teşvik paketleri açıklandı
Transkript
teşvik paketleri açıklandı
Dosya TEŞVİK PAKETLERİ AÇIKLANDI Zafer Çağlayan Ekonomi Bakanı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Marmara Üniversitesi İng. İktisat Bölümü M. İlker Aycı Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Levent Köprülü Otomotiv dünyası şaşırtıyor Emine Pura Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği Başkanı Prof.Dr. Halil Nalçaoğlu Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı 2012 SAYI 41 ODD’den Değerli Okurlar, Türkiye Otomotiv Pazarı, 2012 yılının ilk beş ayında yüzde 21 daraldı ve 284 bin 790 adede ulaştı. 2011 yılı aynı döneminde ise toplam pazar 360 bin 503 adet olarak gerçekleşmişti. 2012 yılı Mayıs ayında toplam pazar 74 bin 773 adet olurken, 85 bin 093 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı pazar toplamına göre satışlar yüzde 12,1 geriledi. İlk 5 ayda üretim yüzde 8,4 daralarak 469 bin 366 adede, ihracat ise yüzde 5,5 daralarak 327 bin 644 adede ulaştı. 2012 Ocak-Mayıs döneminde yüksek daralmanın nedenleri arasında, ÖTV oranlarındaki artış, ekonomiyi soğutma ve yumuşak inişi sağlamak amacıyla alınan önlemler dolayısıyla ekonomik aktivitenin yavaşlamasını sıralamak mümkündür. Derneğimizin değerli akademisyenlere hazırlattığı bilgi kaynaklarından birini daha tamamlamış bulunmaktayız. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü bünyesinde bir süredir devam eden Tüketici Koruma Kanunu Taslağı çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla, “Tüketici Koruma Kanunu” konusunda akademik bir çalışma hazırladık. Kanun taslak çalışmaları süresince fayda sağlayacağına inandığımız bu akademik çalışma ve yönetici özeti, önemli bir kaynak niteliğinde ilgili tüm kesimlerin faydasına sunulmaktadır. Doç. Dr. Yeşim Atamer ve Doç. Dr. Murat İnceoğlu tarafından hazırlanan “Satım Sözleşmesinde Tüketicinin Seçimlik Hakları ve Avrupa Birliği Hukuku İle Uyumu Sorunu” başlıklı kitap ve yönetici özeti üyelerimiz, sektörün diğer paydaşları ile özellikle yeni kanun taslağı üzerinde çalışmaları yürüten Gümrük ve Ticaret Bakanlığı da dahil olmak üzere Bakanlıklar, basın mensupları ve ilgili kesimler ile çalışmalara katkı sağlamak üzere paylaşılmaktadır. Toplumun her kesimi açısından son derece önem arz eden bir konu olma özelliği taşıyan akademik çalışmanın herkes için faydalı bir bilgi kaynağı olarak gelecekteki çalışmalara ışık tutmasını diliyoruz. 5 Nisan 2012’de Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni teşvik sisteminin de gerek ülkemiz gerekse otomotiv sektörü açısından önemli açılımlar sağlayacağı düşüncesindeyiz. Yeni teşvik sisteminin hedefleri olan cari açığın azaltılması, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi ve teknolojik dönüşümün sağlanması noktalarında önemli katkıları olacağı inancındayız. Başbakan Yardımcısı Sn. Ali Babacan ve Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek de düzenledikleri ortak basın toplantısında tasarruf teşvik paketini açıkladı. Sektörümüz için tasarruf teşvik paketi de tasarrufların artırılması noktasında son derece önem teşkil ediyor olmakla birlikte bu pakette yer alan Ömrünü Tamamlamış Araçlarla ilgili düzenlemenin geliştirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Dergimizin 41. sayısında; açıklanan teşvik paketleri, Sn. Zafer Çağlayan ile röportaj, sektörümüzdeki gelişmeler ve konusunda uzman değerli konuklarla söyleşilerle yine zengin bir içerikle karşınızdayız. Keyifle okumanızı dileriz. 3 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Selin Şahiniz Editör Nida Öğütveren İÇİNDEKİLER KÜNYE ODD Otomotiv Distribütörleri Derneği İktisadi İşletmesi Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa Bayraktar Yayın Kurulu Müge Çınarlı Söyler, Saadet Alpago Görsel Yönetmen Hale Tekcan Fotoğraflar Muhsin Ergün, Mustafa Ergün, Doğu Kendigelen Reklam ve Pazarlama Saadet Alpago - saadet@odd.org.tr Müge Çınarlı Söyler - muge@odd.org.tr Aylin Özyazıcı – aylin.ozyazici@mineralmedya.com Yapım Mineral Medya Hattat Kamil Sok. Anadolu Apt No: 13/6 34590 Bahçelievler-İstanbul Tel: 0532 260 21 74 bilgi@mineralmedya.com www.mineralmedya.com Baskı Golden Print Tel: 0212 629 00 24 www.goldenmedya.com.tr ODD Dergi, Otomotiv Distribütörleri Derneği İktisadi İşletmesi tarafından TC yasalarına uygun olarak iki ayda bir yerel süreli yayın olarak yayımlanmaktadır. DOSYA Dergi Yönetim Yeri Otomotiv Distribütörleri Derneği Barbaros Bulvarı Bahar Sok. No: 4 Baras Han Kat: 7 Balmumcu - İstanbul Tel: 0212 288 61 94 Faks: 0212 266 44 09 ISSN 1304-8341 Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, tablo, harita,şema, grafik tasarım, illüstrasyon ve konular kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan verenlere aittir. Baskı tarihi: Haziran 2012 4 Teşvik Paketleri açıklandı Yeni Teşvik Sistemi ve Tasarruf Teşvik Paketi ekonomiye ivme kazandıracak. (s: 12) S: 32 M. İlker Aycı DİYALOG Otomotiv dünyası şaşırtmaya devam edecek S: 42 Denizli Fuarı Doğrudan pazarlama ile otomotiv daha çok proje üretmeli 5. Denizli Autoshow kapılarını Anadolu’ya açtı MAKALE S: 38 Emine Pura S: 35 Levent Köprülü SEKTÖRÜN NABZI DİYALOG Otomotiv olmadan 2023 hedeflerine ulaşamayız S: 28 Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Otomotiv sektörü destek politikalarıyla büyüyebilir YAZAR DİYALOG 2012 otomotiv sektörü için yeni pazarların daha fazla önem kazanacağı bir yıl olacak FUAR DİYALOG S: 20 Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan S: 44 Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu S: 46 Ziya Burnaz Yeni bir düşünme biçimi üretmek teşvik, cesaretlendirme ve en önemlisi yaratıcılık gerektiriyor ODD Fuar Komitesi Avrupa’nın en iyi fuarlarına imza atmayı hedefliyor S:6 - Kısalar S:52- Sektörden Haberler S:18- Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı S: 54 - Ajanda S: 49- Sosyal Sorumluluk S:56- Analiz S: 50- Bizden Haberler S:61- Marka Satışları 5 KISA KISA Trafik sorununa yeni çözüm Chery rotasını Türkiye’ye çeviriyor Otomobil motor ve şanzımanlarını geliştiren Alman FEV şirketi, Çinli Chery ve Mermerler Otomotiv ortaklığında Çorlu’da motor fabrikası kurulacak. Chery’nin Türkiye distribütörü Mermerler Otomotiv Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Mermer, Türkiye’ye yapılması planlanan yatırımın 3 kademeli olarak 5 yıl içinde 500 milyon doları bulacağını söyledi. Mermer, yeni açıklanan teşvik sisteminin uzun süredir çalışmaları sürdürülen fabrika yatırımının üzerinde olumlu etkisi olduğunu, yatırım için Türkiye’yi en avantajlı ülke haline getirdiğini belirtti. Dünya mühendisleri Türkiye’de toplanıyor Otomotiv ve savunma sanayinde yapılan her türlü Ar-Ge, Ür-Ge ve mühendislik projelerine mühendislik desteği veren AVL, yılda iki kez, biri genel merkez biri önemli global ofislerden birinde gerçekleştirilen AVL Direktörler toplantısı için bu yıl Türkiye’yi seçti. 24-27 Haziran tarihlerinde İstanbul / TÜBİTAK MAM Tekno Park’ta yapılacak toplantıya, AVL CEO’su Prof. Helmut List, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Marko Dekena ve Dr. Robert Fischer ile diğer ülke direktörleri katılacak. Toplantıda sektördeki yeni trendler, yeni beklentiler, global stratejiler ve yeni projeler ele alınacak, ar-ge projeleri konuşulacak. Porsche 7. merkezini Mersin’de açtı Porsche’un Türkiye temsilcisi olan Doğuş OtomotivPorsche, son Porsche Merkezi’ni Mersin’de açtı. Kavi Oto tarafından hizmete açılan “Porsche Merkezi Kavi”, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya illerindeki merkezlerin ardından, Porsche’un 7’nci merkezi oldu. Mersin’in ilçesi Mezitli’de hizmete giren Porsche Merkezi Kavi, Porsche sahiplerine servis ve yedek parça hizmeti de verecek. Kavi’de, Porsche Showroom’un yanında mekanik atölyeler, boya alanı, yedek parça depoları, Porsche aksesuar satışı, VDF kredi imkanları ve misafir kafeteryası bulunuyor. 6 İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı, özel bir protokole imza atarak Trafik Elektronik Denetleme Sistemi’nin (TEDES) ilk adımını attı. Protokole göre, şehir içi trafik sistemi, halen tüm illerde ve bazı ilçelerde uygulanan MOBESE sisteminin alt bileşeni olarak kurulacak. Bir süredir sadece İstanbul’da uygulanan ve Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) adıyla bilinen sistem, önümüzdeki süreçte diğer iller ile ilçe ve beldelere kadar yaygınlaştırılacak. Böylece, yerleşim birimlerindeki trafik suçları ve düzeni daha yakından takibe alınacak. TEDES, özellikle kırmızı ışık, hız sınırı, banket ve emniyet şeridi ihlalleri başta olmak üzere tüm trafik kuralı ihlallerinin tespitinde kullanılacak. Yılın ilk 5 ayında üretim daralmaya devam etti Avrupa’da giderek artan durgunluk ve iç piyasada satışların yeterince hareketli olmaması, otomotiv üretiminin bu yılın ilk beş ayında geçen yılın aynı dönemine göre daralmasına yol açtı. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre, 2012’nin Ocak-Mayıs döneminde toplam üretim % 8,4, otomobil üretimi ise %14,2 azaldı. Aynı dönemde toplam üretim 469 bin 366 adede, otomobil üretimi ise 237 bin 611 adede geriledi. Ticari araçlar ve özellikle ÖTV artışına maruz kalan hafif ticari araçlarda, 2011 yılı son aylarında başlayan talep azalmasının giderek büyüyen boyutu, 2012 yılı ilk 5 aylık dönemde de ihracattaki daralma ile birlikte üretimi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Hyundai marka değeri sıralamasında, 2’nci sıraya yükseldi Dünyanın önde gelen derecelendirme kuruluşu Strategic Vision tarafından her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen “Toplam Değer Endeksi” sonucunda Hyundai tüm otomotiv markaları arasında 2’nci sıraya yükseldi. Otomobillerin kaliteleri, maddi ve kullanıcıları üzerindeki duygusal değerleri göz önünde tutularak hazırlanan endekse göre Hyundai büyük bir gelişim kaydederek önemli bir yükseliş gerçekleştirdi. Aynı araştırmanın segment bazlı değerlendirmesinde sınıfında birinci sıraya yerleşen ix35 ise kullanıcıları üzerindeki pozitif algısı, uygun satış fiyatı, düşük yakıt tüketimi ve bakım masrafları ile rakiplerini geride bıraktı. Araştırma Eylül 2010 ve Haziran 2011 arası dönemde otomobil satın alan yaklaşık 68 bin kullanıcının katılımıyla gerçekleştirildi. KISA KISA OYDER, yeni dönemde ‘işbirlikleriyle’ güçlenecek Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) 3 Mayıs 2012’de gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurul toplantısında, sektör derneklerini bir araya getirdi. Dernekler arasında yapılacak işbirliklerinin öneminin vurgulandığı toplantıda konuşan OYDER Yönetim Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal “OYDER’deki ikinci dönemimde yetkili satıcılık müessesemizin nasıl ayakta duracağı üzerinde yoğunlaşacağız. Sektörün ileriye gitmesi için birlikte yapacağımız çalışmalardan önemli sonuçlar çıkacağına inancım tamdır” dedi. Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) 4. Olağan Genel Kurulu İstanbul TOBB Plaza’da gerçekleşti. Genel Kurul toplantısına, Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği H. Şükrü Ilısal (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dudaroğlu, Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, TOBB Otomotiv Ticaret Meclisi Başkanı Yüksel Mermer ve Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Orhan Sabuncu konuşmacı olarak katıldı. “OYDER bu ülkenin mozaiğidir” OYDER’in 4’üncü Olağan Genel Kurulu’nda yapılan seçim sonrası H. Şükrü Ilısal yeni dönem için Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini tekrar üstlendi. Genel Kurul’da üyelere hitap eden ve “81 ilde 900’ün üzerinde temsilcisiyle OYDER bu ülkenin mozaiğidir” şeklinde konuşan Ilısal, sivil toplum örgütlerinin varlığının otomotiv sektöründe zorunluluk haline geldiğini belirterek bunun da OYDER’i çok önemli bir konuma getirdiğini söyledi. Ilısal, OYDER’deki ikinci döneminde, otomotiv sektörünün dernek başkanlarıyla daha sık görüşüp yetkili satıcılık müessesinin ayakta kalabilmesi ve ileriye doğru yatırım yapabilmesi için yoğun bir çalışma içerisine gireceklerini vurguladı. Ilısal, “OYDER’deki ikinci dönemimde yetkili satıcılık müessesemizin Mustafa Bayraktar nasıl ayakta duracağı üzerinde yoğunlaşacağız. Sektörün ileriye gitmesi için birlikte yapacağımız çalışmalardan önemli sonuçlar çıkacağına inancım tamdır” açıklamasını yaptı. En saygın sektör Genel Kurul’da konuşan ODD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, otomotiv sektörünün oldukça dinamik bir yapısı olduğunu vurguladı. Otomotiv sektörünün ülkemizdeki en saygın sektörlerden biri olduğunu söyleyen Bayraktar, “Gururla söylüyorum ki sektörümüz yıllar içinde kurumsallaşan yapısıyla gerek teknik gerekse insan gücü ve insan kalitesi bakımından önemli bir konuma geldi. Dolayısıyla sektör derneklerinin oluşumu ve geleceği şekillendirmede yapacakları çalışma ve katkılar çok büyük önem arz ediyor. Sektörün dinamik yapısı gündemimizi oldukça yoğun tutuyor ve çeşitli faaliyetleri bir arada güncelleştirmeyi gerektiriyor” dedi. “OYDER’in itici güç olacağına inanıyoruz” OYDER’le de diğer derneklerle olduğu gibi sektörde açılım yaratabilecek, sektöre değer katacak birçok konuda beraber çalışmaları gerektiğini vurgulayan Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “Tüketiciye uzanan son halkayı oluşturan yetkili satıcılarımız yurdun her köşesindeki yatırımlarıyla, gelişmiş ülkelerin standartlarında yapılanmış şekilde hizmet veriyor. Yetkili satıcılık teşkilatında daha örgütlü, tüm sektör firmaları eksiksiz içine almış bir OYDER’in sektörümüz için önemli bir itici güç olacağına inanıyoruz.” 7 KISA KISA Otomotiv sektörünün geleceği, “markalaşmanın gücü” ile şekillendi “Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü’’ kongresinde “yerli otomobil” konusu mercek altına aldı. Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği, (OYDER) tarafından düzenlenen, “Otomotiv Sektörünün Geleceği” kongrelerinin dördüncüsü, 26 Nisan’da Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Otomotiv sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren kongrede bu yıl, “markalaşmanın gücü” konusu masaya yatırıldı, otomotiv sektöründe markaların ve markalaşmanın gücüne ilişkin değerlendirmeler paylaşıldı. “Yiğitçe mücadelemize devam ediyoruz” Kongrenin açılış konuşmasını yapan OYDER Yönetim Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal, kongrenin konusunu, 2023 vizyonunda yer alan yerli marka yaratmaya destek vermek amacıyla “markalaşmanın gücü” olarak seçtiklerini belirtti. Otomotiv sektörünün, geçtiğimiz yıllarda arka arkaya büyük başarılar ve hızlı yükselişler gösterdiğini kaydeden Ilısal, bu hızlı yükselişin ülke ekonomisine ve ihracatına olumlu katkılar sağladığını söyledi. Ilısal, “Son 2 yıldır Avrupa ve Amerika’da yaşanan yoğun ekonomik krize rağmen global piyasalarda her geçen gün güçlenen bir ekonomiye sahibiz. Coğrafi olarak içinde bulunduğumuz bölgenin liderliği konumunun yanı sıra artık global dünyanın da lider ülkeleri arasında anılıyoruz. Son zamanlarda Başbakanımızın tabiriyle otomotiv sanayi için ‘babayiğit’ arandığını hepiniz yakından biliyorsunuz. Başbakanımızın sanayicilerimizi babayiğit olarak anmasından yola çıkarak ben de perakendecilere, yani bizlere en uygun tarifin ‘yiğit’ olacağı kanaatindeyim. Çünkü her birimiz uğraştığımız onlarca sorun ve sıkıntıya rağmen yiğitçe mücadelemize devam ediyoruz” dedi. Gelecek, akıllı araçlarda… Nihat Ergün 8 Ilısal’ın ardından konuşmasına başlayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2012’nin yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımların atılacağı bir yıl olması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Her zaman söylüyoruz, biz bu meseleye duygusal bir tavırla değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla olduğu için, bu alanda yatırım yapalım, özellikle elektrikli araçlarda arayış içinde olalım, bu konuda da yüzde 20’sini temsil eden otomotiv ülke ekonomisine 315 milyar Euro’luk katkı sağladı.” H. Şükrü Ilısal öncüler arasında yer alalım istiyoruz. Bu kadar güçlü bir yan sanayisi olan, bu kadar büyük bir iç ve dış pazar potansiyeli olan bir ülkenin, marka oluşturamamasının bir izahı olabilir mi?’’ dedi. Rekabette öne çıkmanın yolunun, tasarım, teknoloji, üretim, pazarlama, satış sonrası hizmetler gibi birçok alanda kaliteyi elde etmekten geçtiğini dile getiren Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün odak noktası olan yüksek performans, sürüş keyfi, dayanıklı ve ekonomik araçlar; zamanla yerini çevre dostu, iletişim teknolojileriyle donatılmış akıllı araçlara bırakacak. Bundan 20 yıl sonra, otomotiv sektörü dediğimizde bugün olduğundan çok daha farklı bir sektörü ve ürünleri göreceğiz. Ancak ne kadar değişirse değişsin, otomotiv bir şekilde hepimizin hayatında yeri olan önemli bir sektör olmaya devam edecek.” Ekonomik gelişimde en önemli anahtarın inovasyon olduğunu ifade eden Schröder son 10 yılda Alman otomotiv endüstrisinin 100 milyar Euro’luk yatırım gerçekleştirdiğini, 2010 yılında 3 bin yeni patent başvurusu yapıldığını belirtti. Türkiye’nin kendi otomobil markasını yaratmak yerine elindeki üretimi daha verimli kullanmasının, mevcut yetkinliklerini arttırmasının daha faydalı olacağını düşündüğünü ifade etti. Ali Bilaloğlu “Yerli otomobil sadece Türkiye pazarını hedeflememeli” “Sektör Sivil Toplum Kuruluşlarının Gücü” başlıklı panelin konuşmacılarından biri olan ODD Başkan Yardımcısı Ali Bilaloğlu, otomotiv teşkilatını şekillendiren etkenleri, “müşteri beklentileri”, “ticari gerçekler” ve “kanunların getirdiği zorunluluklar” olarak açıkladı. Türkiye’deki yetkili satıcı teşkilatının ise Avrupa’daki en genç ve çağdaş teşkilat olduğunu söyledi. Gerhard Schröder Otomotiv sektörü, Alman ekonomisine 315 milyar Euro’luk katkı sağladı Dünyanın en büyük otomotiv ülkelerinden biri olan Almanya’nın 7. Başbakanı Gerhard Schröder de kongrenin konuşmacıları arasındaydı. “Globalleşme ve AB’nin Geleceği” konulu bir konuşma gerçekleştiren Schröder, Almanya’nın 2010’da ekonomik toparlanmaya geçişini otomotiv sektörüne borçlu olduğunu belirtti. Schröder, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2011’in ilk üç ayında bile Alman otomotiv sektörü krizden çıkarak üretim rekoru kırmayı başardı. 2010’da Alman sanayisinin Yerli otomobil markası yaratmak için Türkiye’deki her türlü ön şartın yerine getirildiğini kaydeden Bilaloğlu, şunları kaydetti: “Tabii ki böyle bir marka yarattığınızda bu yalnızca Türkiye pazarını hedeflememeli. Yerli markanın, Türkiye’deki cari açığa da pozitif katkı sağlaması hedefleniyor. Bu araçların yedek parçasını da Türkiye’nin üreteceğini varsayarsak bu sektöre çok önemli bir katkı sağlayacak. Bizim bu konuda bir avantajımız var. Hükümetimiz, yerli otomotiv konusunda istekli ve bizleri destekliyor. Zaten dünya markası yaratacaksak bu kamu ile birlikte olur. Yeni pazarlarla birlikte, Türkiye dünya pazarında kendi ‘nişini’ bulacak. Markanın ciddi anlamda oturması ise 25-30 yıl sürebilir. Türk otomobilinin yerli pazarda yerini bulması da vakit alacak. Ama sanayileşmiş ülkelere baktığımızda orada yerel üretilen markaların pazarda bir avantajı olduğunu görebiliyoruz. Ben doğru ürünün doğru kalitede üretileceğini ve Türk insanı tarafından tercih edileceğini düşünüyorum.” 9 KISA KISA Pazarlama Komitesi, PDR ve KPMG ile buluştu ODD Pazarlama Komite Toplantısı 17 Mayıs 2012’de Akmerkez Stylus “Tahoma” toplantı salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya katılan PDR Group; bünyesindeki çalışmalar, verdiği hizmetler ve müşteri deneyimi projeleri konusunda katılımcılara sözlü olarak kısa bir bilgilendirme yaptı. KPMG Türkiye’den Otomotiv Sektörü Lideri, Denetim Bölümü Şirket Ortağı Ergün Kış ve Otomotiv Sektörü Yöneticisi, Denetim Bölümü Müdürü Özgecan Berber “Otomotiv Sektörünün İhtiyaçları, KPMG’nin Cevapları” konulu bir sunum gerçekleştirdi. 10 DOSYA YENİ TEŞVİK SİSTEMİ Yatırımlarda devlet yardımlarıyla ilgili yeni teşvik sistemi 5 Nisan 2012’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bir toplantıyla kamuoyuna açıklandı. 6 Nisan 2012’de Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından detayları sunulan yeni teşvik sisteminde tanımlanan stratejik yatırımlara ek destekler sağlanması, bölgesel teşvik kapsamında bölgesel haritanın yenilenmesi ve en az gelişmiş bölgelerdeki yatırımlara sağlanan desteğin artırılması öne çıkıyor. Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak, 500 milyar dolar mal ihracatı gerçekleştirmek, kişi başına 25 bin dolar milli gelire ulaşmak hedefleri doğrultusunda teşvik sistemi de yenilendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyu ile paylaşılan yeni yatırım teşvik sistemi yeni şartların, yeni ihtiyaçların, ulusal ve küresel ekonomideki yeni gelişmelerin ışığında hazırlandı. Yeni teşvik sisteminin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, hükümet olarak dördüncü teşvik sistemini devreye koyduklarını söyledi. Erdoğan, “Ekonomi son derece güvenli ve istikrarlı bir yapı sergiliyor. Küresel krizin en ağır seyrettiği 2009 hariç ekonomi sürekli büyüme kaydetti. 9 yılda GSYH üç kattan fazla artış gösterdi. Bugün artık yatırımcı önünü görebiliyor. Biz geçmiş hükümetler döneminde olduğu gibi belli zümrelere değil, tüm Türkiye’ye hitap edecek teşvik anlayışını hakim kıldık. Temmuz 2009’dan bugüne kadar mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11 bin 382 adet teşvik belgesi düzenlendi. Bu kapsamda 157 milyar dolar yatırım öngörüldü. 