mart 2016 - WordPress.com
Transkript
mart 2016 - WordPress.com
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı 1 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı © Her hakkı saklıdır. Yazılan yazıdan yazarı sorumludr. 2 içindekiler KÜNYE İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Müslim Akil Avci Genel Koordinatör Ahmet Kurt Hukuk Danışmanı Ayhan Kanlı Yazarlar Ayhan Kanlı Ahmet Durmuş Ahmet Ergüç Elif Köroğlu Naz Kuran Rafet Fatih Çakmak Serdar Üstüntaş ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı 2003-2004 TRABZONSPOR Trabzonspor Efsane kadrosu ile aldığı 6 şampiyonluktan sonraki sezonlarda hiç bir zaman iki sezon üst üste zirveye oynayamamıştır. Bir sezon ilk ikiye girdiyse bir sonraki sezon ya 4. olmuştur yada ilk dördün dışında kalmıştır. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Yıldızların elden çıkarılması en önemli nedenlerindendir. Trabzonspor 2-3 yıllık periyotlarda iyi bir takım kurmuş ondan sonraki sezon şampiyonluğa oynamıştır. Bu sezonlardan biri de 2003-2004 sezonudur. Bu sezonu Trabzonspor 72 puanla ikinci sırada tamamlamıştır. Trabzonspor Türkiye Kupası’na ikinci kademeden itibaren dâhil olmuştur. 2003-04 Türkiye Kupası’nda tüm maçlar tek maç üzerinden oynanmıştır. Trabzonspor ikinci kademedeki rakibi Kayserispor’u kendi sahasında 3-1 yenerek üçüncü kademeye yükselmiştir. Trabzonspor üçüncü kademedeki rakibi Diyarbakırspor’u deplasmanda 1-0 yenerek çeyrek finale yükselmiştir. Trabzonspor çeyrek finaldeki rakibi Konyaspor’u kendi sahasında uzatma dakikaları sonunda 2-1 yenerek yarı finale yükselmiştir. Trabzonspor yarı finaldeki rakibi İstanbulspor’u da deplasmanda 2-0 yenerek Türkiye Kupası’nda finale yükselmiştir. İstanbul’da oynanan final maçında geçen sezon yine finalde karşı karşıya geldiği rakibi Gençlerbirliği’ni 4-0 ile geçerek tarihinde yedinci kez Türkiye Kupası şampiyonu olmuştur. Trabzonspor 2003-04 sezonunda UEFA Kupası’nda mücadele etmiştir. Trabzonspor ilk turda İspanya’nın Villarreal CF takımıyla eşleşmiştir. Trabzonspor deplasmandaki ilk maçta 0-0 berabere kalmış fakat kendi sahasındaki ikinci maçı 3-2 kaybederek UEFA Kupası’ndan elenmiştir. 3 4 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı Bu sezonda Trabzonspor’un başarısının arkasında çok önemli iki yıldızı vardır. Bunlar kendi altyapısından yetiştirip parlattığı Gökdeniz Karadeniz ve Fatih Tekke’dir. Tabi bu başarıda teknik direktör Ziya Doğan’ın katkısını da unutmamak lazım. Ancak önemli bir nokta şu ki Trabzonspor asla transfer yaparak bu başarılara ulaşmamıştır. Kendi öz evlatlarının bir araya toplayarak ve onlara güvenerek başarıya ulaşmıştır. Söz konusu sezonda Gökdeniz Karadeniz 15 i ligde 2 kupada 1 de Avrupa’da olmak üzere toplam 18 gol atmıştır. bir kanat oyuncusu için fantastik bir performanstır. Fatih Tekke ise yaşadığı sakatlık nedeniyle az maç oynamasına rağmen 10 ligde 2 kupada olmak üzere 12 gol atma başarısı göstermiştir. Gene Trabzonlu Mehmet Yılmaz ise 8 ligde 2 kupada olmak üzere 10 gol atma başarısı göstermiştir. Maksim Romaşenko 7 gol Yattara ise 6 gol atmıştır. ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı Trabzonspor bu dönemde rakibini kendi sahasında karşılayıp ani baskı ile kaptığı toplarla hızlı adamlarını kullanarak hızlı bir şekilde rakip alana inip attığı goller ile başarıya ulaşmıştır. Özelikle sağ kanatta Yattara ve sol kanatta Gökdeniz inanılmaz hızları ve teknikleri ile rakiplerini zor durumlarda bırakan akınlar yapmışlardır. ilerde bazen tek forvet bazen Mehmet Yılmaz ile birlikte çift forvet oynayan Fatih Tekke gibi fantastik bir golcü de olunca gol atmak o kadar zor bir eylem olmamıştır Trabzonspor için. Son 4 sezonda 60 futbolcu transfer edip bir o kadar da gönderip kulübü 500 milyon TL borçlandıran mantıkla başarının gelmeyeceği ortada iken bu strateji ile kulübü batıran yöneticilerin bu sezonlara bir dönüp bakması lazım. Trabzonspor bu sezonun ara transfer döneminde umut verici hamleler yapmış gibi görünmektedir. Özellikle Güray Vural ve Muhammed Demir gelecek adına önemli transferlerdir. Yapılan ekonomik hamleler de takımın düzlüğe çıkarmak adına önemlidir. Trabzonspor’un yarışın içinde olmadığı bir ligin eksik, tatsız, tuzsuz bir lig olduğu aşikar olmakla Trabzonspor’un hep yarışın içinde olacağı sezonlarda buluşmak dileğiyle. Sağlıcakla kalın Ayhan Kanlı 5 6 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı RÖPORTAJ Bu hafta Manisa Süper Amatör Ligi ekiplerinden Kırkağaç Acar İdman Yurdu Kulübü’ne konuk olduk. Kulüp hocası Erkan Gelir ve genç oyuncu Onur Tekgöz’le keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. 1- Kendiniz ve takımınız hakkında neler söylemek istersiniz ? Onur Tekgöz, 20 yaşındayım. Küçüklükten beri kulüpte oynuyorum ve Celal Bayar Üniversitesi’nde okuyorum. Takımımız genç oyuncularla kurulu, sezona iyi başlamamıza rağmen sonunu getiremedik. Bu sene play-off oynayamayacağız, inşallah seneye daha iyi bir yerde oluruz. 