İşçi - Köylü
Transkript
İşçi - Köylü
“Grup Suni Deri’de bütün çıkışlar tutuldu, biz kazanacağız!” CHP değişti mi? Belgelerle konuşalım! Son yerel seçimler öncesin de koltuğunun Belgealtın da dosyalarla tanıdık kendisini. “B lerle konuşması, doğrunun yanında, haksızlığın, yolsuzluğun karşısında yer alması ve düelloya çağırdığı kişiyi hezimete uğratmasıyla” “gönlümüze taht” kurdu bir anda. Yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığından sonra ekibiyle beraber ayağında çizmesiyle İstanbul’un emekçi semtlerinde gördük kendisini. Dilinde, yoksulluk bitecek söy- lemi, koltuğunun altında dosyalar... Kimden bahsettiğimizi anlamışsınızdır. Baykal’ın tahtından indirilmesiyle yerine geçen “Gandi, Chavez, Devrimci” Kemal, Kemal Kılıçdaroğlu... ± Sayfa 14 En demokratik haklara bile tahammül edemeyen egemenler saldırı çarkını tüm hızıyla çevirerek işçi ve emekçilerin sabır Biztaşını çatlattı/çatlatıyor. “B leri örgütlenmeye mecbur bırakan patrona ‘teşekkür ’ ediyorum. Bizlerin gözünü açtı. Bizleri sendika ile tanıştırdı ve onun sayesinde artık haklarımız için direnmeyi öğrendik” diyen Grup Suni Deri işçisinin bu sözleri her şeyi özetliyor. İşçi-köylü Çorlu’da bulunan Grup Suni Deri A.Ş’de örgütlenme çalışması yürüten Deri-İş Sendikası 105 işçiden 65’ini örgütlemiş ve % 50+1’lik çoğunluğu yakaladığı için işyerinde örgütlenme hakkını kazanmıştır. Ancak sendikaya tahammül edemeyen patron, işçilere gözdağı vermek için toplam 15 işçiyi ± Sayfa 14 işten attı. Demokratik Halk İktidarı İçin www.iscikoylu.net Sayı: 79 * 24 Aralık 2010-6 Ocak 2011 * Fiyatı: 1.50 TL Devletten halka yeni yıl hediyesi: Füze Kalkanı, Cop, Torba Yasa... Çalışma hayatında orman kanunları: Son günlerde üniversitelerde artan protestolar ve polis saldırılarının ardından AKP hükümeti, CHP, MHP ve burjuva-feodal medya halk gençliğine yönelik bir karalama kampanyası başlattı adeta! Hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, gittiği Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi’nde protesto edilince daha da ileriye giderek, öğrencilere “faşist” dedi. Protesto etmenin, eylem yapmanın, yumurta atmanın “faşizm” olduğunu iddia eden egemenler, bu söylemleriyle halkı aşağılıyorlar! Dün “komünist dövmenin” sevincini yaşayanların, bugün devrimcileri, demokratları, ilericileri “faşist” diyerek yaftalamaları acı bir ironidir! Yaşadıkları krizle birlikte derinleşen çıkmazlarından kurtuluşun yolunu işçi ve emekçilerin omuzlarına yüklenen ağırlığı artırmakta bulan egemenler son olarak “Torba Yasa”yı gündemleştirmektedir. Torba Yasa ile kendi hukukunu dahi pervasızca çiğnemekten çekinmeyenler çalışma hayatına orman kanunlarını getirmeye çalışmaktadır. Meclis komisyonunda görüşülmeye devam eden yasa tasarısı ile ilk hedef olarak genç işçiler ve belediye emekçileri hedef seçiliyor. Yasa tasarısında emekçilerin kazanılmış haklarını da ortadan kaldırmaya dönük düzenlemeler vardır. ± Sayfa 7 Peki nedir FAŞİZM, kimdir faşist? Gizliden gizliye “Torba Yasa”yı hazırlayarak, işçinin, emekçinin iş güvencesini, haklarını gasp etmektir FAŞİZM! Füze Kalkanı anlaşmasına imza atarak; NATO’nun savaş çöplüğü olmayı kabul eden ve halkı, olası emperyalist savaşlarda kurban edendir FAŞİST! Tüm teknolojik silahlara-öldürücü bir güce sahip olup, elinde flama sopalarıyla kendilerine vurduğunu iddia ettikleri ilerici halk gençliğine saldırmak FAŞİZM, saldıran FAŞİST’tir! Yoksulluk, işkence ve direnişle dolu bir yılı daha da geride bıraktığımız şu günlerde, devletin halka armağanıdır: Füze Kalkanı, Cop, Torba Yasa... Biz bu torbaya sığmayız! Torba Yasa’ya ilişkin protesto eylem haberleri ± Sayfa 8’de 25-26 ARALIK’TA ANKARA’DA YDG 5. KONFERANSI’NDA BULUŞALIM! “Bugün dünden daha güçlü, devrim mücadelesinde kararlıyız! Zafer bizim olacak, kitlelerle kazanacağız!” şiarıyla 25-26 Aralık tarihinde Ankara’da Yeni Demokrat Gençlik olarak Çiğdem Yılmaz ve Ferdi Karacan yoldaşlara adadığımız 5. Konferansımızı gerçekleştireceğiz. 5. Konferansımız iddia ve kararlılığımızı daha da büyütecek bir yerde durmaktadır. Her yıl alanlarımızdaki faaliyetlerin ve öncesindeki yoğun hazırlık çalışmalarının sonucu örgütlediğimiz konferansımız deneyimlerimizi merkezileştirdiğimiz, tüm alanlardaki faaliyetin toplamdaki olumlu özelliklerini büyüterek, olumsuzluklarını İşçi-köylü’den Yeni mücadele yılında dünyayı emperyalistlere, işbirlikçi ve uşaklarına dar ± Sayfa 15 edelim! C M Y K F erittiğimiz en üst irademizdir. Bulunduğumuz tüm alanlardan yoldaşların katılımıyla örgütümüzün genel politik, örgütsel durumunu merkezi olarak değerlendirdiğimiz ve önümüzdeki bir yıllık süreci yoğun tartışmalarla örgütsel ve politik olarak şekillendirdiğimiz konferanslarımız örgütümüz açısından oldukça önemlidir. Devrimci bir örgüt olarak örgüt bilincimizi geliştirmek ve sürekliliği sağlanmış bir kitle faaliyeti yürütmek ve bu birbirini koşullayan iki meselenin tüm devrimci örgütlerin hem de örgütümüzün temel gündemi olması kaçınılmazdır. Yeni Demokrat Gençlik Sınıfsal Yaklaşım Anlaşılan, bilinen ve geçerli dilde eylem! Sayfa 3 Göğün yarısı Kadın, istihdama katılım ve örgütlenme -1- Sayfa 2 R O N T E X Sınır güvenliği adı altında göçmenlere ve mültecilere yönelik polisiye baskı unsuru olan Frontex, Yunanistan’da mücadele veren göçmen ve yerli kurumların tepkisiyle karşılanıyor. Bu gücün en son Türkiye-Yunanistan sınırı olan Meriç nehri boyunca yerleştirilmesi, bu kurumların tepkilerini daha da somutlaştırmaları ile devam ediyor. Bu kapsamda 18 Aralık günü sınır bölgesi olan Evro’ya giderek burada FRONTEX’ i protesto ettiler. Frontex 2005 yılından bu yana Avrupa sınır güvenlik gücü olarak, “Avrupa vatandaşlarının güvenliği ve özgürlüğü için, Avrupa sınırlarının güvenliğinin artırılması ve operasyonal güçlerinin koordinasyonu” faaliyetlerini sürdürüyor. Pratikte ise Avrupa sınırlarına ulaşan mültecileri, diğer devletlerin sınır güvenlik güçleri ile birlikte gözaltına alan, tutuklayan ve sınır dışı ± Sayfa 11 eden bir Avrupa ordusudur. Emekçinin gündemi Bir Genel Kurul ve düşündürdükleri Sayfa 8 Evrensel bakış Yine yeniden İran’ın nükleer programı ve pazarlıklar Sayfa 11 Ç I K T I * IS SN: 1307-878X Devlet kadına yönelik şiddette sınırsız! 4 Aralık günü Başbakanın rektörlerle yaptığı toplantıyı protesto etmek için toplanan Genç-Sen’lilere saldıran polis, kadınların özellikle bel ve kasık bölgelerine tekmelerle vurarak, henüz 5 haftalık hamile olan Genç-Sen üyesi genç bir kadının bebeğini düşürmesine neden oldu. Bu saldırı onlarca kadın örgütü tarafından 13 Aralık Pazartesi günü protesto edildi. ± Sayfa 2 Başbakan demokrasi nutukları atıyor; Kürt gençleri infaz ediliyor Bir ziyaret için Mardin’e giden Başbakan R. Tayyip Erdoğan, geldiği bölgenin atmosferinden olsa gerek pek demokrattı. 11 Aralık günü Mardin’deki konuşmasında “faili meçhulleri, Diyarbakır Cezaevini, yakılan, boşaltılan köyleri” bildiklerini iddia etti. Aynı günlerde Demokratik Yurtsever Gençlik Meclis Sözcüsü Sedat Karadağ JİTEM tarafından başından vuruldu. ± Sayfa 4 Hapishanelerde asayış berkemal(!) Tekirdağ 1 Nolu F Tipi’nde 6 Eylül 2010 tarihinden beri ağırlaştırılmış müebbetlik tutsakların havalandırma sürelerinin uzatılması, beraber hava- landırmaya çıkartılmaları ve yaşam ko- şullarının düzeltilmesi talebiyle başlatılan demokratik hak arama eylemine karşı hapishane idaresi giderek pervasızlaşmaktadır. ± Sayfa 5 “Korkmak sorunlarımızı çözmüyor” Tuzla Organize Sanayi Yan Bölgesi’nde kurulu bulunan Konveyör fabrikasında, sözleşmeleri bittiği gerekçesiyle işten atılan işçiler fabrika önünde direnişe başladı. Yaklaşık 400 işçinin çalıştığı fabrikada işçiler 16 Aralık günü fabrika önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. ± Sayfa 9 Pusula Zorluklarla çatışarak yol almak Sayfa 12 2 / YEN‹ KADIN ‹flçi-köylü 79 GÖ⁄ÜN YARISI KADIN, ‹ST‹HDAMA KATILIM VE ÖRGÜTLENME -1Kad›n›n kurtuluflunun temel argümanlar›ndan biridir ekonomik ba¤›ms›zl›k. Ekonomik olarak kendi ayaklar›n›n üzerinde durabilen, kendi kararlar›n› verebilen, eme¤i üzerinde söz sahibi olan kad›n›n kurtuldu¤unu iddia etmek gülünç olur elbette ama kurtulufla giden yolda önemli bir ad›m olarak de¤erlendirmemek de mümkün de¤ildir. Yaflad›¤› s›k›nt›lar›n, ezilmenin, afla¤›lanman›n vs. vs. fark›nda olan ve bunlarla bafla ç›kman›n yollar›n› arayan kad›n›n önüne ilk gelen engellerden biridir ekonomik olarak bir baflkas›na ba¤›ml› olmak. Ülkemizde kad›nlar›n ekonomik yaflama kat›l›m›na göz att›¤›m›zda ise (birçok konuda da oldu¤u gibi) hiç de iç aç›c› bir manzarayla karfl›laflm›yoruz. Bu manzaraya geçmeden önce ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n ekonomik yaflama kat›l›mla efl anlaml› kullan›lmamas› gerekti¤ine de vurgu yapmak gerekir. Çünkü ücret karfl›l›¤›nda çal›flan kad›nlar›n ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n› elde etti¤ini iddia etmek mümkün de¤il. Ald›¤› ücreti kendi kararlar› do¤rultusunda kullanama- yan, ifle girmesi-ç›kmas›, hangi iflte çal›flmas›n›n uygun oldu¤u-olmad›¤› baflkalar› taraf›ndan belirlenen, e¤itim-sa¤l›k gibi hizmetlere ulafl›m› olmayan kad›n›n ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n› kazand›¤›n› söyleyemeyiz. Bunu da belirttikten sonra birkaç istatistik rakamla devam edelim konumuza. Türkiye’de erkeklerin istihdam oran› yüzde 68 iken kad›nlar›n istihdam oran› yüzde 21.6’d›r. Kad›nlar, erkeklerin 6 kat› süreyi günlük ev ve bak›m ifllerine harc›yor. Kentli kad›n iflgücünün e¤itim düzeyi, erkeklerden yüksek, kad›nlar›n yüzde 55’i, erkeklerin yüzde 40’› lise ve üzeri e¤itim görmüfl. Lise ve dengi meslek okulu mezunu kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran› yüzde 31, erkeklerin yüzde 74. Bu rakamlar yap›lan çeflitli araflt›rmalarda farkl›l›klar gösterse de belli bir fikir vermektedir. Ancak bunlar› pefl pefle s›ralay›nca kad›nlar›n çal›flma yaflam›na kat›l›m›na dair genel tabloyu görmek biraz zorlaflsa da çarp›c›l›¤›n› ortadan kald›rm›yor. Bu rakamlardan yola ç›karak ve yenilerini ekleyerek kad›nlar›n ekonomik yaflamdaki yerini görmeye çal›flal›m. Öncelikle kad›nlar›n ekonomik yaflama kat›l›m›n›n ülkemizde sürekli düflmekte oldu¤unun alt›n› çizelim. 1988’de kad›nlar›n yüzde 34.3’ü ücretli bir iflte çal›fl›rken, bu rakam 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 2006’da 24’e, 2009’da ise yüzde 21.6’ya düflmüfl durumda. (Devlet Planlama Teflkilat› ve Dünya Bankas› fiubat 2009 verileri) Ki bu, son y›llar›n en düflük seviyesine ulaflt›¤›n› gösteriyor. Kad›nlar›n istihdama kat›l›m oran› bu kadar düflükken, kay›td›fl› ve güvencesiz çal›flanlar›n çok büyük bir k›sm›n› ise kad›nlar oluflturuyor. Çal›flan kad›nlar›n yüzde 58’in kay›t d›fl› ifllerde çal›fl›yor. Sosyal-‹fl’in “Türkiye’de ve dünyada kad›n eme¤i ve istihdam›” raporuna göre ücret ya da yevmiye karfl›l›¤› çal›flan her dört kad›n dan biri kay›t d›fl› istihdam ediliyor. Kad›n›n eme¤inin aile bütçesine katk› olarak görülmesinin, patronlar aç›s›ndan kay›td›fl› çal›flt›rmay› kolaylaflt›ran bir faktör oldu¤u aç›kt›r. Kad›nlar›n istihdam edilmemesinin elbette onlarca nedeni var ve bu nedenlerin her biri ayr› ayr› kad›n sorununun birer parças› olarak yaflan›yor. Ev ifllerinin, çocuk bak›m›n›n kad›n›n omuzlar›n›n üzerinde olmas›, feodalizmin kad›n›n çal›flmas› konusundaki gerici bak›fl aç›s›, do¤um gibi kad›na özgü durumlarda patronlara getirilen yükümlülükler nedeniyle kad›n iflçilerin tercih edilmemesi, düflük ücretler, kriz süreçlerinde ilk gözden ç›kar›lanlar olmas›, örgütlenme oranlar›n›n çok düflük olmas› gibi nedenler kad›nlar› çal›flma yaflam›ndan al›koyan ya da ifllerine son verilmesine neden olan faktörlerdir. Tüm bu gerçeklere karfl›n, kad›nlar, iflgücünün büyük bölümünü oluflturmaktad›rlar. Dünya iflgücü toplam›n›n yüzde 45’ini kad›nlar olufltururken, emeklerinin çok küçük bir k›sm› ekonomik anlamda “çal›flma” olarak kabul ediliyor. Gündelik ev iflçil¤i, tar›m iflçili¤i, ev eksenli çal›flma, ça¤r›ya dayal› çal›flma alanlar›ndaki çal›flanlar›n hemen hepsi kad›nlard›r. Kay›td›fl› çal›flman›n d›fl›nda sigortal› bir iflte çal›flan kad›nlar›n durumu da asl›nda çok farkl› de¤il. Kartl› tuvalet sistemi gibi patronlar›n “yarat›c›” sömürü araçlar›ndan evlilik ve çocuk sahibi olman›n iflçiler aras›nda s›raya konulmas›na kadar bir dizi sorunla bafl etmek zorundad›r ifl yaflam›ndaki kad›nlar. Tabi temel mesele olarak eflit ifle eflit ücret alamamak da ifl yaflam›nda kad›na yönelik cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n en bariz göstergelerindendir. Ülkemizde erkek iflçinin 365 gün çal›flmas› karfl›l›¤›nda ald›¤› ücret için kad›nlar›n fazladan 87 gün çal›flmas› gerekmek te. Kad›n iflçilerin ücretlerinin belirlenmesinde verimlilikleri d›fl›nda, yani ifliyle ilgili olmayan nitelikleri nedeniyle ayr›mc›l›k uygulanmas› resmi olarak yasak olmas›na karfl›n tüm iflyerlerinde bu durumun yaflanmakta olmas› yasalar›n kimler için yap›ld›¤›n› bir kez daha göstermektedir. Toparlayacak olursak; kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m› en düflük oranlarda seyrederken (yüzde 21), çal›flan kad›nlar›n büyük bölümü kay›td›fl›-güvencesiz ifllerde istihdam edilirken, iflçi s›n›f›n›n sömürüsünün d›fl›nda cinsiyet ayr›mc›l›¤› nedeniyle bir kat daha sömürülür ve haklar› verilmezken kad›nlar›n örgütlenme durumu ise daha kötü bir durumdad›r. Bu konuya önümüzdeki say› devam edece¤iz. Ama kad›nlar›n örgütlenme oranlar›yla sonland›ral›m yaz›y›. Sosyal-‹fl’in haz›rlad›¤› rapora göre çal›flan kad›nlar›n sadece yüzde 3’ü sendikal›. Sendika yönetimlerindeki kad›nlar›n oran› ise daha da kötü durumda. Çal›flma Bakanl›¤›’n›n 2008 Sendika ‹statistiklerine göre Türk-‹fl, D‹SK ve Hak-‹fl gibi üç büyük iflçi konfederasyonunun genel baflkanlan›n›n üçü de erkek, yine merkez yönetim, denetleme ve disiplin kurullar›nda kad›nlar bulunmuyor. ‹flçi konfederasyonlar› içinde toplam 28 iflkolunda örgütlü bulunan 94 sendikan›n genel baflkanlar›n›n 87’si erkekken, sadece 7 sendikan›n genel baflkan› kad›nd›r. Bu sendikalar›n 493 kiflilik merkez yürütme kurulunda ise sadece 35 kad›n var. (Necla Akgökçe, Bianet) Bu tablodan da anlafl›laca¤› gibi kad›nlar›n sendikalaflmas› ve sendikalarda yönetici konuma gelmeleri özel bir ilgiyi hak ediyor. Devlet kad›na yönelik fliddette s›n›rs›z! Do¤mam›fl bebek bu fliddeti do¤amayarak tan›d›! Son günlerde artan ö¤renci eylemlerinde ortaya ç›kan sonuç, sadece, bu düzenin iflçi-emekçilere oldu¤u kadar haklar›n› arayan ö¤rencilere de tahammülsüz oldu¤u ve sald›rd›¤› de¤ildir. Ya da bu eylemler ve kolluk kuvvetlerinin sald›r›larla, sadece, ö¤renci gençli¤in yakaca¤› bir “k›v›lc›m”dan ne kadar korkuldu¤unu görmedik. Erkek egemen düzen taraf›ndan kad›na biçilen rolün; her olguda/olayda kendini nas›l ele verdi¤ini bir kez daha, eylemde bebe¤ini kaybeden kad›n arkadafl›m›za yönelik devlet-medya ortak sald›r›s› ile de görmüfl olduk! 4 Aral›k günü, Dolmabahçe’de, bafl- bakan Erdo¤an yine halk›n/ezilenin/esas muhataplar›n yok say›ld›¤› o klasik toplant›lar›ndan birini düzenlemiflti. Bu kez rektörlerin kat›ld›¤›, ancak esas muhatap olan ö¤rencinin kat›lmad›¤› ve ö¤renci sorunlar›n›n tart›fl›lmad›¤› bu toplant›y› protesto etmek isteyen GençSen’liler protesto eylemi düzenlediler. Kolluk kuvvetlerinin sald›rd›¤› bu eylemde özellikle kad›nlar›n bel ve kas›k bölgelerine tekmelerle vuran kolluk kuvvetleri amac›na ulaflt›! Henüz 5 haftal›k hamile olan Genç-Sen’li bir kad›n, bebe¤ini düflürdü. “Kad›n›n okumas›, kad›n aç›s›ndan ‘büyük bir lütuf’ olmas›na ra¤men, bununla da yetinmeyen bir kad›n ‘daha “Sendikalar›n kad›nlaflmaya ihtiyac› var!” Geçti¤imiz sene sonundan itibaren TEKEL iflçisinin bafllatt›¤› mücadelenin etkisiyle sendikal anlay›fllar, daha fazla sorgulanmaya baflland›. Sendikalar›n iflçilere karfl› görev ve sorumluluklar›, bürokrat sendikal anlay›fla karfl› mücadele etmenin gereklili¤i üzerine tart›flmalar yürütüldü. Bu tart›flmalarda eksik kalan en önemli yön ise son zamanlarda kad›n iflçiler direnifllerde en ön saflarda ve en militan flekilde yer almalar›na ra¤men sendikalarda kad›n iflçi oran› ve kad›n sendikac› say›s›n›n azl›¤› konusunda yafland› belki de! (Geçti¤imiz dönemlerde Deri-‹fl ve Petrol-‹fl önderli¤inde sendikal› kad›nlar›n bir araya geldi¤i toplant›lar düzenlendi, ancak bu hareketlilik devam etmedi. Biz de gazetemizde “Sendikalar ve Kad›n” konulu bir dosya haz›rlam›fl ve bu konuyu okurlar›m›z›n tart›flmas›na açm›flt›k.) Deri-‹fl Sendikas›, bir süredir sendikal› iflçilere yönelik e¤itim çal›flmalar› gerçeklefltiriyor ve hem sendikay› hem de sen- dikal mücadeleyi iflçilerin tart›flmas›na aç›yordu. Bu e¤itim çal›flmalar›n›n bir parças› olarak kad›n iflçiler için daha özgün çal›flmalar› gündemine alan Deri-‹fl, 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Ulusla raras› Mücadele Günü kapsam›nda Çorlu’da bir etkinlik düzenledi. Bu etkinli¤e Çorlu’da direniflte olan ve iflyerine sendikay› getirme mücadelesi veren ve aralar›nda Yeflil Kundura kad›n iflçilerinin de oldu¤u kad›nlar kat›ld›. 2 kad›n avukat ve sendikalarda kad›n iflçi-emekçiler üzerine yapt›¤›m›z araflt›rmalardan kaynakl› ‹flçiköylü gazetesi olarak biz de bu etkinli¤e kat›ld›k. Avukat arkadafllar, kad›n iflçilere yasalarda tan›nan haklar ile ilgili bilgi verdi ve iflçi kad›nlar›n kendilerine yöneltti¤i sorular› cevaplad›lar. Kad›n iflçilere yönelik ayr›mc›l›k, mobbing uygulamalar› ve taciz konular›na de¤indiler. Biz de toplumsal cinsiyet, kad›n eme¤inin sömürüsü ve sendikalarda kad›n iflçilere yönelik politikalar (daha do¤rusu politikas›zl›k) üzerine konufltuk. Kad›nlar aras› dayan›flman›n önemli oldu¤unu vurgulad›k. Sendikan›n iflçiye ait oldu¤unu, en çetin hak mücadelesini kad›n›n vermesi gerekti¤i için sendikalar›n en çok da kad›n iflçiler taraf›ndan sorgulanmas› ve sendikal› kad›nlar›n oldu¤u kadar kad›n sendikac›lar›n say›s›n›n artmas›n›n da önemli oldu¤undan bahsettik. Kad›nlar›n sendikay› sahiplendiklerini ve sendika içerisinde kendilerine özel çal›flmalara ihtiyaç duyduklar›n› belirtti¤i etkinlik, böylesi çal›flmalar›n daha s›k yap›lmas› temennisiyle sona erdi. (‹‹stanbul) fazla hak isterse’ hak etti¤i budur!” zihniyeti ile yap›lan bu sald›r›n›n ard›ndan genç kad›na yönelik sald›r›lar hem egemen düzen temsilcilerinin aç›klamalar› hem de burjuva-feodal medya üzerinden sürdürüldü. “Hamile bir kad›n›n eylemde ne ifli vard›? O yaflta hamile kal›n›r m›yd›? Eyleme geliyorsa bafl›na geleceklere de raz› olmal›yd›! Çocu¤unu korumakla görevli olan bu kad›n eyleme gelerek çocu¤unu kendi öldürtmüfltü” konulu ak›l almaz köfle yaz›lar›yla; söz konusu devlet fliddeti, do¤mam›fl bir bebe¤in katledilmesi adeta yok say›lm›flt›r. Emniyet Genel Müdürlü¤ü ise aç›klamas›nda, cinayeti reddetmifl, Erdo¤an gibi kolluk kuvvet- lerine sahip ç›karak, genç kad›n› “eylemin elebafl›” ilan ederek suçlamaya kalkm›flt›r. Bu olay›n ard›ndan aralar›nda Yeni Demokrat Kad›nlar’›n da bulundu¤u onlarca kad›n örgütü bir araya geldik. 13 Aral›k Pazartesi akflam saatlerinde Galatasaray Lisesi önünde toplanarak “EErkek devlet fliddetine son!”, “Gelsin baba, gelsin koca, gelsin polis, gelsin cop! ‹nad›na isyan inad›na özgürlük!”, Katil devlet hesap verecek!”, “Yaflas›n “K kad›n dayan›flmas›” sloganlar›yla Taksim Tramvay Dura¤›’na yürüdük. Oldukça coflkulu ve kitlesel gerçekleflen eyleme, cadde boyunca çevredekilerden destek vard›. SDP’li Kad›nlar’dan Aylin Mert’in okudu¤u bas›n aç›klamas› ile devlet fliddetine karfl› öfkeli oldu¤umuzu dile getirdik. Mert; “Öfkeliyiz; çünkü bu devletin polisi hamile bir kad›n› döverek bebe¤ini kaybetmesine sebep oluyor. Öfkeliyiz; çünkü erkek devlet fliddeti do¤mam›fl bir bebe¤i katletti” dedi. “Biz kad›nlar, bugün burada kad›n dayan›flmas›ndan ald›¤›m›z güçle sesleniyoruz; bebe¤ini kaybeden kad›n arkadafl›m›z›n yan›nday›z ve onu daha fazla “fiiddete sessiz kalmayaca¤›z!” 4 Aral›k’ta hamile oldu¤unu belirtmesine ra¤men büyük bir kinle tekmelenerek bebe¤i düflürülen E.Ö. bu fliddet zincirinin son halkas› olmad›. Sonras›nda Hacettepe ve Ankara Üniversitesi Gölbafl› Kampüsü’nde polisin ve özel güvenlik birimlerinin yine kad›n ö¤rencilere uygulad›¤› fliddet ve taciz gündeme damgas›n› vurdu. biraraya gelen kad›nlar”fiiddete karfl› suskun de¤il öfkeli yaln›z de¤il örgütlü” olduklar›n› bir kez daha hayk›rd›lar. Oldukça verimli geçen bas›n aç›klamam›za Al›nteri’li ve EHP’li kad›nlar da destek verdi. Ankara YDK ) (A Böylesi sald›r›lara karfl› sessiz kalmak, sald›rganlarla ifl birli¤i yapmakt›r. Feodal sistemin etraf›m›za ördü¤ü fliddet duvar›n› ancak örgütlü mücadelemizle y›kabiliriz. Bu bilinç ile biz de YDK olarak 17 Aral›k günü Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. y›pratman›za izin vermeyece¤iz. Siz bize her sald›rd›¤›n›zda, bizlerin öfkesi bileniyor; bedenimize her dokundu¤unuzda susturmaya çal›flt›¤›n›z sesimiz, dünden daha güçlü ç›k›yor” diyen Mert, tüm kad›nlar› devlet fliddetine karfl› mücadeleye ça¤›rd›. (‹‹stanbul YDK) Kad›nlar vard›r… * Trabzon-Köprübafl›’na ba¤l› Ya¤murlu Köyü’nde sözleflmeli ö¤retmenlik yapan yaklafl›k 4 y›ld›r k›z ö¤rencileri taciz etti¤i belirtilen M.A.G, köy muhtar›n›n flikayeti ile tutukland›. * Urfa’da yak›nlar› taraf›ndan hastaneye getirilen 13 yafl›ndaki Z.B, 14 yafl›ndaki A.fi ve 15 yafl›ndaki M.T do¤um yapt›. Çocuklar›n imam nikah› ile evlendirildi¤i tespit edilirken, birlikte yaflad›klar› kifliler ifadeleri al›nd›ktan sonra serbest b›rak›ld›. Çocuklar›n evlendirilmesi, co¤rafyam›zda yaflanan çocuk istismar› vakalar›n›n bir çeflididir. ‹stismar›n aile r›zas› ile gerçeklefltirilmesi, bu gerçekli¤i de¤ifltirmez! * Henüz 15 yafl›ndayken “erkeklerle konufltu” gerekçesiyle diri diri topra¤a gömülen Medine Memi’nin annesi Ümmühan Memi, k›z›n›n kay›npederi Fethi Memi taraf›ndan öldürüldü¤ünü iddia etti. Memi, kay›npederinin kendisinin cinayeti üstlenmesi için 13 yafl›ndaki k›z›n› öldürmekle tehdit etti¤ini bunun üzerine k›z›n›n yetifltirme yurduna yerlefltirildi¤ini ifade etti. Bas›n aç›klamam›zda eyleme kat›ld›¤› yetmemifl bir de çocuk peydahlamakla suçlanan genç kad›na yönelik bu sald›r›y› k›nad›¤›m›z› ifade ettik. Yüksel Caddesi’nde “Hükümet cinsiyetçi politika üretiyor!” Kad›n Cinayetlerini Durduraca¤›z Platformu olarak 15 günde bir yapt›¤›m›z yürüyüflümüz, 17 Aral›k Cuma akflam› gerçekleflti. Taksim Tramvay Dura¤›’ndan sloganlarla Galatasaray Lisesi’ne yürüyen kad›nlar ad›na aç›klamay› Sosyalist Kad›n Meclisleri’nden Se miha fiahin yapt›. fiahin, “Hükümetin kad›nlara yönelik ‘en az üç çocuk do¤urun’, ‘kad›n erke¤in tamamlay›c›s›d›r’ gibi cinsiyetçi politika ve söylemleri karfl›s›nda her gün en az 3 kad›n›n öldürüldü¤ünü hayk›r›yor ve bütün kad›nlar› mücadelemize ortak olmaya ça¤›r›yoruz” dedi. (‹‹stanbul YDK) * BDP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Dersim katliam› s›ras›nda Türklefltirme politikalar› çerçevesinde rütbeli askerlere verildi¤i veya Türklerin yo¤un olarak yaflad›¤› illere götürüldü¤ü iddia edilen “Dersim’in kay›p k›z çocuklar›” hakk›nda Meclis’te bir araflt›rma komisyonu kurulmas›n› istedi. * Ankara’da yaflayan Ayfle P.’nin, uygulad›¤› fliddete boyun e¤meyerek kocas›ndan boflanmas›, “yuvas›n› da¤›tmas›” elbette cezas›z kalmayacakt›! Devletten koruma istemesine ra¤men korunmayan Ayfle, 7 Aral›k sabah› Ankara’daki D›flkap› semtinden ifle giderken eski efl taraf›ndan öldürüldü! * S›d›ka Platin’in yaflad›klar›n›n benzerini Afganistan’da Bibi Ayfle adl› kad›n yaflad›. Evden kaçmaya çal›flt›¤› gerekçesiyle kocas›nca kulaklar› ve burnu kesilen Bibi Ayfle’nin kay›npederi gözalt›na al›nd›. Afgan polisi, Ayfle’nin kocas› ve ailenin di¤er dört üyesini aramaya devam ediyor. ABD’de yaflayan Ayfle, can güvenli¤inden kayg› etti¤i için Afganistan’a gidemiyor. Ezilen kad›nlar uyan›nca bir ülke uyanacak! Kad›nlar aya¤a kalkt›¤›nda bir ülke kurtulacak! 3 / SINIFSAL YAKLAfiIM 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 SINIFSAL YAKLAfiIM ANLAfiILAN, B‹L‹NEN VE GEÇERL‹ D‹LDE EYLEM! Bazen s›radan bir olay ya da konu vesilesiyle tak›n›lan tav›r çok büyük anlamlar yüklenir, boyundan büyük sonuçlar üretebilir. Bunu barda¤›n taflma an›na da benzetebiliriz, k›r›lma noktas›na binen gücün ulaflt›¤› s›n›ra da. Oyun oynamak en usta aktörlerin de “ifl icab›” yapt›¤› bir fleydir ve nihayetinde yaflamda bulaca¤› karfl›l›¤›n hiç de küçümsenmeyecek boyutlar› vard›r. Politika, bir s›n›f›n tercihi olarak gündemleflir ama egemenler için ayn› zamanda gerçeklerin örtüsü olarak ifllevlidir. Bunun çeflitli argümanlar, kavram ve yaklafl›mlar üzerinden baflta fliddet olmak üzere bin bir yöntemle gelifltirildi¤i zeminde, kendini ele vermemek mümkün de¤ildir. Ö¤renci gençli¤in “yumurta”ya buland›r›larak (ve de suland›r›larak) gündemlefltirilen son süreçteki eylemlerini, hiç de hesapta olmayan tart›flmalar› ça¤›rmakla, böylesi bir örneksemeye dâhil etmek durumunday›z. Sansasyonel özelli¤ini belli ölçüde medyan›n tavr›na da borçlu olan eylemlerde, polisin kulland›¤› fliddetten öte buna sahip ç›kan hükümet temsilcilerinin tutumu “kkartopunu” büyütmüfltür. Nitekim polisin yapt›¤› iflkence ve kulland›¤› fliddet yöntemleri; biber gaz›, hamile bir kad›n eylemcinin çocu¤unu düflürmesinden çok Tayyip’den Gül’e, Atalay’dan Kuzu’ya ve hatta komprador burjuvazinin di¤er aktörlerine kadar çeflitli flahsiyet ve kurumlar›n yaklafl›mlar› tart›fl›lm›flt›r. Gençli¤in eylem nedenleri, protestonun içeri¤i, daha do¤rusu talepleri üzerine yorum yapan neredeyse yoktur. “‹leri demokrasi” ve “hukukun üstünlü¤ü” kapsam›nda demokrasi ve özgürlükleri konu ederek yürütülen tart›flmada, as›l niyet ve kimli¤i deflifre eden, maskeleri düflürerek gerçek suretleri a盤a vuran yönlerin bulunmas› ilgi ve yo¤unlu¤un önemli sebeplerindendir. Ama bu gündemde en az onun kadar önem kazanan, gençli¤in devrimci dinamizminin kitlesel çapta yeniden sahneye ç›kma olas›l›¤›d›r. Nitekim “y›lan›n bafl›n› küçükken ezmeli” esprisi; bozgunculuk ve anarfli-terör ba¤lam›nda “68 ruhu” tart›flmalar› ile “örgüt” vurgulu, “patolojik-psikolojik has- tal›k” tahlilli uyar›lar›n tümü gençli¤in “ttehlikeli” rol ve kimli¤ine iliflkin korkunun eseridir. Üst üste gelen birkaç eylem üzerinden, henüz ne bir e¤ilim ne de kitlesel boyut yakalanmam›flken, bu tart›flmalar›n yürütülmesi ve belli keskinlikte tutumlar›n tak›n›lmas› bofluna de¤ildir. Avrupa’da yine ö¤renci gençlik a¤›rl›kl›, üstelik iflçi ve emekçi direniflleriyle buluflan kitlesel eylemliliklerin art›fl göstermesinin pay› görmezden gelinemez. Bütün bunlara neden oluflturan maddi koflullar›n, tümünü saran bir sistem ve onun henüz üstesinden gelinemeyen krizi taraf›ndan flekillendirildi¤i bilinecek olursa, endiflenin hakl› nedenlere dayand›¤› daha iyi anlafl›lacakt›r. Ne var ki ö¤renci gençli¤in Avrupa, hatta dünyada geliflen eylemliliklerindeki politik perspektif sorunu bir yana ülkemizdeki pozisyonu da ciddi biçimde sorunludur. Bu kitlesellik kazanamayan karakterinden ötürü de 68’e göre uzaktan bir seyir izlemekte ama daha önemlisi onu güncelleyecek bir politik zeminden beslenme flans›n› bulamamaktad›r. ’68 sürecini dünya ölçe¤inde hareket/dalga oluflturan çeflitli sars›c› ve patlay›c› etkenlerden ba¤›ms›z ele almamak gerekir: Çin BPKD, Vietnam Halk Kurtulufl Savafl›, Che’de sembolleflen Latin Amerika’n›n silahl› mücadele gelene¤i, Amerikan siyahlar›n›n isyan hareketi ve dünyan›n Türkiye dâhil bir dizi ülkesindeki yayg›n ve etkili iflçi ve köylü direniflleri, muazzam ölçekteki grevler, iflgaller… Ö¤renci gençli¤in tam da bu konjonktüre uygun olarak yakt›¤› atefl, sürecin yang›n›n› beslemifl ve de daha kavurucu bir dinamizm kazand›rm›flt›r. Nitekim çeflitli ülkelerde komünist ve devrimci hareketlerin do¤umuna neden olmakla, dönemin isyan ve direnifl ruhuna kurumsal nitelik kazand›rmak gibi bir ifllev tafl›m›flt›r. Bu yüzden ‘68’i “protesto”cu kimlikten iktidar› hedeflemeye yönelten, yani devrimcilefltiren ad›mlar›yla birlikte anmak, bununla bütünlefltirerek de¤erlendirmek gerekiyor. Aksi durumda, “668 kufla¤›” ismiyle dikilen torban›n içine “tevellüt” nedeniyle girmeyen kimse kalmamaktad›r… Faflist diktatörlü¤ün polisi eliyle gelifltirdi¤i reflekste “al›fl›lagelmifl” d›fl›nda bir fley yoktur. Onlar en iyi bildikleri ifli yapmakta ve bekçisi olduklar› sisteme yönelik bütün tepkileri y›ld›rmac›, sindirmeci, ibret teflkil edici biçimde bast›rma, karfl›lama yoluna gitmektedir. Bunun daha hassas durumlar arz etti¤i, daha az göz önünde gerçekleflti¤i durumlarda olan bitenler art›k çok daha genifl kitlelerin malumu konumundad›r. Hassas durumlar›n bafl›nda Kürt sorunu gelmekte, komünist ve devrimcilerin politik talepler öncelik” s›ras›nu¤runa gelifltirdi¤i eylemler de “ö daki yerini korumaktad›r. “Masumane” olarak kodlanan protesto ve gösteriler karfl›s›nda kullan›lan fliddet ve düpedüz iflkence ile ilgili “afl›r›/orant›s›z güç kullan›m›” tart›flmalar›n›n gelifltirilmesi, di¤er yandan polis tavr›n›n Ar›nç, Bahçeli (ilk demeç) ve TÜS‹AD gibileri taraf›ndan bile elefltirilmesi, tam da bu ayr›mdan ötürüdür. Ama Demirel’den miras “polisin elini so¤utmama”, “elini kolunu tutmama” yaklafl›m›, egemen cephede konumlanan bütün klikler aç›s›ndan her türlü tart›flman›n ötesindedir. ‹flsizlik oran› gerçekte yüzde 25’lerin üzerindeyken bunun gençlikte buldu¤u karfl›l›k neredeyse iki kat›d›r. YÖK’e yeniden kan veren, onu tam da özüne uygun biçimde tahkim eden AKP hükümeti; üniversitelerdeki piyasalaflt›rma politikas›n›n kuflatmas› alt›nda, sömürü ve bask›y› (harçlar, ulafl›m, bar›nma ve g›da giderleri, “disiplin, soruflturma ve denetim -izleme, gözleme” terörü, polis ve sivil faflist sald›r›lar) üst düzeye ç›karm›flt›r. Kald› ki bu konuda daha “köklü” ve çapl› ad›mlar atma peflinde oldu¤unu gizlememektedir. Bütün bunlar lise ve yüksek ö¤renimdekiler baflta olmak üzere halk gençli¤inin “ggeleceksizlik” ba¤lam›nda büyük bir bas›nç alt›nda cendereye al›nd›¤› ve ç›kmaza/bunal›ma sokuldu¤unu göstermektedir. Bunu kabullendirme ve “kader”ine sessizce boyun e¤dirmenin her türlü yönteme ra¤men, ömrü uzun de¤ildir. Faflist diktatörlü¤ü “gençlik” konusunda bu süreçte hassas k›lan gerçeklik budur. Gençli¤in gelece¤e damga vurma konumuna yönelik pefl pefle dizilen halkalar, bir bütün olarak kitleleri/halk muhalefetini kuflatan zincirin en kritik ama ayn› zamanda en zay›f halkalar›n› oluflturmaktad›r. Bu gerçekli¤i gençli¤in karakteristik ‹flçi-köylü 79 özellikleriyle beraber ele almak ve sorunun bütün toplumsal iliflkilerin özüne temas eden yan›ndan soyutlamadan de¤erlendirmek gerekir. “Demokrasi”, “hoflgörü”, “ifade özgürlü¤ü”, “sivillik”, “darbe/fliddet karfl›tl›¤›” ve “hukukun üstünlü¤ü” kavramlar›ndan hareketle kendisine bir alan açma ve “iimaj oluflturma” derdindeki AKP hükümetinin son referandum vesilesiyle ifllemeye çal›flt›¤› ve sonras›nda da vurgusunu güçlendirdi¤i bu hususlardaki ikiyüzlü ve sahtekâr politikalar›n›n teflhir oldu¤u/olaca¤› her örnek elbette önemlidir. Baflta Kürt sorunu olmak üzere, hapishanelerden, direnifl alan ve mevzilerine bütün cephelerdeki yaklafl›m› ile emekçilere yönelik politika ve taktikleri ortadad›r. Hukuktan anlad›¤› hiç kuflkusuz kendi iradesidir ve yarg›y› “tarafs›z ve ba¤›ms›z” k›lma ad›na att›¤› ad›mlar›n “düflman” kardefllerinden hiç farkl› olmad›¤›, kendi yandafllar›nca bile kabul edilmektedir. Bu yüzden gençli¤e yönelik yaklafl›m çerçevesinde CHP ve di¤erlerinin de benzer kayg›lar duydu¤u ve t›pk› Kürt sorununda oldu¤u gibi esas olarak resmi çizgi ve politika ekseninden ç›kmamaya özen gösterdi¤i görülmektedir. Seçim hesab›na dahi kurban edilemeyecek bu gerçeklik, sistemin gerçek manada tehdit alt›nda olup olamayaca¤›yla ilgilidir. Destek ve k›naman›n s›n›r› bu bak›mdan önemlidir. Nitekim eylemin “masumane” s›n›r› aflmas› ve kendisine de yönelmesi karfl›s›nda yüzlerin as›ld›¤› ve “faflizm” suçlamas›yla as›l saflardaki konumlan›fla geçildi¤ini tespit etmemiz gerekir. Her türlü olana¤› kullanmada s›n›rs›z bir alana sahip bulunanlar›n, konuyu kendi ifade özgürlüklerinin ihlali çerçevesinde tart›flt›rmak istemesi, bu kavramlar›n ele al›n›fl tarz›yla ilgili yeterince ipucu vermektedir. Son dönem protestolar›nda baz› çevrelerce tercih edilen yumurta atma eyleminin karfl›devrimci cenahta “flfliddet” olarak tan›mlanmas› da ayn› amaca hizmet etmektedir. Oysa bunun, benzerlerine Bat› Avrupa ülkelerinde daha çok rastlanan türden ve esasta hedefi afla¤›lamay› içeren bir protesto eylemi oldu¤u aç›kt›r. Eylemin “gül atmak” olmad›¤› ancak tafl atmayla da bir tutulamayaca¤› ortadad›r. Bu tarz protestonun “sulu” ve de bar›fl›k bir yan tafl›makla beraber “prensip” sorunu haline getirilerek bütü- nüyle reddedilmesi de do¤ru de¤ildir. Kimi durumlar öyle biçimleri devreye sokar ki buna ancak özgün koflullar “kkarar” verecektir. Nitekim Irak’l› gazetecinin Bush’a yönelik –sembolleflenayakkab› f›rlatma eyleminin böyle bir özgünlü¤ü vard›r. Faflist ve gericilere yönelik protesto eylemlerinin belli bir ciddiyet ve kararl›l›k içermesi, mesaj›n› sa¤a sola çekilmeyecek bir aç›kl›kta vermesi ve uzlaflmaz bir karakter tafl›mas› temel önemdedir. Devrimci eylem ve direniflin, bu ba¤lamda protesto eylemlerinin de e¤lendirici de¤il eyleme sevk edici, harekete geçirici bir yan tafl›mas› gerekir. ‹radenin, güç ve eylem birli¤inin esas olarak buna ihtiyac› vard›r. Çeflitli araç ve yöntemler ancak buna hizmet etti¤i takdirde tercih sebebi olabilir. Yumurta, domates, boya, tuvalet k⤛d› vb. fleylerle donat›lm›fl bir protesto tarz›n›n yaln›zca dostlara de¤il düflmana verece¤i mesaj da sorunludur. Ökkefl fiendiller isimli faflistin Marafl’taki katliam›n y›ldönümü gösterileri karfl›s›nda, “ssald›r” emri bekleyen kuduz sürüsüne, “Büyütmeyin, yumurta atma gibi bir fley.” (19.12.10) demesi anlaml›d›r. Gençlik mücadelesinin tam da bu tart›flma üzerinden, yeniden alt›n› çizme