektörünün, üç sektör içinde alt gelir gruplarnn oran olarak en fazla gelir elde ettii ve üst gelir gruplarnn ise oran olarak en az gelir elde ettii sektör olduu görülmektedir. Bu nedenle, gelir dalmn düzeltmeye yönelik en uygun sektörün tarm sektörü olduu deerlendirilmektedir. Bu tür çalmalarn temel kst sektörel ve bölgesel düzeyde üretilen verilerin eksikliidir. Özellikle, 2005 ylnda yürürlüe giren 5429 sayl Türkiye statistik Kanunu ile TÜK’in kurumsallamas ve çalanlarnn özlük haklar için iyileme salanrken, kurumun asli görevi olan ulusal ve bölgesel düzeyde iktisadi ve sosyal veri ve istatistiklerin üretiminde ise ciddi düzeyde gerileme yaanmtr. Örnein, 2002 yl sonrasnda, iktisadi ve sosyal gelimenin en temel göstergesi olan kiibana düen milli gelir verisinin üretilmesi Türkiye için artk üretilmemektedir. Bu durum veriye ve bilimsel çalmalara dayal iktisadi ve sosyal politika üretim sürecini ve akademisyenlerin Türkiye’nin sorunlarna yönelik uygulamal aratrma ve inceleme yapmalarn olumsuz yönde etkilemitir. Özellikle, üretilen gelir dalm ve gelir oluumu verilerinde kullanlan sektörler arasnda da uyumsuzluk olmas daha detayl analizler yaplmasn engellemektedir. 583 Makro Ekonomi ve stihdam 6. REFERANSLAR BORATAV K., Gelir Dalm: Kapitalist Sistemde, Türkiye’de, Sosyalist Sistemde, 3. Bask, Gerçek Yaynevi, 1976. BORATAV, K., Ç. KEYDER, . PAMUK, Kriz, Gelir Dalm ve Türkiye’nin Alternatif Sorunu, Kaynak Yaynlar, 2. Bask, stanbul, 1987. DPT, “Gelir Dalm ve Türkiye’de Yaplan Gelir Dalm Çalmalar 1959 – 1986”, Ankara, 1987. DPT, “Özel Tüketimin Fonksiyonel Gelir Gruplar tibariyle Sektörel Dalm” 1987, Ankara, 1993 DPT, “1980-1990 Dönemi Faktör Gelirlerindeki Gelimeler ve Faktör Gelirleri Kullanlarak DE Milli Gelir Eski Ve Yeni Sistemlerinin Deerlendirilmesi”, Ankara, 1993. DPT, “Gelir Dalmnn yiletirilmesi ve Yoksullukla Mücadele”, Sekizinci Be Yllk Kalknma Plan, Özel htisas Komisyonu Raporu, Yayn No: 2599, Ankara, 2001. DPT, 2010 Yl Program, 2009, Ankara ERTEN, H., Türkiye çin Sektörel Sosyal Hesaplar Matrisi Üretme Yöntemi ve stihdam Üzerine Bir Hesaplanabilir Genel Denge Modeli Uygulamas, DPT Uzmanl Tezleri, Ankara, 2009. HEWINGS, G. J. D., Y. OKUYAMA, M. SONIS, “Economic Interdependence Within The Chicago Metropolitan Area Area: Miyazawa Analysis”, Journal of Regional Science, Vol.41, No.2, 2001. KIZILYALLI, H., Use of Inter-Regional Input-Output Models in Economic Analysis, Economic Development Planning And Project Appraisal, Boaziçi University, stanbul, 2004. KURTPEK, Rdvan, Türkiye’de Gelir Dalm ve Türkiye için Gelir Gruplararas Gelir Oluum likisinin Miyazawa Yöntemiyle ncelenmesi, Devlet Planlama Tekilat, 2010 (yaymlanmam uzmanlk tezi) KÖSE, A. H., F. ENSES, E. YELDAN, Küresel Düzen: Birikim, Devlet ve Snar, ktisat Üzerine Yazlar 1, letiim Yaynlar, stanbul, 2003. 584 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi LENZEN, M., R. SCHAFFER, “Interrelation Income Distribution in Brazil”, the Developing Economics, XLII-3, 2004. MILLER, R. E., P. D. BLAR, Input-Output Analysis: Foundations and Extensions, 2. Edition, Cambridge University Press, 2009. MIYAZAWA, K., Input-Output Analysis and the Structure of Income Distiribution, Lecture Notes in Economics and Mathematical Systems, Springer-Verlag, Berlin-Hedielberg-New York, 1976. ÖZTÜRK, L., “Bölgeleraras Gelir Eitsizlii: statistiki Bölge Birimleri Snandrmasna Göre Eitsizlik ndeksleri ile Bir Analiz, 19652001”, Akdeniz ..B.F. Dergisi, Say 10, 2005. RAVILLION, M., “Growth, Inequality, and Poverty: Looking Beyond Averages.” The World Bank, Policy Research Paper No. 2558, 2001. RAVILLION, M., “Measuring Agregate Welfare in Developing Countries: How Well Do National Accounts and Surveys Agree?”, The Review of Economics and Statistics, August 2003. ROSE, A., “Input-Output Analysis of Income Distribution”, Paper Presented at the Session in Honor of Wassily Leontief American Economic Association Meetings, New Orleans, Louisiana, 1986. ROSE, A., P. BEAUMONT, “Interrelation Income Distribution Multipliers fort he U.S. Economy”, Paper Presented at the 33rd Annual North American Regional Science Association Meetings, Colombis, Ohia, 1986. SONIS, M., G. J. D. HEWINGS, “LDU-Factorization of Miyazawa Income Multipliers in Multiregional Systems”, The Annals of Regional Science, 2000. TACI, Kamil (2009), Impacts of Global Subprime Crisis on Turkish Economy: Vulnerability Analysis, Structural Path Analysis and a Computable General Equilibrium Model, MPA – International Development Policy Thesis for Cornell University (unpublished dissertation) 585 Makro Ekonomi ve stihdam ALTERNATF PARA POLTKASI STRATEJLERNDEN ENFLASYON HEDEFLEMES STRATEJS DÖNEMNDE STHDAMDAK GELMELERN ANALZ Nihat ALTUNTEPE* Serpil ACAKAYA** GR Ülkeler makro ekonomik hedeere ulaabilmek amacyla hem para politikasn hem de maliye politikasn kullanmaktadrlar. Maliye politikas kamu harcamalar ve kamu gelirlerini kapsarken, para politikas ise piyasadaki para miktarnn kontrol edilmesi amacyla uygulanan bütün politikalar içermektedir eklinde ksaca tanmlanabilir. Aslnda ekonomik hedeere ulamada bu iki politika birbirini tamamlayacak nitelikte uygulanmaktadr. Bunun yannda hem para politikasnn hem de maliye politikasnn kullanm olduu birçok araçlar vardr. Para politikasnn klasik araçlar yannda (açk piyasa ilemleri, reeskont oranlar ve yasal karlk oranlarn, v.s.) alternatif para politikas stratejileri de uygulanmaktadr. Bu stratejiler arasnda döviz kuru hedeemesi stratejisi ve enasyon hedeemesi stratejisi saylabilir. te bu çalmann temelinde 2002 ylndan bu yana ülkemizde de uygulanmakta olan enasyon hedeemesi stratejisi döneminde istihdamda görülen gelimeleri analiz etmektir. * ** 586 Ar. Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi, BF, ktisat Bölümü. Yrd. Doç. Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi, BF, Maliye Bölümü. 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi lk defa 1990 ylnda Yeni Zelanda’da uygulanmaya balanan alternatif para politikas stratejilerinden enasyon hedeemesi stratejisi 1990’l yllarda birçok ülke tarafndan uygulanmaya balanmtr. Ülkemizde de ilk defa 2002 ylnn bandan itibaren örtülü olarak uygulanmaya balanm, 2006 ylndan itibarense açk olarak uygulanmasna geçilmitir. Stratejinin temel amac yat istikrarn salamaktr. Bu çalmada öncelikle enasyon hedeemesi stratejisinden teorik olarak bahsedilecek daha sonra istihdam ve isizlik kavramlar ele alnp incelenecektir. stihdam yaps ortaya konulmaya çallacaktr. Çalmann son bölümünde, bu dönem içersinde Türkiye’de istihdamdaki gelimeler ele alnacaktr. Anahtar Kelimeler: Para Politikas, Enasyon Hedeemesi, stihdam, sizlik. 1. Enasyon Hedeemesi Stratejisi Enasyon hedeemesi, ekonominin mevcut durumu dikkate alnarak belirli bir dönem sonunda gerçekletirilmesi hedeenerek kabul edilebilir bir enasyon orannn belirlenmesi ve para politikalarnn da bu hedefe ulalabilecek ekilde uygulanmasn kapsar. Enasyon hedeemesi ilk defa 1990 ylnda Yeni Zelanda’da uygulanmaya balanmtr. lk etapta sadece gelimi ülkeler tarafndan uygulanan enasyon hedeemesi, zamanla özellikle 1998 ylndan sonra gelimekte olan ülkeler tarafndan da uygulanmaya balanmtr (Öretmen, 2004: 4). Mishkin ve Bernanke 1997 ylnda yapm olduklar bir çalmada enasyon hedeemesini, ya hükümet yada merkez bankasnn veya her iki tarafn bir araya gelerek belli bir dönem sonunda gerçekletirmek istedikleri enasyon orannn 587 Makro Ekonomi ve stihdam saysal deerinin kamuya ilan edilmesi eklinde tanmlamlardr (Mishkin ve Bernanke, 1997: 5). Buna göre enasyon hedeemesinde enasyon orannn belirlenme süreci ya hükümet tarafndan ya merkez bankas tarafndan ya da her ikisinin birlikte hareket ederek karar verdikleri bir süreç olarak ortaya çkmaktadr. Yine Mishkin 2000 ylnda yapm olduu bir çalmada enasyon hedeemesi stratejisinin 5 ana unsuru olduunu belirtmitir. Bu unsurlar; - Enasyon oran için orta vadede hedeenen saysal bir deerin belirlenerek kamuya ilan edilmesi - Merkez Bankas tarafndan uygulanan para politikasnn birinci amac yat istikrar olmal, dier amaçlar ise ikinci dereceden amaçlar olmaldr. - Hedeemenin baars ölçülürken sadece parasal büyüklükler ile döviz kurundaki deimeler deil, ayn zamanda dier deikenlerde göz önünde bulundurulmaldr. - Para politikasn uygulayan otoritenin planlarn, amaçlarn ve kararlarn kamuoyuna ve piyasalara aktarlmaldr. - Dönem sonunda gerçekletirilmek istenen enasyon oranna ulaabilmek için merkez bankasnn hem bamszlnn hem de sorumluluunun artrlmas gerekir. Enasyon hedeemesi stratejisini uygulamalarnn bir takm yararlar vardr. Bunlar arasnda en çok dikkati çeken nokta, bu stratejinin uygulanmas sonucu salanm olan yat istikrar sayesinde ekonomideki mevcut refah düzeyinde bir art ortaya çkar. Bu refah artnn temelinde ise, enasyon hedeemesiyle daha effaf bir yat sisteminin kurulmu olmas sonucu yatrm ortamndaki güvenin artmas yatmaktadr (Genberg, 2002: 4). 588 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Enasyon hedeemesini iki türe ayrp incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi örtük enasyon hedeemesi dieri ise açk enasyon hedeemesidir. Örtük enasyon hedeemesinde Merkez bankas uygulam olduu para politikasyla sadece yat istikrarn deil, ayn zamanda dier makro ekonomik hedeeri de göz önüne alr. Bunun yannda açk enasyon hedeemesinde ise; sadece amaç yat istikrarnn salanmasdr. Dolaysyla açk enasyon hedeemesinde para politikasnn tek amac yat istikrarn salamaktr. (Demirhan, 2002: 5). Enasyon hedeemesi stratejisini uygulamaya balayan merkez bankalar belli dönemlerde raporlar hazrlayarak uyguladklar ya da uygulayacaklar para politikalarn, bu politikalarn etkilerini ve sonuçlarn kamuoyuna duyurmak zorundadrlar. Buradaki amaç merkez bankasnn uygulam olduu politikalarda effa salayarak denetim mekanizmasnn ilerlik kazanmasn salamaktr. Bu raporlarn hazrlan dönemleri ülkelerin merkez bankalarna göre farkllk gösterse de genelde bu zaman dilimi 3 ya da 6 aylk bir süreci kapsamaktadr (Bernanke ve Mishkin, 1997: 5). Enasyon hedeemesi uygulama sürecinde baz hususlar öne çkmaktadr. Öne çkan bu hususlar arasnda; merkez bankasnn bamszl, heden hangi otorite tarafndan belirlenecei, heden seviye ve süresi, effak ve hesap verebilirlik yer almaktadr. Merkez bankasnn bamszl, merkez bankasna duyulan güvenin artmas, yani kredibilitesinin yükselmesi ve bankann uygulam olduu politikalara olan güvenin salanmas açsndan önem tamaktadr (Öretmen, 2004: 4). Bankann uygulayaca ya da uygulad politikalarda bamsz bir ekilde hareket edebildiine inanlmas bankaya olan güvenin artmasna bu da sonuçta enasyon hedeflemesinin baarya ulamasnda önemli bir rol oynar. 