PRP - smh medikal teknolojileri
Transkript
PRP - smh medikal teknolojileri
PRP (TROMBOSİTÇE ZENGİN PLAZMA) NİN ANDROJENİK KELLİKTE ETKİLERİ HAKKINDA KLİNİK ÇALIŞMA MALZEME VE METOD Ağustos 2015 ve Kasım 2015 arasında, androjenik saç kaybı yaşayan ve 6 ay boyunca minoksidil ve finasterit tedavi yönteminden çok fazla sonuç alamamış bütün hastalar PRP tedavisi için değerlendirmeye alındı. Bütün yazılı yasal izinler alınarak uygulamaya geçildi. Bütün hastalar ELISA, HIV, HBS Ag ve trombosit sayısı bazında teste tabi tutuldu. Saç kaybına neden olan hematolojik hastalıklar, troid yetersizliği, yetersiz beslenme ve diğer deri hastalıklarından dolayı saçı dökülen hastalar hariç tutuldu.1 cm x 1 cm karelik bir alan her hastada sağ kaşının 10 cm proksimal tarafından, orta-pupiller hattında sağ parietal alan üzerine işaretleme yapıldı. Bu alan 4 ayrı parçaya ayrılarak, TrichScan yardımıyla bu bölgede ki bütün saç telleri manuel olarak sayıldı. PRP Kiti olarak SMH MEDİKAL TEKNOLOJİLERİ İMALAT SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. tarafından üretilen S&M PRP kiti kullanılmıştır. (Bkz. Figür 1-2). Fig. 1 (Uygulama öncesi) Fig. 2 (Uygulama sonrası) Her seanstan önce, aynı klinik çalışanı tarafından saç çekme testi 3er defa uygulandı. Bütün hastalar, tedavi amaçlı 2 gün boyunca saçlarını yıkamamaları konusunda uyarıldı. Yaklaşık 50-60 adetlik saç demeti, saç derisine yakın düzeyden başparmak, işaret ve orta parmağı arasına gelecek şekilde kavrandı. Saç demeti güçlü bir şekilde çekildi ve her seansta kopan saç telleri sayıldı. Genel saç büyümesini, saç hacmini, saç kalitesi ve dolgunluğunu değerlendirmek için, resimler ön, tepe, yan ve arka görünümden her oturumda alındı. PRP, uygun aseptik önlemler altında, küçük bir ameliyathane ortamında, 20 cc lik taze kan vakutainer iğne yardımıyla sodyum sitratlı tüpe alınarak hazırlandı. Tüpler 6 dakika boyunca 1500 rpm de santrifüj makinesinde döndürüldü. Bu ilk santrifüj “soft spin” (yumuşak sıkma) olarak adlandırılır ve kanı 3 ayrı tabakaya ayırmaya olanak sağlar bunlar sırasıyla; En altta toplam hacmin %55ini oluşturan RBC katmanı (lökosit ve eritrositlerin çökeldiği katman), en üstte ki katman kan plazmasının bulunduğu ve trombositçe fakir bölmeyi oluşturur ve toplam hacmin %40 ını oluşturur ve orta taba ki “buffy coat” diye adlandırılır ve trombositin en yoğun olduğu kısımdır, burası da toplam hacmin %5 ini oluşturur. Bu ayrıştırılan buffy coat ve en üstte ki fakir plazma bir pipet yardımıyla başka bir tüpe alınmıştır. Bu ikinci tüp daha uzun ve daha hızlı dönen (2500 rpm ve 15 dakika) ikinci bir santrifüj işlemine tabi tutuldu ki bu işlem “hard spin” (sert sıkma) diye adlandırılır. Bu ikinci operasyon bütün trombositlerin dibe çökmesini sağlar. İkinci aşama sonunda üstte kalan fakir plazma dikkate alınmayarak, altta kalan PRP kısmı kalsiyum klorür içeren insülin şırıngasına alındı (1 birim kalsiyum klorür 9 birim PRP), burada kalsiyum klorür aktivatör rolü oynamaktadır. PRP uygulamasından yaklaşık 1 saat önce, kel bölgeye anastezik krem uygulandı. Kafa derisinde ki belirlenen alan tedavi amaçlı setavlon, ispirto ve povidon-iyot ile