2- Manisa Süper Amatör Ligi’ndeki takımların kalitelerini nasıl buluyorsunuz ? Futbolla ilgilenen arkadaşlarımız da bilecektir ki Türkiye genelindeki en zorlu liglerden biri de Manisa’da bulunan liglerimiz. Sezon boyunca keyifli ve zorlu karşılamalar oldu. Tüm kulüplere ve oyuncularına teşekkür ederim. 3-Manisa yerel ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı basınında Mehmet Topal’a benzediğinize yönelik haberler çıktı ? Bu haberler hakkındaki düşünceleriniz nedir ? Mehmet Topal’a benzetilmek oldukça gurur verici. İnşaallah bir gün bizde onlar gibi büyük kulüplerde oynarız. 4- Takımın neredeyse hepsi genç oyuncu. Genç oyuncularla kurulu kadrodan memnun musunuz ? Futbolcularınız hakkında neler düşünüyorsunuz ? Son iki yılda oynayan oyuncular yaklaşık beş altı yıllık emeğin ürünü. Nerdeyse takımdaki tüm oyuncular U-13’ten bu yana kendi öğrencim. Bu bizim kulüp olarak planlayarak yapmak istediğimiz birşeydi. Tabi birkaç eksiğimiz var ama hedeflediğimiz yerde yani ligin ortalarındayız. Bizim amacımız kendi yetiştirdiğimiz oyuncularımızın takımımızda görev alması. Gördüğünüz üzere 2000 doğumlu arkadaşımız A takımla maça çıktı. Tabi bu teknik direktör olarak beni mutlu ediyor. 5- Gelecek sezon için transfer politikanız ne olacaktır ? 7 8 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı Gelecek yıl ki transfer politikamız bu sene olduğu gibi zorunlu mevkiye oyuncu almak olacak. Bizim büyük bir eksiğimiz kaleci. Şimdiki kalecimiz farklı bir kulübe giderse onun yerini doldurmak kolay olmayacak. Dediğim gibi eksik gördüğümüz mevkileri deneyimli oyuncularla kapatıp, temel gayemiz alt yapıdan oyuncu çıkarmak olacaktır. 6- Kırkağaç halkının takıma olan desteğinden memnun musunuz ? Geçtiğimiz yıllarda Kırkağaç Acar İdman Yurdu şampiyonluğa oynayan, şampiyon olan kulüptü. Bizim taraftarımız bu başarıları alıştığı için şuan taraftarımızdan eski desteği göremiyorum. Baktığınızda kadromuzdaki 18 oyuncudan 14 tanesi Kırkağaçlı. Aslında daha fazla destek vermeleri gerekir çünkü bu daha heyecanlı bir olay. 7- Kulübün alt yapı faaliyetleri ve mali yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz ? Yönetimimizin politikalarının yanı sıra mali olarak Kırkağaç Belediyesi’nin büyük bir desteği var. Tabi futbol küçük yaştan başlıyor. Uzun yıllar emek veriyoruz.A takımımın arkasında bir ordu var daha. Alt yapıdaki oyuncularımızı Manisa’daki diğer kulüpler takip ediyor. Son olarak 3 oyuncumuzu Manisa Büyükşehir Belediyespor’a gönderdik. Ben Milli takıma dahi oyuncu göndereceğimize inanıyorum. Röportaj: Ahmet Kurt ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı ANTRENÖR VE SPORCU PSIKOLOJISI Spor psikolojisi: sporcuların davranış ve düşüncelerini neden-sonuç ilkelerine bağlı kalarak tüm ayrıntılarıyla inceleyen ve bir takım zihinsel tekniklerle ( motivasyon, konsantrasyon ve dikkat, zihinde canlandırma, stresle mücadele ve gevşeme, hedef koyma, olumlu düşünme ve konuşma, performans rutinleri, öfke kontrolü, özgüven, sakatlıkla mücadele, takım ve kişisel misyon belirleme ) sporcuların ve antrenörlerin performansını arttırmaya çalışan bilim dalıdır. Spor psikolojisinin bilimsel tanımı budur. Ama ben yaşamış olduğum bir deneyimle spor psikolojisini açıklamak istedim. Bunuda 2 örnekle 2 farklı spor dalıyla anlatmak istedim. Bir sporcu düşünün FİTNESS Dünya Şampiyonasına hazırlanan. Sporcuyu bu yarışa hazırlayan antrenör. Yarışmacıyı öyle bir çabayla hazırlamalıdır ki hem fiziksel hem de psikolojik olarak yarışmacı kendisini % 100 hazır hissetmelidir. Aylarca diyet, antrenman yapan bu sporcu yorgunlukla birlikte iyice hırçınlanıp öfkelenecektir. Psikoloji olarak çok farklı durumlara gelecektir. Burda antrenöre düşen en büyük görev nedir ? 100 kg ile barbel rowing yapan sporcuyu daha fazla zorlayıp 150 kg ile yapması için uğraşmak mı yoksa sporcunun motivasyonunu düzeltmek mi? Bana kalırsa öncelikle 9 10 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı motivasyon.. Yarışmacı 150 kg ile barbel rowing yapabileceğine inanmalı ve hedefini unutmamalı. Eğer hedefim Dünya Şampiyonluğu ise bunu unutturmamalı. Yarışmacıyı öyle bir hazırlamalıyım ki öncelikle psikolojik olarak ben bunu yaparım diyebilmeli. Haftada 5 gün antrenman yapıyorsak bunu günde 4 saate sığdırıyorsam eğer 1 saatini psikolojik 3 saatini fiziksel yeterlilik olarak planlarım. Bu 1 saati ise ; antrenmana başlamadan önce ve antrenman bittikten sonra kullanırım. Yapacağı antrenmana hazırladıktan sonra, yapmış olduğu antrenmanın yorgunluğunu hissetmeyeceği gibi motive ederim. Kişilerin tam olarak bittiği durum istediklerini yiyememesidir. İşte tam da bu anda psikoloji işe girer. Sinir, gerginlik, yorgunluk, baskı hepsi bir aradadır. Sporcu çoğu kez bu durumdan dolayı hedefinden şaşar. Şaşmaması için ise en büyük görev antrenör de.. Fiziksel yeterlilikten önce sporcunun bu hedef uğruna gittiğimiz yoldaki gelişimini, ona ne kadar çok güvendiğinizi ve hedefim şampiyon olmaksa bu yolda bunlara katlanması gerektiğini ve neden başladığımızı ona her an söylemek ve unutturmamak. Kişiyi psikolojik olarak hazır duruma getirdikten sonra fiziksel yeterlilik zaten gelecektir. Yani işin özü şu ki ; “ Balık baştan kokar..” İyi bir antrenör iyi bir sporcu.. ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı Bir Futbol müsabakası düşünelim. Futbolcular haftalarca antrenman yapıyor çalışıyor hazırlanıyor. Müsabaka günü gelene kadar her şey çok güzel “ bu maç bizim siz yaparsınız koçlarım” . Oyuncular çok iyi morel motivasyon harika fiziksel olarak da psikolojik olarak da her şey tamam. Müsabaka günü gelir. Maç başlamadan önce antrenörler güzel bir motive ile oyuncularını sahaya gönderir. Maç başladıktan sonra antrenör kenardan o kadar çok bağırıp çağırır ki oyuncular psikolojik olarak bozulur. Bu durumdan sonra saldırganlık , öfke , tepki gösterme her şey başlar. Ne oldu sporcunun psikolojisi ? Hani bu maç bizimdi ? Bu tepkiler nerden çıktı ? Peki burada sıkıntı neydi? Psikolojik olarak da fiziksel olarak da sporcu hazırdı da neden böyle oldu ? Psikolojik olarak sporcu hazırdı evet ama kazanacağız psikolojisine hazırdı. Kaybetme psikolojisini hiç düşünmedik çünkü biz kazanacaktık. İşte tam da sıkıntı burada. Evet psikolojik destek vermiştik ama tek yönlü destekdi bu. Burada 2 yönlü düşünce yoktu. Oyuncuları hem kazanmaya hem de kaybetmeye hazırlayacaktık. Evet ağırlığımız kazanmak olacaktı ama kaybetmenin de bir ihtimal olduğunu unutmamalıydık.. İşin özü şu ki sporda fiziksel yeterlilikten önce psikoloji geliyor.. Tek yönlü psikoloji de kötü etkileyebiliyor. Sporcuyu her duruma hazırlamak ve sonucu kötü dahi olsa yine psikolojisinin iyi hale gelmesi için ekstra bir plan uygulayabilmek. Ama bugün çoğu branşta oyuncunun psikolojisinden çok antrenörlerin psikolojisi düzeltilmelidir çünkü “BALIK BAŞTAN KOKAR” Maalesef Türkiye de çok az üzerinde duruluyor bu konunun.. Oysa bütün başarısızlıkların en büyük sebebi de kötü Psikolojidir… Elif Köroğlu 11 12 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı FUTBOL SAYESINDE Futbol günümüzde dünyada en çok sevilen oyun. Futbol birçok sosyal olaya yön vermekte. Futbol bize insani, millî ve manevi değerlerin farkına varmamızı da sağlıyor. Dünyada birçok ülke futbol ile öne çıkıyorlar. Tabi güçlü ekonomileriyle ön planda olup bunun yanında futbol yönünden ön planda olan ülkelerde yok değil. Peki ya diğerleri işte bu ay ki sayıda haritada yerini bilmediğimiz varlığından haberimizin bile olmadığı ancak kendini futbol sayesinde dünyaya tanıtmış dikkatleri üzerine toplamış ülkeler. İşte bu ülkelerden bazıları TRİNİDAD VE TOBAGO Ülke Trinidad ve Tobago olmak üzere iki ülkeden oluşmaktadır. Karayiplerde yer alan ülke adını Almanya’da düzenlenen 2006 Dünya Kupasına katılarak duyurmuştur. B grubunda yer alan ülke gol atma başarısı gösteremese de tek puanını İsveç’le golsüz berabere kalarak almıştır. GUAM İlk duyulduğunda burası da neresi dedirten ülke Büyük Okyanusta yer alıp ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı Mariana adalarının en büyüğüdür. Ülke ABD’ye bağlı özerk bölge statüsündedir.165.000 nüfuslu ülkenin herhangi bir turnuvaya katılma başarısı yok ancak ülke 2018 Dünya kupası Asya elemelerinde kendinden kat kat fazla nüfusa sahip Hindistan’ı 2-1 yenerek dikkat çekmiştir. ANDORRA Prienelerde yer alan ülkenin çok büyük başarısı yok ancak Andorra denince aklımıza en azından ülke olduğu geliyor. Andorra gibi San Marino’yu da bu sınıfa dâhil edebiliriz TAHİTİ Ülke adını 2013 Okyanusya şampiyonu olup Konfederasyon kupasına katılmaya hak kazanmıştır. Bu kupayla adını Dünyaya duyurmuştur. Kupada maç başına 8 gol yiyen İspanya’dan bir maçta 10 gol yiyen ülke turnuvaya renk katmıştır. HOLLANDA ANTİLLERİ Ülke günümüzde dağılsa da 1938 Dünya Kupasında yer alıp ‘Dünya Kupalarına katılan ilk Asya ülkesi’ olma konumundadır. Tek maç oynayan ülke Macaristan’a 6-0 mağlup olmuştur. HAİTİ VE ZAİRE 1974 Dünya kupasında yer alan bu iki ülke o dönem çok dikkat çekmiştir. Hatta Zaire takımı futbola o kadar yabancıydı ki Brezilya’ya karşı oynadıkları maçta düdük çalmadan barajdan çıkıp topa dokunan Ilunga hala hatırlanmaktadır. İşte bu ülkeler futbol sayesinde adlarını iyi ya da kötü duyurmuşlardır. Akıllara hemen Liberyalı efsane George Weah’ın şu sözü akıllara gelmekte: Futbol ezilen halkların mutluluğudur. Ahmet Ergüç 13 14 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı SPORDA YARALANMALAR Spor yaralanmaları sıklıkla doğrudan hekimi ilgilendiren bir konudur. Bu nedenle bu bölümde sadece bazı istatistik ve temel bilgileri ve de tanımları bulacaksınız. Unutulmaması gereken bir spor yaralanması veya sakatlığı durumunda ilk yapılması gereken uzman bir hekime başvurmaktır. 