589 Makro Ekonomi ve stihdam Merkez Bankas’nn bamszl kavram ile ifade edilmek istenen husus, bankann yat istikrarn salamak için uygulayaca para politikalarna ve bu politikalar uygularken kullanaca araçlara, ayn zamanda politika deiiklii gerektiinde herhangi bir siyasi baskya maruz kalmadan kendi yetkili organlarnca karar verebilmesini içermektedir. Genel olarak merkez bankasnn bamszlnn göstergesi olarak dört faktör öne çkmaktadr. Bu faktörler (Erolu, 2007: 7); - Merkez Bankas’na seçilen bakan ile banka üyelerinin görevde kalma süreleri - Uygulanacak olan para politikalarnn belirlenme ekli ve politikalarn uygulanma süreci - Bankann ana amaçlarnn belirlenme süreci - Kamu kesimine verilecek olan kredilere getirilen snrlandrmalardr. Bunun yannda Wagner 2000 ylnda yapm olduu çalmasnda merkez bankasnn bamszlnn sadece hukuki anlamda olmamas gerektiinin, uygulamada da bankann bamszlnn gerçeklemesi gerektiini ifade etmektedir. Hukuki bamszln ili bamszla dönüebilmesi için hem güçlü hem de rekabetçi bir nansal yapnn varl yannda makro ekonomik istikrarnda gerçeklemi olmas gerektiini Wagner bu çalmasnda ifade etmitir (Wagner, 2000: 68). Enasyon hedeemesinde enasyon hedeni belirleme yetkisi ülkeden ülkeye farkllk göstermektedir. Baz ülkelerde bu yetki sadece merkez bankalarnda iken, baz ülkelerde hükümetlerde, bazlarnda ise hem hükümet hem de merkez bankasnn birlikte karar verdii bir süreç olarak ortaya çkmaktadr. 590 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 1. Hedef Belirleme Yetkisi Merkez Bankas ile Hükümet Birlikte Merkez Bankas Hükümet Dorudan Merkez Bankasna Danarak Macaristan Norveç G. Afrika G. Kore ngiltere Tayland Dorudan Hükümete Danarak Avustralya Çek Cum. Kanada sveç Yeni Zelanda Polonya ili Brezilya Filipinler sviçre Peru srail Kolombiya Meksika zlanda Kaynak: Öretmen, 2004, s.8. Enasyon hedeemesi stratejisi uygulayan ülkelerde uygulanacak para politikalarna ilikin kararlar genelde belli kurul ya da komiteler tarafndan alnmaktadr. Oluturulan bu kurullarn bazlarnda hükümeti temsilen bir bakan yer almaktadr. Bunun yannda uygulamada ilan edilen enasyonun tahmin seviyesi bant, nokta ve tavan eklinde olmaktadr. Bu tahmin seviyelerinden en çok kullanlan bant uygulamasdr. Bant uygulamasnn yaygn olarak kullanlmasnn nedeni, tek bir heden gerçekletirilmesinin zor olmas bunun da uygulanan politikalara olan güvenin azalmasna neden olarak stratejinin baarn olumsuz yönde etkilemesidir. Stratejide hedeeme süresi ise; enasyon hedenin kamuoyuna açkland dönem balangc ile heden gerçeklemesinin beklendii dönem arasndaki zaman dilimini ifade etmektedir. Bu süre ülkelerin ekonomik koullarna göre bir yllk, iki yllk ve daha fazla yl olabilecei gibi, belirsiz zaman süresi olarak da uygulanmaktadr (Öretmen, 2004: 8-12). Enasyon hedeemesinin para politikasnn effan 591 Makro Ekonomi ve stihdam artrmas, dier alternatif para politikalarna göre daha anlalr olmas, Merkez Bankas’nn güvenirliliinin ve hesap verilebilirliini artrmas (Erolu, 2007: 13); gibi avantajlar yannda, uygulanan politikalarda herhangi bir sapmaya izin vermemesi, enasyon hedenin ilan ile bu heden gerçeklemesi arasnda geçen zaman diliminde uygulana politikalarn kontrolü açsndan boluklarn bulunmas, bu stratejiyi uygulayan ülkelerde yeterli mali disiplinin salanamamas (anl, 2006: 42) dezavantajlar da bulunmaktadr. 2. Türkiye’de Enasyon Hedeemesi Uygulamas Türkiye’de enasyon hedeemesi uygulamasna 2002 ylnn banda geçilmitir. Ancak bu uygulama 2002-2006 yllar arasnda örtük enasyon hedeemesi eklinde uygulanrken, 2006 ylnn bandan bu yana da açk enasyon hedeemesi eklinde uygulanmtr. Bu yüzden Türkiye’deki enasyon hedeemesi stratejisinin uygulamas ele alnrken 2002–2005 ve 2006–2010 dönemleri eklinde ayrma gidilerek incelenecektir. 2.1. 2002–2005 Örtük Enasyon Hedeemesi Dönemi Türkiye 2000 ylndan itibaren “Döviz Kuruna Dayal stikrar Program” uygulamaya balamtr. Ancak uygulanan bu program 2001 ylnn ubat aynda ortaya çkan ekonomik krizle sona ermitir. Yaanan bu krizle birlikte daha önce enflasyon hedeemesine geçme kararnda olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) günün ekonomik koullarn da dikkate alarak özellikle yaanan krizin ortaya çkarm olduu olumsuzluklar göz önüne alarak enasyon hedeemesine geçi sürecini aamal olarak gerçekletirmeye karar vermitir. Bu amaçla 2002 ylndan itibaren örtük enasyon hedeemesi stratejisini uygulamaya balamtr (Kara ve Orak, 2008: 37). Türkiye 18 Ocak 2002 tarihinde IMF sunduu Niyet Mek- 592 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi tubunda 2002 ile 2004 yllar arasnda uygulayaca ekonomi politikalar hakknda ayrntl bilgi vererek, IMF’den bu programa destek vermesi için 18. Stand-by Düzenlemesi talep etmitir. Bu programda her ne kadar parasal tabana yönelik hedeer belirlenmi olsa da, ön koullarn olumasyla birlikte en ksa zamanda resmi enasyon hedeemesine geçileceinin alt çizilmitir (TCMB, 2002: 3). Türkiye’nin ilk etapta açk enasyon hedeemesi stratejisine geçmeyiinin bir takm gerekçeleri vardr. Bu gerekçelerin temelinde enasyon hedeemesine geçi için gerekli olan ön koularn tam anlamyla salanamam olmas gelmektedir. Bu ön koullardan biri olan enasyon orannn çok yüksek seviyelerde olmamas gerektii koulu Türkiye’de 2001 ylnn sonlarnda salanamam olmasdr. 2001 ylnn sonunda enasyon oran yüzde 68’lere kadar yükselmitir. Bunun yannda, rejime geçi için teknik ve kurumsal altyapnn hazr olmas gerekmektedir. Her ne kadar Türkiye 2002 ylndan önce uygulam olduu programlarla bu hazrlklar tamamlama yolunda admlar atm ise de, yaanan kriz ve parasal aktarm mekanizmalarndaki belirsizlikler merkez bankasnn enasyon tahmini yapmasn güçletirmi, ayn zamanda para politikalarn uygulamasn zora sokmutur. Yani bankann gelecee yönelik politikalarn belirlemede ve uygulamada aksaklklar gündeme getirmitir. Bunun yannda koullardan biri olan mali basknlk konusunda da ilerleme tam anlamyla salanamam, ayn dönemde mali basknlk sorunun yaanyor olmas para politikasnn uygulanmasn oldukça zorlatrmtr. Krizle birlikte birçok bankann yükümlülüklerini merkez bankasnn üstlenmesi kamu borç stokunun artmasna neden olmutur. Bir dier neden ise o dönemde yüksek oranlarda dolarizasyon sürecinin yaanm olmasdr (Kara ve Orak, 2008: 38-41). 593 Makro Ekonomi ve stihdam Tablo 2. 2002–2005 Döneminde Hedeenen ve Gerçekleen Enasyon Oranlar Yllar 2002 2003 2004 2005 35 20 12 8 Gerçekleen Ylsonu Enasyon Oran (%) 29,7 18,4 9,3 7,7 Hedeften Sapma (%) -5,3 -1,6 -2,7 -0,3 Ylsonu Enasyon Hede (%) Kaynak: TCMB. Yukardaki Tablo 2, 2002 ylnda balayan örtülü enasyon hedeemesi stratejisi döneminde hedeenen enasyon oran ile gerçekleen enasyon oranlar vermektedir. Tablo’dan da net bir ekilde görüldüü gibi örtülü enasyon hedeemesi döneminde hedeenen enasyon oranlarnn altnda gerçekleen enasyon oranlar göze çarpmaktadr. Yllar itibariyle enasyon orannda görülen bu gelimelerin nedenleri aada ele alnmtr. 2002 ylnn bandan itibaren balanan örtülü enasyon hedeemesi stratejisi döneminde enasyonla mücadelede baarl olmann çeitli nedenleri vardr. 2002 ylnda uygulanan sk ayn zamanda birbirleriyle uyumlu olarak uygulanan para ve maliye politikalar sayesinde toplumun tüm kesimleri tarafndan programa olan güven artmtr. Bu güven ortamyla birlikte iç talebin azalmas ve kurklardaki gerileme enasyon orannn da azalmasna nende olmutur. Dolardaki bu dalgalanmaya bal olarak ters para ikamesinin ortaya çkmasyla merkez bankas rezervlerini artrmaya balam, ayn zamanda beklenen reel faizlerde yüzde 15’ler düzeyine kadar gerilemitir. 2002 ylnn Mays ayndan itibaren siyasi istikrarszln alglanmaya balanmas sonucu enasyonda ve döviz kurlarnda azda olsa bir art ortaya çkm, ancak merkez bankas yapt açklamada seçim sürecinde bile ön görülen programdan vazgeçilmesinin mümkün olmadn 594 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ifade etmi, yapsal reformlarn büyük ölçüde gerçekletiini belirtmitir. 2002 yl içinde merkez bankas gecelik faiz oranlarn 6 defa indirerek, faiz oranlarn yüzde 59’dan yüzde 44’e kadar çekmitir. Bununla birlikte seçim ortamnn yaanm olmasna ramen 2002 ylndaki parasal hedeer tutturulmutur (TCMB, 2003a). 2003 yln ilk aylarnda, özellikle ilk be aynda, d etmenlere bal olarak ortaya çkan gelimeler piyasalar olumsuz etkilemi, bu durumda maliyet artna neden olmu ve dolaysyla yln ilk aylarnda hedeenen enasyon oranlar gerçekleememitir. Ancak yln dier aylarnda olumsuz havann ortadan kalkmasyla enasyon hedene hzla yaklalmaya balanmtr. Yl sonunda enasyon hedenin tutmasnn, dolaysyla enasyondaki düüün nedenleri arasnda, Türk lirasnn yabanc paralar karsnda deerinin artmaya balamas, reel ücretlerde ortaya çkan düüler, verimlilik artlarnn maliyetlerde azalmaya neden olmas, hem gda hem de tarm mallarnn yat artlarnda görülen yavalama ve kamunun yatlama politikasnn enasyon hedeyle uyumlu olmas saylabilir (TCMB, 2003b: 1-2). 2004 ylnda uluslararas piyasalarda mallarda görülen arta ve Nisan ay ile Mays aylarnda mali piyasalarda dalgalanmalar ortaya çkmasna ramen bu olumsuz gelimeler enasyonu artrc bir etki ortaya çkarmamtr. Bu gelimenin temelinde birbiriyle uyumlu olarak yürütülmekte olan para ve maliye politikalar ile yapsal düzenlemelerdeki gelimelerdir. Bu ylda enasyondaki düüün nedenleri arasnda, iç talepteki azda olsa daralma, yatrm harcamalarndaki art, enerji yatlarnda ve birim ücretler ile maliyetlerdeki olumlu artlar yer almaktadr (TCMB, 2004: 1). 2005 ylnn enasyon orannda giyim ve gda mallarnn yatlarndaki dalgalanmalar olumlu katk salamtr. Bununla birlikte kamunun yapm olduu yat düzenlemeleri ile vergi düzenlemeleri enasyon oran üzerinde olumsuz 595 Makro Ekonomi ve stihdam etki ortaya çkarmtr. Petrol yatlarndaki gelimeyle birlikte, ulatrma ve konut piyasasndaki yat artlar enasyon orannda arta neden olmutur. Yine bu dönemde kamu sektörünün uygulam olduu ücret politikas enasyon hedeyle uyumlu ekilde yürütülmütür. Ancak uluslararas piyasalarda özellikle hammadde yatlarndaki artlar enasyonu olumsuz etkilemitir (TCMB, 2005a: 1-2). Açkça görülmektedir ki, örtülü enasyon hedeemesi döneminde programdaki enasyon hedeerine ulamak için sk para ve maliye politikalar yannda, iç ve d piyasalardaki gelimelerde etkili olmutur. Merkez bankas uygulayaca politikalara bal kalmtr. Örtük enasyon hedeemesi döneminde uygulanan para politikalarnn baarl olmasnda mali disiplinin önemli bir rolü vardr. Mali disiplinin gelecee yönelik enasyon beklentileri üzerindeki etkisi, yat istikraryla birlikte ekonomik istikrar da salamada üstlenmi olduu önemli rol merkez bankas tarafndan skça gündemde tutularak enasyonla mücadelede etkin bir araç olmutur. Bununla birlikte dönem içindeki enasyon hedeeri merkez bankas ile hükümet tarafndan belirlenmi olmas para ve maliye politikalarnn uyumlu bir ekilde uygulanmasna neden olmutur. Yine bu dönemde faiz d fazla için öngörülen hedeerin tutturulmu olmas ve kamu borç stokunda meydana gelen azalmalar kamunun borç yükünü çevrilebilirliliine olan güveni artrmtr. Ekonomide ortaya çkan bu gelimeler resmi anlamda enflasyon hedeemesine geçi için gerekli olan ortam meydana getirmitir (Kara ve Orak, 2008: 45). 