temizlendi. İnsulin şırınga yardımıyla, uygun aseptik önlemlerinin alındığı ameliyathane ortamında, belirlenen alana 1 er cm aralıklarla hazırlanan PRP enjekte edildi. Toplamda 2-3 cc lik PRP tamamen uygulandı. Tedavi toplamda 4 seans olmak üzere iki haftada bir tekrarlandı. Her uygulamada, işaretli alanda ki saç telleri sayılıp kaydedildi. Hastalarda ki gelişmeler en kötü (1) den en iyi (10) a kadar bir skala üzerinden not edildi. Bütün hastaların durumu 12 haftanın sonunda değerlendirmeye alındı. SONUÇ Bu çalışmada 20-40 yaş aralığında 11 erkek hasta yer aldı. Erkek tipi kellikle ilgili Hamilton sınıflandırmasına göre, 4 hasta grade 2, 4 hasta grade 3 ve 3 hasta ise grade 4 androjenik kellik durumunda idi. Tedaviden önce, bütün hastalara yapılan saç çekme testinde ortalama 10 saç teli kopması yaşanıyordu. Dördüncü seans sonunda, bu sayı PRP sayesinde ortalama 3 saç teline düştü (%82 başarı). Birinci ve dördüncü uygulama esnasında saç kaybı oranında büyük düşüş yaşandı ve bu hastalar tarafından da bire bir gözlemlendi. Çekilen fotoğraflar da saç hacminde ki ve görünümünde ki bu gelişmeyi açıkça göstermektedir (Bkz. Fig. 3-4). Saç teli sayımı da şunu gösterdi ki, işaretlenmiş toplam bölgede ki ortalama saç teli sayısı 71 folikül den 93 foliküle çıkarıldı. Sonuçta 22 foliküllük bir artış sağlanmış oldu. Toplam hasta memnuniyeti tedavinin ardından 10 üzerinden 8 alarak büyük bir başarı gösterdi. Fig. 3 Fig. 4 DEĞERLENDİRME Saç dökülmesi psikolojik sıkıntı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve düşük özgüven ve depresyon ile ilişkilidir. Androjenik kellik sıkıntısının tedavi opsiyonu çok sınırlıdır ve topikal minoksidil yöntemi veya FDA onaylı oral finasterid metodları ya tek başına ya da aynı anda uygulanmaktadır. Ancak, minoksidil tedavi yönteminde baş ağrısı ve istenmeyen tüylerin büyümesi gibi bazı yan etkiler rapor edilmiş, oral finasterid yönteminde ise libido kaybı gibi durumlar gözlemlenmiştir. Finasterid yöntemi aynı zamanda erkek fetusunda ki genital bölgeyi etkileyerek, üreme sistemine darbe vurabilmektedir. PRP, potansiyel deri yenileme etkisi, hızlı iyileştirme etkisi, düşük enfeksiyon riski ve düşük hipertrofik keloid ve yara izi oluşturması nedeniyle, PLASTİK CERRAHİ, ORTOPEDİK CERRAHİ ve KALP DAMAR CERRAHİSİ alanlarında çok büyük ilgiyle karşılanmıştır. PRP de bulunan büyüme faktörleri, saç ve kök hücre çoğalma fazını arttırdığı ve transdiferansiyonun aktive edilerek yeni foliküler birim üretmeye çok yardımcı olduğu bilinmektedir. BFGF papilla hücrelerinin in vitro çoğalmasını teşvik ettiği raporlanmış ve böylece saç gövdesinin büyümesinde önemli bir rol oynadığı klinik olarak ispatlanmıştır. Biz, manuel olarak kan hücre katmanlara kolaylıkla ayrılsın diye, PRP yi çift-sıkma (yumuşak ve sert sıkama) yöntemiyle hazırladık. Pıhtılaşma ile trombosit aktivasyonunun çeşitli hücre tiplerinde mitojenik etkileri, çeşitli büyüme faktörlerinin salgılanmasını tetikler. Aktif hale gelmiş PRP dermal papilla hücrelerinin çoğalmasını teşvik eder ve apoptozu önler. Bizim yaptığımız bu çalışmada, 4 seanslık PRP uygulamasının ardından saç çekme testi negatif olarak gerçekleşmiştir. Bu