BİRLİK BİLİNCİ
Transkript
BİRLİK BİLİNCİ
BİRLİK BİLİNCİ Sayı: 2 • 2010 1 3 Sevgili Yoga Simurg Dostları, Dergimizin ikinci sayısında insanlığı aydınlatan ışık elçilerinin bilgelik dolu yazı, söz ve şiirlerinden derlediğimiz yeni bir buketi sizlerle sevinçle paylaşıyoruz. Huzur, Sevgi ve Işıkla Hazırlayan Sabiha Betûl Grafik Tasarım Armağan Küpeli Fotoğraflar Sabiha Betûl, Armağan Küpeli, Gamze Kefu Tercüme Emine Kortan, Göktuğ Uslubaş Bu bültenin tüm yayın hakları Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği’ne aittir. Ankara - Haziran 2010 2 İÇİNDEKİLER Mustafa Kemal Atatürk’ten “Birlik Bilinci” 1 Sri Yukteswar’dan “Birlik Bilinci” 4 Sabiha Betûl “Yoga Nedir?” 5 Hz. Muhammed’den “Birlik Bilinci” 8 Paramahansa Yogananda “Bana Muhammed Olarak Gel” 9 Roy Eugene Davis’ten Şiir 10 Roy Eugene Davis “Meditasyon” 11 Kutsal Metinlerden “Birlik” Sözleri 14 Gurudev Shreesadhak Satyam “Birlik” Şiir 15 Mevlana’dan Şiir 16 Horst Gunther “Barış” 17 Yunus’tan Şiir 18 Anne Marie Schimmel “Ben Rüzgarım Sen Ateş” 19 Paramahansa Yogananda “Allah, Allah, Allah” 20 Yrd. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç “Bilgi, Sevgi ve Birlik Yolu” 21 Kabir’den Şiir 22 Eileen Caddy “İçimizdeki Kapıları Açmak” 23 Hayyam’dan Şiir 24 Rahibe Teresa “Tanrının Ailesi” 25 Sri Swami Sivananda’dan Şiir 26 Gurudev Shreesadhak Satyam “Tek Din Allah” 27 Rabindranath Tagore “Maya” 29 Sabiha Betûl “Aşk ve Ağaç” 30 3 Sri Yuktesvar (10 Mayıs 1855-9 Mart 1936) “… Uluslar Birliği, insan kalplerinden oluşan doğal ve isimsiz bir cemiyet olacaktır. Dünyevî kederlerin geçirilebilmesi için ihtiyaç duyulan engin sevgiler ve zekice kavrayışlar, insani farklılıkların zihinsel olarak basitçe göz önüne alınmasından değil, insanların en derin şekilde bir olduğu Tanrı ailesi birliğinden doğacaktır. Yoga, Tanrısal olanla kişisel paylaşıma girebilme bilimi; her ülkedeki her insana ulaşıp dünyanın en yüksek ideali olan ‘kardeşlik aracılığıyla barış’ın idrak edilmesine yardımcı olacak şekilde yayılsın.” Sri Yukteswar 4 Sabiha Betûl sabihabetul@bilincliyasam.org.tr YOGA NEDİR? Yoga; yaşamın bütünlüğünü, Tek Mutlak Gerçek’ten doğan temel yaşam prensiplerini, parçalamadan, sahiplenmeden, bütünüyle ve bilimsel bir yaklaşımla açıklayan uygulamalı bir “Gerçek Yaşam Sistemi”dir. Evrensel Yoga anlayışına göre yaşam; “Tek Bir” şeyin kendisini sonsuz ve sınırsız bir alanda ifade ettiği, sonsuz ve sınırsız olanaklar ortamıdır. Görünürde var olan her şeyin kaynağı, yaratıcısı, yöneticisi; O, “En Yüce Olan”dır. Varlığın tümü farkında olsa da, olmasa da, O’nun içinde, O’nunla birlikte, O’nun yasalarıyla var olur. Bilinçli varlıklarda gerçeği bilme, O’nunla birlikte var olma kapasitesi vardır. Evrensel düzen, sürekli bir bilinç yükselişini kesin yasalarla kontrol altında tutarak gerçekleştirir. Böylece içerdiği varlıklarla birlikte sürekli gelişir ve genişler. Evrensel düzene ve onun yasalarına saygılı her insan varlığı, bu yükseliş sürecini başarıyla deneyimleme şansına sahiptir. Evrensel bilgiler içeren yoga bilimi ve uygulamaları; insan bilincinin gerçeğe uyanmasını, tek ve sonsuz kaynağıyla birliğini ve bu kaynakla sonsuz ve sınırsız ilişkisini hatırlamasını sağlar. “Yoga” denildiğinde sınırlanmış ve sınırlayıcı bir bilgi ve uygulama alanından söz edilmediği, öncelikle ve net olarak anlaşılmalıdır. Biz “YOGA” dediğimizde; • Kaynakla parçanın ayrılamaz birliğinden, evrensel yaşamla dünya yaşamının bütünlüğünden, bütüncül yaşam bilgilerinin yani gerçeğin bu dünyada, fizik beden içinde deneyimlenmesinden söz ediyoruz. • Evrensel sınırsız olanaklar alanının, sınırlı bedeni içindeki bireysel varlık insan tarafından kendi özgür seçimleri vasıtasıyla, kendi kapasitesi ölçüsünde, en doğru, en güzel, en gerçek haliyle kavranması ve yaşanması hali “yoga”dır diyoruz. • İnsanın, evrensel yaşamın bütünlüğü içinde, bilinçli bir varlık olarak, bilinçli farkındalıkla yerine getirmesi gereken yüksek evrensel sorumlulukları olduğuna dikkat çekiyoruz. 5 • Hepimizin sınırlı bedenli ortamımızın, sınırsız evrensel ortamla ve bu ortam içindeki tüm varlıkla, sürekli ve sonsuz bir ilişki içinde olduğu gerçeğini vurguluyoruz. • Bu gerçeğe uyanışımız, evrensel yasaların farkında ve bu yasalara saygılı bir dünya yaşamıyla, kendimizi ve bütünü şifalandırma sorumluluğumuza uyanmamız anlamına gelir ve bu, insan olarak hepimiz için kaçınılamaz bir gerekliliktir diyoruz. • Gerçek yaşam deneyimleri elde etmemiz, bilincimizin sıradan konumundan daha yüksek boyutlara açılımıyla mümkün olur. Bu nedenle yüksek ruhsal kalitelerimizi uyandırmak, yaşamımızı sürekli yükselen kalitelerle zenginleştirmek için uygulamada kalıcı sonuç yaratan gerçek bilgiye ihtiyacımız vardır. Bilinçli yoga uygulamaları, istekli kişiyi, bilinçli ve disiplinli uygulamaları sonucunda, hızlı ve kalıcı farkındalık artışı sağlayarak, hedefe kolayca taşıyabilir diyoruz. • Yoga; bireyin dünyevi yaşam boyutunda, evrensel temel prensipler ve evrensel yasalarla uyumlanmasını öngören bilgi ve uygulamalar bütünüdür diyoruz. Bütün bu açıklamalara rağmen karşılaştığımız soruları ise şöyle yanıtlıyoruz: • Yoga yaşamdan kopuk biçimsel ayrıntılar içeren karmaşık bir