2009’daki sistem bir önceki sisteme göre belge sayısı itibariyle yüzde 17, yatırım tutarı itibariyle yüzde 73 artışa neden oldu. Mevcut sistemle bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmayı hedeflemiştik. Teşvik belgelerinin yarıdan fazlası daha az gelişmiş bölgelere gitti. Mevcut sistemle uluslararası yatırımları ülkemize çekmeyi hedeflemiştik, bunda da başarı sağladık. Teşvik sistemi etkili sonuçlar doğurdu. Yeni teşvik sistemini de bu temel üzerine inşa ediyoruz” dedi. 12 Yeni teşvik sistemi ile cari açığın azaltılması hedefleniyor Ekonomi Bakanlığı’nın, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan dönüştürülmesinden sonra Bakanlığın hızla yeni teşvik sistemini hazırlamaya başladığını söyleyen Erdoğan, TOBB, TİM ve YASED başta olmak üzere ilgili bütün sivil toplum kuruluşlarıyla, odalarla, derneklerle ve bireysel yatırımcılarla yoğun istişarelerde bulunduklarını belirtti. İlgili tüm bakanlıkların yeni teşvik sistemi üzerinde koordineli olarak çalıştığına dikkat çeken Başbakan, yeni teşvik sisteminin temel hedeflerini açıkladı. Erdoğan, yeni sistemle cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin Türkiye’de yatırım ve üretiminin artırılmasını hedeflediklerini, en az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin artırılmasını, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesini, destek unsurlarının etkinliğinin artırılmasını, kümelenme faaliyetlerinin özellikle desteklenmesini, teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta ileri teknoloji içeren yatırımların desteklenmesini yeni sistemle hedeflediklerini ifade etti. İlk adım Ekonomi Bakanlığı’nın kurulması oldu Mevcut sisteme yönelik olarak, yatırım döneminde vergi indirimi, yeni bölgesel harita, 2011 sonu itibariyle azalan destek oran ve sürelerinin artırılması, desteklenen yatırım konularının gözden geçirilmesi, stratejik ve teknolojik AÇIKLANDI dönüşümü sağlayacak yatırımların desteklenmesi, en az gelişmiş bölgelerde yatırıma sağlanan destek miktarlarının artırılması yönündeki talepler dikkate alınarak yeni teşvik sistemi için ilk adım atıldı. İlk aşamada Ekonomi Bakanlığı kurularak yatırım, istihdam, üretim ve ihracat süreçlerinin eşgüdümü hedeflendi. İkinci aşamada teşvik sistemine ilişkin tespit ve değerlendirmeler alındı ve gelen talepler değerlendirildi. Yaklaşık 800 talep alındı. Yeni teşvik sistemi dört ana bileşenden oluşuyor: Genel Teşvik Uygulamaları, Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki ve Stratejik Yatırımların Teşviki. Genel Teşvik Uygulamaları kapsamında, bölge ayrımı yapılmaksızın, teşvik edilmeyecek yatırım konuları ile diğer teşvik uygulamaları kapsamında yer almayan ve belirlenen asgari sabit yatırım tutarı şartını sağlayan yatırımlar KDV İstisnası ve Gümrük Muafiyet destekleri ile desteklenmesine devam edilecek. Yatırımın 6. bölgede uygulanması halinde ise yeni bir uygulama olarak, asgari ücret üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi Stopajı Desteği ve Sigorta Primi İşçi Hissesi Desteği sağlanacak. bölgesel teşvik uygulamasına esas teşkil eden bölgesel haritanın yenilenmesi. Kalkınma Bakanlığı’nın illerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sırasıyla ilgili araştırması sonrası iller sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyine göre 6 ayrı bölgede sınıflandırıldı. Bu yeni teşvik uygulamasında bölgesel sistem yerine il bazlı bölgesel teşvik sistemine geçildi. Yeni sistemde az gelişmiş illeri ifade eden 6. bölgedeki illere yapılacak yatırımlar daha avantajlı şekilde desteklenecek. Bu illerde asgari sabit yatırım tutarının üzerinde gerçekleştirilecek yatırımlar, sektör ayrımı yapılmaksızın bölgesel desteklerden yararlanacaklar. Bu illerde yatırım yapacak olanların ödemeleri gereken sigorta primi işveren hissesinin asgari ücrete tekabül eden tutarı 10 yıl süre ile yatırımların OSB’lerde yapılması halinde ise 12 yıl süreyle devlet tarafından karşılanacak. Ayrıca bu illerde gerçekleşecek yatırımlarda istihdam edilen işçilerin asgari ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisi stopajına 10 yıl süre ile terkin imkanı getirilecek. Vergi indirimi desteği de bu bölgede diğer bölgelere nazaran daha yüksek oranlarda uygulanacak. Yeni teşvik sisteminin ayrıntılarını, uygulama usul ve esaslarını 6 Nisan 2012’de kamuoyuyla paylaşan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 2023 vizyonlarına verdikleri önemi vurgulayarak, “Cumhuriyetimizin 100. yılında hedeflerimize ulaşmak istiyoruz. Hedeflere ulaşmak için 3 temel ihtiyacımız olduğunu tespit ettik. İhracatta emek yoğun teknolojiden bilgi yoğun teknolojiye geçmeyi ve ithalatta en çok ithal edilen ürünlerin milli üretimini sağlamak istiyoruz” şeklinde konuştu. Çağlayan yeni sistemin 3 temel yaklaşımını, genişleyen sektörel kapsam, işgücü maliyetlerinin azaltılmasına yönelik destekler ve finansman imkanlarının genişletilmesi olarak açıkladı. 6. bölgeye tanınan avantajlarla bölgesel gelişmişlik farkları azaltılacak Bölgesel Teşvik Uygulamalarındaki en önemli yenilik ise 13 DOSYA VERGİ İNDİRİMİ Bölgeler Yatırıma Katkı Oranı (%) Bölgesel Teşvik Uygulamaları Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki 01.01.2014 tarihinden sonra başlanılan yatırımlar I 15 10 25 20 II 20 15 30 25 III 25 20 35 30 IV 30 25 40 35 V 40305040 VI 50 35 31.12.2013 tarihine kadar başlanılan yatırımlar 01.01.2014 tarihinden sonra başlanılan yatırımlar 31.12.2013 tarihine kadar başlanılan yatırımlar 60 45 Kaynak: Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü Motorlu taşıtlarda asgari sabit yatırım tutarı düşürüldü Yeni teşvik sisteminin 3. ayağını büyük ölçekli yatırımların teşviki oluşturuyor. Bu çerçevede KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi öngörülüyor. Büyük ölçekli yatırımlar kapsamında, motorlu taşıtlarda asgari sabit yatırım tutarı ana sanayide 250’den 200 milyon TL’ye, yan sanayide ise 100’den 50 milyon TL’ye düşürüldü. Sistemin 4. temel ayağını ise stratejik yatırımların teşviki oluşturuyor. Stratejik yatırımların teşviki çerçevesinde, Ekonomi Bakanlığı tarafından çalışılan Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) kapsamında, cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek ara malları ve ürünlerin üretimine yönelik, uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip AR-GE içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli stratejik öneme sahip yatırımlar teşvik ediliyor. İthalat bağımlılığı yüksek ara malı veya ürünlerin üretimine yönelik, asgari yatırım tutarı 50 milyon TL olan, yüzde 50’den fazlası ithalatla karşılanan, asgari yüzde 40 katma değer üreten, üretilecek ürünle ilgili toplam ithalat değeri son bir yıl itibariyle en az 50 milyon dolar olan yatırımlar stratejik yatırım olarak değerlendirilecek. Stratejik yatırımlara bölge ayrımı yapılmaksızın KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, 7 yıl süreyle Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği (6. bölgede ise 10 yıl), yatırıma katkı oranı yüzde 50 olmak üzere yüzde 90 vergi indirimi, faiz desteği (sabit yatırım tutarının yüzde 5’ini aşmamak kaydıyla azami 50 milyon TL olacak), yatırım yeri tahsisi, 500 milyon TL ve üzeri yatırımlar için bina inşaat harcamalarına KDV iadesi, gelir Vergisi Stopajı Desteği (sadece 6. bölgedeki yatırımlar için 10 yıl olarak) uygulanacak. 14 Yeni Teşvik Sistemi’nden ana başlıklar • Vergi, faiz ve prim desteği - Yatırımlara KDV istisnası, gümrük vergisi istisnası, vergi indirimi, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi desteği, KDV iadesi desteği sağlanacak. - Yeni sistemle sanayinin yapısal dönüşümüne katkı sağlayacak stratejik yatırımlar (Tedariği yüzde 50’den fazlası ithalata dayalı ürünlerin yer aldığı sektörler) desteklenecek. Demir-çelik, makine ve kimya sektörleri bu kapsamda yer alıyor. Yatırım yapılacak yere yatırımcı karar verecek. Stratejik yatırımlar aynı koşullarla desteklenecek. • Türkiye il bazlı 6 bölgeye ayrıldı - Yeni sistemle bölgesel teşvik sisteminin etkinliği artacak. Bölgesel harita yeniden ele alındı. İller sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyine göre 51 il 6 bölgeye (daha önce 4 bölgeydi) sınıflandırıldı. Yeni uygulamada bölgesel sistem yerine il bazlı bölgesel teşvik sistemine geçildi. • En büyük destek 6. bölgeye - Yeni sistemde az gelişmiş illere (6. bölge) yapılacak yatırımlar daha avantajlı şekilde desteklenecek. Bu illerdeki yatırımı yapacakların sigorta primi ödemeleri 10 yıl süreyle devlet tarafından karşılanacak. - 6. bölgede yatırım yapacak firmalar yatırımın yüzde 50’sine, OSB içinse yüzde 55’ine tutar kadar vergi ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacaklar. Faiz desteği tavanları da yükseltilecek. - 6. bölgede 31 Aralık 2013’e kadar başlanacak yatırımlarda sigorta primi desteği 10 yıl uygulanacak. Bu tarihten sonra ise 7 yıl uygulanacak. - Yatırımcı vergi indirimi desteğini yatırım döneminde elde ettiği kazançlara da uygulayabilecek. • Stratejik yatırıma dört koldan destek - Yeni sistemle birlikte özellikle stratejik yatırımlara destek verilecek. Burada temel olarak vergi, faiz, prim ve yer tahsisi desteği sağlanacak. - Stratejik yatırımlara verilecek destekler şöyle: Yatırım malı ithalat malı makine teçhizat için gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası. 7 yıl süreyle sigorta primi desteği. Yatırımın yüzde 50’si kadar vergi indirimi. Yatırım kredileri için 50 milyon liraya ulaşan faiz desteği. Yatırım yeri tahsisi. Asgari 500 milyon tutarındaki yatırımlar için bina ve inşaatta KDV istisnası. KDV iadesi desteğiyle finansman yükü azaltılacak. • 6. Bölgede işverenin yüklerini devlet üstlenecek - Azami faiz destek tutarları 500-900 TL’ye kadar yükseldi. 6. bölgedeki yatırımlarla sağlanan istihdam için asgari ücret üzerinden hesaplanacak gelir vergisi stopajı 10 yıl boyunca terkin edilecek. - 6. bölgede yatırım yapan SSK işveren payı, SSK işçi payı, gelir vergisi stopajından muaf. Artıları devlet üstleniyor, işverene sadece net asgari ücret kalıyor. Asgari ücretlinin maliyeti 600 dolardan 350 dolara düşecek. • Stratejik yatırıma her ilde destek - Stratejik yatırımlarda, yatırım tutarının 50 milyon lirayı aşması gerekiyor. Ayrıca yüzde 40 KDV üretecek bir yatırım olması gerekiyor. - Stratejik yatırım hangi ilde yapılırsa yapılsın aynı destek verilecek. Yeni sistemde eğitim yatırımları ve belirli büyüklükteki otomotiv, uzay, rüzgar sanayi yatırımları desteklenecek. Demiryolu, madencilik, turizm yatırımları yine 5. bölge desteği alacak. • 1 Ocak’tan itibaren geçerli - Yeni teşvik sistemi 1 Ocak 2012’den itibaren geçerli olacak. Kaynak: Ekoayrıntı.com Yatırım Tutarı: 5 Milyon TL, İstihdam: 40 kişi ÖRNEK Bölgeler 1.Bölge 2.Bölge 3.Bölge 4.Bölge Destek Unsurları (Bin TL) 5.Bölge 6.Bölge KDV İstisnası 114 114 114 114 114 114 Gümrük Vergisi Muafiyeti 70 70 70 70 70 70 Vergi İndirimi 750 1.000 1.250 1.500 2.000 2.500 Sigorta Primi İşv. His. Des. 165 248 413 495 578 826 - - 500 600 700 900 Yatırım Yeri Tahsisi 250 250 250 250 250 250 Gelir Vergisi Stopajı - - - - - 542 Sigorta Primi İşçi Hissesi - - - - - 595 Toplam Devlet Hissesi 1.349 1.682 2.597 3.029 3.712 5.797 Destek Yoğunluğu % 27 34 52 61 74 116 Faiz Desteği 15 DOSYA Tasarrufta teşvik dönemi başlıyor Hükümet, tasarruf oranını yükseltmek için “Tasarruf Teşvik Paketi”ni hazırladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, 17 Nisan 2012’de düzenledikleri basın toplantısıyla tanıtılan Tasarruf Teşvik Paketi’yle yeni bir dönem başlayacak. Tasarruf Teşvik Paketi’nin içinde vergilerden bireysel emekliliğe kadar birçok konuda değişiklik yer alıyor. Yerli ve yabancı yatırımcılar için hazırlanan “teşvik paketinin” ardından hükümet, bir teşvik paketi de vatandaşlar için hazırladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de pakette yer alan düzenlemeleri, bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Toplantıda Tasarruf Teşvik Paketi’nin ayrıntılarını paylaşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Pakette, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), sigortacılık sektörü, Hazine tarafından kira sertifikası ihracı, bireysel katılım sermayesi sisteminin esaslarının oluşturulması, girişim sermayesinin desteklenmesi ve fonlama maliyetinin uzatılması konularında düzenlemeler öngörülüyor” dedi. Katkı payı 3 yıl korunacak BES sisteminde devlet katkı payı esasını getirdiklerini belirten Babacan, BES’te devlet katkısının oranının yüzde 25 olacağını, katkı payının matrahtan düşülmeyeceğini söyledi. Babacan konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Mevcut sistemde bireysel emekliliğe girenlerin yüzde 65’i teşvikten yararlanamıyor. Yeni sistemde ise herkes faydalanacak. BES’te vergilerde indirim yerine devlet katkı payı esası getiriyoruz. BES’te getiri üzerinden vergilendirme olacak, anapara vergilendirmeyecek. Devlet katkısının oranı yüzde 25 olacak, yani sisteme ayda 100 TL para yatıran vatandaşımızın, o 100 TL’nin yanına bir de devlet 25 TL koyacak. BES’te en yüksek devlet katkısı yıllık brüt asgari ücretle sınırlı olacak. Yeni sistem uzun vadeli tasarrufu amaçladığı için BES’ten çıkmak isteyen devlet katkısını hemen alamayacak. Devletin katkı payına ilk 3 yıl boyunca dokunulamayacak. Üç yıl içinde sistemden çıkan Devlet katkısı ve getirisini alamayacak. 3 yıl sonra çıkarsa Devlet katkısı ve getirisinin yüzde 15’ini, 6 yıl sonra çıkarsa yüzde 35’ini, 10 yıl sonra çıkarsa yüzde 60’ını alabilecek. Sistemde 10 yılı ve 56 yaşını doldurarak emeklilik hakkı kazananlar ile sistemden vefat veya maluliyet nedeniyle ayrılanlarsa Devlet katkısı ve getirilerinin tamamını alabilecek.” 16 Uzun vadeye düşük stopaj oranları belirlendi Tasarruf oranlarının tarihi düşük seviyeye gerilemesinin ardından ekonomi yönetiminin hazırladığı pakette, mevduat ve hisse senetlerinin vergilendirmeleriyle ilgili düzenlemelere de yer verildi.Babacan, mevduatta stopaj oranının vadeye göre farklılaştırılması için Bakanlar Kurulu’na yetki verildiğini belirterek, kısa vadeli mevduata yüksek, uzun vadeli mevduata ise düşük stopaj uygulanacağını kaydetti. “Melek Yatırımcı”ya teşvik Tasarruf Teşvik Paketi’nden çıkan bir diğer unsur da “melek yatırımcı” olmak isteyenlere verilecek devlet desteği. “Melek Yatırımcı” henüz yeni başlamış bir işe yatırım yapan, işletmelerin büyümeleri veya gelişmeleri için sermaye sağlayan kişiye deniyor. “Melek Yatırımcılar” özellikle internet üzerinde yapılan ticarete destek veriyorlar. Tasarruf Teşvik Paketi’nden konuyla ilgili çıkan düzenleme ise “Bireysel Katılım Sermayesi” adlı sistemle “İş Melekleri”nin Hazine’den alacakları lisans ile desteklenmesi oldu. Bireysel katılım yatırımcılarının genelde bir süre sonra hisselerini devredip, ortaklıktan ayrıldıklarını belirten Babacan, bireysel katılım yatırımcısının devlet desteklerinden yararlanabilmesi için en az 2 yıl şirket ortağı olarak kalması gerekeceğini belirtti. Ortaklıktan ayrılırken, hisselerini ya diğer yatırımcılara ya girişimcinin kendisine ya da halka arz yoluyla devretmesi gerektiğini belirten Babacan, şunları kaydetti: “Bireysel katılım yatırımcısı koyduğu sermayenin yüzde 75’ni gelir vergisi matrahından indirebilecek. Eğer ortak olacağı şirket Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla ve TÜBİTAK tarafından 5 yıl içerisinde projesi desteklenmiş bir kuruluşsa o zaman bu indirim yüzde 100 olarak uygulanacak. Bunların hepsi amaca uygun olarak kullanılsın, kötüye kullanılmasın diye konulmuş tedbirler. Herkes ‘Ben melek yatırımcı oldum, ben bireysel katılım yatırımcısı oldum” diyemeyecek. Bunun için lisans almaları gerekecek. Lisanslama için öncelikle Hazine Müsteşarlığına bir başvuru söz konusu olacak” diye konuştu. isterlerse tekrar basit usule dönebilecekler. Kaybolan sanat dallarında faaliyet gösteren esnaf da vergiden muaf belgesi alabilecek. Bu yöntemle binlerce küçük esnaf vergi ödemeyecek. Kira sertifikaları İMKB’de işlem görecek Lüks konutlara yüksek vergi Yeni düzenlemelerden bir diğeri de kira sertifikası. Babacan, dünyada kira sertifikası sisteminde değerlendirilen kaynağın 170 milyar dolara ulaştığını ifade ederek, “Türkiye’nin de bu piyasada yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Devlet olarak uygulamaya başladıktan sonra sistem özel sektör açısından da yaygınlaşacak. Kira sertifikasıyla ilgili çalışma hem yurt içi, hem yurt dışı için yapılacak İMKB’de bu sertifikalar işlem görecek” dedi. Pakette, kira vergisi ile konut satışlarından alınan KDV’de de değişikliğe gidildi. Şimşek, halen 148 metrekareye kadar olan konutlardan yüzde 1, bunun üzerindeki konutlardan ise yüzde 18 KDV alındığını belirterek, yeni dönemde birim değerlerin esas alınacağını kaydetti. Şimşek “1 milyon liraya satılan 1+1 dairenin vergisi yüzde 1 olarak tahsil ediliyor. Yeni sistemde bu olmayacak. Konut teslimlerinde inşaatın yapıldığı arsanın değeri, konutun değeri dikkate alınarak KDV oranını farklılaştırılabilme konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilecek. Örneğin Etiler’deki 50 metrekarelik bir konutun değeri 1 milyon TL, KDV’si yüzde 1, Tatvan’da 250 metrekarenin değeri 100 bin TL iken KDV’si yüzde 18 KDV alınıyordu. Bu değiştirilecek. Yıllık geliri 88 bin lirayı aşanlar kira geliri istisnasından yararlanamayacak. İstisna bu yıl 3 bin liraydı.” Fazla vergiye faiz Toplantıda konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tasarruf paketi ve torba yasada yer alan vergi düzenlemeleri hakkında bilgi verdi. Şimşek, Cumhuriyet tarihinde ilk kez vatandaşlardan yersiz tahsil edilen vergilerin bundan sonraki süreçte faizi ile iade edileceğini bildirdi. Şimşek, bundan sonra mükelleften fazla ya da yersiz vergi tahsil edilirse, faiziyle geri ödeneceğini belirtti. Vatandaştan alınan fazla ödeme idareden kaynaklanıyorsa ilk tahsil gününden itibaren faiz uygulanarak geri ödenecek. Hurda ayrılan araçlara vergi indirimi Şimşek, 20 yaşın üzerindeki hurda araçların vergi alacaklarının bir kısmının silineceğini kaydetti. Birçok hurda aracın vergi borcu nedeniyle hurdaya ayrılamadığını ifade eden Şimşek, bu tip araçların vergi borçlarının ana parasının yüzde 25’inin ödenmesi halinde geri kalan borçlarının silineceğini bildirdi. Şimşek, söz konusu düzenlemeden binek araçların da yararlanacağını söyledi. Şimşek, 20 yaş üzerindeki araçların hurdaya ayrılmasını da teşvik edeceklerini vurgulayarak, şu bilgiyi verdi: “Karayolu taşımacılığında karbondioksit emisyonunun azaltılması ve ömrünü tamamlamış taşıtların hurdaya ayrılarak bertaraf edilmesi amacıyla daha önce geçici süreli olarak yapılan 20 yaş ve üzeri taşıtların hurdaya ayrılması halinde, biz bu yeni düzenlemeyle taşıt sahipleri adına tahakkuk eden Motorlu Taşıtlar Vergilerinin yüzde 25’inin ödenmesi şartını getiriyoruz. Kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçeceğiz ve taşıtın tescil kaydının silinmesi uygulamasını getireceğiz.” Küçük esnaflara müjde Pakette esnafla ilgili vergi düzenlemelerine de yer verildi. Buna göre, basit usulden gerçek usule geçen esnaf Stratejik yatırımlar teşvik edilecek Şimşek, büyük ve strateji yatırımlara KDV iadesi getirdiklerini belirterek, 500 milyon liranın üzerindeki sabit yatırımlarda, inşaat işleri nedeniyle yapılan harcamaların da iade kapsamına alındığını kaydetti. Şimşek, ilk kez böyle bir düzenleme yaptıklarını ifade ederek, “Amacımız stratejik yatırımların ciddi bir şekilde teşvik edilmesi ve cari açığın azaltılmasıdır” diye konuştu. Türkiye yabancı fonların çekim merkezi oluyor Şimşek, düzenlemelerle yatırım ortamının iyileştirilmesi, hizmet ihracının teşviki ve cari açıkla mücadeleyle vergi adaletinin sağlanması gibi konuları amaçladıklarını söyledi. Şimşek yurt dışında bulunan fonların Türkiye’ye çekilmesi ve İstanbul’un finans merkezi haline getirilmesi konusunda da bazı adımların atıldığını kaydetti. Bu çerçevede, portföy yöneticilerini çekmek için önemli düzenleme yapılacağını ifade ede Şimşek, merkezi Türkiye’de bulunan portföy yöneticilerinin yurt dışında elde ettikleri kazançlardan vergi alınmayacağını vurguladı. Bu yöntemle, Türkiye’nin Lüksemburg gibi, fon çekim merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Şimşek, hizmet ihracı teşvik kapsamında Türkiye’de yerleşik olmayan kişilere Türkiye’de eğitim ve sağlık alanında verilen hizmetlerin de teşvik edileceğini söyledi. Şimşek “Bu kapsamdaki eğitim ve sağlık yatırımlarında elde edilen kazancın yüzde 50’si vergiden istisna edilmiş olacak. Yerleşim yeri, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan müşterilere de verilen hizmetlerden elde edilen kazancın yarısının da vergi matrahından düşülecek” dedi. 17 ÇAL IŞT AY “Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı”nda ulaşımın geleceği ele alındı Günümüzde, yeni bir ulaşım yöntemi çözümü olarak şekillenen “akıllı ulaşım sistemleri”nin ülke çapında yaygınlaştırılarak uygulanmasını ve entegrasyonunun sağlanmasını hedefleyen Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, bu yıl ilk kez “Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı”nı düzenledi. Özel sektör temsilcilerinin, konusunda uzman akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin ve belediyelerin katıldığı çalıştay, ulaşım sistemlerinin geleceğini ele aldı. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın ev sahipliğini yaptığı “Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı” 25 Mayıs’ta İstanbul’da yapıldı. sıra; konusunda uzman akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin ve belediyelerin de katılımıyla bütün tarafları bir araya getirdi. Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı’nda dünyada “Intelligent Transportain System (ITS)” adıyla anılan, ancak ülkemiz için konusu ve amacı itibariyle yeni diyebileceğimiz “akıllı ulaştırma sistemleri” konusu masaya yatırıldı. Tek gün olarak planlanan organizasyon, kamu-özel sektör temsilcilerinin yanı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca ilk kez düzenlenen Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı’nın açılış konuşmalarını, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Hexagon A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Jan Nahum, Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan ve İstanbul Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacıoğlu yaptı. “Akıllanmıyoruz, bari trafiği akıllı hale getirelim” Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım çalıştayda yaptığı konuşmada, dünyada geçmişi 1960’lara kadar giden akıllı ulaşım sistemlerinin, Türkiye için yeni bir konu olduğunu söyledi. Trafikte, akıllı ulaşım sistemlerinin yaşam koçluğu yaptığını dile getiren Yıldırım, “Herhangi bir güzergahla ilgili bilgiler elinizde olabildiğince erken olsa, oradaki bir kaza haberi size ulaşsa, alternatif yollar cep telefonunuza gelse seyahat etmek eziyetten keyfe dönüşür. Bunlar akıllı sistemlerin 18 özeti olarak görülebilir. Akıllı sistemlerle ilgili daha yolun başındayız. Çalıştay sayesinde, konuya ilişkin farkındalık oluşturmayı ve bu konunun daha fazla konuşulmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Akıllı sistemler, insan unsurunu mümkün olduğu kadar devreden çıkarıp, başka yöntemlerle trafik güvenliğini sağlamayı hedefliyor. Akıllanmıyoruz, bari trafiği akıllı hale getirelim” dedi. EGS devri başlayacak İstanbul trafiğinin nedenlerinden birisinin yolların etkin kullanılamaması olduğunu vurgulayan Yıldırım, yeni projeleri hakkında şu bilgileri verdi: “Otoyollarımızda KGS ve OGS var. OGS, biraz daha zaman tasarrufu sağlıyor. Ama KGS maalesef ciddi anlamda bir zaman kaybına sebep oluyor. Şimdi bunları kaldırıyoruz. Hepsi tek sistem olacak. Sistemin adı: EGS. TemmuzAğustos aylarında devreye sokacağız. Sistem, direkt aracınızı algılayacak ve geçeceksiniz.” “Çalıştay, İstanbul’a ışık tutacak” Açılış konuşmacıları arasında yer alan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul’un büyüyen ve güçlenen yönleri sayesinde Türkiye’nin en büyük şehri olduğunu söyledi. İstanbul’un gelecekte daha da büyük bir şehir olmak için hızlı adımlarla koşmaya başladığını dile getiren Mutlu, “14 milyonluk bu büyük şehirde en çok ihtiyaç duyduğumuz hizmet alanlarının başında ulaşım geliyor. Bu şehirde her gün birçok vatandaşımız bir noktadan diğerine transfer oluyor. Bu transfer, gecenin geç vakitlerine kadar devam ediyor. Hiç dinlenmeyen, canlı ve dinamik bir şehirde yaşıyoruz. Yürütülmekte olan büyük projeler sayesinde, İstanbul canlılığını korumaya devam edecek. İstanbullular ulaşım ağında yapılan çalışmalar sayesinde, trafikte daha rahat bir sisteme ulaşıyor ve ulaşacak. Bu çalıştayın da İstanbul’a ışık tutacağını ve yeni açılımlara vesile olacağını düşünüyorum. İstanbul bilgi teknolojilerini en iyi kullanan şehirlerden biri. Ulaşım A.