2.2. 2006–2010 Açk Enasyon Hedeemesi Dönemi TCMB 2002 yl banda, gelecee yönelik olarak uygulayaca para politikasnn nihai hedenin enasyon 596 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi hedeemesine geçmek olduunu kamuoyuna ilan etmi, ayn zamanda enasyon hedeemesine geçebilmek için ilk etapta para politikasnn gücünü azaltan unsurlarn ya tamamen ortadan kaldrlmas gerektiinin ya da etkilerinin azaltlmas gerektiini ifade etmitir. Bu amaçla 2002 ylndan itibaren örtük enasyon hedeemesi uygulamasnn gerçekletirileceini açklamtr. Bu gelimelere bal olarak 2002 ve 2005 yllar arasnda örtülü enasyon hedeemesi uygulanmtr. Uygulamada enasyon hedeeri hükümetle birlikte belirlenmitir. Dönem içersinde uygulanan politikalarla birlikte gerçekleen makro ekonomik hedeer bankann 2006 ylndan itibaren açk enasyon hedeemesine geçiinin salamtr. Bu geçite mali disiplinin salanm olmas, merkez bankasnn bamszl yolunda önemli admlar atlm olmas etkin bir rol oynamtr (TCMB, 2005b: 1). Uygulamaya geçilen açk enasyon hedeemesi çerçevesinde, enasyon hede hükümetle birlikte nokta hedef eklinde TÜFE eklinde belirlenecek, heden 3 yllk bir zaman diliminde gerçeklemesi salanacak, hedeften sapma olduunda bunun gerekçelerini banka kamuoyuna hazrlayaca raporlar araclyla açklayacaktr (TCMB, 2005b: 4-5). Tablo 3. 2006–2010 Döneminde Hedeenen ve Gerçekleen Enasyon Oranlar Yllar 2006 2007 2008 2009 2010 5 4 4 4/7,5 6,5 Gerçekleen Ylsonu Enasyon Oran (%) 9,6 8,4 10,06 6,53 8,33* Hedeften Sapma (%) 4,6 4,4 6,06 2.53/-1 Ylsonu Enasyon Hede (%) - Kaynak: TCMB. *2010 Yl Austos ay itibariyle. 597 Makro Ekonomi ve stihdam 2006 ylnda enasyon orannn heden üstünde gerçeklemesinin nedenleri arasnda, döviz kurundaki dalgalanmalar, enerji ile ilenmemi gda ürünlerindeki yat artlar yer almaktadr. Yine yl içinde uygulanan para politikasnn enflasyon üzerindeki etkisi, hem kamu harcamalarndaki hem de d talepteki art nedeniyle azalmtr (TCMB, 2007: 1). 2007 ylnda uygulanan parasal sktrma bal olarak enasyonda belirgin bir düü yaanmtr. Bunun yannda hizmet sektöründe yatlarda görülen düüler enasyona olumlu bir ekilde yansmtr. Bu gelimelere ramen petrol ve mal yatlarnda özellikle gda mallar yatlarnda görülen artlar ile para politikasnn kontrolü dnda gelien etmenlere bal olarak enasyon orann ylsonu hedeni amtr. Ayn zamanda 2007 ylnda yaanan kuraklkta tarm ürünleri arzn snrlayarak yat artlarna zemin hazrlamtr. Enerji yatlarnda görülen art da heden tutmamasnda etkin bir rol oynamtr (TCMB, 2008: 1-3). 2008 ylnda enasyon üzerinde en çok etkili olan unsur yaanan küresel ekonomik kriz olmutur. Krizin etkisiyle mal, enerji ve hizmetler sektöründe yat artlar hzl olmutur. Dönem sonuna doru küresel krizin etkisinin artmasyla aralarnda Türkiye’nin de bulunduu bir çok ülkenin kredi riskini olumsuz yönde etkilemi ve ayn zamanda döviz kurunda ortaya çkan belirgin deer kayplar enasyon üzerinde etkili olmutur (TCMB, 2009: 1-2). Gelimi ülke ekonomilerinde balayan ve büyük bir hzla bütün dünya ekonomilerini etki altna alan küresel kriz 2009 ylnda Türkiye ekonomisinin geliiminde hem etkili hem de belirleyici olmutur. Enasyonda yaanan belirsizliin en önemli nedeni krizin ortaya çkarm olduu güvensizlik ortamdr. Enasyon tahminlerinin ekillenmesinde etkili olan nansal piyasalar, küresel büyüme, yurt içi ekonomik faaliyetler ile mal ve gda yatlarna ilikin tahminlerde yenileme yaplmas gerei duyulmutur. Bu nedenle 2009 yl enasyon hedeeri yl içinde çeitli zaman dilimlerinde revize edilmitir (TCMB, 2010: 13). 598 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 3. stihdam 3.1. stihdamla lgili Temel Kavramlar stihdamla ilgili bir takm kavramlar vardr.. Bu kavramlar arasnda kurumsal olmayan nüfus, igücü, igücüne katlma oran, ibanda olanlar, ibanda olmayanlar, istihdam edilenler, istihdam oran ve isizlik oran gibi kavramlar yer almaktadr. Bu kavramlarla ilgili açklamalar aada yaplmtr. “Kurumsal olmayan nüfus; bir ülke nüfusu içinde okul, yurt, otel, huzurevi, hastane ve kla dnda kalan nüfusu kapsamaktadr. Kurumsal olmayan çalma çandaki nüfus ise; kurumsal olmayan sivil nüfus içersindeki 15 ve daha yukardaki nüfusu kapsar. gücü, bir ite istihdam edilenlerle isizlerin toplamndan oluur. stihdam oran, istihdamn kurumsal olmayan çalma çandaki nüfusun içindeki orandr. sizlik oran, isiz nüfusun igücü nüfusu içindeki orandr” (TÜK, 2009: 156–157). 3.2. Türkiye’de 2002–2010 Döneminde istihdam ve sizlik sizlik sorunu Türkiye’nin en önemli sorunlarndan biridir. Emek piyasasna her geçen gün yeni igücünün katlmasyla bu sorun gün geçtikçe daha da çok kendini göstermektedir. Türkiye’de görülen isizliin temel nedenleri arasnda, hzl nüfus artnn varln, iç ve d göçlerin etkisini, yetersiz gelir seviyesini, bölgeler arasnda geçmiten beri var olan farkllklar, yatrmlardaki yetersizlii ve birde eitimdeki sorunlar sayabiliriz (Gediz ve Yalçnkaya, 2000: 180). Bununla birlikte igücünün vasfsz olmas, faiz oranlarnda ve d ticaret hadlerindeki deimeler, kredi salamadaki imkânszlklar ve teknolojik gelimelerde isizliin nedenleri arasnda saylabilir (Eser ve Terzi, 2008: 230). 599 Makro Ekonomi ve stihdam Sanayi sektöründe arzulanan büyüme hznn tam anlamyla yakalanamam olmas, tarm sektörünün üretimdeki arln koruyor olmas, genç nüfustaki arta ramen yeterinde yatrmlarn yaplamamas Türkiye’deki isizliin nedenleri arasndadr. Yine Türkiye’de eitim seviyesi arttkça isizlik oranlarnn da artt görülmektedir. Bunun temel nedeni ise; kiilerin eitim seviyeleri arttkça ücret seviyesi düük olan ilerde çalmay kabul etmemeleridir. Dikkat çeken bir dier hususta isizliin daha çok hane halk reisi olmayan kiiler arasnda yaygn olarak görülmesidir. Bu durumun nedeni ise, birilerine bakmakla yükümlü olmayan kiilerin i ararken daha seçici davranyor olmalardr (Karabulut, 2007: 21). Türkiye’de önemli bir sorun haline gelen kayt d ekonomiye bal olarak, kentsel alanda çalan her üç içiden birinin ve ayn zamanda krsal kesimde çalan her dört içiden üçünün hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kaytl deildir. Bu gelimenin sonucu olarak çok az içi, emeklilik, salk sigortas ve isizlik sigortas gibi haklardan yararlanabilmektedir. Bu süreçte içilerin haklarnn korunmas için gerekli düzenlemelerin yaplmas zorunluluu ortaya çkmaktadr. Bununla birlikte Türkiye’de tarm sektöründe çalan nüfus hala yüksek seviyelerdedir. Ekonomik kalknmayla birlikte her ne kadar tarm sektöründe istihdam edilenlerin says azalsa da dier sektörlerde istihdam artnn yeterli derecede olmamas istihdam olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak ortaya çkmaktadr. Buna ramen hizmetler sektöründeki istihdam art yüksek olmakla birlikte istenilen seviyede deildir. Bunun yannda kayt d istihdama etki eden unsurlar arasnda hzla artan asgari ücretler ile yüksek ücret d igücü maliyetleri yer alr (Dünya Bankas, 2006: 2-3). Türkiye’de 2009 ylnda isizlerin toplam 3,4 milyon kii iken, oransal olarak igücünün yüzde 13,5’i isiz konumun- 600 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi dadr. Verilere göre kentsel igücünde her 6 kiiden 1’i isiz konumundadr. Kentsel alanda kadnlar isizlik sorunundan daha çok etkilenmektedir (TÜK, 2010). Tablo 4. 2002–2010 Döneminde sizlik Oranlarndaki Gelimeler Yllar sizlik Oranlar (%) 2002 10,3 2003 10,5 2004 10,8 2005 10,6 2006 10,2 2007 10,3 2008 11 2009* 13 2010* 10,5* Kaynak: TÜK,2009, s.161. *TÜK, 15 Eylül 2010 Hanehalk gücü statistikleri. Yukardaki Tablo 4’de 2002 ile 2010 yllar arasndaki isizlik orannda ortaya çkan deiimler ele alnmtr. Tablo incelendiinde görülmektedir ki, 2002 ylnda yüzde 10,3 olan isizlik oran, 2009 ylnda yüzde 13’lere kadar yükselmitir. Dikkat çeken bir dier nokta ise örtük enasyon hedeemesi dönemi olarak ifade ettiimiz 2002–2005 döneminde isizlik oran yllk ortalama 10,3 seviyesinde gerçeklemitir. Açk enasyon hedeemesinin balad 2006 ylndan itibaren ise, isizlik orannda önemli olabilecek derecede dalgalanmalar ortaya çkmtr. Bu dönemde ortaya çkan bu dalgalanmalarn temelinde 2007 ylnda kendisini hissettirmeye balayan küresel kriz yatmaktadr. 601 Makro Ekonomi ve stihdam 2002 ile 2007 yllar arasnda makro ekonomik verilerde görülen iyileme, özellikle ekonomik büyümedeki performans i piyasasna istenilen ölçülerde yansmam dolaysyla isizlik önemli bir sorun olarak ekonomideki yerini korumutur. Bununla birlikte 2008 ylnda etkisini artran küresel krizle beraber isizlik sorunu daha da çok hissedilmitir. Türkiye ekonomisinde bu dönemlerde görülen büyüme ve isizlik arasndaki bu boluk igücüne katlm orann da kstlamaktadr. 2001 ile 2007 yllar arasnda igücüne katlm orannn yüzde 46–47 düzeylerinde sabitlendii görülmektedir. gücüne katlm orannn daralmas, üretime katlan nüfusun azalmas anlamna gelmektedir. Bu gelime bir yandan üretim miktarnda azala neden olurken dier taraftan da bamllk orannn yükselmesine neden olmaktadr (Karagöl ve Akgeyik, 2010: 6). Tablo 5. Temel gücü Göstergeleri gücüne gücüne Toplam 15+ya dâhil stihdam sizlik gücü katlma siz Yllar Nüfus nüfusu olmayan edilenler oran (Bin) Oran (Bin) (Bin) (%) (Bin) (Bin) Nüfus (%) (Bin) 2002 68.393 48.041 23.818 24.223 49,6 21.354 2.464 10,3 2003 69.479 48.912 23.640 25.272 48,3 21.147 2.493 10,5 2004 66.379 47.544 22.016 25.527 46,3 19.632 2.385 10,8 2005 67.227 48.359 22.455 25.905 46,4 20.067 2.388 10,6 2006 68.066 49.174 22.751 26.423 46,3 20.423 2.328 10,2 2007 68.901 49.994 23.114 26.879 46,2 20.738 2.376 10,3 2008 69.724 50.772 23.805 26.967 46,9 21.194 2.611 11,0 2009* 70.505 51.644 25.216 26.428 48,8 21.947 3.269 13,0 2010* 71.307 52.503 26.239 26.264 50,0 23.488 2.751 10,5 Kaynak: TÜK,2009, s.161. * TÜK, 15 Eylül 2010 Hanehalk gücü statistikleri Verileri. 602 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Yukardaki Tablo 5’de, 2002 ile 2010 yllar arasndaki temel igücü parametrelerini göstermektedir. Tablo incelendiinde görülmektedir ki, açk enasyon hedeemesinin uyguland 2006 ylndan bugüne isizlik oran ortalama olarak %11 düzeylerinde gerçeklemitir. Stratejinin uygulanmaya balad ilk yllarda isizlik belli bir düzeyde seyrederken, ilerleyen yllarda küresel krizin etkisiyle de artma sürecine girmitir. Ekonomik büyümenin istihdam da istenile art gerçekletirememesinin bir nedeni de, dönem içersinde uygulanan baz politikalardr. Yüksek faiz ve düük kur politikas buna bir örnektir. Uygulanan bu politika sanayi sektöründe ve ihracattaki üretimi ithal girdilere baml hale getirmitir. Bununla birlikte her yl 750 bin yeni igücünün emek piyasasna dâhil olmas da sorunu önemli hale getirmektedir (Karagöl ve Akgeyik, 2010: 7). Tablo 6. Enasyon Hedeemesi Stratejisi Döneminde Enasyon Oranlar ve sizlik Oranlar Yllar Enasyon Oran (%) sizlik oran (%) 2002 29,7 10,3 2003 18,4 10,5 2004 9,3 10,8 2005 7,7 10,6 2006 9,6 10,2 2007 8,4 10,3 2008 10,06 11,0 2009 6,53 14,0 2010* 8,33* 10,5** Kaynak: TÜK,2009, s.161. *TÜK, 2010 Yl Austos ay itibariyle ** TÜK,15 Eylül 2010 Hanehalk gücü statistikleri Verileri. 