gere¤i duydu¤umuz önemde bir militan çizgiye kavuflturulma ihtiyac› kendisini dayatmaktad›r. Zira t›pk› di¤er alanlarda oldu¤u gibi mücadeleyi daha ileri tafl›ma, kitlesel bir boyut kazand›rman›n, dahas› di¤er güçleri de katma ve sevke etmede etkili olma yolunun eylemli ve militan bir hatt› gerektirdi¤i ortaya ç›km›flt›r. Bunu koflullayan nesnel durum, sistemli bir sald›r› prati¤inin haddinden fazla örnekle açt›¤› kanaldan akmaktad›r. Faflist diktatörlü¤ün gelifltirdi¤i sald›r›lar›n, birbirini tekrarlayan pratiklerle örülü bir icazet platformu üzerinden gö¤üslenmesi mümkün de¤ildir. Kürt Ulusal Hareketi’nin bu zeminde kald›¤› sürece yaflad›klar› ile bunun d›fl›na ç›kt›kça ürettikleri ortadad›r. Hakeza iflçi-emekçi direniflleri cephesindeki geliflmeler de çok küçük örneklerle bile “kkonuflulacak dili” belgelemifltir. Komünist gençli¤in bu gerçekli¤i esas alarak yürüme kararl›l›¤›na vurgu yapan Komsomol’ün 3. Kongresi, umutlu olmak için düne göre daha çok sebebimiz oldu¤unu müjdelemektedir… bunlar› -askeri güç de kullanarak- savunmal›, böylece avantajl› olan durumunu daha da pekifltirmeliydi! Osmanl› ‹mparatorlu¤u güney ve bat› ekseninde hareket etmiflti. “‹‹slam ‹ttihad›” öneriyordu. Örne¤in ‹ngiltere nas›l ki eski sömürgeleriyle bir milletler toplulu¤u halindeyse, neden Türkiye de eski Osmanl› topraklar›nda, Balkanlarda, Ortado¤u ve Asya’da yeniden liderlik konumuna gelmesin, bir Osmanl› Milletler Toplulu¤u oluflmas›nd›! Özcesi Davuto¤lu bölgesel bir “alt emperyalist” güç hayali kuruyordu. Davuto¤lu’nun d›fliflleri bakanl›¤› görevi s›ras›nda birebir “Stratejik Derinlik” eksenli bir pratik izlemesi elbette mümkün de¤ildi. Emperyalist projeler ve bu projelerin sahipleri buna izin vermezdi her fleyden önce. Ancak onun stratejiye tutkunlu¤u da biliniyordu. “Fantezilerde kaybolmufl” denmesi de bundand›. görüntüler ortaya ç›kt›. Miting vb. eylemlerde aç›lan “son padiflah” pankartlar› Ortado¤u ziyaretlerinde (en son Lübnan’da) görüldü. Osmanl› hanedan tak›m› bas›n-yay›n organlar›nda s›k s›k boy verir oldu. “Osmanl› ile Cumhuriyet aras›nda köprü” oluflturmak gibi bir vazifeden söz ediyorlar, bu zamana kadar haks›zl›¤a u¤rad›klar›ndan, yaflad›klar› “ma¤duriyetten” yak›n›yorlard›. “Ma¤duriyet içinde” yaflad›klar› Avrupa’daki malikanelerinde soylu pozlar veriyorlard›. Ölen “flehzadelerin” cenazeleri, çeflitli dini cemaatlerin önde gelenlerinin kat›l›m›yla baflbakan vd. hükümet-devlet yetkililerinin omuzlar›nda kald›r›l›yor, saraylar›n bahçesine (özel izinle) gömülüyorlard›. Neo-Osmanl›c›l›k temelinde yükselen “Stratejik Derinlik” fantezisinin ancak bu kadar hayata geçirilmesine izin vard›. Çünkü esas hayata geçirilmesi gereken strateji, emperyalistlerin daha derinlikli stratejileriydi ve bunun d›fl›na ç›k›lmas›na izin verilmeyece¤ini neo-Osmanl›lar çok iyi biliyordu. T›pk› kendilerinden önceki (TC’nin kuruluflundan bu yana) tüm hükümetlerin, iktidarlar›n, benzer hayaller içinde olup da, emperyalizme ba¤›ml›l›klar›n›n-uflakl›klar›n›n bu hayalleri hayata geçirmeye izin vermeyece¤ini bildikleri gibi. Ayn› flekilde emperyalistlerin uflaklar›n› afla¤›lamaya dönük davran›fllar›ndan dolay› hiçbir zaman özür dilemedikleri-dilemeyecekleri gibi. T›pk› ortaya ç›kan belgeler özgülünde, b›rakal›m özür dilemeyi, ya da yalanlamay› bunlar›n efendilerin uflaklar›na dönük kulland›klar› üslupla “evet, do¤ru, bir itiraz›n›z m› var?” dercesine savunulmas›nda da görüldü¤ü gibi! Efendiler uflaklar›ndan hiçbir zaman Wikileaks sitesinin 29 Kas›m tarihinde yay›mlad›¤› belgeler, dünya gündemenin oldu¤u gibi ülke gündeminin de bafll›ca konular›ndan biri olmay› sürdürüyor. Söz konusu sitenin, “dünyay› sarsaca¤›” iddia edilen, oldukça hacimli belgeler yay›mlayaca¤› günler hatta aylar öncesinde biliniyordu. Site aylar önce de, Afganistan-Irak iflgalleri a¤›rl›kl› belgeler yay›mlam›fl ve elinde daha çok say›da belge oldu¤unu aç›klam›flt›. Yani sitenin son icraat› asl›nda sürpriz de¤ildi. T›pk› yay›mlanan belgelerin içeri¤inin de özde sürpriz olmamas› gibi... “Sanal deprem” ad› verilen bu geliflme, egemen s›n›flar›n son dönemlerde yapt›klar› zirvelerde ald›klar›, güvenlikle ilgili kararlar aras›na “siber tehdit”i de günümüzdeki bafll›ca tehditlerden biri olarak koymalar›na at›fta bulunuyordu sanki. Egemen s›n›flar›n “siber tehdit” konusunda ne kadar “hakl›”, “öngörülü” vb. oldu¤u da somut pratikle kan›tlan›yordu adeta. Ancak yarat›lan onca gürültüye, kopar›lan yaygaraya ra¤men, “sanal deprem”in dünyan›n önde gelen emperyalist güçlerinde özellikle de belgelerin kayna¤›-sahibi gibi görünen ABD’de herhangi bir y›k›ma yol açmay› b›rakal›m, ciddi bir sars›nt› bile yaratmad›¤› söylenebilir. “Gizli” belgelerinde emperyalizme ba¤›ml› ülkelerle ilgili de çok say›da “çarp›c›” bilgi yer al›yordu. Bunlar aras›nda ad›ndan epeyce söz edilen ülkelerden biri de Türkiye idi. Söz konusu olan daha ziyade, ABD’li diplomatlar›n kendi aralar›ndaki fikir al›flverifli denebilecek yaz›flmalard›. Bu yaz›flmalarda, ABD’li diplomatlar›n (buna ABD’nin demek daha do¤ru olur) Türkiye’deki uflaklar›yla ilgili gerçek düflünceleri yer al›yordu. Baz› belgelerde ise, uflaklar birbirlerini efendilerine kötülüyordu. Yani birbirlerinin arkas›ndan dolaplar çevirerek biri di¤erini efendisinin gözünden düflürmeye çal›fl›yordu. Erdo¤an’›n hesaplar›... ABD ile Türkiye aras›ndaki iliflkileri olumsuz etkileyece¤i söylenen, “çarp›c›” belgelerin yay›mlanaca¤›, günler öncesinden kesinleflmiflti. Bunlar›n ne olabilece¤i üzerine çeflitli yorumlar, dedikodular h›zla dolafl›ma girmiflti. Belgeler aç›kland›¤› s›rada Erdo¤an yine bildik ç›k›fllar›ndan birini yaparak “eeteklerindeki tafllar› döksünler bakal›m” dedi. Bu özür dilemezler! “ç›k›fl” ilk anda ABD’ye karfl› gibi görünse de öyle de¤ildi. Erdo¤an bu kez “sanal aleme” ç›k›fl›yordu. Belgelerde Türkiye ve buradaki politikac›larla ilgili birçok fley yer alsa da bunlardan (CHP sayesinde) öne ç›kar›lan konu ilk etapta, Erdo¤an’›n ‹sviçre bankalar›nda oldu¤u iddia edilen hesaplar› oldu. Bu sayede belgelerde yer alan di¤er önemli konular› arka plana itme çabas›nda da belli bir baflar› sa¤lanm›fl oluyordu. As›l baflar› ise, ülkenin di¤er yak›c› gündemlerinin gölgelenmesinde yaflan›yordu. Bunun içindir ki bu gündem mümkün mertebe canl› tutulmaya çal›fl›l›yordu. CHP, seçim hesaplar› içinde, polemiklerini Erdo¤an’›n var oldu¤u iddia edilen hesaplar› üzerinden sürdürüp gündemin manipüle edilmesine elinden gelen katk›y› da sunarken, kimi bas›n-yay›n organlar›nda belgelerle ilgili baflka “ilginç” konular da gündeme getirildi. Bunlardan biri yine Erdo¤an’la ilgili bir iddiayd›. Bu iddiaya göre ‹ran ile yap›lan anlaflmalardan, Erdo¤an’›n yak›nlar› faydalan›yordu. Örne¤in Erdo¤an’›n arkadafl› S›tk› Ayan’a ait SOM flirketinin ‹ran’da ald›¤› gaz sahalar›ndan söz ediliyordu. Böylelikle ‹ran’la son birkaç y›ld›r gelifltirilen s›k› iliflkilerin (emperyalist projeler d›fl›ndaki) esas nedenlerinden birine de aç›kl›k getiriliyordu sanki. Ancak bu iddia da üzerinde durulmadan geçip gidenler aras›nda yerini ald›. Yak›fl›ks›z benzetmesi yeni de¤il Yine “gizli belgeler” arac›l›¤›yla görüldü ki, ABD’li diplomatlar görünürde s›k›-f›k› olduklar› kimi politikac›lara “yak›fl›ks›z” benzetmelerde bulunuyorlard›. Kimileri ise bu diplomatlara, hem de yine kendi saflar›ndakiler taraf›ndan “oldukça tehlikeli” olarak sunuluyor, bunda herhangi bir sak›nca görülmüyordu. Ne de olsa diplomas› dedi¤in buydu! ABD’li diplomatlara “tehlikeli” olarak sunulan kifliye gelince bu kifli, son y›llarda d›fl politikada “y›ld›z› parlat›lan” Davuto¤lu idi. Davuto¤lu’na iliflkin bu saptama ABD’nin temsilcilerince ne kadar ciddiye al›n›r bilinmez ama ayn› temsilciler yay›mlanan belgelerden kendisinden “Neo-Osmanl› ‹s- lamc› fantezilerde kaybolmufl” diye söz ediyorlard›. Oysa her ABD ziyaretinde kameralar karfl›s›nda yan› bafl›nda “samimi” pozlar verenler de yine ayn› kiflilerdi. Emperyalistlerin temsilcilerinin Davuto¤lu’na (ve ayn› zamanda benzer di¤er kiflilere) dönük bu yönlü de¤erlendirmeleri, akla Enver Pafla’ya (ve di¤er Paflalara) gerçekte nas›l bakt›klar›n› getiriyor. Dönemin tan›klar› tarihe not düflerken Libya ve Makedonya savafllar›nda flantaj, ya¤ma, katliam vb. yollarla muazzam bir servet edindi¤i söylenen Enver Pafla’n›n s›n›rs›z bir h›rsa sahip oldu¤unu ve ciddi ciddi Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu yeniden diriltmek üzere do¤du¤una inand›¤›n› aktar›yorlar ve dönemin tehcir, soyk›r›m vb. politikalar›n›n orta¤› (hatta pratiklerin yön vereni olan) Almanlar›n ise Enver Pafla’y› (daha iyi denetleyebilmek için) bir yandan pohpohlay›p cesaretlendirirlerken, düflüncelerini alk›fllar görünürlerken, gerçekte ise arkas›ndan alay ettiklerini aktar›yorlar. Tarih aptallar için nas›l da tekerrür ediyormufl bir kez daha görüyoruz biz de! Emperyalist projeler fantezilerin gerçekleflmesine izin vermiyor! Belgelerde kendisinden “neo-Osmanl› fantezilerde kaybolmufl” diye söz edilen Davuto¤lu, d›flifllerinde göreve bafllarken, kendi yazd›¤› “SStratejik Derinlik” adl› kitab› beraberinde getirmiflti. Davuto¤lu, kitapta Türkiye’nin jeopolitik aç›dan merkez bir ülke oldu¤unu öne sürmekte ve özel bir jeostratejik eksen tan›m› yapmakta. Kitapta, Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye ilk kez Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun do¤al-jeopolitik mirasç›s› say›lmakta ve bir “Müslüman süper güç” olarak, ‹slam dünyas›n› birlefltirme potansiyeli tafl›d›¤› öne sürülmekte. Bundan hareketle de Türkiye Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun kadim bölgelerine aç›lmal›yd›. Türkiye’nin bo¤azlara hakimiyeti, Balkanlar, Ortado¤u hatta Orta Asya ile ba¤lant›lar›, tarihsel, co¤rafi vb. avantajlar nedeniyle kendi bölgesinde merkezi bir güç olmamas› için hiçbir neden yoktu! Do¤al kaynaklar›n bulundu¤u bir bölgeydi ve bu do¤al kaynaklardan yararlanmal›, hatta Neo-Osmanl›c›l›k de¤il neo-uflakl›k! Davuto¤lu d›fl›nda, içinde yer ald›¤› hareketin önce gelenleri de neo-Osmanl›c›l›k hayalleri içinde olsalar da, ayn› fantezileri paylaflsalar da eksen hiç kaymad›. Ancak hayalin d›fla vurumunu ça¤r›flt›ran pratikler gündeme geldi-gelmekte. Erdo¤an 2002 seçimlerinden sonra “ben BOP eflbaflkan›y›m” diyerek ortada dolaflmaya bafllay›p, ABD ile birlikte Ortado¤u’yu yeniden flekillendirmeye aday olduklar›n› aç›kça ilan etmiflti. Bir emperyalist proje olan BOP’un bölgede hayata geçirilmesini sa¤lamak için biçilen yeni roller gere¤i Ortado¤u ile yo¤un bir trafik bafllat›ld›. Bu trafi¤in gerçeklefltirilmesi s›ras›nda padiflahl›¤a öykünen 4 / DENGE AZAD‹ ‹flçi-köylü 79 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 10 YIL ARADAN SONRA… Takvim yapraklar› 16 Kas›m 2000’i gösterdi¤inde bir sürgün daha vatan›ndan çok uzaklarda yaflam›n› yitirmiflti. Söyledi¤i türkülerle, marfllarla, düflündükleri ve yaflad›klar›yla milyonlarca insan›n sayg›s›n› ve sevgisini kazanm›fl biriydi o: Ah met Kaya. Evet, t›pk› Naz›m Hikmet ve Y›lmaz Güney gibi Ahmet Kaya da çok sevdi¤i vatan›ndan binlerce kilometre uzakta yaflama veda etti. Hainlikle suçland›, devlet ve burjuva kalemflorlar› taraf›ndan. Özellikle ’90’l› y›llar›n ikinci yar›s›ndan 2000’lere kadar olan süreçte hakk›nda aç›lm›fl onlarca dava bulunurken ikinci ikamet yeri olarak da karakollar gösterilebilirdi hiç kuflkusuz. Müzikal anlamda Türkiye’ye getirdi¤i farkl›l›¤›n yan›nda durufluyla da ezilenlerin yan›nda saf tutmas›n› bildi Kaya. Birço¤u sa¤c›s› ya da solcusu fark etmez dediler Ahmet Kaya’n›n dinleyicileri için. Kimileri bu ne biçim ba¤lama çalmak dedi; kimileriyse sesin güzel neden türkü söylemek yetmiyor sana. Öyle ya da böyle denediler Ahmet Kaya’y› ezilenlerden yana saf tutmaktan y›ld›rmak için. Babas› Ad›yamanl› Kürt bir iflçi, annesiyse Malatyal› bir Türk olan Ahmet Kaya 1957’de Malatya’da dünyaya gelmiflti. Ülkesindeki toplumsal ve siyasal geliflmelere karfl› duyarl›l›k göstermifl ve bizzat içinde yer alarak solumufltur devrimci havay›. 1977 1 May›s’›nda bir ayakkab›s›n› b›rakarak ayr›lm›flt›r Taksim’den. Tan›d›klar› yan› bafl›nda düflerken bir bir ac›lar›n› derinden hissetmifltir. Yine afifl yaparken polis taraf›ndan yakalanm›fl ve gözalt›na al›nm›flt›r. 1980 darbesinden sonra 80’lerin sonlar›na do¤ru yükselen toplumsal mücadeleye paralel 90’larda ç›karm›fl oldu¤u albümlerle kendisi cephesinden omuz vermifltir. 1988’de “Baflkald›r›yorum”, yine 1994’te “fiark›lar›m Da¤larad›r” albümleriyle kitleyle buluflur. Dinleyicileri aras›nda bütün ezilenleri saymak mümkündür. Kürtler, iflçiler, ö¤renciler, köylüler... Ahmet Kaya bir dönemin bast›r›lmaya çal›fl›lan asi sesi olmufltur. Evet, asi durufl ve asi flark›lar... Hakk›nda onlarca y›l› bulan ceza isteminin ve 3 defa vatan hainli¤inden dava aç›lmas›n›n sebebi bu duruflu olmufltur. Ülkesinde Kürtlere yönelik gerçeklefltirilen teröre kay›ts›z kalmam›fl ve Kürtçe’yi bilmemesine ra¤men bu konudaki hassasiyeti çok daha fazla artm›fl ve Kürt kimli¤i- “Militanlar 3. Kongreyi selamlad›!” TMLGB 3. Kongresinin ard›ndan yap›lan eylemler devam ediyor. Elimize e-mail yoluyla ulaflan habere göre Gebze ve ‹stanbul’da çeflitli eylemler yap›lm›flt›r. Aç›klamaya göre: “Gebze Ulafltepe’de ‘fian olsun 3. Kongremize’ sloganlar› TKP/ML TMLGB imzalar› ile duvarlara nakfledilmifltir. Yine Erifller Mahallesi’nde de meydana kitlenin yo¤un oldu¤u bir saatte girilmifl ve merkezi bir noktaya ‘fian olsun 3. Kongremize’ yaz›l› pankart as›lm›flt›r. Pankart ertesi gün ö¤len saatlerine kadar as›l› kalm›flt›r. ‹stanbul Gazi Mahallesi’nde ise Son Durak, Mezarl›k, 8 Evler mahallelerinde yayg›n bir flekilde yaz›lama eylemi yap›lm›flt›r. “fian olsun 3. Kongremize”, “Ovac›k flehitleri ölümsüzdür”, “Hesap sorduk, soraca¤›z” fleklinde yaz›lamalar yap›lm›flt›r. J‹TEM kurflununa karfl› öfke sokakta! DP Suruç ‹lçe Örgütü, Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG) Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n askerler taraf›ndan vurulmas›n› kitlesel yürüyüfl ile k›nad›. 16 Aral›k günü BDP ilçe binas› önünde bir araya gelen Yi¤itlerimizle övünüyor, AKP’yi lanetliyoruz” yaz›l› kitle, “Y pankart ve Sedat Karada¤, fierzan Kurt, Ceylan Önkol, Mahsum Karao¤lan, Mustafa Da¤ ve Ayd›n Erdem’in foto¤raflar›n›n oldu¤u pankartlar eflli¤inde Cumhuriyet MeydaAKP n›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k “A flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “D Difle difl, kana kan, seninleyiz Öcalan”, “Gençlik Apo’nun fedaisidir” ve “PPKK halkt›r, halk burada” sloganlar› at›ld›. Eylemde BDP Suruç ‹lçe Baflkan› Abdulkadir Ercan, sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi. Amed’de DYG Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n kurflunlanmas› ve eylemsizlik halindeki gerillaya yönelik operasyonlar› protesto eden kitleye polis sald›rd›. 15 Aral›k günü Diyarbak›r’›n Sur ‹lçesi Has›rl› Özgür Yurttafl Derne¤i önünden toplanan kitle sloganlar atarak Gazi Caddesi’ne yürümek istedi. Gazi Caddesi Bal›kç›larbafl› noktas›nda y›¤›nak yapan çevik kuvvet polisleri ve sivil polisler burada kitleye sald›rd›. Polisin gaz bombal› ve tazyikli suyla sald›r›s›na karfl› kitle havai fiflek ve molotof kokteylleri ile karfl›l›k verdi. Yaflanan sald›r›ya yönelik bir tepki de Mersin’den geldi.13 Aral›k günü Mersin’in merkez Akdeniz ‹lçesi fievket Gever gençli¤i Sümer Mahallesi’nde biraraya gelen kitle “G yaln›z de¤ildir”, “G Gençlik Botan’a özgür vatana” pankartlar› Bijî serok Apo”, ve PKK bayraklar› açarak yürüyüfle geçti. “B Bi can bi xwîn em bi te re ne ey serok”, “fifiehîd namirin” “B sloganlar›n› hayk›ran kitle Hal Mahallesi’ne geldi¤inde polisin azg›nca sald›r›nsa maruz kald›. Kitlenin molotofkokteyli ve havai fifleklerle karfl›l›k verdi¤i çat›flma geç saatlere kadar H. Merkezi) devam etti. (H B ni hiç olmad›¤› kadar sahiplenmeye bafllam›flt›r. Sar›-k›rm›z›-yeflil renklere bürünmüfl ve devletin Kürtlere yönelik imha-inkâr politikalar›na bir sanatç› olarak sessiz kalmayaca¤›n› her yerde hayk›rmaya bafllam›flt›r. 1999’da Magazin Gazetecileri Derne¤i’nin düzenledi¤i ödül törenine kat›lan Kaya, ödülünü al›rken Kürtçe bir klip yapaca¤›n› söylemesi üzerine salondaki faflistler taraf›ndan sald›r›ya u¤ram›fl ve hakaretlere maruz kalm›flt›. Orada o hakarete maruz kalan Ahmet Kaya’n›n ötesinde ezilen bir ulusun dili, kimli¤i, kültürü, varl›¤› olmufltur. Hakk›nda aç›lan davalar›n gittikçe fazlalaflmas› sebebiyle yurdundan uzaklara, sürgüne gitmeye zorlanm›flt›r. Verdi¤i bir röportajda sözleri çarp›t›larak medya taraf›ndan bir lince maruz kalm›flt›r. Ülkesindeki insanlara “flerefsiz” demekle itham edilen Ahmet Kaya’ya baflta Hürriyet gazetesi olmak üzere hayâs›zca sald›r›lm›fl ve tamamen yalan haberler üretilerek faflizan niteliklerini bir kez daha gözler önüne sermifllerdir. Ertu¤rul Özkök, Fatih Altayl› baflta olmak üzere bütün faflist “yazarlar” Ahmet Kaya’y› hedef listesine alm›flt›r. Yaflad›¤›nda apaç›k yap›lan bu sald›r›lar öldükten sonra da elefltiri k›l›f› alt›nda yap›lmaya devam etmifltir bir süre. Ancak “de¤iflen” siyasi iklim nedeniyle olsa gerek özellikle birkaç y›ll›k süreçte cellâtlar›n›n Ahmet Kaya’y› övdü¤ünü görmekteyiz. Hatta bu densizlerin Kas›mpaflal› olan› sahte gözyafllar›yla samimiyetini gösterme derdine düflmüfl ve durumu Kürt sorunu konusunda sömürmeye bafllam›flt›r. Art›k Ahmet Kaya’n›n ölüsü siyasi rant malzemesi yap›lmaya çal›fl›lmaktad›r. 10. ölüm y›ldönümü sebebiyle efli Gülten Kaya taraf›ndan düzenlenen geceye yaklafl›k 2000 kifli kat›lm›fl. Ancak kat›lanlara ve sonradan kat›lamayacaklar›n› aç›klayanlara bakt›¤›m›z zaman gerçekten can yakan bir tabloyla karfl› karfl›ya oldu¤umuzu görmekteyiz. Ça¤r›lanlar›n bafl›nda Baflbakan Erdo¤an, CHP’li K›l›çdaro¤lu, AKP’li bakan ve ‹stanbul valisi gelmektedir. Sanki kimse 10 y›l öncesini hat›rlam›yormufl gibi herkes birbirine oynuyor ve tabi ona büyük haks›zl›k yap›l›yordu. Herkes vicdanen günah ç›karmaya bafllam›flt› bir kere. Anlafl›lan o ki; eli kanl› düzen, cesetlerimiz üzerinden vicdanen günah ç›karmaya devam edecek ve kendine yeni kurbanlar seçecektir. Tayyip’in bu kurbanlar› katledilen devrimci, demokrat, yurtsever kesimden seçmesi hiç de öyle s›radan ve gelifligüzel bir fley de¤il; aksine, planl› ve sistematik bir manipülasyon giriflimidir. Yine CHP’li “halkç›” Kemal’in gerçeklefltirmifl oldu¤u kurultayda Deniz Gezmifl’in resmi kullan›larak devrimciler ve devrimci de¤erler üzerinden, onlar›n u¤ram›fl oldu¤u iflkence ve zulüm üzerinden siyasi rant amac› güden bu düzeni zaten biliyor ve tan›yoruz. fiimdi “demokrat” olman›n zaman› ya da daha do¤rusu demokrat görünmeye çal›flman›n. Amed’den Bir ‹K okuru) (A Demirtafl; Hayat iki dilli olacak, Mehmet Ali fiahin; Savc›lar göreve! BDP Efl Baflkan› Selahattin Debölgede hayat iki dilli mirtafl’›n “b olacak” söylemini yorumlayan Meclis Baflkan› Mehmet Ali fiahin, “aç›l›m›n” sürdü¤ünün iflaretlerini verdi. fiahin, devletin resmi dilinin Türkçe oldu¤unu hat›rlatarak bunun aksi bir durumun olamayaca¤›n› ilan etti. T. Kürdistan›’nda köy ve ilçe isimlerinin Kürtçe yaz›lmas›na yönelik düflmanl›¤›n› da bu vesile ile bir kez daha kan›tlam›fl oldu. fiahin, bununla da yetinmeyerek Kürtçe vurgusu yapan Demir- Emine Erdo¤an hiç evlat ac›s› nedir bilir mi? Geçti¤imiz günlerde fi›rnak’›n Güçlükonak ilçesinde ç›kan çat›flmada flehit düflen HPG gerillas› Kerim Karatay (Fikri) on bini aflk›n insan›n kat›l›m› ile topra¤a verildi. Malatya’dan yola ç›kan konvoyu 15 Aral›k günü Mardin Nusaybin’de binlerce insan yakt›klar› atefllerle karfl›lad›. “EErdo¤an kerdo¤an tu b› qurbana Öcalan” ve “EEy flehit xwina tel › er dê namine” sloganlar›n› hayk›ran kitle, dini vecibeler yerine getirilirken Çerxa floreflê” marfl›n› okudu. Cami “Ç duvar›na PKK ile Öcalan posterleri as›l›rken“‹‹ntikam” slogan› at›ld›. Karatay’›n cenazesini omuzlayan kitle, fiehitler Mezarl›¤›’na do¤ru ço¤alarak bir sel gibi akt›. ‹lçe merkezinde polis ile karfl›laflan kitle polise tepki gösterdi, yuhalad›, z›rhl› polis arac› üzerine tafl att›. Alk›fl, z›lg›t ve sloganlar›n eksilmedi¤i yürüyüflün ard›ndan fiehitler Mezarl›¤›’na getirilen Karatay’›n cenazesi buKürdis rada on bin kifli taraf›ndan “K tan faflizme mezar olacak” ve “‹‹nti kam” sloganlar› eflli¤inde topra¤a verildi. Sayg› duruflundan sonra konuflan Karatay’›n annesi Emine Karatay, Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’a seslenerek, “EErdo¤an ‘anneler a¤lamas›n’ diyor, oysa anneler her gün a¤l›yor ve isyan ediyor. Emine Erdo¤an hiç evlat ac›s› nedir bilir mi?” diye sordu. H. Merkezi ) (H Dikkat! Malatya A¤›r Ceza Mahkemesi çal›fl›yor! Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan aralar›nda D‹HA muhabiri Serkan Demirel ve Elaz›¤ Azadiya Welat Temsilcisi Ali Ko nar’›n da bulundu¤u 12 kifliye toplam 78 y›l 6 ay hapis cezas› istendi. Elaz›¤, Malatya ve Dersim’de Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi üyelerine yönelik bafllat›lan ev bask›nlar›nda gözalt›na al›nan örgüt üyesi olmamakla 12 kifli hakk›nda “ö birlikte örgüt ad›na suç ifllemek” iddias›yla aç›lan davan›n ilk duruflmas› 17 Aral›k günü Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savc›l›¤›n haz›rlad›¤› iddianame Malatya A¤›r Ceza’n›n iflini ne kadar ciddiye ald›¤›n› da bir kez daha gösterdi. Savc›l›k, gazetecilerin izlemek üzere takip ettikleri tüm eylem ve etkinlikleri kat›lm›fllar gibi de¤er- haz›r de¤il buna. Ama yüreklerimiz nutma u › y a m tma zorluklar› aflmay› bilmeyecek, yaflacakla u u n k u e › l y m a ma anlam katma ad›na direnmelam › özle Dostlar vmeyi çiçek kok kavgan›n yecek kadar acemi de de¤il. e e l s i b k u n c e o Çünkü katliam, sürgün ve ac› k Ç tma ›nday u n n a u u › l ) y r En zo üzüne bakma . Behramo¤lu üzerine yaz›lm›flt›r bu topraklar›n tarihi. Bu topraklar tarihin (A Göky Kinem ve Munzur yoldafllar üzerine yaz› yazma fikri di¤er yoldafllar gibi bize de ac› veriyor. Yüreklerimiz belki daha tafl’› hedef göstererek savc›lar›n› göreve ça¤›rd›. fiahin’in bu ç›k›fl› Kürt ulusal sorunu konusunda di¤erlerinden farkl› oldu¤u izlenimi vermeye çal›flan AKP’nin tüm foyas›n› ortaya dökmüyor mu sizce de? H. Merkezi ) (H her dönemi ayr› bir ac›n›n, ayr› bir vahfletin tan›¤›d›r. Ve y›llard›r tan›kl›k ediyor genç bedenlerin topra¤a düflüflüne, çocuklar›n 盤l›klar›na, gözü yafll› analar›n ac› dolu feryatlar›na... Daha do¤mam›fl bebekler bile analar›n›n kar›nlar›ndan süngülerle ç›kar›l›yor, yaflama haklar› daha onlar do¤madan ellerinden al›n›yordu. Faflizm en aciz ve vahfli haline de imza atm›flt› bu topraklarda, at›yor da... ‹flte bu yüzdendir yüreklerimizin acemi olmay›fl›, bu yüzdendir isyan ediflimiz. Ve hay›r demekle, kabul etmemekle bafll›yordu onurlu ya flam. Anlam biçti¤imiz yaflam› en anlaml› en onurlu haliyle yaflamaya insana dair kaybedilmifl, çal›nm›fl ne varsa hepsini en anlaml› yoldan en hakl› yoluyla geri alma mücadelesindeyiz. Ve mücadelemiz ‹bola- lendirerek iddianameye koydu. Dahas› gazetecilerin arkadafllar› ile yapt›klar› telefon görüflmelerinde istedikleri peynir ve po¤aça “örgütsel toplant›” olarak de¤erlendirildi! Savc›l›k üflenmeden tüm özel telefon görüflmelerini kes-kopyala-yap›flt›r yöntemi ile iddianameye koyarak ne kadar ak›ll› oldu¤unu bir kez daha ispatlam›fl oldu. Tabi bir de ülkemizde adaletin geldi¤i noktaya da dikkat çekmifl oldu! Yap›lan savunmalardan sonra mahkeme heyeti D‹HA muhabirinin de aralar›nda oldu¤u 9 kifliye “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt ad›na suç ifllemek”ten 6’flar y›l 3’er ay, 3 kifliye ise ayn› gerekçe ile 7’fler y›l 5’er ay olmak üzere toplam 78 y›l 6 ay hapis cezas› istedi. Malatya A¤›r Ceza’da H. Merkezi ) durmak yok yola devam! (H r›n, Ali Haydarlar›n, Merallerin, Barbaralar›n, Kinemlerin, Munzurlar›n ve daha nice flehit yoldafllar›n kan›yla flekillenmiflti. fiehit düflen her bir yoldafl bir y›ld›z gibi kaym›flt› içlerinden. Belki ac›t›yordu, s›zlat›yordu yürekleri. Ama hepsi karanl›k bir geceye ›fl›k olman›n anlam›n› ve de¤erini tafl›yorlard›. Hepsi bu mücadeleye farkl› bir güzellik, farkl› bir anlam kat›yordu. Biz görmemifltik, konuflmam›flt›k hiçbiriyle ama bildi¤imiz bir fley vard› ki, insan görmeden de, konuflmadan da bile olsa tan›yabiliyor yoldafllar›n›, anlatabiliyor onlar› ve devral›yor bizlere b›rakt›klar› k›z›l bayra¤› onlar›n ad›na devrim ad›na ve daha yücelere tafl›ma u¤runa... ‹flte böylece flekillenmiflti tarihimiz. Ve hiç boyun e¤medi bu topraklar›n tarihi. Tüm zorluklara, ac›lara, bedellere ra¤men... Ve hep hayk›rd› bu topraklar beni unutma diye... ‹flte bu sese kulak vermiflti halk savaflç›lar›. Da¤lar›n h›rç›n Munzur’u mavzer belde, avuç avuç hayat suyu tafl›yordu halk›na. Biraz utangaç, biraz çekingen haliyle ve ard›s›ra Karak›z umut saç›yordu gözleriyle halk›na. S›cakkanl›l›¤›yla, candan olufluyla ve cesaretiyle tan›yordu halk› onu. Da¤lar dayanm›yor, yürek dayanm›yor bu ayr›l›¤a kirvem, ama her vurulufl yeni bir diriliflti, bizim için vuruldukça ço¤alacak ço¤ald›kça yok olmad› ideallerimiz, boflalmad› mevzileriniz, yafl›yor ve yaflayacak kavgam›z sizlerle. Her ölüm yeni direnifl mevzilerini açacak... Siz ki unutulmayacak, hesab› sorulacak olan bir tarih… Siz ki gelece¤i özgürlük olan bir dünya… Ve siz ki yoldafllar… Siz ki onurlu, anlaml› yaflamak ad›na bafl koydunuz bu yola! Binlerce, milyonlarca yürekle birlikte Ve korkusuzca ölüme meydan okurcas›na K›zg›n namlularla da¤lara do¤ru... Bu yolda flehit düflen her yoldafl ezerine ant olsun ki faflizm son kurflunu yine kendine s›kmayana kadar bu yolda dönüfl yok bize. Ta ki yeni bir dünya yaratana kadar, ta ki her bir yoldafl›n hesab›n› sorana kadar. K›z›l bayrak ellerinde ve yürüyorlar partizan yürekler da¤lara do¤ru.... Pertek’ten bir YDG’li) (P 5 / DENGE AZAD‹ 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 ‹flçi-köylü 79 Baflbakan demokrasi nutuklar› at›yor; Kürt gençleri infaz ediliyor! Bir ziyaret için Mardin’e giden Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an geldi¤i bölgenin atmosferinden olsa gerek pek demokratt›. 11 Aral›k günü Mardin’de konuflan Erdo¤an’a bölgenin havas› yar›yor olmal›. Çünkü ne zaman bu bölgeye gitse karfl›m›za baflka bir baflbakan ç›k›yor. Yüz çizgileri gevfliyor, gülüyor bundan da önemlisi a¤z›ndan demokrasi, özgürlük ve insan haklar› sözcükleri adeta bal gibi daml›yor. Baflbakan T. Kürdistan›’nda pek bir demokrat, pek bir hassas, duyarl› ve özgürlükçü oluyor. Bak›n Mardin konuflmas›nda ne diyor; Biz faili meçhulleri biliyoruz, biz Diyarbak›r “B Cezaevi’ni de biliyoruz, biz yak›lan, boflalt›lan köyleri, Ola¤anüstü Hal dönemlerini biliyoruz. Biz, bir annenin, bir baban›n, yavrusuyla kendi ana dilinde konuflamamas›n›n ne oldu¤unu biliyoruz. Onun için bunlar› süratle kald›rd›k. Onun için Ola¤anüstü Hal’i kald›rd›k”. Ne güzel de¤il mi? Böyle bir baflbakan› kim istemez? Kürt halk›n› böylesine anlayan, taleplerine kulak veren ve adaletin pefline düflen! Bak›n faili meçhulleri de biliyormufl. Böylesine can kurban! Ne var ki baflbakan›n çizdi¤i bu pembe tablo bir haberle bozuluyor; Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde bir Kürt genci J‹TEM taraf›ndan herkesin gözü önünde infaz edildi! Çok itibar etmedi¤imiz ama dinlemesi bile kula¤a hofl gelen bu sözlerin tüm cilas› ve yaratt›¤› hayal dünyas› bir anda da¤›l›yor. Gerçe¤in so¤uk iklimi surat›m›za çarp›yor. Baflbakan yalan söylüyor! Baflbakan faili meçhullerden söz ederken ayn› saatlerde askerleri gencecik bir Kürt gencini kurfluna dizi- yor! Sahtekârl›k ayn› geceye kadar bile hükmünü sürdüremiyor. “Adaletin savunucusu, özgürlükçü” baflbakan “faili meçhulleri biliyoruz” derken demek ki bunu kastetmifl; Faili meçhulleri de, faillerini biliyoruz, aya¤›n›z› denk al›n! 10 Aral›k gecesi Yüksekova’ya 30 kilometre uzakl›kta bulunan Büyükçiftlik (Xirvata) Beldesine tiyatro çal›flmas› için giden Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG) Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n arac› yolda yüzü kar maskeli J‹TEM’ciler taraf›ndan durduruldu. Ve Karada¤, herkesin gözü önünde kafas›na s›k›lan bir kurflunla katledilmek istendi. ‹flte Erdo¤an’›n adaleti, demokratl›¤›!!! Karada¤’›n kurflunlanmas› ile Hakkâri Merkez ve Yüksekova’da Kürt halk› soka¤a döküldü, bu sald›r›n›n hesab›n› sordu. Yap›lan eylemlerin yaratt›¤› bas›nç ile bir aç›klama yapmak zorunda kalan Genelkurmay Baflkanl›¤› Baflbakan›ndan hiç de geri kalmayaca¤›n› gösterdi; Karada¤ kendi kendisini vurdu!” “K Genelkurmay bu yarg›s›z infaz› (Neyse ki Karada¤ flans eseri kurtuldu) böylesine bir so¤ukkanl›l›kla savundu. Baflbakan faili meçhulleri biliyoruz diyerek yenileri için iflaret verirken Genelkurmay›na bunu çok görmemek gerek de¤il mi? Ne var ki Baflbakan da, Genelkurmay› da baltay› tafla vuruyor! Katlettikleri, infaz ettikleri, öldürmeye, imha etmeye çal›flt›klar› her Kürt genci topra¤a düflen tohum misali kök sal›p, boy vermekte ve onlar›n tepesine binmektedir, Korkular› da bundan de¤il midir? Ayd›n Erdem ölümsüzdür! Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 10 Aral›k gecesi J‹TEM taraf›ndan vurularak a¤›r yaralanan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclis Sözcüsü Sedat Karada¤’›n, sevk edildi¤i Van Yüzüncü Y›l Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’ndeki tedavisi sürüyor. Durumu iyiye giden Karada¤, 16 Aral›k günü ailesiyle görüfltü. H. Merkezi) (H Ayd›n Erdem katlediliflinin 1. y›ldönümünde Mersin’de an›ld›. Günefl Mahallesi’nde Halil ‹brahim Cami önünde bir araya gelen kitle, sayg› durufluyla Erdem’i anarak BDP Akdeniz ilçe binas›na do¤ru sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüfle izin vermeyen kolluk kuvvetleri, korteje biber gazlar›yla sald›rd›. Kitleden ayr›lan bir grup ise havai fifleklerle ve molotof kokteyli ile direnifle geçti. Günefle Erdem, Mersin Üniversitesi’nde ise “G giden yolda özgürlefltiler” yaz›l› pankart›n arkas›nda yaklafl›k bin kiflilik bir kitle ile an›ld›. Rektörlük önünde oturma eylemi yapan kitle eylemine marfllarla son verdi. Mersin) (M fl›layaca¤›m›z imkanlar sunulursa toplar da kullan›lmaz elbette. Sorunlar elbette bununla s›n›rl› de¤il. A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetten yaflam koflullar›n›n insani ölçütlere kavuflturulmas› talebi ile geliflen süreç, flimdi farkl› bir boyuta ç›km›fl durumdad›r. Neredeyse her gün birkaç hücrenin havaland›rma kap›s› “kap›lara vuruyorsunuz” denilerek zorla kapat›lmaktad›r. Bunlardan biz de 4-5 kez nasibimizi ald›k. 11 Kas›m ve 22 Kas›m tarihlerinde “kap›lara vuruyor sunuz” denilerek hücremiz bas›lm›fl, Coflkun Ak deniz ve F. Ergin Arpaç zorla havaland›rmadan içeri al›narak kap›lar kapat›lm›flt›r. 23 Kas›m tarihinde ise sabah say›m›ndan sonra yine “kap›lara vuruyorsunuz” denilerek kald›¤›m›z B1-45 nolu hücre bas›lm›flt›r. Bu kez havaland›rma kap›m›z›n kapat›lmas›na engel olmak için kap›n›n arkas›na geçerek pasif direniflte bulunduk. Coflkun Akdeniz o esnada pencerenin demir parmakl›klar›ndan tutuyordu. Hücre içinde olan gardiyanlar Akdeniz’in parmaklar›na içerdeki çekpas sopas›n› alarak vurmaya bafllad›lar. 4 parma¤› bu sopa ile patlat›ld›. Daha sonra havaland›rma kap›s›n›n arkas›ndan çekildik. Havaland›rmaya dolan gardiyanlar sert bir flekilde bizi hücrenin içine ald›lar. Bu esnada tekmelerle vurmalar yafland›. Yine 25 Kas›m tarihinde sabah say›m›ndan sonra “kap›lara vuruyorsunuz” denilerek hücremize bask›n yap›ld›. Fakat biz kap›ya vurmam›flt›k. Sonuçta havaland›rmadan içeri zorla al›narak kap›m›z kapat›ld›. Bu esnada F. Ergin Arpaç’›n kalças›n›n üst k›sm›na tekme at›lm›fl, boynuna vurulmufl, sa¤ kolunda morluklar meydana gelmifltir. Bizler tutsa¤›z. Tecrit koflullar› alt›nday›z. Tüm yaflam›m›z üç kiflilik yaflamdan ibarettir. Canl› hayat› hissetti¤imiz, havay› soluyup ci¤erlerimize kadar içimize çekti¤imiz en önemli alan havaland›rmad›r. Bizim için havaland›rma demek nefes almak demektir, kentin sokaklar›nda sal›na sal›na dolaflmak demektir. Hapishane idaresi rüzgar esse “kap› vurdunuz” deyip bu hakk›m›z› zorla elimizden almaya çal›flmaktad›r. Bir tutsak için havaland›rma çok önemlidir. Çünkü ondan baflka bir fleyi Tekirda¤ 1 Nolu’dan bir Tutsak Partizan) yoktur. (T Sedat Karada¤’›n durumu iyiye gidiyor! HAP‹SHANELER Havaland›rma nefestir, hayatt›r... 6 Eylül 2010 tarihinden bu yana “a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik tutsaklar›n havaland›rma sürelerinin uzat›lmas›, beraber havaland›rmaya ç›kmalar›, yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi” talepleri do¤rultusunda demokratik bir hak arama eylemi gerçeklefltiriyoruz. Bu eylem idari personele herhangi bir fiili yönelme vb. içermeden slogan at›p, kap› dövme biçimindedir. Ayr›ca a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik her tutsak havaland›rma süresi (1-2 ya da 3 saat) dolunca gönüllü olarak içeri girmemekte ve bu nedenle görevli personel taraf›ndan zorla içeri sokulmaktad›r. Ancak bu s›rada a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik tutsaklara çeflitli fiili sald›r›lar olmaktad›r. Örne¤in gözleri patlat›rcas›na elleri gözlere bast›rma, içeri al›rken arkadan tekme atma, vurma gibi yönelimler olmaktad›r. Bu durumu “‹‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” slogan›n› atarak ve kap› döverek protesto etmekteyiz. Son süreçte neredeyse her gün birkaç defa hapishanede iflkenceyi protesto eden sloganlar yükselmeye bafllam›flt›r. Sabah say›m›ndan bafllay›p a¤›r müebbetlik tutsaklar›n içeri al›nd›¤› (havaland›rmaya ç›kma sürelerinin dolmas› sonras›) zaman›na denk gelen çeflitli zaman dilimlerinde sald›r›y› protesto eden sloganlar at›lmaktad›r. 25 Kas›m tarihinde sabah say›m›nda kalmakta oldu¤umuz B1-45 nolu hücreye gelen 2. müdür Cengiz... ve beraberindeki gardiyanlar, rutin d›fl› bir uygulama yaparak hapishanedeki arkadafllar›m›zla iletiflim kurmakta kulland›¤›m›z toplar› almak istemifl, itiraz etmemiz üzerine itifl-kak›fl yaflanm›fl, bu durum fiili müdahaleye dönüflmüfltür. Bizler Coflkun Akdeniz, F. Ergin Arpaç, Cihan Karaman kollar›m›z bükülerek yere yat›r›ld›k. Gardiyanlar üzerimize çulland›lar. Olay s›ras›nda Coflkun Akdeniz’in sol kolunda 2.5 santimlik çizik ve sa¤ elinde s›yr›klar meydana geldi. .... Hapishaneler k›sa k›sa... Tam sosyal iliflki biçiminde tan›mlanamasa da bu içerikte bir iliflki F Tiplerinde tutsaklar aras›nda toplarla sa¤lanmaktad›r. Toplar bir sonuçtur. Rahats›z olan arkadafllar›m›za “geçmifl olsun” dileklerimizi bu toplar arac›l›¤› ile iletiyoruz. Ac›lar›m›z›, üzüntülerimizi, sevinçlerimizi ve ihtiyaçlar›m›z› bu toplarla sa¤lamaktay›z. Bizler toplar› kullanma sevdal›s› de¤iliz. Toplar zorunlu bir ihtiyac›n olarak ortaya ç›km›flt›r. fiayet bu zorunlu ihtiyac›m›z› kar- Hapishanelerde asayifl berkemal(!) mektup yazarak yaflad›klar› hak ihlallerini özetleyen tutsaklar›n afla¤›da anla t›mlar›ndan çarp›c› örnekler yer almaktad›r: Gebze M Tipi Hapishane 23 Kas›m’da yap›lan aç›k görüflün hapishane idaresi taraf›ndan yar›m saat önce bitirilmesine itiraz eden tutsaklar gardiyanlar›n onur k›r›c› söz ve hakaretlerine ard›ndan da fiziki müdahalelerine maruz kalm›fllard›r. Bunun üzerine tutulan as›ls›z bir tutanakla tutsaklar suçlu gösterilerek dört tutsa¤a 1 ayl›k ziyaret yasa¤›n› içeren disiplin soruflturmas› aç›lm›flt›r. Ayr›ca ortak alan hakk› hapishane idaresi taraf›ndan gasp edilmektedir. Tutsaklar›n 7 Aral›k’ta ortak alana ç›kma talebi hapishane idaresi taraf›ndan “farkl› örgütler art›k ortak alana ç›kar›lmayacak” denilerek reddedilmifltir. K›rflehir E Tipi Hapishane Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nden K›rflehir E Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen Deniz Tepeli, 4 ayd›r ko¤uflta tek tutuluyor. Baflka siyasi tutsa¤›n bulunmad›¤› hapishanede hem kendisinin hem de adli tutuklular›n birlikte kalma talebi oldu¤u halde Tepeli’nin bu talebi hapishane idaresi taraf›ndan “siyasi tutsak oldu¤u ve di¤er suç gruplar›yla kalamayaca¤›” gerekçesiyle reddediliyor. Oysa ayn› yasalarda a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hükümlüsü olmad›¤› ya da hücre cezas› almad›¤› koflulda bir tutsa¤›n tek tutulamayaca¤› da yer almaktad›r. Deniz Tepeli’nin ziyaretçisinin verdi¤i bilgilere göre yine 8 Aral›k günü yap›lan aç›k görüfl, ziyaretçiler aç›s›ndan tam bir eziyete dönüflmüfltür. Aç›k görüfl için kilometrelerce uzaktan gelen ziyaretçiler, görevli memurlar›n hantall›¤›, her kap›da tekrarlanan benzeri ifllemler nedeniyle 4-5 saat kap›da keyfi olarak bekletilmekte, binbir eziyet sonras› girebildikleri ziyaretten 1 saat dolmadan “say›m yap›lacak” denilerek saat 16.00’da ç›kar›lmaktad›r. Yar›m saatte bitirilmek istenmesine itiraz eden Deniz Tepeli ve ziyaretçisine verilen cevap ise sabah 11.00’de geldi¤i halde “bizim yapabilece¤imiz bir fley yok. Sizin ziyaretçiniz geç gelmifl” olmufltur(!) Maltepe Hapishanesi Maltepe Hapishanesi’nde bulunan Gürcistan uyruklu tutuklu, hak ihlallerine karfl› a¤z›n› dikerek açl›k grevine bafllad›. Hastaneye kald›r›lan tutuklu tedaviyi kabul etmedi. ‹stanbul Maltepe Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Gürcistan uyruklu ‹ndiko Gelenidze’nin 14 Aral›k’ta hapishanelerdeki hak ihlallerine dikkat çekmek ve ülkesine iadesini talep etmek için a¤z›n› i¤ne iplikle dikerek, açl›k grevine bafllad›¤› bildirildi. Hapishane arac› ile Kartal Lütfü K›rdar E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne sevk edilen Gelenidze, tedaviyi kabul etmedi ve tekrar hapishaneye götürüldü. “K›smi karalama karar›…” Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nde 6 Eylül 2010 tarihinden beri adeta “ola¤anüstü hal” ilan edilerek terör estirilmektedir. A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik tutsaklar›n havaland›rmadan zorla içeri al›nmas› s›ras›nda çeflitli fiili sald›r›lar yaflanmaktad›r. ‹dare, personeli tutsaklara karfl› k›flk›rmakta sald›rgan davranmayan personel üzerinde de bask› kurmaktad›r. A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetlik tutsaklar›n d›fl›ndaki di¤er tutsaklar›n da kald›¤› hücrelerinin havaland›rma kap›s› kapat›larak havaland›rma haklar›n›n gaspedilmesi, tutsaklar›n kald›klar› hücrelerden kaç›r›l›p “süngerli hücre”ye götürülmesi hapishane idaresinin s›k s›k baflvurmaya bafllad›¤› bir yöntemdir. Bunlarla beraber tutsaklar›n birbirleriyle iletiflim için kulland›¤› toplara, malzemelere “tutsaklar›n birbirleriyle iletiflim kurmas›n›n yasak oldu¤u” gerekçesiyle el konulmakta, insani-sosyal iliflkilerinin önüne geçilmek istenmektedir. Bunun yaflamlar›na, iliflkilerine bir sald›r› oldu¤unu gören devrimci tutsaklar bunlar› kabul etmedikleri için sald›r›ya u¤ramaktad›r. Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nden gazetemize fltür!” ü m l ü r “Gö “Sürekli iletiflim haklar› k›s›tlanan tutsaklar flimdi de k›smi karalama kararlar› ile karfl› karfl›ya. Gönderdikleri mektup ya da fakslar k›smi bir flekilde karalanarak ‘tehlikeli’ veya ‘sak›ncal›’ bölümleri okunamaz hale getiriliyor. Örne¤in Tutsak Partizanlardan ‹smail Y›lmaz’›n Deniz Tepeli, Eylem Bafl ve Suzan Zengin’e göndermek istedi¤i faks hakk›nda k›smi karalama karar› al›nd›. Yine yay›n yasaklamalar› da sürüyor. ‹flçiKöylü gazetesinin 70. say›s›, Yürüyüfl dergisinin 223. say›s› çeflitli gerekçelerle toplat›ld›. A¤›r müebbetlik tutsaklar›n eylem süreci ile ilgili de sald›r›lar ve direnifl sürüyor. CMP’nin ald›¤› karar gere¤i kap›lar dövülerek slogan at›l›yor. ‹dare de bofl durmuyor tabi. Bu eylem biçimleri karfl›s›nda tutsaklara hücre cezalar› veriliyor. Örne¤in Sinan Gülüm’e slogan atmak ve kap› dövmekten 1 ay ziyaret; havaland›rma kap›s›na zarar vermekten 5 gün hücre cezas› verildi.” Yine süngerli oda… “11 Kas›m 2010 tarihinde A-27 nolu hücreye bask›n yap›lm›fl, arkadafllar›m›z›n ifltiraki olmadan arama yap›larak hücredeki eflyalar da¤›t›lm›fl, baz› malzemelere el konulmufltur. Daha sonra Do¤an Karatafltan kaç›larak süngerli hücreye götürülmüfl, zorla soyularak aranmak istenmifl, ö¤lene kadar orada tutulduktan sonra zorla C-84 nolu hüc- Mersin’de insan haklar› haftas› kapsam›nda, ‹HD ve Akdeniz Belediyesi Kent Konseyi taraf›ndan farkl› hapishanelerden gelen 100 resim, karikatürl ve “görülmüflGörülmüfltür Mahpus Re tür” mühürlü mektuplardan oluflan “G simleri Sergisi” gerçeklefltirildi. 10 Aral›k’ta aç›lan resim sergisin- reye götürülmüfltür, bu s›rada arkadafl›m›z kap›lara vurmufl, tekme atm›flt›r. Ayn› gün 25 ve 27 nolu hücrenin havaland›rma kap›s› kapat›larak bu haklar› gaspedilirken B-45 nolu hücrenin havaland›rma kap›s›n›n kapat›lmak istenmesi üzerine arkadafllar›m›z zorla havaland›rmadan içeri al›nd›¤› s›rada Cihan Karaman’›n sa¤ kol dirse¤inde 2 cmlik yara, Coflkun Akdeniz’in sa¤ kolunda 6-7 cmlik s›yr›klar, sol baca¤›nda 2 cm yara meydan gelmifltir. Arkadafllar›m›za soruflturma aç›lm›flt›r” denilen mektup ayn› biçimdeki çeflitli sald›r›lar›n anlat›m› ile devam ediyor. da¤ r i k Te Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishane’de son dönem yaflanan ilginç olaylardan biri de 2. Müdür Ali Haydar Ak’tan kaynakl›. Tutsaklar mektuplar›nda ondan “devrimcilere özel bir kini var” diye bahsediyorlar ve yaflananlar› flöyle anlat›yorlar; “Her sabah say›mda mutlaka devrimcilere sald›r› emri veriyor. Say›mlarda bu müdürün oldu¤u yerde mutlaka sorun ç›k›yor. Bu nedenle devrimci tutsaklar taraf›ndan karar al›nd›. Bu kifliyi görünce –nerede olursa olsun- “‹‹flkencecilerden hesap sorduk, soraca¤›z” slogan› at›l›yor. Geçenlerde at›lan sloganlara PKK tutsaklar› da efllik edince sald›r›ya u¤ram›fllar. Ve C 94’te kalan fieyhmuz Avc› isimli bir tutsa¤›n kolu k›r›lm›fl. Akflam say›ma gelen gardiyanlara sorduk ‘ne oldu’ diye. Bildik cevab› ald›k; ‘kendini yere att›.’ Anlayaca¤›n›z arkadafl kendini yerden yere, duvardan duvara atm›fl, o da yetmemifl kolunu H. Merkezi) da k›rm›fl(!)…” (H de; bir hafta boyunca politik tutsaklar›n yapt›klar› resimler sergilendi, hapishanelerdeki hak ihlalleri ile ilgili kamuoyunda bilinç yaratmak için çal›flmalar yap›ld›. Sergiye ilgi büyüktü, hapishaneler ve d›flar› aras›nda köprü niteli¤i tafl›yan serginin birçok yeri dolaflt›r›lmas›n›n amaçland›¤› aç›kland›. Mersin) (M Tutsaklar ölüyor Bakanl›k ecel diyor! Hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› isteyen devrimci ve ilerici kurumlar AKP hükümetinin hapishanelerde yaflanan ölümlerle ilgili “ecel” aç›klamas›n› protesto etti. 10 Aral›k günü Taksim Tramvay Dura¤›nda biraraya gelen kitle buradan sloganlarla Galatasaray Lisesine kadar yürüdü. Kitle hapishanelerde tedavileri yap›lmayan, insanl›k d›fl› koflullarda tutulan hasta tutsaklar›n bile bile ölüme gönderildi¤ini dile getirdi. Hasta tutsaklara oyuncu deste¤i! 17 Aral›k günü ‹stiklal Caddesi bir kez daha hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› ça¤r›s›na ev sahipli¤i yapt›. Taksim Tramvay Dura¤›ndan Galatasaray Lisesi önüne yürüyen kitle AKP hükümetinin hapishanelerde yaflanan ölümler karfl›s›ndaki ikiyüzlü tutumunu teflhir etti. Eyleme bu hafta “Sahne D›fl› Sokak Tiyatrosu” da kat›ld›. Grup; k›rm›z› bir örtüyle gerçeklefltirdikleri oyunda devletin k›rm›z› hal›lar›n›n rengini nerden ald›¤› sorusuna yan›t arad›. Hrant Dink’ten fierzan Kurt’a Kürt çocuklar›ndan hasta tutsaklara kadar birçok konu etraf›nda devletin yetkili makamlar›n›n önüne serdi¤i k›rm›z› hal›n›n iflçi ve emekçilerin kan› ile boyand›¤› dile getirildi. Oyun caddeden geçen insanlar taraf›ndan da ilgiyle izlendi. Lise önüne gelindi¤inde bas›n aç›klamas› art› ivme dergisi taraf›ndan okundu ve hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› istendi.(‹‹stanbul) 06 / HALKIN GÜNDEM‹ ‹flçi-köylü 78 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 “Aral›k’ta bir katliam Aral›k’ta bir direnifl! Aral›k Aral›k 19 Aral›k’tan bugüne Aral›ks›z bir direnifl!” Aral›k Aral›k Topluma dayat›lan hücre sald›r›s›n›n bir parças› olarak 19-22 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye birden genifl çapl› bir operasyon gerçeklefltirildi. Bu katliam operasyonunda 28 devrimci tutsak katledildi. O günden bugüne hem hapishanelerde hem de d›flar›da direnifl aral›ks›z sürüyor, katliam lanetleniyor. ‹STANBUL * TUYAB (Partizan, ESP, Al›nteri, DHF) bileflenleri taraf›ndan operasyonun gerçeklefltirildi¤i Bayrampafla Hapishanesi önünde eylem Yaflas›n 19- 22 Aral›k direniyap›ld›. Eylemde “Y flimiz, Katliam› unutmad›k unutturmayaca¤›z” yaz›l› pankart ile birlikte çok say›da döviz aç›ld›. Eyleme Grup Kutupy›ld›z› ve Grup Munzur da marfllar› ile kat›ld›. TUYAB ad›na aç›klama yapan Taflk›n Türkmen, faflist rejimin korku yaratmak ve yaflam›n hücrelefltirilmesi için 19-22 Aral›k’ta böylesi bir katliama baflvurdu¤unu ve katliam›n as›l amac›n›n toplumsal muhalefeti zay›flatmak oldu¤unu belirtti. Taflk›n’›n ard›ndan Hukuk Dernekleri Platformu ad›na aç›klama yapan fiule Recepo¤lu 19 Aral›k katliam›n›n bir insanl›k suçu oldu¤unu belirtti. Ölüm orucu döneminin yak›n tan›¤› HAS Parti Genel Baflkan Yard›mc›s› Mehmet Bekaro¤lu da bir konuflma yapt›. Katliam›n ekonomik krizlerin, ç›kmazlar›n ve yükselen toplumsal muhalefetin sonucu oldu¤unu, AKP hükümetini iktidara getiren sürecin asl›nda bu süreç oldu¤unu belirtti. * Bayrampafla Hapishanesi önünde Halk Cephesi taraf›ndan da bir bas›n aç›klamas› yaBiz 19 Aral›k’ta Bayrampap›ld›. Eylemde “B fla’dayd›k. Diri diri yak›lanlar kurflunlananlar›z, adalet istiyoruz” ve “110 y›l oldu 19 Aral›k 2000’de, Bayrampafla’da diri diri yakanlar yarg›lans›n” yaz›l› pankartlar aç›ld› ve 19 Aral›k flehitlerinin resimleri tafl›nd›. 19 Aral›k katliam›yla ilgili tiyatro gösterimi de yap›ld› ve Grup Yo- rum taraf›ndan k›sa bir dinleti gerçeklefltirildi. * Yine hapishane önünde bir araya gelen Katliam emrini verenler ÇHD’li avukatlar da “K cezaland›r›ls›n” yaz›l› pankart açarak bir aç›klama yapt›lar. * Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu da Hapishane önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek katliam› k›nad›. Yap›lan aç›klamada katliam›n as›l amac›n›n iflçi s›n›f›n yükselen mücadelesini bast›rmak oldu¤u belirtildi. * ‹HD ‹stanbul fiubesi, 19 Aral›k Pazar saat 14.00’te Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelerek buradan Taksim Tramvay Dura¤›’na yürüdü. “119 Aral›k katliam›n›n sorumlular› yarg›lans›n” yaz›l› pankart açan kitle, yol boyunca 19 Aral›k’ta yaflananlar› anlatt›. Ya¤›fll› havaya karfl›n oldukça coflkulu geçen eylemde Ali Suat Ertosun, Aytaç Yalman ve Hikmet Sami Türk’ün Yarg›lans›n” slogan› isimleri söylenerek “Y at›ld›. Tramvay Dura¤›’nda yap›lan aç›klamada; 19 Aral›k operasyonunun 95 Buca, 96 Diyarbak›r, 99 Ulucanlar ve 2000 Burdur katliamlar›n›n bir devam› oldu¤u dile getirilirken F Tipi hapishanelerde tutsaklara yönelik hak ihlallerinde sürdü¤üne dikkat çekildi. Eyleme Partizan da kitlesel olarak destek verdi. Aç›klama, Önder Babat Müzik Grubu’nun seslendirdi¤i ezgilerle sona erdi. SARIGAZ‹ mek, susturmak ve bir korku toplumu oluflturmaya çal›flmakt›” denildi. OKMEYDANI 18 Aral›k günü saat 17.30’da Okmeydan› Dikilitafl Park›’nda biraraya gelen Partizan, ESP, SODAP, Devrimci Hareket ve BDP “19 Aral›k katliam›n›n sorumlusu katil devlettir” yaz›l› pankart açarak yürüyüfle geçti. Okmeydan›’n›n ara sokaklar›nda dolaflarak ajitasyon çeken kitle, Sa¤l›k Oca¤› önüne gelerek burada devrim flehitleri için sayg› duruflun- ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin kabul ediliflinin 62. y›l›nda Cumartesi Anneleri bu sözleflmenin alt›na imza atan devletin iflledi¤i suçlar› gizlemeye devam etti¤ini dile getirdi. Eylemde konuflan gözalt›nda kaybedilen Murat Y›ld›z’›n annesi Hanife Y›ld›z baflbakan›n ö¤renci eylemlerine yönelik sert ç›k›fllabaflbakan önce insan r›n› elefltirerek; “b olsun, kendine gelsin, analar›n, gençlerin sorunlar›n› çözer” sözleriyle tepki gösterdi. Konuflman›n ard›ndan Cumartesi Anneleri 1993 y›l›nda gözalt›na al›nd›k- tan sonra kendisinden bir daha haber al›namayan Bekir Demir’in ak›betini sordular. 299. Hafta Ne yapCumartesi Anneleri için “N maya çal›flt›klar›n› bilmiyorum” diyen baflbakan Erdo¤an’a kay›p yak›nlar› bu Kulak vermeyen du hafta da seslendi: “K yamaz, bakmayan göremez.” 18 Aral›k günü Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi gerçeklefltiren kay›p yak›nlar›n›n eyleminde Hüseyin Morsümbül’ün annesi Fatma Morsümbül k›sa bir konuflma yapt›. Morsümbül kay›plar›n› arayan ailelere terörist diyenlerin asl›nda az›l› terörist oldu¤unu ve bir genci öldürdükten sonra göle atacak kadar vahflilefltiklerini söyledi. Konuflman›n ard›ndan aç›klamay› yapan insan haklar› savunucusu Handan Koç 1995’te Silopi’de gözalt›nda kaybedilen Süleyman Soysal’› katledenlerin yarg›(‹stanbul) lanmas›n› istedi. MERS‹N da bulundu ve ard›ndan bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada 19 Aral›k operasyonunun bir katliam oldu¤u ve devrimcileri hedefledi¤i ifade edilirken dönemin baflbakan› Bülent Ecevit’in katliamdaki rolüne de¤inildi. Aç›klaman›n ard›nBize ölüm yok” marfl› okundu. dan “B TUAD’l›lar da 19 Aral›k’›n y›ldönümünde Tekirda¤ F Tipi Hapishane önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Hasta tutsaklar›n foto¤raflar›n›n Tutbulundu¤u pankart› tafl›yan TUAD’l›lar “T saklara iflkenceye son” dövizleri tafl›yarak “SSiyasi tutsaklara özgürlük” slogan›n› att›lar. Bas›n aç›klamas›n› okuyan TUAD Baflkan› Lütfiye Gürbüz, “32 y›l önce Marafl’ta 10 y›l önce ce- 19-22 Aral›k hapishaneler katliam›nda flehit düflen 28 devrimci; ‹HD, E¤itim-Sen, DHF, D‹P-G, ESP, SGP-H, TÖP ve Partizan taraf›ndan 18 Aral›k’ta düzenlenen eylemde an›ld›. 13.30’da E¤itim-Sen önünde bir araya gelen kitle, Tafl Bina önüne yürüdü. ‹HD taraf›ndan okunan bas›n metninde “demokratiklefliyoruz naralar›na maske giydirmek için katliam›n sorumlular› olarak 39 askerin yarg›lanmas›n›n aldatmacadan ibaret oldu¤u” vurguland›. Eylemin ard›ndan yine ayn› bileflenle bir salon etkinli¤i gerçeklefltirildi. Etkinlik sayg› duruflunun ard›ndan bafllad› ve operasyon s›ras›nda Bursa Özel Tip Hapishanesi’nde bulunan Hakk› Can ve Sincan F Tipi Hapishane’den tahliye olan Mehmet Leylek’in anlat›mlar› ile devam etti ve Ezgi Müzik Grubu’nun söyledi¤i türkülerle sonland›r›ld›. ÇANAKKALE Çanakkale YDG olarak 19 Aral›k öncesi Biga ve Çanakkale Merkez’de 19 Aral›k gündemli okur toplant›lar› düzenledik. Genifl bir yelpazede örgütlemek istesek de bunu pek baflaramad›k, keza 3 ayr› bas›n aç›klamas› yap›lmas› bunun en net göstergesidir. ESP, DGH ve YDG olarak örgütledi¤imiz bas›n aç›klamas›nda “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k; hesap soraca¤›z” pankart› açt›k. Eyleme YDG’nin kat›l›m› oldukça olumluydu. Kitle ad›na okunan aç›klamada “19 Aral›k bir yönüyle katliamken bir di¤er yönüyle mücadeleleri u¤runa tereddütsüzce ölümün üstüne yürüyen devrimci tutsaklar›n direnifl manifestosunu kanla yazd›klar› bir tarihtir. Ve biz biliyoruz ki kanla yaz›lan tarih silinmez” denildi. Çanakkale YDG) (Ç KOCAEL‹ Partizan, DHF, ESP ve BDSP’nin ‹zmit Belediye ‹fl Han› önünde saat 13.00’de yapt›¤› eylemde kitle ‹nsan Haklar› Park›’na yürüdü. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda; devletin devrimcileri teslim alamad›¤›na vurgu yap›ld›. Eyleme BDP, TKP, SDP ve Halkevleri destek verdi. Kocaeli ‹K okurlar›) (K ULM Deköp-Ulm olarak bir anma etkinli¤i yap›ld›. Katliam›n onuncu y›l› vesilesiyle önceden yap›lan haz›rl›klar sonunda 19 Aral›k 20010 tarihinde yap›lacak olan anman›n takvimi ve program› belirlendi ve bu tarihte Tohum Kültür Merkezi’nde anma etkinli¤i gerçeklefltirildi. Anma sayg› duruflunun yap›lmas›n›n ard›ndan Deköp-ulm ad›na bir yoldafl›n sunumuyla devam etti. Konuflman›n ard›ndan çeflitli kurumlar söz hakk› alarak bu sürece iliflkin düflüncelerini belirttiler. Ard›ndan bir film gösterimi yap›ld›. “3 kurufla 5 köfte” Ar›zl› Irak K›z›lay Konutlar› deyince akl›m›za ilk gelen, depremzedelerin hala süren mücadeleleri oluyor. Onlar, kendilerine hibe edilen evlerden ç›kart›lmak için maruz kald›klar› bask› ve fliddete karfl› direniyorlar. 17 A¤ustos 1999 tarihindeki büyük felaketin ard›ndan evleri y›k›lan insanlara Irak’tan gelen yard›mla evler yap›lm›fl ve depremzedeler buralara yerlefltirilmiflti. Gidecek hiçbir yerleri olmayan bu insanlar, bar›nma haklar›n› korumak için eylemler yaparak gündem oluflturdu ve mahkemeye dava açt›. 2 y›ld›r devam eden mahkemelerinin ikinci duruflmas› 9 Aral›k tarihinde gerçeklefltirildi. Depremzedelerden biri olan Recep U¤ur’dan dava hakk›nda bilgi ald›k. U¤ur bize, kira ve aidat konusunda mahkemelerinin devam etti¤ini ve asl›nda kirada tahliye, aidat davas›nda ise haciz talebinin oldu¤unu söyledi ve üçüncü duruflman›n 21 Ocak’ta gerçekleflece¤i bilgisini verdi. Ard›ndan söze Çisem U¤ur giriyor ve yaflad›klar› sald›r›y› anlat›yor: “Gözalt›na al›nd›¤›m›zda gece boyunca nezarethanede kald›k. ‹lk önce Kocaeli Emniyet fiube Müdürlü¤üne götürüldük. Sonra Kaçakç›l›k ve Organize Suçlar Müdürlü¤ü’ne ve ard›ndan da Terörle Mücadele fiubesi’ne götürüldük ve 28 saat gözalt›nda kald›k. Bu yetmedi bir Emperyalizme ve siyonizme kalkan olmayaca¤›z! NATO’nun Füze Kalkan› Projesi yap›lan bir eylemle protesto edildi. Aral›k günü saat 17.00’de Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelen ve aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u 11 devrimci ve ilerici kurum ABD emperyalizminin talepleri do¤rultusunda kurulan Füze Kalkan› Projesi’nde Türkiye’nin yer almas›n› protesto ettiler. NATO’ya ve Füze Kalkan›na Hay›r Emperyalizme “N ve Siyonizme kalkan olmayaca¤›z” yaz›l› pankart açan kitle; ya¤›fll› ve so¤uk havaya karfl›n oldukça coflkuluydu. Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “EEmperyaKitle, “K lizm yenilecek direnen halklar kazanacak” sloganlar›n› hayk›rarak Taksim Tramvay Dura¤›na kadar yürüdü. Yol boyunca yap›lan ajitasyon konuflmalar› ile Füze Kalkan› Projesi’nin ülkemiz halk›na ölüm ve gözyafl› d›- ÇHD Ankara fiubesi, Sincan Kapal› Hapishane önünde bas›n aç›klamas› yapt›. ÇHD üyeleri, tafl›d›klar› pankart ve sloganlarla katliam› protesto etti. Burada yap›lan aç›klamada, 19 Hayata Dönüfl Operasyonu” Aral›k 2000’de “H ad› alt›nda gerçeklefltirilen katliamda 28 siyasi tutsa¤›n katledildi¤i, yüzlercesinin ise yaraland›¤› belirtildi. Amed’de 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümü nedeniyle TUHAD-FED taraf›ndan düzenlenen yürüyüfle polis sald›rd›. Diyarbak›r E Tipi Hapishane yak›nlar›nda gaz bombas› ve tazyikli su ile yap›lan sald›r›ya kitle de karfl›l›k verdi. TEK‹RDA⁄ BDP, ESP, Kald›raç ve Partizan Antafl Market’in önünde toplanarak Demokrasi Caddesi’ne kadar meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda: “19 Aral›k katliam›n›n esas amac› onlar› tecrit alt›nda tutmak, iradelerini teslim almak, içerde ve d›flar›da tüm devrimcileri sindirmek, iflçilere, emekçilere yani tüm topluma gözda¤› ver- ANKARA AMED Kulak vermeyen duyamaz! 298. Hafta zaevlerinde yaflanan katliam›n kara günü olan 19 Aral›k’›n katillerini lanetlemek için buraday›z” dedi. de 5-6 ay boyunca her gün flubeye gidip imza att›m. Bu benim özgürlü¤üme yap›lan en büyük haks›zl›kt›r. Bu muameleler bizleri daha çok sinirlendiriyor ve harekete geçiriyor. Benim hakk›m› aramam terörizm mi oluyor? Aram›zda marjinallerin oldu¤u söyleniyor, asl›nda marjinal olan kendileri.” Melek Sancak psikolojik bask›lardan bahsediyor. Valinin bas›na söylediklerini aktar›yor bize: “3 kurufla 5 köfte diyor vali. Buradaki insanlar›n ölüleri 3 kurufl, Ar›zl› konutlar› 5 köfte imifl. 5 köfte de¤il dünyay› ba¤›fllasalar kimse acaba giden insanlar›n›n saç›n›n telini verir miydi? Ve sürekli psikolojik bask› uyguluyor, bas›n arac›l›¤› ile tehdit ediyor, yak›fl›yor mu? 2004 y›l›nda kazand›¤›m›z dava vard›. Bizim elimizde, kira al›nmayaca¤›na dair mahkeme karar›m›z var. Bizden kira kesinlikle al›namaz, çünkü hibeden gelir elde edilemez. Bu kanun de¤il mi? Bizler oy verirken vatandafl›z, vergi verirken vatandafl›z da hakk›m›z› savundu¤umuzda neden terörist muamelesi yap›l›yor bize.” Mahkemelerinin ard›ndan bir çad›r kurarak açl›k grevine bafllayan Ar›zl›l›lar o süreci flöyle özetliyor: “Çad›r eylemimiz yaklafl›k 2 hafta kadar ‹nsan haklar›yla insand›r! sürdü. Çünkü so¤uk hava koflullar› vard›. Açl›k grevinin nas›l sürdürülmesi gerekti¤ini de bilmiyorduk. Ve 3 günlük açl›k grevi sonucunda bir ablam›z› hastaneye kald›rd›k. Ayr›ca fluan için erken bir eylem oldu¤unu düflünüyoruz. Bu bizim eylemimizin son kurflunu, biz son hadde geldi¤imizde kullanaca¤›z.” (Kartal) ARIZLI HALKI YALNIZ DE⁄‹LD‹R Ar›zl› sakinlerinin yapt›¤› açl›k grevi s›ras›nda Partizan okurlar› ve DHF’liler çad›r› Ar›zl› halk› yaln›z de¤ildir” slogan›ziyaret etti. “A n› atarak direnifl çad›r›na gelen kitle depremzede aileler taraf›ndan alk›fllarla karfl›land›. (‹‹K okurlar›) Abdulbaki Bo¤a, insan haklar› konusunda geçmifl y›llara oranla hiçbir pozitif geliflme yaflanmad›¤›n›, aksine durumun giderek a¤›rlaflt›¤›n› dile getirdi. ‹stanbul fl›nda bir fley getirmeyece¤i vurguland›. Taksim Tramvay Dura¤›’nda kurumlar ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda da üslerin kapat›lmas› ve NATO’dan ç›k›lmas› talebi dile getirildi. (‹‹stanbul) 10-17 Aral›k ‹nsan Haklar› Haftas› çerçevesinde ‹HD ‹stanbul fiubesi bir dizi etkinlik ve eylem gerçeklefltirdi. ‹HD, 10 Aral›k günü saat 13.00’te Sultanahmet Park›’nda gerçeklefltirdi¤i bir bas›n aç›klamas›yla etkinlik program›n› kamuoyuna deklare etti. fiube Hapishanelerde neler yaflan›yor üyeleri,12 Aral›k Pazar günü de “H biliyor musunuz?” bafll›¤› ile Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir eylem gerçeklefltirerek hapishanelerde yaflananlara dikkat çekti. Hafta kapsam›nda; Kürt sorunu ve zorunlu din derslerine karfl› verilen mücadele de dahil olmak üzere birçok konuda panel, etkinlik ve eylem düzenlendi. 17 Aral›k günü akflam saatlerinde Taksim Tramvay Dura¤›nda biraraya gelen insan haklar› aktivistleri, “‹‹nsan Haklar›na Sayg› Yürüyüflü” yaz›l› pankart açarak Galatasaray Lisesi’ne yürüdü. Lise önünde kitle ad›na konuflan ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Mersin 9 Aral›k günü, ‹HD Mersin fiubesi, flube binas›nda bir bas›n toplant›s› gerçeklefltirerek, insan haklar› haftas› içerisinde yap›lacak olan etkinliklere ça¤r› yapt›. 10 Aral›k günü, Mersin E Tipi Hapishanesi önünde bir bas›n aç›klamas› yapan ‹HD, bir önceki gün hapishanede gardiyanlar›n siyasi tutsaklar›n bulundu¤u ko¤ufllara sald›rarak, çok say›da tutsa¤› yaralamalar› teflhir edildi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ‹HD ve Akdeniz Belediyesi Kent Konseyi taraf›ndan düzenlenen, “G Görülmüfltür” isimli tutsaklar›n resim sergisinin aç›l›fl› yap›ld›. ‹HD ayr›ca insan haklar› haftas›nda boyunca birçok radyo ve televizyon program›na kat›larak, insanlar› bu konuda bilinçlendirmeye çal›flt›, ayr›ca ilk ve ortaö¤retim ö¤rencilerine insan haklar› haftas› boyunca ‹n san Haklar› E¤itimi verdi. 7 / SENTEZ 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 Çal›flma hayat›nda orman kanunlar› Torba Yasa ile kendi hukukunu dahi pervas›zca çi¤nemekten çekinmeyenler çal›flma hayat›na orman kanunlar›n› getirmeye çal›flmaktad›r. Meclis komisyonunda görüflülmeye devam eden yasa tasar›s› ile ilk hedef olarak genç iflçiler ve belediye emekçileri hedef seçilmektedir. Biz bu torbaya s›¤may›z! Yaflad›klar› krizle birlikte derinleflen ç›kmazlar›ndan kurtuluflun yolunu iflçi ve emekçilerin omuzlar›na yüklenen a¤›rl›¤› art›rmakta bulan egemenler son olarak “Torba Yasa”y› gündemlefltirmektedir. Torba Yasa ile kendi hukukunu dahi pervas›zca çi¤nemekten çekinmeyenler çal›flma hayat›na orman kanunlar›n› getirmeye çal›flmaktad›r. Meclis komisyonunda görüflülmeye devam eden yasa tasar›s› ile ilk hedef olarak genç iflçiler ve belediye emekçileri hedef seçilmektedir. Genel olarak baz› alacaklar›n yeniden yap›land›r›lmas› ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu ve di¤er baz› kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde de¤ifliklik yap›lmas›n› öngören yasa tasar›s›nda emekçilerin kazan›lm›fl haklar›n› da ortadan kald›rmaya dönük düzenlemeler vard›r. Kamu görevlilerinin ifl güvencesinden yoksun, esnek ve güvencesiz çal›flmaya do¤ru sürüklendi¤i tasar›da kamu görevlilerinin hemen hemen yar›s›n›n e¤itim ifl kolunda çal›flt›¤› düflünüldü¤ünde ve ö¤retmenlikte sözleflmelilik uygulamas›n›n baflar›s›z oldu¤u, verim getirmedi¤i gerçe¤inin karfl›s›nda yaflanan çeliflkilere bir yenisinin eklenmesinden öteye gidilemeyece¤i ortadad›r. Yak›n dönemde ‹zmit Belediyesi’nde çal›flan 71 iflçinin ve özellikle örgütlü olan iflçilerin norm kadro fazlal›¤› nedeniyle baflka kurum ve kurulufllara gönderilmesi de yaflanacaklar›n adeta bafllang›c› niteli¤indedir. De¤ifliklik önerilerinin iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i aç›s›ndan amac›; bu hizmet yapacak olan iflyeri hekimli¤i ve ifl güvenli¤i uzmanl›¤› yetkisinin kazan›lmas›, bunun için e¤itim verecek kurulufllar›n saptanmas› ve tafleron hizmet sunan kurulufllar ile e¤itim kurulufllar›n›n Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan belirlenmesidir. Bu önerilerle birlikte Türk Tabipler Birli¤i Yasas›n›n 5. Maddesi fütursuzca devre d›fl› b›rak›lmaya çal›fl›larak iflyeri hekimli¤i alan›ndaki yetkileri k›s›tlanmak istenmektedir. ‹flyeri hekimli¤i e¤itimi de t›p e¤itimi sonras›nda yüksekö¤retim kapsam›nda verilen bir e¤itim olmas›na karfl›n hekimleri iflyeri hekimli¤i konusunda e¤itme ve sertifikaland›rma yetkisi için örgütsel ve bilimsel donan›m› bulunmad›¤› yarg› karar›yla tespit edilen Çal›flma Bakanl›¤›’n›n bunu baz› yasal düzenlemeler ile aflma giriflimleri hukukun yok say›lmas›d›r. Tüm bu giriflimleri gerçeklefltirmek amac›yla Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlan›p,15.8.2009 tarihli Resmi Gazete’de yay›mlanarak yürürlü¤e giren “‹flyeri Sa¤l›k ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sa¤l›k ve Güvenlik Birimleri Hakk›nda Yönetmelik”le; Çal›flma Bakanl›¤› 50’nin alt›nda iflçi çal›flt›ran iflyerlerinde iflçi sa¤l›¤› ve güvenli¤ine iliflkin bir organizasyon içine girmekten ›srarla kaç›nm›fl, aksine iflyeri bünyesinde bir ‘sa¤l›k birimi’ kurularak iflyeri hekimi ve ifl güvenli¤i mühendisi bulundurulmas› zorunlulu¤u tamamen ortadan kald›r›lm›flt›r. Yönetmelikle, çal›flanlar›n mesleki sa¤l›k ve güvenli¤i tümüyle piyasaya sunulmufl, iflçi sa¤l›¤› ve güvenli¤inde çal›flan personelin ifl güvencesi ve mesleki ba¤›ms›zl›¤› ortadan kald›r›larak özel firmalar›n önü aç›lm›flt›r. Bilimselli¤e, uluslararas› sözleflmelere, kanunlara ve yarg› kararlar›na ayk›r› olarak ç›kar›lan bu yönetmelikle; kamu tüzel kiflili¤indeki meslek örgütlerinin üniversitelerle birlikte iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i konusunda üyelerine e¤itim verme faaliyeti engellenmeye çal›fl›larak yeni bir rant kap›s› yarat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ayr›ca yasa tasar›s› ile baflta “Genel Sa¤l›k Sigortas›” olmak üzere, sosyal güvenli¤in kapsam›n›n geniflletildi¤i söylenmektedir. Bu genifllemenin öncelikli hedef kitlesinin genç iflçiler oldu¤u belirtilerek, yasa tasar›s› ile ç›raklar›n, staj- ‹flçi-köylü 78 yerlerin, k›smi süreli çal›flan ö¤rencilerin GSS kapsam›na al›nd›¤› belirtilmektedir. Böylece bunlar›n primlerinin devlet taraf›ndan ödenece¤i ve sermayeye ucuz iflgücü kayna¤› yarat›lmas› ‹fl Yasas›’nda yap›lan ek yasalarla beraber özellikle genç iflçi kitlesi üzerinde güvencesiz çal›flma biçimlerinin yayg›nlaflt›r›lmas› planlamaktad›r. ‹kinci torba yasada ise alt iflveren (tafleron), kamuoyunda özel istihdam bürolar› olarak bilinen geçici ifl iliflkisi, belirli süreli sözleflme, y›ll›k ücretli izinler, ücretsiz izinler, denklefltirme süreleri, fazla çal›flma süreleri, telafi çal›flmas›, k›dem tazminat› gibi bafll›klar üzerinden sermaye lehine düzenlemeler yap›lacakt›r. Bu düzenlemelerle sermayenin yükünün oldukça hafifletilece¤i ise kuflku duymayaca¤›m›z bir durumdur. Bu süreçte kimi toplu sözleflme maddeleri ‘…. konusunda yasa hükümleri geçerlidir’ biçimine dönüflerek yasa ile eflitlenmeye çal›fl›lmaktad›r. 2003’ten bu yana fazlaca sorun teflkil etmeyen bu tür maddeler flu an gündemde bulunan ve kurals›z ve güvencesiz çal›flma düzeni getirmeyi hedefleyen yasa tasar›lar› nedeniyle toplu sözleflmenin esnekli¤e karfl› koruyucu z›rh›n› zay›flatmaktad›r. Gündemdeki yasa tasar›lar›na konu olan maddeler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, e¤er toplu ifl sözleflmesinde aç›k biçimde yap›lm›fl bir düzenleme yok ise ve sadece yasa hükümleri geçerlidir denilerek toplu ifl sözleflmelerinin ifllevi ve mant›¤› yok edilmektedir. Ayr›ca özellefltirmelere karfl› aç›lan iptal davalar›nda mahkemelerin verdi¤i yürütmeyi durdurma ya da iptal kararlar›n›n yok say›lmas› için yasa maddesi haz›rland›¤› bilinmektedir. TBMM Genel Kurulu’nda görüflülmeyi bekleyen “torba yasa” tasar›s›na eklenen bir maddeyle, özellefltirmeleri durduran yarg› kararlar›n›n uygulanmas›n›n kamuyu zarara u¤rataca¤›(!), aksi yönde ifllem yap›lmas›n›n uygun olaca¤› savunularak böyle bir madde eklenmesi düflünülmektedir.Yarg› kararlar›n›n yürütme eliyle durdurulmas›n›n yahut geçersiz bir konuma indirgenmesinin hukukun hiçe say›lmas›ndan baflka bir fley olmad›¤› aç›kt›r. Burada özellefltirmelerin daha kolaylaflt›r›lmas› ve çabuklaflt›r›lmas› amaçlanmaktad›r. Ortada bir Hazine zarar› var ve siz bunu yasayla kald›r›rsan›z, bu aç›k biçimde anayasan›n 2. ve 138. maddesine ayk›r›d›r. Ancak hukuku ellerinde kullanabilecekleri bir koz olmaktan öte görmeyenler için sadece minareye k›l›f dikmekten ibaret olan bir ifllemdir bu. Bu Torba Yasa Teklifinin oluflturulmas› ve TBMM’ye tafl›nmas›nda; siyasi yap›lar ve kamu kurumlar› üzerinde bask› kurmaya çal›flan egemenlerin gücünün zorlamas›n›n büyük etkisi oldu¤u aflikard›r. ‹flçi sa¤l›¤› ve güvenli¤inde tafleronluk hizmetleriyle, iflyeri hekimli¤i ve ifl güvenli¤i uzmanl›¤› e¤itimlerinde faaliyet göstermek üzere kurulan özel flirketlerin, yönetmeli¤in Dan›fltay taraf›ndan yürütmesinin durdurulmas›ndan sonra ma¤duriyet belirterek yasal düzenleme talep etmeleri ve taleplerinin yerine getirilmesi egemenlerin siyasi ve s›n›fsal tercihini aç›kça göstermektedir. SULARIMIZIN T‹CAR‹LEfiT‹R‹LMES‹ SÜREC‹NDE BUZ DA⁄ININ GÖRÜNMEYEN YÜZÜ Bu anlamda Birleflmifl Milletler’in rolüne bir kez daha bakmak gerekecektir. Bu kurulufl emperyalistlerin oluflturduklar› ve dünyadaki ülkelerin tamam›na yak›n›n› dahil ettikleri en kapsaml› örgüttür. As›l amac›, dünyan›n her yerinde emperyalist sömürüye daha uygun koflullar›n oluflturulmas› için çal›flmaktad›r. Yeri geldi¤inde katliamlara da imza atan ya da “taraf‹nsan ve do¤al ihtiyaçlar› hiçe say›larak kurulan HES’lere karfl› sürdürülen mücadelelerde pefl pefle kazan›mlar elde edilmeye baflland›. Karadeniz derelerinin bir k›smand›, Munzur’daki barajlar›n tamam›nda inflaatlar durduruldu. Bulunduklar› yörelerin S‹T alan› olmas› nedeniyle, halk›n yo¤un bask›s› sayesinde mahkemeler bu kararlar› ç›kartmak zorunda kald›. Su ve enerji flirketlerine k›smi de olsa geri ad›m att›rabilmifl olan bu mücadelelerin sonuçlar› sevindiricidir. Ancak bu kazan›mlar›n uzun vadeli ya da kal›c› ol mayaca¤› da bir gerçektir. Mahkeme kararlar›na ra¤men süren inflaatlar›n varl›¤› ya da her gün yenileri yap›lmaya bafllanan HES’ler düflünüldü¤ünde bu kazan›mlar›n sadece baz› parçalar› kurtarmakla s›n›rl› kald›¤› görülüyor. Emperyalist su ve enerji flirketlerinin uzun vadeli planlar› göstermektedir ki, dünya ve Türkiye sular› üzerindeki hesaplar görünenden çok daha büyüktür. Kazan›mlar›n pamuk ipli¤ine ba¤l› halde olufllar› biraz da bundand›r. Su flirketleri dünya su