Ş.’nin yaptığı çalışmalar, yurt dışında da pek çok konuda takdir topluyor. Ama yapacak çok işimiz var. Daha iyi işleyen ve trafiğin yarattığı sorunları ortadan kaldırabilen, akıllı ulaşım sistemleri sayesinde ulaşım ağımızı güçlendirebiliriz” dedi. Akıllı ulaşım sistemleri, kalite ve düşük maliyet avantajını sunuyor Ulaşımın, medeniyetin vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyen Hexagon A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Jan Nahum, ulaşımın sebep olduğu kümeleşmeler sayesinde kentlerin oluştuğunu belirtti. Bugün, dünya nüfusunun 3.5 milyarının kentlerde yaşadığına dikkat çeken Nahum, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki 40 yılda, dünya nüfusunun yüzde 70-80’i kentlerde yaşar hale gelecek. Bu yüzden ulaşımın önemi daha da artacak. Peki bu noktada ulaşımdan beklenenler nedir? Beklenti, ulaşımın kaliteli ve düşük maliyetli olmasıdır. Kaliteli ulaşım, emniyet, erişim, fırsat eşitliği, zaman kaybını engelleme gibi birçok niteliği sunmalı. Akıllı ulaşım sistemleri bu noktada devreye girerek, kaliteyi ve düşük maliyet avantajını sunuyor.” İstanbul’un, dünyanın 100 büyük kenti üzerinde yapılan bir çalışmada, ulaşım kalitesi ve maliyeti açısından 22. sırada olduğunu, Ankara’nın da 36. sırada yer aldığını söyleyen Nahum, “İstanbul ulaşımda birçok dünya kentini gerisinde bırakıyor. Bu son yıllarda ulaşım altyapılarında yapılan değişimlerin sonucu. Önümüzdeki yıllarda bir kentsel dönüşüm süreci yaşayacağız. Bu kentsel dönüşüm aynı zamanda ulaşımdaki dönüşüm sürecini de tetikleyecek. Türkiye artık akıllı ulaşım konusunda alıcı değil verici, dünyaya katma değer sağlayan ülke konumunda olmalı. İleride ulaşım sistemleri anlamında dünyaya örnek olmalıyız” dedi. 4 panel düzenlendi Yaklaşık 600 kişinin katıldığı ve gün boyu süren organizasyonda “Bilim ve Teknoloji”, “Gözetim ve İzleme”, “Operasyon ve Uygulama” ve “Ulaşım Güvenliği” başlıkları altında toplam 4 adet panel düzenledi. Çalıştay kapsamında, WoW Hotels Convention Center’da bulunan fuaye alanında, konuyla ilgili faaliyet gösteren 21 kamu sektörü, özel sektör firması, belediye ve akademik temsilcinin hizmet tanıtım standı yer aldı. 19 DİYALOG Ekonomi B akanı Zafer Çağlayan Ekonomi Bakanlığı, Türkiye’nin 2023 vizyonu doğrultusunda, ekonomi ve dış ticaret politikalarının yeni bir anlayış ve yapıyla yürütülmesi gereği 8 Haziran 2011’de kuruldu. Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Hazine Müsteşarlığına bağlı bulunan Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüklerinin birleşmesiyle teşviküretim-yatırım-ihracat zinciri tek merkezde toplandı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bakanlık olarak en önemli görevlerini ekonomik faaliyetlerin dış ticarete yönelik olarak yapılandırılması olarak açıklıyor. Yeni teşvik sisteminin yaratacağı fırsatları, 2012 için dünya ve Türkiye’nin ekonomik durumuyla ilgili öngörülerini ODD Dergi ile paylaşan Bakan Çağlayan, Türk otomotiv sektörünün pazarda gelişmeleri takip eden değil, tayin eden konumuna gelmek zorunda olduğunu söylüyor. 20 - Makamınızın görevleri, sorumlulukları ve projelerini okuyucularımızla paylaşır mısınız? Bildiğiniz gibi Ekonomi Bakanlığı 637 sayılı KHK ile kuruldu. Daha önceki Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Hazine Müsteşarlığına bağlı bulunan Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüklerinin birleşmesi ile teşviküretim-yatırım-ihracat zincirini tek merkezde toplayan bir yapı kurulmuş oldu. Ana çalışma ekseni ekonominin reel tarafının yönetimi olan Ekonomi Bakanlığı’nın, en önemli görevleri arasında dış ticaret politikasının belirlenmesine yardımcı olmak, dış ticaret politikasını yürütmek ve geliştirmek yer alıyor. Ayrıca, ekonomik faaliyetlerimizin dış ticarete dönük olarak yapılandırılmasını ve bu konuda kurumlar arası koordinasyonu sağlamak görevleri de Bakanlığımızın uhdesinde bulunuyor. Bu amaca yönelik olarak uluslararası hizmet ticaretine ilişkin tedbirleri almak, dünya ticaretinden alınan payın artırılmasını ve sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak üzere ihracatın pazar ve ürün çeşitliliğini sağlamaya ilişkin önlemleri ve destek yöntemlerini geliştirmek ve uygulamak temel görevlerimiz arasında yer alıyor. İthalatın ülke ekonomisinin yararına gerçekleştirilmesine yönelik tedbirleri almak, ticaret politikası savunma araçlarını uygulamak ve böylece ekonomik programımıza ve hedeflerimize uygun bir ithalat karakterini oluşturmak da Ekonomi Bakanlığı’nın görevi. Bir diğer önemli görevimiz, diğer devletler ve uluslararası kuruluşlarla olan ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, yürütmek; bu konularda anlaşmalar yapmak; uluslararası kuruluşların çalışmalarını takip etmek; bu minval üzere dış ticarete dair konularda AB ile ilişkileri ve uyum çalışmalarını yürütmek. Ülkemize yapılacak yatırımların ve yabancı sermayenin ülke yararına katkı sağlaması konusunda gereken tedbirleri almak, bu anlamda yatırım teşviklerinin ülke ekonomisi yararına düzenlenmesini ve uygulanmasını sağlamak; bu konudaki denetimleri yapmak da Bakanlığımızın önemli görevleri arasında bulunuyor. Biz Ekonomi Bakanlığı olarak bu görevleri yerine getirmek için yoğun olarak çalışıyor ve yine bu görevlere ilişkin yeni projeleri tasarlıyor ve uyguluyoruz. İhracata Dönük Üretim Stratejisi ve bu stratejiye bağlı olarak oluşturduğumuz Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) ile sanayimizin ihtiyaç duyduğu girdilerin tedarikinde sürekliliğin sağlanmasını, etkinliğin ve verimliliğin artırılması ile ihracatçımızın rekabet gücünün iyileştirilmesini amaçlıyoruz. Ayrıca, ülke ihracatının geleceğinde önemli yer tutacak yeni ürün ve teknolojilerin getireceği, sürdürülebilir girdi tedarik ihtiyacının belirlenmesini ve güvenceye alınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızın önemli bir meyvesi olan yeni teşvik sisteminin genel çerçevesini Sayın Başbakanımız 5 Nisan 2012’de; ayrıntılarını ise Ekonomi Bakanı olarak ben 6 Nisan 2012’de açıkladık. Türkiye’nin 4 temel ihtiyacı olan yatırım-üretim-istihdam-ihracat politikaları arasında bütünlüğün sağlanması, ithalata bağımlı olduğumuz ara mallarının ve hammaddelerinin Türkiye’de üretiminin sağlanması, ihracatta emek-yoğun teknolojiden bilgiyoğun teknolojiye geçişin sağlanması konularına yanıt verecek olan yeni teşvik paketimiz ile yatırımcılara çok ayrıcalıklı imkânlar tanıyoruz. Bununla birlikte, Ekonomi Bakanlığı olarak hizmet ihracatını desteklemek amacıyla yeni bir paket daha açıklayacağız. Ayrıca, 2011’de yaklaşık 40 milyar dolar ihracat yaptığımız hizmetler sektöründe, ihracatımızın artırılması için turizm, taşımacılık, müteahhitlik, yazılım, film vb. sektörlerde çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Bakanlığımız bünyesinde ihracatçılarımızın rekabet gücünü artırmak amacıyla yürüttüğümüz bir diğer çalışma alanı “ihracatta destek programları”dır. Bu alanda yapılan çalışmalarımız ile ihracatçılarımızın üretim alt yapılarının, Ar-Ge ve “inovasyon” yeteneklerinin, uluslararası pazarlarda rekabet güçlerinin geliştirilmesini hedefliyoruz. “Ülke Masaları”, “Pazara Giriş” ve “Hedef Ülkeler” çalışmalarımızla, ihracat pazarlarımızı ve ihracata konu mal ve hizmetlerimizi çeşitlendirmeye, ihracatta karşımıza çıkan engelleri aşmaya çalışıyoruz. Ayrıca, hedef pazarlarımız için, pazara giriş projeleri hazırlıyoruz. Serbest Bölgelerimizi de stratejik bir yaklaşımla tekrar ele alıyoruz. Hedefimiz belirli alanlarda ihtisaslaşmaya dayanan “Özel Ekonomi Bölgeleri” kurmaktır. Yatırımcıları cezbedecek imkânlar sağlayacak olan özel ekonomi bölgeleri ile lojistik, taşıt bakım-onarımı, Ar-Ge, tarım, yatçılık ve sağlık gibi konularda ihtisas serbest bölgeleri kurulmasını hedefliyoruz. Bu bölgelerin tamamında, ihracata önemli katkı sağlayacak faaliyetlerin yürütülmesini öngörüyoruz. İmzalanmış 18 STA’mız (Serbest Ticaret Anlaşması) bulunmaktadır. Bunların 16’sı yürürlükte, ikisi iç onay sürecindedir. Son olarak Güney Kore ile müzakereleri tamamlanan STA, 25 Mart 2012 tarihinde paraflanmış olup, söz konusu anlaşmanın Haziran ayında imzalanması beklenmektedir. 13 ülke veya ülke grubu ile STA’larımız ise müzakere aşamasındadır. 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye; orta vadede ekonomide yapısal dönüşümler gerçekleştirmek, atılımlar yapmak, sorunlarını çözüp başarılarını katlamak için çalışıyor. 21 DİYALOG “Gelişmekte olan ülkelerin rolü artıyor” - Önümüzdeki orta vadeli süreci ülkemiz ve dünya açısından nasıl görüyorsunuz? Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler açısından beklentiler farklı mı? Geride kalan döneme baktığımızda, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki ve ticaretindeki rolünün arttığını görüyoruz. Bütün göstergeler, gelecekte de bu eğilimin devam edeceğini destekliyor. 2009-2011 döneminde yıllık ortalama GSYH büyümesi, gelişmiş ülkelerde % 0,4, gelişmekte olan ülkelerde ise % 5,5 oldu. IMF tahminlerine göre, 2012-2013 döneminde de bu oranların sırasıyla % 1,7 ve % 5,9 olması bekleniyor. Dünya Ticaret Örgütü de, 2011 yılında, BDT dahil edildiğinde, gelişmekte olan ülkelerin küresel mal ihracatındaki payının % 47’ye, ithalatındaki payının ise % 42’ye ulaşarak rekor düzeyde gerçekleştiğini açıklamıştır. Gelişmiş ülkeler, 2008 krizinden bu yana çeşitli ekonomik krizlerden kendisini kurtaramıyor. Avrupa süregelen borç ve bütçe krizinin merkezinde yer almaktadır. IMF, 2012’de Avro Bölgesi ekonomisinin binde 3 oranında küçüleceğini, 17 ülkeden 8’inde ekonomik daralma görüleceğini beklemektedir. İşsizlik, Eurostat’ın en güncel verilerine göre İspanya’da % 23,6’ya, Yunanistan’da % 21’e ulaşmış durumdadır. Buna rağmen, Avrupa Merkez Bankası’nın sağladığı likidite imkanları, AB’nin “altılı yasa paketi” çerçevesinde 2012 Mart ayında 25 ülke tarafından bir mali anlaşma imzalanması ve Yunanistan’ın borcunun yeniden yapılandırılması, piyasaları şimdilik bir miktar rahatlatmıştır. Orta vadeli süreçte ise gelişmelerin ne yönde ilerleyeceğini öngörmek çok da mümkün değildir. ABD, nispeten daha iyi durumda bulunmaktadır. Fakat orada da 2011’de borç, milli gelirin % 102,9’una ulaşmış bulunmaktadır. Bütçe açığının GSYH’ye oranının ise % 10,9’a ulaştığı tahmin edilmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise 2012 Mart ayı itibariyle % 8,2 düzeyindedir. İstihdamda zayıf bir canlanma gözlenmektedir. Ülkemiz ise 2002-2011 döneminde yıllık ortalama % 5,5 oranında büyümüştür. Bu dönemde yıllık ortalama ihracat artışı da % 16,8 olmuştur. 2023’de 500 milyar dolarlık ihracat ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye; orta vadede ekonomide yapısal dönüşümler gerçekleştirmek, atılımlar yapmak, sorunlarını çözüp başarılarını katlamak için çalışmaktadır. “Ara malı ithalat bağımlılığı azalacak” - Açıklanan teşvik programının hedefleri ve içeriği hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Ülkemiz ve sektörümüz için ne gibi fırsatları barındırıyor? 22 Ekonomik göstergeler, Türk sanayinin yapısal dönüşümüne katkı sağlayarak sınai alanda sıçrama yapmamızı temin edecek yatırımlara ivedilikle ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Türkiye’deki ithalatın yapısına baktığımızda, Türkiye’deki ithalatın % 71,9’unun ara mallarına (enerji dahil), % 15,5’inin yatırım mallarına, geri kalan % 12,3’ünün ise tüketim mallarına yönelik olduğu görülmektedir. Türkiye’de üretimi hiç olmayan veya çok az olan mallar ile Türkiye’de üretilen ancak talebi tam olarak karşılayamayan malların ithalatı, toplam ithalatın yaklaşık % 84’ünü, diğer bir deyişle 241 milyar dolarlık mal ithalatımızın yaklaşık 202 milyar dolarını oluşturmaktadır. Sonuçlarının Bakanlığımca 14 Şubat 2012 tarihinde kamuoyu ile paylaşıldığı ve bir ilk olan “İthalat Haritası” çalışması, 2011 yılı sonu itibariyle Türk sanayinin ithalata bağımlılık oranının %43 olduğunu göstermiştir. Diğer taraftan 2010’da 2010/12 tarihli Başbakanlık Genelgesi ile kurulan ve başkanlığını yürüttüğüm İhracata Dönük Üretim Stratejisi Değerlendirme Kurulunca yürütülen Girdi Tedarik Stratejisi de 6 sektörde sanayimizin temel ithalat bağımlılıklarını ortaya koymuştur. Buna göre, 2011 yılı ithalat rakamlarını incelendiğinde; • Demir-çelik ve madencilik sektöründe % 28,3 • Otomotiv ve makinede % 17,7 • Kimyasallarda % 21,4 • Tarımda % 8,8 ve • Tekstilde % 8,6 oranında ara malı ithal edildiği görülmektedir. Sonuç itibariyle, bir taraftan ithalata bağımlı olduğumuz ara malı ve hammaddelerin Türkiye’de üretilmesi diğer taraftan da Türkiye’nin yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürün ihracatını artıracak bir üretim sistemine geçilmesi zorunluluk arz etmektedir. Diğer taraftan, ülkemizin görece az gelişmiş bölgelerinde yatırımları arttırarak bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının azaltılması da temel makro ekonomik politikalarımızdan biri oluşturmaktadır. Bu çerçevede yeni teşvik sisteminin temel hedefleri; • Cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin üretiminin artırılması, • En az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin artırılması, • Bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi, • Destek unsurlarının etkinliğinin artırılması, • Kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi, • Teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve ortayüksek teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede yeni sistem, 4 ana bileşenden oluşmaktadır. Bunlar; • Genel Teşvik Uygulamaları, • Bölgesel Teşvik Uygulamaları, • Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki, • Stratejik Yatırımların Teşviki’dir. Dünya ekonomisindeki riskler 2012’de de devam ediyor. Avrupa’daki kriz ve enerji fiyatlarındaki yükselme eğilimi bunların başında geliyor. Fakat Türkiye, üretimi, ihracatı, yatırımı, katma değeri ve istihdamı artırmaya dönük projelere odaklanmıştır. Türkiye, bu yönde yürümeye devam edecektir. Bu uygulamalar kapsamında yatırımcılara; • KDV İstisnası, • Gümrük Vergisi Muafiyeti, • Vergi İndirimi, • Asgari ücret üzerinden hesaplanan Sigorta Primi İşçi ve İşveren Hissesi Desteği, • Faiz Desteği, • Yatırım Yeri Tahsisi, • Gelir Vergisi Stopajı Desteği ve • KDV İadesi destekleri sağlanacaktır. Söz konusu desteklerin tamamından veya bir bölümünden; yatırımın büyüklüğüne, bölgesine ve konusuna göre değişen oran ve sürelerde yararlanma imkânı getirilmektedir. Yeni destek unsurları olan ve asgari ücret üzerinden hesaplanan Sigorta Primi İşçi Hissesi Desteği ve Gelir Vergisi Stopajı Desteği, sadece Türkiye’nin sosyoekonomik açıdan görece az gelişmiş bölgesi olan 6. Bölgedeki bölgesel, büyük ve stratejik yatırımlar için geçerli olacak; bir başka yeni destek unsuru olan KDV İadesi desteği ise, 500 milyon TL’nin üzerindeki Stratejik Yatırımların bina-inşaat harcamalarına sağlanacaktır. Yukarıda belirtilen makro ekonomik hedefler çerçevesinde yeni teşvik sistemine, büyüme potansiyeli olan sektörlerimizin ara malı ithalat bağımlılığını azaltacak, Ar-Ge içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli yatırımları ifade eden “Stratejik Yatırım” kavramı entegre edilmiştir. Bu yatırımlar, % 50’den fazlası ithalatla karşılanan ara malı veya ürünlerin üretimine yönelik bulunan, belirli büyüklükteki yatırımlardan oluşacaktır. Ülkemizde yüksek teknolojili ürünlerin üretilmesini sağlayacak yatırımlar da bu uygulama kapsamında desteklenecektir. Bu çerçevede, otomotiv ana ve yan sanayi kapsamında, motor ve aktarma organları gibi ithalata bağımlı olduğumuz ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar, belirlenen kriterleri sağladıkları takdirde, Türkiye’nin hangi bölgesinde yapılırsa yapılsın yüksek destek yoğunluğuyla desteklenecektir. Diğer taraftan yeni sistemde, Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki Uygulamasına, mevcut desteklerin yoğunluklarının arttırılması ve bazı sektörlerde asgari sabit yatırım tutarının düşürülmesi suretiyle devam edilecektir. Bu çerçevede, motorlu kara taşıtları ana sanayinde asgari 200 milyon TL, yan sanayinde ise 50 milyon TL tutarındaki yatırımlar, Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki Uygulamalarından yararlanabilecektir. Bu tutarların altında kalan otomotiv yatırımları ise, Bölgesel Teşvik Uygulamalarından yararlanma imkanı bulacaktır. Yeni sistemle Bölgesel Teşvik Uygulamalarında da birtakım önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamdaki en önemli yeniliklerden biri, bölgesel haritanın 23 DİYALOG yenilenmesidir. Kalkınma Bakanlığı, ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyine ilişkin 61 değişken kullanarak 2011’de, “İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması” çalışmasını yenilemiş; bu çerçevede “İl Grupları” esasına dayanan bölgesel sistem yerine “İl Bazlı” bölgesel sisteme geçilmiştir. Kalkınma Bakanlığı ile birlikte yaptığımız çalışmalar sonucunda, 6 bölgeden oluşan yeni bir bölgesel harita oluşturulmuştur. Oluşan yeni bölgesel ayrım çerçevesinde ülkemizin sosyo-ekonomik açıdan görece az gelişmiş konumda bulunduğu tespit edilen 6. bölgesinde yapılacak yatırımlar için, ülke genelinde teşvik edilmeyecek yatırım konuları ile enerji ve kamu yatırımları hariç olmak üzere tüm yatırım konularının Bölgesel Teşvik Uygulamaları kapsamında sağlanan desteklerden yüksek yardım yoğunluğu ile yararlanması ve istihdam maliyetinin düşürülmesine yönelik destekler başta olmak üzere bu bölgede, yeni ve cazip destekler sağlanması öngörülmektedir. Bölgesel sistem kapsamında ayrıca, sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınma için kritik önem arz eden ulusal ekonominin dünyanın önde gelen teknoloji devi firmalar karşısında rekabet gücü kazanmasını sağlayacak lokomotif sektörlerin de daha yoğun desteklerle teşvik edilmesi sağlanacaktır. Bu uygulamanın otomotiv sanayi açısından önem arz eden yönü, otomotiv sanayine yönelik test merkezleri, rüzgar tüneli ve benzeri nitelikteki yatırımların Türkiye’nin hangi ilinde yapılırsa yapılsın, 5. bölge desteklerinden yararlandırılacak olmasıdır. Yatırımın 6. bölgede yapılması halinde doğal olarak bu bölgenin destekleri sağlanacaktır. Yatırım havzalarının ve kümelenmenin desteklenmesi, Bölgesel Teşvik Uygulamalarının bir diğer temel hedefini oluşturmaktadır. Bu çerçevede yeni teşvik sistemi; • Organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlara, • Aynı sektörde faaliyet gösteren en az 5 yatırımcının gerçekleştireceği ve ortak faaliyet gösterilen alanda dikey veya yatay entegrasyonu sağlayacak yatırımlara ve • TÜBİTAK tarafından desteklenen Ar-Ge projeleri neticesinde geliştirilen ürünün üretimine yönelik yatırımlara, vergi indirimi ve sigorta primi işveren hissesi desteklerinden, bulundukları bölgenin bir alt bölgesinde uygulanan oran ve sürelerde yararlanma imkanı sağlayacaktır. “2012’de yüzde 4 büyüyeceğiz” - 2012 yılını dünya ve Türkiye ekonomisi bakımından nasıl öngörüyorsunuz? IMF’nin 2012 Nisan ayında yayımladığı rapora göre, dünya ekonomisinin 2012’de % 3,5 ve 2013’te % 4,1 büyümesi bekleniyor. Türkiye için IMF’nin açıkladığı beklenen oranlar ise % 2,3 ve % 3,2. Biliyorsunuz, 2012 Ocak ayında IMF’nin Türkiye için 2012’de beklediği büyüme oranı % 0-0,4 aralığındaydı. Şimdi, bunu % 24 2,3’e yükseltmiş durumda. Biz, IMF’nin zaman içinde bunu yukarı doğru revize etmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Bizim Hükümet olarak beklentimiz 2012’de Türkiye’nin % 4 oranında büyüyeceği yönündedir. 2010’da % 9,2 ve 2011’de % 8,5 büyüdük. Bu yıl, baz etkisinin de rol oynamasıyla büyüme oranının nispeten daha düşük olması normal. Son açıklanan veriler de üretim artışının devam ettiğini gösteriyor. Sanayi üretim endeksi 2012’nin Şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre % 4,4 arttı. Kapasite kullanım oranı Mart ayındaki % 73,1’den Nisan ayında % 74,7’ye yükseldi. Reel kesim güven endeksi, bir önceki aya göre 3,1 puan artarak Nisan ayında 116’ya çıktı. Dünya ekonomisindeki riskler 2012’de de devam etmektedir. Avrupa’daki kriz ve enerji fiyatlarındaki yükselme eğilimi bunların başında gelmektedir. Fakat, Türkiye, üretimi, ihracatı, yatırımı, katma değeri ve istihdamı artırmaya dönük projelere odaklanmıştır. Türkiye, bu yönde yürümeye devam edecektir. - Ülkemizde enflasyonun ve büyümenin durumunu değerlendirir misiniz? 2012 yıl sonu beklentilerinizi paylaşır mısınız? Yukarıda da belirttiğim gibi, Türkiye Ekonomisi reel olarak 2010’da % 9,2 ve 2011’de % 8,5 oranında büyümüştür. 2012’de de % 4 oranında büyümesi beklenmektedir. Dolayısıyla, 2012’de ekonomide yumuşak bir iniş beklenmektedir. Enflasyon ise, 2011 yılı Aralık ayında, önceki yıl sonuna göre % 10,45 olmuştur. Bilindiği gibi 2011 yılı enflasyonu hedeflerin üzerinde gerçekleşmiştir. Bunda, enerji fiyatlarının yükselmesi ve kurdaki gelişmeler önemli rol oynamıştır. Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altında tutmak ve finansal istikrarı korumak için gayet kararlı bir şekilde proaktif bir politika izlemektedir. Merkez Bankası’nın 2012 yılı sonunda beklediği enflasyon, % 6,5 düzeyindedir. “Girişimciler fırsatları analiz etmeli” - Bakanlığınız bünyesinde birçok ülkenin ekonomi bakanları, yöneticileri ile sürekli olarak bir araya geliyor, ticaret ve işbirliği toplantıları düzenliyorsunuz. Ülkemiz dış ticareti için yatırımcılara öngördüğünüz fırsatlar nelerdir? Ticareti ve beraberinde ülkemize sağladığımız katma değeri arttırmak için girişimcilere neler önerirsiniz? Uygulamaları hakkında yukarıda kısa bilgi verilen yeni teşvik sisteminin, özellikle yeni bir uygulama olan Stratejik Yatırımları Teşviki uygulaması ile çeşitli açılardan etkinliği arttırılan Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki ve Bölgesel Teşvik Uygulamalarının, coğrafi konum ve pazara erişim konusunda avantajlı konumda bulunan ülkemizde, yatırım ve ticaret potansiyelini arttıracağını, hem ülkemizde yatırımları bulunan hem Otomotiv sektörü, kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracatla kanıtlamıştır. Dünden bugüne sektörün geldiği noktaya bakıldığında, rekabetçi bir yapının olması, yeni teknolojilerle kaliteli ve düzenli üretim yapabilme gücü, en etkilisi de maliyet-fiyat avantajı olması, Türkiye’yi bugün dünya otomotiv sektörü açısından hem önemli bir üretim üssü hem de önemli bir pazar konumuna yerleştiriyor. de yeni yatırım yapmayı düşünen yerli ve yabancı yatırımcıların yatırım kararlarını harekete geçireceğini öngörüyoruz. Özellikle Stratejik Yatırımlar ve madencilik yatırımlarına getirilen avantajlı uygulamanın, ülkemizde yaratılan katma değerde önemli bir artış sağlamasını hedefliyoruz. Bu çerçevede, Türkiye’de halihazırda yatırımları bulunan, Türkiye’yi ulusal ve uluslararası faaliyetlerinde bir merkez haline getirmeyi hedefleyen veya Türkiye ve bölge pazarına ilk defa girmeye hazırlanan yerli ve uluslararası yatırımcıları, bu yeni ve cazip sistemden yararlanmaya davet ediyoruz Girişimcilerimize dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri, eğilimleri çok iyi analiz etmelerini, teknolojik gelişmeleri kendi işlerinde yoğun bir şekilde uygulamalarını, fırsatları ve riskleri kapsamlı bir şekilde değerlendirerek en uygun alanlara yönelmelerini öneriyorum. Bu doğrultuda başta Bakanlığımızca yürütülen destek mekanizmaları, projeler ve mevzuat değişiklikleri olmak üzere ekonomi ile ilgili tüm kurumların çalışmalarını büyük bir dikkatle izlemelerinde, gerektiğinde bu kurumlara başvurarak ayrıntılı bilgi edinmelerinde, kamuoyunun ilgisini girişimciliğin önemine çekmek ve yeni girişimcilerin ve fikirlerin oluşmasını sağlamak üzere ulusal ve uluslararası organizasyonlar, toplantılar gibi faaliyetlerde bulunmalarında fayda olduğunu düşünüyorum. “Otomotivde ‘küresel entegrasyon’ tamamlandı” Sektörümüzü yıllardır her platformda destekliyor ve teşvik ediyorsunuz. Otomotiv sektörünün yıllar içinde ulaştığı noktada konumunu değerlendirir misiniz? Türk otomotiv sanayi, 1960’lı yıllardan bugüne önemli aşamalar kaydetmiştir. 