öğreti değil; basit, işlevsel, günlük yaşamla doğrudan ilişkili, yaşamda yüksek kaliteler öngören bilgi ve uygulamalar bütünüdür. • Yoga; dinlerin en üst ve derin boyutlarında açığa çıkan ve deneyimlenen “BİRLİK” ortamı, her şeyi ve herkesi kapsayan evrensel yaşam disiplinidir. • Yoga bilgileri ışığında “din”; insanın evrensel gerçekle ve kendi gerçekliğiyle ilgili birlik, bütünlük idraki ve bu farkındalığın yaşamın içinde bütünü kucaklayarak coşku ve cesaretle paylaşımıdır. • Yoga çalışmaları bir dine mensup olmayı gerektirmez. • Herhangi bir dine veya inanışa mensup olan kişiler, rahatlıkla kendi inançlarını daha da mükemmelleştirmek ve gerçeğin daha derin ve geniş boyutlarına ulaşmak için “yoga” bilgi ve uygulamalarından yararlanabilirler. • Yeryüzüne ilahi plandan aktarılan tüm dinler, insanlığı bütünleştirici yüce mesajlar içermektedir. Ancak insanın yetersiz bilinç düzeyi ve çarpık algılayışları sonucunda bu mesajlar uygulamada tüm gerçek özelliklerini yitirmişlerdir. Bu durum insanlık tarihi boyunca tekrarlanarak deneyimlenen bir dünya gerçeğidir. • Diğer yandan aynı dine mensup insanların bile din kavramını bir tartışma ve çekişme konusu olarak algılayıp kullanmakta olduklarını görüyoruz. Hepimizin ortak hedefi “Tek Gerçeği” bilmek ve O’nda, O’nun koşulsuz, tartışmasız sevgisinde birleşmektir ki, bu “yoga”dır. 6 • Yoga yapmak isteyen “dindar” kişinin önce kendi dinini ve genel “din” kavramını doğru anlamış olması gerekir. Ancak sağlıklı, dengede, özgür, koşulsuz ve açık bir zihin evrensel yoga sistemlerini doğru anlayıp uygulayabilir. • Her insanın dini kendi içinde saklı, özgün bir hazinedir. • Yoga; kendi gerçeğini bilmek isteyen, sabırlı, kendine ve diğerlerine saygılı, kararlı ve tutarlı her insana kendi içindeki bu hazineyi bulduran evrensel bir haritadır. • Bu haritayı doğru kullanabilmesi için insana; sevgi ve ışık dolu bir kalp, sevgi ve ışıkla çalışan bir beyin, sevgi ve ışıkla hizmet eden bir beden sunulmuştur. Koşulsuz sevgi ve ışık en önemli ihtiyacımız, tek yakıtımız, sonsuz ve sınırsız kaynağımızdır. • Kendini tek kaynağa samimiyetle bağlayıp kaynaktan aldığı gücü kararlılıkla, tavizsiz, sürekli bütünün hayrı ve şifası için kullanan her bireysel varlık; dini, milliyeti, ismi ve cinsiyeti ne olursa olsun, sonunda kendini tüm varlığı koşulsuzca sürekli destekleyen ve besleyen tek yakıt istasyonunun önünde bulur. Hepimiz “Tek Kaynağa” bağlıyız ve O’nun içinde, O’nunla birlikte, hep birlikte var oluyoruz. İnsanın sıradan zihniyle ileri sürdüğü varsayımlar, “ben” yanılgısıyla reddediş veya sahipleniş rüyaları, bu dünya için gerçek sonuçlar yaratsa da evrensel gerçekliğin varlığını, birliğini ve yasalarını etkilemez. Ne var ki yoga bilgilerinin hatırlattığı ve hassasiyetle kanıtladığı gibi bu kesin yasalar gereği insan seçimlerini yaşamak zorundadır. • Yoga, sonsuz ve sınırsız olanla, sınırlıymış gibi görünen küçük parçasının buluştuğu noktadadır. Burada sınırlı olan, sınırlı doğasını ve onun bağımlı olduğu tüm sınırlı unsurları terk ederek sınırsızlığın gerçekliğine karışır. Bu “bir olma” halidir. Bütüncül kavrayışa hazır olan bilinç düzeylerinde gerçekten kararlılıkla istendiğinde tavizsiz bir disiplinle denenir ve yaşayarak bilinir. Sevgi ve ışığımızı her an, her nefesimizde, en saf niyetimizle güçlendirip büyüterek bütüne karışıp gerçek, güzel ve sonsuz oluşun coşkusuna ulaşalım. Hep birlikte... Teşekkür ederim. Huzur, Sevgi ve Işıkla 7 “Ey insanlar! Rabbiniz birdir; babanız da birdir. Hepiniz Adem’densiniz; Adem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetliniz, en saf olanınızdır.” Hz. Muhammed 8 10 BANA MUHAMMED OLARAK GEL* Ey Muhammed, Allah’ın telkin edici peygamberi! Senin deniz fenerin olan Kur’an, tehlike altındaki ruh gemilerini öldürücü günah kayalıklarından kurtarıp güvenli olan Nihai Liman’a yönlendirir. Senin askerlerin, ilmi zalim cehaletin elinden cesurca kurtarmak için acele ederken zafer şarkıları söylüyorlar. Sen, insanları duyusal hazların çöllerinde serapları izlemektense içsel neşenin zengin çayırlarında gezinmeleri yönünde uyardın. Sen, Ramazan ayı boyunca, gün doğumundan gün batımına kadar oruç sistemini başlattın; böylelikle Ruh insanın arınmış olan tapınağından etkilenir ve ona kendi özünü sunar. Senin takipçilerin, koyduğun yasağa uyarak ilahi idraki engelleyen ve zihni zayıflatan alkol ve uyuşturucuyu kullanmıyorlar. Sen insanın sarhoş edici ürünlere duyduğu isteğin aslında dönüştürücü ve gençleştirici yoğun bir dua olan “Namaz”a karşı duydukları isteğin çarpıtılmış bir formu olduğunu gösterdin. Sen dini resim ve sembolleri yasaklayarak her yerde var olan, biçime sıkıştırılmamış olan Ruh’a sade ve içsel bir ibadeti övdün. Ey Muhammed, “Allah-u Ekber” (Tanrı En Yüce Olandır!) çağrısı ile bizdeki maddeye tapınma şeytanını kov. Bu kutsal savaş çığlığı ile bize saldıran tüm korku ve kısıtlamaları bozguna uğratalım. Amin. Paramahansa Yogananda (5 Ocak 1893 - 7 Mart 1952) * Exodus 33:11-Come to me as Mohammed / Whispers from Eternity-Paramahansa Yogananda Sf.134 9 11 Gençliğimde, müşfik bir Varlık Beni sardı ve içime işledi. Muhtaç durumdayken, İhtiyaçlarımı karşıladı. Yalnızken, Teselli