1-Spor yaralanması nedir? Spor yaralanmaları genel olarak sportif aktiviteler sırasında meydana gelen her türlü hasarın kolektif adıdır. Groha göre spor yapanlarda yaralanma görünme olasılığı 4.000 kişide bir, ölüm oranı ise 40.000 kişide birdir. Büyük bir kaza ile karşılaşma oranı ise 40 kişide birdir. En sık yaralanmanın görüldüğü branşları ise %10 ile futbol, % 6 ile güreş, % 3 ile hentbol ve boks, % 1 ile atletizm ve % 0.5 ile kayaktır. 2-Spor yaralanmasının ciddiyeti nedir? ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı Bir spor yaralanmasının ciddiyet derecesini anlayabilmek için altı temel olguyu değerlendirmek gerekir. Bu olgular; yaralanmanın oluş biçimi, tedavi şekli ve süresi, spordan uzak kalınan süre, kaybedilen işgünü, kalıcı hasar ve maddi olarak maliyetdir. İşte, bir spor sakatlığının ciddiyeti bu olguların tek tek ele alınıp, değerlendirilmesi sonucu anlaşılır. Örneğin; 1-7 gün spordan uzak kalamaya neden olmuş ise HAFİF, 8-21 gün spordan uzak kalamaya neden olmuş ise ORTA, 21 günden fazla spordan uzak kalamaya neden olmuş ise AĞIR bir yaralanmadan bahsedilebilir. 3-Kas yorgunluğu nedir? Egzersiz sırasında oluşan artık ürünlerin (laktik asit vb.) birikmesi ve enerji depolarının zayıflaması ile ortaya çıkan bir durumdur. Sıklıkla fiziksel kapasite (antrenman geçmişi) ile ilişkilidir. Sıklıkla egzersizi takip eden 1-2 saat içinde artık ürünlerin uzaklaştırılması ve depoların doldurulması ile sonlanır. 4- Kas ağrısı (hamlık) nedir? Ağır veya alışılmadık düzeyde aktivitelerden sonra saatler, günler boyunca devam eden kas ağrılarına verilen isimdir. Söz konusu kaslar ağrılı, bazen şiş ve serttir. Sporcular arasında “hamlık” olarak adlandırılır. Özellikle antrenmansız sporcularda ağır ve alışmamış kas kasılmalarından sonra ortaya çıkar. Sıklıkla alışılmadık düzeyde eksentrik (kasının boyunun uzayarak) kasılmalardan, aktivitelerden (tepe iniş gibi) sonra özellikle negatif iş (fren görevi) yapan kaslarda oluşan hücresel düzeydeki hasarın bir sonucudur. Zaman içinde kendiliğinden geçer. Egzersize ara vermeyi gerektirmez. 5- Strain (Kas zorlanması) nedir? Kasın uzayabilme kapasitesi üstünde gerilmesidir. Bu sınır aşıldığında kas zorlanmasından söz edilir. Birkaç kas lifi anatomik olarak zarar görür. Hasar bölgesinde hareket ve germelerle ağrı olmasına karşın büyük bir kuvvet kaybı ve belirgin bir kanama yoktur. Kas bütünlüğü korunur. 6-Parsiyel (Kısmi) kas yırtığı nedir? Parsiyel (kısmi) kas yırtığı maksimum kontraksiyon 15 16 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı (kasılma) veya gerilme sonucunda oluşur. Kas kasıldığında ağrı, belirgin kanama ve şiş (hematom) mevcuttur. 7-Kas (Tam) yırtılması nedir? Kas yırtılması birdenbire olur ve buna ilgili kas gruplarında şiddetli ağrı eşlik eder. Kas bütünlüğü bozulmuş, ileri derecede kanama, şiş (hematom), ağrı, kuvvet ve hareket kaybı mevcuttur. Kas yırtılmasının nedenleri iki tanedir: a. Maksimal kontraksiyonda (kasılmada) hareket koordinasyonsuzluğu. b. Sert (uzama yeteneğini yitirmiş) bir kasın şiddetli bir dirence karşı ani hareketi. 8-Kas yırtığını hazırlayıcı etkenler nelerdir? Bu etkenler şunlardır: a. Yetersiz antrenman ve ısınma. b. Daha önce geçirilmiş yaralanmanın yetersiz rehabilitasyonu. c. Daha önce geçirilmiş yaralanma sonucu oluşan skar (nedbe) dokusu. d. Aşırı antrenman, yorgunluk, enfeksiyon. e. Yetersiz yumuşak doku esnekliği. f. Sert uzama yeteneği zayıf kas. 9- Kas yırtığında ne yapılmalı? Aktivite durdurulmalı. Kanama ve hasarı artıracak ilgili dokuyu zorlayacak hareketler, zorlayıcı muayene, masaj, sıcak benzeri uygulamalardan kaçınılmalı en yakın sağlık kuruluşu veya doktora başvurana kadar soğuk uygulanmalı, koruyucu bandaj veya atel yapılmalıdır. 10-Soğuk tedavisi ne zaman yapılmalıdır? Soğuk tedavisi, sportif yaralanmaların akut tedavisinde kullanılan ana tedavi yöntemlerinden biridir. Amaç kanamayı ve enflamasyonu (iltihabi değişiklikleri) kontrol altında tutmaktır Soğuk tedavisine yaralanmayı takiben başlanıp sonraki ilk 48-72 saat devam edilmelidir. 11-Soğuk tedavisinin yararı ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı nedir? Soğuk uygulama ile yaralanan bölgede kan akımı azalır. Dolayısıyla kanama ve ağrıyı/ hasarı artıracak maddelerin yaralanmış bölgeye göçü azalır. Tüm spor yaralanmalarından sonra şişlik ve kanamaya ait işaretler kaybolana kadar soğuk tedavisi yapılmalıdır. 12-Soğuk tedavisi nasıl yapılmalıdır? Soğuk uygulaması 2 saatte bir, 20 dakikayı geçmemek kaydıyla buz torbaları ile uygulanabilir. Bir günde toplam uygulama süresi 2 saati (6 kere 20 dak) geçmemelidir. Eğer soğuk tedavisi derin dondurulmuş jellerle yapılıyorsa, 20 dakika yerine 15 dakika yeterlidir. Soğuk uygulanan alanda deri direkt temastan korunmalıdır. 