kaynaklar›n› her alan için ayr› ayr› ama, birbirinden kopart›lamayacak bir sömürü iflleyifli biçiminde yapm›fllard›r. Bu nedenle sular›n ticarileflmesi konusuna bizlerin bütünlüklü bir sald›r› olarak bakmam›z gerekmektedir. Tepki ve eylemlerimizi konunu teknik yönünün tamam›n› kapsayacak biçimde yani havza boyutunda ele almal›y›z. Elbette as›l hedefimizin, yani düflman›n da sistemin kendisi oldu¤unu bilerek… Daha eski tarihlerde öngörülmeye bafllanm›fl olan, dünyada yaflanacak su s›k›nt›s›yla ilgili as›l ad›mlar, 1970’lerle birlikte at›lmaya bafllanm›flt›r. Suyu ticari bir metaya dönüfltürmenin fikri ve teknik ad›mlar› da bu y›llarda oluflturulmaya baflland›. Bu dönem ayn› zamanda yak›n gelecekte insanl›¤›n karfl› karfl›ya kalaca¤› en büyük tehlikenin su, g›da ve enerji k›tl›¤› olaca¤›n›n yak›c› biçimde ortaya ç›kt›¤› y›llard›r. Emperyalistlerin bu sektörlere devasa yat›r›mlar yapmaya bafllamalar› da bu veriler etraf›nda ve ayn› y›llardad›r. Sudan kazan›lacak kâr muazzam boyutlardad›r. Bugün Dünya Bankas› ve IMF taraf›ndan desteklenen su flirketleri sömürü a¤›lar›n› tüm kaynaklar› kullanacak derecede ele geçirememifllerdir. Dünyadaki içme suyunun sadece yüzde 5’i sermaye denetimine geçmifl olmas›na karfl›n, su ticaretinde elde edilen kâr tüm petrol kârlar›n›n yüzde 40’› kadar olmufltur. Geçmiflin haz›rl›klar› ve kâr pastas›n›n büyüklü¤ü bizleri çok daha fliddetli sald›r›lar›n bekledi¤inin göstergesidir. Emperyalistler bu mücadelelere karfl› da haz›rl›klar›n› önceden yapm›fl durumdalar. Suya eriflimleri engellenen y›¤›nlar›n gelifltirdikleri, gelifltirecekleri tepkilere karfl› bunlar› nötralize etmeyi amaçlayan yöntemler de gelifltirilmifl durumdad›r. Zarars›z biçimde muhalefet edecek örgütlülükler ve hatta bunlar›n alternatifleri dahi emperyalist kurumlarca oluflturulmaktad›r. s›zl›k” ad› alt›nda taraflar›n birbirini k›rmas›n› sa¤layan bu örgüt UNICEF (Uluslararas› Çocuklara Yard›m Fonu), FAO (Uluslararas› Tar›m ve G›da Örgütü), WHO (Dünya Sa¤l›k Örgütü) gibi örgütlenmeleri de bulundurur bünyesinde. Böylece dünya çocuklar›na, hastalara “yard›m” k›l›f›yla umutlar ve maddi-manevi kaynaklar bofla ç›kart›l›r… BM bünyesinde bulunan ve henüz yeterince teflhir edilememifl bir örgütlenme de su konusundad›r. BM’ye ba¤l› Dünya Su Konseyi (DSK), yeryüzündeki su kaynaklar› üzerinde söz ve tasarruf sahibi olan tüm güçleri bünyesinde toplayan en büyük kurulufltur. Görünürdeki amac› insanl›¤›n eflit ve adil biçimde suya eriflimlerini sa¤lamakt›r. Faaliyetlerine bak›ld›¤›nda ise, sular› ticari bir mal olarak dünya piyasalar›na ç›kartma iflinde, su tekellerine hizmet sunmaktad›r. DSK’n›n bünyesinde Suez Vivendi gibi dünya devi su flirketleri, su kay- naklar›na sahip ülkelerin kamu ve özel kurulufllar›, bu konuda çal›flan araflt›rma kurulufllar› ve akademik çevreler, sivil toplum kurulufllar› vb. bulunmaktad›r. Bu konsey 3 y›lda bir Dünya Su Forumu (DSF) düzenlemektedir. On binlerce kifliye, binlerce kurum ve kurulufla çekim merkezli¤i yapan bu forumlarda konuyla ilgisi olan her kesi- me yer verilmektedir. Bilimsel sunum yapmak isteyenlerden, protestocu gruplara kadar girifl ücretini ödeyen herkes buralarda kendisini ifade edebilir. Tek bir flartla: Suyla ilgili sorunlar›n kayna¤› olarak kapitalist düzeni görüp, çözümü ise bu sistemi ortadan kald›rmak olarak belirlememek! Bu ayr›m› yapabilenler için ise DSK’n›n da düzenledi¤i forumlar›n da maskesi düflmüfltür. Emperyalist su flirketlerinin talanlar›na u¤rayan ülkelerde ve flehirlerde su kaynaklar›n› ve hizmetlerini geri alabilmek u¤runda ayaklanmalar yap›l›yor, can bedeli mücadelelerde baflar›lar elde ediliyor. Bu mücadelelerde su flirketlerine ve iflbirlikçi devletlere geri ad›mlar att›r›ld›¤›na dair örneklerin say›s› da giderek artmaktad›r. Türkiye’de son y›llarda yaflanan direnifl örnekleri de benzer özellikler tafl›maktad›r. 1980’lerde h›z kazanan sular›n ticarilefltirilmesi süreci son y›l- larda bir talan halini alm›flt›r. DSF’nin 5. Toplant›s› 2005 Mart ay›nda ‹stanbul’da yap›ld›¤›nda Türkiye sular›yla birlikte çevre ülkelerin sular› da bu devasa pazarda sat›fla sunulmufltur. Metalaflt›rma sürecine h›z kazand›ran bu dev organizasyonla birlikte bu sald›r›lara karfl› tepkiler h›z kazanm›flt›r. Ama ne yaz›k ki, kendili¤inden oluflan bu halk hareketlerine önderlik edenler daha çok reformist ve çevreci gruplard›r. Nihai hedefi devrim olmayan, talepleri de geçici çözümlerden ibaret olan bu gruplar›n su konusundaki durufllar› da son derece problemlidir. Örne¤in “çevrecilik” denilince akla ilk gelen isimlerden Green Peace (Yeflil Bar›fl) örgütünün Shell petrol flirketlerinde hisseleri bulunmaktad›r. Çevreciler ve ekolojistler sath›nda daha genel bir de¤erlendirme yap›lacaksa durufllar›ndaki parçal›l›ktan söz edilebilir. Hedefleri mücadele verdikleri yörelerde ekolojik bozulmay› engellemek ve su kaynaklar›na el konulmas› nedeniyle oluflan tar›msal kurakl›¤› önlemektir. HES karfl›tlar aç›s›ndan yap›lanlara bakmaya devam edecek olursak, enerji kaynaklar›n›n emperyalist flirketlerin eline geçmesi sald›r›s› da dahil, bu protestolar›n kapsaml› bir bafll›¤› halinde, yeterince iflleyemedikleri görülmektedir. Türkiye gibi enerji üretiminde su gücü kullan›m›n›n az›msanmayacak paya sahip oldu¤u bir ülkede enerjideki emperyalist talan›n tam anlam›yla anlat›lamamas› karfl› karfl›ya bulundu¤umuz sald›r›n›n bütünlüklü olarak görülemedi¤i anlam›na gelmektedir. Sular›n ticarilefltirilmesi sald›r›s›n›n barajlar ve akarsular›n pazara sunulmas›ndan ibaret olmad›¤›n› bir kez daha belirtmek gerekiyor. Geçmiflte yerel yönetimlerin verdi¤i su, kanalizasyon, biriktirme ve depolama hizmetleri ve ar›tma tesislerinin de pazara aç›lm›fl olmalar›, su tekellerinin buralarda da cirit atmaya bafllamas›n› getirmifltir. Bu büyük talana karfl› Tür - kiye’de yükselen tepkiler ise lokal ör neklerden ibarettir. Ayr›ca su kapsaml› di¤er karfl›t örgütlerle ortaklaflmak noktas›nda da son derece zay›f bir görünüm bulunmaktad›r. Su flirketlerinin talan alanlar›na dair örnekleri sayarken tar›m sektörünün maruz kald›¤› sömürüyü de atlamamak gerekir. Tar›m en çok su tü keten sektörlerin bafl›nda liste bafl›d›r. Tar›msal üretimde kullan›lan girdilerin en bafl›nda su gelir. Ve elektrik enerjisiyle birlikte düflünüldü¤ünde bu iki girdi birbirinden kopar›lamayacak ve vazgeçilmez özelliktedir. Ama yükselen su ve elektrik faturalar› ve sulama alt yap›lar›n›n büyük flirketlerin önceliklerine göre yap›lmas› karfl›s›nda “atefl düfltü¤ü yeri yakar” misali, yoksul köylü ve çiftçi kendi bafl›n›n çaresine bakmaktad›r. Sistemin bu topyekün sald›r›s› toplumun tüm kesimlerini etkilemektedir. Ülkenin dört bir yan›ndan yükselen ayr› ayr› feryatlar ne yaz›k ki tek ses haline gelememektedir. Emperyalist flirketlere ve onlar›n tafleronlar›na karfl› parça parça verilen yan›tlar antiemperyalist mücadelenin birer parças›d›r. Tüm anti-emperyalist kesimleri içine alacak bir mücadele hatt›n›n baflar›ya ulaflma flans› da olacakt›r. 08 / ‹fiÇ‹-KÖYLÜ ‹flçi-köylü 79 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 Yüreklerin atefli küllenmedi, UPS’de direnifl kazanacak! Son dönemlerde pek gündeme gelmeyen UPS direniflinin atefli yanmaya devam ediyor. Kara k›fla inat güçlü bir irade ile Mahmutbey AktarUPS’ye sendika girecek ma Merkezi önünde “U baflka yolu yok” sloganlar› at›l›yor. Uluslararas› çapta güçlü bir destek gören UPS direnifli, gücünden bir fley kaybetmeden, atefli durmadan harl›yor. UPS’nin son süreci hakk›nda bilgi almak için iflçilerle bir görüflme gerçeklefltirdik. 16 Aral›k günü Mahmutbey’de bulunan aktarma merkezi önüne giderek sohbet ettik. Direnifl komitesinden Cenah Özbek bize k›fl ortas›nda UPS direniflindeki kararl›l›¤› anlatt›. “Aç›k olursak k›fl bizi etkiledi ama direniflimizi etkileyemedi. Bugün çad›r›m›z› kurduk. Uluslararas› çapta güçlü bir destek al›yoruz. Dünyan›n birçok yerinde bizim için eylemler gerçeklefltirildi. Bu destekten kaynakl› direnifl ayakta. Direniflimiz 226. güne vard›. Hiçbir eksilme olmad›. Rahats›zlanan arkadafllar›m›z var, biz onlar için sloganlar›m›z› daha da gür at›yoruz. Onlar›n eksikli¤i burada hissedilmiyor. UPS içinde ciddi bir sömürü var. UPS bünyesinde çal›flan iflçilerin ço¤unlu¤u tafleron flirketlere ba¤l›. Her bölümün kendine ait bir tafleronu var. Ve tafleron iflçiler ciddi bask›lara maruz kal›yorlar. Bunun en somut örne¤i geçenlerde ‹z- mir’de yafland›. Buca tafleron iflçilerinin çad›r›na sald›rd›lar. Amaç onlar› so¤ukta b›rak›p direnifli, iradelerini k›rmakt›. ‹flçilerin oradaki direnifli bu iradenin zay›f olmad›¤›n› gösterdi.” 226 günü bulan direniflin kararl›l›¤› sürerken çeflitli görüflmeler yap›ld› ve davalar görüldü. Patronun sendika tan›maz tavr›, direniflle beraber de¤iflti ve sendika ile görüflmeler gerçeklefltirildi. Direniflin son durumu hakk›nda bize bilgi veren baflka bir UPS iflçisi Olgun Bal›klaya flunlar› söyledi: “UPS bünyesinde bulunan departmanlar›n tamam›nda tafleron flirketler bulunuyor. Sendika da bunlar› bahane ederek bizleri ifle alman›n imkân- s›z oldu¤unu söylüyor. UPS’nin kendi içinde sahip oldu¤u yasaya göre tafleron çal›flt›rmas› yasak ve bu departmanlarda çal›flacak olan iflçilerin profesyonel olmas› laz›m. Ama tafleronlar bu profesyonelli¤e sahip de¤il. UPS bugün yasad›fl› bir ifl yap›yor. Bu da davalara yans›yor. ‹stanbul’da görülen dava olumlu yönde ilerliyor. Duruflmalar›n ard›ndan patronun sendika ile görüflmeleri s›klaflt›. Elbette bizim tavr›m›z net. ‹zmir’de görülmesi gereken 3 davam›zdan 2 tanesi gerçekleflti. Bunlar›n ikisi de lehimize sonuçland›. ‹fle iade davas›n› kazand›lar. Bizim ayakta durmam›z›n en büyük nedeni kazanaca¤›m›za olan inanc›m›z. ‹zmir’de kazand›k, ‹stanbul’da da kazanaca¤›z.” (‹‹stanbul) ‹flçiler torbaya s›¤mayacak, torban›n a¤z› büzülecek! Ekonomik krizin sonuçlar›n› emekçilerin s›rt›na yüklemeye çal›flan egemenlerin sald›r›lar›n›n ar- d› arkas› kesilmiyor. Açl›k s›n›r›n›n alt›nda olan asgari ücrette bir de¤ifliklik yaflanmazken flartlar Sinter iflçileri ifle iade davas›n› kazand›! Onurumuzla ‹stanbul “O mücadele etÜmraniye’de tik, kazand›k” kurulu bulunan ve D‹SK Birleflik yaz›l› pankart Metal-‹fl Sendiaçarak slogankas›n›n örgütlü larla Sinter bulundu¤u SinMetal Fabrikater Metal Fabris›’n›n önüne kas›’nda kriz bakadar yürüdühanesiyle 35 ifller. Birleflik çinin at›lmas› ve Metal-‹fl Sendiörgütsüzlü¤ün kas›n›n öncülüdayat›lmas› üze¤ünde gerçekrine 2008 y›l› leflen eylemde sonunda iflçiler iflçiler s›k s›k Y›lmad›k, di fabrikay› iflgal “Y rendik, kazan etmiflti. d›k” sloganlar›22 Aral›k 2008 tarihinde n› hayk›rd›. gerçekleflen iflgal Fabrika önünde 22 Aral›k 2008 tarihinde eylemi ile Sinter konuflan sendigerçekleflen iflgal eylemi ile iflçileri uzun bir ka Genel Bafldirenifl maratokan› Adnan Sinter iflçileri uzun bir nununda ilk Serdaro¤lu, didirenifl maratonu bafllatm›flt›. ad›mlar›n› atm›flt›. reniflin iflçiler Uzun bir süre fabrika önündeki eylemiflbafl› yap›ncaya kadar devam edece¤ini lerini sürdüren iflçiler, bir süre sonra aç›klad›. buradaki fiili direnifllerine son vermiflti. Ülkemizde iflçilerin açt›¤› ifle iade Öte yandan direniflin bafllamas›yla birdavalar› genel olarak iflçinin lehine solikte ifle iade davas›n› açan iflçiler 2 y›l nuçlanmaktad›r. Ne var ki verilen karasonra davay› kazand›. Sinter iflçileri bu r›n uygulanmas› için mahkeme taraf›nkazan›mlar›n› gerçeklefltirdikleri bir eydan bir yapt›r›m uygulanm›yor. Patron lemle kutlad›lar. bu karara ra¤men iflçinin tazminat›n› 15 Aral›k günü Ümraniye ‹MES-A ödeyerek ifl akdini feshedebiliyor. Kap›s› önünde biraraya gelen iflçiler (‹‹stanbul) EMEKÇ‹N‹N GÜNDEM‹ Bir Genel Kurul ve düflündürdükleri Egemen s›n›f klikleri aras›ndaki iç iktidar mücadelesi fliddetlenerek devam ediyor. Burjuva parlamentosundaki sözcülerinin karfl›l›kl› olarak birbirlerini tan›mlayan “flerefsiz” , “alçak” , “adam m›s›n” söylemleri sürmekte olan iç kap›flman›n boyutunu gösterir niteliktedir. Yaklaflan genel seçimler sürecini de dikkate ald›¤›m›zda çat›flman›n daha da çeflitlenerek devam etmesi kaç›n›lmazd›r. Yani, yeni h›rs›zl›k ve yolsuzluk dosyalar›na, uluslar aras› iliflkilerde milliyetçili¤i ve dini hassasiyetleri pompalayan ç›k›fllara tan›kl›k yapaca¤›z muhtemelen. Bu oyunu bozman›n yolu, böylesi dönemlerde y›¤›nlara b›kmadan usanmadan gerçekleri tafl›maktan geçer. Bu da genifl emekçi y›¤›nlar›n yönünü gerçek sorunlara çevirmek ve tart›flmalar› buradan bafllatmakla olur. Gerçek sorunlarda odaklanmak, gerçek sorunlar ekseninde bir kavgaya tutuflmak, s›n›fsal temelde a¤›rlaflt›r›larak emekçilere daha fazla açl›k dayat›l›yor. Öyle ki asgari ücretten kesilen vergi miktar› daha da art›r›l›yor ve sömürü yasal boyutlara çekilerek meflrulaflt›r›l›yor. Ad›na Torba Yasas› denilen bu sömürü biçimi, özellikle kamu kurulufllar›nda büyük bir y›k›ma neden olacak. Belediye-‹fl ‹stanbul fiubeleri Torba Yasa ile meflrulaflt›r›lan sömürüyü protesto etmek için 15 Aral›k günü bir eylem gerçeklefltirdi. Belediye-‹fl ‹stanbul fiubeleri merkez binas›nda biraraya gelen iflçiler “TTorba yasa; güvencesizlik-kazan›lm›fl haklar›n kayb› ve sendikas›zlaflt›rmad›r. ‹flçiler torbaya s›¤maz, mücadele edece¤iz” yaz›l› pankart açarak Unkapan›’nda bulunan ‹stanbul Çal›flma ve Sosyal Güvelik Müdürlü¤ü’ne kadar kitlesel bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Hükümet torban› al bafl›na çal”, “‹flflçiler tor“H baya s›¤mayacak” vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylemde “BBirlik mücadele zafer” yaz›l› dövizler de aç›ld›. Yürüyüflün ard›ndan aç›klamay› Belediye-‹fl 1 No’lu fiube Baflkan› Serdar Özkul okudu. Özkul asgari ücret üzerinden al›nan zorunlu verginin kald›r›lmas› beklenirken hükümetin her fleye kula¤›n› t›kay›p bu sömürüyü yasallaflt›rd›¤›n› belirtti. Torba yasas›na karfl› sendika ve demokratik kitle örgütlerini mücadeleye ça¤›ran Özkul, ancak güçlü bir muhalefetle yasaya karfl› ç›k›labilece¤ini söyledi. (‹‹stanbul) Genel-‹fl iflçileri Torba Yasa’ya karfl› dilekçe verdi Genel-‹fl üyesi iflçiler, “Torba Yasaya” karfl› haz›rlad›klar› 238 dilekçeyi Paflabahçe PTT fiubesinden Baflbakanl›k ile Çal›flma ve ‹çiflleri Bakanl›klar›na gönderdi. Belediyelerin tafleronlaflmas›na karfl› mücadele eden iflçiler torba yasaya karfl›, belediyelerin taflerona teslim edilmemesi için, kamu istihdam› ve halk yarar›n› yok edecek yasalara karfl› seslerini sloganlar›yla ve yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla duyurdu. 17 Aral›k Cuma günü gerçeklefltirilen eylemde Genel-‹fl ‹stan- bul 2 No’lu fiube Baflkan› Nevzat Karatafl bir aç›klama yapt›. Torba yasa tasar›s› ile sendikalara dan›fl›lmadan tepeden inme yöntemlerle iflçilerin ve kamu çal›flanlar›n›n çal›flma koflullar› ve özlük haklar›na yönelik birçok de¤ifliklik yap›ld›¤›n› kaydeden Karatafl, 4857 say›l› ‹fl Kanunu ve 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanunu’nun böylesi bir yöntemle de¤ifltirilecek olmas›n›n ancak demokrasi d›fl› yöntemlerle yönetilen otoriter rejimlerde görülebilece¤ini söyledi. (Kartal) Gökdelende bir direnifl! Avrupa’n›n en yüksek gökdeleni oldu¤u söylenen Sapphire inflaat›nda güvencesiz çal›flt›r›lan ve maafllar› ödenmeyen iflçilerin direnifli sürüyor. Bu y›lbafl›nda aç›lmas› hedeflenen gökdelen tüm ihtiflam› ile yükselirken hemen giriflinde diBu gökdelen renifllerini sürdüren iflçiler; “B bizim eme¤imiz üzerinden yükseliyor” sözlerini hayk›r›yor. Yap›m› AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kardefli Nahit Kiler taraf›ndan üstlenilen Sapphire Gökdeleni’nde yeterli güvenlik önlemleri al›nmad›¤› için 52. kattan düflerek yaflam›n› kaybeden bir iflçi ile ilgili gazeteye demeç verdikleri iddias› ile iflten ç›kar›lan iflçiler, direnifllerinin üçüncü haftas›n› doldurdu. ‹stanbul’un so¤uk havas›na ve ya¤muruna karfl›n direnifllerini sürdüren iflçilerin sabah 09.00’da direnifl mesaisi bafll›yor, 17.00’de bitiyor. Ücretlerin de¤il ama gökdelenin her gün biraz daha yükseldi¤i bir saflaflmaya, ezilenlerin emekçilerin birli¤ini sa¤lamaya hizmet eden bir güzergaha girmek demektir. Y›¤›nlar›n görünürdeki tablosu kimseyi yan›ltmamal›d›r. Yayg›nlaflan gericilik dalgas›na, çürümüfllü¤e-yozlaflmaya ra¤men alttan alta ümitsizli¤i, çaresizli¤i de içinde bar›nd›ran bir tepki, bir öfke mayalanmaktad›r. Yar›na dair tafl›nan bu güven kayg›s›, hakl› ve meflru olan eylemler karfl›s›nda hemen sempatiye dönüflebiliyor. Tekel direniflinde bu gerçe¤i gördük. Polisin son olarak ö¤rencilere karfl› uygulad›¤› devlet terörüne karfl› toplumun farkl› kesimlerinin tepkilerinde bu iflaretleri görmek mümkündür. Bu süre içinde gerçekleflen Belediye-‹fl Genel Kurulu üzerinde genifl bir de¤erlendirmeye ihtiyaç vard›r. De¤erlendirmeler iflçi s›n›f›n›n sendikal mücadeleye ve genel olarak örgütlemeye, sendikal bürokrasiye karfl› tutumunu ve yine s›n›f sendikac›l›¤› veya demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinde biraz daha ileri konumda olan sendikal güçlerin gücünü, karfl›l›kl› sorumluluklar›n› ve yükümlülüklerini içermelidir. Tart›flmalar›n Belediye-‹fl Genel Kurulu gibi somut pratikler üzerinden yürütülmesi ortaya daha anlafl›l›r sonuçlar›n ç›kar›lma- iflyerinin yap›m›n› üstlenen Nahit Kiler, befl vakit namaz›ndan geri kalm›yor, hacca gidiyor ve Kuran okuyor. ‹flçilerin buna Nahit Kiler dair yorumu ise çok çarp›c›; “N Kuran-› Kerim’i okuyor, tamam okusun. Güzel bir fley ama biraz insan haklar› bölümüne geçse ve o bölümü okusa da ondan sonra ne derece ileri gitti¤ini anlasa. Müslümans›n yine düflün iki rekât namaz k›l ve Allaha flükret ondan sonra bizim hakk›m›z› öde!” (‹‹stanbul) s›na vesile olacakt›r. Bu anlam›yla tart›flmalar›n merkezinde olan DDSB faaliyetçilerine büyük görevler düflmektedir. Kuflkusuz DDSB’nin de bilefleni oldu¤u Demokratik De¤iflim Hareketi de nesnel bir durumun ürünüdür. Yani var olan bürokrat sendikal anlay›fl›n s›n›ftan koptu¤u ve sendikal mücadelenin yerlerde süründü¤ü bir dönemde, s›n›f›n ekonomik demokratik talepleri için ç›k›fl arayan bir bileflimdir. Böylesi bileflimlerin yetersizlikleri, anlay›fl farkl›l›klar› olacakt›r. Burada önemli olan s›n›f›n ç›karlar›na yabanc›laflm›fl, kastlaflm›fl sendika yönetimlerinden kurtulmak için genifl muhalefet a¤lar›n› örmek ve giderek yönetime gelecek örgütlülükler yaratmakt›r. Bu tür hedeflere bir hamlede, bir muharebede ulafl›lamaz. Ama e¤er ilk muharebelerde s›n›f›n genifl kesimlerine de¤iflimi içeren mesajlar verilebilmiflse bu önemli baflar›d›r. Bu ayn› zamanda s›n›fa yabanc›laflm›fl sendikal bürokrasisinin yuvas›na çomak sokmak anlam›na da gelir. Bu durumda tabii ki sendikal bürokratlar sald›rganlaflacaklard›r, nitekim genel kurul salonunda bu ruh halinin ürünü olan icraatlar sergilenmifltir. Bundan sonrada demokratik de¤iflim hareketi içinde yer alan sendika flubeleri- Torba yasaya karfl› kamu emekçileri eylemde! KESK gerçeklefltirdi¤i eylemlerle Torba Yasay› protesto etti. 14 Aral›k günü Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda biraraya gelen kamu emekçileri, caddeyi tek yönlü yola kapatarak Bak›rköy AKP ‹lçe Binas›na yürüdü. Bas›n aç›klamas›n› KESK fiubeler Platformu ad›na E¤itim-Sen ‹stanbul 1 No’lu fiube Baflkan› ‹smail Demir okudu. Demir; torba yasa ile özel sektörden yöneticilerin kamuda yönetici olarak görev alabileceklerini, bunun sonucunda bu alan›n tamamen siyasallaflaca¤›n› dile getirdi. (‹‹stanbul) Akdeniz Demir Çivi iflçileri direniflte kararl›! Akdeniz Çivi’de Birleflik Metal-‹fl’e üye olduklar› için iflten at›lan iflçiler imza kampanyas› bafllatt›. Sendika binas› önünde imza stand› açan iflçiler, “‹‹flimize geri dönebilmemiz için, demokrasi için imza verin” ça¤r›s›yla bir kampanya bafllatt›. Mersin ve Tarsus’ta halk›n yo¤un ilgisi ile karfl›laflan iflçiler ya¤mura karfl›n mücadelede ›srarl›. Geçti¤imiz günlerde fabrika patronunun CHP’li olmas› nedeniyle bir iflgal eylemi gerçeklefltiren iflçiler çevik kuvvet polisleri taraf›ndan zorla binadan ç›kar›lm›fllard›. Yaflanan bu eylemden sonra sendika ile çok yak›n olan CHP çevik kuvvet polisleri taraf›ndan koruma alt›na al›nd›. H. Merkezi) (H ne ve destekleyen delegelere karfl›da yapt›r›mlar, teflhir faaliyetleri olabilir. Tüm bu sald›r›lar› asgari düzeye indirmenin yolu muhalefet cephesini geniflletmekten ve yine neden bu tür bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuldu¤u konusunda sendika üyelerini ayd›nlatacak faaliyetlere h›z vermekten geçer. Ve bugün bu tür bir çal›flma yürütmek zorunludur. Ortaya konulan çaban›n sendika yönetimine gelmekten çok do¤ru bir anlay›fl› hâkim k›lmak oldu¤u iddias›n›n ikna edici olmas› içinde bu çal›flman›n süreklilik kazanmas› gerekir. Yine mevcut yönetim “Dikensiz bir gül bahçesi “yaratmak için muhalefet içinde yer alan sendika flube yönetimleri baflta olmak üzere tüm muhalif delegelerin de¤ifltirilmesini hedefleyecektir. Bu anlam›yla flube yönetimlerinin teflhiri için her türlü kirli oyunlara baflvuracaklard›r. Bu gerçek öngörülmeli ve buna karfl› s›n›f›n içinde daha birlefltirici, daha örgütlü bir çal›flma içine girilmelidir. fiu aç›k ki, de¤iflimden yana olan güçlerin birli¤ini pekifltirmenin yolu var olan muhalefet cephesini daha da geniflletmekten geçer. Var olanlarla yetinme anlay›fl›, koruma perspektifi bu süreçte kazand›rmaz, kaybettirir. Geniflle- Disa’da T‹S imzaland› Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Trakya fiubesi’nin Çorlu’da kurulu bulunan D‹SA Otomotiv’de yürüttü¤ü T‹S görüflmeleri anlaflma ile sonuçland›. Sendika ile patron aras›nda yap›lan anlaflmaya göre; iflçilerin ücretlerinde net 164 TL’lik art›fl sa¤land›. Ücret zam oran› yüzde 15’e denk gelirken, ikramiyeler ve sosyal paketle sa¤lanan toplam art›fl ise yüzde 26 oldu. Dev Sa¤l›k-‹fl’ten Yüksekova’da eylem ‹nsanca yaflanacak bir ücret talebi bu kez Yüksekova’dan hayk›r›ld›. Dev Sa¤l›k-‹fl Yüksekova temsilcili¤i gerçeklefltirdi¤i bir eylemle asgari ücreti protesto ederek, e¤itim sa¤l›k ve ulafl›m›n paras›z hale getirilmesini istedi. 15 Aral›k günü Yüksekova Devlet Hastanesi Baflhekimli¤i önünde yap›lan aç›klamaya KESK, D‹SK, D‹VES, SES, E¤itim-Sen temsilcileri ile Yüksekova Devlet Hastanesi’nde çal›flan sa¤l›k emekçileri de kat›ld›. Eylemde konuflan flube temsilcisi Fikret Erdo¤an; tafleron çal›flman›n yasaklanmas›n› ve her türlü güvencesiz çal›flamaya son verilmesini istedi. BES, bütçeyi protesto etti Büro Emekçileri Sendikas› (BES) ‹stanbul fiubeleri, bütçe görüflmelerini ve torba yasay› protesto etti ve ücret adaletsizli¤inin giderilmesini istedi. 15 Aral›k günü Ca¤alo¤lu’nda bulunan ‹stanbul Vergi Dairesi Baflkanl›¤› Defterdarl›k binas› önünde biraraya gelen BES üyesi emekçiler Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan “sseçim de¤il büyüme bütçesi” olarak aç›klanan 2011 bütçesinin söylenenin tersine faiz, rant ve silahlanma bütçesi olmaya aday bir bütçe oldu¤unu dile getirdiler. (‹‹stanbul) menin yolu da demokratik de¤iflim hareketinin hedef ve amaçlar›n› genifl kesimlere anlatacak tarzda daha planl› ve sistemli bir çal›flmadan geçer. Her halükarda bu yönlü p/a ve örgütlenme araçlar›na h›z vermek gerekir. Tekrarl›yoruz: Her fley bu ilk hamleyle s›n›rl› kal›rsa bunun olumsuz temelde belli bedelleri olacakt›r. Dolay›s›yla at›lan bu ilk ad›m› baflka ad›mlar izlemelidir. DDSB bu ad›mlar›n süreklili¤inde ›srarl› olmal›d›r. Tabii ki bu ›srar›nda etkili olmas› içinde öncelikle var olan güçlerinin örgütlülü¤ünü pekifltirmeli ve birlikte hareket edecek olan güçlerin çemberini sürekli geniflletmelidir. Bu anlay›fl do¤rultusunda iflçi s›n›f› cephesinde geliflen eylemlilikler içinde yer almak ve bu konuda daha çok inisiyatif, daha çok sorumluluk üstlenmek. Yine sendika a¤alar›na, bürokratik sendikal anlay›fllara karfl› farkl› ifl kollar›n› da kapsayacak tarzda demokratik bir de¤iflim hareketi için de kafa yormak laz›m. En az›ndan daha ileri bir mevzide konumlanan sendika flube yönetimlerini, iflyeri temsilcilerini kapsayacak temelde tart›flmalar yürütmek ortaya daha yarat›c› ve birlefltirici düflüncelerin ç›kmas›na vesile olabilir. 09 / ‹fiÇ‹-KÖYLÜ 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 ‹flçi-köylü 79 GDO, sistemin yaratt›¤› bir sorundur! “GDO’lu ürünlere asla izin vermeyece¤iz!” (2009 Ekim) “Bundan sonra s›n›rdan 1 gram GDO’lu ürün sokturmam!” (2010 Mart) Yukar›daki sözler, Tar›m Bakan› Mehdi Eker taraf›ndan sarf edildi. Hat›rlanaca¤› gibi GDO’lu ürünler gündem olmufl, Tar›m Bakan› da gündemi savuflturuyordu. Aradan çok geçmedi, Tar›m Bakanl›¤› 180 derece dönüfl yapt›. Ve 25 GDO’lu ürün girifline izin verildi¤ini aç›klad›. “Tar›m Bakanl›¤›’n›n internet sayfas›nda yay›mlanan Bilim Komitesi kararlar›na göre, geneti¤i de¤ifltirilmifl 9 çeflit m›s›r, 3 çeflit soya, 3 çeflit kolza (kanola), 6 çeflit pamuk, 1 çeflit fleker pancar›, 1 çeflit maya, 1 çeflit patates, 1 çeflit bakteri biyokütlesi olmak üzere toplam 25 çeflit ürünün girifline izin verildi.” (31.07.2010 Evrensel) Dünyada birçok ülkenin yasaklad›¤› (örne¤in 9 AB üyesi) bilim dünyas›n›n emperyalistlerce susturulamayan çevrelerince karfl› ç›k›lan, tar›m› ve tohumculu¤u tekellefltiren, insan sa¤l›¤› ve ekolojiyi olumsuz etkileyen GDO’lu ürünlere neden izin veriliyor? Birçok aç›dan bu soruya yan›t bulunabilir. Fakat öncelikle GDO’nun ortaya ç›k›fl sürecine ve emperyalist tekellerin rolüne bir kez daha de¤inmek yerinde olacak. GDO ve emperyalist tekeller 1970’lerde petrol krizi yaflan›rken ABD flu slogan› ileri sürmüfltü: “PPetrolü kontrol ederseniz ülkeleri kontrol edersiniz, g›day› kontrol ederseniz halklar› kontrol edersiniz!” G›dalar›n kontrol edilmesi fikri, hem g›da sanayinin çok uluslu flirketlerce ele geçirilmesini hem de g›da sanayinin maddesi olan tar›m ürünleri ve tohumculu¤un ele geçirilmesini içeriyordu. Tar›msal üretimin denetiminin ele geçirilmesi, neo-liberal politikalarla büyük oranda sa¤land›. Ya tohum? Genetik mühendisli¤i kapsam›nda tohumlar üzerinde genetik çal›flmalar 1980’lerde bafllat›ld›. Bu çal›flmalar sonras›nda “Yeflil Devrim” propagandas›yla GDO’lu ürünler piyasaya sürüldü. 1996’da da ticari olarak üretime baflland›. 30 y›ll›k ömrü boyunca GDO’lu ürünler hep tart›flma konusu oldu. Egemen s›n›flar›n temel savunusu “az alanda daha çok verim al›nmas›, ürünlerin erken olgunlaflmas›, ürünlerin raf ömrünün uzamas›, ürünlerin hastal›klara karfl› direnç kazanmas›, açl›¤a çözüm olmas›”yd›! Bu savunular›n hepsi bilimsel araflt›rmalarla çürütüldü. Mesela ABD üniversitelerinin yapt›¤› analizlerde geneti¤i de¤ifltirilmifl soyan›n di¤erlerine göre yüzde 9 daha az verimli oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Genetik mühendisli¤i çal›flmalar› GDO’lu tohumlar üretmek ve bunlar› piyasaya sürmekle s›n›rl› de¤ildi. Geneti¤i de¤ifltirilen tohumun patenti al›nmaya baflland›. Mevcut do¤ada var olan bir ürüne, bir gen eklenmesiyle oluflturulan GDO’lu tohumun patent hakk›n›n bu flirketlere ait olmas›, bilim dünyas›nda biyo-korsanl›k olarak ilan edildi. Patent hakk›n›n do¤ada bulunmayan bir fleyin icat edilmesiyle s›n›rl› oldu¤u aç›kland›. Fakat ÇUfi’lar ürettikleri her GDO’lu tohumun patentini alarak, tohum üzerindeki denetimini yavafl yavafl kurmaya bafllad›. Bu, patent hakk› yüz y›llard›r köylünün ekip biçti¤i tohumun tüm denetiminin ÇUfi’lar›n olmas› anlam›na geliyordu. Köylü, tekelin izni olmadan tohumu kullanam›yor, al›p-satam›yor, sadece o tekelden tohum almaya mahkum oluyor. Böylece g›dalar›n kontrol edilmesinin ilk basama¤› ad›mlanm›fl oluyordu. GDO ve tar›m›n tekellefltirilmesi Tohum pazar›n›n, ÇUfi’lar›n denetiminde olmas›n›n bir di¤er anlam›, esas tar›m üreticilerinin ÇUfi’lara ba¤›ml› hale gelmesidir. Bu tar›msal üretimin tekelleflmesinde anlam kazan›r. Tohum hakk› elinde olan, do¤al olarak hangi ürünü, ne kadar ekece¤ine kendisi karar verir. ÇUfi’lar›n elinde olan tohum hakk› da, tar›msal üretimin ÇUfi’lar›n pazar ihtiyac›na göre belirlenece¤inin ifadesidir. Bu, ÇUfi’lar›n tohumu ne kadar sat›p satamayaca- Kand›ra köylüleri isyanda Kocaeli’nin Kand›ra ilçesindeki köylüler topraklar›n›n Organize Sanayi Bölgesi yap›m› için istimlâk edilmek istenmesini 7 Aral›k günü Türkiye Büyük Millet Meclisi önüne giderek protesto etti. Daha önce Kocaeli Valili¤i’ni basan köylüler topraklar›n›n ya¤malanmas›na izin vermeyeceklerini belirtmiflti. Ellerindeki meyve ve sebzelerle TBMM’nin Dikmen kap›s›nda bir araya gelen Topraklar›n Kardeflli¤i Platformu Kand›ra topraklar›; bizi 700 y›ld›r aç b›rakmad›, siz 7 y›lda bizi açl›¤a üyesi iflçiler “K mahkûm ettiniz” yaz›l› pankart açt›lar. “SSanayici insan da köylüler insan de¤il mi?”, Toprak bizim fabrikam›z vermeyece¤iz” yaz›l› dövizler de dikkat çekti. Topraklar›n “T Kardeflli¤i Platformu ad›na aç›klama yapan Ahmet Uzun, Sanayi ve Ticaret Bakan› olan, ayn› zamanda AKP Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün’ün, topraklar› kapal› kap›lar ard›nda peflkefl çekti¤ini belirtti. Köylülerden Nuran Derin ise, 1 kilo domates fiyat›na topraklar›n› vermeyeceklerini belirtti. Konuflmalar›n ard›ndan Meclise girmek isteyen köylüler, içeriye birkaç kifli al›naca¤›n› duyunca bu durumu protesto ettiler. “MaH. Merkezi) dem hiçbirimiz giremiyoruz, gerek yok” diyerek eylemi sonland›rd›lar. (H Ülke tohumculu¤u tekellefltiriliyor ÇUfi’lar uzun y›llard›r GDO’lu ürünleri yayg›nlaflt›rmak için çaba sarf ediyor. ABD GDO’lu ürünleri yasaklayan AB ülkelerini Dünya Ticaret Örgütü’ne, serbest ticareti engelledi¤i gerekçesiyle dava açt›. GDO’lu ürünlerin en rahat sokuldu¤u ülkeler bu güne dek bizimki gibi yar›-sömürge ülkeler oldu emperyalistler için. Yasal mevzuat› olmayan yar›-sömürgelere “merdiven alt›nda” GDO sokmak emperyalistlerin zaman zaman bafl›n› a¤r›tt›. Buna ra¤men ÇUfi’lar 1998’den beri Türkiye’de GDO’lu ürün denemeleri yapmaktad›r. Çukurova’da Adana’da genifl bir alanda deneme yap›lmaktad›r. 2004’ten beri de y›lda 4 milyon ton hayvan yemi ithal ediyor Türkiye. Tar›m Bakan› “Biz y›llard›r GDO’lu ürün ithal ediyorduk” diyerek itiraf ediyor bunu zaten! Bu durumda GDO’lu ürünlere izin verilmesinin tek bir anlam› kal›yor. Y›llard›r (halktan) gizli sakl› yap›lan ifllemler art›k devlet güvencesiyle yap›lacak. Böylece ÇUfi’lar›n GDO’lu ürünler nedeniyle bu ülkede bafl› a¤r›mayacak, yasal mevzuatla tüm sorumlulu¤u devlet alm›fl olacak. GDO’lu ürün denildi¤inde akla olgunlaflm›flyetiflmifl sebze-meyve, tah›l gibi ürünler geliyor. Tohum da, hayvan yemi de GDO’lu üründür. Bu nedenle ülkeye GDO’lu tohum, hayvan yemi, sebze-meyve bir bütün olarak tüm ürünlerin giriflinin yasal mevzuat› haz›rlanm›fl durumdad›r. fiimdilik say› 25’le s›n›rl›d›r... GDO’lu ürünlere izin verilmesiyle insan sa¤l›¤›, do¤al yaflam bir kenara itilmektedir. GDO’lu ürünlerin GDO’suz ürünlerle aras›nda ayr›m yapmak bilimsel analizle mümkün. Bilimsel analizi yapacak labaratuar sadece 3 tane var. Ülkenin sebze-meyve pazar›nda kay›t d›fl›l›k oran› yüzde 70’ken GDO’lu ürünlerin denetimi soru iflaretleriyle doludur. Yasal mevzuatla ülkenin 450 milyon dolarl›k tohum pazar› ÇUfi’lara aç›lm›fl oluyor. Bunun ilk ad›m› zaten Tohumculuk Yasas›yla at›lm›flt›. Nitekim ÇUfi’lar 1996’dan beri deneme ekimleri yap›yordu ülkemizde. Bugün Bursa’da May Agro, Telfen holdingleri ‹srail flirketleri ile tohum üretiyor. Yaklafl›k 30 y›l önce bafllayan g›day› kontrol etme hedefi bugün büyük oranda baflar›lm›flt›r. Dünya tar›msal üretim ve denetimini 30, tohum pazar›n› 10 emperyalist tekel yönetiyor. G›da, milyonlarca insan›n sa¤l›ks›z, aç-susuz yaflam› pahas›na, ezilen halklar› kontrol etme amaçl› kullan›lmaktad›r. Bu insanl›k suçunun sorumlusu emperyalist-kapitalist sistemdir. Azami kâr›n sa¤lanmas› için insan›n en temel gereksinimi olan su ve g›da, tekellerin elinde toplan›yor. Ve bundan tek ç›k›fl yolu da bu sisteme karfl› mücadeleden geçiyor. Siz gidene kadar buraday›z! Bükköy Maden iflçileri an›ld› Kastamonu’nun Cide ilçesinde bulunan Loç Vadisi’ne yap›lmak istenen HES projesi 8 Aral›k günü oturma eylemi ile protesto edildi. Projenin ihalesini alan ORYA Enerji Afi’nin Befliktafl F›nd›kl›’da bulunan Orya merkez binas› önünde gerçekleflen eylemde “O Enerji-Ümran Boru, Loç Vadisi’nden defol” yaz›l› pankart› açan köylüler ve çevre örgütleri “LLoç Vadisi darda sar› yazma isyanda”, “Cide HES gidecek huzur ORYA Enerji Loç’dan defol” vb. sloganlar gelecek”, “O att›lar. Eylemde bas›na aç›klamada bulunan Zafer Kecin, Loç Vadisi için oturma eylemi bafllatt›klar›n› ve mesai saatleri içinde flirketin önünde oturacaklar›n› söyledi. Kecin ayr›ca, eylemlerini HES projesinden vazgeçilene kadar sürdüreceklerini belirtti. (‹‹stanbul) 10 Aral›k 2009’da Bursa’n›n Mustafakemalpafla ilçesinde Bükköy Madencilik ‹flletmesi’ne ait kömür oca¤›nda meydana gelen grizu patlamas› sonucu 19 iflçi hayat›n› kaybetmiflti. Yaflanan patlaman›n ard›ndan madende yap›lan incelemelerde “grizu seviyesini belirleyecek alet ve edevat›n bulunmad›¤›” belirtilmiflti”. Maden hakk›nda haz›rlanan raporda faaliyetinin durdurulmas› karara ba¤lanm›fl ancak k›sa bir süreden sonra maden oca¤› tekrar faaliyete bafllam›flt›. Sonuç olarak gerekli önlemler al›nmam›fl, bu önlemleri almayarak, maliyet unsuru sayarak, bilerek katliam›n davetiyesi haz›rlanm›flt›. Bukköy’de yaflanan katliam›n 1. y›ldönümünde madencilerin aileleri maden iflletmesinin önüne karanfiller b›rakarak madencileri and›. Aileler ad›na aç›klama yapan Nihat Hanay, Bükköy Maden ‹flletmesi’nde birçok ailenin can›n›n yand›¤›n› ve al›nmayan güvenlik önlemlerinin can yakmaya devam etti¤ini belirtti. H. Merkezi ) (H Bakterili, zehirli et tart›flmalar› çerçevesinde yürütülen tart›flmalar kime yarad›? Bu sorunun cevab› oldukça aç›k. Ama öncesinde vurgulanmas› gereken önemli bir nokta var. O da tart›flmalar›n üreticinin yarar›na olmad›¤›d›r. Türkiye’de oldukça önemli bir yerde duran