etti. Zayıfken, Baktı, besledi. Bomboş, anlamsızken, Doldurdu, anlam verdi. Geleceğimin ne olacağını sorduğum zaman, Şöyle söyledi, “Bekle, sana açıklayacağım.” Ilık bir sonbahar günü, O dedi ki, “İleri gitme zamanıdır! Geriye bakma!” Roy Eugene Davis * Roy Eugene Davis, “Mistic Reflections” Sf. 17 10 12 Roy Eugene Davis csainc@csa-davis.org İÇSEL GELİŞME VE RUHSAL FARKINDALIĞI DENEYİMLEMEK İÇİN HER GÜN MEDİTASYON YAPIN* İçsel gelişme, ruhsal farkındalık ve dünyamızla daha yetkin bir iletişim sağlamak için yapılabilecek en yararlı şey düzenli olarak ve doğru biçimde meditasyon yapmaktır. Bu şekilde derin sessizliği deneyimleyebilir, güç ve yaratıcılığın gerçek mekânında dinlenebiliriz. Doğru yapılan meditasyon sonucunda; yeteneklerin artışına paralel olarak ruhsal kalitelerimizin farkındalığı ve ahlaki değerlerde de eşdeğer bir artış olmalıdır. Çünkü daha ince niteliklerimizi beslemeksizin, yalnızca yaratıcılığa dönük becerilerimizi ve kişisel performansımızı artırma yönünde gelişmek, dünyadaki uyumsuzluğun artışına katkıda bulunmak olacaktır. Meditasyon yalnızca mistikler ve çeşitli dinlerin inananları tarafından uygulanan gizemli bir yöntem değildir. Basit, doğal ve hayat veren bir yöntemdir. Çünkü kişinin her seviyedeki bilinçlilik durumlarını farkına vararak keşfetmesine ve gerçeğin doğrudan deneyimlenmesine olanak sağlar. Meditasyon, kendi kendine hipnoz, kendi kendine telkin veya herhangi bir zihinsel programlama yöntemi değildir. Meditasyon; dikkatin, farkındalığı yükselten ve zihin ötesi aşkın deneyime, süper bilinçlilik durumuna götüren saf bilinçlilik alanına yönelmesine izin verme yöntemidir. Süper bilinçlilik hali, dikkatin düşünce ve duyguların egemenliği altında olmadığı doğal farkındalık durumumuzdur. Rüyasız derin uyku halinde zihinsel boyutu aşarız. Rüya görürken ve bilinçaltı etkilere açık olduğumuz uyanık saatlerde bilinçaltımızla bağlantı halindeyizdir. Sıradan uyanıklık halimiz, bilinçaltına kök salmış eğilimler, dürtüler ve zihnin yüzeyine doğru çıkan anıların etkisi altındadır. Fakat sıradan uyanıklık esnasında ve bazen de uyurken süper bilinçliliğe ait ilham, yüksek bir farkındalık ve kozmik bilinçlilik bilinç boyutlarından bazı enerjiler aldığımız olur. İşte gerçek doğamızla ve evrenle olan bağlantımızın en çok farkına vardığımız anlar bu anlardır. Sıradan bir kişi büyük bir olasılıkla zihinsel şartlanmalarının, duygusal durumlarının, alışkanlıklarının ve gerçeğe dayanmayan inançlarının esiridir. Bundan dolayı o kişi yalnızca başedebilmek ve ayakta kalabilmek için mücadele vermek çerçevesinde yaşamasına neden olan, kendi dünyasına ait uyaranlar tarafından yönetilir ve hayatının sonuna kadar da buna devam eder. Meditasyon, derin düşünme, tefekkür yoluyla benliğin yaratıcı süreçlerini doğru biçimde öğrenmemize yardım eden bir uygulamadır. Kararlılıkla ve içtenlikle uygulama yapmamız sayesinde ölümlü olduğumuza dair rüyadan uyanabiliriz ve bu dünyadaki rolümüzün bilincine vararak gerçek rolümüzü oynayabiliriz. Kendimize hizmet eğilimlerimizi bırakmamız ve içsel kapasitelerimizin tam olarak gerçekleştirilmelerine uyanmamızı sağlayabilecek makul bir eğitim programına girmemiz, bizi özgürlüğe götüren içsel değişim-dönüşüm sürecini kolaylaştıracaktır. Bu her zaman rahat ve huzur içinde olacağımız bir yol olmayacaktır, çünkü eski alışkanlıkların terk edilmesi ve doğru yönde devam etme cesaretine sahip olunması şartlan* Roy Eugene Davis’in The Science of God-Realization adlı eserinden tercüme edilmiştir. (Davis, Roy Eugene, The Science of God-Realization, CSA Press, Lakemont, Georgia USA, 2002, Pp. 105-107) Davis, Roy Eugene (1996) Yaratıcı İmgelemeden Nasıl Yararlanabilirsiniz? Ruh ve Madde Yayınları, Sf. 73-84 mışlık içindeki yapımıza ters gelebilir, fakat başkaları bunu yapmışlardır ve biz de yapabiliriz, tabii eğer istiyorsak... Meditasyon basitçe kişinin dikkatini bilinçli ve doğal biçimde içe yöneltme sürecidir; bu sayede duygular yatışır, zihinsel alan daha berrak bir hal alır ve saf farkındalık deneyimlenir. Bu bazen de hiç umulmadık aşkınlık anlarında, kişi kendisini çok hayat dolu, bilinçli, sakin ve berrak hissettiği zamanlarda kendiliğinden olabilir. Kendiliğinden gelen aşkınlık anlarında zaman zaman yaşanılan durum, bedeni gevşetmeyi, duyuları ve zihinsel aktiviteyi yatıştırmayı ve sessizlik içinde dinlenmeyi bilen meditatör tarafından iradeli olarak deneyimlenebilir. Meditasyon doğru biçimde uygulandığı zaman derin gevşeme, duygusal ve zihinsel sükûnet nedeniyle süper bilinçliliğe ait etkiler diğer etkenlere egemen olmaya başlarlar ve bu, zihinsel alana, beyine, sinir sistemine ve bedene daha ince enerjilerin kesintisiz akışına neden olur. Düşünce süreçleri bir düzene girer, yıkıcı eğilimler ve şartlanmalar zayıflar, beyin ve sinir sistemi temizlenerek incelir, beden hayatiyet kazanır, zekâ keskinleşir, doğanın ve hayatın amacına dair içgörüler deneyimlenir, hayatın bütünselliği ve birliğinin kalıcı idrakine varılır. Bunlar meditasyon disiplininin sağlayabileceği yararlardan bir kaçıdır. Meditasyonun birbiri ardına gelen altı dönemi vardır. Bazıları ilk dönemleri diğerlerinden daha hızlı geçerler, ama düzenli pratik sayesinde ilk dönemler çabucak aşılarak kolaylıkla sessizliğe geçilir. Hatırlayalım, biz bir şey oldurma amacıyla bir şeyler yapıyor değiliz, yalnızca doğal sürecin ortaya çıkmasına izin veriyoruz. 