çalışmada aynı zamanda fotoğraflarda da görüleceği üzere saç dolgunluğu ve hacminde büyük gelişme gözlemlenmiştir. Ancak bizim çalışmamızda bazı kısıtlamalar mevcuttu. Uygulama sonuçlarının sürekliliği ve Trikoskopik değerlendirmenin takip eden araştırmalarla daha da net bir şekilde gözlemlenebileceği ortadadır. ÖZET Androjenik saç dökülmesi veya diğer adıyla erkek tipi kellik, erkeklerde ve kadınlarda sık rastlanan saç dökülme vakasıdır. PRP (Trombositçe Zengin Plazma) yöntemi konsantre edilmiş plazma halinde trombositleri ayrıştırmaya dayanan otolog bir uygulamadan ibarettir. Optimum PRP konsantrasyonu tam manasıyla bilinmemekle birlikte, şuanda uygulanan PRP uygulamalarının trombosit konsantrosyonunu %300-%500 oranında güçlendirdiği rapor edilmiş, trombosit sayısının santimetreküp hacminde 1 milyondan fazla rakamlara çıkarıldığı gözlemlenmiştir. PRP yöntemi yaraları iyileştirme hızı ve kalıcılığı sayesinde birçok tıp alanı tarafından dikkatle takip edilmekte ve uygulanmaktadır. Trombosit hücrelerinde ki alfa granülleri aktive olduğunda bünyesinde bulunan birçok proteini açığa çıkarır ve bu proteinlerde ki bazı büyüme faktörleri dokuya yayılır. Bunlar sırasıyla: Trombosit kökenli büyüme faktörü (PDGF), Dönüşümlü büyüme faktörü (TGF), Vasküler endotelial büyüme faktörü (VEGF), İnsülinsel büyüme faktörü (IGF), epidermal büyüme faktörü (EGF) ve interlukin (IL)-1. Bu trombositlerden salınan büyüme faktörleri, yeni folikül gelişimini uyarıcı ve saç diplerinde ki kök hücrelerinin neovaskülarizasyonunu teşvik ettiği ispatlanmıştır. Bu çalışmada androjenik saç dökülme vakasının tedavisinde PRP yönteminin güvenilirliği, etkinliği ve uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. PRP (Platelet Rich Plasma=Trombositçe Zengin Plazma), farklı saç dökülmelerine yönelik yapılan tedaviler içinde en yeni olanıdır.Bu çalışmada, androjenik saç dökülmelerinin tedavisine yönelik, PRP enjeksiyon yönteminin güvenilirliği, etkinliği ve uygulanabilirliği ele alınmıştır. Bu çalışmada, 6 aylık minoksidil ve finasterid tedavilere cevap vermeyen 11 androjenik saç dökülme hastası yer almıştır. Her tedavi seansından önce saç çekme testi uygulanmıştır. Toplamda 2-3 cc hacimde PRP plazması insülin şırıngası kullanılarak saç diplerine deri altına uygulanmıştır. Bu tedavi toplamda 4 defayı geçmeyecek şekilde her iki haftada bir tekrarlanmıştır. 3 aylık klinik çalışmalar, makroskopik fotoğraflındarmalar, saç çekme testleri ve hasta memnuniyet anketlerinden sonra sonuçlandırılmıştır. Birinci ve dördüncü uygulama arasında saç dökülmesinde büyük düşüş gözlemlenmiştir. Belirli alanda ki saç teli sayısı ortalama 71 saç folikül biriminden, 93 birime yükseltilerek, yaklaşık %23 lük bir artış sağlanmıştır. Böylece ortalama olarak her santimetrekarede yaklaşık 22 folikül birimi elde edilmiştir. Dördüncü seanstan sonra, 9 hastada saç dökülme testi negatif olarak neticelenmiştir (Hiç saç dökülmemiştir.) PRP yöntemi saç dökülmeyi engellemede düşük maliyeti ve basit uygulamasıyla tam hasta memnuniyeti sağlamıştır. Ref: Dr Suat Kaynak, www.suatkaynak.com HÜBTUAM, Hitit Üniversitesi Teknolojik Uygulama ve Araştırma Merkezi