hayvanc›l›k, AB’ye uyum politikalar›yla tarumar ediliyor. Bu tart›flmalar içinde tüm üreticilerin büyük ve küçükbafl hayvanlar› zehirli oldu ve ithalat art›r›larak Angus türü büyükbafl hayvanlar k›ymete bindi. ‹stanbul’un Anadolu yakas›ndan Avrupa yakas›na hayvan geçiflleri kapat›ld›. Kurban bayram›nda hayvan satamayan üretici, 2010 y›l›n› iflas bayra¤›n› çekerek flimdiden kapatt›. Bu süreçten kâr edenler ise spekülasyondan yararlan›p yerli hayvanlar› düflük fiyata alan ve buradan elde etti¤i kâr ile Angus ithalat› yapan büyük flirketler oldu. Okunan bu tablo zaten yabanc›s› oldu¤umuz bir durum de¤il. Her zaman oldu¤u gibi devlet iyi çocuklar›n› besledi “üvey evlatlar›n›” çarm›ha gerdi. K›ymete binen ne, sald›r›ya u¤rayan kim? Hayvan varl›¤›n›n azalmas›na paralel et fiyatlar›n›n zirve yapmas› ile hayvanc›l›¤a yönelik sigorta da k›ymete bindi. Di¤er ad›yla daha fazla kâr için daha fazla sömürü çark› h›zland›r›ld›. Bugüne kadar devlet destekli tar›m sigortas›nda sadece süt s›¤›rlar› sigortalan›rken, hükümetin ald›¤› kararla, 2011 y›l›n›n bafl›ndan itibaren besi s›¤›rlar›na da sigortay› zorunlu hale getirdi. Ürünlerini sigortalatmayan üreticinin ürün sat›fl› engellenecek ve kay›t d›fl› hayvan satt›¤› gerekçesi ile hakk›nda yasal ifllem bafllat›lacak. Tüm ürünlerde garanti küpesi flart olacak. Tar›m Sigortalar› Havuzu (TARS‹M) Genel Müdürlü¤ü Tar›m Bakanl›¤›’n›n bu karar›n› olumlu karfl›lamas› elbette hiç de bofla de¤il. Bakanl›¤›n güzel methiyeler sunmas› da. Sürecin arka plan›nda TARS‹M’in “s›z›nt›s›z” t›kanmayan hortumundan geçen taze kâr yat›yor. Bir ucu TARS‹M’de olan bu hortumun di¤er ucu ise üreticinin cebinde. Üreticiler elbette hayvanlar›n sigortalat›lmas›na karfl› de¤il ancak kazanamayan ve her sene iflas eden üreticinin bu tabloda ürünlerini sigortalatmas› olanaks›z. 2010 y›l›n› iflasla kapatacak olan üretici bu yasa ile getirilen dayatman›n alt›nda daha da insafs›zca sömürülecek. Hayvan bafl›na ayl›k ödenek 420 TL’lik tutarla 10 milyonun üzerinde besili s›¤›r›n sigortalat›lmas› bekleniyor. H. Merkezi) (H Korkmak, mücadele etmemek sorunlar›m›z› çözmüyor Yeflil Kundura patronunun yalanc› yüzü a盤a ç›kt› Deri-‹fl Sendikas›na üye olduklar› için iflten at›lan üç kad›n iflçinin 78 gün süren direnifli, patronun “sendikay› tan›yaca¤› ve at›lan iflçileri geri alaca¤›” sözü ile sona ermiflti. Ancak Yeflil Kundura patronu gerçek yüzünü tekrardan göstermifl ve hem iflçileri geri almam›fl hem de sendikan›n muhatapl›¤›n› hiçe sayarak görüflmelere gelmemiflti. Bunun teflhir kampanyas› örgütleyen Deri-‹fl Çorlu fiubesi, 17 Aral›k günü Yeflil Kundura önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. “Sendika anayasal hakt›r, sendika hakk› m›z engellenemez” yaz›l› pankart açan Yeflil Kundura iflçileri, “Birlik mücadele zafer”, “Sendika hakk› m›z engellenemez” vb sloganlar att›lar. Eyleme direniflte olan Grup Suni Deri iflçileri de kat›ld›. Burada aç›klamay› Deri-‹fl Örgütlenme Sekreteri Hasan Uluflan yapt›. Uluflan, Yeflil Kundura patronunun sözünü tutmad›¤›n› ve bu tutumu her yerde yap›lan çeflitli eylemlerle teflhir edeceklerini belirtti. (H.Merkezi) ¤›, hangi tohumu sataca¤›, kime sataca¤› ile ilgili bir durumdur. Bunun d›fl›nda, küçük üreticinin GDO’lu tohumlar› almaya ekonomik olarak gücü imkan vermekle birlikte küçük üretici ancak borçlanarak veya ipotek göstererek imkan yaratabilecektir. Çünkü GDO’lu tohumlar piyasada oldukça pahal›d›r. 2008’de hibrit çeri domates tohumunun gram› 117 TL ile alt›ndan daha pahal›yd›. Bu durumda küçük köylülük yavafl yavafl üretimden çekilmek zorunda b›rak›lacak ve tohum tekellerinin elinde, hakimiyetinde olacakt›r. Hayvan üreticisi darda… Tuzla yan sanayinde kurulu bulunan Konveyör fabrikas› çal›flanlar› iflten at›lmalar›n› bas›n aç›klamas› düzenleyerek protesto etti. Konveyör’de, 13 Aral›k Pazartesi günü 30’a yak›n iflçi sözleflmeleri bitti¤i gerekçesiyle iflten at›ld›lar. Konveyör fabrikas› Avrupa’da, yan sanayi baz›nda ilk üç yüz fabrikan›n içinde yer al›yor. Klima, kombi, beyaz eflya vb. parçalar üretiyor. Fabrikada yaklafl›k 400 sözleflmeli iflçi çal›fl›yor. ‹flten at›lan iflçiler bu hukuksuzlu¤u protesto etmek için 16 Aral›k günü bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan aç›klamada çal›flma koflullar›n›n zor oldu¤unu flu sözlerle ifade ettiler: TEKEL D‹REN‹fi‹: 1. YIL Tarih 18 Aral›k 2009. Abdi ‹pekçi Park›’nday›z ve iflçiler bizi tan›maya çal›fl›yor, biz de iflçileri elimizde 1 May›s bültenleri iflçilere DDSB’yi anlat›yoruz. Tedirgin olanlar da var, sar›l›p hofl geldiniz diyenler de ve anonslar bafll›yor, “aran›zda provokatörler var”… Sonra sald›r› hepimiz an›msad›k o günü yeniden, önce ‹stiklal Marfl›, olmad› bir daha… Türk bayra¤› iflçilerin umudu tutmam›flt› koruyamam›flt› Ama bu gün 78 gün sürecek büyük direniflin ilk k›v›lc›m› çakm›flt›. Yine 18 Aral›k 2010’da bulufltuk Sonra bir çok iflçi mahkemelik olmufl, onlarla direnen devrimcilere de davalar aç›lm›fl. Sonras›nda ‹stanbul’a tafl›nmak istenen eylem 76 gün boyunca Tek G›da-‹fl önünde sendikalar›na ra¤men direnifllerine devam etmifllerdir. ‹flçiler direnifllerinin 1. y›l›nda yine Ankara’dalard› TEKEL iflçileri 18 Aral›k 2010 da Abdi ‹pekçi Park›’na geldiler. ‹çlerinde DDSB’nin de oldu¤u bir heyet sabah iflçileri karfl›lad›lar. Ard›ndan saat 12.30’da Sakarya Caddesi’nde toplanarak sloganlarla Abdi ipekçi park›na yüründü. Tekel iflçileri burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamada sendikal bürokrasiye karfl› iflçilerin örgütlenmesine ve kendilerine destek veren devrimcidemokrat kurumlara teflekkür ettiler. Sözü CHP milletvekili Çetin Soysal ald› Kent A.fi’yi ve Akdeniz Çivi iflçilerini unutup iflçilerin yan›ndaym›fl gibi görünen CHP bürokrat› Soysal’a “Kent A.fi.’yi unutmad›k” ve “Akdeniz Çivi iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar› ile karfl›l›k verilerek konuflmas› protesto edildi. Devam›nda Limter-‹fl yöneticisi Kamber Sayg›l› söz ald›. Esnaflar ziyaret edilerek 78 gün boyunca gösterdikleri duyarl›l›ktan dolay› karanfiller da¤›t›ld›. Eylem, TEKEL direnifliyle bütünleflen Sakarya caddesinde yap›lan bir konuflmayla ve “Kavga bitmedi daha yeni Ankara DDSB) bafll›yor” sloganlar› ile sonland›r›ld›. (A “Haftan›n yedi günü, hemen her gün gece saat 10’lara kadar mesaiye b›rak›l›yoruz. Cumartesi Pazar mesaisine gelmeyen, akflam mesaisine kalmayanlar iflten at›l›yor. Yani köleler gibi çal›fl›yoruz. Tüm bunlara ra¤men iki y›ld›r zam yap›lm›yor. Klima üretiyoruz, ama klima tak›lmad›¤› için yaz›n bo¤ucu s›ca¤›nda çal›flmak zorunda kal›yoruz. Kombi üretiyoruz, ama k›fl›n ›s›tma sistemi olmayan bölümlerde so¤uktan donuyoruz. Günde iki kez tuvalete gitme iznimiz var. Üçüncü kez tuvalete gidenlere ihtar verilmektedir. ‹dari kadroda çal›flanlar temiz su içerken, üretimde çal›flan yüzlerce iflçiye kuyu suyu içirilmektedir. Tozlu ve kimyasall› ortamlarda çal›fl›yoruz. Ama eldiven, gözlük, maske ve kulakl›k yaln›zca ifle girilirken veriliyor. Günlük olarak de¤ifltirilmesi gereken eldivenleri bir y›l kullanmam›z› istiyorlar. ‹fl güvenli¤i önlemleri al›nmad›¤› için ifl kazalar›nda yaralan›yor ve sakatlan›yoruz. Birçok iflçi arkadafl›m›z bu kazalarda parmaklar›n› kaybetti.” “Bu fabrikada dört yüzden fazla iflçi çal›fl›yor. Eski iflçi say›s› oldukça azd›r. Sürekli iflçi ç›kart›lmakta ve iflçilerin k›dem tazminat› hakk› kazanmas›n›n da önüne geçilmektedir. Yeni ifle al›nan iflçilere ise sefalet ücreti olan asgari ücret verilmektedir. Yirmi y›ld›r bu fabrikada çal›flan iflçi arkadafl›m›z›n maafl› sadece 800 lirad›r.” ‹flçiler bu koflullar› ve iflten at›lmalar› protesto ederken eylemlerini “Bizler haks›zl›klara sonuna kadar direnece¤iz. Bizler iflimize geri dönmek istiyoruz. Ama flunu da biliyoruz: Konveyör iflçileri birleflmeden, birbirine kenetlenip mücadele vermeden haks›zl›klar son bulmayacakt›r. Korkmak, mücadele etmemek sorunlar›m›z› çözmüyor. Korku patronlar›n ifline yar›yor” (Kartal) sözleriyle sonland›rd›. Afl›r› kâr h›rs›n›n Kas›m ay› tablosu Bir katliam›n bilançosunu çiziyoruz tekrar... Afl›r› kâr h›rs›n›n ayl›k bilançosunu baflka bir deyimle. Yerin yedi kat alt›nda madenlerde, güvenliksiz inflaat sahalar›nda, kapal› kasa minibüslerde yaflanan cinayetlerin egemenler taraf›ndan görülmemesi ve yaflananlar›n tek sorumlusunun iflçiler olarak tespit edilmesi hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir tablo. Yaflananlara timsah gözyafl› dökenler döktükleri gözyafllar› ile tüm suçlar›n› örtmeye çal›fl›yor. Yaflanan iflçi cinayetlerinin önemli duraklar›ndan biri olan Türkiye’de Kas›m ay› iflçi cinayetleri ile dolu bir ay oldu. Cinayetlerin ço¤unlu Kayseri, Adana, ‹zmir, Sakarya ve Konya’da gerçekleflti. Sendika Org’un yapt›¤› aç›klamada bir ay içinde 55 iflçinin öldü¤ünü ve 359 iflçinin de güvenlik tedbirlerinin yeterince al›nmamas›ndan kaynakl› yaraland›¤›n› belirtti. Bu tablonun ard›ndan Aral›k ay›nda da cinayetler gecikmedi. 10 Aral›k günü Mersin’in Anamur ilçesinde yap›m› süren HES inflaat›nda toprak kaymas› sonucu 2 iflçi hayat›n› kaybetti, 3 iflçi de yaraland›. 13 Aral›k günü AKSA Akrilik Kimya San Afi’nin Yalova’da yapmakta oldu¤u termik santralin inflaat›nda çal›flan bir iflçi çelik borular›n alt›nda kalarak hayat›n› kaybetti. (H. Merkezi) 10 / ENTERNASYONAL ‹flçi-köylü 79 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 “Meksika devrimi halk kitleleri taraf›ndan yap›ld› loria Arenas Agis, Zongolica Veracruz da¤lar›ndaki Tüm Yoksul Halk›n Birli¤i isimli sosyal bir örgütün üyesi olarak politik faaliyetlerine bafllad›. O dönemde 20 yafl›ndayd› ve yaflam›n› da¤lardaki ormanlar› kesmik için köylülere inan›lmaz düflük ücretler ödeyen bölgenin büyük toprak sahipleri taraf›ndan sömürülen köylüleri savunmaya adad›. Ekim 1999’de efli Jacobo Silva Nogales’in tutuklanmas›ndan 3 gün sonra yakaland›. Ve 10 y›l hapishanede tutuklu kald›. G acoba da Silva Nogales, Ekim 1999’da tutuklanarak ünlü La Palma yüksek güvenlik hapishanesinde 10 y›l geçiren politik tutsak ve ressamd›r. Meksika hapishanelerindeki siyasi tutsaklar›n koflullar›n düzeltilmesi talebiyle bafllatt›klar› Süresiz Açl›k Grevine kat›lan 87 tutsaktan biriydi. SAG s›ras›nda dökülen saçlar›yla yapt›¤› tabloya Libertat (Özgürlük) yazm›flt›r. J Sorular›m›z› yan›tlamak için zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkürler. Belki biraz Meksika’n›n tarihiyle bafllaya biliriz. Bu konuda baz› sorular sormak istiyoruz. Mesela, genelde insanlar Meksika ismini duyduklar›nda Narko-pazar›, göçmenlik ve Zapata’y› düflünüyorlar. Ne düflünüyorsunuz bu konuda? Jacobo da Silva: Meksika’da 1910’da büyük bir hareket vard› ve 20. yy’›n en belirgin, önemli hareketlerden bir tanesiydi. Ve 1910’dan sonra yaflanan her fley ve hatta bugün bile yaflanan her fley, o dönemin, devrimin bir yans›mas›d›r; olumlu ve olumsuz yanlar›yla birlikte. Sözünü etti¤imiz Meksika devrimidir. 1900’leri›n ilk on y›l› içerisinde 1910 devriminde elde edilen kazan›mlar burjuvazinin elindeydi, esas olarak milli burjuvazinin. Bu sektörler kendi iktidar›n› sa¤lamlaflt›rd›. Onun için halk tabakalar›n›n tekrar devrimci bir mücadeleye girmesi uzun bir süre ald›. Gloria Arenas Agis: Ben ça¤dafl hareketlere girmeden önce birkaç noktay› vurgulamak istiyorum. Meksika devrimi halk kitleleri taraf›ndan yap›ld›. Ancak kitlelerde ve hareketlerde sürekli flu his vard›; Meksika devrimi bir bütün olarak tamamlanmad›, özellikle onun sosyal amaçlar›. Tek de¤iflen fley iktidardakilerdi. Emiliano Zapata ve Pancho Villa gibi halk›n liderleri egemen s›n›flar ve hatta kitle, hareket içerisinde burjuvaziyi temsil eden kifliler taraf›ndan idam edildi. Jacobo da Silva: II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonra ortaya ç›kan hareketler gerçekten ba¤›ms›zd› ve büyük bir sosyal hareket kurmay› hedefliyorlard›. Gloria Arenas Agis: 40’l› ve 50’li y›llardan sonra çeflitli biçim ve ifadelere sahip olan sosyal hareketler vard›, flöyle ki; çeflitli hareketler ortaya ç›kt›. Silahl› hareketler, sosyal hareketler ve parlamentarist hareketler, onlar hepsi birbirinden farkl›yd›. Jacobo da Silva: Köylü y›¤›nlar› içerisinde, önemli bir kifli vard›. Ruben Caramillo bir köylü lideriydi. Özellikle Morelos eyaletinde iyi biliniyordu. Gloria Arenas Agis: Ruben 14 yafl›ndayken Zapata ile birlikte savafl›yordu. Zapata ordunun güney bölgesinde komutand›. Ancak Zapata ile birlikte savaflm›fl birçok köylü gibi devrim bittikten sonra, yaflanacak de¤iflimleri bekliyordu o da. Ruben Caramillo ve baflka köylüler bir mücadeleye girifltiler, spesifik bir mücadele. Bu mücadele köylülerin somut taleplerini içeriyordu. Jacobo da Silva: Bu mücadele, Emilliano Zapata’n›n mücadelesinin devam›yd› asl›nda. ‹ki aç›dan bir devam›yd›; onlar›n taleplerinden ve ordunun bilefliminden kaynakl› ve Zapata ile birlikte daha önce savaflm›fl kiflilerden olufluyordu. Caramillo’nun verdi¤i mücadelenin ileri sürdü¤ü taleplerden biri köylülere topra¤›n geri verilmesi ve ayn› zamanda bir fleker pancar› fabrikas›n›n ku- - rulmas›yd›. Bu fabrika bir kooperatif taraf›ndan yönlendirilecekti. Sonra Caramillo katledildi. Asl›nda bafllang›çta Ruben Caramillo pasif bir mücadele veriyordu ama sonradan silahl› mücadele yürüttü. Silahl› mücadeleyi bafllatt›ktan sonra pasif mücadeleye geri döndü, belli bir zaman sonra da katledildi. Kendisi hangi çizgiden yürüyece¤ine pek karar verememiflti. - Meksika’daki halk hareketlerinin karakteristi¤i hakk›nda bilgi verebilir mi siniz? Gloria Arenas Agis: Diyebiliriz ki, silahlar› ele alm›fl hareketlerin yaklafl›k % 90’› silahl› hareketler olarak ortaya ç›kmad›, daha çok sosyal, halkç›, yo¤un kitlesel mücadeleler sonucu yo¤un bask›lara u¤rayan, talepleri hayata geçirilmeyen hareketler olarak ortaya ç›kt›lar. Ama flunu söylemek önemlidir, hükümet ço¤u zaman çiftçi ve iflçilerin taleplerini kabul etmedi, kabul edilenler de temel talepler de¤ildi. Hatta devletin kabul etti¤i talepler vard› ama sonradan tekrar bunlara yasak koydu. Bu yüzden köylüler kendi talepleri için tekrar mücadele bafllatt›. Seslerini duyurmak için yürüyüfller, barikatlar ve baflka tür faaliyetler yürütmek zorunda kald›lar. 1940’l› y›llar›n bafllar›nda bafllayan ve 1960’l› y›llara kadar süren bar›flç›l mücadele döneminde Ruben Caramillo üç defa silahl› mücadele bafllatt›. Asl›nda ulusal silahl› bir ayaklanmay› savundu¤undan de¤il ama bu mücadele biçiminin özellikle öz-savunma konusunda bir gereksinim oldu¤unu düflünüyordu. En son silahl› mücadeleden tekrar bar›flç›l-pasif mücadeleye geri dönüfl yapt›. Meksika Baflbakan› ile konufltuktan birkaç gün sonra da öldürüldü. Baz› ülkelerde gerilla mücadelesinin sosyal hareketlerden kopuk oldu¤u düflünülüyor, ama tarih göstermifltir ki kopuk de¤ildir. Bu silahl› mücadelenin bir gereksinim oldu¤unu göstermektedir. Bu noktada farkl› düflünenler, mücadelenin silahl› biçimleri ve sosyal hareketlerin önemi aras›ndaki iliflki konusunda yanl›fl bir anlay›fla sahiptir. Bunu anlamak için hareketlerin tarihini incelemek bile yeterlidir. Jacobo da Silva: Caramillo, Meksika tarihinin önemli bir dönemini çizdi, hatalar yapm›fl da olsa önemli bir deneyimdi. Ancak ülkemizin sosyal hareketlerinin tarihini daha derinden etkileyen bir baflka hareket daha var. Bu karayolu iflçileri, doktorlar hareketi ve ö¤retmenlerin hareketinin hikâyesidir. Bu hareketler de 50’l› y›llarda Caramillo ile iliflki içindeydi. Sonra 60’l› y›llarda -o döneme ‘Meksika Silahl› Ça¤dafl Hareket’i demekteyizortaya ç›kmaya bafllad›. Bunun nedenini de, Küba devriminin düflüncelerinin yay›lmaya bafllam›fl olmas›d›r. - ‘Doktorlar hareketi, ö¤retmenler hareketi’ dedi¤inizde ne anlamal›y›z? Onlar farkl› m› örgütlendiler? Onlar›n spesifik eylem veya konsepti neydi? Gloria Arenas Agis: Her fleyden önce bu hareketler ulusal bir önem tafl›yorlard›, bunu söylerken tüm sosyal hareketlerden söz ediyorum. Çok k›sa zaman içerisinde direnifl ve ayaklanman›n simgesi haline geldiler. Ama elbette, onlar iflçi hareketinin parças›yd›. En anlaml› olanlar onlard› ve küçük grevlerle genel grevlere do¤ru örgütlendiler. Onlar esas halk katmanlar›na eriflmeselerdi o önemi tafl›yan güç olamazlard›. Onlar s›n›f mücadelesinin bir parças›yd› ancak onlar› esas iten güç zaten karayolu, telefon, may›n, ö¤retmen, doktor ve tramvay iflçileriydi. Baflka sektörler de vard› ama söz ettiklerim en güçlü sendikalard›. Onlar›n esas mücadele biçimi sendikal mücadele idi. ‹ki tane esas talepleri vard›; birincisi, sendikalar›n demokratikleflmesi ve ikincisi, liderlerin ve kitle temsilcilerinin resmi olarak kabul edilmesi ve genel olarak daha iyi çal›flma koflullar›. Ama çok yo¤un bir bas- k›yla karfl› karfl›ya kald›lar. Katliamlar, kay›plar, tutukluluk her yerde mevcuttu. Yasal önlemlere yönelik korku vard›, bu yasal korkunun ad› ‘sosyal da¤›l›m’d›. Ne demek bu yasal önlem? Kitleleri örgütleyen ve toparlayan her fleye karfl› ç›kmak ve da¤›tmak. Bar›flç›l harekete karfl› olan bu merhametsiz ve fliddetli bask› ve Ruben Caramillo’nun infaz› 60’l› y›llardan 65’e kadar halk hareket üzerinde büyük bir iz b›rak›yordu. Tüm ülke çap›nda çeflitli türden hareketler ortaya ç›kmaya bafllad›. Onlar›n baz›lar› silahl› mücadeleyi mücadelenin esas biçimi olarak savundular ve köylüleri örgütlemeye bafllad›lar. Jacobo da Silva: Küba devriminin etkisi alt›nda ciddi silahl› hareketler yükseldi. Burada “kahramanc›l›k” olarak adland›r›lan ve bilinen bir model olan “Moncara sald›r›” modelini benimsediler. Ne demek bu? Küba devriminde kullan›lan ve gelifltirilen taktikler bu ülkede de uygulan›lacakt›. Bu model genifl bir sosyal tabakaya sahipti ve Latin Amerika’da ve baflka yerlerde de kullan›ld› ama o kadar genifl bir sosyal tabaka yoktu. Köylüler Chiuawa Kuzey bölgesinde toprak a¤alar›na karfl› mücadele etti. Meksika ordusuna ait bir karargaha sald›rd›lar; bu hareket, bafllamadan imha edildi sonra. Esas liderler öldürüldü, baz›lar› sa¤ kurtuldu. Sonra on y›l boyunca sürecek bir hareket ç›kt›. Bu hareket bir ö¤renci hareketiydi ve esasen ‘Fransa May›s Hareketinden’ etkilendi. - O dönemde ortaya ç›kan birçok hareket esasen Kamboçya ve Mozambik’teki devrimci ayaklanmalardan, Küba devrimi ve BPKD’den etkilendi, elbette Avrupa’daki ö¤renci ayaklanmalar› etki yaratt› ama motor gücü ulusal ve sosyal kurtulufl mücadeleleriydi, Meksika’y› bu konuda farkl› k›lan neydi? Jacobo da Silva: Evet bu hareket bar›flç›l bir hareketti, daha do¤rusu ABD ve baflka yerlerdeki bar›flç›l hareketlerden etkilendiler. Ama o da, t›pk› önceki hareketlerde oldu¤u gibi bask› alt›nda tutuldu ve sald›r›ya u¤rad›. Bu sald›r›larda 400’den fazla insan katledildi. Silahl› polisler ‘Tlateloclo Plaza’da (*) 2 Ekim 1968’de yüzlerce insan› katletti. O dönemde sosyal hareketler ortaya ç›kt› ve bu sefer onlar silahl› mücadeleyi savundular. Gloria Arenas Agis: 1968 hareketi ülkemizin tarihi için çok belirleyici bir hareketti ve Fransa’daki ‘May›s Hareketinden’ etkilendi. Hareket, Temmuz ay›nda bafllad› ve 2 Ekim’e kadar sürdü. Büyük bir katliamla imha edildi. O üç ay içinde ö¤renciler kendi gücünü keflfetti. Çok canl›, mücadeleci ve yarat›c› bir hareketti. Çok sanatsal eserler de b›rakt›. fiok edici olan da, böyle yarat›c›, ilham verici bir hareketin bast›r›l›p hükümet taraf›ndan fliddetli bir flekilde imha edilmesiydi. Federal polis, ordu askerler ve jandarmalar öyle bir vahfletle katliam yapt›lar ki birçok ceset paramparça edildi. Bu katliam tesadüfi de¤ildi, çok iyi örgütlenmifl ve haz›rlan›lm›flt› ve onun tek amac› hareketi yok etmekti. Katliam› gerçeklefltirenler özel bir bi- rimdi, ismi de ‘Olympus Taburu’ idi. Dedi¤im gibi ö¤renci hareketini yok etmek için kurulmufltu. Resmi rakamlara göre katliam s›ras›nda 40 kiflinin öldü¤ü söylendi. Baflka ifadelere göre ise binin üzerindedir. Gerçekçi yaklafl›rsak 400500 aras›d›r. O olaydan sonra birçok grup ç›kt› ve katliam, hareketi radikallefltirdi. - Bu hareketler ba¤ içinde miydi, yani siyasi-ideolojik tart›flmalar yürüttü ler mi, baflka ülkelerde oldu¤u gibi? Jacobo da Silva: Baz›lar› evet, ba¤ içindeydi ve baz›lar› da tecrit içindeydi. Gloria Arenas Agis: Özellikle flehir gerillas›n›n bir özelli¤iydi bu, onlar k›r gerillalar›ndan farkl›d›rlar. - Yani, flu anda k›r gerillas›ndan de¤il flehir gerillas›ndan bahsediyorsunuz? Bu onlar›n durumu çok farkl› oldu¤u anlam›na m› geliyor? Jacobo da Silva: Ö¤rencilere yönelik olan bask›dan sonra, asl›nda onlar›n varl›¤› sayesinde bafllad›. O harekete kat›lan ve kuran onlard› ve silahl› mücadele bafllatan da onlard›. O dönemde benzeri süreçlerde yafland›, ama 68 hareketiyle direkt ba¤lant›l› de¤ildi. K›rsal hareket kendi sürecini yaflad› ve bu konuda esasl› iki tane hareket vard› ve her ikisi Guerro eyaletinde ortaya ç›kt›. Biri Partdido de Los Pueblos Pobres PLPP (Yoksul Halk›n Partisi) ve onun lideri Lucio Cabanas idi. Di¤eri ise Ulusal Devrimci Halk›n Birli¤i ve onun lideri Henarios Vasquez idi. Her iki hareketin de genifl bir kitle temeli vard› ancak yerel kald›lar. Onlar da direkt silahl› mücadele yürütmedi. Lucio Cabanas bir ö¤retmendi. Onlar›n ilk eylemi, okul müdürüne karfl› olan bir eylemdi; eyalet hükümeti o eyleme silahlarla sald›rd›. Sonuç, 16 kifli ve bir bebek öldü. Di¤er hareket de silahl› bir hareket olarak bafllamad› ama Guerro’de k›sa bir zaman döngüsü içerisinde kitleleri örgütleyebildi. O hareket, silahl› mücadelenin baflar›s›n› güçlü bir sosyal harekette görüyordu ve silahl› mücadele bafllatt›lar. Onlar eyalet valisini düflürdüler ama bir katliam yap›ld› ve birçok insan katledildi. O deneyimden sonra Henarios Vazquez silahl› hareketi örgütlemeye bafllad›. Burada bile flehir ve k›r gerilla mücadelesi aras›nda bir fark oldu¤unu görebiliyoruz. Jacobo da Silva: Tüm bunlardan sonra, küçük gruplar koalisyonlar kurdular ve büyümeye çal›flt›lar. Bu hareketlerin ço¤u Meksika devleti taraf›ndan imha edildi ve ona “kirli savafl” diyoruz. Bu devlet terörü ö¤rencilere, köylülere vs. karfl› kullan›ld›. Sadece o dönemde 800 kifli Guerro eyaletinde kaybedildi. Tüm ülke çap›nda 2.500 kifli kaybedildi. Ayn› zamanda o dönemde seçilen kiflilere yönelik yarg›s›z infazlar yap›ld›. Baz› gruplar sa¤ kurtuldu, onlar yer alt› hareketleridir. Onlar y›llarca hiç bir askeri eylem yapmadan yer alt›nda kalarak sa¤ salim kald›. Bir örnek olarak Yoksul Halk Partisi ve Ulusal Devrimci Yurttafl Birli¤idir. Her iki partinin önderleri katledildikten sonra o örgütler bir yeniden infla sürecine girdiler. Cabanas 1974 ve Vazquez 1972 y›l›nda öldü. Ta ki 1994 y›l›na kadar askeri eylemler yoktur. O zaman ortaya ç›kt› ki Chiapas’daki EZLN’in d›fl›nda k›rsal bölgelerde baflka gruplar da silahl› mücadele yürütüyor. Gloria Arenas Agis: Biz asl›nda 70’lerden 90’lara atlad›k ama ben biraz 80’lerden bahsetmek istiyorum. 80’li y›llarda birçok hareket, yürütülen ‘kirli savafl’ nedeniyle imha oldu. 80’lerde de fliddet, katliamlar ve kay›plar devam ediyordu. Ayn› zamanda çok güçlü bir köylü hareketinin y›llar›yd›, üniversitelerdeki demokratikleflme için mücadele ülkenin her yerinde gerçeklefliyordu. Yine kentsel bölgelerdeki merkezlerde iflgaller yap›ld› ve o eylemler çok önemliydi. Ayn› dönemde 1985 y›l›nda deprem oldu. Deprem ülke aç›s›ndan siyasi ve sosyal sonuçlar getirdi, çünkü çok büyük bir felaketti ve her fley kaos içindeydi. ‹lk defa yoksul bölgelerde yaflayan insanlar örgütlenmeye bafllad›. Devrimciler halk› örgütlemek için çeflitli giriflimlerde bulundu ama ço¤u zaman ordu ve federal polislerle karfl› karfl›ya geldi. Onlar ço¤u zaman eylemcilere geçit vermiyordu. O dönem insan haklar› örgütlerinin ortaya ç›kt›¤› dönemdi ve ilk defa Meksika’daki insan haklar› ihlalleri gündeme tafl›nd›. O y›llarda büyük katliamlar yafland›, Chiapas’da, Guerro’da, Oxaca’da ve baflka bölgelerde. Bu katliamlar esasen yerli halka karfl› yap›ld›. Bir ayd›n yazar, Meksika’daki 80’li y›llar› “sessizli¤in y›llar›” olarak adland›rmaktad›r. Sessizlik çünkü devlet tüm güçleri yok etmeye çal›flt› ve onlar› öldürmek istedi. Bunun için birçok hareket yer alt›na çekildi ve tekrardan güçlendi. Sadece 1994 y›l›nda ‘Zapatista Ayaklanmas›’ ortaya ç›k›nca; baflka hareketler de tan›nmaya baflland›. Onun için baz›lar› belki “Zapatistalar 20. yy’›n son gerilla hareketi de¤ildi ama 21. yy’›n ilk gerilla hareketiydi” diyorlar. - Tüm dünya çap›nda EZLN’in mücadelesi ulusal bir mücadele olarak bilinmektedir, bu mücadele dünyada çok kamuoyu ve sempati oluflturdu. Di¤er devrimci silahl› hareketlerin EZLN ve onun mücadelesiyle olan iliflkisi neydi? Gloria Arenas Agis: Bence sordu¤unuz soru çok önemli bir konudur. Zapatista hareketi çok önemli bir hareketti. EZLN ilk toplu ayaklanma günleri yaflad›¤›nda belli bir seyri takip ediyordu. Ancak o dönemde o seyir resmi de¤ildi. 12 gün sonra herkes o seyrin ulusal çapa yay›laca¤›n› bekliyordu, EZLN ne yapaca¤›n› kararlaflt›rmak zorundayd›. Her yerde kitle y›¤›nlar› ayakland› özellikle Chiapas bölgesinde. Di¤er örgütlerden olan ‘Partido Revolucionario Obrero Clandestino Union del Pueblo’ (Halk›n Yer Alt› Devrimci ‹flçi Birli¤i Partisi) ki onlar içerisinde Yoksul Halk›n Partisi de vard›, ayaklanmay› görünce onlar da askeri eylemler düzenledi. Böylece ordunun sadece Chiapas üzerine yo¤unlaflmas›n› engellemifl oldular. EZLN devletin boyutunu hem siyasi ve hem de askeri olarak görebildi. Ona ra¤men EZLN kendi gücünü gördü ve onlar› kuflatan gerici bir orduya karfl› savafl bafllatt› ve yenilgiye u¤ratt›, siyasi olarak, y›llar›n sessizli¤inin ard›ndan onlar isyan›n umudunu temsil ettiler. Sonradan görüflme sürecine girdiler asl›nda sadece konuflmalarda kald›, çünkü anlaflmalardan bir tanesi bile yerine getirilmedi. Fakat flunu söylemek gerekir ki, bu görüflmeler Latin Amerika’daki bar›fl görüflmelerinden farkl›yd›. Neden? Çünkü görüflmeler olsa da silahl› mücadele sürülüyordu ve bu mesaj önemliydi. Sürekli görüflmelere gidiyorlard› ama ondan önce deklarasyon yay›nlayarak silahl› mücadeleye devam edeceklerini aç›klad›lar. Bu noktadan onlar›n görüflleri pek ço¤u kez de¤iflti ama belli temeller korudular. Esas umut veren yan halk›n kendi kaderini tayin etmesi ve bunu devlet olmadan yapabilmeleridir. Onlar hiç bir zaman herkesin mücadelesini temsil ettiklerini söylemediler. Bu flekilde Meksika solunda iki taraf görebiliyoruz. Dünyan›n her yerinde yani sadece Türkiye ve Meksika’da de¤il teorik-siyasi tart›flmalar söz konusudur ve bu tart›flmalar içinde iki yön görebilirsiniz; biri özerkçilik savunur ve ikincisi klasik olan bilinen iktidar perspektifidir. Bu tart›flma önemlidir, bitmemifltir ve “gereksiz” de¤ildir. Ama ayn› zamanda karfl›m›zda ortak bir düflman duruyor, tam karfl›m›zda, bunu asla unutmamal›y›z. - Dedi¤iniz gibi bu konu çok önemlidir. Ayn› zamanda ülkenizin tarihi konusunda verdi¤iniz bilgi de çok e¤itici oldu. Görüfller konusunda farkl› yorumlar›m›z olabilir ama bu de¤erlendirme çok güzeldi size teflekkür ediyoruz. Son olarak geri kalan zaman› sizin tutukluluk süreciniz için kullanmal›y›z. Meksika hapishanelerdeki koflullar hakk›nda bilgi verebilirsiniz. Jacobo da Silva: Bizler çok flansl›y›z. Biz 11 y›l önce tutukland›k. Yani mevcut hapishane koflullar›nda kalmak zorunda de¤ildik. O anlamda flansl›y›z. E¤er bugünkü koflullarda al›nm›fl olsayd›k herhalde flu anda yaflamazd›k. Koflullar a¤›rlaflt› ve tutsaklara yönelik olan uygulamalar daha da kötü. Son 4 y›lda 3000 kay›ptan bahsediyorlar. Ya götürmeden önce kaybediyorlar ya da hapishane içinde. Bizi ‘Yüksek Güvenlikli Hapishane’ye götürdüler. O hapishane, siyasi tutuklular için en korkunç yerdir. Ülke çap›nda birincil hapishanedir. Gloria 9 ben ise 10 y›l kald›m. Sonradan bizi baflka bir hapishane götürdüler. Gloria’y› baflka bir hapishaneye götürdüler. Onun kald›¤› hapishanede insan haklar› ihlalleri had safhada. Hapiste her gün özellikle ilk al›nd›¤›m›zda iflkence alt›nda kald›k. Sonra kendini nas›l yasal aç›dan savunaca¤›n› düflünüyorsun, bu ülkede tutukland›¤›nda direkt bir avukat gelmiyor. Hele siyasi tutsaklarlarda bu durum daha da de¤ifliktir. Tamamen tecrit alt›nda kald›m, arada bir belli kiflilerle ayn› hücrede kald›m ama ona ra¤men tecrittir. Kitaplara el konuldu, günlük gazeteleri almak mümkün de¤ildi ve ziyaretler nadirdi, genel olarak engel ç›kartt›lar. Ben ve Gloria’n›n bir çift oldu¤umuzu kabul etmediler, sürekli mektuplar›m›za el koydular. Gecenin bir vaktinde hücreme girip sald›r›yorlar, beni dövüyorlar ve küfür ediyorlard›. “Sen buradan mutlaka ç›kacaks›n, ama tabut içinde ç›kacaks›n, senin annen seni tan›mayacak” diyorlard› bana. Geceleri ›fl›k hiç bir zaman kapanmad›, hep aç›kt›. Söz etti¤im ›fl›k çok i¤renç bir ›fl›kt›. Bembeyaz ve gözleri rahats›z ediyordu. Haftada iki bazen üç kez 40 dakika havaland›rmaya ç›k›yorduk ama bazen onu da yapmad›lar. Ama bizim için o 40 dakika dünyan›n de¤erini tafl›yordu. Her saniye sanki son an›m›z diye düflündük. Befl y›ldan sonra en az›ndan kitap alabiliyordum, araflt›rmalar yapabildim. Gloria Arenas Agis: Demin Jacobo’nun dedi¤i gibi, biz görüflemedik. Sadece avukatlar üzerinden birbirimize selamlar ilettik ama fiilen görüflmeler ya da mektuplar nadirdi. Kad›n olmamdan kaynakl› beni daha da afla¤›lad›lar. Dufl kabinlerine giderken erkek gardiyanlar geliyordu. Biz de kabul etmiyorduk yani o günlerde dufl yapmak veya y›kanmak mümkün de¤ildi. - Bir kez daha zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkürler. Jacobo ve Gloria Arenas Agis: Bizler size teflekkür ediyoruz ve mücadelenizde baflar›lar diliyoruz. (* Tlateloclo Plaza Kültürler Meydan›) 11 / DÜNYADAN 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 Frontex nedir? Birimiz toprakta, Binler mücadelede 6 Aral›k 2008 akflam›, 16 yafl›nda ö¤renci bir genç olan Alex Grigoropoulos’un, polisin kurflunuyla katlediliflinin 2. y›ldönümüydü. Bu sald›r› ülkemizde pek çok kifli taraf›ndan ifade edildi¤i gibi münferit veya birkaç polisin kendini bilmezli¤inin bir sonucu hiç olmad›. Aksine sistemin artan sald›r›lar›n›n bir parças›yd›. Yunanistan polisi, öyle d›flardan bak›ld›¤› gibi ne “orant›l›d›r” ne de “insafl›”. Sistem ve onun politik temsilcilerinin yönetme krizi derinlefltikçe zor ayg›t› ön plana ç›kmaktad›r. Alex, sistemin ç›kmaz›n›n, politikalar›n›n silahland›r›p tetik çektirdi¤i bir polis taraf›ndan katledilmifltir. Katillerden biri müebbet, di¤eri de 10 y›la mahkum edilmifl olmas› da sistemi kendi hukukunda aklaman›n ötesine geçmemekte. Halk›n ve gençli¤in vicdan›nda ve yaflam›nda sistemin bu lekesi asla ç›kmayacakt›r. Geçen y›l oldu¤u gibi bu y›l da binlerce ö¤renci, iflçi, iflsiz sokaklara ç›karak katliam›n 2. y›ldönümünde protesto gösterileri düzenledi. Ülkenin pek çok flehrinde gerçekleflen eylemlerin merkezi ise gene Atina oldu. Atina’da sabah saatlerinde bafllayan eylemler, akflam gerçekleflen merkezi eylemle doru¤a ulaflt›. Atina’ya ba¤l› birçok semtte, bir araya gelen lise ve ortaokul ö¤rencileri, karakol ve emniyet merkezlerine yapt›klar› yürüyüfllerle protestolar›n da start›n› verdiler. Girit Adas›nda bir grup lise, ortaokul ve üniversite ö¤rencisi Girit TV binas›na girerek ana haber program›n› kesip bildirilerini okudu. Ö¤renciler, semtlerdeki eylemlerinin sonlanmas›ndan sonra Atina’da yap›lan eylemlere kat›ld›. Atina’da yap›lan eylemler ise saat 15.00’da Propilea Meydan›’nda bafllad›. Ancak daha bütün gruplar toplanmadan, polis meydanda bulunan kitleye sald›rd›. Yo¤un bir flekilde at›lan gaz bombalar› sonucu kortejler yürüyüfle erken bafllamak zorunda kald›. Di¤er parti ve gruplar da sonradan yürüyüfle kat›lmak zorunda kald›. Polis erken müdahale ederek, kitlenin toplanmas›n›n ve kat›l›m›n›n önüne geçmeye çal›flsa da baflar›l› olamad›. Binlerce kifli, farkl› noktalardan eyleme kat›lmaya devam etti. Yürüyüfl boyunca polisin yo¤unlu¤u da kitlenin kararl›l›¤›n› ve kat›l›m›n› etkilemedi. Yürüyüfl s›ras›nda, s›k s›k polis sald›r›s› ve çat›flma yafland›. PoliKatiller Halka Hesin sald›rgan tutumuna karfl› kitle, “K sap Verecek”, “Alex Yafl›yor, Son Sözü Halk SöyleyeBirimiz Topra¤a Binler Mücadeleye”, “Ey Halk cek”, “B Yollara Boyun E¤me Tek Yol Direnifl ve Mücadele”, “Y Yollara Terörü K›rmaya”, “Kahrolsun Devlet Terörü” sloganlar›n› atarak kararl›l›¤›n› ortaya koydu. Kitlenin tepkisi sadece katliamla s›n›rl› kalmad›. IMF-AB ve hükümetin ekonomi politikalar›na da at›lan sloganlarla tepki gösterildi. Yol boyunca yap›lan müdahale, kortejlerin meclise ulaflmalar› ile daha da yo¤unlaflt›. Kitlenin meclis önünde beklemesini engellemek isteyen polis sürekli gaz ve ses bombalar› kulland›. Birçok kifli yo¤un gazdan etkilendi. Tüm sald›r›lara ra¤men kitle da¤›lmayarak yürüyüfle devam etti. ‹kinci önemli sald›r› ise Propilea Meydan›’nda gerçekleflti. Burada polis kitleye gaz ve coplarla müdahale ederek birçok kifliyi de gözalt›na ald›. Bu sald›r›y› da geri püskürten kitle, eylemine Omonya Meydan›’na kadar devam etti. Ana grup burada eyleme son verirken, Anarflist gruplar Politeknik Üniversitesine yönelerek eyleme devam ettiler. Alex’in vuruldu¤u Eksarhia bölgesinde toplanan gruplar ise burada geç saatlere kadar eylemlerine devam ettiler. Eylem boyunca onlarca kifli gözalt›na al›n›rken, bir kad›n bafl›na isabet eden tafl sonucu a¤›r yaralan›rken bir erkek de bilinmeyen bir nedenden dolay› yaraland›. Gözalt›na al›nanlardan 44 kifli tutuklanma talebi ile 7 Aral›k günü savc›l›¤a sevk edildiler. Bir gün öncesinde yap›lan “terör” operasyonu, eylemlerin gerçekleflece¤i genifl bir alan›n araç trafi¤ine kapat›laca¤› aç›klamas› ve eylem günü 7 binin üzerinde polisin görev al›p, tüm sokaklar›n tutulmas›na karfl›n 20 bine yak›n kiflinin eylemlere kat›lmas› engellenemedi. YKP (M-L) ve Militan Gençlik Hareketi de kitlesel, militan ve disiplinli korteji ile eylemde dikkat çekti. Bundan dolay› sald›r›lar süresince onlarca kifli YKP (M-L) kortejini tercih etmifltir. Yunanistan’dan bir ‹K okuru) (Y Daha önce FRONTEX’ in Yunanistan’da konufllanmas› ile ilgili geliflmelerden bahsetmifltik. S›n›r güvenli¤i ad› alt›nda göçmenlere ve mültecilere yönelik polisiye bask› unsuru olan bu güç, Yunanistan’da mücadele veren göçmen ve yerli kurumlar›n tepkisiyle karfl›laflmaktad›r. Bu gücün en son Türkiye-Yunanistan s›n›r› olan Meriç nehri boyunca yerlefltirilmesi, bu kurumlar›n tepkilerini daha da somutlaflt›rmalar› ile devam etmektedir. Bu kapsamda kurumlar 18 Aral›k günü s›n›r bölgesi olan Evro’ya giderek burada FRONTEX’ i protesto ettiler. Yunanistan Evro Yürüyüflü olarak bir araya gelen oluflum temsilcilerinin “SSemtlerde Direnifl-antige›ton›es.blogspot.com” sitesinde yay›nlanan röportajlar›n› okurlar›m›za sunuyoruz. Frontex nedir? - Frontex 2005 y›l›ndan bu yana Avrupa Avrupa vatandafls›n›r güvenlik gücü olarak, “A lar›n›n güvenli¤i ve özgürlü¤ü için, Avrupa s› n›rlar›n›n güvenli¤inin art›r›lmas› ve operas yonal güçlerinin koordinasyonu” faaliyetlerini sürdürüyor. Pratikte ise Avrupa s›n›rlar›na ulaflan mültecileri, di¤er devletlerin s›n›r güvenlik güçleri ile birlikte gözalt›na alan, tutuklayan ve s›n›r d›fl› eden bir Avrupa ordusudur. Bu politikan›n bugüne kadar ne gibi sonuçlar› oldu? - AB’nin esas amac› mültecilerin kendi topraklar›n›n d›fl›na ç›kar›lmas›d›r. Bu zaten önemli ölçüde gerçekleflmekte. Libya, Ukrayna, Fas gibi ülkelerde kamplar›n infla edilmesi için parasal, teknik, bilgi ve donan›m deste¤i verilmektedir. Buna paralel, AB ken- di s›n›rlar›na ulaflabilen mültecileri, s›n›r› oluflturan çevre ülkelerde tutmaya çal›fl›yor. Dubl›n 2 anlaflmas›yla, mültecilere istedikleri ülkelerde s›¤›nma talebini yok sayarak bunlar› ilk geldikleri Avrupa ülkelerine s›n›r d›fl› ediyor. ‹talya, ‹spanya ve Malta’n›n Kuzey Afrika ülkeleriyle iade anlaflmalar› imzalar›n›n ard›ndan, Avrupa’ya esas girifl noktas› Yunanistan oldu. Bununla, Yunanistan di¤er ülkelere gitmek isteyen binlerce mülteci için bir hapishaneye dönüflüyor ve bu insanlar burada mahsur kal›yorlar. Frontex’in Yunanistan s›n›rlar›ndaki faaliyetleri nelerdir? - Frontex birkaç y›ld›r Ege ve Akdeniz’ de göçmenlere karfl› faaliyet yürüterek bu politikay› hayata geçiriyor. Mültecileri tafl›yan teknelere sald›r›yor, kamplara bask›n düzenliyor ve girifl yapanlar› kaydediyor. Böylece burada baflvuru yapanlar›n baflka bir Avrupa ülkesinde baflvuru yapmalar›n›n önüne geçilmeye çal›fl›l›yor. Gerçeklikte ise, hiçbir s›n›r veya asker, geleceklerini ve dahas› yaflamlar›n› kurtarmaya çal›flan mültecileri engelleyemez. Böylece ortaya ç›kan sonuç, mültecilerin Ege ve Akdeniz’den Evro-Meriç’ e yönelmeleri olmaktad›r. Frontex Evro-Meriç’te ne yapacak? - Frontex, Yunanistan hükümetinin ça¤r›s› sonucu Kas›m 2010 tarihinden itibaren, termal kameralar, özel araçlar ve helikopterle donat›lm›fl 200 kiflilik bir güçle faaliyetlerini ülkenin kara s›n›rlar›na da yayg›nlaflt›rmaktad›r. Merkezi Orestiada flehrinde bulunuyor. Yapt›klar› çal›flmalar› TV kanallar›nda reklam ederek Avrupa’n›n mültecilere karfl› ‹flçi-köylü 79 Yunanistan ile “dayan›flmas›n›” ifade ediyor. AB’nin “dayan›flmas›” pratikte ne anlama gelmekte? - Pratikte, Frontex hemen s›n›r› d›fl› edilecek ve bir daha ne Yunanistan’ ne de baflka bir Avrupa ülkesinde iltica umudu olmayacak mültecileri ay›r›yor. Mülteciler, kendi ülkelerine veya geçifl ülkelerine (Türkiye gibi) s›n›r d›fl› edilene kadar kamplarda tutuklu kal›yorlar. Somali, Afganistan (Irak savafl bölgesi olarak görülmemekte) gibi savafl bölgelerinden gelenler ise yine ayn› flekilde ülkeyi 30 gün içinde terk etmelerini isteyen bir ka¤›tla serbest b›rak›l›yorlar. Yunanistan’da baflvuru yapmak isteyenler ise baflvuru yap›yor ancak hemen hemen hepsi 30 gün içinde reddediliyor. Frontex taraf›ndan kaydedildikleri için istedikleri ülkelere gitmeleri ve buralarda baflvuru yapmalar› olanaks›z ve Yunanistan’da mahsur kal›yor ya da di¤erleri gibi s›n›r d›fl› ediliyorlar. Frontex, Yunanistan’a ve Evro-Meriç’e ne getirecek? - Pratik sonuçlar› olarak, s›n›rlarda daha çok fliddet, bask› ve barbarl›k olacakt›r. AB’nin göçmenlere ve mültecilere karfl› açt›¤› savaflta, Meriç, Adalar, Patra ve Igoumenitsa gibi flehirlerin bu savafl›n yükünü tafl›mas› istenmektedir. Ayr›ca, insanl›k d›fl› koflullarda daha çok tutuklu anlam›na gelmektedir. Son olarak, yasa d›fl›l›¤a mahkum edilmifl daha çok göçmenin, ka¤›tlar› ve haklar› olmayan daha çok mültecinin flehirlerde mahsur kalmalar›, mahallelerde daha çok gettolaflma ve fliddet anlam›na gelmektedir. Neden Frontex’in Evro-Meriç’teki varl›¤›na karfl› ç›k›yoruz? - Çünkü, s›n›rlar›n daha askerileflmesine ve mahallelerimizin faflistleflmesine karfl› ç›k›yoruz. Çünkü hepimiz, iflçiler ve iflsizler, yoksullar ve göçmenler olarak ayn› zorunluluklar› paylaflt›¤›m›za ve ortak düflmanlar›m›z oldu¤una inan›yoruz. Göçmenlerin ve mültecilerin kriminalize edilmesine ve sürekli kovuflturulmas›na karfl›y›z. ‹nsanlar›n kovuflturulmas›ndan, toplama kamplar›ndan, bask›lardan ve may›nlardan nefret ediyoruz. Çünkü ülkemizi “yol geçen han›na” çeviren, istedikleri ülkelere gitmek isteyen mültecilerin özgürlü¤ü de¤il, kaynaklar›m›z›, kazan›mlar›m›z› ve haklar›m›z› çalan bafl›bozuk finans sermayesidir. Çünkü bizim silah›m›z dayan›flmad›r. Emekçilerin, sürülenlerin, ezilenlerin, yerlilerin veya göçmenlerin dayan›flmas›d›r. Yunanistan’dan bir ‹K okuru) (Y Filistin’de “düflle gerçek aras›nda” 43 direnifl y›l› Filistin Halk Kurutulufl Cephesi (FHKC) kuruluflunun 43. y›l›n› gerçeklefltirdi¤i eylemlerle kutlad›. 11 Aral›k günü Filistin’de ve mülteci kamplar›nda bir araya gelen Filistinliler FHKC’nin binbir emek, nice bedel ve büyük bir özveri ve cüretle bugünlere tafl›d›¤› direnifl bayra¤›n› selamlad›. FHKC, 43 y›ld›r ‹srail Siyonizminin karanl›¤a mahkûm etmeye çal›flt›¤›, duvarlarla ve hapishanelerle örülmeye çal›fl›lan tutsakl›¤a, sürgünlerle topra¤›n›n unutturulmak istenmesine karfl› 43 y›ld›r genel baflkan› ve kurucusu George Habafl’›n deyifli ile; “ddüflle gerçek aras›nda bir Filistin için” savafl›yor. Filistin halk›yla etle t›rnak gibi kaynaflan FHKC, tüm engellemelere ve katliamlara, birçok önder kadrosunun suikastlerle imha edilmesine karfl›n her defas›nda yeniden küllerinden do¤du. Filistin halk›n›n direniflinden beslenerek yeniden ayaklar› üzerine do¤ruldu. Ülkemiz de dahil olmak üzere Ortado¤u’daki birçok devrimci ve komünist parti ve örgüte de her zaman kucak açan FHKC ve Filistin halk›, Ortado¤u’da ‹srail’in karanl›k zulmüne karfl› bir direnifl meflalesi olarak ›fl›ldamay› sürdürmektedir. FHKC’nin kurulufl y›ldönümünde en kitlesel kutlaman›n yap›ld›¤› Gazze fieridi’nde on binlerce Filistinli genç, yafll›, kad›n ve erkek ellerinde k›z›l bayraklar› ve direnifl sloganlar› ile Stadyumu doldurdu. Mitingin ana konuflmas›n› yapan FHKC Politbüro üyesi Cemil Mecdelevvi; iflgalciye karfl› koymak ve tüm bask›lar karfl›s›nda direnifli infla etmek için Filistin ulusal birli¤ine olan ihtiyac› vurgulad›. Filistin halk›n›n silahl› direnifl, halk direnifli ve ekonomik direnifl dahil tüm biçimlerde direnifl hakk›n›n oldu¤unun ve direniflin iflgale karfl› tek çözüm oldu¤unun alt›n› çizdi. Mecdelevvi, Cephe’nin liderli¤ini ve tarihini selamlad›, iflgal zindanlar›ndaki Genel Sekreter Ahmed Sa’adat’›n ve tüm yoldafllar›n ve Filistinli tutsaklar›n özgürlü¤ünü istedi ve önceki Genel Sekreterler Ebu Ali Mustafa ve George Habafl’›n miras›n› selamlad›. Gençlerin ve kad›nlar›n Cephe’nin ve Filistin hareketinin tüm faaliyetlerine her düzeyde kat›lmalar›n›n gücüne ve önemine dikkat çekti. On binlerce Filistinli, Gazze fieridi’nde, Ramallah’ta, Tulkarim ve Nablus’ta ve Arraba’da Beddavi ve El-Bus Sürgün Kamp›’nda (Lübnan), FHKC’nin ölümsüz genel sekreteri George Habafl ve tutsak sekreteri Ahmad Sa’adat’›n resimlerini tafl›d›. FHKC Filistin halk›n›n direniflinde Filistin rüyas› gerçek oluncaya dek yaflmaya ve sa vaflmaya devam edecek.! (H. Merkezi) Göçmen çocuklar› için ‹sviçre’nin Neuchatel Kantonunun La Chaux De Fonds flehrinde ‹T‹F (‹sviçre Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu ) temsilcisinin önerisi ile POP (‹sviçre ‹flçi Partisi) ile ortak olarak göçmen çocuklar›n›n e¤itim sorunlar› tart›fl›ld›. Tart›flmaya Belediye Baflkan› s›fat› ile Ann›e Clere ve yine Kanton e¤itiminden sorumlu Viviane Houlmann ça¤r›ld›. Toplant› POP Kanton Sekreteri Gazereth Pascale’in kat›l›mc›lara ve konuklara hofl geldiniz demesi ve tan›tmas› ile bafllad›. Ard›ndan söz alan ‹T‹F temsilcisi de kat›l›mc›lar› selamlad›ktan sonra göçmen çocuklar›n sorunlar›n› özetleyen bir sunum yapt› ve devam›nda üç soru sordu: 1- Komündeki göçmen çocuklar›n›n bölümlere göre baflar› oran› ne? 2- Bu bölgelerdeki göçmen ve ‹sviçreli çocuklar›n oran› ne? 3- Y›l sonunda Kanton taraf›ndan belirlenen e¤itim program›n›n ne kadar› bitiriliyor? Ard›ndan sözü Viviane Houlman’a b›rakt›. Houlman “Kantonumuza yeni gelen çocuklara iki sene boyunca Frans›zca kursu veriyoruz. Özel sosyal e¤itimciler denetiminde e¤itimler veriliyor. Yine o s›n›flardaki ö¤renci say›s›n›n da az olmas›na dikkat ediyoruz. Aileleri ça¤›r›yoruz, onlarla ortak çal›flmalar yap›yoruz” dedi ve anadilin önemine dikkat çekti. Sonras›nda söz alan Jaclin Sommali de Kürt dilinin önemine vurgu yapt› ve Kürtler mutlaka çocuklar› ile Kürtce konuflsunlar diye öneride bulundu. Belediye Baflkan› s›fat› ile gelen Ann›e Clere ise daha çok entegrasyon çal›flmalar›na de¤indi. ‹T‹F temsilci arkadafl tekrar söz alarak verdikleri bilgiler ve ev sahipli¤i için POP’a teflekkür etti. (‹sviçre’den ‹K Okurlar›) EVRENSEL BAKIfi Y‹NE YEN‹DEN ‹RAN’IN NÜKLEER PROGRAMI VE PAZARLIKLAR Geride b›rakmak üzere oldu¤umuz y›lda ABD-‹ran çat›flmas›nda gündeme damgas›n› vuran ‹ran’›n nükleer çal›flmalar› konusu yeniden s›cak gündemde yerini ald›. May›s ay›nda Nükleer Silahlar›n Yay›lmas›n›n Önlenmesi Anlaflmas›’n› (NAT) gözden geçirme konferans› gerçeklefltirilirken daha bir hararetlenen konu, Rusya’n›n deste¤ini çekmesi sonucu köfleye s›k›flan ‹ran’› 17 May›s’ta Türkiye ve Brezilya ile Tahran’da bir anlaflma imzalamak zorunda b›rakm›flt›. Anlaflman›n ABD’nin taleplerini de içerdi¤i Obama’n›n Brezilya devlet baflkan› Lula’ya yazd›¤› mektubun iffla edilmesiyle a盤a ç›km›flt›. Ancak imzalanan metin ABD taraf›ndan “bir ka¤›t parças›” olarak nitelendirilmifl, ‹ran’a iliflkin hayata geçirilmesini istedi¤i yapt›r›m paketini daha da a¤›rlaflt›rarak BM Güvenlik Konseyi’ne sunmufl ve onaylatm›flt›. ABD-‹ran aras›nda May›s ay›ndan sonraki süreç esas olarak yine karfl›l›kl› söz düellolar›, gövde gösterileri, diplomatik ataklar ve ABD-‹srali’in ‹ran’a silahl› müdahale tehditleri aras›nda “so¤uk savafl” halinde devam etse de ‹ran’›n “nükleer program›yla” ilgili müzakere seçene¤i uluslararas› siyasetin gündeminde yerini korudu. ‹ran görüflmelere aç›k oldu¤unu Obama’ya masa ça¤r›lar›n› s›kça dillendirdi. Ancak nas›l bir müzakere sorusuna taraflarca verilen yan›tlar farkl› farkl›. ABD’nin iç ve bölge siyasetinde öne ç›kan baflka gündemler nedeniyle ‹ran bu konuyla s›cak gündemde daha az yer ald›. Sonuç olarak süren aç›kgizli diplomatik trafik sonucu taraflar 6-7 Aral›k’ta ‹sviçre’nin Cenevre kentinde bir araya geldi. Görüflmelere BM Güvenlik Konseyi bafl daimi üyesi (‹ngiltere, Fransa, ABD, Rusya, Çin) ve Almanya’y› temsilen AB d›fl politika yüksek temsilcisi Catherine Ashton; ‹ran’› ise bafl nükleer müzakerecisi Said Celili temsil etti. Nükleer müzakerede talepler bilindikti. 5+1’in (asl›nda ABD) talebi silah yap›m›nda kullan›labilece¤i gerekçesiyle ‹ran’›n nükleer çal›flmas›n› durdurmas›, ‹ran’›n ise bar›flç›l amaçl› nükleer çal›flma yapma hakk›n› kullanmadaki ›srar› görüflmelere damgas›n› vurdu. ‹ran cumhurbaflkan› Ahmedinejat konuya iliflkin yapt›¤› aç›klamada “görüflmelerden sonuç elde edilmek isteniyorsa eflit koflullar alt›nda, çeflitli nükleer ve ekonomik sahalar konusunda görüflülece¤ini, bir anlaflmaya var›larak ortak çal›flma yap›labilece¤ini” (Radikal, 1 Aral›k 2010) belirtti. Yine ‹ran, müzakerenin sonuç vermesi için yapt›r›m ve k›s›tlamalar›n kald›r›lmas› gerekti¤ini de ifadelendiriyor. Taraflar›n talepleri ve konunun iki taraf için tafl›d›¤› öneme bakt›¤›m›zda bu görüflmelerden iki taraf› da tatmin edecek bir sonuç ç›kmas› mümkün görünmüyor. ABD-‹ran iliflkisinde var olan durumun ötesine geçilmesi ise oldukça zor görünüyor. Zira ‹ran, ABD’nin kendisini bölgesel bir güç olarak kabul etmesini ve bölgeye iliflkin buna uygun politikalar gelifltirmesini isterken ABD de bölgede ‹ran’a ra¤men hegemonya kurmakta ›srarl›. ABD ve ‹ran uzlaflmazl›¤›n›n temelini oluflturan bu çeliflki çözülmeden ya da orta bir yol bulunmadan (ki bu flimdilik hiç de mümkün görünmüyor) bölgede s›k s›k karfl› kar fl›ya gelmeleri, kronik çat›flma halinde olmalar› ka ç›n›lmazd›r. ‹ran’›n ‹srail’i sorumlu tuttu¤u nükleer ve sanayi tesislerini hedef alan virüslü sald›r›yla tesislerinin kontrol sistemlerinin çökertilmesi sonras› aksayan çal›flmalar›n›, nükleer müzakerelerin bafllamas›ndan bir hafta gibi k›sa bir süre önce ‹ran’›n önemli iki nükleer bilimcisine yap›lan suikastlerin izlemesi ve bu suikastlerin nükleer bilimcilerden birinin hayat›n› kaybedip di¤erinin yaralanmas›yla sonuçlanmas› gibi sald›r›lar bölgede çat›flman›n esas, müzakerelerin tali bir noktada durdu¤unu göstermektedir. ‹ran’›n bu görüflmelerdeki en büyük kozu ise bölgenin temel sorunlar› ve fiii nüfus üstündeki etkisi, ki ‹ran, Irak’ta hükümet kurma çal›flmalar›n›n sonucuyla ABD’ye bu yönüyle iyi bir ders de verdi. ‹ran’›n baflka bir kozu da ABD’nin iflgal etti¤i ülkelerde büyük bir ç›kmazda olmas› ve ‹ran’a karfl› s›cak cephe açacak durumda olmamas›. ABD ise emperyalist bir güç olarak uluslararas› hegemonyadaki etkinli¤ini ve teknolojik üstünlü¤ünü ‹ran’a karfl› cayd›r›c› güç olarak kullanmaya çal›fl›yor. Ayr›ca ABD’nin Rusya ile yapt›¤› kimi pazarl›klar sonucu Rusya’n›n ‹ran’dan aç›k deste¤inde geri ad›m atmas›, nükleer pazarl›kta ‹ran’›n elini zay›flatan önemli etkenlerden biri. Süreç iflliyor... Bir sonraki oturum-hamle Ocak ay› sonunda ‹stanbul’da gerçeklefltirilecek. Türkiye ve Brezilya’ya ise oturumlarda verilen bir rol flimdilik görünmüyor. 12 / KAVGA OKULU ‹flçi-köylü 79 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 “‹yi ve güzel fleyler için yaflan›yorsa hayatta, Bu¤day taneleri nas›l duruyorsa Baflaklar›n içerisinde Sevdam›z da öyle. Biz Sabahlar›na t›rpan sallanm›fl Bu¤day taneleri ölüm de o kadar güzeldir…”1 Nas›l düfltüysek topra¤a öyle göverdik toprakta. Bir defaya mahsus de¤il sevdam›z Dikenli akasya gibi ars›z Kesildikçe ço¤al›yor filizlerimiz.2 Devrimciler yaflam›, u¤runa ölecek kadar severler! “Kavga ve Parti var oldukça ben ölmem!” ‹nsanca bir yaflam, insana yak›fl›r bir hayat mücadelesi vermektir devrimcilik! Yani yaflama, hayata tutunacak sa¤lam bir dal kavgas› vermektir. Kendi koltuklar› ve refah› için insanlar› yoksullu¤a, savafla, ölüme mahkûm eden bu zalim düzenin karfl›s›nda yer almak, yani halk›n bir çocu¤u olarak ve yine halk için -dolay›s›yla kendimiz için- bu düzene karfl› ç›kmakt›r devrimcilik… Devrimciler yaflam›, u¤runa ölecek kadar severler! Yaflamay› en çok bir devrimci sevebilir, yaflamay› en çok bir devrimci anlayabilir. Düzenin kirletti¤i, çamura bulad›¤›, yaralad›¤›, vicdan›n› köreltmeye çal›flt›¤› insanl›¤›n gerçek de¤erini biçme görevinin alt›ndan, ancak, “yeni insan› yaratma” mücadelesi veren bir devrimci, bir komünist kalkabilir. Ancak yoksullu¤u, iflsizli¤i, yozlaflmay›, düflkünlü¤ü insan onuruna yak›flt›ramayan bir devrimci yaflam için mücadele edebilir. Emperyalist-kapitalist düzenin yaratt›¤› y›k›nt›lardan, yeni bir dünya yaratmak için mücadele etmenin “yaflamak” demek oldu¤unu bilir çünkü! Ve bunun zorlu, a¤›r bedellerle dolu oldu¤unu da… Ölüm, bu bedellerden biridir yaln›zca. K A V G A D A Atilla Özkan: Proletarya Partisi’nin cesur, kararl›, inisiyatifli, alçakgönüllü bir komutan› olan Özkan, 1957 y›l›nda Kayseri’de dünyaya geldi. Lise son s›n›ftan ayr›larak Zeytinburnu ve Kazl›çeflme’de fabrikalarda çal›flan Özkan, ‹stanbul’un önder kadrolar›ndand›r. Özkan, 18 Ocak 1976 y›l›nda Veliefendi’de kald›¤› evde bir ihbar sonucu sar›ld›¤› düfl- PUSULA ZORLUKLARLA ÇATIfiARAK YOL ALMAK... S›n›f savafl›m›nda proletarya partisinin zaferini, gelece¤ini tayin etmede kadro ve üyelerin rolü tart›fl›lmazd›r. Dolay›s›yla kadro ve üyelerin ideolojik, siyasal, örgütsel düzeyleri her süreçte partinin genel gidiflat›n› belirler. Sözgelimi; s›n›f mücadelesinde gerilemelerin yafland›¤› dönemlerde, ileriye do¤ru bir s›çrama için say›sal ve niteliksel kadro gücü kilit bir sorundur. Öncelikle üzerinde durulmas› ve çözülmesi gereken ana sorundur. Bu öngörüye, bu netli¤e sahip olan tüm kadro ve militanlar kendi çal›flma alanlar›nda bu sorunun çözümü için özgün çal›flma yöntemlerini gelifltirme göreviyle karfl› karfl›yad›rlar. Elbette ki kadro ve ileri militanlar da kendili¤indenci bir politikayla ortaya ç›kmazlar. Dahas› bu politikaya uygun olarak ortaya ç›kan militanlar›n ortak bir flekillenifli de olmaz. Düflünsel ve pratik flekilleniflteki bu farkl›l›klar her zaman irade ve eylem birli¤ini sakatlar. Dolay›s›yla ortak flekillenifl için tek merkezden müdahale, tek merkezden flekillendirme öngörülen politikalar› uygulamada muazzam derecede avantaj sa¤lar. Çünkü uygulama kavray›fltan ba¤›ms›z de¤ildir. Görevler kavrand›kça uygulan›r. Ve görevlerin asgari düzeyde kavran›fl› da kolektif bir tart›flmayla sa¤lan›r. Tek merkezden müdahaleler her zaman kolektif bir tart›flma, karar alma sürecine aktif olarak kat›lma konusunda militanlara genifl imkânlar sunar. Hiç kuflkusuz esas derinleflme, uygulama süreciyle birlikte kazan›l›r. Pratikten kopuk derin bir kavray›fl düflünülemez. “Ancak prati¤in birçok tekrar›ndan sonra tecrübesizlikten tecrübeye; bilgisizlikten bilgiye; eksik bilgiden nis- Al kanatl› bir kavga flahini… Kimse ölmek için yaflamaz elbet! Ölüm, yaflam›n kaç›n›lmaz bir olgusudur yaln›zca… Ac›d›r ve geride kalanlar› ac›t›r belki bir ölüm. Ama ölüm her zaman yenilgi demek de¤ildir. Hele de ölüm, devrimci bir yaflam›n ard›ndan geliyorsa; bu bir darbedir düzene… Zulmün kalesine at›lan bir direnifl çenti¤idir! Bu ölüm, “yaflam›n sonu” anlam›na gelmez. Kimi “ölümü güzellefltirir ölen” der, kimi “anlaml›ysa bir ölüm, yaflamak kadar güzeldir!” Proletarya Partisi’nin “kkavgan›n türküleflti¤i, türkülerin savafl naralar›na dönüfltü¤ü Munzur da¤lar›n›n kartal›” olarak gördü¤ü Polat ‹yit yoldafl ise ölümünü flöyle tarifler: “...Büyük olas›l›kla 28 Ocak’taki mahkemeye de gelemeyece¤im. Çünkü o süre doldu¤unda ben çoktan patron-a¤a devletinin karanl›k zindanlar›n› paramparça edip, önümü kesip engellemeye çal›flt›klar› MLM biliminin ›fl›kl› yolunda yürüyerek Sar›gazi’yi k›z›llaflt›rm›fl olaca¤›m...” Polat yoldafl, yüre¤i mücadele ve kavga azmiyle dolu o güzel insan… “Ölümü güzellefltirdi¤inde”, partisinin “onunla fiziken daha fazla omuz omuza savaflamaman›n, nara at›p ön saflarda daha fazla vuruflamaman›n üzün- ÖLÜMSÜZLEfiENLER tüsünü” derinden hissetti¤i kavga iflçisi… ‹flkence tezgâhlar›nda düflmana bir kere bile yenilmeyen, ama bedeni, 1996’da bafllat›lan Süresiz Açl›k Grevi eylemi nedeniyle akci¤er, beyin ve mide kanserine yenik düflen Polat yoldafl›n ölüm karfl›s›ndaki yi¤itli¤ini özetliKavga ve Parti var oldukça yor flu sözleri: “K ben ölmem!” Dersim’in koynunda yaflam kavgas›na gözlerini açar Polat yoldafl. Halk›na ve devrime olan inanc› ile büyümüfltür. Henüz 15 yafl›ndad›r, ‹stanbul’da polisle ilk çat›flmas›na girdi¤inde. 12 Eylül AFC’sini hapishanelerde karfl›layan Polat yoldafl, 20 y›ll›k devrimci yaflam› boyunca s›kça mekân eyledi¤i bu iflkencehanelerde, iradesini, düflmana hiçbir zaman teslim etmez. Kavga iflçisi bu yürek, 1986’da bir tutsakl›¤›ndan daha kurtulur ve kendisini parçalanm›fl bir partinin içinde bulur. fiehit düflen 3. Konferans Delegeleri’nin ard›ndan, parti içindeki sol sekter gruplar›n partiyi parçalam›fl olmas›na ra¤men, Polat yoldafl, omuzlar›na binen yükün giderek a¤›rlaflmas›na ald›rmaz! Sorumlulu¤un verdi¤i o a¤›rbafll›l›kla, o olgunlukla ad›m ad›m örer kavgas›n›… Adana, Mersin, ‹stanbul, Kayseri duraklar› olur parti çal›flmas›n› yeniden infla etmede. Al kanatl› bu kavga flahini, bir Parti üyesi olarak özlem duydu¤u gerillaya 1990’lar›n bafl›nda kavuflur. 5 y›l aral›ks›z sürdürdü¤ü gerilla faaliyetinin ard›ndan 1996’da yeniden tutsak düfler. Ve yine iflkenceleri ile dikilir düflman man ile son mermisine kadar çat›flarak flehit düfler. Mevlüt Ç›nar: Savaflç› Ç›nar, 9 Ocak 1980 tarihinde ‹stanbul’da çat›flmada flehit düfltü. Mehmet Günalp: 1960 y›l›nda Erzincan’da dünyaya gelen Günalp, ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde Proletarya Partisi ile tan›fl›r. Günalp, ‹stanbul-fiiflli’de sivil faflistler taraf›ndan katledildi¤inde partinin ileri sempatizan› ve 20 yafl›ndayd›. peten tam bilgiye ilerlenebilir.” (FFelsefe Bir S›r De¤ildir, Umut Yay›mc›l›k) Burada temel sorun devrimci pratiktir. E¤er bir KP, kadro ve militan sorununda ciddi bir problem yafl›yorsa, bilin ki o KP’nin devrimci militanl›k, devrimci savafl konusundaki duruflunda sorunlar vard›r. Bu yönlü yaflanan t›kan›kl›klar›n afl›lmas› için de militan savaflç› bir flekillenifl olmazsa olmazd›r. Özveri, fedakârl›k, davaya adanm›fl bir kiflilik ancak ve ancak böylesi devrimci bir pratik içinde flekillenir. Ve yeni kadro ve militanlar da ancak böylesi bir pratikle birlikte yürütülecek olan özgün çal›flmalarla a盤a ç›kar. Yukarda dikkat çekti¤imiz gibi, ortak bir flekillenifl için tek merkezde e¤itimin rolü oldukça büyüktür. Ama flu da bir gerçek ki, bazen mevcut koflullar buna el vermeyebilir. O zaman yap›lmas› gereken bu çal›flmalar› bölgesel düzeyde yürütmenin koflullar›n› yaratmakt›r. Bugün her f›rsatta var olan kadro ve militanlar›n yetersizliklerine dikkat çekiyoruz. Dikkat çekti¤imiz di¤er bir nokta ise, sürecin zorluklar›d›r. fiu da bir gerçek ki, bu zorluklarla mücadele etme göreviyle karfl› karfl›ya olan kadro ve militanlar ideolojik, siyasal ve örgütsel düzeydeki nitelikleri bak›m›ndan olmas› gereken yerde de¤ildirler. Dolay›s›yla daha ileri düzeyde hamleler için bu yetersizliklerin afl›lmas›, sürecin sorunlar›na hâkim ve çözme iradesine sahip yeni tipte bir flekillenifl gerekli ve zorunludur. Yine kadro ve militanlar›n geliflimi için d›flar›dan müdahalenin önemi tart›fl›lmaz. Fakat faaliyetçilerin sahip oldu¤u iç dinamik, kendi gerilikleriyle, yetersizlikleriyle hesaplaflma, onlara müdahale etme iradesi geliflim için önemli bir yer teflkil etmektedir. Bu hesaplaflma bireylerin niyetiyle alakal› bir durum de¤ildir. Bu tamamen Polat yoldafl›n karfl›s›na… Teslim olmay›-yaflamay› dayat›r, o ise direnmeyi-gerekirse ölmeyi seçer! Ölümü bir tercih gibi sunar düflman, o ise yaflamay›-bir devrimci olarak bir komünist olarak yaflamay› göze al›r! Ve bu iflkenceden sonra yine yenilir düflman, çünkü Polat dimdiktir-aln› aç›kt›r karfl›lar›nda… Tutuklan›r ve Bayrampafla Hapishanesi’ne gönderilir. Yer, zaman ve koflullar onun için mücadelenin aksesuar›yd›! Polat yoldafl için mücadele etti¤i alan›n, dönemin olumlu ya da olumsuz koflullar›n›n çok da bir önemi yoktur. Devrim iflçisiydi adeta… “Hay›r, orada mücadele yürütmeyi baflaramam!” dedi¤ini duymam›flt›r yoldafllar› bir kez bile! Ne gerillada siperde yatmak ne Mersin’de mücadelenin yan› s›ra illegal koflullar› nedeniyle çöpçülük yapmak ne de iflkencede, düflman karfl›s›nda olmak aras›nda çok bir fark vard›r onun için! Keza hapishanelere yönelik sald›r›lar›n artt›¤› ve hapishanedeki devrimcilerin kapsaml› direnifllerinin örüldü¤ü 1996 y›l›nda, ölüm orucu ve süresiz açl›k grevi eylemleri bafllad›¤›nda da dikilir en ön s›raya… Süresiz Açl›k Grevi sonras› bafllayan Ölüm Orucuna yatanlar›n en büyük destekçisi olur ayn› zamanda! 45 gün süren Süresiz Açl›k Grevi eyleminin ard›ndan ölümcül hastal›klar bafl gösterir bedeninde… Önce beyin ve akci¤erinde ortaya ç›kan lanet kanser hastal›¤›, zamanla pankreas ve mideye de s›çrar. Yaflam› boyunca direniflinden, kavgas›ndan taviz vermeyen Haydar Do¤an: bu da¤ bak›fll› adam›n bedeni, bu hastal›klara 15 Ocak 1997’de yenik düfler! Bugün hala devrimci tutsaklar› tecrit-tredman politikalar›yla ölümcül hastal›klarla bafl bafla b›rak›p, onlar› tedavi ve tahliye etmeyerek ölüme mahkûm eden düflman; o günlerde de Polat yoldafl›n tahliye olmas›na izin vermez ve onu ölüme terk eder. Ya da öyle Kavga ve Parti var olyapt›¤›n› san›r!3 Oysa o “K dukça” yaflayacak bir yoldaflt›r. 20 y›ll›k mücadele yaflam›yla geride Partizan kültürüne yüklü bir miras b›rakan ve ard›llar›n›n örnek ald›¤›/alaca¤› bir yoldaflt›r. 1 Mehmet Demirda¤ 2 Ersin Kantar 3 D›flar›da yoldafllar› ve ailesi Polat ‹yit’in serbest b›rak›lmas› için kampanya bafllat›rlar. Art›k her yer eylem alan› olmufl, her eylem alan›nda Polat’›n resimleri vard›r. Ancak faflist devlet, son günlerini sevdiklerinin yan›nda geçirmesi düflüncesine dahi katlanamad› ve Polat’› hapishanede katletti. Nilüfer Atav: Adem Asal: 1958’de dünyaya geldi Dersim’in yi¤it Nedim’i(Haydar Do¤an)… Küçük yafllarda tan›flt›¤› Proletarya Partisi’ne baflka bir siyasetten 7 y›l hapishanede kal›rken yapt›¤› araflt›rmalar›n ard›ndan kat›l›r. Birçok devrimcinin katili olan Muhsin Bodur’un cezaland›r›lmas› eyle- 1970-Yozgat do¤umluydu Atav. Güleç yüzü ve s›cakl›¤› ile yoldafllar› ve dostlar›n›n sevgisini kazanm›fl olan Atav’›n en büyük iste¤iydi, da¤lara kavuflmak. Bu iste¤ini gerçeklefltiren Atav, Artvin Borçka’da düflman ile ç›kan çat›flmada düflman› kurflun ya¤muruna tuta- Ardahan’›n Hanak ilçesinde dünyaya gelen Asal, Sivas Üniversitesi’nde tan›flt›¤› Proleterya Partisi’nin “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin sürdürücülerindendi. Defalarca iflkenceden geçmesine ra¤men yüz ak›yla bu iflkenceli sorgulardan ç›kt›. 1992 y›l›nda girdi¤i Kayseri zindan›n› 10 minde yer alan Do¤an, 10 Ocak 1991 y›l›nda Ulafl Bardakç›’n›n katili faflist Habip Gür’ün cezaland›r›lmas› eyleminde flehit düfler. rak birli¤in çat›flma bölgesinden sa¤l›kl› bir flekilde ayr›lmas›n› sa¤lar. Ancak Adem Asal ile birlikte birlikten ayr› düflen Atav, 3 Ocak 1994’te flehit düfler. yoldafl› ile birlikte parçalayarak firar eden Asal, 3 Ocak 1994’te Artvin-Borçka’da ç›kan çat›flmada yaral› olarak ele geçirilir ve iflkence ile 9 Ocak’ta katledilir. s›n›f savafl›m›nda kendilerine biçtikleri misyonla direkt ilintilidir. Halk›n davas›na hizmet etmede önüne büyük hedefler koyan her faaliyetçi, kendi geri yanlar›yla hesaplaflmada samimi ve cesaretli olur. Çünkü geri durufllar›n, yetersiz kavray›fllar›n bu büyük hedeflerin önünde bir barikat rolü oynad›¤›n› çok iyi bilir. Ama esasta böyle bir derdi olmayan, var olanla vaziyeti idare etmeye çal›flan anlay›fl sahipleri ise gerilikleriyle hesaplaflmazlar. Bilakis onlar› korurlar. Onlarla yaflama, onlara olmad›k misyonlar yükleme hatas›na düflerler. Bu yaklafl›m dogmatik düflünüfl tarz›n› tetikler. Devrimci pratikten yoksun olmas›ndan dolay› inceleme ve araflt›rmaya gereken önemi vermez. ‹flte bu üretimsizlik, pratikten beslenme yetersizli¤i, dura¤anl›¤a ve giderek çürümeye yol açar. Bunu önlemek veya asgari düzeye indirgemek için baz› ad›mlar atmam›zda ›srar etmemiz gerekir. Yani inceleme ve araflt›rmada ›srar, pratik sürecimizden ö¤renmede ›srar, ezilenleri, emekçileri birlefltirmede, inisiyatiflerini a盤a ç›karmada ›srard›r. Kitlelerle ba¤ kuramamam›za, ba¤ kurdu¤umuz kitleleri örgütleyip harekete geçirme prati¤ine hizmet etmeyen her türlü çal›flma tarz›ndan uzaklaflmada ›srar. Böyle bir yönelim içine girmek, her alanda böylesi bir heyecan yaratmak, bütünü oldukça olumlu yönde etkiler. Nas›l ki “Küçük tafllar olmadan büyük tafllarla duvar yap›lmaz” büyük s›çramalar›n yolu da küçük ad›mlar atmaktan geçer. Dolay›s›yla de¤ifltirmede, egemenlerin sald›r›lar›na karfl› direnmede, karfl› sald›r›lar örgütlemede, hep ileriye do¤ru ad›mlar atma iradesini göstermeliyiz. Söylemlerin anlam kazanmas›, görevlerin lay›k›yla yerine getirilmesi için bu yönlü bir durufl zorunludur. Bugün aç›s›ndan soruna yaklaflt›¤›m›zda ör- gütlü güçler içinde “her ifle her göreve haz›r›m” irade beyan› bafll› bafl›na bir olumluluktur. Ama bu tek bafl›na yetmez. Bu olumlulu¤u daha ileri düzeye tafl›yacak, daha anlaml› k›lacak olan, üstlenilen bu görevlerin en ileri düzeyde yerine getirilmesi için ortaya bir çaban›n konulmas›d›r. Vasat bir duruflla hiçbir zorlu görevle bo¤uflulamaz. Tam tersine vasat durufllarla var olan sorunlar daha da ço¤alt›l›r. Sorunlar› aflmak, çözüm gücü olmak tamamen niteliksel bir duruma tekabül eder. Çünkü nitelik düfltükçe sorunlar ço¤al›r. Çözümsüzlükler derinleflir. Bu gerçekleri görmek niteliksel düzeyi yükseltecek pratik çözümler üzerinde yo¤unlaflmak anlam›na gelir. Burada önemle bir noktan›n alt›n› çizmekte yarar vard›r. Niteliksel düzeyin yükseltilmesinin ideolojik, teorik çal›flmayla, savafl düzeyiyle direkt ba¤› vard›r. Dolay›s›yla bugün koflullar›n da dayatmas› sonucu üstlendi¤imiz sorumluluklar› yerine getirmede zorlanabiliriz. Yani niteli¤imiz ile sorumluluk düzeyimiz aras›ndaki boflluklar derin olabilir. Bu durum bizi ürkütmemelidir. E¤er tarihi koflullar bize baz› görevleri dayat›yorsa, ondan kaçamay›z. Bilakis aradaki a盤› kapatmak için çok yönlü ve kapsaml› bir çaba içine girmeliyiz. Bu kapsaml› çal›flma bizi gelifltirir. Ve büyük sorumluluklar alacak güce ve yetkinli¤e ulaflt›r›r. Burada temel sorun de¤iflme ve geliflme istemimizdeki samimiyettir, ciddiyettir. Bu samimiyet ve ciddiyete sahip olan her birey, gerilikleri aflma mücadelesinde baflar› elde eder. Bu genel yaklafl›m ve de¤erlendirmeler ›fl›¤›nda kimi alanlardaki çal›flmalar ve güncel görevlerimiz üzerinde durmak istiyoruz: Halk demokrasisi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesinde önder güç proletarya ise; bu gücün örgütlenmesi için somut politika ve ciddi bir yaklafl›m gerekir. Ciddi bir yaklafl›m›n ilk ad›m› da iflçi s›- n›f›n› örgütlemedeki yetersizliklere kaynakl›k eden ideolojik örgütsel zaaflarla hesaplaflmay› gerektirir. S›n›f içindeki çal›flmay› kadrosal yetersizliklere ba¤layarak iflin içinden ç›kmak yüzeysel ve kolayc› bir yaklafl›md›r. Bu nedenle hatalar›n kayna¤›na inmede ›srarl› olmal›y›z. Bu konuda at›lan her olumlu ad›m militan devrimci bir çal›flmayla taçland›r›l›rsa, bu çal›flmalar da kaç›n›lmaz olarak kendi kadrosunu-militan›n› yarat›r. Yine çal›flmalar›n belli alanlara hapsedilmesi, yaln›z hedefleri darlaflt›rmaz, beraberinde bir iddia kayb›n›, kendine güvensizli¤i de gelifltirir. Güven, kendini aflarak geniflleyen bir faaliyetle kazan›l›r. Elbette ki bir faaliyetin kal›c›l›¤› ve süreklili¤i, o faaliyetin kitleleri etkileme düzeyinden, o faaliyete yön veren anlay›fl›n genifl y›¤›nlar› örgütleyip siyasal iktidar mücadelesine yöneltmedeki iddia ve ›srar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. ‹ddia sahibi bir hareket, iddia sahibi kadrolar asla var olanla yetinmezler. Var olanla yetinmek, kendi kendini tekrarlamakt›r. Bu dura¤an pratikte devrimci heyecan›, at›l›m iradesini öldürür. Bu demektir ki, var olan› koruman›n yolu da yeni güçlere ulaflmaktan, genifllemekten geçer. Bu yaln›z s›n›f çal›flmas› için geçerli olan bir olgu de¤ildir. Tüm çal›flma alanlar› ve tüm örgütlü güçler için geçerlidir. Çal›flmalarda hedefleri büyütmek, öncelikleri belirlemeden uzak, plans›z bir tarzda dört bir yana yumruk sallamak de¤ildir. Tam tersine öncelikli görevler do¤rultusunda güçleri konumland›rarak, geniflleme perspektifine uygun olarak planl› ve sistemli bir tarzda çal›flmakt›r. Ve daha da önemlisi tüm çal›flmalarda baflar› elde etmenin yolu zorluklarla çat›flarak yol alman›n iradesini ortaya koymaktan geçer. 13 / TAR‹HTEN SAYFALAR 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 1905 devrimi; bir yenilgi, büyük bir zafer! 1900’lerin bafl›nda Çarl›k Rusyas›; Japon, Alman, ‹ngiliz ve Frans›z birlikleri ile beraber Çin halk›n›n yabanc› emperyalistlere karfl› giriflti¤i ayaklanmay› efli görülmedik bir zalimlikle bast›rm›fl ve ard›ndan Kore ve Mançurya için Japonya ile savafla tutuflmufltu. 1904’e gelindi¤inde Çarl›k, Japonya karfl›s›nda yenilgi üstüne yenilgi almaya bafllad›. Cepheden her gün binlerce askerin cenazesi gelmekte, yerlerine yenileri al›nmaktayd›. Askerlerin e¤itimi, ikmali kötüydü, generallerin birço¤u savaflta vurgun yapman›n peflindeydi. Savafl, yaflam koflullar›n› gitgide a¤›rlaflt›rm›fl, halk açl›k ve sefaletle bo¤uflmaya bafllam›flt›. Bu savafltan en kârl› ç›kan Rus kapitalistleriydi. On binlerce insan köylerini terk ederek açl›ktan kurtulmak için büyük flehirlere göç ediyor, burada yeni kurulan fabrikalarda geceli gündüzlü çal›fl›yordu. Çarl›k Rusya’s›nda yaflayan uluslar, çifte bir boyunduruk, hem kendi, hem de Rus çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerinin boyunduru¤u alt›nda inliyorlard›. 