13-Bandajlamanın önemi nedir? Yaralanmış bölgede akut dönemde dolaşımın dolayısı ile kanamanın/hasarın az olmasına katkı sağlar. Yaralanmanın geç döneminde ise bandaj; yaralanmış doku/ eklemi sporcuya bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hatırlatarak kişinin dokuyu korumasına katkı sağlar. Bandaj tek başına bir doku veya eklemi olası bir travmadan korumaz. 14-Kontüzyon (ezilme) nedir? Direkt bir travma karşısında yumuşak dokuların darbe/ zemin ile kemik arasında sıkışıp ezilmesidir. Damar hasarı ve sıvı çıkışı sonucunda morarma (kanın birikmesi), şiş ve ağrı ile karakterizedir. 15--Hematom nedir? Herhangi bir travma (darbe) vb. ile oluşan damar hasarının bir sonucu olarak damar dışına çıkan kanın belli bir bölgede birikmesi (toplanmasıdır). 16-Myositis ossificans (Kas kemikleşmesi) nedir? Kas yırtılması ve kanamayı takiben tedavinin zamanında ve gerektiği şekilde yapılmaması sonucunda kan pıhtısı üzerinde kalsiyum birikmesi ile (kemiğe benzer bir yapı) ortaya çıkan kas yaralanmalarının istenmeyen sonuçlarından biridir. Kısaca iyi tedavi edilmemiş kas zorlanmalarının (kontüzyon ve/veya yırtık) sık rastlanan bir komplikasyonudur. Bu durum 17 18 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı kasta ağrı, kuvvet ve esneklik kaybına dolayısı ile fonksiyonel bozukluğa yol açar. İlgili kasta kopma riski yüksektir. 17-Eklem faresi nedir? Eklem faresi, herhangi bir nedenle bir kıkırdak parçasının kopup, eklem içinde hareket etmesidir. Eklem içinde ağrıya ve fonksiyon kaybına neden olur. 18-Fraktür (Kırık) nedir? Travma (darbe) ve diğer nedenlerle kemiğin anatomik bütünlüğünün bozulmasına kırık denir. Kemiğin devamlılığının bozulması; basit bir çatlak, geniş bir ayrılma veya çok parçalı olabilir. 19-Kırık neden oluşur? Kırığın oluşmasına neden olan kuvvetler itici, çekici, sıkıştırıcı veya makaslayıcı kuvvetler olabilir. Ayrıca hastalık, yorgunluk veya yaşlılık nedeniyle doku direncinin bozulması, kemiklerde kırık oluşmasına neden olur. 20-Fissür (çatlak) nedir? çatlak özünde bir kırık çeşididir. Burada yani çatlakta kemiğin devamlılığı sadece ince bir hat şeklindedir. 21-Distorsiyon (Burkulma) nedir? Burkulma bir eklem zorlanmasıdır. Üç çeşit burkulma vardır. Birinci derece burkulmada eklem hafif zorlanmıştır. Bölgesel hassasiyet vardır. Eklem hareketi normaldir. İkinci derece burkulmada eklem bağlarında bazı kopmalar oluşmuştur. Az miktarda anormal eklem hareketi, kanama ve şiş vardır. Üçüncü derecede burkulmada ise bağlar tamamen kopmuştur. Büyük anormal eklem hareketi vardır. Ani ciddi şiş, kanama ve ağrı vardır. Kaynak: (Derleme) Fatih Çakmak ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı KONYASPOR GELIYOR BAK! Bu sezon bir Konyaspor var ki tarihinin en iyi sezonunu geçiriyor. Aykut Kocaman yönetiminde ki Anadolu takımı şuanda ligde 6. Sırada ve kupa da çeyrek finale kalma başarısı gösterdi. Çeyrek final ilk maçında deplasmanda güçlü rakibi Beşiktaş’a 2-1 yenmeyi başardı. O maça ligde de oynayacağı maçları da düşünerek as takım oyuncularından 7-8 tanesini keserek yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkan Konyaspor buna rağmen mükemmel bir savunma yaparak Konyaspor adına unutulmaz galibiyetlerden birini elde etti. Ayrıca sağ beke Nejc Skubic’i 100 bin Euro ve sol beke Barry Douglas’ı 200 bin Euro ile transfer yaparak transferde de önemli bir iş yapmış oldu. Türkiye liginde bu düzeyde ki takımlar için çok iyi sayabileceğimiz bu transferlerle de yönetim taraftarın gönlünü aldı. Ligde 10 maçlık bir yenilmezlik serisi bulunan Konyaspor, şuana kadar üst düzey bir performans sergiledi. Ayrıca şuana dek 2016 yılında çıktığı 9 maçta da mağlubiyet yüzü görmeyen Aykut Kocaman’ın öğrencileri bu seriyi devam ettirme isteklerini sık sık belirtiyorlar. Nitekim Konyalı taraftarların da ‘O kupa buraya gelecek!’ sözü altında başlattığı büyük destek için Konyaspor oyuncuları da kenetlenmiş durumda. Bu sezon en büyük hedefi Avrupa kupalarına katılmak olan Torku Konyaspor, Antalya’da oynanacak olan kupa finaline kenetlenmiş durumda. Ligde de emin adımlarla yoluna devam eden takım için rakipleri merakla yenileceği günü bekliyor! Özellikle Aykut Kocaman ile bambaşka bir hale bürünerek yüksek bir form grafiği seyreden Konyaspor’da en akıllı iş ise yönetimin Aykut hoca ile 2 yıllık yeni bir anlaşmaya imza atması oldu. Konya’da istediği oyun sistemini çok iyi oturtan deneyimli hocanın takımı aynı zamanda ligin de en çok top kapan takımı konumunda. Bu 19 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı önemli istatistiği elinde bulunduran Konyaspor da bunun en etkin sebeplerinden biri de Aykut hocanın oyun sisteminin yanı sıra orta sahadaki başarılı ismi Ali Çamdalı! Bu sezon başında Konyaspor’a katılan Samuel Holmen ile birlikte çok iyi bir ikili olan Ali Çamdalı hem takımının hem de kendi adından sıkça söz ettiriyor. Konya da tüm bunlar olup biterken taraftar ise boş durmuyor! Geçen sezonun başından beri kendilerinden sıkça söz ettiren ve bolca övgü alan yeşil-beyazlı ekibe gönül vermiş taraftarlar bu sezon da bu performansların ardından takıma olan desteğini iyiden iyiye hissettirmeye devam ediyor. Passolig satışında da üst sıralarda bulunan taraftarların özellikle bu yıl takımlarının Avrupa Kupalarına gitmesini şüphesiz en çok isteyen kesim. Nitekim ister çeşitli sosyal ağlardan olsun ister stadyumda olsun bunu sık sık dile getiriyorlar. En çok kullandıkları ise “O kupa buraya gelecek!”