1.Gevşeme ve İçe Dönme: Rahat bir pozisyonda sırtımız dik olarak oturalım. Ellerimizi bacaklarımızın üzerine koyalım, iç bakışımızı yukarılara doğru çevirelim ve dikkatimizi iki kaşımızın arasındaki yere yöneltelim. Bunu yaparken kendimizi zorlamayalım. Yalnızca bir kapının aralığından içsel bölgelere bakmakta olduğumuzu hissedelim. İki üç kere derin derin ama zorlamadan nefes alıp verelim. Kaslarımızın gevşediğini hissedelim. Mutlu olalım ve bunun keyif verici bir deneyim olmasını ümit edelim. Bu olacaktır. Bırakalım nefes alıp verme ritmimiz kendi kendine ayarlansın, doğal biçimde diyafram nefesi alıp verelim. 2.Dikkati Odaklama ve İçe Dönüş: Bir kelimeyi veya bir dizeyi (veya bir ideali) zihnimizde serbestçe dolaştıralım. Eğer “Tanrı” veya “Allah”, “Barış”, “Sevinç” veya “Işık” gibi bir kelimeyi tekrarlıyorsak, onu nefes verdiğimiz sırada zihnimizde dolaştıralım. Bu şekilde çaba harcamadan doğal bir ritim sağlamış oluruz. Çabasızlık başarının anahtarıdır. 3.Çaba Göstermeksizin Mükemmel Konsantrasyon: Devam ettikçe, kısa zaman sonra dikkatin tek bir noktaya odaklanmasıyla beraber çok doğal bir biçimde konsantre olabileceğiz. 4.Şimdi Meditasyon Yapıyoruz: Artık duygu ve düşüncelerimizle bağlı ve ilgili değiliz ve zihnimiz anılar tarafından istila edilmemiş bir durumdadır. 5.Kesintiye Uğramadan Yoğunlaşma: Yoğunlaşma, konsantrasyon konumuzla bir olabilmek niyetiyle dikkatin odak noktasına akışını sağlamaktır. Bu birlik, üzerinde tefekkür edilenin doğrudan deneyimlenmesi ve bilinmesiyle sonuçlanır. 6.Süper Bilinçlilik, Zirve Deneyimi: Artık meditasyonun farkında değilizdir; saydam, tamamen bilinçli ve varoluş farkındalığındayızdır. Bu durumda kalabildiğimiz kadar veya içimizden geldiği kadar kalıp dinlenelim. Bunun ardından dikkatimiz, zihin-beden-çevre farkındalığına dönüş yapacak ve meditasyonumuz sona erecektir. Kişisel meselelerimize geri dönmeden önce, birkaç dakika meditatif sükûnet hali içerisinde dinlenelim. Bu şekilde süper bilinçlilik zihnimize ve bedenimize daha yüksek oranlarda akacaktır ve meditatif sükûnet halimiz bir müddet sürecektir. 12 Uygulamalarımıza düzenli olarak devam etmek suretiyle, biz normal faaliyetlerimizle meşgulken dahi içsel dinginliğimiz kendisini korur. Uyanık, objektif, amacı olan ve akıllı seçimler yapabilen biri oluruz. Başlangıç dönemlerinde dikkatimizin düşünce süreçlerimize, duygusal dalgalanmalara ve dışa yönelik ilgilere geri dönmesi nedeniyle süper bilinçliliğin etkileri kalıcı olmaz. Bununla beraber zaman içinde sinir sistemi süper bilinçliliğe uyumlanmaya başlar ve uyanık olduğumuz zamanlardaki rutin fonksiyonlarımızı yaparken de bunlar etkinliklerini sürdürürler. Uyku sırasında da süper bilinçlilik etkileri zihni değiştirmeye devam ederler ve bu da gayet net, açık rüyalar, rehberlik ve içgörü olaylarına neden olur. Mümkünse her gün aynı saatte meditasyon yapalım. Bu alışkanlığı kendimizde yerleştirmemiz sayesinde kısa zamanda meditasyon saatlerimizi bekler hale geliriz ve ayrıca daha derin seviyelerde hazırlıklar meydana gelerek meditasyonlarımızı daha etkin kılarlar. Bize en uygun gelen bir zamanı seçelim. Birçokları iyice dinlenmiş olarak uyandıkları sabahın erken saatlerinin kendileri için en uygun zaman olduğu düşüncesindedirler. Günde iki defa yapılması daha da iyidir. İkinci uygulama akşam bize en uygun gelen bir saatte yapılabilir. Ruhsal öğretmenler, meditasyonun gün doğmadan ve gün batımı sürecinde yapılmasını önermektedirler. Yeterince gevşeyebilmek ve tam anlamıyla yarar sağlayabilmek için her uygulama 20-30 dakika sürmelidir. Günün diğer saatlerinde dikkatimizi toplamak ve yaratıcılık gerektiren bir işe ön hazırlık olarak daha kısa süreli meditasyonlar da yapabiliriz. Burada açıklanan yöntem tüm meditasyon sistemleri için geçerlidir ve dinsel düşüncenin sınırlarını aşar. Fiziksel, zihinsel, ruhsal anlamda doğal bir süreç olduğu için herkes tarafından kullanılabilir ve yarar sağlayabilir. Ruhsal olarak aydınlanıncaya kadar, yaşamlarımız bizim negatif düşüncelerimiz, kontrol edilemeyen duygu durumları, bilinçaltı şartlanmalar, akıllıca olmayan uygunsuz davranışlar, eylemler veya fikirler ve diğerlerinin davranışları ile olumsuz biçimde etkilenebilir. Özgür, verimli ve keyif alarak yaşamak için; • Yapıcı düşünelim. Aklımızı ve farkındalığımızı çarpıtan negatif düşüncelere izin vermeyelim. Zihnimizi pozitif düşüncelerle ve diğerlerinin pozitif fikirleriyle besleyelim. İlham veren eserler okuyalım. • Duygular; isteklerimize, düşüncelerimize, gözlediğimiz veya duyduğumuz olaylara cevap olan hislerdir. Duygular kendine güven ve ruh farkındalığının gelişmesiyle kontrol edilebilir. Sadece yaşamımızın gelişmesine katkısı olan duygulara izin verelim. • Zihinsel durumlarımızı, duygularımızı, eylemlerimizi veya tepkilerimizi etkileyen negatif bilinçaltı yönelimlere ve eğilimlere izin vermeyelim. Negatif eğilim ve alışkanlıkları pozitif düşünceler, duygular ve eylemlerle değiştirelim. Zamanla, negatif bilinçaltı şartlanmalar zayıflayacak ve güçleri yapıcı şekilde dönüşecektir. Daha önce negatif bilinçaltı durumlar tarafından sınırlanan ruhun gücü serbest kaldığında, O güç yaşamlarımızı güçlendirecektir. • Bütün eylemlerimizi mantıkla ve kararlı bir niyetle gerçekleştirelim. • Diğerlerinin kusurlu düşüncelerine ve baştan çıkarıcı davranışlarına aldırmayalım. Zihinsel ve sezgisel ayırt etme gücümüzü geliştirelim ve diğerlerinin söyledikleri ve yaptıklarından gereksiz yere etkilenmeden en yüksek ve en iyi şekilde yaşayalım. 