1900-1903 y›llar›ndaki iktisadi kriz, emekçi y›¤›nlar›n içinde bulundu¤u güçlükleri a¤›rlaflt›rm›flt›, savafl bunu daha da fliddetlendirdi. Savafltaki yenilgiler, kitlelerin Çarl›¤a karfl› nefretini bir kat daha art›rd›. Halk›n sabr› tükeniyordu. Aral›k 1904’te Bakü’de iflçiler, Bolflevik Komitesinin önderli¤i alt›nda büyük ve iyi örgütlenmifl bir grev düzenlediler. Bu grev iflçilerin zaferiyle, iflçilerle petrol sanayicileri aras›nda bir toplu sözleflmenin, Rusya iflçi s›n›f› hareketi tarihindeki ilk toplu sözleflmenin imzalanmas›yla sonuçland›. Bakü grevi, Trans-Kafkasya’da ve Rusya’n›n birçok bölgesinde devrimci kabar›fl›n bafllang›c› oldu. reket halindeydi. Açl›ktan küçülen bedenleri, her gün bir yak›nlar›n› savaflta kaybetmenin ac›s›yla da¤lanan yürekleri ile her ad›mda biraz daha yaklafl›yorlard›. ‹liklerine kadar hissettikleri çaresizlikleri ve yaflam›n art›k tafl›yamad›klar› yükü d›fl›nda elleri ve avuçlar›nda hiçbir fley yoktu. Ne bir tabanca, ne bir b›çak ne de bir sopa. Çar›n resimleri ve kilise bayraklar› d›fl›nda hiçbir fleydi ellerindeki. Petersburg halk› kutsal bir ayindeydi sanki. Petersburg, 9 Ocak 1904 günü kas›rgan›n hemen öncesini yafl›yordu. Halk, yaflad›¤› cehennemden kurtulmak için “babalar›na” gidiyordu. Haz›rlad›klar› bildiriyi Çar’a verecek ve onlar› kurtarmalar›n› isteyeceklerdi. fiöyle di- “Yar›-yolda durmayaca¤›z!” “Çar bize ne ettiyse, flimdi bizden onu bulacak!” So¤u¤un insan›n kan›n› dondurdu¤u bir k›fl günü on binlerce iflçi sessiz bir flekilde yol almaktayd›. Aralar›nda kad›nlar, çocuklar, gençler, yafll›lar, hastalar ve sakatlar da vard›. fiehrin her caddesinden ve soka¤›ndan geliyor, birbirlerine kenetleniyor ve yürüyorlard›. fiehir bir mezarl›k gibi sessizdi. Ayaklar›n çi¤nedi¤i kar›n 盤l›klar› d›fl›nda ses yoktu. Rüzgâr bile susmufl, saklanm›flt›. On binlerce insan tek bir yöne do¤ru ha- ¤uluyoruz... Sabr›m›z tükendi. Bu dayan›lmaz ac›lar› çekmeye devam etmektense ölmeyi ye¤ tuttu¤umuz o korkunç an geldi, çatt›...” Asl›nda yanl›fl adresten medet umduklar›n› ve ne kadar büyük bir yan›lg› içinde olduklar›n› a¤›r bir flekilde ö¤reneceklerdi birazdan. Kitle y›¤›n›n›n saraya yaklaflmas› ile Çar, muhaf›zlar›na atefl emri verdi. Ortal›k bir anda can pazar›na döndü. Muhaf›zlar atefl açarak kitleye sald›r›yor, yakalad›klar›n› öldürüyor, iflkence ediyor, tutukluyordu. Saatlerce devam eden bu sürek av›n›n sonucunda binden fazla insan›n bedeni saray›n önünde cans›z uzanmaktayd›. Petersburg sokaklar› iflçilerin kan› ile k›z›la boyand›. 2000’den fazla insan yaraland›. Bu, büyük yang›n› ateflleyen k›v›lc›md›! Bu “Kanl› Pazar”d›! Art›k ok yaydan ç›km›fl geri dönülemez bir yola girilmiflti. Katliam›n duyulmas› ile Rusya’n›n dört bir yan› eylemlerle sars›lmaya bafllad›. Fabrikalarda grevler yap›l›yor, iflgaller gerçeklefliyor, sokaklar slogan sesleri ile gürlüyordu. Çar, bindi¤i dal› kesmifl, kurflunu kendine s›km›flt›. ‹flçiler ve emekçiler için çileye dönüflen yaflam flimdi bilenen öfke ile yeni bir anlam kazan›yordu. O gün mermilerle kalbura çevrilen yaln›zca bedenleri de¤il, Çar’a olan inançlar›yd›! Çar bize ne Art›k flöyle diyorlard›; “Ç ettiyse, flimdi bizden onu bulacak!”. Kahrolsun Otokrasi!” fli‹flçiler flimdi “K ar›yla soka¤a dökülüyorlard›. Ocak’ta grevcilerin say›s› 440.000 gibi muazzam bir rakama ulaflt›. Bir ay içinde, son on y›l›n toplam›ndan daha fazla iflçi greve gitti. ‹flçi s›n›f› hareketi, efli görülmedik bir düzeye ulaflt›. Rusya’da devrim bafllam›flt›! yorlard›; “Biz, Petersburg kenti iflçileri, kar›lar›m›z, çocuklar›m›z ve çaresiz ihtiyar analar›m›zbabalar›m›zla do¤ruluk ve himaye bulmak için sana, Hükümdar›m›za geldik. Biz sefaletten k›nl›yoruz, eziliyoruz, dayan›lmaz bir çal›flma alt›nday›z, hor görülüyoruz ve bizi kimse insan yerine koymuyor... Sab›rla her fleye katland›k, ama sefalet, haks›zl›k ve cehalet bata¤›na gittikçe daha fazla itiliyoruz; despotizm ve zorbal›k alt›nda bo- Devrimci kabar›fl›n giderek büyümesi ve içine daha genifl iflçi ve köylü y›¤›nlar›n› çekmesi ile yeni iktidar organlar› da ortaya ç›kmaya bafllad›. ‹flçi, Köylü ve Asker Sovyetleri ilk defa bu devrimci dalgan›n içinde kendini göstermeye bafllad› ve giderek embriyon halindeki bir iktidar organ›na dönüfltü. Bolflevikler devrimin iflaret fifle¤ini gördükleri ilk andan itibaren büyük bir seferberlikle harekete kat›ld›. Proletaryan›n bu savaflta çok büyük eksikleri bar›nd›rd›¤›n›, bu kalk›flmada yeterince örgütlü olmad›¤›n›, köylülükle ba¤lar›n›n henüz çok zay›f oldu¤unu biliyorlard›. Ne ki devrim bir kere bafllam›fl proletarya yumru¤unu indirmiflti. Bolfleviklere düflen bu kas›rgan›n en önünde yürümek, ona önderlik etmek ve onu olabildi¤ince ileri tafl›- ‹flçi-köylü 79 makt›. Öyle de yapt›lar. Moskova’da Sovyetler Bolfleviklerin elindeydi. Hemen haz›rl›klara baflland›. Proletaryan›n savafl için silaha gereksinimi vard›. Lenin, devrime do¤rudan önderlik etmek için ülkesine geri döndü. Proletarya, iktidar için savaflmal›, bunu hedeflemeliydi! Aral›k 1905’te Moskova’da ayaklanma bafllad›! Bolflevikler barikat bafllar›nda, çat›flmalarda, grevlerde, iflgallerde, yürüyüfllerde proletarya ile omuz omuza yürüyor, savafl›yor ona önderlik ediyordu. Bu yüzden Çarl›¤›n özel hedefleri haline gelmifllerdi. Yüzlerce Bolflevik, iflçilere seslenirken veya en önde dövüflürken Çarl›k taraf›ndan katledildi. Ne var ki devrim, proletaryan›n gerçek önderlerini de ortaya ç›karm›flt›. Bolflevikler devrimin devam etti¤i koflullarda Nisan 1905’te Londra’da gerçeklefltirdikleri Kongrede (III. Kongre) proletaryan›n takti¤inin ne olmas› gerekti¤ini ortaya koydu. Lenin’in 1905’teki bu birinci burjuva devrimi sürerken Demokratik Haziran-Temmuz 1905’te yazd›¤› “D Devrimde Sosyal-Demokrasinin ‹ki Takti¤i” kitab› ve birkaç ay sonra kaleme ald›¤› “SSosyalDemokratlar›n Köylü Hareketi Konusundaki Tutumu” adl› broflüründe bu sürecin deneyimlerini özetledi. Bolfleviklerin tavr›n› ilan etti ve Demokratik devrimden derhal ve flöyle dedi; “D kesinlikle gücümüze ba¤l› olarak, s›n›f-bilinçli ve örgütlü proletaryan›n gücüne ba¤l› olarak sosyalist devrime geçmeye bafllayaca¤›z. Biz kesintisiz devrimi savunuyoruz. Yar›-yolda durmayaca¤›z!” Bolfleviklerin aksine Menflevikler devrimin otokrasinin y›k›lmas› ile sona ermesini ve önderli¤in burjuvazide olmas›n› savunuyorlard›. Menflevikler aya¤a kalkan Petersburg proletaryas›na iflte bu gerici düflünceleri afl›lad›lar. Menfleviklerin elindeki Petersburg Sovyeti silaha sar›lan ve savafl için meydana inen Moskova proletaryas›na yeterli yard›m› ve deste¤i sa¤lamad›. Proletarya iktidar› ele geçirmeyi baflaramam›fl ve devrim yenilgiye u¤ram›flt›. Buna ra¤men Çar geri ad›m atarak parlamentoyu toplad›(Birinci Duma). Bu ayaklanma Rusya’da devrimin yol haritas›n› da çizmiflti. Devrimin yaratt›¤› muazzam birikim Ekim’in köfle tafllar› için harç olacakt›! Bolflevikler bu devrimde baflar›s›zl›¤a u¤rasalarda komünistlerin bir ayaklanmada nas›l bir tutum almas› ve neyi hedeflemesi gerekti¤ini büyük bir berrakl›kla gösterdiler. Bu tavr›n do¤rulu¤u; proletaryan›n deste¤ini almalar› ve köylülü¤ü kazanmalar› ile de ispatland›. 1905 devrimi Bolflevikleri Ekim Devrimine götüren büyük ve tarihsel bir manivela oldu! ›sa… k a s › k n Tarihte * 30 Aral›k 1918’de; Almanya Komünist Partisi kuruldu. * 26 Aral›k 1921’de ‹stanbul Tramvay iflçileri greve ç›kt›. * 30 Aral›k1922’de Vladimir ‹lyiç Lenin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birli¤i’nin kuruldu¤unu aç›klad›. * 29 Aral›k 1930’ta Amele ve ‹flçi Partisi kuruldu. * 27 Aral›k 1944’te Çapakçur bölgesinin ad› Bingöl olarak de¤ifltirildi. * 1 Ocak 1958’de Avrupa Toplulu¤u kuruldu. * 31 Aral›k 1961’de ‹stanbul’da yaklafl›k 100 bin iflçi grev hakk› için miting yapt›. * 31 Aral›k 1962’de Kavel Fabrikas› direnifli bafllad›.. * 2 Ocak 1962’de ‹stanbul’da liman iflçileri greve bafllad›. ‹flçiler, patronlar› Denizcilik Bankas›’n›n ifl sözleflmesini bozmas› üzerine ifllerini b›rakt›lar. * 7 Ocak 1963’te Cibali Tütün Fabrikas›’nda 3500 iflçi yemek boykotu yapt›. * 1 Ocak 1971’de Zonguldak’ta ücretleri ödenmeyen 600 maden iflçisi ocaklara inmedi. * 24 Aral›k 1978’te Marafl Katliam›nda resmi rakamlara göre 105 kifli öldü, 176 kifli yaraland›, 210 ev, 70 iflyeri tahrip edildi. * 24 Aral›k 1979’da Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i, TÖB-DER Marafl katliam›n›n y›ldönümünde Türkiye çap›nda direnifl ve protesto eylemleri düzenledi. Eylemler s›ras›nda 4 kifli öldü, 4000 kifli gözalt›na al›nd›. Ankara S›k›yönetim Komutanl›¤› TÖB-DER Genel Merkezi’ni kapatt›. * 28 Aral›k 1979’da Marafl katliam›n›n y›ldönümünde derse girmeme eylemine kat›lan 1.711 ö¤retmen görevden al›nd›. * 25 Aral›k 1981’de Ankara S›k›yönetim Mahkemesi Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i, TÖB-DER’i kapatt›. * 5 Ocak 1987’de 1986 May›s ve Haziran çay sürgünlerinde radyasyon bulundu; 56 bin ton çay imha edildi. * 3 Ocak 1991’de Türkiye’de yüzbinlerce iflçi 1 günlük ifle gitmeme eylemi yapt›. DGM eylem için soruflturma bafllatt›. * 4 Ocak 1991’de 36 gündür grevde olan binlerce maden iflçisi Zonguldak’tan Ankara’ya yürüyüfle geçti. * 28 Aral›k 1991’de ilk Kürtçe gazete Rojname yay›mland›. * 5 Ocak 1998’de; ‹nönü Üniversitesi ö¤rencisi Ümit Cihan Tarho faflistler taraf›ndan katledildi. KÜLTÜR-SANAT TECR‹TTE SANAT ÜRET‹M‹ -2Bu konuyu biraz daha açmam›z›n yararl› olaca¤›n› düflünüyoruz. Haydari Kamp› adl› romanda bir olay anlat›m›na yer verilmektedir. Hitler faflizminin sürdü¤ü iflgal alt›ndaki Yunanistan’da bir toplama kamp›ndaki tutsaklar› anlatan bir romand›r. Bu kampta tutsaklara tafl tafl›t›lmaktad›r. Tutsaklar tafllar› bir taraftan al›p di¤er bir tarafa tafl›maktad›r. Hepsi bu. Anlams›z, saçma sapan bir ifl gibi görünüyor. Yarat›c› emek böyle heba edilirken tutsaklar bunu yaflam enerjileri tüketilmifl ve ruhsuz bir flekilde yapmaktad›r. Gestapo ise gururlu ve durumdan memnundur. Çünkü görmek istedi¤i insan kalabal›klar›na tutsaklar›n durumu tam uymaktad›r. Ümitsiz, yaflam coflkusu ve enerjisi gitmifl, hiçbir fley den zevk almayan insan kalabal›¤›. Bir müddet bu böyle sürüyor. Daha sonra komünistler müdahale ediyorlar. Bundan sonra tutsaklar canlabaflla çal›flmaya bafll›yor. Sanki dünyan›n en önemli iflini yapar gibi, bir avuç pisli¤i güzel çiçekmifl misali yo¤un bir istekle tafl›yorlar tafllar›, Gestapo flaflk›n! Ne oldu bunlara, niye böyle istekli ve coflkulu çal›fl›yorlar Tafl›nan tafllar da ço¤al›yor, bir piramit olufluyor. Son tafl da konuluyor ve orada haz›rlanan bir levhan›n kulenin üzerine konulmas› için küçük bir tören bile yap›l›yor. Bir yoldafl öne ç›k›yor ve levhay› kulenin tepesine coflkuyla yerlefltiriyor. Levha- da “Haydari Kamp›-1944” yaz›l›. ‹flte Haydari’de bu piramit direnifltir. Bu noktan›n da alt›n› çizmek istiyoruz. Kapatarak cezaland›rma, karfl›devrimci bir sald›r› olmas› boyutuyla amac› çok aç›k olan bir sald›r›d›r. ‹nfaz rejimi daha kapsaml› ele al›nm›fl ve bu sald›r›n›n yo¤unlaflt›r›lm›fl halidir. Politik tutsa¤›n iradesini etkisizlefltirmek anlay›fl› temelinde mücadele yürütülür. Amaç ortadad›r. Akl›n ve eme¤in örgütlenmesi sürecini baltalamak. Çok geriye gitmeye gerek yok yak›n siyasal tarihte toplumsal s›n›f mücadelesinin yükseldi¤i dönemlere bakt›¤›m›zda bunu görmek mümkün. ‘84 Tek Tip Elbise sald›r›s›, Diyarbak›r Zindanlar›n›n 盤l›klar›, Mehmet A¤ar genelgesi ve Eskiflehir Tabutluklar›, 96 Ölüm Orucu ve Süresiz Açl›k Grevi direnifli ve elde edilen zafer, Buca, Ümraniye, Ulucanlar katliamlar› ve en son 19-22 Aral›k’ta 20 hapishaneye birden efl zamanl› olarak düzenlenen katliam operasyonu ve ard›ndan F tipi hapishanelere geçifl... Bunlar devrimci ve komünist tutsaklar›n fiziki varl›¤›na yönelik sald›r›lar olmas›yla birlikte toplumsal muhalefet kesimlerine de göz da¤› verme anlam›n› tafl›maktayd›. ‹çerisi-d›flar›s› bütünlü¤üyle bakt›¤›m›zda belli yönleriyle baflar› elde ettiklerini de söyleyebiliriz. Hapishaneler sorununda ilginin neredeyse dibe vurdu¤u bir dönemden geçiyoruz. Bu, s›- n›f mücadelesinin içinde bulundu¤u durumdan ba¤›ms›z de¤ildir. Bu gerçeklik görülmelidir. (Elbette geçicidir.) Yaln›z hapishanelerdeki direniflin buna ra¤men kesintisiz sürdü¤ü de ak›ldan ç›kar›lmamal›d›r. Hapishaneler, hapishaneler politikas›na yön veren temel çeliflmeler ve bunlar›n uygulan›fl› konusunda temel noktalara dikkat çekmeye çal›flt›k. Aç›lmas›, ayr›nt›land›r›lmas› gerek çok fley var ve biz konuyu somut uygulamalara dayand›rarak daha da anlafl›l›r k›lmaya çal›flaca¤›z. Ortaya koymaya çal›flt›¤›m›z bu noktalar görülmeden ve kavranmadan tecrit ve sanat aras›ndaki iliflkiyi do¤ru tan›mlayamay›z. Di¤er ifadeyle tecrit ve tredman›n hedefleri anlafl›lmadan sanat üretiminin durumu hakk›nda do¤ru ç›karsamalar yapamay›z. Hapishaneler mücadelesinin toplumsal niteli¤i kavranmadan konuya iliflkin do¤ru bir mücadele hatt› da öremeyiz. Türkiye’de edebiyat hapishane kö kenlidir denilir. Bu do¤ru bir tespittir. Daha gerilerden bakt›¤›m›zda bunu görüyoruz. Osmanl›’da Pir Sultan’dan bugüne gelen bir durufl vard›r. (Kuflkusuz bunun da evveliyat› var.) Sanat, üretildi¤i her ortam ve mekandan kendine özgü izler tafl›r. “Hapishaneler bu noktada önemli ve özel bir alan› oluflturur” dersek abartm›fl olmay›z. Özellikle ‘40’l› y›llarda daha genifl ve nitelikli üretimin varl›¤› görülür. ‹lk akla gelenler Naz›m Hikmet Ran, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Kerim Karcan olabilir. ‘60’l› y›llarda özellikle de ‘68 Hareketiyle sanatsal üretimde bir nevi “Rönesans” yaflanm›flt›r. ‘68 Hareketi bu anlamda da “nitel bir s›çramaya denk düfler” tespitinde bulunabiliriz. ’40’l› y›llarda zemini geniflleyen toplumsal gerçekçilik, ‘68 Hareketiyle sosyalist bir nitelik alm›flt›r. Toplumsal-sosyalist gerçekçilik sanatsal üretimin her dal›nda edebiyat, sinema, tiyatro, fliir, siyaset, müzik, ahlak, resim vs. alanlarda resmi-klasik tarza ciddi darbeler indirmifltir. ‘68 Hareketi ve ‘71 silahl› devrimci ç›k›fl› Çin’de ÇKP Mao Zedung yoldafl önderli¤inde geliflen “Büyük Proleter Kültür Devrimi”nden ilham alm›fl, onun etkisiyle ülkemizdeki s›n›f mücadelesinin kültür sanat alan›nda ayd›nlanman›n geliflmesini sa¤lam›flt›r. ‘70’lerde de geliflmesini sürdüren bu ayd›nlanman›n önü ‘80 Askeri Faflist Cuntas› ile kesilmifl, emperyalist kültür, kitlelerin, halk›n can damarlar›na bizzat faflist paflalar ve devlet eliyle enjekte edilmeye bafllanm›flt›r. Sanat, içinde yaflan›lan toplumsal iliflkilerin bir yans›mas› olmas› boyutuyla kültür, üretici ve tafl›y›c› bir niteli¤e de sahiptir. Gözden kaç›r›lmamas› gereken nokta fluras›d›r. Tuvalin üzerinde f›rça gezdirmek ya da bak›r›n ifllen- mesi vs elbette önemlidir. Biraz gerilere gitmek gerekirse örne¤in Homeros destanlar› ‹lyada ve Odysse sanat ürünleridir. Antik Ça¤ Aristoles’in yaflam biçimi bu destanlarla gelece¤e tafl›nm›fl, Aristokrat s›n›f›n ideolojik siyasal düflünüflün biçimlenmesinde önemli ifllevlerde bulunmufltur. Özellikle de bu ça¤da. Emperyalizm ve Proleter Devrimleri Ça¤›, toplumsal, sosyalist, devrimci muhalefet kültürü, sanatç› kimli¤ini de bir flekilde gelifltirmifl, sistemlefltirilmifltir. Özellikle de 1917 Sovyet Devrimi sonras› sosyalist gerçekçilik geliflerek dünya edebiyat klasiklerinin en önemli sanatç› ve ürünlerini ortaya ç›karm›flt›r. Gorki, Mayakosvki gibi üstadlar da Sovyet Devriminde ve sonras›nda eflsiz yarat›c›l›k gücü edinmifllerdir. ‹flçi s›n›f› ve emekçilerin, köylülerin devrimci ve sosyalist mücadelesi onlar›n kalemine ruh katm›flt›r. Hitlerin faflist Nazi ordu- sunun Guernica’daki kitle katliam› (Katalanlar›n katledilmesi) Picasso’nun ayn› ismi tafl›yan tablosunun faflizmi tüm ç›plakl›¤›yla sorgulayan çizgileriyle derinlemesine ortaya serilmifltir. Reform ve Rönesans sürecinde sanat, burjuvazinin tüm renklerini içinde tafl›r. Bu bar›nd›r›fl kendini salt var etmeyle s›n›rlamaz, ayn› zamanda üreten gelifltiren bir niteliktedir. Shelde, Spore, Goethe, Voltaire burjuva ayd›nlamac› paradigman›n kültür-sanat alan›ndaki somut karfl›l›klard›r. Elbette ki sanat-edebiyat yaz›n›na ciddi manada etkileri olmufltur. Proletaryan›n tarih sahnesindeki yerini al›fl›yla ayd›nlanmac› pradigman›n sanat üretimindeki çok renklili¤i yerini burjuvazinin renklerine b›rakm›fl bu alanda da proletaryaya karfl›tl›¤› üretmifltir. (Tekirda¤ F Tipi Hapishane’den bir ‹K okuru) Devam edecek) (D 14 / YAfiAMIN ‹Ç‹NDEN ‹flçi-köylü 79 “Onlar en büyük hatay› bir kad›n› iflten atmakla yapt›lar!” CHP DE⁄‹fiT‹ M‹? BELGELERLE KONUfiALIM! As›l olarak son yerel seçimler öncesinde koltu¤unun alt›n da dosyalarla tan›d›k kendisini. “Belgelerle konuflmas›, do¤runun yan›nda, haks›zl›¤›n, yolsuzlu¤un karfl›s›nda yer almas› ve düelloya ça¤›rd›¤› kifliyi hezimete u¤ratmas›yla” “gönlümüze taht” kurdu bir anda. Yerel seçimlerde ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤› adayl›¤›ndan sonra ekibiyle beraber aya¤›nda çizmesiyle “varofl” diye tabir edilen emekçi semtlerde gördük kendisini. Dilinde, yoksulluk bitecek söylemi, koltu¤unun alt›nda dosyalar... Kimden bahsetti¤imizi anlam›fls›n›zd›r. Baykal’›n taht›ndan indirilmesiyle yerine geçen “Gandi, Chavez, Devrimci” Kemal, Kemal K›l›çdaro¤lu... Statükoyu parçalayan, CHP’yi “de¤ifltiren”, devrimcileri CHP’ye ça¤›ran Kemal K›l›çdaro¤lu yeni ekibiyle ve bolca yeni söylemiyle siyaset sahnemizde. CHP genel baflkanl›¤›na gelir gelmez “de¤iflimden” bahseden K›l›çdaro¤lu ve onun CHP’si gerçekten de¤iflti mi? Evet, son zamanlarda tart›fl›lan bir durum. Biz de konuya el atal›m ve “belgelerle konuflal›m.” K›l›çdaro¤lu’nun CHP Genel Baflkanl›¤›na gelir gelmez ilk söylemlerinden biri “CHP’li belediyelerde tafleron kalmayacak, tafleron sistemini kald›raca¤›z” oldu. Gel gelelim ki CHP’nin kalesi durumunda olan ‹zmir’de tüm CHP’li belediyelerde tafleron sistem artarak devam etmekte, taflerona karfl› mücadele eden iflçi ve emekçiler ifllerinden at›lmaktad›r. CHP’li belediyeler adeta tafleron cenneti durumundad›r. Son olarak CHP’li Buca Belediyesi’nde sendikada örgütlenmek isteyen 7 iflçi iflten ç›kar›ld›. ‹flçiler belediye önünde direnifle geçtiler. Kemal K›l›çdaro¤lu ö¤rencilere yap›lan sald›r›y› günlerce dilinden düflürmedi ama kendi belediyesinin iflten ç›kard›¤› ve direnifle bafllayan iflçiler hakk›nda tek bir söz söylemedi. Dire- nifl çad›r› kurmak isteyen iflçilere Belediye Baflkan›n›n talimat›yla defalarca polis ve zab›talar sald›rd›. K›l›çdaro¤lu ö¤rencilere uygulanan meflru görmedi¤i fliddeti herhalde iflçilere meflru görmektedir ki tek bir k›nama sözünü bile duyamad›k. Bir de geçen haftalarda ‹zmir’e gelen K›lçdaro¤lu’nu aya¤›nda çizmesiyle iflçilerin yan›nda da göremedik. Y›llard›r ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’nin oyalad›¤› tafleron park ve bahçe iflçileri ihale sürecinde. Yine ihalede tafleron flirketler var. Hani “CHP’li belediyelerde tafleron bitecekti”, hani “Gandi Kemal halkç›yd›?” ‹flçi ve emekçi kitlelerini kand›rmak için yap›lan “ de¤iflim” söyleminin iflçi ve emekçiler cephesinden hiçbir somut karfl›l›¤› bulunmamaktad›r. Du rum ortada, elde belgeler var; Ne CHP de¤iflmektedir ne de “Gandi Kemal” halkç›d›r. ‹zmir Büyükflehir Belediyesi park ve bahçe ifllerinde çal›flan 1300 iflçinin gelecekleri, ihale sürecinde. CHP’de de¤iflimden bahsetmiflken park ve bahçe iflçilerinin sürecini hat›rlayal›m. 2008 y›l›n›n sonunda iflten ç›kar›lmalarla beraber 72 gün açl›k grevinde kalan tafleron park ve bahçe iflçileri, D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ve ‹zmir Büyükflehir Belediye Baflkan› Aziz Kocao¤lu’nun “Tafleronu bitirece¤iz ve herkes sendikal› olacak” sözleriyle direnifli sonland›rm›fllard›. Ard›ndan gelen y›l ne tafleron sistem kalkt› ne de iflçiler sendikal› oldu ve 2009’da yeniden iflten at›lmalar bafllad›. Park ve bahçe iflçileri 2009 sonunda iflten at›lmalara karfl› bir dizi eylem yaparak iflçilerin ifllerine geri dönmesini sa¤lad›lar. Ard›ndan taflerona karfl› sendikalarda örgütlenmeye çal›flt›lar. Ama ne hikmetse iflçilerin öz örgütlülü¤ü olan sendikalar, esasta 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 sendika a¤alar› örgütlenmek isteyen iflçileri oyalayarak sonra yüzüstü b›rakt›. Sendikalar›n örgütlememesi üzerine sorunlar›na örgütlü mücadelenin çözüm olaca¤›n› bilen iflçiler, daha güçlü durabilmek için Taflerona Karfl› ‹flçi Dayan›flma Derne¤i’ni kurarak örgütlendiler. Kurulduktan sonra özellikle derne¤e üye olan iflçiler üzerinde yo¤un bir bask› oluflturan belediye, derne¤e üye olmamalar› için iflçilere yönelik tehditlerini devam ettiriyor. CHP’nin ‹kiyüzlülü¤ünün Kan›t›; Kent A.fi. Direnifli! ‹zmir’in CHP’li Karfl›yaka Belediyesi taraf›ndan belediyeye ba¤l› Kent A.fi. taraf›ndan yap›lan temizlik ifllerinin taflerona verilmesi sonucu iflten ç›kar›lan 300 Kent A.fi iflçisinin, 30 Nisan 2009’da bafllayan ve yaklafl›k bir y›l süren direniflleri de CHP’nin ikiyüzlülü¤ünün kan›t› oldu. Kent A.fi. iflçileri 16 Eylül 2009 günü ‹zmir’den Ankara’ya yürüyüfl yapt›lar. Ankara’da onlar› karfl›layanlar aras›nda CHP’li yöneticilerin hiçbiri yoktu. Yine iflçiler Ankara’da çad›rda kald›klar› süreçte birçok sald›r›ya maruz kalmalar›na ra¤men CHP yönetimi taraf›ndan görmezden gelindiler. Kent A.fi. iflçilerinin direnifllerinin sürdü¤ü dönemde TEKEL direnifli bafllad›. Bir de bakt›k ki CHP’li milletvekilleri TEKEL iflçileriyle beraber polisten gaz yiyorlar. TEKEL iflçilerinin yan›nda oldu¤unu iddia eden CHP, kendi belediyesinin iflçilerinin direniflini görmezden gelmekten hiç kaç›nmad›. Yüzsüz bir flekilde TEKEL iflçilerinin ve eme¤in yan›nda olduklar›n› söylemekten utanmad›lar. Kent A.fi. iflçilerinin durumu hala netlik kazanm›fl de¤il. En son mahkemeyi kazanan iflçilere Karfl›yaka Belediye Baflkan› CHP’li Cevat Durak “birini bile geri almayaca¤›z” demiflti. (‹zmir) Kölece çal›flma koflullar›na ve örgütsüzlü¤e karfl› bir k›v›lc›m da Buca’dan yakan tafleron iflçiler kararl›. ‹flçilerin k›fl›n so¤u¤unda yakt›klar› bu direnifl atefli onlar› yaln›zca ›s›tmakla kalmad› ayn› zamanda on y›llard›r iflçi s›n›f›n›n bilincine çekilen birçok karanl›k örtünün de ayd›nlanmas›na katk› sundu. ‹flyerinde insan yerine konulmayan, hiçbir güvencesi olmayan ve gelecekleri flirketin iki duda¤› aras›nda olan tafleron temizlik iflçileri, tüm bunlara “aart›k yeter” diyerek direnifl bayra¤›n› göndere çekti. Buca’da adeta bir tafleron cenneti kuranlar iflçilerin bu direnifl meflalesini görmekte gecikmedi. ‹flçilerin belediye önünde kurduklar› çad›rlar adeta savafla gider gibi haz›rlanan zab›ta, çevik kuvvet ve özel güvenlikçilerin sald›r›s›na u¤rad›. Ne ki iflçiler kararl›yd›. Çad›r yeniden kuruldu. Tekrar sald›r› yafland› ve çad›r tabi ki bir daha kuruldu. ‹flçilere yönelen tüm bu taarruzlar›n baflkomutan›n›n kimli¤i ise oldukça manidard›; CHP’li Buca Belediye Baflkan› Ercan Tat›. Bu sosyal demokrat baflkomutan daha yerel seçim öncesi yüzüne takt›¤› maske ile flöyle diyordu iflçilere; Tafleron sistemini ortadan kald›raca¤›z, belediye kapsam›nda çal›flan tüm personeli sendikal› yapaca¤›z ve her türlü sosyal haklar›n› verece¤iz.” Ne var ki Ercan Tat› seçimlerden sonra “sola kayan” CHP’nin gerçek pozisyonunun tüm iflçilere göstermekte geç kalmad›. Bir CHP delegesi olan Bat›gül Tunç ilk iflten ç›kard›¤› iflçi oldu. Kemal K›l›çdaro¤lu halk›n iktidar›n› kuraca¤›z sloganlar› ile CHP’nin bafl›na geçti¤i esnada yaflan›yordu tüm bunlar. Buca iflçilerinin direnifli t›pk› Kent A.fi. iflçileri gibi Kemal K›l›çdaro¤lu’nun ve CHP’sinin demokrasiden ne anlad›¤›n› bir kez daha gösterdi; Söylemde iflçi haklar› gerçekte iflçi düflman›. - Öncelikle merhaba… Sürecinizi bi ze anlat›r m›s›n›z? Bat›gül Tunç: ‹flçi arkadafllarla topland›k, 5-6 kifli sendika hakk›m›z› arayal›m diye karar verdik. Topland›k ve bir komite seçtik. Her hafta sonu pazar günü toplant› yapt›k. ‹lk baflta 100 oldu ondan sonra 150 ondan sonra 250… Ço¤ald›k yani gittikçe. Bu süreçte de çal›flmalar›m›z devam etti. Durumu iletti¤imizde Ercan Tat› tafleronu kald›rmayaca¤›n› söyledi. Biz de 4 Kas›m günü bir bas›n aç›klamas› karar› al- d›k arkadafllarla. Bas›n aç›klamas›n›n oldu¤u gün ve öncesinde tehditler ald›k baflkan yard›mc›s› ve meclis üyelerinden “kesinlikle yapmayacaks›n›z”, “bas›n aç›klamas› yaparsan›z iflinizden olacaks›n›z” gibi. Onlar› ciddiye almad›k ve bas›n aç›klamas›n› yapt›k. 3 gün sonra ben ve ‹nan arkadafl›m›z› Buca Gölet’e sürdüler. Beni mutfa¤a; 3 tane restoran›n temizli¤ine ve bulafl›klar›na, ‹nan arkadafl›m›z› da süpürgeye verdiler. Ben 20-25 gün çal›flt›m sonra bir telefonla iflime son verildi¤ini bildirdiler. Gerekçe olarak da “flirketle belediyeyi karfl› karfl›ya getirdi¤imi” söylediler. Ç›kt›m geldim buraya ve arkadafllarla konufltuk. Arkadafllar da baflkan yard›mc›s›yla görüfltüler. Baflkan yard›mc›s› ise kesinlikle geri al›nmayaca¤›m› ve bundan sonra at›lmalar›n olaca¤›n› söyledi. Perflembe günü yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›yla birlikte oturma eylemine bafllad›m. Ertesi gün de 6 arkadafl›m›z daha iflten ç›kar›ld›. O süreçten beri buraday›z. ‹lk gün bir sald›r› yapt› belediyenin güvenlikleri. Ona ra¤men ben buraday›m ve kesinlikle gitmeyece¤im. Arkadafllar›n da iflten ç›kar›l›p gelmesiyle birlikte onlarla beraber direniflimize bafllad›k. Hiçbir zaman y›lmad›k y›lmayaca¤›z da… Kar da ya¤d› ya¤mur da… Gene y›lmad›k. Geçende zab›talar› ve özel güvenlikleri sald›rtt› yerimizi almak için, biz izin vermedik. Büyük bir sald›r› oldu, arkadafllar›m›zdan yaralananlar ve gözalt›na al›nanlar oldu. CHP ilçe binas›na gittik çay içmeye ve orada da sald›r›ya u¤rad›k. Sivil polisler beni sürükleyerek ç›kard›lar. Ona ra¤men gene de biz buraday›z ve hiçbir zaman ç›k›p gitmeyece¤iz. ‹flimize geri dönene kadar… - Tafleronlaflt›rma sistemli bir politika olarak yayg›nlaflt›r›l›yor sistem taraf›ndan. Bu konuda neler söylemek istersiniz? - Biz insanca yaflamak istiyoruz. Tafleron flu anda resmen kölelik sistemi. Biz o kölelik sistemine girmek istemiyoruz. Kölece yaflamak istemiyoruz. Kadrolu güvenceli ifl istiyoruz. - Peki Bat›gül abla; bir kad›n olarak di renmenin zorluklar› konusunda neler söy lemek istersin? - Ben ev han›m›yd›m. 2 çocu¤um var ve onlara bak›yordum. Kad›nlar›n sorunlar›n› biliyordum ama bu kadar de¤ildi. Buraya geldi¤im zaman çok fley ö¤rendim. Mücadeleyi, bir fleylerin kavgas›n› vermeyi ö¤rendim. Kad›nlar›n her fleyi zor yaflad›klar›n› ö¤rendim. Onlar en büyük hatay› bir kad›n› iflten atmakla yapt›lar. Sand›lar ki gidip evimde oturaca¤›m. Ama ben ekme¤imi kazanmak için mücadelenin arkas›nday›m. - Burada direniflte olan 7 iflçi var. Ve sürekli olarak da devrimci, demokrat ve muhalif kurumlar burada. Bu konuda söy lemek istedi¤in bir fleyler var m›? - Herkese çok teflekkür ederim. Onlar›n sayesinde biz daha da güçleniyoruz. Devrimcileri, gençlerin deste¤ini gördükçe daha mutlu oluyoruz. Onlar› gördükçe direniflimizin daha uzun sürece¤ine güveniyoruz. - Belediyenin tavr› nas›l? - Ercan Tat› seçim sürecinde sosyal demokrat olarak geçinen bir insand›. Maalesef öyle bir insan de¤il. CHP de bu flekilde bütün insanlar› kand›rd›. Süreçte görüyoruz iflte. CHP genel baflkan› geldi ama sahip ç›kmad› bize. CHP’li bir belediyesinin kap›s›nda oturuyoruz. Ercan Tat› da “istifa ederim onlar› almam” söylemlerinde bulunuyor. ‹stifa edene kadar buraday›z. ‹stifa et gene buraday›z. - Son olarak, gazetemiz üzerinden söylemek istedi¤in bir fleyler var m›? - Bu sorun herkes için geçerli. Yar›n ö¤renciler de mezun olduklar›nda tafleron onlar› da vuracak. Ki kolay kolay herkes mesle¤ini alam›yor. Fabrikalarda iflçilik yapan üniversite mezunlar› da var. Gençler de bu mücadeleye ortak olmal›d›r çünkü onlar›n hayat› da ilerde böyle olacak. fiu anda Torba Yasas› da ç›kt›. Daha berbat bir flekle getirdiler. Bu konuda iflçilerle ö¤rencilerin birlik olmas› çok güzel bir fley. Gelecekleri için ö¤renciler de iflçilere destek versinler. (‹‹zmir) “Grup Suni Deri’de bütün ç›k›fllar tutuldu, biz kazanaca¤›z!” UPS, Buca tafleron iflçileri, Kardemir, Akdeniz Demir-Çivi iflçilerinin meflru mücadelesi çeflitli bask› ayg›tlar› bast›r›lmak istense de iliklere kadar iflleyen so¤uk havalarda direniflteki iflçiler y›lg›nl›¤a, bask›ya inat tüm iradeleri ile direnifli sürdürüyorlar. En demokratik haklara bile tahammül edemeyen egemenler sald›r› çark›n› tüm h›z›yla çevirerek iflçi ve emekçilerin sab›r tafl›n› çatlatt›/çatlat›yor. “Bizleri örgütlenmeye mecbur b›rakan patrona ‘teflekkür’ ediyorum. Bizlerin gözünü açt›. Bizleri sendika ile tan›flt›rd› ve onun sayesinde art›k hak lar›m›z için direnmeyi ö¤rendik” diyen Grup Suni Deri iflçisinin bu sözleri her fleyi özetliyor. Çorlu’da bulunan Grup Suni Deri A.fi’de örgütlenme çal›flmas› yürüten Deri-‹fl Sendikas› 105 iflçi içinden 65 iflçiyi örgütlemifl ve % 50+1’lik ço¤unlu¤u yakalad›¤› için iflyerinde örgütlenme hakk›n› kazanm›flt›r. Ancak sendikaya tahammül edemeyen patron, iflçilere gözda¤› vermek için 8 Aral›k’ta 2, 9 Aral›k’ta 2, 10 Aral›k’ta 3 ve 12 Aral›k’ta 7 olmak üzere toplamda 15 iflçiyi iflten att›. 9 Aral›k günü fabrika önünde direnifle geçen iflçilerle görüflmek ve Grup Suni Deri’de yaflananlar hakk›nda bilgi almak için 17 Aral›k günü Çorlu’ya gittik. Trakya bölgesini esir alan so¤uk, direnifl atefli ile k›r›l›yor. Direnifle geçen iflçiler kurduklar› çad›rda patrona boyun e¤meyeceklerini, meflru haklar›n› kulland›klar›n› ve kazanacaklar›n› hayk›r›yorlar. Cemalettin Tuna; 7 y›ld›r Grup Suni Deri’ de profesyonel olarak çal›fl›yordu. ‹flçi-köylü: ‹flten at›lma sürecinizi anlat›r m›s›n›z? - Kötü ve a¤›r koflullarda güvencesiz çal›fl›yorduk. Bunun üzerine, haklar›m›z için mücadele etmeye karar verdik ve sendikada örgütlendik. Bir gün ifle geldi¤imde, güvenli¤e verilen talimat do¤rultusunda beni içeri almad›lar. ‹flten ç›k›fl›m›n verildi¤ini söylediler. Ben iflletme bölümünde çal›fl›yordum. Yaflanan bask›lara karfl› arkadafllarla bu karar› ald›k. Sendikal› oldu¤umuzda hangi haklara sahip olaca¤›m›z› konufltuk. Zaten maafllar›m›z› zaman›nda alam›yorduk. fiahsi olarak konufluyorum: “Bizleri örgütlenmeye mecbur b›rakan patrona “teflekkür” ediyorum. Bizlerin gözünü açt›. Bizleri sendika ile tan›flt›rd› ve onun sayesinde art›k haklar›m›z için direnmeyi ö¤ren dik.” Bizi kendisi bu sürece itti ve flimdi sendikay› kabul etmiyor. Önümüzdeki haftalarda tekrar bir görüflme talebinde bulunaca¤›z. Bu talebi de kabul etmezse hukuki süreci bafllat›p d›flar›daki grevimizi sürdürece¤iz. Musa Külünk; Grup Suni Deri’de gece vardi yas›nda çal›fl›yor. - ‹flten atmalar hakk›nda ne düflünüyorsunuz? - Biz hakk›m›z› aramak için sendikal› olduk. Bunun sonucunda arkadafllar›m›z iflten at›ld›. Ama bu çabalar nafile. Sendikal› olduktan sonra bask›lar›n boyutu de¤ifltirildi. Bizi bu k›fl ay›nda d›flar›da sigara içmeye zorluyorlar, çaylar›m›z›n makine ba- fl›nda içilmesi flart› konuldu ve akflam 6’da ç›kmam›z gerekirken saat 7. 