. Konya ile Osmanlıspor arasında oynanan Anadolu takımlarının mücadelesinde bile stada 15 bin kişi kadar gelen taraftarlar bu sezon Konya’nın gücü oldu. Bu başarı da küçümsenemeyecek derece de katkıları olan Konyalı taraftarlar ile futbolcular ise adeta iç içeler. Son yıllarda birçok takımın birçok kez ceza aldığı Türk futbolunda hiç ceza almayan Konyaspor taraftarı aynı zamanda fairplay olarakta müthiş bir örnek teşkil ediyor. Taraftar olmanın; rakip takım ile uğraşmak değil, kendi takımına destek olmak olduğunu çok iyi bilen taraftarlar bu ideolojilerinden de vazgeçecek gibi 20 durmuyorlar. İç transferde de Selim Ay ve Jagos Vukovic ile yola devam etme kararı alan Konyaspor da yüzler gülüyor! Önemli oyuncuları kadrosunda barındıran Konya da takımın en önemli isimlerinin başında ise Vukovic geliyor! Savunmanın göbeğinde Aykut hocanın vazgeçilmezlerinden olan Sırp futbolcunun bir diğer önemli özelliği de gol atması. Bu sezon çıktığı maçlarda takımı adına 6 gol kaydetmesi ile ligde en çok gol atan savunmacıların arasında yer alıyor. Attığı goller ile takımını birçok maçta adeta ipten alan 26 yaşında ki Vukovic taraftarın da en sevdiği isimlerin başında geliyor. Tüm bu güzelliklerle bizi karşılayan Torku Konyaspor için başarılar diliyorum. O her maçtan sonra futbolcuların tribüne gelerek taraftar ile söylediği o çok güzel besteyi de söylemeden edemeyeceğim.”Konyaspor geliyor bak, şampiyon olacak!”… Ahmet DURMUŞ ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı OLIMPIYATLARDA TÜRKIYE Yaz ve kış kategorisi olmak üzere iki farklı zamanda yapılan olimpiyatlar, dört yılda bir düzenlenen uluslararası çok sporlu etkinliğin adıdır. Temelleri Milattan önceye dayanan ve Yunanistan’daki Olimpia‘da gerçekleştirilen ve adını buradan alan olimpiyatlar antik oyunlara dayanır. Beş halkasını beş kıtadan alan olimpiyatlar 1896’da modern anlamda düzenlenmeye başlandı. 1896 Atina’dan günümüze toplamda 30 yaz olimpiyatları düzenlenmiştir. 1924’te düzenlenmeye başlayan kış olimpiyatlarında ülkemiz henüz madalya sevincini yaşayamamıştır. Olimpiyat Oyunları günümüzde sporun zirvesi olarak görülüyor. Olimpiyatların nerede düzenleneceği IOC (Uluslar arası Olimpiyat Komitesi) tarafından yapılan oylama ile belirlenir. Bu yazımızda ise Türkiye’nin yaz olimpiyat oyunlarındaki, başarıları, geçmişi ve 2016 oyunlarındaki şansı üzerinde duracağız. 1896 Atina’da başlayan modern olimpiyatlar zamanla tüm dünyaya yayılan bir etkinlik halini aldı. 1896-1900-1904-1906 olimpiyatlarına (1906 ara olimpiyatlar) ülkemiz o zamanki adıyla Osmanlı Devleti katılmamıştır. 1908 Olimpiyatlarına Londra’ya Aleko Mulos adlı jimnastikçi sporcumuz katılmış ve olimpiyatlara katılan ilk sporcumuz olmuştur. 1912 Olimpiyatlarına Ermeni asıllı iki sporcuyla katılım sağlanmıştır. 1920 Olimpiyatlarına ise 1. Dünya Savaşında yenik olan ülkemiz ve diğer yenik ülkeler gibi çağrılmamıştır. Dolayısıyla bu olimpiyatları pas geçmek zorunda kaldık. Cumhuriyet Döneminde 1924 Paris Olimpiyatlarında Türk Milli Futbol takımı da dâhil güreş, atletizm, bisiklet, halter ve eskrim dallarında toplam 40 sporcu ile temsil edildik. 1928 Amsterdam Olimpiyatlarında da yer aldık. 1932 Olimpiyatları Los Angeles’ta yapıldı fakat ülkemiz gerek maddi sıkıntılar sebebiyle gerekse yol uzaklığı sebebiyle katılım sağlayamadı. 1936 Berlin olimpiyatları bizim için bir dönüm noktası oldu. 2’si kadın 60 sporcu ile katıldığımız olimpiyatlarda ilk kez Türk kadın sporcuları sahne aldılar. Yine olimpiyatlardaki ilk madalyalarımız bu olimpiyatlarda geldi. İlk madalyamız bir bronz madalya idi. Kürsüye ilk çıkan 21 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı sporcumuz güreşte 76 Kilogram sporcumuz Ahmet Kireççi oldu ve bronz madalya kazandı. İlk altın madalyamız ise güreşte 61 Kilogramda Yaşar Erkan’dan geldi ve olimpiyatlardaki ilk altınımızı almış olduk. 1948 Londra Olimpiyat Oyunlarında 12 sporcumuz şeref kürsüsündeki yerini aldı ve 6 altın madalya ile zirve yaptık. 4 gümüş ve 2 bronz madalya daha kazandık ve ülke sıralamasında 7. olarak büyük bir başarı gösterdik. Bu olimpiyatlarda güreş dışındaki ilk madalyamız atletizmden geldi. 1952 Helsinki’de 2 altın ve bir bronz madalya kazandık ülke sıralamasında 16. Olduk. 1956 Melbourne’e 15 sporcu ile katılmamıza rağmen toplamda 7 madalya kazanmamızda güreşin 22 yine büyük etkisi vardı. 1960 Roma Olimpiyatları ülke olarak en fazla altın madalya kazandığımız olimpiyatlar oldu. 7 altın madalyanın hepsi güreşten geldi. 