1960’lı yıllarda “ithal ikamesi” amaçlı traktör ve ticari araçların montaj üretiminden, 1970’li yıllarda aksam parça üretimine yönelik “yerlileştirme” ve “otomobil üretimi”ne, 1980’li yıllardaki kapasite artışı ve üretimin modernleşmesi süreciyle 1990’lı yıllarda “küresel rekabet” için yeniden yapılanma ve küresel sanayi ile entegrasyona ve 2000’li yıllarda yüksek katma değer ile dünya pazarları için üretime ulaşılmıştır. Bu süreçte otomotiv sanayi, üretimde ve işletme yönetiminde çağdaş kalite yönetimi anlayışı ile yalın üretim ve yalın yönetim alışkanlığını geliştirmiş, küresel rekabet ve küresel pazarlarda oyunculuk ve küresel teknik ve ticari mevzuata uyum sağlamış, Ar-Ge, tasarım ve teknoloji yönetimi kültürünün geliştirilmesi ile yeni teknolojilerin yaygınlaştırılmasına önderlik etmiş; yatırımlarda ve üretimde yüksek katma değer sağlayan ve yüksek nitelikli insan gücü yetiştiren bir sektör haline gelmiştir. Esasında 1995’e kadar olan dönem Türk otomotiv sanayi açısından “kapalı pazar” dönemidir. Sektörümüzde esas hamle 1995 yılı ile başlamıştır. 1995 yılı ile birlikte sektör “kapalı pazar” anlayışından “serbest pazar” anlayışına geçmiş ve büyük bir ivme kazanarak global pazar ile yavaş yavaş entegrasyon sağlanmaya başlanmıştır. Nihayetinde bugün ülkemizin ihracat sıralamasında otomotiv sanayi birinci sırayı yakalamıştır. Teşvik programları açısından otomotiv sanayine her zaman özel önem verilmiş olmakla birlikte, özellikle 98/10755 sayılı Kararname döneminde getirilen “250 milyon ABD Doları üzeri sabit yatırıma sahip yatırımcılar için % 100 olan yatırım indiriminin % 200 olarak uygulanması” otomotiv sanayi için bir dönüm noktası olmuştur. Hemen hemen sadece otomotiv ana sanayi firmalarınca kullanılan bu teşvik unsuru sektörün bugünkü geldiği noktada çok etkili olmuştur. Bu teşvik sayesinde ana sanayi firmaları hem bir taraftan kapasite 25 DİYALOG artışı ve modernizasyon yatırımları ile daha rasyonel ölçeklere ulaşırken hem de ihracat odaklı modellerin üretimini Türkiye’ye çekebilmişlerdir. Diğer bir ifade ile ana sanayi firmalarımız artık belli modellerde Türkiye’nin ihracat üssü olmasını sağlayabilmişlerdir. Ancak Temmuz 2009 ile tanıtılan 2009/15199 sayılı Karar ile tekrar sektöre büyük önem atfedilmiş ve ana sanayi yatırımları hem bölgesel sisteme hem de büyük ölçekli sisteme dahil edilmiştir. Firmalarımız da bu fırsatı iyi kullanmışlar ve büyük ölçekli yatırımlar arasında en büyük payı otomotiv firmaları almıştır. Bu dönemde sektörün teşvik sistemi ile ilgili en büyük sıkıntısı, vergi indirimi uygulamasındaki “ilgili kazançlar üzerinden uygulama” noktası olmuştur. Bugün gelinen noktada, üretim ve pazarlama alanlarında “küresel entegrasyon” tamamlanmıştır. Otomotiv sektörü, kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır. Dünden bugüne sektörün geldiği noktaya bakıldığında, rekabetçi bir yapının olması, yeni teknolojilerle kaliteli ve düzenli üretim yapabilme gücü, en etkilisi de maliyetfiyat avantajı olması Türkiye’yi bugün dünya otomotiv sektörü açısından hem önemli bir üretim üssü hem de önemli bir pazar konumuna yerleştirmektedir. 26 2011’de toplam taşıt üretimi % 6,5 artışla 1 milyon 182 bin adede yükseldi. Traktör üretimi ile birlikte 2011 yılı toplam üretimimiz 1 milyon 234 bin adede ulaştı. Bu verilere göre ülkemiz 2011’de, dünyada toplam taşıt araçları üretiminde on yedinci, hafif ticari araçta sekizinci, Avrupa Birliği içerisinde otobüs üretiminde ikinci, hafif ticari araç üretiminde birinci, ağır kamyon üretiminde üçüncü, toplam üretimde ise altıncı sırada yer almıştır. Üretim artışlarında yüksek iç pazara ilave olarak ihracatta yaşanan performans artışının da önemli rolü bulunmaktadır. Türkiye, 2011’de toplam taşıt aracı üretiminin % 67’sini ihraç etti. Değer olarak toplam taşıt araçları ihracatımız 2011’de % 17,4 artışla 21 milyar doları aştı. Bunun içinde, ana sanayiinin payı % 56 ile 11,9 milyar dolar seviyesinde kaydedilmiştir. Başlıca ihraç pazarlarımız; Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, ABD, İspanya, Rusya Federasyonu, Hollanda, Belçika ve Romanya olup; 2011’de otomotiv ana sanayi ihracatımızın değer bazında yaklaşık % 75’i, yan sanayii ihracatımızın ise % 69’u Avrupa Birliği üyesi ülkelere yapıldı. Taşıt araçları sektöründe 2011’de gerçekleşen ihracatın yaklaşık % 40’ını yapan Türk otomotiv yan sanayi, teknoloji olarak çok ileri bir düzeye geldi ve uluslararası pazarlarda kabul gören kalite belgeleri ile gelişmiş batı ülkelerinde faaliyet gösteren OEM firmalarına yönelik üretim yapacak düzeye erişti. Türk otomotiv sanayiinin, bugünkü konumuna gelmesinde sektörde yapılan Ar-Ge çalışma ve harcamalarının da önemli katkısı olmuştur. Oto ana sanayinde 13, yan sanayiinde ise 32 adet olmak üzere toplam 45 tane firma Ar-Ge Merkezi unvanı almıştır. Otomotiv sektörü gerek ana sanayisi gerekse tedarikçileri ile Avrupa kalite ve en iyi fabrika ödüllerine layık görüldü. New York taksi ihalesi için Ford Otosan’ın Transit Connect modeli ve Karsan’ın tasarladığı modelin finale kalması, Renault’nun elektrikli Fluence modelinin üretimine başlaması sektöre duyulan güveni ve beklentiyi artırdı. “2023 İhracat Stratejisi” kapsamında, 2023’te 3.1 trilyon dolara ulaşması beklenen dünya sektör ihracatında, ülkemizin payının % 2,4’e, yıllık ortalama % 10 düzeyinde bir büyüme ile de sektör ihracatının 75 milyar dolar seviyesine ulaşması hedefleniyor. Bugün itibariyle 1 milyon 638 bin adet olan toplam üretim kapasitesine sahip ülkemizin, 2023 yılına gelindiğinde yılda 4 milyon araç üretebilmesi hedefleniyor. “Sektör daha proaktif olmalı” - Sektörümüze vermek istediğiniz herhangi bir mesaj var mı? ölçeklerde araç ve parçaların üretildiği bir merkez konumundadır. Yan sanayiimiz üretim yapılarını küresel araç üreticilerinin talepleri doğrultusunda iyileştirdi. Sanayi, güncel teknoloji, alt yapı ve Ar-Ge yeteneklerini sürekli geliştirerek özgün ürün ortaya çıkarmaktadır. Buna ilaveten, firmalarımızın, uluslararası standartlarda çevreye duyarlı üretimler gerçekleştirdiğini doğrulayan belge masrafları, yurt dışında gerçekleştirilen tanıtım, marka tescil giderleri ile yurt dışında açılan birimleriyle ilgili giderleri, yeni pazarlar hakkında pazar araştırması yapılması, potansiyel arz eden ve ihracat stratejisi açısından hedef kabul edilen pazarlara girilmesi, bu pazarlarda daha etkili olmak adına bu ülkelere ticaret heyetleri düzenlenmesi, sektör ihracatı açısından önem arz eden ülkelerden ilgili sektör temsilcilerinin ülkemize davet edilmesi ve bu pazarlarda sektörün buluştuğu fuarlara katılım giderleri Bakanlığımızca desteklenmektedir. Bakanlığımızca yürütülen Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) kapsamında belirlenen eylem planlarını hayata geçirmeye yönelik çalışmalarımız da başlamıştır. Öncelikle önemli oranda dış ticaret açığı verdiğimiz motor ve aktarma organlarında yurt içi üretim ve katma değerin arttırılması, yan sanayiinin yetkinliğinin küresel ölçek seviyesine yükseltilmesi, temel girdilerde üretimin geliştirilmesi, elektronik bileşenlerde yurt içi tedarik imkanının geliştirilmesi ve eksik test merkezi yatırımlarının tamamlanması otomotiv sektörümüz için ana hedefler olarak belirlenmiştir. Küresel kriz nedeniyle, 2012 yılı otomotiv sektörü için yeni pazarların daha fazla önem kazanacağı bir yıl olacak. Bu nedenle özellikle Avrupa odaklı ihracatı bulunan firmalarımızın 2012’de gelişmekte olan bölgelere yönelik stratejiler geliştirmelerinde fayda görüyorum. Rusya Federasyonu, Afrika, Brezilya, Çin, Hindistan ve İran gibi bölgelere gerek sektörel heyet ziyaretleri ve bu ülkelerden önemli muhatapların ülkemize davet edilerek sektörümüzün yakından tanıtılması gerekse de bu ülkelerde düzenlenen uluslararası fuarlara katılım ile pazar payımızın artırılması için yürütülecek çalışmalar önem arz ediyor. Ülkemiz otomotiv sektörü, başarılarını sürdürmek ve daha yüksek noktalara taşımak için sektör gelişmelerini sadece izleyen değil, proaktif bir biçimde bizzat tayin eden bir hüviyete kavuşmak zorundadır. İlerleyen yıllarda, otomotiv sektöründe yaşanacak inovasyonun %80’inin elektronik ve gömülü yazılım kaynaklı olacağı beklenmektedir. 2015’e kadar ÇHC, Hindistan ve Rusya dışında İran, Tayland ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen pazarlar olacağı uluslararası otoritelerce tahmin edilmektedir. Yakaladığı yüksek verimliliğe dayalı maliyet avantajı ile ülkemiz otomotiv sektöründe ortaya çıkacak yeniden yapılanma sürecinde önemli bir küresel merkez olma özelliğini sürdürecektir. Ülkemiz hali hazırda dünya pazarları için teknolojik düzeyi yüksek ve üretim miktarları ekonomik Yeni teşvik sistemiyle ülkemizde yüksek teknolojili ürünlerin üretilmesini sağlayacak yatırımlar desteklenecek. Bu çerçevede, otomotiv ana ve yan sanayi kapsamında, motor ve aktarma organları gibi ithalata bağımlı olduğumuz ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar, belirlenen kriterleri sağladıkları takdirde, Türkiye’nin hangi bölgesinde yapılırsa yapılsın yüksek destek yoğunluğu ile desteklenecektir. 27 DİYALOG Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Otomotiv sektörü destek politikalarıyla büyüyebilir Dünya ekonomisinin dörtte birini oluşturan Avrupa, 2012’de de dünya ülkelerinin büyümesindeki kilit noktalardan birini oluşturacak. Avrupa’daki krizin derinleşmesiyle dünya ekonomisinin olumsuz bir seyirde ilerleyeceğini söyleyen Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, atılacak doğru adımlarla yeni bir sayfa açılabileceğini belirtiyor. Olumsuz dalgalanmalara rağmen, 2012’de Türkiye’nin yüzde 3-4 civarında büyüyeceğine dikkat çeken Aslanoğlu, otomotiv sektörünü ise güçlü yanlarımızdan biri olarak tanımlıyor. - Dünya ülkeleri ve Türkiye açısından genel ekonomik bir değerlendirme yaptığımızda önümüzdeki kısa ve orta vadeli süreci nasıl görüyorsunuz? Avrupa ekonomisindeki risk faktörleri, dünya ekonomisine yön veriyor. Avrupa üç yıldır ekonomisindeki olumsuz dalgalanmalarla mücadele ediyor. Bu dalgalanmanın son zamanlarda arttığını düşünüyorum. Avrupa, 65 trilyon dolarlık dünya ekonomisinin dörtte birini oluşturuyor. Bu yüzden oradaki herhangi bir sorun bütün dünyayı olumsuz olarak etkiliyor. Şu andaki tabloya baktığımızda Amerika’nın, ekonomik krizin ilk dönemine göre daha iyi bir durumda olduğunu görüyoruz. Ben krizin olumsuz etkilerini geride bırakma sürecine girdiğini düşünüyorum. Fakat Avrupa’daki kriz derinleşirse, Amerika da bu olumsuz durumdan etkilenebilir. “Avrupa, doğru stratejiler belirlemeli” - Gelişmekte olan ülkeler açısından beklentiler nasıl? Dünyanın diğer dörtte birini oluşturan BRIC ülkelerinden olan Çin ve Hindistan’ın ekonomileri olumlu bir seyirde gidiyor. Ama hem dünya ekonomisindeki olumsuz etkenler hem de bazı kendi yapısal sorunları yüzünden sıkıntı yaşıyorlar. Ekonomik kriz öncesindeki yüzde 1112’lik büyümeyi yakalayamasalar da özellikle Çin’in, her şeye rağmen yüzde 8-9 oranında büyüyeceğini düşünüyorum. Dünyanın yarıdan fazlası aslında yavaş da olsa bir büyüme trendine girecek. 28 - Avrupa dünya ekonomisinin merkezi konumunda yer alıyor. Avrupa sizce nasıl bir yol izlemeli? Avrupa şu anda dünya için önemli riskler taşıyor. Avrupa ülkelerinin ekonomilerindeki kötü gidişatın yakın zamanda kaybolacağını düşünmüyorum. Bu noktada da doğru stratejiler belirleyerek, büyümeyi destekleyecek politikalara geçmesi gerekiyor. Buradaki kilit noktayı da Euro oluşturuyor. “Kimse Euro’dan çıkamaz yaklaşımı” yerine “Bizim ekonomimizde sorunlarımız var, bu sorunları nasıl çözeriz?” demeleri, Euro’ya olan bağımlılıklarından kurtulmaları gerekiyor. Sadece sorunu Yunanistan olarak görmeyip kendi içlerine de odaklanmalılar. Avrupa’daki kriz derinleşirse, Türkiye’deki işsizlik artar - Küreselleşme sürecinde dünya ülkelerinin ekonomileri birbirini nasıl etkiliyor? Küreselleşme sürecinde dünya ekonomilerini aslında finansal ve ticari açıdan en çok ABD etkiliyor. Amerikan ekonomisinin iyi ya da kötü olması dünya ekonomisi için oldukça büyük bir önem taşıyor. Amerika’nın ekonomisi sağlam olduğunda dünyadaki ekonominin seyri de olumlu yönde etkileniyor. Örneğin Avrupa şu anda kötü bir dönem geçirirken ABD bu durumdan çok fazla etkilenmedi. Bu da dünya için umut verici bir şey. Ama bu iyimser tablo Avrupa krizinin derinleşmesiyle değişebilir. Çünkü bu durumdan ister istemez ABD de etkilenecek. Avrupa kötüye gitmedikçe diğer ülkeler yavaş da olsa büyümeyi sürdürecek ve ABD dünya için lokomotif olmaya devam edecek. Endeksini örnek alıyor. Benim katkıda bulunduğum CNBC-e Tüketici Güven Endeksi, Michigan Üniversitesi’ni örnek alıyor. Tüketici Güven Endeksi’ni 2002’den bu yana her gün düzenli olarak yapıyoruz ve tüketicilere beş soru soruyoruz. Bu endekslerle, genelde tüketicinin mevcut durum algısı ölçülüyor. “Bir önceki aya göre ekonomi nasıl bir seyir izliyor?”, “İçinde bulunduğumuz dönem otomobil, konut gibi ürünleri almak için iyi bir dönem mi yoksa kötü bir dönem mi?” gibi belirleyici soruların cevaplarıyla endeks oluşturuluyor. Bu noktada iyimser ve kötümser yanıt verenlerin farkına bakılıyor. İyimserlikteki bir artış önümüzdeki dönemde iç talepte ve dolayısıyla ekonomide büyüme; kötümserlikteki bir artış ise iç talepte zayıflamaya ve ekonomide bir yavaşlama anlamına geliyor. Bu endeksler gerçek büyüme rakamlarıyla birebir örtüşmese de konjonktür konusunda bize bilgi veriyor. - Tüketicinin güvenini hangi faktörler etkiliyor? Tüketicinin nelerden etkilendiğini öğrenmek için akademik bir araştırma yaptık. Genel anlamda etkileyen faktörleri, dünya ekonomisi, siyaset ve jeopolitik özellikler olarak sayabiliriz. Ama en etkili olan faktörü finanstaki değişiklikler oluşturuyor. Döviz ve dolar kuru tüketiciyi etkileyen faktörlerin ilk sırasında yer alıyor. Türk halkı için TL’nin dolara karşı kazandığı ya da kaybettiği değer çok önemli. Değersizleşen ve çok oynak olan bir TL bizim güvenimizi azaltıyor. Değerli ve az oynak bir TL ise Türkiye’de güveni artırıyor. Bunun yanı sıra işsizlik de tüketiciye yön veren faktörler arasında. İşsizliğin arttığı dönemlerde tüketici güveni de olumsuz etkileniyor. - Bu gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkiler? Bu etkilerin birkaç boyutu var. Avrupa’nın büyüme sürecinin daha fazla çıkmaza girmesi durumunda Türkiye de dünya gibi bu durumdan olumsuz etkilenecek. Avrupa’nın derinleşen bir resesyonu bize de ekonomide bir daralma olarak geri döner. Bununla birlikte işsizlik artar, daha dalgalı bir döviz piyasası oluşur. Ama bu kötümser bir senaryo. Bunun ihtimali yüzde 40 olarak düşünüyorum. Tüketicinin güveni TL ve dolar dengesine bağlı - Tüketici Güven Endeksi hakkında okuyucularımıza bilgi verecek olursak endeksi oluşturan ve etkileyen faktörler nelerdir? Tüketici Güven Endeksindeki değişimler nelere işaret ediyor? Türkiye’de iki tane endeks var. Biri CNBC-e’nin, bir diğeri de TÜİK’in endeksleri. Endeksin temelde iki tane metodolojisi vardır. Bunlardan bir tanesi yüz yüze diğeri telefonla yapılan mülakatlardan oluşuyor. Türkiye, Amerika’daki Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi’ni ve Conference Board Tüketici Güven “Avrupa şu anda dünya için önemli riskler taşıyor. Avrupa ülkelerinin ekonomilerindeki kötü gidişatın yakın zamanda kaybolacağını düşünmüyorum. Bu noktada da doğru stratejiler belirleyerek, büyümeyi destekleyecek politikalara geçmesi gerekiyor. Buradaki kilit noktayı da Euro oluşturuyor. ‘Kimse Euro’dan çıkamaz yaklaşımı’ yerine ‘Bizim ekonomimizde sorunlarımız var, bu sorunları nasıl çözeriz?’ demeleri, Euro’ya olan bağımlılıklarından kurtulmaları gerekiyor. Sadece sorunu Yunanistan olarak görmeyip kendi içlerine de odaklanmalılar.” 29 DİYALOG “Döviz ve dolar kuru tüketiciyi etkileyen faktörlerin ilk sırasında yer alıyor. Türk halkı için TL’nin dolara karşı kazandığı ya da kaybettiği değer çok önemli. Değersizleşen ve çok oynak olan bir TL bizim güvenimizi azaltıyor. Değerli ve az oynak bir TL ise Türkiye’de güveni artıyor. Bunun yanı sıra işsizlik de tüketiciye yön veren faktörler arasında. İşsizliğin arttığı dönemlerde tüketici güveni de olumsuz etkileniyor.” Cari açık 60-65 milyar dolar olacak - Ülkemizde son dönemdeki büyümenin, enflasyonun ve cari açığın durumunu değerlendirir misiniz? Hükümet 2012 yılı için yüzde 4 oranında bir büyüme tahmini yapmıştı. İlk çeyrekte yüzde 1.5-2 civarında bir büyüme oldu. İkinci çeyrekte ise yüzde 3-4’lere varan bir büyümenin olacağını düşüyorum. Eğer Avrupa’daki kriz derinleşmezse, yılın tamamında yüzde 3-4 büyüme gerçekleşebilir. Avrupa kriz şiddetini artırırsa, Türkiye ekonomisinde daha düşük büyüme rakamları ve daralma olur. Enflasyon şu anda yüzde 11 seviyesinde. Yıllık bazda bu oran düşecek gibi gözüküyor. 2012’yi yüzde 7-8 arası bir enflasyon oranıyla tamamlayabiliriz. Cari açık 60-65 milyar dolar arasında olur. Geçen yıla göre yüzde 20-25 aşağıda olacak gibi görünüyor. GSYİH’ye oranı ise yüzde 7,5-8 arasında değişebilir. - Türkiye’deki büyüme nelerden etkilenir? Avrupa ekonomisindeki çıkmazın dışında hükümetin maliye politikası büyümeyi etkiler. Daha önce de belirttiğim gibi Avrupa krizi derinleşmedikçe Türkiye hedeflediği büyüme rakamına ulaşabilir. Hükümetin maliye politikasının da bir esnekliği var. Bütçe açıkları çok yüksek olmadığı için bütçe açığını bir miktar artırıp büyüme hedefine bu şekilde ulaşmayı düşünebilir. Fakat benim kanaatim hükümet bu planı 2013’ün ikinci yarısında yapacak. Çünkü 2014’te Yerel Seçimler var. 2013’ün ikinci yarısında büyümede sıkıntı devam ediyorsa bütçesini biraz kullanmak isteyebilir. Teşvik paketinde belirsizlik hakim - Açıklanan genel teşvik paketi ve tasarruf teşvik paketini okuyucularımız için yorumlar mısınız? Türkiye’de yerli ve yabancı yatırımları arttırmak açısından sizce teşvik paketlerinin kapsamı yeterli mi? İki paketi de olumlu bir adım olarak görüyorum. 30 Türkiye’nin teşviğe ihtiyacı var, bu açıdan teşvik paketi doğru bir hamle olabilir. Yalnız teşvik paketinde bir belirsizlik hakim, teşvik paketinin stratejik bir plan ile birleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hükümet bu paketle piyasaya “Bakın size ciddi bir teşvik veriyoruz, siz de bu imkanlardan yararlanın” diyor. Peki hangi bölgeye ne kadar yatırım yapılacak? Bütün yatırımcılar, aynı bölgeye yatırım yapıp X malını üretmeye kalkarsa o zaman Y ve Z malları bizde hala sorun olacak, X malından fazla üretilecek. Hangisi fazla ya da az üretilmeli? Bunun dengesini kurmalıyız. Bu konuda daha az belirsizliğe ihtiyacımız var. Örneğin 5 yıl sonra Türkiye, ithal ettiği malların ne kadarını içeriden karşılıyor olacak? Bunun cevabını şu anda bilmiyoruz. Hükümet, “Biz 5 yıl sonra ara mallardaki ithalat oranımızı yüzde 70’den 60’a çekeceğiz” gibi somut şeyler ortaya koymalı. Ben, teşvik paketinin bir sanayi stratejisi planı ile birleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin temel sorunu: Kayıt dışı - Peki tasarruf teşvik paketi hakkında ne düşünüyorsunuz? Tasarrufları artırmaya yönelik olarak bireysel emeklilik teşvik edilmeye çalışılıyor. Türkiye tasarruf açığı yüksek olan bir ülke. GSYİH’nin yüzde 10’u, bu çok düşük bir rakam. Bu açıdan bakıldığında, bireysel emekliliğin özendirilecek bir yapı olduğunu düşünüyorum ve destekliyorum. Türkiye’de kayıt dışı ekonomi yüzünden kayıt içine girmeyen tasarruflar, tasarruf açığımızın önemli bir nedenini oluşturuyor. Yastık altındaki ve kasadaki altınlar ya da paralar finans sistemine girmediği için tasarruf açığı gibi görünüyor. Yani tasarruf var ama sistemde kayıtlı değil. Hükümet, yastık altındaki tasarrufları sisteme çekme çabası içinde. Burada asıl önemli olan soru “Bu tasarruflar niye oraya gidiyor?” Bunlar, kayıt dışı kalmak için yastık altına giriyor. Kayıt dışı ile mücadele edilirse hem o paranın oraya girme nedeni ortadan kalkacak hem de sisteme daha çok tasarruf girecek. Böylece, bütçe dengeleri çok daha sağlam olacak. Bu cari açığı da olumlu etkileyecek. Bence Türkiye’nin temel sorunu kayıt dışılık. Bununla mücadele ne kadar güçlü olursa, tasarruflar da o kadar artacak ve ekonomi olumlu bir seyirde kalacak. - Türkiye iç talebini bu dönemde canlandırmalı mı? İç talep nelerden etkilenir? Şu anda iç talebi canlandırma yönünde bir çaba olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye tasarruf etmesi gereken bir ülke. Ama “Türkiye’nin iç talebi nelerden etkilenir?” dersek, iç talep en çok mali politikalardan etkilenir. Vergi ayarları rahatlıkla Türk tüketicisini yönlendirebiliyor. Faiz Türk tüketicisi için önemli. Gevşetilen bir para politikası, kredi imkanlarının kolaylaşması iç talebi artıracaktır. Ama şu anda iç talebi artırmaya ihtiyacımız olmadığını düşünüyorum. daha canlandırmak yönünde olacak. Yılın sonuna doğru faizlerde bir miktar inişler olabilir. Türkiye’nin güçlü sektörü: Otomotiv - Otomotiv sektörünün durumunu değerlendirir misiniz? Otomotiv Türkiye’nin öne çıkacağı alanlardan bir tanesi. Güçlü bir sektör olduğunu düşünüyorum. Türkiye son 10 yılda düşük enflasyona giden bir ülke oldu. Dezenflasyon demek düşük faiz demek. Düşük faiz de firmaların daha verimli olmasını sağlıyor, firmalar maliyetlerini düşürme çabasına giriyor. Tekstil gibi bazı geleneksel sektörler, gücünü kaybediyor, rekabet edemiyor ama otomobil başta olmak üzere, turizm, finans gibi sektörlerde, başta Çin olmak üzere diğer ülkelerle de sıkı bir rekabete girilebilir. Türkiye’de düşen enflasyon ortamında yeni sektörler öne çıkacak. Bunlardan biri de otomotiv, zaten şu anda öne çıkmış durumda. Bizim coğrafi anlamda büyük bir avantajımız var. Çin araba üretmekte daha başarılı olabilir ama o araçları, Avrupa’ya getirmek onun için daha maliyetli oluyor. Türkiye’nin Avrupa’ya yakın olması önemli bir avantaj. Dünya büyüyor ve talep de artıyor. Türkiye’nin işgücü, sermayesi ve potansiyeli var. Bunları kullanarak otomotiv sektöründe bir çıkış yakalayabilir. Otomotiv sektörü iyi organize olursa ve hükümet tarafından desteklenirse öne çıkmayı başarır. Otomotiv sektörünün büyümek için desteğe ihtiyacı var. “Sermaye ve iç taleple büyüdük” - 2012 yıl sonu ekonomik tahminlerinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız? Dünya ekonomisinin yavaş da olsa bir büyüme kaydedeceğini, Avrupa’nın zor da olsa doğru politikalara yöneleceğini düşünüyorum. Bu yıl yavaş büyüme yılı olacak. Türkiye’de işsizlik, artmayacak ama işsizlik oranı da düşmeyecek. Finans piyasalarında ara ara dalgalanmalar olabilir. Ama Türkiye için olumsuzlukların yaşanacağı bir yıl olacağını düşünmüyorum. Yüzde 3-4’lük bir büyüme bizi bekliyor. Son 3-4 yılda dünyada ekonomik sorunlar fazlaydı, Türkiye’de ise azdı. Biz dünyadaki olumsuzluklardan pozitif olarak ayrıştık, bu dönemde daha çok sermaye çektik. Sermaye ve iç taleple büyüdük. Dünya olumlu bir yöne giderken Türkiye de aynı eksende kalmalı. Bu konuda teşvik, tasarruf gibi yapısal önlemler Türkiye’yi öne çıkarabilir. - Kredilerin seyri ile ilgili genel olarak ne düşünüyorsunuz? Bu yıl hükümet kredilerdeki büyümenin yüzde 15’i geçmemesini planlıyor. Belki kredi talebinin olması durumunda bu oranı 20’ye kadar esnetebilirler. Kredilerde yüzde 20’ye varan büyüme, otomobil için de daha kolay kredi vermek demek. Yılın ilk çeyreğinde büyüme çok yavaş olduğu için hükümetin bundan sonraki politikaları ekonomiyi yavaşlatmak değil de biraz “Türkiye’de düşen enflasyon ortamında yeni sektörler öne çıkacak. Bunlardan biri de otomotiv, zaten şu anda öne çıkmış durumda. Bizim coğrafi anlamda büyük bir avantajımız var. Çin araba üretmekte daha başarılı olabilir ama o araçları, Avrupa’ya getirmek onun için daha maliyetli oluyor. Türkiye’nin Avrupa’ya yakın olması önemli bir avantaj. Dünya büyüyor ve talep de artıyor. Türkiye’nin işgücü, sermayesi ve potansiyeli var. Bunları kullanarak otomotiv sektöründe bir çıkış yakalayabilir. Otomotiv sektörü iyi organize olursa ve hükümet tarafından desteklenirse öne çıkmayı başarır. Otomotiv sektörünün büyümek için desteğe ihtiyacı var.” 31 DİYALOG Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) Başkanı M. İlker Aycı - Öncelikle, T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın kuruluş amacından ve verdiği hizmetlerden bahsedebilir misiniz? Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA), Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında ihtiyaç duyulan yatırımların ülkemizde yapılması için önemli çalışmalara imza atıyor. Türkiye’nin ekonomik potansiyeli, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli işgücü ve stratejik konumu sayesinde, yatırımcıların “merkezi” olabileceğini söyleyen TYDTA Başkanı M. İlker Aycı, otomotivin yatırımları çekebilecek önemli sektörler arasında yer aldığını belirtiyor. 32 Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA), ülkemizin ekonomik kalkınmasında gereksinim duyulan uluslararası yatırımların artırılması için Türkiye’de yatırım yapılmasını özendirmeye yönelik yatırım destek ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanması maksadıyla 2006 yılında 5523 sayılı kanun ile kuruldu. Ajansın çalışmalarını ikiye ayırabiliriz, birincisi Türkiye’nin yatırım ortamının tanıtımı, ikincisi ise Türkiye’ye gelecek veya Türkiye’de mevcut yatırımcılara yatırım yapmadan önce, yatırım aşamasında ve yatırımlarını yaptıktan sonra ihtiyaç duydukları bilgilendirme ve yönlendirme hizmetini baş koordinatör olarak ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde sağlamak. Merkezi Ankara’da olan Ajansımızın İstanbul’da bir ofisi bulunmaktadır, zira birçok yatırımcının ilk uğradığı yer İstanbul olmaktadır. Aynı şekilde yatırım potansiyeli yüksek belli başlı ülkelerde beraber çalıştığımız danışmanlarımız bulunmaktadır. Tek durak ofis yaklaşımı ile çalışıyoruz; bundan kastımız yatırımcıların farklı konulardaki işlemlerinin tek elden, tek yerden koordine edilmesidir. Web sitemiz 11 dilde yatırımcılara hizmet vermektedir, Ajans bünyesinde çalışan personelimizin de çok dilli olmasına büyük önem veriyoruz ki çalışanlarımızın çoğu yurtdışı deneyimi olan, İngilizce’nin yanında en az bir yabancı dil daha bilen, son derece nitelikli arkadaşlardır. Aynı şekilde arkadaşlarımızın çoğu özel sektörden gelmektedir. Yatırım yeri seçiminden tutun bürokratik süreçlerin hızlandırılmasına kadar birçok alanda yatırımcılara hizmet vermekteyiz. Ajans olarak kuruluşumuzdan bu yana dünya çapında önemli tanıtım faaliyetlerinde bulunduk ve Türkiye hakkında farkındalık oluşturduk. Tanıtımı devam etmekle beraber son bir yıldır belirli ülkeleri, sektörleri ve firmaları hedefleyerek onlara yönelik özel stratejiler hazırlıyoruz. Amacımız somut sonuçlar elde ederek Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) açısından bir cazibe ülkesi olması konumunu güçlendirmek. birçok küresel yatırımcı Türkiye’yi bir yatırım, üretim ve yönetim üssü olarak kullanıp çevre pazarlara erişmeye çalışmaktadır. Tabii, uluslararası yatırımcıların buradaki işlerini yürütecek kalifiye işgücü de önemli bir faktördür, hem üretimin verimli bir şekilde yapılması hem de ehil yöneticilerin olması uluslararası yatırımcılara güven telkin etmektedir. UDY, 8 yılda 110 milyar dolar oldu 2011’de Türkiye’ye yaklaşık 16 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım yapıldı. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında yüzde 76’lık bir artışın gerçekleştiğini görüyoruz. Türkiye bu yatırımları dünyada ikinci bir krizin konuşulduğu bir ortamda çekmiştir, bu son derece önemli bir başarıdır. 2012 yılına dair hedefimiz ise öncelikle 2011’de çekilen miktarın üzerine çıkmaktır. Orta vadede ise dokuz yılda çektiğimiz 110 milyar doları önümüzdeki beş yılda çekmektir, zira her ne kadar son dokuz yılda Türkiye muazzam miktarda uluslararası doğrudan yatırım çekmiş olsa da, bu miktar Türkiye’nin potansiyelinin altındadır ve bizim Türkiye’ye dair beklentilerimiz yüksektir. IMF’nin de yapmış olduğu projeksiyonlara göre Türkiye’nin önümüzdeki beş yılda 111 milyar dolar UDY çekmesi beklenmektedir. Bu manada, Türkiye’nin uluslararası yatırımcılar arasında yapılan yeni bir ankete göre dünyadaki en cazip ve en güvenli yatırım yerleri arasında 13. sırada yer alması da şaşırtıcı değildir. - Türkiye, UDY açısından en cazip ülkeler sıralamasında basamakları hızla tırmanmaya başladı. Türkiye’ye uluslararası yatırımcıların yoğun olarak ilgi göstermesi ne zaman başladı? Türkiye 2002’den beri son derece kapsamlı bir reform sürecine girdi, bunun bir neticesi olarak 2003 yılında yeni bir kanun çıkartılarak uluslararası yatırımcıların hakları yasal güvence altına alındı. Aynı şekilde reform sürecinde Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu özel sektör ve kamu kurumlarını bir araya getirerek, Türkiye’nin yatırım ortamını daha cazip hale getirmek için son derece önemli çalışmalar yaptı ve yapmaya da devam etmektedir. Bu bağlamda bürokratik engeller ortadan kaldırılarak yatırım süreçleri daha etkin ve daha rasyonel hale getirildi. Bunlara ek olarak siyasi ve ekonomik istikrarı gören uluslararası yatırımcılar adeta Türkiye’ye akın etti. Türkiye 2002 yılına kadar olan 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde sadece 15 milyar dolar UDY çekebilmişken, 2003-2011 yılları arasında Türkiye toplam 110 milyar dolar UDY çekti. Aynı şekilde 2002 yılında 5 bin 600 olan uluslararası sermayeli firma sayısı bugün 30 bin civarındadır. - Türkiye’ye olan ilginin artmasında hangi faktörler etkili oldu? Yapılan reformlar, siyasi ve ekonomik istikrar son derece etkili oldu, fakat asıl önemli faktörler Türkiye’nin ekonomik potansiyeli, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli işgücü ve stratejik konumudur. Türkiye ekonomik olarak hızla büyüyen bir ülke iken, dinamik ve genç nüfusu ile de son derece canlı bir iç pazar niteliğindedir. Buna ek olarak çevre ülkelerdeki pazarlara erişim konusunda da Türkiye oldukça önemli bir konumda bulunmaktadır ki bugün “Ajans olarak kuruluşumuzdan bu yana dünya çapında önemli tanıtım faaliyetlerinde bulunduk veTürkiye hakkında farkındalık oluşturduk. Tanıtımı devam etmekle beraber son bir yıldır belirli ülkeleri, sektörleri ve firmaları hedefleyerek onlara yönelik özel stratejiler hazırlıyoruz. Amacımız somut sonuçlar elde ederek Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) açısından bir cazibe ülkesi olması konumunu güçlendirmek.” Hedef: 5 yılda 111 milyar dolar - Türkiye’ye 2011’de toplam olarak ne kadar yatırım yapıldı? 2012 yılına dair yatırım hedefleriniz nelerdir? Türkiye, eşsiz avantajlara sahip - Sizce uluslararası yatırımcılar Türkiye’ye neden yatırım yapmalı? Onları burada ne gibi fırsatlar bekliyor? Bizi diğer ülkelerden ayıran özellikler nelerdir? Türkiye yatırım yapmak için birçok sebep var, bunların en önemlileri ekonomik ve siyasi istikrar, genç ve dinamik nüfus, stratejik konum ve Türkiye’nin büyük hedefleridir. Biliyorsunuz Türkiye’nin en önemli amaçlarından biri 2023’te dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olmaktır. Bu hedefi gerçekleştirmek için önemli yatırımlara gereksinim duyulacaktır, hükümetin vereceği teşviklerle bu yatırımlar önemli fırsatlar sunacaktır. Çünkü altyapı yatırımlarından tutun toplumsal alanlara kadar ciddi bir dönüşüm meydana gelecek ve bu dönüşüm beraberinde çok önemli fırsatlar getirecektir. Türkiye’yi diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda Türkiye’nin eşsiz avantajlara sahip olduğunu görüyoruz. Bu, diğer ülkeler Türkiye’nin sahip olduğu hiçbir avantajlara sahip değildir anlamına gelmiyor. Elbette Türkiye gibi genç ve dinamik bir nüfusa sahip diğer ülkeler de mevcut, aynı şekilde stratejik konuma sahip başka ülkeler de vardır muhakkak. Ama Türkiye yatırımcı için önemli olan unsurlarının hepsinin bir arada bulunduğu ender ülkelerden biridir. Farklı pazarlara erişim için stratejik bir konum, genç ve dinamik bir nüfus, kalifiye işgücü, cazip bir yatırım ortamı, yatırımcı dostu siyasi bir idare, ekonomik ve siyasi istikrar ve daha birçok önemli avantajın bir arada bulunması Türkiye’yi diğer ülkelerden farklılaştırmaktadır. 33 DİYALOG Finans sektörü ilk sırada yer alıyor - Türkiye’ye en fazla hangi alanda yatırım yapılıyor? Yatırımların az olduğu sektörlere olan ilgiyi artırmak için ne gibi çalışmalar yapılabilir? Sizin bu alanda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? En çok yatırım çeken alanlara baktığımızda finans sektörü başı çekerken, son dönemlerde imalat ve enerji sektörlerinde önemli artışların olduğunu görüyoruz. Örneğin sadece 2011’de imalat sektörüne yaklaşık 3,4 milyar dolar UDY gelirken, enerji sektörüne 4,3 milyar dolar UDY geldi. Bununla beraber bizim yatırımlar az olsun veya çok olsun, fark etmez, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında ihtiyaç duyulan yatırımların ülkemizde yapılması için çalışmaktayız. Elbette belirlediğimiz ve üzerinde çalıştığımız bazı sektörler var, bu sektörler üzerine tek tek konuşmak yerine size şunu söyleyebilirim, bizim stratejimizin ana bileşenleri şunlardır: İhracatımızı artıran, ithalatımızı düşüren, istihdam oluşturan, ülkemize teknoloji transferi gerçekleştiren ve katma değer oluşturan yatırımlar bizim için öncelikli yatırımlar kategorisine girmektedir ve bu kriterlere sahip yatırımlara büyük bir önem vermekteyiz. Öncelikle Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yatırım sektörlerini tek tek tespit ediyoruz, sektörlerden ürünlere, ürünlerden üreticilere kadar detaylı bir analizini yaptıktan sonra, tespit ettiğimiz hedef yatırımcıları yakın markaja alıyor ve onların Türkiye’de yatırım yapmalarına ön ayak olmaya çalışıyoruz. Türkiye, gelişmiş bir otomotiv sektörüne sahip - Türk otomotiv sektörü, yapılan yatırımlar sayesinde katma değerini ve rekabetçi yapısını günden güne artırıyor. Bu alana olan ilgiyi neye bağlıyorsunuz? Sektörün ve Türkiye’nin hangi özellikleri yabancıları çekiyor? Türkiye bugün dünyanın sayılı otomotiv üreticilerinden biridir, dünyanın 17. motorlu taşıt imalatçısı olan Türkiye, Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisidir. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’de otomotiv yatırımlarının piyasa değeri 10 milyar dolar civarındadır. Uluslararası yatırımcıların ilgisini birçok unsura bağlayabiliriz, ama bu unsurların en önemlileri kalifiye işgücü ve teknolojik beceridir. Türkiye, büyük ölçekte üretimin son derece avantajlı üretim maliyeti ile teknoloji kullanımı sayesinde daha rekabetçi bir üretim ortamı sunarak yüksek kalitede üretim yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bugün Türk mühendislerinin kalitesi dünyaca bilinip takdir edilmektedir. Türkiye’deki otomotiv üreticilerinin sık sık kalite ödülleri almasının altında yatan sebep budur. Netice olarak Türkiye, hem otomotiv üretimi hem de yan sanayisi anlamında gelişmiş bir otomotiv sektörüne sahiptir. Özellikle de yan sanayinin bu kadar gelişmesi ve organize olması bu sektöre olan ilgiyi daha da artırmaktadır. 34 “2011’de Türkiye’ye yaklaşık 16 milyar dolar Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) yapıldı. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında yüzde 76’lık bir artışın gerçekleştiğini görüyoruz. Türkiye bu yatırımları dünyada ikinci bir krizin konuşulduğu bir ortamda çekmiştir, bu son derece önemli bir başarıdır. 2012 yılına dair hedefimiz ise öncelikle 2011’de çekilen miktarın üzerine çıkmaktır.” “Otomotiv üreticilerine yönelik özel stratejiler geliştiriyoruz” Otomotiv sektörü son derece önemli bir sektördür, eğer Türkiye 2023 hedeflerini gerçekleştirmek istiyorsa otomotiv sektörü olmadan bu hedeflere ulaşmak neredeyse imkânsız olacaktır. Bunu neden bu kadar iddialı söylediğimi merak edebilirsiniz, bunun cevabı çok basit, dünya tarihine baktığımızda otomotiv sektöründe söz sahibi olmadan dünya ekonomisinde söz sahibi olmuş bir ülkeye rastlayamazsınız. İşte bu yüzden Sayın Başbakanımız yerli bir otomotiv markası oluşturulmasına önem vermektedir. Türkiye otomotiv sektörü çok yol kat etmiş olmasına rağmen henüz istenen seviyeye ulaşamadı. Türkiye’nin otomotiv sektöründe hak ettiği konuma gelebilmesi için daha çok katma değerin Türkiye’de oluşturulması gerekmektedir. Biz de Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı olarak Türkiye’de daha çok katma değerin oluşturulması ve Türkiye’yi dünya otomotiv sektöründe söz sahibi bir ülke konumuna getirmek için otomotiv üreticilerine yönelik özel stratejiler geliştiriyoruz. YAZAR Levent Köprülü Otomotiv dünyası şaşırtmaya devam edecek! Belki Türkiye’de etkisi çok fazla hissedilmedi ama küresel krizin ardından dünyadaki otomotiv sektöründe yaşanan toz-duman ortamı halen dağılabilmiş değil. Kapalı kapılar ardından çıkan sürprizler, yeni birleşme ve ortaklıklar, otomotiv dünyasında bildiğimiz her şeyin aslında “sürekli ve yeni baştan” tazelenmesi gereğini ortaya koyuyor. Sürekli gündemi izlemeye çalışan biz otomotiv editörleri için de aynı şey geçerli... Krizin ardından baş gösteren bulanık ortamda yolunu bulmaya çalışan küresel otomotiv endüstrisinin oyuncuları, özellikle Euro bölgesindeki iniş çıkışlar, ülkelerin borç batağı ve buna bağlı olarak yavaşlayan satışlarla ne yapacaklarını şaşırmış durumda. Kapasite fazlalığı yaşayan fabrikalar, iyiden iyiye baskısını hissettiren rekabet, firmaları “yaşamak için birleş” düşüncesinin etrafına topladı. Hele de bazı Avrupalı firmaların ABD, Çin, Hindistan ve Rusya gibi hala umut vaat eden pazarlardaki şirketleri bünyelerine kattıktan sonra Avrupa’da kaybettikleri karları buralardan telafi ettikleri göz önüne alınırsa... Tabii bu, eninde sonunda her firma, birkaç firmayla birleşecek gibi bir sonuç çıkartılmasın. Ancak görünen o ki, ittifakların yanında, yapılan ve örümcek ağını andıran karmaşık işbirlikleri, gücünü 2012 ve sonraki yıllarda da bir hayli hissettirecek. Model geliştirme kardeşliği Israrla marka ve firma yazmamaya özen göstermekle birlikte, son birkaç ayda ortaya çıkan tablo, artık başta motor olmak üzere platform ve model geliştirme kardeşliğinin örneklerini daha sık göreceğimiz yönünde. Çünkü az önce de kıyısından geçerek değindiğim ağır rekabet koşulları, bunu firmalar açısından kaçınılmaz hale getirdi. Özellikle Avrupa’da düşük kar marjlı satışlar, gelişen çevre normlarına uygun yüksek teknolojili motor geliştirme zorunluluğu ve müşteri beklentilerini karşılayacak donanım seçenekleri, markaların bunları tek başına yapabilecekleri dönemi çoktan geride bıraktı bile. Bir benzinli ya da dizel motor ailesi geliştirmek için en az 1.2 milyar euro gibi bir faturayı tek kalemde ödemek, kar marjının çok düşük olduğu ancak Avrupa pazarında var olabilmenin şartları arasında bulunan A segmenti bir aracı tek başına geliştirmek, hafif ticari gibi hem binek hem de ticari araç gereksinimlerini karşılaması istenen bir sınıfta yeni model ortaya çıkartmak... İşte işbirlikleri, bu yüzden giderek artıyor, artacak da... Peki bunlar, Türkiye’yi ne kadar yakından ilgilendiriyor? “Ortak çocuklar” Türkiye’de de üretiliyor Birincisi, ittifaklar nedeniyle “ortak çocuk” haline gelen modellerin bazı örnekleri, Türkiye’de de üretiliyor. İkincisi, bu trendin devamı niteliğindeki yeni modellerin de Türkiye’deki fabrikalarda üretilmesi gündeme gelebilecek. Üçüncüsü, Türkiye’de birleşmiş ya da ileride birleşecek firmaların organizasyon ve teşkilat yapısındaki değişimler, Türkiye’ye de gelecek. Ki geldi de... Dördüncüsü, işbirlikleri ya da ortaklıklar sonucu üretilen birbirine benzer ancak farklı markalara mensup araçların pazarlanması konusunda firmaların pazarlama bölümlerine daha fazla iş düşecek. Çünkü aynı fabrikadan, benzer yüz, benzer motorlar ve ayrı amblemlerle çıkmış araçlarda farklılık yaratılıp, ayrı bir pazar konumlandırılması yapılması hayli zorlaşacak. Ve sonuncusu... Türkiye gibi kendi markasını yaratma konusunda ısrarlı bir ülke, bu konuda hayli ince eleyip sık dokumak zorunda kalacak. Çünkü hep söylendiği gibi, pazarda var olanların durumu ortadayken, net bir farklılık yaratmak gerekecek. Hem süreç, hem model, hem de konumlandırma açısından. Dediğim gibi... Otomotiv dünyası şaşırtmaya devam edecek, belki de uzun yıllar boyunca... 35 KISA KISA Yeşim M. Atamer ODD, Tüketici Koruma Kanunu’nu mercek altına aldı ODD, üyelerini “Tüketici Koruma Kanunu” hakkında bilgilendirmek için “Satım Sözleşmesinde Tüketicinin Seçimlik Hakları ve AB Hukuku ile Uyumu Sorunu” konulu bir seminer düzenledi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Yeşim M. Atamer ve Doç. Dr. M. Murat İnceoğlu’nun bilgi ve deneyimlerini paylaştığı toplantı, ODD üyelerine yol gösterici olma özelliğini taşıdı. Tüketici Koruma Kanunu Taslağı çalışmalarına katkıda bulunmak için harekete geçen ODD, bu kapsamda önemli çalışmalara imza atıyor. ODD tarafından önemli bir kaynak niteliği taşıyan, Doç. Dr. Yeşim Atamer ve Doç. Dr. Murat İnceoğlu’na hazırlatılan “Satım Sözleşmesinde Tüketicinin Seçimlik Hakları ve Avrupa Birliği Hukuku İle Uyumu Sorunu” çalışması ilgili tüm kesimlerin faydasına sunuldu. Toplumun her kesimini ilgilendiren bu çalışmayı üyeleriyle paylaşmak ve Tüketici Koruma Kanunu Taslağı hakkında üyelerini bilgilendirmek isteyen ODD, 26 Nisan’da Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş.’nin ev sahipliğinde bir seminer düzenledi. Seminerin açılış konuşmalarını yapan ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, ODD Tüketici Koruma Kanunu Komitesi Başkanı Fatih Çantalı ve Doç. Dr. Murat İnceoğlu, taslak hakkında yaptıkları çalışmalarla ilgili kısa bir bilgi verdi. Fatih Çantalı, Murat İnceoğlu, Hayri Erce 36 Seminerde “Malın ayıplı olması” ne demektir?”, “Malın ayıplı olması halinde tüketicinin ne gibi hakları olmalıdır?”, “Bu haklarını kime/kimlere karşı kullanmalıdır?” sorularını ele alan Doç. Dr. Yeşim M. Atamer, katılımcılara yol gösterecek birçok bilgiyi paylaştı. 30 gün içerisinde ayıplı mal satıcıya bildirilmeli Öncelikle “ayıplı malın” tanımını yapan Atamer, tüketicinin, malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü olduğunu söyledi. Ayıplı malla ilgili hem dünyada hem Türkiye’de açılmış davaları ve mahkemelerin verdiği kararları örnekler vererek mercek altına aldı. AB Yönergesinin sadece tüketici için haklar düzenlediğini söyleyen Atamer, “AB Yönergesi, nihai satıcının satım zincirinde rücu haklarını koruma görevini üye ülkelere verir. AB Yönergesi garanti verme mecburiyeti içermez, garanti gönüllülük esası üzerine kuruludur. Malın tüketiciye tesliminden itibaren 2 yıl içinde ortaya çıkan, sözleşmeye aykırılıklardan satıcı sorumludur. Üye ülkeler daha kısa süreler öngöremezler” dedi. AB Mevzuatı ve TKHK arasındaki farklar Ayıplı malın, zaman aşımı süresine de değinen Atamer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüketici Hakları Kanunu (TKHK) madde 4, fıkra 4 uyarınca satıcı sözleşme ile daha uzun bir süre sorumlu olmayı üstlenmemişse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zaman aşımı süresinden yararlanılamaz. Yargıtay, ‘gizli ayıbı’ ‘gizlenmiş ayıp’ sayarak 2 yıllık süre ötesinde de seçimlik hakları tanımaktadır. TKHK’de verilen “ayıp tanımı”nın AB mevzuatına göre çok karmaşık olduğunu belirten Atamer, farklılıkları şöyle açıkladı: “Tüketicinin, malın tesliminden itibaren 30 gün içinde ayıp ihbarında bulunması zorunluluğu AB hukukuna aykırıdır. Zira AB’de bu süre 2 aydır ve ayıbın tespitinden itibaren işlemeye başlar. AB Yönergesi’nde yer alan ve ilk 6 ay boyunca ortaya çıkan ayıpların teslim anında var olduğunu karine (aksi ispat edilmedikçe doğru kabul edilen şey) olarak kabul eden düzenleme Türk hukukunda eksiktir. Tamirat ve yenisiyle değiştirme haklarının kullanılması konusunda Yönergede yer alan ve hakkın kullanımının ölçülü olmasına (orantısız olmamasına) ilişkin sınırlama TKHK’de yoktur. Yargıtay uygulamasında da bu taleplere dair sınırlar yeterli netlikle çizilmemektedir.” “Gizli” ve “gizlenmiş” ayıp TKHK’da sadece onarımla ilgili olarak masrafların satıcı tarafından taşınacağını anlatan Atamer, “Ancak yenisi ile değiştirmeye ilişkin olarak AB Yönergesine paralel bir düzenleme yoktur. Özellikle dönme hakkının kullanılması konusunda AB Yönergesi’nde yer alan önemsiz ayıplarda dönülemeyeceği sınırlaması Türk hukukunda bu şekliyle yoktur. Yargıtay’ın ‘gizli’ ayıp ile ‘gizlenmiş’ ayıbı eşdeğerde tutan uygulaması nedeniyle ‘gizli’ ayıpta 2 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanmaması AB Yönergesine aykırıdır. AB Yönergesi tüketicinin satıcı dışında imalatçı/ ithalatçı gibi kişilere karşı hak ileri sürmesi imkanını düzenlememiştir, konuyu üye ülkelere bırakmıştır. AB hukukunda garanti taahhüdü gönüllülük esası üzerine kuruludur. Zorunlu garanti kurumu yoktur” dedi. Sunumun ardından Dr. Atamer ve Dr. İnceoğlu katılımcıların sorularını yanıtladı. 37 DİYALOG Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği (DPID) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Pura Hedef kitle ve marka arasındaki doğru ilişkiyi kurmak, her sektörün önemli hedeflerinden birini oluşturuyor. Bu noktada devreye giren “doğrudan pazarlama” iletişim faaliyeti ise firmalara yaratıcı çözümler sunuyor. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği (DPID) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Pura da yeni hedeflere ve hayallere koşarak, doğrudan pazarlamanın gelişiminde önemli rol oynayan isimlerden biri. Otomotivin, doğrudan pazarlama ajanslarının en yoğun hizmet verdiği sektörler arasında 5. sırada yer aldığını ifade eden Pura, “Ancak otomotiv sektörünün büyüklüğü ve artan rekabetine baktığımızda, doğrudan pazarlamanın daha gidecek çok yolu olduğunu düşünüyorum” dedi. 38 - Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin (DPİD) faaliyet alanlarından biraz bahsedebilir misiniz? Kurulduğunuz günden bu yana sektör adına ne tip çalışmalar yaptınız? Bu çalışmalar doğrudan pazarlama sektörüne nasıl yansıdı? Doğrudan pazarlama, kitlesel iletişim araçları dışındaki mecraları kullanarak, hedef kitle ile marka arasında ilişki kuran, bağlılık yaratan, satın almaya teşvik eden, interaktif, somut ve sonuçları ölçülebilen pazarlama iletişim faaliyetleridir. 