30’ta ç›kart›yorlar. Zaten maafllar›m›z› gününde alam›yoruz. Bizi 12 saat çal›flt›r›yorlar. Bizim amac›m›z ise çal›flma süresini 8 saate indirmek. - Sendikal› olduktan sonra patron sizinle gö rüfltü mü? - Evet. Bizlere aram›zda 3. kifliyi istemedi¤ini söyledi ve sendikadan istifa etmemizi istedi. Çok “kibar” davrand›. Sendikadan sonra hepimizi tan›r oldu. Ama hala fabrikadaki bask›lar›na diyecek yok. Adnan Yüksel; Grup Suni Deri’de gündüz var diyas›nda çal›fl›yor. - Sendikaya üye olurken ne düflündünüz? Üye olmadan önce sendikalar hakk›nda ne düflünüyor dunuz? - Çal›flma ve yaflam flartlar›m› de¤ifltirmek ad›- na sendikaya üye oldum. Zaten bu yasal bir hak. O yüzden hiç tereddüt etmedim. Asl›nda çal›fl›yorsan sendikal› olmamak suçtur, ak›ls›zl›kt›r. Ben daha önceden hiç sendikal› çal›flmad›m. Ama o dönemlerde de sendika deyince akl›ma haklar› için mücadele geliyordu. Bugün bizim sendika olmazsa olmazd›r. Çünkü o bizim avukat›m›zd›r. Sendikam›z hakk›nda terör örgütü diyebiliyorlar. Bunlar patronlar›n dedikodusu. Çünkü insanlar›n örgüt deyince korktuklar›n› biliyorlar. Toplumun bilinçsizli¤ini kullan›yorlar. Ama örgüt demek güç demek, organizas yon demek! Bu kötü bir fley de¤il. Aç›k söylemek gerekirse biz örgütlendik. - Direnifle karfl› patronun tutumu nedir? - Patron bu tutumdan memnun de¤il. Biz de üretimi yavafllatt›k. Hala ayn› flartlarda çal›fl›yoruz, hatta daha a¤›r flartlarda çal›fl›yoruz çünkü eksik elemanla çal›fl›yoruz. Benim yan›mda çal›flan Aziz arkadafl›m iflten at›ld› ben tek kald›m. Tüm sorumlulu¤u tek bafl›ma üstleniyorum. Peki, hak var m›? Yok, hala eskisi gibi maafl›m›, mesai ücretlerimi zaman›nda ve tam alam›yorum. Zaten istese de eskisi gibi verimli olamam. Çünkü arkadafllar›m› iflten atm›fl, moralim bozuk ve tek çal›fl›yorum. Ferhat Kalan; direniflte olan Grup Suni Deri iflçisi: - Sendikal› olmadan önce size yap›lan bask›lar› anlat›r m›s›n›z? - Maafllar›m›z› zaman›nda alam›yorduk. Yeterli g›da alam›yorduk. Aylard›r ekmek aras› kaflar peynir yiyoruz. Bir tek Cuma günleri farkl› yemek getiriyorlar. Muhtemelen o da Cuma oldu¤u için. Bizden yüksek düzeyde verim istiyorlar. Ama bunun karfl›l›¤›n› vermiyorlar. ‹kramiye verilmiyor. Sendikal› olmadan önce üretimimiz oldukça fazlayd›. Bu durum ise üretim müdürünün ifline yar›yor. O ikramiye al›yordu. Üreten bizdik ama her koflulda kazanan onlard›. Üretim müdürü bugüne bugün bir kez de olsa bize gelip teflekkür bile etmedi, ikramiyesini ald› gitti. Bu koflullar bizi örgütlenmeye ve mücadele etmeye zorlad›. - Direnifl süreci ve sendikal çal›flmalardan bah sedebilir misiniz? - D›flar›daki direnifl de içerideki çal›flma da asl›nda ayn›d›r. Çünkü ikisi de bir hedefi içeriyor. Biz d›flar›da direniyoruz. Arkadafllar›m›z içeride bizlere destek olmak için ifl yavafllat›yor. Biz içerideyken amac›m›z tüm arkadafllar›m›z›n sosyal haklardan yararlanmas›yd›. D›flar› ç›kt›k bu hedeften vazgeçmedik. Bu durum bizleri birbirimize daha fazla kenetledik. Sendika burada oldu¤u sürece biz hiçbir yere gitmeyece¤iz. Çünkü biz bu ifle inand›k. Zaten tüm bu koflullar› gözeterek bu yola girdik, sonuçta da iflten ç›kar›ld›k. Her fleyin bir bedelinin olmas› gerekti¤inin fark›nday›z. Sendikal faaliyeti bafllatanlardan›m, madem bu iflin öncüsüyüm o zaman en baflta bunun “bedelini” ben ödeyece¤im. Patron bir avc›n›n a¤›na tak›lm›fl gibi ç›rp›n›yor. Bunun ç›k›fl yolu yok. Üretim yavafllad›. Para kazanam›yor. Bütün ç›k›fllar tutuldu, biz kazanaca¤›z! (‹stanbul) 15 / OKUR-GENÇL‹K 24 Aral›k 2010-6 Ocak 2011 25-26 ARALIK’TA ANKARA’DA YDG 5. KONFERANSI’NDA BULUfiALIM! ‹fiÇ‹ KÖYLÜ’DEN Bugün dünden daha güçlü, devrim mücadelesinde kararl›y›z! Zafer bizim olacak, kitlelerle kazanaca¤›z! Bugün dünden daha güçlü, devrim mücadelesinde kararl›y›z! Zafer bizim olacak, kitlelerle kazanaca¤›z! fliar›yla 25-26 Aral›k tarihinde Ankara’da Yeni Demokrat Gençlik olarak Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan yoldafllara adad›¤›m›z 5. Konferans›m›z› gerçeklefltirece¤iz. 5. Konferans›m›z iddia ve kararl›l›¤›m›z› daha da büyütecek bir yerde durmaktad›r. Her y›l alanlar›m›zdaki faaliyetlerin ve öncesindeki yo¤un haz›rl›k çal›flmalar›n›n sonucu örgütledi¤imiz konferans›m›z; deneyimlerimizi merkezilefltirdi¤imiz, tüm alanlardaki faaliyetin toplamdaki olumlu özelliklerini büyüterek, olumsuzluklar›n› eritti¤imiz en üst irademizdir. Bulundu¤umuz tüm alanlardan yoldafllar›n kat›l›m›yla örgütümüzün genel politik, örgütsel durumunu merkezi olarak de¤erlendirdi¤imiz ve önümüzdeki bir y›ll›k süreci yo¤un tart›flmalarla örgütsel ve politik olarak flekillendirdi¤imiz konferanslar›m›z örgütümüz aç›s›ndan oldukça önemlidir. PARAN YOKSA ÖL! Devletin AKP üzerinden neo-liberal sald›r›lar›ndan sa¤l›k da nasibini almakta. Medyada s›kça gündeme gelen “TAM GÜN YASASI”, “KAMU HASTANELER‹ B‹RL‹KLER‹” ile sa¤l›k sistemi özerklikten özellefltirmeye uzanan bir süreçten ibarettir. Peki, nedir bu Tam Gün Yasas› ve Kamu Hastane Birlikleri? Tam gün yasas› burjuva medyada “hekimlerin tam gün çal›flmas›, özel muayenelerin yasaklanmas›” biçiminde anlat›ld›. Ancak anlat›lan›n aksine “tam” kelimesi neredeyse hiç geçmemektedir. Tam gün yasas›n›n esas›n› performansa göre ücret oluflturmakta. Performans sistemi sa¤l›k çal›flanlar›n›n daha fazla çal›flmas›na, bu da niteli¤in düflmesine yol açmaktad›r. 30.01.2009’da meclisten geçen bu yasaya Dan›fltay 5. Dairesinin itiraz› oldu¤u gündeme gelmifltir. Ancak bu itiraz sadece “alt limit” üzerinden olmufltur. Bu da yasan›n bütünü aç›s›ndan ele al›nd›¤›nda neredeyse hiç önemli de¤ildir. Global bütçe ad› verilen bir ekonomik sistem uygulanmak isteniyor ve k›smen de uygulan›yor. Global bütçe nedir? Global bütçe: Devlet hastanelerine her y›l için tek bir ödenek yap›lacak SGK taraf›ndan. Bu bütçenin yetersiz oldu¤u tart›fl›lmaz. Ayr›ca performans sisteminde daha fazla çal›flan›n daha fazla ücret almas› söz konusu de¤il. Bir çal›flan daha fazla çal›fl›rsa di¤er çal›flan›n pay›ndan alacak. Yani ekstra bir bütçe yok. Global bütçe sistemi bu flekilde. Bu da sa¤l›k çal›flanlar› aras›ndaki iflbirli¤ini ve sa¤l›k eti¤ini bozacak. Yeni sa¤l›k modeli ad› verilen ve global bütçeyle gayet uyumlu model ise T‹G (teflhis içeren gruplar)d›r. T‹G ile hastal›klar, tedaviler s›n›rl› bir s›n›fland›rmaya tabi tutuluyor. Ayr›ca T‹G’le hedeflenen “yüksek yatak devir h›z›”d›r . Yüksek yatak devir h›z›, ad›ndan da anlafl›laca¤› üzere hekimlerin uzun süre hastanede yatmas› gereken kanser, koah, böbrek yetmezli¤i vs. hastalar› daha az kabul etmesi anlam›d›r. Daha anlafl›l›r bir dille “Hastal›¤›n a¤›rsa hastaneye gelme”. Kamu hastane birlikleri tasar›s› ile üniversite hastaneleri kamuya yedekleniyor. Mevcut durumda 22 üniversite hastanesi finansal kriz içerisinde. Bu say› daha da artacak. Üniversite hastaneleri devlete yedeklenecek ve daha sonra özellefltirilecekler. Finansal krizdeki üniversite hastanelerine Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan maddi yat›r›m yap›lacak ve bu arada Maliye Bakanl›¤›’n›n istedi¤i biçimde kullan›lacakt›r. Hatta bir röportajda gazetecinin “IMF yard›m› m› yani?” sorusuna bakan “Evet” diye cevaplam›flt›r. Özetle bu sald›r›larla; * Performans sistemi ile sa¤l›k eti¤i bozulacak, * Sa¤l›k çal›flanlar› daha az ücretle daha fazla çal›flacak, * Birinci görevi araflt›rma, ikinci görevi e¤itim, üçüncü görevi ise hizmet olan üniversite hastanelerinin birinci görevi, hizmet olacak. (Bologna projesine de uygun.) * Sa¤l›¤›n niteli¤i düflecek, * Ad›m ad›m sa¤l›k özellefltirecek, * Sa¤l›k çal›flanlar› güvencesiz çal›flacak (‹‹zmir’den ‹K okuru hemflire) Konferanslar›m›z tüm alanlardaki yoldafllar›n kat›l›m›yla, öncesindeki çal›flmalarla ve konferanstaki yo¤un tart›flmalar›m›zla örgütümüzün demokratik iflleyiflini güçlendirirken, merkezi politikalar üretmemiz ve örgütsel kararlar almam›z dolay›s›yla kurumsallaflma aç›s›ndan da oldukça önemlidir. Konferans sürecine her YDG’linin etkin bir flekilde kat›lmas›n›n yan› s›ra konferans çal›flmalar› kapsam›nda alanlarda yürütülen çal›flmalar›m›z hem çevremizi hem de daha genifl bir kesimi tart›flma sürecine katarak kitlelerden ö¤renme perspektifiyle ele al›nmaktad›r. Bu temelde konferanslar›m›z örgütümüzü güçlendirmenin yan› s›ra daha genifl bir kesimle iliflkilenmesinin de arac›d›r. ÖrBu y›l konferans›m›zda “Ö güt bilincimizi, süreklileflmifl bir kitle çal›flmas›yla gelifltirelim!” bafll›kl› ana sunumun yan› s›ra GençSen’den kültür-sanata, Kürt halk gençli¤ine yönelik sald›r›lardan çevre sorununa dair hemen hemen tüm alanlardan haz›rlanan sunumlar tart›fl›lacak. Sendikal› oldu¤u için iflinden olan onlarca iflçi açl›k grevleri gerçeklefltirmekte, anadili “bilinmeyen bir dil” olarak bir kez daha yok say›lan Kürt ulusu tepkisini yine sokaklara dökmekte, formasyon hakk› için üniversite ö¤rencileri örgütlenmekte, okullar›m›zda yükselen kimi zaman soruflturma, kimi zaman kamera kimi zaman sat›r olarak vuku bulan sald›r›lar fliddetlenirken, YÖK’ün bafl›n› çekti¤i sivil polis uygulamas› ile F tipi üniveristeler oluflturma plan› daha h›zl› hayata geçirilmektedir. Sürecin özellikleri bunlarken devrimci bir örgüt olarak örgüt bilincimizi gelifltirmek ve süreklili¤i sa¤lanm›fl bir kitle faaliyeti yürütmek ve bu birbirini koflullayan iki meselenin tüm devrimci örgütlerin hem de örgütümüzün temel gündemi olmas› kaç›n›lmazd›r. Tasfiyecilik rüzgar›na karfl› att›¤›m›z ad›mlar› yine en önde ve daha ileriye atma görevi bizim omuzlar›m›zdad›r. Bu ad›mlar› büyütmenin koflullar› her zamankinden daha fazla mevcuttur. 25-26 Aral›k’ta gerçeklefltirece¤imiz 5. Konferans›m›za kat›lmak için tüm halk gençli¤ine ça¤r› yap›yoruz. Konferans›m›zda görüflmek üzere... Yeni Demokrat Gençlik “YÖK’ü kald›ral›m, söz hakk›m›z alal›m” ‹stanbul Ö¤renci gençli¤e yönelik artan sald›r›lar, bu sald›r›lar›n ma¤durlar›ndan olan ö¤renci sendikas› Genç-Sen’i harekete geçirYÖK’ü kald›ral›m, söz hakdi. Genç-Sen “Y k›m›z› alal›m” fliar›yla bir kampanya örgütleyerek ö¤rencilere, ö¤renci haklar›na yönelik sald›r›lar› mücadeleyle bertaraf etmeye haz›rlan›yor. 15 Aral›k Perflembe günü, Galatasaray Lisesi önünde buluflan Genç-Sen’li ö¤renciler kampanyalar›n›n duyurusunu bir yürüyüflle gerçeklefltirdiler. D‹SK, E¤itim-Sen, Yeni Demokrat Gençlik, Tüm ‹GD, Ekim Gençli¤i, Liseli Ö¤renci Birlikleri, SDP, EHP, ESP ve TEKEL iflçilerinin de destek verdi¤i eylemde; ö¤renciler Baflbakan Erdo¤an’›n kendilerini “ideolojik olmakla” suçlamas›na tepki gösterdi. “Biz ö¤rencilerin elbette bir düflüncesi, bir ideolojisi var. Bu suç de¤ildir, bu yüzden bugün örgütlülüklerimizle yürüyoruz!” Taksim Tramvay Dura¤›’nda gerçeklefltirilen aç›klamay› Türkan Y›ld›z yapt›. Y›ld›z, YÖK’ü kald›ral›m, söz hakk›m›z “Y alal›m” kampanyas›yla mücadeleyi büyüteceklerini vurgulad› ve e¤itim emekçilerini, aileleri ö¤rencilerin mücadelesine destek vermeye ça¤›rd›. Ard›ndan D‹SK, E¤itim-Sen, TEKEL iflçileri, EHP, ESP ve SDP de birer konuflma yaparak, ö¤rencilerin mücadelesini desteklediklerini ve onlar›n “asla yaln›z yürümeyece¤ini” ifade ettiler. Eskiflehir 4 Aral›k Cumartesi günü yaflanan sald›r›larla, devlet bizlere YÖK düzeninin ne oldu¤unu bir kez daha gösterdi. Bu sald›r›ya karfl› 16 Aral›k akflam› Eskiflehir Genç-Sen olarak Adalar Migros önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Eylemde Dolmabahçe’de ve tüm yurt genelinde üniversitelerde yaflanan sald›r›lar ve YÖK düzeni teflhir edildi. (EEskiflehir YDG) “Daha çok çal›fl, inflallah daha iyi puan al›rs›n” Ö¤rencilerin boykotu kantin zamlar›n› geri ald›rd›! Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ö¤rencilerinin, yüzde 20’lere varan kantin zamlar›n›n geri al›nmas› talebi ile yürüttükleri mücadele baflar›yla sonuçland›. Kantin zamlar›na karfl› bir kampanya bafllatan ö¤renciler bu kapsamda kantini KTÜ kantinleboykot etti ve imza toplad›. “K rine küsüz” ad› alt›nda yürütülen kampanya sonucunda 3 bin imza toplayan ö¤rencilerin mücadelesi sonuç verdi. 13 Aral›k günü kantin zamlar› geri al›nd›. (H. Merkezi) Emperyalizmin içerisinde bulundu¤u uzun süreli kriz, bu sürece çözüm olarak beraberinde yeni sömürü alanlar› oluflturma yoluna gitmifltir. Bu çözüm düflüncesi ekseninde çok hakim olmad›¤› yani “yeterince sömürmedi¤i” e¤itim alan›n› gündemine alarak e¤itimi ticarilefltirme, sermayenin hizmetine sunma amaçl› Bologna süreci ad› alt›nda bir çok projeyi maskeleyerek hayata geçirmifltir. Bu proje e¤itim fakültelerinde kadrolu-kadrosuz ö¤retmenlik, ücretli ö¤retmenlik, sözleflmeli ö¤retmenlik, vekil ö¤retmenlik olarak hayata geçmifltir. E¤itimin özelleflti¤i, ücretli hale geldi¤i günümüz koflullar›nda halk gençli¤inin üniversite okumas› maddi ve manevi anlamda ciddi bir külfet iken bütün bu zorluklara ra¤men üniversiteyi bitirdikten sonra kendisini bekleyen iflsizlik, cinnet, intihar gibi yans›malarla nas›l bir yaflam sundu¤u- nu gösteriyor. Ve bütün bu haks›z uygulamalar› dile getiren ö¤retmen adaylar› gözalt›, fliddet, tutuklama gibi uygulamalara maruz b›rak›larak pasifize edilmeye çal›fl›l›yor. En son Siirt’te atamas› yap›lmayan bir ö¤retmenin durumu dillendirmesi üzerine Erdo¤an’›n “daha çok çal›fl inflallah atan›rs›n” sözleri sistemin e¤itim emekçilerine yaklafl›m›n› gösteriyor. Zaten sistemin bizzat vaat etti¤i gelecek kayg›s› ad› alt›nda ö¤renciler, bütün e¤itim hayat›nda en iyisi olmak için durmadan çal›flmak zorunda de¤ilmifl gibi Erdo¤an daha çok çal›flmaktan bahsediyor. Oysa biz biliyoruz ki çal›flan›n, iyi olan›n de¤il, torpili olan›n ifli halloluyor, atamas› yap›l›yor ve istedi¤i yere geliyor. Ve yine Baflbakan’›n atamas› yap›lmayan ö¤retmene yapabilece¤i baflka fley yokmufl, her fley onun d›fl›ndaym›fl gibi inflallah atan›rs›n sözleri, Erdo¤an’›n hizmet etti¤i zihniyetin, derdinin e¤itim ya da hal- k›n sorunlar› olmad›¤›n›n en aç›k ifadesidir. E¤itim emekçilerinin maruz kald›¤› sömürü, e¤itime ayr›lan bütçe ve e¤itimdeki kalitesizlik e¤itime biçilen misyonu gösteriyor. Etik olarak e¤itim kurumlar›n›n düflünen, sorgulayan ve de¤ifltirme kabiliyeti olan bir gençlik yaratma görevi as›lken, e¤itim kurumlar› dogmatik düflünceyi besleyen niteli¤i ile sistemin zihniyetinin koruyucusu olarak önümüze sürülüyor. Emek sömürüsüne dayal› sistem her fleye oldu¤u gibi e¤itime de fiyat biçerek, piyasalaflt›r›yor. Bu da yetmiyor e¤itim sonras› da mesle¤in icras› için çeflitli projeler ile nas›l daha fazla sömürürüm kayg›s› güderek emekçinin hayat›n› katbekat zorlaflt›r›yor. Tek bafl›na olan ve mücadele etmeyen her emekçi katmerleflerek sömürülmeye devam edecektir. Bu sömürü zincirini k›racak olan güç örgütlü ve sistematik Bir ‹K okuru) mücadelede gizlidir. (B Hapishanelerdeki sald›r›lara karfl› direnifl ruhu! ettirmifller, devrime ›fl›k olmufllar. Onlar direndiler. Kimisi flehit düfltü, kimisi sakat kald›. Ama e¤ilmedi bafllar cellâd›n karfl›s›nda. Devrim atefli her zamankinden yak›c›yd›. Düflman da fark›ndayd›, küçük düfltü¤ünün. Bozguna u¤ram›flt› kendi ininde. Nas›l olur akl› alm›yordu. Bir fleyler yapmal›yd› ve bu utanc›n› kapatmal›yd›. Tuza¤›n ad› F tipi hapishanelerdi. Emperyalist patentli böl, parçala, yönet modelini hayata geçiriyordu. Devrimcileri birbirinden uzaklaflt›r›p, sahip oldu¤u haklar› gasp edecekti. Ve bunu y›llar önce 2000 Hapishaneler Katliam›yla hayata geçirdi. Bununla birlikte sald›r›lar durmad› ve günümüzde bu sald›r›lar katlanarak sürmekte. Tutsak yoldafllar›m›z› farkl› illere sürgüne yolluyor, yoldafllar›m›z›n tedavi hakk›n› ellerinden al›yorlar. Yoldafllar›m›z tacize u¤ruyor, havaland›rma haklar› engelleniyor, iste¤e göre hücre cezas› veriliyor. Ve görüfl saatleri k›s›l›yor hatta engelleniyor. Bununla direnifli yok etti¤ini sananlar; prangalar yoldafllar›m› engelleyebilir mi? (Buna en güzel kan›t tarihtir.) Onlar devrimin temel tafllar›, çileli yolun emekçileri, devrimin hamal›d›rlar. Partinin k›z›l direnifl neferlerine yap›lan sald›r›lara dur diyelim. Yoldafllar›m›za yap›lan ideolojik sald›r›lara karfl› direnifl ruhunu yükseltelim. fian olsun devrim yollunda flehit düflenlere ve flan olsun bu yolda tutsak düflenlere! Pertek’ten Bir ‹K Okuru) (P Nice zulüm gördü bu halk; 1915’te, 38’de, 6-7 Eylül’de ve dahas›... Bir gelenektir zulmün oldu¤u yerde isyan etmek. Bu halk›n evlatlar› da isyan etmiflti düzene, haks›zl›¤a. Kimisi dava flehidi olmufl kimisi esir düflmüfltü. Düflman kendi ininde direnifli yok etmeyi amaçlam›flt›. Ama düflman kendi ininde de bozguna u¤ram›flt›. Kaleleri bir bir düflmüfltü. Bayrampafla, Ulucanlar, Metris ve niceleri direniflin merkezi olmufltu. Devrimci tutsaklar ‹brahim’den, Süleyman Cihan’dan, Mehmet Zeki’den ald›¤› direnme gelene¤ini devam ‹flçi-köylü 79 Yeni mücadele y›l›nda dünyay› emperyalistlere, iflbirlikçi ve uflaklar›na dar edelim! Bir koca mücadele y›l›n› geride b›rak›rken; Wikileaks tart›flmalar›, ö¤renci gençli¤in direnifli, K›l›çdaro¤lunun CHP kurultay› atraksiyonlar› ve mecliste görüflülen Torba Yasa son günlere damgas›n› vuran gündemler olarak öne ç›kt›. Söz konusu gündemler 2009’u kapat›rken 2010’a devrald›¤›m›z önemli politik geliflmeler olarak karfl›m›zda durmaktad›r. 2009’un sonlar›nda yay›nlad›¤› belgelerle ülkemiz ve dünya gündemini bir anda de¤ifltiren Wikileaks adl› sitenin kurucusu Assance, önce tutukland› ard›ndan serbest b›rak›ld›. Assance, b›rak›l›r b›rak›lmaz ilk aç›klamas›nda gizli belgelerin bundan sonra daha h›zl› bir flekilde s›zd›r›laca¤›n› duyurdu. Aç›klanan belgelerin önemli bir k›sm› daha önce kamuoyuna yans›m›fl olsa da Wikileaks tart›flmalar› ile bu bilgilerin daha genifl kesimlerin ilgi alan›na, gündemine girdi¤i bir gerçek. Belgelerin emperyalistlerin onay›, kurgusuyla yay›nlan›p yay›nlanmad›¤› tart›flmas›ndan öte ortaya saç›lan bilgi y›¤›n›n›n dünya halklar›n› ABD emperyalizminin ve kendi ülkelerinde ki egemenlerin kirli çamafl›rlar› hakk›nda bilgilendirdi¤i aç›k. Bununla birlikte iflçi s›n›f› ve emekçilerin bu teflhire paralel somut bir hedef do¤rultusunda harekete geçirilmesi ve kendi gücünün ortaya ç›kar›lmas› da gerekmektedir. Teflhir, bu eksende yürüyen bir tepki ve mücadele ile birlikte emperyalistlere ve onlar›n iflbirlikçi, uflaklar›na geri ad›m att›rabilir. Aksi durumda emperyalist-kapitalist sistem yaralar›n› çok h›zl› bir flekilde sarmakta ve aya¤a do¤rulmaktad›r. 2008’in sonlar›nda patlak veren, giderek derinleflen ve yay›lmaya devam eden emperyalist-kapitalist kriz, sistemin bu pansumana daha çok ihtiyac› olaca¤›n› göstermektedir. Birçok ülkede keskinleflen s›n›f çat›flmalar› ve artan eylemliliklerde buna iflaret etmektedir. Özelliklede ö¤renci gençli¤inin militan, kitlesel eylemleri buz da¤›n›n flimdilik görünen yüzüdür. Ö¤renci gençlik, krizini sarmaya çal›flan sistemin, gelece¤ini elinden almak istemesine karfl› dünyan›n dört bir yan›nda eyleme geçmekte, sokaklar› tutuflturmaktad›r. ‹nngiltere ve Yunanistan’daki görüntüler krizin birer görüngüsü olarak okunmal›d›r. Ülkemizde de ö¤renci gençlik son dönemlerde gerçeklefltirdi¤i eylemlerle sesini duyurmay› ve tepkisini daha görünür k›lmay› baflarm›flt›r. Ö¤renci gençli¤in demokratik eylemlerine bile azg›nca sald›ran devlet en küçük hak talebine yönelik tutumunu da bir kez daha göstermifltir. Baflbakan eylemlerden öylesine rahats›z olmal› ki gitti¤i her yerde ö¤rencilere sald›rmaktad›r. Ö¤renci gençli¤in gelece¤ine ipotek koyacak anlaflmalar imzalayan baflbakan buna gösterilen tepkiyi “ffaflizm” olarak adland›rmaktad›r. Baflbakan›n besbelli ki büyük bir aynaya ihtiyac› vard›r! Paras›z e¤itim talep eden, üniversitelerde bilimsel bir e¤itim isteyen yüzlerce ö¤renci hakk›nda soruflturma açt›ran birço¤unu okuldan ve YÖK’ten atan yaln›zca AKP hükümeti de¤ildir. Tüm bu uygulamalar ö¤renci gençli¤e flimdi sahip ç›kan CHP döneminde de gerçeklefltirilmifltir. Üniversiteleri birer ticarethaneye çeviren tüm anlaflmalar›n alt›nda CHP’nin de imzas› bulunmaktad›r. CHP, yüzüne takt›¤› halkç›l›k maskesini K›l›çdaro¤lu birlikte tazelemenin derdindedir. Ö¤renci eylemlerine sahip ç›kmas› kendini “ccihan›n demokrasi havarisi” ilan etmesi de bundand›r. K›l›çdaro¤lu, CHP’nin son kurultay›nda bu çizginin önümüzdeki süreçte daha da belirginleflece¤inin sinyallerini verdi. Yapt›¤› konuflmada neredeyse dokunulmad›k konu b›rakmayan K›l›çdaro¤lu tüm bunlar› bir ç›rp›da çözdü, oy istedi. Halk›n ‹ktidar›n› kuraca¤›n› ilan eden K›l›çdaro¤lu oldukça iddial›yd›. YÖK’ün kald›r›laca¤›n›, toprak reformu yap›laca¤›n›, DGM’lerin tarih olaca¤›n› söyleyen K›l›çdaro¤lu uzun menzilli salvolarla seçim sand›¤›n› hedef ald›. Ne var ki K›l›çdaro¤lu bulutlar›n üstünde gezinirken CHP’li Buca Belediyesi sendikal› olduklar› için iflçileri yerlerde sürüklemekteydi. YiTafleronu kald›raca¤›n›” ne böyle gö¤e yükseldi¤i bir konuflmas›nda “T ilan eden K›l›çdaro¤lu Buca’da yaflananlardan habersiz olamaz! CHP’nin en yüksek oy ald›¤› ‹zmir’de sendikaya üye olan Kent A.fi iflçileri de ayn› ak›bete u¤ram›flt›. Solcu, demokrat ve hatta devrimci K›l›çdaro¤lu, Kent A.fi iflçilerinin tüm görüflme taleplerini red etmiflti! CHP’ye özgü solculuk, demokratl›k böyle bir fley olmal›!; ‹çerde “hhalk›n iktidar›” d›flar›da CHP iktidar›. ‹flçinin, emekçinin, dul ve yetimin partisi CHP, flu an mecliste tart›fl›lan ve kamunun bir bütün olarak tasfiyesini hedefleyen torba yasaya neden karfl› ç›kmamaktad›r? Kamu emekçilerinin kadro hakk›n› ortadan kald›ran, esnek çal›flmay› getiren, kad›n› çal›flma yaflam›n›n d›fl›na iten, kamunun tüm olanaklar›n› özel sektöre açan bu düzenleme CHP’nin ilgi alan›na girmiyor mu? Tasar› kabul edilirse kamu emekçilerinin kazan›lm›fl tüm haklar› gasp edilecek dahas› kamusal alan tamamen özel sektör yöneticilerinin insaf›na terk edilecek! CHP bunlar› bilmiyor mu? Elbette biliyor! Demek ki söz konusu olan konu hakk›nda bilgi sahibi olmak de¤il! Belirleyici olan buna yap›lan müdahaledir. Bu müdahale sizin durdu¤unuz noktay› gösterecektir! Ayn› durum Wikileaks’›n ortaya koydu¤u belgeler içinde geçerlidir. Her gün emperyalistlerin yeni bir yalan› ve sahtekârl›¤› ile ortal›¤a saç›lmaktad›r. Bu gerçeklerin görülmesi aç›s›ndan iyidir fakat yeterli de¤ildir. ‹flçi ve emekçiler, ezilen dünya halklar› ö¤rendikleri gerçeklerin de¤iflmesi için mücadeleye kat›lmal›, harekete geçmelidir. Emperyalistler ve onlar›n iflbirlikçi, uflaklar› dünya halklar›na, uluslararas› iflçi s›n›f›na karfl› iflledikleri suçlar›n hesab›n› vermelidir! Bu er veya geç gerçekleflecektir! Bunun için halklar›n, y›¤›nlar›n kendi gücünün fark›na varmas› zorunludur. Gelece¤imizi de¤ifltirecek olan ve zebanileri, sömürücü zorbalar› yeryüzünden def edecek olan yegane güç budur! 2011, bu gücün tüm yer küreyi yerinden oynataca¤› bir y›l olmal›d›r! Yeni mücadele y›l›n da dünya; emperyalistlere iflbirlikçi ve uflaklar›na dar edilmelidir! İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin BİZ HALKIZ, GELECEK ELLERİMİZDEDİR! Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem İLASLAN Baskı: SM Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul Tel: 0212 654 94 18 BÜROLAR Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Ankara: Sağlık 1 Sk. No: 17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 95 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959 “ Ö ğ re n c i l e r i n h a k l ı ö f k e s i b u l a ş ı c ı d ı r ! ” * D İ K K AT ! Nasıl korktuklarını gördünüz mü? Küçük bir kıvılcımın paçalarını nasıl tutuşturduğunu? Nasıl zehir zemberek, tahammülsüzlük ve nefret kokan yaygara kopardıklarını? 4 Aralık günü, TC Başbakanı R. T. Erdoğan’ın İstanbul Dolmabahçe’de rektörlerle gerçekleştirdiği görüşmeyi protesto etmek isteyen Genç-Sen üyesi öğrencilerin Beşiktaş’ta ve Ankara’dan 2 otobüs ile İstanbul’a gelen Öğrenci Kolektifi’nin şehrin girişinde maruz kaldıkları devlet şiddetinin ardından yaşananlardan bahsediyoruz. Doğmamış bir çocuğun öldürecek kadar acımasız ve öfkeyle saldıran kolluk kuvvetlerinin saldırısı, kimi kesimlerce “orantısız güç” olarak eleştirildi (!) kimi kesimlerce ise öğrencilerin yaptıklarının kolluk kuvvetlerini tahrik ettiği iddia edildi. Bu olayın ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde CHP’li Süheyl Batum ile AKP’li Burhan Kuzu’nun protesto edilmesi ve öğrencilere pencereleri bile kullanarak gaz ve coplarla saldırılması, ODTÜ’de Bilim Kurulu’na katılan Erdoğan’ı protesto eden öğrencilere saldırılıp onlarca öğrencinin gözaltına alınması, Akdeniz Üniversitesi’nde yine benzer olayların yaşanması birilerini iyice korkutmuş olacak ki, devlet erkânından ardı ardına açıklamalar, uyarılar, tehditler geldi. “Yandaş” ya da “tarafsız” olsa da burjuva/feodal özelliklerini muhafaza eden medyada köşe yazarları olaylar üzerine yaptıkları yorumlarla birbirine girdi. Olaylar oldukça hızlı gelişti, araya başka gündemler konulmaya başlandı -Balyoz davası gibivs. Biz şimdi yavaş giderek olaylara sırasıyla bir göz atalım. Egemenleri korkutan bu kıvılcımı en az onlar kadar dikkatle incelememiz gerekiyor malum! Öğrenci “milleti” neden protesto eder? Yaratılmaya çalışılan bir kafa karışıklığı var! Dünyaya bakış açımız tersine çevrilmeye çalışılıyor adeta... Halkın, ezilenin, haklının cephesinden dünyaya bakmamızı “örümcek kafalılık” olarak yaftalıyor; “yeni dünya düzenine” uyumu egemen görüyor ve bizi de buna ayak uydurmaya çalışıyorlar. Bazı kalemşorların iddia ettiği gibi öğrenciler ve haklı eylemleri değil, dünyaya ezenlerin penceresinden bakan ve halkı da bu pencereden bakmaya zorlayan bu zihniyettir aslında “patolojik” olan... Mesela HES’leri protesto edenler, “vatan haini” ilan ediliyor. Neden? Çünkü Türkiye’nin enerjiyi piyasaya sürmesine ve dünya üzerinde bu konuda söz sahibi olmasına, dolayısıyla “ilerlemesine” engel oluyorlar! Bunun halkçası, yani halka yansıyan anlamı da şu; Türkiye’nin patronları hükümet eliyle doğayı satılığa çı- C M Y K karmak, enerji üzerinden rant elde etmek istiyor. Her ne kadar bu, tarımı tasfiyesini derinleştirmek, köylüleri yoksullaştırıp göçe zorlamak ve doğayı katletmek anlamına gelse de; egemenler açısından bu kısmı göz ardı edilebilir! Çünkü işin ucunda “vatanın saygınlığı” yani ezen sınıfın rantı var, bunu engellemek ancak “ülkenin ilerlemesine” yani egemenlerin çıkarına karşı çıkanların işi olabilir. Aynı durum öğrenci gençliğin protesto eylemleri için de geçerli! Kendini demokrat ilan edeninden liberaline, “ne şiş yansın ne kebap”çısından kafatasçısına en küçük ortak payda olarak öğrencilerin neden başbakan ya da bakan abilerine “akıllı-uslu” gelip dertlerini anlatmadığı ve böylesi “eskimiş, küf kokan” yöntemlerin (flamalı, sloganlı, yumurtalı, ıslıklı eylemler...) kullanıldığı “şaşkınlıkla” karşılanıyor! Egemenler, sanki dünyaya yeni gelmiş ve bu eylemliliklerin yeni farkına varmış bir havaya bürünüyorlar daha inandırıcı olmak için! Peki, gerçekten öğrenciler neden “dertlerini” (bu arada sanki öğrencilerin yaşadığı sorunlar biraz da küçümsenerek, bu sorunlar sömürü sisteminin bir parçası olduğu inkâr ediliyor) anlatmak için sokağa çıkıyorlar? Çok basit; sorunu yaratan zihniyet aynı zamanda sorunu çözen zihniyet olamaz! Daha da basitleştirelim; özel yurtlardan ciddi rant sağlayanlar, öğrencilerin barınma sorununu öğrenciler çıkarına çözemezler! YÖK gibi bir kurumla öğrencilerin hak taleplerini boğmaya çalışan ve apolitik bir gençlik yaratan bir devlet zihniyetinden, yeniden yapılandıracağı bir YÖK’ten halk gençliği çıkarına bir şey beklemek hayalcilik olmaz mı? Bugüne kadar öğrenci gençliğin talepleri zaten sürekli dillendiriliyor olmasına rağmen bunları duymadığını iddia ederek bunun tersini yapan, aldığı hiçbir kararda öğrencinin fikrini sormayı düşünmeyen ve zaten bugüne kadar yapılan birçok eyleme kolluk kuvvetlerini salanlara neyi anlatabiliriz ve ne gibi bir çözüm bekleyebiliriz? Biraz mantıklı olalım. Her ne kadar burjuva-feodal kalemşorlar ve sahipleri bu mantığı tersyüz etmeye uğraşsa da, onların tantanalarından bir sıyrılalım. TC zihniyeti, Maraş’ta devrimcileri, demokratları, Alevi inancına sahip olanları katleden ve sonra “yeniden yapılandırma” sürecinde “açılım” hikâyesinin başrolüne bu katliamın başrolündeki kişiyi getiren zihniyet değil mi? Hadi bunların hepsini geçtik diyelim! Peki, biz öğrenciler, “derdimizi” çözmek için nereye başvuracağız? Devletin ya da YÖK’ün böyle bir mekanizması var da biz mi bilmiyoruz? Şimdiye kadar yok sayılan öğrenciler için böyle bir mekanizma yok, ki zaten protestolar öğrencilerin ve taleplerinin var olduğunu ifade etmenin bir aracı olarak kullanılıyor! Bu bir direniş şeklidir. Ve direnmek sınıflı toplum tarihinin başından beri ezilenlerin elde ettiği en büyük değer ve HAKtır! Bu kadar küstahlık olmaz! Siz kime faşist diyorsunuz? 4 Aralık günü Dolmabahçe’de başlayan olayların ardından, 8 Aralık’ta Ankara Üniversitesi’ne gelen CHP’li Süheyl Batum, öğrenciler tarafından protesto edilerek konuşmasına izin verilmedi. Öğrencilerle tartışan Batum, küstahlığın son raddesinde olduğunu göstererek öğrencileri “faşist” ilan etti. Bu da öğrenci eylemleri ile ilgili tartışmalara bir yenisini ekledi. Öğrenci eylemlerini halkın gözünde alçaltma, karalama kampanyasına malzeme arayanlar bunu bir koz olarak görüp üzerine atladılar. Öğrencilerin vekilleri konuşturmaması ve yumurta ile protesto etmesi en hafifinden insan hakları ihlali ilan edildi. Bugüne kadar devletin faşistliğine, katilliğine, sömürücülüğüne, patron vekilliği yapmasına, halkı yoksulluğa itmesine en basitinden Dolmabahçe’deki saldırıda doğmamış bir çocuğun öldürülerek katledilmesine ses çıkarmayan, bu saldırılara karşı yeri-göğü birbirine katmayanlar, öğrencilerin bu yönteminin “faşizan” olduğunu bas bas bağırıp derhal bu “faşizanlığa” son verilmesini istediler! Meğer ne çok anti-faşist varmış da biz fark etmemişiz! Alın size bir kavram karmaşası daha! Tersyüz edilen, iğfal edilen bir anlayış! Birincisi, faşizm, “bu kadar ele-ayağa düşürülemeyecek” kadar komplike bir terimdir. Faşizm bir sistemdir. Bir avuç asalağın, halkı baskı altında tutmak için kurduğu zora dayalı bir düzendir. Halkı sömürmek, farklılıklara tahammülsüz olup baskı uygulamak ya da öğrenciye özellikle beline ve kasıklarına vurarak işkence etmek, gözaltına almak gibi bir yöntemle; bu asalak sınıfın avukatlığını yapan ve halk düşmanlığında yarışanların konuşmasına, daha fazla yalan söylemesine müsaade etmemeyi aynı kefeye koyup da faşizm demek için gerçekten patolojik bir anlayışa sahip olmak gerek! Ya da öğrenci eylemlerinden korkmak ve bu yüzden bunu karalamaya çalış- mak! İkincisi ise bugüne kadar devletin en azılı katilleri, ülkenin en azılı faşistleri, yani en büyük halk düşmanları bile ezilenlere “faşist” deme cesaretini kendinde görmedi! Bu ne küstahlık! Bu ne kendini bilmez bir aymazlıktır! Ezilenlerin sözlüğüne kanla yazılan bu terimleri çalma ve yine ezilene karşı kullanma hakkını size kim veriyor! Bugüne kadar anti-faşist mücadele veren devrimcileri-komünistleri katlettiklerinde gert gert gerinenler, bugün ne hakla işkence edilen öğrencilere “faşist” diyebiliyor! En acısı da politikalarıyla Türkiye halkının defterine faşizmi en çok kazıyan CHP’nin bu terimi kullanmasıdır! Bu ne alçaklıktır! Kriz öğrenci eylemlerini artırdı, günah keçisi ’68 kuşağı oldu! Oldukça gündeme gelen öğrenci eylemleri yalnızca ülkemizde yaşanmıyor. İtalya’dan Fransa’ya, Yunanistan’dan Almanya’ya yayılan öğrenci eylemleri ’68 ruhunu hissettirdi herkese. Avrupa’da 3 katına çıkarılması planlanan üniversite harçları, kemer sıkma politikaları halk gençliği sokağa döktü. Yunanistan’da sokakları aleve veren gençlik, Fransa’da parlamentoyu sarıp camlarını kırdı, Almanya’da hükümet partisinin binalarını işgal etti. Emperyalist-kapitalist sistemin kendi yarattığı krizi halkları daha fazla sömürerek atlatmaya çalışması karşısında artan militan öğrenci eylemleri egemenler açısından oldukça korkutucu hale bürünüyor. Şimdilerde art arda yaşanan protesto gösterilerini de endişe ve korkuyla seyreden ve derhal önlem alınması gerektiğini düşünen egemenler, ’68 kuşağına çirkin saldırılarda bulunmaya başladılar bile. Başta Erdoğan olmak üzere tüm AKP tayfası ve yandaş medyası ’68 kuşağını “tu-kaka” ilan etti, bu süreçten onları sorumlu tutarak “köhnemiş, küflenmiş” bu düşüncelerin hala öğrencileri böyle etkilemesinin mantıklı olmadığına ve dolayısıyla bunun bir “patoloji” olduğuna karar verdi! En açık biçimde MHP’li faşist Devlet Bahçeli tarafından dile getirilen ve diğer egemenlerin de özellikle vurguladığı, “geçmişten ders alma, geçmişe geri dönmeme” tehditleri, kuşkusuz ki büyük korkunun ifadesidir. Halkın en ilerici kesimi ve devrimin itici gücü, çoğu zaman da direnişlerin kıvılcımını yakan üniversite gençliğinin YÖK eliyle apolitikleştirildiği günümüzde, egemenler bu “dü- zenlerinin” bozulmasını istemiyorlar elbette! “Huzuru bozmama ve geçmişteki acı günlere dönmeme” uyarısı yapanların amacı halkın ve halk gençliğinin daha fazla acı çekmemesi ve bedel ödememesi değil, kendi sömürü çarklarının bozulması telaşıdır! “illegal örgüt” fobisi ve “öğrenciler ne istiyor?” bilinmezliği! Gündeme gelen ve egemenlere korku salan her eylemin klasiklerinden olan “illegal örgüt” fobisi bu eylemin ardından da kendini gösterdi, başbakan Erdoğan, Genç-Sen’lilerin CHP’nin gösteriş edasıyla Meclise alınmasına sinirlendi. “Son dönemdeki birçok olaylar ve bunlara karışan tipler, özellikle siyasi partilerin liderleri tarafından gruplarına taşınması ve buralarda ellerinin kaldırılması ve bunların okşanması, illegal örgütler içerisinde yer alan bu tiplerle bir şeyler toplamaya gayret etmek, hiçbir zaman hiçbir siyasi çalışmaya prim yaptırmaz, tam aksine kaybettirir” dedi. Erdoğan, halk gençliğinin en doğal hakkı olan örgütlenme hakkını illegal göstermeye ve devrimci, demokrat gençleri marjinalleştirmeye çalışmaktadır. Keza bu açıklamaların ardından bazı televizyon kanallarından örgütlü gençleri hedef alan ve polis kamerasıyla çekilen görüntülerle gençleri fişleyen haberler yer aldı. Burjuva-feodal medyanın bebeğini kaybeden genç kadını da bu anlayışla ve hatta o eril dilin gericiliğiyle daha fazla mağdur ettiğini de gördük. “Bu yaşta nasıl hamile olunur”dan başlayıp, “hamile kadının ne işi vardı eylemde”ye varan bir yelpazede ve genç kadının ismini ve görüntüsünü açıktan verdi erkek egemen medya! Yıllardır parasız eğitim, ulaşım, barınma hakları için mücadele veren gençlik örgütlerinin amaçları bu kadar açıkken, halk nezdinde gençliğini bir şey bilmeden “kuru gürültü” kopardığı sanısını yaratmaya çalışan egemenler ve yandaş medyaları “hadi bakalım, söyleyin ne istiyorsunuz? Hadi, bakın konuşmuyorsunuz? Konuşarak çözülür bu işler” gibi safsataları kullanıyor. Öğrenciyi konuşturmadan konuşan, saldıran, gözaltına alan, soruşturma açan ve sorunların çözülmesi için bir mekanizması olmayanların bu tavrı ikiyüzlülüktür! Son olarak, şunu söyleyebiliriz: Halk gençliğinin mücadelesi, kıvılcımdır, dolayısıyla egemenleri bu denli sinirlendirmesi ve burjuva-feodal medyanın tavrı ancak yolumuzun doğruluğunu gösteren kanıtlar olabilir! Topluma kanıksatılmaya çalışılan kafa karışıklığı ve çarpık dünya bakışının etkilerinden sıyrılarak, bu kıvılcımı büyütmek, halk gençliği için verdiğimiz mücadelemizi de büyütecektir! Unutmayalım; “öğrencilerin haklı öfkesi bulaşıcıdır!” *The Guardian gazetesinin Avrupa’daki öğrenci hareketlilikleri ile ilgili yayınladığı bir makaleden alıntıdır. İşte olayların ardından gelen açıklamalardan bazıları CHP’li Süheyl Batum: u“Bu tutum n!” nuz faşiza urhan AKP’li B Kuzu: u- ler, o y “Beyinsiz iyiyin de b murtaları !” ız açılsın raz zekan rdoğan: Başbakan E de sopayla, taş- ayın, elin “Kusura bakm tayla geeyliyle, yumur kt ko of ot ol m , la ayız.”, z toplantı yapm zen gençlerle bi medpartisi ve malum “Anamuhalefet ının olda ortak paydas nu ko ir çb hi , ya rının öğrenci grupla madığı marjinal hükürak, bu grupları reklamını yapa lsinler retlendirerek, bi mete karşı cesa azlar, m inde prim yapa ki İMKB’nin iç ktasında ler.”, “Harç no orada kaybeder et ödükilde zaten devl devlet farklı şe bunlar. mini yapıyorlar yor. Neyin eyle olsa tavı aslında fırsat ar nl bu n be i an Y r makadar paranız va siye ederdim, bu .” n yiyin derdim dem omlet yapı iyet Genel istanbul Emn in Çapkın: ey Müdürü Hüs kların kuldemokratik ha “Öğrencilerin az. Deasla engel olm lanmasına polis fiil kullanılırken bu mokratik haklar aya ılm aş yasal sınırlar zorlanmaya ve isi tk an polis yasal ye çalışılırsa o zam r.” nmayı’ kullanı olan ‘zor kulla ardımcısı Başbakan Y i k: Hüseyin Çel onlar bizim genç- alar da “Protesto yaps “Türkiye, ız ciğerimiz!”, lerimiz, canım çok lmleri geçmişte bu ve benzeri fi n, 70’li herkes geçmişte ım ar m U ü. rd gö mseye ır ve gençler ki yıllardan ders al orum.” ye temenni ediy alet olmazlar, di ı CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: sunu isterse“Yumurta atılmasını doğru a öğrenciler niz çok şık görmedim am to edebilirler, demokratik yollarla protes mak gerekir. bunu da saygıyla karşıla ? Şiddet yokŞiddet yok galiba değil mi sa sorun yok.” kanı TBMM Baş Şahin: Mehmet Ali mize o yumur- gençleri “Yumurta atan rslerine a yemelerini, de taları kahvaltıd yata ı, bir an önce ha iyi çalışmaların zmethi ’ye en yararlı atılarak Türkiye um.” ı tavsiye ediyor leri yapmaların nı YÖK Başka zcan: Yusuf Ziya Ö vet edil- iversitelere da “Siyasilerin ün a kalnuşmak zorund memesini ve ko Bu günk arzu ederim. mamalarını ço ak etlerden biraz uz ler bu tür faaliy diye ur için daha iyi ol dursak hepimiz düşünüyorum.” tesi Zaman gaze ne: ürkö Mümtaz’er T ” “Bu bir patoloji!