2 bronzla birlikte toplamda 9 madalya kazandık ve ülke sıralamasında bugüne kadarki en yüksek sıralamamız olan 6.lığı elde ettik. 1964’te Tokyo’da güreşten gelen 2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya haricinde yine madalya kazanamadık. 1968 Mexico City’de yine görüntü değişmedi ve 2 altın madalyamızı yine güreşten aldık. 1972 Münih olimpiyatları ile birlikte bir duraklama devrine giriyorduk. 1972’de Vehbi Akdağ’ın gümüş madalyası tek tesellimiz oluyordu. 1976 Montreal’de ise dip yaptık. 1932’den beri ilk defa madalya kazanamıyorduk. Bu trajikomik olay Hababam Sınıfı adlı filmde bile konu oluyordu. 1980 Moskova’yı Sovyet Rusya’nın Afganistan’ı işgal etmesi sebebiyle birçok Batılı ülke gibi boykot ettik ve katılmadık. 1984 Los Angeles Olimpiyatlarını bu kez Sovyet Rusya’nın başını çektiği Doğu Bloğu ülkeleri boykot ediyordu. 36 yıl sonra güreş dışında ilk defa başka bir branşta -boksta- madalya kazandık. Toplamda 3 bronzla olimpiyatları tamamladık. 1988 Seul ile birlikte Türkiye üzerindeki ölü toprağını atıyor ve ayağa kalkıyordu. Olimpiyatlarda yepyeni başlangıçlara yol alan Türkiye olimpiyat rekorlarına tanık oluyordu. İlk kez bir Türk sporcusu ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı olimpiyat rekoru kırıyordu. Naim Süleymanoğlu kendi ağırlığının 3 katından fazlasını kaldırarak 9 olimpiyat rekoru kırarak altın madalya alıyordu. Halter ise güreş dışında olimpiyat altını aldığımız ilk branş oluyordu. 1992 Barselona’da yine ilkler yaşanıyordu. Kadınlarda Hülya Şenyurt judoda bronz madalya kazanıyor ve kadın sporcularımız arasında madalya kazanan ilk sporcu oluyordu. Barselona’da Naim 2. Olimpiyat altını ile birlikte yine dünyaları kaldırıyor ve Cep Herkülü lakabını alıyordu. Güreşte ise Mehmet Akif Pirim uzun bir süreden sonra altın özlemini dindiriyordu. 1996 Atlanta ‘da Naim Süleymanoğlu üst üste 3. Olimpiyat altınını kazanarak adını Olimpiyatlar tarihine yazdırıyordu. Naim’i izleyen Halil Mutlu ilk olimpiyat şampiyonluğunu alırken, güreşte 2 altın daha kazanıyor ve toplamda 6 madalya ile ülkeler sıralamasında 20. olarak oyunları tamamladık. 2000 Sydney’de Halil Mutlu yine altın kazandı. Güreşte ise asrın güreşçisi Hamza Yerlikaya 2. Olimpiyat altınını kazandı. Hüseyin Özkan judoda aldığı altınla güreş ve halter dışında ilk altın madalyamızı ülkeye armağan etti. 2004 Atine ile olimpiyatlar evine dönerken Türkiye iyi bir performans gösteriyordu. Kadınlarda ilk altın madalyamız Nurcan Taylan ile gelirken, yine halterde Halil Mutlu tıpkı Naim gibi 3. Olimpiyat altınını alıyor ve rekora ortak oluyordu. Taner Sağır ise 19 yaşında olimpiyat altını sevincini yaşadı. 2008 Pekin’de Ramazan Şahin ile tek altın madalya kazandık. 4 gümüş ve 3 bronzla birlikte ülke sıralamasında 37. Olduk. Bu olimpiyatlarda atletizmde 2 gümüş madalya kazanan Etiyopya asıllı atletimiz Elvan Abeylegesse bir 23 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı olimpiyatta 2 madalya kazanan ilk sporcumuz oldu. 2012 olimpiyatları Londra’da olurken 2 altın kazandık. Tekvandodan Servet Tazegül ile ilk altınımızı kazandık. 2. Altın ise atletizmden geldi. Aslı Çakır Alptekin kazandığı altını alına karara göre 2015’te 2. Olan Gamze Bulut’a devretmek zorunda kaldı. 2016 Yaz olimpiyat oyunları Brezilya’nın Rio De Janeiro kentinde düzenlenecek. Bugüne kadar olimpiyatlarda Türkiye adına toplam 70 sporcu 87 olimpiyat madalyası kazanmıştır. Bunların 39’u altın, 25’i gümüş ve 23’ü de bronz madalyadır. Toplamda tüm olimpiyat oyunlarındaki sıralamamız ise 27. Sıradır. Branşlara göre baktığımızda ise en başarılı olduğumuz dal ata sporumuz güreş olduğunu görüyoruz. Güreşte 28 24 altın, 16 gümüş ve 15 bronz madalya ve toplamda 59 madalya kazanmış durumdayız. Halterde ise 8 altın 1 gümüş ve 1 bronz madalyamız var. Judo ise 2 altın ve 1 bronz madalya ile 3. Sırada yer alıyor. Tekvando ve atletizmde kazandığımız 1 altın 3 gümüş ve 2 bronz madalya ile bu branşlar 4. Sıradalar. Boksta ise 2 gümüş ve 3 bronzumuz var. Bu branşlar haricinde olimpiyatlarda maalesef madalya sevincini yaşayamadık. 2016 Rio’da güreşte Rıza Kayaalp ve Taha Akgül’den altın madalya bekliyoruz. Yine aynı şekilde tekvandoda Servet Tazegül ve Nur Tatar altın madalya umutlarımız olacak. Halterde ise fetret devrini yıkıp yeni madalyalar alacağımızı umuyoruz. Atletizmde sürpriz yapabilecek isimlerimiz mevcut. Özellikle uzun mesafelerde madalya çıkarabiliriz. Yüzmede Victoria Zeynep Güneş sürpriz yaparak madalya kazanabilir. Bu olimpiyatlarda madalyalarımız ve madalya branşlarımız inşallah daha da artar ve olimpiyatlarda üst sıralara yükseliriz. Son olarak Olimpiyatlara katılacak olan sporcularımıza başarılar diliyoruz. Unutmayın 80 milyon sizinle… Serdar Üstüntaş ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı TRANSFERIN YENI ADRESI:ÇIN Ekonomik gücün ve insan gücünün yanında sponsorların da devreye girmesi ile yatırımlar birbirini izleyince Çin’de