13 “De ki O Allah, tek birdir. Allah. O eksiksiz, Samed’tir. Herşey O’na muhtaçtır. Doğmadı ve doğurulmadı. O’na bir denk de olmadı.” “Amacınız En Yüce Olan ile bir ve tek olmak olsun, yürekleriniz bir’e karışsın. Zihniniz hareketsiz uyum içinde. Herşeyle beraber huzur içinde olsun.” Kur’an: 112 (Kur’an-ı Kerim ve Yüce MealiElmalılı Hamdi Yazır, Sf. 604 Rig Veda: X. 191.4 “Ağını yayan O; tüm dünyaları yönetim güçleriyle yönetir. O: ortaya çıkan ve süregiden tüm varlıklarda tek başına durur. Onu bilenler ölümsüz olurlar” Upanişadlar: 3.adhiyaya, 1 Sf.280 “Herşeyden önce Tanrı idrakini geliştirerek O’nun yaratısı olan İlahi düzenle uyum içinde ol. Sen Evrensel yasalarla tam olarak uyumlandığında, ihtiyacın olan herşey sana sunulur.” “Ey Dhanancaya: Ben’den daha büyük hiçbirşey yoktur! İpe dizili boncuk taneleri gibi, herşey bende durur.” Bagavatgida VII-7 Mathew İncili, 6.33 “Hem yanılgı hem aydınlanma zihinden kaynaklanır ve var olan ya da “Yüce Yaradan Ahura Mazda’ya sordu: algılanan herşey zihnin Kendisiyle konuştuğun ilk insan kimdir? işleyişi/zihinsel faaliyet ile ortaya Cesurların başında yer almış kişidir. çıkar, tıpkı bir sihirbazın elinden Ona hükmüm altındaki alemlere farklı şeylerin belirmesi gibi.” göz-kulak olmasını söyledim ve ona altın The Teaching of Buddha, Sf. 96 bir zafer kılıcı verdim. Çünkü insan, iyiyi ve kötüyü seçebilmek için özgür irade ile yaradılmıştır.” Zendavasta. Vendidat-Sade, 2 14 16 BİRLİK Beni seviyorsun, o halde bu risk taşır. Beni sevgiyle sarmak, kuşatmak istiyorsun, bu da bir maceradır. Sen gerçekten tüm okyanusu kucaklayabilir misin? Ve güneşi yakalayıp bir kutuya sokabilir misin? Tüm ay ışığını gözlerinden yansıtabilir misin? O halde merak ediyorum beni nasıl bu aciz, arzu dolu kalbe yerleştirmeye çalışıyorsun. Dikkat et, beni sevmek çok zordur. Beni sevmek Sıkı kararlılık Sıkı adımlar, Kalpte fırtına Ve Gözlerde meydan okuma gerektirir. Bak! Bana sahip olmak boğazda ölümcül bir zehir tutmak gibidir, Bana sahip olmak fırtınalara göğüs germektir, Bana sahip olmak, kılıcın keskin tarafında yürümektir. Fakat bu emsalsiz davranış Yaşam sanatı, Yaşam coşkusu, Yaşam gerçeğidir. Gurudev Shreesadhak Satyam 15 17 Kafirlikten de, müslümanlıktan da dışarıda bir alan vardır ki, o boşlukta bizim bir sevdamız var. Arif oraya erişince başını verir; orada ne küfrün, ne de müslümanlığın yeri vardır. Mevlâna C. Rumî 16 Horst Günther Reiki-Guenther@t-online.de BARIŞ Barış, gerçekten ne anlama gelir? Başlangıç olarak barış bir kelimedir. İnanılmaz güçlü bir kelime! PEACE, PACE, FRIEDEN, POKÓJ, PAZ, PAIX, PAC, MNP, VREDE, Bu değerli kelimeyi hangi dilden söylersek söyleyelim, Onun hayat enerjisi ve ruhsal enerjisi konuşulan dile bağlı değildir! O, herhangi bir ülkeye de, normal insanlara da bağlı değildir! AMA birkaç insana bağlıdır! Bu kelimenin ruhsal zemini uzun vadeli ve evrenseldir ve insanoğlunun gerçek ve hep süregelmiş bir problemiyle ilgilidir, İnsanlık sonunda SEVGİYİ ve ŞÜKÜRÜ gerçekten hissetmenin ve yaşamanın ne olduğunu öğrenmeye niyet edene kadar bu problem devam edecektir. Ancak bu şekilde bu gezegene barış gelecektir. Bunu nasıl uygulayacağız? 1. Kendimizle başlayalım. Hayatımız için şükredelim ve kendimizi sevelim. 2. Ailemiz için şükür duyalım: Aile fertlerimizin hepsine sevgimizi ifade edelim. 3. Komşularımız ve günlük hayatımızdaki diğer insanlar için de aynı şeyi yapalım. Onların her birinin ne kadar özgün olduğunu görelim, kabul edelim ve uyumlanalım, BARIŞ gelecektir! Uygulamamızda bir problem yaşarsak, şu basit dua bize yardım edebilir: Tanrım, beni senin BARIŞININ bir aracı yap, Nefretin olduğu yerde sevgi tohumları atayım, Yaranın olduğu yerde, bağışlama, Huzursuzluğun olduğu yerde birlik, Şüphenin olduğu yerde inanç, Yanlışın olduğu yerde doğru, Umutsuzluğun olduğu yerde umut, Üzüntünün olduğu yerde neşe, Karanlığın olduğu yerde ışık olayım. Ey Yüce Tanrım, sen lûtfet ki, Teselli edilmeyi, anlaşılmayı ve sevilmeyi talep etmeyeyim, Teselli etmeyi, anlamayı ve sevmeyi talep ettiğim kadar. Çünkü, veriştedir alışımız, Bağışlarken bağışlanırız, Ve ölürken doğarız, Sonsuz hayata. 