2008’de kurulan DPİD, sahada pazarlama, etkinlik, interaktif ve veritabanına dayalı pazarlama alanında faaliyet gösteren Türkiye’nin önde gelen 52 ajansının üye olduğu bir meslek örgütü. Derneğin kuruluş amacı olan, sektörün bilinirliğinin artması, sağlıklı büyümesi, mesleki ve etik standartların uygulanması anlamında gerek devlet kurumları gerek reklam verenler gerek ajanslar nezdinde aktif olarak çalışıyoruz. Kurulduğumuz günden beri üniversitelerle sürekli çalışmalar gerçekleştiriyoruz; markalar ile genç fikirleri bir araya getirdiğimiz atölye çalışmaları, staj imkanları, konferans ve seminerlerin yanı sıra Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Prof. Dr. İbrahim Kırcova’nın önderliğinde, doğrudan pazarlamayı iki dönemdir kredili ders olarak okutuyoruz. Bu yıl, Doğrudan Pazarlama Ödülleri’nin beşincisini düzenleyeceğiz. Her yıl, hem katılan proje bazında, hem de dernek üyesi olan/olmayan ajans sayısında önemli oranlarda artış kaydediliyor. Üyesi olduğumuz, FEDMA (Federation of Direct and Interactive Marketing) ile özellikle AB uyum süreçlerinde yakın ilişki içindeyiz. 1,2 milyar dolarlık doğrudan pazarlama sektörünün, her yıl yüzde 20 civarında büyüyor olması ve pazarlama bütçelerinden aldığı payın yüzde 24’e çıkması doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. “Doğrudan pazarlama, sektörün büyümesini sağladı” - Doğrudan pazarlama sektörü 2011’de nelerden etkilendi, hangi alanlarda başarı yakaladı? 2011 yılı doğrudan pazarlama sektörü için hızlı ve zordu. Geçtiğimiz yıl, değişmek ve dönüşmekle geçti. Rekabette fark yaratmak, yenilikçi/verimli projeler ile sonuç odaklı işleri hayata geçirmek ve tüm bunları ekonomik dengelere uyum sağlayarak gerçekleştirmemiz gerekti. Zamanın kısıtlı olması yüzünden her şeyin daha az konuşulabildiği bir ortamda faaliyetlerimizi sürdürdük. Öte yandan hizmet satın almasıyla ilgili belirsizlikler önemli emek ve enerji kayıplarına sebep oldu. Bununla beraber, doğrudan pazarlama sektörü hiç yılmadı, yepyeni projeleri, dünya çapında organizasyonları hayata geçirdi ve sektörün büyümesini sağladı. - Derneğin gündeminde neler var? Bu yıl gerçekleştirmeyi düşündüğünüz çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? Sektör araştırması, DP Ödülleri’nin 5.yılı, üniversite çalışmalarımız gibi süreklilik arz eden çalışmalarımızı geliştirerek sürdüreceğiz. E-ticaret yasası ve izinli pazarlama alanında, gerek meclis komisyonları gerek paylaşım toplantılarına yoğun mesai harcıyoruz. Sahada pazarlama alanında mesleki ve etik kurallara yönelik, geçen yıl temellerini attığımız denetim projemizi bu yıl hayata geçireceğiz. Hizmet satın alınmasında süreçlerin belirlenmesi ve sağlıklı ihale süreçlerinin oluşturulması adına, diğer iletişim ve pazarlama meslek örgütleriyle bir araya gelerek çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Ülkemiz adına önemli bir gelişme olan, fikir ve sınai mülkiyet bilincinin artmasını, yaratıcı endüstrilerin gelişmesini ve bir araya gelmesini hedefleyen Yaratıcı Endüstriler Konseyi Derneği’nin kuruluşu için 11 meslek örgütü olarak uzun süredir çalışıyoruz. Çok kısa bir süre içinde derneğin kuruluşunu gerçekleştireceğiz. kucaklayarak, Türkiye’nin her noktasında, sahaya iniyoruz. Bu kadar büyük bir ekip olmanın gücü ise bize bitmeyen bir enerji veriyor. 3rd Güney Afrika, 2011 başında, hayallerinin peşinde koşan çılgın Türklerin, gelişen önemli coğrafyalarından biri olan Afrika kıtasına gitme kararıyla doğdu. Dünyanın önemli spor şehirlerinden biri olan Cape Town’a, dünyanın en büyük kurumsal spor etkinliği yakışır dedik ve Corporate Games ülke lisans haklarını satın alarak yola çıktık. Türkiye’deki tecrübelerimiz ve Güney Afrika’nın bize öğrettikleriyle, kendimizi geliştiriyor ve farklı projeleri hayata geçirmek üzere hazırlanıyoruz. - Tribal Sahada Pazarlama, “Kristal Elma”, “Doğrudan Pazarlama Ödülleri” gibi birçok ödülün sahibi oldu? Sizi farklı ve başarılı kılan noktalar nelerdir? Mecraların birbirine yakınlaştığı, çizgi altı/çizgi üstü kavramlarının silinmeye başladığı bütünleşik pazarlama dünyasında, nihai tüketiciye dokunmanın önemi gittikçe artmaktadır. Tribal olarak, kendimizi konumladığımız bu eksende, yaratıcı fikirler üretebilmek ve bunları sonuç odaklı bir operasyonla hayata geçirebilmek önemli gücümüzdür. Hesap verebilir, sürdürülebilir ve proaktif bir hizmet yaklaşımı ise her zaman altını çizdiğimiz değerlerimizdir. “Kadın istihdamına destek olmaktan gurur duyuyorum” - Genç yaşınızda bir kadın girişimci ve yönetici olarak başarılı bir kariyere imza attınız. Sizi başarıya ulaştıran yöntemleriniz nelerdir? İş hayatında bağlı olduğunuz ilkeleriniz neler? Koşacak hep yeni hedefler bulduğunuz ve hayalleriniz olduğu sürece, durup nereye geldiğinize bakmak aklınıza gelmiyor. O yüzden bu sorunuzun cevabını bilemiyorum. Ancak, gurur duyduğum konuların başında genç nüfus ve kadın istihdamına destek veriyor olmak geliyor. Şirketin, yüzde 79’u kadınlardan oluşurken, 30 yaş altı olanlar ise yüzde 82. “Çok çalış, nasıl daha iyi iş çıkarırım diye çabala, dürüst ve adil ol, sektör ve memleket için emek ver” iş hayatımda bağlı olduğum ilkeler olmaktan öte genetik kodumda var. Yaratıcı fikirler, sonuç odaklı operasyon… Otomotiv sektörü, 5. sırada yer alıyor - Tribal Sahada Pazarlama şirketinin YK Başkanı, 3rd Güney Afrika şirketinin Yönetici Ortağısınız. Biraz bu girişimlerinizden bahsedebilir misiniz? - Markalara özel olarak pazarlama faaliyetleri yürütüyorsunuz. Kampanyaları belirlerken nasıl bir yol izliyorsunuz? Türk insanı en çok ne tip kampanyalara ilgi gösteriyor? Tribal Sahada Pazarlama, markaları, sunduğu yaratıcı ve yenilikçi pazarlama fikirleriyle, satış noktası ve sahada, nihai tüketicileriyle buluşturmaktadır. Çalışmalarımızın bazıları; entegre doğrudan pazarlama kampanyaları, alışverişçi pazarlaması, gizli müşteri çalışmaları, satış destek ekipleri, outdoor pazarlama faaliyetleridir. Hizmet verdiğimiz markalarımızı, her gün aynı heyecanla Her zaman söylediğimiz gibi başarılı bir kampanya, markanın başarılı “brief” verebilmesiyle başlıyor. Doğrudan pazarlamanın en önemli gücü olan ölçümlenebilme, hedef gerçekleşmelerin takibini mümkün kılıyor. Marka sahibinin beklentilerini ve başarı kriterlerini iletmesi sonrası, sıfırdan tüm detaylar yazılarak proje alternatifleri sunuluyor. Türk insanı, anında geri dönüş 39 DİYALOG Mini anket - Ehliyetinizi ne zaman aldınız? 1994 - İlk otomobilinizin markası neydi? Uno - Kullandığınız otomobilin marka/modeli nedir? Volvo XC 60 aldığı, net ve anlaşılır mekanizmalara cevap veriyor. Ayrıca, gerilla tipi, beklemediği bir anda karşısına çıkan doğrudan pazarlama çalışmalarına da büyük bir hoşgörü ve keyifle katılımcı oluyor. - Deneyimli bir ‘pazarlamacı’ gözüyle otomotiv sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Otomotivde yapılan pazarlama iletişimi çalışmaları yeterli midir? Türkiye’de doğrudan pazarlama sektörü, senelik yüzde 20 büyüme bandına oturdu ve 1,2 milyar dolara ulaştı. Reklamverenlerin, pazarlama bütçesinden doğrudan pazarlamaya ayırdıkları pay yüzde 24’e çıktı. Bununla beraber, otomotiv, doğrudan pazarlama ajanslarının en yoğun hizmet verdiği sektörler arasında 5. sırada. Ancak, hem doğrudan pazarlamanın sunduğu hizmetleri hem de otomotiv sektörünün dinamiklerini dikkate alınca, ortak çalışmalarda daha gidilecek çok yol olduğunu görüyoruz. Özellikle, rekabetin yüksek olduğu sektörlerde, doğrudan pazarlamanın, seçilmiş hedef kitleyle birebir iletişim kurarak, yaratıcı, sonuç odaklı ve ölçümlenebilen çözümleri, markalara uzun soluklu katma değer yaratmaktadır. Öte yandan, sektörlerinin gelişimi için çalışan iki dernek olarak ODD ve DPİD’nin, bu amaca hizmet eden ortak projeleri oluşturabileceğine inanıyorum. “ODD Satış ve İletişim Ödülleri, çok başarılı bir organizasyon” - “ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri”nin jüri üyelerinden biriydiniz. Ödül töreni hakkında neler söylemek isterseniz? Ödül töreni sektöre nasıl bir renk getiriyor? Ödül törenleri, hazırlıkları aylar öncesinden başlayan, sadece ödül gecesi etkinliği değil aynı zamanda projelerin katılım ve değerlendirme süreçleriyle de başlı başına büyük organizasyonlardır. ODD Satış ve İletişim Ödülleri’ni, hem süreç yönetimi hem de etkinlik olarak çok profesyonel ve başarılı buldum. Henüz ikinci senesinde, 37 bin adet halkoyu ile yapılan ön değerlendirme ve 600 kişilik ödül gecesi katılımıyla, sektörün tümünü kucaklamış olması oldukça önemlidir. Bu görkemli etkinliğin, sadece otomotiv değil diğer sektörel ödül törenleri arasında da ön plana çıktığına inanıyorum. Tüm bu sonuçlara bakarak, ODD’nin sektöre dinamizm katmak ve marka algısına pozitif katkıda bulunma amacıyla düzenlediği törenin hedefini gerçekleştirdiğini görüyoruz. 40 - Arabanızla ilgili en sevdiğiniz 3 şey nedir? Tasarım Yüksek teknolojili güvenlik sistemi Sürüş keyfi - Trafikte sizi sinirlendiren 3 şey nedir? Emniyet şeridini işgal edenler Gereksiz yere çalınan korna Düzensiz indirme-bindirme yapan toplu taşıma araçları yüzünden tıkanan trafik FUAR 5. Denizli Autoshow, Anadolu’ya kapılarını açtı Bölgesel fuarlar sayesinde gücünü günden güne artıran otomotiv sektörü, CYF Fuarcılık ve ODD işbirliğiyle düzenlenen 5. Denizli Autoshow’da meraklılarını ağırladı. 22-27 Mayıs arasında düzenlenen fuarın açılışını Denizli Valisi Abdülkadir Demir ve ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce gerçekleştirdi. Toplam 30 bin 500 kişinin katıldığı fuar, otomotiv üreticileri ve bayilerinin yanı sıra sektörün diğer oyuncularına da ev sahipliği yaptı. CYF Fuarcılık ve ODD işbirliğinde düzenlenen 5. Denizli Auto Show Fuarı bu yıl 22 – 27 Mayıs tarihleri arasında, otomobil severlere kapılarını açtı. Bölgenin ekonomisi ve sanayileşmesinde önde gelen, satın alma gücü en yüksek şehirlerinden biri olan Denizli, bu yıl da fuara yoğun ilgi gösterdi. Uşak, Muğla, Aydın, Isparta, Burdur ve Afyon gibi çevre illerden gelen ziyaretçilerle daha da renklenen fuar, 2010’da 27 bin ziyaretçiyi ağırlarken bu yıl yaklaşık 30 bin 500 kişi tarafından ziyaret edildi. “Otomotiv, ülkemizin en önde gelen sektörü” EGS Fuar Alanı’nda düzenlenen törene, Denizli Valisi Abdülkadir Demir, ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan Vali Demir, Denizli’de 2011’de 70 bin 131 aracın trafiğe çıktığını belirtti. 2011 sonu itibariyle il genelinde 284 bin 675 aracın bulunduğunu açıklayan Demir, şunları söyledi: “Bu araçlardan da 166 bini il merkezde kayıtlı. Bu rakamlar Denizli’deki otomotiv sektörünün hacmini ortaya koyuyor. Otomotiv sektörü ülkemizin ihracatının en önemli ve en önde gelen sektörüdür. Ancak ülke olarak biz ihraç ettiğimiz araçları, yedek parçalarını ithal ederek üretiyoruz. Son teşvik uygulamasında ithalata dayalı olan sektörler için 5. bölge uygulaması ülkemizde olduğu gibi Denizli’de de uygulanacak.” İhracat değeri yüzde 3 azaldı 2011’de derneklerinin destekleriyle CYF Fuarcılık tarafından düzenlenen fuara 27 bin ziyaretçi geldiğini 42 ifade eden Dr. Hayri Erce, “Derneğimizin önemli misyonları arasında yer alan Otomotiv Fuarları, sektördeki gelişmelerin devamının sağlanması, sektöre enerji vermesi ve tetiklemesinin yanında tüm markaların tüketiciyle buluşmasını ve sektörümüzün geniş kitlelere tanıtımına büyük oranda katkı sağlıyor” dedi. Teşviklerin Türkiye ve otomotiv sektörü açısından önemli açılımlar sağlayacağını, bununla birlikte geliştirilmesi gerektiği görüşünde olduklarını ifade eden Dr. Erce, şöyle konuştu: “En son yasa tasarısında yer alan 22 yaş üstü araçların vergi asıllarının yüzde 75’inin affedilmesinin ve cezalarının alınmamasının, ömrünü tamamlamış araçlar (ÖTA) sistemini çalıştırmaya kafi geleceğini düşünmüyoruz. 2011 sonu itibariyle 12 milyon adetlik araç parkımızın yüzde 50’si 12 yaş, yüzde 34’ü ise 16 yaş üstü araçlardan oluşuyor. Yaşlı araç parkının çevre etkisinin yanı sıra kamu sağlığına ve milli kaynak israfına menfi etkileri de söz konusu. Dolayısıyla parkımızı gençleştirmeye ve yenileştirmeye hizmet edecek politikaların geliştirilmesi artık çok büyük bir ihtiyaç teşkil etmekte.” CITROËN DACIA FIAT ISUZU IVECO KARSAN FORD KIA Düzenlendiği her yıl olduğu gibi, bu yıl da bölgenin otomotiv piyasasına ciddi hareketlilik kazandıran Denizli Autoshow, gelecek yıllar için de sektöre olan katkısını artıracağına dair inancı güçlendirdi. MAZDA MITSUBISHI PEUGEOT SKODA TATA TOYOTA RENAULT VOLKSWAGEN 43 Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu SE KT ÖRÜN NABZ I Yeni bir düşünme biçimi üretmek, teşvik, cesaretlendirme ve en önemlisi yaratıcılık gerektiriyor Günümüzde hızla değişen teknoloji, dünyadaki medya sistemlerinde de hızlı bir dönüşüme neden oluyor. Bu değişime ayak uyduran üniversiteler ise yetiştirdikleri öğrenciler sayesinde dünya standartlarında başarıyı yakalıyor. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi de teknolojik altyapısı ve “yaratıcı” olmaya teşvik eden eğitim sistemiyle dünyaya örnek oluyor. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri Jüri Üyesi Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, Türkiye’deki iletişim fakültelerinin sorunlarını, iletişim sistemlerindeki değişimi ve otomotiv sektöründeki iletişim çalışmalarını yorumladı. - Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi 15 yıllık bir geçmişe sahip. Fakülteniz, Türkiye’deki üniversiteler arasında nasıl bir konumda yer alıyor? Benzeri olmayan teknolojik altyapımız sayesinde öğrencilerimiz, profesyonel standartlarda destekleniyor. Perspektifimizin, duruşumuzun, dünyaya, Türkiye’ye ve iletişim alanına bakışımızın bizi diğer fakültelerden ayırdığını düşünüyorum. Bilgi Üniversitesi’ni en iyi anlatan sözcük “özgürlük” olabilir. İletişim Fakültesi de bu kavramın 15 yıldır sesi oldu. Fakültem diğer iletişim fakültelerinden, bu sesin öğrencilerimizi özgürleştirme ve potansiyellerini açığa çıkartma işleviyle ayrılıyor. İletişim Fakültesini yönetmek kesinlikle yaratıcı ve yapıcı fikirlerle yola çıkmayı ve bu fikirleri sürekli yenilemeyi gerektiriyor. Bizler fakülte olarak “Üniversitenin Duvarlarını Yıkmak” sloganıyla yola çıktık. Ortaöğretim, iletişim sektörleri ve sivil toplumla güçlü bağlar kurarak bunu gerçekleştirdik. Bir diğer sloganımız; “Simülasyon Değil, Gerçek İş.” Bugün öğrencilerimiz, içinde hareket ettiğimiz tüm sektörlerde gerçek işleri üniversitede üretiyor. Üretilen işler ilgili paydaşlarla, ortaklarla ve genelde toplumla paylaşılıyor. “İletişim fakültesinin bir perspektifi olmalı” - Yurt dışında doktora yapmış biri olarak Türkiye’deki iletişim fakültelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu alanın Türkiye için önemi nedir? Bu alanda hangi adımları atarak çağın eğitim sistemini yakalayabiliriz? Türkiye’deki iletişim fakültelerinin en önemli sorunu, iletişim gibi çok hızlı değişen bir alanda güncel olanı yakalayarak gerekli uyumu sağlayamamaları. Bunun 44 pek çok nedeni var. Buna yapılanmayı örnek verebiliriz. Türkiye’de iletişim fakülteleri kurulurken önceki yapılar taklit edilerek ilerlendi. Buna karşın, medya ile insanlara ulaşma işinin bir “sistem” olduğunu yıllar öncesinden saptayan Bilgi İletişim, “Medya ve İletişim Sistemleri” programını oluşturdu. Bilgi Medya ne bir gazetecilik programı olarak anılabilir ne de isminin önüne koyulacak bir “Yeni” sıfatından beklentisi olabilir. Bilgi Medya zaten yeniyi, günceli ve henüz oluşmakta olanı izleyen bir program olarak işlev görüyor. Diğer bir sorun ise, biraz klişe olacak ama düpedüz zihinseldir. Yani bir iletişim fakültesinin mutlaka bir perspektifi bir duruşu olmalı. Oysa Türkiye’de pek çok iletişim fakültesi tek misyonları öğrencilerinin bordrolu bir iş bulmalarıymış gibi hareket ediyor. Halbuki böyle bir fakülte mutlaka alanında tanımlayıcı/öncü rol oynamak üzere kendini kurgulamalı ve zihinleri buna göre şekillendirmeli. Günümüzde iletişim alanında kapsayıcı olmak büyük önem arz ediyor. Bu alanda görebildiğim kadarıyla üç temel konum var: Birincisi içerik üretimi, ikincisi tasarım, üçüncüsü ise yönetim. Sanırım bu üç temel alan hiçbir zaman geçerliliğini yitirmeyecek. Bu nedenle bir iletişim fakültesinin bu alanları aralarındaki sürekliliği de gözeterek kapsaması doğru bir yaklaşım olacak. Dijital mecralara uygun formatlar geliştiriliyor - Günümüzün iletişim araçları hızla değişiyor. Özellikle internet hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri haline geldi. Siz bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz? İnternetin, daha doğru bir ifadeyle dijital etkileşimli mecraların devreye girmesiyle pek çok şey değişti. Aslında çok şey söylenebilir ama benim en çok dikkatimi çeken bir tek konuyla ilgili konuşmak isterim. Her yeni iletişim teknolojisi ancak belli bir süre sonra kendi doğasına uygun içeriği taşımaya başlar. Henüz dünya bu noktada değil. Örneğin internet kitle iletişimin ince ayar yapılmış hali gibi algılanıyor. Oysa internete uygun düşünmeye başladığımızda o mecraya uygun içerik de üretmeye başlayacağız. İnternete televizyon formatında bir içerik yüklemek yerine o mecraya uygun yeni formatlar geliştiriyoruz. İnternette 90 dakikalık bir dizi değil, 3 dakikalık bir video izliyoruz. Herkesin buna uyum sağlaması gerekir diye düşünüyorum. “En yeni teknolojileri kullanıyoruz” - İletişim fakültesi, bu dönüşüm kapsamında nasıl şekillendi? İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak çağın iletişim teknolojilerini nasıl yakalıyorsunuz? Gündeminizdeki konular, projeler nelerdir? Bilgi İletişim, yeni teknolojileri çok hızla eğitime adapte edebiliyor. İletişim fakültelerinin bu refleksinin hızlı olması gerektiğine inanıyorum. Biz hem içerik üreten, hem tasarlayan, hem de bu üretimi yöneten bölümlerimizde en yeni teknolojiyi kullanıyoruz. Bu teknolojiyi kullanan öğrenciler de yaratıcılıklarını dijital mecrada kullanıyorlar. Web TV yayınları, tablete uygun yayıncılık ve uygulamalarla kendilerini geliştiriyor. Öğrenciler, özellikle son 2 yıldır düşünce kalıplarını yeni teknolojiye göre oluşturuyorlar. Bu teknolojiyi yakalayamamak demek öğrencinin dünyasını da yakalayamamak anlamına geliyor. Bilgi İletişim’de dijital dünyanın içinde yeni çalışma alanlarını öğrencilerle birlikte oluşturuyoruz. ODD yeni medyaya uyum sağlıyor - Türkiye’deki medya sektörünün en önemli sorunu nedir? Devlet ya da özel sektör temsilcileri bu alanda nasıl bir adım atabilir? Türkiye’de medya sektörünün pek çok sorunu var ve bir tanesini “en önemli” başlığı altında incelemek yanlış olabilir. Öte yandan günümüzde ifade özgürlüğü konusunda gündeme gelen (ve gelemeyen) pek çok sıkıntı en azından belli çevrelerce “en önemli” sıfatıyla anılacaktır. Bence, burada geçmiş dönemlerin doğrudan yasaklayıcı tutumlarından ziyade medya sahiplerinin ve yöneticilerinin kendiliklerinden ürettikleri yasaklar dikkat çekici. Öte yandan medya sektörünün en önemli sorunu diye sorulduğunda ben biraz daha gündelik siyasi çerçeve dışında bir yanıt vermeyi tercih ediyorum. Bu yanıt da gelişen iletişim teknolojileri ve medya-toplum ilişkisi çerçevesinde olacak. Özetle söylemek gerekirse, eski/ geleneksel iletişim araçlarının tanımladığı bir dünyanın ve bu dünyanın insanlarının yeni medya dünyası ile uyumlu “düşünebilme” yetilerinin gelişmesi gerekiyor. Düşünebilme diyorum çünkü her şey önce bu noktada başlıyor. Bu noktaya varmış devlet yöneticisi de özel sektör yöneticisi de doğru adımları atabilecek. Otomotiv, son zamanlarda Türkiye’nin gündeminde sıkça yer alan konulardan biri haline geldi. Otomotiv sektörüne yönelik yapılan iletişim çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda neler yapılabilir? Otomobil seven bir toplumuz, buna şüphe yok. Otomotivin iletişimi de bu bakımdan imge ve söz dünyasının vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi. Bir önceki soruya verdiğim muğlak yanıt sanırım otomotiv dünyası ve bu dünyanın iletişimi için de geçerli. Bir örnekle anlatmaya çalışayım. Prime time’da bir televizyon kanalında yayınlanan bir reklamın “uzun versiyonu” daha ucuz olduğu için internette yaygınlaştırılabiliyor. Bu kanımca işlevselliği tartışılabilecek bir yöntem. Dijital/ interaktif mecralarda yapılacak işlerin kendine özgü bir düşünme biçimi olmalı diye düşünüyorum. Bu alanda ODD’nin önemli adımlar attığını sevinerek görüyoruz. Zira yeni bir düşünme biçimi üretmek öyle kolay bir iş değil; teşvik, cesaretlendirme ve en önemlisi yaratıcılık gerektiriyor. “Yaratıcılıkları ilgiyle ve hayranlıkla izledim” - ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri’nin jüri üyelerinden biriydiniz. Jüri üyeliği sizin için nasıl bir deneyim oldu? Son derece eğlendirici ve öğretici bir deneyimdi. Zaman sorunum olmasa tüm jürilerde tam zamanlı bulunmak isterim. - Yarışmaya katılan markaların çalışmaları hakkında neler söylemek istersiniz? Çalışmaları deneyimli bir ‘iletişimci’ gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz? ODD Gladyatör Ödülleri’ne katılan firmaların işi son derece ciddiye aldıklarını gördüm. Özellikle dijital/ interaktif alanlarda iş üreten iletişim tasarımcılarının yaratıcılıklarını ilgiyle ve kimi zaman hayranlıkla izleme fırsatım oldu. Kanımca gündelik yaşamımızın imge ve sözlerini üreten insan grubunun bu ve benzeri açılımlara daha fazla ihtiyacı var. Zira benim “iletişim tasarımcısı” ve “iletişim yöneticisi” dediğim ekibin genellikle perde arkasında kaldıklarını, ortaya koyulan işlerin sanki kendiliğinden oluvermiş gibi algılandığını gözlemliyorum. Oysa bir iletişim fakültesi dekanı olarak bu işlerin ne kadar emek, yaratıcılık ve masraf gerektirdiğini çok çok iyi biliyorum. Mini anket - Ehliyetinizi ne zaman aldınız? 1986 - Kullandığınız otomobil marka/ modeli nedir? Volkswagen Passat TSI - İlk otomobilinizin marka/modeli neydi? Renault Clio Arabanızla ilgili en sevdiğiniz 3 şey nedir? Sessizliği Genişliği Ergonomisi - Trafikte sizi en çok sinirlendiren 3 şey nedir? Kural ihlalleri Saygıdan uzak davranışlar Gereksiz korna çalınması 45 MAKALE ODD Fuar Komitesi Avrupa’nın en iyi fuarlarına imza atmayı hedefliyor ODD’nin en eski komitelerinden biri olan Fuar Komitesi, derneğin 2003’te yapılan kapsamlı yeniden yapılandırılma çalışmalarının ardından oluşturulan Pazarı Büyütme Komitesi’nin, “Pazarlama” ve “Fuar” konuları ile ilgilenen iki alt komitesinden biri haline geldi. ODD Fuar Komitesi Başkanı Ziya Burnaz, Fuar Komitesi’nin kurulduğundan bugüne kadar yaptığı çalışmaları ve hedeflerini anlatıyor. Fuar Komitesi, 2003 yılı öncesinde sadece iki yılda bir yapılan İstanbul Autoshow çalışmalarını koordine etmek için dönemsel olarak faaliyet gösterirken; 2003 yılından sonra ‘İstanbul Autoshow’un geliştirilmesi çalışmalarının dışında sektöre daha fazla katkı sağlayabilecek’ şekilde görev tanımını geliştirmiştir. 