603 Makro Ekonomi ve stihdam Yukardaki Tablo 6’da 2002 ile 2010 yllar arasndaki isizlik oran ile enasyon oranndaki gelimeler gösterilmitir. Tabloda örtük enasyon hedeemesinin uyguland 2002 ile 2005 yllar arasnda enasyon orannda düüler açk bir ekilde görülmektedir. Ayn dönemde isizlik oranlarnda fazla bir deiim gerçeklememitir. 2002 ile 2005 yllar arasnda isizlik oran yllk ortalama %10,5 orannda gerçekletii görülmektedir. Yine tablodan anlalmaktadr ki, açk enasyon hedeemesinin uyguland 2006 ile 2010 yllar arasnda isizlik oranlar sürekli bir art göstermitir. Ancak enasyon oranlarnda fazla bir yükselme ortaya çkmamtr. 4. SONUÇ ktisat politikalarnn farkl amaçlar vardr. Bu amaçlar arasnda ekonomik büyümeyi salamak, tam istihdam gerçekletirmek, yat istikrarn yakalamak ve ödemeler dengesizliklerini gidermek yer almaktadr. Enasyon hedeemesiyle birlikte özellikle hedeemenin türüne göre bu amaçlardan bazlar göz ard edilebilmektedir. Bu amaçlara ulaabilmek için para ve maliye politikalarnn uyumlu ekilde uygulamada olmas önem tamaktadr. Aksi takdirde hedeere ulamada zorluklarla karlamak kaçnlmaz olacaktr. Yaplan çalmada enasyon hedeemesi stratejisinin uyguland dönemde istihdam yapsndaki gelimeler incelenmeye çallmtr. Görülmütür ki örtük enasyon hedeemesi döneminde isizlik orannda bir art gerçeklememitir. Yine dönemin balangc olan 2002 ylnda istihdam edilenler 21 milyon 354 bin kii iken, dönem sonu olan 2005 ylnda ise bu rakam 20 milyon 67 bin kii olarak gerçeklemitir. sizlik oranlar ise 2002 ylnda %10,2 iken 2005 ylnda %10,3 olmutur. Dolaysyla örtük enasyon hedeemesi dönemin- 604 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi de hem enasyon oranlarnn hedeenenin altnda gerçeklemesi hem de isizlik orannn da neredeyse dönem boyu sabit kalmas uygulanan politikalarn olumlu sonuçlar olarak karmza çkmaktadr. Açk enasyon hedeemesinin balad 2006 ylnda isizlik oran % 10,2 iken 2009 ylnda bu oran %13 olarak gerçeklemitir. Ayn dönemde enasyon oran da hedeerin çok üstünde gerçeklemitir. Bu olumsuzluklar sadece uygulanan enasyon hedeemesi stratejisine balamak gerçekçi olmayacaktr. Çünkü dönem içersinde en büyük etkiyi küresel kriz ortaya çkarmtr. Özetle ortaya çkan sonuç deerlendirildiinde yat istikrar ve isizlik konusunda örtük enasyon hedeemesi döneminde belli bir baar yakalanmken, açk enasyon uygulamas döneminde bu her iki parametre konusunda ayn baarnn yakalandn söylemek mümkün deildir. Açktr ki, makro deikenlerde ortaya çkan deiimleri tek bir faktöre bal olarak açklamak yanltc olmaktadr. Dolaysyla makro ekonomik deikeni etkileyen dier faktörleri de göz önüne alarak deerlendirme yapmak daha gerçekçi olacaktr. Bu nedenle açk enasyon hedeemesinin uyguland dönemdeki istihdamdaki özellikle isizlik oranndaki yükselmelerin tek nedeni olarak uygulanan enasyon hedeemesi stratejisine balamak mümkün deildir. Dönem içindeki dier ekonomik gelimeleri de dikkate alarak bir deerlendirme yaplmas gerekir. Burada u noktann da altn çizmekte fayda görülmektedir. Ad geçen dönemde, özellikle 2002 ile 2007 yllar arasnda, ekonomik büyümenin istihdam art üzerinde snrl bir etki ortaya çkarddr. Bu dönemlerde ekonomik büyümenin isizlik üzerine yansmamasnn temel nedenleri arasnda, ortaya çkan büyümenin teknolojik gelime ve verimlilik art kaynakl olmasdr 605 Makro Ekonomi ve stihdam KAYNAKÇA BERNANKE, B. ve F., S., MSHKN, (1997), “Ination Targeting : A New Framework For Monetary Policy”, Journal Of Economic Perspectives, Vol.11, ssue 2. DEMRHAN, E., (2002), Para Politikasnn Deien Yüzü: Enasyon Hedeemesi, TBB Yaynlar, stanbul. Dünya Bankas, (2006), Türkiye gücü Piyasas Raporu, Özet, 14 Nisan 2006. EROLU, ., (2007), “Açk Enasyon Hedeemesi Stratejisi ve Türkiye Deneyimi”, KMÜ, BF Dergisi, 2007 Aralk Says, 1-28. ESER, B., Y., ve H. TERZ, (2008), “Türkiye’de sizlik Sorunu ve Avrupa stihdam Stratejisi”, Erciyes Üniversitesi, BF Dergisi, Say:30, Ocak-Haziran, 229-250. GEDZ, B. ve M. H. YALÇINKAYA, (2000), “Türkiye’de stihdam-sizlik ve Çözüm Önerileri: Esneklik Yaklam”, Celal Bayar Üniversitesi, BF, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, S:6, 166–183. GENBERG, H., (2002), “Ination Targeting The Holy Grail of Monetary Policy”, HEI Working Paper, No:11/2002. KARA, Hakan, A. Ve ORAK, M., (2008), Enasyon Hedeemesi, TCMB, Ankara. KARABULUT, A., (2007), Türkiye’de sizlii Önlemede Aktif stihdam Politikalarnn Rolü ve Etkinlii, Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu genel Müdürlüü, Uzmanlk Tezi, Ankara. KARAGÖL, E., T., ve T. AKGEYK, (2010), Türkiye’de stihdam Durumu: Genel Eilimler, SETA, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Aratrmalar Vakf, Say 21. MSHKN, F., (2000), “Ination Targeting in Emerging Market Countries”, NBER Working Paper, No:7618. ÖRETMEN, E, (2004), Enasyon Hedeemesi Uygulama Özellikleri, TCMB, D ilikiler Genel Müdürlüü, Ankara. ANLI, B., (2006), “Enasyon hedeemesi Uygulamalar ve Türkiye açsndan Deerlendirilmesi”, http://yordam.manas.kg/ekitap/pdf/ 606 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Manasdergi/sbd/sbd16/sbd-16-03.pdf (Eriim: 10.09.2010) TCMB, (2002), Para ve Kur Politikas Raporu, Para Politikas Metinleri, 2 Ocak, Ankara. TCMB, (2003a), 2003 Yl Para ve Kur Politikas Genel Çerçevesi, Ankara. (www.tcmb.gov.tr, eriim: 01.09.2010). TCMB, (2003b), Para Politikas Raporu- Ekim 2003, Ankara. TCMB, (2004), Para Politikas Raporu- 2004-I, Ankara. TCMB, (2005a), Para Politikas Raporu- 2005-III, Ankara. TCMB, (2005b), Enasyon Hedeemesi Rejiminin Genel Çerçevesi ve 2006 ylnda Para ve Kur Politikas, Ankara. TCMB, (2007), Enasyon Raporu- 2007-I, Ankara. TCMB, (2008), Enasyon Raporu- 2008-I, Ankara. TÜK, (2009), statistik Göstergeler 1923–2008, Ankara. TÜK, (2010), Hanehalk gücü statistikleri, www.tuik.gov.tr (Eriim: 01.09.2010). WAGNER, Helmut, “Controlling Ination in Transition Economies: The Relevance of Central Bank Independance and the Right Nominal Anchor”, Atlantic Economic Journal, Mar 2000/28-1:60-71. 607 Makro Ekonomi ve stihdam TÜRKYE’DEK YABANCI SERMAYE YATIRIMLARININ STHDAM ÜZERNE ETKLER Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE Ar. Gör. Alim TETK Ömer YALÇIN GR Ülkelerin, özellikle gelimekte olan ülkelerin büyüme sürecinde yabanc sermaye etkin bir role sahiptir. Yabanc sermaye kavram öncelikle scak para giriini akla getirmektedir. Ancak ülkelerin ekonomik performansna etki eden yabanc sermaye türü scak para girii deil, dorudan yabanc sermaye türündeki giriidir. Dorudan yabanc sermaye, ülkelere Çok Uluslu irketler (ÇU) eklinde giri yapmaktadr. Bu tür sermaye girii ülkelerin ekonomik yaplar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu etkiler arasnda üretim ve istihdam artn salamas ön plana çkmaktadr. Bu çalmada Türkiye’ye giri yapan dorudan yabanc sermaye girilerinin istihdam nasl etkiledii ortaya konulmaya çallacaktr. Bu amaçla öncelikle yabanc sermaye kavram teorik açdan ele alnacak, daha sonra yabanc sermaye girilerinin ekonomik etkileri ele alnp, ad geçen dönemde Türkiye’ye giri yapan yabanc sermayenin istihdam üzerindeki etkisi ortaya konulmaya çallacaktr. Çalmamz 4 bölümden oluacaktr.1. bölümde yabanc sermaye kavram derinlemesine incelenip 2. bölümde dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn etkilerinden bahsedilecek. Bu etkilerden özellikle istihdama olan etki bu bölümde yüzeysel olarak geçilerek 4. bölümde derinlemesine incele- 608 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi necek. 3. bölümde ise dorudan yabanc sermaye girilerinin ülkelere, bölgelere ve sektörlere göre dalm verilecek. 4. bölümde dorudan yabanc sermaye girilerinin istihdama etkileri incelenecek ve son bölümde ise dorudan yabanc sermaye girilerinin istihdama etkilerinde dünya genelinde yaplan çalmalara göz atlarak çalma nihayete erecektir. 1. Yabanc Sermaye Kavram Dünya’da son yllarda karmza çkan, en çok adndan söz ettiren kavramlardan birisi hiç kukusuz küreselleme kavramdr. Küreselleme, ülkelerin sahip olduklar milli ve manevi deerlerin dünya çapnda yaylmas, farkllklarn bir bütünlük ve uyum içinde ortadan kalkmas ve dünyann küçük bir köy haline gelmesidir. (ekodialog.com) Küresellemeyle birlikte, ekonomi ve ticarette liberalleme hz kazanm, sermayenin serbest dolam artm, ticaret serbestlemi ve tüketici alkanlklar birbirine benzer bir hale bürünmütür. “Ulusal ekonomi, ulusal siyaset, ulusal kültür kavramlar, uluslararas ekonomi, uluslar aras siyaset ve uluslararas kültür kavramlarnn gölgesinde kalmtr. Bu süreç farkl ülkelerden insanlar bir araya getiren ulus ötesi yeni çkar gruplar ortaya çkarmtr. Ülkeler bu sürece uyum salayabilmek için ekonomilerini da açarken iç ekonomik yapy uluslararas ekonomik düzenlemelere uygun hale getirme zorunluluunu hissetmeye balamlardr” (Güven, 2008: 75). Dünyada küreselleme süreci öncesinde yeterince önemsenmeyen yabanc sermaye kavramnn, bugün ülkelerin kalknmasna olan dorudan etkilerinin farkedilmesiyle, gelimi ve gelimekte olan tüm ülkelerin ilgi oda haline gelmitir. Gelimi ülkeler rekabet güçlerini artrmada ihtiyaç duyduklar daha ucuz igücü, daha ucuz hammadde, daha 609 Makro Ekonomi ve stihdam uygun yasal düzenlemeler ve vergilendirme sistemini ve artlarn kazanabilmek için sermaye ve teknoloji transferi yoluna gitmektedirler. Gelimekte olan ülkelerin ise en önemli sorunlar arasnda sermaye ve teknoloji azl düünülebilir. Düük satn alma gücü ve iç tasarruardaki eksiklikler ve döviz darboaz yerli sanayinin geliimini ve rekabet gücünü zayatmaktadr (Oksay, 1998: 4). Ülkeler için bu denli öneme sahip olan yabanc sermaye kavramn teorik olarak çeitli ekillerde tarif etmek mümkündür; bir ülkenin ksa bir süre içinde kaynaklarn ve buna bal olarak da ekonomik gücünü etkileyebilmek için karln deiik biçimlerde ileride ödemek üzere dier ülkelerden salad mali veya teknolojik kaynaklardr (Uras, 1979: 27). Bir baka tanma göre ise yabanc sermaye, bir ülkenin karln farkl ekillerde ileride ödemek üzere baka ülkelerden temin ederek ksa sürede ekonomik gücüne ekleyebilecei mali veya teknolojik kaynaklar olarak tanmlanmaktadr (Alpar, 1980). Türkiye’de dorudan yabanc yatrm ve yabanc sermaye kavramlar genellikle birbirlerinin yerine kullanlan terimlerdir. Yabanc sermaye denilince akla ilk olarak scak para gelmektedir. Scak para, genel kabul görmü bir tanm olmamakla beraber beklenen getiri oranlar ve risklerdeki deiimlere hzl tepki veren sermaye akmlar olarak tanmlanabilir. Portföy yatrmlar, ksa vadeli sermaye akmlar ve net hata ve noksan kalemleri de scak para tanm kapsamnda gösterilmektedir ( Görmezöz, 2007: 3). Ancak ülkelerin ekonomik performansna etki eden yabanc sermaye türü scak para girii deil, dorudan yabanc sermaye türündeki yatrmlardr. Bu çeit yatrmlar, gelimi ülkelerde kurulu teebbüslerin, gelimekte olan ülkelerde kendilerine bal bir ube açmalar veya yeni bir tesis meydana getirmeleri eklinde olmaktadr. Yeni kurulan tesis tamamen yabanc sermaye ile olabildii 610 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi gibi yerli sermaye ile ortaklaa bir ekilde de olabilir. Bilindii üzere Türkiye 1980’li yllara dek kendi kendine yeten, yabanc sermaye giriinin çok fazla ilgi görmedii ve hatta yabanc sermayenin yasak olduu dönemler yaamtr. Tabi ki o dönemlerin kendine göre baz gerekçeleri olmas sebebiyle böyle bir anlay meydana gelmitir. Fakat küreselleme dünyada ülkelerin artk kendi kabuklarna çekilip kendilerini idare edebilme politikalarndan syrlmalarna sebep olmutur. Yabanc sermayenin zaruri olduu bir dünyada içe baml bir ekonomi politikas sürdürmek ülkeleri çkmaza sürükleyecei için Türkiye’de de 1980 lerden sonra yabanc sermayeye yönelik giriimler giderek artmaya balamtr. Son yllardaki göstergelere bakarak dünyann artk küçük bir köy haline geldiini söylemek yanl olmayacaktr. 