17 Bir kez yüzünü gören ömrünce unutmaya, Tesbîhi sen olasın, ol ayrık din tutmaya. Tâat1 eden zâhide2 nazarın erer ise, Unuta tesbihini, mihrâba secdetmeye. Yûnus seni seveli, müjdeler buldu canı, Her dem yeni dirlikte ömrünü eskitmeye. Yunus Emre 1 Tâat: Allah’ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme. 2 Zâhid: Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse) 18 20 Anne Marie Shimmel 7 Nisan 1922 - 26 Ocak 2003 BEN RÜZGARIM SEN ATEŞ* Bizim öğrenmemiz gereken, diğer insanların dini duygularını anlamak ve bunları ‘ortaçağ’dan kalma’ veya ‘kökten dinci’ olarak tanımlarken, kendini beğenmiş ve küçümseyen bir tavırla bir kenara atmamaktır. İster darağacı olsun isterse taht, yaradılmışlardan her birinin bir görevi ve fonksiyonu vardır. Bu durum cehennem için dahi geçerlidir. Çünkü tam da burada Allah hatırlanır ve düşünülür. Zira Allah buyurmuştur ki; “Ben kulumun düşünceleri ile birlikteyim.” Allah, alemleri, yeri göğü, güneşi, ayı, gezegenleri kendini yad; tesbih (zikr) etmeleri, kendine kulluk etmeleri için yaratmıştır. Cehennem ise yaradılışın bu temel yasasını ve Allah’ı sevip O’na şükretmeyi unutanların kendi amelleriyle yüzleşmelerini sağlamak üzere; Allah’ı hatırlayıp anmaları için gerekli görülmüş ve var edilmiştir. Bütün bu zıt şeylerin nasıl olup da Allah’ı zikrettiklerini hiç bir zaman anlayamayacaktır insan; o, yaratıcının oyunu önünde şaşkın ve afallamış bir halde kalacaktır. Ancak İlahi Cemal’i gözleyebildiği zaman; kemale erdiği an görecektir ki, dünya planında tezatmış gibi görünen sıfatlar ve tecelliler birliğe ulaşınca ortadan kalkıyorlar. Goethe’nin “Cümle uğraşmalar çabalamalar, Allah’ın zatında ebedi sükûndur.” sözü; Allah’ın külli kudretini betimlemektedir... ...Adem; öylesine karanlık bir ezeli sebep,”müsbet bir yokluk”tur ki Allah, bütün her şeyi O’ndan, diyar-ı Adem’den (yokluk diyarı) zuhur ettirir ve yine ona döndürür. Bezm-i ezelde (yaradılıştan önce) alem sessiz bir birlik halinde iken, İlahi Kelam “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabıyla yaratıkların görünüşte kendi öz varlıklarının şuuruna varmalarını sağlamadan önceki durumdur burada söz konusu edilen. Başka bir ifade ile; “ney”in kamışlıktan kesilip de ebedi hasretin şarkısına başlamadan önceki durumdur. Evveldir O, başlangıcı yoktur; Ahir’dir O, sonu yoktur; Zahirdir O, her şeyde belirir; Batın’dır O; her şeyden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir O. (Kur’an, sure 57/3) Allah hakkında müsbet olarak ancak bunlar söylenir... * Anne Marie Shimmel - Ben Rüzgarım Sen Ateş Sf. 83 19 ALLAH, ALLAH, ALLAH Uykunun derinliklerinden, Uyanıklığın spiral merdivenini tırmandığında, fısıldadığından emin ol: Allah, Allah, Allah Tanrı gıdadır. Ve O’ndan gecelik ayrılıktan sonra Orucunu bozduğunda O’nu tat ve zihninde şöyle söyle: Allah, Allah, Allah Nereye gidersen git, zihninin ışığının Her zaman Tanrı’ya dönmesine izin ver; Allah, Allah, Allah Ve hareketin kükreyen çarpışma sesinde Bu senin sessiz savaş çığlığın olsun: Allah, Allah, Allah Sınavların şiddetli fırtınası çığlıklar attığında Ve endişeler uluduklarında, Onların seslerini yüksek sesle bastır, şöyle söyleyerek: Allah, Allah, Allah Zihnin hatıra iplikleriyle rüyalar ördüğü zaman, Bu büyülü kumaşların üzerine her zaman işle: Allah, Allah, Allah Her gece, en derin uyku esnasında, Düşlerin huzurken ve “Sevinç! Sevinç! Sevinç!” diye seslenirken Ve sevincin ebediyen şarkı söylerken; Her zaman içsel olarak tekrarla: Allah, Allah, Allah Uyanıkken, yemek yerken, çalışırken, düş görürken, uyurken, Hizmet ederken, meditasyon yaparken, mantra söylerken, kutsal aşkla severken, Bırak ruhun, hiç kimse işitmeden aralıksız mırıldansın: Allah, Allah, Allah Paramahansa Yogananda * Paramahansa Yogananda - God!God!God! / Songs of the Soul - Sf.165 20 Yrd.Doç.Dr.Rahmi Oruç Güvenç BİLGİ, SEVGİ VE BİRLİK YOLU www.tumata.com Birlik vadisinde gezerken bir ere rastlanırsa, O’nun gözünde gönlü olduğu görülür. Sen O’nun gözündeki gönlünde, kendi gözündeki gönlünü görebilirsen, O’na: “Sen ben misin? de.” Bu ifade, 1970-1976 yıllarında, bir derin mistik yoğunlaşma sırasında algılanmıştı. Mânevi yollarda uzaklık-yakınlık ilişkisi ve uzağı yakına dönüştürme için gereken özellik olarak kabul edilen “aşk”, insanlık âlemini çok ilgilendirmektedir. Çokluktan birliğe doğru yolculuğa niyet eden kişi, değişken olandan değişmeyene uyum sağlamayı öğrenme azmini daima taze tutmalıdır. Bu duygu hasretlik duygusudur. Hz. Yakup (A.S.) bu duygu ile Hz. Yusuf (A.S.) ile bağını kesmemiş ve ümidini kaybetmemiştir.1 Hz. Mevlânâ, Mesnevi’ye “ney”i anlatarak başlamış ve “kamış”ın, vatanı olan toprağa duyduğu özlem ile Birlik âleminden çokluk âlemine gelen insanın, asli vatanı olan birlik ve sonsuzluk âlemine olan hasretini sembollerle birleştirmiştir. Aşk’ın; “âşık ve mâşuk”u birleştirici olması, aşkın ne olduğunu bilme çabasını gerekli kılar. Hz. Mevlânâ “Aşk, sayıya gelmez, hesaba sığmaz sevgidir.” ifadesiyle bize yol gösterir. “Onlar Allah’ı; Allah da onları sever.”2 Sevgi, Allah’ın güzel isimlerinden olan “el vedud” isminin anlamıyla âleme yayılmış ilahi bir rahmettir. Hz. Mevlânâ, sevgi ile bilgi ilişkisini, “Bu sevgi de bilgi sonucudur, noksan bilgi nereden aşk’ı doğuracak?” sözleriyle belirtmekte ve bilginin kalitesini göstermektedir. Doğru bilginin bulunması yolunda insana armağan edilmiş çok önemli bir imkân olan akıl ise, iyi tanınması gereken bir olgudur. “Aklın hassası işin sonunu görmektir. Âkıbeti görmeyen akıl; nefistir, nefse yenilen akıl, nefis haline gelmiştir. Müşteri, Zuhal etkisi altında kalırsa Zuhalleşir.”3 Akıl, yaşama potasını Aşk’a terk ettiğinde, aşk ile dolan gönül, onun özellikleri