2010’da “Pazarı Büyütme Komitesi”, “Pazarlama”, “İletişim ve Fuar” olmak üzere üç farklı komiteye ayrılmış olup; bu tarihten itibaren Fuar Komitesi faaliyetlerini yeni yapısı içerisinde sürdürmektedir. İstanbul Autoshow büyüyüp gelişiyor 2003 yapılanması sonrasında gerçekleştirilen ilk ve en önemli çalışmalardan biri İstanbul Autoshow’un OICA Uluslarası Otomotiv Fuarları takvimine dahil ettirilmesidir. Sektörün saygın fuarları olan Paris, Frankfurt, Cenevre, Detroit ve Tokyo’nun yer aldığı takvimde İstanbul’un da yer almasının sağlanması tüm Türkiye otomotiv sektörünün prestiji ve saygınlığı açısından da son derece önemli bir adım olmuştur. Uluslararası takvimde yer almakla birlikte İstanbul Autoshow’a katılan tüm firmalar yurt dışından çok daha fazla destek almaya başlamışlardır. Firmadan firmaya değişmekle birlikte, kimi firmalar fuarlarda kullandıkları standları bile yurt dışında Cenevre, Paris gibi fuarlarda kullanılanları getirtmeye başlamışlardır. Bunun dışında fuarda sergilenmek üzere farklı konsept araçların, değişik fuar malzemeleri ve showlar’ın getirtilmesi ve Türk tüketicisinin beğenisine sunulması kolaylaşmıştır. Hatta artık eskiden hayal bile edilemeyen bazı araçların “World Premiere” ve “European Premiere” gibi ilk gösterimlerinin İstanbul’da yapılması gerçekleşmeye başlamıştır. Tüm bu kalitenin daha da yükselmesine yönelik çalışmalar ve firmalar arasındaki tatlı rekabet, İstanbul Autoshow’un büyüyüp gelişmesi ve sektörün gücünü yansıtması açısından son derece yararlı olmuştur. Öne çıkan iller belirlendi 2003 yılı sonrasında Fuar Komitesi bünyesinde başlatılan ve geçen yıllar itibarı ile sürekli geliştirilen bir diğer önemli çalışma da OICA uluslararası Fuarlar 46 Takvimi’nin lokal bir uyarlaması olan ODD Fuar Takvimi’nin oluşturulmasıdır. Hatta bu konuda bir adım daha ileri gidilerek, takvime alınacak fuarların daha iyi yapılabilmesi adına tüm distribütörler adına fuar işletmecileri ile tüm ilişkileri de yürütmektedir. Yöresel fuarların belli bir disiplin altına alınması ihtiyacı, ODD düzenleyici olarak devreye girmeden önce, birbirinden habersiz farklı illerdeki fuarcıların belirledikleri tarihlerin birbiriyle çakışması, fuarların yeterli tanıtımının yapılmaması, fiziki olarak fuar düzenlemeye elverişsiz alanlarda organizasyon yapılması, sektör açısından önceliğine bakılmadan çeşitli illerde fuarların düzenlenmesi gibi nedenlerle ortaya çıkmıştı. Bütün bu sıkıntılar ve o dönemdeki durumun distribütörler açısından markalarına yakışacak bir sergileme yapılmasını zorlaştırması nedenleriyle; distribütör markalar panayır şeklindeki fuarlara katılma konusunda ve katılırlarsa da buralara ciddi yatırım yapma konusunda isteksiz davranmaktaydı. Bütün bunları dikkate alarak çalışmalara başlayan komitemiz öncelikle sektör açısından daha öne çıkan illeri belirledi. İllerin araç satış, gelir düzeyi, kapalı fuar düzenleme alanlarının yeterliliği, oluşturulacak takvime alınacak illerle tüm bölgeleri kapsaması gibi kriterlere göre fuar düzenlenebilecek iller belirlendikten sonra; bu illerde düzenlenecek fuarların standartlarının belirlenmesi aşamasına geçildi. Bütün bunlar tamamlandıktan sonra fuar alanlarının takvimleri ve katılımcı otomotiv firmaların standlarını bir fuardan diğerine taşıtabilmesine olanak sağlayacak bir fuar takvimi oluşturuldu. 2004’de beş il ile başlayan takvim; 2007’de 10 fuara kadar yükseldi. Artan maliyetler ve aynı ilde fuar düzenlendiğinde ilginin azalabileceği düşünceleriyle 2007 yılı sonrasında alınan bir kararla ODD takviminde yer alan illerde düzenlenecek fuarların tıpkı İstanbul Autoshow’da olduğu gibi iki yılda bir yapılmalarına karar verildi. Distribütör üyelerimizin verdikleri büyük destekle, İstanbul’daki standlarının küçük örneklerini hazırlatarak katıldıkları yöresel fuarlar; otomotiv fuarlarının Anadolu’ya yaygınlaşmasına ve oradaki tüketicinin ayağına gitmesini sağlayarak önemli bir toplumsal hizmete de öncülük etmektedir. Bu sayede Anadolu’daki tüketiciler de sektördeki yenilikleri ve gelişmeleri yakından görme ve hissetme imkanına kavuşmaktadır. Tüketicilerin de heyecanla beklediği fuar: İstanbul Autoshow 2012 yılına geldiğimizde ise gündemimizdeki en güncel ve önemli konumuz İstanbul Autoshow 2012 fuarı oldu. Tüm sektörün büyük önem verdiği ve tüketicilerin de heyecanla beklediği bu fuar ile ilgili komite çalışmalarımız; 2010 yılında düzenlenen fuarın kapanışı ile birlikte başladı. Giderek büyüyen ve üye markaların stand kullanımlarının 40.000 m2’ye ulaştığı İstanbul Autoshow’un gelişimine ve tüketicilerin fuarla ilgili artan beklentilerine daha iyi cevap verebilmek için öncelikle İstanbul’da bu ölçekteki bir fuarın düzenlenebileceği iki farklı fuar alanının yeniden incelenerek bunlarla ilgili bir teknik değerlendirme yapılmasına karar verildi. Komite bünyesinde çalışmalara destek olmak üzere çalışan ve marka temsilcilerinden oluşan Fuar Komitesi Çalışma Grubu öncelikle sektör olarak fuarla ilgili önceliklerimizi ve bunların yer seçimindeki ağırlıklarını belirledikten sonra alternatif alanları bu kriterler ışığında değerlendirmeye aldı. Yapılan bu teknik değerlendirme sonucunda her iki alanla ilgili görüşler ve komite önerisi Yönetim Kurulu’muza iletildi. Yönetim Kurulumuz da konuyu değerlendirdikten sonra 2012’de düzenlenecek İstanbul Autoshow fuarının Tüyap Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenmesi kararlaştırdı. Uzun yıllar sonra yapılan bu değişiklik sonrasında İstanbul Autoshow’a yönelik hazırlık ve çalışmalar Fuar Komitesi bünyesinde başlatılırken; fuarın tanıtımı konusunda çalışma başlatan İletişim Komitemize de destek olunmaktadır. Hedef: Avrupa’nın en iyi fuarı Yeni yerinde, sektörün gücüne ve önemine paralel olarak düzenlenecek İstanbul Autoshow’un tanıtımının çok iyi şekilde yapılabilmesi; ziyaretçilerin fuardan çok daha mutlu ayrılabilmesi için tüm detaylar düşünülmekte ve çok kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. İstekli ve kararlı bir şekilde yürüttüğümüz OICA uluslararası takvimine girme çalışmalarının bir benzerini, İstanbul Autoshow’un geliştirilerek takvimdeki Avrupa’nın en önemli fuarlarından biri olabilmesi için de başlatmış bulunmaktayız. Türkiye otomotiv sektörünün global sektör içindeki artan önem ve etkinliği de bunu haketmektedir. Fuar Komitemizin başlattığı tüm çalışmaları geliştirerek devam ettirirken, bundan sonrası için en önemli hedefi de bu olacaktır. Ziya Burnaz ODD Fuar Komitesi Başkanı 1986’da Avusturya Lisesi’nden sonra, lisans eğitimini 1990’da İTÜ İşletme Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Ziya Burnaz, lisansüstü eğitimini 1990-1992 yılları arasında İngiltere’de University of Manchester, Institute of Science & Technology ’den (UMIST) aldığı MSc in Marketing derecesi ile tamamlandı. Askerlik hizmetini de tamamladıktan sonra 1993’te Toyota Türkiye Pazarlama Bölümü’nde Pazarlama Ürün ve Planlama Uzmanı olarak başlayan iş hayatını halen aynı firmada devam ettiriyor. Bu süre içinde Pazarlama Ürün ve Planlama Müdürlüğü, Pazarlama Müşteri Yönetimi Müdürlüğü görevlerini de yürüten Burnaz, halen Pazarlama İletişim Müdürü olarak görev yapıyor. Toyota’daki çalışma hayatı sırasında Sabancı Holding’in Lider Yönetici Programı ve Toyota’nın İsviçre’de IMD Business School ile birlikte yürüttüğü Toyota Senior Management Training programlarını da tamamlayan Burnaz, ODD’de 2003-2010 arasında Pazarı Büyütme komitesi Başkanlığı’nı yürütmüş olup; 2010 yılından bu yana da Fuar Komitesi Başkanlığı görevini yürütüyor. 47 Y A R IS M A Geleceğin otomobillerini yaratacak fikirler Otomotiv Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması’nda buluştu Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen “Otomotiv Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması” yenilikçi tasarımları sanayiyle buluşturdu. 17-18 Mayıs tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, T.C. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın yanı sıra otomotiv sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. T.C Ekonomi Bakanlığı himayesinde ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinatörlüğünde, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından Türkiye’de ilk kez düzenlenen “Otomotiv Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması” 17-18 Mayıs’ta Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Otomotiv sektörünün 2023 ihracat stratejisi kapsamında ilk kez gerçekleştirilen “Otomotiv Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması”nda dereceye giren yenilikçi tasarımlar, sanayiye kazandırılmak üzere yatırımcılarla buluşturuldu. Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan projelerin sergilendiği pazar alanında, proje sahipleri tasarımlarını sanayicilere sunma şansına sahip oldular. Projeler sanayiciler tarafından satın alınarak üretime geçirilebilecek. Serginin açılışıyla birlikte, “Proje Pazarı Yarışması Ödül Töreni”nin de gerçekleştirildiği törende, dereceye giren yarışmacılar ödüllerini Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, TİM Başkanı Mehmet Büyük Ekşi ve OİB Başkanı Orhan Sabuncu’nun elinden aldı. Projelerin komponent bazında; Ergonomi, Yenilenebilir Enerji - Çevre, Emniyet, Mekanik Fonksiyonellik olmak üzere 4 kategoride değerlendirildiği yarışmada, her kategoriden ilk 3’e girenler ödüllendirildi. Her kategoriden 1.’lere 10.000, 2.’lere 6.000 ve 3.’lere 3.000 TL para ödülü verildi. Burhan Öcal otomobil parçalarıyla performansını sergiledi Haliç Kongre Merkezi’nde 17 Mayıs gecesi düzenlenen 48 “Otomotiv Tasarım Yarışması Ödül Töreni” otomotiv sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Geceye, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), OYDER, TAYSAD, ODD, OSD gibi sektörü başarıyla temsil eden kurumların yetkililerinin yanı sıra otomotiv endüstrisinin başarılı sanayicileri ve üst düzey yöneticileri de katılıldı. Sunuculuğunu başarılı ralli pilotu Burcu Çetinkaya’nın üstlendiği gecenin sürpriz konuğu ise ünlü perküsyon sanatçısı Burhan Öcal’dı. Sahnesinde yarım bir otomobil ve otomobil parçaları bulunan Öcal, performansına otomobil camı çalarak başladı. Daha sonra, benzin deposu, egzos borusu, kaporta, jant kapağı, yay, araba camı gibi otomobil parçalarından oluşturduğu enstrümanının başına geçen Öcal, eşsiz bir performans sergiledi. Ünlü tasarımcılar buluştu Proje Pazarı sergisiyle eşzamanlı düzenlenen Otomotiv Tasarım Konferansı’nda, global rekabet koşullarında yenilik yoluyla katma değer yaratmak ele alındı. Otomotiv sektörünün deneyimli tasarımcılarından Tom Tjaarda, Hollanda Delft Teknik Üniversitesi’nde Uygulamalı Tasarım Profesörü Matthijs van Dijk, lüks bisiklet tasarımlarıyla da adından söz ettiren Tasarım Filozofu Jens Martin Skibsted ve endüstriyel, interaktif ve marka tasarımını birleştiren çözümleriyle onlarca ödül kazanan tasarımcı Gadi Amit gibi tasarım dünyasının başarılı isimleri konferansta konuşmacı olarak yer aldı. Ayrıca konferansla eş zamanlı olarak, etkinliğin ilk günü “Türk Otomotiv Sektöründe Avrupa Birliği Projeleri Yazma” eğitimi ve ikinci gün de “Otomotiv Sektöründe Ar-Ge Yönetimi” eğitim seminerleri düzenlendi. SOSYAL SORUMLULUK Volvo, çevreyle dost projelere imza atıyor Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) işbirliğiyle, dünya genelinde düzenlenen ‘Uluslararası Volvo Adventure Çevre Projesi Yarışması’nın Türkiye ayağının finalistleri, Sakıp Sabancı Müzesi bünyesindeki the Seed etkinlik merkezinde düzenlenen ödül töreniyle duyuruldu. Türkiye, bu yıl 59 projeyle Volvo Adventure’a başvurdu ve 2005’ten bu yana ülkemizden yarışmaya yapılan toplam başvuru sayısı 829’a ulaştı. Yarışmaya başvuruda bulunan 59 okul ve proje, uluslararası jüri tarafından ön elemeyle 14’e indirildi. İstanbul’dan katılan Çevre Koleji, “Glassful of Life – Bir Bardak Dolusu Yaşam” adlı projesiyle Türkiye birincisi seçildi. Çevre Koleji, Haziran’da İsveç’in Göteborg kentinde düzenlenecek olan uluslararası finalde Türkiye’yi temsil edecek. Hayallerindeki arabayı resmettiler Dünyanın 80 ülkesiyle birlikte bu yıl ilk kez Türk çocuklarının da katıldığı Toyota “Hayalimdeki Araba Resim Yarışması”nın Türkiye ayağı sonuçlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle 1 Ekim 2011 - 31 Ocak 2012 arasında düzenlenen yarışmaya Türkiye’nin 67 ilinden 11 bin 240 çocuk katıldı. Hayallerindeki arabayı resmeden çocuklar arasından ilk 5 dereceye girenlere sertifika ve ödülleri Toyota Genel Müdürlük binasında düzenlenen törenle verildi. Resimleriyle ilk 5 dereceyi paylaşan çocuklar ödüllerin yanında ayrıca Japonya’da gerçekleşecek Uluslararası Yarışma’ya katılma şansını da elde ettiler. Lassa, “sağlıklı” şoförler için yola çıktı Lassa ekibi, “Gözümüz Yolda” projesi kapsamında uzun saatler boyunca, zor şartlarda görev yapan ağır vasıta sürücülerini, trafikte göz sağlığı konusunda bilinçlendirdi. Lassa, özel olarak hazırlanan Gözümüz Yolda Sağlık TIR’ı ile Türkiye’yi karış karış gezerek, trafik emniyeti açısından büyük önem taşıyan göz sağlığının yanı sıra beslenme alışkanlıklarıyla ilgili de sürücüleri bilgilendirdi. Geçen yıl Bridgestone markasıyla gerçekleştirilen proje kapsamında 18 Temmuz - 27 Ağustos 2011 arasında 20 şehirde 31 noktaya gidildi ve toplam 2 bin 170 sürücü ve kooperatif üyesine ulaşıldı. 2012’de hedef büyüten Lassa, bu yıl içerisinde 37 şehir ve 50 noktaya giderek 5 bin kişiye ulaşmayı hedefliyor. Petrol Ofisi tarafından da desteklenen proje kapsamında Gözümüz Yolda Sağlık TIR’ı 16 Nisan’da yola çıktı. Muğla’dan Artvin’e, Ordu’dan Adana’ya kadar güzergahında 37 şehir bulunan TIR 15 Haziran’da geri dönüyor. Proje kapsamında şoförler, dikkat, görsel süreklilik, çevresel görüş, sinyal takip ve muhakeme yetenekleri hakkında uygulamalı testlerle bilgilendiriliyor. Bu yıl göz sağlığı eğitiminin yanı sıra, katılımcılara vücut kompozisyon analizi de yapılıyor. Bu sayede katılımcıların yağ–kas dengesinin kontrol edileceği analiz sonucunda kişiye özel beslenme egzersiz öneriler veriliyor. Liseliler yol güvenliği için harekete geçti Renault, Total, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün düzenlediği “Sizin Fikriniz Sizin Projeniz” yarışmasında, İstanbul’un tüm semtlerinden Anadolu lisesi öğrencileri, çevrelerindeki ulaşım ve yol güvenliği sorunlarının çözümü için harekete geçerek, fikir ve proje üretti. Yarışmada “Çocukların Gözünden Büyüklerin Dünyası” adlı projesiyle Mensucat Santral Anadolu Lisesi birinci, Ergün - Mehmet Öner Anadolu Lisesi öğrencileri “Hızır Yol” projesiyle ikinci, Beyoğlu Anadolu Lisesi öğrencileri ise “Bisiklet Yolu İstiyoruz” kampanyalarıyla üçüncü oldu. 49 BİZDEN HABARLER Kia’dan yepyeni bir Sedan Kia, tamamen yeni üst segment sedan modeli K9’u Kore’de satışa sundu. Yurt dışında farklı isimler verilecek olan K9, Kia’nın 10 yılı aşkın bir süredir piyasaya sürdüğü ilk arkadan çekişli sedan model. K9’un uzun dingil mesafesi, aracın genişliğini ön plana çıkarıyor. 5,090 mm toplam uzunluğa ve 3,045 mm dingil mesafesine sahip K9, ön ve arka koltuklarda oturan tüm yolcularına rahat bir seyahat alanı sunuyor. Tüm K9 modelleri Kia’nın tümüyle yeni sekiz vitesli otomatik şanzımanı ile sunuluyor. Joystick ile kontrol edilen elektrikle vites değiştirme (SBW) mekanizması, hızlı ve sarsıntısız vites değişimi sunarken; geniş vites aralıkları, atak hızlanma performansı ve yüksek hızlarda etkileyici bir sürüş sağlıyor. Twizy ile pozitif enerjiye bağlanın Sıfır CO2 salımı ile çevreci Renault Twizy, güvenlik, konfor ve kolay ulaşım özgürlüğünü bir arada sunuyor. Twizy adını başlıca iki özelliğinden alıyor: Kullanımı kolay (Easy- Kolay) ve iki kişilik bir ultramobil (Twin- İkiz). Müşteriler kendi Twizy’lerini kendi kişisel zevklerinin bir göstergesi olarak tasarlayabiliyor. Twizy çevreciliğinin yanı sıra iki tekerlekli araç çevikliği, konvansiyonel bir otomobilin güvenlik ve konfor özelliklerini bir arada sunuyor. Araç, 100 km şehir menziline sahip, ekonomik sürüş ilkeleri gözetilirse 80 km’lik menzile ulaşabiliyor. Twizy 3½ saatten daha az bir sürede şarj oluyor. 220V ev prizi uyumlu entegre üç metre batarya şarj kablosuna da sahip. Citroën Ailesi yenileniyor Citroën ürün gamının gözde modelleri yenileniyor. Citroën binek ürün gamının giriş versiyonu olan C1 ve Citroën’in değişen yüzünü vurgulayan DS3 sunduğu yeniliklerle dikkatleri çekiyor. Citroën C1, yenilenen ön tamponu, genişletilmiş ön ızgarası, standart LED gündüz sürüş farları ve ön sis farları ile yeniden vitrine çıkıyor. Farklı ve radikal çizgileri, cazip tasarımı ile segmentinin en farklı aracı olan Citroën DS3 ise dizel otomatik BMP 6 ileri şanzıman seçeneğiyle farklılık yaratmaya hazırlanıyor. Şehir ve iş hayatının tüm gereklerini karşılamaya yönelik olarak üretilen Citroën Nemo, Yeni Özel Serisi Nemo Vizyon ile binek araç konfor ve estetiğini bir arada sunarak, segmentinde fark yaratmayı hedefliyor. 50 Otokar’dan Türkiye’nin ilk elektrikli otobüsü Otokar, Türkiye’nin ilk elektrikli otobüsünü üretti. 2005’ten bu yana alternatif yakıtlı otobüsler konusunda çalışmalar yürüten Otokar’ın elektrikli otobüsü Doruk Electra; daha temiz bir çevre, daha sessiz bir trafik, daha düşük işletme maliyetleri ve daha yüksek verimlilik sağlayacak. Egzos emisyonları sıfır, gürültü ve titreşim seviyeleri oldukça düşük olan Doruk Electra, 6-8 saat arasında tam şarj olsa da, araç üstü (onboard) şarj ünitesi sayesinde duraklarda bekleme yaparken de kısa süreli şarj edilebiliyor. Otobüs, ideal şartlarda tam şarj ile 280 km mesafe kat edebiliyor. 170 kilometre menzile sahip aracın menzilini gün içerisinde yapılan akıllı şarjlar ile yüzde 30-40 oranında artırmak mümkün. Chevrolet Yeni Captiva Türkiye yollarında Chevrolet’nin Güçlü Sportif SUV modeli yeni Chevrolet Captiva’nın Türkiye’de satışına başlandı. Önü tamamen yenilenen modelin iç tasarımı da bir dizi gelişmiş özellik, yeni motor ve yeni şanzımanla sunuluyor. Chevrolet Captiva’nın şasisi aracın dinamiğini artırmak, virajlarda daha etkin dönüşler yapabilmek, daha kusursuz bir sürüş deneyimi yaşatmak için yeniden tasarlandı. Elektronik Stabilite Kontrol Programı (ESC), Çekiş Kontrolü Sistemi (TCS) ve Fren Destek Sistemi (BAS) tüm modellerde standart olarak sunuluyor. Ayrıca, standart olarak bulunan ön, yan ve perde hava yastıkları da yüksek düzeyde emniyet sağlıyor. Captiva’da yokuşlarda kaymayı önleyen Yokuşta Kalkış Desteği (HSA) ve elektrikli el freni de bulunuyor. Fiat Linea, yeni nesil tasarım anlayışını sunuyor İlk olarak 2007’nin ilkbahar aylarında ülkemizde satışına başlanan ve aradan geçen 5 yıl sonrasında 85 bine yakın müşterinin tercihi olan Fiat Linea, yenilenerek bayilerdeki yerini aldı. Yeni Fiat Linea, özellikle iç mekânda gerçekleştirilen çarpıcı değişiklikleriyle bir adım öne çıkıyor. Fiat’ın yeni nesil tasarım anlayışı kapsamında ön ve arka bölümlerde yapılan dinamik değişimlerle de iddiasını arttırıyor. Konfor özellikleri zenginleştirilmiş Easy, Urban ve Lounge adı verilen 3 yeni donanım paketiyle satışa sunuldu. Linea, 500 litrelik bagaj hacmiyle (arka koltuklar katlandığında 870 litre) sınıfının en iyisi olma iddiasını yine sürdürüyor. 51 SEKTÖRDEN HABERLER Castrol Hahn Takımı, Takımı İstanbul’dan zaferle döndü Büyük bir çekişmeye sahne olan Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası’nın İstanbul’daki ilk yarışında, Castrol Hahn Takımı dört yarışı da birinci tamamlayarak önemli bir zafere imza attı. Castrol Hahn Takımı pilotu Jochen Hahn, İstanbul’un uğuruna inandığını söyledi. Bu yıl Türkiye’de ilk kez düzenlenen FIA Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası (ETRC), Castrol Hahn Takımı pilotu Jochen Hahn’ın zaferiyle sonuçlandı. Castrol’ün sponsorluğunda, MAN TGS ile katıldığı İstanbul’daki ilk yarışında Jochen Hahn, Cumartesi ve Pazar günleri gerçekleştirilen dört yarışı da birinci bitirerek sezona büyük bir zaferle başladı. Castrol Türkiye ve Hazar Bölgesi Direktörü Kerim Kermen, şampiyonanın ilk gününde düzenlenen basın toplantısında Castrol Hahn Takımına 2012 sezonunda başarılar diledi. Şans getirmesi için Hahn’a nazar boncuğu hediye eden Kermen, şampiyonanın bu yıl Türkiye’de düzenlenmesinden duydukları memnuniyeti ifade etti. fından organize edilen ve 12-13 Mayıs’ta İstanbul Park’ta yapılan şampiyonada 12 kamyon start aldı. Bu yıl ilk kez Türkiye’nin de dahil edildiği FIA Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası (ETRC), Avrupa’da Formula 1’den sonra en çok seyirci çeken yarış serisi. FIA Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası, İtalya, İspanya (2 yarış), Fransa (2 yarış), İngiltere, Almanya, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Belçika olmak üzere 9 ülkede yapılıyor ve toplam 11 yarıştan oluşuyor. “İki markanın gücüne inanıyorum” Son beş yıldır katıldığı tüm yarışlarda yükselen bir başarı grafiği sergileyen ve 2011’in de şampiyonu olan Hahn, yüksek bir motivasyonla başladığı şampiyonada iki gün üstünlük sağladı. Tüm yarışları birinci tamamlamayı başaran Hahn, İstanbul’da yarışmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, “Castrol ve MAN gibi iki önemli destekçimin olması, her yarışta işimi çok kolaylaştırdı. Sezon boyunca, performansım için bu iki markadan alacağım güce çok inanıyorum. İlk kez İstanbul’da yarışmama rağmen, bu şehrin bana uğurlu geleceğine inanıyordum, gerçekten de öyle oldu. Nazar boncuğumun da bana uğur getirdiğini düşünüyorum. Sezona İstanbul zaferiyle başlamaktan çok mutluyum” dedi. 12 kamyon yarıştı Tüm kupaları toplayarak yarış severlere unutulmaz bir sezon açılışı yaşatan Castrol Hahn Takımı, İstanbul zaferiyle şampiyonaya bu yıl da puan üstünlüğüyle başlamış oldu. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tara52 Şampiyonada 4 Yarışın Sonuçları 1. Yarış 1. Castrol Hahn Takımı Jochen Hahn 2. Antonio Albecete 3. Adam Lacko 3. Yarış 1. Castrol Hahn Takımı Jochen Hahn 2. Antonio Albecete 3. Markus Ostreich 2. Yarış 1. Castrol Hahn Takımı Jochen Hahn 2. Adam Lacko 3. Antonio Albecete 4. Yarış 1. Castrol Hahn Takımı Jochen Hahn 2. Antonio Albecete 3. Markus Ostreich AJANDA 20 - 22 Haziran 2012 : 7. Otomobil Test Ekipmanları, Elektronik ve Teknolojileri Fuarı, Şangay-Çin-www.gracefair.com r arla Fu 25 Ağustos - 2 Eylül 2012: Uluslararası Karavan Fuarı, Düsseldorf –Almanya- www.messe-duesseldorf.de/caravan 5 - 9 Eylül 2012 : Afyonkarahisar Otomobil, Ticari Araçlar ve Yan Sanayi Fuarı, Afyon-Türkiye-www.artfuar.com.tr 11 - 16 Eylül 2012 : Uluslararası Otomotiv Yedek Parça ve Aksesuarlar Fuarı, Frankfurt Almanya- automechanika.messefrankfurt.com/frankfurt/en/home.html Otomotivkulubu.com Web si site Otomotiv Kulübü, otomotiv tutkunlarına hitap eden haberleriyle otomotiv sektörünün nabzını tutuyor. Otomobil tanıtımlarının yer aldığı, otomotiv sektör üyelerinin haberlerinin paylaşıldığı site, meraklılarına birçok olanak sunuyor. Üye olmayı gerektirmeyen sitede otomobil incelemeleri bölümüne göz atarak beğendiğiniz veya satın almak istediğiniz otomobilin fotoğraflarının yanı sıra teknik ve görsel detaylarını inceleme fırsatı bulabilirsiniz. Sitede Video Blog bölümündeki videoları izleyebilir, Sektör Haberleri bölümünden otomotiv dünyasındaki son gelişmeleri takip edebilirsiniz. Y ma arıs - TÜBİTAK, temiz enerji kaynakları için yola çıkıyor TÜBİTAK, alternatif enerji kaynakları konusunda kamuoyunda farkındalığı yükseltmek için yeni bir projeye imza atıyor. 9-15 Temmuz arasında İzmit Yarış Körfezi’nde yapılacak olan TÜBİTAK Formula-G Güneş Arabaları Yarışı ve TÜBİTAK Hidromobil Hidrojen Arabaları Yarışı, otomotiv sektörünün geleceğine katkıda bulunmayı hedefliyor. Yarışma, alternatif enerji teknolojilerinin yaygın kullanımı için gerekli beyin gücü ve bilgi birikiminin oluşmasını sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca üniversite öğrencilerinin teorik bilgilerini takım çalışmasıyla birleştirerek, başta güneş ve hidrojen olmak üzere temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik ürünler geliştirilmesi hedefler arasında. 