1.1. Dolayl Yabanc Sermaye Dolayl yabanc sermaye yatrmlar, tasarruf sahiplerinin uluslararas sermaye piyasalarnda bir takm riskleri üstlenmek kouluyla bir takm kazançlar elde etmek amacyla hisse senedi, tahvil ve dier sermaye piyasas araçlarna yaptklar yatrmdr (Salamer, 2003: 2). Bir dier ifadeyle dolayl yabanc sermaye yatrmlar, tasarruf sahiplerinin bir faiz veya dividant geliri elde etmek için uluslar aras sermaye piyasalarndan menkul deerler satn almalar eklinde tanmlanabilir (ekodialog.com). 1.2. Dorudan Yabanc Sermaye Yabanc sermaye yatrm, bir ülkede yerleik kii ve kurulularn ülke snrlar dnda servet elde etmeleridir. Sözü geçen bu servet edinimlerinin iki boyutu vardr. lki, mali boyut, 611 Makro Ekonomi ve stihdam ikincisi de ziki boyuttur. Yabanc tahvil ya da hisse senetleri gibi menkul deerlerin satn alnmas yabanc sermaye yatrmlarnn mali boyutunu olutururken (portföy yatrmlar), yabanc ülkelerde edinilen fabrika gibi ziki deerler ise ziki boyutu olup; dolaysz yabanc sermaye yatrmlar olarak adlandrlmaktadr (imek ve Behdiolu,2006:56). Dorudan yabanc sermaye yatrm; yabanc rmann, tek bana ya da yerli irketle birlikte, ev sahibi ülkede reel bir yatrm gerçekletirmesidir. Bu yatrmlar, dünya ölçeinde üreten çok uluslu rmalar tarafndan yaplmaktadr. Yabanc sermayeli rmalar, yatrmn gerçekletii ev sahibi ülkede, piyasa yapsna etki eder. Yabanc sermaye bazen yerli üreticinin piyasa kontrolünü azaltr, bazen de yerli üretici ile birleip tekelci yapy güçlendirir. Verilen kararda, yabanc yatrmcnn kar maksimizasyonu yannda, yatrm yaplan sektörün yaps, teknoloji ve ülke koullar da etkin olur(Öza, 2002:1). 1.2.1. Çok Uluslu irketler Küresellemenin zeminini hazrlayan daha sonraki yllarda küreselleme sürecini hzlandrp ve onun itici gücünü oluturan çok uluslu irketler, ülkelerin da açlmalarnda önemli bir rol oynamaktadr. 1980’li yllardan sonra ÇU’larn dorudan yatrm yapan irketler olmasnn yan sra uluslararas nans ve teknoloji üreten irketler haline gelmeleri üretim, yatrm, ticaret ve istihdam faaliyetlerinde etkinliklerinin artmasna neden olmutur. Üzerinde birçok tartmann yapld bu kavram literatürde karlayan tek bir terim bulunmamaktadr. Öncelikle çokuluslu irket ile kartrlan, uluslararas irket, uluslar ötesi irket ve uluslar üstü irket sonra çokuluslu irket tanmlar verilerek kavram karkl önlenmeye çallacaktr. Buna göre; uluslararas irket; bir ülkede 612 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi kuvvetli ekilde yerletikten sonra merkezi bir yönetimden yararlanarak dier ülkelere girmeye ve oralarda yerlemeye çalan rmadr. Çokuluslu irket; bir ülkeden yönetilmeye balanan ve yabanc ülkelerdeki faaliyetin sanki asl ülkede cereyan etmi gibi kabul edildii rmalardr. Bu irketler, genel merkezleri belli bir ülkede olduu halde bir veya birden fazla ülkede kendisi tarafndan koordine edilen ubeleri, yavru irketleri araclyla ve genel merkez tarafndan kararlatrlan bir iletme politikasna uygun olarak etkinliklerini yürütmektedirler. Uluslar ötesi irket; çok uluslu bir irket gibi kabul edilen ve yönetimi çeitli uluslardan gelen kiilerden olan kurulu tarafndan gelitirilen rmadr. Uluslar üstü irket; halen mevcut olmayan ve hiçbir ülkeye mensup olmayan, uluslararas bir anlama ile kurulan, uluslararas bir kurulu nezdinde tescil edilmi ve bu kurulua bal olan, bu kurulu tarafndan denetlenen, bu kurululara vergi ödeyen ve böylece milletini hukuken kaybeden irkettir (Kutal ve Büyükuslu, 1996: 29-35). Çok uluslu irketlerin çok yönlü özelliklerinin bulunmas tanmlama yaparken farkllklara neden olmaktadr. Mali ve ekonomik güç üzerinde duran tanmlamalar; irket büyüklüü, üretimi, dier ülkelerde sahip olduu kaynaklarn deeri ve Dünya ölçeindeki yaynl gibi özelliklere odaklanmaktadr. Üretim faaliyetlerinde bulunan irketlerin üretimle ilgili kararlarnn teknoloji seçimi, kaynak kullanm, pazarlama yöntemleri ana irketin bulunduu ülkede saptanmas ve gelitirilmesi de irketin çokuluslu olma niteliini belirleyen önemli bir özellik olarak karmza çkmaktadr. Dier bir tanmlama da irket yöneticilerinin yönetimle ilgili kararlara yaklamlar üzerinde durmaktadr. Çokuluslu irketleri, tek merkezli, çok merkezli ve Dünya merkezli uluslar aras irketler olarak ayran tanmlamalar da ekleyebiliriz. ( Görmezöz, 2007: 12) 613 Makro Ekonomi ve stihdam 2. Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Etkileri 2.1. stihdama Etkileri Birlemi Milletler Kalknma ve birlii Tekilatnn (1994) dünya yatrm raporunda, dorudan yabanc sermaye yatrm girilerinin istihdamn nicelik, nitelik ve konumu üzerindeki potansiyel etkileri üzerine bir tablo oluturmulardr. Tablo 1 olarak nitelendirdiimiz çalma alt tarafta gözükmektedir. Tablo 1: Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn stihdama Etkileri nicelik nitelik dorudan olumlu olumsuz net sermaye irket satn kazandrr ve almalar genileyen rasyonelleme ve sektörlerde i kaybna neden yeni iler olabilir. yaratr. daha yüksek ücret verir ve daha yüksek verimlilie sahiptir. yüksek isizliin görüldüü baz konum bölgelerde yeni ve daha iyi i imkanlar yaratr. kiralama ve tantmda istenmeyen uygulamalar getirir. zaten kalabalk olan yerleim yerlerini daha da kalabalklatrabilir ve bölgesel dengesizlikleri artrabilir. dolayl olumlu olumsuz ileriye ve ithalata geriye doru dayanmak balantlar veya mevcut çarpan etkisi rmalarm nedeniyle yerel yerinden ekonomide edilmesi i istihdam kaybna neden olur salanabilir. yerli rmalarn yerli rmalarn yeni çalma ücret seviyesini ve örgütlenme andrr. biçimleri aktarr. tedarikçi rmalar i gücü arznn daha uygun olduu alanlara tanmaya tevik edebilir. yabanc rmalar yerel üretimi ikame eder veya ithalata dayanrsa yerel üreticileri yerinden edebilir ve bölgesel isizlie neden olur. Kaynak: Kadir Karagöz, Dorudan Yabanc Yatrmlarn stihdama Etkisi: Türkiye Örnei, 8. Türkiye Ekonometri ve statistik Kongresi, 24-25 Mays 2007, nönü Üniversitesi, Malatya, s. 3 614 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 2.2. gücüne Etkileri Uluslararas ticaret teorisindeki ortak görü; gelimekte olan ülkelerdeki düük igücü maliyetlerinin dorudan yabanc sermaye yatrmlarn kendi ülkelerine çektii yönündedir. Yatrm yapan ve yatrm yaplan ülkeler arasndaki ücret farklarn igücünün düüklüüyle birletiren çalmalarda, yüksek ücret seviyesinin yabanc sermayeyi kaçrd görülmütür. (Görmezöz, 2007: 32). Bunun en büyük örnei Çin’de gözükmektedir. Çin’deki igücü maliyetlerinin dier ülkelerle kyaslandnda daha düük seviyelerde olmas yatrmcy kendine doru çekmesindeki en büyük etkenlerden birisidir. 2.3. Yatrmlara Etkileri Yatrm, bir ekonomide zaman içerisinde sermaye stokunda meydana gelen deimelerdir (umutdolu.com). Bir dier ifadeyle yatrm, belli bir dönemde sermaye mallar ve teçhizat stokuna yaplan net ilaveler olarak ta tanmlanabilir. Bu tanmdan çkarm yaparak menkul deerlerin satn alnmas yatrm olarak düünülemez. Çünkü yeni üretim kapasitesi oluturmamtr Dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn geliimi sektörel, bölgesel ve yatrm türüne göre verilen tevik belgeleri incelenerek verilebilir. Bu da Türkiye’nin yatrmlardaki baarsn gösterecektir. Merkez Bankas’ndan alnan bilgilere göre ülkemizdeki yatrm tevik belgeli yatrmlarn geliimi analiz edildiinde sektörler toplamnda son yllarda artlarn olduu gözlenmektedir. Özellikle enerji ve hizmetler sektöründeki artlar dikkatleri çekmektedir. (Görmezöz, 2007: 29-30) 2.4. Ücretlere Etkileri Ücretler bir ülkeye yaplan dorudan yabanc yatrmlarn belirlenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadr. Örnein bir yatrmc bir ülkeye yatrm yapmak istediinde o ülkedeki ucuz i gücünü dikkate alr. Ülkedeki ucuz i gücü yatrmcy 615 Makro Ekonomi ve stihdam kendine çekerken bunun tam tersi olan i gücünün yüksek olmas yatrmcy kendinden uzaklatrr. Mesela yatrmclarn Çin’de yatrm yapmak istemelerinin en büyük sebeplerinden biri belki de en önemli sebebi i gücünün ucuz olmasdr. Düük ücret, kaliteli i gücü yatrmclarn istedii en önemli iki yatrm sebebi olarak görülmektedir. (Görmezöz, 2007:30) Uluslar aras ticarette ucuz igücü ülkelerin birbiriyle rekabette kullandklar en önemli araçlardan biri haline gelmitir. Bu sebeple yabanc sermaye yatrmclar bu ucuz igücünü en iyi ekilde kullanmay hedef almlardr ( Açkaln, Gül, Yaar, 2006: 272-273). 3. Türkiye’ye Dorudan Yabanc Sermaye girileri 3.1. Ülkelere göre dalm Hazine Müstearl’ndan alnan en son verilere göre, Tablo 2’de Türkiye’ye yaplan dorudan yabanc sermaye yatrmlar 2009 yl itibariyle yaklak olarak 6 milyar $ civarndadr. 2002 ylndan itibaren dorudan yabanc sermaye yatrmlar baz ülkelerde düü eilimine girmi olsa bile toplama baktmzda 2007 ylna kadar yüksek bir oranda art eiliminde olduunu görmekteyiz. 2007 ylndan itibaren ise düü eilimine girdii görülmektedir. Ama ne kadar da düü eilimine girse; 2002 ylnda toplam dorudan yabanc sermaye yatrm 571 milyon $ iken 2009 ylna gelindiinde yaklak olarak 11 kat daha fazla olduu görülmektedir. Bunun da Türkiye için iyi bir gösterge olduu söylenebilir. Türkiye’ye en çok dorudan yabanc sermaye yatrm yapan ülkelerin banda Tablo 2’ye baktmzda 737 milyon $ ile AB ülkeleri gelmektedir. AB ülkelerinin toplamdaki oran ise yaklak olarak % 78 dir. Tablo 2’de belki de en fazla dikkatimizi çeken husus Afrika ülkelerindeki büyük düütür. 