ile bezenir. Aşk’ın bilgisi ve bilginin aşkı ile “Bugün sana engel olan perdeyi açtık.”4 ve “...yer Rabb’inin nuru ile aydınlandı.”5 ayetlerinin idrakı ve hissedilmesi yolu açılır. Madde-mânâ birliği ve dengesi ile uzakların yakın olması, doğru bilgi ile cehaletin ve karanlığın “nur”a dönüşmesi, samimiyetin, sabrın, ümit ve inancın ve de gayretin filizlenmesi kişiyi güvenli bir yola çıkarmaktadır: “Ey kullarım, bugün size korku yoktur... ve mahzun da olmazsınız.”6 Bu âleme Halife olarak gönderilen insan; erdemi öğrenip O’na layık olup, yaşama gayesini idrak ederek uygulamaya ulaştığında, uzaklıktan yakınlığa, ayrılıktan vuslata varmakta ve görüşünü netleştirmektedir: “Kalbini parlatırsan O’nu bu âlemde de görebilirsin... Hakk’ın zikriyle kalbine cila çekmeye bak...”7 Hoşça kalınız, esen kalınız. 1 Kur’an-ı Kerim, 12/84 - 2Kur’an-ı Kerim, 5/54 - 3Hz. Mevlânâ, Mesnevi, cilt II - 4Kur’an-ı Kerim, 50/22 5 6 7 Kur’an-ı Kerim, 39/69” - Kur’an-ı Kerim, 43/63 - A. Geylani - Mektubat, Sf.35 Görünebilen maddenin kafesinde saklanan Görünmez yaşam kuşudur. Dikkat et ona Senin şarkını söylüyor. Kabir 22 24 Eileen Caddy 26 Ağustos 1917 - 13 Aralık 2006 İÇİMİZDEKİ KAPILARI AÇMAK* “Ruhun gerçek özgürlüğünü arayıp bul, çünkü gerçek özgürlüğün olduğu yerde huzur vardır, huzurun olduğu yerde de sevgi vardır ve tüm kapıları açan sevgidir. Sevginin olduğu yerde, eleştirme, kınama ve yargılama yoktur; çünkü bilir ve anlarsın ki her şey Bende ve Benim sevgimde birdir. İnsanlık ailesinin ve her şeyin Benim suretimde ve benzeyişimde yaratıldığını görüp, anlarsın. Meselenin dışından özüne varırsın; orada ayrılık yoktur ve her şey tam bir birlik içinde birbiriyle karışıp kaynaşır. Her şeyin ve herkesin içindeki en iyi olanı görürsün. Sen kendi içinde mükemmel bir huzura sahip olduğunda, artık başkalarını değiştirmeye çalışarak vaktini harcamazsın. Sadece varolmayı öğrenirsin ve varoluşta sen, tüm yaşamla birlik kavramını yaratırsın, huzur ve sevgi en yüce şekilde hüküm sürer…” * Eileen Caddy - İçimizdeki Kapıları Açmak Sf. 92 23 İster Müslüman olsun, ister gavur, bana ne, Sımsıcak olsun yürek dediğin, Sevgiyle dolu olsun ağzına dek. Bizim deftere adın hele bir yazılsın, kardeş, O zaman cennet de vız gelecek sana, Göreceksin, cehennem de vız gelecek. Ömer Hayyam 24 26 TANRININ AİLESİ * Sizi Yaratmış olan sevgi dolu el Beni de yaratmış olan sevgi dolu eldir. Eğer o sizin yaratıcınız ise O zaman benim de yaratanımdır. Biz hepimiz aynı aileye mensubuz. Hindular, Müslümanlar ve tüm insanlar Bizim kız kardeşimiz ve erkek kardeşimizdir. Hepimiz Tek Kaynağa aitiz. Rahibe Teresa (26 Ağustos 1910-5 Eylül 1997) Hinduların arasında yaptığımız çalışmalar bize gösteriyor ki; Tanrı onları seviyor Tanrı onları yarattı Onlar benim kız ve erkek kardeşlerimdir. Doğal olarak inandığım şeyin neşesini onlara vermek istiyorum Ama bunu yapamam; Bunu sadece Tanrı yapabilir. İman, sadece Tanrı’nın bir hediyesidir. Ama Tanrı kendini zorlamaz. Hıristiyanlar, Müslümanlar, Hindular, inananlar ve inanmayanlar Bizimle beraber sevgi işleri yapma olanağına sahiptirler Bizimle beraber sevmenin mutluluğunu paylaşma Ve Tanrının varlığının farkına varma şansına sahiptirler. Hindular daha iyi Hindu olur. Katolikler daha iyi Katolikler olur. Müslümanlar daha iyi Müslümanlar olurlar. Rahibe Teresa * “Words to Love by Mother Teresa” kitabından 25 27 “Öğretmen sadece yolu gösterir. Kalbinizin içindeki Atman’ı içinize dönerek, Kendinizi analiz ederek ve meditasyon yaparak Derinden ve kararlı bir şekilde arayın.” Sri Swami Sivananda 26 28 Gurudev Shreesadhak Satyam 13 Eylül 1949-10 Kasım 2009 TEK DİN ALLAH Gün boyunca hem iyiye hem kötüye olmak üzere sürekli dışarıya bakarız. Dışarıdan etkileniriz ve dikkatimizi içe çevirmeyi unuturuz. Bu yüzden yaptığımız çoğu şeyde başarısız oluruz. Başarının sırrı içsel konsantrasyondur. Ne kadar çok meditasyon yapar ve dikkatimizi içimize odaklayabilirsek, yaptığımız şeyi o kadar mükemmel yapabilir hale geliriz. Zihnin konsantrasyon gücü, başarının ve verimliliğin sırrıdır. Zihnin bir konuya odaklanma ve yoğunlaşma yeteneği arttıkça, titreşimi yükselir ve incelir. Yüksek bilinç düzeyinden yönetilen her işte başarı daha hızlı ve sonuç mükemmel olur… Hepimizin öncelikle, bu büyük saf gücün kapısını kendi içimizde açmamız gerekiyor. Sonrasında zihin, tüm varlık için çalışmaya başlar ve bize sonsuz güzellikler taşır, gerçek ve başarılı sonuçlar verir. Allah, zihnimizi çok büyük bir güç ile doldurmuştur. Zihin hem dünyevi hem de ilahi gücü barındırır. Zihnin tüm gücünü dengeyle kullanması, maddi ve ilahi güçlerini istikrarlı biçimde hedefe yöneltmesi kesin başarıya götürür. Bu öyle bir güçtür ki doğru kullanıldığı zaman tüm dünyayı canlandırabilir. Bağımsız zihin, evrenin tüm hazinesini dünyaya taşıyabilir. Sadece bu da değil, böyle bir varlık, dünyanın tüm başarı ve zenginlik anahtarını elinde tutar. Bu çok büyük bir kefarettir. Bu kefareti başaran kişi, zihninin tüm gücünü kendi kontrolüne almış demektir. Tüm kozmosu, ayı, güneşi, bitkileri, çiçekleri ve tüm varlığı yaratmış olanla birlik halinde yaşayamazsak gerçeği nasıl bilebiliriz? Tanrı’nın bu ihtişamlı şarkısına