özellikle son yıllarda astronomik bedellerle olan transferler göze çarpmaya başladı. Gelişen, sürekli büyüyen ve şu anda dünyanın en büyük 2. Ekonomisine sahip olan ve 10 yıl içinde ABD’yi geçip ilk sıraya çıkacak olan, en fazla nüfusa sahip olan Çin elini yavaş yavaş futbola da atmaya başladı. Devlet desteğinin de bunlara eklenmesiyle futbolda büyük bir futbol endüstrisi oluşmaya başladı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ülke tanıtımına çok büyük önem veriyor ve transferlere teşvik veriyor. Sponsorluklardan bahsetmişken Evergrande, Suning ve SİPG başta olmak üzere gerek ulusal gerekse uluslararası alanda tanınan sponsorlar kulüplere para yağdırmaya başladı. Değirmenin suyunun nereden geldiğini buradan rahatça anlıyoruz. Çin Süper Ligi 2004 yılında kurulmuş olan bir lig. Ligde 16 takım mücadele ediyor. Martta başlayan lig kasım ayında sona eriyor. Ligden sadece bir takım düşüyor. Çin Milli Takımı ise 2002’de katıldığı Dünya Kupası ile zirve yapmıştı. O turnuvada Milli Takımımız 3. Olurken Çin Milli Takımı gol dahi atamadan turnuvayı kapatmıştı. Daha sonraki Dünya Kupalarına katılamayan Çin, Asya Kupasında da başarısız olunca altyapıya önem vermeye başladı. Ünlü teknik adamlar ülkeye getirildi ve genç futbolcu yetiştirmeye başladılar. Kulüplere 4+1 yabancı kuralı getirildi. +1 hakkı ise sadece Asya oyuncusu kontenjanı olarak belirlendi. Futbol okullarda zorunlu hale getirildi ve ülkede binlerce futbol sahası açıldı. Yapılacak yıldız transferleri ile ilginin lig üzerine çekilmesi ve yetişecek gençlere örnekler sunulmasıyla Çin’in futbol projesi yeni bir soluk kazanmış oldu. Transferlerle canlanan Çin Ligi dünyaca ünlü transferler serisine 2011 yılında Çin’e transfer olan ve ülkemizde Fenerbahçe forması giyen Nicolas Anelka ile başladı. Anelka’nın 25 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı ardından 2012’de Galatasaray’da da oynayan yıldız golcü Didier Drogba geldi. Shangai Shenhua forması giyen ikili ligin tanınırlığını artırdı. Bundesliga gol kralı Lucas Barrios Evergrande Guangzhou’ya transfer olunca ligde heyecan dozu da artmaya başladı. 2013 yılında ise CSKA Moskova’dan tanıdığımız Wagner Love ise Luneng’e transfer oldu. 2014’te ülkemizden Bursaspor’dan Batalla Beijing Guoan’a, Trabzonspor’dan Paulo Henrique Shangai Shenhua ‘ya transfer oldu. Gilardino Evergrande’ye, Rafael Marques ise Jianje takımına transfer oluyordu. 2015 ve 2016 yılları ise Çin Süper Ligine astronomik bedellerle transferler başladı. 2015’te Ricardo Gaulart 15 Milyon Euro’ya, Paulinho ise 14 Milyon 26 Euro’ya Evergrande’ye transfer oldu. Beşiktaş’tan Demba Ba ise 13 Milyon Euro’ya Shangai Shenhua’ya, Asamoah Gyan ise Shangai SIPG’e transfer oldu. Bunların haricinde Kleber, Gudjohnsen, Robinho, Tim Cahill, Sissoko gibi yetenekler de Çin Süper Liginin yolunu tuttu. 2016 ise transferin ve ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı harcamaların zirve yaptığı yıl oldu. Shaktar’dan Alex Teixeira 50 Milyon Euro’ya, Chelsea’den Ramires ise 28 Milyon Euro’ya Jiansu Suning’e transfer oldular. Atletico Madrid’den Jackson Martinez 42 Milyon Euro’ya Evergrande’ye, Gervinho, Ersan Adem Gülüm ve Mbia Hebei China Fortune kulübüne, Burak Yılmaz Beijing Gouan’a transfer oldu. Hala transferler devam ediyor ve Çin’de transfer sezonunun bitimi olan 26 Şubat’a kadar da devam edecek. Şu ana kadar ara transfer sezonunda 270 milyon Euro harcayan Çin takımları İngiltere Premier Liginin transfer için harcadığı parayı geçerek ilk sıraya yükseldi. Bu transferlerin yanında ülkemizden Nani, Van Persie, Sneijder , Podolski, De Sutter, Sosa gibi yıldız futbolcular Çin Liginin kıskacı altında. Ligimizin yanı sıra Wayne Rooney‘i ligin tanıtım yüzü olması için transfer etmek Çin kulüplerinin olduğu iddia ediliyor. Görüldüğü gibi Çin kulüpleri yaptığı, yapamadığı transferlerle gündeme oturmuşa benziyor. Yapılan yatırımların meyve vermeye başladığı düşüncesindeyiz. Ülkemizden Burak Yılmaz ve Ersan Adem Gülüm’ün Çin’e transfer olması sebebiyle maçları mutlaka takip edilecektir. Çin Dünya futbolunda bir numara olmak istiyor. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz gerek ekonomik gerek altyapıya verdikleri önem ve gerekse transferleri ile Çin daha fazla konuşulacak gibi duruyor. Serdar Üstüntaş 27 28 ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Benzer belgeler
ağustos 2015 - WordPress.com
KÜNYE İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Müslim Akil Avci Genel Koordinatör Ahmet Kurt Hukuk Danışmanı Ayhan Kanlı Yazarlar Ayhan Kanlı Ahmet Durmuş Ahmet Ergüç Elif Köroğlu Naz Kuran Rafet Fa...
DetaylıOlimpiyatta Türkler - Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi
yıllık periyotlarda iyi bir takım kurmuş ondan sonraki sezon şampiyonluğa oynamıştır. Bu sezonlardan biri de 2003-2004 sezonudur. Bu sezonu Trabzonspor 72 puanla ikinci sırada tamamlamıştır. Trabzo...
Detaylı