2008 ylna kadar düük seviyelerde ilerleyen yatrm oranlar 2008 ylnda maksimum se- 616 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi viyeye ulamtr. Ama 2009 ylna gelindiinde ise 82 milyon $’dan 1 milyon $’a gerilemitir. Dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn düü eiliminde olmasnn kukusuz en büyük etkeni 2008 küresel nans krizidir. Tablo 2: Dorudan Uluslararas Yatrm Girilerinin Ülkelere Göre Dalm (Milyon $ Cinsinden) 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 AB Ülkeleri (27) 455 565 1.027 5.006 14.489 12.601 11.051 4.737 Almanya 86 142 73 391 357 954 1.211 485 Fransa 22 121 34 2.107 439 367 679 617 Hollanda 72 51 568 383 5.069 5.442 1.343 851 ngiltere 8 141 126 166 628 703 1.336 346 talya 241 1 14 692 189 74 249 284 Dier AB Ülkeleri 26 109 212 1.267 7.807 5.061 6.233 2.154 Dier Avrupa Ülkeleri (AB Hariç) 13 11 6 1.646 85 373 291 308 Afrika Ülkeleri 0 0 0 3 21 5 82 1 Kuzey Amerika 9 58 97 114 969 4.223 886 305 A.B.D. 2 52 36 88 848 4.212 863 253 Kanada 7 6 61 26 121 11 23 52 Orta Amerika ve Karayipler 0 0 0 8 32 27 8 12 Güney Amerika 0 0 0 0 1 467 52 7 Asya 70 60 60 1.756 1.927 1.405 2.361 619 Körfez Ülkeleri 5 0 43 1.675 1.783 311 1.978 167 Yakn ve Orta Dou Ülkeleri 0 1 11 2 3 196 96 78 Dier Asya Ülkeleri 65 59 6 79 141 898 287 374 Avustralya 0 0 0 1 108 26 2 12 Snandrlamayan 24 2 0 1 7 10 0 0 TOPLAM 571 696 1.190 8.535 17.639 19.137 14.733 6.001 Kaynak: http://www.hazine.gov.tr, Eriim Tarihi: 05.10.2010 617 Makro Ekonomi ve stihdam 3.2. Bölgelere göre Dalm Yabanc rmalarn corafî bölgelere dal yaplrken, her rmann faaliyette bulunduu ilin idarî alan esas alnmtr. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, il snrlar içerisinde yer alan rmalarn yaklak olarak tamamnn il merkezi durumundaki ehirde toplanm olmasdr. Yani yabanc sermayeli rmalar yer olarak çounlukla ehirleri veya ehrin yakn çevresinde yer alan sanayi ve ticaret merkezlerini seçmektedirler (Yavan ve Kara, 2003, :34). Tablo 3: llere Göre Uluslar aras Dorudan Yatrm Girileri 2009 (Milyon $ Cinsinden) ller stanbul zmir Ankara Kocaeli Mersin Bursa Manisa Denizli Mula Eskiehir Tekirda Antalya Idr Uak Krklareli Dier Toplam UDY (Uluslararas Dorudan Yatrm) 4.861,4 272,4 120,2 75,8 52,0 11,0 9,0 6,4 4,0 2,7 2,6 2,2 1,7 1,7 1,0 2,9 5.427 Yüzde 89,58 5,02 2,22 1,40 0,96 0,20 0,17 0,12 0,07 0,05 0,05 0,04 0,03 0,03 0,02 0,05 100 Kaynak: Hazine Müstearl, Uluslar aras Dorudan Yatrm 2009 Yl Raporu, s. 22 618 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 3’te görüldüü üzere 2009 yl dorudan yabanc sermaye yatrmlarna iller baznda baktmzda en yüksek oran % 89,58 ile stanbul gelmektedir. Bunun bir dier ifadesi ise stanbul dorudan yabanc sermaye çekmek hususunda Türkiye’yi en fazla ilgilendiren ehirdir. 3.3. Sektörlere göre dalm Yabanc sermayenin dünya ekonomisindeki genel dalmnn en önemli ekonomik unsurlar “ verimlilik” ve “ kararllktr”. Bunun yan sra hukuki ilemlerdeki kolaylk, ilemlerdeki kolaylk, ilemlerdeki hzllk siyasal istikrar ve dünya ile bütünleme düzeyi de bu dalm ve yönelmede çok önemli ilev görebilmektedir. Dorudan yabanc sermaye yatrmlar genelde sanayi sektörüne yönelik olmasna ek olarak hizmet sektöründe de yabanc sermaye girileri son yllarda art göstermitir. Yabanc sermaye konusunda sektörel olarak önemli gelimeler gösterilmitir. Yabanc sermaye yatrmlar geleneksel bir yap içerisindeyken son on be yl içerisinde daha da genileyerek yeni sektör alanna girmitir. Bu alanlardan birkaç; turizm, elektronik, otomobil, hazr giyim ve yiyecek sektörüdür. Bu dalm son dönemlerde ise telefon, software ve bilgisayar teknolojisi, elektronik parçalar, ilenmi malzeme gibi sektörlerinde içine alacak ekilde genilemitir (Çetinkaya, 2002, :245) 619 Makro Ekonomi ve stihdam Tablo 4: Dorudan Uluslararas Yatrm Girilerinin Sektörlere Göre Dalm (Milyon $ cinsinden) Tarm, Avclk ve Ormanclk Balkçlk Madencilik ve Taocakçl malat Sanayii Gda Ürünleri ve çecek malat Tekstil Ürünleri malat Kimyasal Madde ve Ürünlerin malat B.Y.S. Makine ve Teçhizat malat Elektrikli Optik Aletler malat Ulam Araçlar malat Dier malat Elektrik, Gaz ve Su naat Toptan ve Perakende Ticaret Oteller ve Lokantalar Ulatrma, Haberleme ve Depolama Hizmetleri Mali Arac Kurulularn Faaliyetleri Gayrimenkul Kiralama ve Faaliyetleri Salk leri ve Sosyal Hizmetler Dier Toplumsal, Sosyal ve Kiisel Hizmet Faaliyetleri TOPLAM 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 0 1 4 5 5 6 23 42 0 0 2 2 1 3 18 1 2 13 73 40 122 337 152 213 95 440 190 785 1.866 4.211 3.931 1.713 14 249 78 68 608 766 1.252 214 5 2 9 180 26 232 189 78 8 9 38 174 601 1.109 200 339 13 16 6 13 54 48 226 223 2 4 2 13 53 117 236 58 34 19 68 0 145 15 86 8 27 30 66 3 106 231 4 80 63 461 112 222 70 1.869 568 285 77 1.751 1.068 331 233 568 1.648 343 75 58 72 68 1.166 165 2.084 403 0 4 1 42 23 33 24 48 1 1 639 3.285 6.696 1.117 170 382 246 51 69 4.018 6.957 11.662 6.069 497 0 3 3 29 99 560 656 561 4 21 35 74 265 177 149 101 80 10 33 103 105 13 58 49 571 696 1.190 8.535 17.639 19.137 14.733 6.001 Kaynak: http://www.hazine.gov.tr, Eriim Tarihi: 05.10.2010 620 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Tablo 4’ten görüldüü üzere en çok yatrm yaplan sektör 2009 yl itibariyle imalat sanayi, ikinci srada ise büyük bir hamle gerçekletiren ve hatta 2008 krizinde bile yatrm oran yükselme eiliminde olan elektrik, gaz ve su sektörüdür. 4. Türkiye’de Dorudan Yabanc Sermaye le stihdam Arasndaki likiler Dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn bir ülke için maddi ve manevi ne kadar yararlar olduu üphe gerektirmez bir gerçektir. Bu salad yararlarn banda istihdam da gelmektedir. stihdamla dorudan yabanc sermaye yatrmlar arasndaki ilikileri inceleyecek olursak; burada önemli olan dorudan yabanc sermaye yatrmnn hangi yolla geldiidir. Eer yatrmc birleme ve satn alma eklinde pazara giri yapyorsa ksa vadede istihdamda azalmalar olabilir. Fakat uzun vadede istihdamdaki azallar yerini arta brakmaktadr. Ama eer yatrmc yeni yatrmlar olarak pazara giriyorsa bu tür yatrmda istihdam art gözlenmektedir. Yani yeni yatrm yöntemi dorudan yabanc sermayenin istihdam artrc en önemli yöntemidir (Görmezöz, 2007: 33). Genelde dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn istihdam artrmas beklenir. Ülkemize gelen dorudan yabanc sermaye yatrmlar gayri sa yurtiçi haslay artrrken istihdama etkisi snrl kalmtr. Dorudan yabanc sermaye yatrmlar ile reel gayri sa yurtiçi hasla ve istihdam arasndaki bu ilikiyi Kadir Karagöz 2007 ylnda yapm olduu çalmada ele alp incelemitir ve sonuç olarak u ilikiyi bulmutur; dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn Türkiye’de istihdamda etkisinin snrl kalmasnda dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn genellikle satn alma, mülkiyet devri, özelletirme ve birleme eklinde giri yapmasdr. Hatta bu durum istihdam azaltc bir etki ortaya çkarabilmektedir. (Karagöz, 2007: 8) 621 Makro Ekonomi ve stihdam Özetleyecek olursak; yurtdna giden yabanc sermaye bir yerde ihracat ikame etmektedir ve bu da yatrmcnn kendi ülkesinde istihdam azaltmaktadr. Genel olarak dorudan yabanc sermayenin istihdam üzerindeki etkilerini u ekilde ifade edebiliriz; Yatrmn yapld ülkede istihdam artarken yatrm veren ülkenin istihdam dolaysyla azalr (Cömert, 2000: 3). 4.1. Yeni Yatrmlarn stihdam Üzerindeki Etkileri Yeni yatrmlar yukarda da bahsettiimiz gibi istihdam üzerinde çok büyük etkileri vardr. stihdamn artmasna sebep olan en önemli dorudan yabanc sermaye yatrmdr. Özellikle ev sahibi ülkeler isizliklerinin çözümünde yeni yatrmlar öncelikli olarak tercih etmektedirler. Örnek verecek olursak yeni yatrmlar sonucu ngiltere istihdam orann % 75 artrmtr. Yeni yatrmlar sonucu yatrm yaplan ülkede eksik istihdam varsa ve yatrm yaplan i kolu dolmamsa teknik olarak yeni yatrmlar ülkedeki istihdam artrc etkiler yapacaktr. Bu yatrmlar sayesinde ülkede önceden kullanlan teknikler gelitirilir, i gücüne yeni vasar kazandrlr, yeni pazarlar açlr ve nihayetinde yeni yatrmlar sayesinde d ticaret geliir. (Görmezöz, 2007: 34) 4.2. Özelletirmenin stihdam Üzerindeki Etkileri “Özelletirme, kamu mülkiyetindeki irketler ve mallarn, özel kii ya da kurumlarn mülkiyetine ya da sevk ve idaresine devredilmesidir (International PPP Platform, 2008). “Özelletirme uygulamalarn yürütmekle görevlendirilen Özelletirme daresi tarafndan yaplan incelemelerde, 1989-1997 yllar arasnda özelletirilen 29 irket ile 56 iletme biriminin, özelletirme öncesi ve sonras faaliyetlerine 622 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi ilikin ÖB(Özelletirme daresi Bakanl) tarafndan yaplan incelemeler sonucunda elde edilen tespitlerden bazlar özet olarak u ekildedir.1995 ylnda özelletirilen 31 adet SEK iletmesinde yüzde 10 orannda; 10 adet kombina (Et ve Balk Kurumu letmeleri) yüzde 46 orannda; 3 yl üretim art ile 1996 ylnda özelletirilen 8 ORÜS iletmesinin 1997 ylsonu itibariyle yüzde 66 orannda; yine 3 yl üretim art ile 1996 ylnda özelletirilen 7 Sümer Holding iletmesinde ise yüzde 35, orannda personel saysnda azalma olmutur.“ (DPT, 2007) Görüldüü üzere özelletirme faaliyetleri istihdamda azalmalara sebep olmutur. Ancak yaplan aratrmalar ortalama igücü verimliliinde artlarn olduunu söylemektedirler. Örnek olarak, çimento sektöründe sendikalarn yapt bir aratrmada özelletirme öncesi ve özelletirme sonras istihdam ve igücü verimlilii üzerinde yaplan aratrmada istihdam miktarnda % 30 azal, igücü verimliliinde ise % 39 art görülmütür. (Görmezöz, 2007: 35) 4.3. irket Evliliklerinin stihdam Üzerindeki Etkileri irket evlilikleri dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn en çok uygulanan yöntemi diyebiliriz. Çünkü yatrmc yabanc bir ülkeye girerken çok büyük riskleri göz önüne alr. Bunlardan birisi de o ülkenin kültürel yapsdr. Bir ülkenin kültürel yapsn bilmeyen bir yatrmc ne kadar da büyük bir yatrmla ve kaliteyle o ülkeye giri yapsa da yapt yatrmla o ülke kültürel yaps çeliiyorsa baarszla uramaya mahkumdur. Örnein; Burger King Türkiye’de domuz etli sandviç sat yapmyor. Çünkü Türkiye’nin kültürel ve ahlaki yapsna uygun deil. Bu gibi kültürel çeliki içine dümek istemeyen yatrmclar yeni yatrmdan daha çok irket 623 Makro Ekonomi ve stihdam evliliklerini kullanyorlar. irket evlilikleriyle ev sahibi ülkeden bir rmayla ortaklk kuruluyor ve bu sayede o ortan ev sahibi ülke kültüründeki deneyimleri elde edilmi oluyor. Yeni yatrmlarla irket evlilikleri kyaslandnda ise irket evliliklerinin istihdama ksa vadede yeni yatrmlar kadar katks olmuyor. 