54 p Kita Liderlik Yolculuğum Vedat Erol Elma Yayınevi, 272 sayfa Eğitmen ve liderlik koçu Vedat Erol, liderlik ve bilge liderlik yolunda aşamaları geçmek isteyen, liderliği anlayıp kendini geliştirmek, iş ve yaşam sonuçlarına bunları aktararak yaşamını zenginleştirmek isteyen insanlar için, bu kitabı kaleme aldı. Kitap, kendini tanımak, öğrenmek, işinin ve yaşamının liderliğini ele alıp yaşam standartlarını yükseltmek isteyenler için, ihtiyaçları olan bilgileri ve uygulanabilir yöntemleri bir araya getiriyor. Yazarın önerdiği eylem planları, düşündüren soruları, farkındalık yaratan içeriği ile liderlik yolunda her aşamada elinizin altında olacak bir kılavuz olma özelliğini taşıyor. otiv Otom -gu blo Lüks otomobillerin adresi: Pit Café Akay Perker tarafından oluşturulan ve Turkcell 2011 Blog Ödülleri’nin “Otomotiv Bloğu” kategorisinde ödül alan Pit Café, otomobil fotoğraflarının, videolarının bulunabileceği binlerce kaynağı barındırıyor. Pit Café’yi diğer bloglardan ayıran özelliği ise sadece lüks otomobillerden, lüks otomobil aksesuarlarından ve motor sporlarından bahseden spesifik bir blog olması. Morgan ve Aston Martin hayranı olan Perker, sitesinde sadece bu markalara değil lüks segmentte yer alan tüm markalara yer veriyor. Perker, lüks otomobiller hakkında geniş bir yelpaze sunan sitesinde, hem bildiklerini, öğrendiklerini paylaşıyor hem de otomotiv sektörü hakkındaki yorumlarını yazıyor. www.pitcafe.com SEKTÖRDEN HABERLER İş Planı Yarışması sonuçlandı, hayaller gerçeğe dönüştü Dünyanın en önemli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Institute of Technology girişimiyle kurulan MIT Enterprise Forum Turkey ve Toyota işbirliğiyle düzenlenen “İş Planı Yarışması”nın ikincisi sonuçlandı. İkinci yılında da büyük ilgi gören ve 2 bin 858 projenin yarıştığı İş Planı Yarışması’nın (50K BPC) finalistleri ile ilk 3 dereceyi paylaşanlar, 17 Mayıs akşamı Suada Club’da iş ve cemiyet dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla gerçekleşen ödül töreninde açıklandı. Massachusetts Institute of Technology öncülüğünde ve Toyota’nın katkılarıyla bu yıl ikincisi düzenlenen ve 2 bin 858 başvurunun olduğu MIT Enterprise Forum Turkey İş Planı Yarışması sonuçlandı. Yarışmada birinciliği internet üzerinde alışverişin çok daha fazla yaygınlaştığı günümüzde “Kişisel Sosyal Alışveriş Kataloğu” projesiyle Curisma adlı ekip kazandı. Curisma ekibinden Fatma Yalçın birincilik ödülü olan 50 bin Amerikan Doları çeki Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt ve Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Fadi Jameel’in elinden aldı. Curisma ekibinin projesi; internet üzerinden alışveriş yapan kitlelerin beğendikleri ürünleri tek bir yerde toplamalarına ve tarzlarını beğendikleri kişiler ile yenilikler keşfetmelerine olanak sağlayan bir sistem. Yarışmanın ikincisi günlük yaşamı kolaylaştırmak adına “yapılacaklar” listesini sosyal bir boyut katarak internet ortamına taşıyan Gonnasphere olurken, üçüncülüğü başta rüzgar tribünleri olmak üzere yapılarda ileri teknoloji ürünü sensörlerle yapısal izlemeye olanak tanıyan kablosuz sensör ağlar kurulmasına yönelik projesiyle Senso ekibi kazandı. Yarışmanın ikincisi 15.000 USD, üçüncüsü ise 5.000 USD ile ödüllendirildi. Turkcell Bilişim ve İletişim Teknolojileri Kategorisi ödülüne ise Türkiye’de her yıl sayısı yaklaşık 500 bini bulan, şehirlerarası taşınan kişileri internet ortamında buluşturmaya ve uygun çözümler üretmeye yönelik projesiyle Karsiliklitasin.com ekibi layık görüldü. MIT Enterprise Forum Turkey İş Planı Yarışması hakkında •Yarışma 22 yıldır ABD ve Japonya, son yedi yıldır ise Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Körfez bölgesini kapsayacak şekilde 17 ülkede gerçekleştiriliyor. •Türkiye’de ikinci kez düzenlendi. •2 bin 858 başvuru yapıldı. Katılımcıların yüzde 41’ini 21-25 yaş grubu oluşturdu. •Başvuruların içinde üniversite mezunları yüzde 63 ile büyük bir çoğunluğa ulaştı. •Katılımcıların yüzde 77’si erkek girişimcilerden oluştu. Kadın girişimcilerin oranı da geçen yıla göre artarak yüzde 23’e yükseldi. •Yarışmaya en fazla başvuru yüzde 56 ile Marmara Bölgesi’nden geldi. Geçtiğimiz yıl hiç başvuru alınmayan Karadeniz Bölgesi’nden de bu yıl yüzde 7 katılım sağlandı. 55 ANALİZ Pazar Değerlendirme, Ocak – Mayıs 2012 Türkiye toplam otomotiv pazarı 2012 ilk 5 ayında yüzde 21 daraldı. Yönetici Özeti Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi (otomobil, hafif ticari araç ve ağır ticari araç) toplam pazarı % 21 azalarak 284.790 adet olarak gerçekleşti. 2011 yılı aynı döneminde ise toplam pazar 360.503 adet idi. 2012 yılı Mayıs ayında ise toplam pazar 74.773 adet olarak gerçekleşti. 85.093 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı pazar toplamına göre satışlar % 12,1 azaldı. 16,19 gerileyerek 20.403 adet seviyesinde gerçekleşti. 2012 yılı ilk 5 ayında 1600cc altındaki otomobil satışlarında % 14 azalış olurken, 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında % 38,6 azalış ve 2000cc üstü otomobillerde de % 55,1 azalış görüldü. 2012 yılı ilk 5 ayında otomobil pazarını ortalama emisyon değerlerine göre incelediğimizde, en yüksek paya %36,4 Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi oranıyla 120-140 gr/km arasında yer alan otomobiller otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı % 20,79 aza- 70.444 adet ile sahip oldu. larak 269.565 adet olarak gerçekleşti. Geçen sene aynı dönemde 340.299 adet satış gerçekleşmişti. 2012 yılı Ma- 2012 yılı ilk 5 ayı sonunda dizel otomobil satışlarının payı yıs ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı ise 70.863 adet % 58,7, otomatik şanzımanlı araçların payı ise % 35,0 oldu. 80.646 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı otomobil ve hafif oldu. ticari araç pazar toplamına göre satışlar % 12,13 azaldı. 2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil pazarı segOtomobil satışları 2012 yılı 5 aylık dönemde bir önceki yı- mentinin % 85,6’sını yine vergi oranları düşük olan A, B lın aynı dönemine göre % 16,9 azalarak 193.641 adede ve C segmentlerinde yer alan araçlardan oluşturdu, kasa geriledi. Geçen sene aynı dönemde 233.032 adet satışa tiplerine göre ise en çok tercih edilen gövde tipi yine Seulaşılmıştı. 2012 yılı Mayıs ayında ise otomobil satışları bir dan otomobiller (% 46,8 pay, 90.541 adet) oldu. önceki yılın aynı ayına göre % 10,38 azalarak 50.460 adet 2012 Ocak-Mayıs döneminde yüksek daralmanın nedenoldu. leri arasında, ÖTV oranlarındaki artış, ekonomiyi soHafif ticari araç pazarı 2012 yılı 5 aylık dönemde geçen yı- ğutma ve yumuşak inişi sağlamak amacıyla alınan önlın aynı dönemine göre % 29,22 oranında düşerek 75.924 lemler dolayısıyla ekonomik aktivitenin yavaşlamasını adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen sene aynı dönemde sıralamak mümkün. Tüm bu göstergeler doğrultusunda, 107.267 adet satışa ulaşılmıştı. 2012 yılı Mayıs ayında 2012 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 775-825 bin ise hafif ticari araç pazarı geçen yılın Mayıs ayına göre % adetler aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. 56 Türkiye Otomotiv Pazarı O t omot i v P az arı Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi (otomobil, hafif ticari araç ve ağır ticari araç) toplam pazarı % 21 azalarak 284.790 adet olarak gerçekleşti. 2011 yılı aynı döneminde ise toplam pazar 360.503 adet idi. 2012 yılı Mayıs ayında ise toplam pazar 74.773 adet olarak gerçekleşti. 85.093 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı pazar toplamına göre satışlar %12,1 azaldı. O t omot i v P az arı Ayl ı k Gel i şi mi (%) 10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre ise % 24,95 artış gösterdi. 1Ç :%80,37 2Ç :%38,95 1Ç :%25,6 Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mayıs dönemi otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 269.565 adet olarak gerçekleşti. 340.299 adet olan 2011 yılı ilk 5 aylık döneminde otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar % 20,79 azaldı. (x1.000 adet) O t omot i v ve H af i f Ti cari A raç P az arı 140.000 120.000 100.000 90.000 80.000 100.000 70.000 80.646 81.573 78.403 77.695 80.000 58.663 60.000 40.000 2012 yılı Mayıs ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı 70.863 adet olarak gerçekleşti. 80.646 adet olan 2011 yılı Mayıs ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar % 12,13 azaldı. 10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre ise % 24,88 artış gösterdi. 127.910 20.000 0 44.892 64.884 62.949 70.863 63.044 58.406 60.000 60.129 69.421 63.657 50.000 40.000 41.324 30.000 29.545 51.512 44.259 44.814 23.718 30.221 49.184 49.864 56.747 Ocak Mart Nisan Temmuz 50.946 45.723 47.192 Eylül Ekim KasımA 88.172 20.000 10.000 ralık 10 Yıllık Ort. 23.718 30.221 49.184 49.864 56.747 51.512 44.259 44.814 50.946 45.723 47.192 88.172 2011 44.892 58.663 78.403 77.695 80.646 81.573 63.044 58.406 60.129 69.421 63.657 127.910 2012 29.545 41.324 64.884 62.949 70.863 0 O t omot i v ve H af i f Ti cari A raç P az arı Ayl ı k Gelişimi (%) 140 120 100 80 60 40 20 0 -20 -40 -60 1Ç :%76,60 2Ç :%36,92 3Ç : -%2,86 1Ç :%25,39 Ocak 2010/2011(%) 123,40 88,19 Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz 51,45 41,40 35,82 33,95 2,77 -5,44 4Ç : -%11,75 Eylül Ekim Kasım Aralık -5,77 -5,43 -13,93 -13,79 2012/2011 (%) -34,19 -29,56 -17,24 -18,98 -12,13 57 (x1.000 adet) O t omot i v P az arı ANALİZ 100.000 Türkiye Otomotiv pazarında, 2012 yılı 5 aylık döneminde otomobil satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre % 16,9 azalarak 193.641 adede geriledi. Geçen sene aynı dönemde 233.032 adet satışa ulaşılmıştı. 90.000 2012 yılı Mayıs ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 10,38 azalarak 50.460 adet oldu. 10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre ise % 36,78 artış gösterdi. 20.000 60.000 88.957 50.000 80.000 70.000 56.302 60.000 54.023 53.835 50.000 40.000 43.518 50.460 47.270 39.004 40.000 56.714 39.964 38.875 47.508 44.951 30.000 45.645 29.868 30.000 20.000 29.189 56.469 21.077 29.252 30.455 36.891 33.438 27.602 27.945 31.908 10.000 14.821 18.919 32.031 32.448 10.000 0 0 10 Yıllık Ort. 14.821 18.919 32.031 32.448 36.891 33.438 27.602 27.945 31.908 29.252 30.455 56.469 2011 29.868 39.004 54.023 53.835 56.302 56.714 43.518 38.875 39.964 47.508 44.951 88.957 2012 21.077 29.189 47.270 45.645 50.460 Otomobil pazarının “Mevsimsellik ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Yıllık Satış Temposu“ 2012 Mayıs ayı için 535.000 adet seviyesinde gerçekleşti. O t omot i v P az arı Ayl ı k Gel i şi mi (%) 140 120 100 1Ç :%82,87 80 60 2Ç :%40,09 40 20 0 -20 -60 Türkiye Otomotiv pazarında, Hafif ticari araç pazarı 2012 yılı 5 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre % 29,22 düşerek 75.924 adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen sene aynı dönemde 107.267 adet satışa ulaşılmıştı. Hafif ticari araç pazarı ise geçen yılın Mayıs ayına göre % 16,19 gerileyerek 20.403 adet seviyesinde gerçekleşti. 10 Yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre ise % 2,75 artış gösterdi. Hafif Ticari Araç pazarının “Mevsimsellik ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Yıllık Satış Temposu“ 2012 Mayıs ayı için 235.000 adet seviyesinde gerçekleşti. Ocak Mart Nisan Mayıs 2010/2011 (%) 137,16 88,87 59,09 47,30 39,13 2012/2011 (%) -29,43 -25,16 -12,50 -15,21 -10,38 Haziran Temmuz 34,76 5,12 -7,93 4Ç : %8,09 Eylül Ekim Kasım Aralık -5,92 -0,73 -10,21 -10,56 H af i f Ti cari A raç P az arı (x1.000 adet) 35.000 45.000 38.953 40.000 30.000 35.000 25.000 30.000 24.380 23.860 25.000 20.000 15.000 19.659 15.024 12.135 17.614 24.344 24.859 19.526 19.531 17.304 20.165 5.000 20.000 21.913 18.706 20.403 15.000 8.468 10.000 10.000 8.896 11.302 17.154 17.416 19.857 18.074 16.657 16.869 19.038 16.471 16.738 31.703 10 Yıllık Ort. 8.896 11.302 17.154 17.416 19.857 18.074 16.657 16.869 19.038 16.471 16.738 31.703 15.024 19.659 24.380 23.860 24.344 24.859 19.526 19.531 20.165 21.913 18.706 38.953 2011 8.468 12.135 17.614 17.304 20.403 2012 5.000 0 0 H af i f Ti cari A raç P az arı Ayl ı k Gel i şi mi (%) 140 120 100 80 60 40 20 0 -20 -40 -60 1Ç :%64,83 2Ç :%30,20 3Ç : -%2,64 4Ç : -%19,10 1Ç : -%35,29 Mart Ocak 58 3Ç : -%2,97 1Ç : -%20,63 -40 Nisan Mayıs Haziran Temmuz. 32,16 2010/2011(%) 100,29 86,85 36,88 29,70 28,74 2012/2011 (%) -43,64 -38,27 -27,75 -27,48 -16,19 -2,11 -0,06 Eylül Ekim Kasım Aralık -5,49 -14,22 -21,74 -20,35 2012 yılı ilk 5 ayında otomobil pazarını motor hacmine göre incelediğimizde, en yüksek paya % 92,4 oranıyla yine 1600cc altındaki otomobiller 178.984 adet ile sahip oldu. Ardından % 6,6 pay ile 1600-2000cc aralığındaki otomobiller ve % 1,0 pay ile 2000cc üstü otomobiller yer aldı. Geçen sene aynı döneme göre 1600cc altındaki otomobil satışlarında % 14,0 azalış, 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında % 38,6 azalış ve 2000cc üstü otomobillerde de % 55,1 azalış görüldü. MOTOR HACMİ 2011’Mayıs Sonu 2012’ Mayıs Sonu Adet Pay Adet 1600cc altı 208.009 % 89,3 ≥ 1600cc - ≤ 2000cc 20.720 2000cc üzeri 4.303 Toplam 233.032 ÖTV KDV Pay % % 178.984 % 92,4 % -14,0 % 37 % 18 % 8,9 12.726 % 6,6 % -38,6 % 80 % 18 % 1,8 1.931 % 1,0 % -55,1 % 130 % 18 100,0% 193.641 % 100,0 % -16,9 VERGİ ORANLARI 2012 yılı ilk 5 ayında otomobil pazarını ortalama emisyon değerlerine göre incelediğimizde, en yüksek paya % 36,4 oranıyla 120-140 gr/km arasında yer alan otomobil- Değişim ler 70.444 adet ile sahip oldu. Ardından % 30,9 pay ile 100-120 gr/km arasındaki otomobiller yer aldı. CO2 ORTALAMA EMİSYON 2011’Mayıs Sonu 2012’Mayıs Sonu DEĞERLERİ (gr/km) Adet Pay Adet Pay < 100 gr/km 880 % 0,4 3.713 % 1,9 % 321,9 ≥ 100 - < 120 gr/km 66.007 % 28,3 59.760 % 30,9 % -9,5 ≥ 120 - < 140 gr/km 90.311 % 38,8 70.444 % 36,4 % -22,0 Değişim ≥ 140 - < 160 gr/km 40.646 % 17,4 43.549 % 22,5 % 7,1 ≥ 160 gr/km 35.188 % 15,1 16.175 % 8,4 % -54,0 Toplam 233.032 % 100,0 193.641 % 100,0 % -16,9 2012 yılı ilk 5 ayı sonunda dizel otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre % 19,8 oranında azaldı. 2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil satış adetleri geçen yıl aynı dönem ile kıyaslandığında, dizel payı % 60,8’den % 58,7’ye (113.581 adet) geriledi. DİZEL 2011’Mayıs Sonu 2012’Mayıs SonuDeğişim Adet Segment İçindeki Pay Adet Segment İçindeki Pay A (Mini) 4 % 0,3 9 % 1,6 % 125,0 B (Entry) 48.224 % 54,9 34.498 % 51,5 % -28,5 C (Compact) 68.050 % 64,6 61.332 % 62,5 % -9,9 D (Medium) 17.566 % 58,8 13.426 % 59,6 % -23,6 E (Luxury) 6.651 % 90,2 3.611 % 78,0 % -45,7 F (Upper Luxury) 1090 % 85,0 705 % 89,1 % -35,3 Toplam 141.585 % 60,8 113.581 % 58,7 % -19,8 59 ANALİZ 2012 yılı ilk 5 ayı sonunda otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri 2011 yılı aynı dönemine göre % 12,5 azaldı. 2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomo- bil satış adetleri geçen yıl ile kıyaslandığında, otomatik şanzımanlı otomobil satışlarının payı % 33,2’den % 35,0’a (67.722 adet) yükseldi. OTOMATİK ŞANZIMAN 2011’Mayıs Sonu 2012’Mayıs SonuDeğişim Adet Segment İçindeki Pay Adet Segment İçindeki Pay A (Mini) 584 % 46,4 272 % 48,9 % -53,4 B (Entry) 14.661 % 16,7 13.740 % 20,5 % -6,3 C (Compact) 32.446 % 30,8 34.083 % 34,7 % 5,0 D (Medium) 21.042 % 70,4 14.208 % 63,0 % -32,5 E (Luxury) 7.354 % 99,8 4.628 % 100,0 % -37,1 F (Upper Luxury) 1.282 % 100,0 791 % 100,0 % -38,3 Toplam 77.369 % 33,2 67.722 % 35,0 % -12,5 2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde otomobil pazarı segmentinin % 85,6’sını yine vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine % 50,7 pay alan C (98.189 adet) segmenti ve ardından yine % 34,6 pay ile B (66.936 adet) segmenti ulaştı. Bu segmentlerin ardından % 11,6 pay, 22.541 adet ile D segmenti yer aldı. 2012 yılı Ocak-Mayıs döneminde kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller (% 46,8 pay, 90.541 adet) oldu. Sedan otomobilleri % 36,5 pay ve 70.693 adet satış ile H/B ve % 10,7 pay ve 20.712 adet satış ile SUV otomobiller takip etti. 2012 yılına ait beklentiler IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, son tahminlere göre Dünya için 2012 yılı büyüme tahmininin % 3,5 olduğunu görmekteyiz. Dünyanın büyüme konusunda lokomotifi olan Amerika’daki büyüme hızının ilgili raporda 2012 için % 2,1 olduğunu, Türk otomotiv ihracatı içinde son derece önemli yer tutan Avrupa için de büyüme hızının % 0,3 küçülme seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Dünya ve Avrupa için yapılan tahminler, gerek dünya ekonomisini gerekse sektörümüzü olumsuz etkileyecek gelişmeler olarak görülüyor. 60 yılı dünya toplam otomotiv üretimi geçen yıla oranla % 4,9 artarak, 84 milyon 525 bin adede ulaşacağı tahmin ediliyor. 2013’te ise dünya otomotiv üretiminin bir önceki yıla göre % 8,1 artışla 91 milyon 372 bin adede ulaşması bekleniyor. Türkiye’deki büyüme hızının Ekim ayında açıklanan Orta Vadeli Programa göre, 2012 yılında % 4 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. IMF icra kurulunun Türkiye 4. madde gözden geçirme raporu kapsamında; % 2 olarak revize edilen 2012 yılı büyüme tahmininin son raporda % 2,3 olarak değiştirildiğini görmekteyiz. IMF’nin 2013 için büyüme tahmini ise% ,2. LMC Automotive, 2012 yılı 1. Çeyrek itibariyle 2012 yılı dünya otomotiv pazarı tahminlerini yayınladı. 1. Çeyrek sonuçlarına göre 2012 dünya toplam otomotiv pazarının geçen yıla oranla % 4,7 artarak, 82 milyon 283 bin adede ulaşacağı tahmin ediliyor. 2013’te ise dünya otomotiv pazarının bir önceki yıla göre % 8 artışla 88 milyon 877 bin adede ulaşması bekleniyor. 2011 yılının 3. çeyreğinde daralmaya başlayan Türkiye Otomobil ve Hafif Ticari araç pazarı, son çeyrekte % 11,75 oranında geriledi. 2012 yılı ilk çeyrek sonuçlarına göre (-%25,39) de gerilemenin devam ettiği gözleniyor. Nisan ayı daralması % 18,98 ve Mayıs ayı daralması da % 12,13 seviyesinde olmuştur. LMC Automotive, 2012 yılı 1. Çeyrek itibariyle 2012 dünya otomotiv üretimi tahminlerini de yayınladı. LMC Automotive, 2012 yılı 1. Çeyrek sonuçlarına göre 2012 Son olarak tüm bu göstergeler doğrultusunda, 2012 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 775-825 bin adetler aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. PERAKENDE SATIŞLAR: MAYIS 2012 MARKA SATIŞLARI MARKA OTOMOBİL YERLİ ALFA ROMEO ASTON MARTIN AUDI BENTLEY TOPLAM YERLİ İTHAL TOPLAM 131 1 131 0 0 131 131 1 0 1 1 1.337 1.337 0 3 3 0 0 1.337 1.337 0 3 0 0 3 0 0 0 0 0 1.403 1.403 0 0 59 59 0 0 1.866 1.866 755 1.736 981 1.856 2.837 155 155 0 2 .2 4 9 2 .2 4 9 0 0 0 0 100 0 100 100 0 0 1 1 1.403 1.403 59 59 1.866 1.866 CITROEN 1.101 1.101 DACIA 2 .0 9 4 2 .0 9 4 CHERY CHEVROLET DAIHATSU 0 DFM 0 FERRARI FIAT 1 3.716 FORD GEELY HONDA HYUNDAI YERLİ İTHAL TOPLAM TOPLAM BMC BMW HAFİF TİCARİ İTHAL 0 981 100 1 783 4.499 4.641 345 4.986 8.357 1.128 9.485 5.613 5.613 5.918 0 5.918 5.918 5.613 11.531 86 86 0 0 86 86 841 205 1.046 0 841 205 1.046 1 .1 2 8 1 .6 8 8 2.816 284 1 .1 2 8 1 .9 7 2 3 .1 0 0 0 0 0 0 40 70 30 40 70 146 146 0 146 146 INFINITI 284 0 ISUZU 0 IVECO 0 30 JAGUAR 6 6 0 0 6 6 JEEP 80 80 0 0 80 80 1 .2 0 6 1 .2 0 6 LAMBORGHINI 1 LANCIA 33 33 LAND ROVER 148 148 1 1 KARSAN 0 KIA LADA MASERATI MAZDA MERCEDES-BENZ 194 194 194 0 194 101 0 1 .3 0 7 1 .3 0 7 0 0 0 0 0 1 0 0 1 1 0 0 33 33 0 0 148 148 0 0 1 1 101 34 34 7 7 0 41 41 1 .0 6 8 1 .0 6 8 679 679 0 1 .7 4 7 1 .7 4 7 0 0 227 227 205 251 46 341 387 MINI 227 227 MITSUBISHI 136 136 NISSAN 1 .6 1 6 1 .6 1 6 194 194 0 1 .8 1 0 1 .8 1 0 OPEL 5 .0 3 9 5 .0 3 9 2 2 0 5 .0 4 1 5 .0 4 1 0 0 0 0 PEUGEOT 1.221 1.221 868 1.209 341 2.089 2.430 PORSCHE 45 45 0 0 45 45 PROTON 60 60 0 0 0 60 60 345 6 .6 9 0 1 .3 7 9 1 .3 7 9 6 .3 4 5 1 .7 2 4 8 .0 6 9 OTOKAR RENAULT 46 0 6 .3 4 5 341 SAAB 0 0 0 0 0 0 SEAT 391 391 0 0 391 391 827 SKODA 827 827 SMART 11 11 SSANGYONG 74 74 SUBARU 46 46 SUZUKI 150 150 TATA 52 52 32 1 .5 2 2 2 .3 7 8 227 227 6 .2 6 2 6 .2 6 2 2 .6 0 3 602 602 37.574 50.460 TOYOTA 856 VOLKSWAGEN VOLVO TOPLAM: 12.886 0 130 12.151 8.252 0 0 827 0 0 11 11 130 0 204 204 0 0 46 46 0 0 150 150 32 0 84 84 856 1 .7 4 9 2 .6 0 5 2 .6 0 3 0 8 .8 6 5 8 .8 6 5 0 0 602 602 20.403 25.037 45.826 70.863 ODD (Otomotiv Distribütörleri Derneği) verilerinde; marka ve model bazında yer alan sayısal satış bilgileri ilgili kuruluşların ODD’ye yaptığı bildirimlerden oluşmaktadır. Bilgiler haksız rekabete yol açacak şekilde kullanılamaz. ODD’yi kaynak göstermek suretiyle satış rakamlarına dayalı olarak Rekabet kurulu’na aykırı düşecek yorum, sıralama ve açıklamalar yapılması yasaktır. Bu hususa aykırı davranan kişi ve kuruluşlar doğrudan yasalara karşı sorumludur. 61 PERAKENDE SATIŞLAR: OCAK - MAYIS 2012 M A R K A S A T AI ŞNLAALRİ ZI MARKA OTOMOBİL TOPLAM HAFİF TİCARİ YERLİ İTHAL TOPLAM YERLİ İTHAL TOPLAM YERLİ İTHAL TOPLAM 346 ALFA ROMEO 0 346 346 0 0 0 0 346 ASTON MARTIN 0 2 2 0 0 0 0 2 2 AUDI 0 4.581 4.581 0 0 0 0 4.581 4.581 BENTLEY 0 8 8 0 0 0 0 8 8 BMC 0 0 0 0 0 0 0 0 0 BMW 0 4.387 4.387 0 0 0 0 4.387 4.387 CHERY 0 439 439 0 0 0 0 439 439 CHEVROLET 0 7.702 7.702 0 0 0 0 7.702 7.702 CITROEN 0 4.599 4.599 2.605 2.320 4.925 2.605 6.919 9.524 9.983 DACIA 0 9.305 9.305 0 678 678 0 9.983 DAIHATSU 0 0 0 0 0 0 0 0 0 DFM 0 0 0 0 480 480 0 480 480 FERRARI FIAT 0 6 6 0 0 0 0 6 6 13.657 2.771 16.428 17.184 1.565 18.749 30.841 4.336 35.177 36.391 FORD 0 16.987 16.987 19.359 45 19.404 19.359 17.032 GEELY 0 385 385 0 0 0 0 385 385 HONDA 5.263 1.309 6.572 0 0 0 5.263 1.309 6.572 HYUNDAI 14.895 7.353 6.833 14.186 0 709 709 7.353 7.542 INFINITI 0 3 3 0 0 0 0 3 3 ISUZU 0 0 0 177 692 869 177 692 869 IVECO 0 0 0 0 661 661 0 661 661 JAGUAR 0 28 28 0 0 0 0 28 28 JEEP 0 185 185 0 0 0 0 185 185 KARSAN 0 0 0 1.080 0 1.080 1.080 0 1.080 KIA 0 4.017 4.017 0 318 318 0 4.335 4.335 LADA 0 0 0 0 0 0 0 0 0 LAMBORGHINI 0 2 2 0 0 0 0 2 2 LANCIA 0 66 66 0 0 0 0 66 66 667 LAND ROVER 0 667 667 0 0 0 0 667 MASERATI 0 5 5 0 0 0 0 5 5 MAZDA 0 415 415 0 82 82 0 497 497 6.324 MERCEDES-BENZ 0 3.435 3.435 0 2.889 2.889 0 6.324 MINI 0 572 572 0 0 0 0 572 572 MITSUBISHI 0 598 598 278 1.097 1.375 278 1.695 1.973 NISSAN 0 6.132 6.132 0 580 580 0 6.712 6.712 OPEL 0 15.594 15.594 0 236 236 0 15.830 15.830 OTOKAR 0 0 0 0 0 0 0 0 0 PEUGEOT 0 4.521 4.521 1.734 3.413 5.147 1.734 7.934 9.668 186 PORSCHE 0 186 186 0 0 0 0 186 PROTON 0 604 604 0 0 0 0 604 604 RENAULT 27.303 2.380 29.683 0 6.481 6.481 27.303 8.861 36.164 0 0 0 0 0 0 0 0 0 SAAB SEAT 0 1.398 1.398 0 0 0 0 1.398 1.398 SKODA 0 3.201 3.201 0 0 0 0 3.201 3.201 SMART 0 38 38 0 0 0 0 38 38 SSANGYONG 0 401 401 0 539 539 0 940 940 SUBARU 0 186 186 0 0 0 0 186 186 SUZUKI 0 583 583 0 0 0 0 583 583 TATA 0 228 228 0 189 189 0 417 417 TOYOTA 3.565 5.904 9.469 0 715 715 3.565 6.619 10.184 VOLKSWAGEN 0 23.688 23.688 0 9.818 9.818 0 33.506 33.506 VOLVO 0 1.803 1.803 0 0 0 0 1.803 1.803 57.141 136.500 193.641 42.417 33.507 75.924 99.558 170.007 269.565 TOPLAM: ODD (Otomotiv Distribütörleri Derneği) verilerinde; marka ve model bazında yer alan sayısal satış bilgileri ilgili kuruluşların ODD’ye yaptığı bildirimlerden oluşmaktadır. Bilgiler haksız rekabete yol açacak şekilde kullanılamaz. ODD’yi kaynak göstermek suretiyle satış rakamlarına dayalı olarak Rekabet kurulu’na aykırı düşecek yorum, sıralama ve açıklamalar yapılması yasaktır. Bu hususa aykırı davranan kişi ve kuruluşlar doğrudan yasalara karşı sorumludur. 62 64 ÜYE İL E T İŞİM BİL GİL E Rİ