katılabilmek için temiz ve saf bir zihinle yaşamak ibadettir. Bu şekilde yapılan ibadet bedenin, zihnin ve aklın süptil merkezlerini harekete geçirecek ve bu da hayatı başarılı ve erdemli kılacaktır. İbadet, hayatın gelişmesi ile derinden ilgilidir. Sadece dua etmek ibadet değildir. Tanrı’ya ibadetimiz çalışma yoluyla da olur. Tanrı bir kişi değildir; O her yerde ve her zaman sonsuza dek aktif halde 27 olan bilinçtir. Ağaç kesmek, taş bilemek, tarlada çalışmak, ev temizlemek, tarla kazmak, bunların tümü Tanrı’ya ibadettir. Tüm bu işleri, o tek olan Ruh’a, dünyanın tümüne katkıda bulunacağımızı bildiğimiz için yaparız. Benlik unutularak, koşulsuz ve karşılıksız yapılan görevler Tanrı’yı, kendisinin muhteşemliğini anlatan övgü dolu şarkılardan daha çok memnun eder. Ruhsal tatmin için yapılan işler Tanrı’yı, O’nun için söylenen ilahilerden daha çok memnun eder. Görev ve disiplin bilincinde olmak ve bunları samimiyetle yerine getirmekten daha büyük bir ibadet yoktur. Dinin yolu; süptil bilinci uyandırmanın, ruhsal gelişimi hızlandırmanın, hayatı mutlu ve güzel kılmanın, Tanrı’yı gerçekleştirmenin yoludur. Bu yol sadece kurtuluşun değil, aynı zamanda hayatın gizemlerini keşfetmenin yoludur; ermişler, bilge kişiler ve kutsal ruhlar tarafından önerilmiş olan gerçek yoldur. Bu yol yoganın (birliğin) yoludur, Ruh’la, Tanrı’yla ve yaradılışla birleşmenin yoludur. Kendini gerçekleştirmeye giden yoldur. Bu yolda uygulama temiz ve saf zihinle başlar ve zihnin devreden çıkması ile son bulur. Tüm yaradılışta zihnin/aklın kuralları çalışır fakat ruhsal dünya sadece zihnin aşılmasıyla anlaşılabilir. Bu ruhani boyuta giren kişi kalıcı huzur ve dinginlik, neşe ve mutluluk hisseder ki bu duygular zihnin dünyasında mümkün değildir. Gerçek din, her varlıkta Tanrısallığı görebilmek, her insanda kutsallığı hissedebilmek, her yabancıyı kardeş bilmek, Ruhlar arasında ayrım yapmamak ve yaşayan her varlıkta tek bir Ruh’un ikamet ettiğini fark edebilmektir. Dinlerdeki yozlaşmanın kökü zihindir. Cehaletlerinden dolayı her din mensubu kendi dinini kendi zihinsel algısına göre yorumlayıp yozlaştırmıştır. Kirli bir zihin dini saptırır ve o zaman din bir gelenek formuna bürünür. Zihin devrede olduğu sürece din de yoktur. Gerçek dinin sevgi olduğu temiz bir zihinle idrak edildiğinde, derin ve sonsuz olan AŞK; kalıcı bir coşku ile varlıktan dışarıya şefkat, anlayış ve hoşgörü olarak akar. 28 MAYA O’dur o, derin ve gizli dokunuşlarıyla varlığımı uyandıran, O en içten olandır. O’dur o, altın ve gümüşten, mavi ve yeşilden uçucu renkleriyle Bu maya ağını ören, dokunuşuyla beni kendimden geçiren, Ayaklarımı, elbisesinin katları arasından gösteren O’dur. Günler gelir, asırlar geçer ve gönlümü pek çok isim ve şekil, Pek çok sevinç ve kederin neşesiyle dolduran hep O’dur. Rabindranath Tagore 29 AŞK VE AĞAÇ Toprağın Toprağın derinliklerindeki derinliklerindeki tohum, tohum, aşkla, aşkla, aşktan aşktan yarılır. yarılır. Kabuğu Kabuğu aşan aşan aşk, aşk, aşkla aşkla gün gün ışığına ışığına çıkar. çıkar. Güneşe Güneşe doğru doğru yükselirken, yükselirken, aşkla aşkla toprağın toprağın derinliklerine derinliklerine uzanır. uzanır. Aşkın Aşkın coşkusunu, coşkusunu, aşkla aşkla topraktan topraktan alır, alır, güneşe, güneşe, havaya havaya iletir. iletir. Aşkın Aşkın ışığını, ışığını, ısısını ısısını aşkla aşkla güneşten, güneşten, havadan havadan alır alır toprağa, toprağa, suya suya verir. verir. Her Her an an aşkla, aşkla, aşka aşka hizmetle hizmetle büyüyen büyüyen gövdesi, gövdesi, Gökyüzü Gökyüzü ile ile yeryüzü yeryüzü arasındaki arasındaki gerçek gerçek aşk aşk yoludur. yoludur. Aşktan Aşktan doğan doğan dalları, dalları, yaprakları, yaprakları, aşkla aşkla uzar, uzar, güçlenir. güçlenir. Aşktan Aşktan çiçeklerle çiçeklerle anlatır anlatır “En “En Yüce Yüce Olan”ın Olan”ın gücünü, gücünü, güzelliğini. güzelliğini. Hiç Hiç unutmaz unutmaz aşkının aşkının Yüce Yüce Kaynağını, Kaynağını, Her Her mevsim, mevsim, yeni yeni meyveler meyveler sunar sunar O’na, O’na, minnet minnet dolu dolu sabrıyla. sabrıyla. Üzülmez Üzülmez ardından ardından çürüyen çürüyen meyvelerinin, meyvelerinin, dökülen dökülen yapraklarının, yapraklarının, kırılan kırılan dallarının. dallarının. Kökleri Kökleri sağlam sağlam oldukça, oldukça, inanır inanır her her bahar bahar yeniden yeniden doğacağına, doğacağına, Daha Daha güçlü güçlü bir bir aşkla, aşkla, daha daha büyük büyük bir bir gövdeyle, gövdeyle, daha daha uzun uzun dallarla, dallarla, Daha Daha yeşil yeşil yapraklarla, yapraklarla, daha daha güzel güzel çiçeklerle, çiçeklerle, daha daha bol bol meyvelerle meyvelerle hazır hazır olur olur zamana. zamana. Kabullenmiştir Kabullenmiştir doğasını, doğasını, yaşar yaşar doyasıya... doyasıya... Aşk Aşk alır, alır, aşk aşk verir, verir, huzur huzur alır, alır, huzur huzur verir, verir, Yaptığı Yaptığı “koşulsuz “koşulsuz hizmet”, hizmet”, yaşadığı yaşadığı “koşulsuz “koşulsuz sevgi”dir. sevgi”dir. Sabiha Betûl 30 info@bilincliyasam.org.tr • www.bilincliyasam.org.tr Copyright © 2010 Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği Zühtü Tigrel Caddesi Şehit Hakan Kandemir Sokak 6/A Oran/Ankara Tel: 312 492 0686