5. Dorudan Yabanc Sermaye Girilerinin stihdama Etkisi: Dünya Genelinde Yaplan Baz Çalmalar Baldwin 1995 ylnda OECD ülkelerinde d ticaret ve dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn istihdam ve ücretler üzerindeki etkisini ele alan bir çalma yapmtr ve sonuç olarak; dorudan yabanc sermaye ile istihdam ilikisinde dorudan yabanc sermayenin yurtiçi yatrm ikame boyutu, ara ve sermaye mal ihracatna yönelik olma derecesi ve var olan üretim tesislerinin satn alnmasndan çok yeni tesisler kurma gücü asl önemli olan rolü oynamaktadr. Yine ayn ekilde Fazekas 2003 Ylnda Çek Cumhuriyeti’nde yabanc ve yerli rmalarn istihdam üzerindeki etkilerine yönelik çalma yapmtr ve sonuç olarak; Çek Cumhuriyeti, AB’ye üye olduktan sonra artan yabanc yatrm girileri istihdam artrrken bir yandan da bölgesel olarak kutuplamaya neden olduu belirlenmitir. Bir dier çalma 2005 ylnda Hunya ve Geishecker’den gelmitir. Çalmalarnda, AB’ye yeni üye olan Orta ve Dou Avrupa ülkelerinde DYY’nin kaliye igücünde daha fazla istihdam artrc etkide bulunduu sonucuna ulalmtr. Son olarak, Jayaraman ve Singh 2006 ylnda zaman serileri analiz yöntemlerini kullanarak Fiji ekonomisinde DYY ve GSYH ile istihdam arasndaki uzundönem ilikisini incelemi, istihdamn DYY ve GSYH’den olumlu yönde ve anlaml bir ekilde etkilendii sonucuna varlmtr. (Karagöz, 2007: 5-6) 624 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi SONUÇ Yaplan çalmalar neticesinde Türkiye’ye gelen dorudan yabanc sermaye girileri 1980 ylndan itibaren günümüze kadar art gösterdiini görmekteyiz. 1980 ylndan sonraki dönem Türkiye için baz reformlarn alnd ve ticaretin gelierek ekonomik büyümenin ve kalknmann gözle görünür bir ekilde artt dönemlerdir. Türkiye’ye gelen dorudan yabanc sermaye yatrmlar istihdam artrc yönde etki yapmaktadr. stihdam artrc yöndeki etkileri u ekilde snandracak olursak; irket evlilikleri veya yeni bir irketin satn alnmas eklindeki dorudan yabanc sermaye yatrmlar ksa vadede istihdamda sabitlik veya azalmaya sebep olurken uzun vadede deerlendirdiimizde istihdam artrc yönde etki oluturmaktadr. Fakat yabanc sermaye, yeni yatrmlar eklinde giri yapyorsa hem ksa vadede hem de uzun vadede istihdam artrc yönde etki yapmaktadr. Bunun sebebi ise genellikle yatrm yapan yabanc sermaye, igücü ihtiyacn ev sahibi ülkeden karlamaktadr. Bu da ev sahibi ülkenin isizlikle mücadelesine pozitif yönde katklar yapmaktadr, istihdamn artrmaktadr. Küresellemenin bu denli art eilimine girdii bu devirde yabanc sermayeye kaytsz kalmak, kendi imkanlaryla hayatn idame ettirmek, içe dönük ekonomi politikas uygulamak ülkelerin artk düünmedii bir sistem haline gelmitir. Artk en kat kurallarn olduu komünist ülkeler bile küresellemeye ayak uydurmak zorunda kalmtr. Bundan dolay Türkiye de yabanc sermayeye kaytsz kalmamaktadr. Önemli olan yabanc sermayenin ülkenize giri yapmas deil, ülkenize fayda getirici yabanc sermaye girilerinin yaplmasdr. Yani her yabanc sermaye yararldr demek hata olacaktr. Bu sebeple Türkiye açsndan baktmzda, isizlik sorunu gözümüze çarpmaktadr. Yabanc sermaye eer ülkemize giri yapacaksa istihdam artrc bir etkisi olmal ve ekonomiye pozitif katklar yapmaldr. 625 Makro Ekonomi ve stihdam KAYNAKÇA URAS, T.Güngör (1979), Türkiye’de Yabanc Sermaye Yatrmlar, ktisadi Yaynlar Ltd, stanbul, ALPAR, Cem (1980), Çok Uluslu irketler ve Kalknma, Gen 3. Bask, Ankara, Turhan Kitabevi, GÜVEN, Ylmaz (Nisan 2008), Türkiye’de 1980 Sonras Dönemde Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Sektörel Analizi ve Ekonomik Kalknmaya Etkisi, Eskiehir Osmangazi Üniversitesi BF Dergisi, 3(I), MEK, Mevlüdiye ve BEHDOLU, Sema (Eylül 2006), Türkiye’de Dolaysz Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Uygulamal Bir Çalma, Dumlupnar Üniversitesi BF Dergisi, Cilt: 20, Say: 2, OKSAY, Suna (1998 ), Çok Uluslu irketler Teorileri Çerçevesinde Yabanc Sermaye Yatrmlarnn ncelenerek Deerlendirilmesi, D Ticaret Dergisi, http://www.ekodialog.com/Konular/yabanci_sermaye.htm, Tarihi: 15.09.2010 Eriim SALAMER, Erdem (2003), Dolayl Yabanc Sermaye Yatrmlar ve D Yatrmclarn Türk Sermaye Piyasasna Çekilmesi, zmir, CÖMERT, Faruk (Ocak 2000), stihdam Sorunu ve Yabanc Sermaye, Hazine Dergisi, AÇIKALIN, Sezgin (Aralk 2006), GÜL, Ekrem, YAAR, Ercan, Ücretler ve Büyüme le Dorudan Yabanc Yatrmlar Arasndaki likinin Ekonometrik Analizi, Dumlupnar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, S.16, http://www.econ.utah.edu/~ehrbar/erc2002/pdf/P223.pdf, Tarihi: 01.09.2010, Eriim KUTAL, Gülten ve BÜYÜKUSLU, Ali Rza (1996), Endüstri likileri Boyutunda Çok Uluslu irketler ve nsan Kayna Yönetimi Teori ve Uygulama Der Yaynlar, stanbul, Hazine Müstearl (Haziran 2010), Uluslar aras Dorudan Yatrm 2009 Yl Raporu, 626 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi YAVAN, Nuri ve KARA, Hamdi (2003), Türkiye’de Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlar ve Bölgesel Dal, Cora Bilimler Dergisi, 2003, 1 (1), 19-42, http://www.yased.org, Eriim Tarihi: 15.09.2010, KARAGÖZ, Kadir (2007), Dorudan Yabanc Yatrmlarn stihdama Etkisi: Türkiye Örnei, 8. Türkiye Ekonometri ve statistik Kongresi, nönü Üniversitesi, Malatya, http://www.umutdolu.com/egitim-kultur/ekonomi/yatirim.asp, Eriim Tarihi: 14.10.2010, ÇETNKAYA, Murat (2004), Türkiye Ekonomisinde Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Sektörel Dalmnn Önemi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 11, Konya, http://www.ppp.org.tr/content/view/43/65/, 15.10.2010, Eriim Tarihi: http://www.dpt.gov.tr/, Eriim Tarihi: 10.10.2010, GÖRMEZÖZ, Kzbes (2007), Türkiye’ye Dorudan Gelen Yabanc Sermaye Yatrmlarnn stihdam Üzerindeki Etkileri, Ankara. 627 KAPANI PANEL SOSYAL GÜVENLK SORUNLARI Panel Bakan : Prof. Dr. Kadir ARICI Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Panelistler : Prof.Dr. Yusuf ALPER Uluda Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Doç.Dr. O uz KARADENZ Pamukkale Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Celal TOZAN TÜRK- Sosyal Güvenlik Danman 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi Panel Bakan: Prof. Dr. Kadir ARICI Çok kymetli katlmclar, Çok kymetli öretim üyesi arkadalarm, Deerli misarler, Bu son oturumu biz sosyal güvenlik konusuna ayrdk. Tabi sosyal güvenlik kurumumuzun çok kymetli bakan yardmcs ve yönetim kurulu üyesi aramzda. Yine sosyal güvenlikle ilgili yllarn vermi üç tebli sahibi aramzda. Bu arada tabi gündemde sosyal güvenlik noktasnda çok ilginç bir yerde. Yani bir Ekim 2010’dan itibaren genel salk sigortasnn belli hükümlerinin yürürlüe gireceini biliyorduk. Bu konuda bir erteleme var. Bununla ilgili açklamalar ile bize kurum yönetimi veya sayn bakan yardmcsnn yardmc olacaklarn düünüyoruz. Sosyal güvenlikle bir büyük reform yapld. Ve Türkiye’de en büyük kurum ortaya çkt Sosyal Güvenlik Kurumu bakanl. Ve yaplanma süreci devam ediyor. Bu yaplanma süreci içerisinde kurumun ciddi ihtiyaçlar var. Çok ciddi bir eitim süreciyle birlikte götürülmesi gerekiyor. Bir taraftan sosyal güvenlik hizmet merkezlerinin Türkiye safnda dengeli bir ekilde açlmas, dier tarafta bu personelin eitimi ve onlardan çok daha önemlisi 3 sosyal güvenlik kurumunun (ssk, bakur, emekli sand)personelinin sosyal güvenlik kurumu personeli kimliine kavuturulmas içinde bir ayr eitim sürecinin devam ettirilmesi ihtiyac var. Onun için kurum yöneticilerine kolaylklar diliyoruz. Tabi olayn bir vatanda olarak dardan görünümü var. O noktada genel salk sigortas uygulamas vatandaa çok büyük kolaylklar getirdi yani eczanelere rahatça gidebilme, özel sektörden çok rahat bir ekilde hizmet satn alabilme, istedii salk kurumuna gidebilme bunlara bakarsanz sade vatanda bakmndan son derece güzel gelimeler. Ama bi de bunu arka cephesi var arka cephesinde neler oluyor konusunu tabi konunun uzmanlar tartacak. Sabah ki oturumda Yusuf hocam bu konuda 631 Sosyal Güvenlik Sorunlar ksa bir açlm yapt zannediyorum bu oturumda bu konuda eksik braktklarn da tamamlayp bize farkl bir perspektiften bu arka cephe ile de ilgili bilgiler sunacak çünkü benim öyle bir kanaatim var. Kamuoyunun tepkisini en aza indirebilmek için aktif sigortallar yeni sosyal güvenlik reformunun kapsam dnda brakarak bir tür duyarsz kitle oluturduk. Aslnda kapsam dnda deil aktif sigortallar. Yani belki öyle zannediyorlard. Bu tepkileri en aza indirebilmek içinde aktif sigortallarn sisteme yeterince katlmn önledik. Nasl olsa bana bir ey olmaz diye hâlbuki perdenin gerisi öle deil. Bu kiiler bu sistem içerisinde ne kadar çok kalrlarsa sistemden o kadar çok etkilenmeleri söz konusu olacak. Onun için biz daha yllarca sosyal güvenlik sorunlarn tartacaz. Tartmaya da ihtiyacmz var. Bir inancma göre sosyal güvenlik milli güvenliin harcdr. Yani biz 72 milyonun kardeliini salayacaksak bunda sosyal güvenliin önemli pay var. Ama sosyal güvenlik reformu çok istememize ramen sosyal yardm ve sosyal hizmet sistemini bir tarafa brakarak yapld için bu çok ciddi bir eksiklik. Bu eksiklik geçmite de vard. Sosyal güvenlik ve sosyal yardm sistemi kurulmadan bunun üzerine sosyal güvenlik sistemini kurmak gecekondu temeli üzerine gökdelen dikmeye benziyor. Ve bu temel çürük olduu için gökdelenin temelleri de çürük olacaktr diye düünüyorum. Onun içinde bir an önce sosyal güvenlik reformunun eksik kalan sosyal hizmet ve sosyal yardm ayann tamamlanmas ve mutlaka sosyal yardm ve hizmetin bir hak haline getirilmesi gerekiyor. Çünkü anayasa sosyal yardm hakkn da kapsyor. Tabi bu tek çaty en çok savunan hocalardan bir tanesi benim. Biraz önce Salih Bey dedi ki Sosyal Güvenlik kurumumuzun yönetim kurulu üyesi. Efendim bunu siz istediniz dedi. Doru biz istedik. Biz u anlamda istiyorduk. SSK, Ba kur, Emekli sand arasnda korkunç farkllklar vard. Eitsizlikler, adaletsizlikler vard. Norm ve standart birlii salansn istiyorduk. Bunun için tek çat, tek bakanlk diyorduk. Ama bu bir 632 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi türlü gerçeklemedi bu bir. ki benim ahsen idealimdeki ey uydu. Bir salk sandmz olsun. Genel salk sigortas ayr bir kalem olarak kurulsun. Emeklilik sistemi tek bir emekli sand çats altnda kurulsun. Bir tanede sosyal yardm ve sosyal hizmet sistemimiz olsun. Anayasamzn 10. Maddesindeki eitlikte böylece gerçeklesin. Bu sistemin tamam da tek bir bakanla sosyal güvenlik bakanlna balansn. Dev bir kurulu kuruldu. 400 milyona hizmet verilen bir kurulula kar karyayz. Sözü panelistlere veriyorum. Prof. Dr. Yusuf ALPER 5510 Sayl Kanun Uygulamalarndan Kaynaklanan Sorunlar Ekim 2010 tarihi itibaryla yürürlüe giriinin ikinci yln dolduran 5510 sayl SSGSS Kanunun uygulamasna yönelik sorunlarn ele alnd bu oturumda, geçen yl yaplan Kongre’de sunmu olduum tebli de dikkate alnarak, bir anlamda “kri takip” yapma amacyla, geçen iki yllk döneme ait çeitli tespitler yaplmaya çallacaktr. Amaç, sosyal güvenlik sistemimizde köklü deiiklikler yapan 5510 sayl Kanun uygulamasndan kaynaklanan sorunlar var ise bunlarn bir an önce konu ile ilgili taraarn da katlmn salayacak ekilde tartlmasn salamak ve gelecekte daha yüksek maliyetli düzenlemeler yaplma ihtiyac domadan tedbir alnmasn salamaktr. Bu tespitler ve öneriler, aada belirtilen 5 ana balkta toplanmtr. Bir anlamda “iki yllk uygulama dönemi ile ilgili özeletiri” yapmaya yönelik bu tebliin temel varsaym; “ 5510 sayl Kanun öncesi döneme ait Türk sosyal güvenlik sisteminin; • Doru balangç ve doru tercihler yaplarak, doru admlarla Türkiye artlarna uygun ekilde kurulmu bir sistem olduu; 633 Sosyal Güvenlik Sorunlar • Sistemin esas olarak temel sosyal güvenlik ilkelerine uygun bir kurumsal yap, mevzuat oluturduu, • Sosyal sigortalar esas alan sistemin temel tercihlerinin doru olduu, kabullerine dayanmaktadr. Bu temel kabule bal olarak 1945’de çi Sigortalar Kurumu (SSK) ile balayan bu sistemin reform öncesi 2005 ylna kadar geçen 60 yllk dönemde; • Sosyal güvenlik kapsamna alnan ve koruma garantisi salanan nüfus, • Geni bir tekilatlanma ana sahip olan kurumsal yap ve yetimi insan gücü, • Zengin ve kapsaml bir sosyal güvenlik mevzuat, • Geni toplum kesimlerinde oluturulan ve benimsenen sosyal güvenlik bilinci, bakmlarndan ciddi baarlar salanmtr. Salanan baarlarla birlikte, 1970’li yllarn bandan itibaren temel sosyal güvenlik ilkelerine aykr müdahaleler zaman içinde sistemi rayndan çkarm, zaman içinde yanllar artan ve problemleri derinleen bir sosyal güvenlik sistemi olumutur. Yanl müdahaleler, yarm asrlk bir geçmie sahip olan “genç” Türk sosyal güvenlik sistemini ksa sürede “yal, olgunlam” gelimi ülke sosyal güvenlik sistemlerinin problemleri ile muhatap etmitir. Sistemin temel göstergeleri bozulmu, bozulan göstergelerin sonucu olarak nansman açklar vermeye balamtr. 1990’l yllarn banda Türk sosyal güvenlik sistemi, bütün sosyal taraarn ikayet ettii, neredeyse “hiç kimseyi memnun etmeyen” bir sosyal güvenlik sistemi haline gelmitir. Bu noktaya gelinme sürecinde yaplan hatalar bakmndan hiçbir sosyal tarafn kabahati dierinden daha az deildir. 634 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi 1999 ylnda 4447 sayl Kanun ve takip eden dönemde gerçekletirilen baz düzenlemeler, mevcut sistemle yola devam etme düüncesinin son çabalarn oluturmu ancak bu tedbirlerle amaçlanan hedeer gerçeklemeyince 2006 ylnda 5502 ve 5510 sayl Kanunlarla yaplan kapsaml düzenlemelerle Türk sosyal güvenlik sistemi yeniden yaplandrlmtr. Aadaki tespitler ve öneriler, sistemin yeniden yaplandrlmas ile ilgili tercihin doruluu-yanll ile ilgili tartmalara girmeden yeni sistemin “sil-batan” anlamna gelecek kapsaml müdahaleler yaplmasn gerektirmeyecek bir ileyie sahip klnmas için yaplmaya çallm düüncelerdir. 1. Kurumsal Yap, Organizasyon, Yönetim ve Özerklik 5502 sayl SGK Kanunun mays 2006 da yürürlüe girdii dikkate alnrsa geçen 4 yllk sürede SSK, Ba-Kur ve ES ile ilgili devir ilemleri büyük ölçüde tamamlanm, sistemle ilgili günlük ilemler bakmndan SGK tek kurum haline gelmitir. Fiziki görünüm bakmndan 3 Kurumun birleme süreci büyük ölçüde tamamlanm olmakla birlikte Kurumun insan gücü ile ilgili olarak; • Geçen sürede toplam insan gücü says bakmndan olmas gereken art olmamtr, • Kurum personelinin nitelik art, yeni personel alm ile güçlenmi olmakla birlikte arzu edilen seviyeye gelmesi için zamana ihtiyaç vardr, • Üç farkl kurumun, üç farkl çalma kültürü geleneine sahip personeli arasndaki uyum güçlükleri giderilememi, ortak ve yeni bir Kurum kültürü oluturulmas tamamlanmam görünmektedir. • Kurum için görevde yükselme ve atamalarda zaman zaman sigortallara yönelik hizmetleri etkileyen problemler yaanmaktadr. 635 Sosyal Güvenlik Sorunlar SGK insangücü bakmndan henüz beklenen gelimeleri salayamam olmakla birlikte Kurumun ziki yaplanmas ve özellikle e-sigorta uygulamalar bakmndan SSK döneminde balayan uygulamalarn kapsamn geniletmitir. Sigortallar, iverenler ve Kurumla ilikisi olan 3. kiilerle ilgili olarak zaman kayb ve ilave maliyete yol açan bir çok ilem elektronik ortamda gerçekletirilmektedir. Genel Salk Sigortas kapsamnda yürütülen ilaç takip sistemi gibi uygulamalar da dikkate alnnca zaman içinde Kurumun denetim ve kontrol etkinliini artracak ciddi önemli gelimeler salanmtr. Kurumun elektronik ortamda gerçekletirdii ilemlerin kapsam arttkça kaytd çalmann önlenmesi ve suistimallerin önlenmesi bakmndan ciddi mesafeler kaydedilecektir. Bu noktada, bir tür halkla ilikiler problemi gibi görülerek Kurum bakmndan ciddiye alnmas gereken bir problem alan, zaman zaman vatandaa yönelik günlük hizmetlere yönelik aksamalar ve sistem kilitlenmeleri ile ilgili problemlerdir. Bunlarn bir ksm teknolojik alt yap yetersizliinden, bir ksm programlama hatalarndan ve bir ksm da yeterli ön hazrlk yaplmadan hayata geçirilmesinden kaynaklanm olabilir. Bu aksamalarn olmas da doaldr. Ancak, bu tür aksamalarda Kurum tarafndan sebeplerine ve çözüme yönelik tam zamanl ve doru bilgilerle yaplacak açklamalar sisteme olan güvenin zedelenmesine yönelik bir alg olumasn engelleyecektir. Uzun dönemde, sistemin veri-kayt sisteminin güvenilirliine yönelik endieleri ortadan kaldrmak gerekir. Kurum hizmetlerinin tarada etkin ekilde yürütülmesini salayacak sosyal güvenlik merkezlerinin açlmas ile ilgili saysal hedeer henüz tutturulamam görünmektedir. Özellikle ES ile ilgili kaytlarn elektronik ortama aktarlmas ile Kurumun gündelik ilemlerinde beklenen iyileme ortaya çkabilecek, özellikle aylklarn balanma süreci ksalacaktr. Sosyal güvenlik merkezlerinin açlmas yannda Kurum hizmet birimlerinin ziki alt yap olarak güçlendirilmesi ve 636 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi vatandalar bakmndan SGK’nn kolay ve çabuk ulalabilir hale gelmesi açsndan özellikle baz illerde önemli mesafe kaydedilmi görünmektedir. Fiziki yaplanma ile ilgili gelimeler bakmndan söylenen olumlu gelimeleri Kurumun özerklii bakmndan söylemek mümkün görünmemektedir. 5502 sayl Kanunla getirilen düzenlemelerden dolay Kurumun özerklii ile ilgili problemler devam etmektedir. Kasm 2009 tarihinde yaplan kinci Genel Kurul toplants, bir seçim toplants olmaktan öteye gidememi, kamuoyunda sosyal güvenlik sistemine yönelik ilgiyi yaratamamtr. SSK döneminde 4-5 gün süren ve bir bütün olarak sosyal güvenlik sisteminin sorunlarnn tartld etkinlik yaratlamamtr. Bir günlük, seçim amaçl Genel Kurul toplantlar amaca uygun deildir. Mays ay içinde yaplan ve sosyal güvenlik bilinci yaratmak ve kaytd çalmay önlemek, sigortal çalmay tevik etmek gibi temel politikalar için alan yaratmaya yönelik “Sosyal Güvenlik Haftas” etkinlikleri faydal olmakla birlikte Genel Kurul toplantlar ile yaratlabilecek atmosferi yaratmaktan uzaktr. Genel Kurul toplantlar, bütün sosyal taraarn problemlerini aktarmalarnn yan sra temel politika tercihlerini açklayabilecekleri, geni katlml bir tartma platformu haline getirilmelidir. SGK, 5510 sayl Kanunla kendisine verilen gündelik sigortallk ilemlerini yerine getirmenin yan sra 5502 sayl Kanunla kendisine “sosyal güvenlik politikalar ve stratejileri belirleme” görevi de verilmi bir kurumdur. Geçen 4 yllk sürede ziksel yap ve insangücü bakmndan Kurumsal bütünlemenin salanmas ve 5510 sayl Kanun uygulamas ile mevzuatn oluturulmas çalmalarnn Kurum için ciddi bir yük oluturduu gerçektir. Bunlara Konut edindirme yardmlar ile ilgili ilemlerin de Kurum tarafndan gerçekletirilmek zorunda olduu gerçei dikkate alnrsa Kurumun 637 Sosyal Güvenlik Sorunlar politika belirleme ve strateji oluturma çalmalarna ancak balayabilecei ortaya çkmaktadr. Özellikle primsiz ödemelerle ilgili uygulamann temel esaslarnn belirlenmesi ve GSS için de hayati öneme sahip olan gelir testi uygulamasnn hayata geçirilmesine yönelik çalmalar Kurum için 2011 yl sonuna kadar youn bir mesai gerektirecektir. Kurumun politika belirleme ve strateji oluturmaya yönelik tek çalmas 2010-2014 dönemi için hazrlam olduu Stratejik Plan olarak görünmektedir. Buna mays 2010 tarihinde gerçekletirilen Uluslar aras Sosyal Güvenlik Sempozyumu ve uluslar aras bir sosyal güvenlik dergisi çkarmaya yönelik çalmalar da eklenebilir, ancak bu çalmalar 5502 sayl Kanunla Kuruma verilen görev kapsamna göre dar kapsaml çalmalardr. Kurumdan beklenen, sosyal güvenlik sistemine yönelik düzenlemelerde Kurum çalmalarnn temel alnmas, politik tercihlerde bu çalmalarn öne çkmasdr. Yeni dönemde, Kurumun yönetim anlay ve politika yaklam bakmndan dile getirilecek son husus, dier taraarla olan ilikilerinde ortaya çkan problemleri çözüm bakmndan benimsedii tutumdur. laç temini konusunda eczaclar odas ve salk hizmeti temini konusunda özel salk kurulular ile ilikilerde, Kurumun GSS’nin uygulaycs olarak tek alc konumunun verdii avantajla benimsemi olduu politika uzun dönemde tasvip edilebilecek bir politika deildir. Türk salk sisteminin önemli problemleri olduu, bu problemlerin GSS uygulamas bakmndan SGK’nu sistemin önemli bir taraf haline getirdii açktr. Ancak, Kurumun tek alc olmann verdii avantajla sistemin dier taraarn ksa dönemde zorda brakan politikalar yerine uzun dönemde onlarn da yeni sisteme uyumlarn kolaylatracak geçi dönemi uygulamalar ile devam etmesi daha isabetli bir yaklam olacaktr. Problemlerin çözümünde ibirliine dayal bir karlkl uzlama yönteminin benimsenmesi uzun dönemde daha doru bir yaklamdr. Kurumun, sistemin dier taraarn cezalan- 638 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi drc yöntemleri uygulamaktan saknmas daha doru ve salkta dönüüm projesinin temel yaklamna daha uygun bir politika olacaktr. Salkta Dönüüm Projesinin gecikmesi ve Salk Bakanl tarafndan yerine getirilmeyen ilerin (aile hekimlii gibi) yaratt boluklarn Kurum tarafndan doldurulmaya çallmas, zaman içinde SGK’nu Salk Bakanlnn görevlerinin bir ksmn üstlenme zorunda brakabilir. Nitekim, özel hastanelerin snandrlmasna yönelik çalmalar bu kapsamda deerlendirmek gerekir ve Kurumu Türkiye’de Salk Bakanl tarafndan yerine getirilmesi gereken ilemleri üstlenmekten alkoymak gerekir. Aksine bir gelime Kuruma hakszlk anlamna gelir. 2. Sosyal Güvenlik Mevzuat le lgili Gelimeler Özellikle norm ve standart birlii salanmas açsndan, tekletirilmi bir sosyal sigorta mevzuat oluturulmas sosyal güvenlik reformunun önde gelen gerekçelerinden birini oluturuyordu. Nitekim, 5 farkl sosyal sigorta rejimi büyük ölçüde 5510 sayl Kanun altnda toplanm, sosyal sigorta mevzuatnda önemli bir sadeleme salanmt. 5510 sayl Kanun yazm teknii dolaysyla basit, kolay anlalabilir ve takip edilebilir bir sistematie sahip olmasa da toplam olarak 1200 maddeyi aan 5 sosyal sigorta kanununu 130 civarnda madde de toplayarak mevzuat sadeletirdi. 5510 sayl Kanundan